12
Psikolojik harekat çalışmaları çercevesinde bazen sahte örgüt bildirileri yayınlanarak bunlar el altından sağa sola birakılır. Amaç halkın örgüte olan güvenini sarsmaktır. Bazen de örgüt tarafından infaz edilmiş olan savaşçıların sağlıklarında yazdıkları günlükler kitap haline getirilerek özelliklle üniversitelerde dağıtılır. Malatya Üniversitesinden örgüte Cizre bölgesinden katılıp, Cudi`de Kara Ömer tarafından işkence ile “ajan” lık suçlamasıyla infaz edilen Asiye Deniz, Hayati Kaytan ve beş gencin yaşadıkları olaylar acıklı bir tema ile işlenerek, kitap haline getirilip bastırılmıştı. Daha sonra bu kitap bedava olarak Dicle Üniversitesi ve başka okullarda dağıtıldı. Yine “Psikolojik harekat kuralları” gereği, video kasetleri kiraliyan yerlerden kiralık alınan kasetlere montajlanan Abdullah Öcalan görüntüleri ve bu görüntülere bazı konuşmalar monte edilip iade edilmesi. Halk arasında sevilip sayılan ve örgütle bağlantısı olan önemli şahsiyetlerin özel telefon konuşmalarına bazı konuşma montajları yapılıp halka dinletilmesi. Bazı dernek ve dergi bürolarının kapısına sahte Hizbullah bildirileri ve tehdit içerikli mektupların bırakılması. Yukarıda saymış olduğum faaliyetlerin yanısıra en etkili yöntem olan kaçırma, sorgulama ve infaz edip cesetleri kaybetme çalışmaları JİTEM’in çokça başvurduğu bir faaliyettir. JİTEM`İN VAHŞİ VE İNSANLIK DIŞI, HUKUKSUZ VE KANUNSUZ FAALİYETİNİN ANA MANTIĞI Siyasiler, kendi menfaatlerini düşünüp, örgütle etkili mücadele kanun ve yönetmelikleri meclisten çıkaramıyorlar. Devletin üst tepesindekiler, hiyanet ve delalet içerisindedirler. T.C.`nin terörle mücadelede kalıcı, akılcı ve stratejik bir program ve planı yoktur, günübirlik mücadele yöntemleri uygulanmaktadır. Güvenlik Kuvvetlerinin can siperane mücadelesi sonucu ele gecirilen militanlar, savcılar tarafından ya serbest bırakılmakta ya da az bir cezayla kurtulmaktadırlar. Cezaevine sempatizan olarak girenler kısa sürede kemikleşmis bir militan olarak dışarıya çıkmaktadır. Cezaevleri birer örgüt kampı görevi görmektedir. Normal askeri birliklerle, gerilla mücadelesi veren örgütün karşısında başarılı olmak mümkün değildir. Bu yüzden onlarla savaşacak anti- gerilla güçlerine ihtiyaç vardır. Örgüte katılımlar gün geçtikçe artmaktadır. Bu katılımları önlemek veya en aza indirmek için bazılarını öldürüp cesetleri sonradan görülecek biçimde araziye atmak. Her türlü baskı ve yasaklamaya rağmen örgüte olan halk desteği artmaktadır. Bunu önlemek maksadıyla halka gözdağı verilmesi gerekmektedir. Halka önderlik eden, halk arasında sözü geçerli olan bazı şahsiyetlerin ortadan kaldırılması, yıpratılması, korkutulması vs.vs... Yukarıda sıralamış olduğum ve başkaca gerekçe ve amaçlarla JİTEM her türlü yöntemi mübah sayarak kanun dışı faaliyetlerine kılıf uydurmaktadır.

Çapraz Ateş. Abdulkadir Aygan 3

  • Upload
    maverd

  • View
    113

  • Download
    1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Jitem

Citation preview

Psikolojik harekat çalışmaları çercevesinde bazen sahte örgüt bildirileri yayınlanarak bunlar el altından sağa sola birakılır. Amaç halkın örgüte olan güvenini sarsmaktır.

Bazen de örgüt tarafından infaz edilmiş olan savaşçıların sağlıklarında yazdıkları günlükler kitap haline getirilerek özelliklle üniversitelerde dağıtılır. Malatya Üniversitesinden örgüte Cizre bölgesinden katılıp, Cudi`de Kara Ömer tarafından işkence ile “ajan” lık suçlamasıyla infaz edilen Asiye Deniz, Hayati Kaytan ve beş gencin yaşadıkları olaylar acıklı bir tema ile işlenerek, kitap haline getirilip bastırılmıştı. Daha sonra bu kitap bedava olarak Dicle Üniversitesi ve başka okullarda dağıtıldı.

