51
arksist B ak s Yýl: 9 - Sayý: 30 Fiyatý: 3 TL M Bütün Dünyanýn Ýþçileri Birleþin! * Haziran Günleri Dosyasý * AKP’nin Hegemonyasý Daðýlýrken: Liberal Aydýnlar ve Demokrasi * Troçki’den Devrimci Durum Üzerine Yazýlar * Devrim-Darbe Ýkileminde Mýsýr Bütün Yönleriyle ve sonrasi www.bolsevik.org HAZIRAN GUNLERI

Marksist Bakis - 30. Sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Marksist Bakis - 30. Sayı

arksist BBak sYýl: 9 - Sayý: 30 Fiyatý: 3 TL

M B ü t ü n D ü n y a n ý n Ý þ ç i l e r i B i r l e þ i n !

* Haziran Günleri Dosyasý

* AKP’nin Hegemonyasý Daðýlýrken:

Liberal Aydýnlar ve Demokrasi

* Troçki’den Devrimci Durum

Üzerine Yazýlar

* Devrim-Darbe Ýkileminde Mýsýr

Bütün Yönleriyle

ve sonrasi

www.bolsevik.org

HAZIRANGUNLERI

Page 2: Marksist Bakis - 30. Sayı

Ya Barbarlýk Ya Sosyalizm: Tüm toplumsal ve ekonomikhayatýn bir avuç kapitalistin çýkarlarý doðrultusunda þekil-lendiði kapitalist sistem varlýðýný, ancak savaþlarlasürdürmektedir. Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar vedoðanýn tahribatýnýn sorumlusu kapitalizm ve onun içkinözellikleri olan kar hýrsý ve rekabettir. Kapitalizmde bütünzenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðunihtiyaçlarý için kullanýlabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kolek-tif olarak bütün zenginliðe, üretim araçlarýna el koymasýy-la, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle yani proletaryadiktatörlüðü ile mümkündür. Aþaðýdan Sosyalizm: Sosyalizm, ancak tüm ezilenlerin veyoksullarýn desteðini alarak onlara öncülük eden iþçisýnýfýnýn kitlesel, doðrudan, militan mücadelesiyle; iþçisýnýfýnýn kendi eylemleriyle mümkündür. Sosyalizm,küçük bir azýnlýðýn kendini kitleler yerine ikame etmesiylekurulamaz. Sosyalizm ancak iþçi konseyleri aracýlýðýylaaþaðýdan yukarýya örgütlenen bir iþçi iktidarý ile gerçek-leþtirebilir. Bunun dýþýndaki kestirmeci, maceracý, tepedeninmeci her yol kaçýnýlmaz olarak bir azýnlýk iktidarýyla,kapitalizmle sonuçlanýr. Marks’ýn dediði gibi iþçi sýnýfýnýnkurtuluþu kendi eseri olacaktýr. Sosyal Devrim: Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþýkapitalistleri korumak için vardýr. Bu kurumlar iþçi sýnýfýtarafýndan ele geçirilip kullanýlmaz. Mevcut sistemiyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez.Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Birsosyal devrim zorunludur.Yurtseverlik deðil Enternasyonalizm: Bütün dünya iþçi-leri kardeþtir. Ýþçilerin vataný yoktur. Küresel bir sistemolan kapitalizmin tarihin çöp tenekesine atýlabilmesi içiniþçi sýnýfýnýn uluslararasý birliði zorunludur. Marks bu yüz-den bütün dünyanýn iþçileri birleþin çaðrýsý yapmýþtýr. Ulusiçindeki bütün sýnýfsal ayrýmlarý perdeleyen yurtsever ide-oloji ise iþçi sýnýfýný uluslararasý düzeyde böler, bize kapi-talizmin çizdiði ulusal sýnýrlarý benimsememizi öðütler.Özünde iþçi sýnýfýný mevcut sisteme eklemleyen bu ideolo-ji yönetici sýnýflarýn en büyük silahýdýr.Tek Ülkede Sosyalizm Mümkün Deðildir: Kapitalizm

dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olansosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. Tekülkede sosyalizmin olamayacaðýný görmek için Marksistolmaya bile gerek yoktur. Dolayýsýyla herhangi bir ülkedegerçekleþebilecek baþarýlý bir devrimin kaderi (dolayýsýylatüm insanlýðýn kaderi), devrimin diðer ülkelere sýçramasý-na baðlýdýr. Bu mümkündür, çünkü kapitalizmin krizleriküresel, devrimler seridir. Ulusal Sorun: Devrimci Marksistler ezilen halklarýnkendi kaderini tayin hakkýný savunur, ezilen halkýn politiktemsilcisine ulusal sorunla ilgili konularda devlet karþýsýn-da koþulsuz eleþtirel destek verir. Devrimci Marksistler hertürlü etnik ve dini azýnlýðýn üzerindeki baskýlara karþýçýkar, onlarýn örgütlenme hakkýný savunur.Cinsiyetçilik: Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir.Kapitalizm, kadýnlarý iþyerinde ucuz iþ gücü olarak, aileiçinde ise yeni kuþak iþçi sýnýfýnýn bedavaya yetiþtiril-mesinde ve ev iþlerinin bedava halledilmesinde kullan-maktadýr. Bu durum kadýnlarýn hayatýn her alanýnda geriplanda kalýp ezilmesine yol açmaktadýr. DevrimciMarksistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip,kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. DevrimciMarksistler insanlarýn cinsel tercihleri nedenleriyleezilmelerine, eþcinsellerin aþaðýlanmasýna karþý mücadeleederler.Devrimci Parti: Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðindenmücadelelerinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi içindevrimci parti zorunludur. Bu parti iþçi sýnýfýnýn en ileridevrimci unsurlarýný bünyesinde toplar, onlarýn sýnýfiçerisindeki daðýnýk etkisini merkezileþtirir, onlarý koor-dine eder ve aktif siyasi hayata ve sýnýf mücadelesinemüdahale eder. Bu parti tüm iþçi sýnýfýna öðretir ve ondanöðrenir. Ýþçi sýnýfý içinde kök salmýþ, kitlesel bir devrimciiþçi partisinin sýnýf mücadelesinin kritik anlarýnda ve özel-likle devrimci durumlarda var olmasý devrimin baþarýyaulaþmasý için çok hayatidir, bu yüzden böyle bir partiyiinþa etmek ertelenemeyecek bir görevdir.Devrimci Görev: Bu ilkelere katýlan herkesi MarksistBakýþ Dergisi faaliyetlerini büyütmeye çaðýrýyoruz..

TEMEL ÝLKELERÝMÝZ

MARKSIST BAKISÜç Aylýk Politik Dergi

Yýl: 9 Sayý: 30 Temmuz 2013

Sahibi ve Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ayþe ÞensözYayýn Ýdare Adresi: Bayýndýr-2 Sok. No: 45/7

Kýzýlay/ANKARA Tel: 0 312 480 95 60Baský: Yön Matbaacýlýk - Davutpaþa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok

1.Kat No: 366 Topkapý, Ýstanbul Tel: 0-212-544 66 34 Yayýn Türü: Yaygýn süreli, üç aylýk

Ýletiþim:[email protected]

www.bolsevik.orgAnkara: Bayýndýr-2 Sok. No: 45/7

KýzýlayÝstanbul: Ýmam Adnan Sok. Çaðatay Han

Daire:49 Taksim

Page 3: Marksist Bakis - 30. Sayı

-

30. Sayýdan Merhaba;Hepimiz dünya gözüyle bir kitle hareketini yaþadýk. Durum gerçekten de bu ve kimse bu süreci küçümse-meye kalkmamalý. Rakamlar konuþuyor aslýnda: Hareket haftalarca sürdü, yüz binler Türkiye'nin çok büyükbir kýsmýnda eylemlere katýldý, on bine yaklaþan gözaltý, 150 civarýnda (þimdilik) tutuklu, 10 binlerce yaralý,6 tane can kaybý, 15 civarýnda gözünü kaybeden insan, 50 civarýnda aðýr yaralý… Veriler çoðaltýlabilir. Amabu rakamlar, kitle hareketinin gücünü, radikalliðini ve bunun karþýsýnda geliþen devlet terörünün sertliðiniçarpýcý þekilde ortaya koyuyor. Þimdiler hareket yavaþlasa da tabandaki canlýlýk sürüyor. Kitleler bir kereözgürlük sevdasýna düþtüler, bundan sonrasý gelecektir. Bu anlamýyla çok kritik ve tarihi bir geliþmeden sözediyoruz. Hareket er ya da geç tekrar yüz binleri peþine takacaktýr. Ya da baþka bir ifade ile ifade edecek olur-sak "bu, daha baþlangýç mücadeleye devam." Eðer bu bir baþlangýçsa gelecek kavgalara hazýrlýk için gereklidersleri çýkarmak büyük önem arz ediyor. Bu yüzden de bu sayýda þanlý Haziran Günleri'ne geniþ yer ayýrdýkve gerekli dersleri çýkarmaya çalýþtýk. Eylemlerin gücüyle Marksist Bakýþ'ýn önceki sayýsý hýzlý bir þekildetükenmiþti, umarýz bu sayý da ayný akibete uðrar. Türkiye Haziran direniþleri ile kaynarken Brezilya ve Mýsýr da tarihi geliþmelere tanýklýk etti. Özellikle Mýsýrçok büyük depremlerle sarsýlýyor, öyle ki beraberinde bütün dünyayý sarsýyor. Dünya tarihinin gelmiþ geçmiþen büyük kitle eylemleri 30 Haziran ve ertesi günlerde Kahire'de gerçekleþti. Üç gün sonraysa ordu yönetimeel koyacaktý. Böylelikle bir yandan Müslüman Kardeþler iktidarý yýkýlýrken dev kitle hareketi de önderliksiznedeniyle ordunun manüplasyonlarýna maruz kaldý. Emre Güntekin, Mýsýr'da darbe-devrim tartýþmalarýný elealýyor.Haziran Günleri, AKP'nin hegemonik söylemini yerle bir etti ve RTE savunma pozisyonunda Ýslamcý-milliyetçi aþýrý sað çizgiye geri çekildi. Güneþ Gümüþ bu sayýda AKP'nin hegemonyasý daðýlýrken liberalaydýnlar ve demokrasi iliþkisini inceliyor. Haziran Günleri'nde Türkiye kamuoyu medyanýn sansürcü tutumuyla sarsýldý. Burjuva medyanýn tutumuunutulacak cinsten deðildi. Dilan Baycan'ýn Türkiye'de medyanýn geçirdiði evrimi inceleyen yazýsýný ilgiyleokuyacaksýnýz. Derya Koca, yine Haziran Günleri'nin temel konularýndan birisini ele alýyor: Kentsel siyaset. Türkiye'de içinden geçtiðimiz süreç, tabii ki bir "devrimci durum" deðildi, ama bugünün dünyasý þu ya buyerde her an devrimci durumlar yaratmaya aday durumda. Bu yüzden de Troçki'nin eserlerini Türkçe’yekazandýrmaya devam ederken devrimci durum üzerine yazýlarýný özellikle bu sayýda yayýnlamak içinseçtiðimizi belirtelim. Son olarak Turabi Demirci'nin Birinci Enternasyonal üzerine bir çalýþmasý, Marksist Bakýþ'ýn tarih çalýþmalarýarasýndaki yerini alýyor.

V.U. Arslan

Haziran Günleri Dosyasý:* Haziran Günleri ve Bundan Sonrasýna Dair* Haziran Günleri’nin Derinliði Meselesi* Haziran Günleri’nde Önderlik Zaafiyeti* Haziran Günleri ve Sosyalistler* Haziran Günleri AKP’nin Gücü ve Sýnýrlarýný Gösterdi* Haziran Günleri ve Devrimci Yenilgecilik* Haziran Günleri ve Kürt Ulusal Hareketi* Haziran Günleri ve Gençlik

AKP’nin Hegemonyasý Daðýlýrken: Liberal Aydýnlar ve Demokrasi Devrim-Darbe Ýkileminde MýsýrHaziran Günleri Iþýðýnda Kentsel Siyaset Birinci Enternasyonal: Ýþçi Sýnýfýnýn Ulusal Sýnýrlarý Aþan Kavgasý Geçmiþten Günümüze Medya: Geliþimi ve Dönüþümü Troçki’den Devrimci Durum Üzerine Yazýlar

Ýçindekiler

...................2

...................4

...................6

...................8

...................10

...................13

...................15

...................17

...................20

...................24

...................31

...................36

...................40

...................45

Page 4: Marksist Bakis - 30. Sayı

22

MARKSÝST BAKIÞ

Görünen o ki Haziran Günleri, belirli bir süre zarfý içindoyum noktasýna ulaþtý. Eylemlerin hala sürmesi, "DuranAdam" ve parklardaki forumlar gibi yeni yaratýcý eylembiçimlerinin ortaya çýkmasý, sönümlenme safhasýnýnzamana yayýldýðýný ve yayýlacaðýný gösteriyor. Eylemlerinhýzlý bir þekilde deðil de belirli bir zaman dilimi boyuncadevam ederek geri çekilmesi, Haziran Günleri'nin gücünüortaya koyuyor. 1905 Rus Devrimi'nin 1907'ye kadaryayýlarak zaman içerisinde sönümlenmesi, devrimin kay-nayan damarlarýnýn gücünü gösteriyorduysa HaziranGünleri'nin de saman alevi gibi sönüp gitmemesi ve aradangeçen uzun zamana raðmen halen direniþin sürmesi deHaziran Fýrtýnasý'nýn þiddetini ortaya koyuyor.Diðer taraftan rüzgârýn þiddetinin azaldýðý da bir gerçek.Bundan sonrasýný anlamak için Haziran Günleri'nin nedenbelirli bir týkanma yaþadýðýný anlamamýz gerekir. Birincisi,iþçi sýnýfýnýn üretimden gelen gücü, etkili bir þekilde dev-reye sokulamadý. Her ne kadar eylemlerin tetiklenmesindesermayenin kentsel alanlarý ve doðayý talan etmesi vevatandaþýn müþteri konumuna indirgenmesi gibi anti-kapi-talist öðeler bulunsa da Haziran Günleri bir iþçi hareketideðildi. Popüler bir halk hareketi ya da bir gençlik hareketiolarak Haziran Günleri özünde bir protesto hareketiydi.Üretimden gelen güç kullanýlmadýðýnda protesto hareket-lerinin devlet baskýsýna bir hayli açýk durumda kaldýðý birgerçektir. Nitekim AKP iktidarý mevcut ulusal ve ulus-lararasý koþullar dahilinde uygulayabileceði en aðýr devletterörünü devreye sokmasýný bildi. Gezi Parký iþgalinin aðýrpolis terörü karþýsýnda kýrýlmasý, bunu takiben yüz binlercekiþiye birçok farklý semtte sabah saatlerine kadarsaldýrýlarda bulunulmasý, büyük bir cüretti. Ama bu yapýl-masaydý AKP'nin düþüþü hýzlanacaktý. Açýkçasý devletterörünün mevcut koþullardaki limitlerine kadar zorla-nabilmesi, AKP adýna bir baþarýdýr. AKP bu þekilde davra-

narak çok þeyi kaybetmiþtir.Ama bu, onlar adýna her þeyinikaybetmekten iyidir.Bu kadar aðýr bir devlet terörünümilyonlarca kiþilik bir halkhareketine karþý uygulayabilmekgerçekten bir meziyettir. Budurum, evvela, sokaklardakimilyonlara karþýlýk AKP'nin dekendisine sadýk milyonlarýolduðunu gösterir. Güçlü birtoplumsal tabaný olmayan biriktidar, kesinlikle bu þekildehareket edemezdi. Bunun dýþýn-da AKP'nin elinde orantýsýz bir medya üstünlüðü var.Karþýlaþtýrmak gerekirse Hugo Chavez de Venezuela dasaðcý muhafetin kitlesel gösterileriyle karþýlaþýyordu,Chavez'in de güçlü bir kitlesel tabaný vardý, o da bu sayedeayakta kalmýþtý; ama Venezuela özel TV kanallarýnýn

HaziranGünleri'ndensonra hiçbir

þeyin eskisi gibiolmayacaðýný

rahatlýklasöyleyebiliriz.Toplum ayaða

kalktýðýndaAKP'nin

darmadaðýnolduðu gün gibi

ortaya serildi.

HAZÝRAN GÜNLERÝ DOSYASI

Haziran Günlerive Bundan

Sonrasýna Dair

Page 5: Marksist Bakis - 30. Sayı

büyük çoðunluðu þiddetli Chavez düþmanlarýnýnelindeydi. Türkiye de ise þiddetli bir AKP yalakalýðývar. Neticede AKP azýlý bir emek düþmaný ve hýzlýbir neoliberal iktidar olduðu için sermaye sýnýflarýda bir blok olarak AKP'nin arkasýnda. Bürokrasi veasker de denetim altýnda. Ama her þey bir yana enkritik olaný AKP'nin toplumsal desteði. AKP adýnaiþleri çok zorlaþtýracak bir baþka etmen olanekonomik kriz de her ne kadar Türkiye'yi zorlaya-cak bir uluslararasý iklim yaklaþmakta olsa daþimdilik tren kesinlikle raydan çýkmýþ deðil. Haziran Fýrtýnasý, seçmen potansiyeli olarak AKP'yierezyona uðratsa da bir yýkým getiremedi. Bunda daen büyük etken, Haziran Günleri'nin klasik vatan-daþ için CHP-MHP alternatifleri dýþýnda, yýldýz-laþarak belki popülist, belki demegog düzeyindebile olsa, mevcut burjuva siyasi parti düzleminiparçalayan bir alternatifi içerisinden çýkarama-masýydý. Büyük halk hareketi, AKP'yi yýpratýrkenbütün Türkiye'ye farklý bir politik alternatif sunula-madý. Örneðin Ýtalya'daki öfkeliler hareketi politikasahnesine Grillo'yu Yunanistan'daki hareket iseSYRÝZA'yý çýkartmýþtý. CHP-MHP düzlemi AKPiçin her zaman kolay lokma olmuþtu. Sosyalistsolun boyu kýsa geldi. Her kesimin dikkatini çekenAntikapitalist Müslümanlar gelecek için yýldýz-larýný parlatsalar da þimdilik topa girecek durumda

deðiller. NumanKurtulmuþ trans-feriyle HASParti'nin devre dýþýb ý r a k ý l m a s ý n ý nAKP adýna nekadar kritik birhamle olduðu dabu süreçte ortayaçýkmýþ oldu. Peki, bu sönüm-lenme bir durgun-luk dönemine gire-cekse bu ne kadarsürebilir? Bu kadarbüyük bir kitleselhareketin çýkardýðýenerji tamamen mibuharlaþacak? Ýlkönce ikinci soruyucevaplayalým. Bubüyük enerji,elbette ki buhar-laþýp uçmayacak.Kitleler, bu süreçtekorku bariyerleriniaþarak adetaTürkiye ta-rihini

kendi elleriyle ve kanlarýyla yazdýlar. Bu, toplumsalbilinç anlamýnda bir kýrýlma anýdýr. HaziranGünleri'nden sonra hiçbir þeyin eskisi gibi olmaya-caðýný rahatlýkla söyleyebiliriz. Toplum ayaða kalk-týðýnda AKP'nin darmadaðýn olduðu gün gibi ortayaserildi. AKP, yýkýlmadý belki ama öyle bir sarsýldý kibunu gören kitleler yeni bir gençlik kuþaðý artýk"çapulculuktan" iflah olmayacaktýr. Ýçine girmekteolduðumuz dinlenme dönemi, bu saatten sonra, þuya da bu vesileyle bozulmaya adaydýr. Seçimsonuçlarýna sokulmasý muhtemel hileler bile busaatten sonra toplumsal patlamalar için gerekçeolmaya yetecektir.

Seçim Hesaplarý

Seçim dönemine girilmesi, AKP açýsýndan büyükbir þans olarak görülüyor. AKP'nin en büyükgüvencesi, þimdiye kadar kendisine oy vermiþ olankendi deyimleri ile "suskun çoðunluk". Gelgelelimbu suskun çoðunluðun bir bölümünün eylemlerefiilen ya da gönülden katýldýðýný söyeleyebiliriz.Diðer taraftan geçmiþ yýllarda iyice kemikleþentoplumsal kutuplaþmanýn kolay yoldan çözülmesinibeklememek gerekir. Dolayýsýyla AKP'nin þuhaliyle seçimlere yine favori olarak gireceðine kim-senin þüphesi yok. Açýkçasý AKP'nin %45-50 arasýile yeniden seçilmesi, ciddi moral bozukluðu yarat-acaktýr. Ama tarihin hýzlandýðý bir süreçten geçi-yoruz. AKP hem içeride büyük sarsýntý geçirdi, hemekonomik olarak çok sýkýntýlý bir sürece giriyor hemde dýþ desteði kaybedebileceði bir konjonktür oluþ-makta. Yani seçime kadarki zaman çok þeye gebeolabilir. Ýyiden iyiye güçlenen ekonomik daralma,son baharda krize dönüþürse eylemler, bu sefer yok-sulluk ve yolsuzluk temasý ile yeniden alevlenecek-tir ki bu da AKP'nin düþüþü anlamýna gelecektir.Bunun dýþýnda AKP'nin oy oranýnda hatýrý sayýlýrdüþüþler de kitle hareketinin motivasyonunu arttýra-caktýr.

Sonuç

Milyonlar içerisinde binlerce genç, bu radikalleþ-menin etkisiyle, daha organize olmak, örgütlühareket etmek isteyecektir. Buradaki tek adres desosyalistlerden baþkasý deðildir. Sosyalistlerindýþýnda kitlelerin örgütlenme ihtiyacýný karþýlamakanlamýnda bir alternatif yoktur. Bu arada sosyalist-lerin harekete anlamlý katkýlarý olduðunu ve hâli-hazýrda gençlik hareketinin ciddi ölçüde dikkatiniçektiðini belirtelim. Sosyalist sol, bu akýmdanbeslenmeyi bilmeli, kadrolar yetiþtirmeli vegeçmiþten günümüze kendi hatalarýndan dersçýkararak daha donanýmlý hale gelmelidir.Böylelikle bir dahaki sefere boyumuz kýsa kalma-yacaktýr.

33

MARKSÝST BAKIÞ

Kitleler, bu süreçte korkubariyerlerini aþarak adetaTürkiye tarihini kendielleriyle ve kanlarýylayazdýlar. Bu, toplumsalbilinç anlamýnda bir kýrýlmaanýdýr. Haziran Günleri'ndensonra hiçbir þeyin eskisigibi olmayacaðýný rahatlýklasöyleyebiliriz. Toplum ayaðakalktýðýnda AKP'nin dar-madaðýn olduðu gün gibiortaya serildi. AKP, yýkýl-madý belki ama öyle birsarsýldý ki bunu gören kitle-ler yeni bir gençlik kuþaðýartýk "çapulculuktan" iflaholmayacaktýr. Ýçine girmekteolduðumuz dinlenme dönemi,bu saatten sonra, þu ya dabu vesileyle bozulmayaadaydýr.

Page 6: Marksist Bakis - 30. Sayı

Milyonlarca kiþinin eylemlere katýldýðý Hazirangünlerinin esas motivasyonu, kuþkusuz AKP'denkurtulmaktý. Özellikle de aðzýndan kötü söz eksikolmayan T.Erdoðan da baþlýbaþýna büyük bir öfkenedeni. Eylemciler sokaklarý terk etmezken biryandan da birbirlerine soruyorlardý "ne olacak","bu iþ nereye varacak", "Tayyip'i durdurabilecekmiyiz" diye. Gerçekten de bu sorular, dolaylý daolsa bu hareketin sýnýrýnýn ya da derinliðinin

sorgulanmasý anlamýnageliyor. Bu konuya dairbir perspektif geliþtir-meye çalýþalým. Haziran Günleri'ndeayaða kalkan milyonlaraburun kývýran çok oldu.Eylemciler için ulusalcýdendi, orta sýnýf dendi.Gerçekten de eylemleriniçerisinde orta sýnýf veulusalcý katmanlarvardý. Ama tarihiHaziran Günleri'nibasitçe cumhuriyet mi-tingleri ayarýna düþür-meye, endiþeli modern-lerin tepkiselliði olaraklanse etmeye çalýþanlarsadece ve sadece kendi-lerinin hiçbir iþe yara-maz olduðunu ispat-ladýlar. Oysa Haziran Günleri,bu gibi kötücül kaplarasýðmayacak þekildeyeni, özgün, filizlen-mekte olan, farklý vecanlý bir tarihsel eðilimi

ifade ediyor. Eylemler, Türkiye'de yeni bir kuþakgençliðin radikalleþtiðini ve polisle çatýþacakkadar keskinleþtiðini ortaya koyuyor. Üniver-siteliler, liseliler, varoþ gençliði, iþsizler bu eylem-lerin açýkça bel kemiðini oluþturdu. Türkiye'debahsini ettiðimiz bu gençlik kuþaðý, dünyadakiküresel eðilimlerden baðýmsýz deðil. Taksim'iTahrir'den ne derecede ayýrabilirsiniz? Ya da WallStreet'i Ýþgal Et Hareketi'nin Haziran direniþininasýl da etkilediði nereye kadar inkar edilebilir?Wall Street'i Ýþgal Et Hareketi'nden Tahrir'e,Yunanistan'dan Ýspanya'ya ve Brezilya'danTürkiye'ye kadar yeni bir isyan dalgasý ile karþýkarþýyayýz ve Gezi eylemleri bu küreselradikalleþme sürecinin bir parçasý olarak kavran-malýdýr. Eylemlerde çok sýk karþýlaþtýðýmýz Guy Fawkesmaskeleri bile küresel özgürlükçü etkininkanýtýdýr. Evet keskin bir þekilde ortaya konmalýdýrki Haziran Günleri özgürlükçü bir karakterdedir.Özellikle eylemlerin Türkiye'deki kalbi olan GeziParký'nýn yarattýðý özgürlükçü ruh deðiþikölçülerde tüm Türkiye'de dolaþýmdadýr. Eveteylemlerde bolca Türk bayraðý gördük, ama nebekleniyordu ki insanlar birdenbire ellerine kýzýlbayrak mý alacaklardý? Kitleler, radikal siyasetsahnesine atýldýlar, ölüler verdiler, aðýr yara-landýlar, bedel ödediler. Görülecek bir hesap varartýk. Kýsacasý kitlelere öðrenmeleri için fýrsattanýmak lazým, ama diðer taraftan kitlelerdenöðrenmeyi de bilmek gerekiyor. Kürt sorunu gibibilinç konusunda yüksek bir çýta gerektiren birkonuda bile kitlelerde önemli ilerlemeler oldu.Haziran Günleri, halklarýn kardeþliðinin nasýlsaðlanacaðýný týpký Tekel direniþinde olduðu gibiortaya koymuþtur. Haziran Günleri, toplumun laik-muhafazakar þek-linde kutuplaþtýrýlmasýna da aðýr darbeler

44

MARKSÝST BAKIÞ

HHaazziirraann GGüünnlleerrii,, kkööttüüccüüllkkaappllaarraa ssýýððmmaayyaaccaakkþþeekkiillddee yyeennii,, öözzggüünn,,

ffiilliizzlleennmmeekkttee oollaann,, ffaarrkkllýývvee ccaannllýý bbiirr ttaarriihhsseell eeððiilliimmii

iiffaaddee eeddiiyyoorr.. EEyylleemmlleerr,,TTüürrkkiiyyee''ddee yyeennii bbiirr kkuuþþaakkggeennççlliiððiinn rraaddiikkaalllleeþþttiiððiinnii

vvee ppoolliissllee ççaattýýþþaaccaakk kkaaddaarrkkeesskkiinnlleeþþttiiððiinnii oorrttaayyaa

kkooyyuuyyoorr.. ÜÜnniivveerrssiitteelliilleerr,,lliisseelliilleerr,, vvaarrooþþ ggeennççlliiððii,,iiþþssiizzlleerr bbuu eeyylleemmlleerriinnaaççýýkkççaa bbeell kkeemmiiððiinnii

oolluuþþttuurrdduu.. TTüürrkkiiyyee''ddeebbaahhssiinnii eettttiiððiimmiizz bbuu

ggeennççlliikk kkuuþþaaððýý,, ddüünnyyaaddaakkiikküürreesseell eeððiilliimmlleerrddeenn

bbaaððýýmmssýýzz ddeeððiill..

HaziranGünleri’nin

Derinliði Meselesi

Page 7: Marksist Bakis - 30. Sayı

indirmiþtir. AKP ve RTE, "camide içki içtiler", "türban-lý bir kadýna saldýrdýlar" gibi ipe sapa gelmez karaçal-malarla bu ayrýþmaya oynasa da Gezi Parký'nda kýlýnantoplu cumalar, birlikte açýlan Ramazan iftarlarý buayrýþmanýn da tükenmekte olduðunu gösterdi. KýsacasýHaziran Günleri, Türkiye'nin görünümünüdeðiþtirirken eylemlerden geleceðe umutla bakmamýzýsaðlayan yeni bir Gezi Ruhu doðmuþtur. Gezi Parký Eylemlerinin Mantýksal Sonucu

Aslýnda büyük tepki çekerek eylemleri tetikleyen AKPpolitikalarýný irdelersek eylemlerin mantýksal sonucu-nun nerelere uzandýðýný ya da baþka bir deyiþle eylem-lerin potansiyel derinliðinin ne kadar olduðunuhesaplayabiliriz. Bunun için de olaylarýn fitiliniateþleyen Gezi Parký meselesini ele almamýz yeterliolacaktýr.Gezi Parký direniþi, özünde kentsel alanlarýn sermayelehine yeniden dönüþümüne verilen bir tepki olarakbaþladý ve AKP politikalarýyla özdeþleþen her þeye ve-rilen bir tepki olarak yayýldý. Park yok edilecek, yerineAVM'ler, rezidanslar yapýlacak… Yurttaþý müþteriolarak gören, zengini dahazengin yoksulu daha yok-sul yapan, azgýn piyasacýAKP'nin tüm siyasalpratiðinin aynasý son GeziParký saldýrýsý aslýndaemperyalist kapitalizminneoliberal programýnýnuygulanmasýndan baþkabirþey deðil. Kentsel alan-lar ve doða, sermayelehine talan edilecek, yok-sul halk kent merkez-lerinden kenarýn kenarýnasürülecek… Yani buoyunda saldýrgan neolib-eralizm baþrollerdebulunuyor. Durum böyleolunca baþlangýçta çevreduyarlýlýðý doðrudandoðruya AKP'nin sebeb-ivarlýðýyla ve emperyalist kapitalizmin temel yönelim-leriyle çatýþma içerisine giriyor.Bunun dýþýnda AKP'nin Gezi Parký yerine yapmayaçalýþtýðý Topçu Kýþlasý, hükümetin Ýslamcý duyarlýlýðýnýifade ediyor. Bilindiði gibi bu kýþla en dinci Osmanlýpadiþahý Abdülhamid ile özdeþleþiyordu. Yine üçüncüboðaz köprüsüne Alevi kýrýmcýsý Yavuz'un isminin ve-rilmesi epey manidar. Bütün bunlar ýlýmlý ÝslamcýAKP'nin refleskleri iken ýlýmlý Ýslamcýlýðýn emperyalistkapitalizmin Ortadoðu'da Müslüman Kardeþler vbeliyle sahneye sürüldüðünü akýlda tutmak gerekiyor.Bunun dýþýnda bir husus daha var, olaylarý baþlatan

Gezi Parký mücadelesinde. Bu da eylemlerle direniþlemücaleyle özdeþleþen Taksim Meydaný'nýn yok edilme-sidir. Ayný durum, Bahreyn'de eylemlerin kalbi olanÝnci Meydaný'nýn baþýna gelmiþti. Wall Street'i Ýþgal Eteylemlerin Tahrir Meydaný'nda Ýnci Meydaný'ndan

M a d r i d ' d e k iDel SolM e y d a n ý ' n akadar Taksimruhu bütünd ü n y a d ad o l a þ ý m d a .E m p e r y a l i s tkapitalizm veo n u nTürkiye 'dekisopasý AKP'yiasýl tedirgineden de budeðil mi?Özetle, bütünT ü r k i y e ' y iayaða kaldýran,adeta toplum-sal bir uyanýþa

sevk eden Gezi Parký eylemlerininmantýksal sonucu, AKP'nin yýkýlmasýhedefini fazla fazla geride býrakmak-tadýr. Bunu kitlelere göstermek, hede-fi emperyalist kapitalist sisteminküresel eðilimleri olduðunu anlatmakbugünün özel görevidir. Önümüzdeki süreçte emperyalist ka-pitalist sistemin krizi, dünyada ya daTürkiye'de yeni patlamalara nedenolacaktýr. Bütün sorunlar neticedeemperyalist kapitalist sistemle ilgi-lidir. Emperyalist kapitalizminyegane alternatifi olan sosyalizminyeni radikalleþen gençlik kesimlerinealternatif olarak kendisini göstermesi

büyük bir tarihsel atýlým anlamýnagelecektir.Sekterlere gelince onlar hiçbir þeye yaramadýklarýnýgösteriyorlar. Fazla üstünde durmaya gerek yok.

55

BBüüttüünn TTüürrkkiiyyee''yyiiaayyaaððaa kkaallddýýrraann,,aaddeettaa ttoopplluummssaall bbiirr uuyyaannýýþþaasseevvkk eeddeenn GGeezzii PPaarrkkýý eeyylleemm--lleerriinniinn mmaannttýýkkssaall ssoonnuuccuu,,AAKKPP''nniinn yyýýkkýýllmmaassýý hheeddeeffiinniiffaazzllaa ffaazzllaa ggeerriiddee bbýýrraakkmmaakk--ttaaddýýrr.. BBuunnuu kkiittlleelleerree ggöösstteerrmmeekk,,hheeddeeffii eemmppeerryyaalliisstt kkaappiittaalliissttssiisstteemmiinn kküürreesseell eeððiilliimmlleerriioolldduuððuunnuu aannllaattmmaakk bbuuggüünnüünnöözzeell ggöörreevviiddiirr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 8: Marksist Bakis - 30. Sayı

Eylemler boyunca iþ yerinde, mahallede, eylemlerde, eþdost meclisinde insanlar hep sordu: "AKP'nin iktidardandüþmesi mümkün mü, düþse peki yerine ne gelecek?"Sorular birbirini kovalýyor. Bu sorular önünü göremeyenkitlelerin kaygýlarýný ifade ediyor. Mücadelenin önünügörememesi sýkýntýlý bir duruma iþarettir. "HaziranGünleri" de ciddi bir þekilde bu sýkýntýyý yaþadý, yaþýyor. AKP'ye karþý sokaða taþan büyük öfke, milyonlarý içinealdý, yeni bir kuþaðýradikal eylem sahnesineçekti. Tüm karþý rüzgar-lara ve devlet terörünekarþýn eylemler, hafta-larca sürdü.T.Erdoðan'ýn kaba vesaldýrgan refleksleri ilevahþi polis saldýrýlarýnýnkitlelerin motivas-yonunu kýrmaya yetme-di. Diðer taraftan eylem-ler sürdükçe belirli zayýfnoktalar da netleþmeyebaþladý.Her þeyden önce bu hareket bir pro-leter kalkýþma deðil, bu yüzden deüretimden gelen yýkýcý kuvvettenmahrum durumda. Neticede protestohareketlerinin kendi sýnýrlarýiçerisinde kaldýðý sürece her zamanbelirli limitleri olacaktýr. Mýsýr veTunus'ta da yeni radikal bir gençlikkuþaðý, eylemlerin ateþleyici gücüy-dü, ama oralarda diktatörlerin yýkýl-masýnda grev hareketleri belirleyicioldu. Türkiye'de peki, bu saattensonra örgütlü iþçi sýnýfý, "HaziranGünleri"nde sahne alabilir mi? Bukonuda ümitli olmak için çok azveriye sahibiz. Mevcut sendikal

bürokrasiye çaðrý yapmanýn hiçbir anlamý yok, zira en iyidurumda bile mutlak anlamda ölü bir kabuktan farksýzlar.Söz gelimi en iyi durumdaki KESK'in hali ortada. Yenibir gençlik kuþaðýnýn patlama yapmasý gibi iþçi sýnýfýnýnsahne almasý da tabandan yükselen basýncýn neticesiyleolacaktýr ve bu basýnç mevcut bürokratik kabuðuparçalayacaktýr. Böyle bir geliþmenin doðal sonuçlarýn-dan birisi de iþçi sýnýfýnýn kendi öz örgütlülüklerini yarat-

masýdýr. Þu anda iþçisýnýfý tabanýnda henüzböyle bir kaynaþmadansöz etmek pek mümküngözükmüyor.Haziran Günleri'ningöze çarpan bir diðersýkýntýsý da büyük eylemdalgasýnýn politikifadelerinin netleþe-memiþ olmasýdýr. Buhaliyle kurulu politikdüzlem, yerli yerindedurmaya devam edecek-tir: AKP-CHP-MHP ve

BDP. Hareketin çoðunluðununbeðenisini kazanan, heyecan yaratan,sembolleþen siyasi parti ya da aktör-lerin ortaya çýkamamasý, mevcutpolitik konjonktürün devamýnaneden olacaktýr. Bu da AKP için(aslýnda CHP için de) en hayýrlýsýdýr.Haziran Günleri'nde en çok öneçýkanlar Halk TV, Ýhsan Eliaçýk,Çarþý vb oldu. Bunlardan ÝhsanEliaçýk'ýn orta ve uzun vadede profi-linin bir hayli yükseldiði ortadaysada göründüðü kadarýyþa kendisininsiyasi parti olarak örgütlenmek gibibir projesi bulunmuyor.Mücadele sürecinde sosyalist solun

66

HHeerr þþeeyyddeenn öönnccee bbuuhhaarreekkeett bbiirr pprroolleetteerr kkaallkkýýþþ--

mmaa ddeeððiill,, bbuu yyüüzzddeenn ddeeüürreettiimmddeenn ggeelleenn yyýýkkýýccýý

kkuuvvvveetttteenn mmaahhrruumm dduurruumm--ddaa.. NNeettiicceeddee pprrootteessttoohhaarreekkeettlleerriinniinn kkeennddii

ssýýnnýýrrllaarrýý iiççeerriissiinnddee kkaallddýýððýýssüürreeccee hheerr zzaammaann bbeelliirrllii

lliimmiittlleerrii oollaaccaakkttýýrr..

