44
Haziran 2013 /Sayı 5 Sevgi Kapısı Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi Bülteni Aslında Aynıyız Projesi NLP Terapisti Hülya KONAR Özel Eğitimde Sanatla terapi Özel Eğitimde Cinsel Eğitim Marmara Bölgesi Futbol Şampiyonluk Kupası Hobi Bahçemiz

Mevlanakapı sayı 5

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi Okul Bültenidir.

Citation preview

Page 1: Mevlanakapı sayı 5

Haziran 2013 /Sayı 5

Sevgi KapısıMevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi Bülteni

Aslında Aynıyız Projesi

NLP Terapisti Hülya KONAR

Özel Eğitimde Sanatla terapi

Özel Eğitimde Cinsel Eğitim

Marmara Bölgesi Futbol Şampiyonluk Kupası

Hobi Bahçemiz

Page 2: Mevlanakapı sayı 5

İçindekilerEğitim Kadromuz & Anneler Günü Kutlaması.................................01

Editörden& Başyazı.............................................................................2-3

Aslında Aynıyız Projemiz....................................................................04

Fenilketonürü ve diyet Tedavisi..........................................................07

Okul etkinlikleri...................................................................................08

Özel Eğitimde Sanatla Terapi..............................................................10

Sınıflardan Enstantaneler.....................................................................11

Rehberlik Okula Devamsızlık.............................................................12

Spor.........................................................................................................14

Seçici Konuşmazlık Sorunu.................................................................16

Neler Oluyor Mevlanakapıda...............................................................19

Okul Etkinlikleri....................................................................................18

Özel Eğitimde Cinsel Eğitim................................................................22

Okul Gezileri..........................................................................................24

Engelli Ünlüler........................................................................................26

Okul Gezileri...........................................................................................28

Veli Öğretmen İşbirliği..........................................................................30

23 Nisan Kutlamamız............................................................................28

Hobi Bahçemiz.......................................................................................29

Özel Bir Çocuğum Var Ne Yapmalıyım?.............................................36

Doğal Öğretim........................................................................................37

Hülya Konar NLP Terapisti...................................................................39

Yaz Tatili Korkulu Rüyanız Mı?............................................................40

2013 Sayı: 5Sahibi / Mevlanakapı Özel Eğitim Uygulama Okulu ve İş Uygulama Merkezi adına Refik ESİNEditör/ Şebnem KÖMÜRKARAYazışma adresi/ Mevlanakapı Mh. Hacı Evliya Cami sk. No: 3 Şeheremi-ni/ FATİH

Web Sitesi: www.mevlanakapi.meb.k12.trTelefon: 0 (212) 585 06 73 Faks: 0 (212) 633 11 21grafik Tasarım/ Mustafa Kurşat 506 402 01 99Baskı/--Sevgi Kapısı 2569 Sayılı Teblliğler dergisi’nde yayımlanan sosyal etkin-likler yönetmeliğine göre hazırlanmıştır.

2012-2013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILINDAİZ BIRAKANLARA

TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİRİZ.

• 2012- 2013 Eğitim –Öğretim yılı boyunca çocuklarımızı güvenle taşıtan, il içi il dışı etkinliklerimizde servis desteği sağlayan Doğanay Turizm’in yöneticileri Mustafa KAYKUM, Mutlu KELEŞ ve değerli çalışanlarına;

• Çocuklarımızın dengeli ve sağlıklı beslenmeleri için bize ücretsiz öğlen yemeği sağlayan İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ANA MUTFAK YETKİLİLERİ ve ÇALIŞANLARINA;

• Okulumuz kermesine yer sağladıkları için; İSTANBUL BÜYÜK-ŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR A.Ş. MÜDÜRLÜĞÜ MİNİATÜRK GEZİ PARKI YETKİLİLERİ ve DEĞERLİ ÇALIŞANLARINA;

• Okulumuza desteklerini hiç esirgemeyen FATİH BELEDİYESİNE,

• Çocuklarımızın doğayla, toprakla rehabilitasyonu için okulumuza hobi bahçesi tahsis eden ARNAVUTKÖY BELEDİYESİNE ve buna aracı olan Öznur AFŞAR’A…

• 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI töre-nimiz için Okulumuza salon tahsis eden ÇAPA ANADOLU LİSESİ Müdürü Sayın Murat Mücahit YENTÜR’ ve değerli çalışanlarına,

• Öğretmenlerimizin bireysel eğitim yaparken kullandıkları sandal-yeleri temin eden velimiz Necip ESMER’E,

• ‘’ASLINDA AYNIYIZ’’ Kaynaştırma projesiyle bizimle birlikte olan ve Zihinsel yetersizlikten etkilenmiş bireylere karşı toplumsal sorumluluk hisseden OĞUZHAN İLKÖĞRETİM OKULU ve PERA MÜZESİNE,

• Okulumuzu ziyaret edip, bizimle ortak paylaşımlarda bulunan ve çocuklarımıza hikâye kitabı hediye eden BALAT ÖZÜRLÜLER VAKFI yetkilisi Banu ADIYAMAN’A,

• Okulumuz kermesine sağladığı destekten dolayı CEMİL COPY’den Cem GÖRÜNMEZ’e,

• Her sene çocuklarımıza Köfte Ziyafetinde bulunan TARİHİ SUL-TAN AHMET KÖFTECSİ ‘ne;

• Her zaman yanımızda olan OKUL AİLE BİRLİĞİ YÖNETİM KU-RULUNA ve TÜM VELİLERİMİZE

SONSUZ TEŞEKKÜRLERMevlanakapı Özel Eğitim Uygulama Okulu

ve İş Uygulama Merkezi

Page 3: Mevlanakapı sayı 5

3Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Özel Eğitim Emek, Sabır Ve Sevgi İşidir. Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu Olarak İşini Özenle Ve Severek Yapan

Eğitim Kadromuz

“Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar” sözüne muhatap olan başta Sema annemiz olmak üzere

BÜTÜN ANNELERİMİZİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN.Eğitim, anne kucağında başlar; her söylenilen kelime, çocuğun şahsiyetine konan bir tuğladır.

(Namık Kemal)Anne

dediğin kadın, meleğin ete kemiğe

bürünmüş hali

Sarıldığında geçmişini

hatırladığın cennet gibi kokan

kadın

Emekli olmayan ve istifa etmeyen

tek kadındır o

Seni bu dünyada

karşılıksız seven tek kadın

Page 4: Mevlanakapı sayı 5

4 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Editörden

İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz;Boşa gitmez onlara ne kadar güvenseniz.Dibini görürsünüz her şey meydanda,Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.İçi dışı birdir çekinme ondan.Her sözü içtendir, her davranışı candan... Can YÜCEL

MERHABA,

Beşinci sayımızda bir yıl boyunca yaptığımız çalışmaları incelerken her bir etkinlikte paylaştıkça çoğalan mutlu-

lukları ve umutla bakan gözleri göreceksiniz. Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu olarak oldukça hareketli bir yıl ge-çirdik. Okulumuzun 15 yıldır beklenen inşaatına başlanması gibi güzel gelişmelerin verdiği sevincin yanında, eğitim kad-romuzdan bazı arkadaşlarımızın ayrılmasının hüznünü yaşı-yoruz. Öğretim hayatlarına başka çocuklarla devam edecek arkadaşlara yeni iş yerlerinde başarılar diliyor, aramıza yeni katılan eğitimcilerimize de bültenimiz aracılığıyla hoş geldi-niz diyoruz…

Her koşulda yeni fidanlar yetiştirme gerekliliğine inanan eğitim kadromuzla öğrencilerimizi toplumdan soyutlanma-dan toplumun bir üyesi haline getirmek istiyoruz. Bunun için kaynaştırma projelerini artırarak farklı gelişim gösteren çocuklarımızın özelliklerini tanıtmak ve onlarla nasıl iletişi-me geçileceği konusunda topluma ayna olmak istiyoruz. Etrafımızda alternatiflerin fazla olması nedeniyle metropol-de muhteşem bir panayırın içinde yaşıyoruz. Her renkten in-sanlarla dolu bir panayır… Hayatta hep griye inanan biri olarak siyah ve beyaz gör-medim hiçbir insanı… İnsanların bazılarının berrak, bazıla-rının bulanık su olduklarını düşünmedim. İyi ve kötü insan-ları düşünürken hiç tanımadığım bir gerçeği öğretti meslek hayatım bana. Temiz insanlar kategorisini… Çocuklarımı-zı… Can Yücel’in bir şiirinde dediği gibi dibini göreceğiniz kadar berrak, pırıl pırıl olan, sahteciliği bilmeyen, çamura yakın bile dursalar kirlenmeyen çocuklarımızı... Öyle temizler ki onlar, kimin gözlerinde hüzün görseler gelip ‘Neyin var?’ diye sorarlar. Sorunun cevabını bile bekle-meden başka konuya geçmeye çalışan, öylesine soranlar gibi de değil, gerçekten sorarlar. Sabah ilk gördükleri yerde koşarak yanına gelip kocaman gülümsemeleriyle ‘Günaydın…’ derler… Belki bir

gün işim düşer arayı sıcak tutmalı sahteciliğinde, ağızlarına hiç gitmeyen mecburi gülümsemeleriyle ‘Günaydın.’ diyen-ler gibi de değil, içlerinden ama en içlerinden selamlarlar. Canın sıkkınsa eğer sorduğu sorusuna cevap vermediğinde hiç küsmezler. O an bozulup da içine atıp, uygun bulduğu ilk fırsatta zehrini kusanlar gibi de değil, gerçekten halden anlarlar. Sevgi dolu sıcacık bakarlar. Sosyal çevre oluşturmak için herkese mavi boncuk dağıtıp zoraki şirinlik çabaları olanlar gibi de değil, gerçekten canının taa içine işler bakışları. Elindeki yiyeceğin bir parçasını seninle ‘Canın çekmesin’ diye paylaşırlar. “Şimdi Allah günah yazmasın” ya da “Çev-redekiler bakıyor ne cimri demesinler.” diye isteksiz ‘Yer mi-sin?’ diye soranlar gibi de değil, gerçekten paylaşırlar. Temiz çocuklarımız adam gibi adamdırlar. Ödevlerini, isimleri, beş kere yedinin kaç olduğunu unuturlar ama her gün bi ‘Seni seviyorum.’u unutmazlar. Yanlarında olalım, bağlanalım, sevelim de kendilerini iyi hissetsin isteyenlerin ‘Seni seviyorum.’u gibi de değil, o güzel yüreklerinin yine taa en içinden severler. Kendilerine engelli dediklerinde kırılır incinirler… Tavır alanlar, trip atanlar, kendi egoları için kızanlar gibi de değil, dudakları burkula burkula kırılırlar. Oyuncak bebekleri bile farklı farklı yapan Batı ülkeleri-nin aksine farklılıklara engelli demeyi bırakarak çocukları-mız için bir adım atmalıyız. Temiz pırıl pırıl berrak çocuk-larımız için… Onlar için atılan bu adımlarda emeği geçen Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu eğitim kadromuza ve işbirlikçi eğitime inanan özverili velilerimize, güzel temiz yüzleriyle bültenimizi renklendiren çocuklarımıza ayrıca bültenimize katkı sunan ve emeği geçen herkese teşekkürle-rimi sunarım… Sevgiyle kalın… Şebnem KÖMÜRKARA Müdür Yardımcısı

Page 5: Mevlanakapı sayı 5

5Sayı 5

Baş Yazı

Değerli Okurlar,

Özel Olimpiyatların çok anlamlı bir sloganı vardır. “Bana kazanma şansı verin, kazanmasam da ça-

bamda bana yardımcı olun.” Yaklaşık on beş yıldır özel çocuklarla çalışan birisi olarak, kendilerine şans ve im-kan verildiğinde neler başardıklarını görmekten büyük mutluluk duyuyorum.

Akranları gibi spor yapan, müzeleri gezip etkin-liklerin içinde yer alan, sinema ve tiyatro izleyen, ya-şadığı şehrin özel mekânlarında kahvaltı yapıp yemek yiyen ve en önemlisi çalışıp para kazanmaya başlayan özel çocuklarımızın toplumda kendilerini görünür kı-lıp, yaşamlarına anlam katmalarını çok önemsiyorum.

Odama gelip benden iş isteyen, il içi il dışı müsa-bakalara katılmak için talepte bulunan, okuldan mezun olsa bile bizimle bağını hiçbir şekilde koparmayan bu özel çocukları gördükçe kat ettiğimiz mesafeyle büyük gurur duyuyorum.

Bültenimizi takip ettiğinizde göreceğiniz gibi özel çocuklarımız; bazen hobi bahçesinde çapa sallarken, bazen de Çanakkale’de, Balıkesir’de, Denizli’de kazan-dığı madalya ve kupalarla kazanmanın verdiği sevinci doyasıya yaşayabiliyor. Bazen Florya’da kahvaltı yapar-ken, bazen de akranlarıyla birlikte Pera Müzesinde bir sergiyi gezebiliyor. Kısaca hayatın her alanında kendini var edebiliyor…

Elbette bugüne kadar engellilerin istihdamı, eğiti-mi, rehabilitasyonu ve bunlara erişimi konusunda çok değerli çalışmalar yapılmıştır. Ancak bunların yeterli olduğu söylenemez. Sabancı Vakfının “Engelsiz Türkiye İçin Yolun Neresindeyiz?” adlı raporundan sizinle bazı verileri paylaşmak istiyorum. Rapora göre engellilerin yüzde 69’u kaldırımlar ve yaya yollarının, yüzde 59,5’i mağaza ve lokantaların, yüzde 58,4’ü kamu binalarının kullanıma uygun olmadığını belirtiyor. Özel eğitimde

öğretmen ihtiyacının yüzde 35’i karşılanabiliyor. Özel sektörde 25 bin engelli işçi, kamuda 23 bin engelli me-mur açığı var. Buna rağmen 100 binin üzerinde engelli işe yerleştirilmeyi bekliyor. Ayrıca ülkedeki engellilerin yüzde 44,3’ü sağlık hizmetinden faydalanamıyor.

Değerli okurlar, bu tabloyu değiştirmek için vicdan ve akıl sahibi herkesin, öncelikle sorumluluk mevkisin-deki kişilerin elinden gelen tüm çabayı göstermelerini bekliyoruz. Biz eğitimciler olarak elimizden geleni yap-maya çalışıyoruz. Bu anlamda fedakâr, sabırlı ve ken-dileriyle çalışmaktan büyük onur duyduğum idareci ve öğretmen arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Yine sağlıklı, güvenli ve temiz bir eğitim ortamı için çalışan yardımcı personelimize, okul aile birliğimize ve tüm velilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca bu bültenin size ulaşmasında görev alan başta editörümüz Şebnem KÖMÜRKARA olmak üzere katkı sunan tüm öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Engelsiz yarınlarda buluşmak üzere…

Refik ESİNOkul Müdürü

“Bana kazanma şansı verin, kazanmasam da çabamda bana yardımcı olun.”

Page 6: Mevlanakapı sayı 5

Aslında Aynıyız

Projede Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu, İş Eğitim Merkezi ve Oğuzhan İlköğretim Okulu yer aldı. Projenin

oluşumunda Pera Müzesi ile işbirliği yapıldı.

‘’Toplumların uygarlık düzeyi kaynaştırma eğitimine verdiği

değerlerle ölçülür.’’“ ASLINDA AYNIYIZ” PROJEMİZİN OLUŞMASIN-DAKİ ETKENLER

Yetersizliği olan çocuklarımız da toplumun bir parçası. Her insanda olduğu gibi özel eğitime muhtaç bi-reyde sevilmek, takdir edilmek, beğenilmek, değer gör-mek ve kimseye bağımlı olmadan yaşamak ister. Bu onla-rın en doğal hakkı olduğu gibi, toplumsal bütünlüğün ve kalkınmanın da temelidir. Özel eğitime muhtaç çocukla-ra verilen eğitimin niteliği ne kadar iyi olursa olsun so-nuçta onu, içinde yaşadığı toplumun bir üyesi haline ge-tirmiyor ve kabul görmesini sağlamıyorsa verilen eğitim amacına ulaşmıyor demektir. Yetersizliği olan bireyleri-mizi etiketlemenin ötesine geçebildiğimiz, farklılıkları çabuk kabullendiğimiz, onların topluma adaptasyonunu sağladığımız ölçüde toplumla bütünleşmeyi gerçekleştir-miş oluruz. Unutmayalım ki; Yetersizliği olan bireylerin farklı bir dünyası yok. Dünya hepimizin….

Proje Ulaşılmak istenen hedefler; yetersizlikleri olan bireylere yansıyan hayret ve korku dolu bakışlar azalmak, öteki ola- rak adlandırılan öğrenci-lerimize yeni bir bakış penceresi açmak, toplumdan soyut- lanmadan birlikte yaşaya-

bilmeye, koşulsuz kabule ve sevgiye önemli bir

katkı sağlamaktır.

