44
SAYI 7 - 13 Aralık 2015 1049

BThaber Sayı 1049

  • Upload
    bthaber

  • View
    256

  • Download
    10

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: BThaber Sayı 1049

SAYI

7 - 13 Aralık 20151049

Page 2: BThaber Sayı 1049
Page 3: BThaber Sayı 1049

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ASRACK_3.pdf 1 6.01.2015 15:55

SAYI

7 - 13 Aralık 20151049

Sayfa

12

Sayfa

15

Sayfa

10

Kamu ve özel sektörün bilişim profesyonelleri, SHIELD 2015’e yoğun ilgi gösterdi.

Yeni nesil saldırılara bütüncül olarak cevap vermek gerekiyor

Accenture Dijitalleşme Endeksi çalışmasına, önümüzdeki yıl daha fazla şirketin katılması bekleniyor.

2016’da katılım daha yüksek olacak

Tolga Ulutaş

İş analitiği konusunda faaliyet gösteren Metric, Ar-Ge çalışmalarının meyvelerini toplamaya başlıyor.

İş analitiği yatırımları artacak

Gökhan Arıksoy

Bilgi tabanlı ekonomiyedönüşüm ve nitelikli istihdam

ÖzelHaberSayfa

4-6Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından okunan 64. Hükümet Programı; Sunuş, Demokratikleşme ve Yeni Anayasa, İnsani Kalkınma ve Nitelikli Toplum, İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi, Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim, Yaşanabilir Şehirler ve Sürdürülebilir Çevre, Vizyoner ve Öncü Ülke ve Sonuç olmak üzere 8 bölümden oluşuyor.

Sedef Özkan

Page 4: BThaber Sayı 1049

Piyasada cihaz çok Cihaz Danışmanı tekSiz de yarinahazirim.com’a girin, işinizin ihtiyacı olan cihazları, Vodafone Yarına HazırlayanCihaz Danışmanı söylesin.

Vodafone

yarinahazirim.com

Yarına Hazırlayan Cihaz Danışmanı, işletmenizin akıllı cihaz ihtiyaçlarını belirleyen web ve mobil tabanlı uygulamadır. Yararlanmak için hizmette kullanılacak bilgilerin Vodafone çözüm ortağıyla paylaşılmasına izin verilmelidir. Bilgi: vodafone.com.tr

İşOrtağım

Vf CihazDanismani_IO (BTHaber 28x40cm).indd 1 23/11/15 18:10

Page 5: BThaber Sayı 1049

E-TOPLUM 3

sahip olduğunu ama bunu kullanamadığını vurgulayarak ekonomik zenginliğin temelinde girişimciliğin yattığını dile getirdi ve girişimciliğin daha ilkokuldan başlanarak okutulması gerektiğinin altını çizdi. ANGİKAD Başkanı Renan Ceylan, kadın girişimcilerin artması amacıyla bir çok projede yer aldıklarını kaydetti. Vodafone İş Ortaklıkları Kıdemli Müdürü Rüçhan Ziya, Türkiye’nin geleceğinin girişimcilikte olduğuna inandıklarını söyleyerek ilhamı dijitalleşmeden aldıklarını ifade etti. Ziya, “Bir fikir ticarileşmedikçe girişimcilikten söz etmek mümkün değil. Artık girişimcilik toplumda arzu edilen, istenilen bir mevki. Vodofone Fikir Çarkı’nda desteklediğimiz fikirler yollarına devam ediyor” açıklamasını yaptı.

hazırlık değerlendirmesi ve tehdit yanıtlama olarak sıralayabiliriz. Etkinliğimizde güvenlik operasyon merkezi oluşturmanıza yardımcı olacak bilgileri sunuyoruz. Güvenlik operasyon merkezinin kaynakları insan, süreç ve teknolojidir. Türkiye’de bu tersinden işliyor; önce teknoloji geliyor. Deneyim kazanılmadığından ürünler ıskartaya çıkıyor” açıklamasını yaptı.

Akcan, “Atakların yüzde 64’ü haftalar sonra anlaşılıyor ki bu veri Kuzey Amerika’dan. Türkiye’de bu rakamlar çok korkunç. Hacker’ların düşünme

Ekonomik zenginliğin temelinde girişimcilik yatıyor

Ürün değil, deneyim satın alın

‘Uluslararası Girişimcilik Zirvesi ve Fuarı – ISEF’, 27-28 Kasım’da Ankara’da girişimcilerle kanaat önderlerini bir araya getirdi. ‘Uluslararası Girişimcilik Zirvesi ve Fuarı – ISEF’, Başbakanlık Tanıtma Fonu himayesinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle, Vodafone Fikir Çarkı ana sponsorluğunda, ANGİKAD Girişimci İş Kadınları ve Destekleme Derneği (ANGİKAD) ve Genç Girişim ve Yönetişim Derneği (GGYD) destekleriyle HHB Expo Fuar şirketi tarafından düzenlendi. Girişimcilerin B2B görüşmeler yaparak ‘İş Platformu’ oluşturmasını hedefleyen ISEF 2015, katılımcıların kısa zamanda sektörle ilgili geri dönüşüm ve verim alabilmeleri açısından da katkı sağlıyor. GGYD Başkanı Nezih Allıoğlu, ülkemizin girişimcilik konusunda sınırsız potansiyele

Beyaz Şapka 15 Bilgi Güvenliği Konferansı, 24 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirildi. Teması, ‘Güvenlik Operasyon Merkezi’ olan Beyaz Şapka 15 Bilgi Güvenliği Konferansı’nın açılış konuşmasını gerçekleştiren Nebula Bilişim Genel Müdürü Serkan Akcan, bugünlerde Türkiye’deki küçük büyük her kurumun, SOME ve Güvenlik Operasyon Merkezi kurmaya ve olgunlaştırmaya çalıştığına dikkat çekti. Modern bir güvenlik operasyon merkezinin üç temel esastan oluştuğunu kaydeden Akcan, “Bunları siber istihbarat,

Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek, girişimcilerin, vazgeçmemeye kararlı oldukları için başarı elde ettiklerinin altını çizerek girişimcilik ruhu arttıkça toplumsal yapının değiştiğine de dikkat çekti ve “Girişimcilik, özgün ve özgür davranış biçimi getirir” ifadesini kullandı. Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı Başkanı Veli Sarıtoprak, girişimciliğin Türk kültürünün ve eğitiminin bir parçası olmadığına değinerek, “Türkiye hem patent hem de girişimci fakiri. Bu hepimizin sorunu olmalı” dedi. Mediasa Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan, girişimciliğin bilgi, akıl, birikim ve donanım işi olduğunu vurgulayarak gençlere okurken muhakkak çalışmalarını da önerdi ve “Farklı olmaya kendinizden başlayın” yorumunu yaptı.

yapılarına yakın olmamız gerek. Ürün satın almak yeterli değil” dedi. “Yatırımlarımız ne olursa olsun kullanıcılarımızı çok iyi eğitmeliyiz” ifadesini kullanan Akcan, ürün değil deneyim satın almanın önemini yineledi. Nebula Bilişim’den Sinan Yılmaz, Nebula Siber İstihbarat Servisi’ni anlatırken Intel Security’den Serkan Kırmızıgül de ‘Yeni Nesil İstihbarat Yaklaşımı’ hakkında bilgi verdi. İstanbul’da da düzenlenen Beyaz Şapka 15 Konferansları’nı; Damballa, Intel Security, Komtera, Microsoft, Picus Security, Skybox şirketleri destekledi.

7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Güvenli Mobil Sosyal Medya hesaplarınıziçin ödüllü GDATA kullanın!

G DATA Internet Security for AndroidAndroid tabanlı akıllı telefon ve tabletleriniz için ödüllü ve kapsamlı korumaG DATA Internet Security for Android ödüllü Alman koruma teknolojisi ile virüs,

keylogger, trojan, spam ve casus yazılımlar gibi tüm tehlikelere karşı kapsamlı korur.Kayıp cihazları, yetkisiz erişimleri önlemek için uzaktan erişim ve içerik silme

işlevlerine sahip olan bu üstün güvenlik paketi, sezgisel arayüzü ile hızlıalgılama ve en güncel tehditleri yok etmek için son bulut teknolojisini kullanır.

orporate

2013 GDATA, 2015 Temmuz Avtest Testlerinde

Android platformunda %100 Güvenli ürün seçildi.

Page 6: BThaber Sayı 1049

E-TOPLUM4 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından TBMM’ye sunulan ve güvenoyu alan 64. Hükümet Programı’nın ‘Sunuş’ bölümünde programın; hedefleri, 10. Kalkınma Planı’nı, yapısal dönüşüm programlarını, projeleri, kamuoyuyla paylaşılan çeşitli strateji belgelerini ve taahhütleri esas aldığını ifade eden Davutoğlu, 6 temel alanda reformları yoğunlaştıracaklarını söyleyerek bunları şöyle sıralıyor: ‘Demokratikleşme ve adalet’, ‘Eğitim’, ‘Kamu yönetimi’, ‘Kamu maliyesi’, ‘Reel ekonomide köklü değişim’. ‘Demokratikleşme ve Yeni Anayasa’ bölümünde kamu kurumlarının uyması gereken temel ilkeler ele alınıyor. Katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik, etkililik, hizmetlerin sonucuna odaklılık, bürokratik işlemlerde sadelik, bilgi teknolojilerinden yararlanma gibi ilkelerin uygulama etkinliğinin arttırılacağına dikkat çekiliyor. Bölümde şu noktalara yer veriliyor: Kamu kurumlarında stratejik düşünme boyutu daha da güçlendirilecek, kaynak kullanımında stratejik planlar esas alınacak. Kamu idaresi, vatandaşların ihtiyacı olan hizmetlere odaklı, dış çevreye açık, rekabetin ve bilgi toplumunun gereklerine uygun hale getirilecek. e-Devlet çalışmalarının kurumlar üstü ve kurumlar arası düzeyde güçlü ve etkin bir koordinasyon içerisinde yürütülmesini sağlayacak yönetim ve organizasyon yapısı oluşturulacak. Dijital Türkiye Projesi hayata geçirilerek vatandaşların kamu kurum ve kuruluşlarına gitmeden tüm iş ve işlemlerini internet ortamında sonuçlandırması sağlanacak. Bilgi Toplumu Stratejisi çerçevesinde, e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanarak uygulamanın izlenmesi ve değerlendirilmesi için gerekli mekanizma oluşturulacak. Yerel yönetim hizmetlerinin elektronik ortamda, ortak norm ve standartlarda sunulması sağlanacak ve e-Devlet Kapısına entegre edilen yerel yönetim hizmetlerinin sayısı artırılacak. e-Devlet hizmet sunumunda ihtiyaç duyulan temel bilgi sistemleriyle ortak altyapılardan Mekânsal Adres Kayıt Sistemi (MAKS), Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi Altyapısı, Kamu Güvenli

Bilgi tabanlı ekonomiyedönüşüm ve nitelikli istihdam

Ağı, Kamu Entegre Veri Merkezi projeleri gerçekleştirilecek. Yerel yönetimler de dâhil olmak üzere kamu kurumlarının, e-Devlet hizmetleri sunumu amacıyla bilişim stratejilerini hazırlamaları sağlanacak. Yeni girişimlerin oluşması, şeffaf kamu yönetimi anlayışına katkı sağlanması ve daha fazla bilimsel çalışma yapılmasına imkân tanınması amacıyla, kamu kurum ve kuruluşlarının topladıkları ve ürettikleri verilerin, bilgi güvenliği tedbirlerini almak suretiyle paylaşımı sağlanacak. e-Devlet uygulama ve hizmetlerinin geliştirilmesine ve e-Devlet Kapısı’na taşınmasına devam

edilecek. Vatandaşların, kamu kurum ve kuruluşlarına başvurularının mümkün olduğunca e-Devlet üzerinden gerçekleştirmeleri sağlanacak. Türkiye Coğrafi Bilgi Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanacak. T.C. Kimlik Kartı’nın tüm vatandaşlara dağıtımı tamamlanarak e-Devlet hizmetlerinde yaygın kullanımı sağlanacak. Kent hizmetlerinin hızlı, sağlıklı ve ekonomik olarak sürdürülebilir bir şekilde verilebilmesi için entegre Kent Yönetimi Bilgi Sistemi kurulacak. Elektronik kamu hizmetlerinin, vatandaşlara bütünleşik bir yapı içinde sunulması ve mükerrer bilgi talep edilmemesi

sağlanacak. Kamu veri merkezlerinin bütünleştirilmesi ve etkin hizmet verilmesi amacıyla Kamu Bulutu Projesi hayata geçirilecek. Kamuda büyük veri uygulamaları gerçekleştirilecek. Öncelikli dönüşüm programı olarak hazırlanan ‘İstatistiki Bilgi Altyapısını Geliştirme Programı’ ile paylaşımcı, güvenilir istatistiklerin kalitesinin ve sayısının artırılması, ulusal ve uluslararası ihtiyaçlar doğrultusunda üretilmesi gereken istatistik yelpazesinin genişletilmesi ve idari kayıtların sağlıklı bir şekilde tutulması amaçlanıyor. Devletin gerçek ve tek sahibi olarak görülen vatandaşlar adına yürütülen

tüm işlerin şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir biçimde gerçekleşmesi temel ilke olarak benimseniyor.

İnsani kalkınmanın odağında eğitim var

‘İnsani Kalkınma ve Nitelikli Toplum’ bölümünde Davutoğlu, ülkemizin insan kaynağını çağdaş dünya ile rekabet edebilir donanıma kavuşturan ve hayat boyu süren bir süreç olarak eğitimin, insani kalkınmanın odağına yerleştirildiğini, Ar-Ge ve yüksek teknoloji yatırımlarına büyük destekler vererek teknoloji tüketen değil teknoloji üreten bir ülke olunacağını ve böylece niceliksel kalkınma niteliksel derinlik kazanılacağını belirtmekte. Yine aynı bölümde; müfredatı bilgi teknolojileri destekli öğretime uygun hale getirerek, eğitsel e-İçeriklerin genişletilmesinin ve daha da geliştirilmesinin altı çiziliyor. Diğer yandan oyun tabanlı öğrenmenin etkin hale getirileceği, mobil öğrenme sistemlerinin geliştirilerek; sosyal medyanın öğrenme aracı olarak daha etkin biçimde kullanılacağı kaydediliyor. FATİH Projesi aracılığıyla tüm öğrencilere eğitimde fırsat eşitliği sağlanacağı, uzaktan eğitim yöntemlerinin dezavantajlı kesimlerle eğitim çağı dışında kalanların kaliteli eğitim imkânlarına erişmesinde etkin bir araç olarak kullanılacağı da aktarılmakta. Bilgi ve İletişim Teknolojileri destekli entegre uzaktan sağlık ve bakım uygulamalarının yaygınlaştırılacağı ve evde sağlık hizmetlerinin geliştirileceği de, bölümde yer alan konular arasında. Mobil eğitim ve öğretim ekiplerinin mevsimlik tarım işçileriyle göçer ve yarı göçerlere yönelik sunduğu temel eğitim, yaygın eğitim ve yayım hizmetlerinin yaygınlaştırılacağı, özellikle kız çocukları ve kadınların bu hizmetlerden etkili bir biçimde yararlandırılmalarının zorunlu kılınacağı, gençlere ücretsiz internet erişimi imkânı getirileceği vurgulanmakta

Bulut bilişim için gerekli yasal düzenleme

‘Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim’ bölümünde; 4,5G mobil elektronik haberleşme hizmetlerinin yaygınlaştırılması konusuna vurgu yapılmakta.

Sedef Özkan Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından okunan 64. Hükümet Programı; Sunuş, Demokratikleşme ve Yeni

Anayasa, İnsani Kalkınma ve Nitelikli Toplum, İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi, Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim,

Yaşanabilir Şehirler ve Sürdürülebilir Çevre, Vizyoner ve Öncü Ülke ve Sonuç olmak üzere 8 bölümden oluşuyor.

‘İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi’ bölümünde; “Önümüzdeki dönemde, çevre faktörünü de dikkate alan Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini özel sektör odaklı olacak şekilde artıracağız. Elde edilecek çıktıların ticarileştirme ve markalaşma süreçlerini hızlandırarak katma değer artışı sağlayacağız” diyen Davutoğlu, şu noktaların altını çizmekte: Rüzgâr, güneş, hidroelektrik gibi alternatif enerji kaynakları üreten tesislerde kullanılan, makine ve teçhizatın yurt içi üretiminin payı artırılıyor. MTA’nın yurt dışında da madencilik faaliyeti yapabilmesi sağlanıyor. İnorganik kimya, biyoyakıt, alternatif kompozit malzemeler gibi alanlarda Ar-Ge faaliyetleri teşvik ediliyor. Elektrikli araçlar için prototip batarya üretimi gerçekleştiriliyor. Yüksek teknolojili ürünlere yönelik yatırımları ülkemize çekmek üzere serbest bölgelerin cazibesi artırılıyor. Atıkların ekonomiye kazandırılmasına önem veriliyor. Finans piyasalarında gereksinim duyulan bilişim teknolojileri ürünlerini geliştirmek üzere ‘Teknoloji Geliştirme Merkezi’ kuruluyor. Milli

demiryolu sanayisini geliştirecek, hızlı tren dâhil demiryolu araçları imal ediliyor. İhale hazırlıkları süren projeyle, ilk milli yüksek hızlı tren faaliyete geçiyor. Milli Bölgesel uçak yapımına başlanıyor. Uydu Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi ile yerli uydu Türksat 6A’nın üretimi tamamlanıyor. Türksat 5A uydusunun yapımına başlanıyor. Havacılık ve uzay alanındaki faaliyetlerin yürütülmesi, yeni teknolojilerin takip edilerek kullanılması ve projelerde koordinasyonun sağlanması amacıyla Türkiye Uzay Ajansı kuruluyor. Girişimcilerin yurt dışı pazarlara açılması amacıyla elektronik ticaret hizmetlerinin geliştirilmesi sağlanıyor. Elektronik

ticaretin geliştirilmesi amacıyla mevzuat çalışmaları tamamlanıyor. Önümüzdeki dönemde ülkemizdeki tüm ekonomik birimler, MERSİS’e (Merkezi Sicil Kayıt Sistemi) dâhil ediliyor. e-TIR pilot projeleri hayata geçiriliyor. Şu anda İran ile yürütülen Ortak e-TIR Pilot Projesi’nin yanı sıra Gürcistan ile de pilot proje üzerine görüşmeler gerçekleştiriliyor. ‘Sağlık Turizminin Geliştirilmesi Öncelikli Dönüşüm Programı’mı ile Türkiye’nin dünyada yükselen pazar konumunda olduğu medikal turizm, termal sağlık turizmi ve ileri yaş-engelli turizmi alanlarındaki hizmet kalitesi yükseltilerek rekabet gücünün artırılması amaçlanıyor.

Tüm ekonomİk bİrİmler merSİS’e dAhİl edİlecek

Page 7: BThaber Sayı 1049
Page 8: BThaber Sayı 1049

E-TOPLUM6 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

4,5G mobil elektronik haberleşme altyapısına yönelik Ar-Ge çalışmalarının ve ekipmanlarının yurt içinde üretilmesi ön planda. 5G mobil elektronik haberleşme altyapısına ilişkin Ar-Ge çalışmaları destekleniyor. Ulusal Genişbant Stratejisi’nin hazırlanması planlanmakta ve internet değişim noktalarının kurulumu teşvik edilmekte. Sabit ve mobil haberleşme altyapısı olmayan yerleşim yerlerinde altyapı kurulumu çalışmalarına devam ediliyor. Fiber erişim destekleme programı oluşturuluyor. Fiber altyapı yatırımlarının artırılmasına önem verilerek hızlı ve kaliteli genişbant erişim yaygınlığının sağlanmasına vurgu yapılmakta. Bölümdeki diğer planlamalar şöyle kaydediliyor: FATİH Projesi kapsamında alınacak olan tablet bilgisayarların ihale süreci, kritik görülen teknolojilerin yerlileştirilmesine yönelik tasarlanıp projenin bir bütün olarak yazılım, hizmetler, uygulama ve sayısal içerik pazarının büyümesine imkân tanıması sağlanacak. Bilgi teknolojileri sektörüne yönelik veri altyapısı güçlendirilecek. BT firmalarının küresel pazarlara açılımı teşvik edilecek. ‘Oyun Sektörü Stratejisi’ oluşturulacak. Bilgi ve İletişim Teknolojilerine yönelik Ar-Ge, yenilikçilik ve ihracat teşviklerinin, belirlenecek öncelikli alanlarda, etkileri ölçülebilir bir yapıda uygulanması sağlanacak. Yazılım firmaları için yatırım yerinden bağımsız destekler oluşturulacak. Başta KOBİ’ler olmak üzere işletmelerin iş verimliliğinin artırılmasında BT’den daha fazla yararlanılacak. Bu kapsamda, bulut bilişim hizmetlerinin gelişebilmesi ve yaygınlaşması için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılacak. Programda; kamunun, KOBİ’lere farkındalık eğitimleriyle danışmanlık ve aracılık hizmetlerinin verilmesini ya da desteklenmesini içerecek şekilde bulut bilişim hizmetlerinin yaygınlaşması sürecini kolaylaştırıcı bir rol üstlenmesine dikkat çekiliyor. Kişisel verilerin korunması ve siber güvenliğe ilişkin yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi, diğer yandan Siber Suçla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanması da gündemde. Bilişim suçları ihtisas mahkemeleri kuruluyor. Akıllı kentler programı ve yeşil bilişim programı geliştirilip hayata geçiriliyor. Meslek lisesi ve üniversitelerdeki Bilgi ve İletişim Teknolojileri eğitim müfredatı güncellenerek bu alanda özel sektör ve eğitim kurumları arasında iş birliği programları geliştirilmesi planlanıyor. İnternet

erişiminin yaygınlaştırılması amacıyla gerekli çalışmaların yapılacağına dikkat çekiliyor. Bu kapsamda Türkçe sayısal içeriğin gelişimi destekleniyor. Yerel yönetimlerde kamu bilişim merkezlerinin kurulması planlanıyor. e-Ticaretin gelişimi teşvik edilip e-Ticaret siteleri için güven damgası sistemi hayata geçiriliyor. e-İhracat Stratejisi hazırlanıyor.

