Upload
others
View
6
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EGZERSİZ SAĞLIK İNANÇ MODELİ ÖLÇEĞİNİN TÜRKÇE
GEÇERLİLİK VE GÜVENİLİRLİĞİ
HALK SAĞLIĞI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Müge Demet YILMAZ
Tez Danışmanı: Doç. Dr. Asiye KARTAL
Denizli, 2019
iii
ÖZET
EGZESİZ SAĞLIK İNANÇ MODELİNİN TÜRKÇE GEÇERLİLİK VE GÜVENİLİRLİĞİ
Müge Demet YILMAZ
Yüksek Lisans Tezi, Halk Sağlığı Hemşireliği AD Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Asiye KARTAL
Aralık 2019, Sayfa 65
Günümüzde kronik hastalıklar başta olmak üzere modern yaşamın getirdiği yaşam tarzından kaynaklanan hastalıkların artış gösterdiği bilinmektedir. Bu hastalıkların artmasındaki öncü sebeplerinden birisi olan fiziksel aktivite yetersizliği, toplumlar için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Fiziksel aktivitenin insan sağlığı için önemi bilinmesine karşın sağlık inançları nedeniyle egzersiz ve diğer fiziksel aktivitelere gereken önem verilmemektedir. Bu nedenle sağlığın geliştirilmesinde yaşam biçim davranışlarının temel bileşenlerden biri olan egzersiz davranışlarının ve davranışları etkileyen inanç ve tutumların belirlenmesi son derece önemlidir. Türkiye’de Sağlık İnanç Modeli temelli egzersiz davranışları ile ilgili inançları değerlendiren bir ölçek yoktur. Bu nedenle bu çalışmada Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeğinin(ESİM) Türk toplumu için geçerli ve güvenilir bir araç olup olmadığını belirlemek ve Türk toplumuna kazandırmak amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Isparta’da yaşayan, Aile Sağlığı Merkezi’ne kayıtlı 18 yaş ve üzeri 350 katılımcı oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak, Tanımlayıcı Bilgi Formu ve Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği kullanılmıştır. Veriler Mart 2018-Haziran 2018 tarihleri arasında yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 24.0 programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde, katılımcılara ilişkin bilgiler sayı ve yüzde dağılımları ile incelenmiştir. Ölçeğin kapsam geçerliği için, kapsam geçerliliği İndeksi incelenmiştir. Ölçeğin yapı geçerliliğini belirleyebilmek için “Doğrulayıcı faktör analizi” yapılmıştır. Ölçeğin güvenirliği; iç tutarlık madde analizi, cronbach alfa ve test tekrar test ile değerlendirilmiştir. Analiz sonucunda, Ölçeğin KMO değeri 0.883, Bartlett’s testi 2406.89’dir. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda uyum iyiliği indekslerinin iyi düzeyde olduğu saptanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarının faktör yükleri 0.45 ve 0.91 arasından dağılım gösterdiği görülmerktedir. Croncach alpha düzeylerinin 0.85 ile 0.93 arasında olduğu saptanmıştır. Test tekrar test sonuçlarına göre, korelasyon katsayıları 0.64 ile 0.97 arasındadır. Sonuç olarak, yapılan psikometrik ölçüm sonuçları doğrultusunda ESİM ölçeğinin Türkçe formunun egzersiz davranışlarını değerlendirmede kullanımı için geçerli ve güvenilir olduğu bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler:Egzersiz,Sağlık İnancı, Geçerlilik, Güvenilirlik
iv
ABSTRACT
THE VALIDITY AND RELIABILITY OF THE EXERCISE HEALTH BELIEF MODEL IN TURKISH
Master Thesis, Public Health Nursing Department Thesis Supervisor: Doç. Dr. Asiye KARTAL
December 2019, Page 65
Today, it is known that diseases caused by the lifestyle that modern life brings, especially chronic diseases are increasing. Inadequacy of physical activity, which is one of the leading causes of these diseases, poses an important threat to societies. Although the importance of physical activity for human health is known, due to health beliefs, exercise and other physical activities are not cared. Therefore, it is extremely important to determine exercise behaviors and beliefs and attitudes that affect behaviors, which are one of the basic components of life style behaviors in health promotion. There is no scale that evaluates beliefs about exercise behaviors based on Health Belief Model. Therefore, in this study, it is aimed to determine whether Exercise Health Belief Model Scale (EHBM) is a valid and reliable tool for Turkish society and gain it to Turkish society. The sample of the study consists of 350 participants aged 18 and over who are registered to the Family Health Center in Isparta. Descriptive Information Form and Exercise Health Belief Model Scale is used as data collection tools. Data are collected between March 2018-June 2018 using face to face interview technique. SPSS 24.0 program is used for data analysis. In the analysis of the data, the information about the participants is examined by number and percentage distributions. For the content validity of the scale, the content validity index is examined. In order to determine the construct validity of the scale, “Confirmatory factor analysis” was performed. Reliability of the scale; internal consistency item analysis, cronbach alpha and test retest. As a result of the analysis, the KMO value of the scale is 0.883 and Bartlett testis test is 2406.89. Consequence of confirmatory factor analysis, goodness of fit indices are found to be good. The factor loads of each substance are between 0.45 and 0.91. Croncach alpha levels are found to be between 0.85 and 0.93. According to test-retest results, correlation coefficients are between 0.64 and 0.97. As a conclusion, according to the psychometric measurement results, it is found that the Turkish version of the EHBM scale is valid and reliable for use in evaluating exercise behaviors.
Keywords: Exercise, Health Belief, Validity, Reliability
v
TEŞEKKÜR
Tez çalışmamın başlangıç aşamasından tamamlanma aşamasına kadar geçen
süreçte, engin bilgi ve tecrübeleriyle beni yönlendiren, her türlü desteğini esirgemeyen,
profesyonel danışmanlığı, hoşgörülü yaklaşımları ile her zaman bana rehberlik eden
hocam, Sayın Doç. Dr. Asiye KARTAL’a,
Tez çalışmamda değerli görüşleri ve özellikle istatiksel aşamadaki yardımlarıyla katkıda
bulunan Sayın Doç.Dr. Özgür KOŞKAN’a ve eğitim hayatımdabana her zaman destek
olan hemşirelik mesleğini sevdiren Sayın Dr. Öğr. Üyesi Hacer ERTEN’e,
Bu süreçte bana destek olan ekip arkadaşlarım; Süleymen Demirel Üniversitesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesi Genel Cerrahi Servisi hemşirelerine,
Bu süreçte beni motive eden ve hayatımı kolaylaştırmak için bana her zaman yardım
eden eşime ve hayatımın her aşamasında olduğu gibi bu süreçte de beni asla yalnız
bırakmayan ve yardımlarını esirgemeyen canım kuzenim Zeynep VAROL’a,
Hayatım boyunca her zaman arkamda olan, başarılarım ile gurur duyup mutlu olan, her
zaman desteklerini kalbimde hissettiğim, maddi manevi katkılarını hayatım boyunca
ödeyemeyeceğim canım aileme,
Tüm Kalbimle Teşekkür Ederim.
Son olarak tezimi; hayatım boyunca bana karakteri ve mesleki duruşu ile her
zaman rol model olan, maddi ve manevi desteklerini doğduğum günden bu güne hiçbir
koşulda ve zamanda esirgemeyen, eğitim hayatımın ve kariyerimin mimarı olan,
hemşirelik mesleğini bana sevdiren ve layığı ile yapmayı öğreten ve idolüm olan halam
Öğr. Gör.Halime YILMAZ’aithaf ederim ve sonsuz şükranlarımı sunarım.
vi
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ............................................................................................................................ iii
ABSTRACT .................................................................................................................. iv
TEŞEKKÜR .................................................................................................................. iv
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. vi
ŞEKİLLER DİZİNİ………………………..…………………………………………….….…viii
TABLOLAR DİZİNİ ...................................................................................................... ix
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ....................................................................... x
1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
1.1. Araştırmanın amacı ........................................................................................... 5
2. KURAMSAL BİLGİLER VE LİTERATÜR TARAMASI ............................................. 6
2.1. Egzersizin Tanımı ve Önemi.............................................................................. 6
2.2. Egzersiz Türleri ................................................................................................. 8
2.3. Egzersiz ve Kuramsal Teoriler ......................................................................... 10
2.4. Egzersiz ve Sağlık İlişkisi ................................................................................ 11
2.4.1. Fiziksel Aktivite ve Yaşam Kalitesi İlişkisi ..................................................... 16
2.4.2. Sağlık İnanç Modeli (SİM) ............................................................................ 18
2.4.3. Fiziksel Aktivite Geliştirmede Yapılmış Hemşirelik Girişimleri ....................... 24
2.4.4. Fiziksel Aktiviteyi Geliştirmede Hemşirenin Rol ve Sorumlulukları ................ 25
3. GEREÇ VE YÖNTEMLER ...................................................................................... 28
3.1. Araştırmanın Amacı ......................................................................................... 28
3.2. Araştırmanın Türü………………………………………………………..…………..28
3.3. Araştırmanın Yeri ve Zamanı ........................................................................... 28
3.4. Araştırmanın Evren ve Örneklemi .................................................................... 29
3.5. Araştırmanın Değişkenleri ............................................................................... 29
3.6. Veri Toplama Araçları ...................................................................................... 29
3.6.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklere İlişkin Form .............................. 29
3.6.2. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği ............................................................. 30
3.7. Veri Toplama Yöntemi ..................................................................................... 30
3.8. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği’nin Geçerlilik ve Güvenilirlik Çalışma
Aşamaları ............................................................................................................... 31
3.8.1. Ölçeğin Dil ve Kapsam Geçerliliği Çalışmaları .............................................. 31
vii
3.8.2. Ölçeğin Yapı Geçerliliği ................................................................................ 32
3.8.3. Ölçeğin Güvenilirlik Çalışmaları .................................................................... 32
3.9. Verilerin Değerlendirilmesi ............................................................................... 33
3.10. Araştırmanın Etik Yönü .................................................................................. 33
3.11. Süre ve Olanaklar .......................................................................................... 34
4.BULGULAR ............................................................................................................ 36
4.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular ......................... 36
4.2. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği Geçerlilik Analizlerine İlişkin Bulgular ..... 38
4.3. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği Güvenilirlik Analizlerine İlişkin Bulgular . 43
4.4. Katılımcıların Bazı Sosyo-demografik Özelliklere Göre Egzersiz Sağlık İnanç
Modeli Ölçeği Puan Ortalamaları Dağılımları .......................................................... 47
5.TARTIŞMA .............................................................................................................. 51
5.1. Ölçeğin Geçerlilik Analizlerine İlişkin Bulguların İncelenmesi ........................... 51
5.1.1. Dil ve Kapsam Geçerliliği .............................................................................. 52
5.1.2. Ölçeğin Yapı Geçerliliği ................................................................................ 53
5.2. Ölçeğin Güvenilirlik Çalışmalarına İlişkin Bulguların İncelenmesi .................... 55
6.SONUÇ VE ÖNERİLER .......................................................................................... 57
KAYNAKLAR ............................................................................................................. 59
ÖZGEÇMİŞ………………………...………………………………………………………….66
EKLER ...........................................................................................................................
viii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Sayfa Şekil 1. Transteorik Modele Göre Egzersiz Değişim Aşamaları .................................. 11
Şekil 2. Doğrulayıcı Faktör Analizi Yol Diyagramı ....................................................... 41
ix
TABLOLAR DİZİNİ
Sayfa
Tablo 4.1 Katılımcıların Sosyo Demografik Özelliklerine İlişkin Dağılımları ........…36
Tablo 4.2 Katılımcıların Egzersiz Yapma Durumları ve Algılanan Sağlık Durumlarına
Göre Dağılımları ..................................................................................... 37
Tablo 4.3 Ölçek Kapsam Geçerliliği Analiz Sonuçları ............................................. 38
Tablo 4.4 KMO ve Barlett Küresellik Testi Sonuçları .............................................. 39
Tablo 4.5 Doğrulayıcı Faktör Analizi Uyum İndeks Sonuçları ................................. 39
Tablo 4.6 ESİM Ölçeği Doğrulayıcı Faktör Analizine Göre Regresyon Ağırlıkları….42
Tablo 4.7 ESİM Ölçeği İç Tutarlılık Madde Toplam Kolerasyon Katsayıları ............ 43
Tablo 4.8 ESİM Ölçeği Alt Boyutlarının Cronbach Alpha Güvenilirlik Analizi
Sonuçları ................................................................................................ 44
Tablo 4.9 ESİM Ölçeği Madde Test-retest Sonuçları .............................................. 44
Tablo 4.10 ESİM Ölçeği Alt Boyutları Test-retest Sonuçları ..................................... 45
Tablo 4.11 ESİM Ölçeği Normallik Testi Sonuçları ................................................... 46
Tablo 4.12 Spearman Kolerasyon Analizi Testi Sonuçları ........................................ 46
Tablo 4.13 Katılımcıların Bazı Sosyo- demografik Öözelliklerine Göre ESİM Ölçeği
Puan Ortalamalarının Dağılımları ........................................................... 47
Tablo 4.14 Katılımcıların Egzersiz Yapma ve Kronik Hastalıklara Sahip Olma
Özelliklerine Göre ESİM Ölçeği Puan Ortalamalarının Dağılımları .......... 49
x
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
ASM : Aile Sağlığı Merkezi DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü ESİM : Egzersiz Sağlık İnanç Modeli KMO : Kaiser Meyer Olkin KÜM : Kuramlarüstü Model M.Ö. : Milattan Önce PDT : Planlanmış Davranış Teorisi SİM : Sağlık İnanç Modeli TTC : Tai Chi Chuan Egzersizleri WHO : World Health Organization DFA : Doğrulayıcı Faktör Analizi RMSEA : Yaklaşık Hataların Ortalama Kare Kökü SRMR : Standardize Ortalama Hataların Kare Kökü GFI : Uyum İyiliği İndeksi CFI : Karşılaştırmalı Uyum İyiği NNFI : Normsuz Uyum İndeksi
1
1. GİRİŞ
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 2003 yılında yayınladığı raporda fiziksel
aktivite ve sporun sağlıklı bir yaşam tarzının en önemli bileşenlerinden birisi olduğu
belirtilmektedir. Çünkü deneyimler ve araştırmaların sunduğu bilimsel kanıtlar uygun
fiziksel aktiviteler ve sporun düzenli bir şekilde uygulanması halinde (her yaş ve
durumdaki bireye) fiziksel, sosyal ve zihinsel faydalar sağladığını ortaya koymaktadır.
Bu alışkanlığın kazanılmış olması bir yandan bedensel sağlığı koruyup geliştirirken
diğer yandan sağlıklı yaşam için önemli olan kilo, madde bağımlılığı, sosyal etkileşim,
toplumsal uyum gibi birçok konuda yararlar sağlamaktadır. Diğer yandan DSÖ, fiziksel
aktivite ve egzersizlerin hem hastalıkların önlenmesi hem genel halk sağlığının
iyileştirilmesi için daha az maliyetli bir yöntem olduğuna vurgu yapmaktadır (WHO
2003).
DSÖ’nün güncellenmiş 2017 verilerine göre ise fiziksel hareketsizlik olarak da
tanımlanan fiziksel aktivite yetersizliği, küresel ölüm nedenleri içerisinde dördüncü
önemli risk faktörü olarak gösterilmektedir. Bunun yanında fiziksel aktivite yetersizliği,
birçok hastalığın önemli bir kısmının da ana nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.
Göğüs ve kolon kanserinin % 21-25’inin, şeker hastalığının % 27’sinin, iskemik kalp
hastalığının % 30’unun ana nedeni fiziksel aktivite yetersizliğidir (WHO 2017).
Günlük yaşam rutinlerini aksatmadan sağlığın korunması ve geliştirilmesi
açısından önemli bir fiziksel aktivite olan egzersizler (Kafalı 2009), iskeleti saran
kasların kasılması ve bazal seviyenin üzerinde enerji tüketimi gerektiren tüm beden
hareketleri olarak tanımlanmaktadır (T.C. Sağlık Bakanlığı 2014). Düzenli yapılması
halinde sağlıklı yaşamın en önemli uygulamalarından birisi olan egzersizler, ruhsal ve
bedensel sağlığın korunmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Özellikle günümüz
2
çalışma koşullarının yarattığı etkilerin giderilmesi açısından egzersizin ayrı bir önemi
vardır (Kafalı 2009).
Gerek çalışanlarda bazı kasların hareketsizliğinin etkilerinin ortadan
kaldırılmasında gerekse çocukların gelişim çağında boylanma ve diğer fiziksel gelişimin
düzgün ilerlemesi açısından hareket ve egzersizin ayrı bir önemi vardır. Bunun yanında
uzun süre hareketsiz kalmanın yaratabileceği kilo problemi gibi sorunların
giderilmesinde de egzersizin etkili bir çözüm olduğu kabul edilmektedir. İnsanların
gittikçe hareketsizleştiği günümüzde insan metabolizmasını hızlandırması açısından
egzersizler ayrı bir önem taşımaktadır (Ertüzün ve Karaküçük 2014).
Egzersiz, her yaştaki insanın sağlıklı bir şekilde yaşamasını sürdürmesi için
gerekli olan sağlık programlarının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Yaşlıların
yanında özellikle çocukların ve gençlerin sağlıklı gelişimi açısından önemi sıklıkla
vurgulanan egzersizlerin fonksiyonel kasların yanında kemiklerini gelişimini
hızlandırdığı, vücudun güç ve direncini artırdığı kabul edilmektedir (Nowosielski vd.
2016). Ayrıca anjiyogenez, nörogenez, aşırı kilo, obezite, diyabet gibi kronik sağlık
sorunlarının azaltılmasında önemli bir rolünün olduğu da belirtilmektedir. Patolojik
sağlık sorunlarının azaltılmasının yanında egzersizin psikolojik yapıyı güçlendirdiği, ruh
sağlığının devamlılığını sağladığı da kabul edilmektedir (Archer 2014).
Sağlık, insanların fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi bir hal içinde olmalarını
ifade etmektedir. Geçmişte fiziksel iyilik halini ifade etmek için kullanılan sağlık
kavramı, günümüzde bireyin ruhsal ve maddi yönler de dahildiğer yönleriyle iyi olma
halini ifade eden geniş kapsamlı bir kavramdır (Şimşekoğlu ve Mayda 2016). Gerek
hastalık durumunda gerekse sağlıklı iken bireylerin sağlık durumlarını nasıl
koruyacakları ve iyileştirecekleri konusunda yapılması gerekenler ortada olmasına
karşın bazı yanlış bilgi ve inançlar bu konudaki davranışlara etki etmektedir. Bireylerin
sağlıklı olma ve hastalık hali ile ilgili düşünce ve davranışlarını ifade eden sağlık inancı,
sağlık için neler yapılması gerektiği hususundaki davranışlara yön vermesi bakımından
önem taşımaktadır (Ünsal 2017).
İnsanların olumlu sağlık inançlarına sahip olması, sağlık konusundaki
davranışlarını da etkilemekte ve onları sağlıklarını koruyucu önlemleri alma konusunda
harekete geçirmektedir (Şimşekoğlu ve Mayda 2016). İnancın sürekli bir olgu olması
(Peker ve Zengin 2019), sağlık konusunda oluşacak olumlu düşünce ve inançların
3
kalıcı bir şekilde yön vermesini sağlamaktadır (Ertüzün ve Karaküçük 2014). Bu
nedenle sağlığı korumaya ve geliştirmeye yönelik yapılması gerekenler konusundaki
inançlar, bireylerin hem tedavi sürecinde yapılması gerekenler hem günlük yaşamda
sağlığı korumaya ve geliştirmeye yönelik tutum ve davranışlarını etkilemektedir.
Türkiye dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin bireylerinin düşük bilgi
düzeyi, yanlış tutum ve inançlar dolayısıyla sağlık taramalarını ihmal ettiği
görülmektedir. Özellikle ağızdan ağıza edinilen yanlış bilgilerle gelişen tutum ve
inançlar nedeniyle bireylerin modern tıp hizmetlerine yönelik olumsuz tutum ve
davranış geliştirdikleri, bu inanç ve tutumlar doğrultusunda sağlıklarını riske atacak
şekilde hareket ettikleri görülmektedir (Ünsal 2017).
Literatürde Sağlık İnanç Modeli (SİM) olarak adlandırılan açıklayıcı modelde
bireylerin bu davranışları açıklanmaya çalışılmıştır. Hochbaum ve arkadaşları
tarafından 1950 yılında geliştirilen model, insanların bir kısmının sağlıklarını koruma
konusunda özen gösterirken bazı insanların ise sağlıklarını koruma konusundaki
girişim ve taramalara neden katılmadıklarını açıklamaya çalışmaktadır. Bireylerin
sağlıklı kalma konusundaki inanç, tutum ve davranışlarını modellemeye çalışan bu
yaklaşıma göre bireylerin inanç ve davranışlarına “algılanan duyarlılık, algılanan
ciddiyet, algılanan yarar, sağlık motivasyonu ve algılanan engeller” olmak üzere beş
faktör yönlendirmektedir (Champion ve Skinner 2008).
İlk olarak Hochbaum ve arkadaşlarının tüberküloz hastalarına yönelik
taramalarda kullandığı SİM, bireylerin sağlıklarına yönelik inanç ve davranışlarını tespit
ederek buna çözümler üretmeyi amaçlayan bir modeldir. Model, bireyin durumun
ciddiyetini algılamasının sonuçlarına odaklanan bir modeldir. Başlangıçta tüberküloz
taramaları için geliştirilen bu modelin zaman içerisinde özellikle yaşlı insanlarda daha
yoğun olarak görülen kanser türleri ve diğer hastalıklarla ilgili olarak oldukça sık bir
şekilde kullanıldığı görülmektedir. Modelin zaman içerisinde özellikle fiziksel hareket
azlığından kaynaklanan sağlık problemlerinde başarılı sonuçlar verdiği de
görülmektedir (Hochbaum 1958, Doymaz 2013, Gristwood 2011).
Değer ve beklenti üzerinden şekillenen bir model olarak SİM, bireylerin bilişsel
değişkenlerine göre çıkarımlar yapmakta ve hastanın hastalıkların önlenmesi
konusundaki inançlarını ortaya çıkarmaktadır. Algılanan duyarlılık, algılanan ciddiyet,
algılanan yarar, algılanan engellerin yanında bireyin öz yeterlilik algısı ve davranışlarla
4
ilgili ipuçları, SİM’in temel bileşenlerini oluşturmaktadır (Champion ve Skinner 2008,
Gasalberti 2002, Pender 2006).
