32
marksist bakýþ Sayý: 40 - Aðustos 2014 Fiyatý: 3 TL Zafere Kadar Sürekli Devrim! bolsevikorg sureklidevrim www.bolsevik.org Perspektif Cumhurbaþkanlýðý Seçiminde Nasýl Tutum Almalý? Teori Ýnsan, Hep Böyle Miydi? Tarih Troçki ve Devrimci Mirasý Polemik TKP’de Bölünme: Nedenler ve Sonuçlar

Marksist Bakış- 40. Sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Marksist Bakış Dergisi 40. Sayısı

Citation preview

Page 1: Marksist Bakış- 40. Sayı

marksist bakýþSayý: 40 - Aðustos 2014 Fiyatý: 3 TL

Zafere Kadar Sürekli Devrim!

bolsevikorg sureklidevrim www.bolsevik.org

PerspektifCumhurbaþkanlýðý

Seçiminde Nasýl

Tutum Almalý?

TeoriÝnsan,

Hep Böyle

Miydi?

TarihTroçki ve

Devrimci

Mirasý

PolemikTKP’de Bölünme:

Nedenler ve

Sonuçlar

Page 2: Marksist Bakış- 40. Sayı

ilkelerimiz

Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar, doðanýntahribatý, yabancýlaþma ve toplumsal çürümenintek sorumlusu kapitalizmdir. Bu yüzden deinsanlýðýn kurtuluþu kapitalizmin tarihin çöptenekesine gönderilmesiyle gerçekleþecektir.Kapitalizmin alternatifi proleter devrim vesosyalizmdir. Kapitalist sömürüye karþýharekete geçen devrimci iþçi hareketi, burjuvadüzenden tam kopuþ olmadan kurtuluþun ola-mayacaðýný bilerek kapitalist düzeni yýkanakadar durmamalý ve gerçekleþtireceði iþçi ihti-lalini dünyaya yaymaya çalýþmalýdýr. Ýlerici bur-juvazi, ileri demokratik bir düzen, demokratikdevrim, baðýmsýzlýkçýlýk vb. politikalar iþçisýnýfýný proleter devrim yolundan uzak tutmanýnaraçlarýdýr.

Küresel bir sistem olan kapitalizmden kurtula-bilmek için iþçi sýnýfýnýn uluslararasý birliðizorunludur. Ýþçi sýnýfýný ulusal temellerde bölenve sýnýfsal ayrýmlarý perdeleyen yurtseverlikideolojisi burjuvazinin en büyük silahlarýndanbirisidir. Bu nedenle Marks bütün dünyanýn iþçi-leri birleþin çaðrýsýný yükseltmiþtir. Ancak, pro-letarya enternasyonalizmi bir dünya partisiolarak Enternasyonal hedefine baðlanmýyorsa,dünyadaki komünist güçlerle gerçek bir birliðehizmet etmiyorsa soyut bir ilke olarak gerçekanlamýný yitirecektir.

Devrimciler, insanlarýn kimliklerinden ötürüezilmelerine karþý çýkarlar. Ezilenlerin ezenlerekarþý mücadelesi her daim meþru ve ilericidir.Kadýnlarýn ve LGBT bireylerin ezilmelerikonusunda iþçi sýnýfý içerisinde ileri bir bilinçyaratýlmasý oldukça önemlidir. Ulusal sorundatemel yaklaþýmýmýz ezilen uluslarýn kendikaderini tayin hakký ve Kürt halkýnýn ulusalsorundaki taleplerinin desteklenmesidir. Diðertaraftan Marksistler ezilenlerin esas kurtuluþu-nun ancak ve ancak proleter devrimle gele-ceðinin de altýný çizerler. Ezilenlerin mücadelesidesteklenirken Marksistlerin politik baðýmsýz-lýklarýný korumalarý büyük önem taþýmaktadýr.

Ýþçi sýnýfýnýn kapitalizme karþý giriþeceðimücadelelerin baþarýya ulaþmasý için devrimciiþçilerden oluþan bir devrimci partiye ihtiyaçvardýr. Devrimci partinin liderliði olmaksýzýniþçi sýnýfý yenilmeye mahkumdur. Ýþçi sýnýfýnýnönderlik krizi içerisinde olmasý, kapitalizminhala ayakta olmasýnýn temel nedenidir. Bu krizinaþýlmasý bir inþa sürecini gerekli kýlmaktadýr.Bolþevik geleneðin inþasý gerçekleþmeden pro-leter devrim ve iktidar perspektifi hoþ bir ha-yalden öteye geçemez.

Tek Yol Sürekli Devrim

Marksist Bakýþ - Aylýk Politik Dergi - Yýl:10 - Sayý:40 - Aðustos 2014Sahibi ve Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ayþe Þensöz Yayýn Ýdare Adresi: Bayýndýr-2 Sok. No:45/7 Kýzýlay/ANKARA Tel: 03124809560

Baský: Yön Matbaacýlýk - Davutpaþa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.Kat No:366 Topkapý/ÝSTANBUL Tel: 02125446634 Yayýn Türü: Yaygýn süreli, aylýk

Yurtseverlik Deðil Enternasyonalizm

Bolþevizm

Ezilenlerin Kürsüsüyüz

Ýstanbul

Ýstiklal Cad. Balo Sok. No:5 Kat:5Taksim

Trabzon

Razi Aksu Ýþhaný (KESK Binasý) Kat:4No:30 Meydan

Antalya

Adnan Menderes Bulvarý 468. Sok. BekirTurgay Ýþ Merkezi Kat:3 No:308

Amasya

Yüzevler Mahallesi Kocur Pehlivan Sok.Çetin Apt. Kat:1 Merkez

BÜROLARIMIZ

Ankara

Bayýndýr-2 Sok. No:45/7 Kýzýlay

Page 3: Marksist Bakış- 40. Sayı

CumhurbaþkanlýðýSeçiminde NasýlTutum Almalý?

V.U.Arslan

RTE'nin mutlak favori olarak girdiðicumhurbaþkanlýðý seçimi, bu ayiçerisinde tamamlanacak. RTE'den baþkaortada 2 aday daha var: CHP-MHP itti-fakýnýn þapkadan çýkan tavþanýEkmeleddin Ýhsanoðlu ve Kürt ulusalhareketinin adayý olarak SelahattinDemirtaþ. Üç seçenekten çýkarýlacak ilksonuç, cumhurbaþkanlýðý seçiminin anti-demokratik niteliðidir. Adaylýk için en az20 milletvekilinin imzasýný gerekli kýlanseçim kuralý, farklý alternatiflere kapýyýbaþtan kapatmaktadýr. Yani cumhur-baþkanlýðý seçimleri; emekçi sýnýflarýn,geniþ halk yýðýnlarýnýn ve gençliðin ken-disini ifade etmesinin kanallarýný týka-mak üzerine dizayn edilmiþtir.

Tayyip Erdoðan,

Türkiye'nin Putin'i!

AKP iktidarý ve RTE, cumhurbaþkanlýðýseçimlerini, 12 yýldýr büyük bir saldýr-ganlýkla inþa ettikleri tek parti diktatör-lüðünü kurumsallaþtýrma açýsýndanönemli bir dönüm noktasý olarakgörmektedir. Zira bu seçim, Erdoðanseçildiði takdirde, Türkiye'de baþkanlýkveya yarý baþkanlýk sisteminin ebeliðiniyapmaya önemli ölçüde adaydýr.Erdoðan; devletin önemli bürokratikaygýtlarýnýn þekillendirilmesinden,neredeyse duble yol yapýmýna kadarbütün her þey üzerinde otorite sahibi birlider olarak Çankaya'ya çýkmak istemek-tedir. Bunu da açýkça dile getirmektedir.RTE'nin hayali Türkiye'nin Putin'iolmaktýr. Böyle bir durumda TayyipErdoðan'ýn emekçilere ve özgürlüklereolan saldýrýlarý þiddetlenecek, muhafaza-kâr otoriterliði güçlenecektir. Emekçi

sýnýflarýn yaþam koþullarýnýn giderekkötürümleþmesi, Erdoðan'ýn olasýcumhurbaþkanlýðýnda ivme kazanarakdevam edecektir. Bu yüzden, Erdoðan'ýnneden emekçi sýnýflarýn adayý olamaya-caðýný anlatmak için lafý uzatmaya gerekyok.AKP yandaþlarý, RTE'nin bir seçimzaferine daha imza atacaðýndan oldukçaeminler. Hatta iþin ilk turda biteceðinidüþünüyorlar. Borsa yükselir, dövizdüþerken açýk ki sermaye piyasalarý,temmuz ayýndan itibaren RTE'nin zaferi-ni primlediler. AKP yardakçýlýðýylasemirenlerin kafalarýndaki asýl soru, RTEsonrasý baþbakanlýða ve AKP'nin baþýnakimin geçeceðidir. “Ýþi ilk turda bitirir-lerse Davutoðlu, ikinci turda bitirirlerseAbdullah Gül” gibilerinden tahminlerleheyecanlanýyorlar.RTE'nin olasý seçim zaferinin yaratacaðýmoral bozukluðu karþýsýnda biz devrim-ciler, AKP'ye karþý iþçi sýnýfý vegençliðin mücadelesinin örgütlenmesivurgusunu öne çýkarmalýyýz. Kaldý kiAKP'nin gidiþi, iþçi ve gençliðinmücadelesiyle gerçekleþirse ilerici biranlam taþýr. Yok eðer RTE, CHP-MHPittifakýnýn adayý Ekmeleddin Ýhsanoðluile ya da bir askeri darbe ile yenilgiyeuðratýlýrsa bu olsa olsa AKP'den sýkýlantekelci sermayenin zaferi olacaktýr. Budurumda da Ýslamcý alternatifler daharadikal versiyonlarýyla ileride yenidenpeyda olmakta gecikmeyecektir. CHP-MHP'nin Çatýsý, Emekçilerin

Kara Kýþýný Örtemez!

Erdoðan karþýsýnda CHP ve MHP, çatýadayý olarak belirledikleri Ekmeleddin

Ýhsanoðlu ile yer alacaklar. DSP, BBP,DP, BTP, LDP gibi bir kýsým küçük partide Ýhsanoðlu'na desteðini açýklamýþdurumda. Kamuoyunun tanýmadýðý,düþük bir profil ortaya koyan ve etkili birkampanya sergileyemeyen Ýhsanoðlu,RTE karþýsýnda oldukça cýlýz bir figür.Eski Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý GenelSekreteri Ýhsanoðlu'nun adý adaylýköncesinde toplumun geniþ kesimleritarafýndan bilinmese de O'nu yakýndantanýyanlar mevcut: Gerici Körfez rejim-leri, ABD ve Batý emperyalizmi, buýlýmlý-Ýslamcý adayla geçmiþte sýkýbaðlara sahiptiler ve O'nu hem bizden,hem de aday olarak öneren CHP-MHPittifakýndan daha yakýndan tanýdýklarýkesin.Ekmeleddin Ýhsanoðlu'nun adýnýn açýk-lanmasýnýn ardýndan Kemal Kýlýçdaroðluile görüþen Cumhuriyet gazetesi yazarýUtku Çakýrözer þunlarý aktarýyor:“Dünya çapýnda tanýnmýþ, Doðu'da veBatý'da takdir görecek, uluslararasýcamiada konuþmasýnýn aðýrlýðý olan birisim. Kavgadan uzak, huzurdan ve barýþ-tan yana bir kimlik. ABD BaþkanýObama'dan Suud Kralý'na, Rusya'danJaponya'ya tüm dünya ile iyi iliþkileriçinde.”Yani kýsacasý seçtiðimiz aday emperya-list kapitalist sistemle tam bir uyumiçerisinde demek istiyor. Ýþte, burada cansýkýcý bir gerçeðe iþaret etmek gerekiyor:CHP, zirvesine Gezi'de ulaþan muazzamAKP karþýtý enerjiyi sistematik olarakemperyalist kapitalist kanallara yön-lendirmeye çalýþýyor. Adres MHP ileittifak oluyor, adres cemaat oluyor, adresABD ve TÜSÝAD oluyor. Örgütsüz halk

3perspektif

Page 4: Marksist Bakış- 40. Sayı

kesimleri de çekici ciddi bir adayýnolmadýðý bir ortamda AKP'den kurtul-mak adýna büyük çoðunlukla bu süre-ci takip ediyor. Þimdi de ABD menþeliEkmeleddin Ýhsanoðlu piyasayasürüldü, hem de sahip olduðu bir doluhandikapa raðmen. Zaten tatil aylarýn-da sandýða zor giden CHP seçmeninetabanda büyük tepkiyle karþýlanan birisimle gitmek, hiç de akýllýca olmasada belli ki ABD'li abileri CHP'ninkulaðýna bu ismi fýsýldamýþ.AKP'ye destek veren yoksul-emekçikesimler de solu böyle bir CHP ileözdeþleþtirdiðinden, AKP'yi ihya edenyaþam biçimi kutuplaþmasý kendisinigeleceðe taþýmýþ oluyor. Bunun dýþýn-da CHP'nin MHP ile ittifak politikasýher yerde MHP'nin iþine gelirken CHPbu þekilde de ülkenin saða kaymasýnahizmet ediyor.Sonuç olarak Ýhsanoðlu'nu emekçisýnýflardan ziyade emperyalist kapita-list sistemin çýkarlarý doðrultusundaaday olarak belirleyen CHP, TayyipErdoðan karþýsýnda emekçi sýnýflarýölümü göstererek sýtmaya razý etmeyeçalýþmaktadýr. CHP, bir kez dahaABD-Cemaat eliyle AKP karþýtýtoplumsal muhalefet enerjisiniemperyalizme yedeklemeye çalýþ-maktadýr.

Demirtaþ Neden

Desteklenmeli?

Demirtaþ, "kýzýl" bir figür deðil, ken-disini de öyle sunuyor deðil zaten.

Yani iþçi sýnýfýnýn enileri çýkarlarýnýnyýlmaz birsavunucusundan sözetmiyoruz. Diðertaraftan Demirtaþ,Kürt halkýnýn özlemve acýlarýnýn ifadesiolmasýnýn yanýndasol bir figürdür vesol yaný net olan birseçim kampanyasýyürütmektedir. Buö z e l l i k l e rDemirtaþ'ýn iki saðcýaday karþýsýndadesteklenmesi içinyeterlidir. Yani,Demirtaþ'ý RTE veEÝ'ye ekleyip “bun-larýn hiçbirindenfayda gelmezdemek” gerçeklik-ten epeyce kopacakkadar sekterleþmek anlamýna gelir.Neticede Demirtaþ'ýn partisi HDP'yekatýlmaktan ya da HDP'nin siyasiçizgisinin onaylanmasýndan bahset-miyoruz, bayraklarý karýþtýrmý-yoruz. Demirtaþ'ý kýzýla boyamý-yoruz, eleþtirilerimiz bakidir; amaileri iþçiler ve sosyalistler, Demirtaþ'aburun kývýrýp kenarda duramazlar.Bunun anlamý siyasetsiz ve atýlkalmaktýr. Oysa Demirtaþ'ýn Batý'dasaðlayacaðý anlamlý oy artýþlarý, EÝ'yetepki olarak algýlanacak ve ülkedeki"sol damara" yazýlacaktýr. Bu da kabuledelim ki önemsenmesi gereken birdurumdur. Üstelik CHP'nin solundasayýlabilecek emekçilerde, Demirtaþ'ayönelik kayda deðer bir eðilimin var-lýðý da su götürmezdir.Ýþçi sýnýfýnýn sosyalist alternatifleribugün için HDP'ye þartlar dayatacakdurumda deðil, bugün maalesef böylebir güçten söz edemeyiz; ama iþçisýnýfýnýn devrimci siyasi alternatifibaðýmsýz bir güç olarak mesafe katettiðinde bunu pekala yapacaktýr. Amabunun için öncelikle Türkiyeli sosya-listlerin mücadelenin hakkýný vererekileri iþçiler için gerçek bir alternatifdurumuna yükselmesi gerekir.

Kemalizmden Sekterliðe

Ekmeleddin Ýhsanoðlu'nu beðenmeyip

4 perspektif

Demirtaþ'ýn partisi HDP'ye katýlmaktanya da HDP'nin siyasi çizgisinin onay-lanmasýndan bahsetmiyoruz, bayraklarýkarýþtýrmýyoruz. Demirtaþ'ý kýzýlaboyamýyoruz, eleþtirilerimiz bakidir;ama ileri iþçiler ve sosyalistler,Demirtaþ'a burun kývýrýp kenardaduramazlar. Bunun anlamý siyasetsiz veatýl kalmaktýr. Oysa Demirtaþ'ýn Batý'dasaðlayacaðý anlamlý oy artýþlarý, EÝ'yetepki olarak algýlanacak ve ülkedeki"sol damara" yazýlacaktýr. Bu da kabuledelim ki önemsenmesi gereken birdurumdur. Üstelik CHP'nin solundasayýlabilecek emekçilerde, Demirtaþ'ayönelik kayda deðer bir eðilimin varlýðýda su götürmezdir.

Sýnýf mücadelesindekianahtar, sosyalizminörgütlü gücünde yatmak-tadýr. Eðer Marksistler,iþçi sýnýfý ve gençliðindevrimci gücünü inþa ede-bilirlerse bu durumda ileriiþçiler gönül rahatlýðýylatercihlerini yapacaklardýr.Böyle bir gücün varlýðýkoþullarýnda Kürt ulusalhareketi ile eþitliktemelinde bir iliþki kurula-bilecektir. Bu da ittifaklarve de ayrýlýklarý birliktekapsayacaktýr. Kürtulusal hareketi ile saðlýklýbir iliþki ancak bu temeldekurulabilir. Ne kuyrukçu-luk, ne ulusalcýlýk, ne desekterlik bataklýðýnasaplanmanýn en büyükteminatý sosyalist inþagörevinin yerine getirilme-sidir. Geleceðimizi kazan-mamýz için bu görevibaþarýyla yerinegetirmeliyiz.

Page 5: Marksist Bakış- 40. Sayı

ayný zamanda Demirtaþ'a da destekolmayacak geniþ kesimlerin açýk araen kalabalýk olanýný, kuþkusuz,Kemalizmin etkisi altýnda olanlaroluþturuyor. Bu kesimler, ulusalcýolduklarýndan ya da ulusalcýlýðýn et-kisi altýnda olduklarýndan Kürt ulusalhareketi ile hiçbir surette yan yanagelmezler. Kimileri bu yanýný solretoriðin arkasýna gizlemeye çalýþsada Kürt dinamiði açýsýndan her þeyaçýk. Bu durumda radikal Kürt genç-lerinin Türkiye sosyalist hareketineyönelik ön yargýlarý muhakkak kigüçleniyor. Ortalama bir Kürt genciþöyle düþünüyor: “EÝ ve RTE'ninyarýþtýðý bir seçimde bile Demirtaþgibi bir adayý desteklemiyorlarsa bun-larýn Kürtlerle problemi vardýr.” Bugibi ön yargýlarýn geliþmesi sosyalisthareket için ciddi bir tehlikeye iþaretetmektedir, zira Kürt ulusal hareketiemek ve demokrasi mücadelesindekikritik bir müttefiktir. Kuyrukçuluk biryana, iþbirliði zeminlerinin korunmasýsosyalist hareket için büyük önem arzetmektedir. Unutmamak gerekir ki herþeye raðmen coðrafyamýzda, sadeceTürkiye'de deðil, Ortadoðu çapýnda,emek hareketinin cephe kurabileceðiçok az sayýdaki sol güçten birisi Kürtulusal hareketidir. Hatýrlatacak olur-sak Kürt ulusal hareketinin alternatifiTürkiye Kürdistaný'nda Hizbullah,Rojava ve Hewler'de IÞÝD'dir.Dolayýsýyla boykot gerekeçesi olaraksýkça dile getirilen HDP'nin Gezisürecindeki negatif tavrý, (ki SDH,Kürt ulusal hareketinin Gezi'deki tutu-munu en baþýndan beri, daha Haziran

Günleri sýrasýnda eleþtirmiþtir) köprü-lerin atýlmasý ve Demirtaþ'ýn defterdensilinmesi gerektiði anlamýna gelmez.Demirtaþ'a karþý Kemalist reflekslerindýþýnda her zamanki sekter, apolitik,boykotçu eðilimleri de görebiliyoruz.Bunlarýn bir çoðu, Kürt ulusal hareke-tine olmadýk misyonlar yüklüyorlar veuðradýklarý hayal kýrýklýðý karþýsýndada veryansýn ediyorlar. Demirtaþ'a"iþçi sýnýfý mücadelesini bütünüylekucaklamasý" koþulunu getirenler bileoldu. Ýyi de Demirtaþ'ýn böyle birmisyonu yok ki. Demirtaþ böyle birmisyon yüklenebilecekse sosyalistlereneden gerek olsun? Hem Demirtaþ,ayný Demirtaþ; Kürt ulusal hareketi,ayný hareket. Bir iþçi hareketi ve iþçiönderinden bahsetmiyoruz ki.Geçmiþte BDP ile ayný partide veyaayný seçim platformlarýnda buluþanlar,Demirtaþ'ý þimdi mi fark ettiler. Yanibundan 5 sene evvel BDP iþçi hareke-tini kucaklýyordu da þimdi mi kucak-lamýyor? Üstelik Demirtaþ, Kürtulusal hareketinin en soldaki isim-lerinin baþýnda geliyor. Kýsacasý,birçok durumda sekterlikleoportünizm el ele gidiyor. Hatýrlatmakgerekir ki sekter tutumlar da kimizaman iþçi mücadelesi için en azoportünizm kadar tehlikeli olabiliyor.Demirtaþ'ýn olasý bir ikinci turdaErdoðan'a öyle veya böyle destek ata-bileceði iddiasý boykotçularýn önemliargümanlarýndan birisi. Diyelim ki buolasýlýk, gerçek oldu. O zaman bizlerDemirtaþ'a oy vermiþ milyonlarcaemekçiye dönüp durumu teþhir edebi-

liriz. "Biz desteðimizi verdik, ama Obizi sattý" diyebiliriz. Ama iki Ýslamcýaday karþýsýnda hala Demirtaþ'adestek atmýyorsanýz bu sekterliði omilyonlara anlatamazsýn. Kaldý kiDemirtaþ'ýn ikinci turda RTE'yeyardýmcý olma olasýlýðý (ki koþullargereði küçük bir ihtimal) üzerindenyapýlacak ajitasyona giriþmeden önceboykotun sadece RTE'ye hizmet ede-ceðini bilmek gerekir. Zira boykot,katýlým oranýný düþüreceðindenRTE'nin ilk turda %50'yi yakala-masýný kolaylaþtýracaktýr. Sýnýf mücadelesindeki anahtar, sosya-lizmin örgütlü gücünde yatmaktadýr.Eðer Marksistler, iþçi sýnýfý vegençliðin devrimci gücünü inþa ede-bilirlerse bu durumda ileri iþçilergönül rahatlýðýyla tercihleriniyapacaklardýr. Böyle bir gücün varlýðýkoþullarýnda Kürt ulusal hareketi ileeþitlik temelinde bir iliþki kurulabile-cektir. Bu da ittifaklar ve de ayrýlýklarýbirlikte kapsayacaktýr. Kürt ulusalhareketi ile saðlýklý bir iliþki ancak butemelde kurulabilir. Ne kuyrukçuluk,ne ulusalcýlýk, ne de sekterlik batak-lýðýna saplanmanýn en büyük teminatýsosyalist inþa görevinin yerine geti-rilmesidir. Geleceðimizi kazanmamýziçin bu görevi baþarýyla yerinegetirmeliyiz.

