22
CİLT: I TANIMADAN TANIMLAMAYA O RTA A SYA DA SLÂM TEMSİLDEN FOBİYE EDİTÖR DR. MUHAMMET SAVAŞ KAFKASYALI Ankara-Türkistan, 2012

ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

CİLT: I

TANIMADAN TANIMLAMAYA

ORTA ASYA’DA

SLÂM T E M S İ L D E N F O B İ Y E

EDİTÖR

DR. MUHAMMET SAVAŞ KAFKASYALI

Ankara-Türkistan, 2012

Page 2: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

437

Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

Prof. Dr. Seyfettin Erşahin T. C. Londra Büyükelçiliği, Din Hizmetleri Müşaviri

ÖZET

iz makalemizde din, İslâm ve Müslüman ve Türkistan kavramları etrafında bölgenin Sovyet sonrasında içeriden ve dışarıdan nasıl değerlendirildiğine dair bazı tespitler yapacağız. Bu bağlamda şu

sorulara cevap arayacağız:

Bağımsızlıkla birlikte Türkistan’da din/İslâmiyet adına olanlar, temel in-san hakkı olan din/İslâm ve buna inanan dindarın/Müslüman’ın coğraf-yasında kendisini adeta yeniden inşa ederek öz benliğiyle ve çevresiyle ba-rışık halde yaşama çabası mı? Yoksa yöresel, bölgesel ve küresel istikrar ve güveni tehdit eden bir radikal kalkışma mı söz konusu? Can alıcı olanı da bu konuya “bilimsel” çalışmalardaki bakış açısı acaba ne kadar nesnel?

Konunun aydınlatılmasında Türkistanlılar için İslâmiyet’in ne anlama geldiği de önem taşımaktadır. Onlar için İslâmiyet, tarih, kültür, kimlik, özgüven, şeref, başarı, onları dünya sahnesine taşıyan en önemli unsur, aynı zamanda, Sovyet sonrasındaki manevi boşluğun doldurulmasında güvenilir tek milli kaynaktır.

B

Page 3: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

438

Türkistan’da İslâmiyet’i araştırma eylemi, bu dinin; başka kültürleri (örf-leri) kabul etme tecrübesini, tasavvufi zümreler dâhil İslâmî uygulamalar-daki birlik içinde çeşitliliği, dini kimliklerin oluşumunda kültürel etkile-şimi, Karahıtay-Moğol putperestliği ile Sovyet ateizmi karşısında varlığını devam ettirme kabiliyetini keşfetmek gayretidir.

Bununla beraber, Sovyet sonrasında Türkistan’da İslâmiyet konusuna içeriden ve dışarıdan bakışta bazı sorunlardan söz edilmektedir. İçeride bölgesel yetkililerin ve İslâm dünyasından kimi kesimlerin bakış açısı el-bette teksesli değildir. Yerel yetkililerin bir kısmı, hala ateist zihniyetle din ile ilgili her şeye karşı çıkarken, bir kısmı dinin/İslâm’ın Türkistan için bugünkü anlamından hareketle toplumsal bütünlük ve istikrarın te-mini, ulusal ve bölgesel güvenliği korunması, maddi ve manevi bağımsız-lığa gölge düşürmemek gibi mutedil görüşler serdetmekteler.

İslâm dünyasında bazı devletler, rejimler ve dini oluşumlar da Sovyet sonrası Türkistan’ına; imana muhtaç, mübelliğleri hasretle bekleyen top-lum, maddi-manevi her türlü yardıma muhtaç, kendi dini anlayışlarını ihraç edecekleri coğrafya olarak baktılar.

Gayrimüslim dünyanın bölge ile ilgili çalışmalarında da öznellik, kendin-ce tanımlama, güvenlik sorunu olarak görme, medenileştirme misyonu üstlenme, bölgedeki doğal kaynakların dünya için önemi gibi bazı sorun-lar görülmektedir.

Batı dünyası Sovyet sonrasında Türkistan’da İslâmiyet veya daha yumu-şak bir tabirle kimi İslâmi faaliyetleri bir güvenlik sorunu gibi görmeye başladı. İslâm iki bağlamda ele alındı: “extremizm/terörizm ile mücade-le”,“toplumu extremizmden uzak tutma adına mutedil Müslümanlara bi-le baskı yapan devleti durdurma”

Oryantalist bakış açısı Batı’da yapılan çalışmaların genel karakteri duru-mundadır. Bu yaklaşımlarda, dinin bizatihi hayatla bağlantılı niteliği ile dini, temel insan hakkı ve ihtiyacı olarak görüp yaşamak isteyen bireyle-rin ve kitlelerin varlığı görmezlikten gelinmektedir.

Bazen bilgi-iktidar ilişkisi bağlamında çalışan oryantalizm, Batı’nın Do-ğulu kavramları, kurumları ve toplumları yeniden inşa etme ameliyesi olarak da tanımlanabilir. Bu cümleden olarak Doğu’nun önemli bir par-çası olan Türkistan’da ulusların ve devletlerin yeniden imali ve inşası ile mi karşı karşıyayız? sorusu zaman zaman sorulmaktadır. Dünya güç mer-kezleri ve bunların “bilimsel” zeminini temin eden oryantalistler bu sü-reçte genel olarak, İslâm kültür ve medeniyeti, mahallî uygulama biçimle-ri, formlar, fenomenler, resimler, istatistikî veriler gibi kültürel ve beşeri yanı ağır basan unsurları öne çıkarmaktadır. Bununla Batı kamuoyu algı-sına hitap eden bir Doğu imajı imal etmekte oldukları düşüncesi ortaya çıkmaktadır. Bu imajlar da ister istemez Batı kamuoyu tarafından yargı-

Page 4: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

439

lanarak kabul veya reddedilmekte, bunun akabinde de emperyalist politi-kalar devreye girmektedir.

Oryantalizme göre önemsiz, anlaşılmaz, barbar, karmaşık ve kaos halin-deki İslâm dünyası; kapalı bir anlam içeren “Orient”’in bir parçası, Batı-nın ötekisi idi. Medeniyetin temsilcisi olan Batı yayılmacı politikalarını buradan hareketle meşrulaştırıyordu. Türkistan’a gelince kavramlar daha da sertleşiyor, orası “ötekinin ötekisi” konumuna geçiyor, Rusya’nın Vos-tok/Orient/Doğu’su oluyordu. Türkistan; coğrafya olarak sırlar diyarı; halk olarak “gayrimedeni” “barbar”, “oryantal ve “güvenilmez”, enerji ve doğal kaynaklar bağlamında ise bölgesel ve küresel güvenliği tehdit eden “terörist”lerdir.

Bu aşamada hemen emperyalist iştahla bu halkların birileri/Batı veya Ba-tılılaşmışlar tarafından yönetilmesi gerektiği iddiası öne sürülmektedir. Bu izahlarında oryantalistlerin ileri sürdüğü en yaygın gerekçeler, bölgede hâkim olan dini ve kültürel değerlerin yani İslâmiyet’in “demokratik de-ğerlerden yoksun” (!) olduğu iddiasıdır. Hayatın tamamında söz sahibi olan İslâmiyet’in de belki tıpkı Hıristiyanlık gibi reforme edilmesi duru-munda, seküler değerlere ve bu arada demokratikleşmeye zemin hazırla-yabileceği savunulmaktadır. Bunun olmaması durumunda “İslâmi karak-ter” veya oryantal despotizm şeklindeki rejimlerin hâkim olduğu bu coğ-rafyada demokratik rejimlerin kurulmasının zor olacağı hatta buna layık olmadıkları eski veya yeni oryantalizm tarafından zımnen söylenmekte-dir.

