168
BÜTÜN ÜLKELERİN İÇİLERİ BİRLEİNİZ! J. V. STALİN ESERLER - CİLT: 12 NİSAN 1929—HAZİRAN 1930 SBKP(B) MK MARX-ENGELS-LENİN-STALİN ENSTİTÜSÜ Çeviren: Süheyla KAYA Red: İsmail YARKIN

ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

BÜTÜN ÜLKELERİN İfiÇİLERİ BİRLEfiİNİZ!

J. V. STALİN

ESERLER - CİLT: 12NİSAN 1929—HAZİRAN 1930

SBKP(B) MK MARX-ENGELS-LENİN-STALİN ENSTİTÜSÜ

Çeviren:

Süheyla KAYA

Red:

İsmail YARKIN

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 2: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

STALİNESERLER CİLT: 12

Bu kitap J. V. Stalin — Werke, Band 12 bafllığı ile Dietz-Ver-lag, Berlin tarafından 1954'de yapılan birinci Almanca baskısındanTürkçe'ye çevrilmifltir.

Yayınevi

1. Basım : Ekim 1992Dizgi : Dönüflüm (528 03 41)Baskı : Teknografik Matbaacılık A.fi.Kapak : İnter Grafik TasarımKapak Baskı : Anka Ofset

İNTER YAYINLARIAnkara Cad. No: 31

Fahrettin Kerim Gökay Vakfı İfl HanıKat: 4 Daire: 51

CA⁄ALO⁄LU-İSTANBULTel: 519 16 16

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 3: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

İÇİNDEKİLER

Önsöz ......... ..........................................................................SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine SBKP(B) MK ve

MKK Plenumu'nda Konuflma Nisan 1929 (Stenogra-fik Tutanak)...................................................................I— Bir Çizgi mi Yoksa İki mi?.....................................II— Sınıfsal Değifliklikler ve Görüfl Ayrılıklarımız ....III— Komintern Sorunlarındaki GörüflAyrılıklarımız..................................................................IV— İç Politaka Sorunlarında Görüfl Ayrılıkları ......

a) Sınıf Mücadelesi Üzerine ...............................b) Sınıf Mücadelesinin fiiddetlenmesi Üzerine...c) Köylülük Üzerine............................................d) NEP ve Pazar İliflkileri Üzerine ....................e) "Haraç" Denilen fiey Üzerine ........................f) Sanayinin Geliflim Temposu ve İttifakın YeniBiçimleri Üzerine ...............................................g) Teorisyen Olarak Buharin .............................h) Befl Yıllık Plân mı Yoksa İki Yıllık Plân mı?..i) Ekim Alanları Sorunu .....................................j) Tahıl Alımı Üzerine.........................................k) Döviz Rezervleri ve Tahıl İthali Üzerine........

V— Parti Önderliği Sorunları .......................................a) Buharin Grubunun Fraksiyonel Karakteri Üzerine..........

b) Sadakat ve Kollektif Önderlik Üzerine ..........c) Sağ Sapmaya Karflı Mücadele Üzerine .........

VI— Sonuçlar ...............................................................Yarıflma ve Kitlelerin Emek Coflkusu J. Mikulina'nın

"Kitlelerin Yarıflması" Adlı Kitabına Önsöz ................Felix Kon Yoldafl'a Bir Nüshası İvanovo-Voznessensk

Bölgesi Merkez Komitesi Bölge Bürosu Sekreteri Ko-lotilov Yoldafl'a.............................................................

Kuruluflunun Onuncu Yıldönümü Dolayısıyla UkraynaKomünist Gençlik Birliği'ne ......................................

"Çervona Ukrayna" Kruvazörünün Seyir Jurnali'neKayıt .............................................................................

Büyük Dönüflüm Yılı Ekim'in 12. Yıldönümü Dolayısıyla.I— Emek Üretkenliği Alanında ....................................II— Sanayiin İnflası Alanında ......................................III— Tarımın İnflası Alanında ......................................Özet ...............................................................................

Özel Uzakdoğu Ordusu Gazetesi "Trevoga"nın Redaksi-yonuna ..........................................................................

Mutlak Zorunlu Bir Düzeltme ...........................................50. Doğum Günü Nedeniyle Stalin Yoldafla Tebriklerini

Yollayan Tüm Örgütlere ve Yoldafllara ...................SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İliflkin Mark-

sist Tarım Bilimcileri Konferansı'nda Konuflma 27Aralık 1929 ...................................................................I— "Denge" Teorisi ......................................................II— Sosyalist İnflada "Kendiliğindenik"Teorisi ...........III— Küçük Köylü Çiftliklerinin "İstikrarlılığı" Teorisi ...........................................................................IV— Kent ve Kır...........................................................V— Kollektif Çiftliklerin Niteliği Üzerine...................VI— Sınıfsal Değifliklikler ve Partinin PolitikasındakiDönemeç .......................................................................VII— Özet.....................................................................

A. M. Gorki'ye Mektup.......................................................Sınıf Olarak Kulakların Tasfiyesi Sorununa İliflkin ......Sverdlov'lu Yoldafllara Yanıt.............................................

İçindekiler

9

13-1001420

28343540444752

57677780828890

91939799

101

105

108

109110-123

111112

115123

124125

127

128-152130

132

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 4: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

I— Sverdlovluların SorularıII— Stalin Yoldaflın Yanıtı...........................................

Bafları Sarhoflluğuna Kapılmak Kollektif Çiftlik Hareke-tinin Sorunlarına İliflkin................................................

Bezimenski Yoldafla Mektup..............................................Kollektif Köylü Yoldafllara Yanıt......................................Sanayi Akademisinin Birinci Dönem Mezunlarına..........M. Rafail Yoldafla Yanıt (Leningrad, Sendika Bölge Kon-

seyi) Bir Kopyası SBKP(B) Bölge Komitesi SekreteriKirov Yoldafla...............................................................

Rostov Tarım Makineleri Tesisleri ....................................Stalingrad Traktör Tesisleri ...............................................Merkez Komitesi'nin SBKP(B) XVI. Parti Kongresi'ne

Siyasi Faaliyet Raporu 27 Haziran 1930 ....................I— Dünya Kapitalizminin Büyüyen Krizi ve SSCB'ninDıfl Politik Tavrı ...........................................................

1— Dünya Ekonomik Krizi.................................2— Kapitalizmin Çeliflkilerinin Keskinleflmesi .3— SSCB İle Kapitalist Devletler Arasındaki İliflkiler ...............................................................

II— Sosyalist İnflanın Büyüyen Kabarıflı ve SSCB'ninİç Durumu .....................................................................

1) Bir Bütün Olarak Ekonominin Büyümesi ..........................2) Endüstrileflmede Baflarılar............................3) Sosyalist Endüstrinin Anahtar Rolü ve Büyü-me Temposu........................................................4) Tarım ve Tahıl Sorunu ...................................5) Köylülüğün Sosyalizme Yönelmesi ve SovyetÇiftlikleriyle Kollektif Çiftliklerin İnflasındaGeliflme Temposu ...............................................6) İflçi ve Köylülerin Maddi ve KültürelDurumlarının İyilefltirilmesi ..............................7) Büyüme Zorlukları, Sınıflar Mücadelesi veTüm Cephe Boyunca Sosyalizmin Saldırısı ........

8) Kapitalist Ekonomik Sistem mi, SosyalistEkonomik Sistem mi? .........................................9) Önümüzdeki Görevler ....................................

a) Genel .....................................................................

b) Endüstride ......................................................c) Tarımda ..........................................................d) Ulaflım............................................................

III— Parti .......................................................................1— Sosyalist İnflayı Yönetme Sorunları.................................

2— Parti İçi Meselelerde Yönetim Sorunları ......Notlar ....... .............................................................................Kronolojik Biyografi ............................................................

İçindekiler İçindekiler

205207

215

220

226226

228

230235

241

249

257

270276

276282

134139

143

147151

153157

162-167162

163

168176

177200

201

203204

205-315

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 5: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ÖNSÖZ

J. V. Stalin'in eserlerinin 12. cildinde, Nisan 1929'dan Ha-ziran 1930'a kadar yazılmış yazılar yer almıştır.

Bu dönemde Bolşevik Parti, tüm cephe boyunca sosyaliz-min taaruzunu geliştirir, işçi sınıfını ve köylülüğün emekçi kit-lelerini ekonominin sosyalizm temelinde yeniden yapılanması,ilk Beş Yıllık Plân'ın yerine getirilmesi için, seferber eder.Bolşevik Parti, politikasında tayin edici dönüşümlerinden birinigerçekleştirir; Kulakların sömürücü eğilimlerininsınırlandırılması politikasından, genel kollektifleştirme temelin-de, Kulakların sınıf olarak tasfiye edilmesi politikasına geçer.Parti, proleter devriminin iktidarın ele geçirilmesinden sonra enzor tarihsel görevini başarır: milyonlarca bireysel köylüiktisadını kollektifleştirme yoluna, sosyalizm yoluna sevk etme.

SBKP(B) MK ve MKK'nın Nisan Plenumu'nda (1929)yaptığı, elinizdeki ciltte ilk kez tam olarak yayınlanan"SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine" adlı konuşmada J. V. Sta-lin, SSCB ve kapitalist ülkelerde cereyan etmiş olan sınıfsaldeğişikliklerin bir tahlilini yapar ve ülkemizde sosyalizminkırda ve kentte kapitalist unsurlara karşı giderek güçlenensaldırısına ve bununla bağlantılı olan sınıf mücadelesininkeskinleşmesine dikkat çeker. J. V. Stalin, kapitalizmin kısmistabilizasyonunun sarsıntıya uğradığını, kapitalist ülkelerde

devrimci yükselişin unsurlarının güçlendiğini gösterir ve komü-nist partiler içinde sağcı unsurlara karşı mücadeleyisertleştirmenin neden zorunlu olduğunu gerekçeledirir.

J. V. Stalin, Buharin grubunun, Parti düşmanı hizipçi faali-yetini, ikiyüzlülüğünü, Partiye karşı bir blok örgütleme amacıdoğrultusunda Troçkistlerle kulis arkasında yürütülengörüşmeleri teşhir eder.

J. V. Stalin, bu dönemde esas tehlikenin sağ sapma veonunla uzlaşmacılık olduğunu vurgular, Leninizmin düşmanı,Kulakların acentası olarak sağ teslimiyetçileri teşhir eder veKulakların sosyalizme barışçıl intibakı sağ oportünist "teori"si-nin burjuva-liberal ve karşı-devrimci özünü açığa çıkarır. Buha-rinci muhalefete karşı mücadelede J. V. Stalin, proletaryanınamansız sınıf mücadelesi yoluyla sömürücü sınıfların yokedil-mesine dair Leninist tezi geliştirir, sağ teslimiyetçilerin, sınıfmücadelesi sorunlarındaki oportünist çizgisinin, Buharin'in dev-let teorisi sorunlarındaki anti-Leninist hatalarıyla bağıntılıolduğunu gösterir.

Sağ oportünistlere karşı mücadelede J. V. Stalin, devlet veproletarya diktatörlüğüne ilişkin Marksist-Leninist öğretiyi sa-vunur ve geliştirir.

"Yarışma ve Kitlelerin Emek Coşkunluğu" adlı makalede J.V. Stalin, sosyalist yarışmayı, sosyalizmi inşanın komünist yön-temi, onun yardımıyla emekçi kitlelerin ülkenin bütün ekono-mik ve kültürel yaşamını sosyalizm temelinde reorganize edebi-lecekleri kaldıraç olarak niteler.

"Büyük Dönüşüm Yılı" adlı makalede J. V. Stalin, 1929yılını, sosyalist inşanın bütün cephelerinde muazzamkazanımlar yılı olarak nitelendirir: Emek üretkenliği alanında,sanayi ve tarımın inşası alanında. J. V. Stalin, kollektif çiftlikhareketinin başarılarını saptar ve köylülüğün ana kütlesinin, or-ta köylülüğün kollektif çiftliklere girmiş olduğunu, bireysel

9 10 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 6: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

köylü iktisadının sosyalizm yoluna geçmesiyle bağıntı içindeülkede kapitalizmin bir restorasyonunun son kaynaklarının daimha edilmekte olduğunu gösterir.

V.‹. Lenin'in kooperatif plânına dayanarak J. V. Stalin,tarımın kollektifleştirilmesi teorisini tamamlar ve bunungerçekleştirilmesinin pratik yollarını gösterir.

"SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına ‹lişkin"konuşmasında J. V. Stalin, soyalist inşada "denge","kendiliğindenlik", küçük köylü ekonomisinin "istikrarlılığı"konusundaki burjuva ve sağ oportünist teorileri teşhir eder vetarımda büyük, kollektif çiftliklerin üstünlüklerini gösterir. Kol-lektif çiftlikleri sosyalist ekonomi biçimi olarak karakterizeeden J. V. Stalin, köyün kapitalist unsurlarının sınırlandırılmasıve geriletilmesi politikasından, tam kollektifleştirme temelindesınıf olarak Kulaklığın tasfiye edilmesi politikasına geçişin ge-rekçelerini anlatır.

"Başarı Sarhoşluğu", "Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt"ve öteki yazılarında J. V. Stalin, ekonomide kollektif çiftliklerininşasında Parti çizgisinin "sol" çarpıtılmalarını teşhir eder,bunların düzeltilmesinin yollarına işaret eder ve bugünkügelişme aşamasında kollektif çiftlik hareketinin temel ve enönemli halkasının tarımsal artel olduğunu gösterir.

Bu ciltte yayınlanan "SBKP(B) XVI. Kongresi'ne MK'nınSiyasi Faaliyet Raporu"nda J. V. Stalin, dünya kapitalizmininkrizini derinlemesine tahlil eder ve kapitalist sisteminçelişkilerinin keskinleştiğini açığa çıkarır. J. V. Stalin SSCB ilekapitalist devletler arasındaki ilişkileri karakterize eder ve Sov-yet Devleti'nin dış politikasını tutarlı barış politikası olaraktanımlar. SSCB'de ekonomik kalkınmanın büyüdüğünü, sosya-list ekonomi sisteminin kapitalist sistem karşısındaki üstünlük-lerini gösterir ve tüm cephe boyunca tam geliştirilmiş sosyalisttaarruzun özünü ve görevlerini ana hatlarıyla çizer. J. V. Stalin,

ulusal sorunda sapmalara karşı mücadele için Partiyi hareketegeçirir ve SSCB'de proletarya diktatörlüğü ve sosyalizmininşası döneminin, içerikleri itibariyle sosyalist, biçimleri itiba-riyle ulusal olan ulusal kültürlerin gelişme dönemi olduğunugösterir.

J. V. Stalin'in Felix Kon, A. M. Gorki, Bezimenski ve Ra-fail yoldaşlara mektupları, ilk kez bu ciltte yayınlanmaktadır.

SBKP(B) MK Marx-Engels-Lenin-Stalin Enstitüsü

Önsöz 11 12 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 7: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

SBKP(B)'DEKİ SAĞ SAPMA ÜZERİNE*

SBKP(B) MK ve MKK Plenumu'nda Konuşma Nisan 1929[1]

(Stenografik Tutanak)

Yoldaşlar! Buharin grubundan bazı yoldaşların,konuşmalarında kişisel momentler oldukça önemli bir roloynamasına rağmen, ben bu kişisel momentlere girmeyeceğim.Bunlara girmeyeceğim çünkü, kişisel momentler önemsizdir vebu önemsiz şeylerle uğraşmak zahmete değmez. Buharin, be-nimle arasında geçen şahsi yazışmalardan söz etti. Okuduğubazı mektuplardan, daha dün kişisel dost olduğumuz, bugün isepolitikada yollarımızın ayrıldığı anlaşılmakta. Uglanov veTomski'nin konuşmalarından da aynı tınılar duyuldu. Bu nasılmümkün olur, demek istiyorlar: Bizler eski Bolşevikleriz veaniden aramızda anlaşmazlıklar belirdi, artık birbirimize saygıgösteremiyoruz.

Bütün bu sızlanma ve feryatların beş kuruşluk değeriolduğuna inanmıyorum. Biz bir aile çevresi, bir kişisel dostlarloncası değil, işçi sınıfının politik partisiyiz. Kişisel dostluğun,davanın çıkarlarının önüne geçmesine izin vermemeliyiz.

Eğer kendimize, sadece yaşlı olduğumuz için eskiBolşevikler diyorsak, davamız çok kötü durumdadır, yoldaşlar.Eski Bolşevikler yaşlı oldukları için değil, aynı zamanda, ebedigenç ve hiç yaşlanmayan devrimciler oldukları için saygıgörürler. Eğer eski bir Bolşevik, devrim yolundan sapmış, ya dapolitik olarak soysuzlaşmışsa ve berrak politik çehresini

yitirmişse, isterse yüz yaşında olsun, kendisini eski Bolşevikolarak nitelendirmeye hakkı yoktur, Partiden saygı beklemeyehakkı yoktur.

Bunun ötesinde, kişisel dostluk sorunlarını, politik sorun-larla karıştırmamak gerekir, zira dostluk başka, alışveriş başka.Hepimiz işçi sınıfına hizmet ediyoruz ve kişisel dostluğunçıkarları devrimin çıkarlarına aykırı düşüyorsa, bu durumdakişisel dostluk arkada kalmak zorundadır. Bolşevikler olaraksorunu başka türlü koyamayız.

Buharinci muhalefetten yoldaşların, imalarla ve üstü örtülükişisel suçlamalarla dolu konuşmalarına da girmeyeceğim. Bes-belli ki bu yoldaşlar, görüş ayrılıklarımızın politik temelini ima-larla ve muğlak sözlerle örtbas etmek istiyorlar. Politikanın ye-rine kahvehane politikacılığını geçirmek istiyorlar. Bubakımdan Tomski'nin konuşması özellikle karakteristiktir. Bukonuşma, politik sorunların yerine kahvehane politikacılığınıgeçirmeye çalışan bir Trade-unionist kahvehane politikacısınıntipik konuşmasıdır. Fakat bu hileyi yutturamayacaklardır.

Meseleye gelelim.

I

BİR ÇİZGİ Mİ YOKSA İKİ Mİ?Bir ortak genel çizgiye mi sahibiz, yoksa iki çizgimiz mi

var — temel soru budur, yoldaşlar.Rikov, burada yaptığı konuşmada, bir genel çizgimiz

olduğunu ve eğer aramızda bazı "önemsiz" görüş ayrılıklarıvarsa, bunun, bu genel çizginin kavranışındaki "nüans" lardankaynaklandığını söylüyor.

Doğru mu bu? Ne yazık ki doğru değil. Hatta bu, gerçeğintam karşıtıdır. Gerçekten de, eğer bir çizgimiz varsa vearamızda sadece nüans farkları varsa, neden Buharin, baştaKamanev olmak üzere dünkü Troçkistlere koşup, onlarla birlik-te MK'ya ve onun Politbürosuna karşı fraksiyonel bir blok

13 14 J. V. Stalin

* Konuşmada, o zamanlar basında çıkan metinde yayınlanmamış otuz sayfadan fazla bir bölüm yeniden yer almıştır.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 8: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

oluşturmaya çalıştı? Buharin'in orada, MK'nın "zararlı" çizgi-sinden, Buharin, Tomski ve Rikov'un, Parti MK'sıyla ilkeselgörüş ayrılıklarından, MK Politbüro'sunun bileşiminin radikalbiçimde değiştirilmesi zorunluluğundan söz ettiği olgu değilmidir acaba?

Eğer bir çizgi varsa, Buharin neden dünkü TroçkistlerleMK'ya karşı entrika çevirmekte ve neden bu konuda Rikov veTomski tarafından desteklenmekte?

Eğer bir genel çizgi varsa, bu tek ortak genel çizgiyi izle-yen Politbüro'nun bir kesiminin aynı genel çizgiyi izleyen Polit-büro'nun öteki kesimine karşı fesat çıkarması nasıl mümkünolabiliyor?

Eğer bir ortak genel çizgi olsa böyle bir saf değiştirmepolitikası mümkün müdür?

Eğer bir çizgi varsa, baştan sona MK ve onun genel çizgi-sine karşı yönelmiş olan Buharin'in 30 Ocak Deklerasyonu,nasıl gündeme gelebildi?

Eğer bir çizgi varsa, Partinin küstahça ve son derece kabaiftiralarla suçlandığı 9 Şubat tarihli üçlü (Buharin, Rikov,Tomski) deklerasyon nasıl gündeme gelebildi? Bu deklerasyon-da Parti, a) köylülüğün askeri-feodal biçimde sömürülmesipolitikasıyla, b) bürokratizmin beslenmesi politikasıyla, c) Ko-mintern'in parçalanması politikasıyla suçlanmaktadır.

Belki bu deklarasyonlar artık varlığını sürdürmüyor? Belkişimdi bu deklarasyonları yanlış buluyorlar? Belki Buharin, Ri-kov, Tomski kesinlikle yanlış ve Parti düşmanı budeklarasyonları geri almaya hazırlardır? Eğer böyle ise, bunubize açıkça ve dürüstçe söylesinler. Bu durumda herkes, bir çiz-giye sahip olduğumuzu, aramızda sadece önemsiz nüanslarbulunduğunu anlayacaktır. Ne var ki Buharin, Rikov ve Toms-ki'nin konuşmalarından anlaşıldığına göre, bunu yapmak iste-miyorlar. Sadece bu kadarla da kalmıyor, ileride de bu deklaras-yonlardan vazgeçmek niyetinde değiller, zira bu deklarasyon-larda ortaya koyulan görüşlerinde ısrar ettiklerini açıklıyorlar.

Bu durumda tek ortak genel çizgi nerededir?

Eğer tek çizgimiz varsa ve Buharin grubunun görüşüne gö-re bu çizgi, köylülüğün askeri-feodal sömürüsünü uygulamapolitikasından oluşuyorsa, Buharin, Rikov ve Tomski bu zararlıpolitikaya karşı mücadele edecek yerde, gerçekten de bupolitikayı bizimle birlikte uygulamak mı istiyorlar? Bu tam birsaçmalık.

Eğer tek çizgi varsa ve Buharin grubunun görüşüne göre,Parti çizgisi Komintern'i parçalama politikasından oluşuyorsa,Rikov, Buharin ve Tomski, Komintern'in parçalanmasıpolitikasına karşı mücadele edecekleri yerde, onu bizimle bir-likte parçalamak mı istiyorlar gerçekten? İnsan böyle birsaçmalığa nasıl inanabilir?

Hayır yoldaşlar, Rikov'un ortak bir çizgiye sahipolduğumuz yolundaki açıklamasında bir şeyler yanlış. Dekla-rasyonlar ve Buharin grubunun davranışlarıyla ilgili biraz öncesözü edilen gerçekler göz önüne alındığında, neredenyaklaşılırsa yaklaşılsın, tek ortak çizgi sonucuna varmakolanaksızdır.

Eğer tek çizgi varsa, işler nasıl Buharin, Rikov ve Toms-ki'nin istifa politikasına varabilmişti? Tek ortak genel çizgiolsaydı, Politbüro'nun bir kesiminin, Parti MK'sının defalarcaaldığı kararları uygulamayı sistematik olarak reddetmesi, Partiiçinde altı ay çalışmayı sürekli sabote etmesi mümkün olabilirmiydi? Gerçekten de tek ortak genel çizgimiz varsa, Politbü-ro'nun bir kesiminin gayretle uyguladığı bu dezorganize ediciistifa politikası nasıl gündeme gelebildi?

Parti tarihimizde istifa politikasının örnekleri vardır.Örneğin, Ekim Devrimi'nin ertesi günü, Kamenev ve Zinovyevbaşta olmak üzere bazı yoldaşlar, kendilerine verilen görevlerireddetmiş ve Parti politikasının değiştirilmesi talebindebulunmuşlardı. Bilindiği gibi, o günlerde bu yoldaşlar istifapolitikalarını, Partimiz MK'sının, sadece Bolşeviklerden oluşanbir hükümet kurma politikasına karşı, Menşevikler ve Sosyal-Devrimcilerle koalisyon hükümeti kurulması talebine

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 15 16 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 9: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

dayandırmışlardı. Ama o zamanlar, görev almama politikasınınbir anlamı vardı, çünkü biri, sadece Bolşeviklerden oluşan birhükümet kurulması, öteki ise Menşevikler ve Sosyal-Devrimci-lerle bir koalisyon hükümeti kurulmasını savunan iki çizgininvarlığına dayanmaktaydı. Bu açık ve anlaşılırdı. Fakat Buharincimuhalefetin, bir yandan genel çizginin birliğini ilan ederken, öteyandan, Ekim Devrimi döneminde Zinovyev ve Kamenev'denödünç aldıkları istifa politikasını sürdürmeleri, her türlümantıktan yoksundur.

İkisinden biri: Ya tek çizgi vardır — bu durumda Buharinve arkadaşlarının istifa politikası anlaşılmaz ve açıklanamazdır;ya da iki çizgi vardır — bu durumda istifa politikası tamamenanlaşılır ve açıklanabilirdir.

Eğer tek çizgi varsa, Politbüro üyeleri Buharin, Rikov veTomski'nin, Beş Yıllık Plân ve köylü sorunu üzerine temel tez-lerin kabulünde çekimser kalmayı mümkün görmeleri nasılmümkün olabildi? Tek genel çizgiye sahip olmak, öte yandanbazı yoldaşların, ekonomik politikanın temel sorunlarında çe-kimser kalmaları mümkün müdür? Hayır yoldaşlar, dünyadaböyle tuhaflıklar yoktur.

Nihayet, eğer tek çizgi varsa ve sadece nüanslardaayrılıyorsak, Buharinci muhalefetten yoldaşlar, Buharin, Rikovve Tomski, Politbüro Komisyonu'nun 7 Şubat'taki uzlaşma öne-risini neden reddettiler? Bu uzlaşma önerisinin, Buharin grubu-na, kendi kendisini soktuğu çıkmaz sokaktan kabul edilebilir birçıkış yolu sunduğu olgu değil midir acaba?

İşte bu yılın 7 Şubat'ında MK çoğunluğu tarafından öneri-len bu uzlaşmanın metni:

“Komisyondaki görüş alışverişinden şu sonuçlar çıkmıştır:1) Buharin, Kamanev'le görüşmeleri politik hata olarak ka-

bul eder;2) Buharin, 30 Ocak 1929 tarihli 'açıklama'sında yer alan,

buna göre, MK'nın, gerçekte 'köylülüğün askeri-feodal sömürül-mesi' politikasını uyguladığı, Komintern'i parçaladığı, Parti için-

de bürokratizmi beslediğini içeren bütün bu iddiaları, polemikheyecanı içinde düşünmeden ileri sürdüğünü, bu iddiaları artıksürdürmediğini ve bu sorunlarda MK ile hiçbir görüş ayrılığıolmadığını kabul eder;

3) Buharin, bütün bunlardan dolayı, Politbüro'da uyumlu birçalışmanın mümkün ve zorunlu olduğunu kabul eder;

4) Buharin, gerek 'Pravda'daki gerekse de Komintern'dekiçalışmasıyla ilgili olarak istifasını geri alır;

5) Buharin bütün bunları göz önüne alarak, 30 Ocak tarihliaçıklamasını geri alır.

Komisyon, yukarıda söylenenleri göz önüne alarak, Buha-rin'in hatalarının politik değerlendirilmesiyle ilgili karartasarısını, Politbüro ve MKK Prezidyumu'nun ortak oturumunasunmaktan vazgeçmeyi mümkün görmekte, Politbüro ve MKKPrezidyumu'nun ortak oturumuna, mevcut bütün belgeleri(konuşmaların stenosu vs.) geri çekmeyi önermektedir. Komisyon, Politbüro ve MKK Prezidyumu'na 'Pravda'nın so-rumlu yazıişleri müdürü ve KEYK Sekreteri olarak normal birşekilde çalışabilmesi için Buharin'e ihtiyacı olan bütün ko

şulları sağlamayı önerir.”

Eğer gerçekten de tek çizgiye sahipsek ve sadece önemsiznüanslardan ayrılıyorsak, Buharin ve arkadaşları bu uzlaşmayıneden kabul etmediler? Buharin ve arkadaşlarının bütün güçle-riyle buna sarılmaları ve Parti içi durumdaki gerginliği gider-mek ve Politbüro'da birlik içinde ve uyumlu bir çalışma atmos-feri yaratmak için Politbüro'nun uzlaşma önerisini kabul etme-leri gerektiğini anlamak bu kadar zor mu?

Partinin birliğinden, Politbüro'da dostça çalışmadan sözediliyor. Fakat gerçekten birliği isteyen ve çalışmada dostluğuamaçlayan herkesin bu uzlaşmayı kabul etmek zorunda olduğuaçık değil mi? Öyle ise Buharin ve arkadaşları bu uzlaşmayı ne-den reddettiler?

Eğer tek çizgimiz olsaydı, ne üçlünün 9 Şubat tarihli dekla-

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 17 18 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 10: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

rasyonu olabilirdi, ne de MK Politbüro'sunun uzlaşma önerisi,Buharin ve arkadaşları tarafından reddedilirdi; bu açık değilmi?

Hayır yoldaşlar, yukarıda sözü edilen gerçekler göz önünealındığında, ortaya tek ortak çizginin varlığı çıkmıyor.

Ortaya çıkan, gerçekte, tek çizgi değil, biri MK çizgisi, öte-ki Buharin grubunun çizgisi olmak üzere, iki çizgiye sahipolduğumuzdur.

Rikov konuşmasında tek genel çizgiye sahip olduğumuzubelirtirken, doğruyu söylemedi. O, bununla, Parti çizgisinekarşı fesatçılığını gizlice sürdürebilmek için Parti çizgisindenfarklı olan kendi çizgisinin üstünü örtmek istiyor. Görüşayrılıklarının üstünü örtmek, Parti içinde gerçek durumu örtbasetmek, kendi pozisyonunu gizlemek ve Partinin tam berraklıkkazanmasını olanaksız kılmak tam da oportünizminpolitikasıdır.

Oportünizm böyle bir politikaya neden ihtiyaç duyar? Çiz-ginin birliğine ilişkin gevezeliklerin arkasına gizlenerek, ger-çekte, Parti çizgisinden farklı kendi çizgisini gütmek için. MKve MKK'nın şimdiki Plenumu'nda Rikov bu oportünist tavrıtakınmıştır.Lenin yoldaşın, makalelerinden birinde, oportünistleri geneldenasıl karakterize ettiğini duymak ister misiniz? Bu karakterizas-yon bizim için, sadece genel anlamı dolayısıyla değil, aynızamanda tamamen Rikov'a uygun düştüğü için de önemlidir.Lenin, oportünizm ve oportünistlerin özellikleri üzerine

şunları söylüyor:

“Oportünizme karşı mücadeleden söz edildiğinde, bütünalanlardaki bugünkü oportünizmin karakteristik özellikleriniunutmamak gerekir: Belirsizlik, muğlaklık, elle tutulabilir ol-mama. Tüm doğası gereği oportünist daima, sorunun açık vekesin koyulmasından kaçınır; bir bileşke arar, karşılıklı olarakbirbirini dışlayan görüşler arasında yılan gibi kıvrılır ve bugörüşlerden hem biriyle hem ötekiyle 'hemfikir olmaya' çaba-

lar, bu arada görüş ayrılıklarını, küçük değişiklik önerileri,kuşkular, iyi ve masum dileklerle vs. vs. sınırlandırır.” (4.Baskı, cilt VII, s. 373, Rusça.)

Açıklık ve sarahatten korkan, gerçek durumun üstünü ört-meye, Parti içindeki gerçek görüş ayrılıklarını örtbas etmeyeçalışan oportünistlerin fizyonomisi budur işte.

Evet yoldaşlar, ne kadar nahoş olursa olsun, gerçeğin gözü-nün içine doğrudan bakmasını bilmek gerekir. Adı doğrudankorkmak olan hastalığa yakalanmaktan bizi Tanrı korusun.Bolşevikler, tüm diğer partilerden, başka şeylerin yanısıra,doğrudan korkmamalarıyla, ne kadar acı olursa olsun, doğrunungözünün içine bakmaktan korkmamalarıyla ayrılırlar. Ve bunoktada doğru, aslında bizim ortak bir çizgiye sahipolmadığımızdır. Bir çizgi var; Partinin çizgisi, devrimci, Leni-nist çizgi. Ama bu çizginin yanında bir başka çizgi daha var;Parti düşmanı deklarasyonlar, istifalar, Partiyi karalama, Partiyekarşı gizli fesatlıklara girişme, parti düşmanı bir blok örgütle-mek amacıyla, dünkü Troçkistlerle gizlice görüşmeler yapmayoluyla Parti çizgisine karşı mücadele eden Buharin grubununçizgisi. Bu ikinci çizgi oportünist bir çizgidir.

Bu, diplomatik konuşmalarla ortak bir çizginin varlığı vs.vs. üzerine cafcaflı sözlerle, hiçbir şekilde gizlenemeyecek birolgudur.

IISINIFSAL DEĞİŞİKLİKLER VE GÖRÜŞ

AYRILIKLARIMIZGörüş ayrılıklarımız nelerdir, neyle bağıntılıdır?Bunlar herşeyden önce, son zamanlarda ülkemizde ve kapi-

talist ülkelerde meydana gelen sınıfsal değişiklikler sorunuylabağıntılıdır. Bazı yoldaşlar, Partimizdeki görüş ayrılıklarının te-sadüfi nitelik taşıdığına inanıyorlar. Bu yanlıştır, yoldaşlar. Par-timizdeki görüş ayrılıkları, son zamanlarda meydana gelen ve

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 19 20 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 11: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

gelişmede bir değişklik ortaya çıkaran sınıfsal değişiklikler te-melinde, sınıf mücadelesinin keskinleşmesi temelinde ortayaçıkmıştır.

Buharin grubunun esas hatası bu değişiklikleri vedönüşümü görmemesidir; görmemesi ve anlamak istememesi-dir. Buharinci muhalefetin karateristik belirtisini oluşturan, Par-tinin ve Komintern'in yeni görevleri konusundaki anlayışsızlıkda zaten bununla açıklanır.

Farkına vardınız mı, yoldaşlar, Buharinci muhalefetin li-derleri MK ve MKK Plenumu'ndaki konuşmalarında, ülkemiz-deki sınıfsal değişiklikler sorununu tamamen es geçmişler, sınıfmücadelesinin keskinleşmesinden tek söz etmemiş, görüşayrılıklarımızın tam da sınıf mücadelesinin bu keskinleşmesiylebağıntılı olduğuna uzaktan bile değinmemişlerdir. Herşeyhakkında konuştular, felsefe üzerine konuştukları kadar teoriüzerine de konuştular, ama şu anda Partimizin yönelimini vepratiğini belirleyen sınıfsal değişikliklere ilişkin tek söz bile et-mediler.

Bu tuhaf durum ne ile açıklanır? Belki de unutkanlıkla? El-bette değil! Politikacılar en önemli olanı unutamazlar. Budurum, şimdi gerek bizim ülkemizde gerekse de kapitalist ülke-lerde yaşanan yeni devrimci süreçleri görmemeleri veanlamamalarıyla açıklanır. Bu durum, en önemli olanıgörmemiş olmalarıyla, sınıfsal değişiklikleri görmemişolmalarıyla —ki bir politikacının buna hakkı yoktur—açıklanır. Partimizin önündeki yeni görevler konusunda, Buha-rinci muhalefetin sergilediği şaşkınlık ve çaresizlik de zaten bu-nunla açıklanır.

Partimizdeki son olayları anımsayın. Partimizin son za-manlarda, ülkemizde meydana gelen sınıfsal değişikliklerlebağıntılı olarak gündeme getirdiği şiarları anımsayın. Özeleştirişiarını, bürokratizme karşı mücadelenin şiddetlendirilmesi veSovyet aygıtının arındırılması şiarını, yeni ekonomik

kadroların ve kızıl uzmanların yetiştirilmesi şiarını, kollektifçiftlik ve Sovyet çiftlikleri hareketinin güçlendirilmesi şiarını,Kulaklara karşı saldırı şiarını, üretimde maliyet fiyatlarınındüşürülmesi ve sendikaların pratik çalışmasının temeldeniyileştirilmesi şiarını, Partinin arındırılması şiarını vs. kastedi-yorum. Bu şiarlar bazı yoldaşlara akıl karıştırıcı vebaşdöndürücü geldi. Fakat şu anda bu şiarların Partinin en ge-rekli ve en aktüel şiarları olduğu açıktır.

Konu, Şahti Olayı[2] ile ilgili olarak yeni ekonomik kadro-lar sorununu, eski uzmanların yerini alacak işçi sınıfı içindenkızıl uzmanların yetiştirilmesi sorununu yeniden ortayaatmamızla başladı.

Şahti Olayı'yla ilgili olarak ortaya ne çıktı? Burjuvazininkesin olarak yenilmekten henüz çok uzak olduğu, iktisadiinşamızda zararlı çalışmalar örgütlediği ve bundan sonra daörgütleyeceği, ekonomi, sendika ve kısmen de Parti örgütleri-mizin sınıf düşmanlarımızın fesatçılığını göremediği, yani biz-lerin sınıfsal uyanıklıklarını geliştirip sağlamlaştırarak örgütle-rimizi bütün gücümüzle, bütün olanaklarla sağlamlaştırmak veiyileştirmek zorunda olduğumuz ortaya çıkmıştır.

Bununla bağıntı içinde özeleştiri şiarı sorunu yakıcılıkkazandı. Neden? Çünkü eleştiri ve özeleştiriyi tamamengeliştirmeden, örgütlerimizin çalışmasını kitlelerin denetiminetabi tutmadan, ekonomi, sendika ve Parti örgütlerimiziiyileştirmek, sosyalizmin inşasını ilerletmek ve burjuvazininzararlı çalışmalarını boşa çıkarmak olanaksızdır. Bu zararlıçalışmaların geçmişte yaşandığı ve hâlâ sürdüğü bir olgudur,hem de sadece kömür havzalarında değil, aynı zamanda metalüretiminde, savaş endüstrisinde, Ulaşım İşleri HalkKomiserliği'nde, altın ve platin endüstrisinde vs. vs.

Özeleştiri şiarı bundandır. Devamla, tahıl alımında karşılaşılan zorluklarla bağıntı

içerisinde, Kulakların Sovyet iktidarının fiyat politikasına karşısaldırılarıyla bağıntı içerisinde, kollektif çiftlikler ve Sovyet

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 21 22 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 12: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

çiftliklerinin mümkün olduğunca fazla geliştirilmesi, Kulaklarakarşı saldırıya geçilmesi ve varlıklı Kulak unsurlar üzerindebaskı yapma yoluyla tahıl temin edilmesinin örgütlenmesi soru-nunu, bütün sertliğiyle ortaya getirdik.

Tahıl temininde karşılaşılan zorluklar neyi gösterdi?Kulakların uyumadığını, giderek geliştiğini, Parti, Sovyet vekooperatif örgütlerimizin, en azından bunlardan bir kısmının,düşmanla mücadele edecek yerde, onu görmez ya da onunlauzlaşırken Sovyet iktidarının politikasına karşı fesatörgütlediğini gösterdi.

Özeleştirinin, Parti örgütlerimizin ve genelde, kooperatifve alım örgütlerinin denetlenmesi ve iyileştirilmesi yönündekişiarın yeniden öne çıkarılması bundandır.

Devamla, yeni görevlerle, sosyalizm temelinde sanayi vetarımın yeniden yapılanmasıyla bağıntı içerisinde, üretim mali-yetlerinin sistematik biçimde düşürülmesi, çalışma disiplinininsağlamlaştırılması, sosyalist yarışmanın geliştirilmesi vs.şiarları ortaya çıkmıştır. Bu görevler, sendikaların ve Sovyetaygıtının bütün pratik çalışmasının gözden geçirilmesini, bu ör-gütlerin temelden canlandırılmasını ve bürokratizmunsurlarından temizlenmesini gerektirmiştir.

Sendikalar ve Sovyet aygıtında bürokratizme karşımücadele şiarının öne çıkarılması bundandır.

Son olarak, Parti temizliği şiarı sorunu. Bizzat partiye ge-rekli keskinliği vermeden, Sovyet, ekonomi, sendikal ve koope-ratif örgütlerinin sağlamlaştırılabileceğine, bunların bürokratiz-min döküntülerinden temizlenebileceğine inanmak gülünç olur-du. Bürokratik unsurların, sadece ekonomi ve kooperatif örgüt-lerinde, sendika ve Sovyet örgütlerinde değil, aynı zamandabizzat Parti örgütlerinde de yaşadığına hiç kuşku yoktur. EğerParti bütün bu örgütlerin önder gücüyse, işçi sınıfının tüm diğerörgütlerinin eksiksiz canlandırılması ve iyileştirilmesi için, Par-ti temizliğinin önkoşul olduğu açıktır. Parti temizliği şiarıbundandır.

Bu şiarlar tesadüfi midir? Hayır, tesadüfi değildir. Tesadüfiolmadıklarını kendiniz görüyorsunuz. Bunlar, kapitalist unsur-lara karşı sosyalizmin saldırısı denen parçalanamaz zincirinzorunlu halkalarıdır.

Bu şiarlar, herşeyden önce, sanayi ve tarımımızın sosya-lizm temelinde yeniden yapılanması dönemiyle bağıntılıdır. Fa-kat ekonominin sosyalizm temelinde yeniden yapılanması ne-dir? Bu, ekonomideki kapitalist unsurlara karşı tüm cephe bo-yunca sosyalizmin saldırısıdır. Bu, ülkemiz işçi sınıfının, sosya-lizmin kurulması yolunda son derece ciddi bir ilerlemesidir. Nevar ki bu yeniden yapılanmayı gerçekleştirmek için, herşeydenönce, hem ekonomi, Sovyet organları, sendikalardaki ve hemde Parti ve kooperatiflerdeki sosyalist inşa kadrolarınıiyileştirmek ve güçlendirmek, bütün örgütlerimize gereklikeskinliği kazandırmak, onları pisliklerden arındırmak ve işçisınıfı ve köylülüğün milyonlarca kitlesinin aktivitesini yükselt-mek zorunludur.

Bu şiarlar ayrıca, ekonominin kapitalist unsurlarının sosya-lizmin saldırısına karşı direnişi olgusuyla bağıntılıdır. ŞahtiOlayı diye bilinen olayı bir rastlantı olarak düşünmemek gere-kir. "Şahticiler" bugün sanayimizin bütün dallarındabulunmaktadır. Bir çoğu ayıklandı, ama henüz hepsi değil. Bur-juva entellektüellerinin zararlı çalışmaları, gelişen sosyalizmekarşı direnişin en tehlikeli biçimlerinden biridir. Bu zararlıçalışmalar, uluslararası sermayeyle ilişkili olduğundan, daha datehlikelidir. Burjuvazinin zararlı çalışması kapitalist unsurlarınhâlâ teslim olmadığına, Sovyet iktidarına karşı yeni saldırılariçin güç topladığına dair kuşku götürmez bir kanıttır.

Kırın kapitalist unsurlarına gelince, Kulakların ikinci yıldırdevam eden, Sovyet iktidarının fiyat politikasına karşısaldırısını hiç mi hiç rastlantı olarak düşünmemek gerekir. 1927yılına kadar tahılını kendi isteğiyle veren Kulakın, 1927'densonra tahılını kendi isteğiyle vermekten vazgeçmesi gerçeğinibirçokları hâlâ anlayamıyorlar. Ne var ki bunda şaşılacak hiçbir

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 23 24 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 13: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

şey yok. Kulak, önceleri nispeten güçsüzken, çiftliğini ciddi bi-çimde geliştirme olanağına, çiftliğini güçlendirmek için yeterlisermayeye sahip değilken, dolayısıyla da tahıl üretimindekifazlasının tümünü ya da nerdeyse tümünü pazara getirmek zo-runda kalırken, şimdi artık —bir dizi verimli yılın ardından,çiftliğini geliştirdikten, gerekli sermayeleri toplamayıbaşardıktan sonra— pazarda manevra yapma, bütün değerlerindeğeri olan ekmeklik tahılı ihtiyat olarak kendisi için alıkoymaolanağına kavuştu ve artık et, yulaf, arpa ve diğer daha azönemli ürünleri pazara sunmayı yeğliyor. Kulakın şimdi gönül-lü olarak tahılını vereceğini ummak gülünç olurdu.

Kulakın bugün Sovyet iktidarının politikasına karşıgösterdiği direnişin kökü burada yatmaktadır.

Fakat sosyalizmin saldırısına karşı kentte ve kırda kapita-list unsurların direnişi nedir? Bu, yeniye karşı eskiyi savunmakamacıyla, proletaryanın sınıf düşmanlarının güçlerini yenidendüzenlemesidir. Bu koşulların, sınıflar mücadelesininkeskinleşmesine yolaçmak zorunda olduğunu anlamak zordeğildir. Ne var ki sınıf düşmanlarının direnişini kırmak ve sos-yalizmin ilerlemesi için yolu açmak için, tüm diğerleri bir yana,bütün örgütlerimize gerekli keskinliği kazandırmak, onları bü-rokratizmden arındırmak, kadrolarını iyileştirmek ve işçisınıfıyla köyün emekçi kesimlerinin milyonlarca kitlesini köydeve kentteki kapitalist unsurlara karşı harekete geçirmek zorun-ludur.

Partimizin şu anki şiarları bu sınıfsal değişiklikler temelin-de ortaya çıkmıştır.

Kapitalist ülkelerdeki sınıfsal değişiklikler için de aynışeyler söylenmelidir. Kapitalizmin stabilizasyonunundeğişikliklere maruz kalmadığını sanmak gülünç olurdu. Bu s-tabilizasyonun sağlamlaştığını ve kalıcılaştığını idia etmek ise,daha da gülünç olurdu. Gerçekte, kapitalizmin stabilizasyonu-nun her geçen ay, her geçen gün gittikçe altı oyulmakta vesarsılmaktadır. Dış pazarlar ve hammaddeler uğruna mücadele,silahlanmaların artması, Amerika ile İngiltere arasındaki

antagonizmanın derinleşmesi, SSCB'de sosyalizmin büyümesi,kapitalist ülkeler işçi sınıfının solculaşması, Avrupa ülkelerindegrevler ve sınıf çatışmaları dalgası, sömürgelerde, bu aradaHindistan'da da, devrimci hareketin yükselişi, dünyanın bütünülkelerinde komünizmin gelişmesi — bütün bunlar, kapitalizmülkelerinde yeni devrimci yükselişin unsurlarının olgunlaşmayabaşladığını açıkça gösteren olgulardır.

Kapitalizmin sosyal dayanağı olarak sosyal-demokrasiyeve herşeyden önce de onun "sol" kanadına karşı mücadeleyişiddetlendirme görevi bundandır.

Komünist partiler içindeki sağ unsurlara karşı, sosyal-de-mokrat etkinin acentalarına karşı mücadeleyi şiddetlendirmegörevi bundandır.

Komünist partiler içinde oportünizmin sığınağı olan, sağsapmayla uzlaşmacılığa karşı mücadeleyi şiddetlendirme görevibundandır.

Komünist partileri sosyal-demokratik geleneklerdenarındırma şiarı bundandır.

Sendikalarda komünizmin sözümona yeni taktiğibundandır.

Bazı yoldaşlar bu şiarların anlam ve önemini anlamıyorlar.Fakat bir Marksist, bu şiarlar gerçekleştirilmeden proleter kitle-lerin yeni sınıf mücadelelerine hazırlanmalarının ve sosyal-de-mokrasi üzerinde zafer kazanmanın düşünülemez olacağını,kapitalizme karşı mücadelede işçi sınıfına önderlik edebilecekkomünist hareketin gerçek liderlerinin seçiminin olanaksızolacağını daima anlayacaktır.

Partimizin hem iç politikasına ilişkin, hem de Komintern'eilişkin bugünkü şiarlarının onların temeli üzerinde ortaya çıktığıülkemizdeki ve kapitalizmin ülkelerindeki sınıfsal değişikliklerbunlardır, yoldaşlar.

Partimiz bu sınıfsal değişiklikleri görüyor. Yeni görevlerinönemini kavrıyor ve güçleri bu görevleri çözmek için hareketegeçiriyor. Onun için olayları tam hazırlıklı karşılıyor. Onun için

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 25 26 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 14: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

önündeki zorluklardan korkmuyor, çünkü bunların üstesindengelmeye hazır.

Buharin grubunun talihsizliği, bu sınıfsal değişiklikleri gör-memesi ve partinin yeni görevlerini kavramamasıdır. Ve tam dabunları kavramadığı için, tam bir çaresizlik içinde bulunuyor,zorluklar karşısında kaçmaya geri çekilmeye ve teslim olmayahazır bulunuyor.

Yenisey gibi büyük bir nehirde fırtına öncesi balıkçılarıgördünüz mü hiç? Ben defalarca gördüm. Bir grup balıkçıvardır ki, bastıran fırtına karşısında bütün güçlerini harekete ge-çirir, adamlarını cesaretlendirir ve teknesini soğukkanlılıklafırtınaya karşı sürer: "Dümeni daha sıkı tutun çocuklar,dalgaları yarın, başaracağız!"

Bir grup balıkçı daha vardır ki, fırtınanın yaklaştığını hisse-derek cesaretini yitirir, sızlanmaya ve kendi saflarında moralbozukluğu yaratmaya başlar: “Eyvah, fırtına patlıyor, yere çö-kün çocuklar, teknenin zeminine yapışın, gözlerinizi kapayın,belki şu ya da bu şekilde kıyıya sürükleniriz.” (Genelgülüşmeler.)

Buharin grubunun zihniyet ve davranışının, panik içindekorkuya kapılarak zorluklar karşısında gerileyen balıkçılarınzihniyet ve davranışına iki su damlası kadar benzediğinikanıtlamaya daha gerek var mı?

Biz, Avrupa'da yeni bir devrimci yükselişin önkoşullarınınolgunlaşmakta olduğuna, bu durumun bize, komünist partileriçinde sağ sapmaya karşı mücadeleyi güçlendirmek ve sağsapmacıları partiden kovmak, sağ sapmayı örtbas edenuzlaşmacılığa karşı mücadeleyi güçlendirmek, komünist part i-lerde sosyal-demokrat geleneklere karşı mücadeleyi güçlendir-mek vs. vs. hususunda yeni görevler yüklediğini söylüyoruz.Buharin ise bizi, bütün bunların saçmalık olduğunu, önümüzdeböyle yeni görevler bulunmadığını, gerçekte sözkonusuolanının MK çoğunluğunun ona, yani Buharin'e "dayak atmak"istemesi olduğunu söyleyerek yanıtlıyor.

Biz, ülkemizdeki sınıfsal değişikliklerin bize, üretimin ma-liyet fiyatlarını sistematik olarak düşürmeyi ve işyerlerindeçalışma disiplinini sağlamlaştırmayı gerektiren yeni görevleryüklediğini, bu görevleri gerçekleştirmenin sendikaların tümpratik çalışmasını temelden değiştirmeden mümkün olmadığınısöylüyoruz. Tomski ise bizi, bütün bunların saçmalık olduğunu,önümüzde böyle yeni görevler bulunmadığını, gerçekte sözko-nusu olanın, MK çoğunluğunu ona, yani Tomski'ye "dayak at-mak" istemesi olduğunu söyleyerek yanıtlıyor.

Biz, ekonominin yeniden yapılanmasının bize, Sovyet veekonomi aygıtlarında bürokratizme karşı mücadelenin güçlen-dirilmesi, bu aygıtların çürümüş, yabancı ve zararlı unsurlardanarındırılması hususunda yeni görevler yüklediğini söylüyoruz.Rikov ise bizi, bütün bunların saçmalık olduğunu, önümüzdeböyle yeni görevler bulunmadığını, gerçekte sözkonusu olanın,MK çoğunluğunun ona, yani Rikov'a "dayak atmak" istemesiolduğunu söyleyerek yanıtlıyor.

Şimdi, bu gülünç değil mi yoldaşlar? Buharin, Rikov veTomski'nin bütün dünyada, sadece kendi burunlarının ucunugördükleri açık değil mi?

Buharin grubunun talihsizliği, yeni sınıfsal değişikliklerigörmemesi ve Partinin yeni görevlerini kavramamasıdır.Bunları kavramadığı için de, olayların peşinden sürüklenmek vezorluklar kaşısında teslim olmak zorundadır.

Görüş ayrılıklarımızın kökü burada yatmaktadır.

IIIKOMİNTERN SORUNLARINDAKİ GÖRÜŞ

AYRILIKLARIBuharin'in, sağcıları komünist partilerden kovmak,

uzlaşmacılığın üstesinden gelmek, komünist partileri sosyal-de-mokrat geleneklerden arındırmak gibi, giderek olgunlaşan yenidevrimci yükselişin yüklediği, Komintern'in yeni görevlerini

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 27 28 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 15: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

görmediğini ve kavramadığını daha önce söylemiştim. Bu id-dia, Komintern sorunlarındaki görüş ayrılıklarımızla tamamendoğrulandı.

Bu alanda görüş ayılıkları neyle başladı?Olay, Buharin'in VI. Kongre'ye[3] sunduğu uluslararası du-

rumla ilgili tezlerle gündeme geldi. Her zaman tezler, öncedenSBKP(B) delegasyonunda görüşülürdü. Ancak bu kez, bukoşula uyulmadı. Öyle oldu ki, Buharin tarafından imzalanmış,SBKP(B) delegasyonuna yönelik tezler, aynı zamanda VI.Kongre'nin yabancı delegasyonlarına da verildi. Fakat tezlertam bir dizi noktada doyurucu bulunmadı. SBKP(B) delegasyo-nu tezlerde 20 civarında değişiklik yapmak zorunda kaldı.

Bu durum Buharin'i biraz müşkül bir duruma soktu. Amasuç kimde? Buharin'in, tezleri SBKP(B) delegasyonundagörüşülmeden önce yabancı delegasyonlara dağıtmaya negereği vardı? Tezlerin yetersizliği sözkonusuyken, SBKP(B)delegasyonu, değişiklikler yapmaktan vazgeçebilir miydi? Böy-lece SBKP(B) delegasyonu fiili olarak, yabancıdelegasyonların, Buharin tarafından imzalanmış önceki tezlerinkarşısına koymaya başladığı, uluslararası duruma ilişkin yenitezler sunmuş oldu. Eğer Buharin tezlerini yabancı delegasyon-lara vermekte acele etmeseydi, elbette bu sıkıntı verici durumortaya çıkmayacaktı.

SBKP(B) delegasyonunun Buharin'in tezlerinde yaptığıdört temel değişikliği öne çıkarmak istiyorum. Bu temeldeğişiklikleri öne çıkarmak istiyorum ki Kominternsorunlarında ortaya çıkan görüş ayrılıklarının karakteri daha iyigörülsün.

Birinci sorun, kapitalizmin stabilizasyonunun karakteri so-runudur. Buharin'in tezlerine göre, sanki şu anda kapitalist sta-bilizasyonu sarsan yeni hiçbir şey olmuyor, tersine sanki kapi-talizm yeniden yapılanıyor ve esas olarak az çok sağlam bir bi-çimde duruyor. SBKP(B) delegasyonunun, üçüncü dönem deni-len dönemin, yani içinde bulunduğumuz dönemin, böylesi bir

karakterizasyonuyla hemfikir olamayacağı açıktır. Bununlahemfikir olamazdı, çünkü, üçüncü dönemin bu karakterizasyo-nunun elde tutulması, eleştirmenlerimize, kapitalizmin"sağlamlaştığı" görüşünde olduğumuzdan, yani Komünistlerinsavunamayacağı Hilferding'in görüşünde olduğumuzdan sözet-me fırsatı vermiş olurdu. O nedenle SBKP(B) delegasyonu, ka-pitalist stabilizasyonun sağlam olmadığı ve olamayacağı,olayların seyriyle, dünya kapitalizminin krizinin şiddetlenmesidolayısıyla sarsıldığını ve daha da sarsılacağını belirten birdeğişiklik yapmıştır.

Bu sorun, yoldaşlar, Komintern Seksiyonları için tayinedici öneme sahiptir. Kapitalist stabilizasyon sarsılıyor mu,yoksa sağlamlaşıyor mu; komünist partilerin günlük politikçalışmalarında alacakları tüm tavır buna bağlıdır. Devrimci ha-raketin gerileme dönemini, güç toplama dönemini miyaşıyoruz, yoksa bu, yeni devrimci bir yükselişin koşullarınınolgunlaştığı, yaklaşan sınıf mücadelelerine işçi sınıfınınhazırlandığı bir dönem mi; komünist partilerin taktik tavırlarıbuna bağlıdır. SBKP(B) delegasyonunun yaptığı, daha sonraKongre tarafından da kabul edilen değişiklik tam da, ikinciperspektife, yeni devrimci yükselişin önkoşullarınınolgunlaşması perspektifine ilişkin açık bir düşünce sunduğuiçin iyidir.

İkinci sorun, sosyal-demokrasiye karşı mücadele sorunu-dur. Buharin'in tezlerinde sosyal-demokrasiye karşımücadelenin, Komintern Seksiyonları'nın ana görevlerinden bi-ri olduğundan söz edilmektedir. Bu elbette doğrudur. Ama ye-tersizdir. Sosyal-demokrasiye karşı mücadelenin başarıyla yü-rütülebilmesi için, sorunu sosyal-demokrasinin sözümona "sol"kanadına karşı, "sol" gevezeliklerle oynayan, bunlar sayesindeişçileri ustaca kandıran ve böylece işçi kitlelerinin sosyal-de-mokrasiye sırt çevirme sürecine ket vuran "sol" kanada karşımücadele noktasında keskinleştirmek zorunludur. "Sol" sosyal-demokratları hezimete uğratmadan, bir bütün olarak sosyal-de-

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 29 30 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 16: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

mokrasinin üstesinden gelmenin mümkün olamayacağı açıktır.Oysa Buharin'in tezlerinde "sol" sosyal-demokrasinin sorunutamamen es geçirilmiştir. Bu elbette büyük bir eksikliktir. Bunedenle SBKP(B) delegasyonu, Buharin'in tezlerinde gereklideğişikliği yapmak zorundaydı, daha sonra değişiklik Kongretarafından da kabul edilmiştir.

Üçüncü sorun, Komintern Seksiyonları içinde uzlaşmacılıksorunudur. Buharin'in tezlerinde sağ sapmaya karşı mücadeleetme zorunluluğundan söz edilmekte, ama sağ sapma karşısındauzlaşmacılığa karşı mücadeleye ilişkin tek sözbulunmamaktaydı. Elbette bu büyük bir eksikliktir. Mesele şu-dur: Sağ sapmaya karşı savaş açıldığında, sağ sapmacılar kendi-lerini her zaman uzlaşmacılar olarak ilan etmekte ve Partiyi zorduruma düşürmektedirler. Sağ sapmacıların bu manevrasınınönünü almak için, uzlaşmacılığa karşı kararlı mücadele sorunu-nu ortaya atmak zorunludur. Bu nedenle, SBKP(B) delegasyo-nu, daha sonra Kongre tarafından da kabul edilen Buharin'intezlerinde gerekli değişikliği yapmayı gerekli görmüştür.

Dördüncü sorun, Parti disiplini sorunudur. Buharin'in tezle-rinde komünist partiler içinde demir disiplinin korunmasının birzorunluluk olduğundan söz edilmemekteydi. Bu da önemsiz bireksiklik değildir. Neden? Sağ sapmaya karşı mücadeleninşiddetlendiği, komünist partilerin oportünist unsurlardanarındırılması şiarının uygulandığı bir zamanda, sağ sapmacılarher zamanki gibi fraksiyon şeklinde örgütlenecekler, kendifraksiyonel disiplinlerini kuracaklar, ama Parti disiplinini kırıpyok edeceklerdir. Partiyi sağ sapmacıların fraksiyonelsaldırılarından korumak için, demir parti disiplini ve parti üye-lerinin bu disipline mutlak tabi olması sorununu ortaya atmakzorunludur. Bu olmaksızın sağ sapmaya karşı ciddi bir mücade-le hiç düşünülemez. Bu nedenle SBKP(B) delegasyonu, Buha-rin'in tezlerinde gerekli değişikliği yapmış ve değişiklik dahasonra VI. Kongre tarafından da kabul edilmiştir.

Buharin'in tezlerinde bu değişiklikleri yapmamazlık edebi-

lir miydik? Bunu yapamayacağımız açık. Eski çağda filozof Ef-latun için şöyle derlerdi: Eflatun'u seviyoruz, ama gerçeği dahaçok seviyoruz. Aynı şey Buharin içinde söylenebilir: Buharin'iseviyoruz, ama gerçeği, ama Partiyi, ama Komintern'i daha çokseviyoruz. Bu nedenle SBKP(B) delegasyonu Buharin'in tezle-rinde bu değişiklikleri yapmak zorunda kalmıştır.

Bu, Komintern sorunlarında görüş ayrılıklarımızın tabircaizse ilk etabıdır.

Görüş ayrılıklarımızın ikinci etabı, Wittorf ve Thälmannolayıyla ilişkilidir. Hamburg örgütünün eski sekreteri olan Wit-torf, Partiye ait paraları zimmetine geçirmekle suçlanmış, bunedenle Partiden ihraç edilmiştir. Alman Komünist PartisiMK'sı içindeki uzlaşmacılar, Wittorf'un Thälmann yoldaşlayakın dostluğunu kullanarak —Thälmann yoldaşın Wittorf'unişlediği suçla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen— Wittorf olayınıThälmann olayına dönüştürmeye ve Alman Komünist Partisiliderliğini devirmeye çalıştılar. Gazete haberlerinden de biliyor-sunuz ki, uzlaşmacı Ewert ve Gerhart, o günlerde, Alman Ko-münist Partisi MK çoğunluğunu Thälmann yoldaşa karşıpeşlerine takmayı geçici olarak başardılar. Ve ne oldu?Thälmann'ı liderlikten uzaklaştırdılar, para yemekle suçladılarve Komintern Yürütme Komitesi'nin bilgisi ve onayıolmaksızın "uygun" bir karar yayınladılar.

Böylece, fiili olarak, Komintern VI. Kongresi'ninuzlaşmacılığa karşı mücadeleye ilişkin direktifinin uygulanmasıyerine, sağ sapmaya ve uzlaşmacılığa karşı mücadele etmek ye-rine, bu direktifin en kaba biçimde ihlal edilmesi, Alman Ko-münist Partisi'nin devrimci önderliğine karşı bir mücadele,Thälmann yoldaşa karşı bir mücadele, Alman komünistlerininsaflarında sağ sapmayı örtbas etmeyi ve uzlaşmacılığısağlamlaştırmayı amaçlayan bir mücadele gündeme geldi.

Dümeni kırıp meseleyi düzeltmek, VI. Kongre'nin ihlaledilen direktifine yeniden geçerlilik kazandırmak,uzlaşmacılara hadlerini bildirmek yerine, Buharin ünlü mektu-

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 31 32 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 17: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

bunda uzlaşmacıların bu darbesini onaylamayı, Almanya Ko-münist Partisi'ni uzlaşmacılara teslim etmeyi ve bir kez dahabasına suçlu olduğunu açıklayarak Thälmann yoldaşıkaralamayı öneriyor. Bunu yapan da kendisine Komintern'in"lideri" diyen biri! Evet, dünyada böyle "lider"ler var mı acaba?

MK, Buharin'in önerisini görüşmüş ve reddetmiştir. Elbettebu Buharin'in hiç hoşuna gitmedi. Ama suç kimde? VI. Kongrekararları ihlal edilmek için değil, uygulanmak için kabul edildi.Eğer VI. Kongre sağ sapma ve onun karşısında uzlaşmacılığakarşı savaş ilan etme ve liderliği başta Thälmann yoldaş olmaküzere Alman Komünist Partisi'nin temel çekirdeğine bırakmakararı aldıysa ve eğer uzlaşmacı Ewert ve Gerhart'ın aklına bukararı kaldırmak geldiyse, burada Buharin'in görevi,uzlaşmacılara haddini bildirmekti, yoksa Alman Komünist Par-tisi'nin önderliğini ellerine teslim etmek değil. Suç, VI. Kong-re'nin kararlarını "unutan" Buharin'dedir.

Görüş ayrılıklarımızın üçüncü etabı, Alman KomünistPartisi içindeki sağcılara karşı mücadele sorunuyla, Brandler veThalheimer hizibinin parçalanması, hizbin liderlerinin AlmanKomünist Partisi'nden ihraç edilmeleri sorunuyla ilgilidir. Butemel sorunda Buharin ve arkadaşlarının "pozisyon"u, sorununkarara bağlanmasından uzun süre kaçmak olmuştur. Aslındasözkonusu olan Alman Komünist Partisi'nin kaderiydi. Ne varki bunu bilen Buharin ve arkadaşları, ilgili mercilerinoturumlarına katılmaktan sistematik olarak kaçınarak meseleyiuzun süre akamete uğratmışlardır. Neden? Büyük ihtimalle,hem Komintern nezdinde, hem de Alman Komünist Partisi için-deki sağcılar nezdinde "temiz" kalabilmek için. Daha sonraşöyle söyleyebilmek için: "Brandler ve Thalheimer'in KomünistPartiden ihracına biz Buharinciler değil, MK çoğunluğu kararverdi." Ve buna da sağ tehlikeye karşı mücadele deniyor!

Son olarak, görüş ayılıklarımızın dördüncü etabı. Bu, Bu-harin'in MK Kasım Plenumu'nun[4] önünde ortaya attığı,Neumann'ı Almanya'dan geri çağırmak ve bir konuşmasında,

Buharin'in VI. Kongre'ye sunduğu raporu eleştirdiği iddiasıyla,Thälmann yoldaşa haddini bildirmek yolundaki öneriyle ilgili-dir. Buharin'in talebini doğrulayan herhangi bir belge elimizdebulunmadığından, Buharin'le hemfikir olamazdık elbette. Buha-rin, Neumann ve Thälmann'a karşı belgeler sunacağına söz ver-di. Ama hiçbir belge sunmadı. Belgeler yerine Buharin,SBKP(B) delegasyonu üyelerine, Humbert-Droz'un KEYK Po-litik Sekretaryası'ndaki bilinen konuşmasını, daha sonra KEYKPrezidyumu'nca oportünist bir konuşma olarak nitelendirilenkonuşmasını yolladı. Buharin, Humbert-Droz'un konuşmasınıSBKP(B) delegasyonu üyelerine yollayarak ve bunuThälmann'a karşı kanıt olarak tavsiye ederek, Neumann'ı geriçağırma ve Thälmann'a haddini bildirme yönündeki talebinindoğru olduğunu kanıtlamak istedi. Ama gerçekte bununlakanıtladığı şey kendisinin, tavrı KEYK tarafından oportünisttavır olarak değerlendirilen Humbert-Droz'la dayanışma içindeolduğudur.

Komintern sorunlarındaki görüş ayrılıklarımızın ananoktaları bunlardır, yoldaşlar.

Buharin, Komintern'in seksiyonlarında sağ sapma ve onunkarşısında uzlaşmacılığa karşı mücadele ederek, Alman ve Çe-koslovak Komünist Partilerini sosyal-demokratik unsurlar vegeleneklerden arındırarak, komünist partilerden Brandler veThalheimer'i ihraç ederek, Komintern'i "parçaladığımız"a, Ko-mintern'i "mahvettiğimiz"e inanıyor. Oysa biz, böyle bir politi-ka izleyerek ve sorunu sağ sapma ve sağ sapmaylauzlaşmacılığa karşı mücadele noktasında şiddetlendirerek Ko-mintern'i sağlamlaştırdığımızı, onu oportünistlerdenarındırdığımızı, Seksiyonlarını Bolşevikleştirdiğimizi, işçisınıfını yaklaşan devrimci mücadelelere hazırlamak için Komü-nist Partilere yardım ettiğimizi söylüyoruz, zira Parti kendinipislikten arındırarak güçlenir.

Görüyorsunuz ki, sözkonusu olan, SBKP(B) MK'sı içindebasit nüanslar değil, Komintern politikasının temel sorunlarında

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 33 34 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 18: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

oldukça ciddi görüş ayrılıklarıdır.

IVİÇ POLİTİKA SORUNLARINDA GÖRÜŞ

AYRILIKLARIYukarıda, ülkemizdeki sınıfsal değişikliklerden ve sınıf

mücadelesinden söz ettim. Buharin grubunun basiretibağlanmış olduğunu, değişiklikleri görmediğini ve Partininönündeki yeni görevleri anlamadığını söyledim. Bu zemin üze-rinde Buharinci muhalefette çaresizlik, zorluklar karşısında kor-kuya kapılma ve onlara teslim olma tavrının ortaya çıktığınıbelirttim.

Buharincilerin bu hatalarının gökten zembille indiği söyle-nemez. Tersine bunlar, geride bıraktığımız, inşanın barışçıl yol-larla, deyim yerindeyse, kendi kendine gerçekleştiği, şimdi gün-demde olan sınıfsal değişikliklerin, şimdi gözlemlediğimiz sınıfmücadelesinin keskinleşmesinin henüz yaşanmadığı, ekonomi-nin restorasyonu dönemi denilen gelişme aşamasıyla bağıntıiçinde bulunmaktadır.

Ne var ki artık, yeni bir gelişim aşamasına, eski dönemden,restorasyon döneminden farklı bir aşamaya girdik. Artıkinşanın yeni bir dönemini, bütün ekonominin sosyalizm teme-linde yeniden yapılanması dönemini yaşıyoruz. Bu yeni dö-nem, yeni sınıfsal değişikliklere, sınıf mücadelesinin şidddet-lenmesine neden olmaktadır. Yeni mücadele yöntemlerini, güç-lerimizin yeniden düzenlenmesini, bütün örgütlerimiziniyileştirilmesini ve sağlamlaştırılmasını gerektirmektedir.

Buharin grubunun talihsizliği tam da, onun geçmişteyaşaması, bu yeni dönemin karakteristik özelliklerini görmeme-si, yeni mücadele yöntemlerinin gerekliliğini kavramamasıdır.Körlüğü, şaşkınlığı, zorluklar karşısında panik halinde korkuyakapılması bundandır.

a) Sınıf Mücadelesi ÜzerineBuharin grubunun bu körlüğünün ve bu çaresizliğinin teo-

rik temelleri nerededir?Bu körlük ve çaresizliğin teorik temeli, kanımca, Buha-

rin'in ülkemizde sınıf mücadelesi sorununa yanlış, gayri-Mark-sist yaklaşmasıdır. Bununla, Buharin'in, Kulakların sosyalizmeintibak etmesi yönündeki gayri-Marksist teorisini, proletaryadiktatörlüğü koşulları altında sınıf mücadelesinininmekanizması konusundaki anlayışsızlığını kastediyorum.

Burada Buharin'in, "Sosyalizmin Yolu" adlı yazısından,Kulaklığın sosyalizme intibak etmesinin yer aldığı bölümdenbirkaç kez alıntı yapıldı. Ama hep bazı yerleri atlanarak. İzinverirseniz ben, tümünü okumak istiyorum. Buharin'in Marksistsınıf mücadelesi teorisinden ne kadar uzaklaştığını göstermekiçin bu gereklidir, yoldaşlar.

Dinleyin:

“Kooperatifsel köylü örgütlerimizin esas ağı, Kulak tipideğil 'emekçi' tipi kooperatif hücrelerinden, genel siyasalorganlarımızın sistemine intibak edecek ve bu yolla, sosyalistiktisadın birleşik zincirinin halkaları haline gelecek hücreler-den oluşacaktır. Öte yandan, Kulak tipi kooperatif yuvaları,aynı şekilde bankalar vs. aracılığıyla aynı sisteme intibak ede-cek, ama belli bir kerteye kadar, örneğin imtiyazlı işletmelergibi, yabancı madde olacaklardır.”*

Buharin'in broşüründen bu bölümü aktarırken, bazıyoldaşlar, herhangi bir nedenle, imtiyaz sahiplerine ilişkin soncümleyi atladılar. Anlaşıldığına göre Buharin'e yardım etmekisteyen Rosit, bunu fırsat bilerek, Buharin'in tahrif edildiğinibağırdı. Oysa sözü edilen tüm bölümde püf noktası, son cümle-dir, imtiyaz sahiplerine ilişkin cümledir. Çünkü imtiyaz sahiple-riyle Kulaklar aynı kefeye konulursa, ama öte yandan Kulaklar,sosyalizme intibak ederse, bundan ne sonuç çıkar? Bundansadece şu sonuç çıkar ki, imtiyaz sahipleri de aynı şekilde sos-yalizme intibak ederler, sadece Kulaklar değil, imtiyaz sahipleri

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 35 36 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 19: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

de sosyalizme intibak ederler. (Genel gülüşmeler.)Ne sonuç çıktığını görüyorsunuz.Rosit: Buharin "yabancı madde" diyor.Stalin: Buharin "yabancı madde" demiyor, "belli bir kerte-

ye kadar yabancı madde" diyor. Demek ki Kulaklar ve imtiyazsahipleri, "belli bir kerteye kadar" sosyalist sistem içindeyabancı maddedirler. Ne var ki, Buharin'in hatası tam da, Ku-laklarla imtiyaz sahiplerinin "belli bir kerteye kadar" yabancımadde olmalarına rağmen yine de sosyalizme intibakedeceğinde yatmaktadır.

Buharin'in teorisi işte böyle bir saçmalığa götürüyor. Kent ve kırdaki kapitalistlerin, Kulakların ve imtiyaz sa-

hiplerinin sosyalizme intibak etmesi — Buharin işte böylesinebir aptallığa kalkıştı.

Hayır yoldaşlar, böyle bir "sosyalizm"e ihtiyacımız yok bi-zim. Buharin bunu kendisine saklasın.

Şimdiye kadar biz Marksist-Leninistler kent ve kırdaki ka-pitalistlerle işçi sınıfı arasında uzlaşmaz bir çıkar karşıtlığıolduğunu söylüyorduk. Marksist sınıf mücadelesi teorisi tam dabuna dayanmaktadır. Fakat şimdi, Buharin'in kapitalistlerin sos-yalizme barışçıl intibakı teorisine göre, tüm bunlar alt üst olu-yor, sömürücülerin ve sömürülenlerin sınıf çıkarları arasındakiuzlaşmaz çelişki kayboluyor, sömürücüler sosyalizme intibakediyor.

Rosit: Bu doğru değil, proletarya diktatörlüğü önşartkoşuluyor.

Stalin: Ama proletarya diktatörlüğü sınıf mücadelesinin enşiddetli biçimidir.

Rosit: Mesele de bu ya.Stalin: Fakat Buharin'de kapitalistler tam da bu proletarya

diktatörlüğüne intibak oluyorlar. Bunu neden anlamıyorsunuzRosit? Eğer, kentte ve kırda kapitalistler, proletaryadiktatörlüğü sistemine intibak edeceklerse, mücadele kime karşıyürütülecek, sınıf mücadelesi en şiddetli biçimiyle kime karşıyürütülecek?

Proletarya diktatörlüğü, kapitalist unsurlara karşı uzlaşmazbir mücadele yürütmek, burjuvaziyi ezmek ve kapitalizmi kö-künden koparıp atmak için gereklidir. Ama eğer kent ve kırdakikapitalistler, imtiyaz sahipleri ve Kulaklar sosyalizme intibakederlerse, proletarya diktatörlüğü hâlâ gerekli mi, eğer gerekliy-se, hangi sınıfı ezmek için?

Rosit: Mesele de bu ya? Buharin'in intibak tezi sınıf müca-delesini önşart koşuyor.

Stalin: Görüyorum ki Rosit Buharin'e hizmet etmeye ye-min etmiş. Ama kaş yapayım derken göz çıkarıyor, çünkü Bu-harin'i kurtarmak isterken tamamen batırıyor. Boşunadememişler: "Akılsız dost akıllı düşmandan daha kötüdür."(Genel gülüşmeler.)

İkisinden biri: Ya kapitalistler sınıfıyla, iktidara gelmiş vediktatörlüğünü örgütlemiş işçi sınıfı arasında uzlaşmaz çıkarçelişkisi vardır, ya da bu çıkar çelişkisi yoktur ve o zaman geri-ye tek şey kalır — sınıf çıkarlarının uyumunu ilan etmek.

İkisinden biri: Ya Marksist sınıf mücadelesi teorisi, ya da kapitalistlerin

sosyalizme intibakı teorisi;ya sınıf çıkarlarının uzlaşmaz çelişkisi, ya da sınıf

çıkarlarının uyumu teorisi. Sosyalizmin kapitalizme ve kapitalizmin sosyalizme

intibakını vaazeden Brentano ya da Sidney Webb ayarındaki"sosyalistler"i anlamak mümkün, çünkü bu "sosyalistler" ger-çekte anti-sosyalistlerdir, burjuva-liberalleridir. Ne var ki, hemMarksist olduğunu söyleyip, hem de kapitalist sınıfın sosyaliz-me intibakı teorisini vaazeden birini anlamak mümkün değil.

Buharin konuşmasında, Kulakların sosyalizme intibakı teo-risini, ünlü bir Lenin alıntısına işaret ederek güçlendirmeyeçalıştı. Lenin'in, Buharin'le aynı şeyi söylediğini idia etti.

Bu doğru değildir, yoldaşlar. Bu, Lenin'i kaba, kabul edile-mez biçimde karalamak anlamına gelir.

İşte bu Lenin alıntısının metni:

“Sovyet Cumhuriyetimizde sosyal düzen, iki sınıfın,

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 37 38 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 20: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

işçilerle köylülerin işbirliğine dayanır, ki buna şimdi belirlikoşullar altında 'NEP'çilerin yani burjuvazinin de [katılmasına—ÇN] izin verilmiştir.” (4. baskı, cilt XXXIII, s. 444, Rusça.)

Görüyorsunuz, burada kapitalist sınıfın sosyalizme intibaketmesinden tek söz bile edilmemiştir. Burada sözkonusu edilen,işçilerle köylülerin birliğine, "bazı koşullar altında" NEP'çilerinde, yani burjuvazinin de katılmasına "izin verdiği"mizdir.

Bu ne anlama gelir? Böylece NEP'çilerin sosyalizme inti-bak etme imkanını kabul etmiş mi oluyoruz? Elbette hayır. An-cak utanma duygusunu yitirmiş olanlar Lenin'in söyledikleriniböyle yorumlayabilirler. Bunun anlamı, burjuvaziyi şu an yoketmediğimiz, mülkiyetine şu an el koymadığımız, bilakis, bellikoşullar altında, yani kapitalistlerin sürekli kısıtlanması ve gi-derek ekonomik yaşamdan atılmasına yol açan proletaryadiktatörlüğü yasalarına mutlak tabi olma koşulları altında,varlığını sürdürmesine izin verdiğimizdir.

Amansız bir sınıf savaşımı olmaksızın kapitalistleri defet-mek ve kapitalizmin köklerini yok etmek mümkün müdür?Hayır, değildir.

Kapitalistlerin sosyalizme intibakı teori ve pratiğiylesınıfları ortadan kaldırmak mümkün müdür? Hayır, mümkündeğildir. Böyle bir teori ve pratikle sınıflar sadece korunur veebedileştirilir, çünkü bu teori Marksist sınıf mücadelesi teorisi-ne aykırıdır.

Oysa Lenin'den alıntı, proletaya diktatörlüğü koşullarıaltında Marksist sınıf mücadelesi teorisine dayanmaktadır.

Buharin'in, Kulakların sosyalizme intibakı teorisiyle, Le-nin'in amansız sınıf mücadelesi olarak diktatörlük teorisiarasında ortak ne olabilir? İkisi arasında hiçbir ortak yanolmadığı ve olamayacağı açıktır.

Buharin, proletarya diktatörlüğü altında, sınıfların ortadankalkması için sınıf mücadelesinin sönmek ve ortadan kalkmakzorunda olduğunu düşünüyor. Oysa Lenin tam tersine, sınıfların

ancak inatçı bir sınıf mücadelesi yoluyla ortadankaldırılabileceğini, bu sınıf mücadelesinin proletaryadiktatörlüğü koşulları altında, proletarya diktatörlüğunden önceolduğundan daha acımasız olacağını öğretmektedir.

“Sınıfların ortadan kaldırılması" diyor Lenin, "sermayeniniktidarının devrilmesinden, burjuva devletin yıkılmasından,proletarya diktatörlüğünün kurulmasından sonra yok olmayan,(eski sosyalizm ve sosyal-demokrasi içindeki sersemlerinsandığı gibi) bilakis sadece biçimleri değişen ve birçok açıdandaha da acımasızlaşan uzun süreli, zorlu, inatçı bir sınıf müca-delesinin eseri olacaktır.” (4. Baskı, cilt XXIX, s. 359.)

Sınıfların ortadan kaldırılması konusunda bunları söylüyorLenin.

Sınıfların, proletaryanın acımasız sınıf mücadelesiyle or-tadan kaldırılması — Lenin'in formülü budur.

Sınıfların, sınıf mücadelesinin sönmesi ve kapitalistlerinsosyalizme intibak etmesiyle ortadan kaldırılması — bu da Bu-harin'in formülüdür.

Bu iki formül arasında ortak ne olabilir?Buharin'in, Kulakların sosyalizme intibak etmesi teorisi,

böylece Marksist-Leninist sınıf mücadelesi teorisine sırt çevir-meyi temsil etmektedir. Bu, kürsü sosyalizmi [5] teorisineyakınlaşmadır.

Buharin ve arkadaşlarının bütün hatalarının temeli budur.Buharin'in teorisi olan, Kulakların sosyalizme intibakı ko-

nusunu uzun uzadıya açıklamanın gerekli olmadığı yönünde iti-razda bulunulabilir ve denebilir ki, zaten teorinin kendisi Buha-rin'e karşı konuşuyor, hatta sadece konuşmuyor, bağırıyor. Amabu doğru olmaz, yoldaşlar! Bu teori gizli bir varlık sürdürdüğümüddetçe, onu önemsemenin gereği yoktu: çeşitli yoldaşlarınyazıp çizdiklerinde az aptalca şeyler yok! Gerçekten de, son za-manlara kadar Buharin'in bu teorisiyle ilgilenmedik. Fakat sonzamanlarda durum değişti. Son yıllarda gittikçe yayılan kü-çük-burjuva unsur, bu anti-Marksist teoriyi canlandırmayabaşlamış ve ona aktüel bir karakter kazandırmıştır. Şimdi artık

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 39 40 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 21: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

onun gizli bir varlık sürdürdüğü söylenemez. Şimdi Buharin'inbu gizli teorisi, Partimizin içinde sağ sapmanın bayrağı, oportü-nizmin bayrağı haline gelme hakkını talep ediyor. O nedenleartık, bu teoriyi önemsemeden geçip gidemeyiz. O nedenle,Partili yoldaşlarımızın sağ sapmaya karşı mücadelelerinikolaylaştırmak için, bu teoriyi yanlış ve zararlı bir teori olarakezmekle yükümlüyüz.

b) Sınıf Mücadelesinin Şiddetlenmesi ÜzerineBuharin'in birinci hatasından doğan ikinci hatası, sınıf

mücadelesinin şiddetlenmesi sorununa, kapitalist unsurların,Sovyet iktidarının sosyalist politikasına karşı direnişinin güç-lenmesi sorununa yanlış, gayri-Marksist yaklaşımıdır.

Burada sözkonusu olan nedir? Kapitalist unsurların, ekono-mimizin sosyalist sektöründen daha çabuk büyümesi,dolayısıyla da direnişlerini güçlendirerek sosyalist inşayıbaltalaması mıdır? Hayır, bu değildir. Ayrıca kapitalistunsurların sosyalist sektörden daha hızlı büyüdüğü doğrudeğildir. Eğer böyle olsaydı, sosyalist inşanın yıkılmasına ra-mak kalmış sayılırdı.

Burada sözkonusu olan, sosyalizmin kapitalist unsurlarabaşarıyla saldırması, sosyalizmin kapitalist unsurlardan dahahızlı büyümesi, bundan dolayı kapitalist unsurların görece öne-minin azalması ve kapitalist unsurların görece önemi azaldığıiçin de, ölümcül tehlikeyi sezen kapitalist unsurların,direnişlerini güçlendirmesidir.

Şimdilik hâlâ direnişlerini güçlendirme olanağına sahipler;sadece dünya kapitalizmi tarafından desteklendikleri için değil,aynı zamanda görece önemlerinin azalması, sosyalizmingelişimiyle kıyaslandığında, görece gelişimlerinin gerilemesinerağmen, kapitalist unsurların mutlak büyümesi hâlâ devamettiği içindir, ve bu da onlara, sosyalizmin büyümesine karşıçıkmak amacıyla güç toplamak için belli bir imkân vermekte-dir.

Sınıf mücadelesinin şiddetlenmesi, kentte ve kırda kapita-list unsurların direnişinin güçlenmesi, bugünkü gelişmeaşamasında, güçler dengesinin bugünkü koşullarında tam dabu temelde ortaya çıkmaktadır.Buharin ve arkadaşlarının hatası, bu basit ve açık gerçeğikavrayamamalarında, soruna, Marksistler gibi değil, dar kafalıinsanlar gibi yaklaşmalarında, sınıf mücadelesinin şiddetlenme-sini her türlü rastlantısal nedenlerle açıklamaya çalışmalarındayatmaktadır: Örneğin, Sovyet aygıtının "işe yaramazlığı",taşradaki yoldaşların "ihtiyatsız" politikaları, "yetersiz" hareket-lilik, "aşırılıklar" vs. vb.

İşte Buharin'in "Sosyalizmin Yolu" adlı broşüründen sınıfmücadelesinin şiddetlenmesi sorununa tamamen gayri-Marksist

bir yaklaşımı gösteren bir alıntı:“Köyde sınıf mücadelesi, kâh orada, kâh burada eski teza-

hür biçimleriyle alevleniyor. Bu şiddetlenmeye genellikle Ku-lak unsurlar sebep olmaktadırlar. Örneğin, Sovyet iktidarınınorganlarına sızmış Kulaklar, ya da başkalarının sırtındanzenginleşenlerin, köy muhabirlerine ateş etmeye başlamaları,sınıf mücadelesinin en şiddetli biçimde tezahürüdür.” (Budoğru değil, çünkü sınıf mücadelesinin en şiddetli biçimiayaklanmadır. —J. Stalin.) “Ne var ki böyle durumlar genellik-le yerel Sovyet aygıtının henüz güçsüz olduğu yerlerde meyda-na gelmektedir. Bu aygıtın iyileştirilmesiyle, Sovyet iktidarınınbütün alt hücrelerinin sağlamlaşmasıyla, yerel Parti örgütlerininve köyde Komünist Gençlik Birliği örgütlerinin iyileştirilmesive güçlendirilmesiyle bu tür olaylar, çok açıktır ki, giderekseyrekleşecek ve nihayet tamamen yok olacaktır.”*

Buna göre sınıf mücadelesinin şiddetlenmesi aygıtla ilgilinedenlere bağlanmalı, alt örgütlerimizin işe yarayıpyaramadığıyla, güçsüzlüğü ya da güçlülüğü ile açıklanmalıdır.

Buna göre örneğin, Şahti'de burjuva entelektüellerinin, bur-juva unsurların Sovyet iktidarına karşı direnişinin ve sınıf

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 41 42 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 22: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

mücadelesinin şiddetlenmesinin bir biçimi olan sabotajları, sınıfgüçlerinin karşılıklı ilişkisiyle, sosyalizmin büyümesiyle değil,aygıtımızın işe yaramazlığıyla açıklanmalıdır.

Buna göre, Şahti reyonundaki bozguncu faaliyet henüz kit-lesel bir görüntü kazanmadığı sürece iyi olan aygıtımız, zararlıfaaliyet kitlesel görüntü almaya başladığı anda aniden, herhangibir nedenle işe yaramaz duruma gelmiş olmalıdır.

Buna göre, geçen yıla kadar, tahıl temininin kendiliğindengerçekleştiği ve ülkemizde sınıf mücadelesinin özel birşiddetlenmesi gözlenmediği sürece iyi, hatta mükemmel olanyerel örgütlerimiz, Kulakların direnişinin özellikle sert biçimleraldığı geçen yıldan beri, aniden kötüleşmiş ve tamamen işeyaramaz hale gelmiş olmalıdır.

Bu bir açıklama değil, bir açıklama karikatürüdür. Bu bilimdeğil, bilim bozuntusudur.

Peki bu şiddetlenme gerçekte ne ile açıklanır?İki nedenle açıklanır.Birincisi, ilerlememizle, saldırımızla, kentte ve kırda belli

kapitalist grupların geriletilmesiyle koşut gelişen, gerek sanayi-de, gerekse de tarımda sosyalist ekonomi biçimlerinin büyüme-siyle açıklanır. Öyle ki, Lenin'in "Kim — Kimi?" formülüneuygun olarak yaşamaktayız: Biz mi kapitalistlerin sırtını yeregetirip, Lenin'in söylediği gibi, son tayin edici savaşagirişeceğiz, yoksa onlar mı bizim sırtımızı yere getirecekler?

İkincisi, kapitalist unsurların gönüllü olarak sahneden çe-kilmek istememeleriyle açıklanır: Sosyalizme karşı direniyorlarve direnecekler, çünkü son saatlerinin yaklaştığını görüyorlar.Şimdilik hâlâ direnebiliyorlar, çünkü görece önemleri giderekazalmasına rağmen mutlak büyümeleri hâlâ sürüyor: Kentte veköyde küçük-burjuvazi, bağrından, Lenin'in ifade ettiği gibi, hergün, her saat küçük ve büyükçe kapitalistler çıkarmaktadır vebu kapitalist unsurlar varlıklarını koruyabilmek için bütün çare-lere başvurmaktadırlar.

Tarihte hiçbir zaman can çekişen sınıflar, gönüllü olarak

sahneden çekilmemişlerdir. Tarihte hiçbir zaman, can çekişenburjuvazi, can havliyle varlığını korumayı denemedençekilmemiştir. Alt Sovyet aygıtımız iyi de olsa kötü de olsa,ilerlememiz, saldırımız kapitalist unsurları budayıp püskürte-cek, fakat can çekişen sınıflar herşeye rağmen direneceklerdir.

Ülkemizde sınıf mücadelesinin şiddetlenmesinin temeli bu-dur.

Buharin ve arkadaşlarının hatası, kapitalistlerin direnişininartmasını, görece önemlerinin artmasıyla özdeşleştirmekteyatmaktadır. Fakat bu özdeşleştirme her türlü temelden yoksun-dur. Temelden yoksundur, çünkü eğer kapitalistler direniyorlar-sa, bu hiç de bizden daha güçlü duruma geldikleri anlamınıtaşımaz. Durum tam tersidir. Çöken sınıflar bizden daha güçlühale geldikleri için değil, tersine, sosyalizm onlardan daha hızlıbüyüdüğü ve bizden daha güçsüz hale geldikleri için direnmek-tedirler. Ve tam da güçsüzleştikleri için, son saatlerininyaklaştığını hissediyor, bütün güçleriyle, bütün olanaklarıyladirenmek zorunda kalıyorlar.

Bugünkü tarihsel anda sınıf mücadelesinin şiddetlenmesi-nin ve kapitalistlerin direnişinin mekanizması buradayatmaktadır.

Bu durum karşısında Partinin politikası nasıl olmalıdır?Partinin politikası, işçi sınıfını ve köyün sömürülen kitlele-

rini uyandırmak, mücadele yeteneklerini yükseltmek, kentte veköyde kapitalist unsurlara karşı, direnen sınıf düşmanlarınakarşı onların mücadele hazırlıklarını geliştirmek olmalıdır.

Marksist-Leninist sınıf mücadelesi teorisi, başka şeylerinyanısıra, proletarya diktatörlüğünün düşmanlarına karşı işçisınıfını seferber etmeyi kolaylaştırmasıyla sivrilir.

Buharin'in kapitalistlerin sosyalizme intibakı teorisi vesınıf mücadelesinin şiddetlenmesi sorununa dair Buharincikavrayışın zararlılığı nerede yatmaktadır?

İşçi sınıfını uyutmasında, ülkemizin devrimci güçlerininmücadele azmini baltalamasında, işçi sınıfını demobilize etme-sinde ve kapitalist unsurların Sovyet iktidarına karşı saldırısını

kolaylaştırmasında yatmaktadır.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 43 44 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 23: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

c) Köylülük Üzerine Buharin'in üçüncü hatası köylülük sorunuyla ilgilidir. Köylülük

sorununun, politikamızın en önemli sorunlarından biri olduğu bilini-yor. Bizim koşullarımızda köylülük farklı sosyal gruplaşmalardanoluşmaktadır: Köy yoksulları, orta köylüler ve Kulaklar. Bu gruplarakarşı tavrımızın aynı olamayacağı açıktır. Köy yoksulları, işçisınıfının dayanağı, orta köylüler müttefiki, Kulaklar ise sınıfdüşmanıdır; bu sosyal gruplara karşı tavrımız böyledir. Bütün bunlaraçık ve herkesçe bilinen şeylerdir.

Ne varki Buharin bu meseleleri biraz farklı görüyor. Köylülüğükarakterize ederken, köylülüğün farklılaşması olgusu ortadankalkıyor, sosyal gruplaşmaların varlığı olgusu kayboluyor ve sadeceköy denilen boz bir arazi parçası kalıyor.

Buharin'e göre, Kulak Kulak değil, orta köylü de orta köylüdeğildir, tersine köyde sadece yoksulluk vardır. Buradakikonuşmasında da söyledi: Bizim Kulakımıza Kulak denebilir mi? Oadeta bir dilenci, dedi. Ve orta köylümüz orta köylüye benziyor mu?diye belirtti burada, o açlık çeken bir dilenci. Köylülük hakkında böy-le bir görüşün temelden yanlış, Leninizmle bağdaşmaz bir görüşolduğu açıktır.

Lenin, bireysel köylülüğün son kapitalist sınıf olduğunu söyledi.Bu tez doğru mudur? Evet, kayıtsız şartsız doğrudur. Bireysel köylüneden son kapitalist sınıf olarak nitelendirilir? Çünkü toplumumuzuoluşturan iki temel sınıftan biri olan köylülük, ekonomisi özel mülki-yete ve küçük meta üretimine dayanan sınıf olduğu için. Çünkü köylü-lük, küçük meta üretimini sürdüren bireysel köylülük olarak kaldıkça,bağrından aralıksız ve durmaksızın kapitalistler çıkarır ve çıkarmakzorundadır.

İşçi sınıfıyla köylülük arasındaki ittifak sorunsalında Marksisttavrımız sorununda bu durum, bizim için tayin edici öneme sahiptir.Bu, köylülükle herhangi bir ittifaka değil, yalnızca köylülüğün kapi-talist unsurlarına karşı mücadeleye dayanan bir ittifaka ihtiyacımızvar anlamına gelir.

Gördüğünüz gibi, Lenin'in, köylülüğün son kapitalist sınıfolduğu tezi, sadece işçi sınıfı ve köylülüğün ittifakı düşüncesine karşı

olmamakla kalmaz, bilakis tam tersine, genelde kapitalist unsurlara,özelde de köyde köylülüğün kapitalist unsurlarına karşı yönelen, işçisınıfı ve köylülüğün çoğunluğunun ittifakı olarak, bu ittifakın temelinioluşturur.

Lenin bu tezi, işçi sınıfı ve köylülüğün ittifakının ancak bu itti-fak, köylülüğün bağrından çıkardığı kapitalist unsurlara karşımücadeleye dayandığı durumda sağlam olabileceğini göstermek içinortaya atmıştır.

Buharin'in hatası bu basit meseleyi anlamaması ve bunu kabul et-memesidir, o köydeki sosyal gruplaşmaları unutmakta, ufkunda Ku-laklar ve köy yoksulları kaybolmakta ve geriye sadece bir tek ortaköylü kütlesi kalmaktadır.

Köylülükle ittifak sorununda, Troçkizmle Buharin grubu

arasındaki fark nerededir? Troçkizmin, orta köylülük kitlesiyle

sağlam ittifak politikasına karşı olmasında, Buharin grubunun ise bir

bütün olarak köylülükle herhangi bir ittifaktan yana olmasındadır.

İki düşüncenin de yanlış ve birbirinden değersiz olduğunu kanıtlamak

gereksiz.

Leninizm, köylülüğün ana kitleleriyle mutlaka sağlam bir ittifak-tan, orta köylülerle bir ittifaktan yanadır. Ne var ki, herhangi bir itti-faktan yana değil, işçi sınıfının önder rolünü garantileyen, proletaryadiktatörlüğünü sağlamlaştıran ve sınıfların ortadan kaldırılmasınıkolaylaştıran bir ittifaktan, orta köylülerle yapılan böyle bir ittifaktanyanadır.

“İşçi sınıfıyla köylülük arasındaki anlaşmadan”, diyor Le-nin, “her türlü şeyi anlamak mümkünkür. Eğer, işçi sınıfıaçısından anlaşmanın, ancak işçi sınıfının diktatörlüğünüdesteklediği ve sınıfların ortadan kaldırılmasını hedefleyen ön-lemlerden biri olduğu koşullarda kabul edilebileceği, ancak ozaman doğru ve ilkesel açıdan mümkün olduğu gözardı edilir-se, o zaman işçi sınıfının köylülükle anlaşması formülü, elbette,Sovyet iktidarının tüm düşmanları ve diktatörlüğün tümdüşmanları tarafından da görüşlerinde savunulan bir formülolarak kalır.” (4. baskı, cilt XXXII, s. 382, Rusça.)