Yine “Psikolojik harekat kuralları” gereği, video kasetleri kiraliyan yerlerden kiralık alınan kasetlere montajlanan Abdullah Öcalan görüntüleri ve bu görüntülere bazı konuşmalar monte edilip iade edilmesi.

Halk arasında sevilip sayılan ve örgütle bağlantısı olan önemli şahsiyetlerin özel telefon konuşmalarına bazı konuşma montajları yapılıp halka dinletilmesi. Bazı dernek ve dergi bürolarının kapısına sahte Hizbullah bildirileri ve tehdit içerikli mektupların bırakılması.

Yukarıda saymış olduğum faaliyetlerin yanısıra en etkili yöntem olan kaçırma, sorgulama ve infaz edip cesetleri kaybetme çalışmaları JİTEM’in çokça başvurduğu bir faaliyettir.

JİTEM`İN VAHŞİ VE İNSANLIK DIŞI, HUKUKSUZ VE KANUNSUZ FAALİYETİNİN ANA MANTIĞI

Siyasiler, kendi menfaatlerini düşünüp, örgütle etkili mücadele kanun ve yönetmelikleri meclisten çıkaramıyorlar.

Devletin üst tepesindekiler, hiyanet ve delalet içerisindedirler.

T.C.`nin terörle mücadelede kalıcı, akılcı ve stratejik bir program ve planı yoktur, günübirlik mücadele yöntemleri uygulanmaktadır.

Güvenlik Kuvvetlerinin can siperane mücadelesi sonucu ele gecirilen militanlar, savcılar tarafından ya serbest bırakılmakta ya da az bir cezayla kurtulmaktadırlar.

Cezaevine sempatizan olarak girenler kısa sürede kemikleşmis bir militan olarak dışarıya çıkmaktadır. Cezaevleri birer örgüt kampı görevi görmektedir.

Normal askeri birliklerle, gerilla mücadelesi veren örgütün karşısında başarılı olmak mümkün değildir. Bu yüzden onlarla savaşacak anti- gerilla güçlerine ihtiyaç vardır.

Örgüte katılımlar gün geçtikçe artmaktadır. Bu katılımları önlemek veya en aza indirmek için bazılarını öldürüp cesetleri sonradan görülecek biçimde araziye atmak.

Her türlü baskı ve yasaklamaya rağmen örgüte olan halk desteği artmaktadır. Bunu önlemek maksadıyla halka gözdağı verilmesi gerekmektedir.

Halka önderlik eden, halk arasında sözü geçerli olan bazı şahsiyetlerin ortadan kaldırılması, yıpratılması, korkutulması vs.vs...

Yukarıda sıralamış olduğum ve başkaca gerekçe ve amaçlarla JİTEM her türlü yöntemi mübah sayarak kanun dışı faaliyetlerine kılıf uydurmaktadır.

Tabii ki bu örtülü faaliyetler JİTEM`le aynı mantığı taşıyan birçok üst rütbeli asker, bürokrat, emniyetçi ve parlamenter tarafından direkt veya dolaylı yollardan desteklenmektedir.

1990 yılından, 1999 yılına kadar tanıdığım JİTEM personeli olarak adlarını

hatırlayabildiklerim şunlardır:

1 - Ali Akgöz (İstihbarat Başkanı-General-Ankara)

2 - Veli Küçük (JİTEM Gruplar Komutanı-Albay-Ankara)

3 - C. Ersever (D. Bakır Gruplar Komutanı -Binbaşı)

4 - Aytekin Özen (JİTEM Komutan yard.-Binbaşı-İstihkamcı)

5 - Abdülkerim Kırca ” ”

6 - Ali Yıldız ” ”

7 - Cemal Temizöz ‘‘ ‘‘

8 - Cahit Aydın “ “

9 - Nurettin Ata ‘‘ ‘‘

10 -Tunay Yanardağ Tim komutanı - Yüzbaşı

11 - Murat Kırkaya “ “

12 - Zahit Engin “ “

13 - Abdullah ......... Mardin JİTEM Komutanı - yüzbaşı

14 - Zeki ......... Elazığ “ “ “

15 - Kadir Tahir Batman “ “ “

16 - Uğur Atalay Silopi “ “ “

17 - Musa Sünbül Jandarma Kıdemli Yüzbaşı

18 - Osman Aksu Jandarma Kıdemli Üsteğmen

19 - Fatih Arslan Jandarma Üsteğmen

JİTEM`de görev yapan Astsubaylar:

1 - Osman Altıntaş

2 - İbrahim ....