5perspektif

CHP, zirvesine Gezi'de ulaþan muazzam AKP karþýtý ener-jiyi sistematik olarak emperyalist kapitalist kanallarayönlendirmeye çalýþýyor. Adres MHP ile ittifak oluyor,adres cemaat oluyor, adres ABD ve TÜSÝAD oluyor.Örgütsüz halk kesimleri de çekici ciddi bir adayýnolmadýðý bir ortamda AKP'den kurtulmak adýna büyükçoðunlukla bu süreci takip ediyor. Þimdi de ABD menþeliEkmeleddin Ýhsanoðlu piyasaya sürüldü, hem de sahipolduðu bir dolu handikapa raðmen. Zaten tatil aylarýndasandýða zor giden CHP seçmenine tabanda büyük tep-kiyle karþýlanan bir isimle gitmek, hiç de akýllýca olmasada belli ki ABD'li abileri CHP'nin kulaðýna bu ismi fýsýl-damýþ.AKP'ye destek veren yoksul-emekçi kesimler desolu böyle bir CHP ile özdeþleþtirdiðinden, AKP'yi ihyaeden yaþam biçimi kutuplaþmasý kendisini geleceðetaþýmýþ oluyor. Bunun dýþýnda CHP'nin MHP ile ittifakpolitikasý her yerde MHP'nin iþine gelirken CHP bu þekildede ülkenin saða kaymasýna hizmet ediyor.

Page 6: Marksist Bakış- 40. Sayı

tarih6

FilistinDireniþininDönemeçleri

Emre Güntekin

Ýsrail'in bugün gerçekleþtirdiði toplukýyým son yüzyýlda Ortadoðu'daemperyalist kapitalist sistemin siyasibaþarýsýzlýðýnýn en doðal sonucu olarakkarþýmýzda duruyor. Ne bölgedeki kalýcýulusal sorunlar, ne dinsel ve mezhepselçatýþmalar, ne de bölge halklarýnýn dök-tükleri gözyaþýný durdurabilecek birsiyasal alternatif, bölgenin geleceðindemümkün görünmektedir. Aksine alternati-fler tükendiði ölçüde, savaþ ve þiddet,coðrafyanýn üzerindeki siyah örtüyü dahada kalýnlaþtýrmaktadýr.

Filistin Ulusal Kurtuluþ

Hareketinin Kýsa Geçmiþi

Dünyanýn en büyük ordularýndan birinesahip olan Ýsrail, bugün büyük bir savaþyürütüyor. Peki, kime karþý? Attýklarýfüzeler Ýsrail'in Demir Kubbesi'nde eriyipgiden Hamas'a mý, neredeyse yirmi yýldýrBatý'nýn Filistin içerisindeki uzantýsýhaline gelen El Fetih'e mi yoksa elindesavunacak eti ve kemiðinden baþka birþey kalmayan Filistinlilere mi?Bugüne kadar 1948, 1967 (Altý GünSavaþlarý) ve 1973 (Yom Kippur Savaþý)yýllarýnda olmak üzere Arap ülkeleri,Ýsrail'e karþý üç ciddi savaþ verdiler.Ancak her üç savaþta bölgedeki Arap mil-liyetçisi rejimlerin Filistin halkýnýn kurtu-luþu için çare olamayacaðý, çok açýk birþekilde anlaþýlýr hale geldi. Filistin ulusalkurtuluþ hareketinin en güçlü siyasal veaskeri unsurlarý 1960'lý yýllarýn devrimcipolitik atmosferinin tüm dünyayý sardýðýbu süreçte ortaya çýktý: 1959'da El Fetih,1964'te Filistin Kurtuluþ Örgütü, 1967'deFilistin Halk Kurtuluþ Cephesi, 1969'daFilistin Demokratik Halk KurtuluþCephesi… Filistinli ulusal kurtuluþ hareketlerininmücadelesi 1970'lerin baþýndan itibarenen prestijli dönemlerini yaþadýlar. 1967'deArap devletlerinin düzenli ordularýnýnÝsrail ordusu karþýsýnda aldýðý aðýr ve trav-

matik yenilgi, Filistinlilerin kendimücadelelerini daha fazla ön planaçýkaran ve orantýsýz askeri güç karþýsýndadaha kolay manevra imkâný saðlayan ge-rilla savaþýna altýn bir çaðýn kapýlarýnýaçar. Bunu uluslararasý bir çekim gücüyaratabilmesinden de görebilmekmümkün. Bölge ülkelerinin devrimcileriFilistinli örgütlerin kamplarýna gelerekgerilla eðitimlerinden geçerler.Türkiye'den de Deniz Gezmiþ, YusufAslan, Hüseyin Ýnan gibi dönemin gençlikönderleri de bu kamplarda gelecekmücadelelere hazýrlanýrlar. Bu iliþki birsüre sonra daha radikal boyutlar dakazanýr: Eylül 1970'te Leyla Halid'in deyer aldýðý uçak kaçýrma olayýna katýlanNikaragualý Patrick Arguel þehit düþer. 30Mayýs 1972'de Japon Kýzýl Ordusu TelAviv Havaalanýna saldýrý düzenleyerek 24kiþiyi öldürür, 80 kiþiyi yaralar. Ulusalhareketler de mücadeleyi uluslararasýalana taþýr. En çarpýcý örneklerden birisiKara Eylül örgütünün 1972 MünihOlimpiyatlarý sýrasýnda 11 Ýsrailli sporcu-nun ölümüyle sonuçlanan saldýrýsýdýr.Kuþkusuz Filistin ulusal kurtuluþhareketindeki bu safi þiddete doðru kayýþþaþýrtýcý deðildir.Bu mücadele içerisinden daha öncekidönemlerdeki mücadele kültürününaksine Filistin'de fedai kültürü daha fazlaöne çýkar. Çarpýcý saldýrýlar, kitlesel ölüm-ler, suikastler bu mücadele biçiminin enbasit araçlarý olur. Bu dönemin simgesiolarak Filistin hareketinde istisnai bir þe-kilde kadýn olarak ön plana çýkan LeylaHalid'i göstermek mümkündür. Halid ken-dini þöyle tarifler: "Che bir kahramanolarak yaþadý ve bir kahraman olaraköldü. Ben ise 'devrimci' bir kadýn olarak,uzaklardaki Kuveyt'in sakin ortamýndayaþýyordum; oysa halkýmýn Che ayarýndakahramanlara ve devrimcilere ihtiyacývardý. Ben de devrimin saflarýna katýl-

maya karar verdim. (…) Bedenimin atom-larýyla bombalar yapacak ve ruhumunlifleriyle yeni bir Filistin dokuyacaðým."(1) Bu süreçte Filistin mücadelesi kendi esinkaynaklarýný görüldüðü üzere CheGuevara gibi dönemin popüler devrimcifigürlerinden alýr. Ayrýca soyut ve eklektikde olsa Marksizm ve Leninizm neredeysedönemin bütün gerilla örgütleri gibiseküler, Arap milliyetçisi ulusal hareket-lerin ideolojik sýðýnaðý olur. Bu hareket-lerin en önemli güç kaynaðý ve diðertaraftan çeliþkisi de Filistin topraklarýdýþýnda sürgün bir þekilde yaþayan mil-yonlarca Filistinlidir. Ürdün, Lübnan veSuriye bu örgütler tarafýndan üsleri içinelveriþli birer ortamdýr. Ancak buradabulunan Arap rejimlerinin Filistinli ulusalkurtuluþ hareketleriyle ayný ruh dünyasýve ülkülere sahip olduðu ve misafirperverdavrandýklarý söylenemez. Mart 1968'deÜrdün'den Ýsrail'e bir füze fýrlatýlmasý,Eylül 1970'te Kral Hüseyin'e yapýlansuikast giriþimi ve isyanlar sonrasýndaÜrdün çok sert yanýt verir. Sivillerin dearalarýnda bulunduðu 3500 kiþi öldürülür,10 bin kiþi yaralanýr. Bu süreç "KaraEylül" olarak adlandýrýlýr ve hala hüzünlehatýrlanan bir tarihsel süreçtir. 1980'li yýllarda ise Filistin kurtuluþhareketinde artýk eksen kaymasý kaçýnýl-maz hale gelmiþtir. Ulusal mücadelenin engüçlü öznesi olan El Fetih, bir zamanlardünya solunda emperyalizme karþýmücadelenin bayraktarlarýndan birisiolarak görülen Yaser Arafat öncülüðündeartýk diplomatik çözüm arayýþýnýn girdabý-na girer. 1985'te El Fetih, Filistin halkýnýnresmi otoritesi olarak Birleþmiþ Milletler'egözlemci devlet sýfatýyla girer. Bu süreçnihai noktasýný 1994 yýlýnda yapýlan OsloAnlaþmalarý ile bulur.

Oslo ile Baþlayan Süreç

Oslo süreci, Filistin ulusal mücadelesinin

Page 7: Marksist Bakış- 40. Sayı

tarihinde bir dönemeci ifade eder. HemArap dünyasýnýn ve Ýsrail'in hem deArafat ve FKÖ'nün pragmatizmi on yýl-lardýr savaþan her iki kampý bir masaetrafýnda buluþturmaya yetse de Filistinhalký için diplomatik çözüm umut-larýnýn son kýrýntýlarý da bu masadadaðýlýr. Oslo anlaþmalarýyla Filistin'deuluslararasý anlamda kabul edilen tekotorite olan Arafat ve FKÖ, tarihselFilistin iddiasýndan vazgeçer ve ikidevletli, Ýsrail sýnýrlarý içerisindegüvenli yaþamayý þart koyan bir yöne-lime girer. Ancak bu tutumun kabulgörmesini, Ýsrail'in elde kalan sonFilistin topraklarý üzerindeki kolonizas-yon sürecini hýzlandýrmasý izler.Filistin topraklarý üzerinde neredeyse% 60'a yaklaþan bir oranda Ýsrail ege-menliði kurulurken, geri kalan toprak-larda Filistin otoritesi giderek Ýsraildevletine baðýmlý hale gelir. 1993-2001yýllarý arasýndaki süreçte Filistintopraklarýndaki Ýsrailli yerleþimcisayýsý 110 binden 213 bine yükselir veFilistin halkýnýn kendilerine ait baðým-sýz bir devlet olabilme hayalleri yerleyeksan olur. Bu tarihten itibarenÝsrail'de þiddet ve savaþ üzerine kuruluprogramý benimseyen politik özneleriniktidara geçiþine tanýklýk eder. OsloAnlaþmalarý'na imza atan Ýzak Rabin1995'te radikal saðcý bir Yahudi tarafýn-dan öldürülür. Sýrasýyla iktidara gelenSimon Peres, Ariel Þaron ve BinyaminNatenyahu, katý güvenlikçi bir söyleminþa ederler. 90'lý yýllar bütün diplo-matik çabalara raðmen Filistin halkýiçin eskinin geri dönüþünden baþka birþey deðildir. Tarýk Ali bu yýllarda þid-detin topluma nasýl sirayet ettiðini þuçarpýcý notla aktarýr: "…Filistinokullarýnda da öðretmenler, çocuklarýderse ýsýndýrmanýn çaresi olarak,Ýntifada taþlarýyla Ýsrail tanklarýnýnresimlerini çizdirmekten daha iyi biryol bulamayacaklardý." (2) El Fetih'in Oslo'da ihanet ettiðini düþü-nen Filistinliler için sahnede yenidireniþ hareketlerinin güç kazanmasýgecikmeyecektir. Ortadoðu'nun birçokülkesinde 1980'ler boyunca Ýslamcýhareketler, hem geçmiþ unsurlarýnyenilgilerine karþý sýðýnýlacak hem degündelik hayatta oluþan boþluklarýdolduracak bir mekân oluþturmuþlardý.Kökleri 1930'lara ve bu dönemde

Mýsýr'da kurulanM ü s l ü m a nK a r d e þ l e r ' edayanan Hamas,1987'de beldenaþaðýsý felçliolan ve harekettarafýndan kutsalbir mertebedetutulan ÞeyhAhmed Yasintarafýndan kuru-lur. 1988'deoluþan siyasal programlarýyla Ýsrail'invarlýðý reddedilirken, hareket progra-matik olarak Ýslami bir toplumyaratarak Ürdün'den Akdeniz'e kadarbütün Filistin topraklarýnýn kurtarýl-masýný benimser.Hamas, kurulduðu günden bugüne hemFilistin üzerindeki otoritesini oldukçaönemseyen El Fetih'in hem de Ýsrail'inbaskýsýyla karþý karþýya kalýr. 1994'teOslo Anlaþmasý'na karþý çýkarken, diðertaraftan 9 militanlarý FKÖ tarafýndanöldürülmüþtü. Bu yýl ayný zamandaHamas'ýn Müslüman Kardeþlergeçmiþiyle baðýný da sembolize edenÝzzeddin El Kassam Tugaylarý'nýnkuruluþ yýlýdýr. Ýzzeddin El KassamFilistinli ulema bir ailenin oðludur. 14yaþýnda El Ezher Üniversitesi'ne girerve burada 1928 yýlýnda Hasan El Bennatarafýndan kurulmuþ olan MüslümanKardeþler'e katýlýr. 1930'larda mandayönetimine karþý verilen büyük isyanlarsýrasýnda öldürülür. Hamas'ýn da lider-likleri benzeri akýbeti hareketin tarihiboyunca defalarca kez paylaþacaktýr:Kurucu Þeyh Ahmed Yasin 22 Mart2004'te, onun yerine geçen AbdülazizRantissi'de 17 Nisan 2004'te öldürülür.Sonraki lider Halid Meþal ise güvenliknedeniyle Þam'da sürgün hayatý yaþa-mak zorunda kalýr. Meþal'in Þam'dakiikameti hareketin Ortadoðu'da Batý'yakarþý bir denge unsuru oluþturan Ýran-Suriye ve Hizbullah ekseninebaðlanýþýnýn sembolik bir ifadesidir.Hamas 2000'li yýllarda Ýran'dan aldýðýdestekle Ýsrail'in saldýrýlarýna karþýayakta durmayý baþarýr. Hamas'ýn yanýnda sahneye çýkan ÝslamiCihad da "Kýyamete kadar cihad!","Cihad için Ýntifada" sloganlarýylaÝslami yönelimin bir baþka ürünü oldu.Filistin direniþi dinselleþirken Ýsrail'de

de dinciakýmlar güçk a z a n d ý .Ortadoðu'day ü k s e l e na n t i s e m i -tizm, uzunyýllar solunenternasyon-alist birt e m e lü z e r i n d esahiplendiðiF i l i s t i nd a v a s ý n ý nmeþruiyetinebüyük zarar-lar indirdi.Türkiye 'de90'lý yýllardaö z e l l i k l eM i l l iGörüþ'le bir-likte buç i z g i n i nnasýl birz e m i nkazandýðýnýha t ý r l ay ýn .Te r s i n d e nÝsrail devletide özel bir" t e r ö r i s t "i m g e s i y l eY a h u d itoplumunubüyük birkorku içinehapsetmeyibaþardý. Yahudi toplumu kaçýnýlmaz birþekilde ardý ardýna sað iktidarlarýngüvenli limanlarýna sýðýndý. Bu kutup-laþmanýn milenyumun hemen baþýndaderin bir toplumsal patlamayadönüþmesi kaçýnýlmazdý.

Oslo süreci, Filistin ulusalmücadelesinin tarihinde birdönemeci ifade eder. Hem Arapdünyasýnýn ve Ýsrail'in hem deArafat ve FKÖ'nün pragmatiz-mi on yýllardýr savaþan her ikikampý bir masa etrafýnda buluþ-turmaya yetse de Filistin halkýiçin diplomatik çözüm umut-larýnýn son kýrýntýlarý da bumasada daðýlýr. Oslo anlaþ-malarýyla Filistin'de ulus-lararasý anlamda kabul edilentek otorite olan Arafat ve FKÖ,tarihsel Filistin iddiasýndanvazgeçer ve iki devletli, Ýsrailsýnýrlarý içerisinde güvenli yaþa-mayý þart koyan bir yönelimegirer. Ancak bu tutumun kabulgörmesini, Ýsrail'in elde kalanson Filistin topraklarý üzerinde-ki kolonizasyon sürecini hýz-landýrmasý izler. Filistin toprak-larý üzerinde neredeyse % 60'ayaklaþan bir oranda Ýsrail ege-menliði kurulurken, geri kalantopraklarda Filistin otoritesigiderek Ýsrail devletine baðýmlýhale gelir.

tarih 7

Page 8: Marksist Bakış- 40. Sayı

tarih8

Þaron'un Provokasyonu

28 Eylül 2000'de, Ariel Þaron'un yanýnda1500 muhafýz ve polisle Kudüs'teHaremü-s Þerif'i ziyaret etmesi fitiliateþledi. Þaron, ne Ýsrailliler için, ne deFilistinliler için sýradan bir figürdü:Beyrut Kasabý olarak hatýrlanmasýnaneden olan ve çocuklar da dâhil olmaküzere binlerce Filistinlinin katledildiðiSabra ve Þatilla katliamlarýnýn mimarý,hayatýný Yahudi paramiliter örgütüHaganah'tan baþlayarak Siyonizmeadamýþ eski bir askerdi. Ýktidara geliþi deÝsrail'in "terörizme karþý savaþ" adý altýn-da bölgeyi terörize etmenin bir adýmýydý.Kazanan Þaron'du ve kaybeden hemÝsrail'deki barýþ yanlýsý Yahudiler, hem deFilistin halký oldu. ABD'de týpkýOrtadoðu'daki kamasý Ýsrail gibi"terörizme karþý savaþ" sloganýyla Irak'agirmeye hazýrlanýyorken, Filistin'de þid-deti hâkim kýlmanýn bundan daha iyi birzamanlamasý olamazdý. Þaron'un ziyare-tine Filistinlilerin tepkisi ÝkinciÝntifada'yý baþlatmak oldu. Ýsrail'in oran-

týsýz ve katýksýz þiddeti karþýsýndaFilistinliler hayatlarý da dâhil olmaküzere ortaya her þeylerini koydular.Ýntifada boyunca 3 bin Filistinli katledil-di. Filistin direniþinin pratik yönelimindedeðiþim de dikkat çekiciydi. BirinciÝntifada'da Ýsrail tanklarýna taþ atan çocukimgesinin yerinde artýk her türlü bedeligöze alan intihar komandolarý ve fedailervardý. Edward Said'in deyiþi ile Ýslamcýhareket, Filistin halkýný "bitmeyen dinîçekiþme ve modernleþme karþýtý çöküþünmenziline sürüklemektedir"(3). Hamashem direniþ alanýndaki gücünü hem de ElFetih'in yolsuzluk-pasifizm ve ihanet sar-malýndaki krizini de kullanarak2006'daki seçimlerde ciddi bir zafer eldeetti ve bu baþarý Filistin direniþinde fizikibölünmenin artýk coðrafi bir bölünmeyedoðru evrilmesine yol açtý. Ýç çatýþmasonrasýnda Gazze'de kontrol Hamas'ageçerken, Batý Þeria'da El Fetih hükümsürmeye baþladý.Ancak Hamas'da kendisinden öncekihemen hemen bütün ulusal hareketlergibi Ortadoðu'da pragmatik bir iliþkiiçerisine girmeden ayakta kalýnamaya-caðýnýn farkýndaydý. Uzun yýllar Þiiekseniyle ortaklýk kurmasýna raðmenArap Baharý hareketin ittifaklarýnda dadeðiþim yarattý. Hamas bir yandanOrtadoðu'da liderlik hayalleri kuranErdoðan'la saf tutuyor, diðer taraftanMýsýr'da Mübarek'in ardýndan iktidaragelen tarihsel akrabasý MüslümanKardeþlerle iliþkiye giriyordu. Bu durum-da dengelerin deðiþmekte olduðunusanan Hamas lideri Meþal de uzun yýl-lardýr korunduðu Esad rejimini satarakÞam'dan Esad'ýn can düþmaný Katar'ataþýndý. Bu, aslýnda Hamas'ýn daemperyalizm tarafýndan evcilleþtirilmeyebaþladýðýna dalaleti. Ancak rüzgâr kýsabir sürede tersine döndü. Bir yandan

AKP ve Erdoðanbölgedeki popüla-ritesini yitirirken,diðer taraftanMýsýr'da MüslümanKardeþler darbeyledevrildi ve Gazze'nincan damarlarýndanbirisi kesildi. Katar'asýðýnan Hamas'a Ýranda artýk yüz vermi-yordu. Bu durum sonbir yýlda Hamas'ýciddi bir iktisadi kriziçerisine sürükledi.Hamas, artýkGazze'de maaþlarýö d e y e m i y o r d u .Emperyalist çatlaklariçerisinde kendisineyol açmaya çalýþan

Hamas o çatlaklarýn tam içine düþtü.Gazze Ezher Üniversitesi'nden ÝbrahimÝbraç, "Hamas hükümet olarak kötü birperformans sergiledi. O, mali olarak dabaþarýsýz oldu. Ekonomi berbat. Hamasmaaþlarý ödeyebileceði hizmetler sun-mayý baþaramadý" derken, Filistinlisiyaset bilimci Ebu Sada'ya göre Ýsrailsaldýrýsý gerçekleþmeseydi, Hamas ciddibir iþçi sýnýfý muhalefetiyle karþý karþýyakalacaktý. Ancak Hamas böyle bir krizekarþý önlem olarak Nisan ayýnda iktidargücünden feragat ederek Gazze'de ElFetih'le uzlaþma saðlamýþtý. KýsacasýHamas yolun sonuna gelmiþti ki Ýsrail'inGazze saldýrýsý geldi. Bu, Hamas'a ve-rilen bir hayat öpücüðünden baþkasýdeðildir. Neticede Ýran da Ýsrail ilesavaþan Hamas'a desteðini yeniden arttýr-mýþtýr. Ancak her ne olursa olsun Ýsrail'in saldýr-ganlýðý hem Hamas'ý hem de gelecekteFilistin toplumunda yeþermesi beklenendaha radikal Ýslamcý unsurlara güç vere-cektir. Zira Ortadoðu'da özellikle sondönemde Irak ve Suriye'de güçlenenIÞÝD benzeri radikal Ýslamcýlarýn þiddetlesarmalanmýþ Filistin toplumunda yer bul-masý ihtimal dâhilindedir. ÝPeki, Filistin halký nasýl kurtulacak?Filistin, tek baþýna Ýsrail'i durduracakgüçte deðildir. Filistin'in yardýmýnaTayyip gibi diktatörlerin, krallarýn, þeyh-lerin, Ortadoðu'daki diðer kan emicileringelmeyeceðini belki bin kez yaþayarakgördük. Arap milliyetçisi BAAS rejim-lerinin, Filistin'i kendi topraklarýna kat-mak istemek gibi tutarsýzlýklarý bir yana,Ýsrail'e bir þey yapamayacaðýný tarihispatlamýþtýr. Bu yüzden tek çözüm,Ortadoðu çapýndaki birleþik sosyalistmücadeleden geçecektir. Devrimci iþçihareketi, Filistin halkýnýn tek çýkýþ yolu,halklarýn kardeþliðinin tek garantisidir.Filistin halký için tek umut, Ortadoðu'yusaracak bir sürekli devrim fýrtýnasýdýr.

***(1) Hamit Bozarslan, Ortadoðu: BirÞiddet Tarihi Osmanlý Ýmparatorluðu'n-dan El Kaide'ye, Ýletiþim Yayýnlarý, 2014,s.125(2) Tarýk Ali, Bush Baðdat'ta Irak'ýnYeniden Sömürgeleþtirilmesi, AgoraYayýnlarý, 2003(3) Mete Çubukçu, Ýsrail Filistin veSolun Açmazý, Birikim, Sayý:167

Hamas lideri Meþal de uzun yýllardýr korun-duðu Esad rejimini satarak Þam'dan Esad'ýncan düþmaný Katar'a taþýndý. Bu, aslýndaHamas'ýn da emperyalizm tarafýndanevcilleþtirilmeye baþladýðýna dalaleti. Ancakrüzgâr kýsa bir sürede tersine döndü. Bir yan-dan AKP ve Erdoðan bölgedeki popülaritesiniyitirirken, diðer taraftan Mýsýr'da MüslümanKardeþler darbeyle devrildi ve Gazze'nin candamarlarýndan birisi kesildi. Katar'a sýðýnanHamas'a Ýran da artýk yüz vermiyordu. Budurum son bir yýlda Hamas'ý ciddi bir iktisadikriz içerisine sürükledi. Hamas, artýk Gazze'demaaþlarý ödeyemiyordu. Emperyalist çatlaklariçerisinde kendisine yol açmaya çalýþan Hamaso çatlaklarýn tam içine düþtü.