Bunu, ahlaki ve metodolojik bakımdan tutarsız bulan bazı uzmanlarca da, vakıanın din veya kültürden ziyade iç ve dış dinamiklerden kaynak-landığı ifade edilmektedir. Bu söylemlerde; genelde İslâm dünyasında özelde Türkistan’da demokrasi ve siyasi kültür eksikliği, doğal kaynak ve enerji zengini rejimlerin (Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi) rant devleti oluşturarak toplumun refah seviyesini yüksek tutup demok-ratik taleplerini kontrol altında tutmaları, buradaki nicelik ve nitelik ba-kımından zayıf sivil toplum kuruluşlarının böylesi rejimler karşısında var-lık gösterememeleri ve demokrasi için elzem olan orta sınıfın olmaması ileri sürülmektedir.

Türkistan, 20. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren tekrar dünyanın gündemine yoğun olarak girmiştir. Bir süredir bölgenin dünü, bugünü ve geleceğine ilişkin pek çok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmaların önemli bir kısmında uzun yüz-yıllardır bölgeye mührünü vurmuş olan İslâmiyet söz konusu edilmektedir.

Bu bağlamda biz de makalemizde genelde dinin özelde İslâmiyet’in günü-müz Türkistan’ı için ne ifade ettiğini ele almaya çalışacağız. Daha açık bir ifade ile din, İslâm ve Müslüman ve Türkistan kavramları etrafında bölgenin içeriden

Page 5: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

440

ve dışarıdan nasıl değerlendirildiğine dair bazı tespitler yapacağız. Yapılacak tespitler açısından şu soruların cevabı önem kazanmaktadır:

• Bağımsızlıkla birlikte Türkistanda din/İslâmiyet adına olanlar, temel in-san hakkı olan din/İslâm ve buna inanan dindarın/Müslümanın coğraf-yasında kendisini adeta yeniden inşa ederek öz benliğiyle ve çevresiyle barışık halde yaşama çabası mı?

• Yoksa yöresel, bölgesel ve küresel istikrar ve güveni tehdit eden bir radi-kal kalkışma mı söz konusu?

• Can alıcı olanı da bu konuya “bilimsel” çalışmalardaki bakış açısı acaba ne kadar nesnel?

1. Din, İslâm, Müslüman Tanımları

Derin etimolojik, filolojik ve teolojik tartışmalara girmeden ifade etmek ge-rekirse sözlüklerde din;

• Genellikle “yüce bir güce inanmak ve itaat etmek” şeklinde tarif edil-mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahi kanundur.”1

• Başka bir ifade ile din, insanoğlunu doğruya, iyiye, dünya ve ahiret saa-detine yöneltmek için Yüce Allah'ın peygamberleri vasıtasıyla bildirdiği ilahi kanunlardır. Bunun sonuncusu da İslâm’dır.2

• İslâmiyetin nasıl tanımlandığına gelirsek;

• kelime olarak teslim olmak, itaat etmek, bağlanmak, selamette olmak gibi anlamlara gelir.

• Terim olarak İslâmiyet, Hz Muhammed (sas)’in Yüce Allah’tan alarak tebliğ ettiklerini kalp ile tasdik ve dil ile ikrar edip onları yaşamak olup buna inanana da Müslüman denmektedir.

Bu tanımlardan hareketle söylenebilir ki din, insanın Yüce Yaratıcısıyla, kendisiyle, hemcinsleriyle, toplumla ve maddi-manevi çevreyle ilişkilerini dü-zenlemektedir. Kuşkusuz, dini kavramlar ve kurumlar kültürde ete-kemiği bü-rünür. Türkistan’da İslâmiyet denildiğinde bütün bunlar söz konusu demektir.

2. Türkistan’a İslâmiyet’in Girişi ve Niteliği

Türkistan Müslümanlarının büyük çoğunluğu, Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen gibi Türk boylarından oluşmaktadır. İslâmiyetin bu bölgeye girişi 1 İlmuhal I, TDV yay., Ankara, 2006, s. 1-4. 2 Râgıp el-Isfâhânî, el-Müfredat, Kahire 1381, s. I 74; Tehânevî, Keşşâfu Istılâhâti'l-Fünûn,

İstanbul 1404/1984, I, s. 503.

Page 6: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

441

h1./m7. yüzyılda başlamış, İslâmlaşma süreci ise Kırgızlar örneğinde olduğu gibi m16-17. yüzyıllara kadar devam etmiştir. İslâmlaşmanın uzun teorik tartışması-nı bir tarafa bırakarak ifade edebiliriz ki burada bir kaç husus dikkat çekmekte-dir:

• Her şeyden önce ihtidanın izlediği yol önemliydi. Askeri veya ticari faa-liyetlerle de olsa İslâmiyet’in ilk yayılması yerleşik halk arasında olmuş-tu. Göçebeler arasında ise nispeten yavaş ilerlemişti.

• İkinci olarak, ihtidanın fiziki ve beşeri coğrafyası da İslâmi hayatın nite-liğinde belirleyici olmuştur. Ovalardaki Özbekler ve Tacikler gibi yerle-şik halklar ile bozkırlardaki Kazaklar, Kırgızlar, Türkmenler gibi göçebe-lerin dine yaklaşımları ve hayata uygulamaları kısmen faklılık arz etmiş-tir. Bu durum, kuşkusuz kendine özgü bir dini hayatı ortaya koymuş; dini aidiyetlerden çok kültürel bağların önem kazandığı bir yapıya yol açmıştır.

• İslâmiyetin kabülünde ve içselleştirilmesinde tasavvuf büyük rol oyna-mıştır. Özellikle Yesevilik göçebeleri kendisine bağlarken, Nakşibendîlik de yerleşikleri etrafında toplamıştı. Göçebeler, bireysel ruh zenginliği ve dinginliğine vurgu yapan tasavvufa yerleşik hayyatta uygulanan katı dini uygulamalardan kaçmak için yönelmişlerdir.

• Bu aşamalarda özellikle akla, örfe, yerele ve yeniliklere en açık olan Ha-nefi-Maturidi yorum, büyük oranda mevcut kültürü “İslâmileştirerek” mesafe kat etmiştir.

Türkistanlılar, elbette İslâm ümmeti ile ortak paydaları olmakla birlikte ta-rihlerinin ve kültürlerinin şekillendirdiği kendilerine has kimliklerini de koru-muşlardır. İslâmiyet anlayışı ve uygulamaları, bazı Müslüman coğrafyalar ile mukayese edildiğinde daha farklıdır. Bir kaç örnek verecek olursak kimi İslâmi yorumlarca uygun bulunmasa da;

• burada kısrak sütünden yapılan kımız içilmekte;

• at eti yenmekte,

• erkeklerle devamlı çalışmak zorunda olan Kırgız, Kazak gibi göçebe ka-dınlar, yerleşik Özbek ve Taciklerin aksine ata binmekte, “hicab”a yerle-şiklerin anlayış ve uygulamalarına göre tam da uymamaktalar.

Türkistan’da geleneksel dini anlayış ve hayat Sovyet döneminde büyük yara almıştır. O dönemindeki baskılar İslâmi anlayış ve uygulamanın niteliğini kıs-men değiştirip dönüştürmüştür. İslâm, kamusal hayatın bir parçası ve aktörü olmaktan çıkarılıp ferdî ve ailevî düzeye çekilmeye zorlanmıştır.

