10
GÜNÜMÜZDEKi ADLANDIRILMA The Problem of Proper Naming for the Science of Economics as Understood Today. Mehmet Nuri GÜLER* Özet 1970'1erden itibaren, Ekonomi ile Ahlak tarihi yeniôen gündeme gelince, .iktisat Bilimi'ne ait temellere, erilan yeniden belirlemek üzere Bu kapsamda, Makale de Bilim'in yönelerek, günümüzdeki bütün toplumlarda bilimin konusunu konusu Ahlak içirikli olan Bilim'i sözcük Oikonomi Türkçesi "Ev idaresi"dir. sosyal ve siyasal konular girince Bilim, Ekonomi Politik islam Alemi, Aristo'yu onu Oikonomia, Tedbiri'I-Menzil olarak sonralan, Tedbiri'I-Medine, ya da Siyasetu'/-Medine Bilim, pozitivist lirn/erin etkisi ile, ahlak ve siyasetten Bab'da "Economics", ilm-i Servet, ve Cumhuriyet döneminde de yazarlarca Tutum Bilim ve Geçim Bilim olarak Bilim'in iktisat (Ekonomi) olup, süreç kültüründe ekonominin konusunu da ortaya Bu yüzden, Bilimin, günümüzdeki iktisat Bilimi yerine, Arap Alemi için, Türkiye için de, "Geçim Bilim" adlan Anahtar Kelimeler Oikonomia, Chremalislika, Tedbir-i Ekonomi Politik, SiyaSal iktisat, ilm-i Tedbir-i Medine, Siyasetu'l-medine, Ekonomi, ilm-i Servet, ilm-i iktisat, Tutum Bilim, Geçim Bilim, da üzere, Makale'nin konusu, (Ekonomi} Biliminin Ad/an- bu Konu- sunun Çerçevesi ile Sonra, Konusu'na geçilecektir. Makale, konusun- daki seçimim ve önerim Sonuç'ta sunularak tamam- genel Bilim, özel (Ekono- mi) olan Konusunun Çerçevesini lamaya gibi, tarihinde geleneksel dönem, Yrd. Doç. Dr., Harran Üniversitesi Fakültesi Üyesi. Abstract This article discusses the issue of "naming" of the modem science of economics. Since 1970s, when the historical ties between Economics and Ethics restarted to capture attention, principles of economics became once again a focal issue. In this context, the article invesligates whether the current name of the science reflects its universal subject matter. The word chesen to name the sciencepf economics has passed through a long way, starting from "Oikonomia" (household management) to "political economy'' to economics. In the Muslim world "Oikonomia" has been translated as Tedbiri'I-Menzil, later, Tedbiri'I-Medine, ·or Siyasetu'I-Medine (politics of the city). Under pozitivislic pressures, when it was freed from ethics and politics, Westem world called il "Economics", or Servet (Science of Wealth) by Ottomans, later and During the Cumhuriyet era, it was called by some as Tutum Bilim and Geçiin Bilim (science of save, and science of making a living). This article suggests that instead of "Economics," for the Arab world, and "Geçim · Bilim" (Science of Making a üving) for Türkiye would be a belter choice. Keywords Oikonornia, Chrematistika, Political Economy, Politics of the· City, Economics, Science of Saving, Science of Making a üving. · dü§üncede, toplum örgütlenmesinde ve lannda son ba§vuru olarakTann kabul dönemdir. Bu dönemde, bilginin üreti- mi :Ve olarak kilise kurumu Tüm siyasal ve kültürel kurumlar da kendilerini bu merkez bir yerlere yerle§tir- mi§lerdir. Bu yüzden, geleneksel dönemde, buyruklan belirleyici görü§leri de, ancak Tann buyruklan belir- leyici bir nitelik tarihinde Modem dönem ise, gerek bilginin üretimi . ve bölü§ümü konusunda, gerekse toplum öigütlenmesinde, vatanda§ olarak 1 Ömer Demir, Bilim Felsefesi. Vadi Ankara 1997, s. 119-120. lsi.AM[ DERGISI. ClLT: 18, SAYI: 4, 2005, Sayfa: 377-386, ISSN 1300-0373, TEK-DA V

GÜNÜMÜZDEKi İKTİSAT (EKONOMİ ... - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00064/2005_4/2005_4_GULERMN.pdf · GÜNÜMÜZDEKi İKTİSAT (EKONOMİ) BiLİMİ'NİN ADLANDIRILMA PROBLEMATİGİ

Embed Size (px)

Citation preview

GÜNÜMÜZDEKi İKTİSAT (EKONOMİ) BiLİMİ'NİN ADLANDIRILMA PROBLEMATİGİ

The Problem of Proper Naming for the Science of Economics as Understood Today .

Mehmet Nuri GÜLER*

Özet

1970'1erden itibaren, Ekonomi ile Ahlak arasındaki tarihi bağ yeniôen gündeme gelince, .iktisat Bilimi'ne ait temellere, erilan yeniden belirlemek üzere yönelinmişlir. Bu kapsamda, Makale de Bilim'in adına yönelerek, günümüzdeki adının bütün toplumlarda bilimin konusunu yansıtıp yansıtamaclı­ğını ara§tırma konusu edinmiştir. Başlangıçta, Ahlak içirikli olan Bilim'i adlandıran sözcük Oikonomi olmaktadır. Türkçesi "Ev idaresi"dir. Kapsamına sosyal ve siyasal konular girince Bilim, Ekonomi Politik adını almıştır. islam Alemi, Aristo'yu tanıyıp onu İslamlaştınnca, Oikonomia, İslam Aıemi'ne, İ/mu Tedbiri'I-Menzil olarak girmiş, sonralan, İ/mu Tedbiri'I-Medine, ya da Siyasetu'/-Medine adlannı almıştır. Bilim, pozitivist eği­lirn/erin etkisi ile, ahlak ve siyasetten anndınldığında, Bab'da "Economics", Osmanlı'da ilm-i Servet, İ/m-i İktisat ve İktisat, Cumhuriyet döneminde de bazı yazarlarca Tutum Bilim ve Geçim Bilim olarak adlandınlmı§tır·. Bilim'in iktisat (Ekonomi) sözcüğüyle adlandınlması, aavranış bakı§lı olup, süreç bakışlı olmadığından doğru görülmem.iş, ayrıca; İslam kültüründe ekonominin konusunu karşılayamadığı da ortaya konulmuştur. Bu yüzden, Bilimin, günümüzdeki iktisat Bilimi adı yerine, Arap Alemi için, "ilmu'I-Ma'ayiş", Türkiye için de, "Geçim Bilim" adlan önerilmiş!k.

Anahtar Kelimeler

Oikonomia, Chremalislika, İlın-i Tedbir-i Menıil, Ekonomi Politik, SiyaSal iktisat, ilm-i Tedbir-i Medine, Siyasetu'l-medine, Ekonomi, ilm-i Servet, ilm-i iktisat, İktisat, Tutum Bilim, Geçim Bilim, İ!n)u'l-ma'ayii.

Giriş ·

Ba§lık adından da anla§~acağı üzere, Makale'nin araştırma konusu, İktisat (Ekonomi} Biliminin Ad/an­dın/ması'dır. Anlatıma, bu Gi~'te, Araştırma Konu­sunun Çerçevesi ile ba§lanacaktır. Sonra, Ara§tırma Konusu'na geçilecektir. Makale, araştırma konusun­daki seçimim ve önerim Sonuç'ta sunularak tamam­lanacaktır.

Şimdi, genel alanı Bilim, özel alanı İktisat (Ekono­mi) olan Araştırma Konusunun Çerçevesini açık­lamaya çalı§ayım:

Bilindiği gibi, Batı tarihinde geleneksel dönem,

• Yrd. Doç. Dr., Harran Üniversitesi iıatıiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.

Abstract

This article discusses the issue of "naming" of the modem science of economics. Since 1970s, when the historical ties between Economics and Ethics restarted to capture attention, principles of economics became once again a focal issue. In this context, the article invesligates whether the current name of the science reflects its universal subject matter. The word chesen to name the sciencepf economics has passed through a long way, starting from "Oikonomia" (household management) to "political economy'' to economics. In the Muslim world "Oikonomia" has been translated as İlmu Tedbiri'I-Menzil, later, İ/mu Tedbiri'I-Medine, ·or Siyasetu'I-Medine (politics of the city). Under pozitivislic pressures, when it was freed from ethics and politics, Westem world called il "Economics", or İlm-i Servet (Science of Wealth) by Ottomans, later İlm-i İktisat and İktisat. During the Cumhuriyet era, it was called by some as Tutum Bilim and Geçiin Bilim (science of save, and science of making a living). This article suggests that instead of "Economics," "iımu'I-Ma'ayiş" for the Arab world, and "Geçim · Bilim" (Science of Making a üving) for Türkiye would be a belter choice.