Su Bilgi Sistemi ile bütün verilere tek merkezden erişim

Davutoğlu, ‘Yaşanabilir Şehirler ve Sürdürülebilir Çevre’ bölümünde; ülkemizin bölgeleri arasındaki farklılıkları azaltıp yaşam standartlarını birbirine yaklaştırarak topyekûn kalkınmayı sağlama anlayışının öneminin altını çizmekte ve “Üniversitelerin

bulundukları bölgelerle bağlantılarının güçlendirilmesini, öncelikle bölgelerindeki işletmeler ve kurumlara hizmet sunan bilgi, yenilik ve teknoloji aktarım merkezleri haline gelmesini sağlayacağız” ifadesini kullanmakta. Bu noktada; Kalkınma Ajanslarının daha etkin bir şekilde çalıştırılması hedeflenerek destek mekanizmalarının yeni araçlarla çeşitlendirilmesi gündeme getiriliyor. Davutoğlu, daha önceki hükümet programında da belirtildiği gibi tüm mekânlarda politikalarının, dikey değil yatay bir yapılaşma olarak kaydetmekte. ‘Yaşanabilir’ ve ‘marka’ şehirler oluşturmak vizyon olarak ortaya konuluyor. Bu noktada, kentsel dönüşümde yeşil bina ve

yerleşme uygulamaları teşvik edilip yenilikçi ve çevreye duyarlı ürün ve çözümlerin uluslararası standartlarda yerli üretimine yönelik Ar-Ge ve yatırım desteklerinin verilmesi ön plana çıkıyor. Bulut Belediye Projesi ile elektronik ortamda sunulacak belediye hizmetleri standartlaştırılarak merkezi bir altyapıya kavuşturuluyor. Büyükşehir belediyelerinin akıllı kent uygulamalarına yönelik çalışmaları destekleniyor. Nitelikli bir kalkınma ortamının tesisinin ancak sürdürülebilir bir çevre yaklaşımıyla mümkün olacağı benimseniyor. Büyükşehirlerde akıllı sistemlerle desteklenen bütünleşik toplu taşıma sistemleri hayata geçirilip elektrikli demiryolu hatları yaygınlaştırılarak sera gazı emisyonları azaltılıyor.

Su Bilgi Sistemi kurulup böylece su ile ilgili bütün verilere tek merkezden erişilmesi sağlanıyor. Afet anında kesintisiz iletişimi sağlamak amacıyla kesintisiz ve güvenli haberleşme sistemi kuruluyor. Bu kapsamda 4 ilde pilot çalışması yıl sonuna kadar tamamlanıp 2017 yılı sonuna kadar da tüm illerimize yaygınlaştırılacak. Her türlü bilimsel çalışmayı kapsayan Türkiye Afet Bilgi Bankası kurulacak. ‘Vizyoner ve Öncü Ülke’ bölümünde; Türk firmalarının ve işadamlarının Afrika pazarında etkin hale gelebilmeleri ve pazar payını artırmaları için 20 milyar dolar seviyesini aşan toplam ticaret hacminin daha da yukarılara taşınması hedefi gündeme getiriliyor.

‘Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim’ bölümünde; araştırma kapasitesinin, Ar-Ge ve yenilikçilik bilincinin ve üniversite-sanayi iş birliğinin daha da geliştirilmesinin, öncelikli kalkınma hedefleri arasında yer alıyor. Sektörümüzü hayli ilgilendiren başlıkların yer aldığı bu bölümde şu noktalara temas edilmekte: Bilim, teknoloji ve yenilik, ülkemizin ekonomisinde kritik bir role sahip olacak. Bu alanlarda yapılacak atılımların, ülkemize rekabet üstünlüğü getirip sürdürülebilir sosyo-ekonomik gelişmeyi sağlayacağı düşünülmekte. Büyük ekonomiler arasına girme hedefine ulaşmak için teknoloji üreterek katma değeri yüksek ürünler ihraç eden bir konuma hızlı bir şekilde ulaşılması planlanıyor. Bunun için bilgi üreten ve bilgiyi nitelikli bir biçimde kullanarak ticari değere dönüştüren, etkin işleyen bir Ar-Ge ve yenilik ekosistemi oluşturulacak. Yeni dönemde Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin artırılmasına yönelik destek sağlayan kurumlar arasında koordinasyon güçlendirilip desteklerin etkinliği artırılıyor. Dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde, yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma programları desteklenerek etkinleştirilecek. Doktora mezunu olanlar başta olmak üzere, araştırmacı insan gücü, nicelik ve nitelik olarak iyileştirilip özel sektörde daha fazla araştırmacı istihdam edilmesi sağlanacak. Ayrıca temel ve sosyal bilimlerde araştırmacıların yetiştirilmesi ve bu alanda yapılan araştırma faaliyetlerinin nitelik ve nicelik olarak artırılması da teşvik ediliyor. Tasarım merkezleri, Ar-Ge merkezleri gibi desteklenerek Ar-Ge ve tasarım personelinin daha

esnek çalışmasına olanak sağlanıyor. KOBİ’lerin siparişe dayalı Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri de destekleniyor. Sınai mülkiyet ve yönetimiyle ilgili konularda yayın yapacak ‘Teknoloji Transfer Platformu’ oluşturuluyor. ‘Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı’nın yasalaştırılması sağlanıp Patent Borsası da kuruluyor. ‘Öncelikli Teknoloji Alanlarında Ticarileştirme Öncelikli Dönüşüm Programı’ ile temel hedefler; teknolojik ürün ve marka sayısını artırmak, araştırma ve yenilik merkezlerini güçlendirmek, nitelikli insan sayısını artırmak ve yenilikçi girişimciliği geliştirmek olarak sıralanıyor. Enerji, sağlık, havacılık, uzay, otomotiv, raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri gibi öncelikli sektörlerde teknolojik ürün yatırımları ve kümelenme çalışmaları desteklenmekte.

Girişimcileri desteklemek için finansman eksiğinin en çok hissedildiği erken aşamaya yönelik fon kuruluyor. KOBİ’lerin TSE ve patent belgelerinin maliyetlerinin devlet tarafından karşılanması sağlanıyor. ‘Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim Öncelikli Dönüşüm Programı’ ile kamu alımlarının kaldıraç gücünü kullanarak yerli teknoloji ve üretimi geliştirilmesi amaçlanıyor. Her yıl 100 milyar TL’yi aşan kamu alımları, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine katkı sağlayacak; yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik edecek etkili bir politika aracına dönüştürülecek. Bu kapsamda kamu alımlarında, orta-yüksek ve yüksek teknoloji sektörlerindeki yerli firmaların payı artırılacak. Uluslararası doğrudan yatırımların daha fazla cezbedilmesi de hedeflenmekte.

Yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım garantisine dayalı üretim yapılabilmesi için ürün bazlı yerli tedarik modelleri geliştirip uygulanacak. Öncelikli teknoloji alanlarında, araştırma merkezleri ve yükseköğretim kurumlarının yurt dışındaki muadilleriyle iş birlikleri geliştirilecek. Sanayide dışa dönük bir yapı içinde, Ar-Ge, yenilik ve nitelikli işgücüne dayalı yüksek katma değerli mal üreten şirketlere sahip, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim merkezi haline gelmiş bir ülke olma vizyonuyla hareket edilecek. Küresel rekabet gücünün artırılabilmesi için sektörel ve sektörler arası entegrasyon güçlendirilecek. Yüksek teknolojili yatırımlara daha fazla destek verilecek. Bilgi ve iletişim teknolojileri destekli yenilikçi çözümlerin yaygınlaşmasında elektronik sektörünün üretici olarak yer alması teşvik edilecek.

kAmU AlımlArındA yerlİ fırmAlArın pAyı ArTırılAcAk

Page 9: BThaber Sayı 1049
Page 10: BThaber Sayı 1049

8 E-TOPLUM Edip Emil Öymen [email protected]

Büyük verinin büyük hesabı

Samsung’dan bedava patent

TÜİK, “Küçük ve Orta Büyüklükteki Girişim İstatistikleri 2015” verilerini 19 Kasım’da yayınladı: KOBİ’ler, ülkemizde toplam girişimin % 99.8’ini oluşturuyor. İstihdamın % 74.2’sini. Kaç KOBİ var? 2 milyon 695 bin 131.

Sayı ve oranlar, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma için yeterli değil. Çünkü KOBİ’lerin % 97’si mini işletme. 1-9 kişi çalıştıran ufak şirketler. 20-49 kişi çalıştıran birazcık daha büyüklerin oranı % 2. Çalışan sayısı 50’den fazla olanların oranı % 1.

Dünya gazetesinde İsmet Özkul’un (24.11.15) değerlendirmesiyle: “İstihdamın yüzde 43’ü ortalama 2.15 kişilik, tamamı ise ortalama 4 kişilik işletmelerle, ekonominin bir üst düzeye sıçrayabilmesi için çalışanların yarısının dahi olması gerekir(!). Çalışan başına üretim, ciro ve katma değer verilerini karşılaştırdığımızda büyüklerle küçükler arasında bir uçurum olduğu da ortaya çıkıyor. Büyük işletmelerdeki bir çalışan, mini işletmedeki bir çalışanın 4.05 katı katma değer yaratıyor. Büyük işletmeler,

tüm küçük ve orta boy işletmelerin ortalamasının da 2.57 katı kişi başına faktör maliyetleriyle katma değer yaratabiliyor.(..) Bu veriler, KOBİ’lerin ancak karın doyurmaya çare olabileceğini daha fazlasının beklenemeyeceğini gösteriyor. KOBİ’ler karın doyurur ama ekonomiyi kurtaramaz.”

Avustralya Deakin Üniversitesi’nden Doç.Dr.Mehmet Ali Ulubaşoğlu’nun yorumu (Zaman,28.11.15): Türkiye’de yapılan patent başvurularının çoğunluğunun KOBİ kaynaklı olduğunu görüyoruz.(..) Geliştirilen patent veya faydalı modeller bazı yarı-sofistike ürünler içerse de, ayarlanabilir fiş, mobilya koltuk başlığı, plastik kabin, fırın tepsisi ve küçükbaş hayvan kaldıracı gibi pratiğe yönelik birçok buluş da içeriyor.(..)

Buluşların niteliği de, inovasyonumuzun bilim, veri ve sistematik bilgi üretiminden ziyade, daha çok ‘icat’ olarak nitelendirebileceğimiz, ‘mucit’ kişi ve kurumların buluşları. Bunlar ülke ekonomisini ne kadar dönüştürebilir?”

KOBİ’yle kalkınma?

7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Büyük veri değerlendirme şirketi RJMetrics’in hesabına göre dünyadaki veri analizci sayısı soldan say 11 bin 400, sağdan say 19 bin 400 arasında bir yerde. Kesin bir rakam veremiyorlar. Zaten bu yuvarlak hesap da sadece LinkedIn’de kendisini “veri analizcisi” diye tanıtanların sayısı. Bu “veri” ne kadar doğru, bilmiyoruz. Üç aşağı beş yukarı bir tahmin.

“Veri yoksa bilemezsin, bilemezsen yönetemezsin” ama, McKinsey daha 2011’de “Büyük Veri: İnovasyon, Rekabetçilik ve Üretim İçin Gelecek Sınır” başlıklı raporunda, 2018’de sadece ABD’de 140 – 190 bin veri bilimcisine, analistine ihtiyaç olacağını tahmin etmişti.

Bu tahminler bir yana, şu sıralarda bu alanda çalışan bir istatistikçi, matematikçi, veri bilimcisi, analisti, ABD’de yılda 118 bin 700 Dolar kazanabiliyor (Glassdoor’un hesabı).

Price Waterhouse Coopers (PwC) de kendi araştırmasını

Güney Kore’deki KOBİ’lerin kullanması için Samsung Electronic, 27 bin patentini ücretsiz sunmaya karar verdi. 27 bin patent! Bunların her biri, yüksek teknoloji patenti her halde? Acaba ülkemizde bu nitelikte kaç patent var? Bu konuda kamuoyuna bir açıklama elbette. Neden “toplam patent sayımız” diye bir listemiz olamıyor? Dönüp dolaşıp, OECD’nin 2009 yılı rakamlarını referans gösteriyoruz: “Türkiye’de yaşayan patent sayısı 7 bin

400. Yunanistan’da bu sayı 32 bin. Ukrayna’da 26 bin, Güney Kore’de 390 bin, Çin’de 591 bin, Japonya’da 1,5 milyon, ABD’de 2 milyon.” Aradan geçti şunca yıl, bu rakamlar değişti. Nedir yeni rakamlar?

Samsung sadece geçen 2014’te, sadece ABD’de 4 bin 952 patent aldı. Tek bir yıl içinde... IBM yine dünya birincisiydi, Samsung ikinci, Canon, Sony, Microsoft diye gidiyor liste (IFI CLAIMS 2014 Top 50 US Patent Assignees).

İşte bu Samsung, şimdi

“yeni yıl hediyesi” gibi, patentlerinin 27 binini Koreli KOBİ’lere bedava veriyor, ki küçük şirketler de ülkenin ileri teknoloji üretimine, ihracatına daha güçlü katılsın. Daha gürbüz KOBİ’ler olsunlar.

Dahası var: Samsung Electronic’in bu cömert hediyesine ek olarak Samsung Display, Samsung SDI, Samsung Electro-Mechanics de toplam 36 bin patenti KOBİ’lere açtı. 27+36= 63 bin patent! Ülkemizde hayalini bile kuramayacağımız bir patent sayısı.

Şu, büyük hatamız: Sayı elbette önemli ama, daha çok

önemli olan, patentin “ne işe” yaradığı? Geçenlerde bir yerel gazetemizin başlığı “2023’te 1 milyon patent”ti. Hem sayı

olarak mümkün değil. Hem nitelik olarak mümkün değil. Zaten 2016 dahil, 2023’e varmaya 7 yıl kaldı.

yayınladı, yeni: 77 ülkede 1,322 CEO’ya sordular: “Dijital teknoloji ve şirketlerin örgütlenme kapasiteleri açısından neyi önemli görüyorsunuz?” CEO’lar birinci sıraya mobil teknolojileri koydu. İkinci sırayı veri madenciliği ve büyük veri analizi aldı (18th Annual PwC CEO Survey).

Herkesin derdi, büyük veri analizi. Gartner’den Peter Sondergaard, sorunu çözmek için “algoritma ekonomisi” diye yeni bir kavram öneriyor: “Büyük veri, 21’inci yüzyılın petrolü. Ama bunun işe yaraması için işlenmesi gerek. Petrol de yeraltından çıktığında balçık gibi bir şeydir. Yakıta dönüşmesi için işlenmesi gerekir. Biz de, büyük veriyi uygun algoritmalarla işleyerek bunu işe yarar eyleme dönüştürmek zorundayız. Veriyle ne yapacağımız önemli ama, esas önemli olan, bunu nasıl yapacağımız. Bu da algoritma ekonomisidir.”

Bu aşamaya nasıl geçilecek? İstatistik ve matematikten anlayan daha çok STEM uzmanıyla...

Veriyi “tanımlayarak” değil, veriden “tahmin yaparak,” sonra da insanda davranış değişikliğini “öngören, yöneltici” hesaplamayla...

Bilgi toplumu niteliği kazanmış ülkelerde böyle yeni kavramlar, yeni sözcükler araştırılırken biz, acaba ne yapacağız? 2015-18 Bilgi Toplumu Stratejisi’nde 49’uncu madde: “Kamuda Büyük Veri Pilot Uygulaması Gerçekleştirilmesi.” Başlama tarihi 2015. Acaba “son” bir yılda bu konuda ne gibi adımlar atıldı? Neler yapıldı? Bilmiyoruz.

Bu bilinmezliği giderme yönünde Türkiye Bilişim Vakfı, bütün Strateji’yi hedefleyen bir yönetişim planını, IBM Kurumsal Hizmet Gücü ortaklığında hazırladı, Kalkınma Bakanlığı’na sundu. Amaç açık: Strateji % 100 uygulansın. Bunu sağlamak için Devlet’in en üst kademesinde önemsensin. Takibi yapılsın. Kamuya, sivil toplum da destek olsun. Büyük veri işinde küçük kalmayalım.

dünya, 30.11.15

rick Smolan ve Jennifer erwitt’in “human face of big data” kitabından

“Öyle bir Geçer ki Zaman” oyuncusu Wilma elles de patent sahibi

Page 11: BThaber Sayı 1049
Page 12: BThaber Sayı 1049

BİLİŞİM DÜNYASI10 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Kamu ve özel sektörün bilişim profesyonelleri, 25 Kasım tarihinde Ankara’da düzenlenen SHIELD 2015’e yoğun ilgi gösterdi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Innovera CEO’su Gökhan Say, internetle ortak aklın birleştiği bir dönemden geçtiğimizi söyleyerek internet ekonomisinin 4,5 trilyon dolara ulaştığını hatırlattı. Uzmanların, siber savaşlar ile 3. Dünya Savaşı’nın başladığını söylediklerine dikkat çeken Say, “Herkesin birbirine saldırdığı bir dünyada yaşıyoruz. Şirketlerin yüzde 45’i bilgi hırsızlığına maruz kalmış durumda. ‘Hack’lendikleri için özür dileyen CEO’ların sayısı arttı! Innovera olarak danışmanlık hizmetleri veriyoruz ve çok önemli bir güç birliğinden söz ediyoruz” dedi. “Eğer kamu ile çalışmalarınızda başarıya ulaşıyorsanız, iş hayatınızda da başarıya ulaşmışsınızdır demektir” ifadesini kullanan FireEye’dan Dennis Oommen da ‘Adaptif Savunma’ ile ilgili bilgi vererek sadece BT alanında değil, her alanda rolümüzün ne olduğunu sorgulamamız gerektiğinin altını çizdi. HP Türkiye ve Yunanistan Kurumsal Güvenlik Satış Yöneticisi Erdem Mengeş ‘Kötü Adamlar Gibi Düşün’ başlıklı sunumunda, amaçlarının daha odaklı çalışmak ve daha iyi hizmet vermek olduğunu söyledi. Mengeş, ‘dış kaynak’ kavramının saldırganlar arasında da çok yaygın olduğunu vurgulayarak “Hepsinin motivasyonu para olunca çok organize çalışıyorlar” yorumunu yaptı. Innovera Genel Müdür Yardımcıları Burak Dayıoğlu ve Murat Tora, ‘Modern Tehditler İçin Modern Çözümler’ini ve üreticilerini katılımcılarla paylaştı. ‘Nesnelerin İnterneti’nin gittiği yerden, güvenlik açısından büyük endişe duyduklarını kaydeden Dayıoğlu ve Tora, ‘drone’ teknolojisinin

Dijital oyun geliştiricilerini bir araya getirerek onların teknik ve ekonomik gelişimine katkı yapmak, sektöre nitelikli iş gücü sunacak ve video oyunları konusunda kamu bilincini artıracak bir platform oluşturmak amacıyla Ağustos 2014’te kurulan Dijital Oyun Geliştiricileri Derneği (DOGED), ismini ‘TOGED’ olarak değiştirdi. Ekonomi Bakanlığı’ndan

aldığı destekle geçtiğimiz Ağustos ayında Almanya’da düzenlenen gamescom fuarında ilk kez Türkiye standı açılmasına öncülük yapan DOGED, üstlendiği ulusal temsilcilik rolüne paralel olarak, isminin başına Türkiye’yi ekledi ve adını ‘Türkiye Oyun Geliştiricileri Derneği’ olarak değiştirdi. Bu amaçla Ankara Valiliği’ne yapılan başvuru,

Ekonomi ve Sanayi Bakanlıklarının desteği ve İçişleri Bakanlığı’nın onayıyla 3 ayda sonuçlandırıldı. TOGED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Erkin, “Ülkemiz dijital oyun sektörünün gelişimine katkıda bulunma konusundaki ulusal ve uluslararası çalışmalarımız daha büyük şevkle devam edecek” bilgisini verdi.

Yeni nesil saldırılara bütüncül olarak cevap vermek gerekiyor

Dijital oyun geliştiricileri TOGED temsil edecek

siber saldırılar için de kullanılmaya başlandığını aktararak ‘Siber Ölüm Zinciri’ ile ilgili bilgi verdi.

