Upload
orson-cote
View
153
Download
10
Embed Size (px)
DESCRIPTION
BAŞ-BOYUN KANSERLERİ. Dr. Candan DEMİRÖZ ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ANABİLİM DALI. Tüm kanserlerin %10-15’ini oluştururlar %90-95 oranında epidermoid karsinomlardır Erkeklerde daha sık rastlanır 50-60 yaşlarında görülürler - PowerPoint PPT Presentation
Citation preview
BAŞ-BOYUN KANSERLERİ
Dr. Candan DEMİRÖZ
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİRADYASYON ONKOLOJİSİ ANABİLİM DALI
Tüm kanserlerin %10-15’ini oluştururlar %90-95 oranında epidermoid karsinomlardır Erkeklerde daha sık rastlanır 50-60 yaşlarında görülürler Alkol ve sigara başlıca predispozan faktörlerdir,
duman, buhar ve irritan maddelere maruziyette etiyolojide rol oynar
Genellikle lokorejyonel evrede tanınırlar, ileri evrelerde metastaz yapabilirler
Tanı anında %40’ında bir veya daha fazla lenf nodu metastazı bulunur
En sık submandibüler, juguler, supraklaviküler lenf nodları tutulur
Bu hastalarda izlem süresince %10-20 oranında ikinci primer tümörler (Özellikle akciğer kanseri) görülebilir
İlk semptomlar; disfaji, ağrı, disfoni, otalji şeklinde olabilir
Bulguların medikal tedavi ile geçmemesi ve tekrarlaması önemlidir
Boyundaki lenf bezlerinin büyümesi ilk belirti olabilir
Prognoz lokal invazyona ve lenf nodlarının tutulumuna bağlıdır ( 5 yıllık yaşam %50 & lenf nodları (+) ise %20-30)
Tanı Fizik muayene ile, tümörün lokalizasyonu,
büyüklüğü, çevre dokulara infiltrasyonu, lenf nodlarına yayılımı, kranyal sinir tutulumu değerlendirilir
Endoskopik muayeneler gereklidir Görüntülemede en çok CT ve MR kullanılır
Evreleme: TNM evrelemesi kullanılırTüm baş-boyun tümörlerinde N ve M sınıflaması
aynıdır
N0= lenf bezi tutulumu yok,
N1=3 cmden küçük tek lenf bezi tutulmuş
N2=3-6 cm arasında bir veya daha fazla lenf bezi tutulmuş
N3=6 cmden büyük bir veya daha çok lenf bezi tutulmuş
M1= metastaz varlığı
T evresi ise lokalizasyona göre değişir
Tedavi:En etkili tedavi yöntemleri cerrahi ve
radyoterapidir
Bu tümörlerde Radyoterapi, cerrahi öncesi neoadjuvan olarak, cerrahi sonrası adjuvan olarak kullanılabileceği gibi, olguların çoğunda primer tedavi olarak kullanılmaktadır
Kemoterapi genellikle palyasyon ya da adjuvan olarak kullanılır. Son zamanlarda ise organ koruyucu yaklaşım amacıyla ve radyoterapinin etkinliğini artıracak şekilde radyoterapi ile birlikte uygulanmaktadır
Tedavi prensipleri:Tedavi seçiminde rol oynayan faktörler şunlardır:
Primer tümörün büyüklüğü ve yaygınlığı Tümörün görünümü (ekzofitik ya da infiltran) Kemik ve kas tutulumunun varlığı Tam cerrahi rezeksiyonun mümkün olup olmadığı Metastatik lenf bezlerinin varlığı Hastanın performans durumu Fonksiyonların korunabilmesi olanağı (konuşma, yutma) Hastanın sosyal durumu ve işi Cerrah ve radyoterapistin deneyimi ve becerisi
Tedavi komplikasyonları:
Akut olarak: mukozit, özafajit, bulantı-kusma Geç dönemde: Ağız kuruluğu, trismus, işitme
azlığı, miyelit, körlük, seröz otitis media, osteoradyonekroz görülebilir
Tedavi öncesi dişlerin tedavisi ve sodyum florid profilaksisi gereklidir
Eşzamanlı kemoradyoterapi yapılan olgularda:
organ tolerans dozları düşer ve toksisite oranları artar.