3 - Yavuz İplikçi

4 - Mehmet Çakır (Mahmut)

5 – Mahzar ..

6 - İbrahim Gökçeyrek (Engin)

7 - Adnan Erdeve

8 – Mehmet ..

9 - Nuri Ateş (Oğuz)

10 – Levent ...

11 - Seyit (Başçavuş, Urfalı)

12 - Necmettin Çekiç

13 - Ali Tellioğlu

14 - Seyfullah Cural

15 - Ali Savar

16 - Ergün Çetin

17 - Üzeyir Demirhan

18 - Yusuf Arslan

19-Ufuk Kırılmaz

20 - İlhan Tur

JİTEM`de görev yapan Uzman Çavuşlar:

1 - Fevzi Yılmaz (Bursalı)

2 - Cemal Kılıç (Ankaralı)

3 - Yuksel Uğur (Şehmuz, Elazığ-Palulu)

4 - Abdülkadir Öztürk (Adıyamanlı)

5 - Mustafa Genç (Yozgatlı)

6 – Ali .... (İslahiyeli)

7 - Şerif Yıldız (Gaziantepli)

8 - Mustafa Uzel

9 - Yakup Toprak

10 - Recep Kara

11 - Murat Kaya

12 - Mustafa Genç

13 - Tuncay Şahiner

14 - Mürsel Gözütok

15 - Yavuz Gündoğdu

16 - Oktay Yazıcı

17 - Ahmet Karaçar

Sivil Memurlar ve işçiler (Eski PKK`li-Itirafçılar):

1 - Aziz Turan (Abdülkadir Aygan, Şerif)

2 - Ali Ozansoy (Ali Hoca)

3 - Fethi Çetin (Fırat )

4 - Kemal Emlük (Erhan Berak)

5 - Saniye Emlük (Emel Berak)

6 - Hasan Adak (Sergen Mert)

7 - Hatice Elmas ( Eda Esin Mert)

8 - Serpil Toprak (Serpil Karaca)

9 - Abdülkadir Karataş

10 - Mustafa Deniz

11 - Hoca (Eski Öğretmen-Azeri asıllı- Mardin Timi’nde görev yaptı)

Askerlik görevini JİTEM`de tamamlayan itirafçılar:

1 - Adil Timurtaş

2 - Recep Tiril

3 - Hayrettin Toka

4 - Hüseyin Tilki

Resmi sıfatı olmadan JİTEM’le çalışan itirafçılar:

1 - Abdülhekim Güven (Fırat Altun)

2 - Hıdır Altuğ (Tayfun)

3 - Adem Yakın

4 - İbrahim Babat (Mete, Hacı Hasan)

5 - Selahattin Görgülü (Derdo)

6 - Hanım Beyaz

7 - Mesud Memedoğlu

8 - Murat Aydın

9 - Murat Demir

10 - Alaattin Kanat

11 - İbrahim Arslan

12 - Muhsin Gül

Sivil olup da, JİTEM’le ilişkide olanlar:

JİTEM teşkilatı, Kürdistan ve Türkiye`de geniş bir ajan-muhbir ağına sahiptir.

Birçok kişi çesitli nedenlerle JİTEM`in ağına takılmış, elinden geldiğince hizmette kusur etmemeye çalışıyordu.

Bu insanları incelediğimizde bir kısmı eski PKK`li, bir kısmı kanun dışı işlerle uğraşmış veya kanun önünde suçlu duruma düşmüş, devletin işkence tezgahlarından geçmiş, gözü korkutulmuş, yıldırılmış veya yaptığı kirli işleri rahatça yürütebilmek için sırtını devlete dayamaktan başka çare bulamamış, PKK ile düşman duruma gelmiş veya yoksulluk ve çaresizlikten dolayı bu teşkilata bulaşmış olan insanlardan müteşekkildir.

Ajan ve muhbir ağının içerisinde avukat, öğretmen, siyasetçi, çiftçi, işveren, öğrenci, işsiz-güşsüz birçok

insanı görmek mümkündür. Bunlardan tanıdığım ve adını hatırlayabildiklerim şunlardır.

