Upload
dinhtruc
View
257
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
GÜNÜMÜZDEKi İKTİSAT (EKONOMİ) BiLİMİ'NİN ADLANDIRILMA PROBLEMATİGİ
The Problem of Proper Naming for the Science of Economics as Understood Today .
Mehmet Nuri GÜLER*
Özet
1970'1erden itibaren, Ekonomi ile Ahlak arasındaki tarihi bağ yeniôen gündeme gelince, .iktisat Bilimi'ne ait temellere, erilan yeniden belirlemek üzere yönelinmişlir. Bu kapsamda, Makale de Bilim'in adına yönelerek, günümüzdeki adının bütün toplumlarda bilimin konusunu yansıtıp yansıtamaclığını ara§tırma konusu edinmiştir. Başlangıçta, Ahlak içirikli olan Bilim'i adlandıran sözcük Oikonomi olmaktadır. Türkçesi "Ev idaresi"dir. Kapsamına sosyal ve siyasal konular girince Bilim, Ekonomi Politik adını almıştır. islam Alemi, Aristo'yu tanıyıp onu İslamlaştınnca, Oikonomia, İslam Aıemi'ne, İ/mu Tedbiri'I-Menzil olarak girmiş, sonralan, İ/mu Tedbiri'I-Medine, ya da Siyasetu'/-Medine adlannı almıştır. Bilim, pozitivist eğilirn/erin etkisi ile, ahlak ve siyasetten anndınldığında, Bab'da "Economics", Osmanlı'da ilm-i Servet, İ/m-i İktisat ve İktisat, Cumhuriyet döneminde de bazı yazarlarca Tutum Bilim ve Geçim Bilim olarak adlandınlmı§tır·. Bilim'in iktisat (Ekonomi) sözcüğüyle adlandınlması, aavranış bakı§lı olup, süreç bakışlı olmadığından doğru görülmem.iş, ayrıca; İslam kültüründe ekonominin konusunu karşılayamadığı da ortaya konulmuştur. Bu yüzden, Bilimin, günümüzdeki iktisat Bilimi adı yerine, Arap Alemi için, "ilmu'I-Ma'ayiş", Türkiye için de, "Geçim Bilim" adlan önerilmiş!k.
Anahtar Kelimeler
Oikonomia, Chremalislika, İlın-i Tedbir-i Menıil, Ekonomi Politik, SiyaSal iktisat, ilm-i Tedbir-i Medine, Siyasetu'l-medine, Ekonomi, ilm-i Servet, ilm-i iktisat, İktisat, Tutum Bilim, Geçim Bilim, İ!n)u'l-ma'ayii.
Giriş ·
Ba§lık adından da anla§~acağı üzere, Makale'nin araştırma konusu, İktisat (Ekonomi} Biliminin Ad/andın/ması'dır. Anlatıma, bu Gi~'te, Araştırma Konusunun Çerçevesi ile ba§lanacaktır. Sonra, Ara§tırma Konusu'na geçilecektir. Makale, araştırma konusundaki seçimim ve önerim Sonuç'ta sunularak tamamlanacaktır.
Şimdi, genel alanı Bilim, özel alanı İktisat (Ekonomi) olan Araştırma Konusunun Çerçevesini açıklamaya çalı§ayım:
Bilindiği gibi, Batı tarihinde geleneksel dönem,
• Yrd. Doç. Dr., Harran Üniversitesi iıatıiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.
Abstract
This article discusses the issue of "naming" of the modem science of economics. Since 1970s, when the historical ties between Economics and Ethics restarted to capture attention, principles of economics became once again a focal issue. In this context, the article invesligates whether the current name of the science reflects its universal subject matter. The word chesen to name the sciencepf economics has passed through a long way, starting from "Oikonomia" (household management) to "political economy'' to economics. In the Muslim world "Oikonomia" has been translated as İlmu Tedbiri'I-Menzil, later, İ/mu Tedbiri'I-Medine, ·or Siyasetu'I-Medine (politics of the city). Under pozitivislic pressures, when it was freed from ethics and politics, Westem world called il "Economics", or İlm-i Servet (Science of Wealth) by Ottomans, later İlm-i İktisat and İktisat. During the Cumhuriyet era, it was called by some as Tutum Bilim and Geçiin Bilim (science of save, and science of making a living). This article suggests that instead of "Economics," "iımu'I-Ma'ayiş" for the Arab world, and "Geçim · Bilim" (Science of Making a üving) for Türkiye would be a belter choice.
Keywords
Oikonornia, Chrematistika, Political Economy, Politics of the· City, Economics, Science of Saving, Science of Making a üving. ·
dü§üncede, toplum örgütlenmesinde ve değer yargılannda son ba§vuru kaynağı olarakTann (Allah)'ın kabul edildiği dönemdir. Bu dönemde, bilginin üretimi :Ve dağıtımı ağırlıklı olarak kilise kurumu tarafından örgütlenmişti!. Tüm siyasal ve kültürel kurumlar da kendilerini bu merkez etrafında bir yerlere yerle§tirmi§lerdir. Bu yüzden, geleneksel dönemde, Tann'nın buyruklan belirleyici olmuştur. İnsaniann görü§leri de, ancak Tann buyruklan dolayımından·geÇirilince belirleyici bir nitelik alabilmiştir1•
Batı tarihinde Modem dönem ise, gerek bilginin değeri, kaynağı, üretimi . ve bölü§ümü konusunda, gerekse toplum öigütlenmesinde, vatanda§ olarak
1 Ömer Demir, Bilim Felsefesi. Vadi Yayınlan, Ankara 1997, s. 119-120.
lsi.AM[ ARAŞTIRMALAR DERGISI. ClLT: 18, SAYI: 4, 2005, Sayfa: 377-386, ISSN 1300-0373, TEK-DA V
MEHMET NURI GÜLER
nitelendirilen soyut insanın, Tann'nın yerini aldığı ·dönemdir. Arbk, bu dönemde, insan aklı, mutlak bilginin kaynağı olmu§tur. ' Evrene ait bilgiler, insa_n duyulan, deneYımleri ve aklı dolayımındçın geçerek sunulmaya ba§lamıştı.r. Modem dönemde, insana indirgenemeyen tüm bilgi ve değerler ya§antıdan kovulmu§tur. Mutlak itaat da, Tann'dan, dolayısıyla Kilise'den alınarak soyut Devlet'e ait kılınmı~. Bu §ekilde, geleneks~l dönemin Tann'sından ve Kilise'sinden kaçılırken, modem dönemin Rasyonalite'sine ve Ulus-Devlet'ine teslim olunmu§tur.
XX. yüzyılın ikinci yansında, yakla§ık olarak 1968'den itibaren, Batı'da, Modem- dönemde yönelinen bilgi ve değerlerin gerçekle§me §ansının .çok dü.§ük olduğu anla§ılmı§ ve modemileden kopulmay~ ba§lanmı~. Bu kopma sürecinde, hiyerai§i yerine anaf§i, ortak değerler yerine bireysel özgürlük geçmi§tir: Bilimcilik, indirgemeci pozitivizm gerilemi§, temel ilkeler geçersizle§mi§tir. Görecelik v_e bireycilik, değer kazanmı§br. Bu yeni döneme, postmodern dönem denilmi§tiı-4.
Sonuç olarak denebilir ki, ara§brma konusunun genel alanı olan Bilim' de, modemistler "aklı", toplumsal, kültürel ve insani boyutundan soyutlayarak §eyle§tirirken; postmodemistler, onu, kültürel ve ·ınsani bağiarnı içine yerle§tirerek toplumsal olarak üretildiğini ileri sürerler. Modemistler, salt gerçekliğe, yani bilgiye, toplumsal gerçeklik h~kındaki bilginin ke§fedilerek ula§ılabileceğini öngörürken; postmodemistler, gerçekliğin çok.katılığını ve çokluğunu wrgulayarak, bilginin görece bir niteliK ta§ıyabileceğini belirtirler. Modem dünya görܧünde, yapılar, norrrılar ve kUrumlar öne çıkarılırken; postmodem dünya görü§ü, ili§kiler, ileti§imler ve süreçler üzerinde yoğunla§ır.
Araştırma · konusunun özel alanı olan İktisat'a (Ekonomi) gelince, postmodernizmin olu§masında, en önemli etkenlerden biri de, kalkınma, ilerleme, demokrasi, insan haklan gibi bütün insanlığı kucaklama~ sı öngörülen aniatılann hayata geçirilememi§ olmasıdır. Ekonomik ve siyasal modellerin, evrensel ilkeleri hayata geçirmek için değil, egemenlik ili§kilerini sürdürme amaçlı olduğuna tanık olunmu§tur. Önerilen· ekonomik .kalkınma modelinde, dünya ekonomisinin kendini yeniden üretebilmesi için, belirli ülkelerin diğerlerinden daha çok tüketmesi,·veya tasarruf etmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu da, azgeli§mi§llğip ortadan kaldırılmasının teorik olarak bile mümkün olmadığını göstermi§tir. Çünkü, dünyadaki tüm ülke-
2 Akbar s. Aluned, Postmodernizm ve İslam, Türkçesi: Osman Ç. Deniztekin,lstanbull995, s. 19; Demir, s.120. Geniş bilgi için balwıız: Mehmet Yilksel, Modemlte, Postmodernlte ve Hukuk. Siyasal Ri-tapevi. Anl<aıa 2004, s. 5-19. .
