50
www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 98 1 Nisan 2007 Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil) [email protected] 30 MART - 17 N‹SAN YOLUNDA Emperyalizme Karfl› Ba¤›ms›zl›k Faflizme Karfl› Demokrasi Kapitalizme Karfl› Sosyalizm Mücadelesinde fiEH‹TLER‹M‹Z‹ SELAMLIYOR UMUDU BÜYÜTÜYORUZ! Hangi yüzle, neyi kutluyorsunuz 50. y›lda? Demokrasi, adalet, refah, eflitlik, özgürlük mü verdiniz Avrupa halklar›na? AB’nin 50 y›ll›k tarihi, halklar için sömürü ve zulüm tarihidir...

Emperyalizme Karfl› Ba¤›ms›zl›k Faflizme Karfl› Demokrasi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/098.pdf · 1 Nisan 2007 Fiyat›:1YTL (kdvdahil) [email protected] 30 MART-17 N‹SAN

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 98

1 Nisan 2007Fiyat›: 1 YTL(kdv dahil)

[email protected]

30 MART - 17 N‹SAN YOLUNDA

Emperyalizme Karfl› Ba¤›ms›zl›k

Faflizme Karfl› Demokrasi Kapitalizme Karfl›

Sosyalizm Mücadelesinde

fiEH‹TLER‹M‹Z‹ SELAMLIYOR

UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!

Hangi yüzle, neyi kutluyorsunuz 50. y›lda?

Demokrasi, adalet, refah,eflitlik, özgürlük mü verdiniz

Avrupa halklar›na?

AB’nin 50 y›ll›k tarihi, halklar için sömürü ve zulümtarihidir...

HHaaffttaall››kk SSüürreellii YYeerreell YYaayy››nn

10 Nisan 1996’da ‹stanbul Göztepe kavfla-¤›nda kuflat›lan iki SPB komutan›, teslim ol ça¤-r›lar›na atefl açarak cevap verdiler. MuharremKarakufl, Göztepe köprüsü alt›ndaki çat›flmada,son mermisini kulland›ktan sonra sloganlar ata-rak flehit düfltü. Mustafa Bektafl ise yaral› bir fle-kilde kuflatmay› yard›, ancak Üsküdar K›s›kl›’dabaflka bir kuflatmada çat›flarak flehit düfltü. ‹kiside gecekondu halk›n›n mücadelesi içinde yetiflen

kadrolard›. Muharrem Gazi ayaklanmas›n›n ön saflar›ndayd›.

SSaahhiibbii vvee YYaazz››iiflfllleerrii MMüüddüürrüü::SSeevvttaapp TTÜÜRRKKMMEENN

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah. ‹stiklalCad. Büyükparmakkap› Tel Sok. No:4

Kat:4/2 Beyo¤lu/‹STANBULTelefon-Faks: 0212 251 94 35

Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›kAdres: Merkez Mah. Abidei Hürriyet Cad.

Atlas Apt. No: 155-157 Kat: 5/14fiiflli/ ‹STANBUL

Tel: 0212 241 26 41-Faks: 0212 241 11 16

Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANE Pieter de Hoochstr. 30

3021 CS Rotterdam/NEDERLAND

‹‹nntteerrnneett AAddrreessii:: wwwwww..yyuurruuyyuuss..ccoomm

MMaaiill AAddrreessii:: iinnffoo@@yyuurruuyyuuss..ccoomm

ISSN: 1305-7944

Hesap No: 1051 - 1637885 Sevtap TürkmenTürkiye ‹fl Bankas› fiiflli fib.Bask›: ASPAfi Pazarlama-Evren Mah. GülbaharCad. No:7 Ba¤c›lar/‹ST. Tel: 0 212 655 88 64Da¤›t›m: Merkez Da¤›t›m Pazarlama San. ve Tic.A.fi. Tel: 0 212 354 37 67Fiyat›: 1 YTL

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euro‹sviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euro‹ngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

1946 Malatya Küre-cik do¤umlu NiyaziTekin, ‹stanbul’daDev-Genç saflar›ndayeralm›flt›. Bal›kesirÖ¤renci Yurdu’na fa-flistlerin gerçeklefltir-di¤i bask›nda silahla

a¤›r yaraland›. 11 Nisan 1971’de has-tanede flehit düfltü.

1969 Adapazar› Kaynarca do¤umluydu. ‹.Ü.Bas›n Yay›n Yüksek Okulu’nda DEV-GENÇ’liolarak çal›flt›. 1 Aral›k direniflinin yarat›c›s›oldu. Hamiyet, önder ve örnek bir Dev-Genç’liydi. ‹zmir’de 9 Nisan 1992’de halk düflmanla-r›na yönelik bir eylem s›ras›nda çat›flarak flehitdüfltü.

1959 do¤umluydu.1970’lerin ikinci ya-r›s›nda kavgan›niçindeydi. Devrimcimücadelede h›zlageliflti. Dev-Genç’inyöneticilerinden birioldu. SDB’lerde ye-rald›. 12 Eylül Cun-

tas› koflullar›nda da mücadeleyi ve gö-revlerini tereddütsüz sürdürdü. 7 Nisan1981’de ‹stanbul Küçükköy’de bulundu-¤u evin kuflat›lmas› sonucu polis taraf›n-dan katledildi.

�Ça¤r›‹lan

Halk› için ölenlerin unutulma-yaca¤›n›n efsane kan›tlar›n-dan biridir Zapata. Meksikal›köylülerin ba¤›ms›zl›k ve top-rak talepleri için gelifltirdi¤imücadelenin önderi oldu. “Dizçökerek yaflamaktansa, ayak-ta ölmek iyidir” dedi, öyle ya-flad›. 10 Nisan 1919’dakatledildi. Ad› Meksika halk›n›n kurtulufl mücadelesinde yafl›yor.

Arnavutluk’un halk›n›n ‹tal-yan iflgaline karfl› ba¤›ms›z-l›k savafl›n›n ve kurtulufltansonra sosyalist devrimininönderiydi. Savafl›n içinde Ar-navutluk Komünist PartisiGenel Sekreterli¤i’ne seçildi.Devrimin ilerleyen aflamala-r›nda devrimi yaln›zl›¤amahkum eden politikalar›nda mimar› olan Enver Hoca, emperyalizm ve kapitalizmle uzlaflmayanbir sosyalist olarak 11 Nisan 1985’de aram›zdan ayr›ld›.

� DDeevvrriimmccii SSooll AAnnaa DDaavvaass››

TTaarriihh:: 10 Nisan SSaaaatt:: 09.30YYeerr:: Üsküdar ACM

� GGeennççlliikk FFeeddeerraassyyoonnuu’’nnddaann3300 MMaarrtt AAnnmmaass››

TTaarriihh:: 4 Nisan SSaaaatt:: 13.00YYeerr:: Y›ld›z Teknik Üniversitesi

� AAddrreess DDee¤¤iiflfliikklliikklleerrii

EEllaazz››¤¤ TTeemmeell HHaakkllaarr:: ‹cadiyeMah. Yakup fievki Cad. Acar ‹flhan› A Blok No: 6\2 Daire: 5DDoo¤¤uu KKaarraaddeenniizz TTeemmeell HHaakkllaarr::Hopa ‹flhan› No:3 Hopa/ARTV‹N

� ÜÜllkkeemmiizzddee GGeennççlliikk GGeelleecceekkttiirr DDeerrggiissii 99.. SSaayy›› ÇÇ››kktt››

Devrimci 1 May›s Platformu, 24 Mart gü-nü Tramvay Dura¤›’nda bir aç›klama yapa-

rak, 1 May›s'›n Taksim'de kutlanmas›n› istedi.Al›nteri, Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu, Demokratik

Haklar Platformu, Devrimci Hareket, Emekçi Hareket Partisi, Haklar ve Öz-gürlükler Cephesi, Halk Kültür Merkezi, Kald›raç, Köz, Odak, Partizan, ProleterDevrimci Durufl ve Yeni Dünya ‹çin Ça¤r›'n›n oluflturdu¤u Devrimci 1 May›s Plat-formu üyeleri, "77 Katliam›n›n Hesab›n› Soraca¤›z", "Taksim'de 1 May›s Yasa¤›-na Son", "Yaflas›n Birleflik Kitlesel, Devrimci 1 May›s" sloganlar› ile biraraya gel-dikleri Tramvay Dura¤›’nda yapt›klar› aç›klamada, 1 May›s kutlamalar› için haz›r-l›klara bafllad›klar›n› duyurdular.

Platform üyeleri Taksim alan›n›n art›k emekçilere kapat›lmas›na son verilmesi-ni belirterek, 1977 katliam›n›n 30. y›l› olmas›ndan dolay› bu y›l Taksim Meyda-n›'n›n önündeki bütün engellerin kald›r›lmas›n› istediler.

Emperyalist iflgalin ve sald›rganl›¤›n artt›¤›, milyonlarca iflçi ve emekçiye kö-lelik ve sefalet koflullar›n›n dayat›ld›¤›, ›rkç›, flövenist histeri dalgas›n›n t›rmand›-r›ld›¤›, tüm bunlara devletin bask›, yasak ve terörünün efllik etti¤i bir dönemde 1May›s'›n karfl›land›¤›n› belirten Devrimci 1 May›s Platformu, böylesi bir dönemdebu sald›r›lara karfl› tarihsel ve güncel anlam›na uygun birleflik, kitlesel, devrimcibir 1 May›s'›n örgütlenmesinin hayati önem tafl›d›¤›n› kaydetti.

Taksim’de 1 May›s kutlamas› için, devrimci kurumlar›n, sendikalar›n ve kitleörgütlerinin ortak bir irade göstermesine, daha bugünden biraraya gelerek etkin ve

yayg›n bir ön haz›rl›k çal›flmas› yapmas›na, kitleleri 1 May›s'a haz›rlayarakdevletin bu noktada oluflturaca¤› engelleri aflmas›na ihtiyaç ol-

du¤u belirtilen aç›klamada, “Bizler 2007 1 Ma-y›s'›n›n emperyalist sald›rganl›¤a, sosyal y›k›m

sald›r›lar›na, neoliberal politikalara, Kürtulusuna yönelik imha ve inkar uygulamala-

r›na, ›rkç›l›¤a ve flovenizme, devlet terörü-ne yan›t olacak bir tarzda tarihsel ve gün-cel anlam›na uygun olarak Taksim'dekutlanmas›n› hedeflemekteyiz.”

Birleflik, kitlesel, devrimci 1 May›s'›Taksim'de birlikte örgütlemek için tümdevrimci yap›lara, sendika ve kitle ör-gütlerine “güçlerini birlefltirme” ça¤›r›-s› yap›lan aç›klamada, ‘77 Katliam›n›n

Y›ldönümünde Taksim’de 1 May›s Ya-sa¤›na Son’ yaz›l› pankart aç›ld›.

Kitlenin da¤›lmas›n›n ard›ndan birgrubun önü polis taraf›ndan kesilerek,

keyfi flekilde kimlik kontrolü dayat›ld› veçevik kuvvetin sald›r›s› ile üç kifli dövülerek

gözalt›na al›nd›.

Grup YorumKonserleri

3 Nisan DDeerrssiimm

5 Nisan HHoozzaatt

7 Nisan MMaallaattyyaa

8 Nisan EEllaazz››¤¤

1 May›s TAKS‹M’de Kutlanmal›d›r!

MuharremKARAKUfi

MustafaBEKTAfi

NiyaziTEK‹N

SelçukKÜÇÜKÇ‹FTÇ‹

Amasya Ayd›ncaBeldesi KarsanKöyü do¤umluy-du. Lise y›llar›n-da ‹stanbul Üs-küdar’da müca-deleye kat›ld›.Amasya E¤itim Fa-kü l t e s i ’ ndeykenTÖDEF’in, Ö¤renci Meclisleri’nin,Gençlik Derne¤i’nin çal›flmalar›ndayerald›. 6 Nisan 2005’te Amas-ya’da geçirdi¤i trafik kazas› sonucuaram›zdan ayr›ld›.

HamiyetYILDIZ

EmilianoZAPATA

Halktan birisiydi Gülsüman. Bir taraftarolarak, devrimcileri ba¤r›na basan bir ab-layd›, anneydi. Bir kad›n olarak, anne ola-rak duygular› güçlüydü. Sevgisi sahiplen-mesi, ba¤l›l›¤› güçlüydü. Tan›d›¤› devrimci-lerin yaflam›nda önemli bir yeri vard›. Ar-mutlu bölgesinde çal›flma yapan flehitleri-mizden Fikret (Muharrem Karakufl) veEyüp Samur bunlardan ikisiydi. Öyleki o¤-luna vasiyetiydi, "Fikret amcan gibi ol o¤-lum" diyordu.

Söz namustu onun için; namusluydu. Sözü-ne sonuna kadar sad›k kald›. K›v›rman›n,kaypakl›¤›n, riyakarl›¤›n, ihanetin binbirtürlüsünün yafland›¤› ve bunlar›n teorileflti-

rilerek meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› dönem-de asla unutmad› verdi¤i sözü. Nas›l baflla-d›ysa öyle bitirdi. Nas›l yaflad›ysa öyle öldü.Öyle sessiz, öyle mütavazi, ac›s›n› belli et-meden, öyle gülümseyerek...

Halkt› Gülsüman, direnifl içindeyken bir kezolsun yak›nmad›, s›zlanmad›. Olanaks›zl›k-lar›n, ilgisizli¤in en üst boyutta yafland›¤›günlerde dahi yüzündeki gülümsemesinieksik etmedi. fiu niye öyle, bu niye böyledemedi, hep olgun, hep anlay›fll› ve hep ka-

rarl› ve tereddütsüz oldu. Bu yan›yla tarih,lekesiz, pürüsüz ak-pak sayfalar›na kaydet-ti onun direniflini. Gülsüman'›n masumiyeti,durulu¤u, temizli¤i karfl›s›nda direnifle ta-n›kl›k eden herkes, ayd›nlar, sanatç›lar onakarfl› derin bir hayranl›k sevgi ve sayg› duy-dular..

Büyük direniflimizin d›flar›daki ilk flehidi ol-ma onuru ona aittir. ‹lk flehidimiz olarak d›-flar›da ölüm orucunu sürdüren TAYAD'l›la-r›n bayraktarl›¤›n› yapm›flt›r. Gülsüman, ül-kemiz kad›n›n›n namusunu, onurunu, gu-rurunu temsil eden bir an›tt›r. Anadolu top-raklar›nda sonsuza kadar baki olan bu an›-t›n önünde sayg›yla e¤iliyoruz.

OOnnllaarraa ddaaiirr......Gülsüman DÖNMEZ

Esat HÖC'lüydü.Gazi halk›n›n mü-cadelesinin içindebiriydi. 8 Nisan2005’de ‹stan-bul Gazi’de polisiflbirlikçisi mafya-c› faflistler tara-f›ndan b›çaklanarak katledildi.

ServetDEL‹CE

EsatATMACA

Enver HOCA

37 y›l önce bafllayan ve halen sü-ren onurlu ve soylu bir yolculu¤uniçindeyiz.

Emperyalistler ve iflbirlikçileri,37 y›ld›r hedefimize ulaflmam›z› en-gellemek için, iflkencelere, infazla-ra, katliamlara, provokasyonlarabaflvuruyorlar. Cuntalar, s›k›yöne-timler bizi bu hedeften al›koymakiçin yap›ld›. Bunun için yüzbinlerceinsan›m›z iflkencelerden geçirildi, FTipi hapishaneleri bunun için yapt›-lar. Fakat y›lmad›k ve vazgeçmedik.Bu yolda yürümekten, bu yolun so-nundaki hedeflerimizden vazgeç-medik. Ve elbette vazgeçmeyece¤izde.

30 Mart 1972 ve 17 Nisan 1992,Türkiye devriminin yolunun kilo-metre tafllar›ndand›r. 30 Mart1972’de K›z›ldere’de önderimizMahir Çayan ve yoldafllar›, ülkemiztarihinde efli görülmemifl bir direnifl

destan› yaratarak flehit düflerken,Türkiye devriminin yolunu ayd›n-latt›lar. 17 Nisan 1992’de SabahatKaratafl ve yoldafllar›, Çiftehavuz-larda sosyalizmin bayra¤›n› dalga-land›rarak, bayra¤›m›z›n ülkemizinher taraf›ndan dalgalanaca¤›n› müj-deleyerek flehit düfltüler.

K›z›ldere ve Çiftehavuzlar flehit-leri, yürüdü¤ümüz yolu kanlar›ylak›z›llaflt›r›p, birer meflale olup ›fl›ta-rak, devrim yürüyüflünü sürdürmekararl›l›¤›m›z›n en görkemli kan›t-lar› oldular.

K›z›ldere ve Çiftehavuzlar’›n yo-lunday›z. Bugüne kadar beflyüzü afl-k›n flehidimizin kan›yla k›z›llaflanbu yolun ufkundaki hedef, ba¤›m-s›z, demokratik ve sosyalist bir Tür-kiye’dir. Ba¤›ms›z, demokratik,sosyalist Türkiye, halk›m›z›n kurtu-lufludur! Partimizin yolu, kurtulu-flun yoludur.

Halk›m›z! Her ne olursa olsun,karfl›m›za hangi engelleri ç›kar›rlar-sa ç›kars›nlar, ba¤›ms›z, demokra-tik, sosyalist Türkiye’yi kuraca¤›z!

TTüürrkkiiyyee hhaallkkllaarr››;; bbuu yyaaflflaannaannllaarr,, nnee ““aannaarrflflii vvee tteerröörr””,, nnee bbiirr aavvuuçç iinnssaann››nn mmaacceerraacc››ll››¤¤››dd››rr;; BBuu kkaavvggaa ddeevvrriimm kkaavvggaass›› bbuu yyooll ddeevvrriimm yyoolluudduurr!!

Bizi kapitalizme mahkum etmekistiyorlar. Bize emperyalizm önün-de diz çöktürmek istiyorlar. Kapita-lizmin ve emperyalizme boyun e¤-menin d›fl›nda hiçbir alternatif ol-mad›¤›na inand›rmak istiyorlar.Halklar›, bu alternatifsizli¤e mah-kum ettiklerinde, sömürü çarklar›n›döndürmeye devam edeceklerdir.

Biz, sömürü ve zulüm çark›n› pa-ramparça etmek için at›ld›k kavga-ya.

Bu kavgay› sürdürmek için tarihsahnesine THKP-C olarak ç›kt›k;Devrim yürüyüflümüz DevrimciSol’la sürdü ve bugün bu onurlu vesoylu kavgay› Devrimci Halk Kur-tulufl Partisi-Cephesi bayra¤› alt›n-da sürdürüyoruz.

Sömürücü oligarflik diktatörlük,bizim kavgam›z›n as›l nedenini veesas hedefini gizlemeye çal›flt› hep.Biz, ne kendini sadece birtak›m bo-zukluklar›n düzeltilmesini istemek-

30 Mart - 17 NisanYOLUNDAEmperyalizme KKarfl› BBa¤›ms›zl›kFaflizme KKarfl› DDemokrasiKapitalizme KKarfl› SSosyalizm MMücadelesinde

fiEH‹TLER‹M‹Z‹ SELAMLIYOR, UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!

3 30 Mart-17 Nisan yolunda...

6 fiehitlik

8 Gün gün an an K›z›ldere dizisi -3

12 ‘Derin karanl›k’ yok; Apaç›k ifllenmifl

bir cinayet var!

14 Emek: Mersin’de eylem sona erdi

16_ Ülkeyi sat›yorlar!

18 AKP muhalif yay›n satanlar› tutukluyor

19 ‘fierefli’ kan içiciler

20 Bir generalin itiraflar›:

22 Milli k›flk›rtma

24 Çankaya’daki devlet

26 50 y›lda kim kazand› kim kaybetti

30 Hayat›n ‹çindeki Teori: Ulusalc›l›k ve

Enternasyonalizm

35 Kadir Has, Mahir ve devrimci adalet

37 ‹ran’a karfl› emperyalist kuflatmada bir

ad›m daha

38 Genelgenin uygulanmas›ndan Adalet

Bakanl›¤› sorumludur

40 Yurtd›fl›: Tutsaklarla uluslararas›

dayan›flmay› büyütelim

42 Baflbakan DTP’ye yönelik bask›lar› üstlendi

44 8 Mart’›n aynas›ndan ESP-EKD nas›l

görünüyor?

46 Gençlik: Bu oyunlar liseli gençli¤in

sesini bo¤maya yetmeyecek

48 Faflizmle iflbirli¤inde bir ad›m daha

49 Dünya tiyatrolar gününde kentin dört

bir yan›nda flölen

50 Kahraman flehitleri

‹‹ çç ii nn dd ee kk ii ll ee rr

le s›n›rlayan reformistleriz, ne demacera peflindeyiz. Biz Türkiyehalklar›n›n kurtuluflu peflindeyiz.Biz ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sos-yalizm için kavgaday›z. Kavgan›nasl› astar› budur. Parti ve Cephe’yibunun için kurduk. Bunun için bafl-latt›k silahl› mücadeleyi. Da¤larabunun için ç›kt›k, meydanlarda bu-nun için yürüdük. Ve daha bu kav-gan›n ilk ad›m›n› atarken and içtik:Ba¤›ms›z, demokratik, sosyalistTürkiye’yi kuraca¤›z!

37 y›ld›r and›m›za sad›¤›z.

Ba¤›ms›z, demokratik, sosyalistTürkiye’yi yaratmak, flehitlerimizeve halk›m›za sözümüzdür ve 37 y›l-d›r bu sözü bir an olsun unutmad›k.

KKuurrttuulluuflfluunn tteekk yyoolluu,, tteekk bbiiççiimmii vvaarrdd››rr:: TTeekk yyooll ddeevvrriimm,, tteekk aalltteerrnnaattiiff ssoossyyaalliizzmmddiirr!!

Halk›m›z; siyasi arenada legal il-legal, sa¤c› solcu, radikal ›l›ml› on-larca parti var. Siyasi arenada yera-lan partiler kadar da “çözüm öneri-leri” var. Herkes bir fleyler söylüyorve do¤al olarak genifl kitleler içinkimin do¤ru, kimin yalan söyledi¤i-ni tesbit etmek güçlefliyor. Üstelik,oligarflik diktatörlük, do¤rular›n,gerçeklerin genifl kitlelere ulaflma-mas› için her türlü bask› ve sansürüuygulamaktan da geri durmuyor.

Ülkemiz 1945’lerden bu yana em-peryalizme ba¤›ml› hale getirilmifl-tir ve bugün halen emperyalizminyeni-sömürgesidir. Ekonomiden si-yasetine, ordusundan kültürüne ka-dar her alanda, her kurumuyla em-peryalizme ba¤›ml›d›r. Sanayide,tar›mda, hizmet sektöründe olsun,devlet ya da özel sermaye kurumla-r›nda olsun, her yerde kapitalizminvahfli sömürüsü hüküm sürmekte-dir. Haklar ve özgürlükler, faflizmtaraf›ndan gasbedilmifltir ve en do-¤al haklar›m›z bile, faflizmin izinverdi¤i s›n›rlar içinde kullan›labil-mektedir. Böyle oldu¤u için bu ül-kede açl›k, yoksulluk, iflsizlik, fu-hufl, kumar, h›rs›zl›k, sefalet sürekli

büyümektedir.

Ülkemizin ve halk›m›z›n hali bu-dur ve bu halin sorumlusu, 45’ler-den bu yana iktidar olan tüm düzenpartileridir. Onlar›n herhangi bir so-runumuzu çözme ihtimalleri yoktur;çünkü onlar sorunun yarat›c›s› vesömürü düzeninin sürdürücüsüdür-ler.

E¤er hak k›r›nt›lar›yla yetinilme-yecekse, e¤er adaletsizliklerin tüm-den kalkmas› hedefleniyorsa, e¤erulusal onurun çi¤nenmesine son ve-rilmesi isteniyorsa,

o zaman ba¤›ms›zl›k, demokrasive sosyalizmden baflka bir çözümyoktur.

E¤er, reformlarla aldanmaya raz›de¤ilsek, istedi¤imiz HALKINKURTULUfiU ise, yine ba¤›ms›z-

l›k, demokrasi ve sosyalizmdenbaflka bir çözüm yoktur.

Ba¤›ms›z, demokratik ve sosya-list Türkiye’yi kurman›n ise tek yo-lu devrim; Ba¤›ms›zl›¤›, demokra-siyi, sosyalizmi kurabilecek tek güçDevrimci Halk Kurtulufl Partisi’dir.

Kim ki, ba¤›ms›zl›¤a, demokrasi-ye ve sosyalizme DEVR‹M‹N DI-fiINDA bir yolla ulafl›laca¤›n› söy-lüyorsa, o gerçek de¤ildir. Dünya veülkemiz tarihi, devrim d›fl›nda çeflit-li yol ve yöntemler önerenlerin yan-l›fll›¤›n› bir çok kez göstermifltir.

Devrim d›fl›nda halklar›n kurtuluflaulaflt›¤› henüz hiçbir yerde görül-memifltir.

Bu teoriler, birçok fleye hizmetedebilir. Ama devrime, yani ba¤›m-s›z, demokratik ve sosyalist bir Tür-kiye’yi yaratmaya hizmet etmez.

Halk›m›z›n refah› ve mutlulu¤u,özgürlü¤ü ve huzuru, ba¤›ms›zl›k,demokrasi ve sosyalizmdedir. Ba-¤›ms›z, demokratik, sosyalist Türki-ye d›fl›nda hiçbir sistem, hiçbir yö-netim biçimi, kurtulufl de¤ildir. fiu-nu aç›k ve kesin olarak belirtelimki, emperyalistleri ülkemizden kov-madan, kapitalist sömürüye sonvermeden, halk›n ekonomik sorun-lar› köklü bir biçimde çözülemez.Çözülür diyen yalan söylüyordur.Ülkemizin yeralt› ve yerüstü zen-ginlikleri, emekçilerin al›nteri em-peryalist tekeller ve iflbirlikçileri ta-raf›ndan ya¤malan›rken, açl›k, sefa-let, iflsizlik, bitmez. Keza, aç›k vekesin olan bir baflka gerçek, faflizmdevam etti¤i müddetçe, demokrasi-nin göstermelik olarak kalmayamahkum oldu¤udur. Ba¤›ms›z, de-mokratik, sosyalist Türkiye, iflte bu-nun için tek çözümdür. Düzen parti-lerinin hiçbiri böyle bir Türkiye’yikuramaz.

Ba¤›ms›z, demokratik ve sosya-list Türkiye’nin kuruluflu için ge-rekli koflullar, devrimle haz›rlana-cak, ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sos-yalizm, Devrimci Halk ‹ktidar› tara-f›ndan infla edilecektir. DevrimciHalk Kurtulufl Partisi-Cephesi, busürecin mimar›, kurmay› ve hamal›-d›r. Devrimci Halk Kurtulufl Partisi-Cephesi, bu hedefe ulaflmak için ge-rekli ideolojiye, iradeye ve cüretesahiptir.

Siyasette do¤rulu¤un tek gerçekölçütü, halk›n dostlar›n› ve düflman-lar›n› dosdo¤ru söylemek; çözümle-ri ve çözümsüzlükleri aç›kça ortay-la koymakt›r. 37 y›ld›r s›n›flar mü-cadelesinde gerçekleri cüretle orta-ya koyduk. Do¤rular› hayata geçir-mek için cüretle at›ld›k kavgaya.

Düfltük, kalkt›k, yürüdük. Cofltuk,taflt›k, destanlar yazd›k.

4

1 Nisan 2007 / 98

Devrimler tarihi ggöster-mifltir ki, bbu ttür sald›r›la-ra hhedef oolmam›fl hhiçbirdevrimci hhareket yyoktur.Ancak yyine ddünya ddev-rimci pprati¤i, ddevrimlerinbu ttür sald›r›larla eengelle-nemeyece¤ini dde ggöster-mifltir. TTürkiye ddevriminiengellemeye dde kkimseningücü yyetmeyecektir.

Ba¤›ms›z, ddemokratik,sosyalist TTürkiye’yi kkura-ca¤›z!

Devrimler tarihi göstermifltir ki,bu tür sald›r›lara hedef olmam›flhiçbir devrimci hareket yoktur. An-cak yine dünya devrimci prati¤i,devrimlerin bu tür sald›r›larla en-gellenemeyece¤ini de göstermifltir.Türkiye devrimini engellemeye dekimsenin gücü yetmeyecektir. Dev-rimimiz yavafllayabilir, kesintilereu¤rayabilir, ancak ba¤›ms›z, de-mokratik, sosyalist Türkiye’yi ya-ratma hedefi do¤rultusunda ilerle-meye hep devam edecektir. Esasolan bu yolda kararl›l›kla yürümek-tir.

37 y›l›m›z, yürüyüflümüzün ke-sintisizli¤inin ve bu kesintisizli¤isa¤lamak u¤runa ödedi¤imiz büyükbedellerin tarihidir. Bu tarihi biçim-lendiren say›s›z etkenin içinde özel-likle iki etken önemlidir; bunlardanbirincisi halka ve vatana ba¤l›l›k;ikincisi iktidar iddias› ve hedefindekararl›l›kt›r. Bu yolda att›¤›m›z herad›m, bunlar›n damgas›n› tafl›r. On-larca direnifl destan›n› böyle yarat-t›k. Her destan›m›z, zafere gidenyolumuzu düzlemektedir. Devrimyolu, engebeli, dolambaçl› ve sarp-t›r; bunu biliyoruz. Fakat bu engel-lerden hiçbirinin bizi yolumuzdandöndürmeyece¤ini de defalarca ka-n›tlam›fl bulunuyoruz.

DHKP-C, 30 Martlar›n, 17 Nisan-lar›n yolunda yürüyüflüne devamediyor.

Halk›m›z› ba¤›ms›z, demokratik,sosyalist Türkiye’yi yaratmak içinParti ve Cephe bayra¤› alt›nda sava-fla kat›lmaya ça¤›r›yoruz.

KKAATTIILLIINN,, SSAAVVAAfifiAALLIIMM,, KKAAZZAANNAALLIIMM;;

BBAA⁄⁄IIMMSSIIZZ,, DDEEMMOOKKRRAATT‹‹KK,, SSOOSSYYAALL‹‹SSTT TTÜÜRRKK‹‹YYEE’’YY‹‹ YYAARRAATTAALLIIMM!!

(*) Yukar›daki yaz›, Parti Bülte-ni’nin 27 Mart 2007 tarihli, 36. sa-y›s›ndan al›nm›flt›r.

Devrim fiehitlerini Anma ve Parti’nin Kuru-luflunu Kutlama Günleri, flehitlerimizi ve flehitleri-mizin u¤runa dövüfltü¤ü kavgan›n hedeflerini en ge-nifl kesimlere anlatma, umudun ad›n›, en genifl kit-lelerle buluflturma günleridir.

Parti’nin orak-çekiçli amblemi, Cephe’nin y›ld›-z›yla, flehitlerimizin ve umudun ad›yla donanacakduvarlar; k›z›l bayraklar›m›z dalgalanacak caddeler-de ve meydanlarda.

Bir gecekondulu, “Titre Oligarfli...” diye yaza-cak mahallesinin en güzel duvar›na; bir liseli genç,okulunun bahçe duvar›n› “Mahir, Hüseyin, UlaflKurtulufla Kadar Savafl” slogan›yla süsleyecek.“Umudun Ad›” yazacak bir iflçi her gün geçti¤imeydana; geçen hafta, ‹stanbul’un bir çok mahal-lesinde, Antalya’n›n K›z›lar›k, Konuksever ve Meltem mahallelerinde,Mersin’in Demirtafl Mahallesi’nde, Antakya’n›n Armutlu Mahallesi’ndeoldu¤u gibi... Caddeler, sokaklar boyu duvarlar flehitlerle ve partiyle dona-t›ld›¤› gibi, derneklerin iç duvarlar› da flehitleri anmak, umudu selamlamakiçin, yeni resimler, yeni sloganlarla donat›lacak. fiehitlerimizi ve umudu

ddaahhaa iiyyii aannllaammaakk,, ddaahhaa iiyyii vvee ddaahhaa ççookk aannllaattmmaakk için her fley...

fiehitlerimizi hiç akl›m›zdan ç›karm›yoruz. Onlar hep bi-zimle birlikteler. Kavgam›zdalar. Fakat yine de 30 Mart - 17 Nisan fle-hitlerimizi anmak için daha özel bir anlam› ve yeri vard›r. Kendimizionlarla daha çok bütünlefltirmek, onlar› anlamak için daha çok ve sis-temli çaba sarfetmektir bugünlerin özelli¤i. Onlar› unutmamak ve unut-turmamak mücadelesini yo¤unlaflt›rmakt›r.

Bu günlerdeki tüm anmalar›m›z bu anlamda daha yo¤un ve özel ge-çecektir. Elaz›¤ Haklar ve Özgürlükler Cephesi Temsilcili¤i, 28 Mart2004’de Kinz›r Ormanlar›’nda flehit düflen Erhan KÖKDEM‹R, H›d›rDEM‹R ve Haydar BOYRAZ‘› Elaz›¤ Asri Mezarl›k’ta bulunan KÖK-DEM‹R’in mezar› bafl›nda düzenledikleri törenle and›lar.

Onlar, UMUDU büyütmek için vermifllerdi canlar›n›, yani UMU-DUN tohumlar› olup topra¤a düflmüfl-lerdi. fiimdi Erhan’›n mezar›nda elleris›k›l› and içenler biliyorlard› ki, onla-r› anmak, onlar› yaflatmak, yollar›ndayürümektir. Tohumlardan fidanlar bü-yütmektir. Anmada yap›lan konuflma-da iflte bunlar söylendi ve iflte bunla-r›n and› içildi anman›n sonunda.

Umudun Umudun Ad›yla Ad›yla Donataca¤›z Donataca¤›z Duvarlar›Duvarlar›

Onlar› Onlar› Anmak, Anmak, Umudu BBüyütmektirUmudu BBüyütmektir

‹stanbul

Antalya

Mersin

Türkiye devrimci hareketi, bü-yük bedeller ödeyerek emperyalizmve oligarfli karfl›s›nda sosyalizmi sa-vunurken, ülkemiz ayd›nlar›n›n vesolun bir k›sm›, aymazca “solunölümü kutsad›¤›n›” tart›flt›. Dur-maks›z›n flehitler verilirken, Türki-ye devrimi, emperyalizmin ve oli-garflinin büyük sald›r›s›n› gö¤üsle-mek için barikata durmaks›z›n tazemezarlar eklerken, flehitliklerimizde“idealizm” keflfetme aymazl›¤›natan›k olduk.

Türkiye devrimci hareketi, dev-rim yürüyüflünün sürdü¤ü tüm ülke-lerde oldu¤u gibi, bugüne kadar fle-hitler vererek geldi. S›n›flar müca-delesinin yasalar›n› ve ikiyüzy›ld›rnas›l flekillendi¤ini bilen herkesinbildi¤i bir baflka gerçek, var›lacakyere kan içinde var›laca¤›yd›. Buflehitler vermek demekti. Binlercemi, yüzbinlerce mi, yoksa milyon-larca m› flehit verilece¤ini kimse bi-lemezdi; ama flehitler vermeksizinzafere eriflilemezdi.

Bu böyleyken, flehitli¤i yads›-mak, küçümsemek, flehitlikten sö-zetmeyi dinazorluk veya dinselliksaymak, neyi ifade ediyor, kime ya-r›yor?.. S›radan bir tart›flma m› bu?Hay›r. Peki sadece ölüm ve yaflamkonusuyla s›n›rl› bir tart›flma m›?Bunun cevab› da hay›r! Tart›flmaesas›nda ve özünde, burjuva ideolo-jisiyle sosyalist ideoloji aras›ndakitart›flmad›r. Tart›flma, düzen devrimtart›flmas›d›r.

Dünya halklar›n›n tarihi nas›lyaz›l›yor, ortadad›r. Devrimler, na-s›l zafere ulafl›yor, ortadad›r. Buç›plak gerçekler karfl›s›nda, hemsosyalist, Marksist-Leninist oldu¤u-nu iddia edip, hem flehitli¤i reddet-

mek, küçümse-mek, tutars›z-l›kt›r. Bu türd ü fl ü n c e l e r isavunanlar, ergeç burjuvaideolojisinisavunacak-lard›r. Çün-kü, sosya-list ideolo-jiyle, bur-

juva ideolojisi aras›nda baflka birideoloji, baflka bir düflünce sistemi,baflka bir ekonomik, siyasi sistemyoktur. fiehitli¤i yads›mayla, kü-çümsemeyle bafllayan anlay›fllar,kaç›n›lmaz olarak “halk için, bafl-kas› için ölmeye de¤mez” fleklinde-ki burjuva bireyci düflünceye kadargideceklerdir.

"Hiçbir düflünce u¤runda ölüne-cek kadar de¤erli de¤ildir", "hiçbirfley yaflamdan daha kutsal de¤ildir"gibi düflünceler, yenilgi y›llar›n›nortaya ç›kard›¤› ruh haline son dere-ce uygun düflmektedir. Ama flu dabir gerçek ki, bu düflünceler, insan-l›¤›n tarihi geliflimine de, düflünselevrimine de terstir. Bu düflünceler,halklar›n bugüne kadarki direniflle-rini, savafllar›n› inkar etmektir.

Burjuvazinin böyle bir inkar› pa-zara sürmesi, bunu teori diye yuttur-mas› elbette anlafl›l›r, ama sol ad›na,sosyalistlik ad›na bu düflüncelerinsavunulmas› anlafl›lamaz, kabuledilemez. Burjuvazinin düflüncesi-nin pratik tezahürü bellidir; “sanane”... “sen mi kurtaracaks›n bu ül-keyi?”... Kendine solcu, sosyalistdiyen, halktan, emekten yana oldu-¤unu iddia eden hiç kimse, bunlar›savunamaz. fiehitli¤i reddederek,küçümseyerek bu anlay›fl› savunan-lar ise, solcu, sosyalist olamaz.

�Diyor ki bunla7rdan biri: “fiehit

sözcü¤ünü ça¤dafll›k hedefiyle ba¤-daflt›rmaya çal›flmak bana garip ge-liyor. fiehitlik, dinsel bir kutsall›kiçeriyor.” Ça¤dafll›k, dinsellik, bun-lar›n hepsi ayr› ayr› tart›fl›labilirama burada özellikle üzerinde dur-

mam›z gereken fludur: Küçük-bur-juva ayd›nlardan kendilerini sosya-list, Marksist olarak niteleyen baz›sol gruplara kadar uzanan bu kesim-ler, bu kavramdan neden böylesinerahats›z olmaktad›rlar?

Gerçek fludur ki, flehitler, nesnelolarak mücadele kaçk›nl›klar›n›,döneklikleri a盤a ç›karan, herkesikendi gerçe¤iyle yüzlefltiren bir roloynarlar.

fiehit düflen her devrimci, unut-mak ve unutturmak istedikleri geç-mifllerini hat›rlat›r onlara. Her flehit,çarp›tt›klar› ülke ve mücadele ger-çe¤ini suratlar›na çarpar. Her flehit,statükolar› flu veya bu biçimde sar-sar. Dolay›s›yla, statükolar›n sars›l-d›¤›, mücadelede bedellerin ödendi-¤i bir yerde, uzlaflmac›, pasifist te-orileri pazarlamak, hele ki insanlar›bunlarla ikna etmek zordur.

fiehitlere söylenen her söz, asl›n-da savunduklar› “risksiz, bedelsizsolculuk” teorilerini hakl› göster-meye yöneliktir.

fiehitlik kavram›n› kullanma-m›zdan hareketle bizim "idealizmi-mizi" kan›tlamaya çal›flanlar, bukavramdaki idealizmi keflfetmeyib›rak›p bu kavram›n mücadele için-de tafl›d›¤› anlam›, rolü kavramayaçal›flmal›d›rlar.

Çünkü, kendilerine dayanakyapmaya çal›flt›klar›, dinsellik,idealistlik, ça¤dafll›k bahsinde, mü-cadeleden yan çizmeler, ölümü gö-ze alamay›p emperyalizme ve oli-garfliye boyun e¤meler, aç›klana-maz. Kapitalist sömürünün, em-peryalist ya¤man›n barbarl›¤›ndaki,faflizmin vahfletindeki “ça¤d›fl›l›k”dururken, emperyalizme ve faflizmekarfl› mücadelede flehitli¤in ça¤dafl-l›kla ba¤dafl›p ba¤daflmad›¤›n› tar-t›flmak, meleklerin cinsiyetini tart›fl-mak kadar bofl, ama gerçek bir mü-cadeleyi reddetmeye denk düfltü¤üiçin de ondan daha vahim bir tart›fl-mad›r.

fiehitlerle, flehitlikte güya “ide-alizmi” gördü¤ü için flehitli¤i red-deden “sol”cu aras›nda ayr›m çizgi-si keskin ve kal›nd›r.

Biri gelecektir; insanl›¤›n gele-

6

1 Nisan 2007 / 98

Ölümün yaflamak ve ço¤almak anlam›na geldi¤i yer:

Ölümün yaflamak ve ço¤almak anlam›na geldi¤i yer:

fiehitlik

ce¤inde parlayan biry›ld›zd›r. Biri geçmifl-tir, orak çekiçleri, y›l-d›zlar› ve iyi, güzel,do¤ru düflüncelerigeçmiflinde b›rak-m›flt›r. Biri, idealle-rinin gösterdi¤i he-defe yürürken, ötekikapitalizmin batakl›-¤›nda kulaç atmaktad›r. Ve sözünözü, biri devrimdir, öteki düzen.

�Devrim yolunda yürüyoruz,

herhangi bir yerde, herhangi biramaç için de¤il, devrim yolunda,devrim ve sosyalizm u¤runda ölü-yoruz. Yüzlerce kez öldük. Önder,kadro, savaflç›, taraftar, her düzey-den, kad›n-erkek, genç, yafll› hercins ve yafltan, yüzlerce flehit ver-dik. Devrim yolu, herkesin tan›koldu¤u gibi, K›z›ldereler’den, 12Temmuzlar’dan, 17 Nisanlar’dan,Emirganlar’dan, Balk›calar’dan,ölüm oruçlar›ndan geçiyor. Dev-rim, bu yolda s›nan›yor, devrimci-lik, bu yolda çeliklefliyor. ‹ktidariddias› ve kararl›l›¤›na sahip olan-lar, iktidar› istemenin bedelleriniödeyebilenler, bu yolda yürümeyeve ilerlemeye devam ederken, buiddiaya, kararl›l›¤a, cüret ve feda-kârl›¤a sahip olamayanlar, yar›yolda kal›yorlar.

Mahir Çayan, Türkiye devrimininyolunu çizen bir teorisyendir. FakatMahir'i Mahir yapan›n sadece onunteorisi oldu¤u söylenebilir mi? Çiz-di¤i devrim yolunu hayata geçirmekiçin ortaya koydu¤u inanç ve cüret-ten ayr› düflünülebilir mi Mahir? K›-z›ldere'den ayr› düflünülebilir mi?

"Bir direnifl gelene¤i yaratmal›-y›z. Bu direniflte bizim ço¤umuz bel-ki de hepimiz ölebiliriz. Ama gele-cek kuflaklara bir direnifl gelene¤ib›rak›r›z" diye düflünebildi¤i ve budüflüncesini hayata geçirebildi¤iiçin Mahir’dir o.

En zor koflullarda Türkiye devri-minin prestiji için kendi yaflam›n›ortaya koyabildi¤i için Mahir’dir.

Ve böyle oldu¤u içindir ki, mil-yonlarca insan onun yolundan yürü-dü bugüne kadar. Yürümeye devamediyor.

K›z›ldere’de verilen karar ve oan yap›lan tercih, flehitli¤in anlam›n›hiçbir tart›flmaya yer b›rakmayacakaç›kl›kta gösteriyor asl›nda.

Orada verilen karar gerçekten deölmekle yaflamak aras›nda bir karar-d›r. Ve san›ld›¤›n›n, ilk anda akla ge-lecek olan›n tersine, orada yaflamayakarar vermek ÖÖLLMMEEKK, ölmeye ka-rar vermek YYAAfifiAAMMAAKK’t›r.

Mahirler, orada, “biz burayadönmeye de¤il ölmeye geldik” diye-bildikleri, yani ölmeye karar verdik-leri için, Türkiye halk›n›n kalbinde,

ruhunda ve bilincindebugüne kadar yaflamayadevam ettiler. Ki, flehit-lik, iflte tam da budur.

Bu nedenledir ki; öl-menin ve öldürmenin yaz›-l› oldu¤u bir devrim müca-delesi sözkonusuyken,“ölümü kutsamak” üzerineyaz›lan her sat›r, fuzulidir.Bu konuda söylenen sözlerin

alt› bofltur. Çünkü zaten ölümükutsayan kimse yoktur ortada. Tarih-sel ve nesnel gerçekli¤in do¤ru tespitedilmesi ve buna göre yaflanmas›,buna göre savafl›lmas› vard›r. Misal;“Zaferi flehitlerimizle kazanaca¤›z”sözünde devrimcilerin bir tercihi ve-ya zaferi baflka türlü kazanmakmümkünken illa flehit verme iste¤isözkonusu de¤ildir; bu söz, sadecebir nesnelli¤i dile getiren politik birtespittir. Böyle bir politik tespitte,“ölümü kutsama”y› aramak, keflfet-mek, gerçe¤e gözlerini kapayan birsubjektivizmdir.

