17

Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve
Page 2: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

Harold Bloom

ABD’nin en iyi edebiyat eleştirmenlerinden biri olarak gösterilen Bloom, 11 Temmuz 1930’da doğdu. Cornell ve Yale üniversitelerinde eğitim gör-dükten sonra, mezun olduğu Yale’de ders vermeye başladı. Yayımladığı otuzun üzerinde kitabın kırktan fazla dile çevrilmesi sayesinde dünyaca tanınan bir yazar haline gelen Bloom, klasik edebiyatın yanı sıra modern edebiyat, dinler tarihi ve özellikle Shakespeare hakkındaki yetkinliğiyle ön plana çıkmıştır.

Page 3: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

Batı KanonuHarold Bloom

Orijinal Adı: The Western Canon

İthaki Yayınları - 954

Yayına Hazırlayanlar: Melis Oflas & Müge KarahanKapak Tasarımı: Şükrü Karakoç

Sayfa Düzeni ve Baskıya Hazırlık: Kübra Tekeli1. Baskı, Ağustos 2014, İstanbul

ISBN: 978-605-375-403-9

Sertifika No: 11407

Türkçe çeviri © Çiğdem Pala Mull, 2014© İthaki, 2014

© Harold Bloom, 1994Houghton Mifflin Harcourt Publishing Company ile

yapılan anlaşmaya göre yayımlanmıştır.Bu eserin tüm hakları Anatolialit Telif Hakları Ajansı

aracılığıyla satın alınmıştır.Yayıncının yazılı izni olmaksızın alıntı yapılamaz.

İthakiTM Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin yan kuruluşudur.Bahariye Cad. Dr. İhsan Ünlüer Sok. Ersoy Apt. A Blok No: 16/15 Kadıköy - İstanbul

Tel: (0216) 330 93 08 – 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34 [email protected] – www.ithaki.com.tr – www.ilknokta.com

Kapak, İç Baskı: Deniz Ofset MatbaacılıkGümüşsuyu Cad. Topkapı Center, Odin İş Merkezi No: 403/2 Topkapı-İstanbul

Tel: (0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97Sertifika No: 29652

Page 4: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

Harold Bloom

BATI KANONUÇağların Ekolleri ve Kitapları

Çeviren: Çiğdem Pala Mull

Page 5: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

.

Page 6: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

ANNE FREEGOOD için

Page 7: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

.

Page 8: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

İÇİNDEKİLER

Önsöz ve Giriş 11

I. KANON ÜSTÜNE 211. Kanon İçin Bir Ağıt 23

II. ARİSTOKRATİK ÇAĞ 472. Shakespeare: Kanonun Merkezi 493. Dante’nin Tuhaflığı: Ulysses ve Beatrice 774. Chaucer: Bath’lı Hatun, Afnameci ve Shakespeareci Karakter 1035. Cervantes: Dünyanın Oyunu 1226. Montaigne ve Molière: Hakikatin Kanonsal Muğlaklığı 1397. Milton’ın Şeytanı ve Shakespeare 1598. Dr. Samuel Johnson: Kanonsal Eleştirmen 1729. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189

III. DEMOKRATİK ÇAĞ 21910. Erken Dönem Wordsworth ve Jane Austen’ın İkna Adlı Romanında Kanonsal Bellek 22111. Amerikan Kanonu’nun Merkezi Olarak Walt Whitman 24412. Emily Dickinson: Boşluklar, Kendinden Geçişler, Karanlık 26813. Kanonsal Roman: Dickens’ın Kasvetli Ev ve George Eliot’ın Middlemarch Romanları 28514. Tolstoy ve Kahramanlık 30515. Ibsen: Troller ve Peer Gynt 320

IV. KAOS ÇAĞI 33716. Freud: Shakespeareci Bir Okuma 33917. Proust: Cinsel Kıskançlığın Hakiki İnancı 360

Page 9: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

18. Joyce’un Shakespeare ile Mücadelesi 37519. Woolf’un Orlando Adlı Romanı: Okuma Aşkı Olarak Feminizm 39320. Kafka: Kanonsal Sabır ve “Yıkılmazlık” 40521. Borges, Neruda ve Pessoa: Hispanik-Portekizli Whitman 41922. Beckett…Joyce…Proust…Shakespeare 446