3 Geniş bilgi için bakınız: İmmanuel Wallerstein, Liberalizmden Sonra. Ikinci Basun, Metis .Yayuılan, lstanbu12003, s. 219-235.
4 Yüksel. s. 19-36; Demir, s. 122.
378
!erin aynı geli§mi§lik düzeyine ula§malan durumunda, dünya ekonomisinin mevcut dinamizmini kaybedece.ği ve çökeceği gerçeği kar§ısında kalınmıştıı-5.
ݧte, İktisat'ta (Ekonomi' de) da,· modernizmin gerçekle§tirmek istediği "piyasa ekonomisi" XX. yüzyılda ilk krizini 1930'larda ya§amı§br. Bu büyük bir krizdir. Bu krizin getirdiği sarsıntı, büyük ölçüde, "bireysel çıkar maksimizasyonu" dü§üncesinin kar§ısında, "toplumun bireye karşı sorumlulukfar.ı" dü§Üncesinin güçlenmesiyle sonuçlanmı§tır. Bu dü§ünce doğrultusunda, i§sizlik, temel eğitim, sağlık, yoksulluk gibi sorurılar, bireyin ki§isel sorunlan olmaktan çıkıp, toplumun bireye kar§ı sorurrıluluklan çerçevesinde ele alınmaya ba§lanmıştı.r. Bunun yanı sıra, ekonomide tam istihdam dengesi, ekonominin kendi yasalan içinde i§leyişi ile elde edilerneyeceği anlayı§i ortaya çıkrr:ıı§br. Keynesgi/ ...... müdahaleci politikalar, bu çerçeve içinde yerini bulmu§lardır. Ancak, bu 1930 krizi, İktisat (Ekonomi) Bilimi'nde bir kriz tetiklemesi yapmamı§; yani, İktisat Bilimi'nin temelindeki davranı§Sal varsayımı sarsmamı§br. Sadece İktisat Kuramı'nda, Mikro İktisat ile Makro İktisat ayınmına gidilmi§tir. Bunun sonucunda da, kendiliğinden düzen anlayışı yerine toplumsaf düzen anlayı§rgetirilmi§fu-6.
Piyasa ekonomileri, XX. yüzyılın ikinci büyük krizine 1970'li yıllarda girmi§tir. Keynesgil politikalarının çözümleyemediği bir dururrıla kar§ı kar§ıya bulunulmu§tur. "Stagffasyon" denilen bu durum, ekonomik durgunluğun işareti olan i§Sizlikle, ekonominin fazla ısındığını gösteren enflasyonun birlikte görülmesidir. Bu kar§ılaşılan durum, yani stagflasyon, azgeli§mi§ ülkeler için normal iken, geli§miş ülkeler için anormal sayılmı§tır7•
Bu §ekilde, 1970 krizi, İktisat (Ekonomi) Bilimi'nde de büyük bir kriz meydana getirmi§tir. Bunun sonucu, İktisat Bilimi'nin temel kurarnları ve varsayımJan sorgulanmaya ba§lanmıştı.r. Ekonomi Bilimi'nin temel kuramının sorgulanması, Makro İktisat Kuramı ile Mikro İktisat Kuramı arasındaki tutarsızlığı gündeme getirmi§tir. Piyasa ekonomisinin temel değerleri olan, "kendiliğinden düzen" ve "~ireysel çıkar maksimizasyonu" üzerinde yoğun tartı§malara giri§ilmi§tir. Ancak bu tartışmalar, 1930'ların aksine 1970'lerde söz konusu değerlerin saygınlık kazanması ve toplumdakl yerlerinin sağlarnlaşması ile bitmi§tir. 1980'lerde, Amerika Birle§ik Devletleri'nde, Reagan'ın; İngiltere'de Thatcher, ve Türkiye'de Özal hükümetlerinin uygu-
5 Demir, s. 122-125. Geniş bilgi için balwıız: Aluned, s. 21-43. 6 Ayşe Buğra, iktisatçılar ve İnsanlar, Bir Yöntem Çalışması. is
tanbull989, s. 220; Gülten Kazgan, Küreselletjme ve Ulus-Devlet, Yeni Ekonomik Düzen, istanbul2000, s. 32, 90-92. Geniş bilgi için balwıız: M. Kemal Ayduı, Sermayenin Küreselletjmesı, Istanbul 2003, s. 21-51; Wayne Ellwood, Küreselletjmeyl Anlama Kılawzu. istanbu12003, s. 24-38.
7 Buğra, s. 220-221; Kazgan. s. 92-93; Ellwood, s. 3840.
GÜNÜMÜZDEKi iKTiSAT (EKONOMi) BiLiMi'NiN ADLANDJRILMA PROBLEMATiGi
lamalan ile, sözü edilen değerler topluma kabul' ettirilmiitlr. Türkiye'de "homo oeconomicus"un sonuçlan, "köşe dönmecilik'', "benim memurum işini bilir" ve "hayali ihracatlar" olarak göıülmü§tür. Böylece, piyasa ekonomisinin temel değerleri olan, "kendiliğinden düzen" ve "bireysel çıkar maksimfzasyonu", toplum düzeyinde, ekonomik dışı davranışJim ortaya çıkar-. maya başlamıştır. s
Görüldüğü gibi, bu anlayışlarda, toplumun temelleri kişisel çıkara indirgenmiştir. Kişisel çıkar dürtüsü, sadece ekonomirıin belirleyici ilkesi olarak görülmemiş; insan ilişkilerinin temel açıklayıcı ilkesi haline gelmiştir. Bu durumda, toplumun gerçekten bireysel çıkar dürtüsü temelinde örgütlenip örgütlenemeyeceği, yani toplumun piyasaya indirgenip indirgenemeyeceği sorgulanmaya başlanmıştır. Bu sorgulamayı cevaplayan araştırmalar sonucunda, insanın toplumsal davranışlarının piyasa davranışiarına indirgenemeyeceği, toplumun kişisel çıkar dürtüsü temelinde örgütlenmesinin toplumun temellerini sarsacağı ortaya konulmuştur. Temel değer olarak kişisel çıkar dürtüsünü benimseyen bir toplumun içine gireceği ahlaki çıkmazlar sergilenmiştir. Bencil dürtüler üzerine duran, bireyin topluma, toplumun da bireye karşı sorumluluklannı inkar eden toplum anlayışının değişmesi vurgulanmıştır. Böylece insanın, çerçevesi homo oeconomicus merkez alınarak çizilmiş bir ekonomik alanın dışında kalan alana da ait olduğu belirlenmiştir. Bu da, ekonomik davranışlan yönlendiren ve bu davranışların toplum düzeyindeki sonuçlannı belirleyen ekonomik dışı öğelerin var olduğunu ortaya koymuştur. Bunun üzerine, günÜmüz iktisatçılan , bir gerçek dışı davranış varsayımından, başka bir gerçek 4Jşı varsayıma geçerek günümüz toplumunu gerçekçi olmayan varsayımlar temelleri üzerinde biçimlenen modeller yardımıyla anlama, değerlenciin:ne ve düzenleme yerine, yeni arayışlara girişmişlerdir: Günümüzdeki bu yeni arayışlar, yine günümüz toplumlannda İktisat (Ekonomi) Bilimi'nin önemini koruyabilmesi için, yaklaşık 200 yıllık İktisat Bilimi'.ne ait bu temellere yeni yönelişlerin ortaya konulmasını kaçınılmaz kılmışlardır9•
Bu çerçevede bu çalışmada, İktisat (Ekonomi) Bilimi'nin önemini koruyabilmesi için günümüzde girişilen yeni arayışlar kapsamında, bilimin adlandırma sorunu ele alınmakta, sözkonusu bilim dalına günümüzde verilen adın bütün toplumlarda bu bilimin · konusunu yansıtıp yansıtarnadığı irdelenroektedir. Çünkü, bu bilim dalı tarihi gelişimi boyunca tek bir adla anılmamış, "oikonomia", "ilm-i tedbir-i menzil", "ekonomi politik", "ilm-i tedbir-i medine, ya da siyasetu'l-medine", "ekonomi", "ilm-i servet'', "ilm-i iktisat", "tutum bilim" ve "geçim bilim" olarak çok
8 Buğra, s. 221-222; Kazgan, ~. 93-97. Geniş bilgi için bakınız: Aydın, s. 53-66.
9 Geniş bilgi için baluru.z.: Buğra, s. 222-228.
değişik adlarla anılmıştır. Başka"'t'~':r deyişle iktisat bilimiyle ilgili bir acilandırma probleminden söz etmek mümkündür. Bu araştırmada, problematik içerikli olması yönüyle, tabii olarak, bilirnin sözkonusu adlandırmalarının teker teker ortaya konup değerlendirilmesine gidilecektir. Bu değerlendirmenin iktisat biliminin adiandırma problemini nihai olarak çözmesi beklenmemelidir. Ancak yapılacak değerlendirmenin sonunda tartışma konusu yapılan adlar arasında bu bilimin konusunu bü~n toplumlarda daha iyi yansıtabilenine ilişkin bir önerimiz olacaktır. Bu seçim ile, iktisadın niteliğine ilişkin olarak benimsenmesi uygun olan kurarn da öneriliyor olacaktır..
