66

İlmi Mercek Mayıs 2011

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İlmi Mercek Mayıs 2011

Citation preview

Page 1: İlmi Mercek Mayıs 2011
Page 2: İlmi Mercek Mayıs 2011
Page 3: İlmi Mercek Mayıs 2011

İLMİ MERCEK -Mayıs 2011- SAYI: 83içindekiler

�LM� MERCEK - Mayıs 2011-Yayın Türü: Yaygın / Araştırma Yayıncılık adına imtiyaz sahibi: Bedri Edis Yılmaz, Adres: Kayışdağı Mah. Değirmen Sok. No: 3 Ataşehir - �stanbul Sorumlu Yazı �şleri Müdürü: Fatih Hikmet Müftüoğlu, Adres: Kayışdağı Mah. Değirmen Sok. No: 3

Ataşehir - �stanbul Yönetim Adresi: Araştırma Yayıncılık, Kayışdağı Mah. Değirmen Sok. No: 3

Ataşehir - �stanbul Tel: 0 216 660 00 59 Fax: 0 216 660 16 85 Abonelik Tel: 0216 4444441

Matbaa: Seçil Ofset, 100 Yıl Mahallesi MAS-S�T Matbaacılar Sitesi, 4. Cadde No: 77 Bağcılar-

�stanbul Tel: (0 212) 629 06 15 Baskı Yeri ve Tarihi: �stanbul, 27.04.2011

İslam Dünyası’nda

Geçen Ay

Adnan Oktar

Ne Demişti Ne Oldu?

Bir Ayet Bir Açıklama

Müminun Suresi, 96

Bu Ay Neler Var?

Ebcedlerde Ahir Zaman

Yunus Suresi

Kuran’ın Bazı Sırları

Yüce Allah’ın

Diş Minesine Sağlamlık

Katan Detay Sanatı

2

384

58

29

�MAN HAK�KATLER�

Yaşamı Kolaylaştıran

Bir Madde: Sürfaktan

Kuş Yumurtalarındaki Detaylar 18

24

Beynin Yarı Küreleri Arasındaki

İş Bölümü

�NSAN MUC�ZES�

34

B�YOM�MET�K

Güneş Işığından

Sıvı Yakıt

�NCELEME

38

46

58

KAPAK KONUSU

Salyangoz Hareketindeki

Kompleks Yapı Teknolojiye

İlham Kaynağı Oluyor

HAYVANLAR ALEM�

50

48

�MAN HAK�KATLER�

Renk Değiştirme Ustası

Bir Canlı:

Altın Kaplumbağa Böceği

26

Page 4: İlmi Mercek Mayıs 2011

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

2

Kilisede okunan ezan Hristiyanları büyülediAvrupa’da bir kilise, ayin öncesi ezan okuması için bölgedeki bir camii imamını davet

etti. Ezan okuyan Arap imam herkesi büyüledi. Avrupa’da bir kilisede okunan ezan Hristiyanları büyüledi. Ayin öncesi bölgedeki bir cami

imamını ezan okuması için davet eden kilise yöneticileri, ezan karşısında herkesin büyü-lendiğini belirtti.

Kilise yöneticileri, İslam Merkezi’ne baş-vurup yıllık kutlamalarında ezan okuyacakbir müezzin göndermesini talep etti. Ezanınokunacağı yer de onların en büyük katedra-linden bir tanesiydi. Müezzin olarak seçilenmühendis Ammar bu önemli olayın deva-mını şöyle anlatıyor:

“Çok tereddüt ettim, istihareye yattıktanve danıştıktan sonra Arap kıyafetlerimle git-meye karar verdim. Gidip kilisede ezan oku-

dum. Allah’a yemin ederim ki ellerinde müzik aleti olan müzisyenlerden çok acayip bir huşugördüm. Ayinlerine başlamak için benim bitirmemi bekliyorlardı. Bitirip çıktıktan sonra ba-zılarının dışarıda beni bekledikleri görmek beni oldukça şaşırttı. Bazıları ağlamadan dura-mıyorlardı. Bunlar arasında yaşlı bir kadın vardı. Benden kalbini derinden sarsan bukelimelerin tercümesini istedi.”

www.timeturk.com/tr

Daily Mail: İngiltere Hızla İslam Ahlakına Yöneliyorİngiliz gazetelerinden biri ülkede İslamlaşma üzerine bir rapor hazırladı. Son yıllarda İn-

giltere’de yüz bin kişinin Müslüman olduğunu sorgulayan Daily Mail gazetesi, Hanif diniseçen kitlenin yaş ortalamasının da oldukça genç olduğuna dikkat çekti. İngiliz Daily Mail gazetesi, İngiltere’de İslam’ı seçenlerin sayısı hakkında bir rapor hazır-

ladı. Gazetenin raporuna göre ülkede Müslümanlığı seçenlerin sayısı yüz bine ulaştı ve özel-likle son on yıl zarfında büyük artış görüldü. Çoğunluğunu bayanların oluşturduğu bu yeniMüslümanların yaş ortalaması ise yirmi yedi.

Raporunda, İngiltere eski başkanı Tony Blair’in eşinin,İslam’ı seçen kız kardeşi Lauren Booth’un fotoğrafınada yer veren gazete şöyle devam etti: “Dinlerin çe-şitliliğini araştıran bir grup tarafından ortaya konanrakamlar, ülkenin İslamlaşma yönünde ilerlediğinigöstermektedir. Öyle ki geçtiğimiz yıl Müslümanolanların sayısı kadın-erkek 5200’e ulaştı. Bun-ların 1400’ü Londra’da yaşıyor. Toplam rakamınüçte ikisini yani yüzde yetmişini oluşturan kadın-ların yaş ortalaması ise yirmi yedi.”

www.timeturk.com/tr

Page 5: İlmi Mercek Mayıs 2011

www.İslamadonus.com

3

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

İslam, Almanya’nınbir parçasıdır

Alman Ekonomi Bakanı WolfgangSchaeuble, İslam dininin Almanya’nın birparçası olduğunu söyledi. Schaeuble,Cumhurbaşkanı’nın görevine başlar baş-lamaz buna benzer bir açıklamada bulun-masının “sevindirici” olarak nitelendirdi.Bakan Schaeuble ayrıca, dinin, demok-rasi ve insan hakları ile bağdaştığınainandığı için bu şekilde bir tutum sergile-diğinin altını çizdi.

www.risalehaber.com

Alman Bakan:'İslam Dini beni büyülüyor'

'İmamlar da papazlar gibi din derslerinegirmeli' diyen Schavan İslam dininin kendi-sini büyülediğini söyledi.

Almanya Eğitim Bakanı Annette Scha-van (CDU), Almanya’nın haftalık gazetesi‘Wochenzeitung’a verdiği röportajda imam-ların da papazlar gibi okullarda din dersiöğretmeni olarak görev yapması öneri-sinde bulundu.

Bunun için önce Almanya’daki üniversi-telerin ilgili bölümlerinden mezun olmalarıgerektiğini söyleyen Schavan röportajındevamında, İslam dinindeki bilinçli olarakbelli kurallara bağlı yaşama prensibininkendisini büyülediğini dile getirdi.

www.risalehaber.com

Sırbistan’da İslam BilimleriFakültesi açıldı

Sırbistan’da Boşnak nüfusun yoğunolarak yaşadığı Sancak bölgesinin enbüyük kenti Yeni Pazar’da (Novi Pazar)kurulan fakültenin açılışı dolayısıyla törendüzenlendi. IZS Reis-ul Uleması AdemZilkiç, törende yaptığı konuşmada, yeniaçılan fakültenin, Sırbistan’ın eğitim siste-mine dahil olduğunu ve buradan alınacakdiplomaların devlet tarafından tanınaca-ğını kaydetti. İslam Bilimleri Fakültesi De-kanı olan ve daha önce Sırbistan’ın FasBüyükelçiliğini yapan Mehmet Beçoviç defakültenin ilk etapta 21 öğretim üyesi ve45 öğrenciyle hizmet vereceğini söyledi.

Bu arada, yeni açılan İslam BilimleriFakültesi, Sırbistan’da, Müslümanlara ait,devlet çerçevesinde ”akrediteli” faaliyetgösterecek ilk eğitim kurumu olma özelliğitaşıyor.

www.risalehaber.com

Page 6: İlmi Mercek Mayıs 2011

P eygamber Efendimiz (s.a.v.)’inhadislerinde ve İmam Rabbani,Celaleddin Suyuti, Bediüzza-

man Said Nursi gibi büyük İslam alim-lerinin açıklamalarında Hz. Mehdi(a.s.)’ın fiziksel ve ahlaki olarak sahipolduğu tüm özellikler, hangi ortamda çı-kacağı, çıkışının alametlerinin neler ol-duğu, kendisine nasıl biat edileceği çokdetaylı olarak tarif edilmiştir. Mehdiyetianlatan hadislerin hepsinde Hz. Mehdi(a.s.) bir zat, bir şahıs, Allah’ın üstünilimler lütfettiği bir beşer olarak bildiril-miştir. Tek bir hadiste dahi Hz. Mehdi(a.s.)’ın ruh şeklinde geleceği söylen-memiştir. Bu yönde bir ima, bir işarimana dahi yoktur.

1400 senedir İslam dünyasındanhiç kimse Hz. Mehdi (a.s.)’ın ruh olarakgeleceği iddiasında bulunmamıştır.

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

4

• Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s)’ın bir ruholmadığını bir şahıs olduğunu nasıl açıklamıştır?

• Hz. Mehdi (a.s)’ın hemen tanınmasına vesile olacakalametler nelerdir?

Page 7: İlmi Mercek Mayıs 2011

Peygamberimiz (s.a.v.)’in tüm özellikleriyleanlattığı bu mübarek şahsın gelişini heye-canla bekleyen yaklaşık 1,5 milyarlık İslamalemi de, bir ruhun veya manevi bir varlı-ğın beklentisi içinde değildir. Tüm İslamdünyası Müslümanların manevi lideri ola-

cak, onları birleştirecek, Hz. İsa (a.s.) ilebirlikte İslam ahlakını yeryüzüne hakim kı-lacak, dünyaya Asr-ı Saadet benzeri bir gü-zellik yaşatacak bu mübarek zatıheyecanla beklemektedir.

www.Kurandamehdiyet.com

5

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yüzlercehadisle Hz. Mehdi (a.s.)’ın görünümününnasıl olacağını bildirmiştir. Hatta bu konudahayret verici detayları haber vermiştir. EğerHz. Mehdi (a.s.) ruhani bir varlık olarak ge-lecek olsa, Peygamberimiz (s.a.v.)’in Hz.Mehdi (a.s.)’ın saç rengini, boyunu, enda-mını, gözlerini, sakalını, dişlerini, yüzünü,sırtındaki bene yüzündeki ize ve kaşlarının

arasındaki kaş çatma çizgisine kadardetay vererek tüm fiziksel özellik-

lerini anlatmayacağı açıktır.

Ruh şeklinde olan bir varlığın, gözü,kaşı, sakalı, boyu olmaz. Omuzlarının, kar-nının ve tüm bedeninin geniş olacağı, açıkve geniş alınlı olacağı, saçlarının siyah vegür olacağı, gözlerinin hafif çekik olacağı,sakalının gür ve sık olacağı, sakalının yan-larda az, aşağı tarafının uzun olacağı, sır-tında Nübüvvet mührünün olacağı, sırtındaayrıca mersin yaprağına benzeyen bir bendaha olacağı, burnunun ince ve küçük ola-cağı, burnunun orta bölümünde belli belir-siz bir çıkıntı olacağı, kaşlarının kavisli

olacağı, iki kaşı arasında küçük birçukur olacağı, alnında bir içbükeylik vebir ben olacağı, cildinin çok güzel veparlak olacağı gibi onlarca detay bildi-rilmez. Peygamberimiz (s.a.v.)’in, Hz.Mehdi (a.s.)’ı bu kadar detaylı tarifetmiş olması müminler için çok büyükbir nimet ve güzelliktir. Peygamberimiz(s.a.v.)’in tasvirleri vesilesiyle, Hz.Mehdi (a.s.) ortaya çıktığında kendisinigörenler, bu tasvirlerden hemen kendi-sini tanıyacaklardır.

Bir ayette, Kitap Ehli’nin Peygam-ber Efendimiz (s.a.v.)’i “çocuklarınıtanır gibi” tanıyacakları bildirilmektedir:

“Kendilerine kitap verdikleri-miz, onu (peygamberi), çocuklarınıtanır gibi tanırlar. Buna rağmen iç-lerinden bir bölümü, bildiklerihalde gerçeği gizlerler.” (BakaraSuresi, 146)

Peygamberimiz (s.a.v.)’in Mübarek Bir İnsan Olan Hz.Mehdi (a.s.)’ın Fiziksel Özelliklerini Anlatması, Hz. Mehdi(a.s.)’ın Ruhani Bir Varlık Olmayacağının Delillerindendir

Page 8: İlmi Mercek Mayıs 2011

Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi(a.s.)’ın soyunu, doğumunu, ilk olarakhangi şehirde bulunacağını, sonra İstan-bul’a geleceğini çeşitli hadislerde çok de-taylı olarak anlatmıştır:

Hz. Mehdi (a.s.), PeygamberEfendimiz (s.a.v.)’in

Soyundandır

“Kıyametin kopması için zamandasadece bir günden başka vakit kal-mamış da olsa Allah (c.c.) benimEHL-İ BEYTİMDEN (SOYUM-

DAN) BİR ZATI

(HZ. MEHDİ (a.s.)’ı) gönderecek.”(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

“BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUM-DAN) BİR ŞAHIS (HZ. MEHDİ (a.s.))bütün dünyaya hakim oluncaya kadargünler ve geceler gitmez.” (En-Necmu’sSakıb, Ukayli)

“Hz. Mehdi (a.s.) ile müjdelenin. O (HZ.MEHDİ (A.S.), KUREYŞ’TEN VE EHL-İBEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR KİŞİ-DİR.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Meh-diyy-il Ahir Zaman, s. 13)

“MEHDİ (A.S.), BENİM ÇOCUKLARIM-DAN BİRİDİR. Yüzü gökyüzünde parla-

yan yıldız gibidir.” (Ali b. SultanMuhammed el-Kari el-Hanefi’nin“Risaletül Meşreb elverdi fimezhebil Mehdi”)

Hz. Mehdi (a.s.)Büyük Bir Şehirde

Doğacaktır

“Resulullah (s.a.v.) şöyle bu-yurmuştur: “Hz. Mehdi

(a.s.), MEDİNE’DEN(BÜYÜK BİR ŞEHİR-

DEN) çıkacak ve Mekke’yegelecek...”” (Mer’iy b. Yusuf

b. Ebi bekir b. Ahmet b.Yusuf el-Makdi’si “FeraiduFevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-

Mehdi El-Muntazar)İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

6

Bakara Suresindekibu ayet işari manada,

Hz. Mehdi (a.s.)’ın tanın-masına da işaret etmekte-

dir. Hz. Mehdi (a.s.) da ortayaçıktığında, mübarek Peygamberi-

miz (s.a.v.)’in tasvirleri ışığında, insanlaronu çocuklarını tanır gibi tanıyacaklardır.Ancak buna rağmen bazı insanlar, bu mü-barek şahsı tanımazlıktan gelecekler vekendisini inkar edeceklerdir.

İlmimercek

KAPAK KONUSU

Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.)’ın Bir İnsana AitÖzelliklerini Çok Detaylı Olarak Anlatmıştır

Page 9: İlmi Mercek Mayıs 2011

“Medine” kelimesininsözlük anlamı “büyükşehir”dir. Dolayısıyla Peygam-berimiz (s.a.v.)’in bildirdiğine göreHz. Mehdi (a.s.), medinede yani büyükbir şehirde doğacaktır.

Hz. Mehdi (a.s.) “KaraKöyü”nden ÇıkacaktırPeygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edi-

len diğer bir hadiste de Hz. Mehdi (a.s.)’ındoğum yeri olarak “Kara” denilen bir böl-geye de işaret edilmiştir:

“Hz. Mehdi (a.s.)’ın KARA KÖYÜNDEN çı-kacağı söylenmiştir.” (Mustafa Reşit Filizi,Risalet-ül Huruc ül Mehdi, s. 69)

Hz. Mehdi (a.s.)’ın DoğumuEvde OlacaktırHadislerde ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)’ın

doğumunun gizli olacağı; yani doğumununevde gerçekleşeceği de bildirilmiştir:

“İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi’s-selamşöyle buyurmuştur: “Bizim Kaim’imiz(Hz. Mehdi (a.s.)) ile Allah’ın resulleriarasında bir takım benzerlikler vardır.Nuh (a.s.), İbrahim (a.s.), Musa (a.s.),

İsa (a.s.), Eyyub (a.s.) ve Muhammed(s.a.v.) peygamberlerin her biri ile birbenzerliği vardır... İBRAHİM (a.s.) İLE,DOĞUMUNUN GİZLİ OLMASI (DOĞU-MUNUN EVDE OLMASINDA) ...benzer-liği vardır.”” (Kemal’ud-Din s. 322, 31.babin 3. hadis)

“Hz. Ali b. Hüseyin Zeynel Abidin (a.s.)şöyle buyurur: “KAİM’İMİZİN (HZ.MEHDİ (A.S.)’IN) DOĞUMU İNSAN-LARA GİZLİ KALACAKTIR...”” (Bihar-ülEnvar, c. 51, s. 135)

Hz. Mehdi (a.s.) Türkiye’denÇıkacaktırPeygamberimiz (s.a.v.)’in bir hadisinde

Hz. Mehdi (a.s.)’ın Türkiye’den çıkacağı vemücadelesinin sonuna kadar da buradanayrılmayacağı bildirilmiştir:

www.mehdiyet.com

7

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 10: İlmi Mercek Mayıs 2011

“HZ. MEHDİ (A.S.)RUM’DAN, TÜRKLERDEN

(çünkü, eskiden Türkiye’ye“Diyar-ı Rum” deniliyordu.) AYRIL-MAYACAKTIR.” (İş’afü’r-Rağıbîn’den

naklen Tılsımlar Mecmuası, Bediüzza-man Said Nursi, s. 212)

Hz. Mehdi (a.s.), İstanbul’uManen FethedecektirResullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ehli Beytimden bir ŞAHIS Hz. Mehdi(a.s.), (dünyaya) sahip oluncaya kadarkıyamet kopmaz. O (HZ. MEHDİ (a.s.)),İSTANBUL’U VE CEBEL’İ (dağı- İstan-bul’un 7 Tepe’sini) (MANEN) FETHEDE-CEKTİR.” (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b.Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fe-vaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Munta-zar)

“Uzak yerlerdeki talebe-leri Hz. Mehdi (a.s.)’a biat edecek. Zu-lümü ve zalimleri fikren etkisiz halegetirecek, ülkeler düzelecek, CENAB-IHAK KENDİSİNE İSTANBUL’U (MANEN)FETHETTİRECEKTİR.” (Ukayli “En-Nec-mu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Ev-ladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal)

Tüm bu hadislerden açıkça görüldüğüüzere Hz. Mehdi (a.s.);

• Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in so-yundan gelen,

• Büyük bir şehirde doğan,• Doğumu evde gerçekleşen,• Mücadelesini İstanbul’da ve Türki-

ye’de yürütecek olan MÜBAREK BİR İN-SANDIR. Ruh şeklinde veya ruhani olan birvarlık değildir.

