KONGRE RAPORU - · PDF fileKahve Dünyası – Yönetim Kurulu Başkan ... 08.00 – 09.00 KAYIT ve KAHVE 09.00 – 09.30 AÇILIŞ KONUŞMALARI NİHAT ÖZDEMİR Gıda Perakendecileri

OTURUM ADI ..................................

OTURUM ÖZETLERİ

MEHMET UZUNNEHİRNielsenPerakendeci Hizmetleri Direktörü

Wyndham Grand İstanbul Levent11 EKİM 2016

KONGRERAPORU

GPD 3. Ortak Gelişim Kongresi tarafından düzenlenmiştir.

www.alkaş.com.tr

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ2

KONGRE PROGRAMI4

OTURUM ÖZETLERİ7

ALBÜM69

KONUŞMACI ÖZGEÇMİŞLERİ79

SPONSOR PROFİLLERİ88

2 KONGRE RAPORU

ÖNSÖZ

Verimlilik, artık hepimiz için vazgeçilmez bir kavram. Biz de, Gıda Perakendecileri Derneği olarak tedarikçilerimizle bir araya gelmenin ve sürdürülebilir bir diyalog kurmanın verimlilik yolunda önemli bir adım olduğuna inandık. Bu yolda, üçüncüsünü bu yıl 11 Ekim 2016 tarihinde düzenlediğimiz Ortak Gelişim Kongresi’nde “Tüketici Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği” ana temasıyla yeniden bir araya geldik.

Perakende sektörü, ülkemiz ekonomisinde önemli bir paya sahip. 2015 yılında Türkiye perakende sektörünün toplam cirosu 663 milyar TL olarak gerçekleşti. Modern perakende cirosu ise 217 milyar TL’ye, istihdamı da 800 bin kişiye ulaştı. Tüketim harcamalarında Avrupa’da ilk 10, gıda harcamalarında ise yine Avrupa’da ilk 5 ülke içerisinde yer alıyoruz. Modern gıda perakendecisi üyelerimizin cirosu 95 milyar TL seviyelerini aştı. 29 bin satış noktasında 270 bin kişi istihdam ediyoruz. Kongremizde yaratılan diyalogun, geliştirilecek verimlilik projelerinin ve yeni atılacak işbirliği adımlarının önemi, bu rakamlarla birleşince daha da artıyor.

Biz perakendeciler, müşterilerimizi tedarikçilerimizden temin ettiğimiz ihtiyaçları ile buluşturan noktalarız. Onların davranışlarını, alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını ne kadar doğru takip edip hızlıca aksiyon alırsak, o derece başarılı olabiliriz. Tedarikçilerimiz için de aynı durum söz konusu. Yeni ürünlerini ve sunuş şekillerini geliştirirken sağlayacakları başarı, son tüketiciyi iyi tanımaktan geçiyor. Buradan hareketle, bu yıl belirlediğimiz “Değişen Müşteri” temamızla; perakende sektörünün esas patronu olan müşterimizi, onun değişen taleplerini ve bizim bu talepleri nasıl karşılamamız gerektiğini kongremizde farklı yönleriyle ele aldık.

Kongremizde sektörün önemli oyuncularının temsilcileri deneyimlerini katılımcılarla açık yüreklilikle paylaştılar. Çok değerli konuşmacılarımız “Değişen Müşteri”yi pek çok farklı yönden ele aldılar. Farklı uygulamalar öğrendik, kendi işimizde kullanmak için notlar aldık, araştırmaları inceledik, müşterimizin ne düşündüğünü dinledik, hem bilgilendik hem de önemli işbirlikleri için yeni adımlar attık. Gündemimize yakışır bir şekilde “verimli” bir kongre günü geçirmiş olmayı umuyoruz.

Şu an sizlere ulaştırdığımız kongremizin sonuç raporunda, tüm bu hedeflerimiz doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz ve katılımcılarımızla paylaştığımız çalışmaları inceleyebilecek, planladığınız projelere temel olmaları için yararlanma olanağı bulacaksınız.

Biz de GPD olarak, her yıl yenisini düzenleyeceğimiz Ortak Gelişim Kongresi ile bu çalışmaların ve sağlam işbirliklerimizin destekçisi ve takipçisi olacağız. Her geçen yıl daha da yakından takip edilen kongremizin bu başarısını artırarak sürdürmesi için çalışmalarımızı titizlilikle yürüteceğiz.

Saygılarımızla, Nihat Özdemir GPD Yönetim Kurulu Başkanı

NİHATÖZDEMİRGıda Perakendecileri DerneğiYönetim Kurulu Başkanı

KONGRE RAPORU 3

GPD YÖNETİM KURULU

NİHAT ÖZDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı

GALİP AYKAÇ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı BIM – İcra Kurulu Üyesi

MEHMET T. NANE Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Pegasus - Genel Müdür

ÖZGÜR TORT Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Migros Ticaret A.Ş. – Genel Müdür

ASLAN SARANGA Yönetim Kurulu Üyesi Domino’s Pizza Türkiye – Genel Müdür

BİROL ALTINKILIÇ Yönetim Kurulu Üyesi Kahve Dünyası – Yönetim Kurulu Başkanı

CAN ÖZBAY Yönetim Kurulu Üyesi Şaypa – Genel Müdür

GÜNHAN PİKDÖKEN Yönetim Kurulu Üyesi YUM! Türkiye - Baş Hukuk Müşaviri

HACI D. BEGENDİK Yönetim Kurulu Üyesi Beğendik - İcra Kurulu Başkanı Real – Genel Müdür

HALUK ALPAY Yönetim Kurulu Üyesi Obase - Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucu Ortak

İLHAN ERKAN Yönetim Kurulu Üyesi TAB Gıda – Franchise Müdürü

KAAN ÜNVER Yönetim Kurulu Üyesi Metro Group – Türkiye Temsilcisi

MERTER ÖZAY Yönetim Kurulu Üyesi Özay Hukuk – Hukuk Direktörü

MURAT KEKLİK Yönetim Kurulu Üyesi Detay - Yönetim Kurulu Başkanı

MUSTAFA SONGÖR Yönetim Kurulu Üyesi Makro / Uyum - Genel Müdür

NİL TİMUR Yönetim Kurulu Üyesi Tesco Kipa – Kurumsal İlişkiler Direktörü

OĞUZ UÇANLAR Yönetim Kurulu Üyesi McDonald’s - Genel Müdür

SITKI ERBEN Yönetim Kurulu Üyesi İttifak Holding – Perakende Direktörü

TUBA YAPINCAK Yönetim Kurulu Üyesi Tchibo Türkiye – Genel Müdür

UĞUR DEMİREL Yönetim Kurulu Üyesi Şok Marketler Ticaret A.Ş. - CEO

GPD YÖNETİM KURULU

4 KONGRE RAPORU

KONGRE PROGRAMI

09.40 – 10.20 YENİ NESİL MÜŞTERİYİ ANLAMAK

BAŞAKKLUZNICKpladis Turkey&MENA&CAPazarlama Başkan Yardımcısı

CEMRODOSLUMİGROSPazarlama Genel Müdür Yardımcısı

EVRİMŞENPepsiCo Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü

CELAL

ARTÜZP&G Türkiye & Kafkaslar Satış Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi

DR. FATOŞ KARAHASANBilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi

Moderatör

10.20 – 10.50 KAHVE MOLASI

10.50 – 11.00 FİJİTAL DENEYİMİN GIDA PERAKENDESİNE ETKİLERİ

DR. BÜLENT DALObaseKurucu Ortak / CEO

09.30 – 09.40 2016 YILI HIZLI TÜKETİM ÜRÜNLERİ PAZARI PERAKENDE ve ALIŞVERİŞÇİ TRENDLERİ

DİDEMŞEKEREL ERDOĞANNielsenGenel Müdür Yardımcısı

YANKI YALÇINNielsenPerakendeci Hizmetleri Direktörü

08.00 – 09.00 KAYIT ve KAHVE

09.00 – 09.30 AÇILIŞ KONUŞMALARI

NİHAT ÖZDEMİRGıda Perakendecileri DerneğiYönetim Kurulu Başkanı

ERDAL BAHÇIVANİstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı

08.15-09.00 TANIŞMA MARATONU Hezarfen Salonu

KONGRE RAPORU 5

KONGRE PROGRAMI

11.00 – 11.45 PERAKENDE KENDİNİ DİJİTAL HİSSEDİYOR!

ALEMŞAHÖZTÜRK4129Grey Chief Happiness Officer

MEHMETSONGÖRMakroYönetim Kurulu Başkanı

ALİ FUAT

ORHONOĞLUUnilever TürkiyeSatış ve Müşteri Geliştirme Başkan Yardımcısı

EMRE EKMEKÇİHepsiburada.comTicari Grup Başkanı / CCO

BORATANRIKULUMcDonald’s TürkiyePazarlama Direktörü

Moderatör

FÜSUNTAVUSGıda Perakendecileri Derneği (GPD) Genel Sekreter

13.30 – 13.40 GPD 2016 ÇALIŞMALARINA BAKIŞ

12.30 – 13.30 ÖĞLE YEMEĞİ

11.45 – 12.30 TOPRAĞI İŞLEYEN, EKMEĞİ İŞLER!

ELİF TEOMANOVALIÇiftçi, İşletmeci, Öğretim Görevlisi

NAZAN KURTANÇiftçi, İşletmeci

CELAL BÜLBÜLFinike Meyve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

CEMSEYMENCNN TürkEkonomi Editörü / Sunucu

KUBİLAYÖZERKANMetro Toptancı MarketCEO

Moderatör

Tarım programları ile tanıdığımız Cem Seymen konuklarını sahnemizde ağırlıyor.

6 KONGRE RAPORU

KONGRE PROGRAMI

ALİPEHLİVANOĞLUAli Pehlivanoğlu A. Ş.Yönetim Kurulu Başkanı

İRFAN AKÇAKent A. Ş.Yönetim Kurulu Başkanı

GÖKÇİN ARASÜçge A. Ş.Yönetim Kurulu Başkanı


Moderatör

14.35 - 15.00 HER ŞEY DEĞİŞİR AMA TEMEL KURALLAR DEĞİŞMEZ... SÖZ SEKTÖRÜMÜZÜN DUAYENLERİNDE!

14.20 – 14.35 KAHVE MOLASI

CEM BOYNERBoyner GrupYönetim Kurulu Başkanı ve CEO

15.00 – 15.30 ESKİ İHTİYAÇLARA YENİ ÇÖZÜMLER

DR. NORDALCAVADINIOliver WymanPartner

14.10 – 14.20 MÜŞTERİ SADAKATİNDE YENİ DÖNEM İLİŞKİ DURUMU: KARMAŞIK

GÖKHAN ÖZTÜRKOliver WymanPartner

KAANÜNVERMETRO GROUPTürkiye Temsilcisi

AV. MERTERÖZAYÖzay Hukuk BürosuKurucu

Kongre katılımcılarının yorumları ve sokak röportajları ile gerçekleşen oylama, değişen müşterinin eğilimlerini salona taşıdı.

13.40 – 14.10 OYLAMA


OTURUMÖZETLERİ

8 KONGRE RAPORU

TANIŞMA MARATONU

TANIŞMA MARATONU

Kongrenin öncesinde başlayan Tanışma Maratonu, yerel üreticiler ile gıda perakendecilerini bir araya getirdi.

“GPD – 3. Ortak Gelişim Kongresi” geçtiğimiz yıl da çok ilgi gören “Tanışma Maratonu” ile başladı. Türkiye’nin hemen her ilinden gelen üreticiler, modern gıda perakendesine yön veren 17 firmanın üst düzey yöneticileri ile tanışma ve birebir konuşma fırsatı elde ettiler.

Sabahın erken saatlerinden başlayan tanışma maratonu sayesinde, üretici ile tedarikçi veya perakendeciler arasında 45 dakikada, 90 saniye süren görüşmeler yapıldı. Anadolu’dan gelen ve büyümek, ilerlemek isteyen üreticiler bu tanışma maratonu sayesinde yeni atılımlar, işbirlikleri ve ticari anlaşmalar için uygun zemin bulmuş oldular.

KONGRE RAPORU 9

TANIŞMA MARATONU

Tanışma Maratonu, Anadolu’dan gelen ve büyümek isteyen tedarikçilere yeni atılımlar yapmak için uygun bir zemin hazırladı.

10 KONGRE RAPORU

AÇILIŞ KONUŞMASI

Değerli başkanlarım, değerli üyelerimiz, gıda sektörünün değerli temsilcileri, değerli basın mensupları, Gıda Perakandecileri Derneği olarak üçüncüsünü düzenlediğimiz Ortak Gelişim Kongresi’ne şeref verdiniz, onur verdiniz, hoş geldiniz! Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli konuklar bildiğiniz üzere zor bir yıl geçiriyoruz. Beraberliğe ve geleceğe güvenle bakmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. Bu dönemde milletçe birlik olarak devletimizin çalışmalarına tam destek verdik. Tüm gücümüzle çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. 15 Temmuz gecesi hain girişim sonrası devletimiz tarafından alınan önlemlere ve sürdürülen çalışmalara perakende sektörü olarak da tam desteğimizi veriyoruz. 15 Temmuz gecesi ülkemizin birliği yolunda şehit olan vatandaşlarımıza, vatanımız için görev yaparken hayatını kaybeden güvenlik güçlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Bugün burada ülkemizin ulusal ve yerel marketlerin, gıda servis zincirlerimizin, tedarikçilerimizin, ulusal ve yerel markalarımızın, Anadolu’da doğup kendini geliştirmek isteyen üreticilerimizin, üyelerimizin yaklaşık 800 temsilcisini üçüncü kez bir araya getirmekten büyük onur duyuyoruz. Merkeze tüketicimizi koyarak, tedarikçilerimizle birlikte verimlilik yollarını aradığımız Kazan-Kazan-Kazan ilkemizin hayata geçeceği projeleri görüştüğümüz kongremizden bu sefer de güzel kazanımlarla ayrılacağımızı ümit ediyorum.

Modern gıda perakendecilerinin temsilcileri konumundaki derneğimiz, bildiğiniz üzere 2012 yılında kuruldu. Ulusal ve bölgesel gıda marketleri, gıda servis zincirleri ve çözüm ortaklarımızdan oluşan üyelerimizle derneğimizi kurulduğundan bu yana güçlendirmeye devam ediyoruz.

Genç bir dernek olmamıza rağmen, temsilcisi olduğumuz perakendecilerin ekonomideki payı ve istihdama olan katkısı derneğimizin kısa sürede önemli adımlar atmasına ve kamuda bilinir olmasına imkan tanıdı. Perakende sektörü ülkemiz ekonomisinde önemli bir paya sahip. 2015 yılında Türkiye perakende sektörünün toplam cirosu 663 milyar seviyelerinde gerçekleşti.

NİHATÖZDEMİRGıda Perakendecileri DerneğiYönetim Kurulu Başkanı

KONGRE RAPORU 11

AÇILIŞ KONUŞMASI

Modern perakande cirosu ise 217 milyar TL’ye, istihdam 800 bin kişiye ulaştı. Tüketim harcamalarında Avrupa’da ilk 10, gıda harcamalarında ise yine Avrupa’nın ilk 5 ülkesi arasında yer alıyoruz.

Üyelerimizin cirosu 95 milyar TL seviyelerini aştı. 29 bin satış noktasında yaklaşık 270 bin çalışanımızla hizmet veriyoruz. Üyelerimizle yaklaşık her gün 16 milyon müşterimize hizmet veriyoruz. Her zaman dediğimiz gibi müşterimiz perakendenin ana ve temel oyuncusu. Onların davranışlarını, alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını ne kadar doğru takip edersek o derece başarılı olacağımızı biliyoruz.

Tedarikçilerimiz için de aynı durum söz konusu. Yeni ürünlerini ve sunuş şekillerini geliştirirken sağlayacakları başarının yolu son tüketiciyi iyi tanımaktan geçiyor. Bu sebeple bu yıl kongremizde değişen müşteriyi mercek altına aldık.

Kongremiz sabah erken saatlerde tanışma maratonu ile başladı. Tanışma maratonunda perakendecilerimiz Anadolu’dan gelen yerel üreticilerle, tedarikçilerle ve çözüm ortakları ile tanıştılar. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yeni işbirliklerinin temellerini attıklarını umuyorum. Yerel üreticilerimizi ulusal arenaya çıkarmak, ürünlerini tüm yurda ulaştırmalarını sağlamak, bu kongrede en önemli hedeflerimizden bir tanesidir. Birazdan bu sahnede, sektörün önemli oyuncularının temsilcileri, deneyimlerini katılımcılarla açık yüreklilikle paylaşacaklar.

Çok değerli konuşmacılar, değişen müşteriyi pek çok farklı yönden ele alacaklar, kendilerine şimdiden çok teşekkür ediyorum. Gıda perakendecileri olarak en iyi ürünü, en iyi hizmetle ve en iyi fiyatla müşterilerimize ulaştırmak ana ilkemizdir. Biliyoruz ki en iyi fiyat için, en iyi yol aramızdaki rekabettir. Gıda perakendecileri olarak çalışmalarımızdaki haksız rekabete karşı esas amacımız, sektörde birlik ve bareberliğin korunması, verimliliğin artması, sürdürülebilirliğin sağlanması ve dünyadaki gelişmelerin takip edilmesi doğrultusunda devam ediyoruz. Pek çok başarılı projeye imza atan derneğimiz, şimdi de Gıda Perakendecileri Derneği Gelişim Dergisi ile karşınıza çıkıyor. Bugün ilk sayımız çıktı. Dileğimiz, dergimizin hepimiz için bir bilgi kaynağı olması ve sektörümüzün sesini duyuracak önemli bir mecra haline gelmesidir.

Değerli konuklarımız,

Bu kongrenin gerçekleşmesinde çok özel bir dayanışma örneği göstermiş olan başta ana sponsorlarımıza, GPD Derneği’nin yönetim kurulu üyelerine, kongre komitesi üyelerine, dernek çalışanlarımıza, organizasyonu gerçekleştiren Sevgili ALKAŞ’a, bugün burada olan tüm paydaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyor, hepinize verimli bir kongre günü diliyor, saygı ile selamlıyorum.

KONGRE KATILIMCI PROFİLİ

TEDARİKÇİ

%4 %8

%59 %22

GIDA SERVİSZİNCİRLERİ

BASIN

MARKET

%7GIDA DIŞI

PERAKENDE

12 KONGRE RAPORU

AÇILIŞ KONUŞMASI

“Perakende sektörü, tüketiciyi en iyi okuyabilen sektör”Değerli Başkan, sektörümüzün çok kıymetli temsilcileri, değerli konuklar, kıymetli medya mensupları,

Geniş katılımlı 3. Ortak Gelişim Tüketici Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Kongresi’nde, görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmadan önce, hepinizi şahsım ve İstanbul Sanayi Odası adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Alanında söz sahibi isimlerin farklı bilgilerini ve deneyimlerini aktaracağı böylesine kapsamlı bir organizasyonun açılış gündeminde sizlere hitap etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bu etkinliği düzenleyen GPD, sektörümüze yaptığı katkıları, yüksek hizmet kalitesi, vizyoner bakış açısıyla ülkemizin ekonomisine ve perakendeciliğimizin gelişmesi adına, kurulduğundan beri

ERDALBAHÇIVANİstanbul Sanayi OdasıYönetim Kurulu Başkanı

KONGRE RAPORU 13

AÇILIŞ KONUŞMASI

verimli ve ufuk açıcı çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmaların en önemli meyvelerinden bir tanesi de bugün bir arada bulunduğumuz kongreniz. Ne mutlu size ki bu yıl üçüncüsünü düzenlediğiniz kongreniz, giderek süreklilik kazanarak ve niteliğini ve de etkinliğini,

verimliliğini artıyor. İşbirliği çağının giderek geliştiği dünyamızda, sanayici, tedarikçi ve perakendeci olmak üzere, sektörümüzün tüm paydaşlarını bir araya getirerek çok önemli bir ihtiyaca cevap veriyor. Bu kongre ile birlikte önümüzdeki süreçler için tüm taraflar arasındaki diyalog ve işbirliğinin giderek daha da güçleneceğine ben yürekten inanıyorum.

“Paradan para kazanma dönemi sona eriyor”Yeni çağın üretime ve insana odaklı yeni ekonomi anlayışında, artık üretmeden büyümek, kısa yoldan zengin olmak eskisi kadar kolay olmayacak. Paradan para kazanma dönemi her geçen gün biraz daha sona eriyor. Görüyoruz ki; hiçbir ülke, üretimi ekonomisinin ülkesinin ana unsuru haline getirmeden ki küresel rekabet koşullarında ayakta kalamayacak. Biz sanayiciler her zaman üretmekten beslenen bir ekonomik anlayışı savunduk ve bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. Nitelikli ve kapsayıcı bir üretimi ekonomimizin merkezine alan yaklaşımın sağlıklı ve nitelikli, sürdürülebilir bir büyümenin temel anahtarı olduğunu biliyoruz. Perakende sektörü, tüketicimiz ile kurduğu ilişki neticesinde şüphesiz onları en iyi okuyabilen sektör olarak karşımıza çıkıyor.