İzlenecek yöntem, bilimin adlandırılmasında kullanılmış çeşitli kavramlan, kronolojik olarak teker teker. ortaya koyup değerlendirmek şeklinde olacaktır.
1. Başlangıçta Bilimin Adı: Oikonomia
İktisat (Ekonomi)'nin, Felsefe'den ayrılarak bağımsız bir bilim haline geliş fcrrihi olarak, çoğunlukla 1776 tarihi verilmektedir. Bu tarih de, Adam SMİTH (ö. 1790 m.)'in Ulus/ann Zenginliği (Milletlerin Serveti) adlı kitabının yayınlandığı tarih olarak kaydedilqıektedir1°.
Ulusların Zenginliği'nin yayınlanmasından 34 yıl önce, 1742'de Smith'in hocalanndan Francis HUTCHESON'un, Ahlak Felsefesi'ne Giriş adlı kitabının üçüncü bölümü "Ekonominin ve Felsefenin İlke/eri"·· olup, içeriğinde, evlilikten, boşanmadaf), çocuklarla ana-babanın, hizmetkarla efendinin ilişkilerinden söz edildiği .belirtilmektedir. Bu konular, bu ç_ağda Ekonomi' nin kapsamın.~ giren konular olarak anılmaktadır11•
Aslında, Ekonomi'nin bu kapsamı, "ekonomi" sözcüğünün etimol~jisine uygun görülmektedir. Sözcüğün, Yunanca, "'oikos" Türkçe karşılığı "ev", ve yine Yunanca "nem" Türkçe karşılığı "idare", "yönetim" köklerinden geldiği bildirilmektedir. "Oikonomia", Türkçe "Ev idaresi" karşılığında kullanılmaktadır. Buradaki "ev", eşıer, çocuklar, köleler ve mülklerini içermektedir12•
Ev yönetimi ile para kazanma terimleri ayırt edilmiş ve para kazanma "ChrematiStika" (Krematistik) sözcüğü ile anlaWmıştır. Aslında, bugıjnkü anlamıyla "Ekonomi"nin ve "Ekonomi (İktisat) Bilimi"nin, Aristo (M.Ö.384-322)'nun kullandığı anlamlanyla "Oikonomia" dan çok, "Chrematistika"ya daha yakın olöuğu, dolayısıyla bu anlamda günümüzdeki Ekonomi'ye uygun adlandırılmanın Chrematistika olduğu
10 Kirkor Kômürcüyan, İldlsat ilmi, Mariret Matbaası, 1930,' s. 7; Buğra, s. 21; William J. Barber. İktlsadl Düşünce Ta.rihl, Çeviri: itısan Durdu, isıanbul 1995, s. 21, 35.
11 Buğra, s. 21; Barber, s. 21-22. 12 Orhan Oğuz, !lhan Uludağ, Genel Ekonomi·!, isıanbul 1981, s. 37-
38; Buğra, s. 21; Saliri Onnan, İktisat, Ta.rib ve Toplum, isıanbul 2001, s. 302-303, 308 ve aynı sayfadaki 24 ile 25'inci dipnotlar.
379
MEHMET NURI GÜLER
söyleneb!llr13:
Ekonomi'nin, "ev idaresi" anlamında, bu konunun düzenlenmesine ili§kin ilk kitabın, Millatan önce IV. Yüzyılda, Atinalı Xenophon (Milat'tah önce yakla~ık olarak 430-355)'un Oeconomicus (Oikinomikos) adlı kitabı olduğu belirtilmektedir14.
Xenophon'dan sonra, ekonomi terimi, zaman zaman "kamu yönetimi" ne ve bu bağlamda "kamu gelirlerinin kullanımı" için de kullanılmıştır. Bu kullanımda, "ekonomik" olanla, siyasal, sosyal gibi adlar verilecek konuların hep iç içe i§lendiği bildirilmektedir15.
ll~ Oikonomia'nm İslam Aıe~i'nde K~rşılığı: Ilmu Tedbirl'l-menzil veya Ilm-i. Tedbir-1 Menzil
İslam Aıemi'ne, Oikonomia, M~a1 filizoflanyla, özellikle İbn Sina (ö. 428 h./1036 m.) ile, İlmu Tedbiri'I-Menzil, ya da İlm-i Tedbir-i Menzil olarak geçmi§tir16. ilm-i Tedbir-i Menzil terimi , Oikonomia'nın · doğru bir tercümesi olarak görülebilir17.
lll. Bab'da Bilimin Adının Değişmesi: Ekonomi Politik
Oikonomia, Merkantilist dönemde, yani, iktisadi konular dahil her ~eyin devletten beklendiği bir dönemde, Ekonomipo/itik, ya da Politik İktisat adını al-mıştırıs. .
Bununla beraber, batı dünyasında, "economie" ve "economie politique" ten önce, "science de richesse", Türkçe kar~ılığıyla "ilm-i servet" ve "servet edinme bilgisi" gibi terimler de denenmi§tirı9•
IV. Bu Değişimin İslam Alemi'nde Yansıması: İlmu Tedbiri'l-medine veya İlm-i Tedbir-l Medlne, ya da Siyasetu'l-medine
Oikonomia'nın, Merkantilist dönemdeki, Ekonomipolitik, ya da Politik İktisat adlandınnasına paralel olarak, İslam Alemi'nde de, İ/m-i Tedbir-i Medine, ya da Siyasetu'I-Medine terimlerine yer verilmi§tir2°.
13 ~uz, Uludağ, s. 37; CaferUnay, Genel Ekonomi, Bursa 1997,s. 3; Chtnan.s.315,31Eh322,354. ·
ı4 Bu§ra, s. 21. Geniş bilgi için bakınız: Onnan, s. 3<J8.309, 31().312. 15 Bu§ra, s. 22. 16 Orman, s. 302. 17 Ziyaeltin Fahri Fındıko!jlu, Tüıklye'de İktısat Tedrisatı Tarihçesi
ve iktisat Fakültesi Tqkllatı,lsıanbul1946, s. 131-132. 18 Gülten Kazgan, iktisadi Düşünce veya Politik iktısadın Evrimi,
lstanbu11991, s. 28; Onnan, s. 355. 19 Ti!rk Ansildopedisi. uiktlsat", Cilt 20, Milli ~itim Basımevi, Ankara
1972, s. 68. Aynca bakınız: Ahıned·Güner Sayar, Osmanlı İktısat DüşG.ocesinin Çağdııııtaııması (Klasik Dönemden ll. Abdülhamld'e), lstanbu12000, s. ?91-292. Genli bilgi !çin bakınız: Mehmed Cavid Bey (ö. 1926 m.), Iktisat Dmi (llm·l lktısad), Osmanbca'dan Çeviren: Sema Alpun Çakmak. Sadeleştire.n: Orhan Çakmak, Ankara 2001, s. 3-5.
20 Ebıl Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Yüsuf el-Kalib el-Harizıni (ö. 387 hJ997m.), Mefatıhu'l-'Uiünı, Daru'l-Kutubu'l-'l!miyye, Beyn'lt,
380
V. Oikonomia ve Ekonomi Politik'in Osmanlıdaki Karşılıklan
Osmanlı Devleti'nde, ba§langıçta, temel eğitim kurumu olan Medreselerde doğrudan Ekorıomi'yi kar~ılayacak bir ders veya eğitimden söz etmek mümkün değildir. T~köprüzade {ö. 1561 m.) ve Katip Çelebi (ö. 1657 m.)'nin, genel kabul görmü§ ilim tasnifleri içinde Ekonomi (İktisat), yani Oikonomia, ka~ılığını, İslam Alemi'ne bağlı kalarak "İim-i Tedbir-i Menzil" ve "İim-i Tedbir-i Medine" olarak bulmaktadır21•
Tanzimat'cı doğru gelindiğinde, devletin yenileşme hareketlerinin etkisinde eğitim de modemleşmeye gidilmi~ ve medreselerin yanında mektepler de açılmaya ba§lanmıştır. Ekonomi biliminin, "Ekonomi Politik" diye adlandırıldığı bir dönemde, Abro Sahak Efendi, Jean Baptiste Say'ın 'Catechisme d'Eçonomie Politique adlı eserini, 1852'de İ/m-i Tedbir-i Menzil diye Osmanlıca'ya çevirmi§tir22.