Keywords

Oikonornia, Chrematistika, Political Economy, Politics of the· City, Economics, Science of Saving, Science of Making a üving. ·

dü§üncede, toplum örgütlenmesinde ve değer yargı­lannda son ba§vuru kaynağı olarakTann (Allah)'ın kabul edildiği dönemdir. Bu dönemde, bilginin üreti­mi :Ve dağıtımı ağırlıklı olarak kilise kurumu tarafından örgütlenmişti!. Tüm siyasal ve kültürel kurumlar da kendilerini bu merkez etrafında bir yerlere yerle§tir­mi§lerdir. Bu yüzden, geleneksel dönemde, Tann'nın buyruklan belirleyici olmuştur. İnsaniann görü§leri de, ancak Tann buyruklan dolayımından·geÇirilince belir­leyici bir nitelik alabilmiştir1•

Batı tarihinde Modem dönem ise, gerek bilginin değeri, kaynağı, üretimi . ve bölü§ümü konusunda, gerekse toplum öigütlenmesinde, vatanda§ olarak

1 Ömer Demir, Bilim Felsefesi. Vadi Yayınlan, Ankara 1997, s. 119-120.

lsi.AM[ ARAŞTIRMALAR DERGISI. ClLT: 18, SAYI: 4, 2005, Sayfa: 377-386, ISSN 1300-0373, TEK-DA V

MEHMET NURI GÜLER

nitelendirilen soyut insanın, Tann'nın yerini aldı­ğı ·dönemdir. Arbk, bu dönemde, insan aklı, mutlak bilginin kaynağı olmu§tur. ' Evrene ait bilgiler, insa_n duyulan, deneYımleri ve aklı dolayımındçın geçerek sunulmaya ba§lamıştı.r. Modem dönemde, insana indirgenemeyen tüm bilgi ve değerler ya§antıdan kovulmu§tur. Mutlak itaat da, Tann'dan, dolayısıyla Kilise'den alınarak soyut Devlet'e ait kılınmı~. Bu §ekilde, geleneks~l dönemin Tann'sından ve Kilise'­sinden kaçılırken, modem dönemin Rasyonalite'sine ve Ulus-Devlet'ine teslim olunmu§tur.

XX. yüzyılın ikinci yansında, yakla§ık olarak 1968'den itibaren, Batı'da, Modem- dönemde yö­nelinen bilgi ve değerlerin gerçekle§me §ansının .çok dü.§ük olduğu anla§ılmı§ ve modemileden kopulmay~ ba§lanmı~. Bu kopma sürecinde, hiyerai§i yerine anaf§i, ortak değerler yerine bireysel özgürlük geçmi§­tir: Bilimcilik, indirgemeci pozitivizm gerilemi§, temel ilkeler geçersizle§mi§tir. Görecelik v_e bireycilik, değer kazanmı§br. Bu yeni döneme, postmodern dönem denilmi§tiı-4.

Sonuç olarak denebilir ki, ara§brma konusunun genel alanı olan Bilim' de, modemistler "aklı", top­lumsal, kültürel ve insani boyutundan soyutlayarak §eyle§tirirken; postmodemistler, onu, kültürel ve ·ınsa­ni bağiarnı içine yerle§tirerek toplumsal olarak üretil­diğini ileri sürerler. Modemistler, salt gerçekliğe, yani bilgiye, toplumsal gerçeklik h~kındaki bilginin ke§fe­dilerek ula§ılabileceğini öngörürken; postmodemistler, gerçekliğin çok.katılığını ve çokluğunu wrgulayarak, bilginin görece bir niteliK ta§ıyabileceğini belirtirler. Modem dünya görܧünde, yapılar, norrrılar ve kU­rumlar öne çıkarılırken; postmodem dünya görü§ü, ili§kiler, ileti§imler ve süreçler üzerinde yoğunla§ır.

Araştırma · konusunun özel alanı olan İktisat'a (Ekonomi) gelince, postmodernizmin olu§masında, en önemli etkenlerden biri de, kalkınma, ilerleme, de­mokrasi, insan haklan gibi bütün insanlığı kucaklama~ sı öngörülen aniatılann hayata geçirilememi§ olması­dır. Ekonomik ve siyasal modellerin, evrensel ilkeleri hayata geçirmek için değil, egemenlik ili§kilerini sür­dürme amaçlı olduğuna tanık olunmu§tur. Önerilen· ekonomik .kalkınma modelinde, dünya ekonomisinin kendini yeniden üretebilmesi için, belirli ülkelerin di­ğerlerinden daha çok tüketmesi,·veya tasarruf etmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu da, azgeli§mi§llğip ortadan kaldırılmasının teorik olarak bile mümkün olmadığını göstermi§tir. Çünkü, dünyadaki tüm ülke-

2 Akbar s. Aluned, Postmodernizm ve İslam, Türkçesi: Osman Ç. Deniztekin,lstanbull995, s. 19; Demir, s.120. Geniş bilgi için balwıız: Mehmet Yilksel, Modemlte, Postmodernlte ve Hukuk. Siyasal Ri-tapevi. Anl<aıa 2004, s. 5-19. .

3 Geniş bilgi için bakınız: İmmanuel Wallerstein, Liberalizmden Son­ra. Ikinci Basun, Metis .Yayuılan, lstanbu12003, s. 219-235.

4 Yüksel. s. 19-36; Demir, s. 122.

378

!erin aynı geli§mi§lik düzeyine ula§malan durumunda, dünya ekonomisinin mevcut dinamizmini kaybedece­.ği ve çökeceği gerçeği kar§ısında kalınmıştıı-5.

ݧte, İktisat'ta (Ekonomi' de) da,· modernizmin gerçekle§tirmek istediği "piyasa ekonomisi" XX. yüz­yılda ilk krizini 1930'larda ya§amı§br. Bu büyük bir krizdir. Bu krizin getirdiği sarsıntı, büyük ölçüde, "bireysel çıkar maksimizasyonu" dü§üncesinin kar­§ısında, "toplumun bireye karşı sorumlulukfar.ı" dü­§Üncesinin güçlenmesiyle sonuçlanmı§tır. Bu dü§ünce doğrultusunda, i§sizlik, temel eğitim, sağlık, yoksulluk gibi sorurılar, bireyin ki§isel sorunlan olmaktan çıkıp, toplumun bireye kar§ı sorurrıluluklan çerçevesinde ele alınmaya ba§lanmıştı.r. Bunun yanı sıra, ekonomide tam istihdam dengesi, ekonominin kendi yasalan içinde i§leyişi ile elde edilerneyeceği anlayı§i ortaya çıkrr:ıı§br. Keynesgi/ ...... müdahaleci politikalar, bu çerçe­ve içinde yerini bulmu§lardır. Ancak, bu 1930 krizi, İktisat (Ekonomi) Bilimi'nde bir kriz tetiklemesi yap­mamı§; yani, İktisat Bilimi'nin temelindeki davranı§Sal varsayımı sarsmamı§br. Sadece İktisat Kuramı'nda, Mikro İktisat ile Makro İktisat ayınmına gidilmi§tir. Bunun sonucunda da, kendiliğinden düzen anlayışı yerine toplumsaf düzen anlayı§rgetirilmi§fu-6.

Piyasa ekonomileri, XX. yüzyılın ikinci büyük kri­zine 1970'li yıllarda girmi§tir. Keynesgil politikalarının çözümleyemediği bir dururrıla kar§ı kar§ıya bulunul­mu§tur. "Stagffasyon" denilen bu durum, ekonomik durgunluğun işareti olan i§Sizlikle, ekonominin fazla ısındığını gösteren enflasyonun birlikte görülmesidir. Bu kar§ılaşılan durum, yani stagflasyon, azgeli§mi§ ül­keler için normal iken, geli§miş ülkeler için anormal sayılmı§tır7•

Bu §ekilde, 1970 krizi, İktisat (Ekonomi) Bilimi'n­de de büyük bir kriz meydana getirmi§tir. Bunun so­nucu, İktisat Bilimi'nin temel kurarnları ve varsayım­Jan sorgulanmaya ba§lanmıştı.r. Ekonomi Bilimi'nin temel kuramının sorgulanması, Makro İktisat Kuramı ile Mikro İktisat Kuramı arasındaki tutarsızlığı günde­me getirmi§tir. Piyasa ekonomisinin temel değerleri olan, "kendiliğinden düzen" ve "~ireysel çıkar maksi­mizasyonu" üzerinde yoğun tartı§malara giri§ilmi§tir. Ancak bu tartışmalar, 1930'ların aksine 1970'lerde söz konusu değerlerin saygınlık kazanması ve toplum­dakl yerlerinin sağlarnlaşması ile bitmi§tir. 1980'lerde, Amerika Birle§ik Devletleri'nde, Reagan'ın; İngiltere'­de Thatcher, ve Türkiye'de Özal hükümetlerinin uygu-

5 Demir, s. 122-125. Geniş bilgi için balwıız: Aluned, s. 21-43. 6 Ayşe Buğra, iktisatçılar ve İnsanlar, Bir Yöntem Çalışması. is­

tanbull989, s. 220; Gülten Kazgan, Küreselletjme ve Ulus-Devlet, Yeni Ekonomik Düzen, istanbul2000, s. 32, 90-92. Geniş bilgi için balwıız: M. Kemal Ayduı, Sermayenin Küreselletjmesı, Istanbul 2003, s. 21-51; Wayne Ellwood, Küreselletjmeyl Anlama Kılaw­zu. istanbu12003, s. 24-38.

