Poelo Coelho Simyaci Kitap-Indir.blogspot

Embed Size (px)

Citation preview

SIMYACI

Paulo Coelho, Rio de Janeiro'da dogdu. Roman yazarligina baslamadan nce, oyun yazari, tiyatro ynetmeni ve sevilen bir sarki sz yazariydi. Coelho, genliginde bir hippiydi. 1986 yilinda HiristiyanIarin, Bati Avrupa'dan baslayip Ispanya'da Santiago de Compostela kentinde sona eren geleneksel ha yolculugunu yapti; bu deneyimini 1987 yilinda yayinladigi The Pllgrimage (Hac) adli kitabinda anlatti. 1988 yilinda yayinlanan ikinci kitabi Simyaci, Coelho'yu en ok okunan agdas yazarlardan biri yapti. teki kitaplari;^ Brida, Valkrler ve son yazdigi Piedra Irmaginin Kiyisinda Oturdum, Agladim'dir. Simyaci, 42 lkede yayinlandi, 26 dile evrildi. Bu kitap, Coelho'yu Gabriel Garcia Mrquez'in arkasindan en ok okunan Latin Amerikali yazarlardan biri konumuna getirdi.

Felsefe Tasi'nin gizlerini bilen ve bunu kullanan simyaci J. 'ye

Yollarina giderken Isa bir kye girdi. Marta adli bir kadin onu evine kabul etti. Meryem adli bir kizkardesi vardi, o da Rabbin ayaklari dibinde oturup onun szn dinlerdi. Marta ise, isin oklugundan saSirmisti; Isa'ya giderek dedi: ' - Ya Rab, kizkardesimin hizmette beni yalnu birakmasi sence bir sey degil midir? Imdi ona syle

bwa yardim etsin. Fakat Rab cevap verip dedi: - Marta, Marta, sen birok seyler iin zlp telas ediyorsun; fakat bir seye ihtiya vardir ve Meryem, kendisinden alinmayacak olan iyi payi semistir. INCIL, LUKA, X, 38-42

ndeyis

BIR KERVANCININ ELINE

GETIRDIGI KITABI

aldi Simyaci. Kapagi yoktu kitabin, ama gene de yazarinin kim oldugunu anladi: Oscar WIlde'di yazar. Kitabin sayfalarini karistirirken, Narkissos'u anlatan bir ykye rastla-

di. Narkissos'un, kendi gzelligini her gn bir gln sularinda seyretmeye giden bu yakisikli delikanlinin efswesini biliyordu Simyaci. Bu delikani kendi grntsne ylesine vurgunmus ki gnn birinde gle dsp bogulmus. Onun gle dsp boguldugu yerde de bir iek amis, bu iege nergis adi verilmis. Ama kendi yazdigi yky byle bitirmiyordu Oscar Wilde. Tatli su glnn kiyisina gelen orman tanrialari Oreas'larin onu bir aci gzyasi kavanozuna dnsms olarak bulduklarini yaziyordu Oscar Wilde. - Neden agliyorsun? diye sormus Oreas'lar. - NarkIssos iin agliyorum, diye yanitlamis gl. - Ne vaT bunda sasilacak, demis bunun zerine ormw tanrialari. Bizler ormanlarda bosu bosuna onun pesinde dolasir dururduk, ama onun gzelligini yalnizca sen grebilirdin yakindan.

- Narkissos yakisikli bir gen miydi? diye sormus gi. - Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karsilik vermis iyice sasiran Oreas'Iar. Her gn senin kiyilarina gelip sularina bakiyordu! Gl bir sre sessiz kalmis. Sonra syle konusmus: - Narkssos iin agliyorum, ama onun yakisikli oldugunu hi fark etmemistim ben. Narkissos iin agliyorum,

1 1

nk sularima egildigi zaman, gzlerinin derinliklerinde kendi gzelligimin yansimasini grebiliyordum.

- Iste ok gzel bir hikye, dedi Simyaci.

*

12

Birinci Blm

DELIKANLININ

ADI SANTIAGO

IDI. SR-

syle birlikte eski, terk edilmis kilisenin nne geldiginde gnes batmak zereydi. Kilisenin atisi oktwdir km, bir zamanlar ayin esyalarinin konuldugu yerde kocaman bir fIravuninciri bymst. Delikanli geceyi burada geirmeye karar verdi. Btn koyunlarini yikik kapidan ieri soktu. Koyunlarin, geceleyin kamalarina engel olacak sekilde, kapiya birka tahta koydu. Bu blgede kurt falan yoktu, ama bir keresinde bir kaak koyunu bulmak iin, ertesi gn btn gn dolasmak zorunda kalmisti. Yamismi yere yayip zerine uzandi, okuyup bitIrdigi kitabi da yastik olarak basinin altina koydu. Uykuya dalmadan nce, artik daha kalin kitaplar okumasi gerektigini dsnd: Okunmalari daha uzun srer, geceleyin de daha rahat yastik olurlardi. Uyandiginda ortalik hl karanlikti. Yukariya bakti,

yari yariya yikilmis atinin arasindan parildayan yildizlari grd. "Biraz daha uyusaydim," diye dsnd Bir hafta nceki ds tekrar grms, gene sonunu getiremeden uyanmisti. Kalkti, bir yudum sarap iti. Sonra degnegini eline aIip hl uyumakta olan koyunlari uyandirmaya basladi. Hayvanlarin ogunun tipki kendis gibi uykudan hemen siyrilip uyandiklarini fark etti. Sanki gizemli bir g, iki yildir, yiyecek ve su pesinde kendisiyle birlikte btn lkeyi dolasip duran koyunlarin yasamina baglamisti yasa^ mini. 'Bana ylesine alistilar ki, saat dzenimi biliyorlar,* dedi kendi kendine alak sesle.

1 5

^ daldlktafl sonra, tersi de olabilir,' diye dsnd: Hayvaaiarin saat dzenine belki de kendisi alismisti. Gene de, Uyanmasi geciken, koyunlar da vardi.

Adlarini syleyer^ek^ sopasiyla birer birer hepsini uyandirdi. Sylediklerini koyunlarin anlayabildigine her zaman inanmi$ti. Bundan^ dolayi, kendisini'etkileyen kitaplarin bazi blmIerini kimi zaman onlara okur; kimi zaman da kirlarda dolaan bi obanin yalnizligindan ya da yasama sevincinden sz ederdi onlara; kimi de ugTamayi aliskanIik haline getirdigi kentlerde grdg son yenilikleri anlatirdi. Ama, nceki gnden bu yana, drt gn sonra varacagi kentte yasayan gen kizdan baska bir konusma konusu amamisti. Bir tccarin kiziydi sz konusu olan. nceki yil, yalnizca bir kez gelmisti buraya. Tccarin bir kumas magazasi vardi; alacagi mal kousunda aldatilmamak iin, koyunlarin gznn nnde kirkilmasini istiyordu. Bu magazayi ona bir arkadasi anlatmis, oban da srsn oraya gtrmst. * 16

"BIRAZ YN SATMAK ISTIYORUM," DEMISTI oban, tccara. Dkkn kalabalikti, is yogundu; bu yzden, tccar obana ikindiye kadar beklemesini syledi. Bunun zerine oban gidip magazanin nndeki kaldirima oturdu, heybesinden bir kitap ikardi. - obanlarin kitap okuyabildiklerini bilmiyordum, dedi yanibasinda bir kadin sesi. Uzun siyah salari, eski Magripli fatihleri bellibelrsiz animsatan gzleriyle, tepeden tirnaga tam bir Endls kiziydi konusan. - Koyunlar kitaplardan daha greticidir, diye yanitladi gen oban. Iki saatten fazla sohbet ettiler. Endls kizi, tccarin kizi oldugunu syledi, her gn birbirine benzeyen ky yasamini anlatti. oban, Endls kirlarindan, ugradigi kentlerde grdg son yeniliklerden sz etti. Koyunlanyla konusmak zorunda kalmadigi iin mutluydu oban. - Okumayi nasil grendiniz? diye sordu gen

kiz. - Herkes gibi, diye yanitladi oban. Okulda. - Peki ama, okuma bildiginize gre niin obanlik yapiyorsunuz? Delikanli bu soruyu yanitlamamak iin duymazliktan geldi. Verecegi yaniti gen kizin anlamayacagindan emindi. Bu yzden, yolculuk ykleri anlatmayi srdrd. Gen kizin Magripli kk gzleri, merak ve saskinliktan kocaman ailiyor, kimi de iyice klyordu. Zaman getike, zamanin hi gememesini, gen kizin babasinin islerini bitirememesini ve kendisinden gn daha beklemesini istemesini dilemeye basladi delikanli. Simdiye kadar hi^

Simyaci

17^

duymadigi birseyler hissettigini fark etti: Sonsuza dek bir yere yerlesmek istiyordu. Kara sali gen kizin yaninda, kuskusuz, gnler birbirine benzemezdi. Ama sonunda tccar gelip drt koyun kirkmasini

istedI. Borcunu dedikten sonra obanin ertesi yil da ugramasini syledi. 18

SIMDI BU KASABAYA NN-

ULASMAK IIN

de drt gn vardi obanin. Heyecandan ii iine sigmiyordu, ama yregini koyu bir kaygi da sarmisti: Belki de gen kiz unutmustu onu. Yn satmak iin oraya ugrayan bir yigin oban vardi. - Pek nemli degil, dedi koyunlariyla konusurken. Ben de baska yerlerde baska kizlar taniyorum.* Ama, yreginin derinliklerinden biliyordu ki, yle *pek nemli degil* diyecek durumda degildi. obanlarin da, tipki denizciler ve gezgin saticilar gibi, kendilerini yeryznde basibos dolasmaktan vazgeirtecek birinin yasadigi bir kente ugrayabileceklerini biliyordu.

*

1 9

GNN YK-

ILK ISIKLARI TANYERINDEN

selmeye baslarken, oban koyunlarini gndogusu ynnde srmeye basladi. 'Hibir zaman bir karar vermek gereksinimi duymuyorlar/ diye dsnd. 'Belki de bu yzden hep benim yanimda kaliyorlar.' Su ve yiyecekten baska bir seye gereksinim duymuyordu koyunlar. Onlarin obani olarak Endls'n en iyi otlaklarini bildigi srece, kendisiyle her zaman dost kalacaklardi. Gnesin dogusu ile batisi arasinda eglesen, uzun saatlerden olusan gnlerin biri tekinden farkli olmasa da; kisacik yasamlari boyunca tek bir kitap okumasalar, kylerde olup bitenleri anlatan delikanlinin insan dilini anlamasalar da. Yiyecek ve suyla yetiniyorlardi ve bu onlar iin yeterliydi. Buna karsilik, ynlerini, arkadasliklarini ve kimi zaman da etlerini cmerte sunuyorlardi. 'Gnn birinde bir canavara dnssem ve tek tek hepsini ldrsem, srnn hepsini bogazladiktan sonra ancak isin farkina varirlardi,' diye dsnd delikanli.

'nk bana inaniyorlar ve artik kendi igdlerine gvenmiyorlar. Bu byle, nk onlari otlaga ben gtryorum.' Delikanli kendi dsncelerine sasmaya, onlari tuhaf bulmaya basladi. Iinde firavuninciri bitmis kilise belki de cinli-periliydi. Belki de ayni ds bu nedenle yeniden gryor ve her zaman sadik dost saydigi koyunlara kirsi fke duyuyordu. nceki aksam yemeginden kalma sarabindan iti biraz ve yamisina sarindi. Birka saat sonra, gnesin kselrnesiyle artan bunaltici sicaklar yznden srsn kirda dolduramayacagini biliyordu. Yazin bu saatte btn ispanya uykuya dalardi Sicak, gece ininceye kadar

srerdi, ama bu arada yamisini yin.naa t^irr.A 20-in daydi. Her seye karsin, bu ykten /ak.r.-r. < - k*, -'.p? zaman, sabah ayazmi bu yk sayesinde _>i..j;etme:.Igi'~ animsiyordu kuskusuz. 'Havanin beklenmedik degiSiK.u.\leri.-e ka.-si \cArr ya her zaman hazir olmaliyiz,' dht: usu'. ^ord- r z-

man; yaminin agirligina katianmavi minnetle kabai ediyordu. Yaminin da bir varlik nedeni vardi, tipki delikanlinin hikmeti vcudu gibi. Orasi senin, burasi benim Endls ovalarini iki yil dolastiktan sonra, belgenin btn kentlerini ezbere grenmisti; yasamina anlam veren |ey gezip dolasmakti. Basit bir obanin neden okuma biidigin., bu ke/ gen kiza aiklamak niyetindeydi: On aki yasina kadar papiz okuluna gitmisti. Anababasi, onun din adami olrnisim istemislerdi; tipki koyunlari gibi, yalnizca su ve yiyecek iin alisan yoksul bir kyl ailesi iin gurur kaynagiy Ji byle bir sey. Latince, ispanyolca ve dinbilim okumust'-i. Ama, daha kklgnden itibaren dnyayi tanimayi hayal e" misti, Tanriyi ya da insanin gnahlarini grenmek:.: .;ok daha nemliydi byle bir sey. Bir aksam, ailesini g-,n.ie\t giderken, btn cesaretini toparlayip t^hasma r vhip oimak istemedigini syledi. Yolculuk yapmak istiyordu.

- Dnyanin btn insanlari sim ye kad"r t-j kyden gelip getiler, oglum. Buraca yeni peyler anmayi geldiler, ama hi degismediler. Satoyu gezmek iin tepeye ikarlar ve gemisin gnmzden daha iyi olduguna karar

verirler. Salarinin rengi ister aik, ister koyu olsun, hepsi de kymzn insanlarina benzerler - Ama ben, bu insanlarin geMikbri lkelerdeki "tolari bilmiyorum, diye yanitladi delikanli. - Bu insanlar, tarlalarimiz!, kadinianmizi grnce, her zaman burada yasamak istediklerini seklerle;. dirsrdrd baba.

- Onlarin geldikleri yerlerin kadinlarini ve topraklarini tanimak istiyorum, dedi ogul bunun zerine. nk hibiri bizimle kalmiyorlar burada. - Ama bu insanlarin cepleri para dolu, dedi baba. Bizim burada, yalnizca obanlar baska yerleri grebilirler. - yleyse, ben de oban olacagim. ' Bunun zerine baba hibir sey sylemedi. Ertesi gn, iinde eski ispanyol altin lirasi bulunan bir kese verdi ogluna. - Bunlari bir gn tarlada bulmustum. Rahiplige kabul edilme treninde kiliseye vermeyi dsnyordum.

