38
8 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005 VI. TEKNÝK K VI. TEKNÝK K ONGRE 2.P ONGRE 2.PANEL: ANEL: GDO GDO ’lar ve ETKÝLERÝ ’lar ve ETKÝLERÝ Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN (Ankara Üniver- sitesi ZF): Sayýn ODA Baþkanýmýz, deðerli hocalarým, deðerli meslek- taþlarým, Türkiye'nin dört bir yanýndan gelen deðerli konuklar, Teknik Kongremizin 4. gününde Ýkinci Panelimizi baþlatýyo- rum. Önceleri bu tip toplan- týlara baþlarken, GDO'lar kapýmýza dayandý þeklinde bir cümle kurarak baþlardým, artýk "GDO'lar içeriye girdi" diyoruz. Bundan sonraki toplan- týlarýmýzý da hep böyle aça- caðýz herhalde. Bunlar çeþitli þekillerde ülkemizde ürün olarak kullanýlýyor ya da bitki olarak ekiliyor tam olarak bilemiyoruz ama bir þekilde içeriye bunlarýn girdiðini biliyoruz. 2005 yýlý Türkiye için daha önemli bir yýl. Çünkü üretici firmalar tarafýndan 2005 yýlý transgenik buðdayýn dünya üzerinde yaygýn olarak ekilmeye baþlanacaðý yýl olarak belirlenmiþ ve hede- flenmiþti bundan yýllar önce. O yýlýn içerisindeyiz þimdi. Geniþ bir tüketici nüfusa sahip olduðumuz için buðday açýsýndan ve ayný zamanda buðdayýn çok önemli gen kaynaklarýnýn da bulunduðu bir ülke olduðu- muz için bizim açýmýzdan ayrý bir önemi olacak bu yýlýn. Bu ürünler bir þekilde kullanýlýyor. Kimilerinin dediði gibi acaba bunlar gerçekten frankeþtayn ürünler mi? Bunlarý yediðimiz zaman hemen ölüyor muyuz böcekler gibi? Yoksa kimilerinin dediði gibi "Bunlarý yiyin hiçbir þey olmaz, masumdur bunlar, hiçbir zararý yoktur" denilen ürün tipleri mi? Biz bunlarý burada bilimsel platformda, gerçek sahipleri ile tartýþmaya çalýþacaðýz. Burada gerçek sahipleri diyorum.bu dey- imi kullanmak zorundayým. O zaman diyeceksiniz ki gerçek sahibi olmayanlar da mý var? Bu ülkede mily- onlarca insanýn karþýsýna çýkýp da bu konularda bir þeyler söyleyen kiþilere rastlýyoruz çoðu kez. Ama bun- lar konuþmalarýnda transgenik bitki ile hormonlu bitkiyi ayný kefeye koyan, ikisini ayný þey zanneden ve bu konuda dakikalarca konuþan konuþmacýlar olabiliyor ya da tavuklara verilen antibiyotikle mýsýrdaki antibiyotiðe dayanýklýlýk genini ayný þey sanan insanlarý günlerce dinliyoruz. Daha da ötesi büyük bir sakin- likle hiçbir þey yokmuþ gibi Amerika bunlarý halkýna yediriyor, siz de rahatlýkla yiyebilirsiniz diyen kiþilere de maalesef rastlýyoruz. O açýdan bu insanlar olduðu sürece bu konunun gerçek sahipleri vardýr ya da yok- tur diye iki kýsma ayýrmakta ben hiçbir sakýnca görmüyorum. Bugünkü konuklarýmýz bu konuyu bize çok iyi þekilde açýklayacak, her türlü tartýþmaya cevap verecek þe- kilde gerçek sahibi olan kiþiler. Bu tip toplantýlarýn çok olmasý, gerçek olmayan sahipleri zaten kendiliðin- den ortadan kaldýracaktýr. Bu deðerli 5 tane konuþmacýyý þimdi davet edeceðim, bizlere bu güzel ortamý hazýrladýðý için özellikle ODA Baþkanýmýza, Bilim Kurulu Baþkanýmýz ve Üyelerimize ve tüm emeði geçen- lere bir kere daha teþekkür ediyorum. Þimdi deðerli konuþmacýlarýmýzý programdaki sýraya göre buraya davet ediyorum. Sayýn Prof. Dr. Þeminur TOPAL, Doç. Dr. Candan GÜRAKAN, Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ, Petek ATAMAN, Dr. Servet KEFÝ. Þimdi izin verirseniz, çalýþma yöntemimizden kýsaca bahsetmek istiyorum. Konuklarýmýza tanýnan süre 20 dakika bunu 15 artý 5 þeklinde, 2 tur halinde yapmayý düþünüyoruz. Ýlk turda sayýn konuþmacýlar fikir- lerini söyledikten sonra konuyu tartýþmaya açacaðýz. Çünkü burada sizlerin fikirleri de bizim için çok önemli. Tartýþmalar tamamladýktan sonra tekrar konuþmacýlara 5'er dakika söz vererek, son sözlerini ve

GDO'lar ve ETKİLERİ

  • Upload
    vothien

  • View
    254

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

8 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

Baþkan Prof. Dr. MuratÖZGEN (Ankara Üniver-sitesi ZF): Sayýn ODABaþkanýmýz, deðerlihocalarým, deðerli meslek-taþlarým, Türkiye'nin dört biryanýndan gelen deðerlikonuklar, TeknikKongremizin 4. günündeÝkinci Panelimizi baþlatýyo-rum. Önceleri bu tip toplan-týlara baþlarken, GDO'larkapýmýza dayandý þeklindebir cümle kurarakbaþlardým, artýk "GDO'lariçeriye girdi" diyoruz.Bundan sonraki toplan-týlarýmýzý da hep böyle aça-caðýz herhalde. Bunlarçeþitli þekillerde ülkemizde

ürün olarak kullanýlýyor ya da bitki olarak ekiliyor tam olarak bilemiyoruz ama bir þekilde içeriye bunlarýngirdiðini biliyoruz. 2005 yýlý Türkiye için daha önemli bir yýl. Çünkü üretici firmalar tarafýndan 2005 yýlýtransgenik buðdayýn dünya üzerinde yaygýn olarak ekilmeye baþlanacaðý yýl olarak belirlenmiþ ve hede-flenmiþti bundan yýllar önce. O yýlýn içerisindeyiz þimdi. Geniþ bir tüketici nüfusa sahip olduðumuz içinbuðday açýsýndan ve ayný zamanda buðdayýn çok önemli gen kaynaklarýnýn da bulunduðu bir ülke olduðu-muz için bizim açýmýzdan ayrý bir önemi olacak bu yýlýn.

Bu ürünler bir þekilde kullanýlýyor. Kimilerinin dediði gibi acaba bunlar gerçekten frankeþtayn ürünlermi? Bunlarý yediðimiz zaman hemen ölüyor muyuz böcekler gibi? Yoksa kimilerinin dediði gibi "Bunlarýyiyin hiçbir þey olmaz, masumdur bunlar, hiçbir zararý yoktur" denilen ürün tipleri mi? Biz bunlarý buradabilimsel platformda, gerçek sahipleri ile tartýþmaya çalýþacaðýz. Burada gerçek sahipleri diyorum.bu dey-imi kullanmak zorundayým. O zaman diyeceksiniz ki gerçek sahibi olmayanlar da mý var? Bu ülkede mily-onlarca insanýn karþýsýna çýkýp da bu konularda bir þeyler söyleyen kiþilere rastlýyoruz çoðu kez. Ama bun-lar konuþmalarýnda transgenik bitki ile hormonlu bitkiyi ayný kefeye koyan, ikisini ayný þey zanneden ve bukonuda dakikalarca konuþan konuþmacýlar olabiliyor ya da tavuklara verilen antibiyotikle mýsýrdakiantibiyotiðe dayanýklýlýk genini ayný þey sanan insanlarý günlerce dinliyoruz. Daha da ötesi büyük bir sakin-likle hiçbir þey yokmuþ gibi Amerika bunlarý halkýna yediriyor, siz de rahatlýkla yiyebilirsiniz diyen kiþilerede maalesef rastlýyoruz. O açýdan bu insanlar olduðu sürece bu konunun gerçek sahipleri vardýr ya da yok-tur diye iki kýsma ayýrmakta ben hiçbir sakýnca görmüyorum.

Bugünkü konuklarýmýz bu konuyu bize çok iyi þekilde açýklayacak, her türlü tartýþmaya cevap verecek þe-kilde gerçek sahibi olan kiþiler. Bu tip toplantýlarýn çok olmasý, gerçek olmayan sahipleri zaten kendiliðin-den ortadan kaldýracaktýr. Bu deðerli 5 tane konuþmacýyý þimdi davet edeceðim, bizlere bu güzel ortamýhazýrladýðý için özellikle ODA Baþkanýmýza, Bilim Kurulu Baþkanýmýz ve Üyelerimize ve tüm emeði geçen-lere bir kere daha teþekkür ediyorum. Þimdi deðerli konuþmacýlarýmýzý programdaki sýraya göre burayadavet ediyorum. Sayýn Prof. Dr. Þeminur TOPAL, Doç. Dr. Candan GÜRAKAN, Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ,Petek ATAMAN, Dr. Servet KEFÝ.

Þimdi izin verirseniz, çalýþma yöntemimizden kýsaca bahsetmek istiyorum. Konuklarýmýza tanýnan süre20 dakika bunu 15 artý 5 þeklinde, 2 tur halinde yapmayý düþünüyoruz. Ýlk turda sayýn konuþmacýlar fikir-lerini söyledikten sonra konuyu tartýþmaya açacaðýz. Çünkü burada sizlerin fikirleri de bizim için çokönemli. Tartýþmalar tamamladýktan sonra tekrar konuþmacýlara 5'er dakika söz vererek, son sözlerini ve

9TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

sonuç kýsmýný bir þekilde tamamlamýþ olacaðýz.

Sayýn Prof. Þeminur TOPAL, Yýldýz Teknik Üniversitesi Fen BilimleriEnstitüsü Biyomühendislik Anabilim Dalý öðretim üyesidir.Mikrobiyoloji, tarýmsal biyoteknoloji, biyogüvenlik ve kalite yönetimiüzerine çok deðerli çalýþmalarý ve çok deðerli makaleleri bulunmak-tadýr. Buyurun.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL Yýldýz Teknik Üniversitesi

Sayýn Baþkan, deðerli meslektaþlarým, deðerli katýlýmcýlar, aslýnda sözlerimeöncelikle Gökhan Bey'e ve ekibine teþekkür ederek baþlamak istiyorum. Çünküben gýda konusunun multidisiplinler yapýsý nedeniyle hep gurbet elde çalýþmak

zorunda kaldým ama þimdi aile ocaðýnda hissediyorum kendimi. Ve buna vesileolduðu için de kendisine sonsuz teþekkürlerimi sunuyorum. Çok sevgiliarkadaþlarým ve meslektaþlarýmla beni buluþturduðu için özel bir mutluluk duy-duðumu da ifade etmek istiyorum. Aslýnda biraz karakteristik panel olma özel-

liðinin dýþýna çýktýk, Gökhan Bey'in ve sayýn Baþkanýn da onayýyla. Çünkü bu konular birçoðumuz için dahayeni konular belki biraz daha görsel hale getirirsek ilgi yoðunluðunu saðlamýþ oluruz diye düþündük. Ýzinverirseniz ben size mümkün olduðu kadar görsel olarak birtakým bilgi takviyesiyle sunmaya çalýþacaðým.

Þimdi öncelikle transgenik ürün ya da genetik modifiye ürün ya da genetik olarak deðiþtirilmiþ ürün nedironu tanýmlamaya çalýþalým. Genellikle bir canlýya bir ya da daha farklý yabancý organizmanýn ya da yabancýcanlýnýn genlerinin transferi ki biz buna transgen diyoruz esasýna dayanan proses sonucu elde edilen canlýorganizmalar genetik modifiye organizmalar, transgenik organizmalar veya bu þekilde üretilen ürünlerdegenetik olarak deðiþtirilmiþ ürünler veyahut ta transgenik ürünler adýyla bilinmekte. Þimdi gen yapýsýndannasýl müdahale ediyoruz bunu biraz daha iyi anlayabilmek için izin verirseniz, canlý organizmalardan yolaçýkarak bu yolculuðu sürdürelim.

Biliyorsunuz ki bütün canlýlar, en küçük birimi olan hücrelerden yapýlmýþ durumda ve hücrenin esasnüvesini teþkil eden de ortadaki çekirdek bölümündeki kromozomlar ve bu kromozomlarýn üstünde tümcanlý organizmanýn niteliklerini ortaya koyan þifreyi bilgi þifresini taþýyan veri bankasý niteliðindeki yapý dagenler. Ve bunlar çekirdek bölgesi içerisindeki kromozomlarýn üzerinde lokalize olmuþ sarmal yapýlarniteliðinde. Bütün bunlarýn biraraya gelmesi tüm canlýlarýn karakterlerini ortaya çýkaran özellikler. Bu can-lýlar üzerindeki genlerin dizilimi kromozomlarda belli bir sýrayla olmakta ve bu sýra o canlýnýn genel karak-teristiðini ortaya koymakta ve o canlýya ait tüm spesifik bilgileri ortaya çýkarmakta. Ancak siz bunlarüzerinde herhangi bir deðiþiklik yaparsanýz o canlýnýn temel birtakým karakteristiðini ve buna baðlý olaraktürev deðiþiklikleri de üretmiþ duruma geçersiniz. O halde bu gen dizilimleri gerçekten o canlýya has çokspesifik bilgiler içeriyor.

Aslýnda bunlarýn çok karmaþýk yöntemlerle belirlenmesi mümkün. Bu belirlemeye de baktýðýmýz zamantýpký bir þifre bir harita gibi bunlarý belli bir yerleþim ile doðada görebilmek mümkün. Genetik deðiþimlersonucu birtakým sonuçlar ortaya çýkmakta. Bunlarýn bazý koþullarda yararlanabilir taraflarý var ama bazýkoþullarda patolojiye yani hastalýða varan sonuçlar doðuruyor. Günümüzde en yoðun olarak tartýþýlangenetik modifikasyon sonucu þekillenen hastalýklarda koroner kalp hastalýklarý alzaymer veya deli danauzantýlý hastalýklar ya da ciddi, geri dönüþümsüz travmalar olarak ifade edilebiliyor. Bunu geniþlettiðimizzaman diyabetten kronik kalp hastalýðýna romatizmadan arterioskleroz kadar varan birçok saðlýk soru-nunu da birarada yaþayabilmek mümkün.

Peki genetik modifikasyon uygulamalarý nedir bunlarý örneklediðimiz zaman 3 temel gruba ayýrmamýzmümkün. Bir tanesi geniþ aktarýmlar dediðimiz bir canlý aleminden bir baþka canlý alemine yaptýðýmýztransferler. Yani örneðin bir bakteriden, ki bacillus thuringiensis bunun en sýk gördüðümüz örneði. Toksin

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

10 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

genini alýp, bitkinin kendisine aþýlamak ve dolayýsýyla da bakteri genini taþýyan ve yabancý organizmalara,canlýlara, böceklere karþý mesela dayanýklý hale getirilmiþ bitki üretiminde olduðu gibi. Ýkinci uygulamakapalý aktarýmlar dediðimiz uygulama. Ayný canlý alemi içinde birinden diðerine gen transferi yapmak.Bunu örneklemek gerektiðinde örneðin Hindistan'da genetik modifiye pirinç üretiminin tüketilmesine baðlýolarak zaman içinde gece körlükleri þekillendi. Bunun da temel nedeni biliyorsunuz Hintliler'in temel gýdasýpirinç ve pirinç bünyesinde A Vitamini'ni sentezleyen özel karakterler var. Ancak genetik modifiye pirinçüretildiðinde bu karakter özelliði ortadan kalkýyor, dolayýsýyla pirinç A Vitamini'ni artýk sentezleyemiyor vehalk temel gýdasý olan pirinci aldýðý zaman da A Vitamini eksikliðine baðlý olarak birtakým problemler yaþa-maya baþlýyor. Ýþte buna karþýt olarak þimdi günümüzde reyhan bitkisi ile pirinç bitkisinin genetik trans-ferleri yapýlarak bu sýkýntýnýn giderilmesine çalýþýlýyor. Bu da kapalý aktarýmlarýn örneði olarak ifadeedilebilir.

Bir diðeri de dönüþtürme dediðimiz þey. Bir önceki slaydýmýzý hatýrlarsanýz burada genlerin belli bir dizi-limle mevcut olduklarýný söylemiþtik. Burada mevcut olan karakterde yer deðiþikliði yapmak suretiylehalen mevcut olan özelliði bir baþka forma dönüþtürmek biçiminde deðerlendirilebiliyor. Örneðin bireþeleþi koli bakterisinden enzim sentezinin yoðunlaþtýrýlmasý gibi birtakým özellikleri hýzlandýrmak ya dayavaþlandýrmak suretiyle canlýya kazandýrýlabiliyor. Ýþte bu uygulamalar günümüzde birçok tarýmsal ürüneaplike edilir, uygulanabilir durumda. Bunlarýn baþlýcalarý mýsýr ve soya. Tabii baþkalarý da var, pirinç,pamuk gibi… Ancak sadece mýsýrý ve soyayý tüketmekle kalmýyorsunuz, bundan yapýlmýþ birçok türevürünle siz bu genetik deðiþikliði bünyenize almýþ oluyorsunuz. Örneðin mýsýr türevlerini düþünürseniz, tümþekerlemeler, bebek mamalarý, çorbalar ve benzeri gibi olayý çeþitlendirmemiz mümkün. NitekimTürkiye'deki þeker teknolojisine baðlý daha doðrusu þeker pancarý yetiþtiriciliðine baðlý kýsýtlamalarýnsonucunda da günümüzdeki mýsýr tüketimi Türkiye'de son derece artmýþtýr. Çünkü glikoz þurubununüretilmesi için temel madde mýsýr haline gelmiþtir ve mýsýr ithalatý da aðýrlýklý olarak türev gýdalarýnýntüketiminde kullanýlmaktadýr.

Þimdi nedir genetik kaynaklar; gýda ve tarýmsal amaçlý kullanýlan baktýðýmýz zaman bitki hayvan ve diðerbiyolojik etmenlerden oluþan tüm kaynaklar bu olayýn baþlangýç, hareket noktasýný teþkil edebilir. Bitkilerolabilir, balýklar ve diðer su ürünleri olabilir ya da bakteriler, virüsler, mayalar, küfler, mantarlar olabilir yada toprak canlýlarý olabilir. Bunlarýn hepsi biraraya geldiðinde biyoçeþitlilik dediðimiz olayý ve doðal olarakda sürdürülebilirlik dediðimiz kavramý oluþturan temel yapýlardýr.

Bu uygulamalarýn yayýlýmýna bakacak olursak temelde 1996'dan itibaren ticari boyutlu olarak uygula-maya geçmiþ çalýþmalar. Yani geçmiþi çok yeni. Ancak yayýlým hýzý son derece fazla. 1996'da baþlamýþken2000 yýlýnda 1.7 mil-yon hektara ulaþmýþ durumda. 2003 yýlýnda 70 milyon hektara ulaþmýþ. Transgenikürünler bu durumda 1996 yýlýndan 2003'e kadar 40 kat bir artýþ göstermiþ. Ve 18 ülkede 7 milyon çiftçitarafýndan transgenik ürün tarýmý yapýlýyor. Bunlar 2003 yýlý itibariyle uluslararasý ISSN diye bildiðimiztarýmsal verileri oluþturan temel teþkilatýn verileridir. Ve baþlýca 4 ülkede yaygýn hale geçmiþtir. BirleþikAmerika bunlarýn baþýnda, sonra Arjantin, Kanada ve Çin geliyor.

Burada dikkatinizi çekmek istediðim bir husus var. Bizim de ithalat yaptýðýmýz ülkelerin baþýnda gelenülkeler bunlar. Ancak 2003 yýlýnda buna Endonezya, Polonya, Ýspanya gibi ülkeler de eklenmeye baþladý.Aslýnda 2003 yýlý rakamsal deðerleri de elimde var ama süre kýsýtým nedeniyle bunlara çok fazla girmekistemiyorum ancak temel olarak soya, mýsýr, pamuk ve kanola bu ürünlerin baþýnda gelmekte. Biraz öncede söylediðim gibi Hindistan, Brezilya ve Endonezya bu yeni üretimlerin aðýrlýklý olarak baþlatýldýðý ülkel-er içerisinde. Bunlarýn en fazla uygulamasý herbisite dayanýklý olanlar. Ondan sonra yüzde 15'lik oranlaböceklere dayanýklý bitkilerin geliþtirilmesi ve bir grubu da yüzde 8 kadar her iki özelliðe dayanýklý olanlarteþkil ediliyor. Ancak bunlarýn yanýnda tuzluluða dayanýklý hale getirilmiþ bitkiler, kuraklýða dayanýklý halegetirilmiþ bitkiler ya da et verimi artýrýlmýþ balýklar, okyanus balýklarýnýn soðuða dayanýklýlýk antifrizgeninin normal su balýklarýna taþýnmasý gibi uygulamalar da yaygýn uygulamalar arasýnda yer almakta.

Günümüzde orman alanlarýna da bu uygulamalar þiddetle yayýlmakta ve 70 milyon hektarlýk uygulamabugün itibariyle 70 milyar dolarlýk bir pazar sonucunu doðurmakta. Önemli bir rant ortada ve tartýþýl-

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

11TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

makta. Tarýmsal alandaki yaygýnlýklarý da güngeçtikçe artmakta. Aslýnda týpta da bu uygula-malarýn yaygýn kullanýmlarý var fakat bunlar aþý gibi,taný kitleri gibi ya da birtakým tedavi ürünleri gibiçok daha verimli sonuçlar alýnabilen durumda.Ancak tarýmdaki boyutu biraz daha farklý. Buaktarýmlar genellikle bir bakteriden ya da virüstenkaynaklanan uygulamalar olabiliyor, fizyon veyamikropartikül bombardýmaný dediðimiz uygulamalarolabiliyor, aðýr metal tuzlarýyla bombardýman yap-mak veya yüksek voltajda gerilimle elektriksel yük-lerin mikroenjeksiyonu biçiminde uygulanabiliyor yada hücre içerisine atýþ tekniði dediðimiz teknikleuygulanabiliyor ve ribozomlarla taþýnabiliyor.

Þimdi bunlara bir örnek olmasý bakýmýndan mýsýr-daki genetik modifikasyon çalýþmasýný silah atýþtekniði dediðimiz yöntemle görebiliyorsunuz.Burada hangi geni alacaksak, o gen ilgili enzimlervasýtasýyla kesiliyor ve bir bakteri DNA'sýna aþýlanýy-or. Ve ondan sonra bakterinin çoðalma hýzýna baðlýolmak üzere amplifikasyon (kopyalama) dediðimizçoðaltma iþlemine tabi tutuluyor ve buradan da bitkidokusuna silah atýþ tekniðiyle mikropartiküllerebaðlandýrýlmak suretiyle bitki dokusuna atýþýgerçekleþtiriliyor. Ýþte bu noktadan sonra tamamen

karakter deðiþtirmiþ ve toksini sentezleyebilen bitki haline dönüþebiliyor. Diðer bir uygulama örneðiniverecek olursak klonlama dediðimiz uygulama yine bir restrodüksiyon enzimiyle istenilen yem parçacýðýkesiliyor, bir vektörden alýnan bu gen parçacýðý da organizmaya nakledilerek bakteri organizmasýna hýzlaçoðalmasý ve transformasyonu saðlanabiliyor. Bir baþka uygulamasý plazmitler vasýtasýyla yapýlan klonla-ma ki burada en çok tartýþýlan özellikle antibiyotiðe direnç genine baðlandýrýlarak üretiminin saðlanmasýve böylece tanýda özellikle antibiyotiðe direnç genini taþýyan canlýlarýn hayatta kalabilmesi felsefesindenhareketle saflaþtýrma kolaylýlýðýnýn saðlanmasý.

Bir diðer uygulama hepinizin canlý örneðini tarihsel platformda yaþadýðýnýz "Dolly" örneði. Burada dahedef hücre hangisiyle döllendikten sonra bunun çekirdek yapýsý uzaklaþtýrýlýyor ve ondan sonra da hangidonerden yararlanmak istiyorsak onun çekirdek yapýsý bir elektriksel füzyonla yeni nükleotidi oluþturuyor.Ancak bunun sonucunda canlý organizma annenin ayný karakterlerini taþýyor. Yani Dolly örneðinde en baþlý-ca vereceðimiz kritik faktör, Dolly'nin annesi 6 yaþýndaydý ve Dolly doðduðu gün 6 yaþýn karakterlerini taþý-maya baþladý ve sonuç itibariyle Dolly 13 yaþýnda yani normal yaþam sürecinde 5-6 sene sonra ölümemahkum kaldý. Dolayýsýyla bu tarz bir uygulama yeni jenerasyonda baþlangýç yaþýnýn da çok ileri olmasýnýdoðurabiliyor.

Yine uygulamalarý destekleyici, sonlandýrýcý, direnç kýrýcý ve vurucu dediðimiz 4 temel teknikle oluþturu-labiliyor ve ayrýca antibiyotiðe direnç genine baðlanarak üretilmesi ciddi biçimde tartýþýlýyor. Kontrolüesasýna baktýðýmýz zaman ya proteine dayalý yöntemler kullanýlarak ya da DNA belirlemeye dayalý yön-temler kullanýlarak bunlarýn kontrolleri saðlanabiliyor ama esas önemli olan genomik deðerleri dediðimizyüzde kopya deðerinin ortaya çýkarýlmasý. Esas tartýþýlan da zaten problemin proteinden mi kaynaklandýðýyoksa genden mi kaynaklandýðý konusu. Burada da gördüðünüz gibi birtakým karmaþýk test yöntemleri var.Bunlardan gene baðlý olanlar, PSR tekniði ile olan, vesternblott dediðimiz proteine baðlý olan teknikle olan.Ama her halükarda kontrol yöntemleri günümüz içerisinde artýk oturan yöntemler haline dönüþtü. Veböylece ekosistem boyutuyla da olayý etkileyen birtakým yansýmalarý doðmuþ durumda. Yani siz bu genetik

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

12 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

modifiye organizmalarý ürettiðiniz zaman bunlarýn doðadaki ekimleri ile doðaya salýnýmlarý gerçektendiðer genetik modifiye olmayan canlýlarý ve bitkileri de kontamine etmek, bulaþtýrmak gibi sonuçlarý doðu-ruyor.

