Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
OSMANLI İLİM, DÜŞÜNCE VE SANAT DÜNYASINDA
BALKANLAR
Milletlerarası Tartışmalı İlıni Toplantı · 07-09 Mayıs 2014:
Toplantı Yeri: ~ Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi,. Edirne
İstanbul2014
NİYAZİ-İ MISRİ,NİN MAKEDONYA ÜSKÜP MİLLİ
KÜTÜPHANESİ,NDEKİ CÖNKLERDE YER ALAN
ŞİİRLERiNE DAİR
Ramadan DOGAN•
Giriş
Halvetiye tarikatının Niyaziyye veya Mısriyye kolunun kurucusu, bü
yük bir mutasavvıf, Yunus ekolünün güçlü bir takipçisi ve sılfi bir şair olan
Niyazi-i Mısri, Genç Osman'ın tahta çıktığı 12 Rebiülevvel 1027/8 Şubat 1618'de bir Cuma gecesi Malatya'da dünyaya gelmiştir. 1
Babası Soğanlı eşrafından Nakşibendiyye tarikatı mensubu
Sağancızade Ali Çelebi'dir.2 Şairin asıl adı Mehmet'tir, Niyazi ve Mısri ise mahlaslarıdır. Mısri diye anılmasının sebebi ise tahsilini Mısır'da yapmış
olmasındandır.3
Küçük Mehmet, bfraderi Ahmet'le beraber köyünde ilk tahsiline baş
lar. Kıraat, kitabet, ilmihal gibi ilk eğitimden sonra Malatya'nın meşhur ilim adarnlarından tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf dersleri alarak tahsilini tamamlar.
Camilerde dersler okutur, vaazlar verir. Bu sırada tasavvufa merak salan
Niyazi, genç yaşta Malatyalı Halveti şeyhi Hüseyin Efendi'ye bağlanarak der
vişliğe soyunur. Bu durumu, Mevtı'idü'l-İrfan isimli eserinde şöyJe açıklar:
Ben doğum yerim olan Malatya' da ilk ilim tahsilinde bulunduğum sırada,
kalbirnde sfıfl tarikatını bilmek arzusu vardı. Önce onların meclislerine, toplantılarına muhaliftim, gitmezdim. Fakat sohbetleri bereketlyle günden güne şevkim arttı.
• Yrd. Doç. Dr., Trakya Üniversitesi llahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü, [email protected] 1 Kenan Erdoğan, Niyazi-i Mısri Divanı, Ankara, Akçağ Yayınları, 2008, s. 43. 2 M. Süreyya, Sicill-i Osmani, İstanbul1311, C. 4, s. 193. 3 Erdoğan, a.g.e., s. 46.
626 OSMANLI İLİM, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
Nihayet Halveti şeyhlerinden birisine bağland.un. Bab~ beni ona gitmekten alıkoyuyor, kendi şeyhine götürmek istiyordu. O zat Nakşibendiyye'dendi ve bana göre
kamil değildi.4
Hayatı hakkında pek çok araştırmada çeşitli bilgiler yer almakla bera
ber, bu konuya çok fazla değinmeyeceğim. Ancak, bulunduğwnuz güzide
şehri ilgilendirmesi açısından Niyazi'nin Edirne'ye daveti mevzusunu da
paylaşmak istiyorwn. Niyazi'nin şöhretini ve kerametierini duyan Fazı! Ahmed Paşa, N. Mehıned adına onu Edirne'ye davet eder. Niyazi, bu davete
icabet eder. Kırk gün burada kalarak saygı ve hürmet görür. Daha sonra İstanbul'a, oradan da Bursa'ya döner. Kaynaklara göre Niyazi, ikinci kez Edir
ne'ye gelmiştir. Konuyla ilgili N. Mehmed'in Mısri'yi davet ettiği bir mektu
buna yer verilir. Bu mektup, muhtemelen vaktinin büyük bir kısmını Edir
ne'de avcılıkla geçiren N. Mehmed'in Mısri'yi davet ederek duasını istediği