V. KANONU LİSTELEMEK 46723. Ağıtsal Sonuç 469

EKLER 479A. Teokratik Çağ 481B. Aristokratik Çağ 484C. Demokratik Çağ 490D. Kaos Çağı: Kanonsal Bir Kehanet 499

Page 10: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

TEŞEKKÜR

Editörlerim Anne Freegood ve Pat Strachan, temsilcilerim Glen Hartley ve Lynn Chu bu kitabın ortaya çıkmasında çok önemli rol oynadılar. Richard Poirier, John Hollander, Perry Meisel ve Roberto Gonzales, kitabın yazılışı sırasında beni cesaretlendirip tavsiyelerini esirgemediler. Asistanım Mart-ha Serpas, kitabın revizyon aşamasında çok yardımcı oldu ve son şeklini almasında önemli rol oynadı. Yale Üniversitesi’nin kütüphaneleri, kırk yılı aşkın süredir, benim sonsuz kaynağım oldu ve çalışma alışkanlıklarıma sto-ik bir şekilde katlandı.

–HAROLD BLOOMTimothy Dwight College

Yale University

Page 11: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

.

Page 12: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

11

ÖNSÖZ VE GİRİŞ

Bu kitapta yirmi altı yazar, belli bir nostalji duygusuyla incelenmektedir, çünkü ben bu çalışmada, bu yazarları kültürümüzde kanon ya da otorite yapan özellikleri ayırt etmeye çalışıyorum. “Estetik değer” bazen bir ger-çeklikten çok Immanuel Kant’ın bir önermesiymiş gibi düşünülür ancak bir hayat boyu okuma faaliyetimde benim deneyimim böyle olmamıştır. Bununla birlikte her şeyin parçalandığı, merkezin tutmaz hale geldiği ve bir zamanlar “eğitimli dünya” denilen şeyin üzerine tam bir anarşinin hâkim olduğu süreç başlamıştır. Sahte kültürel savaşlar beni pek ilgilendirmez, içinde bulunduğumuz sefalet ile ilgili söylemek istediklerim birinci ve son kısımlarda söylenmiştir. Burada bu kitabın düzenlenişini açıklamak ve bir zamanlar Batı Kanonu içinde sayılan yüzlerce yazardan sadece yirmi altısını seçmemin nedenlerini belirtmek istiyorum.

Yeni Bilim adlı eserinde Giambattista Vico, üç fazlı bir döngü ortaya atmıştır: Teokratik, Aristokratik, Demokratik ve ardından Yeni Teokratik Çağ’ın geleceği bir kaos. Joyce, Finnegans Wake adlı eserinin düzenleme-sinde Vico’dan hem ciddi hem de esprili bir şekilde yararlanmıştır. Ben de Wake’in izinden gittim ama Teokratik Çağ’ın edebiyatını dışarıda bıraktım. Her ne kadar katı kronolojik sıraya sadık kalmasam da benim tarihsel sey-rim Dante ile başlayıp Samuel Beckett ile sona erer. Bu nedenle Aristokratik Çağ’a Shakespeare ile başladım çünkü o Batı Kanonu’nun merkezi figürü-dür. Diğer bütün yazarları da Shakespeare ile ilişkili olarak değerlendirdim. Onu etkilemiş olan Chaucer ve Montaigne’den (Milton, Dr. Johnson, Go-ethe, Ibsen, Joyce ve Beckett da aralarında olmak üzere) ondan etkilenmiş nice yazara ve hatta onu reddetmeye kalkan yazarlara (özellikle Tolstoy ve Earl of Oxford’un “Stratfordlu adam”ın eserlerini yazdığını iddia ederken bile Shakespeare’i özümseyen Freud gibi) varıncaya kadar inceledim.

Buradaki yazar seçimleri göründüğü kadar keyfi değildir. Onlar hem yücelikleri hem de temsil güçleri nedeniyle seçilmişlerdir: Yirmi altı yazar hakkında bir kitap yazmak mümkündür ama dört yüz yazar hakkında bir kitap yazmak mümkün değildir. Şüphesiz Dante’den bu yana başlıca Batılı yazarlar buradadır: Chaucer, Cervantes, Montaigne, Shakespeare, Goethe,