7 Buğra, s. 220-221; Kazgan. s. 92-93; Ellwood, s. 3840.

GÜNÜMÜZDEKi iKTiSAT (EKONOMi) BiLiMi'NiN ADLANDJRILMA PROBLEMATiGi

lamalan ile, sözü edilen değerler topluma kabul' ettiril­miitlr. Türkiye'de "homo oeconomicus"un sonuçlan, "köşe dönmecilik'', "benim memurum işini bilir" ve "hayali ihracatlar" olarak göıülmü§tür. Böylece, piya­sa ekonomisinin temel değerleri olan, "kendiliğinden düzen" ve "bireysel çıkar maksimfzasyonu", toplum düzeyinde, ekonomik dışı davranışJim ortaya çıkar-. maya başlamıştır. s

Görüldüğü gibi, bu anlayışlarda, toplumun temel­leri kişisel çıkara indirgenmiştir. Kişisel çıkar dürtüsü, sadece ekonomirıin belirleyici ilkesi olarak görülme­miş; insan ilişkilerinin temel açıklayıcı ilkesi haline gel­miştir. Bu durumda, toplumun gerçekten bireysel çı­kar dürtüsü temelinde örgütlenip örgütlenemeyeceği, yani toplumun piyasaya indirgenip indirgenemeyece­ği sorgulanmaya başlanmıştır. Bu sorgulamayı cevap­layan araştırmalar sonucunda, insanın toplumsal dav­ranışlarının piyasa davranışiarına indirgenemeyeceği, toplumun kişisel çıkar dürtüsü temelinde örgütlenme­sinin toplumun temellerini sarsacağı ortaya konulmuş­tur. Temel değer olarak kişisel çıkar dürtüsünü benim­seyen bir toplumun içine gireceği ahlaki çıkmazlar sergilenmiştir. Bencil dürtüler üzerine duran, bireyin topluma, toplumun da bireye karşı sorumluluklannı inkar eden toplum anlayışının değişmesi vurgulan­mıştır. Böylece insanın, çerçevesi homo oeconomicus merkez alınarak çizilmiş bir ekonomik alanın dışında kalan alana da ait olduğu belirlenmiştir. Bu da, eko­nomik davranışlan yönlendiren ve bu davranışların toplum düzeyindeki sonuçlannı belirleyen ekonomik dışı öğelerin var olduğunu ortaya koymuştur. Bunun üzerine, günÜmüz iktisatçılan , bir gerçek dışı davranış varsayımından, başka bir gerçek 4Jşı varsayıma geçe­rek günümüz toplumunu gerçekçi olmayan varsayım­lar temelleri üzerinde biçimlenen modeller yardımıyla anlama, değerlenciin:ne ve düzenleme yerine, yeni arayışlara girişmişlerdir: Günümüzdeki bu yeni ara­yışlar, yine günümüz toplumlannda İktisat (Ekonomi) Bilimi'nin önemini koruyabilmesi için, yaklaşık 200 yıllık İktisat Bilimi'.ne ait bu temellere yeni yönelişlerin ortaya konulmasını kaçınılmaz kılmışlardır9•

Bu çerçevede bu çalışmada, İktisat (Ekonomi) Bilimi'nin önemini koruyabilmesi için günümüzde girişilen yeni arayışlar kapsamında, bilimin adlandır­ma sorunu ele alınmakta, sözkonusu bilim dalına gü­nümüzde verilen adın bütün toplumlarda bu bilimin · konusunu yansıtıp yansıtarnadığı irdelenroektedir. Çünkü, bu bilim dalı tarihi gelişimi boyunca tek bir adla anılmamış, "oikonomia", "ilm-i tedbir-i men­zil", "ekonomi politik", "ilm-i tedbir-i medine, ya da siyasetu'l-medine", "ekonomi", "ilm-i servet'', "ilm-i iktisat", "tutum bilim" ve "geçim bilim" olarak çok

8 Buğra, s. 221-222; Kazgan, ~. 93-97. Geniş bilgi için bakınız: Aydın, s. 53-66.

9 Geniş bilgi için baluru.z.: Buğra, s. 222-228.

değişik adlarla anılmıştır. Başka"'t'~':r deyişle iktisat bi­limiyle ilgili bir acilandırma probleminden söz etmek mümkündür. Bu araştırmada, problematik içerikli olması yönüyle, tabii olarak, bilirnin sözkonusu ad­landırmalarının teker teker ortaya konup değerlen­dirilmesine gidilecektir. Bu değerlendirmenin iktisat biliminin adiandırma problemini nihai olarak çözmesi beklenmemelidir. Ancak yapılacak değerlendirmenin sonunda tartışma konusu yapılan adlar arasında bu bilimin konusunu bü~n toplumlarda daha iyi yansı­tabilenine ilişkin bir önerimiz olacaktır. Bu seçim ile, iktisadın niteliğine ilişkin olarak benimsenmesi uygun olan kurarn da öneriliyor olacaktır..

İzlenecek yöntem, bilimin adlandırılmasında kulla­nılmış çeşitli kavramlan, kronolojik olarak teker teker. ortaya koyup değerlendirmek şeklinde olacaktır.

1. Başlangıçta Bilimin Adı: Oikonomia

İktisat (Ekonomi)'nin, Felsefe'den ayrılarak bağım­sız bir bilim haline geliş fcrrihi olarak, çoğunlukla 1776 tarihi verilmektedir. Bu tarih de, Adam SMİTH (ö. 1790 m.)'in Ulus/ann Zenginliği (Milletlerin Serveti) adlı kita­bının yayınlandığı tarih olarak kaydedilqıektedir1°.

Ulusların Zenginliği'nin yayınlanmasından 34 yıl önce, 1742'de Smith'in hocalanndan Francis HUTC­HESON'un, Ahlak Felsefesi'ne Giriş adlı kitabının üçüncü bölümü "Ekonominin ve Felsefenin İlke/eri"·· olup, içeriğinde, evlilikten, boşanmadaf), çocuklarla ana-babanın, hizmetkarla efendinin ilişkilerinden söz edildiği .belirtilmektedir. Bu konular, bu ç_ağda Ekono­mi' nin kapsamın.~ giren konular olarak anılmaktadır11•

Aslında, Ekonomi'nin bu kapsamı, "ekonomi" söz­cüğünün etimol~jisine uygun görülmektedir. Sözcü­ğün, Yunanca, "'oikos" Türkçe karşılığı "ev", ve yine Yunanca "nem" Türkçe karşılığı "idare", "yönetim" köklerinden geldiği bildirilmektedir. "Oikonomia", Türkçe "Ev idaresi" karşılığında kullanılmaktadır. Buradaki "ev", eşıer, çocuklar, köleler ve mülklerini içermektedir12•

Ev yönetimi ile para kazanma terimleri ayırt edil­miş ve para kazanma "ChrematiStika" (Krematistik) sözcüğü ile anlaWmıştır. Aslında, bugıjnkü anlamıy­la "Ekonomi"nin ve "Ekonomi (İktisat) Bilimi"nin, Aristo (M.Ö.384-322)'nun kullandığı anlamlanyla "Oikonomia" dan çok, "Chrematistika"ya daha yakın olöuğu, dolayısıyla bu anlamda günümüzdeki Ekono­mi'ye uygun adlandırılmanın Chrematistika olduğu

10 Kirkor Kômürcüyan, İldlsat ilmi, Mariret Matbaası, 1930,' s. 7; Buğ­ra, s. 21; William J. Barber. İktlsadl Düşünce Ta.rihl, Çeviri: itısan Durdu, isıanbul 1995, s. 21, 35.

11 Buğra, s. 21; Barber, s. 21-22. 12 Orhan Oğuz, !lhan Uludağ, Genel Ekonomi·!, isıanbul 1981, s. 37-

38; Buğra, s. 21; Saliri Onnan, İktisat, Ta.rib ve Toplum, isıanbul 2001, s. 302-303, 308 ve aynı sayfadaki 24 ile 25'inci dipnotlar.

379

MEHMET NURI GÜLER

söyleneb!llr13:

Ekonomi'nin, "ev idaresi" anlamında, bu konu­nun düzenlenmesine ili§kin ilk kitabın, Millatan önce IV. Yüzyılda, Atinalı Xenophon (Milat'tah önce yakla­~ık olarak 430-355)'un Oeconomicus (Oikinomikos) adlı kitabı olduğu belirtilmektedir14.

Xenophon'dan sonra, ekonomi terimi, zaman za­man "kamu yönetimi" ne ve bu bağlamda "kamu gelir­lerinin kullanımı" için de kullanılmıştır. Bu kullanımda, "ekonomik" olanla, siyasal, sosyal gibi adlar verilecek konuların hep iç içe i§lendiği bildirilmektedir15.

ll~ Oikonomia'nm İslam Aıe~i'nde K~rşı­lığı: Ilmu Tedbirl'l-menzil veya Ilm-i. Tedbir-1 Menzil

İslam Aıemi'ne, Oikonomia, M~a1 filizoflanyla, özellikle İbn Sina (ö. 428 h./1036 m.) ile, İlmu Ted­biri'I-Menzil, ya da İlm-i Tedbir-i Menzil olarak geç­mi§tir16. ilm-i Tedbir-i Menzil terimi , Oikonomia'nın · doğru bir tercümesi olarak görülebilir17.

lll. Bab'da Bilimin Adının Değişmesi: Eko­nomi Politik

Oikonomia, Merkantilist dönemde, yani, iktisadi konular dahil her ~eyin devletten beklendiği bir dö­nemde, Ekonomipo/itik, ya da Politik İktisat adını al-mıştırıs. .

Bununla beraber, batı dünyasında, "economie" ve "economie politique" ten önce, "science de riches­se", Türkçe kar~ılığıyla "ilm-i servet" ve "servet edin­me bilgisi" gibi terimler de denenmi§tirı9•

IV. Bu Değişimin İslam Alemi'nde Yansı­ması: İlmu Tedbiri'l-medine veya İlm-i Tedbir-l Medlne, ya da Siyasetu'l-medine

Oikonomia'nın, Merkantilist dönemdeki, Ekono­mipolitik, ya da Politik İktisat adlandınnasına paralel olarak, İslam Alemi'nde de, İ/m-i Tedbir-i Medine, ya da Siyasetu'I-Medine terimlerine yer verilmi§tir2°.