mektuplardan biridir. Bahsi geçen mektubu aynen burada zikretınekte fayda
vardır. Mektup şöyledir:
Hatt-ı hümayıln-ı saadet-makrıl.num, vaki oldu ki sen Mısri Efendi'sin, Kut
bu'l-arifinsin. Mesmii-ı hümayılnum olmuştur ki, memalik-i mahrtisamdan Bursa'ya saadetle teşrifbuyurmuşsunuz. Envar-ı kudiimunuzla alemi tenvir eylerlikten maada kalhimizi mesriir buyurmuş iken senin gibi bir veliyy-i mükerrem benim devletimden memalik-i mahrtisemden dCır ve mehcCır olmak layık-ı devlet değil idi. Velakin bunda nice hikmet-i ha.fiyye ve eltaf-ı ilahiye olması emr-i mukarrerdir. Yine o sırra sultanım a1emdir. Teeddüben davet terk olundu. Saadetle te.şrif buyurursanız başı
mız üstünde yeriniz vardır. Devlet-i aliyyem her-karar olması ve asakir-i İslamın
mansCır olmasının duası rica olunur. Baki siz a'lemsiz ... 5
Buradaki asıl gayemiz, Mısri'nin bahsi geçen kütüphanedeki on beş şi-iri ve birnebze olsun bu şiirlerin muhtevasına işaret etmek olacaktır.
ı. İlahi-yi Devran6
Gül müdür bülbül müdür şol 3.lı u efgan eyley~n Ten midir ya can mıdır hem 'arşı seyran eyleyen (ya Hti)
"Erdoğan, a.g.e., s. 46-47. 5 Erdoğan, a.g.e, s. 60-61. 6 Şiirlerin tamamı, Abdülkadir Hayher ve Kamil Akarsu'nun birlikte hazırladıkları "Osküp Milli Kütüphanesinde Bulunan Cönklerdeki Manzum Eserlerin Tespiti"
. konulu proje metninden alınmakla birlikte bahsi geçen kütüphanede cönklere müracaat edilmiş ve yeniden okuma yoluna gidilmiştir.
NİYAZİ-i MISRİ'NİN ŞİİRLERiNE DAİR
Kimdir anı bana göster şol sularda turmayup
Ruz u şeb yüz üstüne •aşk ile cevlan eyleyen (ya HuY
Bade birdir sili bir meclisteki yarin da bir
Badenin keyfiyyetini kimdir elvan eyleyen (ya H u)
Kiminin mescidde boynun eğdirip zahid kılar
Kimini meyhanede serhoş u sekran eyleyen (ya Hu)
Nar u bad u ab u hakin gel haber ver aslını
Kim bunların her birini emre ferman eyleyen (ya H u)
Ay u gün yıldızları kim döndürür vergi! haber
Hem ne sır içün dönerler bunca devran eyleyen (ya H u)
Görse mahbubu gönül bi-ihtiyar ma'il olur
Ehl-i derd ·uşşakı kimdir zar u giryan eyleyen (yaHu)
Ey Niyazi kim vücudun terk ederse ol durur
Cümle yüzler içre ol bir yüzü seyran eyleyen (ya H u)
627
OMCT-I, 164/ OMCT-II, 176.8
İlk ilahide şair, figan eden varlığın bülbül olduğunu çok iyi bildiği hal
de, güzel bir tecahül-i arifyoluyfa, acaba gül mü yoksa bülbül müdür inleyen,
diye şiirine soru sorarak başlamaktadır. Devamında arşı seyr eyleyenin ten
mi yoksa can mı olduğunu sormaktadır ki bunu da gayet iyi bilıpektedir; zira
seyr ü sefer eden ten değil, candır.
Sonraki mısralarda dünyadaki, hatta kamattaki tüm varlıkların Allah'ı
anlattığım ve zatını bildirdiğini, tüm kamatın yegane sahibi ve kendisine aşık
olunacak tek varlığın Allah olduğunu dile getiriyor.
7 Bu şiir Kenan Erdoğan neşrinde on beş beyittir; "ya Hıl" nidalan ise cönklerde yer almaktadır. 8 Buradaki ifadeler, Üsküp Milli Kütüphanesi'ndeki cönklerin tasnif yerini belirtmektedir.