Git, kendine bir sr al ve en iyisinin bizim satomuz, en gzel kadinlarin da bizim kadinlarimiz oldugunu greninceye kadar dnyayi dolas. Ve baba oglunu kutsadi. Delikanli, babasinin gzlerinde de dnyayi dolasma isteginin bulundugunu grd. Her gece uyumak, yemek ve imek iin hep ayni yerde kalarak yillarca kurtulmaya alismis olmasina karsin, hl canli kalan bir istekti bu. 22

UFUK KIZARDI, SONRA GRND.

GNES

Delikanli, babasiyla yaptigi konusmayi animsadi ve kendini mutlu hissetti; daha simdiden birok sato, birok kadin tanimisti (ama bu kadinlardan hibiri, iki gn sonra grecegi kadinin eline su bile dkemezdi). Bir yamisi, bir baskasiyla degistokus edebilecegi bir kitabi ve bir srs vardi. Bununla birlikte, en nemlisi, her gn yasaminin byk dsn gereklestiriyordu: Geziyordu. Endls ovalarindan bikinca, koyunlarini satip denizci olabilirdi. Deniz-

den usandigi zaman da birok kent, birok kadin tanimis, birok mutluluk olanagi yasamis olurdu. 'Papaz okuluna, Tanriyi aramaya nasil gidebilirim?' diye dsnd, dogan gnese bakarak. Bunun olasi oldugu durumlarda, bir yolunu bulup bir baska yolculuga ikiyordu. Buradan ka kez gemis olmasina karsin, bu harap kiliseye kadar hi gelmemisti. Dnya bykt, sonu gelmiyordu. Kisa bir sre de olsa, koyunlarinin kendisine yol gstermesine izin verse, sonunda bir yigin ilgin seyler kesfederdi. "Sorun su ki, her gn yeni bir yere gittiklerinin farkina varmiyorlar. Otlaklarin degistigini, mevsimlerin birbirine benzemedigini anlamiyorlar. nk yiyecek ve sudan baska bir kaygilari yok.' "Belki de herkes iin durum byledir,' diye dsnd oban. Tccarin kizina rastladigimdan bu yana baska bir kadin dsnmeyen benim iin bile.' Gkyzne bakti. Hesaplamalarina gre, gle yemeginden nce Tarifa'da olacakti. Orada, kitabini daha kalin bir kitapla degistirebilir, sisesini sarapla doldurur, sa-

sakal tirasi olabilirdi; kizin yanina gitmeden nce iyice hazirlanmaliydi. Daha fazla koyunu olan bir baska obanin, kendi-

2 3

sinden nce davranip gen kiza talip olma olasiligini dsnmek bile istemiyordu. "Bir ds gereklestirme olasiligi yasami ilginlestiriyor,' diye dsnd, gnesin durumuna tekrar bakip adimlarini hizlandirarak. Tarifa'da ds yorumcusu bir yasli kadinin yasadigini ammsamisti. Daha nce bir kez grms oldugu bu ds, bu gece de grmst. 24

YASLI KADIN, DELIKANLIYI EVIN ARKASINdaki bir odaya gtrd, odayi salondan rengrenk bir plastik perde ayiriyordu. Odada bir masa, bir Isa'nin Kutsal

Yregi1 tasviri ve iki sar dalye vardi. Yasli kadin oturdu, delikanliya da oturmasini syledi. Sonra delikanlinin iki elini ellerinin arasina aldi ve usulca dua etmeye basladi. Syledikleri bir ingene duasina benziyordu. Simdiye kadar, dolasirken bir yigin ingeneye rastlamisti. Bu insanlar da dolasiyorlardi, ama koyunlarla ilgilenmiyorlardi. Sylenenlere bakilirsa, bir ingenenin isi-gc durmadan insanlari aldatmakti. Seytanla anlasma yaptiklari, ocuklari kairip gizli barinaklarinda bunlari kle gibi kullandiklari da syleniyordu. Gen oban, ocukken, ingeneler tarafindan kairilmaktan korkmustu her zaman. Yasli kadin ellerim tutunca bu eski korkuyu animsadi delikanli. 'Ama burada isa'nin Kutsal Yregi tasviri var,' diye dsnd, kaygilarindan kurtulmak isterken. Elinin titremeye baslamasini, yasli kadinin da onun bu rkntsn fark etmesini istemiyordu. Sessizce bir Tanri Babamiz duasi okudu. - Ilgin... dedi yasli kadin, gzlerini delikanlinin

elinden ayirmaksizm. Ve tekrar sustu. Delikanli, giderek sinirlendigini hissediyordu. Ama elinin titremesine engel olamadi ve yasli kadin fark etti bunu. Hemen ellerini ekti kadinin ellerinden. - Buraya el falina baktirmak iin gelmedim, dedi. Bu eve geldigi iin artik, pismanlik duyuyordu. Bir an, kadina 1 Isa'nin Tann sevgilinin limgeji. (rv.)

2 5

cretini demenin ve hibir sey grenmeden buradan ayrilmanin daha iyi olacagini dsnd. Ne var ki, st ste grdg ayni dsn ne anlama geldigini grenmek ok nemliydi onun iin. - Grdgn dsler hakkinda bilgi almaya geldin, dedi bunun zerine yasli kadin. Ama dsler Tanrinin diliyle konusurlar. Tanri dnyanin diliyle konusursa bunun yorumunu yapabilirim. Ama senin ruhunun diliyle konustugu zaman bunu yalnizca sen anlayabilirsin. Gene de

danisma creti deyeceksin bana. 'Gene bir dalavere,' diye dsnd delikanli. Her seye karsin, tehlikeyi gze almaya karar verdi. Bir oban, kurt ya da kuraklik tehlikesiyle her zaman karsi karsiyadir; ama, obanlik meslegini ekici kilan da budur zaten. - Ayni ds iki kez st ste grdm. Koyunlarimla bir otlaktaydim. Derken bir ocuk grnd ve koyunlarla oynamaya basladi. Insanlarin koyunlarimla oynamasindan pek hoslanmam; tanimadiklari insanlardan korkarlar. Ama kendileriyle oynamaya gelen ocuklardan korkmazlar. Neden bilmem. Hayvanlarin, insanlarin yasini bilmeleri sasirtici bir sey. - Sz grdgn dse getir, dedi yasli kadin. Ateste tencerem var. Hem zaten fazla paran da yok, btn zamanimi alamazsin. - ocuk bir s re koyunlarla oynuyor, diye srdrd konusmasini oban, biraz sikintiyla. Ve birden elimden

tutuyor, beni Misir Piramitlerine gtryor. Yasli kadinin Misir Piramitlerinin ne oldugunu bilip bilmedigini anlamak iin bir an sustu. Ama kadin sessizligini bozmadi. - Sonra, Misir Piramitlerinin (yasli kadinin iyice anlamasi iin bu szckleri tane tane sylyordu) nnde, ocuk bana, 'Buraya gelirsen, gizli bir hazine bulacaksin,' diyor. Ve tam bana hazinenin yerin'i gsterecegi sirada uyaniyorum, iki kez oldu.

26

Yasli kadin bir sre sustu. Sonra, delikanlinin ellerini tuttu, dikkatle inceledi. - Artik senden para istemiyorum, dedi sonunda. Ama hazineyi bulacak olursan onda birini isterim. Delikanli glmeye basladi. Sevinten glyordu. Bylece, grdg hazine dsleri sayesinde, cebindeki pek az parayi da harcamamis oluyordu! Bu yasli kadin

gerekten bir ingene olmaliydi. ingeneler biraz tuhaftirlar. ~ Iyi de, nasil yorumluyorsunuz bu ds? diye sordu delikanli. - nce yemin edeceksin. Sana syleyeceklerime karsilik, hazinenin onda birini bana' verecegine dair yemin edeceksin. Delikanli yemin etti. Yasli kadin, gzlerini Isa'nin Kutsal Yregi tasvirinden ayirmaksizm tekrarlamasini istedi. - Dnya Dili'nde bir ds bu, dedi ardindan. Bunu yorumlayabilirim, ama ok zor bir yorum. Iste bu yzden bana verecegin paya deger. - Yorumum syle: Misir Piramitlerine gitmelisin. Neyin nesidir bunlar bilmiyorum, ama bir ocuk gsterdigine gre, gerekten vardir bunlar. Orada bir hazine bulup zengin olacaksin. Delikanli nce sasirdi, sonra fkelendi. Bu kadar az bir sey iin bu cadi kariya gelmesi gerekmezdi. Ama,

para demek zorunda olmadigini animsadi. - Eger buysa, bunun iin vakit kaybetmeye degmez, dedi. - Hadi anim! Sana, grdgn ds yorumlamanin zor oldugunu sylemistim. Basit seyler, en olaganst seylerdir ve yalnizca bilginler anlayabilirler bunlari. Bir bilgin olmadigim iin, baska seyler de bilmem gerekiyor: El falina bakmak, mesela. - Peki, nasil gidecegim Misir'a?

2 7

- Ben yalnizca dsleri yorumluyorum. Bunlari gerege dnstrecek gcm yok benim. Bu yzden de kizlarimin bana verdikleriyle yasamak zorundayim. - Ama ya Misir'a yaramazsam? - Eh, o zaman bir sey demezsin bana. Zaten ilk

kez olmayacak. Ve yasli kadin bu szlerine hibir sey eklemedi. Delikanlidan gitmesini istedi. nk onunla epeyce zaman kaybetmisti. 28

OBAN, FALCININ YANINDAN KIRIK-

HAYAL

rikligi iinde ayrildi; bir daha asla dslere inanmamaya karar vermisti. Bu arada yapacak bir yigin isi oldugunu animsadi: nce gidip karnini doyurdu, kitabini daha kalin bir kitapla degistirdi ve yeni satin aldigi sarabi rahata imek iin kasabanin alanina gidip bir siraya oturdu. Sicak bir gnd, ama sarap o akil-sir ermez gizemiyle obanin iini biraz serinletti. Koyunlar, yeni edindigi bir dostun kent girisinde bulunan agilmdaydilar. Bu yrelerde bir yigin arkadasi vardi - ve bu da yolculuk yapmayi neden bunca sevdigini aikliyor. Her gn birlikte olmak gereksinimi duymaksizin, insan her zaman yeni dostlar edinir. Papaz okulunda oldugu gibi, insan her zaman ayni insanla-

ri grrse, bunlari yasaminin bir parasi saymaya baslar. Iyi, ama bu kisiler de bu nedenle, yasamimizi degistirmeye kalkisirlar. Bizi grmek istedikleri gibi degilsek hosnut olmazlar, canlari sikilir. nk, efendim, herkes bizim nasil yasamamiz gerektigini elifi elifine bildigine inanir. Ne var ki, hi kimse kendisinin kendi hayatim nasil yasamasi gerektigini kesinlikle bilmez. Tipki su, dsleri gerege dnstrmeyi beceremedigi halde ds yorumculuguna kalkisan cadi gibi. Koyunlarim alip kirlara ailmadan nce gnesin alalmasini beklemeye karar verdi. gn sonra tccarin kizini grecekti. Tarifa papazindan aldigi kitabi okumaya basladi. Kalin bir kitapti, daha ilk sayfada bir cenaze trenini anlatiyordu. Ayrica, kahramanlarinin adlari da son derece karmasikti. 'Gnn birinde bir kitap yazacak olursam,' diye dsnd, okurlari, kahramanlarin adlarini bir anda ogren-

2

9

mek zorunda birakmamak iin onlari teker teker sunacakti. Okumaya iyice daldigi sirada (cenaze karda gmldg ve bu da yakici gnesin altinda serinlik duygusu uyandirdigi iin hosuna gidiyordu okuma), yasli bir adam gelip yanma oturdu ve onunla konusmaya basladi: - Bu insanlar ne yapiyorlar? diye sordu yasli adam, alandan geenleri gstererek. - alisiyorlar, diye yanitladi oban, soguka ve okudugu kitaba kendini iyice kaptirmis gibii Aslinda, tccarin kizinin nnde koyunlarini kirktigini ve kizin da obanin nasil yaman biri olduguna gzleriyle taniklik ettigini hayal ediyordu. Bu sahneyi daha nce onlarca kez hayal etmisti. Koyunlarin arkadan ne dogru kirkilmalari gerektigini gen kiza anlatmaya baslayinca onun kendisini kendinden geercesine dinledigini gznn nne getiriyordu her

zaman. Bir yandan koyunlari kirkarken, bir yandw da gen kiza anlatacak ilgin ykler animsamaya alisiyordu. Bunlar ogunlukla kitaplarda okudugu yklerdi, ama o bunlari sanki kendisi yasamisasina anlatiyordu. Gen kiz okuma bilmedigi iin isin aslini hibir zaman grenemeyecekti. Ne var ki, direndi yasli adam. Yorgun ve susamis, oldugunu syledi ve bir yudum sarap imek istedi. Delikanli siseyi verdi ona; belki kendisini rahat birakir, diye dsnd. Ama yasli adam mutlaka gevezelik etmek istiyordu. obana, okumakta oldugu kitabin nasil bir sey oldugunu sordu. Iinden adama kaba davranip oturdugu sirayi degistirmeyi geirdi, ama babasi ona yasli insanlara karsi saygili olmayi gretmisti. Bunun zerine kitabi yaslr adama uzatti. Bunu iki nedenden dolayi yapti: Birincisi, kitabin adini iyi syleyemiyordu,- ikincisi, yasli adam okuma bilmiyor-

sa, kk dsmemek iin kendisi sira degistirmek isteyecekti. 30

- Himm! dedi yasli adam, sanki tuhaf bir nesneymis gibi, btn dikkatiyle incelerken. nemli bir kitap, ama ok sikici. oban ok sasirdi. Demek yasli adam da okuma biliyordu ve bu kitabi daha nce okumustu. Onun dedigi gibi sikici bir kitapsa, degistirmek iin hl zamani vardi. - Btn kitaplar gibi ayni seyden sz eden bir kitap, diye srdrd konusmasini yasli adam. Insanlarin kendi yazgilarini semek sansindan yoksun bulunduklarindan sz ediyor. Ve sonunda da, dnyanin en byk yalanma inandigini sylyor. - Peki dnyanin en byk yalani ne? diye sordu delikanli, saskinlik iinde, - Ne mi? Hayatimizin belli bir ninda, yasamimizin denetimini elimizden kaiririz ve bunun sonucu olarak ha-

yatimizin denetimi yazginin eline geer. Dnyanin en byk yalani budur. - Benim iin byle olmadi, dedi delikanli. Rahip olmami istiyorlardi, ben kendim oban oldum. - Bylesi daha iyi, dedi yasli dm. nk sen gezmeyi seviyorsun. "Dsncelerimi okuyor,' diye geirdi iinden Santiago. Bu sirada, pek yle umursamadan kalin kitabin sayfalarini karistiriyordu yasli adam. oban onun giysilerinin tuhafligini fark etti: Arap'a benziyordu, ama bu yrelerde olaganst bir sey degildi bu. Tarifa'dan ancak birka saat uzaktaydi Afrika. ogu zaman kente alisveris yapmak iin Araplar gelirdi,- gnde birka kez tuhaf hareketler yaparak dua ettikleri grlrd. - Neredensiniz? diye sordu delikanli. - Birok yerden. - Kimse birok yerden olamaz, dedi delikanli. Ben

bir oban olarak degisik yerlerde bulunabilirim, ama aslim bir yerdendir: ok eski bir satosu olan bir kent. Orada dogdum.