SİM, hastaların içinde bulundukları duruma ilişkin algılarının ortaya konması ve
yeniden düzenlenmesi esasına dayanan bir modeldir. Hastaların genellikle durumun
ciddiyetinin farkında olmaması, duyarsızlığı, uygulanacak tedavinin faydasına
inanmamaları gibi hususların kişinin yararına olacak şekilde ortaya konarak yeniden
düzenlenmesi bu modelin temel hareket noktasıdır (Jeihoni vd. 2016). Öte yandan SİM,
doğrudan potansiyel bir hastalık tehdidine odaklanmadığı için bireyin yaşamı boyunca
tüm hayatına uyarlanabilir bir esnekliğe sahiptir. Bu bakımdan bireylerin günlük
yaşamlarında sağlıklarını geliştirebilmesi açısından geniş bir perspektif sunmaktadır
(Bahar ve Açıl 2014).
Egzersiz inanışlarının fiziksel aktivite davranışlarına pozitif etkisinin olduğu
görülmektedir. Türkiye’de bu konuda yapılmış bir araştırmaya göre klinik plates gibi
egzersiz eğitimi sağlık inançlarını olumlu etkilerken bedensel yapıları da buna bağlı
olarak iyi yönde gelişme göstermektedir. Bunun yanında fiziksel aktiviteye olan
inançtaki artışa bağlı olarak bireylerin yorgunluk, depresyon gibi olumsuzluklara ilişkin
bildirimleri azalırken benlik saygısı, olumlu beden imajı algısı gibi konulardaki
inançlarının da pozitif yönde geliştiği görülmektedir. Bunun yanında aktif olarak
egzersiz yapanların inanç düzeylerinin bu konularda sadece bilgi verilmiş kişilere göre
daha yüksek düzeyde olduğu da görülmektedir (Doymaz 2013). Bütün bunlar da
bireylerin egzersizle olan ilişkilerinin sağlık inançlarını olumlu yönde etkilediğini, yaşam
kalitesi bileşenleri ile ilgili pozitif algılarının da güçlendiğini ortaya koymaktadır.
Bireylerin sağlıkları için önemli olan tıbbi tedavilerin yanında diğer rehabilite edici
ve yaşam kalitelerini arttıran egzersiz gibi etkinlikler konusundaki inançları, bu konudaki
tutumlarını da etkilemektedir. Bu nedenle tedavi sürecindeki ve sağlığı korumada
bireylerin egzersiz inançlarının ölçülerek tespit edilmesi gerekmektedir (Ertüzün ve
Karaküçük 2014, Bulduk vd 2015, Sevinç 2016).
Hemşirelik uygulamalarının önemli bir bölümünü sağlığı koruma ve geliştirme
oluşturmaktadır. Literatürde sağlığı geliştirme girişimlerinin öncüsünün hemşireler
olduğu belirtilmektedir (Marcus-Varwijk vd 2019). Egzersiz gibi sağlığı geliştirme
davranışlarının geliştirilebilmesi için hemşirelerin öncelikle buna yönelik yaşam biçim
davranışlarını etkileyen inanç ve tutumların belirlenmesi gerekmektedir. Bilgimize göre,
5
Türkiye’de egzersiz davranışına yönelik inanç ve tutumları değerlendiren bir ölçek
yoktur. Bu nedenle Sağlıkta İnanç Modeli çerçevesinde Meksika’da Villar vd (2017)
tarafından geliştirilmiş olan Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği’nin Türkçe
versiyonunun geçerlilik ve güvenirliliğini test etmek amacıyla bu araştırma planlanmış
ve uygulanmıştır.
1.1.Araştırmanın Hipotezleri
H1: ESİM Ölçeği Türk Toplumu için geçerli bir ölçme aracıdır
H2: ESİM Ölçeği Türk Toplumu için güvenilir bir ölçme aracıdır
1.2. Araştırmanın amacı
Bu araştırmada Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeğinin Türkçe Formunun
geçerlilik ve güvenilirliğini test etmek amaçlanmıştır.
6
2. KURAMSAL BİLGİLER VE LİTERATÜR TARAMASI
2.1. Egzersizin Tanımı ve Önemi
İnsan vücudunda iskeleti saran kasların kasılması ile oluşan ve bazal seviyenin
üzerinde enerji tüketimi gerektiren, iskelet sistemi kullanılarak ve enerji tüketimi
meydana getiren, dolaşım ve solunum hızını artıran ve çeşitli seviyelerde yorgunluğa
neden olan tüm beden hareketleri fiziksel aktivite olarak tanımlanmaktadır. Bu fiziksel
aktivitenin düzenli olarak gerçekleştirilmesine ise egzersiz denilmektedir (Bek 2008).
Bu gün sağlıklı yaşam denilince ilk akla gelen uygulamalardan biri olan fiziksel
aktivite, vücudun kaslar yardımıyla gerçekleştirdiği hareket sonucu oluşan enerji
tüketimi olarak tanımlanmaktadır. Düzenli olarak yapıldığı takdirde sağlık için bir
anahtar görevi görmektedir. Ancak makineleşmenin insan gücünün yerini alması,
ulaşımın araçlarla sağlanması, bilgisayar başında geçen sürelerin artması gibi
sebeplerden fiziksel aktivitede azalma olduğu ve insanların sedanter yaşam biçimini
benimsedikleri görülmektedir. Düzenli egzersiz ya da fiziksel aktivitenin ruhsal ve
bedensel anlamda insan sağlığının korunmasına olan etkisi bilinmekte ve kabul
edilmektedir (Salmon vd 2007).
Egzersiz; düzenli olarak yapılan fiziksel aktivitenin bir alt sınıfıdır (Damewood vd
2000). Önceden planlanmış, yapılandırılmış fiziksel uyumun bileşenlerini geliştirmeyi
hedefleyen, sürekli olarak yapılan fiziksel hareketlerdir. Sağlığı geliştirmek için fiziksel
hareketlerin düzenli olarak yapılması aynı zamanda da aşırı yoğunluktan kaçınılması
önerilmektedir. Düzenli olarak yapılan, orta şiddetli fiziksel aktivite haftada minimum 5
gün ve günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş veya eş değer bir fiziksel aktivite
yapma öyküsü olarak tanımlanmaktadır (Marcus ve Lewis 2003).
İnsanların sağlıkları kadar fiziksel kapasitelerini de pozitif yönde etkileyen
egzersiz, bireylerin bedensel sağlığını, ruhsal ve duygusal sağlık durumlarını da
etkileyerek yaşam kalitesine destek sağlamaktadır. Araştırmalar, egzersizin hem
7
bireysel hem de toplumsal sağlığı olumlu anlamda yukarıya çektiğini göstermektedir.
Yapılan egzersizin niteliği ve süresi faydası konusunda belirleyici olmaktadır (Gümüş
ve Kitiş 2015).
Egzersiz, vücut mekanizmasının doğru ve gerektiği bir şekilde kullanılması
açısından önem taşımaktadır. Beyin, sinir sistemi, kas sistemi ve diğer sistemlerin
tamamı kullan ya da at yasasına tabi olduğu için egzersiz yapmak, bu sistemlerin
işlevsel bir şekilde kullanıma hazır tutulmasını sağlamada önemli bir rol üstlenmektedir.
Öte yandan egzersiz yapmak, her yaştaki bireylerin sağlığının korunmasında
farmakolojik ve invazif olmayan müdahale imkanları sunmaktadır (Archer 2014).
Egzersiz davranışı ile ilgili çalışmaların çoğunlukla egzersiz yapmaya devam
eden kişileri ele aldığı görülmektedir. Düzensiz bir şekilde egzersiz yapan, zaman
zaman yapan ya da yapmayan kişiler ya da tamamen bırakan kişilerle ilgili olarak çok
az sayıda çalışma bulunmaktadır. Egzersiz davranışının doğru anlaşılması ve
açıklanması açısından, egzersizi bırakan ya da ara ara yapan kişilerin davranışları ile
bu davranışların altında yatan motivasyonve engellerin anlaşılması gerekmektedir.
Birkaç araştırmada egzersize başlayan bireylerin %50’sinin, egzersizi daha sonra
bıraktığı ve bunu alışkanlık haline getiremediği ifade edilmektedir (Buckworth vd 2009).
Fiziksel aktivite, tüm canlı varlıkların vazgeçilmez bir fonksiyonu olarak kabul
edilmektedir. Egzersiz üzerine yapılan araştırmalar, egzersiz yapan bireylerde vücut
yağ dengesinin ve karbonhidrat mekanizmasının pozitif yönde etkilendiğini, kilo
kontrolünün sağlandığını ve total kolesterolün düştüğünü göstermektedir. Egzersiz
türüne, uygulama süresine ve şiddetine göre vücut parametrelerinde farklılaşma
yaratmaktadır. Bunun dışında bireylerin, yaşı, beslenme şekli, kondüsyon durumu ve
çevresel koşullar da sonuçları etkilemektedir (Demiriz vd 2015).
Kronik hastalıklar için öncü risk faktörlerinin başında gelen sedanter yaşam
dünyadaki mortalitelerinin yaklaşık %6’sını oluşturmakta ve insanların ölümüne sebep
olan risk faktörleri arasında 4. sırada yerini almaktadır (Türkiye Fiziksel Aktivite Rehberi
2014).
Sağlıklı bir yaşam ve hastalıklardan korunmak için yapılan egzersiz sırasında
vücutta bulunan sıvının bir miktarı damarlardan dokulara geçerken, kanda bulunan
eritrosit ve hemoglobin daha yoğun bir hal almakta ve kan akışının hızı artmaktadır
8
(İbiş vd 2010). İnsan bedeninde enerjinin tüketimi üç şekilde gerçekleşmektedir.
Enerjinin %60-70’i, vücut istirahat halindeyken solunum, dolaşım ya da beden ısısının
kontrolü için, %10-15’i, vücuda alınan gıdaların sindirimi ve boşaltımı için tüketilirken,
%20-30’u gerçekleşen fiziksel aktiviteler için tüketilmektedir. Bu noktada fiziksel aktivite
tanımına, planlı olarak yapılan egzersizler, ev işleri hatta boş zaman faaliyetleri de
girmektedir (Vanhees 2005).
Herhangi bir fiziksek aktiviteyi düzenli olarak yapmak da egzersiz olarak
değerlendirmektedir. Vücuttaki enerji ve kilo dengesinin korunması için enerji tüketimi
anlamına gelen fiziksel aktivitenin, bireylerin yaş gruplarına, cinsiyetlerine ve
kondüsyon durumlarına göre düzenlenerek yapılması tavsiye edilmektedir. Egzersiz
seçiminde şu noktalara özellikle dikkat etmek gerekmektedir (Montano 2008).
Egzersiz Türü; Egzersize yeni başlayacak olan kişilerin yapacakları
egzersiz seçilirken klinik durumları, adaptasyonları ve neye ilgi duyduklarının
bilinmesi gerekmektedir.
Egzersiz Yoğunluğu; Egzersizin yoğunluğundaki farklılıklar yarattığı
sonuçlarda da farklılık yaratmaktadır. Dolayısıyla bireyin egzersize yönelik amacı
doğrultusunda kendisinin de isteyeceği ve amaca yönelik egzersizin seçilmesi
gerekmektedir.
Egzersizin Süresi; Yine bireyin isteği ve amacı doğrultusunda en uygun
olan egzersiz süresinin belirlenmesi, egzersizden beklenen faydaya uygun olan
egzersizin seçilmesi gerekmektedir.
Egzersizin Sıklığı; Egzersizin genel olarak haftada üç ya da beş gün
yapılması önerilmektedir. Bireyin egzersiz amaçları arasında arasında kilo
vermek varsa, haftalık egzersizin üç günün üzerinde yapılması gerekmektedir.
2.2. Egzersiz Türleri
Egzersiz türleri içinde hemen hemen herkesin kolay olarak yapabileceği ve
ulaşılabilir bir egzersiz türü olan yürüyüş, hareketli bir yaşam tarzı oluşturmak isteyen
kişilerce tercih edilmektedir. Bireylerin duygu durumunda yarattığı pozitif etki nedeniyle
uzmanlarca da tavsiye edilmektedir (Ersöz vd 2017). Egzersiz ya da fiziksel aktivite
nedenine, yapılışına, etkisine süresine ya da sıklığına göre farklı türlere ve sınıflara
ayrılmaktadır. Bu genel sınıflandırmalara ek olarak egzersiz olarak tanımlanabilecek
9
birçok faaliyet bulunmaktadır. Örneğin bahçe işleriyle uğraşmak, özellikle ileri yaşlarda
bireylere hareket sağlayan bir egzersiz türü olarak kabul edilmektedir. Müzik eşliğinde
dans etmek, koşmak, sıçramak, boyun hareketleri, kol veya bacak hareketleri hatta
oyun oynamak da fiziksel aktivite olarak değerlendirilmekte ve yararlı görülmektedir
(Lök ve Lök 2015).
Egzersiz, insan bedeninde yarattığı etkiye ve egzersiz sırasında tüketilen
oksijenin miktarına göre üç gruba ayrılmaktadır.
Aerobik Egzersizler; Bu egzersiz kategorisinde kasların ihtiyaç duyduğu
oksijen miktarı daha fazla olduğundan, hem kalp hem de akciğer daha fazla
çalışmak zorunda kalmaktadır. Yüzmek, yürümek, bisiklete binmek, koşmak ya
da tenis oynamak gibi türleri bulunan aerobik egzersizlerde kalori yakımı fazla
olmakta ve kardiyovasküler hastalıklara karşı vücut direnci artmaktadır(Wilmore
2003).
Anaerobik Egzersizler; Ağırlık çalışmak gibi daha fazla güç kullanımı
gerektiren bu egzersiz türünde, ihtiyaç duyulan enerji oksijenden ziyade
kaslardan sağlanmaktadır. Aerobik egzersizlere oranla kalori yakımının daha
düşük olduğu anaerobik egzersizlerde, kalori yakılmasına bağlı olarak kas
dokusu yoğunlaşmaktadır (Vos 2005).
Esneklik Egzersizleri; Germe egzersizleri de denen bu egzersiz türünde
esneklik kazandırılması, kasların ve eklemlerin güçlendirilerek kapasitelerinin
artırılması amaçlanmaktadır (O'Connor vd 2006).
Bir başka araştırmada egzersiz türleri şu şekilde sınıflandırılmaktadır (Christmast
2000).Aerobik Egzersizler; Vücutta kardiyopulmener dayanıklılığa destek sağlayan
aerobik egzersizler, kesintisiz olarak yapılabilen, kas gruplarının harekete geçirildiği en
ideal egzersiz türlerini tanımlamaktadır. Jogging, koşu, yürüyüş, bisiklet, bahçe işleri ve
yüzme bu gruba girmektedir. Egzersiz türleri sınflandırılması üç grup altında
toplanmıştır.
Direnç Egzersizleri; Vücut dengesini ve dayanıklılığı artıran bu
egzersizler, omuz, bel, bacak gibi geniş kas kümelerinin çalıştırılması ile
yapılmaktadır. Direnç egzersizleri, ağırlık ya da aletler yardımıyla yapılmaktadır.
10
Germe Egzersizleri; Diğerlerinden farklı olarak, fiziksel aktivitelerden
önce ve sonra yapılan germe egzersizleri, esnekliği sağlayarak, olası
yaralanmaların önüne geçmektedir.
Isınma ve Soğuma Egzersizleri; Isınma egzersizleri oluşabilecek
yaralanmaları engellerken, soğuma egzersizleri, egzersizden sonra meydana
gelebilecek hipotansiyon veya başka olası komplikasyonların engellenmesini
sağlamaktadır.
2.3. Egzersiz ve Kuramsal Teoriler
Kişilerin sağlık davranışlarını tahmin etmede ve açıklamada faydalanılan
sosyopsikolojik bir model olan “planlanmış davranış teorisi” (PDT), bireylerin
tutumlarının davranışlarına nasıl yön verdiği üzerinde odaklanmaktadır. Bir davranışa
karşı niyetin, davranışın en belirleyici ölçümü olduğu düşünülmektedir. Planlanmış
davranış teorisi bu bakış açısıyla diğer teorilerden ayrılmaktadır. 1991’de Ajzen
tarafından geliştirilen teori, insanların herhangi bir davranışı gerçekleştirme niyetinde
olup olmamalarının şu bilgiler ışığında anlaşılabileceğini iddia etmektedir.
Kişinin bir davranışı gerçekleştirmeye yönelik (egzersiz gibi) tutumu.
Kişinin gerçekleştireceği davranışa yönelik hissettiği çevre baskısı
(subjektif norm) ne düzeyde.
Gerçekleştireceği davranışla ilgili olarak kişi kendini ne kadar kontrol
sahibi görüyor.
Yaşam kalitesindeki düşüşün, hastalıklar ve dünya genelindeki ölüm oranlarıyla
bağlantılı olduğu düşünülmektedir. “Transteoretik Model”, bireylerin sağlık
davranışlarında görülen değişikliklerin ortak ilkelere dayandığı varsayımıyla hareket
etmektedir. İnsan davranışlarındaki değişim süreçlerini, değişimin negatif /pozitif
yönleri, bireylerin karar dengesi ve öz yeterlilik algısı gibi faktörlerin arasındaki ilişkiyi
anlamaya ve açıklık getirmeye çalışan model, sağlık davranışlarındaki değişiklikleri
yaşanan bir olay olma durumundan ziyade süreç şeklinde ele almakta ve
açıklamaktadır. Süreci kendi içinde evrelere ayırarak, sürecin davranış değişiklikleriyle
olan ilişkisini anlama ve doğru müdahale yöntemini belirlemede önemli fayda
sağlamaktadır (Hayden 2009). Transteorik Model değişimin aşamalarını, değişimin her
11
periyoduna ait duygu düşünce ve tutumların birbirinden farklı durumlarını psikolojik alt
yapılarıyla sınıflandırmaktadır (Adams ve White 2003).
EGZERSİZ EDEĞİŞİM AŞAMALARI
Düşünmeme; Kişinin şimdi ve gelecek altı ayda egzersiz yapmaya dair
bir düşüncesinin olmadığı aşama.
Düşünme; Kişinin gelecek altı aylık zaman içerisinde egzersiz yapma
düşüncesinin olduğu aşama.
Hazırlık; Kişinin gelecek bir ay içerisinde düzenli şekilde egzersiz yapma
düşüncesinin olduğu aşama.
Hareket; Kişinin son altı aydan daha kısa bir zaman diliminden bu yana
egzersiz yaptığı aşamadır.
Devam ettirme; Kişinin altı aylık bir süreden daha uzun zamandır
egzersiz yaptığı aşama.
Şekil 1. Transteoretik Modele Göre Egzersiz Değişim Aşamaları(Adams ve White 2003).
2.4. Egzersiz ve Sağlık İlişkisi
Günümüz yaşam koşullarında insanlar eskiye oranla daha az hareket
etmektedirler. Yemek, içmek gibi hareket etmek de insanların temel
gereksinmelerinden biridir ve günümüzde bunun azalmasına bağlı olarak yeni sağlık
sorunları ve hastalıklar gündeme gelmektedir. Hareket azlığından kaynaklı hastalıklar
olarak bilinen bu hastalıklardaki artış, bireyleri önlem almaya ve fiziksel aktivitelere
zaman ayırmaya yönlendirmektedir. Öncelikle gelişmiş ülkelerde başlayan hayat boyu
spor düşüncesi, zaman içinde insanların fiziksel aktiviteye bakışını değiştirerek
katılımını arttırmakta, insanlar bu anlayışla fitnes, plates, jogging gibi sporlara gönüllü
olarak katılmaktadırlar (Ertüzün ve Karaküçük 2014).
12
Dünya genelinde fiziksel aktivite yetersizliğine bağlı sağlık sorunlarının artması
karşısında DSÖ, alarm düzeyinde bir problemin olduğunu belirtmektedir. Çünkü dünya
genelinde yetişkin insanların % 60’tan fazlası fiziksel hareketsizliğe bağlı sağlık
problemleri yaşamakta ve bu durum her geçen gün artmaktadır. İnsanın çocuklukta
başlayan aşırı hareketliliği zaman içerisinde azalmakta ve ergenlik sonrası dönemde
ise hareketsizlik sorunu ortaya çıkmakta, gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu durum
önemli sağlık sorunlarının da temelini oluşturmaktadır. Teknoloji odaklı günlük yaşam
aktivitelerinin yaygınlaşması; özellikle televizyon ve bilgisayar karşısında geçirilen
zamanın artış göstermesi yetişkinler kadar çocukların da risk altında olmasına yol
açmaktadır (WHO 2003).
Fiziksel aktivitelerde bulunmak, birçok hastalıkta ölüm riskini azaltmakta,
insanların yaşam kalitesinin yanında yaşam süresini de ortalama olarak 2 yıl
uzatmaktadır. Düzenli bir şekilde fiziksel aktivite gerçekleştirmenin düzenli uyku ve
uyumaya yardımcı olduğu, zindelik sağlarken kişinin özgüvenini arttırdığı, fiziksel
görünümü iyileştirdiği görülmektedir. Bunun yanında bireylerin davranışlarını
düzenleme ve günlük yaşam aktivitelerini düzenleme becerilerini de arttırmaktadır.
Bunların yanında yaşlanmanın etkilerini azaltmada fiziksel aktivitenin önemi gittikçe
artmaktadır. Ayrıca fiziksel aktivitelere katılmak gerginlik, endişe, depresyon gibi
olumsuz duygu ve durumlarda azalmaya yol açarken iyilik duygusunu güçlendirdiği,
sağlıklı yaşam tarzının kalıcı bir hal almasını sağladığı görülmektedir (Ohuruogu 2016).