628 OSMANLI İLİM, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
2. İlahi
Ey garip bülbül diyarın kandadır
Bir haber ver gülizarın kandadır
H uma kuşu gibi yüksek uçatsın
Uçup uçup kanatların açarsın
Aşk ucundan ne diyara kaçarsın
V ar senin elbet gülizarın kandadır
Bu diyarda kimseye yar olmadın
V ar senin ol ihtiyarm kandadır
Gökte uçarken yere indirdiler
Çar unsur bendierine vurdular
Nılr U<en adın Niyazi kodular
Var (senin) ol ihtiyarın kandadır
OMCT-II, 167.
İkinci şiirde şair, bülbüle seslenerek gülünün nerede olduğunu, diyarı
nın neresi olduğunu sorduktan sorıra Hüma kuşu gibi yüksek menzillerde
uçtuğunu, bu aşk yolunda kanat açtığını, bu mekanda kimseye sevgili olma
dığını, gökte seyr ederken yere indirildiğini, aşk yolunda çok sıkıntılar çekti
ğini, nur iken adını Niyazi koyduklarını ifade ediyor.
3. İlahi Ey sanem n' oldun cana kasdın var
. Bağrımı deldin kana kasdın var
Gör beni n' oldum saranp soldum
Vaslın umarken hicrana kasdın var
Bu vücıldurnu odlara yakdın
Canımdan gayn ya ne kastın var
Başım önünde çevgan elinde padişahım
Çalmadan gayri ya ne kasdın var
NİYAZI-i MISRİ'NİN ŞİİRLERiNE DAiR
Orunadık başım kavgaya saldım
Ben de bildirn padişahım seyrane kasdın var
Bu Niyazi'yi ağlatdığından
Anlanur kim ilisana kasdın var
OMCT-II, 172.
629
Bu şiirde yine şair gerçek Sevgili'ye, hakiki Dost'a sesleniyor ve şöyle diyor: "Senin uğruna başımı, canımı hatta tüm varlığıını feda etmeye hazı
rım. Bu garip Niyazi'yi doğarken ağlatmanın sebebi, galiba ona bir ihsanda
bulunacaksın, bunu görebiliyorum."
4. İlahi-yi Ni yaz
Uyan gözün aç durma yalvar güzel Allah'a
Yolundan özün ayırma yalvar güzel Allah'a
Bir gün bu gözün görmez hem kulağın işitmez
Bu fırsat ele girmez yalvar güzel Allah'a
Her geeeni ka' im ol hem gündüzü sa' im ol
Hem zikr ile daim ol yalvar güzel Allah' a
Her vakt-i seherde bin lütfu olur Allah'ın
Ol vakitte uyar canın yalvar güzel Allah'a
Gel imdi Niyaziyle dergaha niyaz eyle
Hacatı dıraz ey le yalvar güzel Allah' a
OMCT-II, 172.
Allah'a niyaz başlığıyla oluşturduğu bu bölümde, şair kendisinden baş
layarak herkese sesleniyor. Gaflet uykusundan uyan ve güzel olan Allah'a yalvar, diyerek sözüne devam ediyor. Bu fırsatı kaçırma, zira bu nimetler bir
gün elinden gider, diyerek hem lkendisini hem de tüm insanlığı uyarıyor.
Soma da gece gündüz Mevla~ya yalvarınanın gerektiğini; zira seher vaktinde Allah'ın lütfunun bol olduğunu, dile getiriyor.
630 OSMANLI İLİM, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
5. İlahi
Hüda da'vet eder elhamdülillah
Bu can Hak.k'a gider elhamdülillah
Hakikat şehrine çün rihlet oldu
Gönül durmaz i ver elhamdülillah
Duyaldan can u dil vasl-ı babibi
Hem okur hem yazar elhamdülillah
Yakın geldi tulü'a şems-i rô.hum
Bugün günüm doğar elhamdülillah
Ölüm dedikleridir halvet-i yar
Kamu ağyar gider elhamdülillah
Şehadet mansıbıdır 'ali mansıb
Bize veriliser elhamdülillah
Gözükdü ma' na yüzünden cemili
Boz~du hep suvar elhamdülillah
Bilişdik bunda hep ilisanlar etdi
N asibirniz kadar elhamdülillah
Ne gam giderse dünyadan Niyazi
Visaline erer elhamdülillah
OMCT-II, 172.
