24
1 EDEB Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan Giy ol tacı, emin ol her beladan.. gezdim şam ile halep eyledim ilmi talep insanda yok ise haya ile edep okusa da BOŞ okumasa da BOŞ

Edeb

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Erdem hareketi

Citation preview

Page 1: Edeb

1

EDEB Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan

Giy ol tacı, emin ol her beladan..

gezdim şam ile halep eyledim ilmi talep insanda yok ise haya ile edep okusa da BOŞ okumasa da BOŞ

Page 2: Edeb

2

EDEB Terbiye manasında da kullanılan edebin en genel manası söz ya da davranışların adaba uygun şekilde kontrol altında tutulmasıdır. Bu anlamda alimin yanında susmak ilim talep edenin yanında bildiğin kadarıyla konuşmak edeptir. Evet oturmadan kalkmaya gülmeden ağlamaya kadar tüm davranışların yerli yerinde yapılmasına denir edep. İslam dini müspet ilimlere teşvik ettiği gibi ruhun terbiyesini de ihmal edilmemesini tavsiye etmiştir. Bunun içindir ki her medresenin yanına ruhu terbiye için mutlaka bir tekke yapılmıştır. İnsanı Kâmil olma yollarını öğreten tekkelerin daha giriş kısmına edep ya hu yazısı konulmuş böylece olgun kişi olmanın ilk basamağının edebi ahlak haline getirmek olduğu vurgulanmıştır. Edebin ilk muallimleri anne ve babadır. Çocuk onlardan aldığı edeple topluma karışır sonra okul ve toplum menfi yada müspet etkileri ile şekillenir. Unutulmamalıdır ki iyi bir aile terbiyesinden geçmiş insan topluma rağmen hal ve davranışlarını kontrol altında tutabilir. İslam alimleri edebin olmadığı yerde iman ve ilimden bahsedilemeyeceğini ısrarla vurgulamışlardır. Evet hem dini öğrenmenin hem de ilmi öğrenmenin ilk basamağı edeptir. İlim meclisine uğradım kıldım talep İlim en gerideymiş illa illa edep

Edeptir kişinin daim libası Edepsiz insan üryana benzer

Edep ehli ilimden hali olmaz Edepsiz ilim okuyan alim olmaz

Page 3: Edeb

3

ADAM OLMAK Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Hızlı adımlarla yürüyor bir şeye canı sıkıldığı nefes alışından belli oluyordu. Biraz duraksadı ve yıllar öncesini hatırladı. O zaman oğlu daha 14 yaşında idi. İyi bir eğitim alması için elinden gelen gayreti göstermesine rağmen oğlunun tavırlarını hiç beğenmiyordu. Hatta bir gün “ oğlum sen adam olmazsın “ demişti. İşte aradan yıllar geçmiş oğlu da vali olmuştu. Nasıl oldu ise oğluna bu haber gece gelmiş o da apar topar babasını huzuruna getirtmiş ve “ Baba bak sen adam olamazsın dedin ama ben vali oldum” demişti. Yaşlı adam da : “ Oğlum vali olmuşsun ama adam olamamışsın, eğer adam olsaydın yaşlı bir adamı gece yarısı rahatsız etmeyecek kadar düşünceli , babanı ayağına getirtmeyecek kadar edepli ve makamın büyüdükçe daha da mütevazileşecek kadar da olgun olurdun” diyerek hışımla kapıyı çarpmış kendine ancak sokağın ortasına gelebilmişti. Üzgündü söz ve davranışlarında ölçülü bir evlat yetiştirememekten. Oysa ne kadar isterdi hem iyi bir eğitim almış hem de edebiyle herkese örnek olacak bir evlat yetiştirmeyi. Ne yapalım dedi ALLAH edep versin. GÜZEL DİNLEME Nasihat dinin kendisidir ifadesiyle Peygamberimiz (SAV) bize dinin anlaşılması konusunda en önemli ölçülerden birini koymuştur. Ancak burada önemli olan kulun samimiyet ve iştiyakla Allah’ı bilmeye azmetmesidir. Zira öyle dinleyenler vardır ki Rasulüllah’ın getirdiği hakikatlere olabildiğince duyarsızlardır. Bunlar rahmetten istifade edemezler yine öyle nasihat dinleyenler vardır ki dinler, anlar ancak anladığını yaşama gayretinde olmaz. Oysa Allah niyetine göre ona kolaylık yolunu da gösterecektir. Ancak bunlar da tam manasıyla istifadeli olamazlar. Bir de dinleyip, anlayıp, bütün samimiyetleriyle öğrendiği hakikatları yaşama gayretinde olanlar vardır ki işte Allah’ın hoşnut olduğu kullar bunlardır. Evet insan ahrete ait mevzuları dinlerken mutlaka iştiyaklı olmalı ve bu konuda gösterdiği hassasiyetin hem ALLAH ‘a karşı saygının ifadesi hem de cenneti kazanmanın yegane çaresi olduğunu aklından çıkarmamalıdır.