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

8

Deccale Karşı Verilecek Büyük İlmi Mücadelenin LideriOlan Hz. Mehdi (a.s.) Ruhani Bir Varlık Olamaz

Peygamberimiz (s.a.v.)’inhadislerinde deccal ve fitneside detaylı olarak anlatılmıştır.Hz. Mehdi (a.s.) bu büyük fit-

neye karşı amansız bir fikrimücadele verecek, deccaliyeti

etkisiz hale getirerek, İslamahlakının dalga dalga dünyayahakim olmasına vesile olacak-tır. Böyle büyük bir mücadeleyiruh şeklinde, mefhumu belli ol-

mayan bir varlığın yürüteme-yeceği açıktır.

Page 11: İlmi Mercek Mayıs 2011

www.mehdininalametleri.com

9

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

BediüzzamanHazretleri de ahir zamandaDarwinizm ve materyalizmingüçleneceğini, deccaliyetin bu güç-ten destek alarak yayılacağını, ancakHz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın fikrimücadeleleriyle bu fitnelerin son bulacağınıbelirtmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın birinci görevininde, Darwinizm ve materyalizmi fikren etkisiz halegetirmek olduğunu söylemiştir. Bediüzzaman’ın da be-lirttiği gibi, Hz. Mehdi (a.s.) bu görevini tam olarak yerinegetirecek, Darwinizm’i ve materyalizmi fikren ortadan kaldı-rarak, insanların imanlarının kurtulmasına vesile olacaktır:

Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle (etkisiyle) ve MADDİYUNVE TABİİYYUN TAUNU (Darwinizm ve materyalizm hastalığı),BEŞER İÇİNE İNTİŞAR ETMESİYLE (insanlar arasında yayılma-sıyla), herşeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini (materyalizmi)TAM SUSTURACAK bir tarzda imanı kurtarmaktır. (Emirdağ Lahi-kası, sf. 259)

Ruh şeklinde bir varlığın;

- Darwinizme ve materyalizme karşı ilmi mücadele yapamayacağı;

- Bu dinsiz ideolojileri fikren etkisiz hale getirmek için kitaplar yaza-mayacağı, belgeseller hazırlayamayacağı, konferanslar düzenleyeme-yeceği;

- Bu ideolojileri tam anlamıyla susturarak imanı kurtaran bir çalışma ya-pamayacağı açıktır.

Bu önemli ve hayati çalışmaları bir beşer olarak zuhur edecek Hz.Mehdi (a.s.) yerine getirecek ve Allah’ın izniyle İslam ahlakını dünyayahakim kılacaktır.

Page 12: İlmi Mercek Mayıs 2011

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz.Mehdi (a.s)’ı tarif ederken, Hz. Mehdi(a.s)’ın gömlek giyip kılıç kuşanması, in-sanların ona sevgi duyması, bekar olması,kardeşinin sayısının az olması, İslam ale-

minin lideri olması gibi beşere ait özellikle-rini detaylı olarak anlatmıştır. Bu tariflerdenbir ruhun evlenmesi, kardeşinin olması, gi-yinmesi gibi insanlara ait özelliklere sahipolmayacağı çok açık ve net olarak bellidir.

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

10

Çeşitli İslami kaynaklarda Mehdi keli-mesi anlam olarak da açıklanmış ve tümkaynaklarda Hz. Mehdi (a.s.)ʼın bir şahısolacağı çok net olarak bildirilmiştir. Bukaynaklardan birinde Mehdiʼnin kelime an-lamı şöyle anlatılmaktadır:

“Mehdi”, kelime olarak, “hidayeteermiş, hidayet bulmuş kişi” anlamınagelir.” (İslam Ansiklopedisi, “Mehdi”, c.5, s. 149)

Dini literatürde ve halk arasında isePeygamberimiz (sav)ʼin ahir zamanda ge-leceğini müjdelediği mübarek zatınismi olarak geçmektedir. Bir İs-lami kaynakta kelimenin tanımışöyle yapılmaktadır:

“Mehdi”: Allah’ın hakikatenhak yoluna götürdüğü kim-sedir. Bu sözcük, isimlerarasında o kadar çok kulla-nılmıştır ki bilinen isimlerdenolmuştur. Peygamber’in ahirzamanda geleceğini müjdelediği

kimse bu isimle adlandırılmıştır. (İbn’ül-Esir el-Cezeri, “en-Nihaye fi Garib’il-Ha-disi ve’l-Eser”, c. 4, s. 244 )

Bir başka kaynakta da Hz. Mehdi (a.s.)hakkında şöyle bir açıklama yer alır:

“Hz. Mehdi (a.s.) Allah’ın hak yola erdir-diği kimsedir. Hz. Mehdi (a.s.) Peygam-ber (s.a.v.)’in ahir zamanda geleceğinimüjdelediği, kendi ailesinden olan kimse-nin adıdır. Yeryüzünü adalet ve eşitlikledolduracak; zulüm ve haksızlıkla dolmuşiken. O Konstantiniyye’de (El-Müncid Fi’l-A’lam) Mesih (a.s.) ile birlikte olacak.

Arab’a ve Arap olmayan herkesehükmedecek, Deccal’i öldürecek...

Onun zuhur edeceğini dost vedüşman inkar etmiştir. Onun kı-yamına dair rivayetler tevatüreulaşmıştır. Allah’ım! O’nun zu-hurunu çabuklaştır...” (Fahrettin

et Türeyhi, Mecma’ül Bahreynve Matla’ün-Nayyireyn, c. 1, s.

475-476 )

Peygamberimiz (s.a.v.)’in Hz. Mehdi (a.s.) ileİlgili Haber Verdiği Hadislerin Tümü Bir Ruhİçin Değil, Bir Şahıs İçin Geçerlidir

İstanbul’u Manen Fethedecek Olan Bir Ruh Değildir“Hz. Mehdi (a.s.), KONSTANTİNİYYE VEDEYLEM DAĞINI (MANEN) FETHEDE-CEKTİR.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi AlamatilMehdiyy-il Muntazar, s. 27)

“Allah Teala Hazretleri, mümin kullarına

ROMA’NIN MERKEZİ OLAN İSTAN-BUL’UN TESBİH VE TEKBİR İLE(MANEN) FETHİNİ nasip buyurmadıkçakıyamet kopmayacaktır.” (Ahmed Gü-müşhanevi . Ramuz’ul Ahadis, s. 478)

‘MEHDİ” Kelimesinin Anlamı Nedir?

Page 13: İlmi Mercek Mayıs 2011

“Hz. Mehdi (A.S.), PEYGAMBERİMİZ(S.A.V.)’İN SANCAĞI, GÖMLEĞİ, KILICI,İŞARETLERİ, NURU VE GÜZEL İFADE-SİYLE yatsı vaktinde çıkar.” (Ali b. SultanMuhammed el-Kari el-Hanefi, “RisaletülMeşreb elverdi fi mezhebil Mehdi”)

“ALLAH’IN ELÇİSİ İÇİN HAZRETİ CEB-RAİL (A.S.) TARAFINDAN Bedir Savaşısırasında getirilen sancak İMAM-I

ZAMAN (HZ. MEHDİ (A.S.)) TARAFIN-DAN YÜKSELTİLECEKTİR. BU SANCA-ĞIN ÖZEL NİTELİĞİ dört bir yanda biraylık mesafedeki DÜŞMANLARIN KAL-BİNE KORKU SALIYOR OLMASIDIR.Buna eşdeğer olarak, İNANANLARINKALPLERİNDE MEMNUNİYETİ VE SAĞ-LAMLIĞI ARTTIRACAKTIR.” (Bihar-ülEnvar, Cilt. 51, Sayfa 135; Cilt 52, Sayfa328; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, s. 241)

www.mehdikanakitmaz.com

11

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Gömleğini Giyip, (Teberrüken;yani sembolik olarak) Kılıcını Kuşanacak ve Mübarek SancağınıAçacak, Kutsal Emanetlerle Birlikte Çıkacak Olan Bir RuhDeğil, Hz. Mehdi (a.s.)’ın Zatıdır

İslam Alemi Ruhani Bir Varlığa Değil, Hz. Mehdi (a.s.)’ınZatına Biat Edeceklerdir“Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. Me-dine halkından bir kişi koşarak Mek-ke’ye çıkar. Mekke halkından bir gruponu (Hz. Mehdi (a.s.)’ı), isteme-mesine rağmen (bulunduğuyerden) çıkarırlar. HACER-İESVED’LE MAKAMI İBRA-HİM ARASINDA ONA (HZ.MEHDİ (A.S.)’A) BİAT EDER-LER.” (Sünen-i Ebu Davud,5/94; El-Kavlu’l Muhtasa FiAlamatil Mehdiyy-il Muntazar,s. 20)

“RÜKUN (bir kişiye can-ı gönülden sa-mimi olarak meyletme) İLE MAKAMARASINDA KENDİSİNEBİAT EDİLECEKTİR.Hz. Mehdi (a.s.) okadar merhametli ola-caktır ki, zamanında ne birkimse uykusundan uyandı-rılacak, ne de bir kimseninburnu kanayacaktır.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi AlamatilMehdiyy-il Muntazar, s. 42)

Page 14: İlmi Mercek Mayıs 2011

“İman edenlerin Efendisi (s.a.v.) der ki:“... ALLAH SİZİN İÇİN, SİZİ BİRLEŞTİ-RECEK VE SİZİ DAĞINIKKEN BİRA-RAYA GETİRECEK BİRİNİ (HZ. MEHDİ(a.s.)’I) ÇIKARANA DEK... Beklerseniz,ödüllendirileceksiniz ve sizin haksız-lığa uğratılmanızın intikamını alacak(Darwinizm’e, materyalizme ve ateizmeilmi zeminde gereken cevabı verecek)olanın ve haklarınızın kurtarıcısı olanın,o (Hz. Mehdi (a.s.)) olduğunu kesinlikleanlayacaksınız...”” (Kitab-ül Gaybet,[Bihar-ul Envar, c. 51], Ansariyan Yayıncı-lık, Derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi,İran-Kum, 2003, s. 182)

Ruh Halinde Bir Varlıkİslam Aleminin Manevi LideriOlamaz“Malik bin Zamra der ki, Emirülmümi-nin Ali aleyhisselam bana şöyle bu-yurdu: “... Hayrın çoğu o zamandadırey Malik! O ZAMANDA KAİM’İMİZ (HZ.

MEHDİ (a.s.)) KIYAM EDECEK ...SONRA ALLAH HERKESİ ONUNETRAFINDA TOPLAYACAK.””

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Nu-mani, Gaybet-i Numani s. 242)

“... Ve sonra istemediği halde biatlarınıkabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz,ona biat ediniz. Çünkü o yerde degökte de Hz. Mehdi (a.s.)’dır.” (Ali BinHüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyu-ti’nin Tasnifinden Hadisler, KahramanNeşriyat, s. 35)

“Kardeşi az olandır.” (Risalet ül Mehdi,s161)

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

12

Müslüman DünyasınıAyrılıklardan KurtarıpBirleştirerek Türk İslamBirliği’ni Sağlayacak OlanRuhani Bir Varlık Değildir

Ruh Şeklinde Bir Varlı-ğın Az Kardeşinin OlmasıMümkün Değildir

Page 15: İlmi Mercek Mayıs 2011

“Mes’ûdî şöyle nakletmektedir: “Ali b.Hazma, İbn-i Sirac ve İbn-i Ebi Said, birara İmam Rıza’nın (a.s) huzuruna var-dıklarında Ali B. Hazma İmam’a şöylearzetti: “Ey Resulullah’ın oğlu, biz, siz(Ehli Beyt imamların)dan şöyle naklet-mişiz ki; HER İMAM ÖLMEDEN ÖNCE

MUTLAKA EVLADINI GÖRÜR. (Acababu doğru mudur?) İmam (a.s) ceva-bında şöyle buyurdu: “Şunu da hadiseeklediniz mi “KAİM (HZ. MEHDİ)HARİÇ”” (İsbat-ül Vasiye (Mes’udî), s.201)

www.risaleinurdamehdi.com

13

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.)’ın Bekar Olaca-ğını Söylemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in Ruh şeklindeBir Varlıktan Bahsetmediği Açıktır

Büyük İslam alimi Muhyiddin Arabi eserlerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ındokuz özelliğini saymıştır. Muhyiddin Arabi bu sözleriyle, Hz.Mehdi (a.s.)’ın özel bir hikmet ve anlayış gücüne sahip olacak birşahıs olduğunu çok net olarak açıklamıştır:

1. Basiret sahibi olması 

2. İlahi Kitabı anlaması

3. İlahi Kelam’ın manasını bilmesi 

4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi 

5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması 

6. Varlıkların sınıflarını bilmesi 7. İşlerin girift taraflarını bilmesi 8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması 9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vu-kufu bulunması (vakıf olması).

Page 16: İlmi Mercek Mayıs 2011

“Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’ın) hilafetinden(manevi liderliğinden) yer ve gök ehli,bütün yabani hayvanlar, kuşlar, hattadenizdeki balıklar bile razı olacaktır.”(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)

“Allah onun (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) MU-HABBETİNİ İNSANLARIN KALPLERİNEYERLEŞTİRECEKTİR. Böylece onlar,gündüzleri arslan kesilen ve geceleride ibadetle geçiren bir toplum olacak-lar.” (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi BeyanıEnne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi TalibAle’t-Temam ve’l kamal”)

Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadis-i şerif-lerinde bildirdiği gibi, Hz. Mehdi (a.s.) med-rese eğitimi almayacak sadece YüceAllah’ın kendisine bahşettiği özel ve gizliilimlerle hükmedecektir. Bütün zahiri ilimler,istenildiğinde herkes tarafından okuyarak,araştırılarak öğrenilebilir. Bir de çalışılarakelde edilemeyen, ancak Yüce Allah’ın birlütfu olan ve onu istediği kuluna verdiği“Vehbi” ilim vardır. “KEZA (N.B. HAM-MAD) KAAB’DAN TAHRİC ETTİ, O DEDİKİ: O KİMSENİN BİLMEDİĞİ GİZLİ BİRDURUMA KILAVUZLANDIĞI İÇİN KEN-DİSİNE “MEHDİ” DENİLMİŞTİR...” hadi-sinde “kimsenin bilemediği” denilerek Hz.Mehdi (a.s.)’ın böyle bir ilme sahip olduğuanlatılmak istenmiştir. (Allahualem) Builmin “Ledün ilmi” olması da muhtemeldir.

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

14

Hz. Mehdi (a.s.) Tümİnsanların, Hatta Deniz-deki Balıkların, HavadakiKuşların Onun SevgisiyleCoşacakları Bir İnsandır

İnsanlar Sevgilerini RuhŞeklinde Bir VarlığaDeğil, Hz. Mehdi (a.s.)’ınZatına Yönelteceklerdir

Allah’ın Bahşettiği Özelİlimlere Sahip OlmasıHz. Mehdi (a.s)’ınBir Ruh Değil, ŞahısOlduğunu Gösterir

Page 17: İlmi Mercek Mayıs 2011

Hz. Mehdi (a.s) herhangi birkonuda bilgi sahibi olmak istediğinde Yüce

Allah kendisine bu bilgileri ilimle bildirecek ve onun hik-metli konuşmalar yaparak insanların hidayetine ve Kuran’ın doğruyorumlanmasına yardım edecektir. Bu hadislerden de anlaşılacağı üzere,

bir ruhun ilimle donatılması, insanlarla konuşması ve onlara Kuran’ı yo-rumlaması mümkün değildir.

www.bediuzzamanvemehdi.com

15

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Hz. Mehdi (a.s.) Allah Katından “Ledün İlmi” Gibi Özel veGizli İlimlerle Donatılacaktır“Abdullah sordu: Öyleyse gaybeti ar-dındaki hikmet nedir? İmam cevapverdi: “... Hikmetinin nedeni, Hızır(a.s.)’ın gemiye hasar vermesi, çocu-ğun öldürülmesi ve duvarın inşa edil-mesi sırasında yaptığı işlerin ardındakihikmetler gibi, ortaya çıkmasının ardın-dan anlaşılacaktır. Hazreti Musa (a.s.)Hazretlerine onunla yolları ayrılana dekaşikar olmamıştır. Ey Fazl’ın oğlu! BuAllah’ın bir işidir ve gaybetin sırrı vehikmeti, Allah’ın sırlarından ve hikmet-lerinden biridir. ALLAH’IN EN ÜSTÜN

AKIL SAHİBİ OLDUĞUNA İMANIMIZOLDUĞU GİBİ, O’NUN (HZ. MEHDİ(A.S.)’IN) TÜM İŞLERİNİN DE HİKMETLİOLDUĞUNDAN KESİNLİKLE EMİN OL-MALIYIZ. DETAYINDA GİZLENEN HİK-METİN FARKINDA OLMASAK BİLEBÖYLE YAPMALIYIZ.”” [Molla BakırMeclisi, Cila-ul-Uyun, 3/157]

“Ka’b: “Kıyam edecek olanın HZ.MEHDİ (A.S.) OLARAK ADLANDIRIL-MASININ SEBEBİ GİZLİ İŞLERE HİDA-YET EDİLMESİ SEBEBİYLEDİR.”der.” (Kitab-ul Havi li’l Fetava, c.2, s.148)

Hz. Mehdi (a.s.), Hz. Davud (a.s.) Gibi Vehbi İlim Sahibi Olacak veTıpkı Hz. Davud (a.s.) Gibi Allah’ın İlhamıyla Hükmedecek MübarekBir Şahıstır“Şeyh Müfid şöyle diyor:

KAİM-İ AL-İ MUHAMMED (S.A.V.) (HZ.MEHDİ (A.S.)) KIYAM ETTİĞİNDE AYNIHZ. DAVUD (A.S.)GİBİ YANİ BATIN HA-SEBİYLE (GEREĞİNE UYGUN) HÜKME-

DECEK, ŞAHİDE GEREK DUYMADANHÜKMEDECEK. ALLAH HÜKMÜ ONAİLHAM EDECEK VE O DA İLAHİ İL-HAMA GÖRE HÜKMEDECEK.” (İrşad,Şeyh Müfid, sf. 365, 366)

Page 18: İlmi Mercek Mayıs 2011

“Resulullah (s.a.v.) Ammar bin Yasir’eşöyle buyurmuştur:

“Onun uzun bir gaybeti olacaktır ki, birtakım insanlar bu dönemde imanlarınıkaybedecek, diğer bir grubu ise iman-larını koruyacaklardır. O (Hz. Mehdi(a.s.)), ahir zamanda çıkıp yeryüzünü

adaletle dolduracaktır. O (Hz. Mehdi(a.s.)), ALLAH’IN KELAMININ TEVİLİ(YORUMU, AÇIKLAMASI) İÇİN MÜCA-DELE EDECEK, nitekim ben Allah’ınkelamının tenzili (nazil oluşu) için mü-cadele ettim. Ey Ammar... (O) halkınbana en çok benzeyeni olacaktır.”” (Ki-fayet’ül Eser, İlzam-ün Nasib, c.1, s. 98)

İlmimercek

KAPAK KONUSU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

16

Hz. Mehdi (a.s.) Yüksek Sanat Gücüyle Dünyayı GüzelleştirecekHer Yere Kuran Neşesini, Estetik ve Güzelliği Hakim Edecektir

Hz. Mehdi (a.s.) Kuran’ın Doğru Yorumlanması İçin İlmenMücadele Edecek Bir Şahıstır

“Hz. Mehdi (a.s.)) HİKMET ZIRHINI BÜ-RÜNDÜ, ONU BÜTÜN ADABIYLA; TE-VECCÜH, MARİFET VE FERAGATLE

KUŞANDI. Hikmet onun nezdinde yitiği,hep istediği ihtiyacıdır ...” (Nech-ül Belağa182. Hutbe)

Hz. Mehdi (a.s.) Hikmetli Konuşmaları, Olayların Özüne İnenAnlatımlarıyla Tanınacak Bir Şahıstır

Hz. Mehdi (a.s.)’ın vesilesiyle hayatınher anına bolluk, zenginlik, güzellik, iler-leme ve sanat hakim olacaktır. İnsanlarıKuran ahlakına yönlendirecek, ahlaklarıgibi, yaşadıkları yerleri, bahçeleri, evlerinindekorasyonunu, kıyafetleri, dinledikleri mü-ziği, eğlence şekillerini, resimlerini ve soh-betlerini de güzelleşecektir. Bir ruhun

insanların yaşadığı ortamı güzelleştirmesibu konuda konuşmalar yaparak insanlarafikir vermesi elbette mümkün değildir.