Sektörde iki tarafı da ilgilendiren tüm sorunlarımızın ve geleceğe yönelik fırsatlarımızın neticelendirilmesi ve değerlendirilmesi amacıyla İstanbul Sanayi Odası olarak üzerimize düşeni her zaman yapmaya hazırız. Bu kongremiz de gösteriyor ki aramızda önemli bir işbirliği ve sinerji doğmuş durumda. Anlaşıldığı üzere hep birlikte el ele vererek çözüm bulunacağına inanıyorum. Bu anlayış ve inanç üstünde sözlerimi noktalarken, kongremizin başarılı geçmesini diler, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlarım.

14 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

2016 YILI HIZLI TÜKETİM ÜRÜNLERİ PAZARI PERAKENDE ve ALIŞVERİŞÇİ TRENDLERİ

DİDEMŞEKEREL ERDOĞANNielsenGenel Müdür Yardımcısı


KONGRE RAPORU 15

OTURUM ÖZETLERİ

“Türkiye’de alışverişciler yeni ürün denemeye açık”Özellikle perakendedeki değişim ile haftalık alışveriş sıklığında bir artış olduğunu görüyoruz. 2011 ile 2016 yılını kıyasladığımızda haftalık alışveriş oranının yüzde 26 oranında arttığını görüyoruz. Bu aynı alışverişçilerin aynı mağazalara daha sık girdiğini, fiyat ve promosyon farkındalığının ve mağaza içi aktivasyon farkının arttığını da gösteriyor diyebiliriz. Hızlı tüketim pazarı yüzde 10’luk bir büyüme kaydediyor. Daha önceden gördüğümüz küçük formatlardaki etkisini ciro üzerinden de görüyoruz. 400 metrekarelik formata göre bakarsak yüzde 17’lik ve yüzde 39’a yakın bir pay aldığını görüyoruz ki, ortalamanın üzerinde en yüksek ciro büyümesi kanal olarak karşımıza çıkıyor.

“İnovasyon yeni ürünler için çok önemli”Türkiye’deki yüzde 10’luk büyümenin yüzde 8’i yeni ürünlerden geliyor. Her 10 alışverişçiden 7’si yeni ürünler denemeye açık. Yüzde 22’si yeni ürünleri denemeyi seviyor, asla kaçırmam diyor. Yüzde 46’sı ‘favori markama sadık olsam bile yeni ürünleri de denerim’ diyor. Tüketici, bir o kadar da farklı bir fayda sunulduğunda daha fazlasını da ödemeye hazırım diyor.

Biz Türk halkı olarak, yeni ürünlere açığız ve denemeyi seviyoruz. İnovasyon, yenilikçi ürünleri dahil etmek önemli. Ürünleri geliştirirken hangi trendlere dikkat etmeliyiz diye bakacak olursak: Gıda ve içecek ürünlerinde gözlemlediğimiz mega trendler: 1) Duyulara hitap eden ürünler, 2) Değişen dönemde hızlı kolay ve pratik ürünler öne çıkan trendler, 3) Duyulara hitap eden ürünler; yani ileride trend olacağınız bildiğimiz tadı, kokusu ile farklılaşan ürünler, 4) Üreticilerimiz ve perakendecilik olarak en ön plana çıkardığımız ve önümüzdeki dönemde daha gündemde olacağını düşündüğümüz sürdürülebilirlik konusu, 5) Yeni gelecekte ise otantik olma göz önünde olma potansiyeli var. Herbir trend için çok güzel örnekler var ve yenileri de gelmeye devam edecek.

İnovasyon, yeni ürünler çok önemli dedik. Sezonsallığın satışlar üzerinden çok etkisi var. Bunları incelediğimizde Ramazan Bayramı mı, Yılbaşı mı, Okula Dönüş mü önemli diye araştırdık. Son 3 yılın ortalamasını aldığımızda ilk sırada Ramazan Dönemi ve Ramazan Bayramı olduğunu gördük. Ardından Yılbaşı, sonra Kurban Bayramı, sonuncusu ise Okula Dönüş dönemi olarak özetlenebilir. Her dönemin kendi içinde farklı kategorileri de var.

DİDEM ŞEKEREL ERDOĞANNielsenGenel Müdür Yardımcısı


16 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

“Geçen yıla oranla mağaza sayısı arttı”Türkiye’deki perakende sayıları ile başlamak istiyorum. 2016 yılı Ocak ayı itibari ile baktığımızda Türkiye’de yaklaşık 225 bin adet perakende satış noktası görüyoruz. Perakende kanalındaki mağaza satışındaki yüksek oran artışı dikkatimizi çekiyor. Son 10 yıla baktığımız zaman nokta satışı yaklaşık 3 katına çıkmış durumda. Ocak ayı itibariyle yaklaşık 25 bin perakende noktası olduğunu tahmin ediyoruz. Ağustos ayına geldiğimizde, bu sayının 26 bin seviyelerine geldiğini görüyoruz.

Türkiye’de diğer bir önemli kanal ise bakkalların, büfelerin, kuruyemişçilerin oluşturduğu geleneksel perakendecilik. Son yıllarda nokta sayılarında azalma olsa da şu an Türkiye’de 172 binin üzerinde nokta sayısıyla önemli bir satış kanalı olarak karşımıza çıkacak. Baktığımızda 2015 yılında ulusal perakendecilerde mağaza sayısının yüzde 21 seviyesinde gerçekleştiğini görmüştük. 2016 yılına geldiğimizde bu mağaza sayısı artışında bir miktar yavaşlama görüyoruz. Mağaza sayısında yüzde 7 artış gözüküyor. Diğer bir grup olan indirim marketleri mağazalarına bakacak olursak geçen sene yüzde 21’lik bir artış vardı.

“Doğru dönemde doğru kategoriyi uygulamak önemli”Bu yüksek mağaza sayısı artışı yine 2016 yılında da devam etti. Yine aynı şekilde yüzde 21 oranında mağaza sayısı arttı. Yerel zincirlere baktığımızda ise geçen sene ve bu sene mağaza sayılarının yüzde 3 oranında yükseldiğini söyleyebiliriz. Tabii hangi kanaldan hangi metrekare fiyatından arttığını incelemek istedik. Perakendeciler ve indirim marketlerinden 400 metrekareden küçük süper marketlerin bu büyümede önemli rol oynadığını görüyoruz. Yerel marketler ise orta ve büyük formatlı mağazaları ile mağaza sayılarını artırıyorlar.

Alışveriş ve perakende trendlerini genel olarak özetlersek:1. İnovatif ürünlerin trendlerinin yüksek olduğunu görüyoruz. 2. Doğru dönemde, doğru kategoriyi uygulayarak kazan-kazan formülünün uygun olduğunu söyleyebiliriz.



KONGRE RAPORU 17

SUNUM


18 KONGRE RAPORU

SUNUM


KONGRE RAPORU 19

OTURUM ÖZETLERİ

YENİ NESİL MÜŞTERİYİ ANLAMAK

BAŞAKKLUZNICKpladis Turkey&MENA&CAPazarlama Başkan Yardımcısı

CEMRODOSLUMİGROSPazarlama Genel Müdür Yardımcısı


CELAL

ARTÜZP&G Türkiye & Kafkaslar Satış Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi


Moderatör

20 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Yeni nesil bizden farklı düşünüyor ve farklı beklentileri var”Yeni nesil müşteriyi anlamak, beklentilerine karşılık verebilmek için nasıl davranmalıyız, nelere dikkat etmeli, nelerden vazgeçmeliyiz ana temalı konferansımızın moderatörlüğünü Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Fatoş Karahasan üstlendi. Karahasan, yeni nesil müşteriye karşı perakendecilerin ön çalışmalarının konuşulduğu paneli şöyle özetledi:

“Değerli konuklar,

İnternet 1984 yılında hizmete açıldı. Bununla birlikte bütün sektörler değişti. Önce işin içine perakende atladı, daha sonra dijital yayıncılık, televizyon izleme anlayışımız değişti, sonra Facebook gibi kuruluşlarla da ilişkilerimiz hatta mahremiyetimiz değişti. 1990’larda doğan kuşağa “Milenyüz” diyoruz. Bu gençler ülkemizin büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Onlar gelecek değil aslında şimdiler bizim için. Çünkü gelecek kuşaklar, 2000 yılında doğanlar ülkemizde çoğunluğunu oluşturuyor ve bizden çok farklılar. IQ’larının bizlere göre yüzde 10-15 oranında daha yüksek oldukları söyleniyor. Beyinleri de daha değişik çalışıyor. Duyguları, algıları bizlerden çok farklı. Alışkanlıkları, hedefleri çok farklı tüketici alışkanlıkları daha da farklı.

“Müşteri, hız, hijyenik ürün, şeffaflık ve güven istiyor”P&G, Türkiye&Kafkaslar Satış Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Celal Ertüz’e; elinizdeki verilerle yeni nesil müşteriyi anlamak için hangi çalışmalar içindesiniz diye sorduk. Ertüz, onlara yatırım yapmadan önce, gençleri tanımanın ve anlamanın önemli olduğunu anlattı.

Pepsi&Co, Türkiye Kıdemli Pazarlama Müdürü Evrim Şen’e; eski tarz reklamlarla yeni nesil müşteriyi yakalayabilir miyiz diye sorduğumuzda Şen; artık müşterinin mağazalara gelmeden bilinçlendiğini, samimiyet ve şeffaflık ilişkisinin dışında, müşterinin güven duygusunu yakalamasının önemini vurguladı.

Pladis Turkey&MENA&CA, Pazarlama Başkan Yardımcısı Başak Kluznick’e; sosyal medyanın müşteriyi nasıl etkilediğini, sonuçlarını ve teknolojinin genç nesildeki etkisini sorduk. Şen; ülkemizdeki büyük değişimi ölçümlendirebilmenin önemini ve sonuçlarına göre hareket etmeyi doğru bulduğunun altını çizdi.

DR. FATOŞKARAHASANBilgi ÜniversitesiÖğretim Üyesi

Moderatör

KONGRE RAPORU 21

OTURUM ÖZETLERİ


“Sayıların arkasındaki hikâyeyi anlatmalıyız”Bence Türkiye’de çok iyi bir dönemden geçiyoruz. Ölçümlendirme aşamasında her şeyi ölçebiliyoruz. Bu büyük bir gelişim. Burada vurgulamak istediğim veriler değil aslında. Sayılar elimize geliyor ve onları biliyoruz. Bence önemli olan kendi öykümüzü yaratmak. Biz kendi öykümüzü yaratabiliyor muyuz? Her trend karşı trendini de yaratır. Hem şehirleşme hem yerelleşmeden bahsediyoruz. Tüketiciyi anlamak, anlamlandırmak ve sayıların arkasındaki hikâyeyi anlatmak. Yani rakamların dışına çıkmak...

“Değişimi eşit derecede anlamak önemli”Bizler çıkıp sahayı geziyoruz. Kişisel olarak ‘Gölge Tüketiciyi’ seviyorum. Değişen kadın bizim ilgi alanımız. Gözlemlememiz çok önemli, bu anlamda hepimize görev düşüyor. Hepimizin farklı deneyimleri var. Benim gördüğüm bir ‘kullan-at’ kültürü başladı. Aplikasyon uygulama diyorum ben buna. Instagram, Snapchat artıyor, pazarlamacı olarak kontrolümüz azaldı. Bence bu pazarlamacılar için çok önemli bir değişim. Tüketici markalara sahip. Artık olmadığımız ortamda bile neler olduğunu biliyoruz. Evdeki insanların da bir gruba ait olduğunu biliyoruz. Çay kültüründen kahve kültürüne geçiyoruz. Simitle olan ilişkimiz bile değişti, değişimle birlikte bunu anlamlandırmak ve eşit derecede değişmeyi de anlamanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Evet, biz gençleri çok dinliyoruz. Biz hızlı bir firmayız. Girişimcilik kanımızda var. Türkiye’den de doğmuş bir firma olarak fikirlerimizi hayata geçirmek için hızlı harekete geçebiliyoruz. Bunu hazırlayan bir altyapımız var. Şirket içinde genç bir platformumuz var. Genç platformlar gerek mentörlük, gerekse sözlerinde durmak konusunda, hepimizden daha fazla yetkilendirilmiş durumdalar.

Üniversitelerle yaptığımız bir yarışmamız var. Her yıl bir markamızla ilgili brief veriyoruz. Onlar da fikirlerini veriyorlar. Daha sonra onları ödüllendiriyoruz. Son yıllarda Anadolu üniversitelerinin başarılı olması da bizi umutlandırıyor.

BAŞAK KLUZNICKpladis Turkey&MENA&CAPazarlama Başkan Yardımcısı

22 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Bizim patronumuz tüketici”Müşteride neler değişiyor? Türkiye’de hâlâ genç ve hızla büyüyen bir nüfusumuz var. Kadınların yüzde 27’si çalışma gücüne katılmış durumda. Bunlarla birlikte ev ve aile yapısı da yaşanıyor. Yalnız yaşayan insanların sayısı ise yüzde 14 civarında. Üniversite mezunları artıyor. Ortalama yüzde 25 üniversite mezunumuz var. Bu da gösteriyor ki nüfusumuz daha eğitimli ve üniversite mezunu haline geliyor.

Aslında “ne değişmiyor” konusu da çok önemli. Türkiye’de aile kavramı değişmiyor, gençlerin evlenme yaşları değişiyor ve bu gençler ayrı eve çıkmıyor, ailede kalıyor. Birbirine destek olmaya, bir bütün olmaya devam ediyor. Bu bizim için önemli bir olgu. Biz 10 sene önce bir ilke edinmiştik. Bizim patronumuz tüketici. Tüketici ne istiyor, neyi istiyor, ne zaman istiyor? Bu sorulara oldukça fazla vakit harcıyoruz. Bizim şanslı bir yönümüz de; pazar tüketici ve alışverişçi alışkanlıklarını detaylı olarak bünyemizde inceleyen bir departmanımız var. Bu departman bize çok büyük bir güç veriyor. Tüketici mağazaya girdiği anda alışverişçiye dönüşüyor. Ama artık tüketicinin mağazaya girmesine de gerek kalmadı. Elindeki mobil dijital ortamdaki aplikasyonda istediğini satın alabiliyor ve bunu söylemesi çok basit ama yapması kolay değil; öğrenmemiz seneler aldı. Dijital içeriğe çok büyük çaba harcıyoruz. Eski klasik pazarlama teknikleri artık yeterince iyi sonuçlar almamıza neden olmuyor.

“Tüketicinin ihtiyaçlarını anlamaya devam edeceğiz”Biz Y kuşağını çok önemsiyoruz. Gençleri anlamak için 31 farklı şehirde, üniversitelerde gençlerle iletişim kuruyoruz. Gençlerin artık ne yapacaklarını duymaya ihtiyaçları yok, kendilerinin anlaşılmasını istiyorlar. Biz birbirlerini tanımak isteyen gençlerin yanındayız. 2014 yılında gerçekleştirdiğimiz “Bana Bak!” hareketi ile gençlerle beraber ve karşılıklı olarak onların birbirleriyle iletişimlerini geliştirmek istedik. Hareketin tam 300 bin devamlı üyesi oluştu, program her sene kendini geliştiriyor. Önümüzdeki süreçte de genç tüketicilerimizi anlama konusunda yatırım yapmaya devam edeceğiz.

Son olarak söylemek istediğim konu inovasyon. Her 10 tüketiciden 7 tanesi yeni ürün denemek istiyor. Tüketicinin ihtiyaçlarını anlayarak, ona uygun yatırım yapmaya ve yeni ürünleri getirip, perakendecilerimizle pazarlamaya devam edeceğiz. Tüketici ihtiyaçlarını anlayarak onların uyum sürecini geliştirmeye, yani tüketicinin neye ihtiyacı varsa onu anlamaya devam edeceğiz.

CELALARTÜZP&G Türkiye & Kafkaslar Satış Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi

KONGRE RAPORU 23

OTURUM ÖZETLERİ


“Müşteriye kendini özel hissettirmeye çalışıyoruz”Dijitalleşme o kadar hızlı gerçekleşiyor ki son 20 yıla bakınca, değişimin arkasında tüm sektör koşuyor. Y kuşağı ile teknolojiyi kısıtlamamak gerek. Migros olarak milyonlarca müşterisi, tedarikçisi, çalışanı ile bir ekosistemin içindeyiz. Onlarla beraber yaşıyoruz ve değişiyoruz. Değişimi, değişmeden önce, önden takip ediyoruz. Hepimizin konuştuğu gibi pek çok trend var: Şehirleşme, Türkiye’deki hızlı değişim ve buna takiben küçük mağazacılığın artması ve teknolojinin yoğun bir şekilde kullanımı. Teknolojiyi sadece tüketici kullanmıyor, onu bizler de kullanıyoruz ve tüketici teknolojik anlamda bir bombardıman altında. Burada da belli sadeleşmeye gitmeye, onu daha rahat yakalamaya dikkat etmeliyiz. Teknolojiyi sadece gençler kullanmıyor. Mobil kullanım önümüzdeki dönemde çok önemli olacak.

Tüm bunların yanında insanlar güneye gitmek yani doğaya dönmek istiyor. Doğaya yaklaşım, sağlıklı yaşam hepimizin gündeminde. Organik gıda, glutensiz ürünler gittikçe önem kazanıyor. Hiç değişmeyenlerden biri de; özellikle son dönemde enflasyonun tek haneye inmesiyle daha da yoğunlaşan bir hijyen faktörü haline gelen fiyat. Tüketici daima en iyi şeyi en uygun fiyata almak istiyor. Bu hiç değişmedi, değişmeyecek de.

“Üründe indirim değil, bir yaşam biçimi vermeye çalışıyoruz”Tüketici şehirleşme ile birlikte daha yakın yerlerden alışveriş etmek istiyor. Fiyat kadar yakınlık da çok önemli hale geldi. Bununla beraber müşteri, daha bol çeşit, alışveriş deneyimini geliştirmek, yeni ürünler görmek, daha iyi hizmet almak istiyor. Aynı zamanda bunları en uygun fiyata en yakın yerden almak istiyor.

Tüketicideki değişimi ölçmek için her yıl 35 bin kişinin fikrini alıyoruz. Migros’un çok yaygın, büyük bir CRM ekibi var. Müşterinin nasıl davrandığını davranışında nasıl bir değişim olduğunu CRM datası üzerinden takip ediyoruz. Panel verilerini kullanıyoruz. Perakendenin diğer sektörlere göre çok büyük bir avantajı var. Almış olduğumuz bir kararı ertesi gün sahada uygulayıp hemen sonucu alma şansına sahibiz. Bütün bu çalışmaların sonucunda elde ettiğimiz verileri nasıl hayata geçiriyoruz? Türkiye’de büyük bir şansımız aile kavramanın olması. 20 yaşındaki bir çocuk ailesi ile birlikte oturup dizi seyredip, ağlayabiliyor. Aile bağlarımız çok kuvvetli ve öyle olmaya da devam ediyor. Aile bizim için önemli. Migros olarak

aile kavramını sahiplendik, aile bütçesine katkı sağlamaya gayret gösteriyoruz.

Ailenin taze gıdalar kullanması, meyve sebzelerin günlük olarak tüketiciye ulaşabilmesi ve devamında bunlarla birlikte tüketicinin hayatını kolaylaştırmamız gerekiyor. Kısa zamanda keyifli alışveriş yapmasını sağlıyoruz. Ona kendini özel hissettirmeyi amaçlayan temalı kampanyalarımız bulunuyor. Tek bir üründe indirim değil, bir yaşam biçimi vermeye çalışıyoruz. 1200’den fazla markalı ürünümüz var. Yeni başlattığımız Anadolu Lezzetleri ile kaybolmuş tadları hayata geçirerek, Türk tüketicisine sunmayı hedefliyouz.

CEM RODOSLUMİGROSPazarlama Genel Müdür Yardımcısı

24 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Eski nesil reklamlar artık yeterli değil, dünya deneyimlerinden faydalanmalıyız”Aslında hepimiz yeni nesil tüketicinin birer temsilcisiyiz. İki şeyden bahsetmek istiyoruz: Teknolojik devrim; Türkiye ekonomik olarak dünyada 17’nci, nüfus olarak 18’inci, Facebook kullanıcısı olarak da 8 veya 9’uncu sırada yer alıyor. Instagram daha yeni olmasına rağmen kullanıcı olarak dünyada 4’üncü sırada ve 22 milyon aktif kullanıcısı var. Bunlar inanılmaz rakamlar. Toplumun teknolojiyi ne kadar sevdiğini anlatıyor. Bu etkileşimin kitabı artık değişiyor. Eski tarz reklamlarla artık prime-time kanalından ulaşmak çok da etkin olmuyor. Tüketiciler teknolojiyi iyi kullanan markaları hem canlı hem de kendilerine yakın buluyorlar. Dolayısıyla markayı geliştirmek ve yükseltmek adına önemli bir nokta. İkincisi, daha doğrusu alt başlığı: Hiç bu kadar bağlantılı bir hayat yaşamamıza rağmen, ilkokul arkadaşlarımızın fotoğrafını ‘like’ ederken aslında çok da yoğun hayatlar yaşıyoruz. Bunun psikolojik etkilerinin olduğunu düşünüyoruz. Sabrımız azalıyor, güvensizlik duygusu ve tatminsizlik yaşıyoruz. Bu durumda markaların yapması gereken 3 şey var: Samimiyet, transparanlık ve tutarlılık.