13 ~uz, Uludağ, s. 37; CaferUnay, Genel Ekonomi, Bursa 1997,s. 3; Chtnan.s.315,31Eh322,354. ·

ı4 Bu§ra, s. 21. Geniş bilgi için bakınız: Onnan, s. 3<J8.309, 31().312. 15 Bu§ra, s. 22. 16 Orman, s. 302. 17 Ziyaeltin Fahri Fındıko!jlu, Tüıklye'de İktısat Tedrisatı Tarihçesi

ve iktisat Fakültesi Tqkllatı,lsıanbul1946, s. 131-132. 18 Gülten Kazgan, iktisadi Düşünce veya Politik iktısadın Evrimi,

lstanbu11991, s. 28; Onnan, s. 355. 19 Ti!rk Ansildopedisi. uiktlsat", Cilt 20, Milli ~itim Basımevi, Ankara

1972, s. 68. Aynca bakınız: Ahıned·Güner Sayar, Osmanlı İktısat DüşG.ocesinin Çağdııııtaııması (Klasik Dönemden ll. Abdülha­mld'e), lstanbu12000, s. ?91-292. Genli bilgi !çin bakınız: Mehmed Cavid Bey (ö. 1926 m.), Iktisat Dmi (llm·l lktısad), Osmanbca­'dan Çeviren: Sema Alpun Çakmak. Sadeleştire.n: Orhan Çakmak, Ankara 2001, s. 3-5.

20 Ebıl Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Yüsuf el-Kalib el-Harizıni (ö. 387 hJ997m.), Mefatıhu'l-'Uiünı, Daru'l-Kutubu'l-'l!miyye, Beyn'lt,

380

V. Oikonomia ve Ekonomi Politik'in Os­manlıdaki Karşılıklan

Osmanlı Devleti'nde, ba§langıçta, temel eğitim ku­rumu olan Medreselerde doğrudan Ekorıomi'yi kar~ı­layacak bir ders veya eğitimden söz etmek mümkün değildir. T~köprüzade {ö. 1561 m.) ve Katip Çelebi (ö. 1657 m.)'nin, genel kabul görmü§ ilim tasnifleri içinde Ekonomi (İktisat), yani Oikonomia, ka~ılığını, İslam Alemi'ne bağlı kalarak "İim-i Tedbir-i Menzil" ve "İim-i Tedbir-i Medine" olarak bulmaktadır21•

Tanzimat'cı doğru gelindiğinde, devletin yenileş­me hareketlerinin etkisinde eğitim de modemleşme­ye gidilmi~ ve medreselerin yanında mektepler de açılmaya ba§lanmıştır. Ekonomi biliminin, "Ekonomi Politik" diye adlandırıldığı bir dönemde, Abro Sahak Efendi, Jean Baptiste Say'ın 'Catechisme d'Eçonomie Politique adlı eserini, 1852'de İ/m-i Tedbir-i Menzil diye Osmanlıca'ya çevirmi§tir22.

Batı dünyasında, Oikonomia'ya yönelik çeşitli ad denemelerine giri§ilirken, Osmanlı'da da, IL Meş­rutiyet'ten önce, Oikonomia için bazı ka~ılıklar kul­lanılmasına gidilmi§tir. Bunlar arasında, Fransızca

"Economie Politique"in olduğu gibi Türkçe imla ile, "Ekonomi Politik" olarak kullanıldığı da görülmü§­türZ. Hatta, Ahmet Mithat'ın kitabının adı Ekonomik Politik'tir24•

Sonuç olarak, bu döneme kadar, Batı kültür çev­resindeki Oikonomia ve Ekonomi Politik adlandırma­sının İslam kültür çevresindeki kar~ılığı İlm-i Tedbir-i Menzil ve İlm-i Tedbir-i Medine olmaktadır.

VI. Batı'da Bilimin Normatif Çerçeveden Çıkartılma Adı: Ekonomi

XIX. yüzyılın sonlarına doğru, pozitivist eğilimlerin etkisi altında, Ekonomi Politik'e, Angio-Sakson dün­yada Ekonomi Politik' i, Ahlak ve Siyaset gibi normatif bilimlerden ayırıp, bağımsız bir .bilim olduğunu anlat­mak için "Ekonomics" adı verilmeye ba§landı ve bu eğilim giderek yaygınlaştı25•

1970'lerden itibaren, Ekonomi ile .Ahlak arasında­ki tarihi bağ yeniden gündeme gelmeye b~lamı~6•

Tarih Yok, s. 9; İbn Sina (ö. 428 h/ 1036 m.), Resall fi'l-Hikme · ye't-Tııbllyat, Mısır 1908 m., s. 14.

ı ı T~köprü.zade Ahmed Efendi (ö. 1561 m,), MevzQatu'J.'Ulünı, Cilt 1, Tercilrne: Kemaleddiıı Muharrımed Efendi, Dersaadet, 1313 hJ1895 m., s. 335; Katip Çelebi (ö. 1657 m.), Kqfu'z-ZunG.o, Cilıl, Tahran 1967, s. 676.

22 Sayar, s. 262-263, 264. Kaı;~bnnız: Sayar, s. 264 Dipnot 121; Or­man, s. 296-297.

23 Türk Anslki!Jpedisi; c. 20, s. 68. Aynca bakınız: Sahak, uMukaddl· me", Say, llm·l Tedblr·l Meozll, Tercüme: S ah ak, isıanbul1268 h/1852 m., s. 3. .

24 Ahmet Mithat, Ekonomi Politik, lsıanbul1296 h/ 1878.:0. 25 Onnan, s. 355. 26 Orman, s. 355.

GÜNÜMÜZDEKi iKTiSAT (EKONOMi) BiliMi'NiN ADLANDIRILMA PROBLEMATiGi

Sonuç olarak, Bab kültür hayatında, Ekonomie kelimesi korunmuş; ancak, zaman içinde anlam deği-şikliklerine uğramışbr. · ·

VII. Bilimin Ekonomi Adı İle Vurgulanan Anlamının Osmanlı' da ve İslam Alemi'nde Karşılık Bulduğu Adlandınn.alar: İlm-i Ser­vet, İlm-i İktisat ve İktisat

Bir anlamda, Avrupa'yı izleyen Osmanlı Devleti­'nin de, XIX. yüzydın ikinci yansının başından itiba­ren, pozitiuist eğilimlerin etkisi albnda, Angio-Sakson dünyanın bağımsız bir bilim olduğunu anlabnak için "Ekonomics" olarak adlandırdığı bilime "İktisad" adı­nı karşılık olarak kullanmaya başladığını söylemek mümkündür. Çünkü, 1863'ierden itibaren iktisadi fi­kir hareketleri doğmaya başlamışbr. Arkasından Tan­zimat (1839} ve Meşrutiyet (1, Meşrutiyet 1876-1908, ll. Meşrutiyet 1908 ve sonrası) dÖnemlerinde Mülki­ye Mektebi'nde, Maliye Mektebi'nde, DarülfCınun ve Maliye Memurlan Mektebi'nde iktisat derslerinin ve-rilmesine girişilmiştir. ·

Mekteb-i Mülkiye'nin 1274 h./1859 m. yılında açılmasını icap ettiren sebepler arasında, HükUmet'­in, ": .. kifaye.t edecek mert~bede ekonomi politik ... e ôşina adamlar yetiştirerek taşra memuriyetlerinde ori-_ /ann istihdam o/unma/any/a ... " anlabrrılanyla ilk ola­rak iktisat öğretimine ihtiyaç duyulması da yer almak­tadır27. İşte, 1859'da kurulan Mülkiye Mektebi, iktisadi eğitim tarihimiz bakımından ilk örneği teşkil ettiği için çok önerrılidir. Mektep programında iktisat öğrenimi "Ekonomik Politik" adıyla ikinci sınıftaki dersler arasında sırlanmış ve ilk ekonomi politik dersinin de, Emin Efendi tarafından verildiği belirtilmişfu28.

Sonra, Abdulhamit Il. tarafından, I. Meşrutiyet Dönemi'nde (1876:-1908), Mekteb-i Mülkiye, 1293 h./1877 m. yılında ge.nişletilip yenileştirildiğinde, ik­tisat öğrenimine "İl m-i Servet", arkasından "İ/m-i Seruet-i Mi/el'' adlanyla yer verilmiştir. Bu derslerin de, Sakızlı Ohannes Efendi tarafından öğretildiği kay­dedilmektedir29.

Yine, 1296 h./1878 m. · yılında, Sadırazam .Sait Paşa tarafından Di uan-ı Muhasebat binasında bir Ma­liye Mektebi, ya da Maliye Kursu açılmış, iktisat dersi "İim-i Servet" adıyla ve Ohannes tarafından idare edilmiştif3°. Ayrıca, aynı yılda, yani 1296 h./1878 m.'de açılan Hukuk Mektebi ile 1310 h./1894 m.'de aÇılan Ticaret Mektebi programlannda da İlm-i Servet adlı bir ders okutulmaktadır31•

27 Osman Ergin (ö. 1961 m.). Tilık Maarif Tarihi, Cilt 1-2, !stanbul 1977, s. 595-596.

28 Ergin, c. 1-2. s. 598-599. 29 Kömilrciiyan, s. 4, 7; Ergin, c. 1-2, s. 604, 610. 30 Ergin, c. 3-4, s. 1082-1084. 3ı Ergin, c. 3-4, s. 1105-1143.

Darülfô.nun'da, 1908'den sonra kabul ve tatbik edilen programın UICım-i Edebiyye Şubesi'nde, "İk­tisat" adıyla iktisat ilminin öğrenimine yer verildiğine tanık olunmaktadır32. Aynı şekilde, 1910'da açılan Maliye Memurlan Mektebi'nin İkinci Şubesi'nin İkinci Kısmı ikinci senesi ve Üçüncü Şubesi'nin birinci senesi programlannda, iktisat öğreniminin, "İim-i İktisat" adlı bir ders ile gerçekleştirildiği anlaşdmaktadır33. Ma­liye Memurları Mektebi'nde bu İlm-i İktisat dersinin Zühtü ve Cemal B~yler tarafından verildiği belirtil­mektedif34.