Günümüzdeki küreselleþme boyutuyla birleþtirirsek olayý, bu tarz biyoçeþitliliði etkileyecek çalýþmalarsonuçta insanlarý umut, tatmin ya da kuþku arasýndaki ikilemlere sevketmek durumunda kalmýþ ve biyo-güvenlik kaygýsýnýn yaþanmasýna neden olmuþtur. O halde tüketici aleyhine de birçok belirsizlikler ortayaçýkmýþ durumdadýr. Fakat en çok tartýþýlan olayýn saðlýk, çevresel, hukuk ve etik boyutuyla olan yönleridir.Bunlarý özetlemeye sürem izin verdiði sürece devam edip sonra keseceðim.

Allerjen etkisi en çok saðlýk açýsýndan tartýþýlýyor. Günümüzde artan alerjiler buna baðlanýyor. A vitami-ni kýsýtlayýcý etkisi çok tartýþýlýyor. Metabolizmaya zarar verip enzimatik deðiþiklik yaptýðý özellikle delidana ve alzaymer gibi hastalýklarý tetiklediði konusunda ciddi tartýþmalar var dünya genelinde. Baðýþýklýksistemini etkileyip, canlýlarýn antibiyotiðe direncini kýrdýðý konusunda çok ciddi kuþkular var. Ve ileriyeyönelik antibiyotik tedavilerinin cevap vermeyeceði sorularý günümüzde kuvvetleniyor ve tartýþýlýyor.Bunun dýþýnda da ürün ve risk güvenci boyutlarýyla, çevre ve tarýmsal etkileri söz konusu. Ancak arzu eder-seniz, þu sözle bitirmek istiyorum günümüzde bu teknolojinin fayda ve zararlarý kefeye konup tartýldýðýn-da gerçekten yararlý mýdýr, bir armaðan mýdýr yoksa reddedilmesi gereken bir teknoloji midir tartýþmasýtüm dünya genelinde sürüyor. O zaman bizim þu an itibariyle yapmamýz gereken þey, bu tartýþmalara kulakverip, bu ürünlerin masumiyeti ispatlanmadan, üretimlerine ve ithalatlarýna izin vermeme konusundadaha kararlý ve ýsrarlý yapýmýzý sürdürmek. Sanýyorum tekrar söz vereceksiniz, bir miktar daha ondansonra devam etme þansým olacaktýr diye düþünüyorum. Teþekkür ederim.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Zamandan kazanmak açýsýndan konuþmacýlarýn yaptýðý deðerlikonuþmalarý özetlemek yönteminden vazgeçiyorum. Bu hakkýmý sayýn konuklarýn soru sormasýna ilaveediyorum. Onun için hemen ikinci konuþmacýmýzý kürsüye davet ediyorum. Sayýn Doç. Dr. CandanGÜRAKAN. Ortadoðu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gýda Mühendisliði Bölümü öðretim üyesidirsayýn konuþmacýmýz. Gýdalardaki patojenler, gýda güvenliði, bakteri genetiði ve bakteriosinler üzerine çokdeðerli çalýþmalarý ve makaleleri bulunmaktadýr. Buyurun efendim.

Doç. Dr. Candan GÜRAKANODTÜ Gýda Mühendisliði

Teþekkür ederim sayýn Baþkaným. Ayrýca ZMO'ya da teþekkürlerimi sunuyorum, böyle güzel bir toplan-týya beni davet ettiði için. Benim konuþmam biraz daha farklý olacak aslýnda. Etkilerini çok fazla tartýþmakistemiyorum. Etkilerinden daha ziyade, genetik modifiye organizmalarýn tanýsýndan, taný yöntemlerindenbahsetmek istiyorum ve Bt11 mýsýrýn laboratuvarlarýmýzda tanýnmasýndan biraz bahsetmek istiyorum.GDO'lar nedir, buna girmeyeceðim, Þeminur Haným çok güzel bir baþlangýç yaptý benim için. Kendisine çokteþekkür ediyorum, bu þekilde çok fazla detaya girmeyeceðim. Ama yine de kýsaca söyleyecek olursakgenetik yapýsý deðiþtirilmiþ organizmalar genetik materyalleri doðal çiftleþme veya doðal rekombinasyonile oluþamayacak þekilde deðiþtirilmiþ organizmalar olarak tanýmlanmakta. Avantajlarý ve dezavantajlarývar dediðimiz gibi kuraklýða, sýcaða, soðuða, böceklere ve virüslere karþý dirençli bitkiler geliþtirmekmümkün bu þekilde. Besin ihtiyacýný gidermek mümkün. GDO'larýn dezavantajlarý ise gen kaçýþlarý, biyo-güvenlik, allerjik reaksiyonlar, antibiyotik direnç genlerinin insan vücuduna yerleþebilmesi, toksik etkiler,bilinmeyen etkiler, literatürde karþýlaþtýðýmýz dezavantajlarý ve en önemlilerinden biri bana göre biy-oçeþitliliðin kaybolmasý.

Onaylý ürünler dedim aslýnda ama onaylý ürünler derken bir iki tane örnek vermek istedim. ABD'de onaylýolan birçok ürün bulunmakta þu anda. Bunlardan mýsýr, domates, soya, pamuk ve pirinçten biraz önceÞeminur Haným da bahsetti. Birçok deðiþik ürünle karþýlaþabiliyoruz. Yalnýzca 2 örnek üzerinde durdumbu konuþmamda. Sürenin de kýsýtlý olmasý nedeniyle. AB'de onaylanan yalnýzca 4 adet mýsýr çeþidi var.ABD'de ise 17 adet. ABD'de AB'de onaylanan genetiði deðiþtirilmiþ domates yok. Halbuki ABD'de 6 adetonaylý domates çeþidi mevcut. Yine domateslerden bir miktar örnek verdikten sonra mýsýr ile ilgili detay-

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

13TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

lara girmek istiyorum. ABD'de þu anda görüyorsunuz 35 1N denilen Flavr Savr aslýnda genetiði deðiþtir-ilmiþ ilk ürün diyebiliriz. Flavr Savr denilen domates çeþidi ve geç olgunlaþmayý ya da bir þekilde rafömrünü bir þekilde daha geciktirmeyi saðlayan bir genetik modifikasyon. Yine isimleri var, kimisi bunlar-dan ticari isimler, Flavr Savr dediðimiz yine ticari bir isim. Deðiþik birçok hattý var, kullandýðýnýz gen böl-gelerine göre. Mýsýra baktýðýmýzda AB'de onaylý 4 çeþit mýsýr görüyorsunuz. Event 176 denilen çeþit,Monsanto Firmasý'nýn ürettiði Mon810, Bt11 ve T25. ABD'de ise bazýlarýný verdim 17 örnekten.

Bt11 genelde Syngenta Firmasý'nýn ürettiði bir ürün. Çok ilginçtir ki ABD ve Ýsrail'de genetik modifikas-yon teknikleri kullanýlarak üretilmiþ gýdalarda etiketleme zorunluluðu yok. Buna karþýn AB'de GDO'lu ürün-lerde etiketleme zorunluluðu var. Bu arada kýsaca ben kendi kiþisel fikrimi belirtmek istiyorum. Eðer kiGDO'lu ürün var ise -ki var olduðu biliniyor artýk- bir þekilde etiketlenme zorunluluðu konulmalý, AB'yeuyum çerçevesi içinde. Bt11 ile ilgili olarak 5 yýl süren bir yasak vardý. Bu yasak 19 Mayýs 2004'tekaldýrýldý. Ürün Syngenta Firmasý tarafýndan etiketlenme koþulu ile þu anda AB'de pazarlanabilecek veithal edilebilecek. Bt11'in yetiþtirilmesi ise halen yasadýþý AB'de. Burada yine 176, Bt11, 35S, Cry1Ab,NOS, nptII gibi bazý genetik elementleri, transgenik elementleri görüyorsunuz.

Biz ODTÜ Gýda Mühendisliði'nde bir dizi araþtýrma baþlattýk. Deðiþik türler ve ürünlerde GDO çeþitlerebakmak istedik. 35S dediðimiz bir promotor bölge. Yani bir þekilde bir gen bölgesini aktive edici bir bölge.Cry dediðimiz ise toksin geni. Ve o toksin bölgesi genellikle böceklere direnç saðlayan bir bölge. NOS böl-gesi terminatör bölge diye geçiyor, sonlandýrýcý bölge. NptII denilen ise bir antibiyotik direnç geni ve Bt11mýsýrda normalde yok.

Þimdi, neden GDO'lar analiz edilmeliye geçiyorum. Türkiye'ye genetik olarak deðiþtirilmiþ gýdalarý kul-lanýp kullanmama konusunda bir seçme þansý tanýmak amacýyla genetik modifiye gýdalarýn etiketlenmesigerekmektedir diye düþünüyoruz. Türkiye'deki duruma gelince, Türkiye'nin Cartagena BiyogüvenlikProtokolü'ne imza attýðýný biliyoruz. Biyogüvenlik Yasa Tasarýsý hazýrlandý. Ýyi ya da kötü bu yasatasarýsýnýn hazýrlanmasý hýzlandý, umarým en yakýn zamanda yürürlüðe girer, hazýr hale gelir. Ancak yürür-lükte olan yasa ve regülasyonlar maalesef bugüne kadar yoktu, etiketlenme zorunluluðu ise halen yok.

Bt11 mýsýr ile ilgili laboratuvar sonuçlarýmýzý vermek istiyorum. Bu aslýnda bir grup çalýþmasý. Her birisibir grup çalýþmasý oldu bunlardan. Bt11 ve Türkiye'deki durum hakkýnda bir parça bilgi vermek istiyorum.Yine daha önce bahsettiðim gibi ABD ve Ýsrail'de genetik modifikasyonlarla üretilmiþ gýdalarda etiketlen-me zorunluluðu yok. Bt11 tanýsýnda kullanýlan transgenik elementler, burada da görüyorsunuz, 35S diye

bahsedilen promotor bölge, daha sonra terminatör böl-gesi NOS denilen ve daha sonra da kanamisin dirençgenine de bakýldý ki eðer Bt11 yoksa daha deðiþik birgenetik modifikasyon olabilir diye düþündüðümüz için.

Dediðim gibi daha önce transgenik bazý elementlerinolup olmadýðýna bakýlýyor ve daha sonra bunlarýn gerçek-ten bir transgenik ürüne ait olup olmadýðý event spesifikdediðimiz çeþide özel bir polimeran zincir reaksiyonu ilekontrol ediliyor. Burada tekrar Bt11, 176 ve deðiþik mýsýrçeþitlerinde deðiþik transgenik elementlerin varlýðýnýgörüyorsunuz. Bunlar literatürden elde edilen bilgiler.Dediðim gibi Cry geni böceklere direnç saðlayan birtoksin ve bu deneylerde laboratuvar çalýþmalarýndakiamacýmýz Türkiye'de gýda pazarýnda bulunan mýsýr ürün-lerinin rasgele seçilen market ve pazarlardan toplanarakDNA tabanlý metotlarla genetik modifikasyon analiz-lerinin yapýlmasýydý. Bu nedenle iþlenmemiþ ve iþlenmiþbirtakým mýsýr ürünleri seçtik. Ýþlenmiþ olanlarda mýsýrunu, mýsýr niþastasý, mýsýr cipsi, gevreði ve patlamýþ

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

14 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

mýsýr gibi bazý örnekler vardý. Ýþlenmemiþ olanlarda ise insangýdasý olarak kullanýlan tane mýsýr ve hayvan yemlerini kul-landýk.

Þimdi yine laboratuvar çalýþmasý olarak neler yapýlmasýgerektiðine bir göz atýyoruz. Bir akým þemasý çizdim sizler için.Öncelikle bitkiye özel bir polimeran zincir reaksiyonu tasar-lanýyor ve gerçekten o bitkinin geni çoðaltýlabiliyor mu,çoðaltýlamýyor mu ona bakýlýyor. Burada biz zein genine baktýk.Daha sonra var-yok testleri ile düzenleyici genler ya da trans-genik elemanlar dediðimiz gen bölgeleri kontrol ediliyor.Burada 35S promotor bölgesi, NOS terminatör ve Kanamisindirenç genlerine baktýk. Daha sonra taný testlerine geçildi veBt11 taný geni test edildi. Bt11 mýsýrýna özel polimeran zincirreaksiyonu gerçekleþtirildi ve bu gerçekleþtirmeden sonrasekanslama yöntemiyle yani o bölge sekanslanarak gerçekten obölgeyi çoðaltýp çoðaltmadýðý test edildi. Burada Bt11 için oluþ-turulan gen kasetinin haritasýný görüyorsunuz. Gördüðünüz gibiyine 35S bölgesi var, yine terminatör olarak NOS bölgeleri göze çarpýyor. Onun dýþýnda Cry1Ab dediðimizbölge var yani toksin bölgesi ve biraz önce Þeminur Haným da bahsetti pat bölgesi ve diðer bölgeler mev-cut.

Burada gördüðünüz gibi hemen hepsinde zein var, en altýnda negatif kontrollerimiz mevcut. Bt11 pozi-tif kontrollerde ya da referanslarýmýzda çýktýðý gibi yemlerde bir tanesinde ve gýda olarak kullanýlan 5 taneanaliz ettiðimiz mýsýr çeþidinin 4'ünde bulunmuþtur.

Sonuçlarý o zaman çok fazla detaylý göstermiyorum. Sonuç olarak bu çalýþma Türkiye'de genetik olarakdeðiþtirilmiþ mýsýrýn tüketildiðini ve Türkiye'nin genetik modifiye gýda pazarýnda yer aldýðýný göstermesiaçýsýndan önem taþýmaktadýr diye bir sonuca vardýk. Bunun dýþýnda naçizane bazý önerilerim olacak. Belkibu önerilerden bir kýsmý yapýlýyor, yapýlmýyor onun çok iyi detaylarýna ulaþamýyorum. GDO'larýn kontrolaltýna alýnmasý gerektiði herhalde herkesçe kabul edilen bir gerçek. Dolayýsýyla en önce yapýlmasý gerekenþeylerden bir tanesinin akredite laboratuvarlarýn kurulmasý gerektiðine inanýyorum. Türkiye'de henüz GDOtanýsý yapabilen akredite GDO laboratuvarý yok. Akredite yok, yani denkliði bir þekilde onaylanmýþ olanlaboratuvar yok. Daha önce bir dinleyici, "Akredite ne demek?" dedi. O nedenle eþdeðer diye buradatanýmlayým.

Tarým ülkesi olan Türkiye'de tohum geliþtirme çalýþmalarý bence hýzlanmalý. Yani bir an önce Türkiyekendi tohumunu üretebilmeli. GDO ile ilgili laboratuvar denemeleri yapýlmalý. Her ne kadar GDO'lardançok bahsediliyorsa da, GDO'larla ilgili sonuçlar ve gerçekten onlarýn olup olmadýðýna dair bilgi çok azTürkiye'de. GDO risk analizleri ve parçasý olarak risk deðerlendirmeleri yapýlmalý diyorum. Ýthal edilentohumlarda GDO olmadýðýna dair ithalatçý firma güvence altýna alýnmalýdýr. Ülkeye kaçak tohum giriþiengellenmelidir diyorum. Bunlar benim naçizane fikirlerim.

Araþtýrma ve laboratuvar çalýþmalarý 3 kiþi tarafýndan gerçekleþtirildi. Yüksek lisans öðrencim GamzeAYDIN, Dr. Remziye YILMAZ ve ben Doç. Dr. Candan GÜRAKAN teþekkür ediyorum.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Teþekkür ederiz, sayýn GÜRAKAN'ýn aslýnda çok popüler bir de çalýþ-masý var, pratiðe uygulanmýþ son aylarda. Basýndan takip etmiþsinizdir belki. Türkiye'nin çeþitliyörelerinden toplanmýþ 28 adet ithal domatesin analizini bir doktora çalýþmasý olarak sunmuþlardýr vebunun sonucunda 22 tanesinin transgenik olduðuna dair rapor verilmiþti. Belki soru ve tartýþma kýsmýn-da bu konuda da soru sorarsýnýz diye açýklamak istedim. Þimdi üçüncü konuþmacýmýzý davet ediyorum.Sayýn Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ. AÇIKGÖZ'ün tarýmda bilgisayar kullanýmý, tarla bitkileri veri tabanýpaketi, agro istatistik paketi gibi çok deðerli istatistik çalýþmalarý var tarýma uygulanmýþ. Ayrýca tarýmsal

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

15TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

biyoteknoloji konusunda da birçok çalýþmasý var. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öðretim üyesi olduðunubiliyoruz. Ayrýca Tohumculuk Teknolojisi Merkez Müdürü olarak da bir hizmette bulunmaktadýr.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZEGE ÜNÝVERSÝTESÝ ZÝRAAT FAKÜLTESÝ

Oda Baþkaný, sayýn Panel Yöneticisi, hepinizi hürmetle selamlarým. Ýzmir'den selamlar getirdim dersemyalan deðil. Gerçekten Ýzmir'de bu transgeniklerle ilgili olaylar hususunda bayaðý hareket var. Sessizliðeisyan ediyor Ýzmir'deki arkadaþlar. Bunun baþ nedeni özellikle Tarým Bakanlýðý'nýn transgeniklerle ilgiliolaylarda adeta sessiz kalýþý. Asýl biz konumuza devam edelim. Nereden baþlayalým biliyor musunuz.Muhtemelen OECD raporlarýndan alýndý Erkan Hocamýzýn da muhtemelen bu raporda imzasý olabilir.Dünyada 1960'lý yýllarda kiþi baþýna 4 dekar tarým arazisi düþerken, bunun 2040 yýlýnda 1 dönüme düþe-ceði hesaplanmýþ OECD'de. Þimdi buna karþýn yani bir noktada bizim artan nüfusu beslemek için fazlagýdaya ihtiyacýmýz var, fazla gýda da fazla verimle saðlanýyor.

Bilmiyorum izah etmeme gerek var mý? Tahýllarla ilgili verim artýþýnýn yýllara düþen oraný, yýllýk verimartýþýnýn saðlanmasý. Burada agronomik ýslah, vs girdiler var, düþmeye baþladý, ne zaman baþladý, 1967-1982 arasýnda yüzde 1.8 iken 1983-1997 arasý 1.7'ye ve geliþmiþ ülkelerde bu 1998-2000 yýllarýnda yüzde6'ya düþüyor. Geliþmekte olan ülkelerde ise vana ülkeleri dediðimiz o Kuzey Afrika ve Yakýndoðuülkelerinde ise bu nispeten daha fazla. Bu ne demek oluyor, biz bitki ýslahçýsý olarak gerçekten arayýþiçinde olmak zorundayýz. Bu arayýþýn özünde ne yatýyor? Gen yatýyor.

Karþýnýzda bir bitki ýslahçýsý olarak konuþabilirim. Çeltik çeþitlerim tescil edilmiþtir. O nedenle bir çeþidintescilinde ne kadar zaman geçiyor, nasýl bir çaba harcanýyor çok iyi biliyorum. Ben baldonun vejetasyonsüresini 15 gün kýsaltarak Ege Bölgesi'nde ikinci ürün olarak devreye girmesi için bir proje ile yola çýktým.25 sene sonra hedefim þaþýrdý çünkü Ege Bölgesi'nde çeltik yapacak su kalmamýþtý. Bitki ýslahýndaki böyle-sine uzun vadeli bir çalýþmanýn gerçekten sorun olduðu bir realite. Öyle olunca, sayýn arkadaþlar þöyle birolay var, biz kýsa zamanda genler bularak verimi artýracak yöntemlerin peþine düþmek zorundayýz.

Size bir sorum var, süne ve kýmýlýn Türkiye'ye yýllýk zararý ne kadar biliyor musunuz? Yýlýk 1.5 milyardolar. Biz eðer bir gen bulursak, transgenik buðday elde edersek acaba buna kaç kiþi karþý gelir? Devamedelim sayýn arkadaþlar. Bu transgenik çeþitlerle saðlanan bir noktada karlýlýk var. Amaçlara göredeðiþmek üzere bir patates olayýnda transgenik patates ile transgenik olmayan patatesin üste transgenikolmayan bir patatesin muhtemelen deðiþik girdilerle ürün eldesi bir diðeri de transgenik deðilse hiçbirgirdiye gerek kalmaksýzýn ürün eldesi söz konusu. Bunun maliyeti 10 senelik bir hesap ortalamasýyla yüzde30 maliyet düþüklüðü. Tekrar bir soru sayýn arkadaþlar.

Salondan: Ýlk sorunuzu anlamadýk.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Eðer bakýn süne ve kýmýlla ilgili olarak Türkiye'nin 1.5 milyar dolarlýk yýllýkkaybý varsa ve birisi bir gen bulsa da transgenik de olsun hiç fark etmez, bu geni bizim buðday çeþitleri-mize monte etsek de þu süne ve kýmýl olaylarýndan kurtulsak nasýl olur dersiniz.

Salondan: Bitkisel kökenliyse iyi karþýlanýr.

Salondan: Önemli olan birisinin kim olduðu. Birisi bulsa diyorsunuz ya, orada birisinin kimliði önemli.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Türk olursa çok daha iyi olur. Ama bu da olacak arkadaþlar. Þimdi bukonuyu bazý arkadaþlar size aktardýlar o da klasik ýslahtaki ve transgenik ýslahýndaki olaylarý zannederimanlayabilirsiniz. Klasik ýslahta bir kromozom devreye sokuyorsunuz, kromozomdaki genlerin eliminasyonu

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

16 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

gibi uzun vadede bir uðraþýnýz var bu ýslah tabii kiuzun sürecektir ama altta gördüðünüz olayda tekbir genin transferi halinde transgenik çeþitler ya dabizim gen mühendisliðinin beraberinde getirdiðiolaylar tek bir genin aktarýlmasý ve bunun dazaman kazanma açýsýndan artýlarý…

Transgenik soyanýn bakýn burada 2004 yýlýrakamlarýna göre Amerika'da 1966'dan 2004'elineer bir artýþýný görüyoruz. Bakýn yüzde 85'itransgenik. Orada herhangi bir þekilde transgenikolan ve olmayanýn ayrýmý söz konusu olmadýðýnagöre bütün Amerikan vatandaþlarý herhalde busoyanýn 800'e yakýn yan ürünleri ile tabii ki haþýr

neþirler. Þimdi insanýn aklýna þu geliyor, Amerika'nýn nüfusu ne kadar, bir baký-yorsunuz ki 258 senedenberi bu iþ böyle olduðuna göre çarpalým kaç kiþide bu denenmiþ, 2 milyar kiþide denenmiþ. Tek bir soy-adan zararlý olay hastaneye yansýmamýþ. Yalnýz merak etmeyin, Amerika kendisi de yemiyor, bize deyediriyor, Avrupa'ya da yediriyor. Ve arkadaþlar gerçekten soyayla ilgili bakýn mýsýrla ilgili bir olay anlata-caðým size, soyayla ilgili tek bir hastanelik olay henüz saptanmamýþ.

Salondan itiraz: Ýyi tetkik etmediðinizi düþünüyorum sayýn konuþmacý.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Cevaplayacaðýz efendim. Þimdi efendim dünyadaki bu artýþ hýzýný da þöylebir göz önünde bulundurursak bakýn biz þu anda dünyada 140 milyon tonluk üretimin yüzde 10'unu, soy-anýn dünya üretiminin yarýsýný, pamuðun yüzde 10'unu ve kolzanýn da yüzde 10'unu transgenik olarakgörüyoruz. 2010 yýlý için dünyadaki transgenik tohumculuðun piyasasýnýn mevcut tohumculuk piyasasýnýnyüzde 66'sý olacaðý tahmin ediliyor. Þimdiden bir parantez açýyorum ve Avrupa Topluluðu'nun trans-geniklerle ilgili yasaðýnýn baþlamasý ve bitiþini birer cümleyle aktarmak istiyorum size.

Dýþ piyasaya yansýyan dünyada 5 milyar dolarlýk bir tohumluk ticareti vardý 1997'lerde ve Avrupalý fir-malar bunun yüzde 66'sýna hakimdi. Transgenik olayý devreye girer girmez teknolojisi geri olan Avrupaotomatikman tohumluk piyasasýný kaybetmemek için acele bu sisteme hayýr kampanyasýný baþlattý ve1990'larýn sonuna doðru yasaklama geldi. 5 sene sürdü. 5 sene sonra gerçekten herhangi bir sorun olmay-acaðý yahut da teknolojinin adeta kaçýrýlmasý endiþesiyle Avrupa bu yasaðý kaldýrdý. Biz þimdi transgenikürünlerle ilgili bazý ürünlerde ilaç tasarrufunu þöyle hýzlý bir görelim ve ortalama yüzde 30'luk bir kardanbahsettik ya, o karýn hangi ürünlerde kimlere gittiðine bir göz atalým. Pamukta tüketicinin payý çok fazla,çiftçinin payý az ama soyada farklý farklý, bunlar da iþin biraz ekonomik tarafý. Ve asýl can alýcý nokta þimdigeliyor arkadaþlar. Bu maalesef Türkçe'ye çevrilmediði için özür dilerim ama hepinizin az buçuk bu konu-lara vakýf olduðunu biliyorum. Hemen Oktay arkadaþým buradaydý Adana'dan. Muhakkak surette bizidestekler bir ifadede bulunacaktýr.