Bunda “ölümün kutsanmas›”n›görenler, gerçekte kendi pratiklerin-de “yaflam› kutsayanlar”d›r. Yaflam›kutsaman›n asl›nda nas›l bir düflkün-lü¤e dönüfltü¤ü gerçe¤iyle yüzlefl-mekten korkanlar, idealleri u¤runaölümü göze alabilenleri karalayarakkorkular›ndan kurtulmaya çal›fl›yor-lar. Her ne olursa olsun, ne pahas›naolursa olsun yaflama fleklindeki birpespayeli¤i hakl› ve mazur göstermegüdüsüyle sald›r›yorlar flehitli¤e.

fiehitli¤in yaflam› sevip sevme-meyle ilgisi yoktur. Her devrimciyaflam› sever, bu tart›flmas›zd›r. Ya-flam› sevdi¤i için bir anlamda dev-rimcidir. Biz yaflam› u¤runa ölecekkadar seviyoruz sözü, bir “edebi-yat”tan öte, devrimcilikteki yaflamsevgisinin diyalekti¤ini gösterir. Fa-kat esas mesele, “ya teslimiyet, yaölüm” dayatmas›yla yüzyüze kal›n-d›¤›nda verilecek cevaptad›r. fiehit-li¤i do¤ru kavramak, iflte bu dayat-maya do¤ru cevab› verebilmektedir.Ki, ölüm karfl›s›nda tilili çekenler,atefllerin ve ölümün ortas›na slogan-larla, zafer iflaretleriyle dalanlar,bize do¤ru cevab›n ne oldu¤unu dagösterenlerdir.

7

1 Nisan 2007 / 98

""BBuu ttaarriihh,, eessaassoollaarraakk kkaannllaa yyaazz››llmm››flfl

flfleehhiittlleerriimmiizziinn ttaarriihhiiddiirr.. fifieehhiittlleerriimmiizz bbuuggüünn ffiizziikkiioollaarraakk aarraamm››zzddaa yyookkllaarr

bbeellkkii.. AAmmaa ddüüflflüünncceelleerriiyyllee,,kkaavvggaallaarr››yyllaa yyaaflflaamm bbiiççiimm--

lleerriiyyllee PPaarrttiillii ssaavvaaflflmmaaddüüflfllleerriiyyllee bbuurraaddaallaarr.. BBii--zziimmllee bbiirrlliikktteelleerr.. OOnnllaarr››nn

ddüüflflüünncceelleerrii vvee kkaavvggaallaarr››yy--llaa ddaahhaa ggüüççllüüyyüüzz.. EEnn zzoorrkkooflfluullllaarrddaa ddaahhii ddüüflflmmaannaa

bbaaflfl ee¤¤mmeeyyeenn,, öölleenn aammaa yyee--nniillmmeeyyeenn nniitteelliikklleerriiyyllee ggöözz--

lleerrii hheepp üüzzeerriimmiizzddee.. BBiizziihheerr aann ss››nnaavvddaann ggeeççiirriiyyoorr--llaarr.. OOnnllaarr››nn mmiirraass››nn›› ddee--

vvaamm eettttiirrmmeekk bbuu ss››nnaavvllaarr--ddaann bbaaflflaarr››yyllaa ggeeççmmeemmiizzee

bbaa¤¤ll››dd››rr.."" ((DDuurrssuunn KKaarraattaaflfl,,

KKoonnggrree BBeellggeelleerrii--11))

8

1 Nisan 2007 / 98

Mahir ve yoldafl-lar›, önce bir ciple,ard›ndan yürüyerek,yanlar›ndaki üç ‹ngi-liz rehineyle birlikteK›z›ldere Köyü’neulaflt›lar. Saffet Alp,Sabahattin Kurt,Ömer Ayna ve SinanKaz›m Özüdo¤ru dadaha önceden köyegelmiflti. Hepsi köy muhtar› Emrul-lah Aslan’›n evine üslendiler.

Üç ‹ngiliz’in kaç›r›lmas› tüm ül-keyi sarsm›flt›. Peki ne istiyorduMahirler? Bu sorunun cevab›, üç ‹n-giliz’i rehin ald›klar› yere b›rakt›k-lar› bildiride yaz›l›yd›;

““TTüürrkkiiyyee CCuummhhuurriiyyeettii CCuumm--hhuurrbbaaflflkkaannll››¤¤››,, PPaarrllaammeennttoossuu vveeHHüükküümmeettiinnee”” diye bafllayan ülti-matom flöyle diyordu:

“(...) 1972'nin Türkiye'sinde tekbir yurtseverin, öncü savaflç›s›n›noligarflinin ipiyle hayat›na son ve-rilmek istenirse, bu ‹ngiliz ajanlar›da halk›n devrimci öncülerinin, ya-ni bizlerin kurflunlar›yla yok ola-caklard›r.

Dünya halklar›n›n bafl düflman›Anglo-Amerikan emperyalizmininaskeri örgütü olan NATO'da görevlibu ‹ngiliz ajanlar›n›n hayatlar›nakarfl›l›k flartlar›m›z aç›kt›r.

11-- ‹nfazlar derhal duracak.22-- Hiçbir yurtsever ve devrim-

ci as›lmayacakt›r.33-- En çok 48 (k›rk sekiz) saat

içerisinde bu konuda Türkiye rad-yolar›ndan infazlar›n durduruldu¤uhakk›nda yay›n yap›lmas› flartt›r.

Bu flartlar yerine getirilmedi¤itakdirde, kesin olarak bu ‹ngilizajanlar› kurfluna dizilecektir.

Bu oligarflinin zulmüne, hainli-¤ine, gaddarl›¤›na, kan emicili¤inekarfl› bizlerin ilk ihtar›d›r.

‹nfazlar yerine getirilirse flu iyibilinsin ki, ihtilalci misilleme sade-ce bu NATO ajanlar›n›n yok edilme-siyle bitmeyecektir. Bu sadece bafl-lang›ç ve ilk ihtard›r. ”

*

Ankara’da, oligarflinin tüm ku-

rum ve yetkilileri teyakkuz halinegeçmiflti. Cumhurbaflkan› CevdetSunay baflkanl›¤›nda toplanan MMiilllliiGGüüvveennlliikk KKuurruulluu'nun gündemi bueylemdi.

‹çiflleri Bakan› Ferit Kubat, Jan-darma Komutanl›¤›'ndan Tu¤gene-ral Vehbi Parlar, Ankara MerkezKomutan› Tümgeneral Tevfik Tu-ning derhal Ünye'ye gönderildi.M‹T’çiler, yeni oluflturulan kontr-gerillan›n vurucu ekipleri de bölge-ye gönderildi.

Oligarfli bu arada ortaya paraödülü koyup halk› muhbirli¤e tefl-vik etmeyi de ihmal etmiyordu. An-kara S›k›yönetim ve 2. Ordu Komu-tan› Orgeneral Semih Sancar tara-f›ndan yay›nlanan bildiride, ‹ngiliz-ler’in bulunmas›na yard›mc› olacakyurttafllara ““yyüüzz bbiinn lliirraayyaa kkaaddaarrmmüükkaaffaatt”” verilece¤i ilan edildi.

Halk› muhbirli¤e ça¤›ranlaraCHP Genel Baflkan› ‹smet ‹nönü deeklendi. ‹nönü, aç›klamas›nda “ba-¤›ms›z mahkemeler” demagojisines›¤›n›p “Türkiye'de mahkemelerintehdit alt›nda hüküm vereceklerini...zannetmek hiçbir sonucu olmayan

meyüsane bir tefleb-büstür” diyor ve ar-d›ndan ekliyordu:“fiehirlisi, köylüsübütün Ordu ili, yak›niller, bütün memleketbunlar›n pefline düfl-melidir.”

Bir zamanlar, ‹n-giliz emperyalizmi-

ne karfl› Kurtulufl Sa-vafl› veren “milli flef”, flimdi ‹ngilizajanlar›n› kurtarmak için, emperya-lizme karfl› dövüflen devrimcilerekarfl› “sürek av›” düzenlenmesini is-tiyordu. Bu arada ‹ngiliz Hüküme-ti’nin tavr› da ilginçti. ‹ngiliz Hü-kümeti, rehin al›nan üç ‹ngiliz tek-nisyeninin hayat›n› kurtarmak içinTürk hükümetinin “eylemcilere ta-viz vermemesini” istiyordu. Emper-yalistler için üç ajan›n laf› m› olur-du devrim mücadelesi karfl›s›nda.

‹ngiliz burjuvazisi, s›n›fsal ka-rakterine uygun olarak, devrime ta-viz vermektense, kendi ajanlar›n›ölüme terketmeyi tercih ediyordu.

*

Haz›rl›klar›n hemen ard›ndan ogüne kadar görülmüfl en büyük ta-kip operasyonu bafllat›ld› Karade-niz’de. Ankara, Tokat, Nevflehir,Amasya'dan getirilen polis, ordubirlikleri ve özellikle komandolartaraf›ndan her yerde çevirmelere gi-riflildi. Havadan ve karadan, ma¤a-ralara var›ncaya kadar genifl bir alanaran›yordu.

Fakat ilginçti, gerçekte Mahir-ler’in bölgedeki eylemi ve sonrakigidifl yerleri hakk›nda birçok kiflibilgi sahibi olmas›na karfl›n, kimseoligarfliye muhbirlik yapm›yor, oli-garfli bunun karfl›s›nda halk ve ileri-ci çevreler üzerindeki terörünü ala-bildi¤ine art›r›yordu.

24-30 Mart aras›ndaki günleriçinde, Ünye ve Fatsa’da devrimci-lerle ilgisi olan, tabiri caizse “dev-rimcilere selam vermifl” herkesitoplad›lar. Bilinen devrimcilerin, ifl-çi ve köylü mücadelesinin yerel ön-derlerinin evlerine, iflyerlerine “y›l-d›r›m” bask›nlar yap›ld›, gözalt›naal›nanlar iflkencelerden geçirildi.

3

1122 MMaarrtt ppaaflflaallaarr››SSeerrmmaayyeenniinn uuflflaakkllaarr›› KK››zz››llddeerree’’nniinn kkaannllaarr›› YYaann››nn››zzaa kkaallmmaayyaaccaakk

9

1 Nisan 2007 / 98

K›z›lderedekiler’in etraf›ndakikuflatma an an daral›yordu. Birleflenipuçlar›, oligarflinin bekçilerini deK›z›ldere’ye kadar getirmiflti.

*

Takvimler 1972 y›l›n›n 30 Mart-’›n› gösteriyordu art›k. Gün ›fl›d› ›fl›-yacakt›. 05.00 s›ralar›nda Mahir-ler’in K›z›ldere’de kald›¤› ev kufla-t›ld›. Esas›nda sadece ev de¤il, tümköyün etraf› daha geceden sar›lm›fl-t›. Evdeki savaflç›lar, komando erle-rinin sürünerek kald›klar› eve do¤ruyaklaflt›klar›n› ve baz› yerlerdemevzilendiklerini gördüler.

Bir te¤men ve bir astsubay›n evedo¤ru yaklaflmas› üzerine, ev sahibimuhtar Emrullah Aslan onlar› karfl›-lamak üzere d›flar› ç›kar›ld›. Evdenuzaklafl›rken kar›s›n›, gelinini ve k›-z›n› yan›na alan muhtar bir daha evedönmedi. Mahirler’e kap›s›n› açanmuhtar, güç dengelerinin tamamendevrimcilerin aleyhine göründü¤ü oanda, herhangi bir olumsuzluktakendini kurtarmak için önceden ha-z›rlad›¤› mektubu gelen askerlerevererek devlete s›¤›nd›.

Bu s›rada d›flar›dan, ''AAllççaakkllaarr,,ççooccuukkllaarr››nn aarrkkaass››nnaa ssaakkllaann››yyoorrllaarr''diye bir ses duyuldu. En zor koflul-larda bile, halktan insanlar›n güven-li¤ini almaya öncelik veren bu sa-vaflç›lar için yap›labilecek en a¤›rithamlardan biriydi bu. Bunun üze-rine evdeki savaflç›lar, evde baflkakimse olup olmad›¤›n› araflt›rd›larhemen ve evin mutfak bölümündemuhtar›n bir çocu¤u ve iki torununubuldular. Çocuklar derhal kap› aç›-larak d›flar› ç›kart›ld›.

Evin etraf› tamamen sar›ld›ktansonra, megafondan yükselen meta-lik bir ses yay›ld› köyün üstüne. Buses, içerideki devrimcilerden ““kkaa--yy››ttss››zz flflaarrttss››zz tteesslliimm oollmmaallaarr››nn››”” isti-yordu.

Gerillalar, üst kata ç›k›p çat›fl-mak için haz›rl›k yapmaya baflla-m›fllard› çoktan. Kiremitlerin birk›sm›n› açarak atefl edebilecekleri

mazgallar açm›fllar, altkata da barikatlar ku-rup, kap›, pencere önle-rini sa¤lamlaflt›rm›fllar-d›. Kuflku yok ki, güçler

askeri anlamda eflit de¤ildi, ama herhalükarda savaflacaklard›, taleple-rinde ›srar edeceklerdi, öleceklerse,ölümlerini düflmana pahal›ya male-deceklerdi. Biliyorlard› ki, art›k hiç-bir fley, “o an”la, o köyle, hatta so-muttaki talepleriyle s›n›rl› de¤ildi.An›n, bulunduklar› yerin ötesindeTürkiye devrim tarihi yaz›l›yordu.Üç befl macerac› olmad›klar›n›,mevcut düzeni tümüyle de¤ifltiripiktidar› almay› hedefleyen bir parti-nin önder ve kadrolar› olduklar›n›ortaya koyacaklard› tav›rlar›yla.

*

Oligarflinin kuflatmas› s›k›lafl›r-ken, o ana kadar elleri ba¤lanmam›flolan ‹ngiliz rehinelerin de bir kar-maflada kaçmalar›n› önlemek içinelleri ba¤land› ve üçü de kurflun isa-bet etmeyecek bir yere konuldu.

Megafondaki metalik ses geçenbu k›sa süre içinde köyün üstüneas›l›p kalm›flt› adeta:

- Teslim olun! Mahirler cevap verdiler:

- Kimse teslim olmayacak, flart-lar›m›z› kabul etmezseniz ‹ngilizlervurulacak.

Metalik ses, umutsuzca devamettirdi ça¤r›s›n›:

- Bak›n teslim olursan›z hiçbirfley yap›lmayacak, size söz veriyoruz.

Zavall› katliamc›lar. Orada, kar-fl›lar›ndaki devrimciler için “kendi-lerine bir fley yap›l›p yap›lmamas›-n›n” hiçbir önem tafl›mad›¤›n› anla-yabilecek zekâdan ve duygudanyoksundular. E¤er onlar salt kendicanlar›n›n derdinde olsalard›, K›z›l-dere’ye gelmezler, bu eyleme girifl-mezler, solu¤u yurtd›fl›nda alm›flolurlard› çoktan. Ama karfl›lar›nda-ki düzenin paral› uflaklar›n›n kendi-ni devrim için, yoldafllar› için fedaeden böyle bir duyguyu anlamalar›mümkün de¤ildi.

Mahir cevap verdi bu kez do¤ru-dan:

- Teslim olmayaca¤›z, siz kuflat-may› kald›racaks›n›z. Bütün dünya-n›n gözü kula¤› burada. Kuflatmay›kald›rmaz, flartlar›m›za uymazsan›z‹ngilizler’i vuraca¤›z. Ölmeye ve

öldürmeye kararl›y›z.Ölmek ve öldürmek yaz›l›yd› s›-

n›flar mücadelesinin kanunlar›nda.Gerekirse öldürecek, gerekirse öle-ceklerdi. Tersini iddia etmek, s›n›f-lar mücadelesini devrimci rotas›n-dan sapt›rmakt›. ‹flte, Türkiye s›n›f-lar mücadelesinin bu evresinde deölünecek ve öldürülecekti. Karfl›-devrim sesleniyordu o anda yine:

- Teslim oluuun!.... Devrimin, Türkiye Halk Kurtu-

lufl Partisi-Cephesi’nin önderi Ma-hir Çayan, k›sa, kesin, tek bir cüm-leyle verdi son cevab›:

- ““BB‹‹ZZ BBUURRAAYYAA DDÖÖNNMMEEYYEEDDEE⁄⁄‹‹LL ÖÖLLMMEEYYEE GGEELLDD‹‹KK!!””

Sabah saat yedi civar›yd›.

*

Köydeki katliam operasyonunuyürüten J. Alb. Sezai Durukan, “‹n-gilizler’in Türkiye'de misafir bulun-

""DDeevvrriimm yyoolluu eennggeebbeelliiddiirr,, ddoollaamm--bbaaççll››dd››rr,, ssaarrpptt››rr.. KKuurrttuulluuflfl bbaayyrraa¤¤›› bbuuyyoolluu tt››rrmmaannaann ggeerriillllaallaarr››nn bbiirrbbiirrlleerriinneeiilleettmmeessii iillee oolliiggaarrflfliinniinn bbuurrccuunnaa ddiikkiillee--cceekkttiirr.. HHeerr eennggeellddee ddüüflfleenn ggeerriillllaallaarr››nnggöövvddeessii bbiirr ddeevvrriimm ff››rrtt››nnaass›› yyaarraatt››rr.. HHeerrddüüflfleenn ggeerriillllaann››nn kkaann›› ddeevvrriimm yyoolluunnuu kk››--zz››llllaaflfltt››rr››rr,, aayydd››nnllaatt››rr.. DDüüflfleennlleerr ggeerriiddeekkaallmmaazzllaarr.. OOnnllaarr eemmeekkççii hhaallkk››nn kkaallbbiinn--ddee,, rruuhhuunnddaa vvee bbiilliinncciinnddee,, ddeevvrriimmiinn öönn--ddeerr vvee iittiiccii sseemmbboolllleerrii oollaarraakk yyaaflflaarrllaarr..DDüüflfleennlleerr ddeevvrriimm iiççiinn,, ddeevvrriimm yyoolluunnddaavvuurruuflflaarraakk ddüüflflttüülleerr.. KKaallbbiimmiizzee,, rruuhhuu--mmuuzzaa vvee bbiilliinncciimmiizzee ggöömmüüllddüülleerr..

OOnnllaarr kkuurrttuulluuflflaa kkaaddaarr ssaavvaaflfl flfliiaarr››nn››,,ddeevvrriimm yyoolluunnaa kkaannllaarr›› iillee yyaazzdd››llaarr.. YYoo--lluummuuzz bbuu yyoollddaa ddüüflfleennlleerriinn yyoolluudduurr..

KKuurrttuulluuflflaa KKaaddaarr SSaavvaaflfl""

((MMaahhiirr ÇÇaayyaann))

10

1 Nisan 2007 / 98

duklar›, ‹ngilizler’in öldürülmesi-nin Türk milletini güç durumda b›-rakaca¤›” gibi zekâ düzeyini yans›-tan demagojiler yapmaktayd›. Ün-ye’deki NATO radar üssü de herhal-de Türkiye Cumhuriyeti’nin mmiissaa--ffiirrlleerriinnii a¤›rlamak için kurulmuflbir “dinlenme tesisi” olmal›yd›!..

Bu arada katliamc›lar, ‹ngiliz-ler’in hâlâ sa¤ oldu¤unu gösterme-lerini istedi direniflçilerden. Üç ‹n-giliz, pencereden d›flar› gösterildi.‹ngilizler, kendi dillerinde “atefl et-meyin, atefl edilirse bizi öldürecek-ler, kurtar›lmam›z için flartlar›n› ka-bul edin” fleklinde seslendiler katli-amc›lara. Elbette kendi hükümetle-rinin Türkiye oligarflisine “ne olur-sa olsun gerillalara taviz vermeyin”dedi¤inden habersizdiler.

Bir süre sonra helikopterler gel-meye ve evin arka taraf›ndaki ya-mac›n arkas›na inmeye bafllad›. Ge-liflmeler, sald›r›n›n bafllayaca¤›naiflaret ediyordu.

O gün orada bulunanlardanM‹T’çi MMeehhmmeett EEyymmüürr o anlar›anlat›yor:

"Mahir Çayan ve Ömer Ayna'n›npencereden d›flar› bakt›klar›n› gör-dük. Askerler megafonla teröristlereça¤r›da bulunarak etraflar›n›n sa-r›ld›¤›n› ve teslim olmalar›n› söyle-diler. Mahir cevaben '... yaklafl›ld›¤›veya atefl aç›ld›¤› takdirde ellerindebulunan 3 ‹ngiliz rehineyi derhal öl-düreceklerini, ölmeye ve öldürmeyekararl› olduklar›n›, sonuna kadarçarp›flacaklar›n›' bildirdi.

... Çayan ve arkadafllar› marfllarsöylemeye ve zaman zaman askerle-re laf atmaya bafllad›lar. Bizi sivilpantolonlar›m›zdan tan›m›fllar,''SSaamm AAmmccaann››nn aaddaammllaarr››'',, ''FFaaflfliissttMM‹‹TT''ççiilleerr'' gibi sözlerle bizleri k›z-d›rmaya çal›fl›yorlard›.

Aram›zda 150-200 metre kadarmesafe vard›. Biz de onlara cevapveriyorduk. Erlere ise dokunakl› laf-larla tesir etmeye çal›fl›yor, faflist

subaylar›n emriyle ha-reket etmemelerini tel-kin ediyorlard›... Birara evden ç›kan duman-lardan baz› fleyleri yak-

t›klar›n› anlad›k.”

Mahirler, üstlerindeki para, kim-lik, döküman, ne varsa yakt›lar.Düflman›n ifline yarayacak tek çöpbile kalmayacakt› geride ve bu dagelece¤e uzanacak bir gelenek ola-cakt›.

D›flar›daki hareketlili¤in artma-s›yla, içeride bulunanlar, kendi ara-lar›nda son bir durum de¤erlendir-mesi yapt›lar. Üç ‹ngiliz’in d›fl›nda11 kifliydiler. 11 kiflinin aras›ndakibu k›sa durum de¤erlendirmesindenç›kan sonuç; flartlar› kabul edilme-di¤i takdirde ölmek var, dönmekyoktu! Atefl aç›ld›¤› takdirde ‹ngi-lizler’in de vurulmas› kararlaflt›r›l-d›.

Pencereler ve kap›lardaki bari-katlar›, evdeki yatak, yorgan gibibulabildikleri tüm eflyalarla takviyeettiler. Gerillalar›n haz›rl›klar›n› he-men hemen bitirdikleri anda, ki, sa-at 10.00 sular›yd›, evden bir marflyükselmeye bafllad›:

GGüünn ddoo¤¤dduu,, hheepp uuyyaanndd››kk

SSiippeerrlleerree ddaayyaanndd››kk

BBaa¤¤››mmss››zzll››kk uu¤¤rruunnaa

AAll kkaannllaarraa bbooyyaanndd››kk..

‹‹flflççii kkööyyllüü hheepp bbeerraabbeerr

FFaaflfliisstt ddüüzzeennee kkaarrflfl››

HHaallkk ssaavvaaflfl›› vveerriiyyoorruuzz

EEmmppeerryyaalliizzmmee kkaarrflfl››

YYoolluummuuzz ddeevvrriimm yyoolluu

GGeelliinn kkaarrddaaflflllaarr ggeelliinn......””

‹flçi, köylü, ö¤renci, proletaryaayd›n›yd›lar. Farkl› farkl› örgütler-dendiler üstelik. Mahirler, Deniz-ler’in idam›n› önleme plan›n› ya-parken, “onlar baflka bir örgütün in-sanlar›” diye düflünmediler; sorundevrimin sorunuydu. Sözkonusuolan devrimin prestiji ve gelece¤iy-di.

‹flte burada da THKO ve THKP-C’liler birlikteydiler. Omuz omu-zayd›lar. Belki birazdan kanlar› kar›-flacakt› birbirlerine. Devrimci daya-n›flman›n, devrim için birli¤in, enmükemmel örneklerinden birini su-nuyorlard› gelece¤in devrimcilerine.

Marfl›n ard›ndan, bir gerilla““KKaarraayy››llaann ddeerr kkii hhaarrbbee oottuurraakk””......türküsüne bafllad› kararl› sesiyle.Di¤er gerillalar da kat›ld›lar türkü-ye. Türkünün ard›ndan k›sa bir ses-sizlik ve ard›ndan K›z›ldere’dekiköy evinden sloganlar patl›yor:“Yaflas›n Türkiye Halk KurtuluflPartisi”, “Yaflas›n Türkiye HalkKurtulufl Ordusu”... ‹ki farkl› örgü-tün kadro ve savaflç›lar›, birlikte ikiörgüt için slogan at›yorlard›. K›z›l-dere’yi K›z›ldere yapan unsurlardanbiri vard› bu sloganlarda. K›z›ldere,o günden siper yoldafll›¤›n›n kolaykolay afl›lamayacak bir örne¤i ola-rak yaz›l›yordu tarihe.

Saatler ilerliyordu.

*

Ö¤len saatlerinde yeniden geril-lalara teslim olmalar› ça¤r›s› yap›l-d›. Oligarfli, savaflç›lar içindeki ola-bilece¤ini düflündü¤ü zay›fl›klaraseslenen demagojiler yapmay› daihmal etmiyordu. Mahir Çayan, tümsavaflç›lar› tekrar biraraya toplaya-rak, “teslim olmaman›n do¤ru oldu-¤unu, buna karfl›l›k yine de teslimolmak isteyen varsa teslim olmas›-n›” söyledi¤i bir konuflma yapt›. K›-z›ldere savaflç›lar›n›n kararl›l›¤› net-ti. Çarp›flacaklard›; son nefeslerineve son kurflunlar›na kadar.

*

‹çiflleri Bakan› Ferit Kubat daK›z›ldere’deydi. Daha sonra, katli-amdan sonra TBMM’de yapt›¤›aç›klamada flunlar› anlatacakt›:“Devaml› ihtar ve tekliflerimiz kü-für ve ateflle flöylece karfl›lanm›flt›r:''BBiizz bbuurraayyaa ddöönnmmeeyyee ddee¤¤iill,, ööllmmeeyyeeggeellddiikk..'' Bu sözlerden ööllmmeeyyee vvee ööll--ddüürrmmeeyyee kkaarraarrll›› oolldduukkllaarr››...... ve ec-nebilere k›yma teflebbüsünde olduk-lar› taraf›m›zdan anlafl›lm›flt›r."

K›z›ldere’de kuflatma, direnifl veçat›flma saatlerce sürmüfltü. Saatlerboyu pek çok söz sarf edilmiflti kar-fl›l›kl›; ama iflte ‹çiflleri Bakan›’n›nmeclisteki konuflmas› da gösteriyor-du ki, bir cümle, o bir tek cümle ka-z›n›p kalm›flt› herkesin beynine:'Biz buraya dönmeye de¤il, ölmeyegeldik.'

11

1 Nisan 2007 / 98

Saat 12.00 s›ralar›nda, oligarfli-nin sözcüleri “‹ngilizler’in hayat›n-dan endifle edildi¤ini, kendilerinegösterilmesini” istediler. Katliamc›-lar kendilerinde oyun oynuyor, ma-nevra yap›yordu. Mahirler, “Bizkendimiz istedi¤imiz zaman gösteri-riz” diyerek katliamc›lar›n bu iste-¤ini reddettiler.

Bu arada yaflanan bir diyalog,art›k çat›flma an›n›n yaklaflt›¤›n› birkez daha gösteriyordu.

D›flar›dan yap›lan “teslim ol”ça¤r›lar›na, içeridekiler yine ayn›cevab› vermifl, “teslim olmayaca-¤›z” demifllerdi. D›flar›dan bu ceva-ba verilen karfl›l›k da ““oo hhaallddee ööllee--cceekkssiinniizz!!”” di.

Kavga sertti. Emperyalizme veoligarfliye karfl› savafl›n ““aarraass››””yoktu. K›z›ldere’deki cevaplar, ogünden sonra, onlarca savafl ve dire-nifl mevzisinde karfl›l›kl› tekrar edil-meye devam edilecekti. Çünkü tari-hin ve herkesin tan›k olaca¤› gibi,K›z›ldere son de¤ildi ve savafl süre-cekti...

*

Saat 14.00 s›ralar›nda helikop-terlerden üst rütbeli olduklar› belliolan birileri indi. Evi görecek flekil-de çepeçevre makinal› tüfekler yer-lefltirilmiflti.

Çat›da aç›lan mazgal deliklerin-de Mahir Çayan, Saffet Alp ve Er-tu¤rul Kürkçü vard›. ‹ngilizler’inbafl›nda Cihan Alptekin duruyordu.Di¤er gerillalar da evin de¤iflik bö-lümlerinde mevzilenmifllerdi.

Saatler, 14.00'ü biraz geçerken,d›flar›dan biri seslendi: “‹çinizdenbiri ç›ks›n, konuflmak istiyoruz!”

D›flar›dan seslenen Osmanl›’n›ntorunuydu. Hani flu her padiflah›nkardefllerini öldürttü¤ü, vezirlerin,paflalar›n hileyle saraya ça¤›rt›l›pkementlerle bo¤duruldu¤u Osman-l›’n›n torunlar›... Hile çoktu Osman-l›’da.

Çat›dakiler, düflman›n ça¤r›s›nacevap olarak birini ç›kard›lar. Katli-amc›lar›n bafl›ndaki yetkililerdenbiri “bir süre beklemelerini, bir ça¤-r› yapacaklar›n›” söyledi. O andan

itibaren k›sa bir sessizlik ol-du... Ve sessizlik, önce katli-amc›lar›n saf›ndan gelen birel silah sesiyle bozuldu.

Bir el silah sesi, katliam-c›lar güruhuna verilmifl biriflaretti. Ayn› anda, evin çev-resine yerlefltirilmifl makinal›tüfekler at›fla bafllad›. Mahirve yan›ndakiler çat›daki maz-gallardan çekilirken, iflte oanda vuruldu Mahir.

Bir savaflç› Mahir’i afla¤›-ya çekmeye çal›fl›rken, di¤ersavaflç›lar daha önce ilan et-tikleri gibi, üç ‹ngiliz’i vura-rak cezaland›rd›lar.

Kurflunlar ya¤arken “TamBa¤›ms›z Türkiye” sloganlar›yükseliyordu kerpiç evden.11 savaflç›dan biri -Ertu¤rulKürkçü- o arada kaç›p sa-manl›¤a s›¤›nacak, ama di¤ersavaflç›lar, birkaç saat öncesözlefltikleri gibi, aylar öncemitinglerde, yürüyüfllerdeand içtikleri gibi, Cepheliolurken söz verdikleri gibi, son ne-feslerine kadar çat›flarak flehit düfle-ceklerdi.

Türkiye halklar›, Mahir gibi birönderini, on yi¤it evlad›n› kaybettiK›z›ldere’de. Kerpiç ev, on devrim-cinin kanlar›yla k›z›llaflt›. Tarihi birrastlant›yd› belki köyün ad›n›n K›-z›ldere olmas›; flimdi oras› gerçek-ten kan akan bir dereydi.

Y›llar sonra oligarfli K›z›ldereKöyü’nün ad›n› “AAttaakkööyy” yapacak-t› ama oras› hep KK››zz››llddeerree olarakkalacakt›. Tarih, oligarflinin yapt›¤›yasalardan güçlüydü çünkü. Mahir-ler’in onlar› katledenlerden güçlüoldu¤u gibi... 30 Mart 1972’den ge-riye oligarflinin zafer 盤l›klar› de-¤il, devrim yolunu ayd›nlatan birmeflale, bir direnifl manifestosu vetürküler kald›... K›z›ldere’nin üs-tünde bir türkü söylenip duruyor ogünden beri;

Biirrddee ççoo¤¤uuzz ççookkddaa bbiirriizz NNee eevvvveelliizz nnee aahhiirriizz HHeeppiimmiizz bbiirreerr MMaahhiirr''iizz CCaann››mm››zzaa ccaann iisstteerriizz

........

EEnniiflflttee eemmmmii ddaayy››mm››zz AArrttaarr eekkssiillmmeezz ssaayy››mm››zz GGüüllssüünn ddiiyyee HHüüddaaii’’mmiizz GGüüllssüünn ddiiyyee ttüümm hhaallkk››mm››zzKKaann››mm››zzaa kkaann iisstteerriizz

KK››zz››llddeerree aakkmmaayyaaccaakk BBooflflaa kkuurrflfluunn yyaakkmmaayyaaccaakk KKaavvggaa bbuurrddaa bbiittmmeeyyeecceekk DDeevvrriimm iiççiinn ccaann vveerriirriizz

Verdik. Mahirler Sabolar, Si-nanlar, Niyaziler oldular. Hüse-yinler, Ulafllar ço¤ald›. Ço¤ald›Maltepe, Arnavutköy, K›z›ldere.Çiftehavuzlar’dan Dersim’e, Ba¤c›-lar’dan Çaytafl›’na, Toroslar’danGölgeliye, gecekondular›n ayaklan-malar›nda, ölüm oruçlar›nda büyü-dü gelenek. Büyüttük, sürdürdük.K›z›ldere’nin üstüne öyle bir tarihyaz›ld› ki, bu ülkede akl› bafl›nda hiçkimse, o günden beri, K›z›ldere’ninbir son oldu¤unu iddia etmeye cüretedemedi... K›z›ldere öyle bir meflaleki, hala yanmaya devam ediyor.

- BBiittttii -

BBuu kkööyy eevviinnddeekkaattlleettttiilleerr oonn--llaarr››.. KKaattlleeddee--

ddeekk ddeevvrriimmyyüürrüüyyüüflflüünnüü

dduurrdduurraaccaakk--llaarr››nn›› ssaanndd››--llaarr.. YYaann››lldd››--llaarr!! OOnnllaarr››kkaattlleeddeerreekk

MMaahhiirrlleerrii yyoo--kkeeddeerriizz ssaanndd››--llaarr.. YYaann››lldd››llaa rr..

EEvveett MMaa--hhiirr''ii ööllddüürrddüülleerr vvee ffaakkaatt,, ““YYoolluummuuzz ÇÇaayyaann--

llaarr››nn YYoolluudduurr”” ddiiyyeenn yyüüzzbbiinnlleerr ddoolldduurrdduu üüll--kkeemmiizziinn mmeeyyddaannllaarr››nn››,, ookkuullllaarr››nn››,, ffaabbrriikkaallaa--rr››nn››,, ddaa¤¤llaarr››nn›› vvee ggeecceekkoonndduullaarr››nn››...... KK››zz››llddee--rree yyoolluunnddaa yyüürrüümmeeyyee ddeevvaamm eeddiiyyoorruuzz hhaallaa..

OOggüünn SSaammaasstt kim? HrantDink’i üç kurflunla öldüren katil.

Onun bir “a¤abey”i var. Ad› Ya-sin Hayal. Hayal bir ffaaflfliisstt. Dahaönce Trabzon’da McDonalds’›bombalam›fl, ama hem ppoolliiss,, hemyyaarrgg››,, hem de BBP adl› faflist partitaraf›ndan korunmufl. Onun da bir“a¤abey”i var.

“Büyük a¤abey”in ad›, ErhanTuncel. Erhan Tuncel’in birçok s›fa-t› var. O bir faflist. BBP’li. O ayn›zamanda polis taraf›ndan istihdamedilen bir “haber eleman›.” Ayr›cajjaannddaarrmmaann››nn da eleman› oldu¤ubiliniyor.

Erhan Tuncel’i polis eleman› ya-pan kim? Trabzon Emniyet MüdürüRRaammaazzaann AAkkyyüürreekk..

Ramazan Akyürek kim? Trab-zon’daki linç sald›r›lar›n› örgütle-yen, linççileri koruyan ama burjuvamedyan›n “linci önleyen kahramanmüdür” diye alk›fllad›¤› bir polis fle-fi. Bu polis flefi, Trabzon’da dörtgün arayla iki linç sald›r›s› gerçek-lefltirilmifl olmas›n›n “ÖDÜLÜ”olarak EEmmnniiyyeett GGeenneell MMüüddüürrllüü¤¤üü‹‹ssttiihhbbaarraatt DDaaiirree BBaaflflkkaannll››¤¤››'naatand›.

Bu atamay›, daha do¤rusu buödüllendirmeyi kim yapt›? AAKKPPhhüükküümmeettii ve ‹‹ççiiflfllleerrii BBaakkaann›› Aksu.

Akyürek Ankara’ya gittiktensonra, polise ba¤l› olarak istihdametti¤i, McDonalds’› bombalad›kla-r›nda, linç sald›r›lar›n› gerçeklefltir-diklerinde korudu¤u faflist çete fa-aliyetlerine devam etti.

Polis eleman› Erhan Tuncel,Hrant Dink’e yönelik bir sald›r›planland›¤› bilgisini, hem polisle,hem jandarmayla paylaflt›. Cinayethaz›rl›¤›ndan TTrraabbzzoonn EEmmnniiyyee--ttii’nin, ‹‹ssttaannbbuull EEmmnniiyyeett MMüüddüürr--llüü¤¤üü’nün ve EEmmnniiyyeett GGeenneell MMüü--ddüürrllüü¤¤üü’nün haberi oldu.

Faflist çete faaliyet ve haz›rl›kla-

r›n› bir aflamaya getirdikten sonra,‹stanbul’a kadar uzan›p HHrraannttDDiinnkk’i katletti.

Erhan Tuncel, daha Hrant Dinkvurulur vurulmaz, daha Ogün Sa-mast vs. yakalanmam›flken gözalt›-na al›nd›, Trabzon polisi ona ““sseenniinneekkiibbiinn mmii yyaapptt››”” diye soruyor, Tun-cel “yok” cevab›n› veriyor ve Trab-zon polisi taraf›ndan an›nda serbestb›rak›l›yor...

fiimdi buraya kadar s›ralad›klar›-m›z› bir de tersten okuyun.

Her fleyin bu kadar aleni gerçek-lefltirildi¤i bir cinayette, hâlâ, so-rumlulara dokunulmuyor.

Bir emniyet müdürünü görevdenalarak, sorumluluk örtbas etmeye

çal›fl›l›yor.

*

Oligarfli içi kavga ve oligarflininçeflitli kurumlar› aras›ndaki çekifl-meler sürdü¤ü için, Hrant Dink’inkatledilmesiyle ilgili yeni bilgilerç›k›yor ortaya. Öyle bir ülke ki, ger-çekler, savc›lar›n soruflturmalar›ndade¤il, ancak “it dalafl›” vesilesiyleortaya ç›k›yor.

Geçen hafta, kamuoyu, HrantDink’in katledilmesi olay›nda, as-l›nda “devlet” nezdinde bafltan beribilinen yeni bilgilerle karfl› karfl›yakald›.

*

A盤a ç›kt› ki, Ramazan Akyü-rek’in Ankara’ya atanmas›ndan son-ra Erhan Tuncel adl› polis muhbirive faflistle, polis teflkilat›n›n “iliflki-sinin kesildi¤i” bir YALAN’d›r.

Erhan Tuncel’in sözü edilen sü-rede, polisle en az 25 kez görüflmeyapt›¤› kay›tlarla sabitmifl!!!

*

‹stihbarat, bu sürede Tuncel’eyönelik dinlemelerinde 111100 ssaaaattlliikkkay›t yapm›fl. Tuncel’in görüfltü¤üpolis, Bart›n'a tayini ç›kan ‹stihbaratfiube Müdürlü¤ü'nde görevli M.Zimifl.

Peki ne görüflmüfl Erhan Tuncelsözkonusu polisle?

Dink’in katledildi¤i 19 Ocak gü-nü Tuncel ve M.Z. aras›nda yap›lanson konuflmalarda, polis Tuncel’esoruyor:

““AAlloo,, HHrraanntt DDiinnkk cciinnaayyeettiinnii ssii--zziinnkkiilleerr mmii iiflfllleeddii??””

12

1 Nisan 2007 / 98

‘Derin Karanl›k’ Yok;Apaç›k ‹fllenmifl Bir Cinayet Var!

DDaahhaa nnee ddeelliill aarraann››yyoorr??

DDaahhaa nneeyyiinn aaçç››¤¤aa çç››kk--mmaass›› bbeekklleenniiyyoorr??

CCiinnaayyeettiinn ssoorruummlluullaarr››aaçç››¤¤aa çç››kkmm››flfltt››rr::

TTüümm ssoorruummlluullaarr,, ‹‹ççiiflflllee--rrii BBaakkaann››’’nnddaann,, iillggiilliieemmnniiyyeett mmüüddüürrlleerriinnddeennbbaaflflllaayyaarraakk ttuuttuukkllaannmmaa--ll››dd››rr!!

Kontrgerilladan TehditKontrgerillan›n kulland›¤› im-

zalardan biri olan Türk ‹ntikam Tu-gay› (T‹T) imzas›yla Emniyet Ge-nel Müdürlü¤ü’nün e-mail kutusu-na 24 Ocak 2007 tarihinde bir teh-dit maili gönderildi¤i, emniyet tara-f›ndan resmen aç›kland›.

T‹T imzal› tehditte “HrantDink’i biz öldürdük. fiimdi s›ra Os-man Baydemir, Metin Tekçe ve Fer-hat Tunç’ta. S›k›ysa koruyun” ifa-desinin yerald›¤› bildirildi.

Sözkonusu tehdit, Beyo¤lu Em-niyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l› 2 emni-yet yetkilisinin sanatç› FerhatTunç’u geçen hafta ziyaret etme-siyle a盤a ç›kt›. Polis, Tunç’u teh-ditle ilgili bilgilendirdikten sonra,“Bugünlerde kendinize dikkatedin... etraf›n›zda gördü¤ünüz flüp-helileri bize iletin” diyor.!!!

Hrant Dink’e de valilik maka-m›nda “bilgi” verilmifl ve ard›ndan“aya¤›n› denk almas›” lisan› mü-nasiple bildirilmiflti hat›rlan›rsa.

M.Z. adl› polis, sonra da flunlar›soruyor Tuncel’e:

“Ogün hani teslim olacakt›?..Bana anlatt›¤›n›z gibi mi oldu herfley?.. Yasin mi yapt›?..."

Sahiden kim yapm›fl?

*

Bu kadar bilgi bollu¤una ra¤-men, gazetelerde Hrant Dink’in kat-ledilmesi davas›na iliflkin “Sorufl-turma ilerlemiyor... soruflturmas› t›-kanma aflamas›na geldi...” türün-den yorumlara rastlan›yor.

Peki nas›l oluyor bu?

Ortada bu kadar çok fley varken,nas›l olur da t›kan›r soruflturma?..

Bu sorunun cevab›, sadece HrantDink cinayetine özgü de¤ildir.

fiemdinli soruflturmas› nerede venas›l t›kand›ysa, Susurluk nas›l venerede t›kand›ysa, daha önceki y›l-larda onlarca ayd›n›n katledilmesineiliflkin soruflturmalar nerede ve nas›lt›kand›ysa, Hrant Dink soruflturmas›da iflte ayn› nedenle ve ayn› noktadat›kanm›flt›r.

*

“Ba¤›ms›z yarg›”n›n araflt›rmas›sonucunda de¤il ama mesela Trab-zon ve ‹stanbul Emniyeti aras›ndakiçekiflmenin, ordu polis aras›ndakiçekiflmelerin sonucunda ortaya ç›-kan her yeni bilgi ve belgeyle birlik-te, ddeevvlleettiinn ssoorruummlluulluu¤¤uu hergündaha da artmakta ve kesinleflmekte-dir. Olayda ihmal falan yok; düpe-düz kas›t var!

Devlet, Hrant Dink’i göz göregöre -ve ayn› zamanda hedef göste-re göstere- katlettirmifltir.

Bak›n; yine geçen hafta ortal›¤adökülen bilgi ve belgelere göre, Er-han Tuncel'in emniyete verdi¤i bil-gilerden oluflan 1177 rraappoorr ile kendisihakk›ndaki çok gizli belgelerin bu-lundu¤u dosyalardan bir bölümü, ‹s-tihbarat Daire Baflkanl›¤›'nda ssiilliinn--mmiiflfl.. Soruflturma nas›l t›kanmas›n?

Dink ailesinin avukatlar›ndanErgin Cinmen, ‹çiflleri Bakanl›¤›müfettifllerinin raporunun, cinayetisoruflturan savc›l›¤a hâlâ ulaflt›r›l-mad›¤›n› belirtiyor. Soruflturma na-

s›l t›kanmas›n?!

Erhan Tuncel polis muhbiri amabu bilgiyi polis polisten, jandarmapolisten, polis teflkilat› kendi Baka-n›’ndan sakl›yor. Soruflturma nas›lt›kanmas›n?!

‹liflkiler a¤›n›n bir ucunda polis-ler, bir ucunda BBP’liler, AlperenOcaklar› var; ama bak›yorsunuz,a¤›n öteki uçlar›nda da Erhan Tun-cel’i polis eleman› yapan güvenlikgörevlileri, faflistleri, kontra örgüt-lenmeleri koruyan ve kollayan vali-lerin, mahkemelerin izleri görülü-yor...

K›smen tepkilerin, k›smen dev-leti aklama gayretinin ve k›smen dekendi içlerindeki çeliflkilerin sonu-cunda Tuncel’in, Yasin Hayal’in ar-

kadafllar›, BBP’nin üye ve yönetici-leri sorgulanarak ““ssoorruuflflttuurrmmaa ssüürr--ddüürrüüllüüyyoorr”” havas› veriliyor.

Sürdürülüyor da, sorumlular›nhesap vermesini sa¤lamak için mi,yoksa, üstünü örtmek, gerçek so-rumlular› gizlemek için mi sürdürü-lüyor, oras› meçhul! En baflta dedi-¤imiz gibi, e¤er gerçek bir sorufltur-ma yap›l›p, gerçek bir dava aç›la-caksa, Abdülkadir Aksu’dan, Rama-zan Akyürek’ten, Celalettin Cer-rah’tan bafllayarak, bu cinayeti bi-len, engellemeyen, sorumlulu¤unuyerine getirmeyen herkes tutuklan-mal›d›r!

Bu yap›lmad›¤› sürece, busoruflturma da geçmifltekilerin birtekrar› olacakt›r.

13

1 Nisan 2007 / 98

Her fley bildi¤iniz gibi: ‘‹yi çocuklar’iflbafl›nda ve polis, yarg› korumas›nda“Sakarya’da 2. McDonalds vakas›” diye yazd› gazete.

Hat›rlanaca¤› gibi, bundan bir süre önce -4 Mart’ta- Sakarya E¤itim-Sen Sakarya fiubesi kundaklanm›flt›. Sonra, hukuk ve adalet aç›s›ndanbakt›¤›n›zda akla ziyan, ama ülkemizdeki devlet iflleyifli ve kontrgerillapolitikalar› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda “normal” say›lacak geliflmeler yafland›.

E¤itim-Sen’i kundaklama iddias›yla iki faflist gözalt›na al›nd›. Eylemibizzat gerçeklefltiren NNiiddaa ÖÖzzaarrssllaann, sorgusunda ‘‘mmiilllliiyyeettççii’’ oldu¤unuve eeyylleemmii ggöözzddaa¤¤›› vveerrmmeekk aammaacc››yyllaa yyaapptt››¤¤››nn›› söyledi.