Mülkiye Mektebi'nde, Maliye Mektebi'nde, Da­rülfCınun ve Mal.iye Memurlan Mektebi'nde iktisat derslerine verilen adiann değişikliğinden, Osmanlı' da, İktisat (Ekonomi) Bilimi'ne tutarlı bir Türkçe karşılık bulmak için devarrılı bir arayış içinde olunduğu anla­şılmaktadır. Bu arayış, Ahmed Güner SAYAR'ın be­lirlemelerinden de yararlandarakl5, şöyle aktarılabilir: EI-Hôrizmf ve İbni Sfnô gibi Aristo geleneğine bağlı kalarak, Taşköprfzadefıhmed Efendi ve Kôtip Çelebi gibiler, iktisat bilgisini eve ait işlerin bilgisi anlamında "İlm-i Tedbir"i Menzil" adını vermişlerdi. Tanzimat ile, ilm-i Tedbir-i Menzil yerine "Ekonomi Politik" kullanılmaya başlanmışb. Ancak, İlm-i Tedbir-i Men­~il teriminin, Ekonomi Politik terimini karşılamadığı dü§ünülmekteydi. Ekonomi Politik terimini karşılama arayışlan sürüyordu. Onun için, Serendi Ar§izen ve Aleko Suço, "Tasarrufat-ı Mülkiye"yi ilk karşılık o!arak gösteriyorlardı. Münif Paşa, "İdare-i Mülki­ye"yi önerdi. Daha sonra, Mehmed Midhat Efendi, "Fenıı.-l İdare" ve "İdare-i Umur" terimlerini kul­landı. Ahmed Hilmi Efendi, "İim-i Tedbir-i Servet" terimini ileri sGrdü36

• Ohannes Pa~a. "İlm-i Servet-i Milef'31, /V[ehıyıed Şerif Efendi, "Ilm-i Emval-i Mil­liye"38, Namık:Kemal de, "Fenn-i Servet" terimleri­ni, Adam SMith.; e bağlı kalarak kullandılar. Ahmed Ceudet Pa§a, Ekonomi Politik'i, "Esbôb~ı Servet ve Mamurlyet-i Umumiye ilmi" olarak tanırrıladı. Mit­hat Paşa, Ekonomi Politik' i olduğu gibi kullandı. II. Abdulhamit döneminde, Ahmed Mldhat Efendi de, Ekonomi Politik'i olduğu gibi kullanırken, Süleyman Sudi Efendi, Defter-i Muktesit'te ilk olarak "İktisat" kelimesini kullanıyordu39• 1900'1erde, Mehmed Esad Efendi de, Mekteb-i Mülkiye'deki hocalığı sırasında,

32 Ergin, c. 3-4. s. 1225. 33 Ergin, c. 3-4, s. 1512-1513. 34 .

Ergin, c. 3-4, s. 1514. 35 Sayar, s. 291-292. 36 O. Hilbner, İlm·l Tedbir·ı Seıvet, Çeviren: Ahmed Hilmi Efendi,

Yer Yok, Tarih Yok, s. 2-3. · 31 Ohannes Efendi, İl m-ı Servet-ı Mil el, Yer Yok, 1279 hJ1862 m., s.

86. 38 Mehmet Şerif Efendi, iım·i Emval·l Milliye, Yer Yok, 1280 hJ1863

m., s. 1. 39 Süleyman Sudi, Defter·! Mukteslt, Cilt ı. Dersaadet, 1306 hll888

m., s, 10-13.

381

MEHMET NURI GÜLER

Fransız iktisatçı Paul Leroy BEAcJLİEU'nün "econo­mique" (ekonomik) kelimesini Türkçe'ye ''iktisat" olarak uyarlamıştı. Böylece, diğer yazarlar arasında bu terim aşağı yukan soıi §ekliiıe, "it m-i iırtis~t" ola­rak dönü§mü§tür. Cumhuriyet'le beraber de, "Iktisat İlmi" halini almı§tıı-40.

ݧte Mustafa PİRİLLİ, "Mehmet Cauit Bey ue Me­sail-i İktisadiyede Hayôlperuerlik" adlı makalesinde, Mehmet Cavit Bey (ö. 1926)'in, Me§rutiyet dönemin­de çıkan üç dü§ünce akımından, İslamcılık, Ulusculuk ve Bahcılık'tan, Bahcı akıma yakın olduğunu, Bab­cılar içinde de, Uberalizm'i sai.runduğunu belirterek, 190l'~e "İim-i İktisad" adlı dört ciltlik bir kitap yayınladığını bildirmektedir-41• Orhan ÇAKMAK da, Mehmet Cavid Bey'in Ekonomi ile ilgili ilk yazılannı, "İlm-i Servet" adlı tefrikasıyla, II .. Abdülhamid za­manında, Seruet-i Fünun'da yayın!arken, sonradan, Fransız iktisatçı, Paul Leroy BEAULİEU ile bir diğer Fransız iktisatÇı Charles GjDE' e. dayanarak bir kitap yazdığını ve bu kitaba da "Ilm-i lktisad" adını verdi­ğini kaydehnektedir"2• Buna göre, Osmanlı' da Ekono­mi kelimesine İktisad kar§ılığı verilen bir adlandırma­nın yapıldığı ilk kitap, bu kitap olmaktadır.

Görüldüğü gibi, Bilim Dalı'nın adı 190l'lerden sonra, önce İlm-i İktisat sonralan, sadece İktisat olarak yerle§mi§tir. Buifu, Mehmet Cavid Bey'in §U sözleri de doğrulamaktadır: "Son zamanlara kadar /i­sanımızda seruet ilmi olarak tercüme edilen "Ekonomie Politique" ifadesine karşılık olarak birkaç seneden beri "iktisat ilmi" tabiri kullanılmaya bO§Ianmı§tır ... "43•

Bah'nın Ekonomi terimi yerine İktisat teriminin kullanılması, Ekonomi kelimesinin' buraya kadarki

40 Kömürcüyan, s. 4, 5 . 41 Mus1afa Pirilli, ~Mehmet Cavit Bey ve Mesall-1 İktisadiyede H a·

yaJperverllk", Toplum ve Blllm, Bahar 1982, s. 142-144. Meh­med Cavid Bey, itm-1 İktısat adlı bu dört cilUik kitabuıı, tekcilt halin· de, "Mekatib·ildadiyeye Mahsustur" alt başlı~ı ile iım-1 İktisat adlı bir kitapta özedem iştir. P"ırilli, bu kitabuı basıld~ matbaa ve yayması haklanda bir bilgi bulunmadığını, yalnızca Dersaadet-1326 (1910) kayduıa yer verUdi~ini bildirirken, Dipnot'unda, Tevfık Çavdar'uı, Ca­vit Bey'in 1329 (1913) tarllıli Malumatı iktisadiye adlı bir ekonomi kitabuıdan daha söz ettiğini, ancak bu kitabı görmedi~ini belirterek, bu kitabuı 1910 tarilıli kitabuı ikinci, ya da de~iştiıilmiş bir baskısı olabi­leceğini yazmaktadır (Pirilli, s. 143, Dipnot 12.). Her halde, Çavdar'uı Malumab İktisadiye adı ile andı~ı ve P"ırilli'nin gönnediğiın dedi~! kitap, Uberte Yayuılan tarafuıdan 2001'de Sema Alpun Çalanak'uı Osmanlıcadan çevirdi~! ve Orhan Çalanak'uı da sadeleştirdi~i İkti· sat ilmi adıyla yayuılanınŞır. Orhan Çakmak, "Takdim" yazısuıdaki 17. Dipnot'ta, bu kilabuı, ikinci basla kitap oldu~u. yani M. Cavit Bey'in Der Saadelle Kanaat Matbaasında 1329 (1913) yıluıda ikin·

.ci baskısı yapılan İlm-1 İktisat, diğer bir adla ihtimalen Malumatı İktısadiye adlı kitabı olduğunu açıklamakta ve aslınuı Ankara Milli Kiitüphanesinde, ibni Sina Bölümünde bulundu~unu, sayfa adedinin de, 487 sayfa oldu~u bildirmekledir (Orhan Çalanak, MTakdlm", Mehmed Cavld Bey (ö. 1926 m.), iktisat iımı (İim·i İktisad), Osmanlıca'dan Çeviren: Sema Alpun Çakmak, SadeJeştiren: Orhan Çakmak, Ankara 2001, s. X Dipnot 17.).

42 Orhan Çalanak, "Takdim". s. ix. 43 Mehmed Cavid Bey (ö. 1926 m.), İktisat İlml (iım-1 İktlsad),

Osmanlıca'dan Çeviren: Sema Alpun Çakmak, Sadeleştiren: Orhan Çakmak, Ankara 2001, s. 3. .

382

açıklamalanndan anla§ılacağı üzere, doğru bir tercü­me olmamaktadır. Çünkü, İktisat, "kasd"tan türetilen bir kelimedir. Arapça "kasd"ın anlamı, "Orta yolu tut­tu", "Ortada oldu" ve "Adaletle aralarını buldu" de­mektir. "Orta yolu tuttu"nun anlamı da, "Sının O§ma­ma"demek olan "İfrat" ile "Eksik kalma" anlamındaki "Tefrit"in ortasında davrandı demektir44.

Aynca, İslam Alemi'nde, iktisad kelimesi ile adlan-. dınlmı§ kitaplara rastlanmaktadır; ancak, bu kitaplann "İnanç" konusunda yazıldığı görülür. İlki, EbCı Ca'­fer et-TCısi (ö. 460 h: /1067 m.)'nin, Şia inançlanna dair eseridir. Kaynaklarda, "ei-İktisad el-Hadi ila Tariki'r-Reşad" ve "el-İktisad fima Yete'allaku bi'I-İ'tikad" adlanyla yer .altr-45• İkincisi de, 488 h./ 1095 m. yılı civannda yazıldığı öne sürülen, ei-Gazzô/f (ö.505 h. /1111 m.)'nin "ei-İktisad fi'l-İ'tikad" adlı kitabıc!.ır46.

