37
T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ Mardin’in Bilge (Zankırt) Köyü’ndeki Katliam Olayının Sosyolojik, Eğitimsel ve Psikolojik Analizi ve Uygulama Olanaklarının Değerlendirilmesi: Bir Keşif Araştırması Prof. Dr. Bahattin AKŞİT Prof. Dr. İsa EŞME Prof. Dr. Belma T. AKŞİT Prof. Dr. Nursel TELMAN

Bilge Köy Araştırması

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Bilge Köy Araştırması

T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİİNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ

Mardin’in Bilge (Zankırt) Köyü’ndeki Katliam Olayının Sosyolojik, Eğitimsel ve Psikolojik Analizi ve Uygulama Olanaklarının Değerlendirilmesi:

Bir Keşif Araştırması

Prof. Dr. Bahattin AKŞİTProf. Dr. İsa EŞME

Prof. Dr. Belma T. AKŞİTProf. Dr. Nursel TELMAN

30 Haziran 2009

Page 2: Bilge Köy Araştırması

İÇİNDEKİLER

Bölüm Bölüm Adı Sayfa

1. GİRİŞ 1

2. PROBLEM, KURAMSAL ÇERÇEVE VE YAZIN 1

3. ALAN ARAŞTIRMASININ YÖNTEMİ VE EKİP 2

4. ÇALIŞMANIN SINIRLILIKLARI VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR 3

5. BULGULAR 3

5.1 Köyün Tarihi ve 4 Mayıs Katliamına Işık Tutabilecek Olaylar 4

5.1 a. Sülale ve ailelerin Köye Gelişi:b. 1983 Çatışması, Kan Davası ve Çelebiler Dışındaki Ailelerin Köyü terk

etmesi:c. 1994 Terör Olayı ve Altı Kişinin Öldürülmesi:d. Aşiret İlişkileri, Paramiliter Örgütlenme ve Koruculuk:

4-6

5.2 Köyün Sosyo- Ekonomik Yapısı ve Çevre Köylerle Karşılaştırılması: 6

5.2 a. Toprak Dağılımı:b. Kavakçılık:c. Balık Çiftlikçiliği ve su kaynağına sahip olma durumu:d. BOTAŞ Petrol Boru Hattıe. Kamyonculuk ve Taşımacılık

6-8

5.3 Köydeki Siyasal Yapı, Muhtarlık, Akrabalık İlişkileri ve İktidar Mücadelesi 8

5.3 a. Ulusal Düzeydeki Partilere Oy Dağılımlarıb. Yerel Düzeydeki Siyasal İlişkiler: Muhtarlık, Akrabalık İlişkileri ve İktidar

Mücadelesi

8-10

5.4 Eğitim ve Din Kurumları: Köyde Öğretmen ve İmam 10

5.5 Köyde Ataerkillik ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri 11

5.6 Dört Mayıs 2009 Katliam Olayı 12

5.6 a. Farklı anlatılış ve Yorumlanış Biçimlerib. Sosyolojik Açıklama Modeli

12

5.7 Köydeki Psikolojik Yapı ve Katliam Sonrası Duygusal Durum 13

5.8 Öksüz ve Yetim Kalan Çocukların Durumu 14

5.9 Medya’nın Olaya Yaklaşımı ve Medya Etiği 14

6. SONUÇLAR 14

7. ÖNERİLER 15

8. TEŞEKKÜR 16

9. KAYNAKLAR 17

10. EK: AİLENİN SOY AĞACI 20

11. ÖZET BİLGİ 21-22

2

Page 3: Bilge Köy Araştırması

Mardin’in Bilge (Zankırt) Köyü’ndeki Katliam Olayının Sosyolojik, Eğitimsel ve Psikolojik Analizi ve Uygulama Olanaklarının

Değerlendirilmesi: Bir Keşif Araştırması

1. Giriş

T.C. Maltepe Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden bir araştırma ekibi Mardin’in Bilge Köyü’nde 30 Mayıs-3 Haziran 2009 tarihleri arasında bir alan çalışması yapmıştır. Bilge Köyü’nde 4 Mayıs 2009 Pazartesi günü yaşanan ve Türkiye toplumunu derinden etkileyen olay ile ilgili olarak yapılan bu alan araştırmasında şunlar yapılmıştır: 1. Araştırmayı her türlü olanağını araştırmacılara açarak destekleyen Mardin Valiliği ve

Mazıdağı Kaymakamlığı ziyaret edilerek kendilerine araştırma ile ilgili bilgi verilmiş ve olayla ilgili bilgi alınmıştır.

2. Araştırma ekibinin ulaşımını sağlayacak bir araç ile Bilge Köyü’nde iki gün, çevresindeki üç köyde bir gün ve Mazıdağı Fosfat Tesisleri Lojmanları’nda da bir gün olmak üzere alanda dört günlük gözlemler, olayı bilen/duyan kişilerle görüşmeler, olayı yaşayan kadın ve erkeklerle derinlemesine görüşmeler ve odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Bilge Köyü’nde ve çevre köylerde muhtarlar, öğretmenler, güvenlik güçleri ve imamlarla görüşmeler yapılmış, okullar ziyaret edilerek öğrencilerle sohbet edilmiştir.

Hem alandan toplanan verilere dayanarak hem de köyün yapısal özelliklerinden yola çıkarak makro düzeyde bir açıklama yapılmaya çalışılmıştır. Öte yandan, daha mikro boyutları dikkate alan açıklamalar geliştirilmeye de özen gösterilmiştir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, biz araştırmacıların amacı, suçluyu ve suçsuzu bulup ortaya çıkarmak değildir. O, yargı kurumunun görevidir. Akademik bir kurumun üyeleri olarak bizim amacımız, olabildiği kadar nesnel/objektif bir yaklaşım benimseyerek 4 Mayıs 2009 katliamının sosyolojik, eğitimsel ve psikolojik boyutlarını ortaya koymaktır.

2. Problem, Kuramsal Çerçeve ve Yazın

Bu alan araştırmasının problemi, Güneydoğu Anadolu illerinden Mardin’in bir köyünde meydana gelen katliam düzeyindeki bir şiddet olayını anlamak ve açıklamaktır. Bir Kürt köyü olan Bilge sakinleri 1994 yılından beri paramiliter bir sivil güvenlik gücü olan “koruculuk”la iştigal etmektedir. Bu köyde 4 Mayıs 2009’da gerçekleşen ve 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan olay köylüler tarafından “şiddetli husumet ve kıskançlık sonucu” işlenen kitlesel öldürme olarak ortaya konmakta ve olayın “kan davası” veya “namus cinayeti” veya “töre cinayeti” olmadığı vurgulanmaktadır. Bu araştırmanın problemi işte bu “şiddetli husumet ve kıskançlık sonucu işlenen kitlesel öldürme” olayının maddi ve kültürel boyutlarını ortaya koymaktadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Kürt sorunu üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalardan bir bölümünü Akşit ve arkadaşları 1981 yılından beri yürütmektedir (Akşit, Akçay, Atauz, Hessling, ve Coşkun, 1993; Akşit, Ayata, Mutlu, Nalbantoğlu, Akçay, Şen, 1994; Akşit, Mutlu, Nalbantoğlu, Akçay, Şen, 1996; Keyder, 1983b; Keyder, 1993). Bu araştırmalarda ortaya çıkan önemli bulgulardan birisi bu bölgedeki toprak

3

Page 4: Bilge Köy Araştırması

dağılımının eşitsizliğini sürdürüyor olmasıdır. Toprak ve gelir dağılımındaki bu eşitsizliğin göstergesi olan Gini katsayısı Batı ve Orta Anadolu illerinde 0.50 düzeyinde veya altında iken mardini de kapsayan bu bölgede 0.70 düzeyindedir; benzer şekilde topraksız ailelerin yüzdesi Antalya ve Hatay illerinde % 2.3 veya altında iken Mardin’de % 13.6 düzeyindedir (Köymen ve Öztürkcan, 1997 ve 1999). Toprak dağılımının eşitlenmesi veya toprak mülkiyetindeki büyüklüğün küçülmesi Batı ve Orta Anadolu’da gerçekleşmiştir. Ancak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin birçok ilinde bu gerçekleşmemiştir. Ancak alan araştırması yapılan Bilge Köyü ve çevresindeki köyler dağlık köylerdir ve bu köylerde büyük toprak sahipliği yoktur. Topraklar Batı ve Orta Anadolu’daki gibidir. Ancak kan davası ve başka nedenlerle köyü terk edenlerin topraklarının kimler tarafından kullanılacağı veya sahiplenileceği, köydeki iktidar mücadelesinin konularından birisini oluşturacaktır. Köydeki topraklar çok verimlidir ve bağcılık ve bahçeciliğin yanında, kavakçılık ve diğer ekonomik faaliyetleri için yoğun olarak kullanılmaktadır. Bunlar aşağıda açıklanmaktadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki “kan davası”, “namus cinayeti” ve “töre cinayeti” kapsamında gerçekleşen olaylar bazı yazar ve araştırmacıların konusu olmuş, bu konuda filmler ve dizi filmler çekilmiştir (Ünsal, 1995).

Olayın sosyolojik açıklama modeli, sosyolojideki birçok kuramı birleştiren Sosyal Alanlar Kuramına (Layder, 2005: 318) göre yapılacaktır. Bu kurama göre bir sosyal olayı açıklamak için:1. Birinci olarak olaya makro düzeyde katkıda bulunan maddi kaynakların yani sosyo-

ekonomik kaynakların ortaya konulması gerekmektedir. 2. İkinci olarak din, töre, yerel inanç, değer, norm ve kurallar gibi kültürel kaynakların

ortaya konulması gerekmektedir.3. Üçüncü olarak olayın gerçekleştiği sosyal ortamın anlaşılması ve ortaya konulması

gerekmektedir. 4. Dördüncü olarak olaydaki aktörlerin, faillerin, tarafların psiko-biyografileri ve güdüleri,

niyetleri ve muhtemel amaçları bilinmek durumundadır 5. Beşinci olarak olayın gerçekleştiği mekân-zamanda olayın anlatılması

gerekmektedir.6. Altıncı olarak aktörler arasındaki iktidar mücadelesinin yerel ve merkezi boyutları

ortaya konulmalıdır. 7. Son olarak, olayda gerçekleşen etkileşimin sonuçlarının ve yeni etkileşimlerin zaman

ve mekân boyutundaki yayılmaları ve gelecekteki durum ve süreçler ortaya konulmalıdır.