Baş-boyun tümörleri pratik olarak: Nazofarenks, Nazal kavite/paranazal sinüsler, Oral kavite, Larinks, Hipofarenks, Tükrük bezi tümörleri,
başlıkları altında incelenirler
NAZOFARENKS KANSERLERİ Kuboid şekilli olup, önde posterior koanalar ve
burun boşluğu, üstte sfenoid kemik, arkada klivus ve ilk iki servikal vertebra, altta yumuşak damak ve orofarenks bulunur. Torus tubariusun (Östaki tübünün açılım noktası) arkasında bulunan Rosenmüller çukuru NF kanserinin en sık görüldüğü bölgedir.
Zengin lenfatik ağ nedeniyle erken dönemde lenfatik metastaz gelişir. İlk tutulan lenf nodu Rouviere nodudur (C1 vertebra seviyesindeki parafarengeal lenf nodu). İkinci ve üçüncü sıklıkla derin posterior servikal nodlar ve jugulodigastrik lenf nodları tutulur.
NAZOFARENKS KANSERLERİ Görülme sıklığı ABD’de 100 000 nüfusta
erkeklerde 0.8, kadınlarda 0.3 oranındadır. 50-59 yaşları arasında pik yapar.
Güney Çin’de insidansı oldukça yüksektir ve 100 000’de 20 oranında görülmektedir, bu yüksek oran genetik presdispozisyona bağlanmaktadır.
Etiyolojide; geleneksel Çin yemekleri, tuzlanmış balık, duman, sigara, diğer inhalantlar, EBV, çocukluk çağında radyasyona maruziyet sorumlu tutulmaktadır.
NAZOFARENKS KANSERLERİ-Bulgular Öne doğru büyüyen tümörler nazal dolgunluk,
akıntı ve epistaksise neden olurlar Nazal konuşma, kulak ağrısı, işitme azlığı
görülebilir Trotter triadı: tek taraflı işitme azlığı, yumuşak
damak hareketlerinde azalma ve mandibülar nöraljinin bir arada bulunmasıdır
NAZOFARENKS KANSERLERİ-Bulgular Kranyal sinir tutulumu oldukça sıktır (%26), en
çok 5. ve 6. kranyal sinirler tutulur (%40-60), olguların çoğunda 3, 4 ve 5 birlikte tutulur (%39).
Orbita tutulumuna bağlı proptozis, orofarenkse ilerleme varsa takıntı hissi, kafatası invazyonu varsa başağrısı görülebilir
İlk muayenede boyunda kitle %60-87 oranında görülmektedir
NAZOFARENKS KANSERLERİ-Histoloji %90’ı epidermoid ya da indiferansiye
karsinomdur:
Skuamöz hücreli karsinom,
Transizyonel hücreli karsinom,
Lenfoepitelyoma,
İndiferansiye karsinom %10’unu ise lenfoma, adenoid kistik karsinom,
melanom, rabdomyosarkom, plazmositom, yumuşak doku sarkomları ve juvenil anjiofibrom oluşturur
NAZOFARENKS KANSERLERİ-Tedavi
Yerleşim yeri itibarıyla cerrahinin rolü sadece boyun kitleleriyle sınırlıdır
Primer tedavi modalitesi RT’dir
Işın alanı içine NF ve tüm boyun lenfatikleri dahil edilmelidir
KT, günümüzde neoadjuvan ve RT ile eşzamanlı olarak kullanılmaktadır.