Page 9: Marksist Bakış- 40. Sayı

AKP ve Patronlarýn"Mülteci Pazarý"

Çaðýn Erdinç

Suriye'deki iç savaþ tüm dehþetiyle sü-rerken, ölümler de ayný hýzla artmayadevam ediyor. Ýç savaþta hayatýný kaybe-denlerin sayýsý 130 bine yaklaþtý. Ölen-lerin 44 bin 381'i sivil. Hayatýný kaybe-den sivillerin 6627'si çocuk. Tabir yerindeyse, Suriye'de taþ üstündetaþ kalmadý! Suriye halklarý temelihtiyaçlarýný dahi karþýlayamýyor.Kentlerin çoðunun alt yapýsý büyükölçüde tahrip edildi. Ýnsanlar, ölüm vekalým arasýndaki tercihle eþ anlamlý olaniki seçenekle yüz yüze kalýyor: gitmekve kalmak. Kalanlarýn büyük çoðunluðu doðrudanzarar görüyor. Ne de olsa Suriye'de herbölge savaþ alaný. Çatýþma noktasýndanuzaktaki “güvenli” bölgeler ve þehirlerdede kalabalýk içerisinde her an bir bombapatlayabiliyor. Muhaliflerin elindeki böl-gelerdeyse ya doðrudan çatýþmalarsürüyor ya da bombardýman yaþanýyor.IÞÝD'in ele geçirdiði bölgeler ise tam bircehennem. Sünni iseniz eðer, çok katýsaplantýlý kurallarla yaþamaya mecburbýrakýlýyorsunuz; yok eðer farklý birmezhebe veya dine mensupsanýz vahþicekatlediliyorsunuz.

Suriye halklarý savaþýn yarattýðý vahþet-ten kaçsa bile açlýktan, hastalýklardan,susuzluktan, barýnma sorunlarýndankaçamýyor. Kýsacasý, Suriye halklarý için,ülkelerini terk etmek dýþýndaki seçenek-lerin çoðu ölüme çýkýyor.Aslýnda, Suriye halklarý için hayattakalmanýn tek yolu olan ''gitmek''seçeneði de çoðu zaman kurtuluþolamýyor. Resmi rakamlara göre Türkiye, Ürdün,Lübnan, Irak, Ermenistan ve KürdistanBölgesel Yönetimi'ne geçiþ yapanSuriyeli mülteci sayýsý 4 milyona yak-laþtý. Mülteci olarak deðiþik ülkeleregiden siviller, savaþýn þiddetindenkaçarak sýðýndýklarý ülkelerde “sýfýrdanbaþlamak” durumunda kaldý. Yoksulluðaek olarak maruz kaldýklarý ayrýmcýlýkSuriyeli mülteciler için gittikleri ülke-lerde yaþamý iki kat zorlaþtýrdý ve bundansonra da zorlaþtýrmaya devam edecekgibi görünüyor.

Türkiye'deki Suriyeli

Mülteciler ve AKP

Dünya genelindeki Suriyeli mültecilerinyaklaþýk üçte biri Türkiye'de yaþýyor.Birleþmiþ Milletler Mülteciler Yüksek

Kurulu Temsilcisi Carol Betcheler,Türkiye'deki Suriyeli mülteci sayýsýnýn1.5 milyona yaklaþtýðýný ifade etmiþti.Bu son derece büyük bir rakam. Dahadoðru ifade etmek gerekirse, Türkiyegibi bir ülke için çok büyük bir rakam.OECD'nin araþtýrmasýna göre, gelirdaðýlýmý konusundaki uçurumla ilgili 34ülkeyi baz alarak yapýlan araþtýrmadaTürkiye, gelir daðýlýmý uçurumunda liderolan Meksika'dan sonra, en kötü durum-daki ülke olarak göze çarpýyor.Türkiye'de her dört kiþiden biri yoksul-luk sýnýrýnýn altýnda yaþamýný devamettirmeye çalýþýyor.Türkiye'deki mevcut durum bu kadarkötüyken, nüfusa 1 milyonun üzerindeSuriyeli mültecinin eklenmesi, Suriyelive Türkiyeli yoksullar için durumu dahafazla kötüleþtirirken, patronlar için “ucuzemek cenneti” yarattý!Suriyeli bir babanýn yazdýðý mektup,Türkiye'deki Suriyelilerin durumunu çokiyi özetliyor: “Suriye'de iken iki kýzýmüniversiteye gidiyordu, burada yaklaþýkiki aydýr tekstil atölyesinde 11-12 saatayakta çalýþýyorlar. Daha önce Suriye'dehiç çalýþmadýlar, þimdi akþam ayaklarý

9güncel

Page 10: Marksist Bakış- 40. Sayı

þiþmiþ hâlde eve geliyorlar. Biri aylýk500 TL alýyor, diðeri 400 TL alýyor.Pazarlýk yapma þansýmýz yok, kaçpara verirlerse razý olmak durumun-dayýz.”Evet, kaç para verirlerse razý olmakdurumundalar. Altýný çizerek söyle-mekte fayda var: patronlar bu durum-dan oldukça memnun! Çünkü artýk,bir fabrikaya karnýný doyurmak içingünlüðüne 10 lira bile verilse girmekzorunda olan Suriyeli yoksullar var.Suriyelilerin dramý, patronlar için yenikar kapýsý anlamýna geldi. Onlar aldýk-larý paranýn, artan emek sömürüsününsefasýný yaþýyor. Elbette AKP de durumdan memnun!Zira, Suriyelilerin dramý AKP için deyeni kar kapýsý anlamýna gelmiþti.AKP, Suriyeli mültecilere ev sahipliðiyapýyormuþ gibi davranýp insanlýkonurunun simgesi gibi görünmeyeçalýþýyor. Halbuki AKP iktidarýmezhepçi zihniyetini mültecilere desirayet ettiriyor. AKP'nin Suriyeli Alevi mültecilerekarþý uyguladýðý insanlýk dýþý poli-tikalarýn bir örneði Aðustos 2013'te

Fatih-Kumkapý Sahili'nde yaþanmýþtý.Halepli Türkmen Alevi'leri FatihKumkapý'daki parklarda yaþam savaþýverirken Fatih Belediyesi'nin parkýboþaltmasý, parkta yaþayan mültecilerimaðdur etmiþti. Hatýrlanacaðý üzere,Fatih Belediyesi'nin bahanesi de sonderece komikti: “parktan tüp geçitgeçecek!” O dönemde TarafGazetesi'ne röportaj verenMuhammed Arif isimli Suriyeli sýðýn-macý, polis ve zabýtanýn kendilerineyönelik psikolojik þiddet uygu-ladýðýný, parký birkaç gün içerisindeboþaltmalarý gerektiðini aksi haldezorla çýkartýlacaklarýný ve parktabulunduklarý süre içerisinde insaniyardým almak þöyle dursun, parktangitmeleri için her þeyin yapýldýðýnýifade etmiþti. Selef Cuma isimli sýðýn-macý ise ayný röportajda baþlarýndangeçen diðer olaylarý þöyle anlatmýþtý:“Bir hafta önce kendilerini belediyebaþkan yardýmcýlarý olarak tanýtankiþiler parka geldi. Bizim tek tek isim-lerimizi aldýlar. Bize yardým edecek-lerini söylediler; ancak kimse bizeyardým etmedi. Sonra tekrar geldiler

ve bizden beþ kiþiyi BelediyeBaþkaný'yla görüþtürmek iste-diler ama biz korktuk vegitmedik. Bizimle berabergelen bir çocuðun karnýnasürekli kramp giriyordu.112'yi aradýk. Saðlýkgörevlileri gelip bir þurupverdi ve baþka bir þey yap-madan gittiler. Çocuk hâlâayný aðrýlarla boðuþuyor.Ayrýca, polis gece parktagüvenlik önlemi almýyor.Gece parka birçok kiþi geliyor.Bunlar arasýnda madde baðým-lýlarý, esrar ve içki içen insan-lar var. Bunlar parkta yatansýðýnmacýlara küfür ediyor.” Röportajýn devamýnda, Zelihaadýndaki bir sýðýnmacý ise,sabahlarý yiyecek almak içinkaðýt mendil sattýklarýný ancakpolisin kendilerini engellediði-ni ifade etmiþti. Ayrýca, “Polisgelip bizi yakalýyor.Mendillerimize, paramýza elkoyuyor. Sonra da bizikaldýðýmýz parktan çok uzakolan bir yere götürüp býraký-yor” diyen Zeliha'nýn, atýlankimyasal gazdan dolayýSuriye'de çok sayýdaakrabasýnýn öldüðünü de özel-likle belirtmekte fayda var.

Sözünü ettiðimiz dönemde parklardakalan 150 sýðýnmacýyla ilgili hareketegeçen Alevi Kültür DernekleriBaþkaný Doðan Demir, sýðýnmacýlarayardým edeceklerini söyledikten sonraSuriyeli Alevi sýðýnmacýlar, Aleviderneklerinin parka gönderdiði dörtotobüsle geçici olarak ikamet edecek-leri Pir Sultan Abdal Cemevi'negötürülmüþtü. Elbette, Suriyeli Alevi mültecilerinyaþadýklarý bu olaydan ibaret deðil.Cumhuriyet Gazetesi'ne konuþanAlevi Kültür Dernekleri baþkanýDoðan Demir, Alevi mültecilerinkamplarda þiddete ve kadýnlarýn datecavüze uðradýðýný belirtmiþti.Demir, Cemevlerine yerleþtirmek iste-dikleri Alevi mültecilerin önce kendi-lerine de güvenmediklerini, þiddet vetecavüz korkusu yaþadýklarýný belirt-miþ, AKP'nin Alevi mültecilere yöne-lik uygulanan þiddete göz yumduðunadikkat çekmiþti. Alevi örgütleri ise mültecilerkonusunda boþ durmuyor. ÖzellikleÝstanbul ve Adana'da yüzlerce mülteciAlevi, ailelerinin yanýna yerleþtirilmiþdurumda. Mültecilerin tüm giderleriniAlevi toplumu kendi arasýnda yapýlanbaðýþlardan karþýlýyor. Türkiye'deki Alevilere bile tahammüledemeyen AKP'nin Suriye'den,“Erdoðan'ýn adamlarýndan” kaçanAleviler'e kolaylýk saðlamasý zatenbeklenemezdi. AKP ve Patronlar Kazanýyor;

Halklar Boðazlaþýyor!

AKP, insanlýk dýþý koþullara maruzbýraktýðý mültecilerin çalýþmakoþullarýndan da son derece memnun!Suriyeli mültecilerin yarattýðý ucuzemek gücü, AKP'nin azgýn neo-liberaluygulamalarýnýn iþlemesini saðlayandeðirmene su taþýyor. Patronlarýnkapýsýnda iþ için bekleyen ve yaþamakiçin patronun verdiði ücrete mecburolan Suriyelilerin varlýðý, AKP'nindilinden düþürmediði “ekonomikistikrar”ýn nasýl saðlanmayaçalýþýldýðýný özetliyor. Fakat düþük ücretle çalýþmaya razýolup AKP'yi mutlu eden mülteciler,Türkiyeli emekçileri son derece rahat-sýz ediyor. Zira, Türkiye'de iþsizlikoraný son derece yüksek. TÜÝK veri-lerine göre iþsizlerin sayýsý son biryýlda 229 bin kiþi artarak, 2 milyon747 bin oldu. Ayrýca, iþsizlik oraný2013 yýlýnda yüzde 9.7, tarým dýþýiþsizlik oraný ise yüzde 12 olarak

Ýþsizlik bu boyutlardayken düþük ücrete razý olup iþegiren Suriyeli mültecilerin Türkiyeli emekçilerde yarat-týðý öfke, faþist guruplarýn yönlendirmesiyle yanlýþ yerekanalize oluyor. Gaziantep baþta olmak üzere özellikleSuriyeli mültecilerin nüfusunun fazla olduðu Urfa veKilis'te tehlikeli gerilimler yaþanmasý, sözünü ettiðimizrahatsýzlýðýn ve öfkenin bir sonucu. Mevcut nüfusunbile iþ bulma sýkýntý yaþadýðýný söyleyenler, Suriye'dengelen ve boðaz tokluðuna çalýþmaya razý olanSuriyelilerin, kendi iþ sahalarýný iþgal ettiklerinidüþündüðü için sosyal medya üzerinden kampanyalarbaþlatarak “Türkiye'de Suriyeli istemiyoruz” slogan-larýyla deðiþik þehirlerde yürüyüþler düzenledi.

10 güncel

Page 11: Marksist Bakış- 40. Sayı

gerçekleþirken, bir yýllýk rakamlarþöyle açýklandý: Türkiye genelindeiþsiz sayýsý 2013 yýlýnda bir öncekiyýla göre 229 bin kiþi artarak 2 milyon747 bin kiþiye ulaþtý. Ýþsizlik oraný ise0.5 puanlýk artýþ ile yüzde 9,7seviyesinde gerçekleþti. Kentsel yer-lerde iþsizlik oraný 0,4 puanlýk artýþlayüzde 11,5, kýrsal yerlerde ise 0,6puanlýk artýþla yüzde 6,1 oldu. Tarýmdýþý iþsizlik oraný bir önceki yýla göre0.5 puanlýk artýþla yüzde 12seviyesinde, 15- 24 yaþ grubundakigenç nüfusta iþsizlik oraný ise 1.2puanlýk artýþla yüzde 18,7 olarakgerçekleþti. Ýþsizlik bu boyutlardayken düþükücrete razý olup iþe giren Suriyeli mül-tecilerin Türkiyeli emekçilerde yarat-týðý öfke, faþist guruplarýn yön-lendirmesiyle yanlýþ yere kanalizeoluyor. Gaziantep baþta olmak üzereözellikle Suriyeli mültecilerin nüfusu-nun fazla olduðu Urfa ve Kilis'tetehlikeli gerilimler yaþanmasý, sözünüettiðimiz rahatsýzlýðýn ve öfkenin birsonucu. Mevcut nüfusun bile iþ bulmasýkýntý yaþadýðýný söyleyenler,Suriye'den gelen ve boðaz tokluðunaçalýþmaya razý olan Suriyelilerin,kendi iþ sahalarýný iþgal ettiklerinidüþündüðü için sosyal medyaüzerinden kampanyalar baþlatarak“Türkiye'de Suriyeli istemiyoruz” slo-ganlarýyla deðiþik þehirlerdeyürüyüþler düzenledi.

Ýlk olarak Kahramanmaraþ'ta baþlayaneylemler farklý illere sýçradý.Kahramanmaraþ'ta kent merkezindekalan Suriyelilerin ülkelerine dön-melerini isteyen yaklaþýk bin kiþisosyal medyadan örgütlenerek sokak-lara döküldü. Olaylarda üzerindeArapça yazýlarýn bulunduðu tabelalariþyerlerinden söküldü. Bunun üzerineçoðu esnaf iþyerlerini kapatarak evle-rine döndü.Ýþyerlerine kilit vuran esnafýn dükkân-larýný kapatmasý, gerginliði son-landýramadý. Kentte bazý ana yollartrafiðe kapatýldý. Gruptakiler, Suriyeplakalý bir otomobilin camlarýnýkýrarak, araca zarar verdi. Baþka birgrup ise Kent Parký'nda önlerine çýkanve içerisinde Suriyeli ailenin bulun-duðu baþka bir otomobile saldýrdý.Otomobilin camlarýný kýrarak Suriyeliaileye saldýran kalabalýk, polisinhavaya ateþ açmasýyla bölgeden uzak-laþtý. Suriyeli aile hasar gören otomo-bille yoluna devam ederek canýný kur-tardý.Kahramanmaraþ'ýn ardýndan Adana'daesnaf ile Suriyeli sýðýnmacýlar arasýn-da “iþyeri açýp ticaret yapma”konusunda tartýþma çýktý. Satýrlý veyüzleri maskeli kimliði belirsiz kiþi-ler, Suriyeli sýðýnmacýlarýn iþyerlerinibasýp camlarýný kýrdý.Bu linç giriþimlerinin bir benzeriGaziantep'te de yaþandý. 4 kiþilik biraileye çarpan Suriye plakalý otomo-bilin þoförü linç edilmek istendi. Kilis'te de benzer olaylar yaþandý.Geçtiðimiz Haziran ayýnda Suriyeuyruklu kiþiler ile mahalleli arasýndaçýkan kavgada 2 kiþi yaralandý. Olayýnardýndan kentteki bazý Suriye plakalýaraçlara zarar verildi.

Sonuç: Düþman Suriye

Halklarý Deðil, AKP ve

Patronlardýr!

Þu noktayý tekrar vurgulamakgerekiyor: öfke, yanlýþ tarafa kanalizeediliyor. Zira Suriyeli mültecilerindurumu içler acýsý. Hiçbiri burayazengin olmak ya da Türkiyeli emekçi-lerin iþlerini ellerinden almak içingelmedi. Birçoðu dilencilik yapmakzorunda kalýyor. Ýþ bulabilenler, çokdüþük ücretle çalýþmaya razý oluyor.

Savaþtan kaçýp geldikleri için, çoðuyaþýyor olmalarýný bile þans sayýyor. Faþist guruplar, özellikle sondönemde, internet üzerindenörgütlenerek Türkiyeli emekçileriniþsizlik öfkesini “Suriyeliler iþimizielimizden alýyor” diyerek Suriyeliyoksullara yönlendiriyor ve halklarýbirbirlerine kýrdýrmaya çalýþýyor; fakatbiz biliyoruz ki, Türkiyeli ve Suriyeliemekçilerin ortak düþmaný, Suriyelimülteciler üzerinden siyasi rantpeþinde koþan AKP ve ucuz iþçiçalýþtýrmak için can atan patronlardýr!Patronlar, kapýlarýnda boðaz tokluðu-na çalýþmaya razý olan Suriyelilerigördükçe mutlu oluyor. Ýç savaþvahþetini yaþamayan ve doðal olarakboðaz tokluðundan fazlasýný isteyenTürkiyeli ve Suriyeli emekçilerinyaþadýðý çeliþkiden patronlar baþtaolmak üzere, bu durumu kullanmayaçalýþan faþist güruh ile ekonomiçarkýný ucuz emek gücü ile döndürenAKP karlý çýkýyorBiz þunu biliyoruz ki, Anadolucoðrafyasý, Suriyelilerin misafirolduðu bir bölge deðil, tam tersineSuriyelilerin ve tüm Ortadoðulu halk-larýn evidir! Bu coðrafya, tüm halk-larýn karnýný doyuracak kadar zenginbölgelerden oluþuyor; fakat AKP'ninneoliberal yaðmacý politikalarý; bucoðrafyanýn zenginliklerini, AliAðaoðlu denen rantçýnýn, Reza Zerrabdenen hýrsýzýn ve diðer hýrsýz bakançocuklarýnýn rant aracý haline getiri-yor.Ortadoðu'da yaþananlar, sosyalistOrtadoðu'nun inþasýnýn gerekliliðinive aciliyetini göstermeye devam edi-yor. Suriyeli ve Türkiyeli emekçilerinortak düþmana deðil birbirlerinesaldýrmalarýnýn ve diðer Ortadoðuluhalklarýn savaþlarda kitlesel ölüm-lerinin önüne geçilmesinin;Ortadoðu'da yaþanan acýlarýn, yoksul-luðun gelir farklarýnýn son bulmasýnýn,Ortadoðu'nun zengin kaynaklarýndanemekçilerin eþit olarak faydalan-abilmesinin yolu, bu þiarýn her yerdegür bir þekilde haykýrýlmasýndangeçiyor.

Türkiyeli ve Suriyeli emekçilerin ortak düþ-maný, Suriyeli mülteciler üzerinden siyasirant peþinde koþan AKP ve ucuz iþçi çalýþtýr-mak için can atan patronlardýr! Anadolucoðrafyasý, Suriyelilerin misafir olduðu birbölge deðil, tam tersine Suriyelilerin ve tümOrtadoðulu halklarýn evidir!

11güncel

Tabir yerindeyse, Suriye'de taþ üstünde taþ kalmadý! Suriye halklarýtemel ihtiyaçlarýný dahi karþýlayamýyor. Kentlerin çoðunun altyapýsý büyük ölçüde tahrip edildi. Ýnsanlar, ölüm ve kalým arasýnda-ki tercihle eþ anlamlý olan iki seçenekle yüz yüze kalýyor: gitmek vekalmak.

Page 12: Marksist Bakış- 40. Sayı

teori12

Ýnsan, Hep Böyle Miydi?

Güneþ Gümüþ

"Eþit-özgür-barýþ içinde bir dünyadayaþamak ister misiniz?" sorusunaolumsuz yanýt verecek insan bulmakzor olurdu herhalde; sýnýflý toplumlar-dan, bu zorba düzenden her zamankazançlý çýkacaðýný düþünen bir avuçasalak dýþýnda belki de (ki onlar bilebu düþüncelerini açýklýkla ortayakoyamayabilirler).Daha iyi bir dünya özlemi konusundabize katýlanlarýn büyük çoðunluðu,bunun gerçekleþtirilebilirliðikonusunda bizimle ayný kanaatleripaylaþmaz. Devrimcilerin sýklýklakarþýlaþtýðý cümleler deðil midir; "iyidiyorsun da böyle bir toplum olmaz","insanoðlu çið süt emmiþ; bencil,kötü niyetli" Bu cümleleri uzatmakmümkün, ama mesajý ortak: insandoðasý eþit-özgür-barýþ içinde birdünyaya imkan tanýmaz. Böyle birdüþünce yapýsý, deðiþimin mümkün-lüðüne de inanmaz. Bu inançsýzlýðýngeliþmesinde (sýnýflý toplumlarýnbelirlediði) gündelik yaþam deneyim-leri kadar egemen sýnýflarýn bu yöndeözel propagandalarý da etkilidir. Ýnsandoðasýnýn saldýrgan, bencil olduðusafsatalarý eðitim sisteminden,medyaya kadar sürekli iþlenir. Elbetteki bizler de saf deðiliz. Maddiyaþam kökten deðiþmeden insanlýðýnbugünkü haliyle daha iyi bir dünyanýnkurulamayacaðýnýn bilincindeyiz.Ancak bu durumun her daim böyleolmadýðýný, dolayýsýyla bugünün dedeðiþebileceðini biliyoruz. Nasýl mý?Marksizmin dünyayý anlama ve açýk-lamada temel yöntemi olan tarihselmateryalizm, insanýn hem toplumsalkoþullarýn ürünü olduðunu hem de bukoþullar üzerinde etkileyiciliðe sahipolduðunu söyler. Marks'ýn ifadesiyle

"Ýnsanlarýn varlýðýný belirleyen þey,bilinçleri deðildir; tam tersine, onlarýnbilincini belirleyen, toplumsal varlýk-larýdýr." (Ekonomi PolitiðinEleþtirisine Önsöz) Kýsacasý, insanýntemel ihtiyaçlarýný (beslenme, barýn-ma gibi) nasýl saðladýðý (bunungerçekleþtiði toplumsal yapý) onundüþünce ve davranýþ dünyasý üzerindebelirleyiciliðe sahiptir. Ancak bu tekyönlü bir iliþki deðildir; insan da(kolektif olarak, elbette) bu toplumsalkoþullarý deðiþtirme potansiyelinesahiptir: "kendi tarihlerini kendileriyaparlar ... ama doðrudan karþýkarþýya kalýnan, verili ve geçmiþtengelen koþullar altýnda." Dolayýsýyla insan, hep bugünkü gibiolmamýþtýr; hep de böyle kalmaya-caktýr. Nasýl ki sýnýflý toplumlar,insanlýk tarihinin ancak küçücük birdönemine tekabül ediyor ve öncesisýnýfsýz-sömürüsüz bir dünyayý ifadeediyorsa, ayný ilkelere dayalý birdünyanýn (tabii ki artýk eldeki imkanve kaynaklarýn muazzam artýþýtemelinde) yeniden kurulmasýmümkündür. Hatta aksine kapitalizmaltýnda yaþamanýn, dünya veüzerindeki bütün canlýlar (insandahil) için geleceði yoktur. Ýnsanlýk tarihinin yaklaþýk son beþ binyýlýný çýkardýðýmýzda geriyeinsanoðlunun dayanýþma içinde kur-duðu ortaklaþa bir yaþama tanýklýkeden on binlerce, hatta yüz binlerceyýl kalýr. Sömürüsüz-sýnýfsýz budünya, "ilkel komünal toplum" hangitemeller üzerinde yükseldi? Ne olduda bu devran deðiþti, çarklar geriyedoðru iþledi? Nasýl deðiþti? Bu soru-lara yanýt vermek sýnýflý toplumlarýndayandýðý maddi temelleri anlamak

ve bu temelleri köklerinden sarsaraksömürüsüz bir geleceði inþa etmekiçin olmazsa olmaz önemde.