“Müşteri sadece fiyat ve kaliteye bakmıyor”Deneyim ekonomisinden bahsediyoruz. Müşterinin sadece fiyat ve kaliteye bakmadığı, aldığı ürünlerden, markalardan daha özgün deneyimler aradığı bir ekonomi var. Aslında kahve almıyor, kahve tecrübesi alıyorsunuz. Komünitenin parçası gibi yaşıyoruz. Alışverişin geldiği fiziksel mağazayı düşünmek yerine müşteriyi anlayabilmemiz, ürünümüzün ne noktada olduğundan çok; bütün dünyayı ve deneyimleri düşünmemiz şart.

Geleneksel araştırma ve yepyeni araştırma versiyonları var. Herhangi bir kaynak ayırmadan nöro-araştırma gibi farklı analizler kullanıyoruz. Burada yapmaya çalıştığımız çok bilindik kanalların uzağına giderek, yeni kurulmakta olan genç girişimcileri, yeni start-up’ları sisteme kazandırmak, bunları yarışma ortamında bir araya getirmek ve fikirleri daha filizlenmeden PepsiCo olarak alabilmek ve öğrenebilmekti. 6 ülkeden 300’den fazla yarışmacı katıldı. Üç tanesini seçtik ve gelecek vaat eden kamera tanımadan tutun da, sanal gerçekliğe, mağaza içinde ölçümlemeye destek veren girişimler çıktı. Bizim için yepyeni bir alanda inovasyon fırsatı oldu. Bir pilot ugulama daha çıkardık, adına da ‘Sosyal Soğutucu’ dedik. Kategorimiz genç bir kategori. Tüketiciyi yakalamak adına, bir takım noktalara bilgisayar ekranı gibi olan bir soğutucu yerleştirdi. Bununla gerek nokta bazlı bir takım spesifik promosyonlar olsun, reklamların dönmesi olsun, gerekse sosyal medyaya bağlanabilme ve deneyimleri paylaşabilme olsun yepyeni uygulamalar deniyoruz, denemeye devam edeceğiz.


KONGRE RAPORU 25

OTURUM ÖZETLERİ

“Alışveriş artık duvarların, marketlerin içerisine girmeden başlıyor”1995 yılında Obase olarak çalışmalara başladığımızda perakende sektöründe çok önemli bir devrim vardı. O da barkod sistemlerinin sektörün içinde daha fazla fayda sağlamasıydı. O süreç uzun hızlı bir şekilde devam etti. İlk dalga barkod sistemi, ikinci dalga dijtalleşme süreciydi. Fijitalleşme ise özellikle gıda perakendesi için çok önemli. Çünkü tüketici bugün teknolojiyi daha yoğun kullanıyor. Bizler de ister istemez tüketici davranışlarını ölçeklemek durumunda kalıyoruz. Tüketici günün sonunda hem fiziksel mağazalarda hem de online tarafında aslında her iki tarafı da deneyimlemek istiyor. Bir yandan online ve fizikselin yakınsalı olarak nitelendireceğimiz fijitalleşme, özellikle mobil ve sosyal medya ile hayatımızın içine girmiş ve biz de bu teknolojiye cevap vermeye çalışıyoruz.

“Sosyal perakendeye önem vermeliyiz”Özelikle son 3 sene içinde yüzde 30 civarında büyüme var. 25 milyarlık pazarda, perakende sektörünün toplamda 13,5 milyarlık pay almasını bekliyoruz. Gıda sektörüne baktığımızda aşağı yukarı toplam 1.3 milyar TL’lik bir pay aldığını görüyoruz ve bu 1.3 milyar TL toplamda ilk 100 perakendede içerisinde 17 market zincirinde araştırma yapıldığında; sadece 4 perakende zincirinin elektronik ticaret sitesi olduğunu görüyoruz. Dünya ile kıyasladığımızda geçen seneye göre aşağı yukarı yüzde 25’lik büyüme görüyoruz. Tüketicilerin bilgiye ihtiyacı var. Ürün ve fiyat kıyaslamaları yapmak istiyorlar. Ürünün güvenilirliği hakkında daha çok bilgi istiyorlar. Günün sonunda sosyal medyada söylenenler, en iyi satış elemanının söylediklerinden çok daha kıymetli hale geliyor. Dolayısıyla bilgi ve sosyal perakendeye önem vermemiz gerekiyor. Mobil çok önemli. Mobil, mağaza içerisine girilip, o anda raflara bakıldığında sanal gerçeklikle sizin ilgilendiğiniz promosyon ve indirimleri rafların üzerine yansıttığınızda bunları size gösterebiliyor. Ya da bir ürünü elinize aldığınızda barkodu olmadan da doğrudan ürün görselinde ürün ile ilgili bilgileri gösterebiliyor. Tabii alışveriş artık duvarların, marketlerin içerisine girmeden başlıyor. Ve fijital dediğimizde aslında biraz daha fiziksel

perakende mağazalar içindeki deneyimden, zenginleştirilmesinden bahsediyoruz.

Tüketici aslında tedariği daha kolay elde etmek istiyor. Perakendeciler de tüketici ister havalanında, ister yolda, metroda veya evine nereden sipariş verirse versin; teslim noktası olarak kendisine daha yakın bir noktada olmasını istiyor. Dolayısıyla ilerlemeyi bunu göz önünde bulundurmak zorundayız. Bizim tüm bu süreçleri ölçümleyebiliyor olmamız son derece önemli. Verime dayalı yönetim yetkinliğinin artıyor olmasıyla, özellikle günümüz perakendesinde hızlı check-out’un önem arz ettiğini düşünüyoruz.

DR. BÜLENTDALObase Kurucu Ortak / CEO

FİJİTAL DENEYİMİN GIDA PERAKENDESİNE ETKİLERİ

26 KONGRE RAPORU

SUNUM


KONGRE RAPORU 27

SUNUM


28 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

PERAKENDE KENDİNİ DİJİTAL HİSSEDİYOR!

ALEMŞAHÖZTÜRK4129Grey Chief Happiness Officer


ALİ FUAT

ORHONOĞLUUnilever TürkiyeSatış ve Müşteri Geliştirme Başkan Yardımcısı


BORATANRIKULUMcDonald’s TürkiyePazarlama Direktörü

Moderatör

KONGRE RAPORU 29

OTURUM ÖZETLERİ


“Çok hızlı bir dijital dönüşüm yaşıyoruz”“Perakende kendini dijital hissediyor” oturumunun moderatörlüğünü McDonald’s Türkiye Pazarlama Direktörü Bora Tanrıkulu üstlendi. Tanrıkulu, konuklarıyla dijitalin önümüzdeki 5 yıl sonrasında hangi noktaya gelebileceğini, Türkiye’deki dijitalleşmenin seyrini ve yakın gelecekte bizi neler beklediğini... Bora Tanrıkulu, konuşmasında müşterinin beklentileri hakkında ve dijitalın ülkemizdeki etkilerini şöyle özetledi:

“Perakendedeki dijitalleşmenin en hızlı şirketlerinin içinde çalışıyoruz. Bugün de sektörün en iyi şirketleri ve konuşmacılarıyla bir aradayız. Türkiye ve dünyada perakendede nasıl bir dijital değişim yaşanıyor? Gözlerimizi kapatıp 5 yıl sonrasını hayal ettiğimizde bizi neler bekliyor sorusuna 4129Grey Chief Happiness Officer’ı Alemşah Öztürk; müşteri memnuniyeti yakalamanın dijital yollarını dünyadan örnekler vererek bizlerle paylaştı. Öztürk, yakın gelecekte sistemlerin bizim daha ne istediğimizi bilmeden, planlayıp bize getireceği yenilikleri anlatarak ufkumuzu açtı.

“Yeni nesilin sabırsızlığı, bizi yeni yöntemler aramaya mecbur kılıyor”Unilever Türkiye, Satış ve Müşteri Geliştirme Başkan Yardımcısı Ali Fuat Orhonoğlu, Unilever tarafında dijitalleşmeyi nasıl hızlandırdıklarını, geliştirdikleri yenilikleri ve yapay zekayı kullanarak dijitalleşme yolunda neler yapabileceklerini anlatarak bizi geleceğe taşıdı.

Makro Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Songör, çağın bir gereği olan teknolojinin dijitale dönüşmesindeki en önemli enstrümanları kullandıklarını ve bunu yansıtırken gerçekleşecek operasyonel sonuçlara dönüştürmenin gereğine vurgu yaptı.

Son olarak Hepsiburada.com Ticari Grup Başkanı Emre Ekmekçi, dijital olarak doğmuş ve mağazası olmayan tek firma olarak rekabet etmediklerini söyledi. Ekmekçi, yeni jenerasyonun beklemeye sabrı olmadığından, daha ne kadar hızlı olabileceklerinin dijital taraftaki karşılığını anlattı.

Özetleyecek olursak; çok hızlı bir dijital dönüşüm yaşanıyor. Büyük veriyi incelemek üzere büyük paralar harcanıyor. Çift haneli pazarlama bütçeleri dijital reklamlara ayrılıyor. Sosyal

medyada ciddi çalışmalar yapılıyor. Ama perakende tarafında Türk milleti olarak tatmadan almadığımızı, yani geleneksel alışverişi sevdiğimizi gözlemliyoruz.

Bizim restoranlarımızda bir hizmet süresi vaadimiz var. Aynı zamanda evlere de paket servis yapıyoruz. İdeal hedefimiz 20 dakikada ürünü ulaştırmak. Zamana karşı yarışan bir yapıdayız. Sürekli araştırmalar yapıyorum daha iyi neler yapabiliriz diye. İlginç bir veri çıktı karşımıza: Bir grup müşteri diyor ki: “Genellikle telefonla ya da internetten sipariş verince çok bekliyorum.” Öyle bir sistem olmalı ki; bir tuşa bastığımda ürünüm hemen gelmeli diyor. Uygulamayı test amaçlı denemek amacıyla hayata geçirdik ve müşteriye sunduk: Sistemde müşteri tuşa basıp, kısa süre içinde 5 saniye içinde sipariş oluşturuyor. Baktık ki çok ilgi gördü, biz de bu kadar ilgi çekeceğini düşünmemiştik ama yeni nesil bunu istiyor. Hakikaten sabırsız, daha hızlı isteyen, daha beklentileri yüksek bir müşteri grubu önümüzdeki günlerde hepimizi bekliyor.

BORA TANRIKULUMcDonald’s TürkiyePazarlama Direktörü

Moderatör

30 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Markalar yakın gelecekte ihtiyaçlarınızı siz söylemeden kapınıza getirecek”Aslında birkaç tane ana trendin perakende dünyasını değiştirdiğini görüyoruz. Bunların başında şu an en çok konuşulan ‘watching reality’ bulunuyor. Özellikle mekân içinde yapılan aktivasyonlarda markaların değişik bir dünyaya tüketici taşıyor olması, kampanyalarını, fikirlerini, yaratıcı dünyaya tüketiciyi anlık sokabiliyor olması çok konuşuluyor.

İkinci olarak, kullanıcıların mekân içindeki hareketleri, alışveriş alışkanlıkları ve bu davranışsal datanın incelenmesi sonucu, mekân içi tasarımının değiştirilmesi, raf dizinimlerinin değiştirilmesi, ürün tanıtım şeklinin değiştirilmesi gibi bir trend var. Bununla birlikte kamera datalarının ilginç bir şekilde güvenlik şirketlerinin kamera dataları ‘shophing marketing’ analizi için kullanılıyor. Diğer bir konu ise ‘internet hosting’. Bluetooth, wireless ile kullanıcılarının telefon datasını hangi rafın önünde ne kadar zaman geçirdiği tespit edilerek, daha optimize kullanıcı deneyimi ve kullanıcı haritalarının nasıl çıkarılacağı konuşuluyor.

“Gıda gibi tüm perakende alışverişleri daha akıllı ve datayla beslenen otomatize hale geçecek”Her şeyden önce temel alışveriş konularımızın, içerik tüketimimizin abonelik sistemi ile düzenli olarak eve kendiliğinden geleceği bir dünyaya doğru gidiyoruz. Bunun iki sebebi var: Birincisi evdeki cihazların daha akıllı olması, ikincisi Amazon gibi servislerin abonelik sistemine geçip, tüketicinin hayatını tamamen kolaylaştırıyor olması. Markalar, sizin neyi ne kadar tükettiğinizi ve hangi aralıklarla aldığınızı biliyor. Rahatlıkla tanımlanacak bir abonelik servis de datanızı kullanarak, size sormadan aylık takvim içerisinde size getirebiliyor.

O yüzden alışveriş, içerik, gıda gibi temel ihtiyaçlarımızın olduğu tüm perakende alışverişleri daha akıllı, datayla beslenen ve otomatize hale geçecek. Tabii bu size sadece zevk için yapabileceğiniz alışverişleri bırakıyor; yani sinema, tiyatro, kitap, gezi gibi aktivitelere daha çok zaman ayırabiliyoruz. Orada da kürasyon daha önemli duruma geliyor.

Siz Amazon veya hepsiburada.com’a girince karşınıza binlerce seçenek çıkıyor. Siteler size hangi ürün daha uygun, hangi seçim daha doğru, şu an bunun datasını az çok biliyor. Ama 5 yıl

sonrasına gittiğimizde bilmek yetmeyecek. İleriye doğru trendleri bildiğinde benim neyi bilmediğimi, onlar biliyor olacaklar. Daha ne istediğimi bilmeden yeni sezonda bu ürünler tam senlik diyecekler. Yani aslında benim alışverişimin kürasyonumu yapacak. Bu durum, tüketicinin karar vermesini hızlandırarak, kârlılığı ve verimliliği artıracak, iade oranlarını düşürecektir. Markaların daha verimli bir şekilde tüketiciye ulaştırılmasını sağlayacaktır.

Gıda tarafında farklı markaların da artacağını ve tüketiciye daha rahat ulaşacağını düşünüyorum. Unilever gibi markalarda da portföy içinde küçük olan ama aslında etkisi çok büyük olanı daha görünür hale getireceğini hayal ediyorum.

ALEMŞAH ÖZTÜRK4129Grey Chief Happiness Officer

KONGRE RAPORU 31

OTURUM ÖZETLERİ


“Dijital en fazla 20 yıl içinde çok farklı bir noktada olacak”Unilever’deki bazı uygulamalardan, şirket olarak neler yaptığımızdan bahsetmek istiyorum. Benim Unilever’de 21’inci yılım, açıkçası şirkette bundan 10 sene önceye kadar dijital sorumluluğu olan biri yoktu. Şimdi ise farklı departmanlardan oluşan bir bölümümüz var. Her departmanın katkı verdiği bir ‘digital board’ gerçekleştiriliyor. Mümkün olduğunca tüm departmalarızın yenilikleri yakalamaya, şirkete uyarlamaya çalışıyoruz. Bütün iş bu board üzerinden gerçekleşiyor. Dolayısıyla ilk iş organizasyon ile başlıyor ve tüm departmanların katkısı olması gerekiyor. Çünkü bu işte herkesin bir fonksiyonu var. Unilever’de dijitalin toplam marka iletişim payı bütçesi yüzde 24’e ulaştı. Her sene dijitalin hissesi artıyor, o taraftaki yatırımımızı hızlandırmaya ve de tüketiciyi yakalamaya çalışıyoruz. Bunlar çağın gerçekleri.

Müşteri geliştirme tarafında neler yaptığımızı söylemem gerekirse: E-ticaretin toplam ticaretin içinde şu anda yüzde 1.6 payında hissesi var. Bu yıl yüzde 2’ye çıkması bekleniyor. Bizim içinde bulunduğumuz hızlı tüketim mallarında ise e-ticaretin hissesi binde 5’tir. Bu kadar küçük olmakla birlikte hızlı büyüyen bir kanal ve hepimiz görüyoruz ki; önümüzdeki 20 yılda çok farklı yerlerde olacak. Hızla çozülen bariyerler var ve o bariyeler çözüldükçe hissesi artacak ve bu kanal büyümeye devam edecek. Şu anda Türkiye’deki toplam 100 tane gıda perakendecisinin sadece 35 tanesinin e-ticaret kanalı var. Dolayısıyla onlar da artıkça payı daha da artacaktır.

“Yapay zekayı kullanarak müşteriyi dijital olarak yakalama çabasındayız”E-ticaret gelişmesinden mevcut mağazalarda dijitali kendi lehimize ve pazarı büyütmek için kullanmaya kafa yoruyoruz. Tüketiciyi kişisel olarak yakalamaya çalışıyoruz. Unilever olarak bunların hepsini farklı teknolojileri, yapay zekayı kullanarak dijital üzerinden de müşteriyi yakalama çabası içindeyiz. Hem üretici firmalar hem perakendeci tarafında bu bilgiyi aksiyona dönüştürmek önemli. Aksiyona iyi dönüştürenler ve iyi uygulayabilenler, odak noktasını dağıtmadan doğru şekilde, doğru hedeflere ilerleyenler daha başarılı olacak gibi görünüyor.

Teorik bilgi hemen hemen herkeste var, aklın yolu birdir. Bu noktada kendimizi ayrıştırmamız gereken şey daha çok aksiyona dönüştürmektir. Saha operasyonumuzu mümkün olduğunca teknolojiden faydalandırmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz ki; bizim çok yaygın teşkilatımız bulunuyor. Dondurma tarafında 170 bin perakendeciye doğrudan satışımız var. Teknolojiyi kullanan, yıllar içinde verimliliği artıran şirketlerin kendilerini bir adım ileriye atacaklarına inanıyorum.

ALİ FUATORHONOĞLUUnilever TürkiyeSatış ve Müşteri Geliştirme Başkan Yardımcısı

32 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Dijitallik bizim DNA’mızda var”Bizim mağaza anlamında fiziksel bir yapımız yok. Lojistik ve dağıtım ayağımızda mağazamız var. 2,5 milyon tekil ürünü internetten sepete atıp alabilir noktada müşterimize sunuyoruz. Bu ürünlerin yüzde 70’ini de bir gün içinde kargoyla teslim edebilir bir lojistik yapısıyla ilerliyoruz. Müşterilerin internetten bir şeye bakma kültürü hâlâ çok yüksek. Gelişmiş ülkelerde online’daki 1 TL’lik satışın, offline’a etkisi dörtte birdir. Türkiye’de bu oran altıda bir olarak karşımıza çıkıyor. Tabii bunun çok nedeni var; en önemlisi güven. Müşteri gerçekten gördüğüm ürün gelecek mi diye düşünüyor. İleride dijitalin, en büyük kanallardan biri olacağı öngörülüyor. Belki müşteri zeytini gidip tadamayacak ama dijital araçlarını kullanarak, ürünleri tanıttığınız videoları izleyerek, menşeini görerek, ürünü deneyimleyebilecek.

“Yeni jenerasyon siparişin bir günde gelmesine bile tahammül edemiyor” Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezinin aylık tekil ziyaretçi sayısının 17 katı kadar büyüklüğünde tekil ziyaretçi alıyoruz. Ve bunu 30 ayrı kategoride bir ürün gamında sunarak yapmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken data bizim olmazsa olmazımız. Bizim DNA’mızda dijitallik var, biz analog doğmadık. Biz herhangi bir karar verme anında 10 milyar data noktasına bakabilecek durumdayız. Bu datadan mantıklı ve müşteriye değer katacak kararların çıkması da bir o kadar önemli oluyor. Türkiye’deki markaların nerdeyse hepsiyle çalışıyoruz. Onlarla online ve dijital strateji konusunda beraber ilerliyor, öğreniyoruz, onlar da öğreniyor, dünya da öğreniyor. Online satış kanalı olarak konumlandırmak yerine geleceğin perakendesinin bu olduğu mantığında düşünüp, nasıl hazırlanabilir konusunu tartışmaya çalışıyoruz. Çünkü mağazasız mağazacılık nasıl çalışır diye düşünmemiz gerekiyor. Özellikle Türkiye’de çok genç bir yeni jenerasyon geliyor. Artık Facebook’u bile daha az kullanıyorlar, kendilerini daha net anlatabilecekleri farklı platformlarda bulunuyorlar. Bu bir günde gelecek siparişleri jenerasyon bile kabul etmiyor, bir ürünün mağazada bulunmamasını bile kabul etmiyor. Servis seviyemizi artıracak taleplerle geliyorlar.

Müşteriler için çok daha fazla, çok daha hızlı servis seviyesine dönmemiz gerekiyor. Dolayısıyla gitgide bizden beklentileri çok daha yükselecek. Peki bunu nasıl yapacağız? Eskiden küçük bir KOBİ’nin ürününü müşteriye ulaştırması için doğru platform ve alt yapı bulması zordu. Şimdi 600 bin KOBİ’nin ürününü son kullanıcıya platformumuz üzerinden ulaştırılmasını sağlıyoruz. Diğer taraftan perakende gruplarıyla ya da markalarla da ulaştırmaya çalışıyoruz. Çünkü bizim misyonumuz Türkiye’de dijitalleşmeyi ileri götürmek. Rekabet ettiğimizi düşünmüyoruz. Bugün platformumuzda geleneksel olarak rekabet etmeniz gereken markalar ve mağazaların kendi ürünleri de bulunuyor. Müşterilere bu yapıyı kurduğumuzda 20 milyon ürünü aynı gün içinde cepten siparişini aldığımızda, ürünün oradan buraya gelmesini sağlamamız gerekiyor. Müşteriyi offline perakendeye ulaştırmanın kanallarını kolaylaştırmamız gerekiyor.