“ALEMDE VİRAN BİR YER KALMAYA-CAK VE HZ. MEHDİ (A.S.) HER YERİONARACAK, ABAD (MAMUR VE ŞEN)EDECEK.” (El Mehdiyy-il Mev’ud, c:1, sf.264)

Page 19: İlmi Mercek Mayıs 2011

Allah’ın Kuran’da övdüğü mübarek Pey-gamberimiz (sav), Hz. Mehdi (a.s)’ın çoküstün ahlak özelliklerine sahip olacağını

müjdelemiştir. Bir ruhun cesaret, zorluklarakarşı dayanıklılık, sabır gibi insani duygu-lara sahip olması elbette mantık dışıdır.

www.mehdi-deccal-masonluk.com

17

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Hz. Mehdi (a.s.) Cesaret, Metanet, Sadakat ve Tesanüt SıfatlarınaSahip, Basireti, Feraseti ve Anlayışı Çok Güçlü Bir Şahıs Olacaktır

Hz. Mehdi (a.s.) Müçtehid, Müceddid, Mürşit, Kutb-u Azam,Mehdi ve Hakim Sıfatlarına Sahip Olacak Değerli Bir Şahıstır

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazret-leri de Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’inhadislerinde bildirdiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’ıahir zamanın en büyük fesadı zamanındagelecek bir zat olarak haber vermiştir:

“... AHİR ZAMAN’IN EN BÜYÜK FESADIZAMANINDA, ELBETTE EN BÜYÜKBİR MÜÇTEHİD (GEREKTİĞİNDE AYETVE HADİSLERDEN HÜKÜM ÇIKARANBİR ALİM), HEM EN BÜYÜK BİR MÜ-CEDDİD (DİNİ YENİLEYİCİ), HEMHAKİM, HEM HZ. MEHDİ (A.S.), HEMMÜRŞİD (İNSANLARA DOĞRU YOLUGÖSTEREN), HEM KUTB-U AZAM (ZA-MANININ EN BÜYÜK DİNİ LİDERİ) OLA-RAK BİR NURANİ BİR KİŞİYİGÖNDERECEK ve O ZAT DA, PEY-

GAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN SOYUNDANOLACAKTIR.” (Mektubat, Yirmi Doku-zuncu Mektup, Yedinci Risale Olan Ye-dinci Kısım, s. 411-412)

Görüldüğü gibi Bediüzzaman Hazret-leri’nin ahir zamanın en büyük fesadı zama-nında gelecek bu mübarek zat içinkullandığı vasıfların hiçbiri bir ruha değilşahsa ait sıfatlardır. Hiçbir ruhun, şahsımanevinin, bir topluluğun, bir grubun sıfatı;“seyyid, müçtehid, müceddid, hakim, mür-şid, kutb-u azam” olamaz. Bunların hepsisadece bir zata, bir kişiye verilen sıfatlardır.Bediüzzaman Said Nursi’nin bu sıfatlarlanitelendirdiği Hz. Mehdi (a.s.) da diğer yüz-yıl başlarında gelmiş olan müceddidlergibi bir şahıstır ve ahir zamanda zuhur ede-cektir.

Page 20: İlmi Mercek Mayıs 2011

Y üce Allah kuşlarınsoylarını devamettirebilmeleri için

onları çeşitli özelliklerle do-natmıştır. Her kuş türünün ya-

şadıkları ortama uygun olarakfarklı şekil ve renkte yumurtalarının ol-ması ve bu yumurtaları koruma yön-temleri Yüce Allah’ın ilmi ilegerçekleşir. Her canlı türünün ihtiya-cına uygun olarak yaratılan yumurtala-

rın özellikleri, Yüce Allah’ın kusursuzyaratışının, merhametinin, aklının vesonsuz ilminin göstergelerinden biridir.Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzünde hiçbir canlı yokturki, rızkı Allah’a ait olmasın. Onunkarar (yerleşik) yerini de ve geçicibulunduğu yeri de bilir. (Bunların)Tümü apaçık bir kitapta(yazılı)dır.” (Hud Suresi, 6)

İlmimercek

İMAN HAKİKATLERİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

18

Farklı kuş türlerinin neden yumurta sayısı farklıdır?

Yumurta sayılarının az veya çokolmasındaki belirleyici faktör nedir?

Yumurtaların şekli ve kabuğunun kalınlığınınfarklı olmasının hikmeti nedir?

Page 21: İlmi Mercek Mayıs 2011

Farklı Kuş Türlerinin YumurtaSayılarının BirbirindenFarklı Olmasının Hikmeti VardırKuş bilimciler kuşların yumurtladığı top-

lam yumurta sayısına “kuluçka büyüklüğü”adını verir. Yapılan araştırmalar her bir kuştürünün kuluçka büyüklüğünün birbirindenfarklı olduğunu ortaya koymuştur.

• Yavruların hayattakalma süresi yumurtasayısını belirler:

Kısa ömürlü yani yavruların hayattakalma ihtimalinin düşük olduğu türler, bir se-ferde çok sayıda yumurta yumurtlarlar. Böy-lece kuşlar hayatta kalmayı başaracakyavru sayısını artırmaya çalışırlar. Uzunömürlü yani yavruların hayatta kalma ihti-malinin yüksek olduğu türler ise az sayıdayumurtlarlar. Bu noktada akla bazı önemlisorular gelmektedir:

➔ Kuşlar yavrularının yaşam sürelerininereden bilmektedirler?

➔ Yavrularının yaşam sürelerini bilselerbile yumurtlamaları gereken yumurta sayı-sına nasıl karar verirler?

Elbette kuşların bu akılcı davranışlarınıkendilerinin düşünüp tasarladıkları ve sahipoldukları fiziksel özellikleri yine kendi ken-dilerine planlayıp vücutlarına yerleştirdikleridüşünülemez. Allah bir ayette tüm varlıkla-rın sahibinin Kendisi olduğunu şöyle bildirir:

“Göklerde ve yerde bulunanlarO’nundur; hepsi O’na ‘gönüldenboyun eğmiş’ bulunuyorlar.” (Rum Su-resi, 26)

• İklim yumurta sayısınıbelirler:

Tropikal bölgelerde yaşayan kuş türleri,daha az sayıda yumurta yumurtlarlar.Çünkü tropikal bölgelerde sıcaklıklar sabit-tir. İklimin değişkenlik göstermemesi kuşla-rın yumurta sayısını azaltmalarını sağlar.Buna karşılık orta kuşak iklim bölgelerindehava koşulları mevsimler nedeniyle değiş-kenlik gösterir. Özellikle kış aylarındadüşük ısı zayıf kuşların bu koşullara dayan-malarını zorlaştırır ve bir kısmının ölme-sine neden olur. Bu nedenle kuşlar iklimindeğişkenlik gösterdiği bölgelerde nesillerinidevam ettirebilmek için fazla yumurta yu-murtlayarak sayılarını yüksek miktarda tut-maya çalışırlar. Kuşların iklimdeki

www.kuslar.net

19

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 22: İlmi Mercek Mayıs 2011

değişikliklere bağlı olarak tedbir alması, ne-sillerini sürdürme konusundaki kararlılıklarışüphesiz Yüce Allah’ın bu canlılara ilhamıile mümkündür.

Kuş Türlerine Göre YumurtanınKabuğu Değişkenlik Gösterir

Kabuk, gelişmekte olan yavruyu dışdarbelere karşı koruyacak ve kuluçkayayatan annenin ağırlığını kaldırabilecekkadar dayanıklı olmalıdır. Nitekim kuş yu-

murtalarına baktığımızda, sonderece dayanaklı bir biçimdeyaratıldıklarını görürüz. YüceAllah, küçük ve büyük yu-murtaları birbirinden farklışekilde yaratmıştır. Büyükkuşların yumurtaları genel-likle sert ve esnek olmayanbir yapıya sahiptirler. Daha

küçük kuşların yumurtaları iseyumuşak ve esnektir.

Örneğin tavuk yumurtalarınınkabukları sert ve gevrektir. Ancak

yuvada birbirleri üzerine yuvarlandık-larında kırılmazlar. Bu tür kabuk, aslında

tüm iri yumurtalarda bulunmaktadır. Busağlamlık, yumurtayı saldırılardan koru-maktadır. Eğer bu sert ve gevrek kabuklarküçük yumurtalarda olsaydı çok çabuk kı-rılırlardı. Araştırmalar, küçük yumurtalar-daki kabukların gevrek değil, ama dayanıklıve esnek olduğunu göstermektedir. Olasıbir darbede esneyebilmeleri onları kırılmak-tan kurtarır.

Bir kabuğun gevrek ya da esnek yapıdaolması, sadece yavruyu korumak açısın-dan değil, onun dünyaya geliş biçimi açı-sından da belirleyici rol oynar. Sert vegevrek bir kabuktan çıkacak olan yavru-

nun, kafasını ve bacaklarını çıkarma-dan önce yumurtanın basık ucunda

sadece bir-iki delik açması yeter-lidir. Böylece delikleri birleşti-

ren birtakım çatlaklar oluşurve yavru şapka biçimindebir kapağı kaldırmakla öz-gürlüğüne kavuşabilir.

İlmimercek

İMAN HAKİKATLERİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

20

Page 23: İlmi Mercek Mayıs 2011

Kuş YumurtalarınınŞekillerindeki Çeşitlilik

Kuş yumurtaları Yüce Allah’ınüstün aklının eseri olarak “oval”şekildedir. Aslında dış yüzeyi endayanaklı geometrik şekil küre-dir. Kuş yumurtalarının bu özelgeometrik şekli sayesinde, yu-murtalar büyük bir basınç al-tında kalsalar bile kırılmazlar.Eğer köşeli olsalardı kenarlarıdayanıklılık açısından çok zayıfolurdu. En basitinden bir tavukyumurtasını baş parmağınızlaişaret parmağınızın arasına dikolarak koyup, eşit güç uygulaya-rak kırmaya çalışsanız, bunu ba-şaramazsınız. Ne kadar çok güçharcasanız da kırmanız mümkünolmaz. Buna rağmen yumurtayıyan olarak iki parmağınızın arasınaalıp bastırdığınızda kolaylıkla kıra-bilirsiniz. İngiltere’deki Bath Üniver-sitesi profesörlerinden Julian FVVincent “Sizce bir tavuk yumurtasıhidrostatik basınca ne kadar dayanıklı-dır?” diye sormakta ve “Bunu bilmemiziçin ilk önce yumurtayı hidrostatik basınçile kırabilmeniz gerekir” diyerek tavuk yu-murtasının sağlamlığını vurgulamaktadır.Şüphesiz bu, belli bir hikmetle yaratılmıştır.

(http://www.wonderquest.com/egg-pressure.htm)

Pek çok kuş türü ku-luçka döneminde dik duran

yumurtaların üzerine oturur veyumurtaların belli bir sıcaklık al-tında kalmasını sağlar. Yani“oval” şekil sayesinde kuşlar yu-murtaları ısıtmak için üzerlerineoturduklarında yumurtaların kı-rılması engellenmiş olur.

Hemen hemen tüm kuş yu-murtalarının bir tarafı daha yu-varlak diğer tarafı da dahaincedir. Bu şekil, yumurtalarınyuvada birbirlerine en yakın veen az hava boşluğu bırakacakşekilde durmalarını sağlar. Böy-lece hem ısı kaybı önlenir hemde yuvadaki yerden en iyi şe-kilde faydalanılır.

Kuş yumurtalarının hepsi, aynıboyutta ve şekilde değildir. Ovalşeklin haricinde “küresel” ve “elips”şeklinde de kuş yumurtaları vardır.

Yumurtalar üzerindeincelemeler yapan

ve matematiksel

www.detaysanati.net

21

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 24: İlmi Mercek Mayıs 2011

biyoloji konusunda uzman olan TamasSzekely, yumurta biçiminin ve boyutununyumurta sayısı ile yakından ilişkili olduğunubulmuştur. Yumurtanın biçimi kuluçka sıra-sında ısı kaybını en aza indirmeye yara-maktadır. Örneğin;

➔ Güvercinler iki “oval” yumurta yu-murtlarlar; bu sayede yumurtalar birbirle-rine yaslanabilmektedirler. “Küre” biçimindeolsalardı, bu mümkün olmayacaktı.

➔ Albatros sadece tek bir yumurta yu-murtlar ve bu yumurtanın şekli “küre” biçi-mindedir. Çünkü küre şeklindeki biryumurtanın üzerinde kuluçkaya yatılmasıçok kolaydır.

➔ Arktik’te yaşayan penguen benzerideniz kuşları ise yuvalarını deniz kenarın-

daki yüksek kayalıklara kurarlar. Bu kuşla-rın da “armut” şeklinde yumurtalar yumurt-ladıkları görülmüştür. Bu özel şekilsayesinde yumurtalar bulundukları yuvayaiyice otururlar ve uçurumdan aşağıya yu-varlanmazlar.

➔ Timsah bekçisi diye adlandırılan Af-rika yağmur kuşları da bir ucu sivri, bir ucuyuvarlak olan 4 tane yumurta yumurtlarlar.Bu sayede yumurtalar kolaylıkla üst üste

İlmimercek

İMAN HAKİKATLERİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

22

Kuşların yumurtaları şekil, büyüklük ve

renk bakımından çok çeşitlidir. Genel

olarak yumurta büyüklüğü kuşla

ve çıkacak yavru büyüklüğü ile

orantılıdır. Yumurtaların renkleri

de yuvanın bulunduğu ortama

göre değişir. Oyuklarda, karan-

lık, kapalı yuvalarda kuluçkaya

yatanların yumurtaları genellikle

beyaz, açıktaki yuvalarda kuluçkaya

yatan kuşların yumurtaları ise ortama uy-

acak şekilde renkli, lekeli ve benekli

olur. Kuşların bulundukları ortama uygun

renkte yumurtalarının olması Yüce

Allah’ın herşeyi büyük bir düzen içinde

yarattığının delillerindendir. Rabbimiz her

şeyi kontrolü altında tutandır.

Page 25: İlmi Mercek Mayıs 2011

www.Kurandacanlilar.com

23

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

durabilmektedir. (Z. Barta, T. Szekely, ‘TheOptimal Shape of Avian Egg’, Functional Eco-logy, 1997, No;11, s. 656-662)

Her canlı türünün ihtiyacına uygun ola-rak yaratılan yumurtaların tüm bu özellik-leri, Yüce Allah’ın kusursuz yaratışının,merhametinin, benzersiz aklının ve sonsuzilminin göstergelerindendir. Allah bir ayetteşöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz, göklerin ve yerin yara-tılmasında, gece ile gündüzün artarda gelişinde, insanlara yararlı şey-ler ile denizde yüzen gemilerde,Allah’ın yağdırdığı ve kendi-siyle yeryüzünü ölümündensonra dirilttiği suda, her can-lıyı orada üretip-yaymasında,rüzgarları estirmesinde, gökleyer arasında boyun eğdirilmişbulutları evirip çevirmesinde dü-şünen bir topluluk için gerçektenayetler vardır.” (Bakara Suresi, 164)

YÜCE RABBİMİZ ALLAHSONSUZ GÜCÜNÜ VE AKLINI KUŞYUMURTALARINDA DA GÖSTERİRKuş yumurtalarında yaratılan her detay

örneğin yalnızca yumurta sayılarının kuşla-rın türlerine göre değişmesi dahi Yüce Al-lah’ın üstün aklını ve sonsuz ilminikavramak için yeterlidir. Kuşkusuz bu YüceAllah’ın “Alim” (herşeyi çok iyi bilen) isminintecellisidir. Ancak bu yumurtalarda dikkatçeken çok önemli bir özellik daha vardır:Yumurtaların şekli, renkleri ve üzerlerindekidesenler... Yumurtalara son derece estetikbir görünüm, kusursuzluk, ince ve benzer-siz bir sanat, uyum ve dizayn kazandıran bugörünümleri Yüce Allah’ın “Sani” (Sanatçı,nihayetsiz güzellikleri sanatının içinde yara-tan) isminin tecellisidir.

İnsana ve yeryüzündeki tüm varlıklaracan veren, her birine yaşamaları için türlüolanakları nimet olarak sunan ve bunun içintürlü donanımlar var eden Yüce Allah’tır. Bunimetlerle sürekli karşılaşan insanın yap-ması gereken ise, Rabbimiz’in üzerimiz-deki rahmetini ve nimetinidüşünüp O’na yönelmek-tir.

O’nun gücü ve kudreti karşısında, yer-yüzünde büyüklenebilecek kimse yoktur;Allah, önünde secde edilecek tek makam-dır. Bu gerçek, Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

“Allah... O’ndan başka ilah yoktur.Diridir, kaimdir. O’nu uyuklama veuyku tutmaz. Göklerde ve yerdene varsa hepsi O’nundur. İzniolmaksızın O’nun Katında şefaattebulunacak kimdir? O, önlerinde-kini ve arkalarındakini bilir. (Onlarise) Dilediği kadarının dışında,O’nun ilminden hiçbir şeyi kavra-yıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü,bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunmasıO’na güç gelmez. O, pek yücedir,pek büyüktür.” (Bakara Suresi,255)

Page 26: İlmi Mercek Mayıs 2011

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

24

Günü Birlik Hastaların Ulaşımı Devletten

Çay TV, 11 Mart 2009 röportajından

Adnan Oktar: … her hasta bizim sorumluluğumuzda-dır millet olarak. Hasta olmak suç değildir, şereftir, onurdurve yükümlülüğü bizim üzerimizdedir. HASTA OLDU-ĞUNDA O KARDEŞİMİZ ARTIK BİZE EMANETTİR,MİLLETÇE BİZE EMANETTİR. ONA BİZ BAKACAĞIZ,YEMESİNDEN, İÇMESİNDEN, KONFORUNDAN, NE-ŞESİNDEN, MUTLULUĞUNDAN, TEDAVİSİNDEN, HER

ŞEYİNDEN BİZ SORUMLUYUZ. HASTADANPARA ALINMAZ. EN KALİTELİ, EN GÜZELHASTANEYE GİDECEK. BİRİNCİ SINIF HAS-TANEYE GİDECEK. Kanser hastası; orada as-lanlar gibi tedavi olacak, hürmet görecek, sevgigörecek. Hatta onun güzel geniş salonlarındaoturtacaklar. Hastadan para alınmaz; biz milli birterbiye olarak bunu almayacağız. Bu asla kabuledilecek bir şey değildir.