Page 7: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

442

3. Türkistan’da İslâmiyet’in Bugünkü Anlamı

Türkistanlıların kahir ekseriyeti bugün de kendilerini Müslüman sayarlar. Her toplum ve coğrafya gibi Türkistan ve bölge insanı için din/İslâm;

• bireysel ve toplumsal bir hak ve ihtiyaç,

• kültürel ihtiyaç,

• yüzyıllardır İslâmiyet ile yoğrulmuş, şekillenmiş coğrafyanın hakkı ve ihti-yacı.

Bu bağlamda bölge insanının kendilerini nasıl gördüklerinin tespiti önemli-dir. Bölgedeki insanların bir kısmı için İslâm’ın bugün ne ifade ettiğini anlamak bakımından “Orta Asyada İslâm Kalkınması” adıyla düzenlenen uluslararası şu konferans çağrısı önemli bir ipucu olabilir:

“Konferansı Sekreterliği selamlıyor. İslâm, Orta Asyada yaşayan milletlerin tarihiyle sıkı bağda olup, çeşitli tarihi devirlerde, onların ilim, eğitim, dünya tanımlarına, genel kültürel, etnik ve bölgesel “resimine” çeşitli tesirleri olmuştu. Bütün İslâm ümranı hasıl olan, hukuk, iktisad, kamu yönetim ve sair kavramlar, Orta Asya toplumunda, Buhara, Semerkand, Fergana vadisi gibi ilmi merkez-lerde devamını da bulmuşlar. Yani, Orta Asya, İslâm dünyasının “kalbi” Mekke, Medine-i-Münevere, Küdüs ve dini ve ilmi merkezleri Kahire, Bağdad, Şam, Nişapur, Kurtübe gibi şehirlerden uzak dursa bile, İslâm, Orta Asya toplumların İslâm Ümmetine nisbet edilmesinde bağ rolün oynamış.

Dünyaya “küreselleşme” anlamı gelmeden önce, İslâm, Yüce Allahın büyük küresel projesi olarak dünyaya ve insaniyete, Allahın Resülü Muhammed as vesilesiyle gönderilmiştir.

İslâm dünyasında birbirine bağlı olan olaylar ve birbirine tesiri olan olayları hesaba alırsak, Orta Asya da İslâm Ümmetinden bir parça olarak, Orta Doğu-daki olayalardan tesirleniyor. Günümüzün dünyadaki malümat alanı, müslü-mana nerede olursa olsun, her şeyden haberdar olmak imkânını vermekten öte, tecrübesüyle, fikirleriyle paylaşabilir, neticede aynı fikirde olanları bulup ve birleşerek bir şey yapma imkânı da veriyor.

Müslüman dünyası çok çeşitli ve renklidir ve İslâmiyet’in o toplumlarda si-yasal ve toplumsal hayatta kullanım reçetesi tek değildir. Orta Asya müslüman cematleri de çeşitli olup, bölgedeki her ülkenin kendisine göre İslâmiyet’in ge-lişmesi vardır ve şu andaki durumu da, her ülkede özel olarak devem ediyor.

Her ülkenin özelliğinden kaynaklanan farklılıklara terkiz etmeden evvela, Orta Asya Müslümanlarının bölge cemaatine ait olduklarını, onu teşkil etmek için gereken adımları atmak ve real birliğe doğru yönelmek, ikinci olarak, böl-gedeki birbirine benzer olan korkunç ve meydan okumaları belirtmek ve onları bölge ülkeleriyle intelektüel ve pratik seviyede birlikte çözmek, üçüncü olarak,

Page 8: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

443

ülke nüfusunun çoğu Müslüman olan ülkelerdeki İslâmiyet’in rolü hakkında fikir birliğine gelip, Orta Asya ülkelerinde ve toplumlarında, iktisadi, siyasal, hukuk enstiütülerin gelişmelerine tesir etmek daha önemli olur.

Orta Asya’da çağdaş şartlarda İslâmiyet’in mekânı ve rolü hakkında geniş diskusionun yürümesi, İslâm dünyasındaki genel durumu hesaba alarak, Orta Asyadaki İslâmın inetelektüel gelişmesinde yeni merhale olabilir kanatindeyiz”.3

Türkistan toplumunun büyük çoğunluğu “Müslüman mısınız?” sorusuna bugün de “Elhamdulillah Müslümanım” cevabını vermektedir. Hatta Sovyet döneminde bile, dini inancı ile ideolojisi arasına bir set çekerek “Komunist olduysak gâvur da olmadık ya” (!) şeklinde karşılık verenlerin sayısı epeyce yük-sektir. Aslında bu cevapta şaşılacak bir durum yoktur, zira Türkistanlılar uzun yüzyıllardır Müslüman oldukları gibi bugün de bölge insanının %90lara varan kısmının kendini Müslüman saydığı bilinmektedir.

Türkistanlılar için İslâmiyet, tarih, kültür, kimlik, özgüven, şeref, başarı ve aynı zamanda onları dünya sahnesine taşıyan en önemli unsurdur. Türkistan Müslümanları İslâmiyetle birlikte Avrupa başta olmak üzere dünyayı etkileyen İslâm medeniyetinin kurucuları arasına girmişlerdir. İslâmiyet, aynı zamnda, Sovyet sonrasındaki manevi boşluğun doldurulmasında güvenilir tek milli kay-naktır.

4. Türkistan’da İslâm’a ve Müslüman’a Bakış Açısı Sorunu

Türkistan’da İslâmiyet’i araştırma eylemi, bu dinin;

• başka kültürleri (örfleri) kabul etme tecrübesini,

• tasavvufi zümreler dahil İslâmî uygulamalardaki birlik içinde çeşitliliği,

• dini kimliklerin oluşumunda kültürel etkileşimi

• Karahıtay-Moğol putperestliği ile Sovyet ateizmi karşısında varlığını de-vam ettirme kabiliyetini keşfetmek gayretidir.

Şüphesiz bu keşif için tarih, felsefe, ilahiyat, sosyoloji, sosyal-psikoloji, fe-nomonoloji, antropoloji vb. bilimlerin yardımıyla ayrı ayrı ve disiplinlerarası bilimsel çalışmalar gerekmektedir. Bir toplumda dinin konumunu ve durumu-nu anlamak için belki de müntesipleri arasında, yaşanan coğrafyada onların ayakkakbıları ile bir kaç kilometre yürümek, onların gözlükleriyle bakabilmek lazımdır. Zira bir bireyin veya toplumun inancını anlamak için onun kendi inancında neyi gördüğünü ve bulduğunu, inancın kültüre dönüşmüş formlarını bilmek önemlidir.

3 http://www.İslâmicawakening-centralasia.org/tk/statement-reports/ erişim

16/07/2012

Page 9: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

444

a. Yerel Yetkililerin Bakış Açısı

Yerel yetkililerin (siyaset, bilim, düşünce, edebiyat ve sanat dünyasından) bakış açısı elbette teksesli değildir. Bunaların bir kısmı, hala ateist zihniyetle din ile ilgili her şeye karşı çıkarken, bir kısmı yukarıda kısmen sıraladığımız gibi dinin/İslâm’ın Türkistan için bugünkü anlamından hareketle mutedil görüşler serdetmekteler. Bunlar dini konulara yaklaşırken;

• toplumsal bütünlük ve istikrarın temini,

• ulusal ve bölgesel güvenliği korunması,

• maddi ve manevi bağımsızlığa gölge düşürmemek.