Page 4: Edeb

4

İNSAN OLMAK Tayinini çıktığını öğreneli bir hafta olmuştu. İlk valilik denemesi olan şehrinden ayrılma düşüncesi hüzün veriyordu. Eşyaları kamyona yükleyen işçileri seyrederken birden dört yıl öncesini hatırladı. Kendinden önceki vali de bu lojmanda oturmuştu ve onunla bu evden taşınırken tanışmışlardı. El sıkışmaları bile ne kadar zor olmuştu. Evin içinde bir sürü insan onu uğurlamaya gelmişti , hatta ağlayanlar bile vardı. Oysa şimdi kendisi taşınıyordu ve eşi ve çocuklarından başka kimse yoktu. O bu düşünceler içinde iken kendinden önceki valinin de çok hürmet gösterdiği yaşlı istiklal savaşı gazisinin sesiyle irkildi. “Evlat” dedi , “nedir bu halin ? “ ,”buradan ayrılmak biraz hüzün verdi” dedi vali. Hüznünün gerçek sebebini söylemediğini yaşlı gazi de anlamıştı. “Söyle evlat söyle senin bir şeye canın sıkılmış “ dedi yaşlı gazi. Vali artık dayanamadı ve “dört yıldır buradayım bir sürü insanla tanıştım daha düne kadar etrafımda olan insanlardan şimdi hiç biri yok . oysa benden önceki vali taşınırken kalabalıktan evin içine girememiştim “dedi. Yaşlı gazi ibretli bir gülümseme ile ; - Bak evlat okumuşsun güzel mevkiler edinmişsin ama insanlara hep yukarıdan bakarsan , yanına gelene gülümsemezsen büyüğünü küçüğünü tanımazsan böyle olur. Valide olsan , padişah da olsan önce insan olmayı öğrenmelisin dedi. Vali oldukça sarsılmıştı. Yaşlı gazi açık konuşmuştu. Yerinden kalktı yaşlı gazinin elinden öptü ve ikazından dolayı teşekkür etti. Sonra zorlada olsa gülümseyerek “vali olmanın her şey olmadığını anladım. Bundan sonra insanların yanında hareketlerime daha dikkat edeceğim “dedi. İyi bir insan olursan insanlar arasında sevilirsin dedi yaşı adam ve aheste adımlarla oradan ayrıldı.

Page 5: Edeb

5

RAHMETTEN İSTİFADE EDEBİLMEK İnsan hadiselerin sebep ve sonuçlarından dersler çıkarabilecek şuurlu bir varlık olarak yaratılmıştır. Bu şuur sayesinde insan geçmiş zamana ait bütün olayların kahramanlarının akıbetlerine bakıp gelecekte hem kendinin hem de dostlarının sonunun ne olacağını kestirebilir. Evet insan fanidir hatta bütün varlık fanidir. Ancak beşer bu dünyada geçici olmasına rağmen ahrette ebedi kalacaktır. Bu müjdeyi bize veren başta Kâinatın Efendisi sonra ondan aldıkları nurla bizleri aydınlatan mürşitlerdir. Madem dünya fanidir ve madem ebedi bir alem vardır ki bu alemde ya cennet yada cehennem kalınacak yer olacaktır. Öyle ise insanın en büyük derdi baki kalacağı mekanın cennet olmasını sağlama olmalıdır. Öyle ise insan mutlaka dini mevzuları öğrenmeye iştiyaklı olmalıdır. Kul dine ait her hangi bir mevzuyu dinlerken : 1-) Konuyu anlamak için iştiyaklı olmalıdır. Şeytanın gaflet vermesini izin vermemelidir. Evet insan kalbini , ruhunu aklını nasihate açmalı her şeyiyle istifade etme niyetinde olmalı. Çünkü ALLAH insanları niyetlerine göre sevk eder. Zaten Hz. Muhammed’i (sav) dinleyerek sıddıkiyet mertebesinde yükselen Hz. Ebubekir ile cahillerin en büyüğü Ebu Cehil ‘in arasında ki farkın sebebi bu dinleme keyfiyeti değil midir? 2-) Sohbette kibir , riya suizan gibi sözler geçtiğinde mi’min hemen bu sözü alıp nefsine sormalı acaba bende böyle bir şey var mı ? Ve her an bu muhasebe içerisinde olmalı . 3-) Sohbette sahabelerin yahut kâmil bir müslümanın hayatından bahsedildiğinde mü’min hemen kendi nefsine sormalı acaba onun yerinde olsaydım aynı davranışı gösterebilir miydim ? Evet kul yukarıdaki hususlara mutlaka dikkat etmeli ve kendisini doğru yola iletmesi için ALLAH ‘ a yalvarmalıdır. Bir Edep Anlayışı Efendimiz (sav), kendisine karşı ayağa kalkılmasını istememesine ve “Acemlerin büyüklerine ayağa kalktığı gibi ayağa kalkmayın” buyurmasına rağmen, Ashâb-ı Kiram