Page 27: İlmi Mercek Mayıs 2011

www.Adnanoktarnedemistineoldu.com

25

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Yeni Asya, 28 Mart 2011

Hastaneye yatırılmalarınagerek görülmeyen, “günü-birlik” tedavi alan kas sis-temi ve nörolojik hastalığıbulunanlar, kemoterapi veradyoterapi gören kanserhastaları, ayakta fizik tedavive rehabilitasyon uygula-nanlar, organ nakli yapılanve yapılacaklarla, doğumsonrası taburcu olup ula-şımda sıkıntı yaşayanlarınhastanaye gidiş gelişlerinidevlet sağlayacak.

Yeni Asya, 28 Mart 2011

Page 28: İlmi Mercek Mayıs 2011

R enk değiştirme özelliği son derecebüyük bir akıl, beceri, estetik veuyum gerektirir. Bir hayvanın düş-

manlarından kurtulabilmek için kaçması yada avını yakalamak için kovalaması, YüceAllah’ın dilemesiyle planlı bir hareket olma-sına rağmen evrimciler bunu doğal (içgü-düsel) sözcükleri ile açıklamaya çalışırlar.Ancak, eğer bir canlı bu amacını gerçek-leştirmek için renk değiştiriyorsa, artık budavranışı tesadüf aldatmacası ile açıkla-mak evrimciler için bile çok güçtür.

Başlı başına akıl ve sanat gösterisi olanrenk değiştirme, aynı zamanda bir savaşstratejisidir. İnsanlar tarih boyunca bu yön-temle kendilerini ve teçhizatlarını gizleye-rek düşmana karşı başarı sağlamışlardır.Bu savaş taktiği, akıl kullanmanın yanındaeğitim, beceri ve yaratıcılık da gerektirir.Dolayısıyla, her insanın kolaylıkla başara-bileceği bir strateji değildir. Oysaki hayvan-lar bu işi kolaylıkla başarırlar. Üstelikinsanlarla kıyaslanmayacak şekilde, hızlıcavücutlarının rengini değiştirerek, bazen de

İlmimercek

İMAN HAKİKATLERİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

26

Hayvanların hayatlarınısürdürebilmek için

sahip olduğu özellikle-rin biri de, renk

değiştirmedir. Pek azcanlının sahip olduğu

bu özelliğe bu hayvanlariki sebepten dolayı

ihtiyaç duyarlar.Bunlardan biri av konu-

munda iken, diğeri deavcı iken... Altın

kaplumbağa böceği derenk değiştiren bucanlılardan biridir.

❈ Altın kaplumbağa böceği nasıl renk değiştirir?

❈ Böceğin renk değiştirmesindeki amaç nedir?

Page 29: İlmi Mercek Mayıs 2011

sadece uygun pozisyonda durarak bulun-dukları ortama uyum sağlarlar. Altın kap-lumbağa böceği de renk değiştirmesanatını kullanan canlılardan biridir. Buka-lemun ve mürekkep balığı gibi canlılar, pig-ment adı verilen, renkli kimyasallar taşıyanbazı özel hücrelerin boyutunu değiştirerekrenk tonlarını değiştirirken; Pa-nama altın kaplumbağa böceğininbaşvurduğu yöntem ise farklıdır.

Altın Kaplumbağa BöceğininRenk Değiştirme YöntemiBilimsel adı Charidotella egre-

gia olan altın kaplumbağa böceği,8 milimetreye kadar büyür. Şeffafbir kabuğa sahip olan bu böceğinkabuğu, genellikle metalik altınrengini yansıtır. Ancak; böcek ra-hatsız olduğu zaman altın rengikaybolur ve kırmızıya dönüşür.Böceğin renk değiştirmesi kabu-ğunun yapısal özelliklerden kaynaklanır.

Belçika Numar Üniversitesi araştırmacı-ları, elektron mikroskobu yardımıyla böce-ğin kabuğunu yakından incelemiş vekabuğun üç katmandan oluştuğunu keşfet-mişlerdir. En kalın tabaka alttaki, en ince ta-baka ise üsttekidir. Her bir katman, dahaküçük katmanların paketlenmesinden oluş-maktadır.

Her katman, farklı bir renkte ışığı yansı-tır. Bir araya geldiğinde, tüm bu yansımalaraltın rengini üretir. Bu üç katmanın altında,kırmızı pigment tabakası bulunur.

Her bir katmanı oluşturan tabakalarınarasında kanallar vardır. Böceğin vücut sı-vısı bu kanalları doldurduğunda, katmanlar

pürüzsüz olur ve Belçikalı bilim adamı JeanPol Vigneron’un tabiriyle “mükemmel ayna-lar” ortaya çıkar. Bu sayede, böcek parlakve metalik görünür.

Kanallarda sıvı olmadığında ise, kat-manlar aynadan ziyade pencere görevinigörürler, kabuk parlaklığını kaybeder ve alt-taki kırmızı pigment görülür. Böceğin renkdeğiştirme sanatı büyük bir olasılıkla bucanlının daha kolay kamuflaj yapmasınısağlar.

Oxford Üniversitesi’nden Andrew Par-ker bu “sıvıya dayalı mekanizma”dan “dahaönce doğada eşine rastlanılmamış yeni birmekanizma” olarak bahsetmektedir.

Altın Kaplumbağa Böceğinin RenkDeğiştirme Özelliği Yüce Allah’ınKontrolündedirBu noktada akla birçok soru gelmektedir:

İnsanların bile akıl, bilgi ve becerikullanarak yapmakta zorlandıkları bu me-

www.yaratilisdelilleri.com

27

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 30: İlmi Mercek Mayıs 2011

kanizmayı böceğinmükemmel bir estetik

ve plan içerisinde ba-şarması nasıl mümkün

olabilir?

Ya da şöyle soralım:Plan yaparak düşmanı caydırmak nasıl bucanlının kendi başına ve tesadüflerle eldeettiği bir sonuç olabilir?

Ayrıca, böceğin vücudundaki kat-manların meydana getirdiği renk değişik-likleri bu canlının kendini dışarıdangörmediği için fark ettiği bir şey değildir. Ohalde, bu canlılar renk değiştirme sanatınınereden bilmektedirler?

Kaldı ki,ne renk olmakistediklerinekarar verselerbile bunu nasılbaşarabilmekte-dirler?

Bir başka soru: Tüm fiziksel plan-lamayı ve uygulamayı bir an için göz ardıetsek bile, hayvanların renk değiştirecekbir iradeye ve zekaya sahip olmalarınınasıl açıklarız?

İnsan bile, zeki bir varlık olmasınarağmen böyle bir özelliğe sahip değilken,vücudunda herhangi bir renk değişikliğiyapamazken bir böcek nasıl olur da, adeta

bilinçli bir şekilde, yaptığı işin başarıyaulaşacağını umabilir?

Böyle bir işlemi böceğin kendi iradesiyleyaptığını iddia etmek elbette ki akıl dışı ola-caktır. Çünkü bir böceğin kendi bedeniningörünümünü belirlemesi, hatta görünümünüdeğiştirecek bir sistemi vücudunun içineyerleştirmesi elbette ki mümkün değildir.Veya bu canlının vücudundaki tüm hücre-lere, atomlara hakim olduğunu, onlar üze-rinde dilediği ayarlamayı yaptığını, gereklikatmanları oluşturduğunu ve bunları dilediğigibi değiştirdiğini iddia etmek de son derecesaçmadır. Doğadaki hiçbir mekanizmaböyle kusursuz bir yeteneği oluşturma veihtiyacı olan canlıya verme gücüne sahip

değildir. Altın kaplum-bağa böceği yeryüzün-deki diğer tüm canlılargibi her canlının ihtiya-cını en iyi bilen Allah ta-rafından yaratılmıştır.Allah yaratma sanatın-daki benzersizliği bizebu örneklerle de göster-mektedir. Yüce Rabbi-miz Allah’ın üstün vegüçlü olan olduğuKuran ayetlerinde şöylehaber verilmiştir:

“Göklerde ve yerde olanlarıntümü Allah’ı tesbih etmiştir. O,

üstün ve güçlü (aziz) olandır,hüküm ve hikmet sahibidir. Gök-

lerin ve yerin mülkü O’nundur. Di-riltir ve öldürür. O, her şeye güç

yetirendir.” (Hadid Suresi, 1-2)

İlmimercekİNCELEME

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

28

Page 31: İlmi Mercek Mayıs 2011

Allah bu ayetiyle müminlere karşılaştık-ları her türlü kötülüğe en güzel davranışlakarşılık vermelerini buyurmaktadır. Buüstün ahlak özelliği İslam ahlakında barış,hoşgörü ve tevazunun önemini ve mümin-lerin yüksek ahlakını gözler önüne ser-mektedir.

Kötü bir tavra karşı şefkat, merhametve güzel ahlak gösterebilmek Kuran’a göreüstün bir ahlakın göstergesidir ve mümin-lerin merhamet duygularının güzel birsonucudur. İman edenler karşılarındakiinsanların tavırlarına göre, ahlak anlayışla-rını değiştirmezler. Karşı taraf alaycı konu-şabilir, çirkin sözler sarf edebilir, öfkelene-bilir, kötülükte bulunabilir ya da düşmancatavırlar sergileyebilir. Ancak müminin efen-diliği, tevazusu, merhametli ve yumuşakbaşlı tavrı hiçbir zaman değişmez.Kendisine söylenen kötü bir söze bir ben-zeriyle karşılık vermez. Alay edene alayla,öfkeye öfkeyle cevap vermez. Öfkelenenbir insana karşı sakin ve itidalli olur.Sabreder ve hoşgörülü olur. Kırıcı bir tavır-la karşılaştığında ise o kimseyi yaptığın-

dan utandıracak, güzel ahlaka özendire-cek bir hoşgörü ve merhamet anlayışıylahareket eder.

Karşı tarafın kötü bir ahlak göstermesi,kişinin kendisinin de kötü ahlak gösterme-sine bir gerekçe değildir. Her insan yaptık-larından Allah’a karşı tek başına sorumlu-dur. Allah ayetin devamında kötü ahlaközelliği gösteren kişileri ve davranışlarınıen iyi bilenin Kendisi’nin olduğunu habervermektedir.

Kuran ahlakında, daima en güzel dav-ranışı göstermek Allah’ın rızasına enuygun olandır. Yüce Allah, kötülüğe iyiliklekarşılık vermeyi, güzelliğe ise daha güze-liyle karşılık vermeyi güzel ahlak özelliğiolarak bildirmektedir. Dolayısıyla tümMüslümanların, Kuran ahlakının ruhuna veözüne aykırı olan her türlü sert, öfkeli,çatışmacı üsluptan tamamen uzak durma-ları; bunun yerine sonsuz rahmet sahibiAllah'ın Kuran'da bildirdiği ılımlı, hoşgörü-lü, sakin ve akılcı üslubu benimsemelerigerekir.

www.Kuraninmucizeleri.com

29

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 32: İlmi Mercek Mayıs 2011

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

30

• www.Kurantefsiri.tv

Bu yeni sitemizde Yusuf Suresi, Kehf Suresi,Enbiya Suresi, Alak Suresi, Maide Suresi vediğer surelerdeki ayetlere ahir zamana bakanyönleriyle ve ebcedleriyle Sayın Adnan Oktar’ınanlatımından ulaşabilirsiniz. Bu internet site-mizde, Sayın Adnan Oktar’ın Kuran’dan yapmışolduğu açıklamaları ve ilgili konulardaki gazetekupürlerini takip edebilirsiniz.

• www.sorulariniz.com

Sayın Adnan Oktar’ın, şimdiye kadargerçekleştirdiği röportajlarda ve program-larda kendisine iletilen soruların cevaplarınıbulabileceğiniz bu siteye, sizler de soruları-nızı gönderebilecek ve canlı yayına mesaj-larınızı iletebileceksiniz.

Ayrıca internet sitelerinden; 1.315.582 adet kitap, 493.176 adet ses kasedi ve2.013.837 adet film olmak üzere toplam 3.647.063 adet eser ücretsiz olarak indirilmişve 2.011.893 makale ve 499.267 güncel yorum, 696.241 yeni bilgi olmak üzere toplam9.009.753 adet eser incelenmiş ve sadece www.harunyahya.tv’den 2.103.107 adetfilm izlenmiştir.

Geçtiğimiz Mart ayı boyunca,

• www.harunyahya.org 3.351.752 kişi,• www.harunyahya.com 1.847.186 kişi,• www.harunyahya.net 805.207 kişi ve

• www.harunyahya.tv sitesi 1.947.892 kişiolmak üzere tüm Harun Yahya siteleri toplam

14.923.072 kişi tarafından ziyaret edilmiştir.

Page 33: İlmi Mercek Mayıs 2011

www.gecesohbetleri.com

31

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Sayın Adnan Oktar’ın, 13 Mart’ta misafirleri HindistanPeace TV sahibi Dr. Zakir Naik ve İmam Ja-maan Alzahrani ile, 14 Mart’ta Niran Ünsalile ve 22 Mart’ta Bora Gencer ile Ahir zamanve Mehdiyet konuları üzerine gerçekleştir-diği sohbetleri zevkle seyredeceksiniz.

Bu programlara www.harunyahya.tv site-sinden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Her gece saat 22.00’den itibaren, A9TV ekran-larından ve www.harunyahya.tv sitemizden sizlerle buluş-maya devam eden Sayın Adnan Oktar’ın sohbetlerini konubaşlıklarına göre de izleyebilirsiniz. Bu başlıklardan bazı ör-nekler şöyledir:

- İman etmeyen kadının öfkesi çok tehlikelidir. Mehdiyet devrinde tümbu adaletsizlikler ortadan kalkacak, iftiralara kapılar kapanacaktır.

- Din ısrarlı telkinle kaim olur, güçlenir.

- Peygamberimiz (s.a.v.), devrindeki masonlara tebliğ yaptı. Biz de devrimizdekimasonlara tebliğ yapıyoruz.

- Kehf Suresi'nden açıklamalar: Bazı kardeşlerimiz özünükavrayamadıkları için olaylara zahir bakıyorlar.

- Ledün ilmi Kuran'da gizlenmiştir, dikkatli bakanın göreceğigibidir.

- İçkinin maddi, manevi ve bedeni zararları

- Düşmanlık fikirleri ortaya atanlar olmasınarağmen halkımız İslam'ın Asr-ı saadet ruhuylaHristiyanlara ve Musevilere şefkatle bakıyor.

- Türk İslam Birliği çok kolay olduğu haldebazı imanı, iradesi zayıf insanlar, nasıl yapa-cağız diyorlar. Türk İslam Birliği zatenbizim hakkımız.

Sohbetlerdeki bu başlıkları, www.harun-yahya.org sitesinde yer alan, “Röportajlar-dan Seçme Bölümler” kısmından da takipedebilirsiniz.

Page 34: İlmi Mercek Mayıs 2011

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

32

DARWİN’İN TÜRK DÜŞMANLIĞI (KİTAP)

Evrim teorisinin kurucusu olan Darwin, Türk Milleti'ni sözde"yarı maymun aşağı bir ırk" olarak tanımlayan ve yok edilmesigerektiğini savunan fanatik bir Türk düşmanıdır. Dahası, ortayaattığı teori ile de Türk düşmanlığına sözde "bilimsel" dayanakkazandırmıştır. Günümüzün neo-Nazileri, hala Darwin'in TürkMilleti hakkındaki hezeyanlarından kuvvet bulmaktadırlar.Türk düşmanlığı bugün de hala bazı Batılı çevrelerde son de-rece canlıdır. Başta Almanya olmak üzere Batılı ülkelerdekiTürk azınlıklara karşı şiddet eylemleri düzenleyen, savun-masız Türk soydaşlarımızı acımasızca katleden neo-Nazilerve benzeri faşist gruplar, Türk düşmanlığını bir ideoloji olarak be-nimsemişlerdir. Bazı Avrupa ülkelerinin çeşitli uluslararası siyasi platformlardaTürkiye aleyhinde sergiledikleri ön yargıların kökeninde de, 19. yüzyıldan miras olanTürk düşmanlığının kalıntıları yatmaktadır. Kısacası, Türk düşmanlığı bir ideoloji olarakhala vardır ve canlıdır. İşte bu kitapta Darwinizm ve Türk düşmanlığı arasındaki bağ-lantılar ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

Ücretsiz olarak okumak için: www.harunyahya.org sitesinde “Kitaplar” bölümünü zi-yaret edebilirsiniz.

Acrobat pdf dosyası 3,065 KByte

İNANÇLA GELEN SAĞLIK (BELGESEL)

Allah insanlar için din olarak İslam'ı seçip beğenmiş veinsanların yaşayabilmesi için din ahlakını çok kolay kıl-mıştır. İslam dini, insanın yaratılışına en uygun olan dindir.İslam dini, insanları kısıtlayan, sınırlayan ve onlara zorlukgetiren her türlü ağır yükü üzerlerinden kaldırır. YüceRabbimiz, Kuran'da insanlara nasıl yaşamaları gerektiğinibildirmiş ve yanlış tavırların neler olduğunu açıklayarakbunlardan kaçınmaları için onları uyarmıştır. Yalnızca

Allah'a güvenip dayanan, O'nu dost edinen ve O'nun buyrukları doğrultusundayaşayan bir insanın hayatında dünyevi korkulara, endişelere ve sıkıntılara yer yoktur.Eğer kişi yaratılışına uygun olarak iman eder ve Allah'ın emirlerine uygun yaşarsa, hemahireti için güzel bir yaşam kazanmayı umut edebilir, hem de dünya hayatında en rahat,en konforlu, maddi ve manevi olarak en sağlıklı yaşam biçimini seçmiş olur.

Ücretsiz olarak izlemek için: www.harunyahya.tv sitesinden “Ahir Zaman ve KıyametAlametleri” bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Page 35: İlmi Mercek Mayıs 2011

www.Kurandaebcedtarihleri.com

33

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sı-ğınırım. “Ey insanlar, Rabbiniz’den sizebir öğüt, sinelerde olana bir şifa,” yani“kalbinize şifa” diyor Allah, “ve müminleriçin bir hidayet ve bir rahmet geldi.”(Yunus Suresi, 57)Bu ayet Kuran’a bakıyorama ikinci işari manası da Hz. Mehdi(a.s.)’a bakıyor ve Hz. İsa Mesih (a.s.)’abakıyor, inşaAllah.

55. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım;“Haberin olsun, göktekilerin ve yerdeki-lerin tümü gerçekten Allah’ındır.” YaniHz. İsa Mesih (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) dadahil. “Haberiniz olsun; şüphesiz Allah’ınva’di haktır;” İslam dünyaya hakim olacak,“ancak onların çoğu bilmezler” diyorAllah. 2025 tarihini veriyor ebcedi. “O, di-riltir ve o öldürür. Ve O’na döndürüle-ceksiniz.” Kimse kimseyi öldüremez, ölümolduğunda onu Allah yaratır. Her ölenhemen Allah’a döner, inşaAllah. Hiçbir ko-nuşmamız, hiçbir görüntü, hiçbir ses kay-

bolmaz. Mesela bakın şu (tık tık sesi), son-suza kadar kaybolmaz bu. Allah’ın Katındadaha ben annemden doğmadan bu sesvardı, kaderdeydi. Bu kalem de kader-deydi, daha ben annemden doğmadanvardı bu kalem; daha dedem, babam yok-ken vardı. Kader böyledir. Buradaki gö-rüntü, bu toplantı, sohbetteki bubirlikteliğimiz sonsuza kadar kaybolmaz,sonsuza kadar durur Allah Katında. Bu ori-jinal şekliyle, konuşma şekliyle durur; hiçbirşekilde mümkün değildir kaybolması.Haşa, Allah’ın kaybolması gerekir, kaybol-ması için. Allah asla kaybolmayacağı için,görüntü ve sesler de asla kaybolmaz. Tek-nik olarak da bu böyledir, yani teknik yön-den de böyledir, kaybolmaz. Ama birkısmını Allah hatırlattırmaz. Mesela hoşlan-madığımız bir şey olduğunda hatırlattır-maz. Ama bunları hatırlayacağız, bunlarıgöreceğiz bu sohbetleri. Mübarek insanları,diğer kardeşlerimizi, hepsini göreceğiz.