Rezidüel tümörlerin tedavisinde intrakaviter brakiterapi ve lokal nükslerin tedavisinde ikinci seri RT uygulanabilir
Genel sağkalım oranları %40 düzeyindedir
NAZAL KAVİTE VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ
Nazal kavite, sinüsler, orbita ve intrakranyal yapılar arasındaki kemik yapılar oldukça incedir ve kanser yayılımına izin verir
Paranazal sinüsler; maksiller antrum, etmoid hücreler, frontal sinüs ve sfenoid sinüs bölgelerini içerir
Erkeklerde iki kat fazla ve 40 yaşından sonra görülürler
Özellikle mobilya sanayinde, odun dumanına maruziyet, radyoaktif maddelere maruziyet etiyolojide rol oynar
NAZAL KAVİTE VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ-Bulgular
Olfaktor sinir yoluyla anterior kranyal fossaya, superior orbital fissür yoluyla orta kranyal fossaya ve kavernöz sinüse yayılırlar
İnverting papilloma burun yan duvarından kaynaklanarak paranazal sinüsler, orbita ve ön kranyal fossaya yayılabilir
Estezionöroblastomlar üst nazal kaviteden köken alarak ön kranyal fossaya yayılabilir
NF ve dil kökü gibi lenfatikten zengin bölgelere ulaşmadan lenf nodu metastazı görülmez. En sık submandibüler ve subdigastrik nodlar tutulur
NAZAL KAVİTE VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ-Bulgular
Nazal kavite: Kronik nazal obstrüksiyon, sinüzit, nazal akıntı, epistaksis, epifore, diplopi, proptozis, körlük görülebilir
Maksiller sinüs: Genellikle asemptomatiktir, nazal obstrüksiyon, epistaksis, sinüs ağrısı ve dolgunluk olabilir
Etmoid sinüs: İç kantusta nodül, diplopi, proptoz, palpabl orbital kitle görülebilir
Sfenoid sinüs: kranyal sinüs tutulumu, başağrısı Nazal vestibül: krut ve epistaksis görüleblir
NAZAL KAVİTE VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ-Histoloji
En sık skuamöz hücreli karsinom görülür, Minör tükrük bezi tm %10-15 oranında, Malign melanom %10-15 oranında görülür. İnverting papillom %10-15 oranında görülen,
benign karakterli ancak skuamöz hücreli karsinomla ilişkili olması ve agresif seyretmesi açısından önem taşıyan bir tümördür
Estezionöroblastomalar, olfaktor sinir uçlarından köken alan nadir tümörlerdir
NAZAL KAVİTE VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ-Tedavi
Nazofarenks, sfenoid sinüs, kafa tabanına yayılım, orbita tutulumu varsa unrezektabl kabul edilir
Tek başına RT 70 Gy, postoperatif ise 60-65 Gy dozunda uygulanır
Nazal kavite tm: İnverting papillomada cerrahi, agresif ise cerrahi +postoperatif RT kullanılır. İleri evre tm.lerde de C+RT sağkalım oranlarını artırmaktadır. 5 yıllık genel sağkalım oranları %56-76 arasındadır
NAZAL KAVİTE VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ-Tedavi
Etmoid sinüs tm: Tek başına RT veya cerrahi + postoperatif RT kullanılır. Genel sağkalım oranları %50’dir
Maksiller sinüs tm: En iyi sonuç cerrahi ile sağlanır, ancak genellikle postoperatif RT gerekir. 3 yıllık sağkalım %45 dir
Sfenoid sinüs tm: Genellikle RT uygulanır Estezionöroblastom: Cerrahi ile %50 oranında
kontrol sağlanabilmektedir
NAZAL KAVİTE VE PARANAZAL SİNÜS TÜMÖRLERİ-Tedavi
Nazal vestibül: Cerrahi ve RT ile aynı sonuçlar elde edilir ancak RT ile kozmetik sonuç daha iyidir. Lezyon küçükse cerrahi tercih edilmelidir. İleri lezyonlarda primer tedavi RT’dir, cerrahi RT başarısızlığında uygulanır.
OROFARENKS KANSERLERİ Orofarenks yapıları:
Tonsiller fossa ve faucial ark
- Anterior tonsiller pli
- Retromolar trigon
- Yumuşak damak ve uvula
- Glossopalatin sulkus
- Posterior tonsiller pli
Dil kökü
OROFARENKS KANSERLERİ-Tonsiller fossa Tonsiller fossa ve facuial ark tmleri
erkeklerde görülen kanserlerin %0.5’ini oluşturur, insidans yaşla artar, en sık 60-70 yaşları arasında görülür. Alkol ve sigara en önemli etiyolojik ajandır
Semptom ve bulgular nonspesifiktirNodal yayılım başlangıçta olguların %45’inde
görülürEn sık skuamöz hücreli karsinom, daha sonra
lenfomalar(%15), minör tükrük bezi tmleri ve malign melanom görülür
OROFARENKS KANSERLERİ-Tonsiller fossa/Tedavi
Erken evre tümörler RT veya cerrahi ile aynı başarı şansıyla tedavi edilirler.
