Upload
recep-sucu
View
285
Download
18
Tags:
Embed Size (px)
Citation preview
İngilizce-Türkçe seramik, cam ve malzeme terimleri sözlüğü
A
abalone - istridye
ablation – yüzeyden malzeme eksilmesi, yüzeysel erime veya erozyon
aberration - sapma
abrasive - aşındırıcı, kazımalı
absolute - salt, mutlak
absorption - soğurma
absorptivity - emicilik, soğurganlık
acceptor - alıcı
acicular - iğnemsi, iğne biçimli
acid - asit
acidic – asitli, asitsel, yüksek oranda silika içeren
accelerometer - ivmeölçer
accuracy - doğruluk, doğruluk derecesi, kesinlik
acoustic - işitsel, sesle ilgili, akustik
- emission - ses salımı
- imaging - sesle görüntüleme
acquire - edinmek
activation - etkinleştirme, harekete geçirme
activity – etkinlik, aktivite
actuator - çalıştırıcı
additive - katma, katkı, toplam, toplamsal, toplu
adhesion - yapışma, tutunma
adiabatic - ısıalışverişsiz
adsorption - yüzerme
advantage - yarar
advantageous - elverişli, yararlı
aerogel - havalı pelte
aerosol - havada asıltı, havalı asıltı
agent - araç, yardımcı, oluşturucu
agglomerate - topak, topaklanma
agglomeration - topaklaşma, toplaşım
aggregation - kümelenme, yığışma, topaklanma
aging - yaşlan(dır)mak
agitate - karıştırmak, çalkalamak
alloy - alaşım
alternating current – almaşık akım
alumina - alümin, alüminyum oksit
alveolar – gözeli, çukurumsu
ambient conditions - çevre koşulları
amide - amid
ammonia - amonyak
amorphous - camsı, dağınık, biçimsiz, şekilsiz
amphoteric - çift etkili, amfoter
amplitude - genlik, bolluk, çokluk, genişlik
analysis - çözümleme
analytical – çözümsel
- electron microscobe (AEM) – çözümlemeli elektron mikroskobu (ÇEM)
anatase - anataz (TiO2)
anion - eksin
anisotropic – yöne bağlı, yönlü, eşyönsüz
annealing - tavlama
anti - zıt
antiferromagnetism – karşı kutuplı mıknatıslanma
antithixotropic – antitiksotropik
aperture - açıt
apex – doruk, zirve
apparent - görünür
application – uygulama
approximation – yaklaşık gösterim
arc - ark
- image furnace - ark görünüm fırını
arrangement - dizilim, örgü
Archimedes method 363
array – sıra dizi
aspect ratio - en/boy oranı, görüntü oranı
asperity - çıkıntı
association - ilişki, birleşme, birlik
assumption - varsayım
asymmetric - bakışımsız, asimetrik
athermal - ısıl olmayan
atmosphere - atmosfer, gaz ortam
atom - öze
atomic force microscope (AFM) – atomsal kuvvet mikroskobu (AKM)
atomization - püskürtme
attenuation – gücünde veya şiddetinde azalma veya zayıflama
attrition - aşınma
- milling - aşındırmalı öğütme
auger - burgu
autoclave - basınçlı kap
azeotropic - eşkaynar
B
backscattered electron – geri saçılmış elektron
ball milling - bilyeli öğütme
band - kuşak
- gap - kuşak aralığı
- theory - kuşak kuramı
barrel - kovan
base - baz, esas
basic – bazsal, bazik
batch process - kesikli işlem
beam – ışın, çubuk
bearing - yatak, rulman
bending
- four-point - dört nokta eğme/eğilme
- three-point - üç nokta eğme (eğilme)/eğilme
bias – etki, eğilim
- voltage – denetim gerilimi
bimodal - çift durumlu
binary system - ikili sistem
binder - bağlayıcı
bioactive - biyoetken
biocompatible - biyouyumlu
biodegradable - biyobozunur
biohazardous - biyozararlı
bioinert - biyoetkisiz
biomimetic - doğayı yansıtan
biopolymer – biyopolimer, biyoardışık
birefringence – çift kırılma
bisque - gövde, bisküvi
bitumen - bitüm, zift
blackbody - kara gövde
blast furnace – yüksek fırın
bleaching - ağartma, soldurma
bleeding - kanama, sızma
blending – harmanlama, karıştırma
blister - şişlik, kabarma, su toplama
blunting - kütleştirme, düzleştirme
bonding - bağ, bağlama
- reaction - tepkimeli pişirme, tepkimeli bağlama
boride - borür
boring – burgu salma, delme, sondaj
boron - bor
boson - bozon
boundary - sınır
- conditions - sınır koşulları
brazing - sert lehimleme
breakdown - atlama
- strength - atlama dayanımı
- thermal - ısıl yıkılma
brick - tuğla
bridging - köprü kuran, köprü kurma, kenetleme
bright field – parlak alan, aydınlık alan
- image – parlak alan görüntüsü
- TEM- parlak alan geçirmeli elektron mikroskopi
brittle - gevrek
- fracture - gevrek kırılma
buckling - burkulma
bulk - kütle, yığın, dolu parka
- density – genel yoğunluk
bunch - demet
burnout - yakarak uçurma
bushing - kovan
C
cake - gözenekli kütle, levha
calibrate - ayarlamak, kalibre etmek
calipers - kompas
calorimetry - kalorimetri
- drop - soğutmalı kalorimetri
cantilever - katlı
capacity – sığa, kapasite
capacitor – sığaç, kondansatör
capacitance - sığalık
capacitive loss factor – sığasal kayıp katsayısı
capacity - sığa
capillary - kılcal
- pressure - kılcal basınç
capstan – ırgat, vinç, dolap
- head-screw – ırgat başlığı vidası, silindir biçimli radyal yönde delikleri olan vida
carbide - karbür
carbon - karbon
carbothermal reduction - karbonlu ısıl indirgeme
carrageenan - karajenan
cascade - ardarda iniş
castable - dökme
casting - döküm
- drain - boşaltmalı döküm
- slip - çamur döküm
- solid - dolu döküm
- tape - şerit döküm
- vacuum - vakumlu döküm
catalysis - hızlandırma, tezleştirme
catalyst - hızlandırıcı, tepkime kolaylaştırıcı, tezgen
catalytic converter - katalitik dönüştürücü
catalyzer – kolaylaştırıcı, katalizör
catastrophic - yıkıcı
category – ulam, grup, kategori
cathode - katot, eksi kutup
cation - artın
cavity - oyuk
cell - kafes, göze
cellulose - selüloz
cement - çimento
cemented carbide – metal katkılı karbür
centrifugal casting - merkezkaç döküm
centrifuge – merkezkaç, merkezkaç ayırıcı
centrifugation - merkezkaçla ayrıştırma
ceramic – seramik, taşıl
- conventional - geleneksel seramik
- matrix composite (CMC) – seramik tabanlı karma malzeme (STKM)
ceramography – seramografi
cermet - taşılmetal
chalk –kireçtaşı, kalker, tebeşir
chamotte – seramik kırıntısı, ufalanmış çanak çömlek parçaları, şamot
channel - geçit, oluk, nehir yatağı
characteristic - özgün, tipik, özellik, nitelik