2016-2018 Ulusal Siber Güvenlik Strateji ve Eylem Planı hazırlandı

Gökhan Say’ın yöneticiliğini yaptığı ‘Dijital Rüya, Dijital Kâbusa mı Dönüyor?’ paneline; Havelsan Siber Güvenlik Direktörü Mazhar Kani Hacıpaşaoğlu, UDHB Haberleşme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Emine Yazıcı Altıntaş, Türksat Kurumsal Bilgi ve Siber Güvenlik Yönetimi Direktörü Mehmet Ali Ortayatırtmacı, EGM Siber

Suçlarla Mücadele Daire Başkan Yardımcısı, Yazılım Uzmanı Muharrem Canbolat katıldı. Siber güvenliğin sağlanmasında ulusal bir stratejinin olmasının önemine vurgu yapan Altıntaş, “Siber güvenlikte iş birliği çok önemli, çok paydaşlı olması sinerji yaratılmasına sebep oluyor. UDHB olarak uluslararası arenada da iş birliği koordinasyon çalışmalarında bulunuyoruz. 2016-2018 yıllarını kapsayan yeni bir Ulusal Siber Güvenlik Strateji ve Eylem Planı hazırladık, paydaşlarımıza da aktaracağız. Paydaşların da bize yardımcı olmasını, planın geliştirilmesini istiyoruz. Özel sektörle de daha yakın çalışmak arzusundayız. Yeni eylem planına, üniversiteler ve

STK’ları da dahil ederek çerçeveyi ona göre düzenledik. Ulusal düzeyde bir ekosistem modeli geliştireceğiz. Ayrıca yeni eylem planı çerçevesinde siber güvenlik eğitim portalı kuruyoruz. Diğer yandan kamunun birbiriyle bilgi paylaşımında bulunmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor” şeklinde konuştu. Altıntaş, USOM ve SOME’lerin yetkinliklerinin artırılması gerektiğine dikkat çekerek “Bunun için bütçe oluşturulmasını bekliyoruz” dedi. Hacıpaşaoğlu, “Potansiyel olarak risk en çok nerede var?” sorusunu gündeme getirerek yanıtını da; enerji, ulaşım, finans, telekomünikasyon, sağlık gibi kritik altyapıya

sahip sektörlerimizde olduğu şeklinde verdi ve “Üst düzey yöneticilerin, bilgi güvenliğinin farkında olması gerek” ifadesini kullandı. Sertifikalandırılmış, onaylanmış ürünlerin kullanılmasının önemine dikkat çeken Canbolat, vatandaşların da kendi yaptıklarından sorumlu olduklarını belirtti ve “Öncelikle adli bilişim boyutunda olmak üzere bulut bilişim uğraştığımız konulardan. Eğitim konusunda da uluslararası düzeyde iş birliği içerisindeyiz” açıklamasını yaptı. Ortayatırtmacı, yatırım noktasında sadece teknolojiye odaklanıldığını, olaya bütüncül bakılmadığını vurgulayarak toplam faydaya odaklanılması gerektiğini kaydetti. “Saldırılar evriliyor, ‘hacker’lar sürekli olarak kendilerini geliştiriyor” diyen Ortayatırtmacı, “Yeni nesil saldırılara bütüncül olarak cevap verebilmek, yaklaşımımızı ciddi anlamda değiştirmemiz gerek. 360 derece alan hâkimiyeti gerektiren bir mekanizmayı kurguluyor olmalıyız. Ekibin analiz yeteneğini geliştirmek de çok önemli” değerlendirmesini yaptı.

Gökhan Say

Page 13: BThaber Sayı 1049

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

business_card_28x40.pdf 1 11/24/15 5:59 PM

Page 14: BThaber Sayı 1049

BİLİŞİM DÜNYASI12 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Büyük çaplı şirketlerin oluşturduğu büyük verilerin yönetimi ve analizi ciddi önem taşıyor.

Geçmiş ve şimdiki verilerin analizi, gelecek planlarının çok daha isabetli olmasını sağlıyor. İş analitiği konusunda 2007’den beri faaliyet gösteren Metric, 2014 yılında TÜBİTAK ile beraber yürüttüğü Ar-Ge projesini de sürdürmeye devam ediyor. Geçtiğimiz haftalar içerisinde Metric, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilen resmi Ar-Ge Belgesi’ni aldı. Metric Genel Müdürü Gökhan Arıksoy ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızda TÜBİTAK ile beraber yürütülen projelerin yanı sıra Ar-Ge merkezi belgesinin alınmasıyla ilgili konuştuk.

n 2015 yılı Metric açısından nasıl geçti?

Buna şöyle başlayım: 2014 yılı çok iyi geçti. 2014 yılında 2013’e göre gelirlerimizde yüzde 85 büyüdük. Bu büyümenin uzantılarını 2015’in ilk çeyreğinde de gözlemledik. 2015’in ikinci çeyreğinden itibaren seçimler, sonrasında koalisyon görüşmeleri gibi etmenler genel olarak yavaşlama dönemini getirdi. Ancak Kasım ve Aralık’ta yavaşlama döneminin sona erdiğini görüyoruz. Beklentilerimiz, Türkiye’de iş analitikleri konusunda sürekli 2 basamaklı büyümelerin gerçekleşmesi yönünde. Bu sene de bunun paralelinde büyümeler olacağını tahmin

2016’da iş analitiği yatırımları artacak

Mobilde alışverişe yavaş yavaş alışıyoruz

ediyoruz. Ancak bu iç parametreler biraz da olsa pazarı ve pazar büyümelerini yavaşlattı diye düşünüyoruz.

Bir diğer faktör de dolar ve avro kurlarındaki oynaklıklar oldu. Buradaki oynaklıklar bazı müşterilerde bir takım yatırımları erteleme ve yavaşlatma gibi reaksiyonlara sebep oldu. İş analitikleri konusundaki müşterilerimiz kriz veya yavaşlama bile olsa finansallarını, şirketlerini daha iyi analiz etmek istiyorlar. Biz de bu konularda, farklı sektörlerdeki şirketlere yardımcı oluyoruz.

n 2016 yılı hedeflerinizden bahseder misiniz?

Seçimlerin geçmiş olması nedeniyle siyasi belirsizlik durumunun ortadan kalktığını düşünüyoruz. Bu yüzden 2016 yılında yatırımlar artarak devam edecektir. Geçmiş yıllardan gözlemimiz, bir yıl içinde bütçelerde azalma olduysa ya da yatırımda ertelemeler olduysa, o ertelenen yatırımlar bir sonraki yıl fazlasıyla gerçekleştiriliyor. 2016’nın da böyle bir yıl olacağını tahmin ediyoruz. Ancak 2016 yılında da özellikle uluslararası piyasalarda bir takım soru işaretleri var. Bunlardan biri Brezilya, Rusya ve Çin gibi büyüyen ekonomilerin büyüme hızlarının yavaşlaması. Bu yavaşlamanın ve Amerika’daki faizlerin artışının küresel

Fiyat ve karşılaştırma sitesi Bilio.com, düzenli olarak yaptığı ve mobil alışveriş eğilimlerini ortaya koyan anket çalışmalarının sonuncusunu 13-18 Kasım arasında düzenlendi. “Akıllı telefonunuzla alışveriş yaptınız mı?” sorusunu yanıtlayan bin 500 kişiden yüzde 40’ı “evet” yanıtını verirken, kalan yüzde 60’lık kesim ise akıllı telefonlarından hiç alışveriş yapmadığını belirtirken, gerekçe olarak ‘mobil alışveriş süreçlerine yeterince

güvenmemeyi’ gösteriyor. Akıllı telefonlarından alışveriş yaptıklarını söyleyen kişilerin yüzde 85’i mobil alışveriş için akıllı telefon yerine tableti tercih ediyor. Mobil alışverişçilerin yüzde 48’i kullanım kolaylığı, yüzde 36’sı fırsatları kaçırmamak, yüzde 16’sı güvenli bir alışveriş deneyimi yaşamak için mobil alışverişi tercih ettiklerini belirtiyor. Bu kişiler, mobil alışverişlerinde en çok yüzde 50’lik oranla teknoloji ürünlerini satın alıyorlar. Geri kalan kısım ise sırasıyla moda,

kozmetik ve dekorasyon ürünlerini takip ediyor.

Ankete katılanların yüzde 61’i, alışveriş yapacakları sitenin mobil uygulaması olmasının veya web sitesinin mobil cihazlara uyumlu olarak erişilmesinin, alışveriş kararlarını etkileyeceği bilgisini veriyor. Akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 46’sı web siteleri üzerinden alışveriş yapmayı tercih ederken, yüzde 54’ü de e-ticaret sitelerinin farklı telefon işletim sistemleri için özel olarak geliştirdiği mobil uygulamaları kullanıyor.

piyasalarda bazı yansımaları olacaktır. Bunun iç piyasalara yansımasının miktarı, 2016’nın ne şekilde geçeceğini belirleyecek.

n TÜBİTAK ile beraber yürütmeye başladığınız Ar-Ge çalışmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Metric, 2007 yılında kurulmuş bir organizasyon. 2013’e kadar genel olarak iş zekası ve iş analitikleri konusunda SAP ile beraber iş çözümleri oluşturuyor. Hala da bu çözümleri oluşturmaya devam ediyor. Ancak birtakım noktalarda iş analitikleri konusunda ürünlerin ve çözümlerin eksiklerini gördüğümüz için Ar-Ge yatırımları yapmaya karar verdik. 2014 yılının başından itibaren TÜBİTAK ile iki tane Ar-Ge projesi yaptık. Bu iki Ar-Ge projesinin ikisi de mevcut iş analitikleri çözümlerinin eksiklerini tamamlayacak veya bunları iyileştirecek çözümler ortaya koyuyor. Bunlardan bir tanesi iş analitikleri konusunda çözümlerinizin uçtan uca denetlenebilir, takip edilebilir olmasını sağlıyor. Çünkü büyük veri, iş analitikleri ve bütün verilerin aslında çalışanlar ve müşteriler tarafından kısmen veya tamamen gözlenebilir, görüntülenebilir hale gelmesini sağlıyor. Örneğin raporlama çözümlerinde yetkilendirmeleri kimin yaptığı, kime yaptığı, ne şekilde yönetildiği konusunu

uçtan uca takip edebilmeniz gerekiyor. Bu takibi yapabilecek bir ürün geliştirdik ve bu geliştirdiğimiz ürünü Turkcell, Yapı Kredi Bankası ve HSBC şu anda aktif olarak kullanıyor.

Diğer bir çözümümüz de performans yönetimi ve prim hesaplama çözümü. Mevcut çözümlerde en büyük problemlerden bir tanesi kişilerin performanslarının ölçüldüğü KPI’ların çok dinamik bir şekilde değişiyor olması. Bu KPI’ların girilmesi, aylık olarak takip edilmesi ve buralardan performans ve prim ölçümlemelerinin, hesaplarının yapılmasının ve sağlanması gerekiyor. Bizim çözümümüz bu KPI’ların dinamik olarak yönetilmesi ve hesapların hızlı ve eksiksiz bir şekilde çalışmasına olanak sağlıyor. Türkiye’de görmüş olduğumuz en büyük sıkıntılardan biri çok sayıda Ar-Ge konusunda çalışan firmanın bulunması, fakat bunları akademik noktadan endüstriyel noktaya

getirilmesinde zorlanıyor olmamız. Projelerimizin her ikisi de şu anda canlı olarak çeşitli müşteriler tarafından kullanılıyor.

n Resmi Ar-Ge merkezi belgesi almanızı sağlayan etmenler nelerdir?

Ar-Ge merkezi olmamızın en büyük motivasyonu, TÜBİTAK Ar-Ge projelerimizin başarılı bir şekilde sonuçlanması oldu. Projelerimizin ilk fazlarını 2014 yılında tamamladık. 2015 yılında bu projelerin 2. fazlarını yapıyoruz. Bu süreç içerisinde TÜBİTAK’ın, Sanayi Bakanlığı’nın yönlendirmeleriyle Ar-Ge merkezi başvurusunu yapmaya karar verdik. Çünkü şu anda çalışanlarımızın yüzde yüzde 35 - 40’ı ağırlıklı olarak Ar-Ge projelerinde çalışıyor. Bu nedenle Ar-Ge merkezi olmak bizi motive edici konulardan bir tanesi oldu.

n Metric’in son dönemdeki projelerinden bahseder misiniz?

Her çeyrek Metric en az 4 – 5 tane büyük projeye başlıyor. Son bir yıl içerisinde sayabileceğimiz en önemli projelerimizden birisi Mavi Jeans ile başlatmış olduğumuz, gerçek zamanlı bellek içi veri ambarı projesi. Mavi Jeans, operasyonundaki bütün parametreleri, analitik noktaları uçtan uca, gerçek zamanlı takip edip bunları karar destek sistemlerinde kullanabilir hale gelecek. Bu projeyle Mavi Jeans operasyonlarının anlık gözlenebilir ve gerçek zamanlı denetilebilir hale geleceğini söyleyebiliriz.

İş analitiği konusunda faaliyet gösteren Metric, Ar-Ge çalışmalarının

meyvelerini toplamaya başlıyor.

metric Genel müdürü Gökhan Arıksoy

ruşen Göbel

Page 15: BThaber Sayı 1049

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_BuluTTMarket_28x40_BT_Haber.pdf 1 20.11.2015 18:23

Page 16: BThaber Sayı 1049

14 GÖRÜŞ 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

64. HÜKÜMET PROGRAMI ÜZERİNEULUSAL

PARİS SALDIRISININ İNTERNETE YANSIMALARIKÜRESEL

OSMAN COŞKUNOĞ[email protected]/osman.coskunoglutwitter.com osmancoskunoglu

TEKNO-POLİTİK

Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı 64. Hükümet Programı (http://bit.ly/1OiLHRy) bir programdan çok bir seçim bildirgesini andırıyor. Örneğin, “…hazırladığımız 2015-2018 dönemini kapsayan yeni Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nı hayata geçireceğiz” (s. 117). Seçim bildirgesine yakışan bu ifade yerine, 2015 yılında tamamlanmış olması gereken ama tamamlanmamış olan 20 eylem hakkında bir açıklama gerekirdi. Strateji’den sorumlu bakan Cevdet Yılmaz aynı görevde devam ettiğine göre, Hükümet Programı’na da katkı koyduğunu varsayarak, bu gecikmeler hakkında ne yapılacağı ile ilgili bilgi sunulmalıydı.

Hükümet Programı’nda

dikkat çeken bir diğer nokta, FATİH girişimi (ortada hala bir proje yok) ile ilgili. FATİH, eğitim ve öğretimin bir parçası olarak değil, bilgi toplumu ve teknolojilerin bir konusu olarak ele alınmış: “FATİH Projesi kapsamında alınacak olan tablet bilgisayarların ihale sürecini, kritik görülen teknolojilerin yerlileştirilmesine yönelik tasarlayacak, projenin bir bütün olarak yazılım, hizmetler, uygulama ve sayısal içerik pazarının büyümesine imkân tanımasını sağlayacağız” (s. 116-117). FATİH’i eğitim ve öğretim için değil, bilgi teknolojileri alanında bir konu olarak görmek UDH Bakanı Binali Yıldırım’ın yaklaşımıydı. Oysa, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’a göre içerik ön

plana çıkmalı. Bunu, Bilgi Toplumu Stratejisi’nin bu yıl başlayıp gelecek yıl bitmesi gereken “FATİH Projesinde İçerik Üretiminin Teşvik Edilmesi” başlıklı 5. eyleminde görüyoruz. Bu konularda Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın görüşünü ise bilemiyorum. Hatta bir ara TÜBİTAK, dolayısıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı da girmişti devreye. Doğrusunun, Nabi Avcı, Cevdet Yılmaz ve Binali Yıldırım’ın bir araya gelerek ortak ve doğru bir yaklaşım belirlemeleri olduğunu düşünüyorum.

FATİH konusunda, Hükümet Programı’nda bir de şu ifade var: “FATİH Projesi aracılığıyla tüm öğrencilere eğitimde fırsat eşitliği sağlayacağız” (s. 42). Oysa, benim araştırmalarımın

sonuçlarını, OECD’nin son raporu da teyit ediyor (http://bit.ly/1WcUqEO): öğrencilere teknoloji dağıtmak, sayısal uçurumu azaltıp fırsat eşitliği sağlamayacağı gibi, eşitsizliği daha da olumsuzlaştırabilir.

64. Hükümet Programı, yine seçim propagandası niteliğinde ve gerçeği yansıtmayan ifadeler içeriyor. Örneğin, “AK Parti iktidarları bilgi toplumuna dönüşümün Türkiye’yi gelişmiş ülkeler arasına taşıyacağını ortaya koymuş…” (s. 116). Oysa, Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin her yıl yayımladığı rapora göre, bilgi toplumu ve teknolojileri sıralamasında, 166 ülke arasında Türkiye 68. sıradadır. Gelişmiş ülkelerden çok geridedir ve yıllardır da bir ilerleme kaydetmemiştir.

Paris’teki vahşi saldırının internete üç yansıması oldu. Birincisi, teröristlerin internetten iletişimini kontrol edebilmek için, yani güvenlik adı altında, masum kullanıcıların mahremiyetlerini korumak amacıyla kullandıkları şifrelemeye yasak getirme niyetleri ortaya çıktı (yoğun tartışma yaşanan bu konuda çıkan çok sayıda yazının en içeriklisi: http://nyti.ms/1X6YjeQ). İkincisi, durumdan görev çıkarma anlayışıyla, iki hacktivist grup Anonymous ve Ghost Security, teröristlere saldıracaklarını açıkladı (http://bit.ly/1QNglRB). Üçüncüsü, IŞİD’in Cihatçılar için bir “teknoloji yardım masası” kurduğu ve güvenli internet kullanımı için bir kılavuz yayımlamış olduğu anlaşıldı (http://usat.ly/1HZZ7LA).

Şifreleme ile ilgili tartışma yeni değil. NSA’nın küresel gözetlemelerini Snowden ortaya serdiğinden bu yana, mahremiyet konusunda duyarlılık arttı. Uçtan uca güçlü şifreleme sunan Wickr, Signal, Telegram gibi ürünler ücretsiz olarak kullanıcılara sunulmaya başladı. Apple da iMessage’larda uçtan

uca şifreleme uyguluyor. Böylece şifreli iletişim giderek yaygınlaştı. Öte yandan, hükümetler ile güvenlik ve istihbarat kuruluşları bundan rahatsız. Onlara göre, teröristler saldırılarını internet üzerinden kurdukları ve şifreleme ile gizledikleri iletişim ile organize ediyor. Dolayısıyla, güvenlik uğruna şifrelemenin yasaklanması ilk akla gelen basit bir çözüm olarak savunuluyor. Geçen yıl Cameron İngiltere’de bu yasağı getirmeye niyetlendi ama tepkiler üzerine geri çekildi. Şimdi, Paris saldırılarından sonra, ABD’de ve Fransa’da yasaklama tekrar gündeme geldi.

Yasağa karşı çıkanlar ise, masum insanların mahremiyeti için gerekli olan şifrelemeyi, teröristler de kullanıyor gerekçesiyle yasaklamanın yanlış olduğunu iddia ediyor. Birincisi, meta-verileri kullanarak, örneğin IŞİD’in kullandığı bilinen Telegram’da, mesajın içeriği görülemese bile, kimin kiminle iletişim içerisinde olduğu saptanabilir. İkincisi, Obama’nın da savunduğu gibi, masum insanların kullandığı şifrelemeyi yasaklamakla sonuç alınamaz, çünkü teröristler başka bir yol bulur veya kendi şifrelerini geliştirir. Üçüncüsü, Paris saldırıları öncesi teröristlerin PlayStation 4 ile aralarında

iletişim kurduğu iddiası var. PlayStation 4, kullanıcıların hesapları gibi kişisel verilerini şifreliyor, iletişimi değil. Ayrıca, teröristler arasındaki bazı iletişimin şifrelenmemiş SMS’lerle ve telefon görüşmeleri ile yapıldığı da ortaya çıktı (http://bit.ly/1S4tUwp). Dolayısıyla, sorun şifrelemede değil, terörle mücadele ve istihbarat kuruluşlarının yetersizliği ile ilgili gibi görünüyor. Dördüncüsü, sıradan insanların özel bilgilerine girmek isteyen suçlu hackerlardan kendilerini koruyabilmesi için ve bazı ülkelerde muhaliflerin otoriter yönetimlerden kendilerini gizleyebilmesi için şifreleme gerekli oluyor. Özetle, internet öncesi dünyanın paradigmaları ile düşünenlerin, internet dünyasında geçersiz, yanlış hatta gülünç kaçan yasaklamaları hala savunabildiklerinin bir örneğini daha yaşıyoruz. Bu vesileyle, şifrelemenin yasaklanmasını savunan CIA direktörü Brennan’ın kendi özel internet hesabına, daha 20 yaşına bile gelmemiş bir hacker tarafından geçen hafta girildiğini (http://bit.ly/1QNglRB) de belirtelim.

Paris saldırılarının internete ikinci yansıması ise, Anonymous “IŞİD’e savaş ilan ediyoruz” diye bir açıklama yaparken, Ghost Security ise “biz zaten savaşıyorduk” açıklaması yaptı. Anonymous, IŞİD propagandası yapan binlerce sosyal ağ hesabına ve siteyi saldırılarıyla bertaraf ettiğini iddia etti. Terörist propagandasını engelleyen bu girişim, istihbarat toplayanlara da güçlük çıkarması bakımından tartışmalı. Diğer hacktivist grup, Ghost Security, güvenlik otoriteleri ile işbirliği yaptığı için, Anonymous’a mesafeli duruyor (http://nyti.ms/1X6YjeQ). Ghost Security, saldırmak yerine, terörist olma ihtimali olan sosyal ağ hesaplarına ve sitelere sızarak topladıkları bilgi ve ipuçlarını, anonim kalmalarını sağlayan bir arayüzle, güvenlik otoriteleri ile paylaşıyor. Geçen yıl “3. Dünya Savaşı başladı bile” diyen Papa Francis haklı gibi.

Üçüncü yansıma ise, Cihatçıları 21. Yüzyıl teknolojilerine taşıyan ve onlara mahremiyetlerini korumayı öğreten IŞİD çabalarının da olduğu ortaya çıktı.