Page 13: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

12

Wordsworth, Dickens, Tolstoy, Joyce ve Proust. Ancak Petrarca, Rabela-is, Ariosto, Spenser, Ben Jonson, Racine, Swift, Rousseau, Blake, Puşkin, Melville, Giacomo Leopardi, Henry James, Dostoyevski, Hugo, Balzac, Ni-etzsche, Flaubert, Baudelaire, Browning, Çehov, Yeats, D.H. Lawrence ve daha birçok yazar nerededir? Ulusal kanonları önemli figürleri ile temsil etmeye çalıştım: İngiltere için Chaucer, Shakespeare, Milton, Wordsworth ve Dickens; Fransa için Montaigne ve Molière; İtalya için Dante; İspanya için Cervantes; Rusya için Tolstoy; Almanya için Goethe; Güney Ameri-ka için Borges ve Neruda; ABD için Whitman ve Dickinson. Başlıca oyun yazarları, Shakespeare, Molière, Ibsen ve Beckett; romancılar Austen, Dic-kens, George Eliot, Tolstoy, Proust, Joyce ve Woolf da buradadır. Dr. John-son, Batı edebiyat eleştirisinin en büyük ustası olarak buradadır, ona rakip olabilecek birini bulmak çok güç.

Vico, ricorso’dan ya da ikinci Teokratik Çağ’ın geri dönüşünden önce bir Kaos Çağı’nı öngörmemiştir; ancak içinde bulunduğumuz yüzyılı, her ne kadar Demokratik Çağ’ın devamıymış gibi görünse de Kaos Çağı olarak ad-landırmak daha doğru olacaktır. Bu çağın kilit yazarları Freud, Proust, Joy-ce ve Kafka’dır. Onlar bu çağın edebi ruhunun kişileşmiş halleridir. Freud kendisini bir bilim insanı olarak görmüştü ama o, şimdiden Şamanizm’in uzun tarihinde bir dönem olarak itibarı düşürülen (ya da yükseltilen) bir tedavi şeklinin kurucusu olarak değil, Montaigne ve Emerson gibi büyük bir denemeci olarak yaşayacaktır. Keşke burada sadece Neruda ve Pessoa’ya değil, başka modern şairlere de yer olsaydı. Ancak yüzyılımızda hiçbir şair Kayıp Zamanın İzinde, Ulysses ya da Finnegans Wake’e, Freud’un makale-lerine ya da Kafka’nın meselleri ve hikâyelerine denk eserler vermemiştir.

Bu yirmi altı yazarın çoğu için, bir yazarı ya da eseri kanonsal yapan şey nedir sorusunu sorarak mükemmellik ile doğrudan yüzleşmeye çalıştım. Bu sorunun cevabı sıklıkla tuhaflık oldu. Ya özümsenmesi imkânsız bir öz-günlük ya da bizi tamamen içine alan ve artık tuhaf olarak görmediğimiz bir özgünlüktür. Walter Pater, Romantizmi, güzelliğe tuhaflığı eklemek olarak tanımladı ama bence bu şekilde sadece romantikleri değil bütün kanonsal eserleri tanımlamış oldu. Başarı döngüsü İlahi Komedya’dan Oyun Sonu’na kadar gider, bir tuhaflıktan başka bir tuhaflığa doğru. Kanonsal bir eseri ilk kez okuduğunuzda beklentilerinizin karşılanmasından ziyade tuhaf, tekin-siz bir şaşkınlıkla karşılaşırsınız. İlk kez okunduklarında İlahi Komedya, Kayıp Cennet, Faust II. Bölüm, Hacı Murat, Peer Gynt, Ulysses ve Canto general’in ortak noktası onların tekinsizliğidir, sizi alışık olduğunuz yerde, evinizde yabancı hissettirmeleridir.

Page 14: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

13

Görebileceğimiz en geniş yazar olan Shakespeare, çoğunlukla tam tersi bir izlenim yaratır: Bizi dışarıda, uzaklarda, yabancı yerlerde evimizde his-settirir. Onun özümseme ve etkileme gücü eşsizdir ve evrensel performans-larına ve eleştiriye sürekli bir güçlük getirmektedir. Günümüzde Shakespe-are eleştirilerinin (‘‘kültürel materyalist’’ Neo-Marksistler, “Yeni Tarihselci” Foucaultcular, Feministler) bu güçlükle baş etmeye çalışmaktan vazgeçmiş olmalarını üzücü ve saçma buluyorum. Shakespeare eleştirisi onun este-tik üstünlüğünden kaçış durumundadır ve onu İngiliz Rönesansı’nın “top-lumsal enerjileri”ne indirgemek üzere çalışır. Adeta Lear, Hamlet, Iago, Falstaff ’ın yaratıcısıyla, onun çömezleri John Webster ve Thomas Middle-ton arasında estetik yetenek açısından özgün bir fark yokmuş gibi. En iyi yaşayan İngiliz edebiyatı eleştirmeni Sir Frank Kermode, Forms of Attenti-on (1985) adlı eserinde kanonun kaderi, yani aslında Shakespeare’in kaderi hakkında, bildiğim en açık uyarıyı yapmıştır:

Bilgi ile fikir arasındaki farkı reddeden, zamana dayanıklı ama man-tığa dayanıklı olmayan hayatta kalma araçları olan kanonlar şüphesiz ortadan kalkabilir; eğer insanlar bu türden şeylerin olmaması gerektiğini düşünürlerse onları ortadan kaldıracak yolları da gayet güzel bulabilirler. Kanonların savunması artık merkezi, kurumsallaşmış iktidar tarafından yapılamaz; artık mecbur tutulamazlar ama eğitim kurumlarının, onlar ol-madan normal işleyişlerini, eleman almalar da dahil olmak üzere, nasıl sür-düreceklerini görmek de zordur.

Frank Kermode’un bahsettiği kanonları ortadan kaldırma yolları işle-meye başladı ve süreç oldukça ilerledi. Bu kitabın defalarca açıkladığı gibi, Kanon’u sözde (ve var olmayan) ahlaki değerler açısından savunan sağ ka-nat ile kendi sözde (ve var olmayan) toplumsal değişim programlarını ge-liştirmek için Kanon’u devirmek isteyen, benim Kırgınlar Ekolü dediğim akademik ağ arasındaki güncel tartışma ile ilgilenmiyorum. Umarım bu kitap, Batı Kanonu için bir ağıt haline gelmez. Umarım belli bir noktada bir geri dönüş olacaktır ve koyun sürüleri kendilerini uçurumdan aşağı atmayı bırakacaklardır. Kitabın sonundaki, özellikle bizim yüzyılımızdaki kanon-sal yazarlar kataloğunda, hayatta kalma olasılıklarına dair alçakgönüllü bir kehanette bulundum.

Page 15: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

14

Edebi bir esere kanonsal statü kazandırabilecek özgünlüğün bir işare-ti ya asla tamamen özümseyemediğimiz ya da bizim için öylesine kabul görmüş ve artık kendine özgülüğünü göremediğimiz türden bir tuhaflıktır. Dante birinci olasılığın en geniş örneğidir ve Shakespeare de baskın bir şe-kilde ikinci olasılığın örneğidir. Daima çatışan Walt Whitman ise paradok-sun iki tarafına da örnek gösterilebilir. Shakespeare’den sonra olduğu gibi kabul görmüşlüğün en büyük temsilcisi olan İbrani İncili’nin ilk yazarı, 19. yüzyıl İncil araştırmacıları tarafından Yahvist ya da J olarak isimlendirilen figürdür. (J harfi İbrani Yehova’nın Almanca yazılışından ya da İngilizcede-ki Jehovah’dan gelir, bir seferlik bir yazım hatasının sonucudur.) Homeros gibi J de zamanın karanlık koridorlarında kaybolmuş biridir. Kudüs’te ya da Kudüs yakınlarında üç bin yıl kadar önce, Homeros’un yaşadığı ya da icat edildiği zamanlardan çok daha önce yaşamış olarak düşünülür. J’nin tam olarak kim olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Tamamen içsel ve öznel temellerle, J’nin Kral Süleyman’ın sarayında, yüksek kültürün, büyük oranda dini kuşkuculuğun ve psikolojik sofistikeliğin olduğu bir ortamda yaşayan bir kadın olduğunu iddia ediyorum.