KONGRE RAPORU 33

OTURUM ÖZETLERİ


“Dijitalleşmeyi operasyonel sonuçlara dönüştürecek şekilde ele almalıyız”Teknoloji, çağımızın vazgeçilmezi haline gelmiş, bu geldiği noktaya baktığımızda beni korkutan bir olgu olarak değerlendiriyorum. Tabii burada dijitali doğru algılamak da önemli. Teknoloji yeni bir şey değil, yıllardır tüm sektörlerde kullandığımız bir araç. Teknolojiyi değiştirirken dijitalleştirirken, verimliliğe, büyümeye, operasyonel sonuçlara dünüştürecek süreç halinde ele almak gerekiyor. Bu anlayışların da beraber değişmesi önemli. Alışveriş kültürünün teknoloji ile birlikte dönüştürülmesi ve tüketici ayağında doğru yönetilmesi çok önemli. Biz gıda perakendesi yapıyoruz ve hızlı gıda tüketim malları satıyoruz. Elbette Türk halkının bazı özel yaklaşımlarının göz ardı edilmeden yapılması gerekiyor. Çünkü görerek ve seçerek almak çok sevdiğimiz bir şey. Burada e-ticaret noktasında Türkiye yolun başında diyebiliriz, ama gıda olarak çok daha düşük olduğunu görüyoruz. Bu demek oluyor ki biz elektronik ticarete alışmaya çalışıyoruz, seviyoruz ama temkinli yaklaşıyoruz.

“Üst düzey dijital enstrümanlar kullanıyoruz”Elektronik ticareti çağın bir gereği olarak değerlendirmek gerekiyor. Sektör de bunu çok iyi algıladı diye düşünüyorum. Fiziksel mağazacılığın dışında elektronik ticareti bir arada yürüten çok fazla markamız olduğunu görüyoruz. Biz bu noktayı kısmen aştık diye düşünüyorum. Dışarıdan bakıldığında beklenmeyecek kadar üst düzeyde dijital enstrümanlar kullanıyoruz. Özellikle raporlama ve ölçekleme noktasında çok ciddi teknolojik alt yapı kullanıyoruz. Karar destek sistemleri, muhasebe, sipariş, destek gibi tüm altyapıyı dijital platformla yönetebilir haldeyiz. İş sürecimizi sürekli büyütmek, doğru yönetmek ve hızlı manevra kabiliyeti oluşturma açısından ‘Veri Merkezi’ dönüşüm projemizi hayata geçirmiş durumdayız. 10 yılı aşkın zamandır yoğun bir şekilde CRM çalışmalarını yürütüyoruz. CRM çağımızın en önemli enstrümanlarından biri. Müşteriyi tanımak açısından çok büyük bir avantaj ve pazarlama anlamında kişiye özel çalışmalar yapmanızı da sağlıyor. Mobil cihazlarını sistem içinde çok kullanıyoruz. Veri paylaşımları tamamen mobil cihazlar üzerinden online olarak kullanılıyor. Arka planda müşterinin görmediği ama ona çok yansıyacak lojistik depolama ve stok takibi konularından da adrese dayalı depolama sistemlerine geçtik. Bu noktada teknolojik yeni gelişmelerin uygulayıcısı durumundayız. Mobil cihazlar aracılığıyla şube ve ana depoların yönetimini gerçekleştirebiliyoruz. Stok, satış, raf yönetimi gibi başlıklar son derece komplike. Yazılım alt yapılarını yönettiğimiz alanlar grubundalar.


34 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

TOPRAĞI İŞLEYEN, EKMEĞİ İŞLER!Sunucu ve Ekonomi Editörü Cem Seymen’in sunduğu üretici-marketler arasındaki yeniliklerin anlatıldığı “Toprağı İşleyen, Ekmeği İşler” paneli izleyiciler tarafından ilgi ile izlendi.

ELİF TEOMANOVALIÇiftçi, İşletmeci, Öğretim Görevlisi

NAZAN KURTANÇiftçi, İşletmeci

CELAL BÜLBÜLFinike Meyve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı



Moderatör

KONGRE RAPORU 35

OTURUM ÖZETLERİ

TOPRAĞI İŞLEYEN, EKMEĞİ İŞLER!

“Bu hepimizin hikâyesi”Ekranların bilinen yüzü Ekonomi Editörü ve sunucu Cem Seymen, çiftçinin sorunları, toprağın önemi ve değerini anlattı. Bugünün, geleceğin tarımını teknoloji ile birleşerek nasıl ilerleyebileceğini konukları ve dinleyiciler ile paylaştı. Seymen oturumu şöyle özetledi:

“İnanılmaz bir ülkede, muazzam topraklara sahip bir konumdayız. Hemen her yere gittim. Üretimin arkasındaki insan hikâyesini aklımıza getirmeyiz. Tüketici olarak genellikle tadarak almayı tercih ediyoruz. Şu bilinçlendirmeyi tutkuyla yapmamız lazım, her saniye, her dakika… Ben gazeteci olarak yapıyorum, sizlerin pazarlamacı ve perakendeci olarak dokunmanız gerekiyor. Türkiye’de büyüme yüzde 3 ile 5 arasında gerçekleşiyor. Tarımda büyüme maalesef takılmış kalmış. Herhangi bir sanayi ülkesi yok ki tarımla büyümemiş olsun. Ne Hollanda, ne Japonya, ne Fransa, ne İtalya hepsinin kalkınma hikâyesinin, özünde tarım var. Bir ülkenin tarımla ilgili bütün problemlerini çözmeden, büyümesinin ve kalkınmasının sağlanması, hane halkı zenginliği yakalaması mümkün değil. Bütün bu ülkelerin hepsi hâlâ tarım ülkesi. Özellikle Amerika dünyanın en büyük tarım ülkesi. Hollanda ise, Amerika’dan sonra ikinci büyük tarım ülkesi, üstelik sadece 200.000 çiftçiyle. 2,5 milyon tarım işçimiz bulunuyor. Hepsinin hikâyesi ayrı. Biz üretiyoruz ama pazara çıkaramıyoruz. Üretiyoruz ama kazanamıyoruz diyor. Teknolojiyi konuşmamız gerekiyor. Teknoloji demek tohumlardaki verimliliği artırmak demek. 66 milyar dolarlık bir satıştan bahsediyorum. Ne kadar alanda ne kadar doğru tarım yaptığınız ile önem kazanıyor. Enflasyon ülkemizde gıda fiyatlarına bağlı olarak değişiyor. Gıda fiyatlarının neden yüksek olduğu, enflasyona neden bu kadar etki yaptığını anlamamız

gerekiyor. Çünkü üretim yavaş yavaş daralıyor.

Metro Toptancı Market CEO’su Kubilay Özerkan; coğrafi işaretlerin tanımlanması adına önemli işler yaptığından bahsetti. Ayrıca dijitalleşme yolundaki adımlarda özümüzü korumanın önemini anlattı.

Finike Meyve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Celal Bülbül; uzun uğraşlardan sonra Finike portakalını sahiplendirdiğini, tescilini yaptırdığını, korumak ve topraklarını geliştirmek adına yürüttüğü diğer çalışmalarını bizlerle paylaştı.

İşletmeci, öğretim görevlisi ve çiftçi Elif Teoman Ovalı; ata topraklarını yeniden işleterek, Metro ile başlattıkları işbirliğini ve tarımın ne kadar önemli olduğunun altını çizdi.

Çiftçi ve işletmeci Nazan Kurtan; ülkemizdeki çiftçilerin ortak sesi oldu. Doğal tarım yapmanın zorluklarını ve toprağın işletildiği sürece değerine değer katacağını samimi bir dille bizlerle paylaştı.

“Genel hatlarıyla özetlersek; ben bir hayale inanıyorum; o da bu topraklardaki tohumlarının içinde gizli. Cumhuriyet’in kurucuları yıllar önce bunu başardıysa, bizler de tekrar başarabiliriz.”


Moderatör

36 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Farklılaşmak topluma karşı sorumluluğumuz”Biz perakendeciler en büyük açmazlarımızdan biri ‘farklılaşmak’. Kaliteyle, tazelikle, servisle farklıklaşmak istiyoruz. Türkiye’de tarımdaki en büyük problemlerden birincisi tarım alanlarının giderek azalması olarak karşımıza çıkıyor. Ağız tadımızın tekdüzeleşiyor. Ama hâlâ sunduğumuz en büyük değer; ürün. Peyniri alıyoruz ama tatmadan almıyoruz. Dünya nüfusunun 2050’de 9 milyar olacağı düşünülüyor. Tabii buna bağlı gıda üretiminin yüzde 60 artması gerektiği planlanıyor. Bu artan üretim baskısına paralel olarak da, ne yaman çelişkidir ki kaynak israf ve çevreye verdiğimiz zarar artıyor. Tabii bizim kültürel miraslarımız da azalıyor. Tüketici kime güveneceğini bilmiyor, insanlar bir yandan da GDO bize zarar vermiyor mu endişesini yaşıyor.

“Bilim ve teknolojiyi özümüze dönmek, üretimi artırmak için kullanmalıyız”Perakendenin bu noktada çok önemli bir görevi olduğunu düşünüyorum. Çünkü biz bu zincirin tam ortasındayız. Tüketici ile üretici arasındaki zincirin ortasındaki halka görevini üstleniyoruz. Üretimi düzenleme, kaliteyi kontrol etme, kültürel miraslarımızı yaşatma sorumluluğumuz bulunuyor. Bu bizim farklılaşma unsurumuz değil; topluma karşı da bir sorumluluğumuz diye düşünüyorum. Teknolojiyi elbette kullanacağız. Ancak teknolojiyi olması gerektiği gibi kullanarak ama gerçek ürünler üretip, özümüze dönmek ve yaşatmak üzere kullanmalıyız. Benim tecrübe ettiğim şu; yerli tohumun özünü gerçek yapmak sureti ile daha fazla verim almak ve kaliteyi kontrol altına almak mümkün, çünkü doğrudan üretici ile çalışıyorsunuz. Aslında gıda üretimi, meyve sebze üretimi artmalı diyoruz ama biliyor musunuz ki; Türkiye’de çeşitli vesilelerle meyve ve sebzenin yüzde 50’sini çöpe atıyoruz. Bütün bu süreci yönetmek perakendeci için önemli bir sorumluluk. Bunun yanında bütün coğrafi işaretli ürünlerin hepsi özellikli ürünler. Yurt dışına ihraç ederken de yüzde 10-15 fiyat farkı olduğunu görüyorum. Demek ki bunu pahalı da satabiliyoruz. Ben bunu bir farklılaşma unsuru olarak görüyorum. En azından satabilme unsuru olduğunu da garanti etmiş oluyorsunuz, sonrasında müşteri de bunu takdir ediyor.

Başka bir dünya mümkün ve bunu hep beraber yapacağız. Yeter ki bilimi ve teknolojiyi doğru kullanalım. Ama ikisini de en azından özümüze dönmek ve korumak için kullanalım. Tohumları ıslah ettiğimiz, doğru baktığımız zaman rekolteyi artırdığımızı ve yurtdışına daha fazla mal satabildiğimizi görüyoruz. Bunları görmek beni daha büyük yatırım yapma konusunda yüreklendiriyor.


KONGRE RAPORU 37

OTURUM ÖZETLERİ


“Mesleğimi bu toprakları değerlendirmek için seçtim”Ben üç kuşaktır çiftçi çocuğuyum. Aslında sorunlar hep aynı, ürün ve bölge bazında yapılan çalışmalar farklı olabiliyor. Ziraat mühendisiyim, ailem de narenciye ile uğraşıyor. Bu topraklar için mesleğimi seçtim. Finike portakalının değer zincirinin oluşması için bir takım çalışmalar yaptık. Kıymetli hocalarımızla birlikte çalıştık, hâlâ çalışıyoruz. Finike portakalının da kaderi yok olmaya doğru giderken, hem elbirliği olsun hem de marketlerle ilgili çalışma yaparak geriye doğru dönme şansımız olsun diye çalışmalara başladık. Herkes çok iyi bilir ki Finike’de yılda sadece 120-150 bin ton portakal yetişmekteyken, tüm Türkiye’de yetişen portakallar Finike portakalı olarak satılıyor ama aslında sadece yüzde 10’u Finike’ye ait. Mesleğe başladığım günden beri iki tane aktivitem olmuştu. Birincisi; iyi tarım uygulamalarını çiftliğimize entegre etmek oldu. Dataların takibi ve uzun vadedeki bize geri dönüşü için aşağı yukarı 7-8 yıldır iyi tarım uygulamalarını bahçemize uyguluyoruz. 2008 yılında Üretici Birliği tarafından coğrafi işareti alındı. Fakat ülkemizde bunu koruyan ve denetleyen bir yasa yok. Biz yine yalnızız. Hem Finike içindeki denetleme süreci, hem de dışarıdaki denetleme tek amaçlarımızdan biri değil. Bunu pazara en iyi şekilde sunmak gerekiyor.

“Finike portakalını tanıtmak için tüm yolları deniyoruz”Bununla beraber 2009 yılında internet sitemizi kurduk. Finike portakalını anlatalım, hediye olarak da gönderelim mantığındaydı. 2012 yılından beri dijital olarak müşteriye doğrudan ulaştırabiliyoruz. Çok olumlu sonuçlar aldık. İnsanların kafasındaki soru işaretleri nispeten azaldı. Her sene internet üzerinden siparişimiz artıyor. Metro’nun yerel ürünlerle olan çalışması bizim için çok kıymetli oldu. Bir çiftçinin tescil kurup, kurumsallaşması açısından iyi tarıma geçip, kurumsallaşma yolundaki desteği adına farkındalık yarattı. Şu sıralar yeni bir yasa tasarısı hazırlanıyor. Umarım sadece bizim için değil; Türkiye’deki tüm coğrafi ürünlerin tescili için başlatılır. Bu ürünlerin, tescil işaretlerinin, tescilin yanında teknik şartnamesinin, coğrafi işaretteki gibi tanımlarıyla, garanti markasını da alarak yakın bir zamanda daha iyi koruyabilir hale geleceğiz.

CELALBÜLBÜLFinike Meyve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

38 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Türkiye’de çiftçi algısının değişmesi lazım”Ben öğretim görevlisiyim ama çiftçi bir aileden geliyorum. Ailem 500 yıldır aynı topraklarda çiftçilik yapıyor. Bir tarafı da Orta Asya’dan gelen Türklerden. Dolayısıyla çiftlik, tarla, tarım, toprak hayatımızda hep vardı. Aile olarak da bizzat devam ettirdik. Bundan 10 yıl önce babamın rahatsızlığı dolayısıyla, hem çiftlik işleri sarpa sardı, hem arazi kaybımız oldu. Kardeşimle nasıl bir yol izleyebiliriz, ne yapabiliriz diye düşündük. En iyi bildiğimiz iş çiftçilikti. Bölgemize özel ürünleri işleyerek kendi tarlamızda yetiştirmeye başladık. Kendi markamızı yarattık ve tescil ettirdik. Web sitemiz açıldı. Fakat anlamlı üreticiye ulaşmak için, bu işlerde bir haminiz olması lazım. Bu aşamada Migros’un ‘Anadolu Lezzetleri’ ile tanıştık ve çok inandığımız bir proje oldu. Önce büyük bir perakende zinciri ve gönül vermiş insanlarla çalışmak çok önemliydi. Tek başıma olsaydım bu noktaya gelemezdim.

Türkiye’de çiftçi algısının değişmesi lazım. Çiftlik işleri bir işletme şeklidir, işin bir pazarlama ve finans yönü var. Bizim topraklarımız ‘Bereketli Hilal’ denilen 12.000 yıl önce ilk buğday tarımının yapıldığı yerde. Bereketli Hilal dediğimiz yer; Fırat ve Dicle arasında kalan Mezopotamya, Doğu Akdeniz, Orta Anadolu Harran Ovası, Mamik Ovası’nı kapsayan bölgedir. Biz o topraklarda çiftçilik yapıyoruz. Toprak çok kıymetlidir. Arabanızı, evinizi satarsınız. Ama bir tarlayı, toprağı elden çıkarmak çok onur kırıcıdır. Ben bu hikâyeyi anlatırken 500 yıldan bahsediyorum. Bir devamlılık ilişkisi bulunuyor.

“Anadolu lezzetleri kaybolursa mutfağı da kaybolacak!”Ben hibrit tohumu ısmarlama evliliğe benzetiyorum. Birinin boyunu, kilosunu beğeniyorsunuz, bunlar evlensin güzel çocuk olsun istiyorsunuz. Doğal tohum ise aşk evliliğidir. Kendiliğinden tekrar tohumdan üremektir. Hibrit tohum olmazsa aç kalırız söylemine çok katılmıyorum. Başka bir dünya yaratabilir miyiz, evet yapabiliriz. Ama tabii burada pazardaki tüketiciye de çok iş düşüyor. Tüketicinin beğenisine kalıyor iş, onun da biraz bilinçlenmesi lazım. Bu değişim çok hızlı olmayacak ama doğru işletmeler, doğru modeller çıkarsa kesinlikle olabilir. Hibrit buğdaydan bir dekara 900 kg ürün alırken, karakılçık dediğimiz özel ata tohumu buğdaydan 300-350 kg alıyoruz. Fakat diğer taraftan pazarda en az iki katına satabiliriz. Çünkü buna talep var. Ben romantik biriyim, rasyonel olarak sayılara dönen bir gerçeklik şansı var. İnsanlar bir yere gidince yeme içme kültürüne bakıyorlar. Anadolu’nun lezzetleri kaybolursa, tohumlar, sebze, meyveler kaybolursa bizim üzerinde konuştuğumuz Anadolu Mutfağı da kaybolacak. Biz bunları hayata geçirebilirsek, mutfağı canlı tutarız. Bu da bize her şekilde katma değer yaratır.

ELİFTEOMAN OVALIÇiftçi, İşletmeci, Öğretim Görevlisi

KONGRE RAPORU 39

OTURUM ÖZETLERİ


“Hibrit tohum ekmek istemiyorum”Türkiye’de çiftçi olmak çok zor. Kırsal kalkınma bölgesinde olamadığımız için hiçbir imkandan faydalanamıyoruz. İstanbul’a yakın olduğumuzdan, organize sanayide köylere hizmet götürme programı yok. Cumhurbaşkanlığı tarım projesindeyim, Avrupa’dan öğrenciler geliyor. Onlara organik ürünleri anlatıyorum. Çevre çok temiz, uçak yolu üzerinde değiliz, köyde hiç fabrika yok, yani topraklarımız tertemiz. Köyde çiftçilik yapan sadece benim. Toplam 4500 dönüm arazi organik tarıma elverişli, ormanlar hiç yangın geçirmemiş. Fakat 30 yıldır kimse tarım yapmıyor. Çünkü herkes çocuğunu okutuyor, toprakla uğraşmak istemiyor. Komşularımın tarlalarını değerlendirip ekiyorum. Cennet gibi ülkedeyiz ama herkes tarlayı satıp, çocuğumu okutayım, ev alayım diye bakıyor. Bana kalsa köyün bütün topraklarını kiralamak istiyorum. Ben tamamen doğal tarım yapıyorum. Organik demiyorum, çünkü doğal organik gıdadan üstündür. Sentetik gübre bile kullanmıyorum. Tam 7 yıldır organik pazarlara gidiyorum. Ürünlerimi tarlada yetiştirirken yorulmuyorum, ne yazık ki pazara getirirken yoruluyorum. Çünkü satabilecek miyim endişesi var. İster öğretmen, ister savcı olsun hiç fark etmiyor. Pazara gelen müşterinin 100 kişiden en fazla 30’u gerçekten organik olması ile igileniyor. Ailelerin doğal gıda için bilinçlendirilmesi, medyada tanıtım yapılması lazım. Çiftliklerde yaşayan insanlara tohumları öğretmek lazım. Bazı insanlar ayakkabı çantaya 1000 TL veriyor ancak 100 TL verip, pazardan organik gıda almıyor. Önemli olan gıdanın iyisini almak, kimse gerçeği fark

etmiyor.

“Çocukluğumda sulama yapmadan ürün alırdık. Şimdi sulama yapmadan verim alamıyoruz” Benzin mazot veya mücevher yiyerek karnımızı doyuramayız. Ancak tarım yaparak, ekerek, biçerek karnımızı doyurabiliriz. Tarım uygulamaları yapılsın, yasalar getirilsin, daha zehirsiz gıdalar

üretilsin. Çiftçilik ölmesin, hep devam etsin istiyorum. Hibrit tohum yapmadan da ekip, biçmek mümkün. Kendi yerel tohumlarımız var, onları çoğaltabilir, ekebiliriz. Topraklarımız satılmasın diye bir kooperatif kurmak istiyorum ama bunun için yeterli maddi imkanım yok. Geçtiğimiz yaz Çinlileri ağırladım. Bizim toprakları, tarlaları görünce cennette yaşıyorsunuz dediler. Bizler organik tarım yapmak için dağların tepelerinde ürünlerimizi sarıp bekletiyoruz dediler. Yaptığım işlerin karşılığını alamıyorsam, bir gün ben de pes edeceğim. İleride belki çocuğum da pes edecek. Eskiden sulama yapmadan ürün alırdık. Şimdi ise sulama yapmadan verim alamıyoruz. Artık ya daha az yağmur yağıyor, ya da fazla yağmur tohumları dağıtıyor. Ben hayatta en çok vicdanımın rahat olmasıyla gururlandım, yaptığı işten mutlu olan bir insanım.

