22
Vehbi Şahin’in haber yorumu 2, 3 ve 4’te A kıl tutulması yaşıyor AKP hükümeti ve Cumhur- başkanı Erdoğan… Tür- kiye’nin sorunlarını unutmuş durumdalar. Bir an önce içine düştükleri kurt kapanından kur- tulmaya çalışıyorlar. Buldukları sihirli formül ise Erdoğan’ı ‘Baş- kan’ yapmak… Tüm mesailerini buna ayırıyorlar. Ülke yas evine dönmüş, ocaklara ateş düşmüş umurlarında değil. Onca saldırı, suikast ve terör eylemi olduğu hal- de kendilerini hiç ama hiç sorum- lu tutmamaları, üzerinde dokto- ra tezi yazılacak kadar önemli bir psiko-sosyal vaka bence... WWW.TR724.COM — @TR724COM GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 05 OCAK 2016 PERŞEMBE Semih Ardıç yazdı Karanlıktayız, hangi ‘aydınlatma’ya zam yapıyorsunuz? Ahmet Dönmez yazdı Ortada ele geçirilecek bir ülke kaldı mı gerçekten? Efe Yiğit’in dosyası Yabancıya kapalı, başarıya açık: Athletic Bilbao Veysel Ayhan yazdı 2017’ye girerken ışıltılı kostümler ve rıza-yı ilahî ekseni 20 10 14 07 Bir halt ettiği yok

GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

Vehbi Şahin’in haber yorumu 2, 3 ve 4’te

A kıl tutulması yaşıyor AKP hükümeti ve Cumhur-başkanı Erdoğan… Tür-

kiye’nin sorunlarını unutmuş durumdalar. Bir an önce içine düştükleri kurt kapanından kur-tulmaya çalışıyorlar. Buldukları sihirli formül ise Erdoğan’ı ‘Baş-kan’ yapmak… Tüm mesailerini buna ayırıyorlar. Ülke yas evine dönmüş, ocaklara ateş düşmüş umurlarında değil. Onca saldırı, suikast ve terör eylemi olduğu hal-de kendilerini hiç ama hiç sorum-lu tutmamaları, üzerinde dokto-ra tezi yazılacak kadar önemli bir psiko-sosyal vaka bence...

WWW.TR724.COM — @TR724COMGÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70

05 OCAK 2016 PERŞEMBE

Semih Ardıç yazdıKaranlıktayız, hangi ‘aydınlatma’ya zam yapıyorsunuz?

Ahmet Dönmez yazdıOrtada ele geçirilecek bir ülke kaldı mı gerçekten?

Efe Yiğit’in dosyasıYabancıya kapalı, başarıya açık: Athletic Bilbao

Veysel Ayhan yazdı2017’ye girerken ışıltılı kostümler ve rıza-yı ilahî ekseni

20

10

14

07

Bir halt

ettiği yok

Page 2: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

02

Akıl tutulması yaşıyor AKP hükümeti ve Cum-hurbaşkanı Erdoğan...

Türkiye’nin sorunlarını unutmuş durumdalar.

Bir an önce içine düştükleri kurt kapanından kur-tulmaya çalışıyorlar.

Buldukları sihirli formül ise Erdoğan’ı ‘Başkan’ yapmak...

Tüm mesailerini buna ayırıyorlar.

Ülke yas evine dönmüş, ocaklara ateş düşmüş umurlarında değil.

Onca saldırı, suikast ve terör eylemi olduğu hal-de kendilerini hiç ama hiç sorumlu tutmamaları, üzerinde doktora tezi yazılacak kadar önemli bir psiko-sosyal vaka bence...

Sanki ülkeyi 15 yıldır onlar yönetmiyor.

Her elim olaydan sonra suçu üzerlerine atacak bir ‘düşman’ bulmaları utanma, sorumluluk duyma ve yönetme kabiliyetlerini yitirdiklerinin en net göstergesi...

TÜNEL AÇMAK DAHA ÖNEMLİ

Beşiktaş ve Kayseri’de onlarca insan teröre kur-ban gitti.

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP üyeleri ne yaptı?

Maraş’ta yol, Boğaz’da tünel açtı.

Ankara’da Rus Büyükelçi bir polis tarafından kat-ledildi.

Erdoğan ve AKP, el birliğiyle katili hemen Cema-at’le ilişkilendirmeye kalktı.

Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar.

En son yılbaşı gecesi İstanbul Reina’da 39 kişi katliama uğradı.

Katil, elini kolunu sallayarak sırra kadem bastı. Beş gündür aranıyor ama bulunamıyor.

Hükümet ise sapasağlam ayakta. Ne istifa eden ne de sorumluluğu üzerine alan var.

IŞİD’E DOKUNMAK YASAK

Cumhurbaşkanı, Saray’da Bakanlar Kurulu’nu toplayıp “Yürütmenin başı benim” diyor ama “Eylemi ben yaptım” diyen IŞİD’e tek laf etmiyor.

AKP hükümeti de aynı durumda.

Sadece hamaset yapıyorlar.

Kamuoyunun merakını giderecek net bilgi ver-miyorlar.

Daha katilin kim olduğu bile belli değil.

Medyaya “İşte katil” denilerek fotoğraflar servis ediliyor.

05 OCAK 2016 PERŞEMBE

© F

otoğ

rafla

r: A

FP

HABER YORUM

Cumhurbaşkanı, Saray’da Bakanlar Kurulu’nu

toplayıp “Yürütmenin başı benim” diyor ama “Eylemi

ben yaptım” diyen IŞİD’e tek laf etmiyor.

VEHBİ ŞAHİ[email protected]

‘Bir halt ettiği yok’

AKP Reina katliamını üstlenen IŞİD'e 2017'in ilk 4 gününde ciddi operasyon yapmazken, Cemaat'e

onlarca şehirde yüzlerce operasyon yaptı. 223 kişiyi gözaltına aldı.

Page 3: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

032. SAYFADAN DEVAM

05 OCAK 2016 PERŞEMBE

Kısa süre sonra hedef gösterilen kişiler, ortaya çıkıp terör eylemiyle bir ilgilerinin olmadığını açıklamak zorunda kalıyorlar.

Daha ilginç olanı ne biliyor musunuz?

IŞİD, eylemi açıktan üstlenmesine rağmen so-rumluluğu iktidarın ve havuz medyasının ABD’ye fatura etmeye çalışması...

HAVUZA GÖRE SORUMLU ABD

Aydınlık ve Akit’e göre “Baş şüpheli Amerika...”

Star gazetesi yazarları Ersoy Dede ve Yakup Köse failin ABD olduğundan o kadar eminler ki...

Başka delil aramaya gerek olmadığını düşünü-yorlar.

Güvenlik uzmanı Mete Yarar, daha akıllı davranıp Reina katliamının, yapılış tarzı olarak IŞİD mo-dellemesine pek uygun düşmediğini söylüyor.

Bu gibi yazarlar meseleyi bodoslama ABD’ye bağlamıyor.

Bunlar gazetecidir yazar söyler. Analiz yaparken varsa elinde bir delil ABD’yi de başka ülkeyi de sorumlu tutabilir.

Peki hükümetin bu konuda Washington’a işaret eder tarzda konuşmasına ne demeli?

Salı günü Başbakan Binali Yıldırım Meclis’te ko-nuştu.

Ne beklersiniz?

Reina saldırısıyla ilgili merak edilen konularda açıklama yapmasını değil mi?

Bunu yapmadı Başbakan...

Katliamla ilgili detay vermek yerine açıktan ABD’ye suçlama yöneltmeyi tercih etti.

“Dünya, DEAŞ diyor; DEAŞ yatıyor, DEAŞ kal-kıyor... Onlar yalandan mücadele ediyor. Mü-cadeleyi yapan sadece Türkiye. Amerika’nın da bir halt ettiği yok, diğerlerinin de bir şey yaptığı yok” dedi.

NEDEN TOZ KONDURMUYORLAR?

Hükümetin de Saray’ın da havuzun da Büyükel-çi suikastında El Nusra’ya, Reina katliamında da

IŞİD’e tek laf etmemesini nasıl izah etmek lâzım bilemiyorum.

Ama ortada da bir realite var.

Tüm dünyayı karşılarına alma pahasına neden bu iki terör örgütüne toz kondurmaktan özenle kaçınıyorlar?

Tarafgir oldukları o kadar belli oluyor ki...

Saldırı olmuş, katil kaçmış, IŞİD eylemi üstlen-miş.

Hükümetin ne yapmasını beklersiniz?

Türkiye’de bu örgüte yönelik geniş çaplı bir ope-rasyon yapmasını değil mi?

Bu yapılmadı mesela...

Sadece İstanbul ve Konya’da 16 kişinin gözaltına alındığı bilgisi kamuoyuyla paylaşıldı.

Bir de olaydan 4 gün sonra yani çarşamba günü İzmir’de örgüte operasyon yapıldığına dair bir haber servis edildi.

Doğan Haber Ajansı ise bunların Kırgız ve Uygur Türk’ü üç aile olduğu bilgisini paylaştı.

Hepsi bu...

CADI AVI DURMUYOR

Ama hükümet boş duruyor mu?

Tabii ki durmuyor.

Cemaate yönelik cadı avı tam gaz devam ediyor.

Anadolu Ajansı ile Doğan Haber Ajansı’nın ser-vis ettiği haberlere göre 2017’in ilk 4 gününde Cemaat’e yönelik Türkiye’nin hemen her köşe-sinde yüzlerce operasyon yapıldı.

Kadın erkek yaklaşık 223 kişi gözaltına alındı.

Malatya’da 6, Balıkesir’de 11 kişi tutuklandı.

Hava Kuvvetleri’ne yönelik Konya merkezli 26 ilde eş zamanlı düzenlenen operasyonda 84 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

Ayrıca İstanbul’da Bylock kullandıkları iddiasıyla 26 rütbeli asker daha tutuklandı.

Bunlar büyük illerde gerçekleştirilen ve iki ajan-sın haber yaptığı operasyonlar...

Haber yapılmayanları ise bilmiyoruz.