MARKSÝST BAKIÞ

HaziranGünleri’nde

Önderlik Zaafiyeti

Page 9: Marksist Bakis - 30. Sayı

(baþka bir yazýda ele alýnmasý gereken, ortayaserilen bir takým zaaflar bir yana) geniþ halkkitleleri ile arasýnda ciddi bir mesafenin varlýðýdikkat çekti. Uzun gericilik yýllarý boyunca

oluþan bum e s a f e n i nb i rdenb i rekapanmaya-c a ð ýo r t a d a d ý r .N e t i c ei t i b a r i y l ekitle hareke-tinin varlýðýsebebi ileh e y e c a nduyacaðý birs o s y a l i s toluþumdansöz edeme-yiz. Önder-

lik denincesosyalist lite-ratürde akladevrimci yapýlargelir ve bucenahta durumbu. Diðertaraftan önderlikkavramýný geniþanlamda kul-landýðýmýzda daciddi bir boþluk-tan söz etmemizgerekiyor. H a z i r a nG ü n l e r i ' n d e ,k a r i z m a t i k ,popülist ya dad e m o g o gdüzeyinde bileolsa yeni bir li-

derliðin ortaya çýkmadýðý görülüyor.Yunanistan'da Syriza, geçtiðimiz yýl (gerçekteöyle olmasa da) taze bir güç þeklinde kitlehareketinin enerjisini arkasýna almayý baþar-mýþtý. Sosyalist solun adeta bir fiyasko yaþadýðýÝtalya'da ise eski bir komedyen, Peppe Grillo,sivri dili, radikal çýkýþlarý, yerleþik politik kalý-plarý tanýmayan tavýrlarý, sað ve sol söylemdendevþirdiði popülist söylemi ve sosyal medyanýndesteðiyle büyük çýkýþ yapmýþtý. Grillo seçim-lerde elde ettiði %26'lýk oyla Ýtalyan burjuvasiyasetinin kilitlenmesine yol açmýþtý. Mýsýr dasol Nasýrcý Sabahi'den, liberal Baradey'e ve

sosyalist Devrimci Sosyalistler'e kadar belirliçizgiler þekillenebilmiþti. Türkiye'ye döndüðümüzde bu tarz yeni heyecanyaratan aktörlerin ortaya çýkmadýðýný görüyoruz.Bu da hem hareketin gidiþatýnda belirsizliklereyol açýp kitle hareketinin önünü görememesinehem de AKP-CHP-MHP yerleþik politik sis-temin devam etmesine neden oluyor. Bundan daen çok karlý çýkan þüphesiz ki AKP oluyor.Belirsizliðin ve yönsüzlüðün aðýr bastýðý birortamda milyonlarca kiþilik kitle hareketiyorgun düþüyor ve belirli bir geri çekilme yaþý-yor.

AKP'nin Avantajlarý

Türkiye'de ise mevcut siyasi aktörler henüzdeðiþmedi. Bu da yýllarýn kutuplaþmasýnýn etkisive rakiplerinin zayýflýðý nedeniyle AKP'nintoplumsal tabanýný konsolide etmesine yardýmcýoluyor. AKP, son dönemde kayýplar yaþasa daönemli bir toplumsal desteðe sahip. Yeni birsiyasal heyecan AKP'nin bu desteðini önemliölçüde geriletebilirdi.Bunun dýþýnda AKP'den nemalanamayan birkaçözel sermaye grubunu saymazsak sermaye ke-simleri iktidarýn arkasýnda. Yönetici sýnýfiçerisinde gün yüzüne çýkan bir çatlak bulun-muyor. Ordu ve diðer bürokratik katmanlar,tümüyle kontrol altýnda olduðu için AKP'nin bukonuda da sýkýntýsý yok. Türkiye'de bir haylibelirleyici olan medya da neredeyse tümüyleAKP kontrolü altýnda. Ekonomi de iþler pek iyigitmese de hýzlý ve kesin bir çöküþ hiç degerçekçi deðil. Bütün bunlar AKP'nin diðerönemli avantajlarý. AKP, hareketin sönümlen-mesini, ülkenin yaklaþan seçim sürecine kilitlen-mesini ve sandýkta bir kez daha rakiplerini yen-meyi umuyor. Taksim ve Gezi Parký'ndakidireniþi kýrmak istemesinin sebebi direniþinsönümleniþini hýzlandýrmaktý. Sokaktakidireniþin yeni bir politik heyecan ve adres bula-mamasý da kitlelerin önünü görememesine yolaçýyor. Diðer taraftan biriken öfke o kadar güçlüki süreç alev almaya hazýr bir kor olarak devamediyor. Ve bu süreçte öngörülmeyenler gerçek-leþebilir. Ne de olsa büyük hareketler sürprizler-le doludur. Sosyalist sol bu sürece hatasýyla sevabýylakatkýsýný sundu. Önemli izler de býraktý. Diðertaraftan milyonlarca kiþilik bir harekete liderliketmek sosyalist sol için hiç de gerçekçi bir hedefolmazdý. Zira bunun bir evveliyatý olmasýgerekirdi. Ne var ki durum bu deðil. Ama unut-mamak gerekir ki geleceði örme þansý sosyalistsolun ellerinde.

77

HHaazziirraann GGüünnlleerrii''nnddee,, kkaarriizzmmaattiikk,,ppooppüülliisstt yyaa ddaa ddeemmooggoogg ddüüzzeeyyiinnddeebbiillee oollssaa yyeennii bbiirr lliiddeerrlliiððiinn oorrttaayyaaççýýkkmmaaddýýððýý ggöörrüüllüüyyoorr.. BBuu ddaa hheemmhhaarreekkeettiinn ggiiddiiþþaattýýnnddaa bbeelliirrssiizzlliikklleerreeyyooll aaççýýpp kkiittllee hhaarreekkeettiinniinn öönnüünnüüggöörreemmeemmeessiinnee hheemm ddeeAAKKPP--CCHHPP--MMHHPP yyeerrlleeþþiikk ppoolliittiikkssiisstteemmiinn ddeevvaamm eettmmeessiinnee nneeddeennoolluuyyoorr.. BBuunnddaann ddaa eenn ççookk kkaarrllýýççýýkkaann þþüüpphheessiizz kkii AAKKPP oolluuyyoorr..BBeelliirrssiizzlliiððiinn vvee yyöönnssüüzzllüüððüünn aaððýýrrbbaassttýýððýý bbiirr oorrttaammddaa mmiillyyoonnllaarrccaakkiiþþiilliikk kkiittllee hhaarreekkeettii yyoorrgguunnddüüþþüüyyoorr vvee bbeelliirrllii bbiirr ggeerriiççeekkiillmmee yyaaþþýýyyoorr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 10: Marksist Bakis - 30. Sayı

Sosyalistler, Haziran Günleri'nin birinci muhat-tabýdýr. Tamam, bu hareket özü itibariyle AKPkarþýtý bir harekettir ve kitleler için zorunlu yada tek adres sosyalistler deðildir, fakat

hareketin mantýk-sal sonucununsosyalistleri iþaretettiði de inkaredilemez birgerçek. Nedenböyle, açýklamayaçalýþalým.Haziran Günleri,kendiliðinden veörgütsüz yýðýn-larýn hareketiydi.Ama neticedesiyaset, örgütler(siyaset partilervd) ve aktörlerleyapýlýr. Bu anlam-da hareketinkendi içerisindenyeni bir siyasi

damar çýkaramadýðýna þahitolduk. Bir siyasal oluþum, yada en azýndan bir figür, busüreçte öne çýkamadý. Herkesiçin çekici olan ve genelkamuoyunda yýldýzlaþan birfigürün netleþmemesi deTürkiye siyasi hayatýnýn AKP-CHP-MHP (biraz da BDP)þablonunun yerinde kalmasýnasebep oldu. Bu durumunAKP'yi olduðu kadar CHP'yide kurtardýðýný belirtelim.Sosyalistlerinse adeta boyuyetmedi. Bu nedenle de sosya-listler adýna bir "yýldýzý parla-

ma" durumu olmadý. Milyonlarý kapsayanhareketin yanýnda sosyalistlerin zayýf kaldýðýortadaydý. Uzun durgunluk yýllarýnýn kitlelerlesosyalist gruplar arasýnda büyük uçurumlaryarattýðý Haziran Günleri'nde belli oldu. Buuzun gericilik yýllarýnda kitleler epeyce saðakaymýþlardý. Ýþçi hareketi neoliberal saldýrýlarkarþýsýnda keskin gerilemeler yaþayýp, örgüt-süzlük her yeri sarýnca bundan sosyalistler deçok kötü etkilendiler. Kürt sorununda öyle veyaböyle þovenizmin karþýsýnda durmuþ olansosyalist sol, þovenizmle zehirlenmiþ kamuoyukarþýsýnda ciddi bir yalnýzlaþma içerisindekalmýþtý. Burjuva devletin baský ve cezalarlasosyalist sola göz açtýrmama tavrýnýn da altýnýçizelim. Bütün bunlara sosyalist gruplarýngeçmiþten günümüze taþýnan ciddi zaaflarý daeklenince "marjinalleþme" iyice aðýrlaþmýþtý.Sosyalist gruplar dili, tarzý, yaklaþýmlarý,alýþkanlýklarý ile toplumun büyük kesimlerindenyabancýlaþmýþ kendisine has bir "çevreydi"adeta.Ýþte Haziran Günleri'nin en büyük getirisi, geniþyýðýnlarla sosyalistler arasýndaki mesafeyi ka-patmak olacaktýr. Sokaða çýkmak, sloganatmak, polisle karþý karþýya gelmek, dayakyemek, barikat kurmak, yeri geldiðinde taþatmak, göz altýna alýnmak, siyasi mücadeleyihayatýnýn birinci önceliði yapmak…Radikalizmle ya da marjinallikle özdeþleþen bugibi hal ve davranýþlar, Haziran Günleri boyun-ca adeta yüz binlerin pratiði oldu. Açýkçasý artýkbir dava için aktivistlik yapmaya hazýr çokgeniþ kesimler mevcuttur. Elbette ki bumesafeyi kapatmak için sosyalist sol da kendiüzerine düþeni yapmalý. Bu konulara ayrýcagireceðiz ama þu gerçek ki sosyalistlerlegençler ve emekçiler arasýnda uzun yýllariçerisinde açýlmýþ olan makas, gözle görülür birþekilde daraldý ve bu, devrimciler için tarihi bir

88

MARKSÝST BAKIÞ

Sosyalistler, HaziranGünleri'nin birincimuhattabýdýr. Tamam,bu hareket özü itiba-riyle AKP karþýtý birharekettir ve kitleleriçin zorunlu ya da tekadres sosyalistlerdeðildir, fakat hareke-tin mantýksal sonucu-nun sosyalistleri iþaretettiði de inkaredilemez bir gerçek.

Haziran Günlerive Sosyalistler

Page 11: Marksist Bakis - 30. Sayı

fýrsatýn ta kendisidir.Geniþ Kesimler Sola Kaymýþtýr!

Aslýnda bahsettiðimiz þey, ülkede net bir sola kayýþýn varolduðudur. Yani, ibre sosyalistlerden yanadýr. Sola kayýþdoðrultusunda CHP'nin radikalleþen gençlere ilham ver-mesi ya da onlarý tatmin etmesi mümkün deðil. Doðalolarak sosyalist sol, bu noktada alternatif olarak beliriyor.Haziran Günleri'nin bir öfke patlamasý olarakkalmasýný istemeyen kesimler, daha net ve daharadikal hedefler organize etmek isteyeceklerdir.Bunun anlamý örgütlenme düþüncesininyaygýnlaþacaðýdýr. Bunun birdenbire bir akýnolarak gerçekleþmesini beklememekgerekir. Bu etki kendisini biraz çekingenolarak zaman içerisinde gösterecektir.Bu örgütlenme ihtiyacýnýn CHP'ye doðruolmayacaðý aþikardýr. Buradaki adresolan sosyalist solun geniþ eylemci ke-simlerin dikkatini çektiðini rahatlýklasöyleyebiliriz. Belki sosyalist solharekete yön vermekten çok uzaktýama harekete anlamlý katkýlar yaptý vebu anlamda önemli bir bileþenolduðunu herkese gösterdi.Barikatlarda en önde çatýþan gruplarsosyalistlerdi. Þehit düþenler desosyalistlerdi. Hatay'da katledilenAbdullah Cömert'in adý, CHP ya daÝP ile geçirilse de sosyal medyadayazdýðý "öleceksek devrim için öle-ceðiz" þiarlarý Abdocan'ýn da aslýndasol-sosyalist bir tandansta olduðunuortaya koyuyordu. Mücadelede kay-bettiðimiz diðer yiðit insanlar dasosyalist çizginin savunucularý veyaörgütleyicileri idi. Kýsacasý sosyalistsolun örgütlü olmasý, cesareti, atýlgan-lýðý ve ideolojik bir perspektifininolmasý, ciddi farklar yarattý ve kendisinigösterdi. Bu açýdan sosyalist solun etki-sinin boyundan büyük olduðunu belirtelim. Örgütlenme ihtiyacýný duyan kitlelerin solakaydýðýný ve radikal fikirlere açýk olduðunubelirtmiþtik. Hatta kimi durumlar için bariz birbilinç sýçramasýndan bahsedebiliriz. Lice'dekikatliamdan sonra Kürt sorununda bile belirli kesim-lerde bir netleþme yaþandýðý göze çarptý. Bunun dýþýndatüm eylemci kesimlerde ulusal dar kafalýlýðýn büyük dar-beler aldýðýný söyleyebiliriz. Arap Baharý'na burunkývýran, kendi ulusal gündemleri dýþýnda dünyadakieylemlerle ilgilenmeyen Türkiye'deki eylemci profili,Haziran Günleri'nin tüm dünyada yankýlanmasýnýn ardýn-dan ve Brezilya'daki direniþin Türkiye'den esinlenmesin-den sonra çok daha fazla enternasyonalist bakýþ açýsýna

yaklaþmýþtýr. Bu yeni eylemci kuþaða Mýsýr'daki Mursikarþýtý dev eylemler de gösterdi ki aslýnda küresel birdireniþin içerisindeyiz.Ulusal dar kafalýlýk derken bu durum ayný zamandaTürkiye sosyalist solu açýsýndan da geçerli. Bu noktadada sosyalist solun zaaflarý noktasýna geliyoruz. Bunlarýnbaþýnda da enternasyonalist perspektifin zayýflýðý geliyor.Eðitimini ve geleneðini çok büyük çoðunlukla

Stalinizmden alan sosyalist solun ulusal darkafalýlýkla malul olmasý öteden beri gelen ve

halen de süren bir handikap. Bu durum çoðudurumda sosyalist solun Kemalizme yakýn

olmasýyla da alakalý. Örneðin sosyalist soldadeðerlendirildiðinde en kitlesel örgüt duru-munda olan TKP'nin en büyük muradýnýneylemcilerin Türk bayraðý taþýmasýolduðu ortaya çýktý. Ulusal bayraðýn gök-lere çýkarýlmasýnýn komünist gelenekletaban tabana zýt olduðu kitlelere anlatýl-malý, öðretilmeli. Utangaç ulusalcýTKP ile açýk ulusalcý ÝP'nin eylem-lerdeki pozisyonlarýyla kitleleringerisinde kaldýklarý gözüktü. Kitlelersola kayarken bu kesimler olduklarýyere kök salmýþ vaziyette eylemlerinözügrlükçü ruhuyla kaynaþmadýlar veTürk bayraðý sevinci ya da ÝstiklalMarþý fetiþizmiyle kitlelerin önündedalga kýran rolü oynadýlar. Bunun dýþýnda, eylemler boyuncasosyalistler içerisindeki kimi oluþum-lar, bazý istisnai anlarda polis pro-vokasyonu tuzaðýna düþtüler. Bu ders-ler çokça konuþuldu, umarýz ki gereklisonuçlar geniþ kesimler tarafýndançýkarýlacaktýr. Ayrýca, eylemlere þu yabu gerekçe ile burun kývýranlar ya da

kitlelerin geçmekte olduðu aþamalarýbahane göstererek eylemlere ulusalcý

damgasýný vuran oluþumlar da oldu.Açýkçasý, halkýn ödediði bedellere saygý ve

hayranlýk duymayan, bu kadar büyük birkitle hareketi karþýsýnda coþkuya kapýlmayan-

lardan da devrimci felan olmaz. Bundan sonrasýnda sosyalistler umutlu olmak için

önemli gerekçelere sahip. Geçmiþteki hatalardanders çýkarýlmalý, geciktirilen ideolojik-politik hesaplaþ-malar yerine getirilmelidir. Kitleselleþmenin, büyümeninönü açýlmýþtýr. Ama bunun nihai hedefe varmasý içinbahsini ettiðimiz hesaplaþmalar yerine getirilmelidir.

99

MARKSÝST BAKIÞ

HaziranGünleri'nin enbüyük getirisi,geniþ yýðýnlarla

sosyalistler arasýn-daki mesafeyi kapat-

mak olacaktýr. Sokaðaçýkmak, slogan atmak,

polisle karþý karþýyagelmek, dayak yemek,barikat kurmak, yeri

geldiðinde taþ atmak, gözaltýna alýnmak, siyasimücadeleyi hayatýnýn

birinci önceliði yapmak…Radikalizmle ya da

marjinallikle özdeþleþenbu gibi hal ve davra-

nýþlar, Haziran Günleriboyunca adeta yüz

binlerin pratiði oldu.Açýkçasý artýk bir

dava için akti-vistlik yapmayahazýr çok geniþ

kesimlermevcuttur.

Page 12: Marksist Bakis - 30. Sayı

Haziran Günleri'nin temel motivasyonu AKP karþýtlýðýidi. Bu karþýtlýðýn mantýksal sonuçlarý AKP'yi aþarakemperyalist-kapitalist sisteme kadar uzanmaktadýr.Burasý ayrý bir konu, ama milyonlarý sokaða döken þey,ilk ve acil tepkiler olarak AKP ve RTE'nin tavrý ve poli-tikalarýydý. Özellikle RTE'nin çýkýþlarý, otoriter tavrý vegündelik yaþama dair her þeye burnunu sokmasý, bir türtoplum mühendisliðiolarak algýlananmuhafazakarlaþtýrmaçabalarý, öteden beribüyük bir öfkebirikimine yol açmak-taydý ki neticedeTürkiye tarihinedamgasýný vuracak olanbüyük bir toplumsalpatlama yaþandý.Neticede AKP ve RTE,Haziran Günleri'nde 11yýllýk iktidarýnýn enbüyük sarsýntýsýnýyaþasa da genel çizgisin-den hiçbir ödün vermedidiyebiliriz. Eylemcilere karþý kullanýlan dil, yargýnýngöreve çaðrýlmasý ve tutuklamalarýn baþlatýlmasý, %50'yizor tutuyoruz türünden tehditler, göstericileri katledenpolis ve eli palalý canilerin korunmasý ve serbest býrakýl-masý, Taksim Dayanýþmasý'nda öne çýkan TMMOB'ninyetkilerinin bakanlýða devredilmesi, "sünni vatan-daþlarým" ifadesinde kendini gösteren mezhepçi ayrým-cýlýk… Bu liste uzatýlabilir ama þurasý kesin ki AKP ceph-esinde deðiþen fazla bir þey yok.Kürt sorununda da durum aynýsý. Bir yandan "çözüm"süreci akamete uðratýlýyor, Kürt illerinin her yerinekalekollar yapýlýyor, diðer yandan halkýn üzerine gerçek

mermilerle ateþ açýlýyor… Roboski'nin hasýr altý edilmesiise temel politika olmaya devam ediyor.…

AKP'nin Gücü

AKP, yüz binlerce kiþinin katýldýðý eylemlerle sarsýlsa dayerinde durmasýný bildi. AKP, devlet terörünü verili kon-jonktürde týrmandýrabileceði maksimum noktaya kadartýrmandýrmayý baþardý. Bunu acizliðin bir göstergesiolarak görebiliriz, gerçekten de örneðin Gezi Parký'ný

boþaltmayý baþaramadýklarýher an büyük bir tedirginlikiçerisindelerdi. Ama þu dabir gerçekti ki devletterörünü ulusal veulusararasý koþullarýnmümkün kýldýðý en üstseviyeye kadar týrmandýra-bilmek da baþlý baþýna birmeziyettir. Evvela yere çoksaðlam basmayý gerektirir.Polisi, olmadý askeri devr-eye sokacaksýnýz; insanlarýkör edeceksiniz, olmadýöldüreceksiniz; sansürüdayayacaksýnýz, olmadý

yalan ve iftiraya sarýlacaksýnýz;apaçýk katilleri, eli palalýlarý gözünüz gibi koruyacaksýnýzve hala demokrasiden dem vuracaksýnýz… Ve bütün bumide bulandýrýcý iþleri yaparken de saða sola doðru daðýl-mayacaksýnýz…Peki, AKP bu gücü nereden alýyor? Aslýnda her þey orta-da. Medya çok büyük ölçüde AKP denetiminde. Budönemde uygulanan sansür ve oto sansür, kara bir lekeolarak tarihteki yerini þimdiden aldý ve hep hatýrlanacak.AKP, önceki yýllarda ordudan yargýya bütün bürokrasiyikontrolü altýna almýþtý. Bu etmen de son süreçte AKP'ninbir baþka gücüydü. Liberal büyük sermaye de ABD veAB'den biraz cesaret alsa da AKP'nin sermayeye daðýttýðý

1100

MARKSÝST BAKIÞ

Haziran GünleriAKP’nin Gücü ve

Sýnýrlarýný Gösterdi

Page 13: Marksist Bakis - 30. Sayı

ballý böreklerin en güzel yerlerini kaptýðýndan ve deAKP'nin gazabýndan korktuðundan fazla gýkýný çýkara-madý. Kýsacasý yönetici sýnýf içerisinde ciddi bir çatlakoluþmadý ve bütün bunlar AKP'nin ipleri elinden kaçýr-mamasýnda etkili oldu. Bütün bunlarý mümkün kýlansayani AKP'yi hem kendi iç bütünlüðü açýsýndan hem deegemen sýnýf içerisinde yarýlma olmamasý anlamýndadestekleyense kuþkusuz AKP'nin sahip olduðu güçlütoplumsal tabandan baþkasý deðil. RTE, bu sayede, mey-danlarda, TV'lerde her gün gürlemesini sürdürebiliyor.Liberal büyük sermaye ayrýþamýyor, burjuva medyagerçeklere yaklaþamýyor, Ýslamcý köklere sahip olmayanAKP'lilere cesarete gelemiyor…Burjuva arenada kimse kaybeden ata oynamak istemez.RTE ise hiç de "kaybedecek at" gibi durmuyor. Halenönümüzdeki seçimlerin mutlak favorisi olduðu konusun-da herkes hemfikir. AKP, aslýnda geçmiþ yýllarýn kredisi-ni kullanýyor. Toplumun laik seçkinlerle muhafazakarhalk olarak suni bir þekilde kutuplaþtýrýldýðý uzun yýllarýnetkisiyle AKP halen ana gücünü muhafaza etmeyisürdürüyor. AKP'nin en büyük oy deposu olan kentlerinyoksul, örgütsüz ve muhafazakar kesimlerinin gönlünüçelebilecek yeni bir söylem ve siyasal aktörün bu süreçteortaya çýkmamýþ olmasý, AKP'nin en büyük þansý oldu.CHP ve MHP'nin kolay lokmalar olduðu konusundahemen herkes hemfikir. Buna ek olarak hiç dinmeyen birekonomik baþarý propagandasýnýn getirdiði karizmanýnüstünün henüz çizilmemesi de yoksul, örgütsüz vemuhafazakar kesimlerde AKP'ye verilen desteðin halacanlý olmasýný mümkün kýlýyor.

AKP'nin Sýnýrlarý

Diðer taraftan Haziran Günleri, AKP'nin sýnýrlarýný daortaya çýkardý. Bir kere AKP, statüko karþýtlýðý vedemokrasi martavallarý ile inþa ettiði, sol liberal entelek-tüllerin yoðun þekilde desteklediði söylemsel üstün-lüðünü kaybetti. Türkiye ekonomisinin yaný sýrademokrasisine de çað atlatan "ileri demokrat" AKP imajýyerle bir oldu. Bu imaj, merkez sað ve liberallerin yanýsýra, Kürt kesimler ve hatta sol unsurlarýn içerisineuzananacak þekilde AKP hegemonyasýnýn geniþlemesiniberaberinde getiriyordu. Ama Gezi ile baþlayan ayaklan-malar ve AKP'nin yoðun polis ve devlet terörü ile olaylarýbastýrmaya kalkýþmasý, bütün demokrasi martavallarýnýdarmadaðýn etti. RTE, çýplak devlet terörü ile ayaktaduran bir diktatörden farksýzdý. Tüm dünyada karizmayerle bir oldu. Ýçeride ise AKP giderek kendi muhafaza-kar sað - Ýslamcý sað kabuðuna doðru geri çekilmekzorunda kaldý. Bu anlamda uzun yýllar boyu tesis edilmiþhegemonya kýsa sürede daðýldý. AKP'nin toplumumuhafazakarlaþtýrma projesinin sert kayaya tosladýðý daortaya çýkmýþ oldu. Toplumun en dinamik kesimleri, kentmerkezleri, üniversite ve lise öðrencileri, okuyup yazan-lar, beyaz yakalý iþçi sýnýfý, korku bariyerlerini aþaraksokak mücadelesi sahasýna indiði için ve bu sahayý bir

daha kolay kolay terk etmeyeceði için AKP'nin özgürlük-ler ve domokrasi üzerinden hegemonyasýný yeniden inþaetmesi bir hayli zor gözüküyor. Ayný þekilde AKP'ninsöylemini üzerine inþa ettiði "mazlum" ve "maðdur" ede-biyatlarý da artýk mutlak anlamda kullanýlamaz durumda.AKP'nin þimdiki imajý, yeni elitlerin muktedirliði, zor-balýðý ve zenginliði üzerine baþtan inþa ediliyor, hem desokakta kanýný döken halk tarafýndan…AKP'nin en büyük avantajý, toplumun kamplarabölünerek kutuplaþmasý idi. En bariz kamplaþma, laikelitlerle muhfazakar yurdum insaný kutuplaþmasý ileTürk-Kürt ayrýþmasýidi. Ýnsanlarýn siyasitercihleri de bukutuplaþma eks-eninde þekilleniyorve en büyük dilimAKP'ye düþüyordu.Kürt domokratlarýBDP'yi tercihederken, Kürt düþ-manlýðý üzerindenbeslenen MHPbelirli sýnýrlarýgeçemiyor, CHP iseAleviler ile kentlieðitimli hali vaktiyerinde kesimleresýkýþýyordu. Geriyekalan geniþ kesimlerAKP için kolaylokma oluyordu.Haziran Günleri, bukutuplaþmanýn hemiçerisindeydi hemde bunu aþma eðili-mini de içerisindebarýndýrýyordu. Birkere hareketinözgürlükçü yanýgeniþ gençlik ke-simlerini kendisineçekiyordu. Gezieylemlerinde topluCuma namazlarýkýlýndý, halen birlik-te iftar sofralarýkuruluyor. ElindeBDP ve Türkbayraklarý olan ikigenç polisten birlik-te kaçarken görün-tüleniyor, Lice iledayanýþma eylem-

1111

MARKSÝST BAKIÞ

AABBDD mmeerrkkeezz bbaannkkaassýýöönnüümmüüzzddeekkii ssüürreeççttee

ppaarraassaall ggeenniiþþlleemmee ppoollii--ttiikkaassýýnnýýnn tteerrkk eeddiilleecceeððiinniiaaççýýkkllaayyýýnnccaa TTüürrkkiiyyee''nniinn

ssýýccaakk ppaarraayyaa ddaayyaallýýbbüüyyüümmee ssttrraatteejjiissii ttýýkkaannmmýýþþ

oolldduu.. BBuunnuunn aannllaammýýöönnüümmüüzzddeekkii ssüürreeççttee

eekkoonnoommiikk bbüüyyüümmeenniinn hhýýzzllaaddüüþþüücceeððii,, ddöövviizz ffiiyyaattllaarrýý,,

ffaaiizzlleerr,, eennffllaassyyoonn vvee iiþþssiizz--lliiððiinn aarrttaaccaaððýýddýýrr.. KKüüççüükk vvee

oorrttaa ööllççeekkllii sseerrmmaayyeeddeeiiffllaassllaarr kkaaççýýnnýýllmmaazz hhaallee

ggeelleecceekk vvee AAKKPP''nniinn ppeemmbbeettaabblloollaarrýý kkaarraarraaccaakkttýýrr.. ÝÝþþtteebbuu nnookkttaaddaa ssoonnbbaahhaarrddaanniittiibbaarreenn eeyylleemmlleerriinn ddaahhaaffaazzllaa ssýýnnýýff mmeerrkkeezzllii mmeessee--

lleelleerree ooddaakkllaannaaccaaððýý,, iiþþssiizzlliikkvvee ppaahhaallýýllýýððaa kkaarrþþýý ddaahhaa

ggeenniiþþ kkeessiimmlleerriinn ddeesstteeððiinniinneellddee eeddiilleecceeððii bbiirr ddöönneemmeeggiirriilleebbiilliirr.. ÝÝþþttee bbuu nnookkttaaddaa

ddaa ""BBuu ddaahhaa bbaaþþllaannggýýççmmüüccaaddeelleeyyee ddeevvaamm""

ssllooggaannýý ggeerrççeekk aannllaammýýnnaakkaavvuuþþaaccaakkttýýrr..

Page 14: Marksist Bakis - 30. Sayı

1122

MARKSÝST BAKIÞleri örgütleniyor. Yani eylemler, kestirmeden statükocuelitlerin ya da "endiþeli modernlerin" bir reaksiyonuolarak yaftalanamaz. Aksine toplumdaki kutuplaþmalarýaþan, birleþtiren ya da böyle bir eðilimi içerisindebarýndýran yeni bir süreçten bahsediyoruz. Ulusalcýlarýnetkisi çok anlatýldý ve bu noktadan Gezi eylemlerinesaldýrýldý, hem de çok fazla. Ama bir kere bu süreç ulusal-cýlarý çok çok aþýyor, ikincisi de eylemleriçerisinde sosyalistlerin de ciddi bir katkýsývar. En büyük bedeli ödeyenin sosyalist sololduðunu kimse yadsýyamaz. Bu da gelecekadýna çok önemli ve inkar edilemeyecek birveridir.

AKP'nin Üzerine Bastýðý

Uluslararasý Siyaset ve Ekonomik

Düzlem Çözülüyor

Eylemlerde sýnýf eksenli taleplerin gerilerdekalmasý, çok kritik bir noktaya iþaret ediyor.AKP'nin oy deposu yoksul ve muhafazakare m e k ç i l e r i nsürece olankatkýsý ve destek-lerini saðlayacakolan þey de budurumun aþýl-masýdýr. Diðertaraftan iþte bunoktada AKP'yisýkýþtýracak olanbaþka bir alanageliyoruz. AKP'yiihya eden küreselekonominin rüz-garlarý tersine dönmüþ durumda. AKP'nin 11 yýllýkbüyüme ortalamasýnýn pek de matah bir þey olmadýðý,cumhuriyet tarihinin 60 yýlllýk ortalamasýný ancak tut-turulduðu biliniyor, ama yine de 1990'larýn acý reçeteleri-ni ve kýrýlmalarýný deneyimlemiþ olan kamuoyu içinAKP'nin büyüme performansý tatmin edici olabiliyor. Ýþtebu noktada sürekli artan bir ithalatla büyüyen ve bu yüz-den büyük dýþ açýklar veren Türkiye ekonomisi içinmayýs ayýndan itibaren kötü haberler gelmekte. ABD,2008'den beri ekonomik yavaþlamayý toparlamak için tri-lyonlarca dolarlýk bir parasal geniþleme politikasýizlemiþti. Bu sýcak paranýn bir kýsmý da deðerlenmek içinTürkiye'ye geliyordu. Bu da Türkiye ekonomisininbüyüyen döviz açýðýnýn çevrilmesini mümkün kýlmaktay-dý. Ama ABD merkez bankasý önümüzdeki süreçteparasal geniþleme politikasýnýn terk edileceðini açýklayýn-ca Türkiye'nin sýcak paraya dayalý büyüme stratejisitýkanmýþ oldu. Bunun anlamý önümüzdeki süreçteekonomik büyümenin hýzla düþüceði, döviz fiyatlarý, fai-zler, enflasyon ve iþsiz-liðin artacaðýdýr. Küçük ve ortaölçekli sermayede iflaslar kaçýnýlmaz hale gelecek veAKP'nin pembe tablolarý kararacaktýr. Ýþte bu noktada

sonbahardan itibaren eylemlerin daha fazla sýnýf merkezlimeselelere odaklanacaðý, iþsizlik ve pahalýlýða karþý dahageniþ kesimlerin desteðinin elde edileceði bir dönemegirilebilir. Ýþte bu noktada da "Bu daha baþlangýçmücadeleye devam" sloganý gerçek anlamýna kavuþacak-týr. Eðer bu senaryo gerçekleþirse AKP'nin Haziran'daarkasýnda tutabildiði sýnýfsal blok ve hatta kendi iç yapýsý

parçalanmaya yüz tuta-caktýr.AKP'nin surlarýndaaçýlan en büyükdeliklerden birisi deuluslararasý siyasetleilgilidir. Týkanmakendisini ilk olarakSuriye'de göster-miþtir. AKP tümgücüyle tamamenangaje olarak girdiðiSuriye iç savaþýndanyenilgiyle çýkmýþtýr.

Ýki saatte Þam'a girerizdiyenler gülünç duruma düþmüþtür. Reyhanlýkatliamý adeta bu tükeniþin ilaný olmuþtur.Hesaba göre Suriye'de laik milliyetçi Baas rejimidüþecek ve ýlýmlý Ýslamcý Müslüman KardeþlerLibya'da olduðu gibi iktidara yürüyecekti. Ne varki bu proje tutmadý. Ardýndan ýlýmlý Ýslam'ýnAKP ile beraber kalesi olan MüslümanKardeþler, Mýsýr'da mutlak bir hezimet yaþadý.Mursi, tarihin en büyük gösterileri eþliðindeordunun hamlesiyle iktidardan düþtü. Darbetartýþmalarý bir yana Müslüman Kardeþler'i

devirmek için sokaða çýkan on milyonlarca gösterici, 3hafta gibi kýsa bir sürede toplanan 22 milyon dilekçe,ýlýmlý Ýslam'ýn bitiþini mutlak anlamda ispatladý. IlýmlýÝslamcýlarýn pek de demokrat olmadýklarýný kitleler detest etti. Bundan gerekli sonucu ilk çýkaranlardanbirisinin ýlýmlý Ýslam'ýn hamisi ABD olduðuna þüphe yok.Mursi'nin eylemlerdeki lakabý "yeni firavun"du, RTE'ninadý da Haziran Günleri'nde "diktatör"e çýkmýþtý. Bu ben-zerlik gerçekten çarpýcý. Bu bir yana þurasý kesin kiAKP'nin rol modeli olduðu ýlýmlý Ýslamcýlýk yolun sonunageldi. Emperyalizmin ýlýmlý Ýslam aþýsý tutmadý. KýsacasýAKP'nin emperyalist siyasetteki yýldýzý söndü gitti. AKPþu dönemde hiçbir zaman olmadýðý kadar satýþa getirilm-eye, yüz üstü býrakýlmaya açýk durumda. Yeni kuþaðýnözgürlükçü eylemleri ile bütün kimyasý bozulan, savun-ma durumuna itilen, saðcý otoriter kabuðuna çekilenAKP, diðer yandan yaklaþan ekonomik krizin kendisinititreten nefesini en-sesinde hissetmeye baþladý, bir yan-dan da uluslararasý arenada terk edilebilir bir durumadüþtü. Seçimlere çok az kaldý dense de bu kýsa zamanaçok þey sýðacak gibi.