NİYAZİ-i MISRl'NİN ŞİİRLERiNE DAiR 631
Bu ilahide Niyazi şunları söylüyor: "Mevla her dem bizleri davet ediyor, bu can yalruz Hakk'a gitmelidir. Hakikat şehrine seyahat için gönül acele etmektedir. Bu can sevgiliye kavuşmayı duyduğundan beri hem okur hem de yazar, elhamdülillah. Ölüm dedikleri sevgili ile halvettir, tüm gelenler bir gün · elbet gidecektir. Bu dünyaya Mevla'yı bilmek üzere geldik, Allah bizlere nasibimiz kadar ilisan eyledi, elhamdülillah. Niyazi eğer bu dünyadan giderse gam değil, bu hal ile vuslata erer, elhamdülillah."
6. İlahi Mescid ü meyhanede hanede viranede
Ka'be'de puthanede çağınnın dost dost
Sular gibi çağ çağ dolaşırım dağ dağ
Hayran bana sayr u sağ çağmrım dost dost
Geldim cihana garib oldum güle andelib
Her dem ciğerler delip çağırırım dost dost
Arar idim kandadır kanda değil candadır
Bilür iken bendedür çağırının dost dost
Hep görünen dost yüzü andan ayırınarn gözü
Gitmez dilimden sözü çağınnın dost dost
Derya olunca nefes parelenince kafes
Ta kesilince bu ses çağırırun dost dost
Geldim o dost ilinden koka koka gülünden
Niyazi'nin dilinden çağınrım dost dost
OMCT-II, 172.
Bu ilahide de Niyazi, Mevla'yı aramaktadır, Hz. İbrahim misali. Aradı
ğı yerler arasında meyhane, mescid, puthane ve Kabe de vardır. Meyhane,
632 OSMANLI İLİl\11, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
tasavvufta aşkın öğrenildiği yerdir, dostların sohbet meclisi, kulun aşk ve
şevkle Rabb'ine münacat mahalli ve ka.mil mürşidin kalbidir.9
Sular gibi çağlayarak, dağ dağ dolaşarak gerçek sevgitiyi aramaktadır.
Her dem bülbül misali garip bir halde dolaşıp ciğerlerini pare pare edip yari
ni aramaktadır. Bu arayışlar, sevgilinin sadece canda olduğuna sevk eder,
şairi. Görülen ne var ise sevgitiyi anlatır. Daima Allah diyerek zikri dilinden hiç gitmez. Her yerde dost dost diye ah u figan eder.
7. İlahi Ariflere esrar-ı Hüda'dan haberim var
A.şıkiara dildar-ı bekadan haberim var
Ey firkat oduna yanuban bağn köyünen
Gel kim yarana dürlü devadan haberim var
Girmekteb-i irfana oku ademin ilmin
Alimiere bu ilm-i künadan haberim var
V echinde yedi Fatiha ayatı yazılmış
Ademdeki ayat-ı Hüda'dan haberim var
Adem yüzü ol yüze mukabil dedi Ahmed
Bu sözde olan remz ü imadan haberim var
Adernde bulup vasf-ı ilahiyi Niyazi
Ol mecma-ı evsaf-ı 'amadan haberim var
OMCT-II, 176.
9 Süleyman illudağ, TasavvufTerimleri Sözlüğü, İstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2001, s.
248
NİYAZI-i MISRİ'NİN ŞİİRLERiNE DAİR 633
Bu ilahide Mısri, Mevla'dan irfan sahibi olanlara Hakk'ın sırlarından
bazı haberlerinin olduğunu, aşıklara da o baki sevgiliden haberlerinin olduğunu ifade ediyor. Ayrılık ateşiyle gönlü yananlara türlü türlü deva haberlerinin varlığından bahsediyor. İrfarı mektebinde varlığın ilmini okumak gerektiğini ve ilimlerebu varoluş ilminden haber vereceğini dile getiriyor.
