143
GILGAMIS , DESTA 1 kutuphaneci - eskikitaplarim.com

GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIS ,

DESTA 1

kutuphaneci - eskikitaplarim.com

user
Yapışkan Not
kutupyıldızı kitaplığı 1044
Page 2: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

HÜ R RiYET VAVJNLA RI 56 BÜYÜK KLASiKLER 4 Doğu Klasikleri 1

GILGAMIŞ DESTANI

Yayın hakkı (Copydght) Birinci baskı Kapak düzeni Dizgi - baskı Cildiye

Hürriyet Yayınları Eylül, 1973 FtRUZ AŞKIN Yelken Matbaası

: Aytaç Kırma ve Cilt Atelyesi

Page 3: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI

İngilizceye Çeviren

ve Önsözü Yazan:

N. K. Sandars

·Türkçesi:

SEViN KUTLU - TEOMAN DURALI

Hürriyet Yayınları, Nuruosmaniye Cad.3 Cağaloğlu-Istanbul

Page 4: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

DOGU KLASiKLERİ DiZiSİNDE

VAVI ML ANACAK ESERL ER

* BHAGAVAD GtTA

* BUD1ZM1N KUTSAL MJ!TtNLERl

* KEULE VE DtMNE (Beydelta)

* KONUŞMALAR (Konfüçyüs)

* MAHABHARATA

* MR1ÇÇHAKA TtKA (Şudraka)

* PRENS GENJt (Murasald)

* RAMAYANA (Valmikı")

* TAO'CULUK (Lao-Tm)

* UPANtŞAD'LAR

Page 5: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

D N S D Z

Dört ayn dalda (Yunan, Latin, 1sllim, Doğu) yayımlana­cak olan Büyük Klasikler, dünya uygarZıklannın temel taş­

lan olan kültür eserlerini Türk okuruna iletmek amacını güdüyor. Herhangi bir uygarlığı kavramanın, onun temel değerlerini benimsemenin biricik yolu, bu uygarlığı mey­dana getiren bilim, felsefe ve edebiyat ürünlerini yakından tanımak, bu kaynaklardan doğrudan doğruya yararlanmak­tır. Bundan ötürü, aslında bir bütün meydana getiren dünya uygarlığının içindeki yerimizi daha iyi belirlemek, bu uygarlığa yaratıcı bir şekilde katılmak için temel ve kla­sik eserlerle, kendi dilimiz aracılığıyle ilişki kurmamız zo­

runludur. Altı yüz yıllık geçmişimizde, son iki yüz yıla gelin­ceye kadar tam anlamıyle içinde bulunduğumuz 1sllim ve Doğu uygarlıklarının temel eserieri'ni dilimize yeterince

kazandırdığımız, halk kitlelerine mal ettiğimiz söylenemez.

öte yandan, son iki yüzyıldır yöneldiğimiz batı uygarlığını da sadece teknik bir uygarlık olarak ele aldığımız ve bun­

dan ötürü çoğunlukla yanılgıya düştüğümüz biliniyor. Ne Tanzimat doneminde, ne de daha sonra Cumhuriyet çağına gelene kadar, batı kültürünün doğrudan doğruya temeli olan Yunan - Latin düşüncesinin ana ürünleri, yani bilim, felsefe, edebiyat ve sanat eserleri üzerinde gerektiği gibi du­ruldu. Bu dönemlerde, teknik ve pratik bilimlerin dışında, temel ve klasik batı eserlerinin dilimize kazandırılması için

hemen hiç bir şey yapılmadı. Cumhuriyet Çağında bu ihti­

yacın duyulmaya başlandığını ve tek tek kişilerin sistemli olmayan bazı çalışmalar yaptığını, ayrıca devletin, önce

sistemli bir şekilde başlayan, sonra tavsayan ve en sonunda

Page 6: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

bir yana bırakılan geniş bir çeviri ve aktarma işi'lıe girişti­

ğini görüyoruz.

Hürriyet Yayınları, Yunan, Latin, tslılm ve Doğu uy­

garlıklarının temel bilim, felsefe, edebiyat ve sanat ürün­

lerini Türk okurdna verirken, gerektiği gibi karşılanma11an

bu büyük ihtiyacı gidermek ve gerçek bir kültür hizmeti

yapmak bilinci ve amacıyle hareket ediyor. Hürriyet Ya­

ymlarının Büyük Klasikler dizisi, Eflatun'un toplu eserleri­

nin birinci cildiyle başladı. Büyük Klasikler'in Yunan kla­

sikleri dalındaki bu eserinden sonra, Latin Klasikleri dalında,

G. Julius Caesar'ın Gallia Savaşı, tslam Klasikleri dalında ise,

Ahmet Eflılki'nin Ariflerin Menkıbeleri yayımlandı. Şimdi de, Doğu Klasiklerinin ilk kitabı olarak Gılgamış Destanı'nı sunu­

yoruz.

HüRRtYET YAYINLARI

Page 7: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GtRtŞ

1. Destanın Tarihi

Mezopotamya'daki Uruk kentinin ünlü kralı Gılgamış iizerine yazılmış bu destan, geçen yüzyıla gelinceye kadar tamamen unutulmuş olan bir çağın ürünüdür. Bu yüzyılda arkeologlar, Orta Doğu'nun gömülü kentlerini ortaya çı­karmağa başladılar. O zamana kadar Nuh ile İbrahim ara­sında geçen uzun sürenin tarihi yalnızca Tevrat'taki Tekvin Kitabı'nın iki bölümünde anlatılıyordu. Bu bölümlerde de, okuyanın cesaretini kıracak ölçüde, peygamberlerden ve soylarından söz edilir. Yaşayan konuşma dilinde, bu isim­lerden ancak iki tanesine; Avcı Nemrut'la, Babil Kulesi'ne rastlarız. Oysa Gılgamış'ın kişiliğine ilişkin şiir Çt!vrimi, yani Gılgamış'ı konu alan çeşitli şiirler topluluğu, bizi ye­niden o çağın ortasına götürüyor.

Bu şiirlerin dünya edebiyatında belirli bir yer kazan­mağa hakkı var. üstelik bu hakka sahip olmalarının tek nedeni, Homeros'un destanından en az bin beş yüz yıl önı::e yazılmıs olmaları da değil. Gerçek neden, anlattıkları hika­yenin özelliğinden ve türünden doğuyor. Gılgamış'ın hika­yesi, katıksız bir serüven, bir ahlak. dersi ve trajedi karışı-

Page 8: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

8 G1R1Ş

mıdır. Olaylar süresince Destanı yaratan Gılgamış'ın ölüm­lülük sorunu üzerine eğildiğini (çok insanca bir ilgidir bu), bilgiyi aradığını ve ölümlü insanların alınyazısından kaçmak istediğini görüyoruz. ölümsüz tanrılar trajik olamaz. Gıl­gamış ilk insan kahraman değilse, şüphesiz, hakkında bir şeyler bilinen ilk trajik kahramandır. ölümsüzlüğün ve bilginin peşinde olan ferdin bütün özelliklerini kendinde topladığı için Gılgamış'ın duygularına hemen ortak oluyo­ruz. Ne var ki, böyle bir arayış, ancak trajik bir sonla nok­talanabilir. t.ö. 3000 sıralarında yaratılmış bir hikayenin, t. S. yirminci yüzyılda yaşayan okurları etkileyebilmesi şaşırtıcı bir olay diye nitelenebilir. Ama gerçekten de etki­liyor. Oysa, hikayenin tamamı elimizde yok; hiç bir za­man tamamlanamaması da mümkün. Yine de, Homeros'un tıyada'sından önceki çağlarda yazılmış ve günümüze kala­bilmiş destanların en güzeli. Hem de tıyada'dan çok daha eski çağdan kalma.

Gılgamış Destanı'nı oluşturan şiirlerden çoğunun, 1. ö. ikinci binyılın ilk yüzyıllarında yazıya dökülmüş olduğunu elimizdeki sağlam kanıtlardan anlıyoruz. Kuvvetli bir ih­timalle bu şiirler daha önceki yüzyıllar boyunca da, aynı biçimi muhafaza ederek kuşaktan kuşağa aktarılmıştı. Fakat Destanın en az eksik ve düzeltilmiş en son metni, Asur İmparatorluğunun son büyük kralı olan Asurbanipal'ın 1. ö. yedinci yüzyılda kurduğu kitaplıkta bulunmuştur. Asur­banipal, Mısır ile Sus'u işgal ve yağma eden, yenilmesi güç bir komutandı. Aynı Asurbanipal, çağının tarihi tu­tanakları ile daha eski zamanların ilahilerini, şiirlerini, bi­limsel ve dinsel metinlerini bir araya toplayarak, anılma­ğa değer bir kitaplık meydana getirmişti. Dört bir yana saldığı adamlarına Babil, Uruk ve Nippur gibi eski bilim merkezlerindeki arşivleri taramalarını emrettiğini, sonra ela Mezopotamya 'da daha önceki çağlarda kullanılan dil olan Sümerceyle yazılmış bu metinleri kopya edip, Akad-Sami dillerine çevirttiğini kendi söylüyor. Bugün Gılgamıs Des­tanı adını verdiğimiz şiir dizisi de «Cihan Hükümdarı ve Asur Kralı Asurbanipal'ın sarayında, orijinale uygun ola-

Page 9: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GtR!Ş 9

rak yazılmış ve karşılaştırmalar yapılarak derlenmiş» bu metinlerden biridir.

Karşılaştırma işinin üstünden uzun süre geçmeden, Destan kayboldu gitti. Kahramanının adı i!>e, geı;en yüz­yılda Destan yeniden bulunana kadar unutuldu, ya da bi­çim değiştirerek tanınmaz hale geldi. Destanın yeniden bu­lunmasını iki tngiliz'in merakına ve şiirin üzerine yazıldığı tabletleri bir araya getirip kopya etmek ve çevirmek için dünyanın her köşesinde çalışan bilim adamlarının çabala­rına borçluyuz. Bu yoldaki çalışmalar halen sürdürülmekte ve her yıl bilinmeyen noktalardan bir kısmı daha açıklığa kavuşmaktadır.

'

Ancak, Campbell Thompson'un metin, çeviri ve açık­lamaları kapsayan dev eserinin 1 928 ve 1930'da basılma­sından beri elde edilen bulgular, temelde bir değişiklik ge­tirmemiştir. Yalnız, son zamanlarda, çalışmalarda yeni bir safhaya erişilmiştir. Sümer metinlerini toplayıp çeviren Pennsylvania'lı Profesör Samuel Kramer, eserinde, Des­tanın geçmişinin 1. ö. 3000'e kadar uzandığını öne süre­rek, bu konunun yeniden ilgi çekmesini sağlamıştır. Böyle­ce, çok daha geniş bir sahayı kaplayan ve evvelce bilinen­den daha eski çağlara ait yazıları birleştirip karşılaştırmak imkfuıı doğmuştur.

2. Tabletlerin Bulunması

Tabletler, ondokuzuncu yüzyılın ortalarında güç şart­lar içinde yapılan kazılar sonunda bulundu. O sıralarda, ne yöntemler bugünkü gibi titiz, ne de amaçlar tam an­lamıyla bilimseldi. Güçlükler, hatta tehlikeler bugünkün­den de fazlaydı. Elde edilen sonuçlarsa, çağın fikri görüş açısını değiştirecek derecede etkili oluyordu. 1 839'da, Austen Henry Layard adında genç bir İngiliz, bir arkada­şıyla birlikte, karadan Seylan'a gitmek üzere yola çıktı. Yolunun üstüne düşen Mezopotaınya'da yapılan kazılarda,

Page 10: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

10 G1R1Ş

Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu erte­leme yıllarca uzadı. Ne var ki, bu arada Ninova ve Nemrut kentlerinin kalıntıları da bulunmuştu. Layard, kazılar so­nunda büyük bir Asur heykelleri koleksiyonu ve Ninova sarayından alınmış binlerce kırık tabletle İngiltere'ye dön­dü.

Layard, Ninova'da kazılara başladığı zaman, bazı ya­zıtlar bulacağını umuyordu. Ama, gömülü bir kitaplık ve kaybolmuş bir edebiyatla karşılaşacağı hayalinden bile geçmemişti. Aslında, bu buluşun çapı ve değeri, ancak kil tabletler üzerindeki kamaya benzer şekillerin anlamı çö­züldükten sonra anlaşıldı. Tabii, tabletlerin bir kısmı kay­bolmuştu. Ama yirmi beş bin gibi büyük bir sayıyı aşkın tablet British Museum'a ulaştı. Yazıların anlamını çözmek için çalışmağa koyulan ilk kişi, o sıralarda Bağdat'ta ge­nel valinin konağında, siyasi görevli olarak bulunan Henry Rawlinson oldu. Rawlinson Bağdat'a gitmeden önce Doğu Hindistan Şirketi'nin emrinde çalışan bir subayd�. tran'da, Kirmanşah yakınlarında Bisütiln kayasındaki büyük yazıtı, yani Darius Kaydı'nı bulmuştu. Eski İran, Elam ve Babil dillerinde, çivi yazısıyla yazılmış bu kayıt, sonradan çivi ya­zısının okunabilmesinde en önemli anahtar oldu. Rawlinson Bağdat'ta başlayan çalışmalarını, l 855'de 1ngiltere'ye dö­nünce, British Museum'da sürdürdü. Dönüşünden kısa sü­re sonra, Cuneiform Inscriptions of Western Asia'yı (Bab Asya'da Çivi Yazısı Yazıtları) yayımladı. 1866'da tabletler üzerindeki çalışmalarında yardımcı olmak üzere George Smith ona katıldı.

Bu sırada, evvelce Layard'la beraber çalışan ve o

gittikten sonra da Ninova'da kazılara devam eden Rassam, 1853'de kitaplığın yeni bir bölümünü, Asurluların başka metinlerden kopya edip derledikleri Gdgaınış Destanı tab­letlerini buldu. Rassam'm buluşundaki önemin anlaşılması için aradan yirmi yıl geçmesi gerekti. 1872'nin Aralık ayın­da yeni kurulan 1ncil'e 11işkin Arkeoloji Derneği'nin bir toplantısında, George Smith, şöyle bir açıklamada bulun-

Page 11: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GtRiŞ 11

du: •Kısa süre önce, British Museum'daki Asur tabletleri­ni incelerken, birinde Tufan'ın anlatıldığını farkettim. • Bu tablet, Asurluların düzeltip derledikleri Gdgamış Destanı' nın onbirinci tabletiydi. Smith, konuşmasından kısa süre sonra, Chaldean Account of the Deluge (Kalde'lilerin Tu· fan öyküsü) adlı eserini yayımladı. Eserde Gdgaıııış Des· tanı'nın da bir özeti verilmişti. Smith'in çalışması basılır basılmaz büyük bir ilgiyle karşılandı. Ne var ki, Tufan tab­leti tamam değildi. Bu nedenle, yeni tabletler arama işine girişildi. Daily Telegraph gazetesi, Ninova'da tekrar ka­zılara başlanabilmesi için, 1.000 eski İngiliz lirası tutarın­da bir bağışta bulundu. Kazı işinin başında bulunmayı, British Museum adına George Smith üzerine almıştı. Smith, Ninova'ya geldikten az sonra, Tufanla ilgili noksan bölümleri buldu. Tufan bölümü, o günlerde olduğu gibi, şimdi de, destanın tümü içinde, en az eksik ve en iyi sak­lanmış bölümdür. O yıl ve onu izleyen yılda, birçok tablet daha bulundu. Smith, 1876 yılında, otuz altı yaşında, has­talık ve açlık yüzünden, Halep dolaylarında ölmeden ön­ce, Asur çevirisinin bazı ana çizgilerini tespit etmeyi başar­mış ve İncil'e ilişkin araştırmalar ile Eski Çağ tarihinde ye­ni bir alan açmıştı.

Smith, Asurca a:Tufan•ı yayımlarken, bunun, günü­müzde W arka diye bilinen ve İncil' de ismi Erech olarak geçen eski Uruk kentinde hazırlanmış daha önceki bir yaz­madan kopya edildiğinin açık bir gerçek olduğunu da be­lirtmişti. Ondan birkaç yıl önce, iki kısa mevsim boyunca Warka'da kazılar yapan Türk-İran Sınır Kurulu üyesi W. K. Loftus ise, orada şaşırtıcı bazı kalıntılar ile tablet­ler bulmuştu. Bugün bu kalıntılardan bazılarının 1. ö. 3000 yılına ait mozaik duvarlar olduğunu biliyoruz. Ama Warka kentinin dikkati üstüne çekmesi, 1920-1930 yılla­rında mümkün oldu. Bu yıllarda Alman'ların giriştiği ge­niş çapta kazı faaliyetleri sonucunda, birçok yapılar, hey­keller 've tabletler bulundu. Bu çalışma sayesinde, eski Uruk tapınakları ve bu kentteki halkın yaşama biçimı hak­kında artık çok şeyler bilinmektedir.

Page 12: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

12 GiRtŞ

John Punnet Peters'ın başkanlığında, Amerika'nın Pennsylvania üniversitesine bağlı bir gezi kurulunun ça-: lışmaları ise, Gılgaınış Destam'nın tarihi bakımından çok daha büyük önem taşır. Bu kurul, on dokuzuncu yüzyıl sonlarında, Güney Irak'ta, Niffar (eski Nippur) kentindeki höyükte kazılar yapmıştır. İlk kazılardan o zamana kadar geçen sürede eski çağlardan kalmış kentlerin ortaya çıka­rılmasından doğan sorunlar üzerinde oldukça deney kaza­nılmıştı. Yine de tamamen tehlikesiz bir iş değildi bu. Nip­pur'da 1 888-9 yılının ilk kazı sezonu, neşeli bir hava için­de başladı. Peters ile ekibi atlarının sırtında kannşlıklar arasından dörtnala geçerek kazı yapılacak yere geldiler. Ama mevsim sonunda oradan ayrıldıkları zaman höyüğün son görünüşü hayli ilginçti. Düşman yüzlü Araplar, kam­pın kalıntıları üstünde savaş dansı yapıyorlardı. Yine de ekip ertesi yıl çalışmalarını sürdürdü ve otuz iia kırkbin tablet bulundu. Philadelphia ve Istanbul müzeleri arasında bölüşülen bu tabletlerin ufak bir bölümünde, Gılgamış şiir­lerinin Sümer dilindeki en eski metni de vardı. Kazı yer­lerinde ve müze arşivlerinde, bu alanda yapılan çalışma­lar sürdürülmektedir. Ur'da çıkan ve British Must:um'da bulunan tabletlerin yayımlanmasıyle, son zamanlarda bazı ilaveler yapılmıştır. Ayrıca Bağdat ve başka yerlerde, bazı­ları tarihi, bazıları doğrudan doğruya metinle ilgili tab­letler bulundu. Eldeki malzemenin bölünmüş olması, tablet­lerin anlamının çözülmesini güçleştirmektedir. Bazı haller­de, önemli bir tabletin yarısı Amerika'da, diğer yarısı da Istanbul'da bulunmakta, oysa muhtevanın anlaşılabilmesi için her iki tabletin kopyalarının bir araya getirilmesi gerek­mektedir.

filski çağlardan kalma metinlerin çoğunluğunu idari ve ticari belgeler, iş arşivleri, listeler ve envanterler mey­dana getiriyor. Bunlar tarihçi için çok ilginç olabilir, ama okuyucu için böyle değildir. Bronz Çağ Mykene ve Girit uy­garlıklarının <ı B sınıfı» diyebileceğimiz yazılarının edebiyat­la bir ilişkisi yoktur. Doğu Anadolu'da Kültepe yöresinde bulunan büyük kitaplıktaki eserlerin tümü de ticari muame-

Page 13: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GtRtŞ 13

leleri kapsıyor. Bu kitaplıktaki tek edebi metin, bir lanet­lemedir. Nippur, Ninova ve Mezopotamya'nın ilk uygar­lık merkezlerinde bulunan tabletlerin önemi, üstün nitelik­te ve benzerine rastlanmayan bir edebiyatı göz önüne ser­melerinden doğuyor.

Gılganıış Destam, 1. ö. 2000 sıralarında yaygın bir üne kavuşmuş olmalı. Bunu, Eti İmparatorluğunun baş­kenti olan Boğazköy'ün arşivlerinden çıkan Sami-Akad di­lindeki bir çeviriden anlıyoruz. Destan, Hint-Avrupa Eti­ce'sine ve Hurri diline de çevrilmiş. Türkiye'nin güneyin­deki Sultantepe'de de bazı bölümler bulundu. Filistin'de Mejiddo yöresinde bulunan küçük ama önemli bir parça da, Destanın, Kenan ilinde ya da daha sonraki yıllarda Fi­listin'de ortaya konmuş bir yazmasının varolduğunu göste­riyor. Böylece, ilk İncil yazarlarının bu Gılgamış hikaye­sine yabancı olmadıkları ihtimali de beliriyor. Filistin'de bulunan parçada, Enkidu'nun ölümü anlatılıyor. üstelik de bu anlatım, Boğazköy' de yapılan kazılar sonucu bulu­nan tabletlerin anlatımına çok yakın. Suriye kıyısında Ras Şamra'da (eski Ugarit) yapılan kazılar ise, metinleri, 1. ö. ikinci binyılın ikinci bölümüne kadar uzanan, ayrı bir des­tan edebiyatının varlığını açıklıyor. Bu edebiyat, Eti baş­kentinde de biliniyordu. Bulunan yazılar arasında, Tufan hikayesini konu edinmiş bir bölüm var ki, Gılgamış'daki Tufan'dan esinlenerek yazılmış olması mümkün. Demek ki bu çağda. Eti'lerinki de dahil olmak üzere, çeşitli edebiyat gelenekleri içiçe geçiyor ve birbirine karışıyordu. Yakın zamanlarda, Ege Mykene uygarlığında da buna benzer bir şiir geleneği olabileceği·yolunda bir iddia öne sürülmüş­tür. Bu gelenekteki bazı unsurların karanlık çağları aşa­rak, Homeros'un şiiri ile ondan sonraki Yunan şiirinde ye­niden ortaya çıktığı sanılmaktadır. Asya kaynaklı unsur­ların Yunan mitolojisinde ve ilk Yunan şiirlerindeki varlığı şüphe götürmez. Bu Asya etkisinin tarihi ve niteliği ise belirsizdir ve tartışma konusu olabilir.

Uruk'lu Gılgamış'ın ünü Ege'ye ulaşmış olsun veya olmasın (sorun oldukça çekicidir), bu ünün kendinden son-

Page 14: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

14 GIBiŞ

ra gelen kahramanlarınkinden aşağı kalmadığı kesindir. Hatta zamanla Gılgamış adı o kadar sık geçmeğe başladı ki, birtakım şakalar ve düzenbazlıklar bile ona isnat edildi. örneğin t. ö. sekizinci yüzyıl tabletlerinde görülen bir

, düzenbazlıkta bile Gılgamış söz konusu edilir. Belki de da-ha eski bir metnin kopyası olan bu tabletlerde, bir mektup vardır. Sözde Gılgamış'ın yazdığı bu mektupta, başka bir kraldan inanılmaz sayıda canlı hayvan ve maden gönder­mesi isteniyor. Aynı zamanda, Enkidu için en az 15 kilo ağırlığında bir muska yapmak üzere, altın ve değerli taşlar da isteniyor. Şaka iyi karşılanmış olmalı. Çünkü hepsi de Sultantepe'de bulunan dört nüsha halinde günümüze ulaş­mış. Bu metin kısa bir süre önce, Dr. Oliver Gurney tara­fından çevirilip basılmıştır.

3. Tarihi Temeller

Yapılan kazılar ve metinlerin anlamının çözülmesi, Destanın tarihi ve edebi temelleri hakkında bize çok şey­ler öğretmiştir. Bu metinlerin içinde tamama en yakın ola­nı, Asurbanipal'in kütüphanesindeki son metindir. Ne var ki, hikayenin en önemli unsurlarının, daha eski olan Sü­mer edebiyatında da ayrı şiirler biçiminde var olduğu an­laşılıyor. üstelik bunların yazıya dökülmeden çok önce ya­ratılmış ve ağızdan ağıza dolaşmağa başlamış olmaları da mümkün, hatta kuvvetle muhtemel. Hikayenin hiç bir un­surunun yedinci yüzyılda Ninova'nın yıkılmasını izleyen devreden alınmış olamayacağı kesin. Oysa ortaya çıkış ta­rihini tespit etmek böylesine kolay değil. Buna karşılık olay­ların çoğunun 1. ö. üçüncü binyıla has özelliklerin izini taşıdığını hemen seziyoruz. Belki olaylar dizisinin muhte­vası da kaynağını bu özelliklerden alıyor. Rivayet ise, da­ha da geriye, yazının bulunmasından önceki çağa kadar varıyor. Efsane ile tarihi ayıran çağdır bu. Sitelerin tahtla­rında tanrıların yerini ölümlüler almış, Tufanın üzerinden

Page 15: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GIBtŞ 15

pek az zaman geçmiştir. Demek ki, Destanın başlangıcı, es­ki Sümer uygarlığı çağına kadar uzanıyor.

Sümerler, Mezopotamya'nın ilk okur-yazar halkıydı. Nippur'da bulunan Gılgamış tabletlerindeki dil, onların di­lidir. 1. ö. dördüncü biuyılda Kuzey ve Doğudan gelmiş fatihler oldukları sanılan Sümerler, üçüncü binyılda Sanıl kavimlerinin Aşağı Mezopotamya'yı işgal etmesine kadar geçen süre içinde, kanallar açmış ve siteler kurmuşlardı. Bu yetenekli kişilerin hukuk, dil ve düşüncede görülen etkisi­nin, ülkeleri Sami'lerin eline geçtikten sonra da uzun süre devam ettiği bir gerçektir. Bu etki, haklı olarak, Ro­ma'nın Ortaçağ Avrupa'sı üzerindeki etkisine benzetilmiş­tir. Ortaçağın Latincesi gibi, onların dili de politik varlık­larını yitirmelerinden yüzyıllarca sonrasına kadar kullanıl­mıştır. O halde, çoğu Sami işgalinden sonra, ikinci biiıyı­lın başlangıcında yazılmış olan ilk Gılgamış metinlerinde bu 11 okumuşlar» dilinin kullanılınış olmasına şaşmamak gere­kir.

1. ö. üçüncü binyılın başlarındaki Eski Sümer ve tık Sülale Uygarlıklarından önce birçok önemli sitede su bas­kınları olduğu kazılar sonunda ortaya çıkmıştır. Bu site­ler arasında, Şurrupak, Kiş ve Uruk da bulunmaktadır. Su baskınları, tarih öncesi son çağın yani arkeologla­rın Jemdet Nasr Çağı'nın sonunu gösterir. Ama bunların hepsinin de aynı çağda olduğunu doğrulayacak bir kanıt yok elimizde. Sir Leonard Woolley'nin daha eski zaman­larda Ur'da meydana geldiğini tespit ettiği bir su baskını, yalnızca yakın çevreyi etkilemişti. Arkeolojik bulgular da büyük bir felakete işaret etmiyor. Zaten ilk Sümer rivayet­leri arasında büyük felaketlere yol açan bir su baskınına rastlamıyoruz. Daha sonraki Sümer ve Eski Babil yazıların­da, su baskını ve Tufanın tanrılarca gönderildiği bildirili­yor. Tıpkı arada bir ortaya çıkan ve aynı derecede öldü­rücü nitelikte veba, kuraklık ve kıtlık olayları gibi. Tufan­dan önce beş tane sitenin var olduğu da belirtiliyor. Bu sitelere «Krallık gökten indirilmişti». Felaketten sonra ise, «Krallık bir kere daha indi. ıı Sonra ortaya çıkan site dev-

Page 16: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

16 GiRtŞ

Jetleri fırsat buldukça birbiriyle savaştılar. ikinci binyılın başlangıcında meydana getirilen ve bir dereceye kadar ta­rihi değeri olduğu kabul edilen uSümer Kral-Listcshmde Kiş'in diğerlerini egemenliği altına alan ilk site olduğu ya­zılı. Kısa süre sonra Kiş'i yenen Uruk, bu üstünlüğü sili­yor. Bu iki sitenin geleneksel düşmanlar olduğu söylene­bilir. Kral-Listesinde, Gılgamış, Tufanı izleyen ilk Uruk sülalesinin beşinci krab olarak gösterilmiştir.

Arabistan'ın vahşi Sami kavimleri ve Doğudaki Elam ülkesi ile İran dağlarında yaşayan savaşçı halk için aşağı Mezopotamya'nın zenginlikleri ile ünlü siteleri, göz ka­maştırıcı birer ganimetti. Uruk sülalesinin düşmesinden kı-. sa süre sonra, Samiler, Kuzeyde Agade kentine yerleştik­leri zaman, kralları Sargon, sürekli olarak silah altında bu­lunan 5.400 askerlik bir orduya sahip olduğunu iddia edi­yordu. Bu kralın en övünülecek başarılarından biri ise, Uruk sitesinin duvarlarını yıktırmasıydı. Uruk'un duvarla­rı bir efsane haline gelmişti; •yıkılmaz duvarlı Uruk» deni­yordu. Rivayete göre, bu ünlü duvarların yüce yapıcısı da Gılgamı�'tı.

Sümerlerin tık Sülfileler çağında, ayrı ayrı her sitede tanrılar için yapılmış tapınaklar vardı. Bu tapınaklar ka­bartmalar ve mozaiklerle bezenmiş, görkemli yapılardı. Hemen hepsinde büyük bir avlu ile iç tarafta kutsal bir oda bulunuyordu. Uruk gibi bazı sitelerde de, bu tapınağın arka tarafında bir ziggurat yükselirdi. Zigguratları, ufak çapta birer kutsal dağ; gökyüzü ile yer arasında, tanrıla­rın ölümlü insanlarla konuştuğu bir bekleme odası ola­rak tanımlayabiliriz. Gılgamış'ın ziyaretine gittiği tanrısal anası Ninsun, tapınağın damına çıkarak oğlunun başa­rısı için ulu Güneş Tanrısına dua ediyor, adakta bulunu­yordu. Tapınakla ilgili hizmetlerden, önceleri, daimi bir pa­pazlar kurulu sorumluydu. Bir devrede devletin bütün zen­ginliğinin bu kişilerin elinde olduğu rahatlıkla ileri sürü­lebilir. Arşivciler, öğretmenler, bilginler ve matematikçiler bunların arasından çıkardı. En eski çağlarda, mülkünü yö­netmekle görevli oldukları tanrının hizmetkarı sıfatıyle,

Page 17: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GtRtŞ 17

dünyevi iktidarın tümü bunların elindeydi. Derken bir tek kişi «mülk sahibi çiftçi» ve koruyucu görevini yerine ge­tirmeğe başladı. Sonunda «Krallık gökten indirildi» ve egemen güç, din görevlilerinin elinden alındı; yönetim, üs­tünlük yarışına girişen saldırgan krallık sülalelerinin eline geçti. Yine de, tapınaklara karşı duyulan saygıda bir eksil­me olmadı.

üçüncü binyıldaki savaşçılığın başlıca nedenlerinden biri, iktisadidir. Aşağı Mezopotamya dediğimiz ve İran Körfezi'ne kadar uzanan bölge, bataklıklarla ovalardan olu­şan, düz ve sıcak bir yerdir. Bu toprakların çok verimli bir hale gelmesi için bataklıkların kurutulması yeterliydi. Buna karşılık Aşağı Mezopotamya, hurma ağaçları dışında herhangi bir kerestelik ağaçtan ve madenden tamamer; yok­sundu. Birbirine rakip olan Aşağı Mezopotamya siteleri, çevrelerindeki dağlık bölgelerde yaşayan komşularından bi­tip tükenmeyen isteklerde bulunuyorlardı. Sonuç olarak, komşularıyla aralarındaki ilişkiler, kısa sürede, harışçı

ticaretin sınırını aştı. Başka ülkelerde kurulan tüccar ko­lonileri ile alışveriş merkezlerinin yararlılık derece�i, ker­vanların yerine ulaşmasındaki başarıya bağlıydı. Bu ula­şım sekteye uğrayınca, gerekli ham maddeler İran, Arabis­tan ve Kapadokya'daki yarı düşman kavimlerden zorla alınıyordu. Dağlık bölgenin insanları ile ovaya yerleşmiş olanlar arasındaki ezeli düşmanlık bir kere daha kendini gösterdi. Uruk ile doğudaki dağlarda kurulmuş bir dev­let olan Aratta arasındaki pek de dostça olmayan ilişkile­ri anlatan bir dizi Sümer şiiri, dünya kuruldu kurulalı var

olan bu düşmanlık duygusunu konu edinmiştir. Akad Kralı Sargon ile Lagaş sitesinin kralı Gudea ta­

rafından üçücü binyılda gerçekleştirilmiş ticari amaçlı se­ferler aynı çağın tarih belgelerinde yer alır. Saltanat dönem­leri birbirine oldukça yakın olan Sargan ile Gudea'yı bu yola iten nedenler, tüccar kolonilerini korumak ve yapı­ları için kereste sağlamaktı. Daha eski çağlardaki yönetici­lerin de benzer davranışlarda bulunduğu söylenebilir. Se­dir ağacı, Suriye'nin Kuzeyi ve Türkiye'nin Güneyinde

Page 18: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

18 GIBiŞ

uzanan Amanos dağlarından ve belki de Lübnan dağları ile Güneydoğu İran'daki dağlardan getiriliyordu. Sargon'un, kuzey ülkelerine çok başar11ı bir sefer yapt1ğı da belgelerde anlaulıyor. Tanrısı Dagon'un, ona, «Sedir Ormanı» ve 11Gümüş Dağııı na kadar olan «yukarı bölgeyi» bağışladığı da belirtiliyor. Sözü geçen sedir ormanının Amanos'ta ol­duğu kesin. Lagaş kralı Gudea'nın, tanrı Ningirsu için yap­ınmak istediği tapınakta kullanılan malzemenin nasıl geti­rildiği de yine bir yazının konusu olmuş: « Sus'tan, Elam' dan ve batı ülkelerinden Gudea için bakır getirdiler. . . ulu söğüt ağaçlarından kütükler, ulu abanoz ağaçlarından kü­tükler de getirdiler. Gudea, daha önce kimsenin gireme­diği sedir ormanına yol açtı. Ormandaki sedir ağaçlarını koca baltalarla kesti. Dev yılanları andıran sedir kütükle­rinden yapılmış sallar, sedir dağından ovaya akan ırmağın üzerinde yüzüyordu; çam dağından gelen ırmakta da çam kütüklerinden sallar yüzüyordu. Ningirsu rahibi Gudea da­ha önce kimsenin girmediği yerlere bir yol açtı. Magda dağ­larından yekpare kayalar, kovalar dolusu bitüm ve alçı taşları taşıttı. Tarlalardan toplanan arpayı taşıyan gemiler kadar çoktu bunların sayısı. ıı Gerçek, tarihi bir kişi olan Gudea'nın gerisinde, efsanevi Gılgamış'ın gölgesini de gö­rebiliriz. Tapın.akların, kentlerin yüce yapıcısı Gılgamış'ın ... Esrarlı ormanlara yüreklilikle girip, sedir ağacının değerli kerestesini getiren Gılgamış'ın ...

4. Edebi Temeller

Gılgaınış'la ilgili olarak, Sümer edebiyaundan günü­müze kalan beş şiirden ikisini, daha sonraki malzemeyle karıştırarak bu düzenlemede kullandım. Bu şiirler, ccGılga­mış ve Canlılar ülkesi» ile «Gılgamış'ın ölümüııdür. As­lında en az 450 satırlık bir şiir olaµ 11Gılgamış'ın ölümü» nün elimize ancak bir bölümü geçmiştir. Şiirin dili, 1.ö. 2100 sıralarında yaşaınJŞ olan Ur kralı Ur-Nammu için

Page 19: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G1R1Ş 19

yazılan ağıtın dilini hatırlatır. Bu ağıtta Gılgamış'ın da adı geçmektedir. «Gılgamış ve Gökyüzü Boğasııı nı, anlatan başka bir şiirin ise, Ninova metninde Tanrıça İştar'ın, kü­çümsenmesine kızarak öç alışını anlatan bölümlerin kay­nağını meydana getirdiği açıktır. Sümer'lerin « Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı» şiirinin önemli bölümü kelime kelime çevrilerek, Asur Destanına eklenmiştir (Tablet XII). Bu ekleme sırasında, sözü geçen şiir ile destanın diğer bö­lümlerini anlam yönünden bir bütünlüğe kavuşturma yolun­da çaba harcanmamıştır. Gerçekte, « Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarııı, Asur metninin VIl'nci tabletinde daha ön­ce anlatılan olaylara uymaz. Daha çok, Asur derlemesinin ortasındaki «Rüya» ve «Enkidu'nun Ölümü» parçalarının yerine konabilecek bir kısımdır. «Gılgamış ve Aggaıı siiri ise, «Gılgamış'ın ölümü» gibi, yalnızca Sümer metninde mevcuttur. Düşman Kiş ve Uruk siteleri arasındaki bir uyuşmazlığın sonucunda ortaya çıkan ve pek de şiddetli olmayan bir savaşı anlatır. Destanın diğer bölümlerinde­ki olay bütünlüğünün dışında kalır. Üstelik, kahramanlığa övgü niteliği de hiç belirgin değildir. Sümer şiirlerinin bazı­larında dile gelen ruh halinin tipik bir örneğini verdiği hal­de, bir Gılgamış Destanı'na giremeyecek kadar değişik tür­dedir. Asurbanipal'in yazıcıları ile bilginleri, bu şiiri bil­dikleri halde destanın kapsamına almadılarsa; şaşmamak gerekir. Ayrıca, böyle bir şiirin varlığından haberleri ol­maması da mümkündür.

Tufan hikayesi, Sümer edebiyatındaki Gılgamış çevri­minin bir parçasını oluşturmuyordu. Eski Ahit'te anlatılan Tufan olayının baş kişisi Nuh'la ortak özellikler gösteren Ziusudra («hayatı gördüıı anlamına) adlı bir kahraman üzerine kurulmuş, bağımsız bir şiirdi. İkinci binyılın ilk yarısından, yani Eski Babil Krallığı Çağı'ndan ka1an aynı konudaki «Tufanıı şiirinin kahramanı ise Atrahasis'di. Bu şiirde Tufan, insanları yok etmek için tanrılarca gönderi­len felaketler dizisinin sonuncusu olarak gösterilir. !Ik bö­lüm diğer konulara, bu arada insanın yaradılışına ay:::-ılmış­tır. Suriye'de bulunan Ugarit dilindeki parçadan daha ön-

Page 20: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

20 GtRtŞ

ce söz etmiştik. Atrahasis şiirinin değişik bir anlatımla ya­zılışına, Asurbanipal'in hükümdarlığı sırasında rastlıyoruz. Tufan hikayesinin hangi devrede Gılgamış çevrimi kapsa­mına alındığını kesinlikle bilemiyoruz. Eski Babil Çağında bununla ilgili bir tutanak yok. Tekvin Kitabı'ndaki tufan­la, Asur, Babil ve Sümer yazarlarının anlattığı tufan ara­sındaki ilişki ise büyük tartışmalara konu olmuştur. Yakın zamana kadar çoğıınluğıın kabul ettiği açıklama, eskiden Babil'in bütün kentlerinde bilinen bu hikayenin, Tekvin Kitabı'nda daha incelikli bir biçimde anlatıldığı yolunday­dı. Şimdi bu görüş eskisi kadar yaygın değildir. Bunun ye­rine, Kutsal Kitap'taki Tufan'ın çok eski ve bağımsız bir tarihe doğrudan doğruya dayandığı görüşü üzerinde durul­maktadır. Gılgamış Destanı'nın onbirinci tabletinde anlatıl­dığı şekliyle, Tufanı okumak için, bu sonuçlanması zor tar­tışmaya girmek bize gereksiz görünüyor. Yeni yeni metin­lerin anlamlarının çözülmesi, sorunu yeni bir ışık altında incelememize imkan verebilir. Ama şimdiki durumda, Tek­l'in'deki anlatımı, çok eski Tufan hikayelerinin yarattığı bir temele dayanarak değerlendirmek, en yerinde davranış ola­caktır. Bazıları tanrı, bazıları insan olan değişik kahra­manların çevresinde örülmüş bu hikayelerin aynı doğal afeti anlatıp anlatmadığı ise kesinlikle belli değildir. üçüncü binyılda Mezopotamya ve Yakın Doğıı edebiyatlarında mevcut Tufan hikayelerinin hepsinin çağımıza eriştiği de iddia edilemez. Ayrı ayrı hikayelerin bağımsızlığı ve sürek­liiiği ise şu örnekten anlaşılmaktadır: Son kaynak olarak, 1.ö. üçüncü yüzyılda Babil'de yaşamış Berossus adındaki rahipten gelen Yunanca Tufan hikayesinin kahramanına Ksisuthros ya da Sisuthros adı verilmişti. Bu kahraman, Sami dilindeki bilinen metinlerde adına rastlanılmadığı halde, Sümer'lerin Ziusudra'sından başkası olamaz.