characterization – belirleme, özelliklerin belirlenmesi veya ölçümü
charcoal - odun kömürü
charge correlation – yük bağıntısı
chart - çizge
chemical - kimyasal
- vapor deposition (CVD)- kimyasal buhar çökeltme (KBÇ)
- vapor infiltration (CVI) - kimyasal buhar sızdırma (KBS)
chevron - içiçe açı
chipping – küçük parça halinde kırılarak ayrılma, parçalanma, çapak temizleme
chitin - kitin
chitosan - kitosan
chlorination - klorlandırma, klorlama
cladding – giydirme, kaplama
clamping – mengene ile sıkıştırma
clay - kil
- ball – ince seramik kili
- China – Çin kili
- fire – ateş kili
cleavage - yarılma, çatlama
clinker –klinker, cüruf
clogging - tıkanma
close packed - sıkı örgülü
cluster - topak, küme
coagulant - topaklaştırıcı, pıhtılaştırıcı
coagulation - topaklaşma, pıhtılaşma
coalescence - kaynaşma, toplanma
coarse - iri, kaba
coefficient - katsayı
coefficient of thermal expansion (CTE) - ısıl genleşme katsayısı (IGK)
coercive – (manyetik alanı) sıfırlayıcı
- field – sıfırlayıcı alan
- force – sıfırlayıcı kuvvet
coherent – uyumlu, eşevreli, kaynaşmış, kaynaşık, bağdaşık
cohesion - kaynaşma, yapışma, birleşme
colemanite - kolmanit
collimate – ışının kendi içinde koşut duruma getirilmesi
colloid - asıltı, çok ince (gaz, sıvı, katı) tanelerin başka bir gaz veya sıvı ortamdaki çökelmeyen karışımı, kolloit
column - dik sıra, kolon, sütün
columnar - dik sıralı
combination - birleşim, bileşme
combustion - yanma, tutuşma
- synthesis - yanmalı bireşim
comminution - ufalama
compaction - sıkışma
compatible - uyumlu
compensate - yerini doldurmak, karşılamak, dengelemek
competitive - birbirleriyle yarışan
complement – tamamlayıcı, bir açıyı dik açıya tamamlamak için gerekli açı
compliance - esneklik
complex - karmaşık, kompleks
complexation - karmaşıklaşma
component - bileşen
composite - karma (malzeme)
- ceramic matrix - taşıl tabanlı karma malzeme (TTKM)
composition - bileşim
compound - bileşik
computer code - bilgisayar kodu
compressive strength 217
concentration - derişim, derişiklik
concentrate - birikmek
concept - kavram
concrete - beton
- reinforced - betonarme
condensation - yoğuş(tur)ma
condenser lens – yoğuşturma merceği
conduction - iletim
conductance - iletkenlik
conductivity - öziletkenlik
configuration - biçim, yapı, konum, düzen
confinement - kısıtlama, kıstırma
congruent - uyuşan
- melting - uyuşumlu ergime
connectivity – bağlantı, bağlanabilirlik
consistency - kıvam, tutarlılık
consolidation - yoğunlaştırma
- dynamic 181
constant - değişmez, sabit
contact - değme, temas, dokunma
- bring into - yüzleştirme
container - kap
contour - çevre çizgisi, dış hatlar, sınır
contrast – karşıtlık, aykırılık, zıtlık, kontrast
convection - taşınım
convergent electron beam diffraction (CBED) – odaklanan elektron ışın kırınımı (OEIK)
coordination number - bağlantı sayısı
copolymer – iki veya daha fazla monomerden oluşan polimer
coprecipitation - ortak çökeltme
cordierite - kordierit
core - çekirdek, öz, göbek
correlation - bağıntı
corrosion - bozunma, korozyon
- stress - gerilme bozunması
corundum – alümina, zımpara
counter – ters, sayaç
counterion - tersyükün
couple - bağlama, birleştirme
coupling - kavrama
covalent - ortak bağ, ortak bağlı
cover glass - lamel
crack - çatlak, kırık
- bowing - çatlak eğilmesi
- bridging - çatlak kenetlenmesi
- deflection - çatlak sapması
- extension force - çatlak büyüme kuvveti
- front - çatlak alnı
crater - oyuk, krater
crazing – mozaik dokulu çatlama
creep - sürünme
cristobalite - kristobalit
criteria - ölçüt
critical - kritik, can alıcı, tehlikeli, eşik
cross-link - çapraz bağ(lanma)
crucible - pota, kap
crush - ufalamak, kırmak
crystal - kristal
- single - tekil kristal
cubic - kübik, küp biçimli
cumulative – birikmeli, birikil, birikmiş, kümülatif
curing - çapraz bağlama yoluyla ardışıkların sertleştirmesi veya toklaştırılması
curling - kıvrılma, bükülme
current - akım
- density - akım yoğunluğu
cyanide - siyanür
cyanite - siyanit
cycle - devir, dönem, çevrim, döngü
cyclic - çevrimsel, dönemsel, periyodik
cyclic compounds - halkalı bileşikler
cyclization - halkalı duruma getirme
cyclone - siklon
D
dark field TEM - karanlık alan geçirmeli elektron mikroskopi
deagglomeration - saçılma, dağılma
debinding - katkı maddelerinden arındırma, bağlayıcılardan arındırma, anayapıdan ayrılma
- thermal - katkı maddelerinden ısıl arındırma
debonding - sıyrılma, anayapıdan ayrılma
decomposition - bozunma, ayrışma, çözünme
decoration - bezeme
defect - hata, kusur, aksaklık, eksiklik
deflection - eğilme, sapma
deflocculant - saçıcı madde, dağıtıcı madde
deflocculation - saçılma, dağılma
defoamer - köpük giderici
deformation - şekil değişimi
degree of freedom - serbestlik düzeyi
dehydration - kuruma, su kaybı, susuzlaşma, dehidratasyon
delamination - (ince) tabakalara ayrılma
dendrite – ağaç dalları gibi büyümüş kristal, dal
densification - yoğunlaştırma
density - yoğunluk
- full - tam yoğunluk
- green - ön yoğunluk
- of states - durum yoğunluğu
- relative - bağıl yoğunluk
- theoretical - kuramsal yoğunluk
depletion - tükenme, bitme
depolimerization - ardışığın parçalanması
deposit - çökelek, tortu
deposition - çökeltme, kaplama, bırakma
depth of field – alan derinliği
derive - türetmek
derivative - türev
design - tasarım
desorption - kusma, dışarı salma
destabilize – bozunma, bozunmaya neden olma
destruction – harap etme, yıkma
detector – algılayıcı, bulucu, detektör
detergent - kir giderici
deterministic – gerekirci
device - aygıt
diagram - çizge
diamagnetic - ters dizilmıknatıslı, diyamanyetik
diamagnetism - ters dizilmıknatıslık, diyamanyetizm
die - kalıp
- land - kalıbın akış yönündeki düz bölümü, kalıp kenarı
dielectric - dielektrik, yalıtkan
- constant - dielektrik değişmezi
- material – yalıtkan