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 45 46 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 24: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Ve devamla:

“Şimdi”, diyor Lenin, “proletarya devlet iktidarını elinde tu-tuyor ve yönetiyor. Köylülüğü yönetiyor. Köylülüğü yönetme-nin anlamı nedir? Bunun anlamı, birincisi, yönünü küçük üreti-ciye göre saptayan bir çizgi değil, sınıfların ortadankaldırmasını hedefleyen bir çizgi izlemektir. Bu asli ve temelçizgiden ayrılmak istersek sosyalist olmaktan çıkarız, küçük-burjuvaların kampına, şimdi proletaryan ın en kötüdüşmanları olan Sosyal-Devrimcilerin ve Menşeviklerinkampına kayarız.” (Aynı yerde, s. 396, Rusça.)

Köylülüğün ana kitleleriyle, orta köylülerle ittifak sorununda Le-nin'in bakış açısı budur.Orta köylülük sorununda Buharin grubunun yanılgısı, ortaköylülüğün, işçi sınıfıyla kapitalistler arasındaki ikili karakterini, ikilikonumunu görmemesinde yatmaktadır. "Orta köylü yalpalayan birsınıftır", diyor Lenin. Neden? Çünkü orta köylü, bir yandan emekçi-dir, bu durum onu işçi sınıfına yaklaştırır, öte yandan ise mülk sahibi-dir, bu da onu Kulaka yaklaştırır. Orta köylünün yalpalamalarıbundandır. Ve, bu sadece teorik olarak doğru değildir. Bu yalpalama-lar her gün, her saat pratikte de

kendisini göstermektedir.

“Emekçi olarak köylü”, diyor Lenin, “sosyalizmeeğilimlidir ve işçilerin diktatörlüğünü burjuvalarındiktatörlüğüne tercih eder. Tahıl satıcısı olarak köylü, burjuva-ziye, serbest ticarete, yani 'alışılmış', eski 'ezelden beri varlığınısürdüren' kapitalizme eğilim gösterir.”(4. baskı, cilt XXIX, s.359, Rusça.)

Bu nedenle, orta köylülükle ittifak ancak, kapitalist unsurları, birbütün olarak kapitalizmi hedefliyorsa, ittifak içinde işçi sınıfının ön-der rolünü garantiliyorsa, sınıfların ortadan kaldırılmasınıkolaylaştırıyorsa sağlam olabilir.

Buharin grubu bu açık ve basit şeyleri unutuyor.

d) NEP ve Pazar İlişkileri Üzerine

Buharin'in dördüncü hatası NEP (Yeni Ekonomik Politika) soru-nu ile ilgilidir. Buharin'in bu konudaki hatası NEP'in iki tarafıolduğunu görmemesinden, sadece bir tarafını görmesindenkaynaklanıyor. 1921 yılında, NEP'i gündeme getirdiğimizde, sivriucunu savaş komünizmine karşı, özel ticarete hiçbir serbestliktanımayan bir rejim ve düzene karşı yöneltmiştik. NEP'in özel ticaret-te belli bir serbestlik anlamına geldiğini düşünüyorduk, hâlâ böyledüşünüyoruz. Buharin meselenin bu yanını farketmiş. Bu çok iyi.

Ama Buharin NEP'in bundan ibaret olduğunu sanıyorsayanılıyor. Buharin NEP'in bir başka yanı daha olduğunu unutmuştur.Mesele, NEP'in, hiçbir şekilde, özel ticarette tam serbestlik, pazardafiyatlarla serbestçe oynanması anlamına gelmediğidir. NEP, özel tica-rete, belirli sınırlar içinde, belirli bir çerçevede, pazarda devletin dü-zenleyici rolünün garanti altına alındığı koşullarda serbestliktanınması demektir. NEP'in ikinci yanı tam da burada yatar. NEP'inbu ikinci yanı, bizim için, birinci yanından daha büyük öneme sahip-tir. Kapitalist ülkelerde genellikle olduğu gibi, bizim pazarımızda fi-yatlar serbest hareket etmezler. Tahıl fiyatlarını esas olarak bizsaptıyoruz. Sanayi ürünlerinin fiyatlarını biz saptıyoruz. Üretimin ma-liyet fiyatlarını düşürme ve sanayi mallarının fiyatlarını indirmepolitikasını gerçekleştirme ve tarım ürünlerinin fiyat istikrarını koru-ma çabasındayız. Kapitalist ülkelerdeki pazarda böylesine özel ve öz-gül koşulların, görülmediği açık değil midir?

Bundan çıkan sonuç, NEP var oldukça, iki yanının da korunmasızorunluluğudur: hem savaş komünizmi rejimine karşı yönelen ve özelticarete belli bir serbestlik tanımayı amaçlayan birinci yanı, hem deözel ticarette tam serbestliğe karşı yönelen ve pazarda devletin düzen-leyici rolünü garanti altına almayı amaçlayan ikinci yanıkorunmalıdır. Eğer bu yanlardan biri kaldırılırsa ortada Yeni Ekono-mik Politika da kalmayacaktır.

Buharin, NEP'e karşı, sadece "sol"dan, ticarette her türlüserbestliği kaldırmak isteyenlerden bir tehlike tehdidi gelebileceğinisanıyor. Bu doğru değil. Bu çok kaba bir hatadır. Ayrıca, butehlikenin şu an için gerçekleşebilirliği hiç ya da hemen hemen hiçyok, çünkü artık bugün, gerek yerel, gerekse de merkezi örgütlerimiz-

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 47 48 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 25: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

de, ticarette belli bir serbestliğin korunmasının gerekli ve zorunluolduğunu kavramamış insanlar, ya hiç yok, ya da yok denecek kadaraz.

Sağdaki tehlike, devletin pazardaki düzenleyici rolünü ortadankaldırmak isteyen, pazarı "zincirlerinden kurtarmak", bu yolla özel ti-caretin tam serbestliği dönemini açmak isteyenlerin yarattığı tehlike,bugün çok daha gerçektir. NEP'in sağdan parçalanması tehlikesininbugün çok daha gerçek olduğuna kuşku olamaz.

Küçük-burjuva unsurun tam da bu yönde NEP'in sağdanparçalanması yönünde çaba harcadığı unutulmamalıdır. Kulakların vevarlıklı unsurların, spekülatörlerin ve istifçilerin feryatlarıyla —yol-daşlarımızın birçoğunun bu feryatlara kulak asması pek seyrek olmu-yor— NEP'i tam da bu yönden topa tuttukları anımsanmalıdır. Buha-rin'in bu ikinci gerçekten varolan tehlikeyi, NEP'in parçalanması tehli-kesini görmemesi olgusu, onun küçük-burjuva unsurların baskısınayenildiğini ifade etmektedir kuşkusuz.

Buharin, pazarı "normalleştirmeyi", tahıl fiyatlarıyla bölgeleregöre "oynamayı", yani tahıl fiyatlarının yükseltilmesini öneriyor. Bu-nun anlamı nedir? Bunun anlamı, onun Sovyet pazarı koşullarındanmemnun olmadığıdır, o, devletin pazardaki düzenleyici rolünü sıfıraindirmek istiyor; NEP'i sağdan parçalamaya çalışan küçük-burjuvaunsura taviz vermeyi öneriyor.

Bir an için, Buharin'in önerilerine uyduğumuzu kabul edelim.Sonuçta ne olurdu? Diyelim ki sonbaharda, alım dönemininbaşlangıcında, tahıl fiyatlarını yükselttik. Ama pazarda, her zaman,tahıla üç kat fazla ödeyecek bir sürü spekülatör ve istifçi olacağı, on-lar olsa olsa yaklaşık on milyon pud satın alırken biz yüzmilyonlarcapud alacağımızdan onlara ayak uyduramayacağımız için, tahıl sahiple-ri tahıllarını, fiyatların yeniden yükselmesini bekleyerek ellerindetutacaklardır. Bunun sonucunda, devletin tahıl ihtiyacının özellikle or-taya çıktığı ilkbaharda, fiyatları yeniden yükseltmek zorundakalacağız. Peki ama, tahıl fiyatlarını ilkbaharda yükseltmenin anlamınedir? Bunun anlamı, kısmen tohumluk, kısmen de tüketim için, son-baharda ucuza sattığı aynı tahılı, ilkbaharda yüksek fiyatla satın almak

zorunda kalacak köy yoksulları ve varlıklı olmayan köylülere zararvermektir. Bu operasyonlarla yeterli tahıl miktarını elde etmeanlamında herhangi bir önemli sonuca ulaşabilir miyiz? Büyük ihti-malle hayır, çünkü her zaman aynı tahıl için, iki katını, üç katını öde-yecek spekülatörler ve istifçiler olacaktır. Demek ki, spekülatörlerinve istifçilerin fiyatlarından daha fazla vermek gibi, boşuna bir uğraşiçinde, tahıl fiyatlarını yeniden yükseltmek zorunda kalacaktık.

Ama bundan şu sonuç çıkar ki, bir kez tahıl fiyatlarını yükseltmeyoluna girdik mi, gerekli tahıl miktarını elde etme garantisine sahipolmaksızın, aşağıya doğru kaymaya devam etmek zorunda oluruz.

Bununla da bitmez:Birinci olarak, tahıl için alım fiyatlarını yükseltirsek, daha sonra,

bütün tarım ürünleri fiyatlarında belli bir orantıyı korumak için,tarımsal hammadde fiyatlarını da yükseltmek zorunda kalırız.

İkinci olarak, tahıl için alım fiyatlarını yükseltirsek, kentlerde pe-rakende ekmek fiyatlarının düşüklüğünü koruyamayız; demek kiekmeğin satış fiyatını da yükseltmek zorunda kalırız. Bu durumdaişçileri mağdur durumda bırakamayacağımızdan, bırakmamamızgerektiğinden, ücretleri hızla yükseltmek zorunda kalırız. Bu ise zo-runlu olarak, sanayi mallarının fiyatlarının da yükselmesine yolaçacaktır, çünkü aksi taktirde, kentteki kaynakların, endüstrileşmeninçıkarlarına aykırı olarak, kıra pompalanması gündeme gelebilir.

Bundan ötürü, sanayi mallarının ve tarımsal ürünlerin fiyatlarını,düşen ya da en azından istikrarlı fiyatlar temelinde değil, gerek tahılgerekse de sanayi mallarının yükselen fiyatları temelinde dengelemekzorunda kalırız.

Başka bir deyimle, sanayi malları ve tarımsal ürünlerinpahalılaşması rotasını tutmak zorunda kalırız.

Fiyatlarla böyle "oynama"nın, zorunlu olarak, Sovyet iktidarınınfiyat politikasının tamamen tasfiye edilmesine, devletin pazardaki dü-zenleyici rolünün ortadan kaldırılmasına ve küçük-burjuva unsurun ta-mamen zincirlerinden boşanmasına yolaçacağını görmek zor değil.

Bu, kimin yararına olur?Sadece kentte ve kırda varlıklı kesimlerin yararına olur, çünkü

pahalı sanayi malları ve tarımsal ürünler, hem işçi sınıfının, hem de

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 49 50 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 26: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

köy yoksulları ve varlıklı olmayan köylüler için yanına yaklaşılmazolacaktır. Bu durum sadece Kulaklar, varlıklılar, NEP'çiler ve ötekizengin sınıfların yararına olacaktır.

Bu da bir ittifak, ama kendine özgü bir ittifak, kentte ve köydevarlıklı kesimlerle yapılan bir ittifak olacaktır. İşçiler ve köyün fakirkatmanları çok haklı olarak bize, nasıl bir iktidar olduğumuzu, işçi-köylü iktidarı mı, yoksa Kulakların ve NEP'çilerin iktidarı mıolduğumuzu soracaklardır.

Pazarın "normalleştirilmesi" ve bölgelere göre tahıl fiyatlarıyla"manevra yapma"yı öneren Buharinci tez, işçi sınıfı ve köyün yoksulkesimleriyle bozuşmaya, kentte ve kırda varlıklı kesimlerle ittifaka gi-dilmesine yolaçmak zorundadır.

Partinin bu zararlı yola giremeyeceği açıktır.Buharin'de NEP'le ilgili bütün kavramların nasıl birbirine

karıştığı, onun küçük-burjuvaların etkisine ne kadar çok kapıldığı,kentle kır, devletle köylülük arasında meta dolaşımının yeni biçimlerisorununda aldığı reddedici tavırdan da ortaya çıkmaktadır. Devletinköylülüğe mal temin eder hale gelmiş, köylülüğün ise devlete tahıl sa-tar hale gelecek olmasına öfkelenmiş yaygara koparıyor. Bunu,NEP'in bütün kurallarının ihlal edilmesi, neredeyse ortadankaldırılması olarak değerlendiriyor. Sormak gerekiyor: Niçin, hanginedenle?

Devletin, devlet sanayiinin köylülük için, aracısız, mal temin et-mesi, buna karşılık köylülüğün de, sanayi için, devlet için, yinearacısız, tahıl temin etmesinde kötü olan ne?

Marksizm açısından, Marksist politika açısından, köylülüğündevlet sanayiinin ihtiyacı için pamuk, pancar, keten temin eder halegelmesi, öte yandan devlet sanayiinin de, tarımın bu dalları için kentürünleri, tohumluk ve üretim aletleri temin eder hale gelmesinde nekötülük var?

Kentle kır arasında meta dolaşımının bu yeni biçimlerinikurmanın temel yöntemi burada kontrat yöntemidir. Kontrat yöntemiNEP'in taleplerine aykırı mıdır?

Köylülüğün, aynı kontrat yöntemi sayesinde, sadece pamuk, pan-car ve keten için değil, tahıl için de devletin tedarikçisi haline geliyor

olmasında kötü olan ne?Küçük boyutta ticaret, küçük ticaret, meta dolaşımı olarak

adlandırılırken, malın fiyatı ve kalitesi üzerine önceden yapılananlaşmalara (kontrat) göre gündeme gelen büyük boyutlu ticaret, ne-den meta dolaşımı olarak değerlendirilmesin?

Kentle kır arasında kontrat yöntemine göre yapılan metadolaşımının bu yeni kitlesel biçimlerinin tam da NEP temelindeoluştuğunu, bunun örgütlerimizce, ekonominin plânlı sosyalist yöneti-minin güçlendirilmesi anlamında ileriye doğru atılmış büyük bir adımanlamına geldiğini kavramak bu kadar zor mu?

Buharin bu açık ve basit şeyleri kavramayı unutmuş.

e) "Haraç" Denilen Şey ÜzerineBuharin'in beşinci hatası (esas hatalarından sözediyorum), kentle

kır arasındaki "makas" sorununda, "haraç" denilen sorunda, parti çiz-gisini oportünistçe tahrif etmesinde yatmaktadır.

Politbüro ve MKK Prezidyumu ortak oturumunda (Şubat 1929)

"makas" sorununda alınan ünlü kararda sözkonusu edilen nedir? Bu

kararda sözkonusu edilen, köylülüğün devlete ödediği olağan vergile-

rin, doğrudan ve dolaylı vergilerin dışında, endüstri ürünlerinin pahalı,

ama tarımsal ürünlerin ucuz olması nedeniyle bir tür ek vergi ödeme-

sidir.Köylülüğün ödeyeceği bu ek verginin gerçekten varolduğu doğru

mu? Evet, doğru. Bunu başka nasıl tanımlıyoruz? "Makas" olarak, sa-nayimizi daha hızlı geliştirmek amacıyla kaynakları tarımdan sanayi-ye "pompalamak" olarak tanımlıyoruz.

Bu "pompalama" gerekli mi? Eğer sanayinin hızlı gelişim tempo-sunu gerçekten korumak istiyorsak, geçici önlem olarak bu"pompalama"nın zorunluluğu konusunda aramızda görüş ayrılığı yok.Sanayinin hızlı büyümesini ise ne pahasına olursa olsun sürdürmekzorundayız, çünkü bu, sadece sanayinin kendisi için değil, aynızamanda herşeyden önce tarım için, acilen traktöre, tarımsal makine-lere, suni gübreye ihtiyaç duyan köylülük için gereklidir.

Bu ek vergiyi bugün kaldırmamız mümkün mü? Ne yazık ki

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 51 52 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 27: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

mümkün değil. Önümüzdeki yıllarda, mümkün olduğunca çabukkaldırmak zorundayız. Fakat şimdi kaldıramayız.

Böylece "makas"a dayanarak aldığımız ek vergi "bir tür haraç"teşkil ediyor. Haraç değil, "bir tür haraç". Bu, geriliğimiz için "bir türharaç"tır. Bu ek vergi, sanayinin gelişmesini ilerletmek vegeriliğimize son vermek için gereklidir.

Bu ek vergiyi getirerek köylülüğü sömürmüş olmuyor muyuz?Hayır olmuyoruz. Sovyet iktidarının özü, köylülüğün, hangi biçimdeolursa, olsun, devlet tarafından sömürülmesini olanaksız kılmaktadır.Yoldaşlarımızın Temmuz Plenumu'ndaki[6] konuşmalarında, Sovyetdüzeninin koşulları altında, köylülüğün sosyalist devlet tarafından sö-mürülmesinin olanaksız olduğu açıkca ifade edilmiştir, zira emekçiköylülerin refahının kesintisiz artması, Sovyet toplumunun birgelişme yasasıdır, bu yasa ise köylülüğün her türlü sömürülmesiimkanını dıştalar.

Bu ek vergi, köylülük için katlanılır nitelikte midir? Evetkatlanılır niteliktedir. Neden?

Birincisi, bu ek verginin toplanması, köylülüğün maddi durumu-nun sürekli iyileşmesi koşulları altında cereyan etmektedir.

İkincisi, köylünün, geliri bu ek vergiyi ödemesini olanaklı kılankişisel iktisadı vardır, oysa kişisel iktisadı olmayan, buna rağmen gü-cünü sanayileşme eserine adayan işçi için aynı şey söylenemez.

Üçüncüsü, ek verginin miktarı yıldan yıla azalmaktadır.Bu ek vergiyi "bir tür haraç" olarak tanımlamamız doğru mudur?

Bu kayıtsız şartsız doğrudur. Bu tanımlamayla yoldaşlarımıza sürekliolarak ek verginin son derece kötü, istenmeyen ve uzun süre varlığınısürdürmemesi gereken bir şey olduğu anımsatılıyor. Köylülüğün ekvergilendirilmesini böyle tanımlayarak, bu ek vergiyi kendiisteğimizle değil, zorunluluğa boyun eğerek topladığımızı, bizBolşeviklerin bunu mümkün olduğunca çabuk, mümkün olduğuncaerken kaldırmak için tüm önlemleri almak zorunda olduğumuzu söy-lemek istiyoruz.

"Makas", "pompalama", "ek vergi" sorununun özü, yukarıda sö-zü edilen belgelerde "bir tür haraç" olarak tanımlanan konunun özübudur.

Buharin, Rikov ve Tomski, ilk önceleri, "haraç" sözcüğühakkında mızmızlık etmeye çalıştılar ve Partiyi, köylülüğü askeri-feo-dal biçimde sömürme politikası gütmekle suçlamaya kalkıştılar. Nevar ki şimdi, körler bile, bunun, Buharincilerin Partimizi en kaba bi-çimde karalamaya çalışmasından başka bir şey olmadığını görüyorlar.Bugün artık, onlar bile, askeri-feodal sömürü saçmalığıyla kendilerinirezil ettiklerini sessizce kabul etmek zorunda kaldılar.

Zira ikisinden biri:Ya Buharinciler, "makas"ın ve kaynakların tarımdan sanayiye

"pompalanması"nın bugün mutlak bir zorunluluk olduğunu kabulederler ve bu durumda, suçlamalarının karalayıcı niteliğini, Partinintamamen haklı olduğunu kabul etmek zorundalar;

ya da, "makas"ın ve "pompalama"nın bugün mutlak bir zorunlu-luk olduğunu reddederler, ama bu durumda da bunu dobra dobra söy-lemeliler ki Parti, onları ülkemizin sanayileşmesinin karşıtları katego-risine koyabilsin.

Ancak ben, Buharin, Rikov ve Tomski'nin "makas"ın vekaynakların tarımdan sanayiye "pompalanması"nın bugün mutlak birzorunluluk olduğunun hiçbir ihtiyat kaydı olmadan kabul edildiği birdizi konuşmasını anımsıyorum. Bu ise "bir tür haraç" formülünün ka-bulüdür.

Hangisi, yani şimdi, bugün de hâlâ "pompalama" ve "makas"ınkorunmasını savunuyorlar mı, savunmuyorlar mı? Bunu dobra dobrasöylesinler.

Buharin: Pompalama gerekli, ama "haraç" uygunsuz bir sözcük.(Genel gülüşmeler.)

Stalin: O halde, sorunun özüne ilişkin görüş ayrılığımız yok, ohalde, tarımdan sanayiye kaynak "pompalanması", "makas" denilenşey, ek vergi, "bir tür haraç", şu an, ülkemizin sanayileşmesi için zo-runlu, ama geçici bir çare.

Çok iyi. Öyleyse mesele ne, neden yaygara koparılıyor? Marksistliteratürde kullanılmayan bir kavram olduğunu düşündükleri için, "ha-raç" ya da "bir tür haraç" sözcüğü mü hoşlarına gitmiyor?

Öyleyse "haraç" sözcüğü üzerine konuşalım.Ben, yoldaşlar, bu sözcüğün, Marksist literatürümüzde, örneğin

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 53 54 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 28: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Lenin yoldaşın makalelerinde, çoktan beri kullanıldığını iddia ediyo-rum. Bu, Lenin'i okumayan şu ya da bu kişiyi şaşırtabilir, ama bu birolgudur, yoldaşlar. Buharin burada büyük bir heyecanla, Marksist lite-ratürde "haraç" sözcüğüne izin verilmemesi gerektiğini iddia etti. PartiMK'sının ve genelde Marksistlerin "haraç" sözcüğünü kullanabilmele-rine öfkelendi, hayret etti. Fakat bu sözcük, Lenin yoldaş gibi birMarksistin makalelerinde, çoktan beri yasallık kazanmışsa, bundahayret edilecek ne var? Yoksa, Lenin, Buharin'in Marksistlereyönelttiği taleplere yeterli yanıt vermiyor mu? Öyleyse değerliyoldaşlar, bunu dobra dobra söyleyin.

Örneğin Lenin gibi bir Marksistin, “'Sol' Çocukluklar ve Küçük-Burjuvalık Üzerine” (Mayıs1918) adlı makalesini alın ve orada şupasajı okuyun:

“Birkaç binliğini itinayla saklayan küçük-burjuva, devletkapitalizminin düşmanıdır, ve o bu binlikleri, yoksul halkakarşı, her türlü genel devlet kontrolüne karşı, mutlaka kendisiiçin realize etmek ister; ne var ki binliklerin toplamı, sosyalistinşamıza zarar veren spekülasyon için pek çok milyarlık bir te-mel oluşturur. Diyelim ki, belli bir sayıda işçi, birkaç gün için-de, 1000'e eşit kılınabilecek bir değer miktarı üretti. Yine diye-lim ki, bu miktardan 200'ü, küçük spekülasyonlarla, Sovyetiktidarının talimat ve kararlarına karşı, küçük mülk sahiplerininher türlü yolsuzluğu ve hilesiyle kaybedildi. Sınıf bilinçli heriçi, şunu söyleyecektir: Eğer daha büyük düzen ve örgütlülüksağlanması için 1000'den 300'ünü verebilseydim 200 yerine300'ü seve seve veririm, çünkü bu 'haracı' daha sonra Sovyetiktidarı altında diyelim ki 100'e, 50'ye indirmek, düzen ve ör-gütlülük egemen olur olmaz, her türlü devlet tekeline karşıküçük mülk sahiplerinin direnişi kesin olarak kırılır kırılmazkolay olacaktır.” (4. baskı, cilt XXVII, s. 305, Rusça.)

Sanırım açıktır. Lenin yoldaşı da, bu söylediklerinden dolayı, işçisınıfının askeri-feodal biçimde sömürülmesi politikası taraftarı ilan et-mek gerekmez mi? Deneyin bakalım, değerli yoldaşlar!

Bir ses: Yine de orta köylülere karşı "haraç" kavramı hiçkullanılmamıştır.

Stalin: Orta köylünün Partiye işçi sınıfından daha yakınolduğunu mu sanıyorsunuz? Siz de tam Marksistsiniz ha!(Gülüşmeler.) İşçi sınıfıyla ilgili, Partisi olduğumuz işçi sınıfıyla ilgili"haraç" sözü kullanılıyorsa, aynı şey sadece müttefikimiz olan ortaköylülük için neden kullanılmasın?

Bazı mızmızlar, Lenin'in “'Sol' Çocukluklar” makalesindeki "ha-raç" sözcüğünün bir hata, Lenin yoldaşın tesadüfi bir hatası olduğunudüşünebilirler. Ne var ki araştırıldığında, mızmızların kuşkusunun hertürlü temelden yoksun olduğu ortaya çıkar. Lenin yoldaşın bir başkayazısını, "Aynî Vergi Üzerine" (Nisan 1921) yazısını, daha doğrusubroşürünü alın ve 324. sayfayı (cilt XXVI, s. 324) okuyun. Leninyoldaşın, biraz önce okuduğum "haraç" üzerine bölümü burada da ay-nen tekrarladığını göreceksiniz. Son olarak, Lenin yoldaşın, "Sovyetİktidarının En Yakın Görevleri" (cilt XXII, s. 448, Mart-Nisan 1918)adlı makalesini alın, göreceksiniz ki Lenin, burada da haraçtan (artıktırnak içine almadan) "tabandan muhasebe ve denetimin örgütlenme-sindeki geriliğimiz için ödediğimiz haraç"tan söz etmektedir.

Lenin'in makalelerinde "haraç" sözcüğünün kesinlikle tesadüfibir unsur olmadığı ortaya çıkıyor. Bu sözcüğü Lenin yoldaş, "haraç"ıngeçici karakterini vurgulamak, Bolşeviklerin enerjisini yükseltip,geriliğimiz, "yeteneksizlerimiz" için, işçi sınıfının ödediği bu "haraç"ımümkün olduğunca çabuk tasfiye etmeye yöneltmek içinkullanmaktadır.

"Bir tür haraç" ifadesini kullanmakla iyi Marksistler arasında,Lenin yoldaşın yanında bulunduğum ortaya çıkmıştır.

Buharin burada, Marksistlerin literatürlerinde "haraç" sözcüğüneyer vermemeleri gerektiğini söyledi. Hangi Marksistleri kastediyor?Eğer Slepkov, Maratski, Petrovski, Rosit ve diğerleri gibi, Marksist-lerden çok liberallere benzeyen —sözüm meclisten dışarı— Marksist-lerden söz ediyorsa Buharin'in öfkesi tamamen anlaşılırdır. Fakat,örneğin Lenin yoldaş gibi gerçek Marksistlerden söz ediyorsa, bunlararasında "haraç" sözcüğünün çoktan yasallık kazandığını, ama Le-nin'in eserlerini pek tanımayan kendisinin burada karavana attığınıkabul etmek zorundadır.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 55 56 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 29: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Fakat "haraç" sorunu bununla bitmiyor. Mesele şudur: Buharinve arkadaşlarının, "haraç" sözcüğü üzerinde mızmızlanıp durmaları,köylülüğün askeri-feodal sömürülmesi politikasından dem vurmaları,tesadüf değildir. Hiç kuşku yok ki, asker i -feodal sömürüferyadıyla, Kulaklara karşı örgütlerimiz tarafından hayata geçirilenParti politikamızdan son derece hoşnutsuz olduklarını ifade etmekistemişlerdir. Köylülüğün yönetilmesi hususunda Partimizin izlediğiLeninist politikadan hoşnutsuzluk, tahıl alımı politikamızdanhoşnutsuzluk, var güçle kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftliklerigeliştirme politikamızdan hoşnutsuzluk ve nihayet, pazarı "zincirlerin-den kurtarma" ve özel ticarete tam serbestlik tanıma arzusu — bütünbunlar, ifadesini Buharin'in köylülüğün askeri-feodal sömürülmesipolitikası hakkındaki yaygarasında bulmuştur.

Partimizin tarihinde, Partinin askeri-feodal sömürü politikasıylasuçlandığı bir başka örnek bilmiyorum Partiye karşı kullanılan bu si-lah Marksistlerin cephaneliğinden alınmamıştır. Peki neredenalınmıştır? Kadet lideri Milyukov'un cephaneliğinden alınmıştır. İşçisınıfını köylülükten ayırmak istedikleri zaman Kadetler, sürekli şöylesöylerler: Bolşevik baylar, sosyalizmi, köylülüğün kemikleri üzerineinşa ediyorsunuz. "Haraç" üzerine kopardığı yaygarayla Buharin, Mil-yukov efendilerin teranesine katılıyor, halk düşmanlarıyla birleşiyor.

f) Sanayinin Gelişim Temposu ve İttifakın Yeni Biçimleri ÜzerineSon olarak, sanayinin gelişim temposu ve kentle kır arasındaki

ittifakın yeni biçimleri sorunu. Bu sorun, görüş ayrılıklarımızın enönemli sorunlarından biridir. Bu sorun şu nedenle önemlidir, çünküPartinin ekonomik politikasıyla ilgili sorunlardaki pratik görüşayrılıklarımızın bütün ipleri bu sorunda birleşmektedir.

İttifakın yeni biçimleri ne demektir, ekonomik politikamızaçısından bu ne anlama gelir?

Bunun anlamı, herşeyden önce, kentle kır arasındaki ittifakın, sa-nayinin esas olarak köylülerin kişisel ihtiyaçlarını karşıladığı(ayakkabı, pamuklu bez, genel olarak tekstil ürünleri vs.) eski biçim-lerinin yanısıra, köylü çiftliklerinin üretim ihtiyaçlarını (tarımsal ma-kineler, traktörler, islah edilmiş tohum, yapay gübre vs.) gidereceği

yeni biçimlerine gerek duyulmasıdır.Eskiden esas olarak köylülerin kişisel ihtiyaçlarını karşılıyor ve

işletmesinin üretim ihtiyaçlarını pek az dikkate alıyorduk, oysa bugün,köylülerin kişisel ihtiyaçlarını karşılamaya devam ederken, bütün gü-cümüzle, tarımsal üretimin yeni teknik temelde yenidenyapılanmasıyla doğrudan ilişki içinde olan, tarımsal makineler, tark-törler, yapay gübre vs. temin etmeye girişmeliyiz.

Tarımın restorasyonu ve eski toprak sahipleriyle Kulakların bü-

yük arazilerinin köylülerce işlenmesi sözkonusu olduğu sürece,

ittifakın eski biçimleriyle yetinebilirdik. Fakat tarımın yenidenyapılanmasının sözkonusu olduğu bugün bu artık yetmez. Bugün da-

ha ileri gitmek ve köylülüğe, tarımsal üretimi, yeni teknik ve kollektif

çalışma temelinde değiştirmekle yardımcı olmak zorunludur.Bunun anlamı, ikinci olarak, sanayimizi yeniden

donatırken, aynı zamanda tarımda da, ciddi biçimde yenidendonatıma başlamak zorunda olduğumuzdur. Sanayimizi, onayeni bir teknik temel oluşturarak, ona yeni, daha iyi makinelerve yeni, daha iyi kadrolar sağlayarak yeniden donatıyoruz vekısmen yeniden donattık bile. Yeni işletmeler, yeni fabrikalarkuruyor, eskileri yeniden inşa ve tevsi ediyor, maden sanayiini,kimya sanayiini, makina yapımını geliştiriyoruz. Bu temel üze-rinde kentler

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 57 58 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 30: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

büyüyor, sanayi bölgeleri çoğalıyor, eskileri genişliyor. Bu te-melde, gıda maddelerine, sanayi için hammaddeye duyulan ihti-yaç artıyor. Ne var ki tarım, hâlâ eski aletleri kullanıyor, toprağıeski, dededen kalma yöntemlerle işliyor, eski, ilkel, şimdidenişe yaramaz duruma gelmiş ya da kısa süre sonra gelecek olanteknikler uyguluyor, eski, küçük köylü bireysel iktisat veçalışma biçimleriyle iş yapıyor.

Örneğin, ülkemizde devrimden önce yaklaşık 16 milyonolan çiftlik sayısının, şimdi 25 milyondan az olmaması ne anla-ma gelir? Bu toprağın gittikçe daha çok parçalanmış ve dağınıkbiçimde işlendiğinin kanıtı değil de nedir? Oysa, dağınık, küçükişletmelerin karakteristik özelliği, teknik, makine, traktörden,tarım biliminin sonuçlarından gerekli ölçüde yararlanamamasıve üretimin düşük oluşudur.

Pazara sunulan tarımsal ürünlerin yetersizliği bundandır. Kentle kır arasında, sanayi ile tarım arasında kopma tehli-

kesi bundandır.Tarımın ilerlemesini sağlamak, sanayimizin gelişme tem-

posuna uydurmak zorunluluğu bundandır.Ve bu kopma tehlikesini ortadan kaldırmak için, yeni tek-

nik temelinde tarımı ciddi biçimde yeniden donatmayabaşlamak zorunludur. Ne var ki, tarımı yeniden donatmak için,dağınık bireysel köylü çiftliklerini, büyük çiftlikler halinde,kollektif çiftlikler halinde birleştirmek, tarımı kollektif çalışmatemelinde inşa etmek, kollektifleri büyültmek, eski ve yeni Sov-yet çiftliklerini geliştirmek, tarımın bütün ana dallarında kitleselsözleşme biçimlerini sistematik şekilde uygulamak, yenitekniğe egemen olmak ve çalışmayı kollektifleştirmek konusun-da köylüye kolaylık sağlayacak Makine ve Traktör İstasyonlarısistemini geliştirmek gerekmektedir — kısaca, küçük bireyselköylü çiftliklerini giderek kollektif büyük üretim temeline ge-çirmek gerekmektedir, çünkü bilimin sonuçlarından ve yeniteknikten tam olarak yararlanmayı ve tarımımızın hızlagelişmesini sağlamayı ancak ve yalnız toplumsal tipte büyüküretim başarabilir.

Elbette bu, yoksul ve orta köylülerin bireysel çiftlikleriniihmal edeceğimiz anlamına gelmez. Hayır, bu anlama gelmez.Yoksul ve orta köylülerin bireysel çiftlikleri, sanayinin gıda vehammadde ihtiyacının karşılanmasında hâlâ üstün bir roloynamaktadır ve yakın gelecekte de oynamaya devamedecektir. İşte tam da bu nedenle, yoksul ve orta köylülerin, he-nüz kollektif çiftliklere katılmamış bireysel çiftliklerini destek-lemek gerekir.

Bu, bireysel köylü çiftliklerinin, tek başına artık yeterliolmadığı anlamına gelir. Tahıl alımında karşılaştığımız zorluk-lar bunu göstermektedir. Bu nedenle, yoksul ve orta köylülerinbireysel çiftliklerinin gelişimi, her tarafta, kollektif çiftlik bi-çimlerinin ve Sovyet çiftliklerinin çok yönlü geliştirilmesiyletamamlanmalıdır.

Bu nedenle, yoksul ve orta köylülerin bireysel çiflikleriyle,kollektif toplumsal çiftlik biçimleri arasında bir köprü kurmak;köylülerin küçük bireysel çiftliklerini kollektif çalışma yörün-gesine geçirmelerini kolaylaştıracak kitlesel sözleşme, Makineve Traktör İstasyonları ve kooperatif hareketinin çok yönlügelişimi biçiminde bir köprü kurmak zorunludur.

Bu önkoşullar olmadan tarımda ciddi bir gelişmeolanaksızdır. Bu önkoşullar olmadan tahıl sorununun çözümüolanaksızdır. Bu önkoşullar olmadan köylülüğün yoksul kesim-lerini mahvolmaktan, sefalleten kurtarmak olanaksızdır.

Bu, son olarak, tarımsal üretimin yeniden yapılandırılmasıiçin temel kaynak olan sanayimizi her açıdan geliştirmek, ma-den ve kimya sanayimizi, makine yapımını kalkındırmak, trak-tör fabrikaları, tarımsal makine fabrikaları kurmak zorundaolduğumuz anlamına gelir.

Köylülüğün ana kitlelerini, kitlesel sözleşme yoluyla kol-lektif iktisat biçimlerine çekmeden, tarıma önemli miktardatraktör, tarım makineleri vs. sağlamadan, kollektif çiftliklerigeliştirmenin, Makine ve Traktör İstasyonları'nı geliştirmeninolanaksız olduğunu kanıtlamaya gerek yok.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 59 60 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 31: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Ne var ki köyün makine ve traktörle beslenmesi, eğer sana-yimiz yüksek bir hızla geliştirilmezse olanaksızdır. Bu nedenle,tarımın kollektivizm temelinde yeniden yapılanması için sana-yimizin hızlı gelişme temposu anahtar rolü oynamaktadır.

İttifakın yeni biçimlerinin anlamı ve önemi buradayatmaktadır.

Buharin grubu, ittifakın yeni biçimlerinin gerekliliğini laftakabul etmek zorunda kalmıştır. Fakat bu, bu bayrak altında tamtersini gizlice yapmayı amaçlayan, özü sözüne uymayan birşeydir. Gerçekte Buharin, ittifakın yeni biçimlerine karşıdır.Onun için hareket noktası, tarımsal üretimin yenidenyapılanmasının kaldıracı olarak sanayinin hızlı gelişme tempo-su değil, bireysel köylü iktisadının geliştirilmesidir. Ondaönplânda olan, pazarın "normalleştirilmesi", pazarda tarımsalürünlerin fiyatlarıyla serbestçe oynamaya izin verilmesi ve özelticaretin tamamen serbest bırakılmasıdır. Kollektif çiftliklerekarşı aldığı, MK Temmuz Plenumu'nda yaptığı konuşmada veTemmuz Plenumu öncesi ortaya attığı tezlerde ifadesini bulankuşkucu tavrın nedeni budur. Tahıl alımında Kulaklara karşıher türlü olağanüstü önlemi reddedici tavrı bundandır.

Buharin'in olağanüstü önlemlerden, şeytanın kutsal sudankorkması gibi korktuğu biliniyor.

Buharin'in, Kulakların bugünkü koşullar altında, yeterlitahılı gönüllü olarak, kendiliğinden teslim etmeyeceğini hâlâanlayamadığı biliniyor.

Tahıl alımındaki çalışmamızın iki yıllık deneyimi şimdibunu kanıtlamıştır.

Peki, pazara yeterli miktarda tahıl sunulmazsa ne olacak?Buharin şöyle yanıtlıyor: Kulakları olağanüstü önlemlerle hu-zursuz etmeyin, yurtdışından tahıl ithal edin. Daha kısa süre ön-ce, yurtdışından yaklaşık 50 milyon pud, yani yaklaşık 100 mil-yon ruble döviz karşılığında tahıl ithal etmeyi önerdi. Fakat budöviz sanayi donatımlarının ithali için gerekiyorsa ne olacak?

Buharin şöyle yanıtlıyor: Yurtdışından tahıl ithaline öncelik ve-rilmeli, yani sanayi donatımları ithali açıkça geri plâna itilmeli-dir.

Böylece, tahıl probleminin çözümü ve tarımın yenidenyapılanmasının temelinin sanayinin hızlı gelişme temposudeğil, serbest pazar ve pazarda fiyatlarla serbestçe oynanmasıtemelinde, Kulak iktisadı dahil olmak üzere, bireysel köylüiktisadının geliştirilmesinde yattığı ortaya çıkar.

Böylece ekonomik politikada iki farklı plânla karşıkarşıyayız.

Partinin plânı:1— Sanayiyi yeni donatıyoruz (yeniden yapılanma)2— Tarımın ciddi biçimde yeniden donatımına başlıyoruz

(yeniden yapılanma).3— Bunun için, kollektif ve Sovyet çiftliklerinin inşası

genişletilmeli, sanayi ve tarımın birliğini kurmanın yolu olaraksözleşmeler ve Makine-Traktör İstasyonları, üretim alanındakitlesel kullanım sahası bulmalıdır.

4— Şu an tahıl alımında karşılaşılan zorluklara gelince,tahıl ithaline harcanacak parayı, endüstriyel gelişimde kullan-mak için zorunlu olan, Kulakların direnişini kırmak ve ellerin-deki tahıl fazlasını maksimum miktarda almanın bir yolu olarakorta ve yoksul köylü kitlelerinin toplumsal desteğiylegüçlendirilmiş, geçici oloğanüstü önlemlere başvurabileceği ka-bul edilmelidir.

5— Yoksul ve orta köylülerin bireysel çiftlikleri, ülkeningıda maddesi ve hammadde ihtiyacının karşılanmasında üstünbir rol oynamaktadır ve oynamaya devam edecektir, ne var kikendi başına bu artık yeterli değildir: Yoksul ve orta köylülerinbireysel çiftlikleri, tarımdan kapitalist unsurların sürülüpatılması ve bireysel köylülüğün giderek kollektif büyük çiftlik-lere, kollektif çalışmaya sevkedilmesini kolaylaştırmak için,kollektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin geliştirilmesi, kitle-sel ölçekte sözleşmeler imzalanması, Makine ve Traktörİstasyonları'nın daha çok geliştirilmesiyle tamamlanmalıdır.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 61 62 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 32: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

6— Ama bütün bunları gerçekleştirebilmek için herşeydenönce sanayinin, metalurji, kimya ve makine yapımı sanayiinin,traktör fabrikalarının, tarım makineleri fabrikalarınıngeliştirilmesini teşvik etmek zorunludur. Eğer bu yapılmazsa,ne tahıl probleminin çözümü, ne de tarımın yenidenyapılanması söz konusu olabilir.

Sonuç olarak: Tarımın yeniden yapılanmasının anahtarı,endüstrimizin hızlı gelişme temposunda yatmaktadır.

Buharin'in plânı:1— Sanayi mallarının, hammaddelerin, ekmeğin

pahalılaşmasına yol açmasından korkmadan, pazarın"normalleştirilmesi", pazarda fiyatlarla serbestçe oynama vetahıl fiyatlarının yükseltilmesi.

2— Kollektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin gelişimtemposu belli ölçülerde yavaşlatılırken, bireysel köylü çiftlikle-rinin her yönden geliştirilmesi (Buharin'in Temmuz'daki tezi,Buharin'in Temmuz Plenumu'ndaki konuşması).

3— Tahıl alımının kendiliğinden yürümesi, Kulaklarakarşı, kısmen de olsa, olağanüstü önlemlerin hiçbir koşulaltında, orta ve yoksul köylü kitleleri tarafından desteklense de,uygulanmaması.

4— Tahıl sıkıntısı başgösterdiğinde 100 milyon rubletutarında tahıl ithal edilmesi.

5— Fakat, hem tahıl ithali, hem de sanayi donatımları itha-li için para yetmiyorsa, bu durumda, sanayi için yapılan ithalatve dolayısıyla da sanayimizin gelişme temposu düşürülmelidir,aksi takdirde ülkemizde tarım "yerinde sayacak" hatta"doğrudan yıkılacak"tır.

Sonuç olarak: Tarımın yeniden yapılanmasının anahtarı,bireysel köylü çiftliğinin gelişiminde yatmaktadır.

Mesele böyledir, yoldaşlar!Buharin'in plânı, sanayinin gelişme temposunun

düşürülmesi ve birliğin yeni biçimlerini sarsma plânıdır.Görüş ayrılıklarımız bunlardır.

Bazen şöyle soruluyor: Birliğin yeni biçimlerinigeliştirmekte, kollektif çiftlikleri, Sovyet çiftliklerini vs.geliştirmekte geç kalmadık mı?

Bazıları var ki, Partinin bu konuda, en azından iki yıl geçkaldığını iddia ediyorlar. Bu yanlıştır, yoldaşlar. Bu tamamenyanlıştır. Bunu sadece, SSCB ekonomisinden bihaber "sol"çığırtkanlar söyleyebilirler.

Bu konuda geç kalınması ne anlama geliyor? Eğer sözko-nusu olan, kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftlikleriningerekliliğini önceden görmekse, bu meseleye daha Ekim Devri-mi sırasında başladık. Partinin, kollektif çiftlikler ve Sovyetçiftliklerinin gerekliliğini daha o zaman, Ekim Devrimi döne-minde, önceden gördüğüne hiç kuşku olamaz. VIII. Kongre'de(Mart 1919) kabul edilen programımıza bakmak yeterli. Buprogramda, kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftliklerininzorunluluğu açıkça hesaba katılmıştır.

Ne var ki salt Parti önderliğimizin kollektif çiftliklerin veSovyet çiftliklerinin gerekliliğini önceden görmesi, kollektifçiftlikler ve Sovyet çiftlikleri için kitle hareketinin yaratılmasıve örgütlenmesine yetmiyor. Dolayısıyla burada sözkonusuolan öngörü değil, kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftliklerininkurulmasını gerçekleştirme plânıdır. Ve bu plânıngerçekleştirilmesi için, şimdiye kadar sahip olmadığımız, ancakson zamanlarda ortaya çıkan bir dizi koşullar gereklidir.

Mesele budur yoldaşlar.Kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftlikleriyle ilgili kitlesel ha-

reket plânını uygulamak için, herşeyden önce Parti liderliğinin,Parti yığınları tarafından desteklenmesi zorunludur. Bizim Par-timiz ise bilindiği gibi milyonluk bir partidir. Dolayısıyla, genişParti üyesi kitleleri, Parti liderliğinin politikasının doğruluğukonusunda ikna etmek gerekmiştir. Bu birincisi.

Ayrıca bunun için, köylülüğün bağrında kollektif çiftlikyanlısı bir kitle hareketinin oluşması, köylülüğün kollektif çift-liklerden korkmaması, tersine, kollektif çiftliklere girerek kol-

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 63 64 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 33: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

lektif çiftliklerin bireysel çiftliklere üstünlüğünü kendi deneyi-mi temelinde ikna olması gerekir. Bu ise belli bir zamanı gerek-tiren ciddi bir iştir. Bu ikincisi.

Bunun için gerekli olan bir başka şey de, devletin, kollektifçiftliklerin inşasını finanse edecek , kollektif çiftlikleri ve Sov-yet çifliklerini finanse edecek maddi araçlara sahip olmasıdır.Bunun için ise yüzlerce ve binlerce milyon ruble gereklidir,sevgili yoldaşlar. Bu üçüncüsü.

Bunun için son olarak sanayinin tarıma makine, traktör, su-ni gübre vs. sağlayabilecek, az çok yeterli ölçüde gelişmişolması gerekir. Bu da dördüncüsü.

İki ya da üç yıl önce bütün bu koşullara sahip olduğumuziddia edilebilir mi? Hayır, iddia edilemez.

Bizim bir muhalefet partisi değil, hükümet partisiolduğumuz unutulmamalıdır. Bir muhalefet partisi, iktidara gel-dikten sonra gerçeleştirmek amacıyla şiarlar —hareketin temelpratik şiarlarından sözediyorum— ortaya atabilir. Hiç kimse,bir muhalefet partisini, temel şiarlarını hemengerçekleştirmediği için suçlamaz, çünkü herkes, dümenin mu-halefet partisinin değil, başka partilerin elinde olduğunu bilir.

Oysa, bizim partimiz gibi, Bolşevik Parti gibi hükümet par-tilerinde durum değişiktir. Böyle bir partinin şiarları, basitajitasyon şiarları değildir. Daha farklı bir anlamları vardır, çün-kü hemen uygulanmak zorunda olan pratik kararlar gücüne,yasaların gücüne sahiptirler. Partimiz pratik bir şiar ortayaatıp, daha sonra uygulanmasını erteleyemez. Bu, kitleleri aldat-mak olurdu. Bir pratik şiarı, özellikle de köylülüğün milyonlar-ca kitlesini kollektivizm yoluna sevkedecek böylesine ciddi birşiarı atmak için, onun dolaysız gerçekleştirilmesinin koşullarınasahip olmak, nihayetinde bu koşulları yaratmak, örgütlemek ge-reklidir. O nedenle bizim için, Parti liderliğinin kollektif çiftlik-lerin ve Sovyet çiftliklerinin gerekliliğini sadece öngörmesi ye-terli değildir. O nedenle, bunun dışında, şiarlarımızı gecikmek-sizin gerçekleştirebilmemiz, pratiğe geçirebilmemiz için, ge-rekli koşullara da sahip olmalıyız.

Partimiz, diyelim ki iki üç yıl önce, kütlesi itibariyle kol-lektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin gelişimini her açıdanteşvik etmeye hazır mıydı? Hayır, bunun için henüz hazırdeğildi. Parti üyesi kitleler arasında, ittifakın yeni biçimleri le-hinde ciddi bir dönüşüm, tahıl alımında karşılaşılan ilk büyükzorluklarla başlamıştır. Partinin, kütlesi itibariyle, yeni biçim-lerde birliği ve herşeyden önce kollektif çiftlikleri Sovyet çift-liklerini geliştirmeyi hızlandırmanın tüm zorunluluğunu hisset-meye başlaması, bu konuda MK'sını kararlılıkla desteklemesiiçin, bu zorlukları yaşaması gerekmişti. İşte size, daha önce sa-hip olmadığımız ve şimdi mevcut olan bir koşul.

İki ya da üç yıl önce, köylülüğün milyonlarca kitlesinin,kollektif çiftlikler ya da Sovyet çiftlikleri lehine ciddi bir hara-keti var mıydı? Hayır, yoktu. Herkes, köylülüğün, iki-üç yıl ön-ce, Sovyet çiftliklerine karşı düşmanca tavır aldığını, kollektifçiftliklere yararsız "komün"ler olarak kötü gözle baktığını bilir.Ya şimdi? Şimdi durum farklı. Şimdi artık, Sovyet çiftliklerinive kollektif çiftlikleri, köylülüğü, tohumluk, damızlık hayvan,makine ve traktörle destekleyen bir kaynak olarakdeğerlendiren bir çok köylü kesimi mevcut. Bugün sözkonusuolan, makine ve traktör sağlamaktır, bu takdirde kollektif çift-likler meselesi hızla gelişecektir.

Köylülüğün belli, ama oldukça önemli kesimlerinde bu anideğişiklik nereden kaynaklanmıştır? Bunu kolaylaştıran nedir?

Herşeyden önce kooperatiflerin ve kooperatif hareketiningelişmesi. Hiç kuşku yok ki, kooperatiflerin, özellikle de köylü-ler arasında kollektif çiftlikler lehine psikolojik koşulları yara-tan tarım kooperatiflerinin güçlü gelişimi olmaksızın, bugünköylülüğün bir çok kesiminde ortaya çıkan kollektif çiftlikleredönük şiddetli istek görülmezdi.

Bu konuda köylülere, tarımın, küçük köylü çiftliklerinin,büyük kollektif çiftlikler biçiminde nasıl ıslah edilebileceği yö-nünde iyi örnekler sunan, iyi donatılmış kollektif çiftliklerlerinde büyük rolü olmuştur.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 65 66 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 34: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Aynı şekilde, çiftliklerin ıslah edilmesinde köylülereyardımcı olan, iyi donatılmış Sovyet çiftliklerinin de rolüolmuştur burada. Hepinizin iyi bildiği öteki gerçeklerin sözünübile etmiyorum. İşte size, daha önce sahip olmadığımız, bugünise var olan bir başka koşul daha.

Devamla, iki ya da üç yıl önce, kollektif çiftlikleri ve Sov-yet çiftliklerini ciddi biçimde finanse edecek, bu amaçla, yüz-lerce milyon Ruble harcayacak durumda olduğumuz iddia edi-lebilir mi? Hayır, iddia edilemez. Çok iyi biliyorsunuz ki,sanayileşmek için gerekli olan asgari sanayii geliştirmek içinbile —tarımın yeniden yapılanmasını bir yana bırakın—,kaynağımız yoktu. Ülkenin sanayileşmesi için temeli oluşturansanayiden bu kaynağı çekip, kollektif çiftliklere ve Sovyet çift-liklerine devredebilir miydik? Bunu yapamayacağımız açıktır.Ya şimdi? Şimdi kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftliklerinigeliştirmek için kaynağa sahibiz.

Son olarak, iki ya da üç yıl önce, tarıma daha çok makina,traktör vs. gibi araçlar sağlamak için, sanayide yeterli bir temelesahip olduğumuz iddia edilebilir mi? Hayır, iddia edilemez. Ogünlerde görev, gelecekte tarıma makine ve traktör sağlamakiçin, asgari bir endüstriyel zemin oluşturmaktı. Bu temelinyaratılması için o günlerde son derece sınırlı olan maddikaynaklarımız kullanılmıştı. Ya şimdi? Şimdi artık, tarım içinbu endüstriyel temele sahibiz. Şurası muhakkak ki, sözkonusutemel, bizim ülkemizde hızlandırılmış bir tempoylayaratılmaktadır.

Buna göre, kollektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin kit-lesel ölçekte gelişimi için gerekli koşullar, ülkemizde ancak sonzamanlarda oluşmuştur.

Durum böyledir yoldaşlar.Bu nedenle, ittifakın yeni biçimlerini geliştirmekte geç

kaldığımız söylenemez.

g) Teorisyen Olarak BuharinSağ muhalefetin teorisyeni Buharin'in politikamızın temel

sorunlarında önemli hataları esas itibariyle bunlardır.Buharin'in Partimizin teorisyenlerinden biri olduğu söyleniyor.Bu elbette doğrudur. Ne var ki mesele, teori alanında ondabirşeylerin yolunda gitmediğidir. Bunu, biraz önce açıkladığım,Parti teorisi ve Parti politikasında yaptığı bir dizi hatadan anla-mak mümkün. Bu hatalar, Komintern sorunlarındaki hatalar,sınıf mücadelesi, sınıf mücadelesinin şiddetlenmesi, köylülük,NEP, birliğin yeni biçimleri sorunlarındaki bu hatalar — tümbu hatalar tesadüfen yapılmış olamaz. Hayır, bu hatalar tesadüfitürden değildir. Buharin'in bu hataları, onun yanlış teorikgörüşlerinden, teorik yetersizliklerinden kaynaklanmaktadır.Evet, Buharin bir teorisyendir, ama tam bir Marksist teorisyendeğil, Marksist teorisyen olabilmek için daha bir sürü şeyöğrenmesi gereken bir teorisyendir.

Lenin yoldaşın, teorisyen olarak Buharin üzerine yazdığı

ünlü mektubuna atıfta bulunuluyor. Bu mektubu okuyalım:

“MK'nın genç üyelerine gelince”, diyor Lenin, “Buharin vePyatakov üzerine birkaç söz söylemek istiyorum. Buna görebunlar, (en genç güçler arasında) en seçkinleridir ve bunlarailişkin olarak şunlar gözönünde tutulmalıdır: Buharin sadeceson derece değerli ve önemli bir parti teorisyeni değil, haklıolarak, bütün Partinin gözdesidir, ama teorik görüşleri (an-cak çok büyük sakıncalarla tam Marksist görüşler ola-rak sayılabilir, çünkü onda skolastik birşey var(diyalektiği hiç incelememiş, öyle inanıyorum ki, hiç birzaman tamamen kavramamıştır.)”* (1926 Temmuz Plenu-mu'nun Stenografik Tutanağı, IV. bölüm, s. 66, Rusça.)

Yani, diyalektiği olmayan bir teorisyen. Skolastik bir teo-risyen. "Teorik görüşleri ancak çok büyük sakıncalarla tamMarksist görüşler olarak sayılabilecek" bir teorisyen. Buharin'inteorik fizyonomisinin Lenin tarafından yapılan karakterizasyo-nu budur.

Böyle bir teorisyenin daha çok şey öğrenmesi gerektiğini

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 67 68 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 35: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

siz de anlamışsınızdır, yoldaşlar. Buharin, henüz tam bir teoris-yen olmadığını, daha çok şey öğrenmesi gerektiğini, Marksiz-min ruhu olan diyalektiği henüz kendi malı haline getirmemişbir teorisyen olduğunu kavrasaydı — bütün bunları kavrasaydı,daha alçak gönüllü olur, Parti de bu durumdan sadece kazançlıçıkardı. Kötü olan, Buharin'in alçakgönüllülükten nasibinialmamış olmasıdır. Kötü olan, alçakgönüllülükten nasibinialmamış olmakla kalmayıp, ustamız Lenin'e, bir dizi sorunda,hem de herşeyden önce devlet sorununda ders vermeyekalkmasıdır. Buharin'de kötü olan budur işte.

Sırası gelmişken, 1916 yılında, Lenin'le Buharin arasındageçen, devlet sorunuyla ilgili ünlü teorik tartışmaya değinmemeizin verin. Bu, gerek Lenin'e ders vermeye kalkışan Buharin'inölçüsüz gösterişçiliğini, gerekse de proletaya diktatörlüğü, sınıfmücadelesi vs. gibi önemli sorunlarda teorik yetersizliğininköklerini gösterebilmemiz için önemlidir.

Bilindiği gibi, 1916 yılında "Gençlik-Enternasyonali"[7]

dergisinde Nota Bene imzasıyla Buharin'in, özünde Leninyoldaşı hedef almış bir makalesi yayınlandı. Bu makaledeBuharin şöyle yazıyor:

“… Sosyalistlerle anarşistlerin farkını, birincilerin devletyanlısı, ikincilerin ise devlet karşıtı olmalarında aramak tama-men yanlıştır. Fark, devrimci sosyal-demokrasinin, yani top-lumsal üretimi merkezileştirmek, yani en ileri teknikle biçim-lendirmek isterken, ademi-merkez anarşist üretimin, eskitekniğe ve işletme biçimine dönüş anlamına gelmesindeyatmaktadır…”

“… Fakat kitlelerin eğiticisi olan, ya da en azından olmasıgereken sosyal-demokrasi için şimdi ilkesel devlet karşıtlığınıifade etmek her zamankinden daha gereklidir… Bugünküsavaş, işçi sınıfının ruhunda devletçiliğin ne kadar derin köksaldığını göstermiştir.”

Lenin Buharin'in bu görüşlerini bir eleştiriye tabi tutar ve,1916 yılında yayınlanan makalesinde şunları söyler:

“Bu yanlıştır. Yazar, sosyalistlerin devlet hususundatavrının anarşistlerden nerede ayrıldığı sorusunu soruyor, amabu soruya değil, başka bir soruya, gelecekteki toplumun ekono-mik temeli hususunda görüşlerinin nerede birbirinden ayrıldığısorusuna yanıt veriyor. Elbette bu çok önemli ve gerekli bir so-rudur. Ama bu, sosyalistlerle anarşistlerin devlet hususundatutumlarındaki farklılıkta esas olanın unutulmasına yolaçmamalıdır. Sosyalistler, modern devletin ve kurumlarının,işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi için kullanılmasından, devle-tin kapitalizmden sosyalizme geçişin özel bir biçimi olarakkullanılmasından yanalar. Proletarya diktatörlüğü işte böyle birgeçiş biçimi, aynı şekilde bir devlettir.

Nota Bene yoldaşın makalesinin bir yerinde ifade ettiği gibi—bu görüşü sosyalistlere yükleme yanlışına düşmüştüryoldaş—, devleti "kaldırmak", onu "havaya uçurmak" isteyenanarşistlerdir. Sosyalistler ise, devletin —ne yazık ki yazar En-gels'in konuya ilişkin sözlerini çok eksik aktarmıştır—, burju-vazinin mülksüzleştirilmesinden sonra, 'ölüp gideceği'ni,'söneceği'ni kabul ederler”…

“Devlete karşı 'ilkesel karşıtlığı' 'ifade etmek' için, bunu ger-çekten de 'açıklıkla' kavramak gerekiyor, ne var ki yazarda ek-sik olan tam da bu açıklıktır. 'Devletçiliğin kökleri' sözleri isetamamen muğlak, Marksizm ve sosyalizm dışıdır! 'Devletçilik'devletçiliğin yadsınmasıyla çatışmamaktadır, oportünist politi-ka (yani, devlet hakkında oportünist, reformist, burjuvadüşünce), devrimci soyal-demokratik politikayla (yani, burjuvadevleti ve devletin, burjuvazinin devrilmesi amacıylakullanılması hakkında devrimci sosyal-demokratik düşünce)çatışmaktadır. Bunlar tamamen farklı şeylerdir.” (4. baskı, ciltXXIII, s. 155-156, Rusça.)

Meselenin ne olduğu ve Buharin'in nasıl bir yarı-anarşistçamura düştüğü herhalde anlaşılmıştır!

Sten: Lenin o zamanlar, devletin "havaya uçurulması"gerekliliğini henüz tam gelişmiş biçimiyle formüle etmemişti.Anarşist hatalara düşmüş olmasına rağmen Buharin, bu sorununformüle edilişine yaklaşıyordu.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 69 70 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 36: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Stalin: Hayır, şimdi söz konusu olan bu değil, genel olarakdevlete ilişkin tavırdır, Buharin'e göre, işçi sınıfının her devle-te, işçi sınıfı devletine de ilkesel olarak düşmanca tavır almakzorunda olması söz konusudur.

Sten: Lenin o zaman, Buharin'i eleştirirken, "havaya uçur-ma" üzerine bir şey söylemeksizin devletin kullanılmasındansöz etmişti.

Stalin: Yanılıyorsunuz: Devletin "havaya uçurulması"Marksist değil, anarşist bir formüldür. Sizi temin ediyorum kiburada sözkonusu olan, Buharin'e göre (anarşistlere göre de),işçilerin her türlü devlete, yani geçiş dönemi devletine, işçisınıfı devletine de ilkesel karşıtlıklarını vurgulamak zorundaolduklarıdır.

İşçi sınıfının, proletarya diktatörlüğüne —bu da bir devlet-tir— ilkesel karşıtlık içinde olması gerektiğini, işçilerimizeanlatmayı bir deneyin bakalım.

Buharin'in "Gençlik Enternasyonali"nde yayınlanan maka-lesinde ifade edilen bakış açısı, kapitalizmden sosyalizme geçişdöneminde devleti reddetme bakış açısıdır.

Buharin burada, "önemsiz" bir şeyi, işçi sınıfı eğer burjuva-ziyi baskı altında tutmak ve sosyalizmi inşa etmek istiyorsa,kendi devletini kurmadan bunu başaramayacağı bütün bir geçişdönemini gözden kaçırmaktadır. Bu birincisi.

İkincisi, Lenin yoldaşın o zamanlar eleştirisinde devletin"havaya uçurulması", "ortadan kaldırılması" teorisine hiçdeğinmediği yanlıştır. Lenin, biraz önce yaptığım alıntıdananlaşılacağı gibi, bu teoriye yalnızca değinmekle kalmamış,aynı zamanda onu anarşist bir teori olarak şiddetle eleştirerek,karşısına, burjuvazinin yıkılmasından sonra, yeni devletin, pro-letarya diktatörlüğü devletinin kurulması ve kullanılması teori-sini koymuştur.

Son olarak, devletin "havaya uçurulması" ve "ortadankaldırılması" anarşist teorisini, proleter devletin "sönüp gitme-si", ya da burjuva devlet aygıtının "paramparça edilmesi",

"parçalanması" Marksist teorisiyle karıştırmamak gerekir.Bazıları, bunların bir ve aynı düşünceyi ifade ettiklerigörüşünden hareketle, bu iki farklı kavramı karıştırmayaeğilimliler. Ne var ki bu yanlıştır. Lenin, bir bütün olarak devle-tin "havaya uçurulması" ve "ortadan kaldırılması" anarşist teori-sini eleştirirken, burjuva devlet aygıtının "paramparça edilme-si" ve proleter devletin "sönüp gitmesi" Marksit teorisinden ha-reket etmiştir.

Lenin yoldaşın herhalde 1916 yılının sonu, 1917'ninbaşlarında (1917 Şubat Devrimi öncesi) devlet üzerine aldığınotlarını, konuya tamamen açıklık kazandırmak amacıyla aktar-mam belki de gereksiz olmayacak. Bu elyazmasından şu sonuç-lara varmak hiç zor değildir:

a) Lenin, devlet sorununda Buharin'in yarı-anarşisthatalarını eleştirirken, proleter devletin "sönüp gitmesi" ve bur-juva devlet aygıtının "paramparça edilmesi" Marksist teorisin-den hareket etmiştir,

b) Lenin'in sözleriyle, "gerçeğe Kautsky'den daha fazlayaklaşmasına" rağmen Buharin, "Kautskycileri teşhiredeceğine, hatalarıyla onlara yardım etmekte"dir.

İşte bu el yazmasının metni:“Devlet sorunu için, Engels'in Bebel'e 18-28 Mart 1875 ta-

rihli mektubu olağanüstü önemlidir. Mektubun en önemli yeri tam olarak şöyledir:‘…Özgür halk devleti, özgür devlete dönüşmüştür. Grama-

tik olarak özgür devlet, devletin vatandaşları karşısında özgürolduğu bir devlet, yani despotik yönetimli bir devlettir. Özellik-le, gerçek anlamda bir devlet olmayan Komün'den sonra, dev-let hakkında edilen bütün boş laflardan vazgeçilmelidir.Marx'ın Proudhon'a karşı yazısı, daha sonra da "Komünist Ma-nifesto", açıkça, sosyalist toplum düzeninin gelişmesiyle devle-tin kendiliğinden çözüleceği ve kaybolacağını söylemesinerağmen, "halk devleti", anarşistler tarafından, gına getirircesinebaşımıza kakıldı. "Devlet" artık sadece mücadelede, devrimde,düşmanın üstesinden zor kullanarak gelmek için kullanılan ge-

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 71 72 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 37: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

çici bir kuruluş olduğundan, "özgür halk devleti"nden söz et-mek, katıksız bir saçmalıktır: Proletarya, devleti hâlâkullandığı sürece (altı Engels tarafından çizilmiştir), onu öz-gürlük için değil, hasımlarını baskı altında tutmak içinkullanır; özgürlükten söz edilebildiği anda, devletin devletolarak varlığı sona erer. O nedenle biz, her yerde "devlet"(Engels tarafından altı çizilmiştir) yerine, Fransızca "Komün"üson derece iyi karşılayan eski, güzel Almanca sözcük "Gemein-wesen"i koymayı öneriyoruz.'

Marx ve Engels'te, devlete karşı denebilecek en isabetli vemuhakkak ki en sert bölüm budur.

1— 'Devlet hakkında edilen bütün boş laflardan vazgeçil-meli'

2— ' Komün artık gerçek anlamda bir devlet değildi.' (Pekiama neydi? Besbelli ki devletten devletsizliğe geçiş biçimi!)

3— Anarşistler gına getirircesine 'halk devleti'ni 'başımızakaktılar'. (Demek ki Marx ve Engels Alman dostlarının bu açıkyanılgısından utanıyorlar — fakat yine de, o günkü koşullaraltında, çok haklı olarak, anarşistlerin hatalarıylakarşılaştırılamayacak kadar hafif bir hata olarakdeğerlendiriyorlardı. Bu NB!!)

4— Devlet, 'kendiliğinden dağılır ("çözülür") (Nota Bene)ve kaybolur'… (karşılaştır: daha sonra 'sönüp gitmek'), 'sosya-list toplum düzeninin gelmesiyle birlikte'…

5— Devlet, 'mücadelede, devrimde' ihtiyaç duyulan 'geçicibir kuruluştur'… (elbette proletaryanın ihtiyaç duyduğu)…

6— Devlete özgürlük için değil, proletaryanın hasımlarınıbaskı altında tutulması (Niederhaltung* [baskı altında tutmak]asıl anlamıyla ezmek değil, restarosyonu engellemek, itaat et-melerini sağlamaktır) için ihtiyaç vardır.

7— Özgürlük olduğunda devlet olmayacaktır.8— 'Biz' (yani Engels ve Marx) 'heryerde' (programda)

'devlet' yerine 'Gemeinwesen' , 'komün' demeyi öğreneceğiz!!!Buradan, Marx ve Engels'in sadece oportünistler tarafından

değil, Kautsky tarafından da nasıl sığlaştırıldığı, tahrif edildiği

görülmektedir. Oportünistler, bu son derece zengin sekiz düşünceden birini

bile kavramamışlardır!!Yaptıkları, sadece günün pratik gereklerini almak olmuştur:

politik mücadeleden, bugünkü devletten, proletaryayıyetiştirmek, eğitmek için 'tavizler koparmak' için yararlanmak.Bu doğrudur (anarşistlere karşı) ama bu, eğer aritmetik olarakifade etmek gerekirse, Marksizmin 1/100'üdür.

Kautsky propaganda ve genel olarak yazarlık faaliyetinde 1,2, 5, 6, 7, 8. noktaları ve Marx'ın 'Zerbrechen'* ['parçalama']sözünü tamamen örtbas etmiştir (ya da unutmuştur? ya dakavramamıştır?) 1912 ya da 1913'te Pannekoek'e karşıpolemikte Kautsky bu sorunda zaten tamamen oportünizmedüşmüştü…

Anarşistlerden, bizi a) devletten bugün ve b) proletaryadevrimi sırasında (proletarya diktatörlüğü) yararlanmak ayırır — bunlar şimdiden pratik için büyük öneme sahip sorunlardır.(Buharin tam da bunları unutmuştur!)

Oportünistlerden bizi, aa) devletin 'geçici' karakteri, bb)devlet üzerine şimdi 'gevezelik' etmenin zararı, cc)proletaryanın diktatörlüğünün pek devlete benzemeyen karak-teri, dd) devletle özgürlük arasındaki çelişki, ee) (programatikterim olarak) devlet yerine 'Gemeinwesen' kavramını kullanmadüşüncesinin doğruluğu, ff) bürokratik-askeri aygıtın'parçalanması' gibi derin 'ebedi' doğrular ayırır.

Proletarya diktatörlüğünün, Almanya'nın açık oportünistleri(Bernstein, Kolb vs.) tarafından doğrudan doğruya, resmi prog-ram ve Kautsky tarafından ise, günlük ajitasyonda bundan hiçsözetmeyerek ve Kolb'la suç ortaklarının dönekliğini hoşgörerek, dolaylı olarak reddedildiği de unutulmamalıdır.

1916'da Buharin'e şu yazıldı: 'Devlet üzerine düşünceleriniolgunlaştır'. Ne var ki o düşüncelerini olgunlaştırmamış, NotaBene olarak basına zorla girmiş ve Kautskycileri teşhir edecekyerde, hatalarıyla onlara yardım etmiştir!! Ama aslında Buha-rin, doğruya Kautsky'den daha yakındır.”[8]

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 73 74 J. V. Stalin

* Lenin'de Almancadır. —Almancaya çeviren * Lenin'de Almancadır. —Almancaya çeviren

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 38: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Devlet sorunu üzerine teorik tartışmaların kısa öyküsü böy-ledir.

Meselenin apaçık olduğu düşünülebilir: Buharin yarı-anarşist hatalar işlemiştir — bu hataları düzeltip, artık Lenin'inizinden yürümenin zamanıdır. Fakat ancak Leninistler böyledüşünebilir. Buharin, görüldüğü üzere, bununla hemfikir değil.Tam tersine, yanılanın kendisi değil Lenin olduğunu, Lenin'inizinden yürüyenin ya da yürümesi gerekenin kendisi değil, bila-kis tam tersine, Lenin'in Buharin'in izinden yürümek zorundakaldığını iddia ediyor.

Buna ihtimal vermiyor musunuz, yoldaşlar? Öyleyse dinle-meye devam edin. 1916 yılında yapılan bu tartışmanınardından, aradan Buharin'in suskunluğunu koruduğu dokuz yılgeçtikten sonra, 1925 yılında, yani Lenin'in ölümünden bir yılsonra, daha önce "Sbornik Sozialdemokrata"nın[9] redaksiyonu(yani Lenin) tarafından yayınlanmayan "Emperyalist Devlet Te-orisi Üzerine" makalesini "Revolusiya Prava" (Hukuk Devrimi)derlemesinde yayınladı; bu makaleye düştüğü bir notta Buharinhiç utanıp sıkılmadan, bu tartışmada Lenin'in değil, kendisininhaklı olduğunu açıklıyor. İnanılmaz gibi görünebilir, ama ger-çek, yoldaşlar.

Bu notun tam metnini dinleyin:“'Gençlik Enternasyonali'nde çıkan makaleyi V.İ. (yani Le-

nin) yazdığı bir notta eleştirmişti. Okuyucular, bana isnat edilenhatanın bende mevcut olmadığını kolayca göreceklerdir, çünküproletarya diktatörlüğünün gerekliliğini açıkça görüyordum;öte yandan İlyiç'in yazdığı notta devletin (elbette burjuva dev-letin) 'havaya uçurulması' tezine ilişkin, bu tezi proletaryadiktatörlüğünün sönüp gitmesi sorunuyla karıştırdığından,yanlış tavır aldığı görülmektedir. Belki de o zaman diktatörlüktemasını daha fazla işlemeliydim. Fakat kendimi haklıgöstermek için şunu söyleyebilirim ki, o zamanlar burjuvadevletin öyle toptancı bir sosyal-demokrat övgüsü vardı ki, bü-tün dikkati bu aygıtı havaya uçurma sorununda

yoğunlaştırmak bana doğal göründü.

Amerika'dan Rusya'ya gelip, Nadejda Konstantinovna* ilekarşılaştığımda (illegal yapılan VI. Parti Kongresi'ndegörmüştüm onu, o sıralarda Lenin gizleniyordu), ilk sözlerişunlar olmuştu: 'V.İ. benden, devlet sorunu üzerine artık görüşayrılığı içinde olmadığını size bildirmemi istedi.' İlyiç sorunuincelediğinde, 'havaya uçurma'ya ilişkin aynı sonuçlaravarmış* ama bu konuyu, daha sonra da diktatörlük öğretisiniöyle geliştirmişti ki, teorik düşüncenin bu yönde gelişimindegerçek bir çığır açmıştır.”

Buharin, Lenin'in ölümünden bir yıl sonra Lenin hakkındabunları yazıyordu.

İşte, daha çok şey öğrenmesi gereken bir teorisyenin, aşırıkendini beğenmişliğinin bir örneği!

Nadejda Konstantinovna'nın gerçekten de Buharin'le, Bu-harin'in burada sözünü ettiği şeyler hakkında konuşmuş olmasıgayet mümkündür.

Peki bundan çıkan sonuç nedir? Bundan çıkan sonuç sade-ce, Lenin'in, Buharin'in hatalarından kurtulduğunu ya da kurtul-maya hazır olduğuna inanmak için belli bir nedeni olduğudur.Hepsi bu. Fakat Buharin farklı düşündü. O andan itibaren,Marksist devlet teorisinin yaratıcısı, ya da herhalde, esinkaynağı olarak Lenin'in değil, kendisinin, yani Buharin'in gö-rülmesi gerektiğine inanıyordu.

Şimdiye kadar kendimizi Leninist sayıyorduk ve hâlâ daöyle sayıyoruz. Fakat şimdi ortaya çıktı ki, gerek Lenin, gerek-se de onun öğrencileri bizler meğer Buharinistmişiz. Bu birazkomiktir, yoldaşlar. Ama Buharin'in ölçüsüz hale gelmiş kibriy-le uğraşmak sözkonusuysa, elden ne gelir!

Buharin'in, yukarıda sözü edilen yazıya düştüğü dipnottadili sürçtüğü, aptalca bir şey söyleyip, sonra unuttuğudüşünülebilir. Fakat görüldüğü üzere bu doğru değil. Buharin'insöylediklerinde son derece ciddi olduğu anlaşılıyor. Lenin'in

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 75 76 J. V. Stalin

* Krupskaya —ÇN. * Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 39: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

hataları ve Buharin'in doğru bakış açısından söz eden nottakiaçıklama kısa süre önce, Buharin'in Lenin'e karşı ilksaldırısından iki yıl sonra, yani 1927'de, Maretski'nin Buharinüzerine yazdığı biyografik bir yazıda yeniden yayınlanmış, Bu-harin ise Maretski'nin bu…cüretkârlığını protesto etmeyi hiçdüşünmemiştir. Buharin'in Lenin'e karşı çıkışının bir tesadüfsayılamayacağı açıktır.

Böylece Lenin'in değil, Buharin'in haklı olduğu, Marksistdevlet teorisinin esin kaynağının Lenin değil Buharin olduğuanlaşılıyor.

Buharin'in teorik çarpıtmalarının ve teorik iddialarının tab-losu budur, yoldaşlar.

Ve bu insan, bütün bunlardan sonra, buradakikonuşmasında, Partimizin teorik tavrında "bir şeylerin bozuk"olduğunu, Partimizin teorik tavrında Troçkizme sapmabulunduğunu söyleme cesaretini gösteriyor!

Bunları, çok kaba bir dizi teorik ve pratik hatalar yapan(geçmişte de yapmış olan), kısa süre önceye kadar Troçki'ninöğrencisi olan, daha dün Leninistlere karşı Troçkistlerle blokoluşturmaya uğraşan ve arka kapıdan onlara yanaşan Buharinsöylüyor!

Bu gülünç değil mi, yoldaşlar?

h) Beş Yıllık Plân mı Yoksa İki Yıllık Plân mı?İzninizle şimdi Rikov'un konuşmasına geçiyorum. Nasıl ki

Buharin, sağ sapmaya teorik bir gerekçelendirme vermeyeçalıştıysa, Rikov da konuşmasında, bu meseleyi pratik öneriler-le desteklemeye uğraşmış, bu arada, tarımda karşılaştığımızzorluklardan "korkunç" öyküler anlatarak bizi korkutmayaçalışmıştır. Bu, Rikov'un teorik sorunlara değinmediği anlamınagelmez. Hayır, bu sorunlara değindi. Ama bunu yaparken, enazından iki ciddi hataya düştü.

Politbüro Komisyonu tarafından reddedilen Rikov'un BeşYıllık Plân üzerine karar tasarısında Rikov,"Beş Yıllık Plân'ın

merkezi düşüncesinin ulusal emeğin üretkenliğinin artması"olduğunu söylüyor. Politbüro Komisyonu bu tamamen yanlışgörüşü reddetmesine rağmen Rikov buradaki konuşmasında bu-nu savundu.

Sovyet ülkesinde emek üretkenliğinin artmasının BeşYıllık Plân'ın merkezi düşüncesi olduğu doğru mudur? Hayır,doğru değildir. Bizim itiyacımız olan, ulusal emeğinüretkenliğinin herhangi bir artışı değildir. Bizim, ulusal emeğinüretkenliğinin belirli bir artışına, ekonominin sosyalist sektörü-nün, kapitalist sektör üzerinde üstünlüğünü sistematik olarakgüvence altına alan bir artışa ihtiyacımız var. Bu merkezidüşüncenin unutulduğu bir Beş Yıllık Plân, Beş Yıllık Plândeğil Beş Yıllık Saçmalıktır.

Genelde emek üretkenliğinin artmasına, gerek kapitalistgerekse de kapitalizm öncesi bütün toplumlar ilgi duyar. Sovyettoplumu, bütün öteki toplumlardan tam da, emek üretkenliğininherhangi bir artışıyla değil, öteki biçimler karşısında, özelliklede ekonominin kapitalist biçimleri karşısında, ekonominin sos-yalist biçimlerinin üstünlüğünü güvence altına alan, böylece ka-pitalist ekonomik biçimlerin alt edilip geriletilmesini sağlayanbir artışa ilgi duymasıyla ayrılır. Rikov ise Sovyet toplumunungelişiminin Beş Yıllık Plân'ının bu gerçekten merkezidüşüncesini unutmuştur. Bu onun ilk teorik hatasıdır.

İkinci hatası, diyelim ki, kollektif işletmelerle, bireysel ka-pitalist işletme de dahil herhangi bir bireysel işletme arasında,ticaret bakımından fark gözetmemesi, ya da farkı kavramak is-tememesidir. Rikov, tahıl pazarında ticaret bakımından, tahıltedariği bakımından kollektif çiftlikle özel tahıl sahibi arasındahiçbir fark görmediğini, tahılı bir kollektif çiftlikten mi, özelmülk sahibinden mi, yoksa Arjantinli tahıl vurguncusundan mıaldığımızın onun için hiç önemli olmadığını temin ediyor. Butamamen yanlıştır. Bu, tahılın özel mülk sahibinden mi yoksakollektif çiftlikten mi alınacağının önemli olmadığını bir süresavunan Frumkin'in bilinen ifadesinin yinelenmesidir.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 77 78 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 40: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Bu, tahıl pazarındaki Kulak entrikalarını savunmanın, reha-bilite etmenin, haklı göstermenin örtülü bir biçimidir. Busavunmanın, ticaret bakış açısından yola çıkması gerçeği, yinede tahıl pazarındaki Kulak entrikalarının haklı gösterilmesianlamına geldiği gerçeğini değiştirmez. Eğer ticaret bakımındankollektif çiftliklerle kollektif olmayan işletme biçimleriarasında fark yoksa, kollektif çiftlikleri geliştirmeye değer mi,onlara kolaylıklar göstermeye değer mi, tarımdaki kapitalistunsurları altetme zor göreviyle uğraşmaya değer mi? Rikov'unyanlış bir görüşe sahip olduğu açıktır. Bu onun ikinci teorikhatasıdır.

Ama bunlara laf arasında değinmiş oldum. Rikov'unkonuşması içinde ortaya attığı pratik sorunlara geçelim.

Rikov burada, Beş Yıllık Plân'ın dışında bir başka paralelplânın, tarımı geliştirmek için bir İki Yıllık Plân'ın gerekliolduğunu iddia etti. İki Yılık Paralel Plân önerisini, tarımdakizorluklarla gerekçelendirdi. Beş Yıllık Plân'ın iyi birşeyolduğunu, bu plânı savunduğunu, ama aynı zamanda tarım içiniki yıllık bir plân koyarsak daha iyi olacağını söyledi; aksi haldetarım yerinde sayacaktı.

Dıştan bakıldığında bu öneride herhangi bir kötülük yok.Ne var ki meseleye daha yakından bakıldığında, tarım içinhazırlanacak İki Yıllık Plân'ın, Beş Yıllık Plân'a, gerçekliği ol-mayan, sadece kağıt üzerinde kalacak bir nitelik kazandırmakamacıyla kotarıldığı anlaşılır. Bunu kabul edebilir miydik?Hayır, edemezdik. Rikov'a şunu söyledik: Tarım için Beş YıllıkPlân'dan hoşnut değilseniz, tarımsal gelişim için Beş Yıllık Plângereğince ayrılan harcamaları yetersiz olarak görüyorsanız, ekönerilerinizi, ek yatırımlarınızı dobra dobra söyleyin, tarım içinönereceğiniz bu ek yatırımları Beş Yıllık Plân'a almaya hazırız.Fakat ne oldu? Rikov'un tarımda ek yatırımlara ilişkin ek öneri-leri olmadığı ortaya çıktı. Sormak gerekiyor: Bu durumda,tarım için İki Yıllık Paralel Plân'a ne gerek var?

Rikov'a ayrıca şunları da söyledik: Beş Yıllık Plân'ın

dışında, Beş Yıllık Plân'ın bir bölümünü oluşturan yıllık plânlarda var, tarımın kalkındırılması için getireceğiniz somut ek öne-rileri —eğer varsa—, ilk iki yılın yıllık plânları içine alalım. Fa-kat ne oldu? Rikov'un ek harcamalar üzerine önerecek böyle so-mut plânları olmadığı ortaya çıktı.

O zaman kavradık ki, Rikov'un iki yıllık plân önerisitarımın kalkındırılmasını amaçlamıyor, bilakis Beş YıllıkPlân'a, gerçekliği olmayan, sadece kağıt üzerinde kalan bir nite-lik kazandırmak. Beş Yıllık Plân'ın itibarını sarsmak isteğiyleileri sürülüyor. "Gönülleri" tatmin etmek için, görünüş için —Beş Yıllık Plân, eylem için, pratik çalışma için — iki yıllıkplân; Rikov'un stratejisi budur. Rikov bunu daha sonra, BeşYıllık Plân'ın uygulanması sırasında, karşısına iki yıllık plânıçıkarmak, Beş Yıllık Plân'ı değişikliğe uğratıp, sanayi içinyapılan harcamaları kısaltarak ve keserek iki yıllık plâna uydur-mak için ortaya getirmiştir.

Rikov'un iki yıllık paralel plân önerisini nedenreddettiğimizin gerekçeleri bunlardır.

i) Ekim Alanları SorunuRikov burada, SSCB'deki ekim alanlarının sistemli olarak

azalma eğilimi içinde olduğunu temin ederek, Partiyi korkutma-ya çalıştı. Bu arada, ekim alanlarının azalmasından Partipolitikasının sorumlu olduğunu da ima etti. Tarımda bir gerile-meyle karşı karşıya olduğumuzu açıkça söylemedi, amakonuşmasından bir tür gerileme kaydediyor olduğumuz anlamıçıkıyordu.

Ekim alanlarının sistematik olarak azalma eğilimigösterdiği doğru mu? Hayır, doğru değil. Rikov burada, ülkede-ki ekim alanları hakkında ortalama rakamlar kullandı. Ne varki, tek tek bölgelere ilişkin verilerle düzeltilmeyen ortalama ra-kamlar, bilimsel bir yöntem olarak değerlendirilemez.

Belki Rikov, Lenin'in "Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi"niokumuştur. Eğer bu eseri okuduysa, Lenin'in, ekim alanlarının

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 79 80 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 41: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

artması üzerine ortalama rakamlar yöntemini kullanan ve bölge-lere göre verileri görmezden gelen burjuva ekonomistlerinenasıl ateş püskürdüğünü anımsaması gerekir. Rikov'un şimdi,burjuva ekonomistlerin hatalarını tekrarlaması gariptir. Tek tekbölgelerdeki ekim alanlarının büyüklüğünün nasıl değiştiği gö-zönüne alınırsa, yani soruna bilimsel yaklaşılırsa, ekimalanlarının bazı bölgelerde sistematik biçimde büyüdüğü, bazıbölgelerde ise, küçüldüğü ortaya çıkar, ve bu esas olarak meteo-rolojik koşullara bağlıdır; ayrıca, herhangi bir yerde, önemlitahıl bölgelerimizden birinde bile, ekim alanlarının sistemli ola-rak azaldığını gösteren veriler yok.

Don ya da kuraklıktan etkilenen bölgelerde, örneğinUkrayna'nın bazı bölgelerinde, son zamanlarda, ekimalanlarında gerçekten bir azalma olmuştur…

Bir ses: Bütün Ukrayna'da değil.Schlichter: Ukrayna'da ekim alanları yüzde 2,7

büyümüştür. Stalin: Ukrayna'nın bozkır kesimlerini kastediyorum. Buna

karşılık, öteki bölgelerde, diyelim ki Sibirya'da, Volga'da, Ka-zakistan'da, Başkıristan'da —bu bölgeler olumsuz havakoşullarından etkilenmemiştir— ekim alanları sistematik olarakgenişlemektedir.

Ekim alanlarının, bazı bölgelerde sistematik olarakgenişlerken, bazı bölgelerde zaman zaman küçülmesi nasılaçıklanır? Parti politikasının, Ukrayna'da farklı, SSCB'nindoğusunda ya da merkezinde farklı olduğu iddia edilemez her-halde. Bu çok saçma, yoldaşlar. Burada hava koşullarının öne-minin pek az olmadığı açıktır.

Kulakların, hava koşullarından bağımsız olarak, ekimalanlarını küçülttükleri doğrudur. Bunun "suç"u herhalde, yok-sul ve orta köylü kitlelerini Kulaklara karşı destekleyen Partipolitikasında olmalıdır. Peki, bundan çıkan sonuç nedir? Kendi-mizi köydeki bütün sosyal grupları, bu arada Kulakları dahoşnut edecek bir politika hayata geçirmekle yükümledik mi

hiç? Eğer Marksist bir politika uygulamak istiyorsak, hem sö-mürücüleri, hem de sömürülenleri hoşnut edecek bir politikauygulayabilir miyiz? Köydeki kapitalist unsurlarınsınırlandırılması ve altedilmesini hedefleyen Leninistpolitikamız sonucunda, Kulakların ekim alanını kısmenazaltmalarında tuhaf olan nedir? Başka türlü olabilir mi?

Belki bu politika doğru değil — o zaman bu dobra dobrasöylensin. Kendilerine Marksist diyen kişilerin Kulakların ekimalanını kısmen azaltmalarından korkuya kapılıp, bunu ekimalanlarının genel olarak azalması şeklinde göstermeye çalışmasıve bu arada, Kulakların dışında, ekim alanlarını artırmış yoksulve orta köylüler, ekim alanları hızlı bir tempoyla gelişen kollek-tif çiftlikler ve Sovyet çiftlikleri olduğunu unutması tuhaf değilmi?

Son olarak, Rikov'un konuşmasında ekim alanları sorununailişkin bir yanlış daha. Rikov burada, bazı yerlerde, özellikle dekollektif çiftliklerin en çok geliştiği bölgelerde, yoksul ve ortaköylülerin bireysel çiftliklerinde ekim alanlarının azalmayabaşladığından yakındı. Bu doğrudur. Fakat bunun neresi kötü?Başka türlü nasıl olabilir? Yoksul ve orta köylülerin bireyselçiftlikleri, bireysel tarımı bırakıp kollektif çiftliklere katılmayabaşlıyorsa, kollektif çiftliklerin çoğalması ve genişlemesi de-mek olan bu durumun yoksul ve orta köylülerin bireysel çiftlik-lerinin yüzölçümünün azalmasını beraberinde getireceği açıkdeğil midir? Siz nasıl olmasını isterdiniz?

Kollektif çiftliklerin şimdi iki milyon hektardan fazlatoprağı var. Beş Yıllık Plân'ın sonunda ise kollektif çiftliklerin25 milyon hektardan fazla toprağı olacak. Kollektif çiftliklerinyüzölçümü kimin pahasına büyüyecek? Yoksul ve orta köylüle-rin bireysel çifliklerinin yüzölçümü pahasına. Siz nasıl olmasınıisterdiniz? Yoksul ve orta köylülerin bireysel çiftlikleri başkanasıl kollektif çiftliklerin yörüngesine sokulacak? Kollektif çift-liklerin yüzölçümünün, birçok bölgede, bireysel çiftliklerin yü-zölçümü pahasına büyüyeceği açık değil mi acaba?

Bu basit şeyleri kavramak istemeyen insanların olması çok

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 81 82 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 42: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

tuhaf.

j) Tahıl Alımı ÜzerineTahıl konusundaki zorluklarımız üzerine burada ipe sapa

gelmez bir sürü şey söylendi. Ne var ki, tahıl alımındakarşılaştığımız geçici zorlukların ana momentleri gözardı edil-di.

Herşeyden önce bu yılki çavdar ve buğday rekoltesinin, ge-çen yıldan 500-600 milyon pud —gayri safi rekolteden sözedi-yorum— az olduğu unutuldu. Bu, tahıl alımında etkili olmamışmıdır? Elbette olmuştur.

Belki bu konuda suç MK politikasındadır? Hayır, MKpolitikasının bununla hiç ilgisi yok. Bunun nedeni, Ukrayna'nınbozkır kesimlerinde (don ve kuraklık nedeniyle) büyük ölçüde,Kuzey Kafkasya'da, Merkezi Kara Topraklar bölgesinde ve Ku-zey Batı bölgesinde ise kısmen kötü mahsul alınmasıdır.

Geçen yıl Ukrayna'da Nisan'a kadar 200 milyon pud tahıl(çavdar ve buğday) tedarik etmemizin, fakat bu yıl sadece 26-27 milyon puda ulaşmamızın esas nedeni budur.

Buğday ve çavdar alımının Merkezi Kara Topraklar Bölge-sinde sekizde bire, Kuzey Kafkasya'da ise dörtte biredüşmesinin nedeni de budur.

Doğuda bazı bölgelerde ise tahıl alımı bu yıl neredeyse ikikatına çıkmıştır. Ne var ki bu artış, Ukrayna'da, Kuzey Kafkas-ya'da ve Merkezi Kara Topraklar Bölgesindeki tahıl azlığınıkapatamazdı ve kapatmadı.

Ukrayna ve Kuzey Kafkasya'nın, normal hasatkoşullarında, bütün SSCB'de satın alınan tahılın yaklaşıkyarısını sağladığı unutulmamalıdır.

Rikov'un bu durumu görmezden gelmesi çok tuhaf. Son olarak tahıl alımında karşılaştığımız geçici zorlukların

ana momentini oluşturan ikinci husus. Köyün Kulakunsurlarının, Sovyet iktidarının tahıl alımında uyguladığı politi-kaya karşı direnişini kastediyorum. Rikov bu hususu atladı. Fa-kat bu momenti atlamak demek, tahıl alımında esas meseleyi at-

lamak demektir. Tahıl alımında son iki yılın deneyimi neyi gös-termektedir? Ellerinde önemli tahıl fazlası bulunan ve tahılpazarında önemli bir rol oynayan köyün varlıklı kesimlerinin,ihtiyacımız olan miktarda tahılı, Sovyet iktidarının saptadığı fi-yatlarla gönüllü olarak teslim etmek istemediğini göstermekte-dir. Bizim her yıl, kentlere ve sanayi bölgelerine, Kızıl Ordu'yave sanayi bitkileri eken bölgelere ekmek temin etmek için,yaklaşık 500 milyon pud tahıla ihtiyacımız var.Kendiliğindenlik yoluyla alım organlarının eline 300-350 mil-yon pud geçiyor. Geriye kalan 150 milyon pudu, köydeki Kulakve varlıklı unsurlara yapacağımız örgütlü baskı yoluyla tedariketmek zorundayız. Son iki yıldaki tahıl alımının deneyimi bizebunu göstermektedir.

Bu iki yıl içinde neler olmuştur, bu değişiklikler neredengeliyor, neden kendiliğindenlik önceden yeterliydi de şimdiyetersiz hale geldi? Bunun nedeni, Kulak unsurların ve varlıklıunsurların, bu yıllarda büyümüş olmalarıdır; bol ürün elde edi-len bir dizi yıl, onlarda iz bırakmadan geçip gitmedi, ekonomikolarak güçlendiler, küçük bir sermaye biriktirdiler ve artık, tahılfazlasını, fiyatların daha da yükseleceği beklentisiyle ellerindetutarak ve geçimlerini başka ürünlerden sağlayarak pazarda ma-nevra yapabilirler.

Tahıl, basit bir meta olarak değerlendirilmemelidir. Tahıl,yenmesi mümkün olmayan ve herkese satılamayacak pamukdeğildir. Pamuktan farklı olarak tahıl, içinde bulunduğumuz bu-günkü koşullar altında, herkesin satın alacağı, olmazsa olmazbir metadır. Bu hususu gözönüne alan Kulak, tahılınıalıkoyuyor ve böylece öteki tahıl sahiplerine de bu tavrıbulaştırıyor. Kulak, tahılın bütün paraların parası olduğunu bili-yor. Kulak, tahıl fazlasının sadece zenginleşme aracıolmadığını, aynı zamanda, köy yoksullarını boyunduruk altınaalmanın aracı olduğunu biliyor. Mevcut koşullarda Kulakınelindeki tahıl fazlası, Kulak unsurun ekonomik ve politik güç-lenme aracıdır. Kulakın elindeki bu fazlayı aldığımızda, sadece

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 83 84 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 43: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

kentlerin ve Kızıl Ordu'nun ekmek ihtiyacının karşılanmasınıkolaylaştırmakla kalmayız, aynı zamanda, Kulakların ekonomikve politik olarak güç kazanmalarını engellemiş oluruz.

Bu tahıl fazlalarını almak için ne yapılmalıdır? Herşeydenönce, kendiliğindenlik zihniyeti zararlı ve tehlikeli bir şeyolarak aşılmalıdır. Tahıl alımı örgütlenmelidir. Yoksul ve ortaköylü kitleleri Kulaklara karşı seferber edilmeli ve Sovyetiktidarının, tahıl alımını güçlendirmeyi hedefleyen önlemleri-nin, bu kitlelerce tam olarak desteklenmesi başarılmalıdır. Ural-lar ve Sibirya'da tahıl alımında, kendi kendini vergilendirme il-kesine göre uygulanan yöntemin önemi tam da, tahıl alımınıngüçlendirilmesi hususunda köyün emekçi kesimlerini Kulaklarakarşı seferber etmeyi mümkün kılmasında yatmaktadır. Dene-yim, bu yöntemin olumlu sonuçlar verdiğini göstermiştir. Dene-yim, iki yönde olumlu sonuç aldığımızı göstermiştir: Birincisi,köyün varlıklı kesimlerinin elindeki tahıl fazlasını alıyoruz,böylece ülkenin ihtiyacını karşılamayı kolaylaştırıyoruz; ikinci-si, bu sayede yoksul ve orta köylülüğün kitlelerini Kulaklarakarşı seferber ediyoruz, politik açıdan aydınlatıyoruz ve onlarıköydeki güçlü milyonluk politik ordumuz olarak örgütlüyoruz.Bazı yoldaşlar bu son hususu dikkate almıyorlar. Halbuki Ural-lar ve Sibirya'da tahıl alımında kullanılan yöntemin önemli, hat-ta belki de en önemli sonucu, bu husustur.

Fakat bu yöntem bazen Kulaklara karşı olağanüstü yöntem-lerin uygulanmasıyla birleştirilmektedir, ki bu durum, Buharinve Rikov'un komik feryatlarına yol açmaktadır. Fakat bundakötü olan ne var? Sınıf düşmanımıza karşı, Kulaklara karşı, ba-zen, belli koşullar altında, neden olağanüstü önlemleruygulamayalım? Kentlerdeki yüzlerce spekülatörü tutuklayıpTuruhansk bölgesine sürerken, tahıl spekülosyonu yapan, Sov-yet iktidarının boğazını sıkmaya ve yoksul köylüleri boyundu-ruk altına almaya çalışan Kulakların elinden tahıl fazlalarınıtoplumsal zor uygulayarak neden almayalım; hem de yoksul veorta köylülerin alım örgütlerimize tahıllarını sattıkları fiyatla?