3 1

- Peki, diyelim ki, ben de Salem'de1 dogdum. oban, Salem'in nerede oldugunu bilmiyordu, ama bilgisizliginden dolayi kk dsmemek iin de soru sormak istemiyordu. Bir sre alana bakti. Insanlar gidp-geliyor, isleri baslarindan askmmis gibi grnyorlardi. - Nasil bir yer Salem? diye sordu sonunda, bir ipucu yakalamak Iin. - Her zamanki gibi, her zaman nasilsa yle. Dogrusu bir ipucu degildi yaniti. Ama en azindan Salem'in Endls'te bulunmadigini biliyordu. Yoksa, bilirdi bu kenti. - Peki, ne yapiyorsunuz Salem'de?

- Salem'de ne mi yapiyorum? Yasli adam ilk kez kahkahayla glmeye basladi. Salem Kraliyim ben, ne soru! insanlar bir yigin acayip seyler sylyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yasamak ok daha iyi, konusmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan baska bir sey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilgin ykler anlatir kitaplar. Ama insanlarla konusurken durum baska, ylesine tuhaf seyler sylerler ki, konusmayi nasil srdreceginizi bilemezsiniz. - Benim adim Melkisedek,2 dedi yasli adam. Ka tane koyunun var? - Yeteri kadar, diye yanitladi oban. Yasli adam onun hayati hakkinda daha fazla seyler grenmek istiyordu. - yleyse, bir sorunumuz var. Yeteri kadar koyunun oldugunu dsndgn srece sana yardim edemem. Delikanli iinde bir kizginlik hissetmeye basladi. Hibir yardim istedigi yoktu. Sarap isteyen, sohbet etmek

isteyen, kitabiyla ilgilenen yasli adamin kendisiydi. 'Tevrat'ta adi geen bir kent (Tefevin, XIV, 18} (ev.) ? Salem Krali (Tevrat Teinin, XIV. 18); Yrdu '~^,'b&f\ hg

bercisi olabilirdi, ama herhangi bir dnyalidan ok daha gl bir kisiligi vardi. Tuhaf svari, egerine asili kavisli kocaman kilicini kinindan ikardi. elik, ayisigmda parildadi. - Atmacalarin uusunu yorumlamaya kim cesaret et-

ti? diye sordu. Sesi ylesine grledi ki, sanki Al-Fayoum* un elli bin hurma agaci tarafindan yankilandi. - Ben cesaret ettim, dedi delikanli. Ve hemen, imansizlari kir atinin ayaklari altinda ezen Ermis Santiago Matamoros'un heykelini animsadi. Svari, Ermis Santiago Matamoros'a benziyordu, ancak simdi durum tersineydi. - Ben cesaret ettim, diye yineledi delikanli. Ve basini egerek kili darbesine hazirlandi. - Evrenin Ruhu'nu hesaba katmadiginiz iin birok insanin hayati kurtulacak. Ne var ki, birden inmedi kili. Svarinin eli agir agir indi ve kilicin ucu delikanlinin alnina dokundu. Kili ylesine keskindi ki bir damla kan belirdi. Svari tas gibi kimildamadan duruyordu. Delikanli da yle. Aklina kamak bile gelmemisti. Yreginin derinliklerinden garip bir nese yayildi iine: Kisisel Menkibe'si iin lecekti. Ve Fatima iin. Uzun szn kisasi, simgeler dogruyu sylemisti. Iste dsman ile karsi karsiya bulunuyordu ve madem ki Evrenin bir Ruhu vardi, yleyse lm viz gelir tiris giderdi. Kisa bir sre sonra onun parasi ola-

cakti. Ve yarin, Dsman da onun parasi olacakti. Yabanci, kilicin ucunu hl delikanlinin alninda tutuyordu. - Kuslarin uusunu neden yorumladin? - Ben yalnizca kuslarin anlatmak istedikleri seyi okudum. Vaha'yi kurtarmak istiyorlar. Siz ve sizinkiler, hepiniz leceksiniz. Vaha'nin adamlari sizden daha fazla. Kilicin ucu hl delikanlinin alninda duruyordu. - Sen kim oluyorsun da Tann'nin yazdigi yazgiyi degistirmeye kalkisiyorsun? - Allah ordulari yaratti, ama O, kuslari d, yaratti. Allah bana kuslarin dilini gretti. Her sey ayni bi taraf m-

116

dan yazilmistir, dedi delikanli, devecinin szlerini animsayarak. Sonunda svari kilicini geri ekti. Delikanli iinde bir rahatlama hissetti. Ama kaamiyordu. - Kehnetlerine dikkat et. Bir sey yazilmissa, bundan

kurtulmak olanaksizdir. - Ben sadece bir ordu grdm, dedi delikanli. Bir savasin sonucunu grmedim. Svari, delikanlinin yanitindan hosnut kalmis gibiydi. Ama kilicini hl elinde tutuyordu. - Bir yabana, yabanci bir lkede ne yapiyor? diye sordu. - Kisisel Menkibe'mi ariyorum. Senin anlayabilecegin bir sey degil. Svari kilicini kinina soktu ve omzundaki sahin tuhaf bir iglik atti. Delikanli sakinlesmeye basladi. - Cesaretini sinavdan geirmem gerekiyordu, dedi svari. Cesaret, Evrenin Dili'ni arayan bir kimse iin en byk erdemdir. Delikanli sasirmisti. Bu adam pek az insanin bildigi seylerden sz ediyordu. - Asla gevseklik gstermemeli, ok uzaklardan gelin-

se bile, diye srdrd konusmasini. l sevmek gerekir, ama hibir zaman ona tamamen bel baglamamali. nk l insanlar iin bir denektasidir: Hepsinin adimlarini hisseder ve dalga geeni ldrr. Szleri, yasli kralin szlerini andiriyordu. - Savasilar gelirse ve basin gnes battiktan sonra hl yerinde duruyorsa beni grmeye gel, dedi svari. Biraz nce kilici tutan el bir kirbaci kavradi. At yeniden sahlanarak bir toz bulutu kaldirdi. - Nerede oturuyorsunuz? diye haykirdi delikanli, svari uzaklasirken. Kirbati el gney ynn isaret etti. Delikanli bylece Simyaci ile tanismis oluyordu.

11 7

. ERTESI SABAH, AL-FAYOUM AGA-

HURMA

larinin ortasinda Iki bin silhli adam vardi. Daha gnes ba-

sucu noktasina ykselmeden, ufukta bes yz savasi grnd. Svariler Vaha'ya kuzeyden girdiler. Grnste, sanki barisi bir seferdi, ama silahlari beyaz maslaklarin altina gizlemislerdi. Ama Vaha'nm ortasinda bulunan byk adirin yanma gelince, palalarim ve tfeklerini ortaya ikardilar. Ve bos adira saldirdilar, Vaha'nm adamlari l svarilerini embere aldilar. Yarim saat iinde, ortaliga drt yz doksan dokuz ceset dagilmisti. ocuklar hurmaligin teki ucunda bulunuyorlardi ve hibir sey grmediler. Kadinlar adirlarinda kocalari iin dua ediyorlardi ve onlar da hibir sey grmediler. Ortaliga yayilmis cesetler olmasaydi, Vaha'nm gndelik olagan hayatini yasadigi sylenebilirdi. Yalnizca bir savasiya dokunulmadi: Saldirganlar birliginin komutaniydi. Aksamleyin, kabile reislerinin huzuruna ikartildi. Ona, Gelenegi neden ignedigini sordular. Adamlarinin a ve susuz oldugunu, gnlerce sren savas sonunda yorgun dstklerini ve bu yzden yeniden savasabilmek iin bir vahayi ele geirmeye karar verdiklerini

syledi. Vaha'nm bas reisi savasilar iin zldgn, ancak kosullar ne olursa olsun Gelenege saygi gstermek gerektigini bildirdi. lde degisen tek sey vardir: Rzgr estigi zaman kumullar. Sonra, bas reis, dsman reisi onur kirici bir lme mahkm etti. Boynu vurulmak ya da kursuna dizilmek yerine, kuru bir hurma gvdesine asildi adam. Cesedi l rzgrinda sallanmaya birakildi.

118

Kabile reisi, yabanci genci toplanti yerine agirdi ve ona elli altin lira verdi. Sonra bir kez daha Yusuf'un, Misir'da basina gelenleri animsatti ve delikanlidan bundan byle Vaha'nm Msaviri olmasini istedi.1 1 Kabile Retti, Hravun'un Yvuuf1 a karji davranirini tekrarliyor. Bk. Tevrat, Tekvin, l: 37-45 (ev.)

11 9

GNES TAMAMEN YILDIZLAR

BATIP DA ILK

ikmaya baslayinca (Dolunay oldugu iin ok pirildamiyorlardi), delikanli gney ynnde yrmeye basladi. Ve o tarafta yalnizca bir tek adir vardi; ve oradan gemekte olan Araplarin sylediklerine bakilirsa, cinlerin istilasina ugramisti burasi. Ama delikanli orada oturup uzun sre bekledi. Ay iyice ykselince Simyaci grnd. Omzunda iki l atmaca vardi. - Ben buradayim, dedi delikanli. - Buraya gelmemeliydiniz, diye yanitladi Simyaci. Yoksa Kisisel Menkibe'niz mi buraya gelmenizi istedi? - Kabileler arasinda bir savas vardi. l gemek olanaksizdi. Simyaci attan indi ve kendisiyle birlikt gelmesi iin delikanliya isaret etti. Sataf atiyla peri masallarini

agristiran merkez adirin disinda, Vaha'da grdg teki adirlara benzeyen bir adirdi. Gzleriyle, simyacilik aletleri, simya ocaklari arastirdi, ama byle bir sey gremedi. Yalnizca birka kitap dizisi, bir yemek firini ve gizemli desenlerle islenmis halilar vardi. - Sen otur, ben ay yapacagim, dedi Simyaci. Ve bu atmacalari birlikte yiyecegiz. Delikanli, bunlarin nceki gn grms oldugu atmacalar olup olmadigini dsnd, ama hibir sey sylemedi bu konuda. Simyaci ates yakti ve bir sre sonra adira nefis bir et kokusu yayildi. Nargile kokusundan da hostu bu koku. - Beni neden grmek istiyordunuz? diye sordu delikanli. 120

- isaretler yznden, diye yanitladi Simyaci.

Rzgr bana senin gelecegini syledi. Ve yardima ihtiyacin olacakmis. - Hayir, szn ettiginiz ben degilim. teki yabanci, ingiliz. Sizi o ariyordu. - Beni bulmadan nce baska seyler bulmasi gerekecek onun. Ama simdi iyi yolda. le bakmaya basladi. -Ya ben? - Bir sey istedigimiz zaman, dsmz gereklestirmemiz iin btn Evren isbirligi yapar, dedi Simyaci, yasli kralin szlerini tekrarlayarak. Delikanli anladi. Demek ki, onu Kisisel Menkibe'sine gtrmek iin bir baskasi ikmisti yoluna. - Demek ki bana greteceksiniz? - Hayir. Bilinmesi gereken ne varsa biliyorsun artik. Ben sadece hazinene giden yolda sana kilavuzluk edecegim.

-Kabileler arasinda savas var, diye tekrarladi delikanli. - Ama ben l taniyorum. - Ben hazinemi oktan buldum. Bir devem var, billriye dkknindan kazandigim para var, elli altin liram var. lkemde belki de zengin biri sayilabilirim. - Ama bunlar, Piramitlerin yaninda bulunanlarin karsisinda hi kalir. - Fatima var. Kazandigim her seyden daha byk bir hazine. - O da Piramitlerin yaninda degil. Atmacalari sessizce yediler. Simyaci bir sise aip konugunun bardagina kirmizi renkli bir sivi kyd. Sarapti ve mr boyunca hi imedigi en gzel saraplardan biri. Ama sarabi Seriat yasaklamisti. - Ktlk, dedi Simyaci, insanin agzindw giren seyde degildir. Ktlk oradan ikandadir. Iince, kendini tam anlamiyla iyi hissetmeye baslamisti delikanli. Ama Simyaci biraz korkutuyordu onu. adir-

12 1

dan disari ikip yildizlari snklestiren ayisigini seyretmeye koyuldular. - I ve keyiflen biraz, dedi, delikanlinin giderek neselendigini saptayan Simyaci. Savasa gitmeden bir savasi nasil dinleniyorsa, sen de dinlen. Ama unutma ki yregin hazinenin bulundugu yerdedir. Ve iktigin yolda kesfettigin seyin bir anlami olmasi iin hazineni mutlaka bulmak zorundasin. - Yarin, deveni satip bir at al. Haindir develer. En kk bir yorgunluk belirtisi gstermeden binlerce fersah yol alirlar.' Ve sonra birden diz st kp lrler. Oysa atlar yavas yavas yorulurlar. Ve sen onlardan neler isteyebilecegini ve ne zaman leceklerini bilirsin.

