8
Students March to Protest Murder of Özgecan Sakarya Üniversitesi Sosyal Hizmet Topluluğu Özgecan Aslan cinayetini protesto için yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe katılan çok sayıda öğrenci cinayete ve kadına yönelik şiddete pankartlarla tepki gösterdi. Yürüyüş, SAÜ Merkez Kafeterya önünde yapılan basın açıklamasıyla sona erdi. Sakarya University Social Work Society organized a march to protest murder of Özgecan Aslan. Large numbers of students participating in the march protested violence against women and murder with banners. e march ended with press statement hold in front of SAU Central Cafeteria. A Young Poet in SAU Sayfa 6 Sayfa 4-5 Mavi Durak’ta İnecek Var… SAÜ’de Bir Genç Şair 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun! Happy International Women's Day! 1800’lerin ikinci yarısında New Yorklu işçi kadınların başlattığı isyanın yıldönümüdür 8 Mart. Bir hak arayışının, bir mücadelenin simgesidir. Ve insanlığın doğuşundan bu yana dünyanın en ağır işçisi, en zorlu emekçisi olan kadın, her günü güzel yaşamayı en çok hak edendir. March 8th is the anniversary of the strike started by workwomen in NewYork in the second half of 1800s. It is the symbol of a struggleand claiming their rights. And, the woman who is thelabourersince the beginning of humanity deserves living a good life. Yaşar Kemal’e veda Farewell to Yaşar Kemal Yaşar Kemal… Toroslar’ın eteklerinde, Çukurova’nın bereketli ama acıyla yoğrulmuş topraklarında yaşanan dramı yapıtlarına esin kaynağı etmiş Türk edebiyatının büyük üstadı..Kan davasını, ağalık sistemini, toprak sorununu çeşitli dillere çevrilmiş romanları aracılığıyla sınırların ötesine taşımış bir dünya yazarı. Yapıtları bugüne dek hep başucu kitabımız oldu. Eminiz ki yeni kuşaklar da O’nun yazdıklarıyla okumanın tadına varacaklar. Güle güle Yaşar Kemal… Yaşar Kemal… Being inspired from the tragedy in the territories of Çukurova, nearby Toroslar, with fruitfulness and sorrow, he is the master of Turkish literature.. He is a worldwide author who describes vendetta, landlords and land problems through his works translated into different languages. His works have become our reference books up to the present. We are sure that new generations will enjoy reading his works. Farewell to Yaşar Kemal… Sakarya Üniversitesi Belgeseli Galası Yapıldı Sakarya University Documentary Premiere e documentary premiere of “Since Its Foundation Sakarya University”, prepared by Sakarya University Faculty of Communication, was held in SAU Culture and Congress Centre. e documentary gives information about the foundation and the history of Sakarya Universityand it was directed by Instructor Aybars Bora Kahyaoğlu. In addition to the academicians, administrative staff and students, the founder academicians who took part in the documentary attended the premiere. In his opening speech, Director Kahyaoğlu stated that SAU Documentary was a first step for corporate memory and they planned to develop this kind of projects with the suggestions and constructive criticisms. Executive Director of the documentary, Dean of Faculty of Communication Prof.Dr.Aytekin İşman, talked about the occurrence of the documentary idea and the process. He expressed that Faculty of Communication carried out significant activities and projects despite its short history and SAU Documentary was the result of these vigorous efforts. In his speech, President Prof.Dr. Muzaffer Elmas shared his memories related to the foundation of the university. He said “Going back a long way, this documentary is just the beginning. I believe it will continue and I would like to thank everyone who contributed to the project.” e event was ended aſter presenting prizes to the contributors. Can I Get Off at MaviDurak? Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından hazırlanan “Kuruluşundan Günümüze Sakarya Üniversitesi” belgeselinin galası, SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapıldı. Yönetmenliğini Öğretim Görevlisi Aybars Bora Kahyaoğlu’nun yaptığı ve Sakarya Üniversitesi’nin kuruluşu ve tarihinin anlatıldığı belgeselin galasına, akademisyen, idari personel ve öğrencilerin yanısıra belgeselde rol alan SAÜ’nün bazı kurucu isimleri de katıldı. Yönetmen Kahyaoğlu, gösterimin ardından yaptığı konuşmada, SAÜ belgeselinin kurumsal hafızanın oluşturulması yönünde bir ilk adım olduğunu belirterek, bu tür projeleri yapıcı eleştiri ve önerileri olanların desteğiyle geliştirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Belgeselin genel yönetmeni İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aytekin İşman da konuşmasında belgesel fikrinin ortaya çıkışı ve çekim sürecinden bahsederek, İletişim Fakültesi’nin kısa geçmişine rağmen önemli etkinlik ve projelere imza attığını, SAÜ Belgeseli’nin de bu yoğun çabanın bir ürünü olduğunu ifade etti. Konuşmasında SAÜ’nün kuruluş sürecine ilişkin anılarını paylaşan Rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “Bizi çok eskilere götüren bu belgesel henüz bir başlangıç, devamının geleceğine inanıyorum ve katkı sunanlara teşekkür ediyorum” dedi. Gala, belgeselde emeği geçenlere plaket verilmesiyle sona erdi. Necmi Oğuzer Özgecan İçin Yürüdüler MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13

Kampüs haber mart 2015

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kampüs Haber Gazetesi Mart 2015 Sayı 13

Citation preview

Page 1: Kampüs haber mart 2015

Students March to Protest Murder of ÖzgecanSakarya Üniversitesi Sosyal Hizmet Topluluğu Özgecan Aslan cinayetini protesto için yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe katılan çok sayıda öğrenci cinayete ve kadına yönelik şiddete pankartlarla tepki gösterdi. Yürüyüş, SAÜ Merkez Kafeterya önünde yapılan basın açıklamasıyla sona erdi.

Sakarya University Social Work Society organized a march to protest murder of Özgecan Aslan. Large numbers of students participating in the march protested violence against women and murder with banners. �e march ended with press statement hold in front of SAU Central Cafeteria.

A Young Poet in SAU Sayfa 6 Sayfa 4-5

Mavi Durak’ta İnecek Var…SAÜ’de Bir Genç Şair

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun! Happy International Women's Day!

1800’lerin ikinci yarısında New Yorklu işçi kadınların başlattığı isyanın yıldönümüdür 8 Mart. Bir hak arayışının, bir mücadelenin simgesidir. Ve insanlığın doğuşundan bu yana dünyanın en ağır işçisi, en zorlu emekçisi olan kadın, her günü güzel yaşamayı en çok hak edendir.

March 8th is the anniversary of the strike started by workwomen in NewYork in the second half of 1800s. It is the symbol of a struggleand claiming their rights. And, the woman who is thelabourersince the beginning of humanity deserves living a good life.