Bu nereden çıktı? Partimiz, spekülatörlere ve Kulaklara karşıolağanüstü önlemler uygulamaya prensipte karşı olduğunuaçıkladı mı hiç? Yoksa ülkemizde spekülatörlere karşı yasalaryok mu?

Rikov ve Buharin belli ki, Kulaklara karşı olağanüstü ön-lemler uygulanmasına prensipte karşılar. Fakat bu Marksist po-litika değil, burjuva-liberal bir politikadır. Lenin'in Yeni Eko-nomik Politika'nın uygulanmaya başlamasından sonra, KöyYoksulları Komiteleri politikasına bile dönmekten —elbettebelli koşullar altında— yana olduğunu bilmiyor olamazsınız.Kulaklara karşı kısmen olağanüstü önlemler uygulama nedir ki?Köy Yoksulları Komiteleri politikasıyla karşılaştırıldığında bu,denizde damla bile olamaz.

Onlar, Buharin grubu taraftarları, ikna yoluyla sınıfdüşmanını gönüllü olarak çıkarlarından vazgeçmeye, tahılfazlasını gönüllü olarak bize satmaya sevk etmeyi umuyorlar.Gelişmiş olan, spekülasyon yapan, başka ürünler ekerekzararını karşılama olanağına sahip olan ve tahıl fazlasını sakla-yan Kulakın, tahılını bizim alım fiyatlarımız üzerinden gönüllüolarak bize satacağını umuyorlar. Bunlar akıllarını mıkaçırdılar? Bunların sınıf mücadelesinin işleyişinikavramadıkları, sınıfların ne demek olduğunu bilmedikleri açıkdeğil mi?

Bunlar tahıl alımının güçlendirilmesi için yapılan köytoplantılarında, Kulakların, fonksiyonerlerimizle ve Sovyetiktidarıyla nasıl alay ettiklerini biliyorlar mı acaba? Bunların,örneğin Kazakistan'da ajitatörlerimizden biri, tahıl sahipleriniülkenin ihtiyacı için tahıllarını vermeleri doğrultusunda iki saatikna etmeye çalıştıktan sonra, ağzında piposuyla öne çıkan birKulakın; "oyna bakalım delikanlı, o zaman sana şöyle iki pudkadar tahıl veririm" dediğinden, bu gerçeklerden haberleri varmı acaba?

Bir ses: Domuzlar!Stalin: Bu tür insanları ikna edin bakalım.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 85 86 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 44: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Evet yoldaşlar, sınıf sınıftır. Bu gerçek inkar edilemez.Urallar ve Sibirya'da kullanılan yöntem tam da orta ve yoksulköylüleri Kulaklara karşı harekete geçirmeyi, Kulaklarındirenişini kırmayı kolaylaştırdığı için, ve ellerindeki tahılfazlasını Sovyet iktidarının organlarına teslim etmek zorundabıraktığı için iyidir.

Buharin grubunun saflarında en çok duyulan moda sözcük,şimdilerde, tahıl alımında "aşırılıklar"dır. Bu sözcük, oportünistçizgilerini örtbas etmeye yaradığı için onlar tarafından durma-dan kullanılıyor. Çizgilerini gizlemek istediklerinde genellikleşöyle diyorlar: Kulaklara baskı uygulanmasına karşı değiliz el-bette, ama bu alanda gündeme gelen ve orta köylüyü vuranaşırılıklara karşıyız. Sonra, bu aşırılıkların yol açtığı "korkunç"sonuçlar üzerine hikayeler anlatılıyor, "köylüler"in mekupları,örneğin Markov gibi yoldaşların panikçi mektupları okunuyor,ve sonunda da şu sonuca varılıyor: Kulaklara uygulanan baskıpolitikasından vazgeçilmelidir.

Şunu bir dinleyin: Doğru bir politikanın uygulanmasındaaşırılıklar görüldüğü için, öyle anlaşılıyor ki, bu doğru politika-dan vazgeçilmelidir. Oportünistlerin bilinen tavrıdır bu: Doğrubir çizginin uygulanmasından aşırılıklara rastlandığı için, buçizgi bırakılmalı ve yerine oportünist bir çizgi konulmalıdır. Buarada Buharin grubu taraftarları, başka tür bir aşırılık dahaolduğunu, Kulaklarla kaynaşma yönünde, köyün varlıklı kesim-lerine uyma yönünde, Partinin devrimci politikasının yerine,sağ sapmacıların oportünist politikasını geçirme yönünde dahatehlikeli, daha zararlı bir aşırılıklar olduğunu itinayla gizliyor-lar.

Elbette hepimiz bu aşırılıklara karşıyız. Hepimiz, Kulakla-ra indirilen darbelerin orta köylüleri vurmasına karşıyız. Bu çokaçıktır, ve bu konuda hiçbir kuşku olamaz. Fakat biz, Buharingrubu tarafından gayretle yayılan aşırılıklar üzerine bir sürüsaçma sapan söylentiyle, Partimizin devrimci politikasının terkedilmesine ve yerine, Buharin grubunun oportünist politikasının

geçirilmesine şiddetle karşıyız. Hayır, yaptıkları hile başarılı ol-mayacak.

Partinin şu ya da bu aşırılığa neden olmamış tek bir politikönlemini söyleyin. Bundan çıkan sonuç, aşırılıklara karşımücadele etmektir. Ama, bu nedenle tek doğru çizgi olan çizgi-nin kendisi karalanabilir mi?

Yedi saatlik işgünü uygulaması gibi bir önlemi alalım. Buönlemin, Partimiz tarafından son zamanlarda uygulanan en dev-rimci önlemlerden biri olduğuna hiç kuşku olamaz. Fakat, özüitibariyle son derece devrimci olan bu önlemin, ülkemizde za-man zaman en iğrenç biçimleri alan bir dizi aşırılığa yol açtığınıkim bilmez? Bu durum, yedi saatlik işgünü uygulamasındanvazgeçmemiz anlamına mı gelir?

Buharinci muhalefet taraftarları, tahıl alımında aşırılıklarkozuyla oynarken, nasıl bir çamura saplandıklarını kavrıyorlarmı acaba?

k) Döviz Rezervleri ve Tahıl İthali ÜzerineSon olarak, tahıl ithali ve döviz rezervleri üzerine birkaç

söz. Rikov ve yakın dostlarının, yurtdışından tahıl ithali sorunu-nu birçok kez ortaya atıklarını söylemiştim. Rikov başlangıçta,80 -100 milyon pud tahıl ithal etmekten söz ediyordu. Bu,yaklaşık 200 milyon ruble döviz demekti. Daha sonra, 50 mil-yon pud ithal edilmesi sorununu ortaya attı, bu da 100 milyonruble karşılığı döviz demekti. Bunu reddettik ve sanayimiz içindonatım ithal etmek üzere ayırdığımız dövizleri harcamaktansa,Kulaklara baskı yaparak hiç de az olmayan tahıl fazlalarını zor-la almanın yeğ olduğuna karar verdik.

Şimdi Rikov cephe değiştiriyor. Kapitalistlerin bize krediy-le tahıl vermek istediklerini, ama bizim güya almakistemediğimizi iddia ediyor. Elinden birçok telgraf geçtiğini,bunlardan, kapitalistlerin bize krediyle tahıl vermek istedikleri-nin anlaşıldığını söyledi. Meseleyi öyle koydu ki, sanki içimiz-de birileri, ya kapris nedeniyle, ya da anlaşılmaz herhangi bir

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 87 88 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 45: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

nedenden ötürü krediyle tahıl almak istememektedir. Bunlar aptalca şeyler, yoldaşlar. Batılı kapitalistlerin ani-

den duygulanıp, on milyonlarca pud tahılı neredeyse bedavaya,ya da uzun vadeli krediyle vermek istediklerine inanmak gü-lünçtür. Bu aptalca birşey, yoldaşlar.

Peki öyleyse sözkonusu olan nedir? Sözkonusu olan, çeşitlikapitalist grupların, altı aydan bu yana ağzımızı aradıkları, maliolanaklarımızı, kredi itibarımızın durumunu, kararlılığımızıöğrenmeye çalıştıklarıdır. Paris, Çekoslovakya, Amerika ve Ar-jantin'deki ticari temsilcilerimize başvurup, son derece kısa va-deli —üç ay, ya da en fazla altı ay— krediyle tahıl satmayı va-addediyorlar. Amaçları, bize krediyle tahıl satmaktan çok, ger-çekten zor durumda olup olmadığımızı, maddi olanaklarımızıngerçekten tükenip tükenmediğini, maddi durumumuzla ilgiliolarak, ayağımızı sağlam zemine basıp basmadığımızı, bizeattıkları oltaya gelip gelmeyeceğimizi öğrenmektir.

Kapitalist dünyada şimdilerde bizim maddi olanaklarımızüzerine çokça tartışılmaktadır. Bazıları, artık iflas ettiğimizi veSovyet iktidarının çökmesinin birkaç ay, hatta hafta meselesiolduğunu söylüyor. Diğerleri ise, bunun doğru olmadığını, Sov-yet iktidarının yerinde sağlam durduğunu, maddi olanaklara veyeterli tahıla sahip olduğunu ifade ediyor.

Şu an önümüzdeki görev, gerekli kararlılığı vedayanıklılığı göstermek, krediyle tahıl satma hususunda sinsivaadlere kanmamak ve tahıl ithal etmeden yapabileceğimizi ka-pitalist dünyaya göstermektir. Bu sadece benim görüşüm değil.Politbüro çoğunluğunun görüşü bu.

Bu nedenle, SSCB'ye, 1 milyon dolarlık tahılı krediyle it-hal etmek isteyen Nansen gibi yardımseverlerin tekliflerini red-detme kararı aldık.

Yine bu nedenle, bize krediyle az miktarda tahıl satmak is-teyen, kapitalist dünyanın Paris, Amerika ve Çekoslovakya'dakihaberalma ajanlarına red yanıtı verdik.

Yine bu nedenle, tahıl tüketiminde büyük oranda tasarruf

yapılması, tahıl alımında büyük bir örgütlülük sağlanmasıkararı aldık.

Bununla iki amaç güdüyorduk: Bir yanda, tahıl ithal etme-den yapmak ve böylece sanayi donatımları ithali için dövizi el-de tutmak; öte yanda, bütün düşmanlarımıza, ayağımızınsağlam yere bastığını ve sadaka vaatleri tuzağına düşmeye ni-yetli olmadığımızı göstermek.

Böyle bir politika doğru muydu? Bunun tek doğru politikaolduğunu düşünüyorum. Bu politika, sadece ülkemizde tahıl el-de etmenin yeni olanaklarını ortaya çıkardığından değil, aynızamanda, tahıl ithal etmeden yaparak ve kapitalist dünyanın ha-beralma ajanlarına red cevabı vererek, uluslararası durumumu-zu sağlamlaştırdığımız, kredi itibarımızı yükselttiğimiz ve Sov-yet iktidarının "yakında çökeceği" safsatalarını kesin biçimdeçürüttüğümüz için de doğruydu.

Bu günlerde Alman kapitalistlerinin temsilcileriyle bazıöngörüşmeler yaptık. Bize 500 milyonluk bir kredi vermeyi va-adettiler, gerçekten de, kendi sanayileri için Sovyet siparişlerinigarantilemek amacıyla bu krediyi vermenin zorunluluğunuanlamış görünüyorlar.

Bu günlerde, Sovyet iktidarının istikrarlı olduğunu, Sov-yetlerden alacakları sanayi siparişlerini garantilemek için kredivermenin uygun olacağını saptamak için, İngiliz Muhafazakâr-larının bir delegasyonu geldi.

Öyle inanıyorum ki, biraz önce sözünü ettiğim gereklikararlılığı göstermeseydik, bu yeni kredi olanaklarınaherşeyden önce Almanlardan, daha sonra da bir grup İngiliz ka-pitalistinden gelen önerilere sahip olamazdık.

Dolayısıyla, hayali tahılı, hayali uzun vadeli krediylealmayı güya kapris nedeniyle reddettiğimiz iddiasından söz edi-lemez. Önemli olan, düşmanlarımızın yüzünü tanımak, gerçekniyetlerini anlamak ve uluslararası durumumuzunsağlamlaşması için zorunlu dayanıklılığı göstermektir.

Tahıl ithalini, yoldaşlar, bu nedenlerle reddettik.Gördüğünüz gibi, tahıl ithali sorunu, kesinlikle Rikov'un burada

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 89 90 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 46: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

gösterdiği kadar basit değildir. Tahıl ithali sorunu, uluslararasıdurumumuzla ilgili bir sorundur.

V

PARTİ ÖNDERLİĞİ SORUNLARIBöylece, gerek teorik alanda, gerekse de Komintern ve

Partimizin iç politikası alanlarında görüş ayrılıklarımızın tümana sorunlarını açıklığa kavuşturduk. Söylenenlerden, Rikov'unParti içinde tek çizgiye sahip olduğumuz iddiasının gerçeğe uy-gun olmadığı çıkıyor. Söylenenlerden, Parti içinde iki çizgibulunduğu çıkıyor. Bunlardan biri, Partinin genel çizgisi, Parti-mizin devrimci Leninist çizgisidir. Öteki ise, Buharin grubununçizgisidir. İkinci çizgi henüz, kısmen Buharin grubu içindeanlatılmaz bir düşünce kargaşası egemen olduğu, kısmen deParti içinde görece önemi son derece az olan bu çizgi kendisinişu ya da bu biçimde maskelemeye çalıştığı için, tam olarakşekillenmemiştir. Ama her şeye rağmen, gördüğünüz gibi, buçizgi var, Parti çizgisinden farklı, politikamızın hemen hemenbütün sorunlarında, Partinin genel çizgisine karşı çıkan bir çiz-gi olarak varlığını sürdürüyor. Bu ikinci çizgi sağ sapmanınçizgisidir.

Şimdi Parti önderliği sorunlarına geçelim.

a) Buharin Grubunun Fraksiyonel Karakteri ÜzerineBuharin, Partimizde muhalefet olmadığını, Buharin grubu-

nun bir muhalefet oluşturmadığını söyledi. Bu doğru değil,yoldaşlar. Plenumda yapılan tartışmadan, Buharin grubununşahsında yeni bir muhalefetle karşı karşıya olduğumuz bütünaçıklığıyla ortaya çıkıyor. Bu grubun muhalif faaliyetleri, Partiçizgisini revize etmeye, Parti çizgisini değiştirmeyeçalışmasında ve Parti çizgisinin yerine, sağ sapmadan başkabirşey olmayan oportünist çizgiyi geçirmek için zeminhazırlamasında ifadesini buluyor.

Buharin, üçlerin fraksiyoncu bir grup oluşturmadığını söy-

ledi. Bu doğru değil, yoldaşlar. Buharin grubu bir fraksiyonunbütün unsurlarını içermektedir. Orada hem platform hem defraksiyoncu içe kapanıklık [gizlilik —ÇN] var, hem istifapolitikası hem de MK'ya karşı örgütlü mücadele var. Eksik olanne? Zaten apaçık ortadayken, Buharin grubunun fraksiyoncukarakteri gerçeğini neden gizlemeli? MK ve MKK Plenumutam da burada, görüş ayrılıklarımız hakkındaki tüm gerçeğiaçıkça dile getirmek için toplandı. Gerçek, Buharin grubununfraksiyoncu bir grup olduğudur. Hem de sıradan bir fraksiyoncugrup değil, —söylemek isterim— Parti içinde şimdiye kadarkarşılaştığımız fraksiyoncu grupların en kötü ve en aşağılıkolanıdır.

Acaristan'da meydana gelen son derece önemsizhuzursuzlukları, fraksiyoncu çıkarları için kullanmayaçalışmasından bile, bunu anlamak mümkün. Gerçekten de Aca-ristan'daki sözümona "ayaklanma"nın, Kronstadt ayaklanmasıgibi ayaklanmalarla kıyaslandığında kıymet-i harbiyesi nedir?Kronstadt ayaklanmasıyla kıyaslandığında, Acaristan'daki"ayaklanma"nın, denizde bir damla kadar bile anlamıolmadığını sanıyorum. Troçkistlerin ya da Zinovyevcilerin,Kronstadt'taki bu ciddi ayaklanmayı MK'ya karşı, Partiye karşıkullandıkları durumlar olmuş muydu? Böyle durumlarınolmadığını itiraf etmek gerekir, yoldaşlar. Tam tersine, bu ciddiayaklanma döneminde Parti içinde var olan muhalif gruplar,ayaklanmayı bastırmak için Partiye yardım etmişler, onu Parti-ye karşı kullanmaya kalkışmamışlardı.

Peki ya şimdi Buharin grubunun tavrı ne? Acaristan'dameydana gelen bu mikroskobik "ayaklanma"yı en kötü, enaşağılık biçimde Partiye karşı kullanmaya kalktığına kanaat ge-tirme fırsatı buldunuz. Bu en üst boyutta fraksiyoncu körlüktenve fraksiyoncu alçaklıktan başka nedir?

Herhalde bizden, kapitalist devletlerle sınırı olan kenar böl-gelerimizde hiçbir zaman huzursuzluk meydana gelmemesi is-teniyor. Herhalde bizden, toplumumuzun bütün sınıflarını, hem

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 91 92 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 47: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

varlıklıları, hem yoksulları, işçi sınıfını olduğu kadar kapitalist-leri de hoşnut edecek bir politika uygulamamız isteniyor. Her-halde bizden, hiç kimseyi hoşnutsuz etmememiz isteniyor. Bu-harin grubundan bu yoldaşlar, sizce de akıllarını kaçırmamışlarmı?

Bizlerden, gerek ülke içinde, gerekse de dışında, kapitalistdünyaya karşı savaş yürüten proletarya diktatörlüğününinsanlarından, ülkemizde hoşnutsuzluğun olmamasınısağlamamız, bize düşman kapitalist devletlere sınır olan bazıkenar bölgelerimizde bazen huzursuzlukların meydana gelme-mesi nasıl istenebilir? Kapitalist kuşatma, uluslararası sermaye-nin, ülkemizin sınır bölgelerinde, Sovyet iktidarına karşıhoşnutsuz unsurların eylemlerini örgütlemek amacıyla her türlüçabayı harcaması için değilse, ya neden var? Boş kafalı liberal-lerden başka, kim bizden böyle taleplerde bulunabilir? Fraksi-yoncu alçaklığın, insanları bazen liberal körlüğe vedarkafalılığa götürebileceği açık değil mi?

b) Sadakât ve Kollektif Önderlik ÜzerineRikov burada, Partimiz MK'sına karşı tavır konusunda, Bu-

harin'in "en kusursuz" ve "en sadık" Parti üyelerinden biriolduğunu iddia etti.

Bundan kuşku duymama izin verin. Rikov'un sözüneinanamayız. Olgular talep ediyoruz. Ama Rikov tam da olgularsunamıyor bize.

Örneğin Buharin'in, Troçkistlerle ilişkide olan Kamenevgrubuyla, fraksiyoncu bir blokun örgütlenmesi, MKpolitikasının değiştirilmesi, Politbüro bileşiminin değiştirilmesi,tahıl alımında ortaya çıkan krizin MK'ya karşı saldırıya geçmekiçin kullanılması üzerine gizlice yürüttüğü görüşmeler gibi birolguyu alalım. MK'ya karşı tavrında Buharin'in "sadakat"i,"kusursuzluğu" bunun neresinde?

Bu tam tersine, bir Politbüro üyesinin, kendi Merkez Ko-mitesi'ne karşı, Partisine karşı her türlü sadakati ihlal etmesi

değil midir? Eğer bu MK'ya sadakatse, MK'ya ihanet neye de-nir?

Durmadan sadakatten, dürüstlükten söz eden Buharin, ken-disine bir göz atmayı, MK'ya karşı Troçkistlerle gizlicegörüşmeler yapıp bu yolla kendi Merkez Komitesi'ne ihanetederek, sadakatin en temel gereklerini alçakça ihlal edipetmediğini düşünmeyi neden denemiyor?

Buharin burada, Parti MK'sında kollektif önderlikolmadığından söz etti ve bizi MK Politbürosu çoğunluğunun,kollektif önderliğin gereklerini ihlal ettiğine ikna etmeye çalıştı.

Elbette, Plenumumuz çok şeye katlanıyor. Buharin'in buutanmazca ve ikiyüzlü açıklamasına da katlanabilir. Ne var ki,Plenumda, MK çoğunluğuna karşı bu biçimde ortaya çıkmayakalkışmak için, insanın her türlü ar duygusunu yitirmiş olmasıgerekir.

Gerçekten de, devlet arabasına koşulmuş olan ve bütün gü-cünü toplayarak arabayı ileri götüren MK çoğunluğu, Buharingrubuna, kendisine bu zorlu işte yardım etmesini rica ediyorsa,ama, Merkez Komitesi'ne sadece yardım etmemekle kalmayanBuharin grubu, MK'yı her biçimde engelliyor, ayağınıkaydırmaya çalışıyorsa, istifayla tehdit edip, Partimiz, MK'sınakarşı, Parti düşmanlarıyla, Troçkistlerle anlaşmalar yapıyorsa,burada hangi kollektif önderlikten söz edilebilir?

Partiye karşı Troçkistlerle bir blok oluşturan ve MerkezKomitesi'ne ihanet eden Buharin'in, ne Partimiz Merkez Komi-tesi'nde kollektif yönetim istediği, ne de bunu hayatageçireceğini, iki yüzlülerden başka kim inkâr edebilir?

MK içinde kollektif yönetimden söz edip duran, ama buarada MK çoğunluğuna karşı tavır alan Buharin'in, bu sözlerisadece ihanet tavrını gizleyebilmek için sarfettiğini körlerdenbaşka kim görmez?

Buharin'in, Parti MK'sına sadakatin ve MK'da kollektif yö-netimin en temel gereklerini ilk kez ihlal etmediğivurgulanmalıdır. Parti tarihimizde, Buharin'in, henüz Lenin

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 93 94 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 48: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yaşarken, Brest Barışı döneminde, barış sorununda azınlıktakaldığında, Partimizin düşmanı olan Sosyal-Devrimcilerekoşmuş, onlarla gizlice görüşmeler yapmış ve onlarla Lenin'eve MK'ya karşı blok oluşturmuş olduğu bir örnek var. Buha-rin'in o günlerde, Sosyal-Devrimcilerle ne tür bir anlaşmayaptığını henüz bilmiyoruz.[10] Ama, o günlerde sol Sosyal-Devrimcilerin, Lenin'i tutuklamak ve anti-Sovyet bir darbegerçekleştirmek istediklerini biliyoruz… En şaşırtıcı olan ise,sol Sosyal-Devrimcilere yanaşıp MK'ya karşı komplo kurarken,Buharin'in, o zaman da aynı bugünkü gibi, kollektif bir yöneti-min gerekliliği üzerine feryad etmeyi sürdürdüğüdür.

Bundan başka Parti tarihimizde, henüz Lenin yaşarken, Bu-harin'in Partimizin Moskova Bölge Bürosu'nda çoğunluğa ve"Sol" Komünistler grubunun desteğine sahipken bütün Partiüyelerini, Parti MK'sına karşı güvensizliklerini ifade etmeye,MK'ya tabi olmayı reddetmeye ve Partimiz içinde ayrılma soru-nunu ortaya atmaya çağırdığı bir örnek var. Bu, MK'nın BrestBarışı koşullarını kabul etmenin zorunluluğuna ilişkin kararaldıktan sonra, Brest Barışı döneminde olmuştu.

Buharin'in sadakati ve kollektif yönetimi budur işte.Rikov burada, kollektif çalışmanın zorunluluğundan söz et-

ti. Bu arada Politbüro çoğunluğunu ima ederek, kendisi veyakın arkadaşlarının kollektif çalışmadan yana, Politbüroçoğunluğunun ise kollektif çalışmaya karşı olduğunu iddia etti.Ama iddialarını doğrulayacak tek bir olgu ileri sürmedi.

Rikov'un uydurduğu masalın yüzünü açığa çıkarmak için,Rikov'un kollektif çalışmadan ne anladığını gösteren bazıolgular, bazı örnekler vermeme izin verin.

Birinci örnek. Amerika'ya altın ihraç edilmesi meselesinibiliyorsunuz. Belki de bir çoğunuz, bu altının Halk KomiserleriKonseyi ya da MK kararıyla, veya MK'nın onayıyla ya da bilgi-si dahilinde Amerika'ya ihraç edildiğine inanıyordur. Fakat budoğru değil, yoldaşlar. MK ve Halk Komiserleri Konseyi'nin

bununla hiçbir ilgisi yok. Bizde, altının, MK'nın onayıolmaksızın ihraç edilemeyeceği yönünde bir karar var. Ne varki bu karar ihlal edilmiştir. Peki, altın ihraç etme iznini kimvermiştir? Ortaya çıkıyor ki, altın ihracı, Rikov'un vekillerindenbirinin izniyle, Rikov'un bilgisi dahilinde, onun onayıylayapılmıştır.

Kollektif çalışma bu mu acaba?İkinci örnek. Ekim Devrimi'nden sonra serveti

ulusallaştırılan ve şimdi tazminat talebinde bulunanAmerika'nın büyük özel bankalarından biriyle yapılangörüşmelerden söz ediyorum. Devlet bankamızın bir temsilcisi-nin, bu bankayla, tazminat koşulları üzerine görüşmeler yaptığıMK'mızca öğrenilmiştir.

Özel tazminat taleplerinin yerine getirilmesi, bildiğiniz gi-bi, doğrudan dış politikamızla ilgili olan, en ciddi sorunlardanbiridir. Bu görüşmelerin, Halk Komiserleri Konseyi, ya daMK'nın onayıyla yapıldığı düşünülebilir. Ama bu doğru değil,yoldaşlar. MK ve Halk Komiserleri Konseyi'nin bununla hiç birilgisi yoktur. MK, görüşmeler yapıldığını öğrendikten sonra,hemen kesilmesi yönünde karar almıştır. Ancak soru şu: Bugörüşmelere kim izin verdi? Ortaya çıkıyor ki, görüşmeler Ri-kov'un bir vekilinin izniyle, Rikov'un bilgisi ve onayıylayapılmıştır.

Kollektif çalışma bu mu acaba?

Üçüncü örnek. Bu örnek Kulaklara ve orta köylüleretarımsal makineler temin edilmesiyle ilgilidir. Rikov'un bir tem-silcisinin RSFSC adına başkanlığı yürüttüğü, RSFSC EkonomiKonseyi[11], orta köylülere tarımsal makine sağlanmasınısınırlandırma, köyün üst tabakalarına, yani Kulaklara tarımsalmakine sağlanmasını ise yükseltme kararı aldı. RSFSC Ekono-mi Konseyi'nin, Parti Düşmanı ve anti-Sovyet kararının metniaşağıdadır:

“Kazak ve Başkır ASSR, Sibirya Bölgesi, Aşağı Volga Böl-

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 95 96 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 49: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

gesi, Orta Volga Bölgesi ve Ural Bölgesi için tarımsal makineve aletlerin bu maddede saptanmış yüzdeleri, köyün üsttabakaları için yüzde 20'ye kadar yükseltilmiş, orta köylü ke-simleri için yüzde 30'a kadar düşürülmüştür!”

Hoşunuza gitti mi? Partinin Kulaklara karşı saldırısınıgüçlendirdiği, Kulaklara karşı yoksul ve orta köylü kesimlerinörgütlenmesine ağırlık verdiği bir dönemde, RSFSC EkonomiKonseyi, orta köylülere makine temin etmenin normunudüşürürken, köyün üst tabakalarına makine temin etme normu-nu yükseltme kararı alıyor.

Ve buna da Leninist, komünist politika deniyor!MK, bu olaydan haberdar olur olmaz, Ekonomi Konse-

yi'nin kararını kaldırmıştır. Peki ama bu anti-Sovyet kararı kimonayladı? Rikov'un temsilcilerinden biri, Rikov'un bilgisi veonayıyla elbette.

Kollektif çalışma bu mu acaba?

Bu örnekler, Rikov ve vekillerinin kollektif çalışmadan neanladıklarını göstermek için yeterlidir sanırım.

c) Sağ Sapmaya Karşı Mücadele ÜzerineBuharin, kendi deyimiyle, Parti örgütlerimiz tarafından

"dayak atılan" üç Politbüro üyesinin "sivil infaz"ından söz etti.Partinin, hatalarını basında ve toplantılarda eleştirerek üç Polit-büro üyesi Buharin, Rikov ve Tomski'yi bir "sivil infaz"ınkurbanı kıldığını söyledi. Dediğine göre, üç Politbüro üyesi buesnada susmaya "zorlanmıştı".

Hepsi saçmalık, yoldaşlar. Bunlar, Partiyi, sağ sapmayakarşı mücadelede dezorganize etmeye çalışan liberalleşmiş birkomünistin sözleridir. Buharin'e göre şöyle olmalıdır: O vearkadaşları, derin sağ oportünist hatalara düştüklerinde, Parti-nin, bu hataları teşhir etmeye hakkı yoktur, böylece Parti sağsapmaya karşı mücadeleyi durdurmak, Buharin vearkadaşlarının hatalarından vazgeçecekleri anı beklemekzorundadır.

Buharin'in bizden bekledikleri biraz fazla değil mi? Yoksa,kendisinin Parti için değil, Partinin kendisi için var olduğunumu düşünüyor? Fakat, bütün Partinin, sağ sapmaya karşıseferber olduğu ve zorluklara karşı kararlılıkla mücadele ettiğibir anda, onu kim susması için, suskunluğunu sürdürmesi içinzorluyor? Buharin ve yakın dostları, neden şimdi ortaya çıkıp,sağ sapmaya ve onunla uzlaşmacılığa karşı kararlı bir mücadeleyürütmesinler? Buharin ve yakın dostlarının hiç de zor olmayanbu adımı atma kararı vermelerini, Partinin sevinçlekarşılayacağından herhangi bir kimse şüphe edebilir mi? Enin-de sonunda, nihayet yükümlü oldukları ve bu adımı atmaya ne-den karar veremiyorlar? Grup çıkarlarını Partinin ve genel çiz-gisinin çıkarının üstünde gördükleri için olmasın sakın? Sağsapmaya karşı mücadelede Buharin, Rikov ve Tomski'nin hazırbulunmamalarının suçu kimde? Üç Politbüro üyesinin "sivilinfazı" üzerine boş lafların üç Politbüro üyesinin Partiyi susma-ya ve sağ sapmaya karşı mücadeleyi durdurmaya zorlamak içinkötü maskelenmiş bir girişimi olduğu açık değil mi?

Sağ sapmaya karşı mücadele Partimizin tali görevi olarakgörülmemelidir. Sağ sapmaya karşı mücadele Partimizin tayinedici görevlerinden birisidir. Aramızda, kendi Partimizin için-de, hareketi yöneten ve proletaryayı ileriye götürenproletaryanın siyasi kurmayının içinde Partiyi demobilize etme-ye, işçi sınıfını dağıtmaya, politikamızı "Sovyet" burjuvazisininisteğine uydurmaya ve böylece sosyalist inşamızın zorluklarıkarşısında yelkenleri suya indirmeye çalışan sağ sapmacıların,bu kurmayın içinde serbestçe varlıklarını ve faaliyetlerini sür-dürmelerine izin verirsek bu ne anlama gelecektir? Bu, devrimesırt çevirmeye, sosyalist inşamızı dezorganize etmeye, zorluk-lardan kaçmaya, mevzileri kapitalist unsurlara teslim etmeyehazır olduğumuz anlamına gelmez mi?

Buharin grubu, sağ sapmaya karşı mücadeleden vazgeçme-nin, işçi sınıfına ihanet, devrime ihanet olduğunu anlamıyormu?

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 97 98 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 50: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Buharin grubu, sağ sapma ve onunla uzlaşmacılığın üste-sinden gelmeden, önümüzdeki zorluklarla başa çıkabilmemizin,ve bu zorluklarla başa çıkmadan sosyalist inşada tayin edici za-ferler kazanmamızın olanaksız olduğunu anlamıyor mu?

Bütün bunlardan sonra, üç Politbüro üyesinin acınaklı "si-vil infazı" sözlerinin ne değeri var?

Hayır, yoldaşlar, Buharinciler, "sivil infaz" gibi liberalsaçmalıklarla Partiyi korkutamayacaklar. Parti onlardan, sağsapma ve onunla uzlaşmacılığa karşı, Partimiz MK'sının bütünüyeleriyle birlikte kararlılıkla mücadele etmelerini talep ediyor.Buharin grubundan bunu, işçi sınıfının seferber edilmesinikolaylaştırmak, sınıf düşmanlarının direnişini kırmak, sosyalistinşamızın önündeki zorlukların kararlılıkla üstesinden gelmeyiörgütlemek için talep ediyor.

Buharinciler ya Partinin bu talebini yerine getireceklerdir — o zaman Parti bunu sevinçle karşılayacaktır, ya da bunuyapmayacaklardır — o zaman da sonuçtan kendileri sorumluolacaklardır.

VI

SONUÇLARSonuçlara geliyorum. Şunları öneriyorum:1— Herşeyden önce, Buharin grubunun görüşleri mahkûm

edilmelidir, deklarasyonlarında ve temsilcilerininkonuşmalarında açıklanan bu grubun görüşlerinin, Parti çizgi-siyle bağdaşmaz, tamamen sağ sapmacıların pozisyonuylaörtüşen görüşler olduğu saptanarak mahkûm edilmelidir.

2— Buharin'in Kamenev grubuyla yaptığı gizligörüşmeler, Buharin grubunun sadakatsizliğinin ve fraksiyoncukarakterinin en çarpıcı ifadesi olarak mahkûm edilmelidir.

3— Buharin ve Tomski tarafından hayata geçirilen istifa

politikası, Parti disiplininin en temel gereğinin ihlali olarakmahkûm edilmelidir.

4— Buharin ve Tomski görevlerinden alınmalı ve MK'nınkararlarına uymama doğrultusunda en ufak bir girişimdebulunduklarında, MK tarafından Politbüro'dan ihraç edilecekle-ri yönünde uyarılmalıdırlar.

5— Politbüro üye ve adaylarının toplantılarda yaptıklarıkonuşmalarda, Parti çizgisinden, MK ve organlarınınkararlarından sapma olmaması için önlemler alınmalıdır.

6— Basın organlarında, gerek Parti basınında gerekse deSovyet basınında, gerek gazetelerde, gerekse de dergilerde, Par-ti çizgisinin ve yönetici organlarının kararlarının tam anlamıylatemsil edilmesi için önlemler alınmalıdır.

7— Partinin, MK'nın ve Politbüro'nun kararlarının mahre-miyetini ihlal edenlere karşı, MK'dan ve Partiden ihraca kadarvaran özel önlemler alınmalıdır.

8— MK ve MKK Birleşik Plenumu'nun Parti içi sorunlarailişkin kararı, şimdilik basında yayınlanmadan, tüm yerel Partiörgütlerine ve XVI. Konferans[12] delegelerine verilmelidir.

Bana göre, içinde bulunduğumuz durumdan çıkış yolu bu-dur.

Bazı yoldaşlar, Buharin ve Tomski'nin derhal MK Politbü-ro'sundan ihraç edilmesinde ısrarlılar. Bu yoldaşlarla aynıfikirde değilim. Henüz bu kadar şiddetli bir önlem almadan dayapabileceğimiz görüşündeyim.

Tam metin olarak ilk kez yayınlanmaktadır.

SBKP(B)'deki Sağ Sapma Üzerine 99 100 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 51: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

YARIŞMA VE KİTLELERİN EMEK COŞKUSU

J. Mikulina'nın "Kitlelerin Yarışması" Adlı KitabınaÖnsöz

Hiç kuşku yok ki, bugün inşamızın en önemli gerçeklerin-den biri, belki de en önemlisi, milyonlarca işçi kitlesiningenişlemesine gelişen yarışmasıdır. Uçsuz bucaksız ülkemizindeğişik kesimlerindeki birçok fabrika ve işletmelerde yarışma;işçilerle köylüler arasında yarışma; kollektif çiftliklerle Sovyetçiftlikleri arasında yarışma bu kitlesel çağrının işletmedenişletmeye emekçilerin özel sözleşmelerinde saptanması — bü-tün bunlar, kitlelerin sosyalist yarışmasının geliştiğine kuşkubırakmayan olgulardır.

Emekçi kitlelerin güçlü bir üretim coşkusu başlamıştır. En iflah olmaz kuşkucular bile, artık bunu kabul etmek zo-

rundalar."Sosyalizm", diyor Lenin, "yarışmayı hiç bir zaman ortadan

kaldırmaz, tam tersine, yarışmayı ilk kez gerçekten geniştemelde, gerçekten kitlesel çapta uygulama, emekçilerinçoğunluğunu, kendilerini gösterebilecekleri, yeteneklerinigeliştirebilecekleri, halkın bitmez tükenmez bir kaynak gibidurmadan ortaya çıkardığı ve kapitalizmin binlerce,milyonlarcasını ayaklar altında çiğnediği, baskı altında tuttuğu,ezdiği yetenekleri ortaya çıkarabileceği bir faaliyet alanına yö-neltme olanağını yaratır"…

… "Asıl şimdi gerçekten geniş kitlesel boyutta girişim ruhu,

yarışma ve cesur inisiyatif geliştirme olanağı yaratılır"… zira"yüzyıllardan bu yana başkası için çalışmadan sonra, sömürü-

cüler için özgür olmayan çalışmadan sonra, şimdi kendisi içinçalışma olanağı doğmuştur"…

…"Şimdi, sosyalist bir hükümet iktidarda olduğu için, göre-vimiz yarışmayı örgütlemektir." [13]

SBKP(B) XVI. Konferansı, yarışma üzerine özel birçağrıyla işçi ve emekçilere seslenirken, Lenin'in bu önermele-rinden hareket etti.

Bazı "yoldaş" bürokratlar yarışmanın, yine Bolşeviklerinçıkardığı yeni bir moda olduğuna ve "sezon" son buluncatavsayacağına inanıyorlar."Yoldaş" bürokratlar yanılıyorlar el-bette. Gerçekte yarışma, milyonlarca emekçi kitlesinin azamiaktivitesi temelinde, sosyalizmi inşanın komünist yöntemidir.Gerçekte yarışma, işçi sınıfının onun yardımıyla bütün ülkeninekonomik ve kültürel yaşamını sosyalizm temelindedönüştürme misyonuna sahip oduğu bir kaldıraçtır.

Başka "yoldaş" bürokratlar da, yarışmanın güçlüdalgasından ürkmüş halde, onu yapay bir çerçeveyesıkıştırmaya, önünü almaya, yarışma davasını"merkezileştirme"ye, hızını kısmaya ve böylece ondaki enönemli şeyi —kitlelerin inisiyatifini— çekip almayaçalışıyorlar. Söylemeye gerek yok ki, bürokratların plânlarıgerçekleşmeyecektir. Her halükârda, Parti, bu plânları boşaçıkarmak için bütün önlemleri alacaktır.

Sosyalist yarışma bürokratik bir mesele olarak görülmeme-lidir. Sosyalist yarışma, milyonlarca emekçinin yaratıcı inisiya-tifine dayanan, kitlelerin işsel devrimci özeleştirisinin ifadesi-dir. Bilerek ya da bilmeyerek kitlelerin bu özeleştirisini ve buyaratıcı inisiyatifini engelleyen herkes, büyük davamızın ayakbağı olarak bir yana fırlatılmalıdır.

Bürokratizmin tehlikeliliği, somut olarak ifadesini herşeyden önce, kitlelerin enerjisini, inisiyatifini ve bağımsız hare-ket etme yeteneğini kösteklemesinde, toplum düzenimizinbağrında, işçi ve köylülüğün bağrında yatan fevkalade büyükrezervleri kullanmamasında, bu rezervlerin sınıf

101 102 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 52: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

düşmanlarımıza karşı kullanılmasını engellemesindebulmaktadır. Bu bürokratik köstekleri parçalamak, kitlelerinenerjisi ve yaratıcı inisiyatifinin geliştirilmesi için geniş bir faa-liyet alanı yaratmak, toplum düzenimizin bağrında yatan fevka-lade büyük rezervleri ortaya çıkarmak ve bu rezervleri gerek ül-kemiz içindeki, gerekse de dışındaki sınıf düşmanlarımıza karşımücadelede terazinin kefesine koymak, sosyalist yarışmanıngörevidir.

Bazen sosyalist yarışma rekabetle karıştırılmaktadır. Bu ka-ba bir hatadır. Sosyalist yarışmayla rekabet tamamen farklı ikiilkenin cisimleşmesidir.

Rekabetin ilkesi: Bir tarafın yenilgi ve ölümü, ötekinin isezaferi ve egemenliği.

Sosyalist yarışmanın ilkesi: Genel bir gelişme sağlamakiçin, ilerlemiş olanların geride kalanlara dostça yardım etmesi.

Rekabet der ki: Egemenliğini sağlamlaştırmak için geridekalanları tepele.

Sosyalist yarışma der ki: Bazıları kötü, bazıları iyi, bazılarıise daha iyi çalışıyor — En iyilere yetiş ve genel bir gelişmesağla.

Sosyalist yarışma sayesinde milyonlarca emekçi kitlesinisaran eşi görülmedik üretim coşkusu da aslında bununlaaçıklanır. Söylemeye gerek yok ki hiçbir zaman kitlelerin bu türcoşkusuna benzer bir şeye yol açamaz.

Son zamanlarda basınımızda, yarışma üzerine makaleler venotlar çoğalmaya başladı. Yarışmanın felsefesi, kökleri, olasısonuçları vs. üzerine yazılar yazılıyor. Ne var ki yarışmanın biz-zat kitleler tarafından nasıl uygulandığı, milyonlarca işçikitlesini, yarışmanın gerçekleştirilmesi ve sözleşmelerinimzalanmasında neyin harekete geçirdiği, işçi kitlelerininyarışmayı özbeöz kendi davaları olarak gördükleri konusunda,hiç olmazsa biraz derli toplu bir makale bulmak mümkün değil.Oysa meselenin bu yanı bizim için, yarışmanın son derece

önemli bir yanını oluşturmaktadır.Bayan J. Mikulina yoldaşın, yarışmanın bizzat kitlelerin bir

davası olarak gösterildiği broşürünün, yarışma pratiğine ait ma-teryallerin derli toplu bir yansıtılmasının ilk denemesinioluşturduğunu düşünüyorum. Bu broşürün üstünlüğü, sosyalistyarışmanın harekete geçiricisi olan muazzam emek coşkusununderindeki süreçlerini, basit ve gerçeklere uygunanlatmasındadır.

11 Mayıs 1929

"Pravda" No. 114, 22 Mayıs 1929.

İmza: J. Stalin

Yarışma ve Kitlelerin Emek Coşkusu 103 104 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 53: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

FELİX KON YOLDAŞ'A Bir nüshası İvanovo-Voznessensk Bölgesi Merkez Komitesi Bölge

Bürosu Sekreteri Kolotilov Yoldaş'a

Kon Yoldaş!Bayan Russova yoldaşın, Bayan Mikulina yoldaşın broşürü

("Kitlelerin Yarışması") üzerine yazdığı makaleyi aldım.Aşağıda buna ilişkin düşüncelerim:

1— Russova yoldaşın eleştirisi, aşırı tek yanlı ve önyargılıbir makale izlenimi uyandırıyor. Bardina adlı bir iplikçinin ger-çekte olmadığı ve Zaryace'de hiçbir iplikhane de bulunmadığıdoğru olabilir. Zaryace'deki fabrikada "haftada sadece bir keztemizlik yapıldığı"da doğru olabilir. Anlatıcılardan biritarafından yanıltılan Mikulina yoldaşın, bir dizi kaba hatayapmış olması mümkün; bu elbette kötü ve affedilmez bir şey.Ama asıl önemli olan bu mu? Bir broşürün değeri genel çizgi-siyle değil de tek tek ayrıntılarıyla mı ölçülür? Günümüzün ünlüyazarı Şolohov yoldaş "Durgun Don"da bir dizi önemli hatayapmış, Syrtsov, Podtyolkov, Krivoşlikov ve diğerleri hakkındabasbayağı yanlış veriler vermiştir, fakat bundan, "DurgunDon"un hiç bir işe yaramadığı, satıştan çekilmesi gerektiği so-nucu mu çıkar?

Mikulina yoldaşın broşürünün üstünlüğü nerededir?Yarışma fikrini popülarize etmesinde ve okuyucuyu yarışmaruhuyla canlandırmasındadır. Meselenin özü, ayrıntıdaki tektek hatalarda değil, burada yatmaktadır.

2— Eleştirmenlerin, Mikulina yoldaşın broşürüne benim

yazdığım önsözle bağıntı içinde, bu broşürden çok fazla veolağanüstü birşeyler beklemiş ve beklentilerinde hayalkırıklığına uğradıktan sonra, broşür yazarını, bunun içincezalandırmaya karar vermiş olmaları mümkündür. Ne var ki buyanlış ve haksızdır. Mikulina yoldaşın broşürü elbette bilimselbir eser değil. Mikulina yoldaşın broşürü kitlesel yarışmanınmeseleleri, yarışmanın pratiği üzerine bir anlatıdır. Ve sadecebudur. Aslında son derece iddiasız bu kitapçık hakkında benimyazdığım önsöz nedeniyle yüksek beklentiler oluşmuşsa, bu,Mikulina yoldaşın suçu değildir. Bunun için, broşürü satıştançekerek, ne yazarını, ne de okuyucuyu cezalandırmaya gerekyok. Ancak Sovyetik olmayan, Parti düşmanı ve anti-proletereserler satıştan çekilebilir. Mikulina yoldaşın broşürü Partidüşmanı ya da Sovyetik olmayan hiçbir şey içermiyor.

3— Russova yoldaş, Mikulina yoldaşın "Stalin yoldaşıyanıltma"sına özellikle öfkelenmiş. Russova yoldaşın Stalinyoldaş için duyduğu endişe şayanı takdirdir. Oysa, bana göre buendişeye hiç gerek yok.

Birinci olarak, "Stalin yoldaşı yanıltmak" pek o kadar ko-lay değildir.

İkinci olarak, edebiyat dünyasında tanınmamış bir yazarınküçük broşürüne bir önsöz yazdığımdan en küçük bir pişmanlıkbile duymuyorum, çünkü tek tek ve belki de önemli hatalarınarağmen Mikulina yoldaşın broşürünün işçi kitlelerine çokyararlı olduğunu düşünüyorum.

Üçüncü olarak, ben sadece edebi "rütbe sahibi" insanların,edebiyat alanında "isim" yapmış olanların, "otoriteler"in vs.broşür ve kitaplarına önsöz yazılmasına kesinlikle karşıyım.Artık bu asilzade göreneğine son vermenin ve genç, hiç kimse-nin tanımadığı ve herkes tarafından ihmal edilen gençlerin "bü-yüklükleri" altında sıkıntı çektikleri zaten ön plânda olan edebi"rütbe sahipleri"ni öne çıkarmayı bir yana bırakmanın zamanıolduğunu düşünüyorum.

Ülkemizde, inşamızın genel hazinesini karınca kararınca

105 106 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 54: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yardımlarıyla zenginleştirmek için bütün gücüyle yükselmeyegayret eden, yüzlerce ve binlerce yetenekli genç insan var. Fa-kat bu genç insanların çabaları çoğu kez boşa çıkıyor, çünküadım başında edebi "şöhretler"in kibirleri, bazı örgütlerimizinbürokratizmi ve insafsız davranışları ve son olarak da (henüzyarışmaya geçmemiş olan) kendi yaşıtlarının kıskançlığıtarafından boğuluyorlar. Bu duvarı delmek ve çok sayıdaki bugenç güçlere bir yol açmak görevlerimizden biridir. Edebiyatdünyasında tanınmamış bir yazarın küçük broşürüne yazdığımönsöz, bu görevin yerine getirilmesi yönünde bir adım atmagirişimiydi. Bundan sonra da yalnızca sıradan ve tanınmamışyazarların sade, sansasyon yaratmaya yönelik olmayanbroşürlerine önsöz yazacağım. Bu davranış tarzının, hiyerarşiyedeğer veren bazı insanların hoşuna gitmemesi mümkündür.Ama bundan bana ne? Ben bu tür insanların dostu değilim…

4— İvanovo-Voznessenks'li yoldaşlar, Mikulina'yı, İvano-vo-Voznessenks'e çağırmalı ve işlediği hatalarından ötürü ona"iyice bindirmeli"ler. Mikulina yoldaştan basında iyicene hesapsormaya kesinlikle karşı değilim. Ama bu hiç kuşkusuz yete-nekli yazarı yere çalmaya ve iflah olmaz olarak terketmeye ke-sinlikle karşıyım.

Mikulina yoldaşın broşürünü satıştan çekme kararına gelin-ce, bu barbarca düşünce görüşümce "dikkate alınmalıdır".

Komünist Selamlar9 Temmuz 1929.

J. Stalin

İlk kez yayınlanmaktadır.

KURULUŞUNUN ONUNCU YILDÖNÜMÜDOLAYISIYLA UKRAYNA KOMÜNİST

GENÇLİK BİRLİĞİ'NE

Sosyalist yarışmayı başarıyla geliştiren ve Ukrayna sosya-list kültürünün inşasına aktif biçimde katılan, iç savaşınçarpışmalarında sınanmış Ukrayna Leninist Komünist GençlikBirliği'ne onuncu kuruluş yıldönümünde coşkulu selamlar.

J. StalinMoskova, 10 Temmuz 1929.

"Pravda" No. 157, 12 Temmuz 1929.

Felix Kon Yoldaş'a 107 108

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 55: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

"ÇERVONA UKRAYNA" KRUVAZÖRÜNÜNSEYİR JURNALİ'NE KAYIT

"Çervona Ukrayna" kruvazöründeydim. Bir amatör sanatgösterisini izledim.

Genel izlenim: Mükemmel insanlar, ortak davamız içinherşeye hazır olan yürekli, kültürlü yoldaşlar.

Böyle yoldaşlarla birlikte olmak çok iyi. Böyle savaşçılarınsafında düşmanlara karşı savaşmak çok iyi. Böyle yoldaşlarlasömürücülerin ve ezenlerin dünyaları yenilgiye uğratılabilir.

Sizlere "Çervona Ukrayna"lı dostlar, başarılar diliyorum!

25 Temmuz 1929. J. Stalin

"Krazni Çernomoryets"(Kızıl Karadeniz Gemici)(Sivastopol) No. 260,7 Kasım 1929.

BÜYÜK DÖNÜŞÜM YILIEkim'in 12. Yıldönümü Dolayısıyla

Geride bıraktığımız yıl, sosyalist inşanın bütün cephelerin-de büyük bir dönüşüm yılı oldu. Bu dönüşüm, sosyalizminkırda ve kentte kapitalist unsurlara karşı kararlı saldırısınınişareti altında cereyan etti ve ediyor. Bu saldırının karakteristiközelliği, ekonomimizin sosyalist reorganizasyonunun (rekons-trüksiyon) temel alanlarında daha şimdiden bize bir dizi tayinedici başarılar getirmiş olmasıdır.

Buradan şu sonuç çıkar ki, Parti, Yeni EkonomikPolitika'nın ilk aşamalarındaki geri çekilişimizden, daha sonra,bunları izleyen aşamalarda dönüşümü sağlamak ve kapitalistunsurlara karşı başarılı bir saldırı başlatmak için amaca uygunbiçimde yararlanmayı bilmiştir.

NEP uygulamaya koyulurken Lenin şöyle diyordu:

"Şimdi geri gidiyoruz, adeta ricat ediyoruz; fakat bunu, il-könce geri gitmek, fakat sonra hız almak ve bir o kadar dahabüyük bir sıçrayışla ileriye gitmek için yapıyoruz. Yeni Ekono-mik Politika'mızı uygularken sadece ve sadece bu tek koşullageri çekildik… ricattan sonra en inatlı bir ilerleyişe geçmekiçin." (4. baskı, cilt XXXIII, s. 399, Rusça)

Geçen yılın sonuçları, Partinin Çalışmasında Lenin'in butayin edici talimatını başarıyla hayata geçirdiğini kuşkuya yerkalmayacak şekilde göstermektedir.

*Geçen yılın, bizim için tayin edici öneme sahibolan ekono-

mik inşa alanındaki sonuçlarına baktığımızda bu cephedeki

109 110

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 56: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

saldırımızın başarıları, geçen yıldaki kazanımlarımız üç anabaşlık atında toparlanabilir.

IEMEK ÜRETKENLİĞİ ALANINDA

İnşa eserimizin geçen yılki en önemli olgularından birinin,emek üretkenliği alanında kesin bir dönüşüm elde etmeyibaşarmış olmamız olduğuna hemen hiç kuşku olamaz. Budönüşüm ifadesini, sosyalist inşa cephesinde işçi sınıfının mil-yonlarca kitlesinin yaratıcı inisiyatifinin ve güçlü emekcoşkunluğunun gelişmesinde buldu. Geçen yıldaki ilk önemlikazanımımız budur.

Kitlelerin yaratıcı inisiyatifi ve emek coşkusunun gelişmesiüç ana doğrultuda teşvik edildi:

a) Kitlelerin çalışma inisiyatifine ve çalışma faaliyetine ketvuran bürokratizme karşı — özeleştiri aracılığıyla mücadeledoğrultusunda;

b) Tembellere ve proleter çalışma disiplinini baltalayanlarakarşı — sosyalist yarışma aracılığıyla mücadele doğrultusunda;

c) Üretimde rutine ve atalete karşı — kesintisiz çalışmahaftasının örgütlenmesi aracılığıyla mücadele doğrultusunda.

Sonuç, uçsuz bucaksız ülkemizin her bir köşesinde işçisınıfının milyonlarca kitlesinin emek coşkunluğunda ve emekyarışmasında ifadesini bulan, emek cephesinde muazzam birkazanımdır. Bu kazanımın önemi gerçekten paha biçilmezdir,çünkü emek üretkenliğinin ilerleyen büyümesini ancak milyon-larca kitlenin emek coşkusu ve emek coşkunluğu güvence altınaalabilir, ve bu olmadan ülkemizde sosyalizmin kapitalizm üze-rinde nihai zaferi düşünülemezdir.

"Emek üretkenliği", diyor Lenin, "son tahlilde yeni toplumdüzeninin zaferi için en önemli tayin edici şeydir. Kapitalizm,feodalizm altında bilinmeyen bir emek üretkenliği yarattı. Ka-pitalizm, sosyalizmin yeni, çok daha yüksek bir emeküretkenliği yaratmasıyla nihai olarak yenilebilir, ve nihai olarakyenilecektir." (4. baskı, cilt XXIX, s. 394, Rusça.)

Buradan yola çıkarak, Lenin şunları söyler:

"Şimdi işçilerin ve köylülerin kurtuluşunun, ekonomimizinkurtuluşunun ona bağlı olduğu emek coşkunluğunun, çalışmaisteğinin, inatlılığın içimize işlemesini sağlamalıyız." (4. baskı,cilt XXXI, s. 374, Rusça.)

Lenin'in, Partinin önüne koyduğu görev budur.Geçen yıl, Partinin bu görevi başarıyla yerine getirdiğini ve

yol üstündeki bütün zorlukları kararlılıkla aştığını göstermiştir.Partinin geçen yılki ilk önemli kazanımı konusunda durum

budur.

IISANAYİİN İNŞASI ALANINDA

Partinin ikinci kazanımı, bu ilk kazanımıyla ayrılmaz birşekilde bağlıdır. Partinin bu ikinci kazanımı, geçen yıl ağır sa-nayiin büyük yeni yapıları için birikim sorununu esas itibariylebaşarıyla çözmüş olmamız, üretim araçları üretiminingeliştirilmesinde hızlı bir tempo tutturmamız ve ülkemizin birmetal ülkesine dönüşmesi için önkoşulları yaratmış olmamızdayatmaktadır.

Geçtiğimiz yıldaki ikinci önemli kazanımımız budur.Hafif sanayi sorunu önümüze özel zorluklar çıkarmıyor.

Bunu zaten birkaç yıl önce çözmüş bulunuyoruz. Daha zor vedaha önemli olan ağır sanayi sorunudur.

Daha zor, çünkü ağır sanayi muazzam yatırımlar gerektir-mektedir, ve endüstri bakımından geri kalmış ülkelerin tarihiningösterdiği gibi, uzun vadeli muazzam borçlanmalar olmadanyapamaz.

Daha önemli, çünkü ağır sanayii geliştirmeden sanayii inşaedemez, sanayileşmeyi sağlayamayız.

Fakat biz ne geçmişte ne de şimdi ne uzun vadeli borçlar vene de azbuçuk uzun vadeli krediler almadığımız için, sorununaciliyeti bizim için aşikârın da ötesindedir.

Büyük Dönüşüm Yılı 111 112 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 57: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Tüm ülkelerin kapitalistleri, birikim sorununu kendi gücü-müzle halledemeyeceğimiz, ağır sanayii yeniden kurmasorununda şapa oturacağımız ve önlerinde kuyruğumuzu kısıponların borç kölesi haline geleceğimiz varsayımıyla bize borçve kredi vermeyi reddettiklerinde tam da bundan hareket edi-yorlar.

Fakat geçen yılın sonuçları bu bakımdan bize neyi göster-mektedir? Geçen yılın sonuçlarının anlamı, kapitalist baylarınhesabını alt-üst etmiş olmasıdır.

Geçen yıl, SSCB'ye karşı uygulanan açık ve gizli mali ab-lukaya rağmen, bizim, kapitalistlerin borç kölesi halinegelmediğimizi, bilakis birikim sorununu kendi gücümüzlebaşarıyla çözdüğümüzü ve ağır sanayiin temelini attığımızıgöstermiştir. Bunu şimdi işçi sınıfının yeminli düşmanları bileinkâr edemiyor.

Gerçekten de: Eğer, birincisi, geçen yıl büyük sanayidekiyatırımlar 1.600 milyon rublenin üstünde tutmuşsa ve bununaşağı yukarı 1300 milyonu ağır sanayiin payına düşmüşse, buyıl ise büyük sanayideki yatırımlar 3400 milyon rubleden fazlatutuyorsa ve bunun 2500 milyondan fazlası ağır sanayiin payınadüşüyorsa; ikincisi, geçen yıl büyük sanayiin toplam üretimiyüzde 23 ve ağır sanayiinki yüzde 30 artmışsa, cari yılda ise bü-yük sanayiin toplam üretimi yüzde 32 ve ağır sanayiinki yüzde46 artıyorsa — ağır sanayiin inşası için birikim sorununun bi-zim için artık aşılamaz zorluklar teşkil etmediği açık değil mi-dir?

Ağır sanayimizi geliştirmede hızlı adımlarlailerlediğimizden, eski tempoyu aştığımızdan ve "geleneksel"geriliğimizi arkada bıraktığımızdan nasıl kuşku duyulabilir?

Tüm söylenenlerden sonra, Beş Yıllık Plânın tahminleriningeçen yıl aşılmasına, Beş Yıllık Plânın —burjuva kalemşörlerin"erişilemez fantezi" dedikleri ve sağ oportünistlerimizi (Buharingrubu) dehşete düşüren— optimal varyantının ise gerçekte BeşYıllık Plânın minimal varyantına dönüşmesine şaşılabilir mi?

"Rusya için kurtuluş", diyor Lenin, "yalnızca köylü

iktisadında iyi bir hasat değildir —bu çok azdır— ve yalnızca,köylülüğe ihtiyaç maddeleri temin eden hafif sanayiin iyi du-rumda olması değildir —bu da keza çok azdır—, bir ağır sana-yie de ihtiyacımız var … Ağır sanayii kurtarmadan, onu restoreetmeden hiçbir sanayi inşa edemeyiz, ama bu olmadan geneldebağımsız bir ülke olarak yıkılırız… Ağır sanayiin devletsübvansiyonlarına ihtiyacı var. Bunları bulmadığımız takdirde,—sosyalisti bir yana bırakalım— uygar bir devlet olarakyıkılırız." (4. baskı, cilt XXXIII, s. 388-389, Rusça.)

Birikim sorununu ve ağır sanayiin inşasında Partinin göre-vini Lenin böyle keskin formüle ediyor.

Geçen yıl, Partinin bu görevin üstesinden başarıylageldiğini ve bu yol üzerindeki tüm zorlukları kararlılıklaaştığını göstermiştir.

Bu elbette, sanayiin artık hiçbir ciddi güçlüklekarşılaşmayacağı anlamına gelmez. Ağır sanayii kurma göreviyalnızca birikim sorunuyla karşılaşmaz. Ayrıca kadrosorunuyla, şu sorunla karşılaşır:

a) Sovyetik kafalı onbinlerce teknisyen ve uzmanı sosyalistinşaya katma ve

b) işçi sınıfının saflarından yeni kızıl teknisyenler ve kızıluzmanlar yetiştirme.

Birikim sorunu özü itibariyle çözülmüş olarak görülebile-cekken, kadro sorunu hâlâ çözüm bekliyor. Kadro sorunu ise,sanayiin teknik rekonstrüksiyonunun sözkonusu olduğu şuanda, sosyalist inşanın tayin edici sorunudur.

"Bizde eksik olan en önemli şey", diyor Lenin, "kültürlülük-tür, yönetme sanatıdır… İktisadi ve siyasi bakımdan NEP bize,sosyalist ekonominin temelini kurma imkanını tamamen güven-celemektedir. Sorun 'yalnızca' proletaryanın ve onun öncü müf-rezesinin kültürel güçleri sorunudur." (4. baskı, cilt XXXIII, s.223-224, Rusça.)

Apaçık ki burada herşeyden önce "kültürel güçler" soru-nundan, genelde iktisadi inşa için kadro sorunundan, özelde de

Büyük Dönüşüm Yılı 113 114 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 58: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

sanayiin inşası ve yönetimi sorunundan söz edilmektedir.Ama buradan şu sonuç çıkar ki, ağır sanayii kurma sorunu,

ağır sanayi için özsel öneme sahip olan birikim alanındakiönemli kazanımlara rağmen, kadro sorunu çözülmediği sürece,tamamen çözülmüş olarak görülemez.

Buradan Partinin görevi çıkar — kadro sorununun çözümü-nü dolaysız ele almak ve bu kaleyi her ne pahasına olursa olsunfethetmek.

Partinin geçen yıldaki ikinci kazanımı konusunda durumbudur.

IIITARIMIN İNŞASI ALANINDA

Son olarak, ilk iki kazanımla organik olarak bağlı olan,Partinin geçen yıldaki üçüncü kazanımı hakkında. Sözkonusuolan, tarımımızın gelişmesindeki radikal dönüşümdür, küçükve geri kalmış bireysel iktisattan, ilerici kollektif tarımsal büyükişletmeye, toprağın ortaklaşa işlenmesine, Makine ve Traktörİstasyonları'na, artellere, modern tekniğe dayanan kollektif çift-liklere, ve son olarak, yüzlerce traktör ve biçerdöverledonatılmış muazzam Sovyet çiftliklerine geçiştir.

Partinin bu alandaki kazanımı, tam bir dizi alandaköylülüğün ana kitlelerini, köylülüğün çok büyük çoğunluğumahvolur ve yoksulluk içinde bir yaşam sürdürmek zorundakalırken, ancak bir avuç köy zengininin, kapitalistlerin kazançlıolduğu eski, kapitalist gelişme yolundan; köy zenginlerini, ka-pitalistleri yerlerinden eden ve fakat orta köylüleri ve yoksulköylülüğü yeni tarzda donatarak, yeni araçlarla, traktör vetarımsal makinelerle donatarak onlara yoksulluktan ve Kulakboyunduruğundan çıkma ve toprağın kooperatif, kollektifişlenmesi anayoluna kavuşma imkanı veren yeni, sosyalistgelişme yoluna geçirmeyi başarmış olmamızdır.

Partinin kazanımı, bizzat köylülük içindeki bu temeldönüşümü örgütlemeyi ve inanılmaz güçlüklere, Kulaklardan

ve papazlardan, darkafalılara ve sağ oportünistlere kadar tüm veher türlü karanlık güçlerin gözü dönmüş direnişine rağmen köyyoksullarının ve orta köylülerin geniş kitlelerini peşimizden sü-rüklemeyi başarmış olmamızdır.

İşte bazı rakamlar.1928 yılında Sovyet çiftliklerinin ekim alanı 1 425 000

hektar ve tahıl üretiminin satılık kısmı 6 milyon kentaldan fazlatutuyordu (36 milyon puddan fazla), kollektif çiftliklerin ekimalanı 1 390 000 hektar ve tahıl üretiminin satılık kısmı ise 3,5milyon kental civarındaydı (20 milyon puddan fazla).

1929 yılında Sovyet çiftliklerinin ekim alanı 1.816.000hektar ve tahıl üretiminin satılık kısmı 8 milyon kentalcivarındaydı (47 milyon pud civarında), kollektif çiftliklerinekim alanı 4 262 000 hektar ve tahıl üretiminin satılık kısmı ise13 milyon kental civarındaydı (78 milyon pud civarında).

Gelecek yıl, 1930'da, Sovyet çiftliklerinin ekim alanıkontrol rakamlarına göre muhtemelen 3 280 000 hektar tutacakve tahıl üretiminin satılık kısmı 18 milyon kental (110 milyonpud civarında) tutulacaktır, ama kollektif çiftliklerin ekim alanıise hiç kuşkusuz 15 milyon hektar ve tahıl üretiminin satılıkkısmı 49 milyon kental civarında (300 milyon pud civarında)tutacaktır.

Başka bir deyişle, gelecek yıl, 1930'da, Sovyet çiftliklerin-de ve kollektif çiftliklerde tahıl üretiminin satılık kısmı 400 mil-yon puddan fazla tutacaktır, yani tüm tarımın tahıl üretimininsatılık kısmının (kırsal alanlar dışında satılan tahılın) yüzde50'sinden fazla.

Böylesine fırtınalı bir gelişme temposunu —gelişmetemposu genelde özellikle büyük olan bizzat bizim sosyalizebüyük sanayimizin dahi tanımadığını— kabul etmek gerekir.

Genç sosyalist tarımsal büyük işletmemizin (kollektif çift-likler ve Sovyet çiftlikleri) büyük bir geleceğe sahip olduğu,gelişmesinde harikalar yaratacağı açıktır.

Kollektif çiftliklerin inşası alanındaki bu eşi görülmedikbaşarı, en azından aşağıdakileri öne çıkarmak gereken tam bir

Büyük Dönüşüm Yılı 115 116 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 59: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

dizi nedenle açıklanır.Bu eşi görülmedik başarı her şeyden önce, Partinin Le-

nin'in kitleleri eğitme politikasını izlemesi ve köylü kitlelerini;kooperatif hareketini yaratarak ve teşvik ederek, adım adım kol-lektif çiftliklere yaklaştırmasıyla açıklanır. Partinin, gerek hare-ketin çok önünden gitmek ve kollektif çiftlikleringeliştirilmesini emirle yönetmek isteyenlere ("sol" lafazanlara)karşı, gerekse de Partiyi geri çekmek ve hareketin peşinde kuy-ruk olmak isteyenlere (sağcı ahmaklara) karşı başarılı bir müca-dele yürütmüş olmasıyla açıklanır. Bu politika olmadan Partikollektif çiftlik hareketini bizzat köylülerin gerçek bir kitle ha-reketi haline getiremezdi.

"Petrograd proletaryası ve Petrograd Garnizonu'nun askerle-ri", diyor Lenin, "iktidarı ele geçirdiklerinde, köydeki inşasürecinde büyük zorluklarla karşılaşılacağını, burada daha ted-rici davranmak gerektiğini, burada toprağın toplumsalişlenmesini emirlerle, yasalarla başlatmaya çalışmanın en bü-yük saçmalık olacağını, buna ancak yok denecek kadar azsayıda siyasi bilinçli köylünün yanaşacağını, köylülerin eziciçoğunluğunun ise önüne bunu görev olarak koymadığını çok iyibiliyorlardı. Ve bu nedenle kendimizi, devrimin gelişmesininçıkarları açısından mutlak zorunlu olanla sınırladık: kesinliklekitlelerin gelişmesinin önünde başını alıp gitmemek, bilakis,ilerleme hareketi bu kitlelerin kendi deneyiminden, kendi mü-cadelesinden doğup büyüyünceye kadar beklemek." (4. baskı,cilt XXVIII, s. 121, Rusça)

Eğer Parti kollektif çiftliklerin inşası cephesinde muazzambir zafer kazandıysa, bunun nedeni, Lenin'in bu taktik talimatınıtamı tamına izlemesidir.

Tarımsal inşa alanındaki bu eşi görülmedik başarı ikinciolarak, Sovyet iktidarının, köylülüğün yeni aletlere, modernteknik donatıma duyduğu artan ihtiyacı doğru bir şekilde gözö-nüne almış, toprağı işlemenin eski biçimlerinin sürmesi halindeköylülüğün durumunun içinden çıkılmazlığını doğru bir şekildegözönüne almış ve, bütün bu hususları gözönünde bulundura-

rak, onlar için tam zamanında makine kiralama istasyonları,traktör kolonları ve Makine-Traktör İstasyonları biçiminde,toprağın toplumsal işlenmesini örgütleme, kollektif çiftlikler ya-ratma ve teşvik etme ve son olarak köylü çiftliklerinin Sovyetçiftlikleri tarafından her bakımdan desteklenmesini sağlama bi-çiminde yardım örgütlemiştir.

İnsanlık tarihinde ilk kez, köylülüğün emekçi kitlelerineüretim alanında sistematik ve sürekli yardım etme hazırlığını veyeteneğini fiilen ispatlayan bir iktidar, Sovyet iktidarı ortayaçıkmıştır.

Ezelden beri iş aletleri yoksunluğu çeken köylülüğünemekçi kitlelerinin, bu yardıma dört elle sarılarak kollektif çift-lik hareketine girdikleri açık değil midir?

Ve şu andan itibaren işçilerin eski şiarı: "Yüzünü köyedön"ün, kollektif köylülerin yeni şiarı: "Yüzünü şehre dön"letamamlanacağına şaşılabilir mi?

Kollektif çiftliklerin inşası alanında bu eşi görülmedikbaşarı son olarak, ülkemizin ileri işçilerinin meseleyi kendi el-lerine almış olmasıyla açıklanır. Ülkemizin en önemli bölgeleri-ne dağılmış düzinelerce ve yüzlerce İşçi Tugayını kastediyo-rum. Kollektif çiftlik hareketinin var olan ve olası tüm propa-gandistleri arasında işçi propagandistlerin, köylü kitleleriarasındaki en iyi propagandistler olduğunu kabul etmek gerekir.Bireysel küçük iktisat karşısında kollektif büyük iktisadın sahipolduğu üstünlükler konusunda —mevcut kollektif çiftlikler veSovyet çiftlikleri bu üstünlükleri haydi haydi ispatlayan çarpıcıörnekler olduğu için—, işçilerin köylüleri ikna etmeyi başarmışolmalarında şaşılacak ne olabilir?

Kollektif çiftliklerin inşası alanındaki kazanımımızın —gö-rüşümce son yılın tüm kazanımları arasında en önemli ve tayinedici olan bir kazanım— temelini bu teşkil ediyordu.

Her biri 40 000 - 50 000 hektarlık büyük tahıl fabrikalarıörgütlemenin mümkün ve amaca uygun oluşuna karşı "bilim"initirazları çökmüş ve toz duman olmuştur. Pratik, "bilim"in

Büyük Dönüşüm Yılı 117 118 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 60: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

itirazlarını çürütmüş ve sadece pratiğin "bilim"den öğrenmesigerektiğini değil, ayrıca "bilim"in de pratikten öğrenmesinin fe-na olmayacağını bir kez daha göstermiştir.

Kapitalist ülkelerde dev tahıl fabrikaları tutunamaz. Bizimülkemiz ise sosyalist bir ülkedir. Bu "küçük" farkı unutmamakgerekir.

Kapitalist ülkelerde, bir dizi araziyi satın almadan ya damutlak toprak rantı ödemeden —böylelikle üretim çarnaçar fev-kalade büyük harcamalara boğulur— büyük tahıl fabrikaları ör-gütlemek imkansızdır, çünkü oralarda toprak ve arazi üzerindeözel mülkiyet vardır. Oysa bizde ne mutlak toprak rantı ne detoprak ve arazinin alım ve satımı yoktur, bu durum büyük tahılçiftliklerinin gelişmesi için elverişli koşullar yaratır, çünkü biz-de toprak ve arazi üzerinde özel mülkiyet yoktur.

Kapitalist ülkelerde büyük tahıl çiftlikleri, amacı azami kârya da her halükârda ortalama kâr haddi denilen şeye eşit bir kârsağlamakta görürler, çünkü aksi takdirde sermaye, tahıl üretimi-ni örgütlemekle uğraşmakta genelde hiçbir çıkar görmez. Bunakarşılık bizde, aynı zamanda devlet girişimleri olan tahıl çiftlik-leri, gelişimleri için ne azami kâra ne de ortalama kâr haddinegereksinim duyarlar, bilakis asgari bir kazançla yetinebilirler vebazen hiç kazanç elde etmeden de yapabilirler ki, bununla da yi-ne büyük tahıl çiftliklerinin gelişmesi için elverişli koşullaryaratılır.

Son olarak, kapitalizm altında büyük tahıl çiftlikleri için neözel kredi ayrıcalıkları ne de özel vergi ayrıcalıkları vardır, bu-na karşılık, sosyalist sektörü desteklemek üzere hazırlanmışSovyet sistemi altında böylesi ayrıcalıklar vardır ve varolacaktır.

Saygıdeğer "bilim" bütün bunları unutmuştur.Sağ oportünistlerin (Buharin'in grubu)a) köylülerin kollektif çiftliklere girmeyeceği,b) kollektif çiftliklerin gelişme temposunun

hızlandırılmasının sadece kitlesel hoşnutsuzluğa ve köylülüğün

işçi sınıfından kopmasına yol açacağı,c) kırda sosyalist gelişmenin "anayolu"nu kollektif çiftlik-

lerin değil, bilakis kooperatiflerin oluşturduğu,d) kollektif çiftliklerin gelişmesinin ve kırdaki kapitalist

unsurlara karşı saldırının ülkenin tahılsız kalmasına yolaçabileceği iddiaları çökmüş ve toz duman olmuştur.

Bütün bunlar, eski burjuva-liberal pılıpırtı olarak çökmüşve rüzgâra savrulmuştur.

Birincisi, köylüler kollektif çiftliklere girmişlerdir, tekmilköyler, kaza daireleri ve reyonlar girmişlerdir.

İkincisi, kitlesel kollektif çiftlik hareketi işçilerle köylüle-rin birliğini zayıflatmıyor, onun için yeni bir temel, bir üretimtemeli yarattığı için onu bilakis güçlendiriyor. Şimdi hatta kör-ler bile görüyor: Eğer köylülüğün temel kitleleri arasında her-hangi bir ciddi hoşnutsuzluk varsa, bu Sovyet iktidarının kollek-tif çiftlik politikasıyla ilgili değil, Sovyet iktidarının köylüleremakine ve traktör sağlamakta kollektif çiftlik hareketiningelişmesine ayak uyduramamasından kaynaklanmaktadır.

Üçüncüsü, kırda sosyalist gelişmenin "anayolu"hakkındaki tartışma, Eichenwald ve Slepkov ayarındaki gençküçük-burjuva liberallerine yakışan skolastik bir tartışmadır. Şuaçıktır: Bir kollektif çiftlik hareketi olmadığı sürece, kırın sos-yalist gelişmesinin "anayolu" kooperatifçiliğin alt biçimlerin-den, alım ve satım kooperatiflerinden ibaretti, fakat kooperatifindaha üst biçimi, kollektif çiftçilik biçimi ortaya çıkınca, bu,gelişmenin "anayolu" haline geldi.

Tırnak işareti konmadan söylendiğinde: Kırın sosyalistgelişmesinin baş biçimi, Lenin'in kooperatif plânıdır; bu plân,alt biçimlerinden (alım-satım kooperatifleri) üst biçimlere (kol-lektif çiftlik üretim kooperatifleri) kadar tarımsal kooperatifle-rin bütün biçimlerini kapsar. Kollektif çiftlikleri kooperatiflerinkarşısına koymak, Leninizmle alay etmek ve kendi cahilliğinibelgelemek demektir.

Dördüncüsü, bugün kırın kapitalist unsurlarına karşı

Büyük Dönüşüm Yılı 119 120 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 61: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

saldırıya geçmeden ve kollektif çiftlik ve Sovyet çiftlikleri ha-reketini geliştirmeden, bu yıl, ne tahıl alımı alanındakaydettiğimiz tayin edici başarılarımızı, ne de devletin elindeşimdiden birikmiş olan, düzinelerce milyon pud dokunulmaztahıl stokunu sağlayamayacağımızı bugün körler bile görmekte-dir.

Bunun da ötesinde, kollektif çiftlik ve Sovyet çiftlikleri hareketi-nin gelişmesi sayesinde tahıl krizinden nihayet kurtulmayabaşladığımız ya da şimdiden kurtulmuş olduğumuz kesinlikle söylene-bilir. Eğer kollektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin gelişmesi artanbir hızla devam ederse, ülkemizin, diyelim ki üç yıl içinde, dünyanınen zengin tahıl ülkelerinden biri, hatta en zengin tahıl ülkesi halinegelmesinden kuşku duymak için hiçbir neden yoktur.

Şimdiki kollektif çiftlik hareketinde yeni olan nedir? Şimdiki kol-lektif çiftlik hareketinde yeni ve tayin edici olan, kollektif çiftliklereeskisi gibi tek tek köylü gruplarının değil, köyler, kazalar, reyonlar,hatta vilayetlerin katılmasıdır.

Peki bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, orta köylünün kollektifçiftliklere girmiş olmasıdır. Geçtiğimiz yıl Sovyet iktidarının enönemli kazanımını oluşturan tarımın gelişmesindeki bu köklüdönüşümün temeli budur.

Troçkizmin, işçi sınıfının sosyalist inşada köylü sınıfının ana kit-lelerine önderlik edemeyeceği Menşevik "düşüncesi" yıkılıp enkaz ha-line geliyor. Şimdi artık körler bile orta köylünün kollektif çiftliklereyöneldiğini görüyor. Sanayi ve tarım için Beş Yıllık Plân'ın sosyalisttoplumun kurulmasının beş yıllık plânı olduğu, ülkemizde sosyalizminkurulması olanağına inanmayanların Beş Yıllık Plân'ımızı alkışlamayahakları olmadığı artık herkes için açıklık kazanmıştır.

"Kutsal özel mülkiyet ilkesi", Sovyetler Birliği'nde kapitalizminrestorasyonunu düşleyen bütün ülkelerin kapitalistlerinin bu son umu-du yıkılıp enkaz haline geliyor. Bunların, toprağı kapitalizm için güb-releme malzemesi olarak gördükleri köylüler, çok övülen "özel mülki-yet" bayrağını kitleler halinde terkedip kollektivizm yoluna, sosyalizmyoluna geçiyorlar. Kapitalizmin restorasyonu için son umut yıkılıyor.

Ülkemizin kapitalist unsurlarının, hücuma geçen sosyalizme

karşı eski dünyanın bütün güçlerini çıkarmak yönündeki umutsuzgirişimleri, sınıfların mücadelesinin şiddetlenmesine yol açan bugirişimler de bununla açıklanır. Sermaye sosyalizme "intibak etmek"istemiyor.

Struve ve Hessen, Milyukov ve Kerenski, Dan ve Abramoviç gi-bi sermayenin tüm bu bekçi köpeklerinin son zamanlarda Bolşevizmekarşı öfkeli ulumalarını yükseltmeleri de bununla açıklanır. Ufak tefekbir şey değil: Kapitalizmin restorasyonu için son umut ortadan kaybo-luyor.

Sınıf düşmanlarının bu kudurmuş öfkeleri ve sermayeninuşaklarının bu vahşi ulumaları — Partinin sosyalist inşanın en zor cep-hesinde gerçekten tayin edici bir zafer kazandığından başka neyikanıtlayabilir?

"Ancak", diyor Lenin, "köylülere, toprağı toplumsal, kollek-tif, kooperatifsel ve artel biçiminde işlemenin üstünlüğü pratik-te gösterilebilirse, köylülere ortaklaşa, artel çiftçilik yoluylayardım edilebilirse, ancak bu koşullarda, iktidarı elinde tutanişçi sınıfı, haklı olduğunu köylülere gerçekten kanıtlayabilir vemilyonlarca köylü kitlesini gerçekten ve sağlam bir şekildeyanına çekebilir." (4. baskı, cilt XXX, s. 173-174, Rusça.)

Lenin, köylülüğün milyonlarca kitlesinin işçi sınıfı içinkazanılmasının yolları, köylülüğün kollektif çiftliklerin inşası yönünesevkedilmesinin yolları sorununu böyle koyuyordu.

Geçtiğimiz yıl, Partinin bu görevi başarıyla yerine getirdiğini vebu yolda önüne çıkan bütün ve her türlü zorlukların kararlılıkla üste-sinden gelmekte olduğunu göstermiştir.

"Orta köylülük", diyor Lenin, "komünist toplumda ancakonun iktisadi yaşam koşullarını kolaylaştırıp iyileştirirsek bizimyanımızda olacaktır. Eğer yarın onlar için 100 000 adet birincisınıf traktörü sağlayabilsek, benzin ve makinist ihtiyaçlarınıkarşılayabilsek (şimdilik bunun bir hayal olduğunu biliyorsu-nuz), bu koşullarda orta köylü şöyle derdi mutlaka: 'Ben ko-münden yanayım' (yani komünizmden). Fakat bunubaşarabilmek için önce uluslararası burjuvaziyi yenmek, butraktörleri bize vermek zorunda bırakmak, ya da

Büyük Dönüşüm Yılı 121 122 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 62: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

üretkenliğimizi bunları kendimiz sağlayabilecek kadar yükselt-mek zorundayız. Bu sorun ancak bu şekilde doğru konulmuşolur." (4. baskı, cilt XXIX, s. 190, Rusça.)

Lenin, orta köylüyü teknik olarak yeniden donatma yolları,onu komünizme kazanma yolları sorununu böyle koymaktadır.

Geçtiğimiz yıl, Partinin bu görevi de başarıyla yerine getir-mekte olduğunu göstemiştir. Gelecek yılın, 1930 yılınınilkbaharında tarlalarda 60 000'den fazla traktöre, bir yıl sonra100 000'den fazla, ve iki yıl daha geçtikten sonra ise 250 000'inüstünde traktöre sahip olacağımız biliniyor. Şimdi artık, birkaçyıl önce "fantezi" sayılan şeyleri pratiğe geçirme olanağımızvar, hatta daha da fazlasını.

Orta köylünün yüzünü "komün"e çevirmiş olmasının nede-ni budur.

Partinin üçüncü kazanımıyla ilgili durum böyledir.Partinin geçen yılda elde ettiği başlıca kazanımlar

bunlardır.

ÖZETSon hızla sanayileşme yolunda ilerliyoruz — kadim, "Rus"

geriliğimizi arkamızda bırakarak sosyalizme ilerliyoruz. Bir metal ülkesi, otomobilleşmiş bir ülke, traktörleşmiş bir

ülke olacağız.Ve SSCB'yi otomobile köylüleri ise traktöre

oturttuğumuzda, "uygarlıkları" ile övünen "saygıdeğer" kapita-listler bize yetişmeye çalışsınlar da görelim. O zaman hangi ül-kelerin geri kalmış, hangi ülkelerin ilerlemiş ülkeler arasında"sıralanacağını" göreceğiz.

3 Kasım 1929.

"Pravda" No. 259,7 Kasım 1929. İmza: J. Stalin

ÖZEL UZAKDOĞU ORDUSU GAZETESİ"TREVOGA"NIN[14] REDAKSİYONUNA

Çinli toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin saldırılarına karşıEkim Devrimi'nin hak ve çıkarlarını koruyan Özel UzakdoğuOrdusu'nun savaşçılarına ve komutanlarına kardeşçe selamlar!

Çinli karşı-devrimcilerin her hareketini uyanıklıkla izleyin,her saldırıyı yok edici bir karşı saldırıyla yanıtlayın ve böyleceÇin'deki kardeşlerimizin, Çin işçi ve köylülerinin, toprak sahip-lerinin ve kapitalistlerin boyunduruğunu parçalamalarınayardım edin.

Bu bayram gününde, SSCB'nin milyonlarca emekçisininbüyük bir sevgiyle sizleri düşündüğünü, bu büyük günü sizlerlebirlikte kutladığını ve Özel Uzakdoğu Ordusu'nun başarılarınısizlerle birlikte sevinçle karşıladığını unutmayın.

Yaşasın Ekim Devrimi!Yaşasın Özel Uzakdoğu Ordusu!Yaşasın Çin İşçileri ve Köylüleri!

"Pravda" No. 2597 Kasım 1929 J. Stalin

Büyük Dönüşüm Yılı 123 124

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 63: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

MUTLAK ZORUNLU BİR DÜZELTME

16 Aralık tarihli "Pravda" (No. 296), ("Parti İnşası" başlığıaltında) imzasız bir makale yayınladı: "Karışıklık Olmadan Ol-maz mı?". Bu makalede, "Komsomolskaya Pravda"da [15] çıkan"Leninizme Girişin Özeti" adlı makalenin bir tezi, emperyalistdünya cephesinin devrimci tarzda yarılmasının en elverişlikoşullarını inceleyen tezi eleştirilmektedir.

Yazar, eleştirisini yaptığı makaleden şu alıntıyı yapıyor:"Leninizm, devrimin, emperyalist zincirin en zayıf halkası olanyerde başladığını öğretir." Yazar, devamla, bu alıntı ile, Buha-rin'in "Dönüşüm Dönemi Ekonomisi"nden şu alıntı arasına bireşit işareti koyuyor: "Kapitalist dünya sitemininin çöküşü, enzayıf ulusal ekonomi sistemlerinde başladı." Yazar bununardından, Lenin'in, Buharin'in kitabının anılan pasajına karşıeleştirel notlarını da ekliyor ve "Komsomolskaya Pravda"daki"Leninizme Girişin Özeti" makalesinde, Buharin'in hatasınabenzer bir hata işlendiği sonucunu çıkarıyor.

Bana öyle geliyor ki, "Karışıklık Olmadan Olmaz mı?"makalesinin yazarı bir hata işlemiştir. "Emperyalist zincir, enzayıf yerinden kopar" tezi ile, Buharin'in "emperyalist zincir,ulusal ekonomi sisteminin en zayıf olduğu yerde kopar" teziarasına kesinlikle bir eşit işareti konamaz. Neden? Çünkü birin-ci durumda, yarılması gereken emperyalist zincirinzayıflığından, yani emperyalist güçlerin zayıflığından söz edil-mektedir, oysa burada, Buharin'de ise, emperyalizm zinciriniyarması gereken ülkenin ulusal ekonomi sisteminin

zayıflığından, yani anti-emperyalist güçlerin zayıflığından sözedilmektedir. Bunlar kesinlikle bir ve aynı şey değildir. Dahası,bunlar birbirine taban tabana zıt iki tezdir.

Buharin'e göre, emperyalist cephe, ulusal ekonomi sistemi-nin en zayıf olduğu yerde kopacaktır. Bu elbette doğru değildir.Eğer bu doğru olsaydı, proleter devrimi Rusya'da değil de, OrtaAfrika'da bir yerde başlardı. Ama "Leninizme Girişin Özeti"adlı makalede, Buharin'in tezine taban tabana zıt bir şey, yaniemperyalist zincirin, en zayıf olduğu yerde koptuğu söylenmek-tedir. Ve bu tamamen doğrudur. Dünya emperalizminin zinciriverili bir ülkede evet tam da, verili anda tam da bu ülkede zinciren zayıf olduğu için kopmaktadır. Aksi takdirde kopmazdı. Ak-si takdirde Menşevikler, Leninizme karşı mücadelelerinde haklıolurlardı.

Ama verili ülkede emperyalist zincirin zayıflığı neyle belir-lenir? Bu ülkenin endüstriyel gelişmesinin ve uygarlığının bellibir asgariye erişmiş olmasıyla. Burada belli bir asgari sanayiproletaryasının varolmasıyla. Bu ülkedeki proletaryanın ve pro-leter öncünün devrimci ruhuyla. Proletaryanın, emperyalizmekarşı kararlı mücadelede proletaryayı izleyebilecek, ciddiyealınması gereken bir müttefike (örneğin köylülük) sahipolmasıyla. Dolayısıyla, emperyalizmin bu ülkede tecrit olmasınıve yıkılmasını kaçınılmaz kılan koşulların biraraya gelmesiyle.

"Karışıklık Olmadan Olmaz mı?" makalesinin yazarı, bes-belli ki, tamamen farklı iki şeyi birbirine karıştırmıştır.

Gerçekten de: Karışıklık olmadan olmaz mı?

"Pravda", No. 298, 18 Aralık 1929.

İmza: J. St.

125 126 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 64: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

50. DOĞUM GÜNÜ NEDENİYLE STALİNYOLDAŞA TEBRİKLERİNİ YOLLAYANTÜM ÖRGÜTLERE VE YOLDAŞLARA

Tebriklerinizi ve selamlarınızı, beni kendisinin benzeri ola-rak yaratan ve eğiten işçi sınıfının büyük partisiyle ilgili görü-yorum. Ve bunları sadece şanlı Leninist Partimizle ilgiligördüğüm için, sizleri bolşevik teşekkürle yanıtlama hakkıgörüyorum kendimde.

Şundan emin olabilirsiniz ki yoldaşlar, gelecekte de işçisınıfının davası, proletarya devrimi ve dünya komünizmi davasıiçin bütün gücümü, bütün yeteneklerimi, ve eğer gerekirse bü-tün kanımı son damlasına kadar vermeye hazırım.

21 Aralık 1929 Yüksek saygılarımla

"Pravda" No. 302, J. Stalin22 Aralık 1929.

SSCB'DE TARIM POLİTİKASININ SORUNLARINA İLİŞKİN

Marksist Tarım Bilimcileri Konferansı'nda Konuşma 27 Aralık 1929 [16]

Yoldaşlar! Şu an, toplumsal ve ekonomik yaşamımızın te-melinde yatan, bütün dikkatleri üzerinde toplayan gerçeklik,kollektif çiftlik haraketindeki muazzam büyümedir.

Şimdiki kollektif çiftlik hareketinin karakteristik çizgisi,bugüne kadar olduğu gibi, yalnızca köy yoksullarının tek tekgruplarının kollektif çiftliklere katılması değil, aynı zamandaorta köylülerin de kütlesi itibariyle kollektif çiftliklere girmişolmasıdır. Bunun anlamı, kollektif çiftlik hareketinin, emekçiköylülerin tek tek grup ve kesimlerinin bir hareketi olmaktançıkıp, köylülüğün sayıları milyonları ve on milyonları bulan anakütlesinin bir hareketi haline gelmiş olmasıdır. Başka şeylerinyanısıra, çok önemli bir olgu olan, kollektif çiftlik hareketininmuazzam ve gittikçe daha da büyüyen Kulak-düşmanı bir çığhaline gelmesi, yolu üzerindeki Kulak direnişini silip süpürme-si, Kulakları yere sermesi ve köyde kapsamlı bir sosyalist inşaiçin yolu açması gerçeği de, bununla açıklanır.

Fakat sosyalist inşanın pratik başarılarından gurur duymakiçin elimizde ne kadar çok neden varsa, genelde ekonomialanında, özelde de tarım alanındaki teorik çalışmalarımızınbaşarıları için aynı şey söylenemez. Dahası: Teorik düşünceninpratik başarılarımıza ayak uyduramadığını, pratik başarılarla te-orik düşüncenin gelişimi arasında belli bir uçurum ortaya

127 128

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 65: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

çıktığını kabul etmek gerekir. Oysa, teorik çalışmanın pratiğesadece ayak uydurması değil, bilakis onun önünden gitmesi,pratikçilerimize, sosyalizmin zaferi için mücadelelerinde silah-lar sağlaması gerekir.

Burada teorinin önemi üzerinde durmak istemiyorum. Bu-nu yeterince iyi biliyorsunuz zaten. Bilindiği gibi teori, gerçekbir teoriyse, pratikçilere yönünü bulma gücü, perspektifaçıklığı, çalışmada güven ve davamızın zaferine inanç verir.Bütün bunların —başka türlüsü mümkün değildir— sosyalistinşamız için önemi çok büyüktür. İşin kötüsü, tam da bu alanda,ekonomimizin sorunlarının teorik irdelenmesi alanında, topalla-maya başlamamızdır.

Ülkemizde, toplumsal ve ekonomik yaşamımızda, ekono-mimizin sorunlarına ilişkin hâlâ çeşitli burjuva ve küçük-burju-va teorilerin ortalıkta dolanıyor olması gerçeği, başka türlü nasılaç ıklanabil ir? Bu teorilerin bugüne kadar layık olduklarıreddedişi bulmamaları başka neyle açıklanabilir? Burjuva veküçük-burjuva teorilerin en emin panzehiri olan Marksist-Leni-nist politik ekonominin bir dizi temel önermelerinin unutulmayaterk edilmesi, basınımızda popülize edilmemesi, herhangi birnedenden ötürü ön plâna çıkarılmaması neyle açıklanabilir?Burjuva teorilere karşı Marksist-Leninist teori temelinde yürü-tülecek uzlaşmaz bir mücadele olmaksızın sınıf düşmanlarımızüzerinde tam zafer kazanmanın mümkün olamayacağını kavra-mak zor mu?

Yeni pratik, geçiş döneminin ekonomik sorunlarına yeni türbir yaklaşım tarzını beraberinde getirmektedir. NEP sorunu,sınıflar, inşa temposu, işçi-köylü birliği, parti politikasısorunları, şimdi yeni bir tarzda ortaya konmaktadır. Pratiğin ge-risinde kalmamak için, bütün bu problemleri yeni durumunbakış açısı altında işlemek amacıyla hemen işe koyulunmalıdır.Aksi takdirde, pratikçilerimizin kafalarını bulandıran burjuvateorilerinin üstesinden gelmek imkansızdır. Aksi takdirde,önyargıların dayanıklılığını kazanmış olan bu teorilerin ortadan

kaldırılması imkansızdır. Çünkü ancak teorik alandaki burjuvaönyargılarına karşı mücadele içinde Marksizm-Leninizminpozisyonları sağlamlaştırılabilir.

Teori adı verilen bu burjuva önyargılarının hiç olmazsabazılarını karakterize etmeme ve inşamızın bazı öz sorunlarınıaydınlatarak, çürüklüklerini göstermeme izin verin.

I"DENGE" TEORİSİ

Komünistler arasında, ekonomimizin sektörleri arasındakisözümona "denge" teorisinin hâlâ geçerli olduğunu elbette bili-yorsunuz. Bu teorinin elbette Marksizmle hiçbir ortak yanıyoktur. Oysa sağ sapmacı kamptaki bir dizi insan tarafındantam da bu teorinin propagandası yapılmaktadır.

Bu teoriye göre, her şeyden önce bir sosyalist sektöre —bubir tür vagondur—, ayrıca da sosyalist olmayan sektöre, dilerse-niz kapitalist diyelim, —bu da başka bir vagondur— sahibiz.Bu iki vagon ayrı hatlarda bulunuyor ve birbirlerini rahatsız et-meden barışçı biçimde ilerliyorlar. Geometriden, paralel çizgi-lerin kesişmediklerini biliyoruz. Oysa bu harika teorinin sahip-leri, paralel iki çizginin günün birinde kesişeceği ve kesiştiğindesosyalizme ulaşmış olacağımız görüşündeler. Bu teori "vagon"denilen şeylerin ardında sınıfların durduğunu ve bu"vagon"ların hareketinin acımasız bir sınıf mücadelesi biçimin-de, bir ölüm kalım savaşı, "kim—kimi?" prensibine göre birsavaş biçiminde yürüdüğünü dikkate almamaktadır.

Bu teorinin Leninizmle hiçbir ortak yanı olmadığını anla-mak zor değil. Bu teorinin objektif olarak hedefinin, bireyselköylü çiftliklerini savunmak, kollektif çiftliklere karşımücadelelerinde Kulak unsurlara "yeni" bir teorik silah vermekve kollektif çiftlikleri kötülemek olduğunu anlamak zor değil.

Buna rağmen, bu teori, bugüne kadar basınımızdageçerliliğini korumuştur. Bu teorinin bırakın teorisyenlerimiztarafından yenilgiye uğratılmasını, ciddi bir yanıt aldığını dahi

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 129 130 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 66: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

iddia etmek mümkün değildir. Bu saçmalık, teori düşüncemizingeri kalmasıyla değilse, neyle açıklanabilir?

Oysa, denge teorisinden iz bile kalmaması için, Marksiz-min hazinesinden sadece yeniden üretim teorisini almak ve sek-törler arası denge teorisinin karşısına koymak yeterlidir. Ger-çekten de Marksist yeniden üretim teorisi, modern toplumun,yıldan yıla birikim sağlamaksızın gelişemeyeceğini, ama biriki-min de yıldan yıla genişlemiş bir yeniden üretim olmaksızıngerçekleşemeyeceğini öğretmektedir. Bu çok açık veanlaşılırdır. Merkezileşmiş sosyalist büyük sanayimiz Marksiz-min genişletilmiş yeniden üretim teorisine uygun olarakgelişmektedir, zira her yıl hacim olarak genişlemekte, birikmek-te ve dev adımlarla ilerlemektedir.