3. Alan Araştırmasının Yöntemi ve Ekip

Bu keşif araştırmasında Bilge Köyü, zanlıların eşlerinin ve çocuklarının kendi güvenlikleri açısından devletçe korumaya alınmak üzere götürüldüğü Mazı Dağı’ndaki fosfat tesisindeki lojmanlar ve komşu köyler ziyaret edilerek gözlemler, derinlemesine görüşme ve uygun olduğunda odak gurup görüşmeleri yapılarak veri toplanmıştır. Anket veya başka bir niceliksel veri toplama yöntemi böyle bir araştırma için uygun değildir. Aşağıda isimleri ve alanları verilen araştırmacılar, bu konularda donanımlı ve deneyimli bilim insanları arasından seçilmiştir.

4

Page 5: Bilge Köy Araştırması

Prof. Dr. Bahattin AKŞIT (Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü)

Prof. Dr. İsa EŞME (Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi) Prof. Dr. Belma T. AKŞIT (Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji

Bölümü) Prof. Dr. Nursel TELMAN (Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji

Bölümü)

4. Çalışmanın sınırlılıkları ve karşılaşılan sorunlar

Veri toplama sırasında içinde bulunulan koşulların iyi değerlendirilmesi gerekmektedir: Bu çalışma, Mardin Valisi’nden gelen davet üzerine yapılmıştır. Valilik tarafından

geniş ölçüde güvenlik tedbirleri alınmış, hatta bazı köylere jandarma eşliliğinde gidilmiştir. Bu durumun, veri toplama sırasında, cevaplayıcıların ifadelerini etkilemesi kaçınılmazdır.

Ayrıca, olay mahkemeye intikal etmiştir. Tarafların her biri, kendisini haklı çıkartacak argümanlar geliştirmiş olup bunları son derece güçlü bir şekilde savunmaktadırlar. Hangi taraf konuşuyorsa, o tarafın haklı olabileceği yönünde izlenimler oluşturmaktadırlar. Nitekim bu olay yaşanıncaya kadar geçmişteki tüm gelişmeler dikkate alındığında, bu olaya zemin hazırlayıcı pek çok faktör dikkati çekmektedir.

Bu nedenlerle, toplanan verinin ihtiyatla değerlendirilmesi uygun olacaktır.

Ayrıca, yine aynı aşamada, bilgi verenlerin zaman zaman zorlandığı gözlemlenmiştir. Bu zorlanmanın en önemli nedenlerinden biri, yaşanan olayın son derece travmatik oluşudur ve anlatan kişilerden bazıları duygusal olarak etkilenmektedirler. Bir diğer konu ise, bilgi verenlerin, adli bir olayla ilgili olarak “olması gereken”den farklı bir şeyi ağızlarından kaçıracakları korkusudur. Her iki açıdan da, araştırmacılarca etik kaygılar yaşanmıştır. Bu nedenlerle de, bilgi vermeleri için kendilerine baskı yapılmamasına özen gösterilmiş, yalnızca kendiliğinden anlattıkları dikkate alınmıştır.

5. Bulgular

Bu bölümde, görüşmeler ve gözlemler sırasında ortaya çıkan ve 4 Mayıs olayına ışık tutabileceği düşünülen bulgulara aşağıdaki başlıklar altında yer verilmektedir:

1.Köyün Tarihi ve 4 Mayıs Katliamına Işık Tutabilecek Olaylarc. Sülale ve ailelerin Köye Gelişi:d. 1983 Çatışması, Kan Davası ve Köydeki Hakim Sülale Dışındaki Sülalerin

Köyü terk etmesi:e. 1994 Terör Olayı ve Altı Kişinin Öldürülmesi:f. Aşiret İlişkileri, Paramiliter Örgütlenme ve Koruculuk:

2. Köyün Sosyo- Ekonomik Yapısı ve Çevre Köylerle Karşılaştırılması:a. Toprak Dağılımı:b. Kavakçılık:c. Balık Çiftlikçiliği ve su kaynağına sahip olma durumu:d. Kamyonculuk ve Taşımacılıke. BOTAŞ Petrol Boru Hattıf. Bilge Köyünün Köy Tipolojisindeki Yeri

5

Page 6: Bilge Köy Araştırması

3. Köydeki Siyasal Yapı, Muhtarlık, Akrabalık İlişkileri ve İktidar Mücadelesia. Ulusal Düzeydeki Partilere Oy Dağılımlarıb. Yerel Düzeydeki Siyasal İlişkiler: Muhtarlık, Akrabalık İlişkileri ve İktidar

Mücadelesi4. Eğitim ve Din Kurumları: Köyde Öğretmen ve İmam5. Köyde Ataerkillik ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri6. Dört Mayıs 2009 Katliam Olayının farklı Anlatılış ve Yorumlanış Biçimleri ve

Sosyolojik Açıklama Modeli7. Köydeki Psikolojik Yapı ve Katliam Sonrası Duygusal Durum8. Öksüz ve Yetim Kalan Çocukların Durumu9. Medya’nın Olaya Yaklaşımı ve Medya Etiği

5.1. Köyün Tarihi ve 4 Mayıs Katliamına Işık Tutabilecek Olaylar

Bu bölümde, köyün kuruluşundan başlayarak bugüne kadar olan tarihi, 4 Mayıs olayına ışık tutabilecek olaylara odaklanılarak kısaca anlatılmaktadır.

5.1.1 Altı Ailenin/Sülalenin Köye Gelişi

Bingöl’den, bazı ailelerin önce Duraklı’ya daha sonra da Zangırt Köyü’ne, 100-150 yıl kadar önce geldiklerine ilişkin söylentiler bulunmaktadır. Köyün kurulduğu vadideki şimdiki köy yerine yakın olan bina kalıntıları bu köyün eski bir köy olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu köyün tarihi ile ayrıntılı bilgi elimizde yoktur. Bize söylenen bu köye 100-150 yıl kadar önce altı babanın bu köye geldiği ve yerleştiği ve 1983 yılına kadar pek fazla sorun çıkmadan yaşandığı yönündedir. Köy dışına mevsimlik olarak çalışmaya gidenler olmuştur, mesela bir grup Bilge Köylü girişimci 1978 ve 1990 tarihleri arasında Mazı Dağı’nın hemen dışında olan Fosfat Tesisleri’nden İskenderun’a fosfatlı taş ve toprak taşımışlarıdır. Diğer bir grup ise, Ankara ve Adana gibi şehirlerde çalışmışlardır. Ancak 1983’te ve 1994’te yaşanan olaylar köyün sosyo- ekonomik ve kültürel tarihini derinden etkilemiştir.

5.1.2. Kan Davası, 1983 Çatışması ve Köydeki Hakim Sülale Dışındaki Sülalerin Köyü Terk Etmesi ve Geride Kalan “A” Sülalesi veya “B” ve “C” Sülaleleri:

Genç/yaşlı, kadın/erkek olsun, görüşülenlerin hemen hepsi 1983 yılında yaşanan bir kan davası olayından söz etmektedir. Bazı kişilerin öldüğü ve bazı kişilerin yaralandığı bu olaydan sonra, köyde kalan sülalenin dışındaki aileler/sülaleler köyü terk etmiştir ya da etmek durumunda kalmıştır. Bu ailelerin çoğu Diyarbakır, Bursa gibi şehirlere ve civar köylere göç etmişlerdir.

Araştırmacılarca, bu çatışma olayı orada olunan kısa süre içinde çok fazla incelenememiştir. Ancak, 1982’deki bir seçim ve o zamanki muhtarlık tarafından OR-KÖY (Orman ve Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü) kredilerinin adil dağıtılması konusunda anlaşmazlık çıktığı ve bunun çatışmaya dönüştüğü, köyde kalan sülaleden bir kişi öldüğü ve bir kişinin de yaralanarak yaşamını felçli olarak sürdürdüğü bilinmektedir. Bu süreç içinde köyde kalan hakim sülalenin dışındaki 30 kadar aile/hane köyden ayrılmıştır.

6

Page 7: Bilge Köy Araştırması

Her iki gruptakilerden bazıları, köyden göç etmiş olan hanelerden geri kalan topraklara el sürmediklerini söyleseler de, birçoğu toprakları kullandıklarını belirtmişlerdir. Öte yandan, göç edenlerin, en azından bir bölümünün aklında da, geriye dönerek topraklarına sahip çıkma fikri vardır. Nitekim son birkaç yıl içinde şehirde iş bulamayan ve borçlu durumda olan iki aile köye dönmüş ve köyde yaşamaya başlamışlardır. Ancak ne yazık ki, onlar da son 4 Mayıs Katliamında hayatlarını kaybetmişlerdir.

1983 olayından sonra Zankırt Köyü’nde kalan en geniş “üst-sülaleyi”, “A” sülalesi olarak adlandıralım. “A” sülalesinin soy ağacı Ek 1’de sunulmaktadır. Ek 1’den de görüleceği gibi “”A” “üst-sülalesi”, “B” ve “C” olarak iki sülaleye ayrılmışlardır. Bu iki sülale arasında evlenmeler olmakla birlikte, birbirleri arasında, rekabet veya örtülü husumet hali oluşmuştur. Ek 1’de sunulan, 1983 olayından sonra Zankırt Köyü’nde kalan “A” sülalesinin soy ağacından da görülebileceği gibi, iki kardeş “B” ve “C”nin yaşayan çocuk sayıları birbirlerinden önemli ölçüde farklıdır ve bu fark kuşaktan kuşağa geometrik olarak artmış ve “B”ler açısından önemli bir üstünlüğe neden olmuştur. Ekteki soy ağacının eksikliği yüzünden tam olarak görülememekle birlikte, olaydan önce, “B” sülalesinin toplam nüfusu 165-170 civarında, “C” sülalesinin toplam nüfusu ise 85-90 civarındadır. Nüfuslardaki bu farklılık, muhtarların “B” tarafından seçilmesi gibi birçok konuda kendini göstermektedir. Hemen belirtilmelidir ki, 4 Mayıs 2009 katliamında ölen 44 kişinin hepsi “B” sülalesindendir ve dolayısıyla olaydan sonra onların şu andaki nüfusu 121-125 düzeyine düşmüştür. Her ne kadar aynı soyadını taşısalar da “B” ve “C” iki ayrı sülaledir ve 4 Mayıs olayından sonra bu “ötekileştirme” daha da pekişmiştir. (Ayrıntılı bilgi için bu raporun 5.6. Dört Mayıs 2009 Katliam Olayının Olayın Anlatılış ve Yorumlanış Biçimleri ve Sosyolojik Açıklanma Denemesi bölümüne bakınız.)