Ýnsanýn Evrimi

Bu dünya üzerinde insanýn hikayesimilyonlarca yýl öncesine kadaruzanýyor. Ýnsanýn evriminin izlediðirota ve tarihler konusunda tartýþmalarsürse de insanýn evriminin ayýrt ediciözelliði onun iki ayak üzerindeyürüyebilmesi olmuþ; bu geliþiminson halini almasý milyonlarca yýlý bul-muþtur. Neil Faulkner, Marksist Dünya Tarihikitabýnda (2012: 21) insaný ortayaçýkaracak evrimin baþlamasýndansýnýflý toplumlarýn ortaya çýkýþýnakadarki dönemde, insanlýk tarihiningelecekteki geliþiminde belirleyiciolacak dört köklü dönüþümdenbahseder. Bunlardan birincisi "DoðuAfrika'da ...bazý insansý maymunlarýnevrim geçirerek ilk insangilleri([hominid] dik yürüyen ve dolayýsýy-la serbest kalan ellerini aletgeliþtirmekte kullanabilen hayvanlar)ortaya çýkar"masýdýr. Evriminin ayýrtedici niteliði olarak geliþen insanýniki ayak üstünde yürümesi (dik dur-masý), onun, serbest kalan elleriaracýlýðýyla alet yapmasý ve kullan-masýný mümkün kýlmýþtýr. Aletyapýmý ve kullanýlmasý, kýsacasý ellerile beyin arasýnda geliþen koordinas-yon zekanýn geliþimi, dolayýsýylainsanlýðýn gelecek ilerlemelerinin dekaynaklýðýný yapmýþtýr. Hominidlerintarihlenmesi 7,5 milyon yýl geriyegötürülse de "homo" cinsinin ortayaçýkýþý yaklaþýk 2,5 milyon yýl önce-sine tarihlendirilebilir. Bu tarih, mo-dern insanýn atalarýnýn alet kullan-masýnýn da baþlangýcý olarak

Ýnsanlýktarihininyaklaþýk sonbeþ bin yýlýnýçýkardýðýmýzdageriyeinsanoðlunundayanýþmaiçinde kurduðuortaklaþa biryaþama tanýklýkeden on binlerce,hatta yüzbinlerce yýl kalýr.Sömürüsüz-sýnýfsýz budünya, "ilkelkomünal toplum"hangi temellerüzerindeyükseldi? Neoldu da budevran deðiþti,çarklar geriyedoðru iþledi?Nasýldeðiþti?

Page 13: Marksist Bakış- 40. Sayı

iþaretlenerek Paleolitik (Kabataþ)Çaðý'nýn startý kabul edilmiþtir. Busýnýflandýrmanýn temelinde arkeolojikkazýlarla insan fosilleriyle birarada yada baðýmsýz þekilde elde edilen taþaletlerin bu tarih civarýnda baþlamasýbulunmaktadýr. Taþ aletler; avcý-toplayýcý þekilde yaþamýný sürdüreninsan atalarýnýn hem avlanmasýndahem de toplayýcýlýk sýrasýnda kul-landýðý çakmaktaþýndan kabaca yon-tulmuþ basit aletlerden oluþmaktadýr.Bu aletler, paleolitik dönem boyuncageliþme gösterse de bu dönemin enönemli aleti aþölyen el baltasýdýr. Paleolitik dönem, jeologlarýn taným-ladýðý son buzul çaðýna denk düþmek-tedir. Buzul dönemlerinin yanýsýrabuzul arasý dönemlerde ýlýman biriklime de evsahipliði yapmýþ paleoli-tik devrin sonu da buzul çaðýn sonlan-ma sürecinin baþlamasýyla olmuþtur,günümüzden yaklaþýk 14 bin yýlöncesinde. Modern Ýnsan Ortaya Çýkýyor

Faulkner'ýn (2012: 21) bahsettiði ikin-ci önemli deðiþimde ise "yaklaþýk200.000 yýl önce yine Afrika'da, bellibazý insangiller, evrim sonucundamodern insanlara, yani beyni dahabüyük ve alet yapma becerisi dahafazla olan, ortaklaþa emeðin, toplum-sal örgütlenmenin ve farklý ortamlarakültürel uyum gösterme becerisiningeliþtiði yaratýklara dönüþtüler."Homo sapiens, homo cinsinde beyinbüyüklüðü anlamýnda bir sýçramaanlamýna geliyor; bu zeki canlýnýntoplumsal yaþamý da bu baðlamdageliþiyordu. Homo erectus'tan evrim-leþerek yine Afrika'da ortaya çýkanhomo sapiens 85 bin yýl önceDünya'ya daðýlmaya baþladý. 50 binyýl önce Güney Asya ile Avustralya'ya,40 bin yýl önce Kuzey Asya ileAvrupa'ya ve 15 bin yýl önceyse ikiAmerika kýtasýna varmayý baþardýhomo sapiens. Zekasýndaki ilerleme-lerle kullandýðý alet teknolojisi ilerlesede modern insan, homo cinsinin diðermensuplarý gibi paleolitik döneminsonuna kadar yabani hayvanlarýnavlanmasý ile yabani sebze, meyve veköklerin toplanmasýna dayalý bir avcý-toplayýcý bir yaþam sürdürdü. Avcý-toplayýcý bir ekonominin izin verdiðiölçüde 30-40 kiþilik küçük gruplarhalinde yaþayan insanlar, yardýmlaþ-maya dayalý bir toplumsal yaþam kur-dular. Dayanýþmaya dayanan iliþkiler,

a v c ý - t o p l a y ý c ýt o p l u m l a r ý ndoðasýnýn birparçasýydý. Önceliklebeslenme kay-naklarýndan biri olanavlanma (ki proteinihtiyacý açýsýndanönemli bir kaynaktý)kolektif bir faaliyetig e r e k t i r i y o r d u ;sonuçta hayvanöldürmek için sýnýrlýaletlere sahip insan,ancak ortak bir çalýþ-ma ile bunu baþara-bilirdi. Avýn ok ve yay gibi daha birey-sel bir faaliyet temelinde gerçekleþtiðidurumlarda bile avý paylaþmak esastý.Sonuçta baþka bir zamanda gününtalihli avcýsý eli boþ dönebilir ve sýnýr-lý kaynaklarýn paylaþýlmamasý grubunüyelerinin yaþamýný, böylece de aslýn-da grubun geleceðini riske atabilirdi.Avcý-toplayýcý toplumlarda iþbölümüsadece cinsler üzerinden gerçek-leþmekteydi. Kadýnlarýn, tehlikeli vezorlu bir faaliyet olan avcýlýk iþine giriþmesi gruba katýlacak gelecek

kuþaklarý riske atmasý demek ola-caðýndan kadýn toplayýcýlýkla ilgilen-mekteydi. Ava çocuk ve kadýnlarýn dakatýldýðý durumlar olmakla birliktekadýn, grubun beslenme yekünün asýlkýsmýný oluþturan bitki toplayýcýlýðýyapmaktaydý. Sonuçta raslantýlaragebe avcýlýk yerine grubun beslen-mesini garanti altýna alan toplayýcýlýkfaaliyetinin öznesi kadýn, toplumsalolarak erkekle eþit konumdaydý;

toplumsal yaþamda söz ve kararsahibiydi. Avcý-toplayýcý ekonomi, doðasý gereðibir toplumsal artýnýn oluþmasýna yahiç imkan vermiyor ya da bununmümkün olduðu koþullarda çok sýnýrlýþekilde oluyordu. Dolayýsýyla bu artýürün üzerinden toplumsal farklýlaþ-malarýn þekilleneceði bir zemin bulun-muyordu. Ýlkel komünal toplumolarak anýlan avcý-toplayýcý toplumlar,sadece koþullarýn zorlamasý nedeniyleeþitlikçi deðildi; toplumsal düzen ayrý-calýklarýn oluþmasýna imkan ver-memek için çeþitli önlemlere sahipti.Örneðin mal birikimi olmamasý içinkiþi sahip olduðu aletlerle gömülüyor;topluluðun en öne çýkan kiþileri olanliderlerin býrakýn ayrýcalýklý birpozisyonu toplumun en fedakarcaçalýþan ve paylaþan üyesi olmasýgerekiyordu. Avcý-toplayýcý toplum-larýn liderleri olmakla birlikte bu kiþi-ler, yönetici bir elit oluþturmamakta;toplum içinde ayrýcalýklý bir pozis-yona sahip olmadýðý gibi topluluküzerinde iktidar sahibi de deðillerdi.Toplum, kararlarý (kadýn-erkek)kolektif olarak almaktaydý.Avcý-toplayýcý toplumlar, özelliklebuzul çaðý boyunca büyük orandagöçebe bir yaþam sürdürse de imkan-lar çerçevesinde yerleþik yaþamageçenleri de bulunmaktaydý. Rusbozkýrýnda maðaralarýn yokluðundamamut kemiklerinden yapýlma evlereyerleþen avcý-toplayýcýlarýn örnek-lerinin (Lewin, 2008: 16) yanýndabeslenme kaynaklarýnýn bolluðu üzer-ine yerleþik yaþama geçme fýrsatýbulan baþka örnekler de bulunmak-tadýr.Dünyayý etkisi altýnda alan son buzulçaðý, 20 bin yýl öncesinden itibaren

teori 13

Page 14: Marksist Bakış- 40. Sayı

teori14

etkisini tamamen kaybet-meye baþlamýþ; 10 bin yýlönce dünyanýn sýcaklýðýbugünkü seviyesini aþaðýyukarý almýþtý.Günümüzden 7-8 bin yýlönce ise dünya artýk fizikiolarak bugünkü görünümüalmýþ; deniz seviyesi yük-selmiþ ve Baltýk denizi,Kuzey denizi, Karadenizgibi oluþumlar þekillen-miþti. Buzul çaðýnýn sonbulmasýnýn dünya iklimiüzerinde önemli etkilerioldu. Artýk tundra vebozkýrlarýn yerini büyükoranda meyvesiz aðaçlar-dan oluþan ormanlar alýrkeneski ortamda yaþamayauygun mamut, rengeyiði,bizon, at sürüleri de göçetmeye baþlamýþtý.Mezolitik (Orta Taþ) Devri,yani günümüzden 12 bin yýl öncebaþlayýp 10 bin yýl önce sonlanandönem, avcý-toplayýcýlar için kay-naklarýn kýsýtlý hale geldiði bir süreçoldu. Avcý-toplayýcý topluluklarý bir krizdurumuyla karþý karþýya getiren buperiyot, tarýmýn ortaya çýkýþýnýn kapýsýnýaçtý. Ýklimin ýlýman ve kurak olmasýnedeniyle yabani tahýllarýn bol bulun-duðu Verimli Hilal isimli bölgedetoplayýcýlýðýn yeni biçimi olan tahýldevþiriciliði (yabani tahýllarýn toplan-masý, kimi zaman sulanarak veriminartýrýlmasý) yerini giderek bu tohumlarýndoðrudan ekilmesine, yani yiyecek üre-timine býraktý: "Batý ve Orta Asya'daçiftçiliðin geliþmesi, kýsmen buralarýndaha kurak olmasý ve besin kaynaklarýüzerindeki baskýnýn daha fazla olmasý,kýsmen de ehlileþtirmeye uygun temeltürlerin yaban çeþitlerinin mevcutolmasý yüzündendi -arpa, emmer buð-dayý, sýðýr, koyun ve domuzlar."(Faulkner, 2012: 30)

Neolitik Devrim

Faulkner (2012: 21) açýsýndan kritikdeðiþimlerden bir diðeri þöyle gerçek-leþmiþtir: "Üçüncüsü, yaklaþýk 10.000yýl önce, iklim deðiþikliði ile yiyecekkýtlýklarýnýn etkisiyle bazý topluluklaravcýlýk-toplayýcýlýktan çiftçiliðe geçiþyaptýlar." Tarýma geçilebilmesi bazý teknolojikgeliþmeleri gerektiriyordu. Öncelikletahýllardan faydalanma teknolojisine(öðütülmesi gibi) sahip olmak gereki-

yordu ki bu geliþme, yabani tahýltoplayýcýlýðý yapýlýrken saðlanmýþtý.Yabani tahýllarýn evcilleþtirilerekekimine MÖ 9. binyýlda baþlandý.Bunun yanýnda elde edilen ürünündepolanmasýna imkan verecek topraktankalýcý kaplarýn yapýlabilmesi gerekiyor-du. Bu geliþme, günümüzden yaklaþýk9 bin yýl önce saðlanmýþtý. Bugeliþmeleri destekleyen bir diðer baþarýda köpeðin yanýna baþka memelilerinevcilleþtirilmesinin eklenmesiydi kibuna da günümüzden 10 bin yýl öncebaþlanmýþtý. Avcý-toplayýcý bir yaþamdan çiftçiliðegeçiþ, istekli þekilde gerçekleþen birdönüþümü deðil bir zorunluluðu yansýt-maktaydý. [Afrika'nýn Kalahari Çölü'ndeyaþayan !Kung kabilesi üzerine çalýþanRichard Lee (1999: 33), topluluküyelerinden birinin þu sözlerini bizeaktarýr: "Dünyada bu kadar çok mon-gongo fýstýðý varken neden topraðý eke-lim"] Avcý-toplayýcý þekilde varlýklarýnýsürdürebilen topluluklar, dünyanýn çoðuyerinde tarýma geçiþ yapmadýlar(evcilleþtirecek hayvan ve bitki eksik-liði koþullarýný unutmadan). Sonuçtatarýmsal faaliyet, bitmeyen sýkýcý birrutin ve yorucu bir çalýþmayý gerektiri-yordu: "Arkeologlar pek çok bölgedeyerlerini ilk çiftçilere býrakan avcý/yiye-cek toplayýcýlara göre ilk çiftçilerin dahaufak tefek olduklarýný, daha kötübeslendiklerini, daha fazla ciddihastalýklara yakalandýklarýný, ortalamaolarak daha genç yaþta öldüklerini gös-

terdiler." (Diamond, 2013: 136) Ancakbir kere baþladýktan sonra kolay kolaygeri dönüþ mümkün deðildir. Eldeedilen ürün artýþýna baðlý artan nüfusuartýk avcý-toplayýcý ekonomi temelindebeslemenin imkaný kalmamýþtýr. Ýlk dönem çiftçiliði, bahçecilik ya daçapa tarýmý olarak geçer. Bahçe tarýmýn-da ya çapanýn girebileceði yumuþaktopraklý ýrmak kenarýnda açýlmýþ tar-lalarda ekim yapýlmakta ya da ormandaaðaçlar balta ile kesilip kurutularaktarým arazisi açýlarak ekim yapýlmak-tadýr. Bahçe tarýmcýlýðý için ihtiyaçduyulan temel aletler; "aðaçlarý kesmekiçin balta, tohum ekmek üzere çürümüþyapraklardan oluþan topraklarý kazmakiçin çapa ve olgunlaþmýþ ekini dermekiçin oraktýr... balta baþýnýn aðýr vuruþtadaðýlmadan dayanabilmesi için yete-rince sert ve sýký taþtan olmasý gerekliy-di... Baþlýcalarý granit ve bazalt olarak,yontulmalarý son derece güç olan ötekikaya parçalarýndan, aðýr bir öðütme vecilalama süreciyl balta baþlarý yapmakzorunda kalýndý." (McNeill, 2008: 31-2)Yenitaþ (Neolitik) devri iþte aletyapýmýnda bu yeni teknolojinin kul-lanýldýðý dönemi ifade eder. Neolitik dönemin baþlarýnda karma birekonomik faaliyet geçerlidir. Bahçetarýmcýlýðýnýn yanýnda avcý-toplayýcýfaaliyet de sürmektedir. Zamanla avcý-toplayýcýlýk geride kalýrken tarýmýnyanýna hayvan besiciliði de temelekonomik faaliyet olarak eklenecektir.

Bölgelerin Her Birinde Evcilleþtirilmiþ Türlerden Örnekler

Bölge Evcilleþtirilen Kanýtlanan ÝlkBitkiler Hayvanlar Evcilleþtirilme Tarihi

Baðýmsýz Evcilleþtirme Bölgeleri

1. Güneybatý Asya buðday, bezelye, zeytin keçi, koyun MÖ 85002. Çin pirinç, akdarý domuz, ipekböceði MÖ 7500’den önce3. Mezoamerika mýsýr, fasulye, balkabaðý hindi MÖ 3500’den önce 4. Andlar ve Amazon patates, manyok lama, kobay MÖ 3500’den önce

Bölgesi5. Doðu Birleþik ayçiçeði, kazayaðý yok MÖ 2500

Amerika?6. Sahel süpürge darýsý, Afrika pirinci beçtavuðu MÖ 5000’den önce?7. Tropik Batý yam, yað palmiyesi yok MÖ 3000’den önce

Afrika?8. Etiyopya kahve, çayýrgüzeli yok ??9. Yeni Gine þekerkamýþý, muz yok MÖ 7000’den önce

Baþka Yerlerden Gelen Tarým Ürünlerinin Önderlik Ettiði Yöresel Evcilleþtirme

10. Batý Avrupa haþhaþ, yulaf yok MÖ 6000-350011. Ýndus Vadisi susam, patlýcan hörgüçlü sýðýr MÖ 700012. Mýsýr firavun inciri, ayakotu eþek, kedi MÖ 6000

Kaynak: Diamond, 2013: 130

Page 15: Marksist Bakış- 40. Sayı

Bahçecilik, ilkel bir teknolo-jiye dayanmakta; çapa ileyapýlan tarým topraktan yeter-li verimi almaya imkan ver-memektedir. Çapa topraðýnderinlerine inerek alttaki dahacanlý tabakanýn topraðý can-landýrmasýný saðlayamaz.Çapa tarýmýnda gübre kul-lanýmý da yaygýnlaþmamýþtýr.Dolayýsýyla toprak kýsasürede verimsizleþmekte;köylüler bir süre sonraiþledikleri topraklarý terkederek yeni tarlalar açmayagiriþmektedir. Bu model,israfa dayalý, giderek artannüfusu besleyemez bir niteliktaþýmaktadýr. Bu noktada insanoðlununyaratýcý çözümü, hayvan besiciliðineonlarý tarlaya sürmeye imkan tanýyankoþu takýmlarýnýn eklenmesiyle sabanýnortaya çýkýþý ile gelecektir.

Saban Tarýmý

Faulkner'e göre (2012: 21) dördüncüdönüþüm olarak "kabaca 6.000 yýl önce,yeni toprak ýslahý ve yoðun [entansif]tarým teknikleri, uygun yerlerde yaþayanbazý topluluklarýn, çapalamaya dayalýekimden sabana dayalý tarýma geçerekaldýklarý mahsulü önemli ölçüde artýr-malarýna olanak tanýdý."Tarlalarýn sabanla sürülmesi, hemtopraðýn derinlerine ulaþýlmasý hem debu faaliyet sýrasýnda kullanýlan hayvan-larýn topraðý gübrelemesi baðlamýndatopraðýn verimliliðini büyük orandaartýrmaktadýr. Saban kullanýmýnýnyanýsýra artýk tarlalarýn sulanmasý içinkanallarýn açýlmaya baþlanmasý, tarým-sal faaliyetin nitelik deðiþimine imkanvermiþtir. Elde edilen tarýmsal ürün çokdaha geniþ nüfuslarý besleyebilir halegeldikçe köylerin çapý büyümüþ; kentseldevrimin geliþiminin kapýsý aralan-mýþtýr: "...tarýma geçilmesinden binlerceyýl sonrasýna kadar sýnýfa ve devletotoritesine benzeyen herhangi bir þeygörünmüyor... Sýnýf bölünmeleri, tamzamanlý bürokratlara silahlý adamlaradayanan yerleþik devlet aygýtýnýn kurul-masý ve kadýnýn ikincilleþtirilmesihenüz ortaya çýkmamýþtý. Ýnsanlarýnhayatlarýný kazanma biçimlerinde ikincidizi deðiþiklikler, 'neolitik devrim'inüzerine Gordon Childe'ýn 'kentseldevrim' dediði þey eklenene kadar daortaya çýkmayacaktý." (Harman, 2009:29) Marks ve Engels'in belirttiði gibi avcý-toplayýcýlar gibi ilk çiftçiler sýnýfsal

bölünmelerin, devletin, çekirdek aileninoluþmadýðý bir toplumsal düzende "ilkelkomünist" bir yaþam sürdüler. Buyaþam biçiminde kýrýlma, saban kul-lanýmýyla tarýmsal üretimin çapýnýnbüyümesiyle önemli deðiþimlerin önüaçýlmýþ ama aslen kentsel devrimingerçekleþmesiyle ilk sýnýflý toplumlarabaþlangýç yapýlmýþtýr. Bu süreç kadýnýn da tarihsel yenilgisininyaþandýðý bir dönemdir. Gerek avcý-toplayýcý toplumda gerekse bahçe tarým-cýlýðýnda üretimin önemli bir parçasýolan (hatta buðdayýn evcilleþtirilmesi,toprak kaplarýn yapýlmasý, tahýllardanekmek yapýlmasý gibi buluþlara imzaatan) kadýn saban tarýmýyla üretimsürecinin dýþýna itildi. Bu durum, kadýnýzorlu çalýþma yaþamýndan kurtarýrkentoplumsal yaþamda sahip olduðu yerinmaddi zeminini ortadan kaldýrdýðýndanonu toplumsal konumunu ikincilleþtiri-yorlardý: "Erkekler, kadýnlarý çapalama,yük taþýma ve çömlek yapma alanýndakiaðýr ama önemli görevlerinden kur-tararak, üstün analýk hukukununekonomik dayanaklarý ile iliþkisinikesmiþ oldular." (Childe, 1998: 79)

Nasýl Bir Dünya?

