10
Siyasal Alanda Yapılan İki Büyük İnkılap Ünite 2 1 ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II 5i Ortak Dersler Yrd. Doç. Dr. Mehmet AYDIN

5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Siyasal Alanda Yapılan İki Büyük İnkılap Ünite 2

1

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II

5i Ortak Dersler

Yrd. Doç. Dr. Mehmet AYDIN

Page 2: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Ünite 2

İçİndekİler2.1. ANKARA’NIN BAŞKENT OLMASI (13 EKİM 1923) ................................................................ 32.2. CUMHURİYETİN İLAN EDİLMESİ (29 EKİM 1923) ................................................................ 42.3. HALİFELİĞİN KALDIRILMASI (3 MART 1924) ........................................................................ 62.4. KAYNAKÇA ................................................................................................................................. 8

SİYASAL ALANDA YAPILAN İKİ BÜYÜK İNKILAPYrd. Doç. Dr. Mehmet AYDIN

Page 3: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Siyasal Alanda Yapılan İki Büyük İnkılap Ünite 2

3

2.1. ANKARA’NIN BAŞKENT OLMASI (13 EKİM 1923)Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılması ve şartları ağır bir ateşkes olan Mondros Mütarekesi’ni imzalaması ülke topraklarının İtilaf Devletleri tarafından kolay bir şekilde işgal edilmesinin önünü açmıştı. Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul, Mond-ros Mütarekesi’ne dayanarak işgal güçleri tarafından muğlak gerekçelerle 13 Kasım 1918’de “geçici” kaydıyla fiilen işgal edilmişti.

Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Milli Mücadele’yi başlatmak ve ülkeyi işgalden kur-tarmak için “geçici” olarak işgal edilmiş başkentten ayrılmış ve Samsun’a gelmişti. Onun hedefleri arasında bağımsızlığın tekrar kazanılması bulunmaktaydı. Bunun için Samsun’da Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış ve bu meşaleyi Havza, Amasya, Erzurum ve Sivas’ta bildiriler ve genelgeler yayınlayarak, kongreler düzenleyerek büyütmüştü. Bu sebeple Mus-tafa Kemal’in yaptıkları, Anadolu insanının bağımsızlık isteğinin ve söyleminin eyleme dö-nüştürülmüş biçimidir. O yurt çapında bu isteğin bir ağızdan söylenmesini olanaklı kılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde Kasım 1919’da Mebusan Meclisi seçimleri yapılmıştı. Seçimlerin ya-pılması bir tehlikenin daha görünür bir şekilde ortaya çıkmasını sağladı. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti olması sebebiyle Meclis-i Mebusan’ın toplanma yeriydi. Ancak işgal edilmiş bir yerde milli davaları görüşmek ve bu doğrultuda karar almak neredeyse imkan-sızdı. Mustafa Kemal bu soruna dikkat çekmek için 16-28 Kasım 1919’da Sivas’ta yapılan ko-mutanlar toplantısında meclisin İstanbul dışında bir yerde toplanmasında ısrar edilmesini önerdi. Bu önerinin haklı ve yerinde olduğu görülmekle birlikte bazı stratejik ve konjoktürel nedenlerle şimdilik meclisin başkentte yani İstanbul’da açılması gerektiği üzerinde komu-tanlar fikir beyan etmişleri. Heyet-i Temsiliye’nin İstanbul’a gidecek milletvekillerini milli meseleler ve alınacak kararlar hakkında bilgilendirmesinin elzem olduğu yine bu toplantıda beyan edilmişti. Sivas’ın Anadolu’nun merkezine uzak olması ve milletvekillerinin buraya uğrayamaması gibi negatif etmenler göz önüne alınarak Heyet-i Temsiliye’nin karargahı-nı Sivas’tan Ankara’ya taşımanın daha uygun olacağına karar verildi. Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber isimli eserinde bu kararın bizzat Mustafa Kemal tarafından alınığını söylemektedir. Heyet, 18 Aralık 1919’da Ankara’ya gitmek üzere Sivas’tan ayrıldı.