Gılgamış çeviriminin dışında, Sümer edebiyatından gü­nümüze kalan ve tabii eksik olan iki şiirden biri, Gılgamış' tan önceki Uruk krallarından olan Enmerkar üzerine ya­zılmıştır. Enmerkar, Sümer Kral-Listesi'nde Tufandan son­raki ikinci kral olarak gösterilmektedir. Bu çevrimde, an-

Page 21: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G1R1Ş 21

!atıldığına göre, Kral Enmerkar, Uruk'un Doğusunda, İran dağlık bölgesinde kurulmuş bir başka devlet olan Aratta' nın kralıyle anlaşmazlığa düşmüştür. Bozuşma, ticari bir nedenle, iki site arasında yapılan alışverişteki bir yolsuz­luktan doğmaktadır. Anlaşıldığına göre, bu alışverişte, Uruk, verdiği mısıra karşı Aratta'dan değerli madenler, al­tın, lacivert taşı ve büyük bir ihtimalle yapı taşları alıyor­du. Eser, haberciler ve savaşçı kahramanlarla dolu olduğu halde, bir kahramanlık şiiri olarak sınıflandırılmasını sağla­yacak nitelikler yönünden, 11Gılgamış ve Agga» dan da zayıftır. Kaynağı gözönüne alınırsa, her çarpışmanın so­nunda Uruk'un Aratta'ya üstün gelmesini de olağan kar­şılamak gerekir.

Kral-Listesi'nde üçüncü sırada olan ve Gılgamış'ın bazı yerlerde yarı-tanrısal « baba»sı diye andığı Lugulban­da da, iki şiirin kahramanıdır. Lugulbanda, Enmerkar'dan daha ilginç bir kişidir. «Lugulbanda ve Enmerkar» şiirin­de, tıpkı Gılgamış gibi serüven peşinde uzak ülkelere gi­den bu kahramanın Enmerkar'ın tebası olduğunu ve onun hesabına vuruştuğunu oğreniyoruz. Yine tıpkı Gılgamış gi­bi, yüce dağları ve yeraltı dünyasının ırmağı Qlarak bilinen Kur'u geçiyor. Sonunda Enmerkar'ı düşmanlarındana kur­tarıyor. «Lugulbanda ve Hurrum DağID şiirinde ise, Aratta dağına gidiyor. öldüğünü sanan arkadaşları, onu dağda tek­başına bırakıyorlar. Dindarca adadığı kurbanlarla, Güneş Tanrısı'nın yardımını sağlıyor. Gılgamış'la eş olan diğer bir yanı, çöllerden geçerek geriye dönerken zavallı bir av­cı gibi vahşi hayvanlarla yabani bitkileri yiyerek yaşamını sürdürmesidir. Destanımızda da bu şiirin kahramanıyla il­gili bir yer var: Danışmanları Gılgamış'a, onun dindarlığı­nı hatırlatarak «Lugulbanda'yı unutma» ması ve Güneş'e kurbanlar vermesi konusunda uyarıyorlar. Bu nedenle, da­ha sonra destanı derleyenlerin, orijinal Gılgamış şiirlerin­den olduğu kadar, bu çevrimden de yararlanmış oldukları düşünülebilir.

Sümer destanlarının, üçüncü binyılın başlarındaki Es­ki Sümer uygarlığında, yazının bulunmasından önceki ilk

Page 22: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

22 G!RtŞ

dönemde yaratıldığı sanılıyor. Ama metin haline gelmeleri için aradan yüzyıllar geçmesi gerekmiş. Oldukça yaygın bir görüşe göre, Sümerler Mezopotamya'ya İ.Ö. üçüncü binyıl­dan önce geldiler. Bu verimli topraklarda, daha önce yer­leşmiş toplulukların zengin mirasına kondular. Mezopo­tamya'nın yerli halkı yazıyı bilmedikleri için yalnızca yap­tıkları çanak - çömleğin güzelliği ve kamış kulübelerle gü­neşte kurutulmuş tuğladan evlerin meydana getirdiği köy­lerde oturmalarıyla tanınır. Karşı görüşün savunucuları ise, Sümerler'in Mezopotamya'nın tarımla uğraşan ilk halkı olduğunu ileri sürerler. Gerçek ne olursa olsun, destanlar­da anlatılanların, üçüncü binyılın başlangıcı ve ortalarında dünyanın halini yansıttığı açıktır. Henüz kavimlerin tanrı­ları birleşmemiştir. Bu birleşmenin, üçüncü binyılın son­larında, üçüncü Ur Sülalesinin egemenliği sırasında, mey­dana geldiğini biliyoruz. İkinci binyılın belli bir örneğe uy­ma eğilimi ve şekilciliği de daha yerleşmemiştir.

İlk edebi yazılar arasındaki Enmerkar şiirleri elimize geçmiş şekliyle kahramanlığa övgü nitelikleri zayıf olan şiirlerdi. Bunları daha çok, tartışma ve çatışma görünü­münde olan eserler diye tanımlayabiliriz. Lugulbanda çevri­minin çağdaş dillere çevrilen parçaları da, kahramanlığa övgü ya da destan nitelikleri taşıyıp taşımadığı konusunda şimdilik bir yargıya varılmasına engel olacak kadar azdır. Geri kalan Sümer şiirlerinin çoğu ise, ya tanrılar için ya­zılmış ilahi ve ağıtlardır, ya da, yine tanrıların özellikleri ile yaptıkları işleri anlatır. Eski Babil'den ve daha rnnraki çağlardan kalmış hiç biri tamam olmayan bazı «destan» ların kahramanları ise, tanrılar veya canavarlardır. Destan boyutlarına hak kazanan tek insan kahraman, Gılgamış'tır. Yine de kahramanlığa övgü niteliğindeki parçalara ,bu tür dışındaki eserlerde de rastlanabilir. örneğin, Eski Ahit'in Hakimler kitabındaki aDeborah'ın Şarkısu gibi.

Page 23: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GIBiŞ 23

5. Destanın Kahramanı

Gılgaınış adında birinin gerçekten yaşayıp yaşama­dığı sorunu, bu hikayeyi zevkle okumamızı engellemez. Ne var ki, bilim adamları son zamanlarda Gılganuş adlı bir kralın üçüncü binyılın ilk yarısında Uruk'da yaşadığını ve hüküm sürdüğünü kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde tespit etmişlerdir. Şimdilik tek tartışma konusu onun, 270© yılı sıralarında mı, yoksa yüzyıl kadar sonra mı yaşadığı­dır. Gılgamış'tan önce gelen krallar ile çağdaşlarının isim­lerinin yazılı olduğu tuğlalar ve vazolar bulunmuştur. Ama mevcut iki yarı-tarihi belgede, yani yukarıda sözünü etti­ğimiz «Sümer Kral-Listesi» ile ıı:Tummul Tarihi»nde veri­len tarihe ve soybilime ait bilgiler birbirini tutmuyor. Kral­Listesi'ne bakılırsa, Gılgamış, Tufan'dan sonraki Birinci Uruk Sülfilesinin beşinci kralıdır. Yüz yirmi altı yıl krallık yapmıştır. Oysa oğlu, sadece otuz yıl hüküm sürmüştür. Daha sonra gelen kralların ömürleri ve krallık süreleriyse, alışılan ölçüler içinde kalmıştır. Yine ikinci binyılın ba�­langıcından kalan Tummul belgesinde de, Gılgamış'ın Nip­pur'daki tanrıça Ninlil tapınağını yeniden yaptırdığı anlatı­lır. Aynı tapınak daha önce Kiş krallarınca onarılmıştı.

Kronolojik sıralamadaki çeşitli tutarsızlıklar, Gılga­mış'ın tarihi bir kişi olduğunun tespit edilmesi yanında önemsiz kalır. Herhalde ülkesine kereste temin edebilmek için, kuzeydeki ormanlara başarılı bir sefer yapmış ve ya­pı alanında bıraktığı eserlerle ün salmış bir kral. Uruk sur­ları atasözlerine bile girmişti. Ne var ki, surlar pişmiş tuğladan yapılmış değildi. Bu kronolojik tutarsız­lık, hikayeyi daha sonra yazıya geçirenlerin, ilk met­nin bir yerini yanlış yorumlamalarından doğmuş olsa gerek.

O çağda yapılan kalelerde ve surlarda kullanılmış «dışbükey» tuğlaların üstün niteliklerini hatırlamamaya im­kan yok. Warka'daki kazılar, yazı bulunmadan önce ya­pılan tapınakların bile yapı yönünden ne denli kusursuz

Page 24: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

24 G!RiŞ

olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, Gılgamış'ın ününün tek dayanağı bıraktığı yapılar da değildir. Gılgamış, aym zamanda adil bir yargıç olarak bilinirdi. Daha sonraki bir kayıttan, tıpkı Girit kralı Minos gibi, yeraltı dünyasının yar­gıçlarından biri olarak tanındığını öğreniyoruz.Adına dua­lar ediliyor, büyüler ve din törenleri yapılarak yardıma ça­ğırılıyordu. öyle ki, bir dua « Gılgamış, yüce kral, Anun­naki'nin yargıcı» diye başlıyor.

Şiirin başında kahramanın tanımlaması yapılıyor. üç­te ikisinin tanrı, üçte birinin insan olduğunu öğreniyoruz. Çünkü Akhilleus gibi, onun annesi de bir tanrıçaydı. Dil­lere destan güzelliğini, kuvvetini, tezcanlılığını, annesinden; ölümlülüğü ise babasından almıştı. Çeşitli unsurları olan hi­kayenin ilettiği gerçek trajedi işte budur. Yani tanrının is­tekleri ile insanın alınyazısı arasındaki uyuşmazlıktır. Gıl­gamı.ş'ın annesi Uruk'da bir saray-tapınağı olan pek tanın­mamış bir tanrıçaydı. Babasının, Kral-Listesi'ndeki tanım­lanması ise, oldukça gariptir. Bu kralı tanımlayan «lillılı> kelimesi hem udeliıı, hem cıyüksek-rahip» anlamına gel­diği gibi, aynı zamanda kan emen hortlaklara benzeyen bir şeytan imajını da ifade eder. Sümer metninde Gılgamış'ın, Uruk'un bir bölümü olan Kullab'ın rahibi olduğu yazılıdır. Fakat zor durumda kaldığı zaman, «babaıı diye Lugulban­da'ya seslenir. Uruk'un tufandan sonraki üçüncü kralı olan Lugulbanda, Liste'de Gılgamış'tan iki önce gelir. Sitenin bekçisi ve koruyucusudur. Tanrı olduğu söylenir; 1200 yıl krallık etmiştir.

Varlığını böylesine uzun süre devam ettirmiş ve de­falarca kopya edilip yeniden düzenlenmiş bir eserde, kesin tarihi olaylar aramak boş bir çaba olur. Bana kalırsa, üçün­cü binyılın politik durumu ve hikayedeki olayları gözönüne alırsak Destanda anlatılanların bu çağda geçtiğini ileri sür­mek yerinde bir davranış olur. Okuyucuyu asıl etkileyen nokta, bu çevrimin, Sümer, Eski Babil ve Asur metinlerinin tümünde göze çarpan son derece belirgin manevi birliktir. Bu birlik, kahramanın kişiliğinden ve insan hayatı ile dün­ya sorunlarına büyük bir kötümserlikle yaklaşılmasından

Page 25: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G1RtŞ 25

doğmaktadır. Sorunu tümüyle açıklamasa bile bunun nede­runi o çağda Mezopotamyada can güvenliği olmamasında aramak gerekir. Henri Frankfort'un canlaşılmaz ve zorba güçlerin, insan topluluklarının başına bir felaketi her an musallat etmesi ihtimalinden doğan sürekli korku» şeklinde tanımladığı «aşırı kaygı» da, bu kötümser görüş açısının benimsenmesinde etken olmuştur. Destanın başından sonu­na kadar Gılgamış'ın kişiliğinde, şan ve şöhret kazanma tutkusunu; ölümlü insanın ayrılık ve ölüm yasasına baş kaldırmasını izliyoruz. Son zamanlarda birkaç yazarın özel­likle üzerinde durduğu, Enkidu'nun kişiliğinde dile gelen vahşi ya da ııdoğalıı insan ile temsilciliğini Gılgamış'ın yap­tığı uygar insan arasındaki uyuşmazlık ise, bence birinci derecede önem taşımıyor.

Hikaye, iki dostun karşılaşması, orman yolculuğu, sa­ğı solu belli olmayan bir tanrıçanın küçümsenmesi, arka­daşın ölümü ve atalardan kalan bilgeliği ve ölümsüzlüğü arayış gibi bir takım olay ve serüvenlere ayrılmıştır. Bir ortaçağ ozanının, «Tiınor ınortis conturbat ıne)) nakaratın· daki gibi, bu olayların tümünde tek bir fikir belirginleşir: ölüm korkusu. Sedir ağacı ormanı olayında, kahramanın tarihe geçecek bir isim bırakmak tutkusunu kamçılamak­tan ileri gitmeyen bu korku, sadık dostunun ölümünden sonra kaçınılmaz bir saplantı halini alır. «Sevdiğim Enkidu toza dönüşürken ben nasıl huzura kavuşayım? Nasıl rahat edeyim, bir gün ölüp toprağa gireceğim aklımdan çıkmaz­ken? ıı Sonunda bu saplantı, yerini, kaybedilmiş fırsatlar, ve ziyan olan umutlarla birlikte alaya bırakır. Destanın bitiminde ise ölüm, kahramanın beşeri hırsını ve tutkusu­nu yokeder.

Mezopotamya düşüncesinde ep,emen olan yaygın kö­tümserliğin nedeni, kısmen, devlet-sitelerde can güvenliği olmamasıdır demiştik. Gerçekten de, bu güvenliği tehdit eden bir çok şey vardı: Su baskını, kuraklık, savaşçı komşu­lar. Bu durumlardan sorumlu olduğu düşünülen tanrıların kişiliği de yaşamayı tam bir şans işi haline getiriyordu. Des­tanda, tanrıların önemli bir rol oynadığını düşünerek, şim-

Page 26: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

26 GtRtŞ

di de, dikkatimizi bu, günü gününe uymaz varlıklara çevi­relim. Gerçi adları ile beUibaşlı özeUikleri Destanın sonun­daki sözlükte belirtiliyor, ama hikayemizde, olayların yö­nünü tamamen değiştiren birkaç tanrı, çok daha ayrıntılı tanımlamaları gerektiriyor. Bu tanrıların, batılı kulaklara pek acayip ve alışılmadık gelen adları var. Yaşadıkları dün­yanın topoğrafyası da, derine inilmedikçe çok garip görün­düğü için, daha kapsamlı bir açıklama yapmak istememi­zin ikinci nedenini meydana getirir. Yine de okuyucu, baş­lıca tanrıların özellikleri ile gökyüzünde ve yeraltında otur­dukları yerlerle şimdilik ilgilenmiyorsa, bundan sonraki bö­lümü atlayabilir.

6. Destandaki Bellibaşlı Tanrılar

Mezopotamya sitelerinin ortak tanrıları vardı. Fakat bu tanrılara her yerde aynı adlar altında tapılmıyordu. Sa­miler, Mezopotamya'yı işgal edince, Sümer tanrılarına da sahip çıktılar. Yalnız bu tanrıların adlarını, karşılıklı iliş­kilerini ve özelliklerinin çoğunu değiştirdiler. Sümerlerden önceki çağda Mezopotamya'da yerleşmiş bir halk var mıy­dı; Sümer tanrılarından hiç değilse bir kısmına onlar da ta­pıyor muydu, gibi sorulara ise bugün için cevap veremi­yoruz. Ne var ki, bu Destanda başrolde olanlar, bilinen Sü­mer tanrılarıdır. Olayların tümünün ne denli eski çağda geçtiği konusunda ek bir kanıt gerekiyorsa, bundan kesini olamaz. Babillilerin tanrısı Marduk gibi daha sonraki tan­rıların, Gılgaınış Destam'nda hiç adı geçmiyor.

Her sitenin, hazinesini koruyan özel bir tanrısı vardı. Bu tanrının tapınağı kentin surları içinde olurdu. Tanrıla­rın babası Anu (Sümer'lerin An adını verdiği tanrı), Zeus' tan çok Uranus'a benzer. Yunan mitolojisinde gök-tanrısı Uranus'a, yaradılış zincirinin ilk halkalarından biri gözüy­le bakılırdı. Bazı soyağaçlarına göre Okyanus, ırmaklar, denizler, Titan'lar ve Zeus'un babası Kronos, Uranus'un

Page 27: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRiŞ 27

Toprak'la birleşmesinden doğmuştur. Sümer tanrılarının zincirlenişini yeniden düzenleyen Profesör .Kramer'e göre, önce An, ilk denizden doğmuştur. An, yeryüzünü çevrele­yen hava değil, gökkubbedir; gökyüzünün en yüksek kat­larıdır. Uranus gibi, onun da toprakla (Sümer'lerde Ki) birleşmesinden hava tanrısı Enlil doğmuştur. O zamanlarda dünya hfila karanlıktı ve hava, yani Enlil, yıldızsız bir gece görünümündeki kapkara göklerin tavanı ile dünyanın yü­zeyi arasına sıkışmıştı. Onun için Enlil, Ay tanrısı Nanna' yı (Sami'lerde Sin) yarattı. Nanna bir tekneye binip laci­vert göklere ışık saçıyordu. Sonra bu tanrı, güneş Tanrısı Utu (Samilerde Şamaş) ile aşk ve savaş tanrıçası İnanna'yı (Samilerde 1ştar) yarattı. Bu zincirlemenin dayandığı me­tinler, henüz tam bir kesinlik kazanamamıştır. Bir tanesi, Enkidu'nun yeraltı dünyasına inişini anlatan Sümeı şiiri­nin önsözüdür. Anu, henüz Uranus kadar diğer tanrılar­dan kopmuş değildir. Ancak, tanrıların etkili yaratıcısı özel­liğini de taşımaz. Sonunda, bu üstün durumu, Enlil ele ge­çirir. Destanımızda onun, gerçek yetkiliymişcesine ölüm­lülerin alın yazısını kararlaştırdığını görüyoruz. Ama son­radan gelen bir tanrı, Babillilerin taptığı Marduk, onun sal­tanatına son verecektir.

Nippur sitesinin tanrısı olan Enlil, fırtına ve rüzgardı, soluktu, Anu'nun ckutsal sözü»ydü. Onu öven ilahilerde •Kutsal sözün ruhu Enlil'dir; Anu'nun kalbinin ruhu En­lil.11 denir. Anu, varoluştan gelen güçse, Enlil eylemden doğan güçtür. «Üstümüzdeki gökleri durduran kutsal söz­dür O». Ama aynı zamanda, «insanların yüzlerini kaygıy­la kırıştıran engel tanımaz tufan, bentleri yıkan seldir.» Gılgamış Destanı'nda karşımıza en çok yıkıcı yönüyle çı­kıyor. Onun yanında Anu, göklerin uzak bir köşesinde, cennet kapılarının berisinde tek başına oturan, dünyadan elini eteğini çekmiş bir tanrıdır. Metinlerin birinde sedir dağlarına yapılacak yokuluk için cesaret verirınişcesine davranıyor. Ne var ki, sedir ormanının bekçisini öldür:­dükleri için Gılgamış'la Enkidu'yu azarlayan da ondan baş­kası değil.

Page 28: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

28 G1RiŞ

Destanda aynı derecede önemli rol oynayan diğer iki tanrı, merhametli ve adil Güneş Tanrısı Şamaş (Sümer' lere göre Utu) ile hem güzel hem korkunç aşk tanrıçası lştar'dır. Güneşe, Arapçada hfila cı şems» denir. O günler­de Şamaş her şeyi gören, her şeyi bilen varlık diye kabul ediliyordu. Güç duruma düşen ölümlülerin karşılaştıkları adaletsizlikten yakındıkları ve seslerini duyduğuna inandık­ları büyük yargıçtı. Ninova'da bulunan ilahiler, Şamaş' ın değişik özelliklerini anlatır: « Ey yüce Şamaş, bütün in­sanlara neşe veriyorsun, dünya bir baştan bir başa senin ışığını özlüyor . .. Güçsüz insan kısık sesiyle seni çağmyor . . .

ailesinden ve kentinden uzakta bulunan, düşmanları ara­sında şaşkına dönen küçük çoban, uçsuz bucaksız çayırlar­dan ürküp sana sığınıyor. . . yolunda korkuyla ilerleyen kervan, tüccar, mallarını torbasında taşıyan gezginci satıcı da öyle . . . » Güneşin gözünden hiç bir şey kaçmıyor: «En­gin denizlerin üstünde gezen yol gösterici ve yön belirten aydınlık; o denizler ki gökyüzünün büyük tanrıları bile de­rinliklerinden habersizdir.. . senin parlak ışınların cehen­nem çukuruna dek uzanır, derinliklerin canavarları senin ışığını görür . . . sayısı sayılmakla bitmez saatler boyunca so­nu gelmez uzaklıklarda yakarsın ışığını... korkunç aydınlı­ğınla kaplanır toprak.» Tanrının herşeyi bilme özelliği ve adaleti, ağ'da simgeleşir: «Açgözlü insanı yakalamak için uzatmışsın ağlarını» ve « Işınların bir ağ gibi toprağı sarar. »

Aynı zamanda kehanet tanrısıdır: cı Gelecekten haber veren­lerin çanağı ile, sedir ağacı dallarının demetiyle, bilgiler ak­tarırsın kahine; düşlerin yorumcusuna, büyücüye ... » Başka bir ilahide ise yargıçtır: « Gökleri ve yeri yargılarsın her gün; alevinle ateşinle gelince, gökteki yıldızların tümü söner gider.» Hammurabi'ye yasalar sistemini veren de O' dur.

Sümer'lerin İnanna adını verdiği lştar'a, Anu ile bir­likte, Uruk'taki büyük tapınakta tapılırdı. lştar gökyüzü­nün ecesidir. Aşk ve savaş tanrıçası olarak, çift yönlü bir kişiliğe sahiptir. Aphrodite gibi 'ürkütücü ve güzel bir tan-

Page 29: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRiŞ 29

rıça'dır. Tanrıların çoğu, hem yumuşak huylu, hem de teh­likeli yaradılışdaydı. Hatta Şamaş bile dehşet verici bir tanrı gibi davranabiliyordu. İştar'a gelince, şiir boyunca onun kişiliğindeki korkutucu yanları görüyoruz. Yalnızca, sedir ormanından dönen Gılgamış'ın ilk defa karşısına çık­tığı anda farklıdır. İstediği zaman bağışlayıcı olabildiğini ise, 1. ö. 1600'den kalma bir ilahiden anlıyoruz. « Kadın­ların ecesini, tanrıların en yücesini kutsayın; sevinç ve aşk onun giysisidir; ateşlilik, çekicilik ve şehvetin zevkiyle dolu, dudaklarında bal tadı, ağzında Hayat var, mutluluk onunla doruğuna erişir; ne görkemlidir görünüşü; başında­ki örtü, biçimli vücudu ve yıldız gibi parlayan gözleriyle . . . •

Gılgamış'ın karşısına çıkan güler yüzlü aşk tanrıçasıdır bu. Ama kısa sürede değişerek « üzüntülerin ve savaşların ece­si » görüntüsüne yeniden bürünür. Babil kökenli bir ilahide onun bu özellikleri anlatılıyor: « Ey yakarışların yıldızı, barış içinde yaşayanları birbirine düşürürsün, kardeşleri bi­le; oysa, sürekli dostluğu da sen verirsin. Gücün her şeye yeter; dağları deviren savaş ecesi. »

Şiirde önemli bir rolü olan son tanrı ise, özü top­rağa hayat veren tatlı sularda gizli, bilgelik tanrısı Ea'dır. (Sümerlerde Enki). Ea'nın tapınağı, o vakitler İran Kör­fezi kıyısında olan Eridu'daydı. İyi yürekli, barışçı bir tan­rıya benzemesine rağmen Ea, pek güvenilecek bir dost de­ğil. İlkel anlayışın yarattığı bilgelerin çoğu gibi, o da şa­kalardan, kaçamaklardan hoşlanıyor. Kimi zaman kötülük­ten hoşlandığını da iyice belli ediyor. Ama bu Destanda, onu, « derinliklerde yaşayan ulu bilgelik tanrısı », olarak tanıyoruz. Kimin nesi olduğu pek belli değil. Birkaç yerde, Anu'nun oğlu olarak adı geçiyor: « Kendi görünümünde yarattığı . . . engin anlayışlı, tükenmez güçlü . . . » bir tanrı. Belli bir ölçüye kadar, insanların yaratıcısı ve velinimeti sayıldığını da ekleyelim.

Gökyüzü ile orada yerleşmiş tanrılara karşı, yeraltı dünyasının da karanlık yüzlü ölümsüzleri var. Daha önce de kısaca açıklanan eski Sümer yaradılış efsanesine göre, An göklere sahip çıkıp Enlil de toprağın efendisi olunca,

Page 30: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

30 G1R1Ş

Yeraltı Dünyası, ganimet olarak Ereşkigal'ı kaçırmıştı (ya da, Yeraltı Dünyası Ereşkigal'e armağan edilmişti). Efsa­nenin anlamı oldukça belirsizdir ama, bu bölümü Persepho­ne'nin kaçırılışını andırıyor. Ereşkigal'ın adı birkaç yerde 1ştar'ın ablası olarak geçiyor. Her halde o da Yeraltı Dün­yasının ecesi olmadan önce bir gök-tanrıçasıydı. Ama her ilkbaharda yeryüzüne dönemiyordu.

Sümerlerin Yeraltı Dünyasına verdikleri isim olan « Kur », aynı zamanda, « dağ» ve « yabancı ülke » anlamına geliyor. Çoğunlukla, hangi anlamda kullanıldığını anlamak zor. Yeraltı Dünyası, yer yüzeyinin altında, aıp.a ölüler diya­rı ırmaklarının ve büyük uçurumun üzerindeydi. Oraya gi­den yol ıı dağın içinden» geçiyordu. Ancak bu yer ve iniş yo­lu hakkında epeyce dolambaçlı sözler edilmiştir. Bu, « Tan­rısal arabanın yolu », ve « dönüşü olmayan yol » du.

Kaçırılma olayı (eğer böyle bir olay varsa) sonraları unutulmuş ya da önemini yitirmişe benziyor. Böylece « Kur » un kişiliğinin silindiğine tanık oluyoruz. Hades ör­neğinde de görüldüğü gibi, zamanla katı yürekli tanrı tasa­rımının yerini karanlık bir yer imajı alıyor. Ereşkigal'e de yeni yeni kocalar yakıştırılıyor, tabii. Yeraltı Dünyasının Ecesi, aynı zamanda, ancak dolaylı olarak tasvir edilen dehşet verici bir varlık: « Dinlenen ece, uzanmış dinlenen ece; Ninazu'nun annesi, kutsal omuzları işte ortada, göğ­sünde bir örtü bile yok. » Hem Sami, hem Sümer dilinde, Yeraltı Dünyasını anlatan şiirlere rastlanıyor. Bir tanrının ya da ölümlü varlığın buraya yaptığı geziler de yeraltını tanımamıza yardımcı oluyor. « Kummu » takma adıyla eser­ler veren bir Asur prensi ölüm ve ötesini ürkütücü bir ta­nımla ortaya sermiş. Meleklerin yerini şeytanların aldığı ka­ranlık bir mahşer meydanından söz ediyor. Dünyanın ku­ruluşundan bugüne kadar, insanların kafalarını kurcalayan her türlü hayal ürünü yaratık var burada. Sfenks'ten tutun da, gövdesi aslana, başıyle kanatları kartala benzeyen ca­navara, insan elli ve ayaklı meleklere kadar. Bu yaratık­lar, kabartmalarda, fildişi biblolarda ve kayaların yüze­yine oyulmuş şekillerde tarih boyunca yaşamış ve ortaça-

Page 31: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRiŞ 3 1

ğın dindar ortamındaki tasvirlere tapıcılık fırtınasından da kurtularak, modern çağdaki armalara kadar girmiştir. Sem­bol olarak değerlerini yitirmiş olabilirler. Ama temsil et­tikleri esrarlı dünya, bugün bizim kafamızı kurcalayandan farklı değildir.

Gılgamış'ın geçirdiği serüvenlerin tümünde, Yeraltı Dünyasının etkisi hissediliyor. Bu dünyadan kaçmak için ne denli çabalarsa çabalasın, gezisinin orada sona ereceğini biliyoruz. Çünkü « ancak tanrılar ebedi olarak yaşar ». En­kidu ölmeden önce rüyasında Yeraltı Dünyasını görüyor. Yine Enkidu bir başka şiirde, yitirilmiş bir hazineyi geri ge­tirmek için, « dönüşü olmayan yol » dan aşağı iniyor. Hem de yaşarken. Ne yazık ki, buna benzer görevlerle yola çıkan Herakles ve Theseus gibi Yunan kahramanlarının aksine, bu yolculuk onun sonu oluyor. Ancak çok kısa bir süre için geri dönmesine izin veriliyor. Enkidu cisimden yoksun bir hayalet, hafif bir soluk gibi yeryüzüne çıkıyor ve başına neler geldiğini soran Gılgamış'a: « Otur da ağla, » diyor, « do­kununca içine neşe salan vücudum şimdi eski bir giysi gi­bi, börtü-böceğe yem oldu. »

Mısırlılar bize cenneti tanıtırken, Babillilerin cehen­nemden görünüşler ilettiğini söylersek belki gerçeği gere­ğinden fazla basitleştirmiş oluruz ama, bu iddiada gerçek payı olduğunu da unutınamak gerekir. Sümer ve B:ıbil ev­reninde cennete, tanrılardan başkası giremez. ölümlüler arasında ebedi hayata bir tek kişi erişebilmiştir. « Uzaklar­da, ırmakların ağzında oturan» bu kişi hayal meyal hatır­lanacak kadar eski geçmişte, Tufandan önce yaşamıştır. 1 ıpkı Hanok gibi «Allah'Ia yürümüş, sonra ortadan kay­bolmuş ııtu. Çünkü «Allah onu almıştı.» öteki ölümlülerse, «Karanlıkta oturulan eveıı gideceklerdir; « yiyecekleri toz, etleri çamurdur; giysi yerine, kanatları vardır; kuşa ben­zerler; kapı ile kilidin üstünde tozla sessizlik hüküm sürer.» Çok umut kırıcı bir hayal bu. Pisliklerin içinde çömelmiş sessiz soluksuz oturan, kanatları çamura bulanmış, sesi se­dası kesilmiş kocaman kuşlar. Bu yeraltı dünyasında bir de Anunnaki yaşardı. Anunnaki, ismi ağıza alınmayan <<Büyük

Page 32: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

32 GiR!Ş

Varlıklarıı demekti. Onlar da Ereşkigal gibi bir vakitler yu­kanaa, meleklerle birhkte göKyüzünde otururken, kötü bir davranışları yüzünden, Yeraltı Dünyasının yargıçları olma­ya mahkfun edilmişlerdi. Zeus'un Titan'ları cezalandırma .. sı, ya da Lucifer'in düşüşünü hatırlatıyor bu. Babil'de, ölenlerin ruhlarının şu duayla cinlerden kurtarılmasına ça­lışılırdı: u Bırak, batan güneşe gitsin, onu Nedu'ya ema­net et, yeraltının baş kapıcısına; Nedu gözünü üstünden ayırmasın, anahtarı çevirsin, kilidi kapatsın. »

Neyse ki durum hep böylesine ümitsiz görünmüyor. Sümerlerden kalmış bir yazı parçasında, yasalara uyan ki­şinin ruhunun ölmeyeceği yazılmış. Pek kesın olmayan bir ifadeyle, erdemlilerin korkmaması gereken bir yargıçın var­lığından da söz ediliyor. Fakat Gılgamış şiirlerindeki ölü­ler dünyası, onikinci tablette Enkidu'nun ruhunun tasvir ettiği ağlanacak yerdir. Enkidu'nun bu tablette anlatılan yolculuğu, Odysseia'nın son kitabında, Penelope'nin talip­lerinin götürülüşünü hatırlatıyor: « Esrarlı bir mağaranın derinliklerinde, taş tavana tutunmuş arkadaşlarının ara­sından kurtulup yere düşen yarasaların ciyaklamasını ve çırpınmasını andıran anlaşılmaz sesler çıkarıyorlardı. Tiz bağırışlarla Hermes'in peşine takıldılar. Çürüyüşün karan­lık yollarında Haberci'yi izlediler. Okyanus ırmağını aşıp, Beyaz Kaya'nın yanından geçtiler, Güneşin Kapılarındun ginp rüyalar ülkesine gelerek, sonunda çiriş otu çayırlığına, ruhların ve cismi olmayan insan görüntülerınin oturduğu bölgeye ulaştılar. » Enkidu'yu Ereşkigal'in sarayına götü­ren karanlık yüzlü, kartal pençeli korkutucu yaratıklarm yerini alan « Haberci » Hermes bir yana bırakılırsa, bu görüntü, Babil'lilerin öteki dünyaya geçiş hakkındaki dü­şüncelerine uymaktadır. Hatta yarasalar imgelemesi bile, lnanna için yazılmış bir şiirde kullanılmıştır. Anlaşılan böy­le bir ölüler filemi görüşü Tevrat'ın Zebur yazarına da ya­bancı gelmiyordu ki, XLIX'uncu Mezınur'da şöyle diyor: « Onlar Şeol'un sürüsü oldu. Çobanları da, ölüm olacak. Sabahleyin, dindarlar egemenlik kuracaktı Üzerlerinde, gü­zelliklerini Şeol yiyip bitirecek ki, dünyada yeri kalmasın. »

Page 33: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRiŞ 33

öte yandan ölüm halindeki Mısırlının son anda huzu­ra kavuşup cesaret bulmasını sağlayacak bir cennet umu­du vardı. Son Yargı ve ruhların tartılması bitince, dini bütün kişi, bir çeşit yeniden doğuş yoluyla, cennet çayırla­rına erişmeyi hayal edebilirdi. «Re'nin çayırlarını biliyo­rum.. . arpalarının boyunu . . . ufukta oturanlar Doğu Ruh­ları'nın yanında biçerler onu. » Bu yeniden doğuş, yalnızca ayrıcalığı olan bir tek kişiye ya da krala has değildi; •Mil­yonlarca, mil-yonlarca insan için . . . » di. a O yere gitmeyen yok . . . ııtu. n Dünyadaki yaşantı süresine gelince, bu bir çe­şit düştür.Batı'ya erişene 'Hoş geldin, sağ salim geldin' der­ler. »

7. Hikaye

Tanrılar'ın Destanda önemli rolleri olduğu halde, Gıl­gamış dinsel bir şiir değildir. Bu yönden Odysseia'ya ben­zer. Dinsel törenlerde okunduğunu düşünmemize yol aça­cak bir neden de yok. Oysa ünlü Babil Yaradılış şiiri Enu· ma Eliş'in dinsel törenlerde okunduğunu biliyoruz. Gerçi, ölülere yakılan ağıtlar, aradaki 11Bilgelib parçaları gibi yarı dinsel unsurlar taşımasına rağmen, Gılgamış'ın temel­de dünyevi bir eser olduğu apaçık. Birbirine pek sıkı bağ­lanmamış serüvenlerle, kahramanının yaşamındaki en önemli olayları sıralıyor.

Bu şiirlerde, Gılgamış'ın doğuşunun ne denli olağan­üstü olduğunu ya da çocukluğuyla ilgili efsaneleri anlatan parçalar yok. Oysa, öteki folklor kahramanlarının hayat hikayeleri böyle efsanelerle doludur. Hikayenin başlangı­cında Gılgamış olgun bir erkektir. Güzellik ve kuvvet ba­kımından öteki erkeklerden üstündür. Yarı-tanrısal yara­dılışının bitmez tükenmez isteklerini tatmin edemediği, aşkta ve savaşta dengini bulamadığı için huzursuzluk için­dedir. Şeytanca güci.i ile tebaasını canından bezdirmiştir. Sonunda tebaası, tanrılardan yardım istemek zo�unda kalır.

Page 34: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

34 GiRiŞ

tık olayda Gılgamış'a, halkını rahat bırakmasını sağlaya­cak bir arkadaşı tanrıların nasıl bulduğu anlatılır. Bu ar­kadaş, vahşi hayvanlarla yaşayan, bir ceylan kadar çevik Enkidu, yani u doğal» adamdır. Kentten gönderilen bir fa­hişe Enkidu'yu kandırır. Masumiyetinin kaybolmasıyla vah­şi adamın ehlileştirilmesi yolunda bir adım atılmış olur. Artık Enkidu eski haline dönemez. Hayvanlar ondan ka­çar. Yavaş yavaş giyinmeyi, insanların yediklerini yemeyi, koyun sürüsü gütmeyi, kurtla ve aslanla savaşmayı öğre­nir. Sonunda büyük ve uygar Uruk sitesine varır. Eski öz­gür yaşamını artık hiç anmaz. Ta ki ölüm döşeğine ya­

tana kadar. O vakit bir pişmanlık duygusuna kapılır ve bütün eğiticileri lanetler. « Düşüşııün tam tersi olan ilginç bir durum, trajik gelişmesinden saptırılmış bir hatadır bu. Ama aynı zamanda insanın uygarlığa erişmesini adım adım izleyen sembolleştirilmiş bir hikayedir. Vahşetten hayvan­cılığa, oradan da kent yaşantısına geliştir anlatılan. Hat­ta bu hikayeye dayanarak Babillilerin sosyal evrimci bir görüşü benimsedikleri bile ileri sürülmüştür! Kısa süre ön­ce Profesör G.S. Kirk, Enkidu'yu, doğuşunu, baştan çı­karılmasını ve Gılgamış'la dövüşmesini, Levi-Strauss yapı­salcılığı ile açıklamak yolunda ilginç bir çabada bulun­muştur. G.S. Kirk, Enkidu'nun « doğa»yı, Gılgamışın ise «kültünü temsil ettiğini ileri sürüyor. Hikayenin amacı da, çatışmaları çözümleyerek gerilimi yok etmektir. Gerçekten de, hikayede işlenen birkaç ana fikirden biri olabilir. Ama bu fikirlerin en önemlisi olduğunu sanmıyorum. Sözü ge­çen görüş, temelsiz bir inanca dayanıyor. Profesör Kirk, uygar adamı hastalıkla, doğal adamı da sağlık ve esenlikle nitelendiriyor. Oysa ikinci binyılın Babil ve bininci yıl baş­langıcının Asur devletlerindeki okumuş ve özentili çevrey­le, değil Levi-Strauss'un Amerind'lerini, Homeros veya Hesiodos'un Yunanlı çağdaşlarını dahi bir tutmak çok ya­nıltıcı olur. Ayrıca, Enkidu basit bir « tipleme » olmaktan çok uzaktır. Ur'da bulunan bazı yazı parçalarının en son çevirilerini veren Profesör Gadd, yazdığı önsözde ölüme mahkum Enkidu ile Güneş Tanrısı arasında, Enkidu'nun

Page 35: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G!RtŞ 35

ölüm döşeğinin bıwında geçen bir konuşmaya dikkati çeki­yor. Bu konuşmada, Enkidu'nun çayırlarda « yedi çocuk annesi » karısıyla mutlu bir yaşantı sürdürdüğüne kapalı bir biçimde değinilmektedir. Profesör Gadd, Enkidu'nun hikayesinde üçlü bir trajedi görüyor: bir fahişenin işveli davranışıyla baştan çıkıp kısa sürede bıktığı bir hayata üi­len kocanın, kente gidip orada kişiliğini yitiren göçebeni.:ı ve son olarak, bir kadının çekiciliğine kapılıp onun ara­cılığiyla, kendine yalnızca mutsuzluk getiren bilgileri edi­nen « soylu vahşi »nin trajedisi.