5.1.3. 1994 Terör Olayı ve Altı Kişinin Öldürülmesi:

Bir sonraki bölümde anlatılacak “paramiliter” örgütlenme veya “koruculuk” sistemine geçiş ve “koruculuğun” Bilge Köyü’nün temel faaliyeti olarak süreklilik kazanmasının temelinde, 1994’te gerçekleşen “terör olayı” yatmaktadır. 4 Mayıs 2009’da gerçekleşen katliam olayının gerçekleştiği mekânda olmuş olan “terör olayında” 6 kişi öldürülmüştür. Öldürülenlerden beşi “B”’ler sülalesinden, birisi ise “C”ler sülalesindendir. On beş yıl önce gerçekleşen ve adına “küçük katliam” denilebilecek olayla bu yıl gerçekleşen “büyük katliam” arasında, konu hakkında konuşulan kişilerin hemen hepsi bir benzerliğe işaret etmektedir. Ayrıca, on beş yıl önceki olayı gerçekleştirenlerin çoğunun bulunup öldürüldüğü de belirtilmektedir.

5.1.4. Aşiret İlişkileri, Paramiliter Örgütlenme ve Koruculuk:

Antropolojik anlamda “aşiret”, birçok kabilenin bir araya gelmesi sonucu oluşan oldukça büyük bir sosyal topluluktur. Bilge Köyü’nde bu anlamda bir aşiret yapılanması hiçbir şekilde söz konusu değildir. Bu konuda konuşulan kişiler hangi aşiretten kopup bu köye yerleştiklerinden hiç söz etmemişlerdir. Bilge Köyü, aşiret örgütlenmesinin zıt ucunda olan çekirdek ailelerden oluşmuş olan bir köy de değildir. Bilge Köyü babalar ve onların evli oğullarını ve onların çocuklarını içine alan babasoylu sülalelerden oluşmaktadır. Bu sülaleler birleşip köydeki iki büyük sülaleyi meydana getirmektedir. Köye ilk gelen kardeşlerden birisinin adıyla anılan sülaleyi diğeri de diğer kardeşin adıyla anılan sülaleyi oluşturmuştur. Bu iki sülale de aynı soyadı taşıdığına göre, bu iki büyük sülale daha büyük bir sülalenin alt birimleridir. Muhtemelen, eğer köyde 1983 kan davası olup

7

Page 8: Bilge Köy Araştırması

diğer sülaleler göç etmeseydi ve 1994 “terör olayı” olmayıp köyden göç eden A üst sülalesinden aileler köye dönmeseydi ve “koruculuk” yapmaya başlamasalardı, bu köy de çoğunluğu çekirdek ailelerden oluşmuş bir köy olacaktı. Kısacası, 1983’deki kan davası sonucunda köydeki diğer aile ve sülalelerin göç etmesi ve 1994’deki “terör olayı” sonucunda köyde “koruculuğun” başlaması, köydeki sülale örgütlenmesini güçlendirmiştir.

Etnik veya ideolojik-siyasal çatışma durumlarında devletin silahlı güvenlik güçlerine paralel bir “paramiliter” silahlı güç oluşturulmaktadır. Bilindiği gibi devlet silahlı güç kullanma tekeli olan bir örgütlenmedir. Paramiliter örgütlenme ile devlet bu yetkisini ve tekelini, sivil bir güçle paylaşmaktadır. Nitekim Bilge Köyü’ndeki “korucular” hem gündüz hem gece karakolda nöbet tutmakta, “operasyonlara” birlikte gitmekteydiler. 1994 “terör olayı” ve sürmekte olan etnik çatışma “koruculuk sistemini” meşrulaştırmış ve sürekli hale getirmiştir. Bir köyün “Koruculuk” sistemine dahil olması demek, herkesin köyde silahlarla dolaşması demektir. Silahlı çatışma olasılığı her an mevcuttur. Ayrıca, bazı Bilge köylülerinin, diğer ekonomik faaliyetlerinin yanında “koruculuk” yapmaktan aldıkları maaşlarla geçinir hale gelmiş olmaları da açıktır.

5.2. Köyün Sosyo- Ekonomik Yapısı ve Çevre Köylerle Karşılaştırılması:

Köyün tarihiyle ilgili bilinenler anlatılırken bir yandan da köyün sosyo-ekonomik yapısı ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak bu yapıyı biraz daha ayrıntılandırmak üzere toprak dağılımı dahil, köydeki diğer ekonomik faaliyetlerin de ortaya konması gerekmektedir.

5.2.1. Toprak Dağılımı:

GAP bölgesinde yapılan sosyolojik araştırmalarda ortaya çıkan önemli bulgulardan birisi, bu bölgedeki toprak dağılımının eşitsizliğinin oldukça yaygın olmasıdır (Akşit, Akçay, Atauz, Hessling, ve Coşkun, 1993; Akşit, Ayata, Mutlu, Nalbantoğlu, Akçay, Şen, 1994; Akşit, Mutlu, Nalbantoğlu, Akçay, Şen, 1996; Keyder, 1983b; Keyder, 1993). Bu konu daha önce de vurgulanmış ve Mardin ilindeki eşitsizliğin Gini katsayısı ile gösterildiğinde, bu katsayının 0:70 düzeyinde olduğu belirtilmiştir (s. 3, Köymen ve Öztürkcan, 1997 ve 1999). Ancak Bilge Köyü’nde ve çevre köylerde Mardin’e bağlı ova köylerinin tersine, büyük toprak sahipliği yoktur. Bu köyler Mazıdağı ilçesinin dağlık ve ormanlık bölgelerinde yerleşmiş durumdadırlar ve küçük toprak sahipliği yaygındır.

Çevre köylerden toprak bakımından en şanssız yer Yüce Köyü gibi görünmektedir, çünkü köy, taşlık ve kayalık bir dağ silsilesin tepesine kurulmuştur. En şanslı köy ise, Bilge Köyü gibi görünmektedir, çünkü vadide kurulmuştur ve köyün olduğu yerden çok büyük olmayan bir çay ortaya çıkmakta ve köyün tarlaları boyunca akmaktadır. Çankaya Köyü, orman köyü olarak şanslı addedilebilir. Burası tamamen ormanlık bir arazide olduğu için o köye geri dönen köylüler orman dikimi ve bakımı ile uğraşmaktadırlar. Atlıca Köyü, Bilge Köyü’nün içinde bulunduğu vadinin dağlık bölgesinde kurulmuştur, Yüce Köyü kadar şansız olmamakla birlikte toprak ve su bakımından çok da zengin kaynaklara sahip değildir.

Çevre köylerin hepsinden son bir-iki yıl içinde tapu-kadastro geçmiş ve topraklar ve arsalar tapulandırılmıştır. Ancak, Bilge Köyü’nden tapu-kadastro işlemleri yapılamamıştır. 1983’deki kan davası dolayısıyla köyü terk eden hanelerin toprakları ile

8

Page 9: Bilge Köy Araştırması

ilgili anlaşmazlık, husumet ve gerilim olduğu için köydeki topraklar tapulandırılamamıştır. Bu durumda Bilge Köyü’ndeki toprak mülkiyeti durumu tam olarak ortaya çıkmamıştır. Son 25 yıldır devam eden toprak mülkiyeti anlaşmazlığı durumu, gerilim kaynağı olmaya devam edecek gibi görünmektedir. Kan davası bölümünde de anlatıldığı gibi, köyden göç edenlerin toprakları konusunda birçok anlaşmazlık bulunmaktadır.

5.2.2. Balık Çiftlikçiliği ve Su Kaynağına Sahip Olma Durumu:

Daha önce de değinildiği gibi Bilge Köyü su bakımından zengindir. Köyün kurulduğu vadinin üst tarafında “Kırk Çeşme” vardır. Şu anda köyün bulunduğu yer ile ilköğretim okulunun bulunduğu eski köy arasında diğer bir su kaynağı bulunmaktadır ve bu suyun aktığı yönde dört balık çiftliği kurulmuştur. Suyun çıktığı yerden başlayarak üç balık çiftliği “B” sülalesinden ailelere aittir. Dördüncü balık çiftliği ise “C” sülalesinden ailelere aittir. Son yıllarda, bu çiftliklerde alabalık üretilmesi için örgütlenilmiş; basit tesisler kurulmuş ve yetiştirilen balıklar satılmaya başlanmıştır. Balık çiftliklerinin olduğu yerler yeşillik ve ağaçlık olduğu için giderek açık hava lokantasına dönüşen çiftliklere balık yemeye gelenlerin olduğu söylenmektedir. “4 Mayıs Olayı”ndan sonra balık çiftliği örgütlenmesinin ve tesislerin, dağılmış durumda olduğu görülmektedir.

5.2.3. Kavakçılık, Bağcılık ve Meyvecilik

Bir önceki bölümde anlatılan balık çiftliklerinin üzerinde kurulduğu dere boyundaki tarlaların çoğuna binlerce kavak dikilmiştir. Hatta balık çiftliklerinin olduğu yerlerin etrafı da kavaklıklarla çevrilmiştir. Yukarıda anılan bir orman köyü olan Çankaya’dan faklı olarak, Bilge Köyü’nde kavakçılık yapılıp kavak tomruğu satılmaktadır ve kavakçılık çok önemli gelir kaynaklarından birisi gibi görünmektedir. Kavakçılığa ek olarak üzüm bağları ve badem ağaçları da bulunmaktadır.

5.2.4. Kamyonculuk ve Taşımacılık

1970’lerin ikinci yarısından başlayarak Bilge Köyü’nde diğer ekonomik faaliyetlere ek olarak kamyonculuk ve taşımacılık da gelişmiştir. Katliam olayı öncesinde Bilge Köyü’nde 6 kamyon bulunmaktaydı. Bu kamyonlardan dördü “B” sülalesine, ikisi “C” sülalesine aitti. “4 Mayıs Olayı”ndan bu yana bu kamyonlardan “B” sülalesinden ailelere ait olanlar kullanılamadan köyün kenarında park edilmiş olarak durmaktadır.

5.2.5. BOTAŞ Petrol Boru Hattı

Köyden bir BOTAŞ Petrol Boru Hattı geçmektedir. Bu boru hattından kaçak olarak sağlanan petrolün de köydeki paylaşılamayan “gelir kaynaklarından” birisi olduğu iddiası, hem yerel söylemlerde vardır hem de medyada yer almıştır. Bu konunun araştırılarak açıklığa kavuşturulması yönünde bir dilek, bölgede bulunan bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının kadın üyelerinden oluşan bir ekip tarafından da dile getirilmiştir (Salihlioğlu ve arkadaşları, 2009).