Olay öncesi ve sonras› Nida Özarslan, Cem Kezer ve ev arkadafl› SalihBafler aras›nda sürekli görüflmeler gerçeklefltirildi¤i tesbit edilerek, söz-konusu kifliler de gözalt›na al›nd›. Olay yerinde bulunan Türk ‹ntikam Ko-mandolar› imzal› bildirinin de Sakarya Üniversitesi ö¤rencisi Cem Ke-zer’e ait oldu¤u Kriminal Labarotuar›nda yap›lan incelemelerle kesinleflti-rildi..

FFAAKKAATT;; herfley kkaann››ttll››,, bbeellggeellii olmas›na, savc›l›k tutuklama istemesi-ne karfl›n, faflistler mahkeme taraf›ndan serbest b›rak›ld›.

Özarslan, eylemi kendisinin tasarlad›¤›n› ve herhangi bir örgütle ba¤-lant›s› olmad›¤›n› ileri sürmüfltü ifadesinde. Mahkeme, iki faflisti “karar-tacak delil bulunmama›s› ve sabit ikametleri bulunmas› nedeniyle” serbestb›rakt›... Sokakta dergi da¤›tanlar› bile, baflkaca hiçbir suçlama yokkentutuklayan mahkemeler, bombalama yapan, kundaklama yapan “millily-etçi”leri ne kadar da kolay serbest b›rak›yorlar. Çünkü onlar da “iyi çocuk-lar”›n asl›nda “kötü bir fley” yapmad›¤›n› düflünüyorlar!

Unutulmas›n ki, kontrgerilla politikalar› e¤er bir ülkede onlarca y›lyürürlükte kal›yorsa, ve onlarca y›l, hiç bir kontrgerilla eleman› ceza-land›r›lm›yorsa, orada yarg› da o politikalara ve kontrgerilla eylemlerineuyum sa¤lam›flt›r.

14

1 Nisan 2007 / 98

Maafllar›n› alamayan ve köleceçal›flma koflullar›na isyan eden Mer-sin Serbest Bölge iflçilerinin eylemi,24 Mart günü sona erdi.

Direniflin patronlar›n manevrala-r›, iflçilerin örgütsüzlü¤ünden yarar-lanarak k›r›lmas›n›n ard›ndan, yüz-lerce emekçi soka¤a at›ld›.

Edinilen bilgilere göre, bir haftasüren ifl b›rakma eylemi sonucunda,baz› firmalar iflçilerin taleplerini ka-bul ettiler. Bunun üzerine iflçileryapt›klar› de¤erlendirme toplant›s›sonucunda, 2 bin kiflinin kat›ld›¤›toplu ifl b›rakma eylemini bitirme,ancak sendikal haklar›n kazan›lma-s›, kölelik koflullar›na karfl› müca-delenin sürdürülmesi karar› ald›lar.

Ancak iflbafl› yapan iflçiler birbaflka gerçekle karfl›laflt›lar. Patron-lar s›n›f ç›karlar›na uygun olarak biraraya gelmifller, birlikte hareket edi-yorlard›. Serbest Bölge’de bulunande¤iflik firmalardan toplam 500 ci-var›nda iflçi kap› önüne konuldu. Bu

bir cezaland›r-mayd›; bir dahadirenmemeleri,

birlikte hareket etmemeleri için tümemekçilere gözda¤›yd›.

‹flten at›lanlar›n mücadelesi sü-rerken, iflçiler patronlara güvenil-meyece¤ini ve birlikte hareket ettik-lerinde, örgütlü olduklar›nda güçlüolduklar›n›, patronlar›n nas›l panik-lediklerini yaflayarak gördüler. Ser-best Bölge iflçilerinin önünde flimdibu deney bulunuyor. Sendikalaflma,mücadeleyi örgütlü olarak sürdür-me ve iflten at›lanlar›n yeniden ifledönmeleri konusunda bu deneyimide¤erlendireceklerdir. Geri çekil-mek, “biz de at›lmayal›m” düflünce-si ile hareket etmek emekçiler için“ölümden beter” olacakt›r. Patron-lar hak gasplar›n› daha da boyutlan-d›rmakla kalmayacaklar, en küçükf›rsatta iflten atmaktan da çekinme-yeceklerdir.

Bu arada, Serbest Bölge iflçileri-nin örgütlenmesi için tekstil alan›n-da örgütlü bulunan sendikalaraönemli sorumluluk düflmektedir.

Mersin’de eylem sona erdi Maafl istediler iflten at›ld›lar

Gebze Dilovas› Organize Sana-yi Bölgesi'nde kurulu bulunan, 600iflçinin çal›flt›¤› Debant Grup'a aittekstil fabrikas›nda üç ayd›r maaflalamad›klar› için ifl b›rakan 241 ifl-çi iflten ç›kar›ld›. ‹flçiler bunun üze-rine fabrikaya yürüyerek durumuprotesto ederken, fabrika önündeiflveren taraf›ndan, fabrikan›n ka-pat›ld›¤› duyuruldu.

Sendika düflman›Cemal Boyal›

Sendikal mücadeleye düflmanl›-¤›yla bilinen Ankara Defterdarl›¤›Vekili Cemal Boyal›, BES 2 No'lufiube’nin 5 iflyeri temsilcisi hakk›n-da, flube bülteni da¤›tt›klar› için,"Siyasi ve ideolojik amaçl› bildirida¤›tt›klar›” iddias› ile soruflturmaaçt›. Soruflturma sonucunda HülyaÇa¤lar ve Zülbiye Aygün’e memu-riyetten men cezas› verdi.

23 Mart günü Y›ld›r›m Beyaz›tVergi Dairesi önünde toplanan BESüyeleri, Boyal›’y› protesto ettiler.fiube Baflkan› Cemal Y›ld›r›m, Bo-yal›'n›n as›l görevinin, sendikal ör-gütlülü¤ün en güçlü oldu¤u yerde,‘yeniden yap›land›rma’ ad› alt›ndatasfiye, esneklefltirme, gelir idare-sini sermayenin egemenli¤ine terketme politikalar›n› uygulamak ol-du¤unu belirtti.

Boyal›'n›n geldi¤i günden berifiili uygulamalarla çal›flanlar›n ka-zan›lm›fl haklar›n› almaya yönelikgiriflimlerde bulundu¤unu belirtenY›ld›r›m, bugüne kadar Boyal› ta-raf›ndan; 500 civar›nda maliyeemekçisine soruflturma aç›ld›¤›n›,60 BES üyesinin sürgün edildi¤ini,500 emekçinin zorla istifa ettirile-rek devlet güdümlü sendikaya kay-dettirildi¤ini söyledi.

Y›ld›r›m, bu bask›lara karfl›nmücadelelerini sürdüreceklerinibelirterek, “son sözü direnen emek-çiler söyleyecektir” dedi.

GENEL-‹fi 1 NO’LU fiUBE’DE KONGRED‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl Sendikas›’n›n genel kurullar› sürüyor. ‹stan-

bul’daki çeflitli flubelerin birlefltirilmesi ile oluflturulan ‹stanbul 1 No’lu fiu-be l. Ola¤an Genel Kurulu 24 Mart günü yap›ld›.

154 delegenin ve çok say›da iflçinin yo¤un ilgi gösterdi¤i kongrenin aç›-l›fl konuflmas›n› yapan, Eminönü fiube Baflkan› ‹smail Yurtseven, iflçi s›n›f›ve emekçi halka yönelik anti-demokratik uygulamalara karfl› s›n›f perspek-tifi do¤rultusunda mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.

Daha sonra sözalan Örgütlenme Daire Baflkan› Erol Ekici, iflçi s›n›f›n›nmücadelesini bölmek için özellefltirme ve tafleronlaflt›rman›n yang›nlaflt›r›l-d›¤›n›, bunun önüne geçmek için özel sektörde sendikal örgütlenmenin zo-runlu oldu¤unu ifade etti. Genel-‹fl’in bu noktada baflar›l› oldu¤unu dile ge-tiren Ekici, F Tipi hapishaneler ve tecrit, emperyalizmin tüm dünyada artan

sald›r›lar›na de¤inerek, iflçi ve emekçilerin bunlar›n karfl›s›ndayer almas› gerekti¤inin alt›n› çizdi.

‹ki listenin yar›flt›¤› kongrenin son bölümünde sözalan, aday-lardan Hikmet Aygün, ülkemizde ve dünyadaki geliflmeler karfl›-s›nda sessiz kal›namayaca¤›n›, iflçilerin ekonomik ve demokra-tik ç›karlar›n› korumak için mücadeleye haz›r olduklar›n›, s›n›fve kitle sendikac›l›¤› ›fl›¤›nda mücadele edeceklerini söyledi.Aygün, 1 May›s’›n Taksim’de kutlanmas› için çal›flmalara baflla-yacaklar›n› sözlerine ekledi.

154 delegenin kat›l›m›yla yap›lan seçimde, Hikmet Aygünbaflkanl›¤›ndaki liste 99 oy ile yönetime seçildi. EE rrooll EEkkiiccii

emek

15

1 Nisan 2007 / 98

“Sa¤l›kta dönüflüm” program›n›n parças› olan aile hekimli¤i uygulamas›‹zmir’de protesto edildi. Pilot bölge olan ‹zmir’de sa¤l›k emekçileri yapt›k-lar› iki ayr› eylemle Aile Hekimli¤i Kand›rmacas›’na hay›r dediler

‹zmir Tabip Odas›’nda bas›n toplant›s› yapan SES ‹zmir fiubesi, Pratis-yen Hekimlik Derne¤i, Türk Hemflireler Birli¤i ve Tabip Odas›, aile hekim-li¤ine sa¤l›kç›lar› ikna edebilmek için yalan söylendi¤ini duyurdu. TabipOdas› Baflkan› Dr. Suat Kaptaner, bu projenin Dünya Bankas›-IMF dayat-mas› oldu¤unu belirterek, pilot bölge olan ‹zmir’de sa¤l›k emekçilerininbask›lara ra¤men uygulamaya ra¤bet etmediklerini, bu yüzden ‹l Sa¤l›k Mü-dürlü¤ü’nün büyük bir panik içinde oldu¤unu söyledi. Kaptaner, “Sat›lma-ya çal›fl›lan ithal mal ay›pl›d›r. Bu DB ve ‹MF patentli ilaç ulusumuzun vü-cuduna yabanc›d›r. Tek bir tedavi yöntemi vard›r, o da bu virüsün söküp at›l-mas›d›r” diye konufltu.

Türk Sa¤l›k-Sen üyeleri ise Konak Kemeralt› giriflinde yapt›klar› eylem-de beyaz önlüklerini yakarak uygulamay› protesto ettiler.

Ayn› konuda bir baflka aç›klama da, 27 Mart günü ‹stanbul Tabip Oda-s›’nda yap›ld›. TTB Baflkan› Gencay Gürsoy, projenin Türkiye’nin sa¤l›ksorunlar›n› çözmeyi amaçlamad›¤›n›, uluslararas› tekellere hizmet eden birproje oldu¤unu söyledi. ‹zmir’de 243 sa¤l›k oca¤›n›n 31 Mart günü kapat›-laca¤› hat›rlat›lan aç›klamada, “Bu giriflimin do¤al sonucu varolan sa¤l›ksisteminin çökertilmesidir” denildi. Emekçiler 29 Mart’ta da sa¤l›kta özel-lefltirmeyi Kad›köy Merkez Sa¤l›k Oca¤› önünde protesto ettiler.

Bu arada SES sa¤l›kta özellefltirme program› olarak da adland›r›lan “sa¤-l›kta dönüflüm” program›n› uygulamak için yay›nlanan 2007/13 say›l› genel-genin iptali için Dan›fltay’a dava açt›. 22 Mart günü Dan›fltay önünde bafl-vuru öncesi aç›klamada bulunan emekçiler, “sa¤l›kta dönüflüm” program›-n›n bir özellefltirme program› oldu¤unu kaydettiler ve genelgenin uygulan-mas›nda Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n hukuk tan›maz tutum sergiledi¤ini söylediler.

4-C’lilerden eylemÇal›flt›klar› fabrikalar AKP ikti-

dar› taraf›ndan özellefltirilerek iflsizkalan ve daha sonra 657/4-C kapsa-m›nda kamu kurumlar›nda kadro-suz ve ifl güvencesiz çal›flmayamahkum edilen yüzlerce iflçi, 24Kas›m’da yine eylemdeydi.

Abdi ‹pekçi Park›’nda ‘ç›plak’eylem yapan iflçiler, “Çoluk ÇocukAç Evde, Doymuyor ki 4-C ile”,“Hükümetin fiiflman›, 4-C’li Düfl-man›” yaz›l› dövizler açt›lar.

Kadro talebinde bulunan iflçiler,ad›na konuflan, 4-C Ma¤durlar›Komisyonu Baflkan› ‹smail Hakk›Do¤an, AKP hükümetinin, yenikadrolar tahsis ederken, kendilerinikapsam d›fl› b›rakmas›n› elefltirdi.Sendikalara üye olmak ve ayn› ifliyapt›klar› kiflilerle ayn› ücreti al-mak istediklerini belirten Do¤an,“Bize ifl verilmedi. Elimizdeki ifli-mizi alarak periflan ettiler. ‹flimizegüvenerek okuttu¤umuz çocuklar›-m›z› bir bir okullar›ndan almak zo-runda kal›yoruz” dedi. Emekçiler,taleplerini içeren bir metni, Cum-hurbaflkanl›¤›’na ilettiler.

Bu virüs sökülüp at›lmal›d›r

emek

Köylü iicral›k!KKööyyllüüyyüü ddeesstteekklleeddiikklleerriinnii ssööyylleeyyeenn AAKKPP

hhüükküümmeettii,, uuyygguullaadd››¤¤›› ttaarr››mm ppoolliittiikkaallaarr›› iilleebbiinnlleerrccee kkööyyllüüyyüü iiccrraall››kk dduurruummaa ddüüflflüürrddüü

Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birli¤i(TÜSKOOP-B‹R) Genel Baflkan› Halis Uysal, binlerceüreticinin sulamada kulland›klar› elektrik borçlar›n›ödeyemedikleri için, icral›k olduklar›n› aç›klad›.

1.5 milyon üreticiyi temsil eden TÜSKOOP-B‹RBaflkan› Uysal, AKP’nin tar›m› destekledikleri yönün-deki sözlerinin yalan oldu¤unu ortaya koydu. ‘Karanl›k-tay›z’ diyen Uysal, binlerce üreticinin icral›k olmaklakalmay›p ayn› zamanda elektriklerinin kesildi¤ini dilegetirdi. AKP hükümetinin tar›m politikas› sonucu üreti-cinin periflan oldu¤unu kaydeden TÜSKOOP-B‹R bafl-kan›, AKP Hükümeti’nin köylülerin sulamada kulland›-¤› elektrikteki %30’luk deste¤i kald›rmas›yla, üreticininelektri¤i %30 zaml› kullanmak zorunda kald›¤›n› ifadeetti. Ürününün hak etti¤i karfl›l›¤›n alamayan ve bir an-

da yükselen faturalarla karfl› karfl›ya kalan üretici, borç-lar›n› ödeyemeyince TEDAfi icraya verdi. 125 bin abo-ne bu flekilde icral›k oldu. Uysal, hakl› olarak flöyle ses-leniyor: “Elektriklerini kapat›yorsun. Kurakl›k var.Mahsul sulanmad›¤› için yan›yor. Peki bu adam nas›lürün elde edecek ki borcunu ödesin?”

Faturalar›n mahsul sonunda ç›kar›lmas› talebinindinlenmedi¤ini kaydeden Uysal, destekleme primlerinialamayan üreticinin durumunu, “Ya¤mur yok, bu¤day›,mahsulü su istiyor, ancak üretici önceki sulamalardankalan elektrik borçlar›n› ödeyemedi¤i için karanl›kta”sözleriyle özetledi. Tar›msal amaçl› kullan›lan elektrik-te KDV’nin %1’e indirilmesini, elektrik giderlerine%30-40 oran›nda destek verilmesini, kapal› elektrikle-rin derhal aç›lmas›n› ve icralar›n durdurulmas›n› isteyenUysal, mevcut borçlar›n da yeniden yap›land›r›laraködeme kolayl›¤› getirilmesini istedi.

Öte yandan, yaklafl›k 400 bin çiftçi, Ziraat Bankas›ve Tar›m Kredi Kooperatiflerine borçlar›n› ödeyememe-leri ya da grup kefaletleri nedeniyle hapse girmekle yüz-yüze. Sözkonusu ma¤duriyeti ortadan kald›rmak içingündeme gelen yasa nisan ay›nda ç›kmad›¤› takdirdeyüzbinlerce köylüye hapis yolu görünecek.

““SSaattaaccaa¤¤››mm”” diyor.““ÖÖzzeelllleeflflttiirreeccee¤¤iimm”” diye bas bas

ba¤›r›yor, meydan okuyor.

Ve sat›yor ne var ne yoksa!

K‹T’ler tükenme noktas›na gel-di. Ülkenin en büyük iflletmeleriemperyalist ve iflbirlikçi tekelleresat›ld›. Bu sat›fllar›n neredeyse tü-münün nas›l büyük bir talan ve pefl-kefl oldu¤unun belgeleri yay›nland›;kimisi arazisinin fiyat›na sat›lm›flt›,bir baflkas› sat›n alan taraf›ndan bir-kaç kat›na bir sene sonra sat›larakdevasa kârlar edilmiflti, bir baflkas›-n›n bir y›ll›k kâr› bile de¤ildi “iyiparaya satt›k” diye övündükleri.

Buna ra¤men özellefltirmeler,ciddi bir direniflle karfl›laflmadanson h›zla sürdü. ‹flbirlikçi sendika-c›lar›n bu talana ve onun sonucundaonbinlerce emekçinin iflsiz kalmas›-na verdi¤i onay sayesinde meydan›bofl bulan Maliye Bakan› KemalUnak›tan geçen hafta yine geçti ka-meralar›n karfl›s›na ve “sataca¤›m”diye bafllad› konuflmaya.

Ard›ndan; Bo¤aziçi ve FatihSultan Mehmet Köprüleri ile Edir-ne-Ankara, Pozant›-Tarsus, Tarsus-Gaziantep, Toprakkale-‹skenderun,‹zmir-Çeflme ve ‹zmir Ayd›n oto-yollar›n›n, iflletme hakk› devri yön-temiyle özellefltirilmesi için gereklitasar› Özellefltirme ‹daresi Baflkan-l›¤›’na gönderildi. Fabrikalar tüken-di, Özal’›n “liberal pazar ekonomi-si”nin hediyesi olan, para basan yol-lar sat›fla ç›kt›.

Önceki hafta ‹stanbul’un en de-¤erli arazilerinden biri Dubai fieyhi-ne sat›l›rken, geçen hafta da Ispar-ta’da Davraz Da¤›, 49 y›ll›¤›naFrans›zlar’a sat›ld›. ‹ETT arazisininsat›fl›n›n ard›ndan, ‹stanbul Büyük-flehir Belediye Baflkan›, parti yan-dafllar›na ihaleler vermekten çöz-meye zaman ve para bulamad›klar›halk›n ulafl›m sorununu istismarederek, paray› ulafl›m sorununu

çözmek için kullanacaklar›n› söylü-yordu. Yönetim anlay›fl› bu: vatantopraklar›n› sat, halk›n sorununuçözüyorum diye uyut! Temel HaklarFederasyonu’nun konuya iliflkinyapt›¤› aç›klamada belirtti¤i gibi;

“Y›llard›r belediye arazileriholdinglere peflkefl çekiliyor. En de-¤erli araziler villalar için sat›l›yor,beton y›¤›n› haline getirmek içingökdelen sahibi yabanc› flirketleresunuluyor. En de¤erli hazine arazi-lerimiz emperyalist kurumlar›n elle-rine b›rak›ld› ve o do¤al güzelliklerbeton y›¤›n› haline getirildi.

Bir göz kondu yapan yoksullar›nüzerine her gün greyderler sürülü-yor, evleri bafllar›na y›k›l›yor. Dev-letin ‘benim mal›m’ diye yoksullarakarfl› her türlü zoru kullan›rken, te-keller karfl›s›nda el pençe divandurmas›, iktidar›n niteli¤ini aç›k venet ortaya koyuyor. Bu topraklarbitmek bilmez bir kaynak, yiyinefendiler yiyin hep birlikte yiyin...”

Biz bo¤azlar›na sar›lmad›kça ye-meye, satmaya devam edecekler.

Bugün ülkenin ekonomi politi-kas› tümüyle IMF’ye kilitlenmifldurumda. Tüm bu sat›fllar, IMFprogram›n›n gere¤i, sat›fllardan al›-nan tüm bu paralar›n tek kuruflu hal-k›n ihtiyaçlar›na kullan›lm›yor, var-sa yoksa IMF’nin borçlar›, ‘faiz d›-fl› fazla’ hedefinin tutturulmas›. Bu-nun için sadece sat›fllarla kal›nm›-yor, baflta sa¤l›k ve e¤itim olmaküzere tüm kamu harcamalar›nda k›-s›tlamalara gidiliyor.

IMF ve Dünya Bankas›’n›n tümdünyada oldu¤u gibi ülkemizde de,tüm kamusal alan› piyasalaflt›rmaprogram› son h›zla sürmektedir.Özellefltirmeler bu politikan›n odaknoktas›n› oluflturuyor. Zaten bizdek›r›nt› düzeyinde olan sosyal harca-malar›n iyiden iyiye k›s›l›yor, gerekhizmet sektöründe gerekse de s›naiüretiminde yo¤un bir özellefltirme

dalgas›yla kamusal alan tasfiye edi-liyor, sa¤l›ktan e¤itime her alandadevlet çekilerek bu alanlar›n ticari-lefltirilmesi, metalaflt›r›lmas› sürecih›zlan›yor.

Tüm bu politikalar› birlikte dü-flündü¤ümüzde, asl›nda sözkonususat›fllar›n ne üç befl arazi ile ne debirkaç K‹T ile s›n›rl› olmad›¤› görü-lecektir. Bunlar izlenen politikan›nsonuçlar›ndan bir bölümünü olufl-turmaktad›r. Ekonomiyi ayakta tu-tabilmek için ne varsa satmaktanbaflka çaresi kalmayan bir iktidar›nyönetiminde, tüm bu zenginliklerzaten gözden ç›kar›lm›flt›r.

Bunun da ötesinde, emperyalistsermayeye çok çeflitli biçimlerdeba¤lanm›fl durumda ülkemiz. Ve buba¤lara her geçen gün bir yenisi ek-leniyor. Ç›kar›lan yasalar, oluflturu-

16

1 Nisan 2007 / 98

Üç befl arazinin laf› m› olur;

ÜLKEY‹ SATIYORLAR!

Hiçbir ülkede özellefltirmeler Türki-ye’de oldu¤u gibi, böylesine lakay›tbir üslupta savunulmad›. Hiçbir ül-kenin maliye bakan›, babas›n›n ma-l›n› satar gibi, resmen “sataca¤›m,hem de babalar gibi sataca¤›m” di-yerek savunmad› özellefltirmeleri.AKP’li tüccarlar yap›yor bunu, onunmaliye bakan› yap›yor. Hem sat›yor-lar hem de sat›fltan paylar›n› al›yor-lar. Ars›zl›k, yüzsüzlük, edepsizlikdiz boyu. Bursa’da bir grup memurUnak›tan’› protesto ediyor. O¤lununhaks›z kazanc›n› vurgulamak için deyere m›s›r at›yorlar. Unak›tan’›n ce-vab›, “M›s›rlar› al›n, Ulucami önün-deki kufllara at›n. Neyse kervan yü-rür’’. oluyor. Baflbakan›n protestocuköylüye “anan› da al git” diye küf-retti¤i bir ars›zl›k ortam›nda, o daprotesto edenlere ‘‹T’ diye hakaretediyor utanmadan.

lan kurum ve kurullar hep bu ba¤›daha da s›k›laflt›rmaya yar›yor. Bu-nun anlam› ise fludur:

Bugün AKP iktidar› itirazs›z bi-çimde IMF’nin, emperyalist ve ifl-birlikçi tekellerin isteklerini yerinegetirmektedir. Burada sermaye aç›-s›ndan bir sorun yoktur. Ancak ser-maye bugün dilinden düflürmedi¤i“istikrar›” daha kal›c› hale getirme-yi amaçlar. Yap›lan düzenlemelerleiktidar de¤iflimlerinde dahi de¤ifl-meyecek bir çark yaratmak ister.

Burjuva bas›nda IMF program›-n› destekleyenlerin dahi “IMF yat›-yor kalk›yor yeni fleyler istiyor” di-ye dert yand›¤› istekler de temeldeböyle bir çark›n ifllevli hale getiril-mesi içindir. Sosyal güvenlik yasa-s›, sa¤l›kta dönüflüm reformu, ifl ya-sas›, SSK’lar›n devri ve daha pekçok düzenlemede oldu¤u gibi.

Bunun son örne¤ini, ekonomistMustafa Sönmez’in “IMF’nin SinsiPlanlar›” dedi¤i, ‘mali sorumlulukyasalar›’ denen hukuki düzenleme-ler oluflturuyor. Buna göre IMF; budüzenlemelerle birlikte getirilecekmali kurallar, IMF’nin borç ödeme-leri garantiye almak için dayatt›¤›,kamu net borç stokunun milli geli-rin yüzde 30'una kadar düflürülmesiiste¤ini garanti alt›na alm›fl olacak.

Yani böyle bir yasan›n ç›kar›l-mas› durumunda; hükümetlerin hiç-bir ekonomik parametreyi belirlemeyetkisi olmayacak, yasa ile belirle-nen rakamlar afl›lamayacak. MerkezBankas› "ba¤›ms›zl›k" ad› alt›ndaIMF idaresine terk edilecek ve ver-

gi, bütçe dahil en temel ekonomikkararlar al›n›rken, yasa gere¤i belir-lenmifl rakamlar afl›lamayaca¤›n-dan, hükümetler IMF ile resmi biranlaflma ortada olmasa dahi tekelle-rin idaresi alt›nda olacaklar.

“Bir anlamda, devletin küçülme-si, kamunun yat›r›mc› ve sosyalözelliklerinin iyice budanmas› vekamusal alan›n özellefltirilme, tica-rilefltirilme, piyasalaflt›r›lmas›n›nönündeki tüm engeller, yasal bir dü-zenleme ile garanti alt›na al›nm›flolacak.” (Mustafa Sönmez)

Dört bir yan›m›zdan ahtapot gibikollar›yla sar›yor tekeller.

Ba¤›ms›z olmadan, ba¤›ms›z ekonomi olmaz

Gelecekte nas›l bir hükümet ifl-bafl›na gelirse gelsin, ister ad› sosyaldemokrat ister liberal isterse islam-c› olsun; aç›k olan flu ki, bu çark ifl-lemeye devam edecektir. Yasal, hu-kuki düzenlemeler çark›n güvenli¤iiçin ek tedbirlerdir sadece. As›lönemli olan, kapitalizmle, emperya-list tekellerle tüm ba¤lar› koparacaksiyasi cürete sahip bir iktidar›n olupolmad›¤› sorunudur.

Bu kapitalist çarka bir biçimdeuyum sa¤layan her hükümet biçim-sel de¤iflimler yapsa da temel olarakayn› politikalara hizmet edecektir.Unak›tanlar gibi “satacaaaam” diyears›zlaflmayabilir, ama satmaya de-vam edecektir.

Ülkemiz ba¤›ms›z olmadan tafl›,topra¤›, bütün zenginlikleri halk›nde¤il bir avuç emperyalist ve iflbir-

likçi tekellerin mal› olacakt›r. ‹fltebu nedenle özellefltirmelere karfl›mücadelenin emperyalizme ve ifl-birlikçilerine karfl› mücadele oldu-¤unu söylüyoruz. Bu ba¤› koparma-ya çal›flan, sorunu bir fabrikan›n sa-t›l›p sat›lmamas›, bir köprünün pefl-kefl çekilip çekilmemesi ile s›n›rla-yan her politika t›kanmaya, sonuç-suz kalmaya mahkumdur.

171 Nisan 2007 / 98

ekonomi

Ba¤c›lar Yeni Mahalle’de çetelerin sald›r›lar›na bir yenisi daha eklendi. 27Mart akflam› Özcan G›da’y› soymak için giren çeteler, para bulamay›nca ikikifliyi b›çaklayarak yaralad›lar.

Yeni Mahalle’de polisle iflbirli¤i yapan çeteler sald›r›lar›n› art›r›rken, ma-hallede bulunan HÖC’lüler ise çetelere karfl› mücadelede öncülük yapmaya,çetelerden hesap sormaya devam ediyorlar. Bu olay›n ard›ndan da 28 Mart ak-flam›, HÖC’ün ça¤r›s› ile Özcan G›da önünde toplanan 100 kifli, “Çeteler Hal-ka Hesap Verecek” pankart›yla yürüyüfle geçti. Yar›m saatlik yürüyüflün ard›n-dan bir aç›klama yapan HÖC üyesi Ersin Koca, çetelerin her geçen gün birazdaha cüretlendi¤ine dikkat çekerek, ““HHaallkk››mm››zz›› ççeetteelleerrddeenn hheessaapp ssoorrmmaayyaaççaa¤¤››rr››yyoorruuzz”” dedi. DHP’nin destek verdi¤i eylem sloganlarla sona erdi.

Yeni Mahalle’de daha önce de Engin isimli bir genç ile, son olarak U¤urKorkmaz isimli bir gencimiz çeteler taraf›ndan katledilmiflti.

Ön kap›da 403 YTLArka kap›da 300 YTLSendika anayasal hak, asgari üc-

retin 403 YTL olmas› yasa hükmü,ifl ve iflçi güvenli¤i yine -eksik de ol-sa- yasalarla belirlenmifl... Ancaktüm bu yasal düzenlemelere karfl›n,her gün sendikalaflt›klar› için iflçileriflten at›l›yor. ‹flçinin güvenli¤i isehak getire; varsa yoksa kâr›n güven-li¤i. Birçok yerde ise asgari ücretdahi çok görülüyor emekçiye.

Patronlar, kendileri için yasalar›ngeçerli olmad›¤›n› bilmenin, uygu-lamad›klar›nda hiçbir ceza almaya-caklar›n›n rahatl›¤› içindeler. Bununpervas›zl›¤› ile yasal haklar› dahiyok say›yorlar.

Bunun son örne¤i, Güneydo-¤u’da yaflan›yor. Ucuz emek nede-niyle bölgede üretim yapt›ran ya-banc›lar, markalar›n›n imaj›n› koru-ma kayg›s› ile, ‘en az ücret asgariücret olmal›’ kural› getirdiler.

Onlara ifl yapan baz› firmalar iseçözümü, yabanc› yetkili önünde 403YTL ödeyip, sonradan 103 YTL’siniiflçiden geri almakta buluyor.

Çeteler hesap verecek

Gerçe¤in sesi halka her geçen gün daha fazla ulaflt›k-ça, oligarflik iktidar›n tahammülsüzlü¤ü de art›yor. Bu-nun son örne¤ini, flovenizm ile zehirlemeye çal›flt›klar›Mersin halk›na dergimizin sesini ulaflt›ran okurlar›m›zyaflad›lar.

Mersin'de 22 Mart günü Yürüyüfl dergisinin tan›t›m›ve sat›fl›n› yapan okurlar›m›z polisin sald›r›s›na u¤raya-rak yerlerde sürüklenerek gözalt›na al›nd›lar.

Kent merkezinde ö¤le saatlerinde yaflanan olayda,polis önce keyfi flekilde kimlik kontrolü dayatt›. Yani;yasal bir dergiyi satmak daha bafltan “flüpheli” olmakdemekti! Çünkü bu dergide, ne ç›plak kad›n resimlerivard›, ne de iktidara ya¤ çekiliyordu. Bu dergide ülkedeve dünyada ne yaflan›yorsa, bunlar›n gösterilmeyen yü-zü gösteriliyor, zulme ve sömürüye karfl› ezilenlerin se-si yükseliyordu. Motorlu polisler de hemen “normal ol-mayan” bir durum oldu¤unu anlayarak coplar›n› çekti-ler bu bas›na karfl›!

Hasan Biber, Deniz Kutlu, Y›lmaz Viraner ve Tar›kGüler dövülerek gözalt›na al›n›rken, hemen ard›ndan birbaflka grup Yürüyüfl okuru, gözalt›n› protesto etmekiçin, ayn› yerde aç›klama yaparak Yürüyüfl sat›fl›na de-vam ettiler. Yap›lan aç›klamada polisin hukuksuzlu¤uteflhir edilirken, Yürüyüfl’ün ba¤›ms›zl›k isteyenlerin,açl›¤a, yoksullu¤a karfl› mücadele edenlerin sesi oldu¤u,halklar›n kardeflli¤ini savundu¤u hayk›r›ld›.

Gözalt›na al›nan dört okurumuz ise, tam bir hukuk-suzluk örne¤i ile tutukland›lar. Önce yeterli delil olufltu-ruldu; karakolun camlar›n› k›ran polis, gözalt›na al›nan-lar k›rm›fl gibi tutanak tutarak mahkemeye sevk etti. ‹fl-kenceyle insanlar› öldürenleri tutuklama gere¤i duyma-yan mahkeme ise, dört Yürüyüfl okurunu da, ifadelerinidahi almadan “devlet mal›na zarar vermek”ten tutukla-d›. ‹nsan can›na zarar verilmesinde bir tehlike görmeyenoligarflinin mahkemeleri, devletin cam›n› büyük birflevkle korumaya alm›fl oldu!

Ancak bununla bitme-miflti hukuksuzluklar. Arka-dafllar›n›n durumunu ö¤ren-mek için adliyeye gelenGülbeyaz Karaer ve NebihaArac›, keyfi flekilde adliye-den ç›kar›lmak istenmeleri-ne karfl› ç›kt›klar› için, tar-taklanarak gözalt›na al›nd›-lar ve ertesi günü ç›kar›l-d›klar› mahkeme taraf›n-dan “polise mukavemet”suçlamas› ile tutukland›lar.

Bu keyfi hukuk d›fl› tu-tuklamalar, 24 Mart’taMersin Büyükflehir Beledi-yesi önünde HÖC taraf›ndan protesto edildi. EllerindeYürüyüfl bulunan HÖC’lüler, "Gözalt›lar, Tutuklamalar,Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz" pankart› açt›lar. Eyleme des-tek veren, Adana ve fiakirpafla Temel Haklar Baflkanlar›fiemsettin Kalkan ile Mehmet B›ld›rc›n da sald›r›lar›protesto ederken, Mersin polisi, HÖC aç›klamas›n› oku-yan Hasan Kutlu’yu çok iyi tan›mas›na karfl›n, keyfi fle-kilde kimlik kontrolüne tabi tutarak pervas›zl›¤›n› yinegösterdi. Aç›klamaya Halkevleri de destek verdi.

Adana’da da 24 Mart günü ‹nönü Park›'nda aç›kla-mada bulunan Adana Temel Haklar üyeleri, devrimcibas›n›n susturulamayaca¤›n› hayk›rd›lar.

Yürüyüfl SSat›fllar› SSürüyorÖte yandan dergimizin toplu sat›fl ve da¤›t›m› di¤er

kentlerde devam etti.

Antalya'n›n Gebizli Mahallesi’nde yap›lan tan›t›m-da, 34 dergi halka ulaflt›r›ld›. ‹zmir'de 24 - 25 Mart gün-lerinde Kemeralt› giriflinde, Buca Kuruçeflme ve Ya-manlar mahallelerinde polisin keyfi uygulamalar›nakarfl›n 85 aileye ulaflt› okurlar›m›z. Adana'n›n LeventMahallesi'nde iflyerleri ve evlerin kap›s›n›çalan okurlar›m›z bir saat içinde 12 dergi-yi halka ulaflt›r›ld›lar. Kars’ta tan›t›m faal-iyeti sürerken, Bursa’da okurlar›m›z ilkkez meydanlarda toplu tan›t›m yapt›lar.

‹stanbul’da ise, 1 May›s MahallesiMand›ra bölgesinde 15 okurumuzun kat›l-d›¤› bir saatlik tan›t›m sonucunda, 50 der-gi sat›ld›. Alibeyköy Cengiz Topel Mahal-lesi, Bak›rköy Beldesi ve halk pazar›ndamegafonlarla dergimizin tan›t›m faaliyetiyürüten okurlar›m›z, 48 dergiyi halkaulaflt›rd›lar. ‹kitelli Atatürk Mahallesi’ndede 40 dergi emekçi halk›m›za ulaflt›r›ld›.

18

1 Nisan 2007 / 98

AKP Muhalif Yay›n Satanlar› TutukluyorBas›n Özgürlü¤ü Ç›¤›rtkanlar› ‹zliyor

Devrimci, muhalif bir dergiyi sat-t›klar› için insanlar yerlerde sü-

rükleniyor, tutuklan›yor. Bas›n öz-gürlü¤ünden söz edenler, bas›nkurumlar› neden susuyorsunuz?

Azadiya Welat Susturulamaz! Gündem ve Yaflamda Gündem gazetelerini kapa-

tan oligarflik iktidar, bu kez de Güncel gazetesinin da-¤›t›m›n›, da¤›t›m flirketine bask› yaparak engelledi.

Gazete kapatma furyas›na 21 Mart’ta ise bir yenisidaha eklendi. Bu kez de Kürtçe yay›n yapan AzadiyaWelat gazetesi sansürden nasibini ald›. Gazetenin Ya-z›iflleri Müdürü Vedat Kurflun, gazetelerinin 21 Mart’taç›kan say›s›n›n, hiçbir gerekçe gösterilmeden toplat›l-d›¤›n› belirtirken, asl›nda bu ülkede bas›n özgürlü¤ü-nün ne kadar demagojik bir kavram oldu¤una, hukukdevletinin sadece lafta kald›¤›na, her fleyin halka kar-fl› savafla göre konumland›¤›na da ›fl›k tutuyordu.

Türkiye’nin en uzun süren ifl-kence davas› 23 Mart’ta sonuçland›.16 Ocak 1991’de Ankara’n›n DALiflkencehanelerinde Dev-Genç’liBirtan Alt›nbafl’› iflkenceyle katlet-mekten yarg›lanan polisler 8 y›l 10ay 20 gün hapse mahkûm oldular.

2. A¤›r Ceza Mahkemesi’ndegörülen duruflmaya san›k polislerHasan Cavit Orhan, ‹brahim Dede-o¤lu ve Sadi Çayl› ile avukatlar› ka-t›ld›. Savunmalar›n› yapan iflkence-ciler, önceki duruflmalarda verdikle-ri ifadeleri yinelediler. Her üç iflken-ceci de, sorguya kat›lmad›klar›n›,“ellerini dahi dokunmad›klar›n›, yergösterme ifline kat›ld›klar›n›” söy-lerken, Orhan, özel harekâtç› oldu-¤unu yaln›zca operasyonlara kat›l-d›¤›n› ve bu olaydan sonra 14 senedaha çal›flt›¤›n› ve bir daha böylebir davadan yarg›lanmad›¤›n› belir-terek, pirupak oldu¤unu anlatmayaçal›flt›.

Birtan Alt›nbafl’›n avukat› OyaAyd›n ise, müvekkilinin iflkence ilekatledildi¤ini söyleyerek, kapkaçgibi basit suçlardan insanlar›n tu-tukland›klar›n›, adam öldürdüklerisabit olan kiflilerin ise d›flar›da do-laflt›klar›n› söyledi ve tutuklanarakhüküm giymelerini istedi.

‘Kan›n› ‹çerim’

Son ifadelerin ard›ndan karar›n›aç›klayan mahkeme heyeti, iflken-cecilerin tutuklanmas› talebini red-detti ve uygulanabilecek bütün cezaindirimlerini uygulayarak, ‹brahimDedeo¤lu, Sadi Çayl›, SüleymanSinkil ve Hasan Cavit Orhan’a 8 y›l10 ay 20 gün hapis cezas› verdi.

“Kesinlikle iflkence yapmad›m,elimi bile sürmedim” diyen HasanCavit Orhan, duruflma ç›k›fl›nda gö-rüntü almak isteyen C‹HAN HaberAjans› kameraman›n›n üzerine yü-rüyerek ““SSeenniinn kkaann››nn›› iiççeerriimm oo....çç......”” diye küfürler savurdu.

Tüm ‹ndirimler Uyguland›

Ortada asl›nda bir cezaland›rma

yok! Yarg›n›n ve ikti-dar›n iflkenceye ve ifl-kencecilere karfl› al-d›¤› bir tutum yok.Tam aksine koruma var. Davan›nteflhir olmufllu¤u, beraat ettirmeninart›k mümkün olmad›¤› koflullarda,verilebilecek en düflük ceza ile ko-rumad›r bunun ad›.

Ceza verilen madde, ““iiflflkkeenncceeiillee kkaasstt›› aaflflaann aaddaamm ööllddüürrmmee”” di-yor. Yani kast› aflan öldürmeyi mah-keme de sabit görüyor ama sadece8’er y›l vermekle kalm›yor, tutukla-ma gere¤i dahi duymuyor. ‹flkence-ciler y›llarca duruflmalara gelmiyor,herkesin gözünün içine baka bakazaman afl›m› için her yolu kullan›-yorlar ve mahkeme onlar›n “iyi hal-li” oldu¤una karar vererek indirimyap›yor. Tüm bunlar olmam›fl olsadahi, iflkenceciye “iyi hal” indirimiyapan bir düzen iflkenceye karfl›olabilir mi? Ki indirim bununla bit-miyor. Bu ülkenin yasalar› zaten ifl-kencecileri, infazc›lar› korumakiçin yap›lm›flt›r. Yarg›tay karar›onarsa TMY’deki indirimden de ya-rarlanacak olan dört polis en fazla21 ay hapis yatacaklar.

Davan›n 16 y›ll›k tarihi, devletiniflkenceyi bir politika olarak uygula-d›¤›n›n da belgesi niteli¤indedir.(bkz: Yürüyüfl Say›:93) Ve bu 16y›lda gelmifl geçmifl bütün iktidar-lar, bütün mahkeme heyetleri bu po-litikan›n kesintisiz biçimde uygula-y›c›s› olmufllard›r. Devrimci de-mokrat kamuoyu aç›s›ndan bu davanas›l “sembol” haline gelmiflse,devletin iflkencecisine sahip ç›kt›¤›-n› göstermesi aç›s›ndan da oligarflikdüzen için sembol olmufltur.

Hiçbir san›¤›n, müdahil avukat-lar›n tüm ›srarlar›na karfl›n tutuklan-mam›fl olmas›; tam 6 y›l boyuncamahkemelerden kaçan ama bu süreiçinde devletten maafl almaya de-vam eden iki iflkencecinin bu-lun(a)mamas›; hiçbir polis hakk›ndaidari ceza dahi verilmeden görevle-rine devam etmeleri; suça do¤rudanya da siyasi olarak ifltirak eden dö-

nemin yetkilileri hakk›nda yap›lansuç duyurular›n›n dikkate al›nmama-s›; iflkencede ölüm aleni olmas›nakarfl›n yarg›lama izninin dahi ‹l ‹da-re Kurulu’nda tam 6 y›l bekletildik-ten sonra verilmek zorunda kal›nma-s›; zaman afl›m›na u¤ratabilmek içinbu süre içinde 2 görevsizlik, 1 Yarg›-tay karar› ve 1 Dan›fltay görüflü al›n-mas›, davan›n iki kez sonuçlan›p herikisinin de Yarg›tay taraf›ndan bo-zulmas› ve daha yaflanan birçok ge-liflme bu politikan›n nas›l uyguland›-¤›n› gözler önüne sermektedir.

‹flkenceciler korunmufltur! Çün-kü onlar her duruflmada söyledikle-ri gibi, ““nnee yyaapptt››llaarrssaa ddeevvlleettiinn çç››--kkaarrllaarr›› iiççiinn”” yapt›lar. Devlet içinkurflun atan/yiyen ölüm mangalar›gibi, onlar da flerefli vatan evlatla-r›yd›lar yani. Bu güvenle ve kan iç-me tecrübesiyle, iflkenceden yarg›-lan›rken dahi, yani zan alt›ndaykendahi kan içmekten söz edebiliyorlar.

Biliyorlar ki, buras› Türkiye! Su-surluk'tan, fiemdinli'ye; suç üstü ya-kalananlar›n; dört duvar aras›ndatutsaklar› diri diri yakt›klar› kan›tl›olanlar›n dahi korundu¤u, flereflikan içicilerin hukuktan muaf oldu-¤unun binlerce örne¤inin yafland›¤›bir ülkedir. AKP iktidar› da, “iflken-ceye s›f›r tolerans” söylemiyle bugerçe¤i pusland›r›p ayn› çark› dön-dürmeye çal›flmaktad›r. Ancak budava, puslu olan› bir kez daha ay-d›nlatm›fl ve iflkencecilerin bu ikti-dar döneminde de korunduklar›n›gözler önüne sermifltir.

19

1 Nisan 2007 / 98

‘fierefli’ kan içiciler

YY››llllaarrdd››rr iiflflkkeenncceeccii kkaattiilllleerriinn cceezzaallaanndd››rr››ll--mmaass››nn›› iisstteeyyeenn AAnnkkaarraa TTeemmeell HHaakkllaarr

üüyyeelleerrii,, yyiinnee mmaahhkkeemmee öönnüünnddee yyaapptt››kkllaarr››aaçç››kkllaammaaddaa,, iiflflkkeenncceenniinn ddeevvlleett ppoolliittiikkaass››oolldduu¤¤uunnuu hhaayykk››rrdd››llaarr vvee ddaavvaayy›› ttaakkiipp eett--mmeeyyee ddeevvaamm eeddeecceekklleerriinnii bbeelliirrttttiilleerr.. KKaa--

ttiilllleerriinn ttuuttuukkllaammaammaass››nn››nn eelleeflflttiirriillddii¤¤iiaaçç››kkllaammaaddaa,, ““BBiirrttaann AAlltt››nnbbaaflfl ÖÖllüümmssüüzz--ddüürr,, BBiirrttaann’’››nn KKaattiilllleerrii CCeezzaallaanndd››rr››llss››nn,,

AAddaalleett ‹‹ssttiiyyoorruuzz”” ssllooggaannllaarr›› aatt››lldd››..