- permittivity – elektrik geçirgenliği
- strength - dielektrik dayanım
differential - ayrışık, ayrımlı, farklı, ayrık, türevsel
- equation - türevsel denklem
differential
- scanning calorimetry (DSC) – ayrımlı taramalı ısıl ölçme, ayrımsal taramalı ısılölçüm (ATI)
- thermal analysis (DTA) - ayrımlı ısıl çözümleme , ayrımsal ısıl çözümleme (AIÇ)
diffraction - kırınım
- pattern – kırınım dokusu
diffractometer - kırınımölçer
diffuse - dağınık, yayılmış
diffusion - yayınım, yayınma
- self - öz yayınım
diffusivity – yayınırlık
digestion - sindirim
digital - sayısal
dihedral - iki düzlemli
- angle - iki düzlem arası açı
dilation - genleşme, genişleme, büyüme
dilatancy - genleşirlik
dilatation - bkz dilation
dilatometer - genleşmeölçer
dilute - seyreltik
dimple grinding – çukurlu taşlama
diphasic - iki evreli
dipole - dipol
dipolar - iki kutuplu
directional - yönelimli
discharge - boşalım, boşalma, deşarj
- glow - akkor boşalımı
- hollow cathode - boş katot içi boşalım
- lamp - boşalmalı lamba
discrete - ayrık, kesikli
disintegratıion - parçalanma, ufalanma, dağılma
dislocation - çıkık, aykırı yerleşim, dislokasyon
- climb - çıkık tırmanması
- edge – kenar çıkığı, kenar aykırı yerleşimi
- glide - çıkık kayması
- screw – burgu çıkığı, burgu aykırı yerleşimi
- loop - çıkık halkası
dispersant - dağıtıcı, yayıcı, saçıcı
dispersion - dağıtma, dağılma, dağılım
dispersion - yayılma, dağılım, dağıtım
- force – see London force
- strengthening 226
dispersant - dağıtıcı (madde), yayıcı, saçıcı
disposable - atılabilir
dissipation - dağılma, dağıtma, kayıp
dissociation - ayrışma
dissolution - çözünme
- congruent 350
- incongruent 352
dissolve - çöz(ül)mek
distillation - damıtma
distorted - çarpık
distortion - çarpılma
divalent - çift değerlikli
divider - paylaştırıcı
doctor blade process - şerit döküm işlemi
domain - evlek
dominate - egemen olmak, baskın olmak
donor - bağışçı
dopant - katkı maddesi
dope - katkılamak, katmak, madde katmak
drag - sürükleme
drawing - çekme
dressing – bileme, bileyleme
driving force - itici kuvvet
droplet - damlacık
drying - kurutma
ductile - sünek
duplex - ikili
dwell - bekleme, durma, sürme
dynamic - devingen, dinamik
E
earthenware – camlaştırılmamış kil ürünlerinin genel adı
echo - yankı
edge-defined film-fed growth - kenar tanımlı film beslemeli büyütme
eject - boşaltma, dışarı atma
elastic - esnek
- deformation - esnek şekil değişimi
- modulus - esneklik katsayısı
- scattering – esnek saçılma- testing 212
electrode - elektrot
electrogenerated base –
electrolyte - elektrolit
elektrotüremeli baz
electromotive force (emf) – elektromotor kuvvet
electroplating - elektrolizle kaplama
electrophoresis - elektroforez, elektriksel asıltı hareketi
electrostrictive - elektrosınırlayıcı
element – öğe, element
eliminate - gidermek
emission - salım, yayım, emisyon
emissivity - özsalıcılık
- spectral hemispherical 306
emittance - salıcılık
emulsion - sıvı asıltı
emulsify - asıltılaştırmak
endothermic - ısıalan, endotermik
energy - enerji, erke
- balance approach 230
- conventional production 430
- dispersive spectroscopy (EDS) – enerji dağılımlı izgeölçümü (EDİ)
- loss electron spectroscopy (EELS) – enerji kayıp elektron izgeölçümü (EKEİ)
engobe - astar
entanglement - birbirine dolanma
enthalpy - yığıntı, entalpi
entropy - dağıntı, dağı, entropi
epitaxial – kristal doğrultusu anayapı ile aynı olan, epitaksiyel
equation - denklem
equilibrium - denge
equiaxed - eşeksenli
equipment - donanım, donatım, gereç
erosion - erozyon
essential - esas, temel gereksinim
estimate - öngörmek, tahmin etmek, kestirmek
etching - dağlamak
eutectic - birerim, kolayerir, ötektik
evaporation - buharlaş(tır)ma
evidence - kanıt
exchange reaction - değişim tepkimesi
excimer (excited dimer) laser – uyarılmış dimer lazer
excitation - uyarım, uyarma
exclusion principle – dışarlama ilkesi
exhibit - sergilemek
exothermic - ısıveren, egzotermik
expansion - genleşme
experiment - deney
exponent - üs
exponential - üstel, üssel, üslü
expose - etkisinde bırakmak, sergilemek, açığa vurmak, yüzleştirmek
extension - uzama
extensometer - uzama ölçer
extinction - (soy) tükenme
extraction - özütlemek, özünü çıkartmak, suyunu çıkartmak
extrapolation - dışa değer bulma, ekstrapolasyon
extrusion - kalıptan itme, darçıkım, ekstrüzyon
F
factor - etken
failure - kopma, kırılma
fatigue - yorulma
feature - özellik, olgu
feldspar - feldispat
felt - keçe
ferrimagnetism – artık kutuplu mıknatıslanma, ferrimanyetizma
ferrite - ferrit
ferroelectricity – elektrikli kutuplanma, ferroelektriklik
ferromagnetic – asal mıknatıslı, ferromanyetik
fiber - lif, kıl
fidelity – sadakat, doğruluk, bağlılık
- high – yüksek doğruluk
field emission – alan salımı, alan yayımı
- gun – alan salım tabancası
field ion microscope – alan yükün mikroskobu
filament - iplikçik, ipçik
film - ince katman
filter - süzgeç, filtre
firing – pişirim, pişirme
fission – atom parçalanması
fixture - bağlantı düzeneği, donatım, aparat
flaw - kusur, hata
flexure - eğilme
flint - çakmaktaşı
flocculation - kümelenme
flue gas – fırından çıkan atık gaz
fluid - sıvı, akışkan
fluidize - akışkanlaştırmak
fluid energy mill - sıvı enerjili değirmen
fluorcanasite - florkanasit
fluorescence – florışıma, akışıma
fluorescent – floresan, floroışıl
fluorrichterite - florrişterit
fluorine - flor
fluorspar - flüorit
flux - akı, cüruf
- pinning - akı yakalama
fly ash – uçucu kül
focus - odak, odaklamak
foliated - yapraksı
force - kuvvet, yük
forging - dövme
forming - şekillendirme
formula - formül
fracture - kırılma
- mechanics approach 231
- toughness 236
- toughness measurement 239
framework - iskelet
free radical - serbest kök
freeze - dondurmak
- casting - dondurmalı döküm
- drying - dondurarak kurutma
frequency - sıklık, frekans
fringe - sınır, kenar, saçak