Teknolojik gelişmeler bir yanıyla insanların hayatını kolaylaştırırken diğer yandan
da hareketsiz bir yaşam tarzını beraberinde getirmektedir. Fiziksel hareketliliği olmayan
bireyler, aktif yaşam tarzı süren bireylerle karşılaştırıldığında, kalp rahatsızlıkları,
hipertansiyon, diyabet ya da kanser gibi birçok hastalık karşısında daha yüksek risk
altında bulunmaktadırlar (Doymaz 2013). Sanayileşmenin getirdiği modern toplum
yaşantısında, bireylerin fiziksel olarak hareketsiz bir yaşam tarzı sürmesi, pek çok
sağlık probleminin zeminini oluşturmaktadır. Bu nedenle fiziksel hareketsizlik, sinsi bir
şekilde hastalıklara davetiye çıkartmakta ve toplumun genel problemi olarak
görülmektedir. Eskiye oranla günlük yaşamda fiziksel aktivitenin azalması, başta kalp
damar problemleri olmak üzere, diyabet hastalığı, sindirim sistemi hastalıkları, kas ve
iskelet sistemi hastalıkları, kireçlenme ve duruş bozukluğu gibi birçok sağlık problemini
beraberinde getirmektedir. Araştırmalar dünya genelinde yaşanan ölüm oranlarının
13
%27’sini fiziksel hareketsizliğe bağlı hastalıklardan oluştuğunu göstermektedir (WHO
2019, Gümüş ve Kitiş 2015).
İnsan hareket etmeyi gerekli kılan bir biyolojik sistemle tasarlanmıştır. Dolayısıyla
bu sistemin sağlığının korunması için dinamik bir yaşam şeklini benimsemek
gerekmektedir. Fiziksel aktivite bireysel anlamda birçok hastalığın önlenmesi, bedensel
kapasitenin artırılması gibi faydalarının yanı sıra, toplumsal anlamda da halk sağlığının
korunması ve iyileştirilmesi yönünde her geçen gün daha fazla önemsenmektedir.
Sağlıklı yaşamak, yaşlanmak ve bu süreçteki risk faktörlerini düşürmek için fiziksel
hareketliliğin yaşam biçimi haline getirilmesi gerekmektedir (Akan 2018).
Bireylerin kendi sağlıkları ile ilgili olarak kontrolü ellerinde tutmaları ve
geliştirmeleri, sağlığı geliştirme davranışı olarak tanımlanmaktadır. Bu kontrolü
başarıyla sağlayan insanlar ise sağlıklı sayılmaktadır. Aynı zamanda bir disiplin olan
sağlığın geliştirilmesi, kişilerin kendi sağlıkları ile ilgili sorumluluğu üstlenmesi, iyi
beslenme ve stres yönetimi gibi unsurların yanında düzenli egzersiz ya da fiziksel
aktivite uygulamaları ile mümkün olabilmektedir. İnsan hayatında bir alışkanlık olarak
devamlılığı gereken fiziksel aktivite, sağlıklı olmanın ön koşulları arasında yer
almaktadır (Kafalı 2009).
Egzersiz yapmanın sağlıklı yaşamın bir gereği olduğu artık bilinmektedir. En
başta kardiyovasküler hastalıklardan korunma, ideal kilo, kas iskelet sistemi, karın
yağlanmasının engellenmesi ve insüline bağlı problemlerden korunmada sıklıkla
tavsiye edilmektedir. Her ne kadar yoğun egzersiz sırasında reaktif oksijen türevlerinde
artış olduğu bilinse de bu artışın kalıcı olmadığı, egzersizden sonra düşerek normale
döndüğü görülmektedir. Vücutta bulunan antioksidan sistemleri bu reaktif oksijen
türevleri ile mücadele etmektedir. Egzersiz sırasında yaşanan stres artışının bu
savunma sistemini harekete geçirdiği ve yıkılan kasların daha güçlü bir şekilde yeniden
yapılandığı düşünülmektedir (Gürsoy 2008). Egzersiz yapılırken serbest radikal de
denilen reaktif oksijen oluşumu meydana gelmektedir. Bu oluşumla ortaya çıkan
ürünler vücuttaki bazı yapılarda bozulmaya neden olmaktadır. Egzersiz sırasında
oksijen tüketiminin fazlalaşması sunucu meydana gelen bu durum oksidatif hasar
olarak tanımlanmaktadır. Ancak, artan bu serbest radikallere karşı biyolojik sistemin bir
savunması olan antioksidanlar bu türden reaksiyonların önüne geçerek savunma
yapmakta ve hasarı önlemektedirler (Özçelik ve Karataş 2008).
14
Dünyadaki hızlı değişim, endüstriyel gelişmeler ve buna bağlı olarak oluşan
hareketsiz yaşam modelinde, genetik faktörler, sigara, sağlıksız beslenme kadar
fiziksel aktivitenin son derece azalması da başta obezite olmak üzere pek çok sağlık
sorununu gündeme getirmektedir. Hareketsiz yaşam tarzının neden olduğu obezite,
başka hastalıkların da tetikleyicisi olarak görülmektedir (Kahraman vd 2015).
İçinde bulunduğumuz çağda makineleşme ve teknolojinin insan hayatına
kazandırdığı daha fazla boş zamana karşın, hareketsiz bir yaşam tarzını benimsettiği
görülmektedir. İnsan bedeninin fiziksel aktivitelere uygun doğasına rağmen, artık
günlük yaşamda egzersiz yeterince yer almamaktadır. Bunun bir sonucu olarak insan
bedeni fonksiyonel özelliklerini kaybetme ve hastalıklar daha kolay bir şekilde
gelişmektedir. Hareketsiz yaşam tarzının sebep olduğu hastalıklardan korunmada
düzenli egzersize ihtiyaç olduğu birçok araştırmada vurgulanmaktadır. Çünkü kalp ve
damar hastalıkları, şeker, tansiyon, kanser gibi hastalıklardan korunmada, kilo
kontrolünde ve obezitenin önlenmesinde düzenli olarak yapılan fiziksel aktivitenin çok
etkili olduğu bilinmektedir. Bu fiziksel faydaların yanında, fiziksel aktivite bireylerin ruh
sağlığı üzerinde de son derece olumlu etki yaratmaktadır (Ersöz vd 2017).
Hareketsiz yaşam tarzı özellikle kardiyovasküler rahatsızlıklar yaşanmasında risk
faktörü olarak değerlendirilmektedir. Hareketli ve aktif yaşam tarzını benimseyen
bireylerde bu riskin azaldığı dikkat çekmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar da
fiziksel aktivitenin bireylerin kan basıncı ile olan ilişkisini ortaya koymaktadır (Keleş
2013).
Birçok araştırma, fiziksel aktivitenin bazı hastalıklar için koruyucu bazı hastalıklar
için de tedavi edici etkisini ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra bilinçli ve düzenli olarak
yapılan fiziksel aktivitenin, bireylerde esnekliği, dayanıklılığı, direnci artırırken, bireylerin
sosyal yaşantılarında da öz güven duygusunu artırarak yaşam kalitesini olumlu yönde
değiştirdiği yine araştırma sonuçlarında yer almaktadır (Can vd 2014). Phillips (1999)’in
60 kardiyak hastadan topladığı verilerle yaptığı araştırma, insanların sağlık
problemlerinin ciddileşmesi durumunda egzersiz ve diğer fizik tedavi ajanlarına daha
eğilimli bir hale geldiğine işaret eden bulgular ortaya koymaktadır. Buradan hareketle
sağlıklı yaşamın temel aktivitelerinden birisi olan egzersiz gibi fiziksel aktivitelerin yararı
ve gerekliliği konusunda bireylerin sağlıklı iken inançlarının güçlendirilmesinin
gerektiğini söylemek mümkündür. Çünkü egzersiz, sağlık sorunlarının ciddileştiği
15
durumlardan ziyade genel sağlık iyiliğinin korunması ve geliştirilmesinde kalıcı yararları
olan bir etkinliktir.
Yaşlanma ile birlikte bireylerin hem bilişsel hem de fiziksel durumlarında
değişiklikler meydana gelmektedir. Fiziksel aktivitelerdeki azalmayla birlikte, beyin
işlevlerinde de yavaşlama ve azalma görülmektedir. Bu sürece eşlik eden demansın,
fiziksel aktivitenin bireylere sağladığı sosyalleşme ile yavaşlatılabileceği ve hareketli
yaşam tarzının benimsenmesinin yaşlı bireylerde demans gelişimini önleyeceği
düşünülmektedir. Bu dönemde düzenli olarak yapılan egzersizler, hem yaşlı bireylerin
ajitasyonunu azaltmaya hem de uyku kalitesini artırmaya önemli derecede katkısı
olmaktadır (Lök ve Lök 2015).
Dünyada ve Türkiye’de ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alan kalp
yetersizliği hastalığında görülen birçok semptoma ek olarak, bu hastalıkla mücadele
eden bireylerin yaşam kalitelerinin de düştüğü bilinmektedir. Son yıllarda bu konuda
yapılan birçok araştırmada, kalp yetmezliği olan hastaların tedaviye ek olarak fiziksel
aktivitelerle de yaşam kalitelerinin yükseldiğinin altı çizilmektedir. Bu nedenle hastaların
bu konuda bilinçlendirilmesi ve fiziksel aktivitenin tedavi sürecine etkisinin tam olarak
tanımlanarak anlatılması gerekmektedir (Altıok 2016).
Egzersiz yapmanın kalp yetersizliği olan hastalarda yaşam kalitesi, hastaneye
yatma sıklığı ve mortalite durumuna etkisinin incelendiği bir araştırmada, şu sonuçlara
ulaşmaktadır. Üç ay boyunca yürüyüş, aerobik, kas ve direnç egzersizlerini düzenli ve
sistemli bir şekilde yapan hastalarda, yaşam kaliteleri yükselmekte, hastaneye yatma
sıklıkların orta seviyede azalmakta, hastaların kardiyak performanslarında artış
görülmekte, koordinasyonları artmakta ve hastaların kas gücü aynı şekilde artış
göstermektedir (Altıok 2016).
Kişilerin sağlık durumunu mümkün olan en iyi konuma getirmek için yaşam
şekillerinde değişiklik yapma süreci sağlığı geliştirme olarak tanımlanmaktadır. Bunun
sağlanması için de kişilerin sağlıklarına olumlu katkı sağlayacak davranışları
geliştirmeleri ve bu davranışları düzenli bir şekilde sürdürmeleri gerekmektedir. Düzenli
olarak yapılan fiziksel aktivitenin sağlıklı bir hayat için kaçınılmaz olduğu artık herkesçe
kabul görmektedir. Fiziksel aktiviteyi bir yaşam şekli haline getirerek sürdürmek, hem
sağlığın korunmasını sağlamakta hem de hastalık risklerini azaltmaktadır (Alkaya ve
Okuyan 2017).
16
Sağlıklı bir yaşam bireylerin bir bütün olarak sosyal, ruhsal ve fiziksel olarak iyi
olma halini korumayla gerçekleşmektedir. Günümüzde fiziksel aktivitenin gerekliliği
daha fazla ön plana çıkarken, sürdürülebilirliği bazı faktörlerden etkilenmektedir. Bu
noktada en önemli etkenin ise yarar ve engel algısında oluşan farklılığın olduğu
düşünülmektedir. Engel algısının yüksek olduğu durumlarda bireylerin olumlu sağlık
davranışlarında azalma görülürken, yarar algısının yüksek olduğu durumlarda ise
artmaktadır. Fiziksel aktivite konusunda bir diğer önemli etken olan öz yeterlilik
düzeyinin yüksek olması durumunda bireylerin, olumlu sağlık davranışlarını daha fazla
sergiledikleri görülmektedir (Bakır ve Hisar 2016).
Hareketsiz yaşam şekli içinde bireylerin fiziksel aktiviteden giderek uzaklaşması
ve kasların yeterince kullanılmaması sonucunda kas kaybı, kemik erimesi, kireçleme,
daha kolay sakatlanma, kalp hastalıklarında risk artışı, sindirim, dolaşım ve boşaltım
sistemlerinde bozulmalar, hipertansiyon, obezite, diyabet ve kişilerin beden imajlarında
ciddi bozukluklar meydana gelmektedir. Bu fiziksel sorunlara ek olarak hareketsiz
yaşam tarzı, kişilerin ruhsal sorunlarla karşılaşmalarının da sebepleri arasında
gösterilmektedir (Şekerci 2018).
2.4.1. Fiziksel Aktivite ve Yaşam Kalitesi İlişkisi
İnsanın kas ve iskeleti ile istirahat düzeyinin üzerinde enerji harcayarak
gerçekleştirdiği hareketler fiziksel aktivite olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma uygun
olarak aktif bir yaşam süren bireylerin mental sağlık, ruh ve beden sağlığı, öz saygı ve
beden imajı durumlarının, hareketsiz bireylere göre daha olumlu olduğu, yaşam
kalitelerinin daha yüksek olduğu bilinmektedir (Doymaz 2013).
Eski dönemlerde insanlar, günlük hayatın içinde doğal olarak fiziksel güce dayalı
işleri daha yoğun olarak yapmaktadırlar. Günümüz yaşam şekilleri ise, teknolojik
gelişmelerin sağladığı makineleşme ve daha fazla boş zaman nedeniyle eskiye oranla
daha hareketsiz bir şekilde sürdürülmektedir. Sağlık bir bütün olarak ele alındığında,
hem fiziksel, hem ruhsal hem de sosyal anlamda iyi olma halini ifade etmektedir.
Günümüz insanının sağlık ve sağlığın korunması konularında bilincinin artması, sağlık
olgusunu, çevreyi ve bireyi içine alan bir bütünlük içinde ele almayı gerektirmektedir
(Peker ve Zengin 2019).
17
Bireylerin sağlıklı kalmak için yeterli fiziksel aktivite yapabilmeleri ve
beslenmelerini düzenleyebilmeleri için bu konuda kendilerine inanmalarını
gerektirmektedir. Bireylerin öz denetim kapasitesi diyet, egzersiz ve kilo kontrolü
yapabilmelerinde ve bu kontrolü sürekli hale getirmelerinde önemli rol oynamaktadır.
Öz yeterliliğe sahip bireylerin sağlıkla ilgili risk unsurlarını daha başarılı bir şekilde
kontrol ettikleri düşünülmektedir (Sevinç 2016).
Son zamanlarda yapılan araştırmalarda, fiziksel aktivite kavramı psikoloji ve buna
bağlı kavramlarla birlikte ele alınmaktadır. İnsanların egzersiz yapmasına neden olan
faktörler sıralanırken psikolojik faktörler ve sosyolojik faktörlerden bahsedilmektedir. Bu
faktörlerin sağlık davranışlarına etkisinin anlaşılması ve bunlardan yararlanarak
insanların daha aktif, daha hareketli bir hayat tarzın benimsemelerinin sağlanmasına
yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Hastalıkların önlenmesinde ve hayat kalitesinin
iyileştirilmesinde son derece önemli görülen olumlu sağlık davranışları, olumlu
psikolojik tutum ve algılamalarla yakından ilgili görülmektedir (Ersöz vd 2017).
Bilinçli ve düzenli olarak yapılan egzersiz, her yaş grubunda insanın sağlığı için
faydalı görülmektedir. Özellikle ileri yaşlarda yaşam kalitesinin yükseltilmesi için
bireylerin fiziksel olarak hareketli bir yaşam sürmesini sağlarken, hastalıklara
yakalanma riskini de azaltmaktadır. Yaşa bağlı olarak kemiklerde görülen kaybının
önlenmesi, kalp damar hastalıklarından korunma için düzenli olarak egzersiz yapılması
tavsiye edilmektedir. Bunlara ilave olarak fiziksel aktivite, kan basıncı, kas iskelet
sistemi, denge kabiliyeti, kilo kontrolü ve uyku düzeninin sağlanmasında son derece
etkili görülmektedir (Soygüden ve Cerit 2015).
Sanayileşme ve kentleşmenin insan hayatını negatif olarak etkilediği günümüz
yaşam tarzında, fiziksel aktivitelere zaman ayırmanın gerekliliği daha sık
vurgulanmaktadır. Bir ok ciddi hastalık riskinin en aza indirilmesi için koruyucu sağlık
davranışı olarak gerçekleştirilen fiziksel aktiviteler, yaşam kalitesi ile birlikte bireylerin
yaşam süresinin artırılması anlamında da önemli bulunmaktadır (Can vd 2014).
İnsan hayatında teknolojinin daha fazla yer almasına paralel olarak oluşan
sedanter yaşam tarzında fiziksel aktivitenin azaldığı ve özellikle genç nüfusun
zamanının büyük bölümünü televizyon ya da bilgisayar karşısında oturarak geçirdiği
bilinmektedir. Diyabetten kansere, tansiyondan kalp hastalıklarına kadar birçok
hastalığın, hareketsiz yaşam tarzının bir sonucu olarak daha fazla görüldüğü yapılan
18
araştırmalarda ortaya konulmaktadır. Vücuda alınan enerjiye karşılık tüketilen enerjinin
azlığı, vücutta yağ kütlesinin normalin üstüne çıkmasına yani obeziteye neden
olmaktadır. Hareketsiz yaşam tarzının bir sonucu olan obezite, bir taraftan hastalıklara
davetiye çıkarırken, diğer yandan da, bireylerin hareketlerinde kısıtlılığa yol açarak
yaşam kalitelerini düşürmektedir. Obezitenin önlenmesinde diyet, yaşam tarzı
değişikliği gibi önlemlere ek olarak egzersiz ya da fiziksel aktivite son derece önemli bir
yet tutmaktadır (Özkan vd 2013).
Yapılan araştırmalar egzersiz yapmanın bireylerin vücut kompozisyonlarını
olumlu yönde geliştirdiğini diyabetten koruduğunu, kas ve eklem ağrılarını tedavi
ettiğini, depresyon seviyesini aşağı çektiğini, uzun yaşamı desteklediğini ve bireylerin
yaşam kalitesini yükselttiğini göstermektedir. Özellikle ileri yaşlarda meydana gelen
fonksiyonel gerilemelerin önlenmesi için, daha hareketli bir yaşam tarzı ve egzersizin
gerekliliğine dikkat çekilmektedir (Cindaş 2008).
Sağlığın geliştirilmesine yönelik egzersiz davranışı ile yaşam kalitesi arasındaki
ilişkiyi gösteren çalışmalar mevcuttur. Tip 2 diyabetli bireylerde bir yıllık bir kohort
araştırmasında, haftalık orta şiddetli fiziksel aktivite durumu ile fiziksel işlevsellik, genel
sağlık, canlılık ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesi arasında anlamlı bir farklılık olduğu
saptanmıştır. Haftalık orta şiddetli fiziksel aktivite yapan katılımcıların fiziksel işlevsellik
durumlarının ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesi puanlarının daha yüksek olduğu
belirlenmiştir (Thiel vd 2017). Lima ve arkadaşlarının (2012) çalışmasında, yaşam
kalitesinin fiziksel aktivite, sigara ve alkol tüketimi ile yakından ilişkili olduğu
bulunmuştur. Çalışmada, haftada bir/birden fazla sigara içmeyen ve alkol tüketmeyen
ve düzenli olarak fiziksel aktiviteye katılan yaşlılarda sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin
daha iyi olduğu belirlenmiştir (Lima vd 2011). Post menopozal kadınlarda yapılan
randomize kontrollü bir araştırmada ise, aktif yaşam tarzının benimsenmesi ile sağlıkla
ilgili yaşam kalitesi arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Sağlığın geliştirilmesine
yönelik egzersiz aktivite girişimi sonrası deney grubundaki bireylerde üç ay ve bir yıl
sonraki izlemlerde fiziksel, mental sağlık ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesi puan
ortalamasında anlamlı bir artış olduğu belirlenmiştir (Velez Toral vd 2017).
2.4.2. Sağlık İnanç Modeli (SİM)
Birçok farklı tanımı yapılan sağlık kavramı, bireylerin sadece fiziksel değil, ruhsal
ve sosyal açıdan da iyi halde olmaları anlamına gelmektedir. Geçmiş yıllarda sadece
19
fiziksel olarak iyi olma halini ifade eden sağlık kavramına, 19. yy. dan itibaren ruh
sağlığının da dahil olmaya başladığı görülmektedir. Tarihsel süreç içinde ilk olarak
Hipokrat tarafından akıl-beden etkileşimi dile getirilmekte ve “etkileşim kuramı” sağlık
kavramında kullanılmaya başlanmaktadır. İnsanların bilinçli olarak kontrol edebildikleri
kararların bir sonucu olan yaşam biçimi, olumlu sağlık davranışlarının seçilmesiyle
sağlıklı yaşam biçimi olarak şekillenmektedir. Bireylerin bu olumlu davranışları
sergilemeleri ise bilinçli bir süreçte istek ve inançla mümkün hale gelmektedir (WHO
1984).
Kişilerin sağlıkla ilgili inançları ve davranışları, sağlıklarını önemli ölçüde
etkilemektedir. Sağlık inancı, bireylerin sağlıklı olma ya da hastalık hali ile ilgili düşünce
ve davranışlarını ifade etmektedir. Kişilerin sağlık konusundaki inançlarının sonucunda
sağlık davranışları şekillenmekte, dolayısıyla bu inancın negatif ya da pozitif yönde
olması, sağlığı da bu doğrultuda etkilemektedir (Ünsal 2017).
İnanç, kişilerin kendi içlerindeki herhangi bir konuya dair tanımlamalardan
kaynaklanan, sürekliliği olan duyguları ve kişisel ilkeleri ifade etmektedir. Davranış ise,
bu inançların dışa vurumu anlamına gelmektedir (Peker ve Zengin 2019). İnsanların,
sağlık ya da sağlıklı yaşam olgusuna bakışlarında da, bu konuya yönelik inançları etkili
olmakta ve davranışlarına yön vermektedir. Araştırmalar kişilerin sağlığa ilişkin
davranışlarını çeşitli modeller üzerinden açıklamaktadırlar. Bu modeller içinde en fazla
öne çıkan “Sağlık İnanç Modeli”ni (SİM) bazı sosyal psikologlar 1950’li yıllarda,
hastalıkların ortaya çıkmasından önce önlenmesi amacıyla geliştirmektedirler
(Hochbaum 1958). SİM, bireylerin inançları ile tutumları arasındaki ilişkiden yola
çıkarak, sağlığı korumaya yönelik davranışlar üzerinde motivasyon yaratılmasını
öngörmektedir (Mikhail 1981).
İnsanların sağlığa yönelik davranışlarının açıklanmasına yönelik yaklaşımlar
arasında son yıllarda “sağlık inanç modeli” (SİM) öne çıkmaktadır. Hastalıkların erken
teşhis edilmesi ve önlenmesi için uygulanan tarama programlarına insanların yeterince
katılım göstermemesinin nedenlerine açıklık getirmek üzere geliştirilen bu model,
duyarlılık, önemseme, yarar ve engel, ciddiyet konularını temel alan bir yaklaşımdan
oluşmaktadır (Rosenstock 1974). SİM modeline göre, bireylerin sağlık yönündeki
davranışlarının faydalarını ya da engellerini doğru algılaması, bireyleri sağlığın
korunmasında yönünde harekete geçirmektedir (Champion ve Skinner 2008).
