45
NEVİN SEÇKİN ULUS DERSLER 1. MALİYE POLİTİKASI-1 2. VERGİ CEZA HUKUKU 3. VERGİ İCRA HUKUKU 4. DEVLET BORÇLARI 5. FİNANSAL YÖNETİM-1 6. GİRİŞİMCİLİK VE İŞ KURMA NEVİ N SU YAYINLARI AÖF MALİ YE- 7.YARIYIL Kİ TABIMI İ NCELEME DOSYASI

VERGİ İCRA HUKUKU - Açıköğretim · 2017-10-14 · aÖf malİye 7. yariyil kİtap İnceleme kİtapÇiĞi n evin s u yayinlari - 1 - nevİn seÇkİn ulus dersler 1. malİye polİtİkasi-1

  • Upload
    others

  • View
    22

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 1 -

NEVİN SEÇKİN ULUS

DERSLER

1. MALİYE POLİTİKASI-1

2. VERGİ CEZA HUKUKU

3. VERGİ İCRA HUKUKU

4. DEVLET BORÇLARI

5. FİNANSAL YÖNETİM-1 6. GİRİŞİMCİLİK VE İŞ KURMA

NEVİN SU YAYINLARI

AÖF MALİYE- 7.YARIYIL KİTABIMI İNCELEME DOSYASI

77.YARIYIL

ilseven
Placed Image

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 2 -

ÖNSÖZ

Sevgili arkadaşlar,

Dört yıladır iletişim halindeyiz. On yıl dershane hoca-

lığından sonra daha iyi ve faydalı neler yaparım duy-

gularıyla başladığım kişisel yolculuğumda artık bir

durak noktasına geldim. Dört yıl günde 16 saat yüz-

lerce kitap sayfaları, belki de milyonlarca kere vurdu-

ğum klavye tuşları arasında yaptığım yolculuk beni bir

manada Profesyonelliğin girdabına cumburlop attı.

Şimdi en büyük sorumluluğun akıntıya karşı hiç yo-

rulmadan, duraksamadan kulaç atmak gerektiğinin

bilincindeyim. Bu yolculukta en büyük destekçimin siz

öğrencilerim olduğuna yüksek inancım tamdır. Bu

inanç bana büyük bir şevk ve heyecan veriyor. Bu

gecen 4 yılda tam 14 kitap hazırladım. Bunların 2 si

kurum sınavları – iktisat-Maliye alan- diğerleri ise AÖF

iktisat, AÖF Maliye ve AÖF İşletme bölümlerinin 5-6-

7-8. Yarıyıl dönemleri için sizlerin sınavlarda başarıla-

rınıza doğrudan destek olacak kitaplardır.

Lütfen bu satırlarımı bir tevazu yoksunluğu, alçakgö-

nüllülük ihlali olarak algılamayın. İddia ediyorum ve

tüm varlığımı ortaya koyuyorum ki BENİM KİTAPLA-

RIM sizleri sınavlarınızda başarıya götürecek yegâne

temel kaynaktır. Bir disiplin ve metodolojik bir çalışma

programı uygulayarak kitaplarım üzerinden derslerini-

ze çalışırsanız başarınız mutlaktır. Bu mücadelemde

beni ancak sizlerin başarısı mutlu eder. Ben biliyor ve

inanıyorum ki --VARLIKLI OLMAKLA VARLIKLI

OLAMAK ARASINDA İNCE BİR ÇİZGİ VARDIR.---

BU ÇİZGİ VAR OLMA ÇİZGİSİDİR. BENİM VAR OL-

MAM VE MANEVİ VARLIĞIM SİZLERİN HİZMETİNİ-

ZE SUNDUĞUM KİTAPLARIMDIR.

Arkadaşlar, KİTAPLARIM AÖF Yayınladığı DERS

Kitaplarının paradigmasına tapa tap uygun olarak

hazırlanmıştır. Yayınladığım Kitaplarım ilgili derslerin

ve bu derslerin her ünitesinde verilen tüm bilgilerin en

ince detaylarına kadar incelenmesi neticesinde; ucu

açık, inceleyici ve analitik düşünce metodu uygulana-

rak sorulara dönüştürülmüştür. Bu soruların yanında

öğrenmeyi pekiştiren temelleştirici bilgi olan HAP

BİLGİLERLE desteklenmiştir. Öğrenim hayatı icazet

için, öncelikle bizden sorulan sorulara doğru cevaplar

verebilmemizi ister. Bu tür sorgulamada doğru cevap-

ları verirsek başarmış oluruz. Ancak genel olarak Ha-

yat, özel olarak ta Çalışma Hayatı soru sormamızı

ister. İşte ben yukarıda belirttiğim BİLİM DALLARI ve

DİSİPLİNLER alanında AÖF öğrencileri için hazırladı-

ğım sınavlara hazırlık kitaplarımda ÖĞRENMEYİ

SAĞLAYACAK, ÖĞRENDİKLERİMİZİ KÖKLEŞTİ-

RECEK VE TEKRARLIYORUM, İDDİA EDİYORUM

KİTAPLARIM ÜZERİNDEN DİSİPLİNLİ OLARAK

CALITIĞINIZDA BAŞARI SİZİNLEDİR. Kitaplarımda

NASIL ÇALIŞMALIYIZ BAŞLIĞINDA BİR ÖNSÖZ

BULUNMAKTADIR. O ÇALIŞMA YÖTEMİNİ UYGU-

LAYIN BAŞARIN.

Bu yıl kitaplarımı alan arkadaşlarla inter aktif ilişki

içinde olacağım. Günlük çalışma saatlerimin 1/3 ben-

den destek talebinde bulunan arkadaşlara ayıraca-

ğım. Onlarla çok verimli çalışmalar yapacağız. Yazılı,

görsel konu ve ders anlatımları, mail üzerinden soru

desteği, anlamadıkları veya zorlandıkları derslerde

isteklerine yazılı sözlü destekler gibi… Bakalım so-

nuçlarını hep beraber göreceğiz. Allah utandırmasın.

SAYGILARIMI SUNUYOR, HEPİNİZE TEKRAR

BAŞARILAR DİLİYORUM.

NEVİN SEÇKİN ULUS

ilseven
Placed Image

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 3 -

1.DERS: MALİYE POLİTİKASI-1

5. ÜNİTE: ENFLASYON VE MALİYE POLİTİKASI: SORU - 1. Bütçe açıklarında meydana gelecek artışların, toplam talep üzerinde etkili olabileceğini, ancak reel faiz oranları üzerinde herhangi bir etki çı-karmayacağını ileri süren görüş aşağıdakiler-den hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A. Hoş olmayan monetaristaritmatik B. Tanzi etkisi C. Radikal yaklaşım D. Ricardocu yaklaşım E. Ponzi tipi yakla-

şım

Yanıt D

HAP BİLGİ:

Bütçe açıklarının reel faiz oranları üzerinde artış yönünde meydana getireceği baskılar nedeniyle ekonomik birimler tüketimlerini değil, bugünden tasarruflarını artıracağı için, uzun dönemde reel faiz oranlarında her-hangi bir değişim ortaya çıkmayacaktır.

2. Ponzi tipi borçlanma politikası yapan bir bi-rimin yükümlülüklerini yerine getirememesinde karşılaştığı en önemli handikap aşağıdakilerden hangisidir?

A. Döviz arzının yükselmesi B. Faiz oranlarının yükselmesi C. Ulusal paranın aşırı değerlenmesi D. Fiyatların yükselmesi E. Cari açığın büyümesi

Yanıt B 3. Kamu harcamalarının artmasıyla özel yatırım harcamalarının başlangıçta kamu harcamaları artışından daha az azalacağı görüşünü savu-nan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?

A. Keynesyen B. Neo klasik C. Monetarist D. Radikal yaklaşım E. Ricardocu yaklaşım

Yanıt A 4. Ponzi tipi borçlanma yapan ekonomik birimin faiz oranları yükseldiği durumda izleyeceği yeni strateji aşağıdakilerden hangisi olacaktır?

A. Uzun vadeli borcunu ödemek B. Tasfiye kararlarını uygulamak C. Uzun vadeli yeni borçlar bulmak D. Borçların tamamını ödemek E. Borç konsülüdasyonuna başvurmak

Yanıt C

5. Aşağıdakilerden hangisi bütçe açıklarını fi-nansa etmek için başvurulan yollardan biri ola-maz?

A. Merkez bankasının Emisyon hacmini arttır-ması

B. Gelir vergisi oranlarının yükseltilmesi C. Dış borçlanmaya başvurulması D. Bütçe emanetlerine başvurulması E. Merkez Bankasının kamu kesimi tahvillerini

satın alması Yanıt E

HAP BİLGİ:

Merkez Bankasının kamu kesimi tahvili sa-tın alması piyasadaki para miktarını arttıra-caktır. Bu sadece piyasaları fonlama ama-cına hizmet eder. Soruda dikkat edilirse, bütçe açıklarının olduğu bir durumda devlet ya hazine bonosu yada devlet tahvili satmak suretiyle borç bulma yoluna gidecektir. Bu durumda piyasada para arzı daralacak, an-cak kamu kesiminin açıklarını finanse eden fonlarda bir yandan temin edilmiş olacaktır.

6. Aşağıdaki görüşlerin hangisi borçlanmanın daha enflasyonist olacağını ileri sürer?

A. Keynesyen B. Neo klasik C. Monetarist D. Radikal yaklaşım E. Yeni klasik

Yanıt C 7. Bir ülke ekonomisinin kamu harcamaları 200 birim, vergileri 50 birim ve bir yıl öncesinden devreden kamu borcu ise 25 birim olarak belir-lenirken faiz oranlarının ise %4 olduğu gözlen-miştir. Bu ekonominin söz konusu dönem için bütçe açığı aşağıdakilerden hangisidir?

A. 148 B. 149 C. 150 D. 151 E. 154

Yanıt D Hap Bilgi:

Kamu gelirleri burada vergiler olarak alın-malıdır.

Bütçe Açığı= Kamu harcamaları- kamu gelirleri

Bir yıl öncesinden devreden kamu borç ve faizlerin dikkate alınarak tekrar bütçe açığı formülünü yazmamız gereklidir.

Bütçe Açığı= (kamu harcamaları_ kamu gelirle-ri) +(Faiz oranı. Borç miktarı) Bütçe Açığı= (200- 50)+ (0.04. 25) Bütçe Açığı= 150+ 1

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 4 -

Bütçe Açığı= 151 8. Yeni Klasik taraftarları tarafından Monetarist-lerin aksine enflasyonun sadece parasal bir olgu olmadığını açıklamak üzere geliştirdikleri yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?

A. Ponzi finansman yaklaşımı B. Tanzi etkisi C. Politika etkinsizliği D. Hoş olmayan monetaristaritmatik E. Zaman tutarsızlığı yaklaşımı

Yanıt D HAP BİLGİ:

Thomas Sargent ve Neill Wallece ye göre enflasyonun en temel kaynağının aşırı pa-rasal genişlemeden değil, bütçe açıkların-dan kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Eğer bütçe denk olursa, parasal genişlemeye gi-dilmeyecek ve enflasyon yaşanmayacaktır. Devlet bütçesinin açık verdiği bir ekonomi-de, bütçe açıkları kaçınılmaz olarak parasal-laşacaktır. Diğer bir ifade ile bütçe açıkları eninde sonunda para basılarak finanse edi-lecektir. Buradaki sorun para arzının kısa dönemde mi? yoksa uzun dönemde m? ar-tacağı konusudur. Yeni klasiklere göre enf-lasyonu önlemenin tek yolu; aşırı parasal genişlemelerden kaçınmak değil, devlet bütçesinin denkliğini sağlamaktır.

9. Yüksek enflasyon problemi yaşayan bir eko-nomide, kamu gelirlerinin reel değerini de düşü-receğini öne atan görüş aşağıdakilerden hangi-sidir?

A. Ponzi finansman yaklaşımı B. Tanzi etkisi C. Politika etkinsizliği D. Hoş olmayan monetaristaritmatik E. Zaman tutarsızlığı yaklaşımı

Yanıt B HAP BİLGİ:

Vergilerin tahakkuk etmesi ile tahsil edilmesi arasında zaman farkında enflasyon oranları artarsa kamu gelirleri reel olarak kayba uğ-rayacaktır. İşte bu görüş Oliviera Tanzi etki-si olarak bilinmelidir.

10. Uzun dönemde açıkların borçla finasmanı-nın para basımı ile finansmanına göre daha enf-lasyonist olduğunu ileri süren yaklaşım aşağı-dakilerden hangisidir?

A. Ponzi finansman yaklaşımı B. Tanzi etkisi C. Politika etkinsizliği D. Hoş olmayan monetaristaritmatik E. Zaman tutarsızlığı yaklaşımı

Yanıt D 11. Enflasyon sürecinde vergi gelirlerinin ta-hakkuku ile tahsilatı arasında zaman farkı ne-deni ile devlet gelirlerinde meydana gelen azal-ma aşağıdakilerin hangisi ile ifade edilir?

A. Ponzi finansman yaklaşımı B. Tanzi etkisi C. Politika etkinsizliği D. Hoş olmayan monetaristaritmatik E. Zaman tutarsızlığı yaklaşımı

Yanıt B 12. Enflasyon sürecinde devletin faizsiz yüküm-lülüklerinin enflasyon oranı kadar azalması aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir?

A. Ponzi finansman yaklaşımı B. Tanzi etkisi C. Politika etkinsizliği D. Hoş olmayan monetaristaritmatik E. Enflasyon vergisi

Yanıt E 13. Aşağıdakilerden hangisi Klasik okulun uzan-tısı olarak kabul edilmez?

A. Monetarist B. Rasyonel beklentiler C. Yeni keynesyen D. Radikal yaklaşım E. Neo Klasik

Yanıt C 14. Aşağıdaki iktisat okullarından hangisi denk bütçe yanlısı değildir?

A. Monetarist B. Rasyonel beklentiler C. Keynesyen D. Arz Yanlı E. Neo Klasik

15. Aşağıda verilmiş olan iktisat politika hedef-lerinin hangi ikisi eş zamanlı olarak sağlanması zorunluluğu vardır?

A. Faiz oranlarının düşürülmesi- İhracatın arttı-rılması

B. Ulusal paranın değerinin düşürülmesi- İhra-catın arttırılması

C. Dış ticaret açığının düşürülmesi- ekonomik büyümenin azaltılması

D. Bütçe açıklarının küçültülmesi- Dış ticaret açıklarının küçültülmesi

E. İşsizliğin düşürülmesi- Faiz oranlarının dü-şürülmesi

Yanıt D HAP BİLGİ:

Bütçe açığı; kamu gelirlerinin kamu giderle-rinden az olması sonucu ortaya çıkarken; dış ticaret açığı ise, İthalatın ihracattan fazla olması ile ortaya çıkar.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 5 -

Diğer bir deyişle ülkeye giren döviz ülkeden çıkan dövizden azdır. Demek ki ülke kazan-dığından daha fazlasını harcıyor.

Devlet bütçe açığı sorunu yaşadığında önünde bulunan tercihler;

a) Borçlanmaya gidecek b) Emisyona gidecek c) Vergi oranlarını arttıracaktır.

Devlet bu seçeneklerden emisyona gitmeyi seçerse, bunun enflasyon ile sonuçlanaca-ğını bilmeliyiz. Fiyatlarda meydana gelen ar-tış göreceli olarak yurt içinde ki malların yurt dışında ki mallara göre yüksek kalmasına neden olacak, bunun sonunda ihracat aza-larak ithalat artacaktır. İthalat artışı dış tica-ret dengesini daha da bozacağı için bütçe açıkları ile dış ticaret açıklarının eş zamanlı olarak azaltılması önem arz edecektir.

16. Tasarrufların yatırımları 320 birim, devlet harcamalarının vergileri 440 birim aştığı bir ekonomide aşağıdakilerden hangisi söz konu-sudur?

A. 560 birim ticaret fazlası B. 560 birim ticaret açığı C. 120 birim ticaret fazlası D. 120 birim ticaret açığı E. Karşılaştırma yapmak söz konusu değildir.

Yanıt D 17. Borç yükünü azaltmak için yüksek faizli borçların düşük borçlanma belgeleri ile değişti-rilmesine ne ad verilir?

A. Borcun itfası B. Monotoryum C. Takas D. Konversiyon E. Konsolidasyon

Yanıt D 18. Reel faiz oranı aşağıdakilerden hangisidir?

A. Beklenen enflasyon ile nominal faiz oranının toplamı ile elde edilir.

B. Nominal faiz oranından beklenen enflasyo-nun çıkarılması sonucu elde edilir.

C. Beklenen enflasyondan nominal faiz oranı-nın çıkarılması ile ile elde edilir.

D. Nominal faiz oranından reel faiz oranının çı-karılması ile bulunur.

E. Nominal enflasyon oranından nominal kurun çıkarılması ile bulunur.

Yanıt B 19. Klasik iktisatçılara göre bütçe açıkları aşa-ğıdakilerden hangisine neden olur?

A. Tasarrufları azalmasına

B. Yatırımların düşmesine C. Faiz oranlarının ve üretimin yükselmesine D. Hem üretimin hem de fiyatların yükselmesi-

ne E. Fiyatlar genel seviyesinin yükselmesine

Yanıt E 20. Hoş olmayan Monetarist aritmetik görüşü hangi iktisat okuluna ait bir görüştür.

A. Monetarist B. Yeni Klasik okul C. Keynesyen D. Arz Yanlı E. Neo Klasik

Yanıt B 21. Bir ekonomide yatırımlar 300, bütçe açığı 50 ve dış ticaret açığı 60 ise, tasarruf düzeyi kaç-tır?

A. 240 B. 270 C. 275 D. 280 E. 290

Yanıt E HAP BİLGİ:

S-I= Bütçe açığı+ Dış ticaret açığı S- 300= 50+ (-60) S= 290

13. Nominal faiz oranı %50, beklenen enflasyon oranı %150 ise, reel faiz oranı kaçtır?

A. -80 B. -40 C. 10 D. 50 E. 100

Yanıt B HAP BİLGİ:

Reel faiz oranı= 1+ 0.50/1+ 1.50 -1 R F. O= 1.50/ 2.50 -1 RFO= 0.6-1 RFO= - 0.4 RFO= %-40 bulunur

24. Bütçe açığı hangi yöntem ile finanse edilirse rezerv para miktarı artmaz?

A. Merkez bankasından kısa vadeli avanslar ile

B. Uzun vadeli dış borçlar ile C. Kısa vadeli dış borçlar ile D. İç borç ile E. Vergi gelirlerindeki artış ile

Yanıt E HAP BİLGİ:

Bütçe açığı vergi gelirleri ile finanse edilirse rezerv para miktarında artış olmayacak,

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 6 -

çünkü ekonomiye ek para girişi olmayacak-tır.

25. Aşağıdakilerden hangisi hükümet harcama-larının vergi ya da bono ile finansman edilmesi-nin tüketici davranışlarını değiştirmeyeceğini ileri sürer?

A. Fisher denklemi B. Hoş olmayan Monetarist Aritmatik C. Yaşam döngüsü hipotezi D. Walras kanunu E. Ricardocu denklik

Yanıt E 26. Kamu kesimi gelirleri= 50, Kamu kesimi faiz giderleri= 20, Kamu kesimi faiz dışı giderleri = 40 ise, kamu kesimi finansman dengesi aşağı-dakilerden hangisidir?

A. 10 B. -10 C. 20 D. -20 E. 30

Yanıt B HAP BİLGİ:

Kamu kesimi finansman dengesi= Kamu kesimi gelirleri - ( Kamu kesimi faiz giderle-ri+ Kamu kesimi faiz dışı giderleri)

KKFD= 50- (20+ 40) KKFD= -10 kamu kesimi 10 birim açık vermek-tedir.

27. soruya göre Kamu Kesimi faiz dışı denge-si kaçtır?

A. 10 B. -10 C. 20 D. -20 E. 30

Yanıt A HAP BİLGİ:

Kamu Kesimi Faiz Dışı Dengesi= Kamu Ke-simi Gelirleri- Kamu Kesimi Faiz Dışı Gider-leri

Kamu Kesimi Faiz Dışı Dengesi= 50- 40

Kamu kesimi faiz dışı dengesi = 10 Yani kamu kesimi gelirleri, faiz dışı giderleri karşı-lamakta ve 10 birim fazla vermektedir. Bu 10 birim-lik fazla, faiz giderlerinin ödenmesi için kullanılacak-tır KİTABIMIN 20-24 SAYFASINAN ALINMIŞTIR.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 7 -

2. DERS: VERGİ CEZA HUKUKU:

1. ÜNİTE: VERGİ CEZA HUKUKUNA İLİŞKİN GENEL BİL-GİLER:

Vergi Ceza Hukuku, kural olarak Vergi Usul Kanunu’nda yapılan düzenlemeleri konu almaktadır.

Hukuka aykırı davranışlar niteliklerine bağlı olarak farklı vergi suçlarını ve/ya da kaba-hatlerini oluşturmakta ve bu suçlara ve/ya da kabahatlere farklı nitelikte cezalar uygu-lanmaktadır. Vergi hukukunun vergi kanun-larına aykırı davranışlara ve bunlara uygu-lanan cezalara ve/ya da yaptırımlara ilişkin bölümüne “vergi ceza hukuku” adı veril-mektedir.

Vergi Ceza Hukuku inceleme alanı

1. Devlet hazinesine karşı işlenen suç ve/ya da kabahat olarak kabul edilmesi

2. Vergi kanunlarının zamanında ve gereği gibi uygulanmasını sağlaması

3. Hazinenin vergi kaybını önlemesi ve kamu hizmetlerinin mali kaynağını oluşturan kamu gelirlerinin toplanması yoluyla kamusal ya-rarın gerçeklemesini sağlaması

Vergi kabahatlerinin belirlenmesi ve bunlara birtakım yaptırımların uygulanması görev ve yetkisi vergi idaresinde olması neyi ifade eder?

Yargısal bir karara ihtiyaç bulunmaması

İdari yaptırım niteliği taşıyan vergi ceza suç-ları ise, ceza hukuku anlamında suç oluş-turmakta ve bunları işleyenlere hürriyeti bağlayıcı ya da adli para cezaları uygulan-maktadır. Ceza hukuku anlamında vergi suçları daha çok genel ceza hukuku ilkeleri-ne bağlı olmakta ve bunların belirlenmesi ve yaptırımlarının uygulanması ceza mahke-melerinin görevine girmektedir.

Vergi ceza hukukunda suç ve/ya da kabahat fiilleri

1. Zarar suçu ve kabahati 2. .tehlike suçu ve/ya da kabahati

a. Vergi ceza hukukunda, vergi zıyaı suçu bir zarar kabahatidir.

Tehlike kabahatleri kategorisinin tipik örneği,

Usulsüzlük kabahatleri olarak biliniz.

Usulsüzlük kabahatleri hazinenin ileride karşılaşabileceği bir zarar, bir vergi kaybı ihtimali nedeniyle kabahat sayılmaktadır.

SORULAR: 1. Aşağıdakilerden hangisi zarar suçu niteliği taşır?

A. Vergi kaçakçılığı B. Yükümlülerin özel işlerini yapma C. Usulsüzlük kabahati D. Vergi mahremiyetini ihlal E. Hepsi

Yanıt A HAP BİLGİ:

B ve D şıkları tehlike suçu niteliği taşırken; vergi kaybına yol açan bir fiille işlenmiş olan kaçakçılık suçunu, zarar suçu olarak nite-lendirmek gerekir.