frit – sırça
fritting - sırçalaştırma
fuel cell - yakıt hücresi, yakıt gözesi
function - işlev, görev, fonksiyon
functional - işlevsel
functionally gradient - işlevce eğimli
furnace – fırın, ocak
fuse - erimek, eritmek
fused silica - silikadan elde edilmiş cam
fusion - eritme, ergitme, kaynaşım, atom birleşmesi, füzyon
- thermonuclear - ısılçekirdeksel kaynaşım
G
garnet - garnet
gas - gaz
- gun - gaz tüfeği
gel - jel, pelte
gelatin - jelatin
gelation - pelteleş(tir)me
gel casting - pelte döküm
generate - üretmek
generation – kuşak, nesil
glass - cam
- ceramic - taşıl cam
glaze - sır
glost - sır
glow - parlama, akkor
glucose - glikoz
gluon - gluon
glycoside - glikozid
gob – ergimiş cam parçası
gouging - oyma, oyup çıkarma, kanal açma
graded - dereceli
gradient - değişim hızı, değişim, düşüm, meyil, eğim
- furnace - bölgesel ısıtmalı fırın
gradual - aşamalı, basamaklı
grain - tane
- boundary - tane sınırı
granule - tane
graphic - çizge
green ceramic - hamur, pişmemiş parça
green forming - ön biçimlendirme
green density - pişme öncesi yoğunluk, ön yoğunluk
grid - ızgara
grinding - öğütme, ezme; taşlama, bileme; zımparalama
- ball - öğütücü bilye
- paper - zımpara kağıdı, aşındırıcı kağıt
grog – seramik kırıntısı, ufalanmış çanak çömlek parçaları, şamot, doğal olarak bulunan ve yanardağ etkisiyle pişmiş ateş kili
groove - yiv, kanal, oluk
ground – toprak, taban
- state – taban durumu, temel durum
group - öbek, küme
guide - kılavuz, yönlendirici
gum - reçine, sakız
gypsum - alçıtaşı
H
hadron - hadron
halide - halojenür
handle - taşımak, işlemek, elden geçirmek
hardness - sertlik
hardening - sertleşme
harmonic - uyumlu, ahenkli
hazardous - tehlikeli
heat
- capacity - ısı sığası
- exchanger - ısı değiştirici
- flux - ısı akısı
- specific - özgül
- transfer - ısı geçişi
heating element - ısıtma öğesi, direnç
hemisphere - yarıküre
heterogeneous - çoktürel, heterojen, düzensiz yapılı
heteropolar - farklı kutuplu
hexagon - altıgen
hexagonal close packed - altıgen sıkı dizilimli
homogeneous - tektürel, homojen
homopolar - eş kutuplu
homopolymer – homopolimer
host - konak, konakçı, konut, ev sahibi
hue – renk tonu, gerçek renk, renk derecesi
hull - kabuk
husk - kabuk
hybrid - melez
hydration - su tutma, su ile birleşme, hidratasyon
hydride - hidrat
hydrolysis - sulu ayrışım
hydrolyze - sulu ayrıştırma
hydrophilic - su tutan, su seven, sucul, hidrofil
hydrophobic - suyu iten, sudan korkan
hydrostatic - hidrostatik
hydrothermal - hidrotermal
hyper - aşırı
hypothesis - sav
hysteresis - histeresis, histerezis
I
ideal – ülküsel, ideal
idle time - ölü zaman, boş zaman
ignite - ateşlemek, tutuşturmak
imaginary – sanal, hayali
immerse - batırmak
immiscibility - karışmazlık
immune - bağışık
impedance - empedans
impegnation – emdirme, aşılama
imperfection - kusur, hata
implant - doku aşısı, aşı
implantation - aşılama, yerleştirme, dikme, gömme
implosion - içe doğru patlama
impulse - dürtü, itici güç, itme, darbe
impurity - yabancı madde
in situ – yerinde, kaynaklandığı/oluştuğu yerde
incineration - külleme
incinerator - külleyici
inclusion - ikincil tane, yabancı madde
incongruent - uyuşmayan
incubation - kuluçka
indentation - batırma, sertlik deneyi izi
index - gösterge, dizin, verilerin yorumlanarak bir evre veya kristal yapıyla ilişkilendirilmesi
indication - gösterge, belirti
induction - irgitim, indüksiyon,
endüksiyon, indükleme, endükleme
inert - etkisiz, eylemsiz
infiltration - emdirme, içeri sızdırma
- melt - ergiyik sızdırma
infrared – kızılötesi
- far – uç kızılötesi
ingredient - içerik, karışımdaki malzeme
initiator - tetikleyici, başlatıcı
injection molding - içitimli kalıplama, enjeksiyon kalıplama
innovative - yaratıcı, yenilikçi
inorganik - inorganik, anorganik
insert – ek parça, sokulan parça
in-situ - yerinde, ilk yerinde, doğal yerinde
insulator - yalıtkan
integral - tümlenik
integrated - tümleşik
- circuit - tümleşik devre
intensity - şiddet, yoğunluk, keskinlik interaction - etkileşim
interface - arayüzey
interference - girişim, parazit
interferometer - girişim ölçer
interlocking - kilitlenme
intermediate lens – ara mercek
intermediate oxide - ara oksit
intermetallic - metallerarası
inermetallic compound – metallerarası bileşik, ara bileşik
interstitial - arayer
intimate - yakın, içiçe
intrinsic - kendine özgü, içinde bulunan
invasion - akın, saldırı, istila
inviscid - yapışkan olmayan
ion – yükün, iyon
ionic - yükünsel
- forces – see electrostatic forces
- conduction 318
irradiation - ışın yayma, ışın saçma
irreversible - tek yönlü, tersinmez
irritate - tahriş etmek, rahatsız etmek, sinirlendirmek
isoelectric - eş elektrik
isomorphic - eşbiçimli
isopycnic - eşyoğunluklu
isostatic - her yönden eşit (basınçta)
- pressure - eşbasınçlı
isotherm - eşsıcaklık eğrisi
isothermal - eşısıl
isotropic - eşyönlü
J
jet - jet
joint – eklem, bağlantı
journal – muylu, mil ucu, milin yatak içindeki bölümü
junction - buluşma noktası
K
key property - anahtar özellik
kiln – seramik fırını
kink - kıvrım
knock - vuruntu
L
ladle – taşıma potası, pota
lamellar - katmanlı
laminar - kat kat
- flow - yapraksı akış, düzgün akış, laminer akış
laminate - ince tabakalara ayırmak, katmanlara ayırmak
lancet – sivri kavis, neşter
lapping - perdahlama
laser - lazer
lateral - yanal
lattice – kafes
- fringe – kafes saçağı
layer - katman
leaching - katıdan özütleme, katı içinden bir sıvı geçirme yoluyla ayrıştırma
lepton - lepton
leucite – lüsit, lösit
lever rule – kaldıraç kuralı
levitation - havada tutma, havaya kaldırma
ligament - bağ, köprü
lime – kireç
- spar – kalsiyum feldispat
limestone - kireçtaşı
limit - kısıtlamak
linear elastic fracture mechanics (LEFM) - doğrusal esnek kırılma mekaniği (DEKM)
linear variable differential transformer (LVDT) - doğrusal değişken türevsel dönüştürücü (DDTD)