T3-4 tmlerde kombine tedavi tercih edilmelidir.
OROFARENKS KANSERLERİ-Dil kökü Dilin 1/3 arka bölümü olup orofarenkste yerleşmiştir.
Zengin submukozal lenfatikleri lingual tonsil olarak bilinir ve Waldeyer halkasının bir bölümünü oluşturur
Tüm dil tmlerinin %25-30’unu oluşturur, sigara en önemli etiyolojik faktör olup alkol sigaranın etkisini artırır
Farkedilmesi güç olduğundan büyük kitleler oluşturabilirler. Ağrı, yutma güçlüğü, takıntı hissi ve öksürük görülebilir. Boyunda kitle bulunabilir
Skuamöz hücreli karsinom %90’ını oluşturur. NHL ve adenoid kistik karsinom görülen diğer histolojik tipleri oluşturur
OROFARENKS KANSERLERİ-Dil kökü/Tedavi Küçük yüzeyel lezyonlar tek başına RT ile
tedavi edilirken rezektabl T3-4 lezyonların tedavisinde cerrahi ve postoperatif RT kullanılır. Tam doz RT sonrasında rezidü boyun lezyonları varsa disseksiyon yapılabilir. Son yıllarda eşzamanlı kemoradyoterapiler ile umut verici sonuçlar alınmaktadır
5 yıllık genel sağkalım oranları %20-30 düzeyindedir
LARENKS KANSERLERİ Supraglottik-glottik-subglottik olmak üzere üç anatomik
bölgede incelenir Supraglottisi; epiglot, yalancı vokal kordlar, ventrikül,
aritenoidler ve ariepiglottik fold oluşturur. Lenfatik ağdan zengindir, erken evrelerde bile lenfatik yayılım sıktır, subdigastrik ve orta internal juguler zincire metastaz yapar
Glottis; gerçek vokal kordlar ve ön kommissürü kapsar. Lenfatik drenajı yoktur
Subglottis; Glottisin altındaki bölgedir, relatif olarak zayıf lenfatikleri vardır, paratrakeal (Delphian) nodlara yayılım görülür, alt juguler zincire de yayılabilir
LARENKS KANSERLERİ Tüm kanserlerin %2’sini oluştururlar, en sık
görülen baş-boyun tümörleridir Tanı anında %62’si lokal, %26’sı bölgesel
evrede ve %8’i uzak metastazlıdır. Glottik/supraglottik oranı 3:1’dir En önemli etiyolojik faktör sigaradır, alkol
sigaranın etkisini artırır. Marihuana kullanımı, A ve C vitamininden
düşük beslenme, radyasyon ve UV diğer etiyolojik ajanlardır.
LARENKS KANSERLERİ-Bulgular Supraglottik ve glottik kanserler lokal kalma eğiliminde
olmakla birlikte anatomik bariyer olmadığından diğer bölgelere geçebilirler
Submukozal yayılım ile paraglottik bölge invazyonu görülebilir
Vokal kord lezyonları erken evrede ses kısıklığına neden olabilir. Solunum güçlüğü, kulak ağrısı, tiroid kartilajda lokalize ağrı ve hava yolu obstrüksiyonları ileri evrelerde görülür.