Emekli olduktan sonra gerçekle-ri itiraf eden generallere bir yenisidaha eklendi. Emekli Tu¤generalKorkmaz Ta¤ma, devletin Kürt po-litikas›n› elefltirirken, sistemin iflle-yifline dair de çarp›c› ifadelerde bu-lundu.

Yeni Aktüel Dergisi’nin 89. sa-y›s›nda röportaj› yay›mlanan Emek-li Tu¤general Korkmaz Ta¤ma; Gü-neydo¤u’da çat›flmalar›n en fliddetlioldu¤u y›llarda, 1992-1994 aras›n-da Bitlis'te görev yapt›, Ekim1992'de PKK kamplar›na yöneliks›n›r ötesi harekat› yönetti.

Yani ‘ulusalc›lar›n’ bir ç›rp›da“vatan haini” ilan edemeyece¤i,halka karfl› savaflla dolu bir sicilivar!!!

Oligarflinin Kürt politikas›n›flimdi elefltiren General; Kürt halk›kendi dilini konuflmak, kimli¤iyleyaflamak istedi¤inde, Newroz’ukutlamaya çal›flt›¤›nda onlar›n üze-rine nas›l tanklarla, kurflunlarla yü-rüdü¤ünü unutturamaz elbette. Oli-garflinin askeri ve sivil bürokrasisi-nin gelene¤idir bu riyakarl›k: Görevbafl›ndayken emperyalizmin haki-miyetine sonuna kadar hizmet eder-

ler, emekli olunca en keskin ‘ulusal-c›’ kesilirler. Ya da her türlü demok-ratik talebin karfl›s›na tanklar› ile ç›-k›p, ard›ndan en demokrat havalar-da ortal›kta dolafl›rlar.

Elbette bu gerçek, KorkmazTa¤ma’n›n söylediklerini bir kenaraatmay› gerektirmiyor.

“Herkesi Türk yapmaya kalk›flmak do¤ru de¤ildi”

Kürt politikas›n› flu sözlerleözetliyor emekli general:

"Herkesi Türk yapmaya kalk›fl-mak do¤ru de¤ildi. fiimdi herkes ka-bul etti Kürt varl›¤›n›. Hatta abart-t›lar. Nevruzu önce reddettik, sonrakabul ettik. Yetmedi, h›z›m›z› alama-y›p Türk bayram› bile yapt›k. Elimi-ze çekiç al›p ta Ergenekon'dan ç›k›-fla kadar götürdük. Yahu NevruzKürtler’in ata dini sayd›¤› Zerdüflt-lükten gelmedir, Zerdüfltlü¤e ait enbüyük festivaldir."

““HHeerrkkeessii TTüürrkk yyaappmmaayyaa kkaallkk››flfl--mmaakk”” cümlesi kendi bafl›na elbetteçok fley ifade etmektedir. Bir halk›nvarl›¤›n› inkâr etmek ve onlar› bi-

linçli bir politika izleyerek asimileetmeye çal›flmak suçtur. Oligarfliony›llard›r ifllemektedir bu suçu.

Peki bu “Türklefltirme” politika-s› sadece “Kürt varl›¤›n› tan›ma-mak” ile ya da “Nevruzu önce red-detmek” ile mi s›n›rl›?

Elbette de¤il! Bu politikan›niçinde oluk oluk akan halk›n kan›vard›r, bask›lar vard›r, kontrgerillacinayetleri, Kürt ayd›nlar›n›n katli,binlerce insan›n kaybedilmesi var-d›r. Oligarfli böyle “herkesi Türkyapmaya” çal›flm›flt›r. Örne¤inKorkmaz Ta¤ma’n›n “teröre karfl›”diye lanse edilen operasyonlar›,döktü¤ü kan da “herkesi Türklefltir-me” politikas›n›n bir parças›d›r. Al-d›¤› üstün hizmet madalyalar› bupolitikada gösterdi¤i baflar›lardandolay›d›r.

Son y›llarda Kürt halk› özgülün-de uygulanan bu politika, tarihselolarak bu topraklarda yaflayan tümhalklara karfl› Cumhuriyet’in ilk y›l-lar›ndan itibaren uygulan›yor. Lo-zan'da çizilen Misak-› Milli s›n›rlar›içinde yaflayan Türkler d›fl›ndakitüm halklar› bask›, zor ve asimilas-yonla eriterek Türklefltirmek ve tekbir ulustan yani Türkler’den oluflanbir devlet ortaya ç›karmak, Kema-list iktidar›n temel politikas› olmufl-tur. “Türkleflmeyenler”in ise, katlivacip görülmüfl, bask›lar, sürgünlerbirbirini izlemifl, say›s›z provokas-yon düzenlenmifl, az›nl›klar›n mal-lar›na el konulmufltur. Cumhuri-

20

1 Nisan 2007 / 98

‘Ya Gazi Pafla Duyarsa’, adl› kitap yazan Emekli Jan-darma Albay Erdal Sar›zeybek, dönemin Jandarma Ge-nel Komutanl›¤› ‹stihbarat Baflkan› Tu¤general LeventErsöz'ün yaz›l› olmayan talimat›yla baz› telefonlar› ya-sad›fl› flekilde dinledi¤ini aç›klad›.

Sar›zeybek, kitab›nda 9 telefon numaras›na ait görüfl-melerin bir Yüzbafl› arac›l›¤›yla istendi¤ini belirtirken,bu ‘arac›’ kullanma durumunun ola¤an olmad›¤›n› kay-detti ve bu numaralar›n kime ait oldu¤unu sordu¤undaise yüzbafl›dan "terörist" yan›t›n› ald›¤›n›, ancak kendisi-ne pek öyle gelmedi¤ini belirtti.

Oligarfli içi iktidar kavgalar›nda izinli ya da izinsiztelefon dinlemeler, flantajlar hep olmufltur. Devrimcilere,

demokratik kurumlara yönelik dinlemelerde ise, böylebir yasall›k asla aranmam›fl, her türlü keyfilikte s›n›rs›zbir yetkiye sahip olmufltur istihbarat örgütleri.

Yasad›fl›l›k sistemin güvenlik örgütleri için öylesinedo¤ald›r ki, mahkemeler, yani yasalar› uygulamakla gö-revli kurumlar da bu duruma uyum sa¤larlar. Siz hiç,devrimci kurumlar› yasad›fl› dinledi¤i için soruflturmaaç›lan emniyetçi, M‹T’çi duydunuz mu? Yoktur!

Oligarfli içi it dalafl› kaynakl› dinlemelerde de zorun-lu kalmad›kça ceza vermezler, bunun önünü açmazlar.‹flte size bir örnek: Kamuoyunda “Telekulak Davas›”olarak bilinen ve 1998 ve 1999'da yasa d›fl› yollardanCumhurbaflkanl›¤›, Baflbakanl›k ve Meclis Baflkanl›-¤›'n›n da aralar›nda bulundu¤u 963 kurum ve kifliye aittelefonlar›n dinlendi¤i iddias›yla aç›lan davada, geçenhafta “zaman afl›m›” karar› verildi!!!

HerkesiBBiirr ggeenneerraalliinn iittiirraaffllaarr››::

Türk Yapmaya Kalk›flt›k

Albaydan ‘yasad›fl› dinleme’ itiraf›

yet’in ilk 15 y›l›nda oluk oluk kanak›t›lm›flt›r. Ulusal Kurtulufl Sava-fl›’nda yanyana savaflt›ktan sonraKemalistler’in, "Türk- Kürt kardefl-li¤i"ni unutmas› sonucu ulusal ta-leplerle aya¤a kalkan Kürtler’e kar-fl› gerçeklefltirilen katliamlar, s›k›-yönetimler, Takrir-i Sükun gibi bas-k› yasalar›yla doludur.

Faflist MHP’nin “Ya Sev Ya TerkEt” slogan› da, Türkefl’in “ne moza-yi¤i ulan” ç›k›fl› da, Cumhuriyet’intarihinden, Kemalistler’in izledi¤ipolitikadan ba¤›ms›z bir durum de-¤ildir. Binlerce y›ll›k medeniyetleri,kültürleri bar›nd›ran bu topraklarda,halklar›n varl›¤›n› hiçbir zaman“zenginlik” ya da “mozayik” olarakgörmedi oligarfli. Kürt’ü, Ermenisi,Rum’u ile di¤er halklar›n kan›ylasulayarak çoraklaflt›r›p “Türk yur-du” yapmaya çal›flt›.

Bugün de ayn› politika AKP ikti-dar› taraf›ndan ‘Tek Bayrak, TekVatan, Tek Millet’ slogan›yla devamettirilmektedir. Newroz’u Nevruz-laflt›rma bunun sadece basit, hattaparanoya düzeyinde bir parças›d›r.Ayn› paranoya, Hrant Dink’in kat-lindeki sorumlulu¤unu gizlemekiçin Akdamar Kilisesi’ni aç›p, üze-rine haç, çan dikmemektir. Haçdan,çandan dahi korkan bir güçsüzlük,politik olarak paranoya ruh hali yö-netmektedir bu ülkeyi. Ve bu ruhhali milliyetçi, flovenist k›flk›rtma-larla kitlelere yay›lmaya çal›fl›lmak-tad›r.

“Sözde demokrasi”ye AB’de çözüm aramak bir baflka çözümsüzlüktür

Üniformay› ç›kar›nca “Sivil top-lumcu” kesilen Emekli Tu¤generalKorkmaz Ta¤ma'n›n itiraflar› Gü-neydo¤u politikas› ile s›n›rl› de¤il,oligarflik sistemi de “sorguluyor”.

Türkiye'de demokrasinin sözdekald›¤›n› söylüyor. “Otoriter ve to-taliter bir gizli iktidar›n elit bürok-rasisi”nden sözediyor. fiöyle diyorTa¤ma: “Baz›lar›m›z hala demok-rasi ile yönetildi¤imizi san›yor...Türkiye'nin devlet flekli cumhuriyet,

demokrasisi sözde. Denetim yap›s›otoriter; totaliter sistemlerdeki gibimerkeziyetçi, bürokratik, emredici...Haliyle siyasi sistemle yönetim ya-p›s› çat›fl›yor ve birileri balans aya-r› yapma yetkisini kendinde görebi-liyor. Yarg›ya müdahale edebiliyor,hatta müneccim gibi 28 fiubat'›n biny›l sürebilece¤ini söyleyebiliyor.Kimler? Gizli iktidar›n elit bürokra-sisi. Bahsetti¤im sadece askerler dede¤il… YÖK Baflkan›, AnayasaMahkemesi Baflkan›, Yarg›tay Bafl-kan› da söylemiyor mu bunlar›?Türkiye'yi yöneten bunlar. Ama alt›-n› çizmeliyim ki siyasi sistem de sa-kat. Siyasi partilerin hiçbirisi de-mokratik de¤il.”

Generalin çözümü ne?

Küreselleflmeye ayak uydurmufl,AB’nin dümen suyuna girecek birTürkiye. Sözde kalan demokratik-leflmeyi “özde” k›lmak içinse, zih-niyet de¤iflimi gerekliymifl, istedi¤i“Atatürk’ün 1924’te ray›ndan ç›-kan” demokratik cumhuriyetiymifl.

Türkiye’de rejimin faflist niteli-¤ini, demokrasinin göstermelik ol-du¤unu ony›llard›r devrimciler hay-k›r›yor bu ülkede. Peki Ta¤ma’larne yap›yorlar? Devrimcilere karfl›savafl›yorlar! Ne diyece¤iz flimdi;ne yaps›n o da emir kuluydu! Böylemi diyece¤iz, bu tutars›zl›¤›, kiflilik-sizli¤i böyle mi meflrulaflt›raca¤›z?

Bugün de, ülkeyi kimin yönetti-¤ine, sistemin niteli¤ine iliflkin as-l›nda do¤ru tespitler yaparken, çö-zümü yine yanl›fl yerde ar›yor gene-ral. “Ulusalc›” maskesi takarak bas-k› rejimini sürdürmek istemek buhalka yap›lan bir kötülükse; halk›ngelece¤ini emperyalist projelereba¤lamak da bir baflka kötülüktür.

Asl›nda böyle bir rejimin refor-me edilemeyece¤ini en iyi bilenler-den biri olmal›d›r Ta¤ma, bu çark›n31 y›l difllisi oldu. Ancak bu gerçe-¤i itiraf edemiyor ve tüm AB’cilergibi, “gönül ister ki kendi içimizdensivil toplum örgütleri yaps›n. Amaolmuyor.” diyerek, “AB bask›s›yla”demokratikleflmeyi savunuyor. Bu-na ‘Atatürk’ün Demokratik Cumhu-riyeti’ demesi ise sadece ironik.

21

1 Nisan 2007 / 98

fiovenistler ‘biz kimiz’ anketine dahi tahammül edemedi

M i l l i -yet'in "top-lumu tümrenkleriylegözler önü-ne sermek"idd ia s ›y l ayay›mlad›¤›k a m u o y uaraflt›rmas› hakk›nda, Atatürkçü Dü-flünce Derne¤i (ADD) Diyarbak›r fiu-besi taraf›ndan dava aç›ld›.

Yönetiminde emekli generallerinbulundu¤u ADD, befl gün yay›mla-nan ‘Biz Kimiz’ araflt›rmas›n›n "halk›kin ve düflmanl›¤a tahrik etti¤ini" id-dia etti. Suç duyurusunda; "kas›tl› vemaksatl› etnik ayr›flt›rma do¤rultu-sunda hareket edildi¤i"ni savunanADD, bununla da yetinmeyerek, “ka-mu düzeni ve güvenli¤i” bak›m›ndanyay›n›n durdurulmas›n› istedi.

Peki ne diyordu bu dizi? Baz› bafl-l›klar flöyle: "En Yoksullar›n Yar›s›Güneydo¤u'da Yafl›yor", "Aleviyimdiyenlerin say›s› 4,5 milyon", "55milyon kifli etnik olarak Türk", "Ço-¤unluk 'öncelikle Türkiyeliyim' di-yor"... 73 milyon olan Türkiye nüfu-sunun 55 milyon 484 bininin etnikolarak Türk oldu¤u, ülkede 11 milyon445 bin Kürt’ün yaflad›¤›na yer ve-riliyordu dizide.

Bu verilerin do¤rulu¤u yanl›fll›¤›ayr› bir tart›flma konusu, ancak görü-nen o ki, flovenistler bu ülkedeKürt’ün varl›¤›na da tahammül ede-miyorlar, kaç milyon Alevinin yafla-d›¤›na da. Çünkü onlar herkesi Türksay›yor, Türklefltirmek istiyorlar.

fiovenistlere göre; kimsenin farkl›bir kimli¤i olamaz. Bu topraklardayaflayan herkes Türk’tür, Türk olmakzorundad›r. Onlar kimlikleri yoket-mek için onlarca y›ld›r halka karfl› sa-vafl›rken, nas›l kimlikleri öne ç›kar›r-s›n›z... As›l bölücülük yapan, "halk›kin ve düflmanl›¤a tahrik eden” ifltebu zihniyettir.

22

1 Nisan 2007 / 98

Yukar›daki küpürler, Yunanistanile oynanan milli maç›n öncesinde“spor bas›n›”ndan al›nd›.

Spor bas›n› de¤il, savafl bas›n›!

Haz›rlan›lan bir futbol maç› de-¤il, Sakarya Meydan Muharebesi!

Lümpen, serseri ama en milli!

Nas›l bir ruh hali, nas›l bir k›fl-k›rtmad›r bu! Ad› üstünde “futbol.”Yetene¤in, e¤itimin, oyun disiplininvarsa ç›kar oynars›n, yener ya dayenilirsin! Ama hay›r, bir savafl ne-ferinin ruh haline sokma yar›fl›ndakim öne geçecek, en milli manfletle-ri kim atacak! Baflka bir fley düflün-meleri mümkün mü?

Üstelik bu k›flk›rtmalar, bu v›c›kv›c›k hamaset, teknik direktör FatihTerim’in aksi yöndeki aç›klamalar›-na, bunun bir milli dava de¤il, millimaç oldu¤unu söylemesine ra¤menyap›ld›. Ki, ayn› Terim’in, ceza al-d›klar› ‹sviçre maç› öncesi mafyac›-larla kolkola büyük bir k›flk›rtmahavas› yarat›p futbolcular› sahaya,bir futbolcu olarak de¤il süngü tak-m›fl savaflç›n›n ruh haliyle sürdü¤üdüflünülürse, bu kez “sa¤ duyuluy-du” bile denilebilir.

Ama onun bu “sa¤duyusu” dayetmedi, maç›n bir maç gibi oynan-mas›na. Sadece spor bas›n› de¤ildibu havay› körükleyen.

Burjuva bas›n Türkiye’nin 4-1yenmesini bir futbol maç›n›n sonu-

cunu duyurmaktan öte bir an-lam yükleyerek yans›tt›. “Ta-rihi zafer” 盤l›klar› yükseldi.

‹slamc› Kanal 7 Televiz-yonu ise, ecdad›n›n intikam›al›nm›fl havas›nda, haber bül-teninin ilk s›ralar›nda flu spot-la duyurdu: “Osmanl›’danayr›larak ba¤›ms›zl›klar›n›ilan ettikleri günün y›ldönü-münü kutlayacak olan Yunan-l›lar›n heveslerini kursakla-r›nda b›rakt›.”

Yani flimdi Osmanl›’n›nBalkanlar yenilgilerinin “rö-vanfl›n›” alm›fl m› olduk! ‹s-

lamc›n›n içinde bulundu¤u haletiruhiye bu! Elbette serde Osmanl›c›-l›k olunca millilik de yetmemifl, bukutsal davay› Osmanl›’ya kadar da-yand›rm›fl. Teknik direktörün ad›y-la, asl›nda Osmanl›’ya yap›lan at›f-la “Fatih'in arslanlar›” diye lanse et-ti¤i futbolcular da ak›nc› beyleri ol-sa gerek!

Yunanistan cephesinde de durumfarkl› de¤ildi. Orada da maç millibir dava havas›na büründürülmüfl,stad ona göre donat›lm›fl, seyirciböyle motive edilmiflti.

Y›llard›r düzenlerini sürdürmekiçin karfl›l›kl› olarak milliyetçili¤ikörüklemifllerdir Türk ve Yunanegemen s›n›flar›. Gelenek yine bo-zulmam›flt› yani.

Ç‹FT UYUfiTURUCU MADDEFutbolun, kitlelerin sorunlar›n-

dan uzaklaflt›r›lmas›n›n egemens›nflarca kullan›lan en önemli araç-lar›ndan biri oldu¤u bilinmektedir.

Milliyetçilik de, yine oligarfli ta-raf›ndan halk›n bilincini zehirle-mekte, dostlar›n› ve düflmanlar›n›ters yüz etmekte, yoksullu¤unuunutup iflbirlikçilerin ard›ndan millimarfllarla yürümesinde kullan›lanideoloji.

Milli maçlarda her ikisi birarayagelince, kitleleri çifte uyuflturulmufletki yap›yor.

Bu atmosferde; milliyetçili¤i,floven duygular› kim daha fazla k›fl-k›rt›rsa, en vatansever o oluyor! Ba-s›ndaki birbiriyle yar›flan k›flk›rtmaböyle ortaya ç›k›yor. Hat›rlanacak-t›r, Trabzon’da oynanan uluslararas›bir maçta, tribünlerde yeteri kadarTürk bayra¤› olmad›¤› için neredey-se tüm kent vatan haini ilan edilmifl-ti. Sonuç; zaten sürekli bir k›flk›rtmaortam› içinde bulunan Trabzonlugençler Türklüklerini kan›tlamagayretine girerek her maçta pankart,bayrak yar›fllar› yapt›lar.

Oligarfli milli duygular› her f›r-satta körükleyip diri tutarak asl›ndasömürgecilik iliflkilerine karfl› kaba-ran öfkeyi bask›lanma alt›na almak-tad›r. ‘Bir Türk dünyaya bedeldir”yalan›yla p›flp›fllanarak uyutulmuflve büyütülmüfl sömürge ülkenin in-sanlar›, gerçe¤in böyle olmad›¤›n›görmekte, her f›rsatta emperyalist-ler karfl›s›nda afla¤›lanmaya, horlan-maya, ezilmeye bir flekilde tepkiduymaktad›r. Bunun bilince dönüfl-mesi, ba¤›ml›l›k iliflkilerini sürdü-ren egemen s›n›flara da yönelmesidemektir, öfkesinin anti-emperya-list bir kanala akmas› demektir.Egemen s›n›flar›n ise en büyük kor-kusudur böyle bir durum. Ve öfkesahte bir gururla, alt› bofl bir milliböbürlenme ile bu tür olaylara ak›-t›lmaktad›r. T›pk› bafl›na çuval geçi-rilmesinin onursuzlu¤unu, KurtlarVadisi-Irak filmiyle bertaraf etmesigibi.

AS‹L KAN MESELES‹...Bu yaz›n›n yaz›ld›¤› saatlerde,

Türkiye bir sonraki maç için Al-manya’da Norveç’le karfl›laflmayahaz›rlan›yordu. Canl› ba¤lanan ka-meralar, devasa bir Mustafa Kemalresmiyle tribünlerin kapland›¤›n›gösteriyordu. Bayrak yetmemifl, sa-vafl›n baflkumandan› da haz›r edil-miflti. Zaten Yunanistan maç› önce-sinde de Atatürk’ün sözleriyle milligaz verildi kitlelere.

Ne diyordu Atatürk:

Milli kk›flk›rtmafiovenizm yyine ffutbol ttopuna ssar›ld›

23

1 Nisan 2007 / 98

““MMuuhhttaaçç oolldduu¤¤uunn kkuuddrreett ddaa--mmaarrllaarr››nnddaakkii aassiill kkaannddaa mmeevvccuutt--ttuurr..””

Daha önce milliyetçi hamasetindoru¤a ç›kt›¤› ‹sviçre maç› öncesin-de de bas›n, “Türk’ün damarlar›n-daki asil kan›n ‹sviçre’yi bo¤aca¤›”manfletleri atm›flt›.

Futbolla “asil kan” aras›nda ba¤kuracak kadar dizginlerinden bofla-lan hamasetin s›kça baflvurdu¤u birsöylemdir bu. Peki soral›m: Nedenasildir Türk’ün kan›? Neden di¤erkanlar daha az asildir?

Onu “asil” yapan hangi özellik-leridir acaba? Rengi mi baflka, ak›fl›m› daha edal›! Baflka uluslar›n kan›

“bozuk”, kirli, mikroplu daTürk’ün kan› dezenfekte edil-mifl halde mi ak›yor acaba?

Elbette hiçbir bilimselli¤i,sosyolojik temeli yoktur busöylemin.

Birileri, Türk milliyetçili¤i-nin ›rkç› olmad›¤›n› kan›tla-

mak için “Türkler’in bir ›rk olmad›-¤›n›” anlatmaya çal›fl›yor. Baflka ka-n›ta ne gerek var; gücünü, kudretini“kan”da arayan bir anlay›fl ›rkç› de-¤ilse, ›rkç›l›k daha nas›l olacak?“Asil kan” söylemi ile “ari ›rk›” ara-s›ndaki zihniyet fark› san›ld›¤› ka-dar büyük de¤ildir. Bu zihniyetinpolitikaya tafl›nmas›na ›rkç›l›¤›ngünlük yaflamda vücut bulmas› dadiyebiliriz pekala.

Mustafa Kemal’in söylemi;Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda “teba-dan ulus yaratma” düflüncesi ile“Türklük” bilincine afl›r› ve temel-siz bir flekilde, ajitatif olarak yap›-lan vurguya dayan›yor. Bu çaban›n

sonucudur ki, ‘Günefl Dil Teorisi’ ve‘Türk Tarih Tezi’ gibi hiçbir bilim-selli¤i olmayan, tarihi, medeniyetle-ri Türk odakl› aç›klayan paranoyadüzeyindeki politikalara savrulun-mufltur. Hatta, bu sözün geçti¤i‘gençli¤e hitabenin’ bütünü aç›s›n-dan düflünüldü¤ünde, emperyalist-lerle iflbirli¤i içindeki yöneticilerekarfl› uyarma gibi yanlar› ile, anlafl›-labilirli¤i de vard›r.

Bu söylemin bugüne tafl›nmas›-n›n, gençlerin bu söylemle e¤itilme-sinin ise, “tebadan ulus yaratma”politikas›yla elbette ilgisi yoktur.Aksine, hem gerçek ba¤›ms›zl›k dü-flüncesi anlam›nda ulusal bilinci kö-reltmeye hizmet etmekte, hem debaflka ulus ve milliyetleri Türklefl-tirme politikas›yla iliflkisi bulun-maktad›r.

Ve bunu yapanlar, emperyalist-lerle kolkola giren, “gaflet, dalâletve hatta h›yanet içinde” olanlard›r.

TTTüüürrrkkk vvveee YYYuuunnnaaannn mmmiii lll lll iii yyyeee ttt ççç iii lll iii kkk lll eee rrr iii yyyaaa rrr ››› flflfl hhhaaa lll iii nnndddeeeyyyddd iii

Hakim anlay›fl, biz ne söylüyor-sak herkes kabul edecek düflünce-sinden hareket eder. En aç›k flekliy-le TSK’da görürsünüz bunu. Kim-senin onlar›n ne söyledi¤ini sorgu-lamam›fl olmas›n›n verdi¤i perva-s›zl›k içinde istedikleri gibi dema-goji yaparlar, yalan söylerler.

KKTC’de, TSK Komutan›Korg. K›vr›ko¤lu’nun, BaflbakanSoyer’i sömürge valisi üslubuylaf›rçalamas› hat›rlanacakt›r. Bu du-rumu elefltirmesi üzerine, Hürriyetyazar› Cüneyt Ülsever’e bir ‘bilginotu’ gönderildi. Ülsever, kimdengeldi¤ini aç›k olarak yazmasa da,üslubuyla, hamaseti ve demagoglu-¤uyla “anl› flanl› paflalardan” geldi-¤i aç›k olan notu köflesinde yay›nla-d›. (25 Mart)

‘Bilgi notu’ bafltan sona, CTP’yisuçluyor, askeri aklamaya çal›fl›yor.Ancak bunun oldukça güç oldu¤uda ortada. Zira general, bafltan sonahaks›z, gayri-meflru durumda. Böy-le olunca bafll›yor demagojiye:

“CTP'nin kurultay›n› 18 Martgününde yapmas› ve tüm flehitleri-miz yerine, "Demokrasi fiehitleri"ad› alt›nda baz› kiflilerin an›lmas›,dikkati çekmifltir” diyor. Evet çokmanidar, çok dikkat çekici demok-rasi flehitlerine sayg› duymak!

Neden asmad›n›z dedikleri bay-rak asl›nda as›l›ym›fl, ama generalbayra¤›n boyunu be¤enmedi¤i gibi,KKTC, Yunan, AB bayra¤› ile bir-likte yanyana konulmufl nas›l olur-mufl; onlar›n üzerinde ve daha bü-yük olmamas›n› neredeyse vatanaihanet gibi gören general, salondakiAtatürk resminin de demirbafl oldu-¤undan hareketle CTP’nin bir hattabirkaç tane ve devasa boyutlarda as-mas› gerekti¤ini buyuruyor.

CTP’nin bir baflka suçu ise; ya-sal zorunluluk olmamas›na karfl›n‹stiklal Marfl› okunmam›fl; ancak,“kurultay süresince, bir Rum flark›s›olan Çavbella (Yurdum ‹flgal Alt›n-da) çal›nm›flt›r. Rumlar’a göre;

K›br›s, Türkiye'nin iflgali alt›ndad›r.Bu flark›, iddia konusu iflgale ithafedilen ve anlam›, sözkonusu kurul-tay› icra edenler taraf›ndan da çokiyi bilinen bir flark›d›r. ”

Uydur!!! Yani deniyor ki çok bilmifl gene-

raller; CPT yöneticileri Türk askeri-nin K›br›s'› iflgal etti¤ini söylüyor!!!Trafik ›fl›klar›nda bölücülük keflfe-den generallerden kaçar m›?!

Birincisi Çavbella, Rum de¤il‹talyan partizanlar›n›n faflizme karfl›savafl›n› anlatan bir flark›d›r. ‹kinci-si, ‘yurdum iflgal alt›nda’ sözleri,Çavbella’n›n (orjinali ‘Bella ciao’)içinde geçen bir cümledir anlam› de-¤ildir ve Nazi iflgalidir kastedilen.

Generaller uydurmakta, dema-goji yapmakta s›n›rs›z ama, Ülse-ver’in elefltirdi¤i ve güya bu bilginotunun gönderilmesine vesile olannoktada tek bir cümle yok. Ülseverböyle sömürge valisi gibi davrana-rak KKTC’nin ba¤›ms›z bir devletoldu¤unu dünyaya nas›l kan›tlaya-caks›n›z diyordu. cevab›n› vermiyor‘bilgi notu.’ Anlafl›lan orada dema-goji yapacak bir alan bulamam›fl.

‘Bilgi Notu’ De¤il Demagoji Y›¤›n›

Gaze te le rde“Cumhurbaflkan-l›¤› seçiminde ge-rilim giderek t›r-man›yor” bafll›kl›yorumlar ço¤ald›.Bafllang›çta Çan-kaya’ya bir AKP’linin ç›kmas›nakarfl› bafllayan kavga, bugün dahaçok “Tayyip ç›kmas›n da... kimolursa olsun” noktas›nda sürüyor.Kimileri do¤rudan veya dolayl› ge-nelkurmay’a ça¤r›lar yaparken, Ge-nelkurmay’›n ›fl›klar›n›n yanmas›n-dan generallerin ziyaretlerine kadarher fleyden “mana” ç›karmaya çal›-fl›l›yor. Tayyip Erdo¤an ise, “elleri-ne çelik çomak verdim, oynuyorlar”havas›n› sürdürüyor hâlâ.

Genç kuflak belki duymam›flt›r,1980 y›l›ndaki Cumhurbaflkanl›¤›seçimi de oldukça ilginçti. 1. tur, 2.tur, 3. tur derken, seçimlerde bir tür-lü sonuç al›nam›yordu. ““NNaaffiillee ttuurr--llaarr”” ad› verilen oylamalarda art›kmevcut adaylar›n d›fl›nda BBüülleennttEErrssooyy’a, AAjjddaa PPeekkkkaann’a oy ç›k›-yordu. “Yüce meclis çat›s› alt›nda”gerçekleflen bu komediyi, k›sa birsüre sonra 12 Eylül generalleri dedarbe yapmalar›n›n gerekçelerindenbiri olarak kullanacakt›.

2007’deki Cumhurbaflkanl›¤› se-çimi de hem komik, hem sisteminniteli¤ini gösteren yanlar›yla dahaflimdiden tarihe geçmeye aday birseçim durumundad›r.

Cumhurbaflkan› seçilecek amaortada adaylar yok... Ortada adayolmad›¤› için, adaylar›n siyasi dü-flünceleri, projeleri üzerine bir tar-t›flma da yok. Bunlar olmad›¤› içinde seçilecek “olas›” Cumhurbaflka-n›’n›n kendisi, fikirleri de¤il, eeflfliinniinn

ssaaçç›› bbaaflfl›› tart›fl›l›yor.Kimin Cumhurbafl-kan› olabilece¤inibelirlemek için han-gi AKP’linin eflininbafl› aç›k, hangisininkapal› oldu¤ununenvanterinin ç›kar›l-mas›yla bafllayankomedi, ““CCuummhhuurr--

bbaaflflkkaann›› ttoottoo””yla devam ediyor.

“Laikçi” kesim, ““tteehhlliikkeenniinn ffaarr--kk››nnddaa mm››ss››nn››zz??”” diye kampanyalaryap›yor. AKP’nin halka karfl› eko-nomik ve siyasi kararlar› karfl›s›nday›llard›r kk››ll››nn›› kk››pp››rrddaattmmaayyaann ayn›kesimler, Tayyip’in önünü kesmekiçin “Cumhuriyet Mitingi” yapma-ya haz›rlan›yor.

‹flte tam bu noktada, ülkemizi d›-fl›radan izleyenlerin kolay kolay an-layamayaca¤›, anlam veremeyece¤ibir gariplik ortaya ç›k›yor.

Düflünün; bir parti, AKP, ülkeyiyönetebiliyor, Türkiye ad›na IMFanlaflmalar›n› imzalayabiliyor,AB’yle, ABD’yle ittifaklara kararverebiliyor, bakanl›k ve baflbakan-l›k koltuklar›n› iflgal edebiliyor amaÇankaya’ya oturacak kifliyi seçmesiistenmiyor.

Yaklafl›k dört y›ld›r TürkiyeCumhuriyeti Baflbakanl›¤› s›fat›n›tafl›yan birinin Cumhurbaflkan› ola-mayaca¤› iddia ediliyor.

Bu gariplik, ülkemizdeki siyasisistemin, devletin niteli¤inin ve zih-niyetinin tafl›d›¤› çarp›kl›¤› tüm ç›p-lakl›¤›yla gösteriyor.

Bu ülkede baz› kurumlar vemevkiler vard›r ki; onlar, cumhuri-yetin kuruluflundan bu yana devlet-le özdefllefltirilmifltir. Ve devlet, öy-le bir fleydir ki, milletin de, halk›niradesinin de, demokrasinin de, par-lamentonun da, yarg›n›n da, k›saca-

s› hheerr flfleeyyiinn üzerindedir. Bu kurumve koltuklar›n sahipleri, kendileriniddeevvlleettiinn ssaahhiibbii olarak görürler.

Ülkemizde s›k s›k partilerin hhüü--kküümmeett oolluupp,, iikkttiiddaarr oollaammaadd››kkllaa--rr››nnddaann sözedilir. Nedeni iflte bu ya-p›lanmad›r. Bu sistem, flu veya bupartiyi hükümet yapar, ama iktidaryapmaz. “Koskoca” bakanlara, bafl-bakanlara, çeflitli konularda “budevlet politikas›, elimizden bir fleygelmez”! dedirten iflte bu flekillen-medir.

Cumhurbaflkanl›¤› makam› da,her ne kadar “halk›n seçti¤i vekil-lerden oluflan parlamento taraf›n-dan seçilir” denilse de, ““ddeevvlleettiinn””bbiirr ppaarrççaass›› olarak görülür. O yüz-den, Genelkurmay, uzun y›llar,Çankaya’ya emekli generallerin d›-fl›nda kimsenin ç›kmas›na izin ver-memifltir. Bu ülkede öyle cumhur-baflkanl›¤› seçimleri vard›r ki, Ge-nelkurmay, kendi gösterdi¤i kifliyiseçmeleri için TTBBMMMM’’nniinn üüssttüünnddeessaavvaaflfl uuççaakkllaarr›› uuççuurrmmaa gibi yön-temleri dahi baflvurmufltur.

Cumhuriyet’in 26 Mart tarihlibaflyaz›s›nda bu zihniyet, oldukçaaç›k biçimde ortaya konmufl:

“Bugünkü iktidar, Çankaya'y›fethetti¤i zaman 'Hükümet'ten sonra'Devlet' i de ele geçirip ülkede duru-ma tümüyle hâkim olaca¤›n› san›-yorsa, yanl›fl bir hesab›n içindedir. ”

Kendilerini “devlet” yerine ko-yanlar›n Tayyip Erdo¤an’›n seçil-mesi karfl›s›nda celallenmeleri deiflte bu yüzdendir...

Baykal’›n ‘Muhalefet’Oyunu ve Aldatmacas›Çankaya savafl›n›n en gözde slo-

ganlar›ndan biri “Atatürk’ün koltu-¤una fleriatç› oturamaz” slogan›d›r.Bu cevheri de büyük ihtimalle De-niz Baykal yumurtlam›fl olmal›...

Çankaya’daki Atatürk’ün koltu-¤una ccuunnttaacc››,, iiflflkkeenncceeccii KKeennaann EEvv--rreenn oturabiliyor, ““MMoorrrriissoonn”” Sü-leyman oturabiliyor, Amerikan em-peryalizminin ufla¤›, zzeennggiinnlleerrii ssee--vveenn Turgut Özal oturabiliyor ama...Onlar otururken, Baykal’›n sesi ç›k-m›yordu. Tayyip Erdo¤an’›n Demi-

24

1 Nisan 2007 / 98

ÇANKAYA’DAK‹

“DEVLET”

rel’den, Özal’dan fark› ne?

Esas mesele, Çankaya’n›n Ge-nelkurmay’la AKP aras›ndaki ikti-dar savafl›nda bir mevzi haline gel-mifl olmas›d›r ve Baykal, bu kavga-da Genelkurmay ad›na dövüflmekte-dir. “Ben asker konuflmas›n diye ko-nufluyorum” sözleriyle asl›nda Ge-nelkurmay sözcülü¤ünü de resmi-lefltirmifl oldu.

Baykal son olarak “Hikmet-yar’›n baca¤›na sar›lm›fl insan›Cumhurbaflkan› yapaca¤›z, içimesinmiyor” sözünü yumurtlam›fl...Tayyip Erdo¤an’› baflbakan yapar-ken Baykal’›n akl› neredeydi aca-ba?.. Erdo¤an’›n Baflbakanl›¤›önündeki hukuki engelleri CHP’li-lerin oylar›yla kald›r›rken, hatta onuyolsuzluklardan kurtar›rken nere-deydi akl›?.. Baykal her zamanki gi-bi ucuz politika yap›yor.

Gerçekte, AKP iktidar›n›n ba-fl›ndan beri sol ad›na, halk ad›namuhalafet yapt›¤› ve yapaca¤› birfley yok. Böyle bir niyeti ve politiktercihi de yok. AKP hükümetininbir bir yürürlü¤e koydu¤u politika-lar›n hiçbirini engellemek için ciddibir muhalefet yürütmeyen Baykal,asl›nda tüm halk› aldat›yor. Her al-lah›n günü “Tayyip’e sert ç›k›yor”,ama asl›nda hiçbir fleye karfl› ç›km›-yor. Durum budur. Baykal’›n Çan-kaya seçimleri öncesinde ç›kard›¤›bofl teneke gürültüsünün nedeni debu durumunu gözlerden gizleyip,kendisine, Genelkurmay ad›na de-¤il, laiklik-demokrasi ad›na kavgaediyor görünümü vermektir.

TÜS‹AD’›n ve Tekellerin Tayyip SevgisiTÜS‹AD ve emperyalist tekeller

de, Genelkurmay ve Baykal gibi,Tayyip Erdo¤an’›n Çankaya’ya ç›k-mas›na karfl›lar. Ama onlar›n karfl›ç›k›fl nedeni tamamen farkl›.

TÜS‹AD, “Tayyip Erdo¤an’laiyi bir istikrar yakalad›k, bu bozul-mas›n” diyor. Her zaman oldu¤u gi-bi, kendi ç›kar›ndan baflka hiçbir fle-yi düflünmüyor:

TÜS‹AD’›n “Tayyip Cumhur-baflkan› olmas›n, baflbakan olarak

kals›n” düflüncesinin salt onlara aitolmad›¤› da k›sa sürede anlafl›ld›.Emperyalist tekellerin yay›n organ-lar›ndan Financial Times’›n baflya-z›s› da Baflbakan Erdo¤an’a, “Cum-hurbaflkanl›¤› için adayl›¤›n› koy-mamas›” ça¤r›s› yapt›. Gerekçe ma-lum; Erdo¤an'›n “Türkiye'nin sony›llardaki en istikrarl› hükümetineliderlik etti¤i” ve baflbakanl›ktanayr›lmas› durumunda bu istikrar›nbozulaca¤›.

Financial Times; Tayyip’in yö-netimi sayesinde Türkiye'de dahayüksek büyüme oranlar› yakaland›-¤›n› ve geçmifle oranla, çok dahafazla do¤rudan yabanc› yat›r›m çe-kildi¤ini ifade ediyor. Yani k›sacas›,TÜS‹AD da, emperyalist tekeller deayn› nedenle seviyorlar Tayyip’i. VeÇankaya’ya ç›kmas›n› istememele-rinin de demokrasiyle, laiklikle ilgi-si yok. Onlar, Tayyip’in Çanka-ya’ya ç›kmas›yla gündeme gelebile-cek sorunlar›n güzel ve özgür yat›-r›m ve kâr ortamlar›n› bozaca¤›n-dan kayg›lan›yorlar sadece.

Dolay›s›yla TÜS‹AD’›n ve Fi-nancial Times’›n "Türkiye'nin iler-leyifline devam etmesi için Erdo-¤an'›n baflbakan olarak kalmas› ge-rek" cümlesini, tekellerin ya¤ma vetalana devam edebilmesi için... flek-linde okumak gerek.

Çankaya Kavgas›, Halk›n Kavgas› De¤il!Çankaya koltu¤u, oligarfli içi ik-

tidar savafl›n›n malzemesi duru-mundad›r. Ve aç›k ki, bu savafltahalk›n ç›karlar› sözkonusu de¤ildir.

Bu kavgan›n nedeni demokrasi ve-ya hukukun üstünlü¤ünü savunmakda de¤ildir. Çünkü dört y›l boyuncaherkes tan›k oldu ki, asl›nda AKP,CHP, Genelkurmay, mesela fiem-dinli’de, mesela linç sald›r›lar›nda,tam bir ittifak halindedirler. IMFpolitikalar›n›n uygulanmas›nda,özellefltirmelerde ittifak halindedir-ler. Kürt halk›n›n taleplerini bast›r-makta ittifak halindedirler. Faflistbask› yasalar›n› da ittifak halindeç›karmad›lar m›?..

Kitlelerin düzen politikalar›nave düzen gündemlerine angaje edil-mesi, maiflet derdi içinde bo¤ulma-s›, mevcut düzenin sürdürülmesinindayanaklar›ndan biridir. Bu nedenlede, demokrasiyle, hukukla, hatta la-iklikle pek ilgisi olmayan Çankayakavgas›nda, halk› yanlar›na çekebil-mek için yalan söylüyor, demagojiyap›yorlar. Türkiye halk›n›n sorunuÇankaya’ya kimin ç›kaca¤› de¤il,Çankaya’n›n temsil etti¤i oligarflikdiktatörlü¤ün nas›l alafla¤› edilece-¤idir..

Çankaya kavgas›n›n nas›l biroyun oldu¤unu görmek için flu soru-yu sormak bile yeterlidir: Çanka-ya’ya ha Tayyip Erdo¤an ç›km›fl, haErdo¤an’›n sözünden bir milim biled›flar› ç›kmayacak baflka bir AKP’li;iikkiissiinniinn aarraass››nnddaa nnee ffaarrkk vvaarr?? Oli-garfli içi kavgada birbirlerine karfl›mevzi kazanmak için bir bardak su-da f›rt›na kopar›yorlar. Baykallar’›n,Tayyipler’in, Büyükan›tlar’›n pefli-ne tak›lmak, onlar›n sözlerine inan-mak, bu bir bardak suda kopar›lanf›rt›nalarda bo¤ulmakt›r...

25

1 Nisan 2007 / 98

Çankaya kkavgas›, ddemokrasicilikoyununun iiçyüzünü dde ggösteriyor:

Yasalara bak›l›rsa, “Cumhurbaflkan›n› Meclis seçer” deniyor, ama aç›kki Tayyip Erdo¤an seçecek... Yasalar “Milletvekillerini halk seçer” diyor;halbuki, herkesin de bildi¤i gibi, Tayyip Erdo¤an ve Deniz Baykal seçti-ler... Peki bunun neresi demokrasi?.. Bu sistemin neresi kat›l›mc›?.. 70milyona sadece önlerine konulan adaylara “evet-hay›r” demek kald›. Kionun da kald›¤› pek söylenemez. Çünkü halk›n evet dedi¤i meclise gire-mezken, hay›r dedi¤i giriyor... Evet, hani halk›n iradesi, hani demokrasi-nin erdemleri, hani parlamenter sistemin güzellikleri?

Bunlar›n hepsi bofl laf.

Birbirlerinin pazarlar›n› ele ge-çirmek için iki dünya savafl› ç›karanve onmilyonlarca emekçinin katlineneden olan Bat› Avrupa tekellerinin2. Paylafl›m Savafl› sonras›ndaönünde iki temel sorun bulunuyor-du. Birincisi, Hitler’in bo¤azlayaca-¤›n› umduklar› ama yan›ld›klar›sosyalizm ve halk iktidarlar› Avru-pa’n›n do¤usunda tekellerin haki-miyetine son vermifl, tehlike kap›yadayanm›flt›. ‹kincisi ise, emperyalistkamp›n liderli¤i Amerikan kapita-lizminin eline geçmifl, ABD tekelle-ri karfl›s›nda rekabet zorlaflm›flt›.Tekellerin bir araya gelmekten bafl-ka çareleri yoktu. Kimilerinin, “Sa-vaflmay› b›rak›p büyük Alman filo-zofu Kant'›n ‘ebedi bar›fl’ rüyas›n›gerçeklefltirme yoluna girifl” diyetarif ettikleri ilk imza iflte bu koflul-larda at›ld›. 1954'te Almanya, Fran-sa, ‹talya, Belçika, Hollanda veLüksemburg aras›nda imzalanananlaflma ile kurulan Avrupa Kömürve Çelik Toplulu¤u’nun ad›ndan daanlafl›laca¤› üzere, bu, sermayeninkendi aras›nda kurdu¤u bir birlikti.Dönemin en önemli sanayiini olufl-turan kömür ve çelik tekellerinin ç›-kar birli¤i projesi, 25 Mart 1957Roma Antlaflmas› ile Avrupa Eko-nomik Toplulu¤u’na dönüfltü. Bu-gün üye say›s› 27’ye ulaflan, tek pa-zara, tek para birimine sahip AvrupaBirli¤i’nin temelleri böyle at›ld›.

