Upload
others
View
14
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
HEMġĠRELĠK
BAKIM
YÖNETĠMĠ
HAFTA
3
ġOK
HEDEFLER
ġoku tanımlayabilme
ġokun patofizyolojisini kavrayabilme
ġok nedenlerini sayabilme
ġokta kompansasyon mekanizmalarını açıklayabilme
ġokun evrelerini açıklayabilme
ġokun evrelerini açıklayabilme
ġokun klinik sınıflandırmasını açıklayabilme
Hipovolemik Ģok, nedenleri, bulguları ve tedavisini
açıklayabilme
Kardiyojenik Ģok nedenleri, bulguları ve tedavisini
açıklayabilme
ġok nedenlerini sayabilme
Vazojenik Ģokun fizyopatolojisini açıklayabilme
Septik Ģok, nedenleri, bulguları ve tedavisini
açıklayabilme
Nörojenik Ģok, nedenleri, bulguları ve tedavisini
açıklayabilme
Anafilaktik Ģok, nedenleri, bulguları ve tedavisini
açıklayabilme
ġoktaki hastanın değerlendirmesini açıklayabilme
ġoktaki hastanın bakımında hemĢirelik giriĢimlerini
planlama, uygulama ve değerlendirebilme
ġoktaki hastanın hemĢirelik tanılarını söyleyebilme
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
ĠÇĠNDEKĠLER
1- GiriĢ
2- ġok
3- ġokun patofizyolojisi
4- ġokun evreleri
4.1 - Kompanse Ģok (1. Evre)
4.2 - Dekompanse Ģok dönemi (2. Evre)
4.3 - Ġrreversibl Ģok dönemi (3. Evre)
5- ġokun sınıflandırılması
5.1- Hipovolemik Ģok
5.2- Kardiyojenik Ģok
5.3- Vazojenik Ģok
5.3.1- Septik Ģok
5.3.2- Nörolojik Ģok
5.3.3- Anaflaktik Ģok
6- ġokun komplikasyonları
7- ġoktaki hastanın değerlendirilmesi
8- ġoktaki hastanın bakımında hemĢirenin sorumlulukları
9- ġoktaki hastada hemĢirelik tanıları
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
1. GĠRĠġ
ġok kısaca akut dolaĢım yetersizliği olarak tanımlanabilir. Genel olarak Ģoktaki
hastanın tüm vital bulgularında fonksiyon azlığı ve gerileme meydana gelir. ġokta
meydana gelen patofizyolojik değiĢiklikler birçok sistemik yanıtı tetikler.
ġoktaki hastanın bakımında değerlendirmenin sürekli ve dikkatli bir Ģekilde
yapılması gerekmektedir. HemĢire Ģoktaki hastanın bakımını diğer ekip üyeleriyle
iĢbirliği içinde yapmalıdır.
2. ġOK
ġok, genellikle “yetersiz doku perfüzyonu” sonucu ortaya çıkan kompleks klinik bir
sendrom olarak tanımlanır. BaĢka bir ifadeyle Ģok yetersiz dolaĢım ve doku perfüzyonu
ile karakterize derin hemodinamik ve metabolik bozuklukların geliĢtiği akut bir tablodur.
Oksijen ve besin maddeleri hücrelere taĢınamadığı, atık ürünler vücuttan atılamadığı
zaman oluĢur. ġokta yetersiz perfüzyon ve oksijen açığının devam etmesi hücresel ölüm,
organ ve sistem yetersizliğine neden olur. (1,2,3)
3. ġOKUN PATOFĠZYOLOJĠSĠ:
ġokta kan akımının yetersiz olmasına bağlı olarak hücreye yeterince besin maddesi
ve oksijen giremez. Bu nedenle oksijen olmadığı için hücrede gerekli enerji anaerobik
metabolizma ile sağlanır. Bunun sonucunda da hücre içinde artık ürünler birikir ve asit
bir ortam oluĢur. Bu ortamda normal hücre fonksiyonu giderek bozulur. Hücre zarı
geçirgenliği artar hücre içinde su ve sodyum artar, hücre ĢiĢer mitokondriler ve
lizozomlar hasara uğrar ve hücre ölür. (1)
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
ġokun herhangi bir tipinde organizma homeostazisi sağlanmaya çalıĢılırken
birçok sistemik yanıt da tetiklenir. ġok kliniğini yaratan baĢlangıçtaki kompensatuar
mekanizmalar, öncelikli olarak beyin ve kalp olmak üzere, vital organların perfüzyonunu
sağlamaya çalıĢan kompleks nöroendokrin ve immünolojik yanıtlar yumağıdır. Bu iki
yanıt hemen her zaman iç içedir ve aralarında oldukça karmaĢık bir iliĢki vardır. Bunları
kısaca Ģöyle sıralayabiliriz:
Nöroendokrin yanıt
1.Vasküler tonus artar. Kanın vücut içinde dağılımı değiĢir; beyin ve kalp korunmaya
çalıĢılırken splanknik, kütanöz ve renal akımlar azalır.
2.Sempatik aktivite artıĢı ile beraber miyokard kontraktilitesi, miyokard O2 kullanımı ve
kardiyak “output” artar, taĢikardi oluĢur.
3. Kapiller hidrostatik basınç azalır. “Starling” yasasına uygun olarak sıvı interstisyel
alandan intravasküler alana geçer, dolaĢımdaki sıvı hacmi artar. Kanın viskozitesi azalır,
“dilue” olur.
4. Kanın oksijen taĢıma kapasitesi ve dokuların oksijenlenmesi arttırılmaya çalıĢılır.
Hemoglobinin oksijene afinitesi azalır ve dokuya oksijen salınımı artar.