Kaynaştırma ortamı, toplumun bir küçük mo-deli olduğu kabul edilirse, sağlıklı bir iletişimin diğer sosyalleşme alanlarına da taşınacağı böylece öğrenci-lerimizin sosyal bir birey olması, toplumla bütünleşmesi için - deniz yıldızı hikayesinde olduğu gibi - daha çok bireye ulaşmayı hedefledik.

PROJENİN UYGULAMA ADIMLARI

Yapılan projenin hangi amaçlar doğrultusunda olma-sı gerektiği konusunda iki okulun idarecileri görüştüler. Projede okulumuzla işbirliği içinde olan Pera müzesi ile program hakkında bilgilendirme ve çalışmaların içeriğini belirlenmesi için toplantılar yapıldı. Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve Oğuzhan İlköğretimin Okulu öğ-retmenleri projenin amaçları doğrultusunda çalışma-lar yaptılar. Öğrencilerin karşılıklı olarak okul ziyaretleri yapmaları sağlandı. İki okulun öğrencileri birlikte ders işlediler ve Pera Müzesinde çalışmalarda bulundular. Ebeveynlere bilgilendirme seminerleri düzenlendi.

PROJE IŞIĞINDA ULAŞMAYI HEDEFLEDİĞİMİZ SONUÇLAR

-Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler açısından;

1.Yetersizliği olmayan öğrencilerle birlikte çalışmaları ve aynı ortamı paylaşmaları kendilerinde öğrenme isteği ve cesaret uyandırır.

2.Özelliklerine uygun oluşturulan ortamdan dolayı uyum ve başarıları artacaktır.

3. Yetersizliği olmayan bireylerle aynı ortamda bulunma-ları ile olumlu davranışları artacaktır.

Page 7: Mevlanakapı sayı 5

7Sayı 5

Aslında Aynıyız

Projede Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu, İş Eğitim Merkezi ve Oğuzhan İlköğretim Okulu yer aldı. Projenin

oluşumunda Pera Müzesi ile işbirliği yapıldı.

Kiviyi tatmamış birisi-ne, kivinin tadını sordu-

ğumuzda kivinin tadını ta-nımlayamaz… Yetersizliği olan bireylerle bire bir ileti-şime girmemiş insanlar da hayata tutunmak için veri-len mücadeleyi bilemezler. Bu proje ile amacımız top-luma, bakmakla görmek arasındaki ince çizgiyi fark ettirmektir.

4.Kendine güven, takdir edilme, işe yarama, cesaret, so-rumluluk gibi sosyal değerleri gelişir.

5.Akranlarıyla değişik ortamda ortak çalışma ile toplu-mun bir parçası olduklarını, kaynaştırma yoluyla yeter-sizliği olan çocukların yetersizliği olmayan bireylerden soyutlanmaması onların duygusal ve sosyal gelişimleri-ne olumlu olarak etkilemektedir.

- Yetersizliği olmayan çocuklar açısından;

1. Yetersizliği olan bireylere karşı kabul, hoşgörü, yar-dımlaşma ve ahlaki anlayışları gelişir.

2.Bireysel farklılıkları öteleştirmeden doğal karşılar ve saygı gösterir.

3.Kendi yetersizliklerini görme, bunları kabul etme ve giderme davranışları gelişir.

4.Soyutlamadan birlikte yaşamayı öğrenir.

5.Liderlik, model olma ve sorumluluk duygusu gelişir.

-Aile ve çevre açısından;

1.Çocuklara nasıl yardım edecekleri konusunda yeni yollar öğrenirler.

2.Çocuklarının ilgi ve ihtiyaçlarının bireysel farklı-lıklarına göre değişebileceği konusunda daha sağ-lıklı bilgi edinirler.

3. Yetersizliği olan bireylere ve bu bireylerin ailele-rine karşı tutumları değişir ve empati kurmayı öğ-renirler.

-Proje içerisinde yer alan öğretmenler açısından;

1. Yetersizliği olan öğrencilere nasıl yaklaşılması gerek-tiği konusunda başarılı olurlar.

2.Şartsız kabul, sabır, hoşgörü, bireysel özelliklerin fark-lılıklarına saygı davranışı gelişir.

3.Kaynaştırma çalışmaları sayesinde öğretim becerileri gelişecek ve deneyimleri artar.

Page 8: Mevlanakapı sayı 5

8 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Bayrampaşa Oğuzhan İlk Öğretimle Kaynaştırma Eğitimi ‘’ASLINDA AYNIYIZ’’ Projesi ile yollarımız kesişti.

‘’Mutluluğu tatmanın tek çaresi, onu paylaşmaktır. ‘’

BYRON

‘’ASLINDA AYNIYIZ ‘’ PROJESİ İLE KESİŞEN YOLLAR

Kaynaştırma Eğitimi uygulamasına katılan hedef grubumuza (İdareciler, öğretmenler, veliler, öğren-

ciler) çalışmaya başlamadan önce yapılan anketlerde; zihinsel yetersizlikleri olan bireylere karşı korku ve hay-ret dolu tutumları vardı. Nasıl bir tutumla karşılaşacak-ları konusunda tedirginlik içindeydiler. Hedef kitleye yapılan anketlerde bu tutumlar yüzde % 90’a dayanıyor-du. Kaynaştırma Eğitimi Projesi uygulanırken Mevla-nakapı Eğitim Uygulama Okulu ve Oğuzhan İlköğretim Okulu öğretmenleri projenin amaçları doğrultusunda

çalışmalar yaptılar. Öğrencilerin karşılıklı olarak okul ziyaretleri yapmaları sağlandı. İki okulun öğrencileri birlikte ders işlediler... Ebeveynlere bilgilendirme semi-nerleri düzenlendi. Uygulama sonucunda tekrar aynı anket yapıldı ve sonuçlarda öteki olarak adlandırılan öğrencilerimize yeni bir bakış açısı açmış, toplumdan soyutlamadan birlikte yaşayabilme, koşulsuz kabule ve sevgiye % 70 ‘e varan tutum değişikliğine katkı sağla-mıştır.

Page 9: Mevlanakapı sayı 5

9Sayı 5

İzzet Kaçmaz Zihin Engelliler Sınıf Öğretmeni

FENİLKETONÜRİ ve

DİYET TEDAVİSİ

YENİ DOĞAN BEBEKLERDE Topuktan alınacak 2 damla kan çocuğunuzun yada bir tanıdığınızın kaderini de-ğiştirebilir…. FENİLKETONÜRİ: Zeka geriliğine yol açan ve sıklıkla akraba evliliklerinde görülen kalıtsal bir hastalıktır. Fenilke-tonüri hastalığı yeni doğan bebekten alınan bir damla kan ile erken teşhis edilirse tedavisi mümkün oluyor.Aşağı yukarı her 15.000 çocuktan biri doğuştan fenilketo-nüri hastasıdır. Zekâ gelişimini etkileyen bu hastalık, erken tanıyla zarar vermeden atlatılabilir. Fenilketonüri kalıtımla geçen, ender rastlanan bir hastalıktır. Nedeni, bir aminoa-sit olan fenilalanini dönüştürecek enzimin eksikliğidir ve küçük çocukta zekâ geriliğine yol açar. Doğumdan hemen sonra uygulanan bir testle erken tanı konursa, özel bir diyete başlanarak, hasta çocukta beyin gelişiminin normal olması sağlanır. Doğumevleri, sağlık ocakları ve ana çocuk sağlığı ve aile planlaması gibi merkezlerde bu test ücretsiz olarak yapılmaktadır. Nedenleri: Fenilketonüri, aileden katılım yoluyla geçebilen bir has-talıktır. Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalarda bu-lunan fenilalanin isimli bir maddeyi metobolize edemezler. Buna bağlı olarak kanda ve diğer vücut sıvılarında artmış olan bu madde ve onun atıkları çocuğun gelişmekte olan beynini harap eder. Dolayısıyla çocuğun ileri derecede zeka özürlü olmasına ve sinir sistemini ilgilendiren daha bir çok belirtinin ortaya çıkmasına neden olur Belirtileri : Hayatın ilk birkaç ayı içerisinde fenilketonüri hastalığı olan bebekleri sağlıklı bebeklerden ayıran özellikler farkedi-lemez. Tedavi edilmeyen çocuklarda 4. ay civarında sinir sis-temi belirtileri oluşmaya başlar. 5. - 6. aylardan sonra çocuk-lukta belirgin zeka geriliğinin yanında, akranlarından farklı olarak oturma, yürüme, konuşma gibi beceriler gelişemez. Beyin gelişmeleri normal olmadığından başları küçük kalır. Ayrıca kusma, aşırı el, kol, baş hareketleri, sara nöbetleri, ciltte döküntüler, idrar ve terin küf gibi kokması hastalığın önemli belirtilerindendir. Bu çocukların % 60!ında göz, kaş ve cilt rengi anne-babaya göre daha açıktır. Tedavi: Erken tanı konduğunda fenilketonüri tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide genel ilke, gıda ile alınan fenilala-

nin miktarını azaltarak kan fenilalanin düzeyini normal sı-nırlar içinde tutmaktır. Diyet tedavisi için fenilalanini çok azaltılmış özel ve ilaç niteliğindeki mamaların kullanılması gerekmektedir. Beyin dokusunun en hızlı geliştiği ilk 8-10 yıl boyunca tedavi devam etmelidir. Beslenme:Fenilketonüri Hastalarında Yasak Yiyecek ve İçecekler- Süt ve süt ürünleri (süt, yoğurt, ayran, cacık, peynir ve çe-şitleri, bunlarla yapılan bütün besinler)- Yumurta- Et ve et ürünleri (kırmızı et, tavuk, balık, hindi eti, salam, sosis, sucuk, pastırma, kavurma, kabuklu deniz ürünleri, midye v.b)- Hayvanın iç organları (beyin, karaciğer, böbrek v.b.)- Normal ekmek (buğday, çavdar, yulaf, mısır ekmekleri)- Kuru yemiş (fındık, fıstık, leblebi, çekirdek çeşitleri, badem, ceviz)- Kuru baklagil (kuru fasülye, nohut, mercimek, iç bakla, soya fasülyesi, kuru barbunya)- Hazır besin (kraker, bisküvi, kek, kurabiye, pasta ve yasak-larla yapılmış bütün besinler)- Aspartam ve fenilalanin içeren bütün içecek, sakız, yiye-cekler. Serbest Tüketilebilen Besinler Mısır nişastası, sade lo-kum, sade akide şekeri, çay, ıhlamur, adaçayı, sıvı yağ, çay şekeri, elma suyu, komposto suyu, gazoz, kolalı içecekler. Sı-nırlı Miktarda Tüketilmesi Gereken BesinlerSebzeler, meyveler, unlu gıdalar, zeytin, margarin, tereyağı, bal, pekmez. Tıbbi Besinler: Düşük proteinli içecek (mlp lpd), düşük proteinli muhal-lebi (mlp lpf), düşük proteinli tahıl gevreği (mlp flakes), dü-şük proteinli makarna, düşük proteinli pirinç, düşük prote-inli un, düşük proteinli ekmek, düşük proteinli gofret, düşük proteinli kurabiye, düşük proteinli bisküvi, düşük proteinli çikolata, yoğurt yapımı için özel jel, yoğurt yapımı için süt şekeri, düşük fenilalaninli peynir, düşük proteinli irmik ve bunun gibi pek çok ürün tıbbi besin kapsamına girer. Tıbbi besinlerin, içerdiği fenilalanin miktarına göre tüketimi ayar-lanır.

Page 10: Mevlanakapı sayı 5

10 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Okul Etkinlikleri

Her insanda olduğu gibi engelli çocuklar da, diğer insanlarla sosyal ilişki kurmak ve bunu sürdürmek, çevresi tarafından sevgi ve değer görmek, beğenilmek, takdir edilmek, hiç kimseye ihtiyaç duymadan ve bağımlı olma-

dan yaşamak istemektedirler. Bu onların en doğal hakkı olduğu gibi, toplum-sal bütünlüğün ve kalkınmanın da temelidir.

Page 11: Mevlanakapı sayı 5

11Sayı 5

Okul Etkinlikleri

Engelli çocuklara verilen eğitimin niteliği ne kadar iyi olursa olsun, sonuçta onu içinde yaşadığı toplumun bir üyesi haline getirmiyor ve

kabul görmesini sağlamıyorsa verilen eğitim işe yaramayacaktır.

Okulumuz öğrenci ve öğretmenleriyle İstanbul

Ataköy’de düzenlenen 6.İNAS ULUSLARARASI AÇIK AVRUPA SALON ATLETİZM ŞAMPİYONASINA katıldık.

Özel Gereksinimi olan çocuklarımız için Garanti Bankası gönüllüleri ile

birlikte hazırlanan ahşap oyuncaklar GEA Ekibi tarafından okulumuzda

çocuklarımıza dağıtıldı… GEA Ekibine Teşekkür ediyoruz.

6. INAS ÖZEL SPORCULAR ATLETİZM

ŞAMPİYONASI

GEA ARAMA KURTARMA EKOLOJİ EKİBİ OKULUMUZDA

Page 12: Mevlanakapı sayı 5

Sanat; bir duygunun güzelliğinin anla-

tımında kullanılan ya da bu anlatım sonucu ortaya çıkan güzellik-tir. Sanat dallarından biri olan el sanatları ise kişinin duygu, düşünce ve becerilerini yansı-tarak kendi elleriyle

üretimde bulunduğu hobi ve aktiviteleri kapsayan bir alandır. Tüm eğitim programları içinde özel bir konu-ma sahip olan sanat eğitimi, yalnızca yetenekli, sanat-sal faaliyetlerde bulunmak isteyen bireyler için değil; toplumdaki bütün bireyler için gerekli olan bir olgu-dur. Sanat eğitiminin amacı; bireye ulaşarak, top-lumda mutlu bireylerin yetişmesine olanak sağlaya-bilmektir. Bu açıdan bakıldığında; zihinsel engelli çocuklarımızın, kendi bireysel istekleri, yetenekleri doğrultusunda yönlendirilerek kendi elleriyle kısa vadede bir şeyler üreterek kısmen de olsa başarma duygusunu hissedip, kendine güveni artan, mutlu bi-reyler olarak yetişmelerinde el sanatları eğitimi, eğitim sistemi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca zihinsel engelli bireyler için sanat eğitimi; bireysel kimlik kazanması, başarı ve başarı duygusunu tatması, güven ve cesaretinin artırılması, sosyal yaşama uyumunun sağlanması, el-göz ve el-göz-beyin koordinasyonun sağlanması, duygusal yapının geliştirilmesi, ifade gücünün geliştirilmesi, algılama yapısının artırılması, büyük kas ve küçük kas becerisi-nin artırılması, kıyaslamalar ve benzetmeler yapabil-mesinin sağlanması, yaratıcılık oluşumun geliştirilmesi ve diğer akademik alanlardaki (Türkçe, matematik, okuma, yazma, kavram becerisi, günlük yaşam beceri-leri vb.) bilgi ve becerilerin öğretiminin yapılabilmesi için gereklidir. Çocukların bireysel farklılıklarını ortak paydada buluşturduğu sanat eğitimi aracılığıyla çocuk, insanı, toplumu ve yaşamı sever; eşsiz bir ruh gücü ve zen-

ginliği kazanır. Eflatun ‘un dediği gibi, “estetik eğitim, ahlak eğitimini de etkiler. Sanatsal çalışmalarla insan ruhunun güzelliklerini yüceltir, insanı yumuşatarak geliştirir.” Bu nedenle yetersizliği olan öğrencilerimizle, normal gelişen bireylerin daha çabuk etkileşime geçe-bilmeleri için sanatsal çalışmanın etkili bir araç olacağı, ilişki kurmalarında, öğrencilerin iletişim becerilerini geliştireceği, olumlu davranış kalıplarını kazandırma-larına zemin hazırlayacağı unutulmamalıdır. Sanatsal çalışmalar, öğrencilerin daha paylaşımcı, yardımsever, başkalarını düşünen bir tavır sergileme-sine katkı sağlayan etkinliklerdir. Topluluk iletişimini gerektiren bu tür ortamlarda öğrenci, iletişime yönelik süreğen bir isteklendirmeye itildiğinden, arkadaşları-na ve öğretmenlerine karşı nasıl bir tutum takınması gerektiğini daha kolay öğrenebilmektedir

12 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Seher KUL El Sanatları Öğretmeni

Sağlıklı, huzurlu, başarılı, mutlu çocuklar

yetiştirmek için en önemli vitaminin sevgi olduğunu, sanatın da sevgi aktarımına yol

açtığını asla unutmamalıyız.