(Sayın Adnan Oktar’ın 03 Nisan 2011 A9 TV Röportajından)

Page 36: İlmi Mercek Mayıs 2011

B ahçemizde dolaşırken, deniz kıyı-sında gezinirken sık sık karşılaştığı-mız canlılardan olan salyangozlar

helezon şeklinde bir kabukla sarılı vücutla-rıyla zemin üzerinde sürünerek hareket eder-ler. Bu canlıların yürüyüş özellikleri YüceRabbimiz tarafından insanı hayran bırakacaközelliklerle donatılmıştır. Allah tüm canlılarınihtiyaçlarını eksiksiz olarak yaratan olduğunuve her şeyi sarıp kuşattığını bir ayetinde şöylebildirmektedir:

“Allah, yedi göğü ve yerden de on-ların benzerini yarattı. Emir, bunlarınarasında durmadan iner; sizin gerçek-ten Allah’ın her şeye güç yetirdiğinive gerçekten Allah’ın ilmiyle her şeyisarıp-kuşattığını bilmeniz, öğrenme-niz için.” (Talak Suresi, 12)

İlmimercek

HAYVANLAR ALEMİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

34

Salyangozlar, YüceRabbimiz’in yaratmasanatındaki detayın vemuhteşemliğin yeryüzündekimilyonlarca delillerindenbiridir. Her yerdegördüğümüz; fakat üzerindepek az düşündüğümüz bucanlıların yürüyüş özellikleriteknolojiye ilham kaynağıolmaktadır.

• Salyangozların bilimadamlarına ilham kaynağıolan yürüme tekniği nasıldır?

• Salyangozların hareketetmesini kolaylaştıranyapısal özellikler nelerdir?

Page 37: İlmi Mercek Mayıs 2011

SALYANGOZHAREKETİNDEKİDETAY SANATISalyangozların vücutları,

ayak adı verilen güçlü bir kas-tan oluşur. Bu ayak da, çok sa-yıda küçük kastan oluşur.Kasların çokluğu aşağı ve yu-karı, dalga şeklinde hareketlerimümkün kılar. Salyangozlarınhem okyanus zemininde, hem deyerde sürünebilmeleri, kimizaman duvara veya ağaca tırma-nıp, kimi zaman da ters bir şekildeasılabilmeleri bu hareket kabiliye-tinin son derece kompleks detay-larla donatıldığını bize gösterir.

Salyangozların HareketiniKolaylaştıran Özel Bir Yapı:MukusSalyangozun hareketine, özel

kas sistemi dışında, vücudunu kap-layan mukus isimli sıvı da yardımeder. Bu sıvı detaylı olarak incelendi-ğinde, üstün bir akıl gerektiren özellik-lere sahip olduğu açıkça görülecektir.

Salyangozun zarar görmesiniengeller: Tıpkı bir arabanın yeni dökülmüş bir as-

falt yolda daha rahat hareket edebilmesigibi, mukus da sürtünme kuvvetini azalta-rak, salyangozun daha rahat ve nispetendaha hızlı ilerlemesini sağlar. Ayrıca aynı,bir arabanın toprak bir yolda seyahat eder-ken hasar alabileceği gibi; böyle bir or-tamda hareket eden salyangoz da zarargörebilir. İşte bu durumda bu sıvı keskin vesert yüzeylere karşı salyangozu korur. Mu-kusun koruyucu özelliği o kadar kuvvetlidirki; salyangoz jilet ya da bıçak gibi son de-rece keskin yüzeylerde bile hiçbir şekilde

hasar görmeden, hatta bir çizik dahi alma-dan ilerleyebilir.

Hem sert hem de yumuşak olanyapısı koruyucu bir kalkan oluşturur:Mukus o kadar özel yaratılmıştır ki; sal-

yangozun yumuşak bir şekilde üzerindenkayıp gitmesine izin verirken; bir yandan dakuruduğu zaman adeta bir mermer kadarsert olur. Salyangozlar, zaman zaman ka-buklarına çekildiklerinde, evlerinin kapıla-

www.Kurandacanlilar.com

35

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 38: İlmi Mercek Mayıs 2011

rını bu sıvı ile kapladık-ları zaman, kabukları

adeta bir çelik kapı gibidışarıdan girilmesi im-

kansız hale gelir.

Yapışkan özelliği salyangozunher ortamda yürümesini sağlar:

Salyangozların hareketlerindekikomplekslik, mukusun yapışkan özelliğidikkate alındığında çok daha iyi anlaşıl-maktadır. Mukus, o kadar kuvvetli bir ya-pıştırıcıdır ki, salyangoz ters bir şekilde biryere asıldığında veya fırtınaya ya da sar-sıntıya maruz kaldığında kati suretle yerin-den düşmez. Bu yapışkan özelliği farkeden Stanford Üniversitesi’nden Prof. MarkW. Denny “Nasıl olur da bir canlı çok kuv-vetli bir yapıştırıcının üzerinde yürür?” di-yerek Allah’ın yaratma sanatındaki buharika mucizeye dikkat çekmiştir.

Genellikle, bir yapışkan yüzeyden be-deni ayırmak için, belirli noktalara güç uy-gulamak gerekir. Ancak, salyangozlarhiçbir güç kullanmadan, rahat rahat süzü-lerek ilerlerler. Bu çok zor işlemde, kaslarınyapısının çok önemli bir rolü vardır. Belirlinoktalara güç uygulamak yerine, güç tümkas yüzeyinde eşit olarak dağılmıştır. Busayede canlı bu kuvvetli yapışkan üzerindeyürürken hiçbir güçlük çekmez.

Bu canlının sahip olduğu kimyasal yapı,Allah’ın bu canlı için yarattığı özelliklerdenbiridir. Bildiğimiz ve bilmediğimiz canlılarınsahip oldukları bu gibi özellikler, Allah’ın sı-

nırsız gücünü daha iyi kavramak için birervesiledir. Allah bir ayette şöyle buyurmak-tadır:

“Sizin için yerde olanların tümünüyaratan O’dur...” (Bakara Suresi, 29)

Salyangozun Taklit EdilmeyeÇalışılan Hareket SistemiSalyangozun hareket yeteneği bu can-

lının sahip olduğu en üstün özelliklerden bi-ridir. Bu nedenle mühendisler yaptıklarırobotlarda canlının bu üstün özelliğini taklitetmeye çalışırlar. Ancak bilim adamları sal-yangozun hareket özelliğini tam olarak tak-lit etmeyi henüz başaramamışlardır.Nitekim Madrid Carlos ÜniversitesindenJavier Rodriguez salyangoz mukusununçok özel bir birleşime sahip olduğunu ve busıvının Newton’un yerçekimi kanunlarınakarşı koyan kompleks fiziksel özellikleresahip olduğunu belirtmiştir. Araştırmacılarbu mukusun hareket etmeyi sağlayan bile-şimini bilmek ve aynı davranışlara sahipolan robotlar üretmeyi denemek istemekte-dirler.

Salyangozlar kuyruklarından kaslarınadoğru yayılan bir dizi kas dalgası ile hare-ket ederlerken mukus üzerinde sürünürler.Araştırmacılar bu kas dalgalarının hareke-tini dijital kameralarla kaydetmek için, sal-yangozları şeffaf yüzeylerde hareketedecekleri şekilde yerleştirmişlerdir. Eğerbilim adamları bu araştırmalar sonucundasalyangozun hareket etme tekniğine sahiprobotlar yaparlarsa bu tip biyomimetik robot

İlmimercek

HAYVANLAR ALEMİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

36

Page 39: İlmi Mercek Mayıs 2011

türleri geleneksel cihazların yapamayacağıgörevleri yürütebilirler. Örneğin, bazı araş-tırmacılar, mukus sıvısı içinde salyangozunileri itme mekanizmasına benzer şekildehareket edecek cihazlar yaparak bunlarıngenelde nefes borusu, yemek borusu (özo-fagus) veya kalın bağırsak gibi ince mukustabakası ile kaplı organların içine yerleştir-meyi ve bu şekilde endoskopik görüntülerelde etmeyi düşünmektedirler.

İlmin Tek Sahibi Yüce Allah’tırRobot tasarımcıları her yüzeyde hare-

ket edebilen robotlar yapmak için çalışmak-tadırlar. Çünkü bu tür robotların yapılmasıbaşta tıp alanı olmak üzere daha pek çokbilimsel ve teknik amaçlı kullanımlardabüyük destek sağlayacaktır. Ancak tasa-rımcılar bu robotları yapabilmek için sal-yangozları izlemekte bu hayvanların üstünözellikleri ile ilgili ipuçları almaya çalışmak-tadırlar. Bu küçücük canlıların üstün yara-tılış örneği oluşturan hareketlerinihayranlıkla incelerken bu hareketi kolaylaş-tıran özel sıvının bir benzerini robotlara uy-gulayabilmek için çok kompleksmühendislik hesapları ve tasarımları yap-maktadırlar. Ancak şimdiye kadar bu canlı-ların sahip oldukları özelliklere benzer birrobot yapmayı başaramamışlardır. Çünkübu canlıların hareketleri en yüksek verimli-liği sağlayacak şekilde, yerçekimine karşıgelebilecek özellikte Yüce Allah’ın üstünaklının ürünü olan matematiksel modelleriçermektedir. Rabbimiz’in yarattığı canlılarüzerinde tecelli eden bu yaratma ilmi birayette şöyle bildirilmiştir:

“Allah, her canlıyı sudan yarattı.İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yü-rümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürü-mekte, kimi de dört (ayağı) üzerindeyürümektedir. Allah, dilediğini yaratır.Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yeti-rendir.”” (Nur Suresi, 45)

Salyangozların tek bir özellikleri,örneğin hareket etmeleri dahi,yapılarındaki olağanüstülüğü açıkçagöstermektedir. Bu canlılarınduvarlarda, camda veya tavandayerçekimi kanununa karşı yürümele-rini sağlayan hareket sistemi bunaörnektir. Salyangozun hareketindekibu mükemmel yapı, Rabbimiz’inüstün yaratma sanatını gözler önüneserer.  Doğadaki canlı cansız tümvarlıklar gibi salyangozun hareketsistemi de Yüce Allah tarafındankusursuz bir biçimde oldukça incedetaylarla birlikte yaratılmıştır. Birayette Rabbimiz’in canlılar üzerindetecelli eden yaratma ilmi şöyle haberverilmiştir: 

“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyleinanan bir kavim için ayetler var-dır.” (Casiye Suresi, 4) 

www.sevimlicanlilar.com

37

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 40: İlmi Mercek Mayıs 2011

İlmimercekİNCELEME

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

38

Dünyadaki yaşamın kaynağı ve dev bir nükleerreaktör olan Güneş, reaksiyonlarla büyük bir enerjiaçığa çıkartır. Güneş’te büyük bir hassasiyet içindegerçekleşen bu reaksiyonlar sadece canlı yaşamınıdevam ettirmekle kalmaz, aynı zamanda insanlaraalternatif bir enerji kaynağı da sunar. Güneş’insahip olduğu bu enerji kaynağı yenilenebilir enerjikaynakları arasında olduğundan Yüce Allah’ınkullarına büyük bir lütfu, rahmeti ve nimetidir.

✷ Güneş enerjisinden nasıl faydalanılır?

✷ Güneş ışığından sıvı yakıt elde edilmesi nasıl gerçekleşir?

✷ Bilim adamları güneş enerjisinden sıvı yakıt elde edilmesinde

hangi canlıyı örnek almışlardır?

Page 41: İlmi Mercek Mayıs 2011

G üneş enerjisi, rüzgar, jeotermalenerji, dalga, hidrolik enerji,hidrojen ve biyokütle gibi yeni-

lenebilir enerji kaynakları arasında yeralır. Gerçekten de Güneş muazzam birenerji kaynağıdır.

Güneş’in yaydığı ve Dünyamız’a daulaşan enerji, hidrojen gazının helyumadönüşmesi şeklindeki füzyon sürecindenkaynaklanır. Dünya atmosferinin dışındaGüneş ışınımının şiddeti, 1370W/m

2değerindedir; ancak yeryüzüne 0-

1100 W/m2

değerleri arasında değişenkısmı ulaşır. Bu enerjinin Dünya’ya gelenküçük bir bölümü dahi, insanlığın mevcutenerji tüketiminden kat kat fazladır.

Güneş’in İçindeki Muazzam ReaktörHassas Bir Denge İçinde Çalışır

Güneş dev bir nükleer reaktördür.Güneş’in içinde sürekli olarak hidrojenatomları helyuma dönüştürülür ve buişlemler neticesinde ısı ve ışık açığa çıkar.Güneş’teki bu nükleer reaksiyon, insanhayatı için zorunludur. Dünya’ya ulaşanısı ve ışığın açığa çıkması içinse dört hid-rojenin birleşip bir helyuma dönüşmesigerekir. 

Çekirdeğinde sadece tek bir proton yeralan hidrojen, evrendeki en basit ele-menttir. Helyumun çekirdeğinde ise ikiproton ve iki nötron bulunur. Güneş’tegerçekleşen işlem, dört hidrojenin birleş-mesiyle bir helyum elementinin oluşma-sıdır. Bu işlem sırasında çok büyük birenerji açığa çıkar. Dünya’ya gelen ısı veışık enerjisinin neredeyse tamamı,Güneş’in içindeki bu nükleer reaksiyonlaoluşmaktadır. Ancak, dört hidrojen ato-munun biraraya gelip bir anda helyumadönüşmesi mümkün değildir. Bunun için,iki aşamalı bir işlem gerçekleşir. Önce ikihidrojen birleşir ve bir proton ve bir nöt-rona sahip bir “ara formül” meydanagelir. Bu ara formüle “dötron” adı verilir.Sonra da iki dötronun birleşmesiyle birhelyum çekirdeği oluşur. 

Şimdi asıl soruyu sorabiliriz. Peki, ikiayrı atom çekirdeğini birbirine yapıştırankuvvet nedir? Bu kuvvete  “güçlü nükleerkuvvet” denir.

Evrendeki En Büyük Nükleer Kuvvet:Güçlü Nükleer Kuvvet

Bu kuvvet yerçekiminden milyar keremilyar kere milyar kere milyar kat dahagüçlüdür. Bu güç sayesinde iki hidrojençekirdeği birbirine yapışabilmektedir. 

www.bitkilerevrimicurutuyor.imanisiteler.com

39

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Reaktör bitkilerin fotosentez işleminden ilhamalınarak yapılmıştır.

Page 42: İlmi Mercek Mayıs 2011

Ancak araştırmalar gös-termiştir ki, güçlü nükle-

er kuvvet, bu işi yapmakiçin tam gereken miktardadır.

Güçlü nükleer kuvvet eğer şu andasahip olduğu değerinden biraz bile dahazayıf olsaydı, iki hidrojen çekirdeği birle-şemezdi. Yan yana gelen iki proton,hemen birbirlerini iter, böylece Güneş’tekinükleer reaksiyon başlamadan biterdi.Yani Güneş hiç var olmazdı. Ünlü bilimadamı George Greenstein, bugerçeği  “eğer güçlü nükleer kuvvet biraz-cık bile daha zayıf olsaydı, o zamanDünya’nın ışığı hiçbir zaman yanmaya-caktı”  diye açıklar. 

Peki acaba güçlü nükleer kuvvet biraz-cık daha güçlü olsa ne olurdu? O zamanda bir proton ve bir nötrondan oluşan döt-ron değil, iki protonlu di-proton meydanagelirdi. Ve bu durumda Güneş’in yakıtıaniden çok çok etkili bir yakıt haline gelir-di. Bu öyle bir yakıt olurdu ki, Güneş veona benzer diğer tüm yıldızlar, birkaç

saniye içinde havaya uçardı. Güneş’inhavaya uçması ise, birkaç dakika sonratüm Dünya’yı ve üzerindeki tüm canlılarıalevlere boğar birkaç saniye içinde kömürhaline gelirdi. Ama Yüce Allah’ın rahmetisayesinde güçlü nükleer kuvvetin gücü,tam olması gereken düzeydedir ve Güneşdengeli bir reaksiyon gerçekleştirir yani“yavaş yavaş” yanar.

Tüm bunlar, güçlü nükleer kuvvetingücünün, tam insan yaşamına imkan vere-cek biçimde dengede olduğunu göster-mektedir. Eğer bu dengede bir sapmaolsaydı, Güneş gibi yıldızlar ya hiç varolmazlar, ya da oluştukları andan çok kısabir süre sonra korkunç birer patlamaylayok olurlardı. Allah, Güneş’i insanın yaşa-mı için özel bir şekilde yaratmıştır ve bunuKuran’daki “Güneş ve Ay, (belli) bir hesapiledir” (Rahman Suresi, 5) ayetiyle bizlerebildirmiştir. İşte bu özel yaratma nedeniy-le bizler güneş enerjisinden yararlanabil-mekteyiz.

İlmimercekİNCELEME

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

40

Page 43: İlmi Mercek Mayıs 2011

Güneş Enerjisinden Yararlanmak İçinÇeşitli Teknikler Geliştirilmiştir:

Güneş ışınlarından yararlanmak içingeliştirilen teknolojilerin bir kısmı, güneşenerjisini ışık ya da ısı enerjisi şeklindedirekt olarak kullanırken, diğer teknoloji-ler güneş enerjisinden elektrik elde eder.Güneş enerjisinden yararlanmak içingeliştirilen dev kollektörler ve santrallaroldukça çeşitlidir. Bunlar;

▼ Düzlemsel güneş kollektörleri:Evlerde sıcak su elde etmede kullanılansistemler;

▼ Yek - odaklı güneş enerjisi santral-leri: Doğrusal, çanak şeklinde ya da mer-kezi bir odağa yönlendirilmiş dev ayna-lardan oluşan elektrik üretiminde kullanı-lan sistemler;

▼ Vakum tüplü güneş enerjisi sistem-leri: Vakum tüplü sistemler iç içe geçmiş2 adet silindirik cam tüpün ısı yolu ile bir-birine bağlanması ve bu işlem sırasındaarasındaki havanın alınması ile çalışır;

▼ Güneş ocakları: Çanak şeklinde yada kutu şeklinde güneş ısısını toplayanyapılar;

▼ Trombe duvarı: Sandviç şeklindecam ve hava kanalları ile paketlenmiş bir

pasif güneş enerjisi sistemi;

▼ Geçişli hava paneli: Aktif güneşenerjili ısıtma ve havalandırma sistemi;

▼ Güneş havuzları: Havuza atılantuzların yardımı ile dip tarafta sıcaklıkelde edilir;

▼ Güneş bacaları: Bir binanın zemi-ninde toplanan ısı, yüksek ve dar birbacaya yönlendiğinde, bacada kurulutürbini çalıştırır;

▼ Su arıtma sistemleri: Havuzunüstüne eğimli cam kapak yerleştirilir,

www.bilimveteknoloji.org

41

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Kloroplastların yaptığı iş tam olaraktaklit edilebilirse başka bir enerjikaynağına ihtiyaç duymadan sadeceGüneş’ten faydalanarak enerjisağlanabilecektir. Böylesine üstünözelliklere sahip olan, bilim adamlarınınbüyük bir hayranlık duydukları ve taklitetmeye çalıştıkları bitkiler, her canlı gibiYüce Allah’a boyun eğmiştir. Bu gerçek,bir ayette şöyle bildirilir:

“Bitki ve ağaç (O’na) secdeetmektedirler.” (Rahman Suresi, 6)

Page 44: İlmi Mercek Mayıs 2011

buharlaşan su tuzdanarınarak bu kapakta

yoğunlaşır;

▼ Ürün kurutma sistemleri;olmak üzere oldukça çeşitlidir.