Yaşar Kemal’e vedaFarewell to Yaşar KemalYaşar Kemal… Toroslar’ın eteklerinde, Çukurova’nın bereketli ama acıyla yoğrulmuş topraklarında yaşanan dramı yapıtlarına esin kaynağı etmiş Türk edebiyatının büyük üstadı..Kan davasını, ağalık sistemini, toprak sorununu çeşitli dillere çevrilmiş romanları aracılığıyla sınırların ötesine taşımış bir dünya yazarı. Yapıtları bugüne dek hep başucu kitabımız oldu. Eminiz ki yeni kuşaklar da O’nun yazdıklarıyla okumanın tadına varacaklar. Güle güle Yaşar Kemal…

Yaşar Kemal… Being inspired from the tragedy in the territories of Çukurova, nearby Toroslar, with fruitfulness and sorrow, he is the master of Turkish literature..He is a worldwide author who describes vendetta, landlords and land problems through his works translated into di�erent languages. His works have become our reference books up to the present. We are sure that new generations will enjoy reading his works. Farewell to Yaşar Kemal…

Sakarya Üniversitesi Belgeseli Galası YapıldıSakarya University Documentary Premiere

�e documentary premiere of “Since Its Foundation Sakarya University”, prepared by Sakarya University Faculty of Communication, was held in SAU Culture and Congress Centre. �e documentary gives information about the foundation and the history of Sakarya Universityand it was directed by Instructor Aybars Bora Kahyaoğlu. In addition to the academicians, administrative sta� and students, the founder academicians who took part in the documentary attended the premiere. In his opening speech, Director Kahyaoğlu stated that SAU Documentary was a �rst step for corporate memory and they planned to develop this kind of projects with the suggestions and constructive criticisms. Executive Director of the documentary,

Dean of Faculty of Communication Prof.Dr.Aytekin İşman, talked about the occurrence of the documentary idea and the process. He expressed that Faculty of Communication carried out signi�cant activities and projects despite its short history and SAU Documentary was the result of these vigorous e�orts. In his speech, President Prof.Dr. Muza�er Elmas shared his memories related to the foundation of the university. He said “Going back a long way, this documentary is just the beginning. I believe it will continue and I would like to thank everyone who contributed to the project.”�e event was ended a�er presenting prizes to the contributors.

Can I Get Off at MaviDurak?

Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından hazırlanan “Kuruluşundan Günümüze Sakarya Üniversitesi” belgeselinin galası, SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapıldı.

Yönetmenliğini Öğretim Görevlisi Aybars Bora Kahyaoğlu’nun yaptığı ve Sakarya Üniversitesi’nin kuruluşu ve tarihinin anlatıldığı belgeselin galasına, akademisyen, idari personel ve öğrencilerin yanısıra belgeselde rol alan SAÜ’nün bazı kurucu isimleri de katıldı.Yönetmen Kahyaoğlu, gösterimin ardından yaptığı konuşmada, SAÜ belgeselinin kurumsal hafızanın oluşturulması yönünde bir ilk adım olduğunu belirterek, bu tür projeleri yapıcı eleştiri ve önerileri olanların desteğiyle geliştirmeyi hede�ediklerini ifade etti.

Belgeselin genel yönetmeni İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aytekin İşman da konuşmasında belgesel �krinin ortaya çıkışı ve çekim sürecinden bahsederek, İletişim Fakültesi’nin kısa geçmişine rağmen önemli etkinlik ve projelere imza attığını, SAÜ Belgeseli’nin de bu yoğun çabanın bir ürünü olduğunu ifade etti. Konuşmasında SAÜ’nün kuruluş sürecine ilişkin anılarını paylaşan Rektör Prof. Dr. Muza�er Elmas, “Bizi çok eskilere götüren bu belgesel henüz bir başlangıç, devamının geleceğine inanıyorum ve katkı sunanlara teşekkür ediyorum” dedi. Gala, belgeselde emeği geçenlere plaket verilmesiyle sona erdi.

Nec

mi O

ğuze

r

Özgecan İçin Yürüdüler

MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13

Page 2: Kampüs haber mart 2015

İLETİȘİM FAKÜLTESİ UYGULAMA GAZETESİ

www.kampushaber.sakarya.edu.tr

MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13

Fatma Parlak

02

Basım Yılı: Mart 2015

Gülcan ÖngüçFatma Parlak

Aleyna Pulat

Şeyma Erdoğmuş

Tasarım-Uygulama

SAÜ Öğrencileri Kadına Şiddete Sessiz Kalmadı

Kadına yönelik şiddet, Türkiye’yi derinden sarsan Özgecan Aslan cinayetiyle bir kez daha gündemin ilk sıralarına taşındı. Şiddet olgusu ve tecavüz suçu, sebep ve sonuçları, cezası ve alınacak önlemler doğrultusunda tartışılmaya ve protesto edilmeye devam ediyor. Özgecan olayına ve kadına şiddete sessiz kalmayan ve çeşitli eylemlerle tepki gösteren Sakarya Üniversitesi öğrencilerine, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki düşüncelerini sorduk.

Violence to women has become a very hot issue one more time through murder of Özgecan Aslan creating a deep shock in Turkey. Violence and rape have been discussed and protested in accordance with the reasons and the causes of these events and the punishment and actions to be taken. We asked Sakarya University students who have protested the murder their opinions about prevention to stop the violence against women.

Kadına şiddete kesinlikle karşıyım. Şiddet toplum sağlığını ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Sosyal medyanın insanlarda az da olsa farkındalık yarattığına inanıyorum. Toplum bu farkındalık seviyesine ulaşmışken gerekli eğitimlerle şiddetin önlenmesine yönelik bilinç artırılabilir diye düşünüyorum.I am strictly opposed to violence against women. Violence threatens health of society severely. I believe that social media raises awareness of people at least. While the society has reached the level of this awareness,I think awareness for preventing violence can be raised through required education.

Kadına şiddet şu sıralar Özgecan’la gündeme gelse de bilmediğimiz daha birçok kadın şiddete uğruyor.İdam cezasına karşıyım ama suçluların herhangi bir sebepten cezai indirim almadan cezalarını çekmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Although the issue of violence against women is at the top of the agenda nowadays, many more unknown women have been exposed to violence. I disagree with the idea of capital punishment but I think the criminals have to be served a sentence without getting reduced sentence.

Kadına şiddetin oldukça arttığı bir dönemdeyiz. Atatürk’ün de önemle üzerinde durduğu kadın hakları konusunda medeniyetimize yakışır şekilde şiddetin bitmesi için elimizden geleni yapmalıyız. “Kadına şiddete Hayır!” demeye gerek kalmayacak bir dünyada yaşamak dileğiyle ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’müz kutlu olsun.

Nowadays, violence against women is highly increasing. We should do our best to stop this violence worthily our civilization in relation to women rights on which Ataturk put excessive emphasis. Wishing a world without saying “No to Violence against Women” and ‘Happy International Women's Day.’

Şiddet içerikli davranışların temelinde hem bireysel hem de toplumsal nedenler vardır. Bu nedenle hem toplumun hem kişinin şiddet eğilimini sorgulamak gerekiyor. Şiddetin cezalandırılması konusuna Özgecan olayı açısından bakarsak ben açıkçası idam cezasına karşı değilim. Both individual and social reasons lie at the bottom of acts of violence. For this reason, it is needed to examine the tendency to violence of both individual and the society. If we look punishing the violence from the viewpoint ofÖzgecan case, frankly speaking I am not opposed to the capital punishment.