* 122

ERTESI AKSAM SIMYACININ ADIRININ Nne bir atla geldi delikanli. Bir sre sonra Simyaci grnd: O da ata binmisti, sol omzunda bir sahin vardi. - lde bana hayati gster, dedi Simyaci. lde hayatin bulundugu yeri bulabilen, ldeki hazineleri de kesfedebilir. Ay aydinliginda, ln kumlarinda yola koyuldular. TBilmem k lde hayatin bulundugu yeri bulabilecek miyim?* diye dsnd delikanli. Henz l tanimiyorum. Bu dsncesini dnp Simyaciya amak istedi, ama ondan korkuyordu. Daha nce gkyznde atmacalari grdg taslik blgeye geldiler; simdi her seye sessizlik ve rzgr egemendi. - lde hayatin isaretlerini zmeyi beceremiyorum, dedi gen adam. Onun var oldugunu biliyorum, ama

onu bulmayi basaramiyor um. - Hayat hayati eker, diye yanitladi Simyaci. Ve delikanli onun ne demek istedigini anladi. Bunun zerine, hemen atinin dizginlerini saldi ve at, taslarin ve kumlarin arasinda kendi bildigince drtnala ilerlemeye basladi. Simyaci, onu sessizce izliyordu; bylece delikanlinin ati yarim saat yol aldi. Artik ikisi de Vaha'mn hurma agalarini gremiyorlardi, artik yalnizca su benzersiz ay aydinligi ve onun gms gibi parlattigi kayalar vardi. Birden simdiye kadar hi gelmedigi bir yerde atinin yavasladigini hissetti delikanli. - Burada hayat var, dedi Simyaciya. Ben ln dilini bilmiyorum, ama atim hayatin dilini biliyor. Atlarindan indiler. Simyaci hibir sey sylemedi. Sessizce ilerleyerek taslara bakmaya basladi. Birden durdu ve

17 3

byk bir dikkatle egildi. Taslarin arasinda bir delik vardi yerde; Simyaci elini delige soktu, sonra omzuna kadar btn kolunu. Deligin iinde bir sey kimildadi ve Simyacinin harcadigi abaya taniklik eden gzleri (Delikanli yalnizca gzlerini gryordu onun) kisildi. Kolu, deligin iinde bulunan bir seye bogusuyor gibiydi. Ve birden delikanliyi korkutan bir hareketle, kolunu ekti Simyaci ve hemen ayaga kalkti. Elinde, kuyrugundan yakaladigi bir yilan vardi. Delikanli da siradi, ama geriye dogru. Yilan ilginca debeleniyor, ikardigi sesler ve isligi ln sessizliginde yankilaniyordu. Bir gzlkl kobra yilaniydi bu ve zehiri bir insani birka dakika iinde ldrebilirdi. 'Zehire dikkat,' diye dsnd delikanli. Ama elini delige sokmus olan Simyaciyi oktan isirmisti yilan. Buna karsin, yz son derece sakindi Simyacinin. "Simyaci iki yz yasindadir," demisti Ingiliz. ln yilanlarina karsi' nasil davranmasi gerektigini biliyor olmaliydi. Delikanli, arkadasinin atinin yanina gittigini, hilal biimli uzun kilicini aldigini, bununla yere bir daire izdigi-

ni ve srngenin birden donup kaldigini grd. - Korkma, dedi Simyaci. izginin disina ikamaz. ldeki hayati kesfettin, benim iin gerekli olan isaretti. - Bu neden bu kadar nemli? - nk Piramitler ln ortasmdadir. Delikanli Piramitler konusunda hibir sey duymak istemiyordu. Dn aksamdan bu yana, yregi sikintili ve kederliydi. Hazineyi aramayi srdrmek, aslinda Fatima'dan ayrilmak zorunda kalmak demekti. - lde sana kilavuzluk edecegim, dedi bu sirada Simyaci. - Ben Vaha'da kalmak istiyorum, dedi delikanli. Fatima ile karsilastim. Ve benim iin hazineden daha degerli Fatima. - Fatima b'ir l kizidir. Erkeklerin geri dnmek zere gitmek zorunda olduklarini bilir. O oktan buldu hazi-

124

nesini: Seni buldu. Simdi senin de kendi aradigin seyi bulmani bekliyor. . - Peki kalmaya karar verirsem? - Vaha Msaviri olacaksin. Epeyce koyun ve deve alacak kadar paran var. Fatima ile evleneceksin ve ilk yili mutlu yasayacaksiniz. nk sevmeyi greneceksin ve elli bin hurma agacini tek tek taniyacaksin. Nasil gelistiklerini greceksin ve sana dnyanin -durmadan degistigini gsterecekler. Bir sre sonra, isaretleri giderek daha iyi yorumlayacaksin, nk l hocalarin hocasidir. ikinci yil, bir hazine vardi, diye hatirlayacaksin. Isaretler israrla ondan sz etmeye baslayacaklar ve sen bunlari grmezden ve duymazdan gelmeye alisacaksin. Bilgilerini yalnizca Vaha ve sakinlerinin iyiligi iin kullanacaksin. Reisler bundan dolayi sana minnet duyacaklar. Develer sana para ve g tasiyacaklar. nc yil, isaretler sana hazinenden ve Kisisel Menkibe*nclen sz etmeyi srdrecekler. Gece ve gndz, Va-

ha'da dolasip duracaksin ve Fatima, kendisi yznden yoluna devam edemedigin Iin kederli bir kadin olacak. Ama sen, onu sevmeyi srdreceksin ve o da seni sevecek. Onun, senden kalmani istemedigini hatirlayacaksin, nk l kadini kocasinin dnsn beklemeyi bilir. Bu yzden ona kizmayacaksin. Ama, belki de yoluna devam etmen, Fatima'ya olan askina daha ok gvenmen gerektigini dsnerek, ln kumlarinda, hurma agalarinin arasinda durmadan yryeceksin. nk Vaha'da kalma nedenin, aslinda bir daha geri dnememek korkundur yalnizca. Ve iste o zaman, isaretler sana hazinenin ebediyen topraga gml kaldigini syleyecekler. Drdnc yil, kendilerini dinlemedigin iin isaretler yz evirecekler sana. Kabile reisleri bu durumu anlayacaklar ve Msavirlik grevinden azledileceksin. Deve srleri ve mal-mlk sahibi zengin bir tccar olacaksin o zaman. Ama bundan sonraki gnlerini, Kisisel Menkibe'ni gereklestirmemis oldugunu ve bunu yapmak iin

vaktin

12 5

oktan getigini dsnerek hurmalikta ve lde dolasip duracaksin. Askin, bir erkegin kendi Kisisel Menkibesinin pesinden gitmesine engel olmadigini anlaman gerekiyor. Byle bir ey sz konusu oldugu zaman bil ki Evrenin Dili'ni konusan Ask degildir bu, yani gerek Ask degildir.

Simyaci kuma izdigi emberi sildi ve kobra hemen uzaklasip taslarin arasina girdi. Delikanli, her zaman Mekke'ye gitmek istemi; olan Billriye Tccari ile bir simyaci arayan Ingiliz'i dsnyordu. le gvenen kadini dsnyordu: l, sevmek istedigi erkegi bir gn getirmisti ona. Atlarina bindiler. Bu kez, delikanli izliyordu

Simyaciyi. Rzgr, Vaha'ntn grltlerini tasiyordu kulaklarina. Delikanli Fatima'nm sesini duymaya alisiyordu. O gn savas yznden kuyuya gitmemisti. Ama geceleyin, bir emberin iinde hareketsiz duran yilana bakarlarken, omzunda sahin tasiyan garip svari asktan ve hazineden, l kadinlarindan ve Kisisel Menkibe'sinden sz etmisti. - Sizinle gidecegim, dedi delikanli. Ve birden iinde byk bir huzur hissetti. - Yarin gnesten nce yola ikacagiz. Simyacinin tek yaniti bu cmle oldu. 126

DELIKANLI O GECE UYUYAMADI DO& madan nce, adirda kendisiyle birlikte kalan ocuklardan

GNES

birini uyandirdi ve ondan, Fatima'nin oturdugu yeri gstermesini istedi. Birlikte ikip oraya gittiler. Delikanli, ocugun kilavuzluguna karsilik ona bir koyun almaya yetecek para verdi.

Sonra gen kizin uyudugu yeri bulmasini, onu uyandirmasini ve disarida kendiini bekledigini sylemesini rica etti. Gen Arap kendisine s0eneni yapti ve buna karsilik bir baska koyun satin almasina yetecek para aldi. - Simdi bizi yalniz birak, dedi ocuga. Vaha Msaviri*ne yardim ettigi iin gurur duyan ve koyun alacak parasi oldugu iin de mutluluktan uan ocuk, tekrar uyumak zere adirina dnd. Patima adirin kapisinda grnd. Birlikte hurma agalarinin arasina yrdler. Delikanli yaptiklarinin Gelenege aykiri oldugunu biliyordu, ama simdi bunun hibir nemi yoktu. - Ben gidiyorum, dedi. Ve geri gelecegimi bilmeni istiyorum. Seni seviyorum, nk... - Hibir jey syleme, diyerek szn kesti Fatima. Insan sevdigi iin sever. Askin hibir gerekesi yoktur. Ama, gene de yanitladi delikanli: - Seni seviyorum, nk bir ds grdm, sonra bir krala rastladim, billriye sattim, l getim, kabileler savasa tutustular ve bir simyacinin oturdugu yeri grenmek iin bir kuyunun yanma geldim. Seni seviyorum, nk btn Evren sana ulasmam iin isbirligi yapti.

Kucaklastilar. Bedenleri ilk kez birbirine dokunuyordu.

12 7

- Geri dnecegim, dedi bir kez daha delikanli. - nceleri, le baktigim zaman iimde bir arzu duyardim. Simdi iimde umut olacak. Babam bir gn gitti, ama daha sonra anneme geri dnd ve ne zaman gitse geri dnyor. ' Bundan baska bir sey konusmadilar. Hurmalikta biraz yrdler. Delikanli gen kizi adirinin kapisina kadar gtrd. - Baban, annene nasil dnyorsa ben de geri dnecegim, dedi ona. Fatima'nin gzlerine yas doldugunu fark etti. - Agliyor musun?

- Ben bir l kadiniyim, diye yanitladi, yznn ifadesini degistirerek. Ama her seyden nce bir kadinim ben.

Fatima adirina girdi. Kisa bir sre sonra gnes dogacakti. Gnes dogunca, yillardir yapmaya alistigi seyleri yapmak iin disari ikacakti, ama her sey degismisti. Delikanli Vaha'dan ayrilmisti ve Vaha'nm anlami daha dne kadar sahip oldugu anlam olmayacakti artik. Gezginlerin uzun bir yolculuktan sonra ulasinca mutlu olduklari, elli bn hurma agali, yz kuyulu vaha degildi artik burasi. Vaha, bugnden sonra bir bos mekn olacakti onun iin. Bu gnden sonra, l Vaha'dan daha ok nem kazanacakti. Hazinesini ararken delikanlinin kendisine hangi yildizi kilavuz setigini dsnerek ve le bakarak vakit geirecekti. Delikanliya rzgrla pckler gnderiyor ve rzgrin, onun yzne dokunacagini ve ona kendisinin hayatta oldugunu, dslerin ve hazinelerin pesinde yoluna devam eden cesur bir erkegi bekleyen bir kadin gibi onu bekledigini ona syleyecegini umuyordu. Bugnden sonra, l bir tek seyin simgesi olacakti:

Onun dns umudunun. 128

"ARKADA BIRAKTIGIN SEYLERI DSNME," dedi Simyaci, atlariyla ln kumlarinda ilerlerlerken. Her sey Evrenin Ruhu'na kazinmistir ve ebediyen orada kalacaktir. - insanlar gitmekten ok geri dns hayal ediyorlar, dedi, ln sessizligine yeniden alismis olan delikanli. - Buldugun sey saf maddeden yapilmissa, hibir zaman rmeyecektir. Ve oraya bir gn geri dneceksin. Bir yildiz patlamasi gibi bir anlik isiktan baska bir sey degilse, o zaman geri dnsnde*hiijbir sey bulamayacaksin. Gene de en azindan bir isik pathtmasi grms olacaksin. Yalnizca bu bile yasamis olmanin zahmetine deger. Adam simya-diliyle konusuyordu. Ama yol arkadasinin Fatima'yi ima ettigini biliyordu delikanli. Insanin geride birakmis olduklarini dsnmemesi

olanaksizdi. l, hemen hemen hi degismeyen grnmyle, srekli olarak dslerle besleniyordu. Hurma agalari, kuyular ve sevdigi kadinin yz, delikanlinin gznn nnden gitmiyordu. Ingiliz ve laboratuvari, bir hoca olan, ama bunu bilmeyen deveci 'de gznn nnden gitmiyordu. *Belki de Simyaci 'hi sik olmamistir,' diye dsnd. Omzunda sahinle Simyaci nden gidiyordu. Sahin, ln dilini tam anlamiyla biliyordu ve mola verdiklerinde Simyacinin omzundan uup yiyecek aramaya gidiyordu. Ilk gn bir tavsan getirdi. Ertesi gn iki kus. Aksamlari yaygilarini yere seriyor, ama ates yakmiyorlardi. Geceleri soguk olan hava, ay gkyznde kldke daha karanlik oluyordu. Bir hafta boyunca sessizlik iinde ilerlediler; savasin iine dsmemek iin alinmasi ge-

Simyaci

-

129/9

reken nlemler disinda hibir sey konusmuyorlardi. Kabileler arasindaki savas sryordu; kimi zaman"rzgrin getirdigi kanin yavan kokusunu 'duyuyorlardi. Demek ki yakinlarda br savas olmustu ve rzgr, gzlerinin gremedigi seyleri her zaman gstermeye hazir olan Isaretlerin Dili'nin varligim delikanliya animsatiyordu. Yolculuklarinin yedinci gnnn aksami, her zamankinden daha erken konaklamaya karar verdi Simyaci. Sahin av aramaya gitti. Simyaci kirbasini ikartip delikanliya su verdi, - Iste, kisa bir sre sonra yolculugun sona erecek, dedi. Kisisel Menkibe'nin izinden gittin: Kutlarim seni. -~ Ama bana hibir sey sylemeden kilavuzluk ediyorsunuz. Bildiklerinizi bana greteceginizi saniyordum. Bir sre nce, elinde simya kitaplari olan biriyle birlikte lde yolculuk yaptim. Ama hibir sey grenemedim.