Yeni kuþaðýnözgürlükçü eylemleriile bütün kimyasý bozulan, savunmadurumuna itilen, saðcý otoriterkabuðuna çekilen AKP, diðer yandanyaklaþan ekonomik krizin kendisinititreten nefesini ensesinde hissetm-eye baþladý, bir yandan da ulus-lararasý arenada terk edilebilir birduruma düþtü. Seçimlere çok azkaldý dense de bu kýsa zamana çokþey sýðacak gibi.

Page 15: Marksist Bakis - 30. Sayı

ABD ve baþtetikçisi AKP iktidarý, Esad rejiminidevirmeyi baþarsaydý Türkiye'de Haziran fýrtýnasý patlakverir miydi? Hemen söyleyelim, vermezdi. Bir Yavuzedasýyla modern fetihler yapan RTE, kuþkusuz ki içerideolabildiðince güçlenecek ve popülaritesini arttýracaktý.Bu da içerideki muhalefetin bir patlamaya dönüþmesinibüyük oranda engelleyecekti. Ama evdeki hesap çarþýyauymayýnca içeride biriken enerji büyük bir sosyal patla-maya dönüþtü… Türkiye tarihi için her anlamda bir dönüm noktasý olacakolan Haziran Günleri'nin sonuçlarýný çýkarmaya devamediyoruz. Bu derslerden birisi de kendi devletinin yürüt-tüðü emperyalist saldýrganlýk karþýsýnda emekçi sýnýflarýnçýkarýnýn hangi politik tutumdan geçtiði ile alakalýdýr.Yani kendi devletinin emperyalist politikasý karþýsýndadevrimci Marksistler ve ileri iþçiler nasýl bir pozisyonalmalýdýrlar? Cevaplanmasý gereken soru budur.Bunun Haziran Günleri ile alakasý nedir peki? Bu konu,AKP'nin Suriye konusundaizlediði kana susamýþ dýþsiyasetle doðrudan ilgilidir. AKP iktidarýnýn Suriyekarþýsýnda izlediði emperya-list saldýrganlýðýn büyük kitleayaklanmalarýna gidenyolda, bardaðýn taþmasýnaneden olan meselelerdenbirisi olduðu aþikâr. Özellik-le, Reyhanlý katliamý, tümTürkiye'de infiale yol açarakAKP dýþ politikasýnýnTürkiye halkýnýn büyükçoðunluðu tarafýndanmahkûm edilmesine yolaçmýþtý. RTE'nin Alevi düþ-maný mezhepçi çizgisi ve enbariz olarak Suriye konusun-da kendisini gösteren, kör

býçakla adam doðrayan fanatik Ýslamcý cellatlaraTürkiye'nin hamilik yapmasý, geniþ halk kesimlerindeöfkeye yol açmýþtý.Eðer AKP, izlediði korkunç dýþ politikasýnda amaçlarýnaulaþsaydý, yani Suriye'de rejm deðiþikliðinin hamiliðindebaþarýlý olsaydý, açýk ki Haziran Günleri yaþanmayacaktý.Ortadoðu'nun efesi ve Osmanlý'nýn devamcýsý pozlarýnda,

Yavuz'un fetihlerine öykünen veSuriye zaferi ile bunu canlandýrmayaçalýþan RTE, Esad'ý düþürmeyibaþarsaydý kuþkusuz ki içeride vedýþarýda çok güçlenecekti.

Lenin ve Devrimci

Yenilgicilik

Bu noktada þu temel sonuca var-mamýz gerekiyor. Egemen sýnýfýndýþarýdaki maceralarýnda kay-betmesi, onlarý zayýflatacaðýndanhatta kimi durumlarda bir kriz duru-

1133

AABBDD vvee bbaaþþtteettiikkççiissiiAAKKPP iikkttiiddaarrýý,, EEssaaddrreejjiimmiinnii ddeevviirrmmeeyyii

bbaaþþaarrssaayyddýý TTüürrkkiiyyee''ddeeHHaazziirraann ffýýrrttýýnnaassýý ppaatt--llaakk vveerriirr mmiiyyddii?? HHeemmeenn ssööyylleeyyeelliimm,, vveerr--

mmeezzddii.. BBiirr YYaavvuuzz eeddaassýýyyllaa mmooddeerrnn ffeettiihh--lleerr yyaappaann RRTTEE,, kkuuþþkkuussuuzz kkii iiççeerriiddee oollaa--bbiillddiiððiinnccee ggüüççlleenneecceekk vvee ppooppüüllaarriitteessiinnii

aarrttttýýrraaccaakkttýý.. BBuu ddaa iiççeerriiddeekkii mmuuhhaalleeffeettiinnbbiirr ppaattllaammaayyaa ddöönnüüþþmmeessiinnii bbüüyyüükk oorraann--

ddaa eennggeelllleeyyeecceekkttii.. AAmmaa eevvddeekkii hheessaappççaarrþþýýyyaa uuyymmaayyýýnnccaa iiççeerriiddee bbiirriikkeenn eenneerrjjii

bbüüyyüükk bbiirr ssoossyyaall ppaattllaammaayyaa ddöönnüüþþttüü……

MARKSÝST BAKIÞ

Haziran Günlerive DevrimciYenilgicilik

Page 16: Marksist Bakis - 30. Sayı

1144

MARKSÝST BAKIÞmu yaratacaðýndan devrimciler tarafýndan istenen birdurum olmalýdýr. Egemen sýnýfýn zaferleri ise mev-cut sistemi güçlendirmekten baþka bir þeye yara-mayacaktýr. Bu, Türkiye için sadece Suriyekonusu ile alakalý deðildir. Türkiye'nin geçmiþteKuzey Irak, Yunanistan ya da Ermenistan'ayönelik agresif dýþ politikasýnda da aynýdurum geçerliydi.Devrimci yenilgicilik tutumu Lenin tarafýn-dan geliþtirilmiþti. Lenin, 1. DünyaSavaþýndan Çarlýk Rusya'sýnýn zaferle çýk-masý durumunda yaklaþmakta olan devrim-in çok uzun yýllar için öteleneceðininfarkýndaydý. Çarlýk rejimi, emekçileri yurt-sever ajitasyonla kendisine baðlamayaçalýþýyordu. Aynýsýný Avrupalý kapita-listler de yapmaktaydý. Lenin veBolþeviklerin aksine Avrupa'daki sosya-list hareketin ana eðilimi yurtseverliktenyanaydý. Böyle olunca 2.Enternasyonalfiilen çöktü, iþçi hareketi büyük bir kriziçerisine yuvarlandý. Sözde 'sosyalist'partiler, iþçileri ana vatan savunmasýnaçaðýrýyorlardý. Bu duruma þiddetle karþýçýkan Lenin ise sadece savaþ karþýtý birtutumla yetinmek derdinde deðildi.Durumu bütün çýplaklýðýyla ortayakoydu: "Emperyalist savaþta, yaRusya'nýn zaferi ve iþçilerin yenilgisi;ya da Rusya'nýn yenilgisi ve iþçilerindevrimci zaferi!". Formülasyon bu þe-kilde olunca Lenin, en sert vurguyuyaptý ve Çarlýðýn savaþý kaybetmesiniistedi. Bir dönem özellikle öne çýkarýlandevrimci yenilgicilik politikasýyla Leninsýnýfýn öncü kesimlerini yurtseverliðekarþý keskinleþtiriyordu. Bu politikanýnamacý açýktý: Ava giden avlanacak,emperyalist savaþ, iç savaþa çevrilecekti.Gerçekten de ilk aylarýn vatansever rüz-garlarý savaþýn aðýrlýðý ile giderekyavaþladý. Cephede yaþanan bozgunlar vesavaþýn bütün yükünün emekçilere yüklen-mesi 1917'de rejimin sonunu hazýrlayacak-tý. 1.Dünya savaþýnda kaybeden bütünülkeler devrime sürüklendiler.Benzer bir durumu, elbette ki her anlamdaçok daha ufaðýný, AKP iktidarýnýn Suriyemacerasýnda yaþadýk. AKP, Suriye konusundagözü dönmüþ, mezhepçi, fetihçi, ABD'ci birpolitika izledi. Türkiye, Suriye'deki iç savaþtacephe gerisi haline getirildi. Bu macerada zaferya da yenilgi sýnýf mücadelesinin seyrinibelirleyecekti. Ve nitekim öyle de oldu. Haziran

fýrtýnasý patlak verdi.Bunun dýþýnda Mýsýr'daki durum da yine çok öðreti-

ci. Mýsýr'da iktidara gelen Mursi ve MüslümanKardeþler, týpký AKP ve RTE gibi Suriye'deyürütülen iç savaþta ABD önderliðindeki koalis-yonun tetikçilerinden birisiydi. Buna göre Esadgidecek ve yerine Libya'da olduðu gibiMüslüman Kardeþler geçecekti. Ne var kiplanlar tutmadý ve toplumun bizdeki kadarku-tuplaþmamýþ olduðu Mýsýr'da tarihin enbüyük gösterileri eþliðinde Mursi ve Ýhvandevrildi. Eðer emperyalist proje tutmuþolsaydý yani Suriye'de de MüslümanKardeþler iktidara gelmiþ olsaydý, ýlýmlýÝslam projesi yoluna devam edecekti. Buda Mýsýr'da Müslüman Kardeþler'in ikti-darýný perçinlemesi anlamýna gelecekti.

Sonuç

Dünya solunda ve Türkiye'deki bir takým'sol' unsurlarda "demokrasicilik" zokasýnýyutan kesimler bulunuyor. Demokrasi veözgürlük martavallarý, emperyalistsaldýrganlýðýn en önemli kisvesi duru-munda. Irak'a özgürlük getirmekisteyenlerin yüz binlerce insaný katlet-tiðini gördükten sonra, Libya veSuriye'de de ayný masala inanarakemperyalist müdahaleye öyle veye böyledestek olanlar, bir yandan kendi devlet-lerinin emperyalist politikasýyla iþbirlik-leri yaptýklarýnýn farkýndalar mý? Buþekil bir devrimcilik türü olabilir mi?Suriye konusunda öyle veya böyle RTEile ayný noktaya gelenler, pozisyonlarýnabir de Haziran Günleri ýþýðýnda bak-malýdýrlar. Zira bunlar ayný zamandaHaziran fýrtýnasýna büyük alkýþ tutuyorlar.O zaman tarihten ve RTE'nin Suriyeyenilgisinin bir þekilde sonucu olanHaziran Günleri'nden gerekli sonucuçýkarmalýdýrlar.

Egemensýnýfýn

dýþarýdakimaceralarýn-

da kaybetmesi,onlarý zayýf-latacaðýndan

hatta kimidurumlarda bir

kriz durumuyaratacaðýndan

devrimcilertarafýndan

istenen bir durumolmalýdýr. Egemen

sýnýfýn zaferleriise mevcut sistemigüçlendirmekten

baþka bir þeyeyaramayacaktýr.Bu, Türkiye için

sadece Suriyekonusu ile alakalýdeðildir. Türkiye'

nin geçmiþteKuzey Irak,Yunanistan

ya daErmenistan'a

yönelikagresif dýþ

politikasýndada aynýdurum

geçerliydi.

Page 17: Marksist Bakis - 30. Sayı

1155

MARKSÝST BAKIÞ

Gezi Parký'ndan baþlayan alevler ülkeyi sardýðýnda Kürtulusal hareketi ve temsilcileri oldukça çeliþkili bir duru-ma düþtüler. Sýrrý Süreyya Önder, ilk günlerde Gezi Parkýdireniþinin en ön saflarýndaysa da daha sonralarý BDP EþGenel Baþkaný Demirtaþ'tan gelen açýklamalar, Kürtulusal hareketinin eylemlere dair olumlu düþünceleriçerisinde olmadýðýný net bir þekilde ifade edecekti.Türkiye tarihi açýsýndan önemli kýrýlmalar yaratanHaziran Günleri ne yazýk ki Kürtulusal hareketi tarafýndan yanlýþdeðerlendirilmiþtir. Genel bakýþ,eylemci kitlelerin ulusalcý-þovenist ve Kürt düþmaný olduðuyönündeydi. Nitekim AKP veBDP'nin domine ettiðiKürdistan'da eylemlerin hemenhemen hiç yaþanmamasý, HaziranGünleri'ne dair þüphelerin Kürtulusal hareketinin tabanýnda dapaylaþýldýðýný gösteriyordu. Bukonuda neredeyse tek istisnanýnyaygýn sol ve sosyalist tabanasahip olan Dersim olmasý tesadüfideðildi. Bu noktada eklemekgerekir ki Kürt gençliði ve emekçi-lerinin sol kanadýnýn her þeye rað-men Haziran Direniþi'ne belirli birsempati duyduðu ve katýlým göster-diði de bir gerçektir.Eylemlerin sahip olduðu büyükmeþruiyet ve toplumsal destek, Kürt ulusal hareketinidurumu toparlamak yönünde demeçler vermeye zorladý.Neticede Öcalan'ýn eylemcileri selamladýðý haberlerigeldi. Bunun ardýndan da daha önce ulusalcý ve þovendenen eylemlere Öcalan resimlerinin olduðu bayraklargetirildi. Bu da eylem alanlarýnda kimi ulusalcý gruplarlaufak tefek sürtüþmelere yol açsa da eylemlerdeki BDPvarlýðýnýn özellikle de hareketin kalbi olan Ýstanbul'dagenel olarak kanýksandýðýný söyleyebiliriz. Kürt ulusal hareketini böyle iniþli çýkýþlý ama neticede

bariz bir mesafeli tutum içerisine sokan nedir? Buna yolaçan Haziran Günleri'nin AKP ile olan müzakere süreci-ni tehlikeye sokmasý þüphesidir. Bu þüphe de haklýlýkpayý da bulunmaktadýr. Zira, Kürt ulusal hareketi devletletarihi pazarlýklar yürütmektedir ve bu çerçevede binlercegerilla sýnýrýn diðer tarafýna geçmektedir. Kürt ulusalhareketi açýsýndan bu kadar büyük önemdeki bir süreçteevvela karþý tarafta yani devlet tarafýnda güçlü bir

iradenin olmasý gerekmektedir. Buirade de T.Erdoðan'dan baþkasýdeðildir. Gelgelelim Hazirandepremi, T.Erdoðan'ý yerindenedemese de zayýflatmaktadýr.Zayýf bir RTE ise hele 2014 seçimarifesinde Kürt sorununda ciddiadýmlar atamaz. Ýþte bu durumKürt ulusal hareketini zora sok-maktadýr. Bu yüzden de HaziranGünleri'ne bir hayli þüphecibakýþlarý vardýr.Ulusalcýlar - Özgürlükçüler

Eylemlerin temel motivasyonununAKP karþýtlýðý olduðu bellidir.Kitleler AKP ve RTE'yi yasakçý,diktatör, baskýcý vb þekillerde kod-larken ve karþýlarýnda gaddar birdevlet terörü bulurken ister iste-mez kendilerini de özgürlükçüolarak tarifleyeceklerdir. Bu açý-dan da karþýmýzda Cumhuriyet

Mitingleri'nden bambaþka bir profil bulunmaktadýr.Cumhuriyet Mitingleri, ordunun müdahalesine, yargýnýnyasaklarýna güvenirken, katýlýmcýlarýn yaþ ortalamasý40'ýn üzerindeydi ve esas olarak çok dar görüþlüydü.Haziran Günleri ise dinamosu gençlik olan popüler birhalk hareketine dönüþtü. Özgürlükçü bir damara sahip veçoðulcu bir karakterde. Kesinlikle dar laikçi ve ulusalcýþekilde damgalanamaz. Bunu her kim yapmaya kalkarsabüyük bir çarpýtma içerisindedir.Kitleler sola kaymaktadýr. Ulusalcýðýn etkisindeki

Haziran Günlerive Kürt Ulusal

Hareketi

KKiittlleelleerr ssoollaa kkaayymmaakkttaaddýýrr..UUlluussaallccýýððýýnn eettkkiissiinnddeekkii eelllleerriinnddee

TTüürrkk bbaayyrraaððýý oollaann kkiittlleelleerr bbiirr yyaann--ddaann ddaa ssoolluunn sseemmbboollüü ssaayyddýýkkllaarrýý""zzaaffeerr iiþþaarreettii"" yyaappmmaakkttaaddýýrr.. BBuu,,

kkiittlleelleerriinn ppoolliittiikk bbiilliinncciinnddeekkii ççeelliiþþkkii--lleerrii ggöösstteerrssee ddee bbaahhssiinnii eettttiiððiimmiizzççeelliiþþkkii,, kkiittlleelleerriinn iilleerriiyyee ddooððrruu

iilleerrlleemmeelleerrii iillee mmüümmkküünn oollmmuuþþttuurr..KKiittlleelleerriinn ddaahhaa ddaa iilleerrii ggiittmmeessii,,

zzaammaann mmeesseelleessiiddiirr vvee bbuunnuunn iiççiinnmmüüccaaddeelleenniinn ssüürrmmeessii þþaarrttttýýrr.. BBuuggüünniiççiinn ddooððrruu ttaavvýýrr nnee kkiittlleelleerriinn mmeevvccuutt

ggeerriilliiððiinnee tteeppeeddeenn bbaakkaarraakk bbuurruunnkkýývvýýrrmmaakk,, nnee ddee bbuu ggeerrii bbiilliinnccee

uuyyuumm ssaaððllaammaakkttýýrr..

Page 18: Marksist Bakis - 30. Sayı

1166

MARKSÝST BAKIÞellerinde Türk bayraðý olan kitleler bir yandan da solunsembolü saydýklarý "zafer iþareti" yapmaktadýr. Bu,kitlelerin politik bilincindeki çeliþkileri gösterse de bahsi-ni ettiðimiz çeliþki, kitlelerin ileriye doðru ilerlemeleri ilemümkün olmuþtur. Kitlelerin daha da ileri gitmesi, zamanmeselesidir ve bunun için mücadelenin sürmesi þarttýr."Türk bayraðý nihayet doðru ellere geçti" diyen TKP gibisol-þovenist unsurlar, kitlelerin gerisine düþtüklerinigösterseler de diðer taraftan Türk bayraðý karþýsýnda aler-jik olmaya gerek yoktur. Kitlelerin birden bire ellerindekýzýl bayrakla yürümesini bekleyemezsiniz. Böyle olmasýtemel gayemiz, ama bunun için kitlelerin çok daha fazlasola kaymasý gerekiyor. Bugün için doðru tavýr nekitlelerin mevcut geriliðine tepeden bakarak burun kývýr-mak, ne de bu geri bilince uyum saðlamaktýr. Vargüçlekitlesel radikalizmin içerisinde olmak ve kitleleri ileriyeçekmek zorundayýz.Kürt ulusal hareketi, belki kýsa ve orta vadede devletleolan pazarlýk sürecinde, Haziran Günleri'nin RTE'ninelini zayýflatmasý sebebi ile bir takým handikaplarlakarþýlaþabilir, ama AKP ile halklarýn kardeþliðinin nereyekadar mümkün olduðu da hesaba katýlmalýdýr. AKP'ninsamimiyetine ne kadar güvenilebilir ki? Ne de olsaAKP'nin 11 yýllýk iktidar deneyimi ortada duruyor. Diðer taraftan Haziran Günleri'nin açtýðý özgürlükçüdamar, halklarýn kardeþlemesi için büyük umutlar yarat-maktadýr. Bu açýdan S.S. Önder'in eylemlerin ilk gün-lerindeki direngen tavrý geniþ halk kesimlerinden büyüksempatiyle karþýlanmýþtýr. Ne yazýk ki sonradan gelenolumsuz deðerlendirmeler hayal kýrýklýðý olmuþtur. Kürtdostlarýmýz, Haziran Günleri'ni halklarýn kardeþliði içinileriye doðru atýlmýþ, özgürlükçü, iyimser bir adým olarakgörmeli ve hareketin durulmasý için deðil ilerlemesi içinçaba harcamalýdýr.

Çatýþmalarýn Yeniden Baþlama Ýhtimali

Güçleniyor

Temmuz ayýnýn ortalarý geride kalýrken hiç de þaþýrtýcýolmayan bir þekilde AKP müzakere sürecini yokuþasürmeye devam ediyor. Gerillalar sýnýr dýþýna çýkarkenAKP iktidarý, Kürt ulusal hareketinin istediði hiçbirdüzenlemeyi gerçekleþtirilmedi. AKP, süreci saboteederken ortada aldatma ve oyalama taktiðinden baþka birþey yok. Kürt kýrsalýna "kalekollar" yapýlýyor, protesto-larýn üstüne gerçek mermilerle ateþ açýlýyor, insanlarkatlediliyor… Çatýþmalarýn baþlamamasý için herþey yineKürt ulusal hareketinin sabrýna ve alttan almasýna baðlý.Bu konuda Öcalan'ýn tavrý belirleyici olacaktýr. Zamanilerledikçe sinirlerin gerildiði açýk. Kürt ulusal hareketide iktidar üzerinde basýnç oluþturmak için zaman zamanadeta pazularýný þiþirse de AKP'nin hiç de acelesininolmadýðý ortada.

AKP Haziran Günleri'nden

Ne Sonuç Çýkarýr?

AKP'nin Kürt sorununda müzakere masasýna oturuyorsabu, TC devlet politikasýdýr. Baþka bir parti iktidarda

olsaydý da benzer bir çizgi tutturmak zorunda kalacaktý.Zira, Kürt ulusal hareketi, direngenliði ile baþka birdevlet politikasýný tarihten silmiþtir. AKP de zamanzaman KCK operasyonlarýnda olduðu gibi savaþ poli-tikasýna geçiþ yapsa da çatýþmalarýn altýnda kalan tarafolmuþtur. Meselenin diðer bir yüzü de Kürt sorunundaki açýlýmçizgisinin AKP'nin demokratlýk üzerinden kurduðu hege-monyanýn bel kemiðini oluþturmasýdýr. AKP bu çizgisisayesinde liberal aydýnlarý, kimi Kürt aydýnlarýný ve hattasol içerisin-den kimiu n s u r l a r ýöyle ya dab ö y l epeþine taka-bilmiþtir.Ama zamanilerledikçeiþin rengideðiþmeyeb a þ l a d ý .Ö z e l l i k l eH a z i r a nG ü n l e r i ,A K P ' n i nb a h s i n ie t t i ð i m i zh e g e -monyasýnýtümden ge-r i l e t t i .B u n u ndýþýnda þuda ortayaçýktý ki eðerKürdistan'da çatýþmalar kesilirse geniþ ve birleþik bir halkhareketi, AKP'nin karþýsýna dikilmektedir. Ya da tersin-den söyleyecek olursak Kürt illerinde gencecik insanlarölmeye devam etseydi Gezi Parký eylemleri ne kadaryaygýnlaþabilirdi? Ýþte, AKP bu durumun farkýndadýr ve Kürt ulusal hareketiile iplerin gerilmesinden karlý çýkacaðýný düþünmektedir.Ne de olsa RTE'nin þu anki en büyük konsantrasyonuyaklaþan seçimlerdir. Bu açýdan toplumsal muhalefetingerilemesi ve geçmiþ yýllarýn eski atmosferine dönülmesiAKP'nin iþine gelmektedir. Gelecek için de durum budur.AKP, Kürt illerinde çatýþmalar durulursa batýda isyanlar-la sarsýlacaðýný görmüþtür. Bu isyanlara bir de Kürt halkýkatýlýrsa AKP'nin yolun sonuna geleceði aþikardýr. Buyüzden de AKP çatýþmasýzlýk ortamýnýn kendisine iyigelmeyeceðini görmüþtür.

V.U. Arslan

Haziran Günleri'nin açtýðýözgürlükçü damar, halklarýn

kardeþlemesi için büyükumutlar yaratmaktadýr. Bu

açýdan S.S. Önder'ineylemlerin ilk günlerindeki

direngen tavrý geniþ halkkesimlerinden büyük

sempatiyle karþýlanmýþtýr. Neyazýk ki sonradan gelen

olumsuz deðerlendirmelerhayal kýrýklýðý olmuþtur.

Kürt dostlarýmýz, HaziranGünleri'ni halklarýn kardeþliði

için ileriye doðru atýlmýþ,özgürlükçü, iyimser bir adýmolarak görmeli ve hareketin

durulmasý için deðil ilerlemesiiçin çaba harcamalýdýr.

Page 19: Marksist Bakis - 30. Sayı

1177

MARKSÝST BAKIÞ

Haziran direniþi tartýþmalarý sýrasýnda en çok dil-lendirilen meselelerden birisi de benim de içindebulunduðum kuþak olan 90 sonrasý doðan gençliðin,hem eylemlere sayýsal katýlýmýyla belirleyici bir roloynadýðý, hem de eylemlerin yaratýcýlýðý ve içeriðikonusunda bir damga vurduðuydu.Eylemlere 90 kuþaðýnýn damga vurduðu çokçasöylendi. Ancak ne bu kuþak üzerine, ne de genelolarak 'kuþaklar ve eylemlilik' konusu üzerine kap-samlý bir þeyler yazýlýp çizilmedi. Ufak tefek yazýlanþeyler olsa da yazýlarý yazanlarýn 90 kuþaðýna dýþarý-dan bakan ve onlarý anlamaya çalýþan bir tarzdaolmasý kaçýnýlmaz oldu. 90 kuþaðýndan birisi olarakbu yazýyý kaleme alýyor oluþumun bu açýdan daanlamlý olduðunu düþünüyorum. Amacýmsa bu tartýþ-maya bir nebze olsun katký sunmak. Yazýda kýsaca bukuþaðý tarif etmeye çabasý gütsem de esas olarak'direniþ kuþaklarý' konusu üzerinde durulacak. Bir dönemin eylemlerinde, o dönemin gençlik kuþak-larýnýn motor gücü oynuyor olmasý sürpriz deðil.Gençlik, toplumun duyarlý, atak ve mücadeleci birkesimidir. Dolayýsýyla eylemlerin ruhunu anlamanýnyollarýndan birinin dönemin kuþaklarýný anlamaktangeçtiðini düþünüyorum. Bugün tüm dünyadaki, gerekdoðrudan anti-kapitalist, gerekse doðrudan bunuhedef tahtasýna koymasa da genel anlamda 'özgür-lükçü' olarak nitelendirebileceðimiz hareketlerinmotor gücünü her yerde gençlik oluþturuyor. Yani 90kuþaðý dediðimiz þey aslýnda küresel bir kuþak, týpký68 kuþaðý gibi. Peki, Türkiye'deki hareket ne ölçüdeAvrupa'ya ya da occupy (iþgal et) hareketlerine, neölçüde Arap coðrafyasýndaki hareketlere ne ölçüde1968'e benziyor. Bu yazýda bunlarý da tartýþacaðýz. Ýlk olarak Haziran direniþinde gençliðin nerede dur-duðu tartýþmasý ile baþlayalým. Bolsevik.org'da yayýn

lanan 'Haziran Günlerinin Derinliði Meselesi' baþlýk-lý yazýda, Haziran direniþinin sýnýfsal karakteritartýþýlýrken bunu orta sýnýf eylemleri olarak görenanlayýþa yönelik eleþtiriler sýrasýnda þöyle deniyor."Hareketi belirli bir þablona oturtmaya çalýþmakanlamsýz, ama bir isim vermeye çalýþacak olursakbunun adýnýn bir gençlik hareketi olduðunu belirt-memiz gerekir."Hareketi, gençlik hareketi olarak adlandýrmakkuþkusuz çok anlamlý. Ortada yeni gençlik kuþaðýnýninanýlmaz bir hýzda yükselen politizasyonu var.Sürekli, 'olaylara karýþma' telkinleri ile büyümüþ onbinlerce gencin polisle çatýþtýðý bir atmosferin, büyükbir deðiþimin kanýtý olduðu gerçeði su götürmüyor.Peki, bu deðiþim birden bire mi oldu? Kesinliklehayýr. Öncelikle hareketin AKP iktidarýna yönelikönemli bir öfke ve mücadele birikiminin ürünüolduðunu söylemek gerekiyor. AKP iktidarýnýnpiyasacý, neo-liberal politikalarýn gerektirdiði yaðmave talana yönelik bu ülkede önemli bir mücadelebirikiminin olduðunu söylemek mümkün.

HaziranGünleri veGençlik

Page 20: Marksist Bakis - 30. Sayı

Muhafazakârlaþma hamlelerine yönelik öfkeden debahsetmek gerekir. Ýlerici, özgürlükçü talepler taþýyanyeni gençlik kuþaðýnýn iþin içine girmesi iþin renginideðiþtirdi. Ancak bana kalýrsa AKP karþýtý odaðýn engüçlü kesimi öðrenci gençlik hareketi oldu. YýllarcaAKP'li bakanlar, üniversitelere þemsiyesiz gidemedi-ler. Sokak muhalefetinin temel unsuru da öðrencigençlikten baþkasý deðildi. Ayrýca öðrenci gençlikhareketinin AKP karþýtý odaðý olduðunu söyledik.Ancak, AKP öncesinde de verilen mücadeleninbugüne aktarýlan mirasýn bir parçasý olduðunudüþünüyorum. Özellikle 80'lerin sonundan itibarenTürkiye'deki gençlik hareketi bugüne önemli katkýlar-da bulundu. Ayrýca eklemekte fayda var, Hazirandireniþi, Türkiye tarihinin toplumsal muhalefet biriki-minin en önemli kýsýmlarýný hafýzasýnda tutan biryapýya sahip. 2013 Haziran'ýna ve özellikle AKP'yeyönelik yoðun öfkeye aktarýlan birikim için daha dasayýlacak þeyler buluna-bilir ancak bu kadarý mese-lenin özünü anlamak bakýmýndan yeterli. Bunlarý,bugüne ve bugünün gençliðine býrakýlan mirasýn iyi vekötü yanlarýný tartabilmekiçin iyi incelemek gerekli.

Haziran Gençliði

Kimdir?

Peki, bu mirasýn bugünküsahibi olan 90 kuþaðýkimdir ve ne istemektedir?Öncelikle meseleyi spesi-fik alanda inceleyelim veTürkiye'deki 15-22 yaþarasý gençlere bakalým.Türkiye'de 68 ve 78kuþaðýnýn hikayeleri ilebüyüyen ve onlarýn çocuk-larý olan nesil ciddi bir yenilgi ve yýlgýnlýk psikolo-jisinin içinde büyümüþtü. 12 Eylül'ün toplumsalmuhalefetin üzerinden tahmin edilenden çok dahabüyük bir hasar býrakarak geçti. Sadece solu deðilbütün bir toplumun psikolojisi açýsýndan tam anlamýy-la egemenlerin istediði sonucu alan bir hamle oldu.Gençlik, 'Özal gençliði' diye tabir edilen kayýp birkuþaða dönüþtürüldü. SSCB'nin çöküþünden sonratüm dünyada inanýlmaz bir bireycilik ve 'önce kendinikurtar'cýlýk yayýldý. Türkiye'deki eylemin dinamiklerinden birisinin degençliðin bireysel alanýna yoðun bir siyasal Ýslamcýmüdahalenin olduðu söylenebilir. Ýnsanlarýn ne yiyipne içtiðine hatta yatak odalarýna dahi karýþan bir ikti-dardan bahsediyoruz. Dolayýsýyla, tepkilerden birininbu yönde olmasý doðaldýr. Tartýþmamýzýn asýl önemlikýsmý, aslýnda yenilgi psikolojisini yaþamamýþ birkuþak yetiþmiþ olmasý. 'Komünizm çöktü'palavralarýnýn etkisine yoðun biçimde maruzkalmayan, 12 Eylül yenilgisini ya da travmasýný

yaþamýþ anne babalarýn çocuklarý olsalar da, bir önce-ki nesil gibi bu travmanýn toplum üzerinde daha yoðunbir þekilde bulunduðu bir döneme denk gelmeyen birkuþak var öncelikle. Bu kuþaðýn küresel bir kuþak olduðunu söylemiþtik.Bütün dünyada kendilerini söylenildiði gibi yaþamakistemeyen bir gençlik kuþaðý var. Ýslam ülkelerindebu, iþin içine yaþam tarzý girdiði ölçüde çok dahabelirleyici durumda. Geçmiþte üniversitede hakmücadelesi üzerinden yürüyen gençlik hareketininçehresi deðiþeceðe benziyor. Bunun sinyalleri ODTÜdireniþinde hissedildi. 'Diktatörlüðe karþý demokrasive özgürlük isteyen bir gençlik' Türkiye gençlikhareketi açýsýndan ön planda olacak gibi. Hatta siyasalÝslam'ýn dindar gençlik projesi tam da buraya oturu-yor. 4+4+4 gibi projelerle hedeflenen þeylerden birisibu. AKP iktidarý muhafazakârlaþtýrdýðý toplumungençliðinin de toplumun bir yansýmasý gibi olmasýnýistiyor. Ancak atlanan þey þu, gençliðin özellikleiçinde bulunduðumuz þu çaðda bu kalýplara sýðmasýoldukça zor. (Kaldý ki gençliði bu kalýplara girmeye

ikna edecek bir meþruiyetide kalmadý bugünün muk-tedirleri haline gelenÝslamcýlarýn.)

68'den Bugüne

Küresel Gençlik

Kuþaklarý

Türkiye'deki kuþaðý eli-mizden geldiðince tarifle-meye çalýþtýk. Bilindiði

gibi 2008 krizinden sonra özellikle 2011'den sonraiyice hareketlenen ve hala süren en önemlileriYunanistan, Ýspanya, Ýtalya, ABD, Þili, Tunus ve Mýsýrolmak üzere büyük eylemler meydana geldi. YaniTürkiye'deki Haziran eylemlerinin küresel birhareketin parçasý olduðu aþikâr. Kaldý ki bunlarýn kýs-men domino etkisi yaratmasý, kýsmen de, benzerkoþullarýn benzer sonuçlar doðurmasý nedeniyle eþzamanlý olmasý olaðan. Bu, yalnýzca bugün deðil,geçmiþte de böyle olmuþtu. Peki, Türkiye'dekihareket, Avrupa ve ABD'deki harekete ya da KuzeyAfrika'daki harekete ne kadar benziyor. Bu ulus-lararasý benzerlikler ve farklýlýklar geçmiþte nasýldý?

1188

MARKSÝST BAKIÞ

''KKoommüünniizzmm ççöökkttüü''ppaallaavvrraallaarrýýnnýýnn eettkkiissiinneeyyooððuunn bbiiççiimmddee mmaarruuzz

kkaallmmaayyaann,, 1122 EEyyllüüll yyeenniillggiissiinnii yyaa ddaa ttrraavvmmaassýýnnýýyyaaþþaammýýþþ aannnnee bbaabbaallaarrýýnn ççooccuukkllaarrýý oollssaallaarr ddaa,,bbiirr öönncceekkii nneessiill ggiibbii bbuu ttrraavvmmaannýýnn ttoopplluummüüzzeerriinnddee ddaahhaa yyooððuunn bbiirr þþeekkiillddee bbuulluunndduuððuu bbiirrddöönneemmee ddeennkk ggeellmmeeyyeenn bbiirr kkuuþþaakk vvaarr öönncceelliikkllee..