1 - Avukat Ersin Toy ( Yalçınkaya);

Diyarbakır-Silvan arasında köyü bulunan varlıklı bir çiftçi ve Kürd yurtseveri olan Muzaffer Toy`un eşi iken boşanmış ve dul olarak yaşıyordu. İtirafçı Abdülhekim ve başkalarının itirafları sonucu yakalanıp bir süre gözaltında sorgulanan bir bayan avukattır. Sorgulamada “cezaevindeki PKK`li tutuklular ve dışardaki örgüt arasında kuryelik yapmak”la suçlanmıştır.

Abdülkerim Kırca binbaşının JİTEM grup komutanlığı görevini yürütüğü esnada devamlı JİTEM’e uğrar

ve komutanla birlikte eğlence yerlerine giderdi. Komutanla saatlerce kapalı kapılar arkasında baş başa görüşüyordu. Komutanın örgüt hakkında istediği bilgi ve belgeleri el altından temin ediyordu.

İtirafçı Abdülhekim Güven ve Mesud Memedoğlu ile özel olarak görüşüyor ve onların kişisel davalarına ücret almadan giriyordu.

2 - Ömer Gülşeni;

Bu şahıs hiç bir işte çalışmıyordu. Babası Salih Gülşeni, Diyarbakır Havaalanında görevli olarak çalışıyordu. Şehir merkezinde, Urfakapı ve Çiftkapı denilen sur kapılarının arasındaki mahallede ailesiyle birlikte oturuyordu.

1992-1994 yılları arasında JİTEM`e, yüksek okulda okuyan öğrenciler hakkında birçok bilgi ve istihbari duyum verdi. Daha sonra bu hizmetinin karşılığı olduğunu iddia ettiği büyük miktardaki ikramiyesinin verilmediğini savunarak JİTEM komutanlarıyla arası bozuldu. Ara sıra JİTEM`e dışarıdan telefon açarak tehditler savuruyor veya hakkı olan parasını isterdi.

Komutanlardan aynı şekilde olumsuz yanıt ve tehditler alınca durumu Ankara`ya, Genelkurmay Başkanlığı’na şikayet etti. Bu hareketiyle JİTEM Komutanlarının şimşeklerini üzerine çekmişti. Günlerce bu şahsı yakalayıp, faili meçhul etmek için peşine düşüldü.

Çok kurnaz olduğundan jandarma-polis çelişkisini ustaca kullanmaya çalışıyordu. Bir gün kendisini Diyarbakır postahanesi civarında ekipce yakaladık. A. Kerim Kırca binbaşı bizzat ekibin içindeydi ve operasyonu yönetiyordu.

Kendisini üç-dört kişi yakalayıp JİTEM arabasına bindirmeye çalıştık. Fakat o, arabaya binmemek için vargücüyle direndi ve yüksek sesle bağırdı.

Bunun üzerine bu operasyon başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Yine bir gün, kendisini iki JİTEM arabası ve beş-altı personel ile Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü civarında yakalamaya çalıştık. Caddenin bu tarafından diğer tarafına kaçmaya çalışırken JİTEM tim komutanı kendisine arabayla çarptı. Çok seri bir şekilde yerden kalkarak yakında bulunan Yenişehir Emniyet Müdürlügü’ne girerek elimizden kurtulmayı başardı.

Birçok kez onu şehir içerisinde görmemize rağmen, yakalayıp JİTEM’e getirememiştik. Ne iş yaptığı, kiminle ne amaçla çaliştığı belli değildi.

Kendinden emin bir hali vardı. JİTEM gibi bir teşkilata sanki kafa tutuyordu.

3 - Abdullah Barkın (Keko);

Silopili, hali vakti yerinde bir kişiydi.1990 öncesinden JİTEM’le ilişkidedir. JİTEM’le geldiği zaman komutanın makam odasında saatlerce oturup sağa sola telefon açardı. Bu yüzden kendisine:”oturan boğa” lakabı takılmıştı.

Kısa boylu tıknaz bir kişiydi. Silopi’de oğluna ait “Çimen Lokantası” vardır. Özel şöförü ve özel arabası vardır. Sık sık Güney Kürdistan’a giderek PKK hakkında bilgi toplar ve bu bilgileri JİTEM Komutanına aktarırdı.

Aslında JİTEM’den aldığı referansla silah kaçakçılığı yapardı.

4 - Emin Fettahlıgil;

Aslen Siverek-Karacadağ taraflarındandır. Zaza’dır. Diyarbakır merkezde, lise caddesi civarında oturur. Kızı Dicle Üniversitesi’nde, oğlu da Eskişehir Üniversitesi ‘nde okuyordu.

Diyarbakır şehir merkezindeki esnafları iyi tanıdığı için, kimin PKK’lı olup olmadığını biliyordu. Bu esnaflar hakkında JİTEM’e ihbarlarda bulunuyordu.