liner - astar
lining - astar
liquidus curve - sıvılaşma eğrisi, sıvıcıl eğri
literature - yazın
load transfer 227
location - konum
long term – uzun süre
loss
- factor - kayıp etkeni
- tangent - kayıp tanjantı
low energy electron diffraction (LEED) – düşük enerji elektron kırınımı (DEEK)
lubricant - yağlayıcı, kaydırıcı, kayganlaştırıcı
M
macroscopic - iri ölçekli, çıplak gözle görülebilen, makroskopik
magenta - mor
magnesia - magnezya, magnezyum oksit
magnesite - manyezit
magnetic – manyetik, mıknatıssal
- resonance imaging (MRI) – manyetik rezonans görüntüleme
magnetohydrodynamic - mıknatıssal hidrodinamik
major - ana, esas, birincil
malachite – malakit, bakır taşı
mandrel - çekirdek çubuk
marble - bilye, misket
mat - hasır, keçe
matrix - temel, anayapı, taban
measure - ölçüt, ölçüm
mechanics - işleybilim
mechanical - işleybilimsel
mechanism - işleyiş, süreç, düzenek
medium - ortam
melt - eriyik, ergiyik
melting - erime, ergime (özellikle tuzlar için)
membrane – membran, zar
mesh - gözenek
mesophase - ortaevre
metastable - yarıkararlı
microcrack - mikroçatlak
micelle – tanecik, yükün öbeği
microanalyzer - mikroçözümleyici
micrograph – mikroçizi, mikrograf
microhardness – mikrosertlik
microindentation - mikrobatırma
microscope - mikroskop
- scanning electron (SEM) - tarama elektron mikroskobu
- transmission electron (TEM) - geçirim elektron mikroskobu
microscopic - mikroölçekli, mikroskopik
micropore - mikrogözenek
microsieving - mikroeleme
microstructure – mikroyapı
microstrain - mikrozorlanma
microwave - mikrodalga
migration - göç, yer değiştirme
milling - ufalama, öğütme, frezeleme
- ion – yükünlerle inceltme
mineral - mineral
minimum - en az
minimize - en aza indirgemek
minor - ikincil, azınlık
mirage cell - ılgım (serap) hücresi
misalignment - sapma
mixture - karışım
mode - durum
moderator - yatıştırıcı
modern - çağdaş
modifier - değiştirici, düzenleyici
modulation - taşıyıcı sinyaldeki bilginin kodlanmasında kullanılan yöntemler, uygun olması için değiştirmek, ayarlamak
modulus – modül, katsayı
- bulk - hacimsel esneklik katsayısı
- elastic - esneklik katsayısı
- of elasticity - esneklik katsayısı
- of rupture (MOR) - eğilme dayanımı
molar volume – mol hacim
mold - kalıp
molding - kalıplama, kalıpla biçimlendirme, kalıba basma
- blow - üflemeli kalıplama
molecule - özdecik, özge
mollusk - yumuşakça
moment - moment
- of inertia - atalet momenti
momentum - devinirlik, moment
monitor - izlemek
monochromatic - tekrenkli
monodisperse - tekil dağılımlı
monolithic - tekil
monosized - tek boylu
morphology - biçim
mortar - havan/harç
mounting - gömme
muffle – sönümleme, azaltma, susturma
- furnace – kılıflı fırın, daha düşük sıcaklıkta bir iç bölmesi bulunan fırın
mullite - müllit
muon - muon
mussel - midye
murex - deniz minaresi
mutual - karşılıklı, birbirini
N
nanocrystalline - nanoyapılı
nanoscale - nanoölçek
nautilus - notilus
near-net shape - son ürüne yakın biçimli
neck - köprü
net - net, halis, öz
- shape - son ürüne eş (veya yakın) biçimli
network - örgü
network former - örgü oluşturucu
network modifier - örgü değiştirici
neurotoxic - sinir üzerinde zehir etkisi yapan
neutral - dengede, eşit, yüksüz, nötr
neutrino - nötrino
Newtonian - Newton uyumlu
nitrate - nitrat
nitride - nitrür
noble - soy (asal)
nodular – küresel, yumrulu
nodule - ufak düğüm, yumru
nominal - geçerli
nondestructive evaluation - hasarsız inceleme
nonmetal - metal olmayan (ametal)
notation - gösterim biçimi
notch - çentik, kertik
novel - yeni
nozzle - uç
nuclear - çekirdek(sel)
- fusion – çekirdeksel kaynaşım
- magnetic resonance (NMR) - çekirdeksel manyetik çınlama (ÇMÇ)
nucleation - çekirdekleşme
O
objective – objektif
- lens – görüntü merceği
oblique - eğik, yatık
obscure - gölgelemek, perdelemek
opaque - donuk, saydam olmayan, opak, ışık geçirmez
optic - optik, görsel
optimal - optimum, en uygun, en tatmin edici
optimum - en uygun, en iyi
orbit - yörüngede dönmek
orbital - yörünge
ordered solid solution – düzenli katı çözelti
ore - filiz, cevher
organic - organik, örgensel
orientation - yönelim, yönlendirme
orifice - delik, ağız
original - özgün
orthogonal - dikey
oscillation - salınım, titreşim
- camera – salınım kamerası
oscillating - salınımlı
oscilloscope - salınımgözler, osiloskop
Ostwald ripening - Ostwald irileşmesi
outstanding - üstün
overlap - kesişme, kesişim
oxide - oksit
oxidation - oksitlenme
P
packing - dizilim
palladium - paladyum
parabol - parabol
paraelectric - paraelektrik
parallel - koşut
paramagnetic - dizilmıknatıssal, dizilmıknatıslı, paramanyetik
paramagnetism - dizilmıknatıslık, paramanyetizm
parameter - değişken, etken, parametre
particle - parçacık (atom yapısında), tanecik (katı halde, toz)
partial - kısmi, tikel
paste - macun
path - yol
pattern – doku, desen, şablon, model
peak – doruk, tepe
pellet - tablet, hap
penetrate - içine işlemek, sokulmak, sızmak
percolation - süzme, süzülme, sızma, sızıntı
- threshold - sızıntı eşiği
performance – işlevsellik, başarı, verim, performans, eylem, yerine getirme
periclase - periklas (MgO)
period - çevrim
periodic - çevrimsel
- table - çevrimsel çizelge
permeable - geçirgen
permeability - geçirgenlik
permeation - sızma, yayılma
permittivity – yüklenebilirlik, dielektrik sabiti
perturbation - yörünge veya yoldaki küçük sapma
pestle - havan eli
petrography - kayabilim
petuntze – Çin cevheri
phase - evre, aşama
- diagram - evre çizgesi
- separation - evre ayrışması
phonon - fonon
photoelasticity – fotoelastisite
photomultiplier - ışılçoğaltıcı
photon - foton
photoreflectance - ışıl yansıtırlık
photothermal - ışıl ısıl
phthalate - ftalat
pickling - oksit tabakanın giderilmesi
pigment - renkveren, renklendirici
piezoelectric - piezoelektrik
piezoelectricity - piezoelektriklik