Fatiha Suresi'ndeki yedi ayetten bahsedeceğini ve insanoğlundaki mucizelerden haberler söyleyeceğini anlatıyor. Ademoğlunun Mevla'dan taşıdığı izleri tüm ayrıntılarıyla anlatacağını ifade ediyor.
8. İlahi can bu ilden göçmedin cinaru bulmazsa ne güç
Yarini terk etmeden yararn bulınazsa ne güç
Sureti insan içi hayvan olursa kişinin
Taşlar ile dö~nüp insanı bulınazsa ne güç
Erıİiişin gönlü evinde babr-ı 'uroman gizlidür
D3..iına susuz gezüp ummaru bulmazsa ne güç
Bunda gelmekden murad çün kim Hakk'ın irfarudır
Ey Niyazi kişi ol irfanı bulmazsa ne güç
OMCT-ll, 176.
Eğer ki can, bu dünyadan göçmeden evvel cananı bulmaz ise durum güç; yilrini terk etmeden yararn bulmaz ise de hal çok zor. Kişinin sureti insan olup da içi hayvan olanın taşlar ile döğünmesi gerektir.
Ermişlerin gönül evinde okyanus denizi gizlidir, daima susliz gezip de bu urnmana ulaşamaz ise durum yine güçtür. Bu dünyaya gelmekten maksat, Hakk'ı bulabilmektir; ey Niyazi, kişi o irfana eremez ise durum daha da güçtür.
9. İlahi Belürse veeh-i canarn bu cism ü caru n' eylerler
Görünse şemsin envan meh-i tabarn n' eylerler
634 OSMANLI İLİM, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
Bugünkü cennet-i irfana dahil olsalar uşşak
Yannki va' d olan huri veya gılımlnı n' eylerler
Bugün a'ma olan yann dah~ a'ma olur elbet
Aça gör can gözün kim bi-basar nadanı n' eylerler
Sülılk ehline irfan kıblesidür senune vechullah
O veche kul olanlar ta' at u noksaru n' eylerler
Niyazi 'küntü kenz'in sırrını kendinde buldunsa
Süleyman tahtını ya hikmet-i Lokman'ı n' eylerler
OMCT-I, 133.
Cananın yüzü görülse bu cismi ve canı kimse istemez, zira güneşin ışı
ğı görünse kişi parlak ayı ne yapsın, onu istemez. Eğer aşıklar bugünkü irfan
cenn~tine girseler, y~ınki vaat edilen huriyi ne yapsınlar. Bugün burada kör
olan yarın elbet daha da kör olacaktır; ey can gözünü aç, zira gözsüz cahili ne ederler. Allah'ın Yüzü, sülılk ehline irfan kıblesidir, o Cemal'e kul olanlar,
itaat ve noksanı neylesinler.
Ey Niyazi, 'küntü kenz'in sırrına vakıf oldun ise Süleyman'ın tahtını
veya Lokman'ın hikmetini ne yapacaksın.
10. İlahi
Rurnılz-ı enbiyayı vakıf-ı esrar olandan sor
Ene'l-Hak sırrını candan geçip her-dar olandaı,ı sor
Yürü var ehl-i tecridi 'alayık ehline sor
Anı can u ciharu terk edip deyyar olandan sor
Gehi kalırın gehi lütfun kemalin bilmek istersen
Fena-ender-fenada yok olup hem var olandan sor
NİYAZI-i MI SRi'NİN ŞİİRLERiNE DAİR
Muzarıf olmak istersen maarif sırrına ey dil
Rumuz-ı sırn aşka tilib-i didar olandan sor
D ila bu Mantıku,t-Tayn fesahat ehli anlamaz
Bunu ancak ya 'Attar u yahud Tayyar olandan sor
Anadan doğma gözsüzler kemahi görmez eşyayı
Niyazi veeh-i dil-darı ulu'I-ebsar olandan sor
OMCT-I, 133.