Ne var ki büyük sanayimiz bütün ekonomiyi kapsamıyor.Tersine, ekonomimizde küçük köylü iktisadı hâlâ ağırlıktadır.Küçük köylü iktisadının genişletilmiş yeniden üretim prensibinegöre geliştiği söylenebilir mi? Hayır, söylenmez. Küçük köylüiktisadımız kütlesi itibariyle, her yıl genişletilmiş yeniden üre-tim kaydetmemekle kalmıyor, bilakis tam tersine, basit yenidenüretimi bile ancak çok seyrek başarabilecek durumda.Genişletilmiş yeniden üretim yeteneğinde olmayan ve fakatekonomimizde egemen faktörü oluşturan küçük köylüçiftliğinin oluşturduğu böyle bir tarımsal temel karşısında,toplumsallaştırılmış sanayimizi hızlı bir tempoyla geliştirmeyedevam etmek mümkün müdür? Hayır, mümkün değildir. Sovyetiktidarı ve sosyalist inşa az çok uzun bir süre birleşik sosyalistbüyük endüstri ve tamamen dağınık ve son derece geri küçükköylü meta ekonomisi olmak üzere iki farklı temeledayandırılabilir mi? Hayır, bu imkansızdır. Bu durum enindesonunda bütün ekonominin tamamen yıkılmasıyla sonuçlanmakzorundadır.

Peki çare nerededir? Çare, tarımda büyük üretimigeliştirmekte, tarımı birikim sağlamaya, genişletilmiş yenidenüretime yetenekli kılmakta ve böylece ekonominin tarımsal

dayanağını reorganize etmekte yatmaktadır.Fakat, tarımda büyük üretim nasıl geliştirilebilir?Bunun iki yolu vardır. Kapitalist yol; bu yol kapitalizmin

tarıma girmesiyle büyük işletmelerin ortaya çıkmasından ibaretolan, köylülüğün yoksullaşmasına ve tarımda kapitalistişletmelerin gelişmesine yol açan bir yoldur. Biz bu yolu, Sov-yetler Birliği ekonomisiyle bağdaşmaz bir yol olarak reddediyo-ruz.

Bir başka yol daha vardır, sosyalist yol; bu yol, tarımdakollektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin yaratılması veteşvik edilmesinden ibaret olan, küçük köylü iktisatlarınıntekniğin ve bilimin kazanımlarıyla donanmış, ve genişletilmişyeniden üretimi gerçekleştirebildikleri için daha da gelişmeimkanına sahip olan büyük kollektif çiftlikler halindebirleştirilmesine götüren yoldur.

Bu durumda sorun şöyledir: ya o yol, ya bu yol, ya kapita-lizme geri dönüş, ya da sosyalizme ilerleyiş. Herhangi bir üçün-cü yol daha yoktur ve olamaz.

"Denge" teorisi, üçüncü bir yol bulma çabasıdır. Ve tam daüçüncü (var olmayan) bir yol üzerinde yükseldiğinden, ütopik-tir, anti-Marksisttir.

Marks'ın sadece yeniden üretim teorisini, sektörler arası"denge" teorisinin karşısına koymak, ikincisinden iz bilekalmamasına yeterdi.

Marksist tarım bilimcilerimiz neden bunu yapmıyorlar?Basınımızda gülünç "denge" teorisinin yaygınlaşmasından, öteyandan Marksist yeniden üretim teorisinin gizli bir varlık sür-dürmesinden kimler çıkar ummaktadır?

IISOSYALİST İNŞADA "KENDİLİĞİNDENLİK"

TEORİSİ Politik ekonomideki ikinci önyargıya, burjuva tipi ikinci

teoriye geçelim. Sosyalist inşada "kendiliğindenlik" teorisini,Marksizmle hiçbir ortak yanı olmamasına rağmen, sağcıların

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 131 132 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 67: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

kampındaki yoldaşlar tarafından gayretle propagandası yapılanteoriyi kastediyorum.

Bu teorinin sahipleri yaklaşık şunları iddia ediyorlar: Ülke-mizde bir zamanlar kapitalizm vardı, sanayi kapitalist temeldegelişiyor, köy ise kendiliğinden, otomatikman kapitalist kentiizliyor ve kapitalist kent modeline göre dönüşüme uğruyordu.Eğer kapitalizmde böyle oluyorsa, neden Sovyetler Birliği eko-nomisinde de aynı durum sözkonusu olmasın? Neden köy, kü-çük köylü ekonomisi otomatikman sosyalist kenti izlemesin vekendiliğinden sosyalist kent modeline göre dönüşümeuğramasın? Bu teorinin sahipleri bu nedenle, köyün otomatik-man sosyalist kenti izleyebileceğini iddia ediyorlar. Sovyet çift-likleri ve kollektif çiftliklerin oluşturulması için gayret göster-meye gerek var mı, köy zaten sosyalist kenti izleyeceğine görebunun için gayret göstermeye değer mi? sorusu bundandır.

İşte size, objektif olarak, kırın kapitalist unsurlarının eline,kollektif çiftliklere karşı mücadelesinde yeni bir silah vermeyihedefleyen bir teori daha.

Bu teorinin anti-Marksist niteliği kuşku götürmez.Teorisyenlerimizin, kollektif çiftlik inşasının pratisyenleri-

nin kafasını bulandıran bu tuhaf teoriyi yerle bir etmeye hâlâzaman bulamamış olmaları garip değil mi?

Sosyalist kentin küçük köylü, bireyci kır karşısındaki önderrolünün paha biçilemeyecek kadar değerli ve büyük olduğunakuşku yoktur. Sanayiin tarım üzerindeki dönüştürücü rolü bunadayanır. Ama küçük köylü kırın, sosyalist inşada kendiliğindenkenti izlemesi için bu etken yeter mi? Hayır, yetmez.

Kapitalist düzende köy, kenti kendiliğinden izliyordu, çün-kü kentin kapitalist ekonomisi ile köylünün küçük meta ekono-misi, esasında aynı tipte iki ekonomiydi. Elbette ki, küçük köy-lü meta ekonomisi henüz kapitalist ekonomi değildir. Ama te-meli itibariyle kapitalist ekonomiyle aynı tiptedir, çünkü üretimaraçları üzerinde özel mülkiyete dayanır. Buharin yoldaşın"Geçiş Dönemi Ekonomisi" adlı kitabına kenar notlarında Le-

nin, "proletaryanın sosyalist eğilimi"ne karşı "köylülüğün kapi-talist meta üretimine eğilimi"nden[17] sözederken, bin kezhaklıydı.* "Küçük üretim(in), her gün, her saat, kendiliğindenve kitlesel çapta kapitalizmi ve burjuvaziyi doğurması" [18] (Le-nin) da bununla açıklanır.

Köylülüğün küçük-meta ekonomisinin, temeli itibariyle,kentteki sosyalist üretimle aynı tipte olduğu söylenebilir mi?Besbelli ki, Marksizme karşı gelinmedikçe, böyle bir şeysöylenemez. Yoksa Lenin, "bir küçük köylüler ülkesindeyaşadığımız sürece, Rusya'da kapitalizm için ekonomik temel,komünizm için temelden çok daha sağlamdır" [19] demezdi.

Demek ki, sosyalist inşada "kendiliğindenlik" teorisi, an-ti-Leninist, çürük bir teoridir.

Demek ki, eğer küçük köylü kır, sosyalist kenti izleyecek-se, alınan başka önlemlere ek olarak, köylerde sosyalizmin üssüolarak, köylülüğün temel yığınlarına, başta soyalist kentle bir-likte önderlik edecek durumda olan büyük sosyalist işletmeleri,Sovyet çiftlikleri ve kollektif çiftlikler kurmak ve teşvik etmekgerekir.

Dolayısıyla sosyalist inşada "kendiliğindenlik" teorisi, an-ti-Marksist bir teoridir. Sosyalist kent, küçük köylü kıra, ancakkollektif çiftlikler ve Sovyet çiftlikleri kurarak ve teşvik ede-rek, yeni sosyalist biçimi yerleştirerek önderlik edebilir.

Sosyalist inşada "kendiliğindenlik" anti-Marksist teorisinin,şimdiye kadar tarım teorisyenlerimizden hakettiği cevabıalmamış olması gariptir.

IIIKÜÇÜK KÖYLÜ ÇİFTLİKLERİNİN

"İSTİKRARLILIĞI" TEORİSİŞimdi politik ekonomideki üçüncü önyargıya, küçük köylü

ekonomisinin "istikrarlılığı" teorisine geçelim. Burjuva politikekonomisinin, büyük işletmenin küçük işletmeye üstünlükleri

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 133 134 J. V. Stalin

* Altını çizen Lenin. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 68: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

konusundaki, güya ancak sanayi için geçerli olan ve fakattarımda geçerli olmayan ünlü Marksist teze karşı ileri sürdüğüitirazları herkes bilir. Bu teoriyi vaaz eden David ve Hertz gibisosyal-demokrat teorisyenler, köylünün dayanıklı ve sabırlıolduğu, onun elindeki toprak parçasını bırakmamak için her tür-lü yoksunluğa boyun eğmeye hazır olduğu ve bu yüzden de kü-çük köylü ekonomisinin büyük tarım işletmesine karşımücadelede istikrarlılık gösterdiği savına "dayanmak"istemişlerdir.

Böyle bir "istikrarlılığın" her türlü istikrarsızlıktan kötüolduğunu anlamak zor değildir. Bu anti-Marksist teorinin bir tekhedef: küçük köylülerin milyonlarca kitlesini mahveden kapita-list düzeni övmek ve sağlamlaştırmak hedefi güttüğünü anla-mak da zor değildir. Ve işte bu hedefi güttüğü içindir ki, Mark-sistler bu teoriyi o kadar kolaylıkla altedebilmişlerdir.

Ama şimdi sorun bu değil. Sorun, pratiğimizin,yaşamımızın bu teoriye karşı yeni kanıtlar sağlaması; oysa,şaşılacak şey, teorisyenlerimizin, işçi sınıfının düşmanlarınakarşı bu yeni silahtan yararlanmak istememeleri ya dayararlanamamalarıdır. Bununla kastettiğim, küçük köylüyü biravuç toprağına kölece bağlı olmaktan kurtaran ve böylelikle kü-çük köylü işletmesinde büyük kollektif işletmeye geçişikolaylaştıran toprağın özel mülkiyetinin kaldırılması vetoprağın millileştirilmesinin bizde gerçekleştirilmiş olmasıdır.

Gerçekten de, Batı Avrupa'da küçük köylüyü küçük metaekonomisine şimdiye kadar bağlamış olan, şu anda bağlayan veileride de bağlamaya devam edecek olan nedir? Herşeyden önceve esas olarak kendine ait bir karış toprağa sahip olması, toprak-ta özel mülkiyetin varlığı. O, bir karış toprak edinmek için yıllarboyu para biriktirmiştir, ve toprağı satın alınca da, besbelli ki,ondan ayrılmak istemez, her türlü yoksunluğa razıdır, en ilkelyaşamı sürmeye razıdır, yeter ki bireysel ekonomisinin temeliolan toprağını elinden kaçırmasın.

Bu etkenin bizde de, Sovyet rejimi koşullarında da aynı

biçimde etkili olmaya devam ettiği söylenebilir mi? Söylene-mez, çünkü bizde toprağın özel mülkiyeti yoktur. Ve tam dabizde toprağın özel mülkiyeti olmadığı içindir ki, bizde köylü-nün, Batı'da olduğu gibi toprağa kölece bağlı olma durumu yok-tur. Bu koşul küçük köylü ekonomisinden kolhozlara geçişi zo-runlu olarak kolaylaştırmaktadır.

Toprağın millileştirildiği bizde, köydeki büyükişletmelerin, kolhozların, küçük köylü ekonomisineüstünlüğünü bu kadar kolaylıkla kanıtlamalarının nedenlerin-den biri de budur.

Mutlak rantı kaldıran, toprağın özel mülkiyetine son verenve onun millileştirilmesini sağlamlaştıran Sovyet iktidarınıntarım yasalarının büyük devrimci önemi işte burada yatar.

Ama bundan şu sonuç çıkar ki, büyük tarım işletmelerinekarşı mücadelesinde küçük köylü işletmelerinin istikrarlılığınıpropaganda eden burjuva iktisatçılara karşı bizim elimizde yenibir kanıt vardır.

Her çeşitten burjuva teorilerine karşı mücadelelerinde, buyeni kanıttan bizim tarım teorisyenlerimiz tarafından acaba ni-çin yeterince yararlanılmamaktadır?

Toprağın millileştirilmesinde biz özellikle "Kapital"inÜçüncü Cildi'ndeki teorik önkoşullardan, Marx'ın "Artı-DeğerTeorileri" konusundaki ünlü yapıtından ve Lenin'in tarım soru-nunu inceleyen yapıtlarından, teorik düşüncenin bu zengin hazi-nesinden hareket ettik. Sözünü ettiğim genel olarak toprak rantıteorisi ve özel olarak da mutlak toprak rantı teorisidir. Bugün buyapıtlardaki teorik tezlerin, kentte ve köyde sosyalist inşamızınpratiği tarafından parlak bir biçimde doğrulandığı açıktır.

Ancak, Çayanov tipinde "Sovyet" iktisatçılarının bilimeaykırı teorileri yayınlarımızda rahatça yer alırken, Marx-Engels-Lenin'in toprak rantı ve mutlak toprak rantı teorisi üzerinedâhice yapıtlarının halka yayılmak, ön plâna çıkarılmak yerinemasa çekmecelerinde saklı tutulmasını anlamak güçtür.

Engels'in "Fransa ve Almanya'da Köylü Sorunu" üzerine

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 135 136 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 69: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ünlü yazısını herhalde anımsarsınız. Engels'in, küçük köylülerinkooperatif ekonomiye, kollektif ekonomiye nasıl getirileceği so-runu üzerine ne büyük bir titizlikle eğildiğini mutlakaanımsarsınız. Engels'in yazısından ilgili pasajı aktarmama izinveriniz.

"Ve biz kesinlikle küçük köylüden yanayız; onun yazgısını da-ha katlanılabilir kılmak, eğer aklı yatmışsa kooperatife geçişinikolaylaştırmak, ve hatta, eğer aklı henüz yatmamışsa, meseleyienine boyuna düşünmek için parseli üzerinde uzun birdüşünme zamanı bırakmak için, elden gelen izin verilebilirherşeyi yapacağız." [20]

Engels'in bireysel köylü ekonomisini kollektivizm yolunayöneltme sorununa nasıl büyük bir titizlikle yaklaştığını görü-yorsunuz. Engels'in ilk başta aşırı gibi görünen bu titizliğininasıl açıklamalı? O, nelerden yola çıkıyordu? Besbelli ki top-rakta özel mülkiyetin varlığından, köylünün kolay kolay elindençıkarmaya razı olmayacağı o "bir karış toprağa" sahipbulunduğu olgusundan yola çıkıyordu. Batı'da köylülük böyle.Toprakta özel mülkiyetin bulunduğu kapitalist ülkelerde köylü-lük böyle. Burada büyük bir titizlik gösterilmesi gerektiği ko-layca anlaşılır.

Bizde, SSCB'de durumun aynı olduğu söylenebilir mi?Hayır, söylenemez. Söylenemez, çünkü bizde köylüyü bireyselişletmesine zincirleyen o toprakta özel mülkiyet yoktur. Söyle-nemez, çünkü bizde toprak millileştirilmiştir ve bu da köylününkollektivizm yolunu tutmasını kolaylaştırmaktadır.

Bizde son zamanlarda kolhoz hareketinin göreceli olarakkolayca ve hızlı gelişmesinin nedenlerinden biri budur.

Tarım bilimcilerimizin batının köylüleriyle bizim köylüle-rimizin konumu arasındaki bu farkı gerekli berraklıkla göster-meye çalışmamış olmaları sıkıcıdır. Halbuki böyle birçalışmanın, sadece biz Sovyet fonksiyonerleri için değil, aynızamanda bütün ülkelerin komünistleri için de büyük önemiolacaktır. Çünkü kapitalist ülkelerde proleter devrimi için,proletaryanın iktidarı ele almasından hemen sonra, ilk günden

başlayarak, sosyalizmi, toprağın ulusallaştırılması temelinde miyoksa bu temel olmaksızın mı inşa edeceği konusu önemsizdeğildir.

Kısa süre önce yayınlanan makalemde ("Büyük DönüşümYılı"*) tarımda küçük işletme karşısında büyük işletmeninüstünlüğüne dair bilinen argümanları ileri sürmüş, bunu yapar-ken büyük Sovyet çiftliklerini gözönüne almıştım. Fakat buargümanların, büyük ekonomik birimler olarak kollektif çiftlik-ler için de tümüyle ve bütünüyle geçerli olduğunu kanıtlamayagerek bile yok. Sadece makine ve traktör temeline sahip olangelişmiş kollektif çiftliklerden söz etmiyorum, aynı zamanda,deyim yerindeyse, kollektif çiftlik inşasının manifaktür dönemi-ni oluşturan ve köylü alet-edevatını temel alan gelişmemiş kol-lektif çiftliklerden de söz ediyorum. Genel kollektifleştirmeninyaşandığı bölgelerde oluşturulan ve köylülerin üretimaraçlarının basitçe biraraya getirilmesine dayanan gelişmemişkollektif çiftlikleri kastediyorum.

Örneğin eski Don Bölgesi'ndeki Choper Nehri çevresindekikollektif çiftlikleri alalım. Dıştan bakıldığında, bu kollektif çift-likler teknik açıdan küçük köylü çiftliklerinden farklı görünme-mektedir (az sayıda makine, az sayıda traktör). Buna rağmen,kollektif çiftliklerde köylü alet-edevatının basitçe birarayatoplanması, pratikçilerimizin düşlerinde bile göremeyecekleribir sonuç vermiştir. Bu sonuç ifadesini nerede bulmuştur? Kol-lektif çiftliklere geçişin ekim alanlarının yüzde 30, 40 hatta 50büyümesine yol açmasında. Bu "başdöndürücü" sonuç neyleaçıklanır? Bireysel emek koşulları altında güçsüz olan köylüle-rin, araç-gereçlerini birleştirip kollektif çiftlikler halinde birara-ya gelerek büyük bir güç oluşturmalarıyla. Köylülerin, bireyselemekle işlenmesi güç olan bakir toprakları ve işlenmemişalanları işleme olanağına sahip olmalarıyla. Köylülerin, bakirtoprakları sürme olanağı elde etmeleriyle. Köylülerin, açıktabırakılmış, parçalanmış parselleri, tarla kenarlarını vs. vs. ekme

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 137 138 J. V. Stalin

* Elinizdeki cilde bakınız, s. 110-123 —Redaksiyon

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 70: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

imkanına kavuşmalarıyla.Tarımımız için, boş ve bakir toprakların ekilmesi büyük

öneme sahiptir. Eski dönemlerde Rusya'da, tarım sorununundevrimci hareketin ekseni olduğunu bilirsiniz. Yine bilirsiniz ki,tarım hareketinin hedefi toprak kıtlığını ortadan kaldırmaktı. Odönemde birçokları, toprak kıtlığının mutlak olduğu, artık Rus-ya'da serbest, işlemeye elverişli toprak kalmadığıgörüşündeydiler. Fakat gerçekte ne görüldü? Şimdi artık,SSCB'de onlarca milyon hektar serbest toprak bulunduğu, amaköylülerin zavallı aletleriyle bu toprağı işleme olanağına sahipolmadıkları tamamen açıktır. Ve tam da köylüler bakirtoprakları ve işlenmemiş alanları işleme olanağına sahipolmadığı için, "yumuşak" toprağa, çiftlik sahiplerinin arazileri-ne, köylü aletleriyle bireysel emek yoluyla kolayca ekilebilenarazilere itilmişlerdi. "Toprak kıtlığı"nın temeli buydu. Onedenle, şimdi artık, traktörlerle donatılmış tahıl tröstümüzün,köylüler tarafından işgal edilmemiş ve küçük köylü aletleriylebireysel emekle işlenmesi mümkün olmayan yaklaşık 20 milyonhektar serbest toprağı işlemesine şaşmamak gerekir.

Bütün safhalarında —başlangıç safhasında olduğu kadar,kollektif çiftliklerin traktörlerle donatılmış olduğu dahagelişmiş safhasında da— kollektif çiftlik hareketinin önemi,başka şeylerin yanı sıra, şimdi artık köylülerin boş alanları vebakir toprakları ekebilmelerinde yatmaktadır. Köylülerin kol-lektif emeğe geçişlerinde ekim alanının olağanüstü artmasınınsırrı burada yatmaktadır. Kollektif çiftliklerin bireysel köylüiktisadı karşısındaki üstünlüğünün temellerinden biri buradayatmaktadır.

Söylemeye gerek yok ki, kollektif çiftliklerin bireysel köy-lü iktisadı karşısındaki üstünlüğü, genel kollektifleşmeninyaşandığı bölgelerde Makine ve Traktör İstasyonlarımız vekonvoylarımız az gelişmiş kollektif çiftliklerin yardımınakoştuğunda, kollektif çiftlikler kendi ellerinde traktör ve biçer-döver toplamaya başladığında, daha da tartışmasız olacaktır.

IV

KENT VE KIRBurjuva iktisatçıları tarafından üretilen ve "makas" denilen

şey üzerine bir önyargı daha var ki, ne yazık ki Sovyetbasınında revaç gören bütün burjuva teorileri gibi buna karşı daamansız bir savaş ilan edilmelidir. Ekim Devrimi'nin köylülüğeŞubat Devrimi'nden daha az şey kazandırdığı, Ekim Devri-mi'nin aslında köylülüğe hiçbir şey kazandırmadığı yolundakiteoriyi kastediyorum.

Bu önyargı bir zamanlar, basınımızda bir "Sovyet"iktisatçısı tarafından pompalanmıştı. Fakat daha sonra bu "Sov-yet" iktisatçısı teorisinden vazgeçti. (Bir ses: Kim bu?) BuGroman'dır. Ne var ki, söz konusu teori daha sonra Troçkist-Zi-novyevist muhalefet tarafından benimsenmiş ve Partiye karşıkullanılmıştır. Dahası, bu teorinin "Sovyet" kamuoyunda bugünartık revaçta olmadığını iddia etmek için hiçbir neden yok.

Bu, son derece önemli bir sorundur yoldaşlar. Kentle kırarasındaki ilişki sorunuyla ilgilidir. Kentle kır arasındakikarşıtlığın ortadan kaldırılması sorunuyla ilgilidir. Son dereceaktüel bir sorun olan "makas" sorunuyla ilgilidir. O nedenle butuhaf teoriyi irdelemenin zahmete değeceğine inanıyorum.

Köylülerin Ekim Devrimi'nden hiçbir kazançları olmadığıdoğru mudur? Olgulara bakalım.

Şimdi önümde ünlü istatistikçi Nemçinov yoldaşın, benim"Tahıl Cephesinde"[21] adlı makalemde yayınlanmış olan ünlütablosu var. Bu tablodan, devrimden önce çiftlik sahiplerinin"ürettikleri" tahılın 600 milyon puddan az olmadığı görülüyor.Demek ki o zamanlar çiftlik sahiplerinin elinde 600 milyonpuddan fazla tahıl vardı.

Bu tabloya göre Kulaklar o zaman 1,9 milyar pud tahıl"üretiyordu". Demek ki o zamanlar Kulakların elindeki güç çokbüyüktü.

Aynı tabloya göre yoksul ve orta köylüler ise 2,5 milyarpud tahıl üretiyorlardı.

Eski köyde, devrimden önceki köyde durum böyleydi işte.

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 139 140 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 71: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Peki, Ekim Devrimi'nden sonra köyde hangi değişiklikleroldu? Aynı tablodan rakamlar veriyorum. Örneğin 1927 yılınıalalım. Çiftlik sahipleri bu yıl içinde ne kadar tahılüretmişlerdir? Açıktır ki çiftlik sahipleri hiçbir şeyüretmemişlerdir ve üretemezlerdi de, çünkü Ekim Devrimi çift-lik sahiplerini ortadan kaldırmıştır. Bunun köylülük için büyükbir kolaylık olduğunu anlayacaksınız, çünkü köylüler çiftlik sa-hiplerinin boyunduruğundan kurtulmuşlardır. Bu, Ekim Devri-mi'nin sonucu olarak, köylülerin payına düşen büyük birkazançtır elbette.

1927 yılında Kulaklar ne kadar üretmişlerdir? 1,9 milyarpud yerine 600 milyon pud. Böylece Kulaklar, Ekim Devrimisonrası döneminde, güçlerinin üçte ikisinden fazlasınıyitirmişlerdir. Bunun, köy yoksullarının ve orta köylülüğün du-rumunu kolaylaştırmak zorunda olduğunu anlayacaksınız.

Peki ya yoksul ve orta köylüler 1927'de ne kadarüretmişlerdir? 2,5 milyar pud yerine 4 milyar pud. Demek kiyoksul ve orta köylüler Ekim Devrimi'nden sonra, devrimdenöncekinden 1,5 milyar pud daha fazla üretmişlerdir.

Bunlar, yoksul ve orta köylülüğün Ekim Devrimi sayesindeolağanüstü büyük kazanımlar elde ettiğini kanıtlayan olgulardır.

Ekim Devrimi yoksul ve orta köylülere bunu vermiştir.Tüm bunlardan sonra, Ekim Devrimi'nin köylülere hiçbir

şey vermediği nasıl iddia edilebilir?Fakat hepsi bu kadar değil, yoldaşlar. Ekim Devrimi, top-

rakta özel mülkiyeti kaldırmış, toprağın alınıp satılmasına sonvermiş ve toprağı ulusallaştırmıştır. Bunun anlamı nedir? Bu-nun anlamı, tahıl üretmek isteyen köylünün artık toprak satın al-mak zorunda kalmamasıdır. Eskiden o, toprak alabilmek içinyıllarca para biriktirmek zorunda kalıyor, toprak alabilmek içinborçlanıyor, borç köleliğine düşüyordu. Toprağın satın alınmasıelbette tahıl üretiminin maliyetini artırıyordu. Bugün artık köy-lünün böyle bir zorunluluğu yok. Artık bugün köylüler toprağısatın almak zorunda kalmadan tahıl üretimi yapabilirler. Bunun

sonucunda, köylülerin toprak satın almak için harcadıkları yüz-lerce milyon ruble artık köylülerin cebinde kalıyor. Bu köylüleriçin bir kolaylık mıdır, değil midir? Elbette kolaylıktır.

Devam. Son zamanlara kadar köylü, eski aletleriyle toprağıbireysel emeğiyle güç bela işlemek zorundaydı. Eski, çoktan işeyaramaz hale gelmiş olan üretim aletleriyle donanmış bireyselemeğin, köylünün katlanılır bir yaşam sürmesi, maddi durumu-nu sistemli olarak yükseltmesi, kültürünü geliştirmesi ve sosya-list inşanın geniş yoluna adım atabilmesi için gerekli olan kadarçok verim vermediğini herkes biliyor. Bugün kollektif çiftlikhareketinin hızla gelişmesinden sonra köylüler, emeklerinikomşularının emeğiyle birleştirme, kollektif çiftliklerdebirleşme, bakir toprakları sürme, boş toprakları işleme, makineve traktör temin etme ve böylece emek üretkenliğini iki, hattaüç katına çıkarma olanağına sahiplerdir. Peki bu ne anlama ge-lir? Bu, köylünün, kollektif çiftliklerde birleşme sayesinde, aynıemeği sarfederek eskisinden daha çok üretme durumundaolması anlamına gelir. Yani bu, tahıl üretiminin, son zamanlarakadar olduğundan çok daha ucuz olacağı anlamına gelir. Bu,köylünün, sabit fiyatlarla, tahıl karşılığında şimdiye kadaraldığından çok daha fazla alabileceği anlamına gelir.

Tüm bunlardan sonra, Ekim Devrimi'nin köylülüğe hiçbirşey kazandırmadığı nasıl iddia edilebilir?

Bu tür saçmalıklar konuşanların Partiye, Sovyet iktidarınaaçıkça iftira ettikleri açık değil mi?

Peki bütün bunlardan ne sonuç çıkar?Şu sonuç çıkar ki, "makas" sorunu, "makas"ın kaldırılması

sorunu, şimdi artık yeni bir tarzda konulmalıdır. Şu sonuç çıkarki, "makas", kollektif çiftlik hareketi şimdiki tempoda büyüme-ye devam ederse, yakın zamanda ortadan kaldırılacaktır. Kentile kır arasındaki ilişkiler yeni bir temel üzerine oturtulacak,kentle kır arasındaki karşıtlık hızlı bir tempoyla dengelenecek-tir, sonucu çıkar.

Bu durum, yoldaşlar, inşamızın bütünü için büyük öneme

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 141 142 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 72: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

sahiptir. Bu durum, köylünün mentalitesini değiştirmekte, köy-lüyü, yüzünü kente çevirmeye sevketmektedir. Kentle kırarasındaki karşıtlığın ortadan kaldırılması için zeminyaratmaktadır. Bu durum, Partinin "yüzünü köye dön" şiarının,kollektif köylülerin "yüzünü kente dön" şiarıylatamamlanmasının temelini oluşturmaktadır.

Ve bunda şaşılacak bir şey yoktur, çünkü şimdi köylü dev-letten makine, traktör, tarım uzmanları, organizatörler ve sonolarak da, Kulaklara karşı mücadelede ve onların altedilmesindedoğrudan yardım almaktadır. Talancı olarak değerlendirdiğikente karşı vahşi bir kuşku duyan eski tip köylü artık sahnedençekiliyor. Yerine, kente, gerçek üretim yardımı alabileceği biryer olarak umutla bakan yeni bir köylü tipi, kollektif köylü ge-çiyor. Köy yoksulu durumuna düşme korkusuyla yaşayan veKulak konumuna ancak göze batmadan yükselebilen (yoksa se-çim hakkını elinden alabilirler!) eski tip köylünün yerini, yenibir perspektife sahip yeni bir köylü alıyor — kollektif çiftliğegirmek, sefalet ve bilgisizlikten kurtulmak, ekonomik ve kültü-rel yükselişin geniş yoluna girmek.

Mesele işte böylesine değişmiştir, yoldaşlar. Fakat yoldaşlar, tarım bilimcilerimizin, Ekim Devrimi'nin

kazanımlarını ve kollektif çiftlik hareketinin büyümesini karala-mak niyetinde olan burjuva teorisini yerle bir etmek ve silip sü-pürmek için bütün önlemleri almamış olmaları da, bir o kadarcan sıkıcıdır.

VKOLLEKTİF ÇİFTLİKLERİN NİTELİĞİ ÜZERİNE

İktisat tipi olarak kollektif çiftlikler, sosyalist iktisadın bi-çimlerinden biridir. Buna hiç kuşku olamaz.

Burada konuşanlardan biri, kollektif çiftliklerin itibarınıkırmaya çalıştı. İktisadi örgütler olarak kollektif çiftliklerin sos-yalist iktisat biçimiyle hiçbir ortak yanlarının bulunmadığını id-dia etti. Kollektif çiftliklerin böyle karakterize edilmesinin te-

melden yanlış olduğunu söylemek zorundayım yoldaşlar. Bukarakterizasyonun gerçeklikle hiçbir ilgisi olmadığına kuşkuolamaz.

Bir iktisat tipi neyle belirlenir? Besbelli ki üretim sürecin-deki insanların ilişkileriyle. Bir iktisat tipi bundan başka neylebelirlenebilir? Kollektif çiftliklerde, üretim araçlarının sahibiolan bir sınıf insan ve ellerinden üretim araçları zorla alınmışbir başka sınıf insan mı var acaba? Kollektif çiftliklerde bir sö-mürücüler sınıfı ve bir sömürülenler sınıfı mı var acaba? Kol-lektif çiftlikler, tayin edici üretim araçlarınıntoplumsallaştırılması üzerinde, devlete ait toprak üzerinde yük-selmiyor mu acaba? Kollektif çiftlikleri, iktisat tipi olarak sos-yalist iktisat biçimlerinden birini oluşturmadığını iddia etmekiçin hangi neden var?

Kollektif çiftliklerde çelişkiler elbette mevcuttur. Kollektifçiftliklerde, henüz ortadan kaybolmamış, ama kollektif çiftlikle-rin sağlamlaşması ve makineleşmesiyle mutlaka ortadan kalka-cak olan bireyci ve hatta Kulakçı kalıntılar elbette vardır. Fakatbir bütün olarak alındığında, çelişkilerine ve eksikliklerinerağmen, iktisadi bir olgu olarak kollektif çiftliklerin esas itiba-riyle, Kulakların kapitalist gelişme yolunun tersine, köyün yenigelişim yolunu, sosyalist gelişme yolunu temsil ettiği inkâr edi-lebilir mi? İçinde bulunduğumuz koşullarda kollektif çiftliklerin(kollektif çiftliklerden söz ediyorum, sahte kollektif çiftlikler-den değil), köyde sosyalist inşanın temelini ve kapitalist unsur-lara karşı acımasız mücadelelerde boy vermiş fideliğinioluşturduğu inkâr edilebilir mi?

Bazı yoldaşların kollektif çiftliklerin itibarını sarsma veonları burjuva iktisat biçimleri olarak damgalama girişimlerininher türlü temelden yoksun olduğu açık değil mi?

1923 yılında henüz kitlesel bir kollektif çiftlik hareketiyoktu. "Kooperatifçilik Üzerine" adlı yazısında Lenin, en alt bi-çimlerinden (alım satım kooperatifleri) daha yüksek biçimlerine(kollektif çiftlik biçimi) kadar kooperatiflerin bütün biçimlerini

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 143 144 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 73: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

dikkate almıştı. O zamanlar kooperatifler üzerine, kooperatifişletmeler üzerine neler demekteydi? İşte Lenin'in "Kooperatif-çilik Üzerine" adlı yazısından bir alıntı:

"Bizim toplumsal düzenimizde kooperatifsel işletmeler, kol-lektif işletmeler olarak özel kapitalist işletmelerden ayrılır; fa-kat eğer devlete, yani işçi sınıfına ait olan toprak üzerindekurulmuş ve üretim araçlarıyla donatılmışlarsa, sosyalistişletmelerden ayrılamazlar*." (4. Baskı, cilt XXXIII, s. 433)

Görülüyor ki Lenin, kooperatif işletmeleri, kendi başlarınadeğil, ülkemizdeki toplumsal düzenle ilişkili olarak, buişletmelerin devlete ait olan bir toprağın üzerinde, üretimaraçlarının devlete ait olduğu bir ülkede çalışmalarıyla ilişkiliolarak değerlendirmekte, ve bu şekilde değerlendirerek, koope-ratif işletmelerin sosyalist işletmelerden farklı olmadığını iddiaetmektedir.

Lenin, genel olarak kooperatif işletmelerden böyle söz et-mektedir.

Bunu, dönemimizin kollektif çiftlikleri için daha büyükrahatlıkla söyleyebilmek için her türlü nedene sahip olduğumuzaçık değil mi?

Lenin'in "kooperatiflerin basit gelişimi"ni, bizimkoşullarımız altında neden "sosyalizmin gelişimiyle özdeş"tuttuğu da bununla açıklanır.

Kollektif çiftliklerin itibarını sarsmaya çalışankonuşmacının, Leninizmi kaba biçimde ihlal ettiğini görüyorsu-nuz.

Konuşmacının yaptığı bu yanlış, kollektif çiftliklerde sınıfmücadelesiyle ilgili ikinci yanlışa da yol açmıştır. Konuşmacı,kollektif çiftlikler içinde sınıf mücadelesini öylesine göz alıcırenklerle anlattı ki, insan kollektif çiftlikler içindeki sınıf müca-delesinin, kollektif çiftlikler dışındaki sınıf mücadelesindenfarklı olmadığını sanabilir. Hatta burada sınıf mücadelesinindaha acımasız olduğu düşünülebilir. Ayrıca bu konuda günah

işleyen sadece bu konuşmacı değildir. Sınıf mücadelesihakkında gevezelik, kollektif çiftlikler içindeki sınıf mücadelesiüzerine sızlanma ve feryad, bugün bütün "sol"çığırtkanlarımızın karakteristik bir belirtisidir. Bu sızlanmadaen komik olan da, sızlananların, sınıf mücadelesini, aslındaolmadığı ya da yok denecek kadar az olduğu bir yerde "görme-leri" ama gerçekten varolduğu ve bütün şiddetiyle sürdüğü yer-lerde ise görmemeleridir.

Kollektif çiftliklerde sınıf mücadelesinin unsurları varmıdır? Evet, vardır. Kollektif çiftliklerde hâlâ bireyci, hatta Ku-lak mentalitesinin kalıntıları var olduğuna, maddi durum itiba-riyle belli bir eşitsizlik hâlâ bulunduğuna göre, sınıf mücadele-sinin unsurları da var olmak zorundadır. Kollektif çiftlikler için-deki sınıf mücadelesiyle kollektif çiftlikler dışındaki sınıf müca-delesinin aynı anlama geldiği iddia edilebilir mi? Hayır, edile-mez. "Sol" laf ebelerimizin hatası tam da burada, bu farkıgörmemelerinde yatmaktadır.

Kollektif çiftlikler dışındaki, kollektif çiftliklerinkurulmasından önceki sınıf mücadelesi ne anlama gelir? Üretimaletlerini ve araçlarını elinde tutan ve bu üretim aletlerinin vearaçlarının yardımıyla, köy yoksulluğunu boyunduruk altındatutan Kulaklara karşı mücadele anlamına gelir. Bu mücadele birölüm kalım mücadelesidir.

Peki, kollektif çiftlikler temelinde sınıf mücadelesi ne anla-ma geliyor? Herşeyden önce, Kulakların yenilgiye uğratıldığıve ellerinden üretim alet ve araçlarının alındığı anlamınageliyor. İkinci olarak, yoksul ve orta köylülerin belirleyici üre-tim aletleri ve araçlarının toplumsallaştırılması temelinde kol-lektif çiftliklerde birleşmiş olmaları anlamına geliyor. Son ola-rak, bu mücadelenin, henüz bireyci ve Kulakçı kalıntılardanarınmamış olan ve kollektif çiftliklerde varlığını sürdüren bellibir eşitsizliği kendi yararlarına kullanmak isteyen kollektif çift-lik üyeleriyle, kollektif çiftliklerde bu kalıntıları ve eşitsizliğiortadan kaldırmaya uğraşan kollektif çiftlik üyeleri arasındaki

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 145 146 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 74: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

bir mücadele olduğu anlamına geliyor. Kollektif çiftlikler teme-lindeki sınıf mücadelesiyle, kollektif çiftlikler dışındaki sınıfmücadelesi arasındaki farkı ancak körlerin göremeyeceği açıkdeğil mi?

Kollektif çiftlikler verili olduğunda, sosyalizmin inşası içingerekli olan herşeyin de verili olduğuna inanmak yanlış olurdu.Kollektif çiftliklerin üyelerinin, şimdiden sosyalistler halinegelmiş olduklarına inanmak ise daha da büyük bir yanlış olurdu.Hayır, kollektif çiftlik mensubu köylüyü yeniden kalıba dök-mek için, onun bireyci zihniyetini dönüştürmek ve onu gerçek-ten sosyalist toplumun emekçisi haline getirmek için daha çokçalışmak gerekir. Ve kollektif çiftliklerin makineleşmesi vetraktörleşmesi ne kadar çabuk olursa, bu iş o kadar çabukolacaktır. Ama bu, köyün sosyalist dönüşümünün bir kaldıracıolarak kollektif çiftliklerin büyük önemini hiçbir şekilde azalt-maz. Kollektif çiftliklerin büyük önemi tam da, tarımda maki-nelerin ve traktörlerin kullanılması için, ana üs olmaları, köylü-nün yeniden kalıba dökülmesi için, zihniyetinin sosyalizm yö-nünde değiştirilmesi için ana üs olmasında yatmaktadır. Leninşunu söylerken haklıydı:

"Küçük çiftçinin yeniden yoğrulması, onun tüm zihniyetinindeğişmesi, kuşaklar gerektiren bir şeydir. Küçük çiftçi ile ilgiliolarak bu sorunun bir çözüme bağlanmasını ve deyim yerindey-se onun tüm zihniyetinin sağlığa kavuşturulmasını, ancak mad-di temel sağlayabilir, teknik sağlayabilir, tarımda traktör ve ma-kinelerin kitlesel ölçekte kullanılması sağlayabilir, kitlesel öl-çekte elektriklendirme sağlayabilir." (4. baskı, cilt XXXII, s.194, Rusça.)

Kollektif çiftliklerin, milyonlarca bireysel küçük köylüçiftliğinin, ekonomik kalkınmanın ve tarımda sosyalistgelişmenin kaldıraçları olan makine ve traktörlerle donatılmıştarımsal büyük işletmelerle birleşebileceği sosyalist iktisat biçi-mi olduğunu kim inkâr edebilir?

"Sol" lafazanlarımız bütün bunları unuttular.Konuşmacımız da bunları unuttu.

VISINIFSAL DEĞİŞİKLİKLER VE PARTİNİN

POLİTİKASINDAKİ DÖNEMEÇSon olarak, ülkemizdeki sınıfsal değişiklikler ve sosyaliz-

min köyün kapitalist unsurlarına karşı saldırısı sorunu.Partimizin geçen yıl içindeki çalışmalarının karakteristik

özelliği, bizim Parti olarak, Sovyet iktidarı olarak:a) köyün kapitalist unsurlarına karşı tüm cephe boyunca

saldırıya geçmemizde veb) bu saldırının, bilindiği gibi, gayet elle tutulur olumlu so-

nuçlar vermesi ve vermeye devam etmesinde yatmaktadır.Bu ne demektir? Bu demektir ki biz, Kulakların sömürücü

eğilimlerini sınırlama politikasından, Kulakları sınıf olarak tas-fiye etme politikasına geçmiş bulunuyoruz. Bu demektir ki biz,tüm politikamızda tayin edici dönüşlerden birini yaptık veyapmaktayız.

Son zamanlara kadar Parti, Kulakların sömürücüeğilimlerini sınırlama bakış açısını savunuyordu. Bilindiği gibibu politika, daha VIII. Parti Kongresi'nde ilan edilmişti. Aynıpolitika NEP'in kabulünde ve Partimizin XI. Kongresinde yeni-den ilan edildi. Lenin'in Preobrajenski'nin tezleri[22] üzerine(1922 yılındaki) bilinen mektubunda, tam da bu politikanın gü-dülmesi zorunluluğuna değindiği hatırlardadır. Son olarak bupolitika, Partimizin XV. Parti Kongresi'nde doğrulanmıştır. Veson zamanlara kadar da bu politikayı uyguladık.

Bu politika doğru muydu? Evet, o zamanlar kayıtsız-koşul-suz doğruydu. Bundan beş ya da üç yıl önce, Kulaklara karşıböyle bir saldırıya geçebilir miydik? O zamanlar böyle birsaldırının başarılı olacağını umabilir miydik? Hayır,umamazdık. Bu en tehlikeli maceracılık olurdu. Bu, saldırı ileson derece tehlikeli bir şekilde oynamak olurdu. Çünkükaçınılmaz olarak başarısızlığa uğrardık ve böylece Kulaklarındurumunu güçlendirmiş olurduk. Niçin? Çünkü o zamanlar, Ku-laklara karşı kesin saldırıda dayanabileceğimiz üs noktalarımızhenüz köyde yoktu, kapsamlı bir Sovyet çiftlikleri [Sovhoz

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 147 148 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 75: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

—ÇN] ve kollektif çiftlikler [Kolhoz —ÇN] ağımız yoktu. Çün-kü o sıralarda, henüz, Kulakların kapitalist üretiminin yerine,kollektif ve sovyet çiftliklerin sosyalist üretimini geçirmeolanağımız yoktu.

1926 ve 1927 yıllarında Zinovyevist-Troçkist muhalefet bütüngücüyle Partiye, Kulaklara karşı derhal taarruza geçilmesi politikasınıdayatmaya çalışıyordu. Parti, ciddi kimselerin saldırı ile oyunoynamayacaklarını bildiği için, bu tehlikeli maceraya yanaşmadı. Ku-laklara karşı saldırı, ciddi bir sorundur. Bu sorunu, Kulaklara karşınutuk atma ile karıştırmamalı. Kulaklara karşı saldırı, Zinovyevist-Troçkist muhalefetin Partiye dayatmaya çalıştığı Kulakları arada birtırmalama politikasıyla da karıştırılmamalıdır. Kulaklara karşısaldırıya geçmek, Kulakları ezmek ve sınıf olarak tasfiye etmek de-mektir. Bu hedefi gütmeyen bir saldırı tumturaklı bir laftır, hafifçarpışmadır, gevezeliktir, istediğiniz herşeydir, ama gerçek birBolşevik saldırı asla değildir. Kulaklara karşı saldırıya geçmek, uygunşekilde hazırlanmak ve Kulaklara artık bir daha asla ayağakalkamayacakları bir darbe indirmek demektir. Biz, Bolşevikler, ger-çek saldırı diye buna deriz. Bundan beş ya da üç yıl önce başarı şansıolan böyle bir saldırıya girişebilir miydik? Hayır, girişemezdik.

Nitekim 1927'de Kulaklar 600 milyon puddan fazla tahıl üretiyorve bunun 130 milyon pudunu köyün dışında satıyordu. Bu, hesaba kat-mak zorunda olunan oldukça önemli bir güçtü. Ya kollektif ve sovyetçiftliklerimiz o yılda ne kadar üretiyorlardı? 35 milyon pud kadarı pa-zara sunulan 80 milyon pud tahıl. O sırada, Kulakların üretiminin veKulakların pazara sunduğu tahılın yerine, kollektif ve sovyet çiftlikle-rimizin üretimini ve pazara sunduğu tahılı geçirebilir miydik, siz söy-leyiniz? Besbelli ki geçiremezdik.

Bu koşullar altında Kulaklara karşı kesin bir saldırıya geçmek neanlama gelirdi? Bizim kaçınılmaz olarak başarısızlığa uğramamız,Kulakların pozisyonlarını güçlendirmemiz ve tahılsız kalmamızanlamına gelirdi. İşte bunun için, Zinovyevist-Troçkist muhalefetinmaceracı parlak sözlerine karşın, o tarihte Kulaklara karşı saldırıyagirişemezdik ve girişmemeliydik.

Ya şimdi durum nasıldır? İşler şimdi ne durumdadır? Şimdi artıkKulaklara darbe indirmek, onun direncini kırmak, onu sınıf olarak tas-fiye etmek ve onun üretimi yerine kollektif ve sovyet çiftliklerin üreti-mini geçirmek için yeterli bir maddi temelimiz vardır. Bilindiği gibi1929 yılında kollektif ve sovyet çiftliklerin tahıl üretimi, 400 milyonpuddan az olmamıştır (1927'deki Kulak ekonomisinin toplam üreti-minden 200 milyon pud eksik). Yine bilindiği gibi, 1929'da kollektifve sovyet çiftlikler 130 milyon pud tahılı pazara sunmuşlardır (yaniKulakların 1927'de sunduğundan fazla). Yine bilindiği gibi, 1930'dakollektif ve sovyet çiftliklerin toplam üretimi 900 milyon puddan azolmayacaktır (yani 1927'deki Kulakların toplam üretiminden fazla), vekollektif ve sovyet çiftliklerin aynı yıl içinde pazara sunacakları tahılmiktarı en az 400 milyon pud olacaktır (yani Kulakların 1927'desunduğuyla karşılaştırılamayacak kadar fazla).

İşte yoldaşlar, bugün durum böyledir.İşte ülkemizin ekonomisinde meydana gelen değişiklikler

bunlardır.İşte bizde son zamanlarda sınıf güçlerinde meydana gelen

değişiklikler bunlardır. Gördüğünüz gibi, şimdi artık Kulak üretiminin yerine kollektif ve

sovyet çiftliklerinin üretimini geçirmek için maddi temele sahibiz.Kulaklara karşı saldırımızın şimdi kuşku götürmez bir başarıylagelişmesi tam da bu yüzdendir.

Eğer Kulaklara karşı kısır sözlerle yetinmeyip, ona karşı gerçekve kesin bir saldırıdan söz etmek isteniyorsa. Kulaklara karşı saldırıböyle yürütülmelidir.

İşte bunun için biz, son zamanlarda, Kulakların sömürücüeğilimlerini sınırlama politikasından, Kulakları sınıf olarak tasfiyeetme politikasına geçmiş bulunuyoruz.

Peki Kulakların mülksüzleştirilmesi politikasında durum nedir,genel kollektifleştirme bölgelerinde Kulakların mülksüzleştirilmesicaiz midir? — diye soruluyor çeşitli yanlardan. Gülünç bir soru!Kulakların sömürücü eğilimlerini sınırlama görüşünü benimsediğimizsürece, Kulaklara karşı kesin bir saldırıya girişme olanağına sahip

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 149 150 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 76: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

olmadığımız sürece, Kulak üretiminin yerine kollektif ve sovyet çift-liklerinin üretimini geçirme olanağına sahip olmadığımız sürece.Kulakların mülksüzleştirilmesi caiz değildi. O sıralar Kulaklarınmülksüzleştirilmesini caiz görmeyen bir politika gerekliydi vedoğruydu. Ya bugün? Bugün durum başkadır. Bugün Kulaklara karşıkesin bir saldırıya girişme, onun direnişini kırma, onu sınıf olarak tas-fiye etme ve Kulak üretiminin yerine kollektif ve sovyet çiftliklerininüretimini geçirme olanağına sahibiz. Bugün artık, Kulaklarınmülksüzleştirilmesi işi, toptan kollektifleştirmeyi gerçekleştiren yok-sul ve orta köylü kitlelerinin kendileri tarafından uygulanmaktadır.Bugün artık Kulakların mülksüzleştirilmesi işi, toptan kollektifleşmebölgelerinde basit bir idari önlem olmaktan çıkmıştır. Bugün oradaKulakların mülksüzleştirilmesi işi, artık kolhozların kuruluş vegelişmesinin bir bileşeni olmuştur. Bu nedenle bugün uzun uzunKulakların mülksüzleştirilmesi konusu üzerinde durmak gülünçtür vepek ciddi bir tutum sayılamaz. Kellesi uçurulanın saçları için gözyaşıdökülmez, der bir Rus atasözü.

Kulakların kollektif çiftliğe kabul edilip edilmeyeceği sorusu dadaha az gülünç değildir. Elbette ki onlar kollektif çiftliğe kabul edile-mez. Edilemez, çünkü Kulaklar, kollektif çiftlik hareketinin en azılıdüşmanıdır. Bu gayet berraktır.

VIIÖZET

Marksist tarım bilimcilerimizin teorik çalışmalarında aldırmazlıkedemeyecekleri altı kilit sorun bunlardır, yoldaşlar.

Bu sorunların önemi, herşeyden önce, Marksistçe irdelendiklerin-de, bazen —bizim yüzkaramızdır bu— kendi yoldaşlarımız olan ko-münistler tarafından yaygınlaştırılarak pratikçilerimizin kafalarınıbulandıran her türlü burjuva teorisini kökünden kurutmayı olanaklıkılmasında yatmaktadır. Bu teorilerin kökünü kazımanın, silip süpür-menin zamanı çoktan gelmiştir. Zira, Marksist tarım bilimcilerinin te-orik düşünceleri, ancak bu ve benzeri teorilere karşı amansız mücadeleiçinde gelişip güçlenebilir.

Son olarak bu sorunların önemi, geçiş dönemi ekonomisinin eskisorunlarına yeni biçimler vermesinde yatmaktadır.

Şimdi NEP, sınıflar, kollektif çiftlikler, geçiş dönemi ekonomisisorunları yeni bir tarzda konulmaktadır.

NEP'in bir geri çekilme, sadece bir geri çekilme olarak görenlerinhataları açığa çıkarılmalıdır. Gerçekte Lenin, Yeni Ekonomik Politikauygulamasına geçilirken, NEP'in sadece geri çekilmeyle sınırlıolmadığını, aynı zamanda kentte ve kırda kapitalist unsurlara karşıyeni, kararlı bir saldırı için hazırlık olduğunu söylüyordu.

NEP'in ancak kentle kır arasındaki bağ için gerekli olduğunudüşünenlerin hataları açığa çıkarılmalıdır. Bizim ihtiyacımız olankentle kır arasındaki herhangi bir bağ değildir. Bizim, sosyalizmin za-ferini garanti altına alan bir bağa ihtiyacımız var. Ve eğer NEP'i izli-yorsak, bu, sosyalizm davasına hizmet ettiği içindir. Sosyalizmdavasına hizmet etmekten çıktığı anda ise onu cehennemeyollayacağız. Lenin NEP'in ciddiyetle ve uzun vadeli uygulamayasokulduğunu söylemişti. Ama, ilelebet uygulanması gerektiğini aslasöylemedi.

Marksist yeniden üretim teorisinin popülarize edilmesi sorununuda ortaya getirmek gerekiyor. Ekonomimizin bilançosunun şeması so-rununu incelemek gerekiyor. Merkezi İstatistik Dairesi'nin 1926yılında ekonomik bilanço olarak yayınladığı şey, bilanço değil, bir ra-kam oyunudur. Bazarov ve Groman'ın ekonomik bilanço sorununu elealış tarzları da işe yaramaz. SSCB ekonomisinin bilançosu için şema,eğer geçiş dönemi ekonomisinin sorunlarıyla uğraşmak istiyorlarsa,devrimci Marksistler tarafından hazırlanmalıdır.

Marksist iktisatçılarımızın, geçiş dönemi ekonomisininsorunlarını, sorunun yeni konuluşu içinde bugünkü gelişmesafhasına uygun olarak ele alacak özel bir grup yoldaşı tayin et-mesi çok iyi olurdu.

"Pravda" No. 309,29 Aralık 1929.

SSCB'de Tarım Politikasının Sorunlarına İlişkin 151 152 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 77: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

A.M. GORKİ'YE MEKTUP

Sevgili Aleksey Maksimoviç!Beni bağışlamanızı ve yanıtı geciktirdiğim (çok geciktirdiğim!)için kızmamanızı rica ediyorum. Çok meşgulüm. Ayrıca pek iyide sayılmazdım. Bu durum beni bağışlatmaz elbette,

ama hiç olmazsa durumumu açıklayabilir.1) Özeleştiri olmaksızın yapamayız. Kesinlikle yapamayız

Aleksey Maksimoviç. Özeleştiri olmadan, durgunluk, aygıttaçürüme, bürokratizmin gelişmesi, işçi sınıfının yaratıcı inisiyati-finin boğulması kaçınılmazdır. Elbette özeleştiri düşmanın elinemalzeme verir. Bu konuda tamamen haklısınız. Ama aynızamanda, özeleştiri, ileri hareketimiz, emekçilerin inşaenerjisinin gelişmesi, yarışmanın gelişmesi, Hücum Tugaylarıvs. için malzeme vermekte (ve neden olmakta) dir. Özeleştirininolumsuz yanları olumlu yanları tarafından dengelenmekte, hattabu yanlar daha ağır basmaktadır.

Basınımızın eksikliklerimizi fazlaca öne çıkartması, hattabazen (istemeden) davul zurnayla ilan ediyor olması mümkün-dür. Bu mümkündür, hatta büyük ihtimalle de böyledir. Elbettebu kötüdür. O nedenle de siz, başarılarımız ve eksikliklerimizinbirbirini dengeleyecek biçimde (başarılarımızın daha ağırbasması gerektiğini söyleyebilirim) aydınlatılmasını talep edi-yorsunuz. Bu konuda da haklısınız elbette. Bu eksikliği mutlakave zaman geçirmeksizin ortadan kaldıracağız. Bundan emin ola-bilirsiniz.

2) Gençliğimiz bir ve aynı türden değildir. Ağlayıp

sızlanan, yorgunluk ve umutsuzluğa kapılmış gençler vardır(Senin gibi). Ama cesur, yaşama şevki ve irade gücüyle, zaferikazanma müthiş gayretiyle dolu gençler de vardır. Yaşamda es-ki ilişkileri parçaladığımız ve yeni ilişkiler kurduğumuz,alışılmış yollar ve geçitlerin yerle bir edildiği, yeni vealışılmamış yolların açıldığı, refah içinde yaşamış nüfus kesim-lerinin yollarından alıkonduğu ve yolu, eskiden ezilmiş ve ko-valanan milyonlarca insan için boşaltıp bir kenara çekildiği gü-nümüzde, gençliğin bize aynı oranda sempati duyan bir kütleoluşturması, içinde ayrımlaşma, bölünme olmamasıolanaksızdır. Birincisi, gençlik içinde varlıklı ana-babalarınçocukları vardır. İkincisi, (sosyal durumları itibariyle) bizimolan gençlik ele alındığında bile, eskiyi yıkma ve yeniyi büyükbir gayretle inşa etmenin muazzam tablosunu, gerekli vedolayısıyla arzu edilir olanın bir görüntüsü olarak algılamakiçin —hele de bu tablo "dinlenme" ve "mutluluğun tadınıçıkarma" olanağı verecek olan "genel refahın" cennetsi idilinepek benzemezken— herkes yeterli sinir sağlamlığı, güç, karak-ter ve anlayış gösteremez. Bu "son derece tehlikeli faaliyet"esnasında ülkemizde, yorulan, sinirleri bozulan, yıpranan,umutsuzluğa kapılan, saflardan ayrılan ve nihayet, düşman saf-lara katılan insanların bulunabileceği anlaşılır bir şeydir. Devri-min kaçınılmaz "masrafları".

Ama şimdi önemli olan, gençlik arasında sızlananlarındeğil, Komünist Gençlik Birliği'nin savaşçı üyelerinin, kapita-lizmi yıkan Bolşeviklerin, sosyalizmin kurucuları Bolşeviklerin,bütün ezilen ve köleleştirilmişlerin kurtarıcıları Bolşeviklerinyeni, sayıca güçlü kuşağının çekirdeğinin belirleyici olmasıdır.Gücümüz burada yatmaktadır. Zaferimizin güvencesi buradayatmaktadır.

3) Elbette bu, sızlananların, ağlayanların, umutsuzluğakapılanların sayısını, örgütlü ideolojik (ve tüm diğer) etkilemeyollarıyla azaltmaya uğraşmayacağımız anlamına gelmez. Ter-sine, Partimizin, kültür örgütlerimizin, basınımızın, Sovyetleri-

153 154 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 78: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

mizin baş görevlerinden biri bu etkilemeyi örgütlemek ve ciddisonuçlar almaktır. O nedenle biz (arkadaşlarımız):

a— "Za Rubejom" [23] adlı bir dergi örgütleme,b— "İç savaş" üzerine bir dizi popüler derleme yayınlamak

ve bunun için A. Tolstoy ve başka kalem ustalarını harekete ge-çirme önerilerinizi tümüyle ve bütünüyle kabul ediyoruz.

Buna sadece, bu girişimlerin hiçbirini Radek ya dadostlarından birinin önderliğine emanet etmememiz gerektiğieklenmelidir. Sözkonusu olan Radek'in iyi niyetleri veyadürüstlüğü değildir. Sözkonusu olan, fraksiyonel mücadeleninmantığıdır; Radek ve dostlarının, ondan (yani mücadeleden) ta-mamen vazgeçmemiş olmalarıdır (onları mücadeleye yönelte-cek bir takım önemli görüş ayrılıkları kalmıştır). Partimizin tari-hi (ve elbette sadece bizim Partimizin tarihi değil), şeylerinmantığının, insanların niyetlerinin mantığından daha güçlüolduğunu göstermektedir. Bu girişimlerin yönetimini politikolarak sağlam yoldaşlara vermemiz, Radek ve arkadaşlarını iseçalışmak üzere buralara çekmemiz daha doğru olacaktır. Böyle-si daha doğru olacaktır.

4) "Savaş Üzerine" özel bir derginin örgütlenmesi sorunu-nu ciddiyetle değerlendirdikten sonra, şimdilik böyle bir dergi-nin yayınlanması için neden olmadığı sonucuna vardık. Savaşsorunlarını (emperyalist savaştan söz ediyorum) mevcut politikdergilerde ele almanın daha uygun olacağını düşünüyoruz.Savaş sorunları politik sorunlardan —ki zaten savaş bunlarınifadesidir— ayrılamayacağından, bu daha da amaca uygunolacaktır.

Savaş üzerine öykülere gelince, bunlar ancak titiz bir se-çimden sonra yayınlanmalıdır. Kitap pazarında savaşın"korkunç"luğunu anlatan ve her savaşa karşı (sadece emperya-list savaşa karşı değil, her türlü savaşa karşı) nefret uyandıranbir sürü edebi öykü mevcut. Bunlar, fazla değerli olmayanburjuva-pasifist öykülerdir. Bizim ihtiyacımız olan, emperyalistsavaşın korkunçluğundan hareket ederek, okurları, bu savaşları

örgütleyen emperyalist hükümetlerin üstesinden gelinmesizorunluluğuna yaklaştıran öykülerdir. Ayrıca biz bütünsavaşlara karşı değiliz. Biz, karşı-devrimci bir savaş olan em-peryalist savaşa k a r ş ı y ı z . Ama biz, bilindiği gibi, "kan dök-me korkunçluğundan" bağımsız olmayan, hatta tam tersine, ol-dukça fazla kan dökülmesine rağmen bağımsızlık savaşlarından,anti-emperyalist savaşlardan y a n a y ı z .

Savaşın "korkunçluğu"na karşı sefere koyulan Voronski'ninbakış açısının, burjuva pasifistlerinden pek farklı olmadığınıdüşünüyorum.

5) Ülkemizde, basınımızda, din karşıtı propagandasorunlarında büyük bir karışıklık hüküm sürdüğünü söylerkençok haklısınız. Zaman zaman, düşmanın ekmeğine yağ süren enakla hayale gelmez aptallıklar yapılmaktadır. Bu alandayapılacak çok iş var. Ne var ki henüz din karşıtı propagandaylailgili yoldaşlarla sizin önerileriniz üzerine görüşme olanağıbulamadım. Size bu konuya ilişkin daha sonra yazarım.

6) Kamegulov'un ricasını yerine getirmem olanaksız.Zamanım yok! Ayrıca, lanet olsun, benim nerem eleştirmen!

Hepsi bu.Elinizi samimiyetle sıkıyor ve size sağlıklar diliyorum. Selamlarınız için teşekkürler.

J. Stalin

Rusya'dan bir doktora ihtiyacınız olduğu söyleniyor. Doğrumu? Kimi istiyorsunuz? Yazın, hemen gönderelim.

17 Ocak 1930. J. St.İlk kez yayınlanmaktadır.

A. M. Gorki'ye Mektup 155 156 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 79: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

SINIF OLARAK KULAKLARIN TASFİYESİSORUNUNA İLİŞKİN

"Kraznaya Svezda"nın [24] 16. sayısında, genel olaraktartışılmaz doğrulukta olan "Sınıf Olarak Kulakların Tasfiyesi"adlı makale, formülasyonlarda iki hata içermektedir. Bu hatalarıdüzeltmenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

1. Makalede şöyle denmektedir:

"Restorasyon döneminde, kentte ve kırda kapitalistunsurların kısıtlanması politikasını yürütmüştük. Yenidenyapılanma döneminin başlamasıyla kısıtlama politikasından,kapitalist unsurların defedilmesi politikasına geçtik."

Bu sav yanlıştır. Kapitalist unsurların kısıtlanmasıpolitikasıyla, defedilmesi politikası birbirinden farklı değildir.İkisi de aynı politikadır. Köydeki kapitalist unsurların defedil-mesi, kapitalist unsurların kısıtlanması politikasının, Kulaklarınsömürücü eğilimlerinin kısıtlanması politikasının kaçınılmaz birsonucu ve bir bileşenidir. Köyün kapitalist unsurlarının defe-dilmesi, Kulakların sınıf olarak defedilmesiyle aynı değildir.Köyün kapitalist unsurlarının defedilmesi, vergi baskısına, Sov-yet iktidarının kısıtlama önlemleri sistemine direnemeyenKulakların tek tek kesimlerinin üstesinden gelinmesi ve defe-dilmesidir. Kulakların sömürücü eğilimlerinin kısıtlanmasıpolitikasının, köyün kapitalist unsurlarının kısıtlanmasıpolitikasının, zorunlu olarak Kulakların tek tek kesimlerinin de-fedilmesine yol açacağı açıktır, o nedenle, Kulakların tek tekkesimlerinin defedilmesi, köyün kapitalist unsurlarınınkısıtlanması politikasının kaçınılmaz bir sonucu ve bileşeniolmasından başka türlü değerlendirilemez.

Bu politika bizim ülkemizde, sadece restorasyon dönemin-de değil, bilakis yeniden yapılanma döneminde de, XV. PartiKongresi döneminde de (Aralık 1927), Partimizin XVI.Konferansı (Nisan 1929) döneminde de ve bu Konferanstan, ge-nel bir kollektifleştirme safhasına girdiğimiz, sınıf olarakKulakların tasfiye edilmesi politikasına geçtiğimiz 1929 yazınakadarki dönemde de güdüldü.

Diyelim ki, Aralık 1925'deki XIV. Parti Kongresi'nden(bkz. MK Raporu Üzerine Karar [25]) Nisan 1929'daki XVI. Par-ti Konferansı'na kadarki en önemli Parti belgelerinebakıldığında (bkz. "Tarımın Kalkındırılmasının Yolları Üzeri-ne" karar[26]).

"Kulakların sömürücü eğilimlerinin kısıtlanması" ya da"köyde kapitalizmin büyümesinin sınırlandırılması" tezinin hep,"köyün kapitalist unsurlarının defedilmesi", "köydeki kapitalistunsurların yenilmesi" tezinin yanında geçtiği saptanmamazlıkedilemez.

Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, Partinin, köydeki kapitalist unsurların defe-

dilmesini, Kulakların sömürücü eğilimlerinin kısıtlanmasıpolitikasından, köydeki kapitalist unsurların kısıtlanmasıpolitikasından ayırmadığıdır.

XV. Parti Kongresi gibi XVI. Parti Konferansı da tama-men, "tarım burjuvazisinin sömürücü çabalarının kısıtlanması"(XV. Parti Kongresi'nin "Kırda Çalışma Üzerine" kararı [27])politikasının zemini üzerinde, "köyde kapitalizmin gelişiminisınırlandıran yeni önlemler alınması" (aynı yerde), "Kulaklarınsömürücü eğilimlerinin kararlılıkla kısıtlanması" (XV. PartiKongresi'nin Beş Yıllık Plân Üzerine Kararı [28]) , "Kulaklarınve özel tüccarların daha ileri, sistematik ve ısrarlı biçimdekısıtlanması" anlamında "Kulaklara karşı saldırı" (bkz. aynıyerde), kırda ve kentte "özel kapitalist işletme unsurlarının""ekonomik olarak daha kesin biçimde geri püskürtülmesi" (XV.Parti Kongresi'nin MK Raporu'na İlişkin Kararı [29]) politikasızemininde durmaktadır.

157 158 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 80: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Yani, a) kapitalist unsurların kısıtlanması politikasıyla buunsurların geri püskürtülmesi politikasını birbirinden ayıran bumakalenin yazarı haksızdır. Gerçekler, burada sözkonusuolanın, Kulakların tek tek kesimlerinin geri püskürtülmesininkapitalizmin kısıtlanması politikasının bir bileşeni ve sonucuolduğunu göstermektedir.

Ve, b) Köyün kapitalist unsurlarının geri püskürtülmesinin,yeniden yapılanma döneminde, XV. Parti Kongresi dönemindebaşladığını iddia eden, bu makalenin yazarı haksızdır. Gerçektegeri püskürtme XV. Parti Kongresi'nden önce, restorasyon dö-neminde olduğu gibi, XV. Parti Kongresi'nden sonra yenidenyapılanma döneminde de sürdürülmüştür. Kulakların sömürücüeğilimlerinin kısıtlanması politikası, XV. Parti Kongresi döne-minde sadece yeni, ek önlemlerle güçlendirilmiş ve bunabağlantılı olarak da Kulakların tek tek kesimlerinin geri püskür-tülmesi güç kazanmıştır.

2. Makalede şöyle denmektedir:

"Sınıf olarak Kulakların tasfiyesi tamamen kapitalistunsurların geri püskürtülmesi politikasından çıkmaktadır ve bupolitikanın yeni bir safhada sürdürülmesidir."

Bu sav eksiktir, o nedenle de yanlıştır. Sınıf olarakKulakların tasfiye edilmesi politikasının gökten düşmediğiaçıktır. Bu politika, daha önce yaşanan bütün bir kısıtlama vesonuç olarak da, köydeki kapitalist unsurların püskürtülmesi dö-nemi tarafından hazırlanmıştır. Fakat bu durum, bu politikanın,köydeki kapitalist unsurların kısıtlanması ve (püskürtülmesi)politikasından temelden farklı olmadığı, kısıtlama politikasınındevamı olduğu anlamına gelmez. Yazarımız gibi konuşmak,1929 yazından bu yana köyün gelişiminde meydana gelendeğişikliği inkar etmek demektir. Böyle konuşmak bu dönemdepartimizin köydeki politikasında bir dönüşüm yaşandığıgerçeğini inkar etmek demektir. Böyle konuşmak, bir zamanlarXIV. Parti Kongresi'nin kararlarına sarılarak kollektif çiftliklerve sovyet çiftliklerinin kurulması ve geliştirilmesi politikasına

karşı çıkan Frumkin gibi, XV. Parti Kongresi kararlarınasarılarak partinin yeni politikasına karşı çıkan parti içindeki sağunsurlara belli bir ideolojik siper yaratmak demektir.

XV. Parti Kongresi, köyün kapitalist unsurlarınınkısıtlanması (ve püskürtülmesi) politikasının güçlendirilmesiniilan ederken, Parti nereden yola çıkmıştı? Partinin çıkış noktası,Kulakların sınıf olarak, bu kısıtlamaya rağmen bir süre dahavarlığını devam ettireceğidir. XV. Parti Kongresi, o nedenle,kiralayanların çoğunluğu Kulaklar olmasına rağmen toprakkirası üzerine yasayı yürürlüğe koymuştur. XV. Parti Kongresi,o nedenle, köyde ücretli emek kullanımı üzerine yasayıyürürlüğe koymuş ve en katı biçimde uygulanmasını istemiştir.O nedenle, Kulakların mülksüzleştirilmelerinin kaçınılmazlığıbir kez daha ilan edilmiştir. Bu yasa ve kararlar, köyde kapita-list unsurların sınırlandırılması (ve püskürtülmesi) politikasınaaykırı mıdır? Elbette hayır. Bu yasa ve kararlar sınıf olarakKulakların tasfiye edilmesine aykırı mıdır? Elbette! Genel birkollektifleştirmenin gündemde olduğu ve günden güne daha dayaygınlaşan bölgelerde bu yasa ve kararlar yürürlüktenkaldırılmalıdır. Ayrıca bu bölgelerde sözkonusu yasa ve karar-lar genel kollektifleşme ve kollektif çiftlik hareketinin gidişi sa-yesinde zaten yürürlükte değildir artık.

Bütün bunlardan sonra sınıf olarak Kulakların tasfiyesipolitikasının, köyün kapitalist unsurlarının kısıtlanması (ve püs-kürtülmesi) politikasının devamı olduğu söylenebilir mi? Çokaçıktır ki söylenemez.

Sözünü ettiğimiz makalenin yazarı, sınıf olarak Kulaklarınelinde toprağı serbestçe kullanım hakkıyla üretim araçlarıkaldıkça, pratiğimizde, köyde ücretli emek kullanımı üzerineyasayı, kira yasasını ve Kulakların mülksüzleştirilmesini yasak-layan yasayı yürürlükte tuttukça, bu sınıfın vergiler ve başkakısıtlama önlemleriyle püskürtülemeyeceğini unutuyor. Yazar,Kulakların sömürücü eğilimlerinin kısıtlanması politikasının,sadece Kulaklığın tek tek kesimlerinin geri püskürtülmesine

Sınıf Olarak Kulakların Tasfiyesi Sorununa İlişkin 159 160 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 81: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yolaçacağı, bunun ise, belli bir süre, sınıf olarak Kulaklarınmuhafazasına aykırı düşmeyeceği, tersine bunu şart koşacağınıunutuyor. Kulakları sınıf olarak püskürtmek için, kısıtlama vetek tek Kulak kesimlerin püskürtülmesi politikası yeterlideğildir. Sınıf olarak Kulakları püskürtmek için, bu sınıfındirenişini açık savaşta kırmak ve üretimde varlık ve gelişimkaynaklarını (toprağın serbestçe kullanımı, üretim araçları, kira-lama, ücretli emek kullanımı hakkı vs.) elinden almak zorunlu-dur.

Kulakların sınıf olarak tasfiyesi politikasına geçiş iştebudur. Bu olmaksızın sınıf olarak Kulakların püskürtülmesilafları, sadece sağ sapmacılar için iyi ve yararlı olan boş bir ge-vezeliktir. Bu olmadan köyde ciddi ve genel birkollektifleştirme düşünülemez. Kulaklığı ezip geçen ve genelkollektifleştirmeyi gerçekleştiren köylerimizdeki yoksul ve ortaköylüler bunu çok iyi anlamışlardır. Ancak görünen o ki, bazıyoldaşlarımız bunu henüz kavrayamadılar.

Kısaca söylendiğinde, partimizin köyde yürüttüğü şimdikipolitika eski politikanın devamı değil, köyün kapitalistunsurlarının kısıtlanması (ve püskürtülmesi) eski politikasındanKulakların sınıf olarak tasfiyesi politikasına geçiştir.

"Kraznaya Zvezda" (Kızıl Yıldız) No. 18,21 Ocak 1930.

İmza: J. Stalin

SVERDLOV'LU YOLDAŞLARA YANIT [30]

ISVERDLOV'LULARIN SORULARI

1) Komintern'in III. Kongresi'nde RKP(B)'nin taktikleriüzerine kabul edilen tezlerde [31] Lenin, Sovyet Rusya'da iki te-mel sınıf olduğundan söz ediyordu.

Bugün ise bizler Kulaklığın ve sınıf olarak yeni burjuvazi-nin tasfiyesinden söz ediyoruz.

Bu, NEP döneminde ülkemizde bir üçüncü sınıfın ortayaçıktığı anlamına mı geliyor?

2) Marksist tarım bilimcilerinin konferansında yaptığınızkonuşmada şöyle demiştiniz: "Eğer NEP'i izliyorsak, bu sosya-lizm davasına hizmet ettiği içindir. Sosyalizm davasına hizmetetmekten çıktığı anda ise onu cehenneme yollayacağız." Bu "ce-henneme yollama" nasıl anlaşılmalıdır ve hangi yollayapılacaktır?

3) Kollektifleştirme ve sınıf olarak Kulakların tasfiyesindetayin edici başarılar elde ettiği ölçüde Parti, şimdi proletarya ileköylülüğün çeşitli katmanları arasındaki karşılıklı ilişkiyibelirleyen şu şiarı nasıl değiştirecektir: "Orta köylülerle biranlaşmaya varmayı bilmek gerekir, bu yapılırken Kulaklarakarşı mücadele etmekten bir an bile vazgeçmemeli ve yalnızcaköy yoksullarına sağlam ve güvenli biçimde dayanılmalıdır"(Lenin) [32]?

4) Kulakların sınıf olarak tasfiyesi hangi yöntemlerle yürü-

Sınıf Olarak Kulakların Tasfiyesi Sorununa İlişkin 161 162

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 82: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

tülmelidir?5) İki şiarın —biri, genel kollektifleştirmenin gündemde

olduğu bölgeler için sınıf olarak Kulakların tasfiyesi; öteki, he-nüz genel kollektifleştirmenin yaşanmadığı bölgeler içinKulakların kısıtlanması ve geri püskürtülmesi— aynı andagerçekleştirilmesi, Kulaklığın henüz genel kollektifleştirmeninolmadığı bölgelerde kendi kendini tasfiye etmesine (mülkünüve üretim araçlarını satıp savmasına) yol açmaz mı?

6) Ülkemizde sınıf olarak Kulakların tasfiyesi ve sınıfmücadelesinin şiddetlenmesi, kapitalist ülkelerde ekonomik krizve devrimci dalga, "nefes molası" süresine nasıl bir etki yapabi-lir?

7) Bugün kapitalist ülkelerde görülen devrimci kabarışınbir doğrudan devrimci duruma dönüşmesi imkânı hakkında nedüşünüyorsunuz?

8) Parti ile işçi sınıfı arasındaki karşılıklı ilişkileringeleceği açısından işçi sınıfı içinde gerçekleşen ve koskocaişletme bölümlerinin Partiye katılma kararıyla karakterize olanyeni değişiklikler, nasıl değerlendirilmeli?

9) Kollektif çiftlik hareketinin muazzam atılımıyla bağıntıiçinde kırda Parti örgütünün genişletilmesi sorunu gündeme ge-liyor. Bu genişlemeye konulacak sınırlarla ve çeşitli kollektifköylü gruplarının Partiye kabul edilmesiyle ilgili olarak hangipolitikayı izlemeliyiz?

10) İktisatçılar arasında politik ekonominin önemlisorunları üzerinde ortaya çıkan tartışma hakkında nedüşünüyorsunuz?

IISTALİN YOLDAŞIN YANITI

Birinci soru üzerine. Lenin iki temel sınıftan söz etmiştir.Ama elbette, üçüncü bir kapitalist sınıfın var olduğunu biliyor-du (Kulaklar, kapitalist kent burjuvazisi). Kulaklar ve kapitalistkent burjuvazisi, ancak NEP'in uygulamaya konmasından sonra

sınıf olarak "ortaya çıkmamış"tır elbette. Bunlar NEP'ten öncede, fakat tali sınıf olarak varlardı. NEP ilk gelişim safhalarındabu sınıfın gelişmesini belli ölçülerde teşvik etmiştir. Fakat, bun-dan daha çok sosyalist sektörün büyümesini teşvik etmiştir. Par-tinin, tüm cephe boyunca saldırıya geçmesi, kapitalistlersınıfının kırda ve kısmen de kentte sarsılmasına ve ortadankaldırılmasına yol açan keskin bir dönemeçtir.

Tam doğru olması için, Partinin sınıf olarak Kulakların tasfiyeedilmesi şiarını, yeni, kentsel burjuvaziye kadar genişletmetalimatı vermediğini saptamak gerekir. Üretim temeli özü itiba-riyle çoktan ellerinden alınmış olan ve bu yüzden ekonomikhayatımızda herhangi önemli bir anlamı olmayan NEP'çilerle,daha son zamanlara kadar kırda muazzam bir ekonomik önemesahip olan ve üretim tabanını ancak şimdi ellerinden almayabaşladığımız Kulaklar arasındaki farkı görmek gerekir.

Bana öyle geliyor ki, bazı örgütlerimiz, sınıf olarak Kulaklarıntasfiyesi şiarını kent burjuvazisinin tasfiyesi şiarıyla "tamamla-maya" çalışırken bu farkı unutuyor ve hata ediyorlar.

İkinci soru üzerine. Marksist tarım bilimcileri konferansındayaptığım konuşmada geçen cümle, belli bir özel ticaretözgürlüğüne izin vermeye artık gerek duymadığımız, böyle biriznin sadece olumsuz sonuçlar verdiği, kentle kır arasındaki ik-tisadi bağları özel cirosuyla özel ticaret ve bununla bağlı olankapitalizmin belli ölçüde canlanması olmaksızın, kendi ticaretörgütlerimiz sayesinde ayakta tutma imkanı elde ettiğimizde,"NEP'i cehenneme göndereceğimiz" biçiminde anlaşılmalıdır.

Üçüncü soru üzerine. SSCB'nin çoğunluk bölgeleri genelkollektifleştirme içine çekildiği ölçüde Kulaklığın tasfiyeedileceği açıktır — bunun sonucu olarak da, İlyiç'in formülününbu bölümü kalkacaktır. Kollektif çiftliklerde yoksul ve orta köy-lülere gelince, kollektif çiftliklerin giderek daha fazlamakineleşmesi ve traktörleşmesiyle birlikte bunlar giderek dahafazla kollektifleşmiş köyün emekçilerinden oluşan birleşik bir

Sverdlov'lu Yoldaşlara Yanıt 163 164 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 83: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

grup haline geleceklerdir. Buna uygun olarak gelecekte "ortaköylü", "yoksul köylü" kavramları şiarlarımızdan çıkmak zo-runda kalacaktır.

Dördüncü soru üzerine. Kulakları sınıf olarak tasfiye et-menin temel yöntemi, kitlesel kollektifleştirme yöntemidir. Bü-tün öteki önlemler bu temel yönteme uygunluk sağlamakzorundadır. Bu yönteme aykırı düşen ya da onun öneminizayıflatan herşey reddedilmelidir.

Beşinci soru üzerine. "Kulakların sınıf olarak tasfiyesi"şiarıyla "Kulakların kısıtlanması" şiarını iki bağımsız ve eşitşiar olarak göstermemek gerekir. Kulakların sınıf olarak tasfiye-si politikasına geçildiğinden bu yana bu şiar ana şiar halinegelmiş, öte yandan genel kollektifleştirmenin gündemdeolmadığı bölgelerde Kulakların kısıtlanması şiarı, bağımsız birşiardan, ana şiara nispetle tali bir şiar, yardımcı bir şiar, sözko-nusu bölgelerde ana şiara geçişin önkoşullarının yaratılmasınıkolaylaştıran bir şiar haline gelmiştir. "Kulakların kısıtlanması"şiarı, gördüğünüz gibi, bugünkü yeni koşullar altında, bir yıl ön-ce ve daha önceleri oynadığı role kıyasla, temelden değişmiştir.

Basın organlarımızdan bazılarının bu özelliği ne yazık kidikkate almadıkları söylenmelidir.

Genel kollektifleştirmenin gündemde olmadığı bölgelerdeKulakların belli bir kesiminin, mülksüzleştirilme beklentisi için-de "kendi kendisini tasfiye etmesi", "mülkünü ve üretimaraçlarını elden çıkarması" mümkün ve olasıdır. Buna karşıelbette mücadele edilmelidir. Fakat bundan, kollektifleşmeninbir parçası olmayan, tersine bağımsız bir olgu olarakkollektifleştirmeden önce ve o olmaksızın gündeme gelecek birKulakların mülksüzleştirilmesine izin verebileceğimiz sonucuasla çıkmaz. Buna izin vermek, el konulan Kulak mülklerinin,kollektif çiftliklerde toplumsallaştırılması politikası yerine, Ku-lak mülklerinin tek tek köylülerin kişisel zenginleşmesinisağlamak için paylaştırılması politikasını geçirmek demek olur-du. Bu ileriye doğru değil, geriye doğru atılmış bir adım

olacaktır. Kulak mülklerinin "satıp savılması"na karşı sadecetek bir çare vardır — genel kollektifleştirmenin yaşanmadığıbölgelerde kollektifleştirme çalışmasını güçlendirmek.

Altıncı soru üzerine. İleri sürdüğünüz hususlar ve koşullar"nefes molası" süresini önemli ölçüde kısaltabilir. Ancak bunlarsavunma araçlarımızı da mutlaka güçlendirecek veçoğaltacaktır. Burada birçok şey uluslararası duruma,uluslararası kapitalizm kampındaki çelişkilerin büyümesine,dünya ekonomik krizinin gelişmeye devam etmesine bağlıdır.Ancak bu başka bir sorundur.

Yedinci soru üzerine. "Devrimci kabarış"la "doğrudan dev-rimci durum" arasına keskin bir ayrım çizgisi konulamaz. Şunusöylemek mümkün değildir: "Şu çizgiye kadar devrimci kabarışvar, o çizgiden sonra doğrudan devrimci duruma sıçrayış." Sa-dece skolastikler sorunu böyle koyabilirler. Zira birincisi, genel-likle "farkına varılmadan" ikincisine geçer. Bizim görevimiz,proletaryayı daha şimdiden, sözümona doğrudan devrimci du-ruma "giriş" anını beklemeden kesin devrimci mücadelelerehazırlamaktır.

Sekizinci soru üzerine. Fabrika bölümlerinin, hattafabrikaların bir bütün olarak Partiye katılma isteği, işçi sınıfınınmilyonlarca kitlesinin muazzam devrimci atılımının, Partipolitikasının doğruluğunun, bu politikanın işçi sınıfının genişyığınları tarafından apaşikâr onaylanmasının bir belirtisidir. Fa-kat bundan, Partiye katılmak isteyen herkesi Partiye almamızgerektiği sonucu asla çıkmaz. Fabrika bölümlerinde, fabrikalar-da her türden insan, hatta zararlı olacaklar da vardır. O nedenleParti, sınanmış bir yöntem olan, Partiye girmek isteyen herkesebireysel yaklaşma, ve Partiye birey olarak alma yönteminikorumalıdır. Bizim sadece niceliğe değil, niteliğe de ihtiyacımızvar.

Dokuzuncu soru üzerine. Kollektif çiftliklerde Partisaflarının az çok hızlı bir tempoyla büyüyeceği kendiliğindenanlaşılır. Kollektif çiftlik hareketinin Kulaklara karşımücadelede en çok çelikleşmiş unsurlarının, özellikle de kır

Sverdlov'lu Yoldaşlara Yanıt 165 166 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 84: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

işçilerinin ve yoksul köylülerin, güçlerini Parti saflarında müca-deleye sokma olanağı bulmaları arzu edilmektedir. Burada bi-reysel yaklaşım ve Partiye birey olarak kabul etme yöntemineözellikle tutarlı biçimde riayet edilmesi gerektiği açıktır.

Onuncu soru üzerine. Bana öyle geliyor ki, iktisatçılararasındaki tartışmada çok şey skolastik ve kılı kırk yaran nite-liktedir. Tartışmanın görülen kılıfı sıyrıldığında tartışantarafların temel hatalarının şunlar olduğu görülür:

a) Taraflardan hiçbiri iki cepheli mücadele yönteminidoğru kullanmayı becerememiştir: hem "Rubinizme" hem de"mekanizme" [33] karşı;

b) iki taraf da Sovyet ekonomisinin ve dünya emperyaliz-minin temel sorunlarından sapmış, Talmutçu soyutlamalaralanına yönelmiş ve böylece iki yıl boyunca, soyut konular üze-rine çalışmalarla zaman öldürmüşlerdir, tabii düşmanlarımızınhayır ve yararına.

Komünist selamlarlaJ. Stalin

9 Şubat 1930.

"Pravda" No. 40,10 Şubat 1930.

BAŞARI SARHOŞLU⁄UNA KAPILMAKKollektif çiftlik hareketinin sorunlarına ilişkin

Sovyet iktidarının kollektif çiftlik hareketi alanındakibaşarılarından şimdi herkes söz ediyor. Düşmanlar bile, ciddibaşarıların elde edilmiş olduğunu kabul etmek zorundakalıyorlar. Bu başarılar gerçekten de büyüktür.

Bu yılın 20 Şubat'ında, SSCB'deki köylü çiftliklerinin yüz-de ellisinin kollektifleştirilmiş olduğu bir olgudur. Bu, 20 Şubat1930'a kadar beş yıllık kollektifleştirme plânını yüzde ikiyüzdenfazla yerine getirdiğimiz anlamına gelmektedir.

Bu yılın 28 Şubat'ına kadar, kollektif çiftliklerin yaz ekimiiçin şimdiden 36 milyon kentalden fazla tohumluk hazırladığı,bunun plânlanan miktarın yüzde 90 üzerinde, yani yaklaşık 220milyon pud olduğu bir olgudur. Sadece kollektif çiftliklerde—tahıl alım plânı başarıyla gerçekleştikten sonra—, 220 milyonpud tohumluk tahıl ayrılmasının muazzam bir başarı olduğu ka-bul edilmek zorundadır.

Bütün bunlar neyi göstermektedir?Köyün sosyalizme doğru temelden dönüşümünün artık

garantili olduğunun görülebileceğini.Bu başarıların, ülkemizin kaderi, ülkemizin önder gücü ola-

rak bütün işçi sınıfı ve nihayet bizzat Parti için büyük öneme sa-hip olduğunu kanıtlamak gerekmez. Doğrudan pratik sonuçlarıtamamen bir yana bıraksak bile bu başarılar bizzat Partinin içyaşamı, Partimizin eğitimi için büyük öneme sahiptir. Bubaşarılar Partimize cesaret ve kendi güçlerine inanç vermekte-

Sverdlov'lu Yoldaşlara Yanıt 167 168

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 85: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

dir. Bu başarılar, işçi sınıfını davamızın zaferine inançladoldurmaktadır. Bu başarılar, Partimize yeni, milyonluk yedek-ler sağlamaktadır.

Partinin, elde edilen başarıları sağlamlaştırmak ve bunlar-dan daha da ilerlemek için plânlı olarak yararlanmak görevibundandır.

Ne var ki başarıların, özellikle de nispeten "kolay", deyimyerindeyse "beklenmedik" biçimde elde edilen başarılarınkaranlık yanı da vardır. Böyle başarılar, zaman zaman, kibir vekendini beğenmişlik üretebilmektedir: "Herşeyi yapabiliriz!","bizim için herşey çocuk oyuncağı!" Bu başarılar insanları sıksık sarhoş etmekte, insanlar başarı sarhoşluğuna kapılmakta, öl-çüyü kaçırmakta, gerçekliği anlama yeteneğini yitirmekte, ken-di güçlerini abartma, düşmanın güçlerini ise küçümseme eğilimiortaya çıkmakta, sosyalist inşanın bütün sorunlarını "kaşla gözarasında" çözmeye yönelik maceracı girişimler yaşanmaktadır.Burada artık, elde edilen başarıların sağlamlaştırılması, daha dailerlemek için, bu başarılardan plânlı biçimde yararlanmakaygısı için yer kalmamaktadır. Elde edilen başarılarısağlamlaştırmanın ne alemi var, sosyalizmin zaferine "hemen"geçebilecek durumdayız nasılsa: "Herşeyi yapabiliriz!", "Bizimiçin herşey çocuk oyuncağı!"

O nedenle Partinin görevi şudur: Dava için tehlikeli vezararlı bu ruh hallerine karşı kararlı bir mücadele yürütmek vebunları Partiden temizlemek.

Dava için tehlikeli ve zararlı bu ruh halinin Partisaflarımızda güçlü biçimde yaygın olduğu iddia edilemez. Fakatyine de vardır, ve güçlenmeyeceğini iddia etmek için herhangibir neden mevcut değildir. Ve bu ruh hali bizde yerleşirse, kol-lektif çiftlik hareketinin önemli ölçüde zayıflayacağından ve ha-reketin başarısız olma tehlikesinin gerçek bir olgu halinegelebileceğinden şüphe edilemez.

Bu yüzden, bu ve benzeri anti-Leninist ruh hallerini siste-matik olarak teşhir etmek basınımızın görevidir.

Bazı olgular:1) Kollektif çiftlik politikamızın başarıları, başka şeylerin

yanısıra, bu politikanın kollektif çiftlik hareketinde gönüllülükve SSCB'nin çeşitli bölgelerindeki koşulların çeşitliliğini dik-kate alma temeline dayanmasıyla açıklanır. Zorla kollektif çift-likler kurulamaz. Bu aptalca ve gerici birşey olurdu. Kollektifçiftlik hareketi, köylülüğün ana kitlelerinin aktif desteğine da-yanmak zorundadır. Gelişmiş bölgelerde var olan kollektif çift-lik inşasının en iyi örnekleri, mekanik biçimde, gelişmemiş böl-gelere aktarılmamalıdır. Bu aptalca ve gerici birşey olurdu.Böyle bir "politika" kollektifleşme düşüncesinin itibarını hemensarsacaktır. Kollektif çiftlik inşasının hızı ve yöntemlerininsaptanmasında, SSCB'nin çeşitli bölgelerinde koşullarınçeşitliliği titizlikle dikkate alınmalıdır.

Tahıl bölgeleri, ülkemizde kollektif çiftlik hareketinde ilksırayı alıyor. Neden?

Birincisi, köylülere, modern tekniğin gücü ve önemi, eko-nominin yeni, kollektif örgütlenmesinin gücü ve önemi konu-sunda ikna olma olanağı veren güçlü Sovyet çiftlikleri ve kol-lektif çiftliklerin en büyük kısmı o bölgelerde bulunduğu için.

İkincisi, bu bölgeler, tahıl alım kampanyaları sırasında, Ku-laklara karşı mücadelede iki yıllık bir okuldan geçtikleri için, vebu, kollektif çiftlik hareketi davasını elbette kolaylaştıracaktı.

Son olarak, son yıllarda bu bölgeler, çok güçlü ölçüde, sa-nayi merkezlerinden gelen en iyi kadrolarla donatıldığı için.

Bu özellikle elverişli koşulların, öteki bölgelerde de,örneğin, tahıl destekleme bölgeleri olan kuzey bölgelerimizde,ya da örneğin Türkistan gibi geri kalmış milliyetlerin yaşadığıbölgelerde de bulunduğu söylenebilir mi?

Hayır, söylenemez.SSCB'nin çeşitli bölgelerinde koşulların çeşitliliğini gözö-

nüne alma prensibinin, gönüllülük prensibinin yanında, sağlıklıbir kollektif çiftlik hareketinin en ciddi ön koşullarından biriolduğu açıktır.

Başarı Sarhoşluğuna Kapılmak 169 170 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 86: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Ama gerçekte bazen neler olmaktadır? Gönüllülük ve yerelözelliklerin gözönüne alınması prensibinin bir dizi bölgede ihlaledilmediği söylenebilir mi? Hayır, ne yazık ki söylenemez.Örneğin, tahıl bölgelerine kıyasla, kollektif çiftliklerin hemenörgütlenmesi için koşulların daha az elverişli olduğu kuzeydekibir dizi destekleme bölgesinde, kollektif çiftliklerin örgütlenme-sine yönelik hazırlık çalışmasının yerine, kollektif çiftlik hare-ketini bürokratik olarak emretme, kollektif çiftliklerin büyümesiüzerine kağıt üzerinde kalan kararlar, gerçekte henüz mevcut ol-mayan, ama "varlıkları" üzerine bir sürü cafcaflı kararlarçıkarılan, kağıt üzerinde kalan kollektif çiftliklerin örgütlenme-sini geçirme girişimlerinin, pek seyrek yaşanmadığı bilinmekte-dir.

Ya da Türkistan'ın, kollektif çiftliklerin hemen örgütlenme-si için koşulların kuzeydeki destekleme bölgelerinden deelverişsiz olduğu bazı bölgelerini ele alalım. Türkistan'ın bir di-zi bölgesinde, askerî zor uygulamak ve şimdilik kollektif çiftlik-lere katılmak istemeyen köylülere topraklarını sulamak için suvermemek ve sanayi ürünleri sağlamamak tehdidinde bulunmaksuretiyle SSCB'nin ileri bölgelerine "yetişmek ve geçmek" yö-nünde girişimler olduğu biliniyor.

Çavuş Prişibeyev* tarzı bu "politika"yla, kollektif çiftlikle-rin inşasında gönüllülük ve yerel özelliklerin dikkate alınmasınadayanan Parti politikası arasında nasıl bir ortak yan olabilir? Buikisi arasında ortak hiçbir şeyin olmadığı ve olamayacağıaçıktır.

Bu çarpıtmaların, kollektif çiftlik hareketinin, bu bürokra-tikçe emredilmesinin, köylülere karşı yapılan bu yakışıksız teh-ditlerin kime yararı var? Düşmanlarımızdan başka hiç kimseye!

Bunlar, bu çarpıtmalar neye yol açabilir? Düşmanlarımızıngüçlenmesine ve kollektif çiftlik hareketi düşüncesininitibarının zedelenmesine elbette.

Kendilerini "solcu" sanan bu çarpıklıkların sorumlularının,gerçekte sağ oportünizmin ekmeğine yağ sürdüğü açık değil

mi? 2) Partimizin siyasi stratejisinin en büyük üstünlüklerinden

bir tanesi, zincirin bütününü genel bir hedefe çekmek ve önünekoyduğu görevin çözümüne varmak için, her verili anda, hare-ketin en önemli halkasını seçip onu kavramayı bilmesidir. Par-tinin, kollektif çiftliklerin inşası sisteminde, kollektif çiftlik ha-reketinin en önemli halkasını seçtiği söylenebilir mi? Evet, söy-lenebilir ve söylenmelidir.

Zincirin bu en önemli halkası nedir? Acaba toprağın ortaklaşa işlenmesi için kooperatifler mi?

Hayır, bu değil. Üretim araçlarının henüztoplumsallaştırılmamış olduğu, toprağın ortaklaşa işlenmesiamacına sahip kooperatifler kollektif çiftlik hareketinin şimdi-den geride kalmış olan bir aşamasıdır.

Acaba tarımsal komün mü? Hayır, komün de değil. Kol-lektif çiftlik hareketi içinde komünler henüz pek seyrek görülenolgulardır. Sadece üretimin değil, bölüşümün detoplumsallaştırılmış olduğu tarım komünlerinin egemen biçimolması için henüz koşullar olgunlaşmamıştır.

Kollektif çiftlik hareketinin en önemli halkası, şimdikavranması gereken bugünkü egemen biçimi, tarımsal arteldir.

Tarımsal artelde, bilhassa tahıl çiftliklerinin en önemli üre-tim araçları toplumsallaştırılmıştır: Emek, toprağın kullanımı,makine ve öteki demirbaşlar, iş hayvanları, çiftlik binaları. Ar-telde toplumsallaştırılmayanlar ise şunlardır: Bahçeler (küçüksebze ve meyve bahçeleri), meskenler, süt hayvanlarının birkısmı, küçük baş hayvanlar, kümes hayvanları vs.