Page 6: Edeb

6

kendisine karşı hürmette kusur etmiyor ve ayağa kalkıyorlardı. Biz de Mevlid-i Nebevî okunurken, “Doğdu ol sâatte ol Sultân-ı Dîn” denildiğinde “hoş geldiniz” ma’nâsına ayağa kalkıyor ve kendilerine karşı hürmet ve ta’zimlerimizi arzetmeye çalışıyoruz. Evet, bu bir edep anlayışı ve edep göstergesidir. Dolayısıyla, ihmal edilmemeli ve mutlaka yerine getirilmelidir. SÖZÜN SAHİBİ Hayatta başarılı olmak veya bazı hatalara düşmemek için insan mutlaka kendine yapılan ihtarlara dikkat etmelidir. Evet insan yaşlı yada genç kendisine bir şeyler anlatmak isteyen herkesin en azından fikrine saygı göstermek açısından onu dinlemeli ve önyargılı olmamalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki nasihin kimliği ve yaşayışı tavsiyelerinin isabetli olup olmadığının en şaşmaz kanıtıdır. Nasihat alınacak kişilerinde bu ölçülere uyup uymadığı gözden geçirilmelidir. Mesela sigara kullanan bir doktorun sigara sağlığa zararlıdır demesi ne kadar etkili olabilir . Veya her işinden zararla çıkan bir tüccarın ticari direktifleri ne kadar isabetli olabilir. Evet nasihat konusunda ki seçici bakış sosyal alanda , siyasi alanda ve dini alanda farklı değildir. Mesela Hz. Adem’e Cennetten uzaklaşmasına neden olan yasak meyveyi yeme tavsiyesini cennet ve ALLAH ‘ ın rahmetinden kovulmuş şeytan etmiştir. Yine insanlara huzur ve mutluluk yollarını anlatmaya çalışan HZ. Muhammed’in (sav) bir şeyler tavsiye ettiği insanlara kendinden başkasını düşünmeyen ebu cehilde tekliflerde bulunmuştur. Bu açıdan nasihin iyi bir analizden geçirilmesi çok önemlidir. Din adına teklifte buluna neyin yanlış neyin doğru olduğunu anlatan kişide de aranacak ilk vasıf, o kişinin bu tekliflerini yapıp yapmadığıdır. Zira insanlara din adına en fazla tavsiyede bulunanlardan biride şeytandır ki yaptığı tavsiyeler insanı ancak ALLAH’tan uzaklaştırmaya yaramıştır. Dolayası ile kişi din adına kendisine yapılan tavsiyelerde bu noktaya çok dikkat etmeli ve daima ALLAH’ın rızası istikametindeki nasihatleri benimsemelidir. Zaten bir çok insanı hüsrana uğratan da doğru seçememeleri değil midir ?

Page 7: Edeb

7

İNSANI KÂMİL Olgun insan “ben” değil “biz” eksenli yaşamasını bilen insandır. Zira “ben” egoizmi ve bencilliği temsil eder. Ayrıca kâmil insan odur ki kendi hatalarına karşı savcı , başkalarının kusurlarına karşı ise avukat kesilsin. Başkalarının hatalarını ortaya çıkarmaktan ziyade onu kimselere göstermeden örtbas edebilsin. İşte bu konuda oldukça ibretli olaylardan birisi Abdurrahman bin Avf Hazretleri ile halife Hz. Ömer arasında geçer; Bir gece Medine sokaklarında halife Hz. Ömer ile birlikte gezerken bir evin içinden karışık seslerin geldiğini duyarlar. Biraz yaklaşınca Halife sorar ; Ey Abdurrahman, bu evin kime ait olduğunu biliyor musun? Abdurrahman bin Avf, "Bilmiyorum" der. Şöyle açıklama yapar: Burası Rebi'a bin Ümeyye'nin evidir. İçindekiler de sarhoşlar, içmişler bağırıp çağırıyorlar. Ne dersin, bunlara ne türlü bir ceza uygulayalım? Gecenin bu saatinde bu haldeler... Abdurrahman bin Avf der ki: - Bana kalırsa ceza uygulanacaklar onlar değil, biziz! İrkilir Halife. - Neden? diye sorar.

Şöyle izah eder büyük sahabi: - Allahü Azimüşşan 'İnsanların gizli ayıplarını araştırmayınız.' buyuruyor. Biz ise gecenin bu saatinde evinin içindeki ayıplarını araştırıp meydana çıkarmakla meşgulüz. Aslında cezalık işi biz yapıyoruz demektir! Bunun üzerine düşünmeye başlayan Halife, elini Abdurrahman bin Avf'ın eline uzatarak der ki: Tut şu elimden de bir an evvel buradan uzaklaşalım; yoksa biz onlara değil, onlar bize ceza isteyebilirler. Oradan hızla uzaklaşırken de söylenmekten kendini alamaz: - Allah insanları doğru düşünen dostlardan mahrum etmesin. Kimseyi de kendi kanaatinde ısrarcı eylemesin. Kendi kanaatini dostlarına kontrol ettirmek, daha doğrusunu duyunca da hemen kabul etmek ne güzeldir! Ne dersiniz? bizde de var mı böyle bir anlayış? Biz de kendi düşüncemizi

Page 8: Edeb

8

dostlarımıza kontrol ettirir, daha doğrusunu duyunca hemen kabul eder miyiz? Yoksa kimse bizim gibi doğru düşünemez, bizi kimse düzeltemez mi? Biz hep herkesten iyi düşünür, herkesi Biz mi düzeltiriz?

EDEBİN ANLAMI Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe

vermiş olur.?” Bir melek olan Azazil de, yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.” Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir. Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir. Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır. Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır. Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır. Edep, hayalı ve vefalı olmaktır. Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır. Kısaca edep, güzel ahlâktır. Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir. Dengeli olmak, devamlı aynı güzel hâli korumaktır. Acı tatlı bütün hallerde istikametini bozmayan, dost ve düşmana karşı dürüstlükten ayrılmayan kimse dengeli insandır. Denge, insandaki akıl seviyesini gösterir. Velilerden Seriy es-Sakatî k.s. der ki: “Edep, aklın tercümanıdır.” Bunun manası şudur: Herkes aklı kadar edepli olur. Edebi kıt, ahlâkı bozuk olana hakiki manada akıllı denmez.