Batı dünyasında, Oikonomia'ya yönelik çeşitli ad denemelerine giri§ilirken, Osmanlı'da da, IL Meşrutiyet'ten önce, Oikonomia için bazı ka~ılıklar kullanılmasına gidilmi§tir. Bunlar arasında, Fransızca
"Economie Politique"in olduğu gibi Türkçe imla ile, "Ekonomi Politik" olarak kullanıldığı da görülmü§türZ. Hatta, Ahmet Mithat'ın kitabının adı Ekonomik Politik'tir24•
Sonuç olarak, bu döneme kadar, Batı kültür çevresindeki Oikonomia ve Ekonomi Politik adlandırmasının İslam kültür çevresindeki kar~ılığı İlm-i Tedbir-i Menzil ve İlm-i Tedbir-i Medine olmaktadır.
VI. Batı'da Bilimin Normatif Çerçeveden Çıkartılma Adı: Ekonomi
XIX. yüzyılın sonlarına doğru, pozitivist eğilimlerin etkisi altında, Ekonomi Politik'e, Angio-Sakson dünyada Ekonomi Politik' i, Ahlak ve Siyaset gibi normatif bilimlerden ayırıp, bağımsız bir .bilim olduğunu anlatmak için "Ekonomics" adı verilmeye ba§landı ve bu eğilim giderek yaygınlaştı25•
1970'lerden itibaren, Ekonomi ile .Ahlak arasındaki tarihi bağ yeniden gündeme gelmeye b~lamı~6•
Tarih Yok, s. 9; İbn Sina (ö. 428 h/ 1036 m.), Resall fi'l-Hikme · ye't-Tııbllyat, Mısır 1908 m., s. 14.
ı ı T~köprü.zade Ahmed Efendi (ö. 1561 m,), MevzQatu'J.'Ulünı, Cilt 1, Tercilrne: Kemaleddiıı Muharrımed Efendi, Dersaadet, 1313 hJ1895 m., s. 335; Katip Çelebi (ö. 1657 m.), Kqfu'z-ZunG.o, Cilıl, Tahran 1967, s. 676.
22 Sayar, s. 262-263, 264. Kaı;~bnnız: Sayar, s. 264 Dipnot 121; Orman, s. 296-297.
23 Türk Anslki!Jpedisi; c. 20, s. 68. Aynca bakınız: Sahak, uMukaddl· me", Say, llm·l Tedblr·l Meozll, Tercüme: S ah ak, isıanbul1268 h/1852 m., s. 3. .
24 Ahmet Mithat, Ekonomi Politik, lsıanbul1296 h/ 1878.:0. 25 Onnan, s. 355. 26 Orman, s. 355.
GÜNÜMÜZDEKi iKTiSAT (EKONOMi) BiliMi'NiN ADLANDIRILMA PROBLEMATiGi
Sonuç olarak, Bab kültür hayatında, Ekonomie kelimesi korunmuş; ancak, zaman içinde anlam deği-şikliklerine uğramışbr. · ·
VII. Bilimin Ekonomi Adı İle Vurgulanan Anlamının Osmanlı' da ve İslam Alemi'nde Karşılık Bulduğu Adlandınn.alar: İlm-i Servet, İlm-i İktisat ve İktisat
Bir anlamda, Avrupa'yı izleyen Osmanlı Devleti'nin de, XIX. yüzydın ikinci yansının başından itibaren, pozitiuist eğilimlerin etkisi albnda, Angio-Sakson dünyanın bağımsız bir bilim olduğunu anlabnak için "Ekonomics" olarak adlandırdığı bilime "İktisad" adını karşılık olarak kullanmaya başladığını söylemek mümkündür. Çünkü, 1863'ierden itibaren iktisadi fikir hareketleri doğmaya başlamışbr. Arkasından Tanzimat (1839} ve Meşrutiyet (1, Meşrutiyet 1876-1908, ll. Meşrutiyet 1908 ve sonrası) dÖnemlerinde Mülkiye Mektebi'nde, Maliye Mektebi'nde, DarülfCınun ve Maliye Memurlan Mektebi'nde iktisat derslerinin ve-rilmesine girişilmiştir. ·
Mekteb-i Mülkiye'nin 1274 h./1859 m. yılında açılmasını icap ettiren sebepler arasında, HükUmet'in, ": .. kifaye.t edecek mert~bede ekonomi politik ... e ôşina adamlar yetiştirerek taşra memuriyetlerinde ori-_ /ann istihdam o/unma/any/a ... " anlabrrılanyla ilk olarak iktisat öğretimine ihtiyaç duyulması da yer almaktadır27. İşte, 1859'da kurulan Mülkiye Mektebi, iktisadi eğitim tarihimiz bakımından ilk örneği teşkil ettiği için çok önerrılidir. Mektep programında iktisat öğrenimi "Ekonomik Politik" adıyla ikinci sınıftaki dersler arasında sırlanmış ve ilk ekonomi politik dersinin de, Emin Efendi tarafından verildiği belirtilmişfu28.
Sonra, Abdulhamit Il. tarafından, I. Meşrutiyet Dönemi'nde (1876:-1908), Mekteb-i Mülkiye, 1293 h./1877 m. yılında ge.nişletilip yenileştirildiğinde, iktisat öğrenimine "İl m-i Servet", arkasından "İ/m-i Seruet-i Mi/el'' adlanyla yer verilmiştir. Bu derslerin de, Sakızlı Ohannes Efendi tarafından öğretildiği kaydedilmektedir29.
Yine, 1296 h./1878 m. · yılında, Sadırazam .Sait Paşa tarafından Di uan-ı Muhasebat binasında bir Maliye Mektebi, ya da Maliye Kursu açılmış, iktisat dersi "İim-i Servet" adıyla ve Ohannes tarafından idare edilmiştif3°. Ayrıca, aynı yılda, yani 1296 h./1878 m.'de açılan Hukuk Mektebi ile 1310 h./1894 m.'de aÇılan Ticaret Mektebi programlannda da İlm-i Servet adlı bir ders okutulmaktadır31•
27 Osman Ergin (ö. 1961 m.). Tilık Maarif Tarihi, Cilt 1-2, !stanbul 1977, s. 595-596.
28 Ergin, c. 1-2. s. 598-599. 29 Kömilrciiyan, s. 4, 7; Ergin, c. 1-2, s. 604, 610. 30 Ergin, c. 3-4, s. 1082-1084. 3ı Ergin, c. 3-4, s. 1105-1143.
Darülfô.nun'da, 1908'den sonra kabul ve tatbik edilen programın UICım-i Edebiyye Şubesi'nde, "İktisat" adıyla iktisat ilminin öğrenimine yer verildiğine tanık olunmaktadır32. Aynı şekilde, 1910'da açılan Maliye Memurlan Mektebi'nin İkinci Şubesi'nin İkinci Kısmı ikinci senesi ve Üçüncü Şubesi'nin birinci senesi programlannda, iktisat öğreniminin, "İim-i İktisat" adlı bir ders ile gerçekleştirildiği anlaşdmaktadır33. Maliye Memurları Mektebi'nde bu İlm-i İktisat dersinin Zühtü ve Cemal B~yler tarafından verildiği belirtilmektedif34.
Mülkiye Mektebi'nde, Maliye Mektebi'nde, DarülfCınun ve Mal.iye Memurlan Mektebi'nde iktisat derslerine verilen adiann değişikliğinden, Osmanlı' da, İktisat (Ekonomi) Bilimi'ne tutarlı bir Türkçe karşılık bulmak için devarrılı bir arayış içinde olunduğu anlaşılmaktadır. Bu arayış, Ahmed Güner SAYAR'ın belirlemelerinden de yararlandarakl5, şöyle aktarılabilir: EI-Hôrizmf ve İbni Sfnô gibi Aristo geleneğine bağlı kalarak, Taşköprfzadefıhmed Efendi ve Kôtip Çelebi gibiler, iktisat bilgisini eve ait işlerin bilgisi anlamında "İlm-i Tedbir"i Menzil" adını vermişlerdi. Tanzimat ile, ilm-i Tedbir-i Menzil yerine "Ekonomi Politik" kullanılmaya başlanmışb. Ancak, İlm-i Tedbir-i Men~il teriminin, Ekonomi Politik terimini karşılamadığı dü§ünülmekteydi. Ekonomi Politik terimini karşılama arayışlan sürüyordu. Onun için, Serendi Ar§izen ve Aleko Suço, "Tasarrufat-ı Mülkiye"yi ilk karşılık o!arak gösteriyorlardı. Münif Paşa, "İdare-i Mülkiye"yi önerdi. Daha sonra, Mehmed Midhat Efendi, "Fenıı.-l İdare" ve "İdare-i Umur" terimlerini kullandı. Ahmed Hilmi Efendi, "İim-i Tedbir-i Servet" terimini ileri sGrdü36
• Ohannes Pa~a. "İlm-i Servet-i Milef'31, /V[ehıyıed Şerif Efendi, "Ilm-i Emval-i Milliye"38, Namık:Kemal de, "Fenn-i Servet" terimlerini, Adam SMith.; e bağlı kalarak kullandılar. Ahmed Ceudet Pa§a, Ekonomi Politik'i, "Esbôb~ı Servet ve Mamurlyet-i Umumiye ilmi" olarak tanırrıladı. Mithat Paşa, Ekonomi Politik' i olduğu gibi kullandı. II. Abdulhamit döneminde, Ahmed Mldhat Efendi de, Ekonomi Politik'i olduğu gibi kullanırken, Süleyman Sudi Efendi, Defter-i Muktesit'te ilk olarak "İktisat" kelimesini kullanıyordu39• 1900'1erde, Mehmed Esad Efendi de, Mekteb-i Mülkiye'deki hocalığı sırasında,
32 Ergin, c. 3-4. s. 1225. 33 Ergin, c. 3-4, s. 1512-1513. 34 .
Ergin, c. 3-4, s. 1514. 35 Sayar, s. 291-292. 36 O. Hilbner, İlm·l Tedbir·ı Seıvet, Çeviren: Ahmed Hilmi Efendi,
Yer Yok, Tarih Yok, s. 2-3. · 31 Ohannes Efendi, İl m-ı Servet-ı Mil el, Yer Yok, 1279 hJ1862 m., s.