Book of J (J’nin Kitabı) adlı kitabımı eleştiren bir kurnaz, sonuna kadar gitme cesaretini göstermediğim ve J’yi Ana Kraliçe Bathsheba olarak ortaya koymadığım için beni azarlamıştı. Bathsheba, kocası Uriah’ın, Kral David tarafından planlanan bir şekilde savaşta ölmesiyle, Kral’ın sarayına alınan Hititli bir kadındır. Geç kalınmış olsa da bu öneriyi mutlulukla kabul ederim: Süleyman’ın annesi Bathsheba hayranlık uyandıran bir adaydır. Süleyman’ın sonu kötü olan oğlu ve halefi Rehoboam hakkındaki karan-lık fikirleri Yahvist metninde ima edilir ve bu haliyle oldukça açıklanabilir durumdadır; İbrani ataların ironik sunumları ve Hagar ile Tamar gibi ka-dın yabancılara ve ataların eşlerine gösterdiği hoşnutluk da açıklanabilir. Ayrıca, sonradan Tevrat haline gelmiş olan kitabın ilk yazarının bir İsrailli değil de Hititli bir kadın olması da J’ye uygun bir ironidir. Kitapta Yahvist’e dönüşümlü olarak J ya da Bathsheba olarak gönderme yapacağım.

Yazar J, şimdi Genesis, Exodus ve Numbers (Yaradılış, Göç ve Sayılar) dediğimiz bölümlerin özgün yazarıydı ancak onun yazdıkları beş yüzyıl-lık bir süre zarfında bir dizi redaktör tarafından sansürlendi, revize edil-di, sıklıkla feshedildi ya da çarpıtıldı ve Babil’deki sürgünden dönüş dö-neminde Ezra ya da onun takipçilerinden birinin dönemine kadar geldi. Bu revizyonları yapanlar, papazlar ve kült kâtiplerdi. Onlar, Bathsheba’nın Yehova portresinde kullandığı ironik özgürlükten fazlasıyla rahatsız olmu-

Page 16: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

15

şa benzerler. J’nin Yehova’sı insandır, fazlasıyla insan: Yer, içer, sık sık si-nirlenir, yaptığı yaramazlıklardan zevk alır, kıskanç ve kindardır, sürekli kayırmacılık yaparken adaletten dem vurur ve kutsamasını elit bir gruptan bütün İsraillilere yöneltmek için kendine izin verirken oldukça yoğun bir endişe atağı geçirir. Bu çılgına dönmüş ve acılar çeken insan topluluğunu Sina Çölü’nden geçirirken öylesine çılgın ve tehlikeli bir hale gelmiştir ki J yazarı, şimdiye kadar bütün yazarlar içinde dine en çok küfreden yazar olarak anılmayı hak eder.

Bildiğimiz kadarıyla J destanı, İsraillilerin acı çeken liderine Vaat Edilen Toprakların belirtisinden fazlasını göstermeyi reddettikten son-ra, Yehova’nın, peygamberi Musa’yı kendi elleriyle, işaretlenmemiş bir mezara gömmesiyle sona erer. Bathsheba’nın başyapıtı, Yehova ile Musa’nın arasındaki ilişkinin hikâyesidir, Yehova’nın gönülsüz peygamberini sürprizli bir şekilde seçmesinden, Musa’yı nedensiz yere öldürme teşebbüsüne ve bunun sonucu olarak hem Tanrı’yı hem de onun seçilmiş peygamberini mustarip eden kedere kadar giden ironi ya da trajedinin ötesinde bir an-latıdır.

İlahi olanla insan arasındaki duygu karmaşası, J’nin en büyük icatla-rından biridir, tanımakta güçlük çektiğimiz, kalıcı hale gelmiş bir özgün-lüğün işaretidir; çünkü Bathsheba’nın anlattığı hikâyeler bizi içine almış-tır. Bu kanon-yaratan özgünlüğün içindeki mutlak şok, Batı’nın Tanrı’ya tapmasının (Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların), her ne kadar sözde mütedeyyin revizyonistler tarafından seyreltilmiş olsa da edebi bir karaktere, J’nin Yehova’sına tapmak olmasıdır. Bununla karşılaştırılabilecek diğer şoklar, Hıristiyanların sevdiği İsa’nın, büyük ölçüde Markos İncili’nin yazarı tarafından icat edilmiş bir edebi karakter olduğunu fark etmemiz ve Kuran’ı okuduğumuzda sadece bir sesi, Peygamber Muhammed’in kayda aldığı Allah’ın sesini duymamızdır. Belki bir gün, 21. yüzyıla girdiğimiz-de, Mormonizm, en azından Batı Amerika’nın en baskın dini haline gel-diğinde, bizden sonra gelenler, The Pearl of Great Price ve Doctrines and Covenants adlı kitaplarında hakiki Amerikan mesihi Joseph Smith’in cesur vizyonu ile karşılaştıklarında benzer bir şok yaşayacaklardır.