Artel, kollektif çiftlik hareketinin en önemli halkasıdır,çünkü tahıl sorununu çözmenin amaca en uygun biçimidir.Tahıl sorunu ise, bütün tarım sistemi içinde en önemlihalkadır, çünkü bu sorun çözülmeksizin ne hayvancılık sorunu(küçük ve büyük baş), ne de endüstriye en önemli hammaddele-ri temin eden sanayi bitkileri ve özel kültürler sorunu çözülebi-lir. Bu nedenden dolayı, tarımsal artel, kollektif çiftlik hareketi

Başarı Sarhoşluğuna Kapılmak 171 172 J. V. Stalin

* A. P. Çehov'un aynı adlı öyküsünün baş kişisi. —Almancaya çeviren.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 87: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

sistemi içinde bugün en önemli halkadır.Son biçimi verilmiş metni bugün yayınlanacak olan* kol-

lektif çiftlikler için "Örnek Tüzük" buradan hareket etmiştir. Bu tüzüğü derinlemesine inceleyip, eksiksiz hayata geçir-

mekle görevli olan Parti ve Sovyet fonksiyonerlerimiz de bura-dan hareket etmek zorundalar.

Şu an Partinin tavrı budur.Partinin bu tavrının, ihlâller ve çarpıtmalar olmaksızın ha-

yata geçirildiği söylenebilir mi? Hayır, ne yazık ki bu söylene-mez. Henüz kollektif çiftliklerin var olma mücadelesinin henüzson bulmaktan çok uzak olduğu ve artellerin henüzsağlamlaşmadığı SSCB'nin bir dizi bölgesinde, artelin çerçeve-sini aşarak hemen tarım komünlerine geçme girişimleriyapıldığını herkes biliyor. Artel henüz sağlamlaşmış değil, bunarağmen meskenler, küçük baş hayvanlar, kümes hayvanları"toplumsallaştırılıyor", ne var ki henüz koşullar olgunlaşmadığıiçin bu "toplumsallaştırma" kağıt üzerinde kalan bürokratikemirlere yozlaşıyor. Sanki kollektif çiftliklerde tahıl sorunuçözülmüş, bu geride bırakılmış bir aşamayı oluşturuyor ve şuanki görev, tahıl sorununun çözümü değil, hayvancılık ve kü-mes hayvancılığı sorununu çözmek.

Kollektif çiftlik hareketinin çeşitli biçimlerinin aynı kefeyekonduğu bu budalaca "iş"in kime yararı var? Bu aptalca ve davaiçin zararlı acelecilik kime yarıyor? Tahıl sorununun henüzçözülmediği, kollektif çiftliklerin artel biçiminin henüzsağlamlaşmadığı koşullarda, evlerini, tüm süt hayvanlarını, bü-tün küçük baş hayvanları ve kümes hayvanlarını"toplumsallaştırarak", kollektif köylüleri tahrik etmenin, böylebir "politika"nın sadece ve sadece yeminli düşmanlarımızınişine yarayacağı, onlara faydalı olacağı açık değil mi?

Hatta bu gayretli "toplumsallaştırıcılar"dan biri, artel içinde

yayınladığı talimatta, "her çiftlikte üç gün içinde bütün kümeshayvanlarının kayda geçirileceği"nden, kayıt ve denetim içinözel "komutanlar" fonksiyonu ihlas etmek, "artellerde kumandatepelerini işgal etmek", "görevi bırakmadan sosyalist mücadele-yi yürütmek" ve —tabii ki— bütün arteli sıkı kontrol altına al-mak zorunluluğundan söz edecek kadar ileri gitmiştir.

Bu nedir — kollektif çiftlikleri yönetme politikası mı yoksaonları yıkma, itibarını sarsma politikası mı?

Artelin örgütlenmesine kilise çanının aşağıya indirilmesiylebaşlayan, tabirimi mazur görün, "devrimciler"den söz bile etmi-yorum. Kilise çanlarını indirmek — amma da dddevrimci bireylem!

Aramızda böylesine budalaca "toplumsallaştırma" egzersiz-leri, kendi gölgesinin üstünden atlama yönünde böylesine gü-lünç girişimler, sınıfları ve sınıf mücadelesini bir yanabırakmayı hedefleyen, ama gerçekte, sınıf düşmanlarınınekmeğine yağ süren bu girişimler nasıl oldu da yaşanabildi?

Bu ancak, kollektif çiftliklerin inşası cephesinde "kolay" ve"beklenmedik" başarıların yarattığı atmosferde, yaşanabilirdi.

Bu ancak, Partinin bir kısmının saflarındaki budala ruh halisayesinde yaşanabilirdi: "Herşeyi yapabiliriz!", "Bizim içinherşey çocuk oyuncağı!"

Bu ancak, başarı sarhoşluğuna kapılan bazıyoldaşlarımızın, bir an için basiretlerini ve temkinliliklerinikaybetmeleri sayesinde yaşanabilirdi.

Kollektif çiftliklerin inşası alanındaki çalışmamızın çizgisi-ni düzeltebilmek için, bu ruh haline son verilmelidir.

Bugün Partinin ivedi görevlerinden biri budur.Önderlik sanatı ciddi bir iştir. Hareketin arkasında

kalınmamalıdır, çünkü geri kalmak kitlelerden kopmak demek-tir. Ne var ki alıp başını gidilmemelidir de, çünkü başını alıpgitmek kitleleri yitirmek ve tecrit olmak demektir. Harekete ön-

Başarı Sarhoşluğuna Kapılmak 173 174 J. V. Stalin

* "Pravda", 2 Mart 1930.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 88: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

derlik etmek ve aynı zamanda milyonlarca kitleyle bağını koru-mak isteyen, iki cepheli mücadele yürütmelidir; hem geride ka-lanlara, hem başını alıp gidenlere karşı.

Partimiz, hareketin önderi olarak işçi ve köylülerin milyon-luk kitleleriyle bağlarını koruyup çoğaltmayı bildiği için güçlüve yenilmezdir.

"Pravda" No. 60,2 Mart 1930.

İmza: J. S t a l i n

BEZİMENSKİ YOLDAŞA MEKTUP

Bezimenski Yoldaş!Gecikmeyle yazıyorum. Ben edebiyat uzmanı değilim, elbette eleştirmen de

değilim. Buna rağmen ısrarlı ricalarınızı gözönüne alarak kişiselgörüşümü açıklayabilirim.

"Atış"ı da, "Hayatımızdan Bir Gün"ü de okudum. Bu eser-lerde "küçük-burjuva", "Parti düşmanı" hiçbir şey yok. İkisi de,özellikle de "Atış", bugün için devrimci proleter sanatın örnek-leri sayılabilir.

Fakat bunlarda komsomolcu avantgardizminin bazıkalıntıları bulunuyor. Bu eserleri okurken acemi bir okur, Parti-nin gençliğin hatalarını değil, gençliğin Partinin hatalarınıdüzelttiğini düşünebilir. Fakat bu eserlerin esas niteliğini, temelfikrini oluşturan bu kusur değildir. Eserlerin temel fikri, soru-nun aygıtımızın kusurları üzerinde keskinleştirilmesi ve bukusurların giderileceğine duyulan kesin inançtır. Gerek "Atış"ta,gerekse de "Hayatımızdan Bir Gün"de temel mesele budur.Eserlerin temel meziyeti de burada yatmakadır. Ve bu meziyet,bugün bana göre neredeyse üstesinden gelinmiş olan, eserlerinbu küçük kusurlarını haydi haydi telafi etmekte ve çok çokaşmaktadır.

Komünist Selamlarla19 Mart 1930. J. Stalin

İlk kez yayınlanmaktadır.

Başarı Sarhoşluğuna Kapılmak 175 176

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 89: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

KOLLEKTİF KÖYLÜ YOLDAŞLARA YANIT

Gazetelerden, Stalin'in "Başarı Sarhoşluğuna Kapılmak"*adlı makalesiyle MK'nın "Kollektif Çiftlik Hareketinde PartiÇizgisinin Çarpıtılmasına Karşı Mücadele Üzerine" [34] adlıkararının kollektif çiftlik hareketi pratikçilerinin saflarında güç-lü bir yankı bulduğu biliniyor. Bununla bağıntılı olarak son za-manlarda kollektif köylü yoldaşlardan, sordukları sorularıyanıtlamamı isteyen bir dizi mektup aldım. Bu mektupları özelolarak yanıtlamak benim görevimdi. Ne var ki bu mümkünolmadı, çünkü mektupların yarısından çoğunda gönderenin ad-resi yazılmamıştı (adreslerini bildirmeyi unutmuşlardı). Oysamektuplarda değinilen sorunların bütün yoldaşlarımız için mu-azzam politik önemi var. Ayrıca, adreslerini yazmayı unutmuşyoldaşları yanıtsız bırakamayacağım da açıktır. Bu nedenlerdendolayı, kollektif köylü yoldaşların mektuplarını kamuoyu önün-de, yani basında yanıtlamak zorunluluğuyla karşı karşıyakaldım; bunu yaparken mektuplardan konuya ilişkin gerekli bü-tün soruları buraya aldım. Bu konu hakkında MK'nın doğrudanbir kararı bulunduğundan, bunu daha da isteyerek yerine getir-dim.

Birinci soru. Köylü sorununda hataların kökleri neredeyatmaktadır?

Yanıt. Orta köylüye yanlış yaklaşılmasında. Orta köylüyleiktisadi ilişkiler alanında şiddet önlemlerine başvurulmasında;orta köylü kitleleriyle iktisadi bağın şiddet önlemlerine değil,

orta köylülerle bir anlaşmaya, orta köylülerle ittifaka dayanmasıgerektiği olgusunun gözardı edilmesinde; işçi sınıfı ve yoksulköylülerin orta köylülerle genelde kapitalizme, özelde Kulakla-ra karşı ittifakının bugün kollektif çiftlik hareketinin temeliolduğu gerçeğinin göz ardı edilmesinde.

Kulaklara karşı saldırı, orta köylülerle birleşik cephe içindeyürütüldüğü müddetçe, her şey yolundaydı. Fakat başarısarhoşluğuna kapılan bazı yoldaşlarımızın, Kulaklara karşısaldırı hattından, farkına varmadan, orta köylülere karşımücadele hattına kaymaya, yüksek oranda kollektifleşmesağlama peşinde orta köylülere karşı zor uygulamaya başlayıp,orta köylünün elinden seçim hakkını alınca ve onu "Kulak ola-rak" mülksüzleştirince — o zaman saldırı çarpıtıldı, orta köylü-lerle birleşik cephe tehlikeye düşürüldü ve elbette Kulak yeni-den belini doğrultmaya kalkışma olanağı elde etti.

Sınıf düşmanlarımıza karşı gerekli ve yararlı olan şiddetkulanımının, müttefikimiz olan orta köylülere karşı gündemegetirilmesinin yanlış olduğu ve felakete yol açacağı unutuldu.

Askeri karakterli görevlerin çözümü için gerekli ve yararlıolan yalınkılıç süvari saldırısının, kollektif çiftliklerin inşasında—hem de bu orta köylülerle ittifak içinde örgütleniyor— öneçıkan görevlerin çözümünde işe yaramaz olduğu ve felakete yolaçacağı unutuldu.

Köylü sorununda hataların kökleri burada yatmaktadır.Lenin, orta köylülerle ekonomik ilişkiler üzerine şunları

söylemektedir:

"Herşeyden önce, burada, işin doğası gereği, zor yöntemle-riyle hiçbir şey elde edilemeyeceği doğrusundan hareket etmeli-yiz. Burada, ekonomik görev son derece farklıdır. Burada, tümtemeli, bütün yapıyı zarara uğratmadan yıkılabilecek bir çatıyoktur. Kentte kapitalistlerin oluşturduğu doruk burada yoktur.Burada zor uygulamak, bütün davayı yerle bir etmekanlamına gelecektir… Orta köylülerle ekonomik ilişkialanında, zoru sadece düşünmekten bile daha aptalca bir şey

177 178 J. V. Stalin

* Bkz. Elinizdeki cilt. s. 168-175 —Redaksiyon

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 90: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yoktur." (4. baskı, cilt XXIX, s. 187-188, Rusça.)

Devamla:

"Orta köylülere karşı zor kulanımı son derece zararlıdır.Bu, son derece kalabalık, sayıları milyonlarca olan birkatmandır. Hiçbir yerinde bu derece güçlü olmadığı Avrupa'dabile, teknik ve kültürün, kent yaşamı ve demiryollarının muaz-zam gelişmiş olduğu, böyle bir şeyi düşünmenin çok daha ko-lay olduğu Avrupa'da bile, hiç kimse, tek bir devrimci sosyalistbile, orta köylülere karşı zor önlemleri uygulama önerisindebulunmamıştır." (Aynı yerde, s. 187, Rusça)

Açık sanıyorum. İkinci soru. Kollektif çiftlik hareketindeki başlıca hatalar

nelerdir?Yanıt. Bu tür en azından üç hata vardır.1) Kollektif çiftliklerin kurulmasında Lenin'in gönüllülük

ilkesi ihlal edilmiştir. Kollektif çiftliklerin inşasında gönüllülükhususunda Partinin bütün temel direktifleri ve Tarımsal Artelleriçin Örnek Tüzük ihlal edilmiştir.

Leninizm, köylülerin, toplumsal, kollektif çiftliklerin birey-sel çiftliğe üstün olduğuna ikna edilerek, gönüllülük yöntemi te-melinde kollektif ekonomi yoluna sevk edilmesini öğretir. Leni-nizm, köylüleri kollektif ekonominin üstünlüklerine ikna edebil-menin, ancak onlara pratikte, kendi deneyimleriyle kollektifçiftliklerin bireysel çiftliklerden daha iyi olduğu, daha yararlıolduğu, kollektif çiftliklerin, köylülere, yoksul ve orta köylülereyoksulluk ve sefaletten çıkış yolu sunduğu gösterilerek,kanıtlanarak mümkün olacağını öğretir. Leninizm, bu koşullarolmaksızın kollektif çiftliklerin varlıklarını devam ettiremeye-ceklerini öğretir. Leninizm, köylülere kollektif çiftlikleri zorlakabul ettirme, zorla kollektif çiftlikler kurma girişimlerinin an-cak olumsuz sonuçlar verebileceğini, ancak köylüleri kollektifçiftlik hareketinden soğutabileceğini öğretir.

Gerçekten de, bu temel kurala riayet edildiği müddetçe,kollektif çiftlik hareketi başarı üzerine başarı kazanmaktaydı.

Ne var ki daha sonra, başarıdan başları dönen bazı yoldaşlar, bukuralı hiçe saymaya, aşırı bir acelecilik göstermeye vekollektifleştirme oranını yükseltmek amacıyla zorla kollektifçiftlikler kurmaya başladılar. Böyle bir "politika"nın olumsuzsonuçlarının fazla gecikmemesine şaşmamak gerekir. Aceleylekurulan kollektif çiftlikler, kuruldukları hızla kaybolup gitmeyebaşlamış ve daha dün kollektif çiftliklere büyük güven duyanbir kısım köylüler bu çiftliklere sırt çevirmeye başladılar.

Kollektif çiftlik hareketindeki birinci ve en önemli hata bu-dur.

Lenin, kollektif çiftliklerin inşasında gönüllülük üzerineşunları söylüyor:

"Şimdi görevimiz, toprağın toplumsal işlenişine, ortak bü-yük işletmeye geçmektir. Ne var ki, bu konuda Sovyet iktidarıtarafından hiçbir zor uygulanmamalıdır; buna zorlayan hiç biryasa yok. Tarımsal komün gönüllü kurulacaktır. Toprağın top-lumsal işlenişine geçiş ancak gönüllü bir geçiş olabilir, işçi-köylü hükümeti tarafından bu konuda en ufak zor dahiuygulanmamalıdır. Buna yasa da izin vermemektedir. İçinizdenbiri, zor uygulandığını fark ederse, bilsin ki bu, bütün gücü-müzle düzeltmeye çalıştığımız ve düzelteceğimiz bir suiistimal-dir, bir yasa ihlalidir."* (4. baskı, cilt XXIX, s. 26-27, Rusça.)

Devamla:

"Köylülere, toprağı toplumsal, kollektif, ortak, artel biçimin-de işlemenin üstünlüğü pratikte gösterilebilirse, köylülere, or-tak çiftlikler, arteller aracılığıyla yardım edilebilirse, ancak za-man, iktidarı elinde tutan işçi sınıfı, köylülere, gerçekten haklıolduğunu kanıtlayabilir ve milyonlarca köylü kitlesini gerçek-ten ve sağlam biçimde yanına çekebilir. Kooperatifsel ve artelbiçiminde tarımı teşvik eden her türlü işletme biçiminin önemi,ne kadar yükseltilse azdır. Dağınık bir halde, en ücra köşelereyayılmış milyonlarca köy var, bireysel çiftlik var… Kooperatif-sel tarıma artel biçimindeki tarıma geçişin gerekli ve mümkünolduğu ancak pratikte, köylülerin edinebileceği deneyimle

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 179 180 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 91: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

kanıtlandığında, ancak bu durumda, Rusya gibi böylesine de-vasa bir köylü ülkesinde sosyalist tarım yolunda ciddi bir adımatıldığını söyleme hakkına sahip olacağız."* (4. baskı, cilt XXX,s. 173-174, Rusça.)

Son olarak Lenin'in eserlerinden bir pasaj daha:

"Her türlü kooperatif gibi, orta köylülerin tarımsal komünle-rini geliştirme uğraşında da, Sovyet iktidarının temsilcileri,böyle birlikler kurmak için en ufak zor uygulamamalıdırlar.Bizzat köylüler tarafından, onların özgür inisiyatifleriylekurulmuş ve üstünlükleri onlar tarafından pratikte sınamış bir-liklerin bir değeri vardır. Bu alanda aceleci davranmakzararlıdır, çünkü böylece sadece orta köylülerin yeniliklerekarşı önyargıları güçlendirilir. Köylüleri komünlere katmakiçin, dolaylı ya da hatta doğrudan zor uygulama yoluna gidenSovyet iktidarının temsilcilerinden en sert biçimde hesapsorulmalı ve kırsal çalışmadan uzaklaştırılmalıdırlar."* (4.baskı, cilt XXIX, s. 194, Rusça.)

Açık sanıyorum.Partinin, Lenin'in bu direktiflerini en katı biçimde

uygulayacağını belirtmek bile gereksiz sanıyorum.2) Kollektif çiftliklerin inşasında, Lenin'in SSCB'nin çeşitli

bölgelerindeki koşulların çeşitliliğinin dikkate alınması ilkesiihlal edilmiştir. SSCB'de farklı ekonomik biçimlere ve farklıkültür aşamalarına sahip çok çeşitli bölgeler bulunduğuunutulmuştur. Bu bölgeler arasında, ileri, vasat derecedegelişmiş ve geri kalmış bölgeler olduğu unutulmuştur. Hiçbirsurette birbirine eşit olmayan tüm bu bölgelerde kollektif çiftlikhareketinin hızının ve kollektif çiftliklerin inşası yöntemlerininbirbirinin aynı olamayacağı unutulmuştur.

"Kararnameleri Rusya'nın bütün bölgeleri için şablon biçi-minde kopya etmemiz, Ukrayna ya da Don'daki komünistlerin,Bolşeviklerin, Sovyet fonksiyonerlerinin, bunları, fark gözet-meden gelişigüzel öteki bölgelere de genişletmek istemeleri",diyor Lenin, "hata olacaktır"…, çünkü "biz, hiçbir surette ken-

dimizi, yeknesak bir şablona bağlı kılmıyoruz, deneyimleri-mizin, Merkezi Rusya'nın deneyimlerinin eksiksiz olarak tümkenar bölgelere aktarabileceğini saptamıyoruz." (4. baskı, ciltXXIX, s. 138, Rusça.)

Ayrıca Lenin şunları da söylemektedir:

"Merkezi Rusya, Ukrayna ve Sibirya'ya, fark gözetmeksizinaynı muameleyi yapmak, bu bölgeleri aynı şablona sıkıştırmayaçalışmak, en büyük aptallık olacaktır." (4. baskı, cilt XXXII, s.198, Rusça.)

Son olarak Lenin, Kafkasyalı komünistlerin önüne şugörevleri koymaktadır:

"Onların içinde bulundukları durumun cumhuriyetlerininiçinde bulundukları durumun özelliğinin, RSFSC'nin durum veilişkilerinden farklı olduğunu kavramak, taktiklerimizi kopyaetmek yerine, bunları somut durumların çeşitliliğine uygun bi-çimde, inceden inceye düşünerek değişikliğe uğratmakgerektiğini anlamak". (4. baskı, cilt XXXII, s. 295, Rusça.)

Açık sanıyorum.Lenin'in bu talimatları temelinde Partimizin Merkez Komi-

tesi "Kollektifleştirme Hızı Üzerine" (bkz. 6 Ocak 1930 tarihli"Pravda" [35]) adlı kararında, SSCB'deki bölgeleri,kollektifleştirme hızı açısından üç gruba ayırmıştır. Bu bölge-lerden Kuzey Kafkasya, Orta ve Aşağı Volga Bölgesi,kollektifleşme sürecini özü itibariyle 1931 ilkbaharında tamam-layabilecek, öteki tahıl bölgeleri (Ukrayna, Merkezi Kara Top-raklar Bölgesi, Sibirya, Ural, Kazakistan vs.) bunu özü itibariy-le 1932 ilkbaharında tamamlayabilecek, diğer bölgeler isekollektifleştirmeyi beş yıllık plânın sonuna, yani 1933'e kadaryayabilecektir.

Fakat gerçekte ne olmuştur? Kollektif çiftlik hareketinin ilkbaşarılarından başları dönen bazı yoldaşlarımızın, gerek Le-nin'in talimatlarını, gerekse de MK kararını neşeyle unuttuklarıgörülmüştür. Moskova Bölgesi, büyük bir gayretle şişirilmişkollektifleştirme rakamlarının peşine düşerek, fonksiyonerleri-

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 181 182 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 92: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ni, önünde en az üç yıllık bir zaman bulunmasına rağmen (1932sonu), kollektifleştirmeyi 1930 ilkbaharında bitirmeye yönelt-meye başlamıştır. "Ötekilerin arkasında kalmak" istemeyenMerkezi Kara Topraklar Bölgesi ise önünde en az iki yıllık birzaman bulunmasına rağmen (1931 sonu), fonksiyonerlerini,kollektifleştirmeyi 1930 yılının ilk yarısında bitirmeye yönelt-meye başlamıştır. Transkafkasyalılarla Türkistanlılar da, en ileribölgelere "yetişmek ve onları geçmek" heyecanı içinde, önlerin-de tamı tamına dört yıl olmasına rağmen (1933 sonu),kollektifleştirmeyi "en kısa zamanda" bitirmeye yönelmişlerdir.

Kollektifleştirmede böyle acilci bir "tempo" izlenmesinin,kollektif çiftlik hareketi için daha az hazırlıklı olan bölgelerin,daha hazırlıklı bölgeleri "geçmek" gayreti içinde, güçlü bir idaribaskı uygulamak zorunda kalmaları ve böylece, kollektif çiftlikhareketinin böylesine hızlı gelişimi için eksik olan faktörlerikendi idari hamleleriyle tamamlamaya çalışmaları anlaşılırdır.Sonuçlar, herkesin malumudur. Herkes, bu bölgelerde meydanagelen ve daha MK'nın müdahalesiyle çözülmek zorunda kalınankarışıklığı bilmektedir.

Kollektif çiftlik hareketindeki ikinci hata budur.3) Kollektif çiftliklerin inşasında, Lenin'in, hareketin henüz

tamamlanmamış olan bir biçiminin atlanmaması gerektiği ilkesiihlal edilmiştir. Lenin'in, kitlelerin gelişmesinin çok önündeolunmaması, kitlelerin hareketinin kararnamelerle emredilme-mesi, kitlelerle bağların koparılmaması, tersine kitlelerle birlik-te yürünmesi, onların şiarlarımıza yakınlaştırılması,şiarlarımızın doğruluğuna kendi deneyimleriyle ikna olmalarınıkolaylaştırmak suretiyle ileri götürülmesi ilkesi ihlal edilmiştir.

"Petrograd proletaryası ve Petrograd Garnizonu'nun askerle-ri", diyor Lenin, "iktidarı ele geçirdiklerinde, köydeki inşasürecinde büyük zorluklarla karşılaşılacağını, burada daha ted-rici davranmak gerektiğini, burada toprağın toplumsalişlenmesini emirlerle, yasalarla başlatmaya çalışmanın en bü-yük saçmalık olacağını, buna ancak yok denecek kadar az

sayıda siyasi bilinçli köylünün yanaşacağını, köylülerin eziciçoğunluğunun ise önüne bunu görev olarak koymadığını çok iyibiliyorlardı. Ve bu nedenle kendimizi, devrimin gelişmesininçıkarları açısından mutlak zorunlu olanla sınırladık: Kesinliklekitlelerin gelişmesinin önünde başını alıp gitmemek, bilakis,ilerleme hareketi bu kitlelerin kendi deneyiminden, kendi mü-cadelesinden doğup büyüyünceye kadar beklemek."* (4. baskı,cilt XXVIII, s. 121, Rusça.)

Lenin'in bu talimatlarından hareket eden MK,"Kollektifleştirmenin Temposu Üzerine" adlı ünlü kararında(bkz. 6 Ocak 1930 tarihli "Pravda"):

a) verili anda artelin kollektif çiftlik hareketinin başlıca bi-çimi olduğunu;

b) bundan dolayı, kollektif çiftlik hareketinin başlıca biçimiolarak tarımsal artel için bir örnek tüzüğün gerekli olduğunu;

c) pratik çalışmamızda, yukarıdan gelecek herhangi bir kol-lektif çiftlik hareketi "kararnamesi"ne ve "kollektifleştirme oyu-nu oynanması"na izin verilemeyeceğini açıklamıştır.

Bunun anlamı, şimdi komüne değil, kollektif çiftlikinşasının başlıca biçimi olarak tarımsal artele yönelmemizgerektiği, tarımsal arteli atlayarak komüne izin verilemeyeceği,köylülerin kollektif çiftliklere yönelmiş kitlesel hareketinin ye-rine kollektif çiftlik "kararnamelerinin", "kollektifleştirme oyu-nunun" koyulmaması gerektiğidir.

Açık sanıyorum.Fakat gerçekte ne olmuştur? Kollektif çiftlik hareketinin ilk

başarılarından başı dönen bazı yoldaşlarımızın, gerek Lenin'intalimatlarını, gerekse de MK Kararını neşeyle unuttuklarıgörülmüştür. Bu yoldaşlar tarımsal artel için bir kitle hareketiörgütleyeceklerine, tek tek köylüleri doğrudan komün tüzüğüne"sevk etmeye" koyulmuşlardır. Hareketin artel biçiminisağlamlaştıracakları yerde, küçük baş hayvanları, kümeshayvanlarını, köylülerin kendi ihtiyaçları için besledikleri süt

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 183 184 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 93: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

hayvanlarını, evleri zorla "toplumsallaştırmaya" başlamışlardır. Bir Leninist için hiç caiz olmayan bu aceleciliğin sonuçları

şimdi herkesin malumudur. Bu yoldaşlar elbette geneldeistikrarlı komünler oluşturamamışlardır. Ama buna karşılık, birdizi tarımsal artelin ellerinden kayıp gitmesine yol açmışlardır.Ancak geride "iyi" kararlar kalmıştır. Fakat bunların ne yararıvar?

Kollektif çiftlik hareketindeki üçüncü hata budur.Üçüncü soru. Bu hataların kaynakları nerededir ve Parti

bunları nasıl düzeltmelidir?Yanıt. Bu hataların kaynakları kollektif çiftlik hareketinde-

ki hızlı başarılarımızda yatmaktadır. Başarılar bazen insanınbaşına vurur. Sık sık, aşırı kibir ve kendini beğenmişliğe nedenolur. Bu, iktidarda olan bir partinin temsilcilerinin başına özel-likle kolayca gelebilir; hele bu parti, bizim Partimiz gibi, gücüve otoritesi adeta ölçülemez bir parti ise. Burada, Lenin'in şid-detle mücadele ettiği komünist kibirlilik olayları gayet müm-kündür. Burada, kararnamenin, kararın, emrin mutlak gücüneinanç gayet mümkündür. Burada, sonsuz büyüklüktekiülkemizin şu ya da bu köşesinde, Partimizin bazıtemsilcilerinin, Partimizin devrimci önlemlerini birer boş, bü-rokratik kararname haline dönüştürme tehlikesi gayet gerçek birtehlikedir. Burada, sadece yerel örgütlerin fonksiyonerlerinideğil, aynı zamanda tek tek bölge fonksiyonerlerini ve tek tekMK üyelerini de kastediyorum.

"Komünist kibirlilik", diyor Lenin, "Komünist Partisi men-subu olan ve ondan henüz atılmamış bir insanın, bütün görevle-rini komünist kararnamelerle yerine getirebileceğinisanmasıdır." (4. baskı, cilt XXXIII, s. 54, Rusça.)

Kollektif çiftlik hareketindeki hatalar, kollektif çiftliklerininşasında Parti çizgisinin çarpıtılması, bu zeminde ortayaçıkmıştır.

Bu hata ve çarpıtmalar sürmeye devam eder, hızla ve tama-men bertaraf edilmezse nasıl bir tehlike oluştururlar?

Burada tehlike, bu hataların doğrudan doğruya kollektifçiftlik hareketinin itibarının sarsılmasına, orta köylülerleittifakın bozulmasına, köy yoksullarının örgütsüzleşmesine,saflarımızda karışıklık çıkmasına, sosyalist inşamızın bütünü-nün zayıflamasına, Kulaklığın yeniden oluşmasına götürmesin-de yatmaktadır.

Kısacası, bu hatalarda, bizi köylülüğün ana kitleleriyleittifakın sağlamlaştırılması, proletarya diktatörlüğününsağlamlaştırılması yolundan ayırıp bu kitlelerden kopma, prole-tarya diktatörlüğünün yıkılması yoluna itme eğilimiyatmaktadır.

Bu tehlike kendisini daha Şubat ayının ikinci yarısında, ön-ceki başarılardan gözleri kamaşan bazı yoldaşlarımızın Leninistyolu dört nala terk ettikleri zaman göstermişti. Parti MerkezKomitesi bu tehlikeyi dikkate alarak vakit geçirmeden müdaha-le etti ve Stalin'i gemi azıya alan yoldaşları, kollektif çiftlik ha-reketi üzerine özel bir makaleyle uyarmakla görevlendirdi.Bazıları, "Başarı Sarhoşluğuna Kapılmak" adlı makalenin Sta-lin'in kişisel inisiyatifinin bir sonucu olduğunu düşünüyorlar.Bu elbette saçma. MK'mız, böyle bir meselede, kim olursa ol-sun birisine kişisel inisiyatifiyle davranma izni vermek için ora-da değil. MK bu konuda ayrıntılı araştırmalar yapmıştır. Vehataların derinliği ve boyutu ortaya çıktığında, 15 Mart 1930 ta-rihli ünlü kararını yayınlayarak, otoritesinin bütün gücüyle hata-lara karşı darbe indirmekte bir an bile tereddüt etmemiştir.

Uçuruma doğru korkunç bir hızla koşan insanları durdur-mak ve doğru yola getirmek zordur. Fakat MK'mıza tam da,buna benzer daha ne zorlukları yenebildiği için Lenin'in Parti-si'nin Merkez Komitesi denir. Ve MK bu zorlukların büyük öl-çüde üstesinden gelmiştir bile.

Böyle durumlarda, bütün Parti bölümlerini bu seyrinde dur-durmak, zamanında doğru yola sevk etmek ve yürüyüş sırasındasaflarını yeniden düzenlemek zordur. Fakat Partimize, tam dabu tür zorlukların üstesinden gelmek için yeterli esnekliğe sahip

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 185 186 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 94: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

olduğundan, Lenin'in Partisi denir. Ve Parti bu zorlukların bü-yük ölçüde üstesinden gelmiştir bile.

Burada en önemli şey, hatayı kabul etme cesaretini göster-mek ve bu hataları en kısa zamanda ortadan kaldıracak gücükendinde bulmaktır. Daha kısa süre önce yaşanan başdöndürücü başarılardan sonra hataları kabul etmekten, özeleştiriyapmaktan korku duymak, hataları çabuk ve kararlılıkla düzelt-me isteğinin noksan oluşu — en büyük zorluk buradadır. Hata-lardan iz bile kalmaması için, sadece bu zorluğun üstesindengelmek, sadece abartılmış sayısal hedeflere ve bürokratik mak-simalizme son vermek, sadece dikkatini kollektif çiftlikinşasının örgütsel ve ekonomik görevlerine yöneltmek yeter.Partinin, şimdiden bu tehlikeli zorluğun üstesinden büyük ölçü-de geldiğinden kuşku duymak için hiçbir neden yoktur.

"Şimdiye kadar yok olan bütün devrimci partiler" diyor Le-nin, "gurura kapıldıkları ve güçlerinin nerede yattığını göre-medikleri, zaaflarından söz etmekten korktukları içinyıkılmışlardır. Ama biz yıkılmayacağız, çünkü bizzaaflarımızdan söz etmekten korkmuyoruz ve zaaflarımızın üs-tesinden gelmeyi öğreneceğiz."* (4. baskı, cilt XXXIII, s. 278,Rusça.)

Lenin'in bu sözleri unutulmamalıdır.Dördüncü soru. Parti çizgisinin çarpıtılmasına karşı

mücadele, geri adım atmak, geri çekilmek değil mi?Yanıt. Elbette değil! Burada ancak, hata ve çarpıtmaların

devam etmesini saldırı, fakat hatalara karşı mücadeleyi geri çe-kilmek olarak değerlendiren insanlar geri çekilmekten söz ede-bilirler. Hata ve çarpıtmaların yığılması şeklinde bir saldırı —ne de güzel bir "saldırı" olurdu ya…

Tarımsal arteli, kollektif çiftlik hareketinde andaki temelbiçim olarak öne çıkardık ve kollektif çiftlik inşası alanındayapılacak çalışmalarda örnek olacak bir tüzük oluşturduk. Bukonuda geri mi çekiliyoruz? Elbette hayır!

İşçi sınıfı ve köy yoksullarının orta köylülükle üretim

alanındaki birliğinin sağlamlaştırılmasını bugün kollektif çiftlikhareketinin temeli olarak, öne çıkardık. Bu konuda geri mi çeki-liyoruz? Elbette hayır!

Bugün, kırda pratik çalışmamızın ana şiarı olarak,Kulakların sınıf olarak tasfiye edilmesi şiarını ortaya attık. Bukonuda geri mi çekiliyoruz? Elbette hayır!

Daha 1930 yılının Ocak ayında, SSCB tarımınınkollektifleştirilmesinde belli bir tempo tespit ettik. SSCB'ninbölgelerini belli gruplara ayırdık ve her grubun özel hızını tespitettik. Bu konuda geri mi çekiliyoruz? Elbette hayır!

Partinin "geri çekilişi" bunun neresinde?Hatalar ve çarpıtmalar yapmış insanların, hatalarından vaz-

geçmelerini istiyoruz. Budalalıklar yapmış insanlarınbudalalıklarından vazgeçip Leninizmin mevzilerine geri gelme-lerini istiyoruz. Bunu istiyoruz, çünkü ancak bu koşulla sınıfdüşmanlarımıza karşı gerçek saldırı devam ettirilebilir. Böylecegeriye doğru bir adım mı atmış oluyoruz acaba? Elbette hayır!Bu sadece, gerçek bir saldırı yürütmek isteğinde olduğumuz,budalaca bir saldırı oyunu oynamak istemediğimiz anlamınagelmektedir.

Partinin bu tavrını ancak eksantriklerin ve "sol" aşırıların,geri çekilme olarak değerlendirebilecekleri açık değil mi?

Geri çekilme konusunda saçmalayanlar en azından iki şeyikavramıyorlar.

a) Bunlar, saldırının yasalarını bilmiyorlar. Ele geçirilmişmevziler sağlamlaştırılmadan yapılacak bir saldırının,başarısızlığa mahkum bir saldırı olduğunu anlamıyorlar.

Örneğin askeri alanda bir saldırı ne zaman başarılı olabilir?Kendini sadece ilerlemekle sınırlandırmayıp, aynı zamanda, elegeçirilen mevzileri sağlamlaştırmaya, güçleri değişen durumauygun olarak yeniden gruplandırmaya, cephe gerisi hizmetleri-ni cepheye yaklaştırmaya, ihtiyatları öne sürmeye çalıştığındabaşarılı olabilir. Bütün bunlara ne gerek vardır? Beklenmedikolaylara karşı emniyette olmak, hiçbir saldırının muaf olmadığı

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 187 188 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 95: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

tek tek yarma hareketlerini bertaraf etmek, böylece düşmanıntam hezimetini sağlamak için. Meselenin sadece askeri yanıgözönüne alınacak olursa, 1920 yılında Polonya birliklerininhatası, bu kurala riayet etmemeleriydi. Hızla Kiev'e ilerlemele-rinin ardından, aynı hızla Varşova'ya geri akın etmeleri de,başka şeylerin yanısıra, bununla açıklanır. Yine meselenin sade-ce askeri yanı gözönüne alınacak olursa, 1920 yılında Sovyetbirliklerinin hatası, Varşova'ya karşı giriştikleri hücumdaPolonyalıların hatalarını tekrar etmeleri olmuştur.

Aynı şey sınıf mücadelesi cephesindeki saldırı yasaları içinde söylenmelidir. Ele geçirilen mevzileri sağlamlaştırmadan,güçleri yeniden düzenlemeden, ihtiyatları cepheye sürmeden,cephe gerisi hizmetlerini öne almadan vs. sınıf düşmanlarınıtasfiye etmek için başarılı bir saldırı yürütülemez.

Bütün mesele, ahmakların saldırı yasalarınıanlamamalarıdır. Bütün mesele, Partinin bu yasaları anlamasıve hayata geçirmesidir.

b) Bunlar, saldırının sınıf karakterini anlamıyorlar. Durma-dan saldırıdan söz ediyorlar. Ama hangi sınıfa karşı, hangisınıfla ittifak halinde saldırı? Biz, köyün kapitalist unsurlarınakarşı, orta köylülerle ittifak içinde saldırı yürütüyoruz, çünkübizi zafere götürecek olan ancak böyle bir saldırıdır. Fakat Par-tinin bazı bölümlerinin işgüzarlığıyla, saldırı doğru yolundansapmaya başlayıp mızrağın sivri ucu müttefikimiz olan ortaköylülere yöneldiğinde ne olacaktır? Bizim gerek duyduğumuzherhangi bir saldırı mı, yoksa belli bir sınıfa karşı, belli birsınıfla ittifak içinde yürütülen saldırı mı? Don Kişot'dadeğirmenlere kaşı saldırıya geçtiğinde, düşmana saldırdığınısanıyordu. Ne var ki bu sözümona saldırıda, başını yardığı daherkesin malumudur.

Görülüyor ki Don Kişot'un başarıları "sol" aşırılarımızıngözünü kırptırmıyor.

Beşinci soru. Bizde esas tehlike hangisidir, sağ tehlike mi,yoksa "sol" tehlike mi?

Yanıt. Şimdi esas tehlike sağ tehlikedir. Sağ tehlike bizdeesas tehlikeydi ve halen de öyledir.

Bu cümle, MK'nın 15 Mart 1930 tarihli kararında "sol"aşırıların hata ve çarpıtmalarının, şimdi kollektif çiftlik hareke-tinde başlıca engel olduğundan sözeden ünlü teziyle çelişmezmi? Hayır, çelişmez. Mesele şudur ki, kollektif çiftlik hareketialanında "sol" aşırıların hataları, Parti içinde sağ sapmanın güç-lenmesi ve sağlamlaşması için uygun koşullar yaratanhatalardır. Neden? Çünkü bu hatalar Parti çizgisini kötü göster-mekte —dolayısıyla Partinin itibarını sarsmayıkolaylaştırmakta— ve böylece sağ unsurların Parti önderliğinekarşı mücadelesini kolaylaştırmaktadır. Parti önderliğininitibarının sarsılması, sağ sapmacıların Partiye karşımücadelesinin gelişebileceği tek aslî zemindir. Sağ sapmacılarabu zemini, "sol" aşırılar, onların hataları ve çarpıtmalarısağlamaktadır. Yani, sağ oportünizme karşı başarıyla mücadeleedebilmek için, "sol" oportünistlerin hatalarının üstesinden ge-linmelidir. "Sol" aşırılar objektif olarak sağ sapmacıların mütte-fikidir.

"Sol" oportünizmle sağ sapma arasındaki garip bağıntı bu-dur işte.

Bazı "solcu"ların sık sık sağcılarla blok oluşturmaktan sö-zetmeleri gerçeği de bu bağıntıyla açıklanır. Daha dün yalınkılıç bir saldırı "yürüten" ve SSCB'yi iki üç haftadakollektifleştirmeye kalkışan bir kısım "solcular"ın, bugün, pasi-fizme düşmesi, ellerini iki yana sarkıtarak savaş alanını süku-netle sağ sapmacılara bırakması ve böylece Kulaklarınkarşısında gerçekten geri çekilmesi (tırnak işaretsiz!) biçimin-deki garip görüntü de bununla açıklanır.

Bugün içinde yaşadığımız anın özelliği, "sol" aşırılarınhatalarına karşı mücadelenin, sağ oportünizme karşı verilecekbaşarılı bir mücadelenin ön koşulu ve özel bir biçimi olmasıdır.

Altıncı soru. Köylülerin bir kısmının kollektif çiftliklerdenayrılması nasıl değerlendirilmelidir?

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 189 190 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 96: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Yanıt. Köylülerin bir kısmının kollektif çiftliklerdenayrılması, ülkemizde son zamanlarda belli sayıda istikrarsızkollektif çiftliklerin oluşmuş olduğu ve şimdi buraların bukararsız unsurlardan temizlendiği anlamına gelmektedir. Sahtekollektif çiftliklerin ortadan kaybolduğu, sağlam olanlarınvarlıklarını sürdürdüğü ve giderek güçleneceği anlamına gel-mektedir. Bunun son derece normal bir olay olduğunainanıyorum. Bazı yoldaşlar bu konuda ümitsizliğe kapılıyor,panikliyor ve hararetle, şişirilmiş kollektifleştirme rakamlarınasarılıyor. Başkaları ise, buna için için seviniyor ve kollektif çift-lik hareketinin "fiyasko"yla sonuçlanacağı kehanetinde bulunu-yor. Her iki grup da ağır bir yanılgı içerisindedir. İki grup da,kollektif çiftlik hareketinin özü hakkında Marksist birkavrayıştan çok uzaktır.

Kollektif çiftlikleri herşeyden önce ölü canlar denilenlerterkediyor. Bu terketmek bile değil, orada hiçbir şeybulunmadığının tespitidir. Ölü canlara ihtiyacımız var mı? El-bette yok. Ölü canlarla dolu kollektif çiftlikleri feshedip, ger-çekten yaşayan ve gerçekten istikrarlı kollektif çiftlikler örgüt-leyen Kuzey Kafkasyalılarla Ukraynalıların tamamen doğrudavrandıklarına inanıyorum. Kollektif çiftlik hareketi bundanancak kazançlı çıkacaktır.

Kollektif çiftlikleri, ikinci olarak, davamıza karşı doğrudandüşmanca tavır alan yabancı unsurlar terkediyor. Bu tür unsur-lar ne kadar çabuk dışarı atılırsa kollektif çiftlik hareketi için okadar iyi olduğu açıktır.

Son olarak, kollektif çiftlikleri, ne yabancı unsurlar, ne deölü canlar denebilecek sallantılı unsurlar terkediyor. Bunlar, bu-gün henüz davamızın doğruluğuna ikna edemediğimiz, amayarın mutlaka ikna edeceğimiz köylülerdir. Bu tür köylüleringidişi, geçici de olsa, kollektif çiftlik hareketi için ciddi birkayıptır. O nedenle kollektif çiftliklerdeki bu sallantılı unsurlaruğruna mücadele bugün kollektif çiftlik hareketinin en önemligörevlerinden biridir.

Buna göre, bir kısım köylülerin kollektif çiftlikleri terket-mesi sadece olumsuz bir olay değildir. Bilakis bu terkediş, kol-lektif çiftlikleri ölü canlardan ve tamamen yabancı unsurlardankurtardığı ölçüde, kollektif çiftliklerin iyileştirilmesi vesağlamlaştırılmasına yarayan bir süreç anlamına gelmektedir.

Bir ay önce, tahıl bölgelerinde çiftliklerin yüzde altmışınınkollektifleştirildiği hesaplanmıştı. Bugün bu rakamın, gerçek vebir ölçüde istikrarlı kollektif çiftlikler dikkate alınırsa, apaçıkabartılı olduğu açıktır. Eğer kollektif çiftlik hareketi, bir kısımköylülerin kollektif çiftliklerden ayrılmasından sonra yüzde kırkkollektifleşmeyle istikrara kavuşursa —ama bu rakama mutlakaulaşılabilir— bu, şu an, kollektif çiftlik hareketinin muazzambir başarısı olacaktır. Tek tek bölgelerde yüzde seksen, yüzdedoksanlara ulaşan bir genel kollektifleştirme olduğunu bilmemerağmen, tahıl bölgelerinde ortalama bir oranı alıyorum. Tahılbölgelerinde yüzde kırk oranında bir kollektifleştirme —bu, beşyıllık kollektifleştirme plânını, 1930 ilkbaharına kadar, yüzdeiki yüz yerine getirmeyi başardığımız anlamına gelir.SSCB'nin sosyalist gelişiminde bu tarihsel başarının tayin edicikarakterini inkar etmeye kim cesaret edebilecektir?

Yedinci soru. Sallantılı köylüler kollektif çiftlikleri terket-mekle iyi mi ediyorlar?

Yanıt. Hayır, iyi etmiyorlar. Kollektif çiftlikleri terketmek-le kendi çıkarlarına aykırı hareket etmektedirler, çünkü köylüle-re, yoksulluktan ve cahillikten tek çıkış yolunu kollektif çiftlik-ler sunmaktadır. Kollektif çiftlikleri terkettiklerinde, daha kötübir duruma düşüyorlar. Çünkü Sovyet iktidarının kollektif çift-liklere tanıdığı ayrıcalık ve kolaylıklardan yararlanamaz halegeliyorlar. Kollektif çiftliklerdeki hataların ve çarpıtmalarınvarlığı buraları terketmek için neden değildir. Bu hataları güçbirliği içinde ortadan kaldırarak kollektif çiftliklerde kalmak ge-rekir. Sovyet iktidarı bu hatalara karşı bütün gücüyle mücadeleedeceği için, bunları yoketmek kolay olacaktır.

Lenin şöyle diyor:

"Meta üretiminin varlığı sürerken küçük çiftlik sistemi,insanlığı kitlesel sefaletten ve kitlesel ezilmişlikten kurtara-

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 191 192 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 97: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

maz." (4. baskı, cilt XXIV, s. 51, Rusça.)

Lenin şöyle diyor:

"Küçük çiftlikle yoksulluktan kurtulmak olanaksızdır." (4.baskı, cilt XXX, s. 127, Rusça.)

Lenin şöyle diyor:

"Özgür yurttaşlar olarak, özgür topraklar üzerinde de olsa,geleneksel biçimde küçük çiftliklerimizde oturur kalırsak, yinede kaçınılmaz biçimde çöküş tehlikesiyle karşı karşıya kalırız."(4. baskı, cilt XXIV, s. 465, Rusça.)

Lenin şöyle diyor:

"Emperyalist savaşın bizi sürüklemiş olduğu çıkmaz sokak-tan, ancak ve yalnız ortak, artel biçimde, kooperatifselçalışmayla bir çıkış yolu bulabiliriz." (4. baskı, cilt XXX, s. 123,Rusça)

Lenin şöyle diyor:

"Büyük örnek çiftlikler içinde toprağın ortaklaşa işlenişinegeçmek zorunludur", çünkü "yoksa Rusya'nın içinde bulunduğusarsıntıdan, neredeyse umutsuz durumdan kurtulmakolanaksızdır." (4. baskı, cilt XXIV, s. 466, Rusça.)

Bütün bunlar ne anlama gelmektedir?Bunların anlamı, köylülerin içinde bulundukları sefalet ve

cehaleten kurtulmalarını sağlayacak tek aracın kollektif çiftlik-ler olduğudur.

Kollektif çiftliklerden ayrılmakla köylülerin doğrudavranmadıkları açık.

Lenin şöyle diyor:

"Sovyet iktidarının bütün faaliyetlerinden, komünlere, artel-lere ve bireysel küçük köylü çiftliklerini toplumsal, ortaklaşa,ya da artel biçimindeki çiftliklere dönüştürmeye ve budönüşümü giderek teşvik etmeye yönelik bütün örgütlere ne ka-dar büyük önem verdiğimizi hepiniz biliyorsunuz elbette."* (4.baskı, cilt XXX, s. 173, Rusça.)

Lenin şöyle diyor:

"Sovyet iktidarı… komün ve kooperatiflere doğrudanayrıcalıklı davranmakta ve onlara ilk sırayı vermektedir."* (4.baskı, cilt XXVIII, s. 286, Rusça.)

Bu ne demektir?Bu, Sovyet iktidarı kollektif çiftliklere, bireysel çiftlikler

karşısında kolaylıklar ve ayrıcalıklar tanıyacak demektir. Kol-lektif çiftliklere, toprak devrederek, makine, traktör, tohumlukvs. temin ederek, aynı zamanda vergi kolaylıkları tanıyarak vekredi vererek ayrıcalıklar tanıyacak demektir.

Sovyet iktidarı kollektif çiftliklere neden kolaylıklar veayrıcalıklar tanımaktadır?

Çünkü, köylülerin sefaletten kurtuluşunun biricik aracıkollektif çiftliklerdir.

Çünkü, kollektif çiftliklere ayrıcalıklar yoluyla sağlanandestek köy yoksulları ve orta köylüler için yapılacak yardımınen etkili biçimidir.

Sovyet iktidarı bugünlerde, kollektif çiftliklerdetoplumsallaştırılan bütün çekim hayvanlarını (at, öküz vs.), kol-lektif çiftliklerin kollektif mülkiyetinde olanlar gibi, kollektifköylülerin kişisel mülkiyetlerinde bulunan bütün inekleri,domuzları, koyunları, bütün kümes hayvanlarını iki yıl süreylevergiden muaf tutma kararı almıştır.

Ayrıca Sovyet iktidarı, kollektif köylülerin borçlarını yılsonuna kadar erteleme, kollektif çiftliklere giren köylülere yük-lenen 1 Nisan'a kadarki bütün para cezalarını ve mahkeme yo-luyla tahsilatları silme kararı almıştır.

Son olarak Sovyet iktidarı, bu yıl kollektif çiftliklere verile-cek 500 milyon rublelik krediyi mutlaka uygulama kararıalmıştır.

Bu kolaylıklar kollektif köylülerin yararına olacaktır. Bukolaylıklar, kollektif çiftliklerden ayrılma dalgasına karşıkoymayı başaran, kollektif çiftliklerin düşmanlarına karşımücadelede çelikleşmiş, kollektif çiftlikleri başarıyla savunmuş

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 193 194 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 98: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ve kollektif çiftlik hareketinin yüce bayrağını yükseklerde tutankollektif köylülerin yararına olacaktır. Bu kolaylıklar, bugünkollektif çiftliklerimizin temelini oluşturan, kollektif çiftlikleri-mizi sağlamlaştıran, onlara sağlam biçimler verecek veköylülüğün milyonlarca kitlesini sosyalizme sağlamca kazana-cak yoksul ve orta köylülerimizin yararına olacaktır. Bukolaylıklar, şu an kollektif çiftliklerin temel çekirdeğinioluşturan ve kendilerine kollektif çiftlik hareketininkahramanları denmesini kesinlikle hak eden kollektif köylülerinyararına olacaktır.

Bu kolaylıklardan, kollektif çiftlikleri terk eden köylüleryararlanmayacaktır.

Kollektif çiftlikleri terk eden köylülerin hata yaptıkları açıkdeğil mi?

Bu kolaylıklardan ancak kollektif çiftliklere geri dönerekyararlanabilecekleri açık değil mi?

Sekizinci soru. Komünler ne olacak, bunlar feshedilmemelimi?

Yanıt. Hayır, bunlar feshedilmemeli, bunun için hiçbir ne-den de yok. Sadece kağıt üzerinde varolmayan gerçek komün-lerden söz ediyorum elbette. SSCB'nin tahıl bölgelerinde, teşvikve destek görmeyi hakeden bir dizi mükemmel komün var.Yılların sınavından başarıyla geçmiş, mücadele içindeçelikleşmiş ve varlıklarına hak kazanmış eski komünlerden sözediyorum. Bunlar feshedilmemeli, bilakis artelleredönüştürülmelidir.

Komün kurmak ve yönetmek karmaşık ve zor bir iştir. Bü-yük ve istikrarlı komünler ancak tecrübeli kadrolar ve sınanmışyöneticiler mevcutsa yaşayabilir ve gelişebilirler. Arteltüzüğünden alelacele komün tüzüğüne geçiş, ancak köylülerikollektif çiftlik hareketinden uzaklaştırmaya uygun bir ortamyaratır. O nedenle bu sorun, büyük bir ciddiyetle ve herhangibir aceleciliğe fırsat vermeden ele alınmalıdır. Artel daha azkarmaşık bir meseledir ve geniş köylü kitlelerince daha kolay

anlaşılabilir. O nedenle, artel bugün kollektif çiftlik hareketininen yaygın biçimidir. Köylülerin komün yanlısı kitlesel bir hare-keti ancak tarımsal artellerin güçlenip sağlamlaştığı orandaoluşabilir. Fakat bu hemen yakın bir zamandagerçekleşmeyecektir. O nedenle, en üst biçimi oluşturan komün,ancak gelecekte kollektif çiftlik hareketinin baş biçimi halinegelebilir.

Dokuzuncu soru. Kulaklar ne olacaktır?Yanıt. Şimdiye kadar orta köylülerden söz ettik. Orta köylü

işçi sınıfının müttefikidir, ve orta köylülere karşı politikamızdostça olmalıdır. Kulaklarla ise durum farklıdır. Kulak, Sovyetiktidarının bir düşmanıdır. Kulaklarla barış içinde yaşamıyoruzve yaşayamayız. Kulaklara karşı politikamız, onun sınıf olaraktasfiye edilmesi politikasıdır. Elbette bu bizim Kulakları birvuruşta tasfiye edebileceğimiz anlamına gelmez. Bu, Kulaklarıkuşatmaya ve tasfiye etmeye uğraşacağımız anlamına gelir.

Lenin Kulaklar üzerine şunları söylemektedir:

"Kulaklar, başka ülkelerin tarihinde birçok kez, çiftlik sahip-lerinin, kralların, papazların ve kapitalistlerin iktidarını yenidenkurmuş olan en canavar, en kaba, en acımasız sömürücülerdir.Kulaklar çiftlik sahiplerinden, kapitalistlerden sayıca daha çok-tur. Ama yine de halkın içinde azınlıkta kalırlar. Bu kan emici-ler, savaş sırasında halkın açlığıyla zenginleşmişler, tahıl veöteki ürün fiyatlarını durmadan yükselterek binlerce, yüzbinler-ce ruble biriktirmişlerdir. Bu örümcekler, savaş nedeniylemahvolmuş köylülerin, açlık çeken işçilerin sırtındansemirmişlerdir. Emekçilerin kanlarını emen bu sülükler, kent-lerde ve fabrikalarda işçiler ne kadar açlık çekerse, o kadarzenginleşiyorlardı. Çiftlik sahiplerinin topraklarını ele geçiren,hâlâ geçirmeye devam eden bu vampirler, yoksul köylüleri borçköleleri haline getirmeye devam ediyorlar." (4. baskı, ciltXXVIII, s. 39, Rusça.)

Bu kan emicilere, örümceklere, vampirlere katlanıyor, sö-mürücü eğilimlerinin kısıtlanması politikası yürütüyorduk. Bun-lara katlanıyorduk, çünkü Kulak çiftliklerinin, Kulak üretiminin

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 195 196 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 99: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yerine koyabileceğimiz hiçbir şeyimiz yoktu. Şimdi Kulak çift-liklerinin yerine kollektif çiftlikleri, Sovyet çiftliklerinifazlasıyla koyma olanağına sahibiz. Bu örümceklere, bu kanemicilere daha fazla katlanılmamalıdır. Kollektif çiftlikleri kun-daklayan, kollektif çiftliklerin öncülerini katleden, ekimi engel-lemeye çalışan bu örümceklere ve kan emicilere daha fazla kat-lanmak, işçi ve köylülerin çıkarlarına karşı davranmak demekolacaktır.

O nedenle, sınıf olarak Kulakları tasfiye etme politikası,ancak Bolşeviklere özgü o bütün kararlılık ve tutarlılıkla yürü-tülmelidir.

Onuncu soru. Kollektif çiftliklerin önündeki ilk pratik gö-rev nedir?

Yanıt. Kollektif çiftliklerin önündeki ilk pratik görev ekimiçin mücadelede, ekim alanlarının azami ölçüde genişletilmesimücadelesinde, ekimin doğru örgütlenmesi mücadelesindeyatmaktadır.

Bugün, kollektif çiftliklerdeki bütün öteki görevler, ekimgörevine uydurulmalıdır.

Bugün, kollektif çiftliklerdeki tüm diğer görevler, ekiminörgütlenmesi görevine tabi kılınmalıdır.

Bunun anlamı şudur: Kollektif çiftliklerin ve onların parti-siz üyelerinin sağlamlığı, kollektif çiftliklerin yöneticilerinin veBolşevik çekirdeğinin yetenekleri, tumturaklı sözlerle dolu ka-rarlar ve cafcaflı selamlama nutuklarıyla değil, bu devasa ekimörgütleme çalışmasında yapılan pratik işlerledeğerlendirilecektir.

Ama bu pratik görevi şerefle yerine getirebilmek için, kol-lektif çiftliklerin fonksiyonerlerinin dikkatini, kollektif çiftlikinşasının ekonomik sorunlarına, kollektif çiftlik inşasının içsorunlarına çekmek gerekmektedir.

Son zamanlara kadar, kollektif çiftliklerin fonksiyonerleri-nin dikkatinin merkezinde, yüksek kollektifleştirme oranısağlamak yatıyordu ve bu arada gerçek kollektif çiftliklerle, sa-dece kağıt üzerinde kalan kollektif çiftlikler arasındaki farkı

kimse görmek istemiyordu. Artık bu rakam avcılığı sonbulmalıdır. Artık fonksiyonerlerin dikkati, kollektif çiftliklerinsağlamlaştırılmasına, örgütsel inşasına, kollektif çiftliklerdepratik çalışmaya yoğunlaşmalıdır.

Son zamanlara kadar, kollektif çiftliklerin fonksiyonerleri-nin dikkati, büyük kollektif çiftlik ünitelerinin örgütlenmesine,"dev" ünitelerin örgütlenmesine yoğunlaşmıştı. Bu "dev" ünite-ler çoğu durumda, köylerde ve beldelerde ekonomik kökleri ol-mayan hantal, bürokratik komuta merkezlerine dönüşmüşlerdi.Buna göre, çalışır gibi görünme pratik çalışmayı silmiştir. Artıketkili gösterişler peşinde koşmak son bulmalıdır. Artık fonksi-yonerlerin dikkati, köy ve beldelerdeki kollektif çiftliklerin ör-gütsel ve ekonomik çalışmalarına yoğunlaşmalıdır. Eğer buçalışma gerekli başarıları gösterirse "dev" üniteler kendiliğindenoluşacaktır.

Son zamanlara kadar, orta köylülerin kollektif çiftliklerdeyönetici çalışmaya çekilmesine çok az dikkat gösterilmişti. Oy-sa orta köylüler içinde, kollektif çiftlik inşasında mükemmelçiftlik yöneticileri olabilecek çok iyi çiftçiler bulunmaktadır.Şimdi çalışmamızdaki bu eksiklik giderilmelidir. Şimdi görev,orta köylüler arasından en iyilerini, kollektif çiftliklerde yöneti-ci çalışmaya çekmek ve onlara bu çalışmada yeteneklerinigeliştirme olanağı tanımaktır.

Son zamanlara kadar, köylü kadınlar arasındaki çalışmayayeterince dikkat gösterilmemiştir. Geçen süre, çalışmamızın enzayıf noktasını köylü kadınlar arasındaki çalışmanınoluşturduğunu göstermiştir. Şimdi bu eksiklik, kesin olarak vekararlılıkla giderilmelidir.

Son zamanlara kadar bir dizi bölgede komünistler, kollektifçiftlik inşasının bütün görevlerini, kendi güçleriyle yerine geti-rebileceklerinden hareket ediyorlardı. Buradan hareket ettikleriiçin de, partisizlerin kollektif çiftliklerde sorumlu görevlere çe-kilmesine, partisizlerin kollektif çiftliklerde yönetici görevlereterfi ettirilmesine, kollektif çiftliklerde geniş bir partisizler akti-

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 197 198 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 100: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

fi örgütlenmesine yeterince dikkat göstermediler. Partimizin ta-rihi tanıtlamış ve geride kalan kollektif çiftliklerin inşası döne-mi bir kez daha göstermiştir ki, bu düşünce temelden yanlıştır.Eğer komünistler kendi kabuklarına çekilir, kendileriyle partisizkitleler arasına duvar çekerlerse bütün davayı yerle bir ederler.Eğer komünistler, sosyalizm için mücadelelerden yüzlerininakıyla çıktılarsa, komünizmin düşmanlarını yenilgiyeuğrattılarsa, bunun nedeni başka şeylerin yanısıra, komünistle-rin, partisiz kitleler içinden en iyilerini çalışmaya çekmeyi,geniş partisiz yığınlar içinden güç çıkarmayı, partilerinin çevre-sini geniş bir partisizler aktifiyle çevrelemeyi başarmışolmalarıdır. Şimdi partisizlerle çalışmamızdaki bu eksiklik ke-sinlikle ve karalılıkla giderilmelidir.

Çalışmamızdaki bu eksiklikleri gidermek, tamamen ortadankaldırmak — bunun anlamı, kollektif çiftliklerin ekonomikçalışmasını doğru yörüngeye oturtmaktır.

Yani:1) Ekim işinin doğru örgütlenmesi — görev budur.2) Dikkatin kollektif çiftlik hareketinin ekonomik

sorunlarında yoğunlaştırılması — bu görevin çözülmesi için ge-rekli olan araç da budur.

"Pravda" No. 923 Nisan 1930.

İmza: J . S t a l i n

SANAYİ AKADEMİSİ'NİN BİRİNCİ DÖNEM MEZUNLARINA

Sosyalist sanayi için, işçi sınıfının ve genelde emekçilerinsaflarından, işletmeleri, toplumsal-politik açıdan olduğu gibi,üretim teknikleri açısından da yönetebilecek yeni kadrolarınoluşturulması, anın birinci derecedeki bir görevidir.

Bu görevi çözmeden, SSCB'yi geri bir ülkeden ileri bir ül-keye, bir tarım ülkesinden, bir sanayi ülkesine, bir elektrifikas-yon ve metal ülkesine, bir makine ve traktör ülkesinedönüştürmek olanaksızdır.

Ülkemizdeki Sanayi Akademisi böyle kadrolarınoluşturulması için en önemli kuruluşlardan biridir.

Sanayi Akademisi'nin birinci dönem mezunları, Akademi-nin, düşmanlarımızın kampına, geleneksel üretim ve teknik ge-rilik kampına savurduğu ilk oktur.

Bugün Akademi'den ayrılan sanayiin yeni yöneticilerinin,pratikte örnek bir çalışma coşkusu göstermelerini ve Bolşevikinşa temposunu güvence altına almada, örnek, gerçekten dev-rimci bir çalışma yapmalarını umut etmek istiyoruz.

Ülkeye soyalist sanayinin yeni, teknik bilgilerle donatılmışbir Bolşevik yöneticiler grubu kazandıran Sanayi Akademisi'ninbirinci dönem mezunlarına selam.

25 Nisan 1930J. Stalin

"Pravda" No. 115,26 Nisan 1930.

Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt 199 200

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 101: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

7— Büyüme Zorlukları, Sınıflar Mücadelesi ve Tüm CepheBoyunca Sosyalizmin Saldırısı

Ekonomimizin gelişmesinde elde ettiğimiz kazanımlardan söz et-tim. Endüstrideki, tarımdaki, bütün ekonominin sosyalizmin esaslarınagöre yeniden yapılandırılmasında elde edilen kazanımlardan söz ettim.Son olarak, işçi ve köylülerin maddi durumlarının iyileştirilmesindeelde edilen kazanımlardan söz ettim.

Ne var ki, bu kazanımları, "sessizce ve kolayca", kendiliğinden,özel çabalar sarfetmeden, bütün irademizi harekete geçirmeden, müca-dele etmeksizin, sarsıntısız elde ettiğimizi sanmak yanlış olacaktır.Gerçekte bu kazanımları, zorluklara karşı kararlı bir mücadele içinde,zorlukların üstesinden gelmek için ciddi ve uzun süreli bir mücadeleiçinde elde ettik.

Zorluklardan herkes söz ediyor. Fakat herkes bu zorlukların ka-rakteri üzerine kendine hesap vermiyor. Oysa zorluklar sorunu, bizimiçin son derece ciddi bir öneme sahiptir.

Karşılaştığımız zorlukların karakteristik özellikleri nelerdir,ardında hangi düşman güçler bulunmaktadır, onların üstesinden nasılgelebiliriz?

a— Zorluklarımızın karakterize edilmesinde en azındanaşağıdaki hususlar gözönüne alınmalıdır.

Herşeyden önce, bugün karşılaştığımız zorlukların yenidenyapılanma döneminin zorlukları olduğu hususu dikkate alınmalıdır.Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, bu zorlukların ekonomimizin res-torasyonu döneminin zorluklarından temelden farklı olduğudur. Res-torasyon döneminde söz konusu olan, eski fabrikalardan yararlanmave tarımın eski temelleri üzerinde desteklenmesiyken, şimdi söz konu-su olan, gerek erdüstriyi gerekse de tarımı temelden reorganize etmek,teknik temelini değiştirme, modern teknik araçlarla donatma sayesindeyeniden yapılandırmaktır. Bunun anlamı, önümüzde, ekonominin bü-tün teknik temelini değiştirme görevinin bulunmasıdır. Bu ise, ekono-mide yeni, daha sağlam yatırımlar, yeni teknikte ustalaşacak ve onudaha da geliştirecek yeni, daha deneyimli kadrolar gerektirmektedir.

İkinci olarak, ülkemizde ekonominin yeniden yapılanmasının,onun teknik temelinin değiştirilmesiyle sınırlı kalmadığı, bilakis aynızamanda sosyal ve ekonomik ilişkilerin değişmesini gerektirdiği husu-su gözönüne alınmalıdır. Burada esas itibariyle tarımı düşünüyorum.Artık bir araya toplanmış ve toplumsallaştırılmış endüstride, teknikyeniden yapılanma için esas itibariyle hazır bir sosyal ve ekonomik te-mel mevcuttur. Burada yeniden yapılanma görevi, endüstride kapita-list unsurların geri püskürtülmesi sürecini güçlendirmektir. Tarımdaise mesele bu kadar basit değildir. Tarımın teknik temelinin yenidenyapılanması elbette aynı hedefleri gütmektedir. Fakat ülkemizdetarımın özelliği, içinde hâlâ küçük köylü çiftliklerinin ağır basması,küçük çiftliklerin yeni teknikleri benimseme olanağından yoksunoluşları, dolayısıyla da, eski sosyal ve ekonomik yapıyıdeğiştirmeksizin, bireysel küçük çiftlikleri kollektif büyük çiftliklerdebirleştirmeksizin tarımda kapitalizmin köklerini temizlemeksizin,tarımda teknik temeli değiştirmenin olanaksız oluşudur.

Bu hususların zorluklarımızı zorunlu olarak daha dakarmaşıklaştırması, bu zorlukların üstesinden gelinmesini zorunlu ola-rak güçleştirmesi anlaşılır.

Üçüncü olarak, kapitalizmin ekonomik ilişkilerini parçalayan veeski dünyanın bütün güçlerini alt-üst eden, ekonominin sosyalist yeni-den yapılandırılması çalışmamızın, bu güçlerin çılgınca drenişine yolaçacağı hususu gözönüne alınmalıdır. Bilindiği gibi gerçek durum dabudur. Endüstrimizin bütün dallarında bir burjuva aydınlar üsttabakasının zararlı faaliyetleri; köyde kollektif çiftlik biçimlerine karşıKulakların giriştiği canavarca mücadele; Sovyet iktidarı tarafındanalınan önlemlerin, aygıtın sınıf düşmanının bir acentasını oluşturanbürokratik unsurlarınca sabote edilmesi — bunlar şimdilik, ülkemiz-de çöküşe doğru giden sınıfların direnişinin başlıca biçimleridir. Buhususların ekonominin yeniden yapılanması çalışmamızda işimizikolaylaştırmadığı açıktır.

Dördüncü olarak, ülkemizin çöküşe giden sınıflarınındirenişlerinde dış dünyadan yalıtık olmadıkları, aksine bu direnişin ka-pitalist çevre tarafından desteklendiği hususu gözönüne alınmalıdır.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 257 258 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 102: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Kapitalist çevre basit coğrafi bir kavram olarakdeğerlendirilmemelidir. Kapitalist çevre demek, SSCB'nin, SSCBiçindeki sınıf düşmanlarımızı gerek moral ve maddi açıdan, gerekse demali ablukayla, hatta fırsat bulduğunda askeri bir müdahaleyle destek-lemeye hazır düşman sınıfsal güçlerce kuşatılmış olması demektir.Uzmanlarımızın zararlı faaliyetlerinin, Kulakların Sovyet düşmanı ey-lemlerinin, işletmelerimizin ve binalarımızın kundaklanmasının vebombalanmasının dışarıdan sübvanse edildiği ve esinlendirildiğikanıtlanmıştır. Emperyalist dünyanın, SSCB'nin sağlamca üzerindedurmasında ve başı çeken kapitalist ülkelere yetişip onları geçmesindehiçbir çıkarı yoktur. O nedenle SSCB'deki eski dünyanın güçlerinidesteklemektedir. Bu hususun da yeniden yapılanma çalışmamızıkolaylaştırmadığı anlaşılır.

Ne var ki bir hususu daha göz önüne almadan karşılaştığımızzorlukların karakterizasyonu tam olmayacaktır. Söz konusu olan,zorluklarımızın özel karakteridir. Mesele, karşılaştığımız zorlukların,gerileme ya da durgunluk zorlukları değil, büyüme zorlukları,yükseliş, ilerleme zorlukları oluşudur. Bu, karşılaştığımız zorluklarınkapitalist ülkelerin zorluklarından temelden farklı olduğu anlamınagelir. ABD'de zorluklardan söz edildiğinde, kastedilen gerilemezorluklarıdır, çünkü ABD şu sıralarda bir krizden geçmektedir, yeniekonomik gerileme söz konusudur. İngiltere'de zorluklardan sözedildiğinde, kastedilen durgunluk zorluklarıdır, çünkü İngiltereyıllardan beri bir durgunluk yaşamaktadır, yani ilerleme durmuştur.Buna karşılık zorluklarımızdan söz ettiğimizde kastettiğimiz,gelişmede bir gerileme ya da durgunluk değil, güçlerimizin büyümesi,güçlerimizin kalkınması, ekonomimizin ilerlemesidir. Belli bir süreiçinde kaç puan ilerliyoruz, yüzde kaç daha fazla ürün üretiyoruz, kaçmilyon hektar daha fazla işliyoruz, bir endüstri kuruluşunu, bir demir-yolunu kaç ay daha erken inşa ediyoruz — bizde zorluklardansözedildiğinde kastedilen sorunlar bunlardır. Dolayısıyla bizimkarşılaştığımız zorluklar, diyelim ki Amerika ya da İngiltere'ninzorluklarından farklı olarak büyüme zorlukları, ilerleme zorluklarıdır.

Peki bu ne demektir? Bu, bizim önümüzdeki zorlukların, bizzat

kendi içlerinde bunları aşma olanağını taşımaları demektir. Bu, bi-zim önümüzdeki zorlukların ayırdedici özelliğinin, bizzat buzorlukların bize onları aşma zemini vermelerinde yatması demektir.

Peki, bütün bunlardan ne sonuç çıkar?Her şeyden önce şu sonuç çıkar ki, bizim karşılaştığımız zorluk-

lar küçük ve rastlantısal "yetersizlikler"in sonucu olan zorluklar değil,bilakis sınıf mücadelesinin getirdiği zorluklardır. İkinci olarak şu so-nuç çıkar ki, karşılaştığımız zorlukların ardında sınıf düşmanlarımızdurmaktadır, bu zorluklar, ülkemizde çöküşe doğru giden sınıflarınumutsuzca direnişleri, bu sınıfların dışarıdan desteklenmesi, kendikuruluşlarımızda bürokratik unsurların varlığı, Partimizin bazıkesimlerinde görülen güvensizlik ve dargörüşlülükle daha da karmaşıkhale geldiğidir.

Üçüncü olarak şu sonuç çıkar ki, zorlukların üstesinden gelinme-si için, herşeyden önce, kapitalist unsurların saldırılarını geri püskürt-mek, direnişlerini kırmak ve böylece hızlı bir ilerleme için yolu açmakgereklidir.

Son olarak şu sonuç çıkar ki, karakterleri itibariyle tamamen bü-yüme zorlukları olan zorluklarımız, bize, sınıf düşmanlarınınbastırılması için gerekli olanakları vermektedir.

Fakat bu olanaklardan yararlanmak ve onları gerçeklik halinegetirmek, sınıf düşmanlarının direnişini bastırmak ve zorlukların üste-sinden gelinmesini sağlamak için sadece tek bir çare vardır: Kapitalistunsurlara karşı tüm cephe boyunca saldırıyı örgütlemek ve saldırıyıengelleyen, panik içinde bir aşırılıktan diğerine yuvarlanan ve Partiiçinde zafere olan inancı sarsmaya çalışan kendi saflarımızdaki opor-tünist unsurları tecrit etmek. (Alkışlar.)

Başka çare yoktur.Ancak aklını yitirmiş olanlar, Buharin'in kapitalist unsurların sos-

yalizme barışçıl intibakı çocuksu formülünde bir çare arayabilirler.

Gelişme, bizde Buharin'in formülüne göre yürümemiştir, yürümüyor.

Gelişme, her zaman olduğu gibi Lenin'in "kim—kimi?" formülüne gö-

re yürüdü, yürüyor. Biz mi onları, sömürücüleri altedeceğiz ve altta

tutacağız, yoksa onlar mı bizi, SSCB işçi ve köylülerini alt edip altta

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 259 260 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 103: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

tutacaklar — sorun budur, yoldaşlar.Demek ki, tüm cephe boyunca sosyalizmin saldırısını örgütle-

mek — bütün ekonominin yeniden yapılanmasını geliştirirken önü-müze çıkan görev budur.

Ülkemizdeki kapitalist unsurlara karşı saldırıyı örgütlerken Parti,

misyonunu tam da böyle kavramıştır.b— Peki ama, NEP koşulları altında genel olarak bir saldırı, hem

de tüm cephe boyunca bir saldırı mümkün müdür?Bazıları saldırının NEP'le bağdaştırılamayacağını, NEP'in esas

itibariyle bir geri çekilme olduğunu, ve geri çekilme son bulduğunagöre NEP'e son vermek gerektiğini düşünüyorlar. Bu elbette saçmadır.Bu saçmalık, ya Leninizmi kavramamış ve NEP'i "kaşla göz arasında""ortadan kaldırmak" isteyen Troçkistlerden, ya da yine Leninizmikavramamış ve "NEP'in kaldırılması tehlikesi" üzerine yaptıkları ge-vezeliklerle saldırıdan vazgeçilmesini sağlayacaklarına inanan sağoportünistlerden kaynaklanmaktadır. Eğer NEP geri çekilmekten iba-ret olsaydı, ülkemizde NEP bütün kararlılığıyla sürdürülürken, XI.Parti Kongresi'nde Lenin, "geri çekilme son bulmuştur" demezdi. Geriçekilmenin sona erdiğini ifade ederken Lenin, aynı zamanda, NEP'i"ciddi ve uzun süreli" uygulamak istediğimizden sözetmemiş miydi?NEP'le saldırının bağdaştırılamayacağıyla ilgili gevezeliklerin ipe sapagelmezliğini kavramak için bu soruyu sadece sormak yeterlidir. Ger-çekte NEP sadece bir geri çekilmeyi ve özel ticaretincanlandırılmasına izin verilmesini, devletin düzenleyici rolünün gü-vence altına alındığı koşullarda (NEP'in başlangıç aşaması) kapitaliz-min canlandırılmasına izin verilmesini öngörmez. Gerçekte NEP, aynızamanda, belirli bir gelişme aşamasında, sosyalizmin kapitalist unsur-lara karşı saldırısını, özel ticaretin faaliyet alanlarının daraltılmasını,kapitalizmin görece ve mutlak sınırlandırılmasını,toplumsallaştırılmış sektörün, toplumsallaştırılmamış sektör üzerindeüstünlüğünün giderek artmasını, sosyalizmin kapitalizme karşızaferini (NEP'in şimdiki aşaması) öngörmektedir. NEP, kapitalist un-surlara karşı, sosyalizmin zaferinin çıkarları doğrultusunda uygulama-ya sokulmuştur. Tüm cephe boyunca saldırıya geçmekle NEP'i henüz

ortadan kaldırmıyoruz, çünkü özel ticaret ve kapitalist unsurlar hâlâvarlıklarını koruyorlar, "serbest" ticaret hâlâ varlığını koruyor — amabir sonraki aşamasını, NEP'in son aşaması olan şimdiki aşamasınıgeliştirerek NEP'in başlangıç aşamasına açıkça son veriyoruz.

Lenin, NEP uygulanmaya başladıktan bir yıl sonra, 1922'deşunları söylüyordu:

"Şimdi geriye gidiyoruz, deyim yerindeyse geri çekiliyoruz.Ne var ki bunu, daha sonra hamle yapıp ileriye doğru büyük birsıçrama gerçekleştirmek için yapıyoruz. Sadece bu tek koşullaYeni Ekonomik Politika'mızın uygulanmasında geri gittik. Geriçekilmenin ardından, en inatçı ileri hareketi başlatmak için,şimdi saflarımızı nerede ve nasıl yeniden gruplandıracağımızı,kendimizi nasıl uyduracağımızı, kendimizi nasıl reorganizeedeceğimizi henüz bilmiyoruz. Bütün bu aksiyonları normaltarzda uygulayabilmek için, atasözünün söylediği gibi, kararvermeden önce on defa değil, yüz defa ölçüp biçmekzorundayız" (4. Baskı, cilt XXXIII, s. 399, Rusça.)

Açık olduğunu düşünüyorum.Şimdi şöyle bir soru sorulabilir: Saldırıya geçmek için zaman

gelmiş midir, saldırı için doğru an gelmiş midir?Lenin, yine 1922 yılında, bir başka pasajda şu zorunluluktan söz

etmektedir:

"Köylü kütlesiyle, sade, emekçi köylülükle birleşmek veilerlemeye başlamak, hem de düşlediğimizle kıyaslanmayacakkadar yavaş, sonsuz bir yavaşlıkla hareket etmek, ama bunakarşılık, bütün kütlenin gerçekten bizimle birlikte ilerlemesinisağlamak… Böyle olduğunda, zamanı gelince, bu hareket öyle-sine hızlanacak ki, şu an bunu hayal bile etmemiz mümkündeğil." (4. Baskı, cilt XXXIII, s. 243, Rusça.)

Yine aynı soru: Hareketin böylesine hızlanması için, gelişmetempomuzun hızlanması için zaman gelmiş midir, 1929'un ikinciyarısında tüm cephe boyunca kararlı bir saldırıya geçtiğimizde, doğruanı seçtik mi?

Parti bu soruya açık ve kesin bir yanıt vermiş bulunmaktadır.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 261 262 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 104: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Evet, bu an artık gelmiştir.Evet, tüm cephe boyunca saldırıya geçme kararı aldığında Parti

doğru anı seçmiştir.İşçi sınıfının büyüyen aktivitesi ve milyonlarca emekçi kitlesi

nezdinde partinin otoritesinin görülmemiş biçimde artması, bunukanıtlamaktadır.

Yoksul ve orta köylü kitlelerinin büyüyen aktivitesi ve bu kitlele-rin kollektif çiftlik inşasına köklü biçimde yönelmesi bunukanıtlamaktadır.

Gerek endüstriyel gelişim alanında, gerekse de sovyet çiftliklerive kollektif çiftliklerin inşasında elde ettiğimiz kazanımlar, bunukanıtlamaktadır.

Artık Kulakların yaptığı üretimi, kollektif çiftlikler ve sovyetçiftliklerinde yapılan üretimle sadece karşılamakla kalmayıp, bunundefalarca üstüne çıkma olanağına sahip olduğumuz gerçeği, bunukanıtlamaktadır.

Pazar için tahıl üretiminin ağırlığını bireysel üretim alanından,kollektif çiftlikler ve sovyet çiftlikleri üretimine kaydırarak, tahıl soru-nunu esas itibariyle çözdüğümüz ve belli tahıl rezervleribiriktirdiğimiz gerçeği, bunu kanıtlamaktadır.

Bütün bunlar, Partinin tüm cephe boyunca saldırıya geçmek vesınıf olarak Kulakların tasfiyesi sloganını ilan etmek için doğru anıseçtiğinin kanıtlarıdır.

Buharin'in grubundan sağ oportünistleri dinleseydik, saldırıdanvazgeçip endüstrinin gelişme temposunu kıssaydık, Sovyet çiftlikle-riyle kollektif çiftliklerin gelişmesini engelleseydik ve bireysel köylüçiftliklerine dayansaydık neler olurdu?

Kaçınılmaz olarak endüstrimizi karaya oturtmuş, tarımın sosya-list yeniden yapılanması davasını mahvetmiş, tahılsız kalmış veKulakların egemenliğinin yolunu açmış olurduk. Şimdi bir yıkıntıyığını önünde oturuyor olurduk.

Troçki-Zinovyev grubundan "sol" oportünistleri dinleseydik vesaldırıya, Kulakların yaptığı üretimi kollektif çiftlikler ve Sovyet çift-liklerinin üretimiyle karşılama olanağına sahip olmadığımız 1926/27

yılında geçseydik neler olurdu?Kaçınılmaz biçimde yenilgiye uğramış, güçsüzlüğümüzü

göstermiş, Kulaklarla kapitalist unsurların mevzilerini güçlendirmiş,orta köylüleri Kulakların kucağına atmış, sosyalist inşamızı akameteuğratmış ve tahılsız kalmış olurduk. Şimdi bir yıkıntı yığını önündeoturuyor olurduk.

Sonuçlar aynı olurdu.İşçilerimiz boşuna demiyorlar: "‘Sol’a gidersen sağa varırsın" di-

ye. (Alkışlar.)Bazı yoldaşlar, sosyalizmin saldırısında esas meselenin baskılar

olduğuna, ve baskılar artmıyorsa saldırının da olmadığına inanıyorlar. Bu doğru mudur? Elbette yanlıştır. Baskılar sosyalist inşada saldırının gerekli bir unsurudur,

ne var ki baş unsuru değil, tali unsurudur. Sosyalizminsaldırısında esas mesele, bugünkü koşullar altında, endüstrimi-zin kollektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin hızlandırılmışgelişme temposu, kent ve kırdaki kapitalist unsurların iktisadengeri püskürtülmesinin hızlandırılması, kitlelerin sosyalist inşaiçin seferber edilmesi, kitlelerin kapitalizme karşı seferber edil-mesidir. istediğiniz kadar, onbinlerce, yüzbinlerce Kulağıtutuklayıp sürünüz, eğer aynı zamanda, ekonominin yeni biçim-lerinin inşasını hızlandırmak, eski, kapitalist biçimlerin yerineyeni ekonomik biçimleri geçirmek, kırda kapitalist unsurlarıniktisadi varlığının ve gelişmesinin işletme kaynaklarını kapa-mak ve tasfiye etmek için gereken her şeyi yapmazsanız —Kulaklık zaten yeniden dirilecek ve gelişecektir.

Başka bazıları ise, sosyalizmin saldırısının, uygun hazırlıkyapılmadan, saldırı sırasında güçler yeniden gruplandırılmadan,ele geçirilen mevziler pekiştirilmeden, elde edilen başarıları da-ha da geliştirmek amacıyla rezervler devreye sokulmadangerçekleştirilecek sadece ve yalnızca bir ilerleyiş olduğuna, vediyelim ki, kollektif çiftliklerden bir kısım köylülerin geri çekil-mesinin işaretleri görüldüğünde, bunun "devriminyavaşlaması", hareketin gerilemesi, saldırının duraklaması de-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 263 264 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 105: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

mek olduğuna inanıyorlar.Bu doğru mudur? elbette yanlıştır.Birincisi, hiçbir saldırı, en başarılısı da olsa, cephenin şu ya

da bu kesitinde düşman yarmasıyla karşılaşmadan, şurada ya daburada çok fazla ileri gitmeden yürümez. Bu nedenle saldırınınduraklamasından ya da başarısızlığından söz etmek, saldırınınözünü kavramamak demektir.

İkincisi, saldırı sırasında güçler yeniden gruplandırılmadan,kazanılmış mevziler pekiştirilmeden, rezervler, elde edilmişbaşarıları daha da geliştirmek ve saldırıyı tamamlamakamacıyla harekete geçirilmeden hiçbir başarılı saldırıolmamıştır ve olamaz. Eğer hep sadece ilerlemek istenirse, yanibu koşullara riayet edilmezse, saldırı kaçınılmaz olarak tavsarve yenilgiye uğrar. Salt ilerlemek saldırının ölümüdür. İçsavaşımızın zengin deneyimleri bunu kanıtlamaktadır.

Üçüncüsü, genellikle hareketin çöküşünün neden olduğubir "devrimin yavaşlaması" ile, hareketin sürekli atılımının,hem endüstriyel alanda, hem de kollektif çiftlik alanında tümsosyalist inşamızın atılımının, devrimimizin sürekli atılımınınyol açtığı, köylülerin bir kısmının kollektif çiftliklerden geri çe-kilmesi arasında nasıl bir benzerlik kurulabilir? Bu birbirindentamamen farklı iki olayın birbiriyle hangi ortak yanı olabilir?

c— İçinde bulunduğumuz bugünkü koşullar altındaBolşevik saldırının özü nedir?

Bolşevik saldırının özü, her şeyden önce, ülkemizdeki ka-pitalist unsurlara karşı kitlelerin sınıfsal uyanıklılığının ve dev-rimci aktivitesinin seferber edilmesi; toplumsal düzenimizinbağrında varolan muazzam rezervleri kullanmadan bir kenardabırakan ve değerlendirilmesini engelleyen, kuruluş ve örgütleri-mizdeki bürokratizme karşı kitlelerin yaratıcı inisiyatifinin vekendi başına hareket etme yeteneğinin seferber edilmesi; emeküretkenliğinin yükselmesi için, gelişmiş sosyalist inşa içinyarışmanın ve kitlelerin çalışma coşkusunun örgütlenmesidir.

Bolşevik saldırının özü, ikinci olarak, sendikaların, koope-

ratiflerin, Sovyetler ve tüm diğer kitle örgütlerinin bütün pratikçalışmalarının, yeniden yapılanma döneminin ihtiyaçlarına uy-gun olarak reorganizasyonunun örgütlenmesi; en aktif ve dev-rimci fonksiyonerlerden bir çekirdek oluşturarak buralardakioportünist, trade-unioncu bürokrat unsurları bir kenara itmek vetecrit etmek; yabancı ve yozlaşmış unsurları bu örgütlerdenkovmak ve yeni, aşağıdan gelen güçleri bunların yerine terfi et-tirmektir.

Bolşevik saldırının özü bundan başka, sanayimizin, sovyetçiftlikleri ve kollektif çiftliklerin finanse edilmesi için azamikaynakların seferber edilmesi ve partimizin en yetenekliinsanlarının bu işle görevlendirilmesidir.

Bolşevik saldırının özü son olarak, bizzat partiyi bir bütünolarak saldırının örgütlenmesi için seferber etmek; parti örgütle-rini sağlamlaştırmak ve içlerinden bürokratizm ve yozlaşmaunsurlarını kovarak gerekli sertliği kazandırmak; sağ ve "sol"sapmanın, Leninist çizgiden sapmanın taşıyıcılarını tecrit etmekve bir kenara atmak, sağlam ve gerçek Leninistleri ilerletmektir.

Şu an Bolşevik saldırının esasları bunlardır.Parti bu saldırı plânını nasıl gerçekleştirmiştir?Partinin bu plânı kararlılıkla gerçekleştirdiğini biliyorsu-

nuz.Partinin, kitlelerin dikkatini inşa çalışmamızın yetersizliği,

kuruluş ve örgütlerimizin yetersizliği üzerinde yoğunlaştırarakgeniş bir özeleştiri geliştirmesiyle başladı her şey. Daha XV.Parti Kongresi'nde güçlü bir özeleştirinin zorunluluğu ilanedilmişti. Bir yanda, partide yer yer devrimci sezgininyokluğunu kanıtlayan Şahti Olayı ve çeşitli endüstridallarındaki zararlı faaliyetler, öte yanda Kulaklara karşımücadele ve köy örgütlerimizin eksikliğinin ortaya çıkması buözeleştiri için bir başka itici güç oluşturmuştu. MK 2 Haziran1928 tarihli çağrısında[49], bütün Parti'nin ve işçi sınıfının tümgüçlerini, "yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya", "hatır gö-nül saymadan" özeleştiriyi yaygınlaştırmaya davet ederek

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 265 266 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 106: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

özeleştiri kampanyasına kesin bir biçim verdi. Barikatın ötetarafından gelen ve Sovyet iktidarının itibarını sarsmayı, onugüçsüzleştirmeyi amaçlayan Troçkist "eleştiri"den kendiniayırarak Parti, özeleştirinin görevinin, inşa çalışmamızın dahada iyileşmesi ve Sovyet iktidarının sağlamlaşması içinçalışmamızdaki eksiklikleri acımasızca açığa çıkarmakolduğunu açıkladı. Partinin bu çağrısının işçi sınıfı ve köylü kit-lelerinde son derece canlı bir yankı bulduğu herkesin malumu-dur.

Devamla Parti, bürokratizme karşı büyük bir kampanya ör-gütledi. Parti, sendika, kooperatif ve Sovyet örgütlerininyabancı ve bürokratlaşmış unsurlardan temizlenmesi şiarını or-taya attı. MK ve MKK'nın 16 Mart 1930 tarihli, devletaygıtında işçilerin girmesi ve Sovyet aygıtı üzerinde işçilerinkitlesel denetimi (işletmelerin manevi sorumluluğunu üstlen-me)[50] üzerine ünlü kararı bu kampanyanın devamı olmuştur.Bu kampanyanın işçi kitleler arasında son derece büyük coşkuve aktiviteye yolaçtığı biliniyor. Bu kampanya emekçi kitlelerarasında Partinin otoritesinin muazzam ölçüde artması, işçisınıfının Partiye duyduğu güvenin büyümesi, yüzbinlerce yeniişçinin Partiye girmesi, işçilerin işletme bölümleri veişletmelerde toplu halde Partiye üyelik için başvuru yapmakararı alması sonucunu yarattı. Son olarak, örgütlerimizin birdizi darkafalı ve bürokratik unsurdan kurtulması, SendikalarMerkez Konseyi'nin eski, oportünist yönetimden kurtulması dabu kampanyanın bir sonucudur.

Ayrıca Parti, kapsamlı bir sosyalist yarışma ve sanayikuruluşlarında kitlelerin çalışma atılımını örgütledi. XVI. PartiKonferansı'nın yarışma çağrısı olayı başlattı. Hücum Tugaylarıbunu daha da ilerletiyor. Leninist Komünist Gençlik Birliği veonun önderliğindeki işçi gençlik yarışma eserini ve hücum işçisihareketini tayin edici başarılarla taçlandırıyor. Devrimcigençliğimizin burada olağanüstü bir rol oynadığını kabul etmekgerekiyor. Artık kuşkuya hiç yer yok: İnşamızın en önemli ger-

çeklerinden biri, belki de en önemlisi, şu an, sanayikuruluşlarının sosyalist yarışmasıdır, yüzbinlerce işçininyarışma sonuçları üzerine yaptıkları karşılıklı haberleşmedir,hücum işçisi hareketinin geniş biçimde gelişmesidir.

Kitlelerin düşünme tarzında ve çalışmaya yaklaşımlarındamuazzam bir değişiklik meydana geldiğini, bunu, sanayikuruluşlarımızın çehresinin temelden değiştiğini ancak körlerfarketmiyorlar. Daha kısa süre önce ülkemizde, yarışmanın vehücum işçisi hareketinin "icat edilmiş" ve "dayanıksız" birşeyolduğunu söyleyen sesler duyulmaktaydı. Bugün artık bu"aklıevveller" alay edilmeye bile değer görülmüyor, elden ayak-tan düşmüş "akıl kumkumaları" olarak değerlendiriliyorlar. Bu-gün artık yarışma ve hücum işçisi hareketi başarıya ulaşmış vesağlamlaşmış durumdadır. Sosyalist yarışmanın ülkemizde 2milyondan fazla işçiyi kapsadığı ve hücum tugaylarına en az 1milyon işçinin çekildiği bir gerçektir.

Yarışmanın en dikkat çekici yanı, insanların çalışma üzeri-ne düşüncelerinde köklü bir devrime yol açmasıdır; çünküyarışma, çalışmayı, eskiden değerlendirildiği gibi onur kırıcı veağır bir yük olmaktan çıkarıp, bir onur meselesi, bir şerefmeselesi, bir cesaret ve kahramanlık meselesinedönüştürmüştür. Kapitalist ülkelerde böyle bir şey yoktur, ola-maz da. Orada, kapitalist ülkelerde ulaşılmaya en değer görülen,genel onay gören şey, bir gelire sahip olmak, faizle yaşamak,onur kırıcı bir uğraş olarak değerlendirilen bir işte çalışmak zo-runda olmamaktır. Bizde, SSCB'de bunun aksine, ulaşılmaya endeğer görülen şey, genel onay bulan şey, bir emek kahramanıolma, milyonlarca emekçi arasında şeref halesiyle kuşatılmışolan bir hücum işçisi hareketi kahramanı olma olanağıdır.

Yarışmada daha az önemli olmayan bir başka husus da,yarışmanın kıra da yayılmaya başlaması ve şimdiden kollektifçiftliklerimizi ve sovyet çiftliklerimizi kapsamına almasıgerçeğidir. Sovyet çiftlikleri ve kollektif çiftliklerin milyonlarcaemekçi kitlesi arasında, gerçek bir çalışma coşkusunu gösteren

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 267 268 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 107: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

sayısız gerçekler herkesin malumudur.İki yıl önce yarışmanın ve hücum işçisi hareketinin böylesi-

ne büyük başarılar elde edeceğini kim hayal edebilirdi?Bunun dışında Parti, Sovyet çiftlikleri ve kollektif çiftlikle-

rin daha da gelişmesi için, ülkenin finansal yardım kaynaklarınıseferber etti, Sovyet çiftliklerine en yetkin örgütçüleri verdi,kollektif çiftliklere yardım olarak 25 000 ileri işçi gönderdi,kollektif köylülerin en yeteneklilerini kollektif çiftliklerin yöne-timine çekti, kollektif köylüler için bir kurslar ağı örgütledi veböylece kollektif çiftlik hareketinin sağlam ve sınanmışkadrolarının eğitimi için temelleri attı.

Son olarak Parti, kendi öz saflarını savaş durumuna getirdi,basına yeni, savaşçı bir bakış açısı kazandırdı, iki cepheli müca-deleyi örgütledi, Troçkizmin kalıntılarını yere serdi, sağsapmacıları hezimete uğrattı, uzlaşmacıları tecrit etti ve böylecebaşarılı bir saldırı için, gerekli olan saflarının Lenin'in çizgisitemelinde birliğini güvence altına aldı, gerek sağcılarınkampındaki Aman-Yavaş-Gidin'cilere, gerekse de kollektif çift-lik hareketi alanında "solcu" aşırıları hizaya gelmeye çağırıphadlerini bildirerek saldırının doğru önderliğini gerçekleştirdi.Partinin tüm cephe boyunca saldırı çerçevesinde uyguladığı enönemli önlemler bunlardı.

Bu saldırının çalışmamızın bütün alanlarında başarıylataçlandırıldığı herkesin malumudur.

Ekonomimizin yeniden yapılanması döneminin bir dizizorluğunun üstesinden gelmeyi başarmamızın nedeni buradayatmaktadır.

İnşamızın en büyük zorluğunun, yani köylülüğün ana kitle-lerinin sosyalizme yönelmesini sağlama zorluğunun üstesindenbaşarıyla geliyor olmamızın nedeni burada yatmaktadır.

Zaman zaman yabancılar, SSCB'nin iç durumunun neolduğunu öğrenmek istiyorlar. Peki ama, SSCB'nin iç durumu-nun sağlam ve sarsılmaz olduğu konusunda kuşkuya yer olabilirmi? Kapitalist ülkelere, bu ülkelerde krizin ve işsizliğin

genişlemesine, grev ve lokavtlara, hükümet aleyhtarı gösterilerebir bakın — bu ülkelerin iç durumuyla SSCB'nin arasında nasılbir kıyaslama olabilir?