O halde, iktisat kelimesi bir davrant§ı belirlemek­tir. iktisad ile adlandırılan davranı§ı gösteren kimse­ye "muktesid" veya "mukteside" denilmektedir. Muktesid, Kur'an'da iki yerde geçmektedir. Anlamları, "doğru yolda kalan"41 ve "Sonra bu kitabı, kulları­mızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. On­lardan kimi kendine yazık eder. Kimi orta davranır. Kimi de Allah'ın izniyle iyilik/ere koşar. İşte büyük ICıtuf budur."48• Mukteside de bir yerde geçmektedir. Anla­mı, "orta yolu tutan"49 demektir. Muktesid'in günü­müz Türkçe'sindeki kan§lığı "Tutumlu" olmakhrSO.

VIII. Cumhuriyet Döneminde Bilimin İk­tisat Adına Yönelik Özleştirmeci Adlandır­maları: Tutum Bilim ve Geçim Bilim

Cumhuriyet döneminde Türkçe'ye girmi§ sözcük­leri özle§tirme çabalanna tanık olunmaktadır. Bu ko­nuda, sözcüklere gerekçeti kar§ılıklar türetip Sözcük­lerin Öyküsü A-Z adıyla ilk kitabı yayınlayari Cemal MIHÇIOGLU51, Bilime, Ekonomi ve İktisat adlan ye­rine, önce Geçim, sonra Tutum adlan verilip, Bilimin, Geçim Bilim ve Tutum Bilim olarak adlandırıldı-

44 ibrahim Mustafa ve arkadaşlan, et-Mu'cemu'l·Vasit, el-Cuz'u's· Sfuıi, Daru lhyru't-Tur&i'I-'Arabi, Beyrüt, s. 744: Ahmedu'I-'Ayid ve arkadaşlan, el-Mu'cemu'J.'Arabiyyu'l·Esıisi, l..!rüs, Tünus 1988, s. 989.

45 İlyas Üzüm, ~el-İktlsid", Tüıklye Diyanet Vakfı istim Anslklo· pedlsl, Cil! 22, lstanbu12002, s. 56-57.

46 Şeraifettin Göldllc, uei·İktlsid fi'I·İ'tıkid", Türkiye Diyane.t '?aldı ist im Ansiklopedisl , Cil! 22,lsıanbı.ı12002, s. 57-58.

47 31 Lokman 32. 48 35Faıır32. 49 5 ei-Malde 66. 50 FeritDevelli~u. Osmanlıca-Tüıkçe Ansiklopedik Lugat, 8. Bas-

lo, Ankara 1988, s. 814. . 51 BaJanız: Cemal Mıhçı~u. Sözcüklerin Öyküsü A·Z. T. C. Kültür

Bakanhğı Yayuılan, Ankiira 1996. Ancak bu kitabında 1975'1en son­ra türetip önerdi~ s&cülderin öykilsü yer ald~ı için, iktisat kelimesinin geçiın ve tutum ~ı da, herhalde kendisi türelmeyip önceden türe~ler arasından beniınsem~ oldu~dan, orada ele almami!jlır.

GÜNÜMÜZDEKihalsAT (EKONOMI) BILIMI'NIN ADLANDIRILMA PROBLEMATiGI

ğını bildirmektedif52. Cemal MIHÇIOGLU, Herbert A~ Simon ve arkada§ları'nın Public Administrati­on adlı kitabını, Kamu Yönetimi ·adı ile çevirirken, Bilim dalının adı olan İktisat (Ekonomi) için, 1980 baskısında, daha iyisini bulamadığından, "Tutum­bilim", "Tutumbilimsel" ve "Tutumsal" karşılıkları­nı kullandığım, 1985 baskısında da, "Geçimbilim" karşılığını kuUandığını belirtmektedir. "Geçimbilim" kar§ılığını seçi§inin gerekçe,sini anlatırken de, 1940'lı yıllarda kullanılmaya ba§lanan "Geçimbilim"in, "Ev Yönetimi" anlamına gelen Yunanca Oikonomia'dan kaynaklanan Ekonomi sözcüğü için çok uygun bir kar§ılık olduğunu açıklamaktadıfl.

Buna göre, İktisat (Ekonomi) kelimesinin karşılığı için, Tutum sözcüğü Tasarruf anlamına da kullanıldı­ğından, "Geç im", "Ge çimsel Yapı", Ekonomik ve iktisaf kelimel~ri için "Geçimse l", İktisat (Ekonomi) Bilimi için, "Geçim Bilim", Ekonomist kelimesi için, "Geçimbilimci" kar§ılıkfannı kuUanmak daha doğru olacaktır.

Böylece, bilim dalının acUandırılmasının problem olu§Unu, "oikonomia", "ilm-i tedbir-i menzil", "eko­nomi ·politik", "ilm-i tedbir-i medine, ya da siyasetu­'1-medine", "ekonomi", "ilm-i servet", "ilm-i iktisat", "tutum bilim" ve "geçim bilim" acUandırmalannın varlığıyla ortaya konmu§tur. Bilimin bu acUandırma­lannın teker teker nasıl yapıldığını ve değerlendirmesi de yapılarak, bilim dalını adiandırma problematiği anlatılmı§tır.

Şimdi, a§ağıda Sonuç ba§llğı altında ba§layaca­ğım tartı§ma sürecinde, bu acUandırmadaki acUardan birini seçerek, adiandırma problemini çözüp, Bilim'in kuramının olu§turulmasına ı§ık tutmaya çalı§acağım ve önerimi sunaca_ğım:

Sonuç

Çalı§mamn bu son bölümünde mesele "özet", "yar­gı" ve "öneriler' biçiminde değerlendirilmektedir.

Özet: Ba§langıçta, toplum düzeninin karakterini formüle etmek için be§eri davranı§ı çözümleme bağ­lamında yönelineo bir Bilim alanını acUandıran Oiko­nomi sözcüğü, Batı'da bu içeriğini, Yunanca, "oikos" Türkçe kar§ılığı "ev", ve yine Yunanca "nem" Türkçe karşılığı "idare", "yönetim" köklerinde de yansıtmak­tadır. "Ev İdaresi" konusunu düzenleyen ilk kitap, Atinalı Xenophon'un Oeconomicus (Oikinomikos) olurken, bundan sonra, Bilimin kapsamına, "kamu yönetimi" ve ona bağlı olarak "kamu gelirlerinin kul­lanımı" konuları da girmi§tir. Bu §ekilde, Oik6nomia, Merkantilist dönemde, Ekonomi Politik adını almı§tır Böylece, Bilim alanı içinde, sosyal ve siyasal konular

52 Bakınız: Herbert A. Simon ve arl<adaşlan, Kamu Yönetimi, Çeviren: Cemal Mıhçı~u. Ankara 1985, s. XVII.

53 Herbef\A. Simon ve arkadaşlan, s. XVIII.

hep iç içe i§lenmi§tir. İslam Alemi'nde de, Batı'ya pa­ralel bir geli§me görülmüljtür. Aristo ile ilk dönemle­rinde tanı§an İslam Alemi, Aristo'yu İslamlleştirmi§tir. Bu bağlamda, Oikonomia, İslam Aıemi'ne, Me§§ai filizoflarıyla, İ/mu Tedbiri'I-Menzil ve içeriğindeki de­ğiljikliği, dolayısıyla onu yansıtan adlandırmayı karşı­layarak, İ/mu .Tedbiri'I-Medine, ya da Siyasetu'I-Me­dine olarak girmi§tir. Zamanla Bilim, Hardc, Emvdl, Kesb, Ticaret, Hisbe, İktô', RusQm, NukUd, Ahkôm Sultaniyye, Siyaset .Şeriyye, Nasihatu'I-Mu/Qk, Siyô­setndme, Edeb ve Futuvvet literatürünü kapsamı§tır5". Osmanlı Devleti'nde de, Bilim'in adiandıniması ve içeriğinde İslam Alemi'ne bağlı kalınmı§tır.

Batı'da, Oikonomia'nın devamı Ekonomi Politik, XIX. yüzyılın sanianna doğru, pozitivist eğilimlerin et­kisi albnda, Ahıak ve Siyaset gibi normatif bilimlerden ayn tutularak, bağimsız bir bilim olduğunu vurgula­mak üzere "Economics" olarak acUandırılmı§tır. Bu ad ve içerik ile, 1970'1ere kadar gelmi§tir. Bu tarihten itibaren, Ekonomi ile ~hlak arasındaki tarihi bağ ye­niden gündeme gelmi§tir.

Bilimin Ekonomi adı ile vurgulanan anlamının Avrupa'yı izleyen Osmanlı'da ve İslam Aıemi'nde, XIX. yüzyılın ikinci yansının başından itibaren ~ılık bulduğu acUandırmalan, İlm-i Servet, İlm-i İktisat ve İktisat olmuştur.

. Batı'nın Ekonomi terimi yerine Osmanlı' da, dola­yısıyla İslam Alemi'nde İktisat teriminin kullanılması, doğru bir tercüme olmamı§tır. Çünkü, İktisat kelime­si bir davranı§ı belirlemektir. Bu "davranı§ı gösteren kimseye "muktesid" veya "mukteside" denilmektedir. Bunların Kur'an'daki anlamları, "orta davranan" ve "orta yolu tutan" demektir. Muktesid'in (veya Mukte­side'nin)Türkçe. kan§lığı ise, "Tutumlu" olmaktır.