20
Davranış bilimleri alanında yer alan kuramların sağlıkla ilgili problemlere yönelik
olarak uygulandığı ilk model olan sağlık inanç modeli, değer-beklenti kavramlarını esas
almaktadır. SİM modeli, bireylerin sağlıkla ilgili davranışlarında etkili olan kişisel
inançların davranışlar üzerindeki rolünü öne çıkarmaktadır. SİM modeli ayrıca, sağlık
uzman ve görevlilerinin hasta davranışlarına dair ipuçları ve olumlu sağlık
davranışlarının önündeki engeller hakkında bilgi sahibi olarak, hastalara daha fazla
yardım etmelerine de imkan sağlamaktadır. Bu modelle ilgili olarak yapılan halk sağlığı
uygulamalarına bakıldığında, mamografi uygulamaları, HİV/AIDS uygulamaları, kendi
kendine meme muayenesi uygulamaları dikkat çekmektedir (Glanz vd 2002).
SİM, hastanın inançlarının sağlığı koruyucu şekilde yönlendirilmesini esas alan
bir model olup bireylere durumun ciddiyetinin kavranması yönünde bir bilinçlenme
sağlar. Çünkü insanlar yaşadıkları sağlık probleminin ciddiyetini kavramadıkları sürece
gerekli olan müdahaleleri ihmal etme eğilimindedir. Bu nedenle SİM’de hastanın
problemin ciddiyetini kavraması ve hastalığı ile ilgili olarak ciddiyet, duyarlılık, fayda,
engeller, öz yeterlilik gibi konulardaki algılarının yeniden düzenlenmesini önem
taşımaktadır. Bu nedenle SİM modeli bu değişkenler üzerinden biçimlenmektedir
(Jeihoni vd 2016).
Bireylerin sağlıklı olma durumu bir taraftan genetik ya da bireysel etkenlere bağlı
olmakla birlikte, bireylerin sağlığa yönelik bilgi durumu ve davranışlarından da
etkilenmektedir. Sağlık inanç modeli (SİM), işte bu davranışların sebebine açıklık
getiren bir modeli ifade etmektedir. İnsanların sağlıklarını korumak ve daha iyi duruma
getirmek için sergiledikleri davranışlar kadar, olası bir hastalık durumunda, iyileşmeye
etki edecek olan motivasyon ya da engellerin neler olduğunu temel almaktadır. Bu
modele göre, bireysel sağlık davranışlarının temelinde yine bireylerin inançları ve
değerleri yatmaktadır. Bu bağlamda olumsuz inanç ya da değerlerin tespit edilerek
değiştirilebileceği ve tedavi süreçlerinde olumlu motivasyonun sağlanabileceği
düşünülmektedir (Gözüm ve Çapık 2014).
Sağlık İnanç Modeli, insanların sağlıkları ile ilgili olarak ortaya koydukları
eylemleri motive eden unsurları, hastalık durumunda tedaviye karşı tutumlarını nelerin
belirlediğini ve hastalıkların önlenmesine yönelik olarak bireylerin sorumluluk alma ya
da almama tutumunun altında yatan nedenleri açıklamaya çalışmaktadır (Olgun ve
Altun 2012).
21
Sağlığı korumaya yönelik davranışların açıklanmasını temel alan SİM modeli,
hasta davranışlarının yanı sıra sağlık davranışlarının ortaya konmasında belirleyici olan
faktörleri de açıklamaya çalışmaktadır (Kahraman vd 2015). Değer ve beklenti temelli
bir model olan SİM modeli, bireylerde var olan bilişsel değişkenlere göre çıkarımlar
yapmaktadır. Buna göre değer; olası hastalıkların önlenmesi, inanç ise; korumaya
yönelik sağlık davranışlarının muhtemel hastalıkları önleyeceğine dair inancı ifade
etmektedir Sağlık inanç modelinin temelini oluşturan altı bileşen şu şekilde
sıralanmaktadır; (Çenesiz ve Atak 2007, Gwistwood 2011).
Algılanan Duyarlılık; Bireyin hastalığa ilişkin algısını ifade etmektedir.
Algılanan Ciddiyet; Bireyin hastalığın olası kötü sonuçları hakkındaki
değerlendirmesini ifade etmektedir.
Algılanan Yarar; Bireyin koruyucu sağlık davranışında bulunarak
hastalığa yakalanma riskinin azalacağına olan inancını ifade etmektedir.
Algılanan Engeller; Koruyucu sağlık davranışının oluşmasının önündeki
engelleri ifade etmektedir.
Öz Yeterlilik; Bireylerin, koruyucu sağlık davranışlarını sergileme
yönünde kendilerine olan inançlarını ve bu konudaki kararlılıklarını ifade
etmektedir.
Davranış İle İlgili İp Uçları; Koruyucu sağlık davranışlarına hazır olmada,
bu davranışı tetikleyen unsurlar ipucu olarak değerlendirilmektedir.
Sağlık İnanç Modeli, bireylerin sağlıklarını korumaları ve olası hastalıkların
önlenmesi için müdahale yollarını ele almaktadır. Bu modele göre bireylerin sağlığı
koruyucu davranışlara yönelik olarak harekete geçmesini bireylerin algıladıkları
duyarlılık, hastalığa yönelik algıladıkları ciddiyet, sağlık davranışına yönelik algıladıkları
yarar ve algılanan engel belirlemektedir. Bu sayılan faktörler, hastalıkla ilgili olumlu ve
olumsuz beklentileri etkilemektedir. Bireylerin olumlu sağlık davranışlarını engelleyen
faktörler arasında ilk sırada bireylerin algıladıkları yarar ile algıladıkları engel arasındaki
fark yer almaktadır. Bu noktada yarar, duyarlılık ve ciddiyet algısı engel algısını
düşürecek boyuttaysa yüksekse sağlık davranışı gerçekleşmektedir. SİM modeline
göre, davranışa etki eden unsurlar birbiriyle etkileşerek bireyin eylemine yön
vermektedir (Champion 2008).
22
Sağlıklı yaşam davranışlarına dair oluşturulan modellerden biri olan SİM’e dair
yapılan bazı araştırmalar, bu modelde davranışın belirleyicisinin hastalık korkusu ve
hastalık tehdidi olduğunu iddia etmektedirler. Yine bu fikri destekleyen birçok araştırma,
bu modelin temelinde hastalıktan kaçınma davranışı olduğunu ifade etmektedir.
Pender’in öncüsü olduğu” SİM ise, herhangi bir hastalık korkusundan veya tehdidinden
bağımsız olarak, bireyin sağlık durumunu geliştirmesini ve bu bilince dayalı
davranışlarını ifade etmektedir. Günümüz dünyasında, insanlar bu konuda daha bilinçli
hareket ederek, sağlık durumlarını geliştirici programları kendileri talep etmektedirler
(Bahar ve Açıl 2014).
Hastaların SİM doğrultusunda bilinçlenmesine yönelik etkinlikler, sağlıklarını
korumak için gerekli olan uygulamalara verdikleri önemin artmasını sağlarken
sağlıklarında da kalıcı bir şekilde iyileşme görülmektedir. İran’da kontrol ve deney
grubu olarak ikiye ayrılan katılımcılarla yapılan bir araştırma bu konuda somut kanıtlar
sunmaktadır. Araştırma bulgularına göre müdahale öncesi verilen eğitimlere bağlı
olarak eğitim verilen katılımcıların fiziksel hareketlere ve egzersize olan bakışında
değişiklikler olurken yapılan bu müdahalenin sağlık algılarını önemli ölçüde etkilediği
görülmektedir. Buna göre eğitim verilen katılımcıların algılanan duyarlılık, algılanan
şiddet, algılanan fayda, algılanan engeller, algılanan öz yeterlilik, algılanan içsel
ipuçları ile ilgili puanları pozitif yönde değişim göstermiştir. Ayrıca girişimden 6 ay sonra
yapılan kontrollerde deney grubundaki iyileşmenin önemli ölçüde devam ettiği tespit
edilmiştir (Jeihoni vd 2016).
SİM, hastanın farkındalığını artıran ve içinde bulunduğu sağlık durumunu daha
doğru kavramasını sağlayan bir modeldir. Birçok farklı hastalık için modelin
uygulanabildiği görülmektedir. Model çerçevesinde bilgilendirilen hastaların yaşadıkları
sorunların ciddiyeti konusunda daha bilinçli hale geldikleri, tedaviler ve egzersiz
konusunda daha tutarlı davrandıkları, tedaviye yönelik engellerin azaldığı
görülmektedir. Bu yönde Mısır’da 60 kadın hasta üzerinde yapılan bir araştırmanın
bulgularına göre hastalar SİM eğitimi sonrasında hastalıklarına daha duyarlı hale
gelmiş, ciddiyetleri artmış, egzersizin yararları konusundaki düşünceleri olumlu yönde
değişmiş, tedavileri için gerekli olan Kalsiyum takviyesi gibi uygulamalar konusunda
daha düzenli davranmaya başlamıştır. Sonuç olarak SİM sayesinde hastaların
bilgilerinin (müdahale öncesi 9.47±3.14 ve müdahale sonrası 15.22±2.56) ve
23
bilinçlerinin arttığı, algılarının istatiksel olarak anlamlı düzeyde değişim gösterdiği
saptanmıştır (Mansour vd 2017).
Egzersiz inanışlarının fiziksel aktivite davranışlarına etkisini inceleyen bir
araştırmada, 20-45 yaş ortalamasında bulunan 66 sağlıklı kadın incelenmiştir.
Araştırmada, egzersiz sonrasında kadınların egzersiz inanışlarının olumlu şekilde
etkilendiği, klinik plates eğitimi alan kadınların egzersiz inanışları olumlu yönde
etkilenirken aynı zamanda bedensel yapılarının iyi yönde gelişme gösterdiği
görülmektedir. Araştırmada fiziksel aktivite hakkında sözel eğitim alan kadın grubunun,
yorgunluk, depresyon gibi dezavantaj bildirimleri azalmakta, fiziksel aktivitenin
faydalarına inanma, benlik saygısı ve olumlu beden imajı algı düzeyleri artmaktadır.
Araştırmada ayrıca, aktif olarak plates yaptırılan kadın grubunun, sözel eğitim alan
kadın grubuna göre daha fazla olumlu inanç düzeyinde olduğu sonucuna varılmıştır
(Doymaz 2013).
Peker ve Zengin (2019), Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda öğrenim
gören öğrencilerin sağlık inanç düzeylerini inceledikleri araştırmalarında, öğrencilerin
sağlık inanç düzeyinin cinsiyete, yapılan sporun süresine ve haftalık ne kadar spor
yapıldığına bağlı olarak değişmediğini ortaya koymaktadır. Diğer taraftan öğrencilerin
refah seviyesi ve yaş faktörünün sağlık inanç düzeyine etki ettiği görülmektedir. 21 yaş
üstü öğrencilerin psikolojik yarar alt boyutunda 21 yaş altı öğrencilere oranla daha fazla
puan aldıklarını ifade etmişlerdir.
Gençlerin yoga egzersizine yönelik sağlık inanç algılarını tespit etmek üzere
yapılan bir araştırmada 210 katılımcıdan veri toplanmış ve veriler nicel yöntemlerle
analiz edilmiştir. Araştırmaya göre kadın ve erkeklerin yoga egzersizine ilişkin algıları
birbirine yakın düzeydedir. Araştırmada katılımcıların puanları algılanan yarar, fiziksel
boyut, hastalık önleme boyutu, sosyal boyut, olumsuz ön yargı boyutu, maliyet boyutu,
zaman boyutu ve korku boyutunda ayrı ayrı karşılaştırılmış ve bütün alt boyutlarda
birbirine yakın sonuçlar bulunmuştur. Araştırmaya göre üniversite çağındaki gençlere
yönelik bu tür egzersiz programlarının önerilmesinde cinsiyet farkının dikkate
alınmasına gerek yoktur (Kabiri vd 2018).
Obez bireylerin sağlık davranışları üzerinde etkili olan faktörler ve televizyonda
yayınlanan sağlık programlarının etkisinin incelendiği bir araştırmada, algılanan fayda
düzeyinin anlamlı oranda yüksek olduğu görülmektedir. Obez bireylerin sağlık inancına
24
en düşük oranda etkinin ise algılanan engel boyutunda görüldüğü anlaşılmaktadır.
Katılımcılar, televizyonda yayınlanan sağlık programlarının farkındalık oluşturma ve
bilgilendirme konusunda kendilerine yararlı olduğunu düşünseler de elde edilen veriler
bu programların bireylerin inanç düzeylerine etkisinin zayıf olduğunu göstermektedir.
Araştırmada, demografik değişkenlerden medeni durum ve cinsiyetin obez bireylerin
sağlık davranışında bir etkisinin olmadığı, ancak bunlar dışındaki tüm demografik
faktörlerin etkili olduğu sonucuna varılmıştır (Kahraman vd 2015).
2.4.3. Fiziksel Aktivite Geliştirmede Yapılmış Hemşirelik Girişimleri
Kronik hastalıkların temel risk faktörleri arasında tütün ürünleri kullanımı, yanlış
ve dengesiz beslenme, fiziksel hareketin yetersiz olması, alkol kullanımı gibi sağlıksız
yaşam biçimi davranışları yer almaktadır (Kemppainen vd 2013, Booth vd 2012). Bu
nedenle bireylere yönelik risk azaltma yaklaşımları sağlığı geliştirme davranışlarını
geliştirmek olmalıdır. Sağlığı geliştirme disiplinler arası bir yaklaşım olsada sağlığı
geliştirme uygulamalarında özellikle hemşirelerin temel rol ve sorumlulukları vardır.
Sağlığın geliştirilmesi hemşirelerin önemli uygulama alanını oluşturmaktadır.
Hemşirelik literatüründe 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren hemşirler, fiziksel
aktiviteyi, sağlığı geliştirmede ve hastalıkları önlemede bir davranış olarak
değerlendirmekte ve fizisel aktivite önerilerini bildirmektedir (Barnett-Damevvood ve
Carlson-Catalano 2000). Uzun ve daha sağlıklı bir yaşam için fiziksel aktivite bir
anahtar olarak değelendirilmekte ve akademik disiplin olarak hemşireliğin fiziksel
aktivitedeki konumu değerlendirildiğinde; topluma orta yoğunlukta fiziksel aktivite
mesajını yayma, danışmanlık yapma ve fiziksel aktivite davranışı geliştirmede
konumunun eşsiz olduğu kabul edilmektedir (Dearden ve Sheahan 2002).
İnönü üniversitesi idari kadrosunda çalışan 24 ü kontrol 24 ü deney grubunda yer
alan 48 kadında yapılan çalışmada katılımcılara, Beck Depresyon Ölçeği egzersiz
programının öncesi ve sonrasında uygulanmıştır. Aerobik egzersiz sonrası Beck
Depresyon Ölçeği puanlarına göre, çalışma ve kontrol grubu arasındaki fark statistiksel
olarak anlamlı bulunmuştur. Çalışma gurubuna uygulanan aerobik egzersizlerin
depresyon puanlarının azalmasında etkili olduğu belirlenmiştir. Bu bulgular, daha iyi bir
ruh sağlığına ulaşmada bireylerin aerobik egzersiz yapmaya özendirilmesi konusunda
bir temel oluşturabilir (Aylaz vd 2011).
25
Yapılan bir diğer çalışmada ise (Alkaya ve Okuyan 2017) hemşirelik
öğrencilerinin %76.3’ünün egzersiz yapma olanağının olduğu, %31.6’sının düzenli
egzersiz yaptığı, %78.’i egzersiz türü olarak yürüyüş yaptığı saptanmış ve düzenli
egzersiz yapmayanların uyku kalitelerinin daha düşük düzeyde olduğu bulunmuştur.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroşiruji Yoğun Bakım Ünitesi’ndeki
yatağa bağımlı hastalardan sınırlamalara uygun alınan 25 Nöroşiruji hastasında
yapılan çalışmada hastalara ROM egzersizi yaptırılıp 5gün veri toplanmış hastalardan
ROM egzersizleri yaptırmadan önce venöz kan alınmıştır. Daha sonra hastalara
haftanın beş günü, günde iki defa ROM egzersizleri araştırmacı tarafından
yaptırılmıştır. İkinci egzersizden sonra kan alma işlemi tekrarlanmıştır. Ayrıca her
egzersizden önce ve sonra hastanın kan basıncı, nabız, solunum ve pulse oksimetre
ile ölçülen oksijen satürasyon değerleri kaydedilmiştir. Araştırma kapsamına alınan
hastaların her gün için egzersiz öncesi ve sonrası ortalamaları arasında nabız, oksijen
satürasyonu, MCV ve Glikoz değerlerinde azalma gözlemlenirken, K ve Mg
ortalamalarında artma olmuştur. Lenfosit, bazofil, monosit, MCV, MCH, MCHC, PDW,
MPV yüzdeleri, glikoz, potasyum ve klor ortalamaları arasında da egzersiz öncesi ve
sonrası çeşitli düzeylerde istatistiki olarak anlamlı farklar saptanmıştır (Kutlu vd 2011).
2.4.4. Fiziksel Aktiviteyi Geliştirmede Hemşirenin Rol ve Sorumlulukları
Kişilerin olumlu sağlık davranışları geliştirmesinde ve sürdürmesinde önemli
sorumlulukları bulunan sağlık çalışanları, hem mesleklerinin bir gereği hem de
üstlendikleri rol model oluşturmanın gereği olarak hizmet verdikleri insanları etkileme
gücünü ellerinde bulundurmaktadırlar. Dolayısıyla sağlık çalışanları yaşam şekilleriyle
örnek oluşturmaktadırlar. Sağlığı koruma faaliyetlerinin uygulanmasında en önemli
insan gücünü temsil eden hemşireler, doğru sağlık davranışları hakkında bireyleri
bilinçlendirme ve kendi davranışları ile de model olma sorumluluğunu taşımaktadırlar
(Cürcani vd 2010).
Sağlık genellikle korunması gereken bir durum olarak görülürken günümüzde
sağlığın korunması kadar geliştirilmesinin de üzerinde durulmaktadır. Bu noktada başta
hemşireler olmak üzere sağlık çalışanlarının rolü ve önemi ortaya çıkmaktadır. Bu
yöndeki çalışmalarda sağlığı koruma kadar bireyin iyilik halini artırmak odaklı bir
anlayış olan sağlığı geliştirme kavramı üzerinde de durulmakta ve hemşirelerin bu
konudaki öneminden bahsedilmektedir. Pender (1996, 2011)’in öncülük ettiği sağlığı
26
geliştirilmesi teorisi, bireyin özgeçmişini ve kendisini değerlendirerek bireyle ilgili
bütüncül bir yaklaşım sunmaktadır. Hastanın bu şekilde bütüncül bir şekilde
değerlendirilmesi ise hemşirelerin bireylerin sağlık durumunu ve hemşirelik girişimlerini
planlamasına imkan yaratmaktadır. Modele göre hem bireylerin sağlıklı yaşam
konusunda bilinçlendirilmesine hem hemşirelerin bireylere sağlık danışmanlığı yapma
sorumluluğuna vurgu yapılmaktadır (Bahar ve Açıl 2014).
Sağlığı geliştirme, birey kadar aileyi, çevreyi, toplumu ve toplumun tüm
kesimlerinin sağlık konusunda geliştirilmesini ve iyi olma halinin arttırılması amacıyla
yapılan faaliyetleri kapsamaktadır. Bireylerin bu konuda doğru bilgilendirilmesi ve
geliştirilmesi, sağlık alanında profesyonel olarak görev alan sağlık çalışanlarına ve
hemşirelere düşmektedir. Hemşireler bu noktada hem mesleki sorumluluk hem de
örnek teşkil etme bakımından son derece önemli bir yerde bulunmaktadırlar. Toplumsal
sağlığın korunması ve sağlık davranışlarının geliştirilmesinde hemşireler, ana insan
gücünü oluşturmaktadır. Ve arzu edilen sağlıklı yaşam için hemşireler, bireylere kilo
kontrolü, stresle mücadele, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite konularında
profesyonel yardımı sağlamaktadırlar (Özkan vd 2013).
Hemşirelerin mesleki uzmanlığının Türkiye’deki yasal çerçevesini ve güncel bir
yaklaşım olan fiziksel aktivite danışmanlığının kapsamını teorik açıdan inceleyen Canlı
ve Karataş (2018), hemşirelerin danışmanlık rolünün Türkiye açısından yeni bir konu
olduğunu vurgularken bu konudaki yasal çerçevenin de henüz oluşmakta olduğunu dile
getirmektedir. Öte yandan özellikle halk sağlığı açısından hemşirelerin fiziksel aktivite
danışmanlığı ve girişimlerinin çeşitli toplum kesimlerinin sağlığını koruması açısından
önemli bir konu olarak ifade edilmektedir. Çünkü hemşirelerin uzmanlığı doğrultusunda
gerçekleştirilecek fiziksel aktivite ve egzersiz temelli girişimler toplumun tüm
kesimlerinde sağlığın korunması ve geliştirilmesinde önemli bir role sahiptir.
Olgun ve Altun’un (2012), diyabet hastası 50 katılımcı ile yürüttükleri
araştırmalarında, 25 kişilik deney grubuna SİM modeli doğrultusunda eğitim
verilmektedir. Eğitim sonrası, deney grubunun sağlık inanç düzeylerinin pozitif yönde
etkilendiği ve metabolik kontrol davranışlarının olumlu yönde artış gösterdiği sonucuna
varılmaktadır. Araştırmada ayrıca, eğitim alan deney grubu ve kontrol grubu arasında
yapılan karşılaştırmaya göre, yaş, cinsiyet, gelir düzeyi, medeni durum gibi demografik
değişkenler açısından her hangi bir farklılık olmadığı belirlenmiştir.
27
Hemşirelerin uzmanlığının bireylerin genel olarak sağlığa ve egzersize olan
yaklaşımlarına etkisini teoriler üstü model çerçevesinde inceleyen Tümer ve Özsoy
(2015), fiziksel aktiviteyi artırmada değişim aşaması temelli bireysel danışmanlık
girişimlerinin anlamlı düzeyde farklılığa yol açtığına yönelik bulgular elde etmiştir.
Girişim grubu ve kontrol grubu oluşturularak yapılan araştırmaya göre girişim
grubundaki katılımcıların zaman içerisinde fiziksel aktivite niyet puanları olumlu yönde
ve anlamlı düzeyde değişim göstermiştir.