Ama hükümet boş duruyor mu? Tabii ki durmuyor.Cemaate yönelik cadı avı tam gaz devam ediyor.

HABER YORUM

Page 4: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

41326 KİŞİ CEZAEVİNDE

Bildiğimiz tek veri Adalet Bakanlığı’nın birkaç gün önce yayınladığı rakamlar…

Buna göre 15 Temmuz’dan bu yana Cemaat’e yönelik operasyonlarda 103 bin 850 şüpheli hak-kında işlem yapıldı.

Bunlardan 41 bin 326’sı tutuklanarak cezaevine konuldu.

İşlemleri devam eden 902 kişi de halen gözaltın-da bulunuyor.

Gördüğünüz gibi Erdoğan ve onun güdümün-deki AKP iktidarı, şimdiye kadar görülmemiş bir cadı avını Cemaat’e karşı uyguluyorlar.

Sırf Cemaat’e gönül bağı var diye kadın-erkek, genç-ihtiyar ayrımı yapmadan şiddete bulaşma-mış yüz binlerce masum insana aylardır zulme-dip “terörist” muamelesini reva görüyorlar.

Öte yandan...

İnsanları katleden teröristleri, bu terör örgütleri-ne maddi-manevi destek verenleri ise görmez-

den geliyorlar.

Hem de bunu herkesin gözünün içine baka baka aleni yapıyorlar.

Sonra da çıkıp kendi hatalarıyla yüzleşmek yeri-ne suçu başkalarının üzerine atmaya çalışıyor.

YÜZDE 1’İNİ YAPMADILAR

Başbakan Yıldırım, terör örgütü IŞİD ile gerçek kavgayı kendilerinin verdiğini, ABD’nin yalan-dan mücadele ettiğini iddia edip “Amerika’nın da bir halt ettiği yok, diğerlerinin de bir şey yap-tığı yok.” diyor.

Kuldan utanmıyorsunuz bari Allah’tan korkun.

Sadece 2017’in ilk 4 gününde ne yaptığınız ra-kamlarla ortada...

Cemaat’e yaptığınız operasyonların yüzde 1’ini IŞİD’e yapmış olsanız hayatını kaybeden onlarca insan bugün yaşıyor olurdu.

Yarın birileri de çıkıp siz ne halt ettiniz derse ne diyeceksiniz hiç düşündünüz mü?

043. SAYFADAN DEVAM

05 OCAK 2016 PERŞEMBE HABER YORUM

1) Balıkesir merkezli 17 ilde ByLock operasyonu yapıldı. Gözaltına alınan 12 şüpheliden 11'i tu-tuklandı. 28 şüphelinin yakalanması için çalışma başlatıldı. Bir kişinin emniyetteki işlemleri sürü-yor.

2) Antalya'da aralarında ilçe milli eğitim müdü-rü ve AK Parti eski ilçe başkanının da bulunduğu 4'ü kadın 19 şüpheli gözaltına alındı. Bir kişi ise aranıyor.

3) Hatay merkezli 13 ilde düzenlenen operas-yonda muvazzaf astsubay, öğretmen, gardiyan ve zabıt katiplerinin bulunduğu 69 kişi gözaltına alındı.

4) Konya merkezli 26 ilde eş zamanlı düzenle-nen operasyonda 84 kişi hakkında yakalama ka-rarı çıkartıldı. Hava Kuvvetleri’ne yönelik gözaltı çalışmalarının sürdüğü öğrenildi.

5) İzmir merkezli soruşturma kapsamında 10'u kadın 17 şüpheli gözaltına alındı. Bergama Cum-huriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada haklarında gözaltı kararı bulunan 3 şüphelinin ise arandığı bildirildi.

6) Kahramanmaraş'ta 10 zanlı gözaltına alındı.

7) Rize'deki operasyonda 18'i emniyet mensubu

25 şüpheli gözaltına alındı.

8) Batman merkezli 30 kişinin yakalanmasına yönelik 16 ilde düzenlenen eş zamanlı operas-yonda 21 kişi gözaltına alındı. Polis 9 kişiyi arıyor.

9) Malatya'da aralarında öğretmen ve rütbeli po-lislerin de bulunduğu 17 kişiden 6'sı tutuklandı.

10) Manisa merkezli 7 ilde düzenlenen operas-yonda 12 kişi gözaltına alındı.

11) İzmir merkezli 16 ildeki operasyonda akade-misyenler, asker ve bazı bakanlık görevlilerinin de aralarında bulunduğu 40 şüpheli gözaltına alındı.

12) Bursa merkezli 27 ilde düzenlenen operas-yonlarda, 22 muvazzaf asker gözaltına alındı. 46 muvazzaf asker için de yakalama kararı çıkartıldı.

13) Elazığ'da asayiş uygulaması sırasında Ankara Adliyesinde görevli iken meslekten ihraç edilen ve daha sonra hakkında yakalama kararı verilen bir Hakim gözaltına alındı.

14) Kayseri'de yılbaşı gecesi evinin çatı katında yakalanan Battalgazi Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Setenci tutuklandı.

15) İstanbul'da Bylock kullandıkları iddiasıyla 26 rütbeli asker daha tutuklandı.

İşte 2017'nin ilk 4 gününde Cemaat'e yönelik operasyonların bilançosu...

Page 5: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05

Türkiye, üyesi olduğu NATO, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi özgür dünyayı (free world) temsil eden kurumlar ve bu kurumlara üye devletler göz önüne alındı-ğında, sistematik teröre bu denli yenik düşmüş tek ülke. 2017 yılının ilk dakikala-rı bahsi geçen özgür dünya baş-kentlerinde coşkulu kutlamalar yaşanırken, Türkiye yeni yılın ilk saatlerine maalesef terör ile uyandı. İstanbul’da Reina gece kulübüne giren ve eşgali henüz tam olarak aydınlatılamayan IŞİD terör örgütü üyesi, 39 kişiyi öldürürken, onlarcasını da yara-ladı.

Şüphesiz buna benzer terör saldırıları dünyanın farklı coğrafyalarında da gerçekleşiyor. Paris’te yaşanan Charlie Hebdo, Brüksel hava alanın-da geçtiğimiz yıl meydana gelen terör saldırısı, Tunus’lu bir radikal Selefi’nin Berlin Noel Mey-danı’nda bulunan binlerce insanın arasına tır ile dalması hadisesi ve benzerleri. Ancak, tüm bu terör saldırıları göz önüne alındığında Tür-

kiye’nin terör ile imtihanının farklı nitelikler ve hususiyetler taşıdığı ortada.

Örneğin, 2016 yılında Fransa’da meydana ge-len terör saldırısı sayısı üç (bıçaklama hadise-

leri hariç). Aynı yıl Almanya’da yaşanan terör ve bağlantılı sal-dırıların sayısı dört. 2016 yılında İngiltere’de kayıtlara geçen ciddi bir terör saldırısı olmazken, Bel-çika’da gerçekleşen terör eyle-mi sayısı iki. Bu saldırı sıklığının Türkiye’de tekabül ettiği rakam-lara baktığımızda maalesef son derece kaygı verici bir durumla karşılaşmaktayız. New York Ti-mes’in yayınladığı rakamları in-

celediğimizde, son bir yılda Türkiye’de 19 kez büyük çaplı terör hadisesi yaşandığı ve yüzler-ce insanın yaşamını yitirdiği anlaşılmakta.

TERÖRLE MÜCADELE STRATEJISI IFLAS ETTITürkiye’nin terör ile mücadele stratejisinin iç ve dış politik bir takım sebepler neticesinde son iki yıldır tamamiyle iflas ettiğini ve bu nedenle

‘Terörle yaşamaya alışma’ Türkiye!

TÜRKIYE, TERÖRLE MÜCADELE EDILEMEYEN ÜLKELER LIGINDE

HABER ANALIZ

Rakamları incelediğimizde,

son bir yılda Türkiye’de 19

kez büyük çaplı terör hadisesi yaşandığı ve

yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği

anlaşılmakta.

BERK ULUÇ[email protected]

05 OCAK 2016 PERŞEMBE

Page 6: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

5. SAYFADAN DEVAM

06 HABER ANALİZ

Türkiye’nin terör ile mücadele edemeyen ülke-ler ligine girdiğini de belirtmek durumundayız. Terör ile mücadeleyi iflas noktasına getiren en önemli iç siyasal gelişmelere baktığımızda kar-şımıza iki kritik husus çıkmakta. İlk olarak, 7 Haziran 2015’ten bu güne doğu ve güneydoğu bölgelerinde sivil-terörist ayrımı gözetmeksizin devam eden askeri operasyonların Türkiye’ye bilançosu çok ağır oldu. AK Parti hükümeti-nin para-militer (SADAT, Hizbullah) unsurları da devreye sokarak sürdürdüğü operasyonlar, yüzlerce sivilin ölmesi ve yarım milyondan faz-la insanın bölgeden cebren ayrılmak durumun-da kalması sonucunu doğurdu. Aynı dönemde, PKK sivilleri de hedef alan dokuz terör saldırısı gerçekleştirerek, yüzlerce vatandaşımızın ha-yatını kaybetmesine sebep oldu.

YETİŞMİŞ KADROLARIN TASFİYESİ TERÖRE KARŞI CAYDIRICILIĞI AKAMETE UĞRATTITürkiye’nin teröre karşı caydırıcılığını akamete uğratan ikinci ve belki de en önemli iç siyasal gelişmeye baktığımızda, 2013 yılından bugüne ‘paralel devletle mücadele’ bahanesi ile binler-ce yetişmiş istihbarat, emniyet ve askeri per-sonelin görevlerinden alınması durumu karşı-mıza çıkmakta. Bu yetişmiş kadroların yerlerini dolduran son derece tecrübesiz personel ise, gerçekten milli güvenliğimizi tehdit eden un-surlarla ilgilenmek yerine, 2015 yılında son de-rece keyfi ve siyasal saiklerle yenilenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni jakoben bir tavırla yorumlayarak, terör ile mücadelenin etkinliğini minimize ettiler.