Kanonsal tuhaflık bu türden bir cüretin şoku olmadan da var olabilir ancak gelenekle mücadele ederek kazanan ve Kanon’a katılan her eserin başlangıcında özgünlüğün keskin tadı daima bulunmalıdır. Eğitim kurum-larımız, yaşamda olduğu kadar edebiyatta da rekabeti suçlayan idealist kır-gınlarla doludur ancak bu hakikati ortaya çıkarmış olan antik Yunanlar ile

Page 17: Harold Bloom - İthaki Yayınları · 2017-08-18 · 9. Faust, İkinci Bölüm: Goethe’nin Kanon Karşıtı Şiiri 189 III. DEMOKRATİK ÇAĞ 219 10. Erken Dönem Wordsworth ve

16

Burckhardt ve Nietzsche’ye göre estetik ve mücadele birdi. Homeros’un öğ-rettiği şey çatışma poetikasıdır ve bu ders ilk önce rakibi Hesiod tarafından öğrenilmiştir. Platon’un tamamı, eleştirmen Longinus’un gözüyle, onun Homeros ile olan sürekli çatışmasından ibarettir. Homeros, Devlet’ten atıl-mıştır ama bu boşuna olmuştur çünkü Platon değil Homeros, Yunanların okul kitabı olarak kalmıştır. Dante’nin İlahi Komedya’sı, Stefan George’a göre “çağların kitabı ve ekolüdür” ama bu söz her şeyden çok şairler için geçerlidir ve bu kitapta tekrar tekrar gösterileceği üzere, Shakespeare’in oyunlarına en iyi şekilde uyar.

Çağdaş yazarlar, Shakespeare ve Dante ile rekabet etmeleri gerektiği-ni duymak istemezler ama Joyce’u, modern Batılı yazarlar arasında sadece Beckett, Proust ve Kafka ile paylaştığı saygıdeğerliğe ve mükemmeliyete ulaştıran şey, işte bu mücadeledir. Edebi başarının temel arketipi daima Pindar olacaktır. O, aristokratik atletlerinin yarı ilahi zaferlerini överken üstü kapalı bir şekilde kendi zafer şiirlerinin bütün muhtemel rakiplere karşı kazanılmış zaferler olduğu fikrini ifade eder. Dante, Milton ve Word-sworth, Pindar’ın kilit metaforu olan palmiyeyi kazanmak için yarışmayı tekrar ederler. Bu her türden dindar idealizmle garip bir şekilde çelişen bir seküler ölümsüzlüktür. Hakkında ironik olmamak için mücadele ettiğimiz “idealizm” şimdilerde okullarımızda ve üniversitelerimizde çok revaçtadır. Eğitim kurumlarımızda, tarihi adaletsizlikleri yok etme ve sosyal uyum adına bütün entelektüel ölçütler artık terk edilmiştir. Pragmatik olarak, “Kanon’un genişlemesi” Kanon’un mahvolması anlamına gelmiştir çünkü öğretilenler içinde kadın, Afrikalı, Hispanik ya da Asyalı yazarların en iyi-leri yoktur. Onun yerine kimliklerinin büyük bir bölümü olarak, geliştir-dikleri kırgınlıktan fazla verebilecek bir şeyi olmayan yazarlar vardır. Bu tür bir kırgınlıkta ne tuhaflık ne de özgünlük vardır; eğer böyle olsaydı bile Yahvist ile Homeros’un, Dante ile Shakespeare’in, Cervantes ile Joyce’un mirasçılarını yaratmaya yetmezdi.

Bir zamanlar “etkilenme endişesi” diye adlandırdığım eleştirel kavramın yaratıcısı olarak, Kırgınlar Ekolü’nün, bu türden bir kavramın sadece Ölü Beyaz Avrupalı Erkekler için kullanılabileceği ve kadınlar ile “Çokkültür-cüler” için uygun olmadığını eleştirisi ile karşılaştım. Böylece feminist pon-pon kızları, kadın yazarların yamalı yorganı yaratırken birbirleriyle sevgiyle işbirliği yaptıklarını iddia ederken, Afrikalı Amerikalı ve Chicano edebiyat aktivistleri daha da ileri gidip her türlü etkilenmeden (kirlenmeden) ba-ğımsız olduklarını iddia ederler: Her biri daha günün ilk saatlerinde birer