Genel ceza hukukunda yer alan iştirak, te-kerrür, içtima gibi kavramların vergi ceza hukukunda yer aldığını unutmayınız.

Vergi aslını ve vergi cezasını sona erdiren nedenlerin büyük çoğunluğunun her iki ka-mu borcu türü için ortak olmasına rağmen, bazı nedenler yalnız cezalar bakımından geçerlidir (ölüm, af, pişmanlık ve ıslah ile cezalarda indirim).

Vergi ceza hukukunda;

1. Cezayı ortadan kaldıran nedenler (ölüm, af, pişmanlık, ıslah, cezalarda indirim)

2. Suçun ve kabahatin doğmasına engel olan nedenler (yanılma ve mücbir sebep)

Vergi ceza hukuku yaptırımının özelliği nedir?

Somut bir vergi borcu ile doğrudan ilgisi bu-lunmayan üçüncü kişilerde şekli ödevlere uyma görevi ve uyulmaması halinde uygu-lanacak yaptırımları düzenlemiştir.

Vergi borcu söz konusu iken, yalnız yüküm-lü ve sorumluların vergi dairesine muhatap olurken(bilgi vermeme, vergi mahremiyeti-nin ihlâli, yükümlülerin özel işlerini yapma gibi).

Kabahatler Kanunu (m.3), özel olarak dü-zenlenmiş olan kabahat niteliğindeki hukuka aykırı fiiller ve bunlara ilişkin yaptırımlar için de genel hükümlere yer vermektedir.

Vergi Ceza Hukukunun Konusu

1. Kaynaklık eden kuralların kimler arasındaki ilişkileri düzenlediği; bu ilişkilerin doğması, niteliği, kapsamı ve sona ermesi oluştur-maktadır.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 8 -

2. Devletle vergi ödevlileri arasında doğan ce-za hukuku ilişkisini; hangi fiillerin kabahat ve/ya da suç oluşturduğunu ve bu fiillere uygulanacak ceza ve/ya da yaptırımları; ce-zaların kesilmesini ve/ya da hükmolunması-nı; ceza muhatabının hak arama yollarını ve ceza hukuku ilişkisinin sona ermesini konu edinmektedir.

3. Devletle kişiler arasında doğan ceza hukuku ilişkisi, vergi ve diğer mali yükümlülük kural-larına aykırı davranışlardan kaynaklanmak-tadır.

Vergi ödevi ilişkisinden kaynaklanan hukuka aykırılıklardan hangilerinin kabahat ve/ya da suç oluşturduğunun ve bunlara hangi ceza-ların ve/ya da yaptırımların uygulanacağının kanunlarda düzenlenmesi gerekmektedir. Bu, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin gereğidir.

Vergi ceza hukuku kapsamında kesilen ve-ya hükmolunan ya da kesilmesi ve/ya da hükmolunması gereken cezaların ve/ya da yaptırımların hangi hallerde sona erdiği-nin/ortadan kalktığının da kanunda açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

2. Kabahat sayılan fiiller için kesilen cezaların uygulanması gereken yaptırımların hangi hal-lerde sona ereceği aşağıdaki hangi kanunda düzenlenmektedir?

A. Türk Ceza kanunu B. Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı hakkında

kanun C. Vergi usul kanunu D. Uyuşmazlık mahkemesi E. Hiçbiri

Yanıt C HAP BİLGİ:

Suç sayılan fiiller için ceza mahkemelerince hükmolunan ve/ya da hükmolunması gere-ken cezaların hangi hallerde kısmen veya tamamen sona ereceği-ortadan kalkacağı Türk Ceza Kanunu ve/ya da Ceza ve Gü-venlik Tedbirlerin İnfazı Hakkında Kanun’da düzenlenmektedir.

3. Aşağıdakilerden hangisi şekli ceza hukuku-nun konusu arasında yer almaz?

1. Vergi kabahatlerini işleyenlerin ortaya çıka-rılması

2. Kabahatliler için ceza kesilmesi 3. Suçluların yargılanması

Yukarıdaki numara ya da numaralardan hangisi şekli ceza hukukunun konusu arasında yer alır?

A. A.Yalnız1

B. B.Yalnız2 C. C.1 ve 3 D. D.1.2.3 E. E.2 ve 3

Yanıt D Vergi usul kanununda düzenlenen konular:

1. Vergi kabahatlerinin ve suçlarının belirlen-mesi

2. Kabahat işlemiş olanlar hakkında ceza ke-silmesi

İdari yargılama usulü kanunda düzenlenen ko-nular:

1. Ceza kesme işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlenmesine ilişkin hü-kümler

Ceza mahkemesi kanununda düzenlenen konu-lar:

1. Ceza mahkemelerinde yargılanacak suçlar için uygulanacak usul hükümleri

Vergi Ceza Hukukunun Kapsamı:

1. Bir bölümünün olduğu kabul edilen vergi hukukunun kapsamına paralellik göstermesi

2. Resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin kurallara aykırılıktan kaynaklanan ka-bahat ve suçlar ile bunlara uygulanacak ce-za ve yaptırımların dâhil olması

Vergi Usul Kanunu esas alınarak kapsamı belir-lenen Vergi Ceza Hukukunun kapsamına dâhil olmayan konular:

1. Gümrük Vergilerine ilişkin kabahat ve suçlar ile bunlara uygulanacak olan ceza ve yaptı-rımlar dâhil değildir.

2. Amme Alacaklarının Tahsil usulü Hakkında Kanun’da düzenlenen suçlar ile bunlara uy-gulanacak olan ceza ve yaptırımların duru-mudur.

Gümrük idarelerince talep ve tahsil edilen vergiler ile ek mali yükümlülükleri düzenle-yen kurallara aykırıların Vergi Usul Kanunu hükümlerine tâbi olmaması

Gümrük Kanunu hükümlerine göre talep ve tahsil edilmesi gereken vergiler ile ek mali yükümlülüklere ilişkin kurallara aykırılıklar-dan kaynaklanan kabahatler ve bunlara uy-gulanacak ceza ve yaptırımların Gümrük Kanunu’nda düzenlenmesi Uygulanacak ceza ve yaptırımların Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda düzenlenmesi

VERGİ CEZA HUKUKUNUN DİĞER HUKUK DALLARI İLE İLİŞKİSİ

1. Anayasa hukuku 2. Ceza hukuku

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 9 -

3. İdare hukuku 4. Uluslararası hukuk 5. Uluslararası vergi hukuku 6. Özel hukukun bazı dalları arasındadır.

Anayasa Hukuku ile İlişkisi: Vergilerin ve diğer mali yükümlülüklerin kanuna dayanması ilkesi ilk temel dayanağını Anaya-sa’da bulmaktadır.

1. Vergiler ve diğer mali yükümlülüklerin Ana-yasa’ya aykırı olarak alınmaması

2. Vergi ve diğer mali yükümlülüklere aykırı davranışlar nedeniyle kesilecek ve/ya da hükmolunacak cezalarda Anayasa’ya aykırı olarak olmaması

3. Vergi ceza hukuku ile anayasa hukuku ara-sındaki ilişki, sadece maddî vergi ceza hu-kuku bakımından değil, ayrıca şeklî vergi ceza hukuku açısından da geçerlidir.

4. Vergi kabahatlerine ilişkin yaptırımların de-netimine vergi yargısı; vergi suçlarına ilişkin cezalara hükmedilmesine ise, ceza yargısı organlarınca karar verilmektedir.

Ceza Hukuku ile ilişkisi:

Vergi ceza hukuku, hem ceza hukukunun hem de vergi hukukunun ilkeleri çerçeve-sinde düzenlenmektedir. Bu nedenle, vergi ceza hukukunun bu iki hukuk dalı ile sıkı bir ilişkisi bulunmaktadır.

Ceza hukukunun konusunu hem suç hem de kabahat niteliği taşıyan hukuka aykırılık-lar oluşturmaktadır. Vergi hukukunun ceza hukuku ile ilişkisi daha çok vergi hukukunun Vergi Ceza Hukuku adı verilen alt dalında kendini göstermektedir.

Vergi ceza hukukunun en önemli yasal da-yanağı Vergi Usul Kanunu’dur. Ancak, bu tür bir düzenleme, vergi ceza hukukunun ceza hukuku ile ilişkisini hiçbir zaman orta-dan kaldırmamaktadır.

SORU - 4

1. Vergi mahremiyetini ihlâl suçu 2. Yükümlülerin özel işlerini yapma suçunun

cezası 3. Vergi kabahatleri ve suçları

Yukarıdaki numaralardan hangisi ya da hangile-ri Türk Ceza Kanunu’na atıf yapılmak suretiyle belirlenmektedir?

A. Yalnız 1 B. Yalnız 3 C. 2 ve 3 D. 1 ve 2

E. 1.2.3 Yanıt D

HAP BİLGİ:

Vergi Usul Kanunu, vergi kabahatlerini ve suçlarını ayrıntılı olarak düzenlemektedir.

Vergi ceza hukuku düzenlemelerinde genel ceza kanunlarına başvurulmasının nedenleri neler-dir?

a) Her türlü sorunun/uyuşmazlığın çözümüne yeterli olmaması

b) Genel ceza kanunlarının temel kanunlar ol-ması

c) Genel ceza kanunlarının özel bir bölümü ni-teliğinde olması

İdare Hukuku ile İlişkisi: 5. Vergi ceza hukukunun idare hukuku ile çok yakın bağlantıda olmasının nedenlerinden biri değildir?

A. Vergi cezalarına ilişkin tarh, Tebliği ve tahsil görevlerinin idareye ait olması

B. Vergi kabahatlerinin tespiti ve bunlara uygu-lanacak olan cezaların kesilmesi görevinin idareye ait olması

C. Vergi ceza hukukunun idare hukukunun bir bölümü olması

D. Suçların ve şüphelilerin belirlenmesi aşa-masında idareye birçok görev düşmesi

E. Hiçbiri Yanıt C

HAP BİLGİ:

Bu sıkı ilişkiyi, vergi hukukunun idare huku-ku ile ceza hukukunun bir karışımı; vergi kabahatlerine ilişkin yaptırımların idarî para cezasına benzetilerek vergi ceza hukuku-nun idare hukukunun bir bölümü olduğunu iddia etmeye kadar vardırmamak gerekir.

Uluslararası Hukuk ile İlişkisi

Uluslararası hukuk, egemenliğe sahip dev-letlerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen bir kamu hukuku dalıdır.

Ülkeler arası emek, sermaye ve mal-hizmet (serbest) dolaşımının yaygınlaşması devlet-lerarasında çeşitli anlaşmazlıkların doğma-sına yol açmaktadır. Çünkü kural olarak her devletin vergi koyma; vergi cezası kesme ve yargılama sonucunda cezaya hükmetme yetkisi, kendi ülkesinde ve/ya da kendi va-tandaşları için geçerlidir. Her devletin, bunu bu biçimde uygulaması doğal olarak devlet-lerarasında uyuşmazlık konularını çoğalt-maktadır.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 10 -

Uluslararası Vergi Hukuku ile ilişkisi:

Uluslararası vergi hukukunu, iki yâda daha çok devlet arasındaki vergi ve vergiden do-ğan ilişkileri düzenleyen ve bu amaçla ulus-lararası hukuk ilkelerine göre gerekli anlaş-maların yapılmasını sağlayan kuralları ince-leme konusu yapan bir vergi hukuku dalı olarak tanımlamak mümkündür. Uluslarara-sı vergi hukukunun konusu, uluslararası vergi ilişkileri ve bu ilişkileri düzenleyen an-laşmalardır. Bir devletin, uluslararası vergi anlaşmaları yapmaksızın diğer devletlerle vergi ilişkilerini tek yanlı olarak kendi vergi kanunlarıyla düzenlemesi de bu hukukun konusunu oluşturmaktadır. Örneğin, vergi suçlarından dolayı ülkesinden kaçıp başka bir ülkeye sığınan suçluların, ülkesinde suç işledikleri devlet organlarına geri verilip ve-rilmemesi konusu, vergi ceza hukukunun uluslararası vergi hukuku ile olan ilişkisine örnek teşkil etmektedir.

Özel Hukuk ile ilişkisi:

Özel hukuk, bir toplum içinde eşit hak ve ödevlere sahip kişiler arasındaki ilişkileri düzenlemektedir.

Medenî hukuk, kişilerin, aile, miras, eşya ve borç ilişkilerini düzenlemektedir.

6. Vergi ceza hukukunda velayet ve kayyım kav-ramlarının medeni hukuka dayandırması aşağı-daki hangi hukuk dalı ile ilişkisine dayandırılır?

A. Ceza hukuku B. İdare hukuku C. Uluslararası hukuk D. Uluslararası vergi hukuku E. Özel hukuk

Yanıt E HAP BİLGİ:

Gerçek ve tüzel kişi, ehliyet, vesayet, velâyet ve kayyım gibi kimi kavramlarını medenî hukuka dayandırmaktadır.

VERGİ CEZA HUKUKUNUN KAYNAKLARI

1. Bağlayıcı kaynaklar 2. Yardımcı kaynaklar

7. Aşağıdakilerden hangisi vergi ceza hukuku-nun bağlayıcı kaynakları arasında yer almaz?

A. Doktrin B. Anayasa C. Kanun D. Uluslararası anlaşmalar E. Kanun hükmünde kararname

Yanıt A HAP BİLGİ:

Anayasa mahkemesi kararları, içtihadı bir-leştirme kararları birinci grubu; yürütme or-ganının kendisine verilen düzenleme yetki-sine dayanarak oluşturduğu metinler (tüzük, yönetmelik ve tebliğ gibi) ile hukukçuların görüşlerini ifade eden doktrin ise, ikinci gru-bu oluşturmaktadır.

Bağlayıcı kaynaklar yeni bir vergi ceza normu koymaktadır.

Bağlayıcı Kaynaklar: Anayasa:

1. Vergilendirme 2. Zor kullanma 3. Para basma yetkisi

Bu üç yetki sayesinde devlet, egemenliğini ve üstün iradesini gerçekleştirmektedir. Vergilendirme ve cezalandırma yetkisi dev-letin varlık şartıdır ve bu bakımdan egemen-liğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Anayasa, diğer yazılı hukuk kurallarının da-yanağını oluşturmakta ve bu niteliğiyle onla-rın üstünde yer almaktadır.

8. Pozitif hukuk bakımından temel norm niteliği taşıyan bağlayıcı kaynak aşağıdakilerden han-gisidir?

A. Anayasa mahkemesi kararları B. İçtihadı birleştirme kararları C. Anayasa D. Kanun E. Kanun hükmünde kararname

Yanıt C HAP BİLGİ:

Anayasa, vergi hukukunun temel kaynakla-rındandır ve hiyerarşik sırada en başta gel-mektedir. Çünkü vergi konusundaki hüküm-lerin kaynağını Anayasa oluşturmakta ve kanunların Anayasa’ya uygun olması ge-rekmektedir.

Anayasa’nın 38’inci maddesinde ceza hu-kukuna ilişkin kurallar“ Kimse, işlediği za-man yürürlükte bulunan kanunun suç say-madığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

Hukukta kaynak:

Uygulanması ve uyulması gerekli kurallar koyan düzenlemeler ve hukukçuların kanun-lar, yargı kararları ve genel hukuk kuralları hakkında açıkladıkları görüşler ile tüzük,

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 11 -

yönetmelik ve tebliğ gibi kanunların uygu-lanma biçimlerini gösteren idarî

Kanun:

Anayasa’nın yetkili kıldığı organ tarafından çıkarılan yazılı, genel, sürekli ve soyut hu-kuk kurallarıdır. Kanun yapma yetkisi, ya-sama organına, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Kanunların ilk özelliği, yazılı olmalarıdır. Bu özellik, kanunları, hukuk ku-rallarının diğer bir kaynağı olan örf ve âdet-ten ayırmaktadır. Kanunların diğer bir özel-liği, genel olmalarıdır. Bu nedenle kanunlar, belirli bir kişi veya olay dikkate alınarak çı-karılmamalı ve aynı durumdaki kişi ve olay-ları kapsamalıdır. Kanunlar, kural olarak sü-rekli olmaktadır. Ancak bazı kanunlar belirli bir süre için çıkartılabilmektedir.

9. Bütçe Kanunları aşağıdaki hangi hukuk kura-lının istisnasını oluşturmaktadır?

A. Yazılı olması B. Genel olması C. Soyut D. Sürekli E. Hiçbiri

Yanıt D HAP BİLGİ:

Kanunların sürekli olma özelliği, sonsuza kadar yürürlükte kalmaları anlamına gel-memektedir. Süreklilik, kanunların ne za-man yürürlükten kalkacağının önceden belli edilmemiş olması anlamına gelmektedir.

Vergi Ceza Hukukuna kaynak olan ana kanun

Vergi Usul Kanunu’dur. Ülkemizde vergi suç ve cezalarına ilişkin hü-kümler hangi tarihte Vergi Usul Kanunu’nda bir araya getirilmiştir?

7.6.1949 tarih ve 5432 sayılı Vergi Usul Ka-nunu’nda bir araya getirilmiştir.

Bu Kanun, 1960 yılına kadar uygulanmış, 1961 yılında 5432 sayılı Vergi Usul Kanunu yürürlükten kaldırılmış, yerine 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu yürürlüğe konulmuştur. 213 sayılı Vergi Usul Kanu-nu’nun bazı hükümleri de zaman içinde bir-çok değişikliğe uğramıştır.

Vergi Usul Kanunu’nun en çok değişikliğe uğrayan ve sistematiği kaybolan bölümü Ceza Hükümleri bölümüdür. Oysa en istik-rarlı bölümün burası olması gerekir. Çünkü kanunilik ve hukukî güvenlik ilkeleri bunu zorunlu kılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Ceza Hü-kümleri” başlığında yer alan konular nelerdir?

Vergi suç ve cezalarına ilişkin Genel Esas-lar

Vergi Cezaları

Vergi Cezasının Kesilmesi

Ödenmesi ve Kalkması

10. Aşağıda uluslararası vergi anlaşmalarının yapılmasının nedenlerinden hangisi vergilen-dirmeye ilişkin esaslı değildir?

A. Çifte vergilendirmenin önlenmesi B. Uluslararası vergi kaçakçılığının ve vergi-

den kaçınmanın önlenmesi C. Vergi idarelerinin verginin tahakkuku ve

tahsilinde etkinliğinin artırılması D. İdareler arası bilgi alışverişinin yaygınlaştı-

rılması ve hızlandırılması E. Vergi kanunlarının uyumlaştırılması ve

uyuşmazlıkların çözümünün kolaylaştırılma-sı

Yanıt A

Uluslararası vergi anlaşmaları vergi ka-nunu niteliği taşıdığını unutmayınız.

Çifte vergilendirmenin önlenmesi gibi konu-larda yapacağı iki taraflı anlaşmalar da ka-nun niteliğine sahiptir.

Uluslararası vergi anlaşmalarını vergi kanunla-rından ayıran en önemli özelliği nedir?

Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasının mümkün olmamasıdır.

Milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alınması ge-rekmektedir.

Vergi ceza hukuku bakımından uluslararası an-laşmaların bağlayıcı bir kaynak olmasının şartı nedir?

Ceza normuna yer verilmiş olması

Ancak uluslararası anlaşmalarda genellikle doğrudan bir suç düzenlemesine ilişkin ola-rak ceza hukuku normlarına yer verilmediği de unutulmamalıdır.

Uluslararası anlaşmaların bağlayıcı kaynak nite-liği taşıması için gerekli olan hüküm nedir?

Vergi kaçakçılığı ve kara paranın aklanması ile mücadele kapsamında uluslararası işbir-liğine yönelik ve vergi ceza hukukunu ilgi-lendiren hükümler olarak bilmelisiniz.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 12 -

Kanun Hükmünde Kararname:

Anayasa’nın 91’inci maddesine göre, yasa-ma organı bir yetki kanunu ile Bakanlar Ku-ruluna bazı konularda kanun hükmünde ka-rarname çıkarma yetkisi verebilmektedir.

Kanun hükmünde kararname, yürütme organının yasama işlemi niteliği taşıyan ge-nel düzenleyici işlemidir. Kanun hükmünde kararnameyi, Bakanlar Kurulunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı yetki kanu-nuna veya olağanüstü hallerde Anaya-sa’dan aldığı yetkiye dayanarak düzenlediği ve maddî anlamda kanun gücü kazanan ka-rarnameler olarak tanımlamak mümkündür.

Kanun hükmünde kararname çıkarma yöntem-leri nelerdir?

1. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği yetki kanununa dayanması- Her konuda dü-zenleme yapmasının mümkün olmaması

2. Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde Cum-hurbaşkanının başkanlığında toplanan Ba-kanlar Kurulu tarafından çıkarılması

Anayasa’nın 91’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, siyasal haklar ve ödevler bölü-münde yer alan vergi ödevi, kural olarak kanun hükmünde kararname konusu yapı-lamaz. Aynı maddede

Sıkıyönetim ve olağanüstü haller bu yasa-ğın istisnası olarak belirtilmektedir.

Buna göre, sıkıyönetim ve olağanüstü hal-lerde, vergi konusunda da kanun hükmünde kararname çıkarılabilmektedir. Bu kararna-melerin Anayasa’ya aykırılı iddiası ile Ana-yasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Bu ka-rarnameler, Resmî Gazete’mde yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Kanun Hükmünde Karar-nameler ile suç ve/ya da ceza ihdası müm-kün değildir. Ancak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yapılabilen dü-zenlemeler kapsamında yer verilen vergi kabahatleri ve suçlarına ilişkin hükümler ba-kımından Kanun Hükmünde Kararnamelerin de vergi ceza hukukunun bağlayıcı kaynak-ları arasında yer alması mümkündür.

Anayasa Mahkemesi Kararları:

Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 148 vd. maddelerinde belirtilen kurallar çerçevesin-de kanunların, kanun hükmünde kararna-melerin ve TBMM içtüzüğü ’nün Anayasaya uygunluğunu denetleyen bir yüksek mah-kemedir.

11. Anayasa Mahkemesi kararları ile verilen ilgi-lerden hangisi yanlıştır?

A. Resmi gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına su-nulur.

B. Resmî Gazete’mde yayınlanarak yürürlüğe girmekte ve kural olarak yayın tarihinden iti-baren hüküm ifade etmektedir.

C. Mahkeme iptal kararlarının yürürlüğe girme-si, Resmi Gazete’mde yayınlandığı günden itibaren bir yılı geçemez.

D. Anayasa Mahkemesinin iptal kararları geç-mişe yürümez.

E. Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir ve yasama, yürütme ve yargı organlarını; idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlamaktadır.

Yanıt A HAP BİLGİ:

A şıkkının kanun hükmünde kararname yöntemlerine ait olduğunu biliniz.

İçtihadı Birleştirme Kararları

Genel kapsamlı, uygulamada ayrı görüşler nedeniyle ortaya çıkan tereddütleri gideren ve uygulamada birliği sağlayan bağlayıcı kararlardır.

Danıştay ve Yargıtay’ın sadece kararlar arasındaki farklılıkları gidermeyen, aynı za-manda vergi ceza hukukunun gelişmesine ve bu alandaki uygulamaların hukuka uygun olarak yürütülmesine katkıda bulunan bazı içtihadı birleştirme kararlarının olduğu bilin-mektedir.