5. DolaĢan volümün azalması ve arteriyoler vazokonstrüksiyon sonucu renal kan akımı
düĢer,
idrar çıkıĢı azalır, üre ve asit klerensi azalarak asit-baz dengesi bozulur.
6. Katekolamin deĢarjı ile taĢikardi, kardiyak “output” artıĢı, glikojenolizis, lipolizis,
insülin direnci ile periferik organlarda glikoz kullanımının engellenmesi, nefron
proksimal tübülünde su ve sodyum tutulumu meydana gelir.
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
7. Adrenokortikotropik hormon (ACTH) salınımı sonucu kortizol, epinefrin ve
glukagonun etkileri artar. Ġnsülin direnci ile iskelet kaslarından daha çok aminoasit açığa
çıkar ve böbreklerde su ve sodyum tutulur.
8. Ġnsülin salınımı azalır.
9. Antidiüretik hormon (ADH) salınımı artar; distal tübülün suya geçirgenliğini ve pasif
Na+ transportunu arttırır. Güçlü bir splanknik vazokonstrüksiyon oluĢur.
10. Renin–anjiyotensin sistemi aktive olur. Aldosteron sekresyonu artar. (4,5)
ġokta immunolojik yanıt:
Doku perfüzyonunun azalması sonucunda baĢta immun hücreler olmak üzere birçok
hücrede medyator adı verilen moleküller üretilerek dolaĢıma salınır. Gerek
medyatörlerin salınması gerekse bunların neden olduğu sistemik değiĢikliklere
inflamatuar yada immun yanıt adı verilir.
1- Proinflamatuar medyatörlerden TNFα bir yandan IL-6 gibi sitokinlerin yapımını
uyarırken diğer yandan periferik vazodilatasyon ve hücresel metabolik
değiĢikliklere neden olur. IL-1β, TNF α ile benzer etkiye sahiptir. IL-1β’ nın
kendisi endokrin yanıtlara neden olurken TNF α ile beraber diğer proinflamatuar
medyatörlerin salınımını baĢlatır. Ayrıca doku zedelenmesi sonucu ortaya çıkan
vücut sıcaklığı değiĢmeleri ve iĢtahsızlık gibi yanıtlarda da sorumludur.
2- ġokun ilk evrelerinde IL-2 düzeyinin yükseldiği ve doku zedelenmesini arttırdığı
sonraki evrelerde ise IL- 2 düzeyinin azalarak antiinflamatuar yanıtın ortaya
çıkmasına katkıda bulunduğu ve Ģokun ilerlemesine neden olduğu kabul
edilmektedir.
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
3- IL-6 nın hedef organları arasında akciğer, karaciğer ve bağırsaklar önemli yer
tutar. Akut respiratuvar distres sendromunun geliĢmesinde rol oynar.
4- Antiinflamatuar etkiye sahip sitokinlerden en kuvvetlisi IL-10 dur. ġokta
enfeksiyon geliĢme riskini artırır.
5- Aktive olan nötrofillerden birçok medyatör salınmaktadır. Dolayısıyla nötrofil
aktivasyonu arttıkça inflamatuar yanıtın Ģiddetinin de artacağı söylenebilir.
6- Büyük travmalar ve ciddi kan kayıpları IL-4 salınımının artmasına ve Th2 adı
verilen yardımcı lenfositlerin baskın hale geçmesine neden olur. Th2 hücrelerinde
antienflamatuar etkiye sahip IL-10 salınır. Bu nedenle büyük travma ve ciddi kan
kaybı olan hastalarda ARDS ve ciddi enfeksiyonlar daha sık geliĢebilmektedir.
7- Transforme edici büyüme faktörü-β (TGF-β) düzeyindeki artıĢ antiinflamatuar
yanıtın oluĢmasına katkıda bulunmaktadır. (4)
4 . ġOKUN EVRELERĠ
4.1. Kompanse ġok Dönemi (1. Evre)
4.2. Dekompanse ġok Dönemi (2. Evre)
4.3. Ġrreversible ġok Dönemi (3. Evre)
4.1. KOMPANSE ġOK (1. Evre)
Bu dönem nöroendokrin yanıtlar sonucunda mikrosirkülasyondaki bozuklukların
kontrol edilebildiği evredir. Asemptomatiktir ya da çok az semptom vardır. Kan basıncı
ve kalp debisi normal veya hafif düĢmüĢ olabilir. Hafif anksiyete vardır. Bu dönemde kan
basıncını ve debiyi düzeltmeye çalıĢan birtakım mekanizmalar devreye girer. Tedavi
giriĢimleri çok etkili olur.(1,3,4,6,7)
KOMPANSASYON MEKANĠZMALARI
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Baroreseptör refleksler: DolaĢımda sempatik uyarılma yapar.
Vazokonstrüksiyon, taĢikardi, ciltte soğukluk olur.
MSS’nin iskemik cevabı: Bütün vücutta daha da kuvvetli sempatik stimülasyon
yaratır. Ancak arter basıncı 50 mmHg. nin altına düĢmedikçe aktive olmaz.
Uyarılması sempatik sistemi devreye sokar.
Ters stres relaksasyon sistemi: Kan volümünün azalmasıyla damarların
vazokonstrüksiyona uğraması sonucu mevcut dolaĢımın devam etmesini sağlar.
Anjiotensin sistemi: Periferik anter ve venleri daraltarak böbrekler tarafından su
ve tuz tutulumuna neden olur.