NAZANKURTANÇiftçi, İşletmeci

40 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

“Genç bir dernek olmamıza rağmen kısa zamanda önemli adımlar attık”Değerli Misafirler,

Gıda Perakendecileri Derneği olarak üçüncüsünü düzenlediğimiz Ortak Gelişim Kongresi’ne göstermiş olduğunuz ilgi ve katılımlarınız için teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

2012 yılında kurulan modern gıda perakendecileri temsilcisi konumundaki derneğimizin, gıda servisi zincirleri, ulusal ve bölgesel gıda marketleri ve çözüm ortaklarımızdan oluşan 75 üyesi var. 2015 yılında üyelerimizin cirosu yaklaşık 95 milyar oldu. Bu ciroyu 29 bin satış noktasında, 270.000 kişi istihdam ederek yapıyorlar. Genç bir dernek olmamıza rağmen temsil ettiğimiz bu büyüklük sayesinde, kısa sürede önemli adımlar attık. Hem kamuoyunda hem kamuda tanınır, bilinir olduk. Dernek çalışmalarımız yönetim kurulumuzun yönlendirmeleri ve üyelerimizden gelen sektörel talepler doğrultusunda şekilleniyor. Ayda bir kez toplanan kurulumuz, sektörün güncel konuları ve çözüm önerileri üzerinde çalışıyor. Dernek bünyesinde oluşturduğumuz 6 komitemiz var: Bunlar mevzuat, eğitim, istihdam, kongre, dergi ve iletişim komiteleri. Dernek çalışmalarımızın temel hedefi üyelerimize ve dolayısıyla sektörümüze katkı sağlamak ve gelişimin önünü açmak. Bu amaçla mevzuat çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Son bir yılda gündemimizi meşgul eden mevzuat konuları arasında; perakende ticaretin düzenlenmesi hakkındaki kanunun çeşitli yönetmelikleri, ambalaj atıklarının kontrol yönetmelikleri, yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar yönetmeliğini -ki ertelemeler için epeyce uğraştık-, askeri ücret düzenlemelerini, iş mahkemeleri kanununu, müzik telif hakları ve meslek birlikleri ile görüşmelerini, yaş sebze-meyve ve et fiyatları hakkındaki açıklamaları ve gündemimizin en güncel konusu hal kanunu ve etiket yönetmeliği düzenlemelerini söyleyebilirim.

“Mavi yakalılara özel online perakende eğitim projesi geliştirdik”Eğitim ve istihdam komitesi de çok yoğun bir yıl geçirdi. 2014 yılında Avrupa Birliği Hibe Programı ‘Erasmus Plus’ kapsamında yaklaşık 300 bin euro’luk bir hibe programı almıştık. Mavi yakalılara özel online perakende eğitim projesi geliştirdik. Bu projede Almanya, Finlandiya ve Portekiz’deki perakende okullarının yanı sıra; Boğaziçi Üniversitesi, Büyükhanlı Ticaret Meslek Lisesi gibi eğitim kurumları yanımızdaydı. Artık eğitim www.is-per.org adresinden ücretsiz olarak hizmete başladı.

Perakendeki mesleklerin belgeli meslekler haline gelmesi yolunda ilk adımı da dernek olarak atmış bulunuyoruz. Bütün bu çalışmalarımızda desteklerini hiç esirgemeyen,

hep yanımızda hissettiğimiz yönetim kurulumuza ve komite üyelerimize huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Her yıl bir önceki yıla göre katılımın arttığını ve gelenekselleştiğini düşündüğümüz kongremize katılımınız için bir kez daha teşekkür ederiz.

FÜSUNTAVUSGıda Perakendecileri Derneği (GPD) Genel Sekreter

GPD 2016 ÇALIŞMALARINA BAKIŞ

KONGRE RAPORU 41

SUNUM


42 KONGRE RAPORU

SUNUM


KONGRE RAPORU 43

SUNUM


44 KONGRE RAPORU

SUNUM


KONGRE RAPORU 45

OTURUM ÖZETLERİ

“Sokağın sesinden alışveriş trendleri”Nielsen’in hazırladığı alışveriş trendleri ve tüketici segmentasyonu gibi farklı araştırma sonuçlarından elde edilmiş 8 soru, salondaki konuklar tarafından keypad aracılığı ile cevaplandı.

KAAN ÜNVERMETRO GROUPTürkiye Temsilcisi

OYLAMA

METRO GROUP Türkiye Temsilcisi Kaan Ünver ve Özay Hukuk Bürosu Kurucusu Avukat Merter Özay’ın sunuculuğunu üstlendiği elektronik oylama, katılımcıların cevaplarıyla ilginç anlara sahne oldu.

AV. MERTER ÖZAYÖzay Hukuk BürosuKurucu

46 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

OYLAMA

Alışverişçilerin repertuarında sıklıkla gittikleri kaç gıda marketi vardır?a) 3 marketb) 10 marketc) 2 marketd) 5 market

Salondaki katılımcılarımızın yüzde 31 ile cevap (a) şıkkı yani 3 market oldu. Oysa ki doğru cevabımız (c) yani 2 market olacaktı. Sorumuzun cevabını Mustafa Songör’e sorduk: Sizce ilk 2 arasında olmak için ne yapmak lazım:

Mustafa Songör Makro Yönetim Kurulu Başkanı

“Evet, aslında duayenler bize çok fazla söylecek söz bırakmadılar. Bence mesele anlamaktan geçiyor. Gençleri anlamak, müşteriyi anlamak ve işi sevmek. Artık ilk iki markanın içine girmek oldukça güç. Çünkü müşteri gerçekten seçici ve özel. Hepsi özel, baştacımız ve patronumuz. Bunu da belirtmek isterim.”

Kadın alışverişçiler için aşağıdaki okazyonlardan hangisi daha önemli bir dönemdir?a) Yılbaşı b) Ramazan Dönemi ve Bayramı c) Kurban Bayramı d) Eylül, Okula Dönüş Dönemi

Salondaki katılımcılardan gelen cevap yüzde 39 ile (d) şıkkı yani Eylül-Okula Dönüş oldu. Oysa doğru cevabımız (b) yani Ramazan Dönemi ve Bayramı olacaktı.

Mikrofonu sokağa uzattık: Sokağı dinledik, sokağın kafası oldukça karışık. Tüm cevaplar farklı. Özellikle kadınların alışveriş sıklığı değişkenlik gösteriyor. Sokak röportajını anladığımıza göre; Kadınlar her an alışveriş edebilirler, bunun için okazyona ihtiyacı yok.

2015’te en çok ihtiyaç “Noktanın yakın” olmasıydı. 2016’nın en çok artan müşteri ihtiyacı nedir?a) Kasa çıkış hizmetlerinin etkin kullanılabiliyor olmasıb) Alışverişçinin tüm ihtiyaçlarını tek bir yerde buluyor olmasıc) Hoş bir mağaza atmosferi sunulmasıd) Yüksek kalitede ürünler sunuyor olması

Salondaki konuklarımızın yanıtı yüzde 63 ile (b) şıkkı oldu. Doğru cevap ise (a) olacaktı. Sokaktaki yanıtlarda genel olarak müşterinin hızın dışında kendisine yakın lokasyondaki merkezleri seçtiği sonucu çıktı.

KONGRE RAPORU 47

OTURUM ÖZETLERİ

OYLAMA

2015’te en çok ihtiyaç “Noktanın yakın” olmasıydı. 2016’nın en çok artan müşteri ihtiyacı nedir?a) Kasa çıkış hizmetlerinin etkin

kullanılabiliyor olmasıb) Alışverişçinin tüm

ihtiyaçlarını tek bir yerde buluyor olması

c) Hoş bir mağaza atmosferi sunulması

d) Yüksek kalitede ürünler sunuyor olması

Salondaki konuklarımızın yanıtı yüzde 63 ile (b) şıkkı oldu. Doğru cevap ise (a) olacaktı. Sokaktaki yanıtlarda genel olarak müşteri hızın dışında kendisine yakın lokasyondaki merkezleri şeçtiği sonucu çıktı.

Gıda marketleri için sadakat kartlarında bulunması istenen en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?a) Seçili bazı ürünlere özel fiyatb) Seçili bazı ürünler için özel indirimlerin tanıtıldığı özel broşürlerc) Puan biriktirme ve bu puanlarla hediye alma şansıd) Çekiliş

Katılımcılarımız bu sorumuza yüzde 53 ile (c) yanıtını verdi. Ancak doğru cevap (a) şıkkı olacaktı.

Soruları hazırlayan Nielsen Satış Etkinliği Alışverişçi ve Müşteri Deneyimi Araştırmaları Lideri Elçin Deryal’dan yorumlarını istedik:

Elçin Deryal Nielsen Satış Etkinliği Alışverişçi ve Müşteri Deneyimi Araştırmaları Lideri

“Zor bir iş gerçekten. Çünkü sadık müşteri yaratmak zor bir süreç ve biz perakendeciler için çok önemli. Sadık müşteri aynı zamanda mutlu müşteri demek. Müşteri mutlu olunca hem hizmet aldığı yere tekrar geliyor, hem de yeni müşterilerle geliyor. Bu da bazı sektörler için önemli ama perakende için çok daha önem kazanıyor. Her yıl firmalar sadık müşterilerinin yüzde 10’unu kaybediyorlar. Bunu kompanse etmek için yeni müşteriyi kazanmaya çalışıyorlar. Aslında firmalar için yeni müşteri bulmak için çalışmak, eskisini elinde tutmaktan 5 kat daha maliyetli oluyor. Aynı zamanda müşteri kaybının önlenmesi kârlılıkta yüzde 5’lik artışa sebep oluyor. Sadık müşteriler mağazaya gelince daha fazla harcama eğiliminde oluyorlar. Dolayısıyla sepet değerleri düşüyor. Sadık müşteriler, sadakat süreleri uzadıkça mağazalar için müşteri nezdinden baktığımızda daha kârlı hale geliyor.

Özetle şunu söylemek istiyorum: Müşteri memnuniyeti bize hem cirosal hem karlılık anlamında büyük katkı sağlıyor. Artık müşteri deneyimi diyoruz, çünkü deneyim ekonomisinden bahsediyoruz.”

48 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

OYLAMA

Televizyondan sonra en çok büyüyen kanal olan dijitalin büyüme rakamı yüzde kaçtır?a) 5, b) 10, c) 17, d) 30

Salondaki katılımcıların genel yanıtı yüzde 59 ile (d) şıkkı oldu. Doğru cevap ise (c) şıkkı olacaktı.

Sorumuzu değerlendirmesi için Tchibo Planlama ve Pazarlama Direktörü Ceyda Kaptan’a sorduk:

Ceyda Kaptan Tchibo Planlama ve Pazarlama Direktörü

“Açıkçası biz sektörün büyüme oranlarından biraz daha fazla büyütüyoruz, özellikle de dijital pazarlama bütçemiz dikkate alındığında. Bundan 7-8 sene önce yüzde 15-18 iken, şu an yüzde 38’ini oluşturuyor. Dijital tüketicinin de kim olduğunu bilmekte yatıyor bence işin sırrı burada yatıyor. Türkiye nüfusunun yüzde 70’inin genç olduğunu düşünürsek, tüketici konusunda çoktan değişti. Daha sonra da beklentileri biraz anlamamız gerekiyor. Biz de Tchibo olarak interaktif pazarlama faaliyetlerimizi doğru yerde, doğru içerikle, doğru zamanda göstererek farklılaşmaya calışıyoruz. Veya biraz offline-online entegre kurguları gerçekten müşteriye farklı bir deneyim yaratarak alıyoruz. Açıkçası sonuçlarını da alıyoruz. Sanal mağazamızın ciromuz içindeki payında yüzde 35’e yaklaştık. Perakende sektörümüzün ortalamasının çok üstünde. Kısaca dijitale yatırım yapmaya devam ediyoruz.”

Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir oylamayı ilgiyle izleyenler arasındaydı...

KONGRE RAPORU 49

OTURUM ÖZETLERİ

OYLAMA

Türkiye’de modern kanal alışverişçilerin süper-hiper kanalından alışveriş etme sıklığı ayda 6’dır. Aşağıdaki kanallardan hangisi ayda 12 sıklık ile en yüksek orana sahiptir?a) İndirim-ucuzluk marketlerib) Geleneksel kanal (bakkal, kuruyemişçi, büfe ve vb…)c) Semt pazarıd) Zincir kişisel bakım marketleri

Soruya salondaki katılımcılardan gelen cevap (a) şıkkı oldu. Doğru cevabımız ise (b) olacaktı.

Para ve kariyer girişimi hangi kuşak-jenerasyon için daha az önemli?a) Z kuşağı (15 – 20 yaş grubu)b) Y kuşağı - Mileniumlar (21- 34 yaş grubu)c) X kuşağı (35 – 49 yaş grubu)

Oturumun 7’nci sorusuna katılımcıların cevabı: Yüzde 63 ile (a) şıkkı oldu. Oysa ki doğru yanıtımız (c) olacaktı.

Hangi kuşak dışarıda daha sık yemek yer?a) Z kuşağı (15 – 20 yaş

grubu)b) Y kuşağı Mileniumlar

(21- 34 yaş grubu)c) X kuşağı (35 – 49 yaş

grubu)d) Baby boomers (50-64

yaş grubu)

Salondaki katılımcılardın cevabı bu kez doğruydu. Yüzde 63 ile (b) yanıtı oylamanın tek doğru cevabı oldu.

50 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

MÜŞTERİ SADAKATİNDE YENİ DÖNEM İLİŞKİ DURUMU: KARMAŞIK


GÖKHAN ÖZTÜRKOliver WymanPartner

KONGRE RAPORU 51

OTURUM ÖZETLERİ

“Perakende büyümeye en çok katkı sağlayan sektördür”Önce biraz kendimizden bahsetmek istiyorum: Avrupa, Afrika ve Ortadoğu finansal hizmetlerden sorumlu yönetici ortak olarak çalışıyorum. Bugün burada olmaktan mutluyum. Bu seneyi 2 milyar dolar ciro ile kapatmayı planlıyoruz. Yaklaşık 4 bin tane danışmanımızla beraber, 50’den fazla ofisle, İstanbul’da 99 tane ofiste beraber çalışıyoruz. Nordal Cavadini ile müşteri sadakati yeni ilişkiler durumunda özellikle perakende sektörü ile finansalı nasıl beraber çalışabileceğini biraz anlatacağız.

Özellikle gerek ülkemizde, gerekse yurtdışında perakendenin büyümeye en fazla katkıyı sağlayan sektör olduğunu görüyoruz. Uzun yıllardır reel sektörde finansal hizmetlere olan ilgisini çeşitli amaçlarla ve satın almalarla göstermiştir. Örneklerini Türkiye’de de gördük. Banka ürünlerini perakende üzerinden satmak veya ortak olmak gibi. Bu ikisi şu anda biraz da evrim değiştiriyor. Yurtdışında çok örneklerini görüyoruz. Örneğin; perakende veya diğer sektörlerde mobil bankacılık olma, direkt cep telefonu bazda bankaların kurulması inanılmaz derecede çoğaldı.

“Müşteri sahipliği gelecekte de önemini koruyor”Bu alanda da direkt çeşitli platformlarda bankanın bütün değer zincirini baştan başa değiştiren ve bankalarla müşteri arasında, müşteri ile birebir aracılığı sağlamaya, bankalarla müşteri arasındaki sahipliği ortadan kaldırmaya çalışan bir ekosistem içine girmiş bulunmaktayız. Bu yüzden bankalar son 6-8 ay içerisindeki dijtal ekosistemler üzerinde inanılmaz yatırım yapmaya çalışıyorlar. Dijital ekosistemden kasıtları sadece bankacılık yapmak değil; bankacılık

dışındaki ürünleri de bankacılık platformu, ekosistem ve finansal teknolojiyi firmalara beraber satabilmek üzerine olacak. Buradan baktığınız zaman perakendecilik sektöründe müşteri sahipliği çok önemli. Müşteri tek bir yerde her şeyi görmek istiyor. Müşteri sahipliği çok önemli. Perakende sektörü açısından da; bir banka müşterisinin veya bankada ürünü olan müşterinin de sizin sadakat skalanızda daha fazla getiri verdiğini görüyorsunuz. Müşteri sahipliği ileriki dönemde çok önemli olacak. Veriden çok bahsettik, bu da çok önemli. Perakende sektöründe önemi görüyoruz. Yeni ciro ve satışların artırılması. Konumuz dijitalleşme olduğunda; dijital üzerinden önümüzdeki dönemde müşteriye kimin gittiği ve müşteriden ne şekilde aldığınız çok önemli olacak.

GÖKHANÖZTÜRKOliver WymanPartner


52 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

“İnsanlar markalara ve perakendecilere güven duyuyor”Ben perakende işindeyim. İşim dünyayı gezmek ve müşterilerimize yardımcı olacak trendleri tespit etmek. Bugün sizinle paylaşmak istediğim konu müşteri bağlılığı. Eğer son 5-10 yılda değişen bir şey varsa, o da insanların inanılmaz derecede markalara, perakendecilere nasıl güven duyduğu ve nasıl karar verdiği. Artık daha hızlı karar verdikleri için, küreselleşme daha hızlandığı, birçok belirsizlik olduğu için benim gibi insanlar en önemli referans noktalarından biri haline geldi. Karar vermek, sadakat ve markaya bağlı kalmak için. Bu da tabii talepler açışından birçok sonuç doğuruyor. Eğer işinizi uzun süreyle yapmak istiyorsanız bunları dikkate almanız gerekiyor.

“Müşteri tabanını korumak çok önemli”Perakende açısından şunu görüyoruz; ürünün odağından insanlara doğru kayan bir odaklanma var. Muaazam bir geçiş bu. Operasyonları ve varlıkların yönetimini de etkiliyor. Operasyonlar daha çok insanların ve çalışanların elde edilmesi, elde tutulması üzerine odaklanmaya başladı. Organizasyon ise daha çok hizmet satmaya odaklandı. Sadakat programlarına baktığımız zaman tabii ki, bu geçişte önemli bir rol oynuyor. Bunların hepsi geleneksel sadakat programları ile ilgili. Çünkü eski programlar puanlar demek, bonuslar demek, bir takım hediyeler demek. Ama şimdi ise daha gelişmiş pazarlarda sadakat programlarının bu kısmı küçültülüyor, başka unsurlara da önem veriliyor ve bunlar sayesinde ya müşteriyi elinizde tutuyorsunuz ya da kaybediyorsunuz. Peki, bu unsurlar nedir? Sonuçlar herkes aynı müşterilerin peşinde. Görüyoruz ki insanlar ortalama iki markete gidiyor. Ama gelişmiş pazarlarda durumun böyle olmadığını düşünüyoruz. Birçok oyuncu aynı müşterinin peşinde, farklı marketlerden, online ya da yeni kurulan şirketlerden alışveriş yapabilirler. Perakendeci ve marka açısından müşteri tabanını korumak adına önemli. Bu tek sadakat programlarında inovasyon yapmanın önemini ortaya koyuyor. Öte yandan bazı oyuncular öncü olmaya çalışıyor. Sadece tabanlarını korumak değil, geliştirmeye çalışıyorlar. Sadakat programlarını değiştirdiler. Müşterilerine bir takım spor faaliyetleri yaptırıp, bunların karşılığında ödül kazandırıyorlar. Amerika’daki en büyük perakendeci Wallmart, mağaza içinde danışmanlık noktaları, küçük klinikler açıyor. Müşteri tabanını genişletmek derken bunlardan bahsediyoruz. İlginç bir nokta daha var: Finansal Hizmetler. Perakendeciler ve tüketici ürünleri şirketlerine insanlar bankalardan daha fazla güven duyuyorlar. Şimdi ise perakendecilere ve hızlı tüketim şirketlerine daha fazla güveniyorlar.



KONGRE RAPORU 53

SUNUM


54 KONGRE RAPORU

SUNUM


KONGRE RAPORU 55

SUNUM


56 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

HER ŞEY DEĞİŞİR AMA TEMEL KURALLAR DEĞİŞMEZ... SÖZ SEKTÖRÜMÜZÜN DUAYENLERİNDE!

ALİPEHLİVANOĞLUAli Pehlivanoğlu A. Ş.Yönetim Kurulu Başkanı

İRFAN AKÇAKent A. Ş.Yönetim Kurulu Başkanı

GÖKÇİN ARASÜçge A. Ş.Yönetim Kurulu Başkanı


Moderatör

KONGRE RAPORU 57

OTURUM ÖZETLERİ


“Her Şey Değişir Ama Temel Kurallar Değişmez. Söz Sektörümüzün Duayenlerinde” panelimizin Moderatörlüğünü Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Fatoş Karahasan üstlendi. Perakende sektörünün duayenlerinin katıldığı oturumda genel hatlarıyla duayenlerin sektöre girişleri, çalışma prensipleri, nelerin değişmediğini ve gençlere tavsiyeleri hakkında konuşuldu. Fatoş Karahasan, duayenlerin yaşamlarına ait anı fotoğrafları üzerinden oturumu gerçekleştirirken, genel hatlarıyla paneli şöyle özetledi:

“Şimdiye kadar değişenlerden konuştuk, geçmişten, gelecekten, müşteri beklentilerinden bahsettik. Perakendedeki trendlerden bahsettik. Her oturumda değişmeyen bir gerçek vardı: İnsan unsuru değişmiyor. Yani bazı unsurlar değişmiyor. Bu panelimizin adına ‘Duayenler Paneli’ dedik. Uzun yıllardır sektöre emek veren çok değerli girişimcilerimiz, yöneticilerimiz buradalar.”