Gılgamış ile Enkidu arasında, Uruk'ta yaptıkları bir güreşle başlayan büyük dostluk, hikayenin bütün olayla­rını bağlayan bir halka görevini yerine getiriyor. Daha En­kidu'yu tanımadan önce onu rüyasında gören Gılgamı5, «bir kadına duyulan aşk ııı andıran bir duygunun etkisinde kalmıştır. Tanışmalarından sonra ise, Enkidu «bir erkek kardeş», « sevgili bir dost» olur. Enkidu'nun uzak geçmişi­ne ait herhangi bir açıklamanın verilmediği Sümer şiirk­rinde, efendi ve .hizmetkar ilişkisi çok daha belirli şekilde belirtilmiştir. İkinci olayın konusunu oluşturan esrarlı sedir ormanı dağı ile korkunç bekçisi hakkında haber getiren de yine Enkidu'dur. Bu bekçiyle karşılaşma ikinci olayın ko­nusunu meydana getirir.

Orman yolculuğu ve daha sonraki çarpışma, tıpkı ortaçağın sembollü hikayeleri gibi, değişik gerçek düzeyle­rinde okunabilir. Ormanın bir hayal ürünü olmadığı kesin. Bazı yerde kuzey Suriye'deki Amanos'lar, bazen de İran' ın Güneybatısındaki Elam'da bulunan bir orman söz konu­su olabilir. Fakat burası esrarlı güçlerin de barındığı bir orman. Kelt kahramanları ile ortaçağ şövalyelerinin garip serüvenlerinin geçtiği yerlere benziyor. Bir başka deyişle, ruhun karanlık ormanıdır bu. Hikayeyi birinci, yani tarihi düzeyde çözümlersek, yolculuğun, sitelerin kereste ihtiya­cından doğduğunu düşünebiliriz. Uruk'un genç kralı Gılga­mış, Agad'Iı Sargon ve Lagaş'lı Gudea gibi, ulu surlar ve tapınaklar yaptırarak gücünü ve yükselme tutkusunu gös-

Page 36: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

36 GtRtŞ

termek istiyor. Ama dağlarda yaşayan acayip kabileler, se­

dir ağaçlarının zorla kesilmesine hemen karşı geliyor; de­ğerli malı ele geçirebilmek· için vuruşmak gerekiyordu. Bu savaşta, dağ kabilelerinin tanrıları da onların yanında dö­vüşüyordu. Demek ki, yüce Mezopotamya tanrılarından bi­rinin yardımını sağlayıp, onun daha kuvvetli olan büyüsü ile dağ kabilelerini koruyan tanrı@rın yaptıkları büyüler çözülmeliydi. Adına yaptırılacak yeni bir tapınak vaadi ile kandırılan Şamaş, bu işte onlara yardım etmek için her­şeyi yapacağına söz verdi. Dağların ürkütücü olmasının nedenlerinden biri de depremler ve yanardağ patlamalarıy­dı. Anadolu ve Ermenistan'ı bir baştan bir başa kesen jeolojik fay yüzünden, yanardağların üçüncü bin yıla ka­dar etken halde kalmış olmaları mümkündür. Bu gerçeğın bilinmesi, Sedir Dağında, Gılgamış'ın gördüğü düşlerden birinde bir yanardağ patlamasının ayrıntılı olarak tasvir edilmesini daha da ilginç kılıyor.

lkinci düzeyde düşünülünce, bu olayın bir serüven hi­kayesi olduğu sonucuna varıyoruz. İki genç ün kazanmak için yola çıkıyorlar. Dağlar, sedir ağaçları ve korkunç bek­çi, günlük hayatın ufku dışındaki, bir tehlike ve meydan okumadır. Bu iki genç silahlı ama yapayalnız yola koyulup, dev Humbaba ile tek başlarına karşılaşıyorlar. Yolculuğ!ın kuzeydeki dağlara mı, yoksa doğudaki dağlara mı yapıldı­ğı açıklık kazanmadığı için, Humbaba bazı yerlerde Kuzey Suriye'li, bazı yerlerde de Anadolu veya Elam' da yerleşmiş bir tanrı olarak kabul edilmiştir. Bu tanrı, ormanı, çeşitli büyülerle korur. Enkidu'nun açmağa çalışırken sakatlandığı kapıya gelince, bu büyülü kapı bir yanlış anlamanın ürünü olabilir. Ölüm döşeğinde yapılan konuşmada yeniden orta­ya çıktığı vakit, tahtası bu ormandan gelen ama kendi Uruk' ta olan bir kapıdan söz edilir. Sonra büyük sedir ağacını de­virince, Gılgamış'ı yenen esrarlı uyku sorunu da var. Orma­nın en kuytu köşesinde Humbaba'yı yakaladıkları vakit bu dev « başını sallaması» ve ölüm saçan « bakış ıııyla, Gıl­gamış'ı neredeyse dize getiriyor. Ancak Şamas'ın ve sekiz rüzgarın yardımıyla onu alt edebiliyorlar. Rüzgarların çok

Page 37: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRiŞ 37

etkili bir silah olduğuna şüphe yok. «Enuma Eliş»de an­latıldığına göre, dünyanın başlangıcında tanrı Marduk, Ka­os'un ilk sularını rüzgarların yardımıyla yener.

Hikayeyi, çözümleyebilmek için üçüncü bir yorum dü­zeyine daha uygulayabiliriz: Humbaba cc Kötülük » tür. Adı ilk defa şu şekilde geçiyor: « ülkede olan kötülük yüzün­den, ormana gidip kötiılüğü yok edeceğiz. » Demek ki, Gıl­gamış ejderhayı öldüren şövalye rolündedir. Iki kahraman gerçi Enlil'in koruduğu Humbaba'yı yok etmek için giriş­tikleri çarpışmadan Şamaş'ın silahlarını kullanarak muzaf­fer çıkıyorlar ama, pek çabuk kızan, kinci fırtına tanrısını da öfkelendiriyorlar. Bunun cezasını ileride çekeceklerdir. Bir görüşe göre, orman olayı gerçekte Gılgamış ile Enki­du'yu yok etmek için Enlil'in kurduğu insafsızca bir tuzak­tan başka bir şey değildir.

Dünya ile gerçeğin sınırları dışında bir yerde uzanan orman, « Canlılar ülkesi », ya da yalnızca cc ülke » adıyla ta­nınır. Ormanın tam ortasında hem tanrıların, hem de yeraltı dünyasını yönetenlerin, düş gönderenlerin oturduğu dağ yükselir. Orman, aynı zamanda Gılgamış'ın daha son­raki bir yolculukta gireceği « Güneş'in Bahçesiııyle de il­gilidir. Çünkü « Ülke Şamaş'a aitııti. Dikkati çeken bir di­ğer nokta, ormanın da, bekçisinin de bize hiç yabancı gel­memesidir: «Büyük bir su kanalını andıran bir koyak göre­ceksin. Koyağın ortasında da dallarının ucu en yeşil çam ağaçlarından daha yeşil bir ağaç olacak. Ağacın altında bir çeşme var. » Mabinogion'daki son İrlanda masalında <c dünya ile vahşi bölgelerini» dolaşan Cynon'a da orman bekçisi böyle yol gösteriyor.

Orada « dünyanın en güzel koyağııını buldu. <<Hep­si aynı boyda ağaçlar da vardı. Koyağın ortasında bir ırmak akıyordu. Irmağın yanında da bir kol uzanıyor­du. ıı Onikinci yüzyılda yazılmış bir İrlanda masalından alınmış bu satırlarla, Gılgamış ve Enkidu'nun sedir or­manında gördüklerinin tanımlaması, neredeyse satırı satı­rına birbirini tutmaktadır: Dağın önündeki sedir ağacı, ça-

Page 38: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

38 GiRtŞ

!ılıklarla kaplı yemyeşil bir alan ve kolayca ilerlenen geniş yol.

Masaldaki orman bekçisi, yemyeşil alanda çevresine toplanmış otlayan hayvanları dilediği gibi idare edebili­yordu. Sami şiirindeki sedir ormanının bekçisi ise, « düve' nin kıpırtısını altmış fersah öteden duyuyor. » Humbaba, ölümsüz Dev · Sığırtmaç'tır. Cynon'un rastladığı sopalı çir kin adama, ya da kuzey masalındaki Yeşil Şövalye'ye ben­zer. Tıpkı ormanları gibi ,vahşi doğanın yüzyıllar boyunca değişmeyecek ölümsüz bir yaratığıdır. Sümer şiirinde ise, belki de yanardağ ile ilgili olarak, ateş saçma özelliğine ta­nık oluyoruz.

Orman serüveninin görünürde başarılı bir şekilde bit­mesinden sonra, sıra Kral Gılgamış'ın yüceltilmesine ge­lir. Giysileri, tacı ve olağanüstü güzelliğiyle, dalgalarla sınandıktan sonra Athena'nın tanrısal bir güzellik bağışla­dığı Odysseus'u hatırlatır. Onu gören tştar, aşığı olmasını ister. Gılgamış'ı elde etmek için kışkırtıcı vaadlerde bulu­nur. Çok ilginç bir salme izler bunu: Bir ölümlü tarafın­dan küçümsenen Tanrıça'nın gururunun kırılması. Bu bö­lüm, başka eserlerdeki benzer s�hneleri akla getiriyor: ör­neğin, Homeros'un şiirinde Aphrodite'nin gönlünü çeldiği tda dağı çobanı Ankhises. Sonuç, genç adam için pek de hayırlı olmuyor. Çünkü « ölümsüz bir tanrıçayla sevişen kişi bir daha genç ve dinç olamaz. » Mağrur Hippolytos ile Ovidius'daki Picus ve Kirke de, aynı konudaki başka ör­neklerdir. Gılgamış, tştar'ı suçluyor. Eski aşıklarının baş­larına gelen felaketleri sayıp döküyor. Birini kanadı kırık bir kuş yapmış tştar, diğerini kurt, bir başkasını da köste­bek. Böylece tştar'ın da Kirke gibi insanları hayvan şekli­ne sokabildiğini öğreniyoruz. Destanın bu kısmı, bir vakit­ler çok sevilen Babil « Değişim»lerinden alınmış parçaları andırıyor.

Sonra sıra « Gökyüzü Boğası »nın öldürülmesine gelir. Bu canavar, Gılgamış'ın sevgisini reddetmesine öfke­lenen Tanrıça'nın ülkede başlatacağı yedi yıllık kuraklığın canlı habercisidir. Anu, önce, boğanın yaratılmasına karşı

Page 39: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRiŞ 39

çıkmak ister, fakat lştar cehennemin kapılarını kırıp, diri­lerle birlikte yemek yemeleri için ölüleri dışarı çıkaracağı­nı söyleyince, ister istemez razı olur. 1ştar boş bir tehdit savurmamıştır. Başka bir şiirde anlatıldığına göre, böyle bir olay meydana gelmiştir. Boğanın öldürülüşündeki cambazca ustalık ise, Girit'teki boğa güreşlerinde uygula­nan oyunlardan biridir.

Felfıket, gururdan doğan küstahlıktan ileri gelir. Enki­du, canını bağışlamaları için yalvaran Humbaba'yı dinle­memiş, 1ştar'a da hakaret etmiştir. Humbaba'nın yalvar­masından etkilenen Gılgamış onun kadar suçlu değildir. Ama boğayı öldürüp Uruk'a dönünce, çevresine toplanan delikanlılarla şarkı söyleyen kızları a Gılgamış kahramanla­rın en görkemlisi, Gılgamış insanların en ünlüsü ıı diye ba­ğırtmıştır. tık cezalandırılan Enkidu olur. Başına gelecek içine doğmuşcasına, rüyasında tanrıları toplanmış görür ve uğursuz bir soru duyulur: « Ulu tanrılar neden toplan­mış? ıı Anu, yüce ve herşeyden uzak bir tanrıya yakışan ta­rafsızlıkla, « İkisinden biri ölmeli ıı der. Onların imdadına koşan Şamaş Enlil'le kavgaya tutuşur. Güneşle fırtınanın savaşıdır sanki yapılan. Sonunda Şamaş ikisinden sadece birini; özel himayesinde olan Gılgamış'ı kurtarabilir. En­kidu ölmelidir. O gece düşünde öldüğünü görür. Bu rüya, Babillilerin ölümden sonraki hayat hakkındaki görüşlerini yansıtan en -önemli kaynaklardan biridir. Aynı konudaki bir diğer kaynak da, ayrı bir Sümer şiiri olan ve Akadça çevirisi Ninova derlemesinin sonuna XII'nci Tablet ola­rak eklenen « Enkidu ve Yeraltı DünyasI »dır. Enkidu, Gıl­gamış'ın düşürdüğü, esrarlı ve muhtemelen Şamanizmle il­gili bir davulla davul tokmağını geri getirmek için yaşarken Yeraltı Dünyasına gider. Yapılan uyarılara rağmen tabu­ların tümüne karşı gelir ve orada kalır. « Çünkü Yeraltı Dünyası onu yakalamıştır » . Ancak, dünyanın kabuğunda açılan bir delikten döner (veya, ruhu döner) ve orada gör­düklerıni anlatır.

Enkidu'nun ölümüyle, hikayenin yarıdan çoğu tamam­lanır. Dostluk yok olmuş, Gılgamış tek başına kalmıştır.

Page 40: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

40 GffitŞ

Kusursuz bir arkadaşlığı tattıktan sonra, yalnız yaşamayı öğrenmesi gerekmektedir. Buna dayanamaz. Olümün kaçı­nılınazlığını bilmesi, daha önceki olaylarda kamçılayıcı bir etki yaratmış ve onu cüretkar davranışlara, zaferle sonuç­lanan girişimlere itmişti. Şimdi ise bu bilgi harekete geçme­sini önler, yepyeni bir duyguyu, yenilgiyi tanımasına yol açar. Demek o koskoca kral da, diğer insanlardan farklı de­ğilmiş, bir ölümlüymüş. Bunalım içinde, dedelerini, özellik­le, tanrıların dostluğunu kazanıp ölümsüzlüğe eriştiği riva­yet olunan Utnapiştim'i hatırlar. Utnapiştim, Tufan'dan sağ çıkan kişidir, ikinci bir Nuh'tur. Tanrılar onu << ırmakların ağzında yaşamaya» götürmüşlerdir. • Uzaktaki » diye ad­landırılır. Böylece, atalardan kalına bilgeliği arayış başlar. Odysseus nasıl Teiresias'ı bulmak için dünyanın sonuna gittiyse, Gılgamış da aynı şekilde dünyanın sınırlarına ulaş­mak için yola çıkar. Bu ikinci yolculuk Sedir Dağı yolcu­luğunun tekrarı değildir. Herhangi bir tarihi olaya dayan­maz. Topoğrafya, evvelce görmediğimiz ölçüde öteki dün­yaya has biçimdedir. Hayali ve ruhsal serüven düzeyleri birbirinin içinde erimiştir. önümüze serilen, ilkel coğraf­yaya ait özellikleri olan bir toprak parçasıdır. Ne var ki, Dante'nin Karanlık Orman, Dağ ve Uçurum'unu hatıra ge­tiren ruhsal özellikleri de hemen tanıyoruz. Bildiğimiz ka­darıyla Sümer edebiyatında buna emsal bir şey yoktur. Fa­kat Lugulbanda çevriminin tamamı elde edilıneden kesin bir şey söylenemez.

Çöllerde uzun süre dolaşan Gılgamış, yoksul bir avcı gibi yaşamını sürdürür, hayvan postları giyer. Dağ geçitle­rine gelir. Orada ay ışığında oynaşan aslanlara rastlar ve onları öldürür. Bu kısa olay adeta kayıtsızca bir edayla, anlatılmıştır. Herhalde bugün bilinmeyen gizli bir anlamı olsa gerek. O çağlardan kalan kabartmaların çoğunda ge- ·

nelikle Gılgamış olduğu tahmin edilen bir figür, aslanlarla boğuşurken görülmektedir. Kahramanımız, yolculuğun geri kalan bölümünde, yani Gençlik Pınar'ına varana kadar bir aslan postu giyer. lki aslan arasında duran bir savaşçı şek­li, armalar üzerinde klasik, ortaçağ ve modern dünya iko-

Page 41: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRiŞ 41

nografisine geçmiştir. Günümüzde bile 11 Gılgamış motifiıı adıyla bilinmektedir. Dağın alt yamacında Dante'nin kar­şısına çıkan, «başı yukarda ve açlıktan çılgına dönmüş 11

aslanın, Gurur günahını temsil ettiğini biliyoruz. Ortaçağ­dan kalma bir koro bölmesindeki oyma panter ise bir ej­derhayı öldürdükten sonra üç gün uyuyan ve bu üç gü­nün sonunda soluğuyla dünyanın havasını tatlılaştıran pan­tere benzetilerek, İsa'nın sembolü olarak kabul edilebilir. Ama ortaçağ uzmanlarının araştırmaları olmadan, Sak­son ve ortaçağ'lı aralarımıza pek basmakalıp görünen bu şekillerin anlamını nasıl kayrayabiliriz? Aslanlarla Gılga­mış'ın yaptığı boğuşmanın gerçek anlamına ait elimizde, tek bir ipucu bile olmamasına şaşmamak gerekir. Yalnız Eti dilindeki metinde aslanlar ve Ay Tanrısı arasındaki özel bir ilişkiye belli belirsiz değinilmektedir.

Gılgamış, aslanları öldürdüğü geçitten güneşin dağına gelir. Akrep kuyruklu, yarı insan, yarı ejderha korkunç iki bekçi bu dağı beklemektedir. Bekçilerin bu sekilde tanım­lanmasının nedeni, Enuma Eliş'e göre, dünyanın başlangı­cında Kaos'un yarattığı canavarlardan birınin de akrep­adam olduğunu hatırlatmaktır belki. Kabartmalar, dağı, gü­neş batarken gösteriyor. Şamaş, günbatımında batı ufkunda kaybolup, sabah yeniden doğardı. Burası aynı zamanda, cennetin duvarı ve cehennemin kapısıydı. Sümerler, güne­şin, geceleri annesi toprağın bağrında uyuduğunu sanır­lardı. Oysa Samiler'e göre, gece gemiyle yoluna devam ede­rek dünyanın altında, yeraltı sularının üstünden geçip doğu yanına geliyor ve sabahları, gelini şafakla birlikte doğu­yordu. Gılgamış, Matşu adı verilen bu dağdan geçerken, Şamaş'ın yolunu yaya olarak izler. İkiz doruklar güneşin batışı ile doğuşu, yolun sonunda varılacak yer ise güneşin Okyanus kıyısındaki bahçesidir.

Tanrıların bu bahçesi, göksel bir yer olmaktan çok yeryüzüne ilişkin bir cennet, şafağın « Aden Bahçesinin Doğusundakh ülkesidir. Ama Tufandan kurtulan kahrama­nın sonsuza kadar yaşamak üzere götürüldüğü Dilmun böl­gesinin aksine, ölüm sularının bu yanındadır. Ne yazık ki,

Page 42: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

42 G!RtŞ

olay kopuk kopuk devam eder. Hatta yaprakları mücevher­li yemiş ağaçlarının bulunduğu bahçenin tasviri bile yarım yamalaktır. Kalan bölüm, eski Sami kavimlerinin Aden­bahçesine değgin düşüncelerinin elimize geçen ender ör­neklerinden biridir.

Sabahın erken saatlerinde bahçede gezinen güneş, hır­pani ve sefil haldeki Gılgamış'la karşılaşır. Giriştiği işte başarılı olamayacağını söyleyerek onu kararından caydır­mağa çalışır. Gılgamış, Tanrının uyarmasını dinlemeyerek yoluna devam eder. Deniz kenarında, bağlarla çevrili ve şa­rap fıçılarıyla dolu evinde oturan Siduri adlı kadını bulur. Siduri'nin başka bir ismi de Sabit'ti. Daha sonra özel isim olarak kullanılınağa başlanan bu ad, önceleri <ı içki sunan kız » anlamına geliyordu. Belki bu adla Berossus'un hika­yesindeki Kalde'li Sibel arasında da bir bağlantı vardır. Siduri kişiliği hakkında hiç bir açıklama yapılmayan esrarlı bir varlıktır. Konuşması ise, güneşin kızı olan ve bir adada oturan Kirke'ninkini andırır. Kirke'nin büyülü otlar yetiş­tirdiği adasında, Doğuyla Batı belli değildir. Kirke ve oğlu gibi, Siduri de «ye, iç ve neşeli ol ıı felsefesini yayar. Çünkü << bu da insanın ortak alınyazısıdır. » Ortaçağdaki Sufi şair-ler bile « şarap sunan» (saki) mecazını kullanır ve bunu «açığa çıkan gerçekıı in sembolü olarak kabul ederlerdi. Gıl­gamış, Siduri'den ölüm sularını nasıl geçeceğini öğrenir. Odysseus da cı Okyanus ırmağI Dnı aşıp, Hades'e gidebilmek için Kirke'den aynı şekilde bilgi almıştı. Ancak, Odysseus' un aksine, Gılgamış yalnızdır ve teknesi yoktur. Kayıkçıyı bulması gerekmektedir. Nasıl bulacağı da açık seçik belir­tilmemiştir. Aralarında büyük bir fark daha var. Okya­nus'u ve ölüm sularını geçmek gerektiği halde, bu yolcu­luk yeraltında değildir. Urşanabi de ölülerin kayıkçısı değil­dir. Bu, güneşin, «ırmakların ağzındaki geçiş yeri ııne var­mak için her gece yaptığı yolculuğun eşidir. « Uzaktakiııne, Utnapiştim'e varabilmek için Gılgamış Yunanlılar, Samiler ve Sümerler dahil, eski çağda yaşamış bütün insanlar için bilinen ve bilinebilecek olan dünyanın sınırı sayılan Okya­nus'u aşmak zorundadır. Eski insanların gözünde Okyanus

Page 43: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G1RtŞ 43

aşılamaz bir engeldi. Nedeni de, Okyanus'un ölüm suları ve dipsiz uçurum ile göğün üstünde bulunan sularla bağlan­tılı olduğunun düşünülmesiydi. Cin fikirli Romalılar bile Atlantik'ten ürkerdi. Caesar'ın İngiltere'ye gitmesi, insan­üstü bir cesaret gösterisi olarak nitelendirilmişti. Manş De­nizi, Okyanus'un başlangıcı olduğu için, Akdeniz gibi gü­venli bir deniz sayılmıyordu.

Sümerlere göre, Okyanus, İran Körfezi'nin ötesinde bir yerlerdeydi. Dilmun da orada, ırmakların denize aktığı noktadaydı. Demek ki, u ırmakların ağzı, » Yunanlıların « Okyanus pınarları ıına tam tamına uyuyor. Orada da, « ge­ceye doğru, batıda, çok çok uzakta, bahar çiçekleriyle be­zenmiş yumuşacık çimenler üstünde » Cennet bahçeleri ve Homeros ile Hesiodos'un kutsanmış adaları vardı. Onlar gibi, Dilmun da sıradan ölülere göre değildi. Utnapiştim ölmemiş, fakat orada sonsuza kadar yaşamak için seçilmişti. Tıpkı, Yunan Kahramanlarından Menelaos gibi. Menelaos, « dünyanın bir ucundaki Cennet çayırına, kızıl saçlı Rada­mantus' a katılmak için, insanlar için yaşamanın kolaylaştı­rıldığı topraklara » gönderilmişti. « Orada kar yağmaz, fırtına nedir bilinmez, damlası düşmez yağmurun. Ancak, her gün tatlı Batı Rüzgarı gelir Okyanus'tan, serinletir insanı. » Nippur'da bulunan bir tablet üzerinde Dilmun'un çok kısa bir tanımlaması vardır. Dünya henüz gençken ve yaratma işine yeni başlanmışken Dilmun'un «karga sesinin duyul­madığı, ölüm kuşunun ölüm çığlığı atmadığı, aslanın öteki hayvanları parçalamadığı, kurdun kuzuyu yemediği, kum­runun dem çekmediği » bir yer olduğu anlatılır. « Orada du­la rastlayamazsın, hastalığın izi bile yoktur, yaşlılığı kimse bilmez, ağıt yakılmaz. »

Eldeki metinlerin, Gılgamış'ın kayıkçıyla karşılaşma­sını ve ikisinin karşıya geçişlerini anlatan bölümleri, ya­kınlarda yayınlanmış ek bilgilere rağmen, ne yazık ki, çok eksiktir. Bazı kabartmalarda, içindekilerin Gılgamış ve Urşanabi oldukları sanılan bir kayık görülüyor. Kayığın pruvası yılan biçiminde. Bu pruva belki de, Gılgamış ile

Page 44: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

44 GtR1Ş

kayıkçının ilk karşılaşmalarında sözü geçen yılanı açıkla­yabilir. Ama Gılgamış'ın düşüncesizce parçaladığı « Taş­tan Şeyler »in esrarı hfila çözülememiştir. Onlar hakkında söylenebilecek tek şey, parçalanmalarının sırıkların kul­lanılmasını gerektirdiği ve herhangi bir şekilde « kanatlar » ya da «kanatlı yaratık ya da şekiller»le ilgili olduklarıdır. Bunun dışında, Prqfesör Gadd'ın 1 966'da yeni metinler üzerine yazdığı incelemesinde belirttiği gibi « şimdilik sır­larını ele vermiyorlar. »

Gılgamış ile Utnapiştim'in karşılaşmaları, bilinen « Bi­gelikıı dolu öğütlerden biriyle başlar. Fazla kötümser ha­vasıyla Siduri'nin zevk dolu, kaygısız bir hayata çağırısı­na aykırı düşen bu sözler, amaç yönünden onunla birleşir. !kisi de insanı dünyadaki kaderine razı olmağa çağırır. Sonra, Utnapiştim Tufanı anlatır. Elimize üçyüz satırdan fazla bir bölüm geçtiği gözönüne alınırsa, Asurluların der­lemesinde en iyi muhafaza edilmiş tabletin bu olduğu ken­diliğinden ortaya çıkar. Gılgamış'la ilgisi olmayan eski me­tinlerden daha önce söz etmiştim: Nuh veya Utnapiştim'in yerini Ziusudra'nın aldığı Sümer metni ve eski Babil'in At­ra-hasis'i. Tekvin Kitabı ile Gılgamış tabletinde anlatılan öyküler arasında büyük bir yakınlık olduğu gibi, hemen göze çarpan değişiklikler de mevcuttur. Tekvin Kitabı'nda kentin adı belirtilmemiştir. Diğer metinlerde ise kent, genel­likle Şurrupak, yani şimdiki Fara'dır. Şurrupak'ın, diğer­leri arasında ön plana geçen ilk Sümer sitelerinden biri ol­duğunu da belirtelim.

Onbirinci tabletteki hikaye, bir tanrılar kurulu ile açı­lır. Böyle toplantıların insanoğlu için hayırlı olanına rast­lanmamıştır zaten. Bu kurul da, kurala aykırı düşmez. Tan­rıların niçin birdenbire insan neslini yeryüzünden kaldır­mağa karar verdikleri belli değildir. Daha ileride « Güna­hın hesabını, günaha girenden sorıı dendiğine göre, Tekvin Kitabı'ndaki neden burada da geçerliydi: « Ve Allahın gö­zünde yeryüzü bozulmuştu ve yeryüzü zorbalıkla dolmuş­tu. » Sümer hikayesinde, insan, bitki ve hayvanların yara­dılışından, krallığın kurulmasından ve tanrılara gerektiği

Page 45: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G1R1Ş 45

şekilde tapılmağa başlanmasından sonra, Tufandan söz edi­lir. Bu arada, metindeki bir eksiklik yüzünden, tanrıların öfkesine ve insanları Tufanla yok etme kararlarına neyin yol açtığı anlaşılmaz. Okunabilen son birkaç kelimenin, kü­çük ırmakların temizlenmesinden ve sulamasından söz et­mesi, bir ipucu olabilir. Hikaye anlaşılabilir hale geldiğin­de, Gılgamış Destanı'mn onbirinci tabletindeki gibi, tan­rılar ikiye ayrılmıştır. Eski Mezopotamya'da başka Tufan hikayeleri de biliniyordu. Ama ilk Sümer edebi kaynakları, ikinci binyılın başlarındaki Eski Babil Atra-hasis'inden pek öncesine gitmese gerek. Bu şiirde, insanları yok etmek için veba, kıtlık ve kuraklık, Tufanın ardından gelir. W.G. Lambert ve A.R. Millard'ın ortak eserlerinin son baskısında şu satırlar vardır:

fllke genişleyip insanlar çoğalalı Bin· iki yüz yıl bile olmamıştı, fllke boğa gibi böğürüyordu, Tanrı bu velveleden sıkıldı. Enlil duydu seslerini . . .

III'tincü Tablet'te Tufanın anlatılması Gılgamış'ın XI' inci Tabletindeki dile öyle benziyor ki, Gılgamış'taki Tufa­na bunun, daha doğrusu elimize geçmemiş bir Orta Babil derlemesinin örnek teşkil etmiş olması akla çok yakın geli-yor.

Gılgamış'taki Tufan'da, insanlığın yeryüzünden silin­mesi fikrinin en hararetli savunucuları, tabii', tştar ile Enli!. İştar savaş tanrıçası olmasına güvenerek konuşuyor belki. Fakat Enlil'in üste çıkmasını sağlayan çok önemli bir silahı var: Fırtına. Aralarında olmayan tek tanrı, ulu bir bilgeliğin temsilcisi Ea. Veya orada da, sesini çıkarmıyor ve her za­manki ileri görüşüyle insan soyundan hiç değilse birinin bu felaketten kurtulmasını sağlıyor.

Tufan başlayınca, tanrılar bile ürküyor bu korkunç kargaşadan. Enlil yalnızca fırtınanın dehşetiyle yetinmemiş, yeraltı tanrıları olan Anunnaki'yi de yardımına çağırmış. Gittikçe yükselen suların yanında yöresinde göz kamaştı-

Page 46: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

46 G1R1Ş

ran şimşekleri bu yeraltı tanrıları çaktırıyor. Fırtına, Tek· vin Kitabı'nda anlatıldığından çok daha etkili ve ayrıntılı bir biçimde tasvir edilmiş. Ufuktan doğru kapkara bir bu­lut hızla yaklaşıyor. Fırtına tanrısı içine yerleşmiş, varlığı­nı ikide bir gökgürültüsüyle belli ediyor. Buna yakın bir tanımlamayı sadece Mezmurlarda bulabiliriz: « Karanlık ayaklarının altındaydı. Ve bir meleğin sırtına binmişti ve uçtu. Evet, uçtu rüzgarın kanatları üzerinde . . . Sim­siyah bulutları önlerindeki karanlığa dolu yağdırdı, ateş közleri püskürdü. Göklerde de gürledi Tanrı. »

1ncil'de anlatılan hikaye de aynı biçimde gelişir: Ge­minin yapılması, hayvanların gemiye binmesi, kuşların ser­best bırakılması ve kurban. Ama, « Nuh'u hatırlayan » ve benzersiz bir teklik içinde bulunan Tanrı, Asur ile Sümer metinlerindeki yapmacıklı, telaşlı ve insanlar gibi yanıla­bilen tanrılardan çok farklıdır. Mezopotamya metinlerinde­ki öykünün bu noktasında, kargaşa ve yok etme güçleri ipin ucunu kaçırmıştır artık. Gerçekten de, durum ada­makıllı kötüye gitmeğe başlar ve bu güçleri denetleyemeye­ceklerinden korkan tanrıları, yaptıkları işin sonucu deh­şete düşürür. Bu iki hikaye arasında var olan görüş açısı ve amaç farklılıklarını en iyi belirten bölüm, Tufanın bi­tişidir. Tanrı'nın Nuh'la yaptığı ciddi ahdi hatırlayalım: « Dünya durdukça ekip biçme, soğuk ve sıcak, yaz ve kış, gece ve gündüz sona ermeyecektir. » Tufanın sonunda Tan­rı'nın verdiği bu sözle kıyaslanırsa, Mezopotamya tanrıla­rının sinekler gibi kurbana üşüşmelerinin, iğrenç bir şey olduğu söylenebilir. Tanrının Nuh'la yaptığı ahdin işareti olarak gösterilen gökkuşağı yerine 1ştar kolyesine dokuna­rak, « bu günleri unutmayacağım » diyor. Ne var ki, İştar tanrılar içinde sözüne en güven olmayanıdır. Utnapiştim, Atra-hasis ve Ziusudra'ın kendileri ile ailelerine bağışla­nan ölümsüzlük ve yarı-tanrısallık Tanrı'nın Nuh'la yaptığı ciddi ahde benzemiyor. Nuh, ölümlü bir insandır. Ama Tanrının sözleri, onun aracılığıyla bütün insanların endişe­den kurtulmalarını sağlar. Mezopotamya psikolojisinde be­lirgin olan bunalımın bir nedeni de, insanların güvenlik duy-

Page 47: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G1R1Ş 47

gusundan yoksun olarak yaşantılarını sürdürmek zorunda olmalarından; huzura kavuşmalarını sağlayacak bir ahdin bulunmamasından doğuyordu.

Tufan olayı, Gılgamış Destanı'na dahil edilmiş bağım­sız bir hikayedir, demiştik. Utnapiştim'in Tufanı anlatması sona erince, yine kaldığımız yere döneriz. Ama Tufan da, Gılgamış'ın daha önce başından geçen olaylarla aynı ama­ca, hizmet eder; kısacası görevi, Gılgamış'ı boşuna uğraştı­ğına inandırmaktır. Yine de Destan'ın kahramanı, umut­ları kolayca kırılmıyacak kadar inatçıdır. Oysa, bu umut kırılmalı ve Gılgamış'a, gerçeklerden kaçtığı ispat edilme­lidir. Kendini göstermesi istenen kahramanımız, bir dene­meye tabi tutulur; ama uyanık kalamaz ve başarılı ola­maz. Gençlik Pınarı'nda ona eskimeyen giysiler verilince, eşyanın bedenden çok daha ömürlü olmasının acı alayını tadar. Denizin dibinden bin güçlükle çıkarılan, Yeniden Ele Geçen Gençlik Bitkisi'ne de çok kısa süre için sahih olabilir. Bitkiyi yitirince, son dersini almış olur. Metinler bu bölümde de çok eksiktir. Fakat derisini değiştiren yılan benzetmesi, açıklama gerektirmez. Kendini yenilemenin sembolüdür bu. Bitkiye verilen isimle, çin tarçınının « yı­lan derisi» denen kabuğunun adı arasında bir benzeşme var. Yılanın değişen derisini hatırlatıyor bu.

Gılgamış neden bitkiyi hemen yeyip de, gençliğini ye­niden ele geçirmez? Acaba bitkiyi halkıyla paylaşıp, yaşlı­lara yeniden gençliklerindeki kuvvetlerini kazandırmak mı­dır isteği? Bitkiyi Uruk'a götürmek istemesi, başkalarını dü­şündüğü için mi? Ben öyle sanmıyorum. Ama Gılgamış'ın sürekli olarak kandırılıp, neredeyse eline geçirdiği ölüm­süzlükten yoksun bırakıldığı düşüncesine de katılmıyorum. Bence bu olayların ortak bir amacı var: Hepsi birikerek, kahramanımızın insanların ortak alınyazısını kabul etme­me konusunda gösterdiği direnci kırıyor. Gılgamış, yalnız­ca cisminin sonsuza kadar yenilenmesini istemiyordu.

Bunu ona, tanrıça İştar da verebilirdi. Onun aradığı, Utnapiştim'e bağışlanan hak gibi yaşlılıktan kaçıp, kolay ve tembel bir yaşantı sürdürmek de değildi. Gılgamış, kah-

Page 48: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

48 GtRtŞ

ramanca eylemlerde bulunmasını sağlayacak dünyevi bir ölümsüzlüğün peşindeydi. Tanrıların gökyüzünde kavuştu­ğu şan ve şerefe dünyada kavuşmak tutkusundaydı. Kral Gılgamış'ın, diğer insanlardan farklı olmadığını anlaması için gerçeğin ona birkaç kere gösterilmesi gerekti. Ancak yılan gölün dibine kaçtıktan sonradır ki, elde edilemeyecek şey için çaba harcamanın boşluğunu, Siduri'nin deyişiyle « rüzgarı aramanın faydasızlığını ıı anladı. Arayış sona er­mişti artık. Y urduna dönmekten başka ne yapabilirdi?

Dönüş kısaca anlatılır ve pek çok nokta açıklanmadan kalır. Bir büyü bozulmuştur sanki. Her güçlüğe katlanıp, aramayı sürdürdüğü halde ve tam çabalarının karşılığını alacakken, herşey aniden normale döner. Başladığımız yer­de buluruz kendimizi. Kentin surlarının şiirden uzak ku­sursuzluğuna hayranlıkla bakarız. Bulmayı umduğumuz güzel şeylerin tümü (gençlik, sonsuz hayat, ölen dost) yi­tirilmiştir. Hikayenin bu şekilde sonuçlanmasını « alaycı, okuyanı tatmin etmiyor, trajediden ve ruhsal temizlenme anlayışından yoksun » diye tanımlayanlar var. Ben bu yar­gıya katılmıyorum. Asıl son budur. Çünkü gerçekte olan da budur. üstelik, kendine has biçimiyle Hektor'un Troya sur­larının dibindeki sonu kadar da trajiktir.

Son olay, yani Gılgamış'ın ölümü, yalnızca Sümer di­lindeki metinde mevcuttur. Ağırbaşlı bir ağıttır bu. Kişi­sel bir acıdan doğan çığlıktan çok, ölülerin titizlikle gömül­mesinin ve törenin, tamamlayıcı bir parçasıdır. Ur'daki Kral Mezarlığı'nda yapılan kazılarda elde edilen bulgular, Destan'da anlatılanlara uygun düşer. Sayısız kurban i le ce­naze töreninin görkemli gelenekleri; armağanlar, ziyafetler, giysiler ve « Dönüşü Olmayan ülke »ye giren ölü kralın, yeraltı dünyasının tanrılarına sunduğu ekmekle şarap söz konusudur burada.

8. Destan'ın Günümüze Varışı

Yok olma tehlikesi geçirerek günümüze kadar gelen hikaye budur ve ancak geçen yüzyılda yeniden bulunmuş-

Page 49: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GtRiŞ 49

tur. Bunu da normal karşılamak gerekir. Ninova 1.ö. 6 1 2' de birleşik bir Med ve Babil ordusuna yenılince öylesine yakılıp yıkıldı ki, bir daha canlanamadı. Asur baştentinin kalıntıları olan bu moloz yığınının altında ise Asurbani­pal'in kütüphane�i yatıyordu. Son İmparatorluk çağında Asurlular komşularınca pek sevilmiyorlardı. Şüphe yok ki, İbrani şairi Nahum, « Ninova Denen Külfet» adlı şiirinde « Savaş arabaları sokaklarda dehşet saçacak, caddelerde birbirine çarpacak. Meşale gibi alevlenip, şimşek gibi yol alacak . . . Ninova yerle bir olsa kim ağıt yakar ona? » der­ken, çoğunluğun duygularını dile getiriyordu. Bu şiirde, Ninova'nın beklenen yıkılışı kutlanmaktadır.

1.ö. yedinci yüzyıl, belki de Yakın Doğu'nun tarihin­de, büyük bir edebiyatın ve Uruk'lu Gılgamış'ınki gibi bir hikayenin neredeyse tamamen ortadan yok olma tehlikesi geçirdiği son dönemdir. Tufan yine bağımsız bir parça ha-· line gelmişti. Ama 1.ö. üçüncü yüzyılda Berossus'un ese­rindeki bilgileri aktaran Eusebius'a göre ayrıntılar şaşılacak kadar az değişikliğe uğramıştı. Destanın tamamı, en uzun süreyle Babil'de saklanmış olsa gerek. Ninova yıkıldıktan sonra da orada kopyalar vardı. Hikayenin daha sonraki çağ­lara kalışı, aslında halk masal ve hikayelerinin zamansız dünyasında ikide bir su yüzüne çıkan seyahat ve serüven temalarına dayanıyordu.

