116
GÖRAN THERBORN .. �-. -�. .. -�-- ---- --- '

GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

GÖRAN THERBORN

Pl!fJ!I,.,..ı..ı.woaua "'-�-... �

- ·-�� � ... ...,........,..

-�-1!'---·

- - -

---

'

.,;ı.

Page 2: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 3: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

GÖRAN THERBORN

!ktidann İd�olojis� ve Ideolojinin Iktidan The Ideology of Power/The Power of Ideology

Page 4: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9

I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst. 1989

KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI <)zdemir Ofstt IÇ BASKI Ştjlk Matbaası .

Iletişim Yayınlan Klodfarer Cad. İletişim Han No.7 CaAaloAiu-İSTANBUL Tel: 516 22 60-61-62

Page 5: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

GÖRAN THERBORN

!ktidann İdçolojisi ve

Ideolojinin Iktidan çEVtREN İrfan Cüre

Page 6: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 7: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

iÇiNDEKiLER

ÖNSÖZ ·�-����·······•·····"""'+•·············-..·············-.·"·�··•······--"'···•·,···�····· 7 Ş�kil .. ........ � .. ..... ........... .... ..... ...... . ...... ... ....... ..... ... ,.,.,.. ... 1 0

GiRIŞ ....... ııı; ... . . ........... . . ..... ........ ,.t····<ll····················� ..... ��.���······ 1 1 1- iNSANi ÖZNELERiN iDEOtOJiK OLUŞUMU ..... . . ..... .. ... 21

1. ideolojinin Genel Diyalektiği ..... , .......... ·....................... 212. Öznellik ve Rol:

·

Rol Teorisi Üzerine Kısa Bir Ara Söz .. .. . . ..... . . . . . . .... ... . . 25 3. ideolojik Evren: insani Öznelliğin Boyutları ..... . . �........ 274. Benlik ve Başkalık Ideolojileri . ....... .... ......... ... ..... ........ 32

ll- iDEOLOJiLERiN TARiHSEL MADDECiLi�i ........ ..... ,. . ... 35 1. ideolojik Sistemlerin Yapısı .. . ........ . . . . . .... . . . ... ......... . .. . .. 362. •deolojilerin Doğuşu ve Maddi Değişme .. . ....... . ....... . . .. 43

l l l · SINIFLARlN iDEOLOJiK OLUŞUMU ......... , ........ . . . .......... 51 1. Sınıfsal Benlik-ideolojileri .... . . . ... ..... ... .. .. . ... . . . .......... ..... 53 2: Sınıfsal Başkalık-ideolojileri .. . .......... .. .. ... . ......... .. . ....... 57 3. Sınıfsal ve Sınıfsal-Olmayan Ideolojiler .. ...... . . ,. . .. . . . ..... 62 4. Sınıf ideolojilerinin incelikleri ve Değişiklikleri ... .. ,.... . .. 67

IV- iDEOLOJiLERiN TOPLUMSAL DÜZENi .. ,.,., . . .. .. . . . . .. . . . . . . 69 1. ideolojinin Toplumsal Süreci .. . . .. . . . ...... . . ...... . ... .. ...... . .. 69 2. Ideolojik Söylemin Toplumsal Örgütlenmesi ... . ... .... . . . . 72 3. ideolojik Aygıtlar .... ...... . . . . . . .. . .. .. . .. . . ... ..... . . . . . . . . . . ... . . . . . .. . 75

V· iDEOLOJi VE SiYASAL iKTiDAR . ........... . ..... . .. ..... .. ..... ,.. 79 1. Ideolojik Egemenlik Biçimleri ... ......... . . . ......... ,............. 79 2. Meşruiyet.Consensus, Sınıf Bilinci:

Siyaset Kuramının Arkaik Tarim ve Sorunları ......... ... .. 85 VI- TOPLUMSAL DE�iŞME VE iDEOLOJiNiN iKTiDARI ..... 97

. 1 . ideolojik Seferberlik Süreçleri ....................... ... ...... .. . .. 97 2. Siyasal Özneler ve Ideolojik Sürüklenma ... .. .... . . ..... . ... 1 04

NOTLAR ... .......... ... ...... ... .... . ... ......... .. ....... . . . . ... . .... . ....... .. . . .. 1 07

5

Page 8: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 9: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ÖN SÖZ

Burada sunulan çalışma gerçekten kapsaml ı bir veya birkaç bi· limsel inceleme gerektiren bir konular dizisi üzerine, sözcü{Jün ça{J­rıştırdı{Jı geçici lik, alçakgönüllülük ve sını rl ı l ık özelliklerinin tümünü taşıyan bir denemedir. Bir kitap olarak yayımianmasının nedeni , ta­sarlanan makaleden çok daha uzun bir metnin ortaya çıkması , öte yandan da ne kadar sınırlı ve özlü olu rsa olsun bir müdahale gerek­tiren hali ha�ı rdaki ideoloji incelemeleri ve tartışmalarında ciddi ek­siklikler oldu{Juna inanmayı sürdürmüş olmamdır.

Bana göre sözkonusu alandaki egemen e{Jilimlerin yetersizliQi dört sorun bölgesinde toplanır. Birincisi, "subject"* sözcü{Jünün karşıt iki anlamıyla ("tarihin özneleri"/"hükümdarın uyrukları") dolaylı ola­rak belirtilen ideolojinin diyalektik karakterini kanıt larını ortaya ko· yarak savunmak ihtiyacı vardır. ideoloji ler, insanları verili bir düze­ne sadece tabi kılmazlar. Aynı zamanda onları , tedrici veya devrim­ci de{Jişim eylemleri dahi l , bilinçli toplumsal eylemler için hazırlar­lar. ideolojiler yalnızca "toplumsal harç" olarak iş görmezler.

ikincisi , ideolojileri mal-mülk olarak, sahiplenilmiş fikirler olarak de{Jil, toplumsal süreçler olarak görmek daha do{Jru ve verimli gö­rünmektedir. Yani ideolojileri, bizlere yönelliimiş karmaşık toplum­sal"seslenme" veya hitap süreçleri olarak görmek. Bu sürekli sü· reçler içinde ideolojiler birbirleriyle örtüşür, yarışır ve çalışırlar; bir­birlerini bo{Jar veya güçlendirirler. ÇaQdaş toptum larda ideolojinin fiili işleyişi, bir tek okurla sessizce i letişim kuran bir metinden ya da sessiz, ehlileştirilmiş bir toplu lu {la hitap eden bir ö{Jretmen veya TV kişiliQindense, büyük bir kentin herhangi bir caddesindeki işaretler ve sesler kakofinisiyle örneklendirilebilir.

• Subject(ing), Sujet(Fr.): Özne ve uyruk anlamlarının ikisini de tek sözcük kar­şılıyor. Subject ve subjectian metin içinde sık kullanılan iki kavram. Tllbi kıl­mak ve tllbi kılma anlamına geliyor. (Çeviren)

7

Page 10: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Üçüncüsü, ideolojilerin maddi belirlenimine i lişkin Marx'ın orta­ya attı�ı sorunlarla açıkça yüz yüze gelinmesi gerekti�ini ve ça�­daş Marksistlerin ye�ledikleri gibi can sıkıcı bir sessiz li kle geçiştiril­memeleri veya Marksologlara özgü bitmez tükenmez tefsirler için­de sorunların basitçe yinelenmemesi, tekrar tekrar yorumlanmaması gerekti�ini düşünüyorum. Bu rada maddi belirleme kuramı ve sınıf ideolojilerinin yeni bir formülasyonuna girişilmektedir.

Sonuncusu, ideolojinin siyasal kurarn ve analizde alışılagelmiş ele alınış tarzı bana yetersiz görünmektedir. Bu düşünceyle, devrimci de�işimde çok önemli önkoşullar ve etkenler olarak zor/rıza dikoto­misi, meşrı:ıiyet, cansensus ve devrimci sınıf bilinci gibi kavramları burada sunu lan ana tezler ba�lamında eleştirel incelemeye tabi tu­tarak tartışıyorum .

. Bu eleştirel çabalar, kuşkusuz, kendinden önceki yol açıcı katkı­lar üzerine inşa edilen bu denemeye özgü de�ildir. Amacım ve umu­du m, bu denemenin bazıları farkl ı , bazıları paralel , bazıları da birbi­rine yaklaşan mevcut düşünceler, araştırmalar ve tartışmalara ba�­lanaca�ıdır.

Yazar, metnini okuyucunun yargısına sunmadan önce kendisine yardım eden herkese teşekkür etmelidir. Bu durumda olan ların sa­yısı çok, minnet borcum da büyüktür. Perry Anderson , Francis Mul­hern, Gunnar Olofsson ve Erik Olin Wright'ın ayrıntılı ve yapıcı bir­çok eleştirilerinden fazlasıyla yararlandım. Anthony Barnett, Robin Blackburn, Terry Freiberg'den, 1 97B'de Bostan Üniversitesi Yaz Okulu'ndaki ideoloji üı:erine verdi�im serninerin üyelerinden ve Ni­san 1979'da Brüksel'de Avrupa Siyasai.Araştırmalar Konsorsiyumu ile Kanada Siyaset Bilim Derne�i'nce düzenle_nen "Sanayi Toplum­larında Otorite" konulu ola�anüstü teşvik edici serninere katılanlar­dan çok de�erli eleştiri ler aldım. Kjel Törnblom kaynakça konusun­da çok de�erli yardımlarda bu lundu. Patrick Camiller ingilizcemi ya­yımlanabilir hale getirmek zahmetine katlandı. Hepinize çok teşek­kürler.

B

Göran Therborn Göteborg, Nisan 1980

Page 11: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 12: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Sınıf Üyelerinin İtaat-Ni�liklilik Sürecindeki İdeolojik Aygıtlar Devlet iktidarının Sınırı

__ hııaı-nilellldiiiQin Ozyaşamsal yolu

__ --- ldeokıjik nOluzun yayılma süreci

-----;,1 Kitle Iletişim Araçlan -------------- ,.,"" '

�---', -------·--- ._ .. ' ',, --. ____ -.. '4

1 \ ----1-------+-

� !--+:--\ .. , t 1 f ' 1 ı 1 \ 1 1 1

\ 1 ı 1 ' ı 1 1 ', : : 1

-••• ---. Sınıf yııpıaının Ideolojik flllcllın*ı geıt beelema ıırneoı '1 ... __ ·--�--Ayg_ıtıar_: _s.ı_ıc:t_ıkaler __ • _pertller __ • vb_. _' __ ___.(

Page 13: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

GiRiŞ

Ayram Çizgileri ve Ayrıliklar

Bu denemenin asıl ilgi alanı toplumda iktidann örgütlenmesi, sür· dürülmesi ve dönüştürülmesinde ideolojinin işleyişidir. Toplumsal egemen li{! in sınıfsal analizi açısından bu, sınıf yönetimi ve sınıf mü· cadelesinde ideolojinin rolüne ilişkin soruları kapsar. Amacım esas olarak kuramsal niteliktedir: iktidar ilişkileri ve toplumsal de{lişme· de ideolojinin işleyişine ilişkin bazı analitik kavramlar ve açıklayıcı önermeler geliştirmek. Burada sunulan, bir anlamda What Does the Ruling Class Do When lt Rules?'ın (Yönetici Sınıf Yönetti{li Zaman Ne Yapar?) bir devamıdır.1 O da iktidarın örgütlenmesi, yeniden üretimi ve dönüştürülmesiyle i lgili , ama ana oda{lı devlet olan bir çalışmaydı.

·

Bu ilgi alanlan ve amaçlar, neredeyse tüketilemez bi r konu olan "ideoloji" üzerine düşünmemi bir ölçüde sınırlamaktadır. Ama bu sınırlar içinde de ideoloji alanına olası birçok giriş ve alanı kateden olası bir sürü yol kalmaktadır. Okuyucuya burada tercih edilen yolu de{lerlendirme fı rsatı vermek için, daha baştan bunun temelini gös· terrnek gerekiyor. Her şeyden önce tartışılacak olan şeyin kaba ama motive edilmiş bazı tanımlarına ihtiyaç var; ve elinizdeki metnin so· ruları ve sorunlarına göre yazıldı{�! teori ve araştırma konjon�ürüy· le i lişkisinin açıkça kuru lması gerekiyor.

Burada "ideoloji" çok geniş bir anlamda kullanı lacaktır. Ne mut· laka herhangi belli bir içeri{li (gerçek) olandansa hayali karakter, yan· lış kavramı , yanlışlık ima edecek, ne de herhangi bir ölçüde işlen· mişlik ve tutarlılık varsayacaktır. Aksine ideoloji ile insanların yaşam· larını kendileri için de{lişen ölçülerde anlam taşıyan bir dünyada bi· linçli aktörler olarak yaşamalarını sa{llayan yönleri kasdedilecektir. IdeoloJi, bu bilinçlilik ve anlamhlı{lın iş görmesine aracı olan ortam· dır. Yeni do{lan her insani varlıQın bilinci geniş ölçüde bilinçsiz psi· kodinamik süreçlerden geçerek oluşur: simgesel bir di l şifreleri dü·

1 1

Page 14: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

zeni içinde ve onun aracılıQıyla çalışır. Ama ideoloji bunlardan her­hangi birine indirgenemez.

Nitekim bu rada kul lanılan ideoloji kavramı hen'ı alışılmış kavram ve "deneyim"leri hem de ineelikle işlenmiş antelektüel öQretileri; hem toplumsal aktörlerin "bilinci"ni hem de belli bir toplumun ku­rumlaşmış düşünce sistemleri ve söylemlerini kasıtlı olarak içermek­tedir. Ama bunları ideoloji olarak incelemekle, onlara belli bir açı­dan bakmış, yani kendi içlerinde birtakım dü�ünce bütünlükleri ya da söylem yapılan olarak deQil de, bilinçli aktörlerin, öznelerin belli bir dünyada-olmaklık hAlinin (beeing-in-the-world) tezahürü olarak ele almış oluyoruz. Bir başka deyişle, bir metni veya ifadeyi ideoloji olarak kavramak, onun insani öznelliQin oluşumu ve dönüşümünde nasıl bir rol oynadıQı üzerine odaklaşmaktır.

Bu bakış açısına göre ideolojiyi bir yanda bilim, sanat, felse�e ve hukuQu öbür yanda bırakan bir aynm çizgisi çekilebilir. Bu ayrım esas olarak analizin farklı boyutlarına ve ancak ikincil olarak asıl içeriQe ilişkindir. Bütün ideolojik biçim ler bilim, sanat, felsefe veya hukuk olmadıkları gibi, bunların gördüQü işleri de göremezler. Ama bilim de, sanat da, felsefe de, huku k da ideolojik biçimleştirmelerden do­Qar ve ideoloji olarak işlev görebilirler. Bütün insan faaliyetleri gibi bilimsel, felsefi ve huku ksal pratikler de her zaman ideoloji aQıyla kuşatılıdır. Ama bunların tarihsel bir işbölümü içinde özgül, kurum­laşmış pratikler olarak ortaya çıkışı, gündelik alışılmış deneyim ve inançlardan ayrı , özel etkiler üretmeye ayarlanmış-özgül söylemle­rin üretimi aracı lıQıyla, kendilerini kuşatan ideolojilerden bir "kopuşu" da gerektirir.

Bilim sözkonu� olduQunda bu kopuş, belirleme kalıplarının keşfi­üretimi ve bu kalıpların işleyişinin sistemli olarak araştı rılması de· rnek oldu .2 Bununla birlikte bilim denilen belirli bir söylemin kurul­ması, bilimsel pratiQin ne uygulayıcılarının öznelliQinden muaf kal­dıi)ı veya kalacaQı ne de \oplumun üyelerini etkilemeyeceQi, ideolo­ji olarak görev yapamayacaQı anlamına gelir. ÖrneQin: Adam Smith, Marx ve Darwin'in yapıtları bi limsel yapıtlardır; bu nitelikleriyle in­celenebilir, deQerlendirilebilir, saldırılabilir veya savunulabilirler. Ama

1 2

Page 15: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

bunlar "ekonomik liberalizm" , "bi limsel sosyalizm" ve "TOplum­sal Darwincilik:' gibi ideolojiler olarak da iş görmüşlerdir. Bu anlamda yaygınlıklarına, etkililik ve ima ettikleri sonuçlara göre de incelene· bi lif, deQerlendirilebilir, geliştirilebilir veya karşı duru labilirler.

Bu deneme Marksologlara özgü bir yorumlama çabası de{Jildir. Ama kendimi tarihsel maddecili{Jin ana ilkelerine ba{Jiı saydı{Jım için Marx'ın Ideoloji kavramıyla kendiminki arasındaki ilişkiyi kısaca ay· dınlatmak gerekiyor. Marx'ta en azından iki ayrı ideolt>ji veya ideo­lojik kavramı görebiliriz. Bunlardan biri esas olarak burada benim· senenin aynısıdır. Burada ideoloji , insanların kendi tarihlerini bilinçli aktörler olarak yapmalanna aracı olan ortam olarak görülmektedir. Bu anlamda bu ideoloji kavramı " içerisinde insanların [üretim i lişki· leri ve güçleri arasındaki) bu çatışmanın bilincine vardıkları ve onu sonuna kadar götürdükleri biçimler" e ilişkindir. Bu bakış açısının iki temel kaygısı vardır. Bi rincisi verili ideolojilerin nasıl açıklanması ge­rekti{Jini soruşturu r ve maddi belirleme sorunlarına ilişkindir. Di{Je· riyse, farklı sınıf ideolojileri arasındaki mücadele ve bunlann sınıf· sal olmayan ideolojilerle ilişkileriyle ilgilidir. Marx ve Engels ilkini kısa kuramsal önermelerinde, ikincisini de her şeyden önce işçi hareke· tine siyasal ö{Jüt verdikleri mektuplarında ele almışlardır.3 Benim burada izlediQim yol ve kaygılar da bunlardır.

Ama bu ideoloji anlayışı Marx ve Engels'in yapıtlarında bir başka anlayışla birleşmiştir ve onun egemenli{Ji altındadır. Bu anlayışta "ideoloji" insan bilinci ve insan eyleminin güdülerine ilişkin yanlış, idealist bir yaklaşım ve anlayışa i lişkindir. "Ideoloji, sözde düşünü· rün evet, bilinçli olarak, ama yanlış bi r bilinçle gerçekleştirdi{Ji bir süreçtir. Onu harekete geçiren gerçek güçler kendisi için meçhul· dür; öyle olmasaydı zaten ideolojik bir süreç olmazdı. ( .•. ) O sadece düşünce gereçleriyle çalışır; incelemeksizin bu gereçleri düşünce ürünü olarak kabul eder ve daha uzaklarda düşünceden ba{Jımsız bir kökeni olup olmadı{Jıriı araştırrriaz" .4 Burada karşıtlık burjuva ve proletarya ideolojisi arasında de{Jil, bizzat bilim le ideoloji , do{Jru bi· linçle yanlış bilinç arasındadır.

M arksist gelenekle egemen.hale gelen bu ikinci ideoloji kavramı·

13

Page 16: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

dır ve Althusser'de hala yankılanmaktadır. Savunulamaz buldu{Jum bir insanı güdülemesi (motivation) görüşüne ba{Jiı oldu{Jundan, bu görüşle burada ilgimi kesmiş bulunuyorum. Bu güdülenme görüşü Marx ve Engels'in yapıtlarında iki ideoloji kavramını bir arada tut­maktadır. Esasında Marx ve Engels bilinç biçimlerinin oluşturdu{Ju "üst yapı"ya bir gölge-olay olarak bakmak e{Jilimindeydiler. Insan davranışı "çıkar" la, sınıf çıkarıyla belirleniyordu. Bilinç biçimleri ya

"do{Jru" bilinç olarak bu "çı karlar" la çakışıyor ya da yanılsama ol­duklarından çakışmıyorlardı. Ve yanılsamalar olarak en azından uzun vadede etkisizdi ler. Bu seçene{Jin örneklenmesi Marx'ın hem bur­juva ideolojisinins hem de proletarya ideolojisini ele alışında -ikin­cisin�e. işçi sınıfının kendi sınıf çıkarlarının do{Jru bilincini, kapita­list üretim ilişkilerinin çarpıtıcı görünümlerine karşın; "şeyleşme"ye, "meta fetişizmi"ne ve sömürünün "ücretli biçimi"ne karşın gelişti­rece{Jine tam bir inançla- görülebilir.

Bu çıkarla güdülenme kavramı (norvatif) iyi ve kötü kavramları ile olanaklı ve olanaksız kavramlarının varoluşun gerçekli{Ji içinde ve­rili olduklannı ve sadece gerçekli{Jin do{Jru bilgisi aracılı{Jıyla bu kav­ramiara ulaşabilece{Jini varsayar .6 Bunlar bana gc:>re gerekçesiz vesavunulamaz varsayırhlardır. Marksizm'de açıkça ve kesinlikle tüm­den reddedilmesi gereken faydacı bir kalınııyı temsil ederler.

Burada benimsenen geniş ideoloji tanımı , ideolojiyi yanılsama ve yanlış biliş biçimleriyle sınırlamamasıyla alışı lmış Marksist tanımdan ayrı lmaktadır. Aynı zamanda alışılmış liberal kavramdan da, veri ka· bu l ettiklerini reddetmemiz gerekti{Jini düşündü{Jüm için, ayrılmak­tadır. Alışılmış liberal kavram a göre, az çok tutarlı ö{Jretiler içinde yer almayan bilinç ve anlam biçimleri, ya do{Jrulu{Ju zaten aşikar, pragmatik bi r "sa{Jduyu" oluştururlar, ya da iktidarın örgütlenme­sinde ve iktidar mücadelelerinde önemsizdirler.

Son olarak belirtmek gerekir ki bu ideoloji tanımı bütün genişli{Ji­ne karşın ideolojiyi söz gelimi , siyasal yapı veya süreçlerden, eko­nomik ilişkiler veya üretici güçlerden ayırt edilebilir kılan özgül bir analitik boyutu gözardı etmemektedir. Bu yönüyle de işçi sınıfı kül­türü üzerine Ingiliz yazınının7 ço{Juna yayılmış hemen her şeyi kap-

14

Page 17: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

sayan "kültür" kavramından ve François ChAtelet'nin linguistik ya­pıların "uzun süre"si i le olayların "kısa süre" si arasında kalan "ak· rabalık yapı ları , hayatta kalm a (ve gelişme) teknikleri", "iktidar örgütlenmesi" gibi neredeyse her şeyi içeren aynı ölçüde kapsamlı ideoloji tanımından8 farklıdır. Bu her şeyi kucaklayan tanımlar, ya aslında çok daha dar bir tanım ku llanıldı{Jı gerçe{Jini gizlemek, ya da, cidden kucaklıyorlarsa, her şeyi aynı kaba doldurup bo{Jmak e{Ji· limindedirler.

Ideoloji konusunu inceleyen hiç kimsenin kültür üzerine büyük ya­pıtını görmezden gelemeyece{Ji Raymond Williams, "temel'' ve "üst yapı" nın "birbirinden ayrı labilir somut oluşumlar" (entities) oldu{Ju düşüncesini haklı olarak eleştirmiştir.9 Bununla birlikte, daha az açıkladı{Jı ve daha az vurguladı{Jı şu nokta da aynı derecede önem­lidir: "Birbirinden ayrı lamaz gerçek süreçler" gerçek işleyişlerinde analitik olarak ayırt edilebilir çeşitli boyutlara sahiptir. Ve süreçleri yeterince kavramak için bu kesin analitik ayrımlar mutlaka gerekir.

"Kültür" ün önemli bir söylem figürü olarak iş görmesi ·ki bunun in· celenmesi bile (Wilrıams'ın Culture and Society (Kültür ve Toplum) adlı yapıtındaki gibi) kendi içinde büyüleyicidir· olgusundan ayrı ola· rak, kültür kavramı geniş bir ideoloji tanımının yanı sıra yararlı ola· bilir. Örne{Jin belli bir grup ya da sınıfın gündelik faaliyetleri ve ideo­lojilerin tamamının oluşturdu{Ju bütünlükten kısaca söz etmek için ya da bilim ve sanatı ve belki di{Jer bazı pratikleri de anlam üretme­leri açısından içerecek daha da genel bir ideoloji kavramı olarak kul· lanı labilir.

Ancak ideoloji kavramı , Richard Johnson' ın geçenlerde iddia et· ti{Jinin aksine, bir kültür kavramına ba{Jiı de{Jildir. Ona göre, "ideo­lojiler hiçbir zaman 'çıplak' bir özneye hitap etmezler 'seslenmez· ler' " (interpellate). Ayrıca "ideolojiler her zaman bir zemin üzerin· de etkide bulunur: bu zemin kültürdür". Ama Johnson'a ait iki

"kültür" tanımından birini kültür sözcü{Jünün yerine koyarsak, bu kavramın nası l gereksiz bir tekrara düştü{Jü açıkça görülecektir: "ide· olojiler her zaman bir zemin üzerinde etkide bulunur"; bu zemin "tö· rel öncelikler veya yaşam ilkeleri olarak gerçekten benimsenen ide·

15

Page 18: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

olojiler bütünü"dür. 10 Althusser de on yıl önce benzer bir şey söy­lemişti: "ideoloji bireylere her zaman ve zaten özne olarak seslen­miştit".11

Burada sınıflar belirli üretim iliŞkilerinin ''taşıyıcıları'' ya da "aktörleri" olarak, tamamen ekonomik ilişkilere göre tanımlanmak­tadır. Bu, klasik Marksist gelene{le uygun, ama sınıfların ekonomik oldu{lu kadar siyasal ve ideolojik "düzey"de de tanımlanması ge­rekti{Jinde ısrar eden Nicos Poulantzas'ın kullanımından farklıdır. Sı­nıftan ideolojik ilişkilerle tanımlamak ise, maddeci bir ideoloji kura­mının yanıtlamaya çalışmak zorunda oldu{lu en tartışmalı soru lar­dan birini dışlar: Ekonomik aktö�lerin ideolojileri ile sınıfları birbiri­ne nasıl ba{llanır?

Bu ba{llamda "iktidar" sözcü{lü, esas olarak alışılmış anlamda siyasal iktidara, merkezi bir biçimde devlette yo{lun laşmış toplum­sal iktidar ilişkilerine işaret edecektir. Bu her şeyden önce, kendi adıma, analitik kaygıyla yapılmış bir seçimdir. Ama şimdilerde Fou­cault'un iktidarın "mikropolitikası"nın moda haline geldi{li gözönü­ne alınırsa, bütün toplumsal.iktidar ilişkilerinde devletin can alıcı öne­minin sanırım altı çizilmelidir. 12

Bu der:ıeme belirli bir kuramsal konjonktürde, Althusser ve " ide­oloji ve Devletin Ideolojik Aygıtları" denemesince açılan ideoloji üze­rine bir Marksist söylem konjonktüründe yer almaktadır. Althusser'in deneme.si en yaygın etkisini oldukça belirsiz "ideolojik devlet aygıtları" kavramını kullanışlı bir kurumsal etiket olarak moda hali· ne getirmekte gösterebiimiş olmakla birlikte, onun gerçek ve iki yönlü önemi başka yerde yatar. Birincisi, Althusser ideolojinin işleyişini açık ve kesin olarak insani öznelli{lin oluşumuyla ilgili olarak kav­ramlaştırdı ; böylelikle Marksist toplumsal kuramı psikodinamik ve psikanalizle birleştirdi. Ikincisi, ideolojiyi maddi toplumsal matrisle­rin içine işlemiş toplumsal bir hitap ya da "seslenme" süreci olarak ele almakla, ideolojiyi bir fikir ve düşünceler toplamı olarak gören gelenekle ilgisini kesmiş oldu.

Elinizdeki denemenin başlangıç noktasını bu katkılar oluşturmak­tadır. Bu deneme Althusser'in kuramını yeni alanlara uygu lamak ye·

1 6

Page 19: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

rine, bu katkılardan hareketle yola çıkıyorsa, bunun nedeni , bazı önemli konu larda bunlann ha.l111 gelişkin bir ideoloji kuramının kur­tulmuş olması gereken sınırlar içinde hapso.fmalandır. Althusser'in ideoloji üzerine yapıtı , birçok sorunun ortaya atıldı{lı veya örtülü ola­rak gündeme getirildi{li canlı bir tartışmaya yol açtı. Aşa{lıda ortaya konan kavram ve önermeler bu tartışmaya benim kendi katkılarım­dır. Ama şimdiye kadar olan tartışmanın veya ideoloji üzerine yeni yapıtların ayrıntılı yorumlarına bu rada yer vermeyece{lim. 13

Bana göre Althusser'in ideoloji kavramında iki temel kusur var. Birincisi, neye ideolojik seslenme diyece{limiz, yani ideolojilerin hi· tap ettikleri ve oluşturdukları öznelerce ne an lattıkları sorunu var. Althusser'in görüşüne göre ideoloji bireylerin üretim i lişkileri ve on­lardan türeyen ilişkilerle olan "gerçek ilişkilerinin hayali çarpıtmasını" temsil eder. Bu tanım, ikisini de savunulamaz buldu{lum iki tezle ba{llantı l ıdır: 1) Sadece bilimsel bilgi "do{lru" veya "gerçek" bilgi­dir. Di{ler bütün (öme{lin günlük yaşantıdaki) bi lme biçimleri çarpıt­malar veya yanlış bilgi biçimleridir. 2) Insanlar özne olarak yalnızca bildikleri şeylerce, do{lru veya çarpık bilgiyle (önemli ölçüde) güdü­lenirler. Bu tezlerden birincisini kendi ideoloji tanımımda reddetmiş· tim. Ama onu reddetmek, içerisinde verili bir ideolojinin egemenli· {linin yeniden ü retildi{li yeni bir maddi kalıp kavramını -bilimsel ol­mayan deneyim ve ö{lrenmen1n (yeniden) üretimine yer veren bir kavramı- gerektirecektir. ikinci tezi reddetmek ise, güdülenmiş öz­nelerin oluşturulmasında farklı bir ideolojik seslenme biçimleri kav­ramının geliştirilmesini gerektirir.

Ikincisi, Althusser tarafından açıkça sorulmamış ve daha da önem­lisi yanıtlanmamış olan sınıfı .n ideolojiyle i lişkisi sorunu var. Althus­ser '.'ideolojik devlet aygıt ları"nın hem sınıf mücadelesinin bir alanı hem de bu mücadelenin bir ödülü oldu{lunu ve yönetici sınıf ideolo­jisinin bu aygıtlardaki sınıf mücadelesi aracılı{lıyla gerçekleştirildi­{lini öne sUrmüştü. Bu aynı anda hem çok az, hem de çok fazla şey söylemektir. ldeolojilerin maddi , sınıfsal belirlenimi üzerinde mer­kezlaşan klasik Marksist sorunsalı ne savundu{lu, ne de aştı{lı için çok azdır. Çok fazladır, çünkü sınıf ideolojisi (Althusser esas olarak

1 7

Page 20: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

yönetici sınıfın ideolojisine gönderme yapar) ve yönetici sınıfın ide­olojik egemenli�i kavramlannı saydam saymaktadır.

Althusser'in tezinde mantıksal gerekii likle dei)i l , ama büyük ola­sılıkla yapıtının esas sorunsalı -belli bir üretim tarzının yeniden üre­timi mekanizmaları- tarafından belirlenmiş görünen bir boşlu k var. Althusser bir yandan yeniden üretilmesi gereken sömürü ilişkilerin­den ve mekanizmalan aracılıi)ıyla yeniden üretimin gerçekleştii)i sınıf mücadelesinden söz ederken, öte yandan bireyleri, onların öznel­liklerinin ve verili bir toplumsal düzene boyun ei)melerinin oluşumunu tartışır. Ama sınıfların , sömürüye karşı direnen ya da sömürüye ak­tif olarak katılan, mücadelenin içindeki güçler olarak nasıl oluştuk­ları sorusunu göz ard ı eder.

Çai)daş Marksistler, özellikle Althusserci gelenek içindekiler, sı­nıflara toplumsal katmanlar olarak bakan yaklaşımla aralarına bir çizgi çekerken, asıl olarak "sınıflar sadece bir sınıf mücadelesi i l iş­kisi içinde var olu rlar" düşüncesini önemle vurgulamışlardır. Ama bu sadece bir tanımdır ve şu soruyu yanıtlamaz: Sınıflar, mücadele içindeki insani güçler olarak nasıl kuru lmaktadır? Birçok yazar'4 için hiç de açık olmayan şu nokta iyice belirtilmelidi r: "Mücadele" üre­tim il işkileri kavramından, ya da artık-emei)i ü retenler ve ona sahip­lanenierin işgal etti�i mevkiler şeklindeki bir sınıf tanımından man­tıksal olarak çıkarsanam az. "Sömürü", sömürüye karşı direnişi, sö­mürülenlerin direnişine karşı sömürücülerin direnişini ya da bizzat sömürü üzerine bir mücadeleyi kendilii)iriden ima etmez. Sözcüi)ün pejoratif çai)rışımlarına karşın tarihsel maddecilikte "sömürü" kav­ramı sadece artık-emei)e el konu lması, bir başka deyişle, ekonomik aktörlerin bir kesiminin kendilerinin yeniden üretimi için gerekli olan­dan daha fazla çalışması ve bunlann artık-emei)inin ürünlerine baş­kalarınca el konulması anlamına gelir. Birçok Marksist, mücadele eden sınıf öznelerinin ideolojik olarak ku rulması sorunuyla ui)raş· mak yerine, kaba faydacı "çıkar" kavramına yaslanmayı yei)lemiş­tir. Buna göre sömürüye karşı direnmek sömürülenlerin, sömürüyü savunmak ise sömürücülerin "çıkarı"nadır. Ama "çıkarlar" kendi başlarına hiçbi r şey açıklamazlar. "Çıkar" , baştan kararlaştırı lmış

18

Page 21: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

bir oyunda, yani kazanç ve kaybın zaten belli oldu�u bir durumda en mantıklı hareket yolunu belirten norm atif bir kavramdır. Ama açık· lanması gereken sorun , farklı sınıfların üyelerinin sonuçta dünyayı ve kendi durumlarını ve bunun içindeki olanakları nasıl tanımladık· larıdır. Ideoloji ve sınıf sorunlarıyla sistematik olarak u�raşmaya gi· rişmek, sınıf ideolojisi ve öznelli�i i le insani öznelli�in sınıf üyeli�i­ninki dışında di�er olası biçimleri arasındaki i lişkinin aydınlatılması· nı da gerektirir.

Althusser'e yönelik bu eleştirilerin özü şudur: Bir ideoloji teorisi· nin daha da geliştiri lmesi , araştırma konusunu sömürü ve iktidarın yeniden ü retiminde ideolojinin rolüyle sını rlamayıp, ideoloj in in do· {Juşu , yeniden üretimi ve dönüşümünü kapsayacak şeki lde geniş· !etmeyi ya da de�iştirmeyi gerektirir. Bu da Althusser'in 1960'1ardaki sorunsalının kısıtlamalarından -en ünlüsü bi l imle ideoloji arasında· ki keskin sınırdır· bir kopuş gerektirir. Ancak bu temelde Althusser tarafından soru lan sorulara dönmek ve daha doyurucu yanıtlar ge­tirmek olanaklıdır.

Son olarak, Althusser'e olan tüm saygımız bir yana, ideoloji ve iktidar üz-erine bir tartışma, Althusser'in yaptı�ı gibi sömürücü üre· tim ilişkilerinin yeniden üretimini ve bunun ortaya çıkardı�ı sorunla· n incelemekle sınırlandırılamaz. Aynı şekilde Gramsci'nin tarihsel toplumsal formasyonlar ve hegemonya sorunsalı da bu tartışmayla son derece ilgilidir. ts Ayrıca Lu kacs'ın toplumsal de�işmenin anah· tarı olarak devrimci sınıf bi linci sorunsalı da var. Dahası, konuyla ilgili olarak, örne�in Foucault'nun toplumda "söylemin düzeni" üze­rine tezleri'6, Weberci "meşru iyet" sorunsalı gibi son zamanlarda özellikle ABD ve Almanya'da Marksist veya Marksizan söyleme si· rayet eden Marksist-olmayan önemli yaklaşımlar var. Ve tabii "consensus" sorunu. Maddeci bir ideoloji kuramının çerçevesini çiz­dikten sonra bu yaklaşımlarla da i lgi lenece�im.

19

Page 22: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 23: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

1- iNSANi ÖZNELERiN iDEOLO..JiK OLUŞUMU

1 • IdeoloJinin Genel Diyalektiği

Insan yaşamında ideolojinin temelde, insaniann pianlanmış, an·lamh bir dünyada eylemleri başlatıcı bilinçli, düşünen aktif bireyler olarak hayatlarını nasıl yaşayacaklannın ortaya çıkanlmasına ve dü· zenlenmesine ilişkin bir görevi vardır. Ideoloji insanlara özneler ola· rak hitap eden ya da Althusser'in deyişiyle, seslenen s�ylem ola­rak iş görür.