Vergi kabahatleri ve bunlara uygulanacak ceza ve/ya da yaptırımlar bakımından Da-nıştay içtihadı Birleştirme Kararları; vergi suçları ve bunlara uygulanacak ceza ve/ya da yaptırımlar bakımından ise, Yargıtay içti-hadı Birleştirme Kararları vergi ceza huku-kunun bağlayıcı kaynakları arasında yer al-maktadır.

Yardımcı Kaynaklar

Vergi ceza hukuku uygulamalarına yön ve-ren, yol gösteren kaynaklara yardımcı kay-naklar denilmektedir.

1. Yargı kararları 2. Tüzük 3. Yönetmelik 4. Maliye Bakanlığının genel tebliğ-

leri, özelgeleri (muktezaları) sir-külerleri ile bilimsel görüşler

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 13 -

Yardımcı kaynakların sadece, vergi ka-bahatleri bakımından önem taşıdığını unutmayınız.

Tüzük:

Tüzükler, Bakanlar Kurulu tarafından ka-nunların uygulanmasını veya kanunların emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak kaydıyla Danıştay incele-mesinden geçerek çıkarılan, Cumhurbaşka-nınca imzalanarak Resmî Gazete ’de ya-yımlanarak yürürlüğe konulan, sürekli, soyut ve genel hükümler içeren genel düzenleyici işlem niteliğindeki hukukî metinlerdir.

12. Tüzükler ile verilen bilgilerden hangisi yan-lıştır?

A. Bakanlar Kurulu, kanunla yetki verilmesine gerek olmaksızın her zaman tüzük çıkara-bilmektedir.

B. Vergi alanında tüzük çıkarılamamasının ne-deni kanuniliğin ilkesi gereğidir.

C. Kanunlarda, yapılacak düzenlemenin mut-laka tüzükle yapılacağı belirtilmişse, o dü-zenleme ancak tüzük adıyla ve usulüne uy-gun olarak çıkartılan tüzüklerle yapılabil-mektedir.

D. Tüzüğe dayanak teşkil eden kanunun yürür-lükten kalkması halinde, tüzük yürürlükten kalkmaz.

E. Ergi kabahatlerinin belirlenmesi bakımın-dan, idareye düzenleme yetkisinin verilmesi uygun ve doğru olmaz.

Yanıt D Yönetmelik:

Yönetmelikler, başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren konularda, kanunların ve tüzük-lerin uygulanmasını gösteren ve bunlara aykırı olamayan düzenleyici işlemleridir. 1961 Anayasası’na göre yönetmeliklerin Resmî Gazete’ de yayınlanması Anayasal bir zorunluluk olmasına rağmen, 1982 Ana-yasası’na göre, hangi yönetmeliklerin Resmî Gazete’ de yayınlanacağının belir-lenmesi kanunlara bırakılmaktadır.

Vergi ceza hukukunda yönetmeliklerin yardımcı kaynaklar arasında yer almasına neden olan gelişmeler nelerdir?

1. Danıştay tarafından ön denetime tâbi tutul-ması

2. Cumhurbaşkanı tarafından imzalanması zo-runluluğunun bulunmaması

3. Yeni bir kural koyamaması

4. Bir vergi ceza hükmünü değiştirememesi ve kaldıramaması

Vergi ödevine ilişkin şeklî yükümlülükler ko-nusunda Yönetmeliklerle düzenleme yapa-bilir

Vergi kabahatlerinin kapsam ve şartları ka-nunda belirlenmesi kaydıyla ayrıntılarının tüzük ve/ya da yönetmelikte düzenlenmesi mümkündür. Suç ve kabahat; ceza ve yaptı-rım düzenlenmesi mümkün değildir.

Vergi ceza hukukunda yönetmelikler yar-dımcı kaynaklar arasında yer almaktadır.

Maliye Bakanlığı Genel Tebliğleri, Özelgeleri ve Sirkülerleri

Vergi hukukunun “açıklayıcı” kaynakları (metinleri) olarak nitelemek mümkündür.

1. Vergi yükümlüleri ve sorumluları bakımın-

dan bağlayıcı olmaması 2. Vergi idaresinin iç ve hiyerarşik ilişkileri ba-

kımından bağlayıcı olması 3. Kesin ve yürütülmesi zorunlu, objektif ya da

sübjektif idarî işlem niteliği taşımaması 4. İptal davasına konu yapılamaması

Genel Tebliğler:

Genel tebliğler, vergi kanunlarının uygu-lanması konusunda Maliye Bakanlığı tara-fından çıkarılan ve kanunların açıklanmasını ve yorumlanmasını kapsayan genel nitelik-teki direktiflerdir.

Kural olarak bağlayıcı değil, yol gösterici kaynak niteliği taşımaktadır.

Birinci gruba giren genel tebliğler:

1. Vergi kanunlarının, genel tebliğlerle düzen-lenmesini Maliye Bakanlığına bıraktığı hu-suslarda uyulması gereken bir kaynak ola-rak ortaya çıkmaktadır.

2. Vergi hukukunun usul ve şekle ilişkin ödev-leri yönünden bağlayıcı kaynakları arasında sayılması

Örneğin, Vergi Usul Kanunu’nun 315’inci maddesine göre bazı Amortisman oranlarını belirleyen 234 Seri Notlu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği bağlayıcı niteliktedir.

İkinci grup genel tebliğler:

1. Vergi idaresinin vergi kanunlarının uygu-lanması konusundaki görüşlerini ve direktif-lerini kapsadığı için çok önemlidir.

2. Yeni hüküm getirmediklerinden vergi huku-ku açısından yardımcı kaynak niteliği taşır.

3. Bağlayıcı nitelik taşımaz.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 14 -

4. Yargı organları, vergi uygulamalarına ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde, ikinci grup teb-liğlerde yer alan düzenlemeleri dikkate al-mak zorunda değildir.

5. İdarenin iç bünyesine ilişkin bulunmaları nedeniyle, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idarî işlem niteliği taşımaz.

Özelgeler :(Muktezalar)

Özelgeler (muktezalar), yükümlülerin Vergi Usul Kanunu’nun 413’üncü maddesi uyarın-ca, vergi durumları ve vergi uygulaması ba-kımından şüpheli ve/ya da tereddüde yol açan hallerde, Gelir idaresi Başkanlığı’na veya bu konuda yetkili kılınan makamlara yaptıkları yazılı başvurularına verilen cevap-lardır.

Sirkülerler:

Sirkülerler, hiyerarşik âmirlerin ve özellikle bakanların, sahip oldukları hiyerarşi gücüne dayanarak astlarına onların uygulamakla yükümlü oldukları kanun, tüzük ve yönetme-lik hükümlerinin yorumlanması ve uygulan-ması konusunda verdikleri emir, talimat ve görüşlerdir. Sirkülerlerle yeni bir kural ve hüküm getirilememektedir; sadece mevcut olan mevzuat hükümleri açıklanmakta, yo-rumlanmakta ve bunların nasıl uygulanaca-ğı gösterilmektedir.

Sirkülerlerin genel nitelikli özelge şeklinde ya-yımlanması hangi durumlarda gerekmektedir?

Vergi hukuku alanında sirkülerlerin, sadece vergi uygulamaları ile ilgili belirli bir durum-daki çok sayıda yükümlünün tereddüde düşmesi ve Gelir İdaresi Başkanlığına baş-vurması halinde gerekmekte olduğunu unutmayınız.

Maliye Bakanlığının Açıkladığı Görüşlere Uygun Davranmanın Sonuçları:

Yükümlülerin genel tebliğlere, sirkülerlere ve özellikle özelgelere uygun davranmaları halinde, kabahat işlemiş sayılmaları müm-kün değildir. Çünkü bu durumda Vergi Usul Kanunu’nun 369’uncu maddesinde belirtilen yanılma hali söz konusu olmaktadır. Nitekim yetkili makamların yükümlünün kendisine yazı ile yanlış açıkla(izahat) vermiş olmaları veya bir hükmün uygulama tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi ce-zası kesilmez ve gecikme faizi hesaplan-maz.

Ayrıca, bir hükmün uygulanma tarzı husu-sunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olup geçmişe dönük olarak uygu-lanması mümkün değildir. Fakat bu hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında uygulanmaz.

Başkasına verilmiş olan bir özelgeye uygun davranmış olan bir kimsenin kusurlu olup olmadığı tartışmaya açıktır. Eğer özel-ge/sirküler, yayınlanmak suretiyle aleniyet kazanmış ya da ilgili, başkasına verilmiş olan özelgeyi idareye sunmuş ise, bu kim-senin de yanılma halinden yararlanması ge-rekir. Aksi halde, yükümlüler arasında farklı-lık/eşitsizlik yaratılmış olacaktır. Bu itibarla, idare genel tebliğ, sirküler ve özelgelerin yükümlüler açısından lehe ve/ya da aleyhe sonuçlarını düşünerek hukuka uygun metin-ler üretmelidir.

VERGİ CEZA HUKUKU KURALLARININ UYGU-LANMASI Yer Bakımından Uygulanması

Devletlerin egemenliği ancak kendi ülkele-riyle sınırlıdır. Bu nedenle, devletlerin ka-nunlarının da ancak kendi ülkeleri içinde uygulanması gerektiği ve ülke dışında uygu-lanmasının mümkün olmadığı kabul edil-mektedir. Ayrıca, devletlerin kendi ülkesi üzerindeki egemenliğinin mutlak olması ne-deniyle, ülke içerisinde başkadevletlerin ka-nunlarının uygulanmaması da bu egemenli-ğin doğal sonucu olarak sayılmaktadır. An-cak bu anlayışın mutlak bir şekilde benim-senmesi ve bu anlayışa uyulması, günümüz şartlarında mümkün olamamaktadır. Çünkü gelişen ve değişen şartlar hemen her ülke-de başka devletlerin vatandaşlarının geçici ve/ya da sürekli yaşamalarını mümkün hale getirmektedir. Bu durumda bulunan kişiler üzerinde devletlerin denetim yetkisine sahip olması, hem yaşanılan ülkenin hem de kişi-lerin menfaatleri gereğidir. Bu nedenle, dev-letler egemenlik yetkilerinden karşılıklı taviz-lerde bulunarak kendi ülkelerinde başka devletlerin kanunlarının uygulanmasını sı-nırlı da olsa kabul etmektedir. Bu bağlamda, kanunların mülk iliği ve şahsiliği ilkelerinden söz edilmektedir.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 15 -

Vergi ceza hukuku bakımından da bu iki il-kenin genel olarak geçerli olması benim-senmektedir. Ancak, ceza kanunlarının uy-gulanmasında esas itibariyle mülk ilik ilkesi-ne uyulması; fakat yabancı ülkede işlenen suçlardan bazıları hakkında da suçlunun va-tandaşı olduğu devletin kanunlarının uygu-lanması gerektiği kabul edilmektedir. Böyle bir uygulamayı benimseyen sisteme, karma sistem denilmektedir.

Ayrıca, ceza kanunlarının genel olması sis-temine göre, suç nerede işlenmiş olursa ol-sun ve faili hangi devletin vatandaşı bulu-nursa bulunsun, suçu işleyen kişiye bulun-duğu ülkenin kanununun uygulanması ge-rekir.

Türk Ceza Kanunu, mülk ilik ilkesini esas almakla birlikte, karma sistemi benimse-mektedir

Vergi ceza hukuku bakımından da esas ola-rak mülk ilik ilkesi benimsenmektedir.

Bu itibarla, vatandaş olsun veya olmasın, bir ülkede yaşayan kişiler, ülkede yürürlükte bulunan kanunların getirdikleri yükümlülük-lere (vergi ve vergi cezası) uymak zorunda-dır. Ancak, bazı durumlarda bu ilkenin istis-naları da bulunmaktadır. Diplomat muaflığı bunun bir örneğini oluşturmaktadır. Nitekim diplomat muaflığı bulunan bir kişinin Türki-ye’de bir vergi suçu işlemiş olması halinde, bu kişiyi

Türk Vergi Mevzuatına göre vergilendirmek ve cezalandırmak mümkün değildir. Aynı şekilde, Türk Diplomatlara da diğer ülkeler kendi vergi ceza hukuku hükümlerini uygu-layamazlar. Çünkü bu kişiler esasen muaf-lıktan yararlandıkları için onlara uygulana-cak kanunlar da kendi devletlerinin kanunla-rıdır. Bu nedenle, vergi ceza hukukunda sı-nırlı da olsa şahsilik ilkesinin de uygulandı-ğını söylemek mümkündür.

Zaman Bakımından Uygulanması:

Yürürlüğe girmesi ve yürürlükten kalkması

Yürürlüğe girmeden önceki ya da yürürlük-ten kaldırıldıktan sonraki olaylara uygulanıp uygulanmaması

Kanunların Yürürlüğe Girmesi:

Kanunların zaman bakımından uygulanması konusu yürürlüğe girdiği tarihte uygulanma-ya başlar ve yürürlükten kalkması ile birlikte uygulanamaz hale gelir.

Bir kanun; 1. Resmî Gazete’ de yayımlandığı tarihte

2. Kanunda belirtilen başka bir tarihte yürürlü-ğe girmektedir.

Kanunun ne zaman yürürlüğe gireceği, o kanu-nun yürürlük maddesinde belirtilmemişse, ne zaman yayınlanır?

Resmî Gazetede yayım tarihinden başlaya-rak kırk beş gün sonra yürürlüğe girmekte-dir.

Kanunların Yürürlükten Kalkması: Kanunların yürürlükten kalkmasının yolları:

1. Yürürlükten kaldırma a. Açık (sarih) yürürlükten kaldırma: Yü-

rürlüğe giren bir kanunun kendisinden önce yürürlükte bulunan bir kanunu yü-rürlükten kaldırdığını açıkça belirtmesi halinde, yürürlükten kaldırıldığı belirtilen kanun yürürlükten kalkar

b. Örtülü(zımni) yürürlükten kaldırma sonraki kanun önceki kanunu yürürlük-ten kaldırmaktadır.

2. Sürenin dolması Bazı kanunlar belirli süre-lidir. En tipik örneği, Bütçe Kanunudur.

3. İptal/kaldırma kararı: Yürürlüğe girdiği ta-rihte yürürlükten kalkmaktadır.

Anayasa Mahkemesi kararları geçmişe yürümez.

Kanunlarının Geçmişe Yürümemesi

Kanunların yürürlüğe girmeden önceki olay ya da işlemlere uygulanamamasına kanun-ların geçmişe yürümemesi ilkesi denir.

Bu ilkenin konulmasının gerekçesi; kanun koyucunun keyfi hareketlerini engellemek ve hukuk kurallarına karşı toplumun güven duymasını sağlamaktır.

Özel hukukta olduğu gibi kamu hukukunda da geçerli olması

Lehe Olan Kanunun Uygulanması ilkesi:

Türk Ceza Kanunu’na göre, “İşlendiği za-man yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.

İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güven-lik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar. Su-çun işlendiği zaman yürürlükte bulunan ka-nun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 16 -

hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hü-kümler, derhal uygulanır. Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygu-lanmasına devam edilir”

Kabahatler Kanunu’nda ise, zaman bakı-mından uygulanma konusunda farklı bir dü-zenleme yer almaktadır. Buna göre, “...Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygu-lamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakı-mından da uygulanır. Ancak kabahatler kar-şılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. Kabahat, failin icra veya ihmali davranışı gerçekleştir-diği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluş-tuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz.

Ceza hukukunda yeni kanunun suç sayma-dığı fiillere ceza verilemeyeceği gibi, eski kanunda bir suça daha az ceza kabul edili-yorsa, o kanun uygulanacaktır

Usul kanunlarında;

Eski kanuna göre açılan ve devam etmekte olan davalarda yeni kanunun uygulanması gerektiğinin kabul edilmesi

Ceza hukuku bakımından;

Her fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan ka-nuna tâbi olması gerekir. Bu, kanunsuz suç olmaz ilkesinin temel dayanağını ve aynı zaman doğal bir sonucunu oluşturmaktadır.

.Anlam Bakımından Uygulanması;

Hâkimin bir soyut hukuk kuralını somut bir olaya uygulayabilmesi, o kuralın yorumlan-masını gerektirmektedir.

13. Yorum faaliyetinde kuralı koyan organın iradesinin esas tutulması, hangi yorum yönte-minin tercihi arasında yer alır?

A. Tarihi yorum yöntemi B. Lafzi -deyim sel- yorum yöntemi C. Sistematik yorum yöntemi D. Amaç sal yorum yöntemi E. Gai yorum yöntemi

Yanıt A 14. Kuralın metinde yer alan kelimelere göre anlamlandırılması, hangi yorum yönteminin ter-cihi arasında yer alır?

A. Tarihi yorum yöntemi B. Lafzi -deyim sel- yorum yöntemi C. Sistematik yorum yöntemi

D. Amaç sal yorum yöntemi E. Gai yorum yöntemi

Yanıt B 15. Kuralın yer aldığı kurallar bütünü/sistem içinde anlamlandırılması, hangi yorum yönte-minin tercihi arasında yer alır?

A. Tarihi yorum yöntemi B. Lafzi -deyim sel- yorum yöntemi C. Sistematik yorum yöntemi D. Amaç sal yorum yöntemi E. Gai yorum yöntemi

Yanıt C 16. Kuralın içinde bulunulan sosyal ve ekono-mik koşullara göre kuraldan algılanan bütünsel amacı esas tutulması, hangi yorum yönteminin tercihi arasında yer alır?

A. Tarihi yorum yöntemi B. Lafzi yorum yöntemi C. Sistematik yorum yöntemi D. Deyim sel yorum yöntemi E. Amaç sal- Gai yorum yöntemi

Yanıt E YORUM TÜRLERİ:

Yorum türleri, yorum faaliyetinde bulunan organ ya da kişiler dikkate alınarak yapılan bir sınıflandırmadır ve yasama yorumu, idari yorum, yargısal yorum, bilimsel yorum ola-rak dörde ayrılmaktadır.

17. Aşağıdakilerden hangisi yorum türlerinden biri değildir?

A. İdari yorum B. Yargısal yorum C. Sistematik yorum D. Yasama yorumu E. Bilimsel yorum

Yanıt C HAP BİLGİ:

C şıkkı, yorum yöntemi olarak bilinmelidir. Yasama yorumu nedir?

Kuralın yasa koyucu tarafından yorumudur. 18. Aşağıdakilerden hangisi yasama yorumuna ait doğru bir ifade değildir?

A. Yeni kural yaratma veya mevcut bir kurala yeni içerik kazandırılması

B. Türk Hukuk Sistemi’nde sadece 1924 Ana-yasası’nda mevcut bir yorum türü olması

C. 1961 ve 1982 Anayasalarında yer verilme-mesi

D. Günümüzde bu yorum türünün uygulama alanına yoğun olarak kavuşması

E. Yasa koyucu tarafından yorumlanması Yanıt D

HAP BİLGİ:

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 17 -

Günümüzde bu yorum türüne rastlanma-maktadır.

19. Aşağıdakilerden hangisi İdari Yorum biçimi-nin özelliği değildir?

A. Vergi hukukunda özel bir öneme sahip ol-ması

B. Vergi ödevlisinin özelge kanalı ile muhatap alınması

C. Kamu hukuku ilişkilerinde hukuk kuralını uygulayacak kamu idarelerinin uygulanması olası hukuk kuralını nasıl anladıkları ve na-sıl uygulayacaklarına yönelik görüş

D. Direkt vergi ödevlisini muhatap almadan genel açıklamalar ile yapabilmesi

E. Somut olayın özelliklerini göz önüne alması Yanıt E

HAP BİLGİ:

Kamu hukuku ilişkilerinde hukuk kuralını uygulayacak kamu idarelerinin uygulanması olası hukuk kuralını nasıl anladıkları ve na-sıl uygulayacaklarına yönelik görüşleri, idari yorum olarak adlandırılmaktadır

Yargısal Yorum:

Yargısal yorum, hukuk kurallarının yargı or-ganlarınca yorumudur.

Yargısal yorumun sadece ilişkin bulunduğu olay açısından bağlayıcı olmasının nedeni ne-dir?

Somut olayın özellikleri göz önüne alınması

Önemli Not: Yargısal yorum türü içinde yer alan içtihadı birleştirme kararlarındaki yargı-sal yorum, yargı organlarını ve idareyi bağ-lar.

Bilimsel Yorum:

Bilimsel yorum, hukuk kurallarının bilim adamlarınca yorumudur. Bilimsel yorum te-orik ve genel niteliktedir, yön gösterici ve açıklayıcı boyutuyla uygulamacılara ışık tu-tan bir yorum türüdür.

Yorum türleri, yorumu yapan organa gö-re yapılan bir sınıflandırmadır.

YORUM YÖNTEMLERİ: Deyim sel (Lafzi) Yorum Yöntemi

Hareket noktasını kuralda yer alan kelimele-rin oluşturduğu deyim sel yorum yöntemi, kuralın gerçek iradesinin kuraldaki kelimele-re yansıdığı temel varsayımına dayanır. Bu yönteme göre kuralın anlamı, kural metnin-de yer alan kelimelere, bu kelimelerin cümle

içindeki yerlerine, kısaca dilbilim kurallarına göre belirlenir.

Tüm hukuk kurallarında yorum faaliyetine, doğası gereği kural metninde yer alan keli-melerden başlanırsa da deyim sel yorumu diğer yöntemlerden ayıran özellik, kuralın sözleri ile bağlı kalınması ve onun dışına çı-kılmasının istenmemesidir.

Yasama Yorumu: Kanunların bizzat onu koyan yasama organı tarafından yorumlan-masıdır.

İdari yorum: Hukuk kurallarının onları uy-gulayacak kamu idareleri tarafından yorum-lanmasıdır.

Yargısal yorum: Hukuk kurallarının yargı organlarınca yorumlanmasıdır.

Bilimsel yorum: Hukuk kurallarının bilim adamlarınca yorumlanmasıdır. Hukuk kura-lının yorumuna doğal bir zorunluluk olarak deyim sel yorum yöntemiyle başarır, ancak tek başına yeterli olmayıp diğer yorum yön-temleriyle birlikte kullanıldığında bir anlam ifade eder.

20. Aşağıdakilerden hangisi Vergi hukuku kural-larının yorumunda deyim sel yorum yönteminin dikkat ve özenle kullanılması gerekliliğinin ge-rekçeleri arasında yer almaz?

A. Zafiyet, ihmal ve özensizliğin olağan olması B. Diğer hukuk alanlarına ait birçok kurum ve

kavramın anlamları ile kullanılması C. Ait oldukları hukuk dallarındaki anlamlarının

dışındaki anlamlarla kullanılması D. Ekonomik değerler ve olayların özek hukuk

kavramları ile ifade edilmesi E. Ekonomi ve muhasebe alanına ait kavram-

ların kullanılması Yanıt A

HAP BİLGİ:

Zafiyet, ihmal ya da özensizliğin sonucu ol-mayıp vergi hukukunun teknik özelliklerinin doğal sonucu olduğunu bilmelisiniz.

21. Hukuk kuralının kendi içindeki yeri ve diğer kurallar ile olan ilişkisinin dikkate alınarak an-lamlandırılması hangi yorum türü içinde bulun-maktadır?

A. Bilimsel B. Yargısal C. Sistematik D. İdari E. Yasama

Yanıt C 22. Sistematik yöntemin yararlandığı mantık kuralları nelerdir?