Pehlivanoğlu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pehlivanoğlu, 50 yıllık meslek hayatının sırlarını, doğru insan olmanın önemini ve işini sevmenin başarıdaki önemini anlattı.

Üçge A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Gökçin Aras; işinde dünyayı gezerek, araştırarak öğrenerek ve öğrendiklerini doğru zamanda uygulayarak başarılı olduğunun öyküsünü bizlerle paylaştı.

Kent A.Ş, Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Akça ise; askerlik yaptığı dönemde fark ettiği bir stratejiyi iş hayatına nasıl taşıdığını, doğru zamanda yapılan pazarlamanın önemini ve gençlere en büyük tavsiyesinin sevdikleri işi yapmaları olduğunu söyledi.

Sektörümüzün duayenleri ile gerçekleştirdiğimiz oturumumuzu özetleyecek olursak: ortaya çıkan temel sonuç, işinizi severek yapmak, sevmediğiniz bir işi yapmamak, perakendecilik yapacaksanız halkın nabzını iyi ölçmek, doğru zamanda doğru fırsatı yakalamak ve hızlı olarak uygulamak, zamanın gerekliliklerini iyi takip etmek, çok iyi araştırma yapmak ve dünyadaki örnekleri iyi algılamak diyebiliriz.

DR. FATOŞKARAHASANBilgi ÜniversitesiÖğretim Üyesi

Moderatör

58 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Hangi işi yaparsanız yapın itibarlı insan olmalısınız”Sevgili dostlarım, arkadaşlarım. Yıllar çok çabuk geçti. Çalışma hayatım tam 50 yıl. Beş yıl öğretmenlik, bir yıl bankacılık, altı yıl da Henkel. Tamı tamına 50 yıl oldu. Bugün perakendede 38. yılımızı dolduruyoruz. Geldik, büyüdük. Bu işe üç kardeş başladık, beş kardeş devam ettik. 1995’te yine üçe düştük. Toplamda 180 mağazaya ulaştık. Bundan sonra yollarımıza yalnız devam ediyoruz. Bu yılbaşından itibaren Pehlivanoğlu Kardeşler olarak aramızda tatlı ve örnek olabilecek bir ayrılık yaptık. Bütün aile şirketlerine, aile dostlarıma destekleri için teşekkür ediyorum.

İzmir’de marketçilik çok yeniydi. Tansaş’ın en güçlü olduğu yıllardı. Migros’un Alsancak’taki en büyük mağazası bile hâlâ devam ediyor. Bu seyahatlerde de büyümeyi öğrendik.

“Marketçilik sabır ister”Sektörde hangi kurallar değişmedi derseniz şöyle anlatabilirim: Önce kesinlikle doğru insan olacaksınız. Hangi işi yaparsanız yapın; doğru ve itibarlı insan olmalısınız. Ödemenizi ciddiye alacaksınız, bunu yapamayan insanın ciddiye alınması mümkün değil. İtibar bulunmaz bir hazinedir. Tekrar yeni baştan başlasam yine bu noktaya gelirim. Karşınızdaki insan ne kadar güvenilir olduğunuzu bilirse size o kadar güvenir. İşinizi seveceksiniz. Gençlere en büyük önerim; eğer perakande sektörüne girmek, marketçilik yapmak istiyorsanız severek yapacaksınız ve sabırlı olacaksınız. Marketçilik sevmeden yapılamaz. Hâlâ bütün satın almayı ben yapıyorum. Bütün birimleri kontrol etmek, finansı doğru yönetmek zorundasınız. Bir zamanlar sıraya giriyorduk, şimdi kartla alışveriş yapıyoruz. Opsiyonlu aldıkları malı doğru kullanırlarsa başarılı olmamaları için bir sebep göremiyorum.

ALİPEHLİVANOĞLUAli Pehlivanoğlu A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı

KONGRE RAPORU 59

SUNUM


ALİ PEHLİVANOĞLU

60 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“İşimi hep çok ciddiye aldım ve çok araştırma yaptım”1976’da işe başladıktan sonra dünya seyahatine çıktım. Arabayla İtalya, Avusturya’ya kadar gittik. Fotoğraflar çektirdik, çok sayıda kopya yaptırdım. 1986’dan beri ‘Beğendik’ mağaza aynı yerde devam ediyor. Bugünkü mağazacılık şekli çok değişti, biz de ciddi şekilde araştırmacılık yaptık. 1976 yılında başladım perakendeye hizmet vermeye. Aynı zamanda biz süpermarketlerin dışında tekstil ve butik mağazaları da açıyoruz. Dünyanın en önemli markalarına mağaza yapıyoruz. Ben Türkiye’de mağazacılığın başından beri varım. Mağazacılık bu noktaya geldiyse bizim ciddi araştırmalarımızdan kaynaklandı. O zaman Migros’un Türkiye’de 27 mağazası vardı. 1990’lı yıllarda bir ayda 25 tanesini süpermarkete çevirdik. O zamanlar mağazacılık çok yoktu.

“Arz ve talep arasındaki denge değişmiyor”1993 yılında Avrupa’da fuar organizasyonuna katılan firma biziz. Şimdi dünyanın hemen her yerine ulaştık. 2015 yılında İhracatçılar Birliği’nin en iyi inovasyon yapan 10’uncu firmasıyız. Mağazacılık için çok çaba harcıyoruz. 1976’dan bu yana işimi aynı şekilde zevkle yapıyorum. Mağazaların teftişini bile hâlâ ben yaparım. En çok mağaza sahibi olan biziz. Dünya çapında GPD’nin 29.000 mağazası var. Benim 50 binden fazla mağazam var. Yılda ortalama 5.000 tane mağaza açıyoruz. Nasıl başarılı oldun derseniz; işimi hep çok ciddiye aldım, çok araştırdım, dünyayı gezdim, öğrendim, öğrendiklerimi doğru zamanda doğru fırsatı yakalayıp uyguladım. Bazı kararlarda hızlı davranmalısınız. Ben her zaman işi severek ve isteyerek yapmanın başarıya götürdüğünü düşünürüm. Arz ve talep arasındaki denge hiç değişmiyor tabii. Ben bu işe gireceklere şunu öneririm: Girdiğiniz ve yaptığınız işte, ben buradan ne kazanırım değil; ne veririm, ne kazandırırım diye düşünsünler. Gençlere söyleyecek bir şeyim yok. Bizden daha ileri gidiyorlar. Daha zekiler, daha araştırmacılar. Daha atik ve daha kararlılar. Gençler daha analitik düşünebiliyor, daha araştırmacı olabiliyorlar. Yatırım yaparken bile her şeyi düşünüyorlar. Sağlıktan da eğitimden de tasarruf yapmaya çalışıyorlar. Bana iş başvurusunda bulunulsa önce hedeflerini sorarım, hedefi küçükse onu işe almam. Büyük denizde boğulmayı göze alması lazım. Hedefiniz yoksa başarılı olamazsınız. Ben işimi severek yaptım. Gençlere hep söylerim; işe giderken sevgilinizle ile buluşur gibi gitmelisiniz. İşini seven insanlar mutlaka başarılı olur.

GÖKÇİNARASÜçge A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı

KONGRE RAPORU 61

SUNUM


GÖKÇİN ARAS

62 KONGRE RAPORU

SUNUM


GÖKÇİN ARAS

KONGRE RAPORU 63

SUNUM


GÖKÇİN ARAS

64 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ


“Ucuz satınca çok satarsınız, çok satınca çok kazanırsınız”1984 yılından bahsediyoruz. İşin kısa bir hikâyesi var. Ben 1974 yılında yedek subay askerken, Erzurum’da bir aile kantinini uygun gördüler. Karşımda da ordu pazarı vardı. Orada farklı bir şey yakaladım. Sonra beni şikayet ettiler, bize zarar veriyor diye. Bulduğum şey şuydu: Ucuz satarsanız, çok satıyorsunuz; çok satınca çok kazanıyorsunuz. Bu mantığı burada gördüm. Askerlik dönüşü babamdan küçük bir sermaye istedim, razı gelmedi. O benim memur olmamı istiyordu. Belediyeye tekrar memur olarak girdim, İktisat İşleri Müdürü’ydüm. O sırada Turgut Özal belediyeler bakkallık mı yapar diyerek, artık liberal ekonomiye geçince kapatılmasına karar vermişti. Bir süre içinde bu işe bakın dediler. Ali Bey’in İzmir’de mağazaları vardı, tanzim satışlarını çok hareketli bir hale getirdik. Öyle bir hale geldi ki devletin kuralları ile yönetilemez duruma geldi. Bunun bir şirket olması gerektiğini Belediye Başkanı’na sunduk ve Türkiye’nin ilk belediye şirketi TANSAŞ kuruldu. Ben ilk Genel Müdürü’yüm, belediyeden istifa ederek artık profesyonel hayata geçmiş oldum.

“Tüketicinin yıllardır değişmeyen alışkanlığı bedava ve promosyona olan ilgisidir”Sonraki işim Yaşar Holding’te oldu. ‘Birmaş’ ismiyle bir market zinciri oluşturdum. Kendi markalarının dışında diğer gıda maddelerinin de satıldığı küçük dükkânlardı. Kâra dayalı iştirakle işletme sistemi kurduk. Taşeron eleman kullandık. Yaptığımız iş, aslında o zaman adını henüz bilmediğimiz ‘Franchising’ti, bilmeden kurmuş olduk. Çok başarılı olduk, ama bakkallardan tepki gördük, markalı ürünleri almadılar. Stratejik bir kararla sektörden çıkmış olduk. O sırada Beğendik Kayseri’de kurulu bir zincirdi ve Türkiye’nin en büyük mağazası olarak Ankara’da açıldı. Sonra tekrar Tansaş’a döndüm. O dönemde Beğendik Grubu’na dönmemi istediler. Mehmet Bey’e ‘Discount’ diye bir kavram var, ben size açayım dedim, kabul edildi. ENDİ o sayede doğdu. O zamanlar da polisler gelenleri durduracak kadar çok satışlar oluyordu. Dükkânları kapatmak zorunda kalıyorduk. Güzel günlerdi. Eski yıllardan beri hiç değişmeyen bir tüketici alışkanlığı da tüketicinin bedavaya ya da promosyona karşı duyarlılığı. 1984 yılında MEB’in elinde çok yüklü bir ‘Nutuk’ kitabı olduğunu öğrendim ve hepsini aldım. Orada gördük ki kitabı promosyon olarak vermeye başlayınca, normalde orta halli halkın geldiği mağazaya, İzmir’in zenginleri gizli gizli gelmeye başladı. Tüketici Rehberi de 1985 yılında Türkiye’de ilk çıkardığımız rehberdi. Üniversiteyi yeni bitirmiş biri bana iş müracaatında bulunsa; önce ona ekmeğin fiyatının ne kadar olduğunu, otobüse nasıl inilip biniliyor diye sorarım. Perakendecilik yapmanın en iyi yolu alışveriş yapan halkı tanımaktan geçer. Ancak öyle başarılı olunabilir.

İRFANAKÇAKent A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı

KONGRE RAPORU 65

SUNUM


İRFAN AKÇA

66 KONGRE RAPORU

SUNUM


İRFAN AKÇA

KONGRE RAPORU 67

OTURUM ÖZETLERİ

ESKİ İHTİYAÇLARA YENİ ÇÖZÜMLER

“Müşteri bize gelmeye mecbur değil!”Sevgili meslektaşlarım, sizinle burada beraber olmaktan dolayı çok mutluyum. Bugün iki tane önemli kutsalın yıkılışını paylaşmak istiyorum: 1- Nerede kutsalı, 2- Ne zaman kutsalı. Biz ilk mağazamızı 1975’te bir noktada açtık. Bugüne kadar sanırım şehrin nüfusu iki veya üç misli artmıştır. Bizim mağazalarımızın sayısı 50 misli arttı. Aslında hep müşterinin ayağına gitmek durumu çıktı ortaya. Çok satmak için çok köşeye gittik. Arz merkezli değil satış merkezli bir politika kurduk. Küçük mikro rekabet taktiklerimiz oldu. Köşenin çok önemli olduğuna karar verdik. Müşterimizin mağazalarda geçirdiği zaman 24 saatin, haftanın ayın sadece yüzde 5’i, sadece bu kadarı. Zaten işte, evde, eğitimde, yolda çok uzun zaman geçiriyor. Bize küçük bir zaman ayırabiliyor. Uzun yıllar böyle geçti. Yaşamsal bir ürün satmıyoruz aslında. Müşteri bize gelmeye mecbur değil. Artık bir köşede oturup beklemek yetmiyor. Müşteri, beni çok iyi takip ediyor, benim ihtiyaçlarımı hemen gideriyor diyerek sizi seçiyor.

“Dünyadan üç adım öndeyiz”İnternet çıkınca müşteriye işyerinde de ulaşılmaya başlandı. Birdenbire sadece müşteriye mağazada dokunma olayının dışına çıkmaya başladık. Dünyanın çok ciddi değişmeye başladığını kabullenmemiz lazım. Uyku dışında neredeyse müşteriye ulaşmadığımız an yok. Bizim kendi satış sitelerimiz var, satışlarının yüzde 55’ini mobil telefonlar üzerindeki ekrandan yapıyor. Neredeyse çok anormal durumların dışında nerede satış yaparız konusu her yerde değişti. Müşteriye her yerde satış yapabilmek için sihirli kelime “tanımak.” Birebir satışta müşteriyi tanımak önemli ama daha önemlisi müşterinin davranışlarını tanımak ve bunu anlamlandırabilmek önem kazanıyor. Hopi’lilerin hareketliliğini takip ediyoruz. 10’ar dakikalık takip ettiğimiz zaman kalabalıkların hangi dakikada sinyal verdiğini görüyoruz. Acaba müşterimizin tam ihtiyacı olmayıp ona istediği bir şeyi hemen sunabilir miyiz diye inceliyoruz. Çok dikkatlice AVM’leri takip ediyoruz. Müşteriyi, hayatını sadece hangi noktalarda, hangi bölümlerde, hangi markalarda, çok detaylı bir şekilde saat saat takip ediyoruz. Müşterinin istediğinin bir adım önünde olabilir miyiz, onun peşindeyiz.

CEMBOYNERBoyner GrupYönetim Kurulu Başkanı ve CEO

68 KONGRE RAPORU

OTURUM ÖZETLERİ

Bugün olduğumuz yerde artık mağazaların çok dışına çıkmamız gerekiyor. İkinci nerede ve ne zaman kavramı yıkıldıktan sonra, bir başka ne zaman kavramı var ki aslında bizim bilançomuzu fevkalede etkiliyor. Biz genelde hazır giyimciyiz. Çok hassasız. Sattım sattım, sonra modası geçecek, belki yarın satamayacağım. Onun bir penceresi var o dönemde ve satılması gerekiyor. Gıda sektörünün ne yazık ki kullanım ve bir raf ömrü var. Peki, anahtar ne? Aslında işimizde 5 tane önemli olan an var: 1- Tam fiyatlık anlar, 2- İskonto kampanya, 3- Büyük indirimlerle satacağımız zamanlar, 4- Sezon sonu temizlik zamanları, 5- Yeter ki malımı al, para bile istemiyoruz zamanları.

Bazen şöyle düşünüyorum; bize mi düştü bunlarla uğraşmak. Çünkü Türkiye balayı yeri değil. Gerçekten herkes ekmeğini taştan çıkarıyor ama stres kafayı da çalıştırıyor, yaratıcılığı da artırıyor. Bu işi Türkiye’de yapmaktan ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Dünyada çok daha kolaydır herhalde. Her gün yeni bir icat çıkarmak zorundayız. O yüzden yaptıklarımızla dünyadan üç adım öndeyiz.

Hepimize iyi bir son üç ay diliyorum. Bizler için yılın son üç ayı çok kıymetli. 2017’de aradığımız, büyüyen, bereketli bir piyasaya kavuşacağımız ümidiyle...


ALBÜM

70 KONGRE RAPORU

ALBÜM

KONGRE RAPORU 71

ALBÜM

72 KONGRE RAPORU

ALBÜM

KONGRE RAPORU 73

ALBÜM

74 KONGRE RAPORU

ALBÜM

KONGRE RAPORU 75

ALBÜM

76 KONGRE RAPORU

ALBÜM

KONGRE RAPORU 77

ALBÜM

78 KONGRE RAPORU

ALBÜM


KONUŞMACIÖZGEÇMİŞLERİ

80 KONGRE RAPORU

KONUŞMACI ÖZGEÇMİŞLERİ

ALİ FUAT ORHONOĞLU Unilever Türkiye Satış ve Müşteri Geliştirme Başkan Yardımcısı

Ali Fuat Orhonoğlu, Unilever Türkiye Satış ve Müşteri Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı. Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden mezun olan Ali Fuat Orhonoğlu, kariyerine 1995 yılında Unilever Türkiye müşteri geliştirme departmanında başladı. 1997-2006 yılları arasında Unilever Türkiye’de saha satış, ticari pazarlama ve pazarlama gibi değişik fonksiyonlarda farklı görevler almıştır. 2006-2009 yılları arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nde Unilever Körfez Ülkeleri Modern Ticaret Kanalları Yöneticiliği yaptıktan sonra tekrar Türkiye’ye dönmüş ve 2014 yılına kadar Ev Bakım Kategorisinden Sorumlu Müşteri Pazarlama Direktörü olarak görev almıştır. 2014-2016 yılları arasında Unilever Türkiye Dondurma Kategorisi’nden Sorumlu Müşteri Geliştirme Direktörü görevini üstlenen Orhonoğlu, 2016 yılı itibarıyla Unilever Türkiye’de Satış ve Müşteri Geliştirme Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.

ALİ PEHLİVANOĞLU Ali Pehlivanoğlu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

1949 yılında Makedonya’nın Şaşavarlı Köyü’nde doğdu. 1956 yılında ailesi ile birlikte Akhisar’a göç etti. Ortaokul ve lise eğitimini Akhisar Lisesi’nde tamamladı. 1969 yılında Manisa Öğretmen Okulu’nu bitirdi. Beş yıl boyunca Ödemiş, Afyon ve İzmir’de ilkokul öğretmenliği yaptı. 1974-1978 yılları arasında Ege Üniversitesi Maaliyet Muhasebe Bölümü’nde lisans tahsilini tamamladı. 1974 yılında okula başladığı sürede, ilk 6 ay Yapı Kredi Bankası’nda çalıştı. İkinci altı ayında kariyerine Turyağ Henkel firmasında satış mümessili olarak devam etmeye karar verdi. 14 Haziran 1980’de İzmir Üçkuyular’da ilk ‘Pehlivanoğlu Supermarket’ini üç kardeşi ile birlikte açtı. 3 kardeş ile kurulan Pehlivanoğlu’na daha sonraki yıllarda iki kardeş daha katılmış olup beş kardeşle 1995 yılına kadar devam edilmiştir. 1995 yılında iki kardeş (İsmail Pehlivan ve Mustafa Pehlivan) özel nedenlerden dolayı (bütün haklarını alarak) şirketten ayrılmışlardır.

1986-1997 yılları arasında, Tanzim Satışlara (TANSAŞ) karşılık İzmir Toptancılar A.Ş.’yi kurdu. Böylelikle İzmir’in ilk çok ortaklı, eşit sermayeli mübaya şirketi kurulmuş oldu. 11 yıl şirkette Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. 1995 yılında Pehlivanoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı olarak üç kardeşi ile yoluna devam etme kararı aldı. 2000 yılında alt yapı yatırımları tamamlanan 80.000 m2’lik Torbalı/ Pancar merkez depoya taşınıldı. Bununla beraber mağaza açılışlarına hız verildi. 2003 yılında Pehlivanoğlu Et Entegre Hayvancılık ve Pehlivanoğlu Ambalaj A.Ş. şirketleri de faaaliyete geçti. 2015 yılında, orta ve uzun vadeli şirket projeksiyonlarındaki fikir ayrılıkları nedeni ile üç ortak ayrılma kararı verdiler. 2015 yılından itibaren Ali Pehlivanoğlu Marketçilik A.Ş.’nin Yünetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütmektedir.

Ali Pehlivanoğlu aynı zamanda Siza Gayrimenkul, Makro Gıda, Ali Pehlivanoğlu İnşaat A.Ş. firmalarının da Yönetim Kurulu Başkanıdır. 2014 yılında Siza Gayrimenkul firması adı altında İzmir Ayrancılar mevkiinde 517 bağımsız bölümlü toplu konut projesinin de satışları başlamıştır.

Ali Pehlivanoğlu evli ve iki kız çocuğu babasıdır.

ALEMŞAH ÖZTÜRK 4129Grey Chief Happiness Officer

Alemşah Öztürk, 4129Grey’in Chief Happiness Officer’ı, 41?29! 2007 yılında kurdu. İlk 5 yılında Türkiye’nin en başarılı ve ödüllü dijital reklam ajansı haline gelen 41?29!, bu başarıları sayesinde WPP’nin dikkatini çekti ve 2012 yılında WPP network’ünün bir parçası haline geldi.

41?29!’u kurmadan önce sektörde iki farklı ajans kuran, 24 yaşında Türkiye’nin en genç kreatif direktörü ünvanını alan ve fark yaratan projelere imza atan Öztürk, 20 yıldır ajanslarıyla ürettiği işlerle dünyanın en önemli yaratıcılık yarışmalarında, özellikle Cannes Lions, Clio ödülleri, D&AD, Webby ödüllerinde başarılarıyla ses getirdi.