Jared Diamond, etkileyici eseri Tüfek,Mikrop ve Çelik'te gerçek bir hikayeyeyer verir. Hikaye, Yeni Zelanda'yý içinealan bölgede yaþayan "ayný ortak atadangelip farklý yönlerde geliþim göster"en(2013: 57) Moriori ve Maori topluluk-larý arasýnda geçmektedir: "Maorilergruplar halinde Moriori yerleþim yerle-rine geliyor, Moriorileri esir aldýklarýnýilan ediyor, karþý çýkanlarý öldürüyordu.Morioriler örgütlü bir direniþ gösterse-ler Maorileri o zaman yenebilirlerdiçünkü sayýlarý onlarýnkinin iki katýydý.Gelgelelim Moriorilerin anlaþmazlýklarý

barýþçý yöntemlerleçözmek gibi bir gelenek-leri vardý... Moriorilerhenüz bu önerilerini yapa-madan Maoriler topluhalde saldýrýya geçti. Bunuizleyen birkaç gün içindeyüzlerce Moriori'yiöldürdüler, pek çoðunupiþirip yediler, geri kalan-larýn hepsini esir aldýlar,ileriki birkaç yýl içindeçoðunu da canlarýnýn iste-diði gibi öldürdüler."(2013: 53-4)Yeni Zelanda'da çiftçilikyaparak geçinenMaorilerin bir kýsmý, bu

bölgenin çevresindeki ChathamAdalarý'na giderek oraya yerleþmiþ vebu adadaki koþullar temelinde avcý-toplayýcý bir yaþama adapte olupMoriori halkýný oluþturmuþtu. YeniZelanda'da kalan Maoriler ise tarýmsalfaaliyeti geliþtirmiþ; bu toplumda ortayaçýkan artýk ürünün çapýnýn artmasýylakoþut olarak toplumsal ayrýcalýklaþmaþekillenmiþti. Ayný kökenlerden kýsa birsüre önce farklý toplumsal koþullartemelinde ayrýþma yaþayan bu iki halkýndünyasý arasýndaki uçurum öyleaçýlmýþtý ki! Sonunda savaþ yanlýsýsýnýflý bir tarým toplumuna dönüþmüþMaoriler, eþitlikçi bir yaþam sürenkardeþ Moriorilerin katilleri olabiliyor-du.Geleceðimizi hangi toplumsal yapýnýnilkelerini temel alan bir dünyadagörmek isteriz peki? Morioriler miMaoriler mi? Cevap açýk bizce; cevabagötürecek yol da.

KaynakçaChilde, G. (1998) Tarihte Neler Oldu,Ýstanbul: Alan.Diamond, J. (2013) Tüfek, Mikrop veÇelik, Ankara: Tübitak.Faulkner, N. (2012) Marksist DünyaTarihi, Ýstanbul: Yordam.Harman, C. (2009) Halklarýn DünyaTarihi, Ýstanbul: Yordam.Lee, R. (1999) "What Hunters Do For ALiving, or, How To Make Out On ScarceResources", Man The Hunter, Chicago:Aldine, 30-48.Lewin, R. (2008) Modern Ýnsanýn Kökeni,Ankara: Tübitak. McEvedy, C. (2010) Ýlkçað Tarih Atlasý,Ýstanbul: Sabancý Üniversitesi.McNeill, W.H. (2008) Dünya Tarihi,Ankara: Ýmge.

teori 15

Büyük Memeli Türlerin BelgelenmiþYaklaþýk Ýlk Evcilleþtirilme Tarihi

Türler Tarih(MÖ) Yer

Köpek 10.000 Güneybatý Asya, ÇinKuzey Amerika

Koyun 8000 Güneybatý AsyaKeçi 8000 Güneybatý AsyaDomuz 8000 Çin, Güneybatý AsyaÝnek 6000 Güneybatý Asya, Hindistan

(?) Kuzey AfrikaAt 4000 UkraynaEþek 4000 MýsýrHint mandasý 4000 Çin?Lama/alpaka 3500 AndlarÇift hörgütlü deve 2500 Orta AsyaArap devesi 2500 Arabistan

Kaynak: Diamond, 2013: 217

Page 16: Marksist Bakış- 40. Sayı
Page 17: Marksist Bakış- 40. Sayı
Page 18: Marksist Bakış- 40. Sayı

enternasyonal postacý18

SenaryoOynanýyor:

MedeniyetlerÇatýþmasý

Oðulcan Sönmez

Egemen güçlerin arka bahçesi saydýðýOrtadoðu'da yaþananlar, bu coðrafyanýninsanlarýný her geçen gün dönüþüolmayan bir bataklýðýn içine doðruçekiyor. Etnik ve mezhepsel gerilimlerindoruk noktasýnýn yaþandýðý þu günler,katliamlarýn neredeyse günlük bir iþhaline geldiði, ölümlerin normalleþtiðibir tablo çizmekte. Bu bataklýðý yaratan-lar, bizim cephemizden gayet açýk birþekilde görünürken, baþta ABD ve Ýsrailolmak üzere birçok emperyalist güç;sanki bu yaþananlarýn hiçbiriyle alakalarýyokmuþ gibi, yýllardýr planlý bir þekildebu terörü yaratmamýþ gibi midebulandýrýcý açýklamalar yapmaktalar.Filistin halkýnýn üzerine bombalarýnyaðdýðý þu günlerde Ýsrail'e destek açýk-lamalarýndan baþka bir þey yapmayanABD'nin, IÞÝD çetesi Baðdat'a doðruilerlerken yaptýðý müdahale tehditlerini;deðiþen dengeleri kontrol alma çabasýnýhalen izlemekteyiz. ABD ve emperyalistortaklarý, Ortadoðu'da kullanabilecekleriözneleri yaratýp harcamaya devametmekteler. Bu politika yüz binlercemasum insanýn katliama uðramasýný daberaberinde getiriyor.Bugün Ortadoðu'da yaþanan katliamlarýnarka yüzünü incelemeden önce SamuelHuntington'ýn medeniyetler çatýþmasýtezini hatýrlamakta fayda olacaðýnýdüþünüyorum. Bu tez: Sovyetler

Birliðinin daðýlmasýndan sonra artýksýnýf çatýþmasýnýn, baþka bir deðiþlesömüren-sömürülen savaþýnýn bittiðini,21. yüzyýlda yaþanacak olan çarpýþ-malarýn temelini medeniyetler mücade-lesinin oluþturacaðýný ve bunun bütünhalklar tabanýnda meþruluk kazanarakher kültürün bir parçasý haline geleceðinisöylemiþtir. Bu tezin bizim nezdimizdeherhangi bir gerçekliði olmasa da, kapi-talizmin koruyucu halkalarýndan biriolmasý itibari ile anlaþýlmasý gereken birolgudur. Öyle ki bu; geleceksiz kalmýþmilyonlarý, ezilen-sömürülen halklarý,iþçileri, emekçileri bölmenin; yani temelolarak dünya iþçi sýnýfýný ayýrmanýnyoludur. Zira bu kitlelerin birleþmesinin;yani Alevi-Sünni, Kürt-Türk demedenortaklaþýp mücadele etmenin, emperya-lizmin karþýsýndaki yegâne kurtuluþ ola-caðýnýn farkýndayýz. Bu tehdidin farkýn-da olan emperyalist-kapitalist sistem,baþta Ortadoðu coðrafyasý olmak üzerebütün dünyada bu tezi hayata geçirmekiçin çalýþmaktadýr. Büyük ölçüde baþarýlýolduklarýný söyleyebiliriz. Somut birörnekle hareket edersek; Arapcoðrafyasý: Ýran'dan Ýspanya'nýngüneyine kadar uzanan, uçsuz ve bir okadar da yeraltý zenginlikleri bakýmýn-dan verimli bir coðrafyadýr. Bucoðrafyadaki yeni gençlik kuþaðýnýn;özgürlüðe, demokrasiye ve iyi bir yaþa-

ma olan özlemleri, emperyalist kapitalistsisteme ve onlarýn iþbirlikçi diktatörlük-lerine karþý bir isyaný tetikleyebilir. Buihtimal, onlarý korkutan asýl gerçekliktir.Arap baharýna burun kývýranlar marifet-leriyle övünsün; meydanlarý dolduran,Tahrir sokaklarýný egemenlere zindaneden emekçiler, emperyalist sistemiepeyce tedirgin etmiþtir. Mýsýr'dakihareket; kimlik ayrýmý gözetmeksizinbütün emekçi halkýn daha iyi bir yaþamiçin, demokrasi için, özgürlük içinsokaða döküldüðü bir harekettir. Yani,sosyalist figürlere kapýlarýný açmýþ birsýnýf ve gençlik söz konusudur. Böylesikitlesel bir eylemliliðin baþarýsýzlýðý yada askeri bir darbeyle sonlanmasý,devrimci bir partinin olmayýþý ya dasosyalist örgütlerin güçsüzlüðü ile açýk-lanabilir. Eðer ki Tahrir'deki olaðanüstügüç, Marksist bir rehberlikle ilerleseydi,Ortadoðu'nun geleceði çok daha farklýolurdu, bundan eminiz. Biz bunu nasýl bukadar rahat ifade edebiliyorsak, yanisosyalistlerin öncülüðündeOrtadoðu'daki bataklýðýn kuruyacaðýn-dan nasýl eminsek, emperyalistler de enaz bizim kadar bu "tehlikenin" farkýn-dalar. Buna baðlý olarak uzun yýllardýrOrtadoðu halklarýnýn üzerine mezhepçi,psikopat radikal Ýslamcý çeteleri belaetmiþlerdir. Bu çetelerin misyonu kýsacaþöyle açýklanabilir: Sünni-Þii çatýþ-

Page 19: Marksist Bakış- 40. Sayı

masýnda birer taraf olmuþ radikalÝslamcý çeteler, masum halkýn kanýnýdökmekten baþka bir þey yapmazlar.Bu onlarýn iyi yaptýðý tek þeydir zaten.Buna baðlý olarak yaratýlan iç savaþortamýnda halklar arasýnda düþmanlýktohumlarý ekilir ve açýlan yaralarýnkapanmasý bazen hiç mümkün olmaz.Burada ortak düþman (yani bu savaþýbaþlarýna bela eden emperyalizm)unutulur, yerine yeni düþmanlarkazanýlýr. Örneðin bugün Irak'ta Þiihalkýn tek düþmaný, onlarý gördüðüyerde öldüren ve Þii erkeklerin eþle-rine helal diyen IÞÝD çetesidir. IÞÝD'ehissedilen düþmanlýk, IÞÝD kendisineSünni dediði için Sünni halka karþýoluþan bir düþmanlýða dönüþür.Böylece yoksulluðun, sefaletin,ezilmiþliðin yarattýðý öfke böylesisonu olmayan bir çatýþmanýniçerisinde tüketilir ve emperyalizmkendini korumuþ olur.Bunun Türkiye'de denenmesi; 70'lerdeyaþanmýþtýr. Devrimci mücadeleninönüne geçmek amacýyla bizzat ABDve Türkiye egemenleri tarafýndantasarlanmýþ Alevi-Sünni çatýþmasý,birçok ilde vahim katliamlarýn önünüaçmýþtýr. Bu katliamlarý gerçekleþtirenunsurlar ABD'nin ve Türkiye egemen-lerinin maþasý olan ülkücü faþist çete-lerdir. Bu örnekten yola çýkarakgünümüz Ortadoðu'suna bakacakolursak; ABD'nin ve emperyalizminmaþasý olan terör çetelerini daha iyianlarýz. Örneðin El-Kaide denilenörgüt, bizzat ABD tarafýndanAfganistan'daki SSCB iþgaline karþýsavaþmak amacýyla yaratýlmýþtýr.Hatta yine kendi yarattýklarý bu örgütükullanarak Afganistan'ý iþgaletmiþlerdir. Ancak emperyalistlerinher þeye muktedir olamayýþýnýn birkanýtý olarak yarattýklarý bu belabugün kendileriyle savaþmaktadýr.Çünkü bu tip radikal unsurlar uzunvadede kullanýþlý olamazlar. Motiveolduklarý cihad fikrinden uzaklaþ-malarý tabanlarýný kaybetmeleri vesürekli savaþ halinde olan bircoðrafyada eriyip gitmeleri anlamýnagelir. Bu sebeptendir ki IÞÝD veTaliban gibi psikopatlýkta birbiriyleyarýþan çeteler, nihai amaçlarý içindesavaþ vermelidirler. Bu baðlamda

Taliban bugüne kadar binlerce ABDaskerini öldürmüþtür. Bu tip örnekleri,sayýsýz kez çoðaltabiliriz. Diðertaraftan bu kayýplar, ABD egemenleriiçin tolere edilebilir, oyunun kuralýolan kayýplardýr. Neticede IÞÝD vb'lerinin yerine getirdiði misyon, ABDiçin orta ve uzun vadede muazzamfaydalýdýr.IÞÝD'in Ortaya Çýkýþý

Günümüze geri geldiðimizde iseIrak'ta yaþanan son geliþmeleri IÞÝD'inortaya çýkýþýna bir göz atarak deðer-lendirelim. IÞÝD, El-Kaideye baðlý biryapýlanma olarak ABD'nin Irak iþga-line baþladýðý ilk yýllarda kurulmuþtur.Ýlk lideri Zarkavi adýnda El-Kaideiçerisinde yetiþmiþ bir cihatçýdýr.Ýþgale karþý direniþ gösteren IÞÝD, odönemde hatýrý sayýlýr bir büyümekaydetmiþtir. Örgütün temelleri Irak'taatýlmýþtýr. IÞÝD'in aktifleþmeyebaþladýðý dönem ise Usame BinLadin'in öldürülmesinden sonra bunaþiddetle karþýlýk verileceðini söyleyenve birçok intihar saldýrýsýna imza atanEbubekir El Baðdadi ile olacaktýr.Anlaþýlacaðý üzere El-Kaide'ye köktenbaðlý ve sadýk bir yapýlanmadýr. Diðertaraftan bu durum, daha sonra temel-lerinden deðiþecektir. Bugünkü IÞÝDise Suriye'de mayalanacaktýr. Suriyeiç savaþýnda bölgedeki diðer Ýslamcýunsurlara karþý herhangi bir dinkardeþliði hissetmeyen IÞÝD, yerigeldiðinde onlarla çatýþmýþ ve tekcihatçý unsurun kendisi olduðunu herfýrsatta söylemiþtir. El-Kaide'ninIÞÝD'ý tasfiye etmek amacýný ortayadöken bir ses kaydý, karanlýk bir þe-kilde El-Cezire'ye sýzdýrýldýktan sonra,

ipler iyicekopacaktýr. Bunabaðlý olarak El-Kaide'yle arasýaçýlmýþ ve"baðýmsýz" birörgüt olmuþtur.Suriye'de uzunbir süre diðerÝslamcý örgütler-le çatýþarakbüyük kasabalarýhatta kentlerikontrol edern o k t a y agelmiþtir. Fakatelbette IÞÝD'inbu ani büyümesi,kendi baþýnageliþen birdurum olmaya-caktýr. Bunabaðlý olarak,T ü r k i y eüzerinden buunsurlara yýllar-ca para, silahy a r d ý m ýyapýlmýþ, yaralýçeteciler Türkiyes ý n ý r l a r ýiçerisinde tedavie d i l m i þ t i r ."Týrlar dolususilah" denilinceaklýmýza gelmesigerekenler bun-lardýr. Aslýnabakarsanýz AKP'nin açýktan destek-lediði bu çete, Türkiye sýnýrlarýiçerisindeki politikalarýný destekler bir

Ortadoðu halklarý uzunyýllardýr zulümden,sefaletten, katliamlardanbaþka bir þey görmüyor.Bu yazýnýn yazýldýðý þugünlerde mazlum Filistinhalkýnýn üzerine bombalaryaðmakta. Irak'ta,Suriye'de insanlar; doðuþ-tan sahip olduklarý ýrklarýya da mezhepleri yüzün-den öldürülmekte. Yazýnýnbaþýnda bahsettiðimizmedeniyetler çatýþmasýfikri emperyalist güçleringüdümünde hýz kesmedenyayýlmakta. BugünOrtadoðu'daki bütünkatliamlarýn, zulmün vesefaletin tek sorumlusuemperyalizm ve onunmaþasý olan çetelerdir.Onlarýn yarattýðý suniayrýþmalar, tarihi kandolu bu coðrafyayý yaþan-maz bir hale getirmiþ,insanlarý evlerinden, yurt-larýndan etmiþtir.

enternasyonal postacý 19

Page 20: Marksist Bakış- 40. Sayı

enternasyonal postacý20

biçimde karþýmýza çýkmakta. YaniAKP'nin geldiði geleneðin köklerindebulunan mezhep ayrýmý; bugün RTE'nintemel politikasý olmuþken IÞÝD'in açýk-tan desteklenmesi, Türkiye sýnýrlarýiçerisindeki kutuplaþmayý da dahagörünür kýlýyor. Emperyalizmin Suriye'deki nihai hedefiBAAS rejimini ortadan kaldýrmak vekendi maþasý olan bir iktidar yaratmak-týr. Ancak gelinen þu noktada bu planýngeçerliliðinin kaldýðýný söyleyemeyiz.Nitekim IÞÝD, ABD'nin bölgedeki enkullanýþlý unsurlarýný bir bir tasfiyeetmiþtir. Kýsacasý ABD, rejim deðiþik-liði hedefini gerçekleþtiremese deSuriye paramparça edilmiþ bir ülkehaline getirilerek devre dýþýbýrakýlmýþtýr. Suriye, öyle bir iç savaþbataklýðýna saplanmýþtýr ki geçmiþinAfganistan'ýný ve Somali'sini geridebýrakarak dünyanýn en korkunç yerihaline gelmiþtir. Irak'ýn da benzer birdurumda olduðunu hatýrlarsak ABD veTürkiye gibi müttefiklerinin marifetini

daha iyi anlamýþ oluruz. IÞÝD Tehditi Büyüyor!

IÞÝD'in Suriye'deki savaþ süregiderkenoradaki güçlerini asgari seviyeye düþür-erek birden bire Irak'a neden geldiði isebaþlý baþýna bir merak konusu. Bu soruçok önemli noktalarý da cevabýndabarýndýrmaktadýr. Musul kenti nasýl olduda birden bire düþtü? Kýsaca cevapla-madan önce þunu belirtmek gerekir ki;Musul'un alýnýþý ve sonrasýnda yaþanangeliþmeler; burjuva basýnýn yarattýðýalgýnýn aksine IÞÝD'in askeri gücüylealakalý deðildir. Takip edenler, IÞÝD'inilerleyiþi esnasýnda Musul'un savun-masýndaki askerlerin silahlarýný dahibýrakarak kaçtýklarýný görmüþlerdir.Bunun temeli Saddam'ýn devrildiðisürece kadar uzanmaktadýr. Kýsacahatýrlayacak olursak; Sünni-Þii gerilimi,2006 yýlýnda çoðalan silahlý eylemlerledoruða ulaþmýþ; Ýslamcý Sünni çetelerinyaptýðý silahlý eylemlerin akabininde,Þiilerin karþýlýk vermesiyle çok kanlý biriç savaþ yaþanmýþtýr. Saddam rejimininyerine kurulan ABD maþasý iktidar iseSaddam'ýn artýklarýný tamamen silmekamacý ile çoðunlukla Þiilerden veKürtlerden oluþmuþtur. Bu durum; Þiiiktidarýn baskýlarýný artýrmasýna sebepolarak, Sünnilere karþý oluþan bir baskýrejimi yaratmýþtýr. Görüldüðü gibiMaliki rejiminin içinde halen devameden bu derin çatlaklar, Selefi bir örgütolan IÞÝD'in Musul'a doðru ilerlerkenöncesinde Sünni aþiretlerle anlaþtýðýbuna baðlý olarak ordudaki Sünni asker-lerin savaþmayý reddettiði ve Þiilerinkaçtýðý bir ortam yaratmýþtýr. ZatenSünni halkýn Maliki'den býkmýþ olduðugerçeði bugünlerin temelini atmýþtýr.

Unutulmamalýdýr ki IÞÝD, Irak'ta,Suriye'de olduðundan daha güçlüdür.Çünkü çetenin Suriye'de ki tabaný,oradaki yerel halktan çok, baþka ülke-lerden gelmiþ cihatçýlardan oluþur.Ancak durum Irak'ta böyle deðildir.Maliki rejiminin Sünni halka uyguladýðýzorbalýklar IÞÝD'in doðrudan bölgeinsanýndan beslenerek mezhepselayrýmý kendi lehine kullandýðý bir ortamyaratmýþtýr.Elbette ki bu durum ABD, Türkiye vebölgedeki jandarma rolünü üstlenmiþÝsrail için bulunmaz bir fýrsattýr. Türkiyedevleti baþka bir maþa olan Barzani ileyaptýðý antlaþmalar doðrultusunda,Kerkük üzerinden gelen petrolü doðru-dan piyasaya sürecektir. Bu yüzdendirki Güney Kürdistan'ýn baðýmsýzlýðýnýnönemi birden Türkiye'yi ilgilendiren birhal almýþtýr.Unutulmamalýdýr ki IÞÝD Irak'ýn enbüyük ikinci petrol rafinerisini þu andaelinde tutuyor. Ve karþýlýklý iliþkilerdoðrultusunda Türkiye üzerinden bupetrol dünyaya er ya da geç servis edile-cektir. Ýsrail ise; kurulduðu günden buyana Siyonist amaçlarýna ulaþmak içinFilistin halkýný katletmekte. Bugün RTEmeydanlarda Filistin halkýnýn üzerinebomba yaðdýran Ýsrail'e yalandan vetamamen göstermelik bir þekilde lanetokumakta olsa da Ýsrail ile Türkiyearasýndaki ticaret antlaþmalarý veekonomik iliþkiler herhangi bir zarargörmeden týkýrýnda iþlemektedir.Kýsacasý bu bataklýk görüldüðü üzerekuruyacak gibi durmuyor.Ortadoðu halklarý uzun yýllardýr zulüm-den, sefaletten, katliamlardan baþka birþey görmüyor. Bu yazýnýn yazýldýðý þugünlerde mazlum Filistin halkýnýn üze-rine bombalar yaðmakta. Irak'ta,Suriye'de insanlar; doðuþtan sahipolduklarý ýrklarý ya da mezhepleriyüzünden öldürülmekte. Yazýnýn baþýn-da bahsettiðimiz medeniyetler çatýþmasýfikri emperyalist güçlerin güdümündehýz kesmeden yayýlmakta. BugünOrtadoðu'daki bütün katliamlarýn, zul-mün ve sefaletin tek sorumlusuemperyalizm ve onun maþasý olan çete-lerdir. Onlarýn yarattýðý suni ayrýþmalar,tarihi kan dolu bu coðrafyayý yaþanmazbir hale getirmiþ, insanlarý evlerinden,yurtlarýndan etmiþtir.

Sünni-Þii çatýþmasýnda birer tarafolmuþ radikal Ýslamcý çeteler, masumhalkýn kanýný dökmekten baþka bir þeyyapmazlar. Bu onlarýn iyi yaptýðý tekþeydir zaten. Buna baðlý olarakyaratýlan iç savaþ ortamýnda halklararasýnda düþmanlýk tohumlarý ekilir veaçýlan yaralarýn kapanmasý bazen hiçmümkün olmaz. Burada ortak düþman(yani bu savaþý baþlarýna bela edenemperyalizm) unutulur, yerine yenidüþmanlar kazanýlýr.

Page 21: Marksist Bakış- 40. Sayı

21tarih

Troçki veDevrimciMirasý

Derya Koca

Dünya devriminin komutaný LevTroçki'nin 20 Aðustos 1940'ta,Meksika'da Stalin'in ajanlarý tarafýndankatledilmesinin üzerinden 74 yýl geçti.Katledildiðinde 62 yaþýndaydý ve tarihiçin sadece kýsacýk bir zaman dilimisayýlabilecek bu zaman içinde insanlýktarihinin en büyük alt üst oluþunun Leninile birlikte önderliðini yapmýþtý. 1924'tenitibaren ortaya koyduðu irade ile insan-lýðýn en görkemli devrimini kurtarmakadýna ikinci mücadelesini örgütlemiþtir.Karþý devrimimden itibaren 1940'akadar, dostlarýný, yoldaþlarýný, dörtçocuðunu ve torunlarý dâhil her þeyini bumücadele uðruna kaybetti. Her þeye rað-men uzlaþmaz bir komünist olarak haya-týna veda etmiþtir. Hayatýnýn en zor yýl-larý olan son 12 yýl, yani uluslararasý solmuhalefetin örgütlenmesi için gücününson noktasýna kadar mücadele ettiðisürgün yýllarý, yazýmýzýn temel nok-tasýdýr. Sol muhalefetin örgütlenmesi,sürgünler, cinayetler ve sayýsýz zorlukdolu bu yýllar; halen sol için, tarihin,hesaplaþmasý en zor yýllarýdýr.