Insani öznelerin ve öznel lik biçimlerinin oluşumunda ideolojinin nasıl bir rol oynadı{ıını incelemeye başlamadan önce, bu süreçlerin kişilik oluşumu süreçleriyle ilişkisi üzerine açıklayıcı bir not gerekli olacaktır. Bir kişinin öznelli{ıi -kişinin (erkek/kadın) belirli bir ortam· da belirli bir özne olarak davranması- onun kişilik veya karakter ya­pısından ayırt edilmelidir. Kişilik ve öznelli{ıin her birinin kendi öz­güllü{ıü vardır. Hem birbirlerinden özerktirler, hem de birbirlerini et­kilerler.

"Kişilik" veya "karakter yapısı" burada psikanaliz ve rakip psi· koloji kuramiarınca incelenen psikodinamik süreçlerin sonuçlarını belirten geniş ve gevşek bir teri m olarak kullanılmaktadır. Bu süreçler bir materyal -henüz öznelaşmamiş bebeklerin libidinal enerjileri ve arzuları- üzerinde ve sosyal bilimler ve tarihyazımının uzmanlık ala­nı dışında kalan, bQyOk ölçüde bilinçsiz mekanizmalar aracı lı{ııyla iş görürler. Kişil ik oluşumu, insanların ilk kez özne oluşlarıyla az çok aynı zamana tekabül eder ve ideolojik sesienişler bu oluşumun önemli bir parçasını oluşturur. Ama kişil i{ıin, ruhsal gelişmenin çok önemli evreleri i le i lgili ve bu evrelerin nasıl geçildi{ıine ba{ıh olarak kalıcı etkilere sahip, kendine özgü bi r geçicili{ıi vardır.

Kişi kişi li{ıini bir özne olarak, farklı öznellik biçimleri içinde, ama

21

Page 24: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

kişiliQini bitirip tüketmeyen bir şekilde canlandırır, yaşar. Bazı ko· şu llarda kişi l ik ve öznellik, birbirleriyle gerileme veya çatışmaya bi· le girebilirler. insan öznelliQinin biçimleri ruhsal i le toplumsalın ke· sişme çizgilerince oluşturulu r. Bu öznellik biçimleri kişinin dışsal, daha bilinçli ve toplumsal bakımdan daha deQişken yanları olarak görülebilir.

Althusser tüm ideolojinin temel işlevini dörtlü bi r sistem olarak or­taya koymuştur: "1· 'Bireylere' özne olarak seslenilmesi; 2· Özne'· ye tabi olm alan; 3· Özne i le öznelerin birbirini karşılıklı tanıması; öz· nelerin birbirlerini tanıması ve nihayet öznenin kendini tanıması ; 4· Bu durumda her şeyin gerçekten böyle olduOuna ve öznelerin ne olduklarını tanımalan ve buna uygun davranmaları koşuluyla her şe­yin yolunda gideceQine i l işkin mutlak güvence: Amin· "Öyle Ol­sun".17

Althusser bu sistemi, Tanrının (Yehova) büyük Ö harfiyle yazılan Özne olduQu Yahudi ve Hıristiyan dinsel ideolojisine gönderme ya­parak betimler. Bu şema daha çok önemli bi r hususta eksik görün· mektedir. Bir ideoloji diyalektiQine hiç yer vermemektedir. Bununla birlikte, böyle bir diyalektik, Althusser'in açıkça odaklaşmadan var· saydıQı gibi , hem Fransızca hem de Ingilizce'deki subject (uyruk; özne) sözcüQünün temel muQiakhQıyla dotaylı olarak zaten belirti!· mektedir. ideolojinin diyalektik karakteri "Kral X'in (veya Y toplu­munun) uyrukları" ve "tarihin özneleri" ifadelerindaki aynı "sub�t" sözcüQünün karşıt anlamlanyla dol�yh olarak belirtilmiş görülebilir. Birinci anlamda "subjects" belirli bir güce veya düzene tabi kılın· mış insanlar; ikinci anlamda ise bir şeyin yapıcı ları veya yaratıcıları anlamındadır.

Seslenme-tanıma çiftini korumakla birlikte, "itaat-güvence"nin ye­rine "itaat-nitelik" çiftini önerirdim. Insaniann herhangi bir ölçüte göre tutucu v�ya devrimci, baskıcı veya kurtarıcı bir ideolojiyle bi· çimlendirilmeleri eşzamanlı olarak bi r tabi kı lma ve nitelik kazanma sürecini gerektirir. insan yavru larının arnort l ibidosu ve çokyönlü po­tansiyelleri, bazı ilkilere ve yeteneklere izin veren veya onları se­çen, diQerlerini yasaklayan veya seçmeyen beli rli bi r düzene tabi

22

Page 25: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

kılınır. Aynı zamanda, yeni üyeler aynı süreç aracılıOıyla, içinde d�· dukları toplumdaki toplumsal deOişmenin olası aktörleri rolü dahil belli bir roller repertuvarını (onun belirli bir bölümünü) üstlenmek ve yerine getirmek için gerekli nitelikleri kazanırlar. Burada "nitelikli olma" ve "nitelik" sözcüklerinin muOiak.lıOını da belirtmeliyiz. öz­neler, ideolojik seslenmelerle nitelenmiş olsalar da, karşıhOında bun· lan belirlemek ve uygulama alanlarını deOişikliOe uOratmak anlamın· da, bunları "nitelemek" niteliOini de kazanmış olurlar.

ister bir sömürü toplumu , isterse devrimci bir parti olsun herhan· gi bir toplumsal örgütlenmenin yeniden üretimi , tabi kılma ve nitelik kazanma arasında temel bir ilişkinin varlıOını gerektirir. Yetenekleri belirli bir düzene soku lmuş, belirli bir disipline tabi tutu lmuş olanlar belli rolleri üstlenmeye hak kazanır ve üstlenirler. Ama tabi kılma ve niteleme arasında bir çelişkinin ortaya çıkması da d�aldır. Yeni tür nitelikler gerekebilir ve bulunabilir; bu yeni beceriler geleneksel itaat biçimleriyle çalışır. Ya da tam tersine, hala gerekli niteliklerle çatışan yeni itaat biçim leri gelişebilir. Itaat ve nitelik arasındaki bir çelişkinin sonuçları ya muhalefet ve isyan ya da düşük performans ve vazgeçerek çekilmedir.

iki yönlü tabi kılma ve niteleme süreci, öznelerin üstbenini kalıp· !ayan ve onlara benlik ülküleri saOiayan merkı:ızi bir Özne -Tanrı, Baba, Akı l , Sınıf veya daha yaygın bir şey- tarafından seslanilmesi­ni ve Özne.'nin tanınmasını gerektirir. Bu denemenin toplumsal si· yasal yönelim leri nedeniyle , bu süreçlerin bütün psikanalitik ve lin· guistik yanlarını ele almayacaOım. '8 Bunun yerine tabi kılma-nilelik kazanmanın temel toplumsal işlevini ele alacaOım. Bu , üç temel ide­olojik sesieniş biçimi söz konusudur. ideolojiler öznelere neyin var, iyi ve olanaklı olduOunu anlatarak, bunlarla aralarında baO kura­rak ve tanımalarmı saOiayarak onları tabi kılar ve nitelik kazandırırlar.

1· Var olan ve karşıtı, mantıOı, var olmayan: Yani, biz kimiz? Dün· ya nedir? DoOa, toplum, erkek ve kadınlar neye benzer? Bu yol.la neyin gerçek ve doOru olduOunun bilincine vararak bir kimlik duyu­su kazanınz. Dolayısıyla dünyanın görünürlüOü ışık, gölge ve karan· lıOın daOılımıyla belirlenir.

23

Page 26: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

2-lyl olan: Iyi, haklı, adil, güzel, çekici, hoş olan nedir? Kötü, hak· sız, adaletsiz, çirkin, itici, nahoş olan nedir? Böylelikle arzularımız denetim altına alınmı_ş ve norm-alleşmiş hale gelir.

3- Olanaklı olan ve olanaksız olan nedir? Dünyadaki varlı{lımızın de{lişirli{line ilişkin duyumuz ve de{llşmenin sonuçları bu vesileyle bir şekle sokulur, umutlarımız, tutkularımız ve korkularımız biçim· lendirilir.

Bu seslenme biçimleri zamansal ve mekansal önemli boyutlara sahiptir. Nitekim var olanın sesienişleri hem var olmuş olanın ideo­lojilerini, hem de bu anın, var olanın (ileriye veya geriye do{lru) bir e{lilimin, bir çevrimin ya da sonsuz hareketsizli{lin bir parçası ola· rak algılanılışını içerir. "Olanaklı olan" salt tasarlanabilirli{lin son· suzlu{lundan, gerçekli{lin varlı{lına kadar uzayan bir alanda yer ala· bilir. Iyi ve haklı olanın ideolojileri sözkonusu oldu{lunda, zamandan çok mekan önemli olabilir. Bir şey her yerde, bir yerde, burada ve­ya başka bir yerde iyi ve adil olabilir.

Bu üç seslenme biçimi bütünü, ideolojik tabi kılma-niteleme'nin temel yapısını meydana getirir, Ancak belli bir söylernde veya söy­lemsel stratejide bunlara farklı a{Jırlıklar ve öncelikler verilebilir. Top­lumsal koruma ve de{lişmedeki işlevleri açısından bakıldıl}ında üç seslenme biçimi mantıksal bir önem zinciri oluştururlar.

Belli bir düzen için birbirini izleyen Oç savunma hattı kurulabilir. Birincisi, bu düzenin bazı özellikleri (öme{lin, bolluk, eşitlik ve öz­gürlük) varken, öteki bazı özelliklerinin (örne{lin, yoksulluk, sömürü ve baskı) var olmadıl}ı öne sürülebilir. (Seçilen özellikler ço{lunluk­la, geçerlikle olan ideolojilere göre neyin adil oldu{luna b�lıdır.) lkin· cisi, artık birinci savunma hattı tutmuyorsa, olumsuz özelliklerin var­lı{lını kabullenmek gerekiyorsa; var olanın yine de adil oldu{lu, ör· ne{lin, yoksul ve güçsüzlerin bu duruma müstehak uyumsuz ve ba· şarısız kimseler oldukları, suçun kendilerinde oldu {lu gerekçeleri ileri sürülebilir. Üçüncüsü, adaletsizli{lin varlı{lı da kabul edilebilir; ka· bul edilmek zorunda kalınabilir. Ama o zaman da adil bir düzenin olanaksız oldu!)u ya da hiç de{lilse şimdilik olanaksız oldu{lu ileri sürülebilir. Bu koruma mantı{lına uygun bir de{lişim mantı!)ı da var·

24

Page 27: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

dır. Bir şeyi deOiştirmeye kendini adamak için, bir kimse, ilkin o şe­yin var olduOunu bilebilmeli, sonra var olanın iyi olup olmadıOma ka· rar vermelidir. Kötü duruma ilişkin bir şey yapmaya karar verme­den önce, bu durumu gerçekten deOiştirme şansı olduOuna ikna ol­malıdır. Kuşkusuz, olanaklılıOın tahmin ve kavranışında zaman öl· çütü son derece önemlidir.

Bu üç seslenme ve bunların kabulü, ampirik olarak birbirleriyle iç içe geçme eOilimindedirler. Ama bunların iç mantıOını çözmek, ideolojiler ve iktidara ilişkin geleneksel yaklaşımın bazı önemli ku­sur ve ihmallerine ışık tutar. Siyasal ideolojilerin incelenmesinde "consensus" ve "meşruiyet"le uoraşmayı da içeren liberal yakla· şım, bilgi ve bilgisizlik, tutkular, umutlar ve korkuların kalıplaşması· nı önemsemeyerek, çoOunlukla yalnızca ikinci seslenme biçimi üze­rinde, iyi topluma ilişkin kavramlar, hükümet veya rejim biçimi üze­rinde yoOunlaşmıştır. "Sınıf bilinci"ne ilişkin geleneksel Marksist kay· gı ise, ideolojik biçimlenmenin üçüncü yanını ihmal ederek: Oz�llik·le ilk iki yanı üzerinde odaklaşmak e!)ilimin�e olmuştur. Ama sörrlcı-... rüye son vermenin herhangi bir somut olanaOını görmeksizin de, sö· mürülen bir sınıfın sınıf bilinci yüksek bir üyesi olmak pekala ola· naklıdır. Sömürülen sımfların üyeleriyle ilgili olarak sınıf mücadele­si öznelerinin oluşumu, artık-emek üretimi görevlerinin yerine geti· rildi{Ji; sınıf yönetiminin varlı�ının, adaletsiz karakteri ve ona karşı direnme olanaOıyla birlikte tanındı!)ı bir tabi kılma-niteleme süreci gerektirir. Sömürücü sınıf üyeleri yönünden sınıf mücadelesi özne­lerinin oluşumu ise, sömürü görevlerini yerine getirmek üzere bir tabi kılma-nitelemenin, yapılacak doOru şeyin bu olduOunun ve bu· nun savunulabileceOinin kabulünü gerektirir.

2. Öznellik ve Rol: Rol Teorisi ÜzerineKasa Bir Ara Söz

Bu bölüme özne ve öznellik biçimleri ile kişilik arasındaki ilişki üze· rine bir deOinmeyle başlamıştık. Burada kullanılan kavramların bir

25

Page 28: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

başka kavramla, "rol" kavramıyla nasıl ba{llantılı olduklarını kısaca açıklayarak bu konuyu sürdürece{liz. Kişilik sorunu, bizi psikoloji ve psikanalizin sınırına götürmüştü. "Rol" ise sosyoloji ve sosyal psi­kolojiye götürür.

Akademik sosyoloji ve sosyal psikoloji disiplinlerinde bol miktar­da "rol" tanımı vardır. Ama genellikle rolden anlaşılan belirli bir top­lumsal konumu işgal eden kişilerden normal if olarak beklenen dav­ranışlardır.19 Bu, Parsoncu ve Parsoncu-ötesi sosyolojide anahtar bir kavramdır. Sosyal psikolojinin, kişisel davranış ve kişilerarası iliş­kiler üzerinde rol tanımlaması ve rol oynama terimleri çerçevesinde odaklaşması, ço{lunlukla rol kuramı adıyla tanınır. En çok kabul gö­ren görüşleri temsil eden bir sosyolog veya sosyal psikolog hiç de­{lilse, burada öznellik biçimlerinden söz etmemiz vasilesiyle muh­temelen roller hakkında bir şeyler söyleyecekti. Bu denemede yeni bir kavram getirmemizin mantı{lı nedir?

Birincil önemde üç neden var. Birincisi, sosyolojik rol kavramının, toplumsal davranışın yalnızca normatif olarak ve toplumsal ilişkile­rin de sadece kişiler arası ilişkiler olarak görüldü{lü belirli bir top­lum·kavramı içinde, idealist ve kişilikçi bir görüş içinde yer alması­dır. Burada sınıf, ekonomik ilişkilerin maddili{li ve teknoloji gözardı edilmiştir. Rol teoricileri sınıfsal rollerden değil, mesleki rollerden söz ederler. Kapitalist toplumda ne normali k bir sınıf tanımı, ne de nar­malif bir artık-emek ve artık-eme{lin çıkarılması tanımı var oldu{lu için de, böyle yapmakta haklıdırlar. Belirli üretim ilişkilerince ve be­lirli üretici güçler temelindeki işleyişiyle belirlenen sınıf "roller"in­den, yalnızca sosyolojinin ideolojik topluluk sorunsalı dışında söz edebiliriz. ikincisi, "rol" sorunsalı, belli toplumsal istemiere yanıt ve­ren belli bireylere ilişkin bir sorunsaldır. Bundan dolayı yönelimi te­melde statiktir. Öte yandan "subject" sözcü{lünün ikili anlamının kendisinde, toplumsal ve kişisel verilerin aşılması olana{lı her za­man mevcuttur, Örne{lin; sınıf mücadelesinin öznelerinden ve top­lumsal de{lişimin öznelerinden söz edebiliriz, ama aynı ba{llamda "roller"den neredeyse hiç söz edemeyiz. ÜçüncOsO, "rol" sorun­salı tümüyle diyalektik dışıdır. Rol tanımları, rol öOrenme, rol oyna-

26

Page 29: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ma ve dışsal çatışmalar (kişilik ile rol beklentileri arasındaki ya da aynı bireyin olası farklı rolleri arasındaki çatışmalar) üzerinde odak­laşır. Buna karşılık, özne ve öznellik biçimleri sorunsalı ise birbirine karşıt tabi kılma ve nitelikli olma süreçlerinin içsel birlik ve olası ça­tışmasına dikkat çeker.

3 . ideoloJik Evren : insani Öznelliğin Boyutlar•

Sınıf ve ideoloji arasındaki ilişkiyi, daha geniş olarak da ideoloji­lerin do{ıuşu ve eklemlenmesini neyin belirledi{ıini kesin ve siste­matik bir biçimde kavramayı amaçlıyorsak, ideolojiler evreninin bir bütün olarak yapısal haritasını çıkarmaya çalışmalıyız. ideolojilerin, geçmişteki ve bugünkü inanılmaz çeşitlili{ıi göz önüne alındı{ıında , bu çaba, onur kırıcı bir başarısızlı{ıa mahküm, tümüyle olanaksız bir girişim olarak görünebilir. Yine de bu risk göze alınmalıdır. Kuşku­suz ideolojik evreni bir bütün olarak tasariama girişimi, sadece çok yüksek bir soyutlama düzeyinde yapılabilir. Ama ideolojik evren ay­rıntılı biçimde gösterilebildi{ıi ölçüde, sınıf ideolojisi sorununu siste­matik ve kapsamlı bir çerçeveye yerleştirmemiz mümkün olacaktır.

ideolojinin işleyişini insan öznelli{ıinin oluşumuyla ilgili olarak ta­nımlamıştık. O halde bundan şu sonuç çıkar: ideolojik evrenin yapı­sını araştırmak, insan öznelli{ıinin boyutlarını arayıp bulmaktır. En genel düzeyde insanın bilinçli bir özne olarak 'dünyadaki varlı{ıının' iki boyutu ayırt edilebilir. Bunlar da sırasıyla, biri "varlık"a (being) diQeri "dünyadak!"ne gönderme yapan iki eksene yerleşlirilebilir. Bu durumda insani bir özne "oluş" -yaşamlarının belli bir noktasın­daki, farklı kuşaklardan cinsiyeıli başka bireylerle ilişkili, kendi ya­şamının belirli bir noktasındaki cinsiyetli bir birey olmak- varoluş­sal bir şeydir. (Insanın öznel olarak anlamlı yanıyla ilgilendi{ıimiz için varlı{ıın birinci yanını belirtmekte "varoluşsal" terimi "biyolojik" te­riminden daha uygun görünmektedir.) insani bir özne oluş, insanlık tarihinin yalnızca belirli bir noktasındaki belli insan·toplumlannda var

27

Page 30: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

olan bir kişi, sözgelimi bir Şaman, bir mültezim, demirci veya fut­bolcu olmak aynı zamanda tarihsel bir şeydir. "Dünyada" olmak, anlamlı bir dünyanın bir uyesi olmak ba{jlamında kapsayıcı dünya­nın di{jer üyelerine göre dünyada belirli bir yere sahip olmak; belirli bir cinsiyete, yaşa, mesle{je, etnik özelli{je, vb. sahip olmak ba{jla­mında konumsaldır.

Tezim şu: Bu dört boyut insan öznelli{Jinin temel biçimlerini oluş­turur; ideolojiler evreni, insani öznelli{jin bu dört biçimini oluşturan dört temel seslenme tipiyle kapsamlı bir bütün halinde tasarlanabi· lir. Ideolojik evrenin yapısını aşa{jıdaki dört yönlü tablo aracılı{jıyla betimleyebiliriz.

"Dünyadaki" Öznellikler

Kapsayıcı Konumsal

Ideolojik Seslenmeler Evreni

Varoluşsal 1 3

"Varlık"ın öznellikleri

Tarihsel 2 4

Halihazırdaki hiçbir sözcük yeterli genellikle görü.nmedi{jinden, dört ideoloji tipi geçici olarak sadece sayılarla gösterilmektedir. Daha son­raki iş, bu sayılardan anonimlik örtüsünü kaldırmak, bunları kap­sayıcı-varoluşsal, kapsayıcı-tarihsel, konumsal-varoluşsal ve konum­sal-tarihsel biçiminde somutlaştırmaktır.

1 . Kapsayıcı-Varoluşsal Ideolojiler: Bu ideolojik söylem tipi, dün­yanın bir üyesi olmaya ilişkin anlamlar (yaşam, acı çekme, ölüm, kozmoz ve do{Jal düzenin anlamı) sa{Jiar. Yaşamın ne oldu{Ju; ya­şamda iyi ve kötünün ne oldu{Ju; insani varoluşta neyin olanaklı ol­du'{Ju ve ölümden sonra bir yaşam olup olmadı{Jıyla ilgilenir. Bu so­ruları ele alıp işleyen en yaygın söylem biçimleri, mitolojiler, dinler ve laik ahlAki söylemlerdir. Bunlar sadece içerik bakımınden de{jil, işlenmişlik bakımından da, büyük mitolojik ve dinsel sistemlerden,

28

Page 31: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ça{ıdaş ileri kapitalizmirr laik toplumlannda çok yaygın ve ço{ıu kez zımni bir yaşamın amacı anlayışına kadar, büyük çeşitlilik göstere­bilirler.

2. Kapsayıcı-Tarihsel Ideolojiler: Bunlar aracılı{ııyla insanlar ta­rihsel toplumsal dünyelann bilinçli üyeleri haline getirilmektedir . Bu toplumsal dünyalar sayı ve çeşitlilik bakımından sonsuzdur. Sade­ce batimiemek amacıyla kabile, köy, etnik grup, devlet, ulus, kilise biçimlerini zikredebiliriz. Burjuva siyasal kuramı, feodal ideOlojiie­rin tipik özelli{ıi olan hükümdare seslenen konumsal hitabın aksi­ne, devletin üyelerine (yurttaşlara) hitap ederek ço{ıunlukla böyle şeyler üzerinde yo{ıunlaşır. Burjuva siyaset kuramı yurttaşiara dev­letin ne oldu{ıunu; iyi ve kötü siyasetin ne oldu{ıunu ve siyasal açı­dan neyin olanaklı ya da olanaksız oldu{ıunu anlatır. Gerçekte her­hangi bir şey, bir toplumsal dünya üyeli{ıini tanımlayabilir. Dahası, toplumsal dünyaların tanımları ve sınırlan örtüşür, yarışır ve çalışır­lar. öme{Jin, Ortaça{ı Avrupası'nın siyasal tarihi , büyük ölçüde, ha• nedan devletleri ve Kilise'nin sınırları birbiriyle örtüşen toplumsal dünyalan arasındaki bir yanşmanın tarihiydi. Bir toplumsal dünya üyeli{ıinin başkalarındaki üyeliklerle çatışmakla kalmadı{ıını, de{ıi­şik egemenlik ve ba!)ımsızlık hiyerarşileri içinde onlarla birlikte var olduaunu da belirtmek gerekir. Öme?Jin, bir kimse aynı anda bilinç­li bir ABD yurttaşı; bir Katolik, bir !talyan, işçi sınıfının bir üyesi, be­lirli bir mahallenin sakini ve belirli bir akraba grubunun üyesi olabilir.

Kapsayıcı ideolojiler, anlamlı bir dünyanın üyeli{ıini tanımladıkları ve bu nedenle üyelik ve üye olmamak arasında bir sınır çizgisi çek­tikleri için aynı zamanda dışlamanın da ideolopleridirler. "Oışlanmış" burada. öme{ıin, anlamdan yoksun bir yaşam, Tanrı'dan uzaklaş­ma, kabile, etnik, ulus, devlet vb.lerine mensup olmama anlamına gelebilir.

3. Konumsal-Varoluşsal Ideolojiler: Konumsal ideoloji, bir kim­seyi üyesi oldu{ıu dünyadaki belirli bir konuma tabi kılar; onu' bu ko­numa uygun kılar. Varoluşsal dünyanın en önemli .konumları, insa­ni varoluştaki veriler yapısının en önemli yan lan, Ben-Başkaları'nca, cinsiyet farklılıklarınca ve çocukluk, gençlik, olguoluk ve yaşlılıktan

29

Page 32: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

oluşan yaşam çevrımınce belirlenenlerdir. O halde konumsal­varoluşsal ideolojiler bireysellik, erkeklik/kadın lık, yaş ve yaşlanmayis ilgili özne biçimlerini oluştururlar. Bu nedenle bir kimseye başkala­rından farklı olarak kim oldu{Junu; onun için neyin iyi, neyin olanaklı oldu{Junu anlatır.

4. Konumsal-Tarihsel Ideolojiler: insanlar, tarihsel toplumsaldünyarlarda da konumlar işgal ederler. Konumsal-tarihsel ideoloji­ler, bir aileler ve soylar yapısı içinde bir ailenin üyelerini; daha ge­niş bir toplumsal co{Jrafya içinde bir yerin sakin lerini; belirli bir e{Ji­tim düzeyindekileri; belirli meslek sahiplerini ve belirli yaşam biçim­lerini sürdürenleri; siyasal iktidar mevkilerindaki görevlileri (ve bu­nun dışında kalanların yerini) ve farklı sınıfların üyelerini biçimlendi­rir. Konumlar sadece farkiılı {la göre, tek bir ölçütler (tamamlayıcılık, yarışma ve açık çatışma) dizisi boyunca hiyerarşik derecelenmele­rine göre, ayırt edilebilir ve birleştirilebilirler.

ideolojik evrenin üç önemli yönünü belirtmek gerekir. Birincisi, yu­karıda yapılan ayrımlar analitiktir. ideol.ojileri günlük dilde etiketien­dikleri ve somutça göründükleri haliyle göstermezler. Bunlar dört boyuttan birini ya aynı zamanda ya da farklı ba{Jiamlarda di{Jerle­rinden daha fazla sergileyebilirler. Örne{Jin, dinsel bir ideoloji, sa­dece kapsayıcı-varoluşsal bir ideoloji değildir. Çok dinli veya kısmen laik bir toplumda tarihsel-konumsal bir ideoloji olarak da iş görür. Milliyetçilik, hem kapsayıcı-tarihsel hem de konumsal-tarihsel bir ide­oloji olabilir. ikinci durumda, uluslararası bir sistemde bir konumun öznelerini [bir devletin uyruklarını] biçimlendirir. Belli bir milliyetçi ideolojinin esas vurgusu, kapsayıcılık ya da konumsallık üzerinde olabilir. Buna karşılık işçi hareketindeki bazı eğilimlerde, özellikle devrimci anarko-sendikalizmde, "sınıf" konumsal bir ideolojiden çok kapsayıcı bir ideoloji haline gelmiştir. Düşman, belirli bir üretim tar­zı içerisinde bir egemenlik konumu işgal eden olarak de{Jil de, üre­ticiler sınıfı dışında yabancı, fuzuli bir topluluk olarak görülür. Bu ba­kış açısı içinde devrim, toplumun dönüştürülmesinden çok yabancı asalakların yerinden edilmesi veya kovulması olarak görülmektedir. Ünlü bir ispanyol anarşistinin deyişiyle, "Devrimden sonra ( . .. ) işçi-

30

Page 33: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ler, devrimden önceki gün yaptıklarının aynısını yapmaya devam ede­ceklerdir".20 Ikincisi, belirtilen ideoloji tiplerinin geniş kapsamlı ve indirgenemez olduklarını iddia etmek isterim. Bundan özeH<Ie Mark­sistlerin akılda tutmaları gereken şöyle bir anlam çıkıyor: ideolojik evren hiçbir zaman sınıf ideolojilerine indirgenemez. Sınıfsal kutup­laşma ve sınıf bilincinin en gelişkin oldu{Ju toplumlarda bile. insan öznelli{Jinin başka temel biçimleri sınıfsal öznelliklerle birlikte var olur­lar. Kaçınılmaz olarak, bireylerin cinsiyet ve yaş özellikleri varoluşsal­konumsal ideolojilerce ideolojik olarak da biçimlendirilirler. Bir kişi­nin yaşamı ve dünyasının anlamı üretim ilişkilerine baş vurarak bü­tünüyle yanıtlanamayacak ve daha çok kapsayıcı-varoluşsal din ve laik ahlak ideolojilerinin sorguladı{Jı varoluşsal bir sorundur.

Ayrıca konumsal ideolojilerin, tanım gere{Ji, her zaman di{Jer ko­numların görevlilerinin de paylaştı{Jı daha geniş bir dünya içerisin­deki konumlara gönderme yaptı {lı da akılda tutulmalıdır. Örne{Jin bir sınıf , hem karşıtı sömürücü veya sömürülen sınıfla paylaştı{Jı bir üre­tim biçiminin bir parçasını oluşturur, herri de/veya (sömürülen sınıf, her biri, sömürücü olmayan bir üretim biçimini destekleyen küçük­burjuvazi ve ataerkil köylülük oldu{Ju takdirde) birkaç sınıftan olu­şan tarihsel toplumsal bir formasyon içerisinde var olur. O halde sı­nıf ideolojilerinin, sömürücü bir üretim biçimi ve/veya toplumsal for­masyonun çelişkili bütününün öznelerini oluşturarak, kapsayıcı­tarihsel ideolojilerle birlikte var olmaları do{Jaldır ve bu, az gelişmiş sınıf bilinçlili{Jinin bir sapkınlı{Jı de{Jildir.

Üçüncüsü, ideolojilerin indirgenemez çokboyutlulu{Ju, ideolojik mücadelelerin ve ideolojik güç ilişkilerinin çok önemli bir yönünün, belli tür bir ideolojinin başka türlerle eklemlenmesi oldu{Ju anlamı­na gelir. Örne{Jin, belli bir dinin etkilili{Ji, konumsal veya kapsayıcı tarihsel ideolojilerle açık veya örtük nasıl eklemlendi{Jiyle anlaşıla· caktır. Işçi hareketi içinde, sınıf ideolojisinin başka türden ideoloji­lerle eklemlenmesi üzerine yürütülen o stratejik ideolojik sınıf mü· cadelesi kavramı, Kollontai ve Reich tarafından varoluşsal ideoloji­ler ba{Jiamında işlenmiştir. Kapsayıcı ulusal ideolojilerin eklemlen· melerine ilk e{Jilen de herkesten önce Gramsci o:muş.ur.

31

Page 34: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

4 . Benlik ve Başkalik ideolojileri

ldeolojilerin ve işleyişlerinin, ideoloji konusunda yazanların nadi­ren dikkat gösterdikleri bir başka yanı vardır. Konumsal ideolojiler do{Jası gere{li ikili karaktere sahiptir. Bir kimse belirli bir konuma tabi kılınır ve o konum için gerekli nitelikleri taşırken kendisi ve başkala­n arasındaki farklı lı{lın bilincine varır. Bu ayrım egemen öznelerin ideolojisi açısından konumuzia özellikle ilgilidir. Çünkü "egemenlik" Başkası ile belirli ve can alıcı bir i lişkiyi kesin olarak belirtir. Nitekim erkek şovenist cinsiyetçi ideoloji hem erkekli{lin benlik ideolojisi hem de kadınlı{lın başkalık ideolojisi olarak görülmelidir. (Bu ikilik cinse özgü her öznelli{lin do{lasında vardı r ve cinsiyetçi olması şart de{lil­dir.) Aynı şey konumsal-tarihsel ideolojiler için de geçerlidir. Örne­{lin, yönetici burjuvazinin ideolojisi , hem burjuvazinin kendi öznele­rini oluştu ran bir benlik ideolojisi, hem de di{ler sınıf öznelerinin olu­şumuna egemen olan veya olmaya çalışan bir başkalık ideolojisi ola­rak incelenmelidir. Dış dünyaya kapalı ilkel toplulu klarda kapsayıcı ideolojiler bir başkalık boyutuna sahip de{lillerdi, bunların kendi dün­yaları dışında ya kaos ya da hiçlik vardı . Ama daha gelişmiş ve bir­birleriyle ba{llantılı toplumsal dünyalarda kapsayıcı ideolojiler, "iman­sızlar", "putperestler", "yabancılar., vb. gibi içinde bir başkalık bo·yutuna sahiptir.

Başkalık ideolojileri , bir kimsenin Başkası ile ilişki kurma biçimi­nin ideolojik boyutuna, Başkası'nı ve kendisinin O'nunla ilişkisini na­sı l algıladı{lına ilişkindir. i ktidar ve egemenlik i lişkilerinde egemen öznelerin başkalık ideolojisi, eg�menlik altındakilerin yöneticilerin· kafasındaki imgelerine göre kalıba soku lma çabalarına ve yöneti­lenlerin muhalefetine karşı direnmeye dönüşür. Bu yolla egemenlik güvenceye alınır. Öte yandan egemenlik altındaki lerin başkalık ide­olojisi de, ben ve başkası arasındaki farklıl ı kların algılanması ve de­{lerlendirilmesini içermekle birlikte, Başkası'nı oluşturmaktan çok, O'na karşı direnmeye e{lilim lidir. Bu farklı l ık egemenli{lin asimetri· sine işlenmiştir.

I rk veya etnik ilişkiler ve cinsiyetçil ik konusunda çalışanlar, ço{lu

32

Page 35: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

kez açıkça kuramiaştırmasaiar da, ideolojilerdeki bu ikili{lin uzun za­mandır farkındadırlar .. Sınıf analizlerinde ise buna çok az önem ve­rilmiştir, ama sınıf mücadelesinin ve sınıf işbirli{linin öznelerinin ide· .olojik olarak kurulmalannın anlaşılmasında elzemdir.

33

Page 36: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 37: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ll- iDEOLO-tiLERiN TARiHSEL MADDECiLiGi

Ideolojinin maddi belirlenimi sorunu, tarihsel maddeciliQin (ve faydacıl ık ve "bi lgi sosyolojisi" gibi bazı ku ramiarı n) merkezi bir so­runudur. Klasik gele�ekte bu soruna "temel-üst yapı'; metaforu yar­dımıyla yaklaşı lmıştı. Ama zamanla çaQdaş Batı Marksizminde sa­dece metaforu deCJil , sorunun kendisini de bir kenara bırakmak eQi· limi ortaya çıktı. Althusserci gelenekte önce bilim/ideoloji ayrımı, son­ra "genel olarak" ideoloji ve "ideolojik devlet aygıtları" vurgulan­mıştır. Yeni-Gramsicici sorunsaıda vurgu, ideolojik hegemonyanın yaratılması ve örgütlenmesi üzerindedir; bu, olanaklan toplumsal ola­rak belirlenmiş bir şey olmaktan çok, esas olarak stratejik bir siya­sal tercih sorunu olarak görülmektedir. Gene bazıları ilgilerini top­lumsal düzende "meşruiyet bunalımları"na yönelterek, Weberci meşruiyet kavramına başvurmaktadırlar. Ama Marksistler bu mad­di belirleme sorununu basitçe geçiştiremezler. Tarihsel maddeci ku· ram kü lliyatının bu merkezi sorunun doCJrudan ve açıkça üzerine git· melidir.2'

Maddeci bir ideolojiler kuramının açıklayıcı görevleri , biri ideolo­jilerin doQuşu ve deQişmesi'ne; diCJeri verili ideolojiler arasındaki ilişkilerin -üstünlük, karşı lı klı baCJımlıl ık ve baQımlılık ilişki leri- ka­lıplaşmasına ilişkin olmak üzere iki yönlüdür. Althusser'in deneme­sinde hiç sözü edilmeyen birincisi , mevcut insani öznell ik biçimleri­nin deCJişmesi ve yenisinin oluşmasına gönderm� yapar. ikincisini , Althusser "ideolojik devlet aygıtları" kavramı aracı lıQıyla irdelemiş­tir. Ancak, kavramın kendisi sorun olmaktan başka, Althusser'in ku· ramının bu kısmı analizinin diQer iki kuttnıyla baCJiantısızdır. O'nun "genel olarak" ideoloji kuramıyla eşdeQer deQildir; çünkü ideoloji· nin bütün insan toplumlarının kurucu ögesi olmasına karşın , devlet öyle deQildir. Öte yandan Althusser'in tezi baştan sona, sömürücü

35

Page 38: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

bir üretim tarzının yeniden ü retimi mantıOı etrafında kurulduOu için , her ne kadar betimlemeleri tarihsel toplumsal formasyon/ara gön­derme yapsa da, tarihsel toplumsal formasyonların analizinde ku­ramsal olarak yer almaz.