86. 38 Mehmet Şerif Efendi, iım·i Emval·l Milliye, Yer Yok, 1280 hJ1863
m., s. 1. 39 Süleyman Sudi, Defter·! Mukteslt, Cilt ı. Dersaadet, 1306 hll888
m., s, 10-13.
381
MEHMET NURI GÜLER
Fransız iktisatçı Paul Leroy BEAcJLİEU'nün "economique" (ekonomik) kelimesini Türkçe'ye ''iktisat" olarak uyarlamıştı. Böylece, diğer yazarlar arasında bu terim aşağı yukan soıi §ekliiıe, "it m-i iırtis~t" olarak dönü§mü§tür. Cumhuriyet'le beraber de, "Iktisat İlmi" halini almı§tıı-40.
ݧte Mustafa PİRİLLİ, "Mehmet Cauit Bey ue Mesail-i İktisadiyede Hayôlperuerlik" adlı makalesinde, Mehmet Cavit Bey (ö. 1926)'in, Me§rutiyet döneminde çıkan üç dü§ünce akımından, İslamcılık, Ulusculuk ve Bahcılık'tan, Bahcı akıma yakın olduğunu, Babcılar içinde de, Uberalizm'i sai.runduğunu belirterek, 190l'~e "İim-i İktisad" adlı dört ciltlik bir kitap yayınladığını bildirmektedir-41• Orhan ÇAKMAK da, Mehmet Cavid Bey'in Ekonomi ile ilgili ilk yazılannı, "İlm-i Servet" adlı tefrikasıyla, II .. Abdülhamid zamanında, Seruet-i Fünun'da yayın!arken, sonradan, Fransız iktisatçı, Paul Leroy BEAULİEU ile bir diğer Fransız iktisatÇı Charles GjDE' e. dayanarak bir kitap yazdığını ve bu kitaba da "Ilm-i lktisad" adını verdiğini kaydehnektedir"2• Buna göre, Osmanlı' da Ekonomi kelimesine İktisad kar§ılığı verilen bir adlandırmanın yapıldığı ilk kitap, bu kitap olmaktadır.
Görüldüğü gibi, Bilim Dalı'nın adı 190l'lerden sonra, önce İlm-i İktisat sonralan, sadece İktisat olarak yerle§mi§tir. Buifu, Mehmet Cavid Bey'in §U sözleri de doğrulamaktadır: "Son zamanlara kadar /isanımızda seruet ilmi olarak tercüme edilen "Ekonomie Politique" ifadesine karşılık olarak birkaç seneden beri "iktisat ilmi" tabiri kullanılmaya bO§Ianmı§tır ... "43•
Bah'nın Ekonomi terimi yerine İktisat teriminin kullanılması, Ekonomi kelimesinin' buraya kadarki
40 Kömürcüyan, s. 4, 5 . 41 Mus1afa Pirilli, ~Mehmet Cavit Bey ve Mesall-1 İktisadiyede H a·
yaJperverllk", Toplum ve Blllm, Bahar 1982, s. 142-144. Mehmed Cavid Bey, itm-1 İktısat adlı bu dört cilUik kitabuıı, tekcilt halin· de, "Mekatib·ildadiyeye Mahsustur" alt başlı~ı ile iım-1 İktisat adlı bir kitapta özedem iştir. P"ırilli, bu kitabuı basıld~ matbaa ve yayması haklanda bir bilgi bulunmadığını, yalnızca Dersaadet-1326 (1910) kayduıa yer verUdi~ini bildirirken, Dipnot'unda, Tevfık Çavdar'uı, Cavit Bey'in 1329 (1913) tarllıli Malumatı iktisadiye adlı bir ekonomi kitabuıdan daha söz ettiğini, ancak bu kitabı görmedi~ini belirterek, bu kitabuı 1910 tarilıli kitabuı ikinci, ya da de~iştiıilmiş bir baskısı olabileceğini yazmaktadır (Pirilli, s. 143, Dipnot 12.). Her halde, Çavdar'uı Malumab İktisadiye adı ile andı~ı ve P"ırilli'nin gönnediğiın dedi~! kitap, Uberte Yayuılan tarafuıdan 2001'de Sema Alpun Çalanak'uı Osmanlıcadan çevirdi~! ve Orhan Çalanak'uı da sadeleştirdi~i İkti· sat ilmi adıyla yayuılanınŞır. Orhan Çakmak, "Takdim" yazısuıdaki 17. Dipnot'ta, bu kilabuı, ikinci basla kitap oldu~u. yani M. Cavit Bey'in Der Saadelle Kanaat Matbaasında 1329 (1913) yıluıda ikin·
.ci baskısı yapılan İlm-1 İktisat, diğer bir adla ihtimalen Malumatı İktısadiye adlı kitabı olduğunu açıklamakta ve aslınuı Ankara Milli Kiitüphanesinde, ibni Sina Bölümünde bulundu~unu, sayfa adedinin de, 487 sayfa oldu~u bildirmekledir (Orhan Çalanak, MTakdlm", Mehmed Cavld Bey (ö. 1926 m.), iktisat iımı (İim·i İktisad), Osmanlıca'dan Çeviren: Sema Alpun Çakmak, SadeJeştiren: Orhan Çakmak, Ankara 2001, s. X Dipnot 17.).
42 Orhan Çalanak, "Takdim". s. ix. 43 Mehmed Cavid Bey (ö. 1926 m.), İktisat İlml (iım-1 İktlsad),
Osmanlıca'dan Çeviren: Sema Alpun Çakmak, Sadeleştiren: Orhan Çakmak, Ankara 2001, s. 3. .
382
açıklamalanndan anla§ılacağı üzere, doğru bir tercüme olmamaktadır. Çünkü, İktisat, "kasd"tan türetilen bir kelimedir. Arapça "kasd"ın anlamı, "Orta yolu tuttu", "Ortada oldu" ve "Adaletle aralarını buldu" demektir. "Orta yolu tuttu"nun anlamı da, "Sının O§mama"demek olan "İfrat" ile "Eksik kalma" anlamındaki "Tefrit"in ortasında davrandı demektir44.
Aynca, İslam Alemi'nde, iktisad kelimesi ile adlan-. dınlmı§ kitaplara rastlanmaktadır; ancak, bu kitaplann "İnanç" konusunda yazıldığı görülür. İlki, EbCı Ca'fer et-TCısi (ö. 460 h: /1067 m.)'nin, Şia inançlanna dair eseridir. Kaynaklarda, "ei-İktisad el-Hadi ila Tariki'r-Reşad" ve "el-İktisad fima Yete'allaku bi'I-İ'tikad" adlanyla yer .altr-45• İkincisi de, 488 h./ 1095 m. yılı civannda yazıldığı öne sürülen, ei-Gazzô/f (ö.505 h. /1111 m.)'nin "ei-İktisad fi'l-İ'tikad" adlı kitabıc!.ır46.
O halde, iktisat kelimesi bir davrant§ı belirlemektir. iktisad ile adlandırılan davranı§ı gösteren kimseye "muktesid" veya "mukteside" denilmektedir. Muktesid, Kur'an'da iki yerde geçmektedir. Anlamları, "doğru yolda kalan"41 ve "Sonra bu kitabı, kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder. Kimi orta davranır. Kimi de Allah'ın izniyle iyilik/ere koşar. İşte büyük ICıtuf budur."48• Mukteside de bir yerde geçmektedir. Anlamı, "orta yolu tutan"49 demektir. Muktesid'in günümüz Türkçe'sindeki kan§lığı "Tutumlu" olmakhrSO.