Her mesul iktidar gibi Türkistan iktidarları da toplumlarının birliğini ve dir-liğini sağlamada dinin önemli bir işlevinin olduğu düşüncesiyle dini faaliyetlere makul bakmakta kontrollü izin vermekteler. Bununla beraber, güvenlik zaviye-sinden bakan kısıtlayıcı tavır daha çok öne çıkmaktadır.

Halkın sahih dini bilgi ile donatılması toplumsal birlik, istikrar ve güvenliğin önemli kaynaklarından biridir. Burada en can alıcı nokta bu ihtiyacın nereden ve nasıl karşılanacağı idi. Bir yandan devlet, din eğitimini gözetim ve deneti-minde yaptırmaya çabalarken diğer yandan dâhili ve harici gayriresmi sivil top-lum kuruluşları din hizmetleri vermek için (Türkiye, S. Arabistan, Pakistan ve İran menşeli kurumlar ve gruplar) bölgeye geldiler. Bu sebeple pek tabiidir ki bölge iktidarları tehevvüre kapılarak dış dini müdahalelerin önüne set çekerken yerel muhalefetle mücadele sadedinde dini hayatı kontrol altına almak için yeni adımlar atmaktalar.4

Sahih dini bilgi ihtiyacının karşılanmasında Türkistan’da yönetimlerin bir kısmı medreselere izin verdiler. Ancak, bu aşamada dışarıdan gelen maddi ve manevi yardımlar tartışma konusu olmuştur. Yerel hükümetlerin iddiasına göre dışarının yardımı ile hayata geçen ve ayakta duran medreselerde destekçi ülke-nin dini ideolojisi de etkili olmuş ve istikrarı bozmuştur. 5 Ancak, mesela, David M. Abramson bir araştırmasında dışarıdan eğitim alanların radikalleşmeye sa-nıldığı kadar etkisinin olmadığı bulgusuna ulaşmıştır.6

4 Meselâ, Özbekistan’da Mayıs 1998’de yenilenen Din Özgürlüğü Yasası, gayriresmi bütün

dini faaliyetleri, bu cümleden olarak din öğretimini ve dini yayıncılığı yasakladı. İlaveten hü-kümet bir kararname ile ezan okumaya kısıtlama getirdiği gibi milli müfredattan dini konula-rı çıkardı. Xalq Sozi, 19 Mayıs 1998. Ayrıca bkz., “Text of New Laws on Religion Published in Uzbekistan”, RFE/RL Newsline, Vol.2, No.97, 22 Mayıs 1998.

5 Aşirbek Muminov, “Traditional and Modern Religious-Theological Schools in Central Asia”, Political Islam and Conflicts in Russia and Central Asia (ed. Lena Jenson and Murad Ese-nov), Stockholm: Utrikespolitiska Instittutet, 1999, s. 101-111.

6 “Foreign Religious Education and the Central Asian Islamic Revival: Impact and Prospects for Stability”, Central Asia-Caucasus Institute & Silk Road Studies Program, March 2010,

Page 10: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

445

Bölge yönetimlerinin dini oluşumlara güvenlik zaviyesinden bakışını şu anekdot kısmen ortaya koymaktadır:

“Taşkent Müstakillik Meydanı’nda binlerce kişi ve birçok polisin gözleri önünde bir kişi hanımını öldürüp elini kolunu sallayarak uzaklaştı. Halk polise kızıp niçin müdahale etmediğini sordu. Bu arada İçişleri Bakanlığı’nı aradılar. Olay yerine üst düzey bir emniyet yetkilisi gelip polisleri azarladı. “Cinayet işleyeni neden tutuklamadınız, hepinizi işten atıyorum” dedi. Polisler şu cevabı verdiler: “Yoldaş Müdürüm üzgünüz, özür dileriz, fakat bugün işe çıkarken narkotik ve Hizbu’t-Tahrir belgelerini almayı unutmuşuz.”

İslâm dünyasında bazı devletler, rejimler ve dini oluşumlar da Sovyet sonrası Türkistan’ına;

• imana muhtaç, mübbelliğleri hasretle bekleyen toplum, • maddi-manevi her türlü yardıma muhtaç, • kendi dini anlayışlarını ihraç edecekleri coğrafya olarak baktılar.

b. Gayrimüslim Dünyanın Bakış Açısı

Gayrimüslim dünyanın bakşı açısını büyük ölçüde bölge ile ilgili yaptıkları bilimsel çalışmalarda görmek mümkündür. Uzun süredir gayrimüslim dünyada, doğudan ve batıdan, Türkistan üzerine yapılan çalışmalarda kaynak zayıflığının yanısıra öznel yaklaşım başta olmak üzere bazı sorunlar görülmektedir. Bunu satırbaşları halinde,

• özenellik, • kendince tanımlama, • güvenlik sorunu olarak görme, • medenileştirme misyonu üstlenme, • bölgedeki doğal kaynakların durumu şeklinde sıralayabiliriz. Öznel Bakış Açısı ve Zihniyet Sorunu: Batı çoğu zaman olduğu gibi Türkis-

tan ile ilgili kendince tanımlamalar, adlandırmalar, kavramsallaştırmalar yaparak kendisine durumdan vazife çıkarmakta ve misyon biçmektedir.

Her şeyden önce bölgenin fiziki ve beşeri coğrafyasının adlandırılmasında henüz ittifak edilebilmiş değildir. Orta Asya mı, Türkistan mı denecek? Bölge insanı için Türk mü, Türki mi, Orta Asyalı mı veya Özbek, Kazak, Kırgız, Öz-

Singapore. Yazar makalesinde günümüz Türkistanında hangi ülkelerin hangi ülkeleri din eği-timi için niçin seçtiklerini, bu seçimler sonunda gelen öğrenciler ve dini bilgilerin dini hayata neler kattığını, sosyal ve siyasi hayatta ne tür etkilerinin olduğunu ve iktidarların bu duruma nasıl baktıklarını; bu öğrencilerin gittikleri ülkelerde nasıl bir eğitim aldıklarını; bu bilgilerin dini radikalleşmeye ne derece etkisi olduğunu konusunu ele almaktadır.

Page 11: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

446

bek, Türkmen gibi boy adları birer millet adı gibi mi algılanacak? Bütün bu adlandırma ve kavramlaştırmaların şüphesiz siyasi-ideolojik arka planı vardır.7

Türkistan, yaklaşık bir yüzyılın sonunda asli inancı İslâmiyet ile yeniden bu-luşmuşken, 11 Eylül saldırıları akabinde ABD’nin ‘teröre karşı savaş’ sloganıyla başta Afganistan olmak üzere bölgeye yönelmesi, İslâm’ın buradaki konumunu ve ilişkilerini yeniden değiştirdi. Bu dönemde İslâmiyet veya daha yumuşak bir tabirle kimi İslâmi faaliyetler bir güvenlik sorunu gibi görülmeye başlandı. İslâm iki bağlamda ele alındı:

• “extremizm/terörizm ile mücadele”

• “toplumu extremizmden uzak tutma adına mutedil Müslümanlara bile baskı yapan devleti durdurma”

Bu iki kategoriyi kendi değerlerini ve çıkarlarını esas alarak tanımlamakta ve durumdan vazife çıkarmaktadır.

Bu “bilimsel” çalışmalarda 1990’lardan beri doğudan batıdan hatta bölgeden araştırmacıların çoğu İslâm’ı ve Müslümanları kontrolsüz güç olarak nitelendi-rip potansiyel kriz kaynağı olarak görme eğiliminde oldular.