ÖZEL EĞİTİMDE SANATLA TERAPİ

http://guneryener.blogcu.com/zihinsel-engelliler-ve-sanat-egitimi/1049851

http://www.biaile.com/detail.asp?id=195

Çocukların bireysel farklılıklarını ortak paydada buluşturduğu sanat eğitimi aracılığıyla çocuk, insanı, toplumu ve yaşa-mı sever; eşsiz bir ruh gücü ve zenginliği ka-zanır. Eflatun ‘un dediği gibi, “estetik eğitim, ahlak eğitimini de etkiler. Sanatsal çalışma-larla insan ruhunun güzelliklerini yüceltir, insanı yumuşatarak geliştirir.” Bu nedenle yetersizliği olan öğrencilerimizle, normal gelişen bireylerin daha çabuk etkileşime ge-çebilmeleri için sanatsal çalışmanın etkili bir araç olacağı, ilişki kurmalarında, öğrencile-rin iletişim becerilerini geliştireceği, olumlu davranış kalıplarını kazandırmalarına zemin hazırlayacağı unutulmamalıdır.

Page 13: Mevlanakapı sayı 5

13Sayı 5

Matematik dersine giriş yapıyordum: “Şimdi, hep birlikte gülen yüzlerimizi toplayacağız. İşlemleri tahtaya yazacağız.

Kim tahtaya gelmek ister? Onur herkesten önce parmak kaldırdı. Onuru tahtaya çağırdım. Onur’a daha soru sor-madan kalemi alıp tahtaya “e” yazdı. Onur’un işitme kay-bı vardı. Onun için matematik dersini Türkçe dersi olarak algıladığını anlamıştım. “Onur dersimiz matematik, toplama işlemi yapacağız!” diyence Onur 3 tane “e” daha yazdı topladı: 4e.

Bir gün sabah ilk derste “Bugün günlerden hangi gün?” diye sordum. Mustafa hemen atladı: “Pazar öğretmenim!” Ben de

“Peki Mustafa. O zaman tatil olan günleri söyle bakalım?” diye sordum. Mustafa “Cumartesi ve Pazar öğretmenim.” diye cevap verdi. “Okulda olduğumuza göre tatil değil, değil mi Mustafa?” diye sorunca, Mustafa: “Haa anladım şimdi. Aklım gitti öğretme-nim, kafa kalmadı ki! ” dedi.

Sami ifade edici dil becerileri “haa, hıı…” seslerinden öteye gitmeyen bir öğrencidir.

Yani biz öyle biliyorduk. Ta ki sınıf arkadaşı Burak’ın gelmediği bir günde, onun oturduğu yeri göstererek-“Burak?” diyene kadar…

Günlerden bir gün okuma - yazma dersinde öğrencilerden Mert’e sorulan soru şudur;

-Mert şu an defterine aile bireylerinden kimin adını yazıyorsun? -Özge Turna’yı yazıyorum öğretmenim. -Peki, Özge Turna senin neyin? -Babam..:))))) cevap hiç gecikmeden anında verilmiştir.

Bir gün Batuhan adlı öğrencim “Öğretmenim! Öğretmenim!” diye çağırdı. O esnada Mustafa adlı başka bir öğrencim ara-

ya girdi: “Öğretmenim kesin ayakkabı bağcığımı bağlar mısın? diyecek, bak görürsün!”“Efendim Batuhan, ne oldu?” diye sorunca,Batuhan: “ Öğretmenim ayakkabı bağcığımı bağlar mısın?” dedi.

İş Uygulama Merkezi öğrencilerimizden Mert oldukça pozitif bir çocuktur. İnsanlara iltifat etmeyi sever. MERT: - “Öğret-

menim bugün çok güzel olmuşsunuz” der. Sınıf arkadaşı Mah-sum araya girip : - “Hayır Öğretmenim Mert yalan söylüyor hiç güzel olmamışsınız.” der.

Otizmli olan Uğur’un dil ve iletişim becerisi fazla gelişmemiştir, sözel iletişimi sınırlı düzeydedir

ve çoğu zaman işaretlerle iletişim kurulmaktadır. Öğretmenin birçok yönergesini almakta zorlanmak-ta ve çoğu zaman yapmamaktadır kiii boyama yapma-sını isteyene kadar… Uğur’dan önündeki şekli boyaması isten-miştir, öğretmen bir kez boya kalemini al yönergesini vermiş ve beklemiştir, ikinci kez söylemiş, üçüncü kez söylemiştir ve hatta dördüncü kez söylemeyi bile denemiştir artık son bir kez daha yönergeyi veren öğretmenin uyarısına Uğur -“okul içiinn” diye-rek kaleme uzanmış ve boyama yapmaya başlamıştır:)))

Öğrencilerimiz yeme - içme aktivi-telerini çok severler. Pera müze-

sinde atölye çalışmasında Eğitim Koordinatörü Müge Hanım öğrencilerimize sorar : - “Nele-rin fotoğraflarını çekmek isterdiniz Çocuklar?” diye, 8-A sınıfı öğrencisi Alperen hemen anında cevap verir: - “Kuzu çevirmesi öğretmenim.’’

Sınıfta resim, el sanatları gibi ders-lerimizde şarkı çalarız. Ve Levent

her seferinde; şarkıyı söyleyenin adı-nı, şarkının eski ya da yeni mi olduğunu söyler.- “Öğretmenim Yaşar bu. Bu şarkı çok eski. Yaşar artık çok ortalarda gözükmüyo.”

“Kahvaltıda eğer ceviz yerseniz unutmazsın. Evde ceviz yoksa harçlığınız ile de ceviz alabi-lirsiniz” dedim. Mustafa da parmak kaldırarak:“ Öğretmenim babam bana harçlık vermiyor ki? Abime veriyor. O da parasının hepsini sigaraya veriyor. Sigara zararlıdır diyorum ama anlamı-yor. Harçlığıyla ceviz alsa ben de yesem o da yese ne güzel olur! Ama anlamıyor ki söylüyo-rum, söylemiyorum anlamıyor ki!

İŞ

UYGULAMA

/10

İŞ

UYGULAMA

/12

8/ASınıfı

SINIFLARDAN ENSTANTANELER

7-A dan

KESİTLER

Page 14: Mevlanakapı sayı 5

14 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Semra Rızaoğlu Rehber Öğretmen

Rehber Öğretmenleri; gerek

Aile gerek okul personeli gerekse

öğrenciler arasında bir köprü

görevini görür.

Özel eğitim uygulama okulları eğitim siste-minin genel ve özel amaçlarının öğrenciye

istendik bilgi, beceri ve davranışların bilimsel yöntemlerle kazandırıldığı eğitim kurumla-rıdır. Okula başlamak, zihinsel yetersizlikten etkilenen çocuğun hayatındaki en önemli dö-nüm noktalarından biridir. Eğitimde kritik yaş dönemleri vardır bu dönemlerde çocuk eğitim ortamında bulunmadığında kazanması gereken amaçlarda aksamalar olduğu gibi bir üst he-defe geçmesi güçleşecektir. Bu nedenle öğren-ciler için oldukça aktif geçirmeleri gereken bir dönemdir. Bunu sağlamak içinde okula devam etmeleri gerekmektedir. Buda öğrencinin aka-demik başarısını etkilemektedir.Okula gitmek istememe birçok çocuğun yaşa-dığı doğal bir durumdur. Okula ilk başlangıç, okul değiştirme, yaşam olayları (kardeş doğu-mu, kayıp, boşanma, ev değişikliği vb) esnasın-da okula devamsızlık ve okul fobisi görülebilir. Ergen, okula devamsızlığı otoriteye karşı gel-mek için yaparken, okula ilk başlayan çocuk ise kaygısından ve korkusundan dolayı okula git-mek istemez, okulu reddeder.

“Okula devamsızlık, fiziksel, psikolojik, top-lumsal birçok etmenden kaynaklanabilmekte-dir.”;

Öğrencinin evinin okula uzak olması, akut ve kronik sağlık nedenleri, öğrencilerin içsel, kişisel sorunları, öğrencinin başarılı olma

duygusunu yaşayamaması, seviyesinin sınıfın üstünde ya da altında olması. Öğrenciler, grup psikolojisini yaşama isteğinden dolayı yaşıtları tarafından dışlanma durumunda devamsızlık yapabilirler.

Okuldaki sosyal etkinliklerin yetersiz-liği. Maddi durumu iyi olmayan öğrencilerin bir işte çalışmaları. Öğrencilerin gerekli olan araç-gereçlere sahip olamayışı. Öğrencinin yaşı gereği ilgilerinin değişmesi okula karşı istek-sizliği. Aşrı serbest ve sorumluluk verilmeyen aile çocuklarına okul kurallarının ve derslerin sıkıcı gelmesi. Öğretmen tutumları. Zamanın-da uyumayan öğrencilerin sabahları uyanama-ması. Öğretmenlerin öğrencinin derse ilgisini arttıracak öğretim yöntemlerini kullanmaması. Ailenin eğitim seviyesinin düşük olması, okul ile aile arasında yeterli ilişki kurulamaması, gibi nedenler öğrenci devamsızlığında etkilidir. Okula devamsızlık esnasında görülen belirtiler: • Depresyon • Korku ve panik •Sosyal Fobi • Kaygı • Fiziksel şikâyetler (karın ağrısı, bulantı, kus-ma, baş ağrısı, ishal vs) • Öfke • Sabahları uyanamama veya yataktan çıkmayı reddetme • Okuldan kaçma • Ağlama nöbetleri

Okula Devamsızlık

Page 15: Mevlanakapı sayı 5

15Sayı 5

Rehberlik

DEVAMSIZLIĞI ÖNLEME YOLLARI Öğrencilerin aktif katılımlarının sağlan-madığı bir eğitim- öğretim ortamında istenen hedef davranışların tam anlamıyla gerçekleş-mesi mümkün olmamaktadır. Aktif katılım il-kesinin temel alındığı, eğitim-öğretim ortamla-rında öğrenim gören öğrencilerin motivasyon düzeyleri yüksek olur. Öğretmenlerin, öğren-cilerin beş duyusuna hitap eden eğitim araç ge-reçleri, düzeylerine uygun yöntem teknikler ve interaktif eğitim ortamları sağlamaları devam-sızlığı önlemede etkilidir.

Öğretmen ile öğrenci olumlu bir sınıf atmosferinde yüz yüze etkili iletişim içerisin-de olmalıdır. Rehber öğretmenler ve sınıf öğ-retmenleri öğrencilere daha dikkatli ve ilgili davranmalıdır. Okul- aile ilişkileri daha fazla geliştirilerek, sosyo-kültürel faaliyetlere daha fazla yer verilerek, özellikle de devam sorunu yaşayan öğrencilerin katılımları sağlanmalıdır. Sınıf ortamı çağdaş yaklaşıma göre düzenlene-rek, öğrencilere başarma duygusu tattırılmalı-dır. Dersler öğrenciyi merkeze alarak işlenmeli-dir. Sınıf kuralları belirlenirken öğrencilerin de görüş ve tutumları dikkate alınarak sorumluluk duygusu kazandırılmalıdır.

Öğrencilere değişik sorumluluklar veri-lerek değerli bir birey olduklarının farkına var-maları sağlanmalıdır. Öğrenciler devamsızlık yaptıkları zaman devamsızlık nedeni öğrenciyle konuşulmalı ve iyileştirici çalışmalarda bulu-nulmalıdır.

Sınıf içerisinde ders işlenirken öğrencilerin oturma düzeni öğretmenin sınıfa hâkim olacağı şekilde düzenlenmelidir.

Sınıf ortamında istenmeyen bir durum oldu-ğunda rehber öğretmenden destek alınmalıdır.

Öğrencide başaramama duygusu varsa, kendini yetersiz hissediyorsa, dersler somuttan soyuta doğru kademeli bir şekilde işlenerek ba-şarma duygusu kazandırılmalıdır.

Aileden kaynaklanan devamsızlık duru-munda rehber öğretmen aile ile iletişim halinde olmalıdır. Veli eğitiminde, çocuğunun eğitimini takip, uyku düzeni, kahvaltı, ders araç gereç-lerin tam olması konularına yer verilmelidir. Kişisel sorunlardan kaynaklanan devamsızlık durumunda öğrenci rehberlik servisine yönlen-dirilmelidir. Değerli olduğu hissettirilerek oku-la istekli gelmesi sağlanmalıdır

Öğrencilerin fiziksel-zihinsel sağlıkla-rının ve performanslarının istenilen düzeyde olabilmesi için, yaşamlarının büyük bölümünü geçirdikleri eğitim kurumlarında yeterli ısı, ışık görsel konforun mekânsal genişliğin sağlanması gerekmektedir. Öğrenciler olumsuz koşullardan oldukça etkilenmektedirler. Bu etki, öğrenme yeteneklerinin azalması, hoş vakit geçirememe ve sağlıklarının bozulması ile okula devamsızlık şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Okulumuzda devamsızlıklar öğrenci yoklama fişine ve e-okul sistemine işlenerek de-vamsızlık yapan öğrencilerin durumları yazılı mektuplarla ailelerine bildirilmektedir

Page 16: Mevlanakapı sayı 5

16 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

SporÇANAKKALE’DE 10-12 NİSAN 2013 TARİHLERİNDE YAPILAN ÖZEL

SPORCULAR SPOR FEDERASYONU MARMARA BÖLGESİ ATLETİZM

–MASA TENİSİ VE YÜZME ŞAMPİ-YONASINA BİZDE KATILDIK.

19-21 MAYIS 2013

tarihlerinde

Erdek/Balıkesir ‘de

düzenlenen TÜRKİYE ÖZEL

SPORCULAR SPOR

FEDARASYONU MARMARA BÖLGESİ

TURNUVASINA katılan okulumuzun

futbol takımı

B Grubunu birinci olarak

bitirerek şampiyonluk

kupasını almıştır.

Atletizm

dalında kulübümüzden

bayanlarda Hülya Beşirik

100 metrede bölge birinciliğini,

erkeklerde Yunus Emre Aşçı 100

metrede bölge birinciliği derece-

sini almışlardır. Yüzme 50 metre

serbest dalda ise Havva Yonar

bölge üçüncüsü olmuştur.

Page 17: Mevlanakapı sayı 5

17Sayı 5

Sporİstanbul

Büyükşehir Belediyesi Engelliler

Spor Şöleni 2012 Basketbol Turnuvasında

Okulumuz 3. oldu

“TÜRKİYE ÖZEL

SPORCULAR SPOR

FEDARASYONU

MARMARA BÖLGESİ EDİRNE

–KEŞAN BASKETBOL

ŞAMPİYONASI”

Okulumuz da bu şampiyonaya

katıldı.

Spor; özel eğitimin hedefi olan bütünleşme için, engelli bireyi, hem engelli hem de engelli

olmayan bireylerle çeşitli sportif etkinlikler vasıtasıyla bir araya gelmesine olanak sağlaya-

rak, önemli bir işlevi yerine getirmektedir.

hayata tutunmanın bir dalıdır.

Page 18: Mevlanakapı sayı 5

18 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Büşra ULUYILMAZ Özel Eğitim Uzmanı

SEÇİCİ KONUŞMAMAZLIK (SELEKTİF MUTİSM) SORUNUKonuşmanın normal ve doğal olduğu sosyal

ortamlarda sürekli olarak konuşamıyor, fakat başka ortamlarda konuşuyor olabilmek olarak tanımlanmıştır.

SEÇİCİ KONUŞMAZLIK SORUNUNU (SELEKTİF MUTİSM)

SEÇİCİ KONUŞMAZLIK (SELEKTİF MUTİSM) SORUNUNU

AÇIKLAMADAN ÖNCE BİR ÇALIŞMAMI PAYLAŞMAK İSTİ-

YORUM.

Öğrencim C.A 11 yaşında devlet okulunda bir kaynaştırma öğrencisi idi. 2011 yılında çalışmış ol-duğum kuruma başvuru yaptıklarında hafif dereceli zihinsel engeli olan ve konuşamayan çocuk olarak değerlendirmiştik…Ancak annesi ‘’hocam C. evde çok güzel konuşuyor. AMAAAAAAA pencerenin önünden kedi geçse konuşmayı durduruyor ve 10 yıldır böyle yaşıyoruz dedi’’… Bu durum aklımıza acaba SELEKTİF MU-TİZM Mİ ? sorusunu getirdi ve çabalarımız sonucu selektif mutizm olduğunu anladık…Psikologumuzla işbirliği yaparak 4 ay süreli oyun tera-pisi çalıştık ve öğrencim C.A.’dan 2012 kurban bayra-mında bayram için tebrik telefonu aldım işte o bayram çifte kavrulmuş oldu mutluluklarım…

!!!ASLINDA TEK YAPTIĞIM ÇOCUĞU DOĞRU ANLAYABİLMEKTİ! SEÇİCİ KONUŞMAMAZLIK NEDİR?