Supraglottik lezyonlarda en sık ağrılı yutma görülür, bazen boğazda takılma hissi şeklinde tanımlanır. Ses kısıklığı ileri evrelerde görülür. Boyunda lenf nodu metastazına bağlı kitle bazen ilk belirti olabilir
LARENKS KANSERLERİ-Histoloji %99’u skuamöz hücreli karsinomdur, Genellikle
iyi ve orta diferansiyedirler Verrüköz karsinom %1-2’sini oluşturur Nadir görülen diğer tipler: Small cell nöroendokrin karsinom Minör tükrük bezi tümörleri Kemodektoma Karsinoid Yumuşak doku sarkomu Malign lenfoma Plazmositoma
LARENKS KANSERLERİ-Tedavi Karsinoma insitu: Sınır belirlemek güçtür ve sık yineler,
bu nedenle RT önerilir Erken glottik kanserler: T1-2 lezyonlarda kordektomi ve
hemilarenjektomi veya RT eşit lokal kontrol sağlar. Bu nedenle RT primer tedavi olarak seçilmekte ve cerrahi RT başarısızlığında uygulanmaktadır.
İleri evre glottik kanserler: T3 lezyonlarda havayolu açık olan favorabl grupta sınırlı subglottik veya supraglottik yayılımı olanlarda RT primer tedavi seçeneği olabilir. Olgular yakın izlenmelidir. T4 lezyonlarda ise total larenjektomi ve postoperatif RT uygulanmalıdır. Larenjektomiyi kabul etmeyen olgularda organ koruyucu amaçla neoadjuvan KT+RT uygulanabilir.
LARENKS KANSERLERİ-Tedavi Postoperatif RT endikasyonları:
T4 tümör
Yakın ya da pozitif cerrahi sınır
Kartilaj invazyonu
Perinöral invazyon
Boyun yumuşak dokuya yayılım
3 lenf nodu tutulumu
Ekstrakapsüler yayılım
LARENKS KANSERLERİ-Tedavi Erken evre supraglottik kanserler:
Supraglottik larenjektomi veya RT eşit sonuç vermektedir. Total larenjektomi tedavi başarısızlığı durumunda uygulanmalıdır. Klinik olarak negatif boyunlarda elektif boyun tedavisi gerekir
Lokal ileri supraglottik kanserler: Glottik ileri evre gibi tedavi edilirler
HİPOFARENKS KANSERLERİ Hipofarenks, farenksin en alt bölümünü
oluşturur Priform fossa: larenksin yanlarında kalan
bölümüdür, medial duvarını ariepiglottik fold, lateral duvarını krikotiroid kas oluşturur
Posterolateral farenks: Hyoid kemik düzeyinden krikofaringeus kasına dek uzanır
Postkrikoid bölge: Aritenoid kıkırdaklardan özafagusa kadar uzanır ve larinksin arkasında kalır
HİPOFARENKS KANSERLERİ Hipofarenksin lenfatikleri üst derin servikal,
jugulodigastrik, üst ve orta juguler zincire drene olurlar
Spinal aksesuar ve retrofaringeal nodlar da sıklıkla tutulur
Tanıda %37 lokal, %43 bölgesel ve %10’u uzak metastazlıdır
Sigara en önemli nedendir, alkol sigaranın etkisini artırır, demir eksikliği ve C vit.den fakir beslenme riski artırır
HİPOFARENKS KANSERLERİ-Bulgular Piriform fossa tm. submukozal yayılım özelliği
gösterirler, transglottik kanserleri taklit edebilirler. Ayrıca medial yayılımda vokal kord paralizisi yaparak ses kısıklığına neden olabilir, tiroide doğru yayılabilir
Farengeal duvar tm. submukozal yayılımla tirohyoid membran ve konstriktör kasları invaze edebilir, tiroid bez ve paraverebral boşluğa da uzanabilirler
Postkrikoid tm. sirkumferensiyal olarak hipofarengeal duvarı sarabilirler, üst özafagus invazyonları da sık görülür
HİPOFARENKS KANSERLERİ-Bulgular Erken lezyonlar, nonspesifik yutma güçlüğü ve
takıntı hissi yaparlar İleri lezyonlarda ise katı gıda yutmada güçlük,
yabancı cisim hissi ve takıntı hissine neden olurlar
HİPOFARENKS KANSERLERİ-Histoloji Olguların %95’i skuamöz hücreli karsinomdur Bu tipin varyantları:
Bazaloid skuamöz hücreli karsinom
Yüzeyel yayılımlı karsinoma
Adenoskuamöz karsinom
Taşlı yüzük hücreli skuamöz karsinom
Verrüköz karsinom Nadiren: Adenokarsinom
Sarkomlar
Malign lenfoma görülebilir
HİPOFARENKS KANSERLERİ-Prognostik faktörler İleri evre İleri yaş Erkek olmak Zenci olmak Beslenme yetersizliği, kilo kaybı Kötü diferansiye tm
kötü prognostik faktörlerdir
HİPOFARENKS KANSERLERİ-Tedavi Piriform sinüs tm: En iyi yaklaşım lokal ve bölgesel
kontrolü en yüksek oranda sağlamak ve yutma ve konuşma fonksiyonlarını korumaktır. Erken evrede cerrahi ve RT eşit sonuç verir. İleri evrede cerrahi ve postoperatif RT uygulanır. İndüksiyon kemoterapisi, cerrahi ve RT’nin birlikte kullanıldığı organ koruyucu yaklaşımlar araştırma düzeyindedir.