Þimdi transgenik pamuk devreye girdiðinden beri ki 4 milyon hektarýn 2.8 milyon hektarý transgeniktir.Ve Çin þu anda dünyaya en ucuz pamuk satar durumdadýr. Orada kimyasal ilaçlamanýn daha doðrusuinseptisik kullanýmýnýn 13.2 defa azaldýðýný deklere etmiþ bir rakam, araþtýrma ya da bulgu. Öyle oluncaberaberinde ne geliyor biliyor musunuz arkadaþlar çevreyi hakikaten çok iyi düþünen bizler þuraya odak-lanmak zorundayýz. Çin'de ilaçlama esnasýnda yýllýk transgenik pamuk devreye girmeden evvel 250civarýndaydý, artý eksi 30 ile ve bu sayý þu anda 50'lere inmiþ vaziyette. Çevre bilincindeki arkadaþlarainsan saðlýðý açýsýndan bir mesaj olsa gerek diyorum. Bizim karlýlýkla ilgili o yüzde 30 çok global birrakamýn deðiþik ülkelerde farklý farklý olduðu meydanda. Hatta hatta tohumla ilgili fiyatlarda, yüzdeitibariyle bazýlarýnda, yüzde 500 daha fazla fiyat bulan transgenik çeþitler var. Nerede bu Arjantin'de.Tohumla ilgili olay. Þuradaki rakamlarý geçeceðim. Benim aslýnda sizlerle konuþmak istediðim baþka bir

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

17TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

konu var arkadaþlar.

Arjantin'de transgenik çeþitlerin devreye girmesinden evvel yýllýk tarla bitkilerinin toplam üretimi 25 mil-yon ton. Transgenik çeþitler devreye giriyor, transgenik çeþitler devreye girince ikinci ürün devreye giriy-or. Ýkinci ürünün devreye girmesi için agronomik bir girdi de devrede. O da notillage diye tanýmladýðýmýzanýza ekin.

Bu anýza ekim devreye girdiði zaman Arjantin'deki söz konusu tarla bitkileri alaný 3 milyon hektar artýy-or ikinci ürünle ve elde edilen ürün 3 katýna 75 milyon tona çýkýyor. Arkadaþlar Türkiye'de gerçekten bizimbitki ýslahçýlar olarak müthiþ gen bulmaya ihtiyacýmýz var. Çünkü, gýdada tüketim yelpazesi alabildiðinedeðiþti, geniþliyor. Dondurulmuþ gýda için bamya çeþidi arýyor arkadaþlarýmýz. Bamya çeþidi geliþtirmekiçin Türkiye'de herhangi bir birimimiz var yok diyelim ama Türkiye'de hayati bilimler diye tanýmladýðýmýzfen bilimleri diye tanýmladýðýmýz biyoloji, ziraat ve diðer branþlarla ilgili olarak on binlerce eleman duruy-or. Üniversitelerde. Ve bu arkadaþlarýmýzýn tez bazýnda çalýþmalarýndan þüphesiz ülke yararlanýyor. Amanüfusumuz artýyor, yarýnýn gerçekten komþularýnýn bahçesi olacak Türkiye'de çeþit gereksinimimizi karþýla-mak için muhakkak surette bu kullanýlmayan potansiyeli devreye sokmamýz lazým. Nasýl olacaktýr.Þüphesiz bu hususta stratejiler geliþtirilebilir ama birilerinin muhakkak bir þey yapmasý gerekiyor.

Arkadaþlar Avrupa'daki transgeniklerle ilgili yasaklamaya itiraz eden birisinin þöyle bir ifadesi var: "Birkarþýtlar grubunun esiri olduk. Karþýtlar hayaletlerle milleti korkuttular. GMO ABD'de hiçbir sorun olmadankabullenilirken, AB on milyonlarca insanýn içinde bulunduðu yaþayan laboratuvardaki sonuçlarý gözardýederken, kritik etmekten baþka bir iþ yapmamýþtýr. Hayaletlerle uðraþaduran AB, bilim ve tarýmsal ekono-mi açýsýndan ABD'nin gerisinde kalmýþtýr. Sonuçta AB kaybetmiþ, ABD kazanmýþtýr" diyor. Karþýtlarla ilgiliolarak ilginç noktalar devreye girdi. Gen kaçmasýy-la ilgili olarak mýsýrýn kökeni Meksika'da bir trans-genik mýsýr bulunduðu ortaya atýldý. Bunu yapan dabir üniversiteli arkadaþýmýzdý.

Sonuçta ne ortaya çýktý biliyor musunuz kral kele-beklerinde olduðu gibi saðlýklý bir araþtýrmanýnolmadýðý saptandý. Detayýný vermiyorum.Arkadaþlar gerçekten bazý olaylarda bilinçlenmem-iz lazým. Bu bilince herkesin katýlmasý gerekiyor.1998'de Ýsviçre'de toplumda tarýmsal araþtýr-malara, tarýmsal biyoteknolojiye onay verelim mi,vermeyelim mi gibi bir soru soruluyor. Yüzde 66"Hayýr" diyor. 1 senelik bir bilinçlenme sonucundabu oran yüzde 30'a düþebiliyor. Arkadaþlarmuhakkak suretle gene ihtiyacýmýz var. Ha bu gendeðiþik yerlerde deðerlendirilebilir. Türkiye'de birIslahçý Haklarý Kanunu çýktý. Hatta ve hatta genpatentlemesiyle, dünkü bir haber Avrupa'da birþans doðdu. Canlýlar patentlenemez diye karþýduranlar artýk patent ofisinin kararý çerçevesindecanlýlarýn patentlenmesine þahit olacaklar.

Avrupa ilginçtir transgeniklere "Hayýr" dedi,yasak koydu ve Ýspanya'da 6 seneden beri trans-genik çeþit mýsýr ekiliyor. Ben tabii herhangi bir þeysöyleyecek deðilim, asýl benim söylemek istediðimþu arkadaþlar. Biz kuvvetlerimizi birleþtirmek

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

18 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

zorundayýz. Býrakýn transgenik davasýný çeþit gereksinimimizi kapatmak için Tarým Bakanlýðý, üniversitel-er, bakýn TÜBÝTAK ile Tarým Bakanlýðý'nýn ortak çalýþmamasý hususunda Servet arkadaþýmýz da buradainþallah bundan sonra çok güzel adýmlar atarýz ve biz muhakkak suretle Tarým Bakanlýðý olarak artýk biy-oteknolojiye sýcak bakarýz. Uzak durmakla bir þey elde edemeyiz.

Bakýn arkadaþlar 2. Tarým Þurasý'nýn sonunda ve hatta hatta Devlet Planlama ve Hazine ile birlikte TarýmStratejileri 2006-2010 Belgesi'nde biyoteknoloji geçmiyor. Niye biliyor musunuz, biz bu konularý konuþmaþansýna kavuþamadýðýmýz için. Ve gururla söylemek lazým. Bakýn sivil toplum örgütü olarak Odamýz bu iþibaþardý. Bizi burada bu konularý tartýþmaya götürebildi. Teþekkür ederim.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Þimdi efendim sayýn hocamýz 3 tane size soru sordu. Aslýnda soru-larý siz soracaksýnýz o cevap verecek ama izin verirseniz sizin adýnýza ben cevap vereyim. Birinci sorusuçeþitli sorunlarý çözen genleri taþýyan transgenik bitki ister misiniz dedi. Ýsteriz tabi eðer bitkisel gen kay-naklýysa ve içindeki mikro organizmalar toksit madde üretmiyorsa isteriz. Bizce bir sakýncasý yok. Ýkincisorusu soyadan þimdiye kadar ölen bir kiþi var mý dedi. Bir kiþi yok, doðru. 1998 yýlýnda triptofan mad-desini soyanýn içerisine katký maddesi olarak besin deðerini artýrmak üzere kattý bir Japon fir-masý. Ve bu Amerika'da kullanýldýðý zaman 37 kiþi öldü. 1500 kiþide de kalýcý hastalýk belirtilerigörüldü. Ve bu firma milyarlarca dolar tazminat ödedi bunlara. Üçüncü sorusu hocamýzýnAmerika'da 6-7 seneden beri bunlar kullanýlýyor, ne olmuþ Amerika'da? Amerika'da olan þu, 76 milyon kiþigýda zehirlenmesinden her yýl hastaneye baþvuruyor ve bunlarýn 5 bin kiþisi her yýl ölüyor. (alkýþlar) BunuSalý günkü toplantýmda literatürlü olarak sunmuþtum belki hatýrlarsýnýz. Çok ciddi bir bilimadamýnýn, ciddibir dergide yayýnlanmýþ makalesinden alýnmýþtýr.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Ýzin verir misiniz sayýn Baþkan iki husus eklemek istiyorum. Sayýn Baþkanýndediði verileri güçlendirmek üzere þu anki literatürler Amerika'da staphylacoc vakalarýnýn 3 kat arttýðýnýgöstermekte. Onun ötesinde benim daha sunabileceðim bu konuda çok fazla sayýsal veri var. Ama þu andaöyle bir þansým yok. Bir söylemek istediðim þey, bir bitki ýslahçýsýnýn transgenik çalýþmayla bitkiýslahý yanýltmacasýný nasýl biraraya getirebildiðini ben þahsen çok hayretle karþýlýyorum.(Alkýþlar) Çünkü burada herkes tarýmcý, ýslah bambaþka bir olay, transgenik çalýþma bambaþkabir olay. Arzu ederseniz bana süre verilirse bunu ifade edebilirim.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Konuþmalarýmýzý tamamlayalým tartýþma kýsmýnda bunlarý tekrartartýþacaðýz. Sayýn Nazimi Hocamýza da söz verip bunlarýn cevaplarýný alacaðýz tabii ki. Þimdi dördüncükonuþmacýmýz sayýn Petek ATAMAN, Gýda Mühendisleri Odasý (GMO) Baþkaný. Gýdalarda zararlý madde-ler, gýda denetimi, gýda yasasý gibi çok önemli konularda çalýþmalarý ve yayýnlarý olan deðerli bir sunucu-muz. Buyurun efendim.

Petek ATAMANTMMOB Gýda Mühendisleri Odasý Baþkaný

Öncelikle bu düzenlemeye emeði geçen herkese ben de çok teþekkür etmek istiyorum. Genetik olarakdeðiþtirilmiþ ürünlerle ilgili sunularýn birçok ortaklaþtýðý nokta var. Oralarý mümkün olduðu kadar kýsa vegenel geçmeye çalýþacaðým. Çünkü konuþmacýlarýn çoðu bu noktalara deðiniyor. Öncelikle ben tanýmýtamamen geçmek istiyorum izninizle. Çok kereler yapýldý. Þimdi GDO'larý ya da genetik olarak deðiþtirilmiþürünleri pazarlarken ya da yasal olarak kullanýma sunarken, belli gerekçeler öne sürülerek sunuluyor, bun-larý bir kez daha hatýrlatmak istiyorum. Bir tanesi bu savunulardan biri açlýða çözüm getireceði çünkü belliiklimlerde, belli topraklarda tarýmsal üretimin rahatlýkla yapýlamadýðý bir gerçek. Kurak ortamda, tuzlu vealüminyumlu toprakta tarýma olanak saðladýðý yönüyle GDO'lar savunulmakta. Yine bitki patojenlerinedirençli bitkiler geliþtirmeleri ve böylece pestisit ve herbisit kullanýmýnýn azaltýlmasý verim ve kalite artýþýgibi birtakým gerekçelerle GDO'lar üretilmekte ve pazarlanmakta.

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

19TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

Savunularýmýza devam edersek aslýnda bunlarýn bir kýsmýný hocamdan da dinledik, dünya nüfusu artýy-or, demek ki farklý teknolojiler bulmak zorundayýz. Su kaynaklarýmýz sýnýrlý, ekilebilir araziler azalýyor, ohalde ne yapmalýyýzýn cevabý olarak sunuluyor. Ama þu bir gerçek genetik olarak deðiþtirilmiþ ürünlerinüretiminde kullanýlan teknolojiler ve bu ürünlerin tüketiminde uzun yýllar itibariyle karþýlaþýlacak sorunlarhenüz tartýþýlmakta ve net bir bilimsel veri yok. Birçok kaygý var, olumsuz yönde de birçok kaygý ve birçokdeðerli bilimadamýnýn yayýnlarý var. Dolayýsýyla þunu söyleyebiliriz risklerin elimine edildiði bilimsel olarakkanýtlanmýþ bir teknoloji olarak görmek mümkün deðil genetik olarak deðiþtirilmiþ ürünleri.

Bu riskleri gerçekten temel olarak sýralamaya çalýþtým çünkü çok deðerli hocalarým var biliyordum kibunlarý ayrýntýlý olarak sunacaklar ama ana baþlýklarý halinde bir kez daha anmak istedim. Ýnsanlarda tok-sisite ve alerji konusunda çok ciddi endiþeler ve yayýnlar var, yine çevre, gen transferi ile biyolojik çeþitlil-iðin etkilenmesi yönünde çok ciddi endiþeler var. Bu endiþeler bilimsel temelli endiþeler. Zararlýlarýndirencinin artmasý yönünde birtakým raporlar ve endiþeler var. Yine birçok kez söylendiði gibi antibiyotik-lere karþý direnç oluþmasý özellikle insan saðlýðýný olumsuz yönde etkileyecek. Bunun dýþýnda sosyo-ekonomik ya da etik sorunlar diyebileceðimiz birtakým sorunlar var.

Bizim gibi ülkelerde yani bunun tohumunu da üretmediðimiz almayý ya da kullanmayý tartýþan ülkelerdemutlaka tohumda dýþa baðýmlýlýk yaratýyor. Çünkü tohumlarý bir kez bir kez daha kullanamýyorsunuz. Bubir sorun. Ýkincisi alýcý ülkelerde, bizim ülkemiz de alýcý mý deðil mi yasal olarak bir veri yok ama piyasataramalarýnda görünen o ki bilmeden de olsa alýcý durumundayýz ve tüketici durumundayýz. Bu ülkelerde-ki yasal boþluklardan faydalanýp etiketleme yapýlmýyor. Bu ürünlerin kontrolü þu anda yasamýz olmadýðýiçin yapýlmýyor olabilir ama üreten ülkeler bu ürünlerde GDO olduðunu bile bile etiketlemeden bu ülkeyegönderebiliyorlar. Yine organik tarým ve diðer sürdürülebilir tarým yöntemlerini olumsuz etkilemesi…GDO'lu tarým yapýldýðýnda çevrede geleneksel yöntemlerle ya da organik yöntemlerle tarým yapýlanarazilere uzaklýðýnýn çok ciddi mesafelerde olmasý lazým. Bunun gen kaçýþý kaygýlarý da dikkate alýndýðýn-da uzun vadede çok daha ciddi problemlere yol açabileceði açýk. Yine sorunlardan biri de çok uluslu fir-malar tarafýndan oluþturulan tekeller. Bunu hepimiz görüyoruz. Birkaç firma tüm dünyaya tohumlarýnýpazarlamakta.

GDO'larýn kullanýlmakta olduðu alanlarý çok kýsaca geçeceðim. Herkes biliyor artýk hatta anmayacaðýmda. Yine üretim, daðýtýmý baþta Amerika, en büyük, en fazla üretim yapan, Arjantin, Kanada ve Çin. Bu daanýldý. Ürünleri de geçiyorum. Bunu da söyledi hocalarým. Biraz yasal yönüne iþin girmeye çalýþtým. Çünkübiz Oda olarak ya da Odalar olarak, Türkiye'de ne yapýlmalýyý sorgulamak durumundayýz. Amerika'da,AB'de Kodeks Alimentarius Komisyonu'nda neler yapýlýyor diye bir miktar baktýðýmýzda, ABD'de farklý tür-den gen bulunduran ve besin deðerinde deðiþiklik olan ürünler transgenik olarak deðerlendiriliyor. Yanitransgenik teknoloji kullanýlmýþ olsa dahi eðer üründe temel bir deðiþiklik saptayamýyorlarsa o zamanbunu gen teknolojisi kullanýlmamýþ gibi algýlýyorlar ve etiketleme zorunluluðunda da bu temel ölçüteþdeðerlilik yani herhangi bir maksimum limit yok. Eðer geleneksel çeþidine eþdeðer olarak görülürseetikette belirtme zorunluluðu yok.

AB'de durum nasýl? AB'de epey bir karþý çýkýþlardan sonra kabul edilmiþ durumda. Ancak bunda da birtanýmlama getirilmiþ. Eþik deðeri yüzde 0,9 yani binde 9 olarak kabul edilmiþ. Binde 9'un üzerinde genetikolarak deðiþtirilmiþ ürün veya bunlarý içeren ürünler GDO olarak ifade edilmiþ ve bunlarýn etikette belir-tilmesi zorunluluðu getirilmiþ. Türkiye'ye geçmeden evvel Kodeks Alimentarius'tan çok kýsa söz etmek isti-yorum. Çok ciddi rakamlar ya da çalýþmalar olmadýðý için sadece sözlü olarak geçmek istiyorum. Bildiðinizgibi 180'den fazla ülkenin üye olduðu bir komisyon. Kodeks Alimentarius'tan Komisyonu da bu konuda birçalýþma grubu kurmuþ. Çalýþmalarýný yürütmekte ama tabii þu anda somut hiçbir þey yok. Uzun vadede deolacaðýný düþünmüyorum açýkçasý çünkü bu kadar tartýþmalý, bu kadar karþýt gruplarýn olduðu bir konuda180 ülkenin ortak bir noktada birleþip de bir karar almasý biraz zor gözüküyor.

Türkiye'de durumumuz ne? Türkiye'de GDO teknolojisini üreten deðil, kullanan durumundayýz. Onu datekrar ifade edeyim ki araþtýrma sonuçlarýndan anlýyoruz. Yoksa resmen biz GDO'yu ithal ediyoruz diyeGDO'lu gýdalarý ya da tarýmsal ürünleri ithal ettiðimizi zannetmiyorum. Çünkü bir yasamýz ve kontrolümüz

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

20 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

yok. Bu ürünlerin teknik kriterlerini kontrol sis-temlerini düzenleyen bir mevzuatýmýz yok. Buarada Bakanlýðýn Biyogüvenlik Yasa Tasarýsý ileilgili yürüttüðü çalýþmalar var. Taslakta henüzherhangi bir eþik deðer, somut kriter yok amaumarým ki çalýþma sýrasýnda geliþtirilecektir.Çalýþmaya katýlan gruplara baktýðýmýzda aslýndaoldukça geniþ katýlýmýn saðlanabildiði gözüküy-or. Hem üniversiteler, hem bu konuda çalýþankurumlar, TÜBÝTAK gibi… Taslaðýn þu haliylelimitler anlamýnda ya da denetim sistemianlamýnda çok yeterli olduðunu söylemekmümkün deðil ama umarým ki daha somut bir-takým kriterler taþýyacaktýr.

Yine Türkiye'de analiz yapan laboratuvarlaryetersizdir diye bir kez daha vurgulamak lazým.Demin hocalarýmýzdan biri akredite olan labo-ratuvar olmadýðýný söyledi. Bir baþka yönüyle bakýldýðýnda gýdanýn resmen denetiminden sorumlu TarýmBakanlýðý'nda da benim bildiðim kadarýyla bu analizleri yapabilen bir laboratuvar var ama akredite deðil.Ülkemizin biyolojik çeþitliliði çok geniþ bunu her yerde sürekli dile getiriyoruz, sürekli konuþuyoruz.Dolayýsýyla bu tür bir teknolojinin kullanýmýný tartýþýrken, ülkemiz koþullarýný çok iyi deðerlendirmemizlazým. Kendi biyolojik çeþitliliðimize zarar vermememiz lazým. Kuraklýk sorunu ya da tuzluluk sorunu çokciddi boyutlarda olan bir ülke deðiliz ve çeþitliliðimiz çok fazla. Gýda kontrolünde izlenebilirlik saðlana-mamýþtýr. Gýda Yasasý'nda izlenebilirlikle ilgili bir madde var. Ancak henüz bunun uygulanamadýðýný hep-imiz biliyoruz. Kýsa vadede uygulanamayacaðýný da biliyoruz. Ýzlenebilirliðin saðlanamamasý GDO'lu ürün-lerin ticaretinde, hatta transit geçiþinde ya da üretiminde çok ciddi bir sorun olarak karþýmýza çýkacaktýr.

Ben kýsaca önerilerden bahsedip konuþmamý bitirmek istiyorum, tekrar tartýþma bölümünün hareketliolacaðýný düþündüðüm için. Bizim Oda olarak önerimiz önce ülke olarak yaklaþýmýmýzýn belirlenmesilazým. Bu yaklaþýmý mümkün olduðunca geniþ, her kesimden katýlým saðlayarak belirlememiz lazým.Tarýmsal üretime, tohum ithalatýna, tohumun tarýmda kullanýmýna biz Oda olarak karþýyýz. Zannediyorumþu anda bilerek bir tohum ithali yok. Genetiði deðiþtirilmiþ ürünler içerebilen gýda maddelerinin mutlaksurette etiketlenmesi, eþik deðerinin tespit edilmesi ve bunun etikette belirtilmesi gerektiðini düþünüy-oruz. Oluþturulan mevzuat çerçevesinde ürün denetiminin hýzlý ve etkin bir biçimde yürütülmesini saðlay-acak sistemlerin mutlaka kurulmasý gerektiðini düþünüyoruz.

Tüketici de bilinçlendirilmelidir. Aslýnda her sunumun sonunda tüketici bilinçlendirilmeli diye bir cümlegeçer. Ama özellikle de GDO'lu ürünlerle ilgili etikette böyle bir uyarý olacak ve eþik deðeri kabul edileceksemutlak surette tüketicinin çok daha yoðun bilinçlendirilmesi gerekli ki böylece insanlar ne aldýklarýný, netükettiklerini bilerek alsýnlar. Bu bir teknolojidir üzerinde çalýþmalar sürüyordur, belki yýllar sonra aklan-abilir ya da aklanmayabilir ama bizlerin de bu konuda bilimsel çalýþma ve araþtýrmalara aðýrlýk vermeyedevam etmemiz gerekir diye düþünüyorum. Teþekkür ediyorum hepinize.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Son konuþmacýmýz Tarým Orman ve Köyiþleri Bakanlýðý TarýmsalAraþtýrmalar Genel Müdürlüðü elemaný ve ZMO Yönetim Kurulu üyesi olan arkadaþýmýz Dr. Servet KEFÝ.

Dr. Servet KEFÝTÜBÝTAK

Sayýn Baþkan, deðerli katýlýmcýlar sunumuma baþlamadan önce hepinizi þahsým, ZMO, TAGEM veTÜBÝTAK adýna saygýlarýmla selamlamak istiyorum. Þimdi ben son konuþmacý olduðum için aslýnda hemþanslý, hem de þansýzým. Þanslýyým çünkü benden önce her þey anlatýldý, þansýzým bana anlatacak çok az

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

21TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

þey kaldý. Umarým çok tekrar olmaz. Mümkün olduðu kadar tekrardan kaçýnarak bazý konulara da açýklýkgetireceðim. Tanýmlarý geçiyorum sadece belirli konulara kýsaca tekrar deðinmek istiyorum. Özellikle biy-oteknoloji uygulanmaya baþladýðý zaman en temel ilerleme gösterdiði alan hepinizin kabul ettiði gibi saðlýk.Hastalýklarýn teþhisi, tedavisinde gerçekten biyoteknolojide çok büyük ilerlemeler kaydedildi ve insanlýðýnhizmetine sunuldu. Saðlýðýn yaný sýra özellikle tarým ve hayvancýlýkta da uygulama buldu.

Tarýmsal biyoteknolojideki uygulamalara süremi de aþmamak kaydýyla çok kýsa deðineceðim. Kronolojikolarak ilk çalýþmalar, zararlýlara dayanýklýlýk, yabancý ot ilaçlarýna dayanýklýlýk ve bir de hastalýklaradayanýklýlýk þeklinde gerçekleþmiþ. Zararlýlara dayanýklýlýkta daha önce de söylendi bacillus thuringiensis-ten gen aktarýlarak zararlýlara dayanýklý hale getirilen mýsýrda saf ve koçan kurduna, pamukta pembe veyeþil kurda, patateste de patates böceðine dayanýklý çeþitler elde edilmiþ ve pazara sunulmuþ. Ve þu andagerçekten de özellikle pamuk ve mýsýr ciddi anlamda pazarda söz sahibi. Ayný zamanda ayçiçeði, soya,kolza ve buðday da diðer örnekleri takip ediyor zararlýlara dayanýklýlýkta.

Yabancý ot ilaçlarýna dayanýklýlýkta da yabancý ot ilaçlarýna yani herbisitlere dayanýklýlýk geni aktarýlmýþve þu anda pazarda söz sahibi olan soya, pamuk mýsýr, kolza, çeltik var. Bunu buðday ve þeker pancarý daizleyecek ve þu ana kadar özellikle roundup ultra herbisitine dayanýklý olan roundupredi çeþitler elde edil-erek bunlar pazara girmiþ bulunmaktadýr. Viral bitki hastalýklarýnda da özellikle virüs hastalýklarýndapatates, çeltik ve mýsýrda viral bitki hastalýklarýna dayanýklýlýk saðlanmýþ, kazandýrýlmýþ. Domates vemuzda da benzer çalýþmalar var. Bu belirttiðim 3 alanda, zararlýlara, yabancý ot ilaçlarýna ve hastalýklaradayanýklýlýkta bugüne kadar özellikle hocam sunumunda da belirtti, kullanýlan ilaçlarýn yani zirai mücadeleilaçlarýnýn azaltýlmasý nedeniyle maliyette belirli bir oranda azalma ve yine verimde de bir artýþ olduðu ilerisürülmektedir. Ancak yine bazý çalýþmalar göstermektedir ki özellikle herbisite dayanýklý çeþitlerin yetiþtir-ildiði alanlarda herbisit kullanýmýnda azalma yerine tam tersine bir artma olduðu tespit edilmiþtir.