Page 17: BThaber Sayı 1049

Accenture Dijitalleşme Endeksi’ne göre “Dijitalleşme Öncüleri” olarak tanımlanan,

yüzde 80 üzerinde puan alan şirketler dijitalleşmeyi şirket stratejilerine yansıtmak konusunda diğerlerine göre çok daha iyi bir performans sergiliyor. “Tüm Türk şirketlerinin dijitalleşme trendiyle ortaya çıkan yeni fırsatlara, zorluklara ve risklere karşı hazır olması önemli” saptamasını yapan Accenture Türkiye Genel Müdürü Tolga Ulutaş, eklemeden geçmiyor: “İyi haber şu ki, Accenture Dijitalleşme Endeksi’ne katılan tüm şirketler bu trendin farkında. Görüştüğümüz BT, teknoloji ve dijital alanlarında çalışan yöneticilerin yüzde 92’si dijitalleşmenin faaliyet gösterdikleri sektörlere ciddi etkisinin olacağına inanıyor.” Türk teknoloji liderlerinin farkındalık seviyesi; 2014 yılında Almanya’da yapılan ve katılımcıların yüzde 78’inin dijitalleşmenin etkisinin “yıkıcı” ya da “çok güçlü” olmasını bekledikleri ve dijitalleşmenin etkilerini yadsıyanların oranın yüzde 3’te kaldığı Accenture Dijitalleşme Endeksi çalışmasıyla da benzerlik gösteriyor.

Dijitalleşme eşittir fayda

Bu benzetmeyi yapan Tolga Ulutaş, dijitalleşme farkındalığı konusunda bir başka küresel araştırmaya da dikkat çekiyor. Accenture olarak bir süre önce 20 ülke ve 12 sektörden 1000 üst düzey yöneticiyle yapılan bir başka araştırma, yöneticilerin yüzde 58’inin dijital teknolojiyi öncelikli olarak süreç verimliliğini artırmak ve maliyetleri azaltmak amacıyla; üçte birinden daha azının ise büyümeyi desteklemek ve yeni müşterilere ulaşmak için kullandığını gösteriyor. Bunun temel nedeni pek çok yöneticinin operasyon ve süreçleri kolaylıkla dijitalleştirirken, dijitalleşmeye bağlı riskler sebebiyle müşteri karşılama kabiliyetleri için dijital teknolojileri kullanmaya çekinmesi.

Dijitalleşme; gelirini

2016’da katılım daha yüksek olacak

artırmak, müşteri ilişkilerinde kaliteyi yükseltmek ve daha yalın ve etkin bir operasyona sahip olmak isteyen şirketler için önemli bir kaldıraç. Accenture analizi, şirketlerin rekabette öne çıkmalarını sağlayan sektörlere özgü bazı özellikler olduğunu ama Dijitalleşme Öncüleri’nin bazı ortak özelliklerinin de ‘sektör bazlı’ olmadığını ortaya koyuyor. Bunun sonucunda dijitalleşmeyi stratejilerinin

parçası yapan firmaların bir adım önde olduğu da görülüyor.

7 ülkede çalışmalar devam ediyor

Farklı sektörlerin dijitalleşme durumlarını ve sektörlere göre farklılıkları açıklamak için 104 şirket 17 sektör grubuna ayrıldı. Burada sistematik bir sınıflandırma yaklaşımı benimsendi. Avrupa

Topluluğu’nda ekonomik faaliyetlerin istatistiki sınıflamasına (NACE Rev.2) dayanarak değerlendirilen şirketler, sektör gruplarına göre sınıflandırıldı. Tolga Ulutaş’a göre, finansal hizmetler, hizmet faaliyetleri, perakende ve motorlu kara taşıtlarının imalatı, dijitalleşme anlamında en yüksek performansı gösteren sektörler oldu. Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı

ve inşaat sektörleri ise Türk şirketlerinin ortalamasının altında kaldı.

Accenture Dijitalleşme Endeksi üzerine halen 7 ülkede çalışmalar sürüyor. Örneğin; Almanya’da bu yıl ikinci kez gerçekleştirilen çalışmaya ek olarak, İsviçre ve Avusturya’da da benzer çalışmalar tamamlandı ve bu yıl içinde sonuçların açıklanması bekleniyor.

Kurumsal ilgi 2016’da katılımın artmasını sağlayacak

Araştırma sürecinde, şirketlerin çalışma ilk defa yapılacağı ve çıktıların neye benzeyeceğini bilmedikleri için biraz çekingen davrandıkları gözlemlendi. Bu saptamayı yapan Tolga Ulutaş, bir taraftan da olumlu geri dönüşleri şu sözlerle tanımladı: “Çalışma hem Türkiye’nin genel olarak dijitalleşme alanında bulunduğu yeri ve gelişme alanlarını gösterdiği hem de şirketlere sadece kendilerine özel hazırlanmış ücretsiz bir rapor alma fırsatı sunduğu için olumlu geri dönüşler aldık.” Öyle ki, 18 Kasım’da sonuçlar açıklandıktan sonra çalışmaya katılmak istediklerine dair başvuru yapan şirketler olmuş. “Bu şirketlere ‘önümüzdeki yılki çalışmada onları da katacağımıza’ dair geri dönüşte bulunduk” bilgisini veren Ulutaş’a göre, bu tarz bir çalışma için yüzde 30 civarındaki katılım oranı, dünyadaki diğer örneklere bakıldığında oldukça iyi bir oran. Bu nedenle beklenti; önümüzdeki yıl çalışmaya daha yüksek bir katılım olması yönünde.

Türkiye’nin en dijital şirketlerini belirlemek için hayata geçirilen Accenture Dijitalleşme Endeksi çalışmasına yönelik

kurumsal ilginin istikrarlı gelişim göstermesi bekleniyor. Çünkü dijitalleşme bir tercih değil, kurumsal stratejinin

artık ayrılmaz bir parçası.

Accenture Türkiye Genel müdürü Tolga Ulutaş

BİLİŞİM DÜNYASI 157 - 13 ARALIK2015

BThaber

handan Aybars

Dijital dönüşüm uzun bir yolculuk ve Ulutaş’a göre şirketler; sektörlerine ve rakiplerine göre mevcut durumlarını ve dijitalleşmenin kendilerini nasıl destekleyeceğine yönelik bir anlayış geliştirerek bu yolculuğa başlayabilirler. Mevcut pozisyon anlaşıldıktan sonra şirketlerin net bir dijitalleşme stratejisi ve bir yol haritası geliştirmesi de gerekli. Bu yol haritasının hayata geçirilebilmesi için üst yönetiminin desteğinin sağlanması, dijitalleşmeyi teşvik edecek bir işletme modelinin ve etkin bir yönetişim yapısının kurulması da Ulutaş’ın dikkat çektiği gereklilikler arasında. Yeteneklerin şirket bünyesine katılması

için bu konularda çalışacak Ar-Ge departmanlarının kurulması, araştırma şirketleri ve girişimlerle işbirliği yapılarak mevcut dijital kaynakların ve kabiliyetlerin artırılması, ayrıca yeni yetenekler kazanmak ve dijitalleşme çalışmalarını hızlandırmak için danışmanlık desteği alınması da önem taşıyor. Ulutaş’ın dikkat çektiği bir sonuç da, bu konuda daha fazla adım atılması gerektiğini ortaya koyuyor: “Araştırmamız, şimdiye kadar kapsamlı bir dijitalleşme stratejisini benimsemiş olan Türk şirketlerinin sayısının son derece az olduğunu, ama şirketin tamamına yayılan dijitalleşme hedefinin de başarı ihtimalini artırdığını ortaya koyuyor.”

dAnışmAnlık deSTeğİ ve üST yÖneTİmİn kATkıSı şArT

Dijitalleşme, Türkiye ekonomisi ve istihdam adına önemli bir fırsat. Bu yönüyle, kamunun rolü de önem kazanıyor. Ulutaş’ın da belirttiği gibi, yatırımları teşvik edecek ve ekonominin dijitalleşmesinin önündeki engelleri kaldıracak ortamın oluşturulması için gerekli düzenlemelerin yapılmasında kamunun özel sektörle işbirliği önemli. Bir süre önce Accenture ve Oxford Economics işbirliğiyle hazırlanan ortak bir çalışmayı örnek gösteren Tolga Ulutaş, şu detayları paylaştı:

“Bu çalışma, dijital teknolojilerin ekonomik faaliyetlere yayılmasının,

verimliliği ve GSYH büyümesini belirgin biçimde arttırabildiğini istatistiksel olarak gösteriyor.

Bu araştırmada geliştirilen, bir ülkedeki eşit ağırlıklı dört ekonomik faaliyet alanından 50 göstergeyi kapsayan bir endeks olan Dijital Yoğunluk Endeksi’ndeki 10 puanlık bir artış, bugün ile 2020 arasında yıllık büyüme oranlarında gelişmiş ekonomilerde yüzde 0.25, gelişmekte olan ekonomilerde ise yüzde 0.5 artış sağlıyor. Bu da, 2020’de dünyanın en büyük 10 ekonomisinin GSMH’sine 1.36 trilyon dolar eklenmesi demek ve bugün yapılan tahminlerin de yüzde 2.3 üzerinde”

kAmUnUn rolü Önem TAşıyor

Page 18: BThaber Sayı 1049
Page 19: BThaber Sayı 1049

BThaber

DOSYA 7 - 13ARALIK 2015

www.bthaber.com

e-dönüşüme-fatura, e-defter, e-arşiv

E-Dönüşüm’e geçiş hızlanıyorİş dünyasındaki dijital dönüşüm hız kesmeden devam ediyor. E-Fatura, e-Arşiv ve e-Defter ile birlikte verilerini sanal ortama taşıyan şirketler ve kamu kuruluşları, iş süreçlerini hızlandırırken, bir yandan da önemli bir maliyet

avantajı yakalıyorlar. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yeni

düzenlemesiyle, mevcut 20 bin civarındaki mükellefe ilave olarak, 10 milyon lira ve üzeri ciroya sahip 30 bin civarındaki mükellef de 31 Aralık 2015 tarihine kadar

e-Fatura ve e-Defter uygulamasına zorunlu olarak geçecek. Yeni kapsam genişlemesiyle birlikte 2016 yılı başında e-Fatura ve e-Defter kullanan mükellef sayısının 50 bine ulaşacağı öngörülüyor.

Bu geçiş süreci şirketlerin iş yapış sürelerini ve süreçlerini tamamen değiştirirken, büyük ölçekli şirketlerin elde ettiği maliyet avantajı gören KOBİ’ler de bu dijital dönüşüme ilgi göstermeye başladılar.

17

ekrem Uçman

Page 20: BThaber Sayı 1049

18 7 - 13 ARALIK2015

BThabere-dönüşüm, e-fAturA, e-defter, e-ArşivDOSYA

E-DÖNÜŞÜm SÜREcİNDE GÜVENLİK ES GEÇİLmEmELİ

BAŞARININ ANAHTARI DoğRu ENTEGRASYoN

E-DÖNÜŞÜm İLE İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİ DE DEğİŞİYoR

E-Dönüşüm sürecindeki şirketler ve kamu kurumları, bu süreçte siber riskleri göz ardı etmemeliler. Dijital ortama aktarılan hayati şirket bilgileri, bu saldırılar sonucunda ortadan tamamen kaybolacağı gibi, istenmeyen kişilerin eline de geçebilir.

“E-dönüşümü dijital dönüşümün ticari hayata en önemli yansımalarından birisi olarak kabul edebiliriz. Haliyle, dijital dönüşümün önündeki en büyük engellerden birisi olan siber riskler e-dönüşümü de tehdit ediyor” diyen PwC Türkiye Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri Burak Sadıç, sözlerine şu şekilde devam ediyor:

“ E-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv çözümlerinin getirdiği büyük avantajların bu hizmetlerde oluşacak kesintiler sonucu kaybedilmesi söz konusu olabilir. Ama daha da büyük risk ise şirketlerin sır niteliği taşıyan bilgilerinin istenmeyen kişilerin ve hatta rakiplerinin eline geçmesi.

Bu gerçeklerden yola çıkarak e-dönüşüm yolculuğuna çıkan tüm kurumların siber riskleri de yönetmesi gerekiyor.

Yönetmelikler ISO 27001 ya da ISO 22301 gibi standartlara uyumu mecbur tutsa da sadece bu standartlara uyulduğuna dair belge alınmasının kurumları güvenli kılmayacağı aşikar. Bu yüzden e-Dönüşüm çözümlerini kendi teknoloji altyapıları yardımı ile devreye alan şirketlerin bir bilgi güvenliği ve siber güvenlik stratejisinin olması, tek sorumluluğu güvenlik olan bir yönetici istihdam etmeleri ve bu yöneticinin üst yönetime, tercihen genel müdüre raporlaması çok önemli.

Ve bu şirketlerin siber güvenlik konusunda uzman şirketlere düzenli denetim yaptırması da sistemlerindeki olası açıkların saldırganlardan önce bulunması için önem arz ediyor.

E-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv hizmetini bir sağlayıcıdan hizmet olarak alan şirketlerin de çalıştıkları e-Dönüşüm hizmet sağlayıcısının düzenli olarak siber güvenlik denetimlerinden geçip geçmediğini kontrol etmelerini, hatta bu denetim raporlarını talep etmelerini önerebiliriz.”

Kurumlar ve şirketler e-Dönüşüm sürecine geçerken doğru iş ortağını belirlemek durumunda. Doğru iş ortağının belirlenmesiyle birlikte gerçekleşecek sağlıklı e-Dönüşüm, şirketlere hem maliyet hem de iş gücü anlamında önemli avantajlar sunuyor.

E-Dönüşüm’e geçiş sürecinde sağlıklı entegrasyonun oldukça önemli olduğunu belirten IdeaSoft Genel Müdürü Seyhun Özkara, sözlerine şu şekilde devam ediyor:

“E-fatura ve E-arşiv uygulamaları

doğru entegrasyon süreçleri sonrasında işletmelere hem maliyet hem de iş gücü anlamında ciddi fayda sağlıyor. E-arşiv ile günlük kağıt maliyeti ve israfının önüne geçtiği gibi, dosyalama, kargolama gibi maliyetlerin de önüne geçiliyor. Bugün günlük 500 adet fatura kesip, bunları dosyalayıp kargo firmalarına teslim etmek için harcanan iş gücünü ve maaliyeti çok daha doğru alanlarda doğru işlere ayırabileceğimizi düşünüyorum.

İşe KOBİ tarafından bakarsak, bugün 5000’in üzerinde KOBİ’ye

hizmet veren bir firma olarak, küçük ve orta ölçekli

işletmelerin adaptasyon süreci, büyük ölçekteki

firmalara oranla nisbeten daha

zor olduğunu söyleyebiliriz. Entegrasyon süreci, yapısal alışma süreci ve adaptasyon zaman alıyor. Bu noktada bu işi kolaylaştıran entegratörler bu adaptasyon sürecini kısaltabiliyor. Örneğin

muhasebe programlarının

e-dönüşüm tarafında hazır

çözümleri KOBİ’lerin bu sürece uyumunu

kolaylaştıryor.”

Özel şirketlerin e-Dönüşüm sürecini hızlandırması, bu alandaki iş süreçlerini önemli ölçüde hızlandırdı. Özel sektördeki bu olumlu havadan faydalanmak isteyen kamu kurumları da, e-Dönüşüm akımına dahil olarak bu dijital dönüşümün getirdiği olumlu sonuçlardan yararlanmak istiyorlar.

Kamu şirketlerinin e-Dönüşüm süreçlerine dahil olması sürecinin hızla devam ettiğini ifade eden NetBT Genel Müdürü Akar Selçik, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“İlk etapta özel şirketlerin birbirleriyle olan fatura süreçlerini hızlandırması, firmalara kağıt, fatura dağıtımı depolama ve gönderim maliyetlerini ortadan kaldırması şirketlerin ilk fark edecekleri avantajlardan diyebiliriz. Personel maliyetinin düşürülmesi, fatura ve mutabakat da karşılaşılan sorunların giderilmesi, muhasebe işlemlerinin kolaylaştırılması, ödeme

sürecinde ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi, fatura gönderici ve alıcı arasındaki iletişimi artırması diğer avantajlı özelliklerdir.

Türkiye’de ‘2015-2019 e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı’ çerçevesinde uygulamaya konulan e-Defter ve e-Fatura uygulamaları hem mükelleflerin birçok amacına katkıda bulunuyor. Özellikle mobilitenin etkisiyle mekandan bağımsız iş yapmak günümüzde giderek ön plana çıkıyor. Bu değişim ışığında iş yapış şekillerini, kurumsal hayatın ilerleyişini ciddi biçimde kolaylaştıran e-Dönüşüm çözümleri, şirketlerin iş süreçlerini de çok daha düşük maliyetlerle, çok hızlı, daha verimli ve etkin şekilde döndürebilmelerini sağlıyor.

Gerek kurumların muhasebe süreçlerinde tasarruf ve fayda elde etmesi, gerekse kayıt dışına karşı yürütülen mücadelede e-Dönüşüm

büyük önem taşıyor. Böylesine hızlı bir dünyada ve enformasyon toplumunda yaşarken faturalaşma süreçlerinin yavaş olması ve hala kağıt fatura göndermek, dosya depolamak, kargo operasyonları için efor sarfetmek zaman kaybından başka bir şey olamazdı. Zaman o kadar kıymetli ki NetBT olarak uçtan uca tüm muhasebe süreçlerini akıllandırmak için çalışıyoruz. Örneğin mutabakat süreçlerinde karşılaşılan sorunların altında faturalaşmadan kaynaklı sorunlar yatmaktadır. E-Fatura ile muhasebe işlemlerinizi kolaylaştırıyor, faturalaşma iletişiminizi hızlandırarak bir sonraki sürecinize hızlı ve güvenilir bir şekilde başlıyorsunuz. Bir nevi çekirdek ne kadar sağlam temeller üzerine kuruluysa diğer katmanlara sağlam adımlarla çıkarak kurumunuzun kar etmesini, ileriye dönük yürümesini sağlamış olursunuz.”

netbT Genel müdürü Akar Selçik

Page 21: BThaber Sayı 1049
Page 22: BThaber Sayı 1049

TÜRKSAT 4B İLK YAYININI, 3. BoğAz KÖPRÜSÜ, 3. HAVALİmANI, KÖRfEz GEÇİT KÖPRÜSÜ VE TAI uYDu TEST mERKEzİ’NDEN YAPAcAK!

Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri powered by

TÜRKSAT etkinliği, Müstakil Sanayici ve İş

Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) stratejik or-

taklığında 11-12 Aralık 2015 tarihlerinde İstanbul Haliç

Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Etkinliğin açılışını

T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma,

Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ve Bilim,

Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık gerçekleştirecek.

Açılışta, dünyada ilk kez halka açık, 4K telekonfe-

rans ile TÜRKSAT 4B uydusundan ilk yayın yapılacak

ve İstanbul’da yapımı devam eden 3. Boğaz Köprüsü,

3. Havalimanı, Körfez Geçiş Köprüsü ve Ankara’da bu-

lunan TAI Uydu Test Merkezi’ne canlı bağlantı gerçek-

leştirilecek.

Dünyada ilk kez halka açık 4K telekonferans yapılacak

Page 23: BThaber Sayı 1049

uYDu, uzAY VE TEKNoLojİ GÜNLERİ PowERED BY TÜRKSAT KooRDİNATÖRÜ HAKAN KuRT:

Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri powered by TürkSAT koordinatörü hAkAn kUrT

Etkinlik fikri nasıl doğdu? Neden şimdi?

Biz firma olarak sadece stratejik sektörlerde (savunma, havacılık, uydu, haberleşme, mobil teknolojiler) faaliyet gösteren bir pazar geliştirme şirketiyiz. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz tüm çalış-malarda ülkemize yüksek katma değer oluşturacak çalışmalara im-za attık. Uydu, Uzay ve Teknoloji Günleri bu fikirle doğmuştur. Türkiye 16 Ekim gecesi TÜRKSAT 4B uydusunu uzaya fırlattı ve uy-du başarıyla yörüngesine oturdu. Dolayısıyla Türkiye uydu ekosis-teminin aktif bir oyuncusu. Ve Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyon ve iradesiyle sadece uyduyu opere eden değil, uydu üreten ve bunu uzaya fırlatabilen bir ülke haline gelmek için çalışmala-ra başladı. TÜRKSAT 5A ve 5B uydularında %25 yerli katkı oranı TÜRKSAT 6A uydusunun da tamamının yerli imkanlarla imal edil-mesi öngörülüyor. ASELSAN, TÜBİTAK Uzay, TAI ve CTech tarafın-dan yüklenilen 6A projesi bu etkinliğin ortaya çıkmasında temel fikirdir. Yani Türkiye’nin atmosferin üzerinde uzayda yer alması ve bunu milli imkanlarla geliştirmesi oldukça önemli ve stratejik bir öneme sahip.

Türkiye uydu piyasasını dünya ile kıyasladığımızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Türkiye’nin uydu ekosistemine entegre olması tabi cumhuriyet ön-cesine Abdülhamit dönemine dayanıyor. Sultan Abdülhamit Han, o dönem telgraf regülasyonu ile ilgili olarak Avrupa’da toplanan “ITU” toplantılarına katılım gösteren 20 ülkeden biri. Ama bu re-gülasyon sisteminin ucu cumhuriyet yıllarıyla beraber kaçmış. Ye-niden gündeme gelmesi ve bu konuda ciddi çalışmaların başlatıl-ması rahmetli cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın başbakan olduğu yıllara dayanıyor. Ama bu meselenin en ciddi olarak devlet tarafın-dan ele alınması 2004 yılında TÜRKSAT’ın %100 Hazine sermayeli bir şirket olarak kurulması ile başlıyor. Geçen on yılda şuan Türki-ye’nin haberleşme uydusu olarak uzayda TÜRKSAT’a bağlı uydula-rı, gözetleme uydusu olarak Göktürk 2 uydusu yer almaktadır. Bu gerçeklerle Türkiye’nin son on yılda aldığı yol oldukça önemlidir. Küresel ekosistem incelendiğinde ise şunu açıkça belirtmek lazım, kapitalizmin en ağır savaşı uzayda verilmektedir. TÜRKSAT uyduları %90’ı aşan doluluk ve verimle çalışırken, ABD’nin uzayda faaliyet gösteren 400’ü aşkın uydusu ortalama %1,5 verimlilik ve dolulukla çalışmaktadır. Bu rakamların ifade ettiği, Küresel ekosistem sade-ce uzayda boş frekansları doldurmak için uydu fırlatarak uzayı bir çöplük haline getirmektedirler.