Yunan diliyle yazan Aelian, 1.S. 200 yılında adı Gil­gamos olan bir Babil Kralına ait ve Perseus ile Sirus'un­kine benzer bir doğuş hikayesi anlatıyor. Ortaçağdaki İran halk masallarında hatta daha beklenmeyen yerlerde bile, bazı benzer unsurlann varlığı üzerinde durulmuştur. Ama bu pek belirsiz bir varoluştur. Klasik çağa giren Yakın Do­ğu ve Akdeniz ülkeleri edebiyatında, Gılganıış Destanı'nın bilindiğini gösteren bir kayıt yok.

Destanın ortadan kaybolmasının nedenlerinden biri, belki de çivi yazısının yavaş yavaş unutulup, yeni Akdeniz dünyasında bilinmeyen, okunamayan bir yazı haline gel­mesiydi. Henüz ele geçmemiş ünlü bazı Arami metinleri olabilir. Eski yazıyı kullanmağa devam eden İranlılar ise,

Page 50: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

50 GiRiŞ

kendi edebiyatları üzerine eğilmiş, eski düşmanlarının tari­hine ve menkıbelerine sahip çıkmak hevesinde görünme­mişlerdi. Hele İbraniler'in Asur, Babil ve bunlarla ilgili her şeyi unutmak istemelerine; adlarını, uyarıcı hikayeler dışında anmamalarına şaşmamak gerek. üstelik, Ninova' mn yıkıldığı yüzyıl, lirik şiir ve « koro kasidesi» gibi yeni şiir şekillerinin de doğduğu çağdı. Ama t.ö. yedinci yüz­yıl Yunan liriklerinin yeniliğine karşılık aynı çağın Yunan destan edebiyatı, Ur'un kralı Gılgamış'ınkine benzer bir dünyayı yansıtıyordu. tonya ve Yunan Adalarından kal­kan gemilerin ticaret için Suriye kıyılarına gittikleri düşü­nülürse, Odysseia şairinin Gılgamış'ın öyküsünü, hem de ağızdan ağıza dolaşıp bozulmuş şekliyle değil de doğrudan doğruya duymuş olmasına tarih bakımından imkan vardır. Yunanlılar Al Mina ve Tarsus'ta Asur'lularla temas halin­deydiler. Asurbanipal'in, Ninova'da tlyada'yı anlatan bir Yunan masalcısıyla karşılaşmış olması da, pek muhtemel değilse bile pekala mümkündür.

Son zamanlarda eski Yunan ve batı Asya mitolojisi ile masalları arasındaki benzerlikler üzerinde gereğinden fazla durulmuş olabilir. Çok yanıltıcı olabilecek bu incelemele­rin analizine girmek istemiyorum. Gılgamış'ın, Odysseus' un bir ilk örneği olup olmadığının veya Herakles'in yolun­dan gidip gitmediğinin tartışmasını da yapmayacağız bura­da. önemli olan ana tipler veya köken değil, benzer atmos­ferdir. Yunan saz şairleri ve Asur yazıcılarının yaşadığı 1.ö. sekiz ve yedinci yüzyılda dünya küçüktü. Aralarında temas sağlanmış olması uzak bir ihtimal değildir. Yunan tüccarları ile serüvencilerinin gezileri de, bu hikaye değiş­tokuşuna yol açmış olabilir. Tabii yüzyıllarca önce, Bronz Çağ Mykene halkının Suriye'liler ve belki de Anadolu'da yerleşmiş Etilerle ilişki kurarak böyle bir temasın kurul­masına zemin sağlamış olabilecekleri de göz önüne alınma­lı. Onun için, Gılgaınış, Enkidu ve Humbaba'nın, Ho­meroscu llahiler, Hesiodos'un Tanrıların Doğuşu ve Odys­seia'daki tanrılar ve ölümlülerle aynı evreni paylaşmaları doğaldır. Burada, ortak bir mizansen söz konusudur. Okya-

Page 51: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GtR!Ş 5 1

nusun esrarlı suları ve Dipsiz uçurum ile sınırlandırılmış belirli bir toprak parçası üzerinde insanlarla dostça ilişki­ler sürdüren tanrılarla yarı-tanrıların evrenidir bu. Söz konusu insanlar, arada bir çevrelerini saran efsane ve bü­yü havasından sıyrılarak, duygularına ortak olabileceğimiz, gerçek kişiler olarak ortaya çıkıyorlar. Homeros'un kah­ramanları bu sınıftandır işte. Uruk'lu Gılgamış'ı da aynı sınıfa sokabiliriz.

Babil tanrıları ve evrenleri bir süre gözden silindi ama tamamen ortadan kalkmadı. Daha sonra Akdeniz ülkelerin­de benimsenen dinlerde, özellikle Gnostik inançlarda yani batım ve mistik anlayışlarda yeniden meydana çıktı. Böy­lelikle kahramanlar da kılık değiştirerek varlıklarını sür­dürdüler. Bazen Batıya, bazen de Doğuya mfiloldular. Or­taçağın tskender'inde Gılgamış'ın pek çok özelliğini bula­biliriz. Serüvenlerinin bir kısmı da, daha sonraki masal ve hikayelere yansımış olabilir. Belki de trlanda'lı Cynon'da, Owen ve tvain'de, meşe ağaçları ve yosunlu patikalarıyla Kuzeydeki kış ormanında Yeşil Kilise'yi arayan Gawain'de, dalgaların altındaki ülkenin kapısı olan pınarda « vahşi adam:ola dövüşen Dermot'ta Sümer'lerin Canlılar ülkesi'ne, Sedir Ormanına; Gümüş Dağı, Aınanos, Elam ve Lübnan Dağları'nın izlerine rastlayabiliriz. Folklora ve masallara giren bu hikayeler, ortaçağ saraylarından Kelt efsaneleri ile aşıkların şiirlerine, oradan da eski Sümer edebiyatına, hatta hikaye anlatıcılığının başlangıcına kadar uzanır. Ger­çi Sümer Kahramanı daha önceki bir Odysseus, Herakles, Samson, Dermot ya da Gawain değildi. Ama Gılgamıs'ın hikayesi anlatılmış olmasa, bu kahramanların hiçbiri, bel­ki de, şimdiki ölçüde hatırlanmazdı.

Bugünkü dünyamız, Asur Kralı, Büyük Kral ve Cihan Hükümdarı Asurbanipal'in dünyası kadar şiddetle, yarın ne olacağını bilmemenin verdiği huzursuzlukla doludur. Dün­yamız Asurbanipal'in hatta Yahudiye'li Nahum'un ve Ur Kralı tarihi Gılgamış'ın dünyasından, tsa'dan üçbin yıl ön­ce savaşlar yapan, seferlere çıkan bu kralın dünyasından pek farklı değildir. Aradaki tek fark 11 Girdaplarla dolu Ok-

Page 52: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

52 G!RtŞ

yanus akıntılarııının yassı bir ufkun ucunda değil de, te­leskoplarımızın ucunda; bunların nüfuz edemediği bir ka­ranlıkta, gözün ve yardımcı araçlarının etkisiz kaldığı uzak­lıkta olmasıdır. Dünyamız belki o çağın dünyasından çok daha büyüktür. Ama yine de dipsiz bir uçurumda, bilgisiz­liğimizin gök ve yerdeki sularında sona eriyor. Aynı şeytan­lar bize de pusu kurmuş. Ve sonunda biz de Gılgamış gibi başladığımız noktaya geliyoruz. O Gılgamış ki, « Uzun bir yolculuğa çıktı. Çalışmaktan, didinmekten bezdi ve yor­gun düştü. Döndükten sonra dinlendi ve hikayenin tümünü bir taşın üzerine kazıdı. »

9. Destanın Dili

Gılgamış Destanı'nın Sümer ve en son Sami metin­leri gibi, birbirinden çok farklı zamanlarda yazılmış edebi eserlerin dil ve duygu yönünden değişiklikler göstermesi ola­ğandır. Eski yazarlar Destanı, « Gılgamış Çevrimi» olarak tanınılamışlardı. Bv., herbiri ayrı tabletlere yazılmış, üç­yüzer satırlık oniki şarkı veya kanto'dan meydana gelen bir şiirdir. Ninova düzenlemesi, bir mısraında dört durak olan serbest ritmik nazımla yazılmıştır. Eski Babil metnin­de ise iki duraklı daha kısa mısralar vardı. Tekrarlar ve basma kalıp sıfatlar gibi ilkel şiir sanatı özelliklerine rağ­men, Destan'm dili ilkel veya çocuksu değildir. Tam ter­sine, özeİıle işlenmiştir. Homeros'a has basmakalıp sıfat­lar az kullanılır. Yalnızca Güneş Tanrısı «Parlak », Ninsun ıı:Akıll1 »dır. Bu sıfatlar bile, Hektor ve Odysseus'u nitele­yenler kadar sık kullanılmaz. Sümer ve Sami metinlerinin benzer olan bir diğer yanı ise, olay ve konuşmaların kelime kelime tekrarından oluşan uzun parçalar ve titizlikle işlen­miş selamlaşma sözleridir. Şiirin yazılı değil de sözlü ol­duğu çağlarda, şüphesiz bu özellikler şiiri okuyanın işini kolaylaştırıyor ve dinleyicileri de tatmin ediyordu. Sevilen ve iyi bilinen parçaların, virgülü virgülüne tekrarlanması-

Page 53: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiR!Ş 53

nın ne denli önemli olduğunu, çocuklara masal anlatan her­kes bilir. Masal ilk anlatıldığı zaman kullanılan kelimelerin az da olsa değiştirilmesi çocukları çok kızdırır. Demek ki, şimdi olduğu gibi o vakit de, hikayeyi anlatanlar ve dinle­yenler, sağlam kuralları gözönünde tutuyorlardı.

Şiirin yazılı hale gelmesi için ne kadar süre geçtiğini bilemiyoruz, ama bu parçaların muhafaza edilmesi, yazılı­nın yanında sözlü bir geleneğin varlığına da işaret ediyor. Çevirmen için ayrı bir sorun teşkil ediyor bunlar. özellik­le, olaylar ya da duygular gerektirmediği halde art arda ge­len tekrarlar zorluk yaratıyor. Bu tekrarların başlıcaları şunlardır: Enkidu'yu hileyle yakalaması için avcıya hem babası hem de Gılgamış aynı kelimeleri kullanarak yol gös­terir. Hemen sonra, kendi de verilen talimatı bir kere daha tekrarlar. Ben bu bölümü kısalttım. Şiiri okuyanlar belki de ellerindeki malzemeyi biraz değiştiriyordu. Ama Gılgamış' ın, Utnapiştim'i ararken çeşitli kişilerce selfu:nlanmasmda ve verdiği uzun cevaplarda yer alan tekrarlara dokunma­dım. Burada birikimden doğan bir etkinin elde edilmek is­tendiğine inanıyorum. Her tekrar, yorgunluğu, beklediğini bulmamayı ve inatla yoluna devam etme çabasını belirgin­leştiriyor. Bundan ötürü, olduğu gibi saklanması gerekir. Gılgamış'ın dağı geçmesi anlatılırken kullanılan hafifçe de­ğiştirilmiş benzer kelimeler de gerilimi artırıp bir doruk noktasına ulaştırmak amacını güder. Sözlü anlatımda kul­lanıldığı vakit bu teknik, zamanın geçişini ve sınavın yıp­ratıcılığını duyuruyordu herhalde. Gerçi yazılı olarak etki­leri epeyce azalıyor ama, yine de bunları fazla kısaltma­ma yoluna gittim. Aslında, zamanın geçişini belirtebilmek önemli bir sorun oluyor. Tekrarların amacının, bu soru­nu çözümlemek olduğu söylenebilir. Çünkü ne zaman bir yolculuk anlatılsa, aynı çareye baş vurulduğunu görüyoruz.

Destanda, şiir sanatına ilişkin bazı bilinen süsleme­

lerle de karşılaşıyoruz. Cinas, çok anlamlı kelimelerin bile bile kullanılması (Bu Sümerce metinlerinde de var) ve

alay. Fazla benzetme yok, ama olduğu zaman da tam yerinde kullanılmış. Tasvirler, genellikle açık ve canlı

Page 54: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

54 GiR!Ş

(Tufandan önceki yanardağ patlaması ve fırtına gibi). Bu­radaki « şii n, ufukta çakan şimşekleri, yeraltı tanrılarının başlarının üstüne kaldırdıkları meşaleler olarak gören ha­yal gücünden doğmaktadır. Sümer metninin dili, belki ilfilri­ye ve dualara daha yakın olduğu için, değişik nitelikte. Akad metnindeki Enkidu'ya ağıt bölümü, Sümer Destanın­dan daha incelikli bir anlatıma sahip ama Sümer ağıtındaki soyluluktan ve dini tören havasından gelen kuvvetten yok­sun. Özentili mitolojik edebiyata öylesine alışmışız ki, her yerde bir « şiirsellib ve « edebi sanatı arıyoruz; sonra­ki çağlarda yaşamış çok daha bilinçli yazarların hayal gücü­nün ürünü olabilen sembollere, taşımadıkları anlamları yüklemeye çalışıyoruz. Destanın yazılışında, şiirsel bir etki yaratmaya ne ölçüde uğraşıldığını ve dini kurallardan han­gi noktalarda ayrılındığını bilemeyeceğiz. Bir efsane edeb1 şekle girince, artık inanç ve dinsel tören olma niteliğini kaybeder. Fakat elimizdeki malzemenin yazılışının hiç de­ğilse ilk dönemlerinde, bu değişme tamamlanmamış olsa gerek. Onun için, bu kadar eski şiirlerde kaba ya da basma kalıp inançlarla karşılaşırsak, şaşmamamız gerekir. öte yandan, tümünü açıkça göremediğimiz bir şiirin disjecta membra'sı (dağınık kalıntıları) da zaman zaman karşımıza

çıkıyor.

10. Bu Metinle ilgili Açıklamalar

Gılgamış Destam'nın elinizdeki bu metni, doğrudan doğruya çivi yazısından çevrilmemiştir. Böyle bir çeviri, Destanın elimizdeki çeşitli bölümlerinin yazıldığı ve başlı­caları, Sümerce, Akadça ve Etice olan diller konusunda geniş bilgiyi gerektirir. Ben bu denli ağır bir görevi üs­tüne alabilecek ölçüde uzman değilim. Orijinale harfi har­fine uyan ve uzun açıklamalarla desteklenmiş, birçok bi­limsel İngilizce, Fransızca ve Almanca çeviri mevcuttur. Ne var ki, Asuroloji uzmanı ya da Eski Çağ edebiyatı ve

Page 55: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRtŞ 55

tarihi inceleyicisi olmayan normal bir okurun, bunları oku­ması oldukça zor. Orijinal metinlerin eksik bölümleri üze­rinde, bu çevirilerde, zorunlu olarak büyük bir önemle du­ruluyor. Noksan ya da şüpheli nitelikte her kelime ya bir aralıkla ya da parantez içinde verilen bir karşılıkla be­lirtiliyor. Parantezler de çeşit çeşit. Bazısı çevirmenin, di­ğerleri de eski çağ yazıcısının uygun bulduğu kelimeleri içi­ne alıyor. Sonra, dil elden geldiğince eski Saınl düzenlemesi ya da orijinal Sümer metninin dil yapısına uydurulınağa ça­lışıldığı için, garip bir İngilizce ortaya çıkıyor. Neyse ki, bu kuralın istisnaları da var. Ben onlardan ve değişik metin­lerin kısıtlamaları ile güçlüklerini belirleyen açıklamalar­dan yararlandım. Araştırıcı ve uzman için pek faydalı olan bu bilimsel yöntem, normal okuyucuyu şaşırtıyor. Çünkü bu biçimde yapılmış bir çeviride sayfalar, içindeki bütün karşılıklar bulunmamış bir bulmacayı andırıyor. Onun için, bilimsel kaynaklarca doğrulanmayan hiç bir şeyi ekleme­den ve anlamı açık olan tek kelimeyi bile çıkartmadan yeni bir düzenleme hazırlamayı düşündüm. Böylelikle, satır sa­tır çevirinin okuyucuya garip gelen görünüşü ortadan kalka­cak ve hikayenin akıcılığı kaybolmayacaktı.

Cüretli bir teşebbüste bulunduğumu biliyorum. Çivi yazısından çevirileri yapan bilim adamlarına pek çok şey borçlu olduğumun da farkındayım. En fazla, Chicago üni­versitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü'nden Alexander Heidel' in Gılgamesh Epic and Old Testament Parallels (Gılgamış Destanı ve Eski Ahitle Ortak Yanları; ikinci baskı, 1 949) ve E.A. Speiser'in, J.B. Pritchard tarafından diğer Akad metinleri ile birlikte Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Testament (Eski Ahitle İlgili Eskiçağ Yakın Do­ğu Metinleri; ikinci baskı, 1 955; aynı eserin 1 969'da ek bil­gilerle üçüncü baskısı da yapıldı) adlı eserinden yararlan­dım. Sonraki çevirmenlerin hepsi, Campbell Thompson'un 1 928 ve ve 1 930'da yayımlanan « heksaınetre ıı ölçüsüyle yaptığı çevirisine ve açıklamalarına dayanır. Sümer me­tinleri için, S.N. Kramer'in Ancient Near Eastern Texts (Eski Yakın Doğu Mctiııleri) dergisinde ve Froııı the Tab·

Page 56: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

56 GtR!Ş

lets of Sumer (Sümer Tabletlerinden, 1958) adlı kitabında­ki çevirisinden yararlandım. Sultantepe'de bulunan çok önemli parça ise, O.R. Gurney'in çevirisiyle 1 964 yılı ;Jo­urnal of Cuneiform Studies'de (Çivi Yazısı üzerine Çalış­malar Dergisi) ve biraz değiştirilerek Ancient Near Eastern Texts'in ikinci baskısında çıkmıştır. öt.eki tamamlayıcı par­çalar ile çeşitli metinler, dergilerdeki yazılardan alınmıştır, sırası geldikçe kaynakları belirtilecektir.

Diğer eserlerin aksine, Destanı düzyazıyla vermek yo­luna gittinı. Düzyazının daha açık ve esnek bir iletinı aracı olduğuna inanıyorum. özellikle zor bölümlerde, düzyazı birçok sorunu çözüyor. Aynı nedenle, tabletlere göre bölün­meler de yapmadım. Eldeki çevirilerin incelenmesinden de anlaşılacağı gibi, metin çeşitli biçimlerde yorumlanabilir; esere türlü görüş açılarından yaklaşılabilir. Ben, anlaşılabi­lir bir derleme yapmayı; mevcut metinlerin elverdiği kada­rıyla, akıcı ve tutarlı bir hikaye vermeyi amaç edindim. Bir öyküyü derleyip toparlama gayesini güden her çalışma, bir düzenlemedir. Asurbanipal'in yazıcılarının y,edinci yüzyıl­da meydana getirdiği « Standart Metin» de bir düzenleme ve derlemeydi. Modern çevirilerin çoğu da öyle. Ben, alışı­lan usulün dışına çıkarak, Akad ve Eti metinlerinin yanı sıra, Sümer kaynaklarını da kullandım. Bunu, sadece önce­lik Sümerlerde olduğu ve Akad'lı yazarlar da kendi Destan­larında Sümer çevrimini temel aldıkları için yapmış deği­lim. Asıl neden, özellikle u Orman Yolculuğu ıındaki önem­li boşlukları doldurmaları ve « Alın yazısı» ile « Gılgamış'ın ölümü» bölümlerine yalnız Sümerce metinlerde rastlanma­sı. Üstelik, edebi nitelikleri de çok yüksek.

Sümer ve Eski Babil metinleri arasında ayrıntı yönün­den görülen ayrılıklar, Ninova ve Boğazköy derlemeleri arasındaki ayrılıklardan pek fazla değil. Zaten çağdaş çe­virmenler bunları genellikle birleştiriyor. Ayrıca, varlığını koruyan Sümerce malzemenin yazılış tarihi (ikinci binyılın ilk yarısı), Yale ve Pennsylvania'daki Eski Babil tabletle­rinin yazılış tarihine (İlk Babil Sülalesi) pek uzak düşmü­yor. Eti metinleri, son bölümlerde diğer metinlerden temel-

Page 57: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GIB!Ş 57

de ayrılıyor. Fakat bazı noktalarda, özellikle Humbaba (Huvava) ile olan anlaşmazlık ve Urşanabi He ilk karşılaş­ma konularında çok faydalı oluyor.

Olayların sıralanması kesin değil. Hele Orman Olayı çok karışık. Ama serüvenlerin sıralanması oldukça tutarlı görünüyor. Tablet IV ve V'in yeniden düzenlenmesi ko­nusunda, J. V. Kinnier Wilson'un teklifine uymadım (VII­Rencontre Assyriologique Internationale, 1 960). Bu görü­şe göre, Gılgamış ormana gelmeden önce rüya görüyor. Bazı yönlerden daha mantıklı olmasına rağmen, bu değişik­lik çok sakıncalı. Ben, genellikle Heidel ve Speiser'in, Es­ki Babil, Eti ve Asur metinlerinden ve Sultantepe'de bu­lunan parçadan yaptıkları düzenlemeden yararlandım. Sü­merlerin « Gılgamış ve Canlılar ülkesi» ve c Gılgamış'ın ölümü » metinlerini de kullanmam, bu düzenlemede bazı değişiklikler yapılmasını gerektirdi. Orman Serüveninde, Sümerce metin, Humbaba ile karşılaşma bölümündeki nok­sanlığı tamamlayacak kadar diğerlerine yakındır. Tek önemli fark, Sümerce metinde sözü geçen ve iki kahrama­na yolculuklarında arkadaşlık eden a sitenin elli oğlu ııdur ki, ben bunları Destan'a dahil etmedim. Yeni basılan bir Eski Babil parçası, Humbaba'yla boğuşmayı ve onun öl­dürülmesini anlatır. Bu parça, Sümer metni ile daha ya­kın bir bağlantı sağlar. Son zamanlarda bulunmuş bir Eti tableti de başka bir varyant getirir. •Orman Yolculuğu ıı

için yapılan hazırlıklarda, Sümer, Eski Babil ve Asur me­tinlerinde ufak olay sıralanması farklılıkları görülür. Ben, Eski Babil ile Asur metinlerini birleştirdim. Ancak, Sümer metnine göre, Güneş Tanrı'sından yardım dileme olayım, yurttaşlar ve demircilerle yapılan konuşmalardan önceye aldım.

« Gılgamış'ın ölümü» şiirini de Destanın kapsamına almamın nedeni, XI'inci Asur Tabletinden daha doyurucu bir son sağlamasıdır. Onikinci tableti niye kullanmadığımı daha önce açıklamıştım. Bu tablet, « Gökyüzü Boğası» se­rüveninden sonra anlatılan Enk:idu'nun ölümü olayına uy­muyor.Bu bölümün kelime kelime çevrildiği Sümer şiiri,

Page 58: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

58 GtRtŞ

herhalde Ninova derlemesinin yedinci tabletinde anlatılan Enkidu'nun rüyası ve ölümünün yerine konuyordu. En çok eleştirilecek konu, Sümer «Alınyazısııını, • Orman Yol­culuğu»nun başlangıcına almam olacaktır herhalde. Daha önce Enkidu'nun Düşlerin Yorumcusu olarak tanıtıldığını ve Sümer «Alınyazısııı, Gılgamış'a bir düşte açıklandığı için, böyle davranmakta haklı sayılabileceğimi düşündtim. Ayrıca bu bölümü sonda, a: Ölüm» parçasıyla birlikte de kullandım (parça uA» ve uB ı). İkisinin uygun bir son meydana getirdiklerine inanıyorum. Eski Babil ve Sümer metinleri, «Alınyazısunın yaratıcısı olarak Enlil'i göste-rir.

Açıklama gerektiren bir iki nokta daha var. Humba­ba'nın Orman'ın kapısında bulunduğu varsayılan bekçisini Destanın kapsamından çıkardım. Bence, bu bekçi de Hum­baba' dır. Birkaç anlama gelebilecek kelimeler kullanıldığı halde, daha sonra, ikinci bir bekçiden hiç söz edilmiyor. Zaten gereksiz de. Humbaba'nın öldürülmesini anlatan Es­ki Babil parçasını, Sümer metninden sonra kullandım. Bu­rada bir iç içe geçme olabilir. Son yolculuğun başlangıcın­daki olayların sırasını hafifçe değiştirdim (Asur Tableti IX). Çünkü yolculuğun amacını bir an evvel belirtmek is­tiyordum. « Tanrılar Bahçesi» için ek satırlar, L. Oppen­heim'in çevirisine dayanır (Orientalia 1 7, 1 948, 47-8). Uy­ku için kullanılan 'yün' benzetmesini de aynı kaynaktan aldım. Gılgamış'ın Urşanabi ile kayığa binmeden önce parçaladığı «Taştan Şeylen henüz açıklanamıyor. İkisi Utnapiştim'in yanından ayrıldıklarında Gılgamış'ın hare­ketlerini izleyen tatlı su akıntısı da öyle. Burada Speiser' in Ancient Near Eastem Texts'de (s. 96, n. 232) belirtti­ği bir ipucundan faydalandım. Gılgamış'ın «gittiği kapıdan döndü»ğünü de, Utnapiştim'in karısının sözlerinden anlıyo­ruz (Heidel XI, satır 207-8). Burada geçişi belirtecek bir şey gereklidir.

Sümerlerin u Gılgamış'ın Ölümü» şiirinin sonundaki ad sıralamasından haklarında hiçbir şey bilinmeyen iki ki­şiyi bir yana bıraktım. Diğerlerini, kitapta yazılanların an-

Page 59: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GiRtŞ 59

laşılabilmesi için, kısaca açıkladım ve Sümerce isimlerini kullandım. üç noktada başka destanlardan ödünç bilgi al-· dım. Tufan öyküsünün başında, Enlil'in öfkesinin nedenini açıklamak için, Eski Babil Atrahasis Destanından yarar­landım. Bunlar, 11 0 günlerde dünya ürün veriyordu, in­sanlar çoğaldı. . . » diye başlayan satırlardır. Yine Enkidu' nun rüyasının sonunda, kahya benzetmesi Asurluların « Yeraltı Dünyasına bir Bakış 11 şiirinden alınmıştır. Anla­tımlar birbirine çok yakındır. Dilmun'un yerini belirtmek için ise, Sümer 'Tufan'ından faydalandım. Tabletlerdeki malzemenin nasıl dağılmış olduğu, sondaki Ek'de kısaca anlatılmıştır.

Temmuz 1959 (1972) N.K.Ş.

Gılgamış Destanı'nın bu düzenlemesinin 1960'da ya­yınlanmasından sonra, yeni tabletlerin anlamı çözüldü, bi­linenler üzerinde yapılan çalışmalar ilerledi ve Destanın kendi, tarihi ve edebi temelleri hakkında çok şey öğrenildi. •Rencontre Assyriologique Internationale»ın bir toplantı­sında konu Gılgamış'tı. Bu toplantıyla ilgili notlar Gılga� mes et sa legende (Gılganıış ve Hikayesi) adı altında basıl­dı (Cahiers du Groupe François-Thureau-Dangin, 1, Paris, 1 960). Bu eserde tam bir bibliyografya, yeni malzeme ve açıklamalar vardır. Kullandığım ek bilgilerden biri Hum­baba (Huvava) serüveninin bazı tartışmalara yol açan yeni bir anlatımıdır (J. van Dijk). Bu gibi yorumların en güç yanlarından biri de şudur: Bir çeviride geçen «kesilmiş sedir ağaçları » ve dalların bağlanıp yere konması, diğerin­de, «buhardan örtüler» , • gül süslemeleri» ya da •uyu­yan kamp arkadaşları» oluyor. Metinlerin çok eksik oldu­ğu bir başka noktada da ekleme var: Humbaba ve Gılga­mış'ın karşılaşması ile ilgili Sümer ve Eski Babil metin­lerine şimdi de Boğazköy'de bulunmuş bir Eti metnini ek­leyebiliriz. t.ö. onüçüncü yüzyılda yazılmış bu metin, Hur­ri anlatımından yararlanmış olmalı. Kahramanı da, Gılga­mış değil, muhtemelen Humbaba (H. Otten, 1958). Dil, diğer Eti tabletlerindekine benziyor. Akad metninde beş

Page 60: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

60 GtRtŞ

tablette anlatılan Gılgamış'a tanrılarca Humbaba'yı öl­dürme görevinin verilmesi olayı, burada bir tek tablete sığ­dırılmış. Yine de, hem değişik çözümler geliyor, hem ek­sikler tamamlanıyor. örneğin, Akadların Adad adlı tan­rısından biraz daha üstün düzeyde olan Etilerin hava-tan­rısı'nın cesaret bağışında bulunması, çok daha akla yakın. Enkidu'yu hileyle yola getiren avcı'nın Akadca, « ölüm-ge­tiren» anlamına gelen bir adı var; Sangasu. Ama en önem­lisi, burada Gılgamış'ın daha önce uzak diyarları dolaştık­tan sonra Uruk'a gelmiş olabileceğinin belirtilmesi. Bu, halkın onun «zorbalığı»na karşı duyduğu hoşnutsuzluğu daha iyi açıklıyor. Orman yolculuğunun nereye yapıldığı belli olmuş. Bu yolculukta, kahramanların Güneş Tanrı­sına kurban verdikleri Fırat kıyılarından yola çıkılıp, altı gün sonra, Sedir Dağlarına varılıyor. Böylece, dağın Do­ğu yerine Kuzeybatıda olması gerektiği fikri doğrulanır­ken, Eski Babil (Tell Iscali) parçalarından birinde, Hum­baba'yla yapı12n döğüşün sonunda Lübnan adının niye geçtiği de anlaşılıyor. Eti tabletinde Humbaba daha şid­detle tehdit ettiği halde, sonuç değişnıiyor. Bu tablet Sü­mer ve Eski Babil'den alınan parçaların arasına kusursuz bir şekilde oturtulabiliyor. Başka kaynaklardan gelen ek bilgileri A. Falkenstein Joumal of Near Eastern Studies (Yakın Doğu İncelemeleri Dergisi, 19, Nisan 1 960. 2 . 65-7 1 )) ve J. van Dijk (Sumer, 1 5, 1 959, i, 8-10) yayınladı. Sözlü edebiyatın getirebileceği kadar az bir fark var bun­larda; muhtemelen t.ö. onbirinci yüzyıldan gelen bir Ur tabletinde Enkidu'nun ölüm döşeğinde Şamaş'la arasında geçen konuşma üstüne ek bilgiler var. Ninova derlemesin­den değişik olan bu bilgiler, Sultantepe'de bulunan ve C.J. Gadd'ca basılmış olan parçaya uyuyor (Irak, 28, 1966, 1 05-1 2 1 ). Bu araştırmada, uSiduriıınin ismi ve kişiliğine ait ilginç bir açıklama ve Gılgamış'ın ölüm Suları'nı aş­madan önce parçaladığı «Taştan Şeyler» konusunda yürü­tülmüş tahminler de var.

Bu yeni malzemenin çoğu Princeton, New Jersey'de 1 969'da basılan, Eski Ahitle ilgili Eskiçağ Yakın Doğu Me-

Page 61: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

G1R1Ş 61

tinleri'nin üçüncü baskısının metnine dahil edilmiş, bir kıs­mı da Ek'te (s. 503-7) mevcut (Çevirmen, A.R. Grayson). Tell Harmal'dan gelen bir metinde Gılgamış'ın dağdaki ilk rüyası anlatılıyor, tştar'la konuşmasına ve Gökyüzü Bo­�ası .>erüvenine eklemeler de var. R. Stefanini (1969) Eti, C. J. Gadd da, Orta Babil ya da Ur metinlerinden yarar­lanarak, Enkidu'nun hastalığı ve rüyalarını açıkladılar. Herhalde 1.ö. onbirinci yüzyıldan kalan bu metinler, Ni­nova metnine uymuyor ve Enkidu Ee Şamaş'ın konuşma­sını geniş ölçüde tamamlıyor. cı Kapı»nın ormana mı ait, yoksa Uruk'ta mı olduğu sorunu, I. M. Diakonoffun (Bibliotheca Orientalis, XVIII, 1 9 6 1 , 6 1 -6 7) incelediği bir konudur. Ben ikinci şıkkı tercih ettim. Meissner'le çatı­şan bir Babil metnini çeviren C.J. Gadd ve A.R. Millard ( 1 964) ve Gılgames et sa legende'da ( 1 960) D. Wiseman, « Taştan Şeyler » üzerine eğiliyorlar. Tablet X'a ise, Eski Ahitle tıgili Me6nler'in üçüncü baskısında eklemeler var. Ben, L. Matous'un makalesindeki teklifleri (Bibliotheca Orientalis, XXI, 1 964-, 3-10) ve aynı zamanda Reallexi· kon der Assyriologies, bölüm 3/4, s. 357-74'deki a Gılga­mış » makalesinde birkaç yazarın verdiği ortak bilgileri benimsedim. Ebedi Gençlik bitkisiyle ilgili bir ipucu, R. Campbell Thompson'un Dic6onary of Assyrian Botany'den (Asur Botanik Sözlüğü'nden Londra 1 949) alındı. Destan' ın değiştirilmiş ilk satırı ise Assyrian Dictionary of the Ori· ental tnsfüute of Chicago'dan (Chicago Doğu İlimleri Fa· kültesi Asurca Sözlüğü; 7, 3 3b) aktarıldı.

Gılgamış'ın tarihi bir kişi olduğu yolundaki bulgular­dan bahsetmiştim. Bu konuda şu eserlerden bilgi aldım: Gilgames et sa legende, (W.G. Lambert, S. N. Kramer) ve ayrıca, E.O. Edzard'dan kısa bir not; M. Rowton, Ya· kın Doğu Çalışmaları Dergisi, 1 9, 1 960, 2, 1 56-62. önem­li olmakla beraber, büyük farklar görülmüyor. Gılgamış'ın yaşadığı çağ, seçkin zenginlikleri ve barbarca törenleri ile tanınan Ur Kral Mezarlığı'nın tarihinden uzak olmasa ge­rek. Sümerlerin « Gılgamış'ın Ölümü » metni de yarı-tarihi bir kanıttır ve üçüncü binyılda Ur sarayının cenaze törenle-

Page 62: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

62 GtRtŞ

rine ışık tutar. Prof. Kramer'in makalesi (Irak, 22, 1 960, 58) ve Prof. Mallowan'ın tufan konusundaki yazılı (Irak, 26, 1 964, 62-82) bunu gösteriyor. Bu konu ayrıca Atra-ha· sis, The Babilonian Story of the Flood'da (Babillilerin Tu· fan Hikayesi Atra·hasis), W. G. Lambert ve A.R. Miliard tarafından ele alındı ( 1 969). M. Civil de, Sümer'lerde tufan geleneği üzerine bir yazı yazmıştır.

Yunan mitolojisinin Doğu efsanelerinden yararlandı­ğını savunan eserler de, 1 958'de, T.B.L. Webster'in From Mycenae to Homer (Mykene'den Homeros'a; 1 958 Lond­ra) adlı eserinin Londra'da basılmasından sonra yayımlan­

dı. Bu eserlerin yazarları ve adları şunlardır: P. Walcott, Hesiod and the Near East'te (Hesiodos ve Yakın Doğu) ya­yımlanan inceleme (1 966); G. S. Kirk, Myth, its Meaning and Functions in Ancient and other Cultures (Mit, An· lamı ve Eskiçağ ile diğer Kültürlerdeki İşlevi; Cambridge, 1 970) ve M.L. West, Early Greek Philosophy and the Ori· ent (Eski Yunan Düşünüşü ve Doğu; Oxford, 1 97 1) .

Sümerlerin gerçekte kim oldukları sorunu hfila çözül­memiştir ve böyle de kalabilir. Mezopotamyaya önceden gelınişlerse, sayıca J.ı:alabalık olınamaları gerekir. Dildeki ve edebiyattaki etkilerinin derecesi de gerektiği gibi, belki hiç bir zaman bilinmeyecektir.

Mayıs 1972 N.K.S.

Page 63: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILG A MIŞ D E ST A N I

Page 64: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu
Page 65: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

öNSöZ

KR AL GI LG AMIŞ URUK'T A

Gılgamış'ın yapıp ettiklerini yeryüzünün her yanına

duyuracağım. O, hı:!r şeyi bilen kişiydi. Yeryüzünün ülke­

lerini tanıyan kraldı. Bilgeydi o. Sırlan görürdü. Gizli şey­

lerle tanışıktı. Biıe tufandan önceki günleri hikaye eden

oydu. Uzun bir yolculuğa çıktı. Çalışmaktan, didinmek­

ten bezdi ve yorgun düştü. Döndükten sonra dinlendi ve

hikayenin tümünü bir taşın üzerine kazıdı.

Tanrılar, Gılgamış'a kusursuz bir vücut verdiler.

Görkemli güneş Şamaş, ona güzelliği armağan etti. Fırtı­

na tanrısı Adad'ın, ona verdiği armağan, yüreklilikdi. Yü­

ce tanrılar, koskoca delişmen bir boğa gibi gözleri ka­

maştıran, bütün öteki varlıkları aşan kusursuz bir güzel­

likle donattılar onu; üçte ikisini tanrı, üçte birini insan yap­

tılar.

O, Uruk'un çevresin� kocaman bir sur örüp hem

gökyüzü tanrısı Anu'ya hem de aşk tanrıçası tştar'a kut­

sanmış Eanna tapınağını kurdu. Bugün de bir bakıver, ıoö­

zil edilen tapınağa. Geniş silmenin uzandığı dış duvarın,

bakırı andırırcasına parladığını görürsün o vakit. tç du­

vara gelince; o, eşsizdir. Tapınağın eşiğine de bir cloku­

nuver; o da eski çağlardan kalmadtr. Kendisine, gelecek

günlerin hiçbir kralının, hiçbir yaşayan insanın erişeme­

yeceği; sevginin de, savaşın da ecesi olan Iştar'lJTlızın ko­

nutu Eanna'ya yaklaş. Uruk'u çevreleyen sura tırman.

üzerinde yürü git. Temelin bulunduğu sete bir göz at, bir

de, surların nasıl örülmüş olduklarını gör, haydi! Tuğladan

yapılmamış mı, sağlam değil mi? Temelini yedi bilge at­

mıştı bunun.

Page 66: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu
Page 67: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1

ENKIDU'NUN ORTAYA ÇIKIŞI

Gılgamış, aldı başını, açıldı yeryüzünün dört bir ya­

nına. Ama, Uruk'a gelinceye dek, siiahlarına karşı koyabi­

lecek kimseye rastlamadı. Uruk'ta ise, herkes, evinde, dört

duvarının arasında Gılgamış'a veriştirdi durdu: • Eğlence­

leriyle Gılgamış, tehlike çanlarını çalar oldu. Takındığı ki­

birli tavrın sonu, sınırı kalmadı artık. Babalar, eviatsız bı­

rakılıyorlar. Gılgamış, bütün oğulları, küçük çocukları bile

topluyor. Oysa, kral dediğin, halkının çobanı olmalı. Gıl­

gamış'ın şehveti, ortalıkta ne sevgilisine bir. kızoğlankız,

ne savaşçının kızını, ne de soylunun karısını bırakıyor. Bu­

nunla birlikte, o, yine de bilgeliğiyle, yakışıklılığıyle, azim­

liliğiyle bu kentin çobanıdır. ))

Tanrılar, Uruk ahalisinin bu yakınmasını işittiler. Gö­ğün tanrıları, Uruk'un efendisi ve Uruk'un tanrısı Anu'ya

seslendiler: • Bir tanrıça onu yabanıl bir boğa kadar güçlü

kılıp kimsenin, ona siiahıyla karşı çıkamamasını sağlamış­

tır. Hiçbir oğul babasının yanında kalamaz oldu. Gılga­

mış, bütün oğullara el koyuyor da ondan. Peki, halkının

çobanı olan, halkının kralı olan bu mu? Şehvetiyle Gılga­

mış, ortalıkta ne sevgilisine bir kızoğlankız, ne savaşçı-

Page 68: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

68 GILGAMIŞ DESTANI

nın kızını, ne de soylunun karısını bırakıyon. Anu'ya iç­

lerini döktükten sonra, tanrılar, yaratmanın tanrıçası Aru­

ru'ya seslendiler: « Onu yapan sensin, Ey Aruru. Şimdi de

öyle birini yarat ki, ona denk düşsün. Onun yansısı, onun

öbür yarısı olsun; coşkun gönle karşı coşkun bir gönül çık­

sın. Varsın birbirleriyle çekişip dursunlar. Yeter ki, Uruk'a

huzur versinler. »

Böylelikle, Tanrıça, zihninde, gökyüzü olan Anu'nun

maddesinden bir şekil oluşturdu. Elini suya daldırıp bir

tutam çamur çıkardı. Çamuru da çöle düşürdü. Soylu En­kidu böylece yaratıldı. Savaş tanrısı, Ninurra'nın keQ.disin­

de bulunan erdem, Enkidu'ya geçti. Enkidu, sağlam beden­

li, bir kadınınkini andırır uzun saçlıydı. Buğday tanrıçası

Nisaba'nınki gibi, dalgalıydı saçı. Vücudu, tıpkı davarla­

rın tanrısı Samukan'ınki gibi, kıvır kıvır tüylerle kaplıydı.