Þafak Söküyor: 1917 Ekimi

1917 Ekim Devrimi ile adaletli birdünyanýn ilk adýmlarý atýlmýþtý. AncakSSCB, devrimden sonraki yýllardasayýsýz sorun ile dövüþüyordu. Günlükhayatý idame ettirmek bile bir süreklidevrim sorunu haline gelmiþti. Öte yan-dan dünyanýn hemen her yerinde iþçisýnýfý dövüþmek üzere kollarý sývamýþtý.Almanya baþta olmak üzere dünyaemekçileri baþarýlý bir önderlik ile busorunu hýzlý bir þekilde çözüme kavuþ-turabilirdi. Ancak Sovyetler içindekisorunlar, dünya devriminin önünde birengel haline dönüþtü.Bolþevizmin babasý Lenin'in 1924'teölümünden sonra zaten var olan çeliþki-

ler artýk iyice görünür hale gelmiþti.Yeni bir savaþ baþlýyordu: Ya süreklidevrim ile SSCB dünya devrimini iler-letecek ya da devlet mekanizmasý ileözdeþleþmeye baþlayan partinin vebürokratizmin rahatlýðýna alýþan kadro-larýn tutuculuðu önderliðinde yozlaþa-caktý.

Sol Muhalefet

Lenin, ölmeden önce Troçki'ye partiiçinde bürokrasinin önderliðini üstlenenStalin'e karþý iþbirliði önermiþ, partidekibürokratik kabuðun kýrýlmasý içinverdiði çabalar ve sað unsurlara karþýbaþlatýlan savaþ hayatýnýn son kavgasýolmuþtu. Lenin'in son kavgasý ölümün-den sonra Troçki'nin önderliðinde devamedecekti. Parti içinde Sol Muhalefetolarak örgütlenen Bolþevik, genç iþçikuþaðý Lenin'in ölümünden sonra par-tinin ve ülkenin tek hâkimi olmak yolun-da her türlü hýrsa sahip olduðu açýkçabelli olan Stalin'e ve önderliðini yaptýðýbürokrasiye karþý muhalefete geçmiþti.Temel amaç iþçi sýnýfýnýn bir sanayiatýlýmý ile yeniden canlandýrýlmasýydý.Bu bir ulusal kalkýnma programý olmak-tan ziyade ülkede proletaryayý sayýca venitelikçe güçlendirmek üzere konulan birhedefti. Böylece partiye karþý verilecekmücadele de kitlelerin tabandan örgüt-lediði bir siyasi mücadelenin sonucu ola-caktý. Ýþçi sýnýfý yeniden siyasal özneolacaktý, iþçi demokrasisi bürokratizmekarþý en nihai çözümdü. Troçki'nin kendisi her ne kadar halenSavaþ Komiseri, Politbüro üyesi,Komintern'in ilk dört kongresinin önder-liðini yapan dünyaca bilinen bir devrim-ci olsa ve milyonlarca emekçinin otoritekabul ettiði bir figür olsa da mesela birbireysel hesaplaþma asla olamazdý.Troçki, Bolþevik devrimi yapan milyon-

larýn çýkarýný temsil ediyordu. TroçkiRusya'nýn iþçi sýnýfýný yeniden bir kav-gaya davet ediyordu. 1920'lerde Uluslararasý Sol Muhalefet'insafýnda hýzlýca toplanan binlerce gençdevrimci, Troçki yoldaþ ile bu kavgayaatýldý. 1928'e gelindiðinde Stalinistbürokrasi, sol muhalefete büyük birsaldýrý dalgasý baþlatmýþtý. Troçki, iki yýliçinde bütün yetkileri elinden alýnmýþ birBolþevik olarak Alma Ata'ya, hayatýnýnüçüncü sürgününe gönderilecekti. AncakStalin halen her þeye muktedir olabilecekkadar nüfuz sahibi deðildi, hele sözkonusu hasmý devrimin önderi Troçkiolunca! Sol muhalefet halen canlý veinançlýydý. Ancak artýk yeraltýna çekil-mek durumundaydý. Yine de Troçki' ninsürgününe karþý büyük bir direnç göster-ilecekti. Stalin'in ilk sürgün denemesindeTroçki'nin bindirileceði tren istasyonunadoluþan büyük bir kalabalýk tren ray-larýnýn üzerine yatarak hareket etmesiniengellemiþti. Ýkinci sefer ise Troçki'ninancak büyük bir gizlilik içinde resmenkaçýrýlmasý þeklinde gerçekleþebilmiþti.

Kendi Devriminden Sürgün*

Troçki'nin üçüncü sürgünüydü bu. Ýlki,1898 yýlýnda henüz çok genç olmasýnaraðmen kurduðu ve hýzla örgütlediðiGüney Rusya Ýþçileri Birliði davasýnýnardýndan Çarlýk rejimi tarafýndan gön-derildiði sürgündü. Sibirya'nýn bozkýr-larýndan kaçmayý baþararak 1902'deViyana'ya, göçmen devrimci kadrolarlabirlikte oldukça zor bir mücadeleye gir-miþti. Londra'ya geçerek Lenin'in Iskragrubuna genç ve yetenekli bir devrimciolarak katýlmýþtý. 1905 devrimiyle birlik-te ülkeye gelmiþ, Sovyetlerin önderliðiniyapmýþtý. Yeniden sürgüne gönderilse deSibirya'dan kaçmayý tekrar baþarmýþtýr.Troçki 1917 Þubat Devrimi ile yeniden

Page 22: Marksist Bakış- 40. Sayı

ülkeye dönene kadar sürgündekalmýþtýr. 1927'de parti üyeliði de elinden alýnanTroçki 1928'de Alma Ata'ya gönderil-di. 1929 yýlýnda ülkeden çýkarýldý.Ýstanbul'a artýk Komünist Parti içinde-ki Sol Muhalefet'in deðil, artýk bütündünyada örgütlenmeye çalýþanUluslararasý Sol Muhalefet'in lideriolarak gidiyordu. Daha þimdidenStalin'in zindanlarýnda 2 bin muhalifvardý. 12 Þubat 1929'da Troçki Ýstanbul'avardýðýnda 1917 devriminden kaçanyaklaþýk 200 bin Beyaz Rus'tan 4 biniÝstanbul'da bulunmaktaydý. Stalin'inaklýndan geçen þey Troçki'yi onunkatili olmaya aday binlerce karþýdevrimcinin içine býrakmaktý.

Muhalefeti Örgütlemek

GPU ajanlarý dünyanýn dört bir yanýn-da Troçki'yi takip edip türlü suikasthazýrlýklarý yapacak, Troçki'nin enyakýnýna kadar sokulacak, muhalefetiyýpratmak için uydurma delillerleO'nun siyasi otoritesini ortadan kaldýr-maya ve yoldaþlarýnýn katledilmesiiçin gerekli bahaneleri yaratmayaçalýþacaktý. Sürgünde olan ya da par-tiden atýlan elbette yalnýz Troçkideðildi. Ancak Stalin sürgündekimuhalefetin örgütlenmeye devametmesi üzerine sürgün cezalarýndanvazgeçti. Yeni yöntemleri tehdit,iþkence ile "itiraflar" almak, seriidamlar ile katletmekti. Troçki Ýstanbul'a geldiðinde her þeyehazýrlýklýydý. Dünyanýn otuz ülkesiylebaðlantý kurma, binlerce komünisti birmuhalefet etrafýnda birleþtirmegörevini omuzlamýþtý. Sovyet devri-minin lideri olarak bu tarihten itibarenSol Muhalefet'i komünist partiler

içerisindeki hizipler þeklindeörgütlemeye devam edip,devrimi sonuna kadar savu-nacaktý. Ýstanbul'a varýr var-maz Sovyet Konsolosluðuna

yerleþen Troçki, konsolosluk çalýþan-larýnýn büyük hürmeti ile karþýlandý.Troçki derhal kollarý sývayarakpostaneden telgraf yoluyla binlercekelimelik makaleyi Fransa veRusya'ya gönderdi. ArdýndanStalinizme direneceðinin mesajýnýverdi. Hemen ardýndan SSCB'dengelen direktifle konsolosluktançýkarýldý. Büyükada'daki eski ahþapbir köþke yerleþti. Bir zamanlarBizans Ýmparatorluðu'nun sürgün-lerinin gönderildiði bu ada, artýk kendidevriminden sürülmüþ bir devrimciyiaðýrlýyordu. Troçki, oðlu Sedov'uAlmanya'ya göndererek Avrupa ilebaðlantý kurdu. Muhalif Bülten adýn-daki yayýn Rusya'ya da sokuluyordu. Bu dönemde (1929-1934) BirinciKalkýnma Planý ile sanayileþme ham-lesi baþlatýlmýþtý. Ancak bu Stalin içinuluslararasý emperyalist rekabettegüçlü olma ve ayný zamanda güçlü birsermaye birikimi yaratabilmenin yön-temiydi. Bu dönemde Stalin'in iþkencetezgâhlarýndan geçen eskiBolþeviklerden birçoðu af dileyerekya da "itirafçý" olarak partiye geridöndüler. Stalin'in amacý Troçki'yiyalnýzlaþtýrmaktý. Eski bir Bolþevikolan Rakovski'nin 1934'te özür dile-yerek partiye geri döndüðü haberinialdýðýnda Troçki, masasýnda resminitaþýdýðý eski yoldaþýnýn ve dostununresmini büyük bir öfkeyle ve kýrgýn-lýkla çöpe atacaktý. Öte yandan Ekim Devrimi'nin önderi-ni bir anda gözden düþürmek Staliniçin imkânsýzdý. Bütün ülkelerinkomünistlerinden - baþta Çin,Endonezya, Hollanda, Ýtalya, ABD,Kanada, Belçika, Almanya ve Fransaolmak üzere- Stalin'in politikalarýnaprotestolar yaðmaya baþlamýþtý.

Mussolini'nin hapishanelerindekiGramsci Stalin'e karþý duruþunubildiren mektubunu Ýtalya KomünistPartisi'ni temsilen Komintern'e katýlanTogliatti aracýlýðýyla gönderse deTogliatti mektubu hasýraltý edecek veStalin'in korosuna katýlacaktý.

Ýlk Kurbanlar

Troçki 20 Þubat 1932'de Sovyet yurt-taþlýðýndan çýkarýldý. Menþeviklere veyasadýþý ilan edilen SosyalistDevrimcilere dahi verilmeyen cezalarTroçki'nin þahsýna yöneltiliyordu.Hem de en alçakça yalanlarla. Ancakhiçbir þey uluslararasý komünisthareket açýsýndan 1936-38 arasýndakurulan düzmece mahkemeleraracýlýðýyla milyonlarca komünistinkatledilmesi kadar acý olmamýþtý. Butemizliðin ilk kurbaný da Blumkin'di. Blumkin, eski bir Sol SosyalistDevrimci idi; 1917'de Bolþeviklerleayaklanmaya katýlmýþtý. Brest-Litovski Anlaþmasý'ný reddediyor vedevrimci bir hisle savaþýn devamýnýsavunuyordu. Anlaþmanýn ardýndansavaþý kýþkýrtmak için Alman konsolo-sunu bir suikastle öldürdü. Yakalanýpkarþýsýna getirilen bu genç ateþlidevrimci ile Troçki saatlerce konuþ-muþ ve onu Bolþevik saflara katýl-maya ikna etmiþti. Almanya'ya idamedildiði söylense de devrime sadakati-ni göstermek için Ýç Savaþ'ta entehlikeli ajanlýk görevlerinde hizmetetmiþ, baþarýlý bir asker olarak GPU'dayüksek subay olmuþtu. Gönül baðý ilebaðlý olduðu Troçki ile Büyükada'dagörüþüp Muhalif Bülten'in Rusya'yasokulmasýna yardým edince büyükterörün ilk kurbaný oldu. Blumkin,ölüm mangalarýnýn karþýsýna baþý dikçýkmýþtý ve haykýrmýþtý: "YaþasýnTroçki!" Bu haykýrýþ uzun yýllarkatledilen Bolþeviklerin son sözleriolmaya devam etti. Bürokrasinin, koskoca bir Bolþevikkuþaðý yok etmeye ihtiyacý vardý ve

Sürgün Günlüðü'nde Troçki'nin açýkça belirttiði gibibu görevi onun dýþýnda hiç kimse baþaramazdý; yeridoldurulamazdý. Bu, bir gerçekti. SSCB'nin içindede sadece hizip olarak kalmak imkânsýzdý. Aygýtýntamamen tasfiye edilmesi gerekti. Ayný zamandadünya devrimi dalgasýnýn bir sonraki kapitalist krizdönemine hazýrlanmasý için de çok hýzlý adýmlaratmak lazýmdý.

22 tarih

Page 23: Marksist Bakış- 40. Sayı

bunun için daha çokkan döktü. 1934Yýlýnda yapýlan 15.parti kongresinekatýlan delegelerinyarýsý, 178 bin kiþilikordunun ise 30 bini birdüzine düzmecegerekçeyle katledildi.Ýþin ucu, enindesonunda Troçki'ye devaracaktý. Marks'ýnokulunda yetiþenTroçki bunun tarihselbir zorunlulukolduðunu kendisi desöyleyecekti. Diðer yandanemperyalistler gittiðiülkelerde Troçki'ninsadece basit bir sýðýn-macý olmadýðýný bili-yordu. ChurchillTroçki'den "canavar"diye sýk sýkbahsederken, Troçkistörgütler onun içink a m p a n y a l a rdüzenleyecek, ayný zamanda da Stalin'inmuhalefeti alt edebildiði tüm ülkelerdeTroçki bizzat KP üyeleri tarafýndan protesto-lar ile karþýlanacaktý. Yani Troçki birdenfazla cephede savaþýyordu. Dünya devriminin yaþadýðý en büyük yýkýmAlmanya'da oldu. Troçki'nin bütün ikazlarýnakarþýn Naziler Alman Komünist Partisi'ninve sosyal demokratlarýn ihanetiyle tereyaðýn-dan kýl çeker gibi iktidara geldiler. AncakStalin ironik bir þekilde Troçki'ye Nazilerleiþbirliði yapmak gibi suçlamalar yöneltecek-ti. Komintern'in politikalarý Almanya prole-taryasýný tek kurþun atmadan Nazizminkucaðýna itmiþti. Nazilerin kesin zaferindensonra dahi KPD (Almanya Komünist Partisi)baþtan sona kusursuz bir politika izlediðinisavundu ve Komintern Yürütme Kurulutarafýndan KP'lere bu konu hakkýnda eleþtiri-de bulunmasý kesinlikle yasaklandý.Komintern artýk dünya devrimi için tamanlamýyla bir ihanetti. 4. Enternasyonal'i inþagörevi için kollarý sývama vakti gelmiþti. Sürgün Günlüðü'nde Troçki'nin açýkça belirt-tiði gibi bu görevi onun dýþýnda hiç kimsebaþaramazdý; yeri doldurulamazdý. Bu, birgerçekti. SSCB'nin içinde de sadece hizipolarak kalmak imkânsýzdý. Aygýtýn tamamentasfiye edilmesi gerekti. Rus proletaryasýnýn1917 Ekim Devrimi'nin gerçekleþtirdiðitoplumsal devrimin iþçi demokrasisine ve

sosyalizme geri dönüþünü saðlamak için birikinci bir siyasal devrim gerekiyordu. Aynýzamanda dünya devrimi dalgasýnýn bir sonra-ki kapitalist kriz dönemine hazýrlanmasý içinde çok hýzlý adýmlar atmak lazýmdý.

Stalin'in Cinayetleri

Büyükada'daki dört buçuk yýl Troçki içinsiyasi anlamda çok verimli bir dönemdi:Hayatým, Rus Devrim Tarihi, ÇinDevriminin Sorunlarý, Stalin GrubununSorunlarý gibi birçok eseri devrimci Marksistliteratüre kazandýrmayý baþarmýþtý. AncakAvrupa'ya giderek örgütlenmeyi hýzlandýr-mak gerekiyordu. 1933'te Fransa'ya, 1935'teNorveç ve nihayet 1937'de Meksika'ya git-tiðinde Troçki ardýnda kaybettiði dört evlat,iki damat, on binlerce yoldaþ býrakmýþtý.Ancak Meksika'da da yýlmadan çalýþmayadevam ediyordu eþi Natalia Sedova ile birlik-te. Ýlk kaybettikleri evlatlarý kýzlarý Nina idi.Troçki ve Sedova'ya en büyük acý veren þeyise Sedov'un ölümüydü.Leon Sedov adeta Bolþevik genç jeneras-yonun temsiliydi; genç, çalýþkan, dinamik,kendisini davasýna adamýþ bir devrimci idi veTroçki'nin eli kolu olmuþtu. Troçki'nin çalýþ-malarý için ihtiyaç duyduðu her türlü belgeyitemin ediyordu. Öyle ki Troçki onu için"Doðrusunu söylemem gerekirse 1929 yýlýn-dan bu yana yazdýðým bütün kitaplarýnhemen hemen hepsine kendi adýmdan sonra

onun adýný da koymam gerekirdi"diyecekti. Mektuplar, yazýþmalar,örgütlenme çalýþmalarý gibi enönemli görevler onun sorumlu-luðu altýndaydý. Almanya'da çokbüyük bir yükü omuzlarýndataþýyordu. Paris'te GPU ajanlarýn-ca bir hastanede 1938'in Þubatayýnda zehirlenerek katledildi. Troçki'nin en küçük oðlu Sergeiise politikadan uzaktý. Bir bilimadamýydý. Ancak Stalin, SSCB'deelinin altýndaki Sergei'yi de zin-danlarýna kapatmaktan vebabasýnýn aleyhinde "itiraflarda"bulunmasý için iþkence yapmak-tan çekinmedi. O sýrada zindan-larda ve toplama kamplarýndadirenen tek muhalefet grubuTroçkistlerdi; Zinovyev veKamanev'in yargýlanmasýna,idamlara, ölümüne çalýþtýrýlmayakarþý grevler, boykotlar, açlýkgrevleri ile teslim olmayý sonunakadar reddeden binlerce Troçkist1938'in Mart ayýnda gruplarhalinde kurþuna dizilerek infazedildiler. Sergei iþte o militanlarla

birlikte üç ay süren açlýk grevlerine katýlmýþ,defalarca kez sorgulanmýþ ve iþkenceyedayanmýþtý. En sonunda idam edildi. Birzamanlar politik bir görüþü olmayan Sergeibir devrimci olarak ölmüþtü.

Devrimci Marksizmin Mirasý

Troçki'nin çevresi ile yakýn bað kuraraketrafýna girmeyi baþarmýþ bir GPU ajaný olanMercader ise 20 Aðustos'ta Troçki'nin kafasý-na vurduðu buz kýracaðý ile suikasti gerçek-leþtirdi. Troçki baþýndan aðýr yaralanmýþtý.Ertesi gün hayatýný kaybetti. Son nefesindeþu cümleyi kurmuþtu "4. Enternasyonal'inzaferinden eminim, ileri!" Coyoacan'dakicenazesine dünyanýn dört bir yanýndan 300bin komünist katýlmýþtý. Stalin'in temsil ettiði bürokrasi, Bolþevizminen tutkulu militaný olan Troçki'yi katletse deardýnda býraktýðý 4. Enternasyonal,Bolþevizmin devamýný, komünist dünyadavasýnýn umudunu sürdürmek gibi tarihselmisyonunu yerine getirmiþ oluyordu. Þimdiise yoldaþ Troçki'yi 74. ölüm yýldönümündeanarken 5. Enernasyonal'i kuracak olan vesosyalist dünya için dövüþen devrimcilerolarak anýsý saðladýðý ýþýkla yol alýyoruz.

* Attila Ýlhan'ýn Gözlüklü Hamdi'nin NotlarýAdlý þiirinden

23tarih

Dünya devriminin komutaný Lev Troçki'nin 20 Aðustos 1940'ta,Meksika'da Stalin'in ajanlarý tarafýndan katledilmesininüzerinden 74 yýl geçti. Katledildiðinde 62 yaþýndaydý ve tarihiçin sadece kýsacýk bir zaman dilimi sayýlabilecek bu zamaniçinde insanlýk tarihinin en büyük alt üst oluþunun Lenin ile bir-likte önderliðini yapmýþtý. 1924'ten itibaren ortaya koyduðu iradeile insanlýðýn en görkemli devrimini kurtarmak adýna ikincimücadelesini örgütlemiþtir. Karþý devrimimden itibaren 1940'akadar, dostlarýný, yoldaþlarýný, dört çocuðunu ve torunlarý dâhilher þeyini bu mücadele uðruna kaybetti. Her þeye raðmen uzlaþ-maz bir komünist olarak hayatýna veda etmiþtir.

Page 24: Marksist Bakış- 40. Sayı

perspektif24

KürtUlusal Hareketive SosyalistHareket

Son Kürt isyaný da diyebileceðimiz Kürtulusal hareketi (bundan sonra KUH diyekýsaltalým), 68 öðrenci hareketi içerisin-den doðdu, Kürdistan Ýþçi Partisi (PKK)ismini aldý, bayraðýna orak-çekicikoydu. Derken dünyadaki ulusalhareketler üzerinde net bir otoritesi olanSSCB, 1991'de daðýldý. KUH da yenidünya düzeninde pozisyon deðiþtirdi,ideolojik konumlanýþýnda da kaymayagitti. Bayraktaki orak-çekiç kaldýrýldý,Marksizmin zamanýnýn geçtiði ilan edil-di. Diðer taraftan KUH, devrimcilik vesosyalizm iddiasýndan vazgeçmedi.Dönemin ruhuna uygun olarak ideolojikdönüþüm yaþadý. Yani, Batý'da esen yenitoplumsal hareketler merkezli kimliksiyasetinin salýk verdiði bir tür solculuk,yeni ideolojik doðrultu olarak benimsen-di. HDP ve öncelleri de Türkiye siyasiyelpazesinin sol kanadýnda önemli biryer iþgal etmeyi sürdürdü.KUH, Kürt halkýnýn tek siyasi temsilcisiolarak hareket ederken ayný zamandaiçinden çýktýðý Türkiye sosyalist hareke-tinin boþ býraktýðý alanlarý da doldurmakistedi. Sancýlý iliþkinin ana çýkýþ nok-tasýný bu durum oluþturuyor.Türkiye'deki sosyalist hareket, 12Eylül'de aldýðý yenilgiden sonra bir dahatoparlanamadý; marjinalleþmeyleberaber etkinliðini büyük ölçüde yitirdi.KUH ise Kürdistan dýþýnda bu boþluðada oynayarak hegemonya alanýný dahada geniþletmeyi amaçladý. Ama bunun

uygulanmasý, KUH'un "ilericilik mis-yonunu" tekelini almak istemesi þek-linde oldu. Bu kapsamda Türkiyesosyalist hareketindeki unsurlarý yanýnaçekmek için çaba içine girildi. Bunayanaþmayan unsurlara karþý da mutlakbir genellemeyle "Kemalist Türk solu"þeklinde ideolojik bir saldýrý baþlatýldý.Böylelikle sosyalist hareket içerisindeKUH'a karþý alýnan pozisyon etrafýndabir yarýlma oldu ve bu, bugüne kadarvarlýðýný sürdürdü.