Arka hipofizde vazopressin oluĢumu: Periferik arter ve venleri daraltır,
böbreklerde su tutulmasını büyük oranda artırır.
Barğırsaklar: GĠS’den büyük miktarda sıvı absorbe eder.
ArtmıĢ susuzluk hissi: ağızdan su ve tuz alınmasını sağlar. (3)
Tedavi ve Bakım
- ġokun kompanse döneminde tedavide öncelikle genel tıbbi önlemler alınmalıdır:
- Damar yolu açma
- Ventilasyonun düzenlenmesi
- Volüm replasmanı
- Pompa fonksiyonunu düzeltme
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- HemĢire doku perfüzyonunu izlemelidir. Bu amaçla; hastanın bilinç düzeyini, yaĢamsal
bulgularını, idrar çıkıĢını, derinin durumunu ve labratuvar bulgularını izlemelidir.
- Aldosteron ve katekolaminlerin etkisiyle serum Na ve kan glikoz düzeyleri yükselmiĢ
olabilir. HemĢire bu durumu izleyerek kaydetmeli ve değiĢiklikleri hekime haber
vermelidir.
- Sıvı ve ilaç tedavisini uygulamalıdır.
- Nabız basıncındaki düĢme Ģokun önemli bir belirleyicisi olduğundan kan ve nabız
basıncının sürekli izlenmesi gereklidir.
- Hastaların rahat ve sakin olmasını sağlamalıdır.
- Yapılan tüm iĢlemler ve uygulanan tedavi ve sonuçlar hastaya açıklanmalıdır. (1)
4.2. DEKOMPANSE ġOK DÖNEMĠ (2. EVRE)
Bu dönemde kompansasyon mekanizmaları yetersiz kalır. Doku hipoperfüzyonu
ve Ģokun klasik tablosu ortaya çıkar.
- Ġlk olarak kalpte iskemiye yanıt olarak laktik asit birikimi olur. Kalp
fonksiyonları daha fazla bozulur. Kan basıncı ve kalp debisi azalır, taĢikardi
görülür.
- Kapiller geçirgenlik artmaya baĢlar ve jeneralize ödem olur. Bu kan volümünü
ve buna bağlı olarak kalp debisini daha da azaltarak Ģoku ağırlaĢtırır.
- Soğuk ve terli cilt-extremiteler ve siyanoz görülür.
- Alveolar membran ve kapiller endotel harabiyetine bağlı olarak akciğer
fonksiyonları bozulur ve akut respiratuar distres sendromu (ARDS) geliĢir.
- Karaciğer enzimleri ve bilirubin düzeyleri yükselir. ġokta en çok etkilenen
organlardan biri de karaciğerdir:
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
o Normalde yüksek metabolik hıza sahip karaciğer hücrelerini
besleyecek yeterli besin maddesinin Ģokta sağlanamaz.
o Ayrıca Ģokta karaciğer hücrelerinin dolaĢım yoluyla toksik diğer
anormal metabolik faktörlere aĢırı derecede maruz kalır.
- Sodyum kaybına bağlı olarak erken dönemde poliüri olur. Daha sonra arteriyel
konstrüksiyon nedeniyle glomerül filtrasyonu giderek azalır ve oligüri olur.
- Gastrointestinal sistemde stres ülserleri oluĢur.
- Fonksiyonları en son bozulan organ beyindir. Beyin fonksiyonlarının en erken
bozulduğu Ģok tipi septik Ģoktur (Endotoksinlere bağlı olarak).
- Ġskemik dokulardan histamin, serotonin, miyokardial depressan faktör,
endotoksinler ve bir çok doku enzimi açığa çıkar. OluĢan metabolik
değiĢikliklerin çoğu asidoz ile sonuçlanır.
- Dokuya yeterince O2 gitmeyince oksidatif metabolizma bozulur. Anaerobik
dönem baĢlar. (1,3,6,7)
Tedavi ve bakım
Tedavi Ģokun tipine ve altta yatan neden yönelik yapılmalıdır. Genel tıbbi
önlemler alınmalı ve GĠS ülserlerini ve kanama riskini azaltmak için enteral beslenme
desteği, antiasitlerin kullanımı, histamin-2 blokerleri gereklidir.
- Hastanın yoğun bakımda izlenmesi gereklidir.
- HemĢire hemodinamik değerler, EKG, kan gazları, serum elektrolit değerlerini
yakından izlemelidir.
- Hastanın bilinç durumu izlenmelidir.
- Komplikasyonlara karĢı dikkatli olmalıdır.
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- Hastanın konforunu sağlamalıdır.
- Hastanın ailesi ve yakınlarına gerekli açıklamaları yapmalıdır. (1)
4.3. ĠRREVERSĠBL ġOK DÖNEMĠ (3. Evre)
ġok belli bir döneme ulaĢınca artık tedaviye yanıt vermez. Paradoksal olarak kan
basıncı ve kardiak output kısa süre içinde normal değerlere getirilebilir. Ancak takiben
dolaĢım bozukluğu devam eder. Akut tübüler nekroz, koroner iskemi, DĠC, ARDS, derin
hipovolemi ve hipotansiyon ortaya çıkmaktadır. Ağır metabolik asidoz ve multipl organ
yetmezliği geliĢir. Sonucu ölüm izler. ġokun kötüleĢmesinin ana nedeni yüksek enerji
depolarının boĢalması ve O2 eksikliğidir.
Hastanın tedavisine dekompanse şok döneminden önce başlanması yaşamı güvence
altına alabilme açısından çok önemlidir. (1,3,4,6,7)
Tedavi ve bakım
Bu evrede tedavi ve bakım dekompanse evredeki gibidir.