16 ASKERİMİZ EL-BAB’TA ŞEHİT EDİLDİ, İKİ ASKERİMİZ CANLI CANLI YAKILDI, AMA..Diğer taraftan, Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde son bir buçuk yılda IŞİD tarafından organize edi-len 6 farklı terör eyleminin AK Parti hükümetinin özellikle Suriye özelinde aldığı dış politik karar-larla da son derece yakın bir iltisakı var. Türkiye an itibariyle Suriye’de son üç yıldır ‘öfkeli Sünni gençler bunlar’ dediği, yer yer müsamaha gös-terdiği, ve Can Dündar’ın uğruna hapsi göze al-dığı haberlerine göre daha önce sınırdan silah ve para geçişine -en iyi ihtimalle- göz yumduğu IŞİD ile mücadele etmekte. Geçtiğimiz haftalarda bu mücadele devam ederken 16 askerimiz El-Bab’da şehit edildi ve IŞID tarafından yakalanan iki as-kerimiz canlı canlı ateşe verilerek yakıldı. Daha kaygı verici olan durum ise şu ki, 3 Ocak’ta İngiliz Independent gazetesine konuşan IŞİD’e yakın bir kaynak, yılbaşı gecesi Istanbul Reina’da meydana gelen terör saldırısına benzer saldırıların artarak devam edeceğini ve IŞİD kadrolarının Suriye’de yaşananlardan ötürü Türkiye’ye karşı son derece kin ve nefretle dolu olduklarını belirtti.

Tüm bu gelişmeler ışığında şunu söylemek müm-kün: 2015 Haziran’ında AK Parti hükümeti tarafın-dan ortaya konan terörle mücadele strateji belge-si özellikle PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerine karşı iflas etmiş ve sürdürülebilir bir caydırıcılık ortaya koyamamıştır. AK Parti hükümetinin Kürt siyaseti ve Suriye’ye dair angajmanları göz önüne alındı-ğında, önümüzdeki günlerde Abdulkadir Selvi’nin de ifade ettiği gibi ‘terörle yaşamaya alışmak’ zo-runda kalabileceğimiz son derece muhtemel.

Türkiye’de son bir buçuk yılda

IŞİD tarafından organize edilen

6 farklı terör eyleminin AK Parti

hükümetinin Suriye özelinde

aldığı dış politik kararlarla son

derece yakın bir iltisakı var.

05 OCAK 2016 PERŞEMBE

Page 7: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

0705 OCAK 2016 PERŞEMBE HABER İNCELEME

Ortada ele geçirilecek bir ülke kaldı mı gerçekten?

AHMET DÖNMEZ [email protected]

Sabah gazetesi, önceki günkü büyük tepki çeken ‘iç savaş’ manşetinde, “Üst akıl, yani derin NATO, ABD ve Avrupa Birliği'nin bazı ülkeleri, Türkiye’yi ele geçirecek yeni bir kaos planını devreye soktular” dedi. Bu ‘Türkiye’yi ele geçi-recekler’ sanrısı, eskiden de kullanışlı bir aparattı ama AKP için artık vazge-çilmez bir hegemonya aracı. AKP, uzunca bir süredir bu algıyı pompalayarak tabanını zinde tutuyor. Suça batmak ile gerçeklerden kopmak arasındaki ko-relasyonda kitlelerin bir şekilde müteyakkız tutulması, yanlışları sorgulama-ması ve ‘kıskanılan ülke’ öforisi ile kendinden geçirilmesi için bu söylem şart. Peki, ortada ele geçirilecek bir ülke var mı gerçekten?

AKP yönetiminde Türkiye, tutarlı hiçbir poli-tikası olmayan, dış politikada bütün kırmızı-çizgilerini çiğnemiş, megalomani hezeyanı ile konuşup mikro-manik davranışlar sergileyen, neredeyse bütün süper güçler tarafından din-lendiği ortaya çıktığında “Büyük devletler din-ler” diye geçiştiren, askerlerini hangi ülke uçağının bombaladığı-nı bildiği halde ölü taklidi yapan, askerleri diri diri yakılırken ayran içen, ülkesinde olacak terör ey-lemlerini yabancı ülke istihbarat teşkilatlarından öğrenen, 20 mil-yon dolar karşılığında egemenlik haklarından feragat eden, kendi ülkesinde iş-lenen bir cinayet için başka bir ülkenin soruş-turma komisyonu kurmasına müsaade eden, sınırları delik deşik olmuş bir ülke artık Türkiye. ‘TÜRKİYE SADECE TEHDİT EDER, BİZ YAPARIZ’2011 yılında Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Kesi-mi arasında doğalgaz arama krizi çıkmıştı. Dö-nemin Kıbrıs Rum Kesimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli, “Türkiye sadece tehdit eder,

bağırır çağırır. Biz bildiğimizi yapmaya devam ederiz” minvalinde konuştuğunda hemen hiç kimse bunu Rum bakanın patavatsızlığından ibaret görmedi. Kıbrıs Rum yönetimi, Amerikan Noble Energy şirketi ile ortaklık yapmıştı. Tür-kiye, karasuları tartışmasından dolayı girişime

itiraz ediyordu. Markulli ise “Tür-kiye kabadayılık yapıyor. Misille-me olarak KKTC tarafında sondaj yapmak istediğini beyan ediyor. Ama bunlar sadece laf. Türkiye bu işi yapabilecek donanıma sahip değil” dediğinde verilen cevap dramatikti. Türkiye misilleme ola-

rak Piri Reis sismik gemisini Akdeniz’e indirmiş-ti. 33 yıllık gemi bir ‘laz takası’ görünümündey-di. ‘Sahte Tosun Paşa’ mindere çıkmış gibiydi. Daha da kötüsü, Türkiye’nin bundan başka sis-mik arama gemisi yoktu. Olay, Türkiye’de bile dalga konusu olmuştu.

Türkiye, kırmızıçizgi ilan etmesine rağmen Rumlar 12. parsele kadar aramayı genişletti-ğinde Rum bakanın, “Türkiye tepki göstereme-

“Türkiye sadece tehdit eder,

bağırır çağırır. Biz bildiğimizi

yapmaya devam ederiz”

Page 8: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

di. Boşa kükrüyor. Aslanlıklarının içi boş olduğu kanıtlandı” şeklindeki kışkırtıcı sözleri de karşı-lıksız kaldı. ‘ANKARA BİRKAÇ GÜN KONUŞUR, SONRA UNUTUR’2006 yılında Fransa Parlamentosu Ermeni Soykırımı’nın inkârını cezalandıran yasa tasa-rısını kabul ettiğinde de böyle olmuştu. Birkaç “Sabrımızı test etmesinler” çıkışından sonra konu unutulmuştu. 1 yıl sonra, 11 Ekim 2007’de, Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komi-tesi Ermeni soykırımı tasarısını görüşürken Brad Sherman isimli komite üyesi, “Bu tasarıyı kabul edersek Ankara birkaç gün bir şeyler söyleye-cektir. Sonra tepkisi azalacaktır. Fransa’ya da kızdılar. Ama şimdi iki ülke arasındaki ticarete bakın. Ticaret hacmi tavan yaptı” dedi.

Tıpkı İsrail’le Mavi Marmara krizi sonrası ticaret hacminin iki katına çıkacağı gibi. ‘DİNLEMEYEN BİR SAN MARİNO KALMIŞTI’ AMA ÖLÜ TAKLİDİ YAPILDI2014 yılında Almanya hükümeti, istihbarat teş-kilatı BND’nin 5 yıldır Türkiye’yi dinlediğini ka-bul etti. Türkiye sessizliğe gömüldü. Konu Ba-kanlar Kurulu gündemine dahi gelmedi. Sadece iki ülke içişleri bakanlarının içinde yer aldığı bir komisyon kuruldu ve konu unutturuldu. Döne-min başbakanı Tayyip Erdoğan, Almanya’ya tek kelime etmedi. Türk Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, bu sessizliğe gerekçe olarak Almanya’nın her türlü mahrem bilgiye sahip olmasını gösterdi. Şen, İsviçre’deki banka hesaplarının da Alman-ya tarafından bilindiğini iddia etti.

Yöneticilerinin bütün mahrem bilgilerinin başka bir ülkenin elinde olduğu ülke, aslında ‘ele geçirilmiş’ bir ülke değil midir? Hele hele bu mahrem bilgiler dinleme ile elde edilmişse ve o ülke “Dinledim, evet” dediği halde siz üç maymunu oynuyor-sanız ele geçirilecek neyiniz kal-mıştır ki?

Skandalı ortaya çıkaran Der Spiegel, İngilte-re ve ABD’nin de Türkiye’yi dinlediğini yaz-dı. Ankara yine ölü taklidi yaptı. Eski CIA ajanı Snowden’dan ele geçirilen belgelere göre ABD

Güvenlik Ajansı (NSA), Türkiye’deki en kritik isimleri ve kurumları yıllardır dinliyordu. Birgün gazetesi skandalı “Dinlemeyen bir San Marino kalmış” başlığıyla verdi. Erdoğan’ın tepkisi ise ilginçti: “Güçlü devletler dinler!”

Alman Focus dergisi, Temmuz 2015’te, “Türkiye Dışişleri’ndeki Suriye toplantısını ABD dinledi” haberine imza attı. Aylarca toplantıyı cemaatin dinleyip servis ettiğini söyleyen Erdoğan, AKP yöneticileri ve havuz medyası tek kelime etmedi. IŞİD TEHDİT ETTİ, DIŞARIDAKİ TEK TÜRK TOPRAĞI TAŞINDITürkiye, kendi sınırları dışındaki tek Türk topra-ğı sayılan Süleyman Şah türbesini koruyamayıp tehditler nedeniyle taşıdı. IŞİD, 20 Mart 2014 tarihinde Süleyman Şah Türbesi’nin üç gün içerisinde boşaltılıp Türk bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri tehdidin-de bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu top-raklar bizim toprağımızdır. Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır” dedi. Gereği yapıldı. Türkiye, 22 Şubat 2015 tarih-li Şah Fırat operasyonu ile koskoca Süleyman Şah türbesini bir gecede taşıdı. Yandaş medya bunu büyük bir zafer olarak sundu ve “Dünya kıskandı” manşetleri attı. EGEMENLİK HAKLARI 20 MİLYON DOLARA SATILDIİstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Mavi Marmara davası, İsrail’le yapılan anlaşma gereği 9 Aralık 2016 tarihinde düşürüldü. Am-bargo şartından vazgeçen Türkiye, İsrail’den gelecek 20 milyon dolarlık ‘bağış’ karşılığında Mavi Marmara davasını düşürmeyi kabul et-mişti. Davanın savcısı Hüseyin Arslan, “Türkiye

egemenlik haklarından feragat etti” dedi.