Farengeal duvar tm: Tek başına RT ile lokal kontrol %25 civarındadır. En iyi sonuç cerrahi ve postop RT ile alınmaktadır
Postkrikoid bölge tm: Bu bölge tm genellikle ileri evrede yakalanırlar. Genellikle küratif cerrahi olanaksızdır. Tek başına RT ile kontrol oranları %13-30’dur.
TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ Parotis, submandibüler, sublingual ve minör tükrük
bezlerinin tümörlerini içerir Parotis: en büyük tükrük bezidir, benign ve malign
tmlerin en sık görüldüğü yerdir. Masseter kasının üstünde, mastoid çıkıntı ve dış kulak yolunun hemen altında yerleşmiştir. Yüzeyel ve derin lobları vardır. İçinden fasial sinir geçer. Parotis içinde ayrıca lenfatik pleksus ve çok sayıda intraglandüler lenf nodu vardır
TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ Baş-boyun kanserlerinin %3-4’ünü oluştururlar E/K oranı 1.3/1’dir Her 100 parotis tümörüne karşın 10 submandibüler,
10 minör tükrük bezi ve 1 sublingual bez tm görülür A ve C vit açısından yeteriz beslenme, radyasyon
ve UV etiyolojide rol oynar
TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ-Bulgular Lokal invazyon yaparlar Parotis tm de %25 oranında lenf nodu ve fasial sinir
tutulumu görülür En sık parotid, submandibüler ve üst servikal
nodlara yayılır Uzak metastaz nadir görülür Parotis tmlerinin %20-25’i, submandibüler tmlerin
%30-40’ı, sublingual tmlerin %95-100’ü maligndir Parotis tm lerinin 1/3’ünde fasyal sinir tutulumu,
%10’unda ise ağrı görülür Derin yerleşimli tmler çevre kaslara ve cilde
invazyon yaparlar, %25 oranında boyun lenfatiklerine yayılım sözkonusudur
TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ-Histoloji Düşük ve yüksek gradlı olmak üzere ikiye ayrılırlar Düşük gradlı tmler:
Asinik hücreli tmler
Mukoepidermoid karsinom (grad 1-2) Yüksek gradlı tmler:
Mukoepidermoid karsinom (grad 3)
Adenokarsinom, kötü dif karsinom, anaplastik k.
Skuamöz hücreli karsinom
Adenoid kistik karsinom Adenoid kistik karsinom, adenokarsinom ve indif
karsinomlar daha fazla uzak metastaz yaparlar
TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ-Tedavi Parotis bezinin yüzeyel tm. de minimum cerrahi
girişim yüzeyel parotidektomidir, diğer tüm lezyonlarda total parotidektomi yapılmalıdır
Postoperatif RT endikasyonları:
- Fasial sinirin korunmasını gerektiren derin lob lezyonları
- Histolojik olarak benign, ancak üçten fazla nüks,
- Yeterli sınırla rezeksiyonun mümkün olmadığı 5 cmden büyük tmler
- Mikroskopik pozitif cerrahi sınır
- Benign tmlerde malign transformasyon