Seyhan Karakaș, Felsefe

Seyhan Karakaș, Philosophy

Şiddetin öncelikle erkek egemen anlayıştan kaynaklandığını düşünüyorum. Erkeklerin egemenliklerini tehdit altında görmeleri ya da egemenliklerini güçlendirmek istemeleri şiddete yol açıyor. Şiddetin çözümü için topluma kadın ve erkeğin eşit olduğunu aşılamak gerekiyor.

I believe that the violence stems from male-dominant perception. �e feeling of threat for male-dominance or the desire of men to strengthen their dominance results in violence. For solving the violence problem, the idea of gender equality is needed to be impressed on the society.

Kadına yönelik şiddet son yıllarda yaşanan olaylarla daha da farkına vardığımız bir gerçek ne yazık ki. Özgecan hepimizi derinden etkiledi. Şiddet cezalarının yetersiz olduğunu düşünüyorum. İdam cezası geri gelir mi bilmem ama tecavüz suçunun caydırıcı, özel bir cezası olması gerekiyor.

Violence against women is a fact which we have realized more through the recent events. Özgecan has a�ected all of us deeply. I think the punishments for violence are ine�cient. I do not know whether capital punishment is applied again or not but the punishment of rape is needed to be deterrent and speci�c.

Kadınlara şiddet gün geçtikçe artıyor ve bence ne idam cezası ne de başka bir ağır ceza önler bu durumu. Şiddet öncelikle sevgi ve empati yoksunluğunun bir ürünü. Kadınlara kötü gözle bakan erkeklerin onları kendi kardeş ve akrabalarının yerine koyup düşünmesi, empati kurması gerekir.

Violence against women is increasing day by day and I think neither capital punishment nor any other punishment prevents this situation. Violence stems primarily from the absence of love and empathy. �e men who leer at the women have to empathize with their sisters or female relatives.

Hiçbir insan şiddete meyilli doğmaz. İnsanlar şiddeti büyük oranda aileden ve televizyon programlarında öğreniyorlar bence. Şiddeti önlemek için önerim kanunlardaki cezaların daha caydırıcı nitelikte olması ve medya için de gerekli düzenlemelerin yapılmasıdır.

Nobody is born as violent criminal. In my opinion, people learn violence from their family and through television programs. My suggestion for preventing violence is to provide deterrent punishment and make required regulation for media.

Berkan Bostancı, İnșaat Mühendisliği Emir Demiröz, Metalürji ve Malzeme Mühendisliği

SAU Students Says No to Violence against Women

Toplumsal ve ekonomik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan kadınlar, toplumun en küçük birimini oluşturan ailenin de temel unsurudur. Yeni nesillerin yetişmesinde ve geleceğimizin inşasında kadınlarımız hayati öneme sahiptir veannelik vası�arı ile sağlıklı bir toplum için büyük bir sorumluluk üstlenmektedir.Başta iş dünyası olmak üzere her alanda başarılı çalışmalar yapan kadınların sayısının artması, ülkemiz için övünç kaynağı olmaktadır. Yaşamı boyunca birçok güçlüğe katlanan kadınların toplumsal yaşama etkin biçimde katılmaları, ülkemizin de en büyük hede�eri arasındadır.Bu kapsamda üniversitemiz bünyesinde Kadın, Aile, Sağlık ve Sosyal İşler Araştırma Merkezi’nde (SAÜKAM) kadınlarımıza her türlü eğitim desteği verilmektedir. SAÜKAM, Türkiye'de bir ilk olarak Kadın Akademisi projesi başlattı. Burada uzman akademisyen ve sektör uzmanları tarafından, sağlıktan teknolojiye, gençlerde madde bağımlılığından aile içi etkin iletişime, girişimcilikten kadınların hukuksal haklarına kadar değişik konu başlıklarında eğitimler verilmiş, verilmektedir.Sağlıklı bir toplum için büyük sorumluluklar üstlenen kadınlarımıza yönelik son yıllarda işlenen şiddet içerikli eylemler, geleceğimiz için kaygı verici noktaya ulaştı. Geçtiğimiz Şubat ayında üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ölümüyle sonuçlanan üzücü olay ise hepimizin yeniden düşünmesi için bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Olay sonrasında bazı konularda öğrencilerimizin artan taleplerini de dikkatle inceleyeceğiz ve bu konuda gerekli uygulamaları yapacağız.Bu vesileyle sevginin, şe�atin ve özverinin simgesi olan ve bunları hiçbir karşılık beklemeden veren kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

As an inevitable part of social and economic life, women are the essential �gures of the family which is the smallest unit of the society. �e women have a signi�cant role in rising generation and building our future. �ey take a big responsibility for a healthy society through their quali�cations of being a mother. Increasing number of successful women, especially in business world, is a pride for our country. One of the main objectives of our country is that women who have taken great pains for the life can take part e�ciently in the life. As part of these objectives, Women, Family, Health and Social Work Research Centre (SAUKAM) provides support to women in our university. As �rst in Turkey, SAUKAM has started Women Academy project. �e centre has been providing trainings in di�erent areas including health, technology, drug addiction, e�ective communication, entrepreneurship and legal rights of women with professional academicians and specialists. �e recent events of violence against women who take responsibility for a healthy society have reached a highly worrisome point. �e sad event which was the murder of a university student, ÖzgecanAslan, in February is a kind of turning point for us to reconsider the issue. We look through students’ demandsin some matters carefully a�er the event and we will do the necessary regulations. I would like to take this opportunity to celebrate International Women’s Day and congratulate the women who become the symbols of love, kindness and sacri�ce and who show these feelings just for love.

Kadınlara Tam DestekEncouraging and Supporting Women

Pelin Atalar, Endüstri Mühendisliği

Pelin Atalar, Industrial Engineering

Kübra Bulut, Halkla İlișkiler ve Reklamcılık

Kübra Bulut, Public Relations and Advertising

Haluk Kara, Endüstri Mühendisliği

Haluk Kara, Industrial Engineering

Gamze Çiftçi, Uluslararası İlișkiler

Gamze Çiftçi, International Relations

Giray Kanbay, Spor Yöneticiliği

Giray Kanbay, Sports Management

Haber MüdürüYrd. Doç. Dr. Meltem Gönden

Berkan Bostancı, Civil Engineering Emir Demiröz, Metallurgical and Materials Engineering