DSM IV “ün tanımlamasına göre; selective mutism (SM), konuşmanın normal ve doğal olduğu sosyal ortamlarda sürekli olarak konuşamıyor, fakat başka or-tamlarda konuşuyor olabilmek olarak tanımlanmıştır (4th ed. Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994). Selektif

mutismde, çocuk kaygı uyandıracak ortamlarda oldu-ğunda mute olmayı yani konuşmamayı seçmektedir (Black, 1996). Diğer yandan Steinhausen ve Juzi (1996) SM”li çocukların normalde konuşmaları gereken or-tamlarda, tanımadıkları insanlarla konuşmadıklarına dikkati çekmektedir. Bu çocuklar evlerinde anne-baba ve kardeşleriyle, dışarıda oyun arkadaşlarıyla konuşur-ken; okula başladıklarında öğretmenleriyle konuşma-maktadırlar ya da tanımadıkları ortamlarda ve tanıma-dıkları yetişkinlerle konuşmamaktadırlar (Black, 1996). Resmi olarak bu tanının konulabilmesi için çocuğun konuşmama durumunun en az bir ay sürmesi ve bu sürenin de özellikle çocukların okula başladıkları -ilk ayda utangaç ve çekingen olabileceklerinden dolayı- ilk bir aydan sonraki bir ay olması gerekmektedir. Bu çocuklarda sözel olarak konuşmak yerine, jest ve mimik kullanımı, kafa sallama, çekme, itme ve tek heceli kelimeleri mırıldanma ya da fısıltılı ko-nuşmalar görülmektedir. Aşırı derecede utangaçlık, sosyal ortamlarda küçük düşmekten korkma, sosyal izolasyon(dışlanma), geri çekilme, anneden ayrılmama, dürtü kontrol edememe özellikleri, olumsuz duygular, mutsuzluk, öfke nöbetleri, özellikle evdeki bireyleri kontrol altında tutma ve karşı gelme davranışları bu bozukluğun en temel özelliklerindendir (Dow, Sonies, Scheib, Moss ve Leonard, 1995).

Page 19: Mevlanakapı sayı 5

19Sayı 5

Büşra ULUYILMAZ Özel Eğitim Uzmanı

Aile sistem yaklaşımcılarına göre ise mutism çocuğun aile ile olan ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.

EŞLİK EDEN PROBLEMLERSelektif mutisme eşlik edebilecek rahatsızlıklar arsında en çok; sosyal fobi, kaçınma bozukluğu, basit fobi (Ro-berts, 2002), altını ıslatma, dışkı kaçırma, obsesif-kom-pulsif bozukluk(elinde olmadan gelen rahatsız edici düşünceler), konuşma ve dil bozuklukları ( Kolvin ve Fundudis, 1981) görülür. Bunun yanında sıkça dep-resyon (Wilkins, 1985), yaygın gelişimsel bozukluk, psikotik bozukluklar ve anksiyete bozuklukları (Ro-berts, 2002), gelişme geriliği (Kristensen, 2000), Asper-ger bozukluğu (Gilberg, 1995), karşı gelme davranışı, somatik semptomlar (Kristensen, 2001), okulda düşük akademik başarı, arkadaşları tarafından reddedilme, şiddete maruz kalma ve boyun eğme davranışları (Kumpulainen, Rasanen, Raaska, ve Somppi, 1998), okula gitmek istememe ve reddetme, kaygı, çevresini ve yetişkinleri kontrol etme davranı Ģları (Hayden, 1980), ve mental retardasyon (zekâ geriliği) da görül-mektedir (Remschmidt, Poller, Herpertz-Dahlmann, Hennighausen ve Gutenbrunner, 2001). NEDEN SELEFTİF MUTİZM OLUR?SM’in oluşumu zaman içinde farklı uzmanlar tarafın-dan farklı şekillerde açıklanmıştır (Leonard & Topol, 1993). Erken dönemde yapılan araştırmalarda (Hay-den, 1980) düşük öz saygı, güvensiz ev ortamı, duygu-sal sorunlar ve geçmişte yaşanan tek ya da bir seri trav-matik deneyimleri SM nedenleri arasında görmektedir. Bozigar ve Hansen (1984) SM’in öğrenilmiş bir durum ya da dikkat çekme davranışı olarak sebep gösterilir-ken, bazıları da bunu çocuğun iki yaşına kadar anne çocuk arasındaki başarısız dil gelişimine bağlamakta-dır (Hultquist, 1995). Diğer taraftan SM’i depresyonun konuşulmayan ve dile getirilmeyen bir belirtisi olarak görenlerde vardır (Shreeve, 1991). Başka bir neden olarak da, konuşma ve seslendirme bozukluğu gösteril-miştir (Krohn ve ark.1992). Göçmen ailelerde olduğu gibi, iki dilli olmak ,evde başka okulda başka bir dil kullanmak, travmatik yaşantılar ve diğer önemli yaşam olayları da oluşum nedenleri arasında bahsedilmiştir (Steinhausen ve ark. 2006).

Aile sistem yaklaşımcılarına göre ise mutism çocuğun aile ile olan ilişkilerinden kaynaklanmaktadır(Anstending, 1998). Diğer yazarlar ise mutismin anne-baba ya da çocuk-ebeveynler ara-sında aşırı derece kontrol ihtiyacından kaynaklanan, bağımlı ve çelişkili nitelikleri olan nörotik bir ilişkiden doğduğunu belirtmektedirler (Subak, West ve Carlin, 1982). Ebeveynlerle gelişen bu nörotik ilişki tarzı, ço-cuk tarafından başkalarıyla olan ilişkilerine de yansı-maktadır. Öyle ki çocukları olan ailelerde, baskın, aşırı koruyucu, aşırı katı nitelikleri olan sıkı bağlanmalar, karşılıklı bağımlılıklar, dış dünyaya ve yabancılara karşı güvensizlik, dil ve kültürleşme zorlukları, evlilik sorun-ları ve anne ya da baba tarafından zaman zaman konuş-mama gibi özellikler sık görülmektedir (Meyers, 1994).

TEDAVİ YAKLAŞIMLARI Tarihsel olarak bakıldığında ilk defa SM’in tedavisinde psikodinamik yaklaşımın kullanıldığı görülmektedir. Bu yaklaşımda ruh sağlığı uzmanları SM’li çocuklarla bireysel olarak çalışmaktadırlar (Shreeve, 1991). Son zamanlarda bu yaklaşım daha çok bireysel oyun terapi-si şeklinde kullanılmaktadır (Anstending, 1998). Oyun terapisi çocuklara konuşmaları için herhangi bir baskı oluşturmayan güvenli bir ortam ve çocuğa oyun aracı-lığı ile iletişim kurma fırsatı vermektedir (Weininger, 1987). Bu nedenle çok yararlı sonuçlar doğurmaktadır.Aile terapisi de, SM’de sağlıklı ve fonksiyonel olmayan aile ilişkilerini belirlemek amacıyla kullanılmaktadır. Burada amaç aile üyelerine sağlıklı olmayan iletişim kalıpları ve davranışları hakkında farkındalık kazan-dırmaktır. Eğer mute durumu aile dinamiklerinden kaynaklanıyorsa, geleneksel iç görüyü geliştirmeyi amaçlayan aile terapisi önerilmektedir (Krysanski, 2003). Son on yılda farmakolojik tedavilerin SM’e uygulan-masında oldukça yenilikler olmuştur (Roberts, 2002). Özelliklede sosyal fobinin tedavisinde kullanılan ilaçlar artarak SM tedavisinde de kullanılmaktadır (Dow ve ark. 1995).

Page 20: Mevlanakapı sayı 5

20 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Mutismin en çok ortaya çıktığı yerlerden birisi okul ortamlarıdır (Hultquist, 1995). Bu nedenle okul temelli bir tedavi yaklaşımından da burada bahsetmekte fayda vardır. Bu programların amacı çocukta sosyal ortamlarda konuşurken kaygı yaratan durumları azaltmak, sosyal iletişim ve etkileşimlere teşvik etmektir.

Büşra ULUYILMAZ Özel Eğitim Uzmanı

Mutismin en çok ortaya çıktığı yerlerden birisi okul ortamlarıdır (Hultquist, 1995). Bu nedenle okul temelli bir tedavi yaklaşımından da burada bahset-mekte fayda vardır. Bu programların amacı çocukta sosyal ortamlarda konuşurken kaygı yaratan durumları azaltmak, sosyal iletişim ve etkileşimlere teşvik etmek-tir. Bunlar yapılırken de çocuk konuşması için zorlan-mamalı, çocuklar sınıf arkadaşlarıyla normal sınıflarda tutulmalı, sözel iletişime daha az vurgu yapılmalı, arkadaşlarla ilişkileri teşvik edilmeli ve bilişsel-davra-nışçı teknikler kullanılmalı.

Ayrıca, öğretmenler öğrencilere destek olabilecek ar-kadaşlar bulabilir ve onların sosyal becerilerini geliş-tirecek etkinliklere yöneltebilirler. Ayrıca eğer gerekli ise bir konuşma terapisti de çocuğun telaffuz becerisini arttırarak ve konuşma kurallarını öğreterek çocuğa yardımcı olabilir (Krysanski, 2003). Ebeveynlerin ve öğretmenlerin de, çocuğun rahatsızlığı hakkında eğitil-mesi gerekmektedir. Çocuğun bir kaygı durumundan rahatsız olduğu, isteyerek konuşmayı reddetmediği şeklinde bozukluğun doğası tanıtılmalıdır. Bu eğitim, ailenin ve öğretmenin çocuğa karşı daha destekleyici, anlayışlı bir yaklaşım benimsemesini sağlar. Psiko-eğitim aynı zamanda anne babanın, öğretmenlerin ve okuldaki diğer personelin yaşayabilecekleri karışıklığı ve engellenmişlik duygularını azaltacak ve çocuğa daha iyi bir eğitim verebilmek için motive olmalarına yardım edecektir (Roberts, 2002).

Bir izleme çalışmasında Remschmidt ve ark (2001), bu bireyleri bağımlı, düşük motivasyonlu, kendilerine güvensiz ve daha az olgun, dikkat bozuklu-ğu problemleri, duygusal sorunları olan ve depresyon, çabuk kızma ve aşırı duygusal dalgalanmalar yaşayan bireyler olarak tanımlamıştır.

Bu rahatsızlığın gelişimi (prognoz) çok siste-matik olarak incelenmemiştir. Fakat ailede yoksulluk, ebeveynlerde ruhsal bozuklukların olması, ailenin tedavi için işbirlikçi olmaması, düşük zeka düzeyi ve aile üyelerinde gözlemlenen mutism, bu rahatsızlığın tedavisini olumsuz etkileyen faktörler arasındadır (Ste-inhausen ve ark. 2006).

Bazı yazarlar tek bir müdahale yönteminin diğerine olan üstünlüğünü tartışırken, bazıları da tek bir yöntemin etkili olmadığını ve en etkili yöntemin diğer yaklaşımlarla beraber kullanıldığında (multi-modal) daha başarılı olacağını savunmuşlardır (Kehle ve ark. 1998). Bu nedenle seçilecek olan yöntem ya da yöntemler dikkatlice çocuğun ve ailenin nitelikleri göz önüne alınarak yapılmalıdır. En uygun tedavi yaklaşı-mı olarak ise aile katılımının sağlandığı, okul ortamla-rını da içine alan, ilaçlardan da yararlanılan davranış değiştirme yöntemidir

Alıntı; S. Bulut Seçici Konuşmamazlık (Selective Mu-tizm): Sebepleri Ve Tedavi Yaklaşımları, Abant izzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi – Journal of Social Sciences Cilt / Volume: 2008-2 Sayı / Issue: 17

Page 21: Mevlanakapı sayı 5

21Sayı 5

Neler Oluyor Mevlanakapı’da

Okulumuz 2012 -2013 eğitim öğretim yılına oldukça hareketli girdi. Okulumuz eğitim kadrosunda yıllardır çalışan arkadaşlarımızdan ayrılanlar oldu. Okulumuza verdikleri emekler için öğretmenlerimize teşekkür

ediyoruz. Bunun beraberinde aramıza yeni katılan öğretmenlerimiz oldu. Aramıza katılan yeni öğretmen kadro-muza başarılar diliyoruz. Askere gönderdiğimiz ’ Buğra DİŞDİŞ ve Mevlana TAPAR ‘’ öğretmenlerimize hayırlı teskereler diliyoruz. 2013 - 2014 Eğitim Öğretim yılında başarılarının devamını diliyoruz. Veeee bu yıl 15 yıl beklenen rüya gerçekleşiyor. 2 KASIM 2012 tarihinde yapımına başlanan okulumuz ek bina-sına 2013 - 2014 Eğitim – Öğretim yılında taşınmayı büyük bir heyecanla bekliyoruz.

15 yıllık rüya

gerçekleşiyor Askere gönderdiğimiz Hocalarımız

Buğra DİŞDİŞ ve Mevlana TAPAR

Aramızdan Ayrılan Arkadaşlarımız

İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Umut KUZU’nun Okulumuzu Ziyareti

Page 22: Mevlanakapı sayı 5

22 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Okul Etkinlikleri

Okul EtkinlikleriOKULUMUZDA 24 KASIM ÖĞRETMENLER

GÜNÜ KUTLAMASI

Milletleri kurtaranlar; yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden,

eğitimciden yoksun bir millet; henüz millet adını almak kabiliyetini ka-

zanmamıştır. ATATÜRK

8 MART DÜNYA EMEKÇİ

KADINLAR GÜNÜMÜZ

A

nnemiz, sevgilimiz, eşimiz, dostumuz, hayat arkadaşımız vb. bir-

çok rolüyle insanlığın varoluş felsefesini yerine getiren bu narin insanların,

kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.

Page 23: Mevlanakapı sayı 5

23Sayı 5

Okul Etkinlikleri

Okul Etkinlikleri

MEVLANAKAPI EĞİTİM

UYGULAMA OKULU VE

İŞ EĞİTİM MERKEZİ KERMESİ

OKULUMUZDA

GELENEKSEL KÖFTE

GÜNÜMÜZ

Okulumuzda ‘’TARİHİ SULTANAHMET KÖFTECİSİ ‘’

NİN katkılarıyla her yıl gerçekleşen ve artık gelenekselleş-

miş ‘’Köfte Günü” nden kareler.

27 Mayıs -03Haziran 2013 tarihleri arasında Mevla-

nakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi olarak,

okul aile birliğimizin ve velilerimizin desteği ile gelirleri tamamen

öğrencilerimiz yararına kullanılmak amacıyla Miniatürk’ te kermes

düzenledik. Okul aile birliği, öğretmenlerimiz ve velilerimizin des-

teğiyle okulumuzun atölye sınıflarında yapılan ve dışarıdan bağış

olarak gelen eşyaların satışından elde ettiğimiz kermes geliri tama-

men öğrencilerimiz yararına kullanılmaktadır.

Düzenlediğimiz kermeste görev alan öğretmenlerimize,

kermese katkı sağlayan okul aile birliği üyelerine, bağışlarıyla bize

destek olan velilerimize ve bağışçılarımıza, kapılarını bize açan ve

yardımlarını esirgemeyen Miniatürk yönetimi ve görevlilerine ve

bütün duyarlı vatandaşlarımıza teşekkür ederiz.

Page 24: Mevlanakapı sayı 5

24 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Merve Çiftçi Zihin Engelliler Sınıf Öğretmeni

ÖZEL EĞİTİMDECİNSEL EĞİTİM

“İnsanın cinsel konulardaki tutumu hayatın tüm alanlarındaki tutumunun prototipidir.” S. Freud

Cinsellik, cinsel yaşam, ülkemizde büyük bir tabudur.