5.2.6. Bilge Köyünün Köy Tipolojisindeki Yeri

1980’lerin başında yaptığımız araştırmalar dayanarak Türkiye’deki köylerin dönüşümlerinin bir tipolojisini geliştirmeye çalışmış ve dört köy tipi ortaya koymuştuk.

9

Page 10: Bilge Köy Araştırması

Büyük toprak sahipliği ile başlayıp kapitalist çiftliğe dönüşen köyler birinci tipi oluşturuyordu ve Türkiye’de bu köylerin sayısı çok azdı. Orta topraklı küçük kapitalistlerden oluşan köy ikinci tip içinde yer alıyorlar. Ekonomik faaliyetlerini çeşitlendirerek ayakta kalmaya çalışan köyler üçüncü tipi oluşturuyorlar. Nüfusunu gittikçe kaybeden ve terk edilmeye doğru giden köyler de dördüncü tipi oluşturuyorlar (Akşit, 1985, 1993; Keyder, 1983b; Keyder, 1993). Bilge köyü ve çevresindeki köyler üçüncü ve dördüncü tip köyler grubuna girmektedirler. Bilge köyü üçüncü tip köy için yani ekonomik faaliyetlerini çeşitlendiren köy için oldukça iyi bir örnektir. Çevre köyler bir dönem dördüncü tip olan “terk edilmiş” veya beşinci bir köy tipi olarak düşünülebilecek olan “boşaltılmış” köyler grubuna girmişler, daha sonra yenden canlanmış ve varlıklarını sürdürmeye başlamışlardır. Bilge Köyü “paramiliter korucu” köyü “ seçeneğine girerek “boşaltılmış” köy olma durumunda kalmamıştır.

5.3. Köydeki Siyasal Yapı, Muhtarlık, Akrabalık İlişkileri ve İktidar Mücadelesi

Bilge Köyü’ndeki siyasal yapıyı ulusal düzeydeki partilere verilen oylar bağlamında ve çevredeki bazı köylerle karşılaştırarak ortaya koyduktan sonra köydeki yerel iktidar mücadelesi anlaşılmaya çalışılacaktır:

5.3.1. Ulusal Düzeydeki Partilere Oy Dağılımları

Aşağıdaki iki tablo 2007 Milletvekili ve 2009 İl Genel Meclisi seçimlerindeki oy dağılımını ortaya koymaktadır (http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html).

Tablo 1. 2007 Milletvekili Seçimi Oy Dağılımları

Köyler AKP DTP (Bağımsızlar)

SP CHP MHP DP ANAP BTP Toplam

Bilge n %

5969.4

11.2

11.2

0-

67.1

1821.1

0-

0-

85100.0

Atlıca n %

6054.6

4944.5

0-

0-

0-

10.9

0-

0-

110100.0

Çankaya n %

1885.7

314.3

0-

0-

0-

0-

0-

0-

21100.0

Özlüce n %

4432.4

9166.9

0-

0-

10.7

0-

0-

0-

136100.0

Tablo 1’den de görüldüğü gibi 2007 Milletvekili seçimlerinde Bilge Köyü’nün oylarını daha çok AKP (%69.4) almış ancak DP (%21.1) ve MHP (%7.1) ye de diğer köylerde olmayan düzeyde oy çıkmıştır. Diğer köylerden en önemli farklılık, bu köyde bağımsız adaylarla seçime giren DTP’ye sadece bir oyun verilmiş olmasıdır. Bu oyun kimin oyu olduğu yönünde iki taraf da karşı tarafı işaret etmektedir.

10

Page 11: Bilge Köy Araştırması

Tablo 2. 2009 İl Genel Meclisi Seçimi Oy Dağılımları

Köyler AKP DTP SP CHP MHP DP ANAP BTP Toplam

Bilge n %

6495.5

0-

0-

23.0

0-

0-

0-

11.5

67100.0

Atlıca n %

3521.1

12273.5

74.2

0-

10.6

0-

10.6

0-

166100.0

Çankaya n %

1756.7

1343.3

0-

0-

0-

0-

0-

00

30100.0

Özlüce n %

159.0

14989.8

0-

10.6

00

0-

10.6

0-

166100.0

Tablo 2’den de görüldüğü gibi 2009 İl Genel Meclisi seçimlerinde Bilge köylülerinin oyları neredeyse bütünüyle (%95.5) AK Parti’ye verilmiştir. Sadece iki oy CHP’ye (%3) çıkmıştır. Çevre köylerde ise oyların büyük çoğunluğu DTP’ye, geri kalanı ise AK Parti’ye verilmiştir. Çankaya Köyü’nde ise oyların çoğunluğu AKP’ye geri kalanı DTP’ye çıkmıştır.

2007 Milletvekili ve 2009 İl Genel Meclisi seçimlerindeki oy dağılımlarına bakıldığında Bilge Köyü, daha muhafazakâr ve devlet yanlısı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konularda Bilge Köyü’ne en yakın köy Çankaya Köyü gibi gözükmektedir. Bilge Köyü “korucu” olarak, Çankaya Köyü ise ormancı olarak devlete çok iş yapmaktadırlar.

5.3.2. Yerel Düzeydeki Siyasal İlişkiler: Muhtarlık, Akrabalık İlişkileri ve İktidar Mücadelesi

1983 yılındaki “Kan Davası” olayına kadar muhtarlık görevinin, “A” sülalesinin dışındaki aileler tarafından yerine getirildiği; 1980’lerin ikinci yarısından itibaren muhtar “A”lar sülalesinden ve onların içinde de “B” sülalesinden olan erkekler arasından seçildiği belirtilmektedir. Birinci azalığın da “C”lerden seçildiği söylenmektedir. Kimi zaman “B” sülalesinden kimin muhtar olacağının da tartışma konusu olabildiği ancak sonunda bir isim üzerinde anlaşılabildiği vurgulanmaktadır. Muhtarın “B” veya “C” sülalesinden mi olacağı, akrabalık ve sülale ilişkilerine ve sülale ve alt-sülalelerde oy verecek kaç kişinin olduğuna göre belirlenmektedir. Herkes, hangi sülalenin kaç kişi olduğunu çok iyi bildiğinden, bu konu hesap yapmayı gerektirmemektedir. Yerel siyasal alandaki iktidar mücadelesi, çekirdek aile sistemi ve bireyselleşmeye geçilmediği durumlarda akrabalık ve sülale ilişkileri ve sayılarına göre kararlaştırılmaktadır. Her iki sülalede, kendi içinde amcaoğlu-amcakızı veya teyze oğlu-teyzekızı şeklinde evlenmeler oluyor. Ancak iki sülalenin birbirinde kız alıp verdiği de söz konusu oluyor. Nitekim “4 Mayıs olayı”ndan sonra şu anda iki aile tamamen bölünmüş durumdadır. Bir ailede oğlan çocuğu, babayla gitmiş durumdayken; öte tarafta da kocası diğer tarafta kalan hamile bir kadın bulunmaktadır ve çocuk doğduktan sonra kadın tarafında olacaktır. Sanık durumunda olan erkeklerden altısı, dayılarını ve teyzelerini ve onların çocuklarını öldürmüş olmaktan yargılanmaktadır.

11

Page 12: Bilge Köy Araştırması

5.4. Köydeki Din ve Eğitim Kurumları: Öğretmen ve İmam

5.4.1. Köydeki Dini Yapı ve İmam

Bütün çevre köyler gibi Bilge Köyü de oldukça dindar bir köydür. Köyün yaşlıları eski köydeki camide namaz kılmaktadırlar. Camiye ek olarak Bilge Köyü’ne gitmek için ana yoldan ayrıldıktan hemen sonra solda “Sultan Şeyhmuz Türbesi” bulunmaktadır. “Ziyaret” diye söz edilen bu türbe, Bilge Köyü gibi, civar köyler için de çok önemlidir. Bu türbenin etrafında “adak kurban”ları kesilmekte; türbede dua edildikten sonra “piknik” yapılmaktadır. Bilge Köyü’nün üst kısmında da “Kırk Çeşmeler” bulunmaktadır. Burada, Sultan Şeyhmuz ve kırk arkadaşı, Cuma namazı kılmak istediklerinde, bu çeşmelerin mucizevî bir şekilde yerden çıktığı rivayet edilmektedir. Ayrıca burada türbemsi bir bina bulunmaktadır. Tutuklu sanıklardan birisinin de buraya gelenlerle ilgilendiği ve burasının işletmeciliğini yaptığı vurgulanmaktadır.

Caminin öldürülen imamının, köylülerle ve öğretmenle iletişimde başarılı, genç, dinamik bir din görevlisi olduğu her iki taraf tarafından da belirtilmektedir. Görevine paralel olarak açık öğretim “Kamu Yönetimi Programı”na devam ettiği ve bitirdiği söylenmektedir. Yakında, başka bir kamu görevine geçmeyi bekleyen imam, köyde Kürtçe öğrenerek köylülerle iletişimini arttırmıştır. Aktarılan bilgilere ve uygulamalarına göre açık fikirli olduğu belirtilmektedir. Bunun en somut örneği, ilköğretimi bitirerek liseye gitmek isteyen bir kız öğrencinin babasını ikna ederek onun liseye gitmesini sağlaması gösterilmektedir.

Her iki sülale de, kendilerinin imamla çok iyi ilişkiler içinde olduğunu, öteki sülalenin ise imama hiç iyi davranmadıklarını söylemektedirler. Hatta imamın yaşadığı lojmanda kalıp kalmamasının bile bir tartışma konusu olduğundan söz edilmektedir. Hangi tarafın imama daha iyi davrandığı hakkında farklı ifadeler bulunmaktadır. İmamın “4 Mayıs Katliamı” sırasında namaz kıldırırken öldürülmesi ve on gün sonra tayini çıktığı başka bir yere gidiyor olması da ilginç olduğu kadar trajik bir durumdur.

5.4.2. Köydeki Eğitim Kurumu ve Öğretmenler

Bilge Köyü, ilköğretimin birinci kademesi olan 1.-5. sınıfların eğitim gördüğü bir okula sahiptir. İkinci kademe öğrencileri, taşımalı eğitimle, komşu köy durumunda olan Sultan Köyü’ne gitmektedirler. Bilge İlköğretim Okulu, Cami gibi köyün eski yerleşim bölgesinde olup köyün merkezine 300-400 metre uzaklıktadır. Öğretmen lojmanı, okul binasının hemen yakınında bulmaktadır.

Olay öncesinde okulda sınıf öğretmeni olarak iki öğretmenin görev yapmakta olduğu anlatılmıştır. Bunlardan erkek olan öğretmen Erzincan Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği mezunudur. Kadın olan öğretmen ise Tekirdağ doğumlu ve Kastamonu Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği mezunudur.