Page 9: Edeb

9

KALPTE NE VARSA, YANSIYAN ODUR Ahlâk, kalbin içindeki şeylerin dışa yansımasıdır. Herkes, davranışları ile fıtratında gizlenen sıfat ve kabiliyetleri ortaya koyar. İnsanın davranışlarını yönlendiren merkez kalptir. İnsanın dili, eli, gözü, kulağı, ayağı ve diğer azaları kendi başına bir iş yapmaz. Bu organlar nasıl hareket edeceğini bilmez ve belirlemez. Hepsi memurdur, amirleri kalptir. İnsanın iradesiyle yaptığı bütün işler kalbin emrine ve yönlendirmesine göre yapılır. Yapılan her iş kalbin meylini, muhabbetini, irade gücünü, tercihini ve aklın seviyesini gösterir.

EDEP DİYE BİR HAL Sözlükler edep kelimesi için şu karşılıkları veriyorlar: Terbiye, güzel ahlâk, iyi davranış; incelik, kibarlık, naziklik. Utanma, çekinme, hicap, haya. Kelimeler nasıl da aşina! Keşke bu kelimelerin anlattığı haller de o kadar aşina olsaydı... Ve deyimlerimiz var edep üzerine: Edep etmek: Utanmak. Edebini takınmak: Terbiyeli olmak. Edeplenmek: Uslanmak, nazik ve terbiyeli olmak. Edep-erkân bilmek: Uyulması gereken yolu-yordamı bilmek, usül bilmek, terbiyeli hareket etmek. Deyimler, toplumların insan ve hayat telakkilerinden asırlar boyunca süzülmüş billur damlalardır. Ve aslında edep ve edepli olmak üzerine her bir deyimimiz, Allah Kelâmı’na ve Rasul yoluna aralanan bir kapıdır. Kaygusuz Abdal ne güzel söylemiş: Edepli ol can isen Hakk’ı bil insan isen Müştak-ı sultan isen Var edep öğren, edep...

Page 10: Edeb

10

EDEBLE İLGİLİ GÜZEL SÖZLER

* Utancı giden kimsenin kalbi ölür.

Hz.Ömer (R.A.) *Edep döküntüleri,altın döküntülerinden daha hayırlıdır. Hz.Osman (R.A.) * Edep aklın sûretidir. Hz.Ali (R.A.) * Ulu kişi,ârif bir insan,Rabbine karşı edebini bıraktı mı mutlaka helâk olur. Yahya b.Muaz (R.A.) * En güzel edep,güzel ahlaktır. Hz.Ali (R.A.) * İnsanlık âdâbını,ilimden evvel,öğrenmek lâzımdır. İmâm MÂLİK (Rah.A.) * Ayıp ve kabahatten korkmayan ile düşüp kalkmak,kıyamet gününde insana utanç verir. İmam ŞÂFİÎ (Rah.A.) * İnsana,fâidesiz çok bilgiden ziyâde,edep ve yüksek terbiye lâzımdır. A.İbni Mübârek (Rah.A.) * Edep,tecrübe ile (yani bizzat yaşanarak) kazanılır. İmam MÂVERDÎ (Rah.A.) * Ey Rabbim! beni her ne cezâ ile cezâlandırırsan ceâlandır,yalnız hicab (utanma) zilleti ile cezâlandırma. İmam KUŞEYRÎ * İnsanın ilim ve edebi,en büyük varlığıdır.Eskimez,çürümez,kaybolmaz. MEVLÂNA Celâledin-i Rûmî (K.S.)

Page 11: Edeb

11

* Dünya gecesinin aydınlatacak şemâların en güzeli ve parlağı:Edeptir. MEVLÂNA Celâleddin-i Rûmî (K.S.) * Utanma insanın ruhunda asıldır.İnsanı insan olarak muhafaza eden de budur. Nâsr-ı HUSREV (Rah.A.) * İnsanla hayvan arasındaki fark edeptir. MEVLÂNA Celâleddin-i Rûmî (K.S.) * Her şeyin bir hizmet edicisi vardır.Dinin hizmet edicisi de edeptir. Abdullah Nibbaci (Rah.A.) * İlim meclisine girdim,kıldım talep, İlim tâ gerilerde kaldı,illâ edep illâ edep. Ziya PAŞA * Setreder aybını insanın hep, Ne güzel câme imiş,sevb-i edeb. Edep elbisesi insanın ayıbını göstermeyen ne güzel elbise imiş. Sümbül-Zâde

EDEBİ OLMAYAN EDEPSİZLİĞİN ESİRİDİR… - Âdemoğlunun edebden nasibi yoksa, insan değildir. - Edeble süslenmeyen akıl, silâhsız kahramandır. - Edeb: Aklın dıştan görünüşüdür. - Edeb: Eline, diline ve beline sahip olmaktır. - Edeblerin anası, az konuşmaktır. - Edeb olmadıkça asalet düzelmez.