- Bir tek grenme yntemi vardir, diye yanitladi Simyaci. Eylem yntemi. Bilmen gereken her seyi sana solculuk gretti. grenmen gereken bir tek sey kaldi. Delikanli bunun ne oldugunu grenmek !>:tedi, ama tahinin dnsn gzetleyen Simyaci gzlerini ufuga dik;I. - Size neden Simyaci diyorlar? - Simyaciyim da ondan. - Peki altin arayip da bulmayi beceremeyen teki simyacilar neden basaramiyorlar bu isi? - Altin aramakla yetiniyorlar. Menkibe'nin kendini yasamak istemeksizin, Kisisel Menkibelerinin hazinesini ariyorlar. - Bilmem gereken daha ne var? diye sordu delikanli. Ama gzlerini ufuktan ayirmiyordu Simyaci. Bir sre sonra sahin bir avla dnd. Alevlerin isigmi kimsenin grmemesi iin br ukur kazip iinde ates yaktilar. - Bir simyaci oldugum iin Simyaciyim ben, dedi, yemeklerini hazirlarken. Bu bilimi atalarimdan grendim, ki

onlar da kenefi atalarindan' grenmislerdi bunu. Ve dnya-

130

nm yaratilisindan bu yana bu byledir. O siralar btn Byk Yapit bilimi kk bir zmrtn zerine yazilabilirdi. Ama insanlar basit seyleri nemsemediler ve kitaplar, yorumlar ve felsef incelemeler yazmaya basladilar. stelik en iyi yntemi kendilerinin bildiklerini ileri srmeye kalkistilar. - Zmrt Levha'da ne yaziyordu? diye sordu delikanli. Simyaci bunun zerine kuma birseyler izmeye basladi ve bu i bes dakikadan fazla srmedi. Simyaci izmeyi srdrrken, delikanli yasli krali ve ona rastladigi alani animsiyordu; sanki aradan ok uzun yillar gemis gibiydi. - Zmrt Levha'nin zerinde yazili olan iste buydu, dedi Simyaci, isini bitirdigi zaman. Delikanli yaklasip kumun zerinde yazili olan sz-

ckleri okudu. - Bir sifre bu, dedi, Zmrt Levha yznden biraz hayal kirikligina ugramis olan delikanli. Sanki Ingiliz'in kitaplarinda da yaziyordu byle bir sey. - Hayir, diye yanitladi Simyaci. Atmacalarin uusuna benzer bu: Yalnizca akilla anlasilmasi olanaksizdir. Zmrt Levha dogrudan dogruya Evrenin Ruhu'na giden bir geittir. - Bilgeler, dogal dnyanin Cennet'in bir grntsnden ve bir surelinden baska bir sey olmadigini anladilar. Tek gerek sudur ki, var olan bu dnya, bundan daha mkemmel bir dnyanin var oldugunun gvencesidir. Tanri bu dnyayi, insanlar, grlen nesneler araciligiyla manevi gretileri ile bilgisinin mucizelerini arilayabilsinler diye yaratti. Ben buna Eylem diyorum. - Benim Zmrt Levhayi anlamam gerekir mi? diye sordu delikanli. - Belki bir simya laboratuvannda olsaydin, simdi

Zmrt Levha'yi grenme ynteminin en iyisini incelemenin tam sirasiydi. Ama ldesin simdi. yleyse en iyisi ln iine dal. Dnyayi ve ayni zamanda yeryznde

13 1

olan herhangi bir seyi anlamana yardimci olur. l anlamaya bile ihtiyacin yok: Bir tek kum tanesini seyretmen yeter; o zaman orada Evren'in btn harikalarini greceksin. - ln iine dalmak iin ne yapmaliyim? - Kendi yregini dinle. Yregin her seyi bilir, nk Evrenin Ruhu'ndan gelmektedir ve bir gn oraya geri dnecektir. 132

SESSIZCE IKI GN DAHA YOL ALDILAR.

SIMyaci, en siddetli savaslarin oldugu yere yaklastiklari iin ok daha dikkatli davraniyordu. Ve delikanli var gcyle yregini dinlemeye alisiyordu. Bu yregi dinlemek yle kolay bir is degildi. Bir zamanlar hep yola ikmaya hazir tetikte beklerdi, ama gel gr ki simdi ne pahasina olursa olsun varmak istiyordu. Yregi kimi zaman, ii zlem dolu ykler anlatip duruyordu uzun sre; kimi zaman da lde, gnesin dogusu karsisinda heyecanlaniyor ve delikanliyi gizli gizli aglatiyordu. Ona hazineden sz ettigi zaman hizli hizli arpiyor, ama delikanlinin gzleri ln sonsuz ufkunda yittigi zaman da yavasliyordu. Ama delikanli Simyaci ile tek bir szck konusmasa da bu yrek hi susmuyordu. - Yregimizi neden dinlemeliyiz? diye sordu, mola verdikleri aksam. - nk yregin neredeyse hazinen de oradadir. - Yregim sikintili, alkantili, dedi delikanli. Dsler gryor, heyecanlaniyor ve bir l kizina sik. Bana bir yigin sey soruyor, ' kizini dsndgm zaman, geceler ve gndzler boyu beni uykusuz birakiyor. - Ne l! Demek kI yregin canli. Onun syledikleri-

ni dinlemeye devam et. Bunu izleyen gn boyunca birok savasiyla karsilastilar, urukta da baska savasilar grdler. Delikanlinin yregi korkudan sz etmeye basladi. Evrenin Ruhu'ndan duydugu ykleri anlatiyordu delikanliya. Hazinelerini aramaya ikan, ama onlari hibir zaman bulamayan insanlarin ykleriydi bunlar. Kimi zaman da, hazinesine hibir zaman ulasamayacagi ya da lde lebilecegi dsnce-

13 3

siyle korkutuyordu delikanliyi. Ya da bazen, gnlnn sultanina rastladigi ve bir yigin altin lira kazanmis oldugu iin, simdi hosnut oldugunu sylyordu delikanliya. - Yregim bir hain, dedi delikanli Simyaciya, atlarini biraz dinlendirmek iin durduklarinda. Devam etmemi istemiyor. - Ne l, diye yanitladi Simyaci. Bu da yreginin

diri oldugunu gsteriyor. Simdiye kadar elde etmeyi basardigin seyleri bir dsle degis-tokus etmekten korkmasi kadar dogal ne var. - yleyse neden yregimi dinlemek zorundayim? - nk onu susturmayi hibir zaman basaramazsin. Hatta onu dinlemiyormus gibi yapsan da o gene oradadir, ggsndedir; hayat ve dnya hakkinda ne dsndgn sana tekrarlamayi srdrecektir. - Bir hain olsa da mi? - Ihanet, senin beklemedigin bir darbedir. Ama sen yregini taniyacak olursan, sana baskin yapmayi hibir zaman basaramayacaktir. nk onun dslerini ve arzularini taniyacaksin ve onlari hesaba katacaksin. Hi kimse kendi yreginden kaamaz. Bu nedenle en iyisi onun sylediklerini dinlemek. Bylece, kendisinden beklemedigin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.

Delikanli, lde yol alirlarken, yregini dinlemeyi

srdrd. Onun kurnazliklarini, onun hilelerini grendi ve sonunda onu oldugu gibi kabul etti. Bunun zerine korkmayi birakti, geri dnme istegini geride birakti, nk bir aksam yregi, ona mutlu oldugunu sylemisti. "Biraz sikyet edecek olursam," diyordu yregi, "bu yalnizca benim bir insan yregi olmamdandir ve insanlarin yrekleri byle olur. Ulasmaya lyik olmadiklarini ya'da ulasamayacaklarini sandiklari iin en byk dslerini gereklestirmekten korkarlar. Dirilmemek zere sona ermis asklar, olaganst olabilecek, ama olamayan anlar, kesfedilmesi gereken, ama sonsuza dek kumlarin altinda kalan hazine-

134

ler daha aklimiza gelir gelmez bizler, yrekler hemen lrz. nk byle bir durumla karsilasinca lmcl acilar ekeriz."

- Yregim aci ekmekten korkuyor, dedi bir gece Simyaciya, aysiz gkyzne bakarlarken.

- Yregine, aci korkusunun, acinin kendisinden de kt bir ey oldugunu syle. Dslerinin pesinde oldugu srece hibir yrek kesinlikle aci ekmez. nk arastirmanin her ni, Tanri ve Sonsuzluk ile karsilasma nidir. - Her arama ni bir karsilasma nidir, dedi delikanli yregine. Hazinemi aradigim sirada her gn piril pirildi, nk her saatin, onu bulma dsnn bir parasi oldugunu biliyordum. Hazinemi ararken, yolumun zerinde ylesine seyler kesfettim ki, bir oban iin olanaksiz seylere girismek cesaretim olmasaydi bunlara rastlamayi kesinlikle hayal bile edemezdim.. Bunun zerine yregi btn bir gle sonu yatisti. Ve geceleyin derin bir uykuya daldi. Delikanli uyaninca, yregi ona Evrenin Ruhu'nun islerini anlatmaya basladi. Her mutlu insanin, iinde Tanri'yi tasiyan insan oldugunu syledi. Ve tipki daha nce Simyacinin da syledigi gibi mutlulugun, ln kk bir kum tanesinde bulunabilecegini syledi. nk bir kum tanesi Yaratilis'in bir nidir ve Evren, onu yaratmak iin milyonlarca, milyonlarca yil ugrasmistir. "Yeryznde her insanin kendisini bekleyen bir hazi-

nesi vardir," dedi yregi delikanliya. "Biz yrekler, insanlar artik bu hazineleri bulmak istemedikleri iin bunlardan pek ender sz ederiz. Onlari kk ocuklara anlatiriz. Sonra herkesi, kendi yazgisinin yoluna gndermek isini hayata birakiriz. Ne yazik ki, kendisine izilmis olan yolu pek az insan izliyor; oysa bu yol Kisisel Menkibe'nIn ve mutlulugun yoludur. Insanlarin ogu dnyayi korkutucu bir sey olarak gryorlar ve yalnizca bu nedenden dolayi da dnya gerekten korkutucu bir sey oluyor. O zaman

13 5

biz yrekler, giderek daha alak sesle konusmaya basliyoruz, ama asla susmuyoruz. Ve szlerimizin duyulmamasi iin dilekte bulunuyoruz: Kendilerine izmis oldugumuz yolu izlemedikleri iin insanlarin aci ekmelerini istemiyoruz." - Peki yrekler, insanlara dslerinin pesinden gitmek zorunda olduklarini neden sylemiyorlar? diye sordu delikanli, Simyaciya.

- nk bu durumda en ok yrek aci eker. Ve yrekler aci ekmekten hoslanmazlar. Delikanli o gn yregini dinledi. Ondan, kendisini asla terk etmemesini istedi. Ondan, dslerinden uzaklasacak olursa ggsnde sikismasini ve kendisini uyarmasini, uyari isareti vermesini istedi. Ve bu isareti ne zaman duyarsa ona dikkat edecegine yemin etti. Delikanli o gece bu konularin hepsini Simyaci ile konustu. Ve Simyaci, delikanlinin yreginin Evrenin Ruhu'na ger\ dnms oldugunu anladi. - Simdi ne yapmaliyim? diye sordu delikanli. - Piramitler ynnde yrmeye devam et, dedi Simyaci. Ve isaretlere dikkat et. Yregin artik sana hazineyi gsterebilecek durumda. - Yoksa benim henz bilmedigim bu mu? - Hayir. Senin henz bilmedigin sudur, dedi Simyaci: Evrenin Ruhu, bir ds gereklestirmeden nce yol

boyunca grenilen her seye deger bier. Bize karsi kt duygular besledigi iin byle davranmamaktadir: Dsmz gereklestirmemizin yanisira, ona dogru ilerlerken aldigimiz dersleri de Iyice grenmemizi istemektedir. Ama insanlarin ogunlugu iste bu anda vazgeerler. ln dilinde biz bu durumu syle tanimlamaktayiz: Vaha'nin palmiyeleri ufakta grnmsken susuzluktan lmek. Arastirma her zaman acemi talihj ile baslar. Ve her zaman Fatihin Sinavi ile sona erer. 136

Delikanli lkesinde sylenen eski bir ataszn animsadi: 'En karanlik an, safak skmeden nceki andir.'

13 7

ILK SOMUT TEHLIKE ISARETI ERTESI

GN grld. savasi gelip iki yolcuya buralarda ne aradik larini sorduJar. - Ben sahinimle avlanmaya geldim, dedi Simyaci. - Sizi aramamiz gerek, bakalim silahiniz var mi? diy konustu savasilardan biri. Simyaci atindan agir agir indi. Arkadasi da onun gib yapti. - Neden yadinizda bu kadar para var? diye sordu, delikanlinin para kesesini gren savasi. - Misir'a gitmek iin," diye yanitladi delikanli. Simyaciyi arayan savasi siviyla dolu bir kristal sise vt tavuk yumurtasindan biraz daha byk, sari renkli cam dan bir yumurta buldu. - Bu ne? diye sordu savasi. - Felsefe Tasi ile Ebed Hayat Iksiri. Simyacilarin Bu yk Yapiti. Bu iksirden ien kimse kesinlikle hasta olma2 ve bu tasin kk bir parasi herhangi br madeni altina evirir. savasi kahkahayla gldler, Simyaci da

onlarla birlikte gld. Yaniti ok eglenceli bulmuslardi. Bunun zerine, iki yolcuya, esyalariyla birlikte gitmeleri iin fazla glk ikarmadilar. - Deli misiniz siz? diye sordu delikanli-biraz uzaklasinca. Onu neden byle yanitladiniz? - Sana hayatin ok basit bir yasasini gstermek iin: Gzmzn nnde byk hazineler oldugu zaman asla gremeyiz onlari. Peki, neden bilir misin? nk insanlar hazineye inanmazlar. e

138

lde yolculuklarina devam ettiler. Gnler getike giderek sessizi esiyordu delikanlinin yregi: Gemis ya da gelecegin olaylariyla ilgilenmiyordu artik, o da l seyretmekle ve delikanliyla birlikte Evrenin Ruhu'nu imekle

yetiniyordu. Yregi ile delikanli, artik birbirlerine ihanet edemeyecek iki byk dost oldular. Yrek, bazen, uzun sessizlik saatleri sonunda mthis yorgun dsen delikanliyi ferahlatmak, yreklendirmek amaciyla konusuyordu. Yrek, ilkin onun byk niteliklerinden sz etti: Koyunlarindan ayrilmak iin gereken cesaretinden, kendi Kisisel Menkibe'sini yasamasindan ve billriye dkkninda alisirken kanitladigi coskusundan. Delikanlinin henz fark elmedigi br baska seyden de sz etti: Hi farkina varmadan kurtuldugu tehlikelerden. Birinde, babasinin tabancasini alarak saklamisti. Ama kuskusuz, kendi kendini yaralayabilirdi. Delikanliya kirin ortasinda hasta oldugu gn animsatti: Delikanli, kusmus, ardindan epeyce uyumustu. Oysa, bu sirada onu ldrp koyunlarini almayi tasarlayan iki haydut biraz ileride bekliyordu onu. Ama gen obanin gelmedigini grnce, onun yolunu degistirdigini sanip oradan ayrilmislardi. - Yrekler her zaman insanlara yardim ederler mi? diye sordu Simyaciya. - Yalnizca kendi Kisisel Menkibe'lerini yasayanlara

yardim ederler. Ama ocuklara, sarhoslara ve ihtiyarlara da ok yardim ederler. - Bu yleyse tehlike olmadigi anlamina mi geliyor? - Bu yalnizca yreklerin ellerinden geleni yaptiklari anlamina geliyor, dye yanitladi Simyaci. Bir aksam savasan kabilelerden birinin ordughindan getiler. Her yanda silahlarini kullanmaya hazir, grkemli beyaz giysiler giymis Araplar vardi. Adamlar nargile iiyor ve savaslari anlatarak gevezelik ediyorlardi. Iki yolcuya hi kimse dikkat etmedi. - HIbir tehlike yok, dedi delikanli, biraz uzaklastiklari zaman.