1 • ideolojik Sistemlerin Yap1s1

Verili bir ideolojiler sistemiyle başlayalım ve onun kalıplaşmasına bir göz atalım. Önce sistemin biri tarihsel, diOeri maddi belirlenimi· ne ilişkin iki genel önermeda bulunacaOız.

Birinci Önerme: Bütün ideolojiler tarihsel saQiamlık dereceleri ve diOer ideolojilerle eklemlenme biçimleri içinde, yalnızca tarihsel bi· çimler halinde var olurlar.

Bu demektir ki, varoluşsal ideolojiler, insanlık tarihinin geçiciliQi· ne indirgenemez olmakla birlikte, yalnızca tarihsel olarak beUrlen· miş biçimler içinde iş görürler. Bugün bu çok de{Jerli veya orijinal bi r önerme olmayabilir; ama tarihsel maddecilil)in kuruculannın za· manında henüz çok tartışmalıydı. Bu önerme ölümsüz, kutsal ger· çeklik gibi mutlakiyetçi din kavramiarına olduOu kadar, "do{ıal" ve­ya " kanıtı kendinde" bireysel haklara sahip burjuva bireyci liOinin doOal·hukuk kavramiarına da karşı çıkıyordu. Bireysellik, erkekliklka· dınlık, dinsel c;oreti ve laik ahlak sadece belirli tarihsel kalıplar için· de ve tarihsel-konumsal ve tarihsel-kapsayıcı ideolojilerle ekiemien­me içinde var olurlar. Bu kalıplar tarihsel de{Jişmeye ba{Jiıdır ama varoluşsal ideolojinin varlı{Jı per se öyle de{ıildir. Bu önerme şöyle bir anlama gelebilirdi: Söz gelimi KatolikliOin yüzyıl lar ve kıtalar bo­yunca işleyişi -prati{Ji, kabul veya reddedilmesi, Kateliklik u{Jruna mücadeleler- onun farklı tarihsel ideoloji ler ve tarihsel toplumsal güçlerle eklemlenmesine göre analiz edilmelidir.

Ikinci Önerme: Bütün ideolojiler, maddi bir onaylama ve yasak· lamalar matrisi içinde iş görür. Bu matris onların karşılıklı ilişkilerini belirler.

Tüm insan eylemi anlam yüklüdür; bedensel hareketler, sesler,

36

Page 39: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

k�{Jıt ve mürekkep, vb. içinde bütün ideolojik sesienişler bir tür "maddi" varlı{Ja sahiptir. Ama bu, insani pratiklerio ideolojik boyu· tunu maddi boyutundan, söylemsel boyutunu söylemsel-olmayan bo· yutundan analitik olarak' ayırt etmenin olanaksızlıQı anlamına gel· mez. Her şeyden önce bir eleştirmenin sizi "öld.ü" i lan etmesiyle , gerçekten öldürülmek arasında bir fark vardır. Sonra, bir konuşma yapmak veya ideoloji üzerine bir deneme yazmak gibi söylemsel bo· yutun egemen oldu{Ju pratiklerle, aşk, savaş, devrim veya otomobil yapmak gibi söylemsel-olmayan boyutun başat olduQu pratikler ara· sında aynm yapabi liriz. Ampirik olarak birbiriyle içiçe geçmiş olgu· ları aslında ayırmadığımızı, yalnızca analitik olarak egemen boyut· ları ayırt ettiğimizi akı lda tutmak kaydıyla, söylemsel ve söylemsel· olmayan pratikler arasında kestirme bir çizgi çekebiliriz. Bütün bun· ları söyledikten sonra ideolojilerin maddi belirleniminin bir yanının her ideolojinin işleyişinin kayıtlı oldu{ıu söylemsel-olmayan pratik· ler matrisiyle ortaya çıkarıldıQını öne süreceQim. Tarihsel-maddeci bir ideoloji kavramı , çok da zorlama olmayan şu varsayımı içerir: In· sanlar, bir şeyin varl ıQının veya olanaklılı{Jının veya verili ölçütlere göre iyiliQinin bildirilmesi ile bildirilen şeyin gerçekte varlıQı/oluşu arasında bi r aynm yapma yeteneQine sahiptirler. Bir başka deyişle, sı radan insanlar "güneş parlıyor" veya "işsizlik yoktur" ifadesinin do{Jru olup olmadı{Jını , hiç deQilse bazı koşullar altında, anlama ye· tene{Jine sahiptirler.

Herhangi bir idaolojinin maddi matrisinin onaylamalar ve yasak· lamalar yoluyla iş gördüQü düşünülebi lir. Öyle ki , ideolojiler bunlar· dan biri ya da di{Jeriyle ilişkili olmalanyla etkili hale gelirler. Bir onay· lama durumunda eQer seslenilen özne, ideolojik söylemin dedi kle· rine uyarsa, ideolojinin öngördüQü sonuç meydana gelir. Buna kar· şı lık, özne ideolojik söylemin emirlerine karşı gelirse, o zaman ba· şarısızlık, işsizlik, iflas, hapis, ölüm veya herhangi bir şayle ceza· landırılır. Ana-babanın sevgisi ve cezası çok iyi bilindiOi gibi , her za· man başarılı olmasa da, ideolojilerin onaylama/yasaklamalarının bir başka önemli bölümünü oluşturur.

Bu noktada onaylamalar ve yasaklamalar matrisine ilişkin görü·

37

Page 40: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

şümün içeriOini anımsamalıyız. Verili ideolojiler arasındaki ilişkinin -egemenlik ve baOımlıl ık, görece, gelişme, pekiştirme, marjinalleş­tirme, zayıflama il işkisi olarak- belirlenm�si. Maddi matris insan­lar, ideoloji ve gerçekliOi gerektiren bir menage a toris* ol�rak de­Oil, ama farklı ideoloj i ler arasındaki, gerçekliOin farklı yorumları ve­ya var, iyi ve olanaklı olan şeye ilişkin farklı seslenmeler arasındaki yarışma ve çatışmada bir belirleyici olarak iş görür. Eğer her ideo­loji bir onaylamalar ve yasaklamalar matrisi içerisinde iş görüyor­sa, o zaı:nan farklı ideolojilerin yarışması, birlikte var olması veya ça­tışması, söylemsel-olmayan matrislere baOiıdır. Verili bir ideolojinin diOerlerine göre iktidarı , kendisinin onaylama ve yasaklamalarıyla belirlenir. Bununla birlikte, bütün ideoloj i ler onaylama ve yasakla­maların neden gerçekleşmediOini açıklamaya veya "örtbas etmeye" çalışan savunma mekanizmaianna sahiptirler. Bütün kurumlaşmış ideolojilerde ortaya.çı kma eOilimindeki bu türden özel leşmiş meka­nizmalar; simgesel onaylama ve yaptırım ları, tören ler veya törensel pratikleri, yani sadece verili ideolojik söylem içerisinde bir anlamı olan belirli söylemsel-olmayan pratikleri içerir. Dahası , kurumlaşmış ideolojiler, çoOu bu kez söylemsel - olmayan yasaklamaların da des­teOiyle , önemli bir iç yaptırıma -aforoz- sahip olmaya eOilimlidirler.

Kendi olumlama ve yaptırım matrisine i l işkin özel sorunlar ortaya koyan tarihsel olarak önemli bir ideoloji biçimi doOaüstücü dindir. The Foundations of Christianity (HıristiyanlıOın Temelleri) adlı kla­sik yapıtı din üzerine çok az sayıdaki bi rkaç Marksist çalışmadan biri olan Karl Kautsky, Marcus Aurelius çaOından betimleyici bir öy�kü anlatır. Kendisinden daha üstün bir düşman tarafından kuşatı­lan bir Rom a ordusu , kavurucu bir güneş altında sıcak ve susuzluk­tan kıvranıyormuş. Birden Romalıların üzerine yaOmur yaOmaya baş­lamış. Düşmanın üzerinde ise şimşekli, yı ldırımlı korkutucu bir fırtı­na patlamış, Imparatorlu k ordusu kurtu lmuş. Olay, bu yarışmacı din çaQında nasıl görülmüştü? Bazı larına göre bu, lmparatorun yardım

• Menage 8 trols: Karı-koca ve bunlardan birinin aşıOının aynı evde yaşamaları ilişkisi. (Ç)

38

Page 41: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

istedi{li Jupiter'in işiydi. Hıristiyanlar Onikinci Lejyon askerlerinin dua ettikleri kendi Tanrılarının varh{lını ispat eden bir mucize olarak gö­rürken; di{lerleri Mısırlı bir büyücünün yardıma çat:)ırdı{lı Hermes'e şükrettiler. Bu özel olay hakkında tartışmayı bir sonuca ba{llamaya yetecek kadar bilgimiz olmamasına karşın , dinsel söylemlerin dün­yevi kaderinin, bu söylemlerin, dünya gerçekli{linin söylemsel­olmayan boyutlarıyla olan ilişkisi tarafından belirlendit:)i öne sürüle­bilir. Bu konuda en azından i ki farklı sorun var. Biri , bir ideolojik bi­çim olarak dinsel fenomenin kendisi, di{leri de, belirli bir dinin, bir zaman noktasındaki belirl i bir toplumdaki önemi. Dinler temel de· vindirici güçlerini: a) bilinçli insani duruma ve yaşamın anlamına i liş· kin varoluşsal sorulara verdikleri yanıtlardan; b) tarihsel kökenleri , do{lal düzeni ve ça{ldaş olayları "açıklama"lanndan; c) dünyayı yö­neten şey hakkındaki "gerçek" bi lgiyi gözden çıkarabilmeterinden alırlar. Birincisi insani acı gibi varoluşsal soru ların her şeyden önce geldi{lini kabul eden maddi koşullardaki de{lişmelere; ikincisi ve üçüncüsü de daha çok dünyevi tarihsel ve do{lal açıklamalann, üre­tim ve denetim teknolojilerinin yoklu{lu veya belirsizli{line do{lrudan ba{llıdı r.

Belli bir dinin di{ler ideolojiler karşısındaki zaferi her zaman top· lumsal mücadeleleri gerektirir - hangi dünya ötesi güçler de mü­cadelede yer alırsa alsın . Bu nedenle bel l i bir dini kabul etmek ve rakiplerine yasaklamalda en do{lrudan belirleyici olan, o dini benim· seyen toplumsal güçlerin üstün dünyevi iktidarıdır. Hıristiyanlı{lın Ro· ma imparatorlu{lu'ndaki gücü, Constantine ordusunun Maxenius karşısındaki zaferiyle sa{llanmıştı. islAmiyat daha sonra muzaffer Arap kılıcıyla yayı lmıştı. Samavi ve dünyevi iktidar arasındaki bu sı· kı ba{llantı Kıta Avrupası'ndaki din savaşları ça{lının şu ünlü deyi­şiyle çarpıcı biçimde ifade edilmişti: eius religio cuius regio (Kim ki yönetir, din onun dinidir).

Ama dinlerin maddi matrisi üzerine kısa bir söz için bile bu göz· lem yeterli de{lildir. Ayrıca biliyoruz ki , dinler ezilenler arasında do· {lup yayılmış ve toplumsal ve/veya u lusal mu halefet güçleriyle ba{l· lantı larından güç almışlardır. Sadece mevcut i ktidarların dini de{lil ,

39

Page 42: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

i lk Hı ristiyanlar, Ortaçağ Alman Anabaptistleri, Ingiliz Püritenleri, In­giliz yönetimi altında irianda Katalikliğinin güçlendirilmesi ve Şahın son döneminde tran 'da IslAmi canlanışın tanıklık ettiği gibi dinsel­toplumsal muhalefet de vardır. Bu olgu ları da hesaba katabilmek için, dinlerin maddi onaylamalar ve yasaklamalarının çerçevesini bi­raz daha sistematik bir biçimde çizmeliyiz.

Çok genel bir düzeyde dinler, doğalcı dünya kavrayışı ve laik ah­laka karşı bir seçenek oluştururlar. lkincilerin gücü, doğa bil imince keşfedilen ve toplumsal örgüt lenme, kapitalist sanayi ve pazarlar, işçi sınıfının toplu örgütlenmesi tarafından üretilen onaylama ve ya­saklamalardan gelir. Gelişmeleri öncesinde kitlelerin yaşamını bü­yük ölçüde, aniaşılmayan doğal zorunluluklar ve felaketler yöneti­yordu. Bu gizemli yönetici güçler o zaman kutsal güçlerin yardımıy­la daha kolay anlaşılabilirdi. 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıldaki bu rju­va devrimlerine kadar din , dünyanın anlamını tanım lamakta egemen üsluptu.

Dinler ayrıca kendilerine inanmayanların dünyevi yetenekleri ve pratikleri hakkında, iktidardan yoksun olmaları hakkında ama bas­kıcı iktidar uygulamaları hakkında da; yozlaşmaları veya yoksul luk· ları hakkında söyledikleri veya ima ettikleriyle de maddi olarak olum­lanabilirler. V aizlerin ve cemaatin günlük dünyevi yardımiaşması ve dinsel ahlak kurallarına itaatin dünyevi etkileriyle de olumlanabi li r­ler. Şikayet konusu maddi şeyleri düzaltrnek ya da açık veya örtük vaadettikleri dünyevi konumları savunmaktan güç alabilirler. Dinle­rin en derin kökleri, insan öznelliğinin varoluşsal yanlarındadır. Ama belirli mezheplerin ve ilikatların yayılması ve gerilemesi kadar do­ğaüstücü dini n gücü ve zayıflığı da laik veya d insel, öbür varoluşsat ideoloji lerle karşısında benimsedikleri dünyevi onaylama ve yasak­lamalares yöneti lir.

ideolojinin tarihselliği ve maddil iğine ilişkin bu i ki genel önerme, kuşkusuz, tam anlamıyla Marksçı bir tarihsel-maddeci ideoloji ku­ramı ortaya çıkarmaz. Tarihsel maddecil ik ideoloj i lerin de sınıflares belirlendiğini i leri sürer. "Bir çağın egemen düşünceleri her zaman egemen sınıfın düşünceleridir." Marx ve Engels'deki faydacı kalın-

40

Page 43: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

tı lan reddederken tarihsel maddecili{Jin temel i lkelerini benimsiyor­sa, bu tez, verili bir dizi ideolojinin yapı lanmasına i lişkin en azından iki önerme daha-gerektirir.

ÜçOncO Önerme: Bütün ideolojiler (sınıflı toplumlarda) farklı sı­nıflar ve sınıf ideolojileriyle tarihsel eklemlenme biçimleri içinde va· rolurlar.

Bu şu anlama gelir: Bireysellik biçimleri, erkekli k/kadınlık, din, laik ahlAk, coCJrafi ve etnik konumsallık ve milliyetçilik farklı sınıfsal va­roluş biçimleriyle yakından ilişkilidir, bunlardan etkilenir; ve farklı sınıf ideolojileriyle baQiantılıdır ve bunlar tarafından etkilenirler. Bu öner· meye göre, örneCJin , erkek şovenizmi farklı sınıfsal varoluş tatzlan , sınıf pratikleri ve sınıfsal ideolojik söylemlerle baCJiantıları içinde an· laşılmalı , onunla cinsiyetçi olmayan bir perspektiften savaşı lmalıdır. Ama bu, erkek şovenizminin yalnızca bi r sınıfın üyelerinin ideolojisi ve pratiCJi olmasını gerektirmez.

DördüncO Önerme: Verili bir dizi ideolojinin düzeni (sınıflı top­lumlar içerisinde) sınıfsal güç ilişkileri ve sınıf mücadelesi tarafın· dan belirlenir.

Tarihsel maddeciliCJin bu bSOiamda en tartışmalı ve can alıcı öner­mesi budur. Kuşkucu kafalar için uzun ve ampirik olarak doCJrulan­mış bir tartışma gerekirdi ama bu denemenin sını rları içinde bu ola­naksızdır. Burada bu önermenin anlamı ve sonuçlarını dile getirmekle yetinmek zorundayım.

ldeolofilerin onaylayıcı ve yasaklayıcı matrisi, veri li bir toplumda· ki ekonomik ve siyasal iktidar sisteminin parçasıdır. Tarihsel mad­decilik ekonomik iktidar sistemini, temelleri üzerinde belli ekonomik pratiklerin araçlan olan sınıfiann tanımlandıCJı üretim biçimine (bi· çimleri ne) göre analiz eder. Siyasal iktidar ise toplumsal iktidar i liş· kileri -asıl olarak sınıf i lişkileri- bütününün bir özeti ve belirli bir kurumda -devlet- kristalleşmesi olarak görülür.

Ideolojik çatışmalar ve yarışma, sınıf i lişkileri ve sınıf mücadele­since (genellikle) doCJrudan belirlenmez. Bunlar belli toplumsal ör· gütlenme ve süreç biçimleri aracılıCJıyla iş görürler. Ayrıca, sınıfsal olmayan ideolojiler, üretim biçiminin (biçimlerinin) tarihsellik ve m ad·

41

Page 44: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

dili{Jine içsel olarak ind irgenemeyen bir tarihsellik ve maddili{Je sa­hiptirler. Ama Üçüncü önermeda i leri sürdü{Jümüz gibi, sınıfsal ol­mayan ideolojiler her zaman sınıflarla ba{Jiantıl ıdır ve bütün ideolo­jiler güçleri farklı çatışan sınıflares ku ru lan kapsaml ı bir toplumsal iktidar sistemi içinde kayıtlıd ırlar. Bu anlamda ideolojik sistemin sı­nıfsal ve sınıfsal-olmayan ögeleri gibi , yapısı da sınıf güçlerince tle· lirlenir.

Bir ideolojik yapınır:ı "sınıfsal üst belirlenimi" , Eri k Olin Wright'ın geliştirdi{Ji yerinde bir kavramlaştırmayı kul lanırsak, şu anlama ge­lir: Farklı sınıflar, sınıfsal-olmayan ideolojilerin farklı biçimlerini se­çer: sınıfsal güç takımlaşmaları (constellations), karşı lıklı ideolojik ilişki ve ideolojik de{Jişme olanaklarını sınırlar. Öme{Jin Ça{Jdaş Fran­sa ve italya'da Kataliklik ve mil liyetçili{Jin görece farklı konumlarını açıklamak istersek, Dördüncü önerme bu ideoloj i lerle farklı sınıfla· rın birbirlerine nasıl ba{Jiandı{Jına ve bu sınıflar arasındaki mücade­lelerin sonucuna bakmamız gerektiğini ima eder. Mill iyetçi lik, ha· nedan devletine ve onun hanadanın meşruiyet i lkesine karşı dev­rimci bir toparlanma ça{Jrısı ve silahlı olarak burjuva devrimiyle bir­leşti. Öte yandan Katolik Kilisesi ve Papalık hanedan devleti ve onun egemen toplumsal güçleriyle tarihsel olarak sıkı bir ittifak içindeydi. Bu nedenle Katoliklik, karşı-devrimcilerin ve müvekkillerinin bayra· {lı haline geldi. Fransız bu rjuvazisi ve küçük-burjuvazisinin radikal ve muzaffer devrimi o zaman mil liyetçiliğin zaferine önderlik etmiş görülebi lir: buna karşı l ık italya'daki daha zayıf ve ı l ımlı burjuva dev­rimi, çok daha güçlü bir Katolik mirası açıklayacaktır. Bu rjuva ve küçük-burjuva sınıflar bir yanda, yarı-feodal sınıflar öte yanda belirli bir konjonktürde sırasıyla mil liyetçil ik ve Katolikli{Ji "seçmiş" (o za­man da aksi seçene{Ji iptal etmiş) <?larak ve bun ların kendi güçlülük ve zayıflılıklan da mil liyetçi l ik üstü ve laik ideolojilere "sınırlar" koy­muş olarak görülebilirdi.

Yukarıda belirtilen dört önerme tek bir kuramsal konumu paylaş­mazlar. Bana göre, bütün ideolojilerin tarihselli{Jine ve beli rleyici maddi matrisine i lişkin i lk iki önerme, ideolojilerin işlevi üzerine bi· limsel incelemelerin temelidirler. Sınıflı toplumlarda bütün ideoloji-

42

Page 45: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

lerin farklı sınıflarla farklı biçimde i lişkileri oldu{lunu öne süren üçün­cü önerme her zaman akılda tutulması gereken alabildi{line verimli bir araştırma ve kavrama kılavuzudur. Bir ideolojik sistemin yapısı­nın, sınıf mücadelesince üst belirlendi{lini öne süren son önerme çok Ö!leml i ve verimli bir hipotez olarak ele alınabilir, ama açıklayı­cılık gücü, herhangi bir ampirik araştırmada açık bir soru işareti ola­rak kalacaktır.

2. ideolo)llerln Doğuspu ve Maddi Değlspme

Maddeci bir ideoloji teorisi " Ideolojiler nereden do{lar?" veya "Şu belirli ideoloji nasıl do{ldu?" sorusuyla da karşı laşmak zorunda ka­lacaktır. Basit (veya dahası, saf) maddeci bir yanıt şöyle olurdu: "Eko­nomik temelden." Ama Marx'ın ideolojilerin maddi belirlenimir.e iliş­kin Komünist Manifesto, Onsekiz Brumaire, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı 'nın Önsözü , Kapital ve Artık-Değer Teorileri 'n­deki kendi formülasyonlarını iyice yoklarsak, bu mimari metatorun Marx için per se odak merkezi olmadı{lını görürüz. Aksine, Marx için can alıcı nokta ide9lojik evrenin sınıf pratikleri , sınıf yaşantı ları , sınıf ideolojileri ve sınıfların gücü tarafından öncelikle sınıfsal olarak be· lirlenir olmasıydı. Sınıflar; yapısı ve dinami{li farklı sınıfların pratik­lerini, ideolojilerini ve gücünü belirleyen ekonomik üretim biçimi için­de belli konumları işgal edenler olarak tanımlanı rlar. Bu sınıfsal be­lirlemenin nasıl işledi{li hakkında Marx nispeten çok az şey söyle· miştir. Onun en açık formülasyonları, muhtemelen, Kapital'in üçüncü cildinde, pazardaki rakip aktörler olarak görülen kapitalistlerin pra­tikleri ve yaşantılarından do{lan, onların sı radan ekonomik anlayış­Iarına gönderme yapan formülasyonlardır.

Yüzyıl sonra Marx' ı yorumlamakla yetinemeyiz. Kuramsal ve si­yasal gelişme ve de{lişmede Ondan yararlanmalıyız. Bu nedenle Marx'ın içgörü lerini daha sistematik bir kurarn oluşturma girişimi­nin hareket noktası olarak alaca{lım. Tarihsel maddecil ikte açı kla­yıcı belirleme kalıbı , üretim i lişki leri ve güçlerinin birli{li ve bununla

43

Page 46: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

belirlenen sınıflar tarafından kurulur. AşaOıdaki sekiz önerme tarih­sel maddeciliOin ideolojilerin doOuşunu açıklamak konusunda neyi iddia edip edemeyeceOini saptamaya çalışacaktır.

Birinci Onerme: Toplumsal bilim ve tarihyazımı açısından insan toplumlannda ideolojiterin doOuşu, �er zaman, önceden var olan ide­olojilerin bir deOişme sürecidir .

Ikinci Onerme: Ideolojik deOişme ve ideolojilerin doOuşu her za­man ideolojik-olmayan, maddi deOişmeye baOiıdır .

ÜçüneO Onerme: En önemli maddi deOişme, toplumJarın ve on­ların üretim biçimlerinin toplumsal iç dinamiklerince oluşturulur.

Dördüncü Onerme: Her üretim tarzı belli ekonomik konumsal ide­olojiler, her sömürücü üretim tarzı da belli sınıf ideolojileri gerektirir.

Beşinci Onerme: Her yeni üretim biçimi, yeni ekonomik konum­sal ideolojiler doOuracaktır .

Altıncı Onerme: Bütün insan toplumları tarihsel-konumsal ideo­lojiler gibi, varoluşsal -ve tarihsel- kapsayıcı ideolojiler de sergi­ler. •

Yedinci Önerme: Varoluşsal, tarihsel-kapsayıcı ve tarihsel-ko­numsal ideolojiterin -ekonomik (konumsai-Ç) olanlar hariç- somut biçimleri üretim tarzınca doOrudan belirlenmezler ; ama bunlar için­deki deOişmeler üretim tarzınca belirlenirler.

Sekizinci Önerme: Yeni üretim tarzları ve yeni sınıflar, yeni ege­men sınıf ideolojilerini destekleyip pekiştirebilecek varoluşsal, tarih­sel-kapsayıcı ve diOer tarihsel-konumsal ideoloji biçimlerini -eOer bunlar zaten var deOilse-:- do{ıuracaktır.

·

Okuyucunun fark etmiş olacaOı gibi , geleneksel alt yapı-üst yapı sorunsalı burada önemli ölçüde yeniden formüle edilmiştir. Sadece dördüncü önermeda basit bir ilişki olarak ve o zaman da sadece iş­levsel bir argOman içinde, bir üretim biçiminin görevini yerine geti-

• Yazar tekrardan kaçınmak için "varol4şsal-kapsayıcı ve tarihsel kapsayıcı" ye­rine "varoluşsal· ve tarihsel kapsayıcı" biçiminde bir yazımı uyguluyor. ileriki sahilelerde de karşılaşılacak bu yazım biÇimi Türkçede de aynen korunmuş­tur. (Ç)

44

Page 47: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

rabilmesi için di{Jerlerinin yanı sıra, belli bir ideoloji türüne gerek· sinmesi vardır, biçiminde ifade edilir. Aksine odak, ideolojik de{Jiş­menin belirlenmesi üzerindedir. Çünkü öyle görünmektedir ki "te­mel ve üst yapı" sorunu sadece bu yolla daireseliikten kurtulabilir. Dahası, maddi belirlemenin temel sorunları iki temel düşünce ışı·

• {Jında yeniden formüle edilmelidir. Herhangi bir sosyal bilimsel ve toplumsal tarihsel kurarn ve ana­

liz insan toplumunun "öteden beri zaten var olan" varlı{Jından yola çıkmalıdır. Ne sosyal bilim ne de tarihyazımı maymunsu primat grup­larından insan toplumlarına evrimin bütün süreçlerini açıklayabilir. Bunun mantıksal sonucu şudur: ideolojiterin do{Juşuna ilişkin her· hangi bir kuramsal araştırma, ilk önce belli bir toplumda zaten var olan ideolojiterin yeniden üretimi ve de{Jişmesinin ve var olan bir ide­olojiler ve toplumsal ilişkiler takımından yeni ideolojiterin do{Juşu­nun önkoşullarına bakmak zorundadır. Ayrıca, insanların ideolojik oluşumu, onların belirli bir do{Jal ve toptumsal çevreyle karşılaşma­larıyla de{Jil, belirli bir toplumda belirli analardan, belirli aile ilişkile· rinin içine do{Jmalarıyla başlar.

insani varlıkların ve onların yaratıcı yeteneklerinin ideolojik ola­rak yo{Jrulabilirli{Ji hakkında bilinenlerden; iç koşullan, do{Jal çevre ve di{Jer toplumlarla ilişkileri bir kuşaktan ötekine tamamen aynı ka­lan toplumlarda verili ideololilerin hemen hemen tümüyle yeniden üretilebilece�ini çıkarabiliriz. (Sadece psikodinamik süreçlerin tam bir toplumsal denetime sokulamaz olmasından kaynaklanan küçük bir bireysel "uyumsüzlar" marjı bırakmamız gerekecektir.) Bir ana­baba kuşa{Jı çocuklarını her zaman kendi öznellik biçimine göre şe­killendirecektir. Ekolojik, demografik, toplumsal-ekonomik ve bütün toplumlararası ilişkiler aynı kalırsa, genç kuşak varolan ideolojiterin aynı onaylama ve yasaklamalarıyla aynı ana-babaları gibi yüz yüze gelecektir. Bundan çıkan·sonuç şudur: Ideolojiterin do{Juşunun açık­lanması/araştınlması, bir toplumun yapıSindaki ve o toplumun do­Oal çevresi ve diOer toplumlarla Ilişkilerindeki deOitme süreç­lerinden başlaması gerekecektir. Ideoloji! erin ortaya çıkıtının mad­di belirlenimini olutturan bu deOitmelerdlr.

45

Page 48: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

idealist ·tarih anlayışları iki güvenilmez varsayıma örtükçe daya­nıyor görünmektedir. Birincisi, "Munchhausen etkisi" diyebilece{li­miz şeye: insanların kendilerini ideolojik ayakba{llarından kurt�rma yetene{line güvenmektedirler. Bu, her yeni kuşa{lın yalnızca ideo­lojik hayal gücü aracılı{lıyla, ana-babalarının karşılaştı{lı du rumların tamamen aynısıyla yüz yüze gelse bile, kendisini ana-babalarının ideolojik biçimlendirmesinden kurtarabileceQini varsayar. lkincisi, va­roluşsal ideolojilerin -bunlar arasında temel önem ço{lunlukla kap­sayıcı din ve ahlak felsefesi ideolojilerine verilmektedir- tarihin dı­şında oldukları ama gene de tarihin hareket ettiricileri olarak hare­ket edebileceklerini ve ettiklerini önceden varsayarlar. Bunun sa­vunulabilir bir yanı yoktur.

Bireysellik biçimleri , erkeklik ve kadınlık, din ve ahlaktaki deOi­şiklik, varoluşsal ideolojilerin her zaman somut tarihsel biçimler için­de varolduklarını ama asla bunlara indirgenemeyece{lini göstermek­tedir. Bu tarihsel olarak belirlenmiş varoluşsal ideolojiler, o halde bütün di{jer ideolojiler gibi aynı yeniden üretim ve de{lişme yasala­rına ba{llı olmalıdırlar. Dahası, idealist tarih kurarnlan ço{lunlukla, iyi ve haklı (kötü ve haksız) olanı belirleyen ideolojik sesienişler üze­rinde odaklanmışlar ve onlara sahip olduklannın ötesinde anlamlar yüklemişlerdir. Ama ideolojik oluşuma kuşaklararası bi r perspektif· ten bakınca anlaşı laca{lı üzere, var ve olanaklı adlandırmaları ve de­neyimleri iyi ve haklı olan ideolojilerindaki de{lişmelerden çok daha önemlidir. Bunlar böyle de{lişiklikleri hiç bir zaman tamamen özüm­sernsaler de belirlerler.

Tarihsel maddeci ideoloji anlayışı , genel maddeci anlayışın olduk­ça temel iki özelli{lini daha gerektirir. Birincisi , verili bir toplumdaki de{lişmenin en önemli anahtarının, iklimsel de{lişme veya afet gibi doğal fenomenler de{lil iç toplumsal dinamikler oldu{lunu; iç toplum­sal dinamiklerin, öme{lin, demografik yiyecek/nüfus oranlannca de{lil üretim güçleri ve ilişkilerince yönetildi{lini; toplumlar arasındaki iş­birli{li ve çatışmanın karakteri ve sonucunun -örneQin, fetih ve bo­yun e{lditme olasılı{lı ve etkileri- asıl olarak söz konusu top lumla­rın iç yapılarınca belirlendi{lini ifade eder. Ideolojik evrenin yapısal

46

Page 49: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

şemasına göre söylersak bu şu demektir: ideolojilerin tarihi , kapsa­yıcı tarihsel toplumsal ideolojilerin zaferleri ve yenilgilerinin, egemen­lik ve ba{Jımlıl ıklannın tarihi de{Jildir; muzaffer ve egemen V alkge­ister'ın (halk ruhlarının) birbirini izlemesinin tarihi de{Jildir.

Belli bir dizi ideloji de{Jişmeyen bir biçimde yeniden üretildi{Ji za­man, onun genel matrisi , içerisinde ana-baba kuşa{Jı için geçerli olan­ların çocuklar kuşa{Jı için de -ana-baba kuşağının kendisi için bir zamanlar oldu{Ju gibi aynı yolla-,. onaylandığı, herhangi bir ihlalin cezalandırıldı{Jı sabit bir toplumsal, çevre-toplumsal, toplumlarara­sı ilişkiler bütünüdür. Bu bütün içinde ideolojik değişmenin matrisi­ni oluştuian de{Jişiklikler iki temel kategoride toplanabilir. Bi rincisi parçalayıcı eşitsiz gelişmeler adını verebilece{Jimiz, nüfus ve ge­çim araçları arasındaki i lişkiyi etkileyen demografik e{Jrilerden yeni ve güçlü komşuların ortaya çıkmasına kadar eski bütünü çatiatma­ya e{Jilimli gelişmelerdir. Bu kategorilerin ikincisi, çelişkilerdir. Mark­sist söylernde bu sözcüğün ku llanımının çoğu kez her türden çatış­mayı kapsayacak denli genişletilmesine karşın, belirli bir türden ça­tışmanın yani gerçekte bir bütün oluşturan iki öge arasındaki çatış­manın gelişmesi olarak sınıriandıniması do{Jru olur. Bu takdirde, top­lumsal bir Çelişkinin ortaya çıkmasının etkisi, bir ikilam yaratmak ola­caktır.

Marksizm geleneksel olarak bir temel çelişki, sınıfların konumun­da ve mücadele parametrelerinde bir de{Jişmeye do{Jrudan işaret eden üretim ilişkileri ve güçleri arasındaki çelişki üzerinde odaklan­mıştır. Ama siyasal ve ideolojik çelişkilerin gelişmesi de pekala ola­naklıdır. What Does the Ruling Class Do When lt Rules?'da ileri sürdü{Jüm gibi bu çelişkiler esas olarak toplumsal egemenlik ilişki­leri i le devlet içinde topluma ilişkin görevleri yürüten güçler arasın­da; ve ideolojik olarak itaat ile uygunluk arasında yer almaktadır. Bu nedenle ideolojik çelişki, verili bir söylernde bir mantıksal tutarlı­lık -ki söylemin toplumsal etkilili{Ji bakımından hemen her zaman ikincil önemdedir- yoklu{Ju anlamına gelmez.

Daha önce ideolojik oluşum sürecini itaat ve niteltklili{Jin gerçek bir birli{Ji olarak ortaya koymuştu k. Bunlar aynı sürecin iki ayrı yü-

47

Page 50: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

züdür; bundan dolayı birbirlerine uymak e�ilimindedirler. Gerçekte onların uygunlu�unu sa�layacak iktidar stratejileri her zaman var­dır. Fakat birçok kuşa�ı birlikte barındıran bir toplumun dinamikleri olarak bu ikisi arasında bir çelişki d�ması olasılı�ı vardır. Ya genç kuşa�ın. di�er bir deyişle, �emenlik altındaki nüfusun tabi kılınması, bazı nedenlerle biçim veya güç bakımından de�işirken; yeni üyele· rin, nitelikli olmaları gereken görevlet de�işmeyebilir veya farklı bir yönde de�işebilir. Ya da gerekli veya verili niteliklerde bir d�işme olurken, itaat sa�Jama biçimleri buna uygun bir d�işme gösterme· yebilir.

Verili bir düzen için. tehlikeli olan genellikle çelişkinin ikinci biçi· midir. Ilki en fazlasından düşük performans, işi, okulu bırakma ve· ya başkaldı n üretmeye �ilimlidir; oysa ikincisi potansiyel olarak dev· rimci bir toplumsal dönüşOme yol açabilir. Hanedansal ya da sömür­geci tabi kılma biçimlerine sahip birçok toplumda aydınların ileri ka· pitalist bir toplumun nitelikleri dO!)rultusunda e{Jitilmesi çok kez, dev· rimci ideoloji ve pratiklerio üretilmesine yol açmıştır. Ileri kapitalist ülkelerde '60'1arın sonundaki ô�renci hareketi, verili konjonktürde akademik tabi kılma biçimlerinin artık etkili biçimde karşılayamadı· Oı yüksek ö�renimdeki kitlesel bir artışla ilgili benzer bir çelişkiden ortaya çıktı. (Ama hepimizin bildi�i gibi, devrimci işçi sınıfı prati�in· de atılganlık 'assertiveness' yoklu�u koşullannda devrimci ö{Jrenci hareketi gerçekten partayıp söndü.) Harry Braverman tarafından can· lı bir tablosu çizilen kapitalistlerin işçileri vasıfsızlaştırma yöntemle· ri, itaat ve niteliklilik arasındaki uygunlu�u sürdürme çabası olarak görülebilir. Bununla birlikte, toplumsal de�işmeye ilişkin temel Mark· sçı hipotez şudur: Işçilerin gittikçe merkezileş�n bir emek pazarın· da ve gittikçe kolektifleşen bir iş sürecinde özgür kişiler olarak e�i· timi, burjuva ltaatiyle çatışacak ve devrimci sosyalist ideoloji ve pra· ti�i üretecektir.