Page 21: Marksist Bakis - 30. Sayı

Kýsaca bunlara deðinmek istiyorum.Öncelikle Türkiye'deki hareketin mevcut küreselhareketlerden farklý dinamiklere sahip olduðunu söyle-mek gerekiyor. Yalnýzca, siyasal Ýslamcýlara yönelikdireniþlerdeki dinamiklere yaklaþtýðýný söylemek yanlýþolmayacak. Özellikle bolsevik.org'da ya da MarksistBakýþ dergisinin önceki sayýlarýnda siyasal Ýslam'ýnOrtadoðu çapýnda bir gerilemeye gideceðini ifadeederken sunduðumuz en önemli argüman; gençliðinÝslamcýlarýn kalýplarýna uymadýðý savýydý. Bunu daha2009 yýlýnda Ýran'da görmüþtük.Ýslamcý iktidarýn sayesinde yetiþenbir ateist gençlik kuþaðý, Mollarejimine büyük bir öfke duyuyor.Ayný þekilde, Tunus baþta olmaküzere, Kuzey Afrika'da MüslümanKardeþler'in iktidarý almasýndansonra kendisine yönelen öfkeninönemli nedenlerinden birisigençliðin artýk bu yaþam biçiminesýðmayacak olmasý. Mýsýr'dakiöfkenin temel kaynaðýnýn açlýk,yoksulluk, iþsizlik, yüksek enflas-yon ve pahalýlýk olduðu sugötürmez bir gerçek. AncakMüslüman Kardeþler'in bir yýllýkdeneyimi özellikle gençlik kuþaðýaçýsýndan siyasal Ýslam'ýn da onlarabir kanal oluþturamayacaðý gerçeðiortada duruyor. Bu anlamdaTürkiye'deki hareketi, temelinegeleceksizliði ve ekonomik krizialan Avrupa ve ABD gençlik eylem-lerinden biçimsel olarak ayýrabili-riz. Dediðimiz gibi Türkiye'dekihareket 'özgürlük' konusunu dahamerkeze yerleþtirmiþ durumda.Ancak occupy hareketinin ilham ver-mesi ve Türkiye'de Gezi Parký merkezli benzer "iþgal et"eylemlerin gerçekleþmesi hareketin uluslararasý niteliðibakýmýndan dikkat çekici. Yine de temel dinamik, hedef,söylem ve biçimlerinin farklýlýklar içeriyor. 68 gençlik hareketinin incelemesini ise bu farklýlýklarýanlayabilmek için bir araç olarak kullanacaðýz. Bilindiðigibi 68 hareketi de küresel bir þekilde etkisini gösterdi.Burada yukarýda tartýþtýðýmýz bir konuyu tekrar elealmakta yarar var. Ýkinci Dünya savaþýnýn acýlarýnýyaþamýþ, kanaatkâr bir kuþaðýn aksine, yerleþik kalýplarasýðamayan küresel bir kuþaðýn yetiþtiði bir ortam vardý oyýllarda. Yine günümüzü o yýllarla karþýlaþtýrýrken þu ben-zerlik de dikkat çekici. O günkü kuþaðýn hareketini hýz-landýran ve harekete katký veren bir teknoloji devrimininbir benzeri günümüzde de yaþanýyor. O günlerde yeniyaygýnlaþmaya baþlayan televizyonun etkisiyle görselbasýnýn önem kazanmasý ve özellikle Vietnam savaþýnda

ortaya çýkan vahþetin tüm dünyada canlý ve yakýcý birþekilde hissedilmesini saðladý. Bugün ise sosyal medya,hem ana akým medya sansürünü kýran özgür bir haber-leþme aracý, hem de hýzlý bir iletiþim kanalý olarakharekete damgasýný vurmuþ durumda. Farklýlýklarkonusuna gelirsek, öncelikle 68 hareketinin uluslararasýdüzeyde homojen olmadýðý zaten bilinen bir gerçek.Örneðin Ýran ve Türkiye gençlik hareketleri birbirlerinebenzerlik gösterirken Avrupa 68'i biraz daha farklý,ABD'de yaþanan hareket ise bunlardan da farklýydý.

Dolayýsýyla günümüzdeki ulus-lararasý hareketin farklýlýklargöstermesi olaðan. Burada 2013Türkiye hareketinin Fransýz 68'inebenzediði söylenebilir. Hemdireniþin biçimi, yaratýcýlýðý veestetiði hem de meselenin temeldinamiðinin otoriter yönetimekarþýt bir özgürlük olmasý bakýmýn-dan önemli benzerlikler taþýdýðýnýdüþünüyorum. Bu anlamýyla,Türkiye'deki 68 hareketinin bugün-le taban örgütlenmeleri, forumlargibi benzerlikleri olduðunusöyleyebilsek de, o günlerin temeldinamiði olan "yetiþtik çünkübiz…" mantýðýyla yurtsever vevatana hizmet etme odaklý idealler-den farklý bir noktada duruyor.

Sonuç

Türkiye'deki ve dünyadaki gençlikhareketi üzerine bu meseleleriortaya koymak önemli. Buradatabanýn dinamiklerine göre siyasetüretme görevi de yýllarca gençlikhareketinin önemli parçasý olmuþsosyalistler için olmazsa olmaz bir

gündem. Gençlik mücadelesi perspek-tiflerini de biraz açacak olursak, sosyalist gençliðin herþeyden önce yeni motivasyon ve dinamiklerle meseleyigöz önüne almasýnýn faydalý olduðunu düþünüyorum.Öncelikle içinde bulunduðumuz kuþaðýn bir parçasýolduðumuzu unutmamalýyýz. Bunu þu yüzden vurguluyo-rum, solun kimi saðlýksýz ya da dönemin ruhuna dokuna-mayan gelenekleri ister istemez rutinlerimize iþleyebili-yor. Bu yüzden içinde bulunduðumuz kuþaða dýþarýdanbakmak bizi hiçbir yere ulaþtýrmaz.

Serkan Üstün

1199

MARKSÝST BAKIÞ

Bu kuþaðýn küresel birkuþak olduðunu söylemiþtik.Bütün dünyada kendilerinisöylenildiði gibi yaþamak

istemeyen bir gençlik kuþaðývar. Ýslam ülkelerinde bu, iþin

içine yaþam tarzý girdiðiölçüde çok daha belirleyici

durumda. Geçmiþte üniversi-tede hak mücadelesi

üzerinden yürüyen gençlikhareketinin çehresi deðiþeceðe

benziyor. Bunun sinyalleriODTÜ direniþinde hissedildi.'Diktatörlüðe karþý demokrasive özgürlük isteyen bir genç-lik' Türkiye gençlik hareketiaçýsýndan ön planda olacak

gibi. bilmek için de aynýþekilde bu sýnýrlarý aþabilenbir emek söylemi geliþtire-

bilmek çok önemli.

Page 22: Marksist Bakis - 30. Sayı

2200

MARKSÝST BAKIÞ

AKP'nin 11 yýldýr süren iktidarýný ve eline topladýðý muazzam gücü mümkün kýlan, uygun ulusal ve ulus-lararasý konjonktürün yolunu açmasý olmuþtur. Ulusal konjonktürde içinden çýktýðý Ýslamcý partinin (FaziletPartisi) kökleþmiþ ciddi tabanýnýn desteðinin yaný sýra merkez saðýn çökmüþ olmasýndan dolayý AKP'yeyönelen kitleler kadar neolibe-ralizmin 1990'larýn sonunda yaþadýðý krize(1) çözüm olarak tek alternatifolarak beliren AKP'ye egemen sýnýfýn verdiði destek etkili olurken uluslararasý baðlamda ise AB veABD'nin desteðini arkasýna almasý AKP'yi büyük oranda güçlendirmiþtir.

AKP, her ne kadar temelde ulusal ve uluslararasý kon-jonktürün uygunluðu baðlamýnda bu ölçüde güçlühale gelerek Türkiye tarihi açýsýndan köklü deðiþim-leri gerçekleþtirdiyse de bu koþullardan yararlanarakilerlemesinde fýrsat veren, aslen, AKP'nin geniþkitlelerin desteðine sahip olmasý -giderek de budesteði artýrmasý- olmuþtur; sahip olduðu kitledesteði onu bir aktör olarak vazgeçilmez ve baþarýlýkýlmýþtýr. Kýsacasý AKP'nin gücünün kaynaðý geniþtoplumsal kesimlerin -farklý siyasal ve sýnýfsal köken-lerden- desteðini kazana-bilmesi ve bu desteðiTürkiye ekonomik, siyasal ve kültürel deðiþimlerinin

gerçekleþmesini mümkün kýlmakta kullanmasý yatmak-tadýr. AKP'nin kitlesel destek kazanmasýnda ve bu desteði geniþletmesinde konjonktürünuygunluðu kadar yürüttüðü stratejiler ve bu çerçevede aldýðý destek de büyük orandaetkili olmuþtur. AKP'ye destek veren kesimler arasýnda liberal aydýnlarýn özel bir yerivardýr. Liberal aydýnlarýn AKP iktidara gelmeden önce baþlayan desteði, -kimi kop-malara karþýn- AKP iktidarýnýn önemli bir dönemi boyunca da devam etmiþ ve liberalaydýnlar AKP'nin hegemonya kurmasýna büyük oranda iþlev üstlenmiþlerdir. Liberalaydýnlarýn doðrudan AKP'ye yönelik deðerlendirmeleri ya da askeri-sivil bürokrasiyihedef alan, "demokrasi", "insan haklarý", "askeri vesayet ve darbe karþýtlýðý" üzerindekurduklarý söylemleri, AKP'nin büyük oranda rýza saðlamasýnýn ideolojik temelleriniyaratarak ve hegemonya kurmasýna katký sunarak bu partinin yürütücüsü olduðu köklüdönüþüm sürecinde kritik bir misyon üstlenmiþtir.Liberal aydýnlarýn gerçekleþtirdikleri iþlev; sadece AKP'yi destekleyen kitleyi geniþlet-

AKP'nin HegemonyasýDaðýlýrken: Liberal

Aydýnlar ve Demokrasi

Liberallerin tezlerinin

aksine sivil-askeri

bürokrasinin gücünün

kýrýlmasýnýn demokratik-

leþmenin teminatý

olmadýðýný, sivil denilen

rejimlerin de ayný baský-

cýlýðý rahatlýkla uygu-

layabileceðini Haziran

günlerinde açýkça

gördük. Demokratikleþ-

menin tek garantisi

vardýr; o da yaþamýný,

geleceðini belirlemek

için sokaða dökülmeye,

kavga ver-meye hazýr

kitleler. Bu mücadele

olduðu sürece demok-

rasi kazanýlabilir.

(1) "12 Eylül darbesi ve Özal restorasyonundan miras kalan tüm temsil iliþkilerimatrisi(siyasi partiler, kadrolar ve ideolojiler) yine o dönemden kalan ama 1990'larýn sonun-da büyük bir gürültüyle çökmeye baþlayan neo-liberal ekonomik modelin altýnda kaldýlar.Bu 'durum' 12 Eylül ve Özal restorasyonunun tükendiðini gösteriyordu." Ergin Yýldýzoðlu,"AKP ve Liberal Entelektüellerin Yavaþ Ýntiharý", (Der. Ýlhan Uzgel ve Bülent Duru), AKPKitabý: Bir Dönüþümün Bilançosu, Phoneix Yayýnevi, Ankara 2010, s.110.

Page 23: Marksist Bakis - 30. Sayı

meye hizmet etmemiþ, muhalif saflarý da etkisizleþtirmiþ(2) (neredeyse pasif rýzalarýný kazanmýþ) ve etkili birmuhalefetle karþýlaþmayan AKP'nin eli daha da güçlen-miþ; hegemonyasý daha da pekiþmiþtir. Dünyanýn birçok yerinde olduðu gibi Türkiye'de de ikti-dar ile aydýnlarýn iliþkisi ve bu iliþki temelinde iktidarýnkendi meþruiyetini saðlamasý ve/veya güçlendirmesininuzunca bir geçmiþi vardýr. Son dönemlerde gündemegelen Demokrat Parti ile Necip Fazýl Kýsakürek (ve onunBüyük Doðu dergisi) arasýndaki iliþkiden; 27 Mayýsdarbesiyle iktidarý alan askerlerle Kemalist aydýnlararasýndaki münasebete kadar bu olgunun çok sayýdaörneðini ortaya koymak mümkündür. AKP iktidarý döne-minde de bu iliþki liberal aydýnlar üzerinden yaþanmak-tadýr.

Hegemonya ve Liberal Aydýnlar

Hegemonya ve aydýnlardan bahsedeceksek Gramsci'yireferans almadan bu tespitleri yapmak olmaz. Gramsci,Batý'da devrimlerin baþarýsýzlýðýný anlamak adýna Batý'dadevletin deðiþen niteliðine -sivil toplum alanýnýn geniþliðive bu alanda baðýmlý sýnýflarýn rýzasýný saðlamasýna-vurgu yapmýþtýr. Gramsci bu baðlamda Lenin'den aldýðý

h e g e m o n y akavramýný kul-lanýr ve bukavramla zor ilerýzanýn birlik-

teliðinin bir dengesinden dem vurur: "Parlamenter rejimin klasik alaný haline gelen þeyiçerisinde hegemonyanýn 'normal' þekilde icra edilmesini,güç ile rýzanýn deðiþen oranlarda birbirini dengeleyerek(gücün rýzayý çok fazla aþmamasý koþuluyla) oluþturduk-larý kombinasyon karakterize eder."(3) Gramsci'nin hegemonya kavramýnýn baþlýca iki baðlamývardýr. Bunlardan birincisi"egemen sýnýfýn bir fraksi-yonunun, ahlaki ve entelektüel liderliði yoluyla egemensýnýfýn öbür müttefik fraksiyonlarý üzerinde denetimuyguladýðý sivil toplumdaki bir süreç"(4) iken diðeri"egemen ve baðýmlý sýnýflar arasýndaki bir iliþkidir"(5) veyine "entelektüel ve moral yönetim"(6) baðlamýnda elealýnýr. Hegemonya kavramýnýn tek baðlamý rýza saðlan-masý olmasa da gerek müttefik gerekse baðýmlý sýnýflarüzerinde rýza saðlanmasý, "entelektüel ve moral yönetim"olarak etkin olunmasý birincildir. Hegemonyanýn kurul-masýna rýzanýn etkin olduðu bir süreç görünümü verilme-ye çalýþýlýrken hem ikna etmenin zorlayýcý bir aracý olarakhem de rýzasý kazanýlamayanlarýn disipline edilmesibaðlamýnda zora baþvurulur. Vitrinde görünen, ön plandaolan rýza kazanýlmasý iken zor geride caydýrýcý vegerekirse cezalandýrýcý güç olarak varlýðýný korur ve his-settirir(7).Gramsci açýsýndan rýza, egemen grubun "entelektüel vemoral yönetim" kurarak müttefik ve/veya baðýmlýsýnýflarý ikna etmesi yoluyla onlarýn deðer ve çýkarlarýnýbiçimlendirmesini ifade etmektedir:"Bir toplumsal grubun baskýnlýðý (suprematie), "egemen-lik" ("domination") olarak ve "entelektüel ve moral yöne-tim" olarak, kendini iki biçimde gösterir. Bir toplumsalgrup, "temizleme" ya da boyun eðdirme amacýný güttüðühasým gruplar üzerinde, gereðinde silahlarýn gücüyle deolsa, egemenliðini (buyurganlýðýný) uygular, ve kendineyakýn ya da baðlaþýk olan gruplarý yönetir. Bir toplumsalgrup, hükümet erkliðini fethetmeden önce de yöneticiolabilir ve hatta olmalýdýr da (ve erkliðin kendisinin fethiiçin baþlýca koþullardan biri de iþte budur)…"(8)Gramsci, devletin -özellikle Batý'da- sadece bir baský

2211

MARKSÝST BAKIÞ

(2) Özellikle AKP'nin sivil ve askeri bürokrasinin gardýný büyük ölçüde düþürdüðüdöneme kadar AKP'nin eski egemen sýnýflara karþý yürüttüðü mücadeleye karþýçýkmak bir yana, onu eleþtirmek bile askeri vesayet yanlýsý olarak suçlanmak; dar-beci, anti-demokrat olmakla itham edilmek için yeterli olmuþtur.(3) Antonio Gramsci, Gramsci Kitabý: Seçme Yazýlar 1916-1935, (Haz. DavidForgacs), Dipnot Yayýnlarý, Ankara 2010, s.323. (4) Martin Carnoy, "Gramsci ve Devlet", Praksis, S:3 (2001), s.257.(5) Age, s.257.(6) Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri Seçmeler, Onur Yayýnlarý, Ýstanbul1996, s.14.(7) "…þu alamda denebilir ki, Devlet- siyasal toplum + "civile" toplum, yani zor-layýcý bir güce bürünmüþ hegemonya…" Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri,s.329-330.(8) Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri Seçmeler, s.14.

LLiibbeerraall aayyddýýnnllaarrýýnn ddooððrruuddaannAAKKPP''yyee yyöönneelliikkddeeððeerrlleennddiirrmmeelleerrii yyaa ddaaaasskkeerrii--ssiivviill bbüürrookkrraassiiyyii hheeddeeffaallaann,, ""ddeemmookkrraassii"",, ""iinnssaannhhaakkllaarrýý"",, ""aasskkeerrii vveessaayyeett vveeddaarrbbee kkaarrþþýýttllýýððýý"" üüzzeerriinnddeekkuurrdduukkllaarrýý ssööyylleemmlleerrii,,AAKKPP''nniinn bbüüyyüükk oorraannddaa rrýýzzaassaaððllaammaassýýnnýýnn iiddeeoolloojjiikktteemmeelllleerriinnii yyaarraattaarraakk vveehheeggeemmoonnyyaa kkuurrmmaassýýnnaa kkaattkkýýssuunnaarraakk bbuu ppaarrttiinniinnyyüürrüüttüüccüüssüü oolldduuððuu kköökkllüüddöönnüüþþüümm ssüürreecciinnddee kkrriittiikk bbiirrmmiissyyoonn üüssttlleennmmiiþþttiirr..

Page 24: Marksist Bakis - 30. Sayı

aracý deðildir; rýza ile zorun dengesine dayandýðýnýsavunur(9). Egemen grup baðýmlý sýnýflar üzerinde aktifya da pasif rýza oluþturmaya çalýþmakta; rýzasýna ulaþýla-mayan unsurlara karþý zoru gündeme almaktadýr. Egemensýnýf bu þe-kilde hegemonya kurmaktadýr. Egemengrubun baðýmlý sýnýflarýn rýzasýný kazanmasýnda enönemli iþlevi yerine getiren aydýnlar olmaktadýr.Egemen olmaya talip grup, hegemonya kurmasürecinde kendi organik aydýnlarýyla yürüt-tüðü faaliyetle geleneksel aydýnlarý dakazanmak durumundadýr. Kýsacasý aydýnlartoplumsal deðiþimin gerçekleþmesinde -entemeli bir toplumsal grubun egemen sýnýfhaline gelmesinde- Gramsci açýsýndankritik bir rol oynamaktadýr. AKP'ye Omuz Verenler: Liberal

Aydýnlar

AKP'nin hegemonya kurmasý için rýzasaðlamasýnda önemli bir rolü liberalaydýnlar üstlenmiþ; bu rol sadecekitlelerin AKP'nin iktidarýna iknaedilmesiyle sýnýrlý kalmamýþ olasýmuhalefet odaklarýnýn etkisizleþti-rilmesi ve meþruiyetlerinin sarsýlmasýçabasýný da kapsamýþtýr.AKP ile liberal aydýnlar arasýndakiiliþkiyi ele alan, kendisi de bu liberalaydýnlarýn önde gelen bir üyesi olanÖmer Laçiner, liberal aydýnlarýn AKP'yenasýl destek olduklarýný bir yandanbaðýmlý sýnýflarýn rýzasýnýn kazanýlmasýdiðer yandan da muhalefet odaklarýnýnmeþruiyeti sorgulanýr hale getirilerekonlarýn kötürümleþtirilmesinde oynadýðý rolüzerinden açýklamaktadýr:"…AKP kendi baþýna bu "takiye" ithamýnýsavuþturmakta epeyce zorlandý. Onun bu kritikzorlukla baþ edebilmesinde sol-liberal aydýnkamuoyunun ülkenin bu hegemonik entelektüelçevresinin payý þüphesiz büyüktür. Büyük çoðunluðu,AKP'de temsil edilen dini-geleneksel hayat tarzýnýn haylidýþýnda yaþayan bu sayýca az ama bilgi ve fikrî donaným-larý, medya ve akademyada veya rafine kültür-sanat dal-larýndaki performans ve kiþilikleri ile etkili konumda olanbu çevre, sadece dini-muhafazakâr hayat tarzýnýn "ikincisýnýf" sayýlmasýndan kaynaklanan talepleri özgürlük vetemel haklar açýsýndan savunmak ve bu noktada devletçimuhafazakârlýðýn ideolojik baskýsýnýn "çaðdaþ" maskesi-ni indirmekle kalmadý; daha da önemlisi ayný odaklarýn

AKP'nin parti ve hükümet olarak meþruiyetini süreklisorgulayan, gündemde tutan siyasal baskýsýnýn tersineçevrilmesinde, yani bizatihi bu baskýnýn ve onundayandýðý devletçi Atatürkçülüðün, demokrasi ve hukuk

devleti gibi en çaðdaþ deðer ve ölçütler bazýnda birmeþruiyet sorgulamasýndan geçmek zorunda

olduðu kanýsýnýn yaygýnlaþmasýnda, genelkamuoyunda bu havanýn giderek daha belirgin

hale gelmesinde bilhassa etkin bir roloynadý."(11)Liberal aydýnlarýn AKP'yi el üstündetutarken yüklendikleri temel odakKemalistler gibi görünse de aslen bukolay lokmanýn üstünü hemen çizdiktensonra yüzlerini döndükleri sosyalist sololmuþtur. AKP'ye gerçek ve etkilimuhalefetin devrimcilerden geleceðiniiyi bilen liberal aydýnlar, oklarýnýsosya-listlere yönelterek onunmeþruiyetini, toplumsal desteðini sars-maya çalýþmýþlardýr. Murat Belge'ninHopa eyleminde katledilen MetinLokumcu'yu Ergenekoncu ilanetmesinden tutun da Taraf gazetesininsayfalarýndan Deniz Gezmiþ'in darbeciilan edilmesine kadar uzanan sosya-listlere yönelik ithamlar, AKP'ningeriye kalan tek muhalefet odaðý olaraktespit ettiði "sokak mücadelesinin"örgütleyicilerinin sayýsal güçlerine oran-la büyük toplumsal etkilerini kýrmaya

yönelmiþtir. (Bu çabanýn AKP vedestekçileri adýna ne derece önemli olduðu

Türkiye'yi sarsan Haziran günler ile kendinigöstermiþtir.) Liberal aydýnlar bir yandan

"demokrasi", "insan haklarý" üzerindenAKP'nin toplumsal hegemonya saðlamasýnda

ideolojik altyapýsý oluþtururken diðer yandan daAKP'ye karþý geliþebilecek çeþitli muhalefet odak-

larýný pasifleþtirmeye, kötürümleþtirmeye hizmetetmiþlerdir.

Demokrasi mi Demiþtiniz!

Liberal aydýnlarýn AKP'ye verdikleri desteðin temelindeTürkiye'de var olan "askeri vesayet" rejiminin ortadankalkmasýnýn ülkenin demokratikleþmesini saðlayacaðýtespiti bulunmaktadýr. Sivil-askeri bürokrasinin belinibüken AKP, bu çerçevede liberal aydýnlarýn sonsuzdesteðini kazanmýþ; onlara ihtiyacý kalmayýp bu aydýnlarasýrt çevirdiðinde bile iliþki tek taraflý olarak önemli bir

2222

MARKSÝST BAKIÞ

Gramsci,devletin -özel-likle Batý'da-

sadece bir baskýaracý deðildir; rýzaile zorun dengesine

dayandýðýný savunur.Egemen grup baðýmlý

sýnýflar üzerinde aktifya da pasif rýza oluþtur-maya çalýþmakta; rýzasý-

na ulaþýlamayanunsurlara karþý zorugündeme almaktadýr.

Egemen sýnýf bu þekildehegemonya kurmak-

tadýr. Egemen grubunbaðýmlý sýnýflarýnrýzasýný kazan-

masýnda en önemliiþlevi yerine

getiren aydýn-lar olmak-

tadýr.

(9) "Parlamenter rejimin klasik alaný haline gelen þey içerisinde hegemonyanýn 'normal' þekilde icra edilmesini, güç ilerýzanýn deðiþen oranlarda birbirini dengeleyerek (gücün rýzayý çok fazla aþmamasý koþuluyla) oluþturduklarý kombinasyonkarakterize eder." Antonio Gramsci, Gramsci Kitabý: Seçme Yazýlar 1916-1935, s.323.(10) Age, s.280.(11) Ömer Laçiner, "Devletçi-Milliyetçi Cenah Sözcülerinin Timsah Gözyaþlarý", Birikim, S:222 (2007), s.4-5.

Page 25: Marksist Bakis - 30. Sayı

süre boyunca devam etmiþtir. AKP gücünüpekiþtirdikçe kendisine yönelen her türlümuhalefete soluk aldýrmayan baskýcý tutumuher geçen gün artarak kendini gösterse deliberal aydýnlarýn "demokrasi" adýna AKP'yedesteðinde eksilme yaþanmamýþ; hatta buunsurlar tarafýndan hedef tahtasýna AKPdeðil de çeþitli ithamlarla baský altýna alýnanAKP karþýtý muhalefet oturtulmuþtur. AncakAKP'nin liberal aydýnlara gereksinimikalmamasýyla çatýrdama yaþayan bu ittifakason darbe Haziran günlerinde vurulmuþtur.AKP'nin ve "askeri vesayet" sonrasý rejimindemok-ratikliði konusunda Haziran günleriartýk tartýþýlacak bir nokta býrakmasa da"demokrasi" söylemi günümüzde egemengüçlerin eylemlerini meþrulaþtýrmada sihirlibir sözcüðe dönüþtüðünden üzerine deðer-lendirmeleri hak etmektedir.Liberal aydýnlar AKP'yi demokrasi havarisiilan ederken devrimciler demokrasiningeliþiminin "askeri vesayet" rejimi denilen,sivil-askeri bürokrasinin belirleyiciliðindekidönemin kapanmasýyla doðrudan baðlýolmadýðýný; sivil(!) rejimlerinde ayný anti-demokratik, baskýcý iktidarý yaþatabileceðinitartýþmýþlardýr. AKP'nin baskýcýlýðýný dakendileri, diðer bütün muhaliflerle birliktedeneyimlemiþlerdir. Demokrasinin nasýlyeþereceði üzerine bu tartýþma Marksizminburjuva demokrasisi üzerine deðer-lendirmelerinin yeniden hatýrlanmasýnýgerekli kilar.Kapitalizminin siyaset formülü þudur; köletoplumu ya da feodalizm gibi açýktangörülmeyen, üstü örtülmüþ sömürüyütamamlayan "çoðunluðun yönetimi" safsata-larý altýnda toplumun küçük bir azýnlýðýnýnellerine býrakýlmýþ iktidar. Parlamento seçim-lerinde 4-5 yýlda bir kullanýlan bir oyaindirgenmiþ halkýn yönetimi! Özgürlüðe,çeþitli haklara sahip olunduðu hissi! Hangi tür seçim yaþanýrsa yaþansýn, beþdakikalýk demokraside hangi parti seçilirseseçilsin üretim araçlarýna kapitalistler sahipolduðu sürece çoðunluðu çýkarlarý yoksayýlýr. Kapitalistler ekonomi üzerindekikontrolleri sayesinde toplumun bilgi kay-naklarýný, ikna araçlarýný, eðitimi ve baskýyada egemen olurlar. Bu araçlarla da çoðun-luðun kararlarýný, seçeneklerini etkilerler;kimin seçileceðini bile belirler. Liberaller tarafýndan kutsanan burjuvademokrasisi en ileri örneklerinde bile güdükolmaktan kurtulamaz; halkýn çoðunluðunu

temsil filan edemez.Görünüþteki geniþdemokratik haklar (gös-teri, yürüyüþ, örgütlenmehaklarý gibi) egemensýnýfa karþý yöneldiðianda bir kenarab ý r a k ý l ý v e r i l i r .Avrupa'nýn göbeðinde,anti-kapitalist hareketinprotestolarýnda bir gençpolis tarafýndan doðru-dan vurularaköldürülmüþ; bir eylem-cinin plastik mermiyle gözü çýkarýlmýþ, aynývaka Almanya'da da baþka bir protestodatekrarlanmýþtýr. Egemen sýnýflar kendilerinigüvende hissettiklerinde, ezilen vesömürülen sýnýflardan yana tehdit görmedik-lerinde demokratik haklarýn kullanýmýnýnönünü açarlar. Ne zaman ki kendi iktidarlarý-na yönelmiþ, ezilenler ve sömürülenler cep-hesinden güçlü bir tehdit vardýr; o endemokratik ülkelerin nasýl birer canavaradönüþtükleri, amansýz baskýnýn yaný sýragerekirse faþistlerin iplerini saldýklarý(bakýnýz yakýn dönem Yunanistan) hemengörülür. Devrimci Marksistler her zaman demokratikhaklarýn baðþedilemeyeceðini ancakkazanýlabileceðini savunagelmiþtir. Oyhakkýnýn iþçi sýnýfý tarafýndan Birinci DünyaSavaþý sonrasýndaki Avrupa'yý sarsandevrimci dalganýn ürünü olarak kazanýlmasýya da Türkiye'de kamu emekçilerinin 12Eylül sonrasý sendikalaþma hakkýný sokaktasöke söke almasý gibi. Demokratik haklarýnbu þekilde kazanýlmasý onlarýn korunmasýnýnda teminatýdýr; çünkü ezilenler vesömürülenlerin bilincinde, özgüvenindegeliþmenin ürünleridirler. Bu geliþme onlarýdaha da ileri götürür; daha büyük kazanýmlariçin gelecek mücadelelerin önünü açar. Kýsacasý, sivil-askeri bürokrasinin gücününkýrýlmasýnýn demokratikleþmenin teminatýolmadýðýný, sivil denilen rejimlerin de aynýbaskýcýlýðý rahatlýkla uygulayabileceðiniHaziran günlerinde açýkça gördük.Demokratikleþmenin tek garantisi vardýr; oda yaþamýný, geleceðini belirlemek içinsokaða dökülmeye, kavga vermeye hazýrkitleler. Bu mücadele olduðu sürecedemokrasi kazanýlabilir; baþka türlü deðil.

Güneþ Gümüþ

2233

AKP'ye gerçek veetkili muhalefetin

devrimcilerdengeleceðini iyi bilen

liberal aydýnlar,oklarýný sosya-

listlere yönelterekonun meþruiyetini,

toplumsal desteðinisarsmaya çalýþmýþ-

lardýr. MuratBelge'nin Hopa

eyleminde katledi-len Metin Lokumcu'

yu Ergenekoncuilan etmesindentutun da Taraf

gazetesinin say-falarýndan Deniz

Gezmiþ'in darbeciilan edilmesinekadar uzanan

sosyalistlere yöne-lik ithamlar,

AKP'nin geriyekalan tek muhalefetodaðý olarak tespit

ettiði "sokakmücadelesinin"

örgütleyicilerininsayýsal güçlerine

oranla büyüktoplumsal etkilerini

kýrmayayönelmiþtir.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 26: Marksist Bakis - 30. Sayı

2244

MARKSÝST BAKIÞ

Mýsýr, tarihinin en özel dönemeçlerinden birini geç-meye devam ediyor. Hem Mýsýrlý gençlerin, emekçi-lerin 2 yýl önce baþlattýðý devrim, hem de egemensýnýflar, bu keskin virajý kendi çýkarlarý doðrultusundasorunsuz atlatmak için manevra halindeler.Direksiyon kimin kontrolünde? Neredeyse cevabý hergün deðiþen bir soru bu. Gerçek olan tek þey Mýsýr'dasiyasi denklemler tam bir karmaþa içerisinde ve henüzkimse durumu kendi kontrolüne alacak kadar güçlügörünmüyor.Ýki yýl öncesinde Mýsýr Devrimi, onlarca yýllýk köhne-miþ diktatörlükleri artýk hayatýnda istemeyenkitlelerin omuzunda yükselmiþ ve Mübarek alaþaðýedilmiþti. Bunun en önemli sonucu, Mýsýr tarihindekitlelerin neredeyse ilk kez kendi geleceklerini kendi-

lerinin belirleyebileceðine dair imkânlarýn doðmuþ olmasýydý vehenüz kitlelerde sosyalist bilincin hareketin genel gidiþinden dahayavaþ bir geliþim geçirmesi nedeniyle devrim baþarabilecek-lerinden çok daha azýyla yetinmiþ ve parlamenter demokrasidesýkýþýp kalmýþtý. Ancak kitleler kendi koyduklarýný kendileri yýký-yor ve devrimin önünde ayak baðý haline dönüþen kurumlarýdevirmeye devam ediyor. Üstelik artýk bir diktatörlüðe onlarca yýltahammül etme gibi bir lükslerinin olmadýðýnýn farkýndalar.Mübarek'e 30 yýla yakýn sabreden kitleler, yeni Mübarek olmayasoyunan Mursi'ye bir yýl bile tahammül etmediler.

Müslüman Kardeþler'in Bir Yýlý: Kitlelerin

Öfkesinin Kaynaklarý

Müslüman Kardeþler'in uzun yýllar sonra eriþtiði iktidar, dünya tari-hinin neredeyse en büyük siyasal eylemlilikleriyle tuzla buz oldu.Ýçerisinde birçok burjuva ve sol muhalefet unsurunu barýndýranTamarrud (Ýsyan) Hareketi'nin çaðrýsýyla Temmuz baþýnda sokak-lara dökülen 30 milyona yakýn insan eþi benzeri görülmemiþ bir

Devrim-DarbeÝkileminde

MISIR

MMýýssýýrr,, ttaarriihhiinniinn eenn öözzeell ddöönneemmeeçç--lleerriinnddeenn bbiirriinnii ggeeççmmeeyyee ddeevvaamm eeddiiyyoorr..

HHeemm MMýýssýýrrllýý ggeennççlleerriinn,, eemmeekkççiilleerriinn22 yyýýll öönnccee bbaaþþllaattttýýððýý ddeevvrriimm,, hheemm ddee

eeggeemmeenn ssýýnnýýffllaarr,, bbuu kkeesskkiinn vviirraajjýý kkeennddiiççýýkkaarrllaarrýý ddooððrruullttuussuunnddaa ssoorruunnssuuzzaattllaattmmaakk iiççiinn mmaanneevvrraa hhaalliinnddeelleerr..

DDiirreekkssiiyyoonn kkiimmiinn kkoonnttrroollüünnddee??NNeerreeddeeyyssee cceevvaabbýý hheerr ggüünn ddeeððiiþþeenn bbiirrssoorruu bbuu.. GGeerrççeekk oollaann tteekk þþeeyy MMýýssýýrr''ddaa

ssiiyyaassii ddeennkklleemmlleerr ttaamm bbiirr kkaarrmmaaþþaaiiççeerriissiinnddee vvee hheennüüzz kkiimmssee dduurruummuu

kkeennddii kkoonnttrroollüünnee aallaaccaakk kkaaddaarrggüüççllüü ggöörrüünnmmüüyyoorr..