Cumhuriyet Döneminde, Bilimin İktisat adına yönelik özle§tirmeci acUandırmalar ile, Bilim, Tutum Bilim ve Geçim Bilim olarak adlandırılmı§tır. Bu iki­sinden, Tutum sözcüğü Tasarruf anlamına da kul­lanıldığından, İktisat (Ekonomi) Bilimi için, "Geçim Bilim" adı daha doğru bir acUandırma olarak kabul edilmi§tir.

Yargı: Ekonomi'nin YunanWar tarafından "Oiko­nomia" (Ev Yönetimi) terimi ile adiandıni ıp, içeriğinin sonradan farklılığı, Bilimin konusunun tanınmasında sorun çıkarmı§tır. Nitekim, eski Yunanlar için, bugün­kü anlamıyla bir ekonomiye sahip olmadıkları yo­rumlamasına gidilmi§tirSS. Bu yanit§ yorumlama (yani Yunanların, bugünkü anlamiyla bir ekonomiye sahip olmadıkları) §öyle çözülmü§füti«i:

· 54 Kaışılaştınrıız: Orman, s. 247-300, "iktisacij Düşünce Taribinin İs­lami Kaynakları" adlı 10. Bölüm.

55 Buğta, s. 22. 56 Geniş bilgi için balanız: Buğta, s 22-30.

383

MEHMET NURI GÜLER

Yuna11Iar da, bugünkü anlamda üretim yapmışlar, ürettiklerini dağıtmışlar ve tüketmişlerdir. Dolayısıyla, üretim, dağıtım ve tüketim faaliyetlerinin bütününü oluşturan bir ekonomileri bulunmaktadır; ancak, bu ekonomiyi, toplumun bütününden ayrılmış bir biçim­de algılamamışlardır. Yunanlıların ·bu algılamasına bakarak, aniann bugünkü anlamıyla bir ekonomiye sahip olmadıkları söylenemez. Bu yargıları, 1957'1er­de dile getiren Karl POLANYİ, bunları, geliştirdiği ku­ramındaki şu açıklamalara dayanarak çıkarmıştır57:

Ekonomi, iki türlü tanımlanmaktadİr. Biri, "öz­selci", yani "içeriksel tanımlama", diğeri, "biçimse/ci (formalist) tanım/ama"dır. Biçimse/ci tanımda, "Eko­nomi, kıt kaynaklann sınırsız ihtiyaçları karşılamak üzere değişik kullanım alanlan arasında dağıtımıyla ilgili faaliyetlere verilen addır." Bu tanımda, "nedret" ve "seçim" olgulan ile sınırsız ihtiyaçlarını karşıla­mak için seçimler yapan birey bulunur. İşte bireyin, bu doğrultudaki seçimleri, ancak, piyasa toplumun­da, birbirine bağlı bir dizi sonuçlar verebilmektedir. Bir toplumu, piyasa toplumu haline getiren niteliğin, piyasaların varlığı olmayıp, bütün üretim araçlan ve tüketim mallarının dağıtımının, alışveriş ilkesinin man­tığına göre işleyen piyasalarca yapılmış olması gerçek-

. leştirmektedir.

Polanyi, bu toplumların, yani piyasa toplumları­nın dışında, biçimselci tanımın geçerliliğini yitireceği­ni, özselci (içerikci) tanımın daha kapsayıcı olacağını bildirmektedir. Ekonominin özselci tanırnma göre, "Ekonomi, insanla çevresi arasında, insaniann istek­lerini karşılayan maddi araçlar arzının sürekliliğini sağlayan, insanlarca 'kurulmuş' bir süreçtir." Yani ekonomi, insaniann maddi ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurdukları üretim, dağıtım ve tüketim düzenine verilen addır. Piyasa toplumları dışındaki bütün top­lumlarda, bu düzen toplumun içine yerleşmiştir. Bu düzen, ekonomi dışı amaçlara ve değe.rlere uyum sağ­lamak durumundadır.

Görüldüğü gibi, Ekonominin toplum içindeki ye­rini ortaya koyma da, biçimse/ci tanım, sadece piyasa toplumları için belirleyici olurken; özselci tanım, hem piyasa toplumları, hem de piyasa dışı toplumları için, belirleyici olmaktadır. ·

Polanyi'nin bu belirle.meleri şunu ortaya koymak­tadır: 1776'ye Adam SMİTH'~ kadar, Ekonomi teri­mi, ister "oikos"un (evin), ister "polis'in (şehir devle­tinin) ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretim ve bunun dağıtımı anlamını içermektedir. Kişisel kazanç için üretirri ise doğal sayılmadığından, terimin kapsamı dışındadır. O halde, Ekonomi teriminin Adam SMİT­H'e kadarki anlamında, "kullanım için üretim ilkesi" geçerlidir. Kazanç, piycl.sa için üretime özgü bir dürtü

&? Geni§ bilgi için bakınız: Karl Polanyi, Büyük Dönüşüm, Alan Yayın-cılık,.istanbul1986. · ·

384

olarak fıoş karşılanmamaktadır.

Bu belirlemede ortaya çıkan sonuç üzerine, Polan­yi, toplum için iki değişik toplum modelinin ve buna bağlı olarak insan için de, iki tip insanın var olduğunu söyleyerek, onları şöyle açıklamıştır: Birincisi, insanla­rın, hakları ve yükümlülükleriyle, sosyal konurnlarına göre tanımlandıkları bir toplumdur. İhtiyaçlan da, se­çim olanaklan da, sosyal konurolanna göre belirlen­mektedir. Bu toplumda, ekonomik düzenin işleyişini çıkar maksimizasyonuna yönelik, özgür seçimlere dayanarak açıklama imkanı yoktur. İkincisi ise, ihti­yaçları, toplum dışında belirlenen, seçim olanakları toplumca sınırlanmış, ekonomik faaliyetlerinde yalnız­ca bireysel çıkar maksimizasyonu dürtüsüyle hareket eden bireylerden oluşan bir toplumdurSII.

Polanyi, bu iki toplum modeli ve iki tip insan. varlığını açıklarken, burada, insan . davranışlarının, ancak belirli kururnların varlığı sayesinde ekonomik faaliyetlerin yapısını oluşturduklarını ve faaliyetlerin sürmesini sağladıklarını göstererek, şunu vurgulamış­tır: Ekonomiyi anlamak için, insan davranışlanndan değil, ekonomik faaliyetin örgütlenmesini sağlayan toplumsal kurumlardan yola çıkmak gerekmektedir59.

Buna göre, Bilim'in adlandırılmasının, bi­reyin davranışı eksenli bir adlandırmaya, yani İktisat kelimesine dayandırıtmasının doğru ol­mayacağı anlaşılmaktadır. Çünkü o, davranış­Iann kurumlarca belidendiği kabulüne uygun düşmemektedir. İşte bu yargı, Makale'nin bir vargısı ve araştırma konusuna yaptığı bir kat­kısidır.

Bilmin adlandırıldığı "iktisat" kelimesi, iktisat ke­limesinin türediği Kültür'ün kayanağı olan Kur'an'da kullanılmamaktadır. Kur'an'da, iktisad kelimesinin yapısı üzerinde türemiş olan "muktesid" ve "muktesi­de" kelimeleri geçmektedir. Daha önce de açıklanan bu muktesid ve mukteside kelimelerinin Kur'an'daki anlamları, "doğru yolda kalan", "orta davranan" ve "orta yolu tutan" karşılığındadJtlO. İktisat kelimesi ile Bilimin konusu davranış eksenli adlandınlırken, bu anlamların, yani muktesid' e karşılık gelen anlarnla­rın İktisat Bilimi alanını içine aldığı söylendiği gibi, İslam kültüründe, yine daha önce belirtildiği üzere İnanç ve diğer davranış alanlarını da kapsamaktadır. Bu bakımdan kelimenin, İktisat Bilimi'nin konusuna ait davranışlar için belirleyici olduğu da söylenemez. Ayrıca, ekonomik faaliyetlerde, yani üretim, paylaşım ve tüketimde, iktisat kelimesinin belirlediği "orta dav­ranma" gerçekle§tirilse, ekonominin tam kapasite ile ç?Jışması engeUenmiş olur. Bu yüzden, "orta davran­ma" ekonomiye uygun bir davranış tipi değildir.

&8 Buğra, s. 26-27.

"'9 Buğra, s. 27. 60 Anlam suasuıa göre ayetler. 31 Lokman 32, 35 Fahr 32, 5 el-Ma'ide 66.

GÜNÜMÜZDEKi ilcriSAT (EKONOMi) BiLIMI' NiN ADLANDIRILMA PROBLEMATiGi

Buna göre de, İktisat kelimesi, İslam· kültü­r4_nde bile ekonominin konusunu kar§ılayama­maktadır. Bunun için, İslam Alemi'nde, özellik­le Arap Dünyası'nda, İktisat kelimesi Bilimin adlandırmasında uygun bir kelime değildir. Bu da, Makale'nin vardığı bir diğer yargı ve ara§tır· ma konusuna yaptığı bir diğer katkısıdır.