Köye dört yıl önce gelen kadın öğretmenin, ilk iki yıl muhtarın evinde kaldığı, daha sonra köyde müstakil bir eve taşındığı; Kürtçe bilmediğinden, köylü kadınlarla daha kısıtlı bir iletişim kurduğu, ancak köylülerle diyalogunun oldukça iyi düzeyde olduğu belirtilmektedir. Boş zamanlarlında öğrencilere derslerinde yardımcı olması, Muhtar ve

12

Page 13: Bilge Köy Araştırması

köyün öteki ileri gelenleriyle diyalogu nedeniyle köyde sevilmektedir. Şubat ayı içinde, köy yakınındaki Seyhan Jandarma Karakolunda görevli, bir uzman çavuş ile nişanlandığı ve olaydan bir ay önce de nikâhları yapılmış olduğu, ancak henüz düğün yapılmamış olduğu söylenmektedir. Ayağındaki rahatsızlığı nedeniyle, 30 Nisan 2009 günü Mazıdağı Devlet Hastanesi'nden 10 gün süre ile rapor almış olup ardından, rapor Mazıdağı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Mazıdağı Kaymakamlığının onayı ile sıhhi izne çevrilmiştir. Erkek öğretmen de dört yıldır aynı köyde görev yapmaktadır. Kürtçe bildiğinden, kadın öğretmene göre köylülerle daha yakın bir iletişim içinde olduğu ve yaşları yakın olduğundan köy imamı ile de iletişiminin iyi olduğu, hemen her akşam imam ve köylü gençlerle birlikte vakit geçirdikleri belirtilmektedir. Öğretmenle imamın iyi diyalog içinde olmaları, eğitim-din kurumları arasında bir uyumu da beraberinde getirmiş gibi gözükmektedir. Köylüler, “öğretmen çocukların, imam yetişkinlerin eğitiminden sorumlu” anlayışını benimsemektedirler. Gerçekte köydeki uygulama da bu yönde görülmektedir.

Köyde olan öğretmenden alınan bilgiye göre, köyde tüm ulusal bayramlar kutlanmaktadır. Çocuklar okula başladıklarında Türkçeyi konuşamamakta, fakat dinlediklerini kısmen anlayabilmektedirler. Öğretmen, Türkçeyi daha hızlı öğrenmelerini sağlamak üzere, ders sırasında yalnızca Türkçe konuşulmasını özendirmektedir. Öğrenciler, ilk yılın sonlarına doğru, Türkçe konuşabilecek düzeye gelmektedirler.

Edinilen bilgiye göre, öğrenciler arasında öğrenme güçlüğü çekenlerin oranı oldukça yüksektir. Bu durum köyde akraba evliliğinin çok yaygın olması ile ilişkili görünmektedir. 1983’deki kan davası olayından sonra diğer ailelerin köyden ayrılmasıyla köy, yalnızca “A” sülalesine kalmıştır. Dolayısıyla, kaçınılmaz bir durum olan akraba evliliği, köy için potansiyel bir eğitim sorunu olmayı artarak sürdürme eğilimindedir.

5.5. Ataerkillik ve Toplumsal Cinsiyet: Kan Davası, Namus Cinayeti

Bilindiği gibi Türkiye’deki toplulukların hemen hemen hepsinde toplumsal cinsiyet düzeni ataerkildir. Yani özel alandaki ve kamusal alandaki kadınlar üzerindeki erkek hâkimiyeti çok yaygındır. Bilge Köyü’nde de babasoyluluk ve ataerkillik hakim kurumlardır. Ancak yine de bu alanda bazı gelişmeler olmuş gibi görünmektedir. Kız çocukların okutulduğu belirtilmektedir. Kadınların okuma yazma bilmeyenlerine köydeki kadın öğretmen okuma-yazma öğretmiştir. “Başlık parası” verilmemektedir: Görüştüğümüz kişilerden birisi söyle demiştir: “Başlık parası alınmaz. 25 yıldır o adet kalktı. Her iki taraf da, evlenenlere eşya alır.” “Görücü usulü” ve “berdel usulü” evlenmeler de yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Şu tür cümleler oldukça yaygındır: “Bizde berdel usulü yoktur. Olsa da, dördünün de rızası alınır.” “Kız verilirken, kızın tercihi öğrenilir.” “Biz kızlara çok değer veririz.” “Bizim köyde kızlar hep okur. 8 yıllık ilköğretim, sonra da Kuranı Kerimi öğrenirler.” “Burada okuma yazma bilmeyen kadın yok. Bilmeyenler de, kadın öğretmenin açtığı okuma yazma kursunda öğrendiler.”

Ama yine de ataerkilliğin ve babasoyluluğun hakim olması dolayısıyla şöyle bir cümle de kurulabilmektedir: “Kızı amca oğlu almazsa başkasına gider, bizde.” Bilge Köyü’nde ve

13

Page 14: Bilge Köy Araştırması

çevre köylerde iki eşlilik yaygın olmamakla birlikte, Bilge Köyü’ndeki C sülalesinden iki erkeğin iki eşli olduğu söylenmektedir.

“4 Mayıs Katliam Olayı” ile ilgili olarak bazı rivayetleler mevcuttur. Bir kadının kan davalısı olunan bir aileye gelin verilmesi, namus cinayeti gibi söylentiler var. Ancak bunların katliam nedeni olamayacağı, öyle bir durumda kişilere yönelik öldürme olaylarının olması gerektiği de hemen arkasından vurgulanmaktadır.

5.6. Dört Mayıs 2009 Katliam Olayının Olayın Anlatılış ve Yorumlanış Biçimleri ve Sosyolojik Açıklanma Denemesi

Bu olayı yerel kültür bağlamında açıklamaya çalışanlar, “bu kan davası olamaz, çünkü kan davasında çocuklar ve kadınlar öldürülmez.” demektedirler. Aynı şekilde “bu namus cinayeti olamaz, çünkü namus cinayetinde, (sadece) namusu ihlal eden kişiler öldürülür” demektedirler. 1994’teki “terör olayı”nın gizemliliğine atıfta bulunup “bu ona benziyor” diyenler olmuştur. Köyde bilgi alınan kişilerin yerel kültür bağlamında açıklamaları da şu yönde olmaktadır: “Aramızda hiç bir şey yoktu, birbirimizle gündüzleri konuşuyorduk. Birlikte koruculuk yapıyorduk. Yemek yiyorduk. OKEY oynuyorduk. Geceleri pek gelip gitme yoktu ama gündüzleri aramızda hiçbir şey yoktu. Bu ne kan davası, ne namus cinayeti. Bu olsa olsa husumettir.” Sosyolojik, psikolojik ve kültürel olarak açıklanması gereken şey “Husumet”. Nedir “husumet”? Husumet’in sözlüklerdeki karşılığı “düşmanlık” veya “antagonizma”1.

Bu noktada birisi sosyoloji kuramlarından, diğeri siyaset bilim kuramlarından iki kurama atıf yapmak gerekmektedir. Sosyolojiden atıf yapılması gereken kuram Coser’ın Simmel’den alarak geliştirdiği kuram: “Çatışma kuramı” ve onun bir önermesi: Bu kuram çatışmanın birbirine yakın olanlar arasında çıktığında daha şiddetli olacağını söyler (Coser, 1956). Diğeri ise siyaset kavramının tanımlanması bağlamında Schmitt tarafından geliştirilen kuramdır: Bu kuram siyasetin “dostlar” ve “düşmanlar” arasında yapıldığını antagonizma içerdiğini söyler (Schmitt, 1995). Akrabalık ve dostluk nerede biter düşmanlık nerede başlar, bu açıklanmaya çalışılan olaydan olaya değişir. Bilge Köyü çalışmaları sırasında akla gelen bir başka kavram da “ötekileştirme”2 olmuştur. Çünkü her iki grupta da, diğerlerinden farklı olma ve ötekilerce tehdit altında olma üzerinden kurulan kimlik anlayışının egemen olduğu gözlemlenmiştir. Toplumsal ilişkiler içinde oluşan ‘biz’ ve onun karşısında olumsuzluklarla yüklü olarak var edilen ‘öteki’, sosyal ve psikolojik önyargıları keskinleştirdiği gibi, bu durum davranışlara ve uygulamalara da kaçınılmaz olarak yansımaktadır (Zuckermann 2006).

Raporun başında sözünü ettiğimiz sosyal alanlar kuramına (Layder, 2005: 318) yeniden dönülecek olduğunda şunlar söylenebilir: Olaya makro düzeyde katkıda bulunan maddi kaynaklar çerçevesinde Türkiye’de kapitalizmin “gelişmişlik” düzeyi maddi zenginliği ve bu konudaki mal-mülk kavgasını keskinleştirmiştir. Nitekim veri toplama evresinde civar köylerden birisinde “kız meselesi olamaz bu, mal davasıdır.” denmiştir. Toprak mülkiyeti ve tapu-kadastronun köye girememesi konusundaki ihtilaf maddi kaynaklarla ilgilidir. 1 Antogonizma: Düşmanlık.2 Ötekileştirme: Bu kavram Sosyal Bilimlerde, toplumlar ve grupların, kendilerinden aşağıda görmek istedikleri ya da kendi toplumlarına uymadıklarını düşündükleri “diğerleri”ni, grup dışı bırakma süreçlerini anlatmak üzere kullanılmaktadır (Wikipedia). Buradaki önemli nokta, kişinin ötekileştirmeyi yaparken belli bir mantık silsilesi içinde değil, alışkanlıklar ve öğretiler doğrultusunda karar veriyor olmasıdır.

14

Page 15: Bilge Köy Araştırması

Balık çiftlikleri, kavakçılık gibi konulardaki eşitsizlikler de husumete katkıda bulunmuş olabilir. Din, töre, yerel inanç, değer, norm ve kuralların katkısı da önemlidir. Bilge Köyünde ve civar köylerde din önemli bir kurumdur ve bilge köyünün her iki tarafında da türbe veya ziyaret yeri vardır. Ancak, bu kutsal mekânların ve dini değerlerin böyle bir katliamı önleyemediği görülmektedir.