Page 12: Edeb

12

- Edeb, şeytanı öldüren bir silahtır. - Edeb, en hayırlı sanattır. Hakk’a giden yolun azığıdır. - Edeb, olgunlaşmanın ilk şartıdır. - Edebi terk eden, ârif değildir. - Edebden mahrum olanlar, Hak dergâhından kovulurlar. - Edebi olmayanın güvenilir ilmi yoktur. - Hakikat’ten maksat, ancak edebdir. - Hakiki edeb, nefsi terketmektir. - Ayıplarınızı edeble örtünüz. - Hakiki güzellik, ilim ve edeb güzelliğidir. - İnsanın ziyneti, edebin tamamıdır. - Evlâdına edeb öğretmeyen, düşmanlarını sevindirir. - Ruhen yükselmek, ancak edeble mümkündür. - Akıllı, edebi edebsizden öğrenir. - İlim şerefi ve edeble Âdem, melekten üstün oldu. - Şeytan Allah’ın huzurundan, edebi terkettiği için kovulmuştur. - Edeb dışı hareketler, feyzi keser. Ve sahibini sultanın gönlünden uzaklaştırır. - Sohbet bir cesettir. Edeb ise, o cesedin ruhudur. - İmanın hakikatine ermek için, yakîn bilgi; yakîn için, ihlâslı amel; ihlâslı amel için, farzları edâ; farzları eda için, sünneti tatbik; sünneti tatbik etmek için de, edebi korumak lâzımdır. - Edeb; insanı her türlü hatadan koruyan bilgi ve prensiplere sahip olmaktır.

Page 13: Edeb

13

- Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edeb çoğaldıkça, değeri artar. - Edeb, kendisinden yükseğini çok görmemek, kendisinden aşağısını da hor görmemektir. - Üstadının edebi ile edeblenmeyen, sünnet ve hadisle edeblenemez. Sünnet ve hadisle edeblenemeyen de âyet ve Kur’an’la edeblenemez. - Edeb güzelliği, kişiyi nesebe muhtaç etmez. - Edeb, insanı utanılacak şeylerden koruyan melektir.

Edeb, Rasûlullah’ın sünnetine uygun hareket etmektir. - Edebden daha üstün şeref yoktur. - Edeb kaidelerinin en alt derecesi, bir kimsenin, cehaletini sezdiği yerde durup, onu gidermesidir. - İlim elde etmek isteyen, edebli olsun. - İyi amel sahibi olmak isteyen, edebli bir şekilde ilim sahibi olmaya baksın. - Muhabbet ehli, sevgi işinde iyi niyete sahip oldukça, edebleri artmaya başlar. - Edeb, nefsi gerektiği şekilde terbiye etmek ve güzel ahlâk ile süslemektir. - Edeb, insanın mutlak bir fazilet kaynağıdır. - Cennet’teki makamlara, amel ve edeble ulaşılır. - Edebin dostları: Hayâ, Samimiyet, Teslimiyet, Muhabbet, Niyet, İtaat, Gayret, Sohbet ve Hizmettir.

Page 14: Edeb

14

Kainatın Efendisi’nden Peygamber Efendimizin bizzat

yaşayarak, uygulayarak çizdiği ahlaki tablo, hiç şüphesiz İslâm ahlâkı hakkında bir fikir vermektedir. *Kendisi için istediğini başkası için de istemek, kendisi için arzulamadığını başkaları için de arzulamamak, *Olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmak,

Küçüklere sevgi büyüklere saygı, *Affetmek, hoşgörülü davranmak, başkalarının kusurlarını araştırmamak, *Öfkeye hakim olmak, *Sözünde durmak, ahde vefa göstermek, *Doğruluk ve dürüstlükten zerrece taviz vermemek, *Güvenilir olmak, *Kibirden gururdan sakınmak mütevazî olmak, *Cimrilikten, tamahtan uzak durmak,cömert olmak, *Her hususta sabırlı olmak, *Asla adaletten ayrılmamak, *Maddi ve manevi temizliğe riayet etmek, *Allah'ın kendisine verdiği sağlığına ve sıhhatine çok dikkat etmek, *Boş vakitlerini hayırlı işlerde değerlendirmek, Ve benzeri yüzlerce muazzam ahlâkî prensibe özenle yer veren İslâm ahlakını her yönüyle tanımak için bu konuyu geniş olarak inceleyen eserlere müracaat etmek gerekmektedir.

Page 15: Edeb

15

AH EDEB

Ey insanoğlu! Allah’ı sevmek, Allah’a gitmek istiyorsan, maddi ve mânevi her işinde edeb ile gir, irfan ile çıkmaya çalış. - Beni Rabbim edeblendirdi. Ve ne güzel edebledi. - Âdemoğlunun edebden nasibi yoksa, insan değildir. - Edeble süslenmeyen akıl, silâhsız kahramandır. - Edeb: Aklın dıştan görünüşüdür. - Edeb: Eline, diline ve beline sahip olmaktır. - Edeblerin anası, az konuşmaktır. - Edeb olmadıkça asalet düzelmez. - Edeb, şeytanı öldüren bir silahtır. - Edeb, en hayırlı sanattır. Hakk’a giden yolun azığıdır. - Edeb, olgunlaşmanın ilk şartıdır. - Edebi terk eden, ârif değildir. - Edebden mahrum olanlar, Hak dergâhından kovulurlar. - Edebi olmayanın güvenilir ilmi yoktur. - Hakikat’ten maksat, ancak edebdir. - Hakiki edeb, nefsi terketmektir. - Ayıplarınızı edeble örtünüz. - Hakiki güzellik, ilim ve edeb güzelliğidir. - İnsanın ziyneti, edebin tamamıdır. - Evlâdına edeb öğretmeyen, düşmanlarını sevindirir. - Ruhen yükselmek, ancak edeble mümkündür. - Akıllı, edebi edebsizden öğrenir. - İlim şerefi ve edeble Âdem, melekten üstün oldu. - Şeytan Allah’ın huzurundan, edebi terkettiği için kovulmuştur. - Edeb dışı hareketler, feyzi keser. Ve sahibini sultanın gönlünden uzaklaştırır. - Sohbet bir cesettir. Edeb ise, o cesedin ruhudur. - İmanın hakikatine ermek için, yakîn bilgi; yakîn için, ihlâslı amel; ihlâslı amel için, farzları edâ; farzları eda için, sünneti tatbik; sünneti tatbik etmek için de, edebi korumak lâzımdır. - Edeb; insanı her türlü hatadan koruyan bilgi ve prensiplere sahip olmaktır. - Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edeb çoğaldıkça, değeri artar.