Bunlardan sonra kaliteye yönelik çalýþmalar yapýlmýþ. Tarýmsal biyoteknolojide bu amaçla bitkisel yaðkalitesinin artýrýlmasý amacýyla yapýlan çalýþmalarda yüksek oleik asit ve düþük linolenik asit içeriðinesahip ayçiçeði, soya ve yer fýstýðý çeþitleri ve ayný zamanda margarinde hidrojenasyonu ortadan kaldýranyüksek stearik asit içeriðine sahip kolza çeþitleri elde edilmiþtir. Sebze ve meyvelerde ise özellikle etilensentezin bloke edilmesiyle, olgunlaþmanýn geciktirilmesi ve raf ömrünün uzatýlmasýyla bildiðiniz gibidomateste saðlanmýþ, daha uzun süre pazarda ka-labilen çeþitler elde edilmiþtir. Benzer çalýþma diðerürünlerde de yapýlmaktadýr. Ayný zamanda kurumadde içeriði yüksek aromanýn artýrýlmasý için kurumadde içeriði yüksek domates çeþitleri ile biber,muz, kavun ve karpuz da yine elde edilmiþtir.

Bunun yaný sýra hormon üretimi ve gýda enzim-lerinin üretimi de yine kaliteye yönelik olarak yapýlantarýmsal biyoteknolojinin sonuçlarý içerisindedir.Hormon üretiminde özellikle ineklerde süt üretiminiyüzde 10-15 artýran doðal bir hormon olan bovinessimot ropinin bir rekombinant formu elde edilmiþtir.Bu 1993 yýlýnda Amerika'da gýda ve ilaç dairesi olanFTE tarafýndan onaylanmýþ ve þu an Amerika'dayüzde 30 yetiþtirilen ineklerde kullanýlmaktadýr. Herne kadar gýda ve ilaç dairesi bu hormonun herhangibir olumsuz risk etkisi olmadýðýný söylese de bununkullanýldýðý ineklerden elde edilen sütlerin daha fazlabakteri içermesi nedeniyle kýsa sürede bozulduðu veyine bu ineklerde meme enfeksiyonlarý ile rahim-lerde birtakým kistlerin oluþtuðu tespit edilmiþtir.

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

22 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

Gýda enzimlerinin üretiminde de yine yüzde 60 daha sert peynir yapýmýný saðlayan cymosenin bir rekom-binant þekli elde edilmiþ, caymocin. Bunlar da kaliteye yönelik çalýþmalar. Daha önce Þeminur Haným bah-setti A Vitamini ve demir içeriði yüksek çeltik elde edildi. Bu da özellikle Uzakdoðu'da pirince dayalý besle-nen toplumda eksik olan veya mikro element noksanlýðý nedeniyle ortaya çýkan insanlardaki bozukluklarýngiderilmesi için bu A Vitamini içeriði ve demir içeriði yüksek çeltik elde edildi. Adana'da Altýn Çeltik denil-di, Golden Rice. Ama istenen düzeyde yani beslenmeye dayalý bozukluklarýn giderildiðine dair henüz birsonuç elde edilmedi.

Protein içeriði yüksek tatlý patates, çeltik, yine A vitamini içeriði yüksek kolza ve antioksidant içeriði yük-sek meyve ve sebzelerde yine besin deðeri yüksek gýda üretiminin sonuçlarý. Bunun yaný sýra çevreyeduyarlýlýk göz önüne alýnarak biliyorsunuz ne yaparsanýz yapýn doðada sentetik plastiði kesinlikle ortadankaldýramýyorsunuz, bunun üzerine organik olarak parçalanabilir plastik veya biyolojik olarak parçalanabilirplastik üretimi, mýsýr ve kolzada elde edilmiþtir. Yine gýdaya yönelik olarak da biyoraktör bitkilerin üreti-mi söz konusudur.

Bu ana kadar þunu özetlemek istiyorum. Tarýmsal biyoteknolojinin iki tane ana amacý var. Bir tanesigeliþmiþ ülkeler için bir tanesi de geliþmekte olan ülkeler için. Geliþmiþ ülkeler için daha güvenli, dahakaliteli gýdalar elde edilmesi ve özellikle hastalýklarýn tedavisinde kullanýlabilecek ürünlerin elde edilerekilaç tedavi masraflarýnýn azaltýlmasý. Hýzlý bir nüfus artýþý olan ve üretimleri düþük geliþmekte olan ülkel-er ise biliyorsunuz Amerika gibi ülkelerden gýda ithal ediyorlar. Ýþte tarýmsal biyoteknolojinin yine geliþmiþülkeler için bir amacý da özellikle bu tür ülkelerin ihtiyacý olan ürünlerin, yani onlara satabileceklerigýdalarýn üretimini artýrmak.

Dünyadaki duruma bakarsak, 1985 yýlýnda ilk alan denemeleri alýnmalarýna karþýn, üretimleri 1996'dabaþladý. 2003'de, daha önce de söylendi Þeminur Haným tarafýndan 8 yýllýk periyotta tam 40 kat arttý. Amaartýþ hýzýna bakarsanýz, son yýllardaki artýþ hýzýnýn ilk dönemlerdeki kadar yüksek olmadýðý görülmektedir.Ülkelere baktýðýmýzda gerçekten yüzde 99'unu ABD, Arjantin, Kanada, Brezilya, son zamanlarda Çin ve birde 6. ülke olarak Güney Afrika oluþturmakta. Avustralya ve Hindistan da var, bunlarýn yetiþtirdiði ürünleriburada görüyoruz. Zamandan kazanmak için. Ayný zamanda yeni üretime geçen veya 0.1 milyon hektaralanýn altýnda üretim yapanlar var. Bunlarýn içinde belirtmek istediðim AB içinde yer alan veya aday ülkel-erden; Bulgaristan, Almanya ve Ýspanya var. Ürünlere baktýðýmýz zaman da ürünlerin yüzde 99'unu soya,mýsýr, pamuk, kanola oluþturmakta. Diðerlerine bakarsanýz örneðin patateste hala istenilen oranda birartýþ yok. Kabak ve papayada da yine durum ayný.

Deðiþtirilen özelliklerde, toplam ekim alanýnýn yüzde 73'ünü yabancý ot ilacýna dayanýklýlýk, yüzde 18'inizararlýlara dayanýklýlýk, yüzde 8'ini de hem yabancý ot ilacýna, hem de zararlýlara dayanýklýlýk oluþturuyor.Gördüðünüz gibi kalitesi iyileþtirilmiþ ürünlerin üretiminde henüz çok ciddi rakamlar yok. Ürün bazýndabaktýðýmýz zaman þu an dünyada üretilen 72 milyon hektar soyanýn yüzde 57.5'i, 25 milyon hektar kolzanýnyüzde 14'ü, 34 milyon hektar pamuðun yüzde 21'i, 140 milyon hektar mýsýrýn da yüzde 11'ini transgenikçeþitler oluþturmakta.

AB'de biliyorsunuz bugüne kadar özellikle tüketicilerin çok ciddi tepkileri nedeniyle bunlarýn onaylarý çokengellenmedi demeyim, çok yavaþ seyretti. Ancak 19 Mayýs 2004 tarihinde AB'li bakanlarýn oy çokluðu ileBt11 tatlý mýsýr için moratoryum kaldýrýldý ve bunlarýn üretim hariç ithalat ve iþleme amaçlý kullanýmýna10 yýllýðýna onay verildi. Ama en son 8 Eylül 2004 tarihinde, Mon810, Bt mýsýrýn 17 tane çeþidine, ki bun-larýn 6 tanesi Fransa, 11 tanesi de Ýspanya ulusal kataloðunda listeli- artýk üretim izni de verilmiþ oldu.AB'de etiketleme zorunluluðu daha önce de belirtildi Petek Haným tarafýndan, eþik deðer binde 9 ki bu dahaönce binde 5 idi. AB'de yine son zamanlarda biraz herhalde yumuþama diye belirteceðim, onun neticesindebu oran neredeyse yüzde 1'e yaklaþtý, yani binde 9.

Bundan sonra ben kýsaca bu ürünlerde olabilecek riskler hakkýnda bilgi vermek istiyorum. Risk kay-naklarýndan bir tanesi transfer edilen genin yapýsýndan kaynaklanan risklerdir. Burada daha önce de belir-tildi, iþaretleyici olarak genelde antibiyotiðe dayanýklýlýk ve antibiyotiðe direnç genleri kullanýlmakta.

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

23TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

Çoðunlukla da anpicilin ve kanamisine dayanýklýlýkgenleri. Genin kaynaðý önemli. Þu ana kadar özellik-le bakteri ya da virüs kökenli genler kullanýlýyor.Transfer yönteminden kaynaklanan riskler var.Genelde hücre çekirdeðine yapýlan transfer dahastabil iken, stoplazmaya yapýlan daha kararsýz. Veayný zamanda transferde de þunu belirtmek istiyo-rum yabancý gen bitki DNA'sýna aktarýlýrken tamolarak gittiði yer bilinmemekte, rastlantýsal olarakgerçekleþmekte. Bu rastlantýsal olarak aktarým dabitkinin kendi DNA'sýnda bulunan iþlevsel genlerinyapýsýnda deðiþikliklere yol açabilmekte. Bunun birörneðini vermek istiyorum. Özellikle roundup ultraherbisitine dayalý soyalarda -aslýnda verimin deyüzde 6 oranýnda son zamanlarda azalmasýnýnnedeni de buna baðlanmakta- ýsýya duyarlýlýk tespitedilmiþ. Bu demektir ki yine transgenik soyalarýnsýcak bölgelerde yetiþtirilmesi sorun olacak.

Kullanýmýndan kaynaklanan riskler, toksik ve aler-jik etkiler, yatay gen kaçýþý, flora ve faunaya olan et-kiler... Bunlara deðineceðim. Dolayýsýyla 3 tane alan-da risk oluþturma ihtimali var bu ürünlerin, insan vehayvan saðlýðý, biyolojik çeþitlilik, çevre ve sosyo-

ekonomik yapý. Ýnsan ve hayvan saðlýðýnda, antibiyotiklere dayanýklýlýk, daha önce belirtildi. Yine transferedilen genlerin insan ve hayvan bünyesindeki bakterilerle birleþme ihtimali. Bu virüs kaynaklý genlerindayanýklýlýk genini diðer virüslere transfer etme ki horizantal gen transfer ediyoruz, olasý toksik ve alerjiketkiler, hocamýz az önce yok dedi ama benimde elimde var. Toksik için sadece bir þey söyleyeyim,Filipinler'de yetiþtirilen Bt mýsýrlarýn bulunduðu alandaki köylülerde solunum yetmezliði ve birtakým bozuk-luklar tespit edilmiþ ve alýnan kan örneklerinde bu Bt mýsýrýn yetiþtirildiði alanlarda yaþayan kiþilerin kan-larýnda Bt toksine karþý üretilmiþ antikorlar bulunmuþtu. 11 Eylül 2003 tarihinde Rusya'da yayýnlanan birraporda, alerji vakalarýnýn arttýðý ve bu alerjilerin de GDO'lara dayalý olduðu belirtilmiþ, Amerika'da da yineson zamanlarda alerji vakalarýnýn arttýðý tespit edilmiþti.

Olasý gen kaçýþý var, bu da lafta kalmasýn, çünkü Meksika'da gen kaçýþýnýn olduðu Natura 2001 dergisindeyayýnlandý. Toprak mikro organizma yapýsýnda ve bir de doðadaki hedef olmayan diðer faydalý ve zararlýcanlýlara olasý etkiler… Burada da yine Amerika'daki Cornel Üniversitesi tarafýndan yapýlan bir çalýþmadaBt mýsýrlardaki polenlerin Kuzey Amerika'da yaygýn olarak bulunan Kral Kelebeði'nin larvalarýna öldürücüetkileri olduðu tespit edilmiþtir. Virüs kaynaklý genlerin diðer virüslere transfer etme ihtimali…Herbisitlere dayanýklýlýkta, az önce de söyledim rounduppredide bu transgenik ürün yetiþtirirken sadeceroundup ultra herbisti kullanýlýyor. Bu da belirli yabancý otlar öldüðü için doðada tek yönlü evolüsyonasebep oluyor.

Tarýmda dýþa baðýmlýlýk saðlýyor. Çünkü genetik olarak deðiþtirilmiþ bitkilerin, ayný yabancý döllenen,tozlaþan hibritler gibi her yýl tohumluðunun alýnmasý gerekiyor. Artý zaten bu tohumluðun sahibi olan fir-malar çiftçilere bu tohumu satarken, hazýrladýðý protokolde kesinlikle ürettiði üründen tohum almamasýnýþart olarak koyuyor ve bunlar aktarýlan genin özelliðine baðlý olarak fiyatlarý transgenik olmayana göreyüzde 25 ile yüzde 100 daha pahalý. Umarým hocam maliyetleri hesaplarken bunu da göze almýþtýr.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Yüzde 500 dedim ben.

Dr. Servet KEFÝ: Yüzde 25 ile yüzde 100 hocam. Tarýmsal üretim sistemlerinde deðiþiklikler... Bu da hiçbahsedilmediði için çok özür dilerim hocam hemen bahsedeceðim. Özellikle Bt çeþitlerde yani zararlýlara

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

24 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

dayanýklý olan çeþitlerde bunlarýn böceklere dayanýklýlýk kazandýrmamasý için refüj denilen bir uygula-manýn yapýlmasýný yine bu tohumu satan firma çiftçiye zorunlu hale getiriyor ve protokole koyuyor. Bununnedeni eðer bu yapýlmazsa normalde 5 yýlda direncin kýrýlacaðý gözüküyor. Yani saf ve koçan kurdunadayanýklý mýsýr 5 yýl sonra eðer bu refüj uygulamasý yapýlmazsa artýk dayanýklý olmayacak. O da kurtlar-dan zarar görecek. Ama yine Amerika'da yapýlan bir çalýþma, 5 yýl deðil, refüj yapýlmazsa 1 yýl içinde buözelliði yitireceðini gösteriyor. Refüjün de oradaki böcek popülasyonuna baðlý olarak örneðin Amerika'da100 hektarlýk Bt mýsýra ya 25 hektar alan klasik bir çeþide ayrýlacak herhangi bir pestisit uygulanabilecekveya 100 hektar Bt mýsýra karþýlýk 5 hektarda kesinlikle herhangi bir ilaç uygulanmayacak ki orada böcekhayatýný devam ettirsin. Bu oran Avustralya'da artýyor. Avustralya'da 100 hektara karþýlýk 50 hektar alanherhangi bir ilaçla uygulanacak Bt hariç. Veya 100'e karþýlýk 10 hektarlýk alan yine transgenik olmayan birçeþitle ve kesinlikle ilaç uygulanmadan yetiþtirilecek. Ve sonuçta kesinlikle risk analizi yapýlmasý lazým.Risk analizinin neler olduðunu herhalde biliyoruz. Risk deðerlendirmesi, risk yönetimi, risk iletiþim.

Kesinlikle biyogüvenlik sisteminin kurulmasý lazým. Biyogüvenlik protokolü 11 Eylül 2003 tarihindedünyada yürürlüðe girdi. Biz ülke olarak onu 2000 tarihinde imzaladýk ve ülkemizde 24 Ocak 2001 tari-hinde yürürlüðe girdi. Þu an Ulusal Biyogüvenlik Kanun Taslaðý hazýrlandý ama öncesinde de transgenikkültür bitkileri ve alan devri hakkýnda talimatýmýz var. Ne yapýlmasý lazým? Kanun bir an önce yasalaþmalýve direktiflerle yürürlüðe girmeli. Ýdari yapýda bir Ulusal Biyogüvenlik Kurumu oluþturulmalý ki bunlarkanunun içinde var. Soru geldiðinde cevaplandýrýrým ama kýsa vadede ülkemizde özellikle risk deðer-lendirmeleri ile herhangi bir ürünün GDO içerip içermediðinin tespitine yönelik laboratuvarlar kurulmalý.Ayný zamanda özellikle gümrüklerde bu testleri yapacak ihtisas laboratuvarlarý oluþturulmalý. Þöyle baðla-mak istiyorum, özellikle 21. Yüzyýl'da 6 milyarýn üzerine çýkacak dünya nüfusunun beslenebilmesi için heptarýmsal biyoteknoloji yegane çözüm olarak görülüyor ancak burada çevremize ve gelecek nesillere ola-bilecek risklerin minimuma indirilmesi ve bunun için gerekli önlemlerin alýnmasý gözardý edilmemelidir.Biyogüvenlikli bir gelecek dileðiyle çok teþekkür ediyorum.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Sunum haline dönüþünce panelin havasýndan biraz uzaklaþýlýyor. Amaböyle bir yöntem deðiþikliði yapýldýðý için öyle oldu. Ben hemen þimdi soru-cevap kýsmýna geçiyorum. Bazýyazýlý sorular var. Aslýnda yazýlý deðil, sözlü olarak yapýlmasýný istiyorduk ama bunlarý biz biraz özetledik.Önce þu yazýlý sorulara kýsa bir cevap verdikten sonra sizlerin sorularýný alacaðýz. Sayýn GÜRAKAN'a soru-lan bir soru var, onun hemen cevaplanmasýný ricaediyoruz.

Doç. Dr. Candan GÜRAKAN: Sayýn GökhanGÜNAYDIN, "Domates üzerinde yaptýðýnýz çalýþ-mayý katýlýmcýlarla paylaþýr mýsýnýz, lütfen" diyebir soru sormuþ. Tabii ki paylaþýrým.Domateslerde ön taný diye bahsettiðim 35S, NOSve Kanamisin direnç geni tespit edilmeyeçalýþýldý. Bulduðumuz Kanamisin direnç geniydi.Kanamisin direnç geni bütün onaylý domateslerdemevcut olan bir gen. Daha sonra tabii bazý tepki-ler aldýk. Sýrf Kanamisin direnç geni ile bunakarar veremezsiniz gibi. Daha sonra yaptýðýmýzçalýþmalarda ve Avrupa'da akredite bir laboratu-vara gönderdiðimiz DNA'mýz 35 1N genetik mod-ifiye olarak isimlendirildi. Yalnýzca tek bir örneðigönderebildim çünkü kendi cebimden verdim bumeblaðý. Dolayýsýyla oldukça zor bir þey oldubenim için. Ama þu anda Isparta'dan almýþolduðumuz domatesin genetik modifiye olduðuayný zamanda Avrupa laboratuvarlarý tarafýndan

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

25TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

da onaylandý. Tabii konvansiyonel PZR ile çalýþmalarýmýzý tamamladýðýmýz için NOS bölgesi bulana-mamýþtý. Ayný laboratuvardan aldýðýmýz bilgiye göre NOS bölgesi de bulunmakta. Þimdi çalýþmalarýmýz bukonuda yoðunlaþtý, detaylý çalýþmalarýmýz devam ediyor.

ZMO Baþkaný Gökhan GÜNAYDIN: Türkiye'den alýnan bir domates örneðinin GMO'lu olmasý neyi gös-teriyor?

Doç. Dr. Candan GÜRAKAN: Türkiye'de GMO'lu domates olduðunu gösteriyor bana göre.

ZMO Baþkaný Gökhan GÜNAYDIN: Hocam bir katký yapabilir miyim izninizle. Genetiði deðiþtirilmiþdomates tohumunun ithalatý tümüyle yasak. Bu Türkiye'de bu yasaða raðmen....

Doç. Dr. Candan GÜRAKAN: Þimdi bakýnýz, benim internetten öðrendiðim son bir haberi söylüyorumsize, Antalya Havaalaný'nda bir vatandaþ, gerçi Türk vatandaþý deðilmiþ galiba, birisi yakalanýyor ve bavu-lunda her birinde 1000 adet kadar olan 700 paket domates tohumu bulunuyor. Tesadüfen yakalanmýþ. Bukaçak mý giriyor, yeterli denetimler yapýlýyor mu, yapýlmýyor mu, onu bilemiyorum ama Türkiye'deolduðunu görüyoruz.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Teþekkür ediyoruz. Sayýn AÇIKGÖZ hocama bir soru var onu cevap-lýyoruz.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Ama beni pas geçtiniz gibi geliyor bana. Ben cevaplamak isterim o zamansýramý kullanayým.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Peki, sýra Þeminur Haným’ýn.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Þimdi ben zannettim ki sorular alýnacak, öyle cevaplanacak. Müsaade eder-seniz ben sýramý vermek istemiyorum ve son 5 dakikaya býraktýðým þeylerle birlikte sorularý cevaplamakistiyorum. Bir kere Türkiye'de bir süredir benitanýyanlar bilir, bu konudaki bilgilerimi mümkünolduðu kadar aktarmaya çalýþtým. Fakat tekrarözetlemeye çalýþayým. Ben asla teknolojininkarþýtý bir insan deðilim. Ve 33 yýllýk meslek hay-atýmý tamamladým, hatta 9 Ocak'ta tamamlanýy-or, bu süre zarfýnda pek çok kez, pek çok pro-jemde tarýmsal biyoteknolojiyi bizzat kullanan birinsaným. Gelen sorular doðrultusunda bu laflarýediyorum, çünkü bana söylenen þey, açlýða ve bir-takým olumsuzluklara karþý inkar etmememizgerektiði, hocamýzýn da konuþmasý bu mealdeydi.O nedenle bunlarý söylüyorum. Bu teknolojiyi þuan itibariyle kesinlikle kabul veya ret etmemizsöz konusu deðil. Çünkü bu teknoloji bütündünyada olumlu ve olumsuz yönleriyle tartýþýlýy-or. Bizim ifade ettiðimiz þey tekrar tekrar söylüy-orum, asla teknoloji karþýtý deðilim, zaten böyleolmam mümkün deðil. Akademisyenim, senel-erdir mesleðimi akademik alanda sürdürmeyeçalýþýyorum. Dolayýsýyla böyle bir þeyi yapmamsöz konusu deðil, ama þu an itibariyle olumsuzetkileri aðýrlýklý tartýþýlan bir teknolojiyi hiçbirsavunma ve kontrol mekanizmasý kurulmadan,hiçbir yasal önlem stratejisi geliþtirmeden,sadece karþý tarafýn deklarasyonuna baðlý

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

26 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

kalarak ülke gümrüklerinden sokulmasýný, hatta bunun devlet eliyle yapýlmasýný ve hatta bunun bakan-larýmýzýn yakýnlarý tarafýndan yapýlmasýný þiddetle kýnýyorum ve bunu hem mesleki, hem de toplumsalsorumluluðum olarak düþünüyorum. Bu ülke hiçbir zaman geliþmiþ ülkelerin artýk pazarý deðildir.

Bizim ülkemizde tarýmsal stratejilerimizde çok kararlý bir þekilde ciddi yanlýþlýklar yapýlmýþtýr.Biliyorsunuz tarýmsal araþtýrmalar laðvedildi, Zirai Mücadele Teþkilatý laðvedildi, ziraat teknisyenliði diyeara eleman eðitimi veren çok deðerli kurumlar ortadan kaldýrýldý. Tütün yetiþtirme stratejimiz deðiþtirildi,þeker yetiþtirme stratejimiz deðiþtirildi, fýndýk ve zeytin ilk hedef içerisinde. Bütün bunlar bu iþin hazýr-lýðýydý. Sonra açýk alan denemeleri adý altýnda bunun ciddi olarak bu ülkede yayýlýmý saðlandý. BugünÇukurova ve Trakya Bölgesi'nde yerli tohumlar ciddi ölçüde kaybedildi. Bu hepimizin gözleri önünde, tar-ihsel süreçte birebir yaþadýðýmýz alan. Bütün bunlar göz önündeyken bu genleri böyle kurtarýcý gözüylegörmemiz ve þu an itibariyle onlara bir kýlýç gibi sarýlmamýz mümkün deðil. Ve ben bir tarýmcý olarak çoküzüntü duyuyorum.

Ben gýda konusunda spesifiði oldum ama sonuçta bir tarýmcýyým bir melezlemenin ne demek olduðunuçok iyi biliyorum. Ama kafalar karýþtýrýlmak için bu ülkede genetik modifikasyon çalýþmalarý melezlemeyleeþdeðer gibi tutulup örnekler o þekilde veriliyor. Aslýnda bu olay tamamen farklý. Siz burada genin yapýsýnýdeðiþtiriyorsunuz, genin karakterini deðiþtiriyorsunuz ve ona bazen bir virüs geni ekliyorsunuz, bazen birtoksin geni ekliyorsunuz ve bunun sizin vücudunuzda veya sizin nesillerinizin, ileriki jenerasyonlarýnýzýnvücudunda ne yapacaðý henüz meçhul. Þu anda ileri sürülen savlar birer birer de doðru çýkmaya baþlýyor.Bu durum varken benim ülkem niçin bu kadar kontrolsüz... Son yýllara kadar biz bunlarý söylerken, "Bizbu ülkeye genetik modifiye ürün sokmuyoruz" deniyordu. Þimdi, "Biz bu ülkede bunlarý kullanmýyoruz"deniyor. Bu da bir aþamadýr diye düþünüyorum. Ama kullanmýyorsak, niye alýyoruz. O da bu olayýn gerçekboyutu. Biz bu ülkede kullanýyoruz. Altýndan çok daha deðerli, parasal olarak deðerli olan tohumlar, kon-trolsüz olarak Ýsrail'den çanta çanta bu ülkeye taþýnýyor. Ve insanlar bu ticaretten þu anda çok ciddi rant-lar yapýyorlar.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Evet soruyu cevaplar mýsýnýz. Çok uzadý yalnýz…

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Evet soru böyle, soru bunlarýn içinde. Monsanto þu anda Türkiye'de ücret-siz tohum daðýtýyor ve bunu özellikle ova bölgelerinde yapýyor çünkü açýlýmý çok daha fazla olsun, yayýlýmý,yani çapraz kaçýþlarý çok daha fazla olsun diye. Hal böyleyken, bu teknolojiyi bugünkü haliyle benimse-mem, fikrim sorulmuþ o nedenle söylüyorum, benimsemem mümkün deðil ve bu konudaki fikirlerimisonuna kadar da savunmayý görev kabul ettim kendime ve bunu yapacaðým. (Alkýþlar)

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Sayýn AÇIKGÖZ hocamýn bir yanýtý olacak. Buyurun.