Öneriler: Acaba Kur'an'ın Bilim alanını belirleyi­ci bir bildirisi ve bunlan aniatımda kullandığl kelimeler var mıdır? Bu amaçla Kur'an'a yönelindiği takdirde, Hz. Adem ile Hz. Hawa'nın Cennet'ten yeryüzüne gönderilirken yeryüzündeki işlerine değinilen kıssalar­da konuyla ilgili yararlı bazı ipuçları bulunabilmektedir. Bu, ei-Ar'af suresi 7/24. ayette şöyle dile getirilmekte­dir: "Birbirinize düşman olara inin, siz yeryüzünde bir müddet için, yerle§ip geçineceksiniz." Burada, "yer­IE!§mek" için, Arapça "mustakarr"; "geçinmek" için de, Arapça, "meta"' kelimesi kullanılmaktadır. Me­ta"ın Arapça'da, anlamı 'ile ilgili açıklama şöyledir: "Kendisiyle yarar elde edilen ue biriktirilmesi, kaza­nılması arzu olunan herşey: Örnek olarak, yiyecek, eu e§yaları, ticari eşyalar, araçlar, mal gibi. "61

Ekonomide meta, pazarda satılmak üzere üretilen ürün demektir. Meta'da iki ayn değer tanımı yapılır. Birincisi; bir metanın pazarda satılabilmesi için başka insaniann bir ihtiyacını karşılıyor olması gerekir. Me­tanın bu ihtiyaçlan karşılama niteliğine, onun kuffa­nım değeri denir. İkincisi; farklı kullanım değerleri ta­şıyan metalann pazarda birbirleriyle değiştirilebilmesi için hepsinde ortak bir özelliğin bulunması gerektir. Metalardaki bu ortak özellik, hepsinin emek ürünü olmasıdır. Bu emeğe, metanın değişim değeri denir. Değişim değerini, bir kullanım değerinin başka bir kullanım değeriyle mübadele edebileceği oran belir­ler. Bu şekilde, kullanım değeri ve değişim değeri me­tanın iki yönünü ortaya çıkanr. Bunlardan, kullanım değeri, metanın maddi yönünü, değişim değeri ise, toplumsal yönünü oluşturuı-62. Bu bağlamda, meta, üretim faaliyeti sonucunda elde edilen değerler ola­rak da tanırrılanmışbr. Bilindiği üzere üretim, mevcut maddelerin şeklini, yerini,.ya da zamanını değiştirerek yapılır. Görüldüğü gibi, üretim,. sadece işlenmiş E!§ya elde edilmesini değil, maddenin b ir yerden başka bir yere taşınması ve uygun şekilde depolama yoluyla bir zamandan başka bir zamana aktarılması faaliyetlerini de kapsar63.

İşte, bu Meta"ı elde etme yollan vurgusu için, yine, Kur'an'da aynı sCırenin, yani 7 ei-Ar'af suresi 10. ayette, 24. ayetteki yerle§me ve geçinme işinin

61 İbrahim Mı:sıafa ve arkad~lan, el-Mu'cemu'I·Vasit, c. 2, s. 859; Ahmedu'l-Ayid ve arka~lan. el-Mu'cemu'J.'Arabiyyu'J.fsasi, s. 1116.

62 Yusuf Zamir, Küreselleşmeyi Anlamak, Alev Yayınlan, istanbul 2003, s. 13. Daha gen~ bilgi için balwıız: Aynı eser, 14-28.

63 Orman, s. 134.

adlandınJması, burada ikinci kere ve yeni kelimelere yer verilerek yapılmıştır. Bu şekilde, yeni kelimelerin içerikleri olan anlarrılarla bu yerle§me ve geçinme işi­ni gerçekle§tirme biçimi açıklanmıştır. Nitekim ayette, şöyle buyurulmaktadır: "Sizi yeryüzüne yerleştirdik u e orada size geçimlikler yarattık. .. ". Görüldüğü gibi bu ayette, "yerleşmek" için Arapça "mekkene"; "ge­çinmek" için de, "ma'ayiş" yeni kelimeleri kullanıl­mıştır. O halde, Meta"ı elde etme yollan vurgusu için Kur'an'da, bu alanda ikinci kelime olarak seçilip yer ve_rilen kelime, Ma'ayiş kelimesi olmaktadır. Demek ki, bu Ma'ayiş kelimesi, Meta'ı elde ebne yollannın Kur'an'daki adıdır. Gerçekten de, Ma'ayiş kelimesi bu içerikte midir? Arapça sözlüklere hakıldığlnda, Ma'. ayi§ kelimesi, Arapça "ma'işe" kelimesinin çoğulu. olarak bulunur. Ma'işe'nin, Arapça'daki anlamı ise, "Hayabnın (ya§anbnın) kendisi ile var olduğu yiye­cek. içecek, gelir ve benzeri" olarak açıklanmaktadır64. Diğer bir anlabmla, "yQ§ama için füzumlu olan §ey­ler" dir. Türkçe'de karşılığl ise, "geçinmeler", "ge­çinişler", "geçimllkl~r"dir65• Ma'lşe kelimesinin bu sözlük karşılıklan, Ma'aiş kelimesinin Meta' ı elde ebne yollan anlamında olduğunu göstermektedir.

Buna göre, Bilimin adlandırılması, İslami kültür­de, kültürün kaynağı Kur'an'da Arapçası ile "İlmu'l­Meta", ya da "İlmu'I-Ma'ayiş" olurken; Türkçe çevirisi ile, "Geçinme Bilimi", ya da Türkç.e' de kullanılan· söy­leni§iyle "Geçim Bilimi" olmaktadır.

Kur'an'daki, meta' ve ma'ayiş kelimelerinin kul­lanırrılanna tekrar dönüldüğünde, İktisat kelimesinin çıktığı İSlam Kültürünün kaynağı Kur'~n'da bilimin konusunun sür~ç olarak ele alındığı görülür. Çünkü, ilgili ayetle'rde "bir müddet için" kaydına yer verilmiş­tir. Bu bakımdan Kur'an'a göre, Bilimin adlandıruma­sı bir sürecin adı olmaktadır. Nitekim Kur'an'da bu süreç, önce, onda (süreçte) elde edileni ·kapsayan ke­limenin adı seçilerek "Meta"' kelimesiyle belirtilirken; sonra, Meta"ı elde ebne yollannı kapsayan kelime olarak, yani süreç için ad olarak da "Ma'aiş" kelimesi kullanılmıştır. Böylece, Kur'an'da bu süreç, "Ma'aiş" kelimesi ile adlandırılmış olmaktadır. Bu adiandırma bir süreci belirlediğinden, doğal olarak, toplumda ku-

. rurrılar şeklinde ortaya çıkacaktır. Bu şekiller ile, bu adlandırman ın tanırrıladığl süreç, her toplumda rahat­lıkla belirlenebilecektir.

Kısaca, Bilimin konusu olan bu sürecin, bu ad ile adlandırıldığında, daha kolay ve çabuk tanınacağı, aynca Bilimin işlediği açısından da Bilimin adı olma­~ına daha uygun dü§eceği için, Bilimin, günÜmüzdeki Iktisat Bilimi adı yerine, Arap Alemi için, "İlmu'I-Ma-

64 İbrahim Mı:sıafa ve arka~. el-Mu'cem.u' l-Vasit, c. 2, s. 646; Ahmedu'I-Ayid ve arka~Ian. el-Mu'c.emu 'J.'Arabiyyu'l-Esasi, s. 881. .

65 Devellioğlu, s. 684.

385

MEHMET NURI GÜLER

'ayiş" adını, Türkiye için de, 1940'1arda kullanılan "Geçim Bilim" adına dönilimesini önermekteyim.

Bilimin konusuna süieç olarak bakılması, Aristo'­nun Oikonomia'sına bağlı kalan Meşşai filizoflanndan İbn Sina (ö. 428 h./1036 m.)'da da görülmektedir. Nitekim, İbn Sina'nın, "insanlar, Allah'ın ilham etti­ği geçim yolicinndan biriyle ihtiyacını temin etmeye yönelir'' dü§üncesi, Bilimin konusuna süreç eksenli baktığını göstermektedir. Aynı §ekilde, İbn Sina, har­camalar konusunda, orta yol anlamında bir tutum olarak "iktisad" kelimesini kullanırken, bunun, avam (kaba ve cahil halk) kısmının anlayı§ına uygun bir §ekil olmadığından, toplumda karga§aya neden ola­cağı endi§esiyle sağlık vermez görünmektedir. Bu da, Bilimin konusuna insan davranı§ı eksenli bakmadığı görü§üne götürmektediı:U.

66 İbn Sina, "es-Siyasetu'J-MenzJilyye", Abdulemin Şemsuddln, el-Mezhebu't-Terbevi 'Inde İbnl Sini, Beyr(ıt 1988, s. 246-249.

386

Yine, ei-Gazali {ö. 505 h./ 1111 m.) de, insanı yer­yüzüne yerle§rôi§ bir durumda varsayar ve ilk adımın geçinme faaliyetleri olduğunu belirler. Ona göre, bu faaliyetler, ahiakl ve dini problemierin de kaynağıdır. El-Gazali'nin, bu etkinlikleri, uhrevi ve dini haya.tın ba§arılması ve sürdürülmesinde vazgeçilmez bir vasıta olarak görüp, bu süreci incelemeye yönelir. EI-Gaza­li'nin bu süreçteki merkezi kavramı "İhsan"dır. O da, ba§kalanna faydalı olmadır.67 (Orman, s. 366-368).

Herhalde bu sıraladıkianma benzer bir belirleme­den olacak ki, 1985'1erde Cemal MIHÇIOGLU, İktisat (Ekonomi) Bilimi için, 1940'1arda kullanılmı§ olduğu­nu bildirdiği "Geçim Bilim" adlanduinasını, 1980'de kullandığı Tutum Bilim adlandırmasına üstün tutarak benimsemi§tir.

67 Ebü Harnid ei-Gazal1, İbyiu 'Uiüml'd·Din, Cüt 1, Danı'I-Ma'rife, Beynlt, T!lrlh Yok, s. 6Q.a7. Ayrıca bakınız: Oıman, s. 361-368. "Ga· zili'nln Iktisadi Dü.ıüncesi: Metodotojik Bir Değerlendirme", 12. Bölilm ..