Page 27: Marksist Bakis - 30. Sayı

direniþe imza attý. Müslüman Kardeþler taraftarlarýnýnsaldýrýlarýyla 16 kiþi bu eylemlerde yaþamýný yitirdi,yine yüzlercesi yaralandý.Mýsýrlý araþtýrmacý Michael Anna, MüslümanKardeþler'e karþý baþlayan isyaný þöyle tanýmlý-yor: "…aþaðýdan yukarýya doðru, tabandanörgütlenme çabasýnýn biri ürünü ve siyasimuhalefet liderleri tarafýndan yönlendirilmi-yor." "Siyasi liderler bir anlamda bu akýntýyakapýlmýþ durumdalar. Gösterileri organizeedenler yaratýcý ve gayretliler, fakat maddikaynak ve siyasal örgütlemeden yoksunlar.Yine de ülkenin mevcut rotasýna ve liderinekarþý bu denli büyüyen derin bir býkkýnlýkve inanç kaybý olmasaydý, bu geniþliktekihalk seferberliði meydana gelemezdi."( h t t p : / / w w w . b g s t . o r g / d u n y a -gundem/milyonlarca-insan-misir-tari-hinin-en-buyuk-sokak-gosterilerinde-1) Peki, nüfusun bu derece geniþ bir bölümüneden Müslüman Kardeþler iktidarýna birdur deme ihtiyacý hissettiler?Cumhurbaþkanlýðý kaynaklarý bile son biryýlda farklý türde 7709 protesto ve 5821gösteri gerçekleþtiðini ve bu olaylaratoplam 24 milyon kiþinin katýldýðýnýaktarýyor (Fehim Taþtekin, 2 Temmuz). 30 milyona yakýn Mýsýrlý'nýn düzenin ensadýk unsurlarýndan biri olan ve Mýsýrkapitalizminin ana gövdesini oluþturanorduyu siyasal alana müdahale ettirmekiçin ayaklandýðýný söylemek, gülünç biriddia olarak kalacaktýr. Esasýnda sorunçok basit: Kitleler Mübarek'in devrildiðigünden bu yana ölüm pahasýna mücadeleederken, devrimin omuzlarýnda iktidarayükselen Müslüman Kardeþler iktidarýnýnMübarek rejiminin anakronik bir kopyasýolduðunu görmekte gecikmediler. Eldekisiyasal ve iktisadi veriler Mýsýrlý emekçi-lerin ve gençliðin "özgürlük, eþitlik veadalet" yürüyüþünde eski rejimle yeni rejimarasýnda bir farkýn kalmadýðýný gösteriyor.Müslüman Kardeþler iktidarýna karþýgeçtiðimiz yýl ilk tepkiler anayasa reformukonusunda gelmiþti. 22 Kasým 2012'deMursi'nin yayýnladýðý kararname hem ülkeninanayasasýndaki Ýslami vurguyu derinleþtiriyorhem de Mursi'ye olaðanüstü yetkiler veriyordu.Hatýrlanacak olursa anayasada öngörülen bazýmaddeler þu þekildeydi: Madde 2: Devletin dini Ýslamdýr, resmi diliArapça'dýr, yasamanýn temel kaynaðý Ýslamhukukunun ilkeleridir. Madde 11: Devlet ve toplum; ahlakýn, kamu

düzeninin, dini deðerler ve eðitim standartlarýnýnbekçisidir.

Madde 31: Bir insana hakaret etmek ve onu kar-alamak yasaktýr. Madde 197: Askeri bütçeyi belirlemek veorduyla ilgili yasalarda danýþmanlýk yapmaküzere, generallerin aðýrlýklý olduðu, cumhur-baþkanlýðý baþkanlýðýnda bir konsey oluþtu-rulacak.Madde 198: Silahlý kuvvetlere zarar verensuçlarý iþleyen siviller de askeri mahkeme-lerde yargýlanýr. Üstelik bu maddeler herhangi bir müdaha-leyi engellemek adýna adeta yangýndanmal kaçýrýrcasýna Meclis'te onaylan-mýþtý.(Türkiye'deki duruma ne kadarparalel!) Bu maddeler yanýnda özellikledinin gündelik yaþama müdahalesikonusunda El Ezher Üniversitesi"danýþmanlýk" makamýna getirilirken,sanat, bilim ve edebiyatýn devlettarafýndan "topluma yararlý olacak þek-ilde" düzenlenmesi görevi devletebýrakýlýyordu. Kadýnlar ise "bir kadýnailesine olan görevleriyle, iþ hayatýarasýnda bir denge kurmalýdýr" madde-siyle ikinci sýnýf insan muamelesigörüyordu.Kaynaðýný "þeriat ilkeleri"nden alan veözellikle özgürlük isteyen Mýsýrlýlarýnbu talebini hiçe sayan anayasa karar-namesi Mübarek'in devrilmesininardýndan yeniden kitlelerin sokaðadökülmesine yol açmýþtý. Aralýk ayýndayine milyonlarca insanCumhurbaþkanlýðý Sarayý'ný kuþatarakMursi'yi ve MK'yi protesto etmiþ, onlar-ca kiþi MK taraftarlarýnýn saldýrýsýndakatledilmiþti. Özellikle Hristiyan bir kadýnýn askerlertarafýndan yerlerde sürüklendiði ve linçedildiði görüntüler, uzun süre konuþul-muþtu. Ýlginçtir ki kendi tahtýný sallayaneylemler karþýsýnda Mursi orduyu göreveçaðýrmýþ ve sivilleri tutuklama yetkisi ver-miþti. Ayný Müslüman Kardeþler'in bugünordunun hedefinde olmasý ise tarihin tam birironisi. Esasýnda Ortadoðu coðrafyasýnda

özellikle Ýslami hareketlerin bu ikiyüzlülüðüþaþýrtýcý deðil. Türkiye'de de kendi saflarýný

hep darbe korkusuyla sýklaþtýran AKP de GeziDireniþi sýrasýnda Bülent Arýnç aðzýyla

"Gerekirse TSK devreye girer." diyerek dar-belere karþý ne kadar mesafeli olduklarýný göster-

miþti.

2255

MARKSÝST BAKIÞ

30milyonayakýn

Mýsýrlý'nýndüzenin en

sadýk unsurlarýn-dan biri olan ve

Mýsýr kapita-lizminin ana

gövdesini oluþturanorduyu siyasal alana

müdahale ettirmek içinayaklandýðýný söyle-mek, gülünç bir iddia

olarak kalacaktýr.Esasýnda sorun çok

basit: KitlelerMübarek'in devrildiðigünden bu yana ölüm

pahasýna mücadeleederken, devrimin omuz-larýnda iktidara yükselen

Müslüman Kardeþleriktidarýnýn Mübarek

rejiminin anakronik birkopyasý olduðunu

görmekte gecikmediler.Eldeki siyasal ve iktisa-

di veriler Mýsýrlýemekçilerin ve

gençliðin "özgürlük,eþitlik ve adalet"yürüyüþünde eskirejimle yeni rejim

arasýnda birfarkýn

kalmadýðýnýgösteriyor.

Page 28: Marksist Bakis - 30. Sayı

Fakat burada asýl kritik noktayý öne çýkarmak gerek-mektedir: Müslüman Kardeþler'in iktidarý zatenesasýnda ordunun desteðiyle ve iknasýyla kurulmuþ-tu. Anayasa maddelerinde orduya laf etmenin ceza-sýnýn verilmesinin yine orduya býrakýlmasý, yineMursi'ye karþý yönelen tepkilere karþý ordunungöreve çaðrýlmasý, Mýsýrlý emekçilerin zaten adýkonulmamýþ bir darbe rejiminde yaþýyor olduklarýnýgösteren iþaretlerdi. Aradaki tek farksa sadeceseçilmiþ ve kontrol edilebilir bir liderin iktidardaolmasýydý. Bugün özellikle Türkiye'deki siyasi denk-lemlerden hareketle Mýsýr'da yaþananlarýn "tam birdarbe" olduðunu haykýran ve demokrat pozlar kesen-lere bu gerçekleri hatýrlatmak gerek. Mursi devrimiezmek için orduyu göreve çaðýrdýðýnda nerelerdey-diniz? Dahasý devrimin baþlangýcýnda da MüslümanKardeþler'in Tahrir'de hem Mübarek'i devirenkitlenin mücadelesine hem de sonrasýnda YüksekAskeri Konsey'e karþý mücadele verenlere karþý yak-laþýmý tam olarak ikircikliydi. Bütün bu süreçte MK,býrakýn devrime güç vermeyi, perde arkasýnda orduve Batý ile uzlaþýp sistemin bir parçasý haline gel-meye çalýþýyordu. Kasým 2011'de yüz binlerce kiþiaskeri yönetime karþý çýkarken, MüslümanKardeþler, kendi gençlik kitlesini eylemlerden uzaktutma telaþý içerisindeydi. Hatta MK liderliði kendigençliði tarafýndan "koltuk peþinde koþmakla" dahisuçlandý.Bu bakýþ açýsý Türkiye'de de Mýsýr'da da seçilmiþzalimlerin halklara her türlü vahþeti uygulama hak-larýnýn olduðunu, bunun demokrasi adýna makul vekatlanýlmasý gereken gerçekler olduðu düþüncesiniempoze etmektedir. Onlara göre emekçi sýnýflar hak-sýzlýklar karþýsýnda susup yýllarca seçim sandýklarýnýbeklemeli ve bu tiyatronun sürmesini seyret-melidirler. Ancak dünyanýn pek çok ülkesindegörüldüðü üzere, emekçilerin bu ikiyüzlülerin keyif-lerini beklemek gibi bir niyetlerinin olmadýðý gözlegörünmektedir.MK'nin insanlarýn yaþam tarzlarýna müdahale eden,tepkilerini hiçe sayan otoriterleþme eðilimi baþlýbaþýna özellikle bu noktada daha farklý bir gelecektahayyülüne sahip olan Mýsýrlý gençliði sokaklaraçekerken, emekçi sýnýflar açýsýndan en kritik konu-lardan birisi ise giderek kötüleþen yaþam koþullarý veMK'nin iktisadi krizi sosyal haklara yöneliksaldýrýlarla durdurma eðilimiydi. Temmuz Ýsyaný'nagötüren süreçte emekçi sýnýflar uzun yýllardýrkarþýlaþmadýklarý kadar kötü yaþam koþullarýyla baþbaþa býrakýldýlar. Turizmden sanayiye kadar sisteminbütün fonksiyonlarýnýn çöktüðü, insanlarýn açlýklakarþý karþýya kaldýðý, her 4 kiþiden birinin yoksulluksýnýrýnýn altýnda yaþadýðý bir süreç isyanýn temeldayanaklarýný oluþturdu.

Müslüman Kardeþler bu süreçte emekçi sýnýflarýnkriz içerisinde ayakta kalmasýný saðlayan enerji vegýda sübvansiyonlarýna göz koyarken, gündelikyaþamda her yerde göze çarpan uzun ekmek ve ben-zin kuyruklarý kitleleri bezdirdi. Özellikle IMF deyardýmlara karþýlýk olarak sübvansiyonlarýn kaldýrýl-masýný þart koþuyordu. Ancak unutulan bir gerçekvar ki dünyanýn en büyük buðday ithalatçýlarýndanbiri olan Mýsýr'da yoksul halkýn en temel tüketimmaddelerinden birisi olan ekmeðe ulaþabilmesi budevlet yardýmlarýna baðlý ve geçtiðimiz yýllardagörüldü ki ekmeðe dokunmak egemenler açýsýndanciddi riskler içermektedir: 2008 yýlý içerisinde 11 kiþiekmek kuyruklarýnda yaþamýný yitirmiþ (araba çarp-masý, kalp krizi gibi nedenlerle) ve uzun kuyruklar,ekmek bulmakta yaþanan sýkýntýlar, Mýsýrlý emekçi-lerin Mübarek'in devriliþine giden yolu açmasýnasebep olmuþtu. 2008 Nisaný'nda tekstil kenti Mahallael Kubra'da iþçilerinbaþlattýðý "EkmekÝsyaný"nda 2 kiþi ölmüþyüzlerce kiþi yaralan-mýþtý. 1977'de patlakveren "EkmekÝsyaný"nda da 77 kiþik a t l e d i l m i þ t i .Dolayýsýyla Mýsýrlý ege-menler ilerleyen süreçtezor ve riskli bir tercihlekarþý karþýya kalacaklar.Buna karþýn sermayeninprogramý, kesinti sinyal-leri vermeye devamediyor. MüslümanKardeþler'e muhalif olanve liberal Hür MýsýrlýlarPartisi'nin kurucusuMýsýrlý kapitalist NaguibSawiris, BBC'ye yaptýðýaçýklamada þunlarý kay-detmiþti: "Gelmiþgeçmiþ en yüksek iþsiz-lik oranlarý demek, sýfýrturizm geliri, yüksekenflasyon ve fiyatlardemek. Yakýt sýkýntýsý ves ü b v a n s i y o n l a rekonomiyi, yiyip bitiri-yor. Petrol ithal edecekpara yok. Bu yenigerçekleri halka kimanlatacak? Kötü yönet-tiler ve ülke dýþýndakitüm yatýrýmcýlarý korkut-tular, özellikle de

2266

MARKSÝST BAKIÞ

Müslüman Kardeþler'iniktidarý zaten esasýndaordunun desteðiyle veiknasýyla kurulmuþtu.

Anayasa maddelerindeorduya laf etmenin ceza-sýnýn verilmesinin yine

orduya býrakýlmasý, yineMursi'ye karþý yönelen tep-kilere karþý ordunun göreveçaðrýlmasý, Mýsýrlý emekçi-lerin zaten adý konulmamýþbir darbe rejiminde yaþýyor

olduklarýný göstereniþaretlerdi. Aradaki tek

farksa sadece seçilmiþ vekontrol edilebilir bir lideriniktidarda olmasýydý. Bugünözellikle Türkiye'deki siyasi

denklemlerden hareketleMýsýr'da yaþananlarýn

"tam bir darbe" olduðunuhaykýran ve demokrat

pozlar kesenlere bu gerçek-leri hatýrlatmak gerek.

Mursi devrimi ezmek içinorduyu göreve çaðýrdýðýnda

nerelerdeydiniz?

Page 29: Marksist Bakis - 30. Sayı

Mýsýrlýlarý… Mýsýr'daki ikilem hep buydu.Sübvansiyonlar yerine, insanlarýnkazançlarýnýn arttýrýlmasý lazým. Her þeygerçek fiyatýndan satýlmalý. Nedendünyanýn baþka bir yerinde bu sübvansi-yonlara ihtiyaç yok. Her ay 1,1 milyardolarý sadece yakýt sübvansiyonlarýna har-c ý y o r u z . "(http://www.bbc.co.uk/turkce/ekono-mi/2013/07/130709_misir_isadami.shtml) Mübarek döneminde 2,5 milyon olan iþsizsayýsý 2012'nin son çeyreðini 3,5 milyoniþsizle kapatmýþtý. Öte yandan sürekliyaþanan elektrik kesintileri ve enerji sýkýn-týsý, Mýsýr'da hem ekonominin hem desosyal yaþamýn felç olmasýnda önemli birrol oynadý. Bütün bunlara karþýnMüslüman Kardeþler, bir yýl boyuncaekonomiyi ve yoksul halkýn yaþamkoþullarýný düzeltmek bir yana, bütünsiyasi gücünü devlet mekanizmalarýnýkontrol altýna alma ve muhafazakârlaþmayolunda adýmlar atmaya adadý.Tabi ki Mursi'nin ve MK'nin bir yýllýk kar-nesi bunlarla sýnýrlý deðil. MüslümanKardeþler iktidara geldiði andan itibarenABD ve Ýsrail'le anlaþarak Filistin halkýnayönelik baskýlara ortak oldu. ÖzellikleÝsrail'in ambargosu nedeniyle Gazze'nincan damarýna dönüþen Refah SýnýrKapýsý'ndaki tüneller týpký Mübarek döne-mindeki gibi kapatýldý, hatta bu tünellerelaðým sularý basýldý. Gazze BalýkçýlarSendikasý Baþkaný Nizar Ayaþ, "Mursidöneminde Mýsýr sýnýrýndaki tünellerinkapatýlmasý, akaryakýt ve av maddeleriningiriþinin engellenmesi akaryakýt sýkýntýsýçeken Gazze'de balýkçýlýk sektörününyüzde 90 gerilemesine yol açtý."Açýklamasýyla Mursi'nin Gazze'deoynadýðý iþbirlikçi rolün sonuçlarýnýözetliyor.Ýsrail'e büyükelçi atanýrken, seçimleröncesinde verdiði vaatlerin tam tersiyönde hareket ederek Ýsrail açýsýndan kri-tik öneme sahip Camp David Anlaþmasý'nýtanýdý. Kýsacasý Ortadoðu'da hem ABD veBatý hem de Ýsrail açýsýndan uslu çocukrolünü oynadý.

Madalyonun Diðer Yüzü: Ordu

Mýsýr ordusu, özellikle 1952 yýlýnda CemalAbdul Nasýr önderliðindeki Hür SubaylarOrdusu liderliðindeki darbeyle birlikteMýsýr siyasetinin ve ekonomisinin en aktifbelirleyici unsurlarýndan birisi haline

dönüþmüþtür. 1964Anayasasý'nda 'tümüretim araçlarýnýnyönetiminin halkadýna devlete aitolduðu' ile ilgilimadde bulunurken,devlet üzerindekiordu kontrolünedeniyle bununanlamý ordununekonomiyi kontroletme imkânýnýnolmasýydý. Özellik-le Enver Sedat'labirlikte dýþa açýlýmve liberalleþme rüzgârý estiyse de, ordu busüreçten azade tutuldu.Bugün makarna üretiminden maden suyu-na, alkollü içecekten bütan gazýna, benzinistasyonundan turizm iþletmesine,kafeteryadan temizlik þirketine, inþaattantatil köylerine ve daha birçok alandakifaaliyetiyle Mýsýr ordusu adeta silahlý gücübulunan bir holdingi andýrmaktadýr. Bugücün Mýsýr ekonomisinin % 40'lýk birdilimini temsil ettiði düþünülüyor.Anayasadaki ulusal savunma amacýylatopraklara en konulabileceðini öngörenmadde ülke topraklarýnýn neredeyse %80'inin Mýsýr ordusu tarafýndan kontroledilmesine imkân tanýyor.Üstelik ordu üzerine bugüne kadar herhan-gi bir sivil denetim imkânýnýn bulunmadýðýdüþünüldüðünde bu ekonomik gücün orduüst kademesi elinde nasýl bir araca dönüþe-bileceði gayet açýk. Mursi de anayasakararnamesinde orduya yönelik her türlüeleþtirinin cezasýný yine ordunun verebile-ceði þeklinde bir madde koydurarak budenetimsizliði devam ettirmiþti.Böylesine sistemle iç içe bir yapýnýnMüslüman Kardeþler'den ziyade devrimcibir rüzgâra karþý olacaðý gayet açýk. Ancakmeseleyi Türkiye siyasetindeki denklem-lerle okuyan bir kesim, ýsrarla devasa birkapitalist þirketi andýran ordu ile Tahrir'dedevrime sahip çýkan kitleleri aynýlaþtýrmaderdinde. Temmuz ayý baþýnda milyonlarca insansokaða döküldüðünde kitlelerin MüslümanKardeþler rejimini alaþaðý edebilecek biröfkeye ve kararlýlýða sahip olduðu, ikti-darýn düþüþünden günler öncesinde kesin-leþmiþti. Tam da bu noktada ordu devreye

2277

AAKKPP vvee ddeesstteekkççii--lleerriinniinn ttoopplluummaa

ddaayyaattttýýððýý bbaakkýýþþ aaççýýssýýTTüürrkkiiyyee''ddee ddee

MMýýssýýrr''ddaa ddaa sseeççiillmmiiþþzzaalliimmlleerriinn hhaallkkllaarraa

hheerr ttüürrllüü vvaahhþþeettiiuuyygguullaammaa hhaakkllaarrýýnnýýnn

oolldduuððuunnuu,, bbuunnuunnddeemmookkrraassii aaddýýnnaa

mmaakkuull vvee kkaattllaannýýll--mmaassýý ggeerreekkeenn ggeerrççeekk--lleerr oolldduuððuu ddüüþþüünnccee--

ssiinnii eemmppoozzee eettmmeekkttee--ddiirr.. OOnnllaarraa ggöörree

eemmeekkççii ssýýnnýýffllaarrhhaakkssýýzzllýýkkllaarr kkaarrþþýýssýýnn--

ddaa ssuussuupp yyýýllllaarrccaasseeççiimm ssaannddýýkkllaarrýýnnýý

bbeekklleemmeellii vvee bbuu ttiiyyaa--ttrroonnuunn ssüürrmmeessiinniisseeyyrreettmmeelliiddiirrlleerr..

AAnnccaakk ddüünnyyaannýýnn ppeekkççookk üüllkkeessiinnddee

ggöörrüüllddüüððüü üüzzeerree,,eemmeekkççiilleerriinn bbuu

iikkiiyyüüzzllüülleerriinn kkeeyyiiff--lleerriinnii bbeekklleemmeekk ggiibbii

bbiirr nniiyyeettlleerriinniinnoollmmaaddýýððýý ggöözzllee

ggöörrüünnmmeekktteeddiirr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 30: Marksist Bakis - 30. Sayı

girerek Mursi'ye talepleri karþýlamasý ve muhalefetleuzlaþmasý için 2 gün süre verdi. Ancak Mursi'nin geriadým atmamasý ordunun süngü yoluyla Mursi'yi görevdenalmasýnýn önünü açtý. Þöyle bir gerçek var ki Mursi ordudevreye girmese zaten kitle hareketine dayanamayýpgöçecekti. Mursi'nin kitleler eliyle düþürülmesi veburadan doðacak coþku, devrimci heye-can Mýsýr Devrimi'nin geliþiminemuazzam bir ivme kazandýrabilirdi.Dolayýsýyla Mýsýr ordusu böyle birdüþüþün önünü en baþýndan týkadý.Mursi'yle birlikte sistemin deçöküþüne bir el freni çekti. Açýkolarak adlandýrmak gerekirse ordutam bir darbe yapmýþtýr. Ancak asýlönemli soru bu darbenin kaybedenikimdir sorusudur.Bize göre cevap açýk: Ordu MüslümanKardeþler rejimini kitlelerden öncedavranarak iktidardan düþürmüþ veönemli bir manevrayla hem devrimemeþruiyet kaybý yaratmýþtýr, hem demilyonlarca örgütsüz ve bilinç olarakda ileri olmayan kitlelerin gözündekendi imajýna bir kurtarýcý cilasýatmayý baþarmýþtýr. Asýl önemli kayýpdevrimin prestijindedir. Milyonlarcaemekçi devrim rüzgârýnýn heyecanýnakapýlmak ve belki de Arap Devrimlerisürecinde yeni bir sýçrama yaratmakimkânýna sahipken üzerlerindemanipülasyona kapý aralayan "darbe-ci" etiketiyle mücadele göreviyle baþbaþa býrakýlmýþtýr. Dolayýsýyla dar-benin asýl kaybedeni MK deðil devrimolmuþtur. Mursi, MK veya destekçi-leri ne kadar milyonlarý darbeciliklesuçlarsa suçlasýn, bu suçlamaTayyip'in Gezi Direniþi'nin arkasýndafaiz lobisinin bulunduðunu iddiaetmesinden daha az gülünç durmaya-caktýr.Devrim-darbe ikileminde kafa karýþýk-lýðý yaratan sorunlardan birisi dekitlelerin gündelik yaþam tarzlarýüzerinden bir ayrýþmaya sürüklenmekistenmesidir. Müslüman Kardeþler ve Ortadoðu'daki AKPgibi Ýslamcý eðilimler darbeyi ýsrarla liberal-sekülersiyasi güçlerin Ýslami yaþam tarzýna bir müdahalesiolarak okuma eðilimindeler. Fakat bu bile baþlý baþýnaordunun iþine gelebilecek bir nokta. Bilindiði gibi MýsýrArap Devrimleri sürecinde emekçi sýnýflarýn etnik ve diniayrýmlara en az uðradýðý aksine sýnýf talepleri etrafýnda enfazla birleþtiði ülke. Daha önce özellikle Hristiyanlarayönelik saldýrýlarla bu birlik parçalanmaya çalýþýlmýþtý.

Darbeye destek veren kesimlere bakýldýðýnda ise mesele-ye Ýslami yaþam tarzýna bir müdahale olarak bakýlmasýmümkün deðil. Özellikle Müslüman Kardeþler'den dahafundamentalist bir yoruma sahip Selefi Nur Partisi'nindarbenin arkasýnda saf tutmasý dikkat çekiciydi. Benzeribir þekilde Suudi Arabistan ve BAE, derhal darbeye

destek için kesenin aðzýný açmýþtý.Medyada sýkça konuþulan konulardanbirisi de darbeyi gerçekleþtirenGeneral Abdulfettah El Sisi'ninmuhafazakâr bir yaþam tarzýna sahipolduðu ve eþinin yüzü tamamen kapa-tan nitap giydiðiydi. Sisi, Mübarek'ekarþý yapýlan eylemler sýrasýndagözaltýna alýnan kadýnlara yapýlanbekaret testiyle de gündeme gelmiþ,bu uygulamayý "Genç kýzlar günlerceTahrir Meydaný'nda erkeklerle birliktekamp kurdu, ayný çadýrda yattý. Dahasonra bu kadýnlara askerler tecavüzetti iddialarýný çürütmek için bu yolabaþvurulduðu" sözleriyle savunmuþtu.Uzatmaya gerek yok; bu noktada esasmesele dinden ziyade iktisadi vesiyasal çýkarlardýr. General Sisi'yiMýsýr ordusunun baþýna getiren deMursi'nin kendisidir ve herkes baþlar-da Sisi'nin MK'nin adamý olduðunudüþünüyordu. Dolayýsýyla bize ancakkendi düþen aðlamaz demek düþüyor.AKP ve Müslüman Kardeþler:

Siyasal Ýslam'ýn Ýflasý

Türkiye ve Mýsýr'da yaþanan geliþme-ler özellikle bu iki siyasal hareketözelinde öne çýkarýlan "Ilýmlý Ýslam"modelinin ciddi bir bunalýma girdiðinive coðrafyada son birkaç yýla kadarsahip olduðu prestijin erozyonauðradýðýný göstermektedir. On yýllarcakurulu düzenin baskýlarýný göðüsledik-leri iddiasýyla yeri göðü inleten vehatta birçok sol akýmýn da ilgisinemazhar olan Ýslami akýmlar, iktidarsüreçlerinde gerçek niteliklerini ortayakoymaya devam ediyorlar.

Ýslamcýlar Ortadoðu'nun birçok ülkesindemevcut düzenlerle çeliþkiye sahip oldular, ancak hiçbirzaman düzenle baðlarýný koparmadýlar. Hatta bu özellik-leri birçok ülkede yýkýlan ve kitlelerin gözünden düþendüzeni yeniden ayaða kaldýrmada önemli bir araç halinegeldiler. Hem Ýslami ideoloji kitlelerde o devrimcicoþkuyu soðururken, diðer yandan neoliberalizme kapýyýsonuna kadar araladýlar.Bu sürecin en basit örneðini Ýran'da görmek mümkün.Emekçilerin 1979 yýlýnda devirdiði Þahlýk rejiminin

2288

Ordu MüslümanKardeþler rejimini kitle-lerden önce davranarakiktidardan düþürmüþ veönemli bir manevraylahem devrime meþruiyet

kaybý yaratmýþtýr, hem demilyonlarca örgütsüz ve

bilinç olarak da ileriolmayan kitlelerin gözünde

kendi imajýna birkurtarýcý cilasý atmayý

baþarmýþtýr. Asýl önemlikayýp devriminprestijindedir.

Milyonlarca emekçidevrim rüzgârýnýn

heyecanýna kapýlmak vebelki de Arap Devrimleri

sürecinde yeni bir sýçramayaratmak imkânýnasahipken üzerlerindemanipülasyona kapýaralayan "darbeci"etiketiyle mücadelegöreviyle baþ baþa

býrakýlmýþtýr. Dolayýsýyladarbenin asýl kaybedeni

MK deðil devrimolmuþtur.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 31: Marksist Bakis - 30. Sayı

boþluðu toplumun en örgütlü kesimi olanHumeyni önderliðindeki Mollalar tarafýndandolduruldu ve Mollalar birkaç yýl içerisindedevrimi tamamen ezmeyi, neredeyse bütün solsiyasi kadrolarýkanlý bir þekildetasfiye etmeyib a þ a r d ý l a r .Ancak Mýsýr'dakitleler Mursiþahsýnda bir çeþity e n iH u m e y n i ' n i nd o ð u þ u n am ü s a a d eetmediler. Peki, bundansonraki süreçte

kitleler Ýslam-cýlara ne kadargüvenebilirler?Demokrasi adýnaonlardan bekle-nen bir þey varsa,bunun ne derecebeyhude bir bek-leyiþ olduðud o ð r u l a n d ý .Türkiye'de AKPGezi Direniþiboyunca eldeettiði bütündevlet imkân-larýný seferberederek halkasaldýrdý ve uygu-ladýðý devletterörünün boyut-larý darbedönemlerini arat-madý. Yüzlerceinsan tutuk-lanýrken, 4 tanegencecik insank a t l e d i l d i .Sokaklar gün-lerce gaz bom-basýna, plastikmermiye vetazyikli suya

boðuldu. Basýnýn üze-rine büyük bir karabasançökerken, en ufak muhalif seslere bile tahammül

sýnýrlarý sýfýr noktasýna çekildi. Mýsýr'da da ben-zeri bir pratik Mursi tarafýndan ortaya konul-muþ, hatta Mýsýr ordusu Mursi zor durumadüþtüðünde imdada çaðýrýlmýþtý.

Þimdiye kadarki süreçteAKP'nin veya MüslümanKardeþler'in önlerine konu-lan neoliberal ajandadansaptýklarý görüldü mü?Türkiye için yanýt vermeyegerek yok: Milyonlarcaiþsize, çalýþma þartlarýnýnrezilliðine, düþük ücretlerlegüvencesiz, örgütsüz çalýþ-maya bakmak yeterli. PekiMýsýr'da? Mursi, çok yok-sul, sefalet içinde bir Mýsýrdevraldý ancak bu sefaletidindirmek bir kenara, onudaha da derinleþtirecekuygulamalara giriþmekte

geç kalmadý.Ya da þimdiye kadar bu hareketlerin ekmeðiniyemeye bayýldýklarý Filistin sorununda tutarlý biradým attýklarý, emperyalist Batý'yla münakaþayagirdikleri görüldü mü? Mursi'nin Gazze'dekiablukanýn derinleþmesi için yaptýklarýný yazýiçinde anlattýk, tekrar etmeye gerek yok. AKPise, tartýþmasýz, Ortadoðu coðrafyalarýnda hemABD'nin hem de Ýsrail'in en büyükgüvencelerinden birisidir.Siyasal Ýslam'ýn Ortadoðu halklarýna verebile-ceklerinin sýnýrý budur. Kelimenin gerçekanlamýyla kocaman bir sýfýrdýr. Her iki ülkedevar olan siyasi konjonktür, bu hareketlerin ikti-dar koltuðunda ancak ve ancak kendi kitleleriniÝslami yaþam tarzý etrafýnda sýkýlaþtýrabildiklerive seküler siyasal rakiplerini bir sopa olarak kul-lanabildikleri sürece kalabildiklerini gösteriyor.AKP, yýllarca darbe korkusuyla milyonlarcaemekçiyi arkasýna yedeklemiþ ve altýn yýllarýnýdarbe edebiyatýný canlý ve dinamik tutabildiðiortamda yaþamýþtý. Üstelik baþörtüsü, imamhatip liseleri gibi konularý kendi mevcut tabanýnýkemikleþtirmenin bir aracý haline getirmiþti.Mursi'de benzeri bir yoldan gidebileceðini veyolun ortasýndaki büyük çukurdan kývrakçageçebileceðini düþünmüþtü. Ancak unuttuðu enönemli fark onun baþýný yedi: Bir Firavun'u dahayeni devirmiþ olan Mýsýrlý emekçiler ve gençlik.Türkiye'de de onlarca yýl sonra ilk kez bu kadargüçlü ve radikal bir þekilde sokaða çýkan kitle-ler, AKP'nin bütün maskelerini 1 ay gibi kýsa birsüre içerisinde indiriverdi. DolayýsýylaOrtadoðu'da siyasal Ýslam'ýn iktidar serüveni

2299

ÝÝssllaammccýýllaarr OOrrttaaddooððuu''nnuunnbbiirrççookk üüllkkeessiinnddee mmeevvccuuttddüüzzeennlleerrllee ççeelliiþþkkiiyyee ssaahhiipp oolldduullaarr,,aannccaakk hhiiççbbiirr zzaammaann ddüüzzeennlleebbaaððllaarrýýnnýý kkooppaarrmmaaddýýllaarr.. HHaattttaa bbuuöözzeelllliikklleerrii bbiirrççookk üüllkkeeddee yyýýkkýýllaann vveekkiittlleelleerriinn ggöözzüünnddeenn ddüüþþeenn ddüüzzeenniiyyeenniiddeenn aayyaaððaa kkaallddýýrrmmaaddaa öönneemmllii bbiirraarraaçç hhaalliinnee ggeellddiilleerr.. HHeemm ÝÝssllaammiiiiddeeoolloojjii kkiittlleelleerrddee oo ddeevvrriimmccii ccooþþkkuuyyuussooððuurruurrkkeenn,, ddiiððeerr yyaannddaann nneeoolliibbeerraa--lliizzmmee kkaappýýyyýý ssoonnuunnaa kkaaddaarr aarraallaaddýýllaarr..SSiiyyaassaall ÝÝssllaamm''ýýnn OOrrttaaddooððuu hhaallkkllaarrýýnnaavveerreebbiilleecceekklleerriinniinn ssýýnnýýrrýý bbuudduurr..KKeelliimmeenniinn ggeerrççeekk aannllaammýýyyllaa kkooccaammaannbbiirr ssýýffýýrrddýýrr.. HHeerr iikkii üüllkkeeddee vvaarr oollaannssiiyyaassii kkoonnjjoonnkkttüürr,, bbuu hhaarreekkeettlleerriinniikkttiiddaarr kkoollttuuððuunnddaa aannccaakk vvee aannccaakkkkeennddii kkiittlleelleerriinnii ÝÝssllaammii yyaaþþaamm ttaarrzzýýeettrraaffýýnnddaa ssýýkkýýllaaþþttýýrraabbiillddiikklleerrii vveesseekküülleerr ssiiyyaassaall rraakkiipplleerriinnii bbiirr ssooppaaoollaarraakk kkuullllaannaabbiillddiikklleerrii ssüürreeccee kkaallaa--bbiillddiikklleerriinnii ggöösstteerriiyyoorr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 32: Marksist Bakis - 30. Sayı

henüz tam olarak kapanmamýþ olsa bile yokuþaþaðý iniþ süreci hýzlanmýþtýr ve geriye dönüþ demümkün görünmemektedir.

Mýsýr'da Alternatifsizlik Nasýl

Aþýlabilir?

Mýsýr'da yeni süreçte Müslüman Kardeþler'in

devre dýþý býrakýlmasýegemen sýnýflarýkitlelerin önüne atabile-cekleri yeni bir politiklider aramaya itecektir.Uzun vadede ordununiktidarda kalmasý sokakhareketinin yenidenyükselmesinden baþkabir iþe yaramayacaktýr.Ancak asýl kritik soruburada yatýyor: Mýsýr'daböyle bir siyasi aktöröne çýkabilir mi?Görünen gerçekleruzun vadede hemkitlelerin güveninikazanabilecek veonlarýn enerjilerinisoðurabilecek hem deistikrarý yenidensaðlayabilecek politikbir liderliðin çýk-masýnýn mümkünolmadýðýný göstermek-tedir. Askeri yönetimçareyi Mübarek dönemiartýklarýný cumhur-baþkanlýðýna, baþbakan-

lýða getirmekte; muhale-fete sus payý olarak da Muhammed El Baradeygibi kokuþmuþ liberalleri parlatmakta aramak-

tadýr.Ancak bundan sonra kimin iktidarýn asýl sahibiolacaðý bariz gerçekleri deðiþtirmeyecek sadecerejimin niteliðinde ufak bir makyaj olacaktýr.Batý dünyasý bugün Mýsýr'ý yeniden þekil-lendiren Mýsýr ordusundan artýk Türkiye deðil,Þili Modeli beklemektedir. Wall Street Journaldarbenin ardýndan "Mýsýr'ýn yeni bir Pinochet'eihtiyacý var." baþlýðýný atmakta hiçbir çekincegörmemiþti. Dolayýsýyla ordu milyonlarcaMýsýrlý'nýn kurtarýcýsý olarak deðil, kasabýolarak iktidara el koymuþtur ve bundan sonrakisüreçte Mýsýr ordusunun gerçek düþmaný sýnýfmücadelesine savaþ açacak olmasý kuvvetlemuhtemeldir.Ortadoðu'nun kalbi Mýsýr'da ilerleyen dönemdeemekçi sýnýflar açýsýndan tek kurtuluþ seçeneðisürekli devrim bayraðýný kaldýrmaktýr. Burjuva-kapitalist sistemin onlara vereceði kan, gözyaþýve sefaletten baþka hiçbir þeyi bulunmuyor.Bugüne kadar binlerce kardeþini devrimmücadelesinde kaybeden Mýsýrlý emekçiler hemdevrime yapýlan darbeye karþý mücadeleyi yük-selterek devrim hýrsýzlarýný püskürtmeliler hemde önlerine fren olarak sürülecek burjuva libe-rallerine kanmamalýdýrlar. Bugün Haziran Direniþi'nin devam ettiðiTürkiye'den, isyanýn sürdüðü Brezilya'ya kadarmilyonlarca emekçinin kalpleri ayný zamandaMýsýr proletaryasý ve gençliði için atmaktadýr.Dünya devrimi için enternasyonalist dayanýþ-mayý yükseltmenin ve kapitalist gericiliðe durdemenin tam vaktidir.