Toplum içerisinde cinsellik hakkında konuşmak ya da yorum yapmak bazılarımızın çekindiği birço-

ğumuzun da hiç yapmadığı bir konudur. Bu nedenle gençlere ve çocuklara cinsel eğitim vermekte oldukça başarısız bir toplumuzdur. İnsanların özel gereksinimli olup olmaması cinsel eğitime ihtiyacı olup olmaması-nı değiştirmez. Özel gereksinimli olsun normal olsun her birey cinsiyeti ile doğar. Cinsiyet kelime anlamı olarak“dişi” veya “erkek” olma şeklinde açıklanabilir. Cinsel kimlik ise kişinin cinsiyetinden haberdar olma-sı ve cinsiyetine uygun davranışlar göstermesidir. Bu noktada kişinin kendi cinsiyetinden memnun olması, böyle yaşamaktan mutluluk duyması çok önemlidir. (Artan İ., 2003)

Özel gereksinimli çocuk ve gençlerde cinsel ge-lişime baktığımızda normal gelişim gösteren çocuklar-la aynı sırayı izlediği ancak zihinsel gelişim düzeyine bağlı olarak daha yavaş ve geriden takip ettikleri görü-lür. Özel gereksinimli çocuk ve gençlerde cinsel geli-şim incelenirken takvim yaşları değil gelişim düzeyleri dikkate alınmalıdır. Bu şekilde değerlendirildiğinde anne-baba veya eğitimcilere sorun gibi görünen pek çok durumun gerçekte sorun sayılamayacağı anlaşılır. Örneğin takvim yaşı 15, ancak zihinsel düzeyi altı yaş olan bir genç cinsel organlar, göğüsler, bebeklerin nasıl

doğduğu ile ilgili sorular sorabilir. Bu sorular altı yaş zihinsel düzeyi için beklenen normal sorulardandır. Bu çocuklara gelişimsel düzeylerine uygun eğitim ve tep-kiler verilmelidir. Özel gereksinimli çocukların genelde yaşıtlarından daha fazla cinsel ilgileri olduğu, daha faz-la cinsel içerikli davranışları olduğu düşünülür. Oysa bu çocuklar cinsel içerikli davranışların nerede, ne za-man, hangi durumlarda uygun olup olmadığını bile-medikleri için yani bir anlamda cinsel tipli davranışla-rını kontrol edemedikleri için böyle algılanmaktadırlar.

Araştırmacılar, cinsel eğitimin önemli oldu-ğunu çünkü özel gereksinimli çocukların kendilerine gösterilen ilgiye aşırı sevgiyle cevap verdiklerini belirt-mektedir. Cinsel ilişki için yapılacak bir teklifi, cinsel olarak sömürüleceklerini bilmeden mantıksız biz seve-cenlikle kabul edebilirler. Gerçeği ve gerçek olmayanı ayırma zorlukları olduğundan kolayca şaşırtılabilir ve korkutulabilirler. Gerek arkadaşlarından gerekse ki-taplarından doğru ve gerekli bilgileri edinmeleri çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Ayrıca diğer kişilerin davranışlarını gözlemleyerek de öğrenmeleri kolay ol-mamaktadır. Tüm bu nedenler, özel gereksinimli ço-cukların anne baba ve öğretmen yönlendirmesine ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

Page 25: Mevlanakapı sayı 5

25Sayı 5

Merve Çiftçi Zihin Engelliler Sınıf Öğretmeni

Özel gereksinimli bireylerin cinsel gelişim özellikleri Normal erkekler ve kadınlar gibi özel gerek-sinimli erkeklerin de arzularını doyurmak, uygun bulunmak ve sevgi edinmek için cinsel dikkat çekmek istediklerini vurgulayan araştırmacılar, özel gereksi-nimli bireylerin televizyonlarda filmlerde sıklıkla gör-dükleri çekici, baştan çıkarıcı davranışları taklit etmeye çalıştıklarını bulmuşlardır.

Özel gereksinimli bireylerin normal bireylere kıyasla daha çok cinsel güdülere sahip olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır. Aksine özel gereksinim-li bireylerin normal bireylerle aynı cinsel güdüler ve ihtiyaçlar zincirine sahip oldukları, fiziksel gelişim-leri normal olduğunda cinsel gelişimlerinin; zihinsel işlevlerindeki bozukluğa rağmen sekteye uğramadığı görülmektedir. Özel gereksinimli bireylerin cinsel özel-liklerini araştıranlar, hafif derecedeki engellilerin cinsel davranışlarının normal gelişim gösteren insanlara ben-zediğini, orta derecedekilerin biraz yardıma ihtiyaçları olduğunu, ağır derecedeki engellilerin genelde cinsel dürtülerini çok az kontrol edebildiklerini toplumsal kuralları algılamakta ve uygulamakta sıkıntı çektikleri-ni belirtmişlerdir.

Özel gereksinimli bireylerin cinsel gelişiminde nelere dikkat edilmelidir -Çocukların cinsellikle ilgili sorularına cevap vermeyi reddetmemeli, gerekli bilgiler çocuğun anlayabileceği şekilde uygun zamanda verilmelidir.

-Çocuğun cinsellikle ilgili sorduğu sorular sade ancak, doğru ve yeterli olarak cevaplandırılmalıdır.

-Çocukların anlayabileceği düzeyde eğitim verilmeli her şey öğretilmeye kalkışılmamalıdır.

-Cinsel eğitim yönünden ailenin bazı önlemler alması

gereklidir.

*Çocuğun zamanından daha erken yaşta cinsel ko-nularda farkındalık oluşmaması için ayrı odası olmalı anne babası ile aynı odayı ve yatağı paylaşmamalıdır.

*Cinsel organlarına sürtünerek uyarılmaması için fazla dar çamaşır veya elbiseler giydirilmemelidir.

-Çocuk birikmiş enerjisini uygun şekilde harcayabi-leceği oyun ve spora alıştırılmalıdır. Böylece çocuk kendi cinselliği üzerinde yoğunlaşmaz. Çocuğun kendi enerjisini doğal olarak harcayabileceği spor ve oyun en iyi koruyucu önlemler olarak bilinmektedir.

-Çocuğun kendi kendine cinsel doyum sağlaması demek olan mastürbasyon zararlı bir yöntem olarak algılanmamalıdır. Mastürbasyon doğal bir olaydır.

-Cinsel gelişimin yoğunlaştığı ergenlik öncesi dönem-de çocukta cinsel ve bedensel gelişimler hakkında çocuğa bilgi verilmelidir.

Cinsiyet temel ve önemli bir parçadır. Her gelişim evresinin anlaşılmasında bu gerçeği unutmazsak, kendi kendimizle bir rahatlık duygusu içinde olur ve diğer insanlara karşı anlayış kazanırız. Sevgi iyimserdir, sevgi umutludur. Ona ulaşmak olanağı her zaman bizimle-dir. İşte çocuklarımıza aşılamak isteyeceğimiz gerçek de budur. (Yurdakul A., 1999)

Kaynaklar

Artan İ. (2003), Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi, HÜÇ Gelişimi – Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi. Ankara

http:http://www.tarsusram.gov.tr/engelli-egitimi/88-engelli-cocuk-ve-genclerin-cinsel-egitimi.pdf

Yurdakul A. (1999), Engelli Ergenler ve Cinsel Eğitim, İlk ışık Dergisi.

http: http://isikozelegitim.com/uploads/File/Engel-li%20Ergenler%20ve%20Cinsel%20Egitim.pdf

Page 26: Mevlanakapı sayı 5

26

Okul Gezileri

FLORYA DİNLENME

TESİSLERİNE GEZİMİZ

ÖZEL EĞİTİM HİZMETİ, AMACA UYGUN ÇAĞDAŞ VE MODERN MEKÂNLARDA VERİLDİĞİNDE ÖNEM KAZANIR.04.03.2013 tarihinde öğrencilerimizi Florya Dinlenme Tesislerine kahvaltıya götürdük. Güzel bir kahvaltıdan sonra sahil gezisi yapıldı. Lunaparktaki eğlenceli saatlerden sonra okula dönüldü.

Yeni yerler geziyorum Görüyorum ,Eğleniyorum ,Bazen de Korkuyorum ((((

Çarpışan oto keyfinden...

Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Florya da öğretmen ve öğrencilerimizin çarpışan oto keyfi...

Okulumuz Tarabya’da Ted Golden Chef ’de doğanın eşsiz güzelliği ve gitar dinletisi eşliğinde kahvaltı yaptı. Öğrencilerimiz değişik ve hoş bir ortamda arkadaşları ve öğretmenleri ile vakit geçirdiler. Bizlere samimi ve sevecen ortamı hazırlayan başta Ali ŞAHİN olmak üzere tüm TED GOLDEN CHEF ekibine teşekkür ediyoruz.

TARABYA TED (TED SPOR

KULÜBÜ) GOLDEN CHEF’DE

OKULUMUZUN “BRUNCH” KEYFİ

Page 27: Mevlanakapı sayı 5

27Sayı 5

Okul Gezileri

IKEA GEZİMİZ

ÖZEL EĞİTİM HİZMETİ, AMACA UYGUN ÇAĞDAŞ VE MODERN MEKÂNLARDA VERİLDİĞİNDE ÖNEM KAZANIR. Mevlanakapı İş Eğitim Merkezi olarak 08.05.2013 tarihinde IKEA alışveriş merkezine bir gezi düzenlemeye karar verdik. Gezimizin amacı çocuklarımıza ihtiyaçları olan günlük yaşam becerilerini kazandırmak ve var olan becerilerini pekiştirerek topluma kaynaşmalarını sağlamaktı. 8 Mayıs sabahı saat 10.00 sularında IKEA’ YA doğru yolla koyulduk. Ekibimiz yaklaşık olarak 20 kişiden oluşuyordu. Ekibimizde; sınıf öğretmenleri Merve Nur ÖRKMEZ ve Merve ÇİFTCİ, el sanatları öğretmenimiz Seher KUL, rehberlik öğretmenimiz Semra RIZAOĞLU, Eylem Merve OCAK öğretmenimiz ve tabii ki öğrencilerimiz bulunuyordu. Oraya vardığımızda öncelikle kahvaltı yapmamız gerekiyordu. Öğrencilerimize kasada sıraya girmeleri için rehberlik ettik ve kahvaltılarını almalarına yardımcı olduk. Bu süre içerisinde IKEA çalışanları öğrencilerimize ve bize oldukça yardımcı oldular. Ardından aldıklarımızı yeme faslına geçtik. Bir güzel karnımızı doyurduktan sonra sırada kahve keyfi vardı. Zamanla ısınan ortamımız diğer müşteriler ve çalışanların dik-katini çekmişti, gelip öğrencilerimizle ve bizimle sohbet ettiler. Gün için gereken enerji ve morali depoladıktan sonra sıra sınıfımızda yapacağımız yeni el sanatları etkinliklerimiz için alış veriş yapmaya gelmişti. Hemen bir alış veriş arabası kaptık başladık bakınmaya. Çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin yardımlarıyla alış verişimizi bitirdik. Gördüğümüz en yakın koltuğa kendimizi bıraktık. Kısa bir soluklanmanın ardından aldıklarımızın ücretini ödedik. Ve okulumuza döndük. Okula döndüğümüzde öğrencilerimiz öğretmenlerine teşekkür etmeyi ihmal etmediler. Her açıdan güzel ve verimli bir etkinlik yaşamış olduk.

OLİViUM AVM ‘DE OKULUMUZUN SİNEMA KEYFİ

8/A SINIFININ PİYERLOTİ GEZİSİ

Öğrencilerimiz ile birlikte sınıf gezisi yapmayı planladı-ğımız Piyerloti’ye teleferik ile çıkıldı. Öğrencilerimi-

zin yüzündeki teleferiğe ilk defa binmiş olmanın verdiği heyecan görülmeye değerdi. Piyerloti’de Haliç manzarası eşliğinde öğrencilerimizle çaylarımızı yudumladık. Birlik-te fotoğraflar çekildik daha sonra bir restorana gidip ham-burgerlerimizi yedik. Esra ÖZ - Rita MARDİNYAN

Page 28: Mevlanakapı sayı 5

28 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Ahmet Güleç Zihin Engelliler Sınıf Öğretmeni

Aşık Veysel Şatıroğlu

Christy Brown

Şafak Pavey

Stephen Hawking

Ludwig van Beethoven

25 Ekim 1894 yılında Sivas Sivrialan Köyünde dünyaya gelmiş ve 6 yaşından son-ra çiçek hastalığından görme engelli olmuştur ve babasının oyalansın diye aldığı sazı ile avunurken okuduğu şiirler ile ülkemizin en ünlü halk ozanlarından biri olmuştur. Cumhuriyet Tarihimizin en ünlü halk ozanlarından birisi olan Şatıroğlu toprak, tabiat doğa üzerine şiirler yazmıştır. Köy okullarında ve köy enstitülerinde türkü muallimliği de yapan Şatıroğlu 1973 yılında aramızdan ayrılmıştır.

Yurtdışında geçirdiği tren kazası ile bir kolunu ve ayağını kaybeden ve birleşmiş milletler teşkilatında üst düzey yöneticilik yapan Pavey, şu an CHP den milletvekili ola-rak engelli haklarını aramak için mücadele etmektedir. Neşeli ve hayat dolu olan Pavey hayat mücadelesi ile pek çok engelliye örnek olmaktadır.

1960’ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek si-nir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking’i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. Ünlü bilim adamı, 1985 yılın-dan bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüş-türebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Kuantum fiziği ve kara de-liklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Kitapları, 40 dile çevrildi.

(d. 16 Aralık 1770 - ö. 26 Mart 1827), Alman klasik müzik bestecisi.Ludwig van Beethoven Bonn’da 8 oğlu olan, fakat bunların hepsinin de kendisi gibi engelli ol-duğu bir ailenin çocuğudur. İlk müzik öğretmeni babasıdır. Alkolik bir müzisyen olan babasının Beethoven’a piyano eğitiminde çok sert ve acımasız davrandığı bilinir. Mutsuz bir çocukluk geçi-ren Beethoven, küçük yaşlarda ailesinin geçimine katkıda bulunmak için kilisede piyano çalarak çalışmaya başlamıştır. Yaşamı boyunca sağlık problemleri çeken Beethoven 1801’de işitme problemleri yaşama-ya başlamış ve 1817’de tamamen sağır olmuştur. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde etkilememiştir. 9. senfoniyi sağırlık döneminde bestelemiştir. 1827 yılında 56 yaşındayken dünyaca tanınan bir besteci olarak vefat etmiştir ve cenaze-sine otuz bine yakın insan katılmıştır.

(5 Haziran 1932 – 6 Eylül 1981), İrlandalı yazar ve ressam 23 cocuklu bir ailenin, hayatta kalabilen 13 çocuğundan biri olarak Dublin’de doğmuş-tur.Beyin felci ile dünyaya gelmiş ve uzun süre hareket ve konuşma yetenekleri olmadan yaşa-mıştır. Doktorlar, başlangıçta C.Brown’un zihinsel olarak özürlü olduğunu düşünmüşlerdir ve öleceğini söylemişlerdir. Fakat annesi doktorların sözüne aldırmayarak oğlunun eğitilebileceğine inandı. Annesinin bu çabaları sonuç verdi ve Christy Brown sol ayağını kullanarak yazmayı ve resim yapmayı başardı. Konuşmaya başlaması ile birlikte, doktorlar tedavi biçimini değiştirerek fizyoterapiye ağırlık vermişler, böylelikle yazar daha rahat hareket edebilmeye başlamıştır.

Yaşamı boyu yardıma muhtaç olarak yaşaması onun İrlanda’nın tanınmış yazarları arası-na girmesini engellememiştir. Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı eserler, onun dünya çapında bir üne kavuşmasını sağlamıştır.Kendi hayat hikâyesini yazdığı Sol Ayağım (My Left Foot) adlı eseri filme alınmıştır.

Engelli Ünlüler

Page 29: Mevlanakapı sayı 5

29Sayı 5

Ahmet Güleç Zihin Engelliler Sınıf Öğretmeni

Franklin Delano Roosevelt

Ray Charles Robinson

Eli Bowen

BRAİLLE

(d. 30 Ocak 1882 – ö. 12 Nisan 1945) Amerika Birleşik Devletleri’nin 32. başkanı olup en uzun süreyle görevde kalmış olan başkanıdır. ABD halkı tarafından kısaca isminin baş harfleri olan FDR şeklinde anılır. 1921 yılında Franklin Roosevelt o dönemde çok büyük salgın halinde olan çocuk felcine yakalandı. Hastalığı yenmesine karşılık ba-caklarına gelen felç yüzünden yaşamının geri kalan bölümünde bir daha yürüyemedi. ABD tarihinde engelli olan tek başkandır. Tekerlekli sandalyesiz bir yerden bir yere gidemiyordu ama ayağa kalkması ve ayakta durup konuşma yapması mümkün olu-yordu. 1928 yılında New York eyaletine vali seçilmeyi başardı. 4 yıl valilik yaptıktan sonra da 1932 seçimlerinde ABD’nin 32. Başkanı olarak seçildi.

(23 Eylül 1930 - 10 Haziran 2004), ABD’li piyanist, müzisyen, ritim ve blues ustası. Albany, Georgia’da doğmuştur. Beş yaşındayken, küçük kardeşi George banyo küvetine kafa üstü düşerek ve boğularak ölmüştür. Bu olaydan birkaç yıl sonra Ray yedi yaşındayken kör olmuştur. Ancak hiçbir zaman görüntüyü tamamen kaybetme-miştir. Okul hayatına Florida Sağır ve Körler Okulu’nda devam etmiştir. Orada kör alfabesini ve enstrüman çalmayı öğrenerek müzik hayatına başlamıştır. Okuldan ay-rıldıktan sonra müzisyen olarak çalışmaya başlamıştır. Ayrıca çoğu kişinin sevenidir.Atlantic Records’un sahibi Ahmet Ertegün sayesinde şöhrete kavuşmuştur. Ray Charles’ın müzik hayatı 7 yaşında bir arkadaşını kıskanarak başlamıştır.Daha sonra aynı dönemde kardeşini kaybetmiş bu olay Ray’in müziğe olan ilgisini arttırmıştır. Yaşamının büyük bölümünde uyuşturucu problemi yaşamış ve sonraları bu problemi yenmiştir.