Etkinlikte öne çıkacak önemli konular neler? Etkinliğimiz temelinde uydu ekosistemini baz alan ama çok farklı önemli konuları da içeren bir yapı da oluşmaktadır. Özellikle iki unsurun da bu etkinliğe değer katan ve Türkiye adına kazanımlar oluşturacak bir yapıya kavuşacağını öngörüyoruz. Bunlardan birin-cisi TÜRKSAT’ında yürütücüsü olduğu e-devlet kapısı, ikincisi ise 4,5G-5G vadisi. Bu konuları açıklamak gerekirse, e-devlet bugün 25 milyona yaklaşan kullanıcısı ile bürokrasiyi en aza indirmiş ve devletin kontrolünü maksimize etmiş, Türkiye’nin en önemli dijital platformudur. Türkiye bu konuda kazandığı know-how ile Kuzey Kıbrıs Türk Cum-huriyeti’nde 80 mi lyon

“Türkiye milli uydusunu yapacak”

adve

rtoria

l

doları aşan bir proje gerçekleştirmiş ve hatta dijital kimlik uygulan-masına bile geçilmiştir. Şimdi Türkiye’nin bu hususta daha agresif bir pazarlama modeli ile bölgesel bir e-devlet markası olması bek-lenmektedir. Bu noktada özellikle uluslararası katılımcıların olduğu panellerle bu markanın geleceği tartışılacak ve uluslararası katılım-cılarla özellikle e-devlet uygulaması olmayan ülkelere bu hizme-tin kazandırılması için iş geliştirme çalışmaları gerçekleştirilecektir. 4,5G ve 5G vadisi de bu anlamda oldukça önemli bir çıktı olacaktır. 2 milyar Avroluk frekans sözleşmelerinin ardından sektörde yerli katkı oranının belirlenmesi ve Türkiye’de faaliyet gösteren firmala-rın bu teknolojilere destek vermesi konusunun bu etkinlikte önemli yer sağlayacağı öngörülmektedir.

Uluslararası katılımcı firma ve konuşmacılar olacak mı?Etkinlikte uluslararası katılımcılar ve panelistler yer alacaktır. Japon-ya, Afganistan, Almanya, ABD, Fransa, Almanya bu etkinlikte part-ner ülkelerimiz olarak konumlanmıştır. Buradan gerek bilgi payla-şımı noktasında katılımcılar gerekse iş geliştirme ve Türkiye ile yeni ortaklıklar yapmak noktasında katılımcılar yer alacaktır.

Etkinliğin açılış seremonisi nasıl olacak? Canlı bağlantılar nerelerden ve nasıl yapılacak?Etkinliğin açılışında Türkiye’nin dev projeleriyle “roket etkisi” oluş-turacak çalışmalar gerçekleştirilecektir. Dünya’da ilk kez halka açık 4K telekonferans sistemi ve TÜRKSAT 4B uydusundan ilk canlı yayınla Türkiye’nin 4 büyük projesine aynı anda canlı yayınla bağ-lanılacaktır. Bu vesile ile 3.Boğaz Köprüsü’ndeki son durum, 3.Ha-valimanı’ndaki son durum, Körfez Geçiş Köprüsün’deki son durum ve Ankara Uydu Test Merkezi’nde Türkiye’nin uydu sistematiği ile ilgili son du-rum paylaşılacaktır. Açılışımız bu içerikle Türkiye Cumhuriyeti Cum-hurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (küresel gelişmeler ışığında katılımı teyitlidir), Ulaştırma Bakanımız Bi-nali Yıldırım’ın himaye ve katılım-larıyla Türkiye’nin dev projelerinde yeniden gaza basmanın başlangıcı olacaktır.

Page 24: BThaber Sayı 1049

22 7 - 13 ARALIK2015

BThabere-dönüşüm, e-fAturA, e-defter, e-ArşivDOSYA

E-DÖNÜŞÜm İŞ SÜREÇLERİNE DAmGASINI VuRuYoR

E-DÖNÜŞÜm ŞİRKETLERE mALİYET AVANTAjINDAN fAzLASINI SuNuYoR

KoBİ’LER oLmADAN E-DÖNÜŞÜm oLmAz

Ülkemizde ve dünyada son yılların gündem maddelerinden biri de dijital dönüşüm. Ülkemizde de etkisini yavaş yavaş hissettirmeye başlayan bu e-Dönüşüm süreci, 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren getirdiği yaptırımla birlikte iş yapış modellerini tamamen değiştirecek.

“2014 Nisan ayında yaklaşık 20 bin firmanın fiilen kullanmaya başladığı e-Fatura Uygulaması ile aslında bizim e-Devlet olarak adlandırdığımız çözümler bütünü hayatımıza girmeye başladı.” diyen KoçSistem Arge ve İş Uygulamaları Direktörü Ömer Özgür Çetinoğlu, konuyu şöyle değerlendiriyor:

“ E-Devlet çözümleri arasında sayabileceğimiz e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv çözümleri işletmelerin ticari hayatlarında köklü değişiklikler meydana getirdi. e-Fatura sistemine geçen mükellefler için ticaret daha hızlı ve hatasız gerçekleşmeye başladı, fatura bastırma, gönderme, saklama ve depolama gibi masraflar ortadan kalktığı için giderlerden önemli oranda tasarruflar sağlanmaya başlandı. e-Defter sistemine geçen mükelleflerin ise basım maliyetleri tamamen ortadan kalktı sadece hizmet bedeli öder hale geldiler, ayrıca e-Defter kağıt kullanımını ortadan kaldırdığı için çevresel katkısı önemli boyutlara ulaştı. e-Arşiv’in de çözüm ailesine katılması ile birlikte gerçek kişilere de elektronik olarak fatura düzenlenme şansı doğdu. Sonuç olarak e-Devlet çözümlerine geçiş ile birlikte süreçler kısaldı; şirketler, satış ve faturalama gibi iş süreçlerini elektronik ortama taşımış oldular; tahsilat ve ödeme sürecini kolayca yönetip takip edebilir hale geldiler.

KoçSistem olarak bugün değerlendirme yaptığımızda, e-Devlet sistemine geçmiş olan müşterilerimizin

sisteme alışma dönemini geçtiklerini ve artık bizimle birlikte, şirket içi süreçlerini nasıl iyileştirebileceklerine, şirket için fatura onaylarını ve muhasebeleştirme çalışmalarını nasıl sistematik hale getirebileceklerine dair çalışmalara başladıklarını görüyoruz. Bununla birlikte e-Devlet mükelleflerinin geribildirimleri ve sistemin günden güne daha sağlıklı şekilde ilerlemeye başlaması ile e-Devlet kapsamında olmayan şirketler de başta maliyetlerini düşürmek olmak üzere az önce sıraladığım avantajlardan ötürü e-Devlet çözümlerine geçmeyi tercih etmeye başladılar. Bunun sistemin başarısının bir yansıması olarak oldukça sevindirici bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Fakat şirketlerin unutmaması gereken en önemli konulardan biri de e-Devlet çözümleri ile daha önce kâğıt için tasarlanan tüm iş süreçlerinin yeniden tasarlanması olmalıdır. Bu değişimin genelde sonraya bırakılması veya eski süreçlere uygun yürütülmeye çalışılması değişim önündeki en önemli risk olarak gözükmektedir.”

E-Dönüşüm uygulamaları, şirketlere ve kurumlara sağladığı maliyet avantajının yanı sıra birçok sosyal fayda da sunuyor. Belgelerin ve dokümanların dijital ortama aktarılmasıyla birlikte doğanın korunması adına önemli bir adım atılıyor.

E-Dönüşüm uygulamalarının herkese genel olarak tasarruf, hız ve verimlilik sağladığını ifade eden Türkkep Genel Müdürü Yüksel Samast, e-Dönüşüm’ün ekonomik faydalarının yanında, doğanın korunmasına ve kapıda dayalı işlemleri ortadan kaldırması bağlı olarak da önemli sosyal faydalar sağladığını dile getiriyor. Samast sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Kamu kurumlarının ve şirketlerin verimli çalışmasına ve görevlerini daha etkin yürütmesine önemli etki ve

katkı yapıyor. e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv

faturaya geçişten dolayı ülkemizin yıllık 3 milyar liranın üzerinde tasarruf elde edeceği ön görülüyor. 200 binin üzerinde ağacın kesilmesinin önüne geçileceği ifade ediliyor.

Şirket veya kurum bazında baktığımızda da kağıda dayalı maliyetlerden, işçilik ve postalama ve depolama maliyetlerinden, kaybolma veya teslim edilememe veya depoda arama gibi sorunlardan, bazı noter masraflarından, günlerce bekleyen işlemlerden kurtulup iş ve işlemlerin çok daha uygun maliyetlerle, saniyeler veya dakikalar içinde hatasız ve eksiksiz yapılmasına imkan veriyor. Her türlü bilgi ve belgenin yasal geçerli ve güvenli şekilde gönderilip alındığı, saklanabildiği, kayıtlı olduğu, her an ulaşılabilir, gerekli raporların alınabildiği ve iş akışlarının çok daha sağlıklı ve verimli yürütülebildiği bir ortam ve altyapı sağlıyor. Bu bağlamda, şirketlere ve ilgili kamu kurumlarına birçok yarar sağlıyor.

Özet olarak ifade edecek olursak, e-Fatura, e-Arşiv ve

e-Defter uygulamaları, KEP ve e-imza gibi diğer

e-dönüşüm uygulamaları,

kurumsal ve bireysel kullanıcılara genel

olarak tasarruf, hız ve verimlilik sağlıyor.

Kağıda ve fiziki postaya dayalı işlemlerden ve masraflardan kurtulup,

zamandan ve mekandan bağımsız kolay ve hızlı iş yapabilme imkanı ve kabiliyeti kazandırıyor.”

KOBİ’lerin teknoloji yatırımları konusundaki “temkinli” tavırları, e-Dönüşüm tarafında da etkisini hissettiriyor. Doğru yatırımları yapan şirketlerin, yoğun rekabet ortamında önemli bir avantaj yakaladığını göz önüne alırsak, KOBİ’lerin bakış açılarını değiştirmeleri hem kendileri hem de ülke ekonomisi için çok büyük önem taşıyor.

“E-Fatura ile başlayan, e-Defter ve e-Arşiv ile devam eden e-Dönüşüm süreci özellikle e-Arşiv tarafında internet üzerinden satış gerçekleştiren firmaların iş yapış şekillerinden dolayı hızla bu dönüşüme dahil olması ile birlikte yaygınlaşan süreç aslında vizyon sahibi kurumların önündeki dönüşüm yolculuğunu ifade etmektedir.” diyen İşnet Satış Pazarlama ve Müşteri İlişkileri

Direktörü Aytül Sepetci, sözlerini şu şekilde sürdürüyor:

“Her 3 KOBİ’den birinin teknolojiyi nasıl kullanacağı konusunda bilgisi bulunmamaktadır. KOBİ’lerimizin yarısında henüz web sitesi bulunmamakta, aynı zamanda e-Posta kullanmamaktadırlar. E-Ticaret yapan KOBİ sayısı da son derece sınırlıdır. KOBİ’lerimizin potansiyeli ancak doğru bir bilişim yatırımı ve kullanımı ile ortaya çıkarılabilecektir.

E-Dönüşüm, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçtiğimiz bu süreçte bilişim ve iletişim teknolojilerinin yardımıyla, bunların sunduğu yeni olanaklar ve yeni modellerle toplumda yaşanan değişimleri ve bu değişim için yapılan çalışmaları anlatmaktadır. E-Dönüşüm ile hayatımıza sıkı bir disiplin ve bununla birlikte gelecek

olan kontrol mekanizması ile KOBİ’ler dahil tüm yöneticiler aslında işletmelerinde tam olarak ne olup bitiyor görebileceklerdir.

E-Dönüşüm’ün ilk adımlarından biri olan e-Fatura süreci ile işletmeler, etkin, hızlı ve güvenilir bir şekilde fatura alıp verebilmekte, hem de kağıt vb. sarf malzeme tüketimi azaltılarak faturalandırma maliyetleri düşmektedir. Ardından e-Defter ve e-Arşiv’in hayatımıza girmesi ile birlikte KOBİ’ler dahil tüm işletmelerde önemli bir bütçe olduğu bilinen sarf malzeme tüketimine katkısı olacaktır. İşgücü ve zaman tasarrufu, onaylama maliyetleri ve zamanında tasarruf, arşivleme harcamaları tasarrufu gibi durumları ortadan kaldırarak elektronik ortamda işlem yapılmasına olanak sağlayacaktır.”

İşnet Satış pazarlama ve müşteri İlişkileri direktörü Aytül Sepetci

* *****

e-Mutabakat: B Formu ve Cari hesap mutabakatlarını elektronik ortam üzerinde yaparak izlenebilirlik sağlamak üzere tasarlanmış ERP bağımsız bir sistemdir.e-Hesap Özeti: Tüm Banka hesap özetlerinizi kullanıcı girişi yapmadan, kokpit üzerinden gerçek zamanlı izleyip muhasebeleştirilmesini sağlayan bir servis uygulamasıdır.

e Def ter e İmza e Mutabakate Arşive Fatura Cüzdan B2B & B2C Mobil eBA Kantare Hesap Özeti

...geleceğin tablosunu

Sorunsuz ve sıfır hata projeler... Sisteminiz üzerinde sürecin nasıl kolay ve güvenilir işlediğini izleyebilmeniz için çalışıyoruz.

güvenilir projelerNetBT Danışmanlık, bilgi birikimi ve sektör deneyimine sahip güçlü altyapısı ile iş yazılımı çözümleri iş ortağınızdır.

profesyonel kadroDaha az kağıt... Daha çok ağaç... Her yıl yüzbinlerce ağacın kesilmesini önley-erek, “Daha yeşil bir dünyada yaşam” için çalışıyoruz.

doğa dostuNetBT, BT süreçlerinize ışık tutarak daha da katma değer oluşturmak için AR-GE merkezinde çözümlerimizi ve hizmetler-imizi geliştiriyoruz.

Ar-Ge ve İnovasyon

beraber çizelim...

net BTDanışmanlık

www.net-bt.com.tr [email protected] 0(216) 688 48 03NetBT Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.

Page 25: BThaber Sayı 1049

* *****

e-Mutabakat: B Formu ve Cari hesap mutabakatlarını elektronik ortam üzerinde yaparak izlenebilirlik sağlamak üzere tasarlanmış ERP bağımsız bir sistemdir.e-Hesap Özeti: Tüm Banka hesap özetlerinizi kullanıcı girişi yapmadan, kokpit üzerinden gerçek zamanlı izleyip muhasebeleştirilmesini sağlayan bir servis uygulamasıdır.

e Def ter e İmza e Mutabakate Arşive Fatura Cüzdan B2B & B2C Mobil eBA Kantare Hesap Özeti

...geleceğin tablosunu

Sorunsuz ve sıfır hata projeler... Sisteminiz üzerinde sürecin nasıl kolay ve güvenilir işlediğini izleyebilmeniz için çalışıyoruz.

güvenilir projelerNetBT Danışmanlık, bilgi birikimi ve sektör deneyimine sahip güçlü altyapısı ile iş yazılımı çözümleri iş ortağınızdır.

profesyonel kadroDaha az kağıt... Daha çok ağaç... Her yıl yüzbinlerce ağacın kesilmesini önley-erek, “Daha yeşil bir dünyada yaşam” için çalışıyoruz.

doğa dostuNetBT, BT süreçlerinize ışık tutarak daha da katma değer oluşturmak için AR-GE merkezinde çözümlerimizi ve hizmetler-imizi geliştiriyoruz.

Ar-Ge ve İnovasyon

beraber çizelim...

net BTDanışmanlık

www.net-bt.com.tr [email protected] 0(216) 688 48 03NetBT Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.

Page 26: BThaber Sayı 1049

24 7 - 13 ARALIK2015

BThabere-dönüşüm, e-fAturA, e-defter, e-ArşivDOSYA

E-Dönüşüm şirketlere ve kurumlara bir çok avantaj sağlasa da, bunlardan en fazla dikkat çeken elbette maliyet avantajı oluyor. Kırtasiye, saklama, taşıma gibi giderleri ortadan kaldıran e-Dönüşüm süreçleri şirketlerin ve kurumların iş süreçlerine de önemli ölçüde katkıda bulunuyor.

“E-Dönüşüm çözümleri şirketleri birçok maliyetten kurtaran bir uygulama olarak düşünebiliriz” diyen Detaysoft Ar-Ge Merkezi Ürün Yöneticisi Onur Pekerten, sözlerini şu şekilde devam ediyor:

“ Mevcut kağıt defter basan şirketlerin noter maliyeti, saklama(depolama) maliyeti, taşıma

maliyetlerini yok ediyor. Ayrıca İlk yatırım anlamında bakıldığında önceleri yüksek maliyet içerdiği şeklinde bir algısı olan bu çözümler fiyat aralığı açısında da bir

doygunluğa ulaşmış ve bu algı da kırılmış durumda. Kurum kültüründe hizmet kalitesini benimseyen ve operasyonel verimliliğini bunu üzerine kuran şirketler E-Dönüşüm süreçlerini de benimsiyorlar. Özellikle kullanıcı adaptasyonu yüksek, mali raporlarını güçlü bir altyapı ile destekleyen ve hızlı bir erişim sağlayarak finansal süreçlerin entegre çalışmasını sağlayan çözümler üzerinde odaklanılıyor. Bunu kısaca bütünleşik bir sistem şeklinde adlandırabiliriz. Tabi bunu sağlarken şirketlerin özellikle KOBİ’lerin baktığı diğer bir konuda yatırım maliyetinin yönetilebilir edilebilir olması. Özel entegratörlük bu anlamda şirketlere büyük fayda sağlayabiliyor.

E-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv çözümlerinin kurumlara birçok faydası bulunuyor. Maliyet avantajı getiren e-Dönüşüm çözümleri aynı zamanda operasyonel verimliliği de artırıyor. Bu uygulama ile veri tutarlılığı da sağlanmış oluyor.”

Ekonomi şeffaflaşıyorE-Dönüşüm çözümleri ile

ticaretin kayıt altına alınması sağlanıyor ve ekonomideki şeffaflık sağlanmış oluyor. Gelirler İdaresi bu uygulamalar ile şirketler arasındaki ticareti kayıt altına alabilmektedir. Tabi burada uygulanacak eylem planının önemi büyüktür. Gelirler İdaresinin Ocak 2015 yılında yayınladığı onuncu kalkınma planında kayıt dışılıkla mücadele ile ilgili düzenlemeler arasında buna ilişkin önlemler bulunmaktadır. Turizm sektöründeki kayıt dışı rehber istihdamının önüne geçilmesi için e-Fatura ve e-Arşiv uygulamalarının yaygınlaştırılması, e-ticarette aracı kurumlarla veri alışverişinin elektronik ortam üzerinden yapılması e-Fatura’nın kullanılması, sağlık kuruluşlarının ve eczanelerin SGK’ya düzenledikleri faturaların elektronik ortamda düzenlenmesi gibi uygulamalardan bazılarıdır. Kilit nokta bu dönüşümün kapsamı genişledikçe bu tür düzenlemelerin makro düzeyde yaygınlaşmasıdır. Yurt dışına kesilen faturaların elektronik ortamda takibi gibi konularda yurt dışı şirketlerin tabi oldukları elektronik sistemlere entegresyon veya ülkeler arası ortak bir platform geliştirilmesi düşünülmesi gereken diğer bir konudur.

detaysoft Ar-Ge merkezi ürün yöneticisi onur pekerten

ŞİRKETLER E-DÖNÜŞÜm İLE TASARRuf EDİYoR

Page 27: BThaber Sayı 1049
Page 28: BThaber Sayı 1049

26 7 - 13 ARALIK2015

BThabere-dönüşüm, e-fAturA, e-defter, e-ArşivDOSYA

KAYITDIŞI EKoNomİNİN İLAcI E-DÖNÜŞÜm

E-DÖNÜŞÜm İLE ÇALIŞANLARIN İŞ YÜKÜ AzALIYoR

Kayıtdışı ekonomi dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sorun. Bu sorunun önüne geçmek için e-Dönüşüm çözümlerini kullanan devletler, ekonomilerine daha şeffaf bir yapı kazandırırken, kayıtdışı ekonominin önünü de önemli ölçüde almayı başarıyorlar.

Devletin e-Dönüşüm sürecine öncülük etmesinin ve bu konuda zorunluluklar getirmesinin pek çok önemli nedeni olduğu ifade eden e-Logo Genel Müdürü Cahit Güvensoy, bunların başında sürecin “kitlesel dönüşüm” gerektiriyor olması ve diğer gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmamak için Türkiye’nin rekabet gücünü artırmanın şart olduğunun altını çizdi. Güvensoy sözlerine şöyle devam ediyor:

“2013 için yapılan tahminlere göre, Avrupa’nın yıllık fatura hacmi 33 milyar adet, e-Faturalaşma oranı ise yüzde 33 seviyesinde. Bu süreç başlamadan önceki duruma göre 1,7 milyar adet gibi çok daha düşük bir fatura hacmine sahip ülkemizde ise bu oran yalnızca yüzde 0,05’ti. Sanıyorum ki bu rakamlar bize,

kat etmemiz gereken yolun uzunluğu hakkında fikir veriyor.