Kabul edilmek gerekir ki, bugün Sovyet iktidarı dünyanınen istikrarlı devlet iktidarıdır. (Alkışlar.)

8— Kapitalist Ekonomik Sistem mi, Sosyalist Ekonomik

Sistem mi?Böylece SSCB'nin iç durumu hakkında bir tablo edinmiş

olduk.Aynı zamanda, en önemli kapitalist ülkelerin iç

durumlarıyla ilgili bir tablo edindik.Gayri ihtiyari olarak şu soru ortaya çıkıyor: Bu iki tablo

karşı karşıya konduğunda, birbiriyle karşılaştırıldığında ortayane tür sonuçlar çıkmaktadır?

Bütün ülkelerin burjuva politikacıları, tamamen kapitalistolanından, Menşevik-Troçkist olanına kadar her ayardan ve herseviyeden burjuva basını, hep bir ağızdan, kapitalist ülkelerin"refahı"ndan, SSCB'nin "batışı"ndan, SCB'nin "finansal ve eko-nomik çöküşü"nden vs. söz ettikleri için, bu soru daha da ilginç-tir.

Bizde, SSCB'deki, ve onlarda, kapitalist ülkelerdeki duru-mun tahlili hangi sonuçları ortaya çıkarmaktadır?

Herkes tarafından bilinen en önemli gerçekleri kaydedelim.Kapitalistlerde, gerek endüstride gerekse de tarımda ekono-

mik kriz ve üretimin gerilemesi egemendir. SSCB'de, ekonominin bütün dallarında, ekonomik

kalkınma ve üretimin büyümesi söz konusudur.Kapitalistlerde, emekçilerin maddi durumlarının

kötüleşmesi, işçi ücretlerinin düşürülmesi ve işsizlikte artış.SSCB'de, emekçilerin maddi durumlarının yükseltilmesi,

işçi ücretlerinde artış ve işsizlikte düşüş.Kapitalistlerde, milyonlarca işgünü kaybına yol açan grev

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 269 270 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 108: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ve gösterilerde artış.SSCB'de, hiçbir grevin olmayışı ve işçi ve köylülerin top-

lumsal düzenimize milyonlarca ek işgünü veren çalışmacoşkusunda artış.

Kapitalistlerde, iç durumun sertleşmesi ve kapitalist rejimekarşı işçi sınıfının devrimci hareketinin gelişmesi.

SSCB'de, iç durumun sağlamlaşması ve milyonlarca işçisınıfı kitlesinin Sovyet iktidarı etrafında kenetlenmesi.

Kapitalistlerde, ulusal sorunun alevlenmesi ve Hindistan,Hindi-Çin, Endonezya, Filipinler'de vs. ulusal savaşa dönüşenulusal kurtuluş hareketlerinin gelişmesi.

SSCB'de, ulusal kardeşlik temellerinin sağlamlaşması, ulu-sal barışın güvence altına alınması ve SSCB halklarının mil-yonlarca kitlesinin Sovyet iktidarı etrafında kenetlenmesi.

Kapitalistlerde, karışıklık ve durumun daha dakötüleşeceği perspektifi.

SSCB'de, kendi güçlerine inanma ve durumun daha daiyileşeceği perspektifi.

SSCB'nin "batışı", kapitalist ülkelerin "refahı" ve benzerişeyler üzerine gevezelik ediliyor. Oysa, böylesine "beklenme-dik" biçimde ekonomik kriz girdabına düşen ve hâlâ gerileme-nin bataklığından kendini çıkaramayanların kaçınılmazbatışından sözetmek daha doğru olmaz mı?

Kapitalistlerdeki böylesine ciddi bir fiyaskonun, SSCB'deise böylesine ciddi başarıların nedenleri nerede yatmaktadır?

Ekonominin durumunun, çoğu kez, sermaye bolluğuna yada kıtlığına bağlı olduğu söylenir. Bu elbette doğrudur! Öyleysekapitalist ülkelerdeki kriz ve SSCB'de kalkınma bizim sermayebolluğumuzla, onların ise sermaye kıtlığıyla mı açıklanır acaba?Hayır, elbette değil! Herkes SSCB'nin kapitalist ülkelerden çokdaha az sermayeye sahip olduğunu bilir. Verili durumda biriki-min seviyesi tayin edici olsaydı, bizde kriz, kapitalist ülkelerdeise kalkınma olurdu.

Ekonominin durumunun, çoğu kez, ekonomik kadroların

teknik ve örgütsel eğitilmişliğine bağlı olduğu söylenir. Bu el-bette doğrudur. Fakat, kapitalist ülkelerdeki kriz ve SSCB'dekikalkınma, onların teknik kadro kıtlığı, bizim ise teknik kadrobolluğumuzla mı açıklanır acaba? Hayır, elbette değil! Herkes,kapitalist ülkelerin, SSCB'den çok daha fazla teknik deneyimlikadrolara sahip olduğunu bilir. Bizler, teknik alanında,Almanların, İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların ve hepsindenönce ve esas olarak da Amerikalıların öğrencisi olduğumuzuhiçbir zaman gizlemedik, gizlemek gibi bir niyet detaşımıyoruz. Hayır, ekonominin gelişimi için kadro sorunu ciddiöneme sahip olsa da, burada belirleyici olan teknik kadrolarınkıtlığı ya da bolluğu değildir.

Sakın, bilmecenin çözümü, bizde kültür seviyesinin kapita-list ülkelerden daha yüksek oluşunda olmasın? Yine hayır! Her-kes bizde kitlelerin genel kültür seviyesinin, ABD, İngiltere veAlmanya'dakinden daha düşük olduğunu bilir. Hayır, buradasöz konusu olan, ekonominin gelişimi için kitlelerin kültür sevi-yesinin de muazzam önemi olmasına rağmen, bu değildir.

Sakın, neden kapitalist ülkelerdeki yöneticilerin kişiselvasıflarında yatıyor olmasın? Yine hayır! Krizler, kapitalizminegemenliğinin şafağıyla aynı zamanda doğmuştur. Yüzyılı aşkınbir zamandan beri iş, her oniki, on, sekiz, ya da daha az yıldabir tekrarlayan kapitalizmin periyodik ekonomik krizlerinevarıyor. Kapitalizmin bütün partileri, "en dahisi"nden envasatına kadar kapitalizmin bir ölçüde ünlü bütün temsilcileri,krizlerden "korunma", ya da krizleri "ortadan kaldırma" konu-sunda güçlerini denediler. Fakat hepsi de yenilgiye uğradılar.Grubuyla birlikte Hoover'in de yenilgiye uğramasında şaşılacakne var? Hayır, burada, kapitalizmin önderleri ve partilerinin deönemi az olmamasına rağmen, mesele bu değildir.

Peki öyleyse nedir mesele?SSCB kültürel geriliğine, sermaye kıtlığına, teknik

bakımdan deneyimli ekonomik kadro kıtlığına rağmen giderekbüyüyen bir ekonomik kalkınma içinde bulunurken ve ekono-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 271 272 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 109: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

mik inşa cephesinde tayin edici başarılar elde ederken, öndegelen kapitalist ülkelerin, sermaye bolluğuna, teknik kadroçokluğuna, yüksek kültür seviyesine rağmen giderek büyüyenbir ekonomik kriz içinde bulunmaları ve ekonomik gelişimalanında yenilgi üzerine yenilgi almalarının nedeni nedir?

Bunun nedeni, kapitalist ülkelerle bizim ülkemizin ekono-mik sistemlerinin farklılığında yatmaktadır.

Bunun nedeni kapitalist ekonomik sistemin çürüklüğündeyatmaktadır.

Bunun nedeni, kapitalist sistem karşısında Sovyet ekono-mik sisteminin üstünlüklerinde yatmaktadır.

Nedir Sovyet ekonomi sistemi? Sovyet ekonomi sistemi şunları ifade eder:1) Kapitalistlerin ve çiftlik sahiplerinin egemenliği yıkılmış

ve yerine işçi sınıfının ve emekçi köylülüğün iktidarıgeçirilmiştir;

2) Üretim aletleri ve araçları, toprak, endüstri kuruluşlarıvs. kapitalistlerin elinden alınıp işçi sınıfı ve emekçi köylü kit-lelerinin mülkiyetine verilmiştir;

3) Üretimin gelişimi, rekabet ve kapitalist kârın güvencealtına alınması prensibine değil, plânlı yönetim ve emekçilerinmaddi ve kültürel seviyelerinin sistematik yükseltilmesi prensi-bine tabi kılınmıştır;

4) Milli gelir, sömürücü sınıfların ve bunların sayısız asa-lak taraftarlarının çıkarları doğrultusunda değil, işçi ve köylüle-rin maddi durumlarının sistematik olarak iyileştirilmesi ve kent-te ve kırda sosyalist üretimin genişletilmesi prensibidoğrultusunda dağıtılmaktadır;

5) Üretimin genişlemesinin sürekli büyüyen kaynağı olanemekçilerin maddi durumlarının sistematik olarak iyileştirilmesive gereksinimlerinin (satınalma gücü) kesintisiz yükseltilmesiemekçiler için, aşırı üretim krizlerine, işsizliğin ve yoksulluğunartmasına karşı bir güvencedir;

6) İşçi sınıfı ve emekçi köylülük ülkenin efendileridir, ka-

pitalistler için değil, kendi emekçi halkları için çalışırlar.Peki, kapitalist ekonomi sistemi nedir?Kapitalist ekonomi sistemi şunları ifade eder;1) Ülkede iktidar kapitalistlerin elindedir;2) Üretim aletleri ve araçları sömürücülerin elinde

toplanmıştır;3) Üretim, emekçi kitlelerin maddi durumlarının

iyileştirilmesi prensibine değil, yüksek kapitalist kârın güvencealtına alınması prensibine tabi kılınmıştır;

4) Milli gelir emekçilerin maddi durumununiyileştirilmesinin çıkarları doğrultusunda değil, sömürücülerinazami kârlarını güvence altına alma doğrultusundadağıtılmaktadır;

5) Kapitalistlere yüksek kârlar garanti etme hedefini güdenkapitalist rasyonalizasyon ve üretimin hızla büyümesi, milyon-larca emekçi kitlesinin yoksulluk ve maddi konumlarının dahada kötüleştirilmesi duvarına çarpmaktadır. Bu milyonlarcaemekçi kitlesi, her zaman, gereksinimlerini salt asgari çerçeve-de bile karşılama olanağına sahip değildir, ve bu da kaçınılmazolarak, aşırı üretim krizlerinin, işsizliğin ve kitlesel sefaletinartmasının zeminini hazırlamaktadır;

6) İşçi sınıfı ve emekçi köylüler, kendileri için değil,yabancı bir sınıf için, sömürücüler sınıfı için çalışan sömürülen-lerdir.

Sovyet ekonomik sisteminin kapitalist ekonomik sistemkarşısındaki üstünlükleri bunlardır.

Ekonominin sosyalistçe örgütlenmesinin kapitalistçe örgüt-lenmesi karşısındaki üstünlükleri bunlardır.

Bizde, SSCB'de, giderek büyüyen bir ekonomik kalkınmave kapitalistlerin ülkelerinde giderek büyüyen bir ekonomik kri-zin yaşanmasının nedeni budur.

SSCB'de kitlelerin tüketiminin (satınalma gücünün) büyü-mesinin, sürekli olarak üretimin büyümesinin önüne geçmesininve böylece üretimi ilerletmesinin, oysa kapitalistlerde bunun ak-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 273 274 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 110: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

sine, kitlelerin tüketiminin (satınalma gücünün) büyümesininüretimin büyümesine hiçbir zaman ayak uydurmamasının, bila-kis sürekli olarak onun gerisinde kalmasının ve üretimi yenidenve yeniden krizlere mahkûm etmesinin nedeni budur.

Kapitalistlerde, krizler sırasında, yüksek fiyatlarınkorunması ve yüksek kârların güvence altına alınması için, en-düstri malları "fazlası"nın imha edilmesi ve tarım ürünleri"fazlası"nın yakılması gayet normal karşılanırken, SSCB'deböyle suçları işleyenlerin tımarhaneye kapatılacak olmasınınnedeni budur. (Alkışlar.)

Kapitalistlerde, işçiler grev ve gösteriler yapar ve mevcutkapitalist iktidara karşı, devrimci mücadeleyi örgütlerken, bizimülkemizde, Sovyet iktidarını korumak için hayatlarını vermeyehazır milyonlarca işçi ve köylünün büyük bir çalışma yarışı tab-losu sunmasının nedeni budur.

SSCB'nin iç durumunun istikrarlı ve sağlam oluşunun, ka-pitalist ülkelerin iç durumunun ise istikrarsız ve çürük oluşununnedeni budur.

Kitleler arasında yoksulluk ve işsizliğin, açlık ve yıkımınegemen olmasına rağmen, ürün "fazlası"nı ne yapacağını bile-meyen ve bu ürünleri yakan böyle bir ekonomik sistemin, kendikendisinin ölüm kararını verdiğini söylemek gerekir.

Son yıllar, karşı karşıya duran iki ekonomik sistemin, Sov-yet sistemiyle kapitalist sistemin pratik sınav dönemiydi. Buyıllarda hiç durmadan, Sovyet sisteminin "batışı" ve "çöküşü"kehanetinde bulunuluyordu. Kapitalizmin "refahı" üzerine dü-zülen övgüler ise daha da fazlaydı. Peki ya gerçek? Bu yıllar birkez daha, kapitalist ekonomi sisteminin çürük bir sistemolduğunu, Sovyet ekonomik sisteminin ise, "en demokrat", "enhalkçı" olanı da dahil hiçbir burjuva devletinin hayal bileedemeyeceği üstünlüklere sahip olduğunu göstermiştir.

Mayıs 1921'de RKP(B) Konferansında yaptığı konuşmadaLenin şöyle diyordu:

"Artık, uluslararası devrimi esas olarak ekonomi

politikamızla etkiliyoruz. Herkesin, dünyanın bütün ülkelerin-deki istisnasız ve abartmasız bütün emekçilerin gözü Rus Sov-yet Cumhuriyeti'ne çevrilmiştir. Bu başarılmıştır. Kapitalistlerşimdi artık hiçbir şeyi suskunlukla geçiştiremezler, hiçbir şeyigizleyemezler, bu yüzden her şeyden önce ekonomikyanlışlarımızı ve zaaflarımızı arıyorlar. Mücadele dünya ölçü-sünde bu alana taşınmıştır. Bu görevi çözersek, uluslararası öl-çekte mutlaka ve nihai olarak kazanacağız." (4. baskı, ciltXXXII, s. 413, Rusça.)

Partimizin, Lenin'in önüne koyduğu görevi başarıyla yerinegetirmekte olduğunu saptamak gerekir.

9— Önümüzdeki Görevler

a— Genel 1) Herşeyden önce, SSCB'de endüstri kuruluşlarının yer

itibariyle doğru dağılımı sorunu. Ekonomiyi nasıl geliştirirsekgeliştirelim, ulusal ekonominin başı çeken dalı olarak endüstrikuruluşlarının yerlerinin en doğru dağılımının nasıl yapılacağısorunundan kaçınamayız. Endüstrimiz gibi bütün ekonomimizde bugün esas itibariyle Ukrayna'nın kömür ve maden üslerinedayanmaktadır. Böyle bir üs olmadan ülkeninendüstrileşmesinin düşünülemeyeği açıktır. İşte ülkemizde buüssü, Ukrayna yakıt ve maden üssü oluşturmaktadır.

Fakat daha sonraki süreçte tek başına bu tek üs, SSCB'ninhem güneyine hem merkez bölgesine, hem de Kuzey ve KuzeyDoğusuna, hem Uzak Doğu'suna ve Türkistan'a yetebilir mi?Bütün gerçekler yetmeyeceğini göstermektedir. Ekonomimizingelişiminde yeni olan şey, başka unsurların yanısıra bu üssünbize artık yetmediğidir. Yeni olan, bu üs yoğun biçimde daha dageliştirilirken, aynı zamanda ikinci bir kömür ve maden üssü-nün kurulmasına hemen başlanması zorunluluğudur. Kuznetskkok kömürünü Ural madenine bağlayacak böyle bir üs, Ural-Kuznetsk Kombinası olmalıdır. (Alkışlar.) Nijni Novgorod'dabir otomobil fabrikası, Çelyabinsk'te bir traktör fabrikası,

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 275 276 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 111: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Sverdlovsk'ta bir makine fabrikası, Saratov ve Novosibirsk'tebiçerdöver fabrikalarının kurulması, Doğu'da bir tamirhane atöl-yeleri ağı ve bir dizi esaslı izabehane kurulmasını gerektiren,Sibirya ve Kazakistan'da giderek büyüyen bir demir-dışımetalürjinin varlığı, son olarak da Novosibirsk ve Türkistan'datekstil fabrikaları kurma kararının alınması, Ural'da derhal ikin-ci bir kömür ve maden üssü oluşturulmasına başlanmasını em-retmektedir.

Partimiz MK'sının metal tröstü "Uralmetal"[51] üzerinealdığı kararla tam da bu yönde görüş belirttiğini biliyorsunuz.

2) Bundan başka, SSCB'de tarımın temel dallarının doğrukonumsal dağılımı sorunu, bölgelerimizin tarımsal kültürler veişletme dallarına göre uzmanlaşması sorunu. Elbette küçükköylü çiftlikleriyle ciddi bir uzlaşmaya gidilmesi olanaksızdır.Olanaksızdır, istikrarsız bir işletme olan ve gerekli rezervleresahip olmayan küçük iktisat, bir üründen kötü sonuçalındığında, bir başka ürünün yardımıyla felaketten kurtulmakiçin bütün ve her türlü kültürü yetiştirmeye mecburdur. Bellitahıl rezervlerini devletin elinde güvence altına almadanuzmanlaşmanın olanaksız olduğu da açıktır. Artık büyük çiftlik-lere geçtiğimiz ve devletin elinde tahıl rezervleri bulunmasınısağladığımız için, ürün ve işletme dallarına göre uzmanlaşmayıdoğru biçimde örgütleme görevini önümüze koyabiliriz vekoymalıyız. Burada hareket noktası, tahıl sorununun nihai çözü-mü olmalıdır. "Hareket noktası" diyorum çünkü tahıl sorunu çö-zülmeden, hayvancılık, pamuk, pancar, keten ve tütün bölgele-rinde kapsamlı bir tahıl deposu ağı örgütlenmeden, hayvancılığıve sanayi bitkileri ekimini ilerletmek olanaksızdır, çünkü buönkoşullar olmadan bölgelerimizin kültürlere ve dallara göreuzmanlaşmasını örgütlemek imkansızdır.

Görev, açılan olanaklardan yararlanmak ve işi ilerletmektir.3) Devamla, gerek endüstride gerekse tarımda kadro soru-

nu gelmektedir. Herkes, ekonomik kadrolarımızın, uzman, tek-nisyen ve idarecilerimizin, teknik bakımdan az deneyimli

olduğunu bilmektedir. Ortaya çıktığı gibi eski girişimcilerleilişkide olan ve dışarıdan kışkırtılan bir kısım uzmanların zararlıfaaliyetlerin başında bulunmaları, meseleyi daha daçetrefilleştirmektedir. Buralarda idareci olarak görev yapan birdizi komünistin ise hiçbir devrimci uyanıklık göstermeyip, sıksık zararlı unsurların cazibesine kapılmış olmaları da meseleyidaha da çetrefilleştirmektedir. Oysa, bütün ekonominin yenidenyapılandırılmasının gerekli kıldığı, yeni teknikte ustalaşmayeteneğine sahip çok miktarda yeni güçler gerektiren muazzamgörevlerle karşı kaşıyayız. Bununla bağıntılı olarak, ülkemizdekadro sorunu gerçekten en acil sorun haline gelmiştir.

Bu sorunun çözümü ülkemizde şu önlemler çerçevesindegerçekleşmektedir:

1. Zarar verenlere karşı kararlı mücadele;2. Zararlı faaliyetlerde bulunanlarla aralarına sınır çekmiş

uzman ve teknisyenlerin büyük çoğunluğuna (Ustryalov gibilakırdıcılar ve çalım satanlar değil, alçakgönüllü ve içten biçim-de işçi sınıfıyla işbirliği yapanları kastediyorum) karşı azami ih-timam ve kolaylık gösterme;

3. Yurtdışından teknik yardım örgütleme;4. İdarecilerimizi eğitim ve genel olarak teknik deneyim

kazanmaları için yurtdışına gönderme;5. İşçi sınıfı ve köylülük içinden yeterli sayıda teknisyen ve

uzmanın kısa sürede yetiştirilmesi için, teknik eğitimkurumlarını ilgili ekonomik örgütlerin emri altına verme.

Görev, bu önlemlerin uygulamasına başlamaktır.

4) Bürokratizme karşı mücadele sorunu. Bürokratizmherşeyden önce toplumsal sistemimizin bağrında bulunan fev-kalade büyük rezervleri yararlanmadan bir kenarda bıraktığı,bunların değerlendirilmesini engellediği, kitlelerin yaratıcı inisi-yatiflerini felce uğratmaya çalıştığı, bu inisiyatifi bir kağıtkalabalığı içinde boğduğu ve Partinin her yeni atılımını bayağıve yararsız bir müşkülpesentliğe dönüştürme peşinde koştuğuiçin tehlikelidir. Bürokratizm ikinci olarak, uygulamanın de-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 277 278 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 112: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

netlenmesine tahammül etmediği ve yönetici örgütlerin temeltalimatlarını, hayatın canlılığıyla ilgisi olmayan boş paçavralaradönüştürdüğü için tehlikelidir. Tehlikeli olan sadecekuruluşlarımızda takılıp kalmış eski bürokratlar değildir, aynızamanda —ve özellikle— aralarında "komünist" bürokratlarınhiç de önemsiz bir rol oynamadığı yeni bürokratlar, Sovyetbürokratlarıdır da. Bunu söylerken, işçi sınıfı ve köylülüğünmilyonlarca kitlesinin yaratıcı inisiyatifi ve bağımsız faaliyetiyerine, sanki bir fetişe inanır gibi inandıkları resmi emirleri ve"kararname"leri koymaya çalışan "komünist"leri düşünüyorum.

Görev, kuruluş ve örgütlerimizdeki bürokratizmi yok et-mek, bürokratik "gelenek" ve "görenek"leri tasfiye etmek vetoplumsal düzenimizin rezervlerinden yararlanmanın, kitlelerinyaratıcı inisiyatifini ve bağımsız faaliyetini geliştirmenin yolu-nu açmaktır.

Bu kolay bir görev değildir. Bu görevi "kaşla göz arasında"çözmek imkansızdır. Ne var ki, eğer ülkemizi sosyalizmin te-mel ilkeleri doğrultusunda reorganize etmek istiyorsak, nepahasına olursa olsun, bu görevi çözmek zorundayız.

Parti, bürokratizme karşı mücadeleyi dört hat üzerinden yü-rütmektedir: Özeleştiriyi geliştirme hattı, uygulamanın deneti-minin örgütlenmesi hattı, aygıtın temizlenmesi hattı ve son ola-rak aşağıdan, işçi sınıfı içinden sadık güçlerin aygıta gönderil-meleri hattı.

Görev, bütün bu önlemlerin yerine getirilmesi için var gü-cümüzle çalışmaktır.

5) Emek üretkenliğinin yükseltilmesi sorunu. Gerek en-düstride gerekse tarımda emek üretkenliğini sitematik olarakyükseltmeden yeniden yapılanmanın görevlerini çözemeyiz,başlıca kapitalist ülkelere yetişip onları geçemeyiz, hattabağımsız varlığımızı bile sürdüremeyiz. Bu nedenle emeküretkenliğinin yükseltilmesi sorunu bizim için birinci derecedeönemli bir sorundur.

Parti bu sorunu üç hatta aldığı önlemlerle çözmektedir:emekçilerin maddi durumlarının sistematik olarak iyileştirme

hattı, endüstri ve tarım işletmelerinde arkadaşça bir çalışma di-siplininin yerleştirilmesi hattı ve nihayet sosyalist yarışma vehücum işçisi hareketinin örgütlenmesi hattı. Ve bütün bunlariyileştirilmiş bir teknik ve rasyonel iş örgütlenmesi zeminindeyapılmaktadır.

Görev, bu önlemlerin uygulanması yolundaki kitleselkampanyayı daha da geliştirmektir.

6) İkmal sorunu. Kent ve kırdaki emekçilerin gerekli ürün-lerle yeterince ikmali sorunu, kooperatif aygıtının işçi ve köy-lülerin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi sorunu, işçilerin ger-çek ücretlerinin sistematik olarak yükseltilmesi sorunu, endüst-ri malları ve tarım ürünlerinin fiyatlarının düşürülmesi sorunubu soruna dahildir. Tüketim kooperatiflerinin eksiklikleri üze-rinde daha önce durdum. Mesele, bu eksiklikleri ortadankaldırmak ve fiyatları düşürme politikasının uygulanmasınısağlamaktır. Mal kıtlığına ("mal açlığı") gelince, şimdi artık ha-fif endüstrinin hammadde temelini genişletme ve kentsel kitletüketim mallarının üretimini artırma olanağına sahibiz. Ekmekihtiyacının karşılanmasına artık güvence altına alınmış gözüylebakılabilir. Et, süt ürünleri ve sebze ikmalinde durum daha güç-tür. Bu güçlük ne yazık ki, bir kaç ay içinde aşılamaz. Bununüstesinden gelmek için, en azından bir yıla ihtiyaç vardır. Biryıl içinde, her şeyden önce bu amaçla örgütlenmiş kollektif çift-likler ve Sovyet çiftlikleri sayesinde, et, süt ürünleri ve sebzeihtiyacının tamamen karşılanmasını sağlama olanağına sahipolacağız. Ancak daha şimdiden tahıl rezervlerine ve tekstilürünlerine sahipsek, işçi konutlarının yapımı bütün gücüyle de-vam ediyorsa ve belediye hizmetlerimiz ucuzsa, bu gıda madde-lerine duyulan ihtiyacın karşılanması ne anlama gelecektir? Bu,işçinin bütçesini ve gerçek ücretini belirleyen bütün tayin edicifaktörleri kontrol altına almak anlamına gelir. İşçilerin gerçekücretinin hızla yükselmesinin kesin ve güvenilir garantisianlamına gelir.

Görev, bütün örgütlerimizin bu doğrultudaki çalışmalarını

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 279 280 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 113: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

geliştirmektir.7) Kredi sistemi ve para dolaşımı sorunu. Ekonominin

gelişimi için kredi sisteminin rasyonel örgütlenmesi ve para re-zervlerinin doğru idaresi, ciddi bir öneme sahiptir. Parti, bu so-runu iki hat üzerinde aldığı önlemlerle çözmektedir: Kısa vadeliverilen tüm kredileri devlet bankasında toplamak vetoplumsallaştırılmış sektörde nakit parasız alışverişi örgütle-mek. Böylece, birinci olarak, devlet bankası, ürünlerin üretimve dağılımı üzerine defter tutan tam anlamıyla bir devlet aygıtıhaline gelmekte, ikinci olarak, dolaşımda büyük miktarda paraserbest kalmaktadır. Hiç kuşku yok ki bu önlemler, bütün kredisistemimizin düzenlenmesine ve çervonetsimizinsağlamlaşmasına yol açacaktır (şimdiden yol açmaktadır).

8) Rezervler sorunu. Genel olarak bir devletin özel olarakda bizim devletimizin rezervler olmaksızın yapamayacağı defa-larca söylendi ve tekrarlanmasına gerek yok. Bazı tahıl, mal vedöviz rezervlerimiz var. Yoldaşlarımız bu süre içinde bu rezerv-lerin rahatlatıcı etkisini hissetme fırsatı buldular. Ne var ki"bazı" rezervler yeterli değildir. Bütün noktalarda daha sağlamrezervlere ihtiyacımız var.

O nedenle görev, rezerv biriktirmektir.

b— Endüstride1) Başlıca sorun demir madenciliğinin hızla

geliştirilmesidir. Ham demir üretiminde savaş öncesi seviyeyeancak bu yıl, 1929/30 yılında ulaştığımıza ve aştığımıza dikkatedin. Bu, bütün ekonomimiz için büyük bir tehlikedir. Bu tehli-keyi defetmek için, demir madenciliğinin hızla geliştirilmesiniyola koymak zorundayız. Beş Yıllık Plân'ın son yılında, BeşYıllık Plân'ın öngördüğü gibi 10 milyon ton ham demire değil,15-17 milyon ham demire ihtiyacımız var. Eğer ülkemizin en-düstriyel gelişimini tam geliştirmek istiyorsak, bu görevi nepahasına olursa olsun, çözmeliyiz.

Bolşevikler bu görevle başa çıkabilecek durumda

olduklarını göstermelidirler.Elbette bu, hafif endüstriyi ihmal edeceğimiz anlamına gel-

mez. Asla. Şimdiye kadar ağır endüstriyi yeniden inşaedebilmek için, hafif endüstri de dahil her şeyden tasarruf ettik.Ancak artık ağır endüstriyi yeniden inşa etmiş bulunuyoruz.Şimdi sadece daha da geliştirmek gerekiyor. Artık hafif endüst-riye yönelebilir ve onu hızlı bir tempoyla geliştirebiliriz. Sana-yimizin gelişmesinde yeni olan şey diğerlerinin yanında, şimdigerek ağır sanayii gerekse hafif sanayii hızlandırılmış tempodageliştirme imkanına sahip olmamızdır.

Bu yılki pamuk, keten ve pancar ekiminde plânlarınaşılması, kendir ve suni ipek sorununun çözülmesi — tüm bun-lar, gerçekten de hafif endüstriyi ilerletme imkanına sahipolduğumuzu kanıtlamaktadır.

2) Rasyonalizasyon, maliyet fiyatlarının düşürülmesi veürünlerin kalitesinin iyileştirilmesi sorunu. Rasyonalizasyonalanındaki ihmalkârlıklar, maliyet fiyatlarının düşürülmesiplânının yerine getirilmemesi ve bir dizi işletmemizde ürün ka-litesinin son derece kötü olmasına artık daha fazla göz yumula-maz. Bu ihmalkârlıklar ve eksiklikler ekonomimizin bütününeyük oluyor ve ilerlemesini engelliyor. Bu rezalete son vermeninzamanı gelmiştir, çoktan gelmiştir.

Bolşevikler bu görevle başa çıkabilecek durumdaolduklarını göstermelidirler.

3) Bireysel yönetim sorunu. İşletmelerde bireysel yönetimprensibini ihlaller de dayanılamaz hale gelmiştir. İşçiler sık sıkşöyle yakınıyorlar: "İşletmede sorumlu kimse yok", "Çalışmadahiçbir düzen yok". İşletmelerimizin, üretim organizmalarındanparlamentolara dönüşmesine artık daha fazla göz yumulamaz.Parti ve sendika örgütlerimiz, bireysel yönetim güvence altınaalınmadan, çalışmada sıkı bir sorumluluk yerleştirilmeden en-düstrinin yeniden yapılandırılmasına bağlı görevleriçözemeyeceğimizi artık kavramalıdırlar.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 281 282 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 114: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

c— Tarımda1) Hayvancılık ve endüstri bitkileri sorunu. Şimdi, artık

tahıl sorununu esas itibariyle çözdüğümüz için, bugün acil birsorun olan hayvancılık sorunu ve endüstri bitkileri sorununuaynı zamanda çözme işine girişebiliriz. Bu sorunların çözümün-de, tahıl sorununu çözerken izlediğimiz aynı yolu izlemeli, yanipolitikamızın dayanak noktaları olan kollektif çiftliklerle Sov-yet çiftliklerini örgütleyerek, bugün gündemde olan küçük köy-lü hayvancılığının ve endüstri bitkisi üretiminin teknik ve eko-nomik temelini yavaş yavaş reorganize etmeliyiz. "Hayvancılıktröstü", "koyunculuk tröstü", "domuzculuk tröstü","mandıracılık tröstü", artı, hayvancılık alanında kollektif çiftlik-ler; endüstri bitkileri alanında mevcut kollektif çiftlikler ve Sov-yet çiftlikleri — önümüzde duran sorunların çözümü için hare-ket noktaları bunlardır.

2) Kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftlikleri inşasının dahada geliştirilmesi sorunu. Bu sorunun, köyde inşa çalışmamızınbütünü açısından en acil sorun olduğunu ayrıntısıylaaçıklamaya gerek yoktur sanırım. Artık körler bile, köylülüğün,eskiden yeniye, Kulak köleliğinden özgür kollektif çiftlikhayatına doğru muazzam bir dönüşüm içinde olduğunu görü-yorlar. Artık eskiye dönüş yoktur. Kulaklık yokolmayamahkûmdur ve tasfiye edilecektir. Geriye tek yol, kollektif çift-lik yolu kalıyor. Ve kollektif çiftlik yolu bizim için artık bilin-meyen ve araştırılmamış bir yol değildir. Bu yol, bizzat köylükitleleri tarafından binlerce kez araştırılmış ve denenmiş,araştırılmış ve köylülere, Kulak egemenliğinden, yoksulluk vecahillikten kurtuluşu getiren Yenilik olarak değerlendirilmiştir.Kazanımlarımızın temeli budur.

Yeni hareket köyde bundan sonra nasıl gelişecek? En önde,köyün eski yaşam yapısının değiştirilmesinde belkemiğinioluşturan Sovyet çiftlikleri yürüyecek, onları, köydeki yeni ha-reketin üslerini oluşturan çok sayıdaki kollektif çiftlikler izleye-cektir. Bu iki sistemin işbirliği, SSCB'nin bütün bölgelerinin ta-

mamen kollektifleştirilmesinin önkoşullarını yaratacaktır.Kollektif çiftlik hareketinin en dikkate değer

kazanımlarından biri, bu hareket sayesinde, bizzat köylülerinsafından, kollektif çiftlik hareketi için binlerce örgütçü ve onbinlerce ajitatörün çıkmış olmasıdır. Şimdi artıkkollektifleştirme bayrağını ileriye götürecek olan, sadece bizehliyetli Bolşevikler değiliz; aynı zamanda, kollektif çiftlikler-den gelen, kollektif çiftlik hareketi davası için örgütçülük veajitatörlük yapan on binlerce köylü. Köylü ajitatörler ise, kol-lektif çiftlik hareketi için mükemmel ajitatörlerdir, çünkü kol-lektif çiftliklerin lehine, diğer köylü kitleleri tarafından anlaşılırve kabul edilebilir öyle argümanlar bulacaklardır ki, bunları bizkalifiye Bolşevikler hayal bile edemeyiz.

Şurada burada, genel kollektifleştirme politikasından vaz-geçilmesi gerektiğini söyleyenler oluyor. Öğrenildiğine göre,Partimiz içinde bile bu "düşünce"nin taraftarları var. Böyle, amaancak ve ancak, isteyerek ya da istemeyerek komünizmindüşmanlarıyla işbirliği yapanlar konuşabilirler. Genelkollektifleştirme yöntemi, SSCB'nin bütün bölgelerininkollektifleştirilmesi Beş Yıllık Plân'ının uygulanması içinkaçınılmaz olan bir yöntemdir. Komünizme ihanet etmeden, işçisınıfı ve köylülüğün çıkarlarına ihanet etmeden bundan vazgeç-mek nasıl mümkün olabilir?

Elbette bu, ülkemizde kollektif çiftlik hareketi alanında herşeyin "pürüzsüz" ve "normal" yürüyeceği anlamına gelmez.Kollektif çiftlikler içinde daha yalpalamalar olacak, gel-gitleryaşanacaktır. Ne var ki bu, kollektif çiftlik hareketininmimarlarını şaşırtamaz, şaşırtmamalıdır. Kollektif çiftlik hare-ketinin muazzam gelişiminin önünde ciddi bir engel olması isedaha da az mümkündür. Kollektif çiftlik hareketi gibi, böylesinesağlıklı bir hareket, hiç kuşkusuz bazı engellere ve zorluklaraaldırmadan, bütün bunlara rağmen hedefine ulaşacaktır.

Şimdi görev, güçleri hazırlamak ve kollektif çiftlik hareke-tini daha da geliştirmek için, gerekli olan her şeyi harekete ge-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 283 284 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 115: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

çirmektir.3) Aygıtın reyon ve köylere azami yakınlaştırılması soru-

nu. Tarımın reorganizasyonu ve kollektif çiftlik hareketiningeliştirilmesinin gerektirdiği muazzam çalışmayı, eğerreyonlaştırmayı gerçekleştirmemiş olsaydık yapamayacağımızakuşku yoktur. Kaza dairelerinin büyütülmesi ve reyonlaradönüştürülmesi, vilayetlerin kaldırılarak daha küçük birimleredönüştürülmesi (ilçe) ve nihayet MK'nın doğrudan üs noktalarıolarak bölgelerin oluşturulması — işte reyonlaştırmanın geneltablosu budur. Bunun amacı, Parti ve Sovyet örgütleri gibi eko-nomik ve kooperatif aygıtını da, tarımın acil sorunlarınızamanında çözme, tarımı kalkındırma, yeniden yapılandırmaolanağını elde etmemiz için reyon ve köye yakınlaştırmaktır.Yineliyorum, bu anlamda reyonlaştırma tüm inşa çalışmamızımuazzam ölçüde teşvik etmiştir.

Ne var ki aygıtı gerçekten reyon ve köye yakınlaştırma,hem de iyice yakınlaştırma konusunda her şey yapılmış mıdır?Hayır, durum bu değildir. Şu an kollektif çiftlik inşasının ağırlıknoktası reyon örgütlerine kaydırılmıştır. Kollektif çiftlik hareke-tinin ve köydeki kooperatifçilik cephesinde, Sovyetler cephesin-de, kredi sistemi cephesinde, satın alma sistemi cephesinde yü-rütülen tüm diğer ekonomik faaliyetlerin ipleri buradatoplanmaktadır. Reyon örgütleri bu çok yönlü çalışmanın üste-sinden gelebilmek için, gerekli ve uygun kadroları yeterli ölçü-de elde etmişler midir? Bunların son derece yetersiz sayıdaçalışanla çalıştıklarına kuşku olamaz. Peki çare nedir? Bueksikliği gidermek ve faaliyetimizin bütün alanlarında reyon ör-gütlerine gerekli sayıda işe yarar çalışan vermek için neyapılmalıdır? Bunun için en azından iki şey gereklidir:

1) Bölgeyle reyon arasında yararsız bir ayrım duvarı olanilçelerin kaldırılması (Alkışlar) ve reyon örgütlerinin ilçelerdeboşta kalan çalışanlarla güçlendirilmesi;

2) Reyon örgütlerinin doğrudan bölgeyle (bölge komitesi,ulusal Cumhuriyet'in Merkez Komitesiyle) bağlanması.

Bu, reyonlaştırmanın tamamlanması, aygıtın reyon ve köy-lere yakınlaşmasının tamamlanması olacaktır.

İlçelerin kaldırılacağından sözettiğimde alkışlandım. İlçelerelbette kaldırılmalıdır. Fakat bu durumun bazı yoldaşların"Pravda" sütunlarında yaptıkları gibi ilçeleri karalama hakkınıbize verdiğini sanmak yanlış olurdu. İlçelerin muazzam birçalışma yaptıkları ve zamanında büyük bir tarihsel roloynadıkları unutulmamalıdır. (Alkışlar.)

Ayrıca ilçelerin ortadan kaldırılmasında aşırı bir acele ser-gilemenin de bir hata olacağına inanıyorum. İlçelerin ortadankaldırılmasını MK kararlaştırdı.[52] Fakat bu önlemin hemenuygulanması gerektiği görüşünde asla değildir. İlçelerinlağvedilmesi için herhalde gerekli hazırlıkların yapılması gere-kecektir.

d— UlaşımSon olarak ulaşım sorunu. Ulaşımın tüm ulusal ekonomi

için büyük önemi üzerine fazla söz harcamaya gerek yok. Veyalnızca ulusal ekonomi için değil. Bilindiği gibi ulaşım, ülkesavunması için de son derece ciddi bir öneme sahiptir. Fakatulaşımın muazzam önemine rağmen ulaşım ekonomisi, bu eko-nominin yeniden yapılanması hâlâ genel gelişme temposunungerisinde kalıyor. Bu durumda, ulaşımı, ulusal ekonominin, ile-riye doğru yürüyüşümüzü engelleyebilecek bir "dar boğaz"ıhaline getirme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzukanıtlamaya gerek var mı?

Nehir gemiciliğinin durumu özellikle kötüdür. Volgagemiciliğinin savaş öncesi durumun ancak yüzde 60'ına veDnyeper gemiciliğinin ise ancak yüzde 40'ına ulaştığı bir olgu-dur. Savaş öncesi durumun yüzde 60 ve 40'ı — nehirgemiciliğinin "kazanım" olarak sunabileceği her şey budur. Gü-zel bir "kazanım"! Bu rezalete son vermenin zamanı değil mi-dir? (Sesler: "Evet, zamanıdır!")

Şimdi görev, ulaşımı artık Bolşevik tarzda ele almak ve

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 285 286 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 116: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

onu ileriye götürmektir.

*

Partinin önündeki görevler bunlardır.Bu görevleri gerçekleştirmek için ne gereklidir?Bunun için her şeyden önce ve esas olarak, kapitalist unsur-

lara karşı tüm cephe boyunca yaygın saldırının sürdürülmesi vesonuçlandırılması gereklidir.

Şu anda politikamızın belkemiği ve temeli budur.(Alkışlar.)

IIIPARTİ

Şimdi Parti sorununa geliyorum.Az önce kapitalist sistem karşısında Sovyet ekonomik sis-

teminin üstünlüklerinden sözettim. Toplum düzenimizin bize,sosyalizmin tam zaferi uğruna mücadelede sunduğu muazzamolanaklardan sözettim. Bu olanaklar olmadan, bu olanaklardanyararlanmadan, geçen dönemde mücadeleyle elde ettiğimizbaşarıları elde edememiş olacağımızdan söz ettim.

Şimdi soru şudur: Parti, Sovyet düzeninin bize sağladığıolanakları doğru kullanmayı bildi mi; bu olanakları hiçkullanmamazlık ve böylelikle işçi sınıfının tüm devrimci gücü-nü sonuna dek geliştirmemezlik etti mi; sosyalist inşayı tümcephe boyunca geliştirmek için bu olanaklardan çıkarılabilecekherşeyi çıkarmayı bildi mi?

Sovyet düzeni, sosyalizmin tam zaferi için muazzam ola-naklar sağlıyor. Fakat olanak henüz gerçeklik değildir. Olanağıgerçeklik kılmak için, aralarında Parti çizgisinin ve bu çizginindoğru hayata geçirilişinin hiç de en önemsiz rolü oynamadığıbir dizi önkoşul gereklidir.

Birkaç örnek:Sağ oportünistler, NEP'in bize sosyalizmin zaferini

garantilediğini iddia ediyorlar — dolayısıyla, zafer zatengarantilenmiş olduğundan, deyim yerindeyse kendiliğinden gel-mek zorunda olduğundan, sanayileşme temposu nedeniyle Sov-yet ve Kollektif çiftliklerin gelişimi vs. nedeniyle kaygılanmayagerek yok. Bu elbette ki yanlış ve aptalcadır. Böyle konuşmak,sosyalizmin inşasında Parti'nin rolünü yadsımak demektir, buinşa için Parti'nin sorumluluğunu yadsımak demektir. Lenin,NEP'in bize sosyalizmin zaferini garantilediğini asla söylemedi.Lenin yalnızca, "NEP'in bize, ekonomik ve politik olarak sosya-list ekonominin temelini kurma olanağını tamamengarantilediğini"[53] söyledi. Fakat olanak henüz gerçeklikdeğildir. Bir olanağı gerçeklik haline getirmek için herşeydenönce oportünist kendiliğindenlik teorisini reddetmek gerekir,ulusal ekonomiyi reorganize etmek (yeniden yapılandırmak) vekentte ve kırda kapitalist unsurlara karşı kararlı bir saldırı yürüt-mek gereklidir.

Sağ oportünistler ayrıca, bizim toplum düzenimizde işçisınıfıyla köylülük arasında bir bölünme için temelbulunmadığını, dolayısıyla Kulaklar zaten sosyalizme intibakedeceği ve işçilerle köylülerin ittifakı, deyim yerindeyse,kendiliğinden garantileneceği için, köydeki sosyal gruplarkarşısında doğru bir politika saptamak için herhangi bir kaygıduymaya gerek olmadığını iddia ediyorlar. Bu da aynı şekildeyanlış ve aptalcadır. Burada ancak, işçilerle köylüler arasındakiittifakın kaderi için tayin edici olan ana momenti, partinin, üste-lik iktidarda bulunan partinin politikasının oluşturduğunu kav-ramayanlar böyle konuşabilir. Lenin, işçi sınıfıyla köylülükarasında bir bölünmeyi asla olanaksız görmüyordu. Lenin, "sos-yal düzenimizin böyle bir bölünme için temelleri zorunlu ola-rak içermediği"ni, ama "eğer bu sınıflar arasında ciddi sınıfsalgörüş ayrılıkları oluşursa, o zaman bölünmenin kaçınılmazolacağı"nı söylüyordu.

Bununla bağıntılı olarak Lenin şu düşüncedeydi:

"MK'mızın ve MKK'mızın aynı zamanda bir bütün olarak

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 287 288 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 117: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Partimizin ana görevi, bir bölünmeye neden olabilecekkoşulları dikkatle izlemek ve bunların önünü almaktan ibaret-tir, çünkü son tahlilde cumhuriyetimizin kaderi, köylü kitlesininişçi sınıfını mı izleyeceği, yani onunla ittifaka sadık mıkalacağı, yoksa "NEP'çiler"in, yani yeni burjuvazinin, işçilerlekendisinin birliğini yıkmasına, kendisini onlardanuzaklaştırmasına izin mi vereceğine bağlı olacaktır."[54]

Dolayısıyla işçi sınıfıyla köylülük arasında bir bölünmeolanaksız değildir, ama asla mutlaka gerçekleşmek zorunda dadeğildir, çünkü düzenimizde, bu bölünmenin önünü almak veişçi sınıfıyla köylülüğün ittifakını sağlamlaştırmak için olanağıiçerilidir. Bu olanağı gerçeklik haline getirmek için ne gerekli-dir? Bir bölünmenin önünü alma olanağını gerçeklik haline ge-tirmek için, herşeyden önce oportünist kendiliğindenlik teorisinimezara gömmek gerekir, kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftlikleriörgütleyerek kapitalizmin köklerini kurutmak gerekir,Kulakların sömürücü eğilimlerini sınırlama politikasından, sınıfolarak Kulakların tasfiyesi politikasına geçmek gerekir.

Yani, toplumsal düzenimizin içerdiği olanaklarla, buolanakların kullanılmasını, bu olanakların gerçekliğedönüştürülmesini kesinlikle birbirinden ayırddetmek gerektiğisonucu çıkıyor.

Zafer için olanakların mevcut olduğu, ama Partinin buolanakları görmediği ya da bunları doğru kullanmayıbilemediği, dolayısıyla bir zaferin yerine bir yenilginin ortayaçıkabileceği durumların tamamen mümkün olduğu sonucuçıkıyor.

Yani yine aynı soru: Parti, Sovyet düzeninin bize sunduğuolanakları ve üstünlükleri doğru kullanmayı bildi mi? Buolanakları gerçeklik haline getirmek ve böylece inşamıza mak-simum başarıyı garantilemek için herşeyi yaptı mı?

Başka bir deyişle: Parti ve onun MK'sı, geçen dönemdesosyalizmin inşasını doğru yönetti mi?

Partinin şu anki koşullar altında doğru yönetmesi için ne

gereklidir?Partinin doğru yönetmesi için, tüm diğerleri bir yana

bırakılırsa, Parti çizgisinin doğru olması, kitlelerin Parti çizgisi-nin doğruluğunu kabullenmesi ve onu aktif olarak desteklemesi,Partinin kendisini genel çizgisinin hazırlanmasıylasınırlamaması, bilakis onun hayata geçirilmesini de günbegünyönetmesi, Partinin genel çizgiden sapmalara ve bu sapmalarkarşısında uzlaşmacı tutumlara karşı kararlı bir mücadele yürüt-mesi, Partinin sapmalara karşı mücadele içinde saflarınınbirliğini ve demirden bir disiplin kurması gereklidir.

Bu önkoşulları yaratmak için Parti ve onun MK'sı neleryaptılar?

1— Sosyalist İnşayı Yönetme Sorunlarıa— Şu anda Parti'nin tayin edici hedefi sosyalizmin ekono-

mi cephesinin tek tek kesitlerinde saldırısından, tüm cephe bo-yunca, gerek sanayide gerekse de tarımda, saldırıya geçmektir.

XIV. Parti Kongresi, özellikle, sanayileşme kongresiydi.XV. Parti Kongresi, özellikle, kollektifleşme kongresiydi.Bu, genel saldırıya hazırlıktı.Geçilen safhalardan farklı olarak XVI. Parti Kongresi'nden

önceki dönem, sosyalizmin tüm cephe boyunca genel saldırısıdönemi, gerek sanayide gerekse tarımda güçlendirilmiş bir sos-yalist inşa dönemidir.

XVI. Parti Kongresi sosyalizmin tüm cephe boyunca tamgelişkin saldırısı, Kulaklığın sınıf olarak tasfiyesi ve genelkollektifleşmenin gerçekleştirilmesi kongresidir.

Kısaca, Partimizin genel çizgisinin özü budur.Bu çizgi doğru mudur?Evet, doğrudur. Partimizin genel çizgisinin biricik doğru

çizgi olduğunu gerçekler kanıtlıyor. (Alkışlar.)Sosyalist inşa cephesinde elde ettiğimiz başarılar ve

kazanımlar bunu kanıtlıyor. Parti'nin geçen dönemde kentte vekırda sosyalist inşa cephesinde kazandığı gibi tayin edici bir za-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 289 290 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 118: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ferin, yanlış bir politikanın sonucu olduğu hiç görülmemiştir vegörülemez. Ancak doğru bir genel çizgi bize böyle bir zaferi ge-tirebilirdi.

Son zamanlarda sınıf düşmanlarımızın, kapitalistlerin veonların basınının, Papa'nın ve çeşitli piskoposların, sosyal-de-mokratların ve Abramoviç ve Dan ayarında "Rus"Menşeviklerinin Partimizin politikasına karşı yükselttikleri ohiddetli böğürtü bunu kanıtlıyor. Kapitalistler ve uşakları Parti-mizi yeriyorlar — dolayısıyla Partimizin genel çizgisi doğrudur.(Alkışlar.)

Bunu, şimdi herkesçe bilinen Troçkizmin kaderi kanıtlıyor.Troçkistlerin kampından baylar ve bayanlar, Sovyet iktidarınınbir "yozlaşması"ndan, bir "Termidor"dan, Troçkizmin"kaçınılmaz zaferi"nden vs. söz edip duruyorlardı. Ama gerçek-te ne oldu? Troçkizmin çöküşü, sonu geldi. Troçkistlerin birkısmı bilindiği gibi Troçkizmden koptu, temsilcilerinin sayısızaçıklamalarında Parti'nin haklı olduğunu kabul ve itiraf ettilerve Troçkizmin karşı-devrimci karakterini belgelediler. Troçkist-lerin diğer kısmı gerçekten tipik küçük-burjuva karşı-devrimcilere yozlaştılar ve pratikte kapitalist basına SBKP(B)üzerine muhbir bilgileri veren bir büroya dönüştüler. Bunakarşılık "yozlaşacak" olan (ya da "artık yozlaşmış olan") Sovyetiktidarı önceden olduğu gibi en sıhhatli durumdadır, öncedenolduğu gibi sosyalizmin inşasına çalışıyor ve ülkemizin kapita-list unsurlarının ve onların küçük-burjuva taklitçilerininbelkemiğini kırıyor.

Sağ sapmacıların şimdi genelde bilinen kaderi bunukanıtlıyor. Parti çizgisinin "zararlılığı"ndan, SSCB'de "muhte-mel bir felaketten", ülkeyi Parti'den ve onun liderliğinden "kur-tarma" gerekliliğinden vs. söz edip durdular ve ortalığı velvele-ye verdiler. Ama gerçekte ne oldu? Gerçekte, Parti, sosyalistinşanın tüm cephelerinde en büyük başarıları elde etti, bunakarşılık ülkeyi "kurtarmak" isteyen ama sonra görüşlerinin

yanlışlığını kabul eden sağ sapmacılar grubu bugün karayaoturmuştur.

İşçi sınıfının ve köylülüğün artan devrimci aktivitesi, Partipolitikasının milyonlarca emekçi kitlesi tarafından aktif olarakdesteklenmesi ve son olarak işçilerle kollektif köylülerin ülke-mizin dostlarını da düşmanlarını da hayrete düşüren muazzamboyutlardaki o emsalsiz emek coşkusu bunu kanıtlıyor. Bölümve fabrika personellerinin Parti'ye kayıt başvuruları, Parti üyesayısının XV. ile XVI. Parti Kongreleri arasındaki dönemde600 000'den fazla artışı, bu yılın yalnızca ilk çeyreğinde Parti'ye200 000 yeni üyenin kaydı gibi, Parti'ye artan güvenin bu türişaretlerinden hiç söz etmiyorum. Bütün bunlar, eğer milyonlar-ca emekçi kitlesinin Partimizin politikasının doğruluğunu kabulettiğini ve onu desteklemeye hazır olduğunu değilse neyi göste-riyor?

Eğer Partimizin genel çizgisi tek doğru çizgi olmasaydı, bugerçeklerin var olamayacağını kabul etmek gerekecekti.

b— Fakat Parti genel çizginin hazırlanmasıyla yetinemez.Ayrıca genel çizginin hayata geçirilmesini günbegün pratiktedenetlemelidir. Genel çizginin hayata geçirilişini, ekonomikinşanın kararlaştırılmış plânlarını çalışma sürecinde iyileştirerekve mükemmelleştirerek, hataları düzelterek ve önleyerek yönet-melidir.

Partimizin MK'sı bu görevi nasıl yerine getirdi?MK'nın bu alandaki çalışması esas olarak Beş Yıllık

Plân'ın, temponun artırılması ve sürelerin kısaltılmasıanlamında düzeltilmesi ve tam açıklığa kavuşturulması çizgisi,konulan görevlerin ekonomik makamlar tarafından hayatageçirilişinin denetlenmesi çizgisi etrafında döndü.

İşte Beş Yıllık Plân'ın inşa temposunu yükseltme ve hayatageçirilme süresini kısaltma doğrultusunda, düzelten bazı temelMK kararları.

Demir izabehaneleri: Beş Yıllık Plân, hamdemir üretimi-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 291 292 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 119: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

nin Beş Yıllık Plân'ın son yılında 10 milyon tona kadar yüksel-tilmesi gerektiğini öngörüyor; MK kararında bu norm yetersizolarak görülüyor ve hamdemir üretiminin Beş Yıllık Plân'ın sonyılında 17 milyon tona çıkarılması kararlaştırılıyor.

Traktör yapımı: Beş Yıllık Plân, traktör üretiminin BeşYıllık Plân'ın son yılında 55 000'e çıkarılmasını öngörüyor; MKkararında bu miktar yetersiz olarak görülüyor ve üretilen traktörsayısının Beş Yıllık Plân'ın son yılında 170 000'e ulaşmasıgerektiği kararlaştırılıyor.

Aynı şey, Beş Yıllık Plân'ın son yılı için öngörülmüş olan100 000 otomobil (kamyon ve özel araba) üretiminin 200 000otomobile çıkarılmasının kararlaştırıldığı otomobil üretimindede geçerlidir.

Aynı şey, Beş Yıllık Plân'ın tahminlerinin yüzde 100artırıldığı demir dışı metalurjide ve Beş Yıllık Plân'ın tahminle-rinin yine yüzde 100 artırıldığı tarımsal makine yapımında dakaydedilmektedir.

Yapımı Beş Yıllık Plân'da hiç öngörülmeyen ve üretimiBeş Yıllık Plân'ın son yılında en az 40 000 adete çıkarılması ge-reken biçerdöverlerden hiç söz etmiyorum.

Sovyet çiftliklerinin inşası: Beş Yıllık Plân, Beş YıllıkPlân'ın sonuna dek ekim alanlarının 5 milyon hektaragenişletilmesini öngörüyor; MK kararında bu norm yetersiz ola-rak nitelendiriliyor ve Beş Yıllık Plân'ın sonuna dek Sovyet çift-liklerinin ekim alanlarının 18 milyon hektara yükseltilmesigerektiği kararlaştırılıyor.

Kollektif çiftliklerin inşası: Beş Yıllık Plân, Beş YıllıkPlân'ın sonuna dek ekim alanının 20 milyon hektaragenişletilmesini öngörüyor; MK kararında bu norm son dereceyetersiz olarak nitelendiriliyor (bu, daha bu yıldan aşılmıştır) veBeş Yıllık Plân'ın sonuna kadar SSCB'ninkollektifleştirilmesinin özü itibariyle tamamlanması gerektiği vebu zamana kadar kollektif çiftliklerin ekim alanının, SSCB'ninşu anda bireysel köylüler tarafından işlenen toplam ekim

alanının onda dokuzunu kapsaması gerektiği kararlaştırılıyor.(Alkışlar.)

Ve bunlara benzer bir çok şey.Bu toplu bakış, MK'nın, Partinin genel çizgisinin hayata

geçirilişini, sosyalist inşanın plânlanmasını nasıl yönettiğinigösteriyor.

MK'nın Beş Yıllık Plân'ın tahminlerini böyle köktendeğiştirerek plân ilkesini deldiği ve plânlama organlarının otori-tesini düşürdüğü itirazı getirilebilir. Ama ancak iflah olmaz bü-rokratlar böyle konuşabilir. Biz Bolşevikler için Beş Yıllık Plânbitmiş ve her zaman için verili bir şey değildir. Bizim için BeşYıllık Plân, tıpkı herhangi bir başka plân gibi, sadece yerindeyapılan deneyimler temelinde, plânın uygulanması sırasındayapılan deneyimler temelinde kesinleştirilmek, değiştirilmek vemükemmelleştirilmek zorunda olan bir ilk yaklaşma değeri ola-rak ele alınan bir plândır. Hiçbir Beş Yıllık Plân, toplumsal dü-zenimizin koynunda gizli olan ve ancak çalışma sürecinde,plânın fabrikada, kollektif çiftlikte, Sovyet çiftliğinde, reyondavs. uygulanması sürecinde ortaya çıkan bütün olanakları gözö-nünde bulunduramaz. Plânlama çalışmasının plânınhazırlanmasıyla bittiğine ancak bürokratlar inanabilir. Plânınhazırlanması plânlamanın yalnızca başlangıcıdır. Doğru plânlıyönetim ancak, plânın hazırlanışından sonra, yerinde gözdengeçirilmesinden sonra plânın gerçekleştirilmesi, düzeltilmesi vekesinleştirilmesi sürecinde gelişir.

MK ve MKK'nın, Cumhuriyet'in plânlama organlarıyla bir-likte, Beş Yıllık Plân'ın, edinilen deneyimler temelinde, inşatemposunun yükseltilmesi ve uygulama sürelerinin kısaltılmasıdoğrultusunda düzeltilmesi ve iyileştirilmesini gerekli görmele-rinin nedeni budur.

VIII. Sovyet Kongresi'nde, on yıllık GOELRO[55] plânınıngörüşülmesi sırasında Lenin, plânlama ve plânlı yönetim ilkesiüzerine şunları söyledi:

"Parti programımız yalnızca Partinin bir programı olarak ka-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 293 294 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 120: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

lamaz. O, ekonomik inşamızın bir programına dönüşmelidir,yoksa Parti programı olarak da hiç bir işe yaramaz. O, ikinci birParti programı ile, tüm iktisadın yeniden kurulması ve onunmodern teknik seviyesine yükseltilmesi plânı iletamamlanmalıdır… Belirli bir plânın kabul edilmesinisağlamalıyız; bu elbette ancak bir ilk yaklaşma değeri olarakkabul edilecek bir plân olacaktır. Partinin bu programı, ancakParti kongrelerinde değiştirilebilen bizim asıl programımız gibideğiştirilmez olmayacaktır. Hayır, bu program, günbegün heratölyede, her kaza dairesinde düzeltilecek, temelli incelenecek,yetkinleştirilecek ve değiştirilecektir… Bilimsel ve pratik dene-yimlerin peşinden her yerde, durmak bilmeksizin, plânın sapta-nandan daha çabuk yerine getirilmesine çabalamalayız ki kitle-ler, bizi sanayiin tam yeniden inşasından ayıran uzun dönemin,deneyimler sayesinde kısaltılabileceğini görsünler. Bu bizebağlıdır. Haydi her atölyede, her depoda, her alanda ekonomiyiiyileştirmeye, o zaman süreyi kısaltacağız. Ve daha şimdidenkısaltıyoruz." (4. baskı, cilt XXXI, s. 482, 483, 479, Rusça.)

Gördüğünüz gibi, MK Beş Yıllık Plân'ı değiştirirken ve dü-zeltirken, uygulama sürelerini kısaltırken ve inşa temposunuyükseltirken Lenin'in gösterdiği yolu izledi.

MK inşa temposunu yükseltirken ve Beş Yıllık Plân'ın uy-gulama sürelerini kısaltırken hangi olanaklara dayanıyordu?Toplumsal düzenimizin bağrında yatan ve ancak çalışma süre-cinde ortaya çıkan rezervlere, yeniden yapılanma döneminin bi-ze sunduğu olanaklara dayanıyordu. MK, üretimin sosyalist or-ganizasyonunda sanayinin ve tarımın teknik temelinin reorga-nizasyonunun, hiçbir kapitalist ülkenin düşünü dahigöremeyeceği bir tempo hızlanması olanaklarını açmaktaolduğu görüşündedir.

Sosyalist sanayimizin son üç yılda üretimini iki katın üstü-ne çıkarmış olması gerçeği yalnızca bu olgularla açıklanır, busanayi 1930/31'de cari yıl karşısında yüze 47 büyümekzorundadır ve yalnızca bu artışın hacmi savaş öncesi dönemintüm büyük sanayi üretiminin hacmiyle eşit olacaktır.

Sovyet çiftliklerinin inşasında Beş Yıllık Plân'ın üç yıldafazlasıyla gerçekleştirilmesi, kollektif çiftliklerin inşasında iseBeş Yıllık Plân'ın iki yılda fazlasıyla gerçekleştirilmesi gerçeğiyalnızca bu olgularla açıklanır.

Yüksek bir gelişme temposunun yalnızca restorasyon döne-minde caiz olduğu, yeniden yapılanma döneminin başlamasıylabirlikte inşa temposunun yıldan yıla göze batacak biçimdedüşmek zorunda olduğu yollu bir teori var. Bu teori kendisini"düşen eğri" teorisi olarak adlandırıyor. Bu, geriliğimizin haklıgösterilmesi için bir teoridir. Marksizmle, Leninizmle hiçbir or-tak yanı yoktur. Bu bir burjuva teorisidir ve ülkemizin geriliğiniebedileştirmeyi hedefliyor. Partimizle ilişkisi bulunmuş olan yada bulunan kişilerden yalnızca Troçkistler ve sağ sapmacılar buteoriyi savunuyorlar ve propagandasını yapıyorlar.

Troçkistler kimileri tarafından ultra sanayileşmecilersayılıyorlar. Fakat bu görüş yalnızca kısmen doğrudur. Bu,Troçkistlerin gerçekten ultra sanayileşme fantazilerigeliştirdikleri restorasyon döneminin sonu sözkonusu olduğusürece doğrudur. Yeniden yapılanma dönemine gelince, Troç-kistler tempo bakımından en aşırı minimalistler ve en acınasıteslimiyetçilerdir. (Gülüşmeler, alkışlar.)

Platformlarında ve deklarasyonlarında Troçkistler tempoüzerine sayılar vermediler, bilakis tempo üzerine genel bir ge-vezelikle yetindiler. Fakat Troçkistlerin, devlet sanayiiningelişme temposuna dair görüşlerini sayılarla koydukları bir bel-ge mevcut. Troçkizmin prensipleri üzerine inşa edilmiş olan,devlet sanayiinde "Sabit Sermayenin Yenilenmesi Üzerine ÖzelGörüşme" memorandumunu kastediyorum. 1925/26 yılına aitbu belgeyi kısaca ele almak ilginç olacaktır. İlginç olacaktır,çünkü düşen eğri üzerine Troçkist şema, burada tamyansımasını bulmuştur.

Bu belgeye göre devlet sanayiinde: 1926/27'de 1543 mil-yon ruble, 1927/28'de 1490 milyon ruble, 1928/29'da 1320 mil-yon ruble, 1929/30'da 1060 milyon ruble (1926/27 fiyatlarıyla)

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 295 296 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 121: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yatırılmalıydı.İşte düşen Troçkist eğrinin tablosu budur.Ya gerçekte ne kadar yatırım yaptık? Devlet sanayiinde

gerçekte: 1926/27'de 1065 milyon ruble, 1927/28'de 1304 mil-yon ruble, 1928/29'da 1819 milyon ruble ve 1929/30'da 4775milyon ruble (1926/27 fiyatlarıyla) yatırım yaptık.

Yükselen Bolşevik eğrinin tablosu da budur. Bu belgeye göre devlet sanayiinin üretimi: 1926/27'de yüz-

de 31,6; 1927/28'de yüzde 22,9; 1928/29'da yüzde 15,5 ve1929/30'da yüzde 15 artacaktı.

İşte düşen Troçkist eğrinin tablosu budur.Ya gerçekte ne sağladık? Gerçekte devlet sanayiinin üreti-

mi: 1926/27'de yüzde 19,7; 1927/28'de yüzde 26,3; 1928/29'dayüzde 24,3; 1929/30'da yüzde 32 arttı ve 1930/31'de yüzde 47artacaktır.

Yükselen Bolşevik eğrinin tablosu da budur.Bilindiği gibi Troçki bu düşen eğri teslimiyetçi teorisini

"Sosyalizme mi Kapitalizme mi?" kitapçığında özel olarak sa-vundu. Orada doğrudan şöyle diyor: "Savaştan önce sanayiningenişletilmesi esas olarak yeni fabrikaların inşasından ibaret-ken" buna karşılık "zamanımızda genişleme çok daha büyük öl-çüde eski fabrikaların kullanılmasından ve eski tesislerin tamkapasite çalışmasından ibaret olduğundan", "dolayısıyla resto-rasyon sürecinin sona ermesiyle gelişme katsayısının önemliölçüde düşmek zorunda olması doğaldır", bu arada, "gelecekyıllarda sanayinin gelişme katsayısının yalnızca iki katına değil,bilakis savaştan önceki yüzde 6'nın üç katına ve belki de dahafazla artırma"yı öneriyor.

Yani sanayinin yıllık artışında üç kez yüzde 6. Ama bu nekadar tutuyor? Yılda yalnızca yüzde 18 artış. Buna göre Troç-kistler devlet sanayii üretiminin yüzde 18'lik bir yılık artışını,yeniden yapılanma döneminde hızlandırılmış bir gelişme tem-posu yararına plânlamaya temel teşkil edebilecek ve ideal ola-rak erişilmeye çalışılması gerekenin en üstü olarak görüyorlar.

Troçkistlerin bu pinti aklı, son üç yılda üretimin gerçek artışıylakarşılaştırıldığında (1927/28 yüzde 26,3; 1928/29 yüzde 24,3;1929/30 yüzde 32), Troçkistlerin bu teslimiyetçi felsefesi Dev-let Plânlama Komisyonu tarafından 1930/31 için tahmin edilenkontrol rakamlarıyla karşılaştırıldığında: yüzde 47 artış, yanirestorasyon döneminde en hızlı üretim artışı zamanındakindendaha fazla — Troçkist "düşen eğri" teorisinin tüm gerici karak-teri, Troçkistlerin yeniden yapılanma döneminin olanaklarınainançsızlığının tüm derinliği anlaşılabilir.

Troçkistlerin şimdi, sanayinin ve kollektif çiftlik inşasınıngelişmesindeki Bolşevik temponun "ölçüsüzlüğü" üzerineyakınmalarının nedeni burada yatıyor.

Bugün Troçkistlerin artık sağ sapmacılarımızdanayırdedilmemesinin nedeni burada yatıyor.

Elbette Troçkist-sağ sapmacı "düşen eğri" teorisini param-parça etmeksizin ne gerçek bir plânlama ne de temponunartırılmasını ve inşa sürelerinin kısaltılmasını sağlayamazdık.Parti'nin genel çizgisinin gerçekleştirilmesini yönetmek için,inşanın Beş Yıllık Plân'ını düzeltmek ve iyileştirmek için, tem-poyu yükseltmek ve inşada hataları engellemek için, herşeydenönce gerici "düşen eğri" teorisi parçalanmak ve tasfiye edilmekzorundaydı.

Daha önce söylendiği gibi, MK buna uygun davrandı.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 297 298 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 122: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

M. RAFAİL YOLDAŞA YANIT

(Leningrad, Sendika Bölge Konseyi)

Bir kopyası SBKP(B) Bölge Komitesi Sekreteri Kirov yoldaşa

Rafail yoldaş!Zamansızlıktan dolayı kısaca yanıtlıyorum:1) MK'nın bu yılın Mart ayında, kollektif çiftliklerdeki

aşırılıklara karşı aldığı kararla, Brest dönemi ya da NEP dönemiarasında herhangi bir benzerlik yok, olamaz. O zamanlar sözko-nusu olan politikamızda bir değişiklikti. Şimdi, Mart 1930'daise, politikamızda hiçbir değişiklik yok. Gemi azıya alanyoldaşlara hadlerini bildirdik — hepsi bu. Dolayısıyla sizin, tamolmasa da benzerlikler üzerine kurulu düşüncelerinizin hepsigeçersizdir.

2) Kollektif çiftlik hareketi sorunlarında bir politikadeğişikliğini (orta köylülerin kollektif çiftliklere katılmalarıylailgili) gerçekten de yaşadık, ama bu 1930 Mart'ında değil, 1929yılının ikinci yarısında gerçekleşti. Politikadaki bu değişikliğintemel taşı daha XV. Parti Kongresi'nde atılmıştı. (Bkz. "KırdaÇalışma Üzerine" karar.)

Daha önce de söylediğim gibi, bu değişiklik, 1929 sonundatamamen pratik bir karakter almıştır. MK'nın yeni politikayıyanlış yoruma yer bırakmayacak şekilde çizdiğini ve SSCB'nindeğişik bölgeleri için kollektifleştirme hareketinin hızını 5 Ocak1930 tarihli kararında saptadığını biliyor olmalısınız. Gerçekler,MK'nın bu kararının bütün noktalarda tamamen doğru çıktığınıgösteriyor.

Burada, MK hareketin gelişmesinin herhangi bir şekildearkasında kaldı mı? Teorik öngörü ve buna uygun politik birçizginin oluşturulması sözkonusu olduğu ölçüde, herhangi birgeri kalmanın olmadığını düşünüyorum.

Peki, pratik politikada Partinin önemli bir kısmının veMK'nın tek tek üyelerinin gelişimin gerisinde kaldığı görüldümü? Kesinlikle evet. Aksi halde, ne Partide ne de bizzat MK'dagenel çizgiden yana ve sapmalara karşı bir mücadele gündemegelmezdi.

3) İktidardaki bir partinin, yaşamda cereyan eden yeni sü-reçleri derhal kavrayıp, yine derhal pratik politikasınayansıtması mümkün mü? Ben bunun imkânsız olduğunudüşünüyorum. İmkânsızdır, çünkü her zaman önce olgularvardır, sonra bu olgular, Partinin en ileri unsurlarının bilincineyansır ve ancak ondan sonra parti üyesi kitlelerin yeni sürecinbilincine vardığı an gelir. Hegel'i anımsıyor musunuz:"Minerva'nın baykuşu hep alacakaranlık çökünce uçmayabaşlar"? Başka bir deyişle: Bilinç daima olayların biraz gerisin-de kalır.

Poltikamızda 1929 yılının ikinci yarısında gündeme gelendeğişiklikle, Brest ve NEP'in uygulamaya konması dönemindemeydana gelen değişiklikler arasındaki fark, Partinin, 1929'unikinci yarısında, nesnel gerçeklikteki yeni süreçlerinin bilincine,Brest dönemi ve NEP'in uygulamaya konması dönemindeolduğundan daha çabuk varmasında yatmaktadır. Bu durum, ge-çen süre içinde Partinin gelişmeye devam etmesi vekadrolarının daha kulağı delik hale gelmesiyle açıklanır.

31 Mayıs 1930 Komünist selamlar

J. Stalin

İlk kez yayınlanmaktadır.

201 202 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 123: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ROSTOV TARIM MAKİNELERİ TESİSLERİ

Fabrikaların işçilerini, teknisyenlerini ve tüm yönetici per-sonelini zaferlerinden dolayı kutluyorum. Büyük bir zafer eldeettiniz, öyle ki, tam gelişkin programa göre, sadece Rostov te-sisleri, yılda 115 milyon ruble tutarında tarım makineleri ürete-cektir. Oysa savaştan önce var olan toplam 900 tarım makinele-ri yapım tesisleri yılda sadece toplam 70 milyon ruble tutarındatarım makineleri üretiyordu.

Bu programın gerçekleştirilmesinde sizlere başarılar diliyo-rum.

16 Haziran 1930 J. Stalin

"Pravda" No. 165, 17 Haziran 1930.

STALİNGRAD TRAKTÖR TESİSLERİ

SSCB'de ilk olan, kızıl bayrak nişanıyla taltif edilen butraktör devinin işçilerini ve yönetici personelini zaferlerindendolayı selamlıyor ve kutluyorum. Ülkeye her yıl sağlayacağınız50.000 traktör, eski burjuva dünyasını havaya uçuracak ve köy-de yeni, sosyalist düzenin yolunu açacak 50.000 gülle olacaktır.

Programınızın gerçekleştirilmesinde sizlere başarılar dili-yorum.

17 Haziran 1930. J. Stalin

"Pravda" No. 166,18 Haziran 1930.

203 204 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 124: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

MERKEZ KOMİTESİ'NİN SBKP(B) XVI. PARTİ KONGRESİ'NE SİYASİ

FAALİYET RAPORU [36]

27 Haziran 1930

IDÜNYA KAPİTALİZMİNİN BÜYÜYEN KRİZİ

VE SSCB'NİN DIŞ POLİTİK TAVRI

Yoldaşlar! XV. Parti Kongresi'nden beri ikibuçuk yıl geçti.Sanki fazla uzun bir zaman değilmiş gibi. Oysa bu süre içerisin-de, halkların ve devletlerin yaşamında son derece ciddideğişiklikler meydana geldi. Geçen dönemi kısaca tanımlamakgerekirse, dönüm noktası dönemi diyebiliriz. Sadece bizimiçin, SSCB için değil, dünyanın kapitalist ülkeleri için de birdönüm noktası dönemiydi bu. Fakat buradaki dönüm noktasıylaoradaki dönüm noktası arasında temel bir fark vardır. Bu dö-nüm noktası SSCB için, yeni, önemli bir ekonomik yükselmeyönünde bir dönemeç oluştururken, kapitalist ülkeler için bu dö-nüm noktası iktisadi gerilemeye doğru bir dönemeç anlamıtaşımaktadır. Bizde, SSCB'de gerek sanayide, gerekse detarımda sosyalist inşanın artan yükselişi sözkonusudur. Orada,kapitalist ülkelerde ise, gerek sanayide gerekse de tarımda eko-nominin artan krizi söz konusudur.

Bugünkü durumun tablosu kısaca budur.Kapitalist ülkelerde ikibuçuk yıl önce durumun nasıl

olduğunu anımsayın. Kapitalizmin hemen hemen bütün ülkele-rinde endüstriyel üretimin ve ticaretin büyümesi. Hemen hemenbütün tarım ülkelerinde, hammadde ve gıda maddeleri üretimi-nin büyümesi. En güçlü kapitalizmin ülkesinin halesinde birABD. "Refah" üzerine zafer marşları. Dolara onursuzcatapınma. Yeni tekniğe ve kapitalist rasyonalizasyona övgüler.Kapitalizmin (tensikat ve ıslahla) "sağlamlaşması" ve kapitaliststabilizasyonun sarsılmaz sağlamlığı çağının ilanı. Sovyetler ül-kesinin "kaçınılmaz batışı", SSCB'nin "önüne geçilemezçöküşü" üzerine "genel" bir yaygara ve felaket tellallığı.

Dün durum böyleydi.Ya bugünkü tablo nasıldır?Bugün: Kapitalizmin hemen hemen bütün sanayi ülkelerin-

de ekonomik kriz. Bugün: Bütün tarım ülkelerinde tarım krizi."Refah" yerine kitlesel sefalet ve işsizliğin olağanüstü boyutlar-da artması. Tarımın kalkınması yerine, milyonlarca köylü kitle-sinin mahvoluşu. Genelde kapitalizmin, özelde de Kuzey Ame-rikan kapitalizminin mutlak kudretine ilişkin hayaller yıkılıyor.Dolar ve kapitalist rasyonalizasyon şerefine söylenen zafermarşları gittikçe daha zayıflıyor. Kapitalizmin "hataları" üzeri-ne karamsar sızlanmalar gittikçe güçleniyor. SSCB'nin"kaçınılmaz batışı" üzerine "genel" yaygara ise yerini, kriz hertarafı kasıp kavururken, ekonomisini geliştirmeye kalkışan "buülkeyi" cezalandırmak gerektiği üzerine zehirli bir "genel"cızırtıya bırakıyor.

Bugün gördüğümüz tablo budur.Tam Bolşeviklerin iki ya da üç yıl önce söyledikleri gibi ol-

du.Bolşevikler, kapitalist ülkelerde tekniğin gelişmesinin, üre-

tici güçlerin ve kapitalist rasyonalizasyonun büyümesinin, mil-yonlarca işçi-köylü kitlesinin hayat standartlarına çekilensınırlar karşısında, kaçınılmaz olarak ağır bir ekonomik krize

205 206 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 125: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yol açacağını söylemişlerdi. Burjuva basını o zamanlar,Bolşeviklerin "ilginç kehanetleri"ni alaya almıştı. Sağsapmacılar bu Bolşevik prognozu kabul etmeyerek, Marksisttahlilin yerine "örgütlü kapitalizm" liberal gevezeliğinikoymuşlardı. Ya gerçekte ne oldu? Tam Bolşeviklerin söyledik-leri gibi oldu.

Bunlar gerçeklerdir.Şimdi, kapitalist ülkelerdeki ekonomik kriz üzerine verileri

incelemeye geçelim.

1— Dünya Ekonomik Krizia— Krizi incelerken herşeyden önce şu olgular göze

çarpıyor:1) Bugünkü ekonomik kriz, bir fazla-üretim krizidir. Bu-

nun anlamı, pazarın alabileceğinden daha fazla meta üretilmişolduğudur. Bunun anlamı esas tüketicilerin, yani gelirleri düşükseviyede kalan halk kitlelerinin, ellerindeki parayla alabilecek-lerinden daha fazla mensucat, yakıt, mal ve gıda maddeleriüretilmiştir. Kapitalist koşullar altında halk kitlelerininsatınalma gücü en düşük seviyede kaldığından, kapitalistler,mamul madde, mensucat, tahıl vs. "fazlalarını" depolamakta yada hatta fiyatları yüksek tutmak için imha etmekte, üretimikısıtlamakta, işçi çıkarmakta, ve halk kitleleri yokluk çekmekzorunda kalmaktadır, çünkü çok fazla meta üretilmiştir.

2) Bugünkü kriz, savaştan bu yana yaşanan ilk dünyaçapında ekonomik krizdir. O, sadece, dünyanın tüm ya da he-men hemen tüm sanayi ülkelerini —bu arada, organizmasına,Almanya'nın tazminat olarak ödediği milyarlarca Markı sistemlibiçimde enjekte eden Fransa bile, bütün verilere göre krizedönüşmek zorunda olan belli bir deprasyondan kaçamamıştır—kapsaması anlamında bir dünya krizi değildir. O aynı zamanda,sanayi krizinin, dünyanın en önemli tarım ülkelerinde her türlühammadde ve gıda maddesi üretimini kapsayan tarım kriziyle

aynı zamana rastlaması anlamında da bir dünya krizidir.3) Bugünkü dünya krizi, genel karakterine rağmen eşitsiz

gelişmekte ve şu ya da bu ülkeyi farklı zamanlarda ve farklıağırlıklarda etkisi altına almaktadır. Sanayi krizi ilkönce Polon-ya, Romanya ve Balkanlar'da başladı. Buralarda bütüngeçtiğimiz yıl boyunca gelişti. Başgösteren tarım krizinin açıkişaretleri daha 1928 sonlarında Kanada, ABD, Arjantin, Brezil-ya ve Avustralya'da görüldü. Bütün bu dönem boyunca ABDsanayii gelişme halindeydi. 1929 yılı ortalarına doğru ABD'desanayi üretimi neredeyse rekor seviyeye ulaştı. Ancak 1929'unikinci yarısında ani bir değişiklik başgösterdi, sonra da fırtınagibi bir endüstriyel üretim krizi ortalığı kasıp kavurarak ABD'yi1927 seviyesine geriletti. Bunu Kanada ve Japonya'daki sanayikrizleri izledi. Ardından iflaslar ve Çin'de sömürge ülkelerdekriz başladı. Gümüş fiyatlarının düşmesiyle bu kriz ağırlaştı veaşırı üretim krizi köylü ekonomisinin yıkımıyla birleşerek, feo-dal beylerin sömürüsü sonucu ve katlanılmaz vergilerle, bu ül-kelerin köylü ekonomisini takatsizlikten tamamen tükenmenoktasına getirdi. Batı Avrupa'ya gelince, burada kriz etkisiniancak bu yılın başından beri göstermeye başladı. Ama şiddetiher yerde aynı değildir; hatta Fransa bu dönemde bile endüstri-yel üretimde hâlâ bir büyüme kaydetmektedir.

Özellikle krizin varlığını gösteren rakamlara girmenin ge-reksiz olduğuna inanıyorum. Krizin var olduğunu bugün artıkkimse inkâr etmiyor. O nedenle, kısa süre önce Alman "Kon-jonktür Araştırma Enstitüsü"nün yayınladığı küçük ama karak-teristik bir tablo vermekle yetineceğim. Bu tablo, ABD,İngiltere, Almanya, Fransa, Polonya ve SSCB'de 1927'den berimadenciliğin ve büyük imalât sanayiinin gelişmesiniyansıtmaktadır; 1928'deki üretim seviyesi 100 olarak alınmıştır.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 207 208 J. V. Stalin

Yıl SSCB ABD İNGİLTERE ALMANYA FRANSA POLONYA

19271928

82.4100

95.5100

105.5100

100.1100

86.6100

88.5100

19291930(İlk Üç Ay)

123.5 106.3

171.4 95.5

107.9 101.8

107.4 93.4

109.4 99.8

113.1 84.6

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 126: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

İşte bu tablo:

Bu tablo neyi göstermektedir?Herşeyden önce, ABD, Almanya ve Polonya'nın endüstri-

yel büyük üretimde şiddetli bir kriz içinde bulunduklarını, buarada 1930'un ilk çeyreğinde ABD'de üretim seviyesinin,1929'un ilk yarısındaki yükselişten sonra 1929'lakarşılaştırıldığında yüzde 10,8 düşerek 1927 seviyesinegerilediğini; Almanya'da üretim seviyesinin üç yıllık bir dur-gunluktan sonra, geçen yılla karşılaştırıldığında, %8,4gerilediğini ve 1927 yılı seviyesinin yüzde 6,7'nin altınadüştüğünü; Polonya'da ise üretim seviyesinin, geçen yılki kriz-den sonra, geçen yılla kıyaslandığında, yüzde 15,2 düştüğünüve böylece 1927 yılı seviyesinin yüzde 3,9 altına gerilediğinigöstermektedir.

Bu tablo, ikinci olarak, İngiltere'nin üç yıldan beri yerindesaydığını, 1927 yılı seviyesinin üzerine çıkamadığını ve ağır birekonomik durgunluk geçirdiğini, hatta, 1930'un ilk çeyreğindeüretim seviyesinin, bir önceki yıla kıyasla, yüzde 0,5 düştüğünüve, böylece krizin başlangıç safhasına girdiğini göstermektedir.

Bu tablo, üçüncü olarak, büyük kapitalist ülkeler içinde, sa-dece Fransa'nın, büyük sanayide belli bir büyüme kaydettiğini,büyümenin 1928'de yüzde 13,4 ve 1929'da yüzde 9,4 olduğunu,ne var ki 1930'un ilk çeyreğinde —1929 yılıylakarşılaştırıldığında— sadece yüzde 3,7'ye ulaşabildiğini ve böy-lece, yıldan yıla düşen bir gelişme eğrisi gösterdiğini gözlerönüne sermektedir.

Son olarak, bu tablo, bütün dünya ülkeleri içinde sadeceSSCB'de büyük sanayiin fırtınalı bir yükselme içindeolduğunu, 1930'un ilk çeyreğinde üretim seviyesinin 1927yılındaki seviyenin iki katından fazla olduğunu büyüme hızının1928'de yüzde 17,6'dan 1929'da yüzde 23,5'e ve 1930'un ilkçeyreğinde yüzde 32'ye çıkarak yıldan yıla yükselen bir gelişmeeğrisi sunduğunu göstermektedir.

Şu itiraz getirilebilir: Bu yılın ilk çeyreğinde durum gerçek-ten de böyle olmuş olabilir, fakat bu, yılın ikinci çeyreğindeolumlu yönde bir değişiklik olmayacağını göstermez. Ne var ki,ikinci çeyreğe ilişkin veriler böyle bir varsayımı kesinlikle çü-rütmektedir. Tam tersine, bu veriler, yılın ikinci çeyreğinde du-rumun daha da kötüleştiğini gösteriyor. Bu veriler New-Yorkborsasında hisse senetlerinde yeni bir düşüş ve ABD'de yenibir iflas dalgası; ABD, Almanya, İngiltere, İtalya, Japonya, Po-lonya, G. Amerika, Çekoslovakya vs.de üretimin yenidengerileyişi, işçi ücretlerinde düşüş ve işsizliğin artması; Fran-sa'da bir dizi sanayi dalının bugünkü uluslararası ekonomik du-rumda krizin uç vermeye başlamasının belirtisi olan durgunluksafhasına girdiğini gösteriyor. Bugün ABD'de 6 milyondan faz-la, Almanya'da 5 milyon civarında, İngiltere'de 2 milyondanfazla, İtalya, Güney Amerika ve Japonya'da birer milyon, Po-lonya, Çekoslovakya ve Avusturya'da beş yüz bin işsiz vardır.Milyonlarca çiftçi ve emekçi köylüyü mahveden tarımsal krizinşiddetinin arttığından söz bile etmiyorum. Tarımda aşırı üretimkrizi öyle ileri gitmiştir ki, fiyatları yüksek tutmak ve burjuvazi-nin kârını korumak için Brezilya'da 2 milyon çuval kahve deni-ze dökülmüştür; Amerika'da kömür yerine mısır yakılmayabaşlanmış, Almanya'da yüzbinlerce kental çavdar domuz yemiolarak kullanılmaktadır. Pamuk ve buğdaya gelince, ekimalanlarını yüzde 10 ila 15 civarında azaltmak için her türlü ön-lem alınmaktadır.

Giderek yaygınlaşan dünya ekonomik krizinin genel tablo-su budur.

b— Dünya ekonomik krizinin orta va küçük kapitalistlerinçökmelerine, işçi aristokrasisinin ve çiftçilerin yıkılmasına vemilyonlarca işçinin açlığa mahkum olmasına yol açıp yıkıcı et-kilerini göstererek geliştiği bugün, herkes soruyor: Krizin nede-ni nedir, krize ne yol açmıştır, krizle nasıl mücadele edilmelidir,kriz nasıl yok edilebilir? Çok çeşitli kriz "teori"leri icad edili-yor. Krizi "hafifletmek", "engellemek", "tasfiye etmek" için

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 209 210 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 127: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

projeler öneriliyor. Burjuva muhalefetleri, birden bire, krizi en-gellemek için "gerekli önlemleri almamış" oluveren burjuva hü-kümetlerini gösteriyorlar parmaklarıyla. "Demokratlar" "Cum-huriyetçiler"i, "Cumhuriyetçiler" "Demokratlar"ı ve hepsi bir-likte, krizi "dizginleyemeyen" Hoover Grubuyla onun "FederalRezerv Sistemi"ni [37] suçluyorlar. Hatta, dünya ekonomik krizi-nin nedenini "Bolşeviklerin çevirdiği dolaplar"da gören sivrizekâlar bile var. Bunu söylerken aklımdan, "işveren"den çok,yazarlar arasında "işveren"e ve işverenler arasında "yazar"abenzeyen Rechberg geçiyor. (Gülüşmeler.)

Bütün bu "teoriler"in ve projelerin bilimle hiçbir ilgisiolmadığı açıktır. Burjuva iktisatçılarının kriz karşısında tama-men iflas ettiklerini saptamak gerekiyor. Dahası, ortaya çıktığıgibi, bunlarda asgari ölçüde gerçeklik duygusu bile yoktur, kikendilerinden öncekilerin tümü için bunu söylemek mümkündeğildir. Bu baylar, krizlerin, kapitalist ekonomi sistemi içinderastlantısal bir olgu olarak değerlendirilemeyeceğini unutuyor-lar. Bu baylar, ekonomik krizlerin, kapitalizmin kaçınılmaz birsonucu olduğunu unutuyorlar. Bu baylar, krizlerin kapitalizminegemenliğiyle birlikte dünyaya geldiğini unutuyorlar. Yüzyıldan fazla bir zamandır, her on iki, on, sekiz ve daha az yıldabir tekrarlanan periyodik ekonomik krizler gündeme gelmekte-dir. O zamandan beri her türden ve renkten burjuva hükümetle-ri, her seviyeden ve çaptan burjuva şahsiyetleri, istisnasız hepsi,bütün güçleriyle, krizlerin "engellenmesi" ve "ortadankaldırılması"na çalıştı. Fakat hepsi baltayı taşa vurdu. Baltayıtaşa vurdu, çünkü kapitalizm çerçevesi içinde kaldıkça, ekono-mik krizleri ne engellemek ne de ortadan kaldırmak mümkün-dür. Bu durumda, bugünün burjuva şahsiyetlerinin de baltayıtaşa vurmalarında şaşılacak ne var? Burjuva hükümetlerininaldıkları önlemlerin, gerçekte krizin hafiflemesine, milyonlarcaemekçi kitlesinin durumunun hafifletilmesine değil de, yeni if-laslar zincirine, yeni işsizlik dalgasına, daha az güçlü kapitalistbirliklerin daha güçlü kapitalist birlikler tarafından yutulmasına

yol açmasında şaşılacak ne var?Ekonomik aşırı üretim krizlerinin temeli, nedeni, bizzat

tüm kapitalist ekonomi sisteminde yatmaktadır. Krizin temeli,üretimin toplumsal karakteriyle, üretimin sonuçlarının mal edi-nilmesinin kapitalist biçimi arasındaki çelişkide yatmaktadır.Kapitalizmin bu temel çelişkisinin ifadesi, azami kapitalist kârıelde etmeyi hedefleyen kapitalizmin üretim kapasitelerinin mu-azzam ölçüde büyümesiyle yaşam standartları kapitalistlertarafından asgari sınırlar içinde tutulmaya çalışılan milyonlarcaemekçi kitlesinin ödeme gücüne sahip talebinin görece gerile-mesi arasındaki çelişkidir. Rekabet mücadelesinde kazanmak vemümkün olduğunca çok kâr sızdırmak için kapitalistler, tekniğigeliştirmek, rasyonalizasyon uygulamak, işçilerin sömürüsünüşiddetlendirmek ve fabrikalarının üretim kapasitelerini sonunakadar artırmak zorundadırlar. Birbirlerinin arkasında kalmamakiçin bütün kapitalistler üretim olanaklarını hızla geliştirmeyoluna şu ya da bu biçimde girmek zorundadırlar. Fakat gerekiç pazar gerek dış pazar, son tahlilde ana alıcılar olan milyonlar-ca işçi köylü kitlesinin alım gücü düşük seviyede kalır. Aşırıüretim krizleri bundandır. Az çok periyodik olarak tekrarlanan,metaların satılmamasına, üretimin gerilemesine, işsizliğin büyü-mesine, ücretlerin düşmesine neden olan, böylece de üretim se-viyesiyle ödeme gücüne sahip talebin seviyesi arasındakiçelişkiyi daha da keskinleştiren bilinen sonuçlar bundandır.Aşırı üretim krizi, bu çelişkinin şiddetli ve yıkıcı biçimlerdekiifadesidir.

Kapitalizm üretimi, azami kâr hedefine değil, halk kitleleri-nin maddi durumlarının sistematik biçimde iyileştirilmesine uy-durabilseydi, kârı asalak sınıfların keyiflerinin tatmin edilmesi,sömürü yöntemlerinin mükemmelleştirilmesi, sermaye ihracıiçin değil, işçi ve köylülerin maddi durumlarının sistematik ola-rak yükseltilmesi için kullanabilseydi, bu durumda krizlerolmazdı. Ne var ki o zaman kapitalizm de kapitalizm olmazdı.Krizleri ortadan kaldırmak için kapitalizmi ortadan kaldırmak

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 211 212 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 128: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

zorunludur.Ekonomik aşırı üretim krizlerinin temeli genelde budur.Fakat, bugünkü krizin karakterizasyonu bu kadarla bitmez.

Bugünkü kriz daha önceki krizlerin basit bir tekrarı olarakdeğerlendirilmemelidir. Bugünkü kriz, eksiksiz bir tablo eldeedebilmek için açıkça saptanması gereken yeni bazı koşullardankaynaklanmakta ve onlar altında gelişmektedir. Bugünkü kriz,bir dizi özel durum tarafından karmaşıklaştırılmakta,derinleştirilmektedir, ve bunlar açıklığa kavuşturulmaksızın bu-günkü ekonomik kriz hakkında açık bir fikir edinmekolanaksızdır.

Bu özel durumlar nelerdir?Bu özel durumlar şu karakteristik olgularla

sonuçlanmaktadır:1) Kriz en şiddetli biçimde kapitalizmin baş ülkesini, kale-

sini, bütün dünya ülkelerinin toplam üretiminin ve toplam tüke-timinin en az yarısını elinde toplayan ABD'yi etkilemiştir. Budurumun, zorunlu olarak, krizin etki alanını büyük ölçüdegenişlettiğini, krizin şiddetlenmesine, dünya kapitalizmininönünde önceden tahmin edilemeyecek zorluklar yığılmasına yolaçacağını kavramak zor değil.

2) Dünya krizinin gelişme seyri içinde en önemli kapitalistülkelerdeki sanayi krizi, tarım ülkelerindeki tarım kriziyle sade-ce aynı zamana denk gelmekle kalmamış, onunla içiçegeçmiştir, bununla zorluklar derinleşmiş ve ekonomik aktivite-de genel bir düşme kaçınılmaz hale gelmiştir. Söylemeye gerekyok ki, sanayi krizi tarımsal krizi şiddetlendirecek ve tarımsalkriz de, sanayi krizinin uzamasına yol açacak, bu durum da zo-runlu olarak bir bütün olarak ekonomik krizi derinleştirecektir.

3) Bugünkü kapitalizm, eski kapitalizmden farklı olarak,tekelci kapitalizmdir ve bu durum peşinen, aşırı üretime rağmenmetaların yüksek tekel fiyatlarını korumak için kapitalist birlik-lerin mücadelesini kaçınılmaz kılmaktadır. Krizi, metaların anatüketicisi olan halk kitleleri için özellikle acı ve yıkıcı hale geti-ren bu durumun, krizi kaçınılmaz olarak uzatacağı, hafiflemesi-

ne engel olacağı anlaşılmaktadır.4) Bugünkü ekonomik kriz, daha emperyalist savaş

döneminde başlamış olan ve kapitalizmin temel direklerininaltını oyup ekonomik krizin başlamasını kolaylaştıran kapitaliz-min genel krizi temelinde gelişmektedir.

Bu ne anlama gelir?Bu, herşeyden önce, emperyalist savaşın ve onun

sonuçlarının, kapitalizmin çürümesini güçlendirdiği ve dengesi-ni altüst ettiği, bugün bir savaşlar ve devrimler çağındayaşadığımız, kapitalizmin artık dünya ekonomisinin biricik veherşeyi kapsayan sistemi olmadığı, kapitalist ekonomi sistemiyanında, gelişip güçlenen, kapitalist sisteme karşı çıkan ve saltvarlığıyla bile kapitalizmin çürümüşlüğünü gösteren ve onun te-mellerini sarsan sosyalist sitemin varolduğu anlamına gelir.

Ayrıca bu, emperyalist savaşın ve SSCB'de devrimin zafe-rinin, emperyalizmin sömürge ve bağımlı ülkelerdeki temel di-reklerini sarstığı, emperyalizmin bu ülkelerdeki otoritesininartık sarsıldığı, onun bu ülkelerde artık işlerini eski tarzda yü-rütme gücüne sahip olmadığı anlamına gelir.

Bu ayrıca, savaş sırasında ve sonrasında sömürge vebağımlı ülkelerde, pazarlarda eski kapitalist ülkelerle başarılıbir biçimde rekabet eden ve bu yüzden sürüm pazarları uğrunaverilen mücadeleyi keskinleştirip karmaşıklaştıran kendi gençkapitalizmlerinin doğup gelişmesi anlamına gelir.