Türkiye-Rusya ilişkileri de benzer dramatik sahnelere konu oldu. 24 Kasım 2015’de Rus uçağının düşürülmesi ile “Emri ben ver-dim” yarışına giren AKP yöneti-mi, önce hamasi nutuklar çekti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,

“Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine bu karşı-lığı vermek durumundadır” dedi. Fakat birkaç ay sonra çark etti. Mayıs ayındaki bir konuşma-sında faturayı pilota kesme utancına imza attı. Rusya’ya, “Bir pilotun hatasıyla Türkiye’nin feda

0805 OCAK 2016 PERŞEMBE HABER İNCELEME7. SAYFADAN DEVAM

Türkiye, kendi sınırları dışındaki

tek Türk toprağı sayılan Süleyman

Şah türbesini koruyamayıp

tehditler nedeniyle taşıdı.

Page 9: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

edilmesi düşündürücüdür” mesajı gönderdi. Ni-tekim özür de gecikmedi. 1 ay sonra Putin’e mek-tup yazan Erdoğan, resmen özür diledi. EGEMENLİK HAKLARI RUSYA’YA DEVREDİLDİArkasından Türkiye’nin egemenlik haklarını ih-lal eden hiç bir gelişmeye ses çıkaramaz oldu. Örneğin tam da Rus uçağının düşürülmesinin yıl dönümünde, 24 Kasım 2016’da, 3 Türk aske-ri El Bab’da savaş uçaklarının hava saldırısında şehit oldu. İki ihtimal vardı; ya Rusya doğrudan vurmuştu ya da Rusya’nın kontrolü altında bu-lunan Suriye rejimi vurmuştu. Her iki ihtimalde de adres belliydi. Ancak Ankara yine ölü taklidi yapmayı tercih etti.

Türkiye, Rus Büyükelçi Karlov suikastından son-ra da egemenlik haklarından feragat etti. Rusya ile ilişkilerin tekrar bozulacağı korkusu, Anka-ra’yı iyiden iyi pasifleştirdi. Rusya, olayı soruş-turmak için ortak komisyon kurulmasını teklif etti. Normalde egemen hiç bir ülkenin böyle bir teklifi kabul etmemesi gerekirdi. Fakat Anka-ra anında olumlu karşılık verdi. Sonrasında Rus ajanlar ve uzmanlarından oluşan heyet, olay yerinde incelemeler yaptı. Katile ait cep tele-fonunu dahi Rus komisyon heyeti incelemeye aldı. Bu, Türkiye’ye büyük bir hakaret olmasına rağmen kimsenin ağzını bıçak açmadı.

Erdoğan’ın, Esad’ı devirmek için Suriye’ye gir-diklerini söyleyip Rusya’dan gelen “İzahat bek-liyoruz” açıklaması sonrası çark etmesini de buraya ekleyebiliriz. İBADÎ’YE GÜRLEDİ AMA BAŞİKA KAMPINI TAŞIMA KARARI ALDIGeçtiğimiz Kasım ayında Türkiye ile Irak, Başi-ka kampı nedeniyle karşı karşıya geldi. Bağdat

yönetimi, Türk askerinin bulunduğu kampın boşaltılmasını istiyordu. Cumhurbaşkanı Erdo-ğan, Irak Başbakanı İbadî’ye, “Sen benim za-ten muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin.” dedi. İbadî, “Topraklarımızı kendi adamlarımızın ka-rarlılığıyla kurtaracağız, video çağrısıyla değil” imasıyla cevapladı. Netice ne oldu? Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kur-tulmuş, 3 Kasım’da yaptığı açıklama ile Türki-ye’nin Başika kampını taşıyacağını duyurdu. Tıpkı Rum bakanın yıllar önce dediği gibi Erdo-ğan o kadar esmiş gürlemiş ama sonuçta Bağ-dat’ın dediği olmuştu. YUNAN BAKAN’DAN ERDOĞAN’A: SALAKÇAYunanistan Savunma Bakanı Panos Kamme-nos’un, Aralık ayı başında Erdoğan’ın Lozan çıkışını, “Salakça” şeklinde yorumlamasını da unutmamak gerek.

Bu liste uzar gider. Erdoğan’ın bir büyük devle-te yakışmayacak bütün zikzaklarını, ‘tükürdü-ğünü yalamak’ şeklinde yorumlanan bütün geri adımlarını, diz çöküşlerini yazmak için sayfalar lazım. Türkiye’yi düşürdüğü nokta maalesef fiili bir işgali gerektirmeyecek kadar kötü. Sınırları kalbura dönmüş, teröristlerin sabah akşam elini kolunu sallayarak giriş çıkış yaptığı, Ankara’nın kalbi Devlet Mahallesi dâhil her yerinde bom-balar patlatılan, terör eylemi istihbaratlarının MİT veya Emniyet’ten değil yabancı ülke gizli servislerinden alındığı, askeri darbe girişiminin dahi istihbarat teşkilatından değil bir rivayete göre enişteden, bir diğer rivayete göre de Pu-tin’in danışmanından alındığı bir ülke…

Ortada ele geçirilecek bir ülke kalmış mı ger-çekten?

0905 OCAK 2016 PERŞEMBE HABER İNCELEME8. SAYFADAN DEVAM

Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos’un, Erdoğan’ın Lozan çıkışını, “Salakça” şeklinde yorumlamasını da unutmamak gerek.

Page 10: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 10 YORUM

2017’YE GİRERKENIŞILTILI KOSTÜMLER VERIZA-YI İLAHÎ EKSENİ

Bazı sözleri, kimi cümleleri insan, hayatının her dili-minde tekrar etmeli. Tıpkı İhlâs Risalesini 15 günde bir tekrar etmek gibi. Bu tekrar yapılmazsa, düstur-lar tekrarlanarak içselleştirilmezse dünyanın ve hiz-metin vasıta ve araç olduğu unutulur. İnsan ya ken-dine baka baka kendinde kaybolur veya mesleğini putlaştırıp onda boğulur. Sonra kader bir çekiç dar-besiyle sırça köşkünü tuz buz ettiğinde atfı cürümle-re girer, kadere taş atar... İki yıl önceden bir alıntı:

“Çok güzel futbol oynuyorsunuz. Art arda goller de atmışsınız. Maçın bitmesine yarım saat var. Tek-nik direktör beklemediğiniz anda sizi kenara alır. Canınız sıkılır. Çünkü maça daha yeni ısınmışsınız-dır. Atacağınız goller vardır. Yaptığı size göre yan-lıştır. Ama sonuçta teknik direktör bir insandır. Ta-bii olarak yaptığı yanlış olabilir. Bu, zor bir sınavdır. Hırçınlık yaparsanız, kaybedersiniz. Öfkelenirseniz, takım disiplinini bozarsınız. Hem teknik direktö-re, hem takım arkadaşlarınıza, hem de taraftarınıza saygısızlık yapmış olursunuz.”

VEYSEL [email protected] | @veyhann

Aşkla şevkle hiz-met edip koşarken

Allah’a teveccüh nisbî olarak kolay-

dır. Zor olan, sen-delerken teveccüh

edebilmek... Düşer-ken teveccüh ede-bilmek... İtilip ka-

kıldığında, memle-ket memleket sürül-

düğünde teveccüh edebilmek...

Page 11: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 11 YORUM10. SAYFADAN DEVAM

Allah’tan gelen bir zindan kıyafeti Allah’tan gelmeyen padişah kaftanına yeğdir.

Hazreti Yusuf (as) gibi kuyudan saraya veya Hazreti İbrahim (as) gibi saraydan ateşe...

bir farkı yok. İki farklı salih döngü.

ÖNEMLİ OLAN ALLAH’IN MURADIKonuyu futboldan ‘hizmet’e getirip teşbihe de-vam edelim. Sahada gol atarken mi, yedek ku-lübesinde otururken mi, maçta haksızca kırmı-zı kart görüp atılınca mı, yoksa daha ötesi ihraç edilmiş seyircilerin arasında otururken mi ‘Al-lah nazarında daha değerliyim’ bilemem.

Yapılan amellere değer takdir edecek olan Allah’tır. Benim beğenmem ve takdir etmemin önemi yok. Belki de büyük bir tevazu ile başım önümde yedek kulübesine doğru gidişim ‘attı-ğım goller’den daha fazla kabule karin olur.

DÜŞERKEN TEVECCÜH EDEBİLMEKAsıl olan ülkeler fethetmek, memleketi kurtar-mak değil. Büyük işlere imza atmak da değil. Önemli olan Allah’ın takdirine razı olup Rıza makamını avlamaya çalışmak ve sadakatin sı-nandığı zor ‘hallerde’ O’na teveccühten vaz-geçmemektir. Aşkla şevkle hizmet edip koşar-ken Allah’a teveccüh nisbî olarak kolaydır. Zor olan, sendelerken teveccüh edebilmek... Dü-şerken teveccüh edebilmek... İtilip kakıldığın-da, memleket memleket sürüldüğünde tevec-cüh edebilmek...