pinning - tutma, sabitleme, yakalama
pioneering - öncü
pit - oyuk
pitch - zift
plane - düz, yassı, düzey, düzlem, yüzey
- stress - düzlemsel gerilme
planar - düzlemsel, yüzeysel
planetary mill - gezegen değirmen, gezegen öğütücü
plasma - plazma
- spray - plazma püskürtme
- heating 44
- synthesis – see plasma heating
plaster of Paris - alçı
plastic - yoğrulabilir, plastik
- deformation - kalıcı şekil değişimi
plasticizer - yoğruklaştırıcı (madde)
platelet - levhacık, yassı tanecik
plot - çizim, çizmek
plowing - kazıma
plug flow - tıkanmış akış
plunger - piston
ply - kat, dizi
polar - kutupsal
polarization - kutuplaşma
polishing - parlatma
polyatomic - çokatomlu
polycondensation - çok yoğuşumlu, çoklu yoğuşma, çoğul yoğuşma
- reaction - çok yoğuşumlu tepkime, çoğul yoğuşma tepkimesi
polycrystal - çoğul kristal
polycrystalline - çok kristalli
polyelectrolyte – çoğul elektrolit
polymer - ardışık malzeme, ardışık
polymerization - ardışıklaşma
polymorph - farklı biçim
polymorphism - çok biçimlilik
polysaccharide - polisakarit
polyvinyl
poor (properties) - kötü (nitelikler)
porcelain - porselen
pore - gözenek
porous - gözenekli
porosimetry – gözeneklilik ölçümü
porosity - gözeneklilik
positron emission tomography (PET) – pozitron salım tomografi (PST)
post processor - son işlemci
pot - çömlek
potash – potas, potasyum oksit, potasyum tuzu
- spar – potasyum feldspat
potential – potansiyel, olası, gerilim
- chemical - kimyasal potansiyel
- well - potansiyel kuyusu
- zeta - zeta gerilimi
power - güç
- supply - güç kaynağı, besleme kaynağı
precession – dönüşteki salınım veya titreşim
precipitate - çökelti, çökelek
precipitation - çökelme, çökeltme
precision - kesinlik, doğruluk, belirginlik
preconsolidation - yoğunlaştırma öncesi
- processing - yoğunlaştırma öncesi işlem
precursor – öncül, öncü oluşum
predict - kestirmek, tahmin etmek, öngörmek
preferential - yeğlemeli, tercihli
preferred orientation - yeğlenen yönlenmeler
preform - ham yapı, ön biçim
presence - varlık
present – varolan, bulunan, mevcut
preservative - koruyucu
pressing
- die - kalıpla presleme
- dry - kuru presleme
- hot - sıcak presleme
- hot isostatic (HIP) - eşbasınçlı sıcak presleme (ESP)
- isostatic - eşbasınçlı presleme
pressure casting - basınçlı döküm
primary - birincil
probe – duyarga, uzantı, sonda
property - özellik
program - yazılım
projector lens – projektör merceği
prolonged - uzatmalı, uzatılmış
propagate - yayılma, ilerleme
property - özellik, nitelik
proportional - orantılı
pseudo - görünüşte, sözde, uydurma, aldatıcı, yalancı, gerçek olmayan
pseudoplastic - görünüşte plastik
pugging - yoğurma
pug mill - çamur/beton karma makinesi
pullout - dışa çekilme, çekilme
pulp - öz, kağıt hamuru
pulse - akım darbesi, darbe, nabız
punch - zımba
pure - arı
purify - arıtma, arıtım
purity - arılık
pycnometer - piknometre
pycnometry - piknometri
pyroelectricity – ısıl elektriklik
pyrolysis - ısılbozunma, ısıl bozunum, ısıl dönüşüm
pyrometer - yüksek sıcaklık ölçer
- infrared - kızılötesi sıcaklık ölçer
Q
qualitative - niteliksel, nitel
quantitative - nicel, niceliksel
quantum - nicem, kuvantum
- mechanics - nicemsel işleybilim
quark - kuark
quartz - kuvars
quench - aniden soğutmak, söndürmek
- testing - su verme deneyi
R
radial - ışınsal, yarıçapla ilgili
radially - yarıçap boyunca, merkezden çevreye doğru, ışınsal olarak
radiation - ışınım
radical - kök, köklü
radiography – radyografi, ışın çizim
radome - radom
rake angle – kesme ucu eğimi, aşındırıcı tane kesme eğimi
ramie - çin keneviri
random - rasgele, rassal
range - erim (menzil), aralık
rare earth
- alkali - seyrek toprak alkali
- metal - seyrek toprak metal
rate - oran, hız
ray - ışın
reactant - tepkiyen, tepken
reaction - tepkime, tepkileşim
- bonding - tepkimeli pişirme, tepkimeli bağlama
- exchange - alışveriş tepkimesi
reactor – tepkiyici, tepkimeç
- breeder – üretken tepkiyici
- fission – atomsal parçalanma tepkiyicisi
- fusion – atomsal birleşme tepkiyicisi
reactive - tepkinirlik gösteren, tepkime eğilimli
reagent - ayıraç, belirteç
rearrangement - yeniden yerleş(tir)me, yeniden düzenle(n)me,
recent - yakın zamandaki
reciprocal – karşıt, ters, karşılıklı
recover - geri kazanmak
rectifier – doğrultmaç, redresör
redox - redoks
recuperator – ısı (geri) kazanıcı
reference - karşılaştırma yapılan, kaynak
- flag - işaret uzantıları
refine - arıtmak
reflectance - yansıtırlık
reflection electron diffraction (RED) – yansıma elektron kırınımı (YEK)
reflectivity - öz yansıtırlık
refraction - kırılma, kırılım
refractive index - kırılma göstergesi, kırılım göstergesi
refractory – yüksek sıcaklık malzemesi, refrakter, güçerir
reinforcement - sağlamlaştırma, pekiştirme
reject - yadsımak
relationship - bağıntı
relative - göreceli, göreli, bağıl
relaxation – rahatlama, gevşeme
- time – gevşeme zamanı
relaxor - gevşetici
release - serbest bırakmak, salıvermek, bağını çözmek, kurtarma
- agent - bağ çözücü (madde), ayırıcı (madde)
reliability - güvenilirlik
relic - kalıntı
remanent – kalıcı, artık
remove - ayrıştırmak, uzaklaştırmak, gidermek
replace – yerine koymak, yer değiştirmek
report - bildirmek
repulsion - itme
reservoir – havuz
residual - kalıcı
residue - kalıntı, artık
resilience - esneme, yaylanma, esneklik
resin - reçine
resistance - direnç
resistivity - özdirenç, direnirlik
resolution – çözünürlük, ayırma
resonance - rezonans, çınlanım, çınlama
resonator - rezonatör
resorption - dokunun erimesi, çözünmesi, yeniden soğurulma
retention - kalıcılık
reversal - tersinme
reversible - tersinir, tersine çevrilebilir
review – gözden geçirme, değerlendirme
- paper - derleme
rheology - akış (bilimi), akış biçimi
- aid - akıcılık katkısı
rheopexy - reopeksi
ribbon - şerit, kurdela
rigid - esnemeyen, katı, bükülmeyen