Üç temel çelişki tipi birbirinden ba�ımsız de�ildir; tersine, karşı· lıklı ilişki Içindedirler. Marksizm, egemenlik-yürütme arasındaki si­yasal çelişki ile itaat-niteliklilik arasındaki ideolojik çelişkilerin, üre­tim ilişkileri ve güçiMi arasındaki ekonomik uygunluk veya çelişki·

48

Page 51: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ye indirgenebilir olmamakla birlikte büyük ölçüde onun tarafından yönetildiOini ileri sürer. Kuşkusuz, üretim ilişkileri ve güçlerinin her­hangi bir bileşimi, ekonomik öznelerin belli tür bir itaat-niteliklilik'ini gerektirir; bunu da, açlık, işsizlik, iflas gibi yaptınmlar ve bunların bu itaat-niteliklilik'in doaruluOunu olumisyan karşıtlan (toklu k, istih­dam, refah-Ç) aracılıOıyla saOiar. Ama üretim ilişkileri ve güçleri ara­sında bir çelişki gelişirse, hiç bir ideolojik oluşum yeni ekonomik öz­neleri çelişkili ekonomik düzene yeterince ve uyumlu olarak tabi kı­lamaz; onları bu düzen için niteliklendiremez. O zaman eski ekono­mik onaylamalar ve yasaklamalar matrisi çallamaya başlar.

Eski onaylamalar ve yasaklamalar matrisi çelişkiler ve diQer par­çalayıcı gelişmeler dolayısıyla de{liştiOi zaman, ideolojiler deOişir ve yeni ideolojiler ortaya çı kar ve yayılır. ideolojik biçimlendirme süre­ci yalnızca ideoloP içinde gerçekleşmez. Bu süreç her zaman belirli bir toplumsal düzene söylemsel-olmayan boyutlarda bir itaat ve ni­teliklilik sürecidir. Bu düzen de{lişti{li zaman önceki itaat-niteliklilik artık yeterince on aylanamaz ve yasaklanam az. Bu da, geçerlilikleri ne ölçüde daha etkili onaylanacakları ve yasaklanacaklanyla belir­lenen az ya da çok radikal yeniden tanımlamalara yol açan bir olgu­dur.

Yukarıda ortaya koyduOumuz sekiz önermeden buraya kadar sa­dece üçünü ele aldık. Bunlar temel olanlardı. Sınıf ideolojilerinin iş­levsel gerekliliOine ilişkin Dördüncü Önerme önümüzdeki bölümde geniş olarak ele alınacaktır. Beşinci Önerme (Yeni üretim tarzları , yeni ekonomik konum·sal ideolojiler üretecektir), Dördüncü Önerme'­den türemektedir. Zaten o da Üçüncü Önerme'den çı kar. Altıncı önerme, ideolojik evrene ilişkin olarak önceki bölümde dile getiri­lenferin bir tekrarıdır.

Yedinci Önerme (Ekonomik konumsal olanlar dışında ideolojiie­rin somut biçimleri üretim tarzınca doOrudan belirlenmezler), tarih­sel maddeciliOin sınırlannı gösterir. Örneğn, hiçbir feodal üretim tarzı teorisi , feodalizme neden Avrupa'da Katolik Hıristiyanlı{lın , Japon­ya'da ise Şintoizmin eşlik etti{lini açıklayamaz. Ama bütün ideolojik deOişmelerin maddi de{lişmelerce belirlendiOini ileri sürmek, aynı

49

Page 52: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

zamanda, Avrupa'da dinsel hizipleşme ve savaşiann sınıfsal yapı· daki deQişmelerce ve sınıf politikalannca belirlenmiş oldukları anla· mına gelir.

Son önerme (Yeni üretim tarzlan -e{ıer zaten var de{Jilseler des· tekleyici varoluşsal· ve tarihsel- kapsayıcı ideolojilerin yeni biçim· lerini do{Juracaktır), kısmen, farklı ideolojilerin tarihsel eklemlenme biçimlerine ilişkin önceki bölümde söylenmiş olanların bir sonucu· dur. Bu ideolojik de{Jişmeler, çok farklı tarihsel ideolojik sistemler· de iş görece{Ji ve verili bir üretim tarzının do{Juşu farklı dönüşüm süreçlerinden geçerek gerçekleşebileceOi için, aynı ü retim tarzının egemenli{Jindeki ülkeleri birbirinden önemli ölçüde farklı laştıracak yeni ideolojik biçimler beklemeliyiz. ÖrneQin, m illiyetçilik, hem Fran· sa, hem de Almanya'da pazar ve devlet birli{Jini engelleyen monar· şi k yönetim ilkelerine, aristokratik kurumlara ve geleneksel yetkile· re karşı mücadelenin bir parçası olarak gayretli ve başarı l ı bir şekil· de ortaya çıktı. Ama Fransa'da bu milliyetçilik Jakoben ve Cumhu· riyetçi -Bonapartist bir ara dönem ile birlikte- bir bu rjuva do{Jrul· tuda gelişirken , Wilhelmci Reich' ın burjuva milliyetçili{Ji hanedanla ve Junkerlerle kaynaştı ve giderek onların hizmetine girdi.22

50

Page 53: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

lll. SINIFLARlN iDEOLO-JiK OLUŞUMU

"Sınıflar" terimi verili üretim ilişkilerinin "taşıyıcı lan" olarak dav­ranan veya hizmet eden ve sınıf mücadelelerinin öznelerini oluştu­ran insan kategorilerini belirtir. Bu halleriyle kendi sınıf rollerine ita­at etmek ve bu roller için nitelikli olmak zorundadırlar; bu itaat­niteliklilik her bir sınıf için özgüldür. Bu nedenledir ki yeni bir itaat­niteliklilik olmaksızın bir anda bir lordu sanayi işçisine veya bir ban­keri bir serfe çevirmek olanaksızdı r. Bu anlamda Poulantzas, sınıf­ların her zaman ekonomik oldu{lu kadar kendilerine özgü bir varo­luşa da sahip oldu klannı vurgulamakta haklıydı. Sınıfların ideolojik açıdan özgül sınıf ideoloji lerince oluşturulduklarını varsaymazsak sı­nıf mücadelesinden, sınıfların mücadelesinden ("mücalede", kuş­kusuz, öznelerin pratiklerine gönderme yapar) sayısız toplumsal ça­tışmaları bir bütün halinde tasariarnada analitik bir 1<avram olarak söz edemeyiz.23

Sınıfların ideolojik oluşumu, toplumsal tarihyazımının konusudur. Ideoloji üzerine kuramsal çalışmaların tarihyazımından ö{lrenece{li çok şey vardır ve kapsamlı bir analiz tarihyazımıyla ba{llantılı olma­lıdır. Bu türe örnek olarak, Brunner, Du by ve Joanna'nın feodal sı­nıflar üzerine, Thompson , Hobsbawm, Foster, Perrot, Trempe ve Vaster' in işçi sınıfı üzerine, Genovese' in ABD'deki Günayli köleler ve köle sahipleri üzerine çalışmalarını sayabiliriz.24 Burjuvazi,Jlin olu­şumu konusuna daha az önem verilmiştir, ama en azındar(rawneyve Weber'in ünlü yapıtlarını , Bramsted'in 1 9. yüzyıl Alman edebi· yatında aristokrat ve burjuva ideoloji leri arasındaki çatışmalar ve bu ideolojilerin kendi içlerindeki de{lişmeler üzerine analizini , Hirs­chmann'ın i lk kapitalizm argümanları üzerine incelemesini ve Bag­liani'nin halyan sanayi burjuvazisinin 1. Dünya Savaşı'na kadar olan ideolojisi üzerine monografisini akılda tutmalıyız.25 Genelde konuyla

51

Page 54: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ilgili bol miktarda tarihyazım çalışması vardır. Amprik sosyorojinin de, çaCJdaş sınıfların ideolojik bileşimi (kesimleri) konusunda önem· li katkıları olmuştur.26 Balzac'ın feodal aristokrasi ile burjuvazi ara· sındaki karşıtlıkları ele alan yapıtlarından , Thomas Mann'ın Sud­denbrooks'daki ticari burjuvazisini betimlemesine, 1 930' 1arın bü· yük lsveçli otobiyografik proleter yazarlar kuşa{Jına kadar edebiyat· ta da önemli belgeler elim_izin altındadır. Birçok tarihçiye kuramsal kibirli l ik olarak görünse de, bu denemenin çerçevesi beni kesin ta­rihsel referansları göz ardı etmeye zorluyor.

Her bir durumda sınıfların ideolojik oluşumu hakkında tarihin bi· ze tanıklık edebilmesi için öncelikle, özellikle ku ramsal bazı sorun­ların çözümlenmesi gerektiCJini burada vurgulamalıyım. Çünkü, sı­nıf ideolojisi kavramı, verili bir zamanda verili bir sınıfın üyeleri arasında geçerli ideolojik (konfigürasyon) i le anlamdaş değildir. Yukanda söylenenlerden şu anlaşılmalıdır: Verili bir sınıfın üyeleri­nin gerçek ideolojik birlikteliCJi, biri diCJerine indirgenemez farklı öge­lerin karmaşık bir bütünüdür. Bu , sınıf ideolojisinden başka az çok özdo{Jasal (idiosyncratic) varoluşsal-konumsal ideolojileri, varoluşsal· kapsayıcı ve tarihsel-kapsayıcı ideoloji leri, sınıfsal olmayan tarihsel­konumsal ideolojileri, diCJer sınıfların başkahk-ideolojisi ögelerini de içerir. Bu yüzden, hangi ideolojilerin feodal, burjuva, prpleter, küçük­burjuva veya her ne olduCJu kuramsal olarak belirlenmelidir. Bu so­ru tek başına tarihsel veya sosyolojik türnevarım yöntemiyle yanıt· lanarn az.

Bu gerekli kuramsal belirleme, üretim ilişki lerince tanımlanan sı­nıfsal konumlardan -bu konumların içerdiCJi belli bir ideolojik itaat­niteliklilik türünden....: türetilmelidir. Üretim ilişkileri kavramı , başka bir yerde27 göstermiş olduCJum gibi, üretimin toplumsal örgütlenme­sinin üç yönünü belirtir: 1 ) üretim araçlannın dağılım biçimi , onları ku l lanma kanalları ve engelleri , 2) ekonomik üretim tarzında (onun dolaşım, deCJişim , gelir daCJıhmı ve tüketime ilişkin üst belirlenmiş yanları dahil) artık-emek üreticileri ile ondan yararlananlar arasın­daki ve içerisindeki toplumsal i lişkiler, 3) üretimin nesnel veya ku­rums_allaşmış yönelimi .

52

Page 55: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Öyleyse, özgül sınıf ideoloji lerinin kuramsal olarak saptanması , bir sınıfın insanlarının ekonomik olarak tanımlanmış rollerini yerine getirmeleri için (varolan , iyi olan ve olanaklı olanın nasıl adlandırıl· dı{Jı ve ne oldu{Juna ba{Jiı olarak) gerekli minimum itaat-niteliklilik'in bulunmasını gerektirir. Burada, bir sınıfın "tek tek üyeleri"nden çok "bir sınıf 'tan söz ediyorum , çünkü sayısız özel koşullardan birinin bir bireyin , de{Jişik süreler için , model ideolojik oluşumun gerektir· di{Ji minimumdan daha azı na sahip olarak verili bi r sınıf�al konumu işgal etmesine izin verebilece{Ji olası lıQını göz önünde tutmalıyız. Bü· tün sınıfların "uyumsuz bireyleri" vardır.

1 • S1n1fsal Benlik-ideolojileri

O halde ilkin (erkek) feodal aristokrat olmak nasip edilmiş bir ço· cuQun tabi ve nitelikli kı lınması gereken dünyaya bir bakalım.

(i) Feodal bir aristokratın sahip oldu{Ju üretim araçları toprak mül· kü biçimindedir. Bu genelllkle bireysel ai levi mülkiyet haktarıyla (gerçi başka biçimler de gelişebi li r) kullanıtan ve üst derecedeki bir lorda askeri cesaret isteyen ya da başka tür hizmetlerle ve miras ve evli· likle güvenceye alınan bir mülktür. ideoloji k olarak, bu durum hem dünyanın neye benzedi{Ji, onun içinde neyin olanaklı oldu{Juna iliş· kin kavramların inşaasınd a hem de neyin iyi ve do{Jru oldu{Junun tanımlanmasında toprakçe zenginlik, savaşçılık ve kahramanlıQın ve/veya hizmet, yükümlülük, soy, romantik olmayan evliliğin hayli önem kazandığı bir otuşumu gerektirir.

(ii) Feodal lordun , aristokrat olmayan kendi çift lik kahyasının göz· etiminde köylülerinin yürüttü{Jü üretim araçlarının günlük yönetimi işi dışında bir konumu vardır. Üyesi olduOu aristokratlar toplulu{Ju ve kralı ile haklar ve güçler, güven, ba{Jiı l ık andı, SCJy gibi ekonomik olmayan , yargısal-siyasal terimiere göre tanımlanan hiyerarşik bir ilişki içindedir. Gerçi aristokratik ve aristokratik olmayan soy ara· sındaki niteliksel ayrımla asıl üreticilerden kendi köylülerinden ayrı· ·lır ama onlarla da benzer bir i lişki içindedir. Üretim ilişkilerinin bu

53

Page 56: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

yanları yasal hiyerarşi , emir, onur, baOiı l ık ve soyun bilincinde olma ve deOerini bilme üzerine kurulu bir ideolojik oluşumun da varlıOına işaret eder.

(iii) Feodal üretimde artı ürüne lordvari tüketim yoluyla el konu­lur. Bunun ideolojik karşı lıOı modaya uygun bir tüketim ve davranış eOitimini içerir.

Feodal köylülerin dünyası ise tersine, her şeyden önce sahibi ol­madıkları topraOa kolektif olarak baOiı olmaları olgusuyla tanımla­nır. Köylüler topraOın sahipUOi ve onun üzerinde üretilen artı ürün· den ayrılmış du rumdadırlar ve bir lordun topra{Jını işleyenler olarak ona baOıml ıdırlar. Toplumsal varoluşun bu tarihsel biçimine uygun itaat ve niteliklilik türü kolektivist bir yönelimi; kendi do{JduOu topra­Oa ve köye ideolojik baOiıl ıOı; feodal üretici güçlerin gelişiminin aOır adımlarla olması nedeniyle geleneksel ve yavaş deOişen tarımsal beceri ler kazanılmasını içerir. Feodal köylülerin formasyonu devle· tin siyasal sorunlarını içermese bile, yasal hak ve yükümlülüklerin bilincinde olmayı ve deOerini bilmeyi içerir: Onlar insani yük hay­vanları deOil , ama yasal olarak tanım lanmış bir haklar ve yükOmlü­lükler hiyerarşisinin en alt basamaOını işgal edenlerdir.

Şimdi burjuvazinin kapitalist dünyasına bakalım. (i) Kapitalist genellikle, kar amacıyla ku llanılabildiQi sürece ası l ka·

rakteri önem taşımayan üretim araçlarına sahiptir. Rekabete dayalı bir pazarda deOiştirilebilir nakit kaynaklanna sahipse miras yoluyla servet edinmişse veya giderek daha sık rastlanan bir şekilde, bir şir· ket yönetim kurulu üyesi olup da şirkete kAr saOiama yoluyla üre· tim araçlanna sahip olma olası lıOı doOar. Buna uygun düşen ideo· lojik formasyon , para kazanma, çalışkanlık, girişim , barışçı yollarla riske girme, yarışmacılık, bireysel başarı ve doOaya egemen olmayı vurgular.

(ii) Kapitalist genel likle işletmesini el işinin zihinsel işe baOımlılıOı temelinde yöneterak iş sürecine katılır. lşçileriyle bir emek pazarın­da yasal bakımdan özgür ve eşit satıcılar karşısındaki bir emek-gücü alıcısı olarak karşılaşmak zorundadır. Kendi sınıfının diOer üyeleriy­le ilişkisi, bir rekabet ve pazar·deOişim ilişkisidir. Kapitalist üretimin

54

Page 57: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

hedefleri çerçevesinde, ilişkiler hem kAr kuralınca yöneti lir, hem de dünyanın bir meta olarak kavranışına, "meta fetişizmi"ne yönelik bir ideolojik e{litimin varlı{lına işaret eder. Burada vurgun, yargı önün­de eşitli{lin, eşit olmayan yarışmacı performansa eşit olmayan ka­zançların, pratik, zenginleştirici zihinsel eme{lin faziletlerinin ve nes­neler ile insanların fiyatlarının bilincinde olma ve kabullenme üze­rindedir.

(iii) Kapitalist üretimin kurumtaşmış amacı sermaye birikimidir: kA­rın yeni kArlar sa{llamak için yatırımı. Bu, akılcı muhasebe, düzenli­lik, tasarruf ve sürekli çabaya yönelik bir ideolojik itaat ve nitelikli lik gerektirir. Ve birikimin anlamına ilişkin varoluşsal sorun çerçevesin­de, birikimin sürdürülmesi ve mülkiyetin aktarı lmasını olanaklı kıla­cak bir çekirdek aile i le birlikte yürümek e{lilimindedir. Şirket kapi­talizmi altında bu gerekierin bazılan şirketin kurumsallaşmasıyle kar­şılanır. Öyle ki tasarruf, aile, vb. bireysel kapitalistlerin ideolojik olu­şumunda artık yaşamsal önemde de{lildir.28

Kuramsal olarak küçük-burjuva ideolojisi de aynı şekilde belir­lenmelidir. Ço{Ju kez yapıldı{lı gibi , ne tam ame� burjuva ne de dev­rimci proleter sayı labilecek her ça{ldaş ideolojinin içine tıkıştınldı{lı bir kategori olarak ele alınmalıdır.29 Basit meta üreticileri ve tüccar­ların küçük-burjuva dünyası , burjuva dünyası gibi, bir pazarlar ve rekabet dünyasıdır. Ama bu rada ne ücretli çalışanlar, ne de artık­eme{le el konulması söz konusudur. Ekonomik açıdan da, serma­ye birikimine de{lil, aile tüketimine yöneliktir. Bu farklılıklar, gelişi­güzel burjuva para kazanma, girişim ve riske girmenin yerine, çok çalışma ve tasarufla üretim araçlarına sahip olmayı (ve bunu sür­dürmeyi) öngören ideolojilerin geçece{lini; üstün zihinsel eme{lin ye­rini bir tek üretici veya tüccarın ekonomik pratikli{linin alaca{lını : ai­le güvenli{li ve ba{lımsızlı{lı kaygısının akılcı kAr hesaplarına ü�tün gelece{lini ima eder görünmektedir. Sözde profesyoneller genellik­le gerçekte küçük-burjuvazinin bir parçasını oluştururlar. Gerçi bun­ların ço{Ju ücretle çalışan (Örne{lin, kamu sektöründe çalışan dok­torlar) orta tabakadır; di{lerleri ise (şirket avukatları, muhasebeci­ler, "danışmanlar") üst burjuvazinin daha çok antelektüel çanak ya-

55

Page 58: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

layıcıla�ıdı rlar. Karlılık kaygısıyla ilişkili olmayan, çıkar gözetmez bir iş ahlakı ve baQımsızlıQı vurgulayan bir "profesyonel" yönelim, as· lında küçük-burjuva ideolojisinin bir deQişkeni olabilir,

Işçi sınıfının dünyası , üretim araçlarından kazanılmış ya da mi· ras kalmış sermayeye sahip olmamakla bireysel ve topluca ayrılan bi r dünyadır. Işçi sınıfına özgü varoluş hem farklı laşmamış emek· gücüne sahip bir pazar öznesinin yasal özgürlük ve eşitliQini hem de kolektif olarak birbirine baQıml ı kol işçilerinin artıkdeQer birikimi için uaraşan yönetsel zihinsel emek karşısında bir grup olarak ya· şadıkları baOımlı lığı içerir. Bir işçinin ideolojik oluşumu her şeyden önce işe, kol emeğine karşı fiziksel cesaret, sertlik, dayanıklılık ve beceri içeren bir yönelimi gerektirir. Ücret sözleşmesi çalışma ile boş zaman arasında bir ayrım• ve çalışmanın amacının da tüketim ve ailenin yeniden üretimi olduğunu ima eder. Kapitalist iş süreci, ayrıca, karşılıklı bağımlı lığın toplu halde bilincinde olmayı gerektirir. Son olarak, kapitalizmde işçiler, bir devletin "yurttaşları" olan, ya· sal bakımdan özgür ve eşit pazar aktörleri olarak siyasal ideolojik oluşuma içsel olarak açık olmalarıyla da feodal köylülerden aynlırlar.

Eleştirel okurlar kuşkusuz bu sınıf ideolojileri tanımında göze ça­rpan bir çok sorun bu lacaklardır. Nlteleme, belirginleştirme ve ek· lere gerek olduğu açıktır. Gerçi yukarda burjuva ideolojisiyle ilgili olarak bu yönde bazı ipuçlan verilmişti. Ama aynı tür bir işlemi izle· yerek bir üretim tarzındaki ve o üretim tarzının sınıflarının varolu· şu ndaki farklı evrelerle ilgili başka ek açıklamalar gerekli olabilir. Sınıf ideolojileri ayrıca söz konusu kesimlere göre daha da belirginleşti· ri lebilir. Daha genel olarak, yukanda verilen listenin sınıf ideolojile· rinin merkezi ögelerini tümüyle kapsadığını iddia etmiyorum. Aksi· ne, eksik bırakılan çok önemli bir öge aşağıda tartışılacaktır ve pe­kala başka ögeler de olabil ir. Bununla birlikte, gözden geçirmek ko· şuluyla, listenin i lgili sınıfların ideolojik oluşumu için gerekli ögeleri içerdiğini ileri sürüyorı.ım.

Orta tabakalar belirli b i r üretim J:;ıiçiminin taşıyıcı ları değil kapita­lizmin gelişmesinin bir ürünüdürler. Bu nedenle, katı Marksist an­lamda bir sınıf oluşturamazlar. Onların konumu belki de en iyi bi·

56

Page 59: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

çimde, Erik O lin Wright'ın "çelişkili sınıf konumu" kavramıyla anla­şılabilir.30 O zaman da, ideolojik olarak, burjuvazi, sınıfı ve küçük­burjuvazi arasında çelişkili bir sınıfsal konumda olduklan görülecektir.

Farkediimiş olacaktır ki hem feodal köylünün, hem de kapitalizm­deki işçinin sömOrülüyor, yani yarattıkları artıdeQere başkalarınca el konuyor olmasına karşın bunlarıı:ı kendi sınıf ideolojilerinin tanı­mı içerisinde hiç de sömürünün kabulü yer almamaktadır. Her ne kadar öncüllerden mantıksal olarak çıkmıyor görünse de, bu Mark­sisliere oldukça mantıklı görünebilir. Öte yandan sömürülen sınıfia­nn ideolojilerinin tanımında hiç bir devrimci ögeye yer verilmemiş­tir. Bu da, argümanın kendisiyle mantıksal tutarlılık göstermekle bir­likte bir çok Marksiste tuhaf ve mantıksız görünecektir.

Bu itirazları şöyle yanıtlayabilirim: Hem sömürünün kabulünü, hem de sömürüye karşı direnişi sim�trik ve kasıtlı olarak ihmal etmemiz mantıksal olarak, şimdiye kadar yaptı{Jımı2 belirlemelerin tartışma konusu sınıfların sadece benlik-ideolojilerine ilişkin olmalarından ileri gelmek�edir. Ama bütün konumsal ideolojilerin, hem bir benlik­ideolojisi, hem de ilgili bir başkalık-ideolojisi içermeleri nedeniyle ikili bir karaktere sahip olduklarını da söylemiştik. Benlik-ideolojileri bir özneyi (bu durumda bir sınıfı) bir başkası veya başkalarıyla iliş­kilendirir. işte sınıf mücadelesi ve sınıf işbirliğinin öznelerin i oluş­turan da bu sınıfsal başkalık-ideolojileridir.

2 . S1n1fsal Bat;kahk-ideolo)llerl

Bu sınıfsal başkalık-ideolojileri basitçe mücadelenin aldatmaca­ları veya mitleri olarak icat edilmemişlerdir, tıpkı benlik-ideolojileri gibi onlar da üretim ilişkilerinden kaynaklanırlar. Sınıf mücadelesi öznelerinin ideolojik oluşumu açt$1ndan başkalık-ideolojisinin en önemli yanı, sömürücO sınıflar söz konusu oldu{Junda di{Jer sınıflar üzerindeki eQEJmenliklerinin gerekçesi olması: sömürülen sınıflar söz· konusu oldu{Junda ise sômCırücülere karşı direnmelerinin temeli ol­masıdır.

57

Page 60: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Feodal üretim ilişki leri aşa�ıdakiler üzerinde odaklaşan bir aris· tokrat başkalık-ideolojsi içerir görünmektedir: aşa�ı ve üstün do­ğum: soy ve sop; yönetmek için do�anlar (aristokrasi) ile onlar için çalışmak üzere do�anlar (köylüler) arasındaki ayrım; feodal toplu· mu n dinamikleri açısından sırasıyla üretim, çalışma ve ticaret ile si· lahlı koruma, askerlik ve devlet yönefimini kapsayan aşağı ve üs­tün hizmetler. Bir feodal üretim biçiminin sürüyor olması da, ideo­lojik olarak bu aristokrat başkalık-ideolojisinin köylülerce her nasıl· sa kabul edildi�i veya en azından fiilen sorgu lanmadı�ı anlamına gelir. Bununla birlikte bir lord ve köylüleri arasındaki sömürü ilişki· sini içeren feodal toplum hiyerarşisi hizmet ve yükümlülük de�iş· tokuşuna göre tanımlanmıştı. Feodal köylü direnişine temel olacak noktanın burada yattı�ını söylemek isterim. Feodal köylüler zahmetle çalışan gayri-kişiler de�ildi ; bazı haklar ve (daha çok) yükümlülük· lerle bir hiyerarşik konumu işgal ediyorlardı. Ama haklar ve yüküm· lülükler çeşitli biçimlerde yorumlanabilir ve potansiyel olarak h akla· rın çi�nendi�i. yükümlülüklerin artırıldı�ı bir durumu da içerebilir. Bundan dolayı, köylü başkalık-ideolojisi "adil" haklar ve yüküm· lülükler kavramlarını içeriyordu ve feodal sınıf mücadelesi bu hak· lar ve yükümlü lükler çevresinde gelişiyordu.31

Üretim araçlarını denetlemenin kapitalist kanalları ve üretimin ka· pitalist yönelimine dayanan burjuva başkalık-ideolojisi, pazara dö· nük olmayan girişimin ekonomik rasyonalitesinin do�ası gere{Ji da­ha az oldu�unu; düşük bireysel performansın iktidar ve servete u la· şamarnaya yol açtı�ını ileri sürer. Yasal açıdan herkes için fırsatlar eşit oldu�undan, işçiler işçi oldukları, yeterince ço� çalışıp para bi· riktirmemiş oldukları ve yeterince zeki olmadıkları için yalnızca ken­dilerini suçlamalıdırlar. Kapitalizme saldırmak ekonomik olarak akıl dışıdır ve herkesin maddi refahına olumsuz bir etki yapar. Kapitaliz· min varlı�ını başarıyla sürdürmesi bu başkalık-ideolojisinin işçiler­ce. aktif veya pasif, bilinçli veya bilinçsiz kabul edildi�ini gösteri r. (Feodal aristokrasi karşısında burjuva başkalık-ideolojisi akılcı üret· ken -zihinsel- eme�in aristokratın ekonomik aylaklı�ı ve akıldışı sans-souciance'ına (tasasızlı�ına) üstünlü�ü konusunda odaklaşır.)

58

Page 61: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Proleter başkalık-ideolojisi , işgücünün pazarda alım ve satımın· dan yola çıkar. Bu ba�lamda işgücü sahiplerinin, bütün yönleriyle kendi başkalık·ideolojilerine temel sa�layan kendilerine özgü bir ko· numları vardır. Bir yandan işgücü alıcılarıyla pazar ilişkilerinde öz· gür ve eşit bireysel aktörlerdir. Öte yandan, satmak için sadece çok özel bir metaya, insan yetene�inin ayrılamaz bir parçası olan kendi iş güçlerine sahip olmakla (mantıksal olarak) pazarda ayrı bir sınıf oluştururlar. Bu durumun d�asında eme�in tümüyle bir mataya çev­rilmasine karşı , çalışan kişinin pazarın ve sermaye birikiminin me· ta rasyonalitesine karşı l ık iş edinme, yeterli geçim ve belli bir gü­venlik hakkını ileri sürmesiyle ortaya çıkan bir direniş de saklıdır. Bu, girişimci/yöneticinin kar getirici eylemlerinden farkh olarak, emek sürecine d�rudan katı lınmasıyla daha da güçlenir.

Işçilerin pazarlık durumu öyle düzenlenmiştir ki, onlann gücü (esas olarak) ne bireysel özgüllü�ü çok az olan sattıklan metaya, ne de metalarının alıcısına "kapıyı göstermek"teki bireysel yeteneklerine ba�lıdı r. Aksine , işçilerin gücü kapitalistler karşısındaki büyük sayı· sal üstünlüklerinden gelir. Kuşkusuz etkili bi r biçimde birleşebilir· lerse. O halde proletaryanın ideolojisinin bir başka temel özelli�i . yarışmacı bireycili�in karşıtı olarak dayanışmadır. Sendikalar işçi sınıfı kurumlarının en karakteristik ve evrensel olanıdır.

Dahası, emek pazarındaki ikili durum (birey ve sınıf olma-Ç) ya­sal bakımdan özgür ve eşit pazar öznelerinden ayn olarak bütün ka· tegori ler veya "sınıflar" arasındaki bir ekonomik farklılaşma ve ça­tışmanın farkına varmak anlamında sınıf bilinci do�urmaya e�ilim· lidir. işçiler özgür ve eşit bir pazar aktörleri sınıfı olarak aynı zamanda bir devletin özgür ve eşit üyeleri veya "yurttaşları" oldukları için , bu farkına varma sınıfsal temelde bir siyasal eylemi e�ilimi de ge­rektirir. Işçi sınıfı partileri de gelişmiş kapitalist toplumlarda nere· deyse evrensel bir olgudur.

Yönetilen ve sömü rü len sınıfiara özgü direnişin başkalık· ideolojileri, verili bir üretim tarzının sömürülen öznelerini ortaya çı· karan itaat-niteliklilik türünde kayıtlıdırlar. Nitekim feodal köylül�rin birçok yükümlülü�e tabi kı l ınması , eşzamanlı olarak, onları sadece

59

Page 62: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

bu yükümlülükleri taşımalan için de{Jil , ama bazı hakların farkına var­maları ve onları ileri sürme yetene{Ji kazanmaları için de gerekli olan nitelikleri kazandırır. Kapitalizm işçilerin meta i lişkilerine ve serma­ye birikimi mantıOına itaat etmelerine yol açar; ama sadece artı-de{Jer üretmeleri için deQiJ, fakat aynı zamanda özgür kişiler olarak dav­ranmaları ve pazarlık yapmaları için gerekli olan nitelikleri de kazan­dırır.

Benlik-ideolojileri gibi başkalık-ideolOjileri de, aslında toplumsal ideolojik sesieniş süreçleri içinde ve çeşitli onay!ama ve yasaklama biçimlerince yönetilen bir ö{Jrenme süreci yoluyla üretim biçiminin kendisiyle birlikte gelişir. Bu ideolojik gelişme, hem çocuklu kta ol­du{Ju gibi yetişkinlikte de bir dizi bireysel süreci, hem de toplu (ko· lektif) oluşum ve toplu örgütlenme süreçlerini kapsar. Toplu süreç­ler, soylu tann aristokratik davranış kurallarını belirleyen sarayların­dan ve köylülerin köylerinden başlayıp, kasaba meclisleri ve mes­lek birliklerinden geçerek, fabrikalara, yardımlaşma derneklerine ve sendikalara kadar uzanır.

Yeni sınıf ideolojilerinin ortaya çıkması, kuşkusuz, her zaman, ön­ceden var olan ve farklı toplumlarda özgOn tarihsel biçimler alan ide· olojiler ve ekonomik, siyasal koşullar çerçevesinde gerçekleşir. Ör­ne{Jin, p�oletaryanın ba$kalık-ideolofisi, kapitalist meta ilişkilerinin ilerlemesine karşı direnişinde önceki köylü ve zanaatkarların ideo­lojisine başvurabilmiştir. Ama yenilgi, oluşum halindeki işçi sınıfını proleterleşmesine karşı köylü ve zanaatkar çözümleri terk etmeye zorladı. !şçi sınıfı aynı zamanda burjuva ideoloJileriyle de karşılaş­mak ve yenmek zorundaydı. Bu ideolojiler birleşik "sınai" ya da ' 'üretken sınıf"; bireysel kendi kendini e{Jitme ve geliştirme; ve "aklın" yaygınlaşması üzerinde y<>Ounl�ıştı. Tümü de yaygın kav­ramlar ormalanna karşılık işçilerin kapitalizmdeki durumlarına uy­gun olmadıklannı adım adım kanıtlamışlardır.

Yönetilen sınıfların başkalık-ideolojisi�in bu merkezi yanlannın, bir yandan sınıf mücadelesinin öznelerini oluştururken, öte yandan verili sömürü ve egemenlik tarzının aşılmasına açıkça işaret etmedikleri kuşkusuz gözlenmiş -tabii bazılarınca kaygıyla- olacaktır. Işçi sı-

60

Page 63: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

nıfının başkalık-ideolojisi içerisine "sosyalizmi" ya da Marksizmi veya Marksizm-Leninizmi, kasıtlı olarak katmadım. Bir skandal sayılabi· lecek bu atlamanın nedeni şu�ur: Marksist teoride sınıflar ve sınıf mücadelesi sömürücü üretim biçimlerinin işleyişinin kurucu ögele­ridirler. Bu nedenle sınıf m ücadelesi kendi başına, üzerinde temel­lendiOi ve içerisinde iş gördüOü sömürü ve egemenlik biçimini aşa­maz. Toplumsal devrime götüren şey belli bir üretim biçiminin çe­lişkili ve parçalayıcı dinamiOidir. Böyle bir devrim, aynı dinamiOin neden olduOu deOişik parametreler altındaki sınıf mücadelesinin ürü­nüdür. Sınıf mücadelesi verili bir üretim biçimini dönüştürmenin iti· ci gücü olduOu kadar, aynı zamanda onun süregiden yeniden üreti· minin de bir parçasıdır. Çelişkili ve parçalayıcı dinamiOin var olan sömürü ilişkisinden kaynaklanması gerekmez. Gerçi burjuva devri­minin köylü mücadeleleriyle de i lişkili olduOu d<>Orudur ama kapita· lizm efendi-köylü ilişkisinden deOil, feodalizmin çatlakları içinde do­Oup gelişmiştir. Kapitalizmden sosyalizme geçiş Marx' a göre kuş· kusuz doOrudan sermaye-emek ilişkisi içinde gerçekleşiyordu , ama bunun tek nedeni , kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, sermaye-emek çelişkisinin alanının deOişmesiydi. 32

Kanımca sosyalist ideolojinin, sosyalist bi r toplumu hem iyi, hem de gerçekleşmesi olanaklı gören bir ideolojinin işçi sınıfının varlıOında zımni olarak bulunduOu, bu nedenle işçi sınıfı ideolojisinin bir par· çasıru oluşturduOu mantıksal olarak iddia edilemez. Kautsky ve Le­nin'in işçi sınıfı ile sosyalist ideoloji arasındaki aynlıOa ilişkin görüş· lertbu anlamda do{Jrudur. Sosyalist (ve komünist) ideolojinin temel toplumsal gücünün işçi sı"ıfı olmuş olduOu ve olmakta olduOu kuş· kusuz bir gerÇPktir. Ama bunun böyle olduOunu, sosyalizmi işçi sı· . nıfı ideolojisine jahil etmeksizin ya da o muOiak faydacı "çıkar" kav· ramına başvurmaksızın açıklamak olanaklıdır. Işçi sınıfı i le sosya­list ideoloji arasında, sosyalizm ile başka hiçbir sınıfın ideolojisi ara­sında var olmayan, güçlü bir seçlci ilgi, karşı lıklı birleşme ve ek· lemlenme potansiyeli vardır. Sosyalizm gerçekte, işçi sınıfı ideoloji· sinin, üretken emeOe toplu yönelimi, çalışan kişiyi meta ilişkileri kar­şısında olumlam ası, sınıf bilinci ve dayanışması gibi bütün merkezi

61

Page 64: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ögelerinin siyasal bir strateji içerisinde belirlenmesi ve geleceOin top· lumuna yansıtılmasıdır. Benzer bir özel yakınlık işçi sınıfı ideoloji· siyle Marksist teori arasında ve proleter sınıf bilinci lle kapitalist top· lurnda sınıf i lişkileri ve mücadelelerinin bireysel yarışmacı ilişki ve mücadeleler karşısında ezici bir öneme sahip bulundu{luna ilişkin Marksist önermeler arasında da vardır. Marksist sosyalizm ayrıca, işçi sınıfının kapitalizmin çelişkili gelişimi içindeki konumu üzerinde odaklanarak, işçi sınıfının belirli yetenek ve potansiyellerine ilişkin bir ku ram da içerir; ve işte bu açıdan Marksizm işçi sınıfı mücadele· sine stratejik bir yön katar.