Ve son olarak bu, savaşın kapitalist ülkelerin çoğuna,işletmelerin müzmin az-kapasiteyle çalışması ve yedek ordu-lardan sürekli işsizler ordusuna dönüşen milyonluk işsizler or-dusunun varlığı biçiminde zor bir miras bıraktığı anlamına ge-lir, ve bu, daha şimdiki ekonomik kriz başlamadan önce kapita-lizme bir sürü zorluklar çıkarmıştır ve kriz döneminde sorunlarıdaha da güçleştirmek zorundadır.

Dünya ekonomik krizini ağırlaştıran ve keskinleştiren hu-suslar bunlardır.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 213 214 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 129: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Şunu saptamak gerekir ki, bugünkü ekonomik bunalım,şimdiye kadarki dünya ekonomik bunalımlarının en ciddisi veen derinidir.

2— Kapitalizmin Çelişkilerinin KeskinleşmesiDünya ekonomik krizinin en önemli sonucu, dünya kapita-

lizminin içindeki çelişkileri açığa çıkarması vekeskinleştirmesidir.

a— En önemli emperyalist ülkeler arasındaki sürümpazarları uğruna mücadele, hammaddeler uğruna mücadele, ser-maye ihracı uğruna mücadele çelişkileri açığa çıkmış vekeskinleşmiştir. Bugün kapitalist ülkelerden hiçbiri artık sömür-gelerin ve nüfuz alanlarının eski paylaşımından hoşnut değildir.Güçler dengesinin değiştiğini görüyorlar; buna uygun olarak dapazarlar, hammadde kaynakları, nüfuz bölgeleri vs. vs. yenidenpaylaşılacaktır. Bu çelişkilerden en önemlisi ABD ile İngilterearasındaki çelişkidir. Gerek mamul madde ihracı alanında ge-rekse de sermaye ihracı alanında mücadele, öncelikle ABD ileİngiltere arasında cereyan etmektedir. Bunu görebilmek içinherhangi bir ekonomi gazetesine, meta ve sermaye ihracıhakkında herhangi bir belgeye gözatmak yeter. Güney Amerika,Çin, eski emperyalist devletlerin sömürge ve dominyonları, bumücadelenin başlıca arenalarıdır. Bu mücadelede güç üstünlüğü—hem de tartışmasız bir güç üstünlüğü— ABD tarafındadır.

Bu en önemli çelişkiyi, daha az önemli olmalarına rağmen,dikkate değer öteki çelişkiler izlemektedir: Amerika ile Japon-ya, Almanya ile Fransa, Fransa ile İtalya, İngiltere İle Fransaarasında vs.

Yaygınlaşan krizle birlikte, pazarlar, hammaddeler ve ser-maye ihracı uğruna mücadelenin her geçen ay, her geçen gündaha da keskinleşeceğine kuşku olamaz.

Bu mücadelenin araçları, gümrük politikası, ucuz mal, ucuzkredi, güçlerin yeniden düzenlenmesi ve yeni askeri-politik itti-faklar, silahlanmanın artması, yeni emperyalist savaşlarahazırlık ve nihayet savaştır.

Bütün üretim dallarına yayılmış bir krizden sözettim. Fakatbir üretim dalı var ki, krizden etkilenmemiştir. Bu üretim dalısavaş endüstrisidir. Krize rağmen durmadan büyümektedir budal. Burjuva devletler bir silahlanma — yeniden silahlanma cin-neti geçiriyorlar. Neden? Elbette zaman öldürmek için değil,savaş için. Savaşa ise emperyalistler, dünyanın yenidenpaylaşımı, pazarların, hammadde kaynaklarının, sermayeyatırım alanlarının yeniden paylaşımı için tek çare olduğundangereksinme duymaktadırlar.

Bu koşullar altında, pasifizm denen şeyin can çekişmesi,Milletler Cemiyeti'nin canlı canlı çürümesi "silahsızlanma pro-jeleri"nin kaybolup gitmesi ve denizlerdeki silahlanmanınsınırlandırılması için yapılan konferansların, deniz güçleriningeliştirilmesi ve modernizasyonu konferanslarına dönüşmesigayet anlaşılırdır.Bu, savaş tehlikesinin başdöndürücü bir hızla büyüyeceğianlamına gelir.

Sosyal-demokratlar istedikleri kadar pasifizm, barış, kapitaliz-min barışçıl gelişimi ve benzeri şeyler üzerine gevezelik etsin-ler. Almanya ve İngiltere'deki sosyal-demokrat hükümetlerindeneyimleri, bunların, pasifizminin sadece, yeni savaşhazırlıklarını gizlemek için ihtiyaç duyulan bir maske olduğunugöster

miştir.b— Galip ülkelerle mağlup ülkeler arasındaki çelişkiler

açığa çıkmıştır ve bu çelişkiler keskinleşmeye devam edecektir.Mağlup ülkelerden söz ederken özellikle Almanya'yı kastediyo-rum. Hiç kuşku yok ki, krizle ve pazarlar sorunununderinleşmesiyle bağlantılı olarak, sadece borçlu değil, aynızamanda en büyük ihracatçılardan biri olan Almanya üzerindekibaskılar artacaktır. Galip ülkelerle Almanya arasında oluşmuşolan tuhaf ilişki şöyle anlatılabilir: Bu ilişkiyi bir piramit olarakgözümüzün önüne getirirsek, en tepesinde, üzerinde "öde!" ya-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 215 216 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 130: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

zan Young-Plânı [38] ellerinde olduğu halde Amerika, Fransa,İngiltere vs.'nin azametle oturduğunu, en altta ise, yere serilmişyatan Almanya'nın kendisine emredilen milyarlık ödentileriödeyebilmek için çabalayıp durduğunu, bütün güçlerini seferberettiğini görürüz. Bunun ne olduğunu bilmek ister misiniz? Bu"Locarno Ruhu"dur [39]. Bu durumun dünya kapitalizmi için bel-li sonuçlar doğurmayacağına inanmak, hayattan hiçbir şey anla-mamak demektir. Alman burjuvazisinin önümüzdeki on yılda20 milyar Mark ödeyebilecek durumda olacağına, ve hem "ken-di" burjuvazisinin hem de "yabancı" burjuvazinin çifteboyunduruğunda yaşayan Alman proletaryasının, bu 20milyarın Alman burjuvazisi tarafından kendilerindençıkarılmasına, ciddi mücadeleler ve sarsıntılar geçirmeden izinvereceğine inanmak, aklını kaçırmış olmak demektir. VarsınAlman ve Fransız politikacıları bu mucizeye inanıyor görünme-ye çalışsınlar. Biz Bolşevikler mucizelere inanmayız.

c— Emperyalist devletlerle sömürge ve bağımlı ülkelerarasında çelişkiler açığa çıkmakta ve keskinleşmektedir. Eko-nomik krizin büyümesi kaçınılmaz olarak, en önemli sürüm vehammadde pazarlarını oluşturan sömürgeler ve bağımlı ülkelerüzerinde emperyalistlerin baskısını ağırlaştırmaktadır. Gerçek-ten bu baskı en uç noktaya varmaktadır. Avrupa burjuvazisininbugün Hindistan, Çin Hindi, Endonezya, Kuzey Afrika'daki"kendi" sömürgeleriyle savaş halinde olduğu açık bir gerçektir."Bağımsız" Çin'in şimdiden nüfuz alanlarına bölündüğü vekarşı-devrimci Koumintang'ın birbirleriyle savaşan ve Çinhalkını sadakaya muhtaç bırakan generaller kliğinin emperyalistkamptaki efendilerinin isteklerini yerine getirdiği açık bir ger-çektir.

Çin'de "barış ve huzur"un bozulmasında Rus büyükelçilik-leri çalışanlarının sorumluluğu bulunduğu yolundaki yalan söy-lentiler, artık kesinlikle çürütülmüş olarak değerlendirilmelidir.Çoktandır, ne Güney ne de Orta Çin'de Rus büyükelçilikleriyoktur. Fakat oralarda, İngiliz, Japon, Alman, Amerikan ve

başka büyükelçilikler var. Çoktandır ne güney, ne de OrtaÇin'de Rus büyükelçilikleri yok. Fakat oralarda, savaş halindekiÇinli generallerin yanında Alman, İngiliz ve Japon askeridanışmanlar var. Orada çoktandır Rus büyükelçilikleri yok. Fa-kat buna karşılık, İngiliz, Amerikan, Alman, Çekoslovaktopları, tüfekleri, uçakları, tankları ve zehirli gazları var. Ve negörüyoruz? "Barış ve huzur" yerine, Güney ve Orta Çin'de, Av-rupa ve Amerika'nın "medeni" devletleri tarafından finanse edi-len ve onların direktiflerine göre yürütülen en azgın ve yıkıcıgeneraller savaşını görüyoruz. Böylece, kapitalist devletlerin"medenileştirme" faaliyetleri son derece hoş bir tablo sunuyor.Bu konuda anlaşılmaz olan, bütün bunlarla Rus Bolşeviklerininne ilgisi olabileceğidir.

Sözkonusu zorbalıkların emperyalistlerin yanlarına kârkalacağına inanmak gülünç olurdu. Çinli işçi ve köylüler sov-yetler oluşturarak ve bir kızıl ordu kurarak bu faaliyetlere yanıtverdiler bile. Orada bir Sovyetler hükümeti kurulduğu söyleni-yor. Eğer gerçekse, bunda şaşılacak bir şey olmadığınainanıyorum. Çin'i nihai çöküşten ve sefaletten sadece Sovyetle-rin koruyabileceğinden kimse kuşku duymasın.

Hindistan, Çin-Hindi, Endonezya, Afrika gibi ülkelere ge-lince, bu ülkelerde, zaman zaman ulusal kurtuluş savaşı biçimi-ni alan devrimci hareketin büyüme eğilimi gösterdiği kuşkugötürmez. Burjuva baylar bu ülkelerde diz boyu kan akıtmayave polis süngüsüne dayanmaya niyetleniyorlar, bu arada Gandhigibileri de yardıma çağırıyorlar. Polis süngülerinin kötü bir des-tek olduğu kuşku götürmez. Bir zamanlar Çarlık da polis süngü-süne dayanmaya çalışmıştı, fakat bu dayanağın sonuçta neolduğunu herkes biliyor. Gandhi'ye benzer yardımcılara gelince,Çarlığın elinde, her türlü liberal uzlaşmacıların kişiliğinde birsürü böyle yardımcı vardı, ama sonuç olarak bunların hepsi fosçıktı.

d— Kapitalist ülkelerde burjuvaziyle proletaryaarasındaki çelişki açığa çıkmış ve keskinleşmiştir. Krizşimdiden kapitalistlerin işçi sınıfı üzerindeki baskılarının şid-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 217 218 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 131: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

detlenmesine yol açmıştır. Bu kriz yeni bir kapitalist rasyonali-zasyon dalgasına, işçi sınıfının durumunun daha dakötüleşmesine, işsizliğin artmasına, sürekli işsizler ordusununbüyümesine, ücretlerin düşmesine neden olmuştur. Bukoşulların durumu devrimcileştirmesine, sınıfların mücadelesinikeskinleştirmesine ve işçileri yeni sınıf savaşlarına itmesineşaşmamak gerekir.

Bununla bağlantılı olarak işçi kitleleri arasındaki sosyal-de-mokrat hayaller yıkılmakta ve ortadan kalkmaktadır. Grevleribastıran, lokavtlar örgütleyen ve işçileri kurşunlatan sosyal-de-mokrat hükümetlerle yaşanan deneyimlerinden sonra, "ekono-mik demokrasi", "sanayi barışı", mücadelenin "barışçıl yöntem-leri" gibi yalancı vaatler işçilerin kulağına kötü bir alaymış gibigeliyor. Hâlâ sosyal-faşistlerin yalancı vaazlarına inanacak çoksayıda işçi bulabilecekler mi acaba? 1 Ağustos 1929'da (savaştehlikesine karşı) ve 6 Mart 1930'da (işsizliğe karşı) [40] yapılanünlü işçi gösterileri, işçi sınıfının en iyi unsurlarının artıksosyal-faşistlerden yüz çevirdiğini göstermektedir. Ekonomikkriz işçiler arasındaki sosyal-demokrat hayallere bir darbe indi-recektir. Krizin yol açtığı iflaslar ve yıkım dalgasından sonra,"demokratlaştırılmış" anonim şirketlerine katılma yoluyla "herişçi"nin zenginleşmesi olanağına inanacak fazla işçibulunamayacaktır. Krizin bu ve benzeri hayallere yokedici birdarbe indireceğini söylemek bile gereksiz.

Ve işçilerin sosyal-demokrasiden yüz çevirmesi, yüzlerinikomünizme çevirdikleri anlamına gelir. Olan gerçekten de bu-dur. Komünist Partiye yakın sendikal hareketin büyümesi; Ko-münist Partilerin seçim başarıları; komünistlerin başı çekerekkatıldıkları grev dalgaları; ekonomik grevlerin, komünistlerinörgütlediği politik protesto eylemlerine dönüşmesi; işçi sınıfıiçinde canlı bir yankı bulan, Komünizm sempatizanı işçilerinkitlesel gösterileri, — bütün bunlar, işçi kitlelerinin, komünistpartisinde, kapitalizme karşı mücadele edebilecek, işçilerin gü-venine layık, kapitalizmden kurtuluş için yolundan gidilebile-

cek, yolunu izlemeye değer biricik partiyi gördüklerinikanıtlamaktadır. Bu, kitlelerin komünizme çarketmesidir.Kardeş komünist partilerimizin, işçi sınıfının büyük kitle parti-leri olacaklarının garantisidir bu. Gerekli olan sadece, Komü-nistlerin durumu doğru değerlendirmeleri ve bu durumdan uy-gun biçimde yararlanmalarıdır. İşçi sınıfı içinde sermayeninacentası olan sosyal-demokrasiye karşı yürüttüğü uzlaşmaz mü-cadeleyi geliştirerek, sosyal-demokrasinin değirmenine sutaşıyan Leninizmden her türlü sapmayı yokederek komünistpartiler, doğru yolda olduklarını göstermişlerdir. Bu yolda iyicesağlam basmaları zorunludur. İşçi sınıfının çoğunluğunukazanmayı ve proletaryayı önümüzdeki sınıf savaşlarınabaşarıyla hazırlamayı ancak bu koşulda bekleyebilirler. Komü-nist Enternasyonal'in etki ve itibarının yükselmeye devam etme-si ancak bu koşulda beklenebilir.

Dünya ekonomik krizi sonucunda olağanüstü keskinleşendünya kapitalizminin temel çelişkileri konusunda durum budur.

Bütün bu olgular neyi göstermektedir?Kapitalizmin stabilizasyonunun sona ermeye doğru

gittiğini.Devrimci kitle hareketinin yükselişinin yeni bir güçle de-

vam edeceğini.Dünya ekonomik krizinin bir dizi ülkede politik krize

dönüşeceğini.Bu, birinci olarak, burjuvazinin, iç politika alanında çareyi

daha fazla faşistleşmede arayacağı, bunun için de sosyal-de-mokratlar dahil bütün gerici güçleri kullanacağı anlamına gelir.

Bu, ikinci olarak, burjuvazinin, dış politika alanında çareyi,yeni bir emperyalist savaşta arayacağı anlamına gelir.

Bu, son olarak, proletaryanın, kapitalist sömürü ve savaştehlikesine karşı mücadelede çareyi, devrimde arayacağıanlamına gelir.

3— SSCB İle Kapitalist Devletler Arasındaki İlişkiler

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 219 220 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 132: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

a— Daha önce dünya kapitalizminin çelişkilerinden sözet-tim. Ne var ki, bu çelişkiler dışında bir çelişki daha vardır.SSCB ile kapitalist ülkeler arasındaki çelişkiyi kastediyorum.Ancak bu çelişki kapitalizm içi bir çelişki olarakdeğerlendirilemez. Bu çelişki, bir bütün olarak kapitalizmle,inşa halinde olan sosyalizmin ülkesi arasındaki çelişkidir. Fakatbu durum, sözkonusu çelişkinin, kapitalizmi ta temellerine ka-dar çökertmesini ve sarsmasını engellemez. Dahası bu çelişki,kapitalizmin bütün çelişkilerini köklerine kadar açığa çıkarır vebunları tüm kapitalist düzenin bir Olmak ya da Olmamak soru-nu haline getirerek bir düğümde birleştirir. O nedenle burjuvazi,ne zaman kapitalist çelişkiler keskinleşmeye başlasa, gözleriniSSCB'ye çeviriyor: Kapitalizmin şu ya da bu çelişkisini, ya daen iyisi bütün çelişkilerini, SSCB'nin hesabına, sadece varlığısayesinde bile işçi sınıfı ve sömürgeleri devrimcileştiren, yenibir savaş çıkarılmasını, dünyanın yeniden paylaşılmasını engel-leyen ve kapitalistlere ekonomik kriz nedeniyle şimdi her za-mankinden daha çok ihtiyaç duydukları, Sovyetler Birliği içpazarında yayılma izni vermeyen bu Sovyetler ülkesinin, budevrim kalesinin hesabına çözmek mümkün değil mi acaba di-ye.

SSCB'ye karşı maceraperest sataşma ve müdahale eğilimibundandır. Bu eğilim ekonomik krizin gelişmesiyle bağlantılıolarak daha da güçlenecektir.

Şu an bu eğilimin en açık temsilcisi, bugünün burjuvaFransa'sıdır; şefkatten kırılan "Pan Avrupa"nın [41] yurdu, Kel-logg Paktı'nın [42] "beşiği" olan, dünyanın tüm saldırgan ve mili-tarist devletleri arasında en saldırganı, en militaristi olanFransa'dır.

Fakat müdahale iki yanı keskin bir kılıçtır. Bunu burjuvaziçok iyi bilmektedir. Müdahale pürüzsüz geçse ve SSCB'nin ye-nilgisiyle sonuçlansa ne iyi olur, diye düşünüyor. Peki, ya kapi-talistlerin yenilgisiyle sonuçlanırsa ne olacak? Fiyaskoyla so-nuçlanan böyle bir müdahale daha önce olmuştu. Bu ilk müda-

hale, Bolşeviklerin henüz güçsüz olduğu bir dönemdeçökmüştü, peki bu ikincisinin aynı şekilde fiyaskoyla sonbulmayacağının garantisi nedir? Herkes bugün Bolşeviklerin,hem ekonomik, hem politik, hem de ülkenin askeri güçlerininhazırlanması açısından, eskiyle kıyaslanmayacak derecede güç-lü olduklarını biliyor. Ayrıca, SSCB'ye karşı müdahaleye izinvermeyecek, müdahaleye karşı savaşacak ve gerekirse kapita-listleri arkadan vurabilecek kapitalist ülkelerin işçileri ne ola-cak? Bu durumda SSCB ile, Bolşeviklerin de karşı olmadıklarıticari ilişkileri geliştirme yolunu tutmak daha iyi olmaz mı?

SSCB ile barışçıl ilişkileri sürdürme eğilimi bundandır. Böylece, iki faktörler dizisi ve birbirine taban tabana zıt

yönde etkide bulunan iki farklı eğilim bulunuyor:1) SSCB ile kapitalist ülkeler arasındaki ekonomik ilişkileri

yıkma, SSCB'ye karşı provokatif sataşmalar ve SSCB'ye karşıgizli ve açık müdahale hazırlıkları politikası. Bunlar SSCB'ninuluslararası durumunu tehlikeye düşüren faktörlerdir. Muhafa-zakâr İngiliz kabinesinin SSCB ile ilişkileri koparması, DoğuÇin demiryolunun Çin militaristleri tarafından işgal edilmesi,SSCB'ye karşı mali abluka, Papanın başını çektiği dinadamlarının, SSCB'ye karşı açtıkları "haçlı seferi", yabancı dev-letlerin ajanları tarafından örgütlenen, uzmanlarımızın sabotajfaaliyetleri, "Lena Goldfields"in [43] bazı çalışanlarının yaptığıtürden bombalı saldırılar ve kundaklamalar örgütlenmesi, SSCBtemsilcilerine yapılan suikastler (Polonya), ihracatımıza zorluk-lar çıkarılması (ABD, Polonya) vs. gibi olaylar, bu faktörlerinetkisine bağlanmalıdır.

2) Kapitalist ülkelerin işçilerinin SSCB'ye gösterdiği sem-pati ve destek, SSCB'nin ekonomik ve politik gücünün artması,SSCB'nin artan savunma gücü, Sovyet iktidarı tarafındanbıkmadan izlenen barış politikası. SSCB'nin uluslararası duru-munu güçlendiren faktörler bunlardır. Doğu Çin demiryoluanlaşmazlığının başarıyla tasfiye edilmesi, Büyük Britanya ileilişkilerin yeniden tesisi, kapitalist ülkelerle ekonomik

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 221 222 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 133: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

ilişkilerin geliştirilmesi vs. gibi olaylar, bu faktörlerin etkisinebağlanmalıdır.

SSCB'nin uluslararası durumu bu faktörler arasındaki mü-cadeleyle belirlenmektedir.

b— SSCB'yle kapitalist devletler arasındaki ekonomikilişkilerin iyileştirilmesinin önündeki kırgınlık sebeplerinden bi-rinin borçlar sorunu olduğu söyleniyor. Bunun borçların öden-mesi için bir argüman değil, müdahale propagandası içinsaldırganların elinde bir bahane olduğuna inanıyorum. Bu alan-daki politikamız gayet açık ve tamamiyle haklıdır. Bize krediverilmesi koşuluyla, savaş öncesi borçların küçük bir kısmınıödemeye hazırız, ve bu ödemeyi kredi için ek faiz olarakdeğerlendiriyoruz. Bu koşul olmadan borçları ödeyemeyiz, öde-memeliyiz. Bizden daha fazlası mı bekleniyor? Hangi hakla?Bu borçların, devrimin düşürdüğü Çarlık hükümeti tarafındanalındığı ve Sovyet hükümetinin onun yükümlülüklerininsorumluluğunu alamayacağı bilinmiyor mu? Devletlerarası hu-kuktan, uluslararası yükümlülüklerden sözediliyor. Peki ama,"müttefik" baylar, Besarabya'yı, hangi devletlerarası hukuk te-melinde SSCB'den koparıp Romanyalı boyarların esaretine tes-lim ettiler? Fransa, İngiltere, Amerika ve Japonya'nın kapitalist-leri ve hükümetleri hangi devletlerarası hukuk temelindeSSCB'ye saldırdılar, SSCB'ye karşı müdahale başlattılar, hangidevletlerarası hukuk temelinde Sovyetler Birliği'ni üç yıl bo-yunca talan ve halkını mahvettiler? Eğer devletlerarası hukukve uluslararası yükümlülük buysa, haydutluk ne acaba?(Gülüşmeler, alkışlar.) "Müttefik" bayların, bu tür haydutluklar-la, devletlerarası hukuka, uluslararası yükümlülüklere dayanmahakkını yitirdikleri açık değil mi?

Devamla, Rus Bolşeviklerinin yaptığı propagandanın "nor-mal" ilişkilerin yolunu açmayı engellediği söyleniyor.Propagandanın zararlı etkilerinden korunmak için bay burjuva-lar, ikide bir, "güvenlik kordonu", "tel engelleri"yle sınır çeki-yorlar çevrelerine ve bu "engelleri" koruma şerefini Polonya,

Romanya, Finlandiya vb. ülkelere bırakmaya tenezzül ediyorlar."Güvenlik kordonları" ve "tel engelleri" koruma sorumluluğukendisine verilmek istenmiyor diye Almanya'nın kıskançlıktançatladığı söyleniyor. Propagandayla ilgili gevezeliğin "normalilişkiler"in yeniden tesisine karşı bir argüman değil, müdahalepropagandası için bir bahane olduğunu ispata gerek var mı? Gü-lünç duruma düşmek istemeyen insanlar, nasıl olur da, kendi ül-keleri bu düşünceler için uygun zemin oluştururken,Bolşevizmin düşüncelerine "mani olmak" gibi bir çabayagirişebilirler? Bir zamanlar Çarlık da Bolşevizme "engel olmak"istemiş, ama bilindiği gibi bunu başaramamıştı. Engelolamamıştı, çünkü Bolşevizm her yerde boy veriyor, dışardandeğil, içerde ürüyor. Görüldüğü gibi, Rus Bolşeviklerine karşıhiçbir ülke Çin, Hindistan, Çin Hindi kadar yüksek "engeller"koymamıştır. Ama ne görüyoruz? Oralarda Bolşevizm boy veri-yor; bütün "güvenlik kordonları"na rağmen boy veriyor, çünküapaçık ki bu ülkelerde Bolşevizm için uygun koşullar mevcut.Fakat bunun Rus Bolşeviklerinin propagandalarıyla ne ilgilisivar? Bay kapitalistler, ekonomik krize, kitlelerin sefaletine,işsizliğe, düşük ücretlere, emekçilerin sömürülmesine bir biçim-de "engel olma"yı başarabilselerdi, durum farklı olurdu; ülkele-rinde Bolşevik hareket de olmazdı. Asıl mesele, bütünalçakların, kendi zaaflarını ya da, yeteneksizliklerini RusBolşeviklerinin propagandasına dayandırarak haklı çıkarmayaçalışmasıdır.

Devamla, kırgınlık sebeplerinden bir başkasının da, Sovyetdüzeni, kollektifleştirme, Kulaklara karşı mücadele, din karşıtıpropaganda, "bilim adamları" arasındaki karşı-devrimci ve sa-botörlere karşı mücadele, Bessedovski, Solomon, Dimitriyevskive benzerleri gibi sermaye uşaklarının kovulması olduğu söyle-niyor. İyice eğlendirici olmaya başladı. Demek Sovyet düzenihoşunuza gitmiyor. Kapitalist düzen de bizim hoşumuza gitmi-yor. (Gülüşmeler, alkışlar.) Bir avuç kapitalist milyonlarca ser-vete sahipken, onlarca milyon işsizin açlık çekmesi, sadakaya

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 223 224 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 134: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

muhtaç oması bizim hoşumuza gitmiyor. Fakat madem ki başkaülkelerin içişlerine karışmama konusunda bir kez anlaştık, o za-man yeniden bu soruna dönmenin anlamsız olduğu açık değilmi? Kollektifleştirme, Kulaklara karşı mücadele, sabotörlerekarşı mücadele, din karşıtı propaganda vs., SSCB işçi ve köylü-lerinin anayasamızca teminat altına alınmış, tartışma götürmezhakkıdır. SSCB Anayasası'nı bütün kararlılığımızlauygulayacağız, uygulamak zorundayız. O nedenle, anayasamızauymak istemeyen biri, canı nereye isterse oraya çekip gidebilir.Bessedovski, Solomon, Dimitriyevski gibilerine gelince, bunlarıdevrim için yararsız ve zararlı mıymıntılar olarak bundan sonrada kapı dışarı edeceğiz. Çöplerden özel haz duyanlar onlarıbaşlarına çalsınlar. (Gülüşmeler.) Devrimimizin değirmenleriiyi çalışıyor. Değirmen taşları, değerli olanları ayıklayıp Sov-yetlere veriyor, çöpleri ise dışarı atıyor. Fransa'da, Parisburjuvaları arasında bu mıymıntılara büyük bir talep olduğusöyleniyor. Ne güzel, bu malları istedikleri gibi ithal etsinler.Elbete bu, Fransa'nın ticaret bilançosunda ithalat hanesini birazkabartacaktır, ki buna bay burjuvalar her zaman karşı çıkarlar.Neyse, bu onların meselesi. Fransa'nın içişlerine karışmak iste-miyoruz. (Gülüşmeler, alkışlar.)

SSCB'nin öteki ülkelerle "normal" ilişkilerin yolunuaçmasını engelleyen "engeller" konusunda durum budur.

Bu "engeller"in sadece sözde engeller olduğu, sadece Sov-yet düşmanı propagandaya bahane bulmak için başvurulduğugörülüyor.

Politikamız barış ve bütün ülkelerle ticari ilişkilerigenişletme politikasıdır. Bu politikanın bir sonucu, bir dizi ül-keyle ilişkilerin iyileştirilmesi ve bir dizi ticaret anlaşmasının,teknik yardım sözleşmesinin vs. imzalanmasıdır. Bu politikanınbir başka sonucu, SSCB'nin Kellogg Paktı'na katılması, Polon-ya, Romanya, Litvanya vs. ile, Pakta uygun olarak protokollerimzalaması, Türkiye ile dostluk ve tarafsızlık antlaşmasının sü-resinin uzatılması üzerine protokol imzalamasıdır. Son olarak,bu politikanın bir sonucu da, savaş kışkırtıcılarının bir dizi pro-

vokatif faaliyet ve maceracı sataşmalara girişmelerine rağmen,düşmanlarımızın bizi çekmeye çalıştığı çatışmalara girmeyerekbarışı korumayı başardığımız gerçeğidir. Bu barış politikasınıbundan sonra da bütün gücümüzle, bütün olanaklarımızlauygulayacağız. Başkalarından bir karış bile toprak istemiyoruz.Ama kendi topraklarımızdan da bir parmak bile vermeyeceğizkimseye. (Alkışlar.)

Dış politikamız budur. Şimdi görev bu politikayı bundan sonra da Bolşeviklere has

kararlılıkla yürütmektir. II

SOSYALİST İNŞANIN BÜYÜYEN KABARIŞI VESSCB'NİN İÇ DURUMU

SSCB'nin iç durumuna geçelim.Ekonomik kriz ve artan işsizliğin hüküm sürdüğü kapitalist

ülkelerin aksine, ülkemizin iç durumu, ekonominin kalkınmanıngiderek arttığı ve işsizliğin giderek gerilediği bir tablo sunuyor.Büyük sanayi, büyümüş ve gelişme temposu hızlanmıştır. Ağırsanayi güçlenmiştir. Endüstrinin soyalist sektörü çokilerlemiştir. Tarımda ise, yeni bir güç gelişmiştir — Sovyet çift-likleri ve kollektif çiftlikler. Daha iki yıl önce tahıl üretimindekriz yaşarken ve tahıl alımında esas olarak bireysel çiftlikleredayanırken, şimdi ağırlık noktasını kollektif çiftliklere ve Sov-yet çiftliklerine kaydırmış bulunuyoruz, ve tahıl krizine esas iti-bariyle üstesinden gelinmiş gözüyle bakılabilir. Köylülüğün anakitleleri, kesin olarak kollektif çiftliklere yönelmişlerdir.Kulakların direnişi kırılmıştır. SSCB'nin iç durumu daha dasağlamlaşmıştır.

Bugün SSCB'nin iç durumunun genel tablosu budur.

Şimdi somut verilere bakalım.

1— Bir bütün olarak ekonominin büyümesia— 1926/27 yılında, yani XV. Parti Kongresi sırasında, bü-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 225 226 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 135: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

tün tarımda —ormancılık, balıkçılık vs. dahil— 12 370 milyonsavaş öncesi rublelik gayri safi üretim, yani, savaş öncesi sevi-yenin yüzde 106,6'sı yapılırken, bir yıl sonra, yani 1927/28yılında, yüzde 107,2; 1928/29 yılında yüzde 109,1'dir bu oran.1929/30 yılında ise, tarımdaki gelişmenin gidişatına bakılırsa,savaş öncesi seviyenin en azından yüzde 113-114'üneulaşacağımız söylenebilir.

Yani tarımsal toplam üretimde görece yavaş olsa da süreklibir büyüme tespit edilmektedir.

Bütün endüstrinin —küçük ve büyük endüstri, değirmenendüstrisi dahil— gayri safi üretimi 1926/27 yılında, yani XV.Parti Kongresi döneminde 8 641 milyon ruble (savaş öncesiruble) tutarındayken, yani savaş öncesi seviyenin yüzde 102,5'iiken, bir yıl sonra, yani 1927/28'de, yüzde 122, 1928/29'da yüz-de 142,5'e ulaşmıştır. 1929/30 yılında ise, endüstrinin gelişmehızına bakılırsa, savaş öncesi seviyenin en azından yüzde180'ine ulaşacaktır.

Yani endüstriyel toplam üretimde eşi görülmedik hızda birbüyüme tespit edilmektedir.

b— 1926/27 yılında, yani XV. Parti Kongresi döneminde,bütün demiryolu ağımızda yük taşımacılığı 81,7 milyar ton ki-lometre, yani savaş öncesi seviyenin yüzde 127'si kadarken,1927/28 yılında, yüzde 134,2; 1928/29 yılında yüzde 162,4olmuştur. 1929/30 yılında ise, savaş öncesi seviyenin muhteme-len en azından yüzde 193'üne ulaşacaktır. Yeni hatların inşasınagelince, rapor döneminde, yani 1927/28'den beri, 76 000 kilo-metreden 80 000 kilometreye ulaşmıştır; bu, savaş öncesimiktarın yüzde 136,7'sidir.

c— 1926/27 yılında ülkenin ticaret hacmi 100'le (31 mil-yar ruble) gösterilecek olursa, ticaret hacmi 1927/28'de yüzde124,6; 1928/29 yılında yüzde 160,4'e ulaşmıştır. 1929/30yılında ise muhtemelen yüzde 202'ye varacak, yani 1926/27yılıyla karşılaştırıldığında iki katına çıkmış olacaktır.

d— Bütün kredi kurumlarımızın toplam bilançosunu 1

Ekim 1927 itibariyle 100'le (9173 milyon ruble) gösterecekolursak, bu bilanço 1 Ekim 1928'de yüzde 141'e, 1 Ekim1929'da yüzde 201,1'e çıkmıştır, yani, 1927 yılıylakarşılaştırıldığında iki katına çıkmıştır.

e— 1926/27 yılında toplam devlet bütçesini 100'le (6371milyon ruble) gösterecek olursak, 1927/28 yılında bütçe yüzde125,5'e, 1928/29 yılında yüzde 146,7'ye, 1929/30 yılında iseyüzde 204,4'e çıkmıştır, yani 1926/27 yılının bütçesiylekarşılaştırıldığında, iki katına çıkmıştır (12 605 milyon ruble).

f— Dış ticaret hacmimiz (ihracat ve ithalat), 1926/27yılında savaş öncesi seviyenin yüzde 47,9'u tutarken, 1927/28yılında yüzde 56,8'e; 1928/29 yılında yüzde 67,9'a çıkmıştır.1929/30 yılında ise, savaş öncesi seviyenin muhtemelen yüzde80'inden az olmayacaktır.

g— Özet olarak tespit edebiliriz ki, rapor döneminde top-lam milli gelirin büyümesi (1926/27 yılının sabit fiyatlarıyla) şutabloyu sunmaktadır: Devlet Plânlama Komisyonununrakamlarına göre, 1926/27 yılında milli gelir 23 127 milyonruble, 1927/28 yılında 25 396 milyon ruble —yüzde 9,8'lik birartış—, 1928/29 yılında 28 596 milyon ruble —yüzde 12,6'lıkbir artış— tutmuştur. 1929/30 yılında ise milli gelir muhtemelen34 milyardan az olmayacaktır. Bu, son yılın artışı yüzde 20 ola-cak demektir. Raporun konu aldığı üç yılda ortalama yıllık bü-yüme yüzde 15'ten fazla olmuştur.

ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde milli gelirin ortala-ma yıllık büyümesinin yüzde 3-8'den fazla olmadığı gözönünealınırsa SSCB'de milli gelirin büyüme temposunun gerçektenbir rekor teşkil ettiğini kabul etmek gerekir.

2— Endüstrileşmede BaşarılarBizde ekonominin büyümesi kendiliğinden değil, belli bir

yönde, endüstrileşme yönünde gerçekleşmektedir,endüstrileşmenin, toplam ekonomik sistem içinde endüstrinin

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 227 228 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 136: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

payının artmasının, ülkemizin bir tarım ülkesinden bir endüstriülkesine dönüşmesinin işareti altında gerçekleşmektedir.

a— Ekonominin bütününün gayri safi üretiminde endüstrininpayı açısından, toplam endüstri ve toplam tarım arasındakikarşılıklı ilişkinin dinamiği, rapor döneminde şöyledir: Savaşöncesi dönemde ekonominin gayri safi üretimi içinde endüstri-nin payı yüzde 42,1, tarımın payı ise yüzde 57,9'ken, 1927/28yılında endüstrinin payı yüzde 45,2, tarımınki yüzde 54,8; 1928/29 yılında endüstrininki yüzde 48,7, tarımınki yüzde 51,3'tür.1929/30 yılında ise, endüstrinin payı tahminen yüzde 53'ten azve tarımın payı ise yüzde 47'den çok olmayacaktır.

Bu, ekonominin bütün sistemi içinde endüstrinin payınıntarımın payına ağır basmaya başladığı ve ülkemizin bir tarımülkesinden bir endüstri ülkesine dönüşümünün arifesindebulunduğumuz anlamına gelmektedir. (Akışlar.)

b— Ekonominin mal üretiminde endüstrinin payınıdeğerlendirdiğimizde, endüstrinin daha da kesin bir ağırlığınıgörürüz. 1926/27 yılında, ekonomide mal üretiminin toplam bi-lançosunda endüstri malları üretiminin payı yüzde 68,8, tarımmalları üretiminin payı yüzde 31,2 iken, bu rakamlar 1927/28yılında, endüstri için yüzde 71,2, tarım için yüzde 28,8; 1928/29yılında endüstri için yüzde 72,4, tarım için yüzde 27,6'dır. 1929/30 yılında ise endüstri için muhtemelen yüzde 76, tarım için iseyüzde 24 olacaktır.

Tarımın bu özellikle olumsuz durumu başka olguların yanı sıra,tarımın küçük köylü karakterinin az gelişmiş meta üretimininifadesidir. Bu arada açıktır ki, tarımsal işletmelerin —Sovyetçiftlikleri ve kollektif çiftlikler halinde— büyütülmesi ilerlediğioranda, tarımsal üretim meta üretimine dönüştüğü oranda budurum, belli ölçülerde değişecektir.

c— Fakat, endüstrinin genel gelişimi, endüstrileşmenin hızıüzerine tam bir tablo sunmamaktadır. Tablonun tamamlanmasıiçin, ağır endüstri ile hafif endüstri arasındaki karşılıklı ilişkinin

dinamiği de saptanmalıdır. O nedenle, endüstrileşmenin büyü-mesinin en açık belirtisi olarak toplam endüstri üretimi içinde,üretim araçları ve aletleri üretiminin (ağır endüstri) payınınilerleyen artması sayılmalıdır. 1927/28 yılında bütün endüstri-nin toplam üretimi içinde, üretim araçları ve aletleri üretimininpayı yüzde 27,2 ve ihtiyaç maddeleri üretiminin payı yüzde72,8 iken, 1928/29 yılında üretim araçları ve aletleri üretimininpayı yüzde 71,3'e karşılık yüzde 28,7 olmuştur. 1929/30 yılındaise, üretim araçları ve aletleri üretiminin payı muhtemelen yüz-de 67,3'e karşılık yüzde 32,7 olacaktır.

Ancak, bütün endüstri değil de, sadece bütün önemli en-düstri dallarını içine alan, Yüksek Ekonomi Konseyi tarafındanplânlanan endüstri ele alınırsa, burada, üretim araç ve gereçleriüretimiyle, ihtiyaç maddeleri üretimi arasında daha da olumlubir ilşki olduğu görülür. Tablo şöyledir: 1927/28 yılında üretimaraç ve aletleri üretiminin payı yüzde 57,3'e karşılık yüzde 42,7;1928/29 yılında yüzde 55,4'e karşılık, yüzde 44,6'dır. 1929/30yılında ise, ihtiyaç maddeleri üretiminin payına düşen yüzde52'ye karşılık, en az yüzde 48 olacağı tahmin edilmektedir.

Ekonomimizin gelişimi endüstrileşmeyle, kendi ağır sana-yimizin sağlamlaşması ve gelişmesiyle yürümektedir.

Bu, ekonomik bağımsızlığımızın temeli olan ağır endüstri-mizi artık genişlettiğimiz ve genişletmeye devam edeceğimizanlamına gelmektedir.

3— Sosyalist Endüstrinin Anahtar Rolü ve

Büyüme Temposu Ekonomimizin gelişimi endüstrileşmede kendisini göster-

mektedir. Fakat bizim ihtiyacımız olan, herhangi birendüstrileşme olamaz. Bizim ihtiyacımız olan, küçük meta üre-timi biçimileri ve hele de kapitalist üretim biçimleri karşısındasosyalist endüstri biçimlerinin artan oranda ağırlık kazanmasınıgaranti eden bir endüstrileşmedir. Sanayileşmemizin karakteris-tik özelliği, onun bir sosyalist endüstrileşme olması, endüstri-

Merkez Komitesi'nin SBKP(B) XVI. Parti Kongresi'ne Faaliyet Raporu 229 230 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 137: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

nin toplumsallaştırılmış sektörüne özel sektör üzerinde, küçükmeta üretimi ve kapitalist sektör üzerinde zafer güvencesi verenbir endüstrileşme olmasında yatmaktadır,

Sektörler itibariyle sermaye yatırımlarının ve gayri safi üre-timin büyümesi üzerine işte bazı veriler.

a—Endüstride sektör itibariyle sermaye yatırımlarının bü-yümesi alınırsa şu tablo çıkar ortaya. Toplumsallaştırılmış sek-tör: 1926/27 yılında 1270 milyon ruble, 1927/28 yılında 1614milyon ruble, 1928/29 yılında 2046 milyon ruble, 1929/30yılında 4275 milyon ruble. Özel ve kapitalist sektör: 1926/27yılında 63 milyon ruble, 1927/28 yılında 64 milyon ruble, 1928/29 yılında 56 milyon ruble, 1929/30 yılında 51 milyon ruble.

Bu, birinci olarak, endüstrinin toplumsallaştırılmış sektö-ründe sermaye yatırımlarının bu dönem zarfında üç katındanfazlaya çıktığı anlamına gelir (yüzde 335).

Bu, ikinci olarak, özel ve kapitalist sektörde sermayeyatırımlarının bu dönem zarfında beşte bir oranında azaldığıanlamına gelir (yüzde 81).

Özel ve kapitalist sektör, eski sermayenin cebinden yemek-te ve batışına doğru gitmektedir.

b— Endüstride sektörler itibariyle gayri safi üretimin bü-yümesi alınırsa şu tablo çıkar ortaya. Toplumsallaştırılmış sek-tör: 1926/27 yılında 11 999 milyon ruble, 1927/28 yılında 15389 milyon ruble, 1928/29 yılında 18 903 milyon ruble, 1929/30 yılında 24 740 milyon ruble. Özel ve kapitalist sektör:1926/27 yılında 4043 milyon ruble, 1927/28 yılında 3704 mil-yon ruble, 1928/29 yılnda 3389 milyon ruble, 1929/30 yılında3310 milyon ruble.

Bu, birinci olarak, endüstrinin toplumsallaştırılmış sektö-ründe gayri safi üretimin üç yıl içinde iki katından fazlayaçıkmış olması anlamına gelir (yüzde 206,2).

Bu, ikinci olarak, özel ve kapitalist sektörde endüstriyegayri safi üretimin aynı zaman dilimi içinde hemen hemenbeşte biri oranında azaldığı anlamına gelir (yüzde 81,9).

Bütün endüstri değil de sadece büyük endüstri (sayıma tabiendüstri) alınır ve sektörler itibariyle bakılırsa,toplumsallaştırılmış ve özel sektör arasındaki ilişki şu tabloyusunar. Ülkedeki büyük sanayiin üretiminde toplumsallaştırılmışsektörün payı: 1926/27'de yüzde 97,7, 1927/28'de yüzde 98,6,1928/29'da yüzde 99,1, 1929/30'da yüzde 99,3. Ülkenin büyüksanayiinin üretiminde özel sektörün payı: 1926/27'de yüzde 2,3,1927/28'de yüzde 1,4, 1928/29'da yüzde 0,9, 1929/30'da yüzde0,7.

Gördüğünüz gibi, büyük endüstride kapitalist unsurlar artıkbatmıştır.

"Kim—kimi?" sorusunun, endüstride sosyalizmin mi kapi-talist unsurları, yoksa kapitalist unsurların mı sosyalizmiyeneceği sorusunun, endüstrinin sosyalist biçimleri lehine kara-ra bağlandığı açıktır. Bu soru kesin olarak ve geri dönülemezbiçimde çözülmüştür. (Alkışlar.)

c— Rapor döneminde, Yüksek Ekonomi Konseyitarafından plânlama kapsamına alınan devlet endüstrisiningelişme temposu üzerine veriler özellikle ilginçtir. Yüksek Eko-nomi Konseyi tarafından yönetilen sosyalist endüstrinin gayrisafi üretimini 1926/27 yılında 100'le gösterecek olursak, bu en-düstrinin, gayri safi üretiminin 1927/28 yılında yüzde 127,4;1928/29 yılında yüzde 158,6'ya çıktığı, 1929/30 yılında ise yüz-de 209,8'e çıkacağı görülür. Bu, bütün temel endüstri dallarınıve bütün ağır endüstriyi kapsayan, Yüksek Ekonomi Konseyitarafından yönetilen sosyalist endüstrinin üç yıl içinde ikikatından fazla büyüdüğü anlamına gelmektedir.

Dünyada hiçbir ülkenin büyük endüstrisinin böylesine hızlıbir gelişme temposu göstermediği saptanmalıdır.

Zaten, Beş Yıllık Plân'ın dört yılda yerine getirilmesindensözetme hakkını da bu durum bize vermektedir.

d— Bazı yoldaşlar, "Dört Yılda Beş Yıllık Plân" şiarınakuşkuyla bakıyorlar. Daha çok kısa bir süre önce yoldaşların bir

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 231 232 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 138: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

kısmı, V. Sovyet Kongresi [44] tarafından onaylanan Beş YıllıkPlânı hayalperestlik olarak değerlendiriyorlardı. "Beş YıllıkPlân"ın sözünü bile duyduklarında gözleri yuvalarındanuğrayan burjuva yazarlardan söz bile etmiyorum. Fakat BeşYıllık Plân'ın, ilk iki yıllık uygulamasını gözönüne alarakdeğerlendirdiğimizde, gerçekte ne görmekteyiz? Beş YıllıkPlân'ın optimal varyantının yerine getirilmesinin kotrolü bizeneyi gösteriyor? Bu sadece, Beş Yıllık Plânı dört yıldagerçekleştirebileceğimizi değil, bir dizi endüstri dallarında, üçhatta ikibuçuk yılda tamamlayabileceğimizi göstermektedir. Budurum, oportünist kamptaki kuşkuculara gerçekleşemez bir şeyolarak görünebilir. Ne var ki bu, inkar etmenin saçma ve gülünçolacağı bir gerçekliktir.

Kendiniz karar verin.Beş Yıllık Plâna göre, petrol endüstrisi, 1932/33 yılında,

977 milyon ruble değerinde ürün verecekti. Gerçekte ise daha1929/30 yılında, 809 milyon ruble değerinde ürün vermiştir. Bu,Beş Yıllık Plânda 1932/33 yılı için öngörülen üretimin yüzde83'ü demektir. Yani petrol endüstrisinde Beş Yıllık Plânıikibuçuk yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştiriyoruz.

Beş Yıllık Plâna göre, yer kömürü endüstrisi, 1932/33yılında 122 milyon ruble değerinde ürün verecekti. Gerçekte isedaha 1929/30 yılında, 115 milyon rubleden fazla değerde ürünvermiştir. Bu, Beş Yıllık Plânda 1932/33 yılı için öngörülenüretimin yüzde 96'sı demektir. Yani yer kömürü endüstrisindeBeş Yıllık Plânı ikibuçuk yılda —belki de dahaerken—gerçekleştiriyoruz.

Beş Yıllık Plâna göre genel makine yapımı alanında,1932/33 yılında 2058 milyon ruble değerinde ürün alınacaktı.Gerçekte ise daha 1929/30 yılında, 1458 milyon ruble değerindeürün alınmıştır. Bu, Beş Yıllık Plânda, 1932/33 yılı için öngörü-len üretimin yüzde 70'i demektir. Yani genel makine yapımıalanında Beş Yıllık Plânı ikibuçuk-üç yılda gerçekleştiriyoruz.

Beş Yıllık Plâna göre tarımsal makine yapımı, 1932/33

yılında 610 milyon ruble değerinde ürün verecekti. Gerçekte isedaha 1929/30 yılında, 400 milyon ruble değerinde ürünvermiştir. Bu, Beş Yıllık Plânda 1932/33 yılı için öngörülenüretimin yüzde 60'dan biraz fazlası demektir. Yani tarımsal ma-kine yapımı alanında, Beş Yıllık Plânı üç yılda —belki de dahaerken— geçekleştiriyoruz.

Sosyalist endüstrimizin eşi görülmedik gelişme temposuişte bu boyuttadır.

Olağanüstü hızlı bir tempoyla ilerliyor ve ileri kapitalist ül-kelere teknik-ekonomik açıdan yetişiyoruz.

e— Bu elbette, kapitalist ülkelere üretimin hacmi açısındanyetiştiğimiz, endüstrimizin, ileri kapitalist ülkelerin endüstrileri-nin gelişme seviyesine vardığı anlamına gelmez. Hayır, bunadaha çok var. Endüstrinin gelişme temposuyla, endüstriningelişme seviyesi birbirine karıştırılmamalıdır. Bizde birçok in-san, endüstrinin eşi görülmedik bir gelişme temposunugerçekleştirdiğimizden bununla ileri kapitalist ülkelerin endüst-riyel gelişme seviyelerine yetiştiğimiz inancıyla, bu iki olguyubirbirine karıştırmaktadır. Ne var ki bu temelden yanlıştır.

Örneğin, çok yüksek bir gelişme temposu gösterdiğimizelektrik enerjisi üretimini ele alalım. Elektrik enerjisi üretimin-de biz 1924'ten 1929'a kadar nerdeyse yüzde 600'e varan biryükseliş kaydederken, ABD elektrik enerjisi üretimini aynızaman dilimi içerisinde sadece yüzde 181'e, Kanada yüzde218'e, Almanya yüzde 241'e, İtalya yüzde 222'ye yükseltmiştir.Gördüğünüz gibi burada, bütün öteki ülkelerin temposunu ge-çen eşi görülmedik bir tempo göstermiş bulunuyoruz. Ne var kibu ülkelerde elektrik enerjisi üretiminin, örneğin 1929 yılındakigelişme seviyesi alınıp, SSCB'deki gelişme seviyesiylekarşılaştırıldığında, SSCB için hiç de sevindirici olmayan birtablo çıkar ortaya. Elektrik enerjisi üretiminde kaydedilen eşigörülmedik derecede yüksek gelişme temposuna rağmen, 1929yılında SSCB'de elektrik enerjisi üretimi sadece 6465 milyonKilovatsaattir. Bu rakam ABD'de 126 000 milyon, Kanada'da17 628 milyon, Almanya'da 33 000 milyon, İtalya'da 10 850

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 233 234 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 139: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

milyon Kilovatsaattir. Gördüğünüz gibi fark muazzam ölçüdedir.Gelişme seviyesi itibariyle tüm bu devletlerin gerisinde

olduğumuz ortadadır.Ya da örneğin, ham demir üretimimizi alalım. 1926/27

yılında ham demir üretimini 100'le (2,9 milyon ton) gösterecekolursak, üç yıl içinde, yani 1927/28'den 1929/30'a kadar hemenhemen iki katına ulaşarak yüzde 190'a (5,5 milyon ton)vardığını görürüz. Gördüğünüz gibi, oldukça yüksek bir gelişimtemposu. Ne var ki meseleye, ülkemizde ham demir üretiminingelişme seviyesi açısından bakıldığında ve SSCB'nin ham demirüretiminin miktarıyla ileri kapitalist ülkelerin üretim miktarınıkarşılaştırdığımızda, hiç de hoş olmayan bir tabloylakarşılaşırız. İlkönce, ham demir üretiminde savaş öncesi seviye-ye ancak bu yıl, yani 1929/30'da ulaşıp, bu seviyeyiaşabileceğiz. Sadece bu durum bile bizi, eğer madencilikalanındaki gelişme temposunu daha da hızlandırmazsak, tümendüstri üretimimizin kaderini soru işareti haline getirme tehli-kesiyle karşı karşıya kalacağımız acımasız sonucunu çıkarmayazorlamaktadır. Ham demir endüstrisinin gelişme seviyesi ülke-mizde ve batıda şu tabloyu sunmaktadır: Ham demir üretimi1929 yılında ABD'de 42,3 milyon, Almanya'da 13,4 milyon ton,Fransa'da 10,45 milyon ton, İngiltere'de 7,7 milyon tondur.SSCB'de ise, 1929/30 sonunda, toplam sadece 5,5 milyon tonolacaktır.

Gördüğünüz gibi fark az değildir. Ham demir üretiminingelişme seviyesi itibariyle, tüm bu devletlerin gerisindeolduğumuz ortadadır.

Bütün bunlar neyi ifade etmektedir?Bütün bunlar şunu ifade etmektedir:1) Endüstrinin gelişme temposu, onun gelişme seviyesiyle

karıştırılmamalıdır;2) Endüstrimiz gelişme seviyesi itibariyle, ileri kapitalist

ülkelerin müthiş gerisinde kalmıştır;3) Ancak endüstrimizin gelişme temposunu daha da

hızlandırdığımız koşullarda ileri kapitalist ülkeleri teknik-eko-nomik bakımdan yakalama ve geçme olanağına kavuşuruz;

4) Endüstrimizin gelişme temposunun yavaşlatılmasındansözedenler, sosyalizmin düşmanlarıdır, sınıf düşmanlarımızınajanlarıdır. (Alkışlar.)

4— Tarım ve Tahıl SorunuBiraz önce, tarımın başlıca dallarına tek tek değinmeden,

ormancılık, balıkçılık vs. dahil tarımın durumundan bir bütünolarak sözetmiştim. Bir bütün olarak tarımın içinden, tahıl üreti-mi, hayvancılık, sanayi bitkileri üretimi gibi en önemli dallarıtek tek ele alındığında, Devlet Plânlama Komisyonu ve SSCBTarım Halk Komiserliği'nin verilerine göre, durum şöyledir:

a—1913 yılında tahıl kültürleri için ekim alanları 100'legösterilecek olursa, rapor döneminde tahıl ekim alanlarınıngelişimi şu tabloyu sunmaktadır: 1926/27 yüzde 96,9; 1927/28yüzde 94,7; 1928/29 yüzde 98,2; içinde bulunduğumuz 1929/30yılında ise, bütün verilere göre, ekim alanları savaş öncesialanların yüzde 105,1'ine ulaşacaktır.

Burada dikkat çekici olan, 1927/28 yılında tahıl ekimalanlarında gerileme görülmesidir. Bu gerileme, sağ oportünistkamptaki cahillerin söyledikleri gibi tahıl üreticiliğininçöküşüyle değil, 7 700 000 hektarlık bir alanda sonbaharda eki-len ürünün yokolmasıyla açıklanır (SSCB'de yapılan sonbaharekiminin yüzde 20'si).

Devamla, 1913 yılında, brüt üretimi 100'le gösterilecekolursa, şu tablo elde edililir: 1927 yüzde 91,9; 1928 yüzde 90,8;1929 yüzde 94,4. Fakat 1930 yılında, tüm verilere göre, savaşöncesi hacmin yüzde 110'una ulaşılacaktır.

Burada da, 1928 yılında brüt tahıl üretiminin gerilemişolduğu dikkat çekmektedir. Bu durum Ukrayna ve Kuzey Kaf-kasya'da sonbaharda ekilen ürünün yokolmasındankaynaklanmıştır.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 235 236 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 140: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Üretilen toplam tahılın pazara ulaşan bölümüne gelince(köyün dışında satış), tablo daha da öğreticidir. 1913 yılında pa-zara ulaşan tahıl 100'le gösterilecek olursa, 1927'de yüzde 37;1928'de yüzde 36,8; 1929'da yüzde 58'dir; 1930'da ise, tüm ve-rilere göre, savaş öncesi seviyenin en azından yüzde 73'üneulaşılacaktır.

Buradan, ekim alanları konusunda ve brüt tahıl üretimialanında, savaş öncesi seviyeyi ancak bu yıl 1930'da yakalayıp,bir miktar geçeceğimiz sonucu çıkmaktadır.

Buradan ayrıca, pazar için tahıl üretimi konusunda, savaşöncesi seviyeye ulaşmaktan uzak olduğumuz ve bu yıl da bu se-viyenin yaklaşık yüzde 25 altında kalacağımız sonucuçıkmaktadır.

1928 yılında özellikle şiddetlenmiş olan tahılzorluklarımızın nedenleri burada aranmak zorundadır.

Tahıl sorununun özü de burada yatmaktadır.b— Daha kaygı verici rakamlarla, yaklaşık aynı tabloyu

havyancılık alanında da görüyoruz.1916 yılında, bütün havyan türleri dahil, hayvan mevcudu

100'le gösterilirse, yıllar itibariyle ortaya çıkan tablo şudur:1916 verileriyle kıyaslandığında 1927'de atlar yüzde 88,9;sığırlar yüzde 114,3; koyun ve keçiler yüzde 119,3; domuzlaryüzde 111,3; 1928 yılında atlar yüzde 94,6; sığırlar yüzde118,5; koyun ve keçiler yüzde 126; domuzlar yüzde 126,4;1929 yılında, atlar yüzde 96,9; sığırlar yüzde 115,6; koyun vekeçiler yüzde 127,8; domuzlar yüzde 103; 1930 yılında, atlaryüzde 88,6; sığırlar yüzde 89,1; koyun ve keçiler yüzde 87,1;domuzlar yüzde 60,1.

Gördüğünüz gibi, son yıla ait verileri gözönüne alırsak,hayvancılıkta bir gerileme döneminin başladığının belirginişaretleri vardır.

Hayvancılık ürünlerinin pazara ulaşan miktarı açısındandaha da az tatminkâr bir tabloyla karşılaşıyoruz, özellikle et veyağ konusunda. Her yıl için et ve yağ brüt üretimini 100'le gös-

terecek olursak, pazara ulaşan oran 1926'da yüzde 33,4; 1927'deyüzde 32,9; 1928 yılında yüzde 30,4; 1929 yılında ise yüzde29,2'dir.

Buna göre, hayvancılıkta küçük ve pazar için pek az üretimyapan işletmelerin istikrarsız olduğu ve ekonomik olarak güve-nilir olmadığının açık işaretleri vardır.

1916 yılının seviyesini aşacağımız yerde, son yıldahayvancılık alanında bu seviyenin altına düştüğümüzün belirginişaretlerini saptamak zorundayız.

Böylece, esas itibariyle başarıyla çözmekte olduğumuztahıl sorununun arkasından, şimdiden şiddetle hissedilen ve çö-züm gerektiren et sorunu karşımıza çıkmaktadır.

c— Hafif endüstrimiz için hammadde sağlayan sanayi bit-kileri ekiminin gelişimi farklı bir tablo sunmaktadır. 1913'te sa-nayi bitkilerinin ekim alanı 100'le gösterilirse, pamuk için 1927yılında savaş öncesi seviyenin yüzde 107,1; 1928 yılında yüzde131,4; 1929 yılında yüzde 151,4; 1930 yılında yüzde 217'sine;keten için 1927 yılında savaş öncesi seviyenin yüzde 86,6; 1928yılında yüzde 95,7; 1929 yılında yüzde 112,9; 1930 yılında yüz-de 125'ine; şeker pancarı için 1927 yılında savaş öncesi seviye-nin yüzde 106,6; 1928 yılında yüzde 124,2; 1929 yılında yüzde125,8; 1930 yılında yüzde 169'una; yağ bitkileri için 1927yılında savaş öncesi seviyenin yüzde 179,4; 1928 yılında yüzde230,9; 1929 yılında yüzde 219,7; 1930 yılında en azından yüzde260'ına ulaşılacaktır.

Esas itibariyle olumlu aynı tablo, sanayi bitkileri brüt üreti-minde de görülmektedir. 1913 yılı brüt üretimi 100'le gösterile-cek olursa, pamukta brüt üretim 1928 yılında yüzde 110,5;1929 yılında yüzde 119 olmuştur — 1930 yılında ise, tüm veri-lere göre, savaş öncesi miktarın yüzde 182,8'i olacaktır; ketende1928 yılında yüzde 71,6; 1929 yılında yüzde 81,5 olmuştur —1930 yılında ise, tüm verilere göre, savaş öncesi seviyenin yüz-de 101,3'ü olacaktır; şekerpancarında 1928 yılında yüzde 93;1929 yılında yüzde 58 olmuştur — 1930 yılında ise tüm verilere

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 237 238 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 141: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

göre, savaş öncesi hacmin yüzde 139,4'üne ulaşacaktır; yağbitkilerinde 1928 yılında yüzde 161,8; 1929 yılında yüzde149,8 olmuştur — 1930 yılında ise, tüm verilere göre, savaşöncesi seviyenin yüzde 220'sini oluşturacaktır.

Yani sanayi bitkileri, 1929 yılında haşerat tarafındanmahvedilen şekerpancarı ürünü bir yana bırakılırsa, daha olum-luca bir tablo sunmaktadır.

Ayrıca burada, sanayi bitkileri alanında da, küçükişletmelerin ağırlığı yüzünden, gelecekte de, kollektif çiftliklerve Sovyet çiftliklerinin etkisi altına en az giren keten ve yağbitkileri üretiminde yukarıda verdiğimiz rakamlarda görülensallantı ve istikrasızlık belirtilerinin benzerlerine rastlanmasımümkün ve muhtemeldir.

Buna göre şu tarım sorunlarıyla karşı karşıyayız:1) İlgili bölgeleri yeterli miktarda, ucuz tahıl ürünleri temin

etmek suretiyle sanayi bitkileri ekim alanlarını istikrarakavuşturma sorunu;

2) İlgili bölgelere yeterli ve ucuz tahıl ürünü ve hayvan ye-mi sağlamak suretiyle hayvancılığı kalkındırma ve et sorununuçözme sorunu;

3) Şu an tarımın esas sorunu olarak tahıl çiftçiliği sorununukesin olarak çözme sorunu.

Buradan çıkan sonuç, tahıl sorununun tarım sistemi içindeen önemli halka olduğu ve bütün öteki tarımsal sorunların çözü-mü için anahtar işlevi gördüğüdür.

Buradan çıkan sonuç, tahıl sorununun çözülmesinin,tarımın sorunları dizisi içinde ilk görev olduğudur.

Ne var ki tahıl sorununu çözmek ve böylece tarımı ciddi birkalkınmaya yöneltmek; tarımın geriliğini ta kökünden tasfiyeetmek, tarımı traktör ve tarımsal makinelerle donatmak, ona ye-ni bilimsel uzman kadrolar temin etmek, emek üretkenliğiniyükseltmek, pazar için yapılan üretimi artırmak demektir. Buönkoşullar olmadan tahıl sorununun çözümünü düşlemek bileolnaksızdır.

Bütün bu önkoşullar bireysel küçük köylü çiftçiliği teme-linde gerçekleştirilebilir mi? Hayır bu olanaksızdır.Olanaksızdır, çünkü küçük köylü çiftliği yeni tekniği benimse-yebilecek ve onda ustalaşabilecek durumda değildir; emeküretkenliğini yeterli ölçüde yükseltme, pazar için yapılan üreti-mi gerekli ölçüde artırabilme durumunda değildir. Geriye tekyol kalıyor; tarımsal işletmelerin büyütülmesi, modern teknikaraçlarla donatılmış büyük işletmelerin oluşturulması yolu.

Fakat Sovyet ülkesi, kapitalist büyük işletmeler örgütlemeyolunu tutamaz. İzleyebileceği ve izlemesi gereken tek yol, mo-dern teknik araçlarla donatılmış sosyalist tipte büyük çiftliklerörgütlemektir. Ülkemizde kollektif çiftlikler ve sovyet çiftlikleriişte böyle işletmelerdir.

Genelde tarım sorununu, özelde de tahıl sorununu çözme-nin biricik yolu olarak, Sovyet çiftlikleri kurma ve bireysel köy-lü çiftliklerini büyük kollektif çiftliklerde birleştirme görevibundandır. Zaten Parti de XV. Parti Kongresi'nden sonra, özel-likle de 1928 başlarında ciddi tahıl zorluklarının gün yüzüneçıkmasından sonra, günlük pratik çalışmasında bu yolututmuştur.

Bu temel sorunun, Partimiz tarafından daha XV. PartiKongresi'nde, henüz ciddi tahıl zorluklarının yaşanmadığı birdönemde pratik bir görev olarak gündeme alındığı belirtilmeli-dir. XV. Parti Kongresi'nin "Kırda Çalışma Üzerine" adlı ünlükararında aynen şöyle denmektedir:

"Şu an, küçük köylü çiftliklerinin büyük kollektiflerdebirleştirilmesi ve büyük kollektiflere dönüştürülmesi görevi,Partinin kırdaki başlıca görevi olarak görülmelidir." [45]

Bu arada, MK'nın XV. Parti Kongresi'ne sunduğu faaliyetraporunda tarımın geriliğinin, kollektifleştirme temelinde tasfi-ye edileceğinin aynı şekilde kesin ve kararlı biçimde anlatıldığıilgili bölümü aktarmak gereksiz olmayacaktır belki. Bubölümde şöyle denmektedir:

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 239 240 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 142: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

"Öyleyse çıkış yolu nerededir? Çıkış yolu, küçük, dağınıkköylü işletmelerinden, toprağın toplumsal olarak işlenmesi te-melinde büyük, birleştirilmiş işletmelere geçişte, çağdaş, dahayüksek teknik temelinde toprağın kollektif olarak işlenmesinegeçişte yatmaktadır.

Çıkış yolu, küçük ve cüce köylü işletmelerinin yavaş yavaşama kesintisiz olarak, toprağın toplumsal, ortaklaşa, kollektifişlenmesi temelinde, tarımsal makinelerin ve traktörlerinkullanılmasıyla, tarımın yoğunlaştırılması amacıyla bilimselyöntemlerin kullanılmasıyla, zor yoluyla değil, tam tersine, ör-nekler ve ikna yoluyla büyük işletmeler halindebirleştirilmesindeyatmaktadır.

Başka çıkış yolları yoktur." [46]

5— Köylülüğün Sosyalizme Yönelmesi ve Sovyet ÇiftlikleriyleKollektif Çiftliklerin İnşasında Gelişme Temposu

Köylülüğün kollektifleşmeye yönelmesi aniden olmadı. Bu yö-nelme zaten birdenbire olamazdı da. Gerçi kollektifleştirmeşiarı, Parti tarafından daha XV. Kongre'de ilan edilmişti. Fakatköylü kitlelerinin sosyalizme yönelmesi için, bir şiarın ilan edil-mesi henüz yeterli değildir. Bu yönelme için, en azından birkoşul daha gereklidir, ve bu da bizzat köylülerin, ilan edilmişşiarın doğruluğuna ikna olmaları ve şiarı benimsemeleridir. One

denle bu yönelim uzun zamandan beri hazırlanmaktaydı.Bu yönelim, gelişimimizin tüm gidişatıyla, bir bütün olarak

endüstrimizin, ama özellikle de tarıma makine ve traktörsağlayan endüstrilerimizin gelişimiyle hazırlanmıştı. Kulaklarakarşı yürüttüğümüz kararlı mücadele politikasıyla, 1928 ve1929 yılları içinde tahıl alımında geliştirdiğimiz, Kulak ekono-misinin yoksul ve orta köylü kitlelerinin denetimine verildiğiyeni biçimlerle hazırlanmıştı. Bireysel iktisat yapan köylüleri,kollektif çiftlik işletmesine alıştıran tarımsal kooperatifleringeliştirilmesiyle hazırlanmıştı. Köylünün, kollektif iktisat bi-

çimlerinin, bireysel iktisat karşısındaki üstünlüğünü sınadığıkollektif çiftlikler ağının geliştirilmesiyle hazırlanmıştı. Nihayetbu yönelim, bütün SSCB'ye yayılmış ve modern teknik araçlarladonatılmış ve köylülere, yeni tekniğin gücü ve üstünlüğü konu-sunda ikna olma olanağı veren Sovyet çiftlikleri ağıylahazırlanmıştı.

Sovyet çiftliklerimizi sadece tahıl stokları kaynağı olarakgörmek yanlış olurdu. Gerçekte Sovyet çiftlikleri, yeni teknikle-ri, çevrede yaşayan köylülere yaptıkları yardımlar, kaydettikleribüyük ekonomik hamleyle, köylülerdeki bu dönüşümükolaylaştıran ve kollektifleşme yoluna sokan önder güçolmuştur.

1929 yılının ikinci yarısında başlayan ve ülkemizinhayatında büyük dönemeç dönemini başlatmış olan, milyonlar-ca yoksul ve orta köylünün kitlesel kollektif çiftlik hareketininkaynaklandığı temel budur.

Bu hareketi tam donanımla karşılamak ve hareketin başınageçmek için MK hangi önlemleri almıştır?

MK'nın önlemleri üç hat izlemekteydi: Sovyet çiftliklerinörgütlenmesi ve finase edilmesi hattı, kollektif çiftliklerin ör-gütlenmesi ve finanse edilmesi hattı ve son olarak, traktör vetarım makineleri üretiminin örgütlenmesi ve köylülerin, makineve traktör istasyonları, traktör konvoyları tarafından bu makine-lerden yararlandırılması.

a— Daha 1928 Nisan'ında, MK Politbürosu, önümüzdeki 3ila 4 yıl içinde, bu sürenin sonunda en az 100 milyon pud satılıktahıl temin edecek yeni Sovyet çiftlikleri örgütleme kararı aldı.Bu karar daha sonra MK Plenumu tarafından onaylandı. Bukararı uygulamakla görevlendirilen bir tahıl tröstü kuruldu.Aynı zamanda, eski Sovyet çiftliklerini sağlamlaştırma ve ekimalanlarını genişletme kararı alındı. Bu kararı gerçekleştirmeklegörevli bir Sovyet Çiftlikleri Merkezi oluşturuldu.

Bu kararların, Partimizin oportünist kanadınıhiddetlendirdiğini söylemeden geçmemek gerekir. Sovyet çift-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 241 242 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 143: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

liklerine yatırılan paranın "sokağa atılmış" para olduğunu söyle-dikleri duyuluyordu. Bu arada, Partimizin oportünist unsurlarıtarafından desteklenen "bilim" adamlarından da eleştiri geliyor,büyük sovyet çiftliklerinin örgütlenmesinin olanaksız veanlamsız olduğu söyleniyordu. Ne var ki MK çizgisini sürdürdüve herşeye rağmen tüm tutarlılığıyla uyguladı.

1927/28 yılında Sovyet çiftliklerinin finanse edilmesi için(kısa vadeli satış kredileri hariç) 65,7 milyon ruble ayrılmıştı;1928/29 yılında ayrılan miktar 185,8 milyon ruble ve nihayet buyıl 856,2 milyon rubledir. Rapor döneminde toplam 350 000beygirlik 18 000 traktör Sovyet çiftliklerinin hizmetineverilmiştir.

Bu önlemler hangi sonuçlara yol açtı?Tahıl tröstünün ekim alanları, 1928/29 yılında 150 000

hektar, 1929/30 yılında 1 060 000 hektardır. 1930/31 yılında 4,5milyon hektar, 1931/32 yılında 9 milyon hektar, ve 1932/33yılında, yani Beş Yıllık Plân'ın sonunda, 14 milyon hektaraulaşacaktır. Sovyet Çiftlikleri Merkezi'nin ekim alanları 1928/29 yılında 430 000 hektar, 1929/30 yılında 860 000 hektardı.1930/31 yılında 1 800 000 hektar, 1931/32 yılında 2 milyonhektar ve 1932/33 yılında 2,5 milyon hektar olacaktır. UkraynaSovyet Çift l ikleri Birliğ i 'nin ekim alanları, 1928/29yılında 170 000 hektar, 1929/30 yılında 280 000 hektardı. 1930/31 yılında 500 000 hektar, 1932/33 yılında 720 000 hektarolacaktır. Şeker Birliğ i 'nin ekim alanları 1928/29 yılında780 000 hektar, 1929/30 yılında 820 000 hektardı. 1930/31yılında 860 000 hektar, 1931/32 yılında 980 000 hektar ve1932/33 yılında ise 990 000 hektar olacaktır.

Bu, birinci olarak, tekbaşına, tahıl tröstünün Beş YıllıkPlân'ın sonuna kadar; şimdi tüm Arjantin'in sahip olduğu kadarbir ekim alanına sahip olacağı anlamına gelir. (Alkışlar.)

Bu, ikinci olarak, Sovyet çiftliklerinin tümünün, Beş YıllıkPlân'ın sonuna doğru, bugün bütün Kanada'da bulunan ekimalanlarından 1 milyon hektar daha fazla ekim alanına sahip

olacağı anlamına gelir. (Alkışlar.) Sovyet çiftliklerinin payına düşen brüt tahıl üretimi ve pa-

zar için tahıl üretimine gelince, yıllar itibariyle şöyle birgelişme sözkonusudur: 1927/28 yılında, bütün Sovyet çiftlikle-rinin brüt üretimi 9,5 milyon kentaldi, bunun 6,4 milyon kentalipazar içindi; 1928/29 yılında brüt üretim 12,8 milyon kental,bunun 7,9 milyon kentali pazar için; 1929/30 yılında, brüt üre-tim muhtemelen 28,2 milyon kental olacak, bunun 18 milyonkentali (108 milyon pud) pazara sunulacaktır; 1930/31 yılındabrüt üretimimiz 71,7 milyon kental olacak, bunun 61 milyonkentali (370 milyon pud) pazara sunulacaktır vs. vs.

Sovyet çiftlikleri alanında Partimizin izlediği politikanınmevcut ve beklenen sonuçları bunlardır.

MK Politbürosu'nun Nisan 1928 tarihli, Yeni Sovyet Çift-liklerinin Örgütlenmesi Üzerine Kararı'na göre, yeni Sovyetçiftliklerinden 1931/32 yılında asgari 100 milyon pud satılıktahıl sağlamamız gerekiyor. Gerçekte ise, 1931/32 yılında, sa-dece yeni kurulmuş Sovyet çiftliklerinden 200 milyon puddanfazla tahıl sağlamış olacağız. Programın yüzde 200gerçekleştiğini görüyoruz.

Buradan çıkan sonuç MK Politbürosu'nun kararını alayaalanların, bizzat kendilerini komik duruma düşürmüşolduklarıdır.

Sovyet Kongresi tarafından onaylanan Beş Yıllık Plâna gö-re, Beş Yıllık Plân'ın sonuna doğru bütün sistemlerdeki tümSovyet çiftlikleri 5 milyon hektar ekim alanına sahip olacaktı.Gerçekte ise, Sovyet çiftliklerinin ekim alanları daha bu yıldan3,8 milyon hektara ulaşmış bulunuyor ve gelecek yıl, yani BeşYıllık Plân'ın üçüncü yılında, 8 milyon hektar ekim alanına sa-hip olacağız.

Bu, Sovyet çiftlikleri inşasının Beş Yıllık Programını üçyılda gerçekleştirdiğimiz ve aştığımız anlamına gelmektedir.

Beş Yıllık Plâna göre, Beş Yıllık Plân'ın sonuna doğru sov-yet çiftliklerinin brüt tahıl üretimi 54,3 milyon kental civarındaolacaktı. Gerçekte ise, daha bu yıldan Sovyet çiftliklerinin brüt

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 243 244 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 144: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

tahıl üretimi 28,2 milyon kental olmuştur, gelecek yıl ise bumiktar 71,7 milyon kentale ulaşacaktır.

Bu, brüt tahıl üretiminde Beş Yıllık Plânı üç yıldagerçekleştirdiğimiz ve aştığımız anlamına gelmektedir.

Beş Yıllık Plân üç yılda!Burjuva kalemşörler ve onların oportünist hayranları, iste-

dikleri kadar, Sovyet çiftlikleri inşasının Beş Yıllık Plân'ını üçyılda gerçekleştirmenin ve aşmanın imkânsız olduğunu söyle-sinler.

b— Kollektif çiftliklerin inşasına gelince, burada tablo da-ha da olumludur.

Daha 1928 Temmuz'unda MK Plenumu kollektif çiftlikle-rin inşası üzerine şu kararı almıştı:

"XV. Parti Kongresi tarafından saptanan, yeni teknik temel-de kurulacak ve gerek tarımın sosyalist dönüştürülmesianlamında, gerekse de üretkenliklerinin ve pazara dönük üre-timlerinin radikal şekilde yükseltilmesinin garanti altınaalınması anlamında, ‘küçük bireysel köylü çiftliklerini’ tahılçiftçiliğinin daha yüksek bir biçimini oluşturan gönüllü birlik-ler olarak ‘büyük kollektif çiftlikler halinde birleştirme vedönüştürme’ görevi yoldan şaşmaksızın uygulanmalıdır." (Bkz."Genel Ekonomik Durumla Bağıntı İçinde Tahıl Alım PolitikasıÜzerine" MK Temmuz Plenumu'nun Kararı, 1928.) [47]

Bu karar daha sonra XVI. Parti Konferansı'nın kararlarıylave MK'nın 1929 yılı Kasım Plenumu'nda kabul edilen kollektifçiftlik hareketi üzerine özel bir kararla [48] onaylanmıştır.1929'un ikinci yarısında, köylülüğün kollektif çiftliklere esaslıyönelimi başladığında ve orta köylülük kütlesi itibariyle kollek-tif çiftliklere girdiğinde, MK Politbürosu, 5 Ocak 1930 tarihli,"Kollektifleştirme Temposu ve Kollektif Çiftliklerin İnşası İçinDevletin Yardım Önlemleri Üzerine" kararı aldı.

Bu kararda MK:1) Köylü kitlelerinin kollektif çiftliklere yöneldiğini

saptamış ve kollektif çiftlik inşasının Beş Yıllık Plân'ını, 1930

ilkbaharında fazlasıyla gerçekleştirme olanağını kanıtlamıştır;2) Kulak üretimini, kollektif çiftliklerin üretimiyle

karşılamak için gerekli maddi ve diğer önkoşulların mevcudi-yetini saptamış ve bununla bağıntı içinde, Kulaklarınkısıtlanması politikasından, sınıf olarak tasfiye edilmesipolitikasına geçme gerekliliğini ilan etmiştir;

3) Daha 1930 yılının ilkbaharında, toplumsallaştırılmış te-melde işlenen ekim alanının 30 milyon hektarı önemli ölçüdeaşacağı perspektifini vermiştir;

4) SSCB'yi üç grup bölgeye ayırmış ve her biri için, bu sü-relerin sonunda her bölgede kollektifleştirmenin esas itibariyletamamlanmış olacağı oryantasyon süreleri saptamıştır;

5) Dağınık tarlaların kollektif çiftlikler lehinebirleştirilmesi yöntemlerini ve tarımı finanse etme biçimlerinideğiştirmiş ve 1929/30 yılında kollektif çiftlikler için asgari 500milyon ruble tutarında kredi verilmesini öngörmüştür;

6) Kollektifleştirme hareketinin artel biçimini, bugün kol-lektif çiftlik sisteminin esas halkası olarak saptamıştır;

7) Makine ve traktör eksikliği nedeniyle kollektif çiftlik ha-reketini engellemeye çalışan, Parti içindeki oportünist unsurlarahaddini bildirmiş;

8) Son olarak, Parti fonksiyonerlerini, kollektif çiftlik hare-ketindeki muhtemel aşırılıklara karşı uyarmış ve kollektif çiftlikinşasının tepeden emirle gerçekleştirilmeye çalışılması tehlike-sine gerçek ve kitleler tarafından yürütülen bir kollektifleşmehareketi yerine, kollektifleşmeyle oyun oynanması tehlikesinekarşı uyarmıştır.

Bu MK kararının Partimizin oportünist unsurları tarafındanhiç de hoş karşılanmadığı söylenmelidir. MK'nın hayalperestliktasladığı, halkın parasını "namevcut" kollektif çiftlikler için"havaya savurduğu" yolunda konuşmalar, fısıltılar duyuluyordu.Ellerini oğuşturan sağ unsurlar, "kesin" bir "yanılgı" hissi içindemest oluyorlardı. Ne var ki MK, çizgisini büyük bir ısrarla sür-dürdü ve herşeye rağmen, darkafalı sağcıların kıs kıs gülmeleri-ne, "sol"cuların bütün aşırılıklarına, başlarının dönmesine

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 245 246 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 145: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

rağmen çizgisini kararlılıkla uyguladı.Kollektif çiftliklerin finansmanı için 1927/28 yılında 76

milyon ruble, 1928/29 yılında 170 milyon ruble, bu yıl için ise473 milyon ayrılmıştır. Ayrıca kollektifleştirme fonuna 65 mil-yon ruble aktarılmıştır. Kollektif çiftlikler için kolaylıklarkonulmuş, böylece kollektif çiftliklerin finansiyel yardımkaynakları 200 milyon ruble yükseltilmiştir. MülksüzleştirilmişKulakların 400 milyon rubleden fazla değerde olan çiftlik en-vanteri kollektif çiftliklere temlik edilmiştir. Kollektif çiftliktarlalarının işlenmesi için, 400 000 beygir gücünden fazla top-lam kapasiteye sahip 30 000 den az olmayan traktör hizmetesunulmuştur. Buna, traktör merkezlerinin, kollektif çiftlikleriçin çalışan 7000 traktörü ve Sovyet çiftlikleri sisteminin kol-lektif çiftliklere yaptığı traktör yardımı dahil değildir. Bu yılkollektif çiftlikler tohumluk borç ve tohumluk yardımı olarak10 milyon kental (61 milyon pud) tahıl almışlardır. Son olarakkollektif çiftlikler, makine ve at kiralama merkezlerioluşturulması suretiyle (bu merkezlerden toplam 1,3 milyondanaz olmayan ata sahip 7000'den fazla vardır) örgütsel olarakdoğrudan desteklenmiştir.

Bu önlemler hangi sonuçları vermiştir?Kollektif çiftliklerin ekim alanları 1927'de 0,8 milyon hek-

tar, 1928'de 1,4 milyon hektar, 1929'da 4,3 milyon hektar,1930'da ise, yaz ve sonbahar ekimi birlikte, 36 milyonhektardır.

Bu, birinci olarak, kollektif çiftliklerin ekim alanının üç yıliçinde kırk kattan fazla arttığı anlamına gelmektedir. (Alkışlar.)

Bu, ikinci olarak, kollektif çiftliklerimizin bugün, Fransa veİtalya'nın toplam ekim alanları kadar ekim alanına sahip olduğuanlamına gelmektedir. (Alkışlar.)

Brüt tahıl üretimi ve satılık tahıl üretimine gelince, eldeettiğimiz tablo şöyledir: 1927 yılında kollektif çiftliklerden 4,9milyon kental tahıl aldık, bunun satılık bölümü 2 milyon kental-di; 1928 yılında sağlanan tahıl 8,4 milyon kental, bunun 3,6

milyonu satılık; 1929 yılında alınan tahıl miktarı 29,1 milyonkentaldir, bunun 12,7 milyon kentali satılık tahıldı; 1930 yılındamuhtemelen 256 milyon kental(1550 milyon pud) tahılsağlayacağız, bunun 82 milyon kentali (500 milyon puddan faz-la) ise satılık tahıl olacaktır.

Genel olarak yeterli bir hızla gelişen endüstrimizin hiçbirdalının, kollektif çiftlik inşasında görülen böylesine eşsiz biryükselme temposu kaydetmediğini kabul etmek gerekir.

Bütün bu rakamlar neyi göstermektedir?Bu rakamlar, herşeyden önce, kollektif çiftliklerin brüt tahıl

üretiminin üç yıl içinde elli kattan fazla, satılık tahıl üretimininise kırk kattan fazla arttığını göstermektedir.

Bu rakamlar, ikinci olarak, bu yıl ülkede üretilen toplamsatılık tahılın yarısından çoğunun kollektif çiftliklerce üretilmeolanağına sahip olduğumuzu göstermektedir.

Bu rakamlar üçüncü olarak, şu andan itibaren, tarımın veonun başlıca sorunlarının kaderinin, bireysel köylü çiftliklerideğil, kollektif çiftlikler ve Sovyet çiftlikleri tarafından kararabağlanacağını göstermektedir.

Bu rakamlar, dördüncü olarak, Kulakların sınıf olarak tasfi-yesinin ülkemizde tam istim ilerlediğini göstermektedir.

Bu rakamlar, son olarak, köyü yeni bir yola, kollektifleşmeyoluna sokmanın, böylece de sosyalizmin başarıyla inşasını sa-dece kentte değil, kırda da güvence altına almanın başarıldığınıiddia etmemiz için, her türlü nedene sahip olduğumuzu göster-mektedir.

5 Ocak 1930 tarihli kararında MK Politbüro'su, 1930yılının ilkbaharı için, toplumsallaştırma temelinde işlenen kol-lektif çiftlik ekim alanlarının 30 milyon hektara ulaşmasını ön-gören bir program saptamıştır. Fakat gerçekte, şu an 36 milyonhektara ulaşılmıştır. MK'nın programının aşıldığı görülmekte-dir.

Buradan, MK'nın aldığı kararla alay edenlerin, bizzat ken-dilerini komik duruma düşürdükleri sonucu çıkmaktadır. Parti-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 247 248 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 146: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

mizdeki oportünist gevezelere, ne küçük-burjuva anarşizmi nede kollektif çiftlik hareketindeki aşırılıklar kâr etmemiştir.

Beş Yıllık Plâna göre, plân süresinin bitiminde kollektifçiftliklerde 20,6 milyon hektar ekim alanına sahip olacaktık. Fa-kat gerçekte daha bu yıldan kollektif çiftliklerde 36 milyon hek-tar ekim alanına ulaşmış bulunuyoruz.

Bu, kollektif çiftlik inşasının beş yıllık programını, iki yıliçinde, yüzde 150 fazlasıyla yerine getirdiğimiz anlamına gelir.(Alkışlar.)

Beş Yıllık Plâna göre, plân süresinin sonunda, kollektifçiftliklerde 190,5 milyon kental brüt tahıl üretimine sahipolacaktık. Gerçekte ise, kollektif çiftliklerde daha bu yılda brüttahıl üretimi miktarı 256 milyon kental olacak.

Bu, kollektif çiftliklerde tahıl üretimi beş yıllık programını,iki yıl içinde, yüzde 30'dan fazla aştığımız anlamına gelir.

Beş Yıllık Plân iki yılda! (Alkışlar.)Oportünist lafebeleri şimdi istedikleri kadar, kollektif çift-

lik inşasının Beş Yıllık Plân'ının iki yılda gerçekleştirilmesininve aşılmasının olanaksız olduğunu söylesinler.

6— İşçi ve Köylülerin Maddi ve Kültürel Durumlarının İyileştirilmesi

Buna göre, gerek endüstride, gerekse de tarımda sosyalist

sektörün durmadan büyümesinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayanbir gerçek olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bunun emekçilerin maddi durumları açısından anlamı ne olabi-lir?

Bunun anlamı, bununla işçi ve köylülerin maddi ve kültüreldurumlarının kökten iyileştirilmesi için temellerin şimdiden yaratılmışolduğudur.

Neden, hangi suretle?Birinci olarak, sosyalist sektörün büyümesinin, herşeyden önce

kentte ve kırda sömürücü unsurların azalması, bunların ekonomidekiağırlıklarının düşmesi anlamına geldiği için böyledir. Bu ise, ülkenin

milli gelirinde işçilerin ve köylülerin payının, sömürücü sınıflarınpayının zararına kaçınılmaz olarak büyümesi demektir.

İkinci olarak, toplumsallaştırılmış (sosyalist) sektörün büyüme-siyle, ulusal gelirin şimdiye kadar sömürücü sınıfların ve onlarınuşaklarının arpalığını oluşturan bölümü, üretimin genişletilmesi, yeniendüstri işletmelerinin kurulması, emekçilerin yaşam koşullarının dü-zeltilmesi için artık üretimde kalacağı için böyledir. Bu ise işçisınıfının hem sayısal olarak, hem de güç açısından büyümesi, bunakarşılık işsizliğin gerilemesi ve kaybolması gerektiği anlamına gel-mektedir.

Son olarak, işçi sınıfının maddi durumunun iyileştirilmesine yolaçtığından toplumsallaştırılmış sektörün büyümesi, iç pazarın kapasi-tesinin durmadan büyümesi, işçi ve köylülerin endüstri ürünlerineduydukları talebin artması anlamına geldiği için böyledir. Bu ise, içpazarın büyümesinin endüstrinin büyümesinin önünde gideceği ve onudurmaksızın genişleterek ilerleteceği anlamına gelmektedir.

Bütün bu ve benzeri hususlar, işçi ve köylülerin maddi ve kültü-rel durumlarının kesintisiz iyileşmesine yol açmaktadır.

a— İşçi sınıfının sayısal büyümesi ve işsizliğin gerilemesiylebaşlayalım.

1926/27 yılında ücret ve maaşlıların (işsizler dışında) sayısı, 10990 000 iken, 1927/28 yılında 11 456 000, 1928/29 yılında 11 997000'di, 1929/30 yılında ise muhtemelen en azından 13 129 000'ibulacaktır. 1926/27 yılında, bunların 7 069 000'i, 1927/28 yılında 7404 000'i, 1928/29 yılında 7 758 000'i, 1929/30 yılında ise 8 533 000'iişçidir (kır işçileri ve sezonluk işçiler dahil). 1926/27 yılında bunların2 439 000'i, 1927/28 yılında 2 632 000'i, 1928/29 yılında 2 858 000'ive 1929/30 yılında 3 029 000'i büyük endüstri işçisidir (hizmetliler ha-riç).

Bu, işçi sınıfının sayısal gücünün sürekli yükseldiği bir tabloyasahip olduğumuz anlamına gelir. Üç yıl içinde ücret ve maaşlılarınsayısı yüzde 19,5, işçilerin sayısı yüzde 20,7 artarken, endüstriişçilerinin sayısı yüzde 24,2 artmıştır.

İşsizlik sorununa geçelim. Bu alanda gerek Çalışma Halk

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 249 250 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 147: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Komiserliği'nde, gerekse de Sendikalar Merkez Konseyi'nde büyük birkarışıklığın egemen olduğu söylenmelidir.

Bir yandan, bu kuruluşların verilerinden, yaklaşık 1 milyonişsizimizin bulunduğu, bunların sadece yüzde 14,3'ünün asgarivasıflara sahip oldukları, yüzde 73'ünün entelektüel işleri yapan insan-lardan ve vasıfsızlardan oluştuğu ve bu yüzde 73'ün ezici çoğunluğunuhenüz endüstriyel üretimle ilgisi olmamış kadınların ve gençlerinoluşturduğu anlaşılıyor.

Öte yandan, yine aynı verilere göre, vasıflı işgücü korkunç dere-cede yetersizdir; işletmelerimizin işgücüne duydukları talebin yüzde80'i iş ve işçi bulma kurumları tarafından karşılanamamaktadır. O ne-denle, kuruluşlarımızın taleplerini asgari olarak da olsakarşılayabilmek için, tamamen vasıfsız insanları hemen eğitmek vedeyim yerindeyse, akşamdan sabaha vasıflı işçiler haline getirmekzorundayız.

Bu karışıklık içinde kim yolunu bulabilir? Her halükârda, buişsizlerin endüstrimiz için ne ihtiyat ordusu ne de bir sürekli işsizlerordusu oluşturmadığı açıktır. Çıkan sonuç nedir? Bizzat Çalışma HalkKomiserliği'nin verilerinden, bir önceki yılla karşılaştırıldığında, işsizsayısının son zamanlarda 700 000'den fazla gerilediği anlaşılmaktadır.Bu durum, bu yılın 1 Mayıs'ına kadar işsiz sayısının yüzde 42'den faz-la gerilediği anlamına gelir.

İşte, ekonomimizde sosyalist sektörün büyümesinin bir başkasonucu daha.

b— Meseleye ve milli gelirin sınıflara dağılımı açısından

bakılacak olursa daha da şaşırtıcı bir sonuç çıkmaktadır ortaya. Milli

gelirin sınıflara dağılımı sorunu, işçi ve köylülerin maddi ve kültürel

durumları bakımından esas sorundur. Almanya, İngiltere ve Amerika

Birleşik Devletleri'nde, burjuva iktisatçıların bu konu üzerine durma-

dan "tamamen objektif" araştırmalarını yayınlayarak, bu sorunu burju-

vazinin yararına karmaşık hale getirmesi boşuna değildir.Almanya Devlet İstatistik Dairesi'nin verilerine göre, 1929

yılında Almanya'nın milli gelirinde ücret ve maaşların payı yüzde 70,

burjuvazinin payı ise yüzde 30'dur. Federal Trade Commission [Fede-

ral Ticaret Komisyonu] ve National Bureau of Economic Research

[Ekonomik Araştırmalar Ulusal Dairesi] verilerine göre, 1923 yılında

ABD'nin milli gelirinde işçilerin payı yüzde 54'ten fazla, kapitalistle-

rin payı ise yüzde 45'ten biraz fazlaydı. Son olarak Bowley ve Stamp

adlı iktisatçıların verilerine göre, 1924 yılında İngiltere'nin milli geli-

rinde işçi sınıfının payı yüzde 50'den biraz az, kapitalistlerin payı ise

yüzde 50'den biraz fazladır.Bu araştırmaların sonuçlarının incelemeden kabul edilemeyeceği

açıktır. Kabul edilemez, çünkü bu araştırmalarda, salt iktisadi nitelikliyanlışlıkların dışında, bir de, kısmen kapitalistlerin gelirleriniolduğundan daha az gösterme ve gizleme amacını güden, kısmen de,fevkalade büyük maaşlar alan memurları işçiler içinde sayarak işçisınıfının gelirini olduğundan daha kabarık, büyük göstermeyi amaçla-yan yanlışlıklar vardır. Bu araştırmalarda çiftlik sahiplerinin genel ola-rak kır kapitalistlerinin gelirlerinin çoğu kez dikkate alınmadığındansöz bile etmiyorum.

Varga yoldaş bu verileri eleştirel bir analizden geçirdi. Ve şusonuca vardı: İşçilerle kentte ve kırda yabancı emek sömürmeyendiğer emekçilerin payı, Almanya'da milli gelirin yüzde 55'ini,ABD'de yüzde 54'ünü, İngiltere'de yüzde 45'ini oluşturmaktadır; kapi-talistlerin payı ise Almanya'da yüzde 45, ABD'de yüzde 46,İngiltere'de yüzde 55'dir.

En büyük kapitalist ülkelerde durum işte böyledir.Peki, SSCB'de durum nasıldır?İşte Devlet Plânlama Komisyonu'nun verileri. Ortaya şu sonuçlar

çıkmaktadır:a— Bizim ülkemizde, 1927/28 yılında işçilerin ve yabancı emek

sömürmeyen emekçi köylülerin toplam milli gelirdeki payı yüzde75,2 (bu rakam içinde kent ve kırdaki işçilerin payı yüzde 33,3); 1928/29 yılında yüzde 76,5 (kent ve kırdaki işçilerin payı yüzde 33,2);1929/30 yılında ise yüzde 77,1'dir (kent ve kırdaki işçilerin payı yüzde33,5).

b— Kulakların ve kent kapitalistlerinin payı 1927/28 yılındayüzde 8,1; 1928/29 yılında yüzde 6,5; 1929/30 yılında ise yüzde

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 251 252 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 148: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

1,8'dir.c— Çoğunluğu emekçi unsurlardan oluşan küçük esnafların

payı, 1927/28 yılında yüzde 6,5; 1928/29 yılında yüzde 5,4; 1929/30yılında ise yüzde 4,4'dür.

d— Gelirleri işçi sınıfının ve genel olarak emekçi kitlelerin geliriolan devlet sektörünün payı, 1927/28 yılında yüzde 8,4; 1928/29yılında yüzde 10; 1929/30 yılında yüzde 15,2'dir.

e— Son olarak diğerleri diye adlandırılanların (emekliler) payı1927/28 yılında yüzde 1,8; 1928/29 yılında yüzde 1,6; 1929/30 yılındayüzde 1,5'tir.

Anlaşılıyor ki, başı çeken kapitalist ülkelerde milli gelirde sö-mürücü sınıfların payı yaklaşık yüzde 50, hatta bazen daha da fazlatutarken, bizde SSCB'de sömürücü sınıfların milli gelirde payı yüzdeikiden fazla değildir.

Amerikalı burjuva yazar Denny'nin ifadesine göre, 1922'deABD'de "mülk sahiplerinin yüzde birinin, milli servetin yüzde 59'unasahip olduğu" yine Denny'nin ifadesine göre, 1920/21 yılında İngilte-re'de "mülk sahiplerinin yüzde ikisinden azının toplam milli servetinyüzde 64'üne sahip olduğu" şaşırtıcı gerçeği (Bkz. Denny'nin "Ameri-ka Britanya'yı Fethediyor" adlı kitapçığı) de bununla açıklanır.

Bizde, SSCB'de, Sovyetler ülkesinde, böyle gerçekler olabilirmi? Elbette hayır. SSCB'de çoktan beri böyle "mülk sahipleri" yok,olamaz da.

Fakat eğer SSCB'de 1929/30 yılında milli gelirin sadece yaklaşıkyüzde ikisi sömürücü sınıflara düşüyorsa, milli gelirin geri kalan küt-lesi nereye gitmektedir?