İnsanoğlunun suçsuzuydu o. Ekili topraklardan haberi yok­

tu.

Enkidu, dağlarda ceylanlarla otlayıp yabanıl hayvan­

larla su başlarına iniyordu. Av hayvanı sürülerinin toplan­

dığı su başlarından hoşlanırdı. Ama günlerden birinde, ya­

banıl hayvanlarının, topraklarına daldıkları bir tuzakçı,

Enkidu'yla su başında yüz yüze geldi. üç gün üst üste En­

kidu, tuzakçıyla karşılaştı. Tuzakçıysa, korkudan dona kal­

dı. Ardından, avını yüklenip evine döndü. Dehşetten dilini

yutmuş, kendini kaybetmişti. Yüzü, uzun bir yolculuktan

döneninkine benzeyiverdi. Başından geçeni babasına kor­

kuyla karışık hayranlık taşıyan şu sözlerle anlattı: «Baba,

başka hiç kimseye benzemeye::ı, dağlardan kopup gelmiş

bir adam var. O, yeryüzünün en güçlüsüdür; sanki gökten

inme bir ölümsüz kişi. O, dağlarda yabanıl hayvanlarla

gezinip ot yiyor. Sonra, senin topraklarında dolanıp kuyu­

lara dadanıyor. Korkuyorum. Bu yüzden de yanına git­

mekten sakınıyorum. Kazdığım çukurları dolduruyor. Av­

lanmak üzere kurduğum tuzakları bozuyor. Hayvanların

Page 69: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 69

kaçmalarına yardımcı olduğundan, onlar da şimdi, parmak­

larımın arasından kayıp gidiyor. »

Babası ağzını açıp avcıya şöyle dedi: « Oğlum, Gılga­

mış, Uruk'ta yaşıyor. Onu daha kimse alt edemedi. O, gök­

teki yıldız kadar güçlüdür. Uruk'a var git. Gılgamış'ı bul.

Ona, bu yabanıl adamın gücünü abartarak anlat. Sana aşk

tapınağından bir yosma vermesini iste. Sonra, bu kadınla

döner gelirsin. Getireceğin kadının dişiliği, buradaki bu

yabanıl adamı pes ettirir. O, gelecek sefere su içmek üze­

re yine pınar başına indiğinde kadın, orada çırılçıplak bu­

lunacak. Kadının, yaklaşması için kendisine işaret ettiğini

görünce, gidip kollarının arasına alıverecek. İşte, ondan

sonra da yabanıl hayvanlar, onu reddedecekler » .

Tuzakçı, böylelikle Uruk'a varmak üzere, yola ko­

yuldu. Uruk'a varıp şöyle dedi, Gılgamış'a: a Hiç başkasına

benzemeyen bir er kişi, şimdilerde otlaklarda dolaşır oldu.

Gökteki yıldız kadar güçlüdür. Çekiniyorum, ona yaklaş­

maktan. Yabanıl av hayvanlarının kaçmalarına yardım edi­

yor. Çukurlarımı doldurup kurduğum tuzakları bozuyor ».

« Tuzakçı, » dedi Gılgamış, u yanına bir yosma alıp geldi­

ğin yere dön. Kadın, pınar başında soyunsun. Kadının, işa­

ret ettiğini görünce, gelip onu kolları arasına alıverecek. O

vakit de yabanıl av hayvanlarınca reddedilecektir. »

Böylece tuzakçı, yosmayı da yanına alıp döndü. üç

günlük yolculuğun ardından pınar başına varıp oturdular.

Yosma ile tuzakçı, yüz yüze oturup av hayvanlarını bekle­

meğe koyuldular. Birinci ve ikinci günler, ikisi de bekle­

di durdu. Buna karşılık, üçüncü gün sürüler göründü.

Suya iniyorlardı ve yanlarında Enkidu da vardı. Su, ova­

nın küçük yabanıl yaratıklarını mutlandırdı. Onlarla bir­

likte, dağlarda doğan, ceylanlarla otlayan Enkidu da su­

yu görünce, kıvanç duydu. Yosma, gördü onu, o uçsuz bu­

caksız dağlardan kopup gelen yabanıl adamı. « İşte orada, »

dedi, tuzakçı; a haydi kadın! göğsünü aç, hiç utanıp çekin-

Page 70: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

70 GILGAMIŞ DESTANI

me, gecikmeden isteklerini karşıla. Seni çıplak gorsun,

gövdene sahip olsun. Yanına yaklaşınca soyun dökün, yat

onunla. Göster şu yabanıl adama, sendeki dişilik sanatını.

Göster ki, dişiliğinin etkisinde kalıp da sana aşk dolu söz­

leri fısıldadığında dağlarda yaşamını paylaşan yabanıl hay­

vanlar onu reddetsinler».

Y osnıa, yabanıl adamı koynuna almaktan utanmadı.

Soyunup adamın isteklerini karşıladı. Adam, kadının üzeri:­

ne çıktığında, kadın da ona dişilik sanatını göstermeğe ko­

yuldu. Altı gün, yedi gece birlikte yattılar. Enkidu, dağlar­

daki yuvasını unutınuştu çünkü. Aşka doyduktan sonra,

yeniden yabanıl hayvanların yolunu tuttu. Ceylanlar, onu

görür görmez fırlayıp kaçıverdiler. Yatı.anıl yaratıkların

gözlerine ilişir ilişmez, bu kez de onlar, kaçmağa başladı­

lar. Onları izlemek istedi. Ama sanki bağlanmıştı, bedenini

bir türlü doğrultamıyordu. Koşmağa yeltendiğinde de diz­

lerinin tutınadığını anladı. Hızı kesilmiş, çevikliği kalma­

mıştı. Yabanıl hayvanlardan hiçbiri, Enkidu'nun yanında

değildi artık. Enkidu güçsüz düşmüştü. Çünkü kafasında

bilgeliği, gönlünde de insana özgü duyguları taşıyordu. lşte

bu nedenle, gitti, kadının ayakları dibine oturdu. Onun

söylediklerini dikkatle dinledi. Kadın, şöyle dedi ona: cSen,

Enkidu, bilgesin. Tanrıya benzedin artık. Niçin yabanıl

hayvanlarla dağlarda, tepelerde öyle başıboş koşturmak

için yanıp tutuşuyorsun? Gel, benimle! Gel seni, yıkılmaz

duvarlı Uruk kentine, aşkın ve göğün, Anu'nun ve lştar'ın

kutsanmış tapınağına götüreyim. Bir yaban boğası gibi

insanların üzerinde egemenliğini kurmuş olan çok güçlü

Gılgamış yaşar tapınakta. »

Kadının söyledikleri, Enkidu'yu sevindirdi. Ruhunu

anlayacak birinin, bir dostun özlemini çekiyordu. « Gel ka­

dın! Anu'nun ve lştar'ın evine; Gılgamış'ın halk'a söz ge­

çirdiği yere, kutsal tapınağa götür beni. Hiç çekinmeden

Gılgarnış'ı vuruşmaya çağıracağım. Uruk'ta, var gücümle,

Page 71: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 7 1

'Burada en güçlü benim; eski düzeni değiştinneğe geldim;

ben, dağlarda doğdum; ben, herkesten daha güçlüyüm, en güçlüyüm,' diye haykıracağımıı

«Hadi gidelim, » dedi, kadın; cı Gılgamış, yüzünü bir görsün. Gılgamış'ı büyük Uruk'un neresinde bulacağımı

çok iyi biliyorum. Ey Enkidu, Uruk'ta bütün ahali, deb­

d0beli giysilerle dolaşır. Orada her gün bayram var. De­

likanlıları ve genç kızları seyretmek, insanı öylesine gönen­diriyor ki. . . Nasıl da güzel kokuyorlar! Bu arada, yetiş­kinler de artık yataklarından kalkmış olurlar. Yaşamasını

onca seven sen, Ey Enkidu, sana türlü türlü huyları olan

bir adamı, Gılgamış'ı, göstereceğim. Ona iyice baktığında,

çevresine erkeklik saçtığını göreceksin. Hem güç, hem de

olgunluk bakımından bedeni kusursuzdur. Gece gündüz dur

otur bilmez. Senden güçlüdür. Artık böbürlenmeyi bırak.

Görkemli güneş Şamaş, onu kayırmış, göklerin Anu'su

da, Enlil de, bilge Ea da ona derin bir anlama yeteneği

bağ1şlamışlar. Sen daha yabanıl ortamından çıkmadan, ge­

lişinin haberini Gılgamış, düşlerinde alacaktır. »

Nitekim Gılgamış, bilge tanrılardan biri olan Ninsun

adındaki annesine düşünü anlatmak üzere, yatağından kalk­

tı. cıAnneıı, dedi, udün gece bir düş gördüm. Sevinçle do­

lup taşıyordum. Genç yiğitler çevremi almışlar, ben de gök­

yüzünü dolduran yıldızların altında gecenin içerisine doğ­

ru yol alıyordum. İşte o sırada, Anu'nun maddesinden

oluşmuş bir göktaşı, gökten aşağıya kaydı. Yerden kaldır­

mağı denedim, ama pek ağır çıktı. Çevresine onu görmek

amacıyla bütün Uruk ahalisi toplandı. Halk, itişip kakışır­

ken, soylular, onun ayaklarını öpmek için üşüştüler. Be­

ni de bir kadının aşkı gibi kendine çekti. Bana yardım et­

tiler; ben de kendimi toplayıp onu sırımlara takarak kaldır­

dıin. Sonra da sana getirdim. Sen de onun, erkek kardeşim

olduğunu bildirdin. ıı

Page 72: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

72 GILGAMIŞ DESTANI

Sonra, çok sevgili, bilge Ninsun, sözü alıp Gılgamış'a

şöyle dedi: « Kaldırınağı denediğin, ama pek ağır bulduğun,

hareket ettirıneği istemene rağnıeA, kımıldatamadığın; so­

nunda ayağıma değin getirdiğin ve gökten bir göktaşını an­

dırırcasına inen bu yıldızı, senin için yaptım; seni dürt­

mek, malıınuzlamak için. Sen de bir kadına kapılırcasına

ona yöneliverdin. O, gerektiğinde arkadaşının yardımına

koşan sağlam bir dosttur. Çayırlarda doğup amansız dağlar­

da yetişen ve Anu'nun maddesinden olan o, yabanıl ya­

ratıkların en güçlüsüdür. Onu gördüğünde sevineceksin. Bir

kadına duyduğun sevgiyi, ona da duyacaksın. O ise, seni

hiçbir zaman yüzüstü bırakmayacak. lşte bu, gördüğün

düşün anlamıdır» .

«Anne, ikinci bir düş daha gördüm », dedi Gılgaınış.

cı Surlarla çevrili Uruk'un sokaklarında bir balta vardı. Bi­

çimi tuhaftı. Çevresine de insanlar üşüşmüştü. Onu gördü­

ğümde sevindim. Çok duygulanarak ona doğru yöneldim.

Eğildim. Bir kadını sever gibi sevdim onu; sonra da beli­

me taktım » Bu düşe, Ninsun'un karşılığı şöyle oldu: « Ü

düşünü gördüğün ve seni bir kadının aşkı kadar büyük

güçle kendine çeken balta, sana armağan ettiğim dosttur.

Göğün konuklarından biri gibi, güçlü olarak ortaya çıka­

cak. Zor anlarda arkadaşını kurtaracak yiğit yoldaştır oıı .

Gılgaınış, annesine şöyle dedi: • Enlil'den bana bir arkadaş,

bir danışman geldi. Şimdi, ona yapacağım, hem arkadaşlık

hem de danışmanlıktır. ıı Böylelikle, Gılgamış düşlerini an­

lattı. Yosma da tuttu bunları Enkidu'ya iletti.

Kadın, Enkidu'ya, « Sana baktığımda, seni tanrılaş­

mış görüyorum, » dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: • Niçin

yabanıl hayvanlarla yabanlaşıp yine dağların yolunu tut­

mak için yanıp tutuşuyorsun? Kalk yerden. Orası bir ço­

banın yatağıdır» . Enkidu, kadının sözlerini dikkatle din­

ledi. Doğrusu, verdiği öğüt iyiydi. Sonra, kadın, kendi

Page 73: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 73

giysisini yırtarak ikiye ayırdı. Yarısıyla Enkidu'yu giydir­

di; geri kalan yarısını da kendisine kullandı. Enkidu'yu,

çocuk gibi elinden tutarak çobanların çadırına götürdü.

Orada bütün çobanlar, onu görmek için çevresini sardılar.

önüne de ekmek koydular. Ne var ki, Enkidu, yalnızca

yabanıl hayvanların sütünü emebiliyordu. Ne yapacağını

ya da ekmeği nasıl yiyeceğini, sert şarabı da nasıl içece­

ğini şaşırdığından kekeleyip durdu ve ağzı bir karış açık

kaldı. Sonra kadın, uEnkidu, ekmeği ye! ıı dedi. cıEkmek,

hayatın maddesidir. Şarabı iç! Şarap, ülkenin geleneğin­

dendir. ıı Böylece, doyana kadar yedi, sert şaraptan da ye­

di kase içti. Bu, ona neşe verdi. Yüreği sevinçle çarpma­

ya koyuldu. Yüzü de ışıldamağa başladı. Bedenini kapla­

yan kıvır kıvır tüyleri iyice ovaladı ve güzel kokulu yağlar

süründü. tnsanlaşıverdi Enkidu. Bir de, insanlar gibi giyi­

nince, güvey'e benzedi. Geceleyin, çobanların güvenliklerini

sağldlllak üzere aslan avına çıkmak için silahlandı. Kurt­

ları ve aslanları yakaladığından, sığırtmaçlar huzur içerisin­

de yan gelip yatabildiler. Rakipsiz güçlü erkek Enkidu, on­

ların koruyucusuydu çünkü.

Çobanlarla şen şakrak yaşayıp gidiyordu; ta ki gün­

lerden bir gün gözlerini kaldırıp bir adamın yaklaştığını

görünceye dek. « Kadın, şu adamı yakalayıp buraya getir, ıı

diye yosmaya buyurdu. « Niçin geldi acaba? Adını bilmek

isterim » . Kadın da adamı çağırmağa gitti. cıBaksana, ıı di­

ye seslendi adama; «bu bezdirici yolculuğunun amacı ne? »

Adam, Enkidu'ya dönerek şöyle dedi: a Gılgamış, e:vlendir­

me evine girerek, halkı dışarı çıkardı. O, kocaman cadde­

lerin kenti Uruk'ta garip birtakım şeyler yapmaktadır. Da­

vulun gümbürdemesiyle erkek, kadın, herkes işbaşına koş­

makta. Kral olan Gılgamış ise, Aşk Ecesiyle evliliği kut­

lamak üzeredir. Hala, gelinle önce kendisinin kalmasını is­

tiyor. Doğduğunda, göbek bağı kesildiğinde, tanrıların buy-

Page 74: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

74 GILGAMIŞ DESTANI

ruğu uyarınca, en önde kralın, onun arkasından da koca­

nın gelmesi gerekir. Ama gelin görün ki, şimdi, davullar,

gelinin seçimi için gümbürdemekte, kentin ahalisi de bu

durumdan dolayı sızlanmaktadır. » Bu sözler üzerine Enki­

du'nun beti benzi attı: c Gılgamış'ın, halkın üzerinde eğe­

menliğini sağladığı yere gidip onu hiç çekinmeden vuruş­

maya çağıracağım. Uruk'ta olanca gücümle, 'eski düzeni

değiştirmeğe geldim. Çünkü, burada en güçlü olan benim'

diye haykıracağım, » dedi.

Böylece Enkidu, öne geçip büyük adımlarla yola ko­

yuldu. Kadın da onu izledi. Büyük pazar yeri Uruk'a var­

dı. Yıkılmaz duvarlı Uruk'taki bir sokağın ortasında dur­

du. Halk:, çevresine üşüştü; itişti, kakıştı. Enkidu üzerine

de çok söz edildi. u Gılgamış'ın burnundan düşmüş. ». • Bo­

yu daha kısa. » «Kemikleri daha iri» . e: Yabanıl hayvanların

sütüyle büyütülen işte bu. En amansız güç, ondaıı, denildi.

« İşte şimdi, Gılgamış dengini buldu ıı, diye sevinenler çok­

tu. « Bir tanrı kadar güzel olan bu yiğit, bu büyük kişi, Gıl­

gamış'la bile boy ölüşebilir. »

Uruk'ta aşk tanrıçasına uygun gelin döşeği hazırlan­

mıştı. Gelin damadı bekliyordu. Ancak, geceleyin Gılga­

mış kalkıp eve yöneldi. Onun ardından, Enkidu çıktı orta­

ya. Sokağın ortasında durup yolu kesti. Güçlü Gılgamış,

yavaş yavaş yaklaştı. Enkidu, onu kapıda karşıladı. Aya­

ğını uzatarak, Gılgamışın, eve girmesini önledi. Onun üze­

rine boğalar gibi birbirlerine girip göğüs göğüse dövüştüler.

Kapı pervazlarını kırdılar, duvarları titrettiler. Dövüşe

tutuşmuş boğalar gibi soludular. Kapıları darmadağın edjp

duvarları titrettıler. Gılgamış, ayağını yere sıkı sıkı bastırıp

dizini büktü. Ansızın yaptığı dönüşle Enkidu'yu alaşağı

etti. Ve işte bu durumdayken öfkesi birdenbire geçti. Yere

yığıldıktan sonra, Gılgamış'a seslendi: u Şu yeryüzünde se­

nin gibisi yoktur. Ahırdaki yaban öküzü kadar güçlü Nin-

Page 75: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 75

sun, seni doğuran anaydı ve şimdi bütün insanlardan daha

üstünsün. Gücün, insan gücünü aştığından ötürü, Enlil, sa­

na krallık verdi. »

O zaman, Enkidu ve Gılgamış, birbirlerine sarıldılar.

Böylece arkadaşlıkları onanmış oldu.

Page 76: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

2

ORMAN YOLCULUGU

Tanrıların atası, dağların Enlil'i, Gılgamış'ın alınyazı­sını kararlaştırdı. Böylece, Gılgamış, düş gördü, Enkidu da düşü yorumladı: « Düşün anlamı şudur », dedi, Enkidu. « Tanrıların atası, sana krallık verdi. Alınyazın budur. Bu­na karşılık, ölümsüzlük, alınyazın değildir. Ama bu yüz­den sakın canını sıkınayasın, ya da tasalanıp kendine eziyet etmeyesin. O sana, bağlayıp salıvermek, insanoğlunun yüz­karası ya da umut ışığı olmak için olanak tanımış. O, sana, halk üzerinde, örneğine raslanamayacak bir egemenlik; kaçmanın olanakdışı olduğu vuruşmada, geriye dönüşün düşünülemeyeceği akın ve saldırıda zafer kazanına şansı vermiş. Ne var ki, bu gücü, bu yetiyi asla kötüye kullanına. Sarayında hizmetinde bulunanlara da, Şamaş'ın önünde de adaletle davran. »

Enkidu'nun gözleri yaşla, yüreği de kederle doldu. Sonra, acı acı iç çekti. Gılgamışla ikisi göz göze gelince, Gılgamış, « Dostum, niye öyle acı acı iç çekersin? » diye sordu. Enkidu da ağzını açıp « güçsüzüm, » dedi. « Evet, güç­süzüm; silahlarım güçlerini yitirdi, acı acı haykırış boğa­zımda düğümleniyor, başıboşluk beni eziyor bitiriyor », di-

Page 77: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 77

ye yakındı. O zaman, hükümdar Gılgaınış, düşüncelerini Canlılar ülkesine yöneltti. Sedirler ülkesini de düşündü. Kulu Enkidu'ya dönerek, şöyle konuştu: « Ahnyazımın bu­yurduğu gibi, adımı gidip tuğlalara basmadım. Bundan do­layı, sedir kesilen ülkeye yollanacağım. ünlü kişilerin ad­larının yazılı bulunduğu yerde adımı anıtlaştıracağım. Hiç kimsenin adının yazılı olmadığı yerde de tanrılara bir anıt dikeceğim. ülkede kötülük olduğu için, ormana gidip kö­tülüğü ortadan kaldıracağız. Çünkü ormanda, 'lrilik' adı altında tanınan canavar ruhlu bir dev, Humbaba yaşıyor. » Ama Enkidu acı acı iç çekerek, ıı Yabanıl hayvanlarla kır­da dolaşırken bir de baktım, karşımda orman! » dedikten sonra, sözlerini şöyle sürdürdü: « Ormanın her bir yöne doğru uzunluğu on fersahtır. Enlil, Humbaba'yı işte bu or­manı korumakla görevlendirip onu yedi tane dehşet saçıcı silahla donatmıştır. Dolayısıyla, Humbaba, etten kemikten yaratılmış varlıklar için korkunçtur. Kükremesi azgın bir fırtınayı, soluğu ise ateşi andırır. Çenesine gelince; o, ölü­mün ta kendisidir. Sedirleri öylesine korur ki, sözgelimi, altmış fersah uzaktan, ormanda dolanan düve'nin hışırtısı­nı işitir. O ülkeye giı ip de köşe bucağını tanımağa kalkışa­cak biri pek çıkmaz herhalde. Sana bir te!c şunu söyleye­yim: Oraya kim yaklaşmağa kalkarsa, üzerine hemen hal­sizlik çöker. Humbaba'yla başabaş dövüşülemez de ondan. O, büyük bir savaşçı, bir şahmerdandır. Ormanın bekçisi hiçbir vakit uyumaz, Gılgaınış. »

Gılgamış şöyle karşılık verdi: ıı Göğe tırmanabilen kimse nerede? Yalnızca tanrılar, görkemli Şamaş'la bir­likte bütün çağlar boyunca yaşarlar. Oysa, biz insanlara gelince, günlerimiz sayılıdır; uğraşılarımız, yel esintisi ka­dar gelip geçicidir. Nasıl oluyor da, şimdiden korkuyorsun! Efendin alınama rağmen, önden gideceğim. Sen de güven­le, 'haydi ileri, korkacak hiçbir şey yok!' diye bağırabilir­sin. Bu arada ölürsem, arkamda kalıcı bir ad bırakacağım.

Page 78: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

78 GILGAMIŞ DESTANI

İnsanlar, hakkımda 'canavar ruhlu Humbaba'yla wruşur­ken öldü,' diyecekler. Evimde çocuk doğduktan uzun sü­re sonra hfila bunu anlatıp anacaklar. » Enkidu, yine sözü alıp Gılgamış'a seslendi: « Ey hükümdarım, o ülkeye ayak basmak istersen, ilkin yiğit Şamaş'a, Güneş Tanrısına ha­ber verin. Çünkü ülke, onundur. Sedir kesilen ülke, Şama­şındın .

Gılgamış yanına lekesiz ak bir oğlak, bir de kahve­rengi oğlak aldı. Onları bağrına bastırarak götürdü; güne­şin huzuruna çıkardı. Gümüş asasını eline alarak, sözü görkemli Şamaş'a yöneltti: 11 0 ülkeye gidiyorum, Ey Şa­maş, gidiyorum. Ellerimi yalvarmak için açıyorum. Bırak, ruhum da yalvarsın. Beni tutup Uruk'un rıhtımına geri ge­tirmen için yakarsın. _Bağışla beni; senden dileğim, beni ko­ruyup falı iyi çıkarmandır. 11 Görkemli Şamaş'ın da karşı­lığı şu oldu: « Gılgamış, güçlüsün ama Canlılar ülkesinden sana ne? »

« Ey Şamaş, işit beni, işit beni, Şamaş, sesim sana erişsin, ulaşsın. Burada, bu kentte kişi, dertten ölür, yüreği­ni kaplayan karamsarlıktan yıkılır gider. Surların üzerinden baktığımda, ırmakta akıntıya kapılıp sürüklenen cesetler gördüm. Benim sonum da işte böyle olacak. Böyle olacağı­m pek iyi bilmekteyim; çünkü, insanların arasında en uzun boylu olan dahi hiçbir zaman göğe erişemeyeceği gibi, en büyük olan da yeryüzünü çepeçevre sarmalayamaz. Bun­dan ötürü o ülkeye girmek istiyorum: Çünkü, alınyazımın buyruğu olan ödevi, adımı tuğlanın üzerine basma işini ye­rine getirmedim daha; gideceğim sedirin kesildiği ülkeye. Adımı, ünlü kişilerin adlarının yazılı bulunduğu yerde anıt­laştıracağım. Hiç kimsenin adının yazılı olmadığı yerde de tanrılara bir anıt dikeceğim. • Gözlerinden yaşlar boşanı­verdi. « Humbaba'nın ülkesine varmak için uzun bir yolcu­luğa çıkmam gerekiyor, ne yazık ki, • dedi. Sonra, sözlerine şunları ekledi: «Bu girişim başarılamayacaksa, bunu yerine

Page 79: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 79

getirmem için, beni niçin böylesine dizginlenmez bir arzuy­la kamçılayıp durdun, Şaınaş? Bana yardım elini hiç uzat­mazsan ,bu ödevin altından nasıl kalkacağım? O ülkede

ölürsem, hiç kin tutmaksızın öleceğim. Ancak dönersem, o zaman Şamaş'a hem bir sürü armağanı, hem de övgüyü kapsayacak görkemli bir sunuda bulunacağım. »

Şaınaş, böylelikle Gılgamış'ın gözyaşlarından dökülen kurbanları kabul buyurdu; tıpkı acıması bol kişinin insafa gelmesi gibi. Gılgaınış'a güçlü arkadaşlar buldu. Bir ana­nın oğulları olan bu dostları dağ mağaralarına yerleştirdi. Büyük yelleri de göreve çağırdı: Poyrazı, kasırgayı, fırtına­yı, buzlu yelleri, borayı ve kavurucu yelleri . . . Onlar, tıpkı engerekler, ejderhalar gibi, tıpkı kavurucu ateş, yüreği donduran yılan gibi, tıpkı yerle bir edici su baskım, çakan şimşek gibiydi; Gılgamış da bundan ötürü pek sevindi.

Demirci . dükkanına gidip şöyle dedi: c Biz onları göz­

lerken, onların da silahlarımızı dökmeleri konusunda, zırh­

çılara buyruk vereceğim. » Böylece zırhçılara buyruk ver­diler. öbür yandan, zanaatkarlar da oturup görüşmeğe baş­ladılar. Ovanın korularına dalıp söğüt ve şimşir tahtası kes­tiler. Onlar için, kırk beş okkalık baltayı, her biri, pala<>ıy­la birlikte otuz okka ağırlığında kocaman kılıçları (kab­

zaları hesaba katılırsa, 8 okka daha eklemek gerekir) dök­tüler. Gılgamış için « Yiğitlerin Erki ıı baltasını da, Anşan yayını da yaptılar. Böylece, hem Gılgamış hem de En­kidu silahlanmış oldular. Taşıdıkları silahların toplam ağır­lığı da yüz elli okkaydı.

Uruk'un pazar yerinde de, sokaklarında da halk ile danışmanlar toplanmış bekleşiyorlardı. Kente yedi şimşek kapısından girip pazar yerine vardılar. Orada Gılgaınış, bir söylev verdi: uBen, Gılgamış, hakkında bunca şeyler söy­lenen; adı, yeryüzünün dört bir yanında söylentilere yol açan yaratığı görmeğe gidiyorum. Onu kendi sedir orma-

Page 80: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

80 GILGAMIŞ DESTANI

nında ele geçirip Uruk'un oğullarının gücünü göstereceğim.

Yeryüzünün de her yanında bunu böyle bilecekler. Dağa

tırmanmak, sediri kesmek, arkamda kalıcı bir ad bırakmak

işine kendimi adadım. » Büyük bir çarşı olan Uruk'un da­

mşmanıarı, pirleri Gilgamış'a şu karşılığı verdiler. « Gılga­

mış, gençsın, yürekliliğin seni çok uzaklara götürüyor; dik­

k atli oi! Tasarladığın işin, başına ne gibi sorunları açacağı­

nı bılemezsin. Humbaba, işittiğimiz kadarıyla, ölümlü in­

sanlara benzemezmiş. Silfilıları kimsenin karşı çıkamaya­

cağı cinstenmiş. Ormanın büyüklüğü her yönde on bin fer­

sanmış. Unun derinliklerini görmeğe, kendiliğinden kim gi­der? Humbaba'ya gelince; kiikremesi azgın bir fırtınayı,

soluğu ateşi andırır, çenesi de ölümün ta kendisiymiş. Ni­

çın bu ışın üstesinden gelmeği l.>u kadar çok istiyorsun, Gıl­

gamış? Şu şahmerdan Humbaba'yl<ı vuruşmak, eşit bir dö­

vl1ş olmaz. »

uııgamış, bu sözleri danışmanlardan işitince, arkada­

şına bır göz atıp güldü: u ünlara nasıl bir karşılık vereyim?

Humbaba'dan korktuğumu, bundan dolayı da geriye kalan

günlerimi evde oturarak geçireceğimi ıni söyleyeyim? » Bu

sözlerden sonra, Gılgamış, yeniden söze başlayıp Enkidu'

ya şunları dedi: « Dostum, gel, Büyük Saraya, Egalmah'a

gidip kraliçe Ninsun'un huzuruna çıkalım. Ninsun, derin

bilgisi olan bir bilgedir. O, bize izlememiz gereken yol ko­

nusunda akıl verecek. » El ele tutuşup Egalnıah'a doğru yo­

la düzüldüler. Böylece yüce kraliçe Ninsun'a gıttiler. Gılga­mış yaklaştı, sonra, saraya girip Ninsun'a şöyle dedi: ccNin­

sun, dinleyecek misin beni? Uzun bir yolculuğa çıkmam

gerekli. Humbaba'nın ülkesine varmak üzere bilinmeyen

bir yolu geçip denenmemiş bir dövüşe girişmeliyim. Yola

düzüldüğüm günden dönüşüme dek; sedir ormanına ulaşıp

Şamaş'ın tiksindiği kötülüğü ortadan kaldırıncaya dek, be­

nim için Şamaş'a dua et».

Ninsun, odasına girdi. Kendisine yakışan giysileri giy-

Page 81: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 81

di. Göğsünü güzelleştirmek üzere de değerli taşlarını takın­dı. Başına da değerli taşlarla bezenmiş süslü tacını yerleş­

tirdi; etekleri, yerleri süpürüyordu. Bundan sonra, sarayın

çatısında bulunan Güneş'in mihrabına yöneldi. Orada tütsü

yaktı. Tütsünün dumanı yükselirken kollarını Şamaş'a doğ­

ru kaldırdı: « Ey Şamaş, niçin oğlum Gılgamış'a böyle bir

deli gönül verdin; niçin verdin? Onu heyecanlandırdın.

Şimdi de, Humbaba'nın Ülkesine doğru uzun bir yolculu­

ğa çıkıyor; bilinmeyen bir yolu geçip denenmemiş bir dö­vüşe girişmek istiyor. Bundan ötürü, yola koyulduğundan

dönüşüne dek; sedir ormanına varıncaya vt: Humbaba'yı

öldürüp senin, tiksindiğin kötülüğü ortadan kaldırıncaya

dek, onu unutma. Buna karşılık, tan vakti Aya, gün sona

erdiğinde, Gılgamış'ın her türlü tehlikeden korunması için,

onu gece bekçisine teslim etmen gerektiğini sana her za­

man hatırlatsın. » Bunları söyledikten sonra, Gılgamış'ın

annesi Ninsun, tütsüyü söndürüp Enkidu'ya şu öğütleri ver­di: « Güçlü Enkidu, etimden ve kanımdan değilsin. Ama se­

ni, manevi oğlum olarak kabul ediyorum. Tapınağa getirilip

bırakılan, sokağa salınmış kimsesiz çocuklarımdan biri­

sin. Tapınağa ve kendini büyüten rahibeye hizmet eden

kimsesiz bir çocuk gibi, Gılgamış'a hizmet et. Bana tapıp

inanan kadınlarımın, rahibelerimin önünde bildiririm bu­

nu. » Bundan sonra Ninsun, sözünün yerine getirilmesini

sağlayacak muskayı Enkidu'nun boynuna asıp « oğlumu

sana emanet ediyorum; onu bana sapasağlam geri getir, »

dedi.

Sonra silahları getirip altın kınlarındaki koca koca

kılıçları, yayı ve okluğu verdiler onlara. Gılgamış, baltayı

aldı; okluğunu ve Anşan yayını omuzuna astı, kılıcı da

beline taktı. Böylelikle silahlanıp yola çıkmağa hazırlandı­

lar. Bu arada bütün halk onların çevrelerine yığılıp, « Ken­

te ne vakit döneceksiniz? » diye bir ağızdan sordu. Kentin

pirleri, Gılgamış'ı kutsayıp birtakım konularda uyardılar:

Page 82: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI

« Kendi gücüne çok güvenme. Uyanık ol. İlk vuruşu yap­

maktan kaçın. önden giden yoldaşını korur. Yolu tanıyan

iyi kılavuz, arkadaşına göz kulak olur. Bırak, yolu hep

Enkidu göstersin. Çünkü, ormana çıkan yolu iyi bildiği gi­

bi, Humbaba'yı görmüşlüğü de var, dövüşlerde ustalığı da.

Bırak, geçitlere de ilkin hep o girsin. Sen onu dikkatlice

izle ancak. Bırak l':nkidu'yu, korusun arkadaşını, göz kulak

olsun yoldaşına; en önemlisi, yolun gizli tehlikelerinden ka­zasız belasız geçirip geri getirsin seni. Uruk'un danışmanla­

rı ve pirleri olan biz, kralımızı sana emanet ediyoruz, ey Enkidu; onu bize sağlıcakla geri getir. 11 Yeniden Gılgamış'a

dönerek şöyle konuştular: «Şamaş, gönlünüz neyi arzulu­

yorsa, onu versin, dudaklarınızdan dökülenlerin gerçekleş­

tiklerini gözlerinizle görmenizi sağlasın, tıkanmış geçitleri

de, ayağınızı basacağınız yolları da önünüze açsın. Dağları size geçit verir kılsın, gece vakti, gecenin dinginliğini ver­

sin, koruyucu tanrınız Lugulbanda, zafer için yanınızda yer

alsın. Bir çocukla vuruşur gibi kolayca, dövüşünüzde zafere

ulaşasınız. Y ollandığınız Humbaba'nın ırmağında ayakla­

rınızı yıkayınız. Akşam olduğunda bir kuyu açınız. Hiçbir

zaman da su kırbanızda temiz su bulundurmağı ihmal etmeyiniz. Şamaş'a soğuk su sununuz; Lugulbanda'yı da

unutmayasınız. »

Bundan sonra, Enkidu, söze başlayıp şöyle dedi:

« Haydi ileri! Korkulacak bir şey yok. Beni izleyiver; çün­

kü, Humbaba'nın nerede yaşadığını da, hangi yollarda do­

laştığını da biliyorum. Bırak, dönüp gitsinler bu danış­

manlar. Burada kokulacak bir şey yok. ı> Bunu işiten da­

nışmanlar, yiğidin daha hızla yol alması için onu teşvik

ettiler. « Haydi git Gılgamış, yolun açık olsun. Koruyucu

tanrın, Uruk'un rıhtımına sağlıcakla geri dönmeni sağla­

sın. ı>

Yirmi fersahtan sonra oturup azık yediler, otuz fersah daha aldıktan sonra, gecelemek üzere konakladılar. Günde

Page 83: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 83

elli fersah yürüdüler. üç günde, bir ay ilci haftalık yol aldı­lar. Ormanın girişine varıncaya değin, yedi dağ aştılar. O vakit Enkidu, Gılgamış'a seslendi: « Girme ormana; orma­nın giriş kapısını açtığımda elim gücünü yitirdi. » Gılga­mış şöyle cevap verdi: « Sevgili arkadaş, bir korkak gibi konuşma. Buraya gelinceye değin başımızdan geçen bütün tehlikelerden sonra dönersek iyi . mi ederiz sanıyorsun? Bunca savaşın, bunca çarpışmanın çemberinden geçmiş olan sen, şimdi yanımdan ayrılma; böylelikle ölümden kork­mayacaksın. Yanında kal; güçsüzlüğünün, üstesinden ge­leceksin, ellerin de titremeyecek artık. Arkadaşım, arka­da kalmak istemeyecek herhalde? Hayır, ormanın orta ye­rine birlikte ineceğiz. önümüzde, bizi bekleyen dövüşün dü­şüncesi, seni yüreklendirsin. Ölümü unut; beni izle. Çılgın olma, buna karşılık, eyleminde azimli ol. tki kişi bir arada gitti mi, her biri hem kendini, hem de yoldaşını savunur. ölürlerse, o zaman da arkalarında kalıcı hır ad bırakırlar. »

Birlikte ormana indikten sonra, yeşil dağa vardılar. Sesleri solukları kesilmiş kımıldamadan duruyorlardı orada; gözlerini ormana dikmiş bakıyorlardı. Sedirin yüksekliğini, ormana giden yolu, Humbaba'nın her zaman dolaştığı yer­de, ayak izlerini gördüler. Yol geniş ve rahattı. Tanrıların oturdukları, 1ştar'ın da tahtının bulunduğu sedirler dağına baktılar. Sedirin iriliği, dağın önünde yükseliyordu; gölgesi tatlı ve dinginlik vericiydi. Çalılarla kaplı dağ ve kayran yeşile bürünmüştü.

Gılgamış, güneş batmadan önce bir kuyu kazdı. Dağa çıkarak toprağın üzerine lezzetli yemekler serdi. « Tanrılar barınağı, Ey Dağ! Beni gönendirecek bir düş görmemi sağ­layın,» diye yakırdı. Bu duadan sonra da Enkidu'yla el ele tutuştu; ikisi de bu durumda uyumak üzere yere uzandı. Ge­ceden akıp gelen uyku, üzerlerini örttü. Gılganıış, düş gör­dü; geceyarısı uykusu kaçtığında arkadaşına düşünü anlattı. «Enkidu, sen değilsen kim uyandırdı beni? Arkadaşım, düş

Page 84: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

84 GILGAMIŞ DESTANI

gördüm. Kalk, dağdaki yarığa bak. Tanrıların bana gönder­dikleri uyku yarını kaldı. Dostum, nasıl bir düş gördüm, bilsen! Korkunç karmakarışık olaylarla doluydu. .Kırlar­da yabanıl bir boğayı tutmuşum. Göğün tamamı görünmez hale gelinceye değin çevreyi toza toprağa boğup böğürdü durdu; kolum kanadım düştü, ağzım açık kaldı. Dizimin

üstüne düşmüşüm; sonra, biri gelip kırbasındaki suyla be­ni serinletti, canlandırdı. »

« Sevgili arkadaşım, ıı dedi Enkidu, « kt:ndisine doğru yol aldığımız tanrı, esrarlı biçimine rağmen, bir yabanıl bo­ğa değildir. Görmüş olduğun yabanıl boğa koruyucu Şama5' tır. Zor anımızda elimizden tutacak olan odur. Kırbasından su veren, tertemiz adının süregitmesi için uğraşan tanrındır, yani Lugulbanda'dır. Onunla el ele verip ünü hiç unutul-

, mayacak bir iş gerçekleştireceğiz. » « Yeniden düş gördüm, ıı dedi Gılgamış. «Dağın bir

derin boğazında duruyorduk. Onun yanında ikimiz batak­lık sineklerinin en ufağı gibiydik. Birden dağ yıkılıverdi, bana çarpıp ayaklarımı altımdan çekti. Sonra, dehşet veri­ci bir şimşek çakıverdi. Şimşeğin gü.zelliği, şu yeryüzünün güzelliğinden daha çarpıcıydı. Beni çekip dağın altından çı­kardı biri. İçmem için su verdi, yüreğime de huzur serpip ayaklarımı yere bastırdı. »

Bunun ardından, ovaların çocuğu Enkidu, cı dağdan inip bütün bunlar üzerine birlikte konuşalım, ıı dedi. Genç tanrı Gılgamış'a şunları da söyledi: « Düşün iyidir! Gördü­ğün düş, harikadır! Düşünde de gördüğün dağ, Humba­ba' dır. Şimdi, hiç kuşkusuz, onu ele geçirip öldüreceğiz; bedenini de, dağ ovaya yıkılırken, aşağıya atacağız» .