Bu global yarışmalarda, özellikle Cannes Lions’da jürilik göreviyle de Türkiye’yi temsil etmiştir.

Özellikle sosyal medyayı çok aktif kullanan Öztürk, 250.000 twitter takipçisine, pazarlama ve dijital iletişim, şirket kültürü ve dijital transformasyon konusunda yazdığı yazılarla ulaşmaktadır. Son 15 yıldır TEDx’de dahil, ulusal ve uluslararası birçok farklı organizasyonda konuşmalar yapan Öztürk, yazılarını medium.com/@alemsah sayfasında toplamaktadır.

Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden tarafından Türkiye’nin örnek girişimcilerinden gösterilen Alemşah Öztürk, genç girişimcilerle yakın çalışmalarını sürdürmekte ve onlara akıl hocalığı yapmaktadır. Aktif bir girişimcilik hayatının yanısıra son 4-5 yıldır ‘melek yatırımcı’ olarak Türkiye’nin girişimcilik ruhunu geliştirmeye çalışmaktadır.

Mayıs 2015 itibariyle 41?29! ve GREY Türkiye ofisleri Alemşah Öztürk’ün yönetimi altında birleşmiş, yeni nesil tamamen entegre bir ajans yapısı ile markalara uçtan uça iletişim stratejileri ve çözümleri sunmaktadır.

Alemşah Öztürk, Kabataş Erkek Lisesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunudur. Kreatif projelerle çalışmadığı ve danışmanlık yapmadığı zamanlarda, yeni kitabını bitirmeye çalışmakta, farklı yerli ve yabancı dergiler için yazı yazmakta ve hâlâ oyun oynamaktadır.

KONGRE RAPORU 81


BAŞAK KLUZNICK pladis Turkey&MENA&CA Pazarlama Başkan Yardımcısı

Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Uluslararası İlişkiler bölümleri çift anadalı bitirdikten sonra Procter&Gamble’da çalışmaya başladı. Öncelikle Türkiye’de global markaların yerel uygulamaları, pazar büyümesi, saha aktivasyonları ve yeni ürün lansmanlarına odaklı olarak çalıştı. Daha sonra kariyerinin büyük bir bölümü şirketin İsviçre’deki bölge merkezinde ve Amerika’daki Global merkezde geçti. Amerika’daki Global merkezde uzun vadeli marka stratejileri, inovasyon ve tüketici odaklı iş yönetimi konusunda çalıştı. Özellikle gelişmekte olan ülkelere ve düşük gelir seviyeli tüketicilerin hayatına katma değerli ürünler ve hizmetler sunmak konusuna odaklandı. Daha sonra tekrar İsviçre’de Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinin sonuçlarından sorumlu Saç Bakım Ürünleri Pazarlama Direktörü olarak görev aldı. 2008 yılının sonunda Yıldız Holding A.Ş ile Türkiye’ye geri döndü. Çikolata kategorilerinden sorumlu Pazarlama Genel Müdürü olarak çalışmaya başladı. Halen Ülker Grubu Pazarlama Başkan Yardımcısı olarak kategori ve pazar bilgisini pekiştirip, tüketicilerin hayatında markalarımızla anlamlı bir yer elde etmeye çalışıyor.

BORA TANRIKULU McDonald’s Türkiye Pazarlama Direktörü

Boğaziçi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunu olan Bora Tanrıkulu, iş hayatına 1993 senesinde Colgate Palmolive şirketinde marka yöneticisi olarak başladı ve 1997 senesinde kadar kişisel bakım ürünleri kategorisinde marka yöneticiliği görevinde bulundu. Tanrıkulu sonrasında sırasıyla, AXA Hayat Sigorta Pazarlama Müdürü, Doğuş Holding Pazarlama Birim Müdürü, Tansaş Pazarlama ve İletişim Müdürü, CarrefourSA Pazarlama Direktörü ve Goldaş’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. Tanrıkulu, 2011 yılından bu yana McDonald’s Türkiye Pazarlama Direktörü olarak görev yapmaktadır.

Dr. BÜLENT DAL Obase Kurucu Ortak / CEO

1991 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Matematik Mühendisliği bölümünden mezun olan Bülent Dal, Sistem Analizi ve İşletme Yönetimi konularında yüksek lisans yapmıştır. Veri Ambarı ile ilgili bir tez çalışması ile 1999 yılında Bilgisayar Mühendisliği doktorasını tamamlayan Bülent Dal, 1995 yılından beri yazılım ve danışmanlık hizmetleri sunmak amacıyla kurulan OBASE’nin kurucuları arasındadır. Analitik, Büyük Veri, Perakendede Operasyonel Verimlilik ve İnovasyon, iş optimizasyonu odaklı konularda makaleler yazmakta ve konuşmalar yapmaktadır.

CELAL ARTÜZ P&G Türkiye & Kafkaslar Satış Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi

Türkiye’de ve yurtdışında kilit görevler üstlenen Celal Artüz, 1995’de Procter&Gamble satış bölümünde işe başladı. 1995-2004 yılları arasında çeşitli satış ve satış pazarlama görevlerinde bulundu. 2005 senesinde kısa bir yurtdışı görevi için şirketin global merkezi olan Cincinnati şehrinde çalıştı. Bu görev sonrasında Türkiye Procter&Gamble zincir mağazalar direktörlüğü görevine atandı. 2007-2009 tarihleri arasında Kazakistan Almaata şehrinde yerleşik olarak 9 ülkeden sorumlu Procter&Gamble Orta Asya Satış Direktörü olarak görev yapmıştır. 2009-2010 yıllarında Global Gelişen Pazarlar Ülke Müdürü olarak görev yapmıştır. 2011-2013 seneleri arasında Rusya, Ukrayna Satış Pazarlama Direktörü olarak görev yapan Artüz halen, 2013’den bu yana Türkiye ve Kafkasya Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyeliği görevini sürdürmektedir.

Alman Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Artüz evli ve iki çocuk babasıdır.

CELAL BÜLBÜL Finike Meyve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

Üç kuşaktır devam eden ve aile geleneğinin en önemli unsuru olan narenciye üretimini sürdürebilmek ve geliştirmek adına 2006 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Gıda Ekonomisi ve İşletmeciliği bölümünde yüksek lisans yaptı. Finike Portakalı’na ‘Coğrafi İşaret’ kazandıran kurum olan Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği’nin iki dönemdir Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmektedir. Finike’ye hizmet adına yaptığı çalışmalara bir yenisi ise Finike’nin ilk ekolojik köy projesi olan TurkuazKöy’ü hayata geçirdi.

Tarım, turizm, sanayi ve hizmet konularını hem ekonomik hem de ekolojik olarak sürdürerek, gelecek nesillere taşımak en büyük amaçlarından bir tanesi. Evli ve bir çocuk babasıdır.

82 KONGRE RAPORU


CEM BOYNER Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO

1978 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitiren Cem Boyner, aynı yıl aile şirketi olan Altınyıldız’da iş hayatına başladı. 1982-1994 yılları arasında Boyner Holding Yürütme Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 1989-1990 yılları arasında Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapan Cem Boyner, 1996’da Boyner Holding Murahhas Üyesi oldu. Cem Boyner, 2010 yılında Osman Boyner’in Onursal Başkan olması ile birlikte Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı devraldı. Cem Boyner, aynı zamanda, Boyner Perakende ve Tekstil Yatırımları A.Ş. ve diğer grup şirketlerinin de Yönetim Kurulu Başkanı’dır.

CEM RODOSLU MİGROS Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı

1967 yılında doğan Cem Rodoslu, lisans eğitimini Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Ekonomi bölümünde tamamlamıştır. 1991–1994 yılları arasında Önentaş Dardanel A.Ş.’de görev yapan Rodoslu, 1994-1997 yılları arasında Tespo A.Ş’de sırasıyla Satınalma Yöneticiliği ve Satınalma Müdürlüğü görevlerini yürütmüştür. 1997–2002 yılları arasında Continent–Carrefour (Promedes)’te görev yapmıştır. 2002–2006 yılları arasında Tansaş’ta Kategori Yönetimi Genel Müdür Yardımcılığı ve İcra Kurulu Üyeliği yapmıştır. 2006’da Migros’a Kategori Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı görevi ile katılan Rodoslu, 23 Aralık 2010’dan bu yana Pazarlama Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.

CEM SEYMEN CNN Türk Ekonomi Editörü / Sunucu

Liseyi İstanbul’da bitirdikten sonra Ankara’da Bilkent Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği eğitimi aldı. Kısa süre turizm sektöründe çalıştı ama daha heyecan verici başka bir sektör ilgisini çekmeye başlayınca eğitim için biriktirdiği ilk parayla uçak biletini alıp Amerika’ya gitti. 1993-1999 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde yaşadı. City University of New York’ta “Siyasal Ekonomi” ve New York Üniversitesi’nde Televizyon Yayıncılığı eğitimi aldı. ABC, CBS ve NBC televizyonlarında profesyonel meslek seminerlerine katıldı. New York Başkonsolosluğu’nda 6 yıl çalıştı. Amerika’daki eğitim hayatı bittikten sonra BRT televizyonunda ekonomi muhabiri olarak çalışmaya başladı. BRT’de farklı bir dil ve üslupla kaleme aldığı yaşam haberleri ile “Hayatın Renkleri” programını sundu.

Seymen’in başka bir tutkusu daha var; edebiyat! Yeniden üniversite sınavlarına girip Beykent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü burslu kazandı. 4 yılın sonunda edebiyatı o kadar sevdi ki yüksek lisans yapmaya karar verdi. Şair Cevat Çapan’la “Joseph Conrad Romanlarında Sömürgeciliğin İzleri” konulu yüksek lisans tezini tamamladı. Edebiyatla ekonomiyi birleştirince rakamları kendine özgü üslubuyla öyküleştirdi. Bu sayede insan odaklı programlarına cesaret, kararlılık, dayanıklılık, azim kavramları damga vurdu. CNN Türk Ekonomi Servisi’nde çalışmaya başladığı günden bu yana dünyadaki dev bütçeli şirketlerin tepe yöneticileri ve Türkiye’nin önde gelen işadamları ile ses getiren röportajlara imza attı. Davos Ekonomik Forumu ve Uluslararası Para Fonu IMF toplantılarında CNN Türk’ü temsil etti. CNN Türk’te sunduğu Sanayi Rotası programıyla dünyanın ve Türkiye’nin farklı kentlerinden her hafta canlı yayın yaptı, sektörlerin sorunlarını yerinde inceledi. Şu anda CNN Türk Ekonomi ve finans haberlerini sunuyor. Haber spikerliğinin yanı sıra “Para Dedektifi” programıyla bilim, teknoloji, eğitim, inovasyon, üretim, tarım ve hayvancılık alanlarında araştırmalara imza atıyor.

DİDEM ŞEKEREL ERDOĞAN Nielsen Genel Müdür Yardımcısı

Didem Şekerel Erdoğan, 2013 yılında Nielsen ailesine katıldı. Şekerel Erdoğan, daha önce uluslararası bir FMCG firmasında Pazarlama Direktörlüğü görevinde bulunmuştur. Uluslararası görevlerinin yanı sıra, gerek stratejik pazarlama gerekse de Türkiye’de operasyonel pazarlama alanında, özellikle satış ve ticari pazarlama konularında, 15 yıllık bilgi ve deneyime sahip olmasıyla öne çıkıyor.

Son 3 yıldır Didem Şekerel Erdoğan Nielsen’de satış etkinliği danışmanlığı (analitik danışmanlık, gelir yönetimi, satış aktivasyonu, mağaza içi gözlem, alan ve çeşit yönetimi, alışverişçi davranışları) ve tüketici içgörü müşteri hizmetleri ekiplerini yönetti.

2016 yılından itibaren Didem Şekerel Erdoğan, Türkiye Nielsen Genel Müdür Yardımcısı olarak perakende ölçüm hizmetleri, satış etkinliği ve tüketici arastırmaları ekiplerine liderlik etmektedir.

KONGRE RAPORU 83


ELİF TEOMAN OVALI Çiftçi, İşletmeci, Öğretim Görevlisi

Çiftçi bir ailenin kızı olarak 1969 yılında Antakya’da doğdu. Antakya Özel Ata Lisesi’ni bitirdikten sonra Çukurova Üniversitesi’nde Muhasebe ve Anadolu Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi’ni bitirdi. G. Osman Ovalı ile evlendi. Deniz Yüksel, Yasemin, Orhan Emre isimli üç çocukları var. Halen Mustafa Kemal Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olup aynı zamanda çiftçilik yapmaktadır. Teoman ailesi aynı topraklarda yaklaşık 500 yıldır çiftçilik yapan bir ailedir. 2014 yılında Elif Ovalı kardeşi Adnan Murat Teoman ile birlikte Teofarm Antakya markasıyla yeni bir iş kurmuştur. Kendi arazilerinde iyi tarım uygulamaları ve yerel tohumlarlarla ürün yetiştirmekte, bunları tamamen geleneksel yöntemlerle işleyip, paketleyerek pazarda yerini almasını sağlamak üzere çalışmalar yapmakta ve aile şirketini geliştirmeye çalışmaktadır.

EMRE EKMEKÇİ Hepsiburada.com Ticari Grup Başkanı / CCO

1978 Adana doğumlu olan Emre Ekmekçi, Tarsus Amerikan Koleji’nden mezun oldu. 1999 yılında University of Southern California’da Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra çalışma hayatına, Los Angeles’ta film, müzik ve eğlence endüstrilerine servis veren global bir pazarlama ajansında başladı. Ajansın iç iş akışlarından ve global iş geliştirmesinden sorumlu yöneticilik görevlerinde bulundu. Hong Kong, Şanghay, Londra ve Paris’teki ofislerinin kurulum ve geliştirilmesinden sorumlu olarak global tecrübe edindi. Daha sonra New York’da Colombia Business School’da MBA’ini tamamladı. 2010 yılı Mart ayında European Founders Fund ve Rocket Internet grubu ile CityDeal çatısı altında grup satınalma sektöründe Türkiye’de öncü olan Sehirfirsati.com’u kurdu. Sehirfirsati.com’un Groupon.com bünyesi altında girmesinden sonra 1,5 sene boyunca Groupon/Sehirfirsati.com Türkiye Genel Müdürü ve Doğu Avrupa Bölge Müdürü olarak görev yaptı. 2011-2016 yılları arasında Doğan Online Şirketler Grubu’nda yeni yatırımlardan sorumlu İş Geliştirme Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. Nisan 2016’dan itibaren Turkiye’nin öncü e-ticaret platformu olan Hepsiburada.com’un Ticari Grup Başkanı görevini yürütmektedir.

ERDAL BAHÇIVAN İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı

1963 yılında İstanbul’da doğan Erdal Bahçıvan, Alman Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu.

Öğrencilik yıllarından itibaren aile şirketi olan Bahçıvan Gıda’da çalışmış olan Erdal Bahçıvan, halen Bahçıvan Gıda Genel Müdürü’dür.

1987 yılından bu yana İSO Meclis Üyesi olan Erdal Bahçıvan, İSO Yönetim Kurulu Üyesi (1989-1997), İSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili (1993-1997), İSO Meclis Başkan Yardımcısı (2001-2005) ve İSO Meclis Başkanı (2007-2013) görevlerinde bulundu. 2013 Mayıs ayındaki seçimler sonucunda İSO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na; 2013 Ağustos ayındaki 69. TOBB Genel Kurulu’nda da TOBB Sanayi Odaları Konsey Başkanlığı’na seçildi.

2004-2010 yılları arasında Setbir Yönetim Kurulu Başkanlığı ve TOBB Gıda Sanayi Meclisi Başkanlığı görevlerini üstlendi. Almanca ve İngilizce bilen Erdal Bahçıvan evli ve iki çocuk babasıdır.

EVRİM ŞEN PepsiCo Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü

Evrim Şen, üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladıktan sonra Ashridge Business School’da Stratejik Pazarlama programını bitirmiştir.

Kariyerinin ilk yıllarında AIESEC bünyesinde profesyonel yöneticilik görevleri üstlenen Evrim Şen, organizasyonun Global Başkanı olarak Hollanda’da görev yapmıştır.

İngiltere’de Cadbury şirketinde Marka Müdürü, Grup Marka Müdürü ve daha sonra Johnson & Johnson’da Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Pazarlama Müdürü ve bunu takiben Gelişen Global Pazarlardan Sorumlu Pazarlama Strateji Direktörlüğü görevlerinde bulunmuştur.

2012 yılında PepsiCo’ya katılan Evrim Şen, İngiltere’de yiyecek bölümünde Pazarlama Direktörlüğü görevini yürüttükten sonra 2014 yılında Türkiye’ye dönerek, Rusya, Türkiye, Polonya gibi önemli pazarları kapsayan Doğu Avrupa Bölgesi’nde Yiyecek Kategorisi Kıdemli Pazarlama Direktörlüğü görevini üstlenmiştir. 2016 Ekim ayı itibariyle PepsiCo Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü olarak atanmıştır ve şirketin bünyesindeki tüm yiyecek ve içecek markalarından sorumludur.

Evrim Şen evli ve bir kız çocuk sahibidir.

84 KONGRE RAPORU


Dr. FATOŞ KARAHASAN Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi

Bilgi Universitesi, İletişim Fakültesi, Reklamcılık Bölümü’nde öğretim görevlisidir. Bütünleşik Pazarlama İletişimi, Dijital Pazarlama, İletişim Becerileri, Reklamda Güncel Konular başlıklı dersler vermektedir.

Uzun yıllar, ülkemizin önde gelen reklam ajanslarında tepe yöneticilik yapmıştır. Dergi ve gazetelerde yayınlanmış yüzlerce makalesi vardır.

“Reklamcılık” ve “Siyasi Pazarlama” kitaplarını Fransızca’dan Türkçe’ye çevirmiştir. “Vasat Reklamdan Nasıl Kurtulunur?” ve Doğan Kitap’tan yayınlanmış olan “Taşlar Yerinden Oynarken. Dijital Pazarlama’nın Kuralları” ve “Akla ve Kalbe Giden İletişim Yolları” başlıklı üç kitabı vardır. Capital; Tempo ve Start-Up dergilerinde ve cnnturk.com’da köşe yazarıdır.

Ayrıca, Türkiye’nin pek çok ilinde, Pazarlama, Marka Yönetimi, İletişim, Reklam, İnovasyon, Dijital ekonomi ve Yetenek Yönetimi konularında konuşmalar yapmakta ve konferanslarda Master of Ceremony olarak çalışmaktadır.

Reklam Özdenetim Kurulu Üyesidir.

FÜSUN TAVUS Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Genel Sekreter

1974 Ankara doğumlu olan Füsun Tavus, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1997 yılında University of Surrey’de Chevening Bursu ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret alanında doktora eğitimini sürdürmektedir.

1997 yılında Paşabahçe’de İhracat Satış Temsilcisi olarak başlayan iş yaşamında, Naturland, RCI Turkey, Aytek Evleri ve Expotim Uluslararası Fuar Organizasyonu firmalarında çeşitli görevler aldıktan sonra 2007-2011 yılları arasında TİM Maslak Show Center’da Genel Koordinatörlük görevini sürdürmüştür.

2011-2014 yılları arasında İstanbul Shopping Fest’te Genel Müdür olarak görev alan Füsun Tavus, Mart 2015’ten beri Gıda Perakendecileri Derneği’nde Genel Sekreter görevini yürütmektedir.

İleri derecede İngilizce ve temel düzeyde İtalyanca bilmektedir.

GÖKÇİN ARAS Üçge A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

1954 yılında Ardahan Göle’de doğdu. Ortaokul ve lise öğrenimini Bursa’da tamamladı. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Eğitimine ek olarak Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gördü.

Gökçin Aras, 1976 yılında Bursa’da küçük bir raf atölyesi ile başladığı perakende yolculuğuna 1991 yılından günümüze ‘Güç-Güven-Görkem’ ilkeleriyle bütünleşen ÜÇGE adıyla devam ediyor. Mağaza ekipmanları ve raf sistemleri sektöründe 40. gurur yılını tamamlayan ÜÇGE, Bursa’da kurulu 5 ayrı fabrikasında, toplam 750 çalışanı ile 70 ülkeye ihracat yapan ve dünya perakende devlerinin çözüm ortağı olan bir marka haline geldi.

Gökçin Aras, Ardahan Çobanlı Köyü’nde annesi adına Hayriye Aras İlköğretim Okulu ve Bursa’da babası adına Öğretmen Mehmet Aras İlköğretim Okulu’nu yaptırdı. Eğitimin yanı sıra spor ve kültür sanat alanlarında da desteklerini sürdürmektedir.

Gökçin Aras, iş ve sivil toplum örgütlerinin kuruluşunda ve yapılanmasında aktif görevler aldı. Sporu çok seven Gökçin Aras, 1. ligde yer alan spor kulüplerinde başkanlık ve ikinci başkanlık görevlerinde bulundu.

Halen, ÜÇGE Şirketler Gurubu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütmekte olan Gökçin Aras evli ve iki çocuk babasıdır.

GÖKHAN ÖZTÜRK Oliver Wyman Partner

Oliver Wyman’ın ortağı olan Gökhan Öztürk, Finansal Hizmetler sektöründe 15 yıllık strateji danışmanlığı deneyimine sahip. Öztürk, İstanbul’da ve Frankfurt’ta ağırlıklı olarak Dijital ve İş Dönüşümü alanları üzerine çalışmalarını yürütmektedir.