Fevkalade büyük bir doktorum, Lokman Hekim’i aratmıyorum. İyi bir akademisyenim, orijinal te’liflerim mebzul ve emsalsiz. Efsanevî bir polisim, en zor vak’aları ben çözüyorum. Müdakkik bir savcı, hassas bir hâkimim adalet dağıtıyorum. Alabildiğine zenginim, himmet üstüne himmet veriyorum. Bilmiyorum bu hal-

deyken mi; yoksa cerrahken neşterim elimden alındığında, akademisyenken kürsüm gittiğin-de, polisken yaldızım söküldüğünde, savcıy-ken dosyam alındığında, hâkimken tokmağım kırıldığında, zenginliğimi kaybedip ‘olmaya-nı vermeye’ çalışırken mi daha fazla ‘Hak’ yö-rüngeli ve ‘Rıza’ eksenliyim? Bilmiyorum hiz-metim elimden alınmış -ki elimden alanın ger-çekte Allah olduğunu bilecek kadar muvah-hidim- bir kenarda boynu bükük sabırla ve Allah’ın takdirine eşsiz bir saygıyla iki büklüm beklerken gök kapıları ihtizaza gelip de daha kolay açılıyor olmasın?

ZİNDAN KIYAFETİ Mİ, PADİŞAH KAFTANI MI?Kader bir gün bana vali kostümü giydirir. Erte-si gün kaymakam. Bir başka gün tapu kadastro memuru. Günü gelir mahkemede mübaşir. Ka-derin ‘artık bunu giy’ dediği her üniforma -ve-lev ki zindan kıyafeti olsun- Allah’tan gelmiştir. Zulmün talihsiz ve zavallı esbapçıklarına değer atfetmeye gerek yok. Allah’tan gelen bir zin-dan kıyafeti Allah’tan gelmeyen padişah kaf-tanına yeğdir. Hazreti Yusuf (as) gibi kuyudan saraya veya Hazreti İbrahim (as) gibi saraydan ateşe... bir farkı yok. İki farklı salih döngü.

Biz böyle bir kabûl ve teslimiyetteyken Allah belki de bizi gök ehline misal gösterir. Melek-ler gıptayla çevremize doluşur. Gök ehli kafi-le kafile ziyaretimize gelir. Ama önemli olan bu da değil, Allah’ın ‘Ben sizden razıyım’ ünsünü daha dünyadayken bu ‘ilahi ve kudsi düşüş’ler vesilesiyle duyabilmektir.

Page 12: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 12 YORUM

Asıl korkmanız gereken şu

Attığı tweet yüzünden hışma uğrayan son kişi Barbaros Şan-sal. Yalnız onun durumu biraz özel. Kuzey Kıbrıs’taydı, yaka paça sınır dışı edildi. Gerçi, Kıbrıs polisi bunu gönülsüz yaptı ama ada yönetiminin siciline işledi bir kere. KKTC Cumhurbaş-kanı düşünsün.

Şansal, İstanbul uçağına bindirildiği anda yolcuların saldırısına uğradı. İner inmez uçağın merdivenlerinde ise hava meydanı çalışanları az kalsın linç ediyordu. Niye? Paylaştığı video me-sajında “Bokunda boğul Türkiye” dediği için. (Artık alenileşen bir ifade için yazıda biplemeye gerek duymadım).

TUTUKLANMA NEDENİ BAŞKAVideo mesajını o gece eş zamanlı gördüm. Reina saldırısı ol-mamıştı henüz. Saldırı ile birlikte hızla paylaşılmaya başlandı. Başka gece olsa başını ağrıtmazdı, zamanlaması kötüydü.

Sonra… Türkiye’ye özgü bir şey oldu. Hışma uğradığı bu laftan değil Reina katliamının ardından attığı tweet yüzünden tutuk-landı:

“İşletmecisi ve tüm çalışanları Alevi olduğu için, Noel baba kılığındaki sünni müslümanlar İstanbul’da silahla insanları taradı. Özeti budur.”

Şansal, bunun kendisine ait olmadığını, fotoşopla dolaşıma sokulduğunu söylüyor. Şahsen o gece, bu tweet’in caps’ini yani ekrandan çekilmiş resmini gördüm. Teyit etmek için hızla Şansal’ın hesabına baktım. Yoktu (belki de yazıp sildi, bilmi-yorum). Ama şunu gördüm:“Mal sahibi Musevi (Alarko), davacı Sünni (Doğuş Holding), işletmeci Alevi… Noel baba ha. HS!!!”Mahkeme bakacak, itirazları değerlendirecektir.

MESAJA BAKALIMŞansal’ın önce lafla tacize uğradığı sonra fiziki lince maruz kaldığı video mesajına bakalım:

TARIK [email protected] | @TarikToros

Acaba neden azımsanmaya-

cak bir kitle“Türkiye boğu-lursa boğulsun, çökerse çöksün,

bunu hak ediyor” diye düşünüyor?

Şansal’ın mesajı değil

mühim olan… Üzerinde

durulması gereken, bu

fikrin destek bulması.

Page 13: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 13 YORUM12. SAYFADAN DEVAM

“Bu kadar gazeteci tutukluyken…Bu kadar çocuk taciz ve tecavüz görürken…Bu kadar yolsuzluk, rüşvet almış başını giderken…Bağnazlar, sokakta tebliğcilerle pislik dağıtırken…Siz hala yeni yılı mı kutluyorsunuz.Yok yok ben kutlamıyorum.Hadi siz kutlamaya devam edin. Bu kadar pisliğin, rezaletin, sefaletin içinde.Bokunda boğul Türkiye!”

DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİİşitiyorum ve takip ediyorum. Barbaros Şansal, azımsanma-yacak bir kitlenin duygularına tercüman olmuş. Üslubu böyle, itirazı olan aynı sertlikte cevap verebilir. Robert de Niro’nun, ABD’nin seçilmiş başkanı Trump’a, “O bir domuz, yüzüne yumruk atmak istiyorum” dediği bir dünyada yaşıyoruz. Ne bir linç girişimi oldu, ne de tutuklama. Herkes işinde gücünde.

HADDİNİ BİL..!Acaba neden azımsanmayacak bir kitle “Türkiye boğulursa boğulsun, çökerse çöksün, bunu hak ediyor” diye düşünüyor?

Şansal’ın mesajı değil mühim olan… Üzerinde durulması ge-reken, bu fikrin destek bulması. Tıpkı, Cübbeli’nin “Satranç oynayan lanetlenmiştir. Oynayana bakan da domuz eti yi-yen gibidir” mesajının destek bulması gibi. Tıpkı, “Barba-ros Şansal’a haddini bildirin” düşüncesinin eyleme dönüşme-si gibi. Üstelik “haddini bildirin” diyen kişi bir haber spikeri. Daha geçen sene çalıştığı binayı benzer biçimde tahrik edilen kişiler basmış, yine aynı binada program yapan Ahmet Hakan, takip eden günlerde saldırıya uğramıştı.

BİNDİRİLMİŞ ŞUBELERNe ara böyle vahşileştik bilmiyorum. Hadi diyelim ki, geçen sene Hürriyet binasına “bindirilmiş kıtalar” sevk edildi, kapı çerçeveyi indirdiler.

Barbaros Şansal olayında, “haddini bildirin” diyen CNN Türk spikeri… Onu linç etmeye çalışanlar ise bindiği uçağın yol-cuları ve hava meydanı çalışanları. Demek ki artık bindiril-miş kıtalara ihtiyaç kalmamış, hemen her yerde birer şube-si var! Ve demek ki, kutuplaştırma çalışmaları olgunlaşmış, meyve vermeye başlamış. Asıl korkmamız gereken de bu işte.

Barbaros Şansal’a geçmiş olsun. İçi rahat olsun, içerisi dışarı-dan daha güvenli. İnşallah tez zamanda hürriyetine kavuşur.

Page 14: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 14 HABER YORUM

KARANLIKTAYIZ, hangi ‘aydınlatma’yazam yapıyorsunuz?

Millet karanlıkta, soğukta titrerken hükü-met, yandaş elektrik dağıtım şirketleri-ne kıyak geçti. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) 1 Ocak-31 Mart arasın-da uygulanacak elektrik tarifesinde dikkat çeken bir değişiklik yaptı. Buna göre genel aydınlatma fiyatı yüzde 21,3 zamlandı.

Ticarethaneler, meskenler ile tarımsal sula-madan kesilen dağıtım bedeli de zamdan etkilenecek. Böylece bu tarife gruplarında yapılan yüzde 3 indirim de ortadan kalktı. Zammın ne kadarının dağıtım şirketlerine, ne kadarının iletim hizmeti için TEİAŞ’a, ne kadarının kayıp ve kaçak kullanımına gide-ceği de tespit edilemeyecek. Zira EPDK ‘sa-deleştirme’ adı altında faturalarda tam bir karartma uyguluyor. Neyin parasını ödedi-ğimizi bilmemek de bir ayrıcalık!

TETAŞ, KÖMÜR SANTRALLERİNDEN NİÇİN PAHALI ELEKTRİK ALIYOR?Elektrik faturalarında gö-rülmeyen ‘genel aydınlat-ma’ ücretindeki artış, va-tandaşı etkilemeyecek gibi görünse de hakikat öyle değil. Girift mevzuu Bilal’e anlatır gibi sadeleştireyim.

Kamu adına toptan elektrik alım-satım işlemlerini Tür-kiye Elektrik Ticaret ve Ta-ahhüt AŞ (TETAŞ) yürütü-yor. Yerli kömür santrallarından yüksek fi-yatlı elektrik satın alan TETAŞ piyasa fiyat-larına göre 660 milyon TL fazladan ödeme yapacak. 2016’da 246 milyon TL bu şekilde kömür santralleri işleten yandaş şirketlere aktarıldı.

Artan zararın karşılanabilmesi için elekt-rik fiyatının artırılması lazım. Amma velâkin TETAŞ’ın fiyat artırması halinde elektrik fa-turaları daha da kabaracak. Zam yapılmaz-sa döviz borçları yüzünden zor günler ge-çiren ve hükümetin kapısından ayrılmayan dağıtım şirketleri cebinden fark ödeyecek.

REFERANDUM ÖNCESİ ALENİ ZAM OLMAZDağıtım şirketlerine yük bindirmeyecek va-

tandaşa da hissettirmeye-cek bir formüle ihtiyaç var-dı. Zira baharda referandu-ma gitmeyi düşünen hükü-metin yapacağı en son zam elektrik zammı olacaktır. Bir rey bile Saray’da mukîm zâtın tek adamlığının tescili açısından altından daha kıy-metli.