Ertesi gün yirmi fersahlık bir yolu aldıktan sonra azık

yediler. Otuz fersah daha katettikten sonra da gecele­mek üzere konakladılar. Güneş batmadan, Gılgamış da dağa çıkmadan önce bir kuyu kazdılar. Gılgamış, Topra­ğın üzerine lezzetli yemekler serip şöyle yakardı: « Tanrı-

Page 85: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 85

lar barınağı Ey Dağ! Enkidu için bir düş gönder. Ama gü­

zel bir düş olsun bu! » Dağ, Enkidu'ya bir düş biçti, hem de uğursuz bir düş. üzerine soğuk sular boşanmış gibi oldu

birdenbire; sağnağa tutulmuş dağ arpası gibi tir tir titretti

onu bu uğursuz düş. Oysa, bütün insanoğlunun üzerinden

akıp geçen uyku, onu örtene dek, çenesini dizlerine daya­

mış halde oturdu Gılgamış. Sonra, geceyarısında uykusu

kesiliverdi. Ayağa kalkıp arkadaşına, ıı:Bana seslendin mi?

Niçin uyanıverdim? Bana dokundun da mı böyle korktum?

Yoksa herhangi bir tanrı mı yanımızdan geçti de elim aya­

ğım tutuldu korkudan? Arkadaşım, üçüncü bir düş daha

gördüm. Baştan aşağı dehşet verici bir düştü. Gökler de

kükrediler, yer de. Gün ışımadı, her yan karanlığa kesti.

Şimşekler çakıp yıldırımlar düştü, bulutlar alçalıp aşağıya

ölüm yağdırdı. Aydınlık yitti, yanan ateş söndü, her şey

kül olup çevremize yağdı. Gel, dağdan inip bu konuyu ir­

deleyelim; ne yapacağımızı kararlaştıralım » .

Dağdan indiklerinde Gılgamış baltasını aldı eline: Sediri kesti. Humbaba, uzaklardan bu sesi işitince, öfkeye

kapılarak bağırdı: « Korularıma saldıran kimdir? Kimdir,

sedirimi yere indiren? » Ne var ki, görkemli Şamaş, onlara gökten seslendi: « llerleyiniz. Korkmadan ilerleyiniz. » Ama

bu sefer Gılgamış'ın üstüne güçsüzlük çöküverdi. Uyku,

ansızın her yanını kapladı. Derin uykudan kurtulamıyor­

du. Bir düşteymişcesine ağzından tek kelime çıkmadan ye­

re serildi. Enkidu, ona dokunduğunda kalkamadı, ona ses­kenliğinde karşılık veremedi. « Ey Gılgamış, Kullab ovası­nın hükümdarı! Evren karanlığa dalıyor, gölgeler evrenin

üzerini kaplıyor; şimdi, akşam vaktinin donuk ışığı sözünü

geçirir oldu. Şamaş ayrıldı. Pırıl pırıl parlayan başını, an­

nesi Ningal'in kucağında söndürdü. Ey Gılgamış, daha ne

kadar uyuyakalacaksın? Seni doğuran anneni, kent alanın­

da yas tutmaya zorlama. »

Sonunda, Gılgamış onu duydu. Sonra, otuz miskal

Page 86: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

86 GILGAMIŞ DESTANI

ağırlığındaki «Yiğitlerin . Sesi» lakabını taşıyan zırhını giy­di. Bedeninin her yanını kaplayan zırhı, hafif bir giysiymiş­

cesine üzerinde taşıdı. Yeri koklayan bir boğa gibi bacak­

larını gerdi. Dişlerini s.\k:ıyordu. «Beni doğuran annem Nin­

sun'un da, babanı göksel Lugulbanda'nın da bftşı hakkıy­çin annemin beni emzirdiği zamanlardaki gibi, onun hay­

ranlık duyacağı bir kişi oluncaya dek, yaşatın beni. :a Son­

ra ikinci kez Enkidu'ya seslendi: ııBeni doğuran annem

Ninsun'un da, babam göksel Lugulbanda'nın da bftşı hak­

kıyçin, insansa bu insana, tanrıysa bu tanrıya karşı dö­vüşünceye dek, Canlılar ülkesine varmak için izlediğim

yoldan kente geri dönmeyeceğime ant içerim. :a

Sadık arkadaş Enkidu, şu sakıncaları ileri sürerek kar­

şılık verdi: u Ey hükümdarım, bu canavarı tanımadığından

dolayı ondan korkıiıuyorsun. Ama onu tanıyan ben, deh­

şete kapılmış durumdayım. Dişleri, ejderhanınkiler gibi,

sivri ve uzundur; çehresi, aslanınkini andırır; atılışı, su bas­kınından farksızdır; bakışıyla, aynı şekilde ormanın ağaç­

larını da, batağın sazlarını da ezip geçer. Ey Hükümdarım,

istersen, gidebilirsin o ülkeye; ama ben kente döneceğim.

Annene, bütün görkemli eylemlerini, o, sevinçten haykınn­

caya dek anlatacağım. Ondan sonra da, bu görkemli ey­

lemlerini izleyen ölümünü, o, ıstıraptan ağlayıncaya

dek, hikaye edeceğim. ıı Gılgamış sözü aldı ve şöyle dedi: «Yanıp kül olmanın da, kendimi kurban etmemin de vaktı

değil henüz. Ne ölüm kayığı semtime uğrayacak, ne de

üç katlı giysiyi, kefenim diye giyeceğim. Ne halkım kim­

sesiz kalacak, ne de evimde cesedimi yakmak üzere odun­

ları tutuşturup barınağımı da ateşe verecekler. Bugün, uzat

bana yardım . elini, ben de sana benimkini uzatayım: Bu

durumda bize ne zarar verebilir? Etten kemikten yaratıl­

mış bütün yaratıklar, en sonunda Batı kayığında yer alacak­

lar. Bu kayık, yani Magilum'un kayığı battığında tümü de

yok olur. Ne var ki, biz ilerleyeceğiz; gözlerimizi de bu ca-

Page 87: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 87

navann üzerine dikeceğiz. Yüreğin korkuyla doluysa, o za­man korkuyu at dışarı; dehşetten titriyorsa, o zaman da dehşeti dışarı at. Baltanı kap; kaptığın gibi de saldır. Kav­gayı yarıda bırakan, barışa ulaşmış sayılmaz. »

Humbaba, sedirden yapılı sağlam evinden çıktı. O za­man Eııkidu haykırdı: « Ey Gılgamış, Uruktaki öğünmele­rini hatırla şimdi. tlerle, saldır Uruk'un oğlu! Korkulacak bir şey yok. » Bunları işitince Gılgamış, yüreklenip şu kar­şılığı verdi: «Çabuk ol! Bekçi oradaysa, korulara kaçıp göz­den gitmesine fırsat verme. Yakala onu! tık yedi büyüsünü takındı. Ama geri kalan altısını daha takınmadı; daha si­lfilılanamadan tuzağa düşürelim onu. » Kudurmuş bir yaba­nıl boğa gibi yeri koklamağa koyuldu. O anda orman bek­çisi, tehdit edici sözler söyleyerek onlara dönüp bağırdı. Humbaba, sağlam sedir evinden çıkageldi. Gılgamış'ı tehdit edecek şekilde başını salladı. Sonra, Gılgamış'ın üzerine dikti gözünü, o ölüm gözünü. Gılgamış, o anda Şamaş'a yakardı ağlayarak: • Ey ulu Şamaş, buyurduğun yolu izle­dim, ama şimdi yardım göndermezsea nasıl kaçıp kurtula­cağım? » Gılgamış'ın duasını işiten ulu Şamaş, büyük yeli, poyrazı, kasırgayı, buzlu yeli, kavurucu yeli, fırtınayı ve borayı çağırdı. Tümü de ejderhalar gibi, kavurucu ateş gi­bi, ruhu donduran öldürücü yılan gibi, yıkıcı su baskını, yalımlanan şimşek gibi erişti. Yeller Humbaba'ya karşı es­ti, gözlerini kamçıladı. Humbaba'nın eli kolu tutuldu, öne ya da arkaya adım atamaz oldu. Gılgamış haykırdı: « An­nem Ninsun'un ve babam Lugulbanda'nın başı hakkıyçin Canlılar ülkesinde, bu ülkede, senin barınağını ortaya çı­kardım. Güçsüz kollarımı da, şu önemsiz silfiltlarımı da bu ülkeye, sana karşı kullanmak için getirdim. Şimdi evine gi­receğim. »

Böylece ilk sediri yere indirdi Gılgaınış. Sonra, birlik­te dallarını parçalayıp dağın eteğine yığdılar. tik vuruşun

Page 88: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

8 8 GILGAMIŞ DESTANI

ardından Humbaba, yalım saçtı çevresine. Ama yine de

ilerlediler. Yedi tane sediri yere indirdiler; onların dallarını

kesip biçtikten ve bağladıktan sonra dağın eteğine yığdılar.

Humbaba da yedi kez parlak ışığını onların üzerine saldı.

Yedinci yalım da sonuçsuz kalıp söndüğünde, onun inine

ulaştılar. Küçümser bir edayla avucuyla oyluğuna vurdu.

Elleri bağlı bir savaşçı, yakalanmış soylu bir yaban boğası

gibi yaklaştı. Gözlerinden yaşlar boşanmağa başladı; rengi

soldu. « Gılgamış, bırak da konuşayım, » diye söze başladı. « Ana nedir bilmiyorum; beni yetiştiren bir babam da olına­

dı. Beni doğurup büyüten ve yetiştiren dağdır. Enlil ise, be­ni bu ormanın bekçiliğine atadı. Bana özgürlüğümü bağışla; kulun olayım; sen de hükümdarım ol. Dağda yetiştirip bak­tığım ormanın bütün ağaçları senin olsun. Onları kesip sana

bir saray yapacağım.» Sonra Gılgamış'ı elinden tutup evine götüroıi. Y üreği insafa gelen Gılgamış gök, yeryüzü ve yer­

altı adına ant . içti: « Ey Enkidu, tuzağa düşürülınüş kuşun

yuvasına geri gitmesine, tutsak edilmiş insanın da annesinin

kollarına dönmesine hakları yok mudur? » diye sordu. En­

kidu da şöyle karşılık verdi: « İnsanların en güçlüsü bile,

akılsızsa, · alınyazının kölesi olınaktan kurtulamaz. Kötü alınyazısı Namtar, insanlar arasında hiç fark gözetmeksizin

düşüncesiz olanı yutacaktır. Tuzağa düşürülınüş kuş, yu­

vasına geri dönse de, tutsak düşmüş insan, annesinin kol­

larına dönse de, seni , doğuran annenin, seni beklediği ken­

te hiçbir zaman dönmeyeceksin dostum. Namtar, dağ yolu­

nu yüzüne kapatacak, keçiyolunu da geçilmez kılacaktır » . c Enkidu, kötü konuştun», dedi Humbaba. « Sen, bir

uşaktan, ekmeğini dilenen bir kişiden başka şey değilsin!

Kıskandığından, sana bir rakip çıkacak diye korktuğundan, böyle kötü konuştun ». Enkidu, « Sözlerine kulak asma, Gıl­

gamış; Hum baba ölmeli, » dedi. « önce Humbaba'yı, onun

ardından da hizmetindekileri öldür » . Ama Gılgamış, Enki­

du'dan yana çıkmadı pek. c Onu öldürürsek, ışığın yalımı

Page 89: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 89

da, parlaklığı da karmakarışık olacak; şan ve şeref de, bü­

yüsü de ışınları da sönüp yitecek. » Gılgamış'a seslenen

Enkidu ise, u Hayır, » dedi, « söylediğin doğru değil. İlkin

tavuğu boğazladık mı, ondan sonra civcivler nereye sığına­

bilir? Hele civcivler, çayırda oraya buraya koşuşmağa bir

başlasın; sonra, şan ve şerefi de, debdebesini de, parlaklığı­

nı da aramağa yine vakit kalır. »

Arkadaşının sözünü dinleyen Gılgamış, baltayı eline

aldı; kılıcını çekip Humbaba'nın boynuna çaldı. Arkadaşı

Enkidu da ikinci darbeyi yetiştirdi. üçüncü vuruşta Hum­

baba yere yıkıldı. Bunun ardından kargaşalık baş gösterdi.

Çünkü yere yıktıkları ormanın bekçisiydi. Haykırdığında,

Hermon ve Lübnan dağlarının tir tir titrediği ormanın bek­

çisini Enkidu yere indirdiği anda, ta iki fersalılık bir uzak­

lığa kadar, sedirler yalpalandı. Dağlar da, bütün tepeler de

kımıldadı; öldürülen, ormanın bekçisiydi çünkü. Gılgamış

ve Enkidu, sedirlere saldırdılar. Bunun sonucunda, Humba­ba'nın yedi büyülü silahı işlemez oldu. Sekiz talentlik kılıç

elde, ormanın derinliklerine daldılar. Anunnaki'nin kutsal

barınaklarını ortaya çıkardılar. Gılgamış ormandaki ağaç­

ların ilk öbeğini keserken, Enkidu onların köklerini ta Fı­

rat kıyılarına dek söküp çıkardı. Humbaba'yı tanrıların

önüne, Enlil'in önüne koydular. Toprağı öptüler, kefeni de

yere atıp kesik başını Enlil'in önüne bıraktılar Enlil, Hum­

baba'nın kesik başını görünce onlara öfkelenip köpürdü:

« Bunu neden yaptınız? Bundan böyle ateş, yüzünüzü kap­

lasın; yediğiniz ekmeği yesin; içtiğiniz yerden içsin, » dedi.

Daha sonra Enlil, Humbaba'nın yalımını da, yedi büyülü

silahını da geri aldı: İlkini ırmağa, aslana, lanet taşına, da­

ğa, bir de Cehennem Ecesinin korku saçan kızına verdi.

Kral ve korkunç yalımın fatihi; dağı yağmalayan yaba­

nıl boğa, denizi aşan Gılgamış! Sanadır hep ad da, onur

da, ün de!

Page 90: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

3

ENKtDU'NUN ÖLÜMÜ lŞTAR VE GILGAMIŞ

Gılgamış, uzun lülelerini yıkayıp silahlarını temizle­di. Saçlarını omuzlarından geriye attı. Lekelenmiş giysi­lerini de çıkarıp yenilerini sırtına geçirdi. Krallık giysile­riyle kuşandı. Gılgamış, başına tacı geçirdiğinde, görkemli tanrıça lştar, bakışlarını ona yöneltip yakışıklılığına hay­ran kaldı ve şöyle dedi: « Bana gel, Gılgamış, erkeğim ol, bedeninden bana döl sun; böylece ben senin karın, sen de benim kocam olacaksın. Sana tekerlekleri altından, mahmuzları bakırdan, geri kalan bölümü de altından ve la­civert taşından yapılmış bir savaş arabası donatacağım. Yi­ne sana, yük katırı olarak kullanabileceğin fırtına cinleri sağlayacağım. Sedir tahtası kokan evimize girdiğinde eşik de, taht da ayaklarını öpecek. Krallar, hükümdarlar, şeh­zadeler önünde eğilip dağlardan ve ovadan sana haraç getirecekler. Maryaların ikiz kuzulayacak, keçilerin de üçüz çıkaracak. Yük eşeğin, katırları geçecek, öküzlerin ra­kipsiz olacak, savaş arabana koşulu atların, tezlikleriyle ırak illerde bile ün salacak. »

Gılgamış ağzını açarak görkemli tştar'a cevap verdi:

Page 91: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

Gn.GAMIŞ DESTANI 91

« Seninle evlenirsem, karşılık olarak, sana ne gibi armağan­

lar sunabilirim? Bedenin için nasıl yağlar, ne biçim giysiler

istersin? Sana ekmek ve bir tanrıya layık her. türlü yemişi

sunmaktan kıvanç duyarım. Bir eceye layık içki olan şara­

bı da sana sunmak isterim. Tahıl ambarını doldurmak ama­cıyla sana tahıl verebilirim. Ancak, seni eş edinmeğe ge­

lince; işte, bu olmaz. Sonra başıma neler gelmez ki? Sen,

sevgililerin için, soğukta için için yanan bir mangal, ne

boraya ne de fırtınaya karşı koruyan sığınak, birlikleri pe­

rişan eden bir hisar, kendini taşıyanı kapkara eden zift, yi­

ne kendini taşıyanı bereleyen bir kırba, korkuluktan düşen

bir taş, düşmanın kullandığı bir şahmerdan, giyenin ayağına

vuran bir çarıktın. Sevgililerinden hangi birini sonsuza dek

sevdin? Hangi çobanın, seni her zaman tatmin etti? Dinle

beni, sana sevgililerinin serüvenlerini anlatayım. Bir vakit­

ler, gençlik çağında�evdiğin Tammuz vardı. Her yıl onun

için yakarılmasını emrettin. Mavi Kuzgunu sevdin. Ama

onun kanatlarını kırmaktan kendini alamadın. Şimdi ko­

ruda oturup, «Kappi, kappi, ah kanadım, kanadım! » diye

sızlanıyor. Korkunç güçlü aslanı sevdin. Sevdin de ona ye­

di tuzak hazırladın; hem de yedi tane. Vuruşma alanların­

da harikalar yaratan aygırı sevdin; ona da kamçıyı, mah­

muzu ve sırımdan koşum takımını layık gördün. Ona

zorla yedi fersah koşturdun, içeceği suyu ilkin çamurla bu­

landırttın; annesi Silili'nin de yakınıp inlemesine yol açtın.

Sürünün çobanını sevdin. O da senin için her gün elenme­

miş kaba undan çörek pişirmesi yetmiyormuş gibi uğruna

birçok oğlak öldürdü. Sen bir vuruşla onu kurda dönüştür­

dün. Artık kendi sürüsünün çobanları onu kovalıyorlar,

çoban köpekleri de üzerine salıyorlar. Sonra, babanın olan

hurma korusunun bahçıvanını yani tşullana'yı da sevme­

miş miydin? Sofranı, her gün sepetler dolusu sayısız hur­

mayla donattı durdu. Günlerden bir gün de gözlerini ona

çevirerek, • Sevgili tşullana, buraya, bana gel. Erkekliğini

Page 92: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

92 GILGAMIŞ DESTANI

tadayım. Haydi gel de al beni; senin olayım, » dedin. İşulla­

na da bu isteğine şöyle cevap verdi: « Benden böyle bir şe­yi nasıl istersiniz? Hep annem yemeği pişirdi, ben de ye­

dim. Şimdi bana kötü kokan bozulmuş yemekten başkasını

sunamayacak olan senin gibisine neye gelecek mişim? Ka­

mıştan yapılmış perdenin dondurucu soğuklara karşı yete­

rince koruduğu ne zaman görülmüş ki? » İsteğine karşılık

bu sözleri işitir işitmez ona vurdun. O vuruş yüzünden bir

köstebek olup toprağın kat kat altına girdi. O vuruşla, İşul­lana'yı, gönlünde erişemeyeceği arzuların kaynaştığı bir

köstebek haline getirdin. Tut ki sevişen bir çift olduk; bu

durumda ben de, senin bir vakitler sevdiklerinin akıbetine

uğramayacak mıyım? »

İştar, bunları işitince öfkeye kapılıp yüce göğe yükseldL

Babası Anu'nun ve annesi Antum'un önünde gözyaşı dök­

tü: «Babacığım, Gılgamış beni aşağıladı durdu. İğrenç dav­

ranışlarımı, tiksinti verici ve çılgınlık dolu işleriıni bir bir

yüzüme vurdu. » Anu şöyle cevap verdi: « Tanrıların baba­sı mısın sen? Kral olan Gılgamış'la kavga edersen, o da,

iğrenç davranışlarını, tiksinti verici ve çılgınlık dolu işleri­

ni senin yüzüne vurur. »

İştar, yeniden sözü aldı: «Babacığım, Gılgamış'ı yok etmek için bana Gökyüzü Boğasını ver. Gılgamış'ı öylesi­

ne kibirle doldur ki, bu kibir onun yıkımına yol açsın, Gök­yüzü Boğasını bana vermezsen, cehennemin kapılarını kı­

racağım, sürgülerini de sökeceğim. Böylelikle, yukardaki­

lerle aşağıdakileri birbirinden ayırt etmek imkansızlaşacak;

insanlar arasında karışıklık çıkacak. ölüleri, canlılar gibi,

yemek yiyer hale getireceğim; böylece ölülerin sayısı yaşa­

yanlarınkini geçecek. » Anu da İştar'a şöyle dedi: « İsteğini

yerine getirirsem, Uruk'ta buğdayı tohumsuz kabuk haline

sokan yedi yıllık bir kurallık baş gösterecek. İnsanlar için yeterli tahıl, hayvanlar için de yeterince ot istif ettin mi? »

İştar, « İnsanlara tahıl, hayvanlara da ot istif ettim. Yedi

Page 93: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 93

yıllık tohumsuz kabuk dönemi için yeterince tahıl ile ot ha­zır, » diye cevap verdi.

Anu, 1ştar'ın söylediklerini işitince, Uruk'a götürmesi için Gökyüzü Boğasının yularım kızının eline verdi. Uruk' un kapılarına vardıklarında, Boğa, ırmağa yöneldi; ilk ho­

murtusuyla toprağın üzerinde yarıklar açıldı, yüz kişi de düşüp öldü. İkinci homurtusuyla da yarıklar açıldı, iki yüz kişi düşüp öldü. üçüncü homurtusuyla da yarıklar açıldı; Enkidu tökezlediyse de anında yeniden toparlanıp yana sıç­radı; ardından, boğanın üzerine atlayarak onu boynuzların­dan kavradı. Gökyüzü Boğası, öfkelenip Enkidu'nun yüzü­ne köpük saçtı; kuyruğunun sık tüylü kısmıyla onu kam­çıladı. Gılgamış'a bağıran Enkidu, « Arkadaşım, arkamızda kalıcı bir ad bırakacağız diye böbürlendik. Haydi bakalım, şimdi kılıcını, ensesiyle boynuzlarının arasına daldır; boğa­nın leşini yere ser, » dedi. Onun üzerine, Gılgamış, Boğa­nın peşine düşüp kuyruğunun tüyü sık kısmını yakaladı. Ensesiyle boynuzlarının arasına kılıcını daldırdı. Gökyüzü Boğasını cansız yere serdikten sonra, yüreğini çıkarıp Şa­maş' a sundular. Canciğer arkadaşlar ise, yerlerinden kımıl­damadılar.

Ama 1ştar, yerinden kalkıp Uruk'un büyük surlarına tırmandı. Bir zıplayışta kuleye erişip beddua etti: « Gökyü­zü Boğasını öldürmekle beni küçümseyen Gılgamış'a lanet olsun! » Enkidu, bu sözleri işitince boğanın sağ budunu koparıp tştar'ın yüzüne fırlattı ve şöyle dedi: « Yakalarsam, sana da yapacağım budur; bağırsakları da yanına bağla­rım. » Bunun ardından, tştar, halkını; rakseden, şarkı söy­leyen kızları; tapınağın fahişelerini ve yosmalarını bir araya getirdi. Gökyüzü Boğasının butu üzerinde ağıt yaktı.

Buna karşılık Gılgamış, zırhçıların ve demircilerin tümünü birden çağırdı. Boynuzların iriliğine hayran kaldı­lar. Boynuzlar, iki parmak kalınlığında lacivert taşıyla kaplıydı. Gılgamış'ın, koruyucu tanrısı Lugulbanda'ya ar-

Page 94: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

94 GILGAMIŞ DESTANI

mağan ettiği bu boynuzların her biri sekiz okka ağırlığın­daydı; taşıdıkları yağ miktarıysa, altı ölçülüktü. Gılgamış, onları sarayına taşıyıp duvara astı. Ardından, ellerini Fırat ırmağında yıkadılar, birbirlerine sarıldılar ve uzaklaştılar. Kendilerini görmek için toplanan yiğitlerin arasından Uruk' un sokaklarında ilerlediler. Gılgamış, şarkı söyleyen kızlara dönüp, " Yiğitlerin en görkemlisi, erlerin en seçkini kim­dir? » diye sordu. 11 Gılgamıştır, yiğitlerin en görkemlisi. Er­lerin en seçkini, yine Gılgamıştır, » karşılığını verdiler. Yi­ğitler, « Artık geceleyin dinlenelim, » deyip yatıncaya dek, sarayda yenilip içildi, eğlenildi, bayram edildi.

Gün ağarırken Enkidu doğrulup Gılgamış'a seslendi: « Ey kardeşim, dün gece öyle bir düş gördüm ki, sorma Anu, Enlil, Ea ve göksel Şamaş, birbirleriyle danışmak üze­re toplandılar. Toplantı sürüp giderken, bir ara Anu, Enlil'e, " Gökyüzü Boğasının canını aldıkları ve, Sedir Dağının bek­çiliğini yapan Humbaba'yı öldürdükleri için ikisinden biri ölecektir, » dedi. Bunun ardından söz alan görkemli Şa­maş, yiğit Enlil'e şunları söyledi: • Gökyüzü Boğasının ca­nını almaları ve Humbabayı da öldürmeleri, buyruğunuza uygundur. Şimdi, suçsuz olmakla birlikte, Enkidu'nun öl­mesi mi gerekiyor?• Bunun üzerine, Enlil öfkelenerek Şamaş'a şöyle cevap verdi: « Onların çok yakınıymış gibi davranan sen, nasıl olur da böyle bir �eyi ileri sürebilir­sin; anlaşılır gibi değil doğrusu,• karşılığını verdi.

Böylece Enkidu, Gılgamış'ın önüne serilerek gözyaş­ları döktü. Ağlaya ağlaya, Gılgamış'a şunları söyledi: u Ey kardeşim! Ey kardeşim! Seni nice seviyorsam da, yanın­da nice kalmak istiyorsam da, beni yine de senden ayıra­caklar, » Sonra, sözlerini şöyle bağladı: « ölümün eşiğine oturmaktan başka yolum kalmadı. Böylelikle sevgili kar­deşimi şu gözlerimle bir daha göremeyeceğim. »

Enkidu tek başına hasta yatarken, ormanın giriş kapı-

Page 95: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 95

sına, canlı bir varlıkmış gibi küfür edip durdu: « Ey akılsız,

duygusuz ve kasvetli kapı! Ulu sediri görünceye dek, yir­

mi fersahı aşkın bir uzaklığı senin için katettim. Yurdu­

muzda senin gibi tahta yok. Yetmiş iki kübit yüksekliğin­

de, yirmi dört kübit genişliğindesin; eksenin, halkan per­

vazların kusursuz. Nippur'lu bir usta zanaatçı yaptı seni.

Ah, sonucun nasıl olacağını bir bilseydim! Senin yüzünden

başıma gelecekleri kestirseydim, baltamla parça parça eder,

yerine de ince çubuklardan bir kapı yapardım. Seni gele­

ceğin bir kralı buraya getirseydi ya da sana biçim veren bir

tanrı olsaydı, keşke! Bırak adımı sildirip, kendininkini yaz­

dırsın! Böylelikle de Enkidununki yerine onun başı belaya

girsin! »

Günün ilk ışınlarıyla birlikte, başını kaldırıp Güneş

Tanrısının önünde ağladı. Parlayan güneş ışıklarının altın­

da gözyaşı döktü. « Güneş Tanrısı, sana şu aşağılık tuzakçı­

dan yakınacağım, Onun yüzünden, arkadaşımdan geri ka­

lıyorum. Dileğim, onun pek az av bulmasını, güçsüz düş­

mesini, avladığı hayvanların ağlarından , kaçmasını, her

paydan daha az almasını sağlamandır. »

Tuzakçıya beddua ettikten sonra, yosmaya döndü.

Onu da lanetlemeye başladı. « Sana gelince kadın, sana

da var gücümle beddua edeceğim! Sonsuza dek sürüp gi­

decek bir alınyazısı yükleyeceğim sana. Bedduanı yakında

apansızın tutacak. Göreceğin iş için başını sokacak çatı

bulamayacaksın. Çünkü, öbür kızlarla bir arada yer tutama­

yacak; buna karşılık, içkicilerin, sarhoşların kusmuklarıyla

kirlenmiş yerlerde işini göreceksin. ücretin, çömlekçinin

toprağıyla ödenecek, çaldıkların bir ahıra atılacak, çömlek­çiler mahallesinin tozu toprağı içinde, yol kavşaklarında

oturacaksın, geceleri gübre yığınının üzerinde yatacaksın,

gündüzün de, duvar gölgesinde bekleyeceksin. Böğürtlen­

ler ve dikenler, ayaklarını kanatacak; ayyaşı da ayığı da

gelip yanaklarını tokatlayacak, ağzın acıyla büzülecek. Mor

Page 96: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

96 GILGAMIŞ DESTANI

renklerinden sıyrılasın! Çünkü bir vakitler ben de kırlarda

karımla birlikte, istediğim değerli her şeye sahiptim. »

Şamaş, Enkidu'nun sözlerini işitince, ona gökten ses­

lendi: " Enkidu, sana tanrılara layık ekmeği yemeği, kralla­

rın şarabından içmeği öğreten kadına niçin beddua ediyor­

sun? Sana göz kamaştırıcı giysiyi giydiren kadın, aynı za­

manda yoldaş olarak görkemli Gılgamış'ı da vermedi mi?

öz kardeşin Gılgamış, seni kralların yattıkları yatağa da,

solundaki sedire de boylu boyunca yatırmadı mı? Ayakla­

rını yeryüzünün şehzadelerine öptürttü. Şimdi de Uruk

halkı, gözyaşı döküp sana ağıt yakıyor. öldüğünde de Gıl­

gamış, saçlarını senin için uzatıp aslan postu giyerek çöl­

lerde dolaşacak. »

· Görkemli Şamaş'ı işitince, Enkidu'nun öfkeli yüreği

yatıştı. Bedduasını geri aldı ve şöyle dedi: cıKadın, sana

başka türlü bir alınyazısı yüklüyorum. Sana beddua eden

ağız, şimdi seni kutsayacak. Krallar, şehzadeler, soylular

sana tapacak. Senin için dört fersah ötedeki er kişi, eliyle

kalçasına vuracak; saçını başını yolacak. Yine senin için

kemerini çözüp servetini ortaya dökecek. İstediğini elde

edeceksin: lacivert taşı, altın, akik alacaksın hazinelerden.

Parmağına yüzükler takacak, bedenine giysiler yakış­tıracaksın. Rahip seni tanrıların önüne çıkaracak. Bir eş,

yedi çocuk annesi bir kadın senin uğruna terk edildi. »

Enkidu, hasta ve yapayalnız uyudu ve sıkıntıyla içim

arkadaşına döktü: cı Sediri kesen bendim. Ormanı kesip bi­

çen bendim. Humbaba'yı da tepeleyen bendim. Şimdi gel

de gör halimi. Dün gece gördüğüm düşü dinle, arkadaşım.

Gökler gürledi, yer de gümbürdeyerek karşılık verdi. On­

ların arasında ben, kendimi heybetli bir varlığın, karanlık

yüzlü insan-kuş'un önünde buldum; bana yöneldi açıkça.

Kan emici yüzlü, aslan ayaklıydı; elleri de kartal pençesiy­

di. üzerime atlayıp pençelerini saçlarıma daldırdı. Beni

sımsıkı tuttu, hem öyle sımsıkı tuttu ki, soluyamaz hale gel-

Page 97: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 97

dim. Sonunda biçimimi değiştirdi; kollarım, tüylü kanatlar haline geldi. Gözlerini bana dikti ve beni Karanlıklar Ecesi 1rkalla'nırr sarayına, dönüşü olmayan iniş yoluna götürdü.

dçindekilerin, karanlıkta oturduğu ev oradadır; yi­yecekleri toz, etleri kildir. Kuşlar gibi kanatlıdır hepsi. Işı­ğı görmezler ve karanlıkta otururlar. Toz evine girip ora- . da yeryüzünün krallarıyla karşılaştım. Taçlarını bir dalı& başlarına geçirmemek üzere çıkarmışlar. Tümü de, bir va­

kitler krallara özgü. taçları taşıyan, eskiden yeryüzünde ege­

menliklerini sürdüren krallar ve şehzadelerdi. Geçmiş gün­lerde Anu ve Enlil gibi tanrı katını ellerinde tutmuş bu­lunan bütün bu krallar ve şehzadeler, şimdi hizmetçi du­rumundaydılar; toz evinde kızarmış et getirip götürüyorlar, pişmiş et ve su taşıyorlardı. Girdiğim o toz evinde, başpa­pazlar, rahip yardımcıları, büyü ve vecd rahipleri, tapına­ğın hizmetçileri ve çok eski günlerde kartalın göğe çıkar­dığı Kiş kralı Etana, bulunuyorlardı. Yine orada sığırların tanrısı Samukan'ı, Yeraltı-Evreni'nin Tanrıçası Ereşki­gal'i, onun önünde de çömelmiş oturan tanrıların yazıcısı ve ölüler defterini tutan Belit-Şeri'yi gördüm. Elinde tuttu­ğu yazılı levhadan bir şeyler okuyordu. Başını kaldırıp, beni görünce, 'Bunu buraya kim getirdi?' diye sordu. Bu­nun üzerine, ıssız sazlık bir yerde, tepeden tırnağa kana bo­yanmış olarak dolaşıp duran ve bir çiftlik kfilıyası tarafın­dan yakalanıp, yüreği korkuyla çarpan bir adam gibi uyan­dım. »

Gılgamış giysilerini · üzerinden atmış, arkadaşını din­liyordu ve hüngür hüngür ağlıyordu. Gılgamış dinledi, din­ledikçe de gözyaşları arttı. Sonra Enkidu'ya şöyle dedi: « Yı­kılmaz duvarlı Uruk'fa böylesine bilge başka kim var? Tuhaf şeyler söylendi; yüreğin neye böylesine tuhaf ko­nuşuyor? Düş olağanüstüydü; ama, korku da büyüktü. Korkunçluğunun kertesi ne olursa olsun, yine de bu düşü pek değerli saymalıyız. Çünkü, sefilliğin, eninde sonunda .

Page 98: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

98 GILGAMIŞ DESTANI

sağlıklı kişinin başına çöktüğünü, hayatın eninde sonunda

acıyla bittiğini gösteriyor bu düş. ıı Daha sonra, şöyle ya­

kardı: «Arkadaşım uğursuz bir düş gördüğü için, yüce tan­

rılara dua edeceğim ·şimdi ıı.

Enkidu'nun düş gördüğü gün de sona erdi. Ama o, has­

talık yüzünden yerinden kıpırdayamadı. Bütün gün boyun­

ca yatağında uzandı kaldı. Ağrıları da gitgide arttı. Enkidu,

kırlardan ayrılmasına yol açan arkadaşı Gılgamış'a, • Bir

vakitler sana hayat suyunu bulmak için koşup durdum, ama

şimdi elimde hiçbir şey yok. ıı dedi. Ertesi gün de yatağından çıkamadı. Gılgamış onun başucundan ayrılma­

dı, ama hastalığı azıtıyordu. Enkidu üçüncü gün de yata­

ğında kaldı. Gılgamış'a seslenerek onu yatağından kaldırdı.

Artık iyice güçsüzleşmişti; ağlamaktan gözlerine perde de

inmişti. On gün yattı ve acıları daha da arttı. Bu acılarla ya­

tağında on bir, on iki gün yattı. Sonunda Gılgamış'a seslen­

di: «Arkadaşım, yüce tanrıça bana beddua etti, utanç içeri­

sinde ölmem gerekiyor. Savaşta vurulan bir er kişi gibi öl­

meyeceğim. Vurulmaktan korkuyordum. Ama vuruşma sı­

rasında ölene ne mutlu! Yazık ki ben utanç içinde ölece­

ğim. » Gılgamış, Enkidu için ağladı durdu. Tan vaktinin

ilk ışınlarıyla, sesini yükselterek Uruk'un gün görmüş da­

nışmanlarına ve pirlerine şöyle dedi:

«Dinleyin beni Uruk'un ermişleri Arkadaşun Enkidu'nun uğruna döküyorum gözyaşlarımı

Yas tutan bir kadın gibi inliyorum Kardeşim için ağlıyorum. Ey Enkidu kardeşim! Yanundaki baltam, Elimin gücü, önümdeki kalkan, kuşağundaki kılıç! Sendin En ender süs en görkemli giysi; Uğursuz bir alınyazısı senden yokstın kıldı beni.

Page 99: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI

Anan ve baban olan

Yabanıl eşek ve ceyWı,

Seni besleyen bütün uzun kuyruklu yaratıklar,

Hep ardından ağlıyor.

Ovanın da otlakların da bütün yabanları,

Sedir ormanında sevdiğin keçiyollan,

Arkandan ağıt yakıyorlar gece gündüz.

Bütün ileri gelenleri yıkılmaz duvarlı Unık'un,

Ağlasınlar ardından,

Enkidu, genç kardeş,

99

Kutsamanın parmağı, bırak seni göstersin yakanş içinde.

Kulak ver ülkeyi baştanbaşa yanp geçen yankıya,

Bir annenin inleyişini andıran o yankıya,

Birlikte yürüdüğümüz keçiygllannın tümü

Avladığımız yabanıl hayvanlar, ayı ve sırtlan Kaplan, pars ve aslan

Geyik de, dağ keçisi de, boğa da, maral da

Kıyıları boyunca gezindiğimiz ırmak da

Elanı'm Ula'sı da, Bir vakitler kırbalanınızı doldurmağa gittiğimiz sevgili

Fırat da

Ağlıyorlar senin için.

Bekçiyi öldürdüğümüz dağ,

Ağlıyor ardından,

Gökyüzü Boğasının öldürüldüğü

Yıkılmaz duvarlı Umk'un savaşçıları,

Senin peşinden gözyaşı dökmekte. Herkes Eridu'da,

Arkandan ağlamakta Enkidu.

Ye diye sana tahıl taşıyanlar,

Yasını tutmaktalar.

Sana içesin diye arpa suyu sunanlar,

Şimdi ardından ağıt yakmaktalar.

Seni miskle yağlayan yosma,

Page 100: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

100 GILGAMIŞ DESTANI

Senin için şimdi inleyip sızlamakta. Sana bir eş bir de güzel öğütlerle bezenmiş yüzük sunan

saraylı kadınlar.

Şimdi arkandan ağlayıp saçlarını yohnakta. Kardeşlerin olan genç erkekler, Kadınmışcasına saçlarım uzahp yas tutuyorlar. Nasıl bir şeydir acaba seni alakoyan şu uyku Karanlıklarda yitip gittin ve arhk beni işitmez oldun.»

Yüreğini yokladı. Atmıyordu. Gözlerini de açmadı bir

daha. Gılgamış, yeniden arkadaşının yüreğini yokladı. Ha­yır, atmıyordu artık. Böylece, bir gelini duvakladıkları gibi,

Gılgamış da arkadaşını bir örtüye sardı. Bir aslan gibi, yav­

rularından yoksun kılınmış bir dişi aslan gibi öfkesinden

kudurdu. Delilenip, yatağının çevresinde döndü de döndü; döndükçe saçlarını yolup yolup sağına soluna saçtı. Deb­

debeli giysilerini paralayarak, çıkardı; iğrenç şeylermiş­

cesine yere çaldı. Günün ilk ışığıyla, Gılgamış varıp şöyle haykırdı:

« Seni kralların yatağına yatırdım. Solumdaki sedire uzan­

dın. Yeryüzünün şehzadeleri gelip ayaklarını öptüler. Uruk

halkından senin için ağlayıp, ağıt yakmasını isteyeceğim.

Kaygısız ve şen insanlar, kederinden iki büklüm olacak.