Heyet-i Temsiliye, Kayseri, Kırşehir, Mucur ve Kaman yoluyla 27 Aralık 1919’da Ankara’ya ulaştı. 20. Kolordu’nun burada bulunması, başkent İstanbul’a tren yolu ile bağlı olması, telgraf hatlarının kesişme noktasının burada olması gibi sebeplerle Ankara stratejik olarak önemli bir konumdaydı. Ayrıca batı cephesinde yapılacak savaşlar için de önemli bir coğrafi konuma sahipti. Ankara’da halkın Heyet-i Temsiliye’ye karşı takındığı sıcak tavır, bağımsızlık ve milli konulardaki hassasiyeti buranın Milli Mücadele’nin merkezi olarak doğru bir tercih olduğunu ortaya koymaktaydı. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılması ve kurtuluş savaşında yaşanan gelişmeler Mustafa Kemal’in meselelere yaklaşımının ve doğru karar almadaki isa-beti bu tercihte bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Page 4: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi II

4

Kurtuluş Savaşı’nın başarılı bir şekilde sonuçlanması, Lozan görüşmelerine Türk tarafının eli-nin güçlü bir şekilde gitmesini kolaylaştırmıştı. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaş-ması Milli bağımsızlığın uluslararası arenada tanınmasına sebep olmuştu. Yeni ve bağımsız bir Türk Devleti’nin inşaası için artık tüm kurumların oluşturulması gerekmekteydi. Başken-tin belirlenmesi de bu surecin bir parçası olarak bu dönemde meydana gelmiş bir olaydır.

16 Mart 1920’de Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’un resmen işgal edilmişti. Yeni Türk Devleti’nin başkentinin belirlendiği süreçte bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için baş-kent olarak belirlenecek olan yerin ne gibi coğrafi ve stratejik şartları taşıması gerektiğini de sorgulatmıştı. Örneğin Lozan Antlaşması’na göre boğazlar, uluslararası bir komisyon ta-rafından yönetilecekti. Bağımsız bir ülkenin başkentinin bir bölgesinin başkalarının deneti-minde olması düşülemeyecek bir durumdu. Bu sebeple İstanbul’un yeniden başkent olması imkan dahilinde değildi. Ancak Ankara bir başkentin sahip olması gereken şartları taşıyan en iyi yerlerden biriydi. Bu sebeple Ankara’nın başkent olması için İsmet Paşa (İnönü) ve 13 arkadaşı 9 Ekim 1923 tarihinde TBMM’ye bir kanun teklifinde bulunarak Ankara’nın başkent yapılmasını istemişlerdi. 10 Ekim tarihinde konu TBMM’de anayasa komisyonunda görü-şülmeye başlanmıştı. Konu genel kurula geldi ve yapılan oylamada TBMM’nin 27 numaralı kararıyla 13 Ekim 1923 tarihinde Ankara başkent olarak belirlendi.

2.2. CUMHURİYETİN İLAN EDİLMESİ (29 EKİM 1923)Cumhuriyet, Arapça cumhur kelimesinden dilimize girmiş bir sözcüktür. Cumhur; halk, aha-li, büyük kalabalık demektir ve genel olarak millet kavramını ifade etmek için kullanılır. Bir devlet ve hükümet biçimi olan cumhuriyet, devletin temel organlarının veya devlet başka-nının seçimle işbaşına geldikleri bir yönetim biçimidir. En kısa tanımla cumhuriyet halkın kendi kendisini yönetmesidir.

Cumhuriyet fikri ilk defa Fransız inkılâbı sonucunda ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet dar ve ge-niş olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Dar anlamda; devlet başkanının dolaylı olarak veya doğrudan halk tarafından seçilmesi şeklinde kullanılmaktadır. Geniş anlamda ise ege-menliğin millete ait olmasıdır.

23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılması cumhuriyet idaresine geçişte önemli bir adım olmuş-tur. TBMM’nin açılmasıyla halk kendi kendini yönetmeye alıştırılmış ve padişah doğrudan doğruya reddedilmemekle beraber meclisin üstünde olmadığı kabul edilmiştir. Bunu 24 Nisan 1920 tarihli meclis toplantısında bizzat Mustafa Kemal tarafından verilen ve meclis tarafından kabul edilen önergede görmek mümkündür. “Padişah ve halife, baskı ve zorla-madan kurtulduğu zaman, meclisin düzenleyeceği kanuni esaslar çerçevesinde durumunu alır” ifadesi TBMM’nin üstünde bir gücün olmadığını göstermektedir.