VIII. Cumhuriyet Döneminde Bilimin İktisat Adına Yönelik Özleştirmeci Adlandırmaları: Tutum Bilim ve Geçim Bilim
Cumhuriyet döneminde Türkçe'ye girmi§ sözcükleri özle§tirme çabalanna tanık olunmaktadır. Bu konuda, sözcüklere gerekçeti kar§ılıklar türetip Sözcüklerin Öyküsü A-Z adıyla ilk kitabı yayınlayari Cemal MIHÇIOGLU51, Bilime, Ekonomi ve İktisat adlan yerine, önce Geçim, sonra Tutum adlan verilip, Bilimin, Geçim Bilim ve Tutum Bilim olarak adlandırıldı-
44 ibrahim Mustafa ve arkadaşlan, et-Mu'cemu'l·Vasit, el-Cuz'u's· Sfuıi, Daru lhyru't-Tur&i'I-'Arabi, Beyrüt, s. 744: Ahmedu'I-'Ayid ve arkadaşlan, el-Mu'cemu'J.'Arabiyyu'l·Esıisi, l..!rüs, Tünus 1988, s. 989.
45 İlyas Üzüm, ~el-İktlsid", Tüıklye Diyanet Vakfı istim Anslklo· pedlsl, Cil! 22, lstanbu12002, s. 56-57.
46 Şeraifettin Göldllc, uei·İktlsid fi'I·İ'tıkid", Türkiye Diyane.t '?aldı ist im Ansiklopedisl , Cil! 22,lsıanbı.ı12002, s. 57-58.
47 31 Lokman 32. 48 35Faıır32. 49 5 ei-Malde 66. 50 FeritDevelli~u. Osmanlıca-Tüıkçe Ansiklopedik Lugat, 8. Bas-
lo, Ankara 1988, s. 814. . 51 BaJanız: Cemal Mıhçı~u. Sözcüklerin Öyküsü A·Z. T. C. Kültür
Bakanhğı Yayuılan, Ankiira 1996. Ancak bu kitabında 1975'1en sonra türetip önerdi~ s&cülderin öykilsü yer ald~ı için, iktisat kelimesinin geçiın ve tutum ~ı da, herhalde kendisi türelmeyip önceden türe~ler arasından beniınsem~ oldu~dan, orada ele almami!jlır.
GÜNÜMÜZDEKihalsAT (EKONOMI) BILIMI'NIN ADLANDIRILMA PROBLEMATiGI
ğını bildirmektedif52. Cemal MIHÇIOGLU, Herbert A~ Simon ve arkada§ları'nın Public Administration adlı kitabını, Kamu Yönetimi ·adı ile çevirirken, Bilim dalının adı olan İktisat (Ekonomi) için, 1980 baskısında, daha iyisini bulamadığından, "Tutumbilim", "Tutumbilimsel" ve "Tutumsal" karşılıklarını kullandığım, 1985 baskısında da, "Geçimbilim" karşılığını kuUandığını belirtmektedir. "Geçimbilim" kar§ılığını seçi§inin gerekçe,sini anlatırken de, 1940'lı yıllarda kullanılmaya ba§lanan "Geçimbilim"in, "Ev Yönetimi" anlamına gelen Yunanca Oikonomia'dan kaynaklanan Ekonomi sözcüğü için çok uygun bir kar§ılık olduğunu açıklamaktadıfl.
Buna göre, İktisat (Ekonomi) kelimesinin karşılığı için, Tutum sözcüğü Tasarruf anlamına da kullanıldığından, "Geç im", "Ge çimsel Yapı", Ekonomik ve iktisaf kelimel~ri için "Geçimse l", İktisat (Ekonomi) Bilimi için, "Geçim Bilim", Ekonomist kelimesi için, "Geçimbilimci" kar§ılıkfannı kuUanmak daha doğru olacaktır.
Böylece, bilim dalının acUandırılmasının problem olu§Unu, "oikonomia", "ilm-i tedbir-i menzil", "ekonomi ·politik", "ilm-i tedbir-i medine, ya da siyasetu'1-medine", "ekonomi", "ilm-i servet", "ilm-i iktisat", "tutum bilim" ve "geçim bilim" acUandırmalannın varlığıyla ortaya konmu§tur. Bilimin bu acUandırmalannın teker teker nasıl yapıldığını ve değerlendirmesi de yapılarak, bilim dalını adiandırma problematiği anlatılmı§tır.
Şimdi, a§ağıda Sonuç ba§llğı altında ba§layacağım tartı§ma sürecinde, bu acUandırmadaki acUardan birini seçerek, adiandırma problemini çözüp, Bilim'in kuramının olu§turulmasına ı§ık tutmaya çalı§acağım ve önerimi sunaca_ğım:
Sonuç
Çalı§mamn bu son bölümünde mesele "özet", "yargı" ve "öneriler' biçiminde değerlendirilmektedir.
Özet: Ba§langıçta, toplum düzeninin karakterini formüle etmek için be§eri davranı§ı çözümleme bağlamında yönelineo bir Bilim alanını acUandıran Oikonomi sözcüğü, Batı'da bu içeriğini, Yunanca, "oikos" Türkçe kar§ılığı "ev", ve yine Yunanca "nem" Türkçe karşılığı "idare", "yönetim" köklerinde de yansıtmaktadır. "Ev İdaresi" konusunu düzenleyen ilk kitap, Atinalı Xenophon'un Oeconomicus (Oikinomikos) olurken, bundan sonra, Bilimin kapsamına, "kamu yönetimi" ve ona bağlı olarak "kamu gelirlerinin kullanımı" konuları da girmi§tir. Bu §ekilde, Oik6nomia, Merkantilist dönemde, Ekonomi Politik adını almı§tır Böylece, Bilim alanı içinde, sosyal ve siyasal konular
52 Bakınız: Herbert A. Simon ve arl<adaşlan, Kamu Yönetimi, Çeviren: Cemal Mıhçı~u. Ankara 1985, s. XVII.
53 Herbef\A. Simon ve arkadaşlan, s. XVIII.
hep iç içe i§lenmi§tir. İslam Alemi'nde de, Batı'ya paralel bir geli§me görülmüljtür. Aristo ile ilk dönemlerinde tanı§an İslam Alemi, Aristo'yu İslamlleştirmi§tir. Bu bağlamda, Oikonomia, İslam Aıemi'ne, Me§§ai filizoflarıyla, İ/mu Tedbiri'I-Menzil ve içeriğindeki değiljikliği, dolayısıyla onu yansıtan adlandırmayı karşılayarak, İ/mu .Tedbiri'I-Medine, ya da Siyasetu'I-Medine olarak girmi§tir. Zamanla Bilim, Hardc, Emvdl, Kesb, Ticaret, Hisbe, İktô', RusQm, NukUd, Ahkôm Sultaniyye, Siyaset .Şeriyye, Nasihatu'I-Mu/Qk, Siyôsetndme, Edeb ve Futuvvet literatürünü kapsamı§tır5". Osmanlı Devleti'nde de, Bilim'in adiandıniması ve içeriğinde İslam Alemi'ne bağlı kalınmı§tır.
Batı'da, Oikonomia'nın devamı Ekonomi Politik, XIX. yüzyılın sanianna doğru, pozitivist eğilimlerin etkisi albnda, Ahıak ve Siyaset gibi normatif bilimlerden ayn tutularak, bağimsız bir bilim olduğunu vurgulamak üzere "Economics" olarak acUandırılmı§tır. Bu ad ve içerik ile, 1970'1ere kadar gelmi§tir. Bu tarihten itibaren, Ekonomi ile ~hlak arasındaki tarihi bağ yeniden gündeme gelmi§tir.
Bilimin Ekonomi adı ile vurgulanan anlamının Avrupa'yı izleyen Osmanlı'da ve İslam Aıemi'nde, XIX. yüzyılın ikinci yansının başından itibaren ~ılık bulduğu acUandırmalan, İlm-i Servet, İlm-i İktisat ve İktisat olmuştur.
. Batı'nın Ekonomi terimi yerine Osmanlı' da, dolayısıyla İslam Alemi'nde İktisat teriminin kullanılması, doğru bir tercüme olmamı§tır. Çünkü, İktisat kelimesi bir davranı§ı belirlemektir. Bu "davranı§ı gösteren kimseye "muktesid" veya "mukteside" denilmektedir. Bunların Kur'an'daki anlamları, "orta davranan" ve "orta yolu tutan" demektir. Muktesid'in (veya Mukteside'nin)Türkçe. kan§lığı ise, "Tutumlu" olmaktır.
Cumhuriyet Döneminde, Bilimin İktisat adına yönelik özle§tirmeci acUandırmalar ile, Bilim, Tutum Bilim ve Geçim Bilim olarak adlandırılmı§tır. Bu ikisinden, Tutum sözcüğü Tasarruf anlamına da kullanıldığından, İktisat (Ekonomi) Bilimi için, "Geçim Bilim" adı daha doğru bir acUandırma olarak kabul edilmi§tir.
Yargı: Ekonomi'nin YunanWar tarafından "Oikonomia" (Ev Yönetimi) terimi ile adiandıni ıp, içeriğinin sonradan farklılığı, Bilimin konusunun tanınmasında sorun çıkarmı§tır. Nitekim, eski Yunanlar için, bugünkü anlamıyla bir ekonomiye sahip olmadıkları yorumlamasına gidilmi§tirSS. Bu yanit§ yorumlama (yani Yunanların, bugünkü anlamiyla bir ekonomiye sahip olmadıkları) §öyle çözülmü§füti«i:
· 54 Kaışılaştınrıız: Orman, s. 247-300, "iktisacij Düşünce Taribinin İslami Kaynakları" adlı 10. Bölüm.