Salondan: Sayýn Baþkan benim sorum ayný zamanda bir tartýþma niteliði taþýyordu ama sayýn hoca oku-madý. Okumasýný rica ediyorum.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Müsaade eder misiniz okuyayým.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Ama süremiz çok kýsaldý, öbür oturum baþlayacak. Onun için.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Ben burada olaydan kaçýþ durumunda deðilim, okuyacaðým. "Toplumun hýzlaçoðaldýðý, besin ihtiyacýnýn çeþitlenip çoðaldýðý, topraktan suya üretim kaynaklarýnýn giderek azaldýðý, aza-lan kaynaklarýn bir yandan tarým dýþý süreçler, öte yandan tarým kimyasallarýnca kirlendiði, üretkenlik-lerinin gerilediði hatta besin zincirine giren kimyasallar nedeniyle toplum saðlýðý sorunlarýnýn yaþandýðýbir dünya…"

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Burada keselim çünkü o çok uzun. Bir bildiri gibi bir þey yani.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Evet kaçak bildiri belki.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Vakit kalýrsa onu þey yaparýz. Sayýn AÇIKGÖZ hocama þimdi cevap

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

27TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

hakký veriyoruz. buyurun.

Salondan: Sayýn Baþkan bir yandan tartýþalým diyorsunuz, bir yandan tartýþmayý kesiyorsunuz. Bunahakkýnýz yok.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Arkadaþlar kabul etmek lazým, hepimizin sorunu bu. Evvela ben Ordu'danNurettin Hocamýzýn bir sorusunu ele almak istiyorum. "Maddi kazançlarla insan saðlýðýný hangi kriteredayanarak mukayese ediyorsunuz. Transgenik ürünlerle bozulan insan saðlýðýný o muazzam kazancýnýzlageri getirebilir misiniz?"

Arkadaþlar þu bir gerçek, bugün hiçbir firma yarýnýný tehlikeye atmak için riskli bir ürünü pazarlamaz.Pazarladýðý takdirde yarýn yoktur o firma.

Salondan itiraz: Vardýr vardýr, hem kazýklar hem devam eder.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Yok yaþamaz. Ondan ben þüpheliyim. O nedenle arkadaþlar heleTürkiye'nin dýþýndaki ülkelerden bahsediyoruz arkadaþlar. Hiçbir ülke kendi vatandaþýný riskli bir saðlýksorunuyla baþ baþa býrakmaz. Avrupa'daki ve ….

Salondan itirazlar…

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Evet arkadaþlar kabul etmek lazým ki bütün ülkeler muhakkak suretlekendi vatandaþýnýn saðlýðýný öncelikle düþünmek zorundalar. Bizim þimdi þu gerçeði görmemiz lazým ikin-ci ürün mýsýrdan bahsettik, ben Ege'de ikinci ürün mýsýrý, o çeltik denemelerim esnasýnda yaþadým, gerçek-ten sap kurdu nedeniyle ikinci ürün mýsýr tarýmý ortadan kalktý Ege Bölgesi'nde. Ýnsanýn aklýna þu geliyor,acaba transgenik çeþitler olsaydý, bu ikinci ürün mýsýr Türkiye'de yerleþseydi, bizim ithal ettiðimiz 1.8 mily-on tohumluk mýsýrýn yarýsýný en basitinden Türkiye'de üretemez miydik? Bu evet, iki cümlemiz daha var.

Salondan: Þu anda altyapý buna müsait mi siz bunu söyleyin.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Çok basit mýsýr üretiminde biz hibrit mýsýrýn tarýmýný yapýyoruz arkadaþlar.Birçok arkadaþ diyor ki dýþa baðýmlýlýk olur. Hibrit mýsýrda zaten dýþa baðýmlýsýnýz yüzde 90…

Salondan: Çiftçi çeþitleri…

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Mýsýr çeþidini çiftçi çeþidi olarak ekebilir misiniz. Melez olmak durumun-da. Bilmiyorum siz ziraat mühendisi misiniz. Deðilsiniz.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Evet baþka soru sormak isteyen. Buyurun siz. Lütfen kendinizi tanýtýrmýsýnýz.

Prof. Dr. Nurettin Ýsmail ÇELEBÝOÐLU (KTÜ Ziraat Fakültesi Dekaný): Sayýn Hocama sorduðumsorunun cevabýný alamadým maalesef. Orayý es geçiyorsunuz. Efendim ürünü þu kadar artýrdýk, bu kadarkarýmýz var, bu kadar efendim onun için gen bulmalýyýz diyorsunuz, ben diyorum ki bu muazzamkazancýnýza efendim acaba bozulan insan saðlýðýný geri getirebilecek misiniz? Bunun sorusunu sordum.Teþekkür ederim (alkýþlar)

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Sayýn meslektaþým, herhangi bir þekilde siz bulduðunuz çeþit veya trans-genik çeþit ile insan saðlýðýný hedef mi seçiyorsunuz, düþünüyorsunuz. Ne münasebet.

Salondan: Elbette tabii efendim. Ýþte ortada, Amerika'da þu kadar insan öldü.

Prof. Dr. Nazimi AÇIKGÖZ: Bunlar hep spekülasyon, biraz evvel arkadaþýmýz bahsetti o Kral Kelebeðiolayý var ya, tamamen insektisitin etkisiyle olduðu ortaya çýktý sonradan.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Þuradaki konuðumuza söz veriyorum.

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

28 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

Þafak OKTAY (Ankara Çevre Grubu Baþkaný): GDO'lu gýdalara Avrupa etiket koydurttu. Bizde deetiket konulsa tüm gýdalar GDO'lu olduðu için mecburen tasdikli GDO tüketeceðiz sonucu çýkmýyor mu?Türkiye'deki mevzuat Avrupa'dakinden farklý olabilecek mi? Sivil toplum örgütleri olarak bizler neler yapa-biliriz bu konuda. Teþekkür ederim.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Kime sordunuz?

Þafak OKTAY: Sayýn Baþkana soruyorum. Size soruyorum.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Ben o konudaki fikrimi size daha sonra açýklarým. Buyurun siz, HamitBey.

Hamit AYANOÐLU (TKB Eski Müsteþarý): Ýki katkým olacak. Bir de arkasýndan bir konuda bilgi almakistiyorum. Nazimi Bey’in sorusunu etik bulmadýðýmý belirtmiþtim. Çünkü yaþadýðýmýz teknolojideverdiðimiz zararlarýn geriye dönüþümü için en kýsa haliyle 5-10 kat masraf yapmanýz gerekiyor. Onun içinriskli teknolojilerin kullanýmýyla yarýn ortaya çýkacak zararlarý biz nasýl veya ne kadar 1.5 milyarlar ödey-erek geri dönüþtürebileceðiz? Bunun hesabýný hepimizin yapmasý gerekiyor. Ýkinci bir nokta bu teknolojiyiriskli teknoloji olarak deðerlendirmemiz gerekiyor. Ve sizin de sayýn Baþkan belirttiðiniz gibi Türkiyegerçekten bitkisel gen kaynaðý olarak çok zengindir. Bizim en kýsa zamanda bitkisel kaynaklý gen trans-ferini yapacak teknoloji için uðraþmamýz gerekir. Önümüzdeki 10 yýl içinde zaten kullanabileceðimizi bizde biliyoruz. O zaman önümüze çýkartýlacak olan Biyogüvenlik Yasasý ile ilgili olarak herkesin dikkatini çek-mek istiyorum ben. Çünkü AB adaylýðý döneminde bizi kurtarmaz. AB'deki yasalar ince elenip sýk dokunuy-or belki ama biyogüvenlik noktasýnda Türkiye en az 10 kere daha sýk dokumak zorundadýr. Arkadaþtanöðrendiðim kadarýyla Tarým Bakanlýðý web sayfasýna konmuþ, herkesi bu noktada müdahil olmaya davetediyorum. Bir nokta sadece öðrenmek istiyorum Candan Hanýmdan, bahsedilen domatesteki transgen nekökenlidir? Teþekkür ederim.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Teþekkür ederiz. Sadece hemen 1 cümleyle cevap verirseniz…

Doç. Dr. Candan GÜRAKAN: Etilen sentezini düþürücü bir gen.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Burada bitirmek zorundayýz ne yazýk ki, öbür oturum baþladý, ikazediyorlar bizi de. Ben son olarak panelistlerden birercümleyle görüþlerini baðlamalarýný istiyorum.

Dr. Servet KEFÝ: Aslýnda bir cümleyle söylenebile-cek gibi deðil ama az önce de belirttim ayný zamandaTarým Bakanlýðý'nýn bir temsilcisiyim burada. Þunusöylemek istiyorum þu an hazýrlanan UlusalBiyogüvenlik Kanun Taslaðý'ndan önce Türkiye 1996yýlýnda transgenik bitkilerle ilgili mevzuat hazýrlýkçalýþmasýna baþlamýþtýr, hiç de geri kalmýþ deðildir buçalýþmalarda. Ancak hazýrlanan talimatname ilesadece alan denemelerine izin verilmesine raðmenhepimizin de kabul ettiði bir gerçek var ki, 1.8 milyonton mýsýr, 800 bin ton da soya ithal ediyor Türkiye.Dolayýsýyla ithal edilenler bilerek, transgenik olarakithal edilmiyor. Ýthal edilenler yem amaçlý, hocamtohum dedi, tohum kesinlikle deðil. BiyogüvenlikKanun Taslaðý da çok büyük bir katýlým ile hazýrlandýve þu anda sadece diðer bakanlýklar arasýnda görüþeaçýldý. Onlar alýnýr alýnmaz da çok kýsa bir süre içindeMeclis'e gelecek. Ben gerçekten çok teþekkür ediyo-rum sayýn Hamit AYANOÐLU'na. Aslýnda bizim has-

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

29TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

sasiyetimiz AB'den dahafazla. AB'nin yürürlükte olanmevzuatýna baktýðýnýz zamanonlar daha çok insan saðlýðý-na önem veriyor. Biz insansaðlýðýna önem vermiyordeðiliz, gerçekten insansaðlýðý önemli ama bizim içinbiyolojik çeþitlilik de önemli.Avrupa'nýn 12 bin tane türüvarken, Türkiye'nin tohumlukve eðrelti otu türü 9 bin. Vebunun 3 bin tanesi endemik.

Baþkan Prof. Dr. MuratÖZGEN: Sayýn AÇIKGÖZbuyurun.

Prof. Dr. NazimiAÇIKGÖZ: Arkadaþlar þu bir

gerçek ki bu transgenik çeþitlerle birçok ülke, bakýn biraz evvel de belirlendi Bulgaristan, Polonya, Fransabaþladý bu iþlerle, bu yüzde 30'luk bir rekabet þansý doðuruyor. Türk çiftçisini nasýl bu yüzde 30'luk farkýkapattýrmak üzere hizaya getirirsiniz. O þansý Türk çiftçisinden niye esirgiyoruz merak ediyorum.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Teþekkürler. Sizin var mýydý sayýn GÜRAKAN.

Doç. Dr. Candan GÜRAKAN: Teþekkür ediyorum, hayýr.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Sayýn TOPAL, sizin var mý son olarak söylemek istediðiniz bir þey.

Prof. Dr. Þeminur TOPAL: Ben þunu söylemek istiyorum. Bunun þans olup olmadýðýný gelecek göstere-cek. Þu an itibariyle þansýmýzý riskten yana deðil, tedbirden yana kullanmak istiyorum. Buna benimtoplumumun, çiftçimin ve evlatlarýmýn hakký vardýr.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Son söz olarak ODA Baþkanýmýza söz veriyoruz...

ZMO Baþkaný Gökhan GÜNAYDIN: Çok kýsa olarak þunu paylaþmak istiyorum. Türkiye'de ortalamamýsýr verimi hektara 4 tondur. Ancak Çukurova ve Trakya'dan gelen arkadaþlar bilirler ki sulu tarýmkoþullarýnda her türlü tarým tekniðini uygularsanýz, 11-12 ton hektardan mýsýr alabilirsiniz. Siz yeter kialanlarýnýza su götürebilin, üreticinize gübresini, tarým ilacýný götürebilin. Son söz olarak þunu söylemekistiyorum. ABD Baþkaný Bush, ilk seçildiði zamanlarda yaptýðý konuþmalardan birisinde, genetiði deðiþtir-ilmiþ organizmalarý dünyada açlarý doyurmak için geliþtirdiklerini söylemiþti. Eðer Amerika'nýn Irak'ademokrasiyi götürmek için gittiðine inanýyorsak, bu söz de inanýlýrdýr. Çok teþekkür ediyorum.

Baþkan Prof. Dr. Murat ÖZGEN: Böylece panelimizi sonlandýrýyoruz. Tüm konuþma haklarýmý sizlerevermiþ olmama raðmen yine de sizi fazla konuþturamadým ne yazýk ki zaman sýkýntýsý nedeniyle. Tümkatýlýmcýlara, panelistlere teþekkür ediyor ve bir baþka toplantýda buluþmak üzere hoþçakalýn diyoruz.

VI. TEKNÝK KVI. TEKNÝK KONGRE 2.PONGRE 2.PANEL:ANEL: GDOGDO’lar ve ETKÝLERÝ’lar ve ETKÝLERÝ

30 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

Ankara VI. Teknik Tarým Kongresi (03.01.2005 - 07.01.2005) esnasýnda konuþmacý olarak yer aldýðýmýz"GDO'lar ve Etkileri" (06.01.2005) panelinde, EINSTEIN'ýn "Öyle bir dünyada yaþýyoruz ki, bir peþin hükümüsöküp atmak, atomu parçalamaktan daha zor" görüþüne katýlma fýrsatý bulduk. Meslektaþlarýmýz þöyle birdüþünseler, nasýl transgenik çeþit ekim alanlarý 2004 yýlý ekimleri 2003'e göre %20 artýþla 81 miyon Ha'a ulaþtý?Küreselleþmiþ dünyamýzda %30 daha ucuza malolan transgenik ürünlerle Türk çiftcisinin nasýl rekabet edeceðikonusunda fikir yürütmesi gerekli Ziraat Mühendisleri acaba genetik ýslah derslerini görmediler mi?Gen gereksinimi karþýlamada düþülen darboðazlarý aþma konusunda görüþmeye dahi yanaþmayan Tüba, Bakanlýkve Üniversite ayaklarýnýn bir araya gelmesi için çaba sarfedemez mi? Londra kaynaklý, bilimsellikten uzak "trans-genik karþýtlýðý" kolaylarýna mý geliyor? Beþ yýllýk yasak döneminde AB'nin binlerce laboratuvar çalýþmasýna rað-men tek bir sakýnca bulunamamasý ve sonuçta tarýmsal biyoteknoloji yasaðýnýn kaldýrýlmasý nasýl açýklanýr? Bugerçekleri bilmeyenlere, kral kelebeði örneði, aksi yýllar önce ispatlanmýþ GDO karþýtý görüþleri tekrarla-yarak, popülarite kazanmaya çalýþmak, özellikle akademisyen STÖ yöneticileri için pek etik görün-müyor.

Geliþmekte olan ülkelerde tarýmsal biyoteknoloji çalýþmalarý bir araþtýrmaya konu oldu. The International FoodPolicy Research Institute (IFPRI)'nin bir yayýnýna göre, üç kýtada 15 ülke transgeniklerin ticarileþmesi için yoðunçalýþma içinde bulunuyorlar. Genelde 10 bitkiye aðýrlýk verilmiþse de, çalýþmalarda öncelik sýrasý þöyle: Çeltik,patates, mýsýr, papaya, domates, pamuk, soya, buðday, yonca ve þeker pancarý. En geniþ program 30 bitki ileÇin'de; 21 bitki ile Hindistan'da, ve 20 bitki ile Güney Afrika'da ygulanmaktadýr. 7 Asya ülkesinde (Hindistan, Çin,Endonezya, Malezya, Pakistan, Filipin ve Tayland) 109; 4 Afrika ülkesinde (Mýsýr, Kenya, Güney Afrika veZimbabve) 54; 4 Latin Amerika ülkesinde (Arjantin, Brezilya, Kosta Rika ve Meksika) 38 projede transgeniklerinticarete aktarýlmasý ile ilgili çalýþmalar sürmektedir.

20 Aralýk 2004 tarihinde yapIlan VI. Tohumculuk Danýþma Kurulu Toplantýsýnda bir seri kararlar alýndý. Keþketohumculuk firmalarýnýn yarýnki çeþit gereksinimlerini nasýl karþýlanabileceði konusundaki görüþlerde yer verilseidi!

Tarým Bakanlýðý Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüðü elektronik bir "Islahçý Hakký Bülteni" yayýnýna baþladý.Detayý "Haberler"de verilen bülteninURLsi:www.kkgm.gov.tr/Genel/index.asp?Prm=/Birimler/Zir_Karantina/islahci_hakki.htm

Yine Tarým Bakanlýðýnýn WEB sitesinde "Genetiði Deðiþtirilmiþ Domates Yok..." baþlýklý bir habere yer verdi. Bir

NAZÝMÝ AÇIKGÖZ'DEN ZÝRAAT MÜHENDÝSLÝÐÝ MESLEÐÝNE VE ODA'MIZA HAK-SIZ - DAYANAKSIZ SUÇLAMALAR

-Londra kaynaklý, bilimsellikten uzak "transgenik karþýtlýðý" kolaylarýna mý geliyor ?

-Ziraat mühendisleri genetik-ýslah dersleri görmediler mi ?

-Aksi yýllar önce kanýtlanmýþ GDO karþýtý görüþleri tekrarlayarak popülarite kazanmaya çalýþ-mak, özellikle akademisyen STÖ yöneticileri için pek etik görünmüyor...

Deðerli “Tarým ve Mühendislik Dergisi” okurlarý;

ODA'mýzýn 3 - 7 Ocak 2005 tarihinde Ankara'da gerçekleþtirdiði “Türkiye Ziraat Mühendisliði VI. TeknikKongresi” nde gerçekleþtirilen ve Dergimizin önceki bölümlerinde bant çözümleri sizlere sunulan“Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizmalar” Paneli'ne konuþmacý olarak davet ettiðimiz Nazimi AÇIKGÖZ,dönüþü sonrasýnda, basýlý (Gýda - Tarým Dergisi, Mart 2005, yýl:8, sayý: 67, sayfa: 60) ve elektronik (AylýkTarýmsal Biyoteknoloji Elektronik Haber Dergisi) ortamda yayýmlanan dergilerdeki yazýlarýnda,mesleðimize ve ODA'mýza yönelik, yukarýda ana baþlýklarý verilen haksýz-dayanaksýz suçlamalardabulunmuþtur.

Yaþama doðru-net-ülke yararýna bakýþýmýzýn bir gereði olarak, öncelikle aþaðýda, sözünü ettiðimiz yazýyýaynen yayýmlýyoruz. Ýzleyen bölümde, ODA'mýzýn konu ile ilgili deðerlendirmelerini bulacaksýnýz…

31TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

Üniversite tarafýndan Domateste de GDO'lu üretim olduðu iddia edilmesi üzerine Bakanlýk tarafýndan yapýlan geniþçaplý laboratuvar araþtýrmasýnda domateste GDO'lu ürüne rastlanmadýðý belirtildi

Ülkemizde henüz yeni ele alýnan "Biyogüvenlik Kurulu Yasasý" tasarýsý kamuoyunda tartýþýlmaya baþlandý. Her nekadar bazý çevrelerce "Matruþka Yasasý" gibi olumsuz bir tanýmla yaklaþýlsa da, benzer yasa Mýsýr'da 1993 yýlýndameclisten geçmiþ ve bu ülke de 2004 yýlýnda "kuraða dayanýklý transgenik buðday çeþidi"ni tescil ettirmiþtir. Ýþtekaçan trenle ilgili bir baþka örnek. Bu yasa ile belki son vagonlara asýlma fýrsatý yakalarýz. Ne de olsa Ýran trans-genik çeþitlerinin duyurusunu yaptý bile...

Taslaða yöneltilen eleþtirilerden biri de, Biyogüvenlik Yönetim Kurulunun oluþumu ile ilgili. Tamamen Tarým veKöyiþleri Bakanlýðý (3), Çevre ve Orman Bakanlýðý (2), Saðlýk Bakanlýðý (1) ve Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý (1) gibiBakanlýk elemanlarýnýn yer aldýðý Yönetim Kurulunda bilim adamlarýna ve STK'lara yer verilmemesi ilginç. Bu tipkurullarýn oluþumu batýda çok farklý.

ODODAMIZAMIZ HAKSIZHAKSIZ SUÇLSUÇLAMALAMALARAARA YYANITANIT VERÝYORVERÝYOR

ZÝRAAT MÜHENDÝSLERÝ ODASI'NDAN ZORUNLU YANIT …

4Ziraat Mühendisleri ODASI'nýn "duruþu", en çok Türkiye kaynaklý olmasýndan ileri gelmektedir.ZMO'nun GDO karþýtý tutumu, yarým yüzyýldýr sürdürdüðümüz bilimsel temelli-ülke yararýna-baðýmsýztarým politikalarý hedefimizin doðal bir sonucudur.

4Ziraat mühendisleri mühendislik eðitiminin gereði tüm dersleri almýþlardýr; bu baðlamda da ýslahçalýþmalarý ile "GDO'yu araç kullanan sömürü iliþkisinin" ayýrdýndadýrlar.

4Günümüz Türkiye'sinde popülarite ve diðer kazanýmlar, þirketlerle ve ABD ile kolkola çalýþmak ile eldeedilmektedir. Tersine, verili ortamda GDO karþýtlýðý, tüm baskýlara göðüs germe iradesi ve gücü ilegerçekleþtirilebilen halktan yana, zorlu bir mücadele alanýný oluþturmaktadýr.

Einstein'ýn dediði "Peþin hükmü söküp atmak, atomu parçalamaktan daha zor" sözü gerçekten çok doðru.Bazý insanlar transgenik ürünlerin kullanýlmasý için o kadar ýsrarcýlar ki, bu ürünlerin saðlýk, çevre ve sosyo-ekonomik açýdan son derece zararlý olduklarýna iliþkin bir çok bilimsel kanýt olmasýna karþýn, bu kiþileri iknaetmek mümkün olmamaktadýr. Çünkü bunlar kararlarýný baþtan vermiþlerdir ve her ne pahasýna olursa olsun, buürünlerin zararlý olduklarýný bilmelerine karþýn, kullanýlmalarý gerektiðini söylemekten vazgeçememektedirler.

Transgenik bitki ekim alanlarý 2004 yýlýnda 81 milyon hektara ulaþmýþtýr. Yýllara göre bir artýþ vardýr. Budoðrudur. Fakat bu artýþý dünyada ekim alaný yayýlýyor þeklinde göstermek çok aldatýcýdýr. Bu artýþ, çeþitlerigeliþtiren ve ticaretini yapan hep ayný Amerika Kýtasý Ülkeleri'ndeki artýþtýr. Transgenik bitkilerin yayýlmalarý sözkonusu deðildir. (Table 1), (James 2004b).

Transgenik ürünlerin % 30 daha ucuz olduðu kesinlikle doðru deðildir. Iowa State Üniversitesi tarafýndan 377mýsýr tarlasýnda 800 çiftçi ile yapýlan çok ciddi bir çalýþmanýn sonucunda transgenik mýsýrda tohumluðun % 32oranýnda daha pahalýya mal olduðu belirlenmiþtir (Duffy, 1999).

Wisconsin Üniversitesi'nin 8 eyalette yaptýðý 40 verim denemesinin sonucuna göre GM soyanýn verimi klasiksoyaya göre ± %14 arasýnda deðiþmiþ olup, ortalama % 4 daha azdýr (Oplinger ve ark., 1999).

Türkiye'de gen gereksinimini karþýlamada herhangi bir sorun yoktur. Türkiye'de tam tersine bol miktarda genkaynaðý bulunmaktadýr. Tüm Avrupa'daki 12.000 bitki türüne karþýn sadece Türkiye'de 9.000 bitki türü sözkonusudur. Asýl sorun, bu zengin gen kaynaklarýmýzý özellikle transgenik bitkilerin zararlý etkilerinden korumadaortaya çýkmaktadýr.

"AB'nin binlerce laboratuvar çalýþmasýnda tek bir sakýnca bulunamamasý ve sonuçta tarýmsal biyoteknolojiyasaðýnýn kalkmasý nasýl açýklanabilir?" diye sorulmaktadýr. AB'de yasak kalkmamýþ olup, uzun testler sonucunda

32 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAMIZODAMIZ HAKSIZHAKSIZ SUÇLAMALARASUÇLAMALARA YANITYANIT VERÝYORVERÝYOR

sadece genetik olarak deðiþtirilmiþ iþlenmiþ birkaç gýda maddesine, kýrmýzý etiket yapýþtýrýlmasý koþuluyla, mar-ketlerde satýlmasýna sýnýrlý bir süre için izin verilmiþtir.

Transgenik ürünlerin sakýncalarýna iliþkin yüzlerce bilimsel kanýt bulunmasýna karþýn "tek bir sakýnca bulu-namamýþtýr" denilmesini mantýksal yoldan açýklamak mümkün deðildir. Bu ürünlerin çevre, saðlýk ve sosyo-ekonomik açýdan sakýncalarýna iliþkin bilimsel kanýtlardan bazýlarý aþaðýda verilmiþtir:

Çevresel Sakýncalarýna Örnekler:

Kral kelebeklerinin transgenik bitkilerin çiçektozlarý nedeniyle öldüðü bir gerçektir. Bunun yanlýþ olduðunailiþkin hiçbir araþtýrma bulunmamaktadýr. Tam aksine, bu kelebeklerin transgenik mýsýr bitkilerinin çiçektozlarýnedeniyle oldüklerine iliþkin çok sayýda deneysel çalýþma da yapýlmýþ ve ölüm nedeninin transgenik bitkiler olduðukesin olarak kanýtlanmýþtýr (Cornell, 1999; Losey vd., 1999). Ayrýca, "ladybugs" ve "lacewing" gibi yararlý böcek-lerin de öldüðü bilinmektedir (Hilbeck vd., 1998).

Transgenik soyalarda herbisit kullanýmýnýn 1-2 kat arttýðý belirlenmiþtir (Benbrook, 2000).