Şimdi, işçi sınıfı ideolojisini yukandaki gibi tanımlamış ve belirle· memişken bunu söylemek, sosyalist ideoloji ve Marksist teorinin iş· çi sınıfıriın varlı{lıyla bir ilgisi oldu {lu anlamına gelir. Bu yalnızca, ide· olojiler alemindeki bir rastlaşma sorunu de{lildir. Dahası Marksist sosyalizm yalnızca entelektüellerin yarattıkları bir şey d90ildi. O Marx ve Engels'in işçi sınıfından ve mücadelelerinden ö{lrendikleriyle ge· lişti. 33

3 . S1n1fsal ve Sinifsal-Olmayan ideoloJiler

Analizimize yöneltilebilecek olası bazı eleştirileri düşünerek, sınıf ideolojilerinin varoluşsal· ve tarihsel.·kapsayıcı ideolojilerle eklam· lenmesini de tartışmalıyız. Bu , kuşkusuz Marksist bir ideoloji teori· sinin temel bir sorunudur. Çünkü tarihsel maddecilik bu ideolojiler ve öznellik biçimlerinin farklı sınıfiaris farklı yollardan eklemlendi{li· ni ileri sürer. Yer kaygısıyla kısa birkaç düşünce belirtmakle yetine· ce{! im.

Birincisi, feodal ve burjuva ideolojilerinin özgül yönlerinin ço{lu· nun sınıfın sadece erkek üyeleriyle ilgili oldu{lu, dolayısıyla son de· rece cinsiyete-özel nitelikler taşıdı{lı belirtilmeye de{ler. (Bir seçim· le yüzyüze geldi{linde feodal ve burjuva erkeklerin ideolojik oluŞum­larını göz önüne aldım. Çünkü artık ürüne el konulması ve sahiple· nilmesi işine do{lrudan karışmış olan genellikle sadece onlardı.) Bu ,

62

Page 65: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

işçi sınıfı ideolojisi için pek geçerli deQildir; gerçekte, cinsiyete özel durumlar bu rada bir ölçüde yalnızca fiziksel dayanıklılıkla ilgilidir. Burada emek hareketi i le kadın hareketi arasındaki , ·her ne kadar zor da olsa, tarihsel baQiarın temel nedenlerinden biri görülebi lir. (Sınıf ideolojisi, bir sınıfın üyelerinin ideolojik bileşiminin tümü olma­dıQından, bu da kaba erkek cinsiyetçiliQinin işçi sınıfı arasında var olmuş olmadıQı ve şimdi de var olmadıQı anlamına gelmez.) Feodal ve kapitalist ideolojilerin daha fazla cinsiyetçi özellikler taşıması belki de büyük ölçüde, mülkiyetin aktarılmasını düzeniernekte ailenin ro­lü, feodalizmin askeri yönelimi ve karakteristik savaş biçimlerinde fiziksel güce veri len büyük önemle yakından i lgilidir. Sermayenin aileden ayrı ldıQı şirket kapitalizminin gelişmesiyle burjuva benlik­ideolojisinde de daha az bir cinsiyetçilik beklenmelidir. Kuşkusuz sınıf ideolojilerinin cinsiyetçiliQinin derecesinde ailenin rolünün an:ıh­tar olduQu görünmektedir. Köylü emeQi ve öznelliQi aile üretim biri­mi içerisinde cinsiyetiere özgü idi. Aile bir tek soyun ve mülkiyelin düzenlenmesinde rol üsttenerek üretimden ayrıldıQı zaman cinsiyet farklılıklan iyice belirginleşmişti. Ailenin, kölelerin ve işçilerin sömü­rütmesiyle çok az ilgisi vardı ; plantasyon köleliQi ve erken sanayi kapitalizminde doQrudan üreticiler için cinsiyete özel görece az özel­lik söz konusuydu. Işçi sınıfı ailesinin daha sonra yeniden öne çık- · ması belki de bu rjuva benlik-ideolojisi i le işçi sınıfının metalaşmaya karşı direnişinin birleşik etkisi olarak görülmelidir.

Ikinci olarak, din hakkında bir şeyler söylenmelidir; çünkü feodal Avrupa'da Kilise'nin merkezi bir ideolojik aygıt olduQu tarihsel bir gerçektir. Üretici güçlerin ve doQaya ilişkin bilgilerin düzeyi sınırlıy­ken, yaşam ve ölümün anlamına ilişkin doQaüstCıcü varoluşsal ide­olojiterin insan yaşamında önemli bir rol, üstelik savaş, salgın has­talık, doQal afetler ve feodal toplumda erkek ve kadın ların çoQunu etkileyen olaQan kıtlıkların neden olduQu kitlesel acılarla önemi iyi­ce artan bir rol oynamış olduQunu kestirebiliriz. Do{Juştan gelen top­lumsal ayrımları vurgulayan bir sınıf ideolojisiyle ölümden sonra bir yaşam sunan bir din arasında belki seçici bir ilgi bile bulabiliriz. Ger­çekte, sömürülen yı{Jınları denetim altında tutmanın bir aracı olarak

63

Page 66: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

din gereksinmesi bir sürü feodal ideolog tarafından açıkça ifade ed il· miştir. Bunu bir yana bırakacak olursak hiçbir feodalizm ve feodal sınıflar kuramının, ne egemen dinsel �retinin özünü, ne de Kilise'· nin konumu açıklayabileceOJni de belirtmemiz gerekir. Katolik Kili· sesi'nin Avrupa bu�uva devrimlerinin hasmı ve hedefi olarak önemli rol oynamış olması gerçeOi onu feodal bir kurum yapmaz - bildiOi· miz gibi, Katolik Kilisesi feodalizmden önce de, sonra da vardır. Çı­karabileceOimiz bütün sonuç şudur: Katolik Kilisesi , feodal iktidar örgütüyle, çok önemli biçimlerde, kurumsal olarak birleşmiş ve ide­olojik olarak eklemlenmiştir.

Sınıflar her zaman devletler içinde varolurlar; politik analizin amaç­ları bakımından en önemli tarihsel-kapsayıcı ideoloji devletin bütün üyelerine hitap eden ideolojidir. Feodal sistemde dar anlamıyla mo­narşizm, monarşinin bütün uyruklanna seslenen tam anlamıyla böyle kapsayıcı bir ideolojiydi. Burjuva devrimiyle birlikte milliyetçilik benzer bir rol oynamaya başladı . Sosyalist devletler de bu ideolojiye sıkça başvurdular. Şimdi, mill iyetçi liOin burjuva devrimi ve burjuva yöne­timiyle tarihsel i lişkisi bazı bakımlardan oldukça şaşırtıcıdır. Çünkü burjuva sınıf ideolojisi ile milliyetçilik arasında hiç de sosyalizm ile işçi sınıfı ideolojisi arasındaki gibi bir ilgi yoktur. Pazar rasyonalitesi ve yanşmacı bireyellik burjuvazinin çeşitli kesimlerinin, özellikle en üst kesiminin karakteristiOi olan kozmopolitizmle çok daha fazla yöne sahiptir. Mil liyetçiliOin burjuva devrimi ile i lişkisi h.anedan ve/veya sömürgeci iktidan n karşısına belli bir toprak parçası üzerinde yaşa­yan, yasal olarak özgür ve eşit yurttaşlardan oluşan bir devleti ko­yan bir mücadele ideolojisi saOiamasıyla başladı. Klasik örnekler­de, burjuvazi ancak bundan sonra geniş ve karmaşık bir devrimci sürecin önderi ve fatihi olarak ortaya çıkabildi. Ama milliyetçiliOin kurulu burjuva düzenindeki rolünü biraz daha araştı rmak istersek, kapsayıcı tarihsel ideolojilerin karakterini çok daha derinlemesine incelememiz gerekir.

Kapsayıcı tarihsel ideolojiler yönetici sınıfın meşruiyet formülleri olarak icat edilmemişlerdir. Tıpkı devletin kendisi gibi bunlar da dev­letin ve devlet. içerisindeki mücadelelerin tarihsel sonucu nu ifade

64

Page 67: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ederler. De{lişik somut biçimleri içinde bunlar sınıfiara ayrı lmış bir nüfusun yaşantı ve anılarının ifadeleri veya hazineleridirler. Bu ne­denle, hem halk sınıflarının önemli bir parçasını oluşturdu{lu bir ta· rihsel mücadele gelene{lini, hem de bu mücadeleterin tanımı gere­{li çoQunlukla yönetici sınıfın bir zaferi olan sonucunu ifade eden ikili bir karaktere sahiptirler. Hem halk egemenli(Ji ve ba(Jımsızhk u(Jru­na verilen mücadelelerin, hem de toprak, toplumsal konum ve kül· türel haklar u{lruna başka halkiara karşı verilen mücadeleleri içerir· ler. Burjuvazinin iktidara yükselişinde yaşamsal bir rol oynadı{lın­dan, sınıfa indirgenemeyen kapsayıcı bir ideoloji olarak mil liyetçilik pek do{laldır ki bu �uvazinin yönetimi ile eklemlenecekti.

Ama, alt sınıfların kapsayıcı ideoloji ile birleşmeye çalışması da, kapsayıcıh{lın kendisi, yönetici sınıf ayeterinin ve kesimlerinin etki· tenebitir olması demek oldu{lundan, doQaldır. Bu iki yolla yapılabi· tir. Alt sınıflar, feodal köylülerin menarka başvurmaları veya Ikinci Enternasyonal'in ço{lu işçi sınıfı partilerinin 1 9 1 4'de "ulusal dava" etrafında toplanmalannın tanıkhk etti{li gibi, tarihsel mücadeleterin sonucunu ifade eden kapsayıcı tarihsel ideolojinin egemen e{lilimiyle birleşebilirler. Ya da bir devletin gelene{linin bir parçasını da oluş­turan ve onun tarihsel ideolojisinde kayıtlı halk mücadelelerine ya­kınlık kurabilirler. Anti-faşist Direniş ve anti-emperyalist kurtuluş ha· raketleri bu sonuncu tür eklemlenmeye örnek oluşturur. Bir başka deyişle, alt bir sı.nıfın ideolojisinden yola çıkan biri, ya mil liyetçili(Je sarıl ıp, boyun e{lerek galipterin davasını savunabilir, ya da "ulusal· halkçı" gelenekle birleşerek mücadele gelene{linin yanında yer ala· bilir.

Kapsayıcı tarihsel ideolojileri bir yana bırakmadan önce, herhan­gi bir devletin tarihinin ve mevcut gerçekli{linin normalde, birçok farklı tabakanın yanı sıra, ikiden fazla sınıfı içerdi{li belirtilmelidir. Bu ne· denle u lusal-halkçı gelenekle açıkça ba{l kuran bir sınıf hareketi, di· (Jer halk sınıflannın mücadeleleriyle de ilişki kurmalıdır. Kapitalizm­deki işçi hareketi için de bu , genellikle köyiO ve küçük-burjuva mü· cadeleleri anlamına gelir.

Sınıf ideolojileri her zaman di{ler konumsal ideolojilerle yarışmak

65

Page 68: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ve ilişkili olmak zorundadır. Her ne kadar feodal aristokrasi , soylu ile soylu-olmayan arasındaki sınır çizgisinin çok açık bi r biçimde bi­lincinde idiyse de, sınıf bilinci bir tek işçi sınıfı ideolojisinin içsel bir özelli{li olarak görünmektedir. Ama bu, proletaryada di{ler sınıflar­dan zorunlu olarak daha fazla bi r sınıfsal ba{llı l ık bu lundu{lunu gôs­termez. Aynı zamanda, sürekli olarak yönetici sınıfın önde gelen ke­sim lerini gözeten bir sınıfsal ba{llılık lojisti{li ve geti, haberleşme ko­laylıkları da göz önünde bu lundurulmalıdır. Verili bir sınıf ideolojisi­nin birleşik sınıf öznelerini kurma çabasında kendileriyle rekabet et­mek zorunda oldu{lu temel konumsal ideoloj i ler, söz konusu sınıfa ba{llı olarak önemli ölçüde farklılaşacaktı r. Feodal aristokrasi, bur­juvazi ve küçük-burjuvaziyi ilgilendirdi{ll kadarıyla en önemli farklı­lık unsuru sınıf ideolojisinin kendinde mevcuttur. Aristokrasi söz ko­nusu oldu{lunda bu , soyun önemlili{lidir; burjuvazi ve küçük-bu�uvazi söz ko!'lusu oldu{lunda ise mülkiyetin aktarı lmasında bireyin (yanş­macı bireycili{lin öznesi) ve çekirdek ailenin oynadığı roldür. Işçi sı­nıfı ideolojisi ise kendini kanıtlamak için hepsinden çok mesleki ide­olojilerle -belirli mesleklerin ve zanaatların belirli iş yaklaşımı ve dayanışması- yüz yüze gelmek ve onları kendi içinde eritmek zo­rundadır. Işçi sınıfının gerçek tarihinde Marksistlerin gerçekten sis­temli bir biçimde incelemedikleri kitlesel göç olgusu ve bunun yol açtı{lı çok etnik kökenli işçi sınıflan olgusu da vardır. işgücünün farklı etnik kökenlilerce oluşturuldu!)u durumlar söz konusu oldu{lunda ise etnik özel lik, kuşkusuz işçi sınıfı ideolojisiyle yarışan konumsal bi r ideoloji haline gelmektedir.

Yukarıda ideolojik evrenin sınıf ideolojilerine indirgenemeyece{li, ama sınıflı bir toplumun ideolojik birlikteli{linin sınıflar temelinde dü· zenlendiği ve ideolojik. de{lişmenin sınif mücadelesince yukarıdan belirlendiği öne sürülmüştü. ideoloJilerin sınıfsal düzenine ilişkin tez herhangi bir "temsil ' ' kavramına bağlı de{lildir. Sınıf siyaseti gibi sı­nıf ideolojileri de kendilerinden başka bir şeyi -"sınıf çıkartan" gibi­"temsil" etmezler. Gerçekte "temsil' ' kavramı , Marksizmin terk edil­mesi zorunlu faydacı mirasının bir parçasıdır. Sınıf düzeni iki farklı olguya gönderme yapar. Birincisi, ampirik olarak gözlemlanebilir bir

66

Page 69: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

olgudur: Belli tür ideolojik temalar farklı sınıfların var oluş biçimle­riyle farklı biçimde baOiantıhdır ve bu nedenle sınıf çizgilerine göre az çok yeniden tanım lanırlar. tkincisi, insanların özgül sınıfsal ko­numlann özneleri-görevlileri olarak davranabilmeleri için, analitik ola­rak üretim ilişkileri temelinde tanımlanan sınıf ideoloji lerince sınıf­sal özneler olarak oluşturutmaları gereOi vardır. Bu durumda bu sı­nıf ideolojileri sınıfsal-olmayan ideolojilerle çeşitli eklemlenme tür­leri içinde var olurlar.

4 . S1n1f ideoloJilerinin incelikleri ve Değişiklikleri

Yukarıda tanımlandıOı anlamıyla sınıf ideolojileri, öOretifer ya da ineelikle işlenmiş söylem biçim leri deOildir. Bunlar somut biçim ve işlenmişlik bakımından çok büyük deQişiklik gösteren oldukça sını­fa özgü çekirdek söylem temalarıdırlar. Bu çekirdek temalar, sınıf­ların toplumsal gücü ve söylemsel-olm ayan pratiklerinin tamamla­yıcı parçasıdır. Ve söylemsel pratik içindeki aydınlar, uzmanlar, itaat­nitelikliliklerinin "göreli özerkliQi" ne denli geniş olursa olsun , ku­ramsal olarak toplumsal sınıfiara baOiıdı rlar.

Uzman grupların ve aydınlar tabakasının oluşumu, üretim i lişki­lerinin öngördü0ü işbölümünden daha geniş bir toplumsal işbötü­münün bir özelliQidir. Onların antelektüel oluşumu , basitçe sınıf ide­olojileri alanına indirgenemeyecek tüm bir ideolojiler evreniyle ilgi­lidir. Özellikle önemli olan , onların kapsayıcı varoluşsal ideolojilerle -din ve laik felsefe- ve devlete baOiı kapsayıcı tarihsel ideolojiler­le ilişkileridir. Ama böyle aydın ların oluşumu, artık ürünün ne kada­rına ve nasıl el konulduOuyla yukarıdan belirlenir. Bu da kurumlara maddi temel saOiayan, aydınların baOianmaları gereken toptumsal güçleri beJirieyan ve devlet aydınlan söz konusu olduOunda onların görevJerini özgül sınıfsat devletlerin özgül sınıfsal görevlerinin par­çası olarak büyük ölçüde düzenleyen bir süreçtir. Bu varoluşsal- ve tarihsel-kapsayıcı aydın lara Gramsci "geleneksel" aydınlar der.34

67

Page 70: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Gramsci bu aydınları özgül sınıfsal pratiklere organik olarak baO­Ianmış aydınlardan sınıf ideolojilerinin uzmanlan ve işleyicilerinden ayınr. Uberal ekonomi ve siyaset yazarları, iş avukatları, teknisyen­ler, reklamcılar, burjuva politikacılar ve gazeteciler, burjuvazinin "organik" aydlnlarına örnektirler. lşçi sınıfı da kendi aydınlarını (ha­tipler, örgütçüler, broşür ve marş yazarlan, gazeteciler, sendika ve parti okulu ö{Jretmenleri, vb.) üretmiştir. Burada yaptı{Jımız ayrım Gramsci'ninkin-e uyar ama farklı bir tamele dayanır: Bir yanda, farklı sınıflarla çeşitli biçimlerde ekiemienan varoluşsal- ve tarihsel­kapsayıcı ideolojilerin uzman laşmış üreticileri, işleyicileri ve yayıcı­ları; öte yanda kendilerini belli sınıf ideolojilerine adamış olanlar.

Sınıfiann gelişimi ve mücadelesi hem organik sınıf aydınlarının üre­timini gerektirir, hem de geleneksel aydın tabakanın yeniden yapı­lanması ve yeniden saflaşmasına hizmet eder. Bazı koşullarda bu aydın tabakanın bazı üyeleri veya kesimleri eski sınıf ba{Jiarını terk edebilir ve yeni bjr sınıfla ba{Jiar kurabilir. Marx ve Engels'in işçi ha­reketine katılmalan bu sürecin ünlü bir örne{Jidir. Başka bir yerde35 göstermiş oldu{Jum gibi bu, Kautsky'ci yaklaşımın öngörme e{Jilimin­de oldu{lu gibi kültürlü aydınlann kitlelere ışık tuttuklan tek yanlı bir jest de{Jil, ama iki yan lı karmaşık bir ö{ırenme ve önceden bildikleri­ni unutma sürecidir. Sınıf ideolojileri sayısız biçimlerde gelişir, işle· nir, yarışır, çarpışır ve di{Jer sınıflann-Id dahil başka söylemlerce et­kilenirler. Bu, onlann belirli çekirdek temaları çevresinde, sınıf pra­tikleriyle sürekli etkileşim içindeki aydınların çalışması aracılıOıyla ve tarihsel üretim tarzları içerisinde gerçekleşir.

Elbette ki geniş Gramsci' ci anlamında aydınlann rolü, ideolojinin işlenip geliştirilmesiyle sınırlı d&Oildir. Ideolojileri birbiriyle kıyasla· mak, farklılıkları keskinleştirip aydınlatmak ve böylece bazı ideoloji­lere ba{Jiılı{Jı geliştirmek ve pekiştirmekteki rolleri de eşit önemde· dir. Aşa{Jıda Ideolojik seferberli{Je ilişkin sorulara yeniden dôneceOiz.

68

Page 71: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

IV. iDEOLO.JiLERiN TOPLUMSAL DÜZENi

1 • ideolojinin Toplumsal Süreci

Yukarıda ideolojinin diyalektik işleyişi, maddi belirlenimi ve sınıf· sal yapısına ilişkin bazı genel önermeler ortaya koyduk. Şimdi ideo­lojilerin işlevine, özellikle de çaQdaş kapitalist toplumlardaki işlevi­ne daha somut bir göz atalım. Özellikle çaQdaş ileri kapitalist top­lumlarda bir toplumsal düzen ve ideoloji anlayışına ulaşmak için, ide­otoiiierin gerçekte, düşünce tarihindeki geleneksel yaklaşrmla kar­şılaştırıldıQında, bir düzensizlik hali içinde var oldu klannı kavrama­lıyız. ideolojiler ne sahip olduQumuz ve eylemlerimizde kullandıQı· mız düşünceler, ne de büyük beyinterin başkalarının bir müzedeki sergilerin önünden geçen ziyaretçiler gibi inceledikleri, anımsadık· lan, kabul veya red ettikleri düşünC$lerini sunan ineelikle işlenmiş yapıtları olarak işlev görür. Verili bir toplumda ideolojiterin nasıl iş­gördüQünü anlamak için her şeyden önce, on lan mal-mülk veya me­tinler olarak deQil , ama süregiden toplumsaf süreçler olarak gör­memiz gerekir. Ideolojiler bize işte böyle süreçler olarak seslenir ya da hitap ederler. En ender seslenme biçimi de, geleneksel düşün­ce tarihyazımında içsel olarak var olan bir biçimdir, yani tek başına bir okuyucuya doQrudan seslenen işlenmiş yazı lı bir metindir.

Öyleyse, süregiden toplumsal süreçler olarak ideolojiler, mal-mülk deQildir. Ayrıca ideolojik seslenmeler her şeyden önce kim olduQu­muzu durmaksızın kurdukları ve yeniden kurduklan için "ru h halleri" de oluşturmazlar. Tek bir insan hemen hemen sınırsız sayıda özne­ler olarak davranabilir ve bir insanın yaşamı boyunca aslında pek çok öznell ik canlandırılır. Herhangi bir durumda, özellikle karmaşık modern tıir toplumda, bir insan kural olarak genellikle bir kerede yal· nızca birini gerçekleştirebileceQi birçok öznelliQe sahiptir. Ideoloji·

69

Page 72: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ler sadece içinde yaşadıQımız dünyaya ilişkin söyledikleriyle deQil , seslendikleri özne türü olarak bize kim oldu{ıumuzu anlatmaları ba­kımından da farklılaşı r, yarışır ve çatışırlar. Var olana ilişkin bu fark­lı seslenişler, ço!)unlukla böyle bir özne için do{lru ve olanaklı ola· na ilişkin farklı seslanişlerle de i l işkilidirler.

OrneQin bi r grev ilan edildiQinde bir işçiye işçi sını�nın bir üyesi , bi r sendika üyesi , bi r iş arkadaşı , iyi bi r işverenin vefa� bir işçisi , bi r ana veya baba, dürüst bir işçi, iyi bir yurttaş, bir komünist veya anti-komünist, bir Katolik vb. olarak hitap edilebilir. "Evet , ben böy· leyim ; işte bu benim!" dedirten hitap türü , o kimsenin grev çaQrısı· na nasıl yanıt vereceQini de etkiler. Ideolojik mücadele yalnızca ra· kip dünya görüşleri arasında yürCıtülmez. Aynı zamanda belirli bir öznelliQin -örneQin mOrnin bi rey, yurttaş ya da bir sınıfın üyesi olarak- savurulması üzerine; " üretici sınıflar", "halk" veya "sömürülen" gibi belirli özneleri içeren veya dışlayan tanımlar üze· rine ve grev çaQrısı örneQinde oldugu gibi hangi öznelliQin uygun olduğu üzerine de bir mücadeledir.

'1ideolojiler öznelere seslenir" ifadesi ideolojilerin sabit ve bütünsel bir özne tarafından dışsal bir şey olarak algılanmadıkları anlamına gelir. Belirli bi r sesieniş algıfandıkça, algılayan deQişir ve (yeniden) oluşur. Bir yandan benimsame ve hoşnutluk ifadeleri, öte yand� ani isyan patlamaları arasındaki karşıtlık bu genel olgunun yalnızca d ra· matlk , özel bir örneQidir. Birbirleriyle sürekli çatışan ya da en azın· dan yanşan farklı seslanişlerin hedefi olan (erkek veya kadın) algı· layıcı kendi algıları, tepkileri ve karşı sesienişlerinde her zaman tu· tarh olmak zorunda deQildir. Üstelik bilinçli ôznelliklerimizin altında yatan ruhsal yapı monolitik de deQildir; aksine çatışan güçlerin bir alanıdır. Ama daha da önemlisi, özneiliklerio ideolojik (yeniden) olu· şumunun toplumsal bir sü reç olmasıdır. Benimsame ve isyan ara· sındaki ani deOişiklik�r yalnızca bir bi reysel deQişmeler dizisi de· Qi l , kolektif süreçlerdir. Bu kolektif süreçler büyük ölçüde, o anda geçerli onaylamalar ve yasaklamalar matrisindeki açılma ve kapan· malar tarafından yöneti lirler. Bu açı lma ye kapanmalar ilkin olduk· ça önemsiz görünebiftr ama daha sonra karşı-iktidar veya iktidar-

70

Page 73: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

sızlıOJn kolektif dinamikleri aracılıOıyla hızla belirleyici hale gelebilirler. DeOişmez bir birlik ve tutarlılıOa sahip olmayan yalnızca seslenen

ya da seslenilen özneler deOildir. ld�olojilerin kendileri de eşit ölçü· de deOişkendir. Analitik amaçlarla ideolojileri kaynakları, konuları , içerikleri ya da seslendikleri öznelerine göre sınıflandı rmak olasıdır. Ama süregiden seslenme süreçleri olarak ideolojilerin, bir ideolojiyi diClerioden ya da bir ideolojinin bir ögesini kendi bütününden ayı­ran doOal sınırları do{ıal ölçütleri yoktur. Özellikle günümüzün açık ve karmaşık toplumlarında farklı ideolojiler -nasıl tanımlanmiş olur­larsa olsunlar- yalnızca birlikte var olmak, yarışmak ve çatışmakla kalmaz, aynı zamanda birbirieriyle örtüşür, etkileşir ve birbirlerine bu laşırlar da. iju, hem sınıf ideolojileri arasındaki hem de sınıfsal ve sınıfsal-olmayan ideoloji ler arasındaki ilişkiler için geçerlidir. Bi r sınıf ideolojisi kendi başına saf biçimde yalnızca analitik bir yapı ola· rak ve daha gelişkin biçimde de muhtemelen bir öOretisel metin ola­rak var olur. Dahası, ideolojiler maddi olmayan düşünceter ya da sesienişler olarak işgörmezler. Her zaman, sınırları maddi olarak çi­zilmiş, befırli toplumsal durumlarda ve maddi özgüllü{Jü verili bir ide­olojinin etkililiOini etki leyen i letişim araçları ve uygulamalan aracı lı­Oıyla ü retilir, taşınır ve algılanırlar. Teknoloji( olanaklı olan iletişimalanını , teknolojinin maliyeti de geçerli iletişim araçlarının daQılımı­nı etkiler. Ama i letişim teknolojisi ve ekolojisi, bu araçların sahibi kim olursa olsun, ideolojik güç i lişkilerini etkiler. Bir çalışma grubu veya bir örgüt toplantısının dışa kapalı, içerde yoOun ve karışık ileti· şim aoı. bir dinleyici kitlesine bir hoparlörden seslenmenin anlık et· kisinden, ya da evde dinlanilen bir TV konuşmasının (TV'den ya­yınlanan sınıfsal bir sesieniş olsa bile) bireysel etkisinden farklı , gö­rece istikrarlı, toplu bir etki yaratır.

"ideolojik bir argümanın nasıl başarı kazanacaOı" üzerine bir kı· laV\Jz sunamayacak olsak da, ideolojik savaşların nasıl yürütüldü­Ciü, kazanıldıOı ya da yitirildiOinin bazı yanlarını kısaca inceleyerek bu bölümü bitirelim. ldeolojik bir savaşın kazancı ya zaten kurulmuş öznelerin yeniden kurulması, tabiliOinin kaldınlması , yeniden tabi kt· l ınması ve yeniden nitelikl i l ik kazanmalannın saQianmasıdır, ya da

71

Page 74: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

bir meydan okuma karşısında onların yeniden üretilmeleridir. Bu sü· reçte çözülmesi gereken dört tür sorun vardır. Birincisi, konuşmacı veya "aj itatör" hitap edilen öznelerden biri ya da her nasılsa onla­rın nezdinde saygı uyandıracak konuma ve bilgiye sahip biri olarak konuşmak ve onlarca dinlenilrnek hakkını kazanmalıdır. ikincisi, be­lirli bir kimlik türünün, diyelim "işçiler"inkinin "Hıristiyanlar", " ln­gilizler" ya da "futbolseverler"inkine karşıt olarak uygunlu{lunu ileri sürmelidir. Bu nedenle bu seslenme biçimi dünyanın bazı özell ikle· rinin di{lerlerinden, örne{lin sömürünün karşılıklı ba{lımlı lı k veya re· tahtan daha önemli oldu{lunu ileri sürmeyi içerir. Bu , seslenilenie­rin şimdiki ya da geçmişteki bazı deneyimlerine gönderme yapıp, ba{llantı kurarak sa{llanır. Üçüncüsü, iyi ve kötü olan geçerli de{ler yargılarına göre nitelenmelidir. Nitekim geçerli kavramlardan yola çıkarak yeni ve de{lişen koşu lların bazı yeni de{ler yargılarının be· nimsenmesini gerektirdi{li iddia edilebilir. Son olarak, belli bir ey­lem türüne ça{ln, önerilen yolun düzgüsel hedefleri gerçekleştirmek için mümkün tek ya da en iyi yol oldu{lunu ima eder. Ve bu, konuş­macının gene varolan deneyimlerle ba{llantı ku rmasını gerektirir. Ya da bi r başka seçenek olarak, başarı olana{lına bakmaksızın belli bir eylem yolunu ahlaki olarak en iyisi oldu{lunu ileri süren yargılan onay­lamak gerekebilir. Bu ideolojik savaş her zaman, söylemsel-olmayan bi r onaylamalar ve yasaklamalar matrisi içinde, geçmişte ve şimdi, belirli araçlarla ve belirli bir ekolojik iletişim ortamında yürütülür.

Burada söylenenler kuşkusuz çok geneldir. Ama en azından ide­olojik bi r mücadeleyi ya da bir hegemonya mücadelesini kazanma­nın yalnızca "do{lru program"a sahip olmak, "do{lru seslenişleri" ; yapmak ya da "do{lru önderlik"i sa{llamaktan çok daha fazlasını ge· rektirdi{lini gösterme açısından yeterli oldu{lunu düşünüyorum.

2. ideolojik Söylemin ToplumsalÖrgütlenmesi

ideolojilerin işleyişi düşünce tarihçilerinin i lgilendi{li katkısız me­tinlere ya da kü ltür eleştirmenlerini büyü leyen ya da kızdıran göz-

72

Page 75: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

alıcı ternalara indirgenemese de, her toplumda bir ideolojik iktidar, denetim, egemenlik düzeni vardır. Ideolojiyi, mantıksat-olmayan pra­tikterin matrislerine işlenmiş mantıksal pratikler aracılı{lıyla iş görü­yor olarak (ya da daha kesin söylersek, söylemsel-olmayan boyu­tun egemen oldu{lu pratiklerde kayıtlı mantıksal boyutu egemen pra­tikler olarak) düşünmüştük. Bundan ideolojik egemenlik örgütlen­mesinin iki bileşeni oldu()u sonucu çıkar. Biri belirli bir söylem dü­zeninin kurulması ve sürdürülmesine, di{leri ise mantıksal-olmayan onaylamaları ve yasaklamaların konuşlandırılmasına ilişkindir.

Belirli bir toplumda mantıksal bir düzenin kurulması , can alıcı çe­lişki ve bunalım anlarında toplumsal güçlerce yürütü len mücadele­terin tarihsel sonucudur. Tarihsel maddeciliQe göre sınıflı toplum­larda bu mücadeleterin belirleyici yanı sınıf mücadelesidi r ve bunun sonucu olan mantıksal düzen, varoluşsal- ve tarihsel-kapsayıcı söy­lemlerle eklemlenmiş bir sınıfsal düzendir. Verili bir mantıksal dü­zenin sürdürülmesi, onun temelde mantıksal boyutu içinde, man­tıksal onaylamalar ve yasaklamaların ve toplumsat söylemin belli bi r biçiminde yapılaşmasının üretimini ve yeniden üretimini gerektirir.

Verili bir ideolojinin ya da ideolojik düzenin mantıksal olarak onay­lanması Hı ristiyanlıktaki kutsal komünyondan, u lusal bayra{lı dalga­landırmaya, Enternasyonal Marşı söylemeye kadar çeşit li biçimler alabilen olumlayıcı simgeeilik ya da kultören aracıhQıyla örgütlenir. Bir kuttören i le bir maddi olumlama arasındaki ayrım analitik bir ay­rımdır ve gerçekten kuttören ile kuttörensel-olmayan pratikler ara­sındaki bir ayrım de()ildir. Ome{lin, kapitalist bir devlette siyasal se­çimler, liberal siyasal ideolojinin bir olumlanması onaylanmasıdır. Adaylı{lını koyabilecek ve etkili kampanya yürütme şansına sahip olanlar üzerindeki sınırlamatarla ya da düpedüz oylarta oynayarak sonuç önceden belirlendi{li ölçüde, olumlama daha çok kuttören­seldir. Ama sonuç açık oldu{lu ölçüde, olumlamaya temelde maddi bir olumlama olarak bakabi liriz.

Seslenileni bir nesneye çevirmek öznelli{li olumsuzlayan sınırla­yıcı bir seslenme türüdür. Bu, kurbanın deli, ahlaksız, hain, yaban­cı, vb. olarak anlamlı.söylemden dışlandı{lı, aforozdur. Aforoz edi-

73

Page 76: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

len kişi geçici olarak ya da sonsuza de{Jin ideolojik varoluşsuzluQa mahkum edil ir: Dinlenilmemelidir; ideolojik nesneleştirmenin hede­fidir; sözleri sadece delilik, ahlaksızlık ve benzeri bir başka şeyin semptomlan olarak ele alınması gereken bir kimsedir. id�lojik afo­roz, ço{Junlukla beraberinde, sürgün, hapis ve ölüm gibi maddi yap­tınmlar da getirir.

Foucault söylemin yapılaşmasını tartışırken, söylemin denetim, se­çim, örgütlenme ve yeniden daQıtımında kul lanılan işlemlerin bir al­gısal katai<>Cunu çıkarmış ve bu işlemleri üç ana tip -dışlama, sı­nırlama ve el �oyma- altında gruplaştırmıştır. 35 Foucault'nun ana­litik yaklaşımının özgül niteliklerini eleştirel incelemeye tabi tutmak­sızın, söylemin toplumsal örgütlenmesini özetiernekte bu üç kate­geriyi kul lanabiliriz. Ama Foucault'nun sorunsalını tartışamayacak olmakla bi rlikte bu iş.lemleri daha genel bi r terminoloji.yle yeniden formüle etmemiz gerekecektir. Bu nedenle bunları söylemin kısıt­lanması, korunması ve söyleme sınırlı el konulması olarak belirte­ce{Jiz.

Söylem kısıtlaması kimin ne kadar, neye ilişkin ve hangi vesiley­le konuşa�ileceği konusunda toplumsal olarak kurumlaşmış kısıt­lamalara ilişkindir. Bu tür kısıtlamalar de{Jişik biçim ve genişlikte her toplumda vardır ve hiç de devletin sansür ku rumlarına ba{Jiı de{Jil· dir. Bu kısıtlamalar her şeyden önce ileri sürülen öznellik tanımları ve kalıplan aracılı{Jıyla iş görürler. Tanım ve kahplar, aforoz ve maddi yasaklarca, i letişim araçlarının da{Jıtımınca desteklenirler. Ideolojik olarak kuru lu öznellik düzenin var olması, verili bir durumda sade­ce belli bir yaş, cinsiyet, bilgi, toplumsal konum vb.deki kişilerin belli konularda belli uzunlukta konuşmasına izin verildi{Jini ya da dinle­nece{Jini ima eder.