Page 3: Kampüs haber mart 2015

İLETİȘİM FAKÜLTESİ UYGULAMA GAZETESİ

www.kampushaber.sakarya.edu.tr

MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13 03

Prof. Dr. Aytekin İşman - Dean of Communication Faculty

Kadınların hak arayışının simgesi olan 8 Mart’ı yine şiddetin gölgesinde kutladık ne yazık ki. Türkiye’de kadına yönelik şiddet oranı utanç verici boyutlardayken, Özgecan Aslan cinayeti bu utancı ikiye katladı. Derinden sarsıldık, ö�elendik ve bu acı tecrübeyle belki de ilk kez üstüne basa basa sorgulamaya başladık şiddet olgusunu. Türkiye’yi adeta birbirine kenetleyen ve tüm yurtta eylemlere sahne olan Özgecan Aslan olayı, Üniversitemizde de çeşitli eylemlerle protesto edildi. Kampushaber de, öğrencilerimizin düzenlediği protesto yürüyüşüne bu ay ilk sayfasını ayırdı. Geride bıraktığımız ay, üniversiteler de çeşitli şiddet olaylarına sahne oldu. Özgür düşünce ve �kirler yerine yumruklar çarpıştı ve yine bir öğrenci maalesef hayatını kaybetti. Oysa üniversiteler toplumun geleceğinin şekillendiği yerler ve bu açıdan üniversitelerdeki şiddet eylemlerinin yerini özgür tartışma ortamlarına bırakması toplumsal dönüşüm çerçevesinde son derece önemli.Şiddete karşı farkındalığın ve duyarlılığın artırılmasında öncelikle devlete, üniversitelere, sivil toplum örgütlerine, medyaya büyük sorumluluk düşüyor kuşkusuz. Öte yandan şiddetin kol gezdiği bir ortamda, hiçbirimizin kabuğuna çekilme lüksü yok ve toplumsal vicdanı uyanık tutmak için hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. Dünya üzerinde hiçbir canlının şiddet görmediği günlere uyanmak dileğiyle… We have celebrated International Women’s Day, the symbol of women rights struggle, in the shade of violence unfortunately. While the rate of violence against women in Turkey is high disappointingly, the murder of Özgecan Aslan has doubled this shame. We were shocked deeply, became furious and we started to question the concept of violence, maybe emphasizing for the �rst time through this unpleasant experience. �e event of Özgecan Aslan which brought individuals close together and led to protests throughout country was protested in our university, too. Kampushaber headlined our students’ marchto protest the murder in this issue. In last month, universities experienced various events of violence. Instead of free thoughts, punches and blows were exchanged. And unfortunately, a student passed away. In fact, universities are places where the future of society shapes. For this reason, it is signi�cant that the free platforms and thoughts have to take the place of violence in terms of social transformation. �ere is no doubt that the government, universi-ties, non-governmental organizations and media bear tremendous responsibility to increase awareness and sensitivity against violence. On the other hand, we have no chance to withdraw into our shells in an environment including violence. All of us have to shoulder this responsibility to keep awake the inner conscience of society. Wishing you to have good days without violence for anything...

Şiddetin Önlenmesinde Sorumluluk HepimizinEnding Violence Is Our Responsibility

SAÜ’de Kariyer GünleriCareer Days in SAUSakarya Üniversitesi İnsan Kaynakları ve Kariyer Topluluğu’nun düzenlediği 15. Kariyer Günleri 24 -26 Şubat tarihleri arasında Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapıldı. Öğrencileri iş dünyasının başarılı isimleriyle buluşturan etkinliğe ilgi büyüktü. Kariyer Günleri’nde ilk gün, Faveo Danışmanlık Genel Müdürü Barış Gül, Gittigidiyor.com İnsan Kaynakları Müdürü Murat Yüksel, İpekyol Eğitim Şe� Zeynep Kaptan ve Ford Otosan İnsan Kaynakları Sorumlusu Nihal Ö. Ateş, işe başvuru süreci hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Özgeçmiş hazırlama konusuna değinen Faveo Danışmanlık Genel müdürü Gül, “CV hazırlarken, yer aldığınız bir sosyal sorumluluk projesinden tutun da pazarda su satıcılığınıza kadar bütün iş geçmişinizi yazın. CV’niz her yönünüzle sizi yansıtsın” şeklinde konuştu. Etkinliğe ikinci gün, KariyerİST Kariyer ve Girişimcilik Merkezi kurucusu Kamil Kasacı ve Vira Stratejik Ortaklık Şirketi kurucusu Senem Kılıç konuk oldu. “Gelecek Seninle Başlar” başlıklı konuşmasında kariyer yönetimi konusunu ele alan Kasacı, ”Yakın gelecekte �zik kuvveti gereken tüm işler belki de artık robotlar tarafından yapılabilecek ama yönetme becerisi hep insanoğlunda kalacak. Geleceğinizi yönlendirecek ve yönetecek olan en başta sizlersiniz” dedi. 15. Kariyer Günleri, plaket töreni ve öğrencilere yönelik hediye çekilişiyle sona erdi. İnsan Kaynakları ve Kariyer Topluluğu’nun aktif üyesi Kaan Çivici, etkinliğin son derece verimli geçtiğini ve yoğun katılımdan memnun olduklarını

belirterek kariyerine yön vermek isteyenleri Topluluğa katılmaya davet etti. Konuşmasında kariyer planlama sürecinde karakter analizi ve bilinci konusuna dikkat çeken Senem Kılıç da, iş hayatında verimlilik için insanın önce kendini tanıması gerektiğini kaydederek şunları söyledi: “Herkesin bir karakter rengi vardır, önce bunu belirleyin ve daha sonra size uygun olan iş pozisyonunu ve çalışma

arkadaşlarınızı seçin.” Etkinliğin son gün konukları, Ülker Eksper Genel Müdürü Oğuzhan Güngördü ve İnsan Kaynakları Müdürü Kemal Ozan, AvivaSa Emeklilik ve Hayat İnsan Kaynakları Yöneticisi Canay Otmanbölük ve İnsan Kaynakları Uzmanı Bayram Kuyucu’ydu. Konuşmasında işe alım süreçlerinden bahseden Otmanbölük bir öğrencinin istediği üzerine salondaki öğrencilerden biriyle mülakat yaptı.

�e 15th Career Days, organized by Sakarya University Human Resources and Career Society, was held at Culture and Congress Centre on February 24-26. Meeting students with signi�cant people of business world, the event drew intense attention. On the �rst day of Career Days, Faveo Consultancy General Director Barış Gül, Gittigidiyor.com Human Resources Director Murat Yüksel, İpekyol Training Manager Zeynep Kaptan and Ford Otosan Human Resources Supervisor Nihal Ö. Ateş shared their experiences about job application process. Faveo Consultancy General Director Gül talked about preparing curriculum vitae and said “While preparing your curriculum vitae, you should write about all your job experiences from taking part in a social responsibility project to selling bottled water in

the bazaar. Your CV should re�ect totally you.”On the second day of Career Days, KariyerİST Career and Entrepreneurship Centre’s founder Kamil Kasacı and Vira Strategic Partnership Company’s founder Senem Kılıç were the guests of the event. Kasacı, in his speech entitled “Future Starts with You”, talked about career management. He said “In near future, all works which require physical power will be done by the robots but the management skill will stay in humanity. �e person who will direct and shape your future is you at �rst.” Senem Kılıç gave information about character analysis in career planning process in her speech and underlined that a person has to know himself �rstly for e�ciency in business life. She said “Everybody has a di�erent character, at �rst determine this and then choose an appropriate

position and colleagues for you.”�e guests for the last day of the event were Ülker Eksper General Director Oğuzhan Güngördü and Human Resources Manager Kemal Ozan, AvivaSa Emeklilikve Hayat Human Resources Manager Canay Otmanbölük and Human Resources Specialist Bayram Kuyucu. Otmanbölük acted out a job interview with one of the students who talked about recruitment process. �e 15th Career Days ended with plaque ceremony and ra�e for students. Kaan Çivici, an active participant of Human Resources and Career Society, stated that the event was e�ective and they were pleased with keen participation. He also invited those who want to shape their career to join in the society.