BT genlerinin ürettiði endotoksinlerin toprakta 33 hafta kaldýðý belirlenmiþtir (Tapp ve Stotzky, 1998).

Antibiyotiðe dayanýklýlýk geninin transgenik bitki yapraðýndan toprak bakterisi Acinetobacter'e geçmiþtir (DeViries ve Wackernagel, 1998; Gebhard ve Smalla, 1998, 1999).

Transgenik kolza, þeker pancarý, patates, mýsýr, buðday, arpa'dan kültür formlarýna transgenlerin geçtiði belir-lenmiþtir (Eastham ve Sweet, 2002).

Saðlýk Açýsýndan Sakýncalarýna Örnekler:

Brezilya kestanesinden gen (2S) aktarýlan transgenik soyalar alerji yaptýklarýndan marketlerden toplanmýþtýr(Nordlee, 1996).

Ýngiltere'de transgenik soya nedeniyle 1998 yýlýnda soya alerjisinde % 50 artýþ olmuþtur (Graham, 1999).

"Star Link" transgenik mýsýr çeþiti allerjen olduðundan ABD'de üretimden kaldýrýlmýþtýr (Verzola, 2000).

Transgenik patates ile beslenen farelerin sindirim sistemlerinde önemli hasarlar belirlenmiþtir (Pryme veLembcke, 2003).

33TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODODAMIZAMIZ HAKSIZHAKSIZ SUÇLSUÇLAMALAMALARAARA YYANITANIT VERÝYORVERÝYOR

Transgenik yemlerle beslenen gebe farelerin ve yavrularýnýn hücrelerinde viral DNA belirlenmiþtir (Doerfler veShubbert, 1998).

Herbisite dayanýklý çeþitlerde kullanýlan "bromoxynil" ve "glyphosate" herbisitleri önemli kanserojen maddeler-dendir (Lappe vd.1998).

Soya ile beslenen 7 gönüllüden 3'ünün baðýrsaklarýndaki mikroorganizmalarýn genomunda transgenik soyaDNA'sý saptanmýþtýr (Coghlan, 2004).

Sosyo-Ekonomik Çalýþmalar:

Transgenik bitkilerde kullanýlan antibiyotiðe dayanýklýlýðý saðlayan markör genlerin kullanýmý Almanya, Fransa,Portekiz, Avusturya ve Lüksemburg'da yasaklanmýþtýr (Verzola, 2000).

Tüketici Tepkilerine Ýliþkin Anketler (AFP, Interpress, Reuters, New York Times (2000):ABD : % 90 (Kýrmýzý Etiket Ýsteyenler) Kanada : % 95 (Kýrmýzý Etiket Ýsteyenler)Japonya : % 90 (Endiþeli)G. Kore : % 95 (Kýrmýzý Etiket Ýsteyenler)Ýngiltere : % 84 (Hiç Ýstemeyenler)

GDO karþýtý olunarak popülarite kazanýlamaz. Tam tersi, GDO yanlýsý olmakla çokuluslu þirketlerin ve özel-likle Amerika'nýn takdirini kazanarak büyük popularite kazanýlabilir. Popülarite peþinde koþanlarýn seçecekleri enkolay yol GDO yanlýsý olmaktadýr.

"International Food Policy Research Institute (IFPRI)" bir Amerikan kuruluþudur.

Bu kuruluþun, transgenik çeþitlerin yaygýn olarak ekiminin saðlanmasý için az geliþmiþ ülkelerde çeþitli projel-erle çalýþma yapmasýndan daha doðal bir durum olamaz. Bunu, tüm dünya ülkeleri transgenik çeþitlerin ekilmesiiçin büyük çaba harcýyor gibi göstermek tümüyle aldatmaya yönelik bir davranýþtýr. Bu kuruluþ, özellikle azgeliþmiþ ülkelerde araþtýrma adý altýnda transgenik ürünlerin yaygýnlaþtýrýlmasý için çalýþmalar yapmaktadýr.Aþaðýdaki haritada bu kuruluþun çalýþma yaptýðý ülkeler gösterilmektedir.

INTERNATIONAL FOOD POLICY RESEARCH INSTITUTE 2033 K Street, NW

Washington, DC 20006-1002, USA

34 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

BÝYOGÜVENLÝK YASA TASLAÐI ÜZERÝNE

ZÝRAAT MÜHENDÝSLERÝ ODASI’NIN GÖRÜÞLERÝDÝR

11.02.2005

Giriþ :

Cartegena Biyogüvenlik Protokolü’nün uygulamaya konulmasý için çerçeve yapýnýn geliþtirilmesini amaçlayan veTAGEM tarafýndan yürütülmekte olan, Birleþmiþ Milletler Çevre Programý (UNEP)-GEF tarafýndan desteklenen“Ulusal Biyogüvenlik Çerçevelerinin Geliþtirilmesi Projesi” faaliyetleri kapsamýnda oluþturulan bir komisyontarafýndan hazýrlanan “Ulusal Biyogüvenlik Kanun Taslaðý” Türkiye tarýmýnýn sosyo – ekonomik yapýsý, biyolojikçeþitliliði, insan ve hayvan saðlýðý açýsýndan önemli tehditler içermektedir.

Ülkemize 1996 yýlýndan bu yana kontrolsüz olarak GDO’lu ürünler girmekte, tüketici tarafýndan bilmedentüketilmektedir. Bundan da vahimi, kaçak GDO’lu tohumlar ülkede ekim alaný bulmakta, tarýmda baðýmlýlýk sar-malý giderek derinleþmektedir.

Yeterli laboratuar altyapýsý bulunmayan, azalan personel ve finansman yapýsý nedeniyle kontrol mekanizmasýkuramayan tarýmsal kamu yönetimi, sürece yýllardýr seyirci kalmýþ, bu ortamdan çokuluslu þirketler ve onlarýntaþeronu konumundaki dýþalým lobileri büyük rantlar saðlamýþlardýr.

Öncelikle ve önemle belirtilmelidir ki, tarýmsal üretim – iþleme ve tüketim süreçlerimizde yasa dýþý olarak bulu-nan Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizmalar, ülkemiz tarýmýnýn karþý karþýya bulunduðu baðýmlýlýk iliþkisini derin-leþtirmekte, Türkiye’den birkaç çokuluslu þirkete kaynak transferinin sürekliliðini saðlamakta ve son derecedevarsýl biyoçeþitliliðimizi geri dönüþsüz bir þekilde ortadan kaldýrmak tadýr.

Bu gerçek, Ziraat Mühendisleri ODASI’nýn etkin bir bileþeni olduðu “GDO’YA HAYIR” Platformu tarafýndankamuoyunun gündemine taþýnmýþ; bunun üzerine Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý’nýn en üst düzey yetkilileri tarafýn-dan, Platform’a, Türkiye’ye GDO giriþinin yasaklanacaðý sözü verilmiþtir.

Bütün bunlara karþýn, “Ulusal Biyogüvenlik Kanun Taslaðý”, çokuluslu þirketlerin “etkin iþbirliði” ile hazýrlanmýþ,taslak deðiþiklikleri daha olumsuz düzenlemeleri gündeme getirmiþ, yasaklama yerine, GDO’lu tohumlarýn ekimide dahil olmak üzere, adeta serbestleþtirmenin hukuki zemini hazýrlanmýþtýr.

Yaþananlar sürpriz deðildir : “Katýlýmcýlýk” ilkesi, “çokuluslu þirketlerin çýkarlarýnýn genel düzenleyici iþlemlereyansýtýlmasý süreci” olarak yürümektedir. Taslaðýn hazýrlandýðý toplantýlara, bu ülkenin çýkarlarýný yansýz ve bil-imsel yetkinlikle savunan Ziraat Mühendisleri ODASI çaðrýlmamakta, buna karþýn çeþitli firmalarýn temsilcileriToplantýlarýn baþ konuðu olarak aðýrlanmaktadýr.

Taslakta yer alan Biyogüvenlik Kurulu’nun, GDO’lar konusunda doðru kararlar üretemeyeceði þimdidenöngörülmelidir. Bundan da öte, çokuluslu þirketlerin yasa dýþý uygulamalarý karþýsýnda ceza uygulamalarýnabaþlayan Þeker Kurulu’nun, ilgili Bakan’ýn dahi haberi olmadan bir günde kapatýlýverdiði unutulmamalýdýr.

Bütün bu verili siyasal – ekonomik ortam bilinmeli ve GDO’lar konusunda geri dönüþsüz yoldan bir an evveldönülerek, Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizmalarýn bu ülkeye giriþi – üretimi - iþlenmesi yasaklanmalýdýr.

Türkiye, dünyadaki GDO’lu ürün üretiminin % 99’unu oluþturan soya, mýsýr, kolza ve pamukta kendine yeter birülke olma kapasitesine sahiptir. Sözü edilen ürünlerdeki verim deðerlerimiz, GDO’nun vaat ettiðinden daha yük-sektir. Üretim maliyetlerinin yüksekliði, tarým sektöründen kaynaklanmamakta, olumsuz ekonomik çerçevenin biryansýmasý niteliðinde ortaya çýkmaktadýr.

Biyoçeþitliliðimiz, tüm Avrupa kýtasýnýn deðerleri ile karþýlaþtýrýlamayacak ölçüde varsýldýr. Gen kaynaklarýmýzýkorumak ve çocuklarýmýza aktarmak, temel ödevimizdir.

Ýnsan ve hayvan saðlýðý, çokuluslu þirketlerin finans kapitallerini çoðaltmak uðruna, riske edilemez.

Sürece karþý çýkmak ve GDO’YA HAYIR demek, bu ülkede yaþayan herkesin görevidir, bu görev bilinç ve karar-lýlýkla yerine getirilmelidir.

Bu genel düþünce çerçevesinde, aþaðýda, önce Avrupa Birliði’nin GDO konusundaki tutumu özetlenecek, ardýn-dan Tasarý ile ilgili deðerlendirmelerde bulunulacaktýr.

1 - AB ülkelerinde GDO’larýn Mevcut Durumu

35TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

Avrupa Birliðinin biyogüvenlik konusunda1990 yýlýnda çýkarttýðý kapsamlý iki direktifi(EC/90/219-Kapalý þartlarda kullaným- veEC/90/220-Çevreye serbest býrakma-) bulun-maktadýr. 2003’te yürürlüðe giren EC/1829ve EC/1830 sayýlý 2 direktif ise gýda/yemamaçlý iþleme ile etileketleme ve izlenibilirliðikapsamaktadýr. Sözü edilen mevzuat, oldukçakatý kurallar içermektedir.

Avrupa'da 100 bin hektarýn altýnda olmaküzere, yalnýzca Ýspanya, Bulgaristan veAlmanya’da transgenik mýsýr ve Romanya’datransgenik soya ekimi, son derecede kontrol-lü koþullarda yapýlmaktadýr. Danimarka,Ýsveç, Norveç ve Avusturya baþta olmaküzere geriye kalan Avrupa ülkeleri, toprak-larýnda GDO ekimine izin vermemektedir.Buna karþýlýk, Birlik üyesi ülkelerde deðiþikürünlerde toplam 1500 civarýnda alan den-emesi kurulduðu bilinmektedir.

AB ülkelerinde özellikle tüketicilerin tepkisibaþta olmak üzere, bu güne kadar uygulanansýký mevzuatlarý ile son altý yýldýr GDO’larýn

üretimi ve tüketimi yasaklanmýþtýr. ABD’nin Dünya Ticaret Örgütü aracýlýðýyla kurduðu baskýnýn bir sonucu olarak,Avrupa Birliði’nde, son derecede katý kontroller altýnda, yalnýzca birkaç çeþit GDO’lu ürünün yem amaçlý dýþalýmý-na, iþlenmesine ve ekimine, 2004 yýlýnda, oyçokluðu ile izin verilmiþtir(1).

Diðer yandan AB, gýdalarýn GDO içerdiðine dair etiketlenmesinde istenilen “Eþik Deðer oranýný” % 0.9’da tutmakararlýlýðý içindedir.

Tüm bunlara karþýn, günümüze kadar GDO’larýn üretim ve gýda/yem iþleme amaçlý dýþalýmýna yasak uygulayanAB, biyoteknoloji araþtýrmalarýný öncelikli konularý içersine almýþtýr. Ancak, bu güne kadar GDO’larýn gýda olarakkullanýlmasýna karþý yürüttüðü politikalar nedeniyle, kendi biyoteknolojik araþtýrmalarýný “Gýda-dýþý kulaným” alan-

larýna yoðunlaþtýrmýþtýr. Bu araþtýrmalarýn ABtoplumu tarafýndan da kabul görmesi için, biy-oteknolojik araþtýrmalarýný “BeyazBiyoteknoloji” ve “Yeþil Biyoteknoloji” olarakisimlendirmiþtir. Beyaz biyoteknoloji ile ham-madde ve atýklarýn biyolojik olarak temizlen-mesi, yeþil biyoteknoloji ile optimize biyolojikhammaddelerin üretilmesi planlanmaktadýr. Öteyandan, transgenik ürünlerin çevreye ve ekolo-jiye verebileceði zararlarý azaltarak trans-geniklerin “Güvenli” üretilmelerine zemin haz-arlamak üzere, transgenik, geleneksel veorganik üretimlerin beraber (bitiþik üretim alan-larýnda) yapýlmasý halinde, özellikle genkaçýþlarýnýn önlenmesi için ne tür etkin ve sabitkontrol sistemlerinin uygulanmasý gerektiðiaraþtýrýlmaktadýr.

2 – “Ulusal” Biyogüvenlik YasaTasarýsý’nýn Deðerlendirilmesi

Öncelikle, Tasarý’nýn hazýrlanma sürecinde,konu ile ilgili duyarlýlýðýný yýllardýr kamuoyu ilepaylaþmýþ olan Ziraat Mühendisleri ODASI’nýn

çaðrýlmamýþ olmasýný, basit bir eksiklik olarak deðerlendirmediðimizi belirtmek gereklidir.

36 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

ZMO’nun çaðrýlmamasýnýn altýnda yatan gerçek neden, ODA’mýzýn “GDO’ya Tümüyle Hayýr” diye özetlenebilecekolan ve kamuoyunca bilinen görüþlerinin, görüþe sunulan Tasarý ile taþýdýðý temel çeliþkilerdir.

Bununla birlikte ODA’mýz, ülkemiz tarýmý için son derecede önemli olan bu konudaki görüþlerini bir kez dahasunmayý bir görev bilmektedir.

Tarýmsal kamu yönetiminin, ülke tarýmý ve tarýmcýsýnýn sosyo–ekonomik çýkarlarý ile gen kaynaklarýmýzýn, bi-yoçeþitliliðimizin, insan ve hayvan saðlýðýnýn korunmasýna yönelik duyarlýlýðýmýzý paylaþarak, Tasarý’yý bu yöndedeðiþtirmesi, ülke yararýna bir tutum deðiþikliði olarak deðerlendirilecektir.

Bu baðlamda, Tasarý’nýn maddeleri ile ilgili görüþlerimiz aþaðýda verilmektedir;

BÝRÝNCÝ KISIM

GENEL HÜKÜMLER

BÝRÝNCÝ BÖLÜM : AMAÇ, KAPSAM VE TANIMLAR

TANIMLAR

Madde 3- ý) Ýzleme baþlýklý tanýmýnda yapýlan düzenlemeye ek olarak geçen tasarýda da belirtilmiþ ancak sontaslak metinden çýkarýlmýþ olan “çevreye serbest býrakýlmasýndan ve/veya piyasaya sürülmesinden”ibaresininözellikle toprakla ve çevreyle direkt temasa geçecek GDO’lu ürünlerin izlenmesine imkan vereceðini düþünerektekrar metne eklenmesi gerektiðini düþünüyoruz.

j) AB rehberinde yer alan Risk deðerlendirme tanýmý “Ýnsanlarýn ve çevrenin risk kaynaðýna maruz býrakýlmasýnýtakiben, tanýmlanmýþ þartlar altýnda olumsuz etkilerinin/olaylarýn ortaya çýkma boyutunun ve olabilirliðinin vebelirsizliklerinin belirlendiði deðerlendirme sürecidir. Risk deðerlendirme, zararýn taným ve özelliklerini, maruzkalma deðerlendirmesini ve risklerin özelliklerini içerir. Zarar, risk kaynaðýnýn olumsuz etkiye sebep olma potan-siyelidir. Risk deðerlendirme, GDO’nun olumsuz etkilere sebep olabilecek özelliklerinin, bunlarýn potansiyelsonuçlarýnýn, ortaya çýkma olasýlýðýnýn belirlenmesi ve belirlenen her bir özelliðin sebep olabileceði riskin tahminedilmesi basamaklarýndan oluþur.” þeklindedir..

Risk deðerlendirme tanýmýna “biyolojik çeþitliliðe, çevreye, insan, hayvan bitki saðlýðý üzerinde oluþabilecekolumsuz etkilerin, potansiyel zararlarýn ve risklerin tümü bilimsel esaslara göre yapýlacak deðerlendirmeler” tüm-cesinin eklenmesi yerinde olacaktýr. Þu anki taslakta, biyolojik çeþitlilik üzerinde oluþabilecek zararlar göz ardýedilerek risk deðerlendirme tanýmý yapýlmýþtýr. Bu taným eksik ve AB rehberindeki risk deðerlendirme tanýmýndanda uzaktýr.

Diðer bir husus da; tanýmda geçen “potansiyel zarar” ibaresidir. Geleneksel hukuk kavramý olarak zarar geniþanlamýyla maddi ve manevi zararý içine alacak þekilde þu þekilde tanýmlanýr: “Hukuken himaye edilen maddi vemanevi varlýklarýn bunlara yapýlan bir tecavüzün vukuundan önceki ve sonraki halleri arasýndaki farktýr.” Genelhukukta zararýn hem varlýðýnýn hem de miktarýnýn saptanmasýnda kural olarak bir sorun çýkmamaktadýr. Özellik-le ‘þeylere’ yönelik zararýn saptanmasýnda, onlarýn objektif deðerinin, piyasada kendileri için biçilen deðerin; birbaþka deðiþle satýþ deðeri esas alýnýr. Ancak çevre hukukunun kendine özgü yapýsý çevre hukukuna iliþkin kavram-larýn geleneksel hukuk kavramlarýyla tanýmlanabilmesini imkânsýz kýlar. Bu nedenle de zarar kavramý gelenekselhukukta olduðu gibi tanýmlanamaz. Zarar kavramý çevrenin fiziksel, kimyasal ve biyolojik bozulmasýndan yolaçýkarak çevresel kirliliðin yol açtýðý biyolojik ve saðlýða iliþkin zarar ile maddesel zararýn tipine; akut, kronik veyasonraki döneme uzanan etkilere ve etkilenen alanýn özelliklerine göre deðerlendirilmelidir. Yani yalnýzca mülkle vefiziksel bütünlükle sýnýrlý kalýnmýþ bir zarar kavramý çevre hukuku açýsýndan yeterli deðildir. Bu nedenle taslaktakullanýlan “potansiyel zarar” geleneksel hukukun kavramlarýyla tanýmlanamaz.

Çevre hukukunun genç bir hukuk dalý olmasý ve kavramlarýnýn yorumlanmasýndaki zorluk göz önüne alýnarak,uygulamada (hakimlerin yasayý deðerlendirmesi aþamasýnda) potansiyel zarar kavramýnýn geleneksel hukukkavramlarýyla yorumlamasý ihtimalinin önünü kesmek amacýyla, kanun içinde ayrýca bir potansiyel zarar tanýmýnýnyer almasý gerekir. Bu yolla, uygulamada oluþabilecek kavram kargaþasý engelleneceði gibi kanunun uygulan-

(1) 19 Mayýs 2004 tarihinde, AB’li bakanlarýn oy çokluðu (Ýrlanda, Hollanda, Finlandiya, Ýsveç, Ýngiltere ve Ýtalya’nýn olumlu oylarý;

Danimarka, Yunanistan, Fransa, Lüksemburg ve Avusturya’nýn olumsuz oylarý; Portekiz, Almanya ve Ýspanya’nýn çekimser kararý) ile Bt 11 tatlý

mýsýr için moratoryum kaldýrýlmýþ ve ithalat ile iþleme amaçlý kullanýmýna (üretimi hariç) 10 yýllýðýna onay verilmiþtir. Daha sonra NK 603 GM

mýsýr çeþidine iþleme ve yem amaçlý ithalatýna (10 yýl- Haziran 2004) ve nihayet Mon 810 Bt mýsýrýn 17 çeþidine AB’de üretim izini (Eylül 2004

37TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

masýnda çevre hukuku kavramlarýnýn “genel uygulama bulmasý gerektiði” yönünde bir anlayýþý da perçinlemiþ ola-caktýr.

l) Eski taslakta yer alan “Basitleþtirilmiþ iþlem: Yetkili birimin ithalatýna ve/veya piyasaya sürülmesine izinverdiði ve kullaným izni devam eden bir GDO’nun ve/veya GDO ürününün ayný muhteviyat ve kullaným amacýylaithalatý ve/veya piyasaya sürülmesi için yapýlan ikinci baþvurusundan itibaren uygulanmak üzere ilk baþvuruyutakiben yapýlmýþ risk deðerlendirme sonuçlarýnýn gözden geçirilerek sadece ihtiyaç duyulan analizlerin tekrarlan-masýna da-yalý karar verme sürecini içeren izin iþlemleri”

tanýmý þu anki taslak metinde yer alan açýklamadan daha açýk ve anlaþýlýrdýr. Ayrýca “ilk baþvuruyu takibenyapýlmýþ risk deðerlendirme sonuçlarýnýn gözden geçirilerek” gerekli görüldüðünde tekrar analizlerin yapýlmasýnaimkân saðlamasý açýsýndan da daha kabul edilebilir bir taným olduðunu düþünüyoruz. Þu anki taslakta yer alantanýmda olduðu gibi yalnýzca daha önce yapýlmýþ risk deðerlendirmesine dayalý bir karar verme süreci olmayýpyeni analizlerin yapýlmasýna imkan saðlamasý açýsýndan da ihtiyat ilkesine daha uygundur.

m)AB’nin genetik olarak deðiþtirilmiþ mikroorganizmalarýn (GDOM) kapalý kullanýmý konusunda 23 nisan 1990tarih ve 90/219/EEC kodlu direktifinin amacý çevre ve insan saðlýðýnýn kapalý kullaným gerektiren mikroorganiz-malardan kaynaklanabilecek risklere karþý korunmasýdýr.. GDOM’larýn fiziksel ve biyolojik engellerle çevre iletemasa geçmesinin önlenmesini, direktif ekinde belirtilen parametrelere göre risklerin belirlenmesi için ön deðer-lendirme yapýlmasýný ve üye ülkelerin söz konusu mikroorganizmalarýn yaratacaðý riskleri önleme yolunda önlem-ler almasýný gerektiði belirtilmiþtir.

Sekizinci Beþ Yýllýk Kalkýnma Planýnýn Biyoteknoloji ve Biogüvenlik Özel Ýhtisas Komisyonu Raporunun tanýmlarbölümünde kapalý kullaným þu þekilde tanýmlanmýþtýr: “Mikroorganizmalarýn genetik olarak deðiþtirilmesi ya daGDMO’larýn üretilmesi saklanmasý kullanýlmasý taþýnmasý fiziksel korunaklar ya da bunlarla birlikte kimyasalve/veya biyolojik korunaklarla elden çýkarýlmasýna iliþkin her iþlemin genel toplum ve çevre ile temasýnda uygu-lanan sýnýrlama”

Kanun taslaðýnýn tanýmlar kýsmýnda kapalý kullanýmýn: “GDO’nun harici çevre ile etkileþiminin engellenmesiamacýyla kontrol edildiði tesis” olduðu belirtilmiþtir. Ancak ‘harici çevre’ kavramýnýn kanun taslaðýnda tanýmlan-mamýþ, sýnýrlarý belli edilmemiþ bir alan olmasý nedeniyle, kapalý kullaným teriminin tanýmýna “kamu ile etkileþi-mi” ibaresinin de eklenmesi gerekir.Bu þekilde Sekizinci Beþ Yýllýk Kalkýnma Planýnda da belirtildiði gibi “geneltoplum”u da gözeten geniþ bir tanýmlama yapýlmýþ olacaktýr. Ayrýca kavramýn içeriði konusunda daha geniþ biryorumlamaya imkân saðlamasý açýsýndan da “kamu ile etkileþim” ibaresinin eklenmesi daha isabetli olacaktýr.

ö) “Ayýrýcý kimlik” baþlýðý altýnda yapýlan tanýmlamaya, önceki taslakta belirtilen “GDO’nun ait olduðu özel ve/veya tüzel kiþilerle birlikte ayýrýcý özellikleri” ibaresinin eklenmesinin GDO’larýn ayýrýcý özellikleri kadar ait olduðuhukuk kiþinin bilinmesini saðlamasý açýsýndan ayrýca bir önemi bulunmaktadýr.Hukuk kiþisinin bilinmesi sorumlu-luk hukuku açýsýndan yardýmcý bir iþleve de sahip olacaktýr. Bu nedenle de ayýrýcý kimlik içinde GDO’larýn “kimeait olduðu” belirtilmelidir.

s) “Deneysel çevreye serbest býrakma” baþlýðýndaki açýklamanýn daha geniþ bir tanýmlamaya ihtiyacý vardýr.“Çev-reye serbest býrakma” teriminin ne “protokol”de ne de “kanun taslaðý” içinde herhangi bir tanýmý bulunma-maktadýr. Sözü edilen “çevre”nin kapsamý ve serbest býrakmayla kastedilenin ne olduðu tanýmlanmalýdýr. Sözüedilen tanýmlamalar yapýlýnca “Deneysel çevreye serbest býrakma” ile ifade edilenler çok daha açýk ve anlaþýlýrolacaðýndan uygulama açýsýndan da kolaylýk saðlayacaktýr.