Kemalizmden Kuyrukçuluða

Peki, Kemalizm suçlamasýnda gerçeklikpayý var mý? Kuþkusuz ki var. Uluslarýnkendi kaderini tayin hakký ilkesini(UKKTH) halen reddeden sol örgütlerinciddi bir yekün oluþturmasýný baþkatürlü açýklayamayýz. Bu gruplarýn aslýn-da bir çeþit "bölünmez tekTürkiye"nin esiri olduðunu söyleme-miz gerekir. Tabi bir de milliyetçilikeleþtirisi ve Lenin'in otoritesi yüzündenUKKTH'yi açýkça reddetmeyi göze ala-madýðýndan meselenin etrafýndandolanan geniþ bir sol kesim daha var. Bugruplarýn da ezelden beri Kemalizmdentam anlamýyla kopamadýklarýný bili-yoruz. Yani bu gruplar, insani açýdan vedemokratlýk temelinde Kürt halkýnayapýlan baskýlara samimi þekilde karþýçýkarlar, ama "Kürt sorununda siyasiçözüm öneriniz nedir" sorusu karþýsýndatutulup kalýrlar. Kemalizmin etkisi altýn-daki bu gruplar, uzun yýllarýn þovenist

propaganda bombardýmanýndanetkilenmiþ tabanlarýyla çeliþmemekiçin Kürt sorununda fazla radikal gözük-memeye gayret ederler. Diðer taraftandevrimciler, kendisini dayatan siyasimeseleleri açýklýða kavuþturmak zorun-dadýr. Devrimcilerin ulusal sorundakicevabý da UKKTH'den baþkasý olamaz.Madolyonun diðer tarafýnda KUH'unþemsiyesi altýnda toplanan gruplarbulunuyor. Yani bir tarafta Kemalistler,diðer tarafta kuyrukçular. Kuyrukçugruplarýn temel özelliði, bütün ilkeleribir yana býrakarak her türlü koþuldaKUH'u takip etmeleridir. KUH'un beyniÖcalan'ýn Marksizmin (bizzat kendisitarafýndan) aþýldýðýný ilan etmesi ya daDemokratik Ýslam Kongresi'nde okunanmesajýnda komünizm ve materyalizmgibi kavramlarý, "Batýlý kavramlar"olarak gösterip bir þekilde kötülemesi,bu gruplar için pek bir þey ifade etmiyor.Ya da AKP karþýsýnda takýnýlan hayýrhahtutumlar, Gezi'deki baltalayýcý tavýrlarda pek önemli bulunmuyor. Öyle ki halaayný parti çatýsýnda HDP'de KUH'unorantýsýz liderliði altýnda varlýklarýnadevam edebiliyorlar. Bu gruplarýn bir nevi KUH'la dayanýþmakomitelerine dönüþmelerinde bir takýmnedenler sýralanabilir. Bir kýsmý aslýndadevrim iddiasýný terk etmiþti, bir kýsmýise sadece KUH'un sunduðu imkanlar-dan ilkesizce yararlanmak istiyordu.Mutlaka ki her iki duruma da uyan

Demirtaþ'ýn cumhurbaþkanlýðý adaylýðý, Kürt ulusalhareketi ile sosyalistler arasýndaki sancýlý iliþkininkendisini bir kez daha dýþavurmasýna vesile oldu. Builiþkiyi sancýlý kýlan bir takým özel tarihsel geliþimkoþullarý bulunuyor.

Page 25: Marksist Bakış- 40. Sayı

örnekler mevcuttu. Diðer taraftan bugruplarýn KUH'un çekim alanýnagirmesinde ideolojik etkenler de belir-leyici oldu, en azýndan kolaylaþtýrýcýbir rol oynadý. Çok büyük bir kýsmýStalinist olan bu örgütler, SSCB'ninyýkýlmasýndan sonra ideolojik olarakda yenilmiþ oldular. YenilgininMarksizmin deðil, Stalinizmin yenil-gisi olduðunu kavramayan bu gruplarda modaya uyarak alternatif sosyalhareketler projesine girdiler ve kimliksiyasetine gark oldular. Kýzýlýn yerineyerine yeþil, mor, gökkuþaðýný koy-dukça da ideolojik açýdan da KUHile birleþtiler. Yeni sosyal hareketlerinezilenler temasýna en çok uyankuþkusuz Kürt kimliði ile KUH'tu.KUH, bu ideojik çerçevede sýnýf para-digmasýnýn aþýldýðý iddiasýnda hiçutangaç deðildi. Kýsacasý KUHörgütlü gücü ve ideolojik netliðiyle bugruplara önderlik edecekti.

Üçüncü Kanat

KUH konusunda Kemalizmdenbeslenmeyen ve ayný zamanda KUH'akuyrukçuluk yapmayan sosyalist ke-simler de elbette ki mevcut. Ne yazýkki bu kesimin diðer iki kanada(Kemalistler ve kuyrukçular) göreepeyce zayýf ve daðýnýk kaldýðýnýbelirtmek gerekir. Ayrýca bu zayýflýkve daðýnýklýk, politikada da kendisinigöstermektedir. Örneðin bu kesiminsýnýrlarýný tam olarak netleþtirmek pekmümkün olmaz. Bu gruptan kimileri,

baðýmsýz bir çizgideymiþ gibigörünürken KUH'tan gelecekavantajlý pozisyon tekliflerineda kapýlarýný kapatmaz. Ýste-diklerini aldýklarýnda hemendönüverecekleri ve eleþtirileri-ni yutacaklarý, deneyimlesabittir. Diðer bir kýsýmsaKUH'un taþýdýðý ilericipotansiyellerini baþtan yad-

sýyan, kimi zaman ulusalcýlýk kokansekter bir tavrý, alýþkanlýk halinegetirdiklerinden mücadeleye yarardançok zarar vermeye yakýndýrlar.Kýsacasý bu zayýflýk ve daðýnýklýðýnetkisiyle bahsini ettiðimiz kesim ken-disini pek gösteremedi ve farkýnýortaya koyamadý. Peki devrimci Marksist tavýr kendisininasýl ifade edecektir? Kemalizmeprim vermeyen, ama kuyrukçuluða dadüþmeyen bir baþlangýç noktasý, çýkýþiçin özenle belirlenmelidir. Yani Kürthalkýna yapýlan devlet baskýsýnýn,imha ve inkar politikalarýnýn red-dedilmesi, UKKTH'nin temel prensipolarak (ayrýlma hakký dahil) tanýnmasýve ulusal taleplerin desteklenmesi,diðer taraftan ise baðýmsýz sýnýf çizgisitemelinde sosyalist inþanýnyürütülmesi, örgütsel ve politikbaðýmsýzlýðýn korunmasý, yanibayraklarýn karýþtýrýlmamasý vedoðrudan ulusal sorunla ilgili olmayankonularda KUH'un politikasýna deðil,kendi devrimci politik hattýmýza görehareket edilmesi, iþbirliði kanallarýnýnaçýk tutulmasý, bir yandan daeleþtirellikten kaçýnýlmamasý...

KUH ile Ýliþkiler

Konusundaki Öne Çýkan

Noktalar

1) KUH kýzýl bir hareket deðildir. Buyüzden KUH'tan iþçi sýnýfýnýn çýkar-larýna göre hareket etmesini bekle-

mek, olmadýk beklentilere kapýlmakanlamýna gelir. Yani, KUH kýzýla bo-yanmamalýdýr.2) Ulusal hareketlerin doðasýnýanlayamayanlar, KUH'ý kýzýlaboyarken kaçýnýlmaz olarak yaþaya-caklarý hayal kýrýklýðý sonrasýnda sek-ter pozisyonlara savrulurlar ve de sýnýfmücadelesine zarar verirler. Bu yüz-den ulusal hareketlerin sýnýfsal pozis-yonu iyi anlaþýlmalýdýr.3) KUH, kýzýl bir hareket olmadýðýn-dan komünistler, KUH paralelindehareket edemezler. Komünistler,ulusal sorunda UKKTH ilkelerinegöre politika belirlerken diðer konu-larda kendi baðýmsýz tutumlarýnýtakýnýrlar, kendi örgütsel baðýmsýzlýk-larýný kýskançça korurlar. 4) Diðer taraftan KUH, sol birharekettir. Bu yüzden de devrimcisýnýf hareketi için KUH, emek veözgürlük mücadelesinde her zamaniçin kaybedilmemesi gereken bir müt-tefiktir.5) Akýldan çýkarýlmamalýdýr kiKUH'un alternatifi, TürkiyeKürdistaný'nda Hizbullah, Suriye veIrak'ta ise IÞÝD'dir. 6) Türkiye sosyalist hareketinin örgüt-sel ve ideolojik atýlýmlarla öne çýk-masý durumunda KUH da bu süreçtenetkilenecek ve sola doðru kayacaktýr.7) Ezilen Kürt halkýnýn mücadelesinegerçek faydayý kuyrukçu bir sol deðil,kendi orijinalliðindeki Marksisthareket verebilir. 8) Kürt sorununda enternasyonalistdevrimci çizgi, kendi siyasetininfarkýný ancak devrimci Marksistleringüçlenmesi koþulunda hissettirebilir.Bu durumda KUH ile ülke siyasetindeiþbirlikleri ve ayrýþmalar olaðan birdurum olacaktýr.

KKeemmaalliizzmmee pprriimm vveerrmmeeyyeenn,, aammaa kkuuyyrruukkççuulluuððaa ddaa ddüüþþmmeeyyeenn bbiirr bbaaþþllaannggýýççnnookkttaassýý,, ççýýkkýýþþ iiççiinn öözzeennllee bbeelliirrlleennmmeelliiddiirr.. YYaannii KKüürrtt hhaallkkýýnnaa yyaappýýllaann ddeevvlleettbbaasskkýýssýýnnýýnn,, iimmhhaa vvee iinnkkaarr ppoolliittiikkaallaarrýýnnýýnn rreeddddeeddiillmmeessii,, UUKKKKTTHH''nniinn tteemmeellpprreennssiipp oollaarraakk ((aayyrrýýllmmaa hhaakkkkýý ddaahhiill)) ttaannýýnnmmaassýý vvee uulluussaall ttaalleepplleerriinn ddeesstteekklleenn--mmeessii,, ddiiððeerr ttaarraaffttaann iissee bbaaððýýmmssýýzz ssýýnnýýff ççiizzggiissii tteemmeelliinnddee ssoossyyaalliisstt iinnþþaannýýnnyyüürrüüttüüllmmeessii,, öörrggüüttsseell vvee ppoolliittiikk bbaaððýýmmssýýzzllýýððýýnn kkoorruunnmmaassýý,, yyaannii bbaayyrraakkllaarrýýnnkkaarrýýþþttýýrrýýllmmaammaassýý vvee ddooððrruuddaann uulluussaall ssoorruunnllaa iillggiillii oollmmaayyaann kkoonnuullaarrddaaKKUUHH''uunn ppoolliittiikkaassýýnnaa ddeeððiill,, kkeennddii ddeevvrriimmccii ppoolliittiikk hhaattttýýmmýýzzaa ggöörree hhaarreekkeetteeddiillmmeessii,, iiþþbbiirrlliiððii kkaannaallllaarrýýnnýýnn aaççýýkk ttuuttuullmmaassýý,, bbiirr yyaannddaann ddaa eelleeþþttiirreelllliikktteennkkaaççýýnnýýllmmaammaassýý......

perspektif 25

Page 26: Marksist Bakış- 40. Sayı

TKP'de Bölünme:Nedenler ve Sonuçlar

Tolga Karaman

Türkiye Komünist Partisi uzunca birsüredir içinde bulunduðu krizinsonucu olarak ikiye bölündü. Yazaylarý baþlarken parti merkezkomitesinde ayrýþma, dýþarý yansýmýþve her iki hizbin Temmuz ayýiçerisinde TKP Atýlým Kongresi veTKP 12. Kongre adý altýnda ayrý ayrýkongreye gideceði ilan edilmiþti. 13Temmuz'da gerçekleþen kongrelerinardýndan TKP'de yaþanan fiili ayrýþ-ma, resmiyete kavuþtu ve ortaya ikifarklý parti çýktý: Kemal Okuyan veAydemir Güler'in baþýný çektiði grup,Komünist Parti (KP) adýyla yoladevam etme kararý alýrken, ErkanBaþ ve Metin Çulhaoðlu önderliðin-deki grup, Halkýn Türkiye KomünistPartisi (HTKP) olarak yola devamedecek.

Bölünmede Haziran

Direniþi Etkisi

TKP'nin bölünmesi, esasýnda,Haziran Direniþi'nin ve milyonlarýnyarattýðý dinamiðin basýncýnýn sonu-cudur. Bunu HTKP grubunungerçekleþtirdiði 12. Kongre'de ErkanBaþ'ýn konuþmasýndan okuyabilmekmümkündür: "Türkiye solu, Haziranhiç olmamýþ gibi eski alýþkanlýklarlayaþamýna devam etmek istiyor.12. Kongre iradesi, bu statükocuanlayýþýn kýrýlmasý için ortaya çýktý."Yine Erkan Baþ'ýn Birgün'e verdiðibir röportajdaki þu sözleri tartýþ-manýn ideolojik bir zemine yasla-nabileceðini gösteriyor: "Bir devrim-ci öznenin, ülke nüfusunun beþtebirinin, sosyalizme kapalý olmayanslogan ve taleplerle sokaða çýktýðý bir

halk hareketi karþýsýnda yapacaðý ilkþey o harekete müdahalede bulun-maya çalýþmaktýr. Direniþ'e müda-hale için dile getirilen görüþlerin,"barikatçý", "devrimci demokrat","eylemci", "birlikçi" olarak yaftalan-maya baþlanmasý ise ayrýþmanýn ilkiþareti olarak görülebilir." KomünistParti cephesinden Aydemir Güler iseBirgün'e verdiði röportajda þu þe-kilde cevap veriyor: "Genel olaraksöz konusu çevrenin geleneksel vedevrimci bir komünist parti olarakdeðil, bir 'toplumsal hareketler'perspektifiyle yola devam edeceðianlaþýlýyor." Açýkçasý kocaman bir partininortadan ikiye bölünmesinin yarattýðýtartýþmalar o kadar sýð bir zemindekielimizdeki en iyi düþünce kýrýntýlarýbunlar. Kayda deðer ne bir tartýþma,ne bir yeni fikir, ne de yeni bir yolsöz konusu olan. Bu durum baþlýbaþýna düþündürücüdür ve devrimci-likle tam ters bir karakter taþýyandonukluðun tersten bir kanýtýdýr.Eðer bu bölünme, TKP'nin baþtanberi takip ettiði sað çizginin eleþtirisive aþýlmasýný beraberinde getirseydisýnýf mücadelesi için "hayýrlý" birgeliþmeden bahsediyor olabilirdik,ama görünen o ki durum bu deðil. Gezi'de Yaþanan Týkanýklýk,

Sosyalist Örgütleri Zorluyor

Öncelikle burada önemli olankonuyu derinleþtirmek gerekmekte-dir: Haziran Direniþi nasýl böyle birbasýnç yarattý? Zira bu yazýnýn yazýl-masýnýn sebebi, sadece TKP'ninyaþadýðý krizin bir raporunu çýkar-

mak deðildir. Bu bizim ilgi alanýmýzdýþýndadýr. Ancak son dönemde TKPbaþta olmak üzere pek çok sol unsu-run Haziran Direniþi'nin basýncýylaboðuþtuðunu gözlemlemek zor deðil.Haziran Direniþi ülke tarihinde hemkitleselliði ve radikalizmi, hem deiþçi, emekçi, genç, Kürt, Türk, Sünni,Alevi neredeyse toplumun bütünkesimlerini mücadele saflarýnaçekmesi açýsýndan önemli birkaldýraç iþlevi gördü. Öyle ki AKPiktidarý, karþýlaþtýðý her tehdidinaltýnda Gezi'nin heyulasýný aradýdurdu. Haliyle böylesine bir sarsýntý,sol üzerinde de etkisini gösterecekti.Direniþ, Türkiye devrimci hareketineacil görevler dayatýrken, bu aðýrsorumluluk karþýsýnda politika ürete-meyen, ülke çapýnda ortak kampan-yalarda buluþamayan, kitlelerin ener-jisini sosyalist kanallara havale ede-meyen ve bir liderlik kapasitesiortaya koyamayan Türkiye sosyalistsolu, hareket geri çekildiðinde ken-disini hayal kýrýklýðý içerisindebuldu. Kimilerinin olmadýk mace-racýlýklarýnýn tam tersine hantallýða,rutin çalýþmalara ve en önemlisi desokaktan uzak kalmaya dayananTKP de bu süreçte büyük basýnçlarlaboðuþmak zorunda kaldý. TKP bölündü; çünkü daha önce dezaten büyük bir kriz içinde olan parti,Gezi isyanýnýn neden olduðu basýncadayanamadý. TKP, hiçbir zamansokak ve kavga partisi olmamýþtýzaten. Binlerce üyesi olan ve kendi-sine komünist ismini yakýþtýran birpartinin bir tane grev hareketini bile

TKP bölündü;çünkü daha öncede zaten büyükbir kriz içindeolan parti, Geziisyanýnýn nedenolduðu basýncadayanamadý. TKP,hiçbir zaman sokakve kavga partisiolmamýþtý zaten.Radikalizmin hiçbirtüründevarolmadankomünistlik olmaz."Sosyalistiktidar"dananladýklarýseçimlerden doðrugelen bir iktidarolacaktý. Amaorada da iþleryaver gitmedi.

26 polemik

Page 27: Marksist Bakış- 40. Sayı

örgütlediði duyul-mamýþsa ortadabüyük bir sorunvardýr. Okulda,mahallede, köyde,antifaþist hareketi ç e r i s i n d e . . .Radikalizmin hiçbirtüründe varolmadankomünistlik olmaz.Yani üyelerine vetabanýna anlatacaðýnonlarý heyecan-landýracaðýn bu tarz

bir hikâyen yok. Dediðimiz gibi TKPbu tarz mücadelelerin içinde hiçolmadý. "Sosyalist iktidar"dananladýklarý seçimlerden doðru gelenbir iktidar olacaktý. Ama orada da iþleryaver gitmedi. Yurtseverlik,cumhuriyetçilik, laiklik gibiKemalizme özgü ideolojik kalýplarlasiyaset yürütüyorsanýz, kusura bak-mayýn ama CHP gibi bu alaný on yýl-lardýr domine eden bir güç. Kimse aslývarken sahtesine yönelmez, hele hele%10 seçim barajýnýn varlýðýnda.Neticede 2011 seçimlerinde 80 binoydan 59 bin oya düþüldüðündeTKP'de büyük moral bozukluðuyaþanmýþtý. Aslýnda TKP, komünistlikyapsaydý daha fazla oy alacaðýmuhakkaktý ama TKP hiçbir zamankomünist olmamýþtý, sorun da buyduzaten. Böylelikle iddialý bir örgüt olanTKP'de iç sorunlarla baþlayan birsorgulama süreci ortaya çýktý. Ýþte Gezi Ýsyaný zaten krizde olanTKP'yi bu atmosferde çözecekti.Biliyorduk ki TKP'nin bürokratikliderliði, böylesi bir sorumlulukkarþýsýnda yýllarýn ezberini bozmaya-caktý. Orta sýnýf elitizmine dayalý,toplumun gündelik sorunlarýndankopuk ve bütün siyasal düzlemini ege-men sýnýflar arasýndaki çatýþmanýn birtarafýna (Kemalizme) yedeklemeküzerine kurmuþ bir yapýnýn bu tarztoplumsal patlamalarý ilerletebilecekbir rol oynamasý söz konusu olamaz. TKP gibi elinde Türkiye solunun diðerunsurlarýndan daha geniþ bir kadro ve

imkânlar bulunan bir örgütün böyle-sine bir halk kalkýþmasý içerisindepolitik bir alternatif yaratabilmesi vemücadeleye yön verebilmesi pekâlâmümkündü. Ancak Haziran Direniþisýrasýndaki pasif tutum yýllardýr vur-gulanan TKP'nin seçim partisi olmak-tan öte bir vasýf taþýmadýðýný kanýtlarniteliktedir. Ancak asýl çeliþkiTKP'nin seçim partisi hüviyetiyleoynamaya çalýþtýðý alanýn da egemengüçlerce doldurulmuþ olmasýndankaynaklanmaktadýr. Yaþanan Bölünme: Mitoz mu

Mayoz mu?

Biyoloji biliminde mitoz bölünme ilemayoz bölünme arasýnda oldukçatemel bir fark bulunmaktadýr. Mitozbölünme ile genetik olarak birbirininkopyasý iki hücre ortaya çýkarken,mayoz bölünmede genetik farklýlýklar,oldukça belirgin bir þekilde kendisinigösterecektir.Bugün TKP'nin bölünmesi üzerine heriki grubun sözcülerinin yazdýklarýný,söylediklerini okuyanlar yaþananbölünmenin esasýnda mitoz bir bölün-me olacaðýný rahatlýkla fark edebilir-ler. Her iki cephede birlikte yarattýk-larý TKP'nin ideolojik söylemlerinialýp kendi parti programlarýna kop-yalasalar sýrýtmayacaktýr. Elbettepratikte belki bir makyaj gerçekleþe-cektir ve bölünmenin meþruiyetiaçýsýndan bu kaçýnýlmaz gereklilikolacaktýr. Ancak son tahlilde ortayaçýkan iki yeni TKP'dir.Ancak þunu sormak gerekiyor:Yýllarca sakýz gibi aðzýnýza yapýþandüzen içi söylemleri aynen tekrarla-yarak mý iþçi sýnýfýnýn kavgasýnýileriye taþýyacak; iþçi sýnýfýna ekmekve su kadar gerekli devrimci partiyiyaratacaksýnýz? Örneðin ayrýlýrkenKemal Okuyan'ýn "Türk bayraðýfaþizmin elinden alýndý. Bu bayrakartýk Türkiye devrimcilerinin, Türkiyehalkýnýn bayraðýdýr. Artýk bu dünyadada böyle algýlanýyor" sözleri için birçift laf edecek misiniz, yoksa siz deTürk bayraðýný partinizin baþköþesinemi koyacaksýnýz?

Biyoloji biliminde mitozbölünme ile mayozbölünme arasýndaoldukça temel bir farkbulunmaktadýr. Mitozbölünme ile genetikolarak birbirinin kopyasýiki hücre ortaya çýkarken,mayoz bölünmede genetikfarklýlýklar, oldukçabelirgin bir þekildekendisini gösterecektir.Bugün TKP'nin bölünmesiüzerine her iki grubunsözcülerinin yazdýklarýný,söylediklerini okuyanlaryaþanan bölünmeninesasýnda mitoz bir bölün-me olacaðýný rahatlýklafark edebilirler. Her ikicephede birlikte yarattýk-larý TKP'nin ideolojiksöylemlerini alýp kendiparti programlarýna kop-yalasalar sýrýtmayacaktýr.Elbette pratikte belki birmakyaj gerçekleþecektirve bölünmenin meþruiyetiaçýsýndan bu kaçýnýlmazgereklilik olacaktýr.Ancak son tahlilde ortayaçýkan iki yeni TKP'dir.