Geyve Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin düzenlediği “Dikkat Kahkaha Var” adlı tiyatro gösterisi Sakarya Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi’nde sahnelendi. Gösteride “Güldür Güldür” programından skeçler yer aldı. Üniversite öğrencilerinin ders gündemiyle ilgili göndermelerin renk kattığı gösteri, aralarında Rektör Prof. Dr. Muza�er Elmas’ın da bulunduğu izleyecilere keyi�i anlar yaşattı.

�e play titled “Attention, Laugh Exists” organized by students of Geyve Vocational School was performed at Sakarya University Culture and Congress Centre. In the play, skits from the programme of “Güldür Güldür” were staged. Students’ performance with jokes about courses entertained the audience including President Prof. Dr. Muza�er Elmas.

Geyve MYO Öğrencilerinden Tiyatro GösterisiTheatre Performance of Geyve VS Students

Sakarya Üniversitesi Yeşilay Topluluğu’nun düzenlediği ‘Çetin Ceviz’ adlı tiyatro oyunu, 6 Mart Cuma günü Kültür ve Kongre Merkezi’nde sahnelendi. Uyuşturucu bağımlılığı konusunun ele alındığı oyun öncesi, Sakarya Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliği polisi ve Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) İl Temsilcisi Harun Yıldırım, öğrencilere madde bağımlılığı ve uyuşturucunun zararları hakkında bilgi verdi. Mutlu bir ailenin küçük kızının özentiyle başlayan uyuşturucu bağımlılığı ve ailenin bu yöndeki mücadelesinin anlatıldığı “Çetin Ceviz”, öğrencilerden yoğun ilgi gördü.

�e play “Çetin Ceviz” organized by Sakarya University Green Crescent Society was performed on March 6, Friday at Culture and Congress Centre. Before the performance which is about drug addiction, Directorate of Anti-smuggling and Organized Crime Branch Narcotic Unit police o�cer and Turkey Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction (TUBIM) Representative HarunYıldırım gave information students about drug addiction and harms of drugs. �e play “Çetin Ceviz”, telling the story of a young girl, her drug addiction and the struggle of her family to save her attracted a great deal of attention of students.

Uyuşturucuyla Mücadele Sahneye TaşındıDrug Enforcement Staged

Kampushaber wishes you a happy World Theatre Day27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu Olsun

Aleyna Pulat

Yeliz Gökmen

Gülcan Öngüç-Mustafa Şahin

Page 4: Kampüs haber mart 2015

İLETİȘİM FAKÜLTESİ UYGULAMA GAZETESİ

www.kampushaber.sakarya.edu.tr

MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13 04

Mavi Durak’ta İnecek Var!Can I Get Off at Mavi Durak?

When Sakarya is mentioned, Sapanca, Çark Street or Ormanpark come into your mind at �rst. �ese places are the main destination points for those who miss the nature or want to be away from the stress of a daily life. However, there is another place which is the centre of Sakarya according to Sakarya University students. As you guess, we are talking about Serdivan Mavi Durak.Called as Mavi Durak, the street is located in Serdivan which has high-density student population. It is the most popular place of students including restaurants, cafes, centres for culture and entertainment.

It is a favourite address for birthday celebrations, watching football matches, cheap and delicious food, organizations of breakfast and brunch, meeting with your date and having a good time. In the region where students have the opportunity for attending cultural activities, there are culture centres or courses for dance, music, cinema, theatre or drama. As a stamping ground, Mavi Durak is a meeting point for academicians as well when they want to meet with students in special occasions and read a book with a cup of co�ee.

Sakarya denilince akla ilk Sapanca, Çark Caddesi veya Ormanpark gelir. Doğaya özlem duyan veya günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak isteyenlerin başlıca uğrak yeri olan bu mekanlar haricinde öyle bir yer var ki, Sakarya Üniversitesi öğrencilerine göre Sakarya’nın kalbi işte tam da orada atıyor. Tahmin edeceğiniz üzere Serdivan Mavi Durak’tan söz ediyoruz. Sakarya’nın öğrenci yoğun ilçesi Serdivan’da yer alan ve Mavi Durak olarak anılan cadde, restoranları, kafeleri, eğlence ve kültür merkezleriyle öğrencilerin en gözde mekanı. Doğum günlerinin, beraberce maç izlemenin, ucuz ama lezzetli yemeklerin, kahvaltı organizasyonlarının, özlenen sevgiliyle buluşmanın, kafa dağıtmanın vazgeçilmez adresi.Öğrencilerin kültür sanat etkinliklerini de kısmen de olsa takip etme fırsatı bulduğu bölgede, dans, müzik, sinema, tiyatro ya da drama eğitimi veren kurs ya da kültür merkezleri de yer alıyor. Öğrencilerin yanısıra akademisyenlerin de uğrak yeri olan Mavi Durak,öğrencilerle özel gün ve kutlamalarda bir araya gelinen, kahve eşliğinde

kitap okumanın key�ne varılan bir mola ya da buluşma noktası.Tarihi çok eskilere dayanmasa da son yıllarda gelişme kaydetmekte olan Serdivan’ın ve Mavi Durak’ın geçmişinden bahsedelim biraz da… Nüfusunun büyük çoğunluğunu mübadele sonrası buraya yerleşen göçmenlerin oluşturduğu Serdivan, Sakarya iline bağlı 10 büyük ilçeden biri. 17 Ağustos 1999 depremi sonrası nüfusu hızla artan bölge, Sakarya Üniversitesi’nin de burada yer almasından dolayı öğrencilerin öncelikle tercih ettiği bir yerleşim alanı. Nitekim bölgede öğrencilerin konaklama ihtiyacına yönelik çok sayıda yurt ve apart yer alıyor. Dolayısıyla da Serdivan’da bugün nüfusun önemli bölümünü SAÜ öğrencileri oluşturuyor. SAÜ’nün son yıllarda artan öğrenci sayısı Serdivan’ın gelişmesinde önemli rol oynuyor. Mavi Durak bölgesinde yaşanan canlanma da yine artan öğrenci sayısı ve talepleriyle bağlantılı kuşkusuz. Mavi Durak esnafı da bölgenin çehresinin eskisine oranla tamamen değiştiğini ifade ediyor.