Diğer kültürel yapı aşiret, sülale ve aile değerleriyle ilgilidir. Her ne kadar dağılmış bir aşiretten gelmiş olsalar da bu köyde ve civar köylerde babasoylu bir “sülalecilik” önemli bir kültürel değerdir. Bu ataerkillikle de birleşerek erkek çocuk sahipliğini ve nüfusun fazlalığının öne çıkmasına neden olmuş olabilir. Nitekim, çok etkin olduğu düşünülebilecek olan sosyal ortam, baba tarafından belirlenen sülaleler ve onların rekabeti veya husumeti üzerine kurulmuştur. Bu muhtarlık seçimleri bağlamında daha da belirginleşmiş ve öne çıkmıştır. 1983’deki kan davası ve 1994’deki “terör olayı” ve paramiliter bir faaliyet içinde olmak, yani “koruculuk” köydeki erkek ve kadınların psiko- biyografilerini ölüm ve öldürme değerlerini öne çıkaracak şekilde oluşmuştur. “4 Mayıs Olayı”ından önceki dönemde köyde kadınlar ve çocuklar dahil herkesin elinde silah olduğu söylenmektedir. Öte yandan zenginlik bakımından “her iki tarafın da birbirinden geri kalır tarafı yoktu”, “paylaşamadıkları ne vardı, bilmem, buralarda hiç araba yokken, onlarda vardı.” “olsa olsa bu köyü bütünüyle ele geçirmek için yapılmıştır” şeklinde söylemler de, köydeki ve civar köylerdeki konuşmalar sırasında ortaya çıkmıştır.

Katliamın gerçekleştirildiği nişan töreni birçok etkenin kesiştiği bir toplumsal ortamdır. Eski muhtarın kızı ile Diyarbakır’da oturan bir ailenin oğlu nişanlanmaktadır. Diyarbakır’da oturan aile eski muhtarın kuzeni olan bir kadınla 1983 kan davası olayından önce Bilge köyünde oturan Arı ailesinden bir erkeğin evlenmesi ile oluşmuştur. Ayrıca, Damat adayının annesi ile gelin adayının annesi kardeştirler. Birbirini seven ve yakında nişanlanacak olan Arı ailesinin kızı ile eski muhtarın oğlu da nişan törenindedir. “Berdel” yapılmış olmasın diye çifte nişan yapılmamış olduğu belirtilmektedir. Nişan töreninde daha önce köyü terketmiş ve iki yıl kadar önce köye dönmüş olan başka bir aile de nişan törenindedir. Katliam, erkeklerin yatsı namazına kılmakta olduğu bir zamanda, yani akşam saatlerinde ve katledilenlerin hiç birisinin elinde silah olmadığı bir zamanda gerçekleştirilmiştir. Nişan töreninde sanık olarak tutuklu bulunanların ailelerinden hiç kimse bu törende bulunmamışlardır. Kendisinin üzerine taranıp ölmüş bir başkası düştüğü için öldürülmemiş olan yaralı bir kişi ve diğer tanıklar, ilk başta bunun bir “terör olayı” olduğunu düşünmüşler ve bu şekilde ifade etmişlerse de, daha sonra bunun sülaleler arası çatışma sonucu olduğunu söylemişler ve kişi isimleri vermişlerdir.

5.7. Köydeki Psikolojik Yapı ve Katliam Sonrası Duygusal Durum

Her iki taraf da, doğal olarak çok ciddi bir keder içindedir. Bir ay geçmesine karşın hala şaşkınlığın sürdüğü söylenebilir.

Her ne kadar köyde kalanlar olayın bilincinde olup, dışarıdan insanlar gibi olayları anlatabiliyorlarsa da, bu davranış biçimi şok şeklindeki derin travmalarda görülen “apati”3 halidir. Olayı yaşamış olan her bir ferdin üzerinde zaman içinde geriye dönüşlerin, kâbusların patlak vermesi beklenmektedir. Bu kişilerin şu anda sanki

3 Apati: Duygu yitimi.

15

Page 16: Bilge Köy Araştırması

normalmiş gibi görünen davranışları, zaman içinde kılık değiştirerek psikosomatik olarak sağlıklarına yansıyabilecektir.

Şu anda hem Bilge Köyünde ve hem de Mazı dağındaki Fosfat tesislerinde bulunan insanlar, keder, geleceklerinin ne olacağı konusunda belirsizlik, savunma gereği, yakınlarını koruma gibi karmaşık duygular içinde olup mantıklı davranıştan öte tepkisel bir davranış içindeler. Bu ruh hali içinde suçluyorlar, yargılıyorlar ve umutsuz durumdalar.

İki taraftaki sülalelerde, “ötekileştir”menin daha da derin bir hal alması da beklenebilecek durumlardan biridir ve sonuçlarını düşünmek bile ürkütücüdür.

5.8. Öksüz ve Yetim Kalan Çocukların Durumu

Geride kalan akrabalar, öksüz ve yetim kalan çocukların yetimhaneye ya da başka ailelere verilmesine şiddetle karşı çıkmakta; kendileri çocukların bakımlarını üstleneceklerini belirtmektedirler. Bu elbette saygıdeğer bir davranıştır; ne var ki köyde çocuklara bakacak akraba olarak sağ kalan dört yaşlı kadın ve birkaç genç kadın bulunmaktadır ve bunlardan da yetim ve öksüz kalmış 67 çocuğa bakması beklenmektedir. Akraba da olsalar, bu çocuklara ne denli yeterli ve bilinçli özen gösterebilecekleri, gerçekçi biçimde değerlendirilmelidir. Köydeki yetişkinlerin öksüz ve yetim çocukları yetiştirme konusundaki eğitimleri ve deneyimleri çok fazla değildir. Bu koşullar altında, anılan bu çocukların, sosyal, ruhsal ve fiziksel açılardan sağlıklı büyütülmeleri oldukça zor görünmektedir.

Ancak, bu konuda karar verecek olan çocukların çok yakın akrabalarıdır. Eğer herhangi bir ihmal veya kötü uygulama yoksa yakın akrabaların rızası olmadan herhangi bir uygulama yapılması doğru olmayacaktır.

5.9. Medya’nın Olaya Yaklaşımı ve Medya Etiği

Her iki taraf da, olayın medya tarafından sunuluş biçiminden rahatsızdır ve medyanın gerçeği yansıtmadığını söylemektedirler. Medyanın köyde bulunduğu süreç içinde, gerçeği yansıtmaktan daha çok kendi senaryolarına uygun haber yaptıklarının ve görüntü çekip basında yansıttıklarının altını çizmektedirler.

6. Sonuçlar

Bilge Köyü’ndeki “4 Mayıs Katliam Olayı”nı çözmek bu çalışmanın, bu raporun işi değildir. Savcı iddianamesini hazırlamış, iddianame mahkeme tarafından kabul edilmiş ve yargılama süreci başlamıştır.

Bu raporda köyün ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal yapısı incelenmiş ve köydeki yapı ve pratikler ve bunlardaki değişmeler saptanmaya çalışılmıştır. Bilge Köyü’nü daha iyi anlayabilmek için çevre köylerde de gözlemler ve görüşmeler yapılmıştır. Köyler arasındaki benzerlik ve farklılıklar dikkate alınarak Bilge Köyü’nün daha iyi anlaşılacağı düşünülmüştür ve bu düşüncenin meyveleri de alınmıştır.

16

Page 17: Bilge Köy Araştırması

Mardin’deki köylerin çoğunluğu büyük topraklı köyler olmasına karşın Bilge Köyü ve çevresindeki köyler küçük topraklı köylerdir. Özellikle çevre köylerden çok göç olmuş bazı köyler “terör olayları” nedeni ile boşaltılmış ve son yıllarda köye dönüşlerle yeniden canlanmaya başlamışlardır.

1983’deki bir kan davası olayı nedeni ile Bilge Köyündeki birçok aile ve sülale köyden göç etmek durumunda kalmıştır. “A” sülalesi ise köyde kalmış, onların da bazıları iş buldukları zaman köyden ayrılıp başka şehirlerde çalışmaya başlamışlarıdır. Ancak 1994’deki “terör olayı”ndan sonra köyden ayrılanlar da geri dönmüş ve “korucu” olmuşlarıdır. Bilge köyünün diğer köylerden en büyük farkı devletin düzenli ordusunun yanında ve birlikte savunma yapmak üzere “paramiliter”liği veya “koruculuğu” seçmiş olmalarıdır. Bu çevre köylerden en önemli farktır. Bu, birçok konuda ve özellikle seçimlerdeki oy verme davranışlarında çok açık olarak görülmektedir.

Bilge Köyü’nün çevre köylerden diğer önemli bir farkı da tapu ve kadastro çalışmalarının bu köyde yapılamamış olmasıdır. Bunu nedeni “1983 kan davası olayı”ndan sonra köyü terk etmiş olan köylülerin topraklarının durumudur.

“1983 kan davası olayı” nedeni ile köyü terk eden ailelerden birisi bir iki yıl önce dönmüş, ancak bu aile üyelerinin tümü “4 Mayıs Katliamında” öldürülmüşlerdir. Katliamın engellediği nişan ve düğün gerçekleşmiş olsaydı, belki de bir aile daha dönmüş olacaktı.

Şimdi önemli konu “4 Mayıs Katliamından” sonra köyün, köydeki çocukların ne olacağıdır. Araştırmacıların bu konudaki düşünceleri bir sonraki “öneriler” bölümünde özetlenmektedir.

7.Öneriler

1. Bu çalışma, alanda daha uzun zaman kalınarak ve çeşitli niteliksel araştırma yöntemleri kullanılarak tekrarlanmalıdır. Görüşmeler, bilgi verenlerin, verdikleri bilginin kötüye kullanılmayacağından emin oldukları, kendilerini daha çok güvende hissedecekleri ortamlarda yapılmalıdır. Bu güven ortamlarının oluşturulması da, zaman almaktadır.

2. Sosyolojik ve psikolojik araştırmaların yanı sıra antropolojik araştırma yapılması da bölgede zaman zaman patlak veren bu ve buna benzer olaylara ışık tutabilecektir. Ayrıca, bu araştırmaların ışığında geliştirilebilecek farkındalık yaratma ve davranış değiştirmeye yönelik programlarla olumlu sonuçlar alınabileceği de göz önüne alınmalıdır.

3. Bu travmatik olayın üzerinden bir ay gibi kısa bir zaman geçmiştir. İnsanlar henüz apati halindedirler. Bir süre sonra derin yaraların başka kan davalarına dönüşmek üzere şekillenmemesi için özel eğitim paketleri uygulanmalıdır.

4. Bu olay sonunda öksüz ve yetim kalan çocuklarla ilgili, akrabalarca benimsenebilecek, uygulanabilir ve uzun erimli çözümlere yönelik önlemler alınmalıdır.