55 Buğta, s. 22. 56 Geniş bilgi için balanız: Buğta, s 22-30.
383
MEHMET NURI GÜLER
Yuna11Iar da, bugünkü anlamda üretim yapmışlar, ürettiklerini dağıtmışlar ve tüketmişlerdir. Dolayısıyla, üretim, dağıtım ve tüketim faaliyetlerinin bütününü oluşturan bir ekonomileri bulunmaktadır; ancak, bu ekonomiyi, toplumun bütününden ayrılmış bir biçimde algılamamışlardır. Yunanlıların ·bu algılamasına bakarak, aniann bugünkü anlamıyla bir ekonomiye sahip olmadıkları söylenemez. Bu yargıları, 1957'1erde dile getiren Karl POLANYİ, bunları, geliştirdiği kuramındaki şu açıklamalara dayanarak çıkarmıştır57:
Ekonomi, iki türlü tanımlanmaktadİr. Biri, "özselci", yani "içeriksel tanımlama", diğeri, "biçimse/ci (formalist) tanım/ama"dır. Biçimse/ci tanımda, "Ekonomi, kıt kaynaklann sınırsız ihtiyaçları karşılamak üzere değişik kullanım alanlan arasında dağıtımıyla ilgili faaliyetlere verilen addır." Bu tanımda, "nedret" ve "seçim" olgulan ile sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak için seçimler yapan birey bulunur. İşte bireyin, bu doğrultudaki seçimleri, ancak, piyasa toplumunda, birbirine bağlı bir dizi sonuçlar verebilmektedir. Bir toplumu, piyasa toplumu haline getiren niteliğin, piyasaların varlığı olmayıp, bütün üretim araçlan ve tüketim mallarının dağıtımının, alışveriş ilkesinin mantığına göre işleyen piyasalarca yapılmış olması gerçek-
. leştirmektedir.
Polanyi, bu toplumların, yani piyasa toplumlarının dışında, biçimselci tanımın geçerliliğini yitireceğini, özselci (içerikci) tanımın daha kapsayıcı olacağını bildirmektedir. Ekonominin özselci tanırnma göre, "Ekonomi, insanla çevresi arasında, insaniann isteklerini karşılayan maddi araçlar arzının sürekliliğini sağlayan, insanlarca 'kurulmuş' bir süreçtir." Yani ekonomi, insaniann maddi ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurdukları üretim, dağıtım ve tüketim düzenine verilen addır. Piyasa toplumları dışındaki bütün toplumlarda, bu düzen toplumun içine yerleşmiştir. Bu düzen, ekonomi dışı amaçlara ve değe.rlere uyum sağlamak durumundadır.
Görüldüğü gibi, Ekonominin toplum içindeki yerini ortaya koyma da, biçimse/ci tanım, sadece piyasa toplumları için belirleyici olurken; özselci tanım, hem piyasa toplumları, hem de piyasa dışı toplumları için, belirleyici olmaktadır. ·
Polanyi'nin bu belirle.meleri şunu ortaya koymaktadır: 1776'ye Adam SMİTH'~ kadar, Ekonomi terimi, ister "oikos"un (evin), ister "polis'in (şehir devletinin) ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretim ve bunun dağıtımı anlamını içermektedir. Kişisel kazanç için üretirri ise doğal sayılmadığından, terimin kapsamı dışındadır. O halde, Ekonomi teriminin Adam SMİTH'e kadarki anlamında, "kullanım için üretim ilkesi" geçerlidir. Kazanç, piycl.sa için üretime özgü bir dürtü
&? Geni§ bilgi için bakınız: Karl Polanyi, Büyük Dönüşüm, Alan Yayın-cılık,.istanbul1986. · ·
384
olarak fıoş karşılanmamaktadır.
Bu belirlemede ortaya çıkan sonuç üzerine, Polanyi, toplum için iki değişik toplum modelinin ve buna bağlı olarak insan için de, iki tip insanın var olduğunu söyleyerek, onları şöyle açıklamıştır: Birincisi, insanların, hakları ve yükümlülükleriyle, sosyal konurnlarına göre tanımlandıkları bir toplumdur. İhtiyaçlan da, seçim olanaklan da, sosyal konurolanna göre belirlenmektedir. Bu toplumda, ekonomik düzenin işleyişini çıkar maksimizasyonuna yönelik, özgür seçimlere dayanarak açıklama imkanı yoktur. İkincisi ise, ihtiyaçları, toplum dışında belirlenen, seçim olanakları toplumca sınırlanmış, ekonomik faaliyetlerinde yalnızca bireysel çıkar maksimizasyonu dürtüsüyle hareket eden bireylerden oluşan bir toplumdurSII.
Polanyi, bu iki toplum modeli ve iki tip insan. varlığını açıklarken, burada, insan . davranışlarının, ancak belirli kururnların varlığı sayesinde ekonomik faaliyetlerin yapısını oluşturduklarını ve faaliyetlerin sürmesini sağladıklarını göstererek, şunu vurgulamıştır: Ekonomiyi anlamak için, insan davranışlanndan değil, ekonomik faaliyetin örgütlenmesini sağlayan toplumsal kurumlardan yola çıkmak gerekmektedir59.
Buna göre, Bilim'in adlandırılmasının, bireyin davranışı eksenli bir adlandırmaya, yani İktisat kelimesine dayandırıtmasının doğru olmayacağı anlaşılmaktadır. Çünkü o, davranışIann kurumlarca belidendiği kabulüne uygun düşmemektedir. İşte bu yargı, Makale'nin bir vargısı ve araştırma konusuna yaptığı bir katkısidır.
Bilmin adlandırıldığı "iktisat" kelimesi, iktisat kelimesinin türediği Kültür'ün kayanağı olan Kur'an'da kullanılmamaktadır. Kur'an'da, iktisad kelimesinin yapısı üzerinde türemiş olan "muktesid" ve "mukteside" kelimeleri geçmektedir. Daha önce de açıklanan bu muktesid ve mukteside kelimelerinin Kur'an'daki anlamları, "doğru yolda kalan", "orta davranan" ve "orta yolu tutan" karşılığındadJtlO. İktisat kelimesi ile Bilimin konusu davranış eksenli adlandınlırken, bu anlamların, yani muktesid' e karşılık gelen anlarnların İktisat Bilimi alanını içine aldığı söylendiği gibi, İslam kültüründe, yine daha önce belirtildiği üzere İnanç ve diğer davranış alanlarını da kapsamaktadır. Bu bakımdan kelimenin, İktisat Bilimi'nin konusuna ait davranışlar için belirleyici olduğu da söylenemez. Ayrıca, ekonomik faaliyetlerde, yani üretim, paylaşım ve tüketimde, iktisat kelimesinin belirlediği "orta davranma" gerçekle§tirilse, ekonominin tam kapasite ile ç?Jışması engeUenmiş olur. Bu yüzden, "orta davranma" ekonomiye uygun bir davranış tipi değildir.
&8 Buğra, s. 26-27.
"'9 Buğra, s. 27. 60 Anlam suasuıa göre ayetler. 31 Lokman 32, 35 Fahr 32, 5 el-Ma'ide 66.
GÜNÜMÜZDEKi ilcriSAT (EKONOMi) BiLIMI' NiN ADLANDIRILMA PROBLEMATiGi
Buna göre de, İktisat kelimesi, İslam· kültür4_nde bile ekonominin konusunu kar§ılayamamaktadır. Bunun için, İslam Alemi'nde, özellikle Arap Dünyası'nda, İktisat kelimesi Bilimin adlandırmasında uygun bir kelime değildir. Bu da, Makale'nin vardığı bir diğer yargı ve ara§tır· ma konusuna yaptığı bir diğer katkısıdır.