5. ġOKUN SINIFLANDIRILMASI
Klasik Ģok sınıflandırmasına göre;
5.1. Hipovolemik ġok
5.2. Kardiyojenik ġok
5.3.Vazojenik ġok
5.1. HĠPOVOLEMĠK ġOK
En yaygın olarak ortaya çıkan Ģok tipidir. Ġntravasküler volümün azalması sonucu,
kalbin yeterli kanı ve oksijeni hayati organlara ulaĢtıramadığı sistemik bir bozukluktur.
Hipovolemik Ģok aynı zamanda dokulardan metabolik atık ürünlerinin
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
uzaklaĢtırılamadığı; hücre ve dokuların normal metabolizmasının bozulduğu
nöroendokrin, immunolojik bir kaos tablosudur.
Hipovolemik Ģok çeĢitli cerrahi ve tıbbi hastalıklar sonucu ortaya çıkabilen acil
bir tıbbi sendromdur. Hipovolemik Ģok erken saptanır ve tedavi erken baĢlatılırsa, hayatta
kalma Ģansı yüksektir. Dekompansasyon ve anlamlı hipotansiyon geliĢirse, mortalite
oranı ciddi olarak yükselir. Erken tanı konup tedavi edilmesi, hücre hasarı ve olumu
engellemek bakımından çok önemlidir. (1,4,6,7)
Kan hacminin azalması nedeniyle kalbe dönen kan miktarı azalır. Kalp dolma
basıncı düĢer ve kardiyak out put azalır. Sonuçta kapillere gelen kan miktarı
azalacağından doku perfüzyonu bozulur ve patofizyolojik mekanizmalar devreye girer.
(1,4,6)
Etiyoloji
Hipovolemik Ģok etiyolojiye bağlı olarak kanama ve sıvı kaybı gibi iki büyük
kategoriye ayrılabilir. Kanama nedeni ile oluĢan Ģok hemorajik Ģok yada oligemik Ģok
olarak adlandırılmaktadır.
Kanama nedenleri arasında;
Travma,
GĠS kanaması,
Aortik ve ventriküler anevrizma rüptürü
Gebeliğe bağlı kanamalar (DıĢ gebelik rüptürü, Plasenta previa)
Hematom
Hemorajik pankreatit
Kırıklar
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Sıvı kaybı arasında;
- Diyare, kusma, enterokütan fistül
- Isı çarpması
- Görünmeyen kayıpların yetersiz tedavisi
- Yanıklar
- Üçüncü boĢluğa (intestinal tıkanma, pankreatit, peritonit, siroz) olan kayıplar
- Böbreklerden kayıp (ABY diürez evresi, diüretik kullanımı, Diabetes
Ġnsipitus, Diabetes Mellitus) (4,7,8)
Belirti ve Bulguları
Hipovolemik Ģokta belirti ve bulgular volüm kaybının miktarına ve kaybın ne
kadar sürede oluĢtuğuna, yaĢa ve ek bir patolojinin varlığına bağlı ortaya çıkar.
Total kan volümünün %15’inden azının kaybı durumunda:
• Komplikasyon yokluğunda yalnızca minimal taĢikardi vardır.
• Genellikle kan basıncı, solunum sayısı ve nabız dolgunluğu değiĢmez.
• Kapiller dolum 2 saniyeden kısadır.
Total kan volümünün %15-30’unun kaybı durumunda:
• TaĢikardi, takipne, nabız dolgunluğunda azalma, soğuk ve nemli deri ve hafif
anksiyete vardır.
• Kapiller geri dolum 2 saniyeden azdır.
• Nabız basıncı azalır, katekolamin cevabı sonucu periferik vasküler direnç ve
diastolik kan basıncı artar.
Total kan volümünün %30-40’ının kaybı durumunda:
• Bu noktada, hastanın genellikle belirgin taĢikardi ve takipnesi vardır.
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
• Sistolik kan basıncı azalmıĢ, oligüri ve mental durumda belirgin değiĢiklik
(konfüzyon, ajitasyon) olmuĢtur.
Total kan volümünün%40’ından fazlasının kaybı:
• Belirgin taĢikardi, sistolik kan basıncının düĢmesi, periferik nabızların
alınamaması, diyastolik basıncın ölçülememesi, idrar çıkıĢında belirgin azalma veya
anüri, bilinç kaybı (5,7)
Tedavi
Tedavide temel amaç; mikrosirkulasyonda yeterli kan akımı sağlamak,
intravaskuler ve kardiyak dolma basınçlarının normalleĢtirilmesi ve yeterli
oksijenasyondur.
- Sıvı replasmanı
- Eğer sadece sıvı replasmanı tedavisiyle intravasküler sıvı yetersizliği
düzeltilemezse kardiyojenik Ģokta uygulanan ilaç tedavisine baĢlanmalıdır.
Çünkü düzeltilemeyen hipovolemik Ģokun ilerleyen döneminde kardiyojenik
Ģok da geliĢir. (1,7)
5.2. KARDĠYOJENĠK ġOK
Kardiyojenik Ģok, intravaskuler volümün yeterli olmasına rağmen, azalmıĢ
kardiyak out-put ve buna bağlı yetersiz doku perfüzyonu sonucunda geliĢen organ
fonksiyon bozukluğu ile karakterize bir tablodur. Sıklıkla akut myokard infarktüsü (MI)
sonrasında geliĢir.
Kardiyak output’un Ģiddetli azalması sonucunda;
- Hipoksi
- GĠ iskemi
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- Hepatik yetmezlik.
- Anaerob metabolizma
- Laktik asidoz geliĢir.