Barkhaina ve arkadaşlarının 2015’de Kurumsal bir hemşirelik bakım tesisinde
yapılan çalışmada yetişkinler arasında ilerleyici direnç eğitiminin sakopeni üzerindeki
etkisini araştırmak amacıyla yaptığı çalışmada, yaş ortalaması 85 olan Hemşirelik
Bakım Tesisleri sakinleri, altı ay boyunca haftada iki kez direnç ve denge egzersiz
programı kontrollü bir çalışmaya dahil edilen çalışmada 42 katılımcının %35.7'sinde
başlangıçta kontrol grubundaki sarkopeni mevcuttu ve kontrol grubundaki girişim
sonrası prevalansı arttı (%42.9-%52.4). Eğitimden sonra, egzersiz grubu kontrollere
kıyasla kavrama gücünde anlamlı bir artış ve vücut kitle indeksinde grup içi azalma ve
kavrama gücünde artış olduğu görülmüştür.
28
3. GEREÇ VE YÖNTEMLER
3.1. Araştırmanın Amacı
Bu çalışmada, Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği’nin Türkçe Geçerlilik ve
Güvenilirliği test etmek amaçlanmıştır.
3.2. Araştırmanın Türü
Bu araştırma “Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeğinin Türkçe geçerlilik ve
güvenilirliğinin değerlendirildiği metodolojik nitelikte bir çalışmadır.
3.3. Araştırmanın Yeri ve Zamanı
Araştırma Isparta İlindeki Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) yürütülmüştür.
Ispartada bulunan 59 Aile Sağlığı Merkezi, iyi (14 ASM) orta (30 ASM) ve düşük (15
ASM) sosyo-demografik özelliklere göre sıralanıp her bir bölgeden rastgele sayılar
tablosundan birer Aile Sağlığı Merkezi seçilmiştir. Seçilen ASM lerden sırasıyla ilki
Kurtuluş ASM de 4 aile hekimi görev almakta ve 13000 kayıtlı birey bulunmaktadır.
Mehmet Tönge ASM de 4 aile hekimi görev almakta ve 3200 kayıtlı birey
bulunmaktadır. Bağlar ASM de 6 aile hekimi görev almakta ve 15000 kayıtlı birey
bulunmaktadır. Örnekleme çıkan toplamda üç aile sağlığı merkezine kayıtlı 18 yaş ve
üzeri yetişkin kadın ve erkeklerde yürütülmüştür.
29
3.4. Araştırmanın Evren ve Örneklemi
Isparta ilindeki ASM’lere kayıtlı 18 yaş ve üzeri yetişkin kadın ve erkekler
araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Örnekleme çıkan toplamda üç aile sağlığı
merkezine kayıtlı ve veri toplama sürecinde ASM’ ye başvuran araştırmaya katılmayı
kabul eden 18 yaş ve üzerindeki 350 kadın ve erkek araştırmanın örneklemini
oluşturmuştur. Literatürde geçerlik ve güvenirlik çalışmasında örneklemin
hesaplanmasında birey sayısının değişken sayısından daha büyük olması ve her
değişken için en az 5-10 katı olması önerilmektedir (Grove vd 2013). Ölçeğin toplam
madde sayısı 25 olduğu için 10 katı olarak belirlenmiş ve 350 kişi araştırmanın
örneklemini oluşturmuştur. Her bir maddenin 10 katından daha fazla katılımcı ile
çalışılmıştır.
3.5. Araştırmanın Değişkenleri
Araştırmanın bağımsız değişkenleri; katılımcıların sosyo- demografik özellikleri
(yaş, cinsiyet, medeni durum, çalışma durumu, gelir durumu, egzersiz yapma durumu
ve sıklığı, kronik hastalığa sahip olma durumu ve sağlık algısı) bağımsız değişkenleri
oluşturmaktadır.
Bağımlı değişkeni; Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği’dir.
3.6. Veri Toplama Araçları
Veri toplama araçları olarak, Katılımcıların Sosyo-demografik Özelliklere İlişkin
Form ve (EK1) ve Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği kullanılmıştır (EK2).
3.6.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklere İlişkin Form
Bu bölümde, bireylerin yaşı, cinsiyeti, medeni durumları, çalışma durumları, gelir
durumları, egzersiz yapma durumları, egzersiz yapma sıklığı, herhangi bir kronik
hastalık varlığı ve sağlık durumlarını algılama durumları gibi toplam 9 soru yer
almaktadır.
30
3.6.2. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği
Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği Meksika’da Esparzo- Del Villar ve ark.
(2017) tarafından bireylerin egzersiz sağlık davranışlarını açıklamak üzere yeni
geliştirilmiş bir ölçektir. Ölçek toplam 32 madde ile geliştirilmiş ancak analizler
sonucunda toplam 7 maddenin faktör yükleri 0.40’ın altında olduğu için bu maddeler
ölçekten çıkartılmıştır (4, 5, 6, 10, 18,19, 20. maddeler). Ölçek toplamda 25 maddeden
oluşmaktadır. Ölçek “egzersiz yararlarının, egzersiz maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı
inançlar” (14-19. maddeler), “egzersiz yapmanın hastalık riskini (tehditleri) azalttığı
inançları” (7-13. maddeler) “egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inançları” (20-25
madddeler) “egzersiz yapmamanın ciddiyeti hakkında inançlar” (4-6 maddeler) ve
genel sağlık değerleri” (1-3 maddeler) olarak beş alt boyuttan oluşmaktadır. Ölçeğin
değerlendirilmesinde likert tipi puanlama kullanılmıştır. Ölçeğin değerlendirilmesinde, 1
den 18. maddeye kadar olan maddeler 1 “hiç”, 2 “biraz”, 3 “oldukça”, 4 “sık sık”, ve 5
“çok fazla’’ olarak derecelendirilirken, 19’dan 25’e kadar olan maddeler 1 “hiç
düşünmüyorum”, 2 “hasta olabileceğime ihtimal vermiyorum”, 3 “olabilirim diye
düşünüyorum”, 4 “büyük ihtimalle olacağımı düşünüyorum” ve 5 “’kesinlikle olacağımı
düşünüyorum” şeklinde derecelendirilmektedir. Çünkü bu maddeler örneğin, yüksek
tansiyon hastası olacağını düşünüyor musun şeklinde kişilerin hasta olabileceklerini
düşünüp düşünmediklerini sorgulamaktadır. Her bir alt boyutun iç tutarlılık cronbach
alpha katsayısı 0.84, 0.67, 0.90, 0.85, ve 0.75’tir (Villar vd 2017). Ölçeğin
değerlendirilmesinde puan artıkça o alt boyuta ilişkin sağlık inancı artmaktadır.
3.7. Veri Toplama Yöntemi
Öncelikle Ölçeğin Türkçe formunun pilot uygulaması için 40 yetişkinde veriler
toplanmıştır. Pliot uygulama, maddelerin açıklığı, anlaşılırlığı ve işlerliğini test etmek
amacıyla uygulanmış ve sonucunda soruların anlaşılabilir olduğu görülmüştür. Pilot
uygulamadaki katılımcılar araştırmaya dahil edilmemiştir.
Çalışmanın verileri Mart 2018-Haziran 2018 tarihleri arasında yüz yüze görüşme
tekniği kullanılarak toplanmıştır. Çalışmaya katılmayı kabul eden katılımcılara ilk olarak
“Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklere İlişkinForm”, ve “Egzersiz Sağlık İnanç
31
Modeli Ölçeği” uygulanarak çalışmanın verileri toplanmıştır. Tüm formların
uygulanması yaklaşık 20 dakika sürmüştür.
3.8. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği’nin Geçerlilik ve Güvenilirlik Çalışma
Aşamaları
3.8.1. Ölçeğin Dil ve Kapsam Geçerliliği Çalışmaları
İlk aşama olarak ölçeği geliştiren yazarlardan Oscar Armando Esparzo Del
Villar’dan e posta ile ölçeğin kullanımı için izin alınmıştır. Öncelikle geçerlilik
çalışmasına dil eş değerliliğin yapılması ile başlanmıştır. Anket ana dili Türkçe olan ve
İngilizceyi ana dili düzeyinde bilen, birbirinden bağımsız iki çevirmen tarafından
Türkçe’ye çevrilmiştir. Her iki çeviri birbiriyle karşılaştırılmıştır. Çeviriler değerlendirilip
en uygun anlatım yapısı oluşturulmuş ve Türkçe çevirisi ortaya koyulmuştur. Daha
sonra, Türkçe ve İngilizce dillerini ana dili düzeyinde bilen bir çevirmen tarafından
değerlendirilp İngilizce’ye geri çevirilmesi yapılmıştır.
Kapsam geçerliliği için, geri çevirilen ölçeğin İngilizce orijinali ile karşılaştırılması
yapıldıktan sonra üzerinde uzlaşılan çevirinin son hali ve özgün formu, on uzman
öğretim üyesine gönderilerek kendilerinden çevirinin uygunluğu açısından
değerlendirilmesine sunulmuştur. Araştırmada, kapsam geçerliliği için, her bir maddeyi,
a) Uygun b) Uygun fakat gözden geçirilmeli c) Madde ciddi olarak gözden geçirilmeli d)
Madde uygun değil şeklinde dörtlü derecelendirme seçeneklerinden birini seçerek
değerlendirilmesi istenmiştir. Uzman görüşlerinin değiştirilmesi Davis tekniğine göre
değerlendirilmiştir. Davis tekniğinde en az 3 en fazla 20 uzman görüşü değerlendirmesi
yeterli olacağı belirtilmiştir. Bu teknikte (a) ve (b) seçeneğini işaretleyen uzman sayısı
toplam uzman sayısına bölünerek Kapsam Geçerlilik İndeksi (KGI) elde edilir. KGİ
indeksi 0,80’den büyük olan maddeler kapsam geçerliliği açısında yeterli kabul
edilmiştir (Davis 1992). Son olarak uzman öğretim üyelerinin önerileri doğrultusunda
yapılan düzenlemeler sonucunda ölçeğin son hali oluşturulmuştur.
32
3.8.2. Ölçeğin Yapı Geçerliliği
Ölçeğin faktör yapısını incelemek için, Doğrulayıcı Faktör Analizinden (DFA)
yararlanılmıştır. Doğrulayıcı Faktör Analizi, araştırmacı kuram doğrultusunda geliştirdiği
bir hipotezi (yapıyı) test etmek istiyorsa kullanılan analiz türüdür. Bir ölçeğin yapı
geçerliği için, doğrulayıcı faktör analizinde yapılan “Uyum iyiliği istatistikleri”(Goodness
of Fit İndex) istenilen düzeyde olması gerekmektedir. Bu araştırmada, Doğrulayıcı
faktör analizinde, sınanan modelin yeterliliğinin belirlenmesi için Ki kare uyumu(Chi-
Square Goodness), ki-karedeğeri/serbestlik derecesi, Yaklaşık Hataların Ortalama
Karekökü (Root Mean Square Error of Approximation; RMSEA), Uyum İyiliği İndeksi
(Goodness of Fit Index; GFI), Karşılaştırmalı Uyum İyiliği (Comparative Fit Index; CFI)
gibi uyum iyiliği istatistikleri incelenmiştir (Çokluk vd 2014).
Sınanan modelin kabul edilebilir olması için ki-kare değerinin anlamlı çıkmaması
beklenir,bu değerin; 2 ve 2’nin altında olması modelin iyi bir model olduğunu, 5 ve 5‟in
altında olması modelin kabul edilebilir bir uyum iyiliğine sahip olduğunu gösterir.
Yaklaşık Hataların Ortalama Karekökü (RMSEA-Root Mean Square Error of
Approximation): RMSEA’nın 0.08‟e eşit yada küçük olması ve p değerinin 0.05’den
küçük olması uyumun iyi olduğunu, 0.10’a eşit ya da küçük olması ise uyumun zayıf
olduğunu göstermektedir. Karşılaştırmalı Uyum İyiliği (CFI-Comperative Fit
Index):0.90’a eşit ya da üstünde olması uyumun olduğunu gösterir. Uyum İyiliği İndeksi
(GFI- Goodness Of Fit Index): 0.90’a eşit ya da üstünde olması uyumun olduğunu
gösterir (Teo 2013).
3.8.3. Ölçeğin Güvenilirlik Çalışmaları
Ölçeğin güvenirlik analizi için; test tekrar test yöntemi, iç tutarlılık cronbach alpha
güvenilirlik katsayısı ve madde toplam puan güvenirliği (madde toplam korelasyon
katsayısı) incelenmiştir. Ölçeğin Test tekrar test çalışması için sınıf içi kolerasyon
katsayıları elde edilmiştir. Sınıf içi kolerasyon katsayıları önem kontrolü F testiyle
yapılarak istatistik olarak önemli olup olmadığı belirlenir. Bunun yanı sıra bir’e ne kadar
yakınsa ölçülerdeki güvenirliğin yüksek olduğu söylenir. Literatürde, test tekrar test
güvenilirliği için elde edilen değer 0.75'den büyük olması önerilmektedir (Grove ve
Cipher 2017).
33
3.9. Verilerin Değerlendirilmesi
Veriler bilgisayar ortamında SPSS 24 istatistiksel yazılım programında analiz
edilmiştir. Verilerin analizinde, tanımlayıcı özellikler sayı ve yüzde ile değerlendirilmiştir.
Ölçeğin kapsam geçerliği için, uzman görüşlerinin uyumluluk düzeyi Kapsam Geçerliliği
İndeksi hesaplanmıştır.
Ölçeğin yapı geçerliliğini belirleyebilmek için elde edilen veriler üzerinde
“Doğrulayıcı faktör analizi” (DFA) yapılmıştır.
Test tekrar test güvenilirliğini belirlemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Test
tekrar test yöntemi ile ölçek bütünü ve alt boyutları için Pearson Momentler çarpımı
korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. Ayrıca, Ölçeğin ve alt boyutların iç tutarlılık
güvenilirliğini değerlendirmek için cronbach alfa katsayısı hesaplanmış madde toplam
puan korelasyonları test edilmiştir.
Alt gruplara ait ortalamalar bulunduktan sonra yapılan Kolmogrov-Simirnov
normallik testi sonucunda tüm alt boyut ortalamalarının dağılımının normal olmadığı
bulunmuş (p<0.05) bu yüzden parametrik testler yerine parametrik olmayan testler
kullanılmıştır. Katılımcıların sosyo demografik özellikleri ile Egzersiz Sağlık İnanç
Modeli Ölçeği arasındaki farklılıkların belirlenmesinde parametrik olmayan
yöntemlerden Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Yaş, gelir durumu gibi seviye sayısı
ikiden fazla olan demografik soruların seviyeleri arasındaki farklılıkların
belirlenmelerinde parametrik olmayan yöntemlerden Kruskal-Walls testi kullanılmıştır.
3.10. Araştırmanın Etik Yönü
Öncelikle Ölçeğin Türk diline uyarlanabilmesi için ölçeği geliştiren yazarlardan
başlıca yazar olan Oscar Armando Esparza- Del Villar’dan elektronik posta ile izin
alınmıştır. Araştırmaya başlayabilmek için Pamukkale Üniversitesi Girimşel Olmayan
Klinik Etik Araştırmalar Kurulu 01.02.2018 Tarihli Etik Kurul İzni, yürütülebilmek için ise
Isparta İl Sağlık Müdürlüğü’nden yazılı izin alınmıştır. Ayrıca araştırmaya katılacak
bireylerden sözel onam alınmıştır.
34
3.11. Süre ve Olanaklar
Çalışmanın konusunun belirlenmesi amacıyla 2017 yılında hazırlık çalışmalarına
ve literatürincelemelerine başlanmıştır. Çalışmanın konusu 2017 yılı Aralık ayında
belirlenmiştir. Çalışma, 2018 yılı Ocak ayında tez önerisi olarak tez komitesine
sunulmuştur. Şubat 2018 de etik kurul onayı alınmıştır. Şubat 2018 de tez önerisi
sunulmuştur. Mart 2018-Haziran 2018 tarihlerinde veriler toplanmıştır. Verilerin analizi
ve çalışmanın yazımı Kasım 2019 tarihine kadar tamamlanmıştır.
35
Zamanlama Çizelgesi
Tez Konusunun Belirlenmesi Kasım 2017 - Aralık 2017
Literatür Taranması Aralık 2017 - Ocak 2018
Tez Önerisi Hazırlığı Ocak 2018 - Şubat 2018
Kurum İzinleri ve Etik Kurul Onayı Şubat 2018
Tez Önerisi Sunumu Şubat 2018
Verilerin Toplanması Mart2018-Haziran 2018
Verilerin İşlenmesi ve Analizi Temmuz2018-Ocak 2019
Tez Yazımı Şubat 2019-Kasım 2019
Tez Sunumu Aralık 2019
36
4.BULGULAR
Bu bölümde, katılımcıların sosyo-demografik özellikleri ve egzersiz davranışlarına
ilişkin bulgular, Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği’nin güvenilirlik ve geçerlilik
analizlerine ilişkin bulgular ve sosyo-demografik özellikleri ile Egzersiz Sağlık İnanç
Modeli Ölçeği arasındaki anlamlı farklılığı gösteren bulgular yer almaktadır.
4.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular
Tablo 4.1. Katılımcıların Sosyo-demografik Özelliklerine İlişkin Dağılımları
Tablo4.1’de katılımcıların %56.6’sı 18-29 yaş grubunda ve %53.4’ü kadındır.
Medeni duruma göre dağılım incelendiğinde; %42.3’ünü evli olanlar, %56.3’ünü
Değişkenler N %
Yaş 18-29 198 56.6 30-39 104 29.7 40-49 33 9.5 50-59 11 3.1 60-69 4 1.1
Cinsiyet Kadın 187 53.4 Erkek 163 46.6
Medeni Durum Evli 148 42.3 Bekâr 197 56.3 Boşanmış 5 1.4
Çalışma Durumu Çalışıyor 152 43.6 Çalışmıyor 197 56.4
Gelir Durumu Gelir giderden az 106 30.3 Gelir gidere eşit 194 55.4 Gelir giderden fazla 50 14.3
37
bekarolanlar %1.4’ünü de boşanmış olanlar oluşturmaktadır. Katılımcıların %43.6’
herhangi bir işte çalışmakta ve % 55.4’ünün geliri giderine eşit olduğu görülmektedir.
Tablo 4.2 Katılımcıların Egzersiz Yapma Durumları ve Algılanan Sağlık Durumlarına
Göre Dağılımları
N %
Egzersiz yapma durumu
Evet Hayır
241 109
68.9 31.1
Egzersiz sıklığı
Her gün Haftada 1-2 kez Düzensiz
85 86 74
34.7 35.1 30.2
Kronik hastalık varlığı
Evet Hayır
34 316
9.70 90.3
Algılanan Sağlık
İyi Orta Kötü
233 104 13
66.6 29.7 3.70
Tablo 4.2’de araştırmaya katılan bireylerin egzersiz yapma durumu
incelendiğinde ise; %68.9’u egzersiz yaptığını, %31.1’i ise egzersiz yapmadığını
belirtmiştir. Egzersiz yapma sıklığına bakıldığında, %34.7’sini her gün düzenli olarak
egzersiz yaptığını bildirirken %30.2’si egzersizi düzensiz olarak yaptığını belirtmiştir.
Katılımcıların %9.70’ünün herhangi bir kronik hastalığı olduğu, %66.6’inin algılanan
sağlığının iyi olduğu saptanmıştır. En yüksek yüzdeyi, sağlığını iyi algılayan 233 kişinin
%66.6, en düşük yüzdeyi ise sağlığını kötü algılayan 13 kişinin %3.70 oranı ile
oluşturduğu görülmüştür.
38
4.2. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli ÖlçeğiGeçerlilik Analizlerine İlişkin Bulgular
Tablo 4.3. Ölçek Kapsam Geçerliliği Analiz Sonuçları (Uzman Sayısı 10)
Ölçek Uzman Görüşleri
Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Min Max Ort. KGİ
1.Sağlığınızla ne kadar ilgilisiniz? 4 4 4 1
2.Sağlığınızı ne kadar düşünüyorsunuz? 4 4 4 1
3.Sağlığınıza ne kadar dikkat ediyorsunuz? 3 4 3.8 1
4. Kalp krizi geçirmek ne kadar ciddi bir durumdur? 3 4 3.7 1
5. Felç geçirmek ne kadar ciddi bir durumdur? 3 4 3.7 1
6. Kanser olmak ne kadar ciddi bir durumdur? 3 4 3.7 1
7. Egzersiz yapmanın yüksek tansiyondan korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
3 4 3.7 1
8. Egzersiz yapmanın diyabetten konmanıza [ya da diyabeti kontrol altına almanıza] ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
3 4 3.7 1
9. Egzersiz yapmanın kalp krizlerinden korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
3 4 3.6 1
10. Egzersiz yapmanın felçten korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
3 4 3.7 1
11. Egzersiz yapmanın kanserden korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
3 4 3.7 1
12. Sizce egzersiz yapmak sizi kilo almaktan ne kadar korur? 2 4 3.5 0.9
13. Egzersiz yapmanın sağlığınızın daha iyi olmasında ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
2 4 3.5 0.9
14. Gelecekte hastalıklardan korunmak için egzersiz yaparak bedel [zaman ayırmak ve tembelliğin üstesinden gelmek gibi] ödemeye değer mi?
2 4 3.7 0.9
15. Daha iyi bir sağlığa sahip olmak için egzersiz yapmanın bedelini [zaman harcamak ve tembelliği bırakmak gibi] ödemeye değer mi?
2 4 3.4 0.9
16. Daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olmak için egzersiz yaparak bedel [zaman harcamak ve tembelliği bırakmak gibi] ödemeye değer mi?
2 4 3.8 0.9
17. Daha uzun yaşamak için egzersiz yaparak bedel [zamana ayırmak ve tembelliğin üstesinden gelmek gibi] ödemeye değer mi?
2 4 3.3 0.9
18. Daha iyi görünmek için egzersiz yaparak bedel [zaman ayırmak ve tembelliğin üstesinden gelmek gibi] ödemeye değer mi?