13 9

Simyaci fkelendi. - Yregine gven, dedi, ama lde bulundugunu da

unutma. Insanlar savasirken, Evrenin Ruhu da savas igliklarini duyar. Gkyznn altinda olanlarin sonularindan hi kimse kurtulamaz. "Her sey bir ve tek seydir,* diye dsnd delikanli. Ve l sanki Simyacinin hakli oldugunu kanitlamak istermis gibi, yolcularin arkasinda birden iki adi grnd. - Daha ileriye gidemezsiniz, dedi biri. Su anda savas blgesinde bulunuyorsunuz. - ok uzaga gitmiyorum, dedi Simyaci, atlilarin gzlerinin iine bakarak. Atlilar bir sre hibir sey sylemediler, sonra yolcularin yollarina gitmelerine izin verdiler. Delikanli olanlari hayranlik iinde seyretmisti. - Adamlara bakisinizla boyun egdirdiniz, dedi. - Gzler ruhun gcn gsterirler, diye yanitladi Simyaci. 'Dogru,* diye dsnd delikanli. Ordughta, askerlerin arasinda bulunan bir adamin, gzlerini Simyaci ile kendisinin zerine dikmis oldugunun farkina varmisti. ok

uzakta oldugu iin yz pek seci imiyordu. Ama bu adamin kendilerini gzetledigi de kesindi. Sonunda ufuk boyunca uzanan bir siradagi asmaya alisirlarken, Simyaci, Piramitlere iki gnlk yol kaldigini syledi. - Kisa bir sre sonra ayrilmak zorunda kalacaksak, bana simya gretin, dedi delikanli. - Artik bilinmesi gereken her seyi biliyorsun. Geriye sadece Evrenin Ruhu'na nfuz etmek ve her birimize ayrilmis olan hazineyi kesfetmek kaliyor. - Benim bilmek istedigim bu degil. Kursunu altina dnstrmekten sz ediyorum ben. Simyaci, ln sessizligine saygi gsterdi ve ancak yemek yemek iin durduklarinda konustu.

140

- Evrende her sey evrim geirir. Ve bilenler iin, en ok evrim geirmis madendir altin. Bana niin oldugunu

sorma, bilmiyorum. Yalnizca sunu biliyorum: Gelenegin grettikleri her zaman dogrudur. Ama insanlar bilgelerin szlerini dogru olarak yorumlayamadilar. Ve altin evrimin simgesi olacagina savaslarin isareti oldu. - Nesneler birok dil konusurlar, dedi delikanli. Devenin bozlamasinin nce yalnizca deve bozlamasi oldugunu grdm, sonra tehlike isaretine dnstgn ve daha sonra da tekrar bozlama oldugunu grdm. Ama sustu delikanli. Simyaci bunlarin hepsini biliyor olmaliydi. - Gerek simyacilar tanidim, diye konusmaya basladi Simyaci. Laboratuvarlarma kapanip altin gibi evrimlenmeye alisiyorlardi; Felsefe Tasi'ni kesfettiler. nk bir sey evrim geirdiginde, evrede bulunan her seyin evrim geirdigini anlamislardi. Baskalari Tas'i rastlantiyla buldular. Bunlarin yetenekleri vardi, ruhlari teki insanlarin ruhlarindan daha uyanikti. Bunlar pek azdir, hesaba katmak gerekmez. Son olarak kimileri de yalnizca altin ararlar; bun-

lar sirri hibir zaman bulamadilar. Kursunun, bakirin, demirin de gereklestirilecek kendi Kisisel Menkibe'leri oldugunu unutmuslardir. Baskasinin Kisisel Menkibe'sine burnunu sokan kimse kendi Kisisel Menkibe'sIni kesinlikle kesfedemez, Simyacinin szleri bir beddua gibi yankilandi. Egilip bir kavki aldi lden. - Burasi eskiden denizdi, dedi. - Bunu anlamistim, diye karsilik verdi delikanli. Simyaci bir kavki alip kulagina dayamasini istedi ondan. Bunu ocukken birok kez denemisti. Kavkiyi kulagina dayayinca deniz sesi duydu. - Deniz her zaman bu kavkinin iindedir, nk bu, onun Kisisel Menkibe'sidir. Ve l tekrar dalgalarla kucaklasincaya kadar da onu asla terk etmeyecektir.

14 1

Daha sonra atlarina bindiler ve Misir Piramitleri

ynnde yola koyuldular.

Delikanlinin yregi tehlike isareti verdigi sirada gnes batmaya baslamisti. evrelerinde yksek kumullar vardi ve delikanli Simyaciya bakti; ama Simyaci, besbelli hibir sey fark etmemisti. Bes dakika sonra tam karsilarinda karaltilari tanyerine dsen iki atli grd. Delikanli daha agzini aip Simyaciya bir sey sylemeden iki atli, nce on, sonra yz atli oldu, en sonunda da btn kumullar atlilarla doldu. Savasilar mavi giyinmislerdi, trbanlarinin evresinde l bir halka vardi. Yzlerinde mavi renkli peeler vardi ve yalnizca gzleri grnyordu. Bu mesafeden bile gzleri ruh glerini yansitiyordu. Ve bu gzler lmden sz ediyorlardi. 142

IKI YOLCUYU, BIR

YAKINLARDA

BULUNAN

ordugha gtrdler. Bir asker, Simyaci ile arkadasini Vaha'daki adirlara pek benzemeyen bir adira soktu. adirda kurmaylariyla birlikte bir komutan vardi. - Bunlar casus, dedi adamlardan biri. - Biz yolcuyuz, dedi Simyaci. - Sizi gn nce dsman ordughinda grdk. Ve muhariplerden biriyle konustunuz. - Ben lde gezen ve yildizlari taniyan bir gezginim, dedi Simyaci. Birlikler ya da kabilelerin harekti hakkinda hibir bilgim yoktur. Yalnizca arkadasima buraya kadar kilavuzluk ettim. - Arkadasin kim? diye sordu reis. - Bir simyaci, dedi Simyaci. Doganin glerini bilir. Ve siz komutana, kendi olaganst glerini gstermek Istemektedir." - Bir yabanci ne yapiyor yabanci toprakta? diye sordu adamlardan biri. - Kabilenize takdime olarak para getirdim, diye

araya girdi Simyaci, delikanlinin agzini amasina firsat birakmadan. Ve delikanlinin kesesini alarak altin liralari reise verdi. Reis hibir sey sylemeden aldi paralan. ok sayida silah almaya yetecek ykl br paraydi bu. - Bir simyaci nedir? diye sordu sonunda Arap. - Dagayi ve dnyayi bilen bir insandir. Cani isteseydi yalnizca rzgrin gcn kullanarak ordughi yerle bir edebilirdi. Adamlar gldler. Savasta grdkleri siddete aliskindilar ve rzgrin ldrc darbe indiremeyecegmi biliyor-

14 3

lardi. Bununla birlikte hepsi de yreklerinin ggslerinde sikistigini hissettiler. l insanlariydi bunlar ve byclerden korkarlardi.

- Byle bir sey grmek isterdim, dedi reis. - Bize gn gerek, dedi Simyaci. Sahip oldugu gcn etkisini gstermek iin kendisi rzgr olacak. Bunu basaramayacak olursa, kabilenizin onuruna alakgnll hayatlarimizi sunacagiz. - Bana ait olan bir seyi bana sunamazsin, diye bildirdi sef fkeyle. -> Ama yolculara gnlk sreyi verdi.

Dehsete dsen delikanli, yerinden kimildayacak durumda degildi. Simyaci onun adirdan ikmasina yardim etmek iin kolundan tutmak zorunda kaldi.* - Onlara korktugunu gsterme, dedi ona. Bunlar yrekli insanlar, korkaklari kk grrler. Delikanli konusma yetenegini yitirmisti. Sesine, ancak bir sre sonra ordughta yrrlerken kavustu. Bir yere kapatilmalarinin yarari yoktu: Araplar yalnizca^atlanni almislardi. Bylece Evren bir kez daha sayisiz dillerini aikladi: Simdiye kadar zgr ve sinirsiz bir mekn olan l, artik asilmasi olanaksiz bir surdu.

- Onlara btn hazinemi verdiniz! dedi delikanli. mr boyu kazandigim her seyi. - Ama lecek olsaydin ne isine yarayacakti hazinen? En azindan 'gnlgne hayatini kurtardi. Paranin lm geciktirdigi yle sik grlmez. Ama delikanli hikmet szlerini anlamayacak kadar korkmustu. Rzgra nasil dnsebilecegini bilmiyordu. Simyaci degildi kendisi. Simyaci bir savasidan ay istedi; delikanlinin bileklerine biraz ay dkt. Simyaci anlayamadigi birseyler sylerken, delikanlinin iine bir dinginlik dalgasi yayildi.

144

- Umutsuzluga teslim olma, dedi Simyaci alabildigine tuhaf, yumusak bir sesle. Yoksa, yreginle konusmana engel olur. - Ama nasil rzgra dnsebilirim bilmiyorum. - KendI Kisisel Menkibe'sini yasayan kimse neye ih-

tiyaci varsa hepsini bilir. Bir dsn gereklesmesini bir tek sey olanaksiz kilar: Basarisizliga ugrama korkusu. - Basarisizliga ugramaktan korkmuyorum. Yalnizca rzgra nasil dnsebilecegimi bilmiyorum. - yleyse grenmen gerekecek. Hayatin buna bagli. - Ama ya basaramayacak olursam? - Kisisel Menkibe'ni yasamis oldugun iin leceksin. Bir Kisisel Menkibe'nin ne oldugundan habersiz, bunun ne oldugunu asla grenemeyecek olan milyonlarca insan gibi lmekten evladir bu. Ama korkma. Genellikle lm insam hayata karsi daha dikkatli olmaya zorlar.

Birinci gn geti. Yakinlarda bir yerde byk bir savas oldu, ordugha birok yarali getirdiler. *lm hibir seyi degistirmiyor,* diye dsnd delikanli. len savasilarin yerini baskalari aliyor ve hayat devam ediyordu. - Daha sonra da lebilirdin, dostum, dedi bir muha-

rip, silah arkadaslarindan birinin cesedinin yaninda. Baris zamaninda da lebilirdin. Ama eninde sonunda, su ya da bu sekilde nasil olsa lecektin. *

Aksama dogru Simyaciyi bulmaya gitti delikanli. Simvaci, sahiniyle birlikte le gidiyordu. - Rzgra dnsmeyi bilmiyorum, diye tekrarladi bir kez daha. - Sana sylemis oldugum seyi hatirla: Dnya, Tanri'nm yalriizca grnen parasidir. Simya da tinsel yetkinligi maddi alana ynlendirir yalnizca. - Ne yapiyorsunuz? - Sahinimi besliyorum. - Rzgra dnsmeyi basaramazsam lecegiz, dedi delikanli. O zaman sahini beslemek neye yarar?

145/1 0

- Sen leceksin, diye yanitladi Simyaci. Ben,

rzgra dnsmeyi biliyorum.

ikinci gn, ordughin yakinlarinda bulunan bir kayanin tepesine tirmandi delikanli. Nbetiler engel olmadilar; rzgra dnsecek br bycden sz edildigini duymuslardi ve ona yaklasmak, istemiyorlardi. stelik asilmaz bir sur gibiydi l. Delikanli ikinci gn, btn gle sonu boyunca le bakti. Yregini dinledi. Ve l de delikanliyi saran korkuyu dinledi. IkIsi de ayni dili konusuyorlardi.

nc gn yce reis, yksek rtbeli subaylarim yanma agirdi. - Rzgra dnsecek olan su ocuga gidip bakalim, dedi Simyaciya. - Gidelim, diye yanitladi Simyaci. Delikanli bir gn nce gelmis oldugu yere gtrd hepsini. Sonra hepsinin oturmasini istedi. - Biraz vakit alacak, dedi.

- Bizim acelemiz yok, dedi yce reis. Bizler l insanlariyiz.

Delikanli gzlerini ufka dikip bakmaya basladi. Uzakta daglar, kumullar, kayaliklar; hayatta kalmanin olanaksiz oldugu bu yrede yasamakta direnen bitkiler vardi. Drt bir yani ld: Aylar boyu zerinde yrdg, ama ancak kk bir blmn tanidigi l. Bu kk parada, Ingilizlere, kervanlara, kabile savaslarina ve elli bin hurma agalik ve yz kuyuluk bir Vaha'ya rastlamisti. - Ne istiyorsun bugn benden? diye sordu l. Birbirimizi dn yeterince seyretmedik mi? - Bir yrende sevdigim kadin yasiyor. Bu yzden engin kumlarina baktigim zaman onu seyretmis oluyorum.

146

Onun yanma geri dnmek istiyorum ve rzgra dnsmek iin senin yardimina gereksinimim var. - Ask nedir? diye sordu l. - Ask, sahinin senin kumlarinin stnde utugu

zamanki seydir. nk sen, onun iin yesermis bir kirsin ve hibir zaman avsiz dnmedi senden. Senin kayalarim, kumullarini, daglarini biliyor ve ona karsi cmertsin sen... - Sahinin gagasi paralarimi kopartir, dedi l. Avi yillar boyunca beslerim, sahip oldugum pek az suyla susuzlugunu gideririm, ona yiyeceklerin yerini gsteririm; vetbir gn tam avin oksamalarini kumlarimda hissedecegim sirada sahin gkyznden iner. - Ama sen de kesinlikle bu son iin besleyip bytrsn avi, diye yanitladi delikanli: Sahini beslemek iin. Ve sahin de insani besleyecektir. Ve insan da bir gn senin kumlarini besleyecektir ve oradan yeni bir av dogacaktir. Byledir dnyanin dzeni. - Ask bu mudur? - Evet, budur. Avi sahine, sahini insana ve insani yeniden le dnstren seydir ask. Kursunu altina dnstren ve altini da topragin altina gizleyen seydir.