Emperyalist bir proje olarak Av-rupa Birli¤i, Avrupa emperyalistleriaras› çeliflkileri görece yumuflatan,entegrasyonu güçlendiren bir ifllevyüklendi. Küreselleflme süreci poli-tikalar› bu süreci derinlefltiren biretki yapt›. Ancak, bu entegrasyonkimilerinin iddia etti¤i gibi, bir fe-derasyonlaflma ve giderek ulus-dev-letlerin ortadan kalkmas› süreciniifade etmemektedir. AB DönemBaflkan› Almanya'n›n Baflbakan›Angela Merkel de, 50. y›lda Bild'edemecinde bunun alt›n› çizmekte,“50 y›l sonra federal Avrupa devle-tini beklemiyorum. Ulus-devletlerisürdürece¤iz. Modelimiz dengeyedayan›yor” demektedir.

Birli¤in, kimilerinin göstermekistedi¤i gibi, Amerikan emperyaliz-

mine karfl› bir “dengeleme” gücüolmad›¤› bu 50 y›l içinde aç›kça gö-rülmüfltür. AB-ABD aras› çeliflkilerortadan kalkmamakla birlikte, halk-lar›n lehine keskinleflen bir hat izle-memifltir. Ancak, yeni sömürge ül-kelerin üyelik ve aday üyelik gibistatülerle emperyalist kapitalist sis-teme daha s›k› ba¤lanmas›ndaönemli bir ifllevi olmufltur. Bu konu-da Türkiye, Yunanistan ve sosyalistsistemin da¤›lmas›n›n ard›ndan Bal-kanlar ve birli¤e al›nan eski SovyetCumhuriyetleri bu konuda örnektir.

Avrupa solu ve ayd›nlar›n›n içi-ne düfltü¤ü ideolojik savruluflun daetkisiyle, AB emperyalist politika-lar›na karfl› ciddi bir tav›r gelifltir-memifl, gerçek yüzünü teflhir ede-memifl olmas›, onun halklara adetabir “bar›fl ve medeniyet” projesi gi-bi aktar›lmas›n› sa¤lam›fl, yanl›fl birbilinç flekillendirmifltir. Bu, hem tektek ülkelerdeki s›n›flar mücadelesi-ni hem de halklar ile emperyalizmaras›ndaki çat›flmay› görece yumu-flatan, sistem içine hapseden bir so-nuç yaratm›flt›r.

AB Liderleri Sömürü ve Zulüm Tarihini Kutlad›

Avrupa ülkelerinin liderleri 50.kurulufl y›l›n› Almanya’da görkemlitörenlerle kutlarken, parlak ›fl›klar›narkas›ndaki Avrupa, burjuva dema-goglar›n anlatt›klar›ndan, medyan›n"Avrupa'da bar›fl›n zafer kutlamala-r›", "Elli y›lda demokrasi, refah, öz-gürlük", "Tarihin en baflar›l› siyasalve ekonomik birlik projesi" manflet-lerinden elbette çok farkl› bir tarihesahipti. Kurulufl amac› ne ise, bu 50y›lda da bunun gere¤ini yerine ge-tirmesi anlam›nda bir “baflar›” oldu-¤u aç›kt›r.

Bu tarihi iki aç›dan ele alabiliriz.Birincisi; Avrupa halklar›, emekçi-leri, ikincisi, dünya halklar› aç›s›n-dan Avrupa Birli¤i’nin ne anlamageldi¤i, nas›l bir sonuç yaratt›¤›.

Tekeller AB’nin kendi ç›karlar›-na olan bir birlik oldu¤unu gizleye-bilmek için, temel olarak “ddeemmookk--rraassii,, rreeffaahh,, öözzggüürrllüükk”” sloganlar›n›

26

1 Nisan 2007 / 98

5500 yy ›› ll ddaa

KKK ‹‹‹MMMkkkaaazzzaaannnddd ›››

KKK ‹‹‹MMMkkkaaayyybbbeee ttt ttt iii

11995577

22000077

kulland›lar. Sosyalizmin bask›lan-mas› ve emekçilerin mücadelesi ilevermek zorunda kald›klar› tavizleriAB’nin ‘sosyal politikalar›n›n’ ürü-nü olarak lanse ettiler. Oysa gerçek,tekellerin kendilerini çok daha rahathissettikleri 1990’lardan itibarençok daha çarp›c› flekilde ortaya ç›-kacakt›. Sosyalizmin bask›lanma-s›ndan kurtulan ve iflbirlikçi sendikabürokrasisi ve reformist solun saye-sinde emekçilerin mücadelesiningeriledi¤i koflullarda sermayeninsald›r›lar› boyutland›.

1989 Avrupa Sosyal fiart› ve1993 Maastricht Kriterleri anlaflma-s›, tüm Avrupa’da sermayenin ege-menli¤i do¤rultusunda düzenleme-leri getirdi. ‘Kopenhag Kriterle-ri’nin parlak maddeleri arkas›nagizledikleri Maastricht KriterleriAlmanya’dan Fransa’ya, ‹talya’danBelçika’ya kadar tüm ülkelerde ifl-sizli¤in art›fl›, sendikas›zlaflt›rman›nboyutlanmas› sonucunu ortaya ç›-kard›. Ülkemize IMF paketleri iledayat›lan programlar, Avrupa’daMaastricht Kriterleri ad›yla gerçek-leflti. Bugün yaratt›¤› yoksulluk vesosyal y›k›mla tart›fl›lan küresellefl-me politikalar› ilk olarak Avrupa’dayaflama geçirildi. Maastricht’in te-mel kriterlerinden biri olan “sosyalharcamalar›n k›s›tlanmas›” perva-s›zca uyguland›. Bugünse bütün Av-rupa’da yo¤un bir sosyal sald›r› vey›k›m yaflanmaktad›r.

Avrupa Birlikçiler’in s›kça pro-pagandas›n› yapt›klar› gibi, AvrupaBirli¤i’ne sonradan giren ülkeleriçin de “refah” de¤il sefalet yafland›.Yunanistan, Portekiz gibi daha gerikapitalist ülkelerde tar›m baflta ol-mak üzere temel sektörler Avru-pa’n›n büyük tekellerinin ç›karlar›-na ba¤land›. (AB’nin ‘refah gele-cek’ yalan›na iliflkin daha genifl bil-gi için bkz. Yürüyüfl 21. say›)

AB'nin kuruluflunun 50'nci y›l-dönümü nedeniyle Financial TimesGazetesi’nin yapt›rd›¤› bir anket as-l›nda Avrupa halklar›n›n bu 50 y›l-l›k tarihe bak›fl›n› da özetlemektey-di. Ankete göre; AB vatandafllar›n›nyüzde 44'ü Birlik üyesi olmaktanmutsuz, ülkeleri AB'ye girdikten

sonra ifllerin daha da kötüye gitti¤i-ni söylüyor. AB üyesi olduktan son-ra ülkelerinin geliflti¤ine inananla-r›n oran› ise sadece yüzde 25. ‹ngi-liz, Frans›z, Alman ve ‹spanyollar'›nço¤u ‘AB'ye girdikten sonra ekono-mik durumumuz kötüleflti’ diyor.

Bugün iflsizlik giderek büyü-mekte, ücretler düflmekte, esnek ça-l›flma ve sendikal haklara yönelikbüyük bir sald›r› var, emeklilik vesosyal güvenlik ‘yük’ olarak görül-mekte ve tahrip edilmektedir.

Avrupa Anayasas›, birli¤in mis-yonunu daha aleni hale getirmiflti.Hükümetler de¤iflse de kapitalistekonomi politikalar›n›n mutlakl›¤›-n› dayatan Anayasa, Fransa ve Hol-landa’da reddedilmesinin ard›ndanflimdilik rafa kald›r›lsa da, tekelle-rin halen gündemindedir.

Bu ekonomik, sosyal alandakisald›r›lara, temel hak ve özgürlükle-re yönelik sald›r›n›n efllik etmemesidüflünülemezdi. Nitekim böyle deoldu. 11 Eylül sonras›nda artan bi-çimde olmak üzere, demokratikhaklar giderek k›s›ld›.

Avrupa Birli¤i’nin 50 y›ll›k tari-hine dünya halklar› aç›s›ndan bak›l-

d›¤›nda da halklar›n lehine bir tablogöremezsiniz.

Dünyadaki sömürü, bask›, zu-lüm politikalar› içinde Avrupa yado¤rudan sorumludur, ya Amerikanemperyalizminin suç orta¤›, en iyiihtimalle sessiz onayc›s› durumun-dad›r. AB Ordusu kurarak sald›rganpolitikalar›n› daha da art›rmay› gün-demine alan Avrupa, Afrika’dakisömürgelerinde yaflanan iç çat›flma-lar›n bafl sorumlusu durumundad›r.Balkanlar’da yarat›lan kan gölününmimar›d›r; Yugoslavya’n›n parça-lanmas›, halklar›n birbirine düfl-manlaflt›r›lmas› süreci NATO veABD’nin kat›l›m› ile do¤rudan Av-rupa emperyalistleri taraf›ndan yö-netilmifltir. Afganistan’da iflgalcidurumundad›r, Irak’ta birçok ABüyesi ülke iflgalciyken, olmayan daiflgale destekçi konumundad›r. Em-peryalist savafllardaki iflbirli¤i niha-yetinde, Nazi toplama kamplar›n›aratmayan CIA gizli hapishaneleri-ne ve iflkence uçaklar›na yatakl›kyapmaya kadar gelmifltir.

Ço¤u zaman gösterilmek isten-di¤i gibi, Avrupa, Amerika karfl›s›n-da güç olamad›¤› ya da ordusu bu-lunmad›¤› için “pasif” de¤ildir. Ter-

27

1 Nisan 2007 / 98

“Sosyalizm AAvrupa hhalklar›n›n gerçek aalternatifidir”25 Mart günü AB liderlerinin kutlama yapt›¤› Berlin’de ayn› gün protes-

to sesleri de yükseldi. Alexanderplatz’da toplanan emekçiler, sol devrim-ci gruplar ve küreselleflme karfl›t› örgütler, AB’nin militarist bir birli¤e dö-nüfltürüldü¤ünü belirttiler. AB’nin sermayenin ç›karlar›n› korumak için ku-ruldu¤unu belirten emekçiler, Brandenburg Tor’a kadar süren yürüyüflte“AB Anayasas›’na Hay›r, AB Ordusu’na Hay›r, Neoliberal Yasalara GeçitVerilmeyecek” pankartlar› tafl›d›lar. Anadolu Federasyonu'nun da yerald›¤› yürüyüfle 5 bin kifli kat›ld›.

Çok say›da Alman sanatç›s›, yazar› ve politikac›s› zirve öncesinde“Berlin Karfl› Aç›klamas›” yay›nlayarak AB’nin askeri ve sosyal politikala-r›n› elefltirirken, Avrupa’n›n birçok ülkesinden komünist ve emek partileriortak aç›klama yaparak, “Bugün AB’ye karfl› savaflanlar›n hakl›l›¤›n›n günyüzüne ç›kt›¤›n›” belirttiler. 30’a yak›n partinin imzas›n› tafl›yan bildiride,AB’nin Bat› Avrupa tekelci sermayesi için bir seçenek oldu¤u belirtilerek,sosyal, siyasal, askeri alanda AB politikalar›n›n sonuçlar› gözler önüne se-rildi. Bildiride, “Bizler, halklar›n ihtiyaçlar› ve ç›karlar›yla uyuflacak alterna-tiflerin yarat›lmas› için karfl› durufl sergilerken, sosyalizmin Avrupa halkla-r› için gerçek alternatif oldu¤unu ilan ediyoruz. Böyle bir Avrupa, ulusla-raras› bar›fl› destekleyebilir ve çat›flmalar için politik çözümlerin savunu-culu¤unu üstlenebilir” ifadelerine yer verildi.

sine, Amerikan emperyalizmininsald›rganl›¤›n› türlü biçimlerdedestekleyerek, emperyalist politi-kalar›n meflrulaflmas›ndan ç›karsa¤lamaktad›r. ABD’nin ard›ndan,hiç çekinmeksizin, kendi kamuoy-lar›nda tart›flmaks›z›n her ülke bir-biri peflis›ra hak ve özgürlüklerigasbetmeye yönelmifltir. ABD tümdünyaya hukuksuzlu¤u yayarken,demokrasiden, özgürlükten demvuran Avrupa da ‘anti-terör’ yasala-r› ile polis devletlerine dönüflmeyolunda h›zl› ad›mlar atm›flt›r.

Irkç›l›k bugün tüm AB ülkele-rinde yükselmekte, Fransa, Hollan-da, Avusturya gibi ülkelerde ›rkç›partiler ciddi oylara ulafl›rken, dev-rimci düflmanl›¤›n›n had safhadaoldu¤u bu ülkelerde serbestçe ör-gütlenen ›rkç› neonazi örgütlenme-lerin sald›r›lar› yo¤unlaflmaktad›r.Bu tablo hükümetlerin, AB’nin iz-ledi¤i politikalardan ba¤›ms›z de-¤ildir. Tek tek hükümetlerin uygu-lamalar› bir yana, dünyan›n ezilenhalklar›na yönelik sald›rgan politi-kalar›n kendisi dahi ›rkç›l›¤›nönemli bir kayna¤›n› oluflturmakta-d›r. Örne¤in Müslümanlara yönelikartan sald›r›lar›n, Avrupa’n›n ye-deklendi¤i, ABD patentli “terörekarfl› savafl”tan ba¤›ms›z oldu¤unusöylemek mümkün mü? Keza göç-men yasalar›n›n kendisi ›rkç›l›küzerine oturtulur hale gelmifltir.

Geçen hafta bir rapor yay›nla-yan Uluslararas› Af Örgütü, AB’yebu konuda sert elefltirilerde bulun-du. AB'de “temel insan haklar› so-runu olarak ›rkç›l›¤›n ve ayr›mc›l›-¤›n ciddi ve yayg›n oldu¤unu” bil-diren raporun en çarp›c› ifadesi ise,““AABB üüyyeessii üüllkkeelleerriinn yyaarr››ss››nn››nn bbiillee››rrkkçç››ll››¤¤aa kkaarrflfl›› uulluussaall eeyylleemm ppllaann--llaarr››nn›› uuyygguullaammaayyaa kkooyymmaadd››¤¤››”” idi.

Kuflkusuz Avrupa’n›n son 50 y›-l›nda halklara verdi¤i zarar›, dökü-len kan›, sömürüyü daha fazla ör-nekle anlatmak mümkündür. Özetlesöylemek gerekirse; bugün ABDöncülü¤ünde uygulanan emperya-list küreselleflme politikalar›n›n si-yasi, ekonomik ve askeri bütün so-nuçlar›ndan Avrupa emperyalistleride sorumludur.

28

1 Nisan 2007 / 98

Türkiye’nin Avrupa Birli¤i üye-lik süreci içeride kaç›n›lmaz olarakyeni saflaflmalar, politik güçlerin ye-niden konumlan›fllar›n› beraberindegetirdi. Ancak bu çerçevede yaflanansaflaflmada sahte, ikiyüzlü bir söy-lem ve durufl da giderek meflrulaflt›,halk kitlelerinin bilinci bu anlamdaciddi flekilde çarp›t›ld›.

Örne¤in, AB üyeli¤inin demok-rasi getirece¤i ciddi bir yan›lg› ola-rak, etkisi azalsa da halen geçerlili-¤ini korumaktad›r.

Örne¤in; üye olmaman›n ba¤›m-s›z kald›¤›m›z anlam›na gelece¤i gi-bi bir söylemle, bugünkü ba¤›ml›l›kiliflkilerinin üzeri örtülmektedir.

AB üyeli¤i demokrasi getirmez;ama üye olmamak da ba¤›ms›z kal-d›¤›m›z anlam›na gelmez.

‹ki farkl› cephe, iki ayr› saftanortaya at›lan bu iki söylem asl›ndabirbirini beslemekte, ayn› çarp›tma-ya hizmet etmektedir. Her iki söy-lem de, en temel do¤ruyu, demokra-si sorununun ba¤›ms›zl›k sorunun-dan ayr›lamayaca¤› gerçe¤ini gözar-d› etmektedir.

Örne¤in, Avrupa Birlikçiler’inönde gelen isimlerinden MehmetAltan, 25 Mart tarihli Star Gazete-si’ndeki köflesinde, AB liderlerininAB’yi tan›mlamas›n›n da ötesindemisyonlar yükleyerek tan›mlad›¤›AB sürecinin Türkiye için, “Dünya-laflman›n... Zenginleflmenin... Öz-gürleflmenin reçetesi.” oldu¤unubuyururken, çok do¤al bir flekilde“d›fl irade”nin, yani AB müdahalesi-nin gereklili¤inden söz edebiliyor.Demokrasi mücadelesini AB’ye ha-vale eden bu anlay›fl›n, liberal ayd›n,sol çevrelerde oldukça yayg›n oldu-¤u bilinmektedir. Ayn› zamanda em-peryalist küreselleflme politikalar›-n›n propagandistli¤ini yapan bu ke-simler, “küreselleflme ça¤›nda s›n›r-lar›n kalkt›¤›, hiçbir ülkenin ‘içiflle-rimiz’ gibi bir gerekçesinin olama-

yaca¤›” vb. söylemlerle durumlar›n›meflrulaflt›rmakta; Avrupa’n›n te-mellerini “özgürlük, demokrasi, hu-kukun üstünlü¤ü ve insan haklar› vetemel özgürlüklerin oluflturdu¤unu”ifade ederek, bu ‘ulvi’ burjuva de-¤erlerin ülkeye “d›fl irade” ile tafl›na-ca¤›n› savunmaktad›rlar.

Bu kesimler demokrasiyi çarp›t-t›klar› gibi, ba¤›ms›zl›¤› da, haliha-z›rda çat›flt›klar› faflist milliyetçi ke-simlerle özdefllefltirip, tukaka et-mekte, hatta faflizmi, bask›y›, en ha-fif deyiflle statükoyu savunmak ola-rak damgalamaktad›rlar. Özellikle“yükselen milliyetçilik” tart›flmala-r›nda, Hrant Dink cinayeti vesilesiy-le bu çarp›tma çok daha bariz halegeldi. AB’ye karfl› ç›kan bütün ke-simler milliyetçili¤i körüklüyorlard›ve Dink’in katlinden bir biçimde so-rumluydular.

Kim, AB’ye neden karfl›, sorunahangi cepheden bak›yor; tüm bu te-mel sorular ba¤›ms›zl›k düflüncesi-nin tümden beyinlerden silinmesiyolunda yok say›lmaktad›r.

Liberal tayfan›n bu söylemleri-nin dayand›¤› nokta ise; yukar›dasözünü etti¤imiz konumlan›fl içinde-ki sahte durufllard›r. Genelkurmay’dansivil faflist harekete, Kemalistler’denkontrgerilla örgütlerine kadar oligar-flik sistemin en gerici, floven unsur-lar›n›n kendini “ba¤›ms›zl›kç›, ABkarfl›t›” olarak göstermeleridir.

Ba¤›ms›zl›kç› OOlmayan “Ulusalc›l›k”!

Bugün siyasi arenada ‘ulusalc›-lar’ olarak bilinen kesimlerin hiçbi-risi, gerçek anlamda Ba¤›ms›z Tür-kiye’den yana de¤illerdir. MHP’si,BBP’si, CHP’si, Genelkurmay’› veonun güdümündeki emekli general-leri ile bu kesimler için ulusalc›l›k,kendilerini meflrulaflt›rman›n, kitle-lerin emperyalist müdahalelere duy-

AABB üüyyeellii¤¤ii,, ddeemmookkrraassii vveebbaa¤¤››mmss››zzll››kk ççaarrpp››ttmmaallaarr››

29

1 Nisan 2007 / 98

du¤u tepkiyi kendilerine örgütleme-nin bir arac›d›r. Aç›n bak›n tarihleri-ne, b›rak›n ba¤›ms›zl›ktan yana birtek tavr›, tam tersini görürsünüz. Ge-neraller bu ülkede ba¤›ml›l›¤›n sür-mesinin en temel güvencesidirler.Emperyalizm ad›na her dönem “li-derlik rolünü” oynam›fllard›r. MHP,BBP gibi oluflumlar ise, dergimizdemilliyetçili¤in tarihi dizimizde sergi-ledi¤imiz gibi, bafltan itibaren em-peryalizmin beslemesi olarak varol-mufllard›r.

‘‘UUlluussaallcc››llaarr’’ AB’nin nesine kar-fl›lar? sorusunun cevab› asl›nda yok-tur dillerinde. Örne¤in; AB’ye kapi-talist bir birlik oldu¤u için mi karfl›-lar? Sömürüye mi karfl›lar? Tekelle-rin hakimiyetine mi hay›r diyorlar?Bunlar›n hiçbirine karfl› de¤iller. An-ti-emperyalist olmak tutarl› bir tav›r-d›r. Amerikas›, Avrupas› ile emper-yalist politikalar›n tümüne karfl› dur-makt›r, bunlara karfl› mücadele yü-rütmektir. Bu kesimlerin böyle birprati¤i, çizgisi var m›d›r? Hay›r!

Ne idü¤ü belirsiz ‘onurlu üyelik’gibi söylemleri bir yana b›rak›rsan›z,“AB’nin müdahalelerinden” söz et-mektedirler. Nedir bu müdahaleler;‘demokratikleflme’ paketleri ile az›n-l›klara, Kürtler’e iliflkin, özünde sis-temin bekâs›na hizmet eden düzenle-meler. Yani, flovenist politikalara çar-pan uygulamalar ve Genelkurmayodakl› iktidar›n etkisini zay›flatandüzenlemelerdir temel sorun. Birbaflka deyiflle, ‘ulusalc›lar’›n çat›fl-mas› emperyalist bir birlik olarak Av-rupa Birli¤i’nin kendisi ile de¤il; ik-tidar güçlerini zay›flatan, flovenistpolitikalarla karfl› karfl›ya gelen is-teklerledir. Dikkat edin, Avrupa Bir-li¤i’nin s›n›fsal niteli¤iyle asla ilgilide¤ildirler. Tekelci burjuvazi ve on-lar›n ülkemizdeki iflbirlikçileri ile birsorunlar› yoktur. Aksine iflbirlikçi te-kellere “milli sermaye” diye sahip ç›-karlar. AB’nin gerçek sahibinin te-keller oldu¤unu, üyelik sürecindende as›l en büyük ç›kar› tekellerin sa¤-layaca¤›n› asla dile getirmezler. ABkarfl›t› gibi görünen tepkileri, ezilen,sistemin yok sayd›¤› kesimlere yöne-liktir, onlar› AB ile bütünlefltirerekbüyük bir demagoji üzerine kurarlar

söylemlerini.

Mevcut faflist sistemin devam›n-dan yana olan ‘ulusalc›lar’, özetle‘b›rak›n istedi¤imiz gibi asal›m kese-lim’ demektedirler. Nerede bask› var,hak ve özgürlük gasb› var, ona destekverdikleri onlarca örnekle sabittir. ‹s-tedikleri; herkes sussun sadece bizkonuflal›m!

Kendilerini ba¤›ms›zl›ktan ya-naym›fl gibi gösterme konusunda, b›-rakal›m s›radan halk›, demokrat, sos-yalist, anti-emperyalist kimlikleriylebilinen kimi ayd›n çevreleri de etki-ledikleri görülmektedir. Ki bunu;devrimci hareketin güçsüzlü¤ü ve birk›s›m solun anti-emperyalizmi gün-deminden ç›karmas›n›n da etkisi ilesa¤layabildikleri kuflkusuzdur.

Emperyalizme temelde karfl› ç›k-mazken halk› nas›l aldat›yorlar?Devletin bütün kurumlar›n›n ve bur-juva medyan›n önemli bir kesiminindeste¤ini alarak kendileri d›fl›ndaherkesi “d›fl güçlerin maflas›” diyelanse ediyorlar. Tarihsel kökleri olanmilliyetçi duygulara hitap ediyor,ulusal ve uluslararas› yaflanan hertürlü geliflmeyi bu çerçevede de¤er-lendiriyorlar. Ki, hamasi milliyetçi

söylem bu ülkede öylesine ucuzdurki, AB üyelik sürecinin en önemliaktörü durumunda olan AKP dahi,ertesi günü en keskin milliyetçi söy-lemle prim yapabilmektedir.

Ba¤›ms›zl›k vve ‘‘De¤iflim’Devrimci ÇÇizgidedir

“At izinin it izine kar›flt›¤›” siya-sal ortam, ba¤›ms›zl›k bayra¤›n›ndaha da yükseklere kald›r›lmas› zo-runlulu¤unu gösterir. Türkiye dev-rimci hareketinin; ‘faflist, flovenistkesimlerle yanyana m› gelmifl olu-ruz’ kayg›s› ile ba¤›ms›zl›¤› savun-maktan; ‘AB’ci liberallerin saf›ndam› görülürüz’ diye demokrasiden ya-na olmaktan geri durmas›, siyasi are-nay› ikiyüzlü demokratlar ve ikiyüz-lü ulusalc›lara b›rakmas› demektir.

AB’ci liberallerin de, ba¤›ms›z-l›kla hiçbir ilgisi bulunmayan ulusal-c›lar›n da halk› aldatmalar›na izinvermemeliyiz. Bunun yolu ise, de-mokrasiyi ba¤›ms›zl›ktan ay›rmayanbir çizgide yürümektir.

Halk›n ekonomik sorunlar›n›n çö-zümünün, demokratikleflme sorunu-nun emperyalist tekellerin birli¤ininarac›l›¤›yla çözülece¤ini söylemek,bilinçli bir aldatma de¤ilse, büyükbir yan›lg›d›r. Halk› yoksullaflt›ran vefaflizme mahkum eden, tam da bu sö-mürgecilik iliflkisidir en baflta. Ülke-mizi bu duruma getiren emperyalisttekellerin ve onlar›n iflbirlikçilerinin,bizi yoksulluktan ve faflizmden kur-tarmas›n› beklemek, denize düflüp y›-lana sar›lmaktan da beterdir. Halkayap›lacak en büyük kötülük, ‘de¤i-flim’ özleminin tekellerin ç›karlar›nayedeklenerek köreltilmesidir.

Öte yandan, emperyalizme karfl›ç›k›yor gibi görünüp kendi iktidarla-r›n› sürdürmekten, faflist sistemi güç-lendirmekten baflka hiçbir düflünce-leri olmayanlar›n halka verebilecek-leri hiçbir fley olamaz.

Bu iki çizgide de halk›n ç›karlar›temsil edilmemektedir. Halk›n özle-mini duydu¤u “de¤iflimi” sa¤layacakolan; emperyalizmden ba¤›ms›zl›¤›-n› kazanm›fl Türkiye’yi yaratacakolan devrimci çizgidir.

AB üüyeli¤i ddemokrasi ggetir-mez; ama üüye oolmamak ddaba¤›ms›z kkald›¤›m›z aanla-

m›na ggelmez. BBa¤›ms›z, dde-mokratik TTürkiye’yi ssadece

devrimciler savunurlar.Böyle bbir ülkeyi yyaratma-n›n ttek yyolu iise, ddevrimdir

Sevgili Yürüyüfl okurlar›, Mer-haba. Son iki haftadaki sohbetimiz-de sosyal flovenizmi ele alm›flt›k.Hat›rlarsan›z, o sohbetimizin sonla-r›na do¤ru “ulusall›k, sosyal flove-nizm ve enternasyonalizm” aras›n-daki çizgilerin oldukça hassas oldu-¤una, Marksist-Leninist anlamdabunlar›n yerli yerine oturtulmas›n›nönemine de¤inmifltik. Keza “sosyalflovenizme düflmeden ulusal de¤erle-rin nas›l savunulaca¤›”n›n önemlibir soru oldu¤unu vurgulam›flt›k.Araya baflka bir tart›flma girmeden,s›ca¤› s›ca¤›na bu konuya devamedelim dedik. Hat›rlars›n›z, 92 ve93’ncü say›lar›m›zda faflizm ve mil-liyetçili¤i ifllemifltik. Son iki say›-m›zda da sosyal flovenizmi... fiimdi-ki konumuzla da bir bak›ma soru-nun bir baflka boyutunu, öncekilerlebirbirini tamamlayacak flekilde elealm›fl oluyoruz... Sorun, zaten poli-tik aç›dan da, pratik aç›dan da sonderece önemli ve güncel. Bu anlam-da bu konuda ne kadar donan›ml›olursak, o kadar iyidir.

ÖÖzzlleemm:: Milliyetçilik, flove-nizm, ulusal de¤erler, enternasyona-lizm ve sosyal flovenizm; gerçektende bunlar hep birbiriyle ilintili ko-nular. Bu konularda eksik olundu-¤unda, gerek milliyetçili¤in etkisialt›ndaki kesimlerle, gerekse de bukonulara eksik, çarp›k yaklaflan sol-la tart›flmalarda, onlara neyin ne ol-du¤unu göstermekte yetersiz kal›na-ca¤› aç›kt›r.

Son yirmi y›lda yaflanan gelifl-meler, ulusall›k, ulusalc›l›k, enter-nasyonalizm konular›nda yeni so-runlar ve çarp›kl›klar da ortaya ç›-kard›. En baflta, sosyalist sistemin

y›k›lmas›yla enternasyonalizm dü-flüncesi hem maddi ve hem ideolo-jik aç›dan büyük bir darbe yedi. Ar-d›s›ra geliflen süreçte “küresellefl-me” olgusu, emperyalizm konusun-da “soldan” gelifltirilen yeni teoriler,geleneksel anti-emperyalist çizgideyaflanan k›r›lmalar, ülkemiz özgü-lünde Kürt sorununa iliflkin yakla-fl›mlar, ulusall›k ve enternasyona-lizm meselesinde çarp›k anlay›fllar›da beraberinde getirdi. S›n›flar mü-cadelesinin bu süreçteki prati¤indesosyal flovenizmi mahkum eden ge-liflmeler oldu¤u gibi, sosyal flove-nizme güç veren geliflmeler de ya-fland›.

Solun bir kesiminde milliyetçilikveya sosyal flovenizm geliflirken,baz› kesimlerde ba¤›ms›zl›ktan, ba-z› kesimlerde enternasyonalizmdenuzaklaflma yafland›. Sonuçta bütünbunlar gerek kitlelerin yönelimle-rinde, gerekse de solun imaj›nda çe-flitli de¤iflikliklere yolaçt›.

KKeemmaall:: Özlem’in belirtti¤i gi-bi, kimilerinin enternasyonalist an-lay›fltan uzaklaflt›¤›n› görüyoruz.Peki bunun karfl›s›nda geliflen ““uulluu--ssaallll››kk”” m›d›r? Ço¤unda böyle birfley de yok. Enternasyonalist de¤il,ama ulusal ba¤›ms›zl›k çizgisindede de¤il... Soldaki kimliksizleflmebiraz da böyle ortaya ç›kmaktad›riflte. fiöyle; emperyalizmin küresel-leflme politikas›na karfl› ç›karkenonun ideolojik tahakkümüne giren,onun çizdi¤i politik s›n›rlar› kabuleden ve nnee eenntteerrnnaassyyoonnaalliisstt,, nnee ddeeuulluussaall oollaammaayyaann bir sol tablosu varortada.

Çeflitli ülkelerde faflizme, em-peryalizme karfl› mücadelenin sem-bolü olabilen baz› ulusal de¤erlerinülkemizde bu konumda olmamas›,tam tersine sola karfl› kullan›lan ol-gulara dönüflmesi, solun vatan kav-ram›ndan uzaklaflmas›, bu süreçte

daha da göze çarpan bir olgu halinegeldi. Solun anti-emperyalist, anti-oligarflik kimli¤ini tart›fl›l›r hale ge-tirdi. Oligarfli, bu durumu, solu ku-flatan bir malzeme olarak kullanma-ya çal›flt›. Halen de bu politikay›yayg›n biçimde uyguluyor. Dolay›-s›yla bugün milliyetçili¤in mevcutsiyasal pratik aç›s›ndan oluflturdu¤usorunlar, “flovenist k›flk›rtmalar”denilerek afl›lamaz.

Ulusall›k ve enternasyonalizmmeselesini yerli yerine oturtmak,sadece teorik aç›dan de¤il, Türkiyesolunun kitle çal›flmas›, propagandave ajitasyon biçimleri aç›s›ndan,oligarflinin demagojik sald›r› ve ku-flatmalar›n› etkisizlefltirmek aç›s›n-dan da gereklidir.

MMaazzlluumm:: ‹sterseniz, sorunun,yani ulusall›k ve enternasyonalizmsorununun en temel ölçülerini koya-l›m burada. S›n›flar mücadelesi aç›-s›ndan millilik ve enternasyonalizmsorununu en iyi formüle eden hiçkuflku yok ki Marks’›n flu düflünce-leridir: ‹‹flflççii ss››nn››ff››nn››nn mmüüccaaddeelleessiiflfleekkiill bbaakk››mm››nnddaann uulluussaall,, mmuuhhttee--vvaass›› bbaakk››mm››nnddaann eenntteerrnnaassyyoonnaa--lliissttttiirr..

Bu, tarihsel ve nesnel bir flekille-nifltir. Bu flekilleniflin d›fl›ndaki heryaklafl›m, Marksizm-Leninizm’den,iflçi s›n›f›n›n ideolojisi ve hedefle-rinden bir sapmad›r. Marksizm-Le-ninizm’in bu anlay›fl›na genel ola-rak sosyalist saflarda kimse itirazetmese de, sorun esas olarak, bu an-lay›fl›n günümüzde nas›l flekillene-ce¤i ve pratikteki tezahürünün nas›lolaca¤›d›r. Farkl›l›klar, ayr›l›klar,sosyal flovenist tav›rlar, burada orta-ya ç›kar.

Yine bu konuda s›k kullan›lanbaz› kavram ve deyimlere de¤inerekdevam edelim. Mesela, mutlakaokurlar›m›z›n ço¤u duymufltur;

30

1 Nisan 2007 / 98

hayat›niçindeki tteeoorrii

Ulusall›k ve Enternasyonalizm -1

Mücadelemizin formu ulusal, muhtevas› enternasyonaldir

“proletaryan›n vatan› yoktur” de-nir. Mesela, Marksizm’in “milliyet-lere” karfl› oldu¤u söylenir. Bunlardo¤ru mudur? Evet do¤rudur. Amasorun yine bunlardan ne anlafl›ld›¤›-d›r. Marksizm-Leninizm’i bir dog-ma olarak ele almakla, bir klavuzolarak ele almak aras›ndaki fark,Marks’›n bu düflüncesinin bugünnas›l ele al›naca¤›n› da belirleyenbir farkt›r.

Marks ve Engels, sosyalizm içinmücadelenin dar milli s›n›rlar için-de, “millet” çerçevesine hapsedil-mesine karfl› ç›km›fllar, proletarya-n›n devrimci mücadelesinin, bbuurrjjuu--vvaazziinniinn ççiizzddii¤¤ii ss››nn››rrllaarr›› aaflflmmaayy›› veuulluussllaarr››nn eenntteerrnnaassyyoonnaalliizzmmiinniiggeerrççeekklleeflflttiirrmmeeyyii amaçlamas› ge-rekti¤ini belirtmifllerdir.

“Proleterler, bütün ülkelerde birtek ve ayn› menfaatin; bir tek ve ay-n› düflman›n, bir tek ve ayn› savafl›nkarfl›s›ndad›rlar; ... onlar›n bütünhareketleri, tteemmeell bbaakk››mm››nnddaann iinn--ssaanncc››ll vvee mmiilllliiyyeett kkaarrflfl››tt››dd››rr.. Milliye-ti yaln›z proleterler ortadan kald›-rabilirler. ” (Marks)

ÖÖzzlleemm:: fiuna aç›kl›k getirelim:Yani milliyetlerin ortadan kald›r›l-mas›n› m› amaçl›yor Marksizm?

MMaazzlluumm:: Evet. Fakat bu bu-günden yar›na bir süreç de¤ildir.Çünkü; milliyetler bilindi¤i gibiuzun bir tarihsel süreç içinde olufl-mufl ve kapitalistleflmeyle birliktefeodal egemenliklerin y›k›lmas›mücadelesiyle ulusal devletlere dö-nüflmüfltür. Milliyet olgusu tarihsahnesine ç›kt›ktan sonra, onun ikilibir rolünden sözedebiliriz; milliyetolgusu, bir yandan burjuvazi ve tümsömürücü egemen s›n›flar taraf›n-dan (emperyalist paylafl›m savaflla-r›nda oldu¤u gibi) pazar alanlar›mücadelesinin arac› olarak kullan›-l›rken, bir yandan da emperyalizmekarfl› ulusal kurtulufl savafllar›n›nana motifi olmufltur. Proletarya ide-olojisi, nihai anlamda halklar aras›-na çitler ören, suni düflmanl›klar›nzemini haline getirilebilen milliyetolgusunun ortadan kald›r›lmas›ndanyanad›r. Fakat bu da milliyetlerin

ortaya ç›k›fl›nda oldu¤u gibi çokuzun bir tarihsel süreç içinde ger-çekleflebilecek bir olgudur. Bu an-lamda da proletaryan›n “milliyetkarfl›t›” olmas›, mevcut ülkeler, mil-liyetler gerçe¤inin yads›nmas› flek-linde anlafl›lamaz. Mevcut s›n›rlarve milliyetler bir gerçeklikse, müca-dele de elbette bunlar› dikkate ala-cakt›r.

Nitekim daha o zamanki (1870-80’lerde) tart›flmalarda da Marks veEngels, bunu belirtmifllerdir. Refor-mistlerin iflçi s›n›f› mücadelesini darulusal aç›dan kavramalar›n› eleflti-rirken flöyle derler:

“Besbelli ki, iflçi s›n›f›, mücade-le edebilmek için ss››nn››ff olarak kendiülkesinde örgütlenmelidir ve her ül-ke ayr› ayr› bu s›n›f mücadelesininsahnesidir. ‹flte iflçi s›n›f›n›n müca-delesi bu anlamda uulluussaall nniitteelliikk ta-fl›r, muhtevas› bak›m›ndan de¤il...”(Gotha ve Erfurt Programlar›n›nElefltirisi, syf. 36)

Her ülkenin proletaryas›, içindebulundu¤u ülke s›n›rlar› çerçevesin-de ve kendi ulusunun proleterlerini,emekçilerini örgütlemeyi esas ala-rak, kkeennddii bbuurrjjuuvvaazziissii iillee ssaavvaaflflaa--rraakk,, iktidar›n› kurma mücadelesiverecektir. Dolay›s›yla, proletaryastratejisini, taktiklerini, ““mmüüccaaddeelleezzeemmiinnii oollaarraakk kkaabbuull eettttii¤¤ii üüllkkeenniinn””ekonomik, sosyal ve siyasi flartlar›-na göre belirleyecektir. Bu anlam-dad›r ki, bir ülkenin devrimcilerininenternasyonalist görevlerini yerinegetirmesinin olmazsa olmaz flart› vebiçimi, kendi ülkesinde devrim mü-cadelesini gelifltirmektir. Bu göre-vin üzerinden atlan›ld›¤› noktada,Marksist-Leninist anlamda enter-nasyonalist olma iddias›nda bulunu-lamaz. Yani; kendi ülkesinde dev-rim için çal›flmay›p “dünya devri-mi” peflinde koflanlar da, kendi ül-kesi ve halk›n›n kurtuluflu için dev-rimci görevlerini omuzlamay›p ken-dilerini sadece baflkalar›yla “daya-n›flma”yla s›n›rlayanlar da, ne enter-nasyonalist olabilir, ne de Marksist-Leninist. Marksist-Leninist’in ilkgörevi kendi vatan›n› kurtarmakt›r.

KKeemmaall:: Evet, “vatan” kavram›

bizim mücadelemizde nereye oturu-yor. Ulusall›k-enternasyonalizmitam olarak kavramak için, bu mutla-ka cevaplanmas› gereken sorular›nbafl›nda gelir.

Mahir Çayan, Bütün Yaz›lar’daemperyalizm döneminde burjuvazi-nin niteli¤ini belirtirken flöyle der:

“Emperyalist dönemde burjuva-zi, bütün dünyada devrimci, milli-yetçi ve demokrat niteli¤ini kaybet-mifltir. Onun ideolojisi art›k milli-yetçilik de¤il, kozmopolitizmdir. O,vatan, millet bayra¤›n› gemininbordosundan afla¤›ya atm›flt›r. BBuubbaayyrraa¤¤››,, eemmppeerryyaalliisstt ddöönneemmddee eenn--tteerrnnaassyyoonnaalliizzmm vvee yyuurrttsseevveerrlliikk ttaa--bbaann››nnddaa pprroolleetteerr ddeevvrriimmcciilleerrii,, mil-liyetçilik taban›nda ise küçük-bur-juva radikal unsurlar› yükseltmek-tedir.”

Fakat ülkemiz solunun “bu bay-ra¤›”, enternasyonalizm ve yurtse-verlik temelinde tafl›mas›, çeflitliyaklafl›mlar nedeniyle mu¤laklaflt›-r›lm›fl, kitlelerde bunun d›fl›nda bir“sol” imaj› yarat›lm›flt›r. Bu devrim-ci yaklafl›m›n d›fl›na ç›k›ld›¤› oran-da, tarihle, vatan savunmas›yla so-lun ba¤lar› adeta kopmufl, enternas-yonalizm ve anti-emperyalist müca-dele temelinde ele al›nmas› gerekenkavramlar, de¤erler, tamamen geri-cilere, faflistlere kalm›flt›r. Bunun enbariz göstergesi, solun vatan, vatan-severlik gibi kavramlar› dahi kul-lanmamas›, çok çeflitli bask›lanma-lar alt›nda ulusal de¤erleri sahiple-nememesidir.

MMaazzlluumm:: Burada ne kastetti¤i-mizi biraz daha somutlayal›m. Bur-juva ulusalc›l›¤›, temel olarak iki ol-guyu içeriyordu: BBiirriinncciissii,, devletind›flar›ya karfl› korunmas› (yani bafl-ka deyiflle ulusal pazar›n güvencealt›na al›nmas›), iikkiinncciissii,, içte, feo-

31

1 Nisan 2007 / 98

uu ddeevvrriimmccii yyaakkllaaflfl››mm››nn dd››flfl››nnaaçç››kk››lldd››¤¤›› oorraannddaa,, ttaarriihhllee,, vvaattaann ssaavvuunnmmaa--ss››yyllaa ssoolluunn bbaa¤¤llaarr›› aaddeettaa kkooppmmuuflfl,, eenntteerr--nnaassyyoonnaalliizzmm vvee aannttii--eemmppeerryyaalliisstt mmüüccaa--ddeellee tteemmeelliinnddee eellee aall››nnmmaass›› ggeerreekkeenn kkaavv--rraammllaarr,, ddee¤¤eerrlleerr,, ttaammaammeenn ggeerriicciilleerree,, ffaa--flfliissttlleerree kkaallmm››flfltt››rr..

B

dal iktidar›n y›k›larak yerine ege-menli¤in ulusta oldu¤u demokratikbir düzen kurulmas›.

Proletarya ve di¤er emekçiler, busavaflta burjuvazinin yan›nda ol-mufllard›r bilindi¤i gibi. Bu bir va-tan savafl›yd›. Ancak burjuvazi, da-ha ilk andan itibaren vatan› ve va-tanseverli¤i satm›fl, yozlaflt›rmayabafllam›flt›r. Burjuvazi, emperya-lizmle birlikte “ulusal” kimli¤inireddetmifltir.

Vatan için burjuvaziyle birliktesavaflan proletarya aç›s›ndan bukavramlar art›k farkl› bir içeri¤e bü-rünmüfltür. Vatan’›n “d›fla karfl›” ko-runmas› yine sözkonusudur ama busavafl, “burjuvazinin ulusal pazar›”güvencede olsun diye de¤il, üüllkkeessiieemmppeerryyaalliizzmmddeenn bbaa¤¤››mmss››zz oollssuunnddiiyyeeddiirr.. ‹kinci olarak, içte, y›k›lma-s› gereken iktidar art›k feodallerinde¤il, bizzat burjuvazinin kendi ik-tidar›d›r. Bu anlamdad›r ki, emper-yalizm döneminde vatanseverlik ye-ni bir içerik kazanm›flt›r. Ça¤›m›z-da, gerçek anlamda vatanseverlikyaln›zca emekçi halklara özgüdür;ç›karlar› u¤runa pazarlamayaca¤›hiçbir fleyi olmayan burjuvaziye de-¤il! Vatanseverlik, emekçilerin ül-kelerine duyduklar› ba¤l›l›kt›r, ulu-sal ve sosyal kurtulufllar› için savafl-malar›d›r, bu u¤urda kan dökmeleri-dir.

Vatanseverlik kavram›, 1789Frans›z Devrimi’nde burjuva devri-minin kazan›mlar›n›, feodalizmekarfl› elde edilen zaferi içeren biranlam tafl›yordu. 1789 burjuva dev-rimi çerçevesinde vatanseverler,burjuvazi ve onunla birlikte feoda-lizme karfl› savaflan tüm emekçiler-di. Burjuvazi vatanseverli¤e ihanetetti¤inde ise tarih sahnesinde vatan-

severli¤i temsil edecek tek güç ola-rak yine emekçiler kalm›flt›r.