Doğrudan elektriğin pera-kende satış fiyatına zam yapmak yerine TE-TAŞ üzerinde zımnen ‘görev zararı’ oluştu-ruluyor. Ardından bu görev zararı ‘genel ay-dınlatma’ adı altında bakanlık, ilgili kurum-lar ve belediyeler tarafından TETAŞ’ın he-

SEMİH ARDIÇ[email protected]

Doğrudan elektriğin perakende satış fiyatına zam yapmak yeri-ne TETAŞ üzerinde zımnen ‘gö-rev zararı’ oluşturuluyor.

Baharda referandu-ma gitmeyi düşünen hükümetin yapaca-ğı en son zam elekt-rik zammı olacaktır. Bir rey bile Saray’da

mukîm zâtın tek adamlığının tesci-

li açısından altından daha kıymetli.

Page 15: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 15 HABER YORUM14. SAYFADAN DEVAM

saplarına aktarılan paralarla karşılanıyor. Yani para yine vatandaşın cebinden çıkıyor.

VATANDAŞ FAZLADAN 192,5 MİLYON TL ÖDEYECEK37 milyon abone ay sonunda kendi he-sabından ödemediği için TETAŞ’ın zararı-nı (2015 zararı 559 milyon TL) sübvanse et-tiğinin farkına bile varmıyor. Bunun verdi-ği pervasızlıktan olmalı ki EPDK 31 Aralık 2016’da bu çetrefilli formülle birilerinin ce-bine milyonlarca lira girmesini sağlayacak kılıfı ‘elektriğe zam yok’ müjdesi ile duyur-du.

Üstelik zam Resmî Gazete’de yayımlan-dığı gibi yüzde 21,3 ile mahdut kalmadı. TETAŞ’ın kalem oyunları zammı genel ay-dınlatma tarifesini toplamda yüzde 29,4 yükseltti. EPDK’nın yeni tarifesiyle ilgili ba-kanlık ve belediyelerin yani kamunun öde-diği genel aydınlatma bedeli kilovat saat başına 25,7 kuruştan 31,2 kuruşa çıktı.

Genel aydınlatmanın önümüzdeki 1 yıl için de en azından 2015 yılı seviyesinde olacağı dikkate alındığında kilovat saat başına ya-pılan 5,5 kuruşluk zam sebebiyle vatanda-şın cebinden 2016’da 192,5 milyon lira fazla-dan para çıkacak.

SOKAK LAMBASININ SAYACI EVLERİMİZDEElektrik Mühendisle-ri Odası’nın feryadı-nı ne duyan var ne ya-zan. Hükümet enerji-de de Türkiye’yi duva-ra toslattı. Hem yandaş şirketlere ‘alım garan-tisi’ verdiği için pahalı elektrik almaya devam ediyorlar. TETAŞ’ın de-vasa zararını da vatan-daşın üzerine yıkıyor-lar.

Genel aydınlatma’ deyip geçmeyin, elekt-rikler kesik olduğu günlerde bile sokak lam-baları yanıyor. Evinde karanlıkta, doğalgaz olmadığı için üşüyen vatandaş sokak lam-balarının parasını zamlı ödediğinin farkında bile değil.

ALGI ÜSTADI DAMAT FIRÇA ATARKEN...Sanayide imalat elektrik olmadığı için dur-muş. Zarar milyar TL’yi aşmış. Kimin umu-runda? Wikileaks’in açıkladığı e-postalar gösterdi ki Enerji Bakanı Damat Berat Al-bayrak tam bir algı üstadı. Kabiliyetini yine konuşturdu. Bürokratı aldı karşısına bastı fırçayı. Günlerdir karanlığa gark olan halkın öfkesini dindirmiş oldu.

Elektrik krizine çare bulamasa da halkla iliş-kiler faaliyeti mutlu sonla bitsin diye eliyle baklava ikram etti çalışanlara.

‘Arıza’ diyorlarsa arızadır, kurcalamaya gelmez. Arıza yahut ‘planlı kesinti’ altın-da kesintileri semt semt gezdirmek de bir zekânın eseri. Haksızlık etmeyelim. Bu ka-dar dolambaçlı yollar ve Twitter fotoğrafları için gece yarılarına kadar sancı çekiyorlar.

Karanlığa küfretmek yerine en yakın bakkal-dan kâfi sayıda mum alalım. Mum yoksa ıs-rarlı isteyelim bakkalı-mızdan. Mum ışığında romantik ortamı kış or-tasında bizler için ha-zırlayan Damat ve eki-bine şükran borcumuzu da sokakta yanan lam-baların zamlı faturala-rını can u gönülden ‘al-dım, kabul ettim’ diye-rek ödeyelim.

Kimse vatan haini ol-mak istemez herhalde!

Elektrikler kesik olduğu günlerde bile sokak lam-

baları yanıyor. Evinde karanlıkta, doğalgaz olma-

dığı için üşüyen vatandaş sokak lambalarının para-

sını zamlı ödediğinin farkında bile değil.

Page 16: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 16 HABER YORUM15. SAYFADAN DEVAM

İstanbul ve çevresinde geçen hafta başlayan elektrik kesintileri devam ediyor. Cuma günü de İstanbul’un ekseriyetine elektrik verilmeyecek.

Elektrik kesintisi sebebiyle evlere, okullara doğalgaz ve su verilemedi. Kombi ve kaloriferler çalışmadığı için hane sakinleri battaniyelere sarılarak ısınmaya çalıştı. İstanbul’da mum bulunamıyor.

Jenaratörü olan iş yerlerinin mazot ve benzin talebi artırınca akaryakıt istasyonlarında kuyruklar oluştu.

15 milyonluk İstanbul’da akşam saatlerinde sokak lambaları ve araba farları haricinde aydınlatma olmayınca ‘karanlık bir şehir’ görüntüsü oluştu.

Elektrik olmadığı için birçok fabrikada üretim durdu. Özellikle İkitelli, Dudullu, Gebze ve Çerkezköy gibi organize sanayi bölgelerinde (OSB) kriz büyüyor.

Elektrik tüm gün gelmediği için birçok şirket sabah işe gelen personeli evlerine geri gönderiyor.

Sadece İkitelli OSB’de 30 binden fazla işletme ve 300 bine yakın çalışan kesintilerden etkilendi.

Doğalgaz yetmediği için doğalgaz santrallerinin elektriği kesildi ve elektrik ihtiyacına cevap veremeyen Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), demir-çelik fabrikalarına, çimento fabrikalarına ve OSB’lere elektrik vermiyor.

Türkiye’de OSB’lerin yüzde 90’ında elektrik yok. Elektrik olmadığı için bilgisayarlar bile açılamadı. PTT, noter, kargo şirketleri gibi hizmet sektörüne ait şirketler bile hizmet veremiyor.

Otomotiv fabrikalarında mecburi paydos verilmesi günlük 300 milyon Euro zarara yol açtı. Kesintilerden ötürü sanayide iş günü kayıpları oldu ve zarar 2 milyar TL’yi buldu.

SANAYİDE ÇARKLAR DURDU, ZARAR 2 MİLYAR TL

Page 17: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 17 YORUM

Müslüman düşünürler Emevîlerin istibdada dayanan yönetim tecrübesini yaşadıktan sonra değişik eserlerle

çözümler teklif ederek Hükümdarın “despot ve zalim” bir kişilik haline gelmemesi için uyarılarda bulunmaya ve devletin nasıl olması gerektiğini anlatmaya çalıştılar.

Işığında İdeal Devlet

Yönetimi

Devleti yönetenler her türlü yetkiyi elinde bulundurmanın verdiği güçle zaman içinde hu-kuk sistemini bir kenara bırakarak keyfi uygu-lamalara girişmekte ve iktidarı bir zulüm ara-cı haline getirmektedir. Müslüman düşünürler Emevîlerin istibdada dayanan yönetim tecrübe-sini yaşadıktan sonra değişik eserlerle çözümler teklif ederek Hükümdarın “despot ve zalim” bir kişilik haline gelmemesi için uyarılarda bulun-maya ve devletin nasıl olması gerektiğini anlat-maya çalıştılar. Mesela İmam Ebu Yusuf, Harun Reşid’in isteğiyle yazdığı Kitabü’l Harac’ın giri-şinde hükümdara Allah’ın büyük bir saltanat ih-san ettiğini, ancak adaletle hükmetmediği tak-dirde ahirette hesabının zor olacağını belirtti.

‘CAHİL ŞEHİR’, ‘FÂSIK ŞEHİR’, ‘KARAKTERİ DEĞİŞMİŞ ŞEHİR’İslam tarihinde hükümdarlara tavsiyelerde bu-lunmak amacıyla bilge kişiler veya devlet adamları tarafından yazılan eserlere “siyaset-name” adı verilmiştir. Bu eserlerin en çok bili-neni Nizamülmülk tarafından Sultan Melikşah’a sunulan Siyasetnamedir. İmam Gazali, Maver-di, Farabî ve İbn-i Teymiye gibi kişiler yazdıkları eserlerde yaşadıkları dönemin özeliklerine göre ideal yönetim ilkelerini belirlemeye çalıştılar. Devlet yönetimi alanında önemli eserler veren Farabî, Medinetü’l Fazıla’da, ancak erdemli in-sanların erdemli bir devlet kurabileceklerini ileri sürdü. Farabî’ye göre erdemli şehrin en önem-li özelliği insanların birbirleriyle yardımlaşması ve uyumlu bir şekilde yaşamasıdır. Fakat ideal devlet çoğu zaman oluşmadığından “Cahil Şe-hir, Fâsık Şehir, Karakteri Değişmiş Şehir, Doğ-ru Yolu Bulamamış Şehir” gibi eksik yapılar söz konusu olur.