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 18 -

Karşıt kavram

Evleviyet

Tümevarım

Tümden gelim Tarihi Yorum Yöntemi:

Tarihi yorum yönteminde kuralı koyan orga-nın kuralı koyması sırasındaki iradesi araştı-rılarak kuralın anlamı belirlenir. Bu belirle-mede yasalaştırma sürecine ilişkin dokü-manlar esas alınır. Yasa koyucunun psiko-lojisinin de dikkate alınmasını gerektiren bu yöntemin işlevsellikten uzak olduğu açıktır. Yasa koyucunun neyi arzuladığını sapta-mak ve buna göre kuralı anlamlandırmak neredeyse imkânsızdır.

Tarihi yorum yönteminde?

Yasa koyucunun yasanın yapıldığı andaki amaç ve iradesi araştırılması(Yasa koyucu-nun sübjektif iradesinin saptanması)

Belli bir hükmün zaman içinde geçirdiği de-ğişikliklerin incelenmesini ve bu değişiklikle-rin amacından belli sonuçlara varılmasını içermesi

23. Uluslararası vergi anlaşmalarının yorumun-da aşağıdaki hangi yorum yöntemi başarılı ola-rak uygulanır?

A. Amaçsal B. Yargısal C. Tarihi D. İdari E. Yasama

Yanıt C HAP BİLGİ:

Anlaşmaya taraf olan devletler anlaşmayı imzalarken egemenliklerine getirilecek sınır-lamaları ayrıntılarıyla tartmak durumunda-dırlar. Anlaşmanın hazırlık çalışmaları, an-laşma taslağı üzerinde yapılmış olan gö-rüşmeler, tarafların egemenliklerini ne ölçü-de sınırlandırmak niyetinde olduklarını açık-lığa kavuşturur.

24. Amaç sal (Gaî) Yorum Yöntemi ile ilgili veri-len bilgilerden hangisi yanlıştır?

A. Objektif yorum teorisine dayanması B. Değişen sosyal ve ekonomik koşullar altın-

da kazandığı anlam, kuralda ifadesini bulan değerlendirmeler ve çıkar çatışması araştırı-larak kuralın öngördüğü çözüme, ulaşmak istediği amaca uygun yorum yapılması

C. Amacın ön planda olması D. Kuralların zamanla değişen koşullara uygun

anlamlandırılması E. Sübjektif yorum teorisine dayanması

Yanıt E

25. Amaç sal yorum yöntemi aşağıdaki hangi özelliği nedeni ile eleştiriye uğramıştır?

A. Objektif yorum teorisine dayanması B. Değişen sosyal ve ekonomik koşullar altın-

da kazandığı anlam, kuralda ifadesini bulan değerlendirmeler ve çıkar çatışması araştırı-larak kuralın öngördüğü çözüme, ulaşmak istediği amaca uygun yorum yapılması

C. Amacın ön planda olması D. Kuralların zamanla değişen koşullara uygun

anlamlandırılması E. Sübjektif yorum teorisine dayanması

Yanıt D HAP BİLGİ:

Yasallık ilkesinin hâkim olduğu vergi hukuku alanında amaçsa yorum yönteminin, uygu-layıcıya geniş bir serbesti tanımak suretiyle yasa metninden sapılması, vergi hukukunun temel ilkelerine aykırı sonuçlara ulaşılması riskini bünyesinde barındırabileceğine de işaret edilmesi gerekir.

KİTABIMIN 40-51 SAYFASINDAN ALINMIŞTIR.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 19 -

3. DERS: VRGİ İCRA HUKLUKU:

7.ÜNİTE: VERGİ ALACAĞINI SONA ERDİREN HALLER: UKUKU ÖDEME:

Vergi hukukunda vergi borcu ve fer’ilerini sona erdiren sebepler borcun kesinleşme-sinden önceki ve sonraki sebepler olarak iki ayrı kısımda değerlendirilebilir.

1. Aşağıdakilerden hangisi vergi borcunu kesin-leşmesinden önce sona erdiren nedenleri ara-sında yer almaz?

A. Yanılma B. Zamanaşımı C. Hata D. Uzlaşma E. Tarh zamanaşımı

Yanıt B HAP BİLGİ:

Zamanaşımı, ödemeden sonra vergi borcu-nu sona erdiren en önemli nedendir.

2. Aşağıdakilerden hangisi Vergi hukukunda zamanaşımının sonuçları arasında yer almaz?

A. Vergi alacağını kendiliğinden ortadan kal-dırdığı için mükellef zamanaşımına uğramış vergi borcundan kurtulmuş olur.

B. Alacağın kendisini değil, onun talep edilebi-lirliğini ortadan kaldırır.

C. Hak düşürücü süreye denk sonuçlar yaratır. D. Mükellefin bu konuda bir müracaatı olup

olmadığına bakılmaksızın vergi alacağını ortadan kaldırır.

E. Tarh zamanaşımı ve tahsil zamanaşımı ola-rak ikiye ayrılır.

Yanıt B HAP BİLGİ:

B şıkkı, Özel hukuk alanında zamanaşımı sonuçları arasında yer almaktadır. Tarh zamanaşımı Vergi Usul Kanun’da düzen-lenmiş olup, tahsil zaman aşımı ise Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Ka-nun’da düzenlenmiştir.

Tahsil Zamanaşımı:

Tahakkuk eden ve kesinleşen kamu alacak-ları belirli bir süre içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.

Tahsil zamanaşımı; 1. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında

Kanun’da düzenlenmiştir. 2. Kamu alacağı, vadesinin rastladığı takvim

yılını takip eden takvim yılı başından itiba-

ren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşı-mına uğrar. Burada vade tarihi ile ödeme süresinin son günü ifade edilmektedir.

Vadesi 27.08.2012 olan bir borç için mükel-lefe en son 31.12.2017 tarihine kadar öde-me emri tebliğ edilebilir. Bu tarihten sonra söz konusu kamu borcu zamanaşımına uğ-ramış olur.

5 yıllık tahsil zamanaşımı, kamu alacağının vade tarihinden itibaren değil, vadenin rastladığı yılı takip eden takvim yılının başından itibaren baş-lamasının nedenleri nelerdir?

Vergi idaresinin işini kolaylaştırarak hızlı ça-lışmasının amaçlanması olarak biliniz. Çün-kü her mükellef için tek tek zamanaşımının belirlenmesi külfetlidir. Oysaki vadesi aynı yıla rastlayan tüm mükellefler için zamana-şımı süresi o yılı takip eden takvim yılının başından itibaren işlemeye başlayacak, bu da vergi idaresinin iş yükünü oldukça azal-tacak ve takibi de kolaylaştıracaktır.

Tahsil zamanaşımını kesen hâller:

1. Ödeme, 2. Haciz uygulaması 3. Cebren tahsil ve takip işlemleri sonucunda

yapılan her çeşit tahsilat 4. Ödeme emri tebliği 5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmaları-

nın bildirilmesi(kefile veya yabancı şahıs ve kurum temsilcilerine uygulanması veya bun-lar tarafından yapılması)

6. İhtilaflı kamu alacaklarında yargı organla-rınca bozma kararı verilmesi

7. Kamu alacağının teminata bağlanması 8. Yargı organlarınca yürütmenin durdurulma-

sına karar verilmesi 9. İki kamu idaresi arasında mevcut bir borç

için alacaklı kamu idaresi tarafından borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi

10. Kamu alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.

Zamanaşımının kesilmesi ile; 1. Kesilme anına kadar işlemiş bulunan süre-

nin bütün sonuçlarını ortadan kaldırır. 2. Kesilmenin rastladığı takvim yılını takip

eden takvim yılı başından itibaren zamana-şımı yeniden işlemeye başlar.

Örneğin, borçluya, bir borcu için zamanaşı-mının işlemeye başlamasından 3 yıl sonra

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 20 -

(2010’da) ödeme emri tebliğ edildiyse za-manaşımı süresi kesilir. Ödeme emrinin teb-liğ edildiği takvim yılını takip eden tarihten yani 2011’den itibaren de 5 yıllık zamana-şımı yeniden işlemeye başlar.

Tahsil Zamanaşımının Durması;

0 ana kadar işleyen süre ortadan kalkmaz Tahsil zamanaşımını durduran haller nelerdir?

1. Borçlunun yabancı ülkede bulunması 2. Borçlunun hileli iflas etmesi 3. Borçlunun terekesinin tasfiyesi dolayısıyla

hakkında takibat yapılamaması

Tahsil edilebilir bir alacağın yukarıda sayı-lan durumların varlığı süresince takibinin olanaksız ya da çok zor olması nedeniyle bu durumların varlığı hâlinde zamanaşımı-nın işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Örneğin; borçlu, bir borcu için zamanaşımı-nın işlemeye başlamasından 4 yıl sonra İn-giltere’ye gitmiş ve 5 yıl süreyle orada kal-dıktan sonra Türkiye’ye geri dönmüşse dö-nüş tarihinden itibaren 1 yıl sonra zamana-şımının dolduğu kabul edilir. Yani 5 yıllık zamanaşımı süresi durma hâlinin sona er-mesinden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder.

Tahsil Zamanaşımının Sonuçları: 1. Alacaklı kamu dairesinin kamu alacağı tah-

sil yetkisinin ortadan kalkması 2. Kamu dairesinin kamu alacağı için ödeme

emri gönderememesi veya icra takibine başlayamaması

Ancak zamanaşımından sonra mükellefin kendi rızasıyla yaptığı ödemeler kabul ediliri ancak mükellef ödemeyi geri isterse ödeme yapılmaz.

SORU - 3 1. Vergi hatalarının düzeltilmesi 2. Uzlaşma 3. Ödeme 4. Yargı kararları 5. Zamanaşımı

Yukarıda numaralardan hangisi yada hangileri vergi borcunu görünür de sona erdiren haller-dendir?

A. Yalnız 3 B. 3 ve 4 C. 1 ve 2 D. 1.2.4 E. 2.3.4

Yanıt D TAKAS

Takas, iki kişi arasındaki karşılıklı, birbirine benzer ve istenebilir borçların, ayrı ayrı ödenmeksizin, taraflardan birinin beyanıyla sona erdirilmesi olarak tanımlanabilir.

Takas beyanında bulunabilmenin koşulları ne-lerdir?

İki kişinin karşılıklı olarak birbirine borçlu olması

Karşılıklı borçların özdeş olması, aynı nite-likte olması

Her iki borcunda muaccel olması yani borç-ların ifasının istenebilmesinin gerekmesi

Vergi hukukunda takas ile ilgili?

Vergi borcunu, yükümlünün devletten olan alacağı ölçüsünde sona erdiren nedenler-den biri olması

Tahsil edilip de kanuni sebeplerle geri ve-rilmesi gereken kamu alacaklarının, yüküm-lünün geri verme borcu olan kamu idaresine ödenmesi gereken muaccel borçlarına mahsup edilmek suretiyle iade olunacağını ifade edilmesi

Takas ile mahsup arasındaki farklar nelerdir?

Mahsup tarh aşamasına ilişkin olurken; ta-kasın tahsil aşamasına ilişkin olması ve vergi borcunun sona ermesi

Mahsupta bir alacaktan belirli kalemlerin in-dirilmesi söz konusu iken, takas işleminde hatalı olarak tahsil edilen vergi miktarının, yükümlünün vadesi dolmuş bir başka vergi borcuna karşılık sayılması

Vergi hukukunda takas düzenlemesinin avantaj-ları nelerdir?

Hazineden para çıkmasının engellenmiş olması

Kamu alacağı tahsilinin garanti altına alın-ması

Zaman kaybı ve gereksiz işlemlerin ortadan kalkması

Yükümlülerin kamu idaresine olan muaccel borçlarının ödenmemesi riskini ortadan kalkması

Vergi hukukunda takasın yapılabilmesi için ge-rekli şartlar nelerdir?

A. Kamu idaresinin yükümlüye iade etmesi ge-reken bir borcunun bulunması, yükümlünün kamu idaresine muaccel bir borcunun bu-lunması

B. Tarh edilmiş vergilere ve kesilmiş cezalara karşı yükümlü tarafından vergi mahkeme-sinde dava açılmamış olması Takas talebi-nin bulunması

SORU - 4

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 21 -

1. Tahsil zamanaşımı 2. Tahakkuk zamanaşımı 3. Ceza kesme zamanaşımı

Yukarıda verilen numara ya da numaralardan hangisi Vergi Usul Kanununda düzenlenmemiş-tir?

A. Yalnız1 B. 1 ve 2 C. 2 ve 3 D. Yalnız 3 E. Yalnız 2

Yanıt A HAP BİLGİ:

Tahakkuk zamanaşımı ve ceza kesme za-manaşımı Vergi Usul Kanunu’nda, tahsil zamanaşımı ise Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nda düzenlenmiş-tir.

Tahakkuk Zamanaşımı:

Öğretide tarh zamanaşımı, tebliğ zamana-şımı denmektedir.

5. Tahakkuk zamanaşımı süresi kaç yıldır?

A. 3 B. 4 C. 5 D. 9 E. 10

Yanıt C HAP BİLGİ:

Zamanaşımı süresinin işleyebilmesi için vergi alacağının doğumu esastır.

6. Veraset ve intikal vergisinde zamanaşımının başlangıcı aşağıdakilerden hangisidir?

A. Vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarihi B. Yükümlülüğün doğduğu tarih C. Beyanname verme tarihinde D. İntikal eden malların idarece tespit olunduğu

tarih E. Ölüm tarihini izleyen yıldan itibaren

Yanıt B Tahakkuk zamanaşımı süresi ne zaman başlar?

Meydana geldiği yılı izleyen takvim yılı ba-şından itibaren

7. Vergi Usul Kanununda yer alan tahakkuk za-manaşımı süresinin dolması sonucu aşağıdaki-lerden hangisi yaşanmaz?

A. Vergi idaresinin vergiyi tarh ve tebliğ etme yetkisinin ortadan kalkması

B. Yükümlüye vergi ihbarnamesi ve ödeme emrinin gönderilmemesinin gerekliliği

C. Vergi alacağının ortadan kalkması D. İdarenin vergi incelemesine gidebilmesi

E. Yargı kararı ile kaldırılan bir verginin vergi idaresi tarafından tarh edilememesi

Yanıt D HAP BİLGİ:

Vergi Usul Kanunu’nun 138. Maddesi uya-rınca, vergi incelemesi, neticesi alınmamış hesap dönemi de dâhil olmak üzere, tahak-kuk zamanaşımı süresi sonuna kadar yapı-labilir. Tahakkuk zamanaşımı süresi dolduk-tan sonra idare vergi incelemesi yaptıra-maz.

Tahsil Zamanaşımı:

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesinde düzenlenmiştir.

Vergiler ve kamu alacakları, vadesinin rast-ladığı takvim yılını izleyen yılın başından iti-baren 5 yıl geçmesine rağmen tahsil edile-mezse zamanaşımına uğramaktadır.

Tahsil zamanaşımı ile ortaya çıkan gelişmeler nelerdir?

Sadece vergiler için değil, vergi cezaları da dâhil her türlü kamu alacağı için geçerli ol-ması

Cebri icra yetkilerinin kullanılamaması ve ödeme emrinin gönderilememesi

Tahakkuk zamanaşımı gibi mahkemelerce resen dikkate alınması

Yükümlünün zamanaşımına uğramış vergi borçlarını rızası ile

Ödemesi halinde kabul edilmesi

Tahsil zamanaşımı süresi vadenin rast-ladığı takvim yılını izleyen yılın başından itibaren işlemeye başlar.

8. 2014 yılı gelirleriyle ilgili gelir vergisi taksiti-nin ödenmemesi halinde zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı tarih aşağıdakilerden hangisidir?

A. 2015 Mart ayı B. 2016 takvim yılı başı C. 2015 takvim yılı başı D. 31/12/2020 E. 31/12/2019

Yanıt C 9. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 103. maddesine göre zamanaşımını kesen hâllerden biri olamaz?

A. Ödeme B. Haciz uygulanması C. Borçlunun yurtdışında bulunması D. Cebren tahsil ve takip işlemleri sonucunda

yapılan her çeşit tahsilât E. Ödeme emri tebliği

Yanıt C

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 22 -

HAP BİLGİ:

Ayrıca, Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi olarak bilmelisiniz.

10. Aşağıdaki uygulamalardan hangisinin varlığı halinde zamanaşımı süresi, kesilmenin rastladı-ğı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren yeniden işlemeye başlamaz?

A. İhtilaflı kamu alacaklarında yargı mercilerin-ce bozma kararı verilmesi

B. Kamu alacağının teminata bağlanması C. Yargı mercilerince yürütmenin durdurulma-

sına karar verilmesi D. İdarenin vergi incelemeye gitmesi E. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç

için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi

Yanıt D HAP BİLGİ:

Ayrıca, Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunul-ması ve/veya ödeme planına bağlanması.

12. Vade tarihi 25.11.2010 olan bir vergi alacağı için, 2.10.2014 tarihinde bir ödeme emri tebliğ edilirse, hangi tarihinden itibaren beş yıllık yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar?

A. 2.12.2014 B. 1.1.2015 C. 31.12 2014 D. 31.12.2015 E. 1.1.2016

Yanıt B HAP BİLGİ:

Zamanaşımının bir bozma kararıyla kesil-mesi hâlinde zamanaşımı başlangıcı yeni vade gününün rastladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya yargı organların-ca yürütmenin durdurulması hâllerinde za-manaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladı-ğı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür.

TERKİN:

Terkin, vergi borcunun silinmesidir. Terkin, vergi borcunu bütün hukuki sonuçları ile bir-likte ortadan kaldıran tek taraflı, sübjektif ve özel bir idari işlemdir. Borcun doğumundan önce yapılan terkin borcun doğmasına en-gel olmakta, tahakkuk etmesinden veya ke-sinleşmesinden sonra yapılan terkin ise doğmuş bir borcu sona erdirmektedir. Pozitif hukukumuzda gümrük vergisi dışındaki ver-gi, resim ve harçların silinmesi konusu Vergi

Usul Kanununda; vergi dışındaki diğer ka-mu alacaklarının silinmesi ise Amme Ala-caklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir.

Doğal afetler nedeniyle yapılan terkin, tek taraflı bir işlem olması bakımından özel hu-kuktaki alacaklının alacağından feragatine benzemektedir. Vergi hatalarının yükümlü lehine düzeltilmesi veya yargı organlarının kararı sonucunda yapılan terkinlerde feragat özelliği bulunmamaktadır. Bu durumlarda yapılan terkin haksız iktisap edilen şeyin ia-desi niteliği taşımaktadır.

Terkin işleminin bir sonucu olarak vergi bor-cunun ortadan kalkması, bu kurumun vergi aşamana benzetilmesine neden olmaktadır. Ancak, her iki kurum arasında önemli farklı-lıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklardan ilki, yetkili organ bakımından ortaya çıkmakta-dır.

Terkine karar verecek organın idare olması, vergi affının yasama organının yetkisi dâhi-linde olması

Terkin sübjektif ve özel bir işlem olmasına karşın, vergi aflarının objektif ve genel iş-lemler olması

Terkinin kapsamında vergi asıllarıyla birlikte vergi cezaları bulunurken, affın ilke olarak vergi cezalarını kapsaması

Af, politik yönleri de olan olağanüstü bir araç niteliği taşırken, Terkin ise bir yönüyle iyi bir vergi sisteminin gereklerinden olan vergi kaynağının korunması ilkesine daya-nır.

Terkin işlemini gerektirecek hukuki sebepler nelerdir?

1. Vergi hatalarının düzeltilmesi ile terkin 2. Kesinleşen bir yargı kararına dayanarak

terkin 3. Vergi ve cezaların terkini 4. Doğal afetler nedeniyle terkin 5. Tahsil imkânsızlığı nedeniyle terkin

Doğal Afetler Nedeniyle Terkin;

Yükümlünün iradesi dışında gerçekleşen ve büyük zararlar vererek ödeme gücünü önemli ölçüde yok eden olaylardır.

Terkin konusunun kanunda düzenlenmesi

1. Vergi Usul Kanunu’nun 115. Maddesinde yer alan düzenleme

2. Vergi dışındaki kamu alacakları için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Ka-nun’un 105. maddesinde yer alan düzenle-medir.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 23 -

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da yer alan düzenleme, Vergi Usul Kanunu’na tabi vergi, resim ve harçlar ba-kımından uygulanmaz; vergi dışındaki kamu alacakları ile gümrük vergileri bakımından hüküm ifade eder.

SORU - 13

1. Doğal afat nedeni ile yapılan terkin 2. Gümrük vergisi 3. Kamu alacakları

Yukarıdaki numaralardan hangisi ya da hangile-rinde vergi borcu vergi usul kanunu hükümleri-ne göre terkin olur?

A. 1 ve 2 B. Yalnız1 C. 2 ve 3 D. Yalnız3 E. 1.2.3

Yanıt B Maliye Bakanlığı’nca doğal afetler nedeni ile zararla orantılı olmak üzere tamamen veya kıs-men terkin yapılacak işlemler ile bilmeniz gere-kenler aşağıda verilmiştir?

Vergi Usul Kanunu’nda yer alan düzenle-meye göre; Doğal afetler nedeniyle, varlıkla-rının en az üçte birini yitiren yükümlülerin; İlgili vergi borçları ve vergi cezaları

Doğal afet nedeni ile ürünlerinin en az üçte birini yitiren yükümlülerin; Afete uğrayan arazi için zararın gerçekleştiği hasat ve devşirme zamanına rastlayan yıla ilişkin ola-rak tahakkuk ettirilen arazi vergisi ve vergi cezaları

Terkin kurumu?

Yükümlülerin kendilerini toparlamalarına, ekonomik faaliyetlerini sürdürme gücüne erişmelerine imkân veren bir kurumdur.

Terkin yükümlü çıkarlarının yanı sıra bir vergi kaynağının tümden kurumasını önle-mek bakımından Hazine çıkarlarına hizmet eden bir kurumdur.

14. Vergi ve cezaların terkin edilebilmesi hak-kında verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A. Ön koşulunun doğal afetlerin meydana gel-mesi

B. Kanunda sayılmayan doğal afetrin vergi borçlarının terkin edilmesinin mümkün ol-ması

C. Doğal afetin meydana gelmiş olması terkin-den yararlanabilmek için tek başına yeterli olmaması

D. Yükümlünün mal varlıklarının en az üçte bi-rinin yok olmasına neden olmasının gerekli-liği

E. Sadece zarar gören gelir kaynakları ile ilgili olan vergilere uygulanmasına sınırlama ge-tirilmemesi

Yanıt E 15. Aşağıdakilerden hangisi Terkine konu olabi-lecek vergiler arasında yer almaz?

A. Gelir vergisi B. Kurumlar vergisi C. Dolaylı vergi D. Emlak vergisi E. Veraset vergisi

Yanıt C 16. Doğal afet zarar derecesini ve ilgili bulun-duğu gelir kaynağının araştırılarak belirlenmesi aşağıdakilerden hangisine aittir?

A. İdare kurulları B. Maliye Bakanlığı C. Defterdar D. Belediye E. Muhtarlık

Yanıt A HAP BİLGİ:

Mahalli idare kurullarının hasar tespitine ilişkin kararları idari işlem niteliğinde oldu-ğundan, yargı denetimine tabidir.