Bu maddeye yapýlabilecek diðer bir ek öneri ise eski taslak metinde yer bulan ancak bu metinde yer almayanizsürülebilirlik baþlýðý altýndaki tanýmýn tekrar metne eklenmesi gerektiðidir

“Ýzsürülebilirlik: Çevreye serbest býrakýlan ve /veya piyasaya sürülen bir GDO’nun ve/veya ürünün ilk itha-latçýsýna veya yurt içindeki ilk üreticisine kadar her aþamada geriye dönük takibinin belirlenmesini ve tanýmlan-masý”. Böylece hem çevreye serbest býrakýlan hem de piyasaya sürülen her tür GDO’nun zarar ve tehlikelerinekarþý güven ve tedbir saðlayýcý mekanizmanýn oluþturabilmesi ve GDO’larýn takip edilebilirliði açýsýndan da önem-li ve gerekli olduðu kanýsýndayýz.

ÝKÝNCÝ BÖLÜM : TEMEL ESASLAR

ÝZÝN

Madde 4- Hukukun insanýn çevreyi etkileyen alanlarda düzenlemeler yapmasý bu davranýþlara yönelik yasaklargetirmesi ve oluþan sorunlar için önleyici ve giderici nitelikte reçeteler sunabilmesi ancak belirlenmiþ bilimsel ver-ilerin varlýðý halinde mümkündür. Bu durum özellikle de hukuk normlarýnýn objektif, genel ve belirlenebilir olmalarý

38 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

zorunluluðu nedeniyle ve özellikle yasaklayýcý normlar bakýmýndan kendini hissettirir. Çünkü bu özellikler sýký birnedensellik iliþkisini ve baþta öngörülebilirlik olmak üzere birçok temel ilkeyi beraberinde getirir. Ancak çevresorunlarýnýn meydana getireceði zararlar hukukun genel zarar kavramý içinde tanýmlanmasý güç, belirlenmesiçoðu zaman imkansýz boyutlardadýr. Verili bilimsel imkanlarýn ve geliþmelerin meydana gelen çevresel zararlaraölçtüðü zarar kavramý “zaman” ve “diðer deðiþkenler” ile çoðu kez yetersiz kalmaktadýr. Bu yetersiz ve belirsizliknedeniyle de klasik hukuk anlayýþý bu alanlarda düzenleme yapmamakta yahut yaptýðý düzenlemeler meydanagelebilecek zararlar karþýsýnda deðersiz görülebilmektedir.

Bu noktada ihtiyat prensibi üzerinde durmak yerinde olacaktýr:

“Hukuk kesin bulgular beklenene kadar, hareketsiz kalmak gibi bir yol seçemez; "tehlike" kavramý esas alýnarak,önlemler alýnmalýdýr. Ýhtiyat ilkesinin özü de budur; yani, tehlikeyi, riski göze almak deðil; tehlikeyi, riski dikkatealarak, önlemleri düþünmektir .Böylece risk ile ihtiyat arasýndaki seçimde bu ikincisinden yana tavýr takýnýlmak-la, riskten kaçýnýlmaktadýr.

Ýhtiyat ilkesi Cartagena Protokolü’nün de hukuki ilkelerindendir. Bu ilkeye göre: Güvenlik konusunda bir bilim-sel bilgi ya da uzlaþý eksikliði olduðunda, ülkelerin GD organizmalarýn ithalatýný ve kullanýmýný yasaklama ya dasýnýrlandýrma hakký vardýr.. Ancak 4. maddede ihtiyat prensibi çerçevesinde ele alýnacak hususlar arasýnda, itha-lat, piyasaya sürülme, kapalý kullaným, transit sayýlmýþ olmasýna karþýn “üretim” aþamasýnýn atlanmasý GDOüreticisi þirketlere, GDO’larla ilgili bilimsel verilerin yetersizliði ya da biyoteknolojinin hýzla geliþebilirlik özelliðibahane edilerek kurtuluþ yollarý mý saðlanmaya çalýþýlmaktadýr? sorusunu akýllara getirmektedir Tanýmlarbölümünde muamele baþlýðý ile; “baþta üretim, çevreye serbest býrakma, piyasaya sürme, kullanma, ithalat, ihra-cat, taþýma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama gibi, GDO üzerinde gerçekleþtirilen herhangi bir faaliyetve iþlemi” ifadesiyle üretim kapsamda zikredilirken, metnin izin baþlýðý altýnda yer alan faaliyet alaný ” bu kanunkapsamýna giren GDO ve/veya ürünlerinin, ithalatý, piyasaya sürülmesi, kapalý kullanýmý, transiti izne tabidir”ifadesi, üretim, depolama ve pazarlamayý izin kapsamý dýþýna çýkarmaktadýr, bu husus anlaþýlýr deðildir. Yine izinbaþvururlarýnýn kabulü için ; Ýnsan, hayvan , bitki ve çevre saðlýðý ile güvenliðinin tehdit edilmemesi, tüketicininseçme özgürlüðünün ortadan kaldýrýlmamasý, çevrenin materyal dengesinin ve ekosistem iþleyiþinin istenmeyenbozulmasýna neden olunmamasý, GDO’nun kendisinin veya özelliklerinin istenmeyen þekilde çevreye yayýlmamasý,yerel çeþitlerin devamlýlýðýnýn tehlikeye düþürülmemesi gibi belirlenmiþ olan sýnýrlamalar tespit edilebilirliðimümkün ancak kamu menfaatinin halel görmesi durumunda geri dönülebilirliði, zararýn telafi edilebilirliðinerdeyse mümkün olmayan hususlardýr.

Bu nedenle eski taslak tasarýsýnýn 4. maddesinde bulunan fakat, son tasarý taslaðýnýn 4. maddesinden çýkarýlan“çevreye serbest býrakýlma” ibaresinin taslaðýn bu maddesine tekrar eklenmesi gerekmektedir.

Yine 4. maddenin üçüncü fýkrasýnda sayýlan “GDO’larýn ve ürünlerinin piyasaya sürülmesi veya kapalý kullanýmizni verilmesinde göz önüne alýnacak ilkeler”e daha önceki taslakta yer alan þu ifadelerin taslaða tekrar eklenmesigerekmektedir:

- geleneksel ürünlerin üretilmesi ibaresinin tasarýya eklenerek “geleneksel ürünlerin üretilmesi ibaresinin veyatüketicinin seçme özgürlüðünün ortadan kaldýrýlmamasý” þeklinde düzenlenmesi,

- çevreye serbest býrakýlmasý planlanan ortamda, ekosistemin devamlýlýðý için önemli canlýlarýn veya korunantürlerin popülasyonlarýnýn bozulmamasý,

- hedef olmayan türlerin ortadan kalkmasýna neden olunmamasý,

- istenmeyen þekilde kendisinin veya özelliklerinin çevreye yayýlmamasý,

- Baþta toprak verimi olmak üzere, ekosistem iþleyiþinin ciddi veya daimi bozulmasýna neden olunmamasý,

Taslaðýn son halindeki 4. maddeyi, yukarýda sayýlan bentleri, geniþletici yorum yoluyla kapsamýna alabilecek þe-kilde düzenlemek yerine, yukarýdaki ibarelerin taslakta açýkça sayýlmasý yerinde olacaktýr.

Ýdari yetki karmaþasýnýn önlenmesi ve idarenin bütünlüðü ilkesi nedenleriyle de “insan hastalýklarýnýn teþhis vetedavisinde kullanýlan týbbi ürünler ile veteriner týbbi ürünleri”nin kanun kapsamýndan ari tutulmasýnýn isabetliolmadýðýný düþünmekteyiz.

BAÞVURU VE DEÐERLENDÝRME

Madde 5- Baþvuru ve Deðerlendirme baþlýklý 5. maddenin eski taslakta yer alan ancak bu taslaktan çýkarýlmýþolan deðerlendirmeye iliþkin bölüme (2. fýkra) “Yapýlan bir baþvurunun sonucu diðer bir baþvuru için emsal teþk-il etmez” cümlesinin tekrar eklenmesi ihtiyat ilkesinin temelinde yer alan belirsizlik kavramýnýn içindeki ‘bilinebilir

39TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

bir olasýlýðý gösteren risk’ kavramýndan ayrý olan ve bilinemeyen bir olasýlýk olgusunun simgelediði ‘gerçek bilin-mezliðin’ varolmasý nedeniyle önemlidir. Bilimsel belirsizliðin meydana getirebileceði potansiyel çevresel zararlarýnen aza indirilebilmesi açýsýndan her bir baþvurunun bir önceki baþvurudan baðýmsýz olarak tekrar deðerlendirilmesi gereklidir.

GÝZLÝ BÝLGÝ

Madde 6- Cartegena protokolünün “gizli bilgi” baþlýðý taþýyan 21. maddesinin (d) bendinde:

- “Acil durumlarda uygulanacak olan her tür yöntem ve planlar.”

bulunmaktadýr.

Ulusal biyogüvenlik kanun tasarýsýnda ise “acil durumlarda uygulanacak olan yöntem ile planlarýn özeti” ibare-si yer almýþtýr. Bu çeliþkinin giderilmesi ve gizli bilginin içeriðinin daraltýlmamasý açýsýndan acil durumlarda uygu-lanacak yöntem ve planlarla ilgili olarak “Özeti” kelimesi çýkarýlmalýdýr.

KATILIM: HALKIN BÝLGÝLENDÝRÝLMESÝ ve KATILIMI

Madde 8- Katýlým ilkesinin Çevre Hukuku açýsýndan tanýmý “bireylerin çevresel yönetim sürecinde rol oyna-malarý, etkide bulunmalarý ve böylelikle kendi yaþamlarýný þekillendirecek bu süreci yönlendirmeleri.” demektir.‘Etkide bulunmak’ ya da ‘rol oynama ve yönlendirmenin anlamý bireylerin kendi görüþ ve önerilerini ortaya koy-malarý demektir. Katýlým sistematik olarak iki baþlýk altýnda: çevresel karar alým sürecine katýlým ve kararlarýnuygulanmasý sürecinde katýlým olarak incelenir.

Bu nedenlerle tasarý taslaðýnda yer bulan “alýnan kararlar zamanýnda halka açýlýr” düzenlemesinden önce eskitaslakta bulunmasýna karþýn bu taslakta yer almayan:

“GDO’lar ürünleri ve bunlarýn güvenli muamelesi hakkýnda kamunun eðitilmesi doðru bilgilendirmesi ve kamubilincinin oluþturulmasý için gerekli görülen tüm düzenlemeler yapýlýr.

GDO’yu piyasaya süren, tüketicileri, üreticileri ve kullanýcýlarý; biyogüvenliðin saðlanmasý için GDO’nun özellik-leri hakkýnda bilgilendirmek ve GDO’nun insan, hayvan, bitki ve çevre saðlýðýný ve biyolojik çeþitliliði tehlikeyedüþürmeyecek biçimde tüketilmesi, üretilmesi ve kullanýlmasý için gerekli eðitimi saðlar. Deðerlendirmeye alýnanve kabul edilen baþvurularla ilgili kararlar bilgi deðiþim mekanizmasý vasýtasýyla duyurulur”

düzenlemesinin tekrar son taslakta yer almasý gerektiðini düþünmekteyiz. Çünkü alýnan kararlar kiþilerin þimdi-ki ve gelecek yaþamlarýný ya doðrudan ya dolayýsýyla etkileyen yani onlarýn görüþlerinin de alýnmasýnýn zorunluolduðu kararlardýr. Kiþilerin yaþam çevrelerini yakýndan ilgilendirmesi nedeniyle halkýn baþlangýçtan karar almasürecine dahil edilmeleri gereklidir. Bunun için de halkýn öncelikle bilgilendirilmesi ve katýlým hakkýnýn ikametgâh,yurttaþlýk gibi sýnýrlar söz konusu olmaksýzýn kararlarýn alýnmasý aþamasýnda, halkýn karar alma süreçlerine dahiledilmesi yerinde olacaktýr. Yani alýnan kararlarýn halka açýlmasý aþamasýndan önce karar alma sürecinde halkýnkatýlýmýnýn saðlanmasý, katýlým ilkesine çok daha uygun olacaktýr.

SOSYOEKONOMÝK DEÐERLENDÝRME

Madde 9-Sosyoekonomik deðerlendirme baþlýklý 9. maddenin eski taslakta yer alan hali:

“Baþvuru hakkýnda karar verilmeden önce deðerlendirilmek üzere, GDO ve ürünlerinin insan, hayvan, bitki veçevre saðlýðý ve biyoçeþitlilik üzerine etkileri ile ürününün çevreye serbest býrakýlmasý ve kullanýlmasý sürecindeüretici, tüketici ve çiftçi üzerindeki etkilerinden kaynaklanan sosyoekonomik bedelleri belirlemek üzere gerekliçalýþmalar bilimsel esaslara dayanarak yapýlýr veya yaptýrýlýr. Sosyoekonomik deðerlendirmeler her bir baþvuruiçin ayrý ayrý yapýlýr. Bir baþvurunun sonucu diðer bir baþvuru için emsal teþkil etmez” þeklindedir.

Düzenleme bu hali ile hem ‘her bir baþvurunun diðer bir baþvuru için emsal teþkil etmemesi’ ni saðlamasýaçýsýndan ihtiyat ilkesine daha uygun, hem de GDO’larýn etkilerinin üretici, tüketici ve çiftçiler için bir bedeli ola-caðýný kabul etmesi açýsýndan da daha gerçekçidir. Elbette burada bahsi geçen ‘bedel’ kavramý çevre hukukununkendine özel yapýsý ile deðerlendirilip, bir maddi bedel olmanýn ötesinde; çok daha geniþ anlamlarý olan ve zararkavramýndan baðýmsýz olmayan bir bedeldir.

KARAR VERME

Madde 10-Madde 10’da karar verme süreci düzenlenmiþtir. Ancak karar verme sürecinde etkin olacak temelkriterler ayrýca belirtilmemiþtir. Bir önceki tasarýnýn karar verme baþlýklý 10. maddesinde yer alan “Sosyalekonomik deðerlendirmeler de dikkate alýnarak baþvuru hakkýnda karar verilir.” cümlesi son tasarýda yer bul-mamýþtýr.

40 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

10. maddenin 3. fýkrasýnda idareye verilen takdir hakkýnýn yanlýþ kullanmaya imkân saðlayacak þekildegeniþletildiði görülmektedir. Yeni bilgi ve belgelerin ortaya çýkmasý ve izin sahibinin karardaki koþullarauymadýðýnýn anlaþýlmasý, karar alýnma sürecini etkileyen iþlemlerin sakatlýðýný gösterir. Ýdari iþlemin sebebi o idariiþlemden önce gelen idareyi o iþlemi yapmaya sevk eden ve nesnel hukuk kurallarýnca belirlenmiþ bulunan bir etk-endir. Ýdare bir iþlem yaptýðýnda o iþlemi dayandýrdýðý sebebi ortaya koymak zorundadýr. Sebebin ortadan kalmasýhalinde alýnan idari kararlar dayanaksýz kalacaðý için hukuka aykýrý olacaktýr. Bu halde kanun taslaðýnda yer alan“…….. koþullara uyulmamasý halinde karar yeniden deðerlendirmeye alabilir.” ibaresi hukuka aykýrý olarak alýn-abilecek kararlara imkân tanýyan bir takdir hakkýný idareye vermektedir. Bu nedenle burada uygun olan düzenle-menin “koþullarýn yeni çýkan bilgi ve belgeler ve izin sahibinin karardaki koþullara uymamasý halinde karar iptaledilir yahut geri alýnýr” olduðu kanýsýndayýz.

10. maddenin son fýkrasýnda “nihai kararlar basýlý olarak ve/veya elektronik ortamda yayýnlanýr.” düzenlemesiilgililer açýsýndan ciddi bir tehlikeyi barýndýrmaktadýr. Düzenleyici iþlemlerde dava açma süresi kararýn yayýmlan-masý ile baþlar. Bu nedenle de kararlarýn duyurulmasý herkesin ulaþabileceði yollarla yapýlmalýdýr. Elektronikortamda kararlarýn yayýnlanmasý hem tüm vatandaþlarýn internet kullanýcýsý olabilmesinin imkânsýzlýðý hem deelektronik ortamda bilgi akýþýnýn hýzlý ve kesintiye uðrayabilecek nitelikte olmasý nedeniyle zor olacaktýr.Düzenlemede yer alan “veya” ibaresi “ve” olarak deðiþtirilmesi önemlidir. Yayýmlama yöntemi herkesin ulaþa-bileceði yerel ve/veya ulusal gazetelerde olacak þekilde ve belirli sürelerle olmalýdýr. Aksi halde düzenleyici iþlem-lere karþý açýlacak iptal davalarýnda baþlayacak idari dava açma süresi, karardan etkilenecek ve/veya þahsýnauygulanacak ilgililerin internet kullanýcýsý olmamasý yahut elektronik ortamýn kesintisi halinde (ilgili web sitesiadresinin görüntü verememesi, arýzasý) bilgi akýþýnýn verimli þekilde kullanýlmasý mümkün olamayacaktýr. Þu andahazýrlýk aþamalarý devam eden “e-devlet” projesinin hazýrlýk aþamasý bitip, tüm yurtta belirgin bir sistem içindeyürütülmesi baþlanmadan yargýsal yollara baþvuru araçlarýnýn internet yolu ile saðlanmasý saðlýklý olmayacaktýr.

YASAKLAR

Madde 11-Yasaklar baþlýðý altýnda düzenlenen 11. maddenin (b) bendinde bahsi geçen ‘küçük çocuk’ kavramý ilekastedilen yaþ grubu kanunda tanýmlanmamýþtýr. Bu yaþ grubunun tükettiði ek besinler nasýl ve hangi kýstaslarlabelirleneceði de düzenlenmemiþtir. Özellikle küçük çocuk ek besinlerinin belirlenmesi konusunda idarenin takdiryetkisini kullanabileceði yetki alaný belirtilmelidir.

Alman Parlamentosu (Bundestag) tarafýndan 26 Kasým 2004 tarihinde kabul edilen kanunla GDO ve ürünlerininorganik ya da konvansiyonel tarým yapýlan alanlara bulaþmasýný engellemek üzere bazý yasaklar ve yaptýrýmlaröngörülmüþtür. Bu düzenlemeyle paralel nitelikte olabilecek þekilde, (c) bendi içinde “... genetik çeþitlilik merke-zleri ile Korunan Alanlarýna ve organik tarým yapýlan alanlara...” ek olarak “konvansiyonel tarým yapýlan alanlar”da eklenmesi GDO’larýn topraklarýnda yer almamasý hususunda hassasiyet gösteren çiftçiler ve Türkiye tarýmýaçýsýndan önemli ve gözden kaçýrýlmýþ bir noktadýr.

ÝZLEME VE ÜRÜN ANALÝZÝ

Madde 13-Ýzleme iþlemi Kurum tarafýndan yapýldýðý gibi izin sahibinin de vereceði raporlar ekseninde destek-lenerek yürütülmesi gereken bir iþlem olmalýdýr. Bu yöntem, hem izin sahibi açýsýndan iþini rapor vermesi gerekenbir faaliyet haline getirmesiyle “kontrollü faaliyetleri” saðlayýcý bir hal almasý açýsýndan, hem de Kurumunyapacaðý izleme faaliyetine yardýmcý, eksik tamamlayýcý bir destekleme faaliyeti haline getirmesi açýsýndan gerek-lidir. Kanun taslaðýnda izin sahibine yalnýzca ürünle ilgili risk ya da þüphelerin öðrenilmesi halinde rapor etmeyükümlülüðünün getirilmesi, raporlama faaliyetinin suiistimalini getirebileceðinden faaliyetin tümü hakkýndarapor verilmesi daha saðlýklý bir çalýþma disiplini getirecektir. Bütün hakkýnda rapor düzenlenmesi Kurumundenetleyicilik görevine daha uygun düþen bir yöntemdir. Bu yolla birbirini doðrulamayacak türde veriler bütüniçinden daha rahat seçilebilecektir.

Ýzleme faaliyetinin yapýlmasýndaki saik her idari faaliyette olduðu gibi hukuki bir temelle kamu yararýný gerçek-leþtirmektir. Maddede izleme faaliyetinin maksadý (yani o hukuki iþlem ile ondan beklenen nihai amaç) “verilenkoþullara ve uyum programýna uyulmasýný saðlamak” olduðu belirilmiþtir. Ancak incelenen son tasarýda bir önce-ki tasarýda olduðu gibi bir yaptýrým mekanizmasý öngörülmediði için ‘kural’ verilmiþ ancak kurala uyulmamasýhalinde uygulanacak yaptýrým belirtilmemiþtir. Bu nedenle ilk taslak metinde yer aldýðý gibi izleme sonucunda izinsahibinin izin koþullarýna ve uyum programýna uymadýðý tespit edildiðinde izin iptal edilmelidir. Yani yapýlanizleme faaliyetinin amacý, verilen izinlerin uygulanabilirliðini denetlemek; gerektiðinde izni iptal etmek yahutuyarýlarda bulunarak iznin hukuka uygunluðunu denetlemek olmalýdýr.

ÝZNÝN ÝPTALÝ

Madde 15-Ýznin iptali baþlýðý taþýyan eski kanun taslaðýnýn 15. maddesinde incelenen son taslaktan farklý olarak

41TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

izni iptal edilen GDO ve ürünlerinin imhasýnýn “uygun olma” aranmaksýzýn yani olasý baþka zararlara yol açmadanya da yayýlmak suretiyle zararlarýn artmasýna imkân vermeden yapýlacaðý düzenlenmiþtir. Ancak incelenen sontaslakta uygun olmaktan kastedilenin ne olduðu belirtilmediði gibi iznin iptal edilmesini gerektirecek zarar verisklerle ilgili yeni bilgi edinilmiþ olmasýna karþýn imha edilme aþamasýnýn hangi þarta baðlandýðýnýn belir-tilmemesi nedeniyle de hukuki öngörülebilirlik ilkesine aykýrýdýr.

ACÝL EYLEM PLANI

Madde 18- Acil eylem planý baþlýklý 18. maddenin eski kanun taslaðýndaki düzenlemesinde acil eylem planý yal-nýzca yasa dýþý/amaç dýþý hareketler ve/veya kullaným durumlarý ile sýnýrlý tutulmamýþ; “GDO ve ürünleri ile bun-lara iliþkin her türlü faaliyet nedeniyle ortaya çýkabilecek olumsuz durumlar” ibaresi kullanýlarak incelenen taslakmetindeki acil eylem planý içeriðinden daha geniþ bir alan tanýmlanmýþtýr. GDO ve ürünleri ile çýkabilecek olum-suzluklar yalnýz yasa dýþý kullanýmý halinde doðmayacaktýr. Bilimsel belirsizliðe paralel olarak gdolarýn þu anki bil-imsel verilerle düzenlenmiþ hukuk kuralarýna uygun olmasý, onlarýn zararlara neden olmayacaðý anlamýna gelmez.Bu nedenle taslaktaki düzenlemeye “GDO ve ürünleri ile bunlara iliþkin her türlü faaliyet nedeniyle ortaya çýka-bilecek olumsuz durumlar” tümcesinin tekrar eklenmesinin uygun olacaðý kanýsýndayýz.

ÝKÝNCÝ KISIM

KAPALI KULLANIM, PÝYASAYA SÜRME VE TRANSÝT

ÝKÝNCÝ BÖLÜM

ÇEVREYE SERBEST BIRAKMA AMACIYLA PÝYASAYA SÜRME

BAÞVURU

Madde 24- Çevreye serbest býrakma kavramýnýn kanun içinde herhangi bir tanýmýnýn bulunmamasý kavramýntanýmlanabilmesinde ve uygulamada bu maddelerin uygulayýcýlar tarafýndan yorumlanmasýnda sýkýntýlara nedenolabilecektir..

Eski taslak metinde üretim amacýyla yapýlacak çevreye serbest býrakmak için ithal edilecek GDO ve ürünlerinin“her bir ithalatýndan önce” ithalatçý tarafýndan baþvuru yapýlacaðý söylenmiþken incelenen son taslakta baþvuru1 kereye mahsus olarak ilk ithalat öncesine çekilmiþtir. Bu ciddi deðiþiklik ülkeye sokulmak istenen çevreyeserbest býrakma amaçlý GDO ve/veya ürünlerinin baþvuru izin vs. prosedürünü yani denetim ve kontrol mekaniz-masýný kolayca atlamasýný saðlayacaktýr. Bu da çevre ve insan saðlýðýný doðrudan etkileyecek GDO’larýn yarata-caklarý etkilerin boyutlarýnýn büyümesine neden olacaktýr.

Ülke içerisinde geliþtirilen GDO ve ürünlerinin çevreye salým amacýyla piyasaya sürülmesinden önce, geliþtirilenGDO’nun risk deðerlendirmeleri için gerekli olan verileri elde etmek için yapýlacak deneysel çevreye serbest býrak-ma ile ilgili olarak bir baþvuru; daha sonra ise çevreye serbest býrakma amacýyla piyasaya sürme izini için ikincibir baþvuru yapýlmasý gerektiði eski taslakta yer almýþtýr. Þu an incelenen son taslak ise 2. baþvuru zorunluluðu-na yer vermemiþtir. Böylece tek izin içinde hem risk deðerlendirmeleri için gerekli olan verileri elde edebilecekhem de deneysel çevreye býrakmayý yapabilecektir. Bu düzenlemenin usul ekonomisi açýsýndan uygun olduðusöylenebilir ama ayný zamanda kontrolün saðlanamamasý açýsýndan tehlikeli olabileceði kanýsýndayýz.