Öneriler: Acaba Kur'an'ın Bilim alanını belirleyici bir bildirisi ve bunlan aniatımda kullandığl kelimeler var mıdır? Bu amaçla Kur'an'a yönelindiği takdirde, Hz. Adem ile Hz. Hawa'nın Cennet'ten yeryüzüne gönderilirken yeryüzündeki işlerine değinilen kıssalarda konuyla ilgili yararlı bazı ipuçları bulunabilmektedir. Bu, ei-Ar'af suresi 7/24. ayette şöyle dile getirilmektedir: "Birbirinize düşman olara inin, siz yeryüzünde bir müddet için, yerle§ip geçineceksiniz." Burada, "yerIE!§mek" için, Arapça "mustakarr"; "geçinmek" için de, Arapça, "meta"' kelimesi kullanılmaktadır. Meta"ın Arapça'da, anlamı 'ile ilgili açıklama şöyledir: "Kendisiyle yarar elde edilen ue biriktirilmesi, kazanılması arzu olunan herşey: Örnek olarak, yiyecek, eu e§yaları, ticari eşyalar, araçlar, mal gibi. "61
Ekonomide meta, pazarda satılmak üzere üretilen ürün demektir. Meta'da iki ayn değer tanımı yapılır. Birincisi; bir metanın pazarda satılabilmesi için başka insaniann bir ihtiyacını karşılıyor olması gerekir. Metanın bu ihtiyaçlan karşılama niteliğine, onun kuffanım değeri denir. İkincisi; farklı kullanım değerleri taşıyan metalann pazarda birbirleriyle değiştirilebilmesi için hepsinde ortak bir özelliğin bulunması gerektir. Metalardaki bu ortak özellik, hepsinin emek ürünü olmasıdır. Bu emeğe, metanın değişim değeri denir. Değişim değerini, bir kullanım değerinin başka bir kullanım değeriyle mübadele edebileceği oran belirler. Bu şekilde, kullanım değeri ve değişim değeri metanın iki yönünü ortaya çıkanr. Bunlardan, kullanım değeri, metanın maddi yönünü, değişim değeri ise, toplumsal yönünü oluşturuı-62. Bu bağlamda, meta, üretim faaliyeti sonucunda elde edilen değerler olarak da tanırrılanmışbr. Bilindiği üzere üretim, mevcut maddelerin şeklini, yerini,.ya da zamanını değiştirerek yapılır. Görüldüğü gibi, üretim,. sadece işlenmiş E!§ya elde edilmesini değil, maddenin b ir yerden başka bir yere taşınması ve uygun şekilde depolama yoluyla bir zamandan başka bir zamana aktarılması faaliyetlerini de kapsar63.
İşte, bu Meta"ı elde etme yollan vurgusu için, yine, Kur'an'da aynı sCırenin, yani 7 ei-Ar'af suresi 10. ayette, 24. ayetteki yerle§me ve geçinme işinin
61 İbrahim Mı:sıafa ve arkad~lan, el-Mu'cemu'I·Vasit, c. 2, s. 859; Ahmedu'l-Ayid ve arka~lan. el-Mu'cemu'J.'Arabiyyu'J.fsasi, s. 1116.
62 Yusuf Zamir, Küreselleşmeyi Anlamak, Alev Yayınlan, istanbul 2003, s. 13. Daha gen~ bilgi için balwıız: Aynı eser, 14-28.
63 Orman, s. 134.
adlandınJması, burada ikinci kere ve yeni kelimelere yer verilerek yapılmıştır. Bu şekilde, yeni kelimelerin içerikleri olan anlarrılarla bu yerle§me ve geçinme işini gerçekle§tirme biçimi açıklanmıştır. Nitekim ayette, şöyle buyurulmaktadır: "Sizi yeryüzüne yerleştirdik u e orada size geçimlikler yarattık. .. ". Görüldüğü gibi bu ayette, "yerleşmek" için Arapça "mekkene"; "geçinmek" için de, "ma'ayiş" yeni kelimeleri kullanılmıştır. O halde, Meta"ı elde etme yollan vurgusu için Kur'an'da, bu alanda ikinci kelime olarak seçilip yer ve_rilen kelime, Ma'ayiş kelimesi olmaktadır. Demek ki, bu Ma'ayiş kelimesi, Meta'ı elde ebne yollannın Kur'an'daki adıdır. Gerçekten de, Ma'ayiş kelimesi bu içerikte midir? Arapça sözlüklere hakıldığlnda, Ma'. ayi§ kelimesi, Arapça "ma'işe" kelimesinin çoğulu. olarak bulunur. Ma'işe'nin, Arapça'daki anlamı ise, "Hayabnın (ya§anbnın) kendisi ile var olduğu yiyecek. içecek, gelir ve benzeri" olarak açıklanmaktadır64. Diğer bir anlabmla, "yQ§ama için füzumlu olan §eyler" dir. Türkçe'de karşılığl ise, "geçinmeler", "geçinişler", "geçimllkl~r"dir65• Ma'lşe kelimesinin bu sözlük karşılıklan, Ma'aiş kelimesinin Meta' ı elde ebne yollan anlamında olduğunu göstermektedir.
Buna göre, Bilimin adlandırılması, İslami kültürde, kültürün kaynağı Kur'an'da Arapçası ile "İlmu'lMeta", ya da "İlmu'I-Ma'ayiş" olurken; Türkçe çevirisi ile, "Geçinme Bilimi", ya da Türkç.e' de kullanılan· söyleni§iyle "Geçim Bilimi" olmaktadır.
Kur'an'daki, meta' ve ma'ayiş kelimelerinin kullanırrılanna tekrar dönüldüğünde, İktisat kelimesinin çıktığı İSlam Kültürünün kaynağı Kur'~n'da bilimin konusunun sür~ç olarak ele alındığı görülür. Çünkü, ilgili ayetle'rde "bir müddet için" kaydına yer verilmiştir. Bu bakımdan Kur'an'a göre, Bilimin adlandıruması bir sürecin adı olmaktadır. Nitekim Kur'an'da bu süreç, önce, onda (süreçte) elde edileni ·kapsayan kelimenin adı seçilerek "Meta"' kelimesiyle belirtilirken; sonra, Meta"ı elde ebne yollannı kapsayan kelime olarak, yani süreç için ad olarak da "Ma'aiş" kelimesi kullanılmıştır. Böylece, Kur'an'da bu süreç, "Ma'aiş" kelimesi ile adlandırılmış olmaktadır. Bu adiandırma bir süreci belirlediğinden, doğal olarak, toplumda ku-
. rurrılar şeklinde ortaya çıkacaktır. Bu şekiller ile, bu adlandırman ın tanırrıladığl süreç, her toplumda rahatlıkla belirlenebilecektir.
Kısaca, Bilimin konusu olan bu sürecin, bu ad ile adlandırıldığında, daha kolay ve çabuk tanınacağı, aynca Bilimin işlediği açısından da Bilimin adı olma~ına daha uygun dü§eceği için, Bilimin, günÜmüzdeki Iktisat Bilimi adı yerine, Arap Alemi için, "İlmu'I-Ma-
64 İbrahim Mı:sıafa ve arka~. el-Mu'cem.u' l-Vasit, c. 2, s. 646; Ahmedu'I-Ayid ve arka~Ian. el-Mu'c.emu 'J.'Arabiyyu'l-Esasi, s. 881. .
65 Devellioğlu, s. 684.
385
MEHMET NURI GÜLER
'ayiş" adını, Türkiye için de, 1940'1arda kullanılan "Geçim Bilim" adına dönilimesini önermekteyim.
Bilimin konusuna süieç olarak bakılması, Aristo'nun Oikonomia'sına bağlı kalan Meşşai filizoflanndan İbn Sina (ö. 428 h./1036 m.)'da da görülmektedir. Nitekim, İbn Sina'nın, "insanlar, Allah'ın ilham ettiği geçim yolicinndan biriyle ihtiyacını temin etmeye yönelir'' dü§üncesi, Bilimin konusuna süreç eksenli baktığını göstermektedir. Aynı §ekilde, İbn Sina, harcamalar konusunda, orta yol anlamında bir tutum olarak "iktisad" kelimesini kullanırken, bunun, avam (kaba ve cahil halk) kısmının anlayı§ına uygun bir §ekil olmadığından, toplumda karga§aya neden olacağı endi§esiyle sağlık vermez görünmektedir. Bu da, Bilimin konusuna insan davranı§ı eksenli bakmadığı görü§üne götürmektediı:U.
66 İbn Sina, "es-Siyasetu'J-MenzJilyye", Abdulemin Şemsuddln, el-Mezhebu't-Terbevi 'Inde İbnl Sini, Beyr(ıt 1988, s. 246-249.
386
Yine, ei-Gazali {ö. 505 h./ 1111 m.) de, insanı yeryüzüne yerle§rôi§ bir durumda varsayar ve ilk adımın geçinme faaliyetleri olduğunu belirler. Ona göre, bu faaliyetler, ahiakl ve dini problemierin de kaynağıdır. El-Gazali'nin, bu etkinlikleri, uhrevi ve dini haya.tın ba§arılması ve sürdürülmesinde vazgeçilmez bir vasıta olarak görüp, bu süreci incelemeye yönelir. EI-Gazali'nin bu süreçteki merkezi kavramı "İhsan"dır. O da, ba§kalanna faydalı olmadır.67 (Orman, s. 366-368).
Herhalde bu sıraladıkianma benzer bir belirlemeden olacak ki, 1985'1erde Cemal MIHÇIOGLU, İktisat (Ekonomi) Bilimi için, 1940'1arda kullanılmı§ olduğunu bildirdiği "Geçim Bilim" adlanduinasını, 1980'de kullandığı Tutum Bilim adlandırmasına üstün tutarak benimsemi§tir.
67 Ebü Harnid ei-Gazal1, İbyiu 'Uiüml'd·Din, Cüt 1, Danı'I-Ma'rife, Beynlt, T!lrlh Yok, s. 6Q.a7. Ayrıca bakınız: Oıman, s. 361-368. "Ga· zili'nln Iktisadi Dü.ıüncesi: Metodotojik Bir Değerlendirme", 12. Bölilm ..