17. Doğal afet zararlarının hangi vergiler ile ilgili olduğuna karar verme yetkisi aşağıdakilerden hangisine aittir?

A. İdare kurulları B. Maliye Bakanlığı C. Vali D. Mal müdürü E. Belediye başkanı

Yanıt B 18. Aşağıdaki durumların hangisinin varlığı ha-linde yükümlülerin terkinden yararlanması mümkün olmaz?

A. Başvuru B. Doğal afet tarihinden önce tahsil edilmiş

vergi ve cezalar C. Doğal afetten sonra tahsil edilmiş vergi ve

cezaları D. Doğal afetten sonra tahsil edilmemiş vergi

borçları ve cezaları E. Hiçbiri

Yanıt B HAP BİLGİ:

Terkin talebi bir süreye bağlı olmamakla bir-likte yükümlünün afet yılına ilişkin verginin tarhından ve ödeme süresinden önce idare-ye başvurması yararlı olabilir. Bununla bir-

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 24 -

likte terkin talebi vergi borçları ve vergi ce-zaları için öngörülmüş tahsil zamanaşımı süresi içinde yapılabileceği de kabul edil-mektedir.

Terkine karar verme yetkisi kural olarak Ma-liye Bakanlığına aittir. Ancak kanun bu yet-kinin mahalli idareye devredilebileceğini ön-görmektedir.

Terkin edilecek vergi miktarının zararla orantılı olması gerektiği için

19. Terkin edilecek vergi ve ceza miktarı nın belirlenmesinde aşağıdakilerden hangisi esas alınmaktadır? Toplam hasar/ toplam malvarlığı oranı

Yanıt C HAP BİLGİ:

Terkin edilecek vergi miktarının zararla orantılı olması gerektiği için toplam hasar/ toplam mal varlığı esas alındığını unutma-yınız.

20. Tarımsal faaliyette bulunan yükümlüler ba-kımından yapılan terkin ile ilgili verilen bilgiler-den hangisi yanlıştır?

A. Vergi Usul Kanununda yer almaktadır. B. Özel düzenleme tabidir. C. Tarımsal ürünlerinin en az üçte birini kay-

beden yükümlüler, afete uğrayan arazi için, zararın oluştuğu hasat ve devşirme zama-nına denk gelen yıla ilişkin olarak tahakkuk ettirilen arazi vergisi borcuyla vergi cezaları terkin edilebilecektir.

D. Arazi vergisinden muaf olan yükümlüler ter-kinden yararlanamamaktadır.

E. Özel düzenlemeye tabi değildir. Yanıt E

21. Aşağıdakilerden hangisi kamu alacakları için, düzenlenen terkinin özellikleri arasında yer almaz?

A. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmesi

B. Varlıklarının en az üçte birini kaybedenler adına tahakkuk ettirilmiş afetlerin zarar ver-diği gelir kaynaklarına uygulanması

C. Bakanlar Kurulu kararıyla terkinin gerçek-leştirilmesi

D. Yükümlülerin terkinden yararlanabilmeleri için altı aylık başvuru süresinin öngörülmüş olması

E. Vergi Usul kanunu kapsamına girmesi Yanıt E

Yargı Kararları Nedeniyle Terkin:

Yükümlüler tarh edilen vergilere karşı yargı yoluna gidebilirler. Yargı organlarının kararı

vergi borcu ve cezasının kısmen ya da ta-mamen kaldırılması yönünde olduğu takdir-de yapılan idari işlem geri alınacağından vergi borcu ve cezası o oranda sona ermek-tedir. Tahakkuk ettirilmiş bir vergi borcunun tamamen ya da kısmen iptaline ilişkin bir yargı kararı söz konusu olduğunda, ilgili vergi dairesi o borcun tarh işlemini ortadan kaldırır. Bu yolla verginin terkin edilebilmesi için yargı organının verdiği karar kesinleş-miş olmalıdır.

22. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesine göre, aşağıdaki hangi terkin çeşidi ele alınmıştır?

A. Vergi hatalarının düzeltilmesi ile terkin B. Kesinleşen bir yargı kararına dayanarak

terkin C. Vergi ve cezaların terkini D. Doğal afetler nedeniyle terkin E. Tahsil imkânsızlığı nedeniyle terkin

Yanıt E HAP BİLGİ:

Terkin edilebilecek kamu alacakları, gecik-me zammı gibi feri alacakları da kapsamak-tadır.

23. Vergilendirme işlemini tesis eden idare ile yükümlü arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi-nin esas alıdığı terkin çeşidi aşağıdakilerden hangisidir?

A. Vergi hatalarının düzeltilmesi ile terkin B. Kesinleşen bir yargı kararına dayanarak

terkin C. Vergi ve cezaların terkini D. Doğal afetler nedeniyle terkin E. Tahsil imkânsızlığı nedeniyle terkin

Yanıt A HAP BİLGİ:

Vergi hatalarının yükümlü aleyhine olması durumunda vergi henüz tahakkuk etmemiş ise hatalı işlem düzeltilir. Eğer vergi tahak-kuk etmiş ise vergiler terkin edilir. Vergi tah-sil edilmiş ise bu durumda fazla alınan vergi yükümlüye bir yıl içinde yapacağı başvuru ile ret ve iade olunur.

TAHAKKUKTAN VAZGEÇME:

Tahakkuktan vazgeçme, Vergi Usul Kanu-nu’nun mükerrer 115. maddesinde düzenle-nen bir kurumdur. Tahakkuktan vazgeçme, ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi ve bunlara ilişkin cezaların toplam miktarı 2012 yılı için T20’ yi aşmaması ve tahakkukları için yapılacak giderlerin bu

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 25 -

miktardan fazla olacağının tespiti hâlinde, Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde tahakkuklarından vazge-çilmesidir.

Tahakkuktan vazgeçmenin terkinden farkı ne-dir?

Tahakkuktan vazgeçmede, henüz ne tahak-kuk eden, ne de tahsil edilen bir vergi söz konusudur. Terkinde ise tahakkuk etmiş ve-ya tahsil edilmiş bir vergi vardır.

UZLAŞMA:

İdare ile yükümlü arasında ortaya çıkan vergi uyuşmazlıklarını yargı yoluna gidil-meksizin çözen bir yoldur.

Uzlaşma sonucunda tarh edilmekle birlikte ödeme aşamasına gelmemiş yani henüz ta-hakkuk etmemiş vergi borcu ve ceza son bulmaktadır. Üzerinde uzlaşılan ve tutanak-la tespit edilen konular hakkında dava aç-ma, şikâyet etme imkânı bulunmamakta, ta-rafların üzerinde anlaşmaya vardığı vergi borcu ve cezası kesinleşmektedir.

CEZALARDA İNDİRİM: Cezalarda önemli indirimler sağlamanın şartları nelerdir?

Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının belli sürelerde ödenmesi

Dava açılmaması

Vergi Usul Kanunu’nun 367. maddesinde düzenlenen cezalarda indirim kurumu uyuşmazlıkların yargı aşamasına gitmeden çözüme kavuşmasında önemli bir rol oyna-maktadır.

24. Kesilen vergi ziyaı cezalarında ilk başvuruda cezanın ne kadarı indirilmektedir?

A. İlk başvuruda indirim yapılmamaktadır. B. Yarısı C. Üçte biri D. Tamamı E. Dörtte biri

Yanıt B 25. Genel ve özel usulsüzlüklerde uygulanan vergi ceza indirimi aşağıdakilerden hangisidir?

A. Yarısı B. Üçte biri C. Tamamı D. Dörtte biri E. Hiçbiri

Yanıt B Ceza indirimden yararlanmanın koşullarını açık-layınız?

Yükümlü ya da vergi sorumlusunun ihbar-namenin tebliğinden itibaren otuz gün için-de vergi dairesine başvurması

Vadesinde ya da teminat göstermek kaydıy-la vadenin bitiminden itibaren üç ay içinde indirimli cezaları ödeyeceğini bildirmesi

Cezalarda indirim cezaları tamamen orta-dan kaldırmamakta, yararlanıldığı ölçüde vergi cezalarını sona erdirmektedir. Bu bağ-lamda cezalarda indirim kurumu vergi ceza-larını kısmen sona erdiren bir neden olarak kabul edilmektedir.

ÖLÜM:

Vergi cezalarını sona erdirmesi

Tahsil edilmemiş vergi cezalarının sona er-mesi

Cezaların kesinleşip kesinleşmediğinin bir öneminin olmaması

Vergi cezalarının sona erebilmesi için tahsil edilmemiş olmasının gerekmesi

Miras bırakanın işlediği vergi suç ve kaba-hatlerinin cezalarının düşmesi

Vergi borçlarının mirası reddetmemiş yasal veya atanmış mirasçılarına geçmesi

Sadece vergi cezalarını etkileyen ve sona erdiren bir neden olması

PİŞMANLIK VE ISLAH: Pişmanlık ve ıslah kurumunun özellikleri neler-dir?

Beyana dayanan vergiler

Vergi zıyaı cezasını gerektiren veya kaçak-çılık suçu oluşturan fiilleri işleyen yükümlü-ler

Kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi

Vergi zıyaı cezası kesilmemekte

Kaçakçılık suçu için kovuşturma yapılma-maktadır.

Vergi Usul Kanunu’nun 371. Maddesinde düzenlenen bu kuruma pişmanlık ve ıslah kurumu adı verilmektedir.

Yükümlünün vergi zıyaı kabahati işlemesine karşın, kurumundan faydalanabilmesi için ge-rekli kriterler nelerdir?

Herhangi bir ihbar yapılmaması

İdare tarafından konu ile ilgili inceleme baş-latılmaması

Takdir komisyonuna sevk edilmemesi

Pişmanlık nedeniyle idareye başvurması

Maddi ve şekli ödevleri yerine getirmesi

Pişmanlık zammını da ödemesi gerekmesi

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 26 -

YANILMA:

Vergi borcunu ortadan kaldıran bir ne-den olarak bilmelisiniz.

Yanılma kurumu hem vergi cezalarını hem de vergi aslına bağlı gecikme faizlerini orta-dan kaldırmakta, bu nedenle vergi borcunu ortadan kaldıran bir neden olarak karşımıza çıkmaktadır.

VERGİ AFLARI:

Af, genel anlamda, bir kişinin kusurunun bağışlanması demektir. Af, cezanın ortadan kaldırılması veya daha hafif bir başka ceza-ya çevrilmesini sağlayan işlemlerindendir.

Vergi afları tarihte, ilk kez ne zaman ve hangi isimli kanun ile çıkarılmıştır?

MÖ 400’te, geçmiş şeyleri unutma kanunu

Eski Yunan’da çıkarılmış olan bu kanundan hareketle af kavramı, yasal hükümetin ba-ğışlaması demek olan ve unutmak anlamını içeren, devlete karşı işlenmiş olan bazı suç-ların hafızalardan yok edilmesi Lütfü’nden olan bir kamu hukuku kavramı olarak tanım-lanmaktadır.

Af ile ilgili bilmeniz gerekenler nelerdir?

A. Kaynağını anayasalarda bulması B. Teknik yönlerinin ceza kanunlarında düzen-

lenmesi C. Kamu davasını düşürebilmesi D. Kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyetini bütün

kanuni sonuçlarıyla ortadan kaldırması E. Kesinleşmiş bir cezanın kısmen ya da ta-

mamen infazını önlemesi veya başka bir cezaya dönüştürmesi

F. Yasama ya da yürütme organlarının yaptığı bir kamu hukuku tasarrufu olması

Af ve benzeri uygulamalar ceza adalet sis-teminin önemli bir kurumudur.

Anayasamızın TBMM’nin görev ve yetki-lerini düzenleyen 87. maddesinde yasa-ma organının genel ve özel af ilanlarına karar vermeye yetkili olduğu belirtilmiş-tir.

TBMM’nin üye tam sayısının hangi çoğunluğu ile genel af ve özel af çıkabilir?

Beşte üçü çoğunluğu ile karar vermek koşu-lu ile genel af ve özel af çıkarılabilir.

Vergi affı özellikleri nelerdir?

Vergi kanunlarına aykırı hareket edenlere uygulanan idari ve hukuki yaptırımların or-tadan kaldırılması

Farklı niteliklere sahip olabilmesi

Birçoğu sadece vergi cezalarını kapsarken kimisi gecikme zamlarını ve hatta verginin aslını kapsayabilmesi

Devletin, ceza verme hakkından ve elde edeceği vergi gelirlerinden vazgeçmesi

Amacının vergi toplamayı kolaylaştırması-nın istenmesi

Vergi aflarının çıkartılmasının nedenleri neler-dir?

A. Siyasi B. Ekonomik C. İdari D. Teknik

Siyasi nedenler: Hükümetler siyasi ve eko-nomik krizlerin atlatılmasında ve piyasayı canlandırmak için vergi aflarını kullanmak-tadırlar. Az gelişmiş ülkelerde vergi afları, askeri darbeler, devrimler, karşı devrimler-den sonra eski yönetimin mali alandaki iş-lemlerini tasfiye etmek için kullanılabilmek-tedir.

Ekonomik nedenler: Artan kamusal ihti-yaçların gerektirdiği maliyetlere gönüllü katı-lımların yetersiz kalması nedeniyle devlet, gelir ihtiyacını karşılamak için vergi aflarına başvurabilmektedir. Vergi afları yükümlüle-rin vergi uyumunu etkileyen faktörlerden bi-ridir. Ekonomik krizler nedeniyle mali gücü zayıflamış ve vergi borçlarını ödeyemez du-ruma düşmüş yükümlüleri rahatlatmak amacıyla da vergi aflarına başvurulmakta-dır. Hükümetler, zaman zaman piyasayı canlandırmak için de af düzenlemelerine gi-debilmektedir. Kara paranın, gizlenmiş var-lıkların kayıt altına alınmasında da vergi af-ları kullanılabilmektedir. Vergi affı çeşitli ne-denlerle gizli kalmış servet unsurlarını yeni-den ekonomik dolaşıma sokma imkânı sağ-lar.İdari ve teknik nedenler; vergi yargısı ve idaresinin iş yükünü azaltmak için,vergi sis-temindeki mevcut karışıklıkları gidermek amacıyla vergi sistemindeki aksayan yapıyı düzeltmek ve köklü değişiklikler için gere-ken bir vergi reformunu hayata geçirebilmek için vergi affıyla geçmiş dönemlerin tasfiyesi gerekli olabilir. Vergi affıyla eski uygulama-ların yol açtığı uyuşmazlıklardan arınmış bir zemin sağlamada vergi yönetimine yardımcı olunabilir.

KİYABIMIN 174-182. SAYFASINDAN ALINMIŞTIR.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 27 -

4. DERS: DEVLET BORÇLARI:

1. ÜNİTE: DEVLET BORÇLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ Devlet Borçlanmasının Genel Özellikleri: Klasik ve modern mali yaklaşıma göre borçlan-ma:

Devlet borcu kavramı yerine literatürde ka-mu kredisi, kamusal kredi, kamu borcu gibi deyimler kullanılmaktadır.

Klasik maliyeciler göre, borçlanma asla devlet geliri olarak görülmez. Klasik maliye-cilere göre, asıl devlet gelir kaynağı vergi-lerdir. Devlet borçlanması onlara göre, bu-gün alınması gereken vergilerin geleceğe aktarılmasından başka birşey değildir.

Modern mali yaklaşıma göre ise, borç-lanma vergi almanın mümkün olmadığı dö-nemlerde olağan finansman kaynakları ek-sikliğini gidermek için vergilendirmeye alter-natif olabilmektedir.

Modern mali yaklaşım ile birlikte borçlanma;

Ekonomi politikası aracı

Borçlanmanın olağanüstü bir durum olmak-tan çıkması

Devletin gelir- gider dengesini kuran bir araç haline geldiğini unutmayınız.

Kamu Gelirleri İçinde Borçlanmanın Yeri

Klasik devlet anlayışından modern devlet anlayışa geçiş ile birlikte devletin yerine ge-tirmiş olduğu temel hizmetlere ek olarak ekonomik ve sosyal hizmetler ağırlık ka-zanmış, buda; kamu harcamalarını büyük oranda arttırmıştır. Artan kamu harcamaları devletlerin daha fazla gelir elde etme ihtiya-cını beraberinde getirmiştir.

Devletin egemenlik gücüne dayanarak çe-şitli kaynaklardan elde edilen gelire kamu geliri adı verilir.

Kamu gelirleri nelerdir?

Vergiler, resimler, para fiskal gelirler, harç-lar, şerefiyeler, mülk ve teşebbüs gelirleri, para işlemlerinden sağlanan gelirler, bağış-lar, para ve vergi cezaları olarak sıralayabili-riz.

1. Ülkemizde 2011 yılı itibari ile toplam kamu gelirleri içinde vergi payı yüzde kaç olarak ger-çekleşmiştir?

A. %75 B. %81 C. %83 D. %85 E. %90

Yanıt C HAP BİLGİ:

2010 yılı için ise, vergi gelirin % 81 olduğu-nu biliniz.

2. Borçlanmanın kamu finansman ihtiyacında ek kaynak olarak müracaat edilmesinin nedenleri nelerdir?

A. Kamu harcamalarının giderek artması B. Vergi kaynaklarının sınırlı olması C. Yaşanan ekonomik gelişmeler olarak bilme-

lisiniz. Borçlanma ve Vergi Arasındaki Benzerlikler ve Farklar

Vergilendirmenin devlet içi sürekli ve kesin bir finansman kaynağı iken; borçlanmanın geçici bir finansman kaynağı olması

Vergilendirmede vatandaşlarının gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın alınırken; borçlanmada kurum ve kişiler için gönüllülük esasının temel belirleyici olması

Vergiler tüm kamu hizmetlerine karşılık ge-lirken; borçlanma yolu ile elde edilen gelirin kullanım yerinin belli olması

Vergiler, tüketim ve yatırımın azalmasına neden olurken; borçlanma ile bireylerin faiz geliri elde ederek gelirlerinin artmasının söz konusu olması

Vergilerin yükü, yaşayan nesile doğrudan aktarılırken; borçlanmanın yükünün gelecek nesillere aktarılmasının mümkün olması

Vergilerin milli gelire ek kaynak sağlaması mümkün değilken; borçlanma yolu ile ülke-ye döviz girişi yolu ile ek kaynak sağlaması-nın mümkün olması

Devlet Borcu İle Özel Borç Arasında Benzerlik-ler Ve Farklar Devlet borcu ile özel borçların benzerlikleri ne-lerdir?

İhtiyaç giderilmesi için başvurulması

Belirli bir zaman sonra geri ödenmesi

Güven ilişkisi içinde gerçekleşmesi

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 28 -

Devlet Borcu ve özel borçların farklılıkları ne-lerdir?

Devlet borçlanmasında kamusal faaliyetler amaç olduğu için kar ve maliyet amacı gü-dülmezken; özel borçlanmada özel ihtiyaç-ların giderilmesi nedeni ile kar amacının be-lirleyici olması

Devlet borçlanmasının miktarının büyük bo-yutlarda iken; özel borçlanmanın miktarının küçük olması

Devlet borçlanmasının zorunlu ve yarı zo-runlu olması söz konusu iken; özel borç-lanmada gönüllülüğün esas olması

Devlet borçlanmasında borç verenlerin ya-sal yollara başvurarak ya da devletin iflasını istemesi mümkün değilken; özel borçlan-mada alacaklının yasal yollara başvurması-nın ve borçlanan tarafın yükümlülüklerinin söz konusu olması

3. Aşağıdakilerden hangisi klasik mali yaklaşı-ma göre, devletin borçlanma nedenleri arasında yer almaz?

A. Sadece büyük boyutlu harcamaların varlığı B. Büyük bunalım C. Uzun dönemli verimli devlet yatırım finans-

man ihtiyacı D. Ekonomi politikası aracı E. Savaş

Yanıt D 4. Aşağıdakilerden hangisi gelişmekte olan ül-kelerin borçlanmaya başvurma nedenleri ara-sında yer almaz?

A. Ödemeler bilançosu açıkları B. Büyük ölçekli yatırım C. Askeri harcama D. Büyük proje finansmanı E. Kalkınmanın finansmanı

Yanıt D HAP BİLGİ:

Büyük proje finansmanı amacı ile borçlan-ma, gelişmiş ülkeler söz konusu ise görüle-cektir.

5. Aşağıdakilerden hangisi gelişmiş ülkelerin borçlanmaya başvurma nedenleri arasında yer almaz?

A. Geçici bütçe açıkları B. Sermaye birikimi C. Büyük proje finansmanı D. Olağan üstü giderlerin karşılanması E. Hiçbiri

Yanıt B HAP BİLGİ:

Sermaye birikimi amacı ile borçlanmaya ge-lişmekte olan ülkeler tarafından başvurula-cağını unutmamalısınız.

Devletlerin genel almamda borçlanmaya baş-vurma nedenlerini açıklayınız?

Bütçe açıkları, kalkınmanın finansmanı, olağanüstü giderlerin finansmanı, kamu ge-lirlerinin zaman bakımından denkleştirilme-si, borç ödemek için borçlanma, maliye poli-tikası aracı olarak borçlanma olarak biliniz.

Bütçe açıklarının bütün ülkelerde artış nedenleri nelerdir?

Refah devlet anlayışı, hızlı nüfus artışı, mali disiplinin sağlanamaması, harcama ve gelir arasındaki denetim eksikliği, tasarrufların büyüme hızını karşılamada yetersiz kalma-sı, kamu işletmelerinin ve sosyal güvenlik harcamalarının bütçeler üzerinde yarattığı yükler, ekonomik krizler, vergi idaresinden kaynaklanan sorunlar olarak biliniz.

7. Türkiye'de, 2000 ile 2010 dönemi en düşük seviyesinde gerçekleşen bütçe açığı hangi yılda gerçekleşmiştir?

A. 2001 B. 2006 C. 2008 D. 2009 E. 2007

Yanıt B HAP BİLGİ:

2006 en düşük seviye %0.61; 2001 en yük-sek seviyesi % 11.9 olarak bilmelisiniz.

SORU - 8.

1. Kamu kesimi tüm birimlerin toplam gelir ve gider durumları arasında fark

2. Kamu kesimi toplam borç ihtiyacını hesap-laması

3. Toplam kamu kesimi finansman açıklarının GSYİH,ye oranlaması ile ölçümü yapılması

Yukarıda kamu kesimi borçlanma gereği ile verilen bilgilerden hangisi yada hangileri doğ-rudur?

A. A.Yalnız 1 B. B.1 ve 3 C. C.1. ve 2 D. D.1,2,3 E. E.2 ve 3

Yanıt D 9. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizin toplam kamu kesimi finansmana açığı bileşenlerinden biri değildir?

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 29 -

A. Döner sermayeler bütçe açıkları B. Merkezi yönetim bütçe açığı C. Tasarruf mevduatları açığı D. İşsizlik sigortası fonu açıkları E. Mahalli idareler bütçe açığı

Yanıt C 10. Bütçe harcamalarının tahakkuk ve gerçek-leşme aşaması ile ulaşılacak kavram aşağıdaki-lerden hangisidir?

A. Nakit açığı B. Nakit dengesi C. Bütçe nakit dengesi D. Bütçe dengesi ve nakit dengesi arasındaki

fark E. Nakit fazlası

Yanıt A Nakit açığı kavramı nedir?