Page 5: Kampüs haber mart 2015

İLETİȘİM FAKÜLTESİ UYGULAMA GAZETESİ

www.kampushaber.sakarya.edu.tr

MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13 05

Peki ya Serdivan’ın öğrenci merkezi Mavi Durak’ın adı nereden geliyor? Rivayetlere göre Mavi Durak adını 3-5 yıl önce bölgede yer alan mavi boyalı bir otobüs durağından almış. Mavi Durak adı bugün öyle benimsenmiş ki, Sakarya’da öğrenci olduğunuzu kanıtlamanız için bu mevki hakkında mutlaka bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Mavi Durak’ı müdavimlerine, yani öğrencilere sorduğumuzda verilen cevaplar da bu mekanın vazgeçilmezliğine vurgu yapıyor. SAÜ öğrencilerinden Pelin Su,okuldan arta kalan zamanının büyük çoğunluğunu Mavi Durak’ta geçirdiğini,burada kahve içmenin

ve pizza yemenin ayrı bir zevki olduğunu söylüyor. Pelin Su’nun bölgeye ilişkin tek şikayeti, Mavi Durak civarında giyim mağazasının bulunmayışı. Okey masasında yakaladığımız Ahmet de Mavi Durak’ta hem erkek hem de kız arkadaşlarıyla vakit geçirebileceği güzel mekanların olduğunu belirtiyor ve ekliyor: Gece karnımız zil çalmaya başladığında aradığımız ilk adres buradaki mekanlar oluyor. Mezun olduğumda bu ortamı çok özleyeceğim”.Öğrencilerin ifadelerine bakılırsa Mavi Durak daha uzun zaman yer bildirimlerinin vazgeçilmez adresi olmaya devam edecek gibi görünüyor. Ne de olsa SAÜ’nün Mavi Durak’ta inecek çok yolcusu var…

Let’s talk about the history of recently developing Serdivan and Mavi Durak despite not dating back to very old times… Serdivan, one of 10 big districts of Sakarya, consists of mostly immigrants who came to Sakarya a�er interchange. A�er the earthquake on August 17, 1999, the population has increased rapidly in the region. It is a regional destination for students since Sakarya University is located there. �us, there are many dormitories and �ats for students’ need of accommodation. For this reason, SAU students compose the most of the population. Increasing number of SAU students in recent years has played an important role in the development of Serdivan.

Popularity of Mavi Durak has also been a�ected by increasing number of students and their demands. Tradespeople of MaviDurak say that the region has really changed compared to the past. What about the origin of the name of Mavi Durak, a centre for students in Serdivan? Rumour has it that the name comes from a blue bus shelter which was there a few years ago. �e name of Mavi Durak has been completely adopted so far and you have to know about this place to prove that you are a student in Sakarya. When we ask students, it means regulars, about Mavi Durak, the answers focus on its being essential.

Saka ya da yayg n hitap kli

The bus stop of which sign is

(now, the sign is blue too)

The street where daily benefits of toast shop smack-down the restaurant.

Favourite place including police

station

Indispensable address of check-ins

Melih Karaca - Fatma Parlak

Page 6: Kampüs haber mart 2015

İLETİȘİM FAKÜLTESİ UYGULAMA GAZETESİ

www.kampushaber.sakarya.edu.tr

MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13 06

SAÜ’de Bir Genç Şair A Young Poet in SAU

Literature was a course which made some of us daydream or made some others sleepy in high school times. However, most of us liked poems and we even memorized them. Some of us fell in love with a poet or a poem as they read it or sometimes, we fell in love with someone and became a poet. Everyone who set their heart on literature knew that it could not be written without being in love. At �rst, however, being in love with writing was needed. It was needed to set your heart on both reading and writing. �e story of Yusuf Canberk Tan, a student of Sakarya University Political Science and Public Administration, has started in a similar way. A�er reading books written by Albert Camus in the �rst year of university, Tan have kept hold of the magical world of literature. Social networking and forum sites have become the �rst steps of expression for Tan who discovered his talent and wanted to write. He started to prepare an online magazine of movie and literature, “Rıhtım”, in January 2014 and he wrote a poetry book entitled “Birden Bire İki Kişi.” He says “When I was a writer in ‘Uludağsözlük’, there was an online magazine project called ‘Söykü.’ In the beginning, I contributed to it with visuals and then I started to send essays. I was writing essays or stories and I received great feedbacks beyond my expectations. I was getting comments and messages about my essays from people that I did not know… In the forthcoming issues, the magazine changed for the worse because of some troubles and delays. For this reason, I consulted the elder writers of the magazine about releasing a new magazine and asked them for support. We decided about editorial board and made some

planning. We released the �rst issue of ‘Rıhtım’ in January 2014 with our team including a couple of writer friends and literature volunteers. In the magazine, there is also a column for essays, stories and poems sent by the readers called ‘Demlik.’ Sometimes, we have some troubles since the writings are not sent regularly but we have released our 4th issue in March despite all problems.”Tan, reaching much more people through Rıhtım Magazine, states that bringing new aspects to the life of readers and the fact that people �nd something in his writings from themselves really motivate him. Following Rıhtım Magazine, Tan have realized that he cannot leave the literature world. He says that he wrote his poetry book“Birden Bire İki Kişi” owing tothe positive feedbacks he received. “My friends were my biggest supporters in the decision of writing a book. �ey said that they liked my poems and I could write a book. With their supporting, I collected my poems which I wrote for Rıhtım Magazine and social networks and I added my other unknown poems, too. Of course, it is not enough to collect all of them; you have to �nd a publishing �rm. I tried to make contact with several publishing �rms but I could not. I could not a�ord to publish it by giving money and I did not take kindly to that thing. I had no worry for earning money but I just wanted to publish my work. While considering about these, SerkanÜstündağ, an elder friend from our magazine and the writer of YalanYalnızlık, talked about a publishing �rm. And then, my book including my recent poems was published in the end…”

Yazma (Writing)

Y. Canberk Tan

(If you were not in my life)(I would not write)

(If I did not write)(You would not be in my life)

(And, I have written this)