RÝSK DEÐERLENDÝRME

Madde 29- Gýda, yem, iþleme ve tüketim amacýyla ithal edilecek ve/veya piyasaya sürülecek GDO ve ürünlerininrisk deðerlendirmesinde esas alýnacak ilkeler eski kanun taslaðýnýn 29. maddesinde þu þekilde belirtilmiþtir “riskdeðerlendirmesi gýda güvenliði ile çevre, bitki, hayvan ve insan saðlýðý ile biyolojik çeþitlilik esas alýnarak” yapýlýr.Bu temellerin kanunlaþtýrýlacak taslakta da yer almasý, ilkelerin belirlenmesi açýsýndan daha uygun olacaðýkanýsýndayýz. Tasarýnýn madde gerekçelerinde de bu kaygýmýzý paylaþýrcasýna yer alan:

29. madde: -“… Bu kapsamdaki GDO ve ürünleri, doðrudan veya dolaylý olarak insanlarýn tüketimine sunula-caðý için, bu ürünlerin risk deðerlendirmesinde öncelikle gýda güvenliðinin ve insan ve hayvan saðlýðýnýn dikkatealýnmasý öngörülmektedir. Ancak ürünlerin canlý olmasý, dolayýsýyla, kazara veya bilinçsiz olarak çevreye salýn-masý halinde biyolojik çeþitlilik ve tarýmsal üretim üzerinde de risk oluþturma ihtimaline karþý, biyolojik çeþitlilikve tarýmsal üretimin de kriter olarak alýnmasý gerekmektedir.” ibarelerine de uygun olarak “biyolojik çeþitlilik vetarýmsal üretimin de kriter olarak” bölümünün tekrar eklenmesinin yerinde olacaðý görüþündeyiz.

ÜÇÜNCÜ KISIM

HUKUKÝ VE CEZAÝ SORUMLULUK

42 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

BÝRÝNCÝ BÖLÜM : HUKUKÝ SORUMLULUK VE TELAFÝ

SORUMLULUÐA ÝLÝÞKÝN TEMEL ÝLKELER

Madde 33- c- GDO’larýn izinli olarak piyasaya sürüldüðü durumlarda, organizmalarýn genetik olarak deðiþtir-ilmesiyle iliþkili olarak ortaya çýkan zararlardan, bu organizmalarýn hatalý olmasýna baðlý olarak piyasaya sürmeizni alanlar sorumludur. Ýbaresi, “izin alanlar ve bu izni verenler” þeklinde düzenlenmelidir.

Ayný fýkranýn devamýnda yer alan “Bu kiþiler, GDO’larýn piyasaya sürüldüðü zamanda mevcut olan bilgi veteknoloji çerçevesinde fark edilemeyen hatalardan da sorumludur.” Ýbaresinde geçen “fark edilemeyen hatalar”ifadesi, “gözetilmeyen hatalar” olarak düzenlenmelidir.

e- Sorumluluða iliþkin temel ilkelerin düzenlendiði 33. maddenin e bendi illiyet baðýnýn kesildiði halleri göster-miþtir. Geleneksel hukuk kurallarý içinde kusur sorumluluðuna iliþkin illiyet baðýný kesen etkenler mücbir sebep,zarar görenin kusuru, 3. kiþinin kusurudur. Kusursuz sorumluluk ise kusur sorumluluðundan tamamen farklýdýr.GDO ve ürünleri için mücbir sebebin kabul edilebilir bir illiyet baðýný kesen sebep olmadýðý açýktýr. GDO’lar içinmücbir sebebin illiyet baðýný kesen neden olarak kabul edilmesi “doða olaylarýnýn tamamýnýn” mücbir sebepkavramý içinde þirketler tarafýndan ileri sürülebilmesine olanak tanýr ki, bu durum mevcut mahkeme kararlarýnave sorumluluk hukukunun ilkelerine; Anayasa’ya ve hukuk devletinin ilkelerine aykýrýdýr. Bu nedenle de illiyetbaðýný kesen nedenler arasýndan mücbir sebep çýkarýlmalýdýr.

ÇEVREYE VERÝLEN ZARARLAR

Madde 34- “GDO’larý muameleye tabi tutanlar, muamele nedeniyle çevrede zararýn meydana gelmemesi veyasonuçlarýnýn aðýrlaþmamasý için risk deðerlendirmesi sonucunda belirlenen tedbirler nedeniyle oluþacak mas-raflarý karþýlamakla yükümlüdürler. Sorumlular çevrenin zarar görmüþ veya tahrip olmuþ unsurlarýnýn eski halinegetirilmesi veya ayný deðerdeki unsurlarýn yerine konmasý için yapýlmasý gerekli masraflarý da karþýlar.” Ýfadesiyok olan biyolojik çeþitliliði, insan saðlýðýný ve gen kaynaklarýný nasýl ve hangi tedbirlerle eski haline getirileceðisorusunu yanýtsýz býrakmaktadýr. Hangi þirketin sermayesi bu unsurlarý tazmin etmeye yeter ya da yeter mi! Bumaddenin de tasarý taslaðý gibi uygulanabilirliði yoktur.

ZAMAN AÞIMI

Madde 35- GDO ve/veya ürünlerinin yaratabileceði “potansiyel zarar” belirlenebilir bir yakýn gelecek içinde doð-mayabilir. Etkisini ne zaman göstereceði belli olmayan bir risk faktörüne karþý en azýndan ortalama bir yaþamsüresi kadar zamanaþýmý süresinin gösterilmesi daha yerinde olacaktýr. Yani bu noktada önerimiz zamanaþýmýsüresinin uzatýlmasýdýr.

ÝSPAT YÜKÜ VE RE’SEN ARAÞTIRMA ÝLKESÝ

Madde 36- Ýhtiyat ilkesinin uygulanabilmesi için düþünülen ve mevzuatlara yansýtýlan önlemlerin büyük birçoðunluðu maddi hukuka iliþkin deðil usul hukukuna iliþkindir. Bu nedenle tasarý taslaðýnda, usul hukukuna iliþkinbir önlem olarak ispat yükünün tersine çevrilmesi gerekir. Ýspat yükünün tersine çevrilmesi geleneksel ispat külfetikuralýnýn deðiþtirilmesidir. Yani ispat külfetinin çevresel bozulmaya yol açabilecek faaliyetten etkilenen ve karþýçýkanlardan alýnýp çevresel kaynaklarý kullananlara yüklenmesi yani yer deðiþtirmesidir. Madde 36 ise ispat külfe-tini zararýn meydana geldiðini iddia eden kiþiye yükleyerek ihtiyat ilkesine aykýrý bir düzenleme getirmiþtir. Budüzenleme, gerek Cartegena Sözleþmesi’nde yer alan ihtiyat ilkesine, gerekse taslaða hakim olmasý gereken ruhave mantýða ters düþmektedir. Eðer tasarý taslaðý biyolojik çeþitliliði korumaya yönelik hazýrlanýyorsa, zarara uðrayan-lar GDO’lar nedeniyle zarara uðradýklarýný ispatlamak zorunda býrakýlamazlar. Zararýn, GDO ve ürünlerinden kay-naklanmadýðýný, GDO’larýn zarara neden olmadýðýný ispat yükü, GDO’yu piyasaya süren, izin veren, üreten ve kul-landýranlardadýr.

DÖRDÜNCÜ KISIM

BÝYOGÜVENLÝK KURUMU

BÝRÝNCÝ BÖLÜM

Biyogüvenlik Kurumu

Biyogüvenlik Kurumu

43TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

Madde 45.- Kurumun özel hukuk hükümlerine tabi olduðu belirtilmiþtir. Kurumun kamu hukuku hükümlerinetabi olarak yapýlandýrýlmasý taslaðýn amacýna daha uygun düþmektedir. Özel hukukta taraflar arasýnda eþitlerarasý bir iliþki kurulur ve taraflardan hiçbiri diðerinin karþýsýnda imtiyazlý sayýlacak haklara sahip olamaz, yanikamu hukuku iliþkisinde olduðu gibi kamu yararý ve kamu gücü kullanýlarak müdahale edilmesi gereken alanlar-da müdahale edemez. Yani biyolojik çeþitliliðin korunmasý ya da GDO’lardan kaynaklanan riskin zarara dönüþme-si halinde çýkacak ekolojik kirlenmenin önüne geçilmesi için özel þirketlere plan, strateji ve eylemler ihaleedildiðinde ve bu ihalelerin gereðini ilgili þirketler yerine getiremediklerinde ya da iflas ettiklerinde taraflar özelhukuk hükümlerine tabi olduklarý için idarenin eli kolu baðlanacak yahut ciddi maddi külfetler altýna girecektir.Sonuçta olan biyolojik çeþitliliðin ve sürdürülebilir kullanýlmasýnýn zararý ya da ekolojik kirlenmenin yaþanmasýolacaktýr.

Kurumun görev ve yetkileri

Madde 46- H) Geçici bölge müdürlüklerinin kurulmasý idarenin sürekliliði ilkesi ile baðdaþýr nitelikte deðildir.Ýdarenin asli görevi, teþkilatlanmasýný hizmetlerin sürekliliði ilkesine uygun olarak yapmaktýr.

Kurumun gelirleri

Madde 48-c) Ýthalatýna izin verilen GDO ve ürünlerinden alýnan fonlardan yapýlacak %0.3’lük kesintiler.

j). Her türlü yardým ve baðýþlar

Baðýmsýz idari otoritelerin ortaya çýkýþýndaki asýl etken hassas bazý alanlarýn siyasi erkten baðýmsýz bir yapýdaolmasýnýn saðlanmasýdýr. Ama görüldüðü gibi siyasi erkten baðýmsýz olmasý amaçlanan Kurumun yardýmlarýndanve fonlarýndan kesinti yoluyla gelir elde ettiði þirketlere karþý baðýmsýzlýðýný nasýl koruyacaðý þüphelidir. Yani budüzenlemeler Kurumun kurulma amacýndaki mali özerkliði bozucu niteliktedir. Bu nedenle önerimiz kurumbütçesinin özel ya da katma bütçeli olmasýdýr.

ÝKÝNCÝ BÖLÜM

Yönetim Kurulu

Kurulun oluþumu

Madde 50.- “Kurumun karar organý biri baþkan, biri ikinci baþkan olmak üzere yedi üyeden oluþan BiyogüvenlikYönetim Kuruludur. Biyogüvenlik Yönetim Kurulu, Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý (3), Çevre ve Orman Bakanlýðý (2),Saðlýk Bakanlýðý (1) ve Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý (1) baðlý olduðu Devlet Bakanlýðýnýn önerisi ve Bakanlar Kurulununatamasý ile oluþturulur.” Þeklinde bir düzenlemede tüketici ve üretici örgütlerinin temsilcilerinin unutulmuþ olmasýkurulun baðýmsýzlýðý, açýklýðý ve þeffaflýðý açýsýndan bir handikaptýr. Kurulun üye sayýsý 11’e çýkartýlarak kurulüyelerinden altý tanesi, üretici ve tüketici örgütleri ile konuyla ilgili oda, sendika ve ekoloji örgütleri arasýndanbelirlenmelidir.

Madde 54-Kamu düzeni gibi muðlak bir ibare kullanýlarak denetleyici kararlarýn bazýlarýnýn yayýmlanmayabile-ceði söylenmiþtir. Bu düzenleme idareye tanýnan takdir hakkýnýn kötüye kullanýlabileceði bir alana yol açar. Açýklýkilkesi ve öngörülebilirlik ilkesinin zedelenebileceðini düþünerek bu maddenin takdir hakkýna iliþkin kýsmýnýnçýkarýlmasý gerektiðini düþünüyoruz.

54. maddenin 3.fýkrasý-Kolektif iþlemler birden fazla iradenin ayný anda ve ayný yönde açýklanmasý ile meydanagelen iþlemlerdir, kurul kararlarý da bu iþlemlerin en belirgin örneðidir. Bu iþlemlerin temel özelliði alýnan kararlarýnsaðlýklý ve kabul edilebilir olmasý açýsýndan kararlarýn toplanma yeter sayýsýna uygun toplanýlarak imzalarýn toplantýsonunda toplanmasýdýr. Ancak 54. maddede üyelerin imzalarýný kararýn tutanaða yazýldýðý günü izleyen iþgünü ata-bilecekleri söylenmiþtir. Yani Cuma günü alýnan bir karar Pazartesi günü imzalanabilecektir. Bu hafta sonu gereklilobicilik faaliyetleri ile kararlarýn etkilenmesine etkili olabileceðinden kolektif kararlarýn mantýðýna terstir. Denetleyicive Düzenleyici Kurumlar Hakkýndaki Kanun Tasarýsý Taslaðýnýn 9. maddesinin 3. fýkrasý da hukuksal belirsizliðe vealýnan kararlarýn sakatlanmasýna yol açabilecek bu cümlelerin tekrarlanmasýndan ibarettir. Ancak, her iki taslaðýnkanunlaþma aþamasýnda kurumlarýn saðlýklý karar almalarýna engel olduðunu düþündüðümüz bu bölümlerinin deðiþtir-ileceðini umut ediyoruz.

ALTINCI KISIM - GEÇÝCÝ HÜKÜMLER

Geçici Madde 1- “Ýnsan ve hayvan tedavisinde kullanýlan antibiyotiklere dirençlilik genlerini içeren GDO’larýnüretimi yasaktýr, tüketimi ve kullanýmý ise 31 Aralýk 2008 tarihinden itibaren yasaktýr.” Düzenlemesi biyolojikçeþitliliði, tüketicileri, çiftçileri 2008 yýlýna kadar kanunen korunmasýz kýlmaktadýr.

44 TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

ODAODA GÖRÜÞÜMÜZ GÖRÜÞÜMÜZ

Bu geçici maddeyle antibiyotiðe dirençlilik geni taþýyan GDO’larýn tüketimi ve kullanýmý da tasarýnýn amacýgereði kanunun yürürlük tarihiyle bitlikte yasaklanmalýdýr.

Avrupa Birliði’nde antibiyotiðe dirençlilik genlerini içeren GDO’larla ilgili düzenleme þöyledir: GDO’lardaantibiyotik dirençlilik genleri ticari olarak 31 Aralýk 2004 yýlýndan itibaren kullaným dýþý býrakýlacak; antibiyotikdirençlilik geni taþýyan GDO’larýn ticari amaçlar dýþýndaki kullanýmý 31 Aralýk 2008 tarihinden itibaren engel-lenecektir (Direktif 2001/18). Türkiye’deki taslaðýnda, eðer siyasi güç antibiyotiðe dirençlilik genlerinin tüketi-minin ve kullanýmýný yasaklamaya yetmiyorsa, en azýndan bu þekilde deðiþtirilmesi gereklidir. Mevcut geçicimadde 1 düzenlemesi yasalaþýrsa, 31 Aralýk 2008 tarihine kadar yaþanan denetimsizliðin sonuçlarý geridönüþümü olmayan ekolojik ve toplumsal zararlar yaratabilecektir.

Bugün GDO’ lu ürünlerin ülkemizde üretimi yasak olmakla birlikte ithalatýný yasak kapsamýnda deðerlendiripdenetleyen bir merci bulunmamaktadýr. Ýthalat esnasýnda ithal edilmek istenen ürüne iliþkin GDO tespiti isten-memektedir. Üllkemizin en deðerli hazinelerinden kabul edilmesi gereken biyolojik çeþitliliði, topografik ve coðrafiyapýsý, ekolojik faktörleri dikkate alýndýðýnda yapýlmasý gereken GDO içeren bütün unsurlarýn yurt sýnýrý giriþineengel olmaktýr. Bu kapsamda teknik, idari ve hukuksal altyapýnýn mutlaka oluþturulmasý gereklidir. Bununla bir-likte her olasýlýða hazýr olmak için GDO teknolojisini araþtýrma bazýnda üretmek ve hatta GDO lu ürünlerin olasýzararlarýna karþý tedbir oluþturmak için hazýrlýklara baþlamak gereklidir. GDO’ lu ürünlerin ithalatýnýn yasaklan-masýnýn Dünya Ticaret Örgütü Antlaþmasýna aykýrý olacaðý hususundaki söylemlere, DTÖ Antlaþmasýnýn bir altAnlaþmasý olan Saðlýk ve Bitki Saðlýðý Anlaþmasýnýn ilgili argümanlarýný gerekçe göstermek üzere karþý durmakmümkündür. Bununla birlikte bugün Dünya ölçeðinde GDO teknolojisini kullanan ve tekel konumunda olan bir kaçülkenin bir kaç firmasýna yeniden tohum olarak kullanýlamayan tohumluklara pazarda hakimiyet saðlanarak sonderece stratejik önemde olan gýda güvencemiz emanet edilemez. Ülkemiz ekolojik faktörlerini dikkate alarak biy-oçeþitliliðini kullanýrken korumalý ve kendi tohumluðunu kendi üretmelidir. Bugün bu zorunluluklarý karþýlayacakbir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardýr.

3 – SONUÇ : Dört kýsým, 12 bölüm, 80 asýl ve 3 geçici maddeden oluþan “Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarýsý”,Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizmalarýn dýþalýmý, piyasaya sürülmesi, kapalý kullanýmý ve transitini izne tabi tut-makta, izin kararýný ise kurulacak olan Biyogüvenlik Kurumu’na devretmektedir.

Yukarýda ayrýntýlý olarak gerekçelendirildiði üzere, Türkiye’nin, Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizmalara gereksini-mi yoktur. Türkiye, izleyeceði doðru politikalarla kendi tarým potansiyelini kullanabilir duruma gelmeli ve tarýmýn-da dýþa baðýmlýlýktan kurtulmalýdýr. Bununla birlikte, tarla denemeleri de dahil olmak üzere, Türkiye, kendi biyo-teknoloji araþtýrmalarýný yürütmelidir. Bu araþtýrmalarda, týpký AB ülkelerinde olduðu gibi, gýda dýþý kullanýmolanaklarý üzerinde odaklanýlmalýdýr. ODA’mýzýn “GDO’ya Hayýr” yaklaþýmý, teknolojiyi dýþlayan bir yaklaþýmdeðildir, olamaz. Bununla birlikte,

• Mülkiyetine sahip olmadýðýnýz teknolojinin, günümüzde “modern” bir sömürü aracýna dönüþtüðü gerçeðininfarkýnda olarak,

• Tarýmýn sosyo – ekonomik baðýmlýlýðýný reddeden,

• Biyoçeþitliliðimizi kýskanýp koruyan,

• Gen kaynaklarýmýzý geleceðe taþýmayý ödev bilen,

• Ýnsan ve hayvan saðlýðý ile tüketici haklarý konusunda duyarlý,

• Çokuluslu þirketlerin kirli kar hesaplarýna karþý çýkan anlayýþýmýzýn doðal bir sonucu olarak, Tasarý’nýn izinprosedürüne baðlý olarak Türkiye’ye GDO’lu ürün giriþine, GDO’lu tohumlarýn ekilmesine, bunlarýn gýda ve yemamacýyla kullanýmýna, iþlenmesine serbesti getiren yaklaþýmýna ÞÝDDETLE KARÞI ÇIKIYORUZ…

Türkiye, yeni baðýmlýlýk sarmallarý yaratacak iliþkiler kurmak yerine, kendi ürettiði girdilerle saðlýklý – temiztarýmsal üretimi sonuçlayacak, geliþtirici– dönüþtürücü – kalkýndýrýcý tarýmsal politikalarý yaþama geçirmek duru-mundadýr.

Sürece karþý çýkmak ve GDO’YA HAYIR demek, bu ülkede yaþayan herkesin görevidir. Ziraat MühendisleriODASI, dün olduðu gibi bugün ve gelecekte de, bu görevin bilinç ve kararlýlýkla yerine getirilmesi için üzerinedüþen tüm görevleri yapmaya devam edecektir.

45TARIM VE MÜHENDÝSLÝK, Sayý: 72 2005

BASINBASIN AÇIKLAMASI AÇIKLAMASI

“BÝYOGÜVENLÝK YASA TASARISI HALKIN DEÐÝL ÞÝRKETLERÝN ÇIKARINI KORUYOR”

27.01.2005

Hükümet tarafýndan hazýrlanmakta olan “Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarýsý” halkýn, tüketicinin yararýna düzenlemelergetirmekten çok, GDO üreticisi ve ithalatçýsý firmalarýn lehine, GDO’lu ürünler için açýlacak pazarýn koþullarýný düzenleyen birgörünüm arz ediyor. GDO’ya Hayýr Platformu olarak, Canavar Balon Kampanyamýz sýrasýnda yetkililerden almýþ olduðumuzsözlerin tutulmadýðýný gözlemliyoruz. Söz konusu yasa tasarýsý taslaðý, tüketicinin korunmasý yerine þirketlerin çýkarlarýnýnkorunmasý doðrultusunda hazýrlanmýþ bir düzenlemedir.

Gücünü içinde barýndýrdýðý 100’ü aþkýn sivil toplum örgütü (STK), meslek odasý ve sendika’dan alan GDO’ya Hayýr Platformu,kýsa zamanda ülkemizin en geniþ katýlýmlý platformlarýndan biri olmayý baþardý. Platform, yaklaþýk bir yýldýr yürütmekte olduðuçalýþmalarýna devam ediyor. GDO’ya Hayýr Platformu, topladýðý 100 bini aþkýn imza ve ulaþtýðý milyonlarca insandan aldýðýsorumlulukla, Hükümet tarafýndan hazýrlanmakta olan “Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarýsý” hakkýnda edindiði bilgi ve izlenim-leri siz deðerli basýn üyeleri aracýlýðýyla halkýmýzla paylaþma sorumluluðunu yerine getirmektedir.

Canavar Balon Kampanyamýz sýrasýnda platform temsilcilerini Bakanlýða davet edip görüþlerini alan, Ankara’da CanavarBalon’un önünde bizzat Tarým Bakaný Sami Güçlü tarafýndan yapýlan açýklamada taleplerimizin haklý olduðunu ve gerekenlerinyapýlacaðýný belirten, mecliste yine bizzat bakanýn yaptýðý konuþmada baðlayýcý vaadlerde bulunan Tarým Bakanlýðý, verilenbütün sözlere ve vaatlere raðmen yasanýn hazýrlýk aþamasýnda platform temsilcilerinin görüþlerini almamýþtýr. Bu halkýmýzýntepkisi ve temsilcisini hiçe saymak demektir.

Ayrýca, 5 Ocak 2005 tarihinde TAGEM’de (Tarým Bakanlýðý, Tarýmsal Araþtýrmalar Genel Müdürlüðü) yapýlan toplantýya, plat-formumuzdan kimse çaðrýlmadýðý halde, yasanýn koyacaðý hukuki düzenlemelerin doðrudan muhatabý olacak þirketlerdenbirisi olan Monsanto’nun bir yetkilisi ve GDO’lu ürün ithal eden þirketlerin temsilcileri de katýlmýþtýr. Bu katýlýmýn hangi etikanlayýþ ile baðdaþabileceði açýk bir sorudur. Yasalarýmýzýn hazýrlanmasýnda ne zamandan beridir çok uluslu þirketler rol oyna-maktadýr?

5 Ocak 2005 tarihli TAGEM toplantýsýný, toplantýya iki saat kala son derece dolaylý yollardan öðrenen platformumuz, neilginçtir ki, çaðrýlý olmadýðý halde, toplantýya hazýrlýklý olarak katýlan tek taraf olmuþtur. Platformun temsilcileri toplantýdagerekli uyarýlarý yapmýþtýr, gerekirse kamuoyu önünde de tekrarlayacaktýr.

Biliyoruz ki; her kademeden yasa hazýrlayýcýlarýmýzýn üzerinde, çokuluslu tarým tekellerinin son derece büyük baskýlarývardýr. Bize düþen görev, bu durum karþýsýnda kamuoyunun tepkisini dile getirerek yasa hazýrlayýcýlarýnýn elini güçlendirmek-tir. Bugün ne yediðini sorgulamak, yarýnýmýzý saðlýklý bir hale getirmenin tek yoludur. Bir kez daha sesleniyoruz; alýþveriþ-lerinizde gýda firmalarýnýn GDO politikalarýný sorgulayýn, GDO’lu ürün ithal ettiði bilinen firmalarýn ürünlerini tüketmeyin!

Bir kez daha uyarýyoruz; 1996 yýlýndan beri ülkemize hukuk dýþý bir þekilde GDO’larýn girmesini saðlayanlar, þimdi arkalarý-na yasalarý almak üzereler. Bugün dünya üzerindeki toplam soya ekim alanýnýn %56’sý, pamuk alanýnýn %28’i, kanola alanýnýn%19’u ve mýsýr alanýnýn %14’ü üzerinde genetiði deðiþtirilmiþ ürünler ekilmektedir. 2003’te 7 milyon çiftçi genetiði deðiþtir-ilmiþ bitki ekerken 2004 yýlýnda çiftçi sayýsý 2003’e göre yaklaþýk %18’lik bir artýþla 8 milyon 250 bine çýkmýþtýr. Bu çiftçilerin%90’ý geliþmekte olan ülkelerde yer almaktadýr. Herkes bilmelidir ki, GDO’ya Hayýr Platformu, iddia edilenin aksine “açlýðaçare olmak” gibi bir toplumsal amacý olmayan bu teknolojiyi reddetmektedir. Çokuluslu tarým tekellerinin dayatmasý olanGDO’larýn, bizzat bu þirketlerden baþka kimsenin bir iþine yaramayacaðý, pek çok baðýmsýz biliminsaný tarafýndan açýkçaortaya konulmuþtur. Birleþmiþ Milletler Tarým ve Gýda Örgütü FAO’nun tespitlerinde bile yer aldýðý üzere, dünyadaki açlýðýnsebebi ne yetersiz ürün ne de yetersiz tarým alanlarýdýr. Her ikisinin de fazlasý mevcuttur. GDO’lar açlýða çare olmak bir yana,dünyada daha fazla açlýða yol açma riskini beraberinde getirecektir. Yarattýklarý adaletsizlik ile küresel sorunlar yaratanlar,þimdi de yaptýklarý iþin temize çýkarýlýp yasa ile güvence altýna alýnmasýný istiyorlar. GDO’ya karþý durmak bu oyunu bozmak-týr.

Yalanlara kulak asmayýn! GDO teknolojisi, ne de ülkemizin ne de dünyanýn çýkarýna deðil, yalnýzca yýllýk satýþ cirolarý 200 mil-yar dolarý bulan bir avuç çok uluslu tekelin çýkarýnadýr. Halkýn sesine kulak verin ve GDO’ya Hayýr deyin!

YAÞAM PATENTLENEMEZ!

GDO’YA HAYIR PLATFORMU