- Sylediklerini anlamiyorum, dedi l. - yleyse hi olmazsa kumlarinin ortasinda bir yerde bir kadinin beni bekledigini anla. Ve onun bekleyisine karsilik olarak rzgra dnsmek zorundayim. l bir sre sessiz kaldi. - Rzgrin esebilmesi iin kumlarimi sana veriyorum. Ama ben tek basima bir sey yapamam. Rzgrin da yardimini iste.

Hafif bir esinti esmeye basladi. Kabile,reislfri, kendilerinin bilmedigi bir dil konusan delikanliya uzaktan bakiyorlardi. Simyaci glmsyordu.

14 7

Rzgr, delikanlinin yanina gelip onun yanagini oksadi. Delikanlinin, lle yaptigi konusmayi duymustu, nk rzgrlar her zaman her seyi bilirler. Dnyayi dolasip

dururlar, ama ne dogum, ne de lm yerleri vardir. - Bana yardim et, dedi delikanli. Bir gn sevgilimin sesini duydum sende. - ln ve rzgrin diliyle konusmayi kim gretti sana? - Yregim, diye yanitladi delikanli. Rzgrin birok adi vardi. Buradaki adi kesisleme idi ve Araplar onun kara derili insanlarin yasadigi suyu bol topraklardan geldigine inaniyorlardi. Delikanlinin geldigi uzak lkedeki adi gndogusu idi, nk insanlar onun ln kumlarini ve MagrIplilerin savas naralarini getirdigine inaniyorlardi. Belki de baska yerlerde, koyunlarin otladigi kirlardan uzaklarda, insanlar rzgrin Endls'ten estigine inaniyorlardi. Ama rzgr hibir yerden gelmiyor ve hibir yere gitmiyordu ve iste bu yzden de l kadar glyd. Bir gn le aga dikilebilir, dahasi lde koyun beslenebilirdi, ama rzgra egemen olmanin kesinlikle olanagi yoktu. - Sen rzgr olamazsin, dedi delikanliya.

Niteliklerimiz farkli. - Dogru degil. Seninle birlikte dnyayi dolasirken simyayi grendim. Rzgrlar, ller, okyanuslar, yildizlar var bende, tvren'de yaratilmis ne varsa hepsi bende var. Hepimizi ayni El yapti ve hepimiz ayni Ruha sahibiz. Senin gibi olmak istiyorum, her seye nfuz etmek, denizleri asmak, hazinemi rten kumlari kaldirmak ve sevgilimin sesini yanima getirtmek istiyorum. - Simyaci ile yaptigin konusmayi duydum geen gn. Her seyin kendi Kisisel Menkibe'si oldugunu "sylyordu. Insanlar rzgra dnlemezler.

148

- Bana bir sre iin rzgr olmayi gret, diye rica etti delikanli. Insanlar ile rzgrlarin sinirsiz olanaklarini birlikte konusabilelim. Rzgr merakliydi ve bu da bilmedigi bir seydi. Bu konuda sylesmek isterdi, ama bir insani rzgra nasil d-

nstrebilecegini bilmiyordu. Ama gene de bir yigin sey biliyordu. ller olusturabiliyor, gemileri batiriyor, ormanlari yerle bir ediyor ve trl trl mziklerle, tuhaf grltlerle yankilanan kentlerde dolasiyordu. Becerisinin sinirsiz olduguna inaniyordu. Ve iste karsisina bir gen ikmis, kendisinin baska seyler de yapabilecegini kanitlamak istiyordu. - Buna Ask adi verilir, dedi delikanli, rzgrin, istegini yerine getirmeyi kabul etmek zere oldugunu grnce. Sevdigimiz zaman Evren*in bir parasi oluruz. Sevdigimiz zaman olanlari anlamaya gereksinimimiz yoktur, nk o zaman olanlar bizim iimizde olur ve insanlar rzgra dnsebilirler. Kuskusuz, rzgrlarin onlara yardim etmesi kosuluyla. Rzgr ok gururluydu. Delikanlinin syledikleri onu kiskirtti. ln kumlarini savurarak alabildigine hizla esmeye basladi. Ama btn dnyayi dolasmis olmasina karsin, insani rzgra dnstrmeyi hl beceremedigini

sonunda kabul etmek zorunda kalmisti. Ve Ask'in ne oldugunu bilmiyordu. - Dnyada yaptigim geziler sirasinda birok insanin gkyzne bakarak asktan sz ettiklerini fark ettim, dedi rzgr; sinirlari oldugunu kabul etmek zorunda kaldigi iin fkeliydi. Belki de en iyisi gge sormakti. - yleyse, bana yardim et, diye rica etti delikanli. Kr olmadan gnese bakabilmem iin ortaligi tozla sar. Bunun zerine rzgr daha gl esmeye basladi ve gkyz kumla kaplandi: Gnesin yerinde altin bir kurs vardi yalnizca.

14 9

Ordughta, ne olup bittigini anlamak glesiyordu. l insanlari, samyeli adi verilen ve denizdeki firtinadw daha berbat bir sey olan bu rzgri ok iyi taniyorlardi, ama onlar denizi bilmiyorlardi. Atlar kisniyor ve silahlar kumlarin altinda kalmaya basliyordu.

Kayalikta, subaylardan biri yce reise dnp konustu: - Bu kadarla yetinmek belki de daha iyi. Delikanliyi simdiden grmekte glk ekiyorlardi. Yzleri mav peeyle tamamen rtlyd ve gzlerinde yalnizca korku ifdesi vardi. - Bu ise son verelim, diye steledi bir subay. - Allah'in byklgn grmek istiyorum, dedi reis, sesinde saygi vardi. Insanin, rzgra dnsmesini grmek istiyorum. Ama bu iki korkagin adlarini kafasina yazdi. Rzgr kesilir kesilmez komutanlik grevlerinden alacakti onlari. nk l insanlari korku nedir bilmezlerdi.

- Rzgr, bana senin Ask'i tanidigini syledi, dedi delikanli gnese. Ask'i biliyorsan, Evrenin Ruhu'nu da biliyorsundur, nk o da Ask'tan yapilmistir. - Bulundugum yerden, diye yanitladi gnes, Evrenin Ruhu'nu grebiliyorum. Benim ruhumla iletisim halinde-

dir ve ikimiz, birlikte, bitkileri bytp glge arayan koyunlari yrtrz. Bulundugum yerden (ve dnyadan ok uzaktayim), sevmeyi grendim. Dnyaya biraz daha yaklasacak olsam, zerinde bulunan her seyin yok olacagim ve Evrenin Ruhu'nun yok olacagini biliyorum. Bu nedenle karsilikli bakismakla yetiniyoruz ve birbirimizi seviyoruz: Ben ona hayat ve isi veriyorum, o da bana yasama nedeni veriyor. - Ask'in ne oldugunu J>iliyrsn, diye tekrarladi delikanli. - Ve Evrenin Ruhu'nu taniyorum, nk Evren'deki sonsuz yolculugumuzda uzun uzun konustuk onunla. En byk sorununun, simdiye kadar yalnizca madenlerin ve

150

bitkilerin, her seyin bir ve tek sey oldugunu anlamis olmalari oldugunu syledi. Ve bununla birlikte demirin bakira benzer olmasi, bakirin altina benzemesi gerekli degil. Her

sey bu biricik seyin iinde kendi gerek grevini yerine getirmektedir ve her seyi yazan El, besinci gn durmus olsaydi her sey bir Baris Uyumu olarak kalacakti.1 - Ama altinci gn vardi. - Sen bir bilginsin, nk her seyi belli bir uzakliktan gryorsun, dedi delikanli. m Ask*i tanimiyorsun. Altinci gn olmasaydi insan yaratilmayacakti; bakir hep bakir olarak ve kursun hep kursun olarak kalacakti. Herkesin kendi Kisisel Menkibe'si kendine, ok dogru, ama bu Kisisel Menkibe bir gn gereklesecek. yleyse daha iyi bir seye.dnsmek ve Evrenin Ruhu gerekten bir ve tek sey oluncaya kadar yeni bir Kisisel Menkibe'ye sahip olmak gerekmektedir. Gnes dsnceye daldi ve daha ok parlamaya basladi. Bu grsmeyi degerlendiren rzgr da gnesin delikanliyi kr etmemesi iin daha gl esmeye basladi. - Bunun iin simya var, dedi delikanli. Her insanin kendi hazinesini arayip bulmasi ve daha sonra, daha nceki hayatinda oldugundan daha yetkin olmayi istemesi

iin. Kursun, dnyanin artik kursuna gereksinimi kaimayincaya kadar grevini yerine getirecek; o zaman altina dnsmesi gerekecek. - Simyacilar bu dnsm gereklestirmeyi basariyorlar. Oldugumuzdan daha yetkin bir varlik olmaya alistigimiz zaman, evremizdeki her seyin daha Iyi oldugunu gsteriyorlar bize. - Peki, benim Ask'i tanimadigimi niin sylyorsun? diye sordu gnes. - nk Ask, ne l gibi devinimsiz durmaktan, ne rzgr gibi dnyayi dolasmaktan, ne de senin gibi her seyi 1 Tevrat'in Tekvin blmne (Bap I ve Bap 2) gnderme yapiliyor. Tevrat'a gre Tann (Allah, Rab) insani altinci gn yaratti: "Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyisimize gre iman yapalim; ve denizin baliklarina, ve gklerin kirlarina, ve "g.rlara, ve btn yeryzne, ve yerde srnen her jeye hkim oltun." (ev,)'

15 1

uzaktan grmekten ibarettir. Ask, Evrenin Ruhu'nu degistiren ve gelistiren gtr, tik kez .onun iine girdigim zaman, onun kusursuz oldugunu sandim. Ama daha sonra onun, yaratilmis olan her seyin yansimasi oldugunu, onun da savaslari ve tutkulari oldugunu grdm. Evrenin Ruhu'nu bizler besliyoruz ve zerinde yasadigimiz dnya, bizim daha iyi ya da daha kt olmamiza gre, daha iyi ya da daha kt olacaktir. Ask'in gc iste burada ise karisir, nk sevdigimiz zaman, oldugumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman. - Peki ne istiyorsun benden? diye sordu gnes. - Benim rzgra dnsmeme yardim et, diye yanitladi delikanli. - Evren, benim yaratiklarin en bilgini oldugumu bilir, dedi gnes. Ama seni rzgra nasil dnstrecegimi bilmiyorum. - yleyse kime basvurmaliyim?

Gnes bir sre sustu. Rzgr dinliyor ve bilgisinin sinirsiz oldugunu btn dnyaya yayiyordu. Bununla birlikte, Evrenin Dili'ni konusan delikanlinin elinden kurtulamiyordu gnes. - Her seyi yazan El ile konus, dedi.

Rzgr bir mutluluk igligi atti ve her 'zamankinden daha gt esmeye basladi. Kumlarin zerine dikilmis adirlar az sonra yikildilar ve hayvanlar iplerinden, bukagilarindan kurtuldular. Kayanin zerinde insanlar, rzgrda srklenmemek iin birbirlerine sarildilar. Bunun zerine delikanli, her seyi yazmis olan El'e dogru dnd. Ve daha agzini aip tek szck sylemeden, Ev-< renin sessizlestigini ve hep byle sessiz kalacagini hissetti. Bir sevgi coskusu fiskirdi yreginden ve aglamaya basladi. Simdiye kadar hi yapmadigi bir duaydi bu, nk szcksz bir yakariydi ve hibir sey istemiyordu. Koyunlarina bir otlak buldugu iin skretmiyordu; daha fazla kristal satmak iin yakarmiyordu; rastladigi kadinin dn-

152

Sunu beklemesini dilemiyordu. Olusan sessizlikte ln, rzgrin ve gnesin de El'in yazmis oldugu isaretleri aradiklarim, kendi yollarini izlemek ve zmrt parasinin zerine kazinmis olan seyi anlamak istediklerini anladi. Bu isaretlerin Yeryz'nde ve Uzay'da dagilmis olduklarini, grnste hibir varlik nedenleri ve anlamlan bulunmadigini; ne llerin, ne rzgrlarin, ne gneslerin ve ne de insanlarin niin yaratilmis olduklarini bilmediklerini biliyordu. Ama El'in btn bunlar iin bir nedeni vardi ve yalnizca o bu mucizeleri gereklestirebilir, okyanuslari le ve insanlari rzgra dnstrebilirdi. nk bir yce iradenin, Evren'i, dnyanin yaratilisinin altinci gnnn Byk Yapit'a dnstg noktaya gtrms oldugunu yalnizca bu El anliyordu. Ve delikanli Evrenin Ruhu'na daldi ve Evrenin Ruhu'nun, Tanri'nin Ruhu'nun parasi oldugunu grd ve Tanri'nin Ruhu'nun, kendi ruhu oldugunu grd.

Samyeli o gn daha nce hi esmemis oldugu gibi esti.

Kusaklar boyu Araplar, rzgra dnsen ve ln en byk muharip reislerinin savundugu bir ordughi az kalsin yerle bir eden delikanlinin efsanesini anlattilar.

Samyeli esmez olunca, hepsi delikanlinin bulundugu yere gzlerini evirdiler. Delikanli bulundugu yerde degildi; ordughin teki ucunda nbet tutan, tepeden tirnaga kumla kapli bir nbetinin yaninda duruyordu. Adamlar byclkten mthis korkmuslardi. Bununla birlikte iki kisi glmsyordu: Birincisi Simyaci Idi, nk gerek tilmizini bulmustu; ikincisi ise yce reisti, nk bu tilmiz, Tanri'nin Yceligini anlamisti. Ertesi gn reis, Simyaci ve delikanli ile vedalasti ve gitmek istedikleri yere kadar kendilerine eslik edecek bir muhafiz takimi verdi yanlarina.