Marks ve Engels, biraz önce debelirtildi¤i gibi “proleterlerin vata-n› yoktur, onlar›n vatan› enternas-yonaldir. ” derler. Peki bundanMarks ve Engels’in vvaattaannsseevveerrllii¤¤eekkaarrflfl›› oldu¤u anlam› m› ç›kar›lmal›-d›r? Mahir Çayan, Marks’›n de¤er-lendirmelerini de aktararak flöylecevaplam›flt› bu soruyu:

““Bu, Marks'›n vatanseverli¤ekarfl› oldu¤u anlam›nda yorumlan-mamal›d›r. Marks ve Engels'e göreproletarya, vatan› tehlikeye düfltü¤üher zaman ve her yerde en önde dö-vüflmüfltür. Ve de dövüflmelidir. Oaç›dan ssoonnuunnaa kkaaddaarr mmiillllii oollaann teks›n›f proletaryad›r. ‹flçilerin vatan›yoktur diyen Marks, bir iflçi hükü-meti olan Paris Komünü hakk›ndaflunlar› söylüyor: ‘Komün, böyleceFrans›z toplumunun bütün s›hhatliunsurlar›n›n gerçek temsilcisi vedolay›s›yla Fransa'n›n ggeerrççeekktteennmmiillllii hhüükküümmeettii oluyordu. Ayn› za-manda bir emekçi hükümetin veeme¤in kurtuluflunun cesur savaflç›-s› olarak sözün tam anlam›yla eenn--tteerrnnaassyyoonnaall bir mahiyete sahipti.’”(Fransa’da ‹ç Savafl, syf. 86)

Burada “ulusall›k ve enternasyo-nalizm”in farkl› koflullar alt›nda na-s›l flekillenebildi¤inin de bir örne¤i-ni görüyoruz. Mücadelenin ““ffoorrmmuubbaakk››mm››nnddaann mmiillllii”” olmas›n›n sade-ce “örgütlenme s›n›rlar›n›” anlatanbir çerçeve olmay›p, politik birmuhteva da kazanabildi¤i Paris Ko-münü örne¤inde oldukça aç›kt›r.Prusya ordular›n›n istilas› karfl›s›n-da vatan› savunan Frans›z burjuva-zisi de¤il, proletaryas›d›r. Burjuvahükümetinin, Prusya sald›r›s› karfl›-s›nda bir ““mmiillllii iihhaanneett hhüükküümmeettii--nnee”” dönüfltü¤ü durumda, Frans›zemekçileri, vatanlar›n› savunmamücadelesine giriflmifllerdir. Marksproletaryan›n vatan savunmas›n›nve Prusya'ya karfl› zaferinin, ayn›zamanda “Frans›z kapitalistleriyledevletin parazitlerine karfl› zaferi”anlam›na gelece¤ini de belirtir.

Kapitalist, emperyalist istilac›la-ra karfl› bu tarihsel görev, 20. yüzy›l

boyunca bir çok kez emekçilerinomuzlar›na yüklenmifl; Nazi iflgal-lerine karfl›, emperyalizmin aç›k vegizli iflgallerine ve onlar›n iflbirlik-çilerine karfl› mücadele, ayn› za-manda bir vvaattaann ssaavvuunnmmaass›› olarakemekçiler, devrimciler taraf›ndanyürütülmüfltür. Bugün de vatan› sa-vunmak, devrimcilerin, proletarya-n›n, tüm ezilen halklar›n görevidir.

ÖÖzzlleemm:: fiöyle de diyebiliriz sa-n›r›m. Enternasyonalizmle ulusall›k((uulluussaallcc››ll››kk--mmiilllliiyyeettççiilliikk ddee¤¤iill)),enternasyonalizmle vatanseverlik,birbirlerinin karfl›t› de¤il, birbirleri-ni tamamlayan olgulard›r. Buradameselemiz, bu kavramlar›n içerikle-rinin burjuvazi ve faflizm taraf›ndannas›l baflka türlü dolduruldu¤unuteflhir etmektir. Vatan›n› sevmekbaflka vatanlara, ulusunu sevmekbaflka uluslara, kendi halk›n› sev-mek baflka halklara düflman olmak,onlar› küçümsemek de¤ildir. Enter-nasyonalizm her türlü ulusal önyar-g›y›, böbürlenmeyi ve baflka ulusla-ra yönelik her türlü küçümsemeyi,yads›may› reddeden bir vatansever-li¤i içerir.

MMaazzlluumm:: Elbette solda bukavramlardan uzaklaflman›n baz›somut nedenleri de vard›. Mesela,1970’li y›llardan itibaren, oligarfli-nin demagojileri, flovenist politika-lar›, sivil faflist hareketin sloganlar›karfl›s›nda, bir yan›yla do¤al ve nes-nel bir tepki olarak bu kavramlardanadeta bir kaç›fl yafland›. 1980’li y›l-larda faflist cuntan›n söylem ve uy-gulamalar› da bu kopuflu pekifltirenbir etkide bulundu. Pratik olarakgünlük siyasal söylemin flekillenifliaç›s›ndan Devrimci Hareket de buetkilenmenin d›fl›nda de¤ildi, ancakideolojik, teorik platformda Dev-rimci Hareket, bu kavramlar› kul-lanmakta kendi iç tutarl›l›¤›n› ve is-tikrar›n› sürdürürken, belli dönem-lerde bunlar› daha vurgulu bir bi-çimde kullanarak bu kavramlardanuzaklaflman›n yaratt›¤› ideolojikbofllu¤u doldurmaya çal›flt›.

Solun bu tavra verdi¤i tepki deçarp›c›d›r. Bu kavramlar›n, gerek ta-

32

1 Nisan 2007 / 98

nntteerrnnaassyyoonnaalliizzmmllee uulluussaallll››kk,, eenn--tteerrnnaassyyoonnaalliizzmmllee vvaattaannsseevveerrlliikk,, bbiirrbbiirrllee--rriinniinn kkaarrflfl››tt›› ddee¤¤iill,, bbiirrbbiirrlleerriinnii ttaammaammllaa--yyaann oollgguullaarrdd›› rr.. EEnntteerrnnaassyyoonnaalliizzmm hheerrttüürrllüü uulluussaall öönnyyaarrgg››yy››,, bbööbbüürrlleennmmeeyyii vveebbaaflflkkaa uulluussllaarraa yyöönneelliikk hheerr ttüürrllüü kküüççüümm--sseemmeeyyii,, yyaaddss››mmaayy›› rreeddddeeddeenn bbiirr vvaattaannssee--vveerrllii¤¤ii iiççeerriirr..

E

33

1 Nisan 2007 / 98

rihsel boyutuyla, gerekse de mevcutsomutluk aç›s›ndan etrafl›ca tart›fl›l-mas› gerekirken, sol, kestirmedenelefltiriler yapmay› tercih etti. GerekKürt küçük-burjuva milliyetçileri-nin, gerekse de çeflitli oportünistgruplar›n vvaattaann,, vvaattaannsseevveerrlliikkkavramlar›n›n kullan›lmas› karfl›-s›ndaki “elefltirileri”, hem ulusall›k-enternasyonalizm, hem de mücade-lenin anti-emperyalist niteli¤i konu-sundaki kafa kar›fl›kl›¤›n›n bir yan-s›mas›d›r. Mesela, "Türkiye'de ta-rihsel ve siyasal anlamda gündemdebir vvaattaann ssoorruunnuu yoktur” diyerekburadan da vatan-vatanseverlik kav-ramlar›n›n kullan›lamayaca¤›n› ilerisüren elefltiri, emperyalizmin 3. Bu-nal›m dönemi ve yeni-sömürgecilikiliflkilerini, emperyalizmin ggiizzllii iiflfl--ggaalllleerriinnii yok saymaktad›r.

Ortaya koydu¤umuz “uluslafl-ma”yla özdefl tutulan bir vatan soru-nu de¤ildir. Bu kavram›n ve prole-taryan›n görevlerinin burjuva dev-rimleriyle sonraki süreçte nas›l birde¤iflim geçirdi¤i biraz önce özet-lendi. Çeflitli ülkelerdeki devrimmücadeleleri incelendi¤inde görü-lür ki, 20. Yüzy›l›n ikinci yar›s›ndadevrimcilere ve halklara esin kayna-¤› olan ““YYaa öözzggüürr vvaattaann,, yyaa ööllüümm””slogan›, uluslaflma sürecinin bafl›n-daki “vatan” kavram›ndan farkl› birmuhtevaya sahiptir. Sorun, eemmppeerr--yyaalliisstt bbooyyuunndduurruukk ve ttaamm bbaa¤¤››mm--ss››zzll››kk sorunu, yani baflka bir deyiflle““öözzggüürr vvaattaann”” sorunudur. KimseTürkler'in ve Kürtler’in vatan›n›nözgür oldu¤unu iddia edemeyece¤i-ne göre, bunun bir siyasi hedef ola-rak formüle edilmesi de bunun do-¤al bir sonucudur. Ne Kürtlerin, nede Türklerin vatanlar› özgür de¤il-dir. Bu anlamda, anti-emperyalist,anti-oligarflik bir devrim stratejisiiçinde emperyalizme karfl› ba¤›m-s›zl›k savafl› veren Marksist-Leni-nistler için "Ya Özgür Vatan YaÖlüm" slogan›, hem emperyalizmekarfl› ba¤›ms›zl›k için savafla ça¤r›ve hem de savaflma kararl›l›¤›n›nifadesidir.

KKeemmaall:: Vatan kavram›n›n kul-lan›lmas›na bir di¤er itiraz ise,

““TTüürrkk uulluussaall ssoorruunnuu”” olmad›¤›, buanlamda kullan›lamayaca¤›d›r. So-runa sadece uluslaflma sürecinin ba-fl›ndaki tarzda bir “ulusal sorun”olarak bakanlar için bu “hakl›” biritiraz gibi görünebilir. BBiirriinncciissii, yu-kar›da belirttik, “vatan” kavram›n›n,pazar sorunuyla ayn› anlamda eleal›nd›¤› dönem geçmifltir; iikkiinncciissii,,devrimci hareketin “vatan” kavra-m›, tteekk bbiirr uulluussllaa (Türk ulusuyla)belirlenen, tteekk bbiirr uulluussuunn (Türkulusunun) yaflad›¤› yeri tarif eden,tteekk bbiirr uulluussuunn (Türk ulusunun) ta-lebini içeren bir kavram de¤ildir.Türkiye çok uluslu bir devlettir,mevcut s›n›rlar içinde bu toprakparças›, üzerinde yaflayan Türk,Kürt ve tüm di¤er milliyetlerdenhalklar için –emperyalizmden kur-tar›lmas› gereken– bir vatan olmaözelli¤i tafl›r; “özgür vatan” müca-delesi de bu anlamda, Türk, Kürt vetüm di¤er milliyetlerden halklar›nhalen yaflamakta olduklar› toprakla-r›n eemmppeerryyaalliizzmmddeenn bbaa¤¤››mmss››zzllaaflfl--tt››rr››llmmaass›› sorunudur.

Mücadelemizin “formu bak›-m›ndan milli olmas›”n›n pratiktekikarfl›l›¤›, kimilerinin çarp›tt›¤› veyaçarp›k kavrad›¤› gibi, tteekk bbiirr uulluussiçinde örgütlenme de¤il, çok uluslutteekk bbiirr üüllkkee içinde örgütlenme flek-lindedir. fiunu da belirtelim ki, çokuluslu bir devlette mücadelenin herflart alt›nda bu s›n›rlar içinde eleal›nmas› mutlak de¤ildir, ama bu-günkü somutluk budur. Bu anlamdada devrimcilerin öönncceelliikkllii somutpolitik hedefi Türkiye Cumhuriyetiolarak adland›r›lan s›n›rlar içindeemperyalizmi kovup, oligarfliyi y›-k›p devrimci bir halk iktidar›n› kur-makt›r. Vatan› özgürlefltirmek, anti-emperyalist, anti-oligarflik mücade-lenin muhtevas›nda vard›r.

Devrimcilerin “enternasyona-lizm ve yurtseverlik temelinde” va-tan kavram›n› kullanmalar›yla, fa-flizmin "vatan-millet-sakarya" ede-biyat› aras›nda bir paralellik kur-mak, son derece yüzeysel bir yakla-fl›md›r, bir çarp›tmad›r. ÖzellikleKürt milliyetçili¤inin bu noktadakielefltirileri, elbette en baflta ““TTüürrkkssoolluu”” kavram›ndan beslenmekte, bu

nedenle daha bafltan çarp›k bir bilin-ci yans›tmaktad›r. Oysa, bir dahabelirtmifl olal›m ki, Türkiye devrim-ci hareketi, ““TTüürrkk ssoolluu oollaarraakk”” ko-nuflmuyor, bu anlamda da kulland›-¤› kavramlar “Türk”lükle s›n›rl› de-¤ildir.

MMaazzlluumm:: Devrimcilerin vatanve vatanseverlik kavramlar›n› kul-lanmas›n›, yine son derece yüzeyselbir yaklafl›mla “vatanseverlik yar›-fl›na” girme olarak de¤erlendirenlerde ç›km›flt› hat›rlarsan›z. Bu da çokkaba bir çarp›tmad›r. Oligarflinin,faflizmin “vatan” kavram›n› istis-mar etmesi, devrimcilerin bu kavra-m› kullanmas›na engelse, dünyan›nhiçbir yerinde ve hiçbir ülkesindebu kavram kullan›lamaz demektir.Çünkü burjuvazinin, iflbirlikçi oli-garflilerin “vatan millet sakarya”edebiyat› yapmad›¤› herhangi birülke yoktur herhalde. Faflist dikta-törlükler de, emperyalist ülkelerde-ki burjuva diktatörlükler de, flu veyabu biçimde bu kavram› kitleleriyönlendirmenin, kendi hegemonya-lar›nda tutman›n bir arac› olarakkullanmaktad›rlar. Vatan, vatanse-verlik, millilik, her ülkede burjuva-zinin istismar etti¤i kavramlar›n ba-fl›nda gelir. Faflizmin hiçbir yerde““kkaahhrroollssuunn ffaaflfliizzmm”” dememesi gi-bi, iflbirlikçiler de hiçbir yerde““kkaahhrroollssuunn vvaattaann”” demiyorlar. El-bette tüm iflbirlikçi oligarflik rejim-ler “vatan, millet sakarya” edebiyat›yapacak, kitlelerin milli duygular›n›istismar edecek ve bunu hem halk›devrimcilere karfl› k›flk›rtmak, hemde kendi iflbirlikçiliklerini gizlemekiçin kullanacaklard›r.

Oligarflinin bu kavramlar› kul-lanmas›, devrimcilerin kullanma-mas› için bir neden de¤il, tam tersi-ne, bu kavramlar› do¤ru bir içerikle

00.. YYüüzzyy››ll››nn iikkiinnccii yyaarr››ss››nnddaa ddeevv--rriimmcciilleerree vvee hhaallkkllaarraa eessiinn kkaayynnaa¤¤›› oollaann““YYaa öözzggüürr vvaattaann,, yyaa ööllüümm”” ssllooggaann››,, uulluuss--llaaflflmmaa ssüürreecciinniinn bbaaflfl››nnddaakkii ““vvaattaann”” kkaavv--rraamm››nnddaann ffaarrkkll›› bbiirr mmuuhhtteevvaayyaa ssaahhiippttiirr..SSoorruunn,, eemmppeerryyaalliisstt bbooyyuunndduurruukk vvee ttaammbbaa¤¤››mmss››zzll››kk ssoorruunnuu,, yyaannii bbaaflflkkaa bbiirr ddeeyyiiflfl--llee ““öözzggüürr vvaattaann”” ssoorruunnuudduurr..

2

kullanmas›, çarp›tmalardan kurtar-mas› gerekti¤ini gösteren bir neden-dir. Egemen s›n›flar›n elinden bukavramlar› almak, egemen s›n›flar›bu kavramlar› kullanamaz hale ge-tirmek görevi sözkonusudur burada.Vatan› gerçekte kimin savundu¤u-nu, kimin gerçekte iflbirlikçi oldu-¤unu güçlü bir biçimde teflhir ede-bildi¤imiz ölçüde, vatanseverlikleilgisi olmayanlar›n bu kavram› kul-lanmas›n›n önünü kesece¤imiz afli-kard›r.

Ancak Türkiye solunun çok bü-yük bir bölümü bir yandan Türkmilliyetçili¤inin, di¤er yandan iseKürt milliyetçili¤inin “bask›lanma-s›” alt›nda kal›p, bu kavram› teorisi-nin, propaganda ve ajitasyonununiçine yerlefltiremedi¤i için, bugünkütablo ortaya ç›km›flt›r.

ÖÖzzlleemm:: Konuya iliflkin haz›rla-n›rken, benim en çok dikkatimi çe-ken kavramlardan biri “ulusal gu-rur” oldu. Mesela, Türkiye solunda“ulusal gurur”dan sözedildi¤i pekduyulmaz. Bu noktada hemen soru-labilir; “hangi ulusun gururundansözedilecek peki?” Cevab›m›z aç›k-t›r; Türkiye Solu’ndan sözetti¤imi-ze, Türk ve Kürt halk›n›n ortak ör-gütlenmelerinden sözetti¤imize gö-re, her iki ulus aç›s›ndan da ulusalde¤erlerin sahiplenilmesi sözkonu-su olmal›d›r. Nas›l ve neler sahiple-nilecek? Bu sorunun ayr›nt›l› cevab›verilebilir; ama burada ele ald›¤›-m›z konu aç›s›ndan öncelikle ce-vaplanmas› gereken devrimcilerin“ulusal gurur” duygusunun olup ol-mayaca¤›d›r. Türkiye solu iflte bunoktada tereddütlü ve çarp›k anla-y›fllar›n, çeflitli bask›lanmalar›n et-kisi alt›ndad›r. Sözü uzatmadan Le-nin’den dikkatimi çeken uzun birbölüm aktarmak istiyorum:

“Ulusal gurur duygusu, bize, biz

bilinçli Büyük-Rus proleterlerineyabanc› bir duygu mudur? Elbetteki de¤ildir! Biz, dilimizi ve yurdu-muzu severiz; biz, yurdumuzunemekçi y›¤›nlar›n› (yani yurdumuznüfusunun onda-dokuzunu) demok-ratik ve sosyalist bilinç düzeyineyükseltmek için elimizden geleni ya-p›yoruz. Çar›n kasaplar›, soylularve kapitalistler elinde, güzel yurdu-muzun u¤rad›¤› hakaretleri, zulümve afla¤›lamalar› görmek ve duymakbizim için çok ac›d›r. ... 1870'lerindevrimcilerini kendi içinden yarat-m›fl olan biz Büyük-Ruslar›n, bu zu-lüm ve afla¤›lamalara karfl› göster-mifl oldu¤umuz direniflten ötürü gu-rur duyuyoruz. Büyük-Rus iflçi s›n›-f›n›n, 1905'te y›¤›nlar›n güçlü dev-rimci partisini yaratm›fl olmas›ndanötürü; Büyük-Rus köylülü¤ünün...papazlar›n ve büyük toprak sahiple-rinin boyunduru¤unu k›rma iflinegiriflmesinden ötürü, gurur duyuyo-ruz.” (Lenin, Uluslar›n KaderleriniTayin Hakk›)

Lenin bunlar› belirttikten sonra,yurt sevgisiyle ulusal gururu bir ara-da anarak yine flunlar› belirtiyor:

“Çerniflevski'nin bundan yar›myüzy›l önce: ‘Zavall› bir ulus; tepe-den t›rna¤a köleler ulusu; hepsi köle’dedi¤ini an›ms›yoruz. ... bu söz, bizcegerçek yyuurrtt sseevvggiissiinnii, Büyük-Rushalk y›¤›nlar›nda bir devrimci ruhunolmay›fl›ndan ötürü duyulan ac›y›içeren bir sevgiyi ifade eder. Çerni-flevski'nin zaman›nda o ruh henüzyoktu. ... Ama flimdiden o ruh mevcut-tur. Büyük-Rus ulusu da, bir devrimcis›n›f yaratt›¤› için, bu ulus da insan-l›¤a, yaln›zca katliamlar, s›ra s›raidam sehpalar›, zindanlar, büyük aç-l›k ve papazlara, çarlara, büyük top-rak sahiplerine ve kapitalistlere köle-ce ba¤l›l›k örnekleri de¤il, özgürlükve sosyalizm u¤runa savafl›mdan daörnekler verebildi¤i için, yürekleri-miz uulluussaall gguurruurrllaa doludur...”

Burada dikkat çekmek istedi¤im,akademik, teorik bir tan›mdan ziyade,bu kavramlar› kullanmakta “komp-lekssiz” olunmas› ve enternasyona-list, devrimci içeri¤iyle bu kavramla-r› mücadelemizin, literatürümüzüniçine tafl›yabilmek gerekti¤idir.

KKeemmaall:: Evet, Özem arkadafl›-m›z çarp›c› bir bölüm aktard› bize.Türk halk›n›n yüzlerce y›ll›k müca-delesinin ürünü olan ulusal de¤erler,Kürt halk›n›n yüzlerce y›ll›k isyan-lar›n›n ürünü olan ulusal de¤erlersahiplenilmedi¤inde, “vatan”, “ulu-sall›k” gibi kavramlar›n alt› boflal-maktad›r. Çok ulusluluk elbetteönemli bir konudur; Türk ulusal gu-ruru ve de¤erleri sözkonusu oldu-¤unda “ezen ulus” olman›n meflru-laflt›r›lmas› tehlikesi, Kürt ulusalgururu ve de¤erleri sözkonusu oldu-¤unda milliyetçi bir zemine kaymatehlikesi hep vard›r. Ve bu “tehli-ke”ler solda sözünü etti¤imiz komp-leksleri ve tutuklu¤u yaratm›fl, yu-kar›da de¤indi¤imiz gibi ne enter-nasyonal, ne ulusal olamayan bir fle-kilsizlik do¤mufltur. Önceki iki soh-betimizde de¤indi¤imiz noktalarasavrulmamak gerekir. Fakat öteyandan, bir devrimci hareket, “ezenulus” konumuna, sosyal floven e¤i-limlere, milliyetçi e¤ilimlere primvermeden bunlar› ele alabilir ve en-ternasyonalizm temelinde ulusal de-¤erleri sahiplenebilir, enternasyona-lizm temelinde vatanseverlik bayra-¤›n› yükseltebilir. Türk ulusal guru-ru da, Kürt ulusal gururu da bizimyabanc›m›z de¤ildir ve olmamal›d›r.Mesele o gurura nas›l bir muhtevayükledi¤imiz ve genifl halk kitleleri-ne bu muhtevay› nas›l kavrataca¤›-m›zd›r. Lenin ayn› makalesindeMarks ve Engels’in ““bbaaflflkkaa uulluussllaa--rr›› eezzeenn bbiirr uulluuss,, öözzggüürr oollaammaazz”” sö-zünü hat›rlatarak, gururlu bir Rus-ya’n›n halklar› kölelefltirmeyen,ulusal özgürlüklerin tan›nd›¤› birRusya olaca¤›n› anlat›yor. Ve ekli-yor: “Kölece bir anlam verilmedik-çe, Büyük-Rus ulusal gururunun ç›-karlar› da, hem Büyük-Rus, hemöteki proleterlerin sosyalist ç›karla-r›yla ba¤dafl›r. ”

Bafll›¤›m›z›n ulusall›k bölümünübüyük ölçüde ele alm›fl olduk. Evet,haftaya konumuza, bafll›¤›m›z›nözellikle enternasyonalizm boyu-tuyla devam etmek üzere flimdilikhoflçakal›n.

34

1 Nisan 2007 / 98

aattaann›› ggeerrççeekkttee kkiimmiinn ssaavvuunndduu¤¤uunnuu,,kkiimmiinn ggeerrççeekkttee iiflflbbiirrlliikkççii oolldduu¤¤uunnuu ggüüççllüübbiirr bbiiççiimmddee tteeflflhhiirr eeddeebbiillddii¤¤iimmiizz ööllççüüddee,, vvaa--ttaannsseevveerrlliikkllee iillggiissii oollmmaayyaannllaarr››nn bbuu kkaavvrraa--mm›› kkuullllaannmmaass››nn››nn öönnüünnüü kkeesseeccee¤¤iimmiizz aaflflii--kkaarrdd››rr..

V

Geçenlerde hayat›n› kaybeden Kadir Has’a dair çokfley söylendi, yaz›ld›. Onun binlerce emekçinin al›nteri-ni sermayeye dönüfltüren bir patron oldu¤undan sözedilmedi. Coca-Cola, PeReJa, Elvan, Mercedes Benz,Otosan Fabrikas›, Akbank ve daha pek çok tekelin, fi-nans kuruluflunun sahibi, hissedar› oldu¤u, emperyalisttekellerin en has iflbirlikçilerinden biri oldu¤u da anla-t›lmad›. Adeta o bütün ifli gücü “hay›rseverlik” olan bir“ifladam›”yd›. Bu konuda kantar›n topuzu öylesine kaç›-r›ld› ki, neredeyse bütün ticari faaliyetlerini “hay›r ifliyapay›m” diye yapm›fl havas› yarat›ld›. Bu konuda sahi-binin sesi medya birbiriyle yar›fl›rken, y›llard›r onlar›npropagandalar›ndan etkilenen ya da f›rsat bu f›rsat diye-rek kendini burjuvaziye ispatlamaya çal›flan “solcu, sos-yalist” köfle yazarlar› dahi methiye kervan›na kat›ld›lar.

Bu Kadir Has ölümünün bir yan›. Ancak yaz›n›n as›lkonusu, Kadir Has’›n kim oldu¤unu anlatmak de¤il. Buyaz›n›n konusu, ona dair yaz›lanlar de¤il; yaz›lmayanve bir patronun yaflam›nda kolay kolay üzerinde atlana-mayacak bir an olmas› yan›yla yaz›lmas› gereken birolay› hat›rlatmak. Bir-iki istisna d›fl›nda, Mahir Çayanile Kadir Has’› ‘tan›flt›ran’ olaydan kimse söz etmedi.

Söz etmediler, çünkü Kadir Has’›n kendi anlat›mla-r›nda da yerald›¤› üzere, yaflanan bu olayda terör dema-gojileri yapabilecekleri hiçbir enstantane yok. Aksine,Kadir Has’› hedef alan devrimci eylem, kendi içindedevrimcilerin adalet anlay›fl›n›n örneklerini de göster-mektedir. Evet, dönemin önde gelen iflbirlikçi tekelciburjuvalar›ndan biri olan Kadir Has’›n bir günlük has›-lat›n›n, “halk›m›z›n devrimci kavgas›nda kullan›lmakamac› ile kamulaflt›r›lmas›” eyleminden sözediyoruz.

Biz devrimcileriz... 12 Mart Darbesi’nin üzerin-den üç hafta geçmifl, s›k›yönetim hüküm sürmektedir.Ancak cunta devrimci mücadeleyi ezememifl, THKP-Cönderli¤indeki devrimci mücadele h›zla yükselmektedir.

Devrimci faaliyetlerin örgütlenmesi için gerekli olanmaddi olanaklar ise kamulaflt›rma eylemleri ile sa¤lan-maktad›r. Dönemin en büyük patronlar›ndan biri olanKadir Has ile (enifltesi) toprak a¤as› Talip Aksoy’un birgünlük has›latlar›na el konulmas› da bu eylemlerden bi-ri olarak karar› al›n›r.

4 Nisan 1971 günü Kadir Has’›n ye¤eni Mete Has’›nSuadiye’deki evine girerek evdekileri etkisiz hale getir-diler. Akflam ye¤eni Mete Has ile birlikte Kadir Has eve

geldiklerinde karfl›lar›nda Türkiye Halk Kur-tulufl Parti Cephesi savaflç›lar›n› buldular.

Mahir ve yoldafllar›, evdekilere devrimciolduklar›n› söyler, eylemlerinin nedenini an-lat›rlar, Mahir, “alelade bir h›rs›z olmad›kla-

r›n›, politik ve siyasi zaruretler sebebiyleorada bulunduklar›n›, heyecanlanmama-lar›n›” söyler.

Eylemi gerçeklefltiren birlik; MahirÇayan, Ulafl Bardakç›, Oktay Etiman, Ka-mil Dede ve Rüçhan Manas'tan olufluyor-du. ‹stekleri netti: Kadir Has’›n bir günlükhas›lat› olan, 400 bin lira.

Mete Has'›n evindeki kasay› açt› Ma-hirler, 1.5 milyon lira de¤erinde mücev-herler vard›, ancak hedef ne bu kasan›nsahipleri ne de bu kasadakilerdi. Mücev-herlere dokunmayarak, “alelade bir h›rs›zolmad›klar›n›” pratik olarak da sergiledi-ler, burjuvalar›n uzak oldu¤u adalet anla-y›fl›n› onlara da gösterdiler. “Kasadan sa-dece rahmetli babam Nuri Has'›n, eski baflbakanlardanmerhum Adnan Menderes'le; Mete'nin de AP GenelBaflkan› ve eski Baflbakan Say›n Süleyman Demirel'lebirlikte çekilmifl foto¤raflar›n› ald›lar.” (Kadir Has, Sa-bah 17.03.2002)

Kuflkusuz ki, devrimciler politik amaçlar›na ulaflmakiçin gerekti¤inde tekelci burjuvalar› cezaland›rabilirler.Ancak bu eylemin hedefi Kadir Has’› cezaland›rmak ol-mad›¤› gibi, aksine eylemin bafllang›c›ndan itibaren,O’nun can› da devrimcilerin sorumlulu¤undad›r. Polisi-ye durum yaratmad›kça, böyle bakarlar Mahirler. KadirHas, k›sa süre önce geçirdi¤i by-pass ameliyat› nedeniy-le rahats›zland›¤›nda da, yanlar›nda tafl›d›klar› sa¤l›k se-ti ile, onu yat›r›p muayene eden, tansiyonunu ölçen yi-ne devrimciler olur. Bu duruma Kadir Has’›n kendisidahi flafl›rm›flt›r. Çok teçhizatl›yd›lar diye, biraz da hofl-nutlu¤unu ifade eder tarzda anlatacakt›r y›llar sonra.

Ard›ndan istek yerine getirilene kadar, Mete Has ileTalip Aksoy, rehin olarak tutulmak üzere, THKC’nin birüssüne götürülürler. Burada da rehinelerin ihtiyaçlar›n›karfl›lama, rahat etmelerini sa¤lama, özen gösterme ko-nusunda oldukça hassas davran›r Cepheliler.

Rehinelerle evden ayr›l›rken, Mete Has’›n efli Fezalile Hüseyin Cevahir aras›ndaki bir diyalog ise, iki s›n›-f›n temsilcilerinin k›sa ve özlü bir anekdotudur.

““BBiirr ddaahhaa kkaarrflfl››llaaflflmmaayyaaccaa¤¤››zz ddee¤¤iill mmii??"" diye sorarFezal. Cevahir’in cevab› nettir: ""BBiirr kkeerree ddaahhaa hheeppiinniizz--llee bbiirrlliikkttee ttooppyyeekküünn kkaarrflfl››llaaflflaaccaa¤¤››zz..""

Zaten bu eylemler de o “topyekün karfl›laflma”y›ad›m ad›m haz›rlamak içindir.

Ödünç para unutulmaz... Mete Has’›n evindede ayn› tutumlar›n› sürdürürler. Hatta, evde kalan grup-ta yeralan Kamil Dede, do¤al olarak okula gönderilme-mifl olan Haslar’›n küçük torunu Berna’y› ders çal›flt›r›r,ödevlerine yard›m eder. Evde bulunanlar da devrimcile-rin tav›rlar›ndan, adalet anlay›fl›ndan etkilenmifllerdir.Kadir Has'›n Y›ld›z ablas›, ‘Evlad›m, ak›ll›, kültürlü ço-

35

1 Nisan 2007 / 98

Kadir Has, MahirVe Devrimci Adalet

cuklars›n›z. Neden bu mesle¤i seçtiniz’ diye sorar. Anla-t›rlar devrimciler. Bunun üzerine "Ne kadar para istedi-niz" diye sorar. Miktar› ö¤rendi¤inde ise, “Aaa, Kadiriçin ne ki; az istemiflsiniz. Hiç merak etmeyin, verir”der.

Ertesi sabah Mahir Çayan ile Kadir Has, ticari birtaksiye binerek Haslar’›n yaz›hanesinin bulundu¤u fiifl-li'ye geldiler. ‹stenen para iki parça halinde ödendi. Re-hineleri tutan devrimcilere haber ulaflt›¤›nda, MeteHas’a, “Bu dakikadan itibaren, art›k misafirimizsiniz.Çünkü, fidye elimize ulaflt›. Kadir Bey'in, 1 günlük kâr›-na el koyduk” dediler.

Mahir Çayan, Haslar’›n bir günlük has›lat›na el ko-yarken, evden ç›kt›klar› s›rada FFeezzaall''ddeenn ööddüünnçç oollaarraakkaalldd››kkllaarr›› 220000 lliirraa iillee bbiirr ççiifftt eellddiivveennii ggeerrii iiaaddee eettttii.. VVeerreehhiinneelleerree hhiiççbbiirr zzaarraarr ggeellmmeeddeenn sseerrbbeesstt bb››rraakktt››llaarr..

‘Kendi topraklar›m›zda köle olmaktan’ kur-tulmak için yeni bir adalet anlay›fl›n›n temsil-cisi olmal›y›z Bu eylemin de içinde oldu¤u, birçokeylemin üstlenildi¤i bildiride, “‹flçiler, Köylüler, Asker-ler, Yurtsever Ayd›nlar, Halk›m›z” diye seslenir THKCMerkez Komitesi. “Kendi topraklar›m›z üzerinde kölebir halk haline getirildi¤imizi” söyler, “Bu durum hepböyle sürüp gidecek midir?” diye sorar ve cevaplar:“HAYIR B‹N KERE HAYIR!”

Verilen savafl, ödenen bedeller kendi topraklar›m›züzerinde köle olmamak içindir. Bunun yolu ise yeni birdüzen kurmakt›r, yeni bir toplum, yeni bir adalet, hukukanlay›fl› yaratmakt›r. Kurulacak toplumun adalet anlay›-fl› ise; Marksizm-Leninizm’in engin birikiminden tafl›-n›r bugüne, sosyalizm deneyimlerinden ç›kar›lan ders-lerle olgunlaflt›r›l›r, bu topraklarda yaflayan halk›m›z›nolumlu de¤erleri ile harmanlanarak flekillenir.

Mahirler’den bu yana devrimcilerin eylem tarzlar›da bu adalet anlay›fl›n›n bir ürünü olagelmifltir. THKCMerkez Komitesi bildirisinde bu konuda flu ifadelere deyer verilir: “T.H.K.C, kendi sald›r› noktalar› d›fl›nda ka-lan hedeflere yönelen ve halk›n saflar›na da zarar verenhiçbir maceraperestin ve gangsterin sorumlulu¤unuüzerine almaz. Çocuk kaç›rmak, kad›nlara iliflmek, em-peryalistlerle do¤rudan do¤ruya iliflkisi olmayan kimse-lere, esnafa, para babas› bir avuç hain d›fl›ndaki ortaderecedeki zenginlere, yani orta burjuvaziye sald›rmak,zarar vermek devrimci eylem olamaz. Bunlar adi gang-sterlik olaylar›d›r. Türkiye Halk Kurtulufl Cephesi, bugibi olaylar› fliddetle k›nar. Amerikal› emperyalistlere,finans kapitalizmin temsilcilerine, zalimlere ve halkdüflmanlar›na yönelen her harekete ise sayg› duyar vebunlar› sonuna kadar destekler. Türkiye Halk KurtuluflCephesi savaflç›lar›n›n bütün eylemlerini kendi bülten-leriyle halka aç›klar. Türkiye Halk Kurtulufl Cephesi,halk düflmanlar›n›, iflkencecileri, zalimleri, soyguncula-r› yarg›lar, cezaland›r›r. Onlardan döktükleri kan›n veyapt›klar› zulmün hesab›n› sorar.”

36

1 Nisan 2007 / 98

�� Hükümete yyak›fl›r ‘‘sahteci’

Örtülü ödene¤in bafl›nda bulunan Maksut Serim’in

üniversite diplomas›nda ssaahhtteeccii ll iikk yapt›¤› ve bunun

sa¤lad›¤› avantajla Vak›fbank’tan emekli olarak kk ››--

ddeemm ttaazzmmiinnaatt›› ald›¤› aç›kland›.

Kimileri bu durumu garipsediler. Evet do¤al de¤il ama

AKP aç›s›ndan garip de de¤il!

Baflbakanl›k Müsteflar› Ömer Dinçer’in de kitab›nda

“intihal” yapt›¤› için üniversitedeki ö¤retim üyeli¤ine

son verilmemifl miydi? Aleni sahtecilik olan bu ifli

baflbakan savunmad› m›? Haydi bunlar› da geçtik; bu

hükümette baflbakan dahil kaç tane bakan ve millet-

vekilinin s›rt›nda yolsuzluk, zimmet gibi suçlamalarla

dosyalar bulunuyor; bunlar kay›tlarda mevcuttur.

K›saca bu hükümete yak›fl›r bir bürokrat Maksut Se-

rim. Yolsuzluktan, sahtecilikten hakk›nda aç›lm›fl da-

va bulunan biri Maliye Bakan› olursa, sahtekâr›n ör-

tülü ödene¤in bafl›nda bulunmas› hakt›r!

�� Yollarda ddondu ‘‘umut’

“Umut yolu” denir; Asya’n›n, Afrika’n›n, Ortado-

¤u’nun yoksulluklar›n› geride b›rak›p, zengin Bat›’ya

ve Kuzey’e koflan göçmenlerin yoluna.

Bu sahte umutlar kimi zaman kapitalizmin vahfletiyle

tan›flt›klar› metropollerde solar, bazen oraya bile va-

ramaz. Sele kap›l›r, donar kal›r çi¤in alt›nda umut. Ya

da k›y›lar› görülen bir emperyalist devletin deniz kuv-

vetlerinin gürleyen topuyla suya gömülür umut.

Filistin’den ç›karak Avrupa’ya gitmeye çal›flan 7 kifli-

nin umutlar› da kar›n alt›nda kald›. Van'›n Baflkale ‹l-

çesi’nde jandarma ekipleri, donarak hayat›n› kaybet-

mifl 7 kiflinin cesedini buldu. At s›rt›nda tafl›nd› ceset-

ler Özp›nar köyüne, sonra anlafl›ld› 1'inin parçalan-

m›fl oldu¤unu. Kurda kufla m› yem olmufltu bilinmez,

ama 7 erke¤in geride b›rakt›klar›na ekmek paras›

göndermek için yola düfltükleri aflikard›. Kay›tlara

‘yurda kaçak giren 7 yabanc› uyruklu’ diye geçtiler.

Kimse onlar›n emperyalizmin dünyaya yayd›¤› sömü-

rü ve zulümden kaçt›¤›n› söylemedi...

�� Kapitalizmin ‘‘kara ttablo’su

Tüberkülozdan dünyada her y›l 9 milyon kifli hastala-

n›yor ve bunun 2 milyonu ölüyor. Türkiye'de ise her

y›l 18 bin kifli yakalan›yor. Bu ‘kara tablo’, tüberkü-

loz hastal›¤›na neden olan basilin keflfedilmesinin

üzerinden 125 y›l geçmifl olmas›na ra¤men ortaya ç›-

k›yor. Neden acaba? T›bb›n çaresizli¤i mi? Masal!

Beslenme yetersizli¤i, bak›ms›zl›k, kapitalizmin do¤a-

y› ve insan› tahrip etmesi... Bunlar bir yana b›rak›la-

rak aç›klanabilir mi, halen önemli bir toplum sa¤l›¤›

sorunu olmaya devam eden bir hastal›k.

not düflüyoruz

Amerikan emperyalizminin‹ran’a yönelik kuflatmas›nda yenibir ad›m daha at›ld›. Emperyalistle-rin arenas› BM Güvenlik Konseyi,‹ran’a dayatt›¤› nükleer program› veuranyum zenginlefltirme faaliyetle-rini ask›ya alma karar› yerine gel-meyince ikinci bir karar tasar›s›n›oybirli¤iyle kabul etti.

‹ran’a yönelik a¤›rlaflt›r›lm›flyapt›r›mlar içeren karar›n temelini,‹ran’›n tecrit edilmesi oluflturuyor.

ABD’nin “memnuniyet” ile kar-fl›lad›¤› karara göre;

‹ran’›n nükleer faaliyetlerine sonvermesi isteniyor ve buna 60 güniçinde uyulup uyulmad›¤›n›n Ulus-lararas› Atom Enerji Ajans› (UAE-A) raporu ile belgelenmesi öngörü-lüyor. ‹ran’›n nükleer faaliyetlerinekat›ld›¤›n› iddia ettikleri grup, kiflive firmalar›n isim listesi geniflletili-yor ve bunlar›n mallar›n›n da don-durulaca¤› belirtiliyor. ‹ran’›n di¤erülkelere silah sat›fl› yasaklan›rkenBM ülkelerinin de ‹ran’a a¤›r silahsevkiyat› olmamas› konusunda ‘çokdikkatli’ olmalar› isteniyor. Ayr›ca,BM ülkelerinin ve finans kuruluflla-r›n›n, ‹ran’a insani yard›m ve kal-k›nma amac› d›fl›nda hiçbir flekilde‘hibe, mali destek, kredi verme’ sö-zünde bulunmamalar› isteniyor.

‹ranl› yetkililerin di¤er ülkelereyapt›¤› seyahatleri dahi denetim al-t›na almay› içeren karar, aç›k ki,‹ran’› tecrit etmeyi ve giderek güç-süzlefltirmeyi amaçlamaktad›r. Herbiri dünyay› tehdit eden nükleer si-lahlara sahip olan emperyalistlerbirlik halinde ‹ran’› teslim almayaçal›fl›yorlar.

Avrupa emperyalistleri BM Gü-venlik Konseyi’ndeki tutumlar› ileadeta Amerikan emperyalizmininkuklas› olduklar›n› bir kez dahagöstermifllerdir. Bu kararlar emper-yalist sald›rganl›¤›n bir biçimidir,hiçbir meflruiyeti yoktur. ABD’ninifline gelmedi¤inde dinlemedi¤i

BM, ‹ran sözkonusu oldu¤undameflruluk kazanmaz. Amerikan em-peryalizmi bu ve daha geride bekle-yen “uluslararas›” kararlarla, kendipolitikas› do¤rultusunda bir zeminyaratmaya, meflruluk sa¤lamaya ça-l›flmaktad›r. Emperyalist ve iflbirlik-çi medyada birbiri ard›s›ra sipariflleyay›nlat›lan haberler de yine ayn›paralelde ifllev görmektedir. AdetaIrak konusunda sergilenen senaryo‹ran’a karfl› yineleniyor.

ABD taraf›ndan yap›lan aç›kla-mada karar, ““‹‹rraann’’aa ggüüççllüü bbiirr mmee--ssaajj”” olarak de¤erlendirilmektedir.‹lginçtir Amerikan emperyalizmi“mesaj›” daha da güçlendirmekiçin, karar›n hemen ertesinde, Ame-rikan deniz kuvvetleri, Irak'› iflgaletti¤i 2003 y›l›ndan beri en büyüktatbikat›n›, ‹ran k›y›lar›nda BasraKörfezi'nde bafllatt›. Yine ayn› sü-reçte ‹ngiliz botlar› ‹ran karasular›n›ihlal ettikleri için gözalt›na al›nd›larve bu olay da emperyalistler taraf›n-dan ‹ran’› köfleye s›k›flt›rma ama-c›yla kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r.Blair'in, “Diplomasiyle olmazsafarkl› aflamaya geçeriz” tehdidi debu kuflatmadan ba¤›ms›z de¤ildir.

Emperyalizmin diplomatik, as-keri bütün hamleleri ayn› politikay›bütünlemektedir; ‹ran’›n dize geti-rilmesini.

37

1 Nisan 2007 / 98

LTTE’den HHava Sald›r›s›

Tamil halk›n›n ba¤›ms›zl›¤› içinsavaflan Tamil Kaplanlar›, 25 Martgünü Sri Lanka'n›n en büyük ulusla-raras› havaalan›na havadan sald›rd›.Olayda 3 askerin öldü¤ü 16 kiflininyaraland›¤› aç›klan›rken, havaalan›-n›n askeri bölümüne patlay›c›lar at›l-mas› sonucunda askeri uçak ve heli-kopterlerin bulundu¤u alana isabetal›nd›. LTTE ertesi günü de Battica-loa bölgesinde bir ordu kamp›na sal-d›rd›. Bir feda eylemcisi patlay›c›yüklü traktörü kampa sokmaya çal›-fl›rken fark edilmesi üzerine askerlertaraf›ndan katledildi. Olayda 2'si as-ker 4 kifli öldü, 9 kifli yaraland›.

Hava sald›r›s›; sadece LTTE’ninde¤il, ayn› zamanda genel olarak ge-rilla savafl› aç›s›ndan al›fl›k olunanbir yöntem de¤il elbette. Gerilla sa-vafl›n›n yarat›c›l›¤›n›n s›n›r tan›ma-yaca¤›n›n en güzel örne¤i.

Tamil Kaplanlar› bir aç›klama ya-parak Katunayaka Üssü'ne düzenle-nen sald›r›n›n sorumlulu¤unu üstlen-di. Sald›r›lar›n iki uçakla gerçekleflti-rildi¤i, her iki uça¤›n da sa¤ salim ör-gütün kontrolündeki topraklara ulafl-t›¤› belirtildi. Örgütün askeri sözcü-sü, "bu, Tamil sivillerini Sri Lankahava kuvvetlerinin soyk›r›mc› havabombard›manlar›ndan korumak içinal›nan bir tedbirdir. Bu türden sald›r›-lar›m›z devam edecektir" dedi.

‹ran’a karfl› emperyalist kuflatmada bir ad›m daha

Irak iflgalinin 4. y›l› protestolar›ndan

biri de Artvin'de düzenlendi. 400 kifli-

nin kat›ld›¤› eylemde, Artvin Gençlik

Derne¤i üyeleri, flamalar›, k›z›l bayrak-

lar› ve "‹flgale Karfl› Direnen Irak Halk›

Kazanacak" pankart›yla yerald›lar.

Cumhuriyet Caddesi’nden 1 May›s

Meydan›’na sloganlarla yürüyen grup-

lar, meydanda yapt›klar› konuflmalar-

da, anti-emperyalist mücadele ça¤r›-

s›nda bulundular. Artvin Gençlik Der-

ne¤i ad›na konuflan Atanur Durmufl,

Türkiye oligarflisinin iflbirlikçili¤ine dik-

kat çekti ve “Kurtuluflumuz için, herke-

si emperyalizme ve iflbirlikçilerine kar-

fl› mücadele etmeye ça¤›r›yoruz" dedi.

Direnen halklar kazanacak!

38

1 Nisan 2007 / 98

Büyük Direnifl karfl›s›nda geriad›m atmak durumunda kalan ikti-dar›n Adalet Bakanl›¤›, yay›nlad›¤›genelgenin uygulanmas› için ad›matmazken, TAYAD’l›lar baflta ol-mak üzere demokratik kurumlar›ngenelgenin uygulanmas›na, tecritinkald›r›lmas›na iliflkin ça¤r›lar› art›-yor.