Tüm bunlar miyokardiyal kontraktiliteyi daha da azaltır. (9)
Etiyoloji
1-Miyokard ile ilgili nedenler;
- AMI (akut mitral yetersizliği, ventrikuler septum ve serbest duvar rupturu, sağ MI)
- KMP (Dilate veya hipertrofik KMP)
- Miyokardit
- Miyokard depresyonu yapan nedenler (ciddi hipoksi, asidoz, anestezik ajanlar, beta-
blokerler, kalsiyum kanal blokerleri, sepsis)
2-Mekanik nedenler;
- Valvul patolojileri
- VSD
- Ventrikul anevrizması
3-Aritmiler;
- TaĢiaritmiler
- Bradiaritmiler, A-V bloklar (9,10)
Belirti Bulgular
- Kardiyojenik Ģok her zaman değil ama sıklıkla hipotansiyonla birliktedir (90 mmHg nın
altında)
- Sinus taĢikardisi
- Siyanotik, soğuk, nemli deri
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- Oliguri, anüri
- Anxiyete, konfüzyon, bilinç bulanıklığı ve komaya gidiĢ
- Takipne, raller, weezing, köpüklü balgam (9,10)
Tedavi
* Nedene yönelik tedavi
* Yeterli oksijenizasyon ve ventilasyon
* Volüm replasmanı (Sıvı açığı olmayan hastalarda kalp yükünü arttırmamak ve
pulmoner ödemi önlemek için aĢırı sıvı verilmesinden kaçınılmalı)
* Ġnotropik destek (dobutamin, dopamin)
* Vazopressor tedavi (Adrenalin, noradrenalin) (9)
5.3. VAZOJENĠK ġOK
Bu Ģok tipinde vasküler tonüsün yetersizliği vardır. Kan volümü yeterli olduğu halde
damar yatağı geniĢlediğinden damarlar yeterince dolamaz ve perfüzyon bozulur.
Vazojenik Ģok’un 3 ana tipi vardır.
1- Septik Ģok
2- Nörojenik Ģok
3- Anafilaktik Ģok
Bu üç Ģok tipinde genel patofizyoloji Ģu Ģekilde özetlenebilir:
Yaygın vazodilatasyonvolümün dengesiz dağılımı Venöz dönüĢün azalması
Vurum hacminin azalmasıKardiyak output’un azalmasıDoku perfüzyonunun
azalması
(4,6)
5.3.1.Septik Ģok
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Tedavi edilemeyen sepsise bir yanıt olarak düĢünülmektedir. Bir infeksiyona bağlı
olarak sistemik inflamatuar yanıt sendromu bulgularının ortaya çıkması “sepsis” olarak
tanımlanır. Sepsisle birlikte doku perfüzyonunun azalması veya organ disfonksiyonunun
geliĢmesi halinde “ağır sepsis” deyimi kullanılır. Ağır sepsiste hipotansiyon vardır ve
sepsise bağlı bu hipotansiyon uygun sıvı replasmanına rağmen düzeltilemezse “septik
Ģok” aĢamasına ulaĢılmıĢtır. Özellikle gram (-) mikroorganizmaların stafilakok ve
enterokokların neden olduğu bakteriyemi, yetersiz doku perfüzyonu, düĢük kan basıncı,
damar kollapsı ve böbrek yetmezliği ile seyreden Ģok tipidir. Septik Ģokta mortalite çok
yüksektir. Sepsisli hastaların yaklaĢık yarısında septik Ģok geliĢir; septik Ģok geliĢenlerin
de yaklaĢık yarısı kaybedilir.
Septik Ģokta bakterilerin hücre duvarından açığa çıkan endotoksinlerin sorumlu
olduğu düĢünülmektedir. ( 1,2,4,11)
Nedenleri:
- Barsak yaralanmaları ve hastalıkları
- Safra kesesi enfeksiyonu ve ameliyatlarına bağlı geliĢebilecek peritonit
- Stafilakok ve streptekok enfeksiyonlarının yayılması,
- Steril olmayan aletlerle yapılan düĢükler
- Yanık ve yaralanmaları
- Ġdrar yolları ve böbrek enfeksiyonları
- Genitoüriner sistem muayeneleri
- Kontamine kan ve sıvı infüzyonu
- Pnömoni, bronkopnömoni
- Gangrenli enfeksiyonlar (2)
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Belirti ve bulgular
- Hipotansiyon
- TaĢikardi
- Takipne
- Hipotermi veya hipertermi
- Titreme
- Ciltte peteĢi, purpura, ekimoz, bül, siyanoz
- Kanama ve dissemine intravasküler koaglülopati (DIC)
- Lökopeni, trombositopeni
- Multiorgan yetmezliği (1,2)
Tedavi
- Antibiyotik tedavisi
- Ġnfeksiyon odağını ortadan kaldırmak veya kontrol altına almak
- Sıvı replasmanı
- Vazopressörler (norepinefrin veya dopamin)
- Ġnotropik tedavi (dobutamin) (2,11)
5.3.2. Nörojenik ġok
Bazen spinal Ģok olarak da isimlendirilen nörojenik Ģok, vazomotor fonksiyonun
kaybı ile karakterizedir. DolaĢımdaki kan volümünün sabit kalmasına karĢın damar
yatağının aĢırı geniĢlemesi, venöz dönüĢün azalmasına ve kardiyak output’un düĢmesine
neden olur. (1,2,6)
Nedenleri:
- Spinal kord yaralanmaları
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- Spinal anestezi
- Genel anestezi
- Hipoglisemi
- Uzun süre sıcağa maruz kalma
- AĢırı dozda sedatif
- Barbitürat yada narkotik ilaçlar (1,2,4,6)
Yukarıda sayılan nedenler dolayı sempatik uyarı kesilir. Bu uyarının kesilmesi sonucu;
- Periferik damarlara sempatik uyarı ulaşamaz ve periferik vazodilatasyona,
kanın periferde göllenmesine ve kalbe dönen kanın azalmasına neden olur.