Söylemin korunması verili bir söylemin o söylemi var olan (var olmasına izin verilen) öteki söylemlerden korumaya yarayan içsel mekanizmaianna i lişkindir. Author-lzatlon * böyle bir işlemdir. Bu

• Author-lzatlon: Author (yazar) ve Authorization (yetkili kılma, onaylama) söz· cOklerinin ortak kökenini vurgulamaya yönelik bir yazım biçimi. (Ç)

74

Page 77: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

işlem, yalnızca tek bir yazann (bu ister T ann oldu{Juna inanılan , adına yazılan lncil ve Ku ran'ın gerçek yazan, ister Marx ya da bir başka­sı olsun) ya da belirli yazarlar veya belirli bir tip yazarın geçerli ola­bilecek görCışler ileri sürebilece{Ji i lkesini yerleştirir. Bi r diQer işlem , onaylanmış (authorized) metnin kendisinin dışında geçerlilik tanın­mış yorum, açıklama ve yeniden yorumlamaları yoluyla verili bir söy­lemin sürekli tekrarlanmasını sa{Jiamaktır. Verili söylemi, kurumlaş­mış bir telaffuzlar, yöntemler, önermeler ve belli kurallar alanına sa­hip bir disiplin olarak örgütlayerek daha kapsamlı bir biçimde koru­ma altına almak da mCımkündOr. Devrimci emek hareketi ve femi­nist hareketin, erkek-burjuva siyasal söylem ve pratiQine karşı (bir­bi rlerinden farklı ve çoQu kez birbiriyle çatışan) yanıtlarında oldu!)u gibi , "siyaset" bu anlamda bir disiplin haline gelebi lir.

Mantıksal düzenin yapısı , söylemin algılanma alanının sınırları­nın belirlenmesini , ona sınırlı el koyma'yı da gerektirir. Öme{Jin , dinsel söylem, "e{Jitim", siyasal konuşma ve tartışmalar belirli eko­lojik ortamlarda -kiliseler. okullar, siyasal kampanyaların özel dö­nemleri ve y6r1eri- gerçekleşir. Söylemin bu toplumsal örgütlen­mesinin sınırları, temelde mantıksal-olmayan onaylama-tanıma yo­luyla ve hapis, şiddet, ölüm, para cezası , işsizlik, iflas, açlık, vb. yap­tı rımlarca çizilmiştir.

3. ideoloJik Aygitiar

Ideolojik sesienişler her zaman , her yerde, herkesee yapılmakta­dır. Bunların her zaman mantıksal olmayan, maddi bir yanı vardı r, ama Althusser'in iddia etti{Ji gibi ideolojilerin sadece aygıtlarda var olduklarını söylemek, "aygıt" sözcü{Jünü tüm kurumsal anlamından soyutlamadtQımız takdirde fazla anlamlı deQildir. Aynca bu nokta­da ideolojiterin kurumsal matrislerini "devlet aygıtları" olarak adlan­dırmak da bir yarar sa{Jiamayacaktır. Althusser'in sözünü etti{Ji ay­gıtların birço!}u -aile gibi- hiç de sözcüOQn alışılmış anlamında devletin bir parçasını oluşturmazlar. Devlet kavramını bir toplumsal

75

Page 78: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

düzenin yeniden üretimine hizmet eden her şeyi kapsayacak denli genişletmek, analitik bir bakış açısından oldukça verimsiz ve hatta kafa karıştırıcı olacaktır. Üstelik, toplumun geri kalan kısmından ay­n ve sınıfların varlıOına baOiı özel bir örgüt olarak ele alınan Mark· sist devlet kavramı i le de çatışır. Can alıcı noktanın ideolojik aygıt· lar ile (terimin alışılmış anlamında) devlet arasındaki asıl baOiantıyı kavramak olduOunu ileri süren Althusser'in kendisi de artık "ideo· lojik devlet aygıtları" kavramının ku ramsal gerekliliOini savunmaya eskisi gibi istekli deOildir.36 Kanımca bu, sorunun hem do{Jru, hem de önemli bir biçimde ortaya konuşu olmaktadır. ideolojik aygıtlar toplumdaki iktidar örgütlenmesinin parçasıdırlar ve toplumsal ikti· dar i lişkileri devlet içinde yo{Junlaşmış ve kristalize olmuştur. Örne· Oin aile, devletin yasama ve yargısınca düzenlenir; devletçe sapta· nan, kayırılan ya da izin verilen erkeklik ve kadınlıkla, cinsel birleş­me, ana-babalık ve çocukluk biçimlerinden etkilenir.

Bununla birlikte, ideolojik seslenmeler her yerde olagelmekteysa de, hem söylemler, hem de bunların ilgili onaylamalar, yasaklama· lar, kuttörenler ve aforozlarla birlikte, kısıtlama, korunma ve sınırlı el koymadan oluşan savunucu mekanizmalan toplumsal süreç içinde Ideolojik aygıtlar diyebileceOimiz hareketsiz noktalarda kümeleş· rnek eOilimindedirler. Bu aygıtlar kümeleşmiş söylemin ve ilgili mantıksal-olmayan pratiklerio ve de ideolojik çatışmanın ortamları ya da yerleridir. Söylemin toplumsal örgütlenmesi de, bir ideolojik aygıtlar takımının bir baOiantı lar ve karşı lıklı baOJmlılık sistemi içine belirli bir tarzda yerleştirilmesini gerektirir.

ideolojik aygıtlar sistemini çaOdaş i leri kapitalist toplumda sınıf üye· lerinin oluşumuna ilişkin basit bir modelle gösterebiliriz (Şekil 1 ). Ko· laylık ve kullanışlılık amacıyla sınıfsal roller ya da yerlerin kahbı ve sürdürülmesini verili sayarsak, bu duru mda toplumsal düzenin ye­niden üretimiyle, yeni bi r kuşak, bu yerler her bir rol (tipi) için yeterli beceriye sahip öznelerce verili oranlarda doldurulacak biçimde ta· bi ve nitelikli kılınacaktır. Sınıf ideolojisiyle ilgili olarak bu, her şey­den önce, iki süreci gerektirir: a) yönetici sınıf benlik-ideolojisinin (yönetici sınıf aileleri ve okul ları, vb. aracı lıOJyla) sınıf içinde doQan

76

Page 79: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

yeni üyelere ve sınıfın dışında olup da girmesine izin verileniere aşı­lanması ; b) yönetici sınıf başkalık-ideolojisinin yönetilen sınıfların ide­olojisi üzerindeki egemenli{Jini yönetilen sınıfların gelecekteki üye­lerine (){�retmek. (Bu süreçte devletin baskıcı güçleriyle desteklenen yasama ve yargı erki ço{Junlukla temel bir rol oynar.) Bu itaat­niteliklilik birbiriyle ilişkili bir ideolojik aygıtlar sistemi içinde gerçek­leştirilir. Bu tür aygıt ların tümü sınıf mücadelesinin içinden geçti{Ji yerlerdir; ama basitleştirilmiş bir modelde bile sınıf üyelerinin olu­şumunu etkileyen iki aygıt tipi arasında bir ayrım yapmalıyız. Biri ba­şat olarak yönetici sınıfın (ya da yönetici ittifakın) iktidar ve söylem örgütlenmesinin bir ifadesidir. Di{Jeri, yönetilen sınıfların direniş ve söylemini de{Jişik derecelerde de olsa büyük ölçüde ifade eden karşı­aygıtlar diyebilece{Jimiz tipi oluşturur.

Bu model tümüyle betimseldir. Yeni sınıf üyelerinin biçimlanme­sinin ögelerini ve bu süreçte ideolojik aygıtların birbirlerine ba{Jian­ma tarzını göstermeyi amaçlamaktadır. Ayrıca liberal hareketlilik kav­ramının , yani bireysel özyaşam öyküsünün izledi{Ji yolların dümdüz (hareketlilik yok) ya da aşa{Jıya veya yukarıya do{Jru hareketli olup olmadı{Jı sorusuyla ilgili liberal sorunsalın sınırlarını da çok açık bi· çimde ortaya koymaktadır. Bunun şöyle veya böyle olması , şekilde en sa{Ja k�dar, sınıf yapısını etkilemez. Hareketlilik hızının etkiledi­{Ji şey, burjuva ideolojisinin gücüdür; onun yarışmacı bi reycili{Ji, ha· raketiilik yollarınca maddi olarak ödüllendirilir. Bu anlamda, burju­va sosyolojisinin toplumsal hareketlili{Je olan büyük ifgisi, burjuva egemenli{Jinin önemli bir yanına ilişkin bi r kaygı olarak görülebilir.

Modelde yapılan basitleştirmelere ilişkin ek bir-iki açıklama daha gerekmektedir. Daha önce ileri sürdü{Jümüzün aksine, burada cin· siyetin sınıf üyelerinin oluşumunda söz edilecek önemde olmadı{Jı varsayılmıştır. Bir çok kadın, özellikle bu�uvazi içindekiler, kendi sı­nıflarının erkek üyelerinin karıları olmak üzere biçimlendirilmişler­dir. Şekilden anlaşılabilece{Ji gibi pratikte ideolojik aygıtlar tersine çevrilemez bir sıra oluşturmazlar. Bunlar normal olarak şekilde be­lirtilen sı radadırlar. Ama ço{Junlukla "sonraki" evrelerin "yeni" et­kilerinin yanı sıra "önceki" evrelerin oluşturucu etkileri de varlıkla-

n

Page 80: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

rını sürdürür. Şekil,· biçimiendinci aygıtlar i le sınıf yapısı arasında -gerçekte

olmayan- katıksız bir uyum bulunduQunu düşündürebilir. Aslında sı mf yapısının kendisi statik deQildir ve her kuşaQın biçimlenişinde belli hatalar söz konusudur. Dahası, model, sınıfsal yapıdan ideolo­jik aygıtlar ve demografik kalıp yönüne giden geri besleme ilmeQini (feedback loop) içeırma tarzı ve yönetilen sınıfların karşı-aygıtlarının temsili açısından, genişletilmiş yeniden ü retim ve sınıf mücadelesi­nin karmaşık yönlerini ancak çok zayıf ve soyut biçimde yansıtmak· tadır. Şekilde gösterilmesi çok güç bir başka önemli yan da, işçi sı­nıfı ailesinin, mahalle ve işyerinin muQiak rolüdür. Bunlar içinde üre­tilen ve yayı lan işçi sınıfının benlik-ideolojisi süregiden bir kapitalist yeniden üretim sürecinde tanımı ger�i bu�uva başkahk-ideolojisiyle içiçedir. Ama bunlar aynı zamanda işçi sınıfının başkahk-ideolojisinin üreticileri, yayıcıları ve deQişik ölçülerde direniş yerleridir. Model , işçi sınıfı aileleri, mahal leleri ve işyerleri ile örgütlü emek hareketi­nin ayrı ayrı ideolojik karşı-aygıt ları arasındaki ayn ı yerlerden iki yö­ne giden ideolojik nüfuz çizgileri ile bunu resmetmeye çalışmaktadır.

Son olarak, model, aygıtları görece aQırlık ve önlemlerine göre sı­ralamamaktadır. Bu sıra, ülkeden ülkeye önemli ölçüde deQişir gö­rünmektedir, .Ve Althusserci gelenekten bazı Fransız Marksistlerin oku l sisteminin (çaQdaş) kapitalizmin en önemli ideolojik aygıtı ol­duQunu ileri sOrmalerine karşı takınılan kuşkucu tutuma hak verdi­rir görünmektedir. ÖrneQin, okulların meslek içi eQitim ve işyeri kı­dem hiyerarşileri karşısındaki görece aQı rlıQı kapitalizmin coQrafya­sı ve tarihi boyunca önemli ölçüde deQişir. Aynı şey mahallenin , di­yelim ki , kitle iletişim araçları karşısındaki önemi için de geçerlidir. Mahalle l l . Dünya Savaşı öncesindeki klasik işçi sınıfı toplulukları için bugün olduQundan çok daha önemliydi. Bugün de farklı etnik gruplardan oluşan ya da komünal toplum larda da homojen toplum­lara göre daha önemlidir. Ve gene mahalleler cafeler, sokak yaşa­mı ve pazarlar gibi halka açık eski yerel kurumlara sahip Latin ü lke­lerinin quartier'lerinde Germanik ya da Angio-Sakson ülkelerdekin­den daha önemlidir.

78

Page 81: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

V . iDEOLO..Ji VE SiYASAL iKTiDAR

Bu bölüm siyasal iktidarın örgütlenmesi ve sürdürülmesinde ide­olojinin rolünü araştıracaktır. Klasik ve hAlA geçerli zor/rıza, meşru­iyet, gerçek ve gizemleştiri lmiş bilinçlilik sorunsaliarının bir eleştiri· sini .v e alternatifini geliştirerek siyaset kuramının bazı merkezi so­runlarıyla do{Jrudan u"raşacakt ır.

1 • ideolojik Egemenlik Biçimleri

Şekil 1 'de sunulan model, bir ideolojik sistem örgütlenmesinin ana hatlarını göstermekte fakat yönetici sınıfın yönetimine yönatilence itaat edilmesini sağlayan ideolojik itaat mekanizmalarını ele alma­maktaydı. Şimdi bu konuya döneceğiz.

Nüfusu , verili bir rejime itaatkar özneler olarak bağlayan ideolo­jik bağ aslında çok karmaşıktır ve kuşkusuz uygulamada büyük fark­lılıklar sergiler. Bununla birlikte temel mekanizma tiplerini ürettikle­ri egemenlik ve itaa�in sonuçlarına göre ayrıştırmak olanaklı görün­mektedir.

Tipolajik eksenierin ilki daha önce tanımladığımız neyin var, iyi ve olanaklı olduğu üzerinde merkazlaşen üç seslenme biçimidir. Bu boyut mevcut duruma, bu durum hakkındaki (öncelikle) konuşma ve düşünme tarziarına ilişkindir. Öte yandan ikinci boyut narnev­cudia ilgili kavramiara ilişkindir. Burada seslenme biçimleri çökmüş ve sonra şu soruya verilen yanıta göre ikiye böfünmüştür: Mevcut rejimin olanaklı daha iyi bi r alternatifi var mıdır? Evet mi . hayır mı? Bu ikinci eksenin mantığı, içsel bi r zorunluluk (ya da gerçekten akıl­cı bir seçim) olarak itaat ile dı§sal kaygılara dayalı itaat arasında önemli bir farklılığın var olmasıdır.

79

Page 82: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Ideolojik Egemenlik Etkilerine Göre Itaat Mekanizmaları

Seslenme Biçimi Olabilecek Alternatif Rejim

EVET Var olan/nedir? Uzlaşma Iyi (olan)/nedir? Temsil Duygusu Olanaklı (olan)/nedir? Korku

.,;

HAYlR Kaçınılmazlık Duygusu Saygı Boyun eQme

Bu tlpolojinin eQer bir deQeri varsa bu , sınıflandırıcı bir işlevden kaynaklanmamaktadır ve bu tipoloji sınıflandırmanın işlevini görmeyi de amaçlamamaktadır. Böyle bir işlemin herhangi bir olayı kavra­marnııda fazla bir yararı yoktur. Bu durumda da mekanizmalar ampi­rik olarak birbirleriyle içiçe geçme eQiliminde oldukları için sınıflan­dırma işlemi zaten konu dışı olacaktır. Bu tipoloji, aksine, hem ku­ramsal olarak (ad hoc ve sezgisel olana karşıt olarak) sistematik, hem de yeterince karmaşık bir analitik araç olarak öneri lmektedir. Model, zor ve rızanın kısıtlayıcı dikotomisinden ve ussal-idealist yak­laşımın "meşruiyet" ya da "yanlış bilinç" geleneklerinden bir çıkış yolu sunmaktadır.

Görece önemleri ülkeye ve zamana göre deQişmekle birlikte, bu altı ideolojik egemenlik tipinin hepsi çaQdaş burjuva demokratik top­lumlan için geçerlidir. Bu nedenle bir toplumsal dönüşüm ve dev­rim stratejisi bütün bu biçimlerle savaşmak zorunda kalacaktır. Ege­menliQin altı sonucunu belirtmekte kullanılan terimler kendilerini bü­yük oranda açıklarlar ama bazı ek açıklamalar gerekebilir.

Uzlaşma, yönetilen lerin onları yönetenlere, dünyadaki başka şey­lerin hem kendi boyun eQişlerinden hem de alternatif bir rejim ola­naOından daha önemli olduQunu düşünecek biçimde koşu llandık­ları için itaat ettikleri bir duruma gönderme yapar. Sözkonusu baş­ka şeyler arasında (sömürüyü görmezden gelerek) iş performansı , boş zaman, tüketim , ai le , cinsel yaşam ve sporu sayabiliriz. Bunla­rın tümü de insan yaşamının merkezi yanlandır ve uzl�ma egemen­lik altındakilerin belki de en yaygın kabu llenme biçimidir. Uzlaşma,

80

Page 83: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

bilgi ve cehaletin toplumda belli biçimde da{lılmış olmasının sonu­cu olarak görülebilir. Var olanın baskıcı ve sömürücü özellikleri ka­ranlıkta tutulurken, olanaklar vurgulanır. Ama bu gölge ve ışık oyu­nunun görünürlü{lü de uygun onaylama ve yasaklamaların varlıOJ­na ba{llıdır.

Uzlaşma, uzlaşmacı muhalefet olasılı{lını da içerir. Mevcut reji­min, halkın muhalefet ve itaatsizlikle karşı layaca{lı ama ilgili istem­leri doyurulduOU ölçüde. sistematik olarak ;;avaşmadıQı bazı özellik­leri olabilir. Bu tür uzlaşmacı muhalefet , erkek işçi sınıfı işyeri sen­dikacılı{lından , sınıf bilinci bulunmayan etnik hak iddialarına ve "apolitik" fenimizme kadar uzanabilir.

Kaçınılmazlık duygusu, herhangi bir alternatifin bilinmeyişi (ce­halet) dolayısıyla itaat etmeye gönderme yapar. Bunu yalnızca mo­dem dönem öncesi bir kadercil ik olgusu olarak düşünmek yanlış olur. Aksine, ça{ldaş ileri kapitalist toplumlarda nüfusun geniş kesimleri­ni siyasal olarak marjinalleştirmenin bir parçasıdır. Özellikle ABD'­de bu marjinalleştirme o boyutlara varmıştır ki1 başkanlık seçimle­rinde nüfusun ancak yarısl, öteki seçimlerde de çok daha azı oy kul­lanır hale gelmiştir. Siyasal marjinalleştirme, iyi ve doğru bulunma­yan ama henüz değiştirilmesi olanaksız görülen siyasal sistemden dışlanmayı ima eder. Çoğu kez de yöneticilere kuşkucu ve alaycı bir eleştirel bakışi da beraberinde taşır.

Yöneticilere, yönetilenler adına yönettikleri ve bu durumun da iyi oldu{lu düşünülerek itaat edildi{li zaman bir temsil duygusu üzeri­ne temelienan bir itaatten söz edebiliriz. Bunu ideolojik egemenli­{lin bi r sonucu saymanın yanıltıcı oldu{lu ve daha önce dışladı{lım "yanlış bi�nç" kavramının analizima yeniden sızmasına izin verdi­{lim söylenebilir. Ama kanımca yöneticilerin "temsilcili{line" başka ideolojilerce gerçekten mu halefet edildi{li sürece bu temsil edilme duygusu ideolojik egemenli{lin gerçek bir sonucudur. Çünkü bir tem­sil ölçütünün di{lerlerine karşı yücelti lmesi, yenilgiye u{lrayan ölçüt­lerin daha "do{lru" olduklarını hiç de zorunlu olarak ima etmese de, tam anlamıyla (perse) bir egemenliktir. Üstelik, temsil i lkesine kar­şı çı kılmasa da, yalnızca yöneticilerin politikalannın yönetilenlerin

81

Page 84: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

konumlannı nasıl etkilediklerine bakarak temsil edenler ve temsil edi· lanler arasında bir kopukluktan söz edebiliriz. Ayrıca What Does the Ruling Class Do When lt Rules?'da gösterdi{Jim gibi, bu "nes­nel çıkar" gibi bir takım normatif kavramiara başvurmayı da gerek­tirmez. Yöneticilerin temsilcili{Jt, yöneticilerin ve yönetilenlerin aynı dünyaya -nasıl tanım lanırsa tanımlansın- ait görüldükleri bir ben­zerlik ya da ait olma algısı üzerine temellenebilir. Ama yöneticiler ola{Janüstü kavrayış niteliklerine sahip ve yönetilenlerin gereksinim­lerini gerçekten savunan insanlar olarak görü lüyorsa, (bu algının) karşıtı üzerine de temellenebilir. Bu, "misyon sahibi adam" dan, flaş bir TV kişili{Jine kadar herhangi bir kimse tarafından, karizmatlk tem­sildir.

Saygı, mevcut yöneticilerin iyi niteliklerine ilişkin bir sonuçtur. Yö­neticiler, üstün niteliklere, yöneten için gerekli nitelemeler olan ve yalnızca mevcut yöneticilerin sahip oldukları niteliklere sahip ayrı bi r kast olarak düşünürler. Bu nitelikler ço{Junlukla soydan ve yetiş­meden kaynaklanıyor olarak görülür ve saygı kesin kapitalizm ön- . cesi bir renk taşır. Saygı muhtemelen Ingiltere: de, öteki ileri kapita· list ülkelerdekinden .....:.Japonya istisna olabilir- daha güçlüdür. Bu ço{Ju kez, kölece hizmet karşı lı{Jı küçük çıkarların sa{Jiandı{Jı kişi­selci ve do{Jrudan soydan gelen müvekkilci ilişkiler a{Jı içinde pe­kiştirilir.

Zorun tek başına yönetebilece{Jini sanmak yaygın bir hatadır; oy· saki do{Jru olan zorun hiç bir zaman tek başına yönetemey�ce{Ji­dir. Bu, dinsel mitolojilerin aksine, sadece canlılar yönetilebilece{Ji için böyledir. Ve itaatsizlik kişiyi kesin ölüme götürece{Ji zaman bi· le bir kimse her zaman ya direnme ve ölümü ya da itaat ve yaşamı seçebilir. Korku, ikinci çözümün kabulüne neden olan bir ideolojik egemenlik etkisidir. Bu rada amacım kahramanlara özgü bir ahlakı övmek de{Ji l , am a yönetme, itaat ve direniş tarihine ilişkin anlayışı­mızı ilerletmektir. Gerçek şudur ki erkekler ve kadınlar, bazı durum� larda yaşam ve itaat yerine, ölümü s�çmişlerdir. Bu nedenle zor ve şiddetin bir yönetme biçimi olarak ancak ideolojik korku mekaniz­ması aracılı{Jıyla iş gördü{Jünü vurgulamak önemlidir. Ama tersi, kor-

82

Page 85: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

kunun yalnızca zor ve şiddetle desteklendi{linde işe yarayaca{lı do{�· ru de{lildir. Bunun en açık örne{li do{laüstücü cezaya ilişkin dinsel korku dur.

itaatsizli{lin tek yaptırımı ölüm de{lildir. Aforoz edilme ya da işiniyitirme korkusu da vardır. Sa{lcıların (yabancı veya yerli) misilleme· sinden ve solcuların acımasız iktidar uygulamalanndan duyulan kor­ku da söz konusudur. Korku, yürürlükteki durumda itaat sınırları· nın ötesinde yalnızca hiçlik, kaos, karanlık, acı ve ölümün varoluş­suzlu{lu vardır anlamına gelir. Burjuva demokratik düzenin sürdü· rülmesinde korku büyük bir rol oynar.

Korku gibi boyun eğme de verili durumda neyin olanaklı oldu{lu· na ilişkin düşüncelerden kaynaklanır. Ama korkudan kaynaklanan itaatın o anda geçerli zor uygulamalarına ba{llı olmasına ve gele· cekte daha iyi bir alternatifın olanaklılı{lına inancı sürdürmekle pe­kala uyuşabil ir olmasına karşın , boyun e{lme daha köklü ve yerle· şi k ça{lrışımlar taşır. De{lişim olanaklarına ilişkin daha derinlemesi· ne bir kötümser görüşü ça{lrıştırır. Boyun e{lme terimi, bu ba{llam· da, var olan iktidariann baskıcı gücüne i lişkin kavramlardan çok, da· ha iyi bir altamatitin pra&ik olarak olanaksıziL{Iına ilişkin düşünceler· den kaynaklanan bir itaat biçimini belirtmek üzere kullanılmaktadır. Bu boyun e{lme, alternatif iktidar dahil her türlü iktidarın yozlaştıncı oldu{lu; bir de{lişim için güçlerin çok az, bölünmüş, yetersiz ya da güvenilmez oldu{lu ; alternatif bir toplumun demokratik, ekonomik ya da askeri olarak kendini sürdürmesinin olanaksız oldu{lu öner­melerinin algılanmış ve benimsenmiş olmasından kaynaklanabilir. Sayısız eski sosyalist ve eski komünistlerin ço{lu, boyun e{lmenin işleyiş tarzına örnektirler.

Zor ve rıza ikilemi (dikotomisi) egemenli{lin analizi ve anlaşılma· sında son derece yetersizdir. Zora dayanmayan kabulianma ve ita· atin çok çeşitli türlerine ilişkin olarak bize hiç bir şey aniatm az. "Zor"· un ya da yaptırımların, yasaklamaların gerekli ideolojik işlevini ih· mal eder ve rızanın büyük ölçüde verili bir durumdaki güç takımlaş­masınca yönlendirildi{lini göremez. 37 Birçok durumda dikotomide içsel olarak olan ve bütünüyle yan lış olan egemenli{lin ya ideoloji

83

Page 86: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

("yanlış bilinç" dahi, consensus) ya da ideoloji-olmayan ile sa{lla· · naca{lı dOşüncesldir .

. Weberci meşruiyet sorunsalı yalnızca iyi veya haklı olana ilişkin seslenmeterle u{lraşır ki, bunun ideolojik Seslenme biçimlerinden yal· nızca biri oldu{lunu göstermiştik. Weber'in inceledi{li üç meşruiy�t türünden "geleneksel" meşru egemenli{li kabaca yukarıdaki saygı kavr�ına karşılık gelir. ("Karizmatik egemenlik" bir temsil duyu­sunun özel bir halidir.) Weber'in "yasal·ussal" egemenli{li özel likle vurgulaması, onun egemenli{lin nasıl sa{llandı{lından çok, nasıl ör· gütlendi{line ilişkin oldukça karakteristik ilgisinden kaynaklanır. Bu, verili bir rejim "personel"inin -bu örnekte, ilgili otoriteJerce usulü· ne uygun olarak çıkartlan emirlere itaat eden "bürokrasi"nin- ita· at edece{li kurallara gönderme yapar. Weber'in düşündü{lü şeye Marksistler, bu�uva devlet, burjuva devrimlerince kurulmuş ve ı em· slli hükümet ilkesine dayanan devlet, derler. Öyleyse Weber'in yasal· ussal meşru egemenlik biçiminin altında yatan temsil duygusudur. Kuşkusu� Weber'in kendisine gayrimeşru yönetim biçimlerini ele al· mamak yolunda oldukça keyfi bir kısıtlama koydu{lu söylenebilir.

ideolojik egemenlik şemamız, Gramsci'nin kendi yaklaŞımında zor ve rıza dikatomisi içinde hapsolmaya e{lilimli Gramscici hegemon· ya kavramının belirginleştiri lmesi olarak da görülebilir. Bu nedenle, herhangi bir hegemonya de{lişen bileşimler içinde temsil duygusu, uzlaşma saygı ve boyun e{lmeyi kapsayacaktır. Bir hegemonya stra­tejisi ası l olarak seslenilen devrirnci sınıfın temsil duygusu aracılı­{lıyla stratejik örgüte ba{llanmasını gerektirecektir. Ama öteki alt sı­nıflar bakımından bu temel devrimci sınıfa saygıyı oldu{lu kadar müt· tefik sınıftarla uzlaşmayı ve belki de başka çözüm olanakları karşı­sında boyun e{lmelerini de içerebilecektir. Strateji, _yönetici sınıf ke· simlerini zor ve korku dışındaki yollarla nötralize etmeyi amaçladı{lı ölçüde, uzlaşma olana{lını dışta tutarken, mevcut düzeni sürdürme· nin daha kolay oluşuna inançtan kaynaklanan bir boyun e{lme ve kaçınılmazlık duygusu geliştirmeye yönelecektir.

Önerilen tipoloji , ileri kapitalist ü lkelerde halkın temsil duygusu­nun giderek azaldı{lına ilişkin düşüncenin sınırlarını açıkça ortaya

84

Page 87: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

çıkarmaktadır. SaO<;ı Amerikan gazetelerinin ve Üçlü Komisyon'daki "yeni muhafazakarlar"ın korkularının ve çeşitli redikatıerin umutla· nnın aksine bu e{ıilim zorunlu olarak var olan rejim ierin zayıfladı{ıı· nın bir göstergesi de{ıildir. Bu e{ıilim uzlaşma, korku ve boyun eO· . me gibi önemi gittikçe artan öteki itaat mekanizmalanyla az çok den· gelenebilir ve hatta bu rejimleri güçlendirecek ölçüde fazlasıyla te· lafi edilebilir.

2 . Me1Jrulyet, Consenaua, S1n1f Bilinci: Siyaset Kuram1n1n Arkalk Terlm ve Sorunları

Siyaset kuramı , siyasal iktidarın sürdürülmesi ve deQişmesinde ideolojinin rolünü uzun zamandır asıl olarak meşruiyet, cansensus ve devrimci sınıf bilinci kategorileri ve bunlarla ilgiii soru ve sorun· lar çerçevesinde ele almıştır. (Bu deneme boyunca, siyaset kura· mının düşünce tar!hinin büyük ölçüde eşanlamlısı olan bu varyan· tından eleştirel bir uzaklıi)ı korudum.)

Meşruiyet hükümetin bir niteli{ıine, geçerli "yönetme hakkı" öl· çütüne dayanıp dayanmadı{llna ilişkindir. Bir hükümet meşruiyete sahiptir ya da de{ıildir; meşrudur ya da değildir. Öte yandan con· sensus, ya da rıza "sivil toplum"a ve bu bai)lamda onun hükümet· le ilişkilerine ilişkindir. Sivil toplum bir rejime rıza gösterir ya da gös· termez. Liberal ve demokratik hükümet anlayışiarına göre, meşrui· yet toplumsal bir cansensustan kaynaklanmalı ve ona dayanmalı­dır. Buna karşıbk, sınıf bilinci sorunsalı, toplumun uzlaşmasal birli· Qi yerine sınıf bölünmesi üzerinde odaklaşır ve temel ilgi alanı siya­sal de{ıişmedir. Hükmedilen sınıf ya da sınıfların devrimci sınıf bi· lincine, temel siyasal de{ıişmenin , her zaman yeterli de§ilse de, ge­rekli bir önkoşulu olarak balolmaktadır.

Bu kavramlar meşruiyelin temelleri, sorunlan ve bunalımlan38; consensusun içeriQi ve alanı39; devrimci sınıf bilincinin önkoşulları ve varlıQı ya da yoklu§u40 üzerine ciltler dolusu bir tartışmanın çe-

85

Page 88: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

kirdeCıini oluşturmuştur. Bu çeşitli sorunsaliara aCıilen çalışmaların erdem ve yaniışiarına deCıinmemekle birlikte, çeşit li önemli eleştiri ve katkı ların varlı(jını da belirtmeliyim. Ben daha çok, bu yaklaşım­ları oluşturan bir dizi varsayım ve bir dizi soru ile meşruiyet , con­sensus ve sınıf bilinci kavramlarınca yönlandirilen anlama ve araş­tırma sorunsallarıyla ilgi leniyorum. Bu denemenin önceki bölümle­rine dayanarak bu sorunsaliaris il işkili üç şey ileri sürece(jim. Birin­cisi, bunlar ampirik analiz yaklaşımları olarak temelden kusurludur­lar ve bunların iktidar ve ideolojiye ilişkin soruları köklü biçimde ye­niden formüle edilmelidir. Ikincisi, bunların analitik yetersizliklerinin nedeni , burjuva devriminden türeyen nomıatif bir felsefeye dayan· malarıdır. ÜçüncüsO, bununla birlikte bunların hepsi de, bu üç kav­ramı bir kere burjuva devrimi felsefesinin sorunsalından farklı bir so­run sal içine yerleştirdiC!imizde gayet verimli biçimde tartışılabilecek önemli sorunlara bir biçimde ilişkindirler.

Meşruiyet, consensus ve sınıf bilinci sorunsaliarının bunların ampi­rik araştırma odakları ve bilinçli siyasal pratiOin kılavuzları olarak ya­rarlılıklarını kesinlikle sınırlayan en azından dört ortak özellikleri var­dır .

1 . Bunların hepsi öznelci bir tarih anlayışına sahiptir. Bu anlayışa göre siyasal süreçleri kararlaştıran; birlik halindeki bilinçli özneler, meşru ya da gayrımeşru hükümetler, rıza gösteren ya da karşı çı­kan halklar, bilinçli olarak devrimci ya da bilinçsiz sınıflardır. Bu so­runsalların hiçbiri -ekonomik ve siyasal yapı ve süreçte�- mer­kezi olmayan kısıtlama ve çatlaklara, çelişkiler ve pekiştirmelere (re­inforcements) yer vermezler. Aynı şeki lde, toplumsal heterojenli(jin ve bölünmenin karmaşıklıklarına; beklenmedik sonuçları ve çoQu kez farkedilmeyen çeşitli geçicilikleri olan süreçlere41 ; ve öznel kimlik· lerin her zaman süregiden oluşumu ve yeniden oluşumuna da yer vermezler.

2. Bunların hepsi idealisttirler. Çünkü meşruiyet, consensus vesınıf bilincini uygulamaların, örgütsel biçimlerin ve güç ilişkilerinin maddi matrislerinden ayrı ve ayrı labilir ideolojik oluşumlar olarak gö­rürler.

86

Page 89: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

3. Bunların hepsi temel olarak, insanlar için basit , akılcı bir güdü·lenme varsayarlar. Bir toplumun üyelerinin verili bir rejime bilinçli, homojen (en azından geniş alt kümeler içinde) ve tutarlı bir biçimde baQiandıklarını varsayarlar. Bir rejim ya meşrudur ya da deQildir; halk ya normatif rıza ya da fiziksel zor nedeniyle itaat eder; ege­menlik altındaki sınıf veya sınıflar ya bir devrimci deQişme anlayışı­na sahiptir ya da statükoyu benimser veya küçük reformlardan hoş­nutturlar; insanlar ya doQru bilgi ya da yanlış düşüncelere göre dav· ranırlar. Bu nedenle (bu yaklaşımlar içinde·Ç) zor ve rızanın karşı· lıklı baQımlılıQına; farklı bilgi türlerinin varlıQına ve karşı lıklı ilişkileri· ne; rakip insani ilgi ve arzuların geniş alanına ya da süreksiz, yerle· şik güdülenme ihtimaline sistemli biçimde hiÇbir önem verilmemek· tedir.

4. Bunlar çoQunlukla ideolojiye, meşruiyet, consensus ve sınıf bi·linci ile ilişkisi açısından, bir mülk ya da mülk-olmayan olarak yak­laşırlar. Bu yaklaşım ideolojinin şeyleştirilmesini ve ideolojilerin top· lumsal iletişim süreçlerinde sürekli olarak iletilerek, yanşarak, çatı· şarak, etkileşerek, birbirlerini boQarak ya da susturarak iş görme biçiminin sistemli olarak gözardı edilmesini getirir. Aslında ideoloji­ler bu şekilde, bireyler, gruplar ve sınıflarca bilinçli ya da bilinçsiz olarak algılanır, yorumlanır, benimsenir, reddedilir, sürdürülür ya da dönüştürü lürler. ·

Ayrıca meşruiyet ve consensus sorunsalları, yalnızca normatif iyi ve kötü ideolojileri üzerinde yoQunlaşmalarından ötürü indirgemeci bir ideoloji ve ideolojik dinamikler yaklaşırnma sahiptirler. Öte yan· dan sınıf bilinci sorunsalı , her ne kadar devrimci bir perspektif için· de ideolojik süreç genellikle sınıf bilincinin bilişsel boyutu -yanlış bilgiye karşı doQru bilgi- altında ele alını rsa da daha karmaşıktı r. (Bütün bi.ı eleştirilerin, günümüzde iktidar örgütlenmelerinin anali· zinde ve toplumsal dönüşüm stratejilerinin oluşturulmasında ku I la· nılan Gramscici hegemonya kavramının öznelci ve idealist kullanım· ları için de geçerli olduQu belirtilmelidir.)