Türkistan’da İslâmiyet’in ele alınışı ile ilgili en ilginç örneklerden biri; gü-nümüz insanının adeta tartışmasız en yaygın bilgi kaynaklarından olan, madde-leri “öznellikten” ve “önyargıdan” arındırılmış, pek çok kişi tarafından yazılmış, toplumun editörlük süzgecinden geçirilmiş, neredeyse “dünyanın” mutabakatı alınmış, özellikte Batı toplumunun temel referans kaynağı haline gel-miş/getirilmiş, dünyada en yaygın en kolay ulaşılan Wikipedia’nın İngilizce versiyonundaki “Islam in Central Asia” maddesidir.8 Bu maddenin daha ilk paragrafının son cümlesi “Bölgede İslâm radikalizmi ve din özgürlüğü günü-müzde sürüp gitmektedir.” şeklindedir. Maddenin önemli bir kısmı nicelik ve nitelik bakımından İslâmi gelişmeleri “terrorism”, “radicalism”, “Islamic mili-

7 Biz makalemizde “Orta Asya” yerine “Türkistan” demeyi yeğledik. Çünkü ilk tabir 19. yüz-

yıldan itibaren emperyalistler ve oryantalistlerce bölgeyi önce tanımlama arkasından askeri ve-ya başka entrümanlarla biçimlendirme siyasetlerine uygun olarak icad edilmiştir kanaatinde-yiz. “Orta Asya” tabiri coğrafi açıdan izafi değerlendirmeleri içerdiği gibi bölgenin kültürel ve siyasi boyutunu da gölgelemektedir. Bu adlandırma, tarih, kültür ve siyasi birlik-bütünlük ye-rine mikro milliyetciliği ikame etme amacına matuftu görünmektedir. Kadim bir isimlendir-me olan “Turkistan” bölgenin etnik, metafizik ve kültürel boyutlarını ve birliğini ifade eder. “Orta Asya ve Turkistan” tabirlerinin kullanımı için bkz. V.V. Bartold, Orta Asya: Tarih ve Uygarlık (çev. Ahsen Batur), İstanbul: Selenge Yayınları, 2010.

8 http://en.wikipedia.org/wiki/Islam_in_Central_Asia erişim 26/07/2012.

Page 12: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

447

tancy”, “radical Islamic terrorist” gibi kavramlarla ele almaktadır. Yazının kay-naklarının çoğu da konuya aynı zaviyeden bakmaktadır.9

Yaklaşım sorununun en ilginç örneklerinden bir diğeri de “resmî İslâm”-“gayriresmî İslâm” kavramları etrafında yapılan tasnif, tartışma ve tahlillerdir. Başta Sovyetologlar olmak üzere Oryantalistler 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren SSCB’deki İslâmiyet’in niteliğini ve niceliğini “resmî İslâm” (official) ve “gayriresmî veya paralel İslâm” (unofficial/parallel) kıskacında ele almışlardır. İddiaya göre;

• Resmî İslâm; öncülüğünü resmi dini kurumlara bağlı resmî din görevli-lerinin yaptığı, şehirlerde veya büyük yerleşim yerlerindeki cami merkez-li dinî anlayış ve uygulamalardır.

• Gayriresmî İslâm ise, şeyhler, işânlar ve pirlerin öncülüğünde daha çok cami dışında yeraltı faaliyetleri şeklinde yürütülen ve yaşanan tasavvuf içerikli dini hayattır. Bu kategorideki İslâm anlayışında Nakşibendîlik, Yesevilik, Kadirilik, Kübrevilik gibi tasavvufi zümreler, örfe dayalı dini hayat, mukaddes mekân/türbe ziyaretleri; gayriresmî camilerde yapılan ibadetler, zikirler, dini eğitim gibi hususlar söz konusudur. Bunların he-def kitlesi daha çok kırsal kesim köyler (kışlak/avul)dir.10

9 Bölgeye güvenlik açısından bakış konusunda bkz. Emmanuel Karagiannis, Political Islam in

Central Asia: The Challenge of Hizb ut-Tahrir. New York, New York: Routledge, 2010; Adeeb Khalid, Islam after Communism: Religion and Politics in Central Asia. Los Angeles: University of California Press, 2007; Vitaly V. Naumkin, Radical Islam in Central Asia: Between Pen and Rifle. Lanham, MD: Rowman & Littlefield Publishers, 2005; Ahmed Ras-hid, Jihad: The Rise of Militant Islam in Central Asia. Berkeley, California: University of Ca-lifornia Press, 2007; Elizabeth Van Wie Davies, Rouben Azizian, Islam, Oil and Geopolitics: Central Asia after September 11. Lanham, Maryland: Rowman & Littlefield, 2007, pp. 1–5; Turgut Demirtepe, “Orta Asya’da Radikalizm ve Teror”, http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=105. Güvenlik zaviyesi örnekleri: N. Lubin, “Islam and Ethnic Identity in Central Asia: A View from Below”, Ro’i, Y. (Ed.), Muslim Eurasia Conflicting Legacies, London: Frank Cass, 1995; A. Zelkina, “Islam and Security in the New States of Central Asia: How Genuine is the Islamic Threat?, Religion, State & Society, 1999, Vol. 27, No. 3-4; S. Wilson, “The Rise of Islamic Militancy in Central Asia: Causes and Consequences”, CSIS Briefing Notes on Islam, Society, and Politics, Eylül 2001, Vol. 4, No. 1; ICG (International Crisis Group) Asia Report, Uzbekistan at Ten: Repression and Instabi-lity, No.21, Osh / Brussels, 21 Ağustos 2001; A. Rashid, “Confrontation Brews among Isla-mic Militants in Central Asia”, Central Asia Caucasus The Analyst, Biweekly Briefing, 22 Ka-sım 2000; Nadim Macit, “Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Demokrasi Kuşağı Oluşturma Planının/Arap Baharının Neresinde?”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Tur-kish World Studies, XII/1 (Yaz 2012), s. 21-68.

10 Bu iddialar için bkz. Alexandre Bennigsen and S. Enders Wimbush, Mystics and Commis-sars: Sufism in the Soviet Union, London 1985, s. 51.

Page 13: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

448

Bu sınıflandırmaya ciddi itirazlardan biri Jo-Ann Gross’dan gelmiştir.11 Gross’un belirttiği gibi bu ikibaşlı/dualist yaklaşım genelde İslâmiyet’i, özelde Türkistan’daki İslâmi hayatı anlamakta ve anlamlandırmakta yetersiz kalmakta-dır. Tarihten günümüze İslâmın mezhepler bağlamında Sünni ve Şii yorumu olmakla birlikte resmî veya gayriresmî bir ayırımı yahut uygulaması görülme-miştir. Türkistan’daki İslâmî hayatın ve kurumların böyle tasnifi Sovyetlerin ideolojik ve siyasi bir yaklaşımıdır. Bu yaklaşımla, İslâmiyet’le ilgili “resmî” kurumların eylem ve söylemleri dışındakiler, yani halkın yüzyıllardır yaşayagel-diği dinî gelenek gayrimeşru ve gayrikanunî sayılmıştır. Bununla Sovyetler, hem doğrudan dini hem de dini içerikli örfü dışlayarak Sovyet insanı imalinde ken-dilerine önemli bir alan açmışlardır.

c. Oryantalist bakış açısı

Bu yaklaşımlarda, dinin bizatihi hayatla bağlantılı niteliği ile dini, temel in-san hakkı ve ihtiyacı olarak görüp yaşamak isteyen bireylerin ve kitlelerin varlığı görmezlikten gelinmektedir.

Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda ister istemez, “oryantalist ba-kış acısı mı acaba?”sorusu akla gelmektedir. Zira bazen bilgi-iktidar ilişkisi bağ-lamında çalışan oryantalizm, Batılı güçlerin Doğulu kavramları, kurumları ve toplumları yeniden inşa etme ameliyesi olarak da tanımlanabilir. Bu cümleden olarak Doğu’nun önemli bir parçası olan Türkistan’da ulusların ve devletlerin yeniden imali ve inşası ile mi karşı karşıyayız? sorusu zaman zaman sorulmakta-dır. Dünya güç merkezleri ve bunların “bilimsel” zeminini temin eden oryanta-listler bu süreçte genel olarak, İslâm kültür ve medeniyeti, mahalli uygulama biçimleri, formlar, fenomenler, resimler, istatistikî veriler gibi kültürel ve beşeri yanı ağır basan unsurları öne çıkarmaktadır. Bununla Batı kamuoyu algısına hitap eden bir Doğu imajı imal etmekte oldukları düşüncesi ortaya çıkmaktadır. Bu imajlar da ister istemez batı kamuoyu tarafından yargılanarak kabul veya red edilmekte, bunun akabinde de emperyalist politikalar devreye girmektedir.12

Oryantalizme göre önemsiz, anlaşılmaz, barbar, karmaşık ve kaos halindeki İslâm dünyası; kapalı bir anlam içeren “Orient”’in bir parçası, Batının ötekisi idi. Medeniyetin temsilcisi olan Batı yayılmacı politikalarını buradan hareketle meşrulaştırıyordu. Türkistan’a gelince kavramlar daha da sertleşiyor, orası “öte-kinin ötekisi” konumuna geçiyor, Rusya’nın Vostok/Orient/Doğu’su oluyordu. Türkistan; coğrafya olarak sırlar diyarı; halk olarak “gayrimedeni” “barbar”,

11 Jo-Ann GROSS, “Resmî” ve “Resmî Olmayan” İslâm Tartışması: Sovyet Orta Asyasında

Tasavvuf”, Çev.: Abdurrezzak TEK, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 1, 2004, s. 279-301

12 Olivier Roy, Yeni Orta Asya’da Ulusların İmal Edilişi (cev. Mehmet Moralı), İstanbul: Metis Yayınları, 2000.

Page 14: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

449

“oryantal ve “güvenilmez”, enerji ve doğal kaynaklar bağlamında ise bölgesel ve küresel güvenliği tehdit eden “terrorist”lerdir.

Türkistan ile ilgili Batı kaynaklı çalışmalarda Sovyet döneminin akabinde kı-sa bir süre;

• bölgenin demokratikleşmesi,

• insani hayat standartlarının yükseltilmesinin gerekliliği vurgulandı.

• Aynı literatürde bir yandan da bölge insanı;

• inançları ve kültürlerinin bir sonucu olarak diktatörlüğe yatkın ve dikta-törlere alışkın,

• çağdaş Batılı hayatın unsurları olan liberal demokrasi, insan hakları, hu-kuk devleti, kendi kendini yönetebilme kabiliyeti gibi evrensel değerlere ve standartlara erişmemiş,

• ilkel hayat süren,

• hayır ve şerrin ne olduğunu bilemeyen kültürün mensupları olarak nite-lendirildi.13

Bu aşamada hemen emperyalist iştahla bu halkların birileri/Batı veya Batılı-laşmışlar tarafından yönetilmesi gerektiği iddiası öne sürülmektedir. Bu izahla-rında oryantalistlerin ileri sürdüğü en yaygın gerekçeler,

• bölgede hâkim olan dini ve kültürel değerlerin yani İslâmiyetin “demok-ratik değerlerden yoksun” (!) olduğu iddiasıdır.

• Hayatın tamamında söz sahibi olan İslâmiyetin de belki tıpkı Hıristiyan-lık gibi reforme edilmesi durumunda, seküler değerlere ve bu arada de-mokratikleşmeye zemin hazırlayabileceği savunulmaktadır.

• Bunun olmaması durumunda “İslâmi karakter” veya oryantal despotizm şeklindeki rejimlerin hâkim olduğu bu coğrafyada demokratik rejimlerin kurulmasının zor olacağı hatta buna layık olmadıkları eski veya yeni or-yantalizm tarafından zımnen söylenmektedir.14

13 Batı oryantalizmi bir süredir Müslüman Doğu’daki siyasi rejimleri “despotluk” veya “tiran-

lık”, yöneticiyi de Oryantal despot veya tiran olarak tanımlamaktadır. Mesela Montesquieu, Batı rejimlerinde eşitsizlik olsa bile bu coğrafyada var olan kanun, gelenek ve kuralların mo-narşilerin yetkilerinin bir şekilde sınırlandırdığını, halbuki Doğu toplumlarında despotların, tebalarını tamamen keyfi ve çoğu zaman zalimane, yönettiklerini ileri sürmektedir. Perry An-derson, Lineages of the Absolutist State, Londra: Verso, 1973, s. 463.

14 Elie Kedouri, Democracy and Arab Political Culture, Washington: The Washington Institute for Near East Policy, 1992, s. 15.

Page 15: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

450

Bunu, ahlaki ve metodolojik bakımdan tutarsız bulan bazı uzmanlarca da, vakıanın din veya kültürden ziyade iç ve dış dinamiklerden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Bu söylemlerde;

• genelde İslâm dünyasında özelde Türkistan’da demokrasi ve siyasi kültür eksikliği,

• doğal kaynak ve enerji zengini rejimlerin (Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi) rant devleti oluşturarak toplumun refah seviyesini yüksek tutup demokratik taleplerini kontrol altında tutmaları,

• buradaki nicelik ve nitelik bakımından zayıf sivil toplum kuruluşlarının böylesi rejimler karşısında varlık gösterememeleri

• ve demokrasi için elzem olan orta sınıfın olmaması ileri sürülmektedir.15

Değerlendirme

Türkistanlılar bağımsızlıkla birlikte dünyanın her yerinde olduğu gibi evren-sel hakları olan dini inançlarına ve değerlerine sarılmak istiyorlardı. Zira İslâm onlar için din olmanın yanında tarih, kültür, başarı ve güven kaynağı idi. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Türkistan, İslâmi dönemde çeşitli bilimsel sahalarda da birçok büyük âlim yetiştirmişti.

Esasen İslâmiyet’in, Türkistan’da, dünya hâkimlerinin “büyük oyunu” denk-leminde siyasi ve diplomatik unsur olarak ileri sürülmesi 1979 Sovyet Afganis-tan işgaliyle başlamıştır. ABD, bu aşamada, varlığını dini-kültürel hafızayı canlı tutan dini semboller, kutsal mekânlar ve diğer enstrümanlarla sürdürebilen İslâmiyet’ten yararlanmaya girişmiş ve dinin siyasallaşma süreci başlamıştır. “Radikal” dini söylemler ve hareketlerin de bununla başladığı söylenebilir.

Bu coğrafyadaki İslâmiyet’in akılcı yorumu diyebileceğimiz Hanefi-Maturidi çizgi ve tasavvufi anlayış Sovyet döneminden beri örselenmiş, adeta içi boşaltıl-mış, bağımsızlıkla birlikte de sanki İslâmiyet’i öğrenmenin yeri Arap dünyası gibi bir tavır geliştirilmiştir. Bu tavır sonunda gelinen noktada büyük oranda makuliyetten, tasavvuftan, tarihten ve kültürden uzak Selefilik ikame edilmeye çalışılmıştır.