635
Nebilerin işaretini sırlara vakıf olandan sor, 'ene'l-Hak, sırrını da ca
nından geçip darağacına asılanlardan sor. Kahır ve lütuf olgunluğunu bilmek istersen eğer, hem fena içinde yok olan hem de var olandan sor.
Ey gönül! Bu Mantıku't-Tayr'ı fesahat ehli anlamaz; ancak bunu Attar
veya Tayyar anlar. Anadan doğma kör olanlar eşyayı göremez, ey Niyazi sevgilinin cemalini hasiret sahibi olanlardan sor.
u. ilahi
Aşkın meyine ben kana geldim
Şevkin narına hoş yana geldim
Şem-'i tevhidi gördüm yakmışlar
Gitti kararırn pervane geldim
Halka-i zikri kurmuş 'aşıklar
Ben de salınında cevlana geldüm
Mecntin'urn bugün Leyla derdinden
N' eylerim aklı divane geldim
Sinan-ı ürnmt'nin hak-i payine
Sürmege yüzüro sultma geldim
Yararnı bildim yarimden imiş
Bunda Niyazi Lokman'a geldim
OMCT-I, 133.
636 OSMANLI İLİM, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
Aşkın şarabına ben kandım, şevkin ateşine yandım. Tevhidin mumunu yaktıklarını gördüm, kararım elden gitti ben de pervane gibi geldim. Aşıklar zikir halkasını kurmuşlar, ben de o avluda dolaşmaya geldim. Leyla yüzünden bugün ben Mecnun'um, aklı ne yapayım ki, ben deli divane oldum.
Ümmi Sinan'ın ayak tozuna yüzümü sürmeye sultanıma geldim. Ben yaramın yarimden olduğunu anladım artık, ey Niyazi! Burada ben Lokman hekime geldim.
12. İlahi
Dertliyim derınana geldim derdi olan iniler
Yanmışını aşkın oduna oda yanan iniler
Yaz gelir kuşlar çağnşır ne deyu Allah Hti . Narasından bağ u bahçe bile bağhan iniler
Ağla gözüro inle özüm aklı olan gülmesin Kimisi ah edüp ağlar kimisi nilian iniler
V ah bana ömrüm geçirdim yok yere kıldım günah Hak katında suçlu oldum suçu olan iniler
Ey Niyazi ne yatarsın aç gözünü uykudan Şol kıyamet günlerinde çok günahkar iniler
OMCT-I, 133.
Ben bu dünyada dertliyim, aşkın ateşine yandım sürekli inlerim, bu oda yananlar da daima inler. Yaz gelince kuşlar Allili Allah diye çağnşır, o kuşların narasından bağ bahçe, hatta bahçıvan bile inler. Ey gözüro ağla artık; zira aklı olan gülmez, kimisi ah vah edip ağlar, kimisi ise gizlice ağlar, sen de ağla. Bana eyvahlar olsun ki, ömrümü yok yere harcadıın, günah işledim. Hakkatında günahkar oldum, suçu olanlar o katta hep inler.
Ey Niyazi! Ne yatarsın, gözünü uykudan aç artık, çünkü kıyamet gü
nünde gaflet uykusunda olan günahkarlar hep ağlar.
NİYAZİ-İ MISıli'NİN ŞİİRLERiNE DAİR
13. İlahi
Ol ciharun fahrinin sırrına kurban olayım
Hutbe-i leviilinin şaruna kurban olayım
'Kabe kavseyni evedna'sına kurban olayım
Ben onun ilmine irfaruna kurbann olayım
Ol Ebubekir Ömer Osman Ali dört: yaridir Ol risalet bağının onlar gülü gülzandır Cümle aslıab-ı hidayet rabının envarıdır Ben onun iline ashabına kurban olayım
Ol Hasan Hazretlerine zehr içirdi eşkiya Hem Hüseyirı oldu susuzluktan şehid keza İkisinin aslı neslidir Muhammet Mustafa Ben onun aline eviadına kurban olayım
Her ne denli enbiya vü mürselin kim geldiler Ümmeti olmaklığı Hak'tan temenni kıldılar Evli ya ona Niyazi kul u kurban oldular Ben onun ayağının tozuna kurban olayım
OMCT-I, 133.