Bu sürecin başlamasıyla gelinen noktada; GİB’nın beyan ettiği rakamlarla 2015 itibariyle yıllık 130 milyon olan e-fatura adedinin 2016’da 500-600 milyona çıkacağı öngörülmekte. Bu rakamdan çok daha etkili olabilecek bir başka unsur ise e-arşiv sistemine geçiş olacak. Zira bireylere ve e-fatura mükellefi olmayan şirketlere de elektronik fatura düzenlenmesini sağlayan çok daha yaygın kapsamlı e-arşiv uygulaması aslında zorunluluk dışında geçiş yapan firmalarda maliyet ve çeviklik açısından çok yararlı olup, geçiş hızına bağlı olarak yukarıdaki rakamların da hızlı değişimine tanık olacağız.

Kasım 2015 itibarıyla Türkiye’de 20 bin 250 işletme e-fatura kullanımına geçti. Her ne kadar firmalar tüm faturalarını elektronik olarak göndermese de, kendilerine yollanan elektronik faturaları almak ve sistemlerine işlemek zorunda. Birçok kurum, ekosisteminde bulunan ve

e-fatura kullanımı zorunlu olmayan işletmeyi de elektronik fatura kullanımına teşvik ediyor. Bu sebeple sistemin ve sektörün ihtiyaçlarına göre gelişmekte olan e-dönüşümün 2016 yılında da ekonomimizin gündeminde kalmaya devam edeceğini öngörüyoruz.

Mali kanunların uygulanması aşamasında, sahadaki işleyişin bu kurallara göre yürüyebilmesini sağlamak açısından e-dönüşüm önemli bir başarı sağlayacak, üstelik hem devletimiz hem de mükellef açısından. Zira denetime ve işleyişe esas konularda artık doğrudan işlem yapılırken kontrol ve düzeltme imkânı sağlayan otomatik müdahaleler sağlanmış olacak. Bu konuda ilk akla gelen, karşı tarafa posta yolu ile fatura ulaştırmaya çalışıp, red/kabul cevabını uzun efor ve dönemler sonrasında almak yerine GİB hakemliğinde hemen ve zahmetsiz yapabilme imkanı bile tek başına çok büyük bir adım. Türkiye, e-dönüşüm sürecine, dünya örneklerine kıyasla geç başlamış olsa da, alışılagelmiş çevikliğiyle dünya ortalamasını hızla geçme yolunda bugünlerde.”

E-Dönüşüm çözümleri ilk etapta getirdiği maliyet avantajı ile dikkat çekse de, tüm şirket üzerinde olumlu bir etki yaratıyor. Şirket çalışanları e-Dönüşüm çözümleriyle birlikte çok daha etkin bir performansa sahip olurken, operasyonel süreçlerin kısalmasıyla birlikte çok düşük bir iş yüküyle çalışıyorlar.

E-Dönüşüm çözümleriyle birlikte operasyonel süreçlerin kısalmasının çalışanlar üzerindeki olumlu etkisinden söz eden FIT Solutions CEO’su Koray Gültekin Bahar, şöyle devam ediyor:

“Operayonel süreç çok kısaldığı için çalışanlar üzerindeki iş yükü de azalıyor ve daha önemli işlere odaklanabiliyorlar. Genel olarak

tüm şirketin daha etkin çalışması sağlanıyor.

Bunun yanı sıra e-Arşiv uygulaması ile e-Fatura kapsamı dışında kalan tüm firmalara ve nihai tüketicilere de artık elektronik fatura gönderilip, arka tarafta sakladığımız 2. ve 3. fatura nüshalarını dijital olarak arşivlenebiliyor. Bu da özellikle hizmet satan veya çok sayıda fatura kesen firmalar için ciddi bir tasarruf ve operasyonel kolaylık anlamına geliyor. Oluşturulan faturalar arşiv imzası ile dijital olarak imzalandıktan sonra 10 yıl boyunca saklanıyor. Bu yılın başında Elektronik Fatura Kayıt Sistemi kullanan kurumlar için e-Arşiv uygulamasına geçmek zorunlu hale geldi, 1 Ocak 2016 itibariyle

de birçok şirketle için zorunlu hale gelecek ancak e-Arşiv uygulamasına sağladığı faydalardan ötürü firmalar gönüllü olarak da geçebilecek.

e-Defter uygulaması defterlerin kağıt halinde basılması ve saklanması gibi zahmetli ve maliyetli işlemleri, elektronik ortamda kolayca ve çok daha düşük maliyetle yapma imkanı sunuyor. Ortalama ayda 10 bin sayfa defter tutan bir firmanın 5 bin lira civarında olan tasdik maliyeti, e-Defter’e geçildiğinde, yaklaşık yüzde 60 oranında düşüyor; kırtasiye masrafı sıfırlanıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı, küçük ve orta ölçekli bir firmanın e-Defter kullanmaya başladığında ayda 8 bin lira civarında tasarruf edeceğini öngörüyor.”

e-logo Genel müdürü cahit Güvensoy

fıT Solutions ceo’su koray Gültekin bahar

Page 29: BThaber Sayı 1049

İnternette keyif aldığım herşeyi yapmakta,

özgürüm.

Online olduğumda ESET beni güvende tutar.

Page 30: BThaber Sayı 1049

BİLİŞİM DÜNYASI28 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Günümüzün en popüler giyilebilir teknoloji ürünleri arasında yer alan, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR)

gözlükleri kullanarak; mimarlık alanında ve çeşitli sektörlerde uygulamalar hazırlayan Pandora CEO’su Kemal Akçalı ile bir röportaj gerçekleştirdik.

n Pandora fikri nasıl ortaya çıktı?

Benim İzmir’de dijital reklam ajansım bulunuyordu. O dönemler bir inşaat firmasıyla çalışıyorduk ve firmanın önemli bir fuar etkinliği vardı. Gösterişli bir şeyler yapmamız gerekiyordu ama yapacağımız işi yetiştirememiştik. O süreçte araştırma yaparken, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojileriyle tanıştım. Bu teknolojileri o fuarda kullandık. Kısacası bir müşterinin ihtiyacına çözüm üretirken fikir ortaya çıktı.

n Mimarlık ya da farklı bir sektörde ürettiğiniz uygulamalarınızı, ne kadar sürede hayata geçiriyorsunuz?

Mimarlık ile ilgili olan projeler aşırı karışık değilse, 10 ila 15 gün içerisinde hayata geçiriyoruz. Eskiden bu süre bir buçuk, iki ayı buluyordu. Şimdi bu süreyi kısalttık. Hatta ileride bu süreyi 1-2 güne indirmeyi planlıyoruz.

Eğlence, ürün tanıtımı ya da diğer sektörlerde projeyi hazırlamak, daha uzun sürebiliyor. Çünkü bu sektörler için hazırladığımız bir otomasyonumuz bulunmuyor. Müşterinin ihtiyacına yönelik her şeyi sıfırdan hazırlıyoruz.

n Modelleme için hangi programı kullanıyorsunuz?

Biz Studio Max, Sketch Up ve

Dünyayı değiştirecek şirketler listesinde 19. sırada yer alan Blippar’ın kurucu ortağı ve CEO’su Ambarish Mitra, Türkiye Bilişim Vakfı’nın misafiri oldu.

Etkinlikte sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik gibi yeni teknolojiler üzerine odaklanan Ambarish Mitra, sanal gerçeklik ve görsel keşif teknolojilerinin iletişim ve pazarlama dünyasında kullanılmaya başlanmasıyla birlikte iletişim ve pazarlama yöntemlerini ne yönde değiştirdiğinden söz ederken,

“Artırılmış gerçeklik teknolojisi hızlı bir

şekilde yaygınlaşacak”

Geleceğe damga vuracak teknoloji sanal gerçeklik

Maya programlarının hepsinden yararlanıyoruz. Ortağım Caner Soyer, modellemeleri yapıyor. Aynı zamanda müşterilerimizin inşaat çalışması yaparken, hali hazırda yaptırdıkları modelleri de kullanabiliyoruz. Buda müşterilerimiz için bir avantaj oluyor. Normalde artırılmış gerçeklik uygulamalarında modeller kompleks olduğu zaman, modellerin baştan yapılması gerekiyor. Ya da modellerin mobil cihazlarda çalışır hale gelmesi için görüntü kalitesinin düşürülmesi gerekiyor. Biz Pandora olarak farkımızı burada yaratıyoruz. Hazır modelleri dönüştürebiliyoruz. Akıllı bir algoritmamız var; optimizasyon için en karmaşık modelleri bile mobil cihazda kaliteli gözükecek şekilde çalıştırabiliyoruz. Bu işi yapan birçok firma çok var; ancak görüntü kaliteleri çok kötü. Aslında artırılmış gerçeklik teknolojisinin bugüne kadar kullanılmamasının sebebi de bu. Bizim sektöre kattığımız artı değerde bu noktada ortaya çıkıyor.

n Türkiye’de sanal gerçeklik

bu teknolojilerin insanların yaşantısında köklü bir değişim sürecini başlattığını belirtti.

Son araştırmalara göre, 2020 yılında tahmini 100 Milyar Dolara ulaşacak olan artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik pazarına ilgi hızla artıyor. Artırılmış ya da zenginleştirilmiş gerçekliğin geleceği son derece parlak, cep telefonlarımızda ve bilgisayar oyunlarımızda yerini şimdiden aldı bile. Google, Facebook, Samsung, Oculus gibi dev şirketlerin artırılmış gerçeklik ve sanal

teknolojisinin ne zaman yaygınlaşacağını düşünüyorsunuz?

Biz hem arttırılmış gerçeklik hem de sanal gerçeklik uygulamaları geliştiriyoruz. Sanal gerçeklik yakın vadede yaygınlaşabilecek bir teknoloji değil. 2016 yılının ilk çeyreğinde Oculus yeni VR gözlük çıkartacak ama insanların günlük hayatına yakın zamanda bu teknolojilerin girebileceğini sanmıyorum. Bir insan VR gözlükle 30-40 dakika durduğunda; baş dönmesi, mide bulantısı gibi rahatsızlıklar yaşıyor. Sanal gerçeklik sürekli kullanım için hala çözülebilmiş bir teknoloji değil.

Biz artırılmış gerçeklik üzerine daha çok iş yapıyoruz. Arttırılmış gerçeklik teknolojisi hızlı bir şekilde yaygınlaşacak. Şuan dünya üzerindeki tüm büyük şirketler, bununla ilgili ciddi yatırımlar yapıyor.

Artırılmış gerçeklik teknolojisi yakın gelecekte giyilebilir cihazlara entegre edilecek ve insanlar cebinden telefonunu çıkarmadan,

gerçeklik alanında yaptığı

yatırımlar da hızla ve

katlanarak artıyor.

Artırılmış gerçeklik, sanal

gerçeklik gördüğümüz

dünyaya ek bilgiler,

gözlüğüyle bir şeyler yapmaya başlayacak.

n Sanal gerçeklik teknolojisinin hangi sektörlerin hangi alanlarında kullanılacağını düşünüyorsunuz?

Sanal gerçeklik gözlükleri ilk başta askeri alanda simülasyon amaçlı kullanılıyordu. Askeri alanda hala da kullanılıyor. Tıpta veya eğitimde hem arttırılmış gerçeklik hem sanal gerçeklik teknolojisi, eğitim amaçlı simülasyonlarda kullanılacak. Oyun sektöründe bu teknolojiler, zaten bomba etkisi yapacak.

n Pandora’nın yakın gelecek hedefleri nelerdir?

Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojileri çıktı ancak hala son kullanıcıya inemedi. Arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik cihazlarının son

kullanıcıya inememesinin sebebine pazarda son kullanıcının kullanabileceği uygulamaların az olması diyebiliriz. Biz bu uygulamaları hızlı geliştirebileceğimiz platformlar üretiyoruz. Son zamanlarda mimarlık için ayrı bir otomasyon üzerinde çalışıyoruz. Bu otomasyon bizim 15 günlük model hazırlama sürecimizi 1-2 güne kadar indirebilecek. Bu otomasyonlar her sektöre uygulanabilir. Kısacası şirket olarak genel eğilimimiz, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojilerini son kullanıcıya indirmek. Amerika’da da satışlarımız iyi gidiyor. Ürünlerimiz kullanıyor ve beğeniliyor. Bizde ürünlerimizi, daha hızlı nasıl üretebileceğimiz sorusuna odaklanmaya çalışıyoruz.

referanslar ve multimedya sağlayabiliyor. Eğitimden, perakendeye pek çok sektörde kullanılan teknolojilerle şimdiden hem ülkemizde hem de Avrupa’nın birçok ülkesinde ciddi pazarlar oluşmaya başladı. Henüz dünyada örnekleri oldukça az olan bu uygulamalarda, markalar için de bu pazarda ciddi fırsatlar var; bu yüzden bu alana yatırım yapmak için hem global hem de yerel pazar anlamında büyük fırsatlar bulunuyor.

Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulaması geliştiren Pandora,

modellerindeki yüksek poligon sayıları, mobil cihazlardaki yüksek performansı ve görüntü

kalitesiyle fark yaratıyor.

Simay yaylacı

pandora ceo’su kemal Akçalı

Page 31: BThaber Sayı 1049

BTnet com tr 297 - 13 ARALIK2015

BThaber. .

geliştirdiği VR cihazı HoloLens ile mağazalarına gelen müşterilerine sunumlar yapma şansı yakalayacak olan Volvo, bu sayede müşterilerin kafalarındaki soru işaretlerinin tamamını ortadan kaldırabilecek.

Volvo mağazalarına gelen müşteriler, müşteri

Drone teknolojisi her geçen gün yeni bir alanda kendisine yer buluyor. Bunun son örneği ise DJI’ın geliştirdiği tarım alanı ilaçlama drone’u.

Üretildiği ilk zamanlarda “eğlenceden öteye geçmez” denilen drone’lar, geliştirildiği günden günümüze kadar geçen sürede birçok farklı amaçla kullanılmaya başlandı. Tarımsal faaliyetler de drone teknolojisinin kullanıldığı alanlar arasına eklendi.

TechCrunch’ta yer alan habere göre DJI tarafından geliştilen Agras MG-1 adındaki araç, tamamen tarımsal faaliyetler için yaratılmış. Havadan ekin spreylemek üzere geliştirilen

drone, 10 dönümlük araziyi 10 saat içerisinde spreyleyebiliyor. 10 litre sıvı taşıyabilen bir tanka sahip olan Agras MG-1, yapılan testlere göre geleneksel ilaçlama tekniklerine oranla 40 kat daha verimli sonuçlar veriyor.

Agras MG-1’in çalışma prensibine gelirsek, özel bir radar sistemi ile donatılan drone, bu sayede tarım alanları ile arasındaki mesafeyi ayarlayabiliyor. Mesafeyi doğru ayarlamasıyla birlikte ekinlere doğru açıdan ve yeterli miktarda ilaç püskürten drone, otomatik, yarı otomatik ve manuel sürüş seçeneklerine sahip.

Geleceğin teknolojisi olarak görülen 3D yazıcılar ile neredeyse hayal ettiğimiz her parçayı bilgisayar ortamında modelleyerek, birkaç dakika içinde yazıcıdan çıkartabiliyoruz. Yazıcı, tasarımı somut bir obje olarak elle tutulur hale getiriyor. Üretimi daha pratik hale getiren bu 3D yazıcılar ile silah, organ, ev, köprü bile üretildi.

Bir IndieGoGo projesi olan “Görülmemiş Sanat Projesi “ Helsinkili tasarımcı Marc Dillon tarafından hayata geçiriliyor. Dillon görme engellerin klasik sanat eserlerini hissetmeleri için, eserlere 3D yazıcı yöntemiyle tekrar hayat veriyor.

Projenin tanıtım videosunda Marc Dillon şöyle diyor: “Mona Lisa’nın nasıl güldüğünü bilmediğinizi hayal edin. Ya da Van Gogh’un ayçiçeklerini… Düşünün; insanların bunların hakkında konuştuklarını

duyabiliyorsunuz, var olduklarını biliyorsunuz ama asla onları deneyimleyemiyorsunuz. Bu şekilde görme engelli milyonlarca insan var. Bu bir gerçek”

Kum tabanlı 3D yazıcı malzemeleri kullanarak hayata geçen projede, eserler müzede sergilenecek kalitede yapılıyor. Görme engelli insanlar için bu sanat galerisinin devrim niteliğinde olduğunu belirten Marc sözlerine şöyle devam ediyor: “ Bu insanlar sanat galerilerinden nefret ediyordu çünkü oradaki her şeye dokunmak yasaktı.”

IndieGoGo’da ki bağışlarla yürütülen “Görünmeyen Sanat Projesi” için, aynı zamanda bir online platformda bulunuyor. Bu platformda kendi eserlerini göndermek isteyen sanatçıların eserleri yer alıyor ve 3D yazıcısı olan herkes bu eserleri yazıcıdan çıkarabiliyor.

Instagram, Android sürümü için birden fazla hesabı aynı cihazdan yönetebilme desteği üzerinde çalışıyor. Aynı cihazda birden fazla hesabı yönetememek, Instagram kullanıcılarının en büyük sorunu. Tam da bu noktada, fotoğraf ve video paylaşım platformu Instagram uzun zamandır beklenen, birden fazla hesabın yönetilebilmesi özelliğinin testlerine başladığını duyurdu.

Yeni özellikle beraber, kullanıcıları hesaplarından tekrar tekrar giriş çıkış yapma derdinden kurtaran Instagram, kolayca hesaplar arasında geçiş sağlayabilecek. Android Police web sitesinde yer alan habere göre; henüz test aşamasında bulunan uygulama, yakında kullanıma geçecek. Şuan sadece Instagram’ın Android sürümünde beta kullanıcı üyelerinin kullanabildiği özelliği, yakın zamanda tüm iOS ve Android kullanıcılarına sunulacağını belirtmek isteriz.

Facebook CEO’su ve kurucusu Mark Zuckerberg, kızı dünyaya geldikten sonra iki ay babalık iznine ayrılacağını duyurmuştu.

Mark Zuckerberg’ün babalık iznine ayrılacağını duyurmasının ardından Facebook, tüm tam zamanlı çalışanları için nerede yaşadıkları ve cinsiyetleri fark etmeksizin ücretli doğum iznini dört aya çıkardığını açıkladı. Anneler kadar babaların da yeni doğan bebekleriyle zaman geçirmeleri gerektiğine inanan Facebook’un bu

yeni politikası 1 Ocak 2016 itibariyle uygulamaya alınacak.

Bu uygulamanın bebek evlat edinenler için de geçerli olacağını vurgulayan Facebook Global İnsan Kaynakları Başkanı Lori Goler konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Facebook olarak çalışanlarımızı ve onların önem verdikleri insanları desteklemeye odaklanıyoruz. Hayatlarının her evresinde onların yanında olmayı istiyoruz ve ücretli doğum izni bunun önemli bir parçası.”

Volvo yeni nesil araçlarını “HoloLens” ile satacak

Tarım alanlarına drone ile ilaçlama

Görme engellilerin ‘görebildiği’ sergi

Instagram’dan çoklu hesap

desteği geliyor

Doğum izni dört ay

Dijitalleşme iş dünyasındaki iş yapış modellerini baştan aşağı değiştirmeye devam ediyor. Volvo, Microsoft ile yaptığı işbirliği ile bundan böyle araçlarını sanal gerçeklik teknolojisi ile tanıtacak.

Sanal gerçeklik gözlükleri hızlı bir şekilde gelişen ekosistemiyle dikkat çekmeye devam ediyor. İlk etapta sadece eğlence için üretileceği ve ömrü konusunda soru işaretleri olan teknoloji, iş dünyası üzerindeki etkisini de artırıyor.

Volvo, sanal gerçeklik gözlükleri pazarına “HoloLens” adlı gözlükle girecek olan Microsoft ile yaptığı işbirliği ile birlikte yeni nesil araçlarını sanal ortamda tanıtacak. Anlaşma ile birlikte Microsoft’un

temsilcilerinin HoloLens ile yapacağı sunumlar ile birlikte satın almayı planladıkları araç hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olacakları gibi bir yandan da bu öğrendikleri bilgileri sayesinde araçlarını çok daha güvenli bir şekilde kullanma imkânına sahip olacaklar.

Page 32: BThaber Sayı 1049

BTnet com tr30 7 - 13 ARALIK2015

BThaber. .

Pedal sertlikleri gerçek arabalardaki gibi debriyaj > gaz > fren olacak şekilde ayarlanmış. Fakat frenin biraz fazla sert olduğunu söylememiz gerekiyor. Fren bayağı sert. Diğer taraftan direksiyon parçasına giden kablosu da biraz kısa. Kablonun çıkışının VGA görüntü çıkışına benziyor olması sebebiyle uzatma yapmamız da pek mümkün değil.

Hani vites? G920’nin içerisinden ilginç

bir şekilde vites çıkmıyor. Driving Force Shifter’ı ayrıca satın almamız gerekiyor. 6 ileri

Yarış oyunlarında maksimum eğlence için

Venus tasarım ile farklılaşıyor

Her oyun tipi için ideal kontrol sistemi farklıdır. MMORPG oyunları için klavye bir vazgeçilmezken, çeşitli spor ve dövüş oyunları için joypad’ler ideal kontrol cihazları olarak karşımıza çıkıyor. Araba yarışlarında ise klavye büyük bir handikap demek. Analog destekli joypad’ler biraz daha iyi sonuç veriyor olsa da direksiyon setlerinin yerini hiçbir kontrol cihazı tutamaz. Logitech, yeni direksiyon seti G920 ile karşımıza çıkıyor.