1920 ile 1922 arası geçen zamanda bizzat Mustafa Kemal tarafından halk kendi kendini yönetme prensibine alıştırılmıştır. 20 Ocak 1921’de yapılan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun

Page 5: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Siyasal Alanda Yapılan İki Büyük İnkılap Ünite 2

5

başında yer alan “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim şekli, halkın mukadderatını bizzat ve fiili olarak yönetmesi ilkesine dayanır” maddesi savaştan sonra yönetim şeklinin değişeceğinin en büyük göstergesidir. Saltanatın kaldırılmasından sonra da cumhuriyet hemen ilan edilmemiştir. Saltanatın kaldırılması sürecinde meclis içinde Mustafa Kemal’e şiddetli muhalefet olmuştu. Atatürk, yapılacak diğer inkılâpların bu meclisle olamayacağını anladığı için meclisin genel yapısının değiştirilmesinin zorunluluğunu anlamıştır. Lozan gö-rüşmeleri devam ederken 1 Nisan 1923’te seçime gidilmesine karar verilmişti. 11 Ağustos’ta toplanan II. Meclis’in ilk işi Lozan Antlaşmasını onaylamak olmuştu.

1921 Anayasası’na göre devletin bir başkanının olmaması ve kabine sisteminin olmaması sık sık hükümet buhranlarının çıkmasına sebep oluyor, bu da meclisi işlemez hale getiriyordu. Mustafa Kemal Paşa bu durumu aşmak için 9 Eylül 1923’te Halk Fırkasını (CHP) kurmuştu. Halk Fırkası’nın kurulması da bazen krizlerin çıkmasını önleyememişti. Bu gibi eksiklikler sebebiyle acil olarak devlet başkanlığı sorununun çözülmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal’in aradığı fırsat tam da bu noktadan geldi.

26 Ekim 1923’te Başbakan Fethi Okyar muhaliflerin hükümeti işlemez hale getirmeleri se-bebiyle istifa etti. O gün ve ertesi gün muhalefete mensup vekiller herhangi bir hükümet kuramadılar. Meclis bir anda kilitlenmişti. 28 Ekim akşamı hükümet sorununu çözmek için Mustafa Kemal Paşa yakın arkadaşlarını Çankaya’ya davet etti. Yemek sonunda yeni hükü-metin kurulması çalışmalarına gelindiğinde devlet başkanlığı sorunu halledilmesi gereken bir sorun olarak ortada duruyordu. Atatürk, cumhuriyetin ilanı vaktinin geldiğine inanarak yanında bulunanlara “yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” dedi. Paşa, o gece İsmet Paşa ile otu-rup 1921 Anayasası üzerinde yapılacak bazı değişiklikleri kaleme almıştı.Yapılacak olan değişiklik tasarısı 29 Ekim’de önce Halk Fırkası Grubunda görüşüldü ve mec-lise sevk edildi. Burada yapılan görüşmeler sonunda tasarı meclis tarafından da kabul edil-mişti. Cumhuriyetin ilanı yönünde hazırlanan önergenin de meclis tarafından kabul edilme-siyle cumhuriyet resmen ilan edildi.

Buna göre 1921 Anayasası’nda şu değişiklikler yapıldı.1. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İdare şekli, halkın kendi kaderini kendisinin tayin

edeceği temeline dayanır. Devletin hükümet şekli Cumhuriyettir.2. Türkiye Devleti’nin dini İslam, resmi dili Türkçedir. Başkenti Ankara’dır.3. Türkiye Devleti TBMM tarafından yönetilir.4. Türkiye Cumhurbaşkanı, TBMM genel kurulunca kendi üyeleri arasından seçilir.5. Türkiye Cumhurbaşkanı devletin de başkanıdır. Gerektiğinde Meclis’e ve Bakanlar

Kuruluna başkanlık eder.6. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis üyeleri arasından seçilir.

Aynı gün 158 milletvekilinin katılımıyla cumhurbaşkanı seçimi yapılmış ve Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Cumhuriyetin ilan edilme-siyle demokratikleşme yönünde büyük bir adım atılmış ve sosyal alanda yapılacak olan inkılâplara sağlam bir zemin oluşturulmuştur.