Page 16: Edeb

16

- Edeb, kendisinden yükseğini çok görmemek, kendisinden aşağısını da hor görmemektir. - Üstadının edebi ile edeblenmeyen, sünnet ve hadisle edeblenemez. Sünnet ve hadisle edeblenemeyen de âyet ve Kur’an’la edeblenemez. - Edeb güzelliği, kişiyi nesebe muhtaç etmez. - Edeb, insanı utanılacak şeylerden koruyan melektir. - Edeb, Rasûlullah’ın sünnetine uygun hareket etmektir. - Edebden daha üstün şeref yoktur. - Edeb kaidelerinin en alt derecesi, bir kimsenin, cehaletini sezdiği yerde durup, onu gidermesidir. - İlim elde etmek isteyen, edebli olsun. - İyi amel sahibi olmak isteyen, edebli bir şekilde ilim sahibi olmaya baksın. - Muhabbet ehli, sevgi işinde iyi niyete sahip oldukça, edebleri artmaya başlar. - Edeb, nefsi gerektiği şekilde terbiye etmek ve güzel ahlâk ile süslemektir. - Edeb, insanın mutlak bir fazilet kaynağıdır.

Ya Hu Edep Yetmez su hava toprak ateş Ya Hu edep illa ki edep Çamuru pişirmeden güneş Ya Hu edep illa ki edep Dil ile hayvanı bağlasan Göz ile yürekler dağlasan Öz ile özünden çağlasan Ya Hu edep illa ki edep

Güneşe baksan

yüzü solsa Asanı atsan yılan olsa

Deryalar avucuna dolsa

Ya Hu edep illa ki edep

Oturup Nebilerle yesen Sen olsan gönüllerde esen Bir olup enel-Hak' ta desen Ya Hu edep illa ki edep Şeytanın kast etsin dalaşsın Varsın dört yanını dolaşsın Anka olup dağları aşsın Ya Hu edep illa ki edep El uzatıp aya dokunsan Şems'e giden yoluda bulsan Yetmez İhsan kamilde olsan

Ya Hu edep illa ki edep

Page 17: Edeb

17

DÜNYA AHLAK VE EDEB KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYOR? "Ahlak konusunda inandığım ilke şudur; bir şeyi yaptıktan sonra kendini iyi hissediyorsan o ahlakidir; eğer kendini kötü hissediyorsan o gayri ahlakidir." Ernest Hemingway "Eğer iyi olmayı istiyorsan, önce kötü olduğunu düşün." Epictetus "Aklımda merak ve saygı uyandıran iki şey vardır: Üzerimdeki yıldız gibi parlayan cennet ve içimdeki ahlak yasası." Immanuel Kant "Ahlak ilmi faziletler ve reziletler ilmidir ki, nefsi faziletlerle süsleme ve reziletlerden koruma yollarını gösterir." Katip Çelebi "Hiçbir miras dürüstlük kadar zengin değildir." William Shakespeare "Hiçbir şey erdemden daha güzel değildir." Mingjiao "Ahlak bütün sivil yasaların amacı ve hedefidir. Ahlaki değerlendirmeler adalet yönetiminden ayrı düşünülemez. Bir insan evinde havasızlık içerisinde yaşayabilir mi?" John F. Dillon "Ahlak esasen toplumu çöküntüden kurtaracak ve toplumun muhafazasını sağlayacak bir araçtır." Friedrich Nietzsche

Page 18: Edeb

18

"Ahlaki duygular doğuştan değil, sonradan kazanılır." John S. Mill "Ahlak genel olarak mümkün olan en yüksek mutluluğa ulaşmak için insanın faaliyetlerini yürütmesidir." Jeremy Bentham "Şeref kaybedilirse geriye ne kalır? Publius Syrus "Erdem bir halkın mutluluğudur." Joseph Lathrop "Dürüst bir insan arıyorum." Sinop'lu Diojen "Erdem ve kabiliyet yönünden üstün olan kimselerin arkasından gitmek ve onlara uymak doğrudur." Aristo "İnsanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, onlar bir daha yanlış yapmayacaklar, ancak şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır. İnsanları erdemle ve ahlak kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır." Konfüçyüs "Otoritesi tüm insanlarca kabul edilebilecek olan bir doğal asilliğe (natural nobility) ihtiyacımız bulunmaktadır." Wilhelm Röpke "Her politik anayasanın amacı ilk önce, bilgi ve erdeme sahip yöneticileri yönetime getirmek olmalıdır. İkinci olarak, yöneticileri kamu güveni içerisinde tutabilmek için en etkili önlemleri almaktır." James Madison