2
4
3.3
0.9
19. Egzersiz yapmanın zor olduğunu düşünsem de, gelecekte hastalıklardan korunmak için egzersiz yapmaya değer.
4 4 4 1
20. Yüksek tansiyon hastası olabileceğinizi düşünüyor musunuz? 3 4 3.7 1
21. Diyabet(şeker hastası) olabileceğinizi düşünüyor musunuz? 3 4 3.6 1
22. Kalp krizi geçirebileceğinizi düşünüyor musunuz? 4 4 4 1
23. Felç geçirebileceğinizi düşünüyor musunuz? 4 4 4 1
24. Kanser olabileceğinizi düşünüyor musunuz? 4 4 4 1
25. Kilo alabileceğinizi düşünüyor musunuz? 3 4 3.9 1
Tablo 4.3’te uzman görüşlerinden değerlendirmeleri sonucunda her bir made için
elde edilen Kapsam Geçerliliği İndeksleri görülmektedir. KGİ indeksi 0.80’den büyük
olan maddeler kapsam geçerliliği açısında yeterli kabul edilmektedir. Tabloda
görüldüğü gibi, maddelerin kapsam geçerliliği İndeksi 0.90 ile 1 arasında yer
39
almaktadır. Ölçeğin genel kapsam geçerliliği indeksi ise (KGİ)=0.972 bulunmuştur ve
yeterlilik düzeyini sağlamıştır.
Tablo 4.4. KMO ve Bartlett Küresellik Testi Sonuçları
KMO
0.883
Bartlett Küresellik Testi Ki kare
5858.727
Df
300
P 0.000
Tablo 4.4’te faktör analizi öncesinde örneklem yeterliliği açısından Kaiser-Meyer-
Olkin (KMO) değeri ve Bartlett’s testi sonuçlarına bakılmıştır. KMO değeri 1.00-0.90
arasında mükemmel, 0.89-0.80 arasında olduğunda çok iyi, 0.79-0.70 arasında iyi,
0.69-0.60 arasında orta, 0.59-0.50 arasında olduğunda zayıf ve 0.50’nin altında
olduğunda ise örneklem büyüklüğünün kabul edilmediği bildirilmektedir. KMO= 0.883
bulunmuş ve çok iyi uyum gösterdiği saptanmıştır. Bartlett’s testi sonucu 2= 5858.727,
df= 300, p= 0.000 anlamlılık düzeyinde bulunmuştur ve bu sonuca göre faktör analizi
için örneklem büyüklüğünün iyi düzeyde olduğu saptanmıştır.
Tablo 4.5. Doğrulayıcı Faktör Analizi Uyum İndeks Sonuçları
Kabul Edilebilir Uyum İndeksleri Hesaplanan Uyum İndeksleri
χ2/sd<5 2.532
GFI >0.90 0.915
AGFI >0.90 0.830
CFI >0.90 0.929
TLI>0.90 0.920
RMSEA <0.08 0.060
RMR <0.08 0.045
ESİM Ölçeği faktör yapısının uygunluğunu test etmek amacıyla doğrulayıcı faktör
analizi yapılmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi sonucuna göre, ölçeğin uyum iyiliği
indeksleri Tablo 4.5’te gösterilmiştir. Kurulan model sonucunda elde edilen ki-kare
istatistiğinin serbestlik derecelerine oranı (χ2/df) 3.128 (χ2=185,302 df=38)’dir. Ölçeğin
ki-kare değerinin serbestlik derecesine bölünmesi ile elde edilen değer 3.128 olarak
mükemmel uyum düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Yaklaşık Hataların Ortalama
40
Karekökü (RMSEA) 0.06; Tucker-Lewis indeks (TLI) değeri 0.92 ve karşılaştırmalı
uyum indeks (CFI) değeri ise 0.929 olarak elde edilmiştir. Bir modelin özellikle
karşılaştırmalı uyum indeks (CFI) ve Tucker- Lewis indeks (TLI) değerlerinin 0.90 veya
üzerinde olması iyi uyum sağladığı anlamına gelmektedir. Bu sonuçlar doğrultusunda
modelin iyi uyum sağladığı görülmektedir.
41
Şekil 2. Doğrulayıcı Faktör Analizi Yol Diyagramı
42
Tablo 4.6. ESİM Ölçeği Doğrulayıcı Faktör Analizine Göre Regresyon Ağırlıkları
Maddeler Alt boyutlar Tahmin Standart Sapma
t p
Madde 1 Genel sağlık değerleri 1.000 Madde 2 Genel sağlık değerleri 1.075 0.050 21.328 0.000
Madde 3 Genel sağlık değerleri 0.980 0.051 19.248 0.000 Madde 6 Egzersiz yapmanın ciddiyeti hakkındaki
inançlar (ciddiyet) 1.000
Madde 5 Egzersiz yapmanın ciddiyeti hakkındaki inançlar (ciddiyet)
1.392 0.065 21.331 0.000
Madde 4 Egzersiz yapmanın ciddiyeti hakkındaki inançlar (ciddiyet)
1.303 0.073 17.866 0.000
Madde 13 Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları (tehdit)
1.000
Madde 12 Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları (tehdit)
0.857 0.112 7.671 0.000
Madde 11 Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları (tehdit)
1.588 0.152 10.427 0.000
Madde 10 Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları (tehdit)
1.610 0.143 11.242 0.000
Madde 9 Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları (tehdit)
1.590 0.130 12.209 0.000
Madde 8 Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları (tehdit)
1.615 0.139 11.647 0.000
Madde 7 Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları (tehdit)
1.610 0.137 11.787 0.000
Madde 20 Egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inaçlar (yapmama sakıncaları)
1.000
Madde 22 Egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inaçlar (yapmama sakıncaları
1.180 0.089 13.215 0.000
Madde 23 Egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inaçlar (yapmama sakıncaları
1.174 0.086 13.687 0.000
Madde 24 Egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inaçlar (yapmama sakıncaları
1.131 0.089 12.671 0.000
Madde 25 Egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inaçlar (yapmama sakıncaları
0.933 0.112 8.334 0.000
Madde 14 Egzersiz yararlarının egzersiz maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar (yarar maliyet)
1.000
Madde 15 Egzersiz yararlarının egzersiz maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar (yarar maliyet)
1.022 0.049 20.676 0.000
Madde 16 Egzersiz yararlarının egzersiz maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar (yarar maliyet)
1.105 0.053 20.953 0.000
Madde 17 Egzersiz yararlarının egzersiz maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar (yarar maliyet)
1.093 0.062 17.578 0.000
Madde 18 Egzersiz yararlarının egzersiz maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar (yarar maliyet)
1.057 0.059 17.958 0.000
Madde 19 Egzersiz yararlarının egzersiz maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar (yarar maliyet)
0.975 0.057 17.044 0.000
Madde 21 Egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inaçlar (yapmama sakıncaları
1.058 0.092 11.518 0.000
43
Tablo 4.6’da belirtildiği gibi ölçeğin regresyon ağırlıkları incelendiğine tüm
maddelerin alt boyutları üzerine etkisinin istatistik olarak önemli olduğu ve t değerlerinin
1.96’dan büyük olduğu görülmektedir.
4.3. Egzersiz Sağlık İnanç Modeli Ölçeği Güvenilirlik Analizlerine İlişkin
Bulgular
Tablo 4.7. ESİM Ölçeği İç Tutarlılık Madde Toplam Korelasyon Katsayılar
Maddeler Mean SD MaddeToplam Korelasyon katsayısı
Madde Silindiğinde Alpha
Madde 1 3.23 0.98 0.80 0.86 Madde 2 3.37 1.00 0.83 0.83 Madde 3 3.21 0.99 0.78 0.88 Madde 4 4.73 0.66 0.75 0.88 Madde 5 4.80 0.57 0.88 0.76 Madde 6 4.83 0.50 0.75 0.87 Madde 7 4.05 1.83 0.33 0.85 Madde 8 3.93 0.99 0.68 0.74 Madde 9 4.12 0.90 0.75 0.73 Madde 10 3.84 1.05 0.68 0.74 Madde 11 3.55 1.16 0.61 0.75 Madde 12 4.15 0.94 0.40 0.79 Madde 13 4.30 0.84 0.54 0.77 Madde 14 4.13 0.93 0.56 0.80 Madde 15 4.23 0.88 0.56 0.80 Madde 16 4.20 0.93 0.59 0.80 Madde 17 4.05 1.03 0.54 0.81 Madde 18 4.09 0.98 0.57 0.80 Madde 19 4.18 0.94 0.54 0.81 Madde 20 2.59 0.90 0.44 0.81 Madde 21 2.65 1.00 0.43 0.81 Madde 22 2.71 0.98 0.40 0.82 Madde 23 2.44 0.88 0.42 0.81 Madde 24 2.67 0.90 0.41 0.82 Madde 25 3.07 1.22 0.34 0.83
Tablo 4.7’de ESİM Ölçeği iç tutarlılık madde toplam korelasyon katsayıları
görülmektedir. Tabloda görüldüğü gibi, sadece iki maddenin madde toplam korelasyon
katsayısı 0.40’ın altında, altı maddenin madde toplam korelasyon katsayıları 40 ile 50
arasında, diğer tüm maddeler 0.50’nin üzerindedir. En düşük kolerasyon katsayısını
0.33 ile 7. Madde gösterirken, en yüksek kolerasyon katsayısını ise 0.88 ile 5. Madde
göstermiştir.
44
Tablo 4.8. ESİMÖlçeği Alt Boyutları Cronbach Alpha Güvenilirlik Analizi Sonuçları
Ölçeğin Alt Boyutları Madde
Sayısı
Chronbach
Alfa
Genel sağlık değerleri 3 0.902
Egzersiz Yapmanın Ciddiyeti Hakkındaki İnançlar 3 0.891
Egzersiz Yapmanın Hastalık Riskini Azalttığı İnançları 7 0.880
Egzersiz Yararlarının Egzersizin Maliyetinin Önüne Geçtiğiyle Alakalı İnançlar
6 0.932
Egzersiz Yapmama Sakıncalarına İlişkin İnançlar 6 0.852
Tablo 4.8’da görüldüğü gibi alt boyutların cronbach alpha değerleri 0.85 ile 0.93
arasında dağılım göstermiştir. En düşük cronbach alpha değeri Egzersiz yapmama
sakıncalarına ilişkin inançlaren yüksek cronbach alpha değeri ise Egzersiz yararlarının
egzersizin maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar alt boyutlarına aittir.
Tablo 4.9. ESİM Ölçeği Madde Test- retest Sonuçları
Madde Sınıf İçi Korelasyon Katsayısı
Madde Sınıf İçi Korelasyon Katsayısı
Madde Sınıf İçi Korelasyon Katsayısı
Madde 1 0.938 Madde 12 0.918 Madde 23 0.909
Madde 2 0.946 Madde 13 0.908 Madde 24 0.926
Madde 3 0.793 Madde 14 0.952 Madde 25 0.929
Madde 4 0.884 Madde 15 0.953
Madde 5 0.949 Madde 16 0.966
Madde 6 0.883 Madde 17 0.933
Madde 7 0.878 Madde 18 0.825
Madde 8 0.913 Madde 19 0.869
Madde 9 0.836 Madde 20 0.867
Madde10 0.649 Madde 21 0.924
Madde11 0.930 Madde 22 0.924
Tablo 4.9’da ölçeğin test-tekrar test çalışması için sınıf içi korelasyon katsayıları
elde edilmiştir. Ölçeğin madde korelasyon katsayısı değerlendirildiğinde, 0.64 ile 0.96
arasında olduğu belirlenmiştir. En düşük sınıf içi kolerasyon katsayısı 10. Madde, en
yüksek sınıf içi kolerasyon katsayısına 16. Madde olarak belirenmiştir.
45
Tablo 4.10. ESİM Ölçeği Alt Boyutları Test-retest Sonuçları Alt boyutlar Test-retest
sonuçları p
Genel Sağlık Değerleri 0.932 0.000
Egzersiz Yapmanın Ciddiyeti Hakkındaki İnançlar 0.917 0.000
Egzersiz Yapmanın Hastalık Riskini Azalttığı İnançları 0.880 0.000 Egzersiz Yararlarının Egzersizin Maliyetinin Önüne Geçtiğiyle Alakalı İnançlar
0.961 0.000
Egzersiz Yapmama Sakıncalarına İlişkin İnançlar 0.960 0.000
Tablo 4.10’da alt boyutların test tekrar-test sonuçlarının kolerasyon katsıları
değerlendirildiğinde 0.880 ile 0.961 arasında olduğu belirlenmiştir. En düşük
kolerasyon katsayısının 0.880 ile Egzersiz Yapmanın Hastalık Riskini Azalttığı İnançları
alt boyutuna, en yüksek kolerasyon katsayısına ise 0.961 ile Egzersiz Yararlarının
Egzersizin Maliyetinin Önüne Geçtiğiyle Alakalı İnançlar alt boyutuna ait olduğu
saptanmıştır.
46
Tablo 4.11. ESİM Ölçeği Normallik Testi Sonuçları
Kolmogorov-Smirnova Shapiro-Wilk
Değer p Değer p
Genel Sağlık Değerleri 0.136 0.000 0.963 0.000
Egzersiz Yapmanın Ciddiyeti Hakkındaki İnançlar
0.462 0.000 0.465 0.000
Egzersiz Yapmanın Hastalık Riskini Azalttığı İnançları
0.101 0.000 0.948 0.000
Egzersiz Yararlarının Egzersizin Maliyetinin Önüne Geçtiğiyle Alakalı İnançlar
0.155 0.000 0.885 0.000
Egzersiz Yapmama Sakıncalarına İlişkin İnançlar
0.110 0.000 0.966 0.000
Tablo 4.11’de Kolmogrov Smirnov ve Shapiro Wilks testi sonuçlarına göre ölçek
alt boyutları normal dağılıma uygunluk göstermemektedir (p<0.001).
Tablo 4.12. Spearman Korelasyon Analizi Testi Sonuçları
Genel sağlık Ciddiyet Tehdit
Yarar maliyet
Yapmama sakıncaları
Genel sağlık
Ciddiyet r 0.136*
p 0.011
Tehdit r 0.329** 0.274**
p 0.000 0.000
Yarar maliyet r 0.293** 0.333** 0.610**
p 0.000 0.000 0.000
Yapmama sakıncaları
r -0.077 0.029 0.106* -0.004
p 0.153 0.589 0.048 0.939
Tablo 4.12’de Yapılan analiz sonucunda, genel sağlık değerleri alt boyutu
ileegzersiz yapmanın ciddiyeti hakkındaki inançlar, egzersiz yapmanın hastalık riskini
azalttığı inançları ve egzersiz yararlarının egzersizin maliyetinin önüne geçtiğiyle
alakalı inançlar alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki varken,
egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inançlar alt boyutu arasında anlamlı bir ilişki
yoktur (p>0.05). Tabloda görüldüğü gibi egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin
inançlar alt boyutu dışında diğer tüm alt boyutlar arasında anlamlı bir ilişki olduğu
saptanmıştır.
47
4.4. Katılımcıların Bazı Sosyo-demografik Özelliklere Göre Egzersiz Sağlık İnanç
Modeli Ölçeği Puan Ortalamalar Dağılımları
Tablo 4.13. Katılımcıların Bazı Sosyo-demografik Özelliklerine Göre ESİM Ölçeği Puan
Ortalamaları Dağılımları
Değişkenler Genel Sağlık
Ciddiyet Tehdit Yarar Maliyet
Yapmama Sakıncaları
X± SS X± SS X± SS X± SS X± SS
Yaş Grupları 18-29 10.07±2.53 14.44±1.49 27.95±5.26 24.93±4.58 15.98±4.00 30-39 9.62±2.83 14.17±1.90 27.75±5.32 24.62±5.29 15.88±4.70 40-49 8.67±3.17 14.45±1.25 27.45±5.58 24.82±6.44 17.18±4.82 50-59 9.82±2.75 14.45±1.04 28.55±5.15 26.73±3.17 18.82±6.79 60-69 12.75±2.63 14.50±1.00 29.00±4.55 26.25±3.50 14.25±4.99 Kruskall Wallis
p 10.794 0.029
0.968 0. 915
0.418 0.981
1.788 0775
2.602 0.626
Cinsiyet
Kadın 9.70±2.65 14.32±1.63 28.07±5.26 25.10±4.79 15.98±4.21 Erkek 9.96±2.82 14.41±1.53 27.65±5.29 24.67±5.12 16.31±4.68 Mann Whitney U
p -0.979 0.328
-0.479 0.632
-0.680 0.496
-0.693 0.488
-0.463 0.643
Medeni Durum
Evli 9.11±2.86 14.38±1.53 27.41±5.44 24.62±5.18 16.26±4.70 Bekar 10.34±2.50 14.35±1.65 28.07±5.11 25.01±4.78 15.93±4.10 Boşanmış 10.80±3.03 14.60±0.89 34.20±1.30 28.80±2.68 20.60±7.20 Kruskall Wallis
p 16.814 0.000*
0.030 0.985
9.323 0.009*
4.346 0.114
2.178 0.337
Çalışma durum
Çalışıyor 9.41±3.02 14.20±1.81 27.57±5.49 24.84±5.40 16.38±4.84 Çalışmıyor 10.15±2.44 14.48±1.39 28.10±5.11 24.92±4.58 15.93±4.10 Mann Whitney U
p -2.482 0.013*
-1.321 0.187
-0.807 0.420
-0.409 0.682
-0.661 0.509
Gelir düzey
Gelir giderden az
9.42±2.52 14.40±1.54 27.66±5.55 24.98±5.04 16.56±4.54
Gelir gidere eşit 9.93±2.61 14.33±1.60 28.01±5.11 24.67±4.71 16.02±4.18 Gelir giderden fazla
10.26±3.46 14.42±1.64 27.84±5.39 25.60±5.61 15.70±5.12
Kruskall Wallis
p 4.824 0.090
0.411 0.814
0.175 0.916
3.042 0.219
1.794 0.408
p<0.05* p<0.01** p<0.001***
Tablo 4.13‘de katılımcıların sosyo demograafik özellikleri ile ESİM Ölçeği puan
ortalamaları arasndaki dağılımgörülmektedir.
Katılımcıların yaş grupları ile genel sağlık değerleri alt boyutu puan ortalaması
arasında anlamlı bir fark olduğu (p<0,05), diğer alt boyutlarda anlamlı farklılık olmadığı
48
saptanmıştır. Genel sağlık değerleri alt boyutu için farklılığın hangi gruptan
kaynaklandığını tespit etmek amacıyla yapılan ikili karşılaştırmalara göre; 60-69 yaş
grubu genel sağlık değerleri alt boyutu düzeyi puan ortalaması 40-49 yaş grubundan
anlamlı derecede daha yüksektir.
ESİM ölçeğinin cinsiyete göre ortalamaları ve bu ortalamalar arasındaki farkın
anlamlı olup olmadığının tespiti için yapılan Mann Whitney U testi sonuçlarına göre,
ESİM ölçeği puan ortalaması ile cinsiyet arasında anlamlı farklılık bulunmamaktadır
(p>0,05). Diğer bir ifade ile kadın ve erkeklerin ESİM ölçeği alt boyutları puan
ortalamaları aynı düzeydedir.
ESİM ölçeğinin medeni duruma göre ortalamaları ve bu ortalamalar arasındaki
farkın anlamlı olup olmadığının tespiti için yapılan Kruskal Wallis testi sonuçlarına göre;
genel sağlık değerleri ve egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları alt
boyutunaalt boyutları medeni duruma göre anlamlı farklılık gösterirken (p<0,05), diğer
alt boyular medeni duruma göre anlamlı farklılık göstermemektedir (p>0,05). Anlamlı
farklılık gösteren alt boyutlar için farklılığın hangi gruptan kaynaklandığını tespit etmek
için yapılan ikili karşılaştırmalara göre; Genel sağlık değerleri alt boyutu için; bekar ve
boşanmış olanların genel sağlık değerleri alt boyutu düzeyleri evlilerden anlamlı
derecede daha yüksektir. Egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları alt
boyutu için; bekar ve boşanmış olanların egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı
inançları alt boyutu düzeyi evlilerden anlamlı derecede daha yüksektir.
Katılımcıların çalışma durumu ile ESİM ölçeği puan ortalaması
karşılaştırıldığında; genel sağlık değerleri alt boyutu çalışma durumuna göre anlamlı
farklılık gösterirken (p<0,05), diğer alt boyutlar çalışma durumuna göre anlamlı farklılık
göstermemektedir (p>0,05). Anlamlı farklılık gösteren genel sağlık değerleri alt boyutu
için; çalışmayanların genel sağlık değerleri düzeyi çalışanlardan anlamlı derecede
daha yüksektir. Diğer alt boyutlar için çalışanlar ve çalışmayanların düzeyleri aynı
seviyededir.
Yine katılımcıların gelir düzeyi ile ESİM ölçeğinin puan ortalamaları
incelendiğinde; ESİM ölçeğinin gelir düzeyine göre puan ortalaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır (p>0,05). Diğer bir ifade ile
farklı gelir düzeyine sahip kişilerin ESİM Ölçeği alt boyutları puan ortalamaları aynı
düzeydedir.
49
Tablo 4.14. Katılımcıların Egzersiz Yapma ve Kronik Hastalıklara Sahip Olma
Özelliklerine Göre ESİM Ölçeği Puan Ortalamaları Dağılımları
Değişkenler Genel Sağlık
Ciddiyet Tehdit Yarar Maliyet
Yapmama Sakıncaları
X± SS X± SS X± SS X± SS X± SS
Egzersiz yapma durumu
Evet 10.04±2.76 14.32±1.70 28.09±5.24 25.33±4.87 15.60±4.13 Hayır 9.34±2.61 14.46±1.30 27.40±5.34 23.94±5.00 17.31±4.85 Mann Whitney U p
-2.315 0.021*
-0.161 0.872
-1.063 0.288
-2.688 0.007**
-3.526 0.000**
Egzersiz sıklığı
Her gün düzenli olarak 10.24±3.12 14.42±1.64 27.42±5.08 25.96±4.49 15.20±4.63 Haftada 1-2 kez 10.27±2.73 14.44±1.42 29.73±5.01 25.60±4.64 15.99±3.80 Düzensiz 9.65±2.41 14.09±1.99 26.95±5.22 24.22±5.37 15.65±3.85 Kruskall Wallis p
3.277 0.194
2.123 0.346
14.449 0.001**
4.561 0.102
2.530 0.282
Kronik hastalık durumu
Evet 9.06±2.98 14.06±1.91 27.39±6.01 24.06±6.16 19.00±5.33 Hayır 9.91±2.69 14.40±1.54 27.93±5.19 24.99±4.79 15.81±4.20 Mann Whitney U p
-1.777 0.075
-0.666 0.505
-0.256 0.798
-0.402 0.688
-3.186 0.001**
Sağlık algısı
Çok iyi 11.58±3.16 14.58±1.31 28.98±5.62 26.83±4.86 14.64±4.06 İyi 10.00±2.42 14.40±1.54 27.27±5.12 24.50±4.58 15.91±4.08 Orta 8.84±2.37 14.22±1.79 28.40±5.30 24.86±5.16 16.67±4.59 Kötü 8.08±3.38 14.08±1.44 27.54±5.11 22.85±6.66 21.00±5.64 Kruskall Wallis p
41.787 0.000**
4.655 0.199
7.509 0.057
14.307 0.003**
17.553 0.001**
p<0.05* p<0.01** p<0.001***
Tablo 4.14’de katılımcıların egzersiz yapma durumu ile ESİM ölçeği puan
ortalamaları karşılaştırıldığında, egzersiz yapanların ölçeğin genel sağlık değerleri,
egzersizin maliyet yararları ve egzersiz yapmamanın sakıncaları alt boyutu puan
ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık gösterirken (p<0.05) diğer alt boyut puan
oortalamaları aarasında anlamlı fark yoktur. Anlamlı farklılık gösteren genel sağlık
değerleri, egzersiz yararlarının egzersizin maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı inançlar
ve egzersiz yapmama sakıncaları alt boyutları için egzersiz yapanların ortalamaları
egzersiz yapmayanlardan anlamlı derecede daha yüksektir.