- Kalbe sempati uyarı gelemez ve kalp hızı ve kasılma gücü arttırılamaz.
- Adrenal beze sempatik uyarı ulaşamaz ve adrenalden katekolamin salınamaz,
ketekolamin yanıtı oluĢamaz. (4)
Ani korku, heyecan ağrı yada postural hipotansiyona bağlı olarak ortaya çıka Ģoka
psikojenik Ģok yada senkop adı verilmektedir. Senkop; serebral sirkülasyonun azalmasına
bağlı olarak birkaç saniye yada 1-2 dk süreli geçici bilinç kaybıdır. (1,2,6)
Belirti ve bulgular:
- Hipotansiyon
- Bradikardi
- DeğiĢken solunum
- Kuru ve ılık cilt
- Anksiyete ve huzursuzluk
- Laterjiden komaya gidiĢ
- Oligüri
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- DüĢük vücut ısısı
- Sipanl kord yaralanması olan hastalarda yaralanmanın distalinde motor ve
duyu kaybı olur. (2,3)
Tedavi
Tedavi nedene yönelik yapılmalıdır.
- Yeterli ventilasyonu sağlamak
- Senkop ile ortaya çıkan hafif nörojenik Ģokta hastayı uyarılardan
uzaklaĢtırmak, varsa ağrıyı hafifletmek, ayakları yükseltmek, özellikle korotis
sinüs üzerine baskı varsa ortadan kaldırılmak
- Bazı olgularda yüklenmeye neden olmadan sıvı vermek
- Yüksek spinal anesteziye bağlı ortaya çıkan nörojenik Ģokta vazokonstrüktör
ilaç kullanmak kısa sürede düzelme sağlar. (1,2,4,)
5.3.3. Anaflaktik ġok
Anaflaktik Ģok, alerjik reaksiyonun en ağır Ģeklidir. Genellikle antikor yanıtı ya da
hipersensivite reaksiyonu ile ani olarak ortaya çıkan bir durumdur. KiĢinin daha önce
duyarlılık kazandığı alerjenle temas etmesi sonucu oluĢmaktadır. Antijen antikor
birleĢmesi sonucunda histamin, bradikinin gibi vazoaktif maddelerin açığa çıkması ile
yaygın ve ani vazodilatasyon geliĢir ve kapiller permeabilite artar. Vazodilatasyon
nedeniyle vasküler kapasite artar, arteriyoller geniĢlemesi ile arter basıncı düĢer,
vazoaktif maddeler nedeniyle vasküler permeabilite artar, bronkospazm geliĢerek sonuçta
hipotansiyon, solunum yetmezliği ile bilinç kaybı ve Ģok geliĢir. (1,2,4)
Anaflaktik Ģok bulguları:
- Hipotansiyon
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
-Nabız artması ve ritm bozukluğu,
-Dispne, stupor, hırıltılı solunum (weezing),
-Laringospazm,
-Bronkospazm, pulmoner ödem,
-Ilık ve ödemli cilt,
-Oligüri-Anüri,
-Parestezi, puriritis,
-Abdominal kramp, diyare ve kusma,
-Akut pulmoner amfizem ve ventikül vibrilasyonu belirti bulguları (2)
Tedavi
- Neden olan antijenin uzaklaĢtırılması
- Temel yaĢam fonksiyonlarının acilen desteklenmesi
- Vasküler tonüsün ilaç tedavisi ile düzeltilmesi
- Ġlk uygulanan ilaç epinefrindir. Antihistaminikler [diphenhydramine
(benadryl) yada antazolin (antistin)] IV olarak verilmelidir. (1)
6. ġOKUN KOMPLĠKASYONLARI
Akciğerler: Hipoksi nedeniyle pulmoner kapiller geçirgenliği artar, surfaktan salgılayan
hücreler tahrip olur ve kollaps geliĢerek akciğer sertleĢir ve akciğere sıvı dolar. Bu
duruma ARDS (Acut Respiratory Distres Sendrom), Ģok akciğeri yada kardiyojenik
olmayan pulmoner ödem adı verilir.
Kalp: Kalp kasının yeterince kanlanamaması nedeniyle kontraktilitesi bozulur ve iskemi
nedeniyle ciddi aritmiler ortaya çıkar.
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Nörolojik sistem: beyin kanlanmasının yetersizliği nedeniyle serebral fonksiyonlar
baskılanır ve konfüzyon- laterji görülür.
Böbrekler: Renal iskemi nedeniyle glomeruler filtrasyon hızında önemli derecede
azalmaya bağlı akut böbrek yetmezliği görülür.
Sindirim sistemi: GĠS mukozasının iskemisi nekroza neden olur ve diare geliĢir, barsak
bakterilerinin toksinleri lenfatik sistem yoluyla kana karıĢır. Sistemik enfeksiyonlar
ortaya çıkar. GĠS mukozasında stres ülserleri ve kanamalar geliĢir.
Hepatik sistem: Amonyak ve laktik asit gibi artık ürünlerin ve ilaçların metabolize
edilmesi yeteneği azalır. Kanla gelen bakterilerin karaciğerde filtre edilmesi ve
retiküloendotelyal sistem fonksiyonları zayıflayarak enfeksiyona eğilim artar. Sarılık
görülür.