Toprağa verildiğinde, saçımı uzatacağım. Aslan postuna

bürünüp çöllerde dolaşacağım. » Ertesi gün, tan ağarırken

Gılgamış yenibaştan yakınmağa koyuldu. Enkidu için ye­

di gün, yedi gece ağlayıp sızladı. Kurtlar Enkidu'nun göv­desine üşüşene kadar, bu böyle sürdü gitti. Ancak ondan

sonra, Enkidu'yu toprağa verdi. Çüııkü Anunnaki, yani yar­

gıçlar ona el koymuştu artık. O zaman Gılgamış, ülkedeki

bütün bakırcıları, kuyumcuları, taşçıları çağırıp bir araya

topladı. Tümüne de, «Arkadaşımın heykelini yapacaksı­nız, » buyruğunu verdi. Heykel yapılırken, göğüs bölümüne

bol miktarda Hlcivert taşı, gövde kesimine de altın kulla-

Page 101: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 101

nıldı. Sert tahtadan bir masa da yapıldı; üzerine balla dolu bir akik kase ve tereyağla dolu lacivert taşından bir başka kase kondu. Gılgamış bunları Güneşe sundu ve sonra ağ­layarak uzaklaştı oradan.

Page 102: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

4

öLüMSüZLüGO ARAYIŞ

Arkadaşı için acı acı ağladı Gılgamış. Avcı olarak çölü dolaştı, ovalardan geçti. Acıyla haykırdı: «Nasıl durup dinlenebilirim, gönlüm nasıl rahat edebilir? Yüreğimi umut­suzluk kapladı. Kardeşim şimdi neyse, ben de öldüğümde öyle olacağım. Ölümden korkuyorum; iyisi mi, gidip Uzak­taki diye tanınan Utnapiştim'i bulayım. Çünkü o, tanrı­ların arasında yer almıştır. » Böylelikle Gılgamış, Tufanın ardından, tanrıların, kendisini aralarına aldıkları Utnapiş­tim'i bulmak ereğiyle yollara düştü. Çöllerde yolculuk etti; dere tepe aştı. Tanrıların, Dilmun ülkesindeki güneşin bah­çesine yerleştirdikleri, insanlar arasında ölümsüzlüğü yal­

nızca kendisine bağışladıkları Utnapiştim'i aradı.

Geceleri dağ geçitlerine vardığında dua etti: c.Bu dağ geçitlerinde, çok eskiden, aslanları görürdüm. Korkup da gözlerimi Ay'a dikerdim. Dua eder, dualarım da tanrılar katına yükselirdi. Şimdi yine dua ediyorum: Ay tanrı Sin, beni koru. » Duasının ardından uykuya yattı. Gördüğü dü­

şün etkisiyle uyanıncaya dek uyudu. Çevresinde dolanan aslanlar gördü. Sonra baltasını eline aldı, kılıcını kınından

Page 103: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 103

sıyırıp yayından fırlamış ok gibi Üzerlerine atıldı; aman­

sızca vurdu ve paraladı hepsini.

Sonunda haklarında bunca şey işitmiş bulunduğu, do­

ğan ve batan güneşin koruyucusu yüce dağlara, Maşu'ya

ulaştı. Maşu'nun iki doruğu da göğün duvarı kadar yük­

sekti; çukurlarıysa, yeraltı dünyasına değin uzanıyordu.

Giriş kapılarında yarı insan, yan ejderha Akrepler nöbet

tutuyordu. Görkemleri, dehşet vericiydi; bakışları, insana

ölüm saçıyordu; göz kamaştırıcı hfileleri, doğan güneşin

koruyucusu olan dağları silip süpürüyordu. Gılgamış on­

ları gördüğünde, elini yalnızca bir an için gözlerinin önüne

siper etti. Sonra kendini toparlayıp onlara yaklaştı. Gılga­

mış'ın tehlikeden yılmadığını görünce, İnsan-Akrep, eşine

seslendi: u Şu bize doğru gelen tanrıların tenidir » . İnsan

Akrebin eşi de şu karşılığı verdi: « Üçte ikisi tanrı, ama üç­

te biri insan. »

Sonra insan Gılgariıış'a, tanrıların çocuğuna seslen­

di: « Böylesine uzun bir yolculuğa niçin çıktın? Tehlikeli

suları geçerek bunca uzun yolları neye teptin? Gelişinin

nedenini açıkla bana. » Gılgamış sorulara şöyle karşılık

verdi: u Enkidu'yu pek severdim. Birlikte her türlü güçlü­

ğe katlandık. Onun yüzünden geldim buralara; çünkü in­

sanların ortak alınyazısı onu alıp götürdü. Gece gündüz

ağladım ardından; ölüsünü gömdürmek istemedim. Gözyaş­

larımın hatırı için arkadaşımın dirileceğini düşündüm. O

ayrılıp gittikten sonra hayatım, anlamını yitirdi. İşte bu ne­

denle, atam Utnapiştim'i aramak üzere buraya geldim.

Söylenenlere bakılırsa o, tanrıların arasına kabul edilmiş,

dolayısıyla ölümsüzlüğe kavuşmuş, Kendisine canlılar ve

diriler üzerine birtakım sorular sormak istiyorum. » İnsan­

Akrep, Gılgamış'a şunları söyledi: « Senin tasarladığını, ka­

dından doğma kimse yapmamıştır. ölümlü hiçbir insan da­ğa girmemiştir. Dağın uzunluğu on iki fersah karanlıktır,

Page 104: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

104 GILGAMIŞ DESTANI

ışık diye bir şeye rastlanmaz; yürek bunalır. Güneşin doğu­

şundan batışına dek, orada bir damla ışık görülmez. ıı Gılga­

ınış şöyle cevap verdi: « Yüreğim kederle, acıyla dolacak.

İç çekip ağlayacağım. Bütün bunları biliyorum. Ne var ki yine de gitmem gerekiyor. Dağın girişini aç bana. ıı İnsan­

Akrep de şu karşılığı verdi: « Peki, git Gılgamış. Maşu da­

ğını geçmene, sarp yamaçlarını aşmana izin veriyorum.

Ayaklarının, seni, evine sapasağlam ulaştırmasını dilerim.

Dağın girişi açıktırıı.

Gılgamış bunu işitince, İnsan-Akrebin dediğini yaptı;

güneş yolunu, güneşin doğuşu yönünde dağdan geçerek

izlemeğe koyuldu. Bir fersah yol alınca, çevresini saran

karanlık yoğunlaştı. Işık yoktu, Gılgamış, önünü ardını

göremiyordu. İki fersah yol alınca, çevresini saran karan­

göremiyordu. İki fersah yol alınca, çevresini saran karanlık

yoğunlaştı. Işık yoktu; Gılgamış, önünü ardını göremiyordu.

üç fersah yol alınca, çevresini saran karanlık yoğunlaştı.

Işık yoktu; Gılgamış, önünü ardını göremiyordu. Dört

fersah yol alınca, çevresini saran karanlık yoğunlaştı. Işık

yoktu; Gılgamış, önünü ardını göremiyordu. Beş fersah

yol alınca, çevresini saran karanlık yoğunlaştı. Işık yoktu;

Gılgamış önünü ardını göremiyordu. Altı fersah yol alın­

ca, karanlık yine yoğunlaştı. Ne önünü ne ardını görebil­

di. Yedi fersah yol alınca, karanlık yine yoğunlaştı; önünü

ardını göremez oldu . . Sekiz fersah yol alınca, Gılgamış

acı acı haykırdı; ne önü ne ardı görülüyordu. Dokuzuncu

fersahtan sonra, kuzey rüzgarının esintisini yüzünde duy­

du; ama karanlık yoğundu; önü de ardı da görünmüyordu.

Onuncu fersahtan sonra artık yolun sonuna gelmişti. On­

birinci fersahtan sonra, şafağın ışıkları belirdi. Ve on ikinci

fersahın sonunda, güneş ışınları sel gibi aktı.

Değerli taşlarla dolu çalıların ortasındaydı. Tanrıların

bahçesi de oradaydı. Bahçeyi görür görmez aşağıya doğru

seğirtti. Çünkü, salkımların asılı olduğu akik'in çok güzel

Page 105: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 1 05

görünüşlü yemişi de, yemişlerle dolu güzel görünümlü la­

civert taşı yaprakları da oradaydı. Dikenlerin ve kenger

otlarının bittikleri yerde demir filizi, değerli taşlar, deniz

ürünü olan inciler ve akikler vardı. Bahçenin denize bakan

yakasında yürüyen Gılgamış'ı gören Şamaş, onun hayvan

postuna bürünmüş olduğunu ve hayvan etiyle beslendiğini

fark etti. Canı sıkılıp şöyle konuştu: uBu yoldan daha öhce

hiçbir ölümlü geçmemişti. Yeller, denizin üstünden estik­

leri sürece de hiç kimse geçemeyecek, » Gılgamış'a da şun­

ları söyledi: u Aradığın hayatı hiçbir zaman bulamayacak­

sın » . Gılgamış ise, görkemli Şamaş'a şu karşılığı verdi:

«Bunca uzaklardan çölü aşarak geldikten, bunca sıkıntıyı

çektikten, yorucu yürüyüşlere katlandıktan sonra bir daha

uyanmamacasına uykuya mı dalacağım; sonsuza dek top­

rağı başımın üzerine mi örttüreceğim? Bırak, gözlerim ka­

maşıncaya dek güneşe baksın. Bir ölüden farkım yoksa da,

bırak beni; güneşin ışığını göreyim ».

Denizin hemen yanıbaşında üzümlerin yetiştiricisi, şa­

rabın yapımcısı Siduri yaşıyordu. Tanrıların kendisine ver­

dikleri kocaman altın fıçılar, altın çanaklar yanıbaşında,

deniiin kenarındaki bahçede oturuyordu. Peçeyle örtünmüş

Siduri; gövdesi postlarla kaplı, bedeninde tanrıların etini

taşıyan, ama gönlü umutsuzlukla kıvranan, yüzü uzun yol­

dan gelen birinin yüzünü andıran ve kendisine yaklaşan

Gılgamış'ı oturduğu yerden gördü. Şöyle bir baktı ona,

Gılgamışla arasındaki uzaklığı göz kararıyla kestirdikten

sonra içinden şöyle geçirdi: « Hiç kuşkusuz, kötü ruhlunun

biri bu. Nereye gidiyor acaba? ıı Gılgamış girmesin diye,

hemen sürgüleyip kapattı kapıyı. Sürgünün sesini duyan Gıl­gamış, başını yukarı kaldırdı, ayağını da kapının aralığına

dayayıp, kadına seslendi: « Şarap yapımcısı genç kadın, ka­

pını niçin sürgülüyorsun; kapıyı kapatmana yol açacak

ne gördün ki? Şimdi kırıp içeri gireceğim. Çünkü, ben,

Gökyüzü Boğasını ele geçirip öldüren, sedir ormanının bek-

Page 106: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

106 GILGAMIŞ DESTANI

çisini cansız yere seren, ormanda yaşayan Humbaba'yı alt

eden, dağ geçitlerinde aslanları paralayan Gılgamışım. »

Bunun üzerine Siduri ona, • Sen gerçekten Gökyüzü

Boğasını ele geçirip öldüren, sedir ormanının bekçisini

cansız yere seren, ormanda yaşayan Humbaba'yı alt eden,

dağ geçitlerinde aslanları paralayan Gılgamışsan, ya­

nakların niçin böyle çökük; yüzün niçin süzgün? Gönlün

niçin umutsuzlukla kıvranıyor; yüzün de uzun yoldan dö­

nen birinin yüzünü niçin andırıyor? Evet, yüzün niçin sı­

caktan ve soğuktan kavruldu; niçin rüzgarları aramak üze­

re çayırlan aşıp buraya vardın? »

Gılgamış ona şu karşılığı verdi: 11 Yanaklarım niçin

çökük, yüzüm niçin süzgün olmasın? Gönlüm umutsuzluk­

la kıvranıyor, yüzüm de uzun yoldan gelen birinin yüzünü

andırıyor; soğuktan da, sıcaktan da kavruldu. Rüzgarları

aramak üzere çayırları niçin aşmış olmayayım? Kırların

yaban eşeğini, ovaların parsını avlamış olan arkadaşımı, er­

kek kardeşimi; Gökyüzü Boğasını ele geçirip öldüren, se­

dir ormanında Humbaba'yı alt eden, yanımda bunca tehli­

keye göğüs geren Enkidu'yu, bunca sevdiğim erkek karde­

şimi ölümlülük denen son, alıp götürdü. Kurtlar gövdesine

üşüşünceye dek, yedi gün, yedi gece durmadan ağladım.

Erkek kardeşim ölümden korkmama yol açtı; kardeşimden

dolayı çöllerde başıboş dolanıp yerimde duramaz oldum.

Ama, şarap yapımcısı genç kadın, şimdi senin yüzünü gör­

düğüme göre, bunca korktuğum ölümün yüzünü bana gös­

terme artık.

Kadın şöyle cevap verdi: « Gılgamış, böyle telaşlı ne­

reye gidiyorsun? Aradığın hayatı hiçbir vakit bulamaya­

caksın. Tanrılar, insanı yaratırlarken, onun payına ölümü

ayırdılar; dirimi ise, kendilerine sakladılar. Sana gelince

Gılgamış, karnını hoşa giden nesnelerle doldur; sabahtan

akşama, akşamdan sabaha kadar oyna, şölenler düzenle,

eğlen! Tertemiz giysilerle kuşan, suda yıkan, elini tutan

Page 107: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 1 07

ufak çocuğu sevindir, karını kucağına alarak mutlandır;

çünkü bu da, insanoğlunun ortak alınyazısıdır. ıı

Ama, Gılgamış, genç kadın Siduri'ye şu karşılığı ver­

di: « Sevdiğim Enkidu, toza toprağa karıştıktan sonra, ben

de ölüp toprak olacağımı bildikten sonra nasıl susarım,

nasıl yerimde durabilirim? Deniz kıyısında yaşayıp deni­

zin yüreğini gözlüyorsun. Genç kadın, şimdi söyle bana

bakalım, Ubara-Tutu'nun oğlu Utnapiştim'e hangi yoldan

gidilir? Hangi yönler geçide ulaştırır? Ah! Bana bu yönleri

açıklayıver. Yapabilirsem Okyanusu aşacağım. Başaramaz­

sam çöllerde yeniden dolaşıp duracağım. » Şarap yapımcısı

bu kez ona şöyle dedi: « Gılgamış, Okyanus geçit vermez.

Geçmiş zamanlardan bu yana her kim bu denizi aşmağa

kalkmışsa başarısızlığa uğramıştır. Güneş, görkemiyle Ok­

yanusu geçiyorsa da, Şamaş'tan başka onu şimdiye dek kim

aşabildi ki? Geçitten geçmek güçtür; oradan akan ölümcül

sular derindir. Okyanusu nasıl aşacaksın Gılgamış? ölüm­

cül sulara vardığında ne yapacaksın? Ama koruluğa doğ·

ru yollanırsan, orada Utnapiştim'in kayıkçısı Urşanabi'ye

raslayacaksın. Taştan yapılmış şeyler, kutsal nesnefor onda­

dır. Teknenin yılanlı pruvasını o yontar. Dikkatle bak ona.

Belki de onunla birlikte geçebilirsin azgın suları. Olacak

gibi değilse, o vakit de geri dönmen gerekecek. •

Gılgamış, bu sözleri işitince öfkeye kapıldı. Baltasını

eline aldı, kuşağından da hançerini çekti. Sinsice ilerleyip

bir mızrak gibi tepelerine indi. Sonra ormana gidip otur­du. Urşanabi, hançerin ışıltısını görüp baltanın sesini işitti.

Gılgamış, kızgınlığı sırasında geminin donanımını param­

parça ettiğinden, Urşanabi, başını şöyle bir salladı. Sonra

şöyle dedi: « Söyle, adın ne? Ben, Uzaktaki Utnapiştim'in

kayıkçısı Urşanabiyim ıı . Gılgamış, şöyle cevap verdi: « Adım

Gılgamıştır. Uruktanım; Anu'nun evinden » . Bunun üzerine

Urşanabi ona, « Yanakların niçin çökük, yüzün niçin süz­

glin? ıı diye sordu. « Gönlün niçin umutsuzlukla kıvranıyor;

Page 108: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

108 GILGAMIŞ DESTANI

yüzün ise niçin uzun yolculuk yapmış birinin yüzünü andı­rıyor; evet, yüzün niçin sıcaktan ve soğuktan böylesine kav­ruldu; niçin rüzgarları arayıp, çayırları aştın ve buralara geldin? »

Gılgamış şöyle dedi: « Niçin yanaklarım çökük, yü­züm de süzgün olmasın? Gönlüm umutsuzlukla kıvranıyor; yüzüm de uzun yolculuk yapmış birinin yüzünü andırıyor; yüzüm sıcaktan ve soğuktan kavruldu. Rüzgarları aramak üzere, niçin çayırları yürüye yürüye geçip buralara gel­meyeyim? Kırların yaban eşeğini, ovaların parsını avlamış olan arkadaşımı, erkek kardeşimi; Gökyüzü Boğasını ele ge­çirip öldüren, sedir ormanında Humbaba'yı alt eden, ya­nımda bunca tehlikeye göğüs geren Enkidu'yu, onca sevdi­ğim erkek kardeşimi ölümlülük denen son alıp götürdü. Kurtlar gövdesine üşüşünceye dek, yedi gün yedi gece dur­madan ağladım. Erkek kardeşim ölümden korkmama yol açtı; kardeşimden ötürü çöllerde başıboş dolanıp yerimde duramaz oldum. Onun alın yazısı beni bunaltıyor. Sesimi so­luğumu kesip nasıl susayım? O, toza toprağa karıştı, demek ben de ölüp sonsuza dek toprağın altında yatacağım? ölüm­den korkuyorum. Bundan dolayı, Utnapiştim'e hangi yol­lardan gidileceğini bana söyle U rşanabi. Yapabilirsem, ölümcül suları aşacağım. Başaramazsam, çöllerde yeniden dolanıp duracağım ».

Urşanabi, Gılgamış'a şöyle dedi: « Gılgamış, Okyanu­su aşmaktan seni kendi ellerin alakoydu. Geminin donanı­mını parçalamakla, onun güvenliğini de yok ettin. » Daha sonra ikisi, aynı konuda görüştüler. Gılgamış şöyle dedi: «Bana niye bu denli kızıyorsun Urşanabi; her mevsim, ge­ce gündüz, denize açılıp onu aşan sen değil misin? »

u Gılgamış, o parçaladığın nesneler vardı ya, işte, on­lar ölümcül suların bana dokunmalarını engelleyen, suda yol almamı sağlayan şeylerdi. Onları bu nedenle sakla­mıştım. Ama Urno yılanlarıyle. birlikte onları da parçala-

Page 109: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 109

dm. Şimdi ormana git bakalım Gılgamış; orada baltanla yüz yirmi direk kes. Her birinin uzunluğu altmış kübit olsun. Sonra onları bitümle boya, Üzerlerine de halkalar geçirip buraya getir».

Bunu duyan Gılgamış, ormana yöneldi. Orada alt­mış kübit uzunluğunda yüz yirmi tane direk kesti; hepsini bitümle boyadı, Üzerlerine de halkalar geçirdi. Kesip ha­zırladığı bütün bu direkleri Urşanabi'ye teslim etti. Bu­nun ardından, ikisi de tekneye binip Okyanusun dalgaları­nı yara yara açıldılar. Oç günde, bir ay on beş gündür yol­culuk yapmışçasına yol aldılar. Sonunda Urşanabi, tek­neyi ölümcül sulara ulaştırıp Gılgamış'a seslendi, «Haydi, bir direk alıp itele, yalnız dikkat et, ellerin sulara değmesin. Gılgamış, bir ikinci, üçüncü, dördüncü direk daha al. Gıl­gamış, beşinci, altıncı, yedinci direği al! Gılgamış, sekizin­ci, dokuzuncu, onuncu direği al! Gılgamış, on birinci, on ikinci direği de al! il Yüz yirmi kere iteledikten sonra, Gıl­gamış, direklerin tümünü kullanmış oldu. Sonra soyunup kollarını direk yerine gerdi; üzerindekileri bir yelken gibi kullandı. Böylelikle kayıkçı Urşanabi, Gılgamış'ı dağın do­ğusundaki Dilmun'da kurulmuş güneşin geçtiği sarayda ya­şayan ve Uzaktaki adıyla tanınan Utnapiştirn'in yanına ulaştırdı. Tanrılar, insanlar arasında sadece ona ölümsüz­lüğü armağan etmişlerdi.

Utnapiştim, mutluluk içinde yattığı yerden şöyle bi­raz uzağa göz atıp içinden şöyle geçirdi, « Tekne, nasıl olur da donanımsız ve direksiz olarak denize açılır? Kutsal taşlar niçin yok edilmiş? Kaptanı niçin gemiyi yönetmiyor? Gelen, benim adamlarımdan biri değil. Gördüğüm, postlara bürünmüş birisi. Urşanabi'nin peşi sıra kıyıdan yukarıya doğru çıkan da kim? Adamlarımdan biri olmadığı bes­belli. il Böylece, bakışlarını yeni gelen bu yabancıya yö­neltip ona şunları sordu: u Buraya yanakları çökük, yüzü süzgün, postlara bürünmüş olarak geliyorsun; söyle baka-

Page 110: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1 10 GILGAMIŞ DESTANI

lım adın nedir? Hızlı adımlarla nereye gidiyorsun şimdi? Geçilmesi güç denizleri aşma pahasına hangi nedenle bu yolculuğa sürüklendin? Gelişinin nedenini açıkla bana. ,

Utnapiştim'in sorularına, Gılgamış şöyle karşılık verdi: « Adım Gılgamıştır. Uruktanım; Anu'nun ocağındanım. ı Bunun üzerine, Utnapiştim, ona, « Madem Gılgamışsın, peki yanak:larin niçin çökük, yüzün niçin süzgün?!> diye sordu. « Hızlı hızlı nereye gidiyorsun şimdi? Gönlün niçin umutsuzlukla kıvranıyor; yüzün niçin uzun yolculuk yap­mış birinin yüzünü andırıyor; niçin sıcaktan ve soğuktan böylesine kavruldu; neden rüzgarları arayarak çölleri aşıp buralara geldin? »

Bunun üzerine, Gılgamış da şunları söyledi: « Niçin yanaklarım çökük, yüzüm de süzgün olmasın? Gönlüm umutsuzlukla kıvranıyor; yüzüm de uzun yolculuk yapmış birinin yüzünü andırıyor; sıcaktan ve soğuktan kavruldu. Çayırları aşıp da buralara niçin gelmeyeyim? Gökyüzü Bo­ğasını ele geçirip öldüren, sedir ormanında Humbaba'yı alt eden ve yanımda bunca tehlikeye göğüs geren Enkidu'yu; bunca sevdiğim erkek kardeşimi ölümlülük denen son alıp götürdü. Kurtlar gövdesine üşüşünceye dek, yedi gün yedi gece durmadan ağladım. Erkek kardeşim, ölümden kork­mama yol açtı; kardeşimden ötürü çöllerde başıboş dola­nıp yerimde duramaz oldum. Alınyazısı beni bunaltıyor. Se­simi soluğumu kesip nasıl durayım. O, toza toprağa karış­tı; demek, ben de ölüp sonsuza dek toprak altında yataca­ğım. » Gılgamış sözlerine şöyle devam etti: « Uzaktaki diye adlandırdığımız Utnapiştim'i görmek amacıyla bu yolcu­luğa çıktım. Bu hedefe ulaşmak için yeryüzünü dolaştım, tehlikeli sıradağları aştım, denizleri geçtim; yolculuktan bitkin düştüm; eklemlerim ağrıyor; tatlı uykunun ne ol­duğunu unuttum. Siduri'nin evine varmadan önce giysile­rim eskiyip paralandı. Aslanı, sırtlanı, kaplanı, parsı, geyiği, dağ keçisini, av hayvanının her türlüsünü ve bu arada ça-

Page 111: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 1 1 1

yırlarda yaşayan ufacık yaratıkları öldürdüm. Etlerini yi­yip postlarını giydim. Böylece şarapçı genç kadının kapısı­na gelip dayandım. O da, kapıyı yüzüme kapatıp sürgüle­di. Ama, yolculuk konusunda gerekli bilgiyi ondan aldım. Daha sonra, kayıkçı Urşanabi'ye ulaştım. Onunla birlikte ôlümcül suları geçtim. Tanrıların ara�ına kabul edilen ba­ba Utnapiştim! Sana ölülere ve dirilere ilişkin sorular sor­mak dileğindeyim. Aradığım hayatı nasıl bulacağım? »

Utnapiştim şöyle dedi: « Süreklilik yoktur. Sonsuza kadar ayakta kalacak bir ev yapıyor muyuz? Sonsuza ka­dar geçerli bir sözleşme imzalamamız mümkün mü? Kar­deşler, mirası, sonsuza dek alakoymak üzere mi paylaşır­lar; ırmakların taşma zamanları sınırlı değil mi? Sadece, kurtçuğunu döken genç yusufçuk, güneşi tüm görkeminde görür. Oldum olası sürekJilik yoktur. Uyuyan ve ölü, bir­birinin benzeridir. Kör talihin oyuncağı olmaktan kurtula­madıklarına göre, efendi ve uşak arasında ne fark var? Yargıçlar, yani Anunnaki, alınyazısının anası Mamme­tum'la bir araya gelince, insanların akıbeti belirlenmiş olur. Ölümü de dirimi de dağıtırlar onlar, ama ölüm gününü açığa vurmazlar. »

Bunun üzerine, Gılgamış, Uzaktaki adıyla tanınan Utnapiştim'e şöyle dedi: « Şu anda sana bakıyorum Utna­piştim; görünüşün benimkinden hiç de farklı değil; yüz çiz­gilerinde hiçbir başkalık yok. Karşımda, vuruşmağa ha­zır bir yiğit bulacağımı sanıyordum. Oysa burada yan ge­lip yatmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Bana gerçeği söyle: Nasıl oldu da tanrıların arasına katılıp ölümsüzlüğe erişebildin? ıı Utnapiştim, Gılgamış'a şöyle cevap

. verdi:

« Sana bir sır vereceğim, tanrıların bilinmeyen bir yanını an­latacağım. »

Page 112: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

5

TUFAN HtKA YESt

« Fırat'ın kıyısına kurulmuş Şurrupak kentini biliyor musun? İşte o kent zamanla eskidi; kendisiyle birlikte tan­rıları da kocadı. Orada gökkubbenin efendisi ve ataları Anu, danışmanları savaşçı Enli!, yardımcı Ninurta, su geçitleri­nin gözcüsü Ennugi bulunuyordu; onlarla birlikte Ea da oradaydı. O günlerde insanlar durmadan arttı, yeryüzü do­lup taştı ve yabanıl bir boğa gibi böğürdü; yüce tanrı da bu homurtudan tedirgin oldu. Homurtuyu işiten Enlil, tanrı­ların danışma toplantısında şöyle konuştu: 'insanoğlunun çıkardığı bu kargaşalık çekilmez hale geldi. Gürültü pa­tırtıdan gözümüze uyku girmez oldu.'

«Bunun üzerine, tanrılar, insanoğlunu yok etmek konu­sunda anlaştılar. Tanrıların kendi aralarında vardıkları bu kararı Enli! uyguladı. Buna karşılık Ea, önceden verdiği sözü tutarak, beni bir düş aracılığıyle bu karardan haber­dar etti. Onların sözlerini kamıştan yapılmış evime fısılda­dı: 'Kamış-ev, kamış-ev! Duvar, ey duvar; kulak ver ka­mış ev, yankıla duvar! Ey Şurrupak'lı, ey Ubara-Tutu'nun oğlu! Evini yık, malını bırak; kendine bir tekne yap, yer­yüzünün nimetlerini bir yana atıp canını kurtarmağa bak. Dediklerimi hemen uygula; evini yık, kendine tekne yap.

Page 113: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 1 13

Yapacağın teknenin ölçüleri şunlardır: Eni, boyuna eşit

olsun, güvertesinin üzerindeki dam ise, dipsiz uçurumu ör­

ten çatıyı andırsın. Yapıp bitirdikten sonra, gemiye bütün

canlı yaratıkların tohumunu al'. « Söylediklerini anlayınca, şöyle cevap verdim: 'Buyur­

duklarını kutsal bir görev olarak yerine getireceğim. Y al­

nız, kent halkına, kentin yaşlılarına ne diyeceğim?' Bunun

üzerine, Ea, bana, yani kuluna şöyle dedi: 'Onlara şunu

bildir: Enlil'in bana öfkelendiğini öğrendim. Bu yüzden

artık ne onun ülkesinde, ne de onun kentınde dolaşaı.:ak

cesaret kaldı bende. Efendim Ea'yla birlikte yaşamak üze­

re Körfeze gideceğim. Ama size, sınırsız bır bolluk, az bu­

lunur balıklar, ürkek av kuşları ve bereketli bir hasat mev­

simi verecek. Akşam üzeri, fırtınanın binicisi, sizlere sel­

ler gibi buğday gturecek.'

« Tan yeri ağarırken, bütün ev halkı çevremde top­

landı. Zifti çocuklar, geri kalan gcreklı bütün nesneleri

de erkekler getirdi. Beşinci günde geminin omurgasını ve

eğrilerini yerlerine oturttuktan başka, tahta döşemeleri de

çaktım. Temel alan dört dönümdü. Güvertenin her bir ya­nı yüz yirmi kübitti ve bir dörtgen meydana getiriyordu.

Onun altına altı güverte yaptım; tümü birden yedi ediyor­

du. Güverteleri tahta perdelerle dokuz bölmeye ayırdım.

Gereken yerlere çivi çaktım sonra öteki donanımları ha­

zırladım; içerisini erzakla doldurdum. Y ük taşıyıcıları se­

petlerle yağ getirdiler. Ocağa zift, harç, yağ doldurdum. Ka­

lafat işleri daha çok yağın tüketilmesıne yol açtı. Gemi­

nin kaptanı, yağın büyük kısmını ambarına kaldı rttı. Hal­

ka öküz ve her gün koyun kestim. Gemi yapı ustalarına ır­

mak suyuymuşcasına durmadan şarap sundum: taze şarap,

kırmızı şarap, yağ, beyaz şarap. Yeni Yıl şölenlerindeki gi­

b i bir şölen oldu. Başımı yağladım. Yedinci günde gemi

tamamlanmıştı.

« Gemiyi denize indirme işinde epey zorluk çıktı. Tek-

Page 114: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1 14 GILGAMIŞ DESTANI

nenin üçte ikisi suya gömülünceye dek, aşağıdan da yuka­rıdan da safralar yer değiştirdi durdu. Ben de olan bütün al­tını ve canlıları, ailemi, akrabalarımı kırların hem ya­banıl hem de evcilleşmiş hayvanlarını ve zanaatçıları tek­neye aldım. Şamaş'ın bildirdiği an, 'Akşama fırtınanın bi­nicisi varıp yıkıcı yağmuru yağdırdığında, teknene bin, her tarafı sımsıkı kapat' dediği zaman gelip çatmıştı; bütün yaratıkları ve nesneleri tekneye yükledim. Vakit gelip çat­mıştı; gece bastırdı, fırtınanın binicisi yağmuru gönderdi. Hava gerçekten korkunçtu. Gemiye binip her tarafı sım­sıkı kapadım. Her şey tamamdı. Her taraf sımsıkı kapatıl­mıştı. Kalafat işleri eksiksiz tamamlanmıştı. Onun üzerine, yekeyi, geminin yönetimini, kısacası bütün sorumluluğu başdümenciye devrettim.

«Tan yeri ağarmağa başlarken ufuktan bir kara bulut ağdı. Bu bulut, fırtınanın efendisi Adad'ın bulunduğu yerde gürledi. Fırtınanın habercileri Şullat ile Haniş, dereyi te­peyi geçerek başı çektiler. Daha sonra, uçurum tanrıları or­taya çıktı. Nergal, alttaki suları tutan bentleri yıktı. Sa­vaş tanrısı Ninurta, setleri yerle bir etti. Cehennemin yedi yargıcı, Anunnaki, meşalelerini kaldırıp ülkeyi kurşuni alevlere boğdular. Fırtına tanrısı, gün ışığının yerine ka­ranlığı koyduğunda; ülkeyi bir çömlek gibi kırıp döktüğün­de, umutsuzluğun yol açtığı bitkinlik gökkubbeye değin yükseldi. Bütün gün boyunca bora azıttı durdu. Yol aldıkça kudurdu; halkın üzerine düşman gibi saldırdı. Kardeş, kardeşi göremez oldu; insanlar, gökyüzünde bile görülmü­yordu. Tanrılar bile tufandan dehşete kapılıp göğün en yüksek katına, Anu'nun gökkubbesine kaçtılar. Sokak köpekleri gibi titreyerek orada duvarların dibine sindiler. Bunun ardından, Gökyüzünün güzel sesli Ecesi İştar, do­ğuran bir kadın gibi çığlıklar attı: 'Yazık! Kötülük buyurduğumdan, eski günler göçüp gitti. Tanrıların danışma toplantısında bu kötülüğü niçin buyurdum? İnsan-

Page 115: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 1 15

lan yok etmek amacıyla savaşların açılmasını istedim. Ama

onları ben ortaya çıkardığıma göre, benim insanlarım de­

ğiller mi? Şimdi, balık yavruları gibi, denizde oradan ora­

ya sürükleniyorlar.' Cennetin de cehennemin de yüce tan­

rıları ağlayıp sustular.

« Altı gün, altı gece boyunca yeller esti; sel, bora ve

su taşkınları yeryüzünü kasıp kavurdu. Sel ve su taşkınları

savaşan ordular gibi birlikte kudurdu. Yedinci gün ağar­

dığında güneyden esen fırtına dinmeye yüz tuttu, deniz

yatıştı, Tufanın da hızı kesildi. Yeryüzüne göz attığımda

her yanı sessizliğin kaplamış ve bütün insanların da çamu­

ra dönüşmüş olduğunu gördüm. Denizin yüzeyi, bir damın

üstü gibi, dümdüz uzayıp gidiyordu. Ambar kapağını açtı­

ğımda yüzüme bir ışık düştü. Sonra, oturup ağlamağa baş­

ladım. Gözyaşlarım çağlarcasına aktı; çünkü, sular dört

bir yanı viraneye çevirmişti. Bir kara parçasını görmek · için

boşuna bakındım. Sonra on dört fersah ötede bir dağ gö­

rünüverdi. Gemi, o dağa oturdu. Nisir dağında karaya otu­

ran gemi, yerinden kıpırdamadı. Bir gün geçti kıpırdamadı

yerinden, ertesi gün de Nisir'in üzerinde olduğu gibi kaldı.

üçüncü ve dördüncü gün de Nisir'in üzerinde kımıldama­

dan durdu. Beşinci ve altıncı gün de Nisir dağında kımıl­

tısızca karaya oturmuş olarak kaldı. Yedinci gün, tan yeri

ağarırken bir güvercin salıverdim; uçup gitti. Ama kona­

cak bir yer bulamayınca geri döndü. Sonra, bir kırlangıç

saldım. Kırlangıç, uçup gitti. Ama, o da konacak bir yer

bulamayınca dönüp geldi. Sonra bir kuzgun saldım. Kuz­

gun, suların çekilmiş olduğunu gördü; orada burada bul­

duklarını yemeğe koyuldu; gak gak etti ve geri dönmedi.

Bunun üzerine, tuttum, her şeyi dört bir yana savurdum;

kurban sundum ve yiyecek-içecekden dağın tepesinde adak

adadım. Yedi ve yine yedi kazan kurdum. üzerine odun,

kamış, sedir ve mersin ağacı yığdım. Tanrılar, tatlı kokuyu

alınca, adağın başına sinekler gibi üşüştüler. Anu'nun, ken-

Page 116: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1 1 6 GILGAMIŞ DESTANI

disini memnun etmek için bir zamanlar armağan ettiği gök­sel mücevherlerden yapılmış gerdanlığı havaya kaldırarak lştar da çıkageldi o sırada. 'Ey burada hazır bulunan tan­rılar! Gerdanımdaki değerli taşları hatırlar gibi, boynumu çevreleyen lacivert taşını gördükçe bu günleri hatırlayaca­ğım. Bu son günleri unutmayacağım. Tanrıların tümü de adağın başına toplansın, ama Enlil gelmesin. Bu kurbana o, asla yaklaşmayacak. Yaklaşmayacak; çünkü hiç düşün­meden Tufana yol açtı. İnsanlarımın ortadan kalkmasına önayak oldu.

« Enlil varıp gemiyi görünce küplere bindi; tanrılara öfkelenip şöyle dedi: 'Şu ölümlülerin arasından canını kur­taran çıktı mı acaba? Hiçbiri mahvolmaktan kurtulmaya­caktı.' Bunun üzerine, kuyuların ve kanalların tanrısı Ninur­ta ağzını açtı; savaşçı Enlil'e şöyle dedi: 'Ea'yı araya kat­madan hangi tanrı kendi başına bir şey düzenleyebilir? Her şeyi bilen, yalnız Ea'dır.' Sonra Ea, savaşçı Enlil'e şunları söyledi: 'Tanrıların en bilgesi yiğit Enlil! Tufanın kopmasına böyle düşüncesizce nasıl oldu da yol açtın? Günah işlemiş olana yükle günahım Hizaya sok yasaya karşı çıkanı Biraz cezalandır koparmağa kalktı mı bağlarını

Çok sert davranma, yoksa mahvedersin cezalandırdığını; Bir aslan ortadan kaldırsaydı insanlığı Tufan kırıp geçireceğine, Bir kurt ortadan kaldırsaydı insanlığı Tufan kırıp geçireceğine, Yeryüziinii kasıp kavuran açlık belası olaydı Tufan olacağına, Yeryüzünii kasıp kavuran veba beffisı olaydı Tufan olacağına.

Tanrıların sırrını ben ele vermedim. Bilge kişi haberi düşünde almış. Şimdi söyle bakalım, bu kişiye nasıl bir iş­lem uygulansın?'

Page 117: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 1 1 7

« O zaman Enlil, gemiye yöneldi. Karımı da, beni de

elimizden tutarak gemiye soktu. İkimizi de iki yanına diz

çöktürdü. Alnımıza dokunup şu sözleri söyleyerek kutsa­

dı bizi: 'Geçmiş günlerde, Utnapiştim bir ölümlü kişiydi.