Eli Bowen, Amerika’nın Ohio eyaletinde 1844’te dünyaya geldi. 10 çocuklu bir ailenin son üyesi olarak geldiği bu dünyaya gözlerini biraz eksik açmıştı çünkü ayakları beline bitişikti bir başka deyişle bacakları olması gerekenden çok daha kısaydı.Gençliğinde ailesini geçin-dirmek için çiftliklerde çalışmaya başlayan Eli, ellerini kullanmakta o kadar usta olur ki bir gün onu tesadüfen izleyen sirk sahipleri onunla çalışmak ister.13 yaşında Barnum ve Bailey Circus tarafından işe alınan Eli Bowen, “Bacaksız Akrobat” olarak Avrupa turnesine çıkar ve ünü kısa zamanda tüm dünyaya yayılır.26 yaşında Mattie isimli genç bir bayanla evlenen Eli Bowen, dört sağlıklı çocuk sahibi olur. 2 Mayıs 1924’te dünyanın en meşhur akrobatı olarak hayata veda eder.

1809 VE 1852 yılları arasında yaşamış olan Louis Braille günümüzde bile kullanılan kabartma harflerden oluşan ve Braille Alfabesi denilen alfabeyi keşfetmiş olan ve 3 yaşından bu yana görmeyen bir insan olarak tarihe derin izler bırakmıştır. Önce öğrenci olarak, sonra öğretmen olarak Körler okullarında öğretmenlik yapan Braille aynı zamanda kitaplarda yazarak karanlık dünyasından sağlamlara ve kendisi gibi görme engellilere ışık olmuş ve ismi verilen Alfabe ile tarihe altın harfler ile isim bırakmıştır. Bugün bile körler okullarında Braille alfabesi okunmakta bu alfa-be ile ülkemizde dergiler yayınlanmakta kitaplar neşredilmektedir. İnsan engelli bile olsa hem sağlamlara hem de kendi gibi engellilere rehberlik edebi-lir inancını topluma benimsetebilir ve yüzyıllarca isminden bahsettirebilir BRAİLLE gibi. Sol Ayağım filmi büyük bir başarı kazanmıştır. Bu tarzda yazdığı diğer kitabı da (Down All The Days) en çok satanlar listesine girmiştir.Londra’ya yaptığı birkaç ziyaret dışında bir kere de Amerika’ya giden yazar, tüm yaşa-mını Dublin’de geçirdi.Christy Brown 1981’de öldü. Christy Brown hayat hikâyesinin bulunduğu Sol Ayağım kitabında annesine sık sık teşekkür etmektedir. Ailesi onunla hep gurur duyduğunu belirtiyor

Page 30: Mevlanakapı sayı 5

Biraz olsun işimizden uzaklaşmak istedik. İşimizi, koşuştur-malarımızı İstanbul’da bırakıp, Bursa yollarına düştük… Uludağ’da kayak sporu yaptıktan sonra çok keyifli bir gün geçirmiş olarak İstanbul’a döndük.

30 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Okul Gezileri

ÇANAKALE ŞEHİTLİĞİNE

GEZİMİZ

ÖĞRETMENLERİMİZE ÖZEL ULUDAĞ GEZİMİZ VE

KAYAK KEYFİMİZ

Çanakkale´de ortaya konulan mücadele ve kazanılan zafer eşsiz bir destandır. Bu destanı yazan Mehmetçiklerimizi, Aziz Şehitlerimizi, rahmet, şükran ve minnetle anmak için Okulumuz öğretmen, öğrenci ve velileriyle Çanakkale Şehitliğini ziyarete gittik. Ruhları Şad olsun…

Page 31: Mevlanakapı sayı 5

31Sayı 5

GELENEKSEL OKUL PİKNİĞİMİZ

ŞEKER HAYAT ATÖLYELERİNE ZİYARETİMİZ

Sevgili Velilerimiz, Çocuklarımızın arada sırada soluk almalarını, okul dışında keyifli anlar yaşamalarını istiyoruz. Gündelik işlerden uzak… Doğa ile baş başa… Çocukları ve öğretmenleri ile birlikte okul pikniğimiz.

Eyüp Belediyesi liderliğinde, İstanbul Kal-kınma Ajansı desteği ve Dost Yaşam Down Sendromu Vakfı ortaklığında sürdürülmekte olan Şeker Hayat atölyelerini okulumuzun 7-A Sınıfı öğretmenleri ve öğ-rencileri ile okul müdürümüz, atölye öğretmenimiz ve rehber öğretmenimiz birlikte ziyaret ettiler. Şeker Hayat projesinin içinde yer alan eğitimcilere ve öğrencilere mi-safirperverlikleri için teşekkür ediyoruz.

Şeker hayat projesinde yer alan çocuklarla

öğrencilerimizin atölye çalışması.

Ferhat’ın Hamak Keyfi...

Page 32: Mevlanakapı sayı 5

32 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Deniz’in Ailesinden

VELİ, ÖĞRETMEN İŞBİRLİĞİ

ÇİNGENE KIZIN GÖZLERİ

Zeugma antik kentinde yapılan kazılarda ortaya çıkan Çingene Kızı mo-zaiği bugün Gaziantep’teki Zeugma müzesinin simgesi oldu. Çünkü Milattan sonra 2.-3. yüzyılda yapıldığı düşünülen bu mozaiğin bakışlarını eşsiz kılmak için ayrı bir teknik kullanılmış; Sevinç ve hüznü aynı anda yansıtan yüzünde Çingene Kızı’nın gözleri, hangi açıdan bakarsanız bakın sizi takip eder. Siz durduğunuz yönü değiştirseniz de onun gözleri hep size bakıyordur.. Zihinsel yetersizliğe sahip çocuğu olan ailelerin gözleri de çocuklarını Çingene Kızı’nın gözleri gibi takip eder. O nereye giderse aile-nin gözleri onun üzerindedir. Sevinç ve hüznü bir arada taşıyan o gözler, her açıdan hep zihinsel yetersizliği olan çocuklarına bakıyordur. Bu eşsiz durumun temelinde, tabii ki sonsuz sevgi ve sorumluluk anlayışı vardır.

Veli öğretmen arasındaki iletişimin öneminden sık sık bahsedilir. Veli öğretmen işbirliğiyle bir

öğrencide nasıl değişikliler olabileceğini, bir veli olarak örneklerle dile getirmeye çalıştım.

Deniz’e ilk zamanlar seslendiğimizde bizi duymuyordu. Kendi dünyasında yaşıyordu. Kendi kendine konuşma, gülme, hayali arkadaş… Artık bir süre sonra onunla yüksek sesle konuşarak ya da çoğu zaman kolundan dürterek iletişim kurmaya çalıştık. Yine aynı şekilde evin içinde dolanma ve ses çıkarma şeklinde davranışlar gösteriyordu. Biz onu durdurma-ya çalışırken onun tepkisi bağırıp çağırmak oluyordu. Bizimle iletişim kurmaması, sürekli dalması, onunla sohbet etmeye çalışırken bize tepki vermemesi şeklin-de gerçekleşiyordu. Kendi dünyasından çekip çıkarma girişimlerimize; sesini yükselterek, bağırarak, hırçınla-şarak tepki gösteriyordu.

Ona eskiden görev verdiğimizde severek yapı-yordu. Örneğin eskiden sofra kurmaya yardım etmeyi çok seviyordu. Ancak ona tabak vs verip sofraya bırak-masını istediğimizde onun elindekilerle başka odada otururken ya da farklı bir işle uğraşırken bulurduk. Elindekileri unutmuş oluyordu. Ona söylediğimizde bizi duymuyordu ve artık iş bizlerden çıkmıştı, psiko-loglarla, nörologlarla görüşmeye kadar gitti.

Yemek saati de tam bir işkenceydi. Sofrada oturması bazen bir saati buluyordu. Sofrada elinde kaşıkla, çatalla yemeğini ağzına götürmeden çok uzun süre duruyordu. Dakikalarca sabit bir noktaya takılıp duruyordu. Yemek yemiyordu. Bizim dürtmemizle, söylemimizle yemeğini bitirebiliyordu. Yemekte de başka bir dünyada yaşıyordu; sürekli dalgındı.

Uyku saatinde de sıkıntılar devam ediyor-du. Yukarı kata odasına çıkmak istemiyordu. Sürekli bağırıp çağırıyor, ağlıyordu. Saatlerce yatakta dolanıp

duruyordu. Çok geç yatıyordu. Aynı şekilde sabahları da çok zor kalkıyordu.

Deniz akademik olarak da oldukça geriledi. Hiç okula gitmemiş, eğitim görmemiş bir öğrenci seviye-sine gelmişti. Öğrendiklerinin hepsini unuttuğu gibi hayattan tamamen kopmuştu. Aslında bu geçen sene yavaş yavaş başlamıştı ve en sonunda bu noktaya geldi.

7/A sınıfının yeni öğretmeni de Deniz’in bu durumu-nun farkındaydı. Bir gün bizi okula çağırdı. Deniz için neler yapabileceğimizi konuştuk ve 21.11.2012 tarihin-de itibaren iletişim defterine karşılıklı olarak yazmayı kararlaştırdık. Deniz’in öğretmeni, Deniz’in sınıfta neler yaptığını, sınıfta arkadaşlarıyla olan ilişkileri-ni her gün yazdı. Biz de öğretmenin deftere yazdığı önerilere harfiyen uyduk. Evde neler yaptığını, onunla olan iletişimizi aktardık deftere. Sürekli görev verme, sohbet etme, peşinden gitme, elindeki eşyaları sofraya koyuncaya kadar onu takip etme, onu (yalnız kalınca dalmaması için) oyalamak şeklinde hareket edildi; her fırsatta, gün içinde onunla okulda ya da gittiği başka yerlerde neler yaptığını ya da bizim neler yaptığımızı konuştuk…Yeter ki yalnız kalmasın, kendi dünyasına çekilmesin diye çaba sarf ettik.

Page 33: Mevlanakapı sayı 5

Sayı

Deniz’in en çok bulunduğu iki ortam, okul ve ev. İki ortamda da en çok neler yaptığından yani birbirimizden haberdar olmanın çok iyi etkisi oldu. Evde bütün yaptıkla-rını yazdığımızda Fırat Hoca da yönlendirmede bulunuyor-du. Uyku saatini işkenceden kurtarmak için masal dinlet-tirmek, bilgisayarı sevdiği için internetten masal izlettirmek gibi aktiviteler gerçekleştirdik. Bu şekilde eskiye nazaran daha kısa sürede uyumaya başladı. En sevdiği şeylerden yola çıkarak yani bunu ödül olarak ona vererek ona yeniden görevler vermeye çalıştık, görevlerini bu şekilde yaptırmaya çalıştık. Bu şekilde ufak-tan da olsa yeniden iletişim kurmaya başladık. Kendi başına kalmaması için sürekli görevler verdik. Örneğin biz mutfakta olduğumuzda onu da yemek hazırlığına kattık, daldığı vakit sorular sorup sohbet ettik. Onu yanımıza çağırdığımızda daha kısa sürede gelmeye başladı. Ancak bu davranışları da kalıcı hale gelmiş değildi ya da bağımsızlaşmamıştı. Deniz büyük sorun yaşadığında Denizin öğretmenini arıyorduk, Deniz’le konuşturuyor-duk. Bir yandan da ergenlik sorunu, sendromu nedeniy-le de ortaya çıkan sorunlar, davranış değişiklikleri ayrı birer sorundu ve bizler için ayrı ayrı soru işaretleriydi. Yine def-terde karşılıklı yazılar, görüşlerle hareket ettik. Bu dönemi de bu şekilde en az sorunla aşmaya çabaladık. Evde Deniz’in bazı sıkıntılarına ya da gösterdiği olumsuz tepkilere karşı okulda öğretmeni Onunla konuşuyor, onu ikna ediyordu. Biz de olaylar, durumlar karşısında günlük hayatta gösterdiği her tepkiyi, davranışını deftere geçiriyorduk. Fırat Hoca da Denizin gösterdiği davranışların olası gerekçeleri konusunda bizi aydınlatıyor, bundan sonra bir olumsuz durum karşısında tavrımızı değiştiriyorduk. Adım adım her davranışına karşı biz de bir tavır belirliyor, onu eski haline dönmesi için uğra-şıyorduk. Okuma-yazma, muhakeme gücünü artırmak için okulda yaptıklarına ek olarak evde de çalıştırmaya, ona bir şeyler yaptırmaya çalıştık. Evde yapılması gereken ama yapmadığı bir şeyi deftere yazmamız sonucu öğretmeni Deniz’in kendisiyle konuştuğunda, onu dinliyor aynı soru-nu artık bize yaşatmıyordu. Yine okulda öğrendiği rakamlar, iç organları vs ko-nularında, öğrenmede sıkıntı yaşadığı kısımları evde de yapmaya çalışıyorduk. Aklında kalması, kavraması için Öğretmenin önerileri doğrultusunda farklı yöntemler uygu-luyorduk. Ve zamanla Deniz’deki değişimler, eski haline dönme daha belirgin hale geldi. Es-kiden sadece yalnız kalırken, kalmak isterken daha sonra aile bireyleriyle yavaş yavaş iletişime girdi. Daha sonra da misafirliğe gitmeye tanı-madığı insanlarla da iletişim kurmaya başladı. Kendi

kendine gülmesi iyice azaldı, yemeği yerken artık uyarıya gerek kalmadan yemeğini yiyebiliyor. Yine sorun yaşadığı daha doğrusu sürekli saldırgan bir tutum aldığı ablasına karşı, Fırat Hoca’nın önerisiyle onu özlettirmeye karar verdik. İlişkisinde geri çekilecekti. Bu sorunu bu şekilde çözdük. Başta Deniz’in bebeklerle kendinden küçük ço-cuklarla ilişkisi hiç iyi değildi. Onlarla oyun oynamıyordu. Akraba çocuklarına çok ilgi göstermiyordu. Kendine rakip olarak da görüyor, kıskanıyordu Ama son dönem bu da değişti, onlarla ilgilenmeye, 1 saate yakın birlikte oyun oynamaya başladı. Deniz’in inatçı olduğu, yapmaktan alıkoyamadı-ğımız bir diğer davranışı yemeğe düşkünlüğü. Asla boş oturmayı sevmiyor. Ne yaparsa yapsın yemek yiyerek ya da bir şeyler atıştırarak yapmayı seviyor. Bu sorun yine iletişim halinde okulda ve evde neler yediğini göz önüne getirerek çok üzerine gitmemeye baskı altında tutmamaya ama ödül-tepkinin bedeli yöntemiyle aşılmaya çalışıldı. Bunu yapar-ken de Deniz’e mantıklı açıklamalarda bulunuyorduk. Yine Deniz’in özentileri ve takıntıları, çok istediği şeyler oluyor. Yüzük, gelinlik, düğün, kıyafetler vs. Büyükle-re özenmesinin ve ergenliğin bir özentisi olan bu durumun sorun yaratmaması için hocamızın önerisiyle katı olma-maya, bu duygularını bastırmamaya çalıştık. Birikip ilerde sorun yaratmaması için.Ve bugüne geldiğimizde Deniz’in aile bir aradayken onlarla oturduğunu, sohbetini dinlediğini, özellikle okuldaki du-rum anlatıldığında espri dahi yaptığına tanık oluyoruz. Ve dil gelişimi şu anda daha öncesinden çıkara-madığı harf, kelimeleri şu anda söyleyebildiği gibi çok net söylüyor. Ayrıca 3-4 kelimelik cümle kurabiliyor, kendini çok güzel ifade edebiliyor ve uzun uzun sohbetlere katıldığı gibi çoğu zamanda o başlatıyor

Page 34: Mevlanakapı sayı 5

34 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

HER ÇOCUK MUCİZEDİR. O‘NUN HAYAT KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN VERİLEN TÜM EMEKLER KUTSAL VE ÖZELDİR.

Page 35: Mevlanakapı sayı 5

35Sayı 5

HER ÇOCUK MUCİZEDİR. O‘NUN HAYAT KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN VERİLEN TÜM EMEKLER KUTSAL VE ÖZELDİR.