Hemopoetik sistem: DIC (Dissemine Ġntravasküler Coagulation) geliĢir. Kuagülasyon
zamanı uzamıĢtır. (2)
7. ġOKTAKĠ HASTANIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
ġokta acil tedavi ve bakıma baĢlamadan önce hastanın genel değerlendirilmesinin
yapılması gerekir:
- Hastanın öyküsü alınır ve Ģok için risk faktörlerinin olup olmadığı
- Doku perfüzyonunun durumunu değerlendirmek için kan basıncı, cilt durumu,
siyanoz ve cildin genel görünümü
- Bilinç durumunu değerlendirmek için huzursuzluk, anksiyete, konfüzyon,
laterji, bilinçsizlik olup olmadığı
- Solunum Ģekli, derinliği, sıklığı ve kan gazları
- Ġdrar miktarı
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- Sindirim sistemi fonksiyonlarını değerlendirmek için bulantı kusma,
distansiyon ve barsak sesleri
- Hastada Ģok tablosunu ağırlaĢtıran bir faktörün olup olmadığı
- Hastanın yaĢı, Ģokun cinsi, daha önceki sağlık durumu, kullandığı ilaçlar gibi
tedaviyi ve Ģokun prognozunu etkileyebilecek durumların olup olmadığı
değerlendirilir. (2)
Klinik değerlendirmelerin sağlıklı yapılabilmesi için hastaya;
- Santral venöz basınç (CVP), pulmoner arter basıncı (PAP) ve pulmoner arter uç basıncı
(PAWP) ölçümlerinin yapılabilmesi için gerekli giriĢimler yapılmalıdır.
- Hasta monitorize edilmelidir.
- Ġdrar miktarını izlemek için üriner kateter takılmalıdır. (2)
8. ġOKTAKĠ HASTANIN BAKIMINDA HEMġĠRENĠN
SORUMLULUKLARI
- Santral venöz basıncın takibi yapılmalıdır. (normal değer: 5-15 cm H2O)
Santral venöz katater ile basınç ölçülür, kan örneği alınır, sıvı ve ilaçlar verilir.
- Ġdrar miktarının takibi yapılmalıdır. Kan basıncının yeterli olup olmaması ve
renal perfüzyonun göstergesi olması bakımından önemlidir. (Ġdrar miktarının
saatte 20 ml den aza inmesi kan basıncı ve renal perfüzyonun yetersizliğini
gösterir)
- ġoklu hastada kan basıncı tayini ve takibi çok önemlidir. Ancak aĢırı sempatik
stimülasyon nedeniyle dıĢtan kan basıncı ölçmek zor ve hatta yanıltıcı olabilir.
- Pulmoner arter basıncı ve pulmoner arter uç basıncı (PAWP) ölçümlerinin
düzenli takibi yapılmalıdır.
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
- Elektrokardiyografi izlemleri yapılmalıdır.
- Kapiller dolum değerlendirilmelidir.
- Solunum sesleri, hızı, derinliği kontrol edilmelidir.
- Kan gazları (pH, PaO2, PaCO2) izlenmelidir.
- Sıvı elektrolit izlemi yapılmalıdır.
- Hastanın nörolojik değerlendirmesinin yapılabilmesi için bilinç düzeyi,
oryantasyon, konfüzyon, pupil reaksiyonu ve uyarılara cevap verme durumu
değerlendirilmelidir.
- Hastanın eritrosit, lökosit, hemotokrit, hemoglobin değerleri, protrombin ve
parsiyel tromboplastin zamanı ve pıhtılaĢma zamanı değerlendirilmelidir.
- Cildi ısı, renk ve nem durumu kontrol edilmelidir.
- Sindirim sistemi değerlendirmesi için barsak sesleri ve kanama belirtileri
izlenmelidir.
- Ven dolgunluğunu izlenmelidir.
- Plazma ve dekstrana bağlı olası hipersensitivite reaksiyonu izlemeli ve gerekli
ilaçları hazır bulundurmalıdır.
- Hasta nörolojik Ģokta ise yatağın baĢı 15-20 derece yükseltilmelidir.
- Ġlaç uygulamaları dikkatli ve düzenli yapılmalıdır. Sempatomimetiklerin cilt
altına kaçıĢı önlenmeli ve yaĢlı hastalarda düĢük dozda uygulanmalıdır.
- Sempatomimetiklerin alkali solüsyonlarla verilmesinden kaçınılmalıdır.
- Ġnvazif giriĢimlerde aseptik teknikler uygulanmalıdır. (2)
Tedavinin etkinliğini değerlendirmelidir. Bunun için;
o Nabzın normale dönmesi
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
o Kan basıncının normale dönmesi
o Ekstremitelerin ısınması
o Bilinç düzeyinin normale dönmesi
o Deri rengi ve neminin normale dönmesi
o Solunumun normale dönmesi
o Ġdrar miktarının normale dönmesi kriter olarak alınır.(2)
9. ġOKTAKĠ HASTADA HEMġĠRELĠK TANILARI
1- DolaĢan kan volümünün azalmasına bağlı yetersiz doku perfüzyonu
2- Pulmoner konjesyon, mikroatelektazi, mikroemboli, Ģant sayısında artma ve
asidoza bağlı gaz değiĢiminin bozulması
3- Hipotansiyon ve renal kan akımının azalmasına bağlı oligüri/anüri
4- Gastrointestinal perfüzyonun azalmasına bağlı vücut gereksiniminden az
beslenme
5- Serebral perfüzyonun azalmasına bağlı düĢünme sürecinde değiĢiklik
6- Çok sayıda invaziv giriĢimlere bağlı enfeksiyon riski
7- Hızlı ve yoğun IV sıvı tedavisine bağlı sıvı volüm fazlalığı riski (6)
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
10. ÖZET
Şok doku perfüzyon yetersizliği veya hücresel dolaşımın bozulmasıdır. Hücreye
yeterince besin maddesi ve oksijen giremediği için gerekli enerji anaerobik metabolizma
ile sağlanır. Bunun sonucunda da hücre içinde artık maddeler birikir ve asit bir ortam
oluşur. Bu ortamda hücre fonksiyonları giderek bozulur ve organ ve sistem yetersizliği
ortaya çıkar.