637
Bu cihanın övüncünün sırrına kurban olayım, "levlak"10 hutbesinin şanına kurban olayım. "Kabe kavseyni ev edna"sına11 kurban olayım, nihayet ben onun ilmine, irfanına kurban olayım.
Onun Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali diye dört yari vardır, bunlar risalet bağının gülü, goncasıdır. Tüm aslıab-ı ~zin peygamberin yolunun nurlarıdır. Ben o güzel peygamberin ailesine ve ashabına kurban olayım.
10 "Levlake levlak lema halaktü'l-eflak" hadisine telmih vardır. Ya Muhammed, sen olmasaydın ben bu alemi yaratmazdım. 11 İki yay aralığı kadar, hatta daha da yakın bir mesafe, Hz. Peygamber'in Miraç gecesi Allah'a çok yaklaştığını anlatan bir ifadedir.
638 OSMANLI İLİ.M, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
Eşkiyalar hem Hasan hazrederine zehir içirdiler, hem de Hüseyin
efendimizi susuzluktan şehir düşürdüler. İkisinin aslı ve nesli Muhammed
Mustafa' dır. Ben onun bu yüce ailesine ve ashabına kurban olayım.
Ey Niyazi! Her ne kadar enbiya gönderildiyse, hepsi Hak'tan onun
ümmeti olabilmeyi temenni ettiler~ evliyada ona kul ve kurban oldular. Ben
de onun ayağının tozuna kurban olayım.
14. İlahi-yi Makam-ı Eve
Devr edip geldim cihana yine bir devran ola
Ben gidem bu ten sarayı yıkılıp viran ola
Bu vücudum dahi kalka atıla yükler gibi
Şeş cihatırn açıla bir haddi yok meydan ola
Dört yanımda nar u bad u ab u hak ede hücılm
Benliğim onlar alıp bu varlığun talan ola
Kabrime dostlar gelip fikr edeler ahvllimi
Her biri bilmekae bilim valih ü hayran ola
Her kim isterse bu Niyazi derd-mendi ol zaman
Okusun kim sözlerin sırrına mih.man ola OMCT-I, 133.
Bu cihana devredip geldim, yine bir devran ola; ben gideyim bu ten sa
rayı viran olup yıkılsın. Bu vücudum yükler gibi atılsın, her yanım açılsın,
hadsiz bir meydan kurulsun. Dört yanınıdan ateş, rüzgar, su ve toprak hü
cu.m eylesin; onlar benliguru alsın ve varlığım yağma olsun. ·
Dostlar kabrime gelsin ve bilimi düşünsünler; her biri ha.J.iınin vahim
ve hayran olduğunu bilsinler. Her kim o zaman bu dertli Niyazi'yi isterse, onun sözlerini okuyup onun sırlarına misafir olsunlar.
15. İlahi Tende canrm canda canannndır Allah Hu diyen
Dilde sırrrm sırda sübhanımdır Allah H u diyen
NİYAZI-i MISRİ'NİN ŞİİRLERiNE DAİR
Dest-i kudretle yazılmış yüzüne ayat-ı Hak
Sevgimin içinde sübhanımdır Allah H ıl diyen
Cümle a'zadan gelir zikr-i 'ene'l-Hak' na'rası
Cism içinde zar u efgarumdır Allah Hıl diyen
Geceler ta subh olunca inietir bu dert beni
Derdimin içinde dermarumdır Allah Hıl diyen
Yere göğe sığmayan bir mü'minin kalbindedir
Katremin içinde ammarumdır Allah Hıl diyen
Her kim ki kendüden akreb olan dost zatıdır
Ey Niyazi dilde mihmanundır Allah H ıl diyen OMCT-I, 133.
639
Allah hıl diyen tende canım, canda cananımdır, yine Allah hıl diyen,
gönülde sırrım, sırda tesbihimdir. Yüzüne Hakk'ın ayetleri kudret eliyle ya
zılmış olan ve bu halde Allah hıl diyen, sevgimin içinde sübhanımdır.