Emre Güntekin

3300

MARKSÝST BAKIÞ

Ortadoðu'nun kalbiMýsýr'da ilerleyen dönemdeemekçi sýnýflar açýsýndantek kurtuluþ seçeneðisürekli devrim bayraðýnýkaldýrmaktýr. Burjuva-kapitalist sistemin onlaravereceði kan, gözyaþý vesefaletten baþka hiçbir þeyibulunmuyor. Bugüne kadarbinlerce kardeþini devrimmücadelesinde kaybedenMýsýrlý emekçiler hemdevrime yapýlan darbeyekarþý mücadeleyiyükselterek devrimhýrsýzlarýný püskürtmelilerhem de önlerine frenolarak sürülecek burjuvaliberallerinekanmamalýdýrlar.

Page 33: Marksist Bakis - 30. Sayı

3311

MARKSÝST BAKIÞ

Bundan birkaç ay öncesinde ülkede AKP dik-tatörlüðüne karþý birikmekte olan öfkenin taþa-caðý son noktanýn Gezi Parký projesi olacaðýný

h e r h a l d ekimse tah-min ede-m e z d i .Toplumsalr e f l e k s -lerin polisterörüncekörüklen-mesi veT o p ç uK ý þ l a s ýprojesininT a k s i m 'deki sonyeþil alana

da gözünüdikmesi Mayýs ayýndan bu yanavar olan gerginliði yýllarýnbirikimleriyle ayaklanmayadönüþtürüverdi. Tayyip Erdoðan bir yandan "üç-beþ aðaç için kopartýlan yay-garaya bak" diye çemkirirkensokaklarýn büyük direngenliðikarþýsýnda dizleri titreyerek'bunlarýn derdi Gezi Parký falandeðil' diyerek hiç deðilse sokak-larýn taleplerinin üç-beþ aðaçseviyesinde kalmasýný istediðiniayan beyan ortaya koydu. Esasýnda belki de eylemcilerin

ciddi bir kýsmýnýn sabrýnýn son noktasý Gezi pro-jesi deðil Gezi Parký'ndaki polis þiddeti idi.Fakat sokaklar doldukça polis þiddeti arttý vebütün savaþlarda olduðu gibi, sokak savaþý herþeyi en çýplak hali ile ortaya koydu. Çýplakkalan gerçeklik þuydu; üç beþ aðaç milyondolarlýk rant projesinin üzerindeydi ve bunu ensert yöntemlere baþvurmak pahasýna gerçek-leþtirmeye kararlý olan AKP tarafýndan söküpatýlmasý gerekirdi. Çünkü ülkenin gelmiþgeçmiþ en otoriter neoliberal iktidarý kendinibunun üzerinden var etmekte, bu sayede ayaktakalabilmekte idi. Sokaklar Gezi Parký'nda cisimleþen devasa birrant kalesinin surlarýný taþ, kan ve terle, canýpahasýna zorladý. Kalenin surlarýndan ölümsaçan AKP, yýkýlmaz sanýlan duvarlarýnýngörülmemiþ bir direniþle dökülmeye baþladýðýnýgörünce bütün zor aygýtlarýný kullanmayabaþladý. Çünkü bu kapýyý tutan AKP ise dearkasýnda bütün bir emperyalist kapitalist sis-tem vardý. Haziran direniþi kentleri sermayeninkalesi haline getiren AKP önderliðindeki ser-maye ile kaleyi zapt etmeye çalýþan milyonlarýndestaný haline geldi.

AKP Döneminde Kentsel Talan

AKP, iktidara geldiði 2002'den bu yana inþaatsektörüne görülmemiþ bir destekle ekonomininlokomotifi haline getirdi. Türkiye inþaat sektörüsadece Türkiye'nin deðil dünyanýn sayýlý inþaatþirketlerini yarattý. Dünyanýn en büyük 225inþaat firmasý sýralamasý içine 2012 yýlý itibariile 33 Türk firmasý girdi. Sanayi odaklý yatýrýmyapan holdingler, baþta Zorlu, Doðuþ, Ýþ, Afken,Akmerkez, Alarko, TSKB, Eczacýbaþý, Nurol,

HHaazziirraann GGüünnlleerriiIIþþýýððýýnnddaa KKeennttsseell

SSiiyyaasseett

MMaarrkkss''ýýnn yyüüzzyyýýllddaann ffaazzllaabbiirr ssüürree öönnccee ddeeddiiððii ggiibbii""ggööllggeessiinnii ssaattaammaaddýýððýý aaððaaccýýkkeesseenn"" kkaappiittaalliizzmm hheeddeeffeekkoonnuullaarraakk kkeennttsseell ttaallaannýýnn--ddaann eemmppeerryyaalliisstt ssaavvaaþþýýnnaakkaaddaarr bbuu ssiisstteemmiinn iinnssaann--llýýððýýnn bbaaþþýýnnaa ssaarrddýýððýýmmuussiibbeettlleerrddeenn kkuurrttuullmmaammüüccaaddeelleessiinnii vveerrmmeekk bbaaþþkkaaççýýkkaarr yyoolluummuuzz yyookk..

Page 34: Marksist Bakis - 30. Sayı

Vakýf olmak üzere, GYO(Gayrimenkul YatýrýmOrtaklýðý)'lar kurarak inþaat sektörüne büyük paralar akýt-týlar. Marksist Bakýþ'ýn önceki sayýlarýnda bu yolun artýkAKP için de, sermaye için de geri dönülemez olduðunu;bu nedenle þehirlerdeki yýkýmýn ve inþaatýn devam etmeksorunda olduðunu söylemiþtik. Çünkü inþaat sektörünemilyonlarla dolarlýk yatýrým yapýlmýþken ve AKP'ninekonomisi cari açýkla yüz yüzeyken inþaat sektörününsekteye uðramasý ülke ekonomisinde yapý, reklamcýlýk,bankacýlýk, emlak baþta olmak üzere diðer sektörleri tektek deviren büyük krizler yaratabilir. (AKP'nin YeniSloganý: Ýnþaat Ya Resullallah, Ekin Akçay, MarksistBakýþ, Sayý 27, Þubat 2013) Mayýs ayý itibariyle merkezbankasýnýn verilerine göre cariaçýk 7 milyar 524 milyondolara dayanmýþ durumda.Milli gelirin %43'ü kadar(340 milyar dolar) da dýþ borçvar. AKP'nin yabancý sermayedengelen sýcak paraya kritik birþekilde baðýmlý olanekonomisinin motoru konu-mundaki inþaat çarkýnýn dön-mesini gerektiriyor. Ülkedekitüm yapýlaþma izinlerinin%20'si Ýstanbul, %13'üAnkara, %4'ü Ýzmir'e ait. Sonon yýlda toplam 1 milyarmetrekare yapý izni çýkartýlýrkenbunun sadece 151 milyonmetrekaresi ise 2012'ye ait. Sonon yýlda beþ yüz binden fazlakonut üretilmesi sektörün geldiðive kentlerdeki talanýn boyutlarýnýçarpýcý bir þekilde ortaya koyu-yor. Önceki yazýlarýmýzda belirt-miþtik;"AKP hükümetiönümüzdeki 20 yýlda 7 milyonkonut yapmayý yani yýlda 350 binkonut üretmeyi önüne hedefolarak koydu. Ekonomininbüyüme merkezini konut sek-törüne odaklayan AKP hükümetiiçin devamlý yýkmak, yapmak,yapmak ve tekrar yapmak bu yüz-den çok önemli. Çünkü ülkeninen büyük sermayedarlarý devasayatýrýmlarý ile ülke inþaat sermayesini dünyanýn en büyükikinci sektörü konumuna getirdiyse artýk o yatýrýmlar geriçekilemez konuma gelmiþ demektir. AKP için çok önem-li olan istikrar ve büyümeyi tutturmak ve 2023 hedefleri-ne odaklanmak hayati. Dolayýsýyla inþaat sektörü nepahasýna olursa olsun üretmek zorunda. Aksi haldegiderek büyüyen cari açýk büyümenin durmasý ile karþý

konulamayacak bir güç olarak ülkeyi ciddi bir krize soka-bilir."(1)AKP, TOKÝ'yi doðrudan baþbakanlýða baðlayarak tümkamu kaynaklarýný kentsel rant projelerinin hizmetinesundu. Duble yollardan hastanelere, okullardan toplukonutlara onlarca holding ve binlerce taþeron firma busayede kent merkezlerinin orta yerine bitmek tükenmekbilmeyen bir yýkým ve yeniden yapým süreci baþlattýlar.Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakanlýðý'nýn adý 2011'de Çevre veÞehircilik Bakanlýðý'nýn yapýldý ve baþýna da eski TOKÝbaþkaný Erdoðan Bayraktar getirildi. Bayraktar'ýn TOKÝbaþkanlýðýndaki marifetleri ülke sathýna yayýlarak

çevrenin talan, þehir zengin-lerinin ihya edildiði politikalartam gaz devam etti.Karþýlarýna çýkan her türlütoplumsal muhalefet poliszoru ile bastýrýrken kurumsaldüzeydeki muhalefetin de tas-fiyeler ile önüne geçilmeyeçalýþýyor. Haziran direniþikarþýsýnda yönetici sýnýflarýntam desteðini alan AKP dik-tatörlüðü yenilmez olduðuizlenimini yaratmak vekentsel rant konusundakikararlýlýðýný göstermek içindireniþ halen devam ederken

TMMOB'u yetkisizleþtirdi. Torbayasa ile her türlü yetkisi elindenalýnan TMMOB, kentlerin talanýönünde bir engel olmaktaçýkartýldý. Ýstanbul: Bir Talan Kenti

Devasa þantiyeler halini alankentsel düzenlemelerin bir ayaðýda Gezi Parký projesinde olduðugibi Taksim gibi çok deðerliarazileri sermayeye peþkeþ çek-mek. Bu pazarlýkta elbettebaþbakanýn deyiþiyle üç beþaðacýn, beþ altý insanýn gözününyaþýna bakýlacak deðildi.Uluslararasý düzeyde büyükpazarlýklar konusu olan GeziParký'nda olduðu gibi söz konususermayenin çýkarlarý ise gerisi

teferruattýr. Aðaçlar da hunharca sökülür. Ýsyan edenlerekurþun da sýkýlýr. Kaldý ki yukarýda bahsettiðimiz sebep-lerden ötürü AKP bu talana devam etmek zorunda.Beyoðlu'na dikilen bir ucube olarak Demirören AVM veEmek Sinemasý'nýn yýkýmý da büyük tepkilere raðmenAKP'nin geri adým atmadýðý projelerdi. Ýstanbul'datelafisi imkansýz doða tahribatlarý yaratacak; þehri adeta

3322

MARKSÝST BAKIÞ

AAKKPP''nniinn yyaabbaannccýý sseerrmmaayyeeddeenn ggeelleennssýýccaakk ppaarraayyaa kkrriittiikk bbiirr þþeekkiillddee

bbaaððýýmmllýý oollaann eekkoonnoommiissiinniinn mmoottoorruukkoonnuummuunnddaakkii iinnþþaaaatt ççaarrkkýýnnýýnn ddöönn--mmeessiinnii ggeerreekkttiirriiyyoorr.. ÜÜllkkeeddeekkii ttüümm

yyaappýýllaaþþmmaa iizziinnlleerriinniinn %%2200''ssiiÝÝssttaannbbuull,, %%1133''üü AAnnkkaarraa,, %%44''üüÝÝzzmmiirr''ee aaiitt.. SSoonn oonn yyýýllddaa ttooppllaamm

11 mmiillyyaarr mmeettrreekkaarree yyaappýý iizznniiççýýkkaarrttýýllýýrrkkeenn bbuunnuunn ssaaddeeccee 115511

mmiillyyoonn mmeettrreekkaarreessii iissee 22001122''yyee aaiitt..SSoonn oonn yyýýllddaa bbeeþþ yyüüzz bbiinnddeenn ffaazzllaa

kkoonnuutt üürreettiillmmeessii sseekkttöörrüünn ggeellddiiððii vveekkeennttlleerrddeekkii ttaallaannýýnn bbooyyuuttllaarrýýnnýý

ççaarrppýýccýý bbiirr þþeekkiillddee oorrttaayyaa kkooyyuuyyoorr..

Haydarpaþaport projesi

Page 35: Marksist Bakis - 30. Sayı

santim santim betonlaþtýracak nice proje de kapý-da. Yani sürecin burada týkanmasý sermaye tarafýn-dan kabul edilebilir bir þey deðil. Mesela Ýstan-bul'un 'Çýlgýn Projesi' tam anlamýyla bir doðakatliamý; "Kanal Ýstanbul"un %85'inin ormanlar-dan oluþan bir bölgede yapýlmasý tasarlanýyor. Bird i ð e rp r o j ei s eb i n -l e r c ea ð a c ýka t le -

den üçüncü köprü;Haydarpaþaport, ihale-si yapýlan Galataport,üçüncü havaalaný, has-tane kompleksleri gibinice proje Ýstanbul'utalan etmeyi bekliyor. Kentsel dönüþüm pro-jeleriyle milyonlarcaemekçiyi evlerindenkoparýp atan AKP

eliyle yapýsý deðiþtirilenkentlerin yeni yüzü de karþýmýza çýkýyor: kentlerinsoylulaþtýrýlmasý. Bir zamanlar þehrin elitleri kentiçlerinde, üretim merkezlerine yakýn konuþ-landýrýlmýþ gecekondu mahallelerinden uzaktasitelerde, villalarda vs.'de yaþardý. Bu dönemdeþehir merkezleri üretim ve tüketimin yapýldýðýalanlar olarak kaldý. Ankara'da Kýzýlay, Ýstanbul'daTaksim gibi çok önemli merkezlerin etrafýnda'çöküntü alanlarý' oluþtu. Taksim'in yaný baþýndakiTarlabaþý'nda gibi oldukça deðerli alanlarda yok-sul emekçiler uzun yýllar konaklamaya devam etti.Kýzýlay meydaný, zenginlerin neredeyse hiç uðra-madýðý bir alan haline geldi. Çünkü büyükAVM'ler ile çevrelenmiþ, her türlü ihtiyacýnkarþýlanabileceðin komplekslerin içerisindekikonutlarý ile orta ve üst sýnýflar kendi merkez-lerinde yaþamlarýný sürdürmekte, yoksul mahalle-lerle hiç yüz yüze gelmeden kapýsýnda özel güven-liklerin beklediði steril yaþamlarýný devamettirmekteler. Ancak bu kesim þehir merkez-lerindeki büyük rantlar ve þehrin kilometrelerce

dýþýndaki lüks konutlarda yaþamlarýna devam etsede merkezlere geri dönme ve kentlerin bu deðerlialanlarýný sermayenin yeni kar kapýlarýnadönüþtürme isteði kent merkezlerin Tarlabaþý,Dolapdere gibi çöküntü alanlarýndan arýndýrýlmasýyani "soylulaþtýrýlmasý"ný gerektiriyordu. AKP'nin

TOKÝ marifetiyle baþarmaya çalýþtýðýþey, iþte budur. Hem yüksek arsa fi-yatlarý olan bu alanlarý mükemmelbirer kar alaný olarak yýkýp yenidenyapmak hem de yoksul emekçileriburalardan sürerek þehir merkez-lerinden tamamen uzaklaþtýrmak. Ýstanbul ayný zamanda AKPhükümeti tarafýndan uzun zamandýrbir finans kenti olarak kurgulanýyor.Merkez Bankasý'nýn Ýstanbul'a taþýn-masý bu ajandanýn bir parçasý. Finanskapital Ýstanbul'da konumlanýrkenAnkara'ya da silah ve uzay sanayi ilebürokrasi merkezi olma gibi bir

iþbölümü uygun görülüyor. AVM'lerin, plazalarýn, sayýsýz iþ merkezinin,eðlence komplekslerinin artýk var olan kapa-sitelerinin bile sermayeyi tatmin etmediði açýkçadillendiriliyor. Trafiði rahatlatmak adý altýndayapýlan her bir köprü, havaalaný ya da ormanlarýdelip geçecek yeni bir kanal kendi çevresinde yenibir trafik, yeni bir ticaret ve rant alaný, bununlaberaber de artan bir nüfus getiriyor. Yani sermayekendi karý için içinden çýkýlmaz hale getirdiðitrafiði üzerinden bir kez daha rant saðlayarak git-tikçe çözümsüz bir duruma sürüklüyor. Resmirakamla yaklaþýk 14 milyonluk bir kentin devasasorunlarý sermayenin çýkarlarýna feda edildiðisürece hiçbir çözüme ulaþamayacak. KanalÝstanbul projesi binlerce aðacý katlettiði gibi denizmanzaralý arsalarý kapýþ kapýþ sattýracak yeni birrant alaný olmaktan öte hiçbir anlamý olmayacak.Ya da üçüncü köprü dökülen her bir metre asfalttakendi çevresinde yeni bir ticaret aðý oluþturacak.Oluþan bu að da zamanla içinden çýkýlmaz birtrafik ve kirlilik getirecek. Kafasý ranttan baþka birþeye çalýþmayan sermaye de yeni yollar yaparakgüya çözüm sunacak, ancak aslýnda sonu olmayanbir sarmalý devam ettirecek. Kýsacasý kapitalizmkentlerin sorunlarýný çözmek bir yana bu sorunlarýbizzat yaratýp içinden çýkýlmaz hale getirdiðiaþikar. Kentsel sorunlarý bile çözemeyen birdüzenin insanlýða bir þey vaat etmesi de beklene-mez.

Haziran Direniþi, Kent ve Sermaye

Haziran Günleri burjuvaziyi büyük bir tedirginlikiçinde soktu; çünkü kapitalist emperyalist poli-

3333

MARKSÝST BAKIÞ

K e n t s e ldönüþüm pro-jeleriyle mil-y o n l a r c ae m e k ç i y ie v l e r i n d e nkoparýp atanAKP eliyle yapýsý deðiþtirilenkentlerin yeni yüzü dekarþýmýza çýkýyor: kentlerinsoylulaþtýrýlmasý. Oldukçadeðerli kent merkezlerindenyoksul emekçilerin sürülme-siyle bu alanlarýn da ser-mayenin yeni kar kapýlarýnadönüþtürülmesi hedefleniyor.

Page 36: Marksist Bakis - 30. Sayı

tikalar daima iç politikanýn gidiþatýna yanisokaklarýn ikna oluþuna baðlýdýr. Bu nedenleHaziran Direniþi; Suriye savaþý, muhafazakarbaskýlar, polis terörü, kadýn sorunu, kentsorunu gibi çok geniþ bir yelpazede, kendiiçinde bir bütün olan ve ucu emperyalist ka-pitalist sistemin kendi çeliþkilerine çýkancüretkar bir tepkinin ürünü olarak ortayaçýktý. Ancak bugün mesele mücadelenin var-lýk zemininde karþýtlýk içinde olduðu kapita-list sistemin bilinçlerde de hedef tahtasýnaoturtulmasýdýr. Sokaklardaki gençliðin öfkesinin temellerisokakta, direniþ sýrasýnda pek çok engellekarþýlaþtý diyebiliriz. Ancak direniþi sadeceçevreci bir çerçevede tutmak isteyen siviltoplumcu tavýr çok hýzlý bir þekilde aþýldý.Fakat çok doðal bir þekilde çeþitlimanipülasyonlar da devreye sokularak engenel anlamda sermayenin sokaklarýn tep-kisini çekmemesi için de birçok þey yapýldý.Bazý sermaye çevreleri çeþitli açýklamalarlasokaktaki terörün yükünü omuzlarýndanatmaya çalýþtýlar. Tek alternatifleri olanAKP'nin arkasýnda yýllarca aðýr bir sömürüemekçilere reva gören, Ortadoðu halklarýnýnkatledilmesinde aktör olacak kadar saldýrgan-laþmýþ burjuvazi milyonlarca direniþçi sokak-lara dökülünce bir anda duyarlýlýk maskesiniyüzüne takýverdi. Mesela Herry markasýnýnsahibi Selami Sarý, "Tepki olarak ben böylebir AVM'ye girmem, kan dökülmüþ bir yerdemaðaza açmam. Ben Karadenizliyim, yeþileaþýðým. Ýnsanlar aðaçlarý korumak için bukadar reaksiyon veriyor. Ne Gezi Parký'ndane de Emek Sinemasý'nýn yerine yapýlacakAVM'de yer almam"(2) diyerek sanki pro-jenin baþýndan beri parký katledeceðinibilmiyormuþ da, bir Karadenizli olarak, HESprojelerinin kralý AKP insanlarý katledildik-ten sonra bunun farkýna varmýþ!Ümit Boyner ve Cem Boyner de halkýn budenli karþý çýktýðý projede yer alamayacak-larýný duyurmuþlardý. Boyner'lerden buzamana kadar þehirleri adeta istila edenhiçbir AVM için benzer bir açýklama duy-madýk. Duymamýz da zaten mümkün deðildiçünkü esasýnda tek dertleri meþruiyetisarsýlmýþ bir projeye verilecek desteðinprestijlerini sarsmamasý; öfkenin sermayeçevresine odaklanmamasýydý. Haziran Direniþi boyunca Doðuþ Grubu'nunbaþýna gelenler hepsi için iyi bir deneyimolmuþtur. Doðuþ Grubu, Türkiye'nin en

büyük holdingleri arasýnda. Holding yöneti-cilerinden Ferit Þahenk Þahenk 2013itibariyle Türkiye'nin en zengini; ayrýcaGaranti Bankasý Yönetim Kurulu baþkaný,büyük protestolar ile sarsýlan NTV'nin depatronu. AKP'nin daðýttýðý rantlardan yete-rince nemalanan ve bu ölçüde de dalkavuk-luðunun sýnýrsýzlýðýný direniþ boyuncaNTV'nin yayýn politikasýndan görebildiðimizÞahenk, Galataport ihalesini mayýs ayýnda702 milyon dolara almýþtý. Galataport, ben-zeri Haydarpaþaport projesi gibi, sahillereyapýlacak ucube plazalarýn ve marinalareþliðinde lüks eðlence mekanlarý ile emekçihalkýn tamamen sahilden uzaklaþtýrýlmasýanlamýný taþýyor. Kaldý ki Galataport gibinice proje baþta Kadýköy olmak üzereÝstanbul sahillerinin satýlmasýný hedefliyor.Yani Haziran Direniþi, varlýðý itibariyleÞahenk ve sermayesine karþý. Oysa ÞahenkAKP zamanýnda sermayesini ulusal ve ulus-lararasý inþaat sektöründe büyük rakamlaraulaþtýrdý. Ýþte Doðuþ Grubu'nun rant pro-jeleri; Boyabat HES, Artvin barajý; Ýstanbul'da Otogar-Kirazlý-Baþakþehir ve Üsküdar-Ümraniye-Çekmeköy metrosu; Libya,Ukrayna, Doðu Avrupa, Rusya, Bulgaristan,Hindistan, Vietnam, Körfez ülkelerindeinþaat projeleri…(3) Þahenk'in burjuvarefleksleri, gözbebeði AKP'ye zor zamandadestek olmaktan geri durmayýnca tarihe geçe-cek bir sansürcülük Haziran direniþi sýrasýndakendini gösterdi, penguenler ekranlarda boygösterdi! Bir baþka örnek de Koç Grubu. Divan Otel'eeylemcilerin sýðýnmasý üzerine baþbakanýnaçýk hedefi haline gelen ve "faiz lobisi" para-noyalarýna temel oluþturan Koç Grubu.AKP'nin polisi otel lobisine sýðýnan çolukçocuk herkese biber ve plastik mermisýkarken AKP ve destekçileri de Divan Otel'ihedef göstermiþti. Oysa Divan Otel'in sahibiKoç'larýn da Boyner'den farklý olmayan birtavýrla kendilerine öfkenin yönelmemesi içinbu tavrý takýndýðýný kolayca söyleyebiliriz.Kaldý ki kendileri de zaten þirketleri ilekentsel talanýn aktörlerinden. Bu durumdaKoç holding de AKP karþýtý deðil olsa olsadestekçisi olur. Ülkenin dört bir tarafýndaAVM'lerini diken Koç GYO'su ile de kentseldönüþüm rantýndan en büyük karý elde edenþirketlerden birisi. Nakkaþ Gayrimenkul,Avas Gayrimenkul ve Temel Gayrimenkuladýnda üç ayrý þirketi kurarak konut sek-törüne balýklama dalan ve emlak sektöründen

3344

SSookkaakkllaarrddaakkiiggeennççlliiððiinn ööffkkeessiinniinntteemmeelllleerrii ssookkaakkttaa,,

ddiirreenniiþþ ssýýrraassýýnnddaa ppeekkççookk eennggeellllee kkaarrþþýýllaaþþttýý

ddiiyyeebbiilliirriizz.. AAnnccaakkddiirreenniiþþii ssaaddeeccee ççeevvrree--ccii bbiirr ççeerrççeevveeddee ttuutt--

mmaakk iisstteeyyeenn ssiivviillttoopplluummccuu ttaavvýýrr ççookk

hhýýzzllýý bbiirr þþeekkiillddeeaaþþýýllddýý.. FFaakkaatt ççookkddooððaall bbiirr þþeekkiillddee

ççeeþþiittllii mmaanniippüüllaass--yyoonnllaarr ddaa ddeevvrreeyyeessookkuullaarraakk eenn ggeenneell

aannllaammddaa sseerrmmaayyeenniinnssookkaakkllaarrýýnn tteeppkkiissiinniiççeekkmmeemmeessii iiççiinn ddeebbiirrççookk þþeeyy yyaappýýllddýý..

BBaazzýý sseerrmmaayyeeççeevvrreelleerrii ççeeþþiittllii aaççýýkk--llaammaallaarrllaa ssookkaakkttaakkii

tteerröörrüünn yyüükküünnüüoommuuzzllaarrýýnnddaann

aattmmaayyaa ççaallýýþþttýýllaarr..TTeekk aalltteerrnnaattiifflleerrii

oollaann AAKKPP''nniinnaarrkkaassýýnnddaa yyýýllllaarrccaa

aaððýýrr bbiirr ssöömmüürrüüeemmeekkççiilleerree rreevvaaggöörreenn,, OOrrttaaddooððuu

hhaallkkllaarrýýnnýýnnkkaattlleeddiillmmeessiinnddee

aakkttöörr oollaaccaakk kkaaddaarrssaallddýýrrggaannllaaþþmmýýþþ bbuurr--jjuuvvaazzii mmiillyyoonnllaarrccaaddiirreenniiþþççii ssookkaakkllaarraaddöökküüllüünnccee bbiirr aannddaadduuyyaarrllýýllýýkk mmaasskkeessiinniiyyüüzzüünnee ttaakkýývveerrddii..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 37: Marksist Bakis - 30. Sayı

de geri kalmayan KOÇ, Sarýyer Ýlçesi, Rumeli FeneriKöyü hudutlarý dahilinde bulunan Mavramoloz DevletOrmaný içerisinde kalan 160 hektarlýk bir araziye binlerceaðacý katlederek üniversitesini yapmýþtý. 2013 yýlýna iseköprü ve otoyol özelleþtirmesi ihalesini kazanmýþtý.Kýsacasý AKP'nin hedef gösterdiði Koç da, AKP'yi ken-disini rezil etme pahasýna koruyan Doðuþ holding de varolan talanýn paydaþlarý. AKP ise bu talanýn sert biryürütücüsü.

Sonuç

Özetle söyleyecek olursak her ne kadarpolitik bilinç olarak sokaklardaki direniþþimdilik sermayeyi hedef almamýþ olsa daAKP'ye karþý baþlayan bu isyan dalgasý,aslýnda AKP'nin cisminde kentsel talanýndan,Suriye'de savaþ çýðýrtkanlýðýna kadar AKP'nin arkasýnda-ki ulusal ve uluslararasý sermayeyi de karþýsýna almýþdurumda. Akýldan çýkarýlmamalýdýr ki AKP'nin gücününana kaynaðý ulusal ve uluslararasý sermayenin büyükdesteðinden baþkasý deðildir. Unutmamak gerekir ki bizim insanca yaþam için kurtar-maya çalýþtýðýmýz 'üç beþ aðaç', sermaye için milyondolarlýk rant projelerinin sekteye uðramasý demektir.Þayet kentler ve yaþam için mücadelemizde hedef olarakAKP'yi aþarak kapitalist sistemin kendisine yönelin-mezse kentsel talan sona erdirilemez. Marks'ýn yüzyýldan fazla bir süre önce dediði gibi "göl-gesini satamadýðý aðacý kesen" kapitalizm hedefe konu-larak kentsel talanýndan emperyalist savaþýna kadar busistemin insanlýðýn baþýna sardýðý musibetlerden kurtulmamücadelesini vermek baþka çýkar yolumuz yok. Kentlerin doðaya saygý içinde, eþitlik ve adalet temelinde

yeniden kurulmasý ise direniþin kaldýðý yerden ve büyü-yerek devam etmesine; sosyalizm hedefine yönelmesinebaðlý.

Derya Koca

1.Akçay Ekin, AKP'nin Yeni Sloganý: Ýnþaat YaResullah,eriþim 15 Temmuz 2013,http://www.bolsevik.org/content/akpnin-yeni-slogani-iinsaat-ya-resulallah-ii-ekin-akcay

2 . h t t p : / / w w w .r a d i k a l . c o m . t r/turkiye/turkiyenin_markalar i_gezide_m a g a z a _ a c m a y i z -11357383.http://www.dogus-grubu.com.tr/web/22-89-1-1/dogus_grubu_-_ t r / s e k t o r l e r/insaat/dogus_insaat

3355

MARKSÝST BAKIÞ

Sokaklar Gezi Parký'ndacisimleþen devasa bir rantkalesinin surlarýný taþ,kan ve terle, caný pahasý-na zorladý. Kaleninsurlarýndan ölüm saçanAKP, yýkýlmaz sanýlanduvarlarýnýn görülmemiþbir direniþle dökülmeyebaþladýðýný görünce bütünzor aygýtlarýný kullan-maya baþladý. Çünkü bukapýyý tutan AKP ise dearkasýnda bütün biremperyalist kapitalist sis-tem vardý. Hazirandireniþi kentleri ser-

mayenin kalesi haline getiren AKPönderliðindeki sermaye ile kaleyizapt etmeye çalýþan milyonlarýn

destaný haline geldi.

Page 38: Marksist Bakis - 30. Sayı

3366

MARKSÝST BAKIÞ

Ýþçi sýnýfýnýn uluslararasýörgütlenmesini mümkün kýlanenternasyonalist sýnýf bilinci 1848devrimci dalgasýnýn bir ürünüydü.Bu dönemde geliþen enternasyo-nalist dayanýþma ruhu, Ýtalya'danAmerikan Ýç Savaþý'na Polonya'yakadar uzanmaktaydý. 1848devrimci dalgasýnýn savaþçýlarýnýAmerikan Ýç Savaþý'nda ya daÝtalya'da elde silah savaþýrkengörmenin oldukça olaðan olduðubu dönemde Polonya devrimi iledayanýþma amacýyla Londra'dagerçekleþtirilen toplantýlardan iþçihareketinin uluslararasý örgütlen-me çatýsýný oluþturacak BirinciEnternasyonal doðacaktý.

1848 devriminin yarattýðý birikim sadece enter-nasyonalist sýnýf bilinci temelinde deðil ulus-lararasý örgütlenme deneyimleri baðlamýnda daBirinci Enternasyonal'e giden yolu açtý. Avrupamerkezli olarak, 1848 devrimlerine örgütlü þekildeyön vermek amacýyla kurulan ve Avrupa hattýndayayýlan Komünist Birlik, Birinci Enternasyonal'eöncül oldu. Marks ve Engels, Komünist Birlik'inde örgütlenmesinde belirleyici olmuþ; "Bütünülkelerin proleterleri birleþiniz" sloganýný kendineþiar edinen Birlik'in programý olarak Marks veEngels tarafýndan meþhur Komünist Manifestokaleme alýnmýþtýr. 1848 devrimlerinin yenilgisin-den sonra, Birlik, fikir ayrýlýklarýnýn keskinleþme-siyle kendini feshetse de Birinci Enternasyonal'euzanan bir uluslararasý örgütlenme geleneði vebirikimine imza atmýþtýr.Kýta Avrupasýný etkisi altýna alan 1848 devrimcidalgasýnýn burjuvazinin ihanetiyle birlikte yenil-giye uðramasý ve ardýndan geliþen baský dönemiiþçi hareketinde bir durgunluða yol açsa da1850'lerden itibaren bir canlanma kendini hisset-tirmeye baþlamýþtý. 1850'li ve 60'lý yýllar grevlerin,sendikalaþmanýn, hatta dernek faaliyetlerininyasaklandýðý bir dönem olsa da kapitalizmin içinegirdiði büyük geliþim evresi iþçi sýnýfýný hemsayýsal olarak büyütmekte hem büyük fabrikalardatoplamakta ve böylece de sýnýf bilincinin geliþi-minin önünü açmaktaydý. 1850'ler, özellikle de1860'lar iþçi sýnýfýnýn örgütlenmesinin de yeþerdiðiyýllar oluyordu. Burjuvazinin baský ve saldýrýlarýkarþýsýnda bu ihtiyaç çok elzem hale de gelmektey-di. Ýþçi sýnýfýnýn örgütlenmesi, ulusal sýnýrlarýn öte-sine geçerek doðrudan uluslararasý bir çatýtemelinde geliþmekteydi. Dönemin özgün nitelik-

Birinci Enternasyonal:Ýþçi Sýnýfýnýn Ulusal

Sýnýrlarý Aþan Kavgasý

Enternasyonal,

kuruluþ sürecinde

çok etkili bir

örgütlenme profiline

sahip olmasa da

iþçi mücadelelerinin

güçlenmesi ve

çeþitli ülkelerdeki

bu mücadelelere

Enternasyonal'in

sunduðu destek

onun dünya

proletaryasý

içindeki saygýnlýðýný

artýrýrken saflarýný

da geniþletti.