Şok hastanın durumunun sürekli değiştiği dinamik bir olaydır. Şoktaki spesifik
belirti ve bulgular klinik olarak şokun evrelendirilmesinde kullanılır. Bu evreler
kompanse, dekompanse ve irreversible şok olarak ele alınmaktadır. Dolaşımın yeterli
olmasını sağlayan; kan hacmi, kalbin pompa gücü ve damar tonüsü esas alınarak
sınıflama yapıldığında şok hipovolemik, kardiyojenik ve vazojenik şok olmak üzere üç
grupta incelenmektedir.
Şokun tipi ve altta yatan neden ne olursa olsun tüm şok tiplerinde ve evrelerinde
uygulanması gereken genel tıbbi önlemler benzerdir. Ventilasyon desteğinin sağlanması,
intravasküler volümün düzenlenmesini sağlamak amacıyla sıvı replasmanı, kardiyak
fonksiyonların düzenlenmesi amacıyla vazoaktif ilaç tedavisi ve beslenme desteğidir.
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
DEĞERLENDĠRME SORULARI 1- AĢağıdakilerden hangisi kompansasyon mekanizmalarının yetersiz kaldığı ve
Ģokun klasik tablosunun ortaya çıktığı Ģok evresidir?
a) I. Evre
b) II. Evre
c) III. Evre
d) IV. Evre
e) Hiçbiri
3- AĢağıdakilerden hangisi sıvı kaybına bağlı olarak ortaya çıkan hipovolemik Ģok
nedenlerinden değildir?
a) Yanıklar
b) Kırıklar
c) Ġntestinal tıkanma
d) Pankreatit
e) Diabetes Mellitus
4- AĢağıdakilerden hangisi vazojenik Ģokun genel patofizyolojisi için yanlıĢtır?
a) Yaygın vazokonstrüksiyon
b) Volümün dengesiz dağılımı
c) Venöz dönüĢün azalması
d) Vurum hacminin azalması
e) Kardiyak output’un azalması
CEVAP ANAHTARI
1. B
2. B
3. A
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
KAYNAKLAR
1- Karadakovan A, Eti Aslan F. ġok. Ġn: Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım.
Adana 2010
2- Akdemir N, Birol L. ġok ve hemĢirelik bakımı. Ġn: Ġç hastalıkları ve hemĢirelik ve
bakımı. Ankara 2005
3- Guyton A, Hall J. Textbook of medical physiology. Çeviren: ÇavuĢoğlu H. Tıbbi
Fizyoloji. Tavaslı matbaacılık, Kasım 2001
4- ĠĢgör A. ġok ve Ģok tedavisi. Ed: Sabuncu N, Akça Ay F. in: Klinik beceriler
sağlığın değerlendirilmesi hasta bakım ve takibi. Nobel Tıp kitabevleri 2010
5- Tümay V, Tokyay R. (2002). Hipovolemik ġok. Yoğun Bakım Dergisi, 2(4):246-
254
6- ġelimen D. ġok. Ġn: Acil Bakım. Tavaslı matbaası Mart 2004
7- Erk O. Hipovolemik Ģok. 11. Ulusal Ġç Hastalıkları Kongresi http://www.test-
tihud.org/uploads/content/kongre/11/11.58.pdf
8- ġok ve tedavisi.
http://www.gata.edu.tr/dahilibilimler/ichastaliklari/egitim/aih/aih9.pdf
(18.06.2010)
9- Tükek T. Kardiyojenik Ģok. 11. Ulusal Ġç Hastalıkları Kongresi özet
kitabıhttp://www.tihud.org.tr/uploads/content/kongre/11/11.60.pdf (18.06.2010)
10- Özlük Arıcan Ö, Kozan Ö (2007). Kardiyojenik ġok. Türkiye Klinikleri
Kardiyoloji Dergisi 3(7):32-41
11- Çalangu S. Septik Ģok.
http://www.tihud.org.tr/uploads/content/kongre/11/11.60.pdf (18.06.2010)
KONU BAġLIĞI
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Önerilecek kaynaklar
1- Karakoç E. ġok tanısı ve yönetimi
http://www.tihud.org.tr/uploads/content/kongre/11/11.60.pdf
2- Alan B, Özerkan F (2007). Türkiye Klinikleri Acil Tıp Dergisi. 3;46:87-94
3- Kurt C (2006). Sepsis ile ĠliĢkili Tanımlar, Epidemiyoloji, Ġnsidans ve Klinik
Güncel Bilgiler ıĢığında Sepsis Sempozyum Dizisi 51:17-26
4- Tabak RS, Somyürek Ġ. ġoklar ve senkop. in: Temel ilk yardım ve acil bakım.
Palme yayıncılık, 2008
5- Sözen C. ġok. Ġn: Ġlk yardım ve Acil bakım.Göktuğ yayıncılık, Ġstanbul 2006