Page 19: Edeb

19

"Nehirlerde ve devlet yönetiminde hafif olan şeyler üstte yüzer." Benjamin Franklin "Genel Kural: Kendi özel çıkarlarını en iyi bir şekilde değerlendirebilecekleri için bireyleri mümkün olduğu ölçüde kendilerini incitebilecekleri alan dışında davranışlarında tamamen serbest bırak. Bireyler yanılırlarsa ve hatalarını anlarlarsa bir daha aynı şeyi yapmayacaklardır. Bireyler başkalarını incitmedikleri takdirde yasanın gücünü kullanma. Bir kişinin herkesin güvenliğini bozması sözkonusu olduğunda hukuk gereklidir ve cezanın tatbiki yararlıdır." Jeremy Bentham "Başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran." Domingo de Banez "Evrensel kural olacak şekilde davranış ve eylemlerde bulunan birisi ahlaklıdır." Ralph Waldo Emerson "Evrensel amaçlar doğrultusunda olan bir irade ahlakidir. Özel bir amaç için eylemde bulunma gayri-ahlakidir." Ralph Waldo Emerson "Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma." Konfüçyüs "Dünyanın bütün medeni milletleri temel ahlak ilkeleri üzerinde anlaşabilirler." Josph Addison "Yasa insanların kalplerinde yazılıdır." St.Augustine

Page 20: Edeb

20

"İyi ahlak için iyi yasalar gereklidir. Yasalar da iyi ahlak olmadan korunamaz." Niccolo Machiavelli "Devletler kanunla değil, ahlakla daha iyi yönetilir." Sokrates "Bir toplum ahlak ve hukuk içinde olmadığı zaman, vatandaşlar kendilerini bir çıkmaz içinde bulurlar. İnsanlar ya ahlaki değer yargılarını veya hukuka olan saygılarını yitirirler." Frederic Bastiat "Herkes ahlaklı olmayınca, hiç kimse tümüyle ahlaklı olamaz." Herbert Spencer "Kısa ve kestirme yoldan ticaret yaparak para kazanmak fazla sürmez, fakat ilkeler asırlar sürer." Henry Ward Boecher "İlkelerle yüksel ve doğru olanı yap." Walter Heller "Ben onlardan daha bilginim, çünkü onlar hiçbir şey bilmedikleri halde bildiklerini sanıyorlar, ben ise bilmiyorum ama, bildiğimi de sanmıyorum, demek ki ben onlardan daha bilgiliyim, çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanmıyorum." Sokrates "Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın." Kuran-ı Kerim, Isra:35; Şuara:181-182.

Page 21: Edeb

21

ÖLÜLER KİTABI’NDAN "Hiç kimseye kötülük etmedim. Yakınlarımı bahtsızlığa sürüklemedim. Gerçek evinde alçaklık etmedim. Kimseyi gücünün dışında çalıştırmadım. Benim yüzümden kimse korku duymadı, yoksulluk ve acı çekmedi, bahtsız olmadı. Allah’ın kötü gördüğü şeyleri hiç bir zaman yapmadım. Kölelere kötü muamele etmedim ve ettirmedim. Kimseyi aç bırakmadım. Kimseye göz yaşı döktürmedim. Kimseyi öldürmedim ve kimsenin kahpece öldürülmesini emretmedim. Kimseye yalan söylemedim. Hiç bir utandırıcı davranışta bulunmadım. Zina etmedim. Yiyecekleri pahalı ve eksik satmadım. Terazinin dirhemi üzerine hiç bir zaman elimi bastırmadım. Teraziyle tartarken hiç bir zaman hile yapmadım. Süt çocuklarının ağızlarından sütü uzaklaştırmadım. Hayvanları çalmadım. Ölmüş balığı tutmadım. Hiç bir arkın suyunu başka yöne çevirmedim. Ben temizim, temizim, temizim..." Ölüler Kitabı (Mısır mezarlarından)

GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ AHLAK, EDEB EVRENSELDİR. BUNU YARATICIMIZ İSTEDİĞİ İÇİN YAPARSAK SEVAP KAZANIR, EBEDİ HAYATIMIZI GARANTİ ALTINA ALIRIZ… YOK EĞER BEN AHLAK KURALLARINA VE EDEBE UYMAK İSTEMİYORUM DERSEK, HUKUK KURALLARIYLA, KANUNLA, NİZAMLA UYDURURLAR…

Page 22: Edeb

22

EDEB YA HU…

Bir zamanlar edeb diye bir amca yaşardı her yerdeydi,herkes onu tanırdı oda herkesi tanır ve

tüm bildiklerini paylaşırdı ,ben o zamanlar daha çocuktum hem de çok çocuktum ama o amcayı çok severdim ,parklarda bahçelerde,pazar ve bayram yerlerinde,troleybuste otobuste trende heryerde o amca vardı adı EDEP ti ,ben zamanla büyüdüm artık o amcada pek ortalarda görünmez olmuştu ,zaten benimle birlikte oda büyümüş ben gençliğe doğru yürürken oda yaşlanmaya başlamıştı ama ben onun bu kadar çabuk çökeceğini tahmin edememiştim benim delikanlı olduğum çağlarda onu yine sıksık görebiliyordum,kâh bir cami avlusunda kâh bir belediye otobüsünde zaman geçtikçe görünmez oldu,bazan gören arkadaşlarım anlatırdı beli bükülmüş ,sakalları bembeyaz olmuş ,dili söylemez yüzü gülmez olmuş, Ne oldu bize her şeyimizi kaybettik ,ne oldu da namus ve haya yok oldu,ne oldu da biz birbirimize düşman olduk nerede edeb nerede haya ,biz benliğimizi kaybettik ,biz sahip olduklarımızı kaybettik, kısaca biz kendimizi kaybettik.