Bundan böyle kendisi ve karısı uzaklarda ırmakların ağzın­da yaşayacaklar.' İşte böylece tanrılar, beni alıp burada; ır­

makların ağzında ve uzakta yaşamak üzere yerleştirdiler. ıı

Page 118: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

6

DôNOŞ

Utnapiştim şöyle dedi: « Sana gelince Gılgamış, aradı­

ğın hayatı bulabilmen amacıyla, senin için, tanrıları kim

toplantıya çağıracak? Bunu diliyorsan, dileğini sına: Altı

gün yedi gece boyunca uykuya direnmen gerek. » Ne var

ki, olduğu yerde otururken, yapağıdan taranmış yumuşa­cık yünü andıran uyku Gılgamış'ın üzerine çöktü. Utna­

piştim, karısına şöyle dedi: « Şuna bak! ölümsüzlüğe kavuş­

mak uğruna çırpınan güçlü adama bir göz at. Uykunun

dumanı, şimdiden üzerine çöktü. » Karısı şöyle cevap verdi:

« Uyandırmak için oruı bir dokunu ver; geldiği kapıdan geçip

sağlıcakla ülkesine gitsin. » Utnapiştim de şöyle dedi: « İn­

sanların tümü de aldatıcıdır. Bu adam, seni bile aldatma­ğa kalkacaktır. Bundan ötürü ekmek pişir. Her gün baş­

ucuna bir somun koy. Uyuduğu günlerin sayısını belirt­

mek için de duvara çentik at. » Böylece, Utnapiştim'in karısı her gün bir somun pişir­

di. Pişirdiği somunu da Gılgamış'ın başucuna koydu. Uyu­

duğu günleri de duvara işaretledi. Sonra, ilk somunun taş

gibi sertleştiği, ikincinin köseleye döndüğü, üçüncünün sırıl­

sıklam olduğu, dördüncünün kabuğunun küflendiği, beşin­

cinin bayatladığı, altıncının henüz taze olduğu ve yedinci-

Page 119: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 1 19

nin ateş üzerinde bulunduğu gün geldi. O zaman Utna­piştim, Gılgamışı dürterek uyandırdı. Uyanan Gılgamış, Uzaktaki diye bilinen Utnapiştim'e, « Ayağa kalkmam için bana dokunduğun anda dalar gibi olmuştum. » dedi. Utna­piştim ona şöyle dedi: a Şu somunları say da kaç gün uyu­yakaldığını öğren. Gördüğün gibi, sana pişirilmiş ilk so­mun taş gibi sertleşti, ikincisi köseleye döndü, üçüncüsü sırılsıklam oldu, dördüncüsü küflendi, beşincisi bayatladı, altıncısı henüz taze, yedincisi de, seni uyandırdığımda ha­la ateşin üzerinde pişmekteydi » . Gılgamış şöyle cevap ver­di: « Ne yapacağım şimdi, Ey Utnapiştim? Nereye gidece­ğim? Şimdiden gecenin hırsızı elimi ayağımı bağlıyor; ölüm ise odama çöreklenmiş. Ayağımı nereye bassam orada ölümü buluyorum. »

O zaman Utnapiştim, Urşanibi'ye dönerek şöyle dedi: « Yazık Urşanabi! Bundan böyle, bu barınakta nefret edi­len bir kişi oldun. Burası senin için değil. Bu denizi geç­me hakkmı da yitirdin artık. Kıyılardan sürüldün artık; haydi git! Bedeni baştanaşağı kirle kaplı bulunan, yabanıl hayvanların postu yüzünden vücudunun güzelliği fark edilmeyen ve önüne düşerek buraya getirdiğin şu adamı yıkanma yerine götür. Uzun saçlarını yıkayıp, suya düşmüş kar kadar temiz kılsın. Postunu denize atsın; deniz de onu alıp götürsün; böylece vücudunun güzelliği gözler önüne serilsin. Alnındaki saç bağı yenilensin. Çıplaklığını örte­cek giysiler giydirilsin ona. Kentine ulaşıp da yolculuğu sona erinceye dek, bu giysiler eskimesin, yepyeni kalsın üzerinde. » Urşanabi, böylelikle Gılgamış'ı alıp yıkanma ye­rine götürdü. Uzun saçlarını, suya düşmüş kar gibi temiz oluncaya kadar yıkadı; postunu sırtından atıp da deniz, postu alıp götürünce, vücudunun güzelliği gözler önüne se­rildi. Alnına dolanmış saç bağını da yeniledikten sonra, ona çıplaklığını örtecek giysiler verdi. Bu giysiler, Gılga-

Page 120: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

120 GILGAMIŞ DESTANI

mış kentine ulaşıp yolculuğu sona erinceye dek eskime­

yecek; üzerinde yepyeni kalacaktı.

Bu işler de tamamlandıktan sonra, Gılgamış ve Urşa­nabi suya indirdikleri tekneye bindiler ve açılmağa hazır­

landılar. Ama, Uzaktaki diye bilinen Utnapiştim'in karısı,

kocasına şöyle dedi: a Gılgamış buraya yorgun argın vardı;

bitkin durumdadır şimdi. Yurduna ulaşmasını sağlayacak

ne vereceksin ona? » Utnapiştim sözü aldı; Gılgamış da bir

sırığın yardımıyla tekneyi kıyıya yanaştırdı. « Gılgamış,

buraya yorgun argın vardın; bitkin düştün. Yurduna ulaş­

manı sağlayacak ne vereyim sana? Gılgamış, gizli bir şeyi,

tanrıların bir gizlisini açıklayacağım. Suyun altında biten bir

bitki vardır. Bu bitkinin, dikeni; gül dikenini andıran bir

iğnesi de var. Bu iğne ellerini yaralayacak. Ama, onu ko­

parmayı başarırsan, ellerin, yitirmiş olduğu gençliğini in­

sana geri veren şeyi tutmuş olacak. »

Bunu işiten Gılgamış, savakları açtı; akıp gelen tatlı

su akıntısına kendisini kaptırıp en derin sulara ulaştı; ayak­

larına ağır taşlar bağladı ve dibe indi. Orada suyun derin­

liklerinde biten bitkiyi gördü. Bitkinin dikenleri, ellerine

battı, ama Gılgamış, bitkiyi koparmayı başardı; ayaklarına

bağlı dura6 taşların iplerini kesti; sular da onu kıyıya attı.

Gılgamış, kayıkçı Urşanabi'ye şöyle dedi: «Gel de şu ola­

ğanüstü bitkiyi gör. İnsana eski gücünü yeniden kazandır­

ma özelliği var bu bitkinin. Onu yıkılmaz duvarlı Uruk'a

götürüp yemeleri için yaşlılara vereceğim. Adını da 'Yaşlı­

lar Gençleştiler' koyacağım. Sonunda, onu kendim yiyip

yitirdiğim gençliğimi yenibaştan elde edeceğim ». Bunun

üzerine, Gılgamış girdiği kapıdan geri döndü. Urşanabi ile

birlikte yol aldı. Yirmi fersahlık yol aldıktan sonra yemek

yediler. Otuz fersahlık yolu arkalarında bıraktıktan sonra

gecelemek üzere konakladılar.

Gılgamış, suyu buz gibi bir kuyu gördü. İnip suya

girdi ve yıkandı. Su birikintisinin derininde yatmakta olan

Page 121: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI 121

bir yılan ise, çiçeğin yaydığı tatlı kokuyu aldı. Sudan çı­kıp bitkiyi kaptı. Kapar kapmaz da derisini değiştirdi ve kuyuya daldı. Bunun üzerine, Gılgamış, oturup ağladı;

sonra Urşanabi'nin elinden tutup şöyle dedi: «Ey Urşa­

nabi, ellerime bunca acıyı bunun için mi çektirdim; bunun

için mi yüreğimin kanını akıttım? Kendi hesabıma hiçbir

şey kazanmadım. Ben değil, toprağın yabanıl hayvanı şim­di o bitkinin safasını sürecek. Akıntı, buradan yirmi fersah geriye, onu bulup çıkardığım derinliklere götürmüştür bit­

kiyi. Bir ipucu bulmuştum, şimdi onu da yitirdim. Tekneyi kıyıda bırakıp yolumuza koyulalım. »

Yirmi fersahlık yolu aldıktan sonra yemek yediler. Otuz fersahlık yolu arkalarında bıraktıktan sonra, gecele­

mek üzere konakladılar. Bir ay on beş günlük yolculuk sı­rasında alınan yolu, üç günde aldılar. Yolculukları sona erdiğinde Umk 'a, yıkılmaz duvarlı kente vardılar. Gılga­

mış, kayıkçı Urşanabi'ye şöyle seslendi: « Urşanabi, Uruk'

un surlarına bir tırman bakalım. Temelin bulunduğu seti incele, duvar işini bir sınayıver. Bak bakalım, surlar pişmiş

tuğladan yapılmamış mı; temelleri atanlar da yedi bilge değil mi? Tamamın üçte biri kent, üçte biri bahçe, üçte bi­

ri de tanrıça tştar'ın bölgesi sayılan ahndır. Tanrıçanın böl­gesiyle bir arada bütün bu kesimler Ur:ık'un tümünü oluş­turur.»

Bu da yeryüzünün ülkelerini tanıyan kral Gılgamış'ın

eseriydi. Bilgeydi o. Sırları görürdü. Gizli şeylerle tanışıktı.

Bize tufandan önceki günleri hikaye eden oydu. Uzun bir

yolculuğa çıktı. Çalışmaktan, didinmekten bezdi ve yorgun düştü. Ve geri dönünce bir taşın üzerine hikayesinin tümü­

nü kazıdı.

Page 122: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

7

GILGAMIŞ'IN ÖLÜMÜ

Tanrıların atasının; yani dağların Enlil'inin Oılgamış ıçın belirlediği alınyazısı gerçekleşti: ccToprağın altında

karanlık, ona bir ışık gösterecek: İnsanoğlunun, gelecek kuşaklara bırakmak ereğiyle yarattığı anıtlardan hiçbiri

onun yaptığıyla kıyaslanamayacak. Yiğitler de erenler de Ay'a benzerler; önce gittikçe büyür ve parıldar, sonra solup

giderler. İnsanlar onoo için, 'başka kim onun gibi kudret ve kuvvetle hüküm sürdü?' diyecekler. Onsuz ışık olmaya-

cak; tıpkı karanlık ayda, gölgeler ayında olmadığı gibi. Ey

Gılgamış, görmüş olduğun düşün anlamı buydu. Sana krallık verildi; alınyazın işte buydu; ölümsüzlük alınyazın

değildi senin. Bu yüzden ruhunu keder kaplamasın; sıkılıp

bunalma. Buna karşılık; bağımlı kılıp bağımsız bırakma,

insanlığın karanlığı ve aydınlığı olma gücünü verdi sana. Halk üzerinde eşsiz bir üstünlük, kaçıp kurtulmanın im­

kansız olduğu çarpışmalarda; geriye dönüşün olmadığı akın­larda ve saldırılarda seni hep zaferle taçlandırdı. Ne var

ki, bu gücünü kötüye kullanma. Saraydaki uşaklarına ada­

letle davran. Güneş'in önünde doğrulukla davran. »

Page 123: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

GILGAMIŞ DESTANI

Kral uzandı kalkmamak üzere bir daha, Kullab'ın Efendisi kalkmayacak bir daha; Kötülüğü alt etti ama yine de dönmeyecek. Tepeden tırnağa silahlıydı, ama kalkmayacak artık. Bilgeydi yakışıklıydı ama dönmeyecek bir daha; Dağa gitti gelınemek üzere; Kader döşeğine yattı kalkmamak üzere,

Renkli sedirden dönmeyecek bir daha.

123

Yedisinden yetmişine kadar kent halkı susmak nedir

bilmedi. Etten kemikten, kandan candan yapılma nice in­san varsa, o kadarı ağıt yaktı; yakılan ağıtlar da göğe ağ­dı. Alınyazısı konuşmuştu sonunda. Zokayı yemiş balık

gibi yatıyordu ölüm döşeğinde; tuzağa düşmüş ceylan gi­

bi. İnsanlık dışı Namtar çökmüştü üstüne; eli ayağı olma­yan, et yemeyip su içmeyen Namtar.

Tümü de Ninsun'un oğlu Gılgamış'a sunacakları ar­mağanları tarttılar; sevgili karısı, oğlu, odalığı, çalgıcıları, soytarısı, bütün ev halkı; uşakları, kahyaları; sarayda ya­şayan herkes .Ninsun'un oğlu ve Uruk'un yüreği Gılgamış'a

sunacaklarını tarttılar. Ölümün Kraliçesi Ereşkigal'e de, ölümün öbür bütün tanrılarına da sunacakları armağanları

tarttılar. Alınyazısı Namtar'a vereceklerini ölçüp biçtiler. Kapının koruyucusu Neti'ye ekmek; yılanın tanrısı, hayat

ağacının efendisi Ningizzida'ya, genç çoban Dumuzi'ye, Enki'ye ve Ninki'ye, Endukugga'ya ve Nindukuggaya, En­

mul' a ve Ninmul'a da; Enlil'in bütün atalarına hep ekmek

sunuldu. Şölen tanrısı Şulpay'e şölen verildi. Sürülerin tan­rısı Samukan'a, anne Ninhursag'a, yaratma yerindeki ya­ratma tanrılarına, gökte yaşayanlara, rahipler ve rahibeler

armağanlar tarttılar.

Ninsun'un oğlu Gılgamış, mezarında yatıyor. Sunak­ta ekmekten oluşan sunuyu tarttı. Tapınakta da yere şa-

Page 124: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

124 GILGAMIŞ DESTANI

rap döktü. Ninsun'un oğlu; insanların arasında eşine ras­

lanmaz yiğit ve hükümdar; efendisi Enlil'e saygıda kusur et­meyen ulu Gılgamış, işte o günlerde ayrıldı yeryüzünden.

Sana sunulsun övgülerin tümü; Kullab'm efendisi, Ey Gıl­

gaınış!

Page 125: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

,q k o �N i Z

K I B R�

ı § ��

.J RAN.

A RABİ STAN

Page 126: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu
Page 127: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

ADLAR D1Z1Nt

Destanda geçen tanrı, kişi ve yer adlarının kısa bir

açıklamasını bu dizinde bulacaksınız. Değişik çağlarda, tan­

rılara, farklı ve kimi zaman karşıt nitelikler yüklenerek

tapıldı. Dizinde yer alanlar, sadece Gılgamış Destanı'nı il­

gilendiren adlardır. Destan bakımından büyük önem taşı­

yan ama sayıları pek fazla olmayan tanrıların ve kahra­manların adlarına ilişkin açıklamalar da, Giriş bölümünde

verilıniştir.

ADAD: Fırtına, yağmur ve hava tanrısı.

ANŞAN: Elam'ın güneybatı tran'daki bir yöresi. Yay yap­makta kullanılan tahtanın bu yöreden sağlandığı sa­

nılmaktadır.

ANTUM: Anu'nun karısı.

ANU: Sümerlilerin An'ı; « yukarıdaki büyük», tanrıların

atası, gökkubbenin tanrısı. Sümerliler, evrenin ortaya

çıkışını açıklarken, başlangıçta bir ilk denizin bulun­duğunu söylüyorlardı. Gökyüzü «An»ı ve yeryüzü «Ki »yi kapsayan evrensel dağı doğuran bu ilk deniz­

di. Sonra Enlil, «An»ın «Ki»den ayrılmasına yol aı.-tı. Bunun üzerine, gökyüzünü An, yeryüzünü de Enlil

alıp götürdü. Uruk'ta önemli bir tapınağı bulunan Anu,

zamanla önemini kaybetti.

Page 128: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1 2 8 ADLAR DiZ1N1

ANUNNAK1: Genellikle Anu'nun soyundan gelen ölüm yargıçları; yeraltı evreninin tanrıları.

APSU: Dipsiz uçurum: yerin altındaki sular. Enuma Eliş'in

daha sonraki efsanesinde, özellikle, denizin tuzlu su­ları ve bir üçüncü sıvısal öğeyle karışan tatlı su, tan­

rıları meydana getirdi. Ölmüşcesine uyuyan Ea'nın

« büyü »süyle Apsu'nun sularının, yeraltında kımıltı­sız kaldıkları düşünülüyordu.

ARURU: Anu'nun imgesini gözönünde tutarak Enkidu'yu kilden oluşturan yaratma tanrıçası.

AYA: Güneş Tanrısı Şamaş'ın şafağı ve gelini.

BELtT-ŞERl: Yeraltı evrenindeki tanrıların yazıcısı.

DtLMUN: Kimi zaman «Güneşin Doğdu su Yen, kimi za-

man da « Canlılar ülkesi» olarak belirlenen ve Basra Körfezinde bulunduğu sanılan Sümerlilerin cenneti. Dilmun, aynı zamanda hem Sümer yaratma efsane­

sinin geçtiği yöre hem de Sümerlilerin tanrılaştırılan

Tufan kahramanı Ziusudra'nın tanrılar tarafından ebe­di olarak yaşamak üzere gönderildiği yerdir.

DUMUZt: Tammuz'un Sümercesi; •Ağılın efendisi ve ço­

banı» diye de tanınır; bitkilerin ve verimliliğin tanrı­

sıdır. Ningizzida'nın «ebediyet boyunca» yoldaşı ola­

rak cennetin kapısında durur. Sümerlilerin « İanna'nın ortaya çıkışu anlatısında bu tanrıçanın kocasıdır. İan­na ise, bir deyişle, tştar'ın Sümerlilerdeki karşılığıdır.

Sümerlilerin Kral-Listesi'ne göre, Gılgamış, •Çoban

Dumuzi »nin soyundandır.

EA: Sümerlilerde Enki adıyla anılırdı. Ea, tatlı suların ve

bilgeliğin tanrısı; sanatın koruyucusu; genellikle ko­

ruduğu insanların yaradananlarından biridir. « Derin­de » yaşardı. Adına bir tapınağın kurulduğu Eridu'

nun baş tanrısıydı. Ataları kesin olarak bilinmiyor; ama, Anu'nun çocuğu olduğu söylenebilir.

Page 129: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

ADLAR D1Z1Nt 129

EANNA: Anu ve tştar'a, Urukta adanmış tapınağın bulun­

duğu kesim.

EGALMAH: Gılgamış'ın annesi tanrıça Ninsun'un Uruk­

ta oturduğu «Büyük Saray ıı .

ENDUKUGGA: Nindukugga'yla birlikte yeraltı evreninde

yaşayan Sümer tanrıları; Enlil'in ana-babası.

ENKtDU: Yaratış tanrıçası Aruru, Enkidu'yu hem gök

tanrısı Anu'nun hem de savaş tanrısı Ninurta'nın özün­

den ve Anu'nun imgesini gözönünde tutarak ortaya

çıkardı. Enkidu, Gılgamış'ın, yoldaşıydı; yabanıl ve

doğal bir yaratıktı. Daha ileriki dönemlerde hayvan­

ların koruyucusu ya da tanrısı; başka bir çevrimin de

kahramanı olarak kabul edilmiş olabilir.

ENLtL: Yerin, yelin, evrensel havanın tanrısı. Anu'nun

buyruklarım yerine getirir. Sümerlerin, tanrıların or­

taya çıkışı konusunda anlattıklarına bakılırsa, gök

olan An'la, yer olan Ki'nin birleşmesinden doğmuş­

tur. Sonra, bunları birbirlerinden ayırıp yeryüzünü

kendi payı olarak aldı. Daha ileriki çağlarda baş

tanrı sıfatıyla Anu'nun yerine geçti. Nippur kentinin

de koruyucusuydu.

ENMUL: Endukugga'ya bakınız.

ENNUGİ: Sulama tanrısı ve kanalların denetleyicisi.

ENUMA EUŞ: Tanrıların yaradılışını, genç tanrı Mar-

duk'un kaos güçlerini yenişini, yine kaosun yenilgiye

uğramış kahramanı Kingu'nun kanından insanın ya­

ratılmasını anlatan Sami yaradılış destanı.

EREŞKtGAL: Yeraltı evreninin ecesi, Persephone'yi ha­

tırlatır. Bir vakitler, gök tanrıçasıydı. Sümerlilerin, tan­

rıların ortaya çıkışı konusunda anlattıklarına göre,

gök ve yer birbirlerinden ayrıldıktan sonra, Ereşkigal

yeraltı evrenine götürülmüştür.

ETANA: Tufandan sonra, Kiş'in efsanevi kralı. Kendi adı-

Page 130: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1 30 ADLAR DiZiNi

nı taşıyan destanda bir kartalın sırtında göğe çıktığı

anlatılır.

GILGAMIŞ: Destanın kahramanı olan Gılgamış, tanrıça

Ninsun ile Kullab'lı bir rahibin oğludur. Tufandan sonra, Uruk'un beşinci kralı olarak tahta oturmuş,

önemli yapıların kurucusu ve ölülerin yargıcı olmak­

la ün salmıştır. Adının çevresinde birçok destan şiiri yani çevrimler yazılmıştır.

GöKYüZü BOGASI: Anu'nun, tştar için yarattığı ku­raklık sembolü.

HANtŞ: Fırtınanın ve kötü havanın göksel habercisi.

HUMBARA (ya da (Huvava): Gılgamış'a ve Enkidu'ya karşı çıkan sedir ormanı bekçisi. Sonunda, Gılgamış

ve Enkidu onu öldürürler. Humbaba, Anadolulu, Elamlı ya da Suriyeli bir tanrı da olabilir.

tGtGt: Yüce gök tanrılarının ortak adı.

İNSAN-AKREP: Benzeri olan dişisiyle birlikte, akşam ol­duğunda güneşin battığı dağın girişinde nöbetçidir.

Mühürlerde ve fildişi kakmalarda, bedenin üst kesi­

mi insan, alt kesimi ise, akrep olarak canlandırılmış­tır. Enuma Eliş'e göre, İnsan-akrepler, tanrılara karşı savaşmaları için ilk sular tarafından yaratılmıştı.

tRKALLA: Yeraltı evreninin ecesi Ereşkigal'in bir başka adı.

tŞTAR (Sümerlilerde lnanna diye geçer): Göğün Kraliçesi·

adıyle tanınan lştar, hem aşk ve bereket tanrıçası, hem de, savaş tanrıçasıdır. Anu'nun kızıdır. Adına ku­rulmuş bir tapınağın bulunduğu Uruk'un da koruyu­

cusudur.

tŞULLANA: Anu'nun bahçıvanı. lştar, lşullana'ya aşık

olmuş ama karşılık görmemişti. Bunun üzerine, bah­çıvanı, köstebeğe ya da kurbağaya dönüştürerek ce­

zalandırmıştı. Kt: Yeryüzü.

Page 131: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

ADLAR DiZiNt 1 3 1

KULLAR: Uruk'un bir parçası. LUGULBANDA: Uruk'da, Tufandan sonraki hanedanın

üçüncü kralı. Hem tanrı hem de çoban. Bir Sümer

şiir çevriminin kahramanı. Ayrıca, Gılgamış'ın koru­yucusu.

MAGAN: Mezopotamya'nın batısında bir ülke. Kimi za­

man Mısır ya da Arap yarımadası, kimi zaman da

ölüler ülkesi ya da yeraltı evreni.

MAGtLUM: Anlamı belirsiz; « Ölüler Teknesi» anlamına

gelebilir.

MAMMETUM: Alınyazılarından sorumlu tanrıça. MAŞU: Bu söz Akad dilinde 11 ikiz» anlamına gelir. Gece

bastırınca güneşin indiği, tanla birlikte de yeniden

doğduğu ikiz doruklu dağın adı. Maşu'nun, kimi za­man Lübnan, kimi zaman da Karşı-Lübnan sıradağ­ları olduğu düşünülmüştür.

NAMT AR: Kötü talih, kötü alınyazısı, uğursuzluk; Yeraltı evreninin şeytanı, Ereşkigal'in ulağı ve başpapazı.

Ayrıca, hastalığın ve vebanın getiricisi.

NEDU: Neti'ye bakınız. NERGAL: Yeraltının ve vebanın tanrısı. Kimi zaman

Ereşkigal'in kocası olarak sözü geçen Nergal, gökten

yeraltı evrenine geçişini anlatan bir Akadça şiirin ko­nusudur.

NETI: Yeraltı evreninin başkapıcısı olan Nedu'nun Sü­

mercesi.

NtNDUKUGGA: Endukugga ile birlikte yeraltında yaşa­yan tanrı.

NtNGAL: Ay tanrısının karısı; Güneşin annesi.

NtNGtRSU: Sulamanın ve verimliliğin tanrısı Ninurta'nın eski adı. Lagaş yakınında her türlü bitkinin yetiştiği

bir bostanı vardı. Bir dişi keçinin oğluydu. NtNGtZZtDA (ya da Gizzida): «Hayat Ağacının Efendi­

si » diye de tanınan bereket tanrısı. Kimi zaman insan

Page 132: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

132 ADLAR DtZiNt

başlı yılan haline girmişse de, daha sonraları iyileş­

tirici, büyü yapıcı tanrı; birlikte göğün girişinde nö­

bet beklediği Tammuz'un yoldaşı oldu.

NtNHURSAG: Sümerlilerin ana-tanrıçası. An, Enlil ve

Enki'yle birlikte Sümerlilerin belli başlı dört tanrı­

sından biri. Enki'nin karısı ve bütün bitkilerin de

yaradanıydı. « Doğumun ecesi », 11 Nintu» ve « yeryüzü »

(toprak) Ki adlarıyla da anılan Ninhursag, aslında

« ana» anlamına gelir.

NtNKt: Ninhursag'ın başka bir adı olduğu sanılan Ninki,

Enlil'in annesidir.

NtNLtL: Göğün, yerin, havanın, bir bakıma da yeraltının

tanrıçası; Enlil'in karısı, Ay'ın annesi. Enlil'le birlik­

te Nippur'da tapılan bir tanrıçaydı.

NtNSUN: Gılgamış'ın annesi. Uruk'ta tapınağı bulunan kü­

çük tanrıçalardan biri. Lugulbanda'nın karısı. Bi1ge­

liliği ünlüydü. NtNURTA: Ningirsu'nun daha sonraki adı olan Ninurta;

hem savaşçı hem savaş tanrısı, hem ulak hem de

sulamanın ve kuyuların tanrısıydı. Bir şiire göre, yer­

altı evreninin acı sularına set çekmiş ve canavarları

yenmiştir.

NİSABA: Tahıl tanrıçası. NtStR: « Kurtuluş Dağu anlamına geldiği sanılan Nisir'in,

aşağı Zap suyunun güneyinde bulunan sıradağlar ya

da Van gölünün kuzeyindeki Ararat olduğu ileri sü­

rülür.

PUZUR-AMURRİ: Tufan süresince Utnapiştiın'in serdü­

mencisi.

SAMUKAN: Sığırların tanrısı. StDURt: Tanrısal şarap yapımcısı. Deniz (herhalde Ak­

deniz) kıyısında, güneşin bahçesinde yaşar. Hurri di­

linde adı, « genç kadınıı anlamına gelir; İştar'ın bir

başka adı da olabilir.

Page 133: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

ADLAR DiZtNt 133

StLtLt: Aygırın annesi; göksel kısrağın adı olduğu da söy­lenir.

StN: Sümerlilerin Nanna dediği Ay. Güneş olan Utu-Şa­maş'ın ve lştar'ın babası Sin, Sümerlilerin en önde ge­len gök tanrısıydı. Babası Enlil, anası da Ninlil'dir.

ŞAMAŞ: Sümerlilerde Utu diye geçen Şamaş, güneşti. Sü­merlilerde özellikle yargıç, birtakım bereket nitelik­lerine sahip olan yasa koyucusudur. Samilerde, zafer kazanmış bir savaşçı, bilgeliğin tanrısı, Sin'in oğlu; « babasından daha yüce» tanrı olarak tanınır. tştar'ın hem kocası, hem de erkek kardeşiydi. Elinde kararları kesip biçtiği bir testereyle canlandırılır. Şiirlerde u Şa­maş» adının, tanrı ya da yalnızca güneş anlamını ta­şıdığı sanılıyor.

ŞULLAT: Fırtınanın ve kötü havanın habercisi.

ŞULP AY: Şölenleri ve eğlentileri yöneten tanrı. ŞURRUPAK: Uruk'un otuz kilometre kuzeybatısında bu-

günkü Fara kenti. Mezopotamya'nın en eski kentleri arasında yer alır; Sümerlilere göre, tufandan önce kurulmuş beş büyük yerleşme merkezinden biridir. Tufan hikayesinin kahramanı da Şurrupaklıdır.

TAMMUZ: Sümerlilerin Dumuzi'si; bitkilerin ölen tanrısı. İştar, onun ölümü üzerine ağlayıp sızlanırdı. Dolayı­sıyla, Tammuz, ağıtların, yakınmaların, sızlanmaların konusudur. Akadça bir şiirde, İştar, genç kocası Tam­muz'u aramak amacıyle yeraltı evrenine iner. Bunun kaynağı olan Sümerce şiirde ise, kibirinden ötürü, ve kendisinin de sağlıcakla yeraltı evreninden tekrar çıkabilmesi için, Dumuzi'yi rehin olarak oraya gön­deren İnanna'dır.

UBARA-TUTU: Şurrupak'ın kralı ve Utnapiştim'in ba­bası. Tufan öncesi Kral-Listesi'nde Utnapiştim'den başka, adı anılan tek Kiş kralı.

Page 134: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1 34 ADLAR DiZiNt

URŞANABİ: Eski Babillilerin Sursunabu dedikleri Urşa­

nabi, Utnapiştim'in ebedi olarak yaşadığı (Sümerlile­rin de Dilmun adını verdikleri) cenneti güneşin bah­

çesinden ayıran ölümcül suları her gün geçen Utna­

piştinı'in kayıkçısıdır. Gılgamış'ı yolcu olarak yanına almakla bu geçiş hakkını yitirir. Bundan ötürü, Gıl­gamış'ın peşi sıra Uruk'a gider.

URUK: lncil'de adı Erech olarak geçer; Babil'in güneyin­

de Fara (Şurrupak) ve Ur arasında, bugün adı Warka olan yerde kurulmuş bulunan kent, Kazılar, Anu'nun ve İştar'ın adlarına yapılmış büyük tapınaklarla bezen­miş Uruk'un, en eski çağlarda bile önemli bir kent

olduğunu göstermiştir. Kiş'in geleneksel düşmanıydı.

Tufandan sonra, Gılgamış'ın da içinde beşinci ve en ünlü kral olarak yer aldığı hanedan, bu kentte hüküm

sürdü.

UTNAPİŞTtM (Eski Babillilerde Utnapiştim, Sümerliler­deyse Ziusudra diye anılır): Sümer şiirlerinde bilge

kral ve Şurmpak'ın rahibi olarak; Akad kaynakların­

daysa, Şurrupak'ın bir bilge yurttaşı olarak adı geçer.

Ubara-Tutu'nun oğludur ve adı çoğunluklukla « Ha­

yatı Gören» diye çevrilir. Ailesiyle ve cıbütün canlıla­rın tohumu»yla birlikte, koruyucusu olan tanrı Ea'nın

hoşgörüsüne sığınarak Tufandan kurtulur. Daha son­ra, tanrılar ona sonsuz hayatı bağışlar ve « ırmakla­rın ağzI»na yerleştirirler; «Uzaktaki» diye tanınır. Sü­

merlilere göre, Utnapiştim, güneşin doğduğu Dilnıun' da yaşar.

YEDİ BİLGE: Mezopotamya'nın en eski yedi kentine uy­garlığı getiren bilgeler.

Page 135: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

KAYNAKLAR

Bu destanla ilgili başlıca kaynaklar daha önce Girişte de verilmişti. Tam bir bibliyografya, James B. Pritchard'ın

Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old '{esta­ment'inde; Cahiers du Groupe François-Thureau-Dangin'

de yayımlanan Gılgamış et sa legende'da ve Reallexikon der Assyrologie'de bulunmaktadır.

Aşağıda, Gılgamış Destanı metinlerinin hangi tablet­lerden alındığı gösterilmiştir.

(1) Gılgamış ve Canlılar 'ülkesi adlı Sümerce şiirin metni, Nippur'da ortaya çıkarılan on dört, Kiş'te bulunan

bir ve nereden geldiği bilinmeyen iki tablettedir (tümü

175 satır). Sözü edilen tabletlerde şu olaylar anlatılmıştır: Hükümdar Gılgamış'la kulu Enkidu arasındaki arkadaşlı­

ğın kurulması; unutulmaz bir ad bırakma arzusu; Utu'nun (Şamaş'ın) Gılgamış'ı ve Enkidu'yu silahlandırması, yan­

larına doğaüstü güçlerle donanmış yardımcılar katması;

elli kişilik bir kafile halinde yola koyulma; sedir ağacının kesilmesi; Gılgamış'ın bitkin düşmesi; dağda akşam karan­

lığının çökmesi; Gılgamış,'ın Enkidu'yla konuşması; Hu­vava'yla (Humbaba) evinde karşılaşma; Gılgamışın,

ağaçları sökmesi; Humbabanın, hayatını bağışlaması için

Gılgamışa yalvarması; Enkidunun tavsiyesi üzerine Gılga­mış'ın, Humbabayı öldürüp cesedini, öfkesinden köpüren

Page 136: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

1 3 6 KAYNAKLAR

Enlil'e sunması. Sümerce metin burada kesilir.

(II). Gılgaınış'm ölümü'nü anlatan Sümerce metin,

bölükpörçüktür. Ayrıca öbür Gılgamış şiirleriyle ve özel­likle CanWar ülkesi şiiriyle arasında ne gibi ilişki olduğu

anlaşılamamaktadır. Bizim verdiğimiz metin, Nippur'da

ortaya çıkarılan ve 1.ö. ikinci binyılın ilk yarısından kalan

üç tablete dayanıyor. Levhaların «A» ve « B » parçaları,

Gılgamış'ın, Enlil tarafından belirlenen alınyazısını, ölmüş krala yakılan ağıtları, cenaze dolayısıyla sunulan adakların

dökümünü kapsıyor. Ne var ki, kısa bir süre önce, Prof. Kramer, ölüm'ün en aşağı dört yüz elli satırla tas­

vir edildiğini ortaya koyan başka parçalar buldu. (Ill) 1.ö. ikinci binyılın ilk yarısında yer alan ilk Ba­

bil hanedanı çağından kalma Eski Babil metinleri: « Penn­sylvania Tableti» adı verilen bu belgede, Enkidu'nun geli­

şi, bu gelişle ilgili olarak Gılgamış'ın gördüğü düş anlatı­

lır; «Yale Tableti » ise, orman yolculuğu için girişilen ha­zırlıkları, bu yolculuğa çıkanların Uruk'tan ayrılmalarını kapsar. Sippar'da bulunan « Meissner» parçası, Siduri ola­yını ve Gılgamış'ın, kayıkçısı Sursunabu (Urşanabi) ile kar­şılaşmasını dile getirir. Eski Babil'le ilgili belgelere değgin

bağımsız yayım, M. Jastrow ve A.T. Clay tarafından 1 920'

de yapıldı: An Old Babylonian Version of the Epic of Gil­gaınesh. Tel Iscali'de bulunmuş olan bir başka Eski Babil tablet parçasını T. Bauer yayımladı. (Ancient Near Eas­tern Texts referring to the Old Testament'a bakınız). Bu tablet parçasında Humbaba'nın ölümüyle ilgili olarak anla­tılanlar, Sümerce metinde anlatılanlardan pek farklı değil­

dir. Buna karşılık daha sonraki Akadça metinler, bu ko­

nuda Sümer metninden hayli ayrılır. Ur'da ortaya çıkarılan Orta Babilce metin (British Museum, UET VI) Enkidu'

nun hastalığıyla ilgili daha özlü bilgiler sağlamaktadır. Gadd, Iraq, 28, 1 966, 1 05-2 1 ve A. R. Millard'ın ya­

yımladığı Eski Babil tablet parçaları (lraq, 26, 1 964, 99)

Page 137: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

KAYNAKLAR 1 37

IX. tablete birtakım eklemler yapılmasını mümkün kıldı.

(iV) 1.ö. ikinci binyılın ortalarına raslayan Eti met­

ni, Orta Anadoludaki Boğazköy'de ortaya çıkarılmıştır. Bu metinde, Gılgamış'tan ve üstünlüklerinden, ormanda

olup bitenlerden, ormanda sedirin kesilmesinden, hastala­nıp ölüm döşeğinde yatarken Enkidu'nun gördüğü düşten, Utnapiştim'i bulmak amacıyla çıkılan yolculuktan, Siduri

olayından, Gılgamış'ın Urşanabi'yle karşılaşmasından söz

ediliyor. Bu açıdan, hikaye, öbürlerinden büyük ölçüde

farklılık gösteriyor. Çeviri, Zeitschrift für Assyriologie'de (39, 1 929) J. Friedrich ve tnstanbuler Mitteilungen'de (2, 1 958, 93-125) H. Otten tarafından yayımlanmıştır.

Boğazköy'de ortaya çıkarılan Eti tabletlerindeki bir

başka parça (KUB, VIII, 48, 1 924) da, yakınlarda R. Ste­

fanini tarafından Journal of Near Eastern Studies'de (28,

1 968) yayımlandı.

(V) Utnapiştim'i bulmak için yapılan yolculuğun bir

kesimini de, yine Boğazköy'de çıkarılan Hurri dilinden bir parçada buluyoruz.

(VI) Sami metinlerine gelince; bunlardan Eti İmpara­

torluğunda kullanılan Akadça bir metin parçaları Boğaz­

köy' de bulundu. Ne var ki, bütün metinlerin en eksiksizi

Asurca olanıdır. Bu metin, aslında altı sütunluk on iki

tabletin üzerine yazılmıştır. Her tablette aşağıyukarı üç yüz satır vardır. Bu on iki levhadan hepsinin parçaları eli­

mizdedir. Hemen hepsi 1.ö. yedinci yüzyıldan kalmadır

ve Ninova saray kitaplığında bulunmuştur. Gılgamış'ın,

Utnapiştim'i bulmak amacıyle çıktığı yolculuktan dönünc.e­

ye kadarki olayların tümünü kapsayan bu parçalar, daha eski çağların metinlerine dayanır. Metinlerin dağılımı şöy­ledir: 1. Tablette, Gılgamış'ın Enkidu'yla ilgili ikinci dü­

süne kadar Gılgamış ve Enkidu hakkında bilgi verilir. II.

Tablette, pek bölükpörçük olmakla birlikte, Gılgamış'la

Enkidu'nun karşılaşması yer alır ve sedir ormanından ilk

Page 138: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

138 KAYNAKLAR

olarak söz edilir. 111. Tablet, tam değildir. Burada Gılga­mış'm danışmanlarla ve Ninsun'la konuşmaları; Enkidu'ya

yüklenen görev açıklanır. Sadece birkaç satırı artakalan IV.

Tablette ise, ormana yapılan yolculuk ve Gılgamış'la bir­

likte arkadaşının ormanın girişine varışı anlatılmış olabi­lir. V. Tablette ormanın tasviri, dağda görülen düşler ve

muhtemelen, Humbaba'yla karşılaşma ve onun Jldürülme­si yer almaktadır. VI. Tablet, Gılgamış VF;, 1ştar'm karşı­

laşmasını; Gökyüzü Boğası olayını ve Enkidu'nun hasta­

lığının başlangıcını kapsıyor. VII. Tablette, Enkidu'nun

hastalığı sürüp gider; bu arada, hastalığı süresince gördü­

ğü düşler anlatılır. VIII. Tablette, Enkidu için yakılan ağıtlar ve muhtemelen cenaze töreni canlandırılmıştır. IX.

Tablette, Gılgamış'ın, Utnapiştim'i bulmak amacıyle çık­tığı yolculukta, Siduri ve Urşanabi olaylarını; Gılgamış'ın Utnapiştim'e ulaşmasını kapsar. Bugün en iyi durumda

bulunan ve üçyüzden fazla mısraı kapsayan XI. Tabletle, Tufanın tasviri, Gılgamış'ın başından geçenler ve sonunda Uruk'a geri dönüş anlatılmıştır. Ancak, Asurlularca düzen­

lenen metinde Gılgamış'ın ölümünden söz edilmiyor. So­

nuncu yani XII. Tablette, ayrı bir olay anlatılır. Bu, VII Tablette anlatılan Enkidu'nun ölümünün başka bir biçimi­

dir. XII. Tablet, Sümerce orijinalden çeviridir ve bunun

da ancak parçaları kalmıştır. İkisi arasındaki ilişki, Prof.

Kramer tarafından Journal of the American Oriental So­ciety'de (64, 1 944) ve özellikle, L. Matous tarafından Gıl· gamış et sa legende'da incelenmiştir.

(VII) Sultantepe'de bulunan Akadça tablet parçaları, 195l 'de Bay Nuri Gökçe ve Mr. Seton Lloyd tarafından

ortaya çıkarıldı. Tek sütunluk iki tabletten birinde, Enki­du'nun hastalığından; ötekinde, Enkidu için ağıt yakan Gıl­gamış'tan ve muhtemelen cenaze töreniyle Gılgamış'ın En­

kidu onuruna diktirdiği anıttan söz edilmektedir. Kısa ol­makla birlikte, her iki tablet de, Ninova düzenlemesindeki

Page 139: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

KAYNAKLAR 139

boşlukları dolduruyor. Her iki tablet parçasını, Dr. Gur­

ney Journal of Cuneiform Studies (8, 1 954) ve Anatolian Studies' de (II, 1 952) yayımlanmıştır. Dr. Gurney, bu par­çalarda yazılı olanların, karakteristik yanlışlıklar gösteren

okul çocuklarının ev ödevleri olduğunu ileri sürüyor.

Page 140: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu
Page 141: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

ÖNSÖZ

GiRiŞ

1 Ç 1 N D E K 1 L E R

Sayfa

5

7

GILGAMIŞ DESTANI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65

HAR1TA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125

ADLAR DiZtNi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127

KAYNAKLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 135

Page 142: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu

{kutupyıldızı kitaplığı}

1044

Page 143: GILGAMIS DESTA 1 - WordPress.com · 2018-05-28 · Asur höyüklerinin ortaya çıktığını görünce, gezisini. birkaç hafta ertelemeğe karar verdi. Ama birkaç haftalık bu