Bütçede herhangi bir nedenden dolayı bir harcama kalemi için tahakkuk etmiş tutar ödenmemiş olabilir. Bu para hazine hesap-larında emanetlerde yer almaktadır. Bütçe gideri olarak kabul edilen bu kalem, henüz fiilen ödenmediği için hazinenin kasasında yer almaktadır. Bazı durumlarda da herhan-gi bir harcama, bütçe uygulamaları açısın-dan tahakkuk etmediği hâlde işlerin kolay-laştırılması için işi yüklenen kişi ve firmalara avans verilebilir. Bu kalem de hazinedeki avanslar hesabında yer almaktadır. Bu du-rumda bütçe nakit dengesi fiilen harcanan paralarla fiilen kasaya giren paralar arasın-daki dengeyi göstermektedir ve bu durumda bütçe açığının gerçek anlamda finanse edilmesi gereken kısmı bütçe nakit dengesi olmaktadır. Nakit dengesi, bütçe dengesi-ne emanetlerin eklenmesi avansların dü-şülmesi ile hesaplanır. Bütçe dengesi ve nakit dengesi arasındaki temel fark, tahak-kuk ve gerçekleşme aşamaları ile açıklana-bilir.

Kalkınmanı finansmanında başvurulan borç-lanma klasik maliyecilere göre hangi durumda kabul edilen bir durumdur?

Borçlanma yoluyla sağlanan fonların verimli yatırımlarda kullanılması

Yatırımlara kanalize edilen devlet borçları bireysel geliri attırıcı etki yaparak, hızlandı-rıcı fonksiyonu ile ek yatırım yapmaya im-kan verecektir.

11. Merkez Bankasından kısa vadeli avans kul-lanımının kaldırılması ile devletin hangi gerekçe ile borçlanmaya başvurmanın önü kesilmiş ol-maktadır?

A. Bütçe açıkları B. Kalkınmanın finansmanı C. Kamu gelirlerinin zaman bakımından denk-

leştirilmesi D. Borç ödemek için borçlanma E. Maliye politikası aracı olarak borçlanma

Yanıt C 12. Borcun ödeme zamanında yaşanan finansal sıkışıklık nedeniyle süresi gelen borçların yeni-den borçlanmayla kapatılmasına ne ad verilir?

A. Monetizasyon B. Borcun finansmanı C. Konsolidasyon D. Tahkim E. Borç erteleme

Yanıt B HAP BİLGİ:

Her ödeme dönemi geldiğinde mevcut borç-ların anapara ödemeleri kadar borçlanılarak bu ödemeler yapılabilmektedir. Bu durum, faiz yükünün artmasını da beraberinde geti-rir. Böylece borç stoku daha da genişler.

13. Maliye politikası aracı olarak borçlanmaya gidilirken aşağıdaki durumlardan hangisi söz konusu olmaz?

A. Birtakım ekonomik ve sosyal amaçları ger-çekleştirmek

B. Amacının sadece devlete gelir yaratmak olmaması

C. Ekonominin yüksek enflasyon olduğu dö-nemlerinde başvurulması

D. Ekonominin durgunluk dönemi içinde baş-vurulması

E. Amacının sadece devlete gelir sağlamak olması

Yanıt E HAP BİLGİ:

Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde ekonomideki para stokundaki fazlalığı gi-dermek için borçlanma yoluna başvurabilir. Devletin durgunluk dönemlerinde borçlan-masının nedeni ise atıl fonları harekete ge-çirmek olabilir. Durgunluk dönemlerinde devletin kısa vadeli borçlanması, vadesi ge-len borçlarını yenilemesi istenir. Çünkü bu-rada amaç, yatırımların artmasına uygun bir ortam hazırlamaktır. Enflasyon dönemlerin-de ise devlet borçlarının uzun vadeli ve yüksek faizli olması gerekir. Böylece eko-nomide likidite daralması, özel tüketim ve yatırım harcamalarında azalma meydana getirilmesi, efektif talep düzeyinin düşürül-mesi amaçlanmaktadır.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 30 -

Maliye politikası açısından gerekli durum-larda tercih edilen devlet borçlanması, ge-lişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından farklılık göstermektedir.

14. Aşağıdaki durumlardan hangisi söz konusu iken; gelişmiş ülkelerde borçlanma vergiye ter-cih edilecektir?

A. Yüksek enflasyon B. Tam istihdam C. Eksik istihdam D. Sermaye birikimi E. Tasarrufların bir araya getirilmesi gerekti-

ğinde Yanıt C

HAP BİLGİ:

Gelişmekte olan ülkelerde ise sermaye biri-kiminin sağlanabilmesi için borçlanma yolu-na gidilecek, küçük ve dağınık hâlde bulu-nan tasarruflar bir araya getirilecektir. Borç-lanmanın bilinçli bir maliye politikası aracı olarak kullanılması gerekmektedir.

BORÇLANMANIN SINIRI: Kamu borç stoku nedir?

Kamu borç stokunun milli gelire oranının uzun dönemde sabit kalması

Sürdürülebilir borç stoku oranı

1. Ekonominin borçlanmaya devam edip ede-meyeceğini göstermesi

2. Vadesi gelen borçların yeniden borçlanarak ödeyip ödeyemeyeceğini ifade etmesi

3. Dünyada oluşan ekonomik koşulların deği-şimine paralel olarak değişim gösteren bir kavram olması

4. Devlet borçlanmasının sınırlarını belirleme-ye yardımcı bir kavram olması

Devlet borçlanmasının sınırını belirleyen faktör-ler nelerdir? Yasal sınırlamalar ve ekonomik bazı faktörler

Yasal sınırlandırma mali kurallar aracılığı ile olur.

Mali kuralların belirlendiği alanlar nelerdir?

Borçlanma

Toplam gelir ve toplam gider denkliği

Bütçe açıkları olarak biliniz. Bütçe dengesine ve bütçe açığına ilişkin olarak uygulanabilecek önemli mali kuralları yazınız?

1. Toplam harcama ve toplam gelirlerin denk-liğinin sağlanması

2. Açık düzeyinin GSYH’nin belirli bir oranıyla sınırlandırılması

3. Faiz dışı denge için belirli bir hedef konması olarak bilinmelidir.

Borçlanma ve borç politikası ile ilgili uygulana-bilecek mali kuralların bileşenleri nelerdir? Ya-zınız?

Miktar

Kaynak

Oran

Stok seviyesi

Yetki kullanımı HAP BİLGİ:

Yurt içi kaynaklardan borçlanmaya belirli sı-nırlamalar konulabilir ve nominal bazda ya da GSYH’nin belli bir oranı şeklinde toplam borçlanma limitleri belirlenebilir. Borç stoku seviyesine ilişkin sınırlamalar getirilebilir. Borçlanma, parlamentonun belirli oranda çoğunluğunun kararıyla gerçekleştirilebilir. Hükümetlerin Merkez Bankası kaynakların-dan borçlanması üzerine sınırlamalar getiri-lebilir. Hazine yönetiminin Merkez Banka-sından kısa vadeli avans alımı tamamen or-tadan kaldırılabilir ya da sınırlandırılabilir. Kısa vadeli avansların, toplam kamu har-camalarının belirli bir yüzdesini aşamaya-cağı ve yıl içinde Merkez Bankasına geri ödenmesi şartı kural olarak düzenlenebilir. Ayrıca yerel yönetimlerin borçlanma yetkisi ve sınırları anayasada veya kanunlarda açık olarak belirlenebilir.

15. Aşağıdakilerden hangisi borçlanmanın sını-rını belirleyen ekonomik faktörler arasında yer almaz?

A. Reel faiz düzeyi B. Vergilendirme kapasitesi C. Finansal piyasaların derinliği D. Faiz dışı fazla E. Enflasyon ve işsizlik oranları

Yanıt D HAP BİLGİ:

D şıkkı, borçlanmanın sınırını belirleyen ma-li kurallar çerçevesine ait olduğunu bilmeli-siniz.

Kamu harcamaları düzeyi, milli gelir düzeyi-nin de borçlandırmanın sınırlarını belirleyen, diğer ekonomik faktörler arasında yer aldı-ğını unutmayınız.

Devlet borçlanmasına sınır getirilmemesi sonu-cunu açıklayınız?

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 31 -

Borcun sürdürülebilirliğini tehlikeye sokar ve Kamu borçlarının çokluğu, ülkelerin ulusla-rarası güven kriziyle karşı karşıya kalması-na neden olur.

Devlet borçlarının tehlikeli düzeye gelmemesi yani sürdürülebilir düzeyde olması neye bağlı-dır?

Ekonominin büyümesine ve mali disipline bağlıdır.

16. Borçların sürdürülebilirliği için aşağıdaki eşitliklerden hangisi gereklidir?

A. Faiz dışı fazla/GSMH oranı + ekonomik bü-yüme oranı> Reel faiz

B. Reel faiz oranı /GSMH oranı+ ekonomik büyüme oranı> Faiz dışı fazla

C. Faiz dışı fazla/ GSMH oranı + ekonomik büyüme oranı< Reel faiz oranı

D. Faiz dışı fazla= Reel faiz oranı E. Reel faiz oranı> Büyüme oranı

Yanıt A HAP BİLGİ:

Reel faizlerin yüksek ve büyüme oranının düşük olması, borç stokunun artma ihtimali-ni yükseltir. Diğer yandan faiz dışı bütçe fazlası verilmesi, borç faizlerinin en azından bir bölümünün borçlanma olmadan ödenebi-leceğini gösterdiğinden borç stokundaki ar-tış yavaşlatabilir. Bu ilişkileri açıklayabilmek için borç stokundaki değişmeyi ∆B, reel faiz oranını (r), büyüme oranını (g) ve faiz dışı bütçe fazlasının (f) bir fonksiyonu olarak şu şekilde ifade edilebilir: ∆B= B (r-g)-f Bu eşitliğe göre, faiz dışı bütçenin dengede olduğu varsayılırsa, borç stokunun değiş-memesi için reel faiz oranının büyüme ora-nına eşit olması gerekir. Bu koşul altında faiz dışı fazla veriliyorsa borç stokunun azaltılması mümkün olabilir. Reel faizler bü-yüme oranından yüksekse buradan doğa-cak faiz ödemesi için borçlanma gereğinin faiz dışı fazla verilerek telafi edilmesi gere-kir. Sonuç olarak reel faiz oranı büyüme oranının üzerinde ve faiz dışı bütçe fazlası da verilemiyorsa borç stoku giderek büyü-yecek ve borçlar sürdürülemez hâle gele-cektir.

BORÇLANMA YETKİSİ:

Devletin gereksinim duyduğu borçlanmayı gerçekleştirebilmesi için de birtakım yetkiler-le donatılması gereklidir. Parlamenter rejim ile yönetilen ülkelerde borçlanma yetkisi parlamento tarafından kullanılmaktadır.

Devletler borçlanma yetkisini yasalardan alır.

17. Ülkemizde Kamu Finansmanının ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hangi tarihte alınmıştır?

A. 2001 B. 2000 C. 2002 D. 2003 E. 2005

Yanıt C 18. Türkiye’de iç ve de dış borçlanma yetkisi hangi tarihten itibaren Hazine Müsteşarlığına verilmiştir?

A. 2001 B. 2000 C. 2002 D. 2003 E. 2005

Yanıt C Borçlanmanın sınırını belirleyen ekonomik fak-törler içerisinde bulunanlar nelerdir?

Milli gelir düzeyi

Vergilendirme kapasitesi

Finansal piyasaların derinliği

Kamu harcamaları düzeyi

Enflasyon ve işsizlik oranları

Reel faiz düzeyi Borçların sürdürülebilirliği için?

Faiz dışı fazla/GSMH oranı ile ekonomik büyüme oranı

Örneğin ülkemizde 2002 yılında kabul edi-len 4749 sayılı “Kamu Finansmanının ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkın-da Kanun” devletin borçlanmasına ilişkin temel kanun niteliğindedir.

Türkiye’de iç ve dış borçlanma yetkisi Hazi-ne Müsteşarlığına verilmiştir.

KİTABIMIN 197-202. SAYFASINDAN ALINMIŞTIR.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 32 -

5. DERS: FİNANSAL YÖNETİM-1

2. ÜNİTE

FİNANSAL SİSTEM, FİNANSAL PİYASALAR,

FİNANSAL ARAÇLAR VE KURUMLAR

FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL YÖNETİM: İşletmeler finansal piyasalardan sağlayacakları Fonlarla kısa ve uzun süreli varlık yatırımlarını ger-çekleştirmektedirler. Faaliyetler sonucu sağlanacak nakit akışlarının bir bölümü faiz ve anapara olarak kredi verenlere, bir bölümü vergi olarak devlete, bir bölümü kâr payı olarak ortaklara ödenirken, bir bö-lümü de işletmede bırakılarak faaliyetlerinin fi-nansmanında kullanılacaktır. Yatırım, kâr dağıtımı ve finansman kararlarıyla fi-nansal piyasalar arasında çok sıkı bağ vardır. A: Finansal varlıklar ihraç edilerek fon sağlanır (Fi-nansman Kararları). B: Sağlanan fonlarla varlıklara yatırım yapılır (Yatı-rım Kararları). C: Faaliyetlerden nakit akışları elde edilir. D:Devlete vergi ödenir. E: Nakdin bir kısmı işletmede bırakılır. F:Nakdin bir kısmı kâr payı ve faiz olarak ödenir. İşletmelerin kârlılığı, içsel ve dışsal fon kaynak-larının seçiminde kritik bir faktördür. İşletmenin Kârlılığı arttıkça genellikle, diğer şeyler değiş-mezken, dışsal kaynak ihtiyacını azaltmaktadır. Genellikle işletmeler, kârlarını hissedarlara kâr payı olarak dağıtmamayı tercih ederler. Yaratı-lan fonları yeni projelerde kullanmayı isterler. Kârlarını dağıtma yoluna giderlerse dışsal kay-naklarla projelerini gerçekleştirmek durumunda kalacaklardır. Bugünkü tüketimin bir kısmından vazgeçilmesi “tasarruf”, gelecekte daha fazla üretim elde Etmek için yapılan harcama “yatırım” olarak adlandırılır. Günümüz ekonomilerinin sağlıklı işlemesinin koşulları?

Fonların arz edenlerden (tasarruf sahipleri) talep edenlere (yatırımcılar) doğru borç al-ma ve borç verme işlemlerinin etkin bir şe-

kilde gerçekleşmesi amacıyla fon arz ve ta-lep edenleri bir araya getirmektir.

Tasarrufların yatırımlara aktarılması işlevi fi-nansal sistem aracılığıyla gerçekleşmesinin nedeni nedir?

Tasarruf ve yatırım yapan ekonomik birimle-ri farklı kişiler olmasıdır.

Finansal piyasaları tanımlayınız? Finansal sistemin merkezinde yer alan, kre-

di ve tasarruf hacmi, faiz oranları, finansal varlık fiyatlarının belirlendiği ve çeşitli finan-sal araçların alım satım işlemlerinin yapıldı-ğı piyasalardır.

Her türlü fon arzı ile her türlü fon talebinin karşı karşıya geldiği piyasalar olarak da ta-nımlanabilir.

Ekonominin gelişmişlik düzeyi finansal piya-saların yapısı ve işleyiş süreci üzerinde ol-dukça etkilidir. Ekonomik gelişmenin sağ-lanması paralelinde, tasarruflarda ve katı-lımcıların sayısında bir artış ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda bir hareketlilik ortaya çıkmaktadır.

Ekonomik gelişme tasarruf artışına yol aç-makta, ölçeği büyüyen ve daha fazla kay-nağa (fona) ihtiyacı olan girişimler, ihtiyaç duydukları fonları daha düşük bedellerle fi-nansal piyasalarda temin edebilmektedirler.

Ekonomik gelişim düzeyi düşük olan ülkele-rin finansal piyasalarında, tasarrufların ye-terli düzeyde olmadığı olmadığı ve aynı za-manda yatırımcıların da sayıca az olduğu görülmektedir.

Organize ve Organize Olmayan Piyasalar 1.Aşağıdakilerden hangisi organize olmuş piya-saların özellikleri arasında yer almaz?

A. Alıcı ve satıcıların resmi olarak belirlenmiş olması

B. Fiziksel alanlarda buluşturması C. Tezgâh üstü piyasalar olarak bilinmesi D. İşlemlerin oluşması için belli kurum ve kuru-

luşların denetimi ve gözetimine tabi olması E. İşleyişe ilişkin kendine özgü kuralları olması

Yanıt C Bu piyasalarda alım satım koşulları, işlem

yapacak olanların nitelikleri, işlem zamanı ve yeri gibi çeşitli özellikler belli standartlara bağlanmıştır.

2.Aşağıdakilerden hangisi örgütlenmiş piyasa-lar arasında yer almaz?

A. Interbank Para Piyasası B. Bankalararası T Piyasası C. TCMB bankalararası döviz piyasası D. BIST Tahvil ve Bono Piyasası

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 33 -

E. İstanbul Altın Borsası Yanıt B

Organize Olmayan Finansal Piyasalar: Bu piyasalar tezgâh üstü piyasalar olarak

da bilinmektedir. Yasal ve idari olarak belir-lenmiş kuralları olmayan, fiziki ve resmi ola-rak belirlenmiş bir mekanı bulunmayan, or-ganize piyasa dışında kalan alım ve satım işlemlerinin gerçekleştiği, ilgili kurum ve ku-ruluşların denetim ve gözetiminden uzak pi-yasalar olarak tanımlanabilir.

Bankalararası T Piyasası, Bankalararası Repo Piyasası, Serbest Döviz Piyasası, Bankalararası Altın Piyasası

Para ve Sermaye Piyasaları: Para Piyasaları: Kısa vadeli fon arz ve ta-

lebinin karşılaştığı piyasalardır. Bu piyasa-nın tipik özelliği kısa vadeli (genellikle bir yıldan kısa vadeli) fonlardan oluşan bir pi-yasa olmasıdır. Para piyasalarından sağla-nan fonlar kredi olarak işletmelerin döner varlıklarının finansmanında kullanılır. Piya-sanın kaynaklarını tasarruf sahiplerinin biri-kimleri ve genellikle bankalardaki çeşitli mevduatlar oluşturur.

3.Aşağıdaki araçlardan hangisi para piyasası araçlarından biri değildir?

A. Kambiyo senetleri B. Tahvil C. Hazine bonosu D. Mevduat sertifikası, E. Varlığa dayalı menkul kıymetler

Yanıt B Banka kabulü gibi araçlar işlem görmekte-

dir. Para piyasası araçları likiditesi yüksek olan

araçlardır. Aynı zamanda vadelerin kısa ol-ması nedeniyle alınıp satılan araçların arz fiyatlarında fazla dalgalanmalar olmaz.

Araçlarının riski nispeten daha düşüktür. 4.Para piyasasındaki fon fazlası tasarruf sahibi yatırımcı çeşidi aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir?

A. Örgütlenmiş yatırımcı B. Aktif yatırımcı C. Örgütlenmemiş yatırımcı D. Pasif yatırımcı E. Basiretsiz yatırımcı

Yanıt D Fon arz eden, tasarruf sahibi, bu piyasada

aktardığı fonun nasıl ve kimler tarafından kullanıldığı gibi konularla ilgilenmez. Sade-ce finansal kuruma verdiği fon ve getirisi ile ilgilenmektedir. Bu bağlamda para piyasa-sındaki fon fazlası olan tasarruf sahibi pasif yatırımcı olarak tanımlanabilir.

Para piyasası, kendi içinde, örgütlenmiş ve örgütlenmemiş para piyasası olarak sınıf-landırılabilir.

Örgütlenmiş para piyasası bankalar sis-teminden oluşur. İşletmelerin nakit ihtiyaçla-rının önemli bir kısmı bankalar tarafından karşılanmaktadır.

Günlük, aylık para gereksinimleri, iskonto senetleri, döviz ve diğer unsurlar, bu piya-sanın temel konularını oluşturmaktadır.

Örgütlenmemiş para piyasası ise banka-lar sistemi dışında kalan ve kısa vadeli fon değişiminin yapıldığı piyasadır. Bu tür piya-salar örgütlenmedikleri gibi, bazı durumlar-da yasal düzenlemelerin de dışında kala-bilmektedirler. Bir ekonomide eğer örgüt-lenmiş para piyasası yeteri kadar gelişme-miş ve kaynakları kıt ise örgütlenmemiş pi-yasaya yol açılır. Örgütlenmemiş para piya-sasının diğer bir özelliği de işlemlere uygu-lanan faiz oranlarının örgütlenmiş piyasaya göre nispeten yüksek olmasıdır.

Sermaye Piyasaları: Orta ve uzun vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalara sermaye piyasaları adı verilir. Genel olarak sermaye piyasası işlemleri hisse senedi ve tahvil gibi menkul değerlerin alım satımını içermektedir. Bu piyasanın tipik ve para pi-yasasından ayrıldığı en belirleyici özelliği or-ta ve uzun vadeli fonlardan oluşmasıdır. iş-letmeler para piyasalarına genellikle işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak üzere başvururken, sermaye piyasasına uzun va-deli yatırım projelerini finanse etmek ve sermayelerini artırmak amacıyla başvurur-lar.

5.Aşağıdakilerden hangisi Sermaye piyasasının üstlendiği fonksiyonlardan biri değildir?

A. Şirket kaynak yetersizliğinin çözümü B. Hisse senedi ve tahvillerinin kolayca pazar-

lanmasına yardımcı olması C. Mülkiyeti yaygınlaştırması D. Küçük tasarruf sahiplerine cazip gelir

imkânları sağlaması E. İşletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılaması

Yanıt E Fon akımları, para piyasasına göre daha dolay-

sız olarak gerçekleşmektedir. Nihai borçlu ile nihai alacaklı arasında doğru-

dan borç alacak ya da mülkiyet ilişkisi oluşmak-tadır. Tasarruf sahibi bu piyasada, aktardığı fo-nun kimler tarafından kullanılacağına piyasada kendisine sunulan finansal araçları risk-getiri tercihine göre seçerek kendisi karar vermekte-dir. Bu özelliği nedeniyle sermaye piyasasında-ki yatırımcıyı aktif yatırımcı olarak nitelemek mümkündür.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 34 -

Para ve sermaye piyasalarını birbirlerinden ke-sin çizgilerle ayırmak kolay değildir. Finansal aracıların birçoğunun her iki piyasada birden faaliyet göstermesi ve fonların her iki piyasa arasında gidip gelebilmesi, iki piyasanın kesin çizgilerle ayrılmasını zorlaştırmaktadır.

İki piyasa arasındaki farklar, genel olarak üç noktada ele alınabilir.

Para ve sermaye piyasaları arasında birin-den diğerine doğru sürekli bir fon akımı mevcuttur. Getiri oranı bu iki piyasa arasın-daki fon akımını ayarlayan bir düzenleyici durumundadır. Bu iki piyasa arasında fonlar genellikle düşük getiri oranından yüksek olana doğru kayar. Fon fazlası olanlar, ken-di yatırım politikaları ve beklenen getiriye bağlı olarak fonlarını bu piyasalardan birine veya her ikisine birden yönlendirebilirler.

Fon ihtiyacı olan birimler de, ihtiyaç duyduk-ları fonun türüne göre bu piyasalardan bi-rinden veya her ikisinden birden borçlanabi-lirler.

Para ve sermaye piyasası arasında cari faiz oranları değişik olmakla birlikte birbirleriyle ilişkilidir. Bu iki piyasa arasındaki getiri fark-lılıkları fonların piyasalar arasında değişimi-ne neden olur. Örneğin devletin yüksek geti-rili uzun vadeli finansal araçlar ihraç etmesi durumunda, parasını bankaya yatırmış olan bireyler daha yüksek getiri elde etmek ama-cıyla paralarını bankadan çekerek devletin çıkarmış olduğu tahvilleri alacaklardır. Bu durumda bankalar ellerindeki fonların başka bir alana kaymasını önlemek için, mevduat-lara uyguladıkları faiz oranlarını artırma yo-luna gidebileceklerdir.