17

Page 18: Bilge Köy Araştırması

a. Köyde, bu çocuklara özel özen gösterilebilecek bir merkezin kurulması düşünülmelidir. Çocukların ebeveynlerini kaybetmelerinin travmatik etkisi, büyük bir olasılıkla, sorunlu bir kişilik yapısının gelişmesine neden olacaktır. Bu gerçekten hareketle çok dikkatli kararlar alınması gerekmektedir.

b. Bir seçenek, köydekilerin de savundukları gibi, devlet organlarının ve özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun desteği ile çocukların köyde büyütülmeleri ve eğitilmeleri olabilir.

c. İkinci bir seçenek, altı yaşından küçük çocukların dağıtılmadan birlikte şehirde bir yuvaya ve altı yaşından büyük olanların ise, yatılı bir okula alınmaları ve içinde bulundukları durum dikkate alınarak bakım ve eğitimlerinin yürütülmesidir. Bu seçenekte köydeki yakınlarının çocukları ziyaret etmeleri ve çocukların sık aralıklarla köye gidip akrabaları ile beraber olmaları sağlanabilir. Bu durum onların yabancılaşma duygusunu yaşamalarını azaltabilir. Bizim izlenimimiz köydekilerin çocukların köyde eğitilmelerinden yana oldukları yönündedir.

d. Bu konuda karar verecek olan çocukların çok yakın akrabalarıdır. Eğer akrabalar arasında herhangi bir ihmal ya da kötü davranış yoksa yakın akrabaların rızası olmadan herhangi bir uygulama yapılması doğru olmayacaktır. İkinci seçeneği destekleyen en önemli argüman çocukların köy sınırlarıyla belirlenen kapalı bir kültürden dışarı çıkarılmalarının yararlı olacağı argümanıdır. Ancak bu köydekilerle fikir birliği olmadan yapılmamalıdır.

5. Köyde yıllar süren çok yakın akraba (amca, teyze, hala, dayı çocukları) çocuklarının evlenmelerinin sonucunda, köyde zihinsel ve bedensel özürlü çocuklar bulunmaktadır. Diğer çocukların zihinsel yapılarının değerlendirilmesi ve böylece genetik problemin bilimsel olarak ortaya konmasında ve köylülere açıkça anlatılmasında yarar vardır.

6. Bu köylere gidecek öğretmen ve din görevlilerine travma sonrası görülecek semptomlar ve eğitim başarısının düşüklüğü gibi sorunlarla başa çıkma eğitimleri verilmelidir. Bu eğitimleri almamış olanların, insanları yanlış anlamaları ve yanlış tepkide bulunmaları olasılığı dikkate alınmalıdır.

7. Medya çalışanlarının, bu konularda çok daha duyarlı ve etik sorunların farkında olmaları için eğitilmeleri ve medya izleme merkezleri tarafından uyarılmaları gerekmektedir.

8. TeşekkürBilge Köyü’nde çalışma yapmamızı olanaklı kılan T. C. Maltepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti’ne; orada kaldığımız sırada bizlere her türlü olanağı sunan Mardin Valiliği’ne, bizlerle deneyimlerini ve fikirlerini paylaşan güvenlik güçlerine, öğretmenlere, imamlara ve tüm Çelebi ailesinin üyelerine minnettarız.9. Kaynaklar

18

Page 19: Bilge Köy Araştırması

Akşit, B. (1967) Azgelişmiş Kapitalizm ve Köylere Girişi, ODTÜ Öğrenci Birliği Yayınları, Şark Matbaası, Ankara.

Akşit, B. (1985) Köy, Kasaba ve Kentlerde Toplumsal Değişme, Turhan Kitabevi, Ankara.

Aksit, Bahattin (1991) “Islamic Education in Turkey: Medrese Reform in the Late Ottoman Tiems and Imam-Hatip Schools in the Republic” in Tapper, Richard (ed.) Islam in Modern Turkey, I. B. Taurus, London, pp 145-170.

Akşit, B. (1993) "Studies in Rural Transformation in Turkey, 1950-1990" in Stirling P. (Ed.) (1993) Culture and Economy: Changes in Turkish Villages, The Eothen Press.

Akşit. B. (1998) "İç Göçlerin Nesnel Ve Öznel Toplumsal Tarihi Üzerine Gözlemler: Köy Tarafından Bir Bakış" Ahmet İçduygu (ed.) Türkiye’de İç Göç: Sorunsal Alanları ve Araştırma Yöntemleri, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul.

Akşit, B., A. Akçay, A. Atauz, L. Hessling, and G. Coşkun (1993) "Management, Operation and Maintenance of Gap Irrigation Systems; Socio-economic Studies" Halcrow-Dolsar-RWC Joint Venture-- GAP Regional Development Administration.

Akşit, B., Ayata, S., Mutlu, K., Nalbantoğlu, H.Ü., Akçay, A., Şen, M., (1994) "Population Movements in the South-eastern Anatolia Project Region", The Republic of Turkey Prime Ministry GAP Regional Development Administration Report.

Akşit, B., Mutlu, K., Nalbantoğlu, H.Ü., Akçay, A., Şen, M., (1996) "Population Movements in the South-eastern Anatolia: Some Findings of an Empirical Research in 1993", New Perspectives on Turkey, No. 14, Spring 1996, pp. 53-74.

Akşit, B. ve Akçay A. A. (1997) "Socio-cultural Aspects of Irrigation Practices in South-eastern Turkey" International Journal of Water Resources Development, Vol. 13. No. 4, (December 1997), pp. 523-540.

Akşit, B. T. ve A. Gürsoy (Editör) (2004) Özel ve Kamusal Alanda Kriz Yönetimi. Sağlık için Sosyal Bilimler Derneği ve Yeditepe Üniversitesi’nin katkıları ile 2004 Aralık tarihinde basılmıştır. (Türkçe ve İngilizce)

Akşit, B. T. (Editör) (2007) Türkiye için Nüfus ve Kalkınma Stratejileri ve Bazı Politika Önerileri. TÜBA Yayını. Ankara.

Akşit, B. T. (1997) “Türkiye’de Madde İstismarı ve Godot Beklentisi” 3P-Psikiyatri, Psikoloji ve Psikofarmokoloji Dergisi’nin Eki İnsan Yaşamı ve Godot Beklentisi. Cilt 5, Ek sayı no: 2.

Akşit, B. T. ve S. Onaran (1997) “İstanbul’da değişik grupların madde kullanımına ilişkin yaklaşımları” Psikoloji Dergisi’nin eki Farklılıkla Yaşamak: Aile ve Toplumun Farklı Gereksinimleri Olan Bireylerle Birlikteliği.

19

Page 20: Bilge Köy Araştırması

Akşit, B. T. ve Ö. C. Öntaş (2008) “Crime Reasons of Juvenile Offenders: A study conducted in a Detention Center in a Capital City, 2002” (Çocukların Gözüyle Suça Yönelme Nedenleri ve Sonrası: Çocuk Tutukevinde Yapılan Bir Çalışma) (İngilizce) European Journal of Social Science Volume: 6, No: 2, April 2008, pp. 33-46. (http://www.eurojournals.com/ejss_6_1.pdf )

Boratav, K. (1995) İstanbul ve Anadolu'dan Sınıf Profilleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.

Coser, L. (1956) The Functions of Social Conflict, New York: The Free Pres.

Ergil, D. (1995) Doğu sorunu: Teşhisler ve Tespitler (Eastern Question: Diagnoses and Findings of a Research) TOBB Stratejik Araştırmalar dizisi, Özel Araştırma Raporu.

Erdem, T. (1995) “İşte KONDA’nın Kürt Raporu” Milliyet Gazetesi, 16 Ağustos 1995, s. 14.

Erhan, S. (1992) "Identity Formation and Political Organisation among Anatolian Nomads: The Beritanli Case," Unpublished Ph.D. Thesis, Submitted to Department of Anthropology, University of Texas at Austin.

Güvenç, B. (1993) Türk Kimliği: Kültür Tarihinin Kaynakları, (Turkish Identity: Sources of a Cultural History) Kültür Bakanlığı yayınları, Ankara.

http://www.ysk.gov.tr/ysk/index.html (22 Haziran 2009)

http://en.wikipedia.org/wiki/Other#The_idea_of_the_Other (22 Haziran 2009)

İncirlioğlu, E. O (1993) “Marriage, Gender Relations and Rural Transformation in Central Anatolia” Stirling, P. (ed.) Culture and Economy: Changes in Turkish Villages, The Eothen Press, pp. 115-125.

Keyder, Ç. (1983a) "The Cycle of Sharecropping and the Consolidation of Small Peasant Ownership in Turkey", Journal of Peasant Studies, Vol.X, No.2-3, pp.130-145.

Keyder, Ç. (1983b) "Paths of Rural Transformation in Turkey", Journal of Peasant Studies, Vol.XI, No.1, pp.34-49.

Keyder, Ç. (1993) “The Genesis of Petty Commodity Production in Agriculture: The Case of Turkey” Stirling, P. (ed.) Culture and Economy: Changes in Turkish Villages, The Eothen Press, pp. 171-186.

Kıray, M. Ve Hinderink, J. (1970) Social Stratification as an Obstacle to Development, Praeger Publishers, NewYork.

Kıray, M. (1973) “Gecekondu: Az Gelişmiş Ülkelerde Hızla Toraktan Kopma ve Kentle Bütünleşme” SBF Dergisi, Cem Sar’a Armağan, C. 27, sayı 3, s. 561-573.

Kirşçi, K. ve Winrow, G. M. (1997) Kürt Sorunu: Kökeni ve Gelişimi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.

20

Page 21: Bilge Köy Araştırması

Köymen, O. ve M. Öztürkcan. (1997), “Land Distribution in Turkish Agriculture in the Last Quarter of 20th Century” Boğaziçi University SBE research paper, SBE, 97-02.

Köymen, O. ve M. Öztürkcan. (1999). “Türkiye’de Toprak Dağılımı Üstüne Bazı Notlar”, Bilanço’98: 75 Yılda Köylerden Şehirlere, İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, s.75-96.

Layder, D. (2006) Sosyal Teoriye Giriş, (Çeviri: Ü. Tatlıcan) İstanbul: Küre Yayınları.

Makal, Mahmut (1950) Bizim Köy, İstanbul: Varlık Yayınları.

Salihoğlu, S. Mutlu, Y., Hadimioğlu, A., Morsümbül, S., Biriken, H., Aydın, G., ve Aktaş, D. (2009) “Mardin’in Mazıdağı İlçesi Zangirt (Bilge) Köyü’nde Yaşanan Katliama İlişkin Araştırma –İnceleme Raporu” İnsan Hakları Derneği Web Sayfası, (http://www.ihd.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1481) (Alınma tarihi: 15 Haziran 2009)?

Schmitt, C. (1995) The Concept of the Political, The University of Chicago Pres.