Haftanın birkaç gününde mutlaka JİTEM’e uğrardı.Komutanlara hediye olarak Karacadağ pirinci getirirdi.

5 - Ramazan Çetin;

Mardin-Midyatlıdır. Korucubaşı ve MHP Midyat ilçe başkanlığı da yapmıştır. Diyarbakır’da PKK’ ya karşı yapılan yürüyüşlerde ön saflarda yer alırdı.

Vatandaşların Devletle olan çelişkilerini hal etmek bahanesiyle onlardan para alır. Mardin çevresinde devlet baskısından göç eden ailelerin arazilerine el koyar.

Çevrede yapılan operasyonlara askerlerin safında yer alarak örgüte karsı savaşır.

6- Hazım Babat;Uludere bölgesindeki Guyan Aşireti’nin reisidir. GKK başıdır. Hilal belediye başkanı .... Kara’yı bu şahıs ve adamları öldürüp aracıyla birlikte yakmışlardır.

Devamlı bir iki korumasıyla birlikte gezer. Son dönemlerde Jitem komutanı yerine direkt olarak OHAL valisi Ünal Erkan ve asayiş komutanı Hasan Kundakçı ile görüşme yapardı.

7 - Kamil Atak;

Bir dönem Cizre Belediye Başkanlığı yaptı. GKK başıdır. Sık sık JİTEM’e gelip komutanlarla görüşürdü.

8 - Tahir Adıyaman;

Jirki Aşireti reisidir. Daha önce kendi köyüne yakın bir yerde bir manga askeri pusuya düşürüp birkac tanesini öldürmüştü. Bu olaydan dolayı devlet tarafından aranıyordu. Ancak son yıllarda suyun başında dinlenmekte olan bir grup PKK’ lıyı kendi adamlarıyla birlikte imha edince devlet onu aramaktan vazgeçti.

Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le bile görüştürüldü. Bu görüşmeye JİTEM aracı olmuştu. Kendisiyle bazen başbaşa görüştüğümde: aslında kendisinin Kürt milliyetçisi oldugunu, fakat PKK’nın yanlış eylemleri yüzünden devletle işbirliği yapmak zorunda kaldığını söylüyordu.

9- Abdurrahman Tan ve Fethullah Tan kardeşler;

Aslen Dicle‘li olup Diyarbakır’da mütahhitlik yaparlar. Ensarioğulları’nın akrabası olduklarını söylüyorlardı.

Daha çok Abdülhekim Güven vasıtasıyla, JİTEM’le ilişkide idiler.

10 - İsmail Tulukçu;

Cizreli’ dir. Lise caddesinde inşaat şirketi vardı. Diyarbakır Belediyesine ait Anıt Park çevre düzenlemesi ihalesini Abdülhekim Güven sayesinde aldı.

Mersinde kendisinin ortak olduğu Mazda bayii vardır.

11 - Naci Sapan;

Hürriyet Gazetesi Diyarbakır muhabiridir. Abdülhekim Güven’ le ilişkideydi.

A.Hekim Güven’e sahte basın kartı temin etmişti.

12 - Hasan ve Abdurrahman Özalp kardeşler;

Diyarbakır-Dağkapı civarında “Özalp İnşaat” şirketleri vardır. Cizreli’dirler. Hem Jitem komutanıyla, hem de Abdülhekim Güven’le ilişkileri vardı.

13 – Recai .... ; Aslen Silvan’lı olup, M. Zahir Karadeniz’in yeğenidir. Diyarbakır’da TMO (Toprak Mahsülleri Ofisi)’nun arkasında kendilerine ait apartman katı var.

Bu genç, başta JİTEM olmak üzere; MİT’le, Emniyet İstihbaratı’yla ve MHP ile ilişkidedir.

Herhangi bir işte çalışmaz.

14 - Muhsin TOPÇUSilvanlıdır. Babası Abdülkadir Topçu MİT’in resmi elemanıyken Silvan’daki bir kıraathanede PKK’lı millitanlar tarafından silahla öldürüldü.

Baba oğul, Silvan’da Zahir Karadeniz’le birlikte MHP İlçe Başkanlığı’nı kurup, yaşatmaya çalışıyorlardı. Babası öldürülünce MİT’deki görevi kendisi üstlendi.

MİT, JİTEM ve başka resmi kurluşlarla ilişkideydi. İşi gücü PKK’lılar hakkında elde ettiği duyumları devletin istihbarat örgütlerine aktarmaktı.