Deri kaplama direksiyonG920, kutusundan

direksiyon ve pedalların bulunduğu parçalar halinde çıkıyor. Öncelikle direksiyondan bahsedelim. Direksiyon simidi, deri kaplama ve son derece rahat bir tutuşa sahip. Orta kısmına doğru çok sayıda ekstra tuş barındıran direksiyonun arka tarafında vites değiştirmeye yarayan kulplar var. Bu kulplarda metal malzeme kullanılarak son derece sağlam bir yapıda olması sağlanmış. Direksiyon simidi 900 derecelik bir dönüş açısına sahip. İstediğimiz takdirde Logitech G yazılımı üzerinden bu miktarı kısıtlayabiliyoruz.

Direksiyonun içerisindeki force feedback motoru da bir hayli güçlü. Kaliteli bir araba yarışında tüm ayarlar doğru bir şekilde oynadığınız zaman asfalttaki minik girintileri hissettirip, yandan araba çarptığında da sizi ciddi anlamda sarsmayı da başarabiliyor. Destekleyen oyunlarda ciddi anlamda gerçekçi tepki verebiliyor. Ürünü Project Cars’ta denedim ve bu sarsıntıların son derece gerçekçi sunulduğunu söyleyebilirim. Yine de Logitech G27 – Grid 2 kombinasyonunda aldığım keyfi vermedi.

Fren… Biraz fazla sertGelelim pedallara. Ürünün

pedallarında kullanılan malzemenin kalitesi çok yüksek. Pedalların tamamı metal malzemeden hazırlanmış. Topuğumuzu yerleştirdiğimiz kısımda ise “Nokia plastiği” diyebileceğimiz bir plastik kullanılmış. Pedal aparatının alt kısmı ise yerde kaymaması için açılır – kapanır bir aksam içeriyor.

1 geri vites desteği bulunan viteste, G27 vitesindeki gibi ekstra tuşlar bulunmuyor. Fakat bu vites aparatının da malzeme kalitesi tatmin edici.

Logitech G920, 1600 TL’lik bir fiyat etiketine sahipken Driving Force Shifter için ayrıca 250 TL gibi bir ücret ödememiz gerekiyor. Hem Xbox One hem de PC’de kullanılabilen ürünü araba yarışı sevdalısı oyunculara rahatlıkla tavsiye edebilirim. Tabii bununla beraber maksimum keyfi yaşamak için 34 inçlik bir 21:9 monitör de “alınacaklar” listesine eklenmeli diye düşünüyorum.

Bu hafta BThaber’in konuğu Vestel’in yeni akıllı telefon serisi V3’ün 5570 modeli. Vestel’in Manisa’da bulunan Vestel City tesislerinde tasarlanan ve üretilen 5570’i sizler için inceledik. Bir önceki seriye göre hem tasarım hem de teknik özellikler bakımından V3 5570’in oldukça gelişmiş ve farklılaşmış olduğunu rahatça söyleyebiliriz.

İlk olarak telefonun dış görünümünden başlayalım. 152 gram ağırlığındaki V3 5570’in kalınlığı 8,2 mm. Telefonu ilk elinize aldığınızda önceki seriye göre farkı anında hissedebiliyorsunuz. Diamond Cut teknolojisi kullanılarak üretilen metal çerçevesi modern bir duruş sağlıyor. 5,5 inç olan telefonun ekranı ise Gorilla Glass 3. Bu sayede çizilmelere ve kırılmalara karşı koruma sağlıyor. Telefonun tekno gri, inci beyazı ve altın olmak üzere üç farklı rengi bulunuyor. Bizim incelediğimiz telefonun rengi tekno griydi ve oldukça hoş bir görünüme sahipti. Telefonun alt kısmında mikro USB yuvası bulunuyor. Kulaklık girişi ise telefonun üst kısmında. Açma / kapama ve ses kontrolü düğmeleri cihazın sağ tarafında yer alıyor.

Cihazın ön kamerası 8 megapiksel ve özçekim (selfie) için özel modlar eklenmiş. Cihaz, göz kırptığınızda, güldüğünüzde ya da el salladığınızda fotoğrafınızı çekiyor. Böylelikle fotoğraf çekmek

için zamanlayıcıya ya da deklanşör düğmesini aramaya gerek kalmıyor. Cihazın arka kamerası ise 13 megapiksel. Sony lens kullanılan telefonun kamerası HDR, oto fokus, BSI CMOS gibi özelliklere sahip. Cihazın kutusundan bir adet hızlı şarj özellikli adaptör, mikro USB veri ve şarj kablosu ile kulaklık çıkıyor.

Cihazın teknik özelliklerine baktığımızda işlemcisinin 1,5 GHz 8 çekirdekli Qualcomm 8939 Snapdragon 615 olduğunu görüyoruz. 5570’in 2 GB belleği ve 32 GB depolama kapasitesi bulunuyor. İşletim sistemi ise Android 5.1 Lollipop. Cihazın ayrıca Quick Charge 2.0 özelliği bulunuyor. Bu sayede telefon hızlı bir şekilde şarj edilebiliyor. 5570’in bataryası ise 2480 mAh. Normal bir kullanımla sabah evden tam şarj ile çıktığınızda akşam eve dönene kadar rahatça kullanabiliyorsunuz.

V3 serisinin bir diğer özelliği ise Teamviewer kullanılarak verilen “Canlı Destek” uygulaması sayesinde kullanıcıların günün 24 saati teknik desteğe ulaşabilmeleri. Telefonla birlikte ayrıca 50 GB bulut depolama alanı da hediye olarak geliyor. Vestel Smart Center, Vestel Mobil Asistan, Vestel Takvim, Tivibu, Vodi, Yodiviki ve Eset Mobile Security gibi uygulamalar cihazda önyüklü bulunuyor. Türkiye’de tasarlanan ve üretilen Vestel Venus V3 5570’in fiyatı ise 1.299 TL.

IncelemeBTnet

IncelemeBTnet

Page 33: BThaber Sayı 1049

Sherpa, Optimizely ile işbirliğine gitti

USB’ye ihtiyaçduymayan USB bellek

ZyXEL NWD6605 ile kablosuz ağda kablo hızı

A/B Testler ile Dönüşüm optimizasyonu alanındaki platformlardan Optimizely, Türkiye pazarında kullanıcı deneyimi alanındaki çözüm ortağı olarak Sherpa’yı tercih etti. Optimizely, kişiselleştirilmiş pazarlama ve veriye dayalı inovatif çözümlerini, Türkiye’de Sherpa’nın uzmanlığı ve deneyimleri ile birleştirdi.

A/B ve çok değişkenli testleriyle kullanıcılara en doğru web deneyimini sunarak şirketlerin dönüşüm oranlarını

artırmalarını amaçlayan Optimizely’nin en öne çıkan özelliği kullanım kolaylığı. Optimizely’nin A/B Testing aracı ile şirketler, web sitesi ya da mobil uygulamalarında daha iyi bir müşteri deneyimi sunmak için kullanıcıların tüm aksiyonlarını derinlemesine ölçümleyebiliyorlar.

Razorfish, Possible ve McCann Connected gibi dünya devlerinin de çözüm ortağı olduğu Optimizely’nin müşteri sayısı, bugün 7 bin firmaya

ulaştı. En çok trafik alan ilk 10 bin web sitesinden yüzde 5’ine dokunan Optimizely, kurulduğundan bu yana 500 binin üzerine senaryoyu, toplamda 7 milyar defa müşterilerinin kullanıcılarına ulaştırdı. Sherpa, Optimizely iş ortaklığı ile Türkiye’deki e-ticaret ve perakende firmalarının da veriye dayalı kullanıcı deneyimi analitik ile müşterilerini daha yakından tanımalarını ve web siteleri için doğru aksiyonlar almalarını sağlamayı amaçlıyor.

Kablosuz ağ teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte artık kablosuz ağ bağlantısıyla kablolu ağ performansına yakın bir performans elde etmek artık mümkün. 802.11ac teknolojisi ve çift bant kullanımıyla 5 GHz’de 867 Mbps, 2.4 GHz’de ise 300 Mbps’ye kadar hızlar elde etmek mümkün. Bu da yüksek bant genişliği gerektiren yüksek çözünürlüklü filmleri takılma yaşamadan izleyebilme, yüksek boyutlu dosyaları hızlı bir şekilde aktarabilme anlamına geliyor. İşte bu hafta konuğumuz olan ZyXEL’in NWD6605 kablosuz bağdaştırıcısı bu yüksek hızları size sağlayabilen bir cihaz. USB 3.0 destekli cihaz, açılabilen anteni ile 802.1AC teknolojisinin tüm imkanlarından geniş bir kapsama alanıyla

yararlanabilmenizi sağlıyor. Cihazın kurulumu

oldukça kolay, birlikte gelen CD’nin içerisindeki yazılımla minimum müdahale ile kurabiliyorsunuz. Eğer DVD sürücünüz yoksa sürücüsünü ZyXEL’in web sitesinden indirip USB’ye kopyalayarak da kurabiliyorsunuz. Sonrasında bağdaştırıcı üzerindeki ve modeminizdeki WPS tuşuna basarak anında kablosuz ağa bağlanabiliyorsunuz.

Açılabilir antenin cihazın çekim gücünü artırdığı doğru fakat dizüstü bilgisayarda kullanırken arada eliniz kolunuz çarpabiliyor, bu yüzden dikkatli olmak gerekiyor. Ama masaüstü bilgisayarda kullanıyorsanız buna

gerek yok. 5

GHz özelliği çok fazla kullanılmadığı için gittiğim bir iki konferansta cihazın çok işime yaradığını söyleyebilirim. 2.4 GHz’de birçok insan internete bağlanma sorunu yaşarken ben rahat ve hızlı bir şekilde bağlanabildim. Cihazdan tam performans elde edebilmek için bağlandığınız kablosuz modemin ya da yönlendiricinin de 802.11ac teknolojisine sahip olması gerekiyor. Genel olarak konuşmak gerekirse, BThaber olarak biz cihazın performansından oldukça memnun kaldık.

Depolama birimleri günden güne küçülürken bu alanda yapılan teknolojik yeniliklerin sağladığı bağlanabilirlik esneklikleri de hayatımızı kolaylaştırıyor. Artık USB bellekler sadece USB üzerinden değil, daha farklı bağlantılardan da faydalanarak çeşitli cihazlara çeşitli şekillerde bağlanabiliyorlar. Micro USB + USB belleklerden sonra USB Type-C + USB bağlantılı ürünlerle karşılaştık. Ayrıca kendi içerisinde bataryası bulunan ve kablosuz yayın yapan taşınabilir diskler de piyasada sık sık karşılaştığımız ürünler arasında. Sandisk, Connect Wireless Stick modeliyle bu iki depolama birimi tipini bir araya getiriyor.

Hem kablosuz, hem USBŞu zamana kadar çok sayıda

kablosuz bağlantı desteği sunan ve içerisinde kendi bataryasını barındıran taşınabilir sabit disk inceledim fakat USB bellekte böyle bir teknolojiyi ilk defa gördüğümü söyleyebilirim.

Normal bir USB bellekten birazcık daha uzun olan Sandisk Connect Wireless Stick, akıllı telefonlara Sandisk Connect uygulamasıyla bağlandıktan sonra kolayca kurulabiliyor. Uygulamayı indirip akıllı telefonumuzla Connect Wireless Stick’e bağlandıktan

sonra istediğimiz an ürünün içerisindeki içeriğe kablosuz olarak ulaşabiliyoruz. Cihaz kablosuz bağlantıyı kullandığı için akıllı telefonumuz bağlı olduğumuz süre içerisinde internetsiz kalıyor fakat uygulamanın “Bağlantıyı kes” seçeneğini tıkladığımız anda telefonumuz internet için WiFi ağına anında bağlanıyor.

Medya yedekleme seçeneği mevcut

Aynı anda 3 cihaza kadar video akışı sağlayabilen ürünün yazılımı aynı zamanda fotoğraf – video yedekleme yeteneğine de sahip. Uygulamada içerisinden “Yedekle” seçeneğini tıkladığımız anda telefonumuzun içerisindeki tüm videoları ve fotoğrafları USB belleğe göndermeye başlıyor. Bir nevi cep Dropbox’ı oluyor diyebilirim.

Standart bir bilgisayar USB’sine bağlandığı anda şarj olmaya başlayan Sandisk Connect Wireless Stick, USB

2.0 arabirimine sahip. Dolayısıyla yazma ve okuma hızları çok yüksek değil. Fakat bu ürünün performans değil, işlev odaklı olduğunu da göz önünde bulundurmak gerek.

Ürünün 16, 32, 64 ve 128 GB seçenekleri bulunuyor.

BTnet com tr 317 - 13 ARALIK2015

BThaber. .

konusunda S6’dan bu yana yürüttüğü çizgisini bozmayan Samsung, bu telefonda da gayet iyi iş çıkarmış. Telefonu elinize aldığınız anda kalitesini hissediyorsunuz. Ön yüzeyde eğimli Gorilla Glass 4 ekran paneli, arka yüzeyde yine Gorilla Glass 4 kaplama, kenarlarında ise alüminyum kullanılmış.

Ürünün elde tutuşu phabletler için kolay olsa da standart bir telefon kullanıcısı için bir hayli zor. Ciddi anlamda büyük olması

Samsung Galaxy S6 Edge+ yine harika bir ekrana sahip. 2560 x 1440 piksel çözünürlüğündeki eğimli ekran, AMOLED teknolojisine sahip. Renkler harika görünüyor. Hele ki kırmızılar ve siyahlar…

Ürünün arka tarafında 16 megapiksellik bir kamera yer

alıyor. Bu kamera, firmanın S6 ve sonrası telefonlarında kullandığı ve incelemelerden

tam not alan kameranın aynısı. Gece – gündüz demeden son derece net detaylara sahip fotoğraflar çekebilen bu kamera, video kaydı konusunda da çok iyi iş çıkarıyor. Galaxy S6 Edge+’ın kamerası, şu anda akıllı telefon piyasasında bulabileceğiniz en iyi kameralardan biri. Belki de en iyisi.

Cihazın iç donanımına da hızlıca değinelim. Exynos 7420

Eğimli ekranıyla Note 5’e rakip2015’in ilk aylarında piyasaya sürdüğü Galaxy S6 Edge ile ciddi beğeni toplayan Samsung, daha büyük ekranlı Galaxy S6 Edge+ (“Plus”; çok şaşırtıcı) modeliyle karşımıza çıkıyor. İç donanımında S6’ya ve S6 Edge’e göre hemen hemen hiçbir farkı bulunmayan S6 Edge+’ı şimdi yakından tanıyalım.

Hala çok inceSamsung’un hali hazırda

ince olan S6 Edge modelinde 0.1 mm daha ince olmayı başarabilen S6 Edge+, yalnızca 6.9 mm kalınlığında. Ekranının 5.1 inçten 5.7 inç boyutuna büyümesi, elbette ki telefonun daha büyük ve daha ağır olmasına sebep oluyor. Yine de 5.7 inçlik telefondna beklenecek ağırlıkta değil; 153 gram. Malzeme kalitesi

bir yana, ekranın kenarlara doğru kıvrılıyor olması da zorlayan etmenlerden. “Elim ekrana değecek” diye biraz daha geriden tutmaya özen gösterirken hali hazırda ince olan kenarlarında elimizi koyabileceğimiz yer kalmıyor.

çipsetine sahip olan ürün, 4 GB RAM’e sahip. 32 ve 64 GB depolama alanı seçeneklerine sahip olan ürün, Android 5.1.1 yüklü olarak geliyor. Cihazın içerisinde 3000 mAh’lik bir batarya bulunuyor. Bu batarya, S6 Edge+’ın sabahtan akşama kadar kullanılmasını mümkün kılıyor. Telefonunu fazla kurcalamayan biriyseniz bu süre 1 buçuk güne kadar çıkabiliyor.

Samsung Galaxy S6 Edge+, phablet sevenler için güzel bir seçenek. Özellikle Note 5’e ciddi bir rakip konumundaki Edge+, Note serisinin S Pen’ini fazla kullanmayanlar için hemen hemen aynı donanımı sunuyor. Üstelik kenarları kıvrımlı bir ekranda. Fakat şunu da belirtmeden geçmeyelim: Note 5 daha kalın olmasına rağmen daha ergonomik.

IncelemeBTnet

IncelemeBTnet

IncelemeBTnet

Page 34: BThaber Sayı 1049

32 KARİYER 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Ölçme ve değerlendirme firması Assesment Systems, Sanal Değerlendirme Merkezi uygulamasını hayata geçirdi. İK dünyasında son yıllarda sıklıkla tercih edilen bu uygulamayla danışmanlar işe alımlarda adayları çevrimiçi ortamda değerlendiriyor. Düşük maliyetli, esnek ve gerçeğe yakın simülasyonlarla çalışanları davranış odaklı değerlendirme olanağı sağlayan bu yapı, farklı lokasyonlardaki adayların aynı anda değerlendirilmesini de mümkün kılıyor.

Her yıl yaklaşık 4 bin 500 kişiyi değerlendiren firma, sanal değerlendirme merkezleriyle tüm süreci çevrimiçi olarak gerçekleştiriyor. Özellikle değerlendirilen pozisyon teknoloji odaklıysa, işe alım sürecinde maliyet baskısı yüksekse ve değerlendirme farklı coğrafi lokasyonlarda

yapılıyorsa, Sanal Değerlendirme Merkezi uygulaması hem aday hem değerlendirici hem de firmalar için önem kazanıyor. Bu değerlendirme yöntemini

kullanan kurumlar için uygulamanın esnekliği, pratikliği, düşük maliyeti ve tahmin gücünün yüksekliği ön plana çıkıyor.

TÜİK tarafından açıklanan Ağustos ayı işsizlik rakamlarını değerlendiren Eleman.net Murahhas Üyesi Savaş Ünsal, “Eylül ve Ekim aylarındaki rakamların biraz daha kötü olacağı, yüzde 11 seviyesini bulacağı düşüncesindeyiz. Ancak 1 Kasım seçimlerinin ardından, işverenlerin beklettikleri istihdamı da almak istediklerini gördük. Bu aydan itibaren bir toparlanma sürecine girileceğini ifade edebiliriz” dedi. Eleman.net istihdam verilerinin de bu durumu doğruladığına işaret eden Ünsal, “1 Kasım seçimlerinin ardından, iş

ilanlarında, bir önceki ayın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 10 oranında artış var” dedi.

Eleman.net verilerine göre, ara kademe ve mavi yaka pozisyonlarında Ekim ayında en çok ilan yayınlanan ilk üç sektör tekstil, eğitim ve elektrik-elektronik olarak sıralandı. Aynı dönemde en çok başvuru yapılan üç sektör ise hizmet, gıda ve mağazacılık / perakendecilik oldu. Savaş Ünsal, verileri şu sözlerle analiz etti:

“Eleman.net Mavi Yaka İstihdam Endeksi’nden görüleceği gibi, istihdam rakamlarının Eylül-Ekim

aylarında aşağıya doğru seyretmesinin etkisinin, TÜİK’in Eylül-Ekim aylarına yönelik açıklayacağı istihdam raporlarına da yansıyacağını düşünüyorum. Kasım-Aralık aylarında işsizlik oranlarının azalarak çift haneli oranların aşağısına ineceğini düşünüyoruz.”

Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından (EMO) tarafından düzenlenen EEMKON 2015, sanayi, üniversite, kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ile bu alanda çalışan binlerce mühendisi bir araya getirdi. Elektrik ve elektronik mühendisliği alanlarında Türkiye’nin ulaştığı noktayı ele alarak mevcut durumu değerlendirmek, gelecek hedeflerini belirlemek ve bu hedeflere erişebilmek için izlenmesi gerekli politikaları saptamak da kongrenin temel amacı oldu. EEMKON 2015’de Prof. Dr. Sıddık Yarman’ın yöneticiliğini yaptığı “Elektronik Sektöründe 2035 Vizyonu” başlıklı panel de sektör ve katılımcıların gelecek vizyonuna ışık tuttu. İstanbul üniversitesi Elektrik-Elektronik Bölüm Başkanı, FMV Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve EEMKON 2015 Düzenleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sıddık Yarman, ekosistemin önemine işaret ederek, “Ülkemizde Ar-Ge

çalışmaları yok denecek kadar az. Birkaç sayılı üniversitenin haricinde gelişmeler görmek, takip etmek zor. Sektör sürekliliği için, dolaylı etken olarak algılansa da insan kaynaklarımızı, direkt etken olan finansmanlarımızı iyileştirmeliyiz. Süreklilik için milyarlarca dolarlık yatırımlar ve düzgün bir finans gerekli” dedi. Yarman, sektörün İK başta olmak üzere ihtiyaçları konusunda da şu bilgileri verdi:

“2035 yılında üretim hacminin 143 milyar dolara çıkması gerekiyor. Önemli olansa bu rakamın nasıl arttırılabileceği üzerine olmalı. Üretim sektörüne yönelik 200 bin mühendis ihtiyacı var. Bunun yanı sıra elektronik ve yazılım ağırlıklı alanlarda 300 bin kadar; özellikle yapay zekâ alanında yazılım ağırlıklı servis sektörü elemanına ve pazarlamacılara ihtiyacımız var. Sonuç olarak, 500 bin gibi bir rakamda nitelikli, yetişmiş insan gücünden bahsediyoruz.”