Lise yıllarında bazılarımızı hayal alemine götüren bazılarımızın da, doğrusu bu ya, uykusunu getiren bir dersti edebiyat. Ama şiirleri çoğumuz sever, hatta ezberlerdik. Kimimiz okudukça aşık olurdu bir şiire, bir şaire, bazen de aşık olup kendimiz şair oluverirdik. Edebiyata gerçekten gönül vermiş olan herkes bilirdi ki aşksız yazılmazdı. Ancak önce yazmaya âşık olmak gerekirdi. Okumaya da yazmaya da gerçekten gönül vermek.Sakarya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi Yusuf Canberk Tan’ın hikâyesi de böyle başladı. Üniversite birinci sını�a eline alıp bırakamadığı Albert Camus romanlarıyla okuma tutkusu artan Tan, edebiyatın büyülü dünyasından bir daha kopamadı. Sosyal paylaşım ağları ve forum siteleri, kendini yazıyla ifade etme isteği duyan ve bu yöndeki yeteneğinin farkına varan Tan’ın ilk ifade alanı oldu. Ocak 2014’te“Rıhtım” adlı online sinema ve edebiyat dergisini çıkarmaya başlayan ve geçtiğimiz günlerde “Birden Bire İki Kişi” adlı şiir kitabı yayınlanan Tan, edebiyat dünyasına giriş serüvenini şöyle anlatıyor: “Uludağ sözlükte yazarlık yaptığım dönemde "Söykü" adlı bir e-dergi projesi vardı. İlk başlarda görsel anlamda katkı verdiğim bu oluşuma sonradan yazı da göndermeye başladım. Öykü ya da deneme türünde yazılar yazıyordum ve bunlarla ilgili beklentimin üzerinde güzel dönüşler aldım. Hiç tanımadığım insanlardan yazılarımla ilgili yorumlar ve mesajlar alıyordum... İlerleyen sayılarda yayın sürecindeki aksaklıklar ve ertelemelernedeniyle dergi dağılma sürecine girince, ben de dergide yazan birkaç büyüğümle görüşüp bir dergi çıkarmayı düşündüğümden bahsettim ve kendilerinden destek istedim. Beraberce bir yayın kurulu oluşturup planlama yaptık veilk olarak da ekibi kararlaştırdık. Sözlükteki birkaç yazar arkadaş

ve çevremizdeki edebiyat gönüllülerinden oluşan ekibimizle Ocak 2014'te “Rıhtım” dergisinin ilk sayısını yayımladık. Dergimizde ayrıca dışarıdan gelen deneme, öykü ve şiir türünde metinlerin yayınlandığı “Demlik” adlı bir bölümümüz de var. Bazen yazıların düzenli gönderilmemesinden kaynaklı aksaklıklar da oluyor tabii ama her şeye rağmen Mart ayında on dördüncü sayımızı yayımladık.”

Rıhtım Dergisi aracılığıyla daha fazla insanla iletişim kuran Tan, tanımadığı insanların onun yazılarında kendilerinden birer parça bulmasının ve diğer insanların hayatlarına farklı pencereler açmanın kendisini daha da çok isteklendirdiğini söylüyor. Rıhtım Dergisi’nden sonra edebiyat dünyasından artık kopamayacağını fark eden Tan, “Birden Bire İki Kişi” şiir kitabını aldığı olumlu geri dönüşler sayesinde yazdığını söylüyor:

“Kitap yazma kararı almamda arkadaşlarım en büyük destekçilerim oldu. Şiirlerimi çok beğendiklerini, kitap çıkarabileceğimi söylüyorlardı. Biraz da onların etkisiyle Rıhtım Dergisi’nde ve sosyal ağlarda yazdıklarımı topladım, hiç yayımlamadığım şiirleri de ekledim. Tabii hepsini bir yerde toparlamak yetmiyor ve bir yayınevi bulmak da gerekiyor. Birçok yayınevine mail ile ulaşmaya çalıştım ancak başaramadım. Para verip bastıracak durumda da değildim ve sıcak da bakmıyordum o işe. Para kazanma kaygım yoktu, sadece eserim yayımlansın istiyordum. Bunları düşünürken bizim dergiden Serkan abi (Yalan Yalnızlık kitabının yazarı, Serkan Üstündağ) kitabımı bastırdığım yayınevinden söz etti ve birkaç senedir yazdığım şiirleri topladığım kitabım yayınlandı sonunda…”

Yeliz Gökmen-Tayyib Hoşbaş

Page 7: Kampüs haber mart 2015

İLETİȘİM FAKÜLTESİ UYGULAMA GAZETESİ

www.kampushaber.sakarya.edu.tr

MART - MARCH 2015 SAYI - VOL 13 07

Yeniden Yazılsa Masallar…Rewriting Fairytales…Bir varmış bir yokmuş diye başlar çocukluğumuzun o birbirinden güzel masalları. Yalan söyledikçe burnu uzayan Pinokyo ile binbir maceraya atılır, kötülüğün pençesindeki Külkedisi’ne derinden üzülürüz. Peki ya hiç düşündünüz mü Pinokyo’nun insan olduktan sonra ne yaptığını? Beyaz atlı prensini bekleyen Altın saçlı Rapunzel’in hayal kırıklığına uğrama ihtimali geçti mi hiç aklınızdan? Veyahut da merak ettiniz mi masal kahramanları şu an ne yapıyorlar?SAÜ Ortak Seçmeli Senaryo Yazımı dersi öğrencileri, yazma pratiği yaparken masalları sıradışı biçimde bakın nasıl yeniden kaleme aldılar.

“Once upon a time” are the �rst words of fairytales of our childhood. We sometimes embark on an adventure with Pinocchio who has a short nose that becomes longer when he is lying, and sometimes we feel deep sorrow for Cinderella who is in the grip of darkness. Have you ever thought what Pinocchio did a�er being human? Has the possibility of disappointment felt by Rapunzel who is waiting for her prince charming come to your mind? Or, have you ever wondered what fairytale characters are doing right now?Let’s see how students of SAU Common Elective Scripting Course rewrote fairytales in an extraordinary way in their writing practice.

Masal Kahramanları İçin Orman Tiyatrosu

Forest Theatre for Fairy-tale Characters Aynı zamanda Orman ülkesi kralı ve masal kahramanı olan Gepetto Usta, çizgi �lmlerin masalların önüne geçmesine ve çocukların artık masal okumamasına çok üzülmüş. Masal kahramanlarının işsiz kalmasına, kendi işlerini yapamamalarına çok içerliyormuş. Manevi oğlu Pinokyo, insan olduktan sonra masal kahramanlığı onu geçindirmediği için bir kafede çalışmaya başlamış. Prens tarafından terk edilen Külkedisi de, geçimini gündeliğe giderek sağlıyormuş. Kurbağa Prens ise tekrar kurbağa olarak döndüğü derede kötü kokular arasında yaşamını sürdürüyormuş. Gepetto Usta orman kuşları aracılığıyla bütün eski masal kahramanlarını Orman ülkesine toplamış ve çocukların onları tekrar sevmesi için iş birliği yapmak istediğini, gezici bir tiyatroyla tüm ülkeleri gezip çocukların kalplerini kazanabileceklerini söylemiş. Bu �kir herkes tarafından sevinçle karşılanmış. Bir oyun yazılmış. Kostümleri Külkedisi’nin perisi dikmiş. Az gitmişler uz gitmişler, dünyanın dört bir yanını dolaşıp çok yorulmuşlar ama şöhretleri eskisinden de çok artmış. En önemlisi de, çocukların kalbini tekrar kazanmışlar.

Mister Geppetto who is the King of Forest Country as well, felt sorry that cartoons was getting ahead of fairy tales and the children were not reading these tales anymore. He was annoyed that fairy tale characters were unemployed and they could not do their own jobs. A�er being human, his adopted son Pinocchio began to work in a cafe since being a legendary character was not enough to support himself. Cinderella who was le� by the Prince earned money as cleaner. �e Frog Prince lived in the stream among unpleasant smell where he came back as a frog. Mister Geppettobrought together all old fairy tale characters in the Forest Country through forest birds. He said that he wanted to do collaboration to regain the love of children and suggested an idea that they could win children’s heart by visiting all countries with a runaway theatre. �is idea was admired by everyone. A play was written. Costumes were prepared by the fairy of Cinderella. �ey gained ground. �ey were tired by travelling around the world but their popularity increased much more. Most importantly, theyregained the love of children.