Sık sık Diyarbakır’a gelip gider. Evi Silvan’dadır.

14 - M. Zahir Karadeniz;

Aslen Silvan’lıdır. 1980’li yıllarda PKK sempatizanı iken, itirafçı Ali Ozansoy’un ifadesi üzerine devlet güçleri tarafından gözaltına alınır ve ajanlaştırılır. O günden beri, PKK’ya karşı devletle birlikte çalışır.

Eski Jandarma Alay Komutanı İsmet Yediyıldız’la arası çok iyiydi. Bir süre Diyarbakır’da ikamet etti. Sonra Yalova’ya, oradan da İzmir’e göç ettiğini öğrendim.

Üst düzey MHP’lilerle ilişkisi vardı.

16 - Ali İhsan Kaya;

KAYA İnşaat ve Tekstil’in sahibidir. Mutkili Ali Astsubay (Ali Kaya ) ve Abdülhekim Güven aracılığıyla jitem ve diğer askeri rütbelilerle ilişkideydi.

Kendisine rakip olarak gördüğü İş adamı, Altındağ Şirketinin sahibi Mehmet Ali Altındağ’ı saf dışı etmek için askeri yetkililere uydurma bilgiler ve para veriyordu.

Kendisini korumak amacıyla itirafçı Hıdır Altuğ’u koruma olarak yanında gezdirir.

JİTEM’İN ADAM KAÇIRMA VE SORGU-İNFAZ YÖNTEMLERİ:

JİTEM , örgüt ve örgüt elemanları hakkındaki bilgiyi birçok kanaldan alabilme imkanına sahiptir.

Ajan-muhbirler vasıtasıyla,

Diğer güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının elde ettiği duyumları paylaşma,

Teknik dinleme vb. cihazlardan elde edilen bilgiler,

Yakalanan veya teslim olan örgüt mensuplarının verdiği bilgiler,

Legal veya illegal sorgulama sonucu elde edilen bilgiler,

JİTEM personelinin bizzat yaptığı istihbarat çalışmalarında elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi,

Yukarıda saymış olduğum yöntem ve kanallar vasıtasıyla tesbit edilen örgüt mensubu veya “işbirlikçileri”nin ev ve iş adresleri, varsa otolarının plakası, işe gidiş-dönüş saatleri, kısacası kişi hakkındaki tüm kişisel ve sosyal bilgiler toplanır.

Şahıs bir süre izlenir. Tüm istihbari bilgiler tamamlandıktan sonra, hedef şahsın peşine ekip görevlendirilir. Şartlara ve ihtiyaca göre, personel görevlendirilir.

Görevlendirilen ekip riske girmeden, şahsı en elverişli anda, kendisine sivil polis süsü vererek araca bindirir. Eğer hedef arabaya binmemek için direnirse şahsa karşı duruma göre şiddet uygulanır. Araca bindırilen şahıs aracın arka, orta koltuğuna oturtulur.her iki tarafında da birer personel oturur. Şahsın başı öne eğdirilerek çevreyi görmesi engellenir. JİTEM’e yaklaşıldığında şahsın gözleri bir bez bandla bağlanır. Bundaki maksat, yakalanan sahsın nereye götürüldüğünü görmesini engellemektir. Elleri de arkadan bağlanır veya kelepçelenir.

Mümkün olduğu kadar kimse görmeden, şahıs JİTEM’in kapısından içeri alınır ve hücreye konulur.

Şahsın konumuna göre, hemen veya daha sonra sorgu faslına geçilir.

Duruma göre, bazen JİTEM komutanı bizzat sorguya katılır ve kendi elleriyle işkenceli sorgu yapar. Ayrıca, istihbarat astsubayı ve uzman çavuşlar ile sivil memur olarak JİTEM kadrosuna alınan eski örgüt mensupları da bu sorgularda danışman, tercüman olarak görev alır.

Sorgu odasında bulunan personelin hepsi şu veya bu oranda dayak ve işkenceye iştirak etmek mecburiyetindedir.

Orada duygusallığa yer yoktur. Asli görevi ne olursa olsun, oradaki herkes “suç ortaklığı yapmalıdır” ilkesi geçerlidir.

İşkence yapmayan personele, amirleri tarafından şüphe ile bakılır.

Sorgudaki İşkence sınırsızdır: kaba dayak atma, Filistin Askısı, sorgudaki kişinin ayaklarından tavana asılması, ayaklarına araba lastiği bağlanıp, tavana asılması, çırılçıplak soyularak vücüdunun üzerinde sigara söndürülmesi, üzerine soğuk su dökülmesi, günlerce aç ve sussuz bırakmak, tehdit ve şantaj, küfür ve hakaret vb. yöntemler uygulanır.