Son yıllarda bu reaktörlere yeni bir tanedaha eklenmiştir. Henüz laboratuvar şart-larında başarı elde edilen bu reaktör, bitki-leri taklit ederek güneş ışığını sıvı yakıtadönüştürür.

Bitkilerin Güneş EnerjisindenYararlanma Şekli Bilim Adamlarınaİlham Kaynağı Olmuştur:

Bilindiği gibi bitkilerin güneş ışığındanyararlanma şekli fotosentezdir.Fotosentez, Allah’ın sonsuz ilmini ve kud-retini sergileyen olağanüstü bir kimyasalişlemdir. Bilim adamlarının bugün biletam olarak çözemedikleri bu eşsiz sistemasla çıplak gözle görülemez. Çünkü bumekanizma çalışmak için elektronları,atomları ve molekülleri kullanır. Ancak,fotosentezin sonuçlarını nefes almamızısağlayan oksijen ve hayatta kalmamızısağlayan besinlerde görebiliriz. Fotosentezanlaşılması zor kimyasal formüller, hiçkarşılaşmadığımız küçüklükte sayı ve ağır-lık birimleri içeren çok hassas dengeler

üzerine kurulmuş bir sistemdir.Etrafımızdaki bütün yeşil bitkilerde, buişlemin gerçekleştiği kimya laboratuvarla-rından trilyonlarcası kurulmuştur ve mil-yonlarca yıldır hiç durmadan ihtiyacımızolan oksijeni, besinleri ve enerjiyi üret-mektedirler.

Bitkilerin, kimi zaman da bazı bakterive tek hücreli canlıların, karbondioksit vesudan, şeker (karbonhidrat) üretmek içingüneş ışınıyla gelen enerjiyi kullandıklarıbu reaksiyon önemlidir. Çünkü bununsonucunda güneş ışınındaki enerji, üreti-len şeker molekülünün içine depolanmışolur. İşte bilim adamları bitkilerin yaptığıbu mükemmel kimyasal işlemin çok dahabasit olanını laboratuvar ortamında eldeetmişlerdir.

Araştırmayı yöneten KaliforniyaTeknoloji Enstitüsü’nden Prof. SossinaHaile, evimizin çatısında yer alacak birmini reaktörün, günlük 12 ila 15 litre sıvıyakıt üretebileceğini öne sürmüştür. Bureaktör aynı zamanda taşıma sektöründede kullanılabilecektir. Reaktörün anahtarmalzemesini, seryum olarak adlandırılanve neredeyse bakır kadar yaygın bulunanbir metal oluşturmaktadır. Reaktör bütü-nüyle bitkilerden ilham alınarak tasarlan-mıştır.

İlmimercekİNCELEME

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

42

Tüm evreni yoktan var edip, sonra da onu dilediği biçimdedüzenleyen tek güç alemlerin tek Hakimi

olan Allah’tır. Allah, Güneş’i deGüneş’in yaydığı enerjiyi de bir

örnek edinmeksizin yaratmışsonra da ona belli bir

düzen vermiştir. YüceAllah’ın buyurduğu

gibi, “Göğün ve yerinO’nun emriyle

durması da, O’nunayetlerindendir...”.

(Rum Suresi, 25)

Page 45: İlmi Mercek Mayıs 2011

▼ Bitkilerin yapraklarından ilhamalınan kısım: Cihaz sahip olduğu stan-dart bir parabolik ayna yardımıyla güneşışınlarını bir tepkime odasına odaklamak-tadır.

▼ Kloroplastlardan ilham alınankısım: Tepkime odası kloroplastlara ben-zetilebilir. Burada mevcut olan seryu-moksit katalizör, ısınarak su ve karbondi-oksit içindeki oksijen moleküllerinin kris-tal desenini bozup parçalar. Kristal yapısıtekrar soğutulduğundaysa çevresindebulunan su ve karbondioksit gibi bileşik-lerden oksijen çekerek hidrojen ve kar-bon monoksit meydana gelir. Bunlar dadaha sonra sıvı yakıta dönüştürülür.

Teknolojik Buluşların ve İlminGerçek Sahibi Yüce Allah’tır

Yüce Allah güneşin güçlü nükleer kuv-vetini büyük br denge içinde ve insanyaşamına imkan verecek biçimde yarat-mıştır. Güneş’teki patlamalar, çıkan ener-jinin Dünya’ya ulaşma miktarı,Dünya’nın Güneş’e uzaklığı, güneş ener-jisinin tam insanların kullanımına uygunhale gelmesindeki nedenlerin yalnızcabirkaçıdır. İnsanlar Yüce Allah’ın hazırolarak sunduğu bu nimeti sınırsız olarakkullanırlarken, yine Rabbimiz’in yarattığıörneklerden yararlanarak güneş enerjsin-den alternatif enerji kaynakları üretirler.Rabbimiz’in ilhamıyla oluşturulan bugelişmiş teknolojik ürünlerden biri de bit-kilerin fotosentez işlemini örnek alanreaktördür. Bu teknoloji ile kloroplastla-rın yaptığı kompleks işlemler tam olaraktaklit edilememektedir. Ancak benzerişlemlerle güneş enerjisinden yararlanıla-bilmektedir.

Söz konusu reaktör eğer gündelikhayatta kullanılmaya başlanırsa ekono-mik anlamda büyük bir fayda sağlayacak-

tır. Kara araçları, uçaklar ve gemiler tara-fından kullanılmakta olan fosil yakıtlar,içerdikleri yüksek enerji miktarı ve taşına-bilirlikleri nedeniyle, düşük karbonluyakıt arayışı karşısında çoğunlukla tercihedilmektedirler. Fakat güneş enerjisiniverimli ve yenilenebilir bir sıvı yakıtadönüştürerek yaygın bir şekilde kullan-mak sera gaz seviyelerinin aşağı çekilme-sinde ve buna bağlı olarak da çevreselkirliliğin önlenmesinde şüphesiz önemlibir rol oynayacaktır. Ayrıca Güneş’in fosilyakıtların aksine yenilenebilir bir enerjiyesahip olması insanlık için çok büyük birnimettir.

Unutulmamalıdır ki; böylesine üstünözelliklere sahip olan, bilim adamlarınınbüyük araştırmalar sonucunda taklitetmeye çalıştıkları bitkiler de, reaktör dekısacası yaratılan her canlı ve cansız var-lık, Yüce Allah’ın eseridir. Allah,Dünya’yı insanlar için yaratmış,Dünya’daki varlıkları insanın emrineamade kılmış, onu türlü nimetlerle zen-ginleştirmiş ve kullarının yaşamını dahada kolaylaştırmak için onlara çeşitli tek-nolojik aletleri bulmayı ve bunları kul-lanmayı ilham etmiştir. Kuran’daRabbimiz şöyle buyurur: 

“Allah, gökleri ve yeri yaratan vegökten su indirip onunla size rızık ola-rak türlü ürünler çıkarandır. Ve O’nunemriyle gemileri, denizde yüzmeleriiçin size, emre amade kılandır.Irmakları da sizin için emre amadekılandır. Güneş’i ve Ay’ı hareketlerindesürekli emrinize amade kılan, geceyi vegündüzü de emrinize amade kılandır.Size her istediğiniz şeyi verdi. EğerAllah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız,onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz.Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, peknankördür.” (İbrahim Suresi, 32–34)

www.yaratilisgercekleri.com

43

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 46: İlmi Mercek Mayıs 2011

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

44

ADNAN OKTAR: Müminun Suresi, Rahman ve Rahim olanAllah’ın adıyla. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Müminler

gerçekten felah bulmuştur. Onlar namazlarındahuşu içinde olanlardır.” Ne yapacağımızı Allah

bize bildiriyor. Namazlarında huşu içinde, nama-zını kılacak ve huşu içinde olacak. Beş vakitfarz namazlarını, sünnetleri kılacak. “Onlartümüyle boş şeylerden yüz çevirenler-dir.” Meleyani şeylerden vazgeçenlerdir.

“Onlar zekata ilişkin (söz ve görevle-rini) mutlaka yerine getirendir.” Zekat; yanifazla malı, parası olduğunda onu etrafa da-ğıtıyor. “Ve onlar ırzlarını, iffetlerini koru-yanlardır.” Yani gayri meşru ilişkiye girmiyor,helali ile ilişkiye giriyor. “Ancak eşleri ya dasağ ellerinin sahip olduklarına karşı tu-tumları hariç.,” Ya eşi, helali veyahut cari-yesi, yani kendini hibe etmiş bir kadın veyahut cariyesi. Sağ elinin dediği, yani ona aitolan kadın. Başkasıyla ilişkiye girmeyen, onaait olduğunu açıkça ifade eden, kendini ona

(Allah için her şeyini vermek çok asil bir tavır,sevginin en güzel ifade şeklidir)

Sayın Adnan Oktar’ın 6 Şubat 2011 Kanal Avrupa veÇay Tv’deki canlı sohbetinden

Page 47: İlmi Mercek Mayıs 2011

www.Kurandansirlar.com

45

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

bağlamış, hibe etmiş. Bir şekilde hibeetmiş kadın. “Bu konuda kınanmış değillerdir.Fakat kim bunların ötesini ararsa artık onlar sınırıçiğneyenlerdir.” İşte bak Allah, sınırın nerede çiğne-neceğini söylüyor. “Onlar emanetlerine ve ahidlerineriayet edenlerdir.” Bize mesela bir emanet verildi, değilmi? İnsanlar bize emanettir. Din bize bir emanettir. Allah’ınkitabını korumakla biz mükellefiz, vatanı korumakla mükel-lefiz, değil mi? Emanetler çok, inşaAllah. “Onlar namazlarınıtitizlikle koruyanlardır.” 5 vakit sünnet-i seniyeye ittiba ilenamazlarını koruyanlar. Sahibi tertip, muntazam namazlarınıkılanlar. “İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimet-lerine) varis olacak onlardır.” Böyle olursanız diyor Allah, hemyeryüzünde nimet veririm, ahirette de cennete giderseniz,Allah’ın rızasını kazanırsınız. Yalnız şu çok önemli; Allah’a ibadetederken cennet için değil, Allah’ın rızası için ibadet etmek lazım.Allah onu makbul görüyor, Allah’ın rızasını hedeflemek lazım. Lüt-fuyla cennet verirse tabii ki iftihar ederiz, çok hoşnut oluruz. Amabizim asıl amacımız Allah’ın rızası olacak, inşaAllah. Asil olan,güzel olan budur.

Ne kadar güzel, biz Allah’ı görmeden iman ediyoruz ve canı-mızı vermeyi kabul ediyoruz. Ne kadar güzel bir sevgi, Allah bunubeğeniyor işte. Mesela gençliğimizi veriyoruz, hayatımızı veriyo-ruz, malımızı veriyoruz, Allah bunu çok beğeniyor. Ama öbürtürlü, mesela melek kabul ediyor Allah’ı ama mecbur melekAllah’a ibadet etmeye, başka ikinci bir yol yok melek için. İnsaniçin iki yolu da görecek durumu var, küfre de gidebilir, İslam’ada girebilir. Allah için hareket ediyor ve Allah’ı o kadar çok sevi-yor ki, görmediği halde Allah için canını verebiliyor. Allah bunuçok beğeniyor işte, biz de çok beğeniyoruz. Dünyadaki engüzel görüntü bu, en hoşa giden görüntü bu, en asil görüntübudur. Dünyanın en güzel süsü de budur. Aşk; en güzelduygu aşktır. Aşkın en güzel ifade şekli de budur, canını ver-mektir. Allah için, sevdiği için hayatını, gençliğini, malınımülkünü, her şeyini vermek Allah’a. Çok asil bir hare-ket, sevginin en güzel ifade şeklidir. Birçok sevgi kar-şılıklı olur ama burada karşılık yok. Sadece Allah’ınrızasını istiyoruz. Çok asil, bayağı güzel ve dünyanınen güzel süsüdür bu işte. Yoksa dünyada sandalyeler,bağlar, bahçeler olur, hiçbir şey ifade etmez. Allah’ısevmedikten sonra bir insan, Allah’tan korkmadık-tan sonra hiçbir anlamı yok, inşaAllah.

www.ilmimercek.net

Page 48: İlmi Mercek Mayıs 2011

D işlerimiz dayanıklılığı ve sağlam-lığı ile bilinir. Uzun yıllar boyuncaezme, çiğneme, ısırma gibi pek

çok yüksek basınca karşı direnç gerektirenkonuda sürekli dişlerimizi kullanırız. Ancakbuna rağmen dişlerimiz çok uzun süre da-

yanıklı kalır. Dişlerimizin dayanıklılığını dişminesi sağlar. Vücudun en sert ve enyoğun mineralleşmiş maddesi olan diş mi-nesi, dentin sement ve pulpa ile beraberdişi oluşturan dört ana dokudan biridir. Dişien dıştan koruyucu bir katman olarak çev-

İlmimercek

İNSAN VÜCUDU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

46

Kafatası, kaburga kemikleri,kol ve bacak kemikleri…Kısacası tüm iskeletimiz

vücudumuzun en sağlamyapıları arasındadır. Fakat Yüce

Allah’ın beyin, kalp, akciğergibi hayati fonksiyonlara sahiporganları koruma görevi verdiği

ve hareket etme işleviyüklediği iskeletimiz vücudu-

muzun en dayanıklı yapısıdeğildir. Vücudumuzun endayanıklı yapısı sanıldığının

aksine iri ve sert kemiklerimizdeğil, ağzımızın içindeki küçük

dişlerimizdir. Dişlerimizidayanıklı yapan ise aynızamanda onlara renk ve

parlaklık veren diş minesidir.

✓ Diş minesini sağlam yapan özellik nedir?

✓ Diş minesi üzerindeki çatlaklar zarar vermek yerine dişinasıl korur?

Page 49: İlmi Mercek Mayıs 2011

releyen mine, içinde sinir hücreleri olma-dığı için, duyarlı değildir. Kuşkusuz mineninbu özelliği Yüce Allah’ın kullarına bahşettiğibüyük bir nimettir. Çünkü diş minesi eğersinirlerle kaplı olsaydı, insanın ısırma,ezme ve çiğneme gibi işlemler sırasındaçok acı çekmesi gerekirdi. Bu durumdayemek yemek, büyük bir eziyete dönü-şürdü. Diş minesi örneğinde olduğu gibi,Allah’ın kullarına bahşettiği nimetleri bir ge-nelleme yaparak bile sayabilmek mümkündeğildir. Bu gerçek ayetlerde şöyle bildirilir:

“Yaratan, hiç yaratmayan gibimidir? Artık öğüt alıp-düşünmez misi-niz? Eğer Allah’ın nimetini saymayakalkışacak olursanız, onu bir genel-leme yaparak bile. Gerçekten Allah,bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Su-resi, 17-18)

Yüce Allah Diş Minesini Çok SağlamOlarak YaratmıştırVücudun en sert ve en yoğun mineral-

leşmiş maddesi olan mine, dişin görünürkısmıdır ve mutlaka alttan dentin (yetişkinbir insan dişinin %75’ini oluşturan dentin,kemikle aynı yoğunluğa sahip olmasınarağmen ısıya ve dokunmaya duyarlıdır.

Gerektiğinde içerdiği tamir hücreleri ile ye-niden dentin dokusu oluşturabilirler) iledesteklenir. Mine içindeki mineral oranınagöre rengi, fildişinden mavi-beyaza kadardeğişebilir. %97 oranında inorganik mad-delerden oluşur. Bunlar mikro kristaller bi-çiminde kalsiyum tuzlarıdır. Geriye kalanbölümünde organik maddeler yer alır. Üzerikeratinli bir katmanla örtülüdür.

Diş minesini yakından inceleyen bilimadamları son derece detaylı ve özel bir ya-pıya sahip olduğunu keşfetmişlerdir. Buözel yapı mineye ve dolayısıyla dişe sağ-lamlığını verir. Diş minesi göründüğününaksine pürüzsüz bir yapıya sahip değildir.Tam aksine üzerinde küçük ancak derin ol-mayan çatlaklar vardır. Minenin diplerindendış yüzeye doğru büyümeye başlayan buçatlaklar, diş minesine uygulanan basıncıkendi aralarında paylaştırarak dişin kırılma-sını engeller ve böylece mineyi daha sağ-lam ve dayanıklı hale getirirler.

Yüce Allah’ın diş minesinin yaratılışın-daki üstün aklı ve detay sanatı bir başkaşekilde de ortaya çıkar. Normal koşullardadiş minesindeki bu çatlakların dişimize uy-guladığımız her basınçta daha da büyü-mesi ve dişi çürütmesi gerekirdi. Fakatdişteki bu çatlaklar, Yüce Allah’ın yarattığı

özel bir tedavi süreci ile ortadan kalkar.Çünkü bu çatlaklar basınçla büyürken, eşzamanlı olarak onları dolduran organik

malzeme çatlakların derinleşerek dişiçürütmesini önler. Karşılaştığı besin-lerin yıpratıcı etkisiyle ve diş minesi-nin bu yapısal özelliği nedeniyle kısasürede aşınması gereken dişlerimiz,Allah’ın üstün yaratışı sayesinde buağır ve uzun süreli görevi en uygunve güzel şekilde yerine getirir.

Diş Minesinin Sağlam Yapısı YüceAllah’ın Kusursuz İlmiyle Oluşur

Bilim adamları, diş oluşumu ile ilgiliyaptıkları çalışmalarda Yüce Allah’ın

www.insanmucizedir.imanisiteler.com

47

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 50: İlmi Mercek Mayıs 2011

muhteşem yaratış sa-natını ve bu yaratıştaki

ince detaylarından birtanesini daha gözler

önüne seren bir gen ortayaçıkarmışlardır. Bu gen, diş mi-

nelerinin ve dişin içerisinde daha yumuşakyapıdaki dentinin oluşumunda önemli roloynayan dentin sialophospho protein(DSPP) genidir. Diş oluşumunda kritik roloynayan bu gen, tek bir protein açığa çıka-rır. Ancak bu protein, dentin sialoprotein(DSP) ve dentin phospho protein (DPP) adıverilen zıt işlevlere sahip iki proteine bölü-nür. Söz konusu proteinlerden DPP kırıl-ganlığa yol açan oyuk ve kireçli bir minetabakası oluştururken, DSP minenin sertli-

ğini ve oluşum hızını artırmaktadır. Başkabir deyişle bu iki proteinin tam belirtilen öl-çülerde ve birbirini tamamlayan ince birteknikle bir arada çalışması sonucu dişler,ne kolayca kırılacak şekilde çok sert ne deçok yumuşaktır.