15 3

BTN AKSAMA

BIR GN

YOL ALDILAR.

dogru bir Kipti manastirina vardilar. Simyaci, muhafiz ta-

kimini geri yolladi ve atindan indi. - Bundan sonra sen tek basina gideceksin, dedi. Piramitlere saatlik yol kaldi. - Skran, dedi delikanli. Bana Evrenin Dili'ni grettiniz. - oktandir bilmekte oldugun seyi sana hatirlatmaktan baska bir sey yapmadim. Simyaci manastirin kapisini aldi. Siyahlar giyinmis bir kesis kapiyi ati. Simyaci ile kesis aralarinda Kip tice konustular bir sre, sonra Simyaci, delikanliyi Ieri aldi. - Mutfagi bir sre kullanmama izin vermesini istedim, dedi. Birlikte manastirin mutfagina gittiler. Simyaci ates yakti, kesis biraz kursun getirdi; Simyaci kursunu bir demir kapta eritti. Kursun iyice sivilasinca, su tuhaf, sari cam yumurtasini antasindan ikardi. Bir sa kalinliginda bir katman kazidi ve bunu balmumuna sardiktan sonra

iinde kursun eriyigi bulunan kaba atti. Karisim kan rengini aldi. Simyaci bunun zerine kabi atesten alarak sogumaya birakti. Bu arada, kesisle kabileler savasi hakkinda konusmaya basladi. - Bu savas devam eder, dedi kesis. Kesis kizgindi. Savasin sona ermesini bekleyen kervanlar, uzun zamandir Al-Jizah'a2 akili kalmislardi. - Ama, Allah'in dedigi olur, dedi kesis. Ktpt ya da Ktpti: Eski Misir halki; monofizit Kipti kilisesine bagli M itirli hiristiyan; Misir'111 Araplar taraf.udati fethindim (641) sonra birok Kipti mslman oldugu iin bu devim yalnizca hinit.yan]ar iin kullanilmaya bas.tai.di. (ev) 2 (Gtzeh, Gmzttt, Gtzsi): Kahiir'yr sekiz kilometre uzaklikta, nemli piramitin (Keops, Kefren, Mikennos) ve Sfenks'in bulundugu yer. GfinOmOzde, Kahire ile birletmis, milyonluk bir yerlej.in. yen. (ev.)

154

- Amin, diye yanitladi Simyaci. Preparat soguyunca, kesis ve delikanli hayranlikla baktilar: Maden, demir kabin i eperlerinde katilasmisti, ama artik kursun degildi. Altin olmustu. - Ben de bir gn bunu yapmayi grenebilecek miyim acaba? diye sordu delikanli. - Bu benim Kisisel Menkibe'm, seninki degil, diye yanitladi Simyaci; ama bunun mmkn oldugunu sana gstermek istiyordum. Manastirin kapisma geri dndler. Simyaci orada kursu drt paraya bld. - Bu sizin, dedi paralardan birini kesise vererek. Seyyahlara karsi gsterdiginiz cmertlik iin. - Benim cmertligimin ok tesine giden bir skran ifadesi, dedi kesis. - Byle konusmayiniz. Hayat sylediklerinizi duya-

bilir ve gelecek sefere daha azim verebilir. Sonra delikanlinin yanina geldi Simyaci. - Bu da senin. Muhariplerin reisinin elinde kalan altininin karsiligi olarak. Delikanli, Simyaci'nm verdigi itinin kendi altinindan daha fazla oldugunu syleyecekti ki onun, biraz nce kesise sylediklerini animsadi ve hibir sey sylemedi. - Bu da benim, dedi Simyaci. l geerek geri dnmek zorundayim ve kabileler arasindaki savas hl devam ediyor. Simyaci drdnc parayi da kesise verdi. - Bu para da bu ocuk iin. Ihtiyaci olacak olursa. - Ama ben hazinemi arayacagim, dedi delikanli. SimdI ok yaklastim. - Eminim ki bulacaksin, dedi Simyaci. - Peki bu ikinci parayi neden veriyorsunuz? - nk, yolculugun sirasinda kazandigin paralari iki kez yitirdin: Birini hirsiz, tekini muhariplerin reisi al-

di. Ben, lkesinin ataszlerine inwan yasli ve bosinanli bir Arap'im: 'Bir kere olan bir daha asla tekrarlamaz. Am-

15 5

ma ve lkin iki kere olan mutlaka nc defa da olacaktir.' Atlarina bindiler.

- Dsler hakkinda sana bir hikye anlatmak istiyordum, dedi Simyaci. Delikanli atini yaklastirdi. - Eski Roma'da, Imparator Tiberius zamaninda ok iyi yrekli bir adam yasiyormus, adamin iki oglu varmis: Ogullarindan biri askere alinmis ve Imparatorlugun en uzak eyaletlerinden birine gnderilmis. teki ogul bir sairmis ve yazdigi gzel siirlerle Roma'yi bylyrms. Baba bir gece bir ds grms. Bir melek grnp ogullarindan birinin szlerinin nlenecegini ve btn dnyada gelecek kusaklar tarafindan tekrarlanacagini syle-

mis. Hayat kendisine karsi cmert davrandigi ve btn babalarin iini gururla dolduracak bazi seyler kendisine zahir oldugu iin yasli adam sevin g :yaslari iinde uyanmis. Kisa bir sre sonra bir arabanin tekerleri altinda kalip ezilmek zere olan bir ocugu kurtarirken lms yasli adam. Bir mr boyu onurlu ve drst davranmis oldugu iin de dogruca cennete gitmis ve orada da dsne giren melege rastlamis. "Iyi bir insandin,' demis ona melek. 'Sevgi iinde yasadin ve onurlu bir sekilde ldn. Bugn herhangi bir dilegini yerine getirebilirim.' "Hayat d >ana karsi iyi davrandi,* diye yanitlamis yasli adam. "Dsme girdigin zaman, btn abalarimin aklanmis oldugunu anladim. nk oglumun siirleri gelecek yzyillarda insanlarin belleginde kalacaklar. Kendim iin herhangi bir dilegim yok; ama ocukken baktigi, delikanliyken egittigi evladinin nlenmesinden her baba gurur duyar. Uzak gelecekte, oglumun szlerini duymak isterdim.' Melek, ihtiyarin omzuna dokunmus ve ikisi

birlikte bir uzak gelecege gitmisler. Karsilarina usuz bucaksiz bir

156

meydan ikmis ve bu meydanda insanlar garip bir dil konusuyorlarmis. Yasli adam sevinten aghyormus. "Oglumun siirlerinin gzel ve lmsz oldugunu biliyordum/ demis melege. 'Bu insanlarin oglumun siirlerinden hangisini okuduklarini syler misiniz bana?' Melek, bunun zerine adama kibar bir sekilde yaklasmis ve birlikte, o byk alandaki siralardan birine oturmuslar. "Sair oglunun siirleri, Roma'da halk tarafindan ok seviliyordu,' demis melek. "Herkes bu siirleri sevip haz aliyordu. Ama Tiberius dneminden sonra unutuldu bu siirler. Bu insanlarin tekrarladigi szler teki oglunun, askerin szleri.* Ihtiyar, Melege sasirarak bakmis.

"Oglun askerlik hizmeti iin uzak bir eyalete gitmis ve orada yzbasi olmustu. O da iyi ve drst bir insandi. Bir aksam hizmetkrlarindan biri hastalandi ve lmn esigine geldi. Oglun bu sirada, hastalari iyilestiren bir hahamdan sz edildigini duymus ve gnlerce onu aramis. lkeyi dolasirken, aradigi kisinin Tanri'mn oglu oldugunu grenmis. Onun tarafindan iyilestirilmis baska insanlara rastlamis ve onun dsncelerini grenmis ve bir Romali yzbasi olarak onun dinini kabul etmis. Sonunda bir sabah Haham'm yanma varmis. "Ona hizmetkrlarindan birinin hastalandigini anlatmis. Ve Haham onunla birlikte evine gitmeye hazir oldugunu bildirmis. Ama yzbasi bir inan sahibi oldugu iin, evrede bulunan insanlar ayaga kalkarken, Hahamin gzlerinin iine bakinca, gerekten de Tanri'nin Oglu'nun huzurunda bulundugunu anlamis. *Bu szler senin oglunun szleri,' demis Melek yasli adama. O sirada Hahama syledigi ve bir daha unutulma-, yan szler: Ya Rab, benim degerim yok ki damin altina gire-

sin; fakat ancak bir sz syle, hizmetim iyI olur.y

Simyaci atini srd. - Kim ve ne olursa olsun, dedi, yeryznde her insan, her zaman, dnya tarihinde basrol oynar. Ve dogal olarak o bilmez bunu. Delikanli glmsedi. Hayatin, bir oban iin bu kadar nemli olabilecegini hi dsnmemisti. - Elveda, dedi Simyaci. - Elveda, diye yanitladi delikanli. 158

YREGININ

SYLEDIKLERINI

DIKKATLE

dinlemeye alisarak, iki buuk saat lde yol aldi. Hazinesinin gizli oldugu yeri ona yregi syleyecekti. "Hazinen neredeyse yregin de orada olcik," demisti Simyaci. Ama yregi baska seyler anlatip duruyordu. Iki kez grdg bir dsn izinden gitmek iin koyunlarindan ay-

rilan bir obanin yksn gururla anlatiyordu. Kisisel Menkibe'den, ayni seyi yapmis, uzak topraklan ya da kadinlari aramaya ikmis, aginin insanlariyla, onlarin dsnceleri ve nyargilariyla arpismis insanlardan sz ediyordu. Yol boyunca, bulgulardan, kitaplardan, byk kargasalardan sz etti. Bir kumula tirmanmaya hazirlanirken iste tam o anda, yregi kulagina fisildadi: "Aglayacagin yere iyi dikkat et; nk ben oradayim ve hazinen de oradadir." Kumulu agir agir tirmanmaya basladi. Yildizlarla dolu gkyz yeniden dolunayla aydinlanmisti: Simyaci ile birlikte tam bir ay lde yolculuk yapmislardi. Ayisigi, kumulu da aydinlatiyordu,* yarattigi glge oyunu, le dalgali bir deniz grnm veriyor ve delikanliya, atinin dizginlerini birakip Simyaciya, onun bekledigi isareti verdigi gn animsatiyordu. Ayisigi, ln sessizligini sariyor ve hazinelerini arayan insanlarin yolunu aydinlatiyordu. Birka dakika sonra kumulun tepesine ulasinca yregi hopladi. Dolunay ve ln beyazliginin aydinlattigi Piramitler btn grkemiyle karsisinda ykseliyorlardi.

Dizst dsp agladi. Kisisel Menkibe'sine inanmis oldugu, bir gn bir krala, daha sonra da bir tccara, bir Ingiliz'e, bir Simyaciya rastladigi iin Tanri'ya skrediyor-

15 9

du. Ve hepsinden nemlisi, Ask'in, bir erkegi Kisisel Menkibe'sinden asla uzaklastiramadigini kendisine anlatan bir l kadinina rastlamis oldugu iin Tanri'ya skrediyordu. Piramitlerin gemis yzyillari, asagida, ayakularmda duran insani yukaridan seyrediyorlardi. Isteseydi, simdi Vaha'ya geri dnp Fatima ile evlenebilir ve basit bir koyun obani olarak yasardi. nk Evrenin Dili'ni bilmesine ve kursunu altina evirmeyi bilmesine karsin, lde yasiyordu Simyaci. Bilim ve sanatini kimseye kanitlamak zorunda degildi. Kisisel Menkibe'sine dogru yol alirken, bil-

mesi gereken her seyi grenmis ve yasamayi hayal ettigi her seyi yasamisti. Ama iste hazinesine ulasmisti ve bir girisim, ancak amacina ulastiginda sona erebilirdi. Kumulun tepesinde aglamisti. Yere bakti, gzyaslarinin dstg yerde bir bokbcegi dolasiyordu. lde yasadigi sre iinde bokbceklerinin, Misir'da Tanri'nin simgesi sayildiklarini grenmisti. Bu da bir isaretti. Bunun zerine Billriye Tccarini animsayarak kumlari kazmaya koyuldu: Bir mr boyu taslari st ste yigsa da hi kimse bahesine piramit dikmeyi basaramazdi.

Belirtilen yeri btn gece kazdi, ama hibir sey bulamadi. Piramitlerin tepesinden onu seyrediyordu yzyillar. Ama o vazgemiyordu. Kaziyordu, kazdigi kumlan ukura geri yollayan rzgra karsi savasarak durmadan kaziyordu. Kollan yorulmustu, ellerinde yaralar ailmisti, ama

yregine inanci sryordu. Ve yregi ona gzyaslarinin dstg yeri kazmasini sylemisti. Birka tasi yerinden skmeye alisirken, birden ayak sesleri duydu. Birka adam gelmisti. Ayisigi arkadan vurdugu iin ne yzlerini, ne de gzlerini grebiliyordu. - Ne yapiyorsun orada? diye sordu gelenlerden biri. Delikanli yanitlamadi. Ama korkmustu. Simdi topraktan bir hazine ikarmasi gerekiyordu, bu nedenden dolay, korkmustu.

160

- Biz savas mui reci I eriyiz, dedi bir baskasi. Oraya ne sakladigini bilmemiz gerekiyor Para gerekli bize. - Bir sey gizlemiyorum, diye yanitladi delikanli. Ama adamlardan biri kolundan tutup ukurdan ikardi onu Bir baskasi zerini aramaya koyuldu. Ve sonunda

reb irideki ait!n parami buUular. - Altini var, dedi saldirganlardan biri, Ayisigi, zerini arayan adamin yzn aydinlatti ve bu gzlerde lm grd delikanli. - Topraga b$ka altin saklamis olmali, dedi bir baskasi. Bunun zerine topragi kazmaya zorladilar onu. Sonu olarak hibir sey bulamadigi iin dvmeye basladilar delikanliyi. Gnesin ilk isiklari belirinceye kadar uzun uzun dvdler onu. Giysileri lime lime olmustu, lmn yaklastigini hissediyordu. "Oleceksen, para r"e ise yarar? Paranin insani lmden kurtardigi pek az grlmstr," Byle demisti Simyaci, Ve yedigi yumruklarla sismis, yarali agziyla, Misir Piramitlerinin yakinlarina gmlms hazineyi iki kez dsnde grdgn anlatti saldirganlara. Reisleri oldugu izlenimi uyandiran adam uzun sre djnd. Sonra adamlarindan biriyle konustu. - Adami birakabiliriz. Baska bir seyi yok. Bu

altini da almis olmali. Delikanli yzst kuma kapaklandi. Haydutlarin reisi arkadaslarina bakiyordu. Ama delikanlinin gzleri Pramiterin bulundugu yne bakiyordu. - Haydi gidelim, dedi haydutlarin reisi arkadaslarina. Sonra delikanliya dnp: - lmeyeceksin, dedi. Yasayacaksin ve i