Tabiidir ki, Sovyet dönemindeki dinsizlik, hatta din ile mücadele siyaseti İslâmiyet’i, bilgi, düşünce, duygu ve amel bakımından derinden etkiledi. Sahih dini bilgi kaynaklarından mahrumiyet cehalet, hurafe ve bid’atleri yaygınlaştır-dı. Bu bağlamda şunu söylemek gerekir ki, dini duygu ve değerlerin bir kısmı,

15 Lisa Anderson, “Democracy in the Arab World: A Critique of the Political Culture Appro-

ach”, Rex Brymen (et al), Political Liberalization and Democratization in the Arab World Theoretical perspective, Boulder: Lynee Rienner, 1995, s. 89; A. R. Norton (der.) Civil Soci-ety in the Middle East, Leiden: Brill, 1996.

Page 16: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

451

geleneksel kültürel değerler (örf/adetler) olarak süregelmiştir. Bu miras bugün de dini hayatın ihyasında kurucu rol oynamaktadır.

Yukarıda değindiğimiz gibi, bölge yönetimlerinin radikalizm ile mücadele siyasetleri mutedil Müslümanlarda baskıya yol açınca istemeden de olsa radika-lizme kayışlar başlamıştır. İlaveten resmi dini kurumların sunduğu İslâm halkın güvenini henüz yeterince kazanabilmiş değildir.

Herhangi bir coğrafyada olduğu gibi Türkistan’da da ibadetlerin artması, dini kurallara uyulması, dini eğitim kurumlarının açılması, müzeye çevrilmiş veya harap olmuş ibadet yerlerinin imarı ve camilerin inşa edilmesi, kutsal mekânlara ziyaretlerin başlaması normal gelişmelerdir.

İslâmiyet’e bölgede, inanç, ibadet, kimlik, tarih, kültür, ekonomi, coğrafi vb. açılardan bakmak daha nesnel görünmektedir. Sovyet sonrası Türkistan’daki çoğu dini faaliyet, bölgenin asıl kimliğine ve mecrasına oturmasında sorunların çözümünde bir unsur olarak değerlendirilebilirdi. Esasen bölge Müslümanları-nın istediği dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan insanlarınkinden farksızdır. Talep edilen, Taşkent’li cedidci Münevver Kari’nin 20. yüzyıl başlarında ifade edip risale olarak yazdığı gibi, Havaic-i Diniye dediğimiz temel dini bilgi ve uygulamalardır.

KAYNAKLAR “Foreign Religious Education and the Central Asian Islamic Revival: Impact and Pros-

pects for Stability”, Central Asia-Caucasus Institute & Silk Road Studies Program, March 2010, Singapore.

“Text of New Laws on Religion Published in Uzbekistan”, RFE/RL Newsline, Vol. 2, No. 97, 22 Mayıs 1998.

Anderson, Lisa, “Democracy in the Arab World: A Critique of the Political Culture Approach”, Rex Brymen (et al), Political Liberalization and Democratization in the Arab World Theoretical Perspective, Boulder, Lynee Rienner, 1995.

Anderson, Perry, Lineages of the Absolutist State, Londra, Verso, 1973. BARTOLD, V. V., Orta Asya: Tarih ve Uygarlık, çev. Ahsen Batur, İstanbul: Selenge

Yayınları, 2010. BENNIGSEN, Alexandre, WIMBUSH, S. Enders, Mystics and Commissars: Sufism in

the Soviet Union, London, 1985. DEMİRTEPE, Turgut, “Orta Asya’da Radikalizm ve Teror”,

http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=105. EL-ISFÂHÂNÎ, Râgıp, el-Müfredat, Kahire 1381. GROSS, Jo-Ann, “Resmî” ve “Resmî Olmayan” İslâm Tartışması: Sovyet Orta Asya-

sında Tasavvuf”, Çev. Abdurrezzak Tek, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Der-gisi, Cilt. 13, Sayı. 1, 2004, s. 279-301.

http://en.wikipedia.org/wiki/Islam_in_Central_Asia.

Page 17: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

452

http://www.İslâmicawakening-centralasia.org/tk/statement-reports/ ICG (International Crisis Group) Asia Report, Uzbekistan at Ten: Repression and

Instability, No. 21, Osh / Brussels, 21 Ağustos 2001. İlmuhal I, TDV yay., Ankara, 2006. KARAGIANNIS, Emmanuel, Political Islam in Central Asia: The Challenge of Hizb

ut-Tahrir, New York, Routledge, 2010. KEDOURI, Elie, Democracy and Arab Political Culture, Washington, The Washing-

ton Institute for Near East Policy, 1992. KHALID, Adeeb, Islam after Communism: Religion and Politics in Central Asia, Los

Angeles, University of California Press, 2007. LUBIN, N., “Islam and Ethnic Identity in Central Asia: A View from Below”, Y. Ro’i,

(Ed.), Muslim Eurasia Conflicting Legacies, London, Frank Cass, 1995. MACİT, Nadim, “Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Demokrasi Kuşağı Oluşturma Pla-

nının/Arap Baharının Neresinde?”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, XII/1 (Yaz 2012), s. 21-68.

MUMINOV, Aşirbek, “Traditional and Modern Religious-Theological Schools in Cent-ral Asia”, Lena Jenson and Murad Esenov (Eds.), Political Islam and Conflicts in Rus-sia and Central Asia, Stockholm: Utrikespolitiska Instittutet, 1999, s. 101-111.

NAUMKIN, Vitaly V., Radical Islam in Central Asia: Between Pen and Rifle, Lanham, MD, Rowman & Littlefield Publishers, 2005.

NORTON, A. R. (Ed.), Civil Society in the Middle East, Leiden, Brill, 1996. RASHID, A., “Confrontation Brews among Islamic Militants in Central Asia”, Central

Asia Caucasus The Analyst, Biweekly Briefing, 22 Kasım 2000. RASHID, Ahmed, Jihad: The Rise of Militant Islam in Central Asia, Berkeley, Califor-

nia, University of California Press, 2007. ROY, Olivier, Yeni Orta Asya’da Ulusların İmal Edilisi, çev. Mehmet Moralı, İstanbul,

Metis Yayınları, 2000. TEHÂNEVÎ, Keşşâfu Istılâhâti'l-Fünûn, İstanbul 1404/1984. VAN WIE DAVIES, Elizabeth, AZIZIAN, Rouben, Islam, Oil and Geopolitics: Central

Asia after September 11, Lanham, Maryland, Rowman & Littlefield, 2007, s. 1-5. WILSON, S., “The Rise of Islamic Militancy in Central Asia: Causes and Consequen-

ces”, CSIS Briefing Notes on Islam, Society, and Politics, Eylül 2001, Vol. 4, No. 1. Xalq Sozi, 19 Mayıs 1998. ZELKINA, A., “Islam and Security in the New States of Central Asia: How Genuine is

the Islamic Threat?”, Religion, State & Society, 1999, Vol. 27, No. 3-4.

Page 18: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

453

The Problem of Viewpoint in the Works on Islam in Turkestan

Prof. Dr. Seyfettin Ersahin

ABSRACT

n this article we made some observations how the terms of the reli-gion, Islam and Muslims in Turkestan is perceived during the post-Soviet era internally and externally. In this context we tried to

answers to the following questions: Should the developments in Turkes-tan in the name of religion/Islam be seen as an effort from devoted Mus-lims to rebuild themselves in order to live in community with peace but also with their inner-selves? Contrarily should those developments be seen as a radical up-rise that threatens local, regional and global stability? Last but foremost, how factual is the point of view of the ‘scientific’ work on this topic?