Ben çocuktum o zamanlar bir parkta otururken bir yaşlı gelse kalkardık ayağa tanısak da tanımasak da, içemezdik sigara ,konuşamazdık yüksek sesle ve kötü sözle,bir otobüste oturamazdık büyüklerin yanında, küçüklerin önünde konuşamazdık ağır sözlerle bakamazdık kimseye alaycı gözlerle,yediden yetmişe sevgiyle hürmet ve edeble bağlıydık birbirimize,ne güzeldi o zamanki hayatımız ,keşke ne bugünün teknolojisiyle tanışsaydık, ne de kaybetseydik kendimizi, bazan görüyorum bizim aksakallı edeb amcayı bir otobüste veya vapurda tazecik bir gencin bedeninde ,güleryüzlü bir öğrencinin şefkat dolu gözlerinde…

Page 23: Edeb

23

İBRAHİM EDHEM O iyi adlı, iyi şanlı padişah, bir gece

tahtında otururken damda bir tıkırtı, hay huylar duydu. Sarayın damında sert sert adımlar atılıyordu. - Kim acaba bu densiz? derken içerden başını dışarı uzatarak - Kim o ? diye seslendi. Bu herhalde peri olmalı. Yoksa insandan kimin haddine düşmüş, bu saatte sarayın tepesinde gürültü etmek!... O zamana kadar hiç görmediği bir bölük halk damdan başlarını uzatarak dediler ki: - Kaybımız var, gece vakti onu arayıp duruyoruz. İbrahim Edhem: - Ne arıyorsunuz? dedi. - Develerimizi, dediler. - Damda deve arandığını kim görmüş, deyince İbrahim Edhem; - Peki... öyleyse sen taht üstünde oturup padişahlık ederken, Allah’ı arayıp bulmayı nasıl umuyorsun?.. dediler. İşte bu oldu!.. Bundan sonra İbrahim Edhem’i kimse görmedi. Peri gibi insanların gözünden kayboldu. Aslında halkın önündeydi ama, mânası gizli idi. Zaten halk sakaldan, hırkadan başka neyi görür ki?..

Kendi gözünden de kayboldu, halkın gözünden de!.. İşte ondan sonra

Zümrüdüanka gibi alemde meşhur oldu. Hangi kuşun canı Kafdağı’na geldiyse, bütün âlem onu söyler, ondan bahseder!... Mesnevi:4.Cilt. Sayfa:68-69

Page 24: Edeb

24

ÜÇ ÖGÜT

Adamın birisi hile ile tuzağına bir kuş düşürdü. Kuş ona dedi ki: - Ey ulu hoca!... Sen şimdiye kadar bir çok deve kurban ettin, bir çok öküz, koyun yedin!... Dünyada onlarla doymadın da, benimle mi doyacaksın? Eğer bırakırsan beni, sana öyle üç öğüt veririm ki, aklın şaşar!... Birincisini elinde iken, ikincisini samanla karışık balçıktan yapılma şu damın üzerinde, üçüncüsünü de ağacın dalına konduğumda veririm. Bu üç öğütle bahtın iyileşir, rahat edersin. Ne dersin ha?.. Bak ilkini söylüyorum: " Olmayacak söze; kim söylerse söylesin, inanma!..." Tamam mi?.. Adamın aklı yattı kuşun bilgeliğine, gevşetiverdi parmaklarını, pırrr diye uçtu, azat oldu, duvarın üzerine konup dedi ki: - Geçmiş, gitmiş şeye gam yeme... fırsatı kaçırdın diye dövünme!... Bak beni bıraktın ama, şu küçücük bedenimde on dirhem ağırlığında, değerine paha biçilemeyecek bir inci var idi. Sana da, oğullarına da yeterdi de artardı bile!... O inci senin hakkındı!... Fakat kısmetin değilmiş kaçırdın... dünyada bir eşi bulunmayacak kadar kıymetli ve emsalsiz idi... Adam, gebe kadın doğururken nasıl feryat eder, bağırırsa öyle bağırmaya, dövünmeye başladı. Kuş dedi ki: - Sana geçmiş, gitmiş şeye üzülme, gam yeme diye nasihat etmedim mi?.. Madem ki, geçip gitti... neden üzülürsün? Sen ; ya benim öğüdümü anlamadın, yahut da sağırsın!.. Aslanım, ben kendim üç dirhem gelmem zaten, içimde on dirhemlik inci nasıl bulunabilir?.. Adam bu söz üzerine kendine geldi; - Haydi, dedi... o üçüncü güzel öğüdü de ver bakalım!.. Kuş dedi ki: - Allah için, o ikisini iyi tuttun da üçüncüsünü sana bedava söyleyeceğim ha!..

Uykuya dalmış, bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır.

Aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez!.. Ey öğütçü ; ona hikmet tohumunu pek saçma!...