Bu tür analize karşı bir tavır önceki bölümlerin hepsinde zaten öne­rilmişti; aşaQıda daha ayrıntılı tartışılacaktır. Bununla birlikte, eQer

87

Page 90: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

itirazlanm do{Jruysa, bu kavramıaştırmaların ça(Jdaş siyaset kura­mında niçin böylesine göze çarpıcı ve feci biçimde (yer) tuttukları soru labilir. Bunun üç açıklaması var. Yukarıda söz edilen üç sorun· sal içinde çalışan yazarlar, ça(Jdaş siyaseti bir başka çağ ve bir başka kuramsal evrenin kavramlarıyla inceleme tuza(Jına düşmektedirler. Sonra da bu tuzak yalnızca ampirik araştırmalara alternatif yakla­şımların hAlA önemli bir çekicilikleri buluridu{Ju için de(Jil , eleştirilen kavramlar, kendileri için daha uygun bir kuramın mevcut olmadıOı önemli sorunlara ilişkin olduklan için de yeniden üretilir. Böyle uy­gun bir kuramın temelleri Althusser'in çalışmalarıyla at�mıştır. Bu , tarihe öznesi olmayan merkezsizleştirilmiş diyalektik bir süreç ola-

. rak yaklaşı r v� bütün faydacı dökünlülerden kurtulmuş maddeci bi r ideoloji ku ramı içerir; psikanalizden, söylem ve iletişim kuramiarın­dan yararlanır ve şimdi de çeşitli araştırmalarla daha da geliştiril­mektedir.

Meşruiyet , cansensus ve sınıf bilinci sorunsaltarında analitik ke­sinliOinin olmaması, bunların ampirik analiz araçları olatak gelişti­rilmemiş olmalarından kaynaklanır. Her birinin kökleri burjuva dev­riminin normatil sorunlarına dayanır; her biri normatif siyaset fel­sefesi dünyasına aittir. Bu sorunsallar hanedanlık meşruiyetine karşı ve halk egemenliOine dayalı meşruiyet uOruna girişilen burjuva dev­rimci mücadelelerinin klasik çaOfnda ortaya çıkmıştır. Sınıf bilinci­nin yeni bir toplumsal düzenin taşıyıcısı ve toplumsal .deOişmenin anahtarı olarak anlaşıldıOı sorunsal da, aynı şekilde bu çaOda ve özel­likle Hegel'in tarih felsefesinde ortaya çıkmıştır. Nitekim Lukacs ve Mannheim'ın sol tarihselcili�inde Hegel ' in Dünya Ruhu'nun taşıyı­cısı olan ve birbirini izleyen Volkgeister kavramı, toplumsal düze­nin tarihsel biçimlerini taşıyan çeşitli sınıf bilinçleri anlayışıyla yer deOiştirmiştir.

Söz konusu üç sorunsal ya açıkça spekülatif bir tarih felsefesinin (Hegel'in transmutasyonları)· ya da siyasal iktidarın hangi zeminde yer alması gerektiği ("iktidar meşru olmalıdır" ; "rızaya dayanmalı­dır"; "siyasal deOişme devrimci sınıf bilincine dayanmalıdır" ; "ta­rih, bölünmez, kendisinin bilincinde bir özne tarafından yapılmalı·

88

Page 91: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

dır.'1 üzerinde merkezlaşan normatif bir siyaset felsefesinin bir par­çasını oluşturdular. Bunlar, siyasal rejimierin iktidarda kalmayı ger­çekte nasıl başardıklarının. toplumsal-siyasal de{Jişmenin gerçekte nasıl meydana geldi{Jinin araştı rılmasıyla geliştiri lmediler. -Meli, -malı"lı türünden soruların ilgilenmeye de{Jmez olduklarını söylemek istemiyorum.Söylemek istedi{Jim sadece, bunlann gerçekte ne ol­du{Ju ve muhtemelen ne olaca{Jını açı klamaya pek yaramadıkları­dır. Ço!)u kez hegemonya da normatif bir çağrışım taşır; Gramsci '­nin kendisi de sınıf yönetiminin hegemonyaya dayandır:ı lmasr ge­rektiğini, yükselen sınıfların hegemonya için mücadele etmesi ge­rektiğini öne sürmüştür.

Bir de tabii·, önemli ölçüde daha büyük bir analitik incelik ·sergile­yen ve Machiavelli 'nin izinden giden bir başka önemli siyaset felse­fesi var. Machiavelli yalnızca sa{Jın sinik seçkincilerine e�in kayna­ğı olmakla kalm'amış Antonio Gramsci'nin o keskin devrimci kafası­na da nüfuz etmiştir. Ama Machiavelli'nin ola{Janüstü kavrayış ye­tene{Jinin en önemli yanı belki de, burjuva halkçı meşruiyet ça{Jın­dan önce yaşamış olmasından ileri geliyordu . Nitekim Machiavelli'· nin en önemli yaprtları burjuvazi-öncesi bir format ile hükümdara hi­taban yazılmıştır.

Şimdi, yukarıda tanıinianan bütün kavramlar ilk ortaya çıktıkları felsefi alanlarından çıkartı hp maddeci ve analitik bir i ktidar ve ideo­loji sorunsalı içine sokulurlarsa, o zaman , araştırma ve stratejik si­yasal söylemin geçerli ve önemli konularına ilişkin olurlar. Meşrui­yet kavramının , siyasal iktidarın ideolojik temellerine ilişkin genei ve oldukça anlamsız tartışmaların merkezi haline gelmeden önce, Max Weber tarafından çok daha kesin ve sınırlı bir anlamda kullanı ldı{Jr da akılda tutu lmalıdır. Weber'in egemenlik sosyolojisi , egemenli{Jin gerçekte nasıl işledi{Ji ya da egemenin ve egemenlik altındakilerin konumlarının yeniden üretilme mekanizmalan üzerinde de{Jil, ege­menli{Jin nasıl güdülendi{Ji ve örgütlendiği üzerinde odaklaşan. asıl olarak yukarıdan bir sosyolojiydi.42 Weber' in meşrulaştırıcı ideolo­jiyi sahiplenilmekten çOk, iletilen bir şey olarak gördü{Jü ve her şey­den önce meşruiyelin örgütsel ba!)lamıyla ilgilendi{Ji sonucuna va-

89

Page 92: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

rı labilir. Normatif olmayan bir bakış açısından; meşruiyelin can alıcı ko­

nuları halkın güvensizliQi, hoşnutsuzlu{lu ya da kendini çekmesi de­Qildir. Yasadışı eylemlerin yayılması bile kendi başına gerçekten önemli de{lildir. Tarihte her devlette hemen her zaman yasalan çiQ· neyenler, haydutlar, kaçakçılar, hırsızlar, ahl�ksızlar, aynlıkçılar, ver­gi kaçıran lar ve kaçaklar olmuştur. Her devlet sık sık örgütlü pro­testo biçimleri ve isyancı kalabalıklarla karşılaşmak zorunda kalmış­tır.

Gerçekten önemli olan özellik, örgütlü karşı meşruiyet iddiala­rı ve sınandı{lında bu iddiaların devlet aygıtının sadakat ve verimi üzerindeki etkileridir. Hükümet dışı bir örgüt hangi zeminde olursa olsun kendisinin meşru hükümet oldu{lunu veya hükümet oluştur­manın kendi meşru hakkı oldu{lunu iddia ettiQi ölçüde, bir karşı meş­ruiyet iddiası muhalefet, protesto ve yasaları çiQnemekten çok önemli biçimde aynlır. Örgütlü karşı-iddia ya devlet aygıtının (çoQunlukla askeri) bölümleri ya da devletin dışında devrimci örgütler tarafından ileri sürülebilir. Bununla birlikte örgütlü karşı-iddia, var olan rejimin meşruiyetinin daaırmasının doru{lunda ani bir yüklenmayle bun­lara kısa devre yaptı rabilir. " Meşruiyetin da{lılması" yönetim ay­gıtlarının bir sorunudur ve meşruiyetin "yitirilmesi" gibi yönetilen­lerin düşüncelerine ilişkin geleneksel kavrama benzemez. Böyle bir daQılma, Romanov, Habsburg ve Hohenzollern imparatorluklarının çöküşlerinde oldu{lu gibi, baskıcı güçler yükselen halk protestosu karşısında rejimi savunmayı reddettikleri ya da savunmaktan kaçın­dıkları zaman meydana gelir.

ileri kapitalist ü lkelerin siyasal rejimlerinin istikrarı , bu bakımdan oldukça etkileyicidir. Almanya'da 1 920'deki üç günlük Kapp-Lüttwitz darbesini saymazsak, bugün önde gelen onyedi OECD ülkesinde son askeri darbe yaklaşık 200 yıl önce gerçekleşti: Bu , 1 799'da 1. Napolyon'un Onşekiz Brumaire'i ya da ondan 1 0 yıl sonra lsveç Or­dusu'nun (o da iktidarı derhal , zümrelerin oluşturdu{lu bir Kurucu Meclise devretmek üzere) kralı tahttan indirmesiydı. Geniş çaplı en son iç savaş 191 8'de Finla�diya'da oldu. Son ve önemli bir iç sa-

90

Page 93: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

vaş ise ABD' de, Petain'in 1 940'da, de Gaulle'ün 1 958'de başa ge­çişlerinde oldu{ıu gibi, faşizm iktidara anayasal yollardan geldi. Avus­turya ve Japonya'da 1 930'1arda demokrasinin kaldırılması , zama­nın anayasal hükümetince yukandan gerçekleşti rildi. Bu onyedi OECD ülkesindeki son devrimci hükümet de{ıişikli{ıi, 1918 sonba­harı sonlarında Hohenzollern ve Habsburg monarşilerinin çöküşüy­dü. En son işçi sınıfı ayaklanması 1 930'1arda Almanya'da, ya da iş­çilerin demokrasiyi korumak için son çare olarak başwrdukları giri­şimi sayarsak 1 934:de Avusturya'da oldu. Halk Cephesi dönemin­den bu yana bu ülkelerin komünist partileri uygulamada, işçi sınıfı­nın temel örgütlenme ve muhalefet haklarını meşru gören , seçilmiş bu�uva hükümetlerini tanı mışlardır. Bunun tek (kendi u{ıraşlarını bo­şa çıkaran) istisnası, 1 949-53 arasında Aden au er rejimine karşı top­tan saldı n ça{ırısı yapan Alman KPD oldu. Fransız" Komünist Partisi ve sosyalist Sol 1 968 Mayısı 'nın son günlerinde yeni bir hükümet ça{ınsı yaptı , ama de Gaulle çekilmeyece{ıini açıkladı{ıında Fransız 'Solunun tüm önemli kuruluşları derhal geri adım attı. Günümüzde seçilmiş burjuva demokratik hükümetlerin bu meşruiyeti Avrupa ko­münizminin söyleminde bir ilke olarak açıkça dile getirilmektedir. Ça{ıdaş ileri kapitalist ülkelerde bazı belli liberal ideolojiterin bir bu­nalımı olabili rse de, bu ülkeler için bir meşruiyet "bunalımı" ya da ciddi meşruiyet "sorunları"nın varlı{ıı söz konusu de{ıildir. Bunların birçoğunda normatif destekte bir azalma olabilir ve artan bir saygı­sızlıkla karşı laşılabilir. Ama bu süreç, bir egemenlik bunalımından çok temsil duygusu ve saygıdan, uzlaşma ve kaçını lmazlık duygu­suna do{ıru bir kayışı akla getirmektedir. Bir başka konu, bu rejim­Ierin hepsinin, en çok da Fransa ve ltalya'dakilerin küçük ya da bü­yük, az ya da çok tehditkAr bir muhalefetle karşı taştıklan gerçe{ıidir.

Gene de meşruiyelin hiç bir önemi olmadı{ıı izlenimini vermek is­temiyorum. Ekim Devrimi'nin başarısında Kerensky hükümetinin as­kerler ve mekanize birlikler öncesindeki günlerde askeri birliklerin sevkiyatında temel rol oynayan demiryolu işçilerince meşru sayıl­mamasının ve Bolşevik ayaklanmasının o zamanki geniş işçi sınıfı ve asker kesimlerince meşru görülen Petrograd Sovyeti aracılı{ııyla

91

Page 94: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

gerçekleşmesinin son derece büyük önemi vardı. Bunun tersine, Al· man bürokrasisi Kapp-Lüttwit.z hükümetini gayri meşru sayıyor, or· dunun büyük bölümü ise yalnızca potansiyel oarak (dayanabi ldit;)i ölçüde) meşru görüyordu. Bir genel grevle karşılaştığında darbenin kaderini belirleyen bu özellikler oldu . Fransa'da ordunun Beşinci Cumhuriyetin meşruiyetini teyid etmesi Mayıs 1968'in sonucunu ka· rarlaştırdı.

Ça{ldaş ileri kapitalist ülkelerin hükümetle ilgili meşruiyet buna· Ilmiarına karşı bat;)ışıklık kazanmış olmadı{lı açıktır. Gerçekte, böy­lesi bunalımlar, en yakın olasılıklardan söz etmek gerekirse , Komü· nist ve solcu-sosyalistlerin Fransa ve Komünistterin italya'da büyük ilerlemeler kaydetmelerinden sonra ortaya çıkabilir ve Komünistle· rin ltalya'da hükümette yer almalarına karşı Amerikan ve Batı Al· man tehditleri de bunun habercisiydi. Gene de yaygın ve örgütsüz bir siyasal hoşnutsuzluk, kuşkuculuk ve sinisizm "bir meşruiyet bu· nalımı"na varmaz.

Normatif bir bakış açısından, zor ile rıza arasında her açıdan önem· li, açık bi r ayrım çizgisi vardır. Ama pratikte, bu ikisi karmaşık bir biçimde karşılıklı ilişki içindedirler. Bir kimsenin rıza gösterecet:'Jj ey· lem yolu, her zaman duruma, var olan ve olanaklı olarak al,gılana· nın ne oldut;)una, bir başka deyişle güçler arası dengeye bal}lıdır. Bir rejim tüm açık muhalefeti başa çıkılmaz güçlüklerle karşı karşı· ya bırakarak kendi rızasını kendi yaratabilir. Böyle bir rıza yöneti· fenler arasında yaygın bir temsil duygusu gerektirmeyebilir, ama kit· lesel bir korkuya- dayanması da gerekmez. Onun yerine, birçok bur· juva demokratik ülkede veya bu ülkelerin ço{lunlut;)unda bir temsil edilme duygusundan muhtemelen daha önemli cansensus ögeleri olan boyune{lme, saygı ve uzlaşmadan kaynaklanabilir.

Buraya kadar "consensus" v� "nza" arasında açık bir aynm yap· madık, ama bu noktada artık gerekiyor. Bir rejim kendi rızasını üre· tebilir demek, tam olarak, o kendi cansensusunu üretabi lir demek de{lildir. "Rıza" nın bir şey ya da kimseyle "uzlaşma"yı çal}nştırma· sına karşılık, "consensus'' esas olarak temel bir grup insan "ara· sı ndaki uzlaşma"ya gönderme yapar. Consensus ve rızanın anali·

92

Page 95: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

tik yanlan, normatif teoride oldu�u gibi, toplumda, yönetilenler ara­sında d�ildir. Gerçekten kritik etken� yönetici grupların kendi ara­larındaki bir temel cansensus ve onların metrulyetine devlet ay­gıtı üyelerlnce, ö:zellikle baskı aygıtının üyelerince gösterUen rı­zadır. Bu diktatörlükler biraz daha az ya da çok olabilir. Ama dikta­törlüklerin yıkılmasının nedeni halkın nza göstermarnesi deQi l , hal­kın hoşnutsuzluQunun baQ.ımsız bir nedensel d�işken olmaktan çok bir aracı olarak yer aldıQı güç ilişkilerindeki deelişikliktir. Güç ilişki· leri çoQu kez, felaket getiren dış savaşlar baskı güçlerini deQişik öl­çülerde parçaladıQı ve yeniden eyleme geçen halk protestosuyla kar­şılaşan yönetici gruplar arasında ayrı lıQa neden olduelu için de�iş­miştir. Güç ilişkileri ayrıca yônetici gruplar birbirlerine düştükleri , ço­Ou kez bir diktatör öldüQü ve rejimin meşruiyeti baskı güçlerinin ki· mi kesimlerince reddedildiQi zaman da değişir. Halk güçlerinin are­naya zorla girmeleri ve sonucu belirleyici tarihsel bir rol oynayabil· meleri genellikle böyle bir parçalanma süreci sı rasında gerçekleşir.

Zor ve rıza arasındaki sınır çizgisinin aslında bulanık olduQu doQ­ruysa, o zaman bir başka normatif ölçüye gerek vardır. Tabii eğer Samuel Huntington'ın kaba sinisizmine ya da Adorno ve Horkhei­mer'in Dialeetic of Enlightment (Aydınlanmanın Diyalektiği) da di· le getirdikleri ve Foucault'nun son kitabında yankılanan türden kô· tümser bir anarşizme düşmek istemiyorsak. Kanımca böyle bir nor­matif değerlendirme, bir rejimin kurumlannı sürdürme tarzından çok doğrudan bu kurumların kendilerine uygulanmalıdır. Bir başka de­yişle, bu ku rumların, "popüler" olsun ya da olmasınlar, pratikte be­lirledikleri yaptırımların doğası ve miktarına olduQuna kadar toplum­daki farklı gruplara ve sınıfiara saQiadıkları haklara ve iktidariara uy­gulanmalıdır. 'ı 'lfli konuşma, basın, dernekleşme, toplantı , adaylık ve oy verme özgürlüğünOn varlığı ve pratikteki derecesine; oylarıo sayım tarzına: halkın denetim ve özyönetim araçlarına sahip olup olmadı!)ına bakmalıyız.

Devrimci sınıf bilincinin toplumsal değişmenin anahtarı oldu�u yo­lundaki yaygın görüş şimdi tarihsel belgelerin ışığında oldukça tu­haf görünmektedir. En azından bugüne kadar burjuva ya da sosya-

93

Page 96: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

list hiçbir büyük çaOdaş toplumsal devrim , yeni bir toplumsal dü­zen isteyen birleşmiş bir sınıf tarafından yapılmamıştır. Gerçekte, böylesi devrimler, güç ilişkileri eski rejimi aşındıracak biçimde de-0işti0i belirli konjonktürlerde, bir başka deyişle, hem toplum içeri­sinde hem de toplumun dış i lişkilerinde önceki bütünü ve onun onay­lamalar ve yasaklamalar sistemini eklemsizleştiren ekonomik, siya­sal, ideolojik çelişkiler ve eşitsiz gelişme durumlarının ortaya çık­ması dolayısıyla gerçekleşmişlerdir. Bu devrimler, çeşitli güçler, o konjonktüre özgü farklı acil istemlerle bir araya geldiklerinde bilinç­li olarak yapılmışlardır. Bu istemierin -ekmek, barış, toprak, b&Oım­sızlık, temsili halk hükümeti, baskıya son- toplumsal-devrimci an­lamı, içerisinde bazı toplumsal alternatiflerin dışlandıOı, diOerlerinin ise önünün açıldıOı bir çatışan sınıf güçleri takımiaşmasından ve bun­ların örgütiQ ifadelerinden kaynaklanmıştır.43 Yani bugüne kadarki devrimierin dinamiOi, var olan toplumun tümden dönüştürü lmesini öngören ve isteyen bir devrimci sınıf ideolojisinin ve bu ideolojiyi pra­tiOe geçirmenin dinamiOi olmamıştır. Aksine süreç, var olan rejimin koruyucu matrisinin, ço{Ju kez had safhadski yeni bunalımın kendi­sinden do{Jan, özgül, sınırlı ve çoOu kez oldukça " reformist" istem­ler yüzOndan parÇalandıQı bir durumda hız kazanmıştır. Durumun niteliQi ise bu istemiere devrimci bir anlam kazandırmış, en deOişik mücadeleleri ve deneyleri kapsayan kolektif bir süreç içinde kitleler arasında devrimci bir ideoloji gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Öyle gö­rünmektedir ki , bu süreçte ideolojik deOişmenin en önemli boyutla­rı, neyin var ve olanaklı olduOuna ilişkin olanlardır. Eski baskı biçim­leri iyice güçlenirken, yenileri de ortaya çıkar ve algılanan olanakla­nn da alanı genişler. Önceki devrimci sınıf bilincince uyandınlan dev­rimler olasılı{Jı, kategorik olarak dışlanamamakla birlikte, gelecek­teki toplumsal devrimierin geçmiştekilere oldukç·a benzer biçimler alması daha büyük olasılıktır. Bu nedenle, belirli bir durumdaki dev­rimci sınıf bilincini açıOa çıkarma ve ölçme girişimleri oldukça sınırlı yarar ve öneme sahip görünmektedir. Devrimci deOişim olanakları bir sınıfın ruh halinden çok, ekonomik ve siyasal bunalım olasılıOın­da ve maddi olarak örgütlü alternatiflerin varlıOında aranmalıdır.

94

Page 97: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Bütün bunlara karşın, buradan sınıf bilincinin önemsiz oldu {lu so­nucu çıkmaz. Belirli bir sınıf kimli{Ji ve amacı, toplumsal de{Jişme­nin ası l araçları olan sınıf örgütlerinin gelişmesi için son derece önemlidir. Eğer bir devrimci durum, ya da o denli devrimci olmasa bile bir toplumdan ötekine bir geçiş dönemi gerçekten başlarsa ve başladığı zaman, di{Jer bütün koşullar eşit oldu{Ju takdirde, ege­menlik altındaki bir s.ınıfın üyeleri arasında bu sınıf bilinci ne kadarçok yayı lmış ve eyleme geçirilmişse; ve o sınıfın alternatif bir gele­ce{Je ilişkin görüşü ne kadar açık ve gMişmişse, bir 'oplumsal dö­nüşümün başanya u laşması ve gelişmesi olası lı{Jı o kadar yüksek­tir. Önceden var olan örgütlü devrimci ideoloji, yani devrimci bir perspektife sahip büyük bir örgüt, keskin bir bunalım durumunda kuşkusuz çok önemli bir de{Jişkendir. Bunun a contrario kanıtı, Sos­yal Demokrasi'nin önde gelen organlannda hiçbir devrimci perspek­tif olmaması nedeniyle 1 9 1 8'de Almanya'da son hızla süregiden bir demokratik devrimin bile başarısızlıkla sonuçlanmış olmasıdır. Ge­nel olarak söylemek gerekirse, yöneti lenler itaatlerinin artık sa{Jia­namadı{Jı bir noktada, ne kadar nitelikli iseler, o kadar çok şey elde edeb.ilirler.

95

Page 98: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 99: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

VI. TOPLUMSAL DEGiŞME VE iDEOLO-IiNiNiKTiDARI

Son iki bölümde vurgu, iktidarın örgütlenmesi ve sürdürülmesin· de ideolojinin rolü üzerinde idi. Böylece ideolojinin yaygın metaloru "toplumsal çimento"nun bize düşündürttü{Jü o gri, katı tekdüzelik­ten son derece farklı olarak bu rolün karmaşık, de{Jişken ve çatışkılı karakterine işaret etmiş ve wrgulamış olduk. Siyasal bunalım ve si· yasal de!}işmeye ilişkin idealist ve öznelci yaklaşımiara karşı , ideo· lojilerin ve öznelilkierin maddi karakteri ve örgütsel yapılar ile mad· di destekierin can alıcı önemini vurguladık. Şimdi bu temelde, ilgili ideolojik dinamiklerin bir kaç özelli!}ine, toplumsal de!}işme süreç· lerinde ideolojinin iktidarının işleyişine bir göz almalıyız.

1 • ideolojik Seferberlik Süreçleri

Bu bölümde Marksistlerin genellikle en çok ilgilendikleri toplum­sal de!}işme biçimine, yani halk kitlelerinin karıştı!}ı ve toplumsal· siyasal rejimin dönüştürülmesini amaçlayan yo!}un de{Jişme süreç­lerine biraz de!}inece!}iz. Klasik burjuva ve sosyalist devrimler bu türün örnekleridir. Ama iran ve Nikaragua'daki son devrimler; Fran· sa'daki Mayıs olayları gibi devrime dönüşmeyen çeşitli ayaklanma· lar: öte yandan faşist iktidar fetihleri ve karşı-devrimci seferberlik· ler de bunlara örnektir.

Tarih bize, bir rejimin, gayri meşru oldu{Ju anlayışı yönetilenler arasında yeterince yaygınlaştı!}ı ya da muhalif/devrimci sınıf bilinci çok fazla gelişti!}i zaman düştü!}ü şeklindeki basit teorik karşı-görüşü do!}ru lamak yerine, ço!}unlukla çok daha karmaşık bir tablo sunar. Verili bir rejimi ve yönetici ideolojiyi destekleyen Oııaylamalar ve ya·

97

Page 100: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

saklamalar matrisi herhangi bir nedenle parçalandı{lı zaman kes­kin bir bunalım durumu ortaya çıkar. Rejim , e"er meşruiyet üzerin­de örgütlü karşı-iddialarla kı:ırşı laşırsa ya da devlet aygıtının önemlı kesimlerinin nezdinde meşruiyeti adamakı ll ı da"ılınca veya kendı içinde ayrı lıkla ya da bunların bir bileşimiyle yüz yüze gelirse, o za­man devrimci bir durumla karşılaşır. Yukarıda bu konuda zaten faz­lasıyla söz ettik. Şimdi incelememiz gereken şey, halk kitlelerini bubunalım , devrim ve karşı-devrim durumları içine çekmekte ideolojı­nin rolü ve işlevidir. Devrimci (ya da karşı-devrimci) sınıf bilincinin ÖZne'sini aramak yerine, ideolojik seferberli{lin gerçek süreçlerini anlamaya çalışmalıyız.

ideolojik seferberlik, denebilir ki, bir halk kitlesi için ortak bir gün· dem ortaya koymayı , yani bunalımın egemen yanı ya da yanlarını özetlemeyi; can alıcı hedefi, kötülü{lün özünü belirtmeyi; neyin ola­naklı olduğunu ve nasıl başanlaca{lını tanımlamayı gerektirir. Bu tür seferberlik, reji�in ol SOan zamanlarda muhalif güçlerin uzlaşma ya da rızasını ve başarıyla yasaklanmasım sa{llayan onaylamalar ve ya­saklamalar matrisinde açılan bir gedikten kendine yol bu lur. Bu ge­dik, gösteriler, başkaldırı ve ayaklanma eylemleri, vb. ile kendisi ba­şarıyla olumlanacak kadar büyür .. Başarılı bir ideolojik seferberlik her zaman siyasal seferberlik pratiklerine çevrilir ya da bu pratiklerde açı{la vurulur.

Ideolojik seferberliklerin, açıkça sınıfsal bir karaktere sahip olan· ların bile, her zaman güçlü bir varoluşsal unsuru vardır ve hiç bir zaman devrimci sınıf bilincine indirgenebilir del)ildirler. Yol)un bir ideolojik ba{llı l ık, ba{llananların bi reysel öznelli{linin dönüşümünü ve harekete getirilmesini; ideolojice tanımlanan yaşamın anlamı u{l­runa acı çekmeye ve olası ölüme boyun e{lmelerini gerektirir. Ger· çekte, bir devrimci seferberlikle yaşamın anlamı , devrimci gündernce saptanan anlamdır. Siyasal-ideolojik seferberlikler yalnızca sınıfsal ve "halkçı-demokratik" ad landırmalara ba{llı de{lildir. Bunların ba· Şansı , büyük ölçüde insani özneili {lin var oluşsal boyutlarıyla ba"·lantı kurma ve onlardan yararlanma yeteneklerine bal)lıdır. Klasik emek hareketi ça{lında bu ço{lu kez Hıristiyan ve Yahudi dininin bi·

98

Page 101: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

çim de{Jiştirmiş coşku ve püritenli{Jinden yararlanılarak yapılmışt ı . Ama bugün ileri kapitalist ülkelerde sorun laik, püritentik sonrası {ital­ya'da aşırı solun isimleodirdi{Ji gibi) bir "kendine de{ler biçme" ça­{lına ayak uydurmaktır.

ideolojik seferberlik, çeşitli ideolojik söylemlerin çoğun lukla basit bir sloganla ifade edilen tek bi r ana tehdit içinde kaynaşması ve yo­{lunlaşmasını ima eder. Nitekim devletin karakterini değiştiren tüm devrimlerde sınıf ideolojilerinin ögeleri, öteki ideolojik seferberlik tip­leriyle, örneğin dinsel ya da ulusal seferberlik tipleriyle kaynaşmış, devrimci seferberlik her zaman konjonktürel bir ideolojik biçim ("ba­nşl" , " Kahrolsun Batista!", ya da Şah veya Somoza) almıştır. Dev­rimierin sınıfsal karakterinin, ideolojik seferberli{lin temel sloganla­

. rında dile getiritmesi gerekmez. Gerçekte de, geçmişteki başanit dev­rimlerde genellikle bu sloganlar özellikle de, sınıfiara yönelik sesle­nişler değil lerdi , seferber edi len sınıfsal güçlerce belirlenmişlerdi.

Rus Ekim Devrimi için ideolojik seferberlikttı ��rudan sınıfiara seslenme kesinlikle çok önemliydi. Bolşevikler "Bütün iktidar Sov­yet lere!" ve "Köylülere Toprak!" gibi sloganlar ku llanarak muaz­zam bir başarıyla kitleleri seferber ettiler. Ama belirtmek gerekir ki , ayaklanmanın arifesinde seferberlik. birincil olarak "sınıfa karşı sı­nıf"tan çok daha özgül biçimler aldı . 44 Kolayet bir yakl�şımın bizi sürükleyebilece{li beklentinin aksine devrimci kutuplaşmalar, diye­lim ki Fransız ve Rus devrimlerinde iki temel sınıfın ideolojilerini tek bir savaş alanında konumsal ideolojiler olarak birbi rleriyle do{lrudan kapıştırmadı. ·Aksine, sınıf ideolojileri birbirleriyle kapsayıcı/dışlayı­cı ideolojiler olarak karşılaştı lar. Her sınıf, "sömürücüler", "yaban­cı ajanlar" veya karşı-devrimciler (yani 1 789 ve� Şubat 1 91 7'nin ilk ve daha geniş devrimlerine karşı çalışanlar) olarak önceki çok sınıf­lı/siyasal-olmayan evrenden dışlanan yabancı bir güce karşı kışkır­lılan çeşitli sınıfları, tabakaları ve sınıfsal-olmayan öznellikleri içe­ren kendisine ait tarihsel olarak-kapsayıcı bir evren kurmak e{lilimin­daydi .

Ilginç olan odur ki , güçlü bir aşa{lıdan devrimle yenilgiye uğra­yan sınıf ya da sınıf kesiminin fiziksel ve/veya toplumsal yıktmına

99

Page 102: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

giden yolu hazırlayan, temel çelişkinin bu sınıfsal-olmayan tanımı <?lmuştur. Buna karşıl ık yukarıdan yönetilen devrimlerde ya da re­formist girişimlerde genellikle sınıfsal tanımlar kullanılmıştır. Sınıfın , karşıt sınıfı da içeren daha geniş bir dünya içerisinde bir konum ol­du{lunu anımsarsak bu çelişki anlaşılı r hale g.elir. Ama bunun tersi ,yani temel çelişkinin sınıfsal-olmayan tanımlannın genellikle devrimci oldu{lu do{lru de{lildir. Bunlar ço{lu kez baş düşman olarak yabancı entrikaları veya özellikle "bencil" ya da "asalak" grupları seçen sı­nıfsal işbirlikçi ideolojiler ve tutumların bir parçasıdırlar.

Önemli ideolojik s�ferberlikler, kuşkusuz, bir önceki egemen bir ideolojinin maddi matrisinin yıkıntılarından- do{lmazlar. Ayrıca ince­likle işlenmiş programiann veya büyük kuramiarın do{lrulu{luna ya da konjonktüre uygunlukianna çok şey borçlu olduklan da söylene­mez. ideolojik seferberlik süreçlerindeki ana simalar teorisyanlar ya da kitap yazarları de{lil, hatipler, vaizler, gazeteciler, makale yaiar: ları , politikacılar ve gözüpek eylemcilerdir. Ama bu noktada siyasal de{lişme için ideolojik kitle seferberli{li i le başarılı olmuş bir devrimi başarıyla savunma ve sa{llamlaştırmanın sorunları arasında önemli bir ayrım yapı lmalıdır. Bunalım içindeki bjr rejimi parçalama süre­cinde acil eylem ve gözükara ba{lhlı{lın ola{lanüstü a{lırlı{lı vardır. Ama bir devrimden sonra seferber edilmiş olan sömürülen sınıfia­nn kaderini büyük ölçüde sınıf ideolojisinin ve sınıf örgütlenmesi ve ilgili ku ram ve programların- eklemlenme, özerklik ve gücünün de­recşsi belirler. Çünkü bunlar, yeni bir toplumun kuruluşu sı rasında, ·o sınıfların yeni devlet karşısında sahip oldukla'n tek varlıklarıdır.

ideolojik seferberli{lin sayısı somut tarihsel biçimlerinin varlı{lına karşın , başlıca itici güçlerinin bazılarını belirlemek mümkün görün­mektedir. Ama öncelikle, do{lrudan ilgilendi{limiz tek seferberlik tü­rünün bir rejimi tehdit eden ya da yeniden yönlendiren geniş çaplı , hızlı ideolojik seferberlik oldu{lunu belirtmeliyiz. Dahası, biz bura­da, örne{lin, yeni bir temel matrisle birlikte yeni bir üretim tarzının do{lmakta ve yeni sınıfiann oluşturulmakla oldu{lu bir durumda de­{li l , ama önceki egemen ideolojinin maddi matrisinin parçalanmak­ta oldu{lu bir durumda gerçekleşen seferberlikler üzerinde duruyo-

100

Page 103: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

ruz. (Birinci durumdakine yukanda zaten de{linmiştik.) O halde mev­cut ideolojik sisteme karşı , yeni bir kitlesel ideolojik itaat-niteliklilik'in temeli nedir? Yeni bir ideolojik seferberlik iki süreci gerektirir: eski itaat-niteliklilik sisteminin da{lıtı lması ve yeni bir sistemin kurulma­sı. Birinci süreci , niteliklilik ile itaat arasında bir çelişkinin do{ıuşu­na ve egemen ideolojiyi kendisini yaşatan onaylamalar ve yasakla­malar bütününden kopartan eşitsiz gelişme süreçlerine gönderme­lerle daha önce ele almıştık.

içerisinde onaylamalar ve yasaklamalar matrisinin parçalandı{lı ve büyük bir toplumsal-siyasal bunalım getiren süreçlerin genellik· le iki temel türü olmuştur. Biri , hem Rus (1 905 ve 1 9 1 7), hem de Çin devrimlerinde çok önemli olmuş olan bir dış savaşta yenilgi ya da yenilgi tehlikesiydi. Savaş zamanı nüfusun iktidardaki rejimce za­ten seferber edildi{li bir sırada gelen yenilgi bir egemenlik sistemi­nin belki de en kaba ve en acılı olumsuzlanmasıdır; sistemin iç yap­tırım güçlerini ve baskı aygıtını ciddi olarak zayıflatan bir olumsuz­lamadır. Kitlesel parçalanmanın ikinci türü , bir rejim kendi sınıf te­melini oluşturan kesimlerden tecrit oldu{lu zaman meydana gelmiştir. <;ırne{l!n 1 950' 1erin sonunda Batista'nın, Tahran pazarıyla ilişkisin­de Şah'ın, 1 960 ve 1 970'1erin ekonomik patlaması içinde yeni bir burjuvazi do{ıup gelişti{linde Somoza ailesinin ve italya'da ve Alman· ya'da faşizm öncesinde burjuva· rejimierin tecrit olması gibi. Başa­rılı ba{lımsızlık savaşları bu hareketlere Marksistler ve Komünistler­ce önderlik edildi{li zaman bile Marksist anlamda sömürülmeyen sı­nıfların önemli ölçüde deste{lini ya da az çok zararsız tarafsızlı{lını sa{llamış görünmektedir. Viet Minh ve NLF'nin (Ulusal Kurtuluş Cep­hesi) geniş bir toplumsal tamele sahip oldu{lu Vietnam'da durum buydu. Pathat lao'ya kraliyat ailesinden biri önderlik yapmıştı; Kızıl Kmerler· Sihanuk'un Amerikalılar ve aşı rı sa{! tarafından devrilme­sinden sonra büyük bir güç haline geldi. Cezayir U !usal Kurtuluş Cephesi, komünist olmayan bir önderli{le ve burjuvazinin kesimleri ile kapitalist kodamanıardan aldı{lı güçlü bir deste{le sahipti. Karşı­devrimci seferberlikler, kuşkusuz, eski yönetici sını fların ·önemli ke­simlerini içerir; ama bu seferberlikler, devlet aygıtını denetleyen bir

10 1

Page 104: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

devrim için ancak (yabancı müdaha ı� dtşında) devrimin kendileri için ve kendilerince yapıldı�ı halk sınıflarının geniş kesimlerini ayaklan­dı rabilirlerse teh likeli hale gelirler. Bu nedenle bütün bu örneklerin kanıtladı�ı gibi , kurulu bir iktidar ve sömürü sistemi, öyle muazzam bir güce sahiptir ki sömürülen ya da yönetilen sınıflar kendi başları­na ona çok ender olarak meydan okuyabi lirler.