Bu bölümün işçilerin ve emekçi köylülerin elinde kaldığı açıktır.İşçi sınıfı ve köylülüğün milyonlarca kitlesi nezdinde Sovyet

iktidarının güç ve itibarının kaynağı buradadır.SSCB'de işçi ve köylülerin maddi refahının sistematik olarak

artmasının temeli buradadır.f— Bu tayin edici gerçekler ışığında, işçilerin gerçek ücretlerinin

sistematik olarak yükselmesi, işçiler için sosyal sigorta bütçesinin bü-yümesi, yoksul ve orta köylülerin çiftliklerine yapılan yardımların

güçlendirilmesi, işçi konutlarının inşası, işçilerin hayat standardınıniyileştirilmesi, ana ve bebek sağlığı için tahsisatların artırılması ve bu-nunla bağıntı içinde SSCB'de ölüm oranı, özellikle çocuk ölümleri ge-rilerken, nüfusun sürekli artması tamamen anlaşılırdır.

Örneğin, işçilerin gerçek ücretinin sosyal sigorta ve işçilerinyaşam standartlarının iyileştirilmesi için fona kazanç aktarımı gözönü-ne alındığında, savaş öncesi duruma göre yüzde 167'ye yükseldiği bi-linmektedir. Sadece işçiler için sosyal sigorta bütçesi son üç yıl içinde,1927/28 yılında 980 milyondan, 1928/29 yılında 1400 milyon rubleyeyükselmiştir. Ana ve bebek sağlığı için son üç yılda (1927/28 — 1929/30) 494 milyon ruble harcanmıştır. Okul öncesi eğitim için (anaokulu,oyun alanları vs.) aynı zaman dilimi içinde 204 milyon ruble, işçilereev yapımı için ise 1880 milyon ruble sarfedilmiştir.

Elbette bu, gerçek ücretlerin ciddi bir yükselişi için gerekli olanher şeyin yapıldığı, gerçek ücretleri daha fazla yükseltmenin olanaksızolduğu anlamına gelmemektedir. Eğer bu yapılmadıysa, bunun suçlu-su, genelde ikmal aygıtımızın bürokratizmi, özelde ve herşeyden öncede tüketim kooperatiflerinin bürokratizmidir. Devlet Plânlama Komis-yonu'nun verilerine göre, 1929/30 yılında iç ticaret alanındatoplumsallaştırılmış sektör, toptan ticaretin yüzde 99'dan fazlasını, pe-rakende ticaretin yüzde 89'dan fazlasını kapsamaktadır. Bunun anlamı,kooperatiflerin özel sektörü sistematik olarak gerilettiği ve ticaretalanında tekel haline geldiğidir. Bu elbette iyidir. Kötü olan, bu teke-lin, bir dizi durumda, tüketicilere zarar vermesidir. Ticarette neredeysesınırsız tekel konumuna sahip olmalarına rağmen kooperatiflerin,işçilere, daha büyük kâr bırakan "daha kazançlı" mallar (lüks eşya vs.)temin etmeyi tercih ettikleri ve işçilere daha az "kazançlı" mallar te-min etmekten —bunlara (tarım ürünleri) duydukları ihtiyaç daha fazlaolmasına rağmen— kaçındıkları görülmektedir. Bunun sonucundaişçiler, tarım ürünlerine duydukları ihtiyacın yaklaşık yüzde 25'ini,yüksek fiyatlar ödedikleri özel pazardan karşılamak zorundakalıyorlar. Kooperatif aygıtının ilk plânda bilançoyla uğraşmasındanve dolayısıyla perakende fiyatları düşürme konusunda yönetici mer-kezlerin kategorik talimatlarına rağmen oldukça isteksiz

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 253 254 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 149: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

davranmasından söz bile etmiyorum. Bu durumda kooperatif sistemi-nin sosyalist sektör olarak değil, bir tür NEP'çi ruhun bulaştığı tuhafbir sektör olarak davrandığı anlaşılıyor. Böyle bir kooperatifçiliğe ki-min ihtiyacı var, eğer işçilerin gerçek ücretlerini ciddi biçimdeiyileştirme görevini yerine getirmiyorsa bu tekelin işçilere ne yararıvar?

Ve buna rağmen ülkemizde gerçek ücretler yıldan yıla sürekliyükseliyorsa, bu, toplum düzenimizin, milli gelirin dağılımı sistemininve ücret sorunlarına yaklaşımın, kooperatiflerin yolaçtığı şu ya da buolumsuz faktörü felce uğratacak ve telafi edebilecek türden olduğuanlamına gelmektedir.

Bu hususa yemek salonlarının giderek artan önemi, işçikonutlarının ucuzlatılması, işçiler ve işçi çocukları için fevkalade bü-yük sayıda burslar, kültürel ihtiyaçların temini vs. gibi daha bir dizifaktör eklenirse, işçi ücretlerinin yüzde olarak bazı enstitülerimizin is-tatistiklerinde gösterildiğinden çok daha yüksek olduğu kesinlikle söy-lenebilir.

Bütün bunlar birarada alındığında, artı 830 000 endüstri işçisinin(yüzde 33,5) yedi saatlik işgününe geçirilişi, artı 1,5 milyondan fazlaendüstri işçisinin (yüzde 63,4) haftada beş günlük çalışmaya geçirilişi,artı son üç yıl içinde 1,7 milyondan fazla işçinin kaldığı geniş bir din-lenme evleri, sanatoryumlar ve kür merkezleri ağının varlığı — bütünbunlar, sağlıklı ve gönlü şen, Sovyet ülkesinin iktidarını layık olduğuyüksekliğe ulaştırabilecek ve hayatı pahasına onu düşmansaldırılarından koruyabilecek yeni bir işçi kuşağı yetiştirebilmemiziçin işçi sınıfına gerekli çalışma ve yaşam koşullarını sağlamaktadır.(Alkışlar.)

Köylülere, bireysel köylülere olduğu gibi kollektif köylülere desağlanan yardıma gelince, son üç yılda (1927/28—1929/30), köyyoksullarının desteklenmesi de dahil, kredi olarak verilen ya da devletbütçesi çerçevesinde buraya akan para miktarı 4 milyar rubleden azdeğildir. Sadece tohumluk yardımı olarak köylülere, bu üç yıl içinde154 milyon pud kadar tahıl verilmiştir. Ülkemizde işçi ve köylülerindurumunun genel olarak kötü olmamasına, ölüm oranının savaş öncesi

döneme kıyasla genelde yüzde 36, özelde çocuklarda ise yüzde 42,5azalmasına ve ülkemizde yıllık nüfus artışının yaklaşık 3 milyonubulmasına şaşmamak gerekir. (Alkışlar.)

İşçi ve köylülerin kültürel durumlarına gelince, bu alanda da belli

kazanımlar elde etmiş olmamıza rağmen, bu kazanımlar önemsiz

olduğu için hiçbir şekilde hoşnut olamayız. Her türlü işçi kulüpleri,

okuma salonları, kütüphaneler ve bu yıl 10,5 milyon insanı kucakla-

yan okur-yazarsızlığı tasfiye etme merkezleri bir yana bırakılırısa, kül-

tür ve eğitim meselesinde durum şöyledir: Bu yıl ilkokullarda 11 638

000 öğrenci, ikinci basamak okullarda 1 945 000 öğrenci, endüstriyel-

teknik, nakliyat ve tarım okullarında ve yığınsal eğitim için üret im

kurslar ında 333 100 öğrenci, teknik ve dengi meslek okullarında

238 700 öğrenci, genel yüksekokullarda ve teknik yüksekokullarda

190 400 öğrenci öğrenim görmektedir. Bütün bunlar, SSCB'de, savaş

öncesi dönemde yüzde 33 olan okur-yazar oranını yüzde 62,6'lara

yükseltme olanağı vermiştir.Şimdi asıl mesele, genel ilköğrenim yükümlülüğüne geçmektir.

"Asıl mesele" diyorum, çünkü böyle bir geçiş kültür devriminde tayin

edici bir adım anlamına gelecektir. Buna geçmek için ise vakit çoktan

gelmiştir, çünkü şimdi SSCB'nin bütün bölgelerinde genel ilköğrenim

yükümlülüğünü başlatmak için gerekli herşeye sahibiz.Şimdiye kadar, "herşeyden, hatta okuldan bile tasarruf etmek"

zorundaydık, "ağır sanayii kurtarmak, yeniden tesis etmek" için (Le-nin). Son zamanlarda ise ağır sanayii artık yeniden tesis etmiş

bulunuyoruz ve onu daha da ilerletiyoruz. Dolayısıyla, genel

ilköğrenim yükümlülüğünü eksiksiz başlatma işini ele almanın zamanı

gelmiştir.Parti Kongresinin bu hususta belirgin ve mutlak kategorik

bir karar almakla iyi edeceğine inanıyorum. (Alkışlar.)

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 255 256 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 150: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

2— Parti İçi Meselelerde Yönetim SorunlarıSosyalist inşanın yönetimi, Parti'nin genel çizgisinin

uygulanması Partide sakin ve sürtüşmesiz, mücadelesiz ve azmizorlamadan geçti sanılabilir. Ama bu doğru değildir, yoldaşlar.Gerçekte bu çalışma, Parti içi zorluklara karşı mücadele içinde,gerek genel politik alanda gerekse de ulusal sorun alanında Le-ninizmden her türlü olası sapmalara karşı mücadele içindeyapılmak zorundaydı. Partimiz vakum içinde yaşayıp etkinlikgöstermiyor. En hareketli yaşamın içinde yaşıyor ve etkinlikgösteriyor ve çevresinin etkisine maruz kalıyor. Fakat bilindiğigibi çevre bizde çeşitli sınıf ve sosyal gruplardan oluşuyor. Ka-pitalist unsurlara karşı açık taarruz başlattık, sosyalist sanayimi-zi çok ilerlettik, Sovyet çiftliklerinin ve kollektif çiftliklerininşasını geliştirdik. Ama bu tür olgular sömürücü sınıflara do-kunmadan kalamaz. Bu olgular kural olarak beraberinde, cançekişen sınıfların yıkımını, köyde Kulaklığın yıkımını, kent kü-çük-burjuva tabakalarının faaliyet alanının daralmasını getirir.Tabii ki bütün bunlar, sınıfların mücadelesini, can çekişensınıfların Sovyet iktidarının politikasına karşı direnişinikaçınılmaz olarak keskinleştirmek zorundadır. Bu sınıflarındirenişinin şu ya da bu biçimde Partimiz saflarında yansımasınıbulmayacağına inanmak gülünç olurdu. Ve gerçekten deyansımasını Partide bulmaktadır. Can çekişen sınıflarındirenişinin bir yansıması, Partimiz saflarında görülen, Leninistçizgiden tüm ve her türlü sapmalardır.

Aynı zamanda Partimizdeki sapmalara karşı mücadele et-meden, bu sapmaların üstesinden gelmeden sınıf düşmanlarınakarşı başarılı bir mücadele yürütülebilir mi? Hayır, bu olmaz.Olmaz, çünkü arkanda onların ajanları durdukça, davamızainanmayan ve ileriye doğru yürüyüşümüzü her biçimde önleme-ye çalışan kişileri arkanda bıraktıkça, sınıf düşmanlarına karşıgerçek bir mücadele geliştirmek olanaksızdır.

Parti'nin önündeki görev olarak, Leninist çizgiden sapmala-ra karşı uzlaşmaz mücadele bundandır.

Neden şimdi sağ sapma Parti'de şimdi ana tehlikedir? Busapma Kulak tehlikesini yansıttığı, Kulak tehlikesi ise mevcutdurumda, açık taarruz ve kapitalizmin köklerinin kurutulmasıanında, ülkede en büyük tehlike olduğu için.

MK, sağ sapmanın üstesinden gelmek, "sol" sapmaya sondarbeyi indirmek ve Parti'nin Leninist çizgi etrafında maksimalbirliğine yolu açmak için ne yapmak zorundaydı?

a— Herşeyden önce, Parti'de Troçkizmin kalıntılarını,Troçkist teorinin kalıntılarını temizlemek gerekliydi. Muhalefetolarak Troçkist grubu çoktan paramparça ettik ve kapı dışarı et-tik. Troçkist grup şimdi burjuvaziye, Partimizle ilgili meseleler-de isteyerek muhbirlik acentası hizmeti veren anti-proleter veSovyet düşmanı, karşı-devrimci bir grubu temsil ediyor. FakatTroçkist teorinin kalıntıları, Troçkizmin kalıntıları henüz Par-ti'den tam kaybolmadı. Yani herşeyden önce bu kalıntıları te-mizlemek gerekliydi.

Troçkizmin özü neden ibarettir?Troçkizmin özü, herşeyden önce, SSCB'de sosyalizmi ül-

kemiz işçi sınıfının ve köylülüğünün güçleriyle kurma olanağınıyadsımasından ibaretir. Bu ne anlama gelir? Bu, eğer yakın za-manda muzaffer dünya devrimi yardımımıza gelmezse, burjuva-zi önünde teslim olmak ve bir burjuva-demokratik cumhuriyeteyolu açmak zorunda kalacağımız anlamına gelir. Yani burada,dünya devriminin zaferi üzerine, "devrimci" lafızla kamufleedilmiş, ülkemizde sosyalizmi kurma olanağının burjuva biryadsınışıyla karşı karşıyayız.

Bu tür görüşlerle, işçi sınıfının milyonluk kitleleriniçalışma coşkusuna, sosyalist yarışmaya, Hücum İşçilerinin birkitlesel hareketine, kapitalist unsurlara karşı açık taarruza şevk-lendirmek mümkün müdür? Elbette mümkün değildir. Üç dev-rim yapmış olan işçi sınıfımızın, toprağı kapitalizm yararınagübrelemek için, çalışma coşkusuna ve Hücum İşçisi hareketinekatılacağını varsaymak aptalca olurdu. Bizim işçi sınıfımızçalışma coşkusuyla kapitalizme hizmet etmek değil, bilakis ka-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 299 300 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 151: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

pitalizmi kesin olarak mezara gömmek ve SSCB'de sosyalizmikurmak istiyor. Onun elinden sosyalizmi kurmanın mümkünolduğu sağlam inancı alındığında, yarışma için, çalışma coşkusuiçin, Hücum İşçisi hareketi için her türlü zemin yok edilmişolur.

İşçi sınıfını çalışma coşkusuna ve yarışmaya şevklendirmekiçin ve açık taarruza örgütleyebilmek için, herşeyden önceTroçkizmin, ükemizde sosyalizmi kurmanın imkansız olduğuburjuva teorisini mezara gömmek gerekiyordu, sonucubundandır.

Troçkizmin özü ikinci olarak, onun köylülüğün ana kitlele-rini köyde sosyalist inşa için kazanma olanağını yadsımasındanibarettir. Bu ne anlama geliyor? Bu, onun işçi sınfınınköylülüğü bireysel köylü çiftliklerinden kollektif yola çekmedepeşinden sürükleyecek durumda olmadığı, eğer muzaffer dünyadevrimi en yakın zamanda işçi sınıfının yardımına gelmezseköylülüğün eski burjuva koşulları yeniden kuracağını iddia et-mesi anlamına geliyor. Yani burada, proletarya diktatörlüğününköylülüğü sosyalizme götürme güç ve olanaklarının, dünya dev-riminin zaferi üzerine "devrimci" lafızlarla maskelenmiş birburjuva yadsınmasıyla karşı karşıyayız.

Bu tür görüşlerle, köylü kitlelerini kollektif çiftlik hareketiiçin seferber etmek, kitlesel bir kollektif çiftlik hareketi örgütle-mek, sınıf olarak Kulaklığın tasfiyesini örgütlemek mümkünmüdür? Elbette mümkün değildir.

Köylülüğün kitlesel kollektif çiftlik hareketini örgütlemekve Kulaklığı tasfiye edebilmek için, herşeyden önce Troçkizminköylülüğün emekçi kitlelerini sosyalizme katmanın imkansızolduğu burjuva teorisini mezara gömmek zorunluydu, sonucubundandır.

Son olarak Troçkizmin özü, Parti içinde demirden bir disip-linin gerekliliğini yadsıması, Parti içinde fraksiyonelgruplaşmalara özgürlük talep etmesi ve Troçkist bir partikurmayı gerekli görmesinden ibarettir. Troçkizm SBKP(B)'nin

homojen ve sımsıkı kaynaşmış bir mücadele partisi olmasınıdeğil, bilakis kendi merkezlerine, kendi disiplinlerine, kendibasınlarına vs. sahip grup ve fraksiyonların bir yamalı bohçasıolmasını istiyor. Ama bu ne anlama gelir? Bu, Parti'de politikfraksiyonların özgürlüğünün ilanı anlamına gelir. Bu, Parti'depolitik gruplaşmaların özgürlüğünü, ülkede politik partilerinözgürlüğünü, yani burjuva demokrasisinin izlemesi gerektiğianlamına gelir. Buna göre burada, "parti içi demokrasi", Par-ti'deki "rejimin düzeltilmesi" lafızlarıyla kamufle edilmiş ola-rak, proletarya diktatörlüğü ülkesinde politik partilere izin veril-mesi dahil, Parti'de fraksiyonel gruplaşmalara özgürlüktanınmasıyla karşı karşıyayız. Entelektüel gruplarının fraksiyo-nel çekişme özgürlüğünün parti içi demokrasi olmadığı, amaParti tarafından uygulanan yaygın özeleştirinin ve Parti kitlele-rinin muazzam aktivitelerinin gerçek ve hakiki Parti içi demok-rasinin bir tezahür biçimi olduğunu anlamak Troçkizmin harcıdeğildir.

Parti hakkında bu tür görüşlerle, sınıf düşmanına karşıbaşarılı mücadele için gerekli olan, Parti'de demirden disiplini,Parti'nin demirden birliğini sağlamak mümkün müdür? Elbettemümkün değildir.

Parti'nin demirden birliğini ve onun içinde proleter disiplinisağlamak için, herşeyden önce Troçkizmin örgüt teorisini meza-ra gömmek zorunluydu, sonucu bundandır.

İçerik olarak fiiliyatta teslimiyetçilik, teslimiyetçi içeriğigizleyecek ve onun reklamını yapacak bir biçim olarak "sol"lafazanlık ve "devrimci" —maceracı davranışlar— işteTroçkizmin özü budur.

Troçkizmin bu çelişkililiği, proletarya diktatörlüğü "rejimi-ne" katlanamayan veya yıkımdan kurtulmak için "derhal" sos-yalizme sıçramaya (politikada maceracılık ve isteri bundandır),ya da, bu mümkün değilse, kapitalizme her türlü tavizi vermeye(politikada teslimiyetçilik bundandır) çalışan, yıkıma uğramışkent küçük-burjuvazisinin çelişkili durumunu yansıtır.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 301 302 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 152: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Troçkizmin bu çelişkililiği, Troçkizmin sağ sapmacılarakarşı "çılgınca" sahte saldırılarını, kural olarak, maskesiz tesli-miyetçiler olan onlarla, bir blok aracılığıyla taçlandırmasıgerçeğini açıklar.

Ya Parti'de kollektif çiftlik hareketi alanında varolmuş olan"sol" aşırılıklar neyi temsil ediyordu? Bunlar bizde Troçkizmingeleneklerini pratikte yeniden canlandırmanın, orta köylülereTroçkist yaklaşımı yeniden canlandırmanın belirli, ne var ki bi-linçsiz bir deneyini temsil ediyorlar. Bunlar politikada, Lenin'in"aşırı idarecilik" diye adlandırdığı hatanın sonucudur. Bu, bazıyoldaşların, kollektif çiftlik haraketinin başarılarından başıdönmüş olarak, kollektif çiftliklerin inşası sorununu mimar ola-rak değil, bilakis bilhassa idareci olarak ele almaya başladıklarıanlamına gelir ki, bu nedenle bir dizi en kaba hatalarıişlemişlerdir.

Partimizde, "sol" taşkınları disipline çağırmaya gerekolmamış olduğuna inanan kişiler var. Bunlar, fonksiyonerleri-mizi gücendirmeye ve işgüzarlıkları hatalara yol açmış olsa daişgüzarlıklarına karşı çıkmaya gerek olmamış olduğunudüşünüyorlar. Bunlar çocukluktur, yoldaşlar. Böyle ancak, mut-laka akıntıyla birlikte yüzmek isteyen kişiler konuşabilir. Bun-lar, durum gerektirdiğinde, Parti'nin çıkarları gerektirdiğindeakıma karşı yüzme Leninist çizgisini hiçbir zaman benimseye-cek durumda olmayacak kişilerdir. Bunlar Leninistler değil,artçı politikacılardır. Parti, grup grup yoldaşlarımızı doğru yolagetirmeyi, hataları düzeltmeyi ve başarılar elde etmeyi tam dagenel çizgiyi gerçekleştirme yararına akıma karşı kararlılıklamücadele ettiği için başardı. İşte pratikte Leninizm, yönetimdeLeninizm budur.

Bu nedenle, "sol" taşkınlıkların üstesinden gelmeden, kol-lektif çiftlik hareketinde bugün sahip olduğumuz başarıları eldeedememiş olacağımıza inanıyorum.

Troçkizmin kalıntılarına ve pratikteki art etkilerine karşımücadele konusunda durum budur.

Başında Buharin, Rikov ve Tomski'nin bulunmuş olduğuya da bulunduğu sağ oportünizm sorunu konusunda durum bi-raz farklıdır.

Sağ sapmacılar için, SSCB'de sosyalizmi kurma olanağınıkabul etmedikleri söylenemez. Hayır, bunu kabul ediyorlar, veburada Troçkistlerden ayrılıyorlar. Ne var ki sağ sapmacılarınşanssızlığı, tek ülkede sosyalizmi kurma olanağını biçimsel ola-rak kabul etmelerine rağmen onlar olmadan sosyalizminkurulmasının olanaksız olduğu mücadele araçlarını ve yollarınıkabul etmek istememeleridir. Sanayinin ısrarla yürütülengelişiminin, tüm ulusal ekonominin sosyalizm temelinde reor-ganize edilmesinin anahtarı olduğunu kabul etmek istemiyorlar.Kapitalist unsurlara karşı uzlaşmaz sınıf mücadelesini ve sosya-lizmin kapitalizme karşı açık taarruzunu kabul etmek istemiyor-lar. Bütün bu araçların ve yolların, onlarsız proletaryadiktatörlüğünü korumanın ve ülkemizde sosyalizmi kurmanınolanaksız olduğu o önemler sistemini oluşturduğunukavramıyorlar. Sosyalizmin sessizce, kendiliğinden, sınıf müca-delesi olmadan, kapitalist unsurlara karşı taarruz olmadankurulabileceğine inanıyorlar. Kapitalist unsurların ya kendilik-lerinden farkedilmeksizin ölüp gideceğine ya da sosyalizme in-tibak edeceklerine inanıyorlar. Ama bu tür mucizeler tarihteolmadığından, sağ sapmacıların pratikte, ülkemizde sosyalizmikurma olanağını yadsıyan bir anlayışa düşmesi sonucuçıkıyor.

Sağ sapmacılar için, köylülüğün ana kitlelerini köyde sos-yalizmin inşasına katma olanağını yadsıdıkları da söylenemez.Hayır, bu olanağı kabul ediyorlar, ve burada Troçkistlerdenayrılıyorlar. Ama bu olanağı biçimsel olarak tanırken, aynızamanda, onlar olmadan köylülüğü sosyalizmin inşasına çek-menin mümkün olmadığı araçları ve yolları reddediyorlar. Sov-yet çiftlikleri ve kollektif çiftliklerin, köylülüğün ana kitlelerinisosyalist inşa eserine çekmenin temel aracı ve "ana yolu"olduğunu kabul etmek istemiyorlar. Sınıf olarak Kulaklığın tas-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 303 304 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 153: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

fiyesi politikası uygulanmadan, köyün sosyalizm temelinde re-organizasyonunun sağlanamayacağını kabul etmek istemiyorlar.Köyün sessizce, kendiliğinden, sınıf mücadelesi olmadan sade-ce alım ve satım kooperatifleri aracılığıyla sosyalizm yolunasokulabileceğine inanıyorlar — Kulakların kendiliklerindensosyalizme intibak edeceklerinden eminler. Şimdi esas mesele-nin sanayinin yüksek gelişme temposu ve kollektif çiftlikler veSovyet çiftlikleri olmadığı, bilakis pazarın elementar güçlerini"zincirlerinden boşandırmak", pazarı "serbest bırakmak" veköyde kapitalist unsurlar dahil, bireysel çiftliklerin "zincirleriniçıkarmak" olduğuna inanıyorlar. Fakat Kulaklar sosyalizme in-tibak edemeyeceğinden ve pazarın "serbest bırakılması"Kulakların silahlanması ve işçi sınıfının silahsızlandırılmasıanlamına geldiğinden, sağ sapmacıların pratikte, köylülüğünana kitlelerini sosyalizmin inşasına çekme olanağını yadsıyanbir anlayışa düştüğü sonucu çıkıyor.

Zaten sağ sapmacıların Troçkistlere karşı horoz dövüşlerinigenellikle Troçkistlerle blok oluşturma üzerine yürüttükleri,kulis arkası pazarlıklarla taçlandırmaları gerçeğinin açıklamasıda budur.

Sağ oportünizmin temel kötülüğü, Leninist sınıf mücadele-si anlayışından kopup bir küçük-burjuva liberalizmi görüşünedüşmesinden ibarettir.

Partimizde sağ sapmanın bir zaferinin, işçi sınıfının tama-men silahsızlandırılması, köyde kapitalist unsurlarınsilahlandırılması ve SSCB'de kapitalizmin restorasyonu içinşansların artması anlamına geleceğine hiç kuşku olamaz.

Sağ sapmacılar başka bir parti oluşturulmasını savunmu-yorlar, ve bu onları Troçkizmden ayırdeden bir başka özelliktir.Sağ sapmacıların liderleri hatalarını açıkça kabul ettiler ve Partiönünde teslim oldular. Ancak bu nedenle artık sağ sapmanınmezara gömülmüş olduğunu sanmak aptallık olurdu. Sağoportünizmin gücü bu durumla ölçülmemelidir. Sağoportünizmin gücü, küçük-burjuva unsurun gücünden, genelde

kapitalist unsurların ve özelde Kulakların Parti'ye yaptığıbaskının gücünden gelmektedir. Ve tam da sağ sapma, ölüp git-mekte olan sınıfların tayin edici unsurlarının direnişiniyansıttığından, tam da bu yüzden sağ sapma, şu anda Parti'deana tehlikedir.

Bu nedenle Parti, sağ sapmaya karşı kararlı ve uzlaşmaz birmücadele yürütmeyi gerekli gördü.

Sağ sapmaya karşı kararlı mücadele olmadan, onun öndegelen unsurlarının soyutlanması olmadan, sosyalizmin açılmışhaldeki taarruzu için, Sovyet çiftliklerinin ve kollektif çiftlikle-rin örgütlenmesi için, ağır sanayimizin yeniden inşası için, sınıfolarak Kulaklığın tasfiyesi için Parti'nin ve işçi sınıfının güçleri-ni mobilize etmeyi, yoksul köylüleri ve orta köylü kitlesini se-ferber etmeyi başaramamış olacağımıza hiç kuşku olamaz.

Parti'deki "sol" ve sağ sapma konusunda durum budur.Görev, iki cepheli uzlaşmaz mücadeleyi, gerek küçük-

burjuva radikalizmini temsil eden "solculara"a karşı gerekse deküçük-burjuva liberalizmini temsil eden sağcılara karşıuzlaşmaz mücadeleyi gelecekte de sürdürmektir.

Görev, iki cepheli kararlı mücadelenin gerekliliğini kavra-mayan ya da bu gerekliliği kavramamış gibi yapan Parti'deki ouzlaşmacı unsurlara karşı uzlaşmaz mücadeleyi gelecekte desürdürmektir.

b— Parti içindeki sapmalara karşı savaşım tablosu, eğerulusal sorun alanında onun içinde varolan sapmalara dadeğinmezsek, eksik kalır. Burada ilk olarak Büyük Rusşovenizmi yönündeki, ikinci olarak da yerel milliyetçilik yö-nündeki sapmayı kastediyorum. Bu sapmalar "sol" ve sağsapmalar kadar gözle görülür ve sırnaşık değil. Bunlara gizlisapmalar da denilebilir. Ama bu, varolmadıkları anlamına gel-mez. Evet, varlar, ve daha da kötüsü, büyüyorlar. Bundan hiçbirkuşku duyulamaz. Hiçbir kuşku duyulamaz, çünkü sınıfsavaşımının tüm keskinleşen atmosferi, yansımasını Parti içinde

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 305 306 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 154: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

bulan ulusal sürtüşmelerde belli bir sertleşmeye yol açmaktangeri kalamaz. Bundan ötürü, bu sapmaların çehresini açığaçıkarmak ve ortaya sermek gerekecek.

Güncel koşullarımız içinde, Büyük Rus şovenizmi yönün-deki sapmanın özü nedir?

Büyük Rus şovenizmi yönündeki sapmanın özü, diller, kül-türler, töreler arasındaki ulusal farkları es geçme çabasıdır; ulu-sal cumhuriyetlerin ve bölgelerin tasfiyesini hazırlamaçabasıdır; ulusal hak eşitliği ilkesini yıkmaya çalışma ve aygıtınulusallaştırılması, basının, okulların ve diğer devletsel ve top-lumsal örgütlerin ulusallaştırılmasına yönelik Parti'nin siyasetinigözden düşürme çabasıdır.

Bu tür sapmacılar burada: sosyalizmin zaferiyle uluslaryekpare bir ulus halinde kaynaşmak ve ulusal diller yekpare, or-tak bir dile dönüşmek zorunda olduğuna göre, ulusal ayrımlarıortadan kaldırma ve eskiden ezilen halklar arasında ulusal kül-türün gelişmesini destekleme siyasetinden vazgeçme zamanınıngeldiği anlayışından yola çıkıyorlar. Bunu yaparken Lenin'eatıfta bulunup, ondan yanlış alıntılar yapıyorlar ve hatta bazendoğrudan, kelimelerini çarpıtıyorlar ve ona kara çalıyorlar.

Lenin, sosyalizmde milliyetlerin çıkarları bir bütün halindekaynaşacaktır demiştir. Bundan, enternasyonalizmin çıkarıgereği ulusal cumhuriyetlere ve bölgelere son vermenin zamanıolduğu sonucu çıkmaz mı? Lenin 1913'te "Bund'çu"larla pole-mikte, ulusal kültür sloganının bir burjuva sloganı olduğunusöylemiştir. Bundan, enternasyonalizmin çıkarı gereği SSCBhalklarının ulusal kültürlerine son vermenin zamanı olduğu so-nucu çıkmaz mı? Lenin, ulusal baskı ve ulusal duvarların sosya-lizmde ortadan kaldırıldığını söylemiştir. Bundan, enternasyo-nalizmin çıkarı gereği SSCB halklarının ulusal özelliklerini gö-zönünde tutma siyasetine son verme ve asimilasyon siyasetinegeçmenin zamanı olduğu sonucu çıkmaz mı? Ve bu böyle gider.

Ulusal sorundaki, üstelik enternasyonalizm maskesi ve Le-nin'in adı ardına gizlenen bu sapmanın, Büyük Rus

milliyetçiliğinin en ince, ve böyle olduğu için de en tehlikeli tü-rü olduğundan kuşku duyulamaz.

Birincisi, Lenin asla, sosyalizmin dünya çapındaki zafe-rinden önce ulusal farkların ortadan kalkacağını ve ulusal dille-rin bir devletin sınırları içinde bir ortak dil biçimindekaynaşacağını söylememiştir. Tersine Lenin, taban tabana zıtbir şeyi, yani "halklar ve ülkeler arasındaki ulusal ve devletselfarkların… proletarya diktatörlüğünün tüm dünya ölçüsündegerçekleşmesinden sonra bile daha çok çok uzun bir zamansüreceğini"* (Bkz. 4. baskı, cilt XXXI, s. 72.) söylemiştir.

Hem Lenin'e atıfta bulunup, hem de onun bu temel işaretinasıl unutulabilir?

Şüphesiz, eski Marksistlerden biri, bugünün dönek ve re-formisti, Bay Kautsky, Lenin'in öğrettiğinin tam tersini iddiaeder. O, Lenin'e karşıt olarak, proleter devrimin birleşik Avus-turya-Alman devletindeki zaferinin, geçen yüzyılın ortasında,ortak bir Alman dilinin oluşmasına ve ÇeklerinAlmanlaşmasına yol açabilecek olduğunu söyler, çünkü herhan-gi bir zoraki Almanlaştırma olmaksızın, "sadece engellerindenkurtulmuş ilişkinin gücü, Almanlar tarafından getirilmiş modernkültürün gücü, güdük milliyetlerinin kendilerine hiçbir şeyveremediği geri kalmış Çek küçük-burjuva, köylü ve proleter-lerini Almanlar haline dönüştürmek zorundaydı." (" Alman-ya'da Devrim ve Karşı-Devrim"in Almanca baskısına Önsöz.)

Ama böyle bir "tasarım" Kautsky'nin sosyal-şovenizmi iletamamen uyuşur. 1925'deki Doğu Halkları Üniversitesi'ndekikonferansında[56] da Kautsky'nin bu görüşlerine karşı mücadeleetmiştim. Her türlü ölçüyü kaçırmış Alman sosyal-şoveninin buanti-Marksist gevezeliğinin, bizim için, sonuna kadar enternas-yonalist kalmak isteyen biz Marksistler için, herhangi bir olum-lu anlam taşıyabilmesi olanaklı mı? Kim haklı, Kautsky mi, Le-nin mi? Eğer Kautsky haklıysa, o zaman Büyük Ruslara, Çekle-rin Almanlara olduklarından daha yakın olan Beyaz Ruslar ve

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 307 308 J. V. Stalin

* Altını ben çizdim. —J. St.

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 155: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Ukraynalılar gibi görece geri milliyetlerin, proleter devrimin za-feri sonucunda Sovyetler Birliği'nde Ruslaştırılmamaları, bila-kis tam tersine, yeniden yaşama kavuşmaları ve bağımsız ulus-lar olarak gelişmeleri olgusunu nasıl açıklamalı? Türkmenler,Kırgızlar, Özbekler, Tacikler gibi ulusların (Gürcüler, Ermeni-ler, Azerbaycanlılar ve başkaları bir yana), geri kalmışlıklarınarağmen Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin zaferiyle birlikteyalnızca Ruslaştırılmamakla kalmayıp, bilakis tam tersine yeni-den yaşama kavuşup bağımsız uluslar halinde gelişmelerininasıl açıklamalı? Aldatıcı bir enternasyonalizm peşinde koşansaygıdeğer sapmacılarımızın, Kautskyci bir sosyal-şovenizminpençesine düştükleri açık değil mi? Bir devletin, SSCB'nintoprakları üzerinde bir ortak dil için savaşan sapmacıların,aslında, eskiden egemen durumda bulunan dilin, yani BüyükRus dilinin ayrıcalıklarının restorasyonunu hedefledikleri açıkdeğil mi? Enternasyonalizm bunun neresinde?

İkincisi, Lenin asla, ulusal boyunduruğun kalkması ve mil-liyetlerin çıkarlarının bir bütün halinde kaynaşmasının, ulusalfarkların kaldırılması anlamına geldiğini söylememiştir. Biz,ulusal baskıyı kaldırdık, ulusal ayrıcalıkları kaldırdık ve ulusalhak eşitliğini getirdik. Sovyetler Birliği milliyetleri arasında,sözcüğün eski anlamında ulusal sınırları, sınır direklerini vegümrük duvarlarını yok ettik. Sovyetler Birliği halklarının ikti-sadi ve siyasal çıkar birliğini kurduk. Ama bu, bizim bununlaulusal farkları: ulusal dilleri, kültürleri, töreleri vb.kaldırdığımız anlamına mı gelir? Bu anlama gelmediği açıktır.Ama eğer ulusal farklar: dil, kültür, töreler vb. varlıklarınısürdürüyorlarsa, şimdiki tarihsel dönemde cumhuriyetleri veulusal bölgeleri kaldırma talebinin gerici, proletaryadiktatörlüğünün çıkarlarına aykırı bir talep olduğu açık değilmi? Sapmacılarımız, şimdi cumhuriyetler ve ulusal bölgelerikaldırmanın, SSCB'nin sayısız halklarının elinden kendi ulusaldillerinde eğitim görme olanağını almak demek olacağını, ken-di anadillerinde okullara, mahkemelere, idareye, kamusal ve

diğer örgüt ve kurumlara sahip olma olanağını ellerinden almakdemek olacağını, onları sosyalist inşaya katılma olanağındanyoksun bırakmak demek olacağını anlıyorlar mı? Aldatıcı birenternasyonalizm peşinde koşan sapmacılarımızın, gerici Bü-yük Rus şovenistlerinin pençesine düşmüş oldukları ve proletar-ya diktatörlüğü döneminde Sovyetler Birliği'nin tüm halklarıiçin, Büyük Ruslar için olduğu kadar Büyük Rus olmayanlariçin de aynı derecede geçerli olan kültür devrimi sloganınıunutmuş, tamamen unutmuş bulundukları açık değil mi?

Üçüncüsü, Lenin asla, ulusal kültürün geliştirilmesisloganının, proletarya diktatörlüğü koşulları altında gerici birslogan olduğunu söylememiştir. Tersine, Lenin daima, SSCBhalklarının kendi ulusal kültürlerini geliştirmelerine yardımedilmesinden yana olmuştur. Parti'nin X. Kongresinde ulusalsorun üzerine karar, Lenin'in —başka hiç kimsenin değil— yö-netimi altında yazılmış ve kabul edilmiştir. Orada doğrudanşöyle denir:

"Partinin görevi, Büyük Rus olmayan halkların emekçiyığınlarının, ileri merkezi Rusya'ya yetişmelerine yardım et-mektir, onlara: a) kendi ülkelerinde, bu halkların ulusal yaşamkoşullarına uygun biçimler içinde, Sovyet devletini geliştiripgüçlendirmelerinde; b) anadilinde faaliyet gösteren ve yerel nü-fusun yaşam ve psikolojisini bilen kişilerden oluşan mahkeme-leri, idari ve iktisadi organları, iktidar organlarını geliştirip güç-lendirmelerinde; c) basını, okulları, tiyatroları, kulüpleri ve ge-nel olarak anadilde faaliyet gösteren kültür ve aydınlatmakuruluşlarını geliştirmelerinde; d) anadilde genel eğitim için veayrıca mesleki-teknik karakterli kapsamlı bir kurs ve okul ağıörgütleyip geliştirmelerinde yardım etmektir."[57]

Lenin'in, proletarya diktatörlüğü altında tamamen ulusalkültürün geliştirilmesi sloganından yana olduğu açık değil mi?Proletarya diktatörlüğü altında ulusal kültür sloganınıyadsımanın, Sovyetler Birliği'nin Büyük Rus olmayan halklarıiçin kültürel gelişme zorunluluğunu yadsıma, bu halklar için ge-

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 309 310 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 156: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

nel okul yükümlülüğünü yadsıma, bu halkları, gerici milliyetçi-lerin manevi köleliğine teslim etme demek olduğu açık değilmi?

Lenin gerçekten de ulusal kültür sloganını burjuvazininegemenliği altında gerici bir slogan olarak niteliyordu. Başkatürlü olabilir miydi? Ulusal burjuvazinin egemenliği altında ulu-sal kültür nedir? İçerik bakımından burjuva ve biçimbakımından ulusal olan bu kültürün hedefi, yığınları milliyetçi-lik ile ağulamak ve burjuvazinin egemenliğini pekiştirmekti.Proletarya diktatörlüğü altında ulusal kültür nedir? İçerikbakımından sosyalist ve biçim bakımından ulusal olan bu kültü-rün hedefi, yığınları enternasyonalizm ruhuyla eğitmek ve pro-letarya diktatörlüğünü pekiştirmektir. Marksizmdenkopmadıkça, ilkesel olarak birbirinden farklı bu iki görüngünasıl birbirine karıştırılabilir? Burjuva rejimi altında ulusal kül-tür sloganına karşı mücadele eden Lenin'in, darbeyi ulusal kül-türün ulusal biçimine değil, burjuva içeriğine vurduğu açıkdeğil midir? Lenin'in sosyalist kültürü, ulusal momenttenyoksun, şu ya da bu ulusal biçimden yoksun bir kültür olarakgördüğünü varsaymak budalaca bir şey olur. Gerçekten deBundçular, belli bir süre ona bu saçmalığı yakıştırdılar. AmaLenin'in yapıtlarından, onun bu kara çalmayı sert bir şekildeprotesto ettiği, kendisini bu saçmalıktan kesin bir şekildeayırdığı bilinir. Sevgili sapmacılarımız gerçekten deBundçuların izinde gidiyor olmasınlar?

Ama tüm bu söylenenlerden sonra, sapmacılarımızınargümanlarından geriye ne kalıyor?

Enternasyonalizm bayrağı ile hokkabazlık etme ve Lenin'ekarşı kara çalmalardan başka bir şey değil.

Büyük Rus şovenizmine sapan kimseler, SovyetlerBirliği'nde sosyalist inşa döneminin, ulusal kültürlerindağılması ve tasfiye edilmesi dönemi olduğunu sanıyorlarsa,çok yanılıyorlar. Aslında bunun tam tersi doğru. Gerçekten deSovyetler Birliği'nde proletarya diktatörlüğü ve sosyalizmin

inşası dönemi, içerikleri bakımından sosyalist ve biçimleribakımından ulusal olan ulusal kültürlerin en parlak dönemidir.Onlar besbelli ki, anadilde genel okul yükümlülüğünün getiril-mesiyle ve sağlamlaştırılmasıyla birlikte ulusal kültürlerin yenibir güçle gelişeceğini kavramıyorlar. Geri milliyetlerin sosyalistinşaya ancak ulusal kültürlerin gelişmesi koşulu ile gerçektenkatılabileceklerini kavramıyorlar. Ulusal kültürlerinigeliştirmelerinde Sovyetler Birliği halklarını destekleme veteşvik etme Leninist siyasetinin temelinin tam da buradayattığını kavramıyorlar.

Gelecekte ulusal kültürlerin, ortak bir dille birlikte, (biçimve içerik bakımından) ortak bir kültür içinde kaynaşmasındanyana olan bizlerin, aynı zamanda şu sıralarda, proletaryadiktatörlüğü döneminde, ulusal kültürlerin açılıp gelişmesindenyana bulunmamız tuhaf görünebilir. Ama bunda hiçbir tuhaflıkyok. Ulusal kültürlerin, ortak bir dille birlikte ortak bir kültüriçinde kaynaşmalarının koşullarını yaratmak için, onların açılıpgelişmeleri, tüm potansiyel güçlerini açığa vurmaları gerekir.Biçim bakımından ulusal ve içerik bakımından sosyalist ulusalkültürlerin, tek ülkede proleterya diktatörlüğü koşullarında,proletaryanın tüm dünyada zafer kazanmış ve sosyalizminyaşamda iyice yerleşmiş olacağı zaman, ortak bir dille birlikte(biçim ve içerik bakımından) ortak bir sosyalist kültür içindekaynaşmaları amacıyla açılıp gelişmeleri — ulusal kültür soru-nunda problemin Leninist konuluşunun diyalektiği tam daburadadır.

Sorunun böyle konuluşunun "çelişkili" olduğu söylenebilir.Ama devlet sorununda da bizde aynı "çelişki" yok mu? Biz,devletin sönüp gitmesinden yanayız. Ama biz aynı zamanda,şimdiye kadar varolmuş tüm devlet iktidarlarının en sert ve engüçlüsü olan proletarya diktatörlüğünün güçlendirilmesindenyanayız. Devlet iktidarının sönüp gitmesi için koşullarıhazırlama amacıyla devlet iktidarının en yüksek derecedegelişmesi — Marksist formül böyledir. Bu "çelişkili" midir?

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 311 312 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 157: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

Evet, "çelişkili"dir. Ama bu çelişki yaşamda vardır ve Marx'ındiyalektiğini tamamen yansıtır.

Ya da, örneğin, ayrılıp ayrı devlet kurmaya kadar, uluslarınkendi kaderini tayin hakkı sorununun Leninist konuluşunualalım. Lenin bazen ulusların kendi kaderini tayin tezini şuyalın formüle indirgiyordu: "Birleşmek amacıyla ayrılmak".Düşünün bir: birleşmek amacıyla ayrılmak. Bu bir paradoks gi-bidir. Oysa bu "çelişkili" formül, Bolşeviklere ulusal sorunalanında en ele geçirilmez kaleleri fethetme olanağını verenMarksist diyalektiğin canlı gerçeğini yansıtır.

Ulusal kültüre ilişkin formül için de aynı şeyi söylemek ge-rek: sosyalizmin bütün dünyadaki zaferi döneminde sönüp git-mesi ve ortak bir sosyalist kültür (ve ortak bir dil) içindekaynaşması koşullarını hazırlamak için, tek ülkede proletaryadiktatörlüğü döneminde ulusal kültürlerin (ve dillerin) açılıpgelişmesi.

Geçiş zamanımızın bu özelliğini ve bu "çelişki"sini kavra-mayan biri, tarihsel süreçlerin bu diyalektiğini kavramayan biri,Marksizm için yitip gitmiş biridir.

Sapmacılarımızın mutsuzluğu, Marksist diyalektiğianlamamaları ve anlamak istememeleridir.

Büyük Rus şovenizmi sapması böyle.Bu sapmanın, eskiden egemen olan Büyük Rus ulusunun

sönüp giden sınıflarının, yitirilmiş ayrıcalıkları yeniden elde et-me özlemini yansıttığını anlamak zor değildir.

Ulusal sorun alanında Parti içindeki baş tehlike olarak Bü-yük Rus şovenizmi tehlikesi buradan geliyor.

Yerel milliyetçilik sapmasının özü nedir?Yerel milliyetçilik sapmasının özü, kendini tecrit etme ve

kendini kendi ulusal kabuğunun sınırları içine kapatmaçabasıdır, kendi ulusu içindeki sınıf karşıtlıklarını örtbas etmeçabasıdır, kendini Büyük Rus şovenizminden, genel sosyalistinşa dalgasından ayrılarak koruma çabasıdır, Sovyetler Birliği

milliyetlerinin emekçi yığınlarını birbirine yakınlaştırıpbirleştiren şeyi görmeme ve yalnızca onları birbirlerindenuzaklaştırabilecek şeyi görme çabasıdır.

Yerel milliyetçilik sapması, eski ezilen ulusların yokolansınıflarının, proletarya diktatörlüğü rejimine karşıhoşnutsuzluklarını, kendini kendi ulusal devleti içine kapatmave orada kendi sınıf egemenliklerini kurma eğilimini yansıtır.

Bu sapmanın tehlikesi, burjuva milliyetçiliğini beslemesi,Sovyetler Birliği halklarının emekçilerinin birliğini zayıflatmasıve müdahale yandaşlarının değirmenine su taşımasıdır.

Yerel milliyetçilik sapmasının özü budur.Partinin görevi, bu sapmaya karşı kararlılıkla mücadele et-

mek ve Sovyetler Birliği halklarının emekçi yığınlarının enter-nasyonalist eğitimi için zorunlu önkoşulları yaratmaktır.

Partimizdeki sapmalar, genel politika alanında "sol" ve sağsapmalar, ulusal sorun alanında sapmalar konusunda durum bu-dur.

Parti içi durumumuz böyledir.Parti'nin genel çizgi uğruna mücadeleden muzaffer çıktığı,

Partimizin Leninist çizgisinin tüm cephe boyunca zaferkazandığı bugün, birçokları, çeşitli sapmacıların çalışmamızdabize çıkardıkları zorlukları unutma eğilimindedir. Dahası, bazıdarkafalı yoldaşlar hâlâ, sapmacılara karşı mücadele etmedende yapabilecek olduğumuza inanıyorlar. Bu yoldaşların ağır biryanılgı içinde olduklarını söylemeye gerek yoktur sanırım. Buparti darkafalılığının tüm boşluğunu ve işe yaramazlığını kavra-mak için yalnızca geriye bakıp, Troçkistlerin ve sağsapmacıların oynadıkları çirkin oyunları anımsamak yeterlidir,geçen dönemde sapmalara karşı mücadelenin tarihini yalnızcaanımsamak yeterlidir. Eğer sapmacıları dizginlememiş olsaydık,onları açık mücadelede yenmemiş olsaydık, Partimizin bugünhaklı olarak gurur duyduğu başarıları elde edememişolacağımıza hiç kuşku yoktur.

Leninist çizgiden sapmalara karşı mücadele içinde Partimiz

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 313 314 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 158: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

büyüdü ve güçlendi. Sapmalara karşı mücadele içinde saflarınınLeninist birliğini pekiştirdi. Partinin MK'sı çevresinde hiçbirzaman bugünkü kadar sağlam birleşmediği reddedilmezgerçeğini, şimdi artık kimse yadsımıyor. Bugün herkes, Partininbugün artık her zamankinden daha çok birlik ve beraberlik için-de bulunduğunu; XVI. Parti Kongresi'nin, Parti'nin genel çizgisikarşısına kendisine ait, özel bir çizgiyle çıkabilecek durumdaolan resmen örgütlü ve beraberlik içinde bir muhalefetin artıkbulunmadığı Partimizin ender kongrelerinden biri olduğunu ka-bul etmek zorundadır.

Bu tayin edici kazanımı Parti hangi gerçeğe borçludur?Bu kazanımı, sapmalara karşı mücadelesinde her zaman il-

keli bir politika yürütmüş olması, hiçbir zaman kulis arkasıkombinasyonlara ve diplomatik bezirgânlıklara yanaşmamasıgerçeğine borçludur.

Lenin, ilkesel politikanın tek doğru politika olduğunu söy-ledi. Sapmalara karşı mücadeleden, Lenin'in vasiyetini dürüstçeve tutarlılıkla uyguladığımız için muzaffer olarak çıktık.(Alkışlar.)

*Sözlerimi toparlıyorum, yoldaşlar.Genel sonuç nedir?Geçen dönemde, sosyalist inşanın tüm cephelerinde bir dizi

tayin edici başarılar elde ettik. Bu başarıları, Lenin'in yücebayrağını yüksek tutmayı bildiğimiz için elde ettik. Eğer zaferkazanmak istiyorsak, gelecekte de Lenin'in bayrağını yüksektutmalı ve onu temiz ve lekesiz korumalıyız. (Alkışlar.)

Genel sonuç budur.Lenin'in bayrağıyla, Ekim Devrimi'nin çatışmalarını

kazandık.Lenin'in bayrağıyla, sosyalist inşanın zaferi için mücadele-

de tayin edici başarılar elde ettik.Aynı bayrakla, proleter devrim tüm dünyada zafer

kazanacaktır.

Yaşasın Leninizm! (Şiddetli, uzun süren alkışlar. Tüm sa-londa tezahürat.)

"Pravda" No. 177,29 Haziran 1930.

XVI. Parti Kongresi'ne, Siyasi Faaliyet Raporu 315 316 J. V. Stalin

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 159: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

NOTLAR

[1] SBKP(B) MK ve MKK Plenumu 16-23 Nisan 1929 tarihleriarasında toplandı. Plenum şu sorunları ele aldı: 1— parti içi mese-leler; 2— XVI. Birlik Parti Konferansı'nın sorunları; 3— Parti'nintemizlenmesi üzerine. Plenum, MK Politbürosu'nun ve MKK Pre-zidyumu'nun 9 Şubat 1929 tarihli ortak oturumunda kabul edilen,Parti içi meseleler üzerine kararı onayladı ve özel bir kararla Bu-harin, Rikov ve Tomski'nin sağ oportünist faaliyetini mahkûm et-ti. Plenum, ulusal ekonomiyi geliştirmenin Beş Yıllık Plân'ı üzeri-ne, tarımın kalkındırılmasının yolları üzerine ve orta köylüler içinvergi kolaylıkları üzerine, bürokratizme karşı mücadeleninsonuçları ve yakın görevleri üzerine Politbüro tarafından sunulantezleri onayladı ve bu tezleri XVI. Birlik Parti Konferansı'nasunmayı kararlaştırdı. Ayrıca Plenum, Parti'nin temizlenmesi üze-rine esas olarak onaylanmış olan tezleri ve SBKP(B)'nin üye veadaylarının denetlemesini XVI. Parti Konferansı'na sunmayıkararlaştırdı. J. V. Stalin Plenum'un 22 Nisan'daki oturumunda,"SBKP(B)'de Sağ sapma Üzerine" konuşmasını yaptı. (SBKP(B)MK ve MKK Plenumlarının Kararları, bkz, "Parti Kongreleri,Parti Konferansları ve MK Plenum Toplantılarının KararlarındaSBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 311-323, Rusça.) (s.13)

[2] 1923-1928 yılları arasında Şahti bölgesinde ve Donets Havzası'nınbaşka bölgelerinde kötülüklerini yürüten burjuva uzmanlarınkarşı-devrimci örgütünün zararlı çalışmaları kastedilmektedir. (s.22)

[3] Komintern VI. Kongresi 17 Temmuz-1 Eylül 1928 tarihleriarasında Moskova'da toplandı. Kongre, Komintern Yürütme Ko-mitesi'nin hesap verme raporunu, Komünist Gençlik Enternasyo-nali Yürütme Komitesi'nin ve Uluslararası Kontrol Komisyo-

nu'nun hesap verme raporlarını, emperyalist savaşlar tehlikesinekarşı mücadele önlemlerini, Komünist Enternasyonal Programı'nı,sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde devrimci hareket sorununu,SSCB'de ekonomik durumu ve SBKP(B)'de durumu görüştü veKomintern Tüzüğü'nü onayladı. Kongre kararlarında, kaçınılmazsonucu kapitalist stabilizasyonun sarsılması ve kapitalizmin genelkrizinin şiddetli bir keskinleşmesi olan kapitalizmin iççelişkilerinin artışına dikkat çekti. Kongre, Komünist Enternasyo-nal'in, işçi sınıfı mücadelesinin yeni koşullarından çıkan görevle-rini saptadı, komünist partileri, baş tehlike olarak sağ sapmayakarşı ve onun karşısında uzlaşmacılığa karşı daha güçlü mücade-leye seferber etti. Kongre, SSCB'de sosyalist inşanın başarılarınıve uluslararası proletaryanın pozisyonlarının sağlamlaştırılmasıaçısından bunların önemini vurguladı ve tüm dünya emekçileriniSovyetler Birliği'ni savunmaya çağırdı. J. V. Stalin Kongre'ninçalışmalarına yönetici bir şekilde katıldı, Kongre Prezidyumu'naProgram Komisyonu'na ve uluslararası durum ve Komünist Enter-nasyonal'in görevleri üzerine tezlerin hazırlanmasıyla görevli poli-tik komisyona seçildi. (s. 28)

[4] Merkezi Kontrol Komisyonu ve Merkezi Revizyon Komisyo-nu'nun üyelerinin katılımıyla 16-24 Kasım 1928 tarihleri arasındatoplanan SBKP(B) Merkez Komitesi Plenumu kastedilmektedir.(s. 33)

[5] Kürsü-sosyalizmi — burjuva ideolojisinde, esas olarak da 19.yüzyılın ikinci yarısında Almanya'da ortaya çıkan, sonra İngiltere,Amerika ve Fransa'da yaygınlık kazanan burjuva politik ekonomi-sinde bir doğrultu. Bu doğrultunun temsilcileri, burjuva-liberalprofesörler, Marksizme ve gelişen devrimci işçi hareketine karşımücadeleyi üniversite kürsülerinden sürdürüyor ("Kürsü-sosyaliz-mi" tanımı buradan gelir) ve kapitalizmin çelişkilerini örtbas edipsınıf uzlaşmacılığını vaazediyorlardı. Kürsü-sosyalistleri burjuvadevletin sınıf karakterini inkâr ediyor, onun sömürücü bir devletolduğunu inkâr ediyorlardı ve onun güya sosyal reformlararacılığıyla kapitalizmi mükemmelleştime yeteneğinde olduğunuiddia ediyorlardı. Engels Alman kürsü sosyalistleri üzerine şöyle

Notlar 317 318 Notlar

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 160: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yazıyordu: "Bizim kürsü-sosyalistlerimiz teorik açıdan hiçbir za-man hafif insancıl bir kaba ekonomistten fazlasını olmadılar veşimdi Bismarkçı devlet sosyalizminin salt savuncarları düzeyinedüştüler." (K. Marx ve F. Engels, "Eserler" cilt XXVII, s. 499,Rusça) Rusya'da kürsü-sosyalistlerinin burjuva-liberal reformistdüşünceleri legal Marksistler tarafından vaazedildi. RusMenşevikleri, II. Enternasyonal'in oportünist partileri ve işçihareketini burjuvazinin çıkarlarına tabi kılmaya çalışan ve kapita-lizmin sosyalizme barış içinde, yavaş yavaş intibak edeceğini vaa-zeden bugünkü sağ sosyalistler de aynı şekilde kürsü-sosyalizmi-ne batmışlardır. (s. 40)

[6] 4—12 Temmuz 1928 tarihleri arasında toplanan SBKP(B) MerkezKomitesi Plenumu kastedilmektedir. (s. 53)

[7] "Gençlik Enternasyonali" — Dergi, Sosyalist Gençlik ÖrgütleriUluslararası Birliği'nin Organı. Eylül 1915'den Mayıs 1918'e dekZürih'te yayınlandı. 1919'dan 1941'e dek Komünist Gençlik En-ternasyonali Yürütme Komitesi'nin organı olarak yayınlandı. (s.69)

[8] Bkz. Lenin Derlemesi, cilt XIV, s. 250-259 (Rusça). (s. 74)

[9] "Sbornik Sosialdemokrata" (Sosyal demokrat Derlemesi) 1916yılında V. İ. Lenin'in doğrudan yönetimi altında RSDİP MK'sıtarafından yayınlandı. İki sayısı çıktı: Ekim ve Aralık 1916'da. (s.75)

[10] Brest Barışı döneminde (1918) Buharin ve onun tarafından yöne-tilen "sol" komünistler grubu Troçki'yle birlikte Parti içinde Le-nin'e karşı şiddetli bir mücadele başlattılar ve henüz bir orduya sa-hip olmayan genç Sovyet Cumhuriyeti'ni Alman emperyalizminindarbelerine maruz bırakmak amacıyla savaşın sürdürülmesini ta-lep ettiler. 1938 yılında anti-Sovyet "Sağcılar ve Troçkistler Blo-ku"na karşı yürütülen davada, Buharin'in ve onun tarafından yö-netilen "sol" komünistler grubunun Troçkistler ve Sol Soyal-Dev-rimcilerle birlikte, Sovyet hükümetine karşı gizli karşı-devrimci

bir komplo kurdukları ve Brest Barış Antlaşması'nı akameteuğratmayı, V. İ. Lenin, J. V. Stalin, J. M. Sverdlov'u tutuklatmayı,katletmeyi ve Buharincilerden, Troçkistlerden ve Sol Sosyal-Dev-rimcilerden bir hükümet oluşturmayı hedefledikleri saptandı.(s. 94)

[11] RSFSC Halk Komiserleri Konseyi nezdindeki Ekonomi Konseyikastedilmektedir. (s. 96)

[12] SBKP(B) XVI. Konferansı 23-29 Nisan 1929 tarihleri arasındaMoskova'da toplandı. Konferans şu sorunları ele aldı: Ulusal Eko-nomiyi Geliştirmenin Beş Yıllık Plânı, TarımınKalkındırılmasının Yolları Üzerine ve Orta Köylüler İçin VergiKolaylıkları Üzerine, Bürokratizme Karşı Mücadelenin Sonuçlarıve Önündeki Görevler Üzerine, Parti'nin temizlenmesi veSBKP(B) Üye ve Adaylarının Gözden Geçirilmesi Üzerine.Konferansın ana sorunu ilk Beş Yıllık Plân'dı. Konferans, sağteslimiyetçiler tarafından savunulan beş yıllık plânın minimalvaryantını reddetti ve her koşul altında bağlayıcı olarak "optimal"varyantı kabul etti. Konferans sağ sapmayı, Parti'nin Leninistpolitikasından tümüyle uzaklaşmanın ifadesi olarak, doğrudandoğruya Kulakların pozisyonuna geçiş olarak mahkûm etti ve Par-ti'yi, bu dönemde baş tehlike olarak sağ sapmaya ve Leninist çiz-giden sapmalara karşı uzlaşmacı ruh haline ezici bir darbe indirmeçağrısı yaptı. Konferans, V. M. Molotov'un, SBKP(B) MK veMKK Nisan Plenumu üzerine ve bu plenumda J. V. Stalintarafından yapılan "SBKP(B)'de Sağ Sapma Üzerine" (Bkz. eli-nizdeki cilt, s. 13-100) konuşması üzerine bilgi verici raporunudinledi ve "Parti İçi Meseleler Üzerine" kararı oybirliğiyle kabuletti. Konferans, Sovyetler Birliği'nin tüm işçilerine ve emekçiköylülerine sosyalist yarışmayı geliştirme çağrısını kararlaştırdı.(XVI. Konferans'ın Kararları için bkz. "Parti Kongreleri, PartiKonferansları ve MK Plenum Toplantıları'nın KararlarındaSBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 324-358, Rusça.) (s. 100)

[13] V. İ. Lenin, "Yarışma Nasıl Örgütlenmeli?" (Bkz. "Eserler", 4.baskı, cilt XXVI, s. 367-368, Rusça.) (s. 102)

[14] Özel Uzak Doğu Ordusu, Ağustos 1929'da, karşı-devrimci Çinligeneraller ve Japon emperyalistleri tarafından Doğu Çin Demiryo-

Notlar 319 320 Notlar

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 161: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

lu'nda kışkırtılan çatışma sırasında kuruldu. "Trevoga" (Alarm) — Özel Uzak Doğu Ordusu Politik Yönetimi'nin 1929 yılındanberi yayınlanan organı. (s. 124)

[15] "Komsomolskaya Pravda" — Günlük gazete, Sovyetler BirliğiLeninist Komünist Gençlik Birliği Merkez Komitesi'nin ve Mos-kova Komitesi'nin organı; 24 Mayıs 1925'den beri çıkmaktadır."Leninizme Girişin Taslağı" makalesi 7 Aralık 1929 tarihli "Kom-somolskaya Pravda"nın 282. sayısında yayınlandı. (s. 125)

[16] SSCB MYK Komünist Akademisi tarafından toplantıya çağrılanMarksist tarım bilimcilerinin Birlik Konferansı, 20 Aralık'tan 27Aralık 1929'a dek toplandı. Konferansa bilimsel araştırmakurumlarından, tarım yüksek okullarından ve ekonomi yüksekokullarından, dergi ve gazete redaksiyonlarından temsilcilerkatıldı. Toplam 302 delege mevcuttu. J. V. Stalin, 27 Aralık'taKonferansın kapanış plenumu oturumunda "SSCB'de TarımPolitikasının Sorunları Üzerine" konuşmayı yaptı. (s. 128)

[17] Bkz. Lenin Derlemesi, cilt XI, s. 368 (Rusça). (s. 134)

[18] Bkz. V. İ. Lenin, "Eserler", 4. baskı, cilt XXXI, s. 7-8. (s. 134)

[19] Bkz. V. İ. Lenin, "Eserler", 4. baskı, cilt XXXI, s. 483 (Rusça).(s. 134)

[20] F. Engels, "Fransa'da ve Almanya'da Köylü Sorunu", 1922, s. 66(bkz. ayrıca K. Marx ve F. Engels, "Eserler" cilt XVI, Bölüm II,1936. s. 456, Rusça.) (s. 137)

[21] Bkz. J. V. Stalin, "Eserler", cilt 11, s. 81-97, (Türkçe baskı, İnterYayınları, s. 77-89) (s.140)

[22] Bkz. V. İ. Lenin, "Eserler", 4. baskı, cilt XXXIII, s. 211-215(Rusça). (s. 148)

[23] "Za Rubejom" (Yurtdışında) — Dergi; 1930'dan beri M. Gor-ki'nin redaksiyonu altında yayınlandı. 1932'den 1938'e dek dergi

gazete boyutunda çıktı. (s. 155)[24] "Kraznaya Zvezda" (Kızıl Yıldız) — askeri-politik günlük gaze-

te; Ocak 1924'den beri yayınlanmaktadır. Mart 1946'dan beriSSCB Silahlı Kuvvetler Bakanlığı'nın merkez yayın organıdır. (s.157)

[25] Bkz. "Parti Kongreleri, Parti Konferansları ve MK PlenumToplantılarının Kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 47-53(Rusça). (s. 158)

[26] SBKP(B) XVI. Konferansı'nın "Tarımın KalkındırılmasınınYolları Üzerine ve Orta Köylüler İçin Vergi Kolaylıkları Üzerine"kararı için bkz. "Parti Kongreleri, Parti Konferansları ve MK Ple-num Toplantılarının Kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s.329-338 (Rusça). (s. 158)

[27] Bkz. "Parti Kongreleri, Parti Konferansları ve MK PlenumToplantılarının Kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 247-259 (Rusça). (s. 158)

[28] SBKP(B) XV. Parti Kongresi'nin "Ulusal Ekonominin Beş YıllıkBir Plânının Hazırlanması İle İlgili Talimatlar Üzerine" kararı içinbkz. "Parti Kongreleri, Parti Konferansları ve MK PlenumToplantılarının Kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 234-247 (Rusça). (s. 158)

[29] Bkz. "Parti Kongreleri, Parti Konferansları ve MK PlenumToplantılarının Kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 222-227 (Rusça). (s. 158)

[30] Sverdlovlular — Komünist J. M. Sverdlov Üniversitesiöğrencileri. (s. 162)

[31] Bkz. V. İ. Lenin, "Eserler", 4. baskı, cilt XXXII, s. 430-431(Rusça). (s. 162)

[32] V. İ. Lenin, "Pitirim Sorokin'in Değerli İtirafları" (bkz. "Eserler",

Notlar 321 322 Notlar

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 162: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

4. baskı, cilt XXVIII, s. 171, Rusça). (s. 162)[33] "Rubinizm" ve "mekanisizm" — Politik ekonomide anti-Mark-

sist, revizyonist doğrultular. Menşevik Rubin, Marx'ın öğretisiniidealist burjuva bakış açısından revize etti. Marksizmi devrimciiçeriğinden yoksun bıraktı, zararlılara yaraşır tarzda iktisatçılarındikkatini, Sovyet ekonomisinin sorunlarını araştırmaktan, skolas-tik çekişmelere ve soyutlamalara çekti. "Mekanisizm" felsefe vepolitik ekonomi alanında Marksizmin vülger-mekanik bakışaçısından bir tahrifidir, diyalektik metaryalizmin yadsınmasıyla veyerine burjuva denge teorisinin konmasıyla aynı kapıya çıkar. Me-kanisizmin başlıca temsilcilerinden biri sağ sapmacıların ideologuBuharin'di. Mekanistler, politik ekonomide kapitalist toplumun iççelişkilerini, bunların gelişme yasalarının tarihsel olarak geçicikarakterini yadsıyor ve kapitalizmin yasalarını sosyalist Sovyettoplumuna aktarıyorlardı. (s. 167)

[34] SBKP(B) Merkez Komitesi'nin adı geçen kararı, 15 Mart 1930tarihli "Pravda"nın 73. sayısında yayınlandı. (Bkz. aynı zamanda"Parti Kongreleri, Parti Konferansları ve MK PlenumToplantılarının Kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 813-814, Rusça). (s. 177)

[35] "Kollektifleştirme Temposu ve Kollektif Çiftlik İnşası İçin Dev-letin Yardım Önlemleri Üzerine" 5 Ocak 1930 tarihli SBKP(B)MK kararı için bkz. aynı zamanda "Parti Kongreleri, PartiKonferansları ve MK Plenum Toplantılarının KararlarındaSBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 389-391 (Rusça). (s. 182)

[36] SBKP(B) XVI. Parti Kongresi, 26 Haziran'dan 13 Temmuz1930'a dek Moskova'da toplandı. Kongre, Parti Merkez Komite-si'nin politik ve örgütsel hesap verme raporunu; Merkezi Reviz-yon Komisyonu, MKK, Komintern Yürütme Komitesi'ndeSBKP(B) delegasyonunun hesap verme raporlarını ve şu raporlarıgörüştü: Sanayinin Beş Yıllık Plânı'nın Gerçekleştirilmesi Üzeri-ne; Kollektif Çiftlik Hareketi ve Tarımın Yükselişi Üzerine; Yeni-den Yapılanma Döneminde Sendikaların Görevleri Üzerine.Kongre Parti Merkez Komitesi'nin politik çizgisini ve faaliyetini

oybirliğiyle onayladı ve MK'ya, gelecekte de sosyalist inşanınBolşevik temposunu garantileme, beş yıllık plânın dört yıldagerçekleştirilmesini sağlama ve tüm cephe boyunca tamgeliştirilmiş sosyalist saldırıyı, keza genel kollektifleştirme teme-linde sınıf olarak Kulaklığın tasviyesini sebatla yürütme talimatıverdi. Kongre, kollektif köylülüğü Sovyet iktidarının gerçek vesağlam dayanağı haline getirmiş olan tarımın gelişimindeki döne-mecin dünya çapında tarihi öneme sahip olduğunu saptadı. Kong-re Parti Merkez Komitesi'ne, bundan sonra da sağlam bir barışpolitikası yürütme ve SSCB'nin savunma gücünü artırma göreviverdi. Kongre, ağır sanayiyi tüm araçlarla geliştirme ve ülkenindoğusunda yeni, güçlü bir kömür ve tasfiyehane üssü yaratma;tüm kitle örgütlerinin çalışmasını reorganize etme ve sosyalistinşada sendikaların rolünü güçlendirme; tüm işçileri ve diğeremekçi kitleleri sosyalist yarışmaya katma talimatı verdi. Kongresağ oportünizmin Kulakların Parti içindeki acentası olduğunu ta-mamen açığa çıkardı ve sağ muhalefetin görüşlerini SBKP(B)üyeliğiyle bağdaşmaz ilan etti. Kongre, Parti örgütlerine, ulusalsorunda sapmalara —Büyük Rus şovenizmine ve yerelmiliyetçiliğe— karşı mücadeleyi güçlendirme ve SSCBhalklarına, biçim itibariyle ulusal, içerik itibariyle sosyalist kültür-lerinin kapsamlı bir şekilde geliştirilmesini garantileyen Leninistulusal politikayı sebatla yürütme talimatı verdi. XVI. Parti Kong-resi Parti tarihine, sosyalizmin tüm cephe boyunca tamgeliştirilmiş saldırısı, sınıf olarak Kulaklığın tasfiyesi ve genelkollektifleştirmenin gerçekleştirilmesi kongresi olarak geçti. J. V.Stalin Kongre'ye 27 Haziran'da SBKP(B) MK'sının siyasi faaliyetraporunu sundu ve 2 Temmuz'da rapor üzerine kapayış konuşmasıyaptı. (SBKP(B) XVI. Parti Kongresi üzerine bkz. "SBKP(B) Ta-rihi, Kısa Ders", s. 296-298 [Türkçe baskı, İnter Yayınları, s. 354-356]. Kongre kararları için bkz. "Parti Kongreleri, PartiKonferansları ve MK Plenum Toplantılarının KararlarındaSBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 394-436, Rusça.) (s. 205)

[37] Federal Rezerv Sistemi — ABD'nin 1913'de kurulmuş bir bankaörgütü. Ülkenin en önemli merkezlerinde kurulan on iki federalrezerv bankası, ABD bankalarının tüm faaliyetini birleştirir ve de-

Notlar 323 324 Notlar

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 163: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

netler ve tekelci sermayenin bir aracıdır. Federal Reserve System'i(1933'de adı Board of Governors of the FRS olarak değiştirilen)Federal Reserve Board tarafından yönetilir. Bu kurul ABDBaşkanı tarafından atanır ve bütünüyle finans kodamanlarınınelindedir. Amerikan kapitalizminin savuncarları olarak faaliyetgösteren burjuva iktisatçıları ve ABD'nin finans ve hükümet çev-releri de Federal Reserve System'de, ülke ekonomisini krizlerdenkoruyacak bir çare gördüler. Başkan Hoover'in 1929'da patlak ve-ren krize karşı Federal Reserve System'inin yardımıyla mücadeleetme çabaları tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. (s. 211)

[38] Almanya'nın tazminat ödemelerini düzenleyecek olan YoungPlânı, sahibinin —Amerikan bankeri Young'ın— adınıtaşımaktadır. Bu plân 7 Haziran 1929'da, Fransa, Büyük Britanya,İtalya, Japonya, Belçika, ABD ve Almanya temsilcilerindenoluşan bir uzmanlar kurulu tarafından kabul edildi ve 20 Ocak1930'da Lahey Konferansı'nda kesin olarak onaylandı. Plân,Almanya'nın tazminat ödemelerinin toplam miktarını 113,9 mil-yar Mark (dövizle) olarak saptadı, bu miktar 59 yıl içinde ödene-cekti. Tüm tazminat takasları, ABD'nin egemenliği altında olanUluslararası Kliring Bankası tarafından halledilecekti. Bankanınkurulması Young Plânı'nın merkezi noktalarından biriydi ve Ame-rikan tekelci sermayesine, Avrupa devletlerinin ticareti ve paratrafiği üzerinde kontrol olanağı sunuyordu. Young Plânı'na göre,Alman sanayisi tazminat ödemelerine katılımın dışındatutulmuştu, ödemelerin tüm yükü emekçilerin sırtına bindirildi.Young Plânı, Almanya'nın savaş ekonomisi potansiyelinin hızlarestore edilmesi için koşulları yarattı, bunun için Amerikan em-peryalistleri, SSCB'ye karşı bir saldırı geliştirebilme amacıylagayretle işe giriştiler. (s. 216)

[39] 5-16 Ekim 1925 tarihleri arasında toplanan Locarno (İsviçre)Konferansı'nda emperyalist devletlerin imzaladığı sözleşme veanlaşmalar kastedilmektedir. Avrupa'da Versaille Anlaşmasıylakurulan savaş sonrası düzenin sağlamlaştırılmasını amaçlayan Lo-carno anlaşmaları, en önemli emperyalist ülkeler arasındakiçelişkilerin daha da keskinleşmesine ve yeni savaşlarınhazırlanmasına yol açtı. (Locarno Konferansı üzerine bkz. J. V.

Stalin, "Eserler", cilt 7, s. 271-277 [Türkçe baskı, İnter Yayınları,s. 222-227].) (s. 217)

[40] 1 Ağustos 1929'da (birinci emperyalist dünya savaşınınbaşlangıcının 15. yıldönümünde) savaş kışkırtıcılarına karşıgösteriler ve protesto grevleri ve (1929 dünya ekonomik kriziylebağıntı içinde) hızla artan işsizliğe karşı 6 Mart 1930'daki protestogösterileri, Fransa, Almanya, İngiltere, ABD, Polonya ve diğerAvrupa ve Amerika ülkelerinin birçok kentlerini ve sanayi mer-kezlerini içine aldı. Protesto hareketi tamamen komünist partilerinve Komünist Enternasyonal'in önderliği altındaydı. (s. 219)

[41] "Pan-Avrupa" — Fransa Dışişleri Bakanı Briand tarafındanMayıs 1930'da önerilen, Sovyetler Birliği'ne karşı plânlanan Av-rupa devletlerinin bloku. Bu plâna göre, bir "Federal Birlik"tebirleşen Avrupa, ortak bir anti-Sovyet cephe oluşturacaktı ve "Fe-deral Birliğin" yürütme organı —"Avrupa Komitesi"— SSCB'yesaldırı hazırlığının kurmayı olacaktı. Bunun dışında Briand Plânıkıta Avrupa'sında Fransa'nın hegemonyasını kurmayı kendine gö-rev edinmişti ve bu nedenle İngiltere, İtalya ve ABD'den direnişgördü. Emperyalist güçler arasındaki çelişkiler sonucunda "Pan-Avrupa" projesi gerçekleştirilemedi. (s. 221)

[42] 27 Ağustos 1928'de ABD, Fransa, Almanya, Büyük Britanya,Polonya, İtalya, Japonya, Çekoslovakya, Belçika ve BritanyaDominyonları tarafından Paris'te imzalanmış olan Savaşı Aforoz-lama Paktı kastedilmektedir. SSCB, Kellogg Paktı'nınimzalanması görüşmelerine çağrılmamıştı, çünkü paktta öngörü-len ulusal politikanın bir aracı olarak savaşın aforozlanmasınıkapsayan ülkeler içinden SSCB'nin dıştalanması amaçlanıyordu."Genel Barış" üzerine demagojik safsatalar maskesi altındaanlaşmanın inisiyatörleri (Fransa, ABD, İngiltere), onu SSCB'nintecrit edilmesinin ve ona karşı mücadelenin bir aracı haline getir-meyi düşünüyorlardı. Paktın gerçek hedefleri, SSCB Hüküme-ti'nin 5 Ağustos 1928 tarihli açıklamasıyla teşhir edildi. Kamuo-yunun baskısıyla ABD, İngiltere ve Fransa hükümetleri, SSCB'yide Pakt'ı imzalamaya çağırmak zorunda kaldılar. Sovyet hükümetiKellogg Paktı'na katıldı, onu onaylayan ilk hükümetlerden biri ol-

Notlar 325 326 Notlar

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 164: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

du ve komşu devletlere, Pakt'ın yükümlülükleri hemen yürürlüğesokan bir anlaşma yapmayı önerdi. 9 Şubat 1929'da böyle biranlaşma SSCB, Polonya, Romanya, Estonya ve Letonyatarafından Moskova'da imzalandı; anlaşmaya daha sonra Türkiyeve Litvanya da katıldılar. (s. 221)

[43] "Lena Goldfields" — 1925 yılından 1930 yılına dek SSCB'de,altın, bakır, demir ve Sibirya'da başka madenleri açma ve çıkarmaimtiyazına sahip İngiliz anonim şirketi. İmtiyaz sözleşmesininkoşullarına göre "Lena Goldfields" şirketi, yeni maden işletmeleriaçmak ve kendisine kiralanmış olan işletme ve altın yataklarınıyeniden inşa etmekle yükümlüydü. Anonim şirket yükümlülükle-rini yerine getirmediğinden ve kendisine imtiyaz olarak bırakılmışişletmeleri, altın yataklarını ve diğer tesisleri çürümeye terkettiğinden, Sovyet hükümeti imtiyazı iptal etti ve SSCB'de casus-luk ve zararlı çalışmalarla uğraşan şirket çalışanlarını mahkemeyeverdi. (s. 222)

[44] SSCB V. Sovyet Kongresi 20-28 Mayıs 1929 tarihleri arasındaMoskova'da toplandı ve şu sorunları ele aldı: SSCB HükümetininRaporu; SSCB Ulusal Ekonomisini Geliştirmenin Beş YıllıkPlânı; Tarımın Kalkındırılması ve Kırda Kooperatif İnşası. Kong-renin merkezi sorunu, birinci Stalinci Beş Yıllık Plân'ıngörüşülmesi ve kabulüydü. Kongre, SSCB hükümetinin raporunuonayladı, ulusal ekonomiyi geliştirmenin beş yıllık plânını tasdiketti, tarımın kalkındırılması ve kırda kooperatiflerin inşasınınyollarını gösterdi ve yeni bir SSCB Merkez Yürütme Komitesiseçti. (s. 232)

[45] Bkz. "Parti Kongreleri, Parti Konferansları ve MK PlenumToplantıları'nın kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 251(Rusça). (s. 240)

[46] J. Stalin, SBKP(B) XV. Parti Kongresi'ne Merkez Komitesi'ninSiyasi Faaliyet Raporu (bkz. "Eserler", cilt 10, s. 305-306 [Türkçebaskı, İnter Yayınları, s. 261]). (s. 241)

[47] Bkz. "Parti Kongreleri, Parti Konferasları ve MK Plenum

Toplantılarının Kararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 278-279 (Rusça). (s. 245)

[48] 10 Kasım'dan 17 Kasım 1929'a dek toplanan SBKP(B) MerkezKomitesi Plenumu, şu sorunları ele aldı: 1929/30 yılı için ulusalekonominin kontrol rakamları; kollektif çiftlik inşasının sonuçlarıve bundan sonraki görevleri; Ukrayna tarımı ve kırda çalışma; birSSCB Tarım Halk Komiserliği'nin oluşturulması; teknikkadroların yetiştirilmesi üzerine MK Temmuz Plenumu'nun(1928) aldığı kararların gerçekleştirilmesi, Plenum, sağoportünizmin görüşlerinin propagandasını ve ona karşıuzlaşmacılığı, SBKP(B) içinde kalmakla bağdaşmaz ilan etti vesağcı teslimiyetçilerin elebaşısı ve yöneticisi olarak Buharin'iSBKP(B) MK Politbürosu'ndan ihraç etme kararı aldı. Plenum,Sovyetler Birliği'nin, köyün gelişkin sosyalist reorganizasyonu vebüyük ölçekli sosyalist tarımın inşası safhasına girdiğini saptadı,ve kollektif çiftlikleri sağlamlaştıracak ve kollektif çiftlik hareke-tini yaygın olarak geliştirmeye elverişli bir dizi somut önlemlertasarladı. (Plenumun kararları için bkz. "Parti Kongreleri, PartiKonferansları ve MK Plenum Toplantılarının KararlarındaSBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 359-388, Rusça). (s. 245)

[49] 3 Haziran 1928 tarihli "Pravda"nın 128. sayısında yayınlananSBKP(B) MK'sının "Tüm Parti Üyelerine, Tüm İşçilere"özeleştiriyi geliştirme çağrısı kastedilmektedir. (Bkz. ayrıca "PartiKongreleri, Parti Konferansları ve MK Plenum ToplantılarınınKararlarında SBKP(B)", Bölüm II, 1941, s. 807-809, Rusça.) (s.267)

[50] SBKP(B) MK ve MKK'sı tarafından alınan "Sovyet Aygıtındaİşçilerin Yükselmesi Üzerine ve Sovyet Aygıtının İşçi KitleleriTarafından Alttan Denetlenmesi Üzerine (İşletmelerin ManeviSorumluluğu Üzerine)" karar, 16 Mart 1930 tarihli "Pravda"nın74. sayısında yayınlandı. (s. 267)

[51] SBKP(B) Merkez Komitesi tarafından 15 Mayıs 1930 tarihindealınan, 18 Mayıs 1930 tarihli "Pravda"nın 135. sayısında

Notlar 327 328 Notlar

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 165: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yayınlanan "Uralmetal'in Çalışması Üzerine" (Ural demirişletmelerini birleştiren bir tröst) alınan karar kastedilmektedir. (s.277)

[52] SBKP(B) MK'nın "İlçelerin Kaldırılması Üzerine" kararı, 16Temmuz 1930 tarihli "Pravda"nın 194. sayısında yayınlandı. (s.286)

[53] V. İ. Lenin, XI. Parti Kongresi'ne Siyasi Faaliyet Raporu'nunPlânı Üzerine V. M. Molotov'a Mektup (bkz. "Eserler", 4. baskı,cilt XXXIII, s. 223-224, Rusça). (s. 288)

[54] V. İ. Lenin, "İşçi-Köylü Müfettişliğini Nasıl Reorganize Etmeli-yiz" (bkz. "Eserler", 4. baskı, cilt XXXIII, s. 444, Rusça). (s. 289)

[55] RSFSC VIII. Sovyet Kongresi, 22-29 Aralık 1920 tarihleriarasında toplandı. Kongre'nin ana sorunlarından birisi, Rusya'nınElektriklendirilmesi Devlet Komisyonu (GOELRO) tarafındanhazırlanmış olan ülkenin elektriklendirilmesi plânıydı. Kongre,kararında elektriklendirme plânını "büyük bir ekonomikbaşlangıcın ilk adımı olarak" tanımladı. J. V. Stalin V. İ. Lenin'eMart 1921 tarihli bir mektupta Rusya'nın elektriklendirilmesiplânı üzerine şöyle yazıyor: "Son 3 gün içinde 'Rusya'nın Elekt-riklendirilmesi Plânı' derlemesini okuma olanağı buldum… Mü-kemmel, iyi derlenmiş bir kitap. Denden içinde değil, gerçektenbirleşik ve gerçekten devletsel bir ekonomik plân için ustaca birtasarı. Günümüzde, iktisaden geri Rusya'nın Sovyetik üstyapısınıgerçekten reel ve bugünkü koşullar altında biricik olanaklı tekniküretim temeliyle esaslandırmanın biricik Marksist denemesi."(Bkz. J. V. Stalin, "Eserler", cilt 5, s. 50 [Türkçe baskı, İnterYayınları, s. 50].) (s. 295)

[56] 18 Mayıs 1925'de Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesiöğrencilerinin bir toplantısında yapılan "Doğu Halkları Üniversi-tesi'nin Politik Görevleri Üzerine" konuşma kastediliyor. (Bkz. J.V. Stalin, "Eserler", cilt 7, s. 138-140 [Türkçe baskı, İnterYayınları, s. 120-122].) (s. 308)

[57] Bk "P i K l i P i K f l MK Pl

Notlar 329 330 Notlar

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 166: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

KRONOLOJİK BİYOGRAFİ(Nisan 1929 — Haziran 1930)

192916-23 Nisan J. V. Stalin SBKP(B) MK ve MKK Plenumu'nun

çalışmasını yönetir.

22 Nisan J. V. Stalin SBKP(B) MK'sının ve MKK'sının Plenu-mu'nda "SBKP(B)'de Sağ Sapma Üzerine"konuşmasını yapar.

23-29 Nisan J. V. Stalin SBKP(B) XVI. Birlik Konferansı'nı yöne-tir.

27 Nisan J. V. Stalin SBKP(B) XVI. Birlik Konferansı'nda,tarımın kalkındırılması ve orta köylüler için vergikolaylıkları üzerine bir ortak bildiri hazırlayacak olankomisyona seçilir.

29 Nisan J. V. Stalin SBKP(B) MK'sının plenumunu yönetir.

1 Mayıs J. V. Stalin 1 Mayıs dolayısıyla Moskova Garnizo-nu'nun askeri töreninde ve Kızıl Meydan'da, başkentemekçilerinin gösterisinde hazır bulunur.

4 Mayıs J. V. Stalin Donets Havzası'ndan bir maden işçileri de-legasyonuyla görüşür.

6 Mayıs J. V. Stalin Komintern Yürütme KomitesiBaşkanlığı'nın Amerikan Komisyonu'nda, AmerikanKomünist Partisi'nde sağcı fraksiyoncular üzerine birkonuşma yapar.

11 Mayıs J. V. Stalin, "Yarışma ve Kitlelerin Emek Coşkusu"adlı makalesini kaleme alır —Mikulina'nın "KitlelerinYarışması" adlı kitabına önsöz. Bu makale 22 Mayıstarihli "Pravda"nın 114. sayısında yayınlanır.

14 Mayıs J. V. Stalin Komintern Yürütme KomitesiBaşkanlığı'nın oturumunda, Amerikan Komünist Par-tisi'nde durum üzerine konuşur.

20-28 Mayıs J. V. Stalin SSCB V. Sovyet Kongresi'ninçalışmalarına katılır.

28 Mayıs J. V. Stalin SSCB V. Sovyet Kongresi'nde, SSCBMYK'sının Birlik Sovyeti'ne seçilir.

18 Haziran J. V. Stalin ve V. M. Molotov, kereste sanayinin birişçi delegasyonuyla görüşür.

9 Temmuz J. V. Stalin Felix Kon yoldaşa bir mektup yazar.

10 Temmuz J. V. Stalin Ukrayna Komünist Gençlik Birliği'ne,kuruluşunun onuncu yıldönümünde bir selamlamayazısı gönderir. Bu selamlama yazısı 12 Temmuz ta-rihli "Pravda"nın 157. sayısında yayınlanır.

24 Temmuz J. V. Stalin Karadeniz Donanması'nın bir filosunun birtatbikatında hazır bulunur.

25 Temmuz J. V. Stalin "Çervona Ukrayna" kruvazörünü ziyareteder, Kızıl Bahriyeli'nin bir amatör sanat sergisindehazır bulunur ve kruvazörün gemi jurnaline not yazar.

30 Ekim J. V. Stalin Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin onikin-ci yıldönümü vesilesiyle Özel Uzak Doğu Ordusu'nabir selamlama yazısı gönderir. Bu selamlama yazısı"Trevoga"nın 52. sayısında ve 7 Kasım tarihli"Pravda"nın 259. sayısında yayınlanır.

3 Kasım J. V. Stalin "Büyük Dönüşüm Yılı" adlı makalesiniyazar. Bu makale 7 Kasım tarihli "Pravda"nın 259.sayısında yayınlanır.

330 331 Kronoloji

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 167: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

7 Kasım J. V. Stalin Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nin onikin-ci yıldönümünün onuruna Kızıl Meydan'da MoskovaGarnizonu'nun askeri töreninde ve başkent emekçileri-nin gösterisinde hazır bulunur.

10-17 Kasım J. V. Stalin SBKP(B) MK plenumunun çalışmasınıyönetir.

13 Kasım J. V. Stalin SBKP(B) MK plenum oturumunda Buha-rinci muhalefetin liderlerinin fraksiyon çalışmasınıaçığa çıkardığı bir konuşma yapar. SBKP(B) MK ple-numu J. V. Stalin'i, 1929/30 yılı için ulusal ekonomi-nin kontrol rakamları üzerine kararın nihai yazımıylave sağ sapmacılar grubu, Buharin grubu, üzerine birkarar hazırlamasıyla görevlendirilmiş olan komisyonaseçer.

15 Kasım SBKP(B) MK plenumu J. V. Stalin'i, kollektif çiftlikinşasının sonuçları ve bundan sonraki görevleri üzeri-ne bir kararın kaleme alınmasıyla görevlendirilen ko-misyona seçer.

29 Kasım J. V. Stalin SBKP(B) MYK V. yasama dönemi ikincitoplantısının çalışmalarına katılır.

18 Aralık J. V. Stalin'in "Mutlak Zorunlu Bir Düzeltme" maka-

lesi "Pravda"nın 298. sayısında yayınlanır.

21 Aralık J. V. Stalin 50. yaşgününe kutlama mesajı gönderen

tüm örgüt ve yoldaşları yanıtlar. Yanıt, 22 Aralık ta-

rihli "Pravda"nın 302. sayısında yayınlanır.

27 Aralık J. V. Stalin Marksist tarım bilimcilerinin Birlik

Konferansı'nda "SSCB'de Tarım Politikasının

Sorunları Üzerine" konuşmayı yapar. Bu konuşma 29

Aralık tarihli "Pravda"nın 309. sayısında yayınlanır.

19302 Ocak J. V. Stalin'in, kentin Beyaz Muhafızlar'dan

kurtuluşunun onuncu yıldönümünde Stalingradişçilerine selamlama mektubu "Pravda"nın 2.sayısında yayınlanır.

5 Ocak J. V. Stalin'in önerisi üzerine SBKP(B) MK'sı"Kollektifleştirme Temposu ve Kollektif Çiftlik İnşasıİçin Devletin Yardım Önlemleri Üzerine" kararı alır.Karar 6 Ocak tarihli "Pravda"nın 6. sayısındayayınlanır.

17 Ocak J. V. Stalin A. M. Gorki'ye bir mektup yazar.

19 Ocak J. V. Stalin "Kulaklığın Sınıf Olarak TasfiyesiPolitikası Sorunu Üzerine" makalesini kaleme alır.Makale 21 Ocak tarihli "Pravda"nın 21. sayısında ve"Kraznaya Zvezda"nın 18. sayısında yayınlanır.

21 Ocak J. V. Stalin, V. İ. Lenin'in ölümünün altıncı yıldönümünedeniyle Büyük Tiyatro'daki matem töreninde hazırbulunur.

9 Şubat J. V. Stalin "Sverdlovlu Yoldaşlara Yanıt"ı yazar.Yanıt 10 Şubat tarihli "Pravda"nın 40. sayısındayayınlanır.

13 Şubat Bir dizi örgütün, aynı şekilde işçi, köylü ve Kızıl Orduaskerlerinin genel toplantılarının sayısız önergeleri te-melinde J. V. Stalin sosyalist inşa cephesindekiolağanüstü yararlılıkları için ikinci Kızıl Bayraknişanıyla taltif edilir. SSCB Merkez Yürütme Komite-si'nin J. V. Stalin'in taltif edilmesi üzerine kararı, 23Şubat tarihli "Pravda"nın 53. sayısında yayınlanır.

22 Şubat J. V. Stalin Birinci Süvari Ordusu'na, kuruluşununonuncu yılında bir selamlama yazısı gönderir, yazı 23Şubat tarihli "Pravda"nın 53. sayısında yayınlanır.

J. V. Stalin İjevsk fabrikaları işçilerinin mektubunu

Kronoloji 332 333 Kronoloji

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)

Page 168: ESERLER - CİLT: 12kutuphane.halkcephesi.net/Stalin/eserler pdf/Stalin_Cilt12.pdfbÜtÜn Ülkelerİn İfiÇİlerİ bİrlefiİnİz! j. v. stalİn eserler - cİlt: 12 nİsan 1929—hazİran

yanıtlar ve onlara, Kızıl Ordu için teçhizat malzemele-ri üretiminde plânın gerçekleştirilmesi için başarılardiler. Yanıt 2 Mart tarihli "İjevskaya Pravda"nın 51.sayısında yayınlanır.J. V. Stalin Kızıl Ordu'nun onikinci yıldönümü ve Bi-rinci Süvari Ordusu'nun onuncu yıldönümü vesilesiyleMoskova Sovyeti'nin Büyük Tiyatro'daki tören oturu-munda hazır bulunur.

2 Mart J. V. Stalin'in "Başarı Sarhoşluğuna Kapılmak" maka-lesi "Pravda"nın 60. sayısında yayınlanır.

en geç J. V. Stalin SBKP(B) Merkez Komitesi'nin "Kollektif 14 Mart'a dek Çiftlik Hareketinde Parti Çizgisinin Çarpıtılmasına

Karşı Mücadele Üzerine" kararını hazırlar. Karar 15Mart tarihli "Pravda"nın 73. sayısında yayınlanır.

19 Mart J. V. Stalin Bezimenski yoldaşın mektubunu yanıtlar.

3 Nisan J. V. Stalin'in "Kollektif Köylü Yoldaşlara Yanıt" ma-kalesi "Pravda"nın 92. sayısında yayınlanır.

21 Nisan J. V. Stalin Leningrad'daki Stalin Metal Fabrikalarıişçilerine, SSCB'nin ilk yüksek verim türbinininplânlanan süreden önce bitirilmesi vesilesiyle bir se-lamlama yazısı kaleme alır. Bu selamlama yazısı 23Nisan tarihli "Leningradskaya Pravda"nın 112.sayısında yayınlanır.

25 Nisan J. V. Stalin, Endüstri Akademisi'nin birinci dönemmezunlarına bir selamlama yazısı kaleme alır. Selam-lama yazısı 26 Nisan tarihli "Pravda"nın 115.sayısında yayınlanır.

26 Nisan J. V. Stalin'in Türkistan-Sibirya demiryolunu yapanla-ra, inşaatın bitmesi ve yolun trafiğe açılması vesilesiy-le gönderdiği selamlama yazısı "Pravda"nın 115.sayısında yayınlanır.

1 Mayıs J. V. Stalin 1 Mayıs dolayısıyla Kızıl Meydan'daki as-

keri törende ve başkent emekçilerinin gösterisindehazır bulunur.

10 Mayıs J. V. Stalin'in kuruluşunun onuncu yıldönümündeÖzel Süvari Tugayı'na selamlama yazısı, "Pravda"nın127. sayısında yayınlanır.

27 Mayıs Kraznaya Preznya semti ve Bauman semti PartiKonferansları J. V. Stalin'i, Moskova Bölgesi PartiKonferansı için ve SBKP(B) XVI. Parti Kongresi içindelege seçerler.

31 Mayıs J. V. Stalin M. Rafail yoldaşın mektubunu yanıtlar.

16 Haziran J. V. Stalin Rostov Tarım Makineleri Fabrikaları kol-lektifini, fabrikanın süresinden önce kurulmasıdolayısıyla kutlar. Kutlama yazısı 17 Haziran tarihli"Pravda"nın 165. sayısında yayınlanır.J. V. Stalin, Kraznodar bölgesi, Kanev Reyonu kollek-tif köylülerinin selamlama yazısını yanıtlar. Yanıt 18Haziran tarihli "Kraznoye Snamya"nın (Kraznodar)137. sayısında ve 19 Haziran tarihli "Pravda"nın 117.sayısında yayınlanır.

17 Haziran J. V. Stalin Stalingrad Traktör Fabrikaları işçilerini,SSCB'nin ilk traktör fabrikasının inşaatınınzamanından önce bitmesi ve çalışmaya başlamasıdolayısıyla kutlar. Kutlama yazısı 18 Haziran tarihli"Pravda"nın 166. sayısında yayınlanır.

25 Haziran J. V. Stalin SBKP(B) Merkez Komitesi Plenumu'nunçalışmalarını yönetir. Plenum Politbüro tarafındanönerilen, XVI. Parti Kongresi'ne tezleri onaylar veSBKP(B)'nin XVI. Parti Kongresi'nde gündemin bi-rinci noktasına (Merkez Komitesi'nin Siyasi FaaliyetRaporu) J. V. Stalin'i raportör olarak onaylar.

27 Haziran J. V. Stalin SBKP(B) XVI. Parti Kongresi'ne MerkezKomitesi'nin Siyasi Faaliyet Raporun'u sunar.

334 335 Kronoloji

© 2006 RagTime GmbHPrinted with RagTime 6 (Demo)