ESİM ölçeğinin kronik hastalık olma durumuna göre puan ortalamaları ve bu
ortalamalar arasındaki farkın anlamlı olup olmadığının tespiti için yapılan Mann
Whitney U testi sonuçlarına göre, egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inançlar alt
boyutu kronik hastalık olma durumuna göre anlamlı farklılık gösterirken (p<0,05), diğer
alt boyutlar anlamlı farklılık göstermemektedir. Kronik hastalığı olanların egzersiz
50
yapmama sakıncalarına ilişkin inançlaralt boyutu düzeyi kronik hastalığı olmayanlardan
anlamlı derecede daha yüksektir.
ESİM ölçeğinin sağlık algısına göre puan ortalamaları ve bu ortalamalar
arasındaki farkın anlamlı olup olmadığının tespiti için yapılan Kruskal Wallis testi
sonuçlarına göre; genel sağlık değerleri, egzersiz yararlarının egzersizin maliyetinin
önüne geçtiğiyle alakalı ve egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin alt boyutları sağlık
algısına göre anlamlı düzeyde farklılık göstermektedir (p<0,05). Farklılık gösteren bu
alt boyutlar için farklılığın hangi gruptan kaynaklandığını tespit etmek amacıyla yapılan
ikili karşılaştırmalara göre; Genel sağlık değerleri alt boyutu için sağlık algısı iyi ve çok
iyi olanların ortalaması orta ve kötü olanlardan anlamlı derecede daha yüksektir.
Egzersiz yararlarının egzersizin maliyetinin önüne geçtiğiyle alakalı alt boyutu için;
sağlık algısı çok iyi olanların puan ortalaması sağlık algısı kötü olanlardan anlamlı
derecede daha yüksektir. Egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin alt boyutu için sağlık
algısı kötü olanların puan ortalaması diğer grupların hepsinden anlamlı derecede daha
yüksektir.
51
5.TARTIŞMA
Egzersiz yaparak, fazla kilo ve obezitenin neden olduğu hastalıklar engellenebilir,
hastalıkların ilerlemesi yavaşlatılabilir, ya da bu hastalıklarla başa çıkılabilir. İyi sağlık
alışkanlıkları ve davranışlarının benimsenmesi bireylerin sağlık sonuçlarına yarar
sağlar. Literatürde, egzersiz yapmanın obeziteyi engellediği (Williams vd. 2015, Kelley
vd 2015), kronik hastalık insidansını azaltığı, kan lipid düzeyini iyileştirdiği, kan
basıncını azalttığı, glikoz intoleransını azaltığı, depresyon insidansını düşürdüğü,
yaşam kalitesini iyileştirdiğine dair kanıtlar mevcuttur (Golinowska vd 2016, Booth vd
2012). Egzersiz davranışının sağlık üzerine olumlu etkileri bilinmesine rağmen, bu
davranışı gerçekleştirme istendik düzeyde değildir. Ülkemizde gençlerde yapılan
araştırmalar, sağlıklı yaşam biçimi davranışlarından özellikle fiziksel aktivite puanının
düşük olduğunu göstermektedir (Yılmaz vd 2012). Sağlığı korumaya ve geliştirmeye
yönelik yapılması gerekenler konusundaki inanç ve tutumlar davranışların oluşumunda
son derece önemlidir. Sağlık davranışları Sağlık İnanç Modeli ile açıklanabilir. Bu
nedenle egzersiz davranışlarının geliştirilebilmesi için öncelikle mevcut olan davranışı
etkileyen inançların bilinmesi önem taşımaktadır. Ancak bizim bilgimize göre Türkiye’de
Sağlık İnanç Modeli temelli egzersiz davranışlarına yönelik inançları ölçen spesifik bir
ölçek yoktur. Bu nedenle bu çalışmada, ESİM Ölçeğinin Türk popülasyonu için
geçerlilik ve güvenilirliği test edilmiştir. Araştırmanın bu bölümünde ESİM’e ait geçerlilik
ve güvenirlilik bulguları literatür bilgileri doğrultusunda tartışılmıştır.
5.1. Ölçeğin Geçerlilik Analizlerine İlişkin Bulguların İncelenmesi
Ölçeğin geçerliliğini test etmek için, dil ve kapsam geçerliliği, yapı geçerliliği test
edilmiştir.
52
5.1.1. Dil ve Kapsam Geçerliliği
Dil geçerliliği sağlamak amacıyla gerçekleştirilen aşamalarda öncelikle alanında
uzman kişilere ESİM’nin çeviri ve geri çevirileri yaptırılmıştır.
Kapsam geçerliliği ölçeğin ve ölçekteki her bir maddenin ölçülmek istenen
kavramı ölçüp ölçmediğini ve ölçülmek istenen kavram dışında farklı kavramları
barındırıp barındırmadığını test etmek amacıyla yapılmıştır (Erdoğan vd 2014). Bu
çalışmada Türkçe’ye çevrilen ESİM Ölçeğinin kapsam geçerliliğini değerlendirmek için
8 halk sağlığı hemşiresi 1 doğum ve kadın hastalıkları hemşiresi ve 1 cerrahi
hastalıkları hemşiresi olmak üzere alanında 10 uzman öğretim üyesinden görüş
alınmıştır. Araştırmada, kapsam geçerliliği için Davis tekniği kullanılmıştır. Davis
tekniğine göre; uzmanların maddeleri değerlendirirken her bir maddeyi, 1) Uygun 2)
Madde gözden geçirilmeli 3) Madde ciddi olarak gözden geçirilmeli 4) Madde uygun
değil şeklinde dörtlü derecelendirme seçeneklerinden birini seçerek değerlendirmesi
istenmiştir (Davis 1992).
Uzmanların önerileri doğrultusunda bazı maddelerde düzeltmeler yapıldıktan
sonra ölçeğin son hali oluşturulmuştur. Örneğin, ölçeğin 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24
ve 25. Maddelerdeki “ne derece” ibaresinin “ne kadar” şeklinde değiştirilmesi
önerilmiştir. Bu öneri doğrultusunda ne derecede ifadesi ne kadar olarak ölçekte
düzeltilmiştir. Yine “Sağlığınıza dikkat etmenin ne kadar önemli olduğunu
düşünüyorsunuz” cümlesi uzman önerileri doğrultusunda “Sizce sağlığınıza ne kadar
dikkat ediyorsunuz” şeklinde değiştirilmesi, “Egzersizin kilo almamanıza ne derece
yardımcı olacağına inanıyorsunuz” cümlesinin ise “Egzersizin kilo almamanıza ne
kadar yardımcı olacağına inanıyorsunuz” şeklinde değiştirilmesi önerilmiştir. Öneriler
doğrultusunda ölçeğin son hali oluşturulmuştur.
Uzmanlardan elde edilen veriler doğrultusunda, Kapsam Geçerliliği İndeksi
incelenmiş ve yapılan analiz sonucunda, her bir madde için kapsam geçerliliği
indeksleri (KGİ) 0.9 ile 1 arasında dağılım göstermiştir. Ölçeğin genel kapsam
geçerliliği indeksi ise, 0.972’dir.KGİ indeksi 0,80’den büyük olan maddeler kapsam
geçerliliği açısında yeterli kabul edilmektedir (Grove vd 2013). Çalışmamızın bulgusu
değerlendirildiğinde, uzmanlar arasında görüş birliği olduğu ve ölçeğin kapsam
53
geçerliliği ölçütlerine uygun olduğu görülmektedir.
5.1.2. Ölçeğin Yapı Geçerliliği
Ölçeğin yapı geçerliliği faktör analizi ile değerlendirilmiştir. Faktör analizi, hem
ölçeğin bütünlüğünü test edip hem de ölçülecek konunun ilişkisiz değişkenlerden ayırt
edilmesine yardımcı olur. Faktör yapı geçerliği doğrulayıcı faktör analizi ile
değerlendirilmiştir.
Örneklem büyüklüğünün uygunluğunu belirlemede KMO analizi ve Bartlett’s testi
yapılmıştır. Yapılan analiz sonucuna göre çalışmanın KMO değeri 0,883, Bartlett’s
testinin ise, 2406.89 (p<0.001) olduğu ve bu değerin orijinal ölçeğe göre biraz düşük
olduğu (KMO= 0.92, Bartlett’s testi için p<0.001) (Villar vd 2017) belirlenmiştir. Ancak
literatürde, KMO değeri 1.00-0.90 arasında mükemmel, 0.89-0.80 arasında olduğunda
çok iyi, 0.79-0.70 arasında iyi, 0.69-0.60 arasında orta, 0.59-0.50 arasında olduğunda
zayıf ve 0.50’nin altında olduğunda ise örneklem büyüklüğünün kabul edilmediği
bildirilmektedir. Bu sonuca göre, çalışmamızın faktör analizi için örneklem
büyüklüğünün iyi düzeyde olduğu görülmektedir (Field vd 2018). Ayrıca, literatürde
geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasında örneklemin hesaplanmasında birey sayısının
değişken sayısından daha büyük olması ve her değişken için en az 5-10 katı olması
önerilmektedir (Grove vd 2013). Bu çalışmanın örneklemini 350 kişi oluşturmuş ve her
bir maddenin 10 katıntan daha da fazla katılımcı ile çalışılmıştır.
Çalışmada ölçeğin orjinalinde belirlenen faktörleri doğrulamak amacıyla
Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) incelenmiştir (Esin 2014). DFA, ölçeğin 25 maddelik
versiyonu ile gerçekleştirilmiştir. Faktör analizinde faktör yüklerinin 0.30'un üzerinde
olması tavsiye edilir (Harrington 2009, Grove vd.2013). Analiz sonucunda “genel sağlık
değerleri” alt boyutu faktör yüklerinin 0.83 ile 0.91 arasında olduğu, “egzersiz yapmanın
ciddiyeti hakkındaki inançlar” alt boyutundaki maddelerin faktör yükleri 0.45 ile 0.80
arasında, “egzersiz yapmanın hastalık riskini azalttığı inançları” 0.45 ile 0 83 arasında,
“egzersiz yararlarının egzersiz maliyetinin önüne geçtiği ile ilgili inançlar” alt boyutu,
0.48 ile 0.84 arasında, “egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin inançlar” alt boyutu
0.79 ile 0.90 arasında dağılım göstermiştir. Görüldüğü gibi ölçeğin her bir maddesinin
faktör yükleri 0.40’ın üzerindedir. Sonuç olarak, Modelin DFA'da iyi bir uyum ve faktör
yüküne sahip olduğu bulunmuştur (Şekil 2).
54
Çalışmada ayrıca DFA analizinde uyum iyiliği istatistikleri incelenmiştir (Esin
2014). Ölçeğin uyumluluk değerlerine bakıldığında ise ki-kare değerinin serbestlik
derecesine bölünmesi ile elde edilen değer 2.532 olarak bulunmuştur. Ki kare değeri
serbestlik derecesine bölünerek elde edilir ve 2’nin altında olması modelin iyi bir model
olduğunu, 5 ve 5’in altında olması modelin kabul edilebilir bir uyum iyiliğine sahip
olduğunu gösterir (Esin 2014). Elde ettiğimiz sonuç modelin mükemmel düzeyde bir
uyum iyiliğine sahip olduğunu göstermektedir.
Sık kullanılan diğer uyum iyiliği testleri RMSEA ve RMR değerlerinin 0.05’e eşit
ya da küçük olması uyumun mükemmel olduğunu, 0.08’e eşit ya da küçük olması
uyumun iyi olduğunu, 0.10’a eşit ya da küçük olması ise uyumun zayıf olduğunu
göstermektedir (Teo 2013). Yapılan DFA analizinde RMSEA değerinin 0.006 ve RMR
değerinin 0.045 olması uyumun mükemmel olduğunu göstermektedir. Yine CFI, GFI,
AGFI değerlerinin 0.95’e eşit ya da üstünde olması uyumun mükemmel olduğunu,
0.90’a eşit ya da üstünde olması uyumun iyi olduğunu, 0.80’e eşit ya da üstünde
olması uyumun kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermektedir (Brown 2015, Teo
2013, Çokluk vd 2014). Yapılan analiz sonucunda CFI, GFI ve AGFI değerleri 0.90’nın
üstünde bulunmuştur. Bu bulgular ölçeğin uyum iyiliği indekslerinin iyi düzeyde
olduğunu göstermektedir.
Literatüre göre CFA'da hata varyanslarının 0.90'dan düşük ve t değerinin
1.96'dan yüksek olması önerilmektedir (Seçer 2015). Şekil 2'deki standartlaştırılmış
çözelti değerleri ölçeğin hata varyanslarının yorumlanması için analiz edildiğinde,
madde 5’in hata değeri 0.98 olduğu görülmüştür. Bu maddenin hata değeri yüksek
olmasına rağmen, t değerinin 21.33 olduğu görülmekle birlikte bu değer istatistiksel
olarak anlamldır. Bir maddenin ölçekten çıkarılması için öncelikle hata varyansı
0.90’dan büyük, aynı zamanda t değerinin 1.96’dan büyük olması gerekmektedir.
Literatürde ikisinin birlikte değerlendirilmesi önerilmektedir (Seçer 2015). Bu nedenle
bu maddenin ölçekte tutulmasına karar verilmiştir. Ölçeğin regresyon ağırlıkları
incelendiğine tüm maddelerin alt boyutları üzerine etkisinin istatistik olarak önemli
olduğu görülmektedir. Genel olarak tüm değerler ve model incelendiğinde hesaplanan
uyum indeksleri ışığında modelin kabul edilebilir bir uyum sağladığı söylenebilir.
Araştırmanın istatistiksel analizleri sonucunda, Türkçeye uyarlanan Egzersiz
Sağlık İnanç Modeli Ölçeği, 25 maddeden ve 5 faktörden oluşmaktadır ve yüksek
55
düzeyde güvenilirlik ve geçerliliğe sahiptir. Türk formu 18 yaş ve üzeri tüm bireylerde
uygulanabilir. Ölçeği kullanarak bireylerin egzersiz davranışlarına ilişkin sağlık inançları
belirlenebilir.
5.2.Ölçeğin Güvenilirlik Çalışmalarına İlişkin Bulguların İncelenmesi
Bu çalışmada ölçeğin güvenirliği; iç tutarlık madde analizi, cronbach alfa ve test
tekrar test ile değerlendirilmiştir. İç tutarlık madde analizinde madde toplam korelasyon
katsayıları incelenmiştir. Analiz sonucunda, korelasyon katsayılarının 0.34 ile 0.88
arasında değişim gösterdiği belirlenmiştir. Literatürde madde toplam korelasyon
katsayısının bazı kaynaklar 0.30 ve üstü olması gerektiğini belirtirken (Streiner vd
2015), bazı kaynaklar 0.20 ve üzeri olması gerektiğini belirtmiştir (Everitt 2010,
Tavsancil 2014). Bu çalışmada 0.30 sınır değer olarak alınmıştır. Korelasyon
katsayısının 0.30’ninaltına indiği durumlarda maddenin ölçekten çıkarılması
önerilmektedir. Bu ölçekte kolerasyon katsayısı 0.30’dan küçük bir madde olmadığı için
atılan madde olmamıştır.
Ölçeğin güvenirliliğini değerlendirmeye yönelik yapılan diğer bir analiz cronbach
alfa katsayısıdır. Bu çalışmada cronbach alfa katsayıları incelendiğinde, 0.85 ile 0.93
arasında dağılım göstermiştir. Ölçeğin “egzersiz yararlarının, egzersiz maliyetinin
önüne geçtiğiyle alakalı inançlar” alt boyutu için 0.93, “egzersiz yapmanın hastalık
riskini azalttığı inançları” alt boyutu için 0.88, “egzersiz yapmama sakıncalarına ilişkin
inançları” alt boyutu 0.85, egzersiz yapmamanın ciddiyeti hakkında inançlar” 0.89 ve
son olarak “genel sağlık değerleri” alt boyutu cronbach alpha değeri 0.90 bulunmuştur.
Orjinal ölçeğin Cronbach alpha değerleri incelendiğinde, 0.67 ile 0.91 arasında dağılım
göstermiştir (Villar vd 2017). Çalışmamızın cronbach alpha değerleri orjinal çalışmanın
cronbach alpha değerleri ile karşılaştırıldığında, “egzersiz yapmanın yararlarının
egzersiz maliyetinin önüne geçtiğine dair inançlar” alt boyutu orjinaline göre düşük iken,
“egzersiz yapmamanın ciddiyeti hakkında inançlar” alt boyutu daha yüksek, diğer alt
boyutların ise benzer olduğu belirlenmiştir. Literatür bilgileri cronbach alfa katsayısı
0.40’tan küçük ise ölçme aracının güvenilir olmadığını, 0.40 ile 0.59 arasında düşük
güvenirlikte olduğunu, 0.60-0.79 arasında oldukça güvenilir olduğunu ve 0.80-1.00
arasında ise yüksek derecede güvenilir olduğunu göstermektedir (Akgül 2005).
Buliteratür bilgisi doğrultusunda çalışmamızın verileri cronbach alfa katsayılarının
yüksek derecede güvenilir olduğunu göstermektedir.
56
Çalışmamızda ayrıca ölçeğin değişmezliği test tekrar test ile değerlendirilmiştir.
Test-tekrar test yöntemi, ölçeğin tutarlı sonuçlar vermesini ve zamanla değişmezliği
ölçer. Test tekrar test yönteminde uygulanan ölçek gruba ilk kez aynı gruba ikinci kez
uygulanır. Aralık yönteminde, anket aynı örneğe belirli bir aralıkta iki kez uygulanabilir.
Bu doğrultuda, ölçeğin Alt boyutları test tekrar test ile değerlendirildiğinde korelasyon
katsayılarının 0.88 ile 0.96 aralığında olduğu belirlenmiştir. Test tekrar test analizi için
korelasyon katsayısının en az 0.70 olması ve tercih edilen değerin 0.80’nin üzerinde
olması önerilmektedir (Esin2014). Bu bilgi doğrultusunda araştırmamızın bulguları
ölçeğin tutarlı ve değişmezliğinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
57
6.SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırmada elde edilen sonuçlar aşağıda sunulmuştur.
Her bir madde için kapsam geçerliliği indeksleri (KGİ) 0,9 ile 1 arasında dağılım
gösterdiği saptanmıştır.
Ölçeğin KMO değeri 0,883, Bartlett’s testinin ise, 2406.89 (p<0.001) olduğu
bulunmuş ve bu sonuca göre faktör analizi için örneklem büyüklüğünün iyi düzeyde
olduğu saptanmıştır.
Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda uyum iyiliği indekslerinin iyi düzeyde olduğu
saptanmıştır.
Güvenilirlik analizi sonucunda, croncach alpha düzeylerinin 0.85 ile 0.93 arasında
dağılım gösterdiği belirlenmiştir.
Test tekrar test sonuçları değerlendirildiğinde isekorelasyon katsayılarının 0.88 ile
0.96 aralığında olduğu belirlenmiştir.
Yapılan psikometrik ölçüm sonuçları doğrultusunda ESİM ölçeğinin Türkçe
formunun egzersiz davranışlarını değerlendirmede kullanımı için geçerli ve güvenilir
olduğu bulunmuştur.
Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, sağlığı geliştirme girişimlerinin öncüsü olan
hemşireler bu ölçeği kullanarak egzersiz davranışlarına yönelik inanç ve tutumları
kolayca değerlendirebilir. Ölçek yeni geliştirilen bir ölçek olduğundan henüz farklı
ülkeler için geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları yapılmamıştır. Bu nedenle
bulgularımızın ulusal ve uluslararası literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Ayrıca hastalıkların tedavisi ve tedavi süreçlerinin yönetilmesinin yanında toplum
sağlığının korunması ve geliştirilmesinde önemli rolleri olan hemşirelerin görüş ve
58
önerilerinin ESİM çerçevesinde tespit edilmesi de önemlidir. Çünkü bu husustaki
tespitlerin hemşirelik girişimlerinin daha etkili bir şekilde planlanması için yol gösterici
olması mümkündür. Ölçek egzersiz davranışlarının değiştirilmesine yönelik yapılan
hemşirelik girişimlerinin etkisini ve bakım sonuçlarını değerlendirmede kolaylıkla
kullanılabilir. Ölçeğin sağlığın geliştirilmesine yönelik stratejilerin geliştirilmesinde,
sağlık eğitimi programlarının oluşturulmasında katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Gelecekte egzersiz davranışlarını ve davranışları etkileyen faktörleri açıklamak için
yapılması planlanan araştırmalarda ölçeğin kullanılması önerilmektedir.
59
KAYNAKLAR
Adams J, White M. Are activity promotion interventions based on the transtheoretical model effective? A critical review. Br J Sports Med, 2003; 37: 106–114.
Ajzen I. The Theory of Planned Behaviour. Organizational Behaviour and Human Decision Processes. 1991; 50(2):179-211.
Akan M. Adölesanlarda beslenme egzersiz davranışları ile beden kitle indeksi arasındaki ilişki. Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Edirne, 2018.