Page 6: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi II

6

2.3. HALİFELİĞİN KALDIRILMASI (3 MART 1924)Halife sözlük anlamı olarak birinin yerine geçen kişi, onu temsil eden kimse demektir ve genel olarak devlet başkanı için kullanılır. İslam devlet geleneğinde ise Hz Muhammed’in ölümünden sonra onun yerine geçen devlet başkanına halife denmiştir. Bu uygulamayla halife tüm Müslümanların hem dini lideri, hem de devlet başkanı olmuştur. Hz Ebubekir’le birlikte seçimle iş başına gelen halife, Muaviye’den itibaren artık seçime gerek duyulmamış ve halifelik babadan oğla geçen bir sisteme dönüşmüştür. Emevi Devleti’nin yıkılıp yerine Abbasi Devleti’nin kurulmasıyla halifelik sisteminde bir değişiklik olmamış, yine babadan oğla geçmeye devam etmiştir. Abbasilerin yıkılmasıyla halifelik makamı Mısır’da kurulan Memluklular Devleti’ne geçmiştir.

Yavuz Sultan Selim’in 1517’deki Mısır seferinde halifelik Osmanlılıların geçmişti. Bu tarihten itibaren Osmanlı padişahları tüm Müslümanların hamisi, koruyucusu olmuşlardı. Ancak Os-manlı Padişahları siyasi üstünlükleri devam ettikçe halife sıfatını kullanmamışlardı. Devletin batılılar karşısında gerilemesi ve Fransız İnkılabının getirmiş olduğu milliyetçilik akımı sebe-biyle halifelik bir güç olarak kullanılmaya başlanmıştı. Osmanlı Devleti’nin himayesi altında yaşayan değişik milletlerin ayaklanarak bir bir bağımsızlıklarını kazanmaya başlaması İngi-lizlerin kışkırttığı Müslüman milletleri de ayaklanmaya sevk etmişti.

II. Abdülhamit dönemimde İngiliz ve Rus politikalarına karşı koyabilmek için halifenin siyasi gücünden yararlanılmaya başlandı. Panislamizm (İslam Birliği) politikası çerçevesinde ha-lifenin idaresi altında tüm Müslümanların birleştirilmesi düşünülmüştü. Ancak milliyetçilik fikrinin yayılmış olması sebebiyle bu politika işletilemedi. I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine tüm Müslümanların dini lideri olarak Osmanlı padişahı cihat ilan etti. Ancak yapılan cihat çağrısı Müslüman dünyada gerekli ilgiyi görmedi. Yapılan çağrının geçersiz kalması artık halifelik makamının gücünün azaldığının bir göstergesi olmaktadır.

Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırıldığında halkın henüz hazır olmaması gerekçesiyle halifeliğin devam etmesine karar verildi. Osmanlı hane-danının en yetkin kişisi olarak Abdülmecit Efendi meclis tarafından halife seçildi. Abdülme-cit Efendi halife seçilirken kendisine bazı şartlar ileri sürüldü. Bunların en önemlisi Halife-i Müslimin’den başka bir ifade kullanmayacak ve devlet başkanı gibi hareket etmeyecekti. Yani meclis kendisine siyasi bir görev değil de ruhani bir görev vermişti. Fakat özellikle sal-tanatın kaldırılması ve cumhuriyetin ilan edilmesine karşı olanlar ve Mustafa Kemal Paşa’ya açıktan muhalefet edemeyenler halifeyi kullanmaya başlamışlardı. Halife de bulunduğu makamın siyasi gücünü kullanmaya başlayarak yurtdışından gelen heyetleri kabul etmeye başladı.

Hindistan Müslümanlarının temsilcisi İmam Ağa Han ve Emir Ali’nin Başbakan İsmet Paşa’ya gönderdikleri ve halifelik makamının manevi gücünün arttırılması yönündeki mektupların günlük gazetelerde yayınlanması ülkede yeni bir tartışmanın çıkmasına neden oldu. Özel-likle Emir Ali’nin İngiliz Kralının özel temsilcisi olması Mustafa Kemal Paşa’da halifelik maka-

Page 7: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Siyasal Alanda Yapılan İki Büyük İnkılap Ünite 2