Page 39: Marksist Bakis - 30. Sayı

leri de sadece bu tür bir örgütlenmeyi mümkün kýlmýyor;onu gerektiriyordu da. Ýþçi sýnýfýnýn bilinci de uluslararasýbir örgütlenmeyi önüne koyacak þekilde enternasyona-listti. Amerikan Ýç Savaþý sýrasýnda proletaryaÝngiltere'nin köleci politikalarýna karþý durarak iþçi enter-nasyonalizminin parlak örneklerini sergiliyor;Polonya'nýn Çarlýk Rusya'ya karþý baðýmsýzlýk mücadele-si Ýngiliz ve Fransýz iþçilerinin desteðini kazanýyordu. Ýþtetam da böyle bir dönemde Birinci Enternasyonal, dünyaproletaryasýna uluslararasý bir önderlik sunma ihtiyacýnýgidermek için inþa edildi. Uluslararasý Ýþçi Birliði (yani Birinci Enternasyonal) 28Eylül 1864 yýlýnda Londra'da Ýngiliz, Belçikalý, Fransýzve Alman iþçilerince kuruldu. Birinci Enternasyonal'egiden yol, Londra'da 23 Nisan 1863'te baþlayan Polonyadevrimi ile dayanýþma toplantýlarý dizisinde atýlmýþ oldu.Birinci Enternasyonal, farklýakýmlarýn bir birlikteliðiniifade etmekteydi. Ýçinde iþçisýnýfýnýn siyasal mücadelesinireddeden, genel grevlereküçümser bir bakýþ açýsýylayaklaþan Proudhonculardan,milliyetçi bir devrimcilikperspektifine sahip olanÝtalyan Mazzini yandaþlarýnave iþçilerin ekonomikkazanýmlarýný merkezine alansendikal birlik yanlýsý Ýngilizsendikalistlerine varan birçokakýmýn yer aldýðý geniþ biryelpaze mevcuttu. Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþununulusal ölçekte mümkünolmadýðýný belirten ve bütündünya iþçilerine birleþmeleri-ni salýk veren Marks, dünyaproletaryasýnýn uluslararasýörgütlenmesini oluþturanBirinci Enternasyonal içindedeðiþik politika akýmlarakarþý devrimci Marksizminhakim kýlýnmasý için mücadele yürüttü. Enternasyonalintüzüðünün önsözünde geçen "iþçi sýnýfýnýn kurtuluþununkendi eseri olmasý gerektiði", "iþçi sýnýfýnýn kurtuluþuuðruna savaþýmýn her türlü sýnýf düzeninin ortadankaldýrýlmasý için bir savaþým olduðu", "iþçi sýnýfýnýnekonomik kurtuluþunun her türlü siyasal hareketin araçolarak tabi olmasý gereken amaç olduðu ve bu büyükamaca yönelen þimdiye kadarki bütün çabalarýn, aynýülke içinde farklý mesleklerdeki emekçiler arasýndakidayanýþma eksikliðinden ve ayrý ayrý ülkelerdeki iþçisýnýflarý arasýndaki kardeþçe birliðin kurulmamasýndandolayý baþarýsýzlýða uðradýðý" ibareleri de bu örgütlen-

mede Marks'ýn mücadelesinin etkisini ortaya koymak-tadýrlar.Birinci Enternasyonal'in geliþmesinin iki döneminde bah-setmek mümkündür; 1865-67 arasýnda farklý siyasal eði-limlerin birarada bulunmasýnýn yarattýðý güçlüklerin ken-dini gösterdiði dönem ile 1868-70 arasýnda sýnýf mücade-lesinin artmasý paralelinde elde edilen baþarýlar döne-midir. Heterojen bir toplamdan oluþan BirinciEnternasyonal'de tartýþmalar büyük oranda kongrelerdekendini gösteriyordu. Enternasyonal'de etkin olan siyasalaktörlerin deðiþmesiyle tartýþma zemini kaymakta vetartýþmanýn taraflarý deðiþiklik göstermekteydi. Marks veProdhoun üzerinden baþlayan tartýþma ekseni geliþensüreçte Marks ve Bakunin üzerinden þekillenecekti.1865'te Londra'da gerçekleþen ilk kongrede tartýþma ek-senini Marks ve Proudhon'un fikirleri oluþturuyor;

Enternasyonal GenelKonseyi temel sorunlarolarak önüne iþgünününkýsaltýlmasý için yürütülecekmücadeleler, sendikalar,kadýn ve çocuklarýn emeðininsömürülmesini koyuyordu.1866'daki Cenevre kong-resinde ise iþçi sýnýfýnýnsiyasal mücadele vermesigerekliliði ile sendikalarýnverecekleri katkýlarýn da iþçi-lerin siyasal mücadele sahasý-na kanalize olmasý gerektiði-ni karara baðlandý. 1867'detoplanan 3. Kongrede üretimaraçlarýnýn özel mülkiyetikonusu tartýþýlýrken 1868'deyapýlan 4. Kongrede ise üre-tim araçlarýnýn toplumsal-laþtýrýlmasý kararý alýndý. Bukongrenin gerçekleþtiðidönemde baþlayanAvusturya-Prusya Savaþý'ndaiþçi sýnýfýnýn nasýl bir tavýralmasý gerektiði üzerine

yürütülen tartýþmalar sonucunda bu savaþýn iþçi sýnýfýnýndeðil egemen burjuvazinin savaþý olduðu ve bu nedenlede bu savaþta iþçi sýnýfýna düþen görevin, uluslararasýalanda genel grevlerle bu savaþý engellemek olduðukararýnda ortaklaþýldý. 1869'da Basel'deki kongre, BirinciEnternasyonal'deki tartýþmalarýn Marks-Proudhon ek-seninden Marks-Bakunin'e geçiþ yaptýðý ilk kongre ola-caktý. Enternasyonal, kuruluþ sürecinde çok etkili bir örgütlen-me profiline sahip olmasa da iþçi mücadelelerinin güçlen-mesi ve çeþitli ülkelerdeki bu mücadelelereEnternasyonal'in sunduðu destek onun dünya proletaryasý

3377

MARKSÝST BAKIÞ

Ýþçi sýnýfýnýn uluslararasý örgütlen-mesini mümkün kýlan enternas-

yonalist sýnýf bilinci 1848 devrimcidalgasýnýn bir ürünüydü. Bu

dönemde geliþen enternasyonalistdayanýþma ruhu, Ýtalya'dan

Amerikan Ýç Savaþý'na Polonya'yakadar uzanmaktaydý. 1848 devrimcidalgasýnýn savaþçýlarýný AmerikanÝç Savaþý'nda ya da Ýtalya'da eldesilah savaþýrken görmenin oldukçaolaðan olduðu bu dönemde Polonya

devrimi ile dayanýþma amacýylaLondra'da gerçekleþtirilen

toplantýlardan iþçi hareketininuluslararasý örgütlenme çatýsýný

oluþturacak Birinci Enternasyonaldoðacaktý.

Page 40: Marksist Bakis - 30. Sayı

içindeki saygýnlýðýný artýrýrken saflarýný da geniþletti.Dünya proletaryasýný kendine çektiði oranda egemensýnýflarýn tepkisini üzerine çeken Birinci Enternasyonalburjuvazi açýsýndan bir tehdit olarakgörülüyordu. Dünya proletaryasý iseÝsviçre'den Belçika'ya, Fransa'ya güngeçtikçe Enternasyonal'i daha çok be-nimsemeye ve onun saflarýnda örgütlen-meye yöneliyordu. Enternasyonal, önem-li bir görev olarak önüne deðiþik ülke-lerdeki iþçi dernekleri arasýnda iletiþimve yardýmlaþma aðý oluþturmayý veböylece dünya proletaryasýnýn birliktehareket edebilme ve dayanýþma gücünüartýrmayý koyuyordu. BirinciEnternasyonal, iþçi sýnýfýnýn sýnýfsal özel-liklerini iyi kavrayarak sýnýfla organikbaðlarýný saðlamlaþtýrmayý baþarmýþ;dünya proletaryasý içinde gücünü artýr-masýna paralel olarak zamanla egemensýnýflar için bir uluslararasý tehlike konu-muna yükselmiþtir.Burjuvazinin Enternasyonal'e karþýmücadeleye giriþmesi bir yanaEnternasyonal için asýl büyük tehdit buheterojen birlik içindeki tartýþmalarhaline gelmiþti. Enternasyonal yoðuntartýþmalarýn yapýldýðý bir yer olmuþ;Marks ve destekçilerinin yaný sýra baþtaFransa'dan Pierre-Joseph Proudhon veRus Mikhail Bakunin'in temsil ettiðianarþistler baþka bir halkayý oluþturmuþ-tur. Diðer yandan da ütopik sosyalistlerinetkisi hissedilmiþtir. Ütopikler, sosya-lizme gidecek yolun aydýnlanmadan veeðitimden geçtiðini savunmaktadýr. Budüþüncenin sahiplerinden Robert Owen,üretimin ve toplumun nasýl farklý bir þe-kilde örgütlenebileceðini göstermek içinkooperatifler ve ideal emekçi topluluklarýkurmuþtur. Marks, ütopik sosyalistlerekarþý bu yolun sosyalizme ulaþacak yololmadýðý, izole topluluklar oluþturmanýnasla yeterli olamayacaðý þeklinde birtartýþma yürütmüþtür. Enternasyonal'dekiilk konuþmasýnda "Siyasi iktidarý elegeçirmek, iþçi sýnýfýnýn önemli bir görevihâline geldi" diye belirten Marks'ýnönemli siyasi argümanlarýnýn birçoðuEnternasyonal içindeki akýmlarla yapýlantartýþmalarda billurlaþmýþtýr. Birinci Enternasyonal, ilk iþçi iktidarýna, ParisKomünü'ne de tanýklýk etmiþtir. Bu dönemde Fransa vePrusya arasýnda baþlayan savaþý Prusya'nýn kazanmasýnýn

ardýndan Fransa'da merkezi hükümet çökmüþ,Cumhuriyet ilan edilmiþtir. Paris'te ayaklanan emekçilerburada komünlerini ilan ederek Paris komünü altýnda

kendi hükümetlerini kurmuþlardýr. Ýþçisýnýfýnýn tarihsel bu adýmý muzaffer ola-mamýþtýr. Paris Komünü, yönetsel ve tak-tiksel olarak hatalar yapmýþ; örneðinelleri altýndaki Fransa merkez bankasýn-daki paraya asla dokunmamýþ, KomünüParis dýþýna ve Avrupa'ya yayamamýþtýr.Bu da Paris Komünü'nün sadece 72 günayakta kalmasýna neden olmuþ ve iþçisýnýfýnýn bu þanlý iktidarý karþý devriminordularýyla çok kanlý bir biçimdebastýrýlmýþtýr. Paris Komünü bütünAvrupalý devletler tarafýndan la-netlenirken Komün'e destek veren BirinciEnternasyonal ve örgütleyicileri de bunefretten nasibini almýþtýr. Komün'e karþýher koldan saldýrýya giriþen Avrupalý ege-menlerin kontrolündeki burjuva basýnMarks'ý "Kýzýl Doktor" ilan etmiþtir.Fransa ve Prusya kendi aralarýndakisavaþý bir kenara býrakýp "ortak düþman"akarþý birlikte saldýrýya geçmiþler;Komün'ü boðmak için el ele vererek buiki ülke 10 bin kiþilik bir orduyla Paris'egirmiþtir. Ýþte, Marks'ýn burjuvaziyibetimlemesinin muazzam bir doðrulanýþý:"düþman kardeþler". Komün'ün yenilgisinin ardýndanEnternasyonal'de kendi iç tartýþmalarýnadaha fazla gömülmüþ; birlikteliktenyaþanan kopuþlarla birlik iþlevini yitir-meye baþlamýþtýr. Enternasyonal'den ilkkopuþ Marks'ýn Komüne verdiði sonsuzdestek nedeniyle korkuya kapýlan Ýngilizsendikalistlerden gelmiþtir. Ýngilizsendikacýlarý zaten iþçi sýnýfýnýn siyasalolarak örgütlenmesine ve bu yönde birprograma karþý bir duruþa sahiplerdir; iþçisýnýfýnýn sadece ekonomik mücadele ver-mesi gerektiðini savunmaktadýrlar. ParisKomünü sürecinde de iþçi sýnýfýnýnsiyasal partisini kurmak yerine burjuvazi-den yana taraf olarak sýnýf iþbirlikçisi birtavýr takýnmýþ ve Enternasyonal'lebaðlarýný kopartmýþlardýr. Parlamenteristbir yönetim anlayýþýna sahip buunsurlarýn devrimci bir Komün'e destek

vermelerini beklemek zaten baþtan hatalýolacaktýr.

Enternasyonal içindeki diðer bir ayrýþma da Bakuninmerkezli olarak yaþanmýþtýr. 1872 tarihindeki Lahey

3388

MARKSÝST BAKIÞ

BBiirriinncciiEEnntteerrnnaassyyoonnaall,, hheerr nnee

kkaaddaarr ddeevvrriimmcciiMMaarrkkssiizzmmiinn bbiilllluurrllaarrmmýýþþ

bbiirr ddüünnyyaa öörrggüüttüüoollaammaassaa ddaa pprroolleetteerryyaannýýnnssýýnnýýff mmüüccaaddeelleessii ttaarriihhiinneeaallttýýnn hhaarrfflleerrllee yyaazzmmýýþþttýýrr..

PPrroolleettaarryyaannýýnn bbuurrjjuu--vvaazziiyyee kkaarrþþýý vveerrddiiððii

ssaavvaaþþýýmmýýnn uulluussllaarraarraassýýbbiirr kkaavvggaa oolldduuððuunnuunn iiþþççii

ssýýnnýýffýýnnýýnn bbiilliinncciinnee ççýýkk--mmaassýýnnaa hhiizzmmeett eeddeenn bbuuddeenneeyyiimm pprroolleettaarryyaannýýnnggeelleecceekk mmüüccaaddeelleelleerriinnee

ddee bbuu ddeeððeerrllii mmiirraassýýbbýýrraakkmmýýþþttýýrr.. BBiirriinnccii

EEnntteerrnnaassyyoonnaall,, MMaarrkkss''ýýnnyyüürrüüttttüüððüü iiddeeoolloojjiikkmmüüccaaddeelleenniinn ssoonnuuccuuoollaarraakk iiþþççii ssýýnnýýffýýnnýýnn

ddeevvrriimmiinn yyeeggaannee öözznneessiioolldduuððuunnuu vvee kkuurrttuulluuþþuu--nnuunn aannccaakk kkeennddii eesseerriioollaabbiilleecceeððiinnii ddee ssýýnnýýff

bbiilliinncciinnee kkaazzýýmmýýþþttýýrr.. ÝÝþþççiissýýnnýýffýýnnýýnn ttaarriihhttee iillkk kkeezz

iikkttiiddaarrýý eelliinnee aallddýýððýý PPaarriissKKoommüünnüü ddeenneeyyiimmiinnee

ttaannýýkkllýýkk eeddeenn bbuu öörrggüütt--lleennmmee iiççiinnddee yyüürrüüttüülleennttaarrttýýþþmmaallaarr vvee aallýýnnaann

kkaarraarrllaarr ggeelleecceekk ddöönneemm--lleerrddeekkii ssýýnnýýff mmüüccaaddeelleellee--

rriinnee ýýþþýýkk ttuuttmmuuþþttuurr..

Page 41: Marksist Bakis - 30. Sayı

kongresinde Marks ve Engels gizliden bir hizipçilikve komploculuk faaliyetleri yürüten Bakunin vebaþýný çektiði anarþistlere karþý savaþ açmýþtýr. Marks ve Bakunin arasýndaki ideolojik farklýlýklarbir yana Bakunin'in komplocu örgütlenme yöntem-leriyle ilerlemek mümkün olmadýðýndan bu kavgakaçýnýlmaz hale gelmiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn üretimdengelen gücünü görmezden gelen, köylülüðe belbaðlayan Bakunin'e karþý Marks iþçi sýnýfýnýn veonun devrimci partisinin öncülüðünü savunaraktamamen farklý bir damarý ifade ediyordu. Marks,Paris Komünü'nün yenilgisi sonrasýnda yaptýðý bi-limsel tahlillerinde devrimin, ancak iþçi sýnýfýnýnöncülüðünde baþarýlabileceðini ortaya koymuþ ve

bunun içinde prole-t a r y a n ý nd e v r i m c ip a r t i s i n i nz o r u n l u -luðunu ifadee t m i þ t i r .Marks'ýn butezleri, 1871L o n d r aK o n g r e s i 'n d eE n t e r n a s -y o n a l ' i ntemel tezleriolarak kabuledilmiþtir. M a r k s ' l a

Bakunin arasýndaki en önemli tartýþmalardan biri dedevlet sorunuydu. Marksistler ve anarþistler devletsorununa çok farklý yaklaþýyorlar; Bakunin devriminertesinde hemen devletin yýkýlacaðýný ve sýnýfsýz birtopluma geçileceðine inanýyordu. Marks ise devrim-in ancak proletarya diktatörlüðüyle saðlanabileceðinive bir iþçi devletinin kurulmasýný savunuyordu.Bakunin proletarya diktatörlüðünün özgürlüklerikýsýtlayacaðýný ve yeni bir baský mekanizmasý yara-tacaðýný söylüyordu. Bakunin'in bu görüþleri ParisKomünü'nde açýkça iflas etse de Bakunin buteorisinden vazgeçmemiþtir. Otoriterliði sözde reddeden anarþistlerEnternasyonal içinde bir otoriterlik eðilimi içerisinegirmiþlerdi. Enternasyonal içindeki zarar verici tutu-munu sürdüren Bakunin'in Enternasyonal'den tas-fiyesi için Marks genel konseye önerge vermiþ ve buönerge kabul edilmiþti. Ancak Enternasyonal'in içinedüþtüðü çýkmaz sona ermemiþ; Paris Komünü'nünyenilmesinin ardýndan kan kaybetmeye baþlayanEnternasyonal içinden kopuþlar ve Bakunin'in komp-

locu faaliyetleri nedeniyle iyice güç kaybetmiþtir.Enternasyonal'in Bakunin ve taraftarlarýnýn elinegeçmesini engellemek isteyen Marks ve Engels'inönergesinin genel konseyde kabulüyle BirinciEnternasyonal'in merkezi Amerika'ya taþýnmýþtýr.Ancak Enternasyonal'e anarþistlerin verdiði zararýnson bulmamasý üzerine 1876 yýlýnda Philadelphia'datoplanan kongreyle birlik kendini fesh etmiþtir. Bukongre de Birinci Enternasyonal'in son kongresiolmuþtur.

Sonuç Olarak

Birinci Enternasyonal, her ne kadar devrimciMarksizmin billurlarmýþ bir dünya örgütü olamasada proletaryanýn sýnýf mücadelesi tarihine altýnharflerle yazmýþtýr. Proletaryanýn burjuvaziye karþýverdiði savaþýmýn uluslararasý bir kavga olduðununiþçi sýnýfýnýn bilincine çýkmasýna hizmet eden budeneyim proletaryanýn gelecek mücadelelerine de budeðerli mirasý býrakmýþtýr. Birinci Enternasyonal,Marks'ýn yürüttüðü ideolojik mücadelenin sonucuolarak iþçi sýnýfýnýn devrimin yegane öznesiolduðunu ve kurtuluþunun ancak kendi eseri olabile-ceðini de sýnýf bilincine kazýmýþtýr. Ýþçi sýnýfýnýn tari-hte ilk kez iktidarý eline aldýðý Paris Komünü dene-yimine tanýklýk eden bu örgütlenme içinde yürütülentartýþmalar ve alýnan kararlar gelecek dönemlerdekisýnýf mücadelelerine ýþýk tutmuþtur. Kendinden son-raki üç enternasyonale tarihsel olarak zemin hazýr-layan Birinci Enternasyonal'in kuruluþundan 53 yýlsonra þanlý Ekim Devrimi baþarýyla gerçekleþmiþ vedünya proletaryasýna yeni bir dünyanýn kurulabile-ceðini göstermiþtir. Bizler, devrimci Marksizminýþýklý yolundan ilerleyerek, geçmiþimizden derslerçýkartmak ve dünya devrimi için ihtiyaç duyduðu-muz yeni bir devrimci enternasyonali örgütlemeyecanhýraþ giriþmek zorundayýz. Ýnsanlýðýn kurtuluþuiçin önlerine dünya devrimini koyan devrimciMarksistler için, bu, tarihsel bir zorunluluktur.

Turabi Demirci

3399

MARKSÝST BAKIÞ

Page 42: Marksist Bakis - 30. Sayı

4400

MARKSÝST BAKIÞ

Yayýncýlýðýn dünyada ve Türkiye' de tarihselolarak deðerlendirilmesi, ancak o dönemkisiyasal atmosferi anlayabilmekle mümkündür.Daha sonra da söz edeceðimiz gibi, kapitalizminnüvelerini ilk verdiði yýllar, basýnýn da filizlen-meye baþladýðý yýllar olmuþtur. Daha öncesindebasýn anlayýþý, yalnýzca kiþisel çabalaraindirgenebilir bir alandý. Basýnýn bir sektörolmasý, feodal sistem içinde doðan ticaretsýnýfýnýn bilgi ihtiyacýndan kaynaklanmýþtýr.Radyo ve TV yayýncýlýðý ise, daha ileri dönem-lerde önce gazeteciliði taklit ederek, daha sonraise ondan baðýmsýz bir çizgi ile ilerlemiþtir.Yazýnýn genelinde, Türkiye' de yayýncýlýk hayatýve siyasal sistem genel hatlarý ile ele alýnacaktýr.Bu süreçte, Cumhuriyet yýllarýndan, neo-liberaldöneme, ardýndan AKP döneminde medyanýn þekil-leniþine deðinilecektir. Ancak unutulmamalýdýr ki;Türkiye' de yayýncýlýk da diðer ülkelerdeki gibi,dünyadaki temel eðilimlerden baðýmsýz iler-lememiþtir. Aksine, özellikle Ýngiltere ve ABD'ninyayýncýlýk anlayýþý ve Almanya'nýn bu yöndeki maddidestekleri Türkiye için belirleyici olmuþtur.

Neo-liberal Döneme Dek Türkiye' de

Medyanýn Þekillenmesi

Türkiye'de ulus devlet yapýlanmasýnýn gereklerineuygun olarak burjuva sýnýfýnýn yetiþtirilmesi devleteliyle gerçekleþtirilmesi yoluna gidilmiþ;Cumhuriyet'in ilk döneminin iktisadi faaliyetine buçaba damgasýný vurmuþtur. Sermayenin kendi baþýnaserpilecek olanaklara sahip olmadýðý bu dönemdedevlet kendisi yatýrýmlarla iþletmeci haline gelirkengiriþimcilerin faaliyetleri de yoðun olarak desteklen-miþtir. Yabancý sermayeye de 'yasalara aykýrý olma

mak þartýyla' kapýlar açýlmýþtý.Ýþte bu süreçte iletiþim alanýnda Cumhuriyet dönemi-nin ilk adýmlarý atýlarak, telsiz iletiþiminin altyapýsýFransýz TSF(Telephonie Sans File) tarafýndan inþaedilip 1927'de hizmete sokulmuþtur. Kamu kuruluþuolan PTT ise inþaatýn bitimini bile beklemeden, radyoyayýnlarýný baþlatacak TTTAÞ(Telsiz Telefon TürkAnonim Þirketi)'yi kurmuþtur. TTAÞ'nin ortaklarý, ÝþBankasý'nýn ortaklarý ile ayný kiþilerdi; Celal Bayar,Siirt milletvekili Mahmut Soydan, Gümüþhane mil-letvekili Cemal Hüsnü ve tüccar Sedat Nuri Ýleri…(Beybin Kejanlýoðlu, Radyo TV YayýncýlýðýnýnSiyasasý, bianet.com, 7 Nisan 2001)Türkiye'de radyo yayýnlarý, 1927 Mart ayýndaÝstanbul'da baþlamýþ; ilk yayýnlar günlük 5 saati aþma-maktadýr. CHF(Cumhuriyet Halk Fýrkasý)'nin, odönemki politikalarý uyarýnca, yayýncýlýk anlayýþýhalký yeni rejimin deðerleri temelinde eðitmek üzerine

Geçmisten GünümüzeMedya: Gelisimi ve

Dönüsümü

Page 43: Marksist Bakis - 30. Sayı

kurulmuþtu. Hatýrlarsak, ayný dönem içindeHalkevleri ve ilerleyen dönemlerde Köy Enstitüleride bu politikanýn bir parçasýdýr. Radyonun da bununtaþýyýcýsý olmasý planlansa da alýcý sayýsýnýn azlýðý vesadece zenginlerin elinde toplanmasý nedeniyle buproje iþlememiþtir. Radyo programlarý konferansniteliðindedir, müzik ise o dönemin en hararetlitartýþmasý alaturka- alafranga sorunu içinde eriyipkaybolmuþtur. Zaten 1934-1936 yýllarý arasý, alaturkamüziðin radyoda çalýnmasý tamamen yasaklanmýþtýr.(Uygur Kocabaþoðlu, "Radyo", Türkiye CumhuriyetiAnsiklopedisi, Cilt 10, Ýstanbul: Ýletiþim, 1985,s.2733)Sanayileþmenin atýlým dönemi olan 1930'lu yýllarda,1929 Buhraný'nýn da etkisiyle korumacý tedbirler baþgöstermiþtir. Giriþimcilerin zayýflýðý temelindesanayileþme devlet tarafýndan yürütülürken ortayayeni zenginler de ithalata yönelik ticari kapitalizminbir görüngüsündan ötesini sunmamaktadýr. (KorkutBoratav, Türkiye Ýkisat Tarihi: 1908-1985, Ýstanbul:Gerçek Yayýnevi, 1988, s.45- 50)1930'lu yýllarda, radyoya olan ilgi devam etmeklebirlikte, devletin resmi ideolojisinin taþýyýcýlýðýgörevini ilk sorun olarak ele almýþtýr. Radyonundevlet eline kesin olarak geçmesi de ayný þekilde buyýllara rastlar. Bu yýllarda radyoyu denetleyen birkurum kurulmuþtur ve baðýmsýz yayýnlardan sözetmek mümkün deðildir.1940'lý yýllara gelindiðinde, radyo yine uluslararasýsorunlara ve politik çizgiye devletin 'nasýl' baktýðýnýyayan bir araç olarak kullanýlmaya devam edilmekte-dir. Bu yýllarda radyo, hükümetin (ve onunlaözdeþleþen devlet mekanizmasýnýn) programýnýduyurmaktaki bürokratik mekanizmalarýn parçasýn-dan biri olarak kalmýþtýr.Ýkinci Dünya Savaþý yýllarý ve sonrasýnda Türkiyeburjuvazisinin Batý ile entegrasyonunu daha net birþekilde görülür. Bu dönemde, Türkiye' de çok partiliyaþama geçiþin gerçekleþmesi yayýncýlýk hayatýnýetkilenmiþtir. 1946 seçimlerinin ardýndan, ABD ilesýký iliþkiler geliþtirilmiþ, radyo personeli Marshallyardýmlarý konusunda halký bilgilendirmeklegörevlendirilmiþtir. 1949'a kadar radyoyu propagan-da veya tanýtým için kullanamayan muhalefet parti-leri 1950 ile gelen yasayla bu imkaný kaçýr-mamýþlardýr. (Cengiz Taþer, RadyonunOrganizasyonu ve Özerkliði, Ankara: Kardeþ, 1969,s.84-85)1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidarageliþiyle birlikte, NATO'ya üye olma gayesiyleKore'ye askeri birlikler gönderilmiþ; Ankara'da kuru-lan kýsa dalga vericinin ilk yayýnlarý da ABD veKore'ye yönelik olmuþtur.Demokrat Parti'nin iktidara geliþi, CHP'nin

baskýlarýndan ve katý tutumlarýndan yorulan, elitistyapýsýný özümseyemeyen halk için ilk planda birçýkýþ yolu gibi görünmüþtür. DP iktidarý dönemiyayýncýlýk alanýnda 'partizan radyo' þeklindeadlandýrýlmýþtýr. Tek parti döneminden sonra, Ýslamitýnýlarýn yanký bulmasý ve serbest piyasaya kollarýnýaçma açýsýndan 'katý yapýnýn' parçalanmasý(!),yayýncýlýk alanýnda kendini göstermiþtir. Sermayeninözlemi ilk kez yayýnlanan reklamlarla giderilmiþ,radyodan Kur'an ve Mevlit okumalarý baþlamýþtýr.1950'li yýllarýn ortasýndan itibaren, muhalefet parti-lerinin radyoyu kullanmalarý tekrar yasaklanmýþ,iktidar radyo ile pekiþtirilmiþtir. Vatan Cephesi pro-gramý, o dönem dinleyicilerinin zihninde gerçektenunutulmaz bir yer iþgal eder. Program, DP'ye yenikatýlanlarýn adlarýnýn, mesleklerinin, yerlerinin okun-masý üzerine kuruludur ve muhalefetten DP'yegeçenler özellikle belirtilir.DP iktidarýnason veren 27Mayýs darbesi-ni izleyend ö n e m d e ,radyo yayýn-larýnýn niteliði1964'e kadarTRT'nin kuru-luþ yasasý çýk-masýna rað-m e ndeðiþmemiþ,TRT baðýmsýz

bir çizgi izlememiþtir.1961 yýlýnda çýkan ve yayýncýlýk döneminde önemligeliþmeler getiren 359 sayýlý kanunla birlikte,Türkiye yayýncýlýk tarihinde kýsmen özerk bir dönembaþlamýþtýr. Bu dönem, yayýncýlýðýn içerisindekipotansiyelleri çýkarýp ona özel bir deðer verilmesineneden olmasý açýsýndan oldukça önemlidir. Ancaksöylemek gerekir ki; bu dönem, birçok kiþinin iddiaettiði gibi ne tam olarak 'özgür', ne de gerçek anlam-da 'özerk' bir dönemdir. Yayýncýlýðýn sýnýrlarýnýn nekadar geniþ olacaðý, ona ne zaman ve ne kadarödenek ayýracaðý askeri bürokrasinin ellerinde

4411

MARKSÝST BAKIÞ

11 MMaayyýýss 11996644''ttee TTRRTT,, ttaarraaffssýýzz vvee öözzeerrkk ssýýffaatt--llaarrýý iillee kkuurruullmmuuþþttuurr.. DDaahhaa öönnccee yyaayyýýnnccýýllýýððaaaakkttaarrýýllmmaayyaaccaakk kkaaddaarr bbüüyyüükk bbiirr bbüüttççeeaakkttaarrýýllmmýýþþ,, yyeennii ppeerrssoonneelllleerr aallýýnnmmýýþþ,, yyaayyýýnnssüürreessii uuzzaammýýþþttýýrr.. AAyynnýý zzaammaannddaa bbuu yyýýllllaarrddaa22 mmiillyyoonnuu ggeeççeenn aallýýccýýnnýýnn vvaarrllýýððýý,, yyaayyýýnnllaarrýýnnhhaallkkýýnn ddaahhaa bbüüyyüükk kkeessiimmiinnee uullaaþþmmaassýý vveeeettkkiilleeþþiimmii aaççýýssýýnnddaann oolldduukkççaa öönneemmlliiddiirr..

Page 44: Marksist Bakis - 30. Sayı

olmuþtur. Hak ve özgürlük çerçevesi geniþletilmiþ olsadahi, hiyerarþik yapýlanma, devletin tehdit olarakgördüðü hiçbir yayýnýn programda yer almamasý gibietkenler 'baðýmsýz medya' tanýmlamasýnýn çok uzaðýn-dadýr. Zaten, yayýncýlýk tekelinin bulunmasý, özgürmedya anlayýþýna oldukça uzaktýr. 1 Mayýs 1964'te TRT,tarafsýz ve özerk sýfatlarý ile kurulmuþtur. Daha önceyayýncýlýða aktarýlmayacak kadar büyük bir bütçeaktarýlmýþ, yeni personeller alýnmýþ, yayýn süresi uza-mýþtýr. Ayný zamanda bu yýllarda 2milyonu geçen alýcýnýn varlýðý,yayýnlarýn halkýn daha büyük kes-imine ulaþmasý ve etkileþimi açýsýn-dan oldukça önemlidir.Bu dönemde önceden planlan-mamýþ baþka bir olay da TV yayýn-larýnýn baþlamasýdýr.TRT'nin özerk olarak tanýmlan-masýna karþýn, çeþitli biçimlerdebürokratik- keyfi baskýlara maruzkaldýðý söylenebilir. Özerk birkurum olan TRT'nin diðer kurum-larla doðrudan yazýþma yapama-masý, ruhsat gelirlerine el koymakalkýþmalarý, bütçelerinin zamanýn-da verilmemesi ve sürekli kontrolemaruz kalmasý bu baský yöntem-lerinden sadece birkaçýdýr.1971 darbesinin ardýndan, TRT'ninidari yapýsý tamamen deðiþtirilmiþ;Bakanlar Kurulu tarafýndan yapýlanatama sayýsý oraný artmýþtýr. 1972'deTRT yasasýna bol bol ‘milli’ sýfatýeklenmiþtir; milli gelenekler, millikültür, milli güvenlik… (BeybinKejanlýoðlu, bianet.com) Bu döne-min ardýndan TRT artýk sansürlerle,haksýz görev deðiþimleriyle,muhalefet partilerini hiçe saymasýy-la gündeme gelecektir. 1980 darbesiyle birlikte, her kurum-da olduðu gibi radyo ve TV'de deasker çizmelerinin sesleri hissedilmektedir. Serbestpiyasa kapitalizmine geçiþ için 'güvenli' bir ortam hazýr-lanana dek bu böyle devam edecektir. 1983 yýlýna gelindiðinde, TRT yasasý tekrar deðiþmiþ vedenetleyici kurum olan, RTÜK'ün önceli olan RTYKkurulmuþtur. TRT yönetim kadrosu içinde YÖK'tenatananlardan tutun da, Cumhurbaþkaný'nýn seçeceklerineve Tarih Yüksek Kurumu'nun göstereceði adaylara gelenekadar, bütün devlet mekanizmasýný temsil edecek birilerivardýr.Neoliberal politikalarýn hayatýn her yerine ulaþmasý,yayýncýlýk alanýnda da kendini göstermiþtir. Renkli TV

yayýný, farklý kanallarýn kurulmasý, baþka ülkelerin prog-ram çizgisinin gösterilmesi 1983-1990 yýllarý arasýndayer alan geliþmelerdir.1990 yýlýnda Turgut Özal, yurtdýþýndan Türkiye'ye yayýnyapýlmasýnda herhangi bir engel olmadýðýný belirtmiþ,daha sonra Uzan ailesinin kurduðu kanala oðlunun daortak olduðu ortaya çýkmýþtý. Star-1 böylece, Ýsviçre'dendeneme yayýnlarýna 1991'de baþlamýþ; sermayenin tümgereklerini yerine getirerek en gözde kanal olmayý kýsa

bir dönemde baþarmýþtýr. Uydu fir-malarýyla anlaþmalar yapan Star-1,TRT personellerini yüksek maaþlakendi kanalýna geçirmiþ, "TV'demaç keyfi" furyasýný, birçok maçýnyayýn hakkýný satýn alarak baþlat-mýþ ve böylece de TRT'nin reklamgelirlerini kendine çekmiþtir.Bunun karþýlýðýnda, kamu sorumlu-luðunu taþýmayan, halkýeðlendiren, renkli-canlý yayýncýlýkanlayýþý ortaya atýlmýþtýr. Tanýtýmmantýðýnýn yerine bilinçaltýný hedefalan reklamlar, habercilikanlayýþýnda deðiþim ve gezenmuhabirler o yýllardan miras kalanprogram anlayýþlarýdýr veABD'deki ticari yayýncýlýkanlayýþýnýn birer kopyasýniteliðindedir.Bu süreçte TRT ve Star-1 hükümetiöven yayýnlara aralýksýz devametmiþtir. Muhalefet partilerininçoðu bu durumdan rahatsýz olmak-la birlikte, SHP seçim süreci içindaha sonra maddi sýkýntýlarnedeniyle kapanacak olan Mega-10kanalýný kurmuþtur. TV kanalý kur-mak, bilindiði gibi radyo kanal-larýndan çok daha masraflýdýr.Anlaþýlacaðý üzere, 90'lý yýllar TVkanallarýnýn ardýnda artýk büyüksermaye gruplarý vardýr ve sermaye

açýsýndan dayanak bulamayan kanallarkapanmýþtýr. Yine belirtmek gerekir ki; frekans tahsislerihenüz 1997'de yapýlmýþtýr ve bu zamana kadar, 'hoþa git-meyen yayýnlar' durdurulmaya çalýþýlmýþtýr. Ancak bukriz, AKP hükümeti dönemi medyasýnýn yanýnda çokküçük kalmaktadýr.1994 yýlý ve sonrasýnda siyasi partilerin özel yayýn kuru-luþu kurmalarý olanaklý hale gelmiþ, propagandaserbestleþmiþtir. Ama sivil toplum kuruluþlarý, çeþitlidernekler bu imkandan yararlanamamaktadýr. Zaten, dahaönce de bahsettiðimiz gibi, maddi olarak belli bir gücesahip olan kuruluþlar bu imkana eriþebilmiþtir.

4422

MARKSÝST BAKIÞ

Kitle iletiþiminin etkisin-den söz ederken, özellikle

90'lý yýllara kadar, izleyici-dinleyici ya da okuyucu,varolan her þeyi bilincine

alan pasif bir rolde konum-landýrýlmýþtýr. Ancak biz,

alýþýlmadýk bir tespit olarak;sosyal medyanýn yaygýnlaþ-masý, alternatif kanallarýnkýsýtlý imkanlarla ortaya

çýkýþý ile bu konumu yenidenbelirlemek durumundayýz.

Bunun yanýnda, uluslararasýmedya da, bu gücün farkýnavararak, deyim yerindeysebir medya savaþý baþlat-

mýþtýr. Bunun en güzel örneði-ni, Irak'a saldýran ABD'ninyansýttýðý fotoðrafik görün-tülerde bulabiliriz. Yýkýlan

binalar film karesi gibigeçerken, binalarýn altýnda

kalanlara aslýnda hiçbirzaman kamera herhangi biryaklaþtýrma hareketi yap-

madan geçmektedir.

Page 45: Marksist Bakis - 30. Sayı

Bugünlerde de, tüm yayýncýlarýn ve muhaliflerin eleþtiri-lerine maruz kalan RTÜK o dönemde kurulmuþ ve 1995'ekadar, 'ekran karartma' icraatý ile herkesin tepkisini çek-miþtir. Zaten, o dönemde RTÜK'ün idari yapýsý içingörevlendirilecek kiþiler, ANAP ve DYP arasýnda pay-laþýlmýþtýr. Frekans tahsislerinin tamamlanmasý ise,geçtiðimiz yýllarda (henüz 2000'ler), açýk ihaleler sonucuyapýlmýþtýr.