KONGRE RAPORU 85


İRFAN AKÇA Kent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

1984’de İzmir Büyükşehir Belediyesi Tanzim Satışları Müdürü iken, Türkiye ‘deki ilk belediye şirketi olan, Tansaş’ı kurdu. 1989’da İzmir Yaşar Holding Şirketi Birmaş’ı yönetti. Orada uyguladığı “kâra iştirakli işletme” modeli Türkiye’deki ilk ‘Franchise’ örneğidir. 1993 yılında Ankara Beğendik Genel Müdürü oldu. O tarihte açılan Kocatepe Mağazası satış alanı büyüklüğü ve departman store tarzıyla sektörün önemli gelişmelerinden biriydi. 1996 yılında Beğendik Grubuna ENDİ isimli discount market zincirini kurdu. Zincir 1999’da FİBA grubuna satıldı. 2000 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterlik görevine getirildi. İlerleyen yıllarda konusu belediye ve pazarlama olan danışmanlıklar yaptı. Halen Kent A.Ş. isimli kamu şirketinin yönetim kurulu başkanlığını yapıyor. Kent A.Ş. 500 personeliyle restoran ve kafeteryalar zincirine sahip bir şirket. 2016’da Kent Koop. Gıda Market ismiyle Kooperatif ürünleri, Doğal ve Organik ürünlerin öne çıkarıldığı konsept marketler açmaya devam ediyor.

KAAN ÜNVER METRO GROUP Türkiye Temsilcisi

Kaan Ünver 1970 yılında Antakya’da doğmuştur. TED Ankara Koleji’nden sonra Hacettepe Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olmuş ve daha sonra da 1998-1999 yıllarında Amerika, New York City’de MBA yapmıştır.

İş hayatına Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nda başlayan Kaan Ünver 12 yıllık devlet hizmetinden sonra Philip Morris/Sabancı ve Turkcell için Ankara Kamu İlişkileri Müdürlüğü yapmış olup, en son olarak da Alman Perakende Şirketi olan METRO GROUP’un Türkiye Temsilciliği görevini yürütmektedir.

Uluslararası kuruluşlar ve danışmanlık firmaları ile kamuda yeniden yapılandırma, Kamu İktisadi Teşebbüslerinde verimliliği artırma ve performans kriteri uygulamaları alanlarında çalışmalar yapmış olan Kaan Ünver aynı zamanda aktüerlik belgesi sahibidir.

Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği’nin yanı sıra TÜSİAD, YASED ve DEİK gibi dernek ve sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak görev alan Kaan Ünver, boş zamanlarında motor ve yelken sporları ile ilgilenmektedir.

KUBİLAY ÖZERKAN Metro Toptancı Market CEO

1997 yılından bu yana Metro Group bünyesinde farklı görevler üstlenen Özerkan, 2000-2005 yılları arasında Metro Toptancı Market Romanya, Macaristan, Bulgaristan Yönetim Kurulu Üyeliği, 2005-2008 yılları arasında Real Hipermarketleri Romanya ve Ukrayna’nın Yönetim Kurulu Üyeliğini ve 2008-2011 yılları arasında Real Hipermarketleri Türkiye’nin Genel Müdürlüğü’nü yaptı.

Özerkan, 2011 yılından bu yana Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü olarak görevini sürdürmektedir.

Metro Toptancı Market vizyonu doğrultusunda sürdürülebilir tarım, balıkçılık ve hayvancılık konusunda birçok projeye imza atan Özerkan, yerel ürünlerin Türkiye’de ve Metro’nun yer aldığı diğer ülkelerde satışa sunulmasında önemli bir rol oynadı. Özerkan, yerel üreticilerin hem ekonomik hem de sosyal kalkınmasına fayda sağlarken müşterilerinin farklılaşmasına yardımcı olma hedefiyle çalışmalarına devam etmektedir.

MEHMET SONGÖR Makro Yönetim Kurulu Başkanı

23 Mart 1969 yılında Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Şıhlı kasabasında doğdu. Esnaf bir babanın 6 çocuğundan biridir. İlkokulu köyünde bitirdi. Orta ve lise eğitimini Ankara ve İstanbul’da tamamladı. Daha sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini 1992 yılında bitirdi. Öğrenciliği boyunca birçok ticari faaliyetleri de beraberinde yürüttü. Askerliğini kısa dönem olarak Erzincan’da yaptı. Üniversiteden sonra kardeşleri ile birlikte, bir aile şirketi olarak Makro’yu kurdular. Bu güne dek perakende sektöründe hızla büyüyerek birçok başarıya imza attılar. Mehmet Songör, 2002 yılında Makro FM’i ve eğitici kimliği ile Hayat Koleji’ni kurdu. Songör, ticari hayatın yanı sıra sanat ve sporla da yakından ilgilenmektedir. Uzun yıllar güreş ve masa tenisinde başarılar elde etti. Resim ve şiir alanında da önemli çalışmalara imza attı.

Halihazırda Makro Marketler zinciri Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra, Hayat Eğitim Kurumları ve Naz Radyo TV’nin (Makro FM) Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütmektedir.

Mehmet Songör evli ve üç çocuk babasıdır.

86 KONGRE RAPORU


Av. MERTER ÖZAY Özay Hukuk Bürosu Kurucu

Saint-Joseph Lisesi ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Av. Merter Özay, 2001 senesinde M&C Law Consulting adlı hukuk bürosunda iş hayatına atılmıştır. 2004 senesinde CarrefourSA’da Gayrimenkul ve Davalardan Sorumlu Hukuk Müşaviri olarak göreve başlayan Özay, 2008 senesinde kısa bir süre Clairmont Global adlı gayrimenkul yatırım şirketinde Hukuk Direktörü olarak görev yaptıktan sonra, 2009 senesinde, CarrefourSA’ya Kurumsal İlişkiler ve Hukuk Direktörü sıfatıyla İcra Kurulu’na atanmıştır. Bu süre içerisinde şirketin basın sözcülüğünü, sosyal sorumluluk projelerini ve kamu kurumlarıyla ilişkilerini yürütürken, gayrimenkul, davalar ve ticaret alanındaki hukuk bölümlerinin yönetimini üstlenmiştir. 2012 senesinde Yönetim Kurulu üyesi olarak atanırken, görev yaptığı süre boyunca Carrefour Group’un dünya üzerindeki en genç Hukuk Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi sıfatını muhafaza etmiştir.

Galatasaray Üniversitesi’nde Özel Hukuk alanında Yüksek Lisansını tamamlayıp, aynı senelerde Hekimin Hukuki Sorumluluğu üzerine kitabı ve bazı makaleleri yayımlanmıştır. Yüksek Lisans eğitiminden hemen sonra Galatasaray Üniversitesi’nde Özel Hukuk alanında halen tez aşamasında olup sonuna geldiği Doktora eğitimine başlamıştır.

Sivil toplum örgütlerinde de aktif şekilde çalışan Özay, Saint-Joseph’liler Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı, Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Perakende Meclisi Üyeliği, Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu Denetim Kurulu Üyeliği, Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, Gıda Perakendecileri Derneği ve Kategori Mağazacıları Derneği Mevzuat Komitesi Başkanlığı, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürütmüş ve/veya yürütmektedir.

Merter Özay 2013 sonunda, bugün yaklaşık 50 kişinin çalıştığı “Özay Hukuk Bürosu”nu kurarak yabancı ve yerli sermayeli şirketlere hukuk danışmanlık hizmeti sunmaya başlamıştır. Türk Patent Enstitüsü nezdinde marka vekili de olan Özay, İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık mesleğini sürdürmektedir.

NAZAN KURTAN Çiftçi, İşletmeci

1969 yılında Çatalca’nın Binkılıç köyünde doğdum. Maddi durumumuzun yetersizliğinden dolayı sadece ilkokulu bitirebildim. Çocukluğumdan beri hep üretip yetiştirmek yeni bir bilgi öğrenmek isterdim. 15 yaşındayken eşimle evlendim. Eşim çiftçi bir ailenin oğluydu, ben de çiftçilik rençberlik yapmaya başladım. 29 yaşında kızım, 26 yaşında oğlum var ikisini de okutup evlendirdim, iki torunum var. Hayatım boyunca hep üretici oldum ektim, diktim, bitki ve hayvan yetiştirdim, hatta insan bile yetiştirdim. Düğünlerde yemek yapıp aşçılık yaptım. Bu arada kendimi de yetiştirmeye, bilgilenmeye öğrenmeye verdim. Organik tarım yaparak hem doğayı, hem çevredeki su kaynaklarını, hem biyolojik çeşitliliği, hem de insanların sağlığını bilhassa çocukların sağlığını korumaya çalışıyorum. Atatürk bahçe kültürleri araştırma merkezinde eğitim ve seminerlere katılıyorum. Hocalarımla kendimi yetiştiriyorum. Mevsimine göre sebze yetiştiriyorum bunları İstanbul’daki organik pazarlarda kendim satıyorum. Kalan ürünlerimi de kavanozlayıp konserve yapıyorum. Ayrıca çiftlikte organik kahvaltı ve yemek veriyorum. Çocuklara öğrencilere çiftlikte uygulamalı organik tarım eğitimi veriyorum. Kendi yerel tohumlarımla üretim yapıyorum. Bu yıl organik tarım birincisi oldum.

Hayallerimden bazıları: 1- Demonstrasyon çiftliği kurup, çocuklara sağlıklı beslenmeyi ve yaşamayı öğretmek, 2- Maddi durumu iyi olmayan kız çocuklarını okutmak.

NİHAT ÖZDEMİR Gıda Perakendecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

1965 yılında Rize’nin Çayeli ilçesinde doğan Nihat Özdemir, ilk orta ve lise tahsilini burada tamamladı. Aynı yıl Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne giren Özdemir, bir yandan da babasının ticarethanesinde çalışma hayatına atıldı. 1988’de Teknogon A.Ş.’de satış temsilcisi olarak profesyonel hayata atılan Özdemir, 1997’de Canerler A.Ş.’de Genel Müdür olarak perakende sektöründeki ilk görevine başladı. 2003 yılına kadar bu görevini sürdüren Özdemir, 2003 yılı sonunda Kiler A.Ş. Genel Müdürü oldu. Halen Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Alışveriş Merkezi ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüten Özdemir evli ve üç çocuk babasıdır…

KONGRE RAPORU 87


Dr. NORDAL CAVADINI Oliver Wyman Partner

Oliver Wyman’ın ortağı olan Nordal Cavadini, gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlardaki Perakende ve Tüketici Ürünleri sektöründe 10 yıldan fazla bir süredir deneyime sahip. Cavadini, Büyük Veri Analitiği ve Dijital alan konularına odaklanmaktadır.

YANKI YALÇIN Nielsen Perakendeci Hizmetleri Direktörü

Yankı Yalçın, Nielsen Türkiye’de 2012 yılından bu yana perakendecilerle ilişkilerin yönetiminden sorumlu olarak çalışmaktadır. Yankı bu görevi çerçevesinde hem Nielsen’ın birlikte çalıştığı perakendecileri sayıca arttırmaya çalışırken, aynı zamanda da Nielsen’le halihazırda işbirliği içinde olan perakendecilere verilen hizmetleri, sağlanan içgörüler ve aksiyona dönüşebilecek tavsiyelerle daha ileriye taşımayı ve Nielsen’ın farklı fonksiyonları ile sağlayacağı danışmanlık araçlarını perakendecilerin hizmetine sunmayı hedeflemektedir. Bu görevinden önce Grup Müdürü olarak Nielsen’ın üretici firmalarla olan ilişkilerini yürüten Yankı, 16 yıllık pazar araştırma deneyimine sahiptir. Boğaziçi Üniversitesi Kimya ve Yeditepe Üniversitesi MBA bölümü mezunudur.

88 KONGRE RAPORU

SPONSOR PROFİLLERİ

ANA SPONSORLARCoca-Cola sisteminde satış hacmine göre beşinci sırada yer alan Coca-Cola İçecek A.Ş. (CCİ), The Coca-Cola Company (TCCC) markalarından oluşan gazlı ve gazsız içeceklerin üretim, satış ve dağıtımını gerçekleştirmektedir. CCİ Türkiye, Pakistan, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ürdün, Irak, Suriye ve Tacikistan’da 10 bini aşan çalışanı ile faaliyet göstermektedir.

CCİ 25 fabrikası ile 380 milyonluk tüketici kitlesine gazlı içeceklerin yanı sıra meyve suyu, su, enerji ve sporcu içecekleri, buzlu çay ve çaydan oluşan gazsız içecekler kategorisinde de zengin bir ürün portföyü sunmaktadır.

CCİ’nin hisseleri Borsa İstanbul’da (BIST) “CCOLA.IS”, Amerikan depo sertifikaları (ADR) ABD’de tezgahüstü piyasalarda “COLAY”, Eurobond’u İrlanda Borsası’nda “CCOLAT” sembolleriyle ile işlem görmektedir.

‘Ülker’ markasının miladı 1944 yılına uzanıyor. 20. yüzyılda inşa edilen, gücünü 21. yüzyıla da taşıyan Ülker, kendisini zaman ve mekan kısıtlamasından soyutlayabilen ender bir örnek oluşturuyor. Aynı anda hem geleneği hem geleceği temsil edebilme kabiliyetine sahip Ülker, uzun hayat yolculuğunda, toplumun sosyolojik ve ekonomik gelişmelerine paralel yeni anlamlar kazanan bir marka. Başlangıç yıllarında sadece bisküvi ile anılan Ülker, 1970’li yıllarla birlikte çikolatalı ürünler, gofret ve çikolata, 1990’lardan sonra kek, süt, yağ ve 2000’li yıllarda ise mutfak ürünleri, içecek gibi farklı alanlardaki ürünlere de destekleyici marka olarak güç verdi. Ülker, adeta bir yatırımcı marka olarak pek çok alt markanın gelişip pazarda tutunmasına da katkı sağladı.

P&G, dünyada “bugün ve gelecek nesiller için dünya tüketicilerinin yaşamlarını iyileştirecek yüksek kalite ve değerde markalı ürünler ve hizmetler sunmak” amacıyla tüketim ürünleri sektöründe faaliyette bulunuyor. Kurulduğu 1837 yılından beri tüketicilerin günlük yaşamlarını iyileştirmek için çalışan P&G, marka ve hizmetleriyle zengin ve köklü bir miras yarattı. Bugüne kadar edindiği deneyim ve altına imza attığı işlerle dünyada ve Türkiye’de hızlı tüketim ürünleri sektöründe lider şirketler arasına girdi. 1987’den beri Türkiye’de de öncü bir rol üstlendi.

P&G, Türkiye’de Alo, Ariel, Fairy, Febreze, Gillette, Gillette Venus, Head&Shoulders, İpana, Olay, Oral-B, Orkid, Pantene, Prima, Vicks gibi güvenilir, kaliteli ve lider markalardan oluşan güçlü bir ürün yelpazesine sahiptir.

Türkiye’nin en büyük temizlik, ev bakım, kadın hijyen ürünleri ile bebek bakım ürünleri üreticileri arasında yer alan ve güzellik ve kişisel bakım kategorisindeki ürünleriyle tüketicilerle buluşan P&G, bugün en az 1 markasıyla Türkiye’deki hanelerin yüzde 95’ine ulaşıyor.

PepsiCo ürünleri, dünyanın dört bir yanında 200’den fazla ülkede ve bölgede tüketicilerce her gün bir milyar kez keyifle tüketilmektedir. PepsiCo, Frito-Lay, Gatorade, Pepsi-Cola, Quaker ve Tropicana’yı içeren tamamlayıcı yiyecek ve içecek portföyünden aldığı güçle 2015’te 63 milyar ABD Dolarını aşkın net ciro elde etmiştir. PepsiCo’nun ürün portföyü, herbiri 1 milyar ABD dolarından fazla, bir yıllık perakende satış hacmi ürettiği tahmin edilen 22 marka dahil olmak üzere çeşitli lezzetli yiyecek ve içeceklerden oluşmaktadır.

Daha fazla bilgi için www.pepsico.com adresini ziyaret ediniz.

Unilever, dünyanın dört bir yanında binlerce hissedarı olan %100 halka açık, şeffaf ve uluslararası bir şirkettir.

Unilever, Türkiye’de 100 yılı aşkın bir süredir katma değer yaratmakta, pazara sunduğu 29 marka ile gıda, içecek, dondurma, ev ve kişisel bakım ürünleri ile tüketicinin yaşamının bir parçası olmaktadır. Türkiye’de her 10 evin 9’unda Unilever ürünleri kullanılmaktadır.

Unilever Türkiye ilk yatırımını, 1952’de İstanbul/Bakırköy’de kurulan SANA fabrikasıyla gerçekleştirmiştir. Bu yatırımla Türkiye için katma değer ve istihdam yaratmaya başlarken, bugün 8 fabrika yatırımı, 5000’i aşkın çalışanı ve 34 ülkeye ihracatıyla aynı misyonu hala aynı kararlılık ve özveriyle sürdürmektedir.

KONGRE RAPORU 89

SPONSOR PROFİLLERİ

ALTIN SPONSORLAR

ÇANTA SPONSORU

Nielsen Holdings plc (NYSE: NLSN) tüketicilerin İzledikleri ve satın aldıklarıyla ilgili kapsamlı bir anlayış sunan global bir performans yönetimi şirketidir. Nielsen’in Watch segmenti medya ve reklam müşterilerine içeriğin -video, ses ve metin- tüketildiği tüm cihazlardan edinilen toplam İzleyici ölçümleri hizmeti sağlar. Buy segmenti ise paketli tüketim malları üreticileri ve perakendecilere perakende performans ölçümüyle ilgili endüstrinin tek global bakış açısını sunar. Nielsen Watch ve Buy segmentleri ile diğer veri kaynaklarından edindiği bilgiyi entegre ederek müşterilerine hem dünya sınıfında ölçümler hem de performanslarını geliştirecek mantıksal analizler sağlar. Bir S&P 500 firması olan Nielsen dünya nüfusunun %90’ını kapsayan 100’den fazla ülkede faaliyet göstermektedir. Daha fazla bilgi için www.nielsen.com adresini ziyaret edin.

1995 yılında kurulan OBASE, “Bilimsel Perakende Çözümleri” ve “Analitik Çözümler” ile uzmanlaşmış Türkiye’nin öncü yazılım ve danışmanlık şirketlerindendir.

OBASE, Bilimsel Perakende Çözümleri, Optimizasyon ve Veriye Dayalı Yönetim Kültürü ve Microsoft Retail Partner Sertifikası ile Türkiye’nin öncü Perakende Firmalarına hizmet etmektedir.

MicroStrategy, IBM, Oracle, Clarabridge, Richrelevance gibi Veri Yönetimi ve Analitik Çözümler Teknoloji sağlayıcı iş ortakları ile Veri Ambarı, İş Zekası, Veri Entegrasyonu, Veri Kalitesi, Veri Madenciliği, Büyük Veri, Ana Veri Yönetimi Teknolojileri ile tüm sektörlere hizmet vermektedir.

Türkiye yerli yazılım üreticileri arasında 12. sırada ve AR-GE Merkezi statüsünde yer almaktadır.

CHEP; hızlı tüketim ürünleri, gıda, imalat, otomotiv, havacılık ve kimya sektörlerine ekipman havuzlama çözümleri sunabilmek amacıyla 1945 yılında Avustralya kökenli Brambles Grubu’nun bir parçası olarak kuruldu. Bugün 54 ülkede faaliyet gösteren CHEP’in dünya çapında yaklaşık 14 bin çalışanı, 493 servis merkezi ve 510 bin toplama ve teslim noktası var. Yalnızca Avrupa’da 230’un üzerinde servis merkezi olan ve müşterilerine tedarik zincirleri dahilinde her gün kullanmakta oldukları 112 milyon paleti temin eden CHEP’in Avrupa’daki müşteri sayısı bugün 17 bini geçmiş durumda. Ekipman havuzlama çözümlerinde dünya lideri konumunda olan CHEP’in Türkiye’ye girişi, Brambles Grubu’n Orta ve Doğu Avrupa’da faaliyetlerini genişletmek üzere attığı adımlar çerçevesinde gerçekleşti. 2009 yılından bu yana ülkemizde uygulamaya koyduğu benzersiz sürdürülebilir palet temini ve sevkiyat sistemiyle farklı sektörler için önemli bir iş ortağı konumunda olan CHEP Türkiye’nin 16 servis merkezi ve 14.000’in üzerinde toplama noktası bulunmaktadır.


SPONSORLARIMIZATEŞEKKÜRLERİMİZLE

www.alkaş.com.tr

4

2 0 1 7 ’ d e b u l u ş m a k d i l e ğ i y l e . . .

Dikilitaş Plaza Ayazmadere Cad. No:10/1 Kat:6 34349 Dikilitaş – Beşiktaş / İSTANBUL T. +90 212 227 85 42 – 52 – 62 F. +90 212 227 85 35 E. [email protected]


www.alkaş.com.tr

Documents

KONGRE RAPORU - · PDF fileKahve Dünyası – Yönetim Kurulu Başkan ... 08.00 – 09.00 KAYIT ve KAHVE 09.00 – 09.30 AÇILIŞ KONUŞMALARI NİHAT ÖZDEMİR Gıda Perakendecileri