roll compaction - merdaneli sıkıştırma
roller mill - silindirli değirmen
rolling - haddeleme
roughness - pürüzlülük
rule of mixture (ROM) - karışım kuralı
runaway - atlama
runner - besleme geçidi
rutile - rutil (TiO2)
S
saccharide – sakarit, şeker içeren organik madde
sample - örnek
sanitary ware - banyo malzemeleri, banyo ürünleri
sand blaster - kumlama gereci
sapphire – safir, gökyakut, alümina
satisfactory – tatmin edici
saturation – doygunluk, doyma, renk yoğunluğu
scale - ölçek, kabuk
scanning acoustic microscope (SAM) – tarama ses mikroskobu (TSM)
scanning electron microscope (SEM) - tarama elektron mikroskobu (TAEM), tarayıcı elektron mikroskobu
scanning lazer acoustic microscope (SLAM) – tarama lazer ses mikroskobu (TLSM)
scanning photoacoustic microscope (SPAM) - tarama fotoakustik mikroskop (TFAM)
scanning probe microscope (SPM) – tarayıcı iğne mikroskobu (TİM)
scanning tunneling microscope (STM) – tarama tünelleme mikroskobu (TTM)
scanning tunneling spectroscopy (STS) – tarama tünelleme spektroskopi (TTS)
X-ray photoelectron spectroscopy (XPS) - X ışını fotoelektron izgeölçümü (XFİ)
scattering - saçılım
schedule - döngü, düzen
schematic - çizimsel
schematically - çizim olarak
scrap - hatalı üretim, ıskarta
screening - eleme
scintillator – tanecik veya foton çarptığında parıldayan madde, sintilatör
scission - kesilme, bölünme
screen – perde, ekran, kafes
sea urchin - deniz kestanesi
seal - sızdırmazlık, yalıtım
sealant - sızdırmazlık malzemesi, bağ malzemesi
second phase - ikincil evre
secondary - ikincil
section - altbölüm
seed - tohum
segregation - ayrılma, ayrılanma, ayrıklaşma, ayrık düşme
selected area diffraction (SAD) – seçilmiş alan kırınımı (SAK)
selective - seçimsel
self-propagating synthesis (SHS) - kendiliğinden yayılan bireşim
semiconductance - yarıiletkenlik
semiconductor - yarıiletken
- extrinsic - katkılı yarıiletken
- intrinsic - yalın yarıiletken
semirigid - yarıkatı
sensitive - duyarlı
sensitizer - duyarlaştırıcı, hassaslaştırıcı
sensor – algılayıcı, duymaç
set – donma, katılaşma
settle - çökme, oturma, yatışma, durulma
set up - düzenek
shear - kayma
- modulus - kayma esneklik katsayısı
sheave – çıkrık, makara, oluklu kasnak
sheet - yaprak
shell - kabuk
shock - sarsıntı
short-range order - kısa erim düzen
shrinkage - büzülme
sigmoidal - S biçimli, kıvrık, çift kıvrımlı, sigmamsı
signal - işaret, uyarı, sinyal, uyarım
silane - silan
silica – silis, silika, silisyum dioksit
silicate - silikat
silicide - silisli bileşim
simulation - benzetim
single – tek, tekil
- crystal – tekil kristal
sintering – pişirme, pekiştirme
- liquid-phase - sıvı evre pişirme
- map - pişirme haritası
- plasma - plazmalı pişirme
- rapid rate - yüksek hızda pişirme
- reaction - tepkimeli pişirme
- solid-state - katı evre pişirme
sinusoidal - sinüzoidal
sizing - haşıl, sınıflama
slag - cüruf
slide - lam
slip casting - bkz casting
slump - göçmek, gevşemek
slurry - bulamaç, çamur
soak - emdirme, demlendirme, bekletme
soda – sodyum bikarbonat, soda
- ash – karbonat, sodyum karbonat
- spar – sodyum feldispat
sol – sol, çözelti
sol–gel – sol-jel
solidification - katılaştırma
solid solubility - katı çözünürlük
solid solution - katı çözelti
solidus curve - katılaşma eğrisi
solute - çözüngen, çözünen madde
solution - çözelti
solubility - çözünürlük
solvation – sıvı sarılım
solvent - çözücü
sonar – sonra, deniz radarı
space group – uzay kümesi
spalling - yüzey çatlaması
spark - kıvılcım
- plug - buji, kıvılcım tapası
spatial – uzaysal, üç boyutta
specific - özgü, belirgin, özgül
- heat - özgül ısı
specular - ayna gibi, yansıtıcı
spectrometer - izgeölçer, tayfölçer, spektrometre
spectroscopic - izgeölçümsel
spectroscopy – izgeölçümü, tayf ölçümü, spektroskopi, izgegözlem
- Auger electron (AES) – Auger elektron izgeölçümü (AEİ)
- electron energy loss (EELS) - elektron enerji kayıp izgeölçümü (EEKİ)
- Fourier transform infrared (FTIR) - Fourier dönüşüm kızılötesi izgeölçümü (FDKİ)
- laser ionization mass - lazer yükünleşme kütle izgeölçümü (LYKİ)
- nuclear magnetic resonance - çekirdeksel manyetik çınlama izgeölçümü (ÇMÇİ)
- Raman – Raman izgeölçümü
- Rutherford backscattering (RBS) - Rutherford geri saçılma izgeölçümü (RGSİ)
- secondary ion mass (SIMS) - ikincil yükün kütle izgeölçümü (İYKİ)
- X-ray emission – X ışını salım izgeölçümü
- X-ray photoelectron (XPS) - X ışını fotoelektron izgeölçümü (XIFİ)
spectrum - izge, tayf
- visible - görünür izge
sphene – kama taşı, titanit
spin – dönü
spindle – etrafında birşeyin döndüğü ince mil veya pim
spinneret - small metal plate, thimble, or cap with fine holes for spinning man made filaments
spinning - eğirme (iplik yapma), savurma
spiral - sarmal, helis, spiral
spontaneous - kendiliğinden
spray
- drying - püskürtmeli kurutma
- roasting - püskürtmeli kavurma
springback - yaylanma
sprue - besleme geçidi
squid - aşırıiletken nicemsel girişim aygıtı (ANGA)
stable - kararlı
stabilization - dengelemek, kararlı duruma getirmek
stabilized - kararlılaştırılmış
- steric 99
- semisteric 99
stacking fault - dizilim hatası, dizilme kusuru
stamping - basma
state - durum, hal
static - durağan
statistical - sayılamaya dayalı, istatistiksel
statistics - sayılama, istatistik
steel - çelik
mild - yumuşak çelik
tool - takım çeliği
steric - uzamsal
stiffness - bükülmezlik, bükülme direnci, katılık, rijitlik
stoichiometric - tam orantılı, kimyasal orantılı
stoneware – yüksek pişirimli sert ve gözeneksiz kil ürünü, camlaştırılmış/yarı camlaştırılmış sert kil ürünü
storage - biriktirme, saklama, koruma, depolama, bekletme
strain - gerinme, gerinim, zorlama
- gauge - gerinim ölçer, gerinme ölçer, gerinimi elektriksel sinyale dönüştüren cihaz
- hardening - gerinme sertleşmesi
- residual - kalıcı zorlama
stream - akış, akıntı, akım