1990 yılından başlayarak JİTEM tarafından illegal olarak kaçırılan ve sonra infaz edilen birçok kişinin üzerinde bu işkence yöntemleri uygulandı. Kendiliğinden çözülen ve bildiği herşeyi itiraf edenlere dayak atılmaz ve yumuşak davranılırdı. Gerekli bilgiler alındıktan sonra onlara da her türlü hakaret yapılırdı. (abç)

Bazı JİTEM görevlileri tarafından bunlara da “Nasıl olsa PKK’lı teröristtir” denilerek dayak atıldığı da oluyordu.

İşkenceli sorgulamada istenilen bilgiler alındıktan sonra, şahıs kablo veya iple boğulmak veya arazide kafasına kurşun sıkılmak suretiyle infaz edilirdi. (abç)

Öldürülen kişi, ya halka korku salmak maksadıyla açık araziye çuval içerisinde atılır, ya da rasgele kazılan bir toprak çukura gömülürdü.(abç)

Bazıları da cesedin bulunmaması için, bir göle veya nehire ağırlık bağlanıp atılırdı. (abç) Mesela, Silopi’nin Körtik köyünden Hasan adlı şahıs, Elazığ Jitem Tim Komutanlığı’nda boğulduktan sonra çuval içerisinde Hazar Gölü’ne atıldı. Bu şahsı yakalatan kişi akraba olduğundan, cesedin bulunması istenmiyordu. Ayrıca Hasan adlı şahıs, güpegündüz Silopi’nin girişinde ve oğlunun gözleri önünde yakalanıp Jitem’e götürülmüştü. Bu yüzden Jitem cesedin ortaya çıkmasını istemiyordu.

Vedat Aydın olayında ise tersi bir taktik izlenmiştir. (abç) Bu olayda ise Kürt halkına açıktan bir korku mesajı verilmek istenmiştir. Eğer bunu amaçlamamış olsalardı onu bir daha bulunamıyacak bir yere gömebilirlerdi.

Ayrıca Vedat Aydın olayında provakasyon ve kitle katliamı da amaçlanmıştır.

JİTEM Grup Komutanı Cem Ersever’ in cenazenin kaldırıldığı gün, kendi personelini dışarı çıkmamaları için uyarması anlamlıdır. Demek ki Ersever o gün halkın üzerine jandarmalar tarafından ateş açılacağını biliyordu. Bu yüzden, mahiyetindeki personeli uyarmıştı.

Musa Anter olayında ise başka bir taktik uygulanmış (abç) ve bir taşla iki-üç kuş avlanmak istenmişti.

O güne bir göz atalım:

Cem Ersever, eski PKK’lı İtirafçı Mustafa Deniz ve yine eski PKK’lı Neval Boz’u yanına alarak Ankara’dan Diyarbakır’ a geliyor,

Mustafa Deniz’i, kendisinin daha önce; “Bu sakallıyı hiç sevmiyorum” dediği Yeşil’in emrine veriyor. Kendisi yanına Neval’ı alarak, “Adıyaman - Nemrut Dağı’na telsizle PKK’lıların yerlerini tesbit etmeye (!)” gidiyor.

Bölgede Ersever’den başka o işi yapabilecek görevli yok muydu? -Ki kendisi ta Ankara’dan gelip Nemrut Dağı’nda PKK’lı avına çıkıyor?-Varsayalım ki, telsiz dinleme işi bahaneydi. Neval ile başbaşa gözlerden uzak bir gün geçirmek istemişti. Peki bu işi ille de Musa Anter’in vurulacağı güne mi denk getirmeliydi? Ersever böyle davranmakla resmi sıfatlı bir üst düzey askeri görevli olarak kendisini kıyıya atıyor, işin içinde görünmek istemiyor.

Anter olayının Diyarbakır Jitem komutanının izinde olduğu güne denk getirilmesi yine bir tesadüf müdür? Kendisinin yerine vekalet eden tim komutanı binbaşı Savaş Gevrekçi’nin olayın plan aşamasında ve olay

anında mahiyetindeki bir sivil memur olan Ali ozansoy (itirafçı-eski PKK’lı)’a ana telsizin başında beklemesi için neden görev verilmiştir? Emrinde çalışan personel henüz mesaide iken binbaşı, mesaisini bitirip evine gitmiştir.