Siyasal Ýktidar,

Sermaye Gruplarý ve

Medya Ýliþkisi

1800'lü yýllarda, gazeteninortaya çýkýþýndan bu yana,medya büyük geliþmeler kay-detmiþtir. Marksistlerin budurumu, kapitalizmin geliþimive vardýðý noktayla iliþ-kilendirmesi þarttýr. Özelliklegeçtiðimiz yýllardaOrtadoðu'da ve ABD'de(WallStreet) eylemlerin sosyalmedya üzerinden örgütlen-mesi, Türkiye'de de Hazirandireniþçilerinin ayný þekildeinternet üzerinden organize olmasý bize medya hakkýndaiki noktayý iþaret etmektedir. Birincisi; birkaç kiþininelinde toplanmýþ çeþitli frekanslardan oluþan ana akýmmedya, muhalif kesimlerin toplumsal olaylara bakýþýnýhiçbir þekilde taþýmamaktadýr ve yansýtmamaktadýr.Medya alanýnda teknolojik imkanlar geliþtikçe, ana akýmmedyanýn sansür niteliði de ayný oranda artmaktadýr. Birdiðer nokta ve belki daha önemlisi de; ana akýmmedyanýn halký sosyal medya üzerinden örgütlenmeyeitmesidir. Türkiye'de Gezi olaylarý ile birlikteradikalleþen muhalif kesim aralarýna sosyal medyaaracýlýðýyla yeni unsurlarý katmýþtýr. Sosyal medyaya yada alternatif kanallara(Halk TV, Yol TV, Hayat TV vb.)bu döneme kadar ilgi göstermeyen kesimler, eylemleritakip edebilmek ve yakýnlarýndan haber alabilmek içinonlara baþvurmak durumunda kalmýþtýr. Bunun sonucun-da da RTÜK 'halký þiddete teþvik etmek' suçundan kanal-lara 11 biner lira para cezasý vermiþ, Hayat TV ön lisansbaþvurusu olmasýna raðmen, Türksat aracýlýðýyla tehditedilmiþtir. Basýn, baþlangýçta ticaret yapan kiþilerin haber alma eði-limleri nedeniyle bir sektör haline gelmiþti. 20. yüzyýlagelindiðinde ise; siyasi iktidar-basýn iliþkisi farklý birdüzleme kaymýþ ve amaç 'halkýn siyasilerden haberalmasý' üzerine kurulmuþtur. Basýnýn siyasal gücü de buyüzyýlda muazzam düzeyde geliþmiþtir. 1990'lý yýllarda,Doðan Holding Grubu, Sabah Grubu, Ýhlas HoldingGrubu, Akþam Grubu basýnýn bildiðimiz hakimlerindenolurken, 2000'lere gelindiðinde muhalefetin tasfiye süre-ci ile bazý basýn gruplarý ön plana çýkmýþ, bazýlarý iflas

ettirilmiþ ve basýnýn tamamýný kapsayan bir baský ortamýyaratýlmýþtýr.Medyanýn kontrolü, siyasi iktidarlar açýsýndan en baþýn-dan beri etkili olmuþtur. Seçim öncesi çeþitli skandallarýnyaratýlmasý ve manþetlerden verilmesinin, siyasi partilerüzerinde gücüne bugüne dek tanýk olduk. Haberin nasýlsunulduðu, hangi perspektiflerden hangi bilgilerin ver-ildiði, hangi sayfada yer aldýðý ya da hangi sýrayla sunum

yapýldýðý, inandýrýcýlýkve halkýn verdiði önemaçýsýndan zannet-tiðimizden çok daha

f a z l aönemlidir.A N A P ' ý n1995 genels e ç i m -l e r i n d eS a b a hg a z e t e -sinin alýnmamasý yönünde üyelerine tembihi de, hakimideolojilerin bu durumun ne kadar farkýnda olduðunugöstermektedir. Medyanýn tekelleþmesi olgusuna ise neo-liberal dönemdesýçrama yapmýþ þekilde rastlanmaktadýr. Bu dönemin ser-mayenin tek elde toplanmasý, yoðunlaþmasý ile aynýzamana denk gelmesi bir tesadüf deðildir. Sermayeninyoðunlaþmasý ile çeþitli meslek gruplarýnýn belli kiþilerinya da sermaye gruplarýnýn elinde toplanmasýyla, basýnýnda buna hizmet ettiðini görülebilir. Reklamlarý belli baþlýsermaye gruplarýndan almasý ve bu sermaye gruplarýnýnideolojik yönelimi ile medyanýn yönelimi orantýlý iler-lemektedir. Çünkü medya, neo-liberal dönemle birliktesermayeye baðlarý kopmayacak bir sektör haline geti-rilmiþtir. Bunun iktisadi boyutunun yanýnda, hegemoniksürece iliþkin boyutlarý da oldukça önemlidir. Bir koyupbeþ alma, sýnýrsýz özgürlük ve geliþmiþ teknolojirüyalarýnýn kabusa dönüþü ile çabucak silkinen halký iknaetmek için, geliþmiþ ve yaygýnlaþmýþ bir ikna aracýnabaþvurmak gerekmektedir. Adaletsizlikler arttýkça kanal-lar çoðalmýþ ancak ayný söylemi tekrar eder halegelmiþtir.

4433

MARKSÝST BAKIÞ

Birkaç kiþininelinde toplanmýþçeþitli frekanslar-dan oluþan anaakým medya,muhalif kesimlerintoplumsal olaylarabakýþýný hiçbirþekilde taþýmamak-

tadýr ve yansýtmamaktadýr. Medyaalanýnda teknolojik imkanlargeliþtikçe, ana akým medyanýnsansür niteliði de ayný orandaartmaktadýr.

Page 46: Marksist Bakis - 30. Sayı

Baþlangýçta basýn, diðer kitle iletiþimaraçlarý gibi, ekonomik yönden kalkýn-mýþ ülkelerin ideolojilerini yansýtmadakullanýlmýþ; emperyalist kutuplarýn veelbette kapitalizmin sloganlarýnýnyaygýnlaþtýrýlmasýna hizmet etmiþtir. Buyaygýnlaþtýrmadan söz ederken, elbettekiyalnýzca salt ideolojik ayaðý kastedilmemektedir. Kapitalizmin tüketimtoplumu da, baþlý baþýna ekonomik, bubaðlamda da ideolojik bir yansýmanýnsonucudur. Ýngilizcenin dünya dili halinegelmesi, batý tarzý giyimin yaygýnlaþ-masý, tüketim-eðlenme- dinlenmetarzlarý dünyanýn birçok ülkesinde aynýkültürün ürünü olarak tek tip bir þekilde,kapitalizmin ihtiyaçlarý doðrultusundayaygýnlaþmýþtýr. Ýletiþim teknolojisi ile,kültürel hegemonya aslýnda bu baðlametrafýnda iliþkilendirilmelidir.(JeanMarie Charon, Medya Dünyasý, ÝletiþimYayýnlarý, 1994, s.244) Kitle iletiþiminin etkisinden söz ederken,özellikle 90'lý yýllara kadar, izleyici-dinleyici ya da okuyucu, varolan her þeyibilincine alan pasif bir rolde konum-landýrýlmýþtýr. Ancak biz, alýþýlmadýk birtespit olarak; sosyal medyanýn yaygýn-laþmasý, alternatif kanallarýn kýsýtlýimkanlarla ortaya çýkýþý ile bu konumuyeniden belirlemek durumundayýz.Bunun yanýnda, uluslararasý medya da,bu gücün farkýna vararak, deyimyerindeyse bir medya savaþý baþlatmýþtýr.Bunun en güzel örneðini, Irak'a saldýranABD'nin yansýttýðý fotoðrafik görün-tülerde bulabiliriz. Yýkýlan binalar filmkaresi gibi geçerken, binalarýn altýndakalanlara aslýnda hiçbir zaman kameraherhangi bir yaklaþtýrma hareketi yap-madan geçmektedir. AKP medyasýnýn daayný teknolojik oyunlara baþvurduðunugörüyoruz. Balýkgözü merceklerle kulla-narak mitinglerinin kitlesini daha fazlagöstermesi, muhalif eylemleri çoðuzaman göstermemesi ve gösterdiklerizaman üstten çekimle kitlenin kala-balýðýný kýrmasý, muhalif gördüðü kiþi-leri üst çekim açýsýyla görüntüleyerekdalga geçilecek bir hale sokmasý ya dakendi yandaþlarýnýn alt açýyla gösteri-lerek yüceltici-bilge bir havaya sokul-masý bunlardan yalnýzca bazýlarýdýr. Küresel bir dünyada yaþadýðýmýzý ve

ülkelerin sürekli birbirine baðlý politikhatlar izlediðini, mücadele dalgasýnýnhýzla diðer ülkelere sýçradýðýný görmek-teyiz. Bir ülkede baþlayan bir hareketlen-menin diðerine hýzlýca sýçramasý, bor-sanýn her yerde eþ zamanlý çöküþü bununbirer örneðidir. Ayný þekilde bu durum,medyada yansýmasýný uluslararasý haberajanslarý ile bulur. AP, UPI, TASS gibi ençok bilinen haber ajanslarý, diðer ülke-lerdeki haberleri takip eder. Türkiye'deekranlarýmýza yansýyan olaylar, buajanslardan alýnarak çeviri yapýlýr.Gerektiðinde, uluslararasý politik yöne-lime baðlý yorum katýlarak ekranlarýmýzaulaþýr. Ancak hangi olayýn önemliolduðuna ve bu olay içinde hangi görün-tülerin aktarýlmasý gerektiðine buajanslar karar verir. Kýsaca 'bilgitoplumu' sermayenin güdümünde bizeverilmesi gereken bilgiler çerçevesindeoluþur. Sosyal medya- alternatif medyabu açýdan önemlidir. Olay anýnda çe-kilmiþ bir fotoðraf, her türlü engelle-meye karþý, sosyal medyada hýzlýcadolaþmaktadýr. Ana akým medya, biryandan kendi bilgisine ve yönelimlerinetabi bir toplum þekillendirmeyeçalýþýrken, diðer yandan kendi kuyusunukazarak, muhalif kesimleri alternatifbilgi üretme arayýþýnda birleþtirmektedir.Medyanýn, halk adýna yürütmenin ve icraorganlarýnýn çalýþmasýný denetleyen birorgan olarak sunulmasý yalaný son 10yýlda daha net ortaya çýkmýþtýr. Ancaksosyal medya bize bulunmaz bir nimetsunmuþ, muhalif kesimlerin bir-leþmesinde güçlü bir rol oynamýþtýr. Bunedenle, 21. yüzyýlda sosyal medya,devrimcilerin gençliðe ulaþmasý içinvazgeçilmez bir unsurdur.

Dilan Baycan

4444

'Bilgi toplumu' ser-mayenin güdümündebize verilmesi gerekenbilgiler çerçevesindeoluþur. Sosyalmedya-alternatifmedya bu açýdanönemlidir. Ana akýmmedya, bir yandankendi bilgisine veyönelimlerine tabibir toplum þekil-lendirmeye çalýþýrken,diðer yandan kendikuyusunu kazarak,muhalif kesimlerialternatif bilgiüretme arayýþýndabirleþtirmektedir.Medyanýn, halkadýna yürütmeninve icra organlarýnýnçalýþmasýnýdenetleyen bir organolarak sunulmasýyalaný son 10 yýldadaha net ortayaçýkmýþtýr. Ancaksosyal medya bizebulunmaz bir nimetsunmuþ, muhalifkesimlerinbirleþmesinde güçlübir rol oynamýþtýr.Bu nedenle, 21.yüzyýlda sosyalmedya, devrimcileringençliðe ulaþmasýiçin vazgeçilmez birunsurdur.

MARKSÝST BAKIÞ

Page 47: Marksist Bakis - 30. Sayı

4455

MARKSÝST BAKIÞ

1. Devrimci bir bakýþ açýsýndan bir durumuanaliz etmek için devrimci durumun kendisiyle onunekonomik ve sosyal öncüllerini ayýrt etmek gerek-lidir.2. Genel anlamda, ülkenin üretici güçleribüyümeyip küçüldüðü; dünya pazarýnda bir kapitalistülkenin özgül aðýrlýðýnýn azaldýðý; sýnýflarýn gelir-lerinin benzer þekilde sistematik olarak eksildiði;iþsizlik, dalgalanmanýn konjonktürel bir olayý olmak-tan öte büyüme eðiliminde bir kalýcý sosyal derthaline geldiðinde; bir devrimci durumun ekonomikve sosyal öncülleri ortaya çýkar. Bütün bu bahsettik-lerimiz Ýngiltere'deki durumu tamamen betimler; bubiçimiyle burada devrimci durumun ekonomik vesosyal öncüllerinin var olduðunu ve gitgide keskinhale geldiðini söyleyebiliriz. Ancak devrimci durumtabirinin sadece sosyolojik deðil politik bir kavramolduðunu unutmamalýyýz. Bu açýklama öznel faktörüiçerir ve öznel faktör de sadece proletarya partisimeselesi deðildir. Bu, en baþta, elbette, parti ve pro-letaryanýn olmak üzere bütün sýnýfýn zihniyeti

sorunudur.Bir Devrimci Durumun Baþlangýcý

3. Devrimci durum, ancak, devrimin ekonomikve sosyal öncülleri toplumun ve onun deðiþiksýnýflarýnýn zihniyetinde bir kýrýlma yarattýðý andanitibaren baþlar. Bu þekilde, bir devrimci durumuyaratmak için ne yapýlmalýdýr?a. Analiz etmemiz gereken her durumda,toplumun üç sýnýfýný ayýrt etmemiz gerekir; kapita-listler, orta sýnýf ya da küçük burjuvazi ve proletarya.Bir devrimci durum nitelemesi için bu sýnýflarýn zih-niyetindeki deðiþimler, bu sýnýflarýn her biri içinoldukça farklýdýr.b. Ekonomik durumun oldukça vahimdir;Ýngiliz iþçi sýnýfý bunu teorisyenlerden daha iyi bilir.Ancak devrimci durum, proletarya eski toplumtemelinde deðil de var olan düzene karþý devrimciayaklanmanýn yolu boyunca bir çýkýþ aramayabaþladýðýnda baþlayacaktýr. Devrimci durumun enönemli öznel koþulu, iþte budur. Kitlelerin devrimcihislerinin keskinliði, devrimci durumun olgunluðu-

Troçki’den DevrimciDurum Üzerine

YazýlarDevrimci Bir Durum Nasýldýr?

Komünist Partinin Belirleyici Önemi(Aþaðýda numaralandýrýlmýþ noktalar, Troçki yoldaþýn görüþlerinin bir özetini

ifade ediyor. Bu özet, yoldaþ Troçki ile onu birkaç hafta boyunca ziyaret

eden yoldaþ Albert Glotzer, Amerika Komünist Birlik Ulusal Komitesi

(Muhalefet)'nin üyesi, arasýndaki bir tartýþmanýn ürünüdür. Yoldaþ

Glotzer, bu görüþleri yayýmlamaya sevk ederken, bunlarýn, Sol Muhalefet'e

desteklerini açýklayan bazý Ýngiliz yoldaþlar (Ridley ve Chandu Ram)

tarafýndan ifade edilen yanlýþ görüþler ve Ýngiltere'deki durumla baðlantýlý

olarak ortaya çýktýðýný belirtir. Yoldaþ Troçki, o dönemde, Ýngiltere'deki

durum üzerine ayrýntýlý ve bütünlüklü görüþler formüle etmek için zaman

harcayamayacak kadar yoðun durumdaydý (yine de 12 Aralýk 1931'de

Militant'ta Troçki yoldaþýn "Ýngiltere ve Hindistan'da Muhalefet'in

Görevleri adlý makalesi yayýnlandý); ama yine de aþaðýda sunulan nok-

talar, taslak biçimde, oldukça önemli bir sorunun tartýþmasý için iyi bir

temel sunmaktadýr: Devrimci bir durumu ne oluþturur?)

Page 48: Marksist Bakis - 30. Sayı

nun önemli ölçütlerinden birisidir.c. Ancak devrimci durum, gelecek dönemde prole-taryaya toplumun egemen gücü olmasýna olanak verme-lidir. Bu durum Ýngiltere'de, diðer herhangi bir ülkedeolduðundan daha az olmak üzere, yine de bir ölçüde, ortasýnýfýn politik düþünce ve hislerine baðlýdýr. Devrimcidurum, orta sýnýfýn bütün geleneksel partilere (reformist,yani muhafazakar bir parti olan, Ýþçi Partisi dahil olmaküzere) güven kaybýyla karakterize olacaktýr. Umuttoplumda radikal, devrimci dönüþüme (karþý-devrimci birdeðiþime, yani faþist deðiþime, deðil) doðru dönmüþ ola-caktýr.d. Proletarya ve orta sýnýfýn zihniyetindeki deðiþim-ler; sistemi koruma imkanýna sahip olmadýðýný gören,kendine güvenini kaybeden, daðýlan, hizip ve fraksiyon-lara ayrýlan yönetici sýnýfýn zih-niyetindeki deðiþimlere uyar veonunla paralel geliþir.

Sýnýflarýn Deðiþen

Görünümü

4. Devrimci durumun busürecin hangi noktasýnda tam olarakolgunlaþacaðý önceden bilinemez yada matematiksel olarak gösterile-mez. Devrimci parti, bu durumu,sadece, mücadelesiyle, kasabalarda-ki küçük burjuvazi, köylülük gibikitleler üzerindeki etkisine daya-narak güçlerini büyüterek ve ege-men sýnýfýn direniþini zayýflataraktesis edebilir.5. Eðer bu kriterleriÝngiltere'deki duruma uyarlarsakþunu görebiliriz;a. Belirtildiði gibi, ekonomikve sosyal öncüller vardýr; daha etkilive keskin hale gelmektedirler.b. Ancak, ekonomik öncüllerden psikolojiksonuçlara doðru köprü daha geçilmedi. Ýngiltere'de birdevrimci durum için, zaten katlanýlmaz olan, ekonomikkoþullarda büyük deðiþimlerin ortaya çýkmasýna ihtiyaçyoktur. Gerekli olan; Ýngiltere'deki çekilmez, fecikoþullara karþý deðiþik sýnýflarýn zihniyetinde yeni birþekillenmedir.

Geliþme Derecesi

6. Toplumda ekonomik deðiþim çok yavaþtýr; onyýl-larla, yüzyýllarla ölçülür. Ancak ekonomik koþullarradikal þekilde deðiþtiðinde, yavaþ geliþen psikolojik fak-törlerin dönüþümü hýzla saðlanacaktýr. Hýzlý ya da yavaþ,bu tür deðiþiklikler sýnýflarýn zihniyetini kaçýnýlmazolarak etkiler. Yalnýzca o zaman devrimci bir durumlakarþýlaþabiliriz. 7. Politik terimlerle bu durum, þunu ifade eder;a. Proletarya sadece muhafazakarlara ve liberallere deðil,Ýþçi Partisi'ne de güvenini kaybetmelidir. Proletarya,

devrimci amaçlar ve yöntemler için iradesine ve cesareti-ni yoðunlaþtýrmalýdýr.b. Orta sýnýf büyük burjuvaziye, lordlara güvenini kaybet-meli ve gözlerini devrimci proletaryaya çevirmelidir.c. Kitleler tarafýndan reddedilen zengin sýnýflar, yöneticigruplar kendilerine güvenlerini kaybetmelidirler.

8. Bu olgular kaçýnýlmaz olarak gelecektir. Ancakbugün yoklar. Keskin bir kriz aracýlýðýyla kýsa bir zamaniçinde geleceklerdir; 2-3, belki de bir yýl içinde gelipdayanabileceklerdir. Ancak bugün bir gerçek deðil,öngörülerdir. Politikalarýmýzý geleceðin deðil bugününgerçeklerine dayandýrmalýyýz.

Geliþkin Bir Komünist Partinin

Belirleyici Önemi

9. Devrimci bir durumun politik koþullarý az ya da çokparalel ve eþzamanlý olarak geliþiyor.

Ancak bu, hepsinin ayný zamandaolgun hale geldiðini göstermiyor -yarýn Ýngiliz durumunun tehlikesiorada. Olgunlaþan politik koþullar-da, en yavaþ geliþen proletaryanýndevrimci partisidir. Proletarya veorta sýnýfýn genel devrimci deðiþimive egemen sýnýfýn politik parçalan-masýnýn, Komünist Parti'nin olgun-laþmasýndan daha hýzlý geliþeceðihesaba katýlmalýdýr. Bu, yarýndansonra, uygun bir devrimci partiolmadan gerçek bir devrimci duru-mun oluþabileceðinin dýþlanmadýðýanlamýna gelir. Bu, belli ölçüde,1923'te Almanya'daki durumuntekrarý olacaktýr. Ancak bugünÝngiltere'nin böyle bir durumdaolduðunu söylemek tamamen yanlýþolacaktýr.

10. Parti'nin geliþiminin devrimcidurumun diðer unsurlarý karþýsýnda gecikmiþ kalabile-ceðinin hesaba katýlmasýný söyleriz. Ancak bu, herdurumda kaçýnýlmaz deðildir. Bu meselede kesinöngörüler yapamayýz. Ancak sorun, sadece, öngörüsorunu deðildir. Bizim kendi eylemimiz meselesidir. 11. Var olan kapitalist devlette Ýngiliz proletaryasýnýnüç burjuva partiyle baðýný koparmak için ne kadar zamanihtiyacý vardýr? Komünist Parti'nin doðru politikasýyla,diðer partilerin iflasý ve çözülmesine oranla onunbüyümesinin gerçekleþmesi tamamen mümkündür. Bizimamacýmýz budur; bu olasýlýðý gerçekleþtirmek bizim göre-vimizdir.

Ne Geliyor?

SONUÇLAR: Ýngiltere'nin bugün faþizmle demokrasiarasýnda olduðunu iddia etmenin neden tamamen yanlýþolduðunu, bu, yeterince açýklar. Faþizm çaðý, burju-vazinin iþçi sýnýfý üzerinde önemli bir belirleyicizaferinden sonra, belli bir süre için, aðýr þekilde baþlar.

4466

DDeevvrriimmccii dduurruumm ttaabbiirriinniinnssaaddeeccee ssoossyyoolloojjiikk ddeeððiill ppoolliittiikkbbiirr kkaavvrraamm oolldduuððuunnuu uunnuuttmmaa--

mmaallýýyyýýzz.. BBuu aaççýýkkllaammaa öözznneellffaakkttöörrüü iiççeerriirr vvee öözznneell ffaakkttöörr ddeessaaddeeccee pprroolleettaarryyaa ppaarrttiissii mmeesseelleessii

ddeeððiillddiirr.. BBuu,, eenn bbaaþþttaa,, eellbbeettttee,,ppaarrttii vvee pprroolleettaarryyaannýýnn oollmmaakküüzzeerree bbüüttüünn ssýýnnýýffýýnn zziihhnniiyyeettiissoorruunnuudduurr.. DDeevvrriimmccii dduurruumm,,aannccaakk,, ddeevvrriimmiinn eekkoonnoommiikk vvee

ssoossyyaall öönnccüülllleerrii ttoopplluummuunn vvee oonnuunnddeeððiiþþiikk ssýýnnýýffllaarrýýnnýýnn zziihhnniiyyeettiinnddee

bbiirr kkýýrrýýllmmaa yyaarraattttýýððýý aannddaanniittiibbaarreenn bbaaþþllaarr..

MARKSÝST BAKIÞ

Page 49: Marksist Bakis - 30. Sayı

Ancak Ýngiltere'deki büyük mücadeleler gerimizdekalmýþ deðildir, aksine önümüzdedir. Baþka bir münase-betle tartýþtýðýmýz gibi, Ýngiltere'de büyük bir ihtimallegelecek politik fasýlda, ulusal hükümetin ve muhtemelenonun halefi olacak muhafazakar hükümetin daðýlmasýn-dan sonra, liberal-iþçi reformist dönemi olacaktýr. Budönem, Ýngiltere'de yakýn gelecekte faþizmin haya-letinden daha tehlikeli hale gelecketir. O dönemi, yerinegöre Ýngiliz Kerenskizmi olarak adlandýrabiliriz.Ancak eklemek gerekir ki Kerenskizm, her durumda, herülkede Rus Kerenskizmi kadar zayýf olmaya mahkumdeðildir. Rusya'da Kerenskizmin zayýflýðý, BolþevikParti'nin muazzam gücünün bir sonucuydu. Örneðin,Ýspanya'da Kerenskizmin -liberaller ve 'sosyalistlerin'koalisyonunun- hiç bir þekilde Rusya'daki kadar zayýfolmadýðýný görüyoruz. Bu durum, Komünist Parti'ninzayýflýðýnýn bir sonucu ve busuretle Ýspanyol Devrimi'ninbüyük bir tehdidi haline geliyor.Kerenskizm, bizim için, iþçisýnýfýnýn sol kanadýna karþý baskýsürdürülürken, ayný zamandareformist, "devrimci","demokratik", "sosyalist" aþa-malarýn ve belirli ikincildemokratik ve sosyal reformlarýniþe koþulmasýný ifade ediyor. Bu yöntem, faþizmin yönteminezýttýr ama ayný amaca hizmeteder. Geleceðin LloydGeorgeizmini acizliðe mahkum

etmek, ancak, onun yaklaþmakta olduðunuöngördüðümüzde ve kendimizi Lloyd George onunyarýnki aygýtý- Ýþçi Partisi'nden daha uzakta olan faþizminhayaletiyle hipnotize etmediðimizde mümkün olur.Yarýnýn tehlikesi reformist parti, sosyalistler ve liberallerbloðu haline gelebilir; faþist tehdit üç-dört aþamaötededir. Faþist dönemi bertaraf etme; yeni reformistdönemi kýsaltma ya da bertaraf etme mücadelemiz,Komünist Parti için iþçi sýnýfýný kazanma mücadelesineiþaret eder.

-Lev Troçki-17 Kasým 1931

* Tarih boyunca devrimleri karþý-devrimler izlemiþtir.Karþý-devrimler, toplumu devrimin hemen öncesindekinekadar olmasa da belli bir düzeye kadar geriletmiþlerdir.Devrimlerin ve karþý-devrimlerin baþarýsý, gerçekleþmeolanaklarýnýn bulunduðu sýnýflý toplumun belirli özgüliþleyiþ yasalarýnýn ürünüdür.* Kitlelerin katýlýmý olmadan devrimlerin gerçekleþmesimümkün deðildir. Bu katýlým, ancak ezilenlerin umut-larýný bir devrim ülküsünde kaynaþtýrabildikleri ölçüdegerçekleþir. Bir bakýma, devrim tarafýndan beslenenumutlar, daima abartýlmýþlardýr. Bu durum, sýnýflýtoplumlarýn iþleyiþ yasalarýnýn, geniþ ezilen yýðýnlarýn

içinde bulunduklarý kötükoþullarýn, en büyük çabalarýn veumutlarýn yoðunlaþmasýnýn ve bugibi koþullarýn sonucudur.* Ancak yine ayný koþullar, karþý-devrimin en bilindik ve de enönemli belirtilerinden birini deortaya çýkarýr. Mücadeleninkazanýmlarý, ilk kez devrim süreciiçinde uykularýndan uyanan geribilinçli kalabalýklarýn beklentileri-ni eþyanýn doðasý gereði anýndakarþýlayamazlar. Bu kitlelerindevrimci heyecanlarýný yitirerekgündelik hayata dönüþleri; "tatminolmuþ" sýnýflarýn ya da sýnýfsal

tabakalarýn "yasa ve düzen" saflarýna geçiþleri kadardevrim sonrasý dönemin bir karakteristiðidir.* Bu süreçlere sýký sýkýya baðlý olarak karþýt karakterli birsüreç de egemen sýnýflarýn saflarýnda kendini gösterir.Geri bilinçli kalabalýklarýn uyanýþý, egemenlerinalýþýlagelmiþ dengesini bozar; onlarý destekten veözgüvenden yoksun býrakarak devrime, ileride sahip ola-bileceðinden de fazla fýrsatlar sunar.* Ezilen kitlelerin hatýrý sayýlýr bir bölümünün devrimciheyecaný yitirmelerinin (ve bununla doðrudan baðlantýlýolarak devrimci sýnýfýn siyasal enerji ve aktivitesindekidüþüþün) ardýndan karþý-devrimci sýnýflarda (hem devrimtarafýndan alaþaðý edilmiþ ancak tamamen ortadankaldýrýlmamýþ olanlarda hem de ilkin devrimin katýlým-cýlarýndanken daha sonra karþý-devrimin saflarýna geçenkesimlerinde) yeniden bir özgüven artýþý gözlemlenir.

...* Þu gerçeði gözardý etmek yanlýþ olur ki bugünkü prole-tarya (1926) devrimci perspektiflere ve geniþgenellemelere Ekim Devrimi döneminde ve takip edenbirkaç yýlda olduðundan hatýrý sayýlýr ölçüde daha az açýk.Ancak devrimci parti, kitlelerin ruh halindeki herdeðiþime kendini pasif bir þekilde adapte edemez. Ama

4477

Devrimci durum, proletarya eski toplumtemelinde deðil de var olan düzene karþýdevrimci ayaklanmanýn yolu boyunca birçýkýþ aramaya baþladýðýnda baþlayacaktýr.Devrimci durumun en önemli öznel koþulu,iþte budur. Kitlelerin devrimci hislerininkeskinliði, devrimci durumun olgunluðu-nun önemli ölçütlerinden birisidir.

MARKSÝST BAKIÞ

Devrim ve Karþý DevrimÜzerine Tezler

Page 50: Marksist Bakis - 30. Sayı

esaslý tarihsel nedenler tarafýndan yaratýlan deðiþimleri degörmezden gelemez.* Tarihteki benzerlerinden daha kalýcýolan Ekim Devrimi, halk yýðýnlarýnda,ilk olarak da proleter yýðýnlarýnda enbüyük umutlara ve tutkulara hayat ver-miþtir. 1917-21 döneminin büyüksýkýntýlarýndan sonra proletarya,toplamýný artýrmayý bilmiþtir.Devamlýlýðýný umut ederek, bugeliþmeyi içtenlikle karþýlýyorlar. Fakatayný zamanda deneyimleri onlara, bugeliþmenin þimdilik kendilerini ancaksavaþ öncesi yaþam koþullarýna taþýya-bilen tedriciliðini de göstermiþtir. Budeneyimin onlar için, özellikle yaþlýkuþaktan olanlarý için önemi son derecebüyüktür. Daha þüpheci ve dahadikkatli hale gelmiþler, devrimci slo-ganlardan daha az etkilenir, büyükgenelleþtirmelere daha az itimat ederolmuþlardýr. Ýç savaþýn çetin sýnavýnýnve ekonomik restorasyonun baþarýsýnýnardýndan ortaya çýkan bu ruh hali -yenideðiþmiþ olan sýnýflar arasý dengenin deortadan kaldýramadýðý bu ruh hali- partiyaþamýnýn temel siyasi arkaplanýnýmeydana getirmektedir. Bu ruh hali,bürokrasinin ("yasa ve düzen" ile"sükunet"in bir bileþeni olarak) kök-lerini salacaðý topraktýr. Partidekimuhalefetin yeni sorunlarý ortayakoyuþu, tam da partinin bu ruh haliyleilgili bir durumdur.* Ýþçi sýnýfýnýn 1917 devrimiyle beraberiki devrimi gerçekleþtirmiþ olan yaþlýkesimlerinin bugün sinirleri harapdurumdadýr, bitkindirler ve de savaþýn,kýtlýðýn, salgýn hastalýklarýn pençesindekývranmanýn korkularýný yaþamaktadýr-lar. Ýþçi sýnýfýnýn henüz tamamen kari-yeristleþmemiþ ancak evlilikle yük altý-na girmiþ kesimlerinin bilincini yüksekbir düzeye taþýmak adýna SürekliDevrim teorisi bir lokomotif gibi iþlevgörmektedir. Teorinin bu amacauyarlanmýþ halinin, raflardaki yerleriniçoktan almýþ olan eski tartýþmalarla birilgisi yoktur ; yalnýzca yeni kahramanca"akýnlarýn", "yasa ve düzen"in ihlalinin,sancýlý bir süreç olan yeniden inþa sürecinin kazanýmlarý-na karþý tehditlerin ruhunu canlandýrma kaygýsýndadýr.Sürekli Devrim teorisinden böyle bir lokomotifi oluþtur-mak, özünde; yarý-muhafazakarlaþmýþ kibirli parti üyeleride dahil iþçi sýnýfýnýn ruh hali üzerine spekülasyon yap-

maktan ibarettir.* Yeni yetiþmiþ genç nesil, devrimci tecrübe ve öfkenin

eksikliðini yaþamaktadýr. Eski nesil gibikendisi keþfetmemekte, derhal enkuvvetli hükümet ve parti kurum-larýnýn, disiplininin, otoritesininhüküm sürdüðü bir ortamda gözleriniaçmaktadýr. Þu haliyle bu durum, gençnesilin baðýmsýz bir rol oynamasýnýnyolunu daha da çetinleþtirmektedir.Partinin ve iþçi sýnýfýnýn gençkuþaðýnýn doðru yönlendiriliþi sorunu,büyük önem arz etmektedir.* Yukarda açýklanan sürece paralelolarak, eski Bolþevik kadrolarýn özelbir biçiminin; 1905 devriminde partidegörev yapmýþ, devrimin bastýrýldýðýdönemde ise partiden ayrýlýp kendileri-ni burjuva rejime adapte etmiþ ve burejim içinde þu veya bu derece önemlirol almýþ, tüm burjuva entellektüelkesi-mi gibi muhafazakar olan,(savaþýn baþlangýcýnda hayalini bilekuramadýklarý) Þubat Devrimi'ninönüne katýp götürdüðü, Leninist prog-ramýn azýlý düþmanlarý olduklarý haldeyeni rejimin köklerinin saðlamlaþmasýve burjuva entellektüel kesimin sabo-tajlarýnýn tükeniþiyle eþzamanlý olarakpartiye tekrardan katýlan bu kadrolarýn,devlet mekanizmasý ve partidekinüfuz-larýnda büyük bir artýþgörülmektedir. Bunlar genelliklemuhafazakar, duraðanlýktan yana ve demuhalefet karþýtý kesimlerdir. Partigençliðinin eðitimi ise büyük ölçüdeonlarýn elindedir.* "Tek ülkede sosyalizm" teorisininresmi olarak benimseniþi, halihazýrdagerçekleþmiþ bulunan sapmanýn,Marksist gelenekte açýlan bu ilkyarýðýn, kuramsal boyutta da onay-lanýþýnýn göstergesidir..* Burjuvazinin restorasyonununtohumlarý: a) Toprak aðalarýnýndönüþüne razý olmayan ancak sosya-lizme de maddi anlamda ilgi duymayanköylülüðün durumunda (bizim yoksul

köylüyle olan siyasi baðlarýmýzýn öne-minden dolayý); b) Ýþçi sýnýfýnýn, devrimci enerjilerinigiderek yitiren geniþ tabakalarýnda, eski neslin yorgun-luðunda, mufazakar etmenlerin giderek artan etkilerindeyatmaktadýr.

Lev Troçki (1926)

4488

MARKSÝST BAKIÞ

Ekim Devrimi, halkyýðýnlarýnda, ilk olarak da

proleter yýðýnlarýnda enbüyük umutlara ve tutkulara

hayat vermiþtir. 1917-21döneminin büyük sýkýn-

týlarýndan sonra proletarya,toplamýný artýrmayý

bilmiþtir. Devamlýlýðýnýumut ederek, bu geliþmeyi

içtenlikle karþýlýyorlar.Fakat ayný zamanda dene-

yimleri onlara, bu geliþmeninþimdilik kendilerini ancak

savaþ öncesi yaþamkoþullarýna taþýyabilen tedri-

ciliðini de göstermiþtir. Budeneyimin onlar için, özel-

likle yaþlý kuþaktan olanlarýiçin önemi son derece büyük-tür. Daha þüpheci ve daha

dikkatli hale gelmiþler,devrimci sloganlardan daha

az etkilenir, büyükgenelleþtirmelere daha az

itimat eder olmuþlardýr. Ýçsavaþýn çetin sýnavýnýn ve

ekonomik restorasyonunbaþarýsýnýn ardýndan ortaya

çýkan bu ruh hali -yenideðiþmiþ olan sýnýflar arasý

dengenin de ortadankaldýramadýðý bu ruh hali-parti yaþamýnýn temel siyasi

arkaplanýný meydanagetirmektedir. Bu ruh hali,

bürokrasinin ("yasa vedüzen" ile "sükunet"in birbileþeni olarak) köklerini

salacaðý topraktýr.

Page 51: Marksist Bakis - 30. Sayı

Meh

met

Ayv

alýt

aþAb

dulla

h Cö

mer

tEt

hem

Sar

ýsül

ükM

eden

i Yýld

ýrým

Ali Ý

smai

l Kor

kmaz

Anýla

rý M

ücad

elem

izde

Yaþ

ayac

ak!

He

sa

So

rula

ca

k!