strength - dayanım, dayanıklılık
- flexural - eğilme dayanımı
- plastic - şekillendirilebilir dayanım
- tensile - çekme dayanımı
strengthening - kuvvetlendirme
stress - gerilme, gerilim
- corrosion - gerilme bozunması
- intensity - gerilme yoğunluğu
stretch - germek
striking - çarpıcı
structure - yapı
sublimation - uçunum
sublattice - altkafes
sublime - uçunmak
submicron - mikronaltı
subscript - altsimge
subsection - kısım
subshell - altkabuk
substrate - alt katman, alt madde, altlık
substitutional - yeralan
subcritical crack growth – see stress
corrosion
sulfate - sülfat
sulfide - sülfür
superalloy - üstünalaşım
supercooling - aşırı soğutma
supercomputer - üstünbilgisayar
superconductivity - aşırı iletkenlik
superconductor - aşırı iletken, süperiletken
superlattice – üst düzenli kafes
supermagnet - üstünmıknatıs
superperiodicity - üstçevrimlilik
superplasticity - aşırısüneklik
supersaturation - aşırıdoygunluk, aşırı doymuşluk
superscript - üs, üstyazı
support – destek, yatak, yuva
surfactant - yüzey etkin madde, yüzey etkinleştirici
surge protector – yatıştırıcı, büyük dalgalanmalardan koruyucu
susceptibility - (the ratio of magnetization in a substance to the corresponding magnetizing force)
etkilenirlik
suspension - asıltı
surround - kuşatmak
switch – anahtar, şalter
symmetric - bakışımlı
symmetry - bakışım
synthesis - bireşim
- combustion - bkz combustion
- self propagating - kendiliğinden ilerleyen bireşim (KİB)
synthetic - yapay
system - dizge, düzen, sistem
T
table - çizelge
tableware - yemek takımı
tangential - teğetsel
tank - tank
tape - şerit
casting - bkz casting
template - kalıp, model, örnek, mastar, şablon
tension - gerilim
terminal - uç, son
terra cotta – kırmızı pişmiş kil ürünü
test - deney
- field - saha deneyi
tetrahedron - dörtyüzey
tetragonal zirconia polycrystal (TZP) - tetragonal zirkonya çoğul kristal (TZÇK)
textile - dokuma
theory - kuram
thermal - ısıl
- breakdown - ısıl sürüklenme
- conductivity - ısıl iletkenlik
- diffusivity - ısıl yayınırlık
- expansion - ısıl genleşme
- runaway – ısıl sürüklenme
- shock - ısıl darbe, ısıl şok
thermistor - ısıldirenç
thermite - termit
thermocouple - ısıl çift
thermoionic - ısılyükünsel
thermoplastic - ısıl plastik
thermoreversible - ısıltersinir
thermosetting - ısıyla sertleşen, ısıl sertleşim
thickener - koyulaştırıcı, koyultucu
thixotropy - tiksotropi
tilt - eğmek
topography – engebelilik, topoğrafya
toughness - tokluk
toughening - toklaştırma
torsion - burulma
trace - iz, eser, kalıntı
tracer - izleyen şey, çizim aygıtı
transducer - güç çevirici, dönüştürücü, çevirgeç
transfer - aktarım, aktarma, geçiş
transformation - dönüşüm
transformer – dönüştürücü, transformatör
transient - çabuk geçen, süreksiz
transistor - transistör
transition - geçiş
- metal - geçiş metali
translucent - yarısaydam, yarışeffaf
transmission electron microscope (TEM) - geçirmeli elektron mikroskop (GEM), geçirim elektron mikroskobu
transmissivity - özgeçirgenlik
transmittance - geçirgenlik
transparent - saydam, şeffaf
transport - taşınım, taşıma
transport flow reactor - taşınım akış tepkiyicisi
transverse - enine, çaprazlama
trap - kıstırmak, yakalamak, tutmak
trapped - tutsak kalmış
treatment - işlem
trend - yönelim, eğilim, akım
triple point - üçlü buluşma noktası
tube - boru, tüp
turbine - türbin
- blade - türbin kanadı
turbulence - çalkantı, girdap, türbülans
turning - tornalama
twist - burmak, bükmek
type - çeşit, tür
typical - özgün, ayırıcı, tipik, özgü, genel kullanımdaki
U
ultrasonic - sesötesi, sesüstü
ultraviolet - morötesi
undercooling - bkz supercooling
uniaxial – tek doğrultulu, tek eksenli
unidirectional - tek yönlü, tek eksenli
uniform - eş oran, eşdağılım, değişmeyen, aynı
unique - kendine özgü
unit cell - birim kafes
universal - çok amaçlı
V
vacancy – atom boşluğu, boşluk, eksiklik
- cluster – boşluk kümesi
- loop – boşluk halkası
vacuum - boşluk, vakum
valence - değerlik
valence electron - değerlik elektronu, valans elektronu
valve – valf, sübap
vapor - buhar, buğu
- blanket - buhar örtüsü
vaporization - buharlaştırma, buğulaştırma
variable - değişken
varistor - varistör
vector - yöney
versatile - çok yönlü, birçok iş görebilen
version - tür
vibration - titreşim, titreme
violent - şiddetli
viscid - yapıştırıcı gibi, yapışkan, ağdalı
viscosity - ağdalık, akmazlık, akışmazlık
viscous - ağdalı, yapışkan
- flow - ağdalı akma
vitreous - camsı
vitreous hotelware – see hotel china
volatile - uçucu
voltage - gerilim, voltaj
vortex - anafor, burgaç, girdap
W
wake - gerisi, arkası
wall - duvar, çeper
wall tiles - duvar döşemeleri
ware - kaplar
warping – biçimsel bozulma, yamulma
washer – pul, rondela
wast - engin
wave – dalga
- number – dalga sayısı
wavelength - dalgaboyu
- dispersive spectroscopy (WDS) – dalgaboyu dağılımlı izgeölçümü (DDİ)
wear - aşınma
- abrasive - kazımalı aşınma
- erosive - erozyonlu aşınma
- sliding - kaymalı aşınma
wedge - kama, yarık
well - yuva
wetting agent - ıslatıcı madde, sulandırıcı madde
whisker - iğnecik
whiteware – beyaz pişen ürün, yemek takımları, beyaz seramikler
wicking – emme, kılcal kuvvetler yoluyla sıvının çekilmesi
work hardening - işleme sertleşmesi
X
xenon - ksenon (Xe)
xerogel – kuru jel, az oranda sıvı içeren jel
X-ray
- computed tomography (CT) – X ışını hesaplanmış tomografi (HT)
- diffraction (XRD) - X-ışını kırınımı (XIK)
- line broadening - X-ışını çizgi genişlemesi
Y
yarn - iplik
yield point - akma noktası, koyuverme noktası
Young’s modulus – bkz: elastic modulus
ytrria stabilized zirconia (YSZ) - itriya ile kararlı duruma getirilmiş zirkonya (İKZ)
Z
zirconia - zirkonya (ZrO2)
zone - bölge
zone melting - bölgesel ergitme
ZrO2
- partially stabilized - kısmen kararlı zirkonya (KKZ)
- toughened alumina (ZTA) - zirkonya ile toklaştırılmış alümina (ZTA)