Ene'l-Hak narası, tüm azalardan zuhur etmekte olan ve Allah hıl di
yen, cisim içinde ah u efgarumdır, benim. Geceler sabaha kadar, bu dert beni
inietir diyen ve Allah hıl diyen, derdimin içinde dermanımdır, benim.
Yere göğe sığmayan, bir müminin kalbindedir ve Allah hıl diyen,
damla içinde bir ummandır. Ey Niyazi! Her kim ki, dostan zatı kendinden
daha yakın olan ve Allah h ıl diyen, gönülde rnisafirimdir, benim ..
640 OSMANLI İLİM, DÜŞÜNCE ve SANAT DÜNYASINDA BALKANLAR
Sonuç
Niyazi-i Mısri'nin şiirlerinde derin bir tasavvufi duyarlılığın olduğu
görülür. Nitekim tercüme-i hill incelendiğinde, rüyasında Abdülkadir-i Geylani'den el alıp, onun işaretiyle diyar-ı Rıim'a hicret etmesi bunu göstermektedir. Tasavvuf ekolünün, yaşadığı asrın önemli temsilcilerinden sayılan Niyazi-i Mısri'nin şiirlerinde Yunus Emre etkisi ve hayranlığı çok belirgin olarak gözlenmektedir. Nitekim,
Niyazi'nin dilinden
Yunus durur söyleyen
Herkese çün can gerek
Yunus'dur canan bana
mısralarıyla bu hayranlığı ve içten bağlılığı açıkça ifade etmiştir. Yine Mısri'nin, "Nılr iken adın Niyazi kodular/Var (senin) ol ihtiyarın kandadrr" rrusraları, Yunus Emre'nin, "Ete kemiğe büründüm/Yunus diye göründüm" mısralarıyla tematik olarak yüksek yakınlık göstermektedir. Denilebilir ki, Niyazi-i Mısri 17. yüzyıl edebiyatının Yunusça terennümün en güçlü temsil
cisidir.
Netice itibariyle, bu tebliğde ele almış olduğumuz Niyazi-i Mısri'nin Makedonya Milli Kütüphanesindeki şürlerini nesre aktarmaya ve tanıtmaya çalıştık. Araplar, haklı olarak "Mane'ş-şi'r fi batni'ş-şa'ir"12 ve Ahmed HaŞim de "Şiirde mana aramak, küçücük bir serçeyi eti için öldürmek gibidir" demişlerse de. biz yine de şürlerden anladığımızı anlatmaya çalıştık.
12 Şürin manası, şairin karrundadır.
NİYAZİ-i MfSRİ'NİN ŞİİRLERiNE DAiR 641
Kaynakça
AYVERDİ, İlhan, Misalli Büyük Türkçe Sözlük Kubbealtı Lügati, İstanbul, Kubbealtı Neşriyatı, 2005.
BANARLI, N. Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, I-Il, İstanbul, MEB Yayın
lan, 1971.
BİLGİN, A. Azmi, Ommi Sinan Divanı (İnceleme-Metin), İstanbul, MEB
Yayınları, 2000.
2007.
Bursalı M. Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul, Matbaa-i Amire, 1971.
ÇAGBAYIR, Yaşar, Ötüken Türkçe Sözlük, İstanbul, Ötüken Neşriyat, C. I-V,
DİLÇİN, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayın
lan, 1983.
ERDOGAN, Kenan, Niyazi-i Mısri Di va nı, Ankara, Akçağ Yayınlan, 2008.
İPEKTEN, Haluk, Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz, İstanbul, Der
gah Yayınlan, 2002.
ONAY, Ahmet Talat, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, Haz. Cemai Kur
naz, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1993.
ŞENTÜRK, A. A., KART AL, A, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, Dergah
Yayınlan, 2006.
SÜREYYA, Mehmet, Sicill-i Osmani, C. IV., Tarih Vakfı Yurt Yayınlan, İs
tanbul 1996.
ULUDAG, Süleyman, TasavvufTerimleri Sözlüğü, İstanbul, Kabalcı Yayınevi,
2001.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, C. III, Ankara, Türk Tarih
Kurumu Yayınlan, 1988.