Pinokyo’nun SeçimiChoice of Pinocchio

Gepetto, toplumsal kirlenmeden bıkmış ve ruhunu temiz tutmak için şehirden uzağa yerleşmiş eski bir marangozdur. Son günlerinde yalnızlıktan iyice sıkılan Gepetto bir çocuğu olmasını istemektedir. Bir gün ormanda konuşabildiğini fark ettiği bir ağacı keser ve ondan kukla yapar. Kukla canlanır. İsmini Pinokyo koyar. Çocuğu gibi büyüttüğü Pinokyo’ya yalan söylemesi durumunda insana dönüşeceğini ve bunun kötü olduğunu öğütler.Okul çağına gelen Pinokyo tanıştığı insanlarla çabucak kaynaşır. İlk yalanını söylediğinde içinde oluşan histen çok memnun kalır. Bir süre sonra insan olma arzusuna kapılır. Gepetto’yu terk eder. Üniversiteye geldiğinde artık iyice ete kemiğe bürünmüştür. Derken siyasete atılır ve hayatına devam eder.

Geppetto was a carpenter who was fed up social corrupt and lived in countryside to keep his spirit alive. Getting bored with loneliness, Geppetto wanted to have a child. One day, he cut a wood which could talk and made a puppet from it. �e puppet became a real boy. He called him as Pinocchio. He gave advice to Pinocchio that if he tells a lie, he turns to a human and this is a really bad thing. As a school-age child, Pinocchio socialized quickly. When he told his �rst lie, he was pleased of that feeling inside. A�er a while, he had an itch to be a human. He le� Geppetto. When he studied in the university, he was completely shaped in �esh and bones. �en one day, he went into politics and moved on.

Bahtsız SindirellaUnlucky Cinderella

Sindirella üvey annesi ve kız kardeşiyle yaşayan mutsuz ve bahtsız bir genç kızdır. Tüm hayali prensle evlenip bu hayattan kurtulmaktır. Rahmetli babası zamanında onu ‘prensesim’ diyerek sevdiği için bu hayal ona küçük yaşta dayatılmıştır. Külkedisi Sindirella, bu sebepten prensin eş bulmak için düzenleyeceği partiyi iple çekmektedir ama doğru düzgün bir kıyafeti bile yoktur. Derken parti günü gelir çatar. Üvey annesi Sindirella’yı götürmez ama o hayal perisinin yardımıyla balkabağından arabası ve balo kıyafetiyle partiye yetişir. Partide prens süslü gece elbiseli kızlarla çılgınca dans etmektedir. Sindirella’nın demode balo kıyafetini görünce hep bir ağızdan gülmeye başlarlar. Bu arada saat zaten 12’yi vurmak üzeredir. Sindirella koşarak uzaklaşmaya çalışırken prens için parti daha yeni başlamıştır. “Haydi geceye başka mekanda devam edelim” der prens ve Sindirella’nın koşarken düşürdüğü camdan ayakkabı ise mekan temizlenirken çöpe atılır.

Cinderella was an unhappy and unlucky girl who lived with his step mother and stepsister. Her biggest dream was marrying with the prince and had a happy life. Since her deceased father called her “my princess”, this dream was imposed to her in the childhood. For this reason, Cinderella was looking forward to the party in which she planned to �nd her prince but she did not have an appropriate dress. �en, the time for the party came. �e step mother did not take Cinderella to the party but Cinderella went to the party through pumpkin carriage and ball gown with the help of the fairy. In the party, the prince danced with chichi girls. When they saw old-fashioned ball gown of Cinderella, they started to laugh. Meanwhile, the time was about 12 o’clock. While Cinderella was running out, the party was just starting for the prince. “Let’s go to another place for the party” the prince said. And then, one of the glass shoes which Cinderella lost while running was casted away during the cleaning of the party place.

Kalk Artık Be!Wakey wakey, rise and shine!

Yüz yıl uyuyan güzelin kız kardeşi, ablasının yanına her gün gelir ve homurdanır. “Ne yattın be abla, yeter artık. Bütün işler bana kalıyor. Sen horul horul uyu ben çalışayım, oh ne âlâ. Hem yatarsın hem güzelsin. Bunu nasıl iştir. Kış uykusuna yatmış kutup ayısı gibisin vallahi. Her gün gelip dürtüyorum, bana mısın demiyorsun. İlla prens gelecek, seni uyandıracak. Allah canımı alsın ben de bir uyuyacağım, kalkmayacağım bir daha.”�e sister of sleeping beauty came to her every day and murmured at her; “Wakey wakey, rise and shine! It is enough. I have to do all the stu�. You are sleeping like a top and I have to do work all the time. �at's a �ne kettle of �sh! You are both sleeping and beautiful. What an easy life. You are like a hibernating polar bear. Every day, I come here and poke you but you do not care. �e prince will come in any case and wake you up. I will also sleep one day and never wake up – cross my heart!”

Rapunzel’in KaderiThe Fate of RapunzelKuleye hapsedilen Rapunzel gün gelip kendisini kurtaracak prens için saçlarını uzatmaktadır. Yıllar geçmiş saçları upuzun olmuştur. Beklediği prens gelir beyaz atıyla. Fakat saçlarına tırmanıp yukarıya çıkar çıkmaz cebinden çıkardığı makasla Rapunzel’in saçlarını keser. Kuleden atlarken bacağını kırmışsa da nihayetinde yıllar önce kendisini beğenmeyip reddeden, hatta küçük gören Rapunzel’den intikamını almıştır. Rapunzel ise neye uğradığını şaşırmış, kısacık saçlarıyla kala kalmıştır. Kulede kalmak artık onun kaderidir. Locked up in the tower, Rapunzel grew her hair for the prince who was going to save her. With the passing years, her hair became so long. An expected prince charming came one day. However, he cut Rapuzel’s long hair with scissors when he climbed up the tower. Although he broke his leg while jumping down from the tower, he took the revenge from Rapunzel who did not like, refused and scorned him many years ago. Rapunzel, on the other hand, was shocked and petri�ed with her very short hair. Staying locked in the tower was her fate for years a�er.

Merve Er, Türk Dili ve EdebiyatıMerveEr, Turkish Language and Literature

Meltem Başyiğit, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Meltem Başyiğit, Electrical and Electronic Engineering

Recep Kayalı, Türk Dili ve EdebiyatıRecep Kayalı, Turkish Language and Literature

Neslihan Turhan, ÇeviribilimNeslihanTurhan, Translation Studies

Oğuz Öztürk, İnşaat MühendisliğiOğuzÖztürk, Civil Engineering

Page 8: Kampüs haber mart 2015