Öte yandan TAYAD’l› Aileler’ingeçen hafta yay›nlad›klar›, 2007 y›-l›, Ocak - fiubat aylar› içerisinde ha-pishanelerde tutsaklar›n karfl›laflt›¤›hak ihlallerini içeren rapor, hapisha-ne idarelerinin bir k›sm›n›n genel-geyi uygulamama konusundakikeyfiyetini de gözler önüne serdi.

TAYAD'l› Aileler Tramvay Du-ra¤›'nda yapt›klar› aç›klama ile,Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan ç›kar›-lan genelgenin halen tam olarak uy-gulanmad›¤›n› duyurdular. 25 Martgünü yap›lan eylemde konuflan TA-YAD Baflkan› Mehmet Güvel, “Ar-t›k evlatlar›m›z›n ölmesini sakatkalmas›n› istemiyoruz, hücrelerdeceza üstüne cezalar veriliyor, iyilefl-tirmeye gidilmesi gerekirken tam

tersi her gün yeni cezalarla görüflyasaklar›, mektup yasaklar›yla tec-rit uygulan›yor” diye konufltu.

Haz›rlad›klar›, Ocak ve fiubataylar›n› içeren hapishaneler rapo-runda da bu durumun gözler önüneserildi¤ini kaydeden Güvel sözleri-ni flöyle sürdürdü:

“Bu bir politik anlay›flt›r. Bu kimve ne olursa olsun tüm tutuklu vehükümlülerin adalet kurallar›na uy-gun bir flekilde mahkumiyetini sür-dürmelerinden sorumlu olan bafltaAdalet Bakanl›¤› olmak üzere ikti-dar›n egemen anlay›fl›d›r. Bu ne-denledir ki, on y›llard›r ülkemiz ha-pishaneleri tabutlar›n ç›kt›¤› katli-amhanelere dönüflmüfl, hapishane-ler yasaklar ve bask› alt›nda yöne-tilmifltir.”

Siyasi tutsaklar›n iflte bu politi-kaya karfl› direndiklerini ve mevzi-ler kazand›klar›n› hat›rlatan Güvel,raporda yo¤unluk kazanan hak ih-lallerine iliflkin de bilgi verdi. ‘Ge-nelgenin Takipçisiyiz, Tecrite Son’sloganlar› atan TAYAD’l›lar, "Ha-pishanelerde 45/1 Say›l› Genelge

Uygulans›n" pankart› açt›lar. Ayn› konuda bir baflka aç›klama

ise, 28 Mart günü ‹zmir'de yap›ld›.Yüzlerce gün tecrite karfl› mücadeleettikleri Buca-Forbes’te birarayagelen TAYAD'l› Aileler, "GenelgeUygulans›n, Tecrit ‹flkencedir Tecri-te Son, Genelge Uygulans›n, Genel-genin Takipçisiyiz" sloganlar› att›-lar. Aç›klamay› okuyan Fatma Alan,Adalet Bakanl›¤›’n›n genelgesini vesözlü taahhütlerini hat›rlatarak,“Genelgenin uygulanmas› hapisha-ne idarelerinin keyfiyetine b›rak›l-m›flt›r. Hemen tüm F Tiplerinde ge-nelgenin özüne ayk›r› uygulamalarsürmekte ve Adalet Bakanl›¤› bunagöz yummaktad›r” dedi.

Erzincan'da ise Gençlik Derne¤iüyeleri 26 Mart günü Bim marketi-nin önünde yapt›klar› aç›klamada,genelgenin uygulanmamas›n› pro-testo ettiler. Aç›klamada, "TecritKald›r›ls›n, Genelge Uygulans›n"sloganlar› at›ld›.

Genelgenin Uygulanmamas›ndan Adalet Bakanl›¤› Sorumludur

19-22 Aral›k’ta Ümraniye Hapishanesi’nde yap›lankatliam sonras›, devletin tutsaklara açt›¤› dava 28Mart’ta Üsküdar Adliyesi 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’ndegörüldü.

Çeflitli hapishanelerden MLKP ve TKEP/L Dava-s›’ndan tutuklular›n getirildi¤i duruflmada, savunmala-r›n› yapan TKEP/L ve MLKP davas›ndan tutsaklar, ya-flanan katliam› anlatt›lar. MLKP ve TKEP/L tutsaklar›ad›na ortak savunma okuyan Serdar Güzel, ‘Son sözühalk söyleyecektir’ fleklinde tamamlad› konuflmas›n›.Tutuksuz yarg›lanan Do¤an Çelik, yaflanan›n “planl›öldürme niyetli bir sald›r›, bir vahflet” oldu¤unu belir-tirken, di¤er tutuksuz san›klar da k›sa birer konuflmayapt›lar.

Operasyonunun kimi detaylar›na iliflkin avukatlar›nsorular›n› Av. Güçlü Sevimli, san›klara sorulmak üzere

mahkeme baflkan›na verdi. Teker teker sorularacevap al›n›rken, planl› katliam daha da aleni ha-le gelmifl oldu.

Operasyonda flehit düflenlerin vurulma anla-r›n› görüp görmedikleri, yaralananlara iliflkinbilgileri, sevklerinin yap›laca¤›n›n önceden bil-

dirilip bildirilmeid¤i gibi sorular›n ard›ndan, avukatlartaleplerini mahkemeye ilettiler.

Jandarman›n salona silahl› girmesine itiraz edenavukatlar, katliam s›ras›nda jandarma taraf›ndan çeki-len görüntülerin de, dava aç›ld›¤›ndan beri istenmesinekarfl›n verilmedi¤ini hat›rlatarak, bu taleplerini yinele-diler. Tutsaklarla hükümet aras›nda arabuluculuk yapanbaz› yazar ve ayd›nlar›n bu duruflmada da tan›k olarakdinlenmesini talep eden avukatlar; ayr›ca operasyonakat›lan asker ve gardiyanlar›n, operasyon sonras› haz›r-lanan tutana¤a imza atan askerlerin listesi ve bu kiflile-rin ifade vermek üzere duruflmaya ça¤›r›lmalar› talebi-ni de yinelediler.

Oligarflinin kendi katliam suçunu aklamak içinma¤dur durumda olan tutsaklara açt›¤› davan›n durufl-mas›, 5 Temmuz tarihine ertelendi.

Jandarma Katliam Görüntülerini Hâlâ Mahkemeye Göndermedi

Ceza ‹nfaz Sisteminde SivilToplum Derne¤i, Adalet Bakanl›¤›ile koordinasyon halinde, 21–23Mart tarihleri aras›nda, Ankara Ha-kim Evi’nde ‘Ceza ‹nfaz ve SivilToplum Konferans›’ düzenledi.

Konferansta; ‘Ceza ‹nfaz Siste-minde Reform ve Sivil Toplum’,‘Hükümlü Psiko-Sosyal Yard›m Ça-l›flmalar›n›n De¤erlendirilmesi’,‘‹zleme Kurullar› Sistemi ve Çal›fl-malar›n›n De¤erlendirilmesi’, ‘De-netimli Serbestlik, Koruma Kurul-lar› ve Çal›flmalara STK Katk›s›’,‘Hükümlü Meslek E¤itim ve ‹flYurtlar› Çal›flmalar›n›n De¤erlendi-rilmesi’, ‘Yarg›n›n Modernizasyonuve Cezaevleri Reformu Projesi’,‘Kurumlardaki Sa¤l›k Politikalar›ve ‹fllevselli¤i’ ve ‘Yarg›n›n Moder-nizasyonu ve Cezaevleri ReformuProjesi’ bafll›klar›nda oturumlargerçekleflirken, ayr›ca atölye çal›fl-malar› yap›ld›.

Yurtd›fl›ndan konuflmac›lar›n dakat›ld›¤› konferansta, Ceza ve Tev-kifevleri Genel Müdürü Kenan ‹pekbaflta olmak üzere, sistemi savu-nanlar da vard›, Prof. Dr. GencayGürsoy ve Prof. Dr. fiebnem KorurFincanc› gibi elefltirenler de.

Konferans›n ilk günü, kat›l›mc›-lar›n sunumlar› ile gerçekleflti. ‹kin-ci gün atölye çal›flmalar› yap›ld›. Buçal›flmalardan biri olan ‘Cezaevleri‹zleme Kurulu’ bölümünde sunumuT‹HV yapt›. Cezaevleri ‹zleme Ku-rullar›’n›n görevlerinin s›raland›¤›sunumda, ald›¤› kararlar›n AdaletBakanl›¤› aç›s›ndan ba¤lay›c›l›¤›olmad›¤›n›n alt› çizildi ve amac›n,“bu kurulu daha da geniflletmek da-ha da ifllevli hale getirmek, cezaev-leri sorunlar›n› Adalet Bakanl›¤› ilegörüflerek çözüm yollar› üretmek”oldu¤u kaydedildi.

Oturuma izleyici olarak kat›lanTAYAD Baflkan› Mehmet Güvel FTipi hapishanelere iliflkin k›sa birkonuflma yapt›. Direniflin hangi ko-flullarda bitirildi¤ini hat›rlatan Gü-vel, “Biz art›k ölümlerin olmas›n› is-temiyoruz. Adalet Bakanl›¤› genel-gesi olan 10 tutsa¤›n hafta da 10saat birbiri ile görüfltürülmesi ve

Adalet Bakanl›¤›’n›n bu görüflmelerihafta da 20 saate ç›karma sözününarkas›nda durmas›n› istiyoruz” dedi.

Adalet Bakanl›¤› yetkilisi Tür-ker Tok, Güvel’e cevaben, bu genel-genin uygulanmas› için hapishaneidarelerine yaz› yazd›klar›n›; amabaz› sorunlar›n yafland›¤›n›, nisanay›nda bu sorunlar›n büyük bir k›s-m›n› gidererek uygulanabilece¤inisöyledi. Tok’un, tutsak yak›nlar›n›nyaflanan sorunlar› izleme kurullar›-na iletebilece¤ini söylemesi üzerinesözalan TAYAD’l› Semiha Eyilik,böyle bir uygulaman›n Sincan F Ti-pi’nde hayata geçirilmedi¤ini belirt-ti ve örnek verdi. Bir hapishane mü-dürünün Adalet Bakanl›¤›’n›n ya-y›nlad›¤› genelge için ‘bu beni ba¤-lamaz’ sözlerini an›msatan Eyilik,bu cezaevi müdürü hakk›nda her-hangi bir soruflturma aç›l›p aç›lma-d›¤›n› sorarak, ne gibi bir yapt›r›muygulanaca¤›n› sordu. Tok ise so-ruflturulaca¤›n› söylemekle yetindi.

122 insan›n can›na malolan birsorun olmas›na karfl›n, Mehmet Gü-vel’in dile getirdi¤i sorunun sem-pozyum sonuç metninde yeralma-mas› dikkati çekerken, konuflmac›olarak davet edilen bir ayd›n›n, söz-leri oldukça düflündürücüydü.

TV Programc›s› Tayfun Talipo¤-lu, yapt›¤› bir program çerçevesinde4 hapishaneyi gezerek araflt›rd›¤›n›belirterek, Bitlis Hapishanesi’ni an-latt›. Talipo¤lu, Bitlis’te PKK, Hiz-bullah ve adli tutuklular› ziyaret et-ti¤ini ve mahkûmlar›n yaflamlar›n-dan çok memnun oldu¤unu dile ge-tirirken, bilgi yar›flmalar›ndan, mü-nazaralardan, meslek edindirmekurslar›ndan söz etti. Talipo¤lu çokdaha iddial› bir flekilde, PKK veHizbullah tutuklular›ndan ald›¤›n›öne sürdü¤ü bu olumlu bilgilerintopluma oldu¤u gibi yans›t›lmas›

durumunda, da¤da bulunanlar›n dahemen ineceklerini söyledi.

Söylediklerinin ne anlama geldi-¤ini bildi¤i anlafl›lan Talipo¤lu,“konuflmas›na baz› kurumlar›n k›-zaca¤›n›” da sözlerine eklerken, 7–8y›ld›r devletin hapishanelere gire-bildi¤ini, ondan önce giremedi¤ini,her ko¤uflta ko¤ufl a¤alar›n›n oldu-¤unu, flu anda da hapishanelerinyanl›fl tan›t›ld›¤›n› söyledi.

“Cezaevleri terörist e¤itim yu-vas›” kliflesine kan›t olsun diye sa¤-dan soldan duydu¤u anlafl›lan kimiörneklerle konuflmas›n› süsleyen vemilyonlarca insan›n kanl› bir süreç-le and›¤› flu son 7 y›lda hapishanele-rin yaflan›labilir bir yer oldu¤ununalt›n› çizen Talipo¤lu’na, önceMehmet Güvel cevap verdi. Güvel,F Tiplerini gördünüz mü diye sorar-ken, Talipo¤lu temkinli bir dille“her cezaevinin ayn› olmad›¤›n›”söyledi. Semiha Eyilik ise Talipo¤-lu’na, Sincan F Tipi’ne izleme ko-misyonu de¤il de bir aile olarak git-mesini önererek, “Siz bize cehenne-min reklâm›n› yap›yorsunuz” dedi.

Evet! Yap›lan tam da bu! F Tip-leri aç›lmadan önce Adalet Bakan-l›’¤›n›n turlar› ile gezdirilip reklam-lar yapt›r›lanlar, kuflkusuz ki Tali-po¤lu’na göre daha “namusluydu-lar. Çünkü o zaman, ortada 122 in-san›n cesedi yoktu! Yüzlerce sakatb›rak›lm›fl insan geçmifllerindenmahrum b›rak›lmam›fllard›. Ve, 7y›ll›k bir tecrit gerçe¤i yaflanmam›fl,baflta TAYAD’l›lar olmak üzere buülkenin demokratik kurumlar›, ay-d›nlar›, bilim insanlar› tecriti anlat-mak için bu kadar yo¤un bir faaliyetyürütmemifllerdi.

Tüm bu yaflananlar›n ard›ndanhapishanelere övgüler dizebilmek;ya yüzsüzlük, ya ars›z bir yalakal›kya da büyük bir cehalet gerektirir.

39

1 Nisan 2007 / 98

Tutsak Ailesinin Bir ‘Ayd›na’ Dersi:

‘Siz Bize Cehennemin Reklam›n› Yap›yorsunuz’

18 Mart ‘Uluslararas› Siyasi Tut-saklar Günü’nde Berlin’de düzenle-nen uluslararas› kongrede dünyan›ndört bir yan›ndaki siyasi tutsaklaradestek dile getirildi ve uluslararas›örgütlenmenin gereklili¤ine vurguyap›ld›.

‘Siyasi Tutsaklara ÖzgürlükA¤›’ ve ‘K›z›l Yard›m Enternasyo-nal’ taraf›ndan düzenlenen ve TA-YAD Komite’nin de yerald›¤› çoksay›da kurum taraf›ndan düzenle-nen kongreye, birçok ülkeden tem-silci kat›ld›. 18 Mart’›n tarihsel an-lam›n›n anlat›ld›¤› aç›l›fl konuflma-s›nda, Siyasi Tutsaklara ÖzgürlükA¤›’n›n geçen y›l Berlin’de düzen-lenen Enternasyonalist Konfe-rans’ta kuruldu¤u dile getirildi vehedefinin siyasi tutsaklarla dayan›fl-ma oldu¤u anlat›ld›.

Sosyalizm mücadelesine karfl› ‘terör listesi’Üç bölümden oluflan kongrenin

ilk bölümünde ‹talya’dan CCCPSR‹[K›z›l Yard›m ‹talya’n›n ‹nflas› içinYoldafllar] Örgütü temsilcileri, 12fiubat’ta ‹talya’da yaflanan bask›n-lar› anlatarak, tutuklanan militanla-r›n fabrikalarda faaliyet yürüttükle-rini ve sosyal merkezlerde örgütlüolduklar›n› belirttiler. Uluslararas›örgütlenme konusunda K›z›l Yar-d›m Enternasyonal ile birlikte çal›fl-t›klar›n› vurgulayan CCCPSR‹ tem-silcilerinin ard›ndan, ABD’de tu-tuklu olan Kolombiyal› FARC tut-saklar› ve Abdullah Öcalan ile ilgilidayan›flma mesajlar› okundu.

‹kinci konuflmac›, Yunanis-tan’dan ‘Devrimci Örgüt 17 Kas›m’tutsaklar›na iliflkin bilgi veren gaze-teci Heike Schrader oldu. Kongreyekat›lan Filistinli eski bir tutsak ise‹srail hapishanelerindeki durumuanlatt›. 9 binin üzerinde siyasi tutsa-¤›n varl›¤›na dikkat çeken Filistinli,18 Nisan’da ‘Filistin TutsaklarlaDayan›flma Günü’ için eylem ça¤r›-

s› yapt›. ‹ki hafta önce “terör listesi-ne” al›nan, Bask Ülkesi’nden genç-lik örgütü SEG‹’nin temsilcileri;ba¤›ms›zl›k, sosyalizm için müca-dele ettikleri için terörist diye lanseedilen 300 gencin ‹spanya hapisha-nelerinde bulundu¤unu ifade etti.

Tecrit politikas›na karfl› birlikte mücadeleKongrenin ikinci bölümünde ‹s-

viçre K›z›l Yard›m Enternasyonalve Avusturya Uluslararas› TecritleMücadele Platformu’nun [‹PA‹] ko-nufltu¤u oturumda, ‘Anti-terör-ya-salar›’ ve ‘kara listeler’ ele al›nd›.‹sviçre’den gelen temsilci ‘Daya-n›flmay› yükseltelim, Kapitalizmiparçalayal›m’ mesaj› verirken, ‹PA‹Temsilcisi, dünya genelinde uygula-nan bask›lar› konu ederek tecrit po-litikas›n›n de¤iflik boyutlar›n› anlat-t›. Belçika’da DHKP-C davas›n› elealan ‹PA‹ Temsilcisi, Almanya’daKas›m 2006’da tutuklanan Türki-yeli devrimciler hakk›nda da bilgiverdi. Ülkelerin, örgütlerin ve siya-

si tutsaklar›n tecrit politikas›yladünyan›n her taraf›nda sald›r›laramaruz kald›klar›n› belirten ‹PA‹Temsilcisi, birlikte mücadele edil-mesi gerekti¤ini söyledi.

‘Bask›lar ve G8’ bafll›¤› alt›ndakonuflan Almanya’dan DevrimciPerspektif ‹çin G8 Karfl›t› BirlikTemsilcisi, Haziran 2007’de Al-manya’da düzenlenecek olan G8zirvesi öncesi bask›lar›n yo¤unlaflt›-¤›n› belirterek, G8’e karfl› hareketegeçilmesi gerekti¤ini vurgulad›.

Bölümün son konuflmac›s›, Al-man Prof. Dr. Heinrich Fink oldu.Fink, kapitalizmi elefltirdi¤i içintahliye edilmeyen RAF tutsa¤›Christian Klar’›n durumuna iliflkinbilgi verdi ve tahliyesine engel ola-rak gösterilen, Klar’›n anti-kapita-list mesaj›n› okudu. Bunun bütünanti-kapitalist harekete yönelik birsald›r› oldu¤unu vurgulayan Fink,RAF taraf›ndan cezaland›r›lanSchleyer için, “niçin katletti¤i bin-lerce Yahudi’den hiç özür dilemedide Christian, Schleyer’in eflindenözür dilesin” diye konufltu.

Fink’in s›k s›k alk›fllarla kesilenkonuflmas›n›n ard›ndan Siyasi Tut-saklara Özgürlük A¤› RAF tutsakla-r›n›n özgürlü¤ü için harekete geçil-

40

1 Nisan 2007 / 98

Siyasi tutsaklar›n özgürlü¤ü için mücadele sömürüsüz dünya mücadelesinin parças›d›rEmperyalistlerin ve egemen s›n›flar›n sald›r›lar›n› artarak sürdürdükleri

belirtilen sonuç bildirgesinde, dünya genelinde bask›n›n 11 Eylül’den bu ya-na uluslararas› iflbirli¤i içinde uyguland›¤›na dikkat çekildi. Sömürüye vezulme karfl›, iflkenceye, savafla ve iflgallere karfl› direniflin, egemenler tara-f›ndan “terörizm” olarak lanse edildi¤i belirtilen bildirgede; “Dünyan›n hertaraf›nda insanlar, demokrasi, özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm için ver-dikleri mücadeleden dolay› hapishanelerde bulunuyor. Gücümüzün birlefl-memesi için egemenler, artan flekilde tecrit politikas› uyguluyorlar. Bu poli-tika hem uluslara ve örgütlere, hem de tutsaklara yönelik uygulan›yor” de-nildi. Kongrede, siyasi tutsaklarla dayan›flma faaliyetlerinin ulusal ve ulus-lararas› boyutta birbirileriyle ba¤lant›l›hale getirilmesi; “Kara listeler”e ve “anti-terör-yasalar›”na karfl› kampanyalar›n bir-lefltirilerek büyütülmesi kararlar› al›n›r-ken, “Siyasi tutsaklar›n özgürlü¤ü içinverilen mücadele, sömürüden ve zulüm-den ar›nm›fl bir dünya için verilen sosyalve siyasi mücadelelerin önemli bir parça-s› haline getirilmelidir” denildi.

Tutsaklarla Uluslararas› Dayan›flmay› BüyütelimTutsaklarla Uluslararas› Dayan›flmay› Büyütelim

mesi ça¤r›s› yapt›.

Büyük sald›r›ya karfl›Büyük DireniflKongrenin üçüncü bölümü, TA-

YAD Baflkan› Mehmet Güvel’in ko-nuflmas› ile bafllad›. TAYAD’›n ku-ruluflunu ve misyonunu anlatan Gü-vel, tutsaklar›n büyük bir sald›r›yakarfl› büyük bir direniflle cevap ver-diklerine dikkat çekti.

Direniflin devlete geri ad›m att›r-d›¤›n› kaydeden TAYAD Baflkan›,tecrit politikas›na karfl› uluslararas›dayan›flmaya vurgu yapt› ve GülcanGörüro¤lu ile Behiç Aflc›’n›n kong-reye yönelik mesajlar›n› okudu. Bü-yük Direnifl’in son direniflçileri me-sajlar›nda, “Bu 7 y›lda birçok fleyiyaflad›k ve ö¤rendik. Özellikle de fe-da ruhuna sahip olmay› ö¤rendik.Feda inançt›, sevgiydi, umuttu, gü-vendi, cüretti ve mertlikti. Kendiateflinde çelikleflmifl iradeydi, onur-du. O onur ve 122‘lerimizin ö¤ret-tikleri bilincimizi, yüre¤imizi besle-meye devam edecek” diyorlard›.

Güvel’in ard›ndan konuflan birölüm orucu gazisi sözlerini “tutsak-lar›na sahip ç›kmayanlar gelecekle-rine sahip ç›kamazlar” diye bitirir-ken, yo¤un alk›fllarla karfl›land›.

Bölümün sonraki konuflmac›lar›,

Fransa’dan NLPF ve K›z›l Yard›mTemsilcileri oldu. NLPF Temsilcisi,20 y›ld›r tutsak bulunan Action Di-recte tutsaklar›n›n durumunu anla-t›rken, K›z›l Yard›m Fransa Temsil-cisi ise, 1982’den bu yana Fran-sa’da tutulan Lübnanl› devrimciGeorges ‹brahim Abdallah’›n pifl-manl›k göstermedi¤i için serbest b›-rak›lmad›¤›n› vurgulad›.

ABD’de ölüm hücresinde bulu-

nan Mumia Abu-Jamal ile ilgili birdeklerasyonun okundu¤u kongreninson bölümünde taslak sonuç bildir-gesi ele al›nd› ve kat›l›mc›lar tara-f›ndan kabul edildi.

Alman devletinin karalama kam-panyas›ndan dolay› bas›na foto¤rafçekme izni verilmeyen kongre, 5 sa-at sürdükten sonra devrim flehitleriiçin yap›lan sayg› durufluyla sonaerdi.

41

1 Nisan 2007 / 98

18 MMart 11871Paris Komünü'nün kahraman isyanc›lar›, Alman istila-

s›na karfl› koymak için aya¤a kalkt›klar›nda, karfl›lar›ndaburjuvalar› buldular. ‹flçilerin savunma savafl›, s›n›f sava-fl›na dönüflünce de iktidar› fethetmeye ve kendi kendileri-ni yönetmeye yetenekli olduklar›n› Komün'ü kurarak ka-n›tlad›lar.

Burjuvazinin Versailles birliklerinin sald›r›s›na karfl›mahalle mahalle, sokak sokak ve ev ev 73 gün yürütülensavunma sona erdi¤inde, 25 bini aflk›n Komüncü barikat-larda ya da ayaküstü kurulan idam mangalar› taraf›ndan öldürülmüfltü. Ko-mün k›sa bir süre için de olsa proletarya devletinin mümkün oldu¤unu gös-tererek gelece¤e ›fl›k tuttu. Paris’in kad›nlar›, erkekleri özgür bir dünya içinöldüler barikatlarda. Komün'den geriye sadece 25 bin ölü kalmad›, ayn› za-manda tüm Avrupa burjuvazisini ürküten bir "olabilirdi" korkusu kald›...

Ve bu korku 1917 Ekim’inde Sovyetler ile gerçe¤e dönüfltü.

Sanmay›n ki korkular› dindi...

18 Mart günü; 1920’li y›llara kadar ‘Komün Günü’ olarak an›ld›.1922’de Komünist Enternasyonal taraf›ndan ‘Uluslararas› Siyasi TutsaklarGünü’ olarak ilan edildi.

Esenler Pir Sultan Gecesi

Esenler Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin23 Mart’ta düzenledi¤i dayan›flma gecesine 400kifli kat›ld›. Sayg› duruflu ile bafllayan gecede der-nek baflkan›n›n konuflmas›n›n ard›ndan müzikgruplar›, semah ekibi ve tiyatro toplulu¤u sahneald›. HÖC de geceye kat›larak destek verdi.

“Yer De¤ifltirmelere Hay›r”E¤itim-Sen üyeleri, 27 Mart günü Milli E¤itim

Bakanl›¤› önünde yapt›klar› eylemle, 'Ek Ders' sa-atlerini düzenleyen mevzuata iliflkin de¤ifliklikler-le e¤itim emekçilerinin ald›klar› ders ücretlerindeönemli gasp meydana geldi¤ini belirttiler.

E¤itim-Sen Baflkan› Alladdin Dinçer, “Ek dersücretlerimiz gasbedilemez” dedi.

Kad›n, çocuk, genç yafll›120’den fazla sivil haya-t›n› kaybetti, enkazlar›nalt›ndan cesetler ç›kar›l-d›. Ama bir deprem de-¤ildi yaflanan ya da ifl-galcinin bombalar› ileyaflanmam›flt› bu vahflet.Irak’›n Telafer kentindeönce fliilerin bulundu¤ubölgede bir intihar sald›-r›s› düzenlendi, ard›ndanfliilerden oluflan polislersünni mahallesinde rast-gele atefl açarak katliamgerçeklefltirdiler. Dizgin-lerinden boflalan mez-hep çat›flmas› en büyüky›k›mlar›ndan birini ger-çeklefltirirken, sevineniflgalciler oldu...

iflgalcininsevinç günü

DTP il ve ilçe binalar›na yap›lanbask›nlar, il baflkanlar›n›n ve yöne-ticilerinin tutuklanmas›n›n hukukide¤il siyasi bir karar›n sonucu oldu-¤u resmileflti. Ortaya ç›km›fl her-hangi bir hukuki belge do¤rultusun-da ya da bir ifade vb. kaynakl› ya-flanmad›¤› aç›k olan bask›n ve tu-tuklamalar, bizzat Baflbakan TayyipErdo¤an taraf›ndan üstlenildi.

“DTP Binalar›n› Biz BBas›yoruz”

AKP grup toplant›s›nda, De-mokratik Toplum Partisi binalar›nadüzenlenen bask›nlar› dile getirerekelefltiren AKP Hakkari MilletvekiliMustafa Zeydan’a k›zan BaflbakanErdo¤an, “DTP’nin teröristlerle ifl-birli¤i içinde oldu¤unu” iddia ede-rek, ““YYaapptt››¤¤››mm››zz ttüümm bbaasskk››nnllaarrddaa,,tteerröörr öörrggüüttüüyyllee ffaaaalliiyyeett iiççiinnddee ooll--dduukkllaarr››nnaa ddaaiirr kkaann››ttllaarr bbuulluuyyoorruuzz..DDTTPP ddee kkeennddiinnee ddiikkkkaatt eettssiinn”” dedi.

Bu sözler her fleyden önce aç›kbir üstlenmedir. Ayn› zamanda yasalbir partiye yönelik aleni bir tehdittir.Yap›lan bask›nlar›n da gözda¤›amac› tafl›d›¤›n›n bizzat Baflba-ka’n›n a¤z›ndan itiraf edilmesidir.Madem ortada bir suç var, bu iflinmuhattab› mahkemelerdir, yarg›d›r.Yarg›n›n kararlar›n›, güya savc›la-r›n, hakimlerin verdi¤i arama/bas-k›n izinlerini ““YYaapptt››¤¤››mm››zz ttüümm bbaass--kk››nnllaarr”” diye üstlenmektedir Baflba-kan. Asl›nda ortada ba¤›ms›z bir hu-kuk, yarg› karar› bulunmad›¤›n›, ik-tidar›n ald›¤› kararlar do¤rultusundabask›nlar›n sistematik olarak ger-çekleflti¤ini göstermektedir bu söz-ler.

Bu ülkede muhaliflere yönelikbask›nlar özünde hep böyle olmufl-tur. MGK’da, bakanlar kurulundaal›nan kararlar do¤rultusunda de-mokratik kurumlar terörize edilmifl,hak ve özgürlükler mücadelesi bas-k› alt›na al›nmaya çal›fl›lm›flt›r. DTP

ve öncesinde ayn› çizgideki di¤erpartilere yönelik bask›nlar için budurum daha da geçerlidir. Hiçbirbask›n, üst düzey tutuklama yokturki, hükümetin, generallerin onay›d›fl›nda gerçekleflsin. KararMGK’da al›nmakta ve polis, mah-kemeler taraf›ndan yaflama geçiril-mektedir. DTP’ye yönelik “vuruflunserbest oldu¤u” iflaretini alan, bazendo¤rudan yaz›l› talimat alan mahke-meler adeta birbiriyle yar›flmakta-d›rlar.

General AAmerika’dan Yarg›ya EEmir Verdi

Yarg›n›n emir talimatla iflledi¤i-ne dair en son örnek, geçen haftayafland›. Emirle soruflturma açt›r-maya al›flm›fl olan generaller bu kezde Leyla Zana’y› hedef gösterdiler.

Genelkurmay ‹kinci Baflkan› Or-general Ergin Saygun, 27 Mart gü-nü ABD’de kat›ld›¤› bir toplant›da,Leyla Zana'n›n Newroz’daki konufl-mas›n› hat›rlatarak, “Bu beyanlar,Irakl› Kürtleri Türkiye'ye müdahaleetmeye davet ediyor. Bunun ne anla-ma geldi¤i konusunda ssaavvcc››llaarr››mm››zzhheerrhhaallddee iinncceelleemmee yyaapp››yyoorr.. ÇÇookkcciiddddii vvee tteehhlliikkeellii bbeeyyaannllaarr oolldduu¤¤uu--nnuu ddüüflflüünnüüyyoorruumm.. HHeerrhhaallddee ddeevvlleettggeerreekkeennii yyaappaaccaakktt››rr"" diye konufltu.

Yarg›y› yönlendirmekle (klasik

deyiflle ‘yarg›ya müdahale’dir bu)yetinmeyen Orgeneral Saygun,Kürtler’i k›flk›rtmay› da ihmal et-medi ve "Bu beyanlarla bu vatan-dafllar›m›z›n hepsi terörist gibi gös-terilmek isteniyor. Buna da san›r›mtepkiyi bu vatandafllar›m›z göstere-cektir" dedi.

Newroz’un AArd›ndanGözalt› FFuryas›

Newroz kutlamalar›n›n ard›ndanbask›y› yo¤unlaflt›ran oligarflik ikti-dar gözalt› furyas› bafllatt›.

Daha kitleler Newroz alanlar›n-dan da¤›l›rken bafllayan sald›r›larsonucunda, resmi olmayan rakam-lara göre ülke genelinde 457 kifligözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlararas›nda, mitinglerde ‘Say›n Öca-lan’ ifadesine yer veren DTP MYKÜyesi S›rr› Sak›k ile Genel MerkezYöneticisi Orhan Miro¤lu da yeral-d›. Ayr›ca; ‹stanbul’daki kutlamalarnedeniyle miting tertip komitesihakk›nda soruflturma bafllat›ld›.

104’ü ‹stanbul’da, 75 Diyarbak›rve 76’s› Mersin’de olmak üzere,Van, fi›rnak, Mardin, Batman, fian-l›urfa, Siirt, Konya, Ardahan, Gazi-antep, Hakkari, Bursa, ‹zmir, Adana

42

1 Nisan 2007 / 98

Geçen y›l 28 Mart’tan bafllayarak cenaze ve protesto ey-lemlerine polisin silahl› müdahalesi sonucu, Diyarba-k›r’da 12, K›z›ltepe’de 2, Batman’da 1 olmak üzere 15Kürt katledildi. 78 yafl›ndaki Halit Sö¤üt de vard›, 3 yafl›n-daki Fatih Tekin de; Diyarbak›r’da 6 yafl›ndaki Enes, 8 ya-fl›ndaki ‹smail Erkek, 9 yafl›ndaki Abdullah Duran ölümmangalar›n›n hedefi oldu; kimisi sokakta oynuyor, kimisibalkonda, kimisinin elinde sadece tafl vard›.

Tayyip Erdo¤an ortada çocuk ölüleri dururken, ““ççooccuukk ddaaoollssaa kkaadd››nn ddaa oollssaa tteerröörrüünn mmaaflflaass›› oollaannllaarraa ggüüvveennlliikkggüüççlleerriimmiizz ggeerreekkeennii yyaappaaccaakktt››rr”” dedi. Gerekeni yaparakçocuklar› katleden ölüm mangalar› hakk›nda bir y›ld›r tekbir dava aç›lmad›, soruflturma yap›lmad›.

ENES’‹N katilleri Tayyip’in

himayesinde

Baflbakan DTP’ye Yönelik Bask›nlar› Üstlendi

v eBin-göl’-d eg ö -zalt›-n aa l › -

nan toplam 457 kifliden en az 104’üçeflitli iddialarla tutukland›.

Newroz’da SSald›r›yaAcil HHat’tan PProtesto

‹zmir Acil Eylem Hatt›, Newrozkutlamas›na yönelik sald›r› ve gö-zalt›lar› 23 Mart'ta yapt›¤› eylemleprotesto etti.

HÖC, BDSP, ESP, Kald›raç,EHP, DHP, Al›nteri, ‹HD, ‹C‹, SDP,Partizan ve KÖZ'ün bulundu¤u AcilEylem Hatt› ad›na aç›klamay› oku-yan Nurhan Y›lmaz, ‹zmir'de New-roz kutlamalar› öncesinde polisingözalt›lara bafllad›¤›n›, mitingi pro-voke etmek için alana giriflte 6 kifli-nin polisin a¤›r flekilde darp etmesisonucu yaraland›¤›n› hat›rlatt›.

Yamanlar’da HÖC’lülerin New-roz kutlamas›nda polisin tahammül-süzce sald›rd›¤›n› ve 8 kifliyi gözal-t›na ald›¤›n›, darp etti¤ini kaydedenY›lmaz, ‹zmir ve ilçelerinde baflkakutlamalarda da gözalt› ve sald›r›laryafland›¤›n› ifade etti.

Y›lmaz flunlar› kaydetti: “New-roz, halklar›n 2600 y›ld›r yanan is-yan ateflidir. Newroz her fleyden ön-ce, halklar›n emperyalizme ve iflbir-likçilerine karfl› birlik ve mücadelegünüdür. Her sene oldu¤u gibi busenede atefller yak›larak bu kutlan-maya çal›fl›lm›flt›r. Bu sald›r›lar dagöstermifltir ki, evet, iktidar her se-ne oldu¤u gibi gene de sald›r›, bas-k›, gözalt› ve tutuklamalarla New-roz'u engellemeye çal›flm›flt›r.”

"Bask›lar Gözalt›lar Tutuklama-lar Bizleri Y›ld›ramaz! Newroz Ate-flini Söndüremezsiniz!" pankart›n›naç›ld›¤› eylemin ard›ndan, gözalt›naal›nan HÖC’lülerin ç›kar›laca¤›Bayrakl› Adliyesi’ne gidildi.HÖC’lülerin tümü ç›kar›ld›klar›mahkemece serbest b›rak›ld›lar.

43

1 Nisan 2007 / 98

isyan Cengiz Soydafllar’la büyüyorGeçen hafta dergimizde yer verdi¤imiz

Newroz kutlamalar› sürüyor.

Zulme isyan ateflini Erzincan’da yakanGençlik Derne¤i, ESP ve Partizan üyeleri"Newroz ‹syand›r, ‹syan› Büyütelim" yaz›l›pankart açt›lar.

Ankara'da 21 Mart günü Al›nteri, BDSP,Devrimciler, ESP, HÖC, Partizan, PSAKD Ma-mak fib., SDP ve Tüm-‹GD taraf›ndan 500 ki-flinin kat›l›m› ile Tuzluçay›r'da kutlanan New-roz, “Emperyalizme Irkç›l›¤a fiovenizme Fa-flist Sald›r›lara Karfl› Yaflas›n Halklar›n Kardefl-li¤i” mesaj› verdi. HÖC'lüler eyleme "NewrozEmperyalizme ve Oligarfliye Karfl› MücadeleGünüdür" pankart› ve Cengiz Soydafl'›n foto¤-raf› ile kat›ld›lar.

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampü-sü'nde Ankara Gençlik Derne¤i, DGH, Tüm-‹GD, Ekim Gençli¤i taraf›ndan 22 Mart’ta düzenlenen kutlamada ise, New-roz’un halklar›n isyan atefli oldu¤u kaydedildi.

25 Mart’ta ise, DTP taraf›ndan Abdi ‹pekçi Park›'na düzenlenen mitingte"Bar›fl Dedik Zehirlendik" sloganlar› at›l›rken, DTP Genel Merkez yöneticile-rinden Orhan Miro¤lu, ‘Say›n Öcalan’ dedi¤i için gözalt›na al›nd›.

HÖC’lüler ‹stanbul’da Gazi Mahallesi’nde yapt›klar› merkezi kutlaman›nyan›s›ra, gecekondularda da Newroz ateflleri yakt›lar. Gülsuyu, Esenler veEyüp’te atefller yakan HÖC’lüler, ‘Newroz ‹syand›r ‹syan Cengiz Soydafl-lar’la Büyüyor, Mahir Hüseyin Ulafl Kurtulufla Kadar Savafl’ sloganlar› att›lar.

Öte yandan Almanya’n›n Köln kentinde bulunan Anadolu Halk KültürEvi'nde düzenlenen bir etkinlikle Newroz kutland›.

‘Kahrolsun a¤al›k afliretçilik ve kan davas›’Hakkari’nin Yüksekova ‹lçesi’nde Kerem Ölmez adl› ö¤retmenin kan da-

vas› nedeniyle öldürülmesi yaklafl›k on bin kifli taraf›ndan protesto edildi.“Kahrolsun A¤al›k, “Kahrolsun Feodal Zihniyet”, “Kahrolsun A¤al›k Afliret-çilik ve Kan Davas›” yaz›l› pankartlar açan binlerce kifliye seslenen E¤itim-Sen Yüksekova fiube Temsilcisi Mahmut Sayar, olay› k›nad›klar›n› kaydede-rek, “Özellikle ilçemizdeki feodal zihniyetin ve afliretsel anlay›fllar› halen ken-disini yaflatt›¤› ortaya da ç›km›fl oldu. 21. yüzy›lda yaflayan toplumlarda kandavalar›n›n olmas› çok ac› ve nefret duyulacak bir durumdur. Kerem hoca afli-retçili¤e, feodalizme, kan davalar›na karfl› olan biriydi. Burada Kerem hoca-y› sahiplenen onbinlere teflekkür ediyorum” diye konufltu.

Grup Seslenifl’ten yafll›lara dinletiGrup Seslenifl, Akdeniz Üniversitesi Sa¤l›k Yüksek Okulu taraf›ndan yafl-

l›lar haftas› nedeniyle Antalya bölgesinde bulunan 3 huzurevinden yafll›lar›nkat›ld›¤› bir konser verdi. 20 Mart’ta düzenlenen dinletide konuflan grup üye-si Ömer Erceylan böyle bir etkinli¤e kat›ld›klar› için onur duyduklar›n› belir-tirken, yafll›lar›n Grup Yorum flark›lar›n› be¤eniyle dinledikleri görüldü.

10 Mart 2007 tarihli At›l›mGazetesi'nde ""88 MMaarrtt''››nn AAyy--nnaass››nnddaann"" bafll›kl› EKD imza-l› bir 8 Mart de¤erlendirmesiyay›nland›. Kuflkusuz her ku-rum kendi cephesinden 8 Martsürecini de¤erlendirme hakk›-na sahiptir. Ancak hiç kimse-nin yaflananlar› çarp›tma gibibir hakk› yoktur. Buna izinvermeyiz de!

"Ayinesi ifltir kiflinin lafabak›lmaz" der atalar›m›z... Bizde laf›na de¤il prati¤ine baka-ca¤›z ESP-EKD'nin. Bizlere göster-di¤i "ayna" ile, gerçek sureti farkl›çünkü.

2005 ve 2006 y›l› 8 Mart kutla-malar›nda "küçük olsun benim ol-sun" anlay›fl›yla hareket edip 8 Marteylemlerini bölen ESP-EKD, 2007 8Mart'›na son iki y›l›n özelefltirisinivermeden girmifltir. 2007 8 Mart'›n›örgütleme toplant›lar›na bafllarken,baflta Haklar ve Özgürlükler Cephe-si (HÖC) ve Emekçi Kad›nlar (Mü-cadele Birli¤i çevresinden) olmaküzere çeflitli gruplar taraf›ndan,ESP-EKD'den son iki y›l›n özeleflti-risi istenmifltir. Ancak tart›flmalar›ngeliflimi içinde, 8 Mart’› örgütlemekiçin biraraya gelenlerin oluflturdu¤uplatformdaki genel yaklafl›m›n"platforma dahil olmalar› bir öze-lefltiridir" fleklinde oluflu, platfor-mun ESP'den özelefltiri alma iradesi-ni gösterememesine neden olmufltur.Son iki y›ldaki grupçulu¤unun, yan-l›fllar›n›n özelefltirisini vermek zo-runda kalmaman›n rahatl›¤› ile hare-ket eden ESP-EKD, 2007 8 Martmitinginin örgütleme aflamas›ndan,miting alan›ndaki tutumlar›na kadarortak ifl yapma kültürünü saboteeden tav›rlar›n› devam ettirmifltir.

Hâl bu olmas›na ra¤men, ESP-EKD, "8 Mart'›n aynas›ndan" görü-nen gerçekleri çarp›tmaya soyun-maktad›r. Sözünü etti¤imiz yaz›böyle bir çarp›tman›n ifadesidir. Sü-recin pratik flekilleniflini çarp›tt›¤›

gibi, bizlerin 8 Mart’a yaklafl›m›n›politik olarak da çarp›tma cüretigöstermektedir.

At›l›m’da yay›nlanan sözkonusuyaz›da flöyle denmekte:

"D›fl›m›zdaki devrimci parti veörgütlerin, 8 Mart'ta Kad›köy'de bir'kad›n mitingi' yapma ve bu mitingiçin özel olarak kad›nlara ça¤r›yapma noktas›nda bir yyöönneelliimmee ggiirr--mmeessiiyyllee,, geçen sene yaflanan BBeeyyaa--zz››tt--KKaadd››kkööyy aayyrr››flflmmaass›› aaflfl››llmm››flfltt››rr. ...Burada Marksist Leninist komünist-lerin kad›n sorunundaki tutumlar›-n›n, kad›nlar›n kurtuluflu için müca-deleyi özel olarak örgütleme irade-leriyle açt›klar› yolun bu sonuç üze-rinde etkili oldu¤u mutlaka vurgu-lanmal›d›r." (abç)

Öncelikle flunu belirtmek gerekirki, HÖC de, platform da, son iki y›l-da ne dediyse 2007 8 Mart’›n› ör-gütleme aflamas›nda da aayynn›› flfleeyylleerriisöyledi. Tarihsel misyonuna uygun,devrimci, birleflik bir 8 Mart örgüt-leme perspektifiyle hareket etti.Kimsenin, EKD’nin iddia etti¤i gi-bi, öncekinden farkl› bir ““yyöönneelliimmeeggiirrmmeessii”” sözkonusu de¤ildir. Kimive neden kand›rmaya çal›flmaktad›rESP-EKD? Kitlenize “bak›n bizimdedi¤imize geldiler” fleklinde birimaj vermek için bu tür yalan yanl›flfleyler yazabilirsiniz, ama gerçekher zaman sizi tekzip edecektir. Ön-ceki iki y›ldaki Kad›köy-Beyaz›tayr›flmas› ve 2007 8 Mart'›nda ESP-

EKD'nin de devrimci-lerle birlikte yeralmas›,ancak bu kadar ucubebir flekilde de¤erlendi-rilebilirdi!

ESP'nin bakt›¤› ayna "lunaparkaynas›"na benziyor anlafl›lan.2006 8 Mart'›nda yang›ndan malkaç›r›r gibi kimseyle tart›flmadanmiting baflvurusu yapan ESP-EKD neden Beyaz›t dendi¤ini deçok iyi bilmektedir. Birlikteli¤isa¤layan ne EKD'nin "öncü"lü¤ü,ne ""kkaadd››nn mmiittiinnggii"" yapma karar›,ne de miting için “kad›nlara ça¤-r› yapma yönelimi”dir. BunlarESP-EKD’nin kendi dünyas›ndakikuruntular›d›r. ESP, olaylara, ol-gulara "Lunapark aynalar›"ndan

bakmaya devam ettikçe, bu tür mi-zahi görüntülerle karfl›laflaca¤›m›zaflikard›r. Ad› üstünde "Emekçi ka-d›nlar günü"dür. Böylesi bir günde“kad›nlara ça¤r› yap›lmas›” içinEKD'nin "öncülük" etmesi gerek-memektedir. EKD'nin tarihi bellidir.Oysa, 8 Mart 70'lerden bu yana dev-rimciler taraf›ndan her koflulda dev-rimci özüne uygun olarak kutlana-gelmifltir bu ülkede. EKD kendisini“milad” olarak gördü¤ü için tarihbilinci de yoktur. Her fleyin kendi-siyle bafllad›¤› kuruntusu içinde buülkenin emekçi kad›nlar›n›n, devrim-ci kad›nlar›n›n tarihini yok say›yor.