DSP ve DPP arasındaki mükemmeldenge, kritik dentin-mine bağlantısının has-sasiyetini gözler önüne sermektedir. Çünküdişlerin korunmasında etkin bir madde ola-rak görünen ve minenin dentinle olan bağ-lantısında çok ince bir tabaka halinde

bulunan DSP, tüm mineden daha serttir.Eğer bu proteinin miktarı artırılırsa dişlerdaha kırılgan hale gelmektedir. Çünkü diş-leri daha sert yapan ve çürümeye karşı ko-ruyan florürün fazla miktarının dişlerizayıflatması gibi, DSP’nin de aşırı miktarı-nın dişleri zayıflattığı ve kırılgan hale getir-diği saptanmıştır.

Diğer taraftan DPP proteininin dişlerizayıflatan bir etkisinin olduğu bilinmektedir.Bu proteinin olması gerekenden fazla mik-tarda bulunması ise dişlerimizin çürüyüpdökülmesi anlamına gelir. Ancak YüceRabbimiz’in sonsuz ilmi sonucunda, DSPve DPP arasında çok hassas bir denge ku-rulmuştur. Bu öyle hassas bir ayardır ki mi-neyi zayıflatıyormuş gibi görünen DPP

proteini, sertliği artıran DSPproteini ile birleşerek uygundiş oluşumunu sağlamakta-dır.

Her şeyi belli bir ölçü ileve düzen içinde yaratanYüce Allah DSP ve DPP

arasındaki bu hassasdenge ile yumuşak denti-nin, daha dışarıdaki sert

seramiğe benzer yapıdakimine kaplaması ile güvenli

bir biçimde birleşmesinisağlar. Yüce Allah bir

Kuran ayetinde her şeyi birölçü ile yarattığını bizlere

şöyle haber verir: “...O’nun Katında herşey bir mik-

tar (ölçü) iledir.” (Rad Suresi, 8)

Yüce Allah’ın Yarattığı Her ŞeydeDüşünen Bir Topluluk İçinAyetler VardırDişlerimiz ve dişlerimizdeki çok küçük

bir parça olan diş minesi belki de dahaönce üzerinde düşünmediğimiz birçok mü-kemmel detayla yaratılmıştır. Bu kusursuz

İlmimercek

İNSAN VÜCUDU

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

48

Page 51: İlmi Mercek Mayıs 2011

yaratılışı, aynı zamanda vücudumuzun heryerinde, kainatın her noktasında görmekmümkündür. Yüce Allah insanları en rahatedeceği, sıkıntı duymayacağı, tüm ihtiyaç-larını kolaylıkla karşılayabileceği üstün sis-temler ve organlarla yaratmıştır. Önemliolan bu ayetler üzerinde düşünerek, herşeyin hakimi olan Allah’a yönelmektir. YüceAllah bu gerçeği bir Kuran ayetinde şöylebildirmiştir:

“Şüphesiz, göklerin ve yerin yara-

tılmasında, gece ile gündüzün ardı ar-dına gelişinde, insanlara yararlı şeylerile denizde yüzen gemilerde, Allah’ınyağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünüölümünden sonra dirilttiği suda, hercanlıyı orada üretip-yaymasında, rüz-garları estirmesinde, gökle yer ara-sında boyun eğdirilmiş bulutları eviripçevirmesinde düşünen bir toplulukiçin gerçekten ayetler vardır.” (BakaraSuresi, 164)

www.imanisiteler.com

49

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

İnsan vücudunun en sert maddesi olanminenin %97ʼsi kalsiyum tuzlarından olu-şur. Diş minesi, altıgen apatit kristallerişeklinde düzenlenmiştir. Minenin yapısınagiren kalsiyum tuzları, organik diş make-tine yavaş yavaş çökelerek birikir ve kris-talleşir. Bu birikme, anne karnındaykenbaşlar.

Dişler meydana gelirken milyonlarcahücre, önce kalsiyum depolayıp ardındanyan yana gelerek büyük bir blok oluşturur.Bu bloğun şeklini de yine bloğu inşa edenhücreler belirlerler. Bu noktada büyük biryaratılış mucizesi gerçekleşir. Örneğin altdamakta bulunan hücreler, kendilerindenuzakta bulunan üst damaktaki hücrelerin

nasıl bir şekil inşa ettiklerini çok iyi bilirler.Her iki hücre grubu da ürettiği dev bloğu,kendisine karşı gelecek blokla birbirlerineen uygun şekilde üretirler. Böylece çenekemiği kapandığı zaman üst damakta bu-lunan bir azı dişi ile alt damakta bulunanbir azı dişi birbirlerine en uygun şekildeotururlar. Herhangi bir uyumsuzluk olmasıinsan için rahatsızlık verici durumlar oluş-turur. Ancak böyle bir uyumsuzluk -hasta-lık durumları dışında- olmaz ve 32kalsiyum bloğundan oluşan kompleksyapı, birbirlerine en uygun şekilde inşaedilir. Açıktır ki vücuttaki bütün hücrelereolduğu gibi dişleri oluşturan hücrelere desahip oldukları özellikleri veren üstün güçsahibi Yüce Allahʼtır.

Alt Dişler ve Üst Dişler Arasındaki Uyum Nasıl Sağlanır?

Diş minesi seramiklerden daha üstün bir yapıya sahiptir.  Bol miktarda karbonat, magnezyum, sodyum, potasyum iyonlarıiçeren diş minesindeki tuzların kristal yapısı, dişi basınca karşıdaha dayanıklı yapmaktadır.  Bugün bilim adamları doğadanesinlenerek hazırlanan malzemelerin üretilmesi için araştırmalaryapmaktadır. Yapılan bu araştırmalarda kemik ve diş türübiyoseramiklerin vücut sıcaklığında protein gibi organikmaddelerin birleştirilmesiyle oluştuğu ve bunların seramiklerdençok daha üstün nitelikler gösterdiği ortaya çıkmıştır.

Page 52: İlmi Mercek Mayıs 2011

S ürfaktan maddeler en basit ta-nımı ile bir sıvının yüzey gerili-mini azaltan maddelerdir. Bunu

bir örnekle açıklamak mümkündür. İçi hava ile dolduğu içiniçindeki basınç artan balonun bilindiği gibi yüzeyindeki ge-rilim artar. İşte sürfaktan bu yüzey gerilimini azaltan mad-dedir. Yapısal olarak hidrofilik (bir molekülün suyabağlanabilme özelliği) bir baş ve hidrofobik (bir molekü-lün sudan kaçınma özelliği) bir kuyruktan oluşurlar. Yüce

İlmimercek

YARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

50

Yaşamımızın vazgeçilmezi olansürfaktanlar, henüz biz doğma-dan bile yaşamımızı etkilerler.Çünkü doğduğumuz andan itiba-ren akciğerlerimiz bu madde sa-yesinde nefes alıp vermemizikontrol edebilir. Ellerimizin te-mizliğinden giysilerimizin temiz-lenmesine kadar temizlikle ilgiliher türlü işlem, sürfaktanlar sa-yesinde gerçekleşir. Bulutlarınoluşumu ve yağmurun gübrelemeözelliği hep bu gözle göremediği-miz maddeler vesilesiyledir.…

• Yaşamımızda bu derece önemliyer tutan sürfaktanlar nedir?

• Nefes almamızı nasıl kontrolederler?

• Bulutları nasıl oluşturur, çevre-mizi ve bizi nasıl temizlerler?

Page 53: İlmi Mercek Mayıs 2011

Allah’ın yarattığı bu yapısal özellik, sürfak-tanların hayatımızın vazgeçilmez unsurlarıolmasını sağlamıştır.

Temizleme İşlemi SürfaktanMaddeler Tarafından GerçekleşirSürfaktan maddelerin temizleme işlemi

genelde aynı kurala dayanır. Bu maddele-rin yapısal olarak suda çözülebilen ve sudaçözülmeyen bir tarafları vardır. Suda çözü-lemeyen (suyu sevmeyen) tarafları kirleriçevreler, sararak içine alır ve hapseder.Sürfaktanlar bu özellikleri ile hem doğayıhem de yapay olarak elde edilen çeşitleriile günlük yaşamımızda kullandığımız herşeyi temizlerler.

Organik Atıkların TemizlenmesiniSağlar:Doğada çürümüş bitki ve diğer orga-

nizma artıklarının parçalanma ürünleri ola-rak birçok doğal sürfaktan oluşur ve suyakarışır. Bu sürfaktanlara en iyi örnek hümikasittir. Hümik asitler toprakta uzun süre kal-makta ve zaman içinde yavaş yavaş içle-rine hapsettikleri organik maddelerlebirlikte parçalanmaktadırlar. Böylece doğaorganik atıklardan temizlenmekte, ayrıca

hümik asit aracılığıyla toprağın havalan-ması ve su tutması, toprak mikro organiz-malarının gelişimi ve çoğalmasısağlanmakta, bitkilerin stres koşullarına,hastalık ve zararlılara dayanıklılığı artmak-tadır.

Deniz Suyunun TemizlenmesiniSağlar:Deniz suyunun içerdiği yağlı cisimler ve

proteinler de aynı işleyiş prensibi doğrultu-sunda sürfaktanlar sayesinde temizlenir.

Gündelik Yaşamdaki TemizlikSürfaktan Maddeler Sayesindedir:Deterjanlar ve sabunlar suni olarak

imal edilen sürfaktan maddelerdir. Deterjanveya sabundaki sürfaktan, düşük

konsantrasyonlarda kulla-nıldığında suyun yüzeygerilimini oldukça düşü-rücü bir özelliğe sahiptir.Sürfaktan molekülünün

hidrofobik (suyu sevmeyen)kısmı kumaş üzerindekiyağ tarafından çekilir veyağın etrafı hidrofilik (susever) kısım ile kaplanır.Böylece yağ molekülü yu-varlanarak atılır.

www.imanhakikatleri.net

51

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 54: İlmi Mercek Mayıs 2011

Bulut OluşumundaSürfaktan Maddelerin

Etkisi VardırPlankton adı verilen

mikroskobik alglerin yıkımı ileoluşan sürfaktanlar, dalgaların kıyıya vur-ması ile köpükler oluşturur. Daha sonra buköpüklerin patlaması ile sodyum klorür vediğer elementler havaya yayılır. Havaya ya-yılan bu aerosollerden bir kısmı rüzgarınetkisi ile yeniden denize düşerken di-ğerleri yükselir ve havada asılı haldekalır. Bu şekilde çok iyi derecede birbuhar taşıyıcısı olan sodyum klorüraçığa çıkarak bulut oluşumunu sağlar.Denizlerde oluşan sürfaktanların bir-leştirici etkisi olmasaydı çok az bulutoluşur ve iklimler çok kurak geçerdi.

Yüce Allah dünyadaki birçok doğalolayda olduğu gibi, bulutların oluşu-munda da sürfaktan gibi bir maddeyisebep olarak yaratmaktadır. Rabbimizbulutların oluşumunun Zatı’nın yarat-tığı sebeplere bağlı olarak gerçekleş-tiğini şöyle haber verir:

“Görmedin mi ki, Allah bulutlarısürmekte, sonra aralarını birleştir-mekte, sonra da onları üst üste yığ-maktadır; böylece, yağmurunbunların arasından akıp-çıktığını gö-rürsün. Gökten içinde dolu bulunandağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onudilediğine isabet ettirir de, dilediğin-den onu çevirir; şimşeğinin parıltısıneredeyse gözleri kamaştırıp götürü-verecektir.” (Nur Suresi, 43)

Sürfaktan Maddeler Bitkiler içinGereken Elementleri ToprağaKazandırırlarSürfaktanların canlılar için kaçınılmaz

bir ihtiyaç olan yağmuru yağdıran bulutlarıoluşturmasının yanında bir de gübreleme

özellikleri vardır. Denizlerden buharlaşarakbulutlara ulaşan yağmur damlaları sürfak-tan maddelerin etkisiyle, deniz yüzeyininmikro katmanı olan üst kısmındaki mikros-kobik alglerin ve zooplanktonların bozul-

İlmimercek

YARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

52

Page 55: İlmi Mercek Mayıs 2011

masından meydana gelen pek çok organikartıkları içlerine hapsederler. Bu artıklarınbazıları, deniz suyunda çok az bulunan fos-for, magnezyum, potasyum gibi elementlerive ayrıca bakır,çinko, kobalt ve kur-şun gibi ağır metal-

leri seçip ayırarak, kendi içlerinde toplarlar.Yeryüzündeki tohum ve bitkilerin yetişme-leri için gereksinim duydukları madenseltuzlar ve elementler sürfaktan maddelerin

bu hapsetme özelliği sayesindeyağmur damlalarıyla

yeryüzüne inerler.

www.yaratilisvebilimsiteleri.com

53

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Gözle görülmeyecek kadar küçük parçacıklarınnasıl olup da düzenlenerek sürfaktan maddelerioluşturabildikleri önemli bir sorudur. Sürfaktan

maddelerin suyu tutma ve çekme konusundakiyapısal özellikleri bu maddeleri çok özel bir yapı

haline getirmektedirler. Bu yapının en önemliözelliklerinden biri, parçaları bir arada tutması ve

küçük parçacıkları içine hapsetmesidir.Mikro alemler için de denge sağlayacak

kusursuz oranlarla yaratılmış olan sür-faktanlar yaşamımızdaki önemli görev-

leri yerine getirebilmek içinplanlanmış özel yaratılış delilleridir. Bu

deliller ise, en küçükten en büyüğekadar her varlığı kusursuzca yaratan

Allah’a aittir. Allah, yerde ve gökte enküçükten en büyüğe kadar herşeyinbilgisine sahip olduğunu bir ayette

şöyle bildirmektedir:

“... Göklerde ve yerde zerreağırlığınca hiçbir şey O’ndan uzak

(saklı) kalmaz. Bundan daha küçükolanı da, daha büyük olanı da,

istisnasız, mutlaka apaçık birkitapta (yazılı)dır.”” (Sebe Suresi, 3)

Page 56: İlmi Mercek Mayıs 2011

Kuran’da bir ayetteşöyle bildirilir:

“Ve gökten müba-rek (bereket ve rahmet

yüklü) su indirdik; böy-lece onunla bahçeler ve biçi-

lecek taneler bitirdik.” (Kaf Suresi, 9)Yağışlarla toprağa inen bu tuzlar, verimi

artırmak için kullanılan geleneksel gübrele-rin bazılarının (kalsiyum, magnezyum, po-tasyum vb.) küçük örnekleridir. Bu türaerosellerde bulunan ağır metaller ise, bit-kilerin gelişiminde ve üretiminde verimlilikartırıcı elementleri oluştururlar.

Kısacası, sürfaktan maddelerin etkisiyleiçine çeşitli mineraller hapseden yağmurönemli bir gübredir. Fakir bir toprak, yal-nızca yağmur aracılığıyla gelen bu gübre-lerle bile, yüzyıllık bir süre içinde bitkiler içingereken tüm elementleri kazanabilir. Or-manlar da, yine bu deniz kökenli aerosolleryardımıyla gelişir ve beslenirler.

Bu yolla, her yıl kara parçalarının top-lam yüzeyi üzerine 150 milyon ton gübredüşmektedir. Bu doğal gübreleme işleyişiolmasaydı, Dünya üzerinde çok daha azbitki olacak, hayat dengesi bozulacaktı.

Nefes Almamızın Ana KaynağıSürfaktan MaddelerdirDoğduğumuz andan itibaren rahatlıkla

nefes alırız ve aldığımız bu nefes saye-sinde hayatımıza devam edebiliriz. Birkaçdakika nefesimizin kesilmesi bile tüm vücutfonksiyonlarımızın durmasına ve hayatı-mızı yitirmemize neden olabilir. İşte sağlıklıbir hayat sürmemizin nedenlerinden biri ak-ciğerlerimizdeki “sürfaktan” adlı maddedir.Akciğerlerimizi oluşturan 300 milyondanfazla keseciğin çevresi sürfaktan isimlimadde ile çevrilidir. Her nefes aldığımızda300 milyon küçük keseciğin içi havayladolar. Bu keseciklerin iç yüzeyinde kılcaldamarlar bulunmaktadır. Balonlar havayladolduğu anda, kılcal damarlarda bulunan

kandaki karbondioksit,havada bulunan oksijen atomlarıile yer değiştirir.

Ancak bu hava keseciklerinin açılıp ka-panmaları ilk bakışta görüldüğü kadarkolay değildir. İlk defa şişirilen bir balonu şi-şirmek ne kadar zorsa, normal şartlar al-tında çok yüksek bir gerilime sahip olanalveolleri şişirmek de o derece zordur.Ancak nefes alıp verirken hiç zorlanmayız.

İlmimercek

YARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

54

Page 57: İlmi Mercek Mayıs 2011

Alveollerimizin açılıp kapanmasını hissetmeyiz bile. Çünkü solunum sistemimiz rahat nefesalıp vermemizi sağlayan bir yapıya sahiptir. Her nefes alındığında alveollerin kolayca açılıpkapanmasını sağlayacak bir sistemin olmaması, insan için ölümcül sonuçlara yol açabile-cek kadar ciddi bir sorundur.

Sürfaktan maddesi bu keseciklerin açılıp kapanmasına yardım eder, yüzey gerilimlerinidüşürür. Bu maddenin bir diğer fonksiyonu da nefes verirken keseciklerin tamamen boşal-

masını engellemesidir. Sürfaktan sayesinde en güçlü nefes ve-rişte bile akciğerlerde belli miktarda hava kalır. Bu şekilde

alveol çevresinde dolaşan kan her zaman havayla temasedip vücudun tüm hücrelerine düzenli olarak oksijen ile-tir.

Sürfaktan, alveollerin yüzeyinde bulunan çok özelbir hücre grubu (tip II granüler promösitler) tarafındansentezlenir. Vücudun akciğer hariç hiçbir bölgesindeolmayan bu hücreler sayesinde, rahatlıkla nefes alıpverebiliriz.

Bu maddenin önemli özelliklerinden birisi debebek doğmadan tam bir ay kala üretilmeye başla-masıdır. İşte olayın mucizevi yönü de burada başlar.

Anne rahmindeyken akciğerini kullanmayanbebek nasıl olup da dışarıda nefes alırken böyle birzorlukla karşılaşacağını düşünüp, bu maddeyi üret-meye ihtiyaç duyabilir?

Sürfaktanın akciğerindeki keseciklerine yardımcıolabileceğini nereden bilebilir?

Bu maddenin keseciklerin yüzey gerilimini düşüre-ceğini hangi kimya bilgisiyle tahmin edebilir?

Kuşkusuz henüz bir bebeğin tüm bunları akletmesive vücuduna ihtiyacı olan eksiklikleri yerleştirmesi müm-

kün değildir. Her şeyi yaratmaya kadir olan Yüce Allahbebekleri anne rahminde dış dünyaya hazırlayarak on-

lara rahmet etmektedir. Çünkü bu maddenin yokluğu, be-beğin hayatını çok kısa bir zamanda kaybetmesine neden

olacaktır. Bu hazırlığın yapılmadığı yani sürfaktan üretimininyetersiz olduğu istisnai durumlarda örneğin prematüre bebek-

lerde bu durum oksijen yetersizliğine neden olur.

www.mikrodunyamucizesi.imanisiteler.com

55

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 58: İlmi Mercek Mayıs 2011

Sürfaktan maddelerin olmadığı bir dünya bu-lutların ve yağmurun olmaması, kirlerin temizleneme-

mesi ve belki de hepsinden önemlisi nefes alamadığı içinyaşayamayan canlılar anlamına gelir. Sadece tek bir maddenin yok-

luğu ve dengedeki tek bir bozulma kainatı içine alan tüm sistemi et-kileyecektir. Tüm bunlar şu anlama gelir; Allah’ın yarattığı bu düzen

içinde müthiş bir denge, hassas bir oran ve kusursuzluk hakimdir.