27polemik

Page 28: Marksist Bakış- 40. Sayı

Partinin bürokratikleþmesinden, üstyönetimin keyfileþmesindenbahsediliyor. Bu salt pratik bir sorunmu, yoksa Devrimden Sonra filmindeiþçilere kararnameyle sosyalistdevrimin gerçekleþtiðini ileten birkarikatürü yaratan politik çeliþkimidir? TKP'nin bürokratikleþmesin-den ve söz söyleme kanallarýnýzýnkýsýldýðýndan þikâyet ederken;TKP'nin de bir mirasçýsý olduðuStalinist bürokrasinin "komünistparti" geleneklerine dair bir iki kelamedecek misiniz?Ancak HTKP'yi kuran kadroiçerisinde yer alan Kurtuluþ Kýlçerþunlarý dile getiriyor: "Partide ideolo-jik, teorik ya da en geniþ anlamýylasiyasi bir ayrým noktasýnda çoksorunumuz yoktu. Türkiye, dünyanereye gidiyor sorularýna çoðunluklaortak yanýt verdik. Ama parti ne yap-malý, nasýl yapmalý sorularýna verilenyanýtlarda farklýlaþmalarýmýz oldu.Özü budur."Sorduðumuz sorularýn cevaplarýnýnolumlu olmayacaðý ortadadýr. KP'deHTKP'de TKP nasýl geldiyse öyle git-mek konusunda bir tereddüt taþýma-maktadýr. TKP'de bölünmeye varacakdenli aðýr bir kriz yaratan bürokratikmerkezileþmenin ideolojikdayanaklarý konusunda tek bir kelimeedilmemektedir. Kimse böylesine birhastalýðýn ardýndan Leninistdemokratik merkeziyetçilik kavramýnýhatýrlatma gereðini hissetmemektedir.M.Çulhaoðlu TKP'nin ayrýþmasýna biranlamda öncülük ederken TKP'ninköklü saðcý çizgisine ciddi bir eleþtirigetirememesi, sadece umutsuz birdonukluðun göstergesi olabilir. Okadar Yurtsever Cephe garabetleriyaþandý, Gezi Ýsyaný Türk bayraðýnýnzaferi olarak yorumlandý, uluslarýnkendi kaderini tayin hakký reddedildi,29 Ekimler baþtacý edildi vs. söyleye-cek bir sözünüz yok mu? Oysa bumeselelerin üzerine saðlamca gidilsesýnýf mücadelesi için ilerici sonuçlarortaya çýkabilirdi. Çýkarýlmasý Gereken Dersler

TKP gibi Türkiye solunun önemli bir

unsurunun bu þekilde bölünmesikarþýsýnda sevinecek deðiliz.Devrimci Marksistler olarak bizisevindirecek þey, TKP'de bugünekadar mücadele yürüten samimidevrimci kadrolarýn partinin Stalinisthastalýklarýný sorgulamasý ve devrimciMarksizme doðru bir kopuþ yaratmasýolurdu.TKP'nin bölünmesi Türkiye solununbirçok unsuru için de ders olmalýdýr.Kitlelerin taleplerine yanýt vere-meyen, günü kurtarmaya çalýþanhiçbir siyasal öznenin geleceðedevrimci bir miras býrakabilmesimümkün deðildir. Böylesi bir kaça-mak eninde sonunda bünyeyi TKPörneðinde olduðu gibi krize sokupkötürümleþtirecektir.Sürekli Devrim Hareketi Hazirandireniþinin ardýndan perspektif olarakönüne Türkiye solunun canlýunsurlarýyla kitlelerin taleplerine yanýtvermeyi amaçlayan ortak kampan-

yalar örme hedefini koymuþtu vebunun için somut giriþimlerde bulun-muþtu. Böylesi bir süreçte Türkiyesolunun Stalinizme özgü sekterliðe vebenmerkezciliðe deðil, kitleleriyeniden sokaklarla buluþturacak for-mülasyonlarý üretmeye ihtiyacý bulun-maktadýr. Bu bir tek öznenin boyunuaþan, yakýcý bir sorundur. HaziranDireniþi'nin ardýndan geliþen süreçbütün politik özneleri bu yakýcýgörevler karþýsýnda takýndýðý tavýrekseninde sýnayacaktýr. Bu görevlerinüstesinden gelmeyi baþaranlar gele-ceðe uzanabilecektir.

TTKKPP ggiibbii TTüürrkkiiyyee ssoolluunnuunn öönneemmllii bbiirr uunnssuurruunnuunn bbuu þþeekkiillddee bbööllüünn--mmeessii kkaarrþþýýssýýnnddaa sseevviinneecceekk ddeeððiilliizz.. DDeevvrriimmccii MMaarrkkssiissttlleerr oollaarraakk bbiizziisseevviinnddiirreecceekk þþeeyy,, TTKKPP''ddee bbuuggüünnee kkaaddaarr mmüüccaaddeellee yyüürrüütteenn ssaammiimmiiddeevvrriimmccii kkaaddrroollaarrýýnn ppaarrttiinniinn SSttaalliinniisstt hhaassttaallýýkkllaarrýýnnýý ssoorrgguullaammaassýývvee ddeevvrriimmccii MMaarrkkssiizzmmee ddooððrruu bbiirr kkooppuuþþ yyaarraattmmaassýý oolluurrdduu.. TTKKPP''nniinnbbööllüünnmmeessii TTüürrkkiiyyee ssoolluunnuunn bbiirrççookk uunnssuurruu iiççiinn ddee ddeerrss oollmmaallýýddýýrr..KKiittlleelleerriinn ttaalleepplleerriinnee yyaannýýtt vveerreemmeeyyeenn,, ggüünnüü kkuurrttaarrmmaayyaa ççaallýýþþaannhhiiççbbiirr ssiiyyaassaall öözznneenniinn ggeelleecceeððee ddeevvrriimmccii bbiirr mmiirraass bbýýrraakkaabbiillmmeessiimmüümmkküünn ddeeððiillddiirr.. BBööyylleessii bbiirr kkaaççaammaakk eenniinnddee ssoonnuunnddaa bbüünnyyeeyyiiTTKKPP öörrnneeððiinnddee oolldduuððuu ggiibbii kkrriizzee ssookkuupp kkööttüürrüümmlleeþþttiirreecceekkttiirr..

28 polemik

Page 29: Marksist Bakış- 40. Sayı

SSaavvaaþþýýnn ÝÝllkk YYýýllýýLLeevv TTrrooççkkii

Geçtiðimiz yýl -halklarýn aralýksýz imhaedildiði 365 gün ve gece- insanlýðýntoplumsal kökleri tarafýndan utanç dolukör bir barbarlýða nasýl hala hapsol-duðunu gösteren sarsýcý bir miras olaraktarihimize geçecektir.Ýtilaf güçlerinin tüfeklerinden çok dahabüyük çapa sahip olan Alman mavzer-lerini ve çok daha fazla etkiye sahip olantop mermilerini kötülemek için, 4 büyükitilaf gücü (1) kendi aralarýnda "barbarbilim" ya da "bilimsel barbarlýk" gibiözel terimler türettiler. Ne kadar dadoðru bir taným! Bu tanýmý, devletler veulusal sýnýrlarý gözardý ederek bütün birsavaþ ve sosyo-tarihsel geriplanageniþletmek gerekir. Ýnsan geliþiminiyaratan bütün teknik güçler, toplumun

kültürel temellerini ve herþeyden öteinsanlýðýn yýkýmý iþine geçtiler. Busanayinin mobilizasyonudur; þimdiAvrupa uygarlýðýnýn bütün dillerindehakkýnda konuþulan sanayi hareketidir.Eðitilmiþ barbarlýk, yeryüzünde insan-lýðýn ortak mirasý olan her þeyi yeryüzün-den silmek için Arþimet'ten Edison'ainsan dehasýnýn bütün zaferleriylesilahlanmýþtýr. Eðer Almanlar bu kanlý,akýl dýþý yarýþta ön plana çýktý iselerbunun tek sebebi amansýz düþmanlarýn-dan çok daha geniþ çaplý, sistemli ve et-kili bir þekilde örgütlenmeleridir. Ýnsanlýðýn düþüþünü en aþaðýlýk karak-tere büründürmek istercesine savaþ,teknolojinin son görkemli icadý olanhavacýlýkla insanlýðý; doðayý yöneten

insanlarý yiyen parazitlerin olduðu siper-lere, pislik içindeki maðaralara, bitlerlekaplý kanalizasyonlara sürüklerken,bütün politikacýlar ve gazeteler busavaþýn kesinlikle medeniyete hizmetettiðini söylüyorlardý. Ýnsanlar bu en eskikaranlýk bataklýkta sürünürken, insanlýkgeliþmiþ beyinlerini doðaya karþýmücadele etmek için kullandý. Destansýdevrimci ayaklanmalarla, insanlýk devletyapýsýna aklýn unsurlarýný getirdi ve körataleti -"tanrýnýn izni"- halk egemenliðive parlamenter rejimle deðiþtirdi.Toplumsal hayatta, ekonomi teþkilat-larýnda, insanlýk aklýndan ziyade-tamamýyla birikmiþ çeliþkilerin devamlýpatlamasý tehlikesini taþýyan ve bunlarý,küresel felaket biçiminde insan beynine

29çeviri

Savaþýn baþlamasýnýn birinci yýldönümünde Lev Troçki Marksist bir analiz ve programihtiyacý sebebiyle bu makaleyi kaleme almýþtýr. Yazý ilk kez 4 Aðustos 1915 yýlýnda Parismenþeli Rus devrimcileri için basýlan Nashe Slovo (Bizim Sesimiz) gazetesinde yayýnlan-mýþtýr. Ýngilizceye ilk kez geçtiðimiz günlerde çevrilen ve Sosyalist Parti'nin (CWI-Ýngiltere, Galler) yayýn organý Socialism Today'de (Bugünün Sosyalizmi) yayýnlananmakale, Türkçe'ye Tilbe Akan tarafýndan çevrilmiþtir.

Page 30: Marksist Bakış- 40. Sayı

aktaran karanlýk güçlerin kontrolündekaldý.

Devasa, Utanç Dolu Bir

Savaþ

Kapitalist geliþme aracýlýðýyla ortaçaðtaþralýlýðýndan ve ekonomikataletinden sýyrýlan Avrupa, devrimlerve savaþlar serisinin içinde, küçük vebüyük güçlerden tamamlanmamýþ"ulus devletler" yarattý ve onlarýdeðiþip duran düþmanlýk iliþkileriyle,anlaþmalar ve ittifaklarla birbirinebaðladý. Ulusal birlik hiçbir yerdesaðlanamadý, kapitalist geliþim kendiyarattýðý devlet yapýsýyla çeliþkiyedüþtü. Avrupalýlar, son yarým yüzyýldasömürgelerin yaðmalanmasý ve yöne-timinden kendileri içim alýþýl-madýk olan "silahlý barýþ"a birçýkýþ yolu aradý. Üst sýnýflarýnekonomik, politik ve psikolojikolarak kendilerini militarizmindevasa büyümesine adapte ettik-leri bu sistem, dünyanýnhakimiyeti için yeni bir savaþa -dünya tarihinde bilinen en devasave utanç verici savaþ- hayatverdi.Savaþ þimdiden sekiz büyükgücün yedisini içine almýþdurumda; sekizincisini (2) isekatýlmasý için tehdit ediyor.Savaþ, tabanýný geniþletmek içinküçük güçleri birbiri ardýsýraiçine alýyor (þu an ki bütün diplo-masi bundan ibaret). Tekil tabiyetamaçlarý, otomatik olarak,karþýlýklý güçten düþürme, yormave yok etme mekanizmasý içindeçözülüyor. Bu yaðma savaþý;amaçlarýnýn genelliði, düzensizliði veçeþitliliðiyle, kapitalist geliþmeninbütün aþamalarýný ve bütün devlet sis-temlerini, bütün ýrklarý ve milliyetleribirleþtirerek ve diðerlerinin karþýsýndafýrlatarak, her türlü ýrksal ya da ulusalkökenden, dinsel ya da politik ilkeler-den tamamen özgür olduðunu göster-mek istiyor -kapitalist emperyalizmedayanarak devletlerin ve halklarýngelecekte birlikte yaþamalarýnýnimkansýzlýðýný açýk bir gerçek olarakbasitçe ortaya koyuyor. Fransa-Prusya savaþý sonrasý kurul-duðu gibi, ittifaklar sistemi, karþýtgüçlerin geçici askeri dengesi yoluyladevletlerin istikrarlarýný garantiyealma isteðiyle oluþturulur. Bu denge,þimdiki 'guerre d'usure'nin (yýpratmasavaþý) gösterdiði gibi, bir tarafýn hýzlý

ve kesin zaferini engellerken savaþýnsonucunu, karþýt güçlerin yaklaþýk eþitmoral ve maddi kaynaklarýnýn aþa-malý olarak tükenmesine baðlý kýldý. Batý cephesinde ise, savaþýn onüçüncü ayýnda siperler hala ikinciayda durduðu yerde duruyordu.Binlerce ve on binlerce askerin cese-dine malolarak herhangi bir yönde onmetrelerce gidilebilmiþti. YeniAvusturya-Ýtalyan cephesinin yaný sýraGelibolu yarýmadasýnda da siperlerinsýnýrlarý askeri umutsuzluðu gösteriy-ordu. Türk-Rus sýnýrýnda da aynýdurum yerel düzeyde yaþanýyordu.Sadece doðu (Rusya) cephesindedevasa ordular iki tarafta da hareketederek doðu sýnýrýna, yani her iki

tarafýn da baðýmsýzlýksözü verdiði harap olmuþPolonya'ya kadar ilerledi.Kapitalist güçlerin körotomatizmi ve egemensýnýflarýn bitmez rezilliðitarafýndan oluþturulan buresimde, askeri bakýþaçýsýndan, herhangi birtaraf için belirleyici zafer-le baðlantýlý olan hiçbir yol, herhangibir plan ve umuda izin veren bir refe-rans noktasý kesinlikle yoktur.Avrupalý egemenler, kötü olduðukadar tarihsel olarak iyi niyetliolsalardý bile, yine de savaþa sebepolan problemleri silah zoruyla çöze-meyecek kadar güçsüz olurlardý.Avrupa'daki stratejik durum, kapitalistdünyanýn kendisini içine soktuðu ta-

rihsel çýkmaza mekanik bir ifadesunuyor.

Uluslararasý Kanlý Suç

Diyelim ki sosyalist partiler savaþýnilk zamanlarýnda savaþý durduramaya-cak ya da egemenlerin ciddiye alma-yacaðý kadar güçsüzdü; fakat yine debaþtan beri uluslararasý katliam içinsorumluluk almayý reddetselerdi, ege-menleri ifþa etmek ve onlara karþýhalklarý uyarmak için yakýn iliþkideolduklarý partileri kullansalardý,devrimci eylem açýsýndan, kitle ruhhalinin kaçýnýlmaz dönüþümünü bek-leselerdi; kitleler açýsýndan ulus-lararasý sosyalizmin ne büyük otorite-si olurdu! Militarizm tarafýndan

kandýrýlmýþ, gittikçe artanzorunluluklarýn ve yas havasýaltýnda ezilmiþ kitleler, bütünbunlardan dolayý yüzlerinihalklarýn gerçek önderliðinedönerdi.Bakýn! Böylesine bir çaresiz-lik durumunda, iki tarafýnaskeri güçleri de küçükdevletlere gözünü dikmiþdurumda: Romanya,Bulgaristan ve Yunanistan'a -savaþtaki dengeleri bir tarafýnlehine deðiþtirecek kaderülkelerine. Bu koþullar altýn-da dengeyi kuracak ya da asýlþey her bir çaðrýsý kitlelerin

zihninde daha büyük yankýlanmalarbulacak olan Enternasyonal, ulus-lararasý sosyalizmin büyük gücü, ola-bilirdi. Özgürlük programý, eskitoplumun bütün güçlerine karþýsosyalist proletaryanýn uluslararasýçaðrýsýnda güçlü bir gerçeklik halinegelebilirdi.Ama tarih, böylesine bir anda bile,ezilen sýnýfa üvey evlat muamelesi

30 çeviri

Geçtiðimiz yýl -halklarýn aralýksýz imha edildiði 365 günve gece- insanlýðýn toplumsal kökleri tarafýndan utançdolu kör bir barbarlýða nasýl hala hapsolduðunu gösterensarsýcý bir miras olarak tarihimize geçecektir. Eðitilmiþbarbarlýk, yeryüzünde insanlýðýn ortak mirasý olan herþeyi yeryüzünden silmek için Arþimet'ten Edison'a insandehasýnýn bütün zaferleriyle silahlanmýþtýr. EðerAlmanlar bu kanlý, akýl dýþý yarýþta ön plana çýktý iselerbunun tek sebebi amansýz düþmanlarýndan çok dahageniþ çaplý, sistemli ve etkili bir þekilde örgütlenmeleridir.

Page 31: Marksist Bakış- 40. Sayı

yaptý. Ulusal partiler, proletaryanýnsadece ilk baþarýlarýný ya da tamözgürlük hedefini deðil ayný zamandaezilen sýnýfýn bütün tereddütlerini,özgüven eksikliðini ve devlete itaatiçgüdüsünü de teþkilatlarýna dahiletmiþlerdir.Bu partiler pasifçe dünyayý felaketinesürüklendiler ve korkakça zorunluluksöyleminden faydalanarak kendi ilke-siz kanlý suçlarýnýn üstünü özgürlükmitiyle örttüler. 50 yýldýr halklarýnüzerine serpilen düþmanlýk tohumun-dan yükselen askeri felaket, yarýmyüzyýllýk Enternasyonal'in yapýsýüzerine taþýndý. Savaþýn yýldönümüayný zamanda enternasyonalin engüçlü partilerinin en berbat þekildeçöküþünün de yýlý oldu.

Tek Çýkýþ Yolu

Ve bu kanlý savaþýn birinciyýldönümüne, herhangi bir akli inkarya da politik þüphecilik olmadangeldik. Devrimci enternasyonalist-lerin, analizleri, eleþtirileri ve devrim-ci öngörüleriyle bu dünyanýn baþýnagelmiþ en büyük felaket karþýsýndaalmýþ olduklarý pozisyonun hayal ede-meyecekleri avantajýna sahipler.Genelkurmayýn savaþtaki ulusal puan-lama sistemlerini reddediyoruz, hattaucuz etiketlerini yýrtmakla kalmýyorbir de puan kaybetmelerine sebepoluyoruz. Gerçekleri olduðu gibigörmeye, onlara isimleriyle hitap et-meye ve yapacaklarý hamleleri önce-den sezmeye devam ediyoruz. Bizçiçek teleskopuyla insanlýðýn kanayanyarasýnýn illüzyonlarla örtbas edildiði-ni, eski aldatmacalarýn tekrar gün-

deme getirilip alelacele benimsendiði-ni ve kabul gördüðünü ve olaylarýnyýkýcýlýðý karþýsýnda gerçekler açýðaçýkýnca bu aldatmacalarýn yerini yeni-lerinin aldýðýný biliyoruz. Çünkütoplumsal gerçeklerdevrimcidir!Tarihsel süreçleri yön-lendirirken kullandýðýmýz yöntem vebu sürece müdahil olurken kul-landýðýmýz araç olan Marksizm,75mm'lik tüfeklerin ve 42cm'likMavzerlerin kurþunlarý karþýsýndaayakta kalmayý baþarmýþtýr. Marksizmiþçi sýnýfýnýn bilincini þipþak açabile-cek bir þey deðildir, Marksizm iþçisýnýfýna tarihsel geliþimin yasalarýnýsunar. Ýþçi sýnýfý, kurtuluþ mücade-lesinde koþullarýn baskýsý altýndaMarksizme sadakatsiz olabilir, amabu, iþçi sýnýfýnýn kendisine ihanetetmesi demektir. Çöküþ ve hayalkýrýklýðýyla, trajik felaketlerle yeniyeulaþýlmasýyla, iþçi sýnýfýnýn kendinidaha iyi tanýmasýyla, iþçi sýnýfý yüzünütekrar Marksizme dönecektir, bu seferçok daha saðlam ve daha bilinçli birþekilde.Bu, son bir yýl içinde karþýlaþtýðýmýzsüreçtir. Ýþçi sýnýfý, koþullarýnýn man-týðýyla her yerde ulusal bloklarýnboyunduruðunu terk ediyor ve hattadaha da iyisi sosyalistler olasýlýkçýfikirlerini bir kenara býrakýyor.Görünürdeki baþarýlarýna raðmen,resmi partiler, toplantýlarýnda ümitsizve rezil tavýrlarla devletlerin melinit-lerinin (3) devrimci rolünden demvuruyor, hep ayný sözleri tekrar ederek"anavatan savunmasý" gibi aþaðýlýkifadeler kullanýyor ve emperyalistlerin

yolundan ayrýlmýyorlar! Bu umutsuz askeri durum, egemenkapitalist kliklerin aç gözlülüklebeslendiði bu umutsuzluk, gittikçeyaygýnlaþan silahlý gericilik, kitlelerinfakirleþmesi, bunun sonucunda dayavaþ ama etkili bir þekilde dizginlen-miþ bir iþçi sýnýfý! Þu anki manzaratam olarak budur ve daha da ilerigitmesi durumunda dünya üzerindekihiçbir güç buna karþý duramayacaktýr.Enternasyonelin bütün partileri için bubir süreç; militarizme ve þovenizmekarþý ideolojik bir ayaklanmadýr. Busüreç sadece sosyalizmin ayaklar altý-na alýnmýþ onurunu kurtarmaklakalmayacak, ayný zamanda bütünuluslarý "Sonuna kadar!" sloganýylasavaþtan çýkýþa yönlendirecektir. Bumükemmel formülasyon "bilimselbarbarlýðýn" çýkmaz sokaðýna karþýgelecektir.Bu sürece hizmet etmek, bu kanlý veonursuz sistemden çýkýþ için yapýlmasýgereken en acil görevdir!

***(1) Dörtlü Ýtilaf güçlerinden kasýtBritanya, Fransa, Rusya veJaponya'nýn ittifakýdýr.(2) Bahsedilen yedi güç Almanya,Britanya, Fransa, Rusya, Avusturya-Macaristan, Japonya ve Ýtalya. 8. güçise ABD'dir.(2) Patlayýcý olarak kullanýlankimyasal.

31çeviri

UUmmuuttssuuzz aasskkeerrii dduurruumm,, eeggeemmeenn kkaappiittaalliisstt kklliikklleerriinnaaçç ggöözzllüüllüükkllee bbeesslleennddiiððii bbuu uummuuttssuuzzlluukk,, ggiittttiikkççee

yyaayyggýýnnllaaþþaann ssiillaahhllýý ggeerriicciilliikk,, kkiittlleelleerriinn ffaakkiirrlleeþþmmeessii,,bbuunnuunn ssoonnuuccuunnddaa ddaa yyaavvaaþþ aammaa eettkkiillii bbiirr þþeekkiillddeeddiizzggiinnlleennmmiiþþ bbiirr iiþþççii ssýýnnýýffýý!! ÞÞuu aannkkii mmaannzzaarraa ttaammoollaarraakk bbuudduurr vvee ddaahhaa ddaa iilleerrii ggiittmmeessii dduurruummuunnddaa

ddüünnyyaa üüzzeerriinnddeekkii hhiiççbbiirr ggüüçç bbuunnaa kkaarrþþýý dduurraammaayyaa--ccaakkttýýrr.. EEnntteerrnnaassyyoonneelliinn bbüüttüünn ppaarrttiilleerrii iiççiinn bbuu bbiirrssüürreeçç;; mmiilliittaarriizzmmee vvee þþoovveenniizzmmee kkaarrþþýý iiddeeoolloojjiikk bbiirr

aayyaakkllaannmmaaddýýrr.. BBuu ssüürreeçç ssaaddeeccee ssoossyyaalliizzmmiinn aayyaakkllaarraallttýýnnaa aallýýnnmmýýþþ oonnuurruunnuu kkuurrttaarrmmaakkllaa kkaallmmaayyaaccaakk,,

aayynnýý zzaammaannddaa bbüüttüünn uulluussllaarrýý ""SSoonnuunnaa kkaaddaarr!!""ssllooggaannýýyyllaa ssaavvaaþþttaann ççýýkkýýþþaa yyöönnlleennddiirreecceekkttiirr.. BBuummüükkeemmmmeell ffoorrmmüüllaassyyoonn ""bbiilliimmsseell bbaarrbbaarrllýýððýýnn""

ççýýkkmmaazz ssookkaaððýýnnaa kkaarrþþýý ggeelleecceekkttiirr..

Page 32: Marksist Bakış- 40. Sayı