SİYASETNAMELER DR. SERDAR EFEOĞLUKonuk Yazar

Page 18: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 18 YORUM17. SAYFADAN DEVAM

Farabî devleti yönetecek hükümdarın sahip olması gereken on iki özellik belirlemiş, bun-ların tamamının sadece peygamberlerde ola-bileceğini, bu nedenle beş veya altı şartı sağ-layan kişinin yöneticilik için yeterli olacağı-nı belirtmiştir. Bu vasıflar; bedeninin mü-kemmel olması, büyük bir anlayış ve söyle-nen her şeyi anlama, mü-kemmel bir hafıza, asgari delille kavrama gücü, baş-kalarına derin bir bilgi aşı-lama kabiliyeti, ciddiyet-sizlikten sakınma, altın ve gümüşe düşkün olmama, yeme, içme ve şehvette aşırı olmama, yalan söyle-meme ve yalandan nefret, âlicenaplık ve iyiliksever-lik, adalet sevgisi, şiddet ve istibdattan nefret, adaleti kolaylıkla dağıtma gücü, yapılması gereken-leri yapmaktan korkmama, yeteri derecede servet sahibi olmadır.

DEVLETİN İŞLEYİŞİNE DAİR KRİTERLERSiyasetname geleneği Osmanlılarda da de-vam etmiş; bu eserlerde Farabî gibi ütopya-lar yerine hayatın içinden tespit ve öneriler yer almıştır. Osmanlı Klasik Dönemine (1300-1600) dair eserlerde devlet yönetiminin te-mel prensipleri öne çıkarken, 17. yüzyılda ül-

kede yaşanan aksaklıklar tespit edilerek çö-züm önerileri getirilmiş, 18. yüzyıldan itiba-ren de Avrupa örnek alınarak yapılması gere-ken yenilikleri içeren eserler yazılmıştır. Kla-sik Dönem yazarlarından Tursun Bey, Kına-lızade, Gelibolulu Mustafa Âli ile 17. yüzyı-lın meşhur bilgini Kâtip Çelebi devlet işleyişi-

ne dair bazı temel kriterle-ri öne çıkarmışlardır. Bun-ların başında “devletin ge-rekliliği” ilkesi gelmektedir. İslamiyet’in temel prensip-lerinin uygulanabilmesi için devlete ve otoriteye ihtiyaç vardır. Bu otoritenin mer-kezinde yer alan Padişahın işleri ehil olanlara verme-si ve halkın halinden ha-berdar olması gereklidir. “Âlemin kalbi” olan Padi-

şah, toplumsal düzeni korumalı, ülkede ada-leti temin etmelidir.

Siyasetname yazarlarının ortaya koyduğu ikinci kriter olan “nizâm-ı âlem” ise kamu düzeninin korunması düşüncesidir. Yazarlar 17. Yüzyılda yaşanan kargaşayı ve problemle-ri “nizâm-ı âleme ihtilal ve reaya ve beraya-ya infial” şeklinde değerlendirerek “Bir ka-vim kendi halet-i ruhiyesini değiştirmedikçe Allah onların halini değiştirip bozmaz (Ra’d, 13/11)” ayetini öne çıkarmışlardır.

İmam Ebu Yusuf, Ha-run Reşid’in isteğiy-

le yazdığı Kitabü’l Harac’ın girişinde hü-kümdara Allah’ın bü-yük bir saltanat ihsan

ettiğini, ancak adaletle hükmetmediği takdir-de ahirette hesabının zor olacağını belirtti.

Page 19: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

05 OCAK 2017 PERŞEMBE 19 YORUM18. SAYFADAN DEVAM

SİYASETNAMELERDE ‘ADALET’Osmanlı yönetim anlayışının en önemli pren-sibi “adalet” kavramıdır. “Adalet mülkün te-melidir” şeklinde ifade edilen bu ilke, bütün siyasetname yazarlarının vurguladığı bir kav-ramdır. Birçok yazar hadis olduğu da rivayet edilen “Küfür ile dünya durur, zulüm ile dur-maz” vecizesine yer vererek adaletin sağlan-masının önemini belirtmiştir. Yani kâfirlerin yönettiği bir devlet bile adaletli yönetim-le varlığını sürdürebilir, an-cak zalim bir devlet Müslü-manların yönetiminde bile olsa yaşayamaz. Osman-lı dönemindeki isyanlarda hep adalet vurgulanmış; isyan eden yeniçeriler, si-pahiler, medrese öğrenci-leri ve halk “adalet isteriz” diyerek ayaklanmışlardır.

Yazarların sürekli vurgula-dığı kavramlardan birisi de “kanun-i kadim” kavramıdır. Bu ifadeyle bir taraftan “şer-î hu-kuk”, diğer taraftan da “örfî hukuk” anla-şılıyor, padişahın icraatının kanunlara uy-gun olması amaçlanıyordu. Hükümdar, Fa-tih Kanunnamesi’nde görüldüğü gibi örfî hu-kuk alanında düzenlemeler yaparak “yasa-ma” yetkisini kullanıyordu. Siyasetname ya-zarları ayrıca “emanetlerin ehline verilmesi” prensibini vurgulamış ve “Gerçekten Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hük-metmenizi emreder (Nisa, 4/58)” ayetin-den hareketle tayin edilecek kişilerin gerekli vasıfları taşıması gerektiğini ifade etmiş, hak etmeyen kişinin yüksek makamlara getiril-memesi gerektiğini belirtmişlerdir. Tayinlerde liyakat ve ehliyet esas alınmalı, rüşvet ve ka-yırma ile görevlendirme yapılmamalı, özellik-le “maraz-ı bî-ilac (ilacı olmayan hastalık)” olan rüşvete bulaşmış kişilere görev verilme-melidir. Ayrıca reayaya sahip çıkılmalı, halk Padişaha Allah tarafından emanet olarak ve-rildiğinden kaldıramayacağından fazla yük yüklenmemeli, huzur ve güven içinde yaşa-ması sağlanmalıdır.

UYGULAMADA YAPILAN YANLIŞLAR

Siyasetname yazarları ideal şartları ortaya koymaya çalışarak eserlerini kaleme alsalar da Osmanlı tarihine baktığımızda bu kriterle-re uyan padişahlar olduğu gibi bazen de dik-kate alınmadığı görülmektedir. Örneğin Ka-nuni has odabaşısı İbrahim Ağa’yı sadrazam tayin ederek hiyerarşiyi alt üst etmiş, 3. Mu-rat oğullarının sünnet merasiminde halkı eğ-lendiren hokkabaz, cambaz vs. kişileri Yeni-çeri Ocağı’na kaydettirerek kanun-ı kadim’e

uymamış, bazen de ma-kamlar rüşvetle satılmıştır. Bazı hükümdarlar ise ge-çen yazımızda söz ettiğimiz gibi keyfi olarak muhalifle-rin mallarını müsadere et-tirmiştir. Geçmişten bugüne bu tür yanlışlıklar karşısın-da yöneticileri uyaran bilge kişiler ise birçok zulme ma-ruz kalmış, sürgün veya ha-pisle cezalandırılan âlimler

ve tasavvuf büyükleri olmuştur.

Yöneticilerin adaletle hükmetmesi ve devlet-lerin varlığını sürdürebilmesi için gerekli ilke-lerin birçoğu elbette günümüzde de geçerli-dir. Bugün siyasetname yazarlarının vurgula-dığı kriterler itibarı ile bakıldığında ülkemiz-de adaletle hareket etme endişesinin olmadı-ğı, emanetlerin ehline verilmediği, tayinlerin liyakate göre değil, “düşük profil” ve adam kayırma ile yapıldığı, rüşvetin devleti zarara uğratmadığı gerekçesiyle suç olarak bile de-ğerlendirilmediği, insanların hiçbir delil ol-madan hapse atıldığı bir dönem yaşanmak-tadır. Bu yanlışlıklar karşısında yöneticileri uyarmanın, cahilliğin alkışlandığı bir ortam-da mümkün olmadığı çok açıktır. Devleti yö-netenlerin vasıflarının Farabî’nin tanımladı-ğı on iki özelliğe uygun olup olmadığının de-ğerlendirmesini ise değerli okuyuculara bıra-kıyorum.

Kaynaklar: Hüseyin G. Yurdaydın (Çev.), “Farabî’nin Siyasi Nazariyeleri”, AÜDTCF Der-gisi, S. VIII; Mehmet Öz, Osmanlı Siyaset Dü-şüncesi, İslami Araştırmalar, S. XII; Demoka-an Demirel, “Farabî’nin İdeal Devleti: Erdemli Şehir”, NÜ İİBF Dergisi, C. 7, S. 1.

Kâfirlerin yönettiği bir devlet bile adalet-li yönetimle varlığını

sürdürebilir, ancak za-lim bir devlet Müslü-

manların yönetiminde bile olsa yaşayamaz.

Page 20: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

20 SPOR DOSYA05 OCAK 2016 PERŞEMBE

Athletic Bilbao, 1928’de start alan La Liga’da Real Madrid ve Barcelona ile birlikte hiç düş-meden mücadele eden 3 takımdan biri. İspan-ya’dan bağımsızlık isteyen ayrılıkçı Bask böl-gesinin takımı olan Athletic Bilbao, sadece o bölgede doğan oyuncuları kadrosunda bulun-durmasıyla ünlü. 119 yıllık tarihinde 3 kez ya-bancı oyuncuya kapılarını açtı. Bu oyuncuların ortak özelliği yabancı olmalarına rağmen Bask bölgesi doğumlu olmalarıydı. Bu üç isim Bixen-

te Lizarazu, Aymeric Laporte ve annesi Basklı babası Ganalı Inaki Williams.