Birincil ve İkincil Piyasalar:

Finansal piyasalar, işlem gören araçların pi-yasalara ilk defa sürülmüş olup olmamaları-na göre, birincil ve ikincil piyasalar olarak sınıflandırılmaktadır.

Birincil Piyasalar: İlk kez dolaşıma çıkan finansal araçların işlem gördüğü piyasalar birincil piyasalar olarak adlandırılır. Bu piya-salarda işletmeler, hisse senedi ve tahvil ih-raç etmek suretiyle fon fazlası olanlardan fon toplamaktadırlar. Dolayısıyla bu piyasa-lar tasarrufların yatırımlara kanalize edildiği piyasalar olmaktadır.Sermaye piyasasının fonları yatırımlara aktarma fonksiyonu daha çok birincil piyasalarda gerçekleşmekte-dir.Birincil piyasada menkul değeri ihraç eden firma ile fon fazlası olan ekonomik bi-rimler doğrudan ya da bir finansal aracı va-sıtasıyla dolaylı olarak karşılaşır-lar.Doğrudan karşılaşmada herhangi bir fi-

nansal aracı yer almayacağından ödenecek bir komisyon yoktur. Söz konusu durum ih-raç maliyetlerinde önemli bir tasarruf sağla-yarak üstünlük yaratır. Bunun yanı sıra sa-kıncası ise ihracın başarısız olma riskinin yüksek olmasıdır. Dolaylı karşılaşmada ise finansal aracıya komisyon ödenmesine kar-şın ihracın başarısız olma riski daha düşük-tür.

İkincil Piyasalar: Daha önceden ihraç edilmiş menkul kıymetlerin el değiştirdiği, yatırımcılar tarafından tekrar tekrar alınıp satıldığı piyasalara ikincil piyasalar denir. Menkul kıymetleri birincil piyasalardan alan-lar, bunları tekrar paraya çevirmek istedikle-rinde, hisse senetlerinde hiçbir zaman, tah-villerde ise vadesinden önce ihraç edenlere başvuramazlar. ikincil piyasalar bu durum-daki menkul kıymetlerin nakde dönüşümünü gerçekleştiren yani likiditesini sağlayan pi-yasalardır. ikincil piyasalar, menkul değerle-rin likiditesini ve pazarlanabilme imkânını arttırarak birincil piyasaya talep yaratır ve onun gelişmesine katkı sağlar. ikincil piya-sanın bu temel fonksiyonunu yerine getire-memesi durumunda, birincil piyasa bundan olumsuz etkilenmekte ve fonların yatırımlara aktarılması işlevi zorlaşmaktadır. Birincil piyasanın sağlıklı işlemesi, etkin ve verimli bir ikincil piyasanın varlığına bağlıdır. Bir işletmenin, doğrudan ya da bir aracı ku-rum aracılığıyla, menkul kıymet ihraç edip bunu yatırımcılara satması birincil piyasa işlemidir. Bu menkul kıymetleri satın alan bir yatırımcının daha sonra bunları diğer yatı-rımcılara satması ise bir ikincil piyasa işle-midir. ikincil piyasadaki bu devir işlemi men-kul kıymeti ihraç eden işletmeyi doğrudan etkilemez. Ancak, ikincil piyasada menkul kıymetin kolayca el değiştirebilmesi (devre-dilebilmesi), ilgili işletmenin birincil piyasada yeni menkul kıymet ihracını ve bu anlamda sermaye piyasasından fon sağlamasını ko-laylaştırır. En iyi örnek menkul kıymet borsalarıdır. Fi-ziksel olarak belli bir mekanda yer alan ve borsa üyelerinin katılımıyla, önceden belir-lenmiş kurallar çerçevesinde menkul kıy-metlerin alım-satımının yapıldığı yerlerdir. Aynı zamanda menkul kıymet borsalarında, sadece o borsaya kota edilmiş menkul kıy-metler alınıp satılabilir.Sermaye piyasası gelişmiş ülkelerde “over the counter market” adı verilen borsa dışı piyasalar vardır. Tez-gah üstü piyasa olarak dilimize çevrilen bu piyasalar, ikincil piyasaların diğer bir türü-dür. Borsalarda işlem görmeyen finansal araçlar bu piyasada el değiştirir. Menkul

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 35 -

kıymet fiyatlarının pazarlık sonucu oluştuğu bu piyasada, genellikle küçük ve riskli firma-ların menkul kıymetleri işlem görür. Borsa dışı piyasa ya da over the counter market, ülke çapında yer alan aracı ve komisyoncu-ların oluşturdukları bir iletişim ağıdır. ABD gibi gelişmiş bir sermaye piyasasına sahip ekonomilerde uygulamada bu piyasanın iş-leyişi bazı kurallara bağlanmış ve gerekli bilgi akımını sağlayacak merkezi bir sistem oluşturulmuştur. Bu sistem içinde piyasada menkul kıymet alım-satımı belirlenmiş kural-lar çerçevesinde gerçekleşmektedir.

Finansal piyasaların temel fonksiyonu

Fiyat belirleme Likidite sağlama Bilgi edinme maliyetini düşürme

FİNANSAL ARAÇLARIN ÖZELLİKLERİ

Kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasa “para piyasası” denir. Bu piyasada vade 1 yılı aşmamaktadır. Orta ve uzun va-deli fonlardan oluşan piyasa ise, “sermaye piyasası” dır. Bu piyasada vade 1 yıldan uzundur.

İki piyasa arasındaki temel fark, vade süre-lerindeki farklılıktan kaynaklanmaktadır.

Fon arz edenler fon talebinde bulunanlara devrettikleri fonların karşılaştırıldığında bu alış-veriş sonucu doğan ortaklık hakkı ya da alacağı temsil eden bir belge alırlar. Aldıkla-rı bu belgeye “Finansal Araç” ya da “Fi-nansal varlık” denir.

Finansal araçların iki temel fonksiyonu; 1. Kaynak transferi 2. Kaçınılmaz riskleri fon fazlası ve fon ihtiyacı

olan birimler arasında paylaşımı

Finansal derinleşmenin göstergesi nedir? Hem finansal kurumların çeşitliliği hemde fi-

nansal araçlarında çeşitliliğinin önem taşı-dığını unutmayınız.

Finansal araçların özellikleri nelerdir? Vade, paraya dönüşebilirlilik, finansal aracın

taşıdığı hak, bölünebilirlik,teminat, getiri, pazarlanabilme kabiliyetidir.

Vade; vade süre anlamında kullanılmakta-dır. Bir finansal aracın vadesi, ihraç edildiği tarih ile yayınlayıcısı tarafından geri ödene-cek olduğu tarihe kadar ya da tasarruf sahi-binin o finansal aracı nakde çevirme tale-binde bulunacağı tarih arasında geçen sü-redir.

6.Alacağı temsil eden geri ödeme tarihi aşağı-daki hangi finansal aracın üzerinde yazılı değil-dir?

A. Bono B. Mevduat cüzdanı C. Tahvil D. Kâr ve zarar ortaklığı belgesi E. Hepsi

Yanıt D Paraya Dönüşebilirlilik: Likidite kavramına

denk gelmektedir. Bankalarda açılan çek hesapları örnek

verilebilir. Finansal araç ve taşıdığı hak:

Finansal aracın sahibine menfaati olarak da algılanabilir.

Yatırımcıya şirketin ortağı olma hakkı ver-mesi

Şirketin yönetiminde ve denetiminde söz sahibi olabilmesi

Şirketin faaliyet sonuçlarına kâr ya da zarar şeklinde katılabilmesi(hisse senedi)

Belirlenen oranda faiz gelirret-mek(bono,tahvil)

Yatırımcının elinde intifa senetleri varsa or-tak olamaması, alacaklılık hakkı olmama-sı,sadece şirket yönetimine katılarak ya da kârdan pay alma hakkına sahip olması

Bölünebilirlilik:Yatırımcının elinde bulun-durduğu finansal aracın en az hangi miktar-da paraya dönüştürülebileceğini ifade eder.

Finansal aracın teminatı:Finansal aracın kalite göstergesidir. Ana teminat olarak fon kullanan ekonomik birimin gelir yaratma ka-pasitesi Alacaklılık hakkı veren finansal ra-raçlarda teminat, aracı ihraç eden firmanın varlıkları ve geliri olması Riskten korunmak isteyen finansal yatırım-cılar kısa vadeli ve gelir yaratma kapasitesi yüksek, sermaye yapısı güçlü şirketlerin ya-yınladıkları finansal araçları almayı tercih ederler.

Getiri: Belli bir zaman diliminde yatırım ya-pılan araçtan beklenen nakit girişleri ile öl-çülür. Tahvil için faiz, hisse senetleri için temettü ya da hamilin, hisse senedi veya tahvili satması durumunda, sermaye kazancı-nın/kaybının ne olacağı, bu yatırımın elde bulundurulduğu zaman açısından finansal aracın getirisini belirleyecektir.

Pazarlanabilme kabiliyeti: Finansal araç satın alındıktan sonra geri ödeme tarihinden önce örneğin, BIST’da satılıp nakde çevrilir-ken alış-satış maliyeti arasındaki marja bağ-lıdır. Düşük pazarlama maliyeti, bu finansal aracın pazarlanabilme kabiliyetinin hayli faz-

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 36 -

la olduğunun göstergesidir. Bir vadeli mev-duat sahibi bankadaki hesabını vadesi dol-madan kapatmak isterse kaybedeceği faiz pazarlanabilme kabiliyetinin maliyetini artı-racaktır. Oysaki vadesiz mevduat hesabını kapatarak, parayı geri almanın maliyeti sı-fırdır.

Para piyasasının özellikleri:

A. Kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasa

B. En önemli fonksiyonunun fon transferi yapa-rak ekonomik büyüme ve gelişmeye katkı sağlaması

C. Örgütlenmiş ve örgütlenmemiş olarak ayı-rıma tabi tutulması

Örgütlenmiş para piyasasının ticaret banka-larının oluşturduğu Pazar olması

Örgütlenmemiş para piyasası banka siste-minin dışında kalan piyasalar olması

Kaynaklarının çeşitli mevduatlar olması Araçlarının riski düşük aynı zamanda likidi-

tesi yüksek ve yaygın olarak kullanılan ha-zine bonoları, mevduat sertifikaları, finans-man bonoları, repo, çek ve senetler vb. oluşturmaktadır.

7.Aşağıdakilerden hangisi para piyasası araçla-rından biri değildir?

A. Mevduat sertifikası B. Hazine Bonosu C. Finansman bonosu D. Repo E. Senet

Yanıt B Sermaye Piyasası Kanunu’na göre menkul k›ymetler; Ortaklık veya alacaklılık hakkı sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu( SPK) tarafından belirlenen kıymet-li evrak olarak tanımlanmaktadır. Menkul kıymetler finansal varlıklardır; ancak tüm finansal varlıklar menkul kıymet özelliği gösterme-yebilir. 8.Aşağıdakilerden hangisi yatırımcı açısından en riskli yatırım aracı arasında bulunur?

A. Devlet tahvili B. Hazine bonosu C. Özel sektör hisse senedi D. Finansman bonosu E. Özel sektör tahvili

YANIT C Yatırımcılar açısından risksiz yatırım araçları

Devlet tahvili

Hazine bonosu Özel sektör tahvili ve finansman bonoları ise borç-lanma araçlarıdır ve vadesi sonunda ana para ve faizin ödenmesi gerekir. Hisse senetleri ise ortaklık hakkı verir ve kâr payı ödenmemesi durumunda bir yaptırım söz konusu değildir. Bu durumda yatırım-cılar açısından en risklisi özel sektör hisse senetle-ridir. Finansal varlıkların, araya bir kurum girmeksizin aracısız el değiştirmesi doğrudan finansman, ara-cılar vasıtasıyla el değiştirmesine ise dolaylı fi-nansman denir. Menkul kıymetler borsası

Doğrudan finansman özelliği göstermesi Yatırımcıların tasarruflarını uygun gördükleri

finansal varlıklara yatırması Yapılan yatırımın riskini tasarruf sahibinin

kendisinin üstlenmesi Doğrudan finansmanda süreci hızlandırmak ve etkinliği artırmak hangi kurumlar aracılık hizme-ti görmektedir?

Brokerlar Dealerlar Yatırım bankaları

Bir komisyon karşılığında fon arz edenlerle ta-lep edenleri karşılaşılaran kurum hangisidir?

Brokerlar Başkaları ve kendi nam ve hesabına işlem ya-pan aracı kurum hangisidir?

Dealar Bu kurumlara pazar yapıcı kurumlar da denir. Piyasada fiyatlar ucuz iken alış, fiyatlar yük-sek olduğunda satış yaparak piyasanın etkin çalış-masında önemli rol oynarlar. Ülkemizde hangi kurumlar dealar olarak işlev görmektedir?

Hisse senedi ve tahvil piyasalarında banka-lar

Portföy yönetim şirketleri Dolaylı finansmanın en önemli aracı kurumları Ticaret bankalarıdır. Finansal Kurumların Sınıflandırılması Finansal kurumlar; para yaratan finansal kurumlar, para yaratmayan finansal kurumlar, yarı finansal kurumlar ve hizmet gören finansal kurumlar olarak sınıflandırılabilir:

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 37 -

9.Aşağıdakilerden hangisi Para Yaratmayan Finansal Kurumlardan biri değildir?

A. Kalkınma ve Yatırım Bankaları B. Kredi ve Kefalet Kooperatifleri C. Katılım bankaları D. Posta Çekleri Sistemi E. Sigorta şirketleri

YANIT C 10.Aşağıdakilerden hangisi Yarı Finansal Ku-rumlar arasında yer alır?

A. Kalkınma ve Yatırım Bankaları B. Kredi ve Kefalet Kooperatifleri C. Posta Çekleri Sistemi D. Sosyal güvenlik kurumları E. Sigorta şirketleri

YANIT D 11.Aşağıdakilerden hangisi hizmet Gören ku-rumlar arasında yer almaz?

A. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası B. Posta çekleri sistemi C. Sermaye piyasası kurumları D. İzmir Vadeli işlemler Borsası

E. Takasbank YANIT B

Finansal Kurumların işlevleri Maliyetleri azaltmak Miktar ayarlaması yapmak Vade ayarlaması yapmak Risk ayarlaması yapmak Finansal danışmanlık hizmei sunmak

Ticari bankalar hakkında bilmeniz gerekenler nelerdir?

Bankacılığın ilk türü olması Mevduat kabul eden kredi kurumlarını ifade

etmesi Fon kaynaklarının genellikle kısa süreli

mevduatlardan oluşması Fon kullanımlarını işletme kredileri oluştur-

ması En önemli faaliyetlerinin kaydi para yarat-

ması olması 12.Türkiye’de ticaret bankalarının finansal sek-törde ağırlığı yüzde kaçtır?

A. 66 B. 78 C. 80 D. 85 E. 90

YANIT C Eylül 2011 tarihi itibariyle ülkemizde faaliyet göste-ren finansal kurum sayısı 423 olup bunun 48’i ban-kalardan oluşmaktadır.

Finansal piyasalarda finansal aracı kurumlar ara-sında etkinliği ve önemi en fazla olan kuruluşlar para yaratan finansal kurumlardır. Finans sektörünün bilanço tutarı 2011 yılı Eylül ayı itibariyle _1.559,5 milyara ulaşmıştır. Sektör aktiflerinin yüzde 77,8’ini ticari bankalar oluşturmaktadır. Ülkemizde mevduat toplama yetkisi sadece ticari bankalara verilmiştir. DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUMLAR

BDDK SPK Hazine Müsteşarlığı TCMB Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu Tasarruf Mevduatı ve Katılım Fonu Meslek Birlikleri

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Hazine ve Merkez Bankası’nın denetimi ve gö-

zetimi altında bulunan bankacılık sektörünün, düzenleme ve denetimin etkinliğinin artırılması ve bağımsız bir karar alma mekanizmasının oluşturulması amacıyla tek bir bağımsız denet-leyici ve düzenleyici kuruma tabi olması karar-laştırılmıştır.

13.Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu hangi tarihte faaliyetine başlamıştır?

A. 1999 B. 2000 C. 2001 D. 2004 E. 2007

Yanıt B Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu

(BDDK) idari ve mali özerkliğe sahip bir kamu kurumu olarak kurulmuş ve Kurum Ağustos 2000’de faaliyetlerine başlamıştır.

BDDK,nın kuruluş ve faaliyetine izin vererek düzenleme ve denetlemesinden sorumlu olduğu mali kuruluşları sıralayınız?

1. Mevduat, katılım, kalkınma ve yatırım ban-kaları

2. Yabancı banka temsilcilikleri 3. Faktoring 4. Finansal kiralama 5. Finansman Şirketleri 6. Finansal holding Şirketleri 7. Varlık yönetim Şirketleri

5411 sayılı Bankacılık Kanununda BDDK’nın görevleri nelerdir? 1. Güven ve istikrarın sağlanması 2. Kredi sisteminin etkin çalışması 3. Tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin ko-

runması

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 38 -

4. Malî sektörün geliştirilmesi 14.Mali kuruluşlara ilişkin aşağıdaki hangi konu BDDK, nın görev ve sorumluluğu kapsamında ele alınmaz?

A. Tasfiye B. Birleşme C. Hisse değişimi D. Cezai işlem E. Bölünme

Yanıt D BDDK İle İlgili Diğer Bilmeniz Gerkenler : Yurt içi ve yurt dışı muadil kurumların katıldığı

uluslararası malî, iktisadî ve meslekî teşekkülle-re üye olmak, bu çerçevede Finansal istikrar Kurulu ve Basel Komitelerinin faaliyetlerine aktif iştirak etmek, görev alanına giren hususlarda yabancı ülkelerin yetkili mercileri ile mutabakat zaptı imzalamak.

Mevzuatla kendisine verilen yetkilerini, Kurulca tesis edilecek düzenleyici işlemler veya alına-cak özel nitelikli kararlar ile kullanmak. Kurul kararıyla Kanunun uygulanmasına ilişkin yö-netmelikler ve tebliğler çıkarmak, bu konularda banka ya da banka grubu bazında farklılaştır-maya gidebilmek.

Sistemik Risk Koordinasyon Komitesi, Finansal Sektör Komisyonu ve Eşgüdüm Komitesi ça-lışmaları ile bunlara ilişkin sekretarya faaliyetle-rini yürütmek.

15.Bağımsız düzenleyici kurumların ilki aşağı-dakilerden hangisidir?

A. BDDK B. SPK C. Hazine Müsteşarlığı D. TCMB E. Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu

Yanıt B Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)

Sermaye Piyasası Kurulu 1981 yılında 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile kurul-muştur.

SPK, nın kurulmasındaki temel amaçlar neler-dir?

Tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılmasını sağlamak

Sermaye piyasasının güven, açıklık ve ka-rarlılık içinde çalışmasını sağlamak

Tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının ko-runmasını düzenlemek ve denetlemek

Sermaye piyasasını düzenleyen ve denetleyen kurum ?

Kamu kurumudur. Kurulun temel görevleri?

Piyasanın işleyiş kurallarını belirlemek Piyasaların adil ve etkin çalışmasını sağla-

mak

İlgili kurumların belli kurallar çerçevesinde faaliyet göstermesini sağlamak

Yatırımcıların haklarını korumak Hazine Müsteşarlığı

Devletin taşınır ve taşınmaz varlıklarının sahibi ve yöneticisi konumunda olan Hazine Müsteşarlığı, ülkenin ekonomi politikaları çerçevesinde

Hazine işlemleri, iç ve dış borçlanmaları yü-rütmek

Sigortacılık sektörüne ilişkin denetleme ve düzenleme faaliyetlerini yürütmek

16.Hazine Müsteşarlığı hangi tarihte Dış Ticaret Müsteşarlığından ayrılarak bugünkü yapısına kavuşmuştur?

A. 1991 B. 1993 C. 1994 D. 1996 E. 2001

Yanıt C 1994 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığından

ayrılarak “Hazine Müsteşarlığı” adı ile bu-günkü adı ve yapısına kavuşmuştur.

17.Ülkenin finansman politikaları çerçevesinde sermaye akımlarına ilişkin düzenleme aşağıda-kilerden hangisi tarafından yapılmaktadır?

A. BDDK B. SPK C. Hazine Müsteşarlığı D. TCMB E. Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu

Yanıt C 18.Aşağıdakilerden hangisi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının görev sorumlulukları ara-sında yer almaz?

A. Fiyat istikrarını sağlamak B. Finansal sistemde istikrarı sağlamak C. Para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici

tedbirleri almak D. Doğrudan bankacılıkla ilgili gözetim ve de-

netimi sağlamak E. Rezerv ve likidite gereksiniminin usul ve ko-

şullarını belirlemek Yanıt D

Doğrudan bankacılıkla ilgili gözetim ve de-netimi sağlamak, özerk bir kuruluş olan BDDK tarafından yürütülmektedir.

TCMB TCMB 1930 yılında kurulmuş ve 1931 tari-

hinde faaliyetlerine başlamıştır. Türkiye’de sermaye piyasasının oluşması ve menkul değerler borsasının kurulması nda etkili olan olay nedir?

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 39 -

1854 Kırım savaşı ile başlayan Osmanlı borçları Osmanlı borçlanma tahvilleri çıkarılmasıyla, İstan-bul’da etkili bir piyasa oluşmuş ve gayrimüslim bankerler Galata’da bu işle uğraşmaya başlamış, 1864 yılında bir dernek kurarak bu harekete öncü-lük etmişlerdir. 19.İstanbul’da “Dersaadet Tahvilat Borsası” adlı ilk resmi Osmanlı Borsası hangi tarihte kurul-muştur?

A. 1854 B. 1864 C. 1866 D. 1926 E. 1929

YANIT C Borsa 1. Dünya savaşı sırasında kapanmış, daha sonra 1929’da isim değişikliği yapılarak “İstanbul Menkul Kıymetler Borsası” adını almıştır. Ancak borsa eski canlılığını gösterememiştir. Borsa 1938’de Ankara’ya taşınmış; “Kambiyo, Esham ve Tahvilat Borsası” adını almıştır. Ancak işlem hacmi çok küçük olduğundan 1941’de yeniden İstanbul’a getirilmiştir. 20.Ülkemizde halka açık şirketlerin kurulması hangi yıllara rastlamaktadır?

A. 1940 B. 1950 C. 1960 D. 1970 E. 1980

YANIT D Sermaye Piyasası Kanunu 3 Ocak 1986 tarihinde ilk işlemlere başlamıştır. Türk Lirası hangi yıl konvertibl kılınarak dış dünya ile mali ilişkilerde tam bir serbestleşme-ye gitmiştir?

1989 1997 yılında menkul kıymetlerin %87’i

Kamu tarafından 1997 yılında menkul kıymetlerin %13’ü

Özel kesim tarafından ihraç edilmiştir. 2005 yılında menkul kıymetlerin kamu payı yüz-de kaçtır?

%90 2005 yılında menkul kıymetlerin özel kesim payı yüzde kaçtır?