Devam ediyor ESP-EKD 'de¤er-lendirmesine'; "Kad›köy mitingininörgütleme komitesinin toplant›lar›,mitingin içeri¤i ve biçimi hakk›ndagerçekten fliddetli bir mücadeleninsahnesi oldu. Bu mücadele özündekad›n sorununa yaklafl›mlar›n yönverdi¤i bir ideolojik mücadeleydi.Geçti¤imiz senelerden devral›nm›flgrupçu güvensizlik duygular›yla ey-lem birli¤ini zehirlemeye çal›flanbaz› örgütlerin çabalar› da bununlaüst üste bindi.. ‹stanbul mitingindeEKD'nin kendisini kürsüden ifadeetmesi, bu gruplar›n çi¤lik derecesi-ne varan grupçu blokaj›yla engel-lendi."

Bu al›nt›n›n tek do¤ru yan› örgüt-leme süreci boyunca yaflanan “flid-detli tart›flmalar”d›r. Feminizmledevrimciler aras›nda gidip gelen ruh

44

1 Nisan 2007 / 98

8 MART'IN AYNASINDA ESP-EKD NASIL GÖRÜNÜYOR?

hali, grupçuluk ve "öncü-lük krizi" ile birleflince, heraflamada bir flekilsizlik ser-gileyen, her f›rsatta birlikkültürünü çi¤neyen ESP-EKDile hem ideolojik, hem de kültü-rel anlamda mücadele yürütmekzorunluluk olmufltur.

EKD, kendisini kürsüdenifade etmesinin grupçuluk blo-kaj›yla engellendi¤i iddias›nda.Birçok kurumun biraraya gelipörgütledi¤i bir mitingde, kürsü-den ““kkeennddiinnii”” ifade edememek-ten yak›n›yor EKD. Duyan dasanacak ki, sanki herkes ayr›ca, özelolarak konuflmufl da bir tek EKDengellenmifl! Her kurumun tek tekkendisini kürsüden ifade etmesimaddeten mümkün de¤ildir zaten.Bilindi¤i gibi, 8 Mart mitinginde deortak bir metin kürsüden okunmufl-tur. Bu metin de ttüümm kkaatt››ll››mmcc››llaarr››iiffaaddee eeddeenn bir metindir. Herkes bu-nunla yetiniyor ama bir tek EKDyetinmiyor nedense. EKD’nin de-mek ki kimsenin bilmedi¤i bir özel-li¤i, ayr›cal›¤› olmal›! Sonuçta,EKD, kolektif miting örgütlemeninkarfl›s›na grupçulu¤u ile ç›km›fl,""bbeenn bbeenn"" diye adeta hezeyan ha-linde kendini dayatmaya çal›flm›fl,fakat ortak ifl yapma kültürünün du-var›na çarp›p oturmufltur.

ESP-EKD’nin çizdi¤i tabloylaprati¤i birbirinden alakas›zd›r.

Örnek mi; iflte bunlardan biri:Toplant›lar sonucunda Kad›köy mi-tinginde ortaklafl›ld›, gün, yer ve ta-rih belirlemesi yap›ld›. Platform da-ha bas›n aç›klamas› yap›p mitingiduyurmam›flken EKD günler önce-sinden bas›n aç›klamas› yapm›fl, mi-tingin yerini ve tarihini kamuoyunaduyurmufltur. Sol içerisinde ne böy-le bir kültür, ne de gelenek yoktur.Ortak ifl yapmak birlikte hareket et-meyi gerektirir. Ama ne gam! ESP-EKD’de bunlar›n yerine ""bbeenn öönneeçç››kkmmaall››yy››mm"",, ""bbeenn öönnccüü ggöörrüünnmmee--lliiyyiimm"" küçük hesaplar› geçerlidir.

Devam eder süreç... Platform ba-s›n aç›klamas› yapacakt›r. Görevlerpaylafl›l›r, ön konuflma, sloganlar,metin vb. belirlenir. Bas›n aç›kla-

mas› s›ras›nda baflka bir kurum gö-revli oldu¤u halde ön konuflmay›EKD yapar. Sloganlar belli oldu¤uhalde ortaklafl›lmayan sloganlar at-t›r›r. Platformun bas›n aç›klamas›n-da da “her fleye hakim olmaya” ça-l›fl›r EKD. Yani yine ""BBeenn öönnee çç››kk--mmaall››yy››mm"",, ""bbeenn öönnccüü ggöörrüünnmmeellii--yyiimm"" küçük hesaplar›... Yine grup-çuluk, rekabetçilik.

Mitingin örgütlenifli sürecindeTekstil-Sen üzerinden yürütülmeyeçal›fl›lan bir tart›flma da, tam ESP-EKD'nin bahsetti¤i ““ççii¤¤lliikklleerree”” ör-nektir. Tekstil-Sen sendikalar ad›nakonuflmak istemifl, platform KESKiçinde yaflanan ayr›flmay› gözeterekkonuflmay› BES'in yapmas›na, an-cak metni BES, Tekstil-Sen ve Be-lediye-‹fl sendikalar›n›n birlikte yaz-mas›na karar vermifltir. ESP’liler bunoktadan sonra iyice h›rç›nlaflm›fl,metnin yaz›lmas›na ve karar verildi-¤i halde sendikalar›n metniniBES'in okumas›na engel olmaya ça-l›flm›flt›r. ‹lgisiz insanlarla toplant›-lara çok kifliyle kat›l›p, h›rç›nl›kla-r›yla dediklerini yapt›rmaya çal›fl-m›fllar ve aç›kca üst üste iki toplan-t›y› sabote etmifllerdir. Hezeyan öy-le bir noktaya gelmifltir ki BES'i,KESK merkezine flikayet etmekletehdit etmifllerdir. Kendi grup ç›kar-lar› için KESK içinde yaflanan ay-r›flmada devrimcilerden yana de¤ilKESK merkezden yana tav›r koy-maya kalkm›fllard›r. Bu teflhir edil-di¤inde ise ortak metnin yaz›lmas›geciktirilmifltir. Alanda ise sendika-lar birarada yürüyecek karar›na ra¤-men Tekstil-Sen, ESP kortejinde

yürümüfltür... Yani yine ggrruuppççuu--lluukk,, rreekkaabbeettççiilliikk,, öönnccüüllüükk he-saplar›...

Miting günü de devam ettiayn› olumsuzluklar. Kortejlerdüzenlenip yürüyüfle geçildik-ten bir süre sonra, ESP kortejin-den ç›kan yaklafl›k yüz kiflilikbir grup öne do¤ru koflmayabafllam›fl, eylem komitesi tara-f›ndan önleri kesilip ne yapma-ya çal›flt›klar› soruldu¤unda,"ilerde bir yerde bekleyip kad›nyoldafllar›m›za çiçek verecek-tik", "Kortejimizde erkek yo¤un-lu¤u fazla oldu¤u için kad›n yol-

dafllar›m›z› miting alan›nda bekle-yece¤iz" gibi gayri ciddi gerekçeleröne sürmüfllerdir. Polis kortejden ç›-k›p koflmaya bafllayan grubu görün-ce, temsilcilerin yan›na gelip “mü-dahale etmeyi gerektirecek bir du-rum var m›?” diye sorabilmifltir.Temsilciler gerekli cevab› verip po-lisi göndermifllerdir. ESP-EKD butavr› ile mitingin güvenli¤ini dahitehlikeye sokmufltur.

Alanda da Vardiya Müzik Grubusahneden indikten sonra, yani mitin-gin ortas›nda ESP alan› terk etmifltir.

Tüm bunlar, 8 Mart mitingini de-¤erlendirme toplant›s›nda istisnas›ztüm kurumlar taraf›ndan ESP'yeelefltiri olarak aktar›lm›flt›r. Toplan-t›da "ESP olmad›¤› için", elefltirileriEKD Temsilcisi dinlemifl ve EKDTemsilcisi de özelefltiri verece¤ine"gelen elefltiriler yersizdir" deyipiflin içinden ç›km›flt›r!

Evet, yersiz olan bir fley var; an-cak yersizlik elefltirilerde de¤il,ESP-EKD’nin oorrttaakk bir miting sü-recindeki ggrruuppççuulluukkllaarr››dd››rr.. Bu sü-reçte yeralan tüm gruplar, 8 Martaynas›nda görüneni göstermifllerdirESP-EKD’ye. Ama onlar bunu gör-mek istemeyip, adeta bir lunaparkaynas›na bakmay› tercih etmifller.Lunapark aynas›na bakmaktan vaz-geçmelidir ESP. Herkes bilir ki oaynalar gerçe¤i yans›tmaz. Gerçekhayat›n kendisidir. Özelefltiri birkültürdür. Birlik kültürünün olmaz-sa olmaz›d›r. ESP bunu ö¤renirse,birlikte ifl yapmay› da ö¤renecektir.

45

1 Nisan 2007 / 98

EEvveett,, yyeerrssiizz oollaann bbiirr flfleeyy vvaarr;; aannccaakkyyeerrssiizzlliikk eelleeflflttiirriilleerrddee ddee¤¤iill,, EESSPP--EEKKDD’’nniinn oorrttaakk bbiirr mmiittiinngg ssüürreecciinn--ddeekkii ggrruuppççuulluukkllaarr››dd››rr.. BBuu ssüürreeççtteeyyeerraallaann ttüümm ggrruuppllaarr,, 88 MMaarrtt aayynnaa--ss››nnddaa ggöörrüünneennii ggöösstteerrmmiiflfllleerrddiirrEESSPP--EEKKDD’’yyee.. AAmmaa oonnllaarr bbuunnuu ggöörr--mmeekk iisstteemmeeyyiipp,, aaddeettaa bbiirr lluunnaappaarrkkaayynnaass››nnaa bbaakkmmaayy›› tteerrcciihh eettmmiiflfllleerr..

461 Nisan 2007 / 98

Uyuflturucuya, yozlaflmaya,çeteleflmeye karfl› ç›kt›k yola.Çünkü her gün okullar›m›zda bir-çok sorunla karfl› karfl›ya kal›yo-ruz. Yap›lan araflt›rmalar içler ac›s›bir durumu gözler önüne seriyor.Okullarda extacy hap kullan›m›son dönemde %300 artm›fl, eroinkullan›m› ise %100 artm›fl diyor biraraflt›rma. Di¤er taraftan ise hergün bir f›nd›k kabu¤unu doldurma-yan nedenlerle okullar›m›z›n önle-rinde kavgalar ç›k›yor, ya ölümleya da a¤›r yaralanmalarla sonuçla-n›yor. Ve biz Liseli Gençlik’e böylebir kampanya yapmak art›k bir zo-runluluk haline gelmifl durumda.

Çünkü bizler liseli gençli¤i, okulönlerinde her gün yaflanan uyufltu-rucu pazarl›klar›n›n, çocuk yafltakigençlerin itildi¤i fuhufl bata¤›n›nfark›na vard›rmak istiyoruz. Okulçevrelerinde yaflanan birçok arka-dafl›m›z›n zarar görmesine nedenolan haraç toplama, ‘hava atma’ vebunun gibi onlarca bofl nedendenkaynakl› yaflanan çete kavgalar›-n›n fark›na vard›rmak istiyoruz.Tepeden t›rna¤a davran›fllar›m›z-dan düflüncelerimize kadar tümyaflam›m›za yön vermeye baflla-yan emperyalizmin dayatt›¤› o yozkültürün, bireycili¤in, bencilli¤inahlaks›zl›¤›n, uyuflturucudan, fu-hufltan milyarlar kazanan polisinve iflbirlikçilerinin, mafyac›lar›n çe-telerin bizlerin s›rt›ndan kazand›¤›kanl› paralarla sefa sürdürmelerineart›k izin vermemek için bafllad›kçal›flmalar›m›za. Ç›kard›¤›m›z bildi-rilerle ve anketlerle ulaflmaya ça-l›flt›k liseli gençli¤e. Yeni arkadafl-lar›m›z oldu bu kampanyadabize destek olan.

Öte yandan bu çal›flmam›z›hazmedemeyenler oldu. Tabien fazla rahats›z olan, uyufltu-rucuyu rant kap›s› olarak gö-renler, gençli¤i düflünmeyensorgulamayan sad›k kullar› ha-line getirmek isteyenlerdi. Po-

lis-idare el ele verip dikildiler kar-fl›m›za. Bunun en somut örne¤i

geçti¤imiz haftacereyan etti.

fiiflli EndüstriMeslek Lisesi’ndebir arkadafl›m›z,önceki hafta per-

flembe günü okul müdürü taraf›n-dan ça¤r›ld›. Odaya giren arkadafl›-m›z içeride sivil giyimli polis oldu-¤unu söyleyen iki kifliyle karfl›laflt›.Müdür ve sivil polisler tehditkârkonuflmaya bafll›yorlar. “Elimizdedi¤er arkadafllar›n›n da listesi varonlar› da ça¤›raca¤›z” diyorlar. Ko-nuflman›n sonunda, her perflembegelip kendisiyle sohbet edecekleri-ni söyleyip gidiyorlar.

Daha önce de yine ayn› lisedefaflist ö¤rencilere kol kanat gerenokul idaresi, faflistlerin ö¤rencilerizorla Ülkü Oca¤›na götürmesini iz-liyordu. Bu durum karfl›s›nda ora-daki ö¤rencilerin Liseli Gençlik'lebirlikte müdahale etti¤ini görenokul yönetimi ve polis, bu defa dabir liste ç›kararak “bu ö¤rencileriokuldan ataca¤›z” diye korkutma-ya çal›flm›flt›. Bu oyunu tutmay›ncaflimdi tek tek müdür odas›n› sorguodas›na çevirerek sindirme niye-tindeler. Daha önce de defalarcakez yapt›klar› gibi ayn› pis oyunla-r› sergilemekteler.

Yine Esenler ‹brahim Turan Li-sesi’nde polis taraf›ndan haz›rlan-d›¤› aflikâr olan bir liste okuldakifaflistler taraf›ndan da¤›t›lmakta.“fiu flu terör örgütleri flu flu kiflilerörgüt elemanlar›, bunlar› okulumu-zda bar›nd›rmayal›m” fleklindekiyaz›lar›n bulundu¤u metin, ö¤ren-cilerin ellerine tutuflturularak, dev-rimci demokrat ö¤renciler hedefgösteriliyor, sindirilmek isteniyor.

‘Milli Güvenlik’ dersini ders di-yerek müfredata koyup ö¤retmenad› alt›nda da faflist subaylara dersverdirmeye çal›flan Milli E¤itim Mü-

dürlü¤ü’nün e¤itimi ne hale getir-di¤i gözler önünde. Okullar›m›z› bi-rer k›flla haline getirip bizleri de as-ker yapmaya çal›flarak e¤itim hak-k›m›z› engelliyor. Bizler flunun ay-r›m›n› yapmak zorunday›z; okulam› gidiyoruz k›fllaya m›? Tüm bun-larla da yetinmeyen Milli E¤itimBakanl›¤› son y›llarda "terör" bafl-l›¤›yla okullar›m›zda zorunlu kon-feranslar verdiriyor. Bir yandanhaklar ve özgürlükler mücadelesi-ni karalayarak devrimci demokratinsanlar› “eli kanl› katil, cani, vatanhaini, bölücü, ›rz düflman›” olarakgösterip antipropaganda yap›yor-lar. Di¤er yandan ise, "bak›n hakk›-n› arayanlar› iflte böyle katlettik,siz de ba¤›ms›zl›k, demokrasi, ada-let mücadelesi verirseniz bafl›n›zabunlar gelir. Aya¤›n›z› denk al›n"demeye getiriyorlar, bizi tehditediyorlar.

Yani devrimci olmay›n, hakk›n›-z› aramay›n; bunlar d›fl›nda ne ya-parsan›z yap›n diyorlar. Uyuflturu-cu kullanmay› da satmay› da mefl-ru görürler. Ahlâks›zl›k yapmay›,çal›p ç›rpmay›, okul önlerinde sa-t›rl› b›çakl› kavga edip adam öldür-menin de temelini olufltururlar.Bizler de tüm bu yaflat›lmak iste-nenlere karfl› ç›k›nca tehditlerleokuldan at›lmalarla, müdür oda-s›nda sorgularla karfl›lafl›yoruz.Uyuflturucuya çeteleflmeye yozlafl-maya karfl› ç›k›nca vatan haini te-rörist anarflist ilan ediliyoruz.

‹flte bu mant›k bizlere e¤itimverdi¤ini iddia ediyor. Vereceklerie¤itimin bu kendi kokuflmufl dü-zenlerine hizmet edece¤i aç›k de¤ilmi? Düzenin pisliklerine sesini ç›-karma, konuflma, itaat et demek-tedir düzenin e¤itimi bizlere.

Bizler Liseli Gençlik olarak lise-lerde bu anlay›fl›n hüküm sürmesi-ne karfl› mücadele ediyoruz. Ah-lâks›zl›¤›n, yozlu¤un olmad›¤›, ben-cilli¤in ve bireycili¤in yefleremeye-

ce¤i demokratik liseleri yarata-na kadar bu mücadelemiz süre-cektir. Hiçbir arkadafl›m›z bumücadelemizde düzenin bekçiköpeklerinin yapt›¤› pisliklerepabuç b›rakmad› bundan sonrada b›rakmayacakt›r.

Liseli Gençlik

Bu oyunlar liseli gençli¤in sesini bo¤maya yetmeyecek

gS ençlikte:öz

47

1 Nisan 2007 / 98

‘Ö¤renci haklar›m›z› istiyoruz’Gençlik Federasyonu’na ba¤l› ö¤renciler, "Ö¤renci Haklar›m›z› ‹stiyoruz" slo-

gan› ile yürüttükleri kampanya çerçevesinde, gençlerimize gasbedilen haklar›m›z›anlat›yor, geri almak için mücadele ça¤r›s›nda bulunuyorlar. Kampanya kapsam›n-da imza masalar›, standlar aç›l›yor, etkinliklerde ö¤rencilerle biraraya gelinerek so-runlar tart›fl›l›yor.

Geçen hafta kampanya kapsam›nda, Kocaeli ve Bursa’da etkinlikler vard›.

Kocaeli’nin Kand›ra ilçesinde bulunan Kand›ra Meslek Yüksek Okulu’nda oku-yan Kocaeli Gençlik Derne¤i üyeleri, engelleme ve tehditlere karfl›n 22 Mart günüdüzenledikleri etkinlikte ö¤rencilerle biraraya geldiler. Kampanya kapsam›ndaGençlik Federasyonu afiflleri asan, Kand›ra M.Y.O ö¤rencilerinden 3 kifli gözalt›naal›nd›. Etkinli¤in yap›lmamas› do¤rultusunda gençler tehdit edildiler. Buna karfl›n,Namazgah Dinlenme Tesisleri’nde gerçekleflen etkinlikte, 150 ö¤renci biraraya gel-di. Grup Katre’nin ezgileriyle kat›ld›¤› etkinlikte yap›lan konuflmada, ö¤rencilere,“haklar›m›za sahip ç›kmak için örgütlenelim” ça¤r›s› yap›ld›.

Kocaeli Gençlik Dernekli Ö¤renciler, 23 Mart günü de kampanya dahilinde 30ö¤rencinin kat›ld›¤› bir film gösterimi yapt›lar. E¤itim-Sen lokalinde yap›lan göste-rimde, 28 Mart günü yine E¤itim-Sen lokalinde yap›lacak olan panele ça¤r› yap›l-d›. Panele konuflmac› olarak Yrd. Doç. Dr. Yücel Demirer ve fiebnem Korur Fin-canc› kat›lacaklar.

Bursa'da ise Gençlik Federasyonu üyeleri, düzenledikleri tavla turnuvas› ile ö¤-rencilerle biraraya geldiler ve kampanyay› anlatt›lar.

Ankara Tuzluçay›r'da faali-yet yürüten ‹dilcan KültürMerkezi'nin Lise Komisyonu,23 Mart Cuma günü, tan›flmaçay› düzenledi.

Kültür merkezinin binas›n-da gerçekleflen etkinlikte LiseKomisyonu ad›na bir konuflmayap›ld›. Konuflmada, liselerdeyaflanan sorunlar üzerinde du-rulurken, son zamanlarda özel-likle liselerde a盤a ç›kan yoz-laflman›n sonuçlar›ndan bahse-dildi. Fuhufl, uyuflturucu ve çe-teleflmenin önüne yaln›zca bir-likte mücadele edilerek geçile-ce¤ine de¤inilerek, burjuvazi-nin kültürünün yenilmesi ge-rekti¤i kaydedildi.

Naz›m Hikmet'in YaflamaDair adl› fliirinin okundu¤u et-kinlikte, ‘Liselerdeki fiiddet'konusunda sohbetler yap›ld›.

Çay eflli¤inde yap›lan soh-betlerin ard›ndan liseliler tür-küler söyleyerek halaylar çek-ti. Yaklafl›k 30 liselinin kat›ld›-¤› etkinlik 16.30'da sona erdi.

ASD üyesi kaç›r›ld›Geçen ay polisin kaç›r›p

ajanl›k teklif etti¤i, AnkaraSosyalist Gençlik Derne¤iüyesi Hayriye Çiçek, 17 Martgünü yine Ankara TEM polisitaraf›ndan a¤z› kapat›laraktekrar kaç›r›ld›¤›n› duyurdu.Ölümle tehdit edildi¤ini belir-ten Çiçek, olaya iliflkin 27Martta ‹HD’de bas›n toplant›s›düzenlerken, ayn› gün SGD’li-ler de Yüksel Caddesi’ndeprotesto eylemi yapt›.

Karadeniz Tek-nik Üniversitesi’ndesoruflturmalara karfl›"Arkadafl›ma Do-kunma" kampanyas›düzenleyen ö¤renci-ler jandarman›n sal-d›r›s›na u¤rayarak

gözalt›na al›nd›.

Merkez Kampüs’te 21 Mart günü,‹nflaat Fakültesi'nin kantininde konufl-ma yapan devrimci-demokrat ö¤renci-ler, alk›fllarla yürüyüfle geçtiler. Bir sü-re sonra jandarma do¤rudan ö¤rencile-re sald›rarak 12 ö¤renciyi döverek gö-zalt›na ald›. Kampüste terör estiren jan-darma sald›r› ve tehditlerini sürdürür-ken, ö¤renciler ayn› gün akflam serbestb›rak›ld›lar.

Ö¤renciler ertesi günü jandarma ko-mutan› Akif Yi¤itbafl ve di¤er sorumlu-lar için suç duyurusunda bulundular.

Ö¤renciye iiflkence

Rektörlü¤ün olaya iliflkin sessizli¤idikkat çekerken, konuya iliflkin aç›kla-

ma yapan Karadeniz TemelHaklar ve Özgürlükler Der-ne¤i Gençlik Komisyonu, de-

mokratik meflru haklar›n› kullanmak is-terken sald›r›ya u¤rad›klar›n› duyurdu.KTÜ idaresinin bask› ve soruflturmala-r›na karfl› hakl› mücadelenin devamedece¤inin belirtildi¤i aç›klamada,“Sald›r› gözalt›nda da devam etti. Du-vara dönük aramay› kabul etmedi¤imiziçin kollar›m›z tam 40 dakika bükülütutuldu, yüzümüz duvara yap›flt›r›ld›.Ellerimiz kelepçelenerek a¤z›m›za çar-flaf ba¤lanmak istendi. Ellerimiz kelep-çeli olarak dövüldük” denildi.

Kampüste patlayan porno skandal-lar›na sessiz kalan üniversite idaresinindevrimci demokrat ö¤rencilere bask›yapmaya kalkt›¤› kaydedilen aç›klama-da flu ifadelere yer verildi: “Bu bask›larfaflizmin geliflen ö¤renci hareketi karfl›-s›ndaki çaresizli¤idir. Soruflturmalarla,cezalarla, faflist sald›r›larla, idare bas-k›s›yla y›ld›r›lamayan gençlik, sindiri-lemeyen hareket onlar› flimdi de iflken-ce yöntemini denemek durumunda b›-rakm›flt›r. Ancak flimdiye kadar yaflan›-lanlar gençli¤i sindirmeye nas›l yetme-diyse bundan sonrakiler de yetmeye-cektir."

gençlik

KTÜ’de jandarma terörü

Liseli Gençlik’ten Tan›flma Toplant›s›

Belçika'n›n Gent Mahkemesi,Fehriye Erdal'›n, oligarflinin suçla-malar›na iliflkin Belçika'da yarg›la-nabilece¤ine karar verdi.

Mahkeme heyeti daha önce Er-dal’›n Türkiye’deki suçlamalar ne-deniyle Belçika’da yarg›lanmas›n›nhukuki olmayaca¤› karar› vermiflti.Türkiye oligarflisinin ve Sabanc›-lar’›n avukatlar›n›n Yarg›tay’a yap-t›¤› itiraz›n ard›ndan dosya bozula-rak yeniden Gent Mahkemesi’negönderilmifl ve mahkeme karar›naç›klanmas›n› 29 Mart’a ertelemifl-ti. O gün karar›n› aç›klayan mahke-me, Erdal’›n Belçika’da yarg›lana-bilece¤ine hükmetti. Karara Yarg›-tay’a itiraz hakk› bulunurken, Sa-banc› ailesinin avukat› FernandSchmitz, karardan memnuniyetiniifade etti.

Amerikan emperyalizmi kendinidünyan›n (asl›nda kapitalist sömü-rünün) jandarmas› ilan ederek, dire-nenleri nerede olursa olsun ya gizlihapishanelerine tafl›yor ya da iflbir-likçi iktidarlar resmen teslim ederekGuantanamo’ya gönderiyorlar. Bel-çika devleti de, binlerce kilometreuzakl›ktaki faflizme karfl› savafl›yarg›lamay› kendine görev edinmeniyetinde anlafl›lan. Fehriye Erdalnezdinde yarg›lanmak istenen, Tür-kiye halk›n›n faflizme, iflbirlikçi te-kellerin ya¤ma ve talan sisteminekarfl› mücadelesidir.

Bu karar, faflizmle iflbirli¤indeileri do¤ru at›lm›fl yeni bir ad›md›r.DHKC davas›nda Belçika içinde‘suç’ icat eden Belçika yarg›s›, bu-nunla yetinmeyerek flimdi do¤rudanTürkiye topraklar›ndaki kurtulufl sa-vafl›n› yarg› konusu yapmaya kalk›-fl›yor. Bu, faflizmle iflbirli¤i suçunuda bir ad›m ileri tafl›makt›r. Ki, sici-linde Naziler’le iflbirli¤i olan Belçi-ka burjuvazisi için flafl›rt›c› de¤il!

‹fade özgürlü¤ü terörizm de¤ildir

Belçika’daki bir baflka dava da

DHKC davas›n›n Yarg›tay mahke-mesiydi. 27 Mart günü Brüksel Ad-liye Saray›'ndaki duruflmay› izle-mek için, ço¤u Belçikal› demokrat-lardan oluflan 200 kifli, tutsaklar›nresimlerini tafl›yarak, "Belçika'daSiyasi Tutsak ‹stemiyoruz", "Ba-har'a, Musa'ya, Kaya'ya, fiükriye'yeÖzgürlük", "‹fade Özgürlü¤ü Terö-rizm De¤ildir" sloganlar› att›lar.

Clea Sözcüsü Daniel Flinker, da-va öncesi yapt›¤› aç›klamada, "dev-rimci militanlar›n, sadece ve sadeceifade ve örgütlenmelerinden dolay›terörist olarak cezaland›r›lmas›n›kabul etmiyoruz. Bu dava karar›n›nbozulmas›n› istiyoruz" derken, Se-natör Josy Dubie de davay› izleyen-ler aras›ndayd›. Bas›n›n yo¤un ilgigösterdi¤i duruflmaya, Musa Aflo¤luile Kaya Saz getirilmezken, fiükriyeAkar kat›ld›. Nivelles Hapishane-si'nde bulunan Bahar Kimyongür'ünise idare taraf›ndan yap›lan bir yan-l›fll›k nedeniyle "unutularak" getiril-medi¤i ö¤renildi!

Tutsaklar›n avukatlar› Carl Ale-xander, Paul Bekaert, Jan Fermon,Raf Jespers, Nadia Lorenzetti ve Ti-es Prakken, zaman talebinde bulun-dular ve duruflma 17 Nisan tarihineertelendi.

Ayn› gün, Garcia Lorca Salo-nu’nda yap›lan panelde de dava eleal›nd›. ‹nsan Haklar› Birli¤i hukuk-çusu Manu Lambert, Clea’dan JeanFlinker ve tutsak ailesi Deniz De-mirkap›’n›n konuflmac› olarak kat›l-d›¤› panelde, ünlü düflünür, fizikprofesörü Jean Bricmont da yer ald›.

Hukuk yok, ç›karlar var

Hukukun ifllemesi durumundaBruges Mahkemesi’nin karar›n›nbozulmas› için oldukça fazla veribulunmaktad›r. Ki bunlar›n birço-¤unu dava sürecinde bu sayfalardaele ald›k. Ancak sorun da burada;bu davada burjuva hukuk kurallar›da daha bafltan ask›ya al›nm›flt›r.

Kararlar; bütünüyle Türkiye oligar-flisi ile ç›kar iliflkileri ve Amerikanemperyalizminin “teröre karfl› sa-vafl” söyleminin siyasi ve fiili bas-k›lanmas› alt›nda verilmifltir.

Comite T Raporu: Karar Yanl›fl

Aral›k 2003’te yürürlü¤e girenanti-terör yasalar›n›n uygulan›fl›n›takip amac›yla kurulan ComiteT'nin ilk raporu 21 Mart’ta BelçikaSenatosu’nda düzenlenen bas›n top-lant›s›yla aç›kland›. Genel olarakhukukçulardan oluflan Comite T2006 y›l› raporunun büyük bölümüDHKP-C davas›na ayr›lm›flt›. Co-mite T Sözcüsü Profesör Dan VanRaemdonck, yasada “terör” tan›m›-n›n mu¤lakl›¤›na dikkat çekerken,“flunu da yaflayarak görüyoruz ki,bir kez bir insana veya bir örgüteterör etiketi konulunca, bu her türlükeyfiyete yol aç›yor” dedi.

BM ve AB’nin terör listelerioluflturmas›nda hukuki aç›dan bü-yük yanl›fllar oldu¤unu belirten Ra-emdonck, DHKP-C davas›na de¤i-nerek, "bu dava için özel olarak birhakim atand›. Cezaland›r›lan tümkifliler üyelikten mahkum oldular.Hiçbir somut suç bulunmuyor dos-yada. Çok genifl söylemler kullan›-larak ‘üyelik’ tespiti konuluyor. Budavan›n her aflamas›nda siyasi ta-n›mlamalar yap›l›yor, gerek Türkiyedevleti için, gerek sözkonusu örgütiçin, ancak davan›n siyasi niteli¤ikabul edilmiyor” diye konufltu.

Bahar Kimyongür’ün Hollan-da’da komployla tutuklanmas›n›nda genifl yerald›¤› raporun aç›klan-d›¤› toplant›da sözalan Yefliller Se-natörü Josy Dubie de, Kimyon-gür’ün tutuklanmas› için yap›langizli toplant›da, DHKP-C davas›n-da yeralan Savc› Delmulle'ün de yerald›¤›n›n alt›n› çizdi. Daniel Flinkerise raporun, “bu davan›n bozulmas›gerekti¤ini gösterdi¤ini” kaydetti.

Faflizmle iflbirli¤inde bir ad›m daha- Belçika devleti faflizme karfl› savaflanlar için

toplama kamp› kurmay› da düflünüyor mu? -

48

1 Nisan 2007 / 98

Kentin dört bir yan›nda Dünya Ti-yatro Günü kutlamas›yla harekete ge-çen Amatör Tiyatrolar Çevresi (ATÇ)27 Mart’a üç gün kala etkinliklerinibafllatt›.

Bu y›l Gazi Mahallesi, Okmeyda-n›, Taksim ve Kad›köy’ü hedefleyenATÇ ilk flöleni 24 Mart günü GaziMahallesi Öteki Kültür Merkezi’ndegerçeklefltirdi. 200 kiflilik bir izleyici-nin topland›¤› etkinli¤e Ba¤c›lar’danAlternatif Sanat Oyuncular›, Esen-yurt’tan Tiyatro Güney, Beyo¤-lu’ndan Tiyatro Simurg, Okmeyda-n›’ndan ‹dil Kültür Merkezi TiyatroAtölyesi ve Gazi Mahallesi’ndenMaske Tiyatro Toplulu¤u kat›ld›. 30oyuncunun sahneye ç›kt›¤› gösterideWilliam Shakespeare, Aziz Nesin,Naz›m Hikmet, Arthur Miller vb. ya-zarlar›n de¤iflik metinlerinden k›saoyun gösterileri yap›ld›.

Aç›l›flta konuflan Amatör Tiyatro-lar Çevresi’nden Mehmet Esato¤lu,sanat alan›n›n daha önce ilgi göster-meyip tepkide bulunmad›¤› özellefl-tirme ya¤malamas›ndan bugün pay›n›almakta oldu¤unu söyledi. Esato¤lu,“iki ayr› yaflam ayn› kentin içindeyan yana sürüp gidiyor. Sanat› ya-panlar ezilenlerin dertlerine uzaktanbak›yor. Kendi el çabuklu¤uyla bul-duklar› çözümleri onlar›n da el yor-dam›yla bulmalar›n› bekliyorlar. Ezi-lenler ise etraflar›n› çevirmifl koyukaranl›kta milliyetçilikten dindarl›¤abin türlü tuza¤›n içine çekiliyorlar”dedi.

37 sanat kuruluflunun imzalad›¤›“Karfl› Bildiri” nin ‹dil Kültür Merke-zi’nden Mehtap Kepenek taraf›ndanokunmas›ndan sonra etkinlikte sözalan Mask-Kara Tiyatrosu yönetmeniNazif Uslu, tiyatronun içinde bulun-du¤u s›k›nt›lara de¤indi. Etkinlik, Ti-yatro gruplar›n›n sergiledikleri k›saoyunlarla devam etti. Etkinlikte bu y›lyaz›lan uluslararas› bildiri okundu.

Birleflik Arap Emirlikleri’ndenfiarjah Emiri Muhammed El Kasi-mi’nin yazd›¤› bildiride insanl›¤›nson y›llarda içine düfltü¤ü ç›kmazlar

anlat›l›yordu. Bilgesu Ataman’›n dili-mize kazand›rd›¤› bildiride El Kasimitiyatro ile yaflam›n iliflkisini flöyle ku-ruyor: “Tiyatro güzelli¤in bütünformlar›n› kucaklayan bir deryad›r vegüzele de¤er vermeyenler hayata dade¤er vermezler.”

25 Mart’ta ise flölen bu kez Ok-meydan›’na tafl›nd›. 100’ün üzerindebir izleyicinin kat›ld›¤› flölenin bafl-lang›c›nda kültür alan›nda emek har-cam›fl Ayçe ‹dil Erkmen ve Ayfle Gü-len’e selamlama yap›ld›. Yaklafl›k 3saat süren flölende topluluklar›n ser-giledi¤i oyunlar be¤eni ile izlendi.

26 Mart günü 14 örgüt, tiyatroyayönelik sald›r›lar›, AKM ve MuhsinErtu¤rul Sahnesi'nin y›k›lmas› karar-lar›n› AKM'nin önüne kurduklar› sah-neden konuflmalar, türküler, fliirler,aryalar ve dans gösterileriyle protestoetti. Yönetmen Beklan Algan, flairAtaol Behramo¤lu, oyuncu Ayla Al-gan, Asl› Öngören, Bülent Emin Ya-rar, müzikçi Cahit Berkay ve Hüsnüfienlendirici, drmataurg Esen Çamur-dan, oyun yazar› Fikret Terzi ve Nil-banu Engindeniz, ö¤retim üyesi Dik-men Gürün Uçarer ve Grup Yo-rum’un da aralar›nda bulundu¤u sa-natç›lar, DKÖ temsilcileri, ö¤renci-lerden oluflan 1000 kifli, 'Sanatç›m›zSoka¤a Ç›kmal›d›r', 'AKM Y›k›la-maz', 'Tiyatro Emekçisi Yaln›z De¤il-dir', 'Karanl›¤a Hay›r, Sanata Evet'yaz›l› pankart ve tiyatronun ustalar›-n›n isimlerinin bulundu¤u dövizleraçt›.

26 Mart günü ayr›ca OYÇED Ci-hangir Arama Tiyatrosu’nda yaklafl›k30 kiflinin kat›ld›¤› “Yüzleflme” ko-nulu bir forum düzenlerken, akflam19’da Naz›m Hikmet Kültür Merke-zi’nde de tiyatro yönetmeni MehmetEsato¤lu’nun sundu¤u Tiyatro Karfl›K›y›, Beyaz Tebeflir ve Tiyatro Si-murg’un kat›l›m›yla gerçekleflen birtiyatro akflam› vard›. Tiyatro Karfl›K›y› Brecht’in de¤iflik dönem fliirle-rinden bölümler sunarken, Beyaz Te-beflir Toplulu¤u Dario Fo’nun “Kad›nOyunlar›”ndan k›sa gösteriler yapt›-

lar. Tiyatro Simurg ise Brecht’in “Da-nimarkal› ‹flçi Oyunculara GözlemSanat› Üzerine Söylev” ve Naz›mHikmet’ten “Havana Röportaj›”n›sergiledi.

27 Mart günü ise etkinlikler kentinKad›köy yakas›nda gerçekleflti. ‹ske-le Meydan›’nda toplanan tiyatrocula-r›n Dünya Tiyatro Günü için yay›nla-nan karfl› bildirisi 12 yafl›ndaki oyun-cu fiilannaz Kambur taraf›ndan okun-du. Sergilenen oyunlar›n ard›ndan500 kiflilik bir kalabal›¤›n kat›l›m›yla‹skele Meydan›’nda bafllayan DünyaTiyatro Günü yürüyüflü Naz›m Hik-met Kültür Merkezi bahçesinde nok-taland›.

Etkinli¤in akflam bölümünde ise,Naz›m Hikmet Kültür Merkezi’nin 3y›ldan bu yana her y›l 27 Mart’ta sa-nat insanlar›na verdi¤i Naz›m Plaketisunumu ve oyun gösterisi vard›. Pla-ket bu y›l yazar, yönetmen ve kuram-c› Y›lmaz Onay’a verildi ve Y›lmazOnay belgeseli izlendi.

Dünya Tiyatro Günü kutlamalar›Seyr-i Mesel Toplulu¤u’nun Kürtçeolarak sergiledi¤i “fiamata” adl› oyungösterisiyle son buldu.

* Etkinlikler Mehmet Esato¤lu ta-raf›ndan haberlefltirilmifl, k›salt›larakyer verilmifltir.

49

1 Nisan 2007 / 98

Dünya Tiyatro Günü’nde Kentin Dört bir Yan›nda fiölen

Faruk devrimci mücadeleye ‘87 sonlar›n-da Liseli Dev-Genç saflar›nda kat›lm›flt›.Olcay ise, ‘80 öncesinden beri mücadele-nin içindeydi. Bir süre Kad›köy Kültür Da-yan›flma Derne¤i’nde görev yapm›flt›. ‹fl-kencelerden, tutsakl›klardan al›nlar›n›nak›yla geçen iki devrimci, son olarak SDBüyesiydiler. Olcay ve Faruk, 9 Nisan 1991’de ‹zmir

Karfl›yaka’da kald›klar› üssün ölüm mangalar› taraf›ndan kuflat›lmas› karfl›s›nda direne-rek flehit düfltüler.

FarukBAYRAKÇI

OlcayUZUN

F Tiplerine karfl› direniflte d›flar›da ölüme yatarak, TA-YAD’l›larla birlikte bir tarih yazd›. Dünyada bir ‹LK ol-ma onurunu tafl›yarak, 9 Nisan 2001’de ölüm oru-cunun 147. gününde flehit düfltü.

Gülsüman, 28 May›s 1964 Tokat Karaoluk Köyü’ndedo¤du. Yoksulluktan dolay› okula gidemedi. Amelelikyaparak büyüdü. 17 yafl›nda evlendi. 1985’ten sonra‹stanbul’a tafl›nd›. Çocuk bak›c›l›¤›, temizlikçilik, hiz-metçilik yapt›. 1994’te Küçükarmutlu’ya tafl›nd›. Devrimcilerle burada tan›flt›. Devrimcilerin ablas›, ana-s› oldu. Zulme karfl› direnmenin onurunu ve güzelli¤i-ni reddeden kocas›n› reddederek, kavgan›n içindeölümsüzleflti.

GülsümanDÖNMEZ

Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosyalizm Mücadelemizin 5 Nisan

11 Nisan

BBüüyyüükk DDiirreenniiflflttee fifieehhiitt

DDüüflflttüülleerr

Ölüm orucu direniflinin 173. gününde, 7 Nisan2001’de flehit düfltü. Büyük Direnifl’in, 19 Aral›k Kat-liam› sonras› ilk flehitlerindendi. Adil, 1964 Dersim Mazgirt Avunca Köyü do¤umluydu.1994’de Mersin’de gözalt›na al›nd›. TKP(ML) davas›n-dan yarg›land›. Tutsakl›¤›nda da direnifl saflar›nda yerald›. Açl›¤›n koynundaki yürüyüflünü tereddütsüzcesürdürerek ölümsüzleflti.

AdilKAPLAN

1970 Dersim do¤umludur. 1996’da tutsak düfltü, Bay-rampafla ve Ümraniye Hapishanesi’nde kald›. TKP/MLdavas›ndan yarg›land›. 10 Aral›k’ta bafllad›¤› süresizaçl›k grevini 19 Aral›k katliam sald›r›s›yla birlikte ölümorucuna çevirdi. Ölüm orucunun ilerleyen günlerindeKartal Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›. Direniflinin 123.gününde, 11 Nisan 2001’de flehit düfltü. Nergiz

GÜLMEZ

Büyük Direnifl’te 2. Ölüm Orucu Ekibi içinde yeral-d›. 19-22 Aral›k Katliam›’ndan sonra Kand›ra F Tipi’negötürüldü. Direniflini tereddütsüz sürdürerek 7 Nisan2001’de ölümsüzleflti. Bülent, 18 Temmuz 1974, ‹stanbul-Kartal do¤umluy-du. ‘92’de mücadeleye kat›ld›. Liseli Dev-Genç ve ma-halli alan faaliyetlerinde yerald›. Çeflitli mahallelerdesorumluluklar yapt›. Birçok kez gözalt› ve tutsakl›klaryaflad›. Susurluk’a karfl› kitlesel eylemlerin Kartal-

Pendik bölgesinde örgütleyenlerinden oldu. ‘98 y›l›nda tutsak düfltü.

BülentÇOBAN

Büyük Direnifl’te, 1. Ölüm Orucu Ekibi içinde yeral-d›. Katliamdan sonra defalarca zorla müdahaleyle dire-nifli k›r›lmak istendi. Fatma direndi. Zafere kilitlenmifltibilinci. 11 Nisan 2001’de ölüm orucunun 174. gü-nünde flehit düfltü. Fatma Ersoy, 10 Mart 1974 Dersimdo¤umluydu. Ebe hemflire olarak çal›fl›rken, halk›n›nkurtulufl mücadelesine kat›ld›. Malatya’da örgütlü iliflki-ler içinde yerald›. ‘94 y›l›ndan itibaren mücadelesini birtutsak olarak zindanlarda sürdürdü.

FatmaERSOY

7 Y›ll›k Destan› Zafere Ulaflt›ranlarUnutulmayacak!

YUSUF ARACI ANILDI 7 y›la yay›lan direnifli zafereulaflt›ran isimlerden birisi olanYusuf Arac›, 25 Mart Pazar gü-nü ailesi, sevenleri ve yoldafllar›taraf›ndan ‹skenderun’da me-zar› bafl›nda an›ld›. Mezarl›¤a "Kahramanlar ÖlmezHalk Yenilmez" yaz›l› pankart›açarak giren TAYAD'l›lar, k›z›lbayraklar› ve sloganlar›yla Yu-suf’un mezar› bafl›na geldiler.

Mezar bafl›nda önce bahur yak›larak, mezar k›z›l karanfillerle donat›ld›. 7 y›ll›k desta-n› ve bu süreç içinde ölümsüzleflen Yusuf Arac›'y› anlatan konuflmay› Seval Arac› oku-du. Arac› konuflmas›nda “Yusuf Arac› ve yoldafllar›n›n direniflinin zafere inanc›n kan›t›oldu¤unu” vurgulayan bir konuflma yapt›. Konuflman›n ard›ndan fliirler, marfllar veölüm orucu flehidi Yusuf Kutlu'nun babas› taraf›ndan Kur’an okundu. Anma Arac›’n›nevinde ailesi taraf›ndan verilen yemekle sona erdi.*

CENG‹Z SOYDAfi ANILDI21 Mart 2001'de Sincan F Tipi'nde flehitdüflen ölüm orucu direniflçisi Cengiz Soy-dafl, Pendik Kavakp›nar Mezarl›¤›’ndaailesi ve Pendik Temel Haklar ve Özgür-lükler Derne¤i üyelerinin kat›l›m›ylaan›ld›. 25 Mart Pazar günü yap›lan anmayakat›lanlar, mezarl›¤a Cengiz Soydafl'›nresimlerini tafl›yarak girdiler. Cengiz’inbaflucunda konuflmalar yap›l›p, fliirlerokundu. Anma, Pendik Temel Haklar müzik grubunun "Bize Ölüm Yok" marfl›n› söyle-mesiyle ve "Yaflas›n Direnifl Yaflas›n Zafer" slogan›yla bitirildi.