“... Biz gökten tertemiz bir su indirmekteyiz. Onunla ölübir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız

hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için.”(Furkan Suresi, 48-49)

YÜCE ALLAH’INNiMETLERİNİ BİR

GENELLEME YAPARAKBİLE SAYAMAYIZ

Yüce Allah’ın kullarına bah-şettiği nimetlerin sayısı o kadar fazla, türüo kadar çoktur ki, bu nimetleri saymaya kal-kışsak, hatta gruplandırarak saymaya ça-lışsak bile, sayıp bitirmeye güç yetiremeyiz.Üstelik sahip olduğumuz nimetlerin her bi-risi yaşamımızı devam ettirebilmemiz içinson derece önemli olduğu gibi, pek çoğuda hayatımızı güzelleştirmekte ve kolaylaş-tırmaktadır. Bize verilen nimetlerden her-hangi birinin kısa bir süre için bile eksilmesiveya azalması bunun ne kadar kıymetli vedeğerli olduğunu bize göstermesi bakımın-dan oldukça önemlidir. Bu nedenle mümin-lerin sahip oldukları küçük büyük her şeyiçin, tüm bunları kendilerine lütfeden Allah’aşükretmeleri çok önemli bir ahlak güzelliği-dir. Müminlere yakışan kendisine ikramedilmiş olan nimetleri tek tek düşünmek veher biri için Allah’ı anıp, O’na gönülden şü-kretmektir.

Sınırsız bir gücün sahibi olan Allah, sür-faktan maddeler ile benzersiz bir nimet ya-ratmıştır. Tek başına sürfaktan maddelerbile Allah’ın yüceliğini gereği gibi takdiredebilmek ve O’ndan gereği gibi korkmakiçin yeterlidir.

Yüce Allah bir ayetinde şöyle buyur-maktadır:

“Size her istediğiniz şeyi verdi.Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkı-şırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç ye-tiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pekzalimdir, pek nankördür.” (İbrahim Su-resi, 34)

İlmimercek

YARATILIŞ GERÇEĞİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

56

Page 59: İlmi Mercek Mayıs 2011
Page 60: İlmi Mercek Mayıs 2011

Beyin; < Frontal lob: Bilinçli düşünme; zarar

görmesi durumunda ruh hali, hissiyatdeğişikliği,

< Parietal lob: Çeşitli duyu organların-dan gelen bilgileri birleştirmesi, nesnelerin

kullanılması ve bazı mekansal görüş işle-meleri,

< Oksipital lob: Görme duyusuyla ilgi-li bilgilerin işlenmesi,

< Temporal lob: Ses ve kokunun algı-lanması, yüzler, mekanlar gibi kompleksuyaranların işlenmesi ve,

İlmimercek

İNSAN MUCİZESİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

58

Beyin, kusursuz bir koordinasyon ile işleyen pek çok parçaya sahiptir. İnsanın

muhatap olduğu herşey, son derece kompleks fiziksel ve kimyasal işlemlerin

ardından beyne iletilmekte, beynin ilgili bölgelerinde yorumlanmakta ve daha

sonra beyinden ilgili kasa ne tepki verileceğine dair bilgi ulaştırılmaktadır.

Ancak bu konuda bilim adamlarını meşgul eden sorular vardır:

• Beyindeki koordinasyon nasıl gerçekleşir?

• Beynin lopları arasında karşılıklı bilgi akışı olmasaydı ne olurdu?

Page 61: İlmi Mercek Mayıs 2011

< Serebellum: Duyu organlarındangelen bilgilerle hareketi ilişkilendirmesive dengenin sağlanması; gibi beş ana lob-dan meydana gelir.

Her lob, beynin her iki yarımküresindede bulunur.  Bu iki lob arasındaki karşılık-lı bilgi akışı 80 milyon kadar aksondan(sinir hücrelerinin uzantıları) meydanagelen devasa bir köprü ile sağlanır. Bubağlantı sağlanmamış olsaydı, beyniniçinde bir kargaşa yaşanırdı. Sadece akta-rımın sağlanması değil, aynı zamandabilgi paylaşımının da hassas bir zamanla-mayla yapılması gereklidir. Bu da saniye-nin 60.000’da biri kadarlık sürede eşzamanlılığın yakalanmasını gerektirir. 

Beynin İki Lobu ArasındakiKoordinasyon Dış DünyayıTanımanın Tek Yoludur

- Beynin tam arkasındaki (oksipitallob) görme duyumu bölgesi, görselalgılama ve yorumlama işlevini yerinegetirir:

Bilindiği gibi bedenin sol tarafindakieylemlerden beynin sağ kısmı, bedenin sağtarafindaki eylemlerden ise sol kısmı sorum-ludur. Bu çok özel bir düzen gerektirir.Çünkü hemen hemen tüm sinirler, beyne

giriş çıkışlarında bir taraftan diğer tarafageçmek zorundadır. Örneğin görme bölge-sinde, beynin sağ tarafı sadece sol gözdengelen görüntü ile ilgili değildir. Her ikigözün de sol görüş alanıyla ilgilidir. Aynışekilde, sol görme bölgesi de her iki gözünsağ görüş alanı ile ilgilidir. Yüce Allah bey-nin bu bilgiyi edinmesi için her bir gözün ağtabakasının (retina) sağ tarafından çıkansinirleri, sol taraftaki görme bölgesine ve heriki gözün retinasinin sol tarafindan çıkansinirleri de sağ taraftaki görme bölgesineulaşacak şekilde yaratmıştır. Bu şekilde,sağdaki görme bölgesinde, sol görüş alanı-nın çok iyi tanımlanmış bir haritası oluşur-ken, sağ görüş alanının haritası ise soldakigörme bölgesinde oluşur.

Beyin her iki gözden gelen elektrik sin-yallerini eş zamanda birleştirir ve dış dün-yayı tanımamızda bize yardımcı olacakmükemmel bir görüntü oluşturur. Eğer YüceAllah görme duyusunda bu eş zamanlılığıyaratmasaydı, bir gözün gördüğü görüntüile diğer gözün gördüğü görüntü uyumsuzolur, görüntü çiftleşmesi meydana gelirdi.Bilim adamları görüntü verilerinin beyninilgili kısımlarına nasıl yansıtıldığına açıkla-ma getirebilmektedirler ancak onları asılşaşkınlık içinde bırakan bu elektrik sinyalle-rinin beyinde nasıl düzenlendiğidir.

www.bilimdunyasi.net

59

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 62: İlmi Mercek Mayıs 2011

Gerald L.Schroeder görme olayın-daki mucizevi yönlerden birka-çını şu ifadelerle dile getirmektedir:

Biyolojik bilgi transferi süreci hayranlıkverici bir hikayedir. Sadece bu olaylar zin-cirinin tek bir parçasını ele almak istersek,beyin gözdeki retinaya yansıtılan iki boyut-lu görüntünün üç boyutlu bir dünyayı tem-sil ettiğini nereden bilir? Çünkü görüntü birdizi elektriksel uyarıya dönüştürülür ve bun-ların her biri... voltaj farklarıdır... Bu aklınereden almıştır? (Gerald L. Schroeder, TheHidden Face of God: How Science Revealsthe Ultimate Truth, The Free Press, NewYork, 2001, s. 92)

Schroeder’in de vurguladığı gibi, elektrik-sel uyarıların bilgiyi şifreli olarak taşıması,sonra bunların dışarıda var olan maddeseldünyadakinin aynısı olarak beynimizdeyorumlanması, üstün bir aklın ürünüdür.Yazarın “Bu aklı nereden almıştır?” ifadesi iledikkat çektiği aklın gerçek sahibi ise, kuşku-suz hepimizi yaratan, görmemiz için gözlerveren Rabbimiz’dir. Bu gerçek Kuran ayetle-rinde şu şekilde bildirilmektedir:

İlmimercek

İNSAN MUCİZESİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

60

Page 63: İlmi Mercek Mayıs 2011

“De ki: “Göklerden veyerden sizlere rızık veren

kimdir? Kulaklara ve gözleremalik olan kimdir? Diriyi ölüden çıka-

ran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Veişleri evirip-çeviren kimdir? Onlar:“Allah” diyeceklerdir. Öyleyse de ki:“Peki siz yine de korkup-sakınmayacakmısınız? İşte bu, sizin gerçek Rabbinizolan Allah’tır. Öyleyse haktan sonrasapıklıktan başka ne var? Peki, nasıl halaçevriliyorsunuz?” (Yunus Suresi, 31-32)

- Beynin şakak  lobu işitme duyusuile ilgilidir:

Kulaklardan gelen sinyaller de yine çap-

razlama bir sistemle beynin diğer tarafınageçerler. Sağdaki işitme bölgesi (sağşakak lobunun bir kısmı), daha çok solkulaktan gelen sesleri yorumlarken, sol-daki işitme duyumu bölgesi de geneldesağ kulaktan gelen sesleri yorumlar. Eğerişitme duyusunda bu eş zamanlılık olma-saydı, sadece belirsiz yankılar duyulurdu.

Beynimiz sinyalleri deşifre etmekiçin analizler yaparken, biz bunun hiçfarkına varmayız. Peki tüm bunlarıalgılayan, bir et yığını olabilir mi? İştebu soru ön yargısız bilim adamlarınıda düşünmeye sevk etmektedir.Bunlardan biri olan Gerald L.Schroeder işitme algısı ile ilgili şunlarısorgulamaktadır:“Ve sırada zor sorunun zor kısmı var:Müzik sesi. Ses dalgaları, kulak zarına çar-parak ... beyin korteksinde kimyasal olarakdepolanmış biyoelektrik sinyallere dönü-şür. Fakat sesi nasıl duyabiliyorum?Beyinde depolanmış bilgi de dahil olmaküzere buraya kadar olay tamamıyla biyo-kimyasaldır. Ne var ki ben biyokimyayıduymam. Sesi duyarım. Kafamın içinde buses nerede oluşuyor? Veya görüntü; ya dakoku? Bilinç nerededir? Karbon, hidrojen,nitrojen, oksijen vb. gibi maddelerden han-gisinin durağan atomları, kafamın içerisin-de bir düşünce üretebilecek ya da bir şekilyaratabilecek kadar akıllı hale gelebilir ki?Bu saklı biyokimyasal bilgi kodlarının nasılhatırlandığı ve bilinçte tekrar nasıl canlan-dırıldığı bir muamma olarak kalmayadevam etmektedir.” (Gerald L. Schroeder,Tanrının Saklı Yüzü, Gelenek Yayınları,çev: Ahmet Ergenç, İstanbul, 2003, s. 20.)

Schroeder’in “bir muamma” tanımla-ması yanlıştır. Elbette dış dünyayı algıla-yan bir et parçası olan beyin değil,Allah’ın insana vermiş olduğu “Ruh”tur.İnsan zihni biyokimyasal işlemlerin birsonucu değil, Allah’ın insana vermişolduğu bir nimettir.

www.insanmucizedir.com

61

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

İnsan beyni birçok parçadan

oluşmuştur. Her birinin özel

fonksiyonu vardır; biri

sesleri konuşmaya

çevirir, biri renkleri

bir manzara olarak

biraraya getirir, biri

kokuyu kaydeder,

biri tanıdık bir yüzü

anımsar ya da

balığı meyveden

ayırt eder. Ancak

beyindeki parçaların

fonksiyonları sabit

değildir ve tüm bu parçalar

aynı zamanda birbirlerine

bağımlı çalışmaktadır.

Page 64: İlmi Mercek Mayıs 2011

Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmakta-dır:

“Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için dekulak, gözler ve gönüller var etti. Ne azşükrediyorsunuz?” (Secde Suresi, 9)

- Dokunma duyusu, başın yan lobun-da beden duyumu bölgesi(Somatonsensory cortex) adı verilenbölgede algılanır ve yorumlanır:

Bu bölge, tam alın ve başın yanlarında-ki loblar arasındaki ayrımda yer alır.Bedenin yüzeyinin çesitli kısımlarıyla,beden duyumu bölgesinin kısımları arasın-da çok özgün bir iletişim vardır. Sağdakibeden duyumu bölgesi, bedenin sol tara-fından gelen duyumlarla, soldaki bedenduyumu bölgesi ise bedenin sağ tarafındangelen duyumlarla ilgilidir. Alın ve başınyanlarındaki loblar arasındaki yarığın tamönünde yer alan bir alın lobu bölgesi(hareket bölgesi), bedenin çesitli organları-nı harekete geçirmekle yükümlüdür.Bedenin kasları ile beyin hareket bölgesi-nin çeşitli alanları arasında çok düzgün biriletişim vardır. Sağdaki hareket duyumubölgesi, bedenin sol tarafına kumanda

ederken, soldaki hareketduyum bölgesi, bedeninsağ tarafına kumanda

eder.

Beyin Benzer SinyalleriBirbirinden Çok Farklı

Mesajlar Olarak Algılar

Tüm duyu organlarımız-daki ortak yön, dışarıdan aldık-

ları uyarıcıları elektrik sinyalle-rine dönüştürerek beyindeki ilgili

duyu merkezilerine aktarmaktır. İştebu noktada çok şaşırtıcı bir gerçek kar-

şımıza çıkar: Beynin duyu organlarındanaldığı mesajların tümü aynı tür uyarılardanmeydana gelmektedir. Beynin çeşitli mer-kezlerine ulaştırılan bu uyarıların hepsi elek-trik akımları şeklindedir. Birbirinin aynı olanelektriksel akımların, birbirinden çok farklıbilgiler içermesi ve beynin farklı merkezle-rinde farklı etkilere sebep olması son derecehayret verici bir durumdur. Susan Greenfieldİnsan Beyni adlı kitabında bu olağanüstüduruma şöyle dikkat çekmiştir:

“Görsel kortekse gelen elektrik sinyallerigörme olarak algılanırken, beynin somatik-duyusal korteks ya da işitme korteksi gibifarklı bir bölümüne gelen tamamen aynı tür-den elektrik sinyallerinin neden dokunmave duyma olarak algılandığı, beynin birdiğer şaşırtıcı ve gizemli yönüdür.” (SusanGreenfield, İnsan Beyni, Varlık Bilim, 2000,s. 61)

Greenfield’in “gizemli” olarak ifade etti-ği gerçek, aslında son derece açıktır: Duyuorganlarımızın işleyişi, bedenimizin tümdiğer fonksiyonları gibi kusursuz bir yara-tılışla var edilmiştir. Yüce Rabbimiz aynıkara topraktan birbirinden çok farklı renk-lerde, tatlarda, kokularda bitkiler, meyve-ler çıkardığı gibi, birbiriyle aynı elektriksinyallerinin beynimizde birbirindentamamen farklı şekillerde algılanmasını

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

62

İlmimercek

İNSAN MUCİZESİ

Page 65: İlmi Mercek Mayıs 2011

sağlamaktadır. Bu sayede dış dünyadakirenkleri, kokuları, tatları kusursuz şekildehissedebilmekteyiz. Bir et parçası olanbeynin, milyonlarca faaliyeti aynı anda,kusursuz bir koordinasyon içerisinde ger-çekleştirebilmesi elbette kendi yeteneğiolamaz. Bu Yüce Allah’ın kusursuz yara-tışı ile mümkün olmaktadır. Rabbimiz’in“herşeye güç yetiren” olduğu Kuran’daşöyle haber verilir:

“Göklerde ve yerde olanların tümüAllah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü(aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibi-dir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur.

Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yeti-rendir. O, Evveldir, Ahirdir,

Zahirdir, Batındır. O, herşeyibilendir. Gökleri ve yeri

altı günde yaratan, sonra arşa istiva edenO’dur. Yere gireni, ondan çıkanı, göktenineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede ise-niz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıkla-rınızı görendir. Göklerin ve yerin mülküO’nundur. (Sonunda bütün) işler Allah’adöndürülür.” (Hadid Suresi, 1-5)

Beyindeki KoordinasyonunTek Sahibi Yüce Allah’tır

Gören, işiten, koku alan, sıcak, soğuk,kıvam, biçim, derinlik, uzaklık gibidokunma duyularını hisseden, görüntüle-ri, bir televizyon ekranından izler gibiizleyen, izledikleri ile sevinen, üzülen,heyecanlanan, hoşnutluk duyan, telaşla-nan, merak eden kısacası tüm duyuları-mızı kontrol eden şuursuz atomların oluş-

www.yaratilisvebilimsiteleri.com

63

Mayıs 2011, İlm

i Mercek

www.ilmimercek.net

Page 66: İlmi Mercek Mayıs 2011

turduğu, su, yağ proteingibi maddelerden meyda-na gelen beyin değildir.Beynin tüm bu algılarınsahibi olmayacağı açıktır.Akıl ve vicdan sahibi herinsan, hayatı boyuncayaşadığı olayları beynininiçindeki ekranda izleyen varlı-ğın, “ruhu” olduğunu bilir. Herinsan göze ihtiyaç duymadan görebi-len, kulağa ihtiyaç duymadan duyabilen,beyne ihtiyaç duymadan düşünebilen birruha sahiptir. Ruhun muhatap olduğu algı-ları, evreni yaratan ve her an yaratmayadevam eden Yüce Allah’tır. Bir ayetteşöyle buyrulmaktadır:

“Gerçek şu ki size Rabbinizden basiret-ler gelmiştir. Kim basiretle-görürse kendilehine, kim de kör olursa (görmek iste-mezse) kendi aleyhinedir...” (En’amSuresi, 104)

İlmimercek

İNSAN MUCİZESİ

İlm

i Mer

cek,

Mayıs

201

1

64

Çeşitli İşlemler Arasındaki KoordinasyonuMümkün Kılan Rabbimiz’in İlmidir

Beynin faaliyetleri elektrik akımları, kim-yasallar ve titreşimler tarafından kontroledilir. Bu sistemde milyonlarca farklı işlembirbirine paralel olarak sürer gider. Aynıanda ayak ve el parmaklarınızı oynatın,kollarınızı öne doğru uzatıp, her biriylefarklı daireler çizin ve bütün bunları yapar-ken de başınızı önce sağdan sola, sonra dasoldan sağa doğru sallayın ve bir yandanda bir melodi mırıldanın. Siz bunları rahat-ça yaparken, kaslarınızın her birinde ger-çekleşen işlemlerin kompleksliği ciltlercekitabı kapsayacak nitelikte olur. Örneğinsizin bu sayfada yazılı olan kelimeleri gör-meniz ve okumanız, optik sinirlerinizdengelen sinyallerin merkezi sinir sistemindeeş zamanlı olarak işlenmesi ile mümkünolmuştur. Her bir hareket ve düşünce içinsinyaller beyinden kaslara uzanan sinir

aksonları boyunca yol alır. Akson zarların-daki sodyum kanalları açılır ve kapanır;sodyum ve potasyum pompaları her birhücre zarındaki elektriksel dengeyi düzen-ler; nörotransmitterler akson uçlarındakisinapslara bırakılır ve bu nörotransmitterlernöronlar arasındaki iletişimi sağlar. Kas lif-leri ise her biri saniyede beş devir yapanbir milyon bağlantının ortaklaşa hareketinigerçekleştirir. Böylece siz kollarınızı gerer-ken, başınızı sağa sola oynatırken, birmelodi mırıldanırken, ayak ve el parmakla-rınızı oynatırken gerekli olan gücün üretil-mesi ve ilgili kasların -ne eksik, ne fazla-kasılması sağlanır. Bütün bunların olağan-üstü bir uyumla aynı anda gerçekleştiril-mesi birçok insan farkında olmasa da bizimiçin hayati önem taşır.