Shankland, D. (1993) “Alevi and Sunni in Rural Anatolia: Diverse Paths of Change” in Stirling, P. (ed.) (1993) Culture and Economy: Changes in Turkish Villages, The Eothen Press, pp. 46-64.

Stirling, P. (1965) Turkish Village, Weidenfeld and Nicolson, London.

Stirling P. (1993) Economy and Culture: Changes in Turkish Villages, the Eothen Press, Cambridgeshire, England.

Ünsal, A. (1995) Anadolu’da Kan Davası: Yaşamak için Öldürmek, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Vali, Abbas (1995) “Nationalism and Kurdish Historical Writing” New Perspectives on Turkey, No. 14, Spring 1996, pp. 23-51.

Yalçın, L.A. (1986) Kinship and Tribal Organization in the Province of Hakkari, Southeast Turkey," Unpublished PhD. Thesis, University of London, LSE, U.K.

Yalçın-Hekman, L. (1991) Tribe and Kinship among the Kurds, Verlag Peter Lang, Frankrut am Main.

Yeğen, M. (1996) “The Turkish State Discourse and the Exclusion of Kurdish Identity”, Middle Eastern Studies, Vol. 32, No. 2, pp. 216-229.

Zuckermann, Ghil‘ad (2006), "'Etymythological Othering' and the Power of 'Lexical Engineering' in Judaism, Islam and Christianity. A Socio-Philo(sopho)logical Perspective", Explorations in the Sociology of Language and Religion, edited by Tope Omoniyi and Joshua A. Fishman, Amsterdam: John Benjamins, ss. 237-258.

21

Page 22: Bilge Köy Araştırması

EK: “A” AİLESİNİN SOY AĞACI (Bilge Köyü, Haziran 2009, MARDİN)

C

E

E

E (h)

E

E

E

E

E

E

A (İki kardeş)

E

E

E

B

K

K

K

K

K

K

K

K

E

E

E

E

E

E(h)

E

E (h)

E (h)

E (h)

E(h)

K

E (h)

K

K

E

E

K

E (h)

K

K

K

E (h)

E

E

E

K K K

E

K

E

E

E

E(h)

22

Page 23: Bilge Köy Araştırması

Mardin’in Bilge (Zankırt) Köyü’ndeki Katliam Olayının Sosyolojik, Eğitimsel ve Psikolojik Analizi ve Uygulama Olanaklarının

Değerlendirilmesi: Bir Keşif Araştırması30 Mayıs-3 Haziran 2009

ÖZET BİLGİ

1. SunuşT.C. Maltepe Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden bir araştırma ekibi tarafından, Mardin’in Bilge Köyü’nde 4 Mayıs 2009 Pazartesi günü yaşanan ve Türkiye toplumunu derinden etkileyen olayın sosyolojik, eğitimsel ve psikolojik boyutlarını ortaya koymak amacı ile yapılan alan çalışması kapsamında; a) Araştırmayı her türlü olanağını araştırmacılara açarak destekleyen Mardin Valiliği ve

Mazıdağı Kaymakamlığı ziyaret edilmiş ve kendileri ile araştırma ile ilgili bilgi alış-verişinde bulunulmuş;

b) Bilge Köyü’nde iki gün, çevresindeki üç köyde bir gün ve Mazıdağı Fosfat Tesisleri Lojmanları’nda da bir gün olmak üzere alanda dört günlük gözlemler, olayı bilen/duyan kişilerle görüşmeler, olayı yaşayan kadın ve erkeklerle derinlemesine görüşmeler ve odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Bilge Köyü’nde ve çevre köylerde muhtarlar, öğretmenler, güvenlik güçleri ve imamlarla görüşmeler yapılmış ve okullar ziyaret edilerek öğrencilerle sohbet edilmiştir.

Böylece, hem alandan toplanan verilere dayanarak hem de köyün yapısal özelliklerinden yola çıkarak makro düzeyde bir açıklama yapılmaya çalışılmış olup, mikro boyutları dikkate alan açıklamalar da geliştirilmeye özen gösterilmiştir.

2. Problem 1994 yılından beri paramiliter bir sivil güvenlik gücü olan “koruculuk”la iştigal etmekte olan bu Kürt köyünde, 4 Mayıs 2009’da gerçekleşen ve 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan olay, köylüler tarafından “şiddetli husumet ve kıskançlık sonucu” işlenen kitlesel öldürme olarak ortaya konmakta ve “kan davası” veya “namus cinayeti” veya “töre cinayeti” olmadığı sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu araştırmanın problemi, işte bu “şiddetli husumet ve kıskançlık sonucu işlenen kitlesel öldürme” olayının maddi ve kültürel boyutlarını ortaya koymaktadır.

3. Bulgulara) Mardin’deki köylerin çoğunluğu büyük topraklı köyler olmasına karşın Bilge Köyü ve

çevresindeki köyler küçük topraklı köylerdir. Özellikle çevre köylerden çok göç olmuş bazı köyler “terör olayları” nedeni ile boşaltılmış ve son yıllarda köye dönüşlerle yeniden canlanmaya başlamışlardır.

b) 1983’deki bir kan davası olayı nedeni ile Bilge Köyündeki birçok aile ve sülale köyden göç etmek durumunda kalmıştır. Çelebi sülalesi köyde kalmış, onarlın da bazıları iş buldukları zaman köyden ayrılıp başka şehirlerde çalışmaya başlamışlarıdır. Ancak 1994’deki “terör olayı”ndan sonra köyden ayrılanlar da geri dönmüş ve “korucu” olmuşlarıdır. Bilge köyünün diğer köylerden en büyük farkı devletin düzenli ordusunun yanında ve birlikte savunma yapmak üzere “paramiliter”liği veya “koruculuğu” seçmiş olmalarıdır. Bu çevre köylerden en önemli farktır. Bu, birçok konuda ve özellikle seçimlerdeki oy verme davranışlarında çok açık olarak görülmektedir.

c) Bilge Köyü’nün çevre köylerden diğer önemli bir farkı da tapu ve kadastro çalışmalarının bu köyde yapılamamış olmasıdır. Bunu nedeni “1983 kan davası olayı”ndan sonra köyü terk etmiş olan köylülerin topraklarının durumudur.

23

Page 24: Bilge Köy Araştırması

d) “1983 kan davası olayı” nedeni ile köyü terk eden ailelerden birisi bir iki yıl önce dönmüş, ancak bu aile üyelerinin tümü “4 Mayıs Katliamında” öldürülmüşlerdir. Katliamın engellediği nişan ve düğün gerçekleşmiş olsaydı, belki de bir aile daha dönmüş olacaktı.

e) Şimdi en önemli konu “4 Mayıs Katliamından” sonra köyün, köydeki çocukların ne olacağıdır.

4.Önerilera) Bu çalışma, alanda daha uzun zaman kalınarak ve çeşitli niteliksel araştırma yöntemleri

kullanılarak tekrarlanmalıdır. Görüşmeler, bilgi verenlerin, verdikleri bilginin kötüye kullanılmayacağından emin oldukları, kendilerini daha çok güvende hissedecekleri ortamlarda yapılmalıdır. Bu güven ortamlarının oluşturulması da, zaman almaktadır.

b) Sosyolojik ve psikolojik araştırmaların yanı sıra antropolojik araştırma yapılması da bölgede zaman zaman patlak veren bu ve buna benzer olaylara ışık tutabilecektir. Ayrıca, bu araştırmaların ışığında geliştirilebilecek farkındalık yaratma ve davranış değiştirmeye yönelik programlarla olumlu sonuçlar alınabileceği de göz önüne alınmalıdır.

c) Bu travmatik olayın üzerinden bir ay gibi kısa bir zaman geçmiştir. İnsanlar henüz apati halindedirler. Bir süre sonra derin yaraların başka kan davalarına dönüşmek üzere şekillenmemesi için eğitim paketleri uygulanmalıdır.

d) Bu olay sonunda öksüz ve yetim kalan çocuklarla ilgili, akrabalarca benimsenebilecek, uygulanabilir ve uzun erimli çözümlere yönelik önlemler alınmalıdır.

a. Köyde, bu çocuklara özel özen gösterilebilecek bir merkezin kurulması düşünülmelidir. Çocukların ebeveynlerini kaybetmelerinin travmatik etkisi, büyük bir olasılıkla, sorunlu bir kişilik yapısının gelişmesine neden olacaktır. Bu gerçekten hareketle çok dikkatli kararlar alınması gerekmektedir.

b. Bir seçenek köydekilerin de savundukları gibi, devlet organlarının ve özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun desteği ile çocukların köyde büyütülmeleri ve eğitilmeleri olabilir.

c. İkinci bir seçenek, 6 yaşından küçük çocukların dağıtılmadan birlikte şehirde bir yuvaya ve altı yaşından büyük olanların ise, yatılı bir okula alınmaları ve içinde bulundukları durum dikkate alınarak bakım ve eğitimlerinin yürütülmesidir. Bu seçenekte köydeki yakınlarının çocukları ziyaret etmeleri ve çocukların sık aralıklarla köye gidip akrabaları ile beraber olmaları sağlanabilir. Bu durum onların yabancılaşma duygusunu yaşamalarını azaltabilir.

d. Bu konuda karar verecek olan çocukların çok yakın akrabalarıdır. Eğer akrabalar arasında herhangi bir ihmal ya da kötü davranış yoksa yakın akrabaların rızası olmadan herhangi bir uygulama yapılması doğru olmayacaktır. İkinci seçeneği destekleyen en önemli argüman çocukların köy sınırlarıyla belirlenen kapalı bir kültürden dışarı çıkarılmalarının yararlı olacağı argümanıdır. Ancak bu köydekilerle fikir birliği olmadan yapılmamalıdır.

e) Köyde yıllar süren çok yakın akraba (amca, teyze, hala, dayı çocukları) çocuklarının evlenmelerinin sonucunda, köyde zihinsel ve bedensel özürlü çocuklar bulunmaktadır. Diğer çocukların zihinsel yapılarının değerlendirilmesi ve böylece genetik problemin bilimsel olarak ortaya konmasında ve köylülere açıkça anlatılmasında yarar vardır.

f) Bu köylere gidecek öğretmen ve din görevlilerine travma sonrası görülecek semptomlar ve eğitim başarısının düşüklüğü gibi sorunlarla başa çıkma eğitimleri verilmelidir. Bu eğitimleri almamış olanların, insanları yanlış anlamaları ve yanlış tepkide bulunmaları olasılığı dikkate alınmalıdır.

g) Medya çalışanlarının, bu konularda çok daha duyarlı ve etik sorunların farkında olmaları için eğitilmeleri ve medya izleme merkezleri tarafından uyarılmaları gerekmektedir.

24