Page 36: Mevlanakapı sayı 5

36 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Hobi Bahçemiz

Arnavutköy Belediyesinden proje kapsamında ‘’HOBİ BAHÇESİ ‘’ kiraladık. Burada öğrencilerimize ‘’TARIMSAL TERAPİ ‘’ uyguluyoruz. Projemiz bir yıl sürecek. Projemizle zihinsel yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerimizin kişisel gelişimlerine katkı sağlamak ve el

becerilerini geliştirmek amaçlanmaktadır. Öğrencilerimize tahsis edilen iki bahçede, sebzeler ve süs bitkileri yetiştirilmektedir.

Zor iştir toprakla uğraşmak, emek ister, ekimden önce toprağı hazırlarsın, tohu-

mu ekersin, gübrelersin, sularsın, mahsulü toplamanın bile bir zamanı, yapılan her işle-min bir inceliği vardır. Tohumu ektiğin yerin derinliği, suyun miktarı, gübrenin cinsi gibi

her faktör ürünün yetiştirilmesinde bir etken-dir. Toprakla uğraşmak sabır işidir. Aynı ço-cuk eğitiminde olduğu gibi Toprağın hazır ol-ması yetmez, mevsimine göre hareket edersin. Çocuk eğitimi de uzun bir süreçtir; çocuk emek ister, önce onu tanıman gerekecek. Nasıl yetiştirebilirim, nasıl öğretebilirim gibi süreçte kendini hazırlarsın ama çocuğa yaklaşmak, onu tanımak, sevginin derinliği-ni ayarlamak onun bireysel farklılıklarını bilmek tıpkı toprakta olduğu gibi emek ve sabır ister. Biz emek isteyen iki olguyu bu projede bir araya getirdik. Çocuklarımı-zın emek ve sabır isteyen sürece tanık olmalarını amaçladık.

Page 37: Mevlanakapı sayı 5

37Sayı 5

Hobi Bahçemiz

Arnavutköy Belediyesinden proje kapsamında ‘’HOBİ BAHÇESİ ‘’ kiraladık. Burada öğrencilerimize ‘’TARIMSAL TERAPİ ‘’ uyguluyoruz. Projemiz bir yıl sürecek. Projemizle zihinsel yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerimizin kişisel gelişimlerine katkı sağlamak ve el

becerilerini geliştirmek amaçlanmaktadır. Öğrencilerimize tahsis edilen iki bahçede, sebzeler ve süs bitkileri yetiştirilmektedir.

Öğrencilerimiz ve eğitim kadrosuyla yürüttüğümüz bu projeyle, zihinsel yetersizlikten etkilenmiş çocuk-larımıza, meşguliyet sahibi olma, enerjisini boşalta-rak üretkenlik kazandırma ve grup içi dinamiğinden etkilenme bilinci kazandırıyoruz. Hobi bahçesi projesi, öğrencilerimizin özgüvenini artırarak davranış prob-lemlerini azaltıyor. Ayrıca istekli olma, uyumlu olma, grup kurallarına uygun olarak verilen görevleri yerine getirme, arkadaşları ile iletişim kurma, yardımlaşma, birbirlerine zarar vermeden işbirliğinde bulunma, pay-laşma, sırasını bekleme, sorumluluk alma gibi konular-da gelişim sağlıyor.

Tarımla; toprakla uğraşmak, dalından meyve ve sebze koparmak, zihinsel yetersizlikten etkilenmiş bireyde duyu bütünleme için doğal bir tedavi yöntemi oluş-turmaktadır. Örneğin; çocuklar salatalık tohumundan salatalığın büyümesi ve masaya salata olarak getirilme-si sürecini yaşamaktadır. Çocuklarımız bir işe odak-lanmayı, sorumluluk almayı, bir işi yapmış olmanın mutluluğunu ya- şamaktadır. Tarımsal

faaliyetlerle çocukla-rımız sakinleşmekte ve değişik ortamla-ra daha kolay uyum

sağlamaktadır.

Her şey çocukla-rımız için.

Page 38: Mevlanakapı sayı 5

38 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Mervenur Örkmez Zihin Engelliler Öğretmeni

Anne ve babaların çocuklarına

bağışlayabilecekleri en güzel miras, günlük zamanlarından bir kaç

dakikadır. (O.A. Batista)

Çocuk sahibi ol-mak, bir insanın hayatta başına gelebileceği en gü-zel mutluluklardan biri-dir. Ancak çocuğun engelli olduğunun öğrenilmesi ya-şanan duyguların yoğun-luğunu değiştirir. Önemli olan bu noktada anne-ba-balar olarak çocuğunuzu kabullenmek ve onu her yönüyle sahiplenmektir.

Özel Bir Çocuğum Var, NE YAPMALIYIM

*Engelli bir çocuğa anne-baba olmak zor bir görevdir. Bu zor görevde ilk yapacağınız iş, ço-

cuğunuzu kabullenmektir. Sizin çocuğunuz sebebi ne olursa olsun farklı özellikleri olan bir çocuktur. Bunu kabullenme noktası anne-baba için ne kadar zor olursa olsun ailenin mutluluğu ve çocuğun sağ-lıklı yaşaması için oldukça önem-lidir.

*Engelli bir çocuk için erken teşhis çok önemlidir. Zaman kaybedil-meden hem sağlık hem de eğitim önlemleri alınmalıdır.

*Çocuğun olduğu gibi kabul edil-mesi ileride karşılaşılacak sorunla-

rın üstesinden gelinmesinde atılacak önemli bir adımdır. Akrabala-rınızın, komşularınızın, sokakta yürürken gördüğünüz insanların, toplu taşıma araçlarındaki insanların tepkileriyle, meraklı bakışla-rıyla karşılaşacaksınız.*Çocuğunuzu sosyal ve fiziksel ortamlardan kısıtlamayınız. Onu eve kapatmayınız. Parka, ev gezilerine götürün. Birlikte sokağa çıkıp yürüyün. Ona çevreyi tanıtın, anlatın. So-rularına cevap verin, birçok kez sorsa da cevap verin. Çevrenizdeki insanların bakışları sizi kızdırmasın, et-kilemesin.

*Çocuğunuzun kabulü bütün bu tepkilerden daha az etkilenmenize yardımcı olacaktır. Ve siz çocuğunuzu kabullenmiş bir anne-baba olarak, çocuğunuzu top-luma daha kolay kabul ettirmiş olacaksınız.

*Çocuğunuzu birer “koruma” gibi korumayın. Tüm aile bireyleri çocuk için özveride bulunmaya hazırdır. Onları bağımsız yaşama-ya hazırlayın. Unutmayın ki çocuğunuzun her anında yanında ola-mayacaksınız.

*Çocuğunuzdan beklentilerinizi özür ve özelliklerine göre ayarla-yın. Engelli olmayan bir çocukla karşılaştırıp,aynı görevleri bekle-meyiniz.

*Ondan yapamayacağı bir davranışı veya beceriyi istemeyiniz. Onun sınırlarını zorlamanız, aşırı yüklenmeniz kendine güvenini sarsabilir ve başarısızlık duygusuna kapılarak içine kapanmasına sebep olabilir.

*Çocuğunuzun üzerine gereksiz yere hassasiyet gösterip onu sosyal ortamlardan engellemeyin. Onların da aniden düşüp kalkabilece-ğini, canlarının yandığında geçebileceğini, ufak kazaları atlatabile-ceğini unutmayın!!!

*Çocuğunuzun yapması gereken beceri, davranış ve gereksinimle-ri çocuğa fırsat tanınmadan, aile içindeki herhangi biri tarafından yerine getirilmemelidir. Ona fırsat verilmelidir.

*Öğretilmek istenilen herhangi bir konuda ilk önce aileden biri-sinin model olması gerekir. Yine yapamıyorsa sözel yardım ve fiziksel yardım yapılmalıdır. Unutmayın, “yardım” tüm gereksi-nimlerini onun adına yapmak değildir. Onun adına yapılan her

şey öğrenmesinin ve dolayısıyla ba-ğımsız yaşamasının önüne konulan bir engeldir.

*Çocuğunuzun tek başına bir şeyler yapmasına izin verin. Çocuğunu-zun bir işi yapıp o işi başarmadaki başarı hissini tatmaya ihtiyacı var-dır.

*Çocuğunuza tutarlı davranmalısınız. Annenin, çocuğun yapması-na izin vermediği bir davranışa baba da izin vermemelidir. Ayrıca söz verdiğiniz bir şeyi muhakkak yerine getirmelisiniz veya yerine getiremeyeceğiniz sözü vermemelisiniz. Bu çocuğunuzun size kar-şı güvenini, inancını sarsacaktır.

*Çocuğunuz bir davranışı yapamıyordu fakat zamanla yapmaya başladıysa” yeter ki yapsın da nasıl yaparsa yapsın demeyin.”

*Tüm ailelerin yaptığı bir şey vardır. Çocuk istediğiniz gibi dav-ranıyorsa (oturup oyun oynuyor, oyuncaklara ve çevreye zarar vermiyorsa) onunla hiç ilgilenilmez, farkına varılmaz. Çocuk ken-dinin de var olduğunu göstermek ister ve anne-babanın da varlığı-nı hissetmesini bekler. Bunu hissetmeyen çocuk gürültü yaparak

dikkat çeker. Artık tüm ilgiler üzerindedir, çocuk amacına ulaşmış dikkati çekmiştir. Bağırmak bile bu vakitten sonra onun için ödül sayılır.

*Diğer engelli çocukların aileleri ile vakit bulduk-ça bir araya geliniz, duygularınızı, düşüncelerinizi paylaşınız. Bilgi alışverişinde bulunarak rahatlaya-bilirsiniz.

*Çocuğun içinde bulunduğu engel türü hakkında bilgi edinin. Bu sayede çocuğunuza nasıl davranacağınızı, nasıl yardımcı olacağı-nızı, çocuğun yapmış olduğu farklı davranışların kaynağını ve geli-şim seyrini daha iyi kavramış olacaksınız.

*Engelli olan çocuk illaki sizin çocuğunuz olmayabilir. Çevre-nizde bir başkasına veya yakınınıza ait bir ailenin çocuğu olabi-lir. Onları yadırgamamalı ve onun da ilk önce bir insan olduğunu unutmadan,acımadan ilgilenmelisiniz. Yarın sizin de böyle bir ço-cuğunuz olabileceği ihtimalini göz ardı etmemelisiniz.

*Çocuğa verilecek ceza ve ödülde dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır. Eğer çocuğunuzu ödüllendirecekseniz ona hangi davranışından dolayı ödül verdiğinizi muhakkak belirtiniz. Ceza verdiğinizde de neden, hangi davranışından dolayı cezalı olduğunu ona söyleyiniz.

*Çocuğunuza asla fiziksel ceza vermeyiniz.

Çocukların korkusuzluklarını yürüyüş-lerindeki coşkudan anlayabilirsiniz.

Muhammed BOZDAĞ

Page 39: Mevlanakapı sayı 5

39Sayı 5

Fırat Keser 7/A Sınıf Öğretmeni

Doğal öğretim yöntemlerinden fırsat öğretimi; öğretmenlerin yanı sıra, okulda çalışan

personeller ve aile bi-reyleri tarafından da

kolaylıkla uygulanabilen bir yöntemdir.

DOĞAL ÖĞRETİM

Dil ve iletişim becerilerinin öğretimi için, doğal bağ-

lamların kullanılması, doğal çevrenin iletişimi cesaretlendir-mesi ve öğrenciyle iletişime gi-recek kişilerin iletişimi kolaylaş-tırmaları gerekmektedir. Bunları sağlayan yaklaşıma “doğal öğre-

tim yöntemleri” denilmektedir. (Cebeci, 2008)Doğal Öğretimin Özellikleri:-Öğretim doğal ortamlarda yapılmalıdır.-Öğretim genellikle bir günde ya da bir saatte kısa ve dağınık aralıklarla yapılmalıdır-Etkileşim genellikle öğrenci girişimi ile başlatılır-Öğretim sırasında davranış sonrası uyaranlar olarak doğal sonuçlar kullanılır -İşlevsel iletişim becerilerinin öğretiminde kullanılır-Öğretilmesi hedeflenen beceriler çocuğun girişimde bulun-duğu becerilerdir-Genellemeyi kolaylaştırır

Doğal Öğretim Yöntemleri Türleri:-Fırsat Öğretimi-Tepki İsteme (Mand-Model) Öğretimi-Doğal Bekleme Süreli Öğretim-Geçiş Merkezli Öğretim

Fırsat Öğretimi:-Fırsat öğretimi, doğal ortamlarda çocuk ve yetişkin arasında etkileşim kurarak dil ve iletişim becerilerinin arttırılmasının planlandığı öğretim yöntemleridir. -Öğretmen çocuğun istendik tepkiyi sergilemesi için gerekli olan ipucunu belirler.-Öğretmen, öğrenci istendik tepkide bulunduğunda ne şekil-de tepkide bulunacağına karar vermelidir. -Uygulamanın etkililiğini belirlemek, gerektiğinde değişik-likler yapmak üzere veri toplama yöntemini belirler.

Çevresel Düzenlemeler:

-İlgi çekici araç-gereç sağlama, -Bazı nesneleri görülebilir, fakat erişilemeyecek yerlere koy-ma, -Gereksinim duyulan ya da istenilen nesnelerden az miktar-da bulundurma, -Seçim yapmak için elverişli durumlar oluşturma-Öğrencilerin yardıma gereksinim duyacakları durumlar oluşturma -Beklenmedik durumlar oluşturma.

“Ver” sözcüğünün öğretimine bir örnek Saat 12’de öğrenciler öğle yemeği için okulun yemek-hanesine inerler. Ellerini yıkadıktan sonra yemek almak için

sıraya girerler. Sıra Hüsnü adlı öğrenciye geldiğinde Sema abla, elinde çorba dolu kepçeyle Hüsnü’ye sorar: “Ne yapa-yım?” 2-3 saniye bekler. Hüsnü “ver” derse veya bu kelimeye yakın (ve) bir kelime söylerse, Sema abla: “Aferin Hüsnü çok güzel ver dediğin (‘ver’i vurgulu söyleyerek) için sana çorba-nı veriyorum!” der ve çorbayı Hüsnü’nün tabağına boşaltır. Eğer Hüsnü “ver” demezse veya ‘ver’e yakın bir şey demezse (tepkisiz kalırsa) Sema abla daha ılımlı ve ipucu teşkil eden ikinci soruyu sorar: “Vereyim mi?” 2-3 saniye bekler. Hüsnü “ver” derse Sema abla aynı şekilde “ Aferin Hüsnü çok gü-zel ver dediğin için sana çorbanı veriyorum!” der ve çorbayı Hüsnü’nün tabağına boşaltır. Hüsnü “ver” veya ‘ver’e yakın bir şey söylemezse, Sema abla daha ılımlı ve daha çok ipucu teşkil eden üçüncü /ipucunu sunar: “Ver dersen veririm?” 2-3 saniye bekler. Hüsnü “ver” derse veya bu kelimeye yakın (vel) bir kelime söylerse, Sema abla: “Aferin Hüsnü çok gü-zel ver dediğin (‘ver’i vurgulu söyleyerek) için sana çorbanı veriyorum!” der ve çorbayı Hüsnün tabağına boşaltır. Eğer Hüsnü “ver” veya ‘ver’e yakın bir şey demezse (tepkisiz kalır-sa) Sema abla en ılımlı ipucu olan dördüncü ipucunu sunar. “Ver!” Öğrenci bağımsız bir şekilde ver demeye başladıktan sonra, “Çorba ver.” “Çorba verir misin?” “Bana çorba verir misin?” cümleleri için de yöntem uygulanarak öğrencinin kurmuş olduğu cümleye kelimeler eklemesi sağlanabilir. Yöntemi “al”, “aç”, ”bırak”, ”tut” vb. birçok sözcük için rahat-lıkla kullanabiliriz.Görüldüğü gibi, fırsat öğretim her zaman her yerde ve her-kes tarafından kolaylıkla uygulanabilen bir yöntemdir. Bura-da çorba doğal pekiştireç olduğu için ayrıca öğrenciye başka pekiştireç ( gofret, gülen yüz v.b) vermeye gerek yoktur.

Bu yöntemin değerlendirmesi de oldukça basittir. Çizilecek bir tablo sayesinde öğrencinin performansı kayıt altına alınabilir:

Dördüncü ipucunu verdikten sonra öğrenci “ver” derse bile – işareti koyuyoruz. Çünkü biz “ver” dedikten sonra öğrenci bizim söylediğimizi kopyalamış oluyor

Page 40: Mevlanakapı sayı 5

40 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Hülya Konar NLP Terapisti

Mutluluğun yüce sırrı

Dengede Olabilmek!

Yaşam bir var olma ve sahip olma yarışıdır. Hayattaki tüm canlıların en önemli ortak özelliği; hayatta kalabilme, ya-

şamını sürdürebilme ve sahiplik güdüsüne sahip olmalarıdır. Bu var olma ve hayatta kalabilme mücadelesi dengede kalın-dığı zaman devam etmektedir. Yaşam bir denge oyunudur. Yaptığımız her faaliyet; eksikliğini hissettiğimiz istek, arzu ve ihtiyaçlarımızı karşılayarak doyuma ulaşmak ve kendimizi iyi hissetmeye yöneliktir. Kişinin kendini iyi hissetmesi onun mutlu ve sağlıklı olduğunun en önemli göstergesidir.