Akgül A. Faktör Analizi. Tıbbi Araştırmalarda İstatistiksel Analiz Teknikleri SPSS Uygulamaları. Üçüncü Baskı, Ankara: 2005. p. 440-455.
Alkaya S, Okuyan C. Hemşirelik öğrencilerinin egzersiz davranışları ve uyku kaliteleri Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi, 2017; 10(4): s. 236-241.
Alpar R. Spor, sağlık ve Eğitim bilimlerinden örneklerle Uygulamalı İstatistik ve geçerlik-güvenirlik [Sport, health and applied statistics and validity-reliability with examples from educational sciences] (4th ed.), Detay Yayıncılık, Ankara, Turkey:, 2016.
Altıok M. Kalp yetersizliğinin yönetimi ve egzersiz. sistematik bir inceleme, Türkiye Klinikleri J İntern Med Nurs-Special Topics 2016; 2(3): s. 37-45.
Archer T. (2014). Health benefits of physical exercise for children and adolescents, Journal Nov Physiotheraphy, 4(2), pp: 1-4.
Aylaz R, Güllü E, Güneş G. Aerobik yürüme egzersizin depresif belirtilere etkisi. Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2011; 4(4): 172-177
Bahar Z, Açıl D. Sağlığı geliştirme modeli: kavramsal yapı, Dokuz Eylül Üniversitesi, Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2014; 7(1): 59-67.
Bakır H, Hisar KM. (2016). Bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin egzersize ilişkin yarar ve engel algıları ve öz yeterlilik durumu, Genel Tıp Dergisi, 26(3), ss: 84-91.
Barnett-Damewood M, Carlson-Catalano J. Physical activity deficit: a proposed nursing diagnosis. Nurs Diagn, 2000;11(1): 24-31.
Bek N. “Fiziksel aktivite ve sağlığımız”. Fiziksel Aktivite Bilgi Serisi, Ankara, 2008, s.7-22,
Booth F, Roberts W. Lack of exercise is a major cause of chronic diseases. Comprehensive Physiology 2012; 11(43): 12-11.
Brown TA. Confirmatory Factor Analysis For Applied Research. Guilford Press New York, US, 2015, s. 53.
60
Buckworth J, Kirby TE et al. Effect of exercise intensity on depressive symptoms in women. Ment Health Phys Act 2009; 2(1):37–43.
Bulduk S, Yurt S, Dinçer Y, Ardıç E. Sağlık davranışı modelleri, Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2015; 5(1), ss: 28-34.
Can S, Arslan E, Ersöz G. Güncel bakış açısı ile fiziksel aktivite. Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2014; 12(1); 1-10.
Canlı S, Karataş N. Yaşlılar için bir halk sağlığı hemşireliği yaklaşımı: ''Fiziksel aktivite danışmanlığı'' Ankara Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2018; 17(2); 36-45.
Champion VL, Skinner CS. The Health Belıef Model. In: Glanz K, Rimer B.K, Viswanath K.V. eds. Health Behavior and Health Education: Theory, Research and Practice. 4th ed. San Francisco, 2008; 46-65.
Christmas C, Anderson RA. Exercise and older patients: Guidelines for the clinician. J Am Geriatr Soc 2000; 48(3):318-324
Cindaş A. Yaşlılarda egzersiz uygulamasının genel ilkeleri. Turkish Journal of Geriatrics 2008; 4(2): 77-84.
Cürcani M, Tan M, Özdelikara A. Hemşirelerin sağlık yaşam biçimi davranışları ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi, TAF Preventive Medicine Bulletin, 2010; 9(5): 487-492.
Çenesiz E. Türkiye’de yapılmış sağlık inanç modeli ile ilgili çalışmaların değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2017.
Çokluk Ö, Şekercioğlu G, Büyüköztürk İ. In: Geçerlik ve güvenirlik. Sosyal Bilimler için Çok Değişkenli İstatistik: SPSS ve LISREL Uygulamaları. 3. Baskı. Pegem Akademi; Ankara, 2014; 275-332.
Damewood MB, Caltano JC. Physical Activity Deficit: a propesed nursing diagnosis, Nursings Diagnosis, 2000; 11: 24-31.
Davis L. “Instrument review: Getting the most from a panel of experts”. Applied Nursing Research, 1992; 5: 194-197.
Dearden JS, Sheahan SL. Counseling middle-aged women about physical activity using the stages of change. J Am Acad Nurse Pract, 2002; 14(11): 492-497.
Demiriz M, Erdemir İ, Kayhan RF. Farklı Dinlenme aralıklarında yapılan anaerolik invertal antrenmanın aerobik kapasite, anaerobik eşik be kan parametreleri üzerine etkileri Uluslararası Spor, Egzersiz ve Antrenman Bilimi Dergisi, 2015; 1(1): 1-8.
Doymaz F. Sağlıklı kadınlarda egzersiz inanışının egzersiz davranış değişimleri üzerine etkilerinin incelenmesi, Hacettepe Ünivesitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2013, s. 19.
61
Erdoğan S, Nahcivan N, Esin N, Hemşirelikte araştırma süreç uygulama ve kritik, Nobel Matbaacılık San Ltd Şti, İstanbul, 2014, s. 224.
Ersöz G, Özmutlu İ, Arı Y, Aydın S, Kara E, Öztürk. Teori odaklı egzersiz danışmanlığı sonrası egzersiz davranışı ve bazı psikolojik faktörlerdeki değişimlerin incelenmesi, NKUBAP.00.R12.AR.15.01 nolu proje, 2017, s.30-32.
Ertüzün E, Karaküçük S. Sağlık inanç modeli perpektifinde sportif rekreasyon aktivitelerine bakış. Gazi beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2014; 19(1-4): 1-9.
Esin NM. Veri toplama yöntem ve araçları & veri toplama araçlarının güvenirlik ve geçerliği. S Erdoğan, N Nahçivan ve NM. Esin (Ed.), Hemşirelikte araştırma süreç uygulama ve kritik, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri,2014, s. 193-233.
Everitt BS, Skrondal A. The Cambridge dictionary of statistics, (4th ed.), New York: Campridge University Press, 2010, New York, s.94.
Field A. Discovering statistics using IBM SPSS Statistics, (5th ed.) Sage Publication, 2018, Canada, s. 73.
Gasalberti D. Early detection of breast cancer by selfexamination: The influence of perceived barriers and health conception. Oncology Nursing Forum 2002; 29 (9): 1341-1347.
Glanz K, Rımer BK, Lewıs FM. Health Behavior and Health Education. Jossey- Boss CO: San Fransisco. 2002, s.105.
Golinowska S, Groot W, Baji P, Pavlova M. Health promotion targeting older people. BMC Health Services Research, 2016; 12(91): 16-22.
Gözüm S, Çapık, C. Sağlık davranışlarının geliştirilmesinde bir rehber: sağlık inanç modeli, Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi, 2014 7(3), ss: 230-237.
Gristwood J. Applying the health belief model to physical activity engagement among older adults, ılluminare: a student journal in recreation. Parks and Leisure Studies 2011; 9(1): 59-71.
Grove SK, Burns N, Gray J. The practice of nursing research: appraisal, synthesis, and generation of evidence, (7th ed.), St. Louis, Missouri: Elsevier Saunders, 2013, s. 72.
Gümüş Y, Kitiş Y. Egzersiz davranış değişimi ölçeklerinin geçerlik ve güvenirliği, Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi, 2015; 2(3): 1-19.
Gürsoy Ş. Düzenli spor yapan öğrenci gruplarında egzersizin total antioksidan kapasite ve serum lipit profili üzerine etkisi, İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Malatya, 2008, s. 14.
Harrington D. Confimatory factor analysis, New York; Oxfort Universty Press, USA, 2009, pp: 21-35.
62
Hayden J. Motivation and behavior change. In: DeYoung S, (Eds). Teaching strategies for nurse educators. Pearson Education, New Jersey, 2009, s. 44- 53.
Hochbaum GM. Public participation in medical screening programs: a
sociopsyhologicial study. Washington, Government Printing Office, 1958, s. 96.
İbiş S, Hazar S, Gökdemir K. Aerobik ve anaerobik egzersizlerin hematolojik parametrelere akut etkisi. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 2010; 7(1): 70-82.
Jeihoni AK, Hidarnia A, Kashfi SM, Ghasemi A, Askar A. A health promotion program based on the health belief model regarding women’s osteoporosis. International Journal of Musculoskeletal Pain prevention, 2016; 1(1): 7-16.
Kabiri R, Kamarumazan S, Zulnaidi H. Perceived yoga exercise benefits and barriers of university students by gender: Results of a survey research, 2018; 4(2): 39-46.
Kafalı N. Transteoretik modele göre adölesanların egzersiz davranışları, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009, s. 29.
Kahraman G, Baş T, Akbolat M. Obeziteye yönelik tutum ve inançların geliştirilmesinde sağlık programlarının etkisi. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2015; 6(2): 89-98.
Keleş SB. Hipertansif bireylerde egzersizin kan basıncına etkisi. Spor Hekimliği Dergisi, 2013; 48: 119-130.
Kelley GA, Kelley KS. Evidential value that exercise improves BMI z-score in overweight and obese children and adolescents. Biomed Res Int. 2015. 2015; (15): 1-5).
Kemppainen V, Tossavainen K, Turunen H. Nurses' roles in health promotion practice: an integrative review. Health Promotion International, 2013; 28(2): 490-501.
Kutlu AK, Dıramalı A, Temiz C, Onur E, Miskioğlu M. Yatağa bağımlı hastalarda egzersizin kan değerleri ve yaşam bulguları üzerine etkisi. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 2011;27 (1) : 25-36.
Lima MG, Barros MB.DA, Cesar CLG, Goldbaum M, Carandina L, Alves MC. Health-related behavior and quality of life among the elderly: a population-based study. Revista de Saude Publica, 2011; 45(3): 485–493
Lök S, Lök N. Demansta fiziksel aktivite ve egzersiz. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2015, 7(3): 289-294.
Mansour AES, El-Sayed HSM, İbrahim AW. Utilizing Health Belief Model to Enhance the Preventive Health Behavior about Osteoporosis among Young-Adult Females, IOSR Journal of Nursing and Health, 2017; 6(2): 11-20.
63
Marcus BH, Lewis BA. Physical activity and the stages of mativational readiness for change model. President’s Council on Physical Fitnes and Sport Research Digest,2003; 4: 1-8.
Marcus-Varwijk AE, Madjdian DS, Vet E, Mensen M, Visscher T, Ranchor A, Slaets J, Smith C. Experiences and views of older people on their participation in a nurse-led health promotion intervention. Community Health Consultation Offices for Seniors PLOS ONE, 2019; 11(3): 21-36.
Mikhail BI. The health belief model: a review and critical evaluation of the model, research, and practice. Advances in Nursing Science, 1981; 4(1): 65–81.
Montaño DE, Kasprzyk D. The theory of reasoned action, theory of planned behavior, and integrated behavioral model. In: Glanz K, Rimer BK, Viswanat K, editors. Health behavior and health education. San Francisco: Jossey-Bass, 2008, s. 67-92.
Nowosielski K, Hadzik A, Gorna J, Grabara M. Applyıng the health belıef model ın explaınıng the stages of exercıse change ın older adults, Pol. J. Sport Tourism, 2016; 23: 221-225.
O'Connor D, Crowe M, Spinks W. Effects of static stretching on leg power during cycling. Turin, 2006; 46(1): 52-56.
Ohuruogu B. The Contributions of physical activity and fitness to optimal health and wellness. Journal of Education and Practice, 2016; 7(20): 123-128).
Olgun N, Altun Z. Sağlık inanç modeli doğrultusunda verilen eğitimin diyabet hastalarının bakım uygulamalarına etkisi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi, 2012; 19(2): 46-57.
Özçelik O, Karataş F. Şiddeti düzenli olarak artan işe karşı yapılan egzersizin obezlerde serum molandialdehid ve vitamin A,E,C düzeyleri üzerine olan etkisi, Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2008; 22(6): 337-341.
Özkan A, Köklü Y, Kayıhan G, Alemdaroğlu U, Ersöz G. Obezitenin önlenmesi ve tedavisinde fiziksel aktivite ve egzersizin rolü. Uluslararası Hakemli Akademik Spor Sağlık ve Tıp Bilimleri Dergisi, 2013; 3(7): 48-63.
Peker AT, Zengin S. Sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu öğrencilerinin spor sağlık inanç düzeylerinin değerlendirilmesi. Ekev Akademi Dergisi, 2019;77: 45-56.
Pender NJ. Health Promotion in Nursing Practice (2nd Ed.). Norwalk, Ct: Appleton & Lange, 1987, s. 65.
Pender N, Murdaugh CL & Parsons M.A. Health promotion in nursing practice, Fıfth Edition. Pearson Education, New Jersey, 2006; 3: 50-66
64
Phillips TA. Comparison of the health belief model and stages of change in exercise behavior construct in cardiac rehabilitation patients, Masters Theses. 1672, In The Graduate School, Eastern Ilunois Unıversity Charleston. Illınoıs, USA,1999.
Rosenstock LM. Historical origins of the health belief model. Health Education Monographs 1974; 2: 328-335.
Salmon J, Booth ML, Phongsavan P, Murphy N, Timperio A. Promoting physical activity participation among children and adolescents. Epidemiologic Reviews, 2007; 1:16.
Seçer İ. SPSS ve LISREL ile Pratik Veri analizi, Ankara: Anı Yayınları, 2015. 2. Baskı s.129
Sevinç S. Miyokart infarktüsü geçirmiş bireylerde yaşam şekli değişikliği: pender’in sağlığı geliştirme modeli. Journal of Cardiovascular Nursing 2016; 7(14): 147-152.
Soygüden A, Cerit E. Yaşlılar İçin Egzersiz Uygulamalarının Önemi, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2015; 8(1): 197-224.
Streiner D, Norman G, Cairney J. Health Measurement Scales, A practical guide to their development and use, (5th ed.), Oxford, UK, 2015, s. 81.
Şekerci Y. Egzersiz alışkanlığına ilişkin değişim aşamaları kavram analizi, Hemşirelikte Eğitim ve Araştırma Dergisi, 2018; 15(2): 117-122.
Şimşekoğlu N, Mayda AS. Bir üniversite hastanesinde görevli hemşirelerin sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve sağlık kaygısı düzeyleri. Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2016; 6(1): 19-29.
TC. Sağlık Bakanlığı. Türkiye fiziksel aktivite rehberi/çocuk ve ergenlerde fiziksel akitivite. Sağlık Bakanlığı Yayınları. Ankara, 2014.
Tavsancıl E. Measurement of attitudes and data analysis with SPSS, (5th ed.), Nobel Akademy, Ankara, 2014, s. 63.
Teo T. Handbook of Quantitative Methods for Educational Research. Sense Publishers, Rotterdam, Psychometrıcs Netherlands, 2013, s 51.
Thiel DM, Sayah FA, Valiance J, Johnson ST, Johnson JA. Physical activity and health related quality of life in adults with Type 2 Diabetes results from a prospective cohort study. Journal of Physical Activity& Health, 2017; 14(5): 368-374.)
Tümer A, Özsoy S. Fiziksel aktiviteyi artırmada değişim aşaması temelli bireysel danışmanlık girişiminin etkisi. Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi,2015; 31(2): 26-39.
Türkiye Fiziksel Aktivite Rehberi/Yaşlılarda Fiziksel Aktivite Türkiye. Tr/indeks.php?lang=tr (erişim: 15 Haziran 2014).
65
Ünsal A. .Hemşirliğin Dört Temel Kavramı: İnsan, Çevre, Sağlık & Hastalık, Hemşirelik. Ahi Evran Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2017; 1(1): 11-28).
Vanhees L, Lefevre J, Philippaerts R, Martens M, Huygens W, Troosters T, Beunen G. How to assess physical activity? How to assess physical fitness? European Journal of Cardiovascular Prevention and Rehabilitation, 2005; 12: 102-114,
Velez Toral M, Godoy Izquierdo S, de Guevara NML, Galvan CDT, Ballesteros AS, Garcia JFG. Improvements in health related quality of life, cardio-metabolic health, and fitness in postmenopausal women after an exercise plus health promotion intervention: A randomized controlled trial. Journal of Physical Activity Health, 2017; 14(5): 336-343.
Villar O, Alvarado P, Vega M, Saucedo I,Pena G, Romero N,Alcaraz S. Factor structure and internal reliability of an exercise health belief model scale in a Mexican population. BMC Public Health, 2017; 17: 229.
Vos N, Singh N, Ross D, Stavrinos T, et al . Optimal load for ıncreasing muscle power during explosive resistance training in older adults. The Journals of Gerontology, 2005; 60(5): 638-647.
Williams DM, Dunsiger S, Miranda RJr, Gwaltney CJ, Emerson JA, Monti PM, Parisi AF. Recommending self-paced exercise among overweight and obese adults: a randomized pilot study. Ann Behav Med, 2015; 49 (2): 280-285.
Wilmore J, Knuttgen H. Aerobic Exercise and Endurance Improving Fitness for Health Benefits. The Physician and Sportsmedicine, 2003; 31(5): 45.
World Health Organization (WHO). Health and development through physical activity and sport, noncommunıcable diseases and mental health noncommunıcable. Disease Prevention And Health, 2003.
World Health Organization. Global recommendations on physical activity for health. 2010.URL:http://whqlibdoc.who.int/publications/2010/9789241599979_eng.pdf.(Erişim:30.5.2019).
World Health Organization. Adolescents: health risks and solutions. Geneva: World Health Organization; 2017. http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs345/en/ Erişim tarihi: 11.6.2019
World Health Organization. WHO definition of Health, 1984. www.who.int/ about/definition/en/print.html (Erişim:20.9.2019) Yılmaz F, Yıldırım Sarı N. İB. Internatıonal üniversite öğrencilerinde sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve yaşam kalitesini etkileyen etmenler. Refereed Academıc Socıal Scıences Journal Spring, 2012; 3(4): 146-173.
66
ÖZGEÇMİŞ
2015 yılında İstanbul Üniversitesi Florance Nightingale Hemşirelik Fakültesinden
mezun oldu. 2017yılında Pmukkale Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı
Hemşireliği Anabilim Dalında yükseklisansa başladı. 2016 yılından itibaren Isparta
Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Genel Cerrahi
Servisi hemşiresi olarak çalışmaktadır.
EKLER
EK 1
Katılımcıların Sosyo Demografik Özelliklere İlişkin Bilgi Form
1. Yaşınız?…….
2. Cinsiyetiniz?........
1.Kadın 2. Erkek
3.Medeni Durumunuz?
1. Evli 2. Bekar 3. Boşanmış
4. Çalışma durumuz?
1. Çalışıyor 2. Çalışmıyor
5. Gelir durumunuz nedir?
1. Gelir giderden az 2.Gelir gidere eşit 3. Gelir giderden fazla
6. Egzersiz yapıyor musunuz?
1. Evet 2. Hayır
7. Egzersiz yapma sıklığınız?
1. Her gün düzenli olarak
2. Haftada 1-2 kez
3. Düzensiz
4. Diğer
8.Herhangi bir kronik hastalığınız var mı?
1. Evet 2. Hayır
9.Sağlığınızı nasıl algılıyorsunuz?
1. Çok iyi 2. İyi 3.Orta 4. Kötü 5. Çok kötü
EK 2 – EGZERSİZ SAĞLIK İNANÇ ÖRNEĞİ
Aşağıdaki soruları kendinize en uygun kutucuğa’’ X’’ koyarak yanıtlayınız.
hiç
biraz
old
ukça
sık
sık
ço
k f
azla
1.Sağlığınızla ne kadar ilgilisiniz?
2.Sağlığınızı ne kadar düşünüyorsunuz?
3.Sağlığınıza ne kadar dikkat ediyorsunuz?
4. Kalp krizi geçirmek ne kadar ciddi bir durumdur?
5. Felç geçirmek ne kadar ciddi bir durumdur?
6. Kanser olmak ne kadar ciddi bir durumdur?
7. Egzersiz yapmanın yüksek tansiyondan korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
8. Egzersiz yapmanın diyabetten konmanıza [ya da diyabeti kontrol altına almanıza] ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
9. Egzersiz yapmanın kalp krizlerinden korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
10. Egzersiz yapmanın felçten korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
11. Egzersiz yapmanın kanserden korunmanıza ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
12. Sizce egzersiz yapmak sizi kilo almaktan ne kadar korur?
13. Egzersiz yapmanın sağlığınızın daha iyi olmasında ne kadar yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?
14. Gelecekte hastalıklardan korunmak için egzersiz yaparak bedel [zaman ayırmak ve tembelliğin üstesinden gelmek gibi] ödemeye değer mi?
15. Daha iyi bir sağlığa sahip olmak için egzersiz yapmanın bedelini [zaman harcamak ve tembelliği bırakmak gibi] ödemeye değer mi?
16. Daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olmak için egzersiz yaparak bedel [zaman ayırmak ve tembelliğin üstesinden gelmek gibi] ödemeye değer mi?
17. Daha uzun yaşamak için egzersiz yaparak bedel [zamana ayırmak ve tembelliğin üstesinden gelmek gibi] ödemeye değer mi?
18. Daha iyi görünmek için egzersiz yaparak bedel [zaman ayırmak ve tembelliğin üstesinden gelmek gibi] ödemeye değer mi?
19. Egzersiz yapmanın zor olduğunu düşünsem de, gelecekte hastalıklardan korunmak için egzersiz yapmaya değer.
Hiç
düşü
nm
üyoru
m
Ha
sta
ola
bila
ceim
e
ihtim
al ve
rmiy
oru
m
Ola
bili
rim
diy
e
düşü
nü
yoru
m
Bü
yükih
tim
alle
ola
caım
ı d
üşn
üyoru
m
Ke
sin
likle
ola
cağ
ımı
düşü
nü
yoru
m
20.Yüksek tansiyon hastası olabileceğinizi düşünüyor musunuz?
21.Diyabet (şeker hastası) olabileceğinizi düşünüyor musunuz?
22. Kalp krizi geçirebileceğinizi düşünüyor musunuz?
23. Felç geçirebileceğinizi düşünüyor musunuz?
24. Kanser olabileceğinizi düşünüyor musunuz?
25. Kilo alabileceğinizi düşünüyor musunuz?
EK 3 - PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ GİRİŞİMSEL OLMAYAN KLİNİK ETİK
ARAŞTIRMALAR KURULU ETİK KURUL İZNİ
EK 4 – ISPARTA İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ KURUM İZNİ
EK 5 – ÖLÇEĞİN KULLANIM İZNİ