7

mının yabancı güçler eline geçtiğinde çok tehlikeli olacağı endişesini uyandırdı. İngilizlerin sömürgelerinin büyük bir kısmı Müslüman milletlerden oluşmaktaydı. Gazetelerde bu tür yayınların çıkması, halifenin bir devlet başkanı gibi hareket etmeye başlaması ve halifelik makamının ödeneğinin arttırılması yönündeki talepler tepkiyle karşılanmaya başlamıştı. Atatürk bu konuda şöyle demektedir. “Halife ve bütün dünya kesin olarak bilmelidir ki, bu-gün var olan ve korunmakta olan halifenin ve halifelik makamının gerçekte ne dini ve ne de siyasi hiçbir anlamı ve var olma gerekçesi yoktur. Bizce hilafet makamı olsa olsa tarihi bir hatıra olmaktan öteye bir önem taşımaz.” Mustafa Kemal artık halifeliğin kaldırılması zama-nının geldiğini böylelikle ortaya koymuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1924 tarihili meclis açış konuşmasında “ Müslümanlığın yüz-yıllardan beri yapıla geldiği üzere bir siyaset vasıtası olarak kullanılmasından kurtarılma-sının ve yüceltilmesinin şart olduğunu” söylemiş ve artık dinin siyasete alet edilmesinin önüne geçmek istemiştir. Durum 2 Mart’ta Halk Fırkası grubunda görüşülmüş ve halifeliğin kaldırılması grupta kabul edilmiştir. 3 Mart 1924 tarihinde mesele Meclis Genel Kurulu’na getirilmişti. Urfa Milletvekili Şeyh Saffet ve elli arkadaşı tarafından hazırlanıp Meclis Baş-kanlığına sunulan “Halifeliği Kaldırılması ve Hanedanın Türkiye Dışına Çıkarılması ile İlgili” kanun teklifi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmiştir. Böylelikle dinin siyasete alet edilmesinin önüne geçilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasıyla devlet düzeninin laikleştirilmesi hususunda önemli bir adım atılmıştır.

3 Mart 1924’te halifeliğin kaldırılmasının yanında Tevhid-i Tedrisata Dair (Eğitim Öğretimi-min Birleştirilmesi) kanunla birlikte Şeriyye ve Evkaf Vekaleti (Din İleri ve Vakıflar Bakanlı-ğı) ile Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti’nin (Genelkurmay Bakanlığı) Kaldırılmasına Dair kanun teklifleri de meclisçe kabul edilmiştir. Bu değişikliklerle birlikte din görevlilerinin ve askerlerin siyasetin içinde olmasının önlenmesi için büyük bir adım atılmıştır.

Page 8: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi II

8

2.4. KAYNAKÇA

• Atatürk, M. Kemal, Nutuk (1919–1927), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1991, (Bu-günkü Dille Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ)

• Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I, I/1, II (Bozkurt, G., Çağan, N., Ergün, M., Genç, N., Güneş, İ., Kürkçüoğlu, Ö., Taşdemirci, E.), YÖK Yayınları, Ankara, 1995

• Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, (Çakmak, M.A., Dönmez, C., Hayta, N., Safran, M., Şahin, M., Turan, R.), Okutman Yayıncılık, Ankara, 2009

• Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, (Arslanhan, İ., Bahadır, Ö., Eken, H., Ünlü, H., Yerebasmaz, A.), Marmara Yayınları, Bursa, 1998

• Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, (Ed. Ertan, T. F.), Siyasal Kitabevi, Ankara, 2001• Armaoğlu, F., 20. YY Siyasi Tarihi (14. Baskı), Alkım Yayınları, İstanbul, 2005 • Balcıoğlu, Mustafa; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı, Atatürk Araştırma Merkezi Yay. An-

kara, 2003• Kinros, L., Atatürk Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Altın Kitaplar, İstanbul, 2006• Milli Mücadele Tarihi Makaleler, (Akbulut, D.A., Balcıoğlu, M., Konukçu, E., Önsoy, R., Özkaya,

Y., Tanfer, V.), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara, 2002• Tansel, Selahattin, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar III, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayın-

ları, Ankara, 1973 • Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, (Akbıyık, Y., Akbulut, D.A., Avcı, C., Balcıoğlu, M., Eraslan, C., Kös-

tüklü, N., Süslü, A., Tural, M.A., Turan, R., Yalçın, D.), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara, 2000

• Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri, (Ekincikli, M., Gedikli, Ş., Turan, M., Yalçın, S.), Siyasal Kitabevi, Ankara, 2003

Page 9: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Siyasal Alanda Yapılan İki Büyük İnkılap Ünite 2

9

Page 10: 5i Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ IIportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI102_unite2/ATI... · Milli Mücadele’nin meşalesini yakmış

Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi II

10