Biz insanlar fiziksel sağlığımızı korumakta genellikle bilinçli hareket ederiz. Fiziksel sağlığımızın bozulmaması için vücu-dumuzun ihtiyacı olan besinleri almak, sağlıklı beslenmek, gerektiği kadar uyumak, hastalıklara neden olabilecek or-tamlarda bulunmamak, soğuk havalardan etkilenmemek için gerektiği kadar giyinmek v.b. gibi… Fakat ruhumuzu veya duygularımızı korumakla ilgili ise aynı özen ve davranış tarzını göstermeyiz.

Mutluluğumuz, yaşantımızın dengede olmasına bağlı. An-cak genellikle birçok insanın sorunudur “dengede kalabil-meyi” öğrenebilmek. Çünkü bizler günlük yaşam içerisinde karşılaştığımız olaylarda zaman zaman birçok duygusal iniş-ler ve çıkışlar yaşarız. Olaylar karşısında üzülebilir, kırılabi-lir, öfkelenebilir, hatta çok sert tepkiler bile verebiliriz. Bu durum bir ilişkide yaşanmışsa karşımızdaki insanda birçok tahribata da yol açabilir. Kısaca kendi içimizdeki dengesizlik, karşı tarafın dengesini de bozabilir. Daha ileri boyutlarda ise; bu dengede kalamama hali ruhsal ve bedensel hastalıklara da zemin hazırlar.

Peki “Denge” nedir? Canlı veya cansız her sistem varlığını sürdürebilmek için dengede olmak zorundadır. Hatta deği-şirken bile dengeli olarak değişmelidir. Örneğin insan vücu-duna bakacak olursak yaşam “homeostasis” denilen denge üzerine kuruludur. Bu denge her organ için ayrı tanımlıdır. Örneğin vücut sıcaklığımız için en uygun denge alanı 36,5-38 derece arasındadır. Bu alan aşağı ya da yukarı aşılırsa vü-cudumuz kendini dengelemeye çalışır. Aynı şekilde vücutta şeker, kalsiyum, kolesterol, üre gibi için de en uygun denge aralıkları mevcuttur. Bu aralıklar yaşa göre değişebilir. Beni daha çok ilgilendirense zihinsel dengeleri uygun değer alan-da oluşturmak ve bunları korumayı öğretmektir. Çünkü zi-hin ve ruh hali (uygun değer) dengede olunca beden de zaten dengelenmektedir.

Hiç sürdürdüğünüz yaşamda dengeli olup olmadığınızı kontrol ettiniz mi? Ya da hayatınızın ne kadar iyi durumda olup olmadığına baktınız mı? Cevabınız “hayır” ise işte size

yaşamınızın dengesine bakmanız için bir bir test/uygulama. Bu, yaşamınızı çok daha başarılı yönetebilmeniz için hazırla-nan bir denge modeli. Hayatınız ne kadar iyi durumda ve ne kadar dengeli? Bu iki parametre ön plana çıkacak. 1- Şu an ne durumdasınız? 2- Hangi alanlara odaklanırsanız daha iyi bir hayatınız olabilir?

Fiziksel Çevre: Yaşadığınız çevre, eviniz, kullandığınız ara-ba, iş yerindeki masanız... Kısacası çevrenizde olan her nesne fiziksel çevrenizi temsil edebilir. Fiziksel çevreniz yaşam ka-litenize katkıda mı bulunuyor yoksa zorlayıcı bir faktör mü?Kariyer: Misyon, vizyon, amaç gibi kelimeler akla gelebilir. İçinde bulunduğunuz kariyeriniz sizin için uygun mu? Ne kadar rahat hissediyorsunuz?Para: Finansal durumunuzu gösteren kadran. Parasal an-lamda kendinizi ne kadar iyi durumda ve güvende hissedi-yorsunuz? Para rahatlık mı stres mi yaratıyor?Sağlık: Fiziksel anlamda nasıl hissediyorsunuz? Ağrıyan bir yerler, ara sıra baş ağrıları, yorgunluk vb. durumlar var mı yoksa şikâyetten muaf durumda mısınız?Arkadaşlar ve Aile: Sosyal anlamda insanlar ile ilişkileriniz-den duyduğunuz tatmin seviyesi. Ailenizle ne kadar zaman geçiriyorsunuz? Arkadaşlarınız pozitif ve sizi destekleyen kişiler mi? Çevrenizde tanıştığınız insanlar artış gösteriyor mu?Duygusal Mutluluk: Aşk hayatı, romantizm gibi kelimeler-le de tanımlayabiliriz. Sevdiğiniz ve sevildiğiniz biri var mı? Duygusal ve sevgi ihtiyaçlarınızı ne derece karşılayabiliyor-sunuz?Kişisel Gelişim: Kendi gelişiminize ne kadar vakit ve para ayırıyorsunuz? Gelişiminiz sizi ne kadar tatmin ediyor? Kişi-sel büyüme, ruhsal gelişim gibi alanları da kapsıyor bu kad-ran. Eğlence/Hobiler: Ne kadar gülüyorsunuz? Eğlenmeye, oyu-na ne kadar vakit ayırıyorsunuz? İçinizdeki çocuğun ortaya çıkmasına ne kadar izin veriyorsunuz?

Bütün bu “sihirli” soruları kendinize sorup, hayatınızın şu anki durumunu ve hangi alanlara ilgi gösterirseniz daha iyi olabileceğinizi görme şansınız var. Elbette bu sadece bir far-kındalık yaratabilir. Farkındalık sonrası hareket gelmediği, uygulama yapılmadığı sürece sonuç yeterince değişmeyecek-tir :)Hayatta her şey belirli bir denge üzerine devam ediyor. Bu denge bozulduğunda ya da kurulamadığında problemler or-taya çıkmaya başlıyor. Aşırılıklardan kaçınarak hayata den-geli ve ustaca yaklaşabileceğiniz, rahatça esneyebileceğiniz, sağlıklı bir yaşam sürmeniz dileğimle…

Page 41: Mevlanakapı sayı 5

41Sayı 5

Hülya Konar NLP Terapisti

Bir çocuğun doğumu, ailelerin yaşamında bir dönüm noktası oluşturur. Doğal olarak tüm anne babaların beklentisi normal ve sağlıklı çocuklara sahip olmaktır. Hiçbir anne baba, çocu-ğunun engelli olarak dünyaya gelebileceğini veya sonradan en-gelli olabileceğini düşünmez. Bu yüzden, anne ve baba, doğum öncesi, sonrası ya da çocukluğun bir safhasında çocuklarının engelli olacağını öğrendiklerinde büyük bir çöküntü yaşar. Üzüntü, şaşkınlık, kararsızlık, asabiyet, suçluluk duygularına zihinsel tereddütler ve bunalımlar eşlik eder. Bu şartlar altında eşlerin birbirini her zamankinden daha çok desteklemeleri ge-rekir. Eşlerin birbirini suçlaması, çocuğu suçlamaları ya da bu özrün kabahatini kaderde aramaları, içlerindeki öfke ve kızgın-lığı yöneltmek için bir kaynak arayışında olduklarını gösterir. Sağduyuya sahip kişiler bunun zaman ve enerji kaybı olduğunu bilir. Zaten ortada bir suç ve suçlu yoktur; masum bir bebek ile üzüntü ve şaşkınlık yaşayan bir anne-baba vardır.

Ailede engelli, bakıma muhtaç bir çocuğun varlığıyla birlikte, özellikle çocuğun agresif, amaçsız hareketlerinin arttığı durumlarda, anne-babaların iyilik hali ve anne-babalık davra-nışları da olumsuz yönde etkilenmeye başlar. Engelli çocuğu olan aileler, suçluluk duyma ve acı çekme gibi duygulara bağlı olarak anne-babalık rollerini yerine getirmekte zorlanmaktadır Eşlerin birbirine destek olması, onların “kabul sürecini” kolay atlatmalarını sağlayacaktır. Ne yazık ki engelli çocuğunu en ya-kınlarından bile aylarca saklayan, çocuğuyla hiç ilgilenmeyen, onu yok sayan aileler vardır. Böylesi bir durum, eşlerden diğe-ri için büyük bir yıkım olmaktadır. Bu yüzden eşler arasında kenetlenme şarttır. Anne ve babanın hep hatırlaması gereken nokta; eğer onlar bu engeli kabul edebilirlerse, çocuklarının da engeliyle barışık bir hayat için azmedeceğidir.

Aile içerisindeki bu kenetlenmeye kısa zaman içinde yakın çevrenin katılımı da gereklidir. Çevreden beklenen des-tek, aileye karşı pembe tablolar çizmeleri değil, sadece anlayış ve ilgiyle onlara yaklaşma gayreti göstermeleridir. Çocuğu engelli olan ailelerin etrafını saran sosyal çevre hem aile hem de çocuk için çok önemlidir. Çocuk için ailesi ve okulunun etkisi sürer-ken; aile için toplumun genel tutumunun ve değerlerinin etkisi söz konusudur. Engelli olan çocuğu içinde bulunduğu çevrede değerlendirerek koşulları uygun hale getirmeye ve iyileştirmeye çalışmak hem aile hem de çocuk için önemi büyük olan bir ça-badır.

• Engelli bireyleri görmezden gelmek ne kadar sakıncalı ise du-rumundan dolayı bireyi ‘farklı’ görmek ve bu farklılığı her açı-dan ön planda tutmak da rahatsızlık verici olabilir. Normal olan durumları görmemizi zorlaştırabilir ve toplum içerisinde bu ki-şilerin farklılaştırma adı altında etiketlenmesine neden olabilir.• Engellilik kişinin kendi için olduğu kadar çevresindeki bi-reyler için de baş edilmesi gereken duyguların yoğun olduğu, hayal kırıklıklarının fazlaca yaşanabileceği zor bir durumdur. Bu anlamda hassaslık yani kırılgan olmak daha kolay gerçek-leşebilmektedir. Ancak koruyan ve kapsayan bir sosyal çevre ile durumla baş etmek kolaylaşmaktadır. Güven duygusunu geliş-

tirilebileceği, içinde yaşanılan toplumun değer yargılarının iyi işlediği bir ortam, engelli bir birey, ailesi ve çevresi için daha olumlu olmaktadır.• Anne baba olarak engelli bir çocuğa sahip olmak konusunda ailelerin hem destekçi olması hem de desteğe ihtiyaç duyması gözlenen en önemli konudur. Aslında bu iki durum belirli bir ihtiyacı ve giderilmesini ortaya koymaktadır. Destekçi olmak olumlu duygular uyandırmakla beraber uzun sürmesi halinde tükenmişlik, yalnızlık, yetersizlik duygularını yaşatabilmekte-dir. Bu duyguların hissedilmesini azaltmak için desteği çevre-mizden veya bir uzmandan sağlamak da gerekebilmektedir.• Engelli bir anne babanın çocuğu olarak hissedilen yalnızlık, güvensizlik gibi duygularla baş etmek için de öncelikle çocuğun çevresinin sağlamlaştırılması, destek sağlayıcı olması gerek-mektedir. İhtiyaçlarının karşılanması sağlanabilmeli ancak zor bir durum karşısında yeterliliğini desteklemek, tamamlamak anlamında da yardımcı olunmalıdır. Engelli bireyleri görmez-den gelmek ne kadar sakıncalı ise durumundan dolayı bireyi ‘farklı’ görmek ve bu farklılığı her açıdan ön planda tutmak da rahatsızlık verici olabilir. Normal olan durumları görmemizi zorlaştırabilir ve toplum içerisinde bu kişilerin farklılaştırma adı altında etiketlenmesine neden olabilir.Engelliliğin sadece bir hastalık olmadığı, çoğu kez sosyal bir araz olduğu, bu nedenle asıl amacın engelli çocuğun olabildi-ğince bağımsız olması, kendi kendine yeterli duruma gelmesi, ailelerin tüm beklentilerinin bu mantıkla karşılanmasına önem verilmeli ve bu amaca uygun olarak aile psikolojik ve sosyolojik olarak desteklenmelidir.

Her şeyin Sonu Değil!

Engelli bir çocuğa sahip olmak her şeyin sonu değildir. Ülke-mizde ve dünyada hayatlarını normal bir şekilde sürdüren ve iş güç sahibi olmuş pek çok engelli birey vardır. Engelin erken teşhisi, rehabilitasyonu, özelliklerine ve yapabileceklerine göre eğitim verilmesi çocuğun daha hızlı gelişmesini sağlayacaktır.Ülkemizde son yıllarda yapılan iyileştirme çabalarına rağmen; engelli bireylerin eğitimden sağlığa, iş ve mesleki rehabilitas-yondan kültür ve sanata, spor ve kent standartlarının iyileştiril-mesine, ulaşımdan psikolojik ve sosyal desteğe bireysel ve aile danışmanlığı hizmetlerinden gerektiğinde sürekli bakıma kadar çok ciddi ve çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır. Yaşanan bütün bu sorunların en aza indirilmesi için bireylere, merkezi ve yerel yönetimlere, bilhassa sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşmektedir.

Sevgiyle, sağlıcakla.

Hulya Konar NLP Terapisti İş, Marka ve Yaşam Geliştirme KoçuEğ[email protected]

Engelli olmak ya da engelli ailesi olmak,bir eksiklik değildir!

Page 42: Mevlanakapı sayı 5

42 Mevlanakapı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi

Esra Aygün Sınıf Öğretmeni

Yaz Tatili Korkulu Rüyanız Mı? Çocuklarınızla Neler Yapabileceğinizi Hiç Düşündünüz mü?

Yaz tatili çoğu veli için korkulu bir rüyadır. Bütün gün evde çocuklarıyla ne yapacakla-

rını düşünüp dururlar. Aslında sandığınız kadar kötü değildir tatiller. Çocuklarınızın ihtiyacı olan aile sevgisi ve birlikte vakit geçirme ihtiyaçlarını karşılamak için harika bir fırsattır. Bunun dışında birlikte yapacağınız etkinlikler ve görev paylaşım-ları karşılıklı ilişkilerinizi güçlendirecektir.

Çocuklarınıza ev içinde vereceğiniz basit görevler bile siz ve çocuğunuz arasında güzel bir iletişim oluşturup zamanı değerlendirmenize yar-dımcı olacaktır.

Örneğin, sabah ekmek alma görevi çocuğu-nuzun olsun. İlk başlarda belki biraz zorlanabilir-siniz. Belki sizinle inatlaşıp yapmak istemeyebilir.

Fakat sizin verdiğiniz destek ve gösterdiğiniz kararlılık ile bunu devamlı hale getirecektir. Si-zin çocuğunuzu yüreklendirmeniz bu noktada çok önemlidir. Çocuklarımız anne ve babalarının iltifatları ve ödüllerine çok değer verirler. Bütün çocuklar özellikle ergenlik dönemindeki çocukla-rımızın güven duyguları pekişerek daha aktif hale geleceklerdir.

Bütün bunların dışında spor etkinlikleri ile hem beden gelişimlerini destekleyip hem de zamanlarını etkili kullanma ve enerjilerini atmala-rını sağlayabilirsiniz. Aynı zamanda el işi becerileri ya da çeşitli kurslarla eğlenceli vakit geçirmelerine katkıda bulunabilirsiniz. Bunun için halk eğitim merkezleri ve spor alanlarını kullanabilirsiniz.

Page 43: Mevlanakapı sayı 5

İSÖM’DEN ENGELLİ ÇOCUKLARA YAZ OKULU EĞİTİM DESTEĞİ

Engelli bireylerin, sosyal yaşamın daha aktif ve daha bağımsız üyeleri ola-bilmeleri amacıyla tıbbi ve sosyokültürel pek çok destekleyici projeyi hayata geçiren İSÖM, engelli öğrencileri yaz okullarında bir araya getirerek engelli bireylerin eğitim-lerine katkıda bulunmaya devam ediyor.

Özürlüler Müdürlüğü (İSÖM) İs-tanbul genelinde bulunan engelli bireyler eğitim merkezlerinde Yaz Okulu kapsamın-da eğitime başlayacak öğrenciler 8-13 yaş aralığında olup ortopedik, işitme, görme, süreğen ve hafif zihinsel engelli gibi karma engel gruplarından seçilecek.

Page 44: Mevlanakapı sayı 5

İletişimMevlanakapı Mh. Hacı Evlliya Cami sk. No: 3

Şeheremini/ FATİHTelefon: 0 (212) 585 06 73 Faks: 0 (212) 633 11 21

www.mevlanakapi.meb.k12.tr