REAL SOCIEDAD’LA REKABETReal Madrid, Barcelona, Valencia gibi İspan-yol futbolunun devleri şampiyonluk ve kupa sevinçlerini büyük oranda yabancı oyuncula-rına borçlu olmasına karşılık Athletic Bilbao, 8 La Liga ve 24 İspanya Kupası şampiyonluğu-nu sadece Bask doğumlu oyuncularla kazandı. La Liga’da son şampiyonluğunu 1984’te yaşa-yan Bilbao, buna karşın hiçbir şekilde yaban-cı oyuncuya kapısını açmayı düşünmüyor. Zira Bask bölgesinin diğer takımı Real Sociedad ya-bancı oyuncu oynattığı için Bilbao taraftarların-ca ‘vatan haini’ olarak anılıyor. Bundan dolayı Real Sociedad ile oynadıkları derbi maçlarının

Futbolda ‘yabancı oyuncu’ kavramı birçok Avrupa ligi için bir anlam ifade etmiyor. 1996’da tarihe Bosman Kanunu olarak geçen karardan sonra kulüpler sınırsız sayıda yabancı oyuncuyu kadrosuna katıyor. Öyle ki bazı takımların sahaya çıkardığı ilk 11’inde ‘yerli’ oyuncu bulmak zor oluyor. Avrupa’da bir kulüp var ki; kapısını bırakın yabancı oyuncuya, bulunduğu bölgenin dışında doğan yerli oyunculara bile kapatıyor. Bu kulüp İspanya’nın Athletic Bilbao takımı ve kadrosunda sadece Bask bölgesinden oyuncular bulunuyor.

EFE YIĞ[email protected]

Athletic Bilbao

© F

otoğ

rafla

r: A

FP

La Liga’da son şampiyonluğunu 1984’te

yaşayan Bilbao, buna karşın hiçbir şekilde

yabancı oyuncuya kapısını açmayı düşünmüyor.

YABANCIYA KAPALI, BAŞARIYA AÇIK

Page 21: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

2120. SAYFADAN DEVAM

05 OCAK 2016 PERŞEMBE SPOR DOSYA

tansiyonu daima yüksek oluyor.

Athletic Bilbao’nun oyun stili de hayli gele-neksel. Fiziki mücadelenin teknik mücadelenin önüne geçtiği oyun stili İngiliz Sunderland’den alınma. İngiltere’ye eğitim için giden Basklı bir öğrencinin memleketine gönderdiği Sunder-land forması, aynı zamanda Athletic Bilbao’nun da renklerini oluşturur.

BASK BÖLGESININ GURURU1898’de kurulan Athletic Bilbao, Katalanya için Barcelona neyse, o. Hatta daha fazlası. Barce-lona gibi formasına bir asrı aşan bir süredir rek-lam almayan Bilbao, bu yeminini 110 yıl sonra 2008’de bozdu. Ancak Barcelona gibi yabancı sermayenin reklamını formasında taşıma yeri-ne Bask bölgesinden bir petrol şirketini tercih etti. Bask bölgesinde yaşayan 2,3 milyon kişi-nin ‘bağımsızlık’ hayallerini yaşatan takım ola-rak gördüğü A. Bilbao ile taraftarlar arasında dünyanın hiçbir kulübünde olmayan bir bağ var. Halk, oyuncuları evladı veya kardeşi gibi gördüğü için alınan sonuç ne kadar kötü olursa olsun asla onları yuhalayıp aleyhlerinde teza-hürat yapmaz. İdmanlar ortalama bin kişi tara-fından takip edilir.

Kulübün ‘yabancı oynatmama’ prensibinden dolayı altyapı büyük önem taşıyor. Dünyada altyapıyı ilk oluşturan takımlardan Bilbao’nun kazandığı 8 La Liga ve 24 İspanya Kupası şam-piyonluğunun altında, oyuncuların uzun yıllar beraber oynaması yatıyor. Çocuk yaşta kulübe adım atan oyuncular, A takıma kadar uzun yıl-lar bir arada oynama imkânı buluyor.

TARAFTARLARIN YÖNETTIĞI KULÜPDiğer takımlar yönetim kurulu ve başkan tara-fından yönetilirken, Bilbao âdeta taraftarlarca yönetiliyor. Teknik adam seçiminde taraftarlar aktif rol oynuyor. Başkan adayları veya başkan-lar, taraftarlar arasında anket yaptırarak kimin teknik adam olması gerektiğine karar veriyor. Takımın başına 2011’de gelen Arjantinli Marce-lo Bielsa’nın seçilmesinde de taraftarların kat-kısı büyük oldu. Başkanlık koltuğunda oturan Jose Urrutia, seçime girmeden önce taraftar-lar arasında yaptığı ankette teknik adam olarak Bielsa’nın adı öne çıkınca, seçim vaadinin Ar-jantinli hocayı göreve getirmek olduğunu ilan etti. Haziran 2011’de koltuğa oturunca da vaa-dini gerçekleştirdi. Hemen hatırlatalım Başkan Jose Urrutia, 1988-2003 arasında Athletic Bil-bao formasını giymiş eski bir oyuncu.

Basklı oyunculardan kurulu Athletic Bilbao’nun kadrosunun değeri 143 milyon Euro. Real Mad-ridli Ronaldo’nun 110 milyon Euro, Barcelona’lı Messi’nin 120 milyon Euro değer biçildiği La Li-ga’da A. Bilbao yerli oyuncularıyla ter döküyor. Takımın en değerli ismi 25 milyon Euro değer biçilen genç defans oyuncusu Aymeric Laporte. Ligde 26 puanla 7. sırada bulunan Ernesto Val-verde’nin çalıştırdığı A. Bilbao’nun gol yükünü ise 35 yaşındaki tecrübeli yıldızı Aritz Aduriz çekiyor. Aduriz 6 gol, Raul Garcia ise 5 gol attı. Athletic Bilbao, ‘milliyetçi’ gerekçelerle kapısı-nı yabancı oyuncuya kapatmasına karşılık, tüm dünyaya 2,3 milyon nüfuslu bir bölgenin takımı olarak dünya devleri Real Madrid, Barcelona, Valencia ve Sevilla gibi takımlarla mücadele edileceğini de göstermiş oluyor.

Diğer takımlar yönetim kurulu ve başkan tarafından

yönetilirken, Bilbao âdeta taraftarlarca yönetiliyor.

Teknik adam seçiminde taraftarlar aktif rol oynuyor.

Page 22: GÜNLÜK E-GAZETE — SAYI: 70 ......2017/01/05  · Yalanları kısa zamanda ortaya çıkınca konuyu gündemden düşürdüler ve meselenin unutul-masını beklemeye başladılar

KÜNYE

Bir grup gazeteci tarafından kendi imkânları ile yayın hayatına başlattığı Tr724.com Basın Meslek İlkeleri ve uluslararası medya etik kurallarına uygun habercilik yapmaktadır. Yayınlanan makale ve yorumlardan yazarları sorumludur. Tr724’de yayımlanan tüm haber, yazı, yorum ve analizler kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Genel Yayın Yönetmeni Selim GÜNDÜZ | [email protected]

Haber Direktörü Sefer CAN | [email protected]

Yayın Koordinatörü Ali Mirza YAZAR | [email protected]

Yazıişleri Müdürü Erman YALAZ (Web) | [email protected] Kemal AY (e-gazete) | [email protected]

Tasarım Alper UYANIK | [email protected] Zülfikar ALİ | ZulfikarAli@ Tr724.com

Sosyal Medya Editörü Ömer Özdemir | [email protected]

İmtiyaz Sahibi Temsilcisi ve Hukuk Danışmanı Mehmet YILDIZ | [email protected]

Reklam | [email protected] E-gazete | [email protected]

@[email protected] /Tr724comegazete.Tr724.com www.Tr724.com

GÜNLÜK E-GAZETE 05 OCAK 2016 PERŞEMBESAYI: 70

ARKA SAYFA

BAŞÖRTÜSÜNÜ ‘IŞİD BAYRAĞI’NA BENZETİNCE MAHKÛM OLDU

Ekim 2015’te 5 değişik kuaföre uğrayıp fiyat teklifi olan Malika Bayan, altıncı kuaförde hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. 47 yaşındaki kuaför Merete Hodne, başörtülü Malika Bayan’a çıkışıp daha cümlesini bitirmeden “Başörtü-sü benim için IŞİD bayrağı gibidir. Dükkânımın içinde kötülük istemiyorum” dedi.

Amacı sadece fiyat teklifi almak olan Malika Bayan, gösterilen tepkiye bir anlam veremediği gibi, Hod-ne’nin hakaretlerine devam etmesiyle daha fazla tatsızlık çıkmasın diye yoluna devam etti. Ancak Malika Bayan, Norveç’te çok nadir de olsa yaşadığı böyle bir ayrımcılığı, mahkemeye taşıdı. Yerel mah-keme geçtiğimiz Eylül ayında verdiği kararla Hod-ne’nin ayrımcılık yapıp, suç işlediğine karar verdi.

Hodne, mahkemede yaptığı savunmada suç-suz olduğunu söylerken, başörtüsünü IŞİD bay-

rağı gibi gördüğünü yineledi. Suçsuz olduğunu söylerken bile suç işlemeye devam eden Hod-ne, “Başörtüsü gördüğümde provoke oluyorum. Tüm başörtülüler potansiyel militan” sözleriyle suçsuz olduğunu iddia etti. Davacı Malika Bayan ise, niyetinin kimseyi provoke etmek olmadığı-nı amacının sadece saç boyatmanın ücretini öğ-renmek olduğunu söyledi. Bayan, gördüğü aşırı ve ayrımcı tepkiyi hak etmediğini ifade ederken, mahkeme kuaförün ayrımcılık suçu işlediğine karar verip para cezasına çarptırdı.

Hodne, Malika Bayan’a 1,080 Euro tazminat, mahkeme masrafları için ise 530 Euro ödemeye mahkûm edildi. Kararı bir üst mahkemede temyize götüren Merete Hodne, burada da aradığını bula-madı. Başörtüsünün kamu ve eğitim kurumların-da serbest olduğu Norveç’te, kuaför Merete Hod-ne’nin ayrımcı tutumu ülkede gündem olmuştu.

Norveç’in Bryne şehrinde yaşayan 24 yaşındaki Malika Bayan, saçını bo-yatmak için kuaförlere uğrayıp ücretini öğrenip, bütçesine uygun olan kuaför-de saçını boyatmak istiyordu.

HASAN CÜCÜK

MALIKA BAYAN MERETE HODNE