What Islam means to people of Turkestan, i.e. Turks is also important to enlighten the topic. To them Islam represents history, culture, identity, confidence, pride, success, the most important aspect of their presence in

I

Page 19: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

454

the world, but also the only national source to fill the gap in spiritual life that was left by the Soviets.

Research in Islam in Turkestan is an effort to rediscover the experience of Islam to harmonise other cultures, to make sense of the richness in the unity, to understand effects of cultural interactions on religious identities and appreciate Islam’s ability to continue its presence under the Karahi-tay idolatry and Soviet atheism.

It is assumed that there are some problems in the approaches on post-Soviet era both within from Turkestan and outside. The views of local authorities and some elite circles of Turkestan differ. Some officials of lo-cal authorities maintain an atheist approach and are strictly against any religious activity whereas some consider Islam as a guarantee of commu-nal stability, source of local and regional security and a unity point. Meanwhile, some religious groups from Muslim countries see Turkestan as a needy region for faith. They try to expose their interpretation of Is-lam to the region.

Most of the researches and works of non-Muslim world on the area car-ries subjectivity, are self-defined and takes the topic as a threat to secu-rity. Some of the work also has a mission of civilising the region and fo-cus on the natural resources of the region from an economic point of vi-ew. Extremism and terrorism are one of the two main terms used heavily in this field of work carried by orientalists.

The common orientalist approach to Turkestan tends to ignore the fact that religion has direct relationship with lives and essentially the freedom to practise religion is a human right. At this stage, with an imperialist greed, it suggests that people of Turkestan should be ruled by the trustworthy, frankly, Western or westernized people. To support this thesis orientalists argue Islam, or at least the Islamic culture in Turkestan, lacks the democratic principles and is not compatible with democracy. Furthermore they extend thesis and suggest that Islam should be refor-med like the Christianity so that it doesn’t cover all the aspects of life. An Islamic view that is secular can only achieved by doing so.

Page 20: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

455

Проблема Взглядов на Работы об Исламе в Туркестане

Профессор Доктор Эршахин Сейфетдин

РЕЗЮМЕ

статье дается определение внешней и внутренней оценки отношений между исламом и Туркестаном в постсоветский период. В этой связи необходимо ответить на следующие

вопросы:

Вместе с обретением независимости в Туркестане религия/ислам получил новый виток развития. Это стремление перестроить себя и жить в мире с собственной сущностью и окружающей средой? Или это радикальное движение, подвергающее опасности местную, региональную и глобальную безопасность? Насколько конкретны научные работы в этом направлении?

Для правильного освещения темы необходимо выявить реальное значение ислама для населения Туркестана. Для них ислам стал самым важным элементом их истории, культуры, национальной сущности и уверенности в себе, успеха и завоевания своего места в мировом

B

Page 21: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

I. Cilt: Tanımadan Tanımlamaya

456

порядке, кроме этого ислам заполнил их духовную пустоту, возникшую после развала Советского Союза.

Исследования ислама в Туркестане – это прежде всего усилия, приложенные для определения взаимодействия этой религии с чужими культурами и традициями, разнообразие в выполнении мусульманских канонов, включая суфийские направления, культурное влияние на процесс формирования религиозного мировоззрения, жизнеспособность веры в пику идолопоклонству каракитаев и монголов и атеизму Советов.

Вместе с этим тема ислама в Туркестане в постсоветский период как с внутренней, так и с внешней стороны, имеет некоторые вопросы. Местные полномочные лица и некоторые слои мусульманского общества имеют различные мнения по данной проблеме. Часть населения до сих пор придерживается атеистических взглядов и выступает против религии, другая часть выдвигает ислам как идею, образующую фундамент общественной целостности и стабильности, гарантирующую национальную и региональную безопасность, независимость, благосостояние и духовное развитие.

Некоторые государства, режимы и религиозные образования мусульманского мира смотрели на постсоветские общества, нуждающиеся в вере и испытывающие духовный голод, как на регион, требующий помощи в формировании религиозных идей и взглядов.

Немусульманский мир ставил целью провести работу по созданию сувернитетов на основе национального самосознания, беря на себя миссию цивилизовать регион, учитывая огромное значение природных запасов, расположенных на этих территориях.

Западный мир подал ислам и связанную с ним деятельность в постсоветском Туркестане как проблему безопасности. Отношение складывалось в двух вариантах: «война с экстремизмом/терроризмом» и «давление на государство, которое под видом борьбы с экстремизмом/терроризмом задевает умеренных мусульман».

С точки зрения ориентализма, работы, проведенные на запади, имеют общий характер. В таком подходе характеристика религии в личной жизни дается без учета личности и масс, желающих самой религии, прав и удовлетворения человеческих потребностей.

Ориентализм, работающий порой в направлении наука-власть, понятия запада о востоке представляет как работу по перестройке обществ. Видим ли мы работу по новому строительству стран и государств Туркестана, являющегося важной частью Вотсока? Мировые центры и ориенталисты, образующие их «научный» фундамент, отдают приоритет наиболее давлеющим культурным и личным элементам исламской культуры и цивилизации – местным типам, феноменам, статистике и формам их применения. Отсюда появляется понятие, создающее

Page 22: ORTA ASYADA SLÂM - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226857/2012/2012_ERSAHINS.pdf · mektedir. Biraz daha özele inersek terim olarak “hak din; akıl sahiplerini kendi tercihleriyle

Erşahin, Türkistan’da İslâmiyet Çalışmalarında Bakış Açısı Sorunu

457

восточный имидж, обращающийся непосредственно к взглядам, образующим западное общественное мнение. Этот имидж, хочет он того или нет, подвергается критическому взгляду западного общественного мнения, после чего принимается либо отторгается, при этом в действие вступает механизм политики империализма.

По ориентализму исламский мир представляется незначительным, непонятным, варварским и хаотичным, да и само понятие «ориент» в частности включает в себя значение «за пределами запада». Захватническая политика Запада, представляющая собственную цивилизацию, своими действиями старается узакониться любыми способами. Если говорить о Туркестане, то здесь эта политика становится более жесткой, так как эта территория получает значение «за пределами пределов», то есть Востока России. Туркестанский регион – страна тайн, абсолютно «нецивилизованная», «варварская», «небезопасная», из-за на наличия природных богатств является очагом «терроризма», угрожающего региональной и глобальной безопасности.

На этом этапе империалисты выдвигают идею о необходимости управления этими народами Западом либо прозападными правительствами. Эту идею поддерживают т всячески распространяют ориенталисты, дополняя ее утверждением о том, что в исламе, в его культурных и религиозных ценностях, «отсутствует идея демократии»(!). Кроме этого защищается мысль, что ислам, как и христианство может создать нормальные условия жизни только в случае проведения реформ, способствующих секуляризации и демократизации. Если этого не сделать, в регионе будут править восточный деспотизм и правительства «исламского толка», что затруднит создание демократического государства, да и те не будут светскими. Таким образом, так или иначе, ориенталисты завуалировано поддерживают империалистические интересы.

С точки зрения морали и методологии это выглядит непродуманным и непоследовательным, все эти утверждения почему-то не учитывают реальные религиозные и культьрные основы, опираясь только на внешнюю и внутреннюю динамику. В данном выражении рассматриваются недостатки демократической культуры и политики в исламском мире и в частности в Туркестане, контроль над требованиями демократии за счет высокого уровня жизни путем создания сырьевых стран режимами, обладающими природными богатствами (как Казахстан, Узбекистан, Туркменистан), наличие слабых гражданских обществ с точки зрения качества и количества, что не позволяет противостоять указанным выше режимам, а также отсутствие среднего класса, необходимого для формирования демократии.