%10 2010 yılı 4. ay itibariyle kamunun payı tekrar gerile-yerek %82 olmuş, özel sektörün payı ise %18’e yükselmiştir. FAİZİN ANLAM VE ÖNEMİ

Faiz, piyasa ekonomilerinde en fazla tartışı-lan, makro değişkenlerden birisidir.

Faize karşı olan ilginin sebeplerini açıklayınız? 1. Ekonominin işleyişi üzerinde çok ciddi so-

nuçlar yaratması 2. Ekonominin her aşamasında önemli etkileri

olan bir değişken olması 3. Ekonominin finansal işleyiş sürecinin anlaşı-

labilmesinde etken olması 4. Ekonominin genelini ilgilendiren makro de-

ğişken olması 5. Ekonomik yapı içindeki etkilerinin sadece fi-

nansal sistemle sınırlı olmaması 6. Finansal sistemin reel sektöre olan tamam-

layıcılık ilişkisinin faiz değişkeni ile işlenme-si

7. Tüketim, tasarruf ve yatırım kararlarını etki-lemesi

8. Merkez bankalarının para politikalarını yü-rütmesinde de önemli rol oynaması olarak bilmelisiniz.

Genel olarak faiz tanımı yapınız? Bir üretim faktörü olan sermayenin üretim-

den aldığı pay veya sermayenin belli bir sü-re başkasına ödünç verilmesinin karşılığın-da ödenen bedeldir.

21.Faizin bir ödüncün kullanımı karşılığında ödenmesi gereken bedel tanımlaması aşağıda-kilerden hangisidir?

A. Üretim faktör payı B. Getiri C. Maliyet D. Karşılık E. Sermaye

Yanıt C 22.Sermayedarın kullanmayıp başkasına devret-tiği tutarın, faiz tanımlaması aşağıdakilerden hangisidir?

A. Üretim faktör payı B. Getiri C. Maliyet D. Karşılık E. Sermaye

Yanıt B 23.Faizin karşılık olarak tanımı aşağıdakilerden hangisidir?

A. Üretim faktörlerinin üretime katkıları karşılı-ğında aldıkları pay

B. Tüketimden vazgeçmenin bedeli C. Bir ödüncün kullanımı karşılığında ödenme-

si gereken bedel D. Sermayedarın kullanmayıp başkasına dev-

rettiği tutar E. Tüketimden vazgeçmemenin bedeli

Yanıt B Faizin temel işlevleri nelerdir? Tasarrufun ulusal gelirden alacağı payı belirle-

memesi

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 40 -

Sermayenin etkin dağılımı ve kullanımını sağ-laması

Tasarruf sahiplerine gelir sağlaması Faiz; Tasarrufçu, yatırımcı, üretici ve tüketi-

ciler başta olmak üzere ekonominin hem ta-lep hem de arz boyutu üzerinde önemli bir belirleyici durumundadır.

.Faiz Oranı Kavramı 1. Ödenen faizin anaparaya oransal olarak

ifadesi 2. Kullanılan ya da borçlanılan meblağın yüz-

desi olarak ifade edilen, borçlanma maliyeti 3. Borçlanma sonucu karşılanan ek ödemenin

borçlanılan tutara oranlaması T1000 borçlanan ya da fon kullanan ekonomik bi-rim, bu borcuna karşılık yıllık bazda T100 ödemede bulunuyorsa; faiz oranı, 100/1000 = 0,10 (%10) olarak belirlenecektir. 24.Aşağıdakilerden hangisi faiz oranları düzeyi-nin doğrudan etkileri arasında yer almaz?

A. Bireylerin harcama eğilimi B. İşletmelerin yatırım kararları C. İnsanların günlük yaşantısı D. Ekonominin sağlıklı gelişimini E. Ekonominin servet dağılımı

Yanıt E Faiz oranı fon arz eden ve fon talep eden

için farklı anlama sahiptir. Fon arz eden, tüketimini belirli bir süre erte-

lediği için, elde edeceği ödülün büyüklüğü önem arz ederken; Fon talep eden için ödünç alınan paranın fiyatı önem arz ede-cektir.

Ödünç alan ekonomik birimin ödediği faiz, aslında kazanmadan harcama yapmak iste-diği için katlandığı bedeldir.

Nominal Faiz Oranı: Cari yani o andaki T cinsinden belirlenen,

gazete, dergi ve diğer iletişim unsurları tara-fından halkın bilgisine sunulan faiz oranıdır.

25.Nominal faiz oranı aşağıdakilerden hangisini ifade etmez?

A. Reel faiz ve nominal faizin toplamından oluşması

B. Gözlenebilen faiz oranı olması C. Beklenen enflasyona göre düzeltilmiş olma-

sı D. Vadeli mevduat faiz oranlarını ifade etmesi E. Sabit getirili finansal varlıkların o andaki ge-

çerli olan fiyatlara göre ortaya konan getiri oranlarını ifade etmesi

Yanıt C Beklenen enflasyona göre düzeltilmiş faiz

oranının reel faiz oranı olduğunu biliniz.

Reel Faiz Oranı: 1. Nominal faizin enflasyonla ilişkilendirilmiş

şekli 2. Beklenen enflasyona göre düzeltilmiş faiz

oranı 3. Fiyat artışlarının nominal faizde yarattığı

erozyonu ortaya koyduğu için, gerçek getiri-nin ifadesi olarak daha anlamlı sonuçlar üretmesi

4. Nominal faiz oranından beklenen enflasyo-nun arındırılması

Fisher Eşitliği yaklaşımına göre,

i = re + EP i= Nominal faiz oranı re= Reel faiz oranı EP = Beklenen enflasyon oranı Reel faiz oranı,re = i – EP

Enflasyon oranının düşük seyrettiği ekono-miler için geçerli olan bir reel faiz hesapla-ma yöntemidir.

Enflasyon oranının yüksek seyrettiği eko-nomilerde reel faiz hesaplaması ise, aşağı-daki formül ile olacaktır.

(1+i) re = ––––––– – 1

KİTABIMIN 286-295. SAYFASINDAN ALINMIŞTIR.

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 41 -

6. DERS: GİRİŞİMCİLİK VE İŞ KURMA: 1.ÜNİTE GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI, ÇEŞİTLERİ VE Gİ-RİŞİMCİLİKTE ETİK Girişimcilik, kökleri hayallere dayanan ve değerlerle sonuçlanan bir süreçtir. Diğer bir deyişle hayalleri gerçeğe dönüştürmektir. Girişimcilik kavramında

Hem soyutluk hem somutluk olması Hem düşünsellik hem de eylemsellik olması

Son dönemlerde toplumsal alanlarda ortaya çıkan hızlı değişim, girişimciliğin daha fazla kullanılması sonucunu doğurmuştur. Toplumlar daha önceki dönemlere göre günümüzde daha girişimcidirler. İşletmelerin etkilendikleri ama etkileyemedikleri, ekonomik, toplumsal, yasal ve siyasal, teknolojik alandaki hızlı değişim, çeşitli tehdit ve fırsatlar ya-ratmaktadır.

Girişimcilik, işletmeler için bir defa ya da ke-sik kesik değil sürekli sürdürebilir olmalıdır.

1.Girişimcilik terimi ilk defa teoride hangisi tara-fından kullanılmıştır?

Fransız Richard Cantillon tarafından 1730’larda kullanılmıştır.

2.Girişimciliğin kavramlaştırılmasının temeli hangisine dayanır?

Endüstri Devrimine dayanmaktadır. Aynı zamanda girişimcilik kavramı çeşitli te-

ori ve çalışmalara da konu olmuştur. Bir malın veya hizmetin üretim girdilerinin

satış amaçlı olarak henüz belirlenmemiş bir bedelle satın alınması ve üretilmesidir. Giri-şimciliği, henüz belirginleşmemiş bir bedelle satmak üzere üretimin girdilerinin ve hizmet-lerinin satın alınması ve üretilmesi olarak 18. yüzyılda ilk kez tanımlayan Richard Cantillon, girişimciliğin risk alma unsurunu öne çıkarmıştır.

Risk barından bir unsur olması Kontrol edile-meyen risklerin önemini daha da arttıran geliş-meler nelerdir?

Geleceğin tamamen öngörülmediği ortam-

larda girişimcilik yapmak Yüksek beklentiler içinde olmak

Girişimcinin en büyük özelliklerinden birisi ne-dir?

Sezgiler

3.Girşimcilikte üretim girdilerinin örgütlenmesi ve yönetilmesi üzerinde durarak tanıma ekleyen kişi kimdir? Jean Baptise Say

Girişimcilik, bu tanım ve dönemle birlikte dördüncü üretim faktörü olarak görülmüştür.

Hangi ekonomi girişimciliği özgürlüklerden biri olarak vurgulamıştır?

Kapitalist ekonomi Günümüzde kapitalizmin tek sistem olarak

liderliğini ilan etmesi girişimciliği daha da önemli hale getirmiştir.

4.Üretim faktörlerinden hangisi diğer üretim faktörlerine göre bir eylem gerektirmektedir?

Girişimcilik 5.Girişimciliğe yenilikçilik özelliği katarak di-namizm kazandıran iktisatçı kimdir?

Joseph A. Schumpeter Yıkıcı yaratıcılık olarak adlandırılan, eski

yerine yeniyi koyma eyleminin girişimcilik olduğunu vurgulayarak bu kavrama yeni bir boyut kazandırmıştır. İşletmenin tüm alanla-rındaki yenilikler eskiyi yok edeceği için yı-kıcı yaratıcılık olarak görülmüştür.

Girişimci olma durumu Emek sermaye ve doğayı bir araya getirerek üretim sürecinin bir üretim faktörü olarak tasarlanması, örgütlenmesi ve onun tüm risklerinin üstlenilmesi olarak biliniz. Sözcük olarak girişimcilik Türkçede Müteşebbislik olarak da kullanılır. Ancak günümüzde girişimcilik kavramı, daha yaygın olarak kullanılmaktad›r. Dar anlamda girişimci

Sadece iş kurarken var, sonrasında yoktur. Girişimcilik faaliyetinin özelliği

Sürdürülebilir olması Kültür olması Süreçler dizisi olması

Girişimciliği meydana getiren eylem kavramlar nelerdir?

Yenilikçilik Risk alma Öngörme Fırsatçılık Harekete geçme Eylem

Girişimcilik bir eylem, girişimci ise bu eylemi yapan kimsedir. Girişimcilik, içerisinde eylemleri barındı-

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 42 -

ran süreçler bütünüdür. Girişimci, bu eylemlerin tamamında ya da bir kısmında bulunabilir. 6.Aşağıdakilerden hangisi girişimciliğin alt sü-reçleri arasında yer almaz? A. Arama

B. Seçme C. Fırsatçılık D. Uygulama E. Değerlendirme

YANIT C Girişimcinin özellikleri

Zekâ Enerji Deneyim Girişimcilik ruhu Rasyonel davranış yetisi Motivasyon Girişimci aynı zamanda inovasyon lideridir.

Girişimci yola çıktığında başarısızlıkla karşı-laştığında yeni yol bulandır. Girişimciler için girişimcilik gelip geçen bir şey değil, bir ya-şam biçimidir.

Girişimcinin bir özelliği!

Özgür olması İlişkileri ve iletişimi güçlü olması

Girişimcilerle ilgili çok konuşulan MİT’ler

Sermayesi olan herkes iş kurabilir başarılı olabilir (Akıl verme para ver” deyişi)

X Girişimci şunu üretiyor, satıyor, kazanıyor ben de bunu yaparsam kazanırım(taklitçi düşünce)

Eğitim dönemlerinde pek başarılı olamayan-lar girişimcilikte de başarılı olamaz

İş fikri yaratabilen herkes girişimci olabilir Girişimciler devletten ihale alan, vergi kaçı-

ran, çalışanın ücretini ödemeyen, meşru gö-ren kimselerdir

Girişimciler kumarbazdır(Kontrollü risk alırlar)

Girişimcinin gecesi gündüzü yoktur. Kapsam açısından girişimcilik türleri

Dış Girişimcilik(genel ve başlangıç girişimci-likte denir)

İç Girişimcilik 7.Aşağıdakilerden hangisi İçerik açısından giri-şimcilik türlerinden biri değildir?

A. Demografik B. Ekonomik C. Sosyal D. Kadın E. Genç

YANIT A Dış Girişimcilik

Yeni bir işletmenin ya da toplumsal fayda üreten yeni bir organizasyonun kurulması başlı başına girişimcilik olarak görülmektedir. İlk hareketin yapılması, ilk adımın atılması, girişimin doğuşu vardır. Organizasyonların doğumu insanla-rın doğumuna benzer. Sağlıklı doğan işletmelerin (girişimciliğin en önemli süreci burasıdır) yaşamı sorunsuz, ömrü uzun olur. Ama sağlıksız doğan işletmenin yaşamı sorunlu olur ve ömrü kısadır. Ne olursa olsun bir iş kuralım, işletmemiz olsun, diye kuruluş öncesi dönemi önemsemeyenlerin kur-duğu işletmeler kurulur kurulmaz kapanmaktadır. Gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerdeki bebek ölüm oranlarıyla girişimciliğin gelişmediği ülkelerdeki işletme kapanma oranları birbirine benzemektedir. İç girşimcilik

İşletme ve diğer örgütlerin yaşamını sürdü-ren itici güçtür.

Kurulmuş işletme ve örgütlere enerji üreten santral gibidir.

İç girişimcilik ne demektir? Kurulmuş ve yaşayan bir işletmenin sınırları içinde-ki tüm alanlarda yeni üründe/hizmette, yönetimde, pazarlamada, satın almada, üretimde, satışta ve bunların fonksiyonlarında yapılan yeniliklerin ticari hale gelme çaba ve sonuçlarıdır. İç girişimciler

Her pozisyonda çalışan(kurum içi girişimci-lik)

İç girişimciliğin özellikleri Toplumdaki girişimci ve girişimcililik kültü-

rünü artırması Stratejilerine girişimciliği koyan kuruluşlar

Küresel ve bölgesel sorunlarla ilgilenen ku-ruluşlar

Kendi işletmesini kuran girişimci ile bir işlet-mede çalışan iç girişimci arasındaki benzerlikler

Yenilikçi Fırsatları kovalayıcı Risk almaları Kaynakları etkin ve verimli kullanmaları Aile geçmişleri Temsilcilik aracılığı ile katılım yerine direkt

katılımları Temel güdüleri, ilişkileri ve iletişimleri

8.Kendi işletmesini kuran girişimci ile bir işlet-mede çalışan iç girişimci arasındaki karşılaş-tırmalardan hangisi yanlıştır?

A. İç girişimcinin fon sağlamak konusunda di-ğer girişimciye göre daha rahat olması B. İç girişimcinin riskinin kariyeri ve istihdam olması iken, diğer girişimcinin kar maksimizas-yonu olması

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 43 -

C. İç girişimcinin amacının geliştirmek iken, di-ğer girişimcinin güçlendirmek olması D. İç girişimcinin şirketteki engellerle karşılaş-ması ve üstesinden gelmeye çalışması iken, diğer girişimcinin ise pazarda karşılaştığı en-gellerle uğraşması E. İç girişimci güçlendirmek diğer girişimci ge-liştirmek için çalışır.

YANIT C İç girişimcinin kendi fonksiyonlarını yerine geti-rebilmesi için gerekli koşullar nelerdir? İşletmenin teknolojide üstün olması Yeni fikirlerin desteklenmesi Hatalara karşı toleranslı olunması Fırsatta öncelikli seçim yapmaması Kullanı-labilir ve ulaşılabilir kaynak olması Takım çalışma-sının desteklenmesi Ödüllendirme sistemi ve sponsorluk deste-ğinin olması Yetki ve sorumluluk verilmesi İşletme sınırları esnek olması Üst yönetimin iç girişimciliği benimsemiş ve desteklemiş olması 9.İç girişimciliğin sürdürülebilir ya da sürekli açık olması yönünde açıklama yapmış kişi kim-dir? Will Rogers İç girişimciliği geliştirmenin yollarını sıralayınız

Girişimci insanları işe almak Sahip olunan girişimci çalışanın tutul-

ması Ekonomik (Ticari) Girişimcilik

Sahibine kâr, müşterisine katma değer sağ-layan bunu da ürettiği ürün ve hizmetle ya-pan girişimciliktir.

Bütün dünyada yaygın olan girişimcilik türü hangisidir?

Ekonomik (ticari) Girişimciliğin faktör getirisi

Kâr Sosyal girişimcilik

Kurumsal sosyal sorumluluk ve hayırsever-lik kavramlarından farklıdır.

Diğerine göre daha yenidir. Ekonomik girişimciliği tamamlar.

Kurumsal sosyal sorumluluk da ticari giriş-

şimci ve işletmesi, itibar kazanmayı, bunu da markasına yansıtmayı açık açık belirt-mese de hedeflemektedir.

Sosyal girişimci İtibar kazanmak için değil toplumun devlet,

işletmeler ve diğer sivil toplum tarafından

çözülemeyen sorunlarını çözmek ve tama-men ortadan kaldırmak için uygular.

Sosyal girişimciliğin temelinde Aldığından fazlasını vermek vardır. 10.Kavram olarak sosyal girişimcilik hangi yıl-lardan sonra ortaya çıkmaya başlamıştır?

A. 1945 B. 1980 C. 1990 D. 2000 E. 2010

YANIT C Ekonomik girişimciliğin amaçları

Kâr Sosyal fayda

Sosyal girişimciliğin amaçları Sosyal fayda ilk sırada Kâr ikinci sırada bulunur 11.Aşağıdakilerden hangisi Sosyal girişimcile-rin çabaları hakkında doğru bir ifade olmaz?

A. Devlet, sivil toplum kuruluşları ve girişimci lerin çözemediği toplumsal sorunları çözmesi B. Toplumsal ihtiyaçları gidermesi C. Yaptıklarının daha insani ve ahlaki olması D. Kendinden çok topluma çalışması E. İnovasyonun arka planda olması

YANIT E Sosyal dönüşümü sağlayan inovasyonun özel-likleri

Patentinin olmaması Taklidin yaygınlaşmasının istenmesi Yenilik sistemlerinin kurulamamış olması

Ekonomik ve sosyal girişimciliğin ortak yönleri İnovasyon Risk alma Hata yapma Başarız olma

Hayal ettiğini, düşündüğünü, gerçekleştirmeyi engelleyen faktörlerin başında hangisi vardır?

Risk alma Hem ekonomik girişimcilikte hemde sosyal giri-şimcilikte yaratıcılığın en çok gerekli olduğu nokta nedir?

İş fikri Fowler Sosyal girişimcilik, sosyal fayda elde etme ve sür-dürme olanğı sağlayan yaşanabilir ekonomik yapı-ların, ilişkilerin, kurumların, organizasyonların ve uygulamaların yaratılmasıdır. Hibbert ve arkadaşlarına göre Sosyal girişimci-lik

Kâr elde etmek amacından çok sosyal amaçlar için girişimsel davranışın sergilen-mesidir

Mair ve Marti Sosyal girişimcilik, sürdürülebilir bir şekilde, sosyal ihtiyaçları karşılayan fırsatların keşfedilmesi ve bu

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 44 -

fırsatların gerçeğe dönüştürülmesinde kaynakların yaratıcı bir şekilde kullanılmasıdır. Sosyal girişimcilik konusunda uygulamada söz edilen modeller nelerdir?

Misyonu sosyal olan örgütlerle yapılması Ekonomik ve ticari girişimciliğin sonuç ola-

rak sosyal girişimciliği kapsaması Sosyal girişicilikte Nobel Barış Ödülü’nün sahi-bi aşağıdakilerden hangisidir? Mikro kredi uygulamasıyla özellikle kadınları bu harekete katan kişi olarak biliniz. Mikro kredi uygulamasının kurumsallşaması hangisi ile mümkün olmuştur?

1983 yılında yoksulların finansmanı için Grameen Bank’ın kurulması

Sosyal girişimcilik başarılarına örnekler

Ashaka Schwab vakfı

Kadın Girişimci Ülkemizde kadınların çalışma hayatına katılma oranı yüzde 26, AB ortalaması yüzde 55, dünya ortalaması yüzde 46’dır; yine ülkemizde kadın giri-şimci oranı toplam erkek girişimcilerin yüzde 15’i dir; Yani kadın, çalışma hayatında daha çok olma-sına rağmen girişim rolde çok az görülmektedir. Konuyla ilgili TOBB bünyesinde “kadın girişimciler kurulu” oluşturulmuştur. 12.Türkiye Kadın Girişimciler Derneği hangi yıl kurulmuştur?

A. 1999 B. 2000 C. 2001 D. 2002 E. 2004

YANIT D Türkiye’ de girişimcilerin eğitim durumlarına bakıl-dığında yaklaşık yüzde 80’ininin üniversite mezunu olmadıkları görülmektedir. Ülkemizde genç girişimci birimleri ve program-ların oluşma biçimleri

Dernekler Kulüpler Kurullar Eğitim ve araştırma birimleri Enstitüler ve merkezler

13.TOBB Genç Girişimciler Kurulu hangi yıl faa-liyete geçmiştir?

A. 2009 B. 2010 C. 2011 D. 2012 E. 2013

YANIT A

Geleneksel girişimcilik İş büyütmek için mevcut sektörler dışında bir seçe-neğin olmadığı girişimciliğe geleneksel girişimcilik denir.

Büyüme hızlı ve yüksek değildir. Yeni girişimcilik Yeni ve eski sorunları, yeni ürün/hizmetler ve yeni iş anlayışları ile çözen girişimciliktir. Yeni girişimcilik

İnovasyona ve inovasyon sektörlerine odak-lı olması

Finansman ve erişim hedefinin küresel” bo-yutta olması

Bilim ve teknolojiyle evrensel pazarlama becerilerine dayalı olması

Yeni girişimcilikte, ekonomiye yeni sektörler kazandırılmakta ve mevcut sektörleri bü-yütmekte olduğu için ekonomik büyüme hız-lıdır. Her büyüme istihdam demektir.

Yeni girişimciliği destekleyen ülkeler ABD İsrail Singapur Malezya Çin Yeni Zelanda Hindistan

Yeni Girişimcilik ile bazı ülkelerin yapmış oldu-ğu uygulamalar

İnovasyon ile ekonomik büyüme ve istihdam artışı

Destek programlarının yeni teknoloji içere-rek başarıyı sağlaması

Büyük ve kapsamlı devlet desteğiyle olması Yeni girişimcilik için inovasyon sektörleri ne-lerdir?

İnovatif tıp bilgi işlem ve iletişim biyo tekno-loji

Nanoteknoloji Yenilenebilir enerji Su arıtma Geri dönüşüm Savunma-güvenlik Eğitim teknolojileri Alternatif enerji kullanan taşıma alanları

Yeni girişimciliğin özellikleri Gelişmeye açık küresel sektörler olması Toplumsal faydanın dünyanın diğer ülke insanları tarafından talep görmesi Girişimcilik süreçlerinin başında yer alan iş fikri, kişinin öz malıdır ve ona ait olmalıdır. Buna fikri mülkiyet hakkı denir ve korunur. Etik kurallar içinde hareket eden girişimci özel-likleri nelerdir? Fikirleri yağmalayan değil yaratan olmalı

AÖF MALİYE 7. YARIYIL KİTAP İNCELEME KİTAPÇIĞI Nevin Su YAYINLARI

- 45 -

Yeni sorunlar çıkarmadan, var olan sorunla-rı çözmeye odaklanmalı KİTABIMIN 342-346. SAYFASINDAN ALINMIŞTIR.

ilseven
Placed Image