Şimdi, yeni bir ideolojik sistemin oluşmasını yönlandirenin ne ol­du�unu sormalıyız. Buna yanıt vermenin bir yolu , mevcut sisteme karşı üzerinde bir ideolojik seferberli�in gerçekleşebilece�i temel­lerden başlamaktır. Tüm bir seferberlik sürecinde uygulamada bir­birlerini dışlamasalar da, bilinen tarihteki üç ana kaynaQı saQiamış görünen, üç mantıksal olası lık vardır.

Birincisi, geçmiş, var olmuş olanın, geçmiş deneyler, de�erler, simgeler Vb,nin temelinde seferber etmek olanaklıdır. Bu, gericiler ve karşı-devrimcilerce yapılır, ama milliyetçi seferberli�in de �u kez önemli bir bileşenidir. Devrimciler de, yenilgiler ya da başkı , düş­manın zaferleri ya da refah dönemlerince gelişmesi engellenmiş ya da ununurulmuş eski örgüt mücadele ve ideolojik formasyonlan can­landırabilirler. Ekim Devrimi, bu yolla yurtsever coşku cephede kat: liamlarla, cephe gerisinde de kıtlıklarla da�ıldıktan sonra, 1 905'in ' deneyleriyle beslendi. Benzer şekilde 1 960'1arın sonunda radikal-ler, emek hareketinin devrimci geleneklerini dirilteceklerdi. Bazen seferberli�in temeli, iran'da oldu�u gibi, hem devrimci, hem de karşı­devrimci ögeleri iÇeren esas olarak niu�lak bir karakterde olur. Şimdi,

. e�er böyle diriitme yoluyla' seferberlik başarılı olacaksa, geçmi­şin deneyleri ve de�erlerinin bugünün gündemine girmesi olanaklı olmalıdır. Nitekim , feci askeri yenilgilerin, ulaşım ve yiyecek temini­nin kesilmesinin etkisi altında, 1 9 1 7 başlarınd� bunalım konuşulur hale geldi�i zaman, aynı rejimin askeri gücünün Uzak Do�u'da re­zi l olması ve eli kolu ba�lı hale gelmesiyle otoritesinin çöktü�ü 1905 "in deneyleri do{Jrudan sözkonusu olmaya başladı. Faşizm 1 930"1arın siyasal-toplumsal bunalımına, onu 1. Dünya Savaşı'nın ulu­sal birlik, şiddet , nihai yenilgi, bozgun ve hayal kırıklı�ı deneyleriyle ilişkilendirerek. hem bir teşhis, hem de bir tedavi sundu. 1 960"1arın

102

Page 105: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

sonundaki çok farkh radikalleşmede, ABD'nin Vietnam Savaşı , grev ve gösteriler dalgası birçok insanın gözünde, emperyalizm ve sınıf mücadelesine ilişkin klasik Marksist kavramiara yeni bir de{Jer ka­zandırdı. Bu yeni hareketin eski işçi sınıfı geleneklarinin en güçlü oldu{Ju Fransa ve italya'da en uç noktalara giderken, bu gelenekle­rin zayıf oldu{Ju ABD'de en hızlı biçimde tavsaması da rastlantı de­{Jildi.

ideolojik seferberli{Jin ikinci ana türü, var olan başka bir gerçek­lik temelinde gerçekleşi r. Buna örnek yoluyla seferberlik diyebili­riz. Nitekim 1 789, 1830 ve 1848 Fransız devrimleri Batı ve Orta Av­rupa'nın ço{Ju yerinde benzer girişimleri başlatmıştır. Ekim Devri­mi, hemen hemen tüm dünyaya şok dalgaları yaydı. Çin ve Küba devrimleri ..sı rasıyla Asya ve Latin Amerika ülkel�rinde onlara öykü­nan girişimleri esinlendirdi. Bu en açık biçimde belki de, dünyanın dört bir yanındaki seksenden fazla komünist partisinin varlıQı ile ifa­de edilen, çok etkili bi r seferberlik kayna{Jıdır. Bu partiler altmış kü· sur yıl önce gerçekleşmiş ve önemi olanaklı olana ilişkin geçerli an­layışları de{Jiştirmiş olmasından kaynaklanan bir devrimin ilkisiyle kurulmuşlardı. Ama örnek yoluyla seferberlikler çc9J kez kısa ömürlü olmuşlardır. Başarıl ı bir örnek rakip muhalefet biçimlerini yenmiş ola· bilir. ama bu durum hem güç dengeleri öbür ülkelerde hemen hiç­bir zaman aynı olmadı{Jı, hem de başanya u laşan o örnek devrim öteki ülkelerin yöneiici sınıfları için de e{Jitici bir deney oldu{Ju için ender olarak tekrarlanabilir. Bu ikinci tür seferberlik karşı örnekler­den esinienmeyi de içerir. Örne{Jin devrimci emek hareketinin fa­şizmin yalnızca temel düşmanı de{Jil, ama bir örgütlenme ve ideo­lojik telkin modeli de olduQunu akılda tutmaksızın. faşizmin çarpıcı gücünü anlamak neredeyse olanaksızdır.

·

Son olarak, bugüne karşı gelece{Ji , örne{Jin, adil bir toplum hede­fi olarak; bugünkü mücadelelerin nihai zaferinin ya da bugün çeki-

. fen acılardan kurtu lmanın garantisi olarak ya da pek yakındaki mi­tolojik bir cennet olarak gelece{Ji seferber etmek olanaklıdır. Bununla birlikte gerçekten dramatik toplumsal-siyasal seferberliklerde gele­cek, daha çok. bugün vaktinden önce eylem gerektiren ve yürür-

103

Page 106: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

lükteki e{lilimlerden kaynaklanan yakın bir tehdit biçimini almıştır. Bu süreci, egemenli{li sürdürmenin bir mekanizması olan korkudan ayı rmak için gelecekten korkuyla seferberlik terimiyle karşı laya· biliriz. Fransız Devrimi, köylülerin 1 789'da aristokratik bir kompla· ya ilişkin Büyük Korkusu 'ndan Jakobenleri iktidara getiren kraliye· lin yabancı düşmanla ortaklaşa bir komplo düzenleyece{li korkusu­na kadar bu tür bir seferberlikten hız almıştı. Benzer biçimde Korni· lov'un şahsında zaten maddi bir kılı{la giren bir karşı-devrim korku· su , Rus işçilerinin 1 9 1 7 sonbaharında Bolşevik le re yönelmelerinde çok önemli bir nedendi. Gerçekte Bolşevik Ekim Ayaklanması, za· ten var olan devrimi Kerensky tarahndan girişilecek bir karşı-devrimci kımıldanmaya karşı açıkça korumayı amaçlayan bir önlemler dizisi olarak başladı. Bu Petrograd Sovyeti içerisinde geniş bir �rli{lin sa{!· lanmasında büyük önemi olan bir olguydu.

2 . Siyasal Özneler ve ideoloJik Sürüklenme

Artan ya da azalan yeniden üretim içindeki toplumların ideolojik sistemi hiçbir zaman dura{lan de!)ildir; aksine uygulama ve koşul­ların sürekli de{lişmesine ba{llı olarak sürekli bir de{lişim halinde­dir. Bu büyük ya da küçük ideolojik de{lişme türlerinden özellikle biri bu rada söz konusu edilebilir. Çünkü bu türün rejimin karakte· riyle özel bir i lişkisi vardır. Bu, var olan iktidarlar için çok ciddi, ba· zan ölümcül bir tehdit oluşturan dramatik bir seferberlik de{lildir, ama egemen söylemin de{lişmesinden çok o söylem içinde bir de{liş­meye ilişkindir.

Bu ideolojik de{lişme, siyasal özneler evren inde, yöneticilerin yer­lerinden edilmeleri dışında, başka bir de{lişmeden kaynaklanır. Bu­nun en açık örne{li, de{lişen bir toplumda eskisinden farklı koşullar altında tabi ve nitelikli kılınmış_ yeni k_uşakların olgunlaşmasıdı r. Bu , dramatik konjonktürler biçimlendirilmiş geçmiş devrimci rejimler için oldu{lu kadar karşı-devrimci rejimler için de belli sorunlar ortaya çı· karır.

104

Page 107: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

Ama siyasal ve toplumsal mücadeleler içinde kendi adiarına ko­nuşan yeni siyasal özneler de ortaya çıkabilir. Siyasal özneler evre­ni, ya oy verme hakkı gibi yasal hakların yaygınlaşmasıyla, ya da bir ideolojik ve siyasşl özerkleşma süreciyle genişleyebilir. Bu tür­den önemli bir ideolojik de{lişiklik, lsveç köylüsünOn burjuva blok­tan ayrılıp kendi sözcüsüyle ittifaka girerek özerkli{lini yeniden ka­zandı{lı 1 930'1arda gerçekleşti. Son on yılda ileri kapitalist dünyada kadınların önemli bir ideolojik özerkleşma süreci yaşanmıştır.

Ama konuşmasına ya da dinlenilmesine izin verilen siyasal özne­lerin alanı daraltılabilir de. Burjuva ideologlannın iddialarının aksi­ne tarih yurttaşlık haklarının genişlemesinin erekselci bi r süreci de­{lildir. Her tür diktatörlüklerin muhalefeti tümüyle yasaklaması ka­dar, ABD'de Yeniden inşa Dönemi'nden sonra Günayli siyahların oy hakkından mahrum edilmeleri ve So{luk Savaş sırasında tüm sol hareketlerin getiolara hapsedilmesi de siyasal "yurttaşlı{lın" daral­tılması örneklerindendir.

Şimdi burada önemli olan nokta, ideolojik telaffuzlar bütününün ideolojik tartışmaya katılanların sayısı ve karakterindeki de{lişiklik­lere koşul olarak de{lişti{li olgusu de{li l , aksine halA yerinde du ran yöneticilerin söyleminin etkilenmesi, bir ideolojik sürüklenmeye uo­ramasıdır. Evrensel oy hakkının kazanılması burjuvaziyi yerinden et­medi , ama burjuva söylemin işçi sınıfının siyasal haklarına uyarlan­mak zorunda kalarak de{lişmesi gerekti. Benzer şekilde lsveç köy­lüsü n ün 1 930'1arda taraf de{liştirmesi kapitalizmi çökertmedi ama sermaye birikimi önemli bir tema olarak geçeriili {li ni korusa bile, bur­juva ideolojisinin bireycilik, eşitlikçi olmayan teşvik gibi öteki ögele­rinin kolektif dayanışma ve eşitlik temalarınca bastırılması, egemen ideolojik sistemin bir de{lişime u{! raması demekti. Öte yandan, mu­halefetin kısıtlanması aforoz edilenleri susturmakla kalmaz. Aynı za­manda halA konuşmasına izin verilenierin ideolojik alanını da da· raltır. Zamanla bu süreçler egemen söylemda oldukça önemli ideo­lojik sürüklenmeye neden olabilir ve iktidarda olanların uygulama­larını önemli ö)çüde etkileyebilirler.

Ideolojinin iktidan yalnızca dramatik olayların yaşandı{lı konjonk-

1 05

Page 108: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

türlerde de!)il, ama yavaş gelişen tedrici süreçler içinde de varlığını hissettirir. ideolojiler iktidar sistemlerinin yalnızca çimentosu olmakta kalmazlar, onların çatlamasına da neden olabilir ve onları yok et­meseler de, başka yer ve biçimlere do!)ru kum ya!)ınlan gıbi sürük· leyebilirler. Ama her iki durum için de, toplumdaki farklı e!)ihm ve ilişkilerin içinde yer aldı!)ı ve maddeci açıklamaya tabi tuıulabilece­Oi toplumsal güç ve seslerin varlı{lı söz konusu olacakt ır. Bu dene­me, işte kuramsal ve siyasal merkeziyete sahip bu açıklama göre· vine katkıda bulunmak üzere yola çıkmıştı. Deneme şimdi sona er­mek :zorunda, ama görev ancak şimdi başlıyor.

1 06

Page 109: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

NOTLAR

1 What Doea the Rullng Class Do When lt Rulea? London. 1 978. 2 Sclence, Class and Soclety. LondOn. 1 978, kitabıma bkz. s.66 vd 3 Vol gösterici kuramsal bir önerme Marx'ın Ekonomı Polltl{lln Eleştirisine

Katkı'daki Önsözüdür. Bir di()erı aşa{Jıda 5 nolu notta Onsekiz Brumalre'· den aktarılan pasaıdır. Marx ve Engels'in bir proletarya partisi ve bir proletar· ya partisinin ideolojik mücadelesi üzerine maktuplarından, örne{Jin. Bebel, Li· ebknecht ve başkalarına Eylül 1879 tarihli sirküler mektuba bkz. Marx-Engels, Selec;ted Correspondence. Moskow. 1 965, s.321 ·7, özellikle s.326·7.

4 Engels'ten Mehııng'e, 1 4 Temmuz 1 893, Se�cled cOrreapondence, s.459. 5 Carol Johnson'ın "The Problem ol Relormızm and, Marx's Theory ol

Felishism" başlıklı makalesiyle kar şdaştırınız. New Left Review. 1 1 9 (January· February. 1 980). Marx Onsekiz Brumalre'de ideolojiyfl ilişkin Onemli bir ge­nel kuramsal önerme yapmış ve bunu burjuvazinin rakip monarşist hizipleri· ne uygulamıştır:

"Farklı mülkiyet biçimlerı. toplumsal varlık koşulları üzeıinde farklı ve özel olarak biçimlanmiş duygular. yanılgılar, düşünce tarzları ve yaşam görüşle· rinden oluşan tüm bir üst yapı yükselır. Tüm bir sınıf bunları maddi temelleri ve onlara karşılık gelen toplumsal ilişkileri temelinde yaralır ve biçimlendirir. Bu duyguları, vb. gelenek ve yetişme tarzı aracdıOıyla edinen birey, bunlaıın kendi eyleminin gerçek belirleyieileıi ve hareket noktasını oluşturduklarını sa­nabilir. Orleancı ve Meşruiyeiçi Iraksiyonların her biri, gerek kendilerini, ge­rekse muhaliflerini iki hanedana ba{Jiılıkları ile birbirlerinden ayrddıklarına inan­dırmaya çalıştı; sonradan olaylar, bu iki hanadanın birleşmesini engelleyen şeyin daha çok çıkarları arasındaki ayrılık oldu{Junu kanıtladı. Özel yaşamda bir adamın kendisi hakkında düşündükleri ve sOyledikleı i ile gerçekte ne ol· du{Ju ve ne yaptı{Jı arasında bir ayrım yapılır . Tarihsel mücadelelerde de par­tilerin sözleri ve emelleri ile gerçek örgütlenmeleri ve gerçek çıkarları arasın· .da. kendıleri hakkında düşündükleriyle gerçekte ne oldukları arasında daha da keskin bir ayrım yapılmalı�ır. Oı leancılar ve Meşruiyetçiler Cumhuriyette birbirlerini yan yana, eşit istemler ileri sürerken buldular. Her bir yan di()eri· nin aleyhine kendi hanedanının restorasyonunu sa{ılamak istiyordu. Bunun, burjuvazinin bU.Jndü!)ü Iki büyük çıkarın -toprak mülkiyet! ve sermaye­her birinin ker.Jı üstünlül)ünün ve di!}er çıkarın altta kalmasını restore etme· ye çalışmasından başka bir anlamı yoktu" Karl Marx, Surveya From Eıılle, London, 1 977.

Marx'ın buradaki temel vargısına, kuşkusuz, rakip hanedanların farklı sınıf lraksiyonlarıyta tarihsel ba{Jiantısını göstererek, epistemolqik "çıkarlar" ve "yanılgılar'' sorunsalı olmaksızın da varılabilir.

·

6 Ekonomi Polltl{lln Eleştirisine Katkı'nın Onsöz'ünde Marx "lnsanlıOın her

1 07

Page 110: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

zaman ancak çözümleyebileceQI görevleri önüne koyduQunu; çünkü soruna daha yakından bakıldıQında, her zaman görevin, ancak çözümü için maddi koşulların zaten var olduOu ya da en azından oluşum sürecinde olduOu za­man ortaya çıktıOının görüleceQini" yazar.

7 Bkz. çok ilginç bir inceleme, J .Ciarke, C.Critcher, R.Johnson (der.) Working Class Culture, London, 1 979.

e F.Ch8telet, ed. , Hislolre des ldeologies, 3 cill, Paris, 1978; 1. cill s. I0-1 1 . Gerçekte bu hacim li yapıt oldukça geleneksel, yarı-ansiklopedik bir fikirler ta­rihidır.

9 Alıntı Williams'tan. Marxlsm and Literalure, Oxford, 1 977, s.81·82. Karşılaş­tırınız: Anthony Barnett, "Raymond Williams and Marxism: A Rejoinder to Terry Eagleton". New Left Review, 99 ( 1976).

1o R.Johnson, "Three Problematics: Elemenis of a Theory of Working-Class Culture" Working-Class Culture içinde, s.234. (vurgular belirtilmedi.) Hem sekteryen olmayan hem de suya sabuna dokunmadan sekileri birleştirmeye ,çalışmayan çok deQerli bir katkıda Johnson, klasik Marksizmi, Hoggart· Thompson-Williams'ın işçi sınıfı üzerine görüşlerini ve Althusserci "yapısalcılıOı" tartışır.

1 1 L.Aithusser, " ldeology and ldeological State Apparatuses", Lenin and Phl· losophy, London, NLB, 1 971 içinde, s. 1 64. Johnson, Althusserci, ideolojinin toplumsal işleyişi kuramını, Lacan'ın psikanaliz yorumundan esinlenen ve in­sani öznelliOi oluşturmanın psikodinamik süreçlerine ilişkin görüşlerle karış-tırmış olabilir ve bunda da haklı görünmektedir. •

12 Bkz. State, Power, Soclallsm, NLB, 1 978 kitabında Nicos Poulantzas'ın Fo­ucault eleştirisi. Bu yapıt kendi biçemi ve düşünsel uQraşları açısından Fou­cault'nun yazılarından da açıkça esinlenmiştir.,

13 Daha önemli katkılar arasında, alfabetik sıraya göre: A.Badiou, P.Balmes, De l 'ldeologle, (Paris, 1 976); Center for Contemporary Cultural Studies, On lde· ology, London, 1 978; R.Coward, J.EIIis, Language and Materlallsm, Lon· don, 1 977; E. de lpola; "Critica a la teoria de Althusser sobre la ideologia", Cuadernos ete CISCO No.4, tarihsiz; P.Hirst, On Law and ldeology, Lon· don, 1 979; R.Johnson, agy; G.Labica, "De I'Egalite. Prepositions pour une enquete sur les ideologies dans le mode du production capital iste", Dlalectl­ques No. 1 ·2, 6 (1974); E.Laclau, Politics and ldeology, London NLB. 1977 (Ideoloji ve Politika, Belge Yayınları); C.Mouffe, "State ideology and power", (1979'da ECPR/CPSA tarafından Brüksel'de düzenlenen serninere sunulan bildiri); M.Pecheux, Les verites de la pallce, Paris, 1 975; J .Ranciere. La le­çon d' Althusser, Paris, 1 974 sayılabilir. Aynı zamanda ideoloji üzerıne dij)er genel çalışmaların sayısında, özellikle Fransa'da ani bir artış olmuştur. Bkz. P.Ansert, Les ldeologles polltlques, Paris, 1 974; aynı yazarın, ldeologles, Confllcts, pouvolr, Paris, 1 977; J. Baudrillard, Pour urıe crltlque de l 'eco­nomie politique du slgrıe, Paris, 1 972; F:oumont. Les ldeologles, Paris,

1 08

Page 111: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

1974; A.Gouldner. The diaieetic of ldeology and Technology, New York. 1 978; J .Larrain, The Concept of ldeoiogy, London. 1 979. E .Maffesoli, Logl· que de la domlnation, Parıs. 1976: J .C. Merquior, The Veli and the Mask. London, 1 979; C.Summer, Reading ldeologies, London 1 979: D Vidal. Es· sal sur l'ideologle. Paris, 1 97 1 .

B u literatür burada girişilemeyecek kadar genış bır d�erlendırmeye layık· tır. Kendimi yalnızca iki gözlemle sınırıayacaQım. Bugüne kacıarkı çeşıtıi ıdeo· loji ıncelemelerinin genel bir özetıni ısteyen okuyucu, Larraın'in yapıtında çol< iyi bir girişim bulacaktır. Kişisel olarak en orııinat ve ılginç bulduQum Goulcı­ner'in yapıtıdır. Ama bu yapıt ideolojiların linguistik boyutunu paranteze almasıyla Gouldner'inkinden ayrılır. Gouidner ideolOjileri "toplumsal yeniden kuruluşa ilişkin kamu projelerint meşru göstermeye ve seferber etmeye yarayan simge sistemleri" olarak görür (s.54·55). Bana göre bu çok daı bir tanımdır.

14 Yeni bir örnek Laciau'dur. Şöyle yazar: "Artık-deQer kapitalistler ve ışçiler ara· sındaki ilişki ile onlar arasındaki uzlaşmaz karşıtiıQı eşzamanlı olarak kurar; veya daha doQrusu, bu ilişkiyi bir uzlaşmaz karşıtiık ilişkisi olarak kurar." (Po· lltics and ldeology, s. 104. Vurgu orijinalinde.) (Türkçe basımında sözkonu· su vurgunun oiduQu sözcük yer almamış. Bkz. Belge Yayınları, s. 1 12)

15 Althusser ve Gramsci'nin sorunsalları arasındaki farklılıklar Gramscigil bir ba· kış açısından Moulfe tarafından inandırıcı bir şekilde gösterilmiştir. Mouffe. "State, ldeology and Power".

18 M.Foucaulı, L'Ordre du discours. Parıs. 1 971 (Söylemin Düzeni, Hil Yayın· ları), La Volonte du Savolr, Paris. 1 976, Diaeipiine and Punish, New York. 1 977.

17 L.Althusser, "ldeology and ldeogical State Apparatuses", s. 1.S8 vd. Vurgu ve dipnot aktarılmadı (Ideoloji ve Devletin Ideolojik Aygıtları).

18 Bu yanların bazılarının deQerli ve anlaşılır bir özetini Coward ve Ellis vermek· tedir.

19 Rol teorisi üzerine bkz .. B.J.Biddle ve E.J.Thomas (der.), Rol Theory: Con· cept and Research (New York, 1.966); R.Dahrendorf, Homo Soclologlcus (4. basım Köln ve Opladen, 1 964); ,T.Surbin-V.AIIen, "Role Theory" der. G .Und­zey, E.Aronson, Handbook of Social Pyschology (2. basım, Reading Mass. 1 968), cilt 1 içinde.

20 Barcelona'lı anarşist Garcia Oliver, kaynak: R.Frazer, The Blood of Spaln, New York, 1 979, s.545.

2t Paul Hirst ve arkadaşlarınca, sonuçta kendilerini tarihsel maddeciliQi terk et· meye götüren böyle bir girişim yapılmıştır. (Onların geçmişteki hızlı tavır de· Oiştirmelerinl göz önüne alarak belki "şimdilik" diye eklemeliyiz.) Bkz. H ir st, On Law and ldeology ve A.Cutler, B.Hindess, P.Hirst ve A.Hussain, Marx's Capital and Capltallsm Today, 2 cilt, London, 1 977, 1 978. Bu tez ideolojiye ilişkin olarak, "temsil" kavramının bir eleştirisine dayanır ve ifade edilenlerin

1 09

Page 112: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

kendileri dışında herhangi bir şeyi temsil ettiklerinin söylenemeyeceQini ileri sürer. Kanımca. temailin bu biçimde reddi doj)rudur. Ama burada, sınıflar ve ideolojiler arasında ya da sınıflarla siyasal örgüller ve mücadeleler arasındakı ilişkilerde hiçbir kalıp keşfedemeyeceOimiz; bunları savunarak seçme ve sı· nırlama mekanizmalarını saptayamayacaj)ımız sonucu çıkmaz. Hirst ve öteki yazarlar okuyucularına ideoloji ve siyasete ilişkin tam bir sınıf indirgemecılij)ı fle tam bir sınıfsal-olmayan indirgemecilik (ya da sınıftan baj)ımsızlık) arasın­da bir seçim, kabul edilmesi için hiçbir neden olmayan bir seçim sunmaktadırlar.

" 'Temsil' kavramı, temsil edilen'in kendi temsil araçlarını belirleması ola· naj)ını ıçerir ... EOer araçların eylemine herhangi bir özerkliK tanınır sa, onlar­la ürünleri arasındaki ilişki verili olamaz. (Bu. siyasal temsilın 'görece özerkli· Oi'ne ilişkin soruları çaj)rıştırır)". Hirst. On Law and ldeology, s.7 1 , orijinal· deki vurgu aktarılmadı, burada verilen vurgu bana ait.

22 Alman liberal burjuva görüşünün 1 9. yüzyılın son üçte biri boYunca yörünge­si için, bkz. E.Bramsted, Arlatocracy and the Mlddle Clasaea In Germany (Chicago, 1 964), s.203 vb.

23 Bu doj)ruyll!l, Laclau'nun çok cleOerli yapıtı Politika ve IdeoloJI'deki ideoloji üzerine temel tutumu savunulamaz ve içsel olarak istikrarsız gibi görünecek· tir. Laclau bizi, Hirst'in yaptıj)ı gibi, sınıfsal ve sınıfsal-olmayan indirgemecilik· arasındaki aynı seçimle yOz yüze bırakır: "Her ideolojik ve siyasal ögenin zo­runlıı bir sınıfsallıOt oldyOu yolundaki indirgemeci var.sayımı terk eder ve sınıf· ları ideolojik ve siyasal düzeylerde zorunlu bir varoluş biçimi bulunmayan uz­laşmaz ürelim ilişkilerinin kutupları olarak tanımlarsak . . . " (s. 160) Vurgu bana ait, orijinal vurgu aktarılmadı. Ama sonra şöyle devam eder: "Aynı zamanda, tarihsel toplumsal süreçlerin son kertede üretim ilişkilerince yani sınıflares be· lirlendij)ini ileri sürelim." Bu iki ifade, sınıfların kullandıQt, birleştij)i ya da, Lac· lau'nun dedij)i gibi, kendi mücadelelerinde farklı tarzlarda eklemledij)i bir özerk sesienişler repertuarı olarak bir ideolojiler anlayışıyla birleştirilir. Bir ideoloji· nin sınıfsal karakteri onun "her zaman sınıfsal bir ilke olan", "eklemlenme ilkesi"nçle yatar (s. 1 64). Ama sınıfların zorunlu ideolojik ve siyasal varoluş bi· çimleri yoksa, ideolojilerin ve siyasal biçimlerin zorunlu bir sınıf karakteri yok· sa, o zaman eklemleme ilkesinin sınıfsal karakterini nasıl saptayabiliriz? Dev· Jetleri kuran ve onlarla savaşenın, ideolojileri birleştirerek ve yeniden birleşti· ren hegemonya uj)runa mücadele edenin sınıflar olduj)unu nasıl bilebiliriz? Bakmakta olduj)umuz şeY,in sınıftan baj)ımsız devletler, partiler, politikacılar ve aydınlar olmadı(ıını nasıl bilebiliriz? GörebildiOlm kadarıyla, bu soruların yalnızca iki tutarlı yanıtı olabilir. Ya sınıf ve sınıf mücadelesince belirlenmeye ilişkin tarihsel maddeci sorunsalın bütünü terk edilmelidir, bu Hirst ve Ortak· ları'nın şimdi yürümekte olduj)u yoldur. Ya da, sınıflar ve sınıf mücadelesinin 6znelerinin, sınıfa özgü ideolojiler ve siyasal pratik biçimlerince oluşturulduk· ları düşünülmelidir. Laclau'nun kitabının genel ej)ilimi ikinci çözüme birinci· sinden çok daha yakın görünmektedir. Gerçekte kitap, aksi yöndeki tutumla-

1 1 0

Page 113: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

�ırı.1 karşın. çok behrsıl ve gehşmemış bır biçimde, bir sınıf ideolojileri kavra­mı yorıünde toınıulasyonıar ıçerir . Aşağıdaki, örneOin, tipik bir tersten olum­s..ı.: soyıeırıedır ·· Bu sınıfsal ıdeolOJik praııkler yalnızca. verili bir sınıtın üre­tım sürecıne snkulmasıyla behrlenmeıler " ve "bir egemen sınıf ideolojisi, yalııııça, onun oıı:ınu ıdeoloJık olarak ıfade eden bir Weltanachaeung'dan iba· ret degıldır" (s 16 1 ı. lyı ama "sadece". "yalnızca" belirlenmez; de{lildir de­mek. belırlenır"de". ıbareıtır"de" demenin bir başka yoludur

"'4 O Brunner. Laııd und Herrschaft. Brünn/München/Wien 1 943; G .Ouby, Les trols ordres ou l 'lmaglnalre du feodallsme , Parıs. 1 978; aynı yazarın, Gu­errlers et paysans , Parıs, 1973; A.J�nna. L 'ordre soclal-mythea et hie­rarchies dans la France du XVIe siecle, Paris, 1977; J.Foster, Class Struggle and the lndustrial Revolutıon, London, 1 974; E.J.Hobsbawm, Labouring Men, London, 1 964 ; M.Perrot. Les ouvriera en greve, France 1871-1890, Paris. 1974; E.P Thompson, The Making of the Engliah Working Class, Lon· don, 1963. R.Trempe. Les mineura de Carmaux: 1 848- 1 9 14, Paris, 1 971 ; M.Vester, Die Entstehung des proletarlats als Lernprozesa, Frankfurt, 1 970; E .Genovese, Roll Jordan Roll: The World the Slaves Made. New York, 1 974.

zs G.Baglioni, L'ideologia della borghesla lndustriale nell'ltaiia llberale, Tu­rın, 197.4, A.Hirschman. The Passlons and the lnterests: Political Arguments for Capitallam Betore lts Trlumph, Princeton, 1 977; R:H.Tawney, Religlon and the Rise of Capltallsm, London, 1922; M .Weber, The Protestant Ethlc and the Sprit of Capltalism, New York, 1 930. Fransa'daki burjuva ideolojisi üzerine B.Groeıhuysen'in klasik tarihsel yapıtı Origlnes de l 'eaprlt bourge­ois en France, Paris, 1 927. Bu yapıtın ancien regime aıtında kapitalizmin erken gelişmesiyle ilgili Kilise ö!}retisini ele alan birinci cildinden sonra deva-mı gelmedi. .

26 işçi sınıfına ilişkin en önemli incelemeler şunlar olabilir: J .Goldthorpe, O.Lock· wood et al. , The Affluent Worker, 3 cilt, Cambridğe, 1 968-69; A,.Touraine, La consclence ouvrlere, Paris, 1 966. Özellikle etkileyici buldu{lum iki yapıt ise: M-.Burawoy, Manufacturlng Consent, Chicago, 1979 ve J.Martinez-Aiier, Labourers and Land-owners In Southern Spaln, London, 197 1 . Burjuvazi üzerine: D.Baltzell, Phlladelphia Gentlemen, Glencoe, 1958; ve F.Sutton, The American Business Creed, Cambridge, Mass., 1956. Onlario'da York Üni­versitesi 'nde Bill Johnson, Michael Ornstein, Michael Stevenson ve başkala· rınca çok ilginç bir araştırma projesi yürütülmektedir. incelerneye konu olan sınıflar (kesimleri) içindeki büyük bir ideolojik de{lişikli{lin Marksist olmayan bölge, meslek, e{litim ve gelir kategorilerine karşıt olarak, Carchedi, Poulant­zas ve Wright'ca geliştirilen Marksist sınıf kavramlarıyla nasıl açıklanabilece­Qini · araştırıyorlar.

27 Sclence, Class and Soclety, s.375 vd. 28 Burjuva ideolojisinin teorik olarak belirlenmesine ilişkin bir başka Marksist gi·

rişim için bkz. Labica, agy. Yazar en önemli yaşamaat özellik olarak "eşitlik"i

1 1 1

Page 114: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

seçmektedir. Bu bana pek dar görünmektedir. 29 Harriet Friedmann küçük-burjuva ve basit meta üretimi kavramlarını cıddi ku·

ramsal açıklama ve ampirik araştırmanın nesneteri olarak almış çok az sayı· daki birkaç Marksistten biridir. OrneQin bkz. "World Market. State and Fa· mily Farm: Bases of Household Production In the E ra of W age Labour", Co· mparallve Studies In History and Soclety 20. cilt, no.4 ( 1978).

31 E.O.Wrlght, Class Crlsls and the State, London, NLB, 1978. 31 KarşılaştıOınız: R.Hilton, Bondmen Made Free, London, 1978. 32 Böyle bir teorinin anahatlarını International Potilical Science Association'ın

1979 Moskova Kongresi'ne sundum: "Enterprisses, Markets and States. A first, Modest Contribulion to a General Theory of Capitalist Politics."

33 Bkz. Therborn, Sclence, Class and Soclety, s.326 vd. 34 Gramsci, Prlson Notebooks, London, 1 971 . 35 Sclence, Class and Soclety, s.326 vd. :ıe Althusser'in bana kişisel mektubu, Nisan 1 979. 37 Poulantzas son kitabında benzer bir görüş geliştirdi. :ıs R.Ebbinghausen, ed., Bürgerllcher Staat und polltlsche Legltlmatlon,

Frankfurt, 1 976; J .Habermas, Leglllmatlons-problerne des kapialistisehen Staates, Frankfurt, 1973; A.Wolfe, The Llmlts of Legltlmacy, New York, ' 1977.

:ll P.Bachrach, V.Baratz, Power and Poverty, New York, 1970; R.Dahl, Plu· r�llst Democracy In the United States. Chicago, 1 967; M.Mann, "The Soci· al Cohesion of Liberal Democracy", American Soclologlcal Review, ci lt. XX.>N (1 970); Pouvorls, no.S, 1 973.

40 M.Bulmer, der. Worklng-Ciass lmages of Soclety, London, 1975; K.Kumar, "Can Workers be Revolutionary?" European Journal of Potltıcal Research, cilt. 6, no: 4 ( 1 978); M.Mann. Consclousness and Actlon among the Wes· tern Working Class, London, 1 973; A.Wolpe, "Some Problems Concerning Revolutionary Consciousness", Socialist Reglster, 1970.

41 Öznelci bir tarih kuramının beklenmedik sonuçların önemini göz ardı et�e­ye gerek duyması gerekmez. Jean Paul Sartre Crltlque of dlalectlcal Rea· son, London, 1 976 bu istisnai olaSılıOı fazlasıyla ve iyi bir şekilde gösterir.

42 Kanıt için bkz. Sclence, Class and Soclety, s.297 vd. 43 Karşılaştırınız: Theda Skocpol , States and Social Revolutlons, Cambridge,

1 979; ve karşıt olarak, James Petras, "Socialist Revolulions and Their Class Components", New Left Review, no. 1 1 1 (1 978). Yine bkz. Barrington Moo­re'un yetkin çalışması, lnjustlce: The Social Roots of.Obedlence and Re· volt, New York, 1 978.

44 Bkz. Alexander Rabinowitch'in son derece ayrıntılı, mükemmel yapıtı, The Bolshevlka Corne to Power, London, NLB, 1 979.

1 1 2

Page 115: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI
Page 116: GÖRAN THERBORN - Turuz · İlttişim Yayınlan 80 • Politika Dizisi 8 ISBN 975-470-010-9 I. BASKI ©İletişim Yayınalılı, İst.1989 KAPAK Bora Çetiniraya KAPAK BASKISI

İkti4arın İdeolojisi ve İdeolojinin iktidarı

GÖRAN THERBORN

İdeolojini!l iktidarı yalnızca dramatik olayların yaşan­dı� konjonktürlerde de�. ama yavaş gelişen tedrici sü-

. reçler içinde de varlı�nı hissettirir. İdeolojiler iktidar sistemlerinin yalnızca çimentosu olmakla kalmazlar, on­ların çatlamasına da neden olabilir ve onları yok etme­seler de, başka yer ve biçimlere dolru kum yılınları gi­bi sürükleyebilirler. Ama her iki durum için de, toplum­daki farklı elilim ve ilişkilerin içinde yer aldı� ve mad­deci aÇıklamaya tabi tutulabileceli toplumsal güç ve ses­lerin varlı� söz konusu olacaktır. Bu deneme, işte ku­ramsal ve siyasal merkeıiyete sahip bu açıklama göre­vine katkıda bulunmak üzere yola çıkmıştı. Deneme şim­di sona ermek wrunda, ama görev-ancak şimdi başlıyor.

Iletişim 1 80 • POLİTİKA Dtztst 8 ISBN 975-470-010-9