Değerlendirmeler sanal ortamda toplanıyor

Seçim sonrası toparlanma beklentisi ön planda

Nitelikli İK ihtiyacımız artıyor

Fortinet, üst düzey yönetici Tyson Macaulay’ı Güvenlik Stratejisinden Sorumlu Genel Müdür olarak atadı. Macaulay, aynı zamanda yeni Güvenlik Hizmetleri Başkan Yardımcısı olarak Fortinet’in siber tehditlere karşı mücadelesinde ve C-seviyesindeki üst düzey müşterilerin kurumsal veri güvenliğinin sağlanmasında kilit rol oynayacak. Kariyerine Kanada

Federal Haberleşme Bürosu’nda (DoC) bilgi ağı araştırma uzmanı olarak başlayan Macaulay, 90’lı yılların başında DoC için yeni nesil internet hizmetleri geliştirmeye yardımcı oldu. Fortinet’ten önce Intel Security’de Teknolojiden Sorumlu Başkan, bundan önce de Bell Canada şirketinde Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan Macaulay, 1996’da General Network Services şirketini kurdu. Ontario’da Carleton Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi diplomasıyla mezun olan Macaulay, Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) ve Ontario Profesyonel Mühendisler (PEO) Odası aracılığıyla mühendislik çalışmalarına ve güvenlik standartlarının geliştirilmesine destek veriyor. Yayınladığı beş kitap ve 30’dan fazla makalesiyle dünya çapındaki güvenlik konferanslarının aranan konuşmacılarından biri olan Macaulay, beklemede olan çok sayıda patent başvurusunun da sahibi.

Tyson Macaulay

fortinet’in Güvenlik Stratejisinden Sorumlu yeni Genel müdürü macaulay oldu

E T K İ N L İ K L E R

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Y U R T İ Ç İ

8 Aralık 2015

tooway “Uzaydan İnternet” Bilgilendirme toplantısı İzmir Ticaret Odası Meclis SalonuAYRINTILI BİLGİ: tr.tooway.com/lp/izmirtoplanti

10 Aralık 2015

BTvizyon ToplantılarıGirneAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/www.btvizyon.com.tr

11-13 Aralık 2015

Code The Bank 2 / Deniz KuleAYRINTILI BİLGİ: http://www.intertech.com.tr/tr/CodeTheBank.aspx

3-4 Mart 2016

7. BT Yönetişim ve Denetim Konferansı / İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.btyd.org.tr

19-20 Mart 2016

III. Ulusal Yönetim Bilişim ZirvesiBeykent Üniversitesi- Ayazağa KampüsüAYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com

Savaş ünsal

Page 35: BThaber Sayı 1049
Page 36: BThaber Sayı 1049

194 eser katılmış. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Beylerbeyi Ortaokulu öğrencisi Armağan Sevim ise icat ettiği “İlaç Saati Hatırlatıcısı” ile Geleceğin Mucitleri Yarışması’nda birinci olmuş. Yeni nesil yaratıcılığa bir örnek daha: 1 Ekim- 1 Kasım tarihleri arasında Romanya’nın başkenti Bükreş’te düzenlenen 8. RoboChallange Uluslararası Robot Yarışması’na Türkiye’yi temsilen katılan İstanbul Aydın Üniversitesi Endüstri Mühendisi Bölümü öğrencisi Umut Meriç, “Sumo Robot Kategorisi”nde Zetsu isimli robotu ile ikincilik, Helon isimli robotu ile de üçüncülük kazanmış. Meriç, Aralık ayında Japonya’da düzenlenecek Uluslararası Robot Yarışması’nın büyük finaline katılacak ve dilerim yine bir başarı haberini seninle bu sayfada paylaşma imkanı bulurum.

İlim irfanı, biraz da kültür sanatla güçlendirelim… 5 Şubat’ta vizyona girecek olan Bülent Üstün’ün yarattığı efsane “Kötü Kedi Şerafettin”, bu ilk macerasında ustaların sesleri ile hayat buluyor. Şero’nun atarlı sesi Uğur Yücel’den, latif şirin Misket’in sesi Demet Evgar’dan. Bu kadar da değil: İlhamını Bülent Üstün’den alan, intikam ateşiyle yanıp kavrulan çizeri konuşan Okan Yalabık, ameliyatla sincap olmak isteyen Fare Rıza’da Güven Kıraç, Şero’nun babası Tonguç’un sesinde Ahmet Mümtaz Taylan var. Daha ne olsun…

Gurur veren bir haberle bu haftaya noktayı koyuyorum: “Yayın Dünyasının Belleği” sloganıyla çeyrek asırdır her ayın ilk Cuma günü yayınlanan Dünya Kitap, Kasım sayısı ile birlikte 25 yaşına bastı. Temennimiz de her zamanki gibi ortak: ‘Kitaplar hiç eksik olmasın raflarınızdan, daima “kitaplı kalın.”

Bu dilekle haftaya noktayı koyuyorum, yeniliklerle haftaya yine buradayım,

34 MEKTUPKış mevsiminden merhaba,

Bu hafta mektubuma herkese örnek olmasını dilediğim bir çalışma ile başlıyorum: HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) işbirliğiyle ile planlanan kampanyada tüm Toyzz Shop mağazaları ve www.toyzzshop.com’da satışa sunulan Fun Dough 4’lü oyun hamurunun her birinden elde edilen gelirin iki TL’si, HAYTAP’ın çalışmalarında kullanılmak üzere Toyzz Shop tarafından sahipsiz hayvanlarının kumbarasında biriktiriliyormuş. Kampanya 1 yıl devam edecek ve çocukların da hayvan hakları gönüllüsü olması adına kapsamlı adımlar atılacakmış.

Sıra, Kasım ayımızı tersyüz eden lodos ile ilgili acı bir gerçekte: Karbonmonoksit zehirlenmesi. Bu riske karşı Honeywell; Karbonmonoksit Alarm Cihazları kullanımını öneriyormuş. Alarm cihazları, soba, şömine ve kombiden sızabilecek zehirli karbonmonoksit kaçaklarını algılayarak yüksek sesli alarm veriyormuş. Kendini güvene ve garantiye almak adına önemli bir araç, ne dersin…

Rüzgardan çevreye, küresel kurumsal hayata örnek olmasını dilediğim bir habere geçiyorum: EMC, sera gazı salınımını azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye yönelik eylem ve stratejilerinden dolayı sürdürülebilir ekonomileri yönlendiren uluslararası sivil toplum örgütü CDP’nin takdirini toplamış. Ayrıca EMC, yedinci kez CDLI (İklimle ilgili Kamuoyunu Bilgilendiren Liderler) Endeksi’nde yer almış. Bu endeks; S&P 500 endeksinde yer alan, iklim değişikliği ile ilgili kamuoyunu bilgilendirme konusunda yüksek düzeyde şeffaflık gösteren ve verilerin kalitesine en üst seviyede özen gösteren şirketlere vurgu yapıyormuş. Kurumsal değeri daha da artırır bu gibi adımlar, değil mi.

Temizlikten dem vurup, gürültü kirliliğini dikkate almamak olmaz. İstenmeyen numaralardan gelen çağrı ve kısa mesajlar en önemli dertlerimiz arasında hala. Bu konuda Truecaller’ın akıllı algoritmaları, alakasız arayan kişinin kim olduğunu, rehberde kaydı olmasa bile söylüyor. Truecaller topluluğu tarafından spam olarak belirtilen numaralar ayrıca işaretleniyor ve kullanıcı isterse böyle numaralardan hiçbir arama veya kısa mesaj gelmemesini seçebiliyor. Mobil cihazın huzuru adına güzel bir çalışma…

Gurur verici bir haber vereyim sana: 17 – 21 Ağustos 2016 tarihleri arasında Almanya’nın Köln şehrinde düzenlenecek bilgisayar ve video oyunları alanında dünyanın en büyük ticari fuarı ve en önemli etkinliği gamescom 2016’da Türkiye, partner ülke olarak yer alacakmış. Oyun sektörümüzün gelişimi adına önemli bir fırsat.

Kadına yönelik şiddeti

engellemek amacıyla Vodafone Türkiye tarafından 2014 yılında sunulan ve maalesef 300 bine yakın indirilme rakamına ulaşan Kırmızı Işık, yeni yüzü ve yenilikçi özellikleriyle kadınların kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı olmaya devam ediyor. Yenilenen yüzü ve eklenen yenilikçi özellikleri ile güçlenen, aldığı birçok ödülü de yine bu sayfalarda seninle paylaştığım uygulama, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nden itibaren Android platform üzerinden kullanıma sunulmuş. Dileğimi yineliyorum: Böyle konularda yaratıcılık göstermemiz gerekmeyen derli toplu sakin günlere…

Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi ve Gazi Üniversitesi işbirliği ile geliştirilen, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen “Anlamsal Eşleştirme Temelli Otomatik Meta Arama Motoru ve Uygulaması (SanTez) Projesi”, başarıyla

tamamlanmasının ardından, “Uluslararası Mühendisler Birliği - IAENG” tarafından, İnternet Programcılığı ve Web Servisleri alanında da ödüle layık görülmüş.

Türk Telekom Grubu, Asya-Pasifik Bölgesi’nin en güçlü mobil operatörlerini bir araya getiren, bölgenin en büyük mobil birliği Bridge Alliance’a katılmış, 700 milyonun üzerinde müşteriye ulaşan Bridge Alliance’da Türkiye’yi temsil eden ilk şirket olmuş.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu ve Avrupa Birliği (AB) Ağ ve Bilgi Güvenliği Ajansı’nın (ENISA) “Siber Güvenlik Ayı” çerçevesinde gerçekleştirdiği ortak çalışmalar kapsamında, güvenlik teknolojileri şirketi Lostar tarafından, BimSA’nın sponsorluğunda düzenlenen “Siber Güvenlik Farkındalığı Yarışması 2015”de ödüller sahiplerini bulmuş. 48 üniversiteden 175 yarışmacı, toplamda 104 slogan, 75 poster, 8 kısa film 7 el ilanından oluşan

7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Kışa hareketli giriyoruz

YIL 21SAYI 10497 - 13 ARALIK2015

www.bthaber.com

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBULTel 0216- 291 13 90

ISSN 1300-6495

Satış GrubuEvrim Koç [email protected] Kıtay Ö[email protected]Özge Karataş[email protected] Ş[email protected]

REKLAM SATIŞ GRUBU

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına SahibiAyhan Sevgi

[email protected]

www.linkedin.com/groups/BThaber

twitter.com/bthaber

www.facebook.com/BThaber

Bültenlerinizi

[email protected] adresine gönderebilirsiniz

Abone ve Dağıtım SorumlusuKutay Göç[email protected]

BThaber GrubuYayın KoordinatörüAyhan [email protected]

Yazı İşleri Müdürü(Sorumlu)Bülent [email protected]

EditörlerHandan Aybars [email protected] Özkan (Ankara) [email protected]

Haber MerkeziEkrem Uç[email protected] Yaylacı[email protected]şen Gö[email protected]

Okur TemsilcisiBehçet Envarlı

[email protected]

Görsel Tasarım Nevzat Karataş [email protected]

Mukadder Keskingö[email protected]

Page 37: BThaber Sayı 1049
Page 38: BThaber Sayı 1049

Transformation towards knowledge-based economy and employment quality

Davutoğlu tells that the ‘Introduction’ section of the program is based on objectives, 10th Development Plan, structural transformation programs, projects, various strategy documents that are shared with the public and commitments; also says that they will intensify reforms in six key areas as ‘Democratization and justice’, ‘Education’, ‘Public management’, ‘Public finances’, ‘Radical changes in the real economy’. ‘Democratization and a New Constitution’ section addresses the basic principles to be obeyed by public institutions. Participation, transparency, accountability, efficiency, result-oriented service, simplicity in the bureaucratic procedures, use of information technology topics will be more actively used. In the section following points are emphasized: strategic thinking will be strengthened in public institutions; strategic plans will be based on resource usage. Public administration will be adapted to the requirements of being service oriented towards the citizens’ needs, being open to the external environment and meeting the needs of the information society. A new management and organizational structure will be created to enable e-government projects to be able to manage with a strong and effective coordination in inter-institution and supra-institution levels.

Digital Turkey Project will be implemented and it will provide all activities and transactions to be carried out over the internet without the need of actually visiting the public institutions. In the framework of the Information Society Strategy, a mechanism will be implemented for monitoring and evaluating the e-Government Strategy and Action Plan. Local government services will be presented in an electronic environment in common norms and standards while the number of local government services integrated to the e-Government Portal will be increased. The basic information systems and infrastructure needed for e-Government service offering such as Spatial Address Registration System (MAKS), the National Geographic Information System Infrastructure, Public Safety Network, and Government Integrated Data Center projects will be realized. Public bodies, including local authorities, will be preparing e-government service offering IT strategies.

produced equipment and R&D studies towards 4,5G mobile electronic communication infrastructure are up front. R&D studies towards 5G mobile electronic communications infrastructure are supported. Preparation of the National Broadband Strategy is being planned and installations of Internet exchange points are encouraged. In places without any fixed and mobile telecommunications infrastructure; infrastructure installation works are in progress. Fiber access support programs are being established. The emphasis is put on increasing the fiber infrastructure investments and on ensuring the rapid spread of high quality broadband access. Other plans are mentioned as the following in this section: the tender process of the tablet computer purchase in Fatih Project will be realized; the critical technologies will be planned to be produced nationally as a whole hence expanding software, services, applications and digital content markets.

Data infrastructure for the information technology sector will be strengthened. IT firms will be encouraged to expand to the global market. ‘Game Industry Strategy’ will be created. R&D for ICT, innovation and export incentives will be implemented in a form that the effects will be measured in priority areas to be determined. Independent support will be formed for software companies regardless of investment spots. Particularly in SMEs, IT will be used more in business including enhancing the

efficiency of enterprises. In this context, the necessary legislative and administrative arrangements will be made for the development and expansion of cloud computing services.

All economic units are included in MERSİS

In the ‘Stable and Strong Economy’ section; Ahmet Davutoğlu says that: “In the upcoming period, we will increase R&D and innovation activities based on the private sector taking environmental factors into account. We will provide added value increase by accelerating the branding and commercialization processes of outcomes to be reached.” He also underlines the following points: the share of domestic production of machines and equipment used in facilities producing alternative energy sources such as hydropower, wind and solar is increased. MTA is able to carry out mining activities abroad. R & D activities are encouraged in areas such as inorganic chemistry, biofuels and alternative composite materials. Prototype battery production for electric vehicles is carried out. The interest in free zones is increased to attract investment in high-tech products in our country. Waste management and recycling became very important. ‘Technology Development Center’ is established in order to develop the needed information technology products for the financial markets. To improve the national railway industry, rail vehicles including fast train are being manufactured.

Tender preparations are in progress however the first national high-speed train will be realized. The National Regional aircraft construction starts. The production of domestic satellite Turksat 6A is being completed with Satellite Systems Integration and Test Center supports. Turksat 5A satellite is being constructed. In order to carry out activities in the field of aerospace, to ensure coordination of the new technologies with current projects, Turkey Space Agency is being established.

Share of domestic companies increases in public procurement

In the ‘Science, Technology and Innovative Production’ section; research capacity, further development of the awareness of R&D and innovation and university-industry collaboration are among the priority development objectives. The topics such as the following which significantly concerns our industry are mentioned in this section: Science, technology and innovation will play a critical role in the economy of our country. Efforts made in these areas are expected to provide a competitive advantage and to bring sustainable socio-economic development to our country. To reach the goal of being among the major economies, we should be producing value-added technology and exporting high quality products. An R&D and innovation ecosystem which is effectively functioning, information producing and transforming information into commercialized values will be created. In the new era, the coordination is being strengthened among companies supporting R&D and innovation activities. In sectors with a high dependence on foreign products; research programs for the development of domestic products and technologies will be supported. Especially professionals with a PhD degree, human resources will be improved both quantitatively and qualitatively and the private sector will have to employ more researchers.

In the ‘Human Development and Qualified Society’ section Davutoğlu states that the education being a lifelong process equips the human resources of our country to reach the standards of the contemporary competitive world; it is placed in the center of human development; by supporting R & D and high-technology investment, our country would transform from a consuming one to a producing one; hence the quantitative development would have a qualitative depth. In the same section; adapting the curriculum to the information technology-assisted teaching, broadening the e-educational contents and developing them are underlined. On the other hand game-based learning will be made more effective by developing mobile learning systems and social media will be used as a learning tool effectively. Through FATIH Project, equal opportunities will be provided for all students in education and distance learning methods will be used as an efficient tool for the disadvantaged or older students to reach qualified education. Information and Communication Technology integrated remote healthcare and home care services will be expanded, according to the topics discussed in the section.

Required legal regulation for cloud computing

In the ‘Science, Technology and Innovative Production’ section; the expansion of 4,5G mobile electronic communications services is emphasized. Domestically

64th Government Program read by Prime Minister Ahmet Davutoğlu consists of 8 sections as Introduction, Democratization and A New Constitution,

Human Development and Qualified Society, Stable and Strong Economy, Science, Technology and Innovative Production, Livable Cities and Sustainable

Environment, Visionary and Leader Country and Conclusion.

36 ICT NEWS 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Page 39: BThaber Sayı 1049
Page 40: BThaber Sayı 1049

38 ICT NEWS 7 - 13 ARALIK2015

BThaber

Participationincreases in 2016

Augmented reality technology will expand rapidly

According to Accenture Digitalization Index; companies in the field of digitalization with points over 80% defined as “Digitalization Pioneers” perform better than others on reflecting digitalization on company strategies. “All Turkish companies should be ready to face the challenges, opportunities and significant risks brought by the digitalization trend.” Accenture Turkey General Manager Tolga Ulutaş says that: “The good news is that all companies participating in the Accenture Digitalization Index are aware of this trend. We interviewed many IT, technology and digital field executives and 92% of managers believe that the digitalization will have a serious impact on the sector in which they operate.” Awareness level of Turkish technology leaders are very similar with the Accenture Digitalization Index which is carried out in Germany in 2014 and the participants stated that they expect the impact of digitalization to be

The number of applications using today’s most popular wearable technology products virtual reality (VR) and augmented reality (AR) glasses is increasing every day. In this area, preparing applications Pandora’s CEO Kemal Akçalı informed us: “We are developing augmented as well as virtual reality applications. Virtual reality is not a technology that can be spread in the close run. In the first quarter of 2016, Oculus will bring VR glasses into the market however I do not think these technologies could enter the people’s daily life in the close future. When a human wears VR glasses for 30-40 minutes; discomforts such as nausea and dizziness are experienced. Virtual reality technology has still not been solved for a continuous usage.

“strong” or “destructive” by 78% compared to the 3% stating that the impact will be insignificant.

Projects are in progress in 7 countries

To explain the differences of 104 companies from

We are doing more work on augmented reality. Augmented reality technology will spread more quickly. Nowadays, the world’s major companies are making significant investments related to it.

Augmented reality technology will be integrated to the wearable devices in the near future and people will start doing things without taking the mobile phone out of their pockets, only with their glasses.

Augmented reality and virtual reality technology are available but still not attractive for the end user. The reason for that is the lack of suitable applications in the market for end users. We produce platforms that can quickly develop those kinds of applications. We are working on a separate automation for architecture recently.”

various sectors and digitalization status, they were divided into 17 sector groups. A systematic approach of classification is adopted. The statistical classification carried out in the European Community (NACE Rev. 2) has been taken as a base of evaluation and the sectors were classified accordingly. According to Tolga Ulutaş, financial services, service activities, manufacturing retail and motor vehicles sectors have the highest-performance in terms of digitization. Chemical products manufacturing and construction sectors remained below the average of Turkish companies.

Accenture is currently working on Digitalization Index in 7 countries. For example; in addition to the work carried out this year for the second time in Germany, similar studies in Switzerland and Austria were completed and the results are expected to be announced later this year.

Integrated reaction is needed for new generation attacks

TOGED represents the digital game developers

The IT professionals in the public and private sectors showed great interest to SHIELD 2015, held in Ankara on November 25. Delivering the opening speech of the event; Innovera CEO Gökhan Say stated that the internet now is merged with the collective wisdom and the internet economy reached 4.5 trillion USD. Say drew the attention that experts’ saying that the 3rd World war started with cyber wars. He added: “We live in a world where everyone is attacking each other. 45% of the companies are exposed to information theft. The number of the CEOs apologizing to be ‘hacked’ has increased! We provide consulting services as Innovera and we are talking about a very significant collaboration.”

Dennis Oommen from FireEye started the speech by saying: “If you reach success in working with public, it means you’ve succeeded in your life.”, and gave

Digital Game Developers Association (DOGED) established to bring together the digital game developers, to contribute to the technique and economic development of the sector, train qualified workforce and to increase awareness on video games in August 2014 changed its name to ‘TOGED’. With the support received from the Ministry of Economy, the association exhibited in gamescom fair for the first time as a Turkish organization in Germany last August. Having a national

information about ‘Adaptive Defense’ emphasizing that we must question what our role is in every field including IT. HP Turkey and Greece Corporate Security Sales Manager Erdem Mengeş in his ‘Think like the bad guys’ presentation said that their purpose is to work more focused and provide better service. Mengeş commented as the ‘outsourcing’ concept is very common among attackers and as all of them have the same money motivation, they work very organized. Innovera Assistant General Managers Burak Dayıoğlu and Murat Tora shared the ‘Modern Solutions for Modern Threats’ and producers with the participants. ‘The place where the internet of things is going concerns us about security.’ said Dayıoğlu and Tora, stating that the ‘drone’ technology is started to be used for cyber attacks and giving information about ‘Cyber Death Chain’.

representative role, it decided to as Turkey in its name and became Turkey Game Developers Association. For this purpose, the application to the Ankara Governor’s Office resulted in 3 months thanks to the support of the Ministry of Economy and Ministry of Industry and the approval of Ministry of Interior. TOGED Chairman Ali Erkin stated that: “Our national and international efforts in contributing to the development of digital games industry will continue with greater passion.”

Page 41: BThaber Sayı 1049
Page 42: BThaber Sayı 1049
Page 43: BThaber Sayı 1049
Page 44: BThaber Sayı 1049