Ve PKK’dan ayrılmış olan Cemil Işık (Hogir) ile tetiği çeken Şırnaklı Hamit diğer itirafçı memurlarla birlikte Yeşil’in emrine niçin verildi? Henüz resmiyette devlete teslim olmuş olarak görünmeyen, kamuoyunda hakkında sansasyonel yayınlar yapılmış olan Hogir ve resmen JİTEM ’in sivil memur kadrosunda görev yapanlar, neye dayanılarak Yeşil gibi ipsiz-sapsız ve resmi sıfatı bulunmayan bir kelle avcısının emrine verilebiliniyor? Herşey önceden, yukarıdaki üst düzey rütbeliler veya bürokratlarca planlanmış ve proğramlanmıştır.

Bu olayda da “Kürd’ü Kürde kırdırma” politikası uygulanmıştır.

Olay PKK’nın üzerine yıkılmak istenmiştir. Çünkü sağlam bir kaynaktan aldığım duyuma göre “PKK, Musa Anter’i MİT’ le işbirlği yapmaktan dolayı ölümle tehdit etmiştir. Bu tehdit mektubu halen Musa Anter’in kızı Rahşan Hanım’da saklıdır.”

Bu iddiada bulunan şahıs Anterler’in çok yakın aile dostlarından birisidir.

Apê Musa, İsveç vatandaşı olduğu için olay PKK’nın üzerine atılınca, Avrupa’nın bu örgüte terörist gözüyle bakması amaçlanmıştır.

Bu olayla Kürtler’e, Kürtler adına hiçbir kültürel faaliyette bulunma izni verilmeyeceği mesajı verilmek istenmiştir. Kürtler için bu tür faaliyetleri geliştirmeye çalışanların, akibetinin nasıl olacağını gösterilmeye çalışılmıştır.

Bu olayda görev verilen kişilerin ise hayatları boyunca devletle işbirliği yapması ve kendi milletine karşı suç işlemeye devam etmeleri amaçlanmıştır.

Görüldüğü gibi herşey bir plan çerçevesinde yürütülmüştür.

JİTEM; sadece bir istihbarat teşkilatı, bir operasyonel güç değil aynı zamanda bir psikolojik savaş aygıtı olarak da çalışmıştır.

JİTEM faaliyetleriyle sadece PKK’nın silahlı güçlerinin tasfıye edilmesi değil, Kürt ve Kürdistan meselesinin bir daha belini doğrultamayacak duruma getirilmesi amaçlanmıştır.

T.C. tarafından resmi varlığı kabul edilmeyen JİTEM’in kapısına 1991 yılında Cem Ersever tarafından isim levhası bile asıldı. Fakat yukarıdaki generallerin uyarısıyla bu levha kaldırıldı.

1990-1991 yılları içerisinde Jitem personeline ödenen maaş bodrosunda “görev yeri” olarak “JİTEM ” yazılmaktaydı. Daha sonra bu da silinerek yerine “Asayiş Komutanlığı” veya “Bölge Komutanlığı” yazıldı.

JİTEM’İN ELİNDEN KURTARDIĞIM ŞAHISLAR:

Tam olarak tarihini hatırlayamadığım bir gün, gurup komutanı Abdülkerim Kırca emrindeki personele emir vererek, Nizamettin Tayurak adlı bir şahsın yakalanıp JİTEM ’e getirilmesini istedi. Verilen bilgiye göre Nizamettin Silvan’ın bir köyünde oturuyordu. Fakat o gün Diyarbakır Postanesi cıvarında kahvehane işleten İhsan Yazıcı adlı sahsın misafiri idi.

Nizamettin PKK’ya silah, mermi ve maddi yardım yapmakla suçlanıyordu. Kardeşi Mehmet Tayurak ise köyde korucubaşıydı.

Şahsı yakalamaya iki sivil araçla; bir astsubay, üç uzman çavuş ve üç sivil memur görevlendirildik. İhsan Yazıcı’nın kahvehanesinin cıvarında şahsı beklerken İhsan ile birlikte sokak arasında yürüdüklerini gördük.

Peşine düşüp bir apartmanın kapısında yakaladık.

İhsan beni ailece tanıyordu. Aramızda samimiyet vardı. Nizamettin’i İhsan’ın yanından alırken, İhsan bana yalvarırcasına, “Senden rica ediyorum, bu şahsa birşey olmasın, sonra örgüt bu işi benden bilir ve beni hedef alır.” dedi.

Kendisine misafirinin sağ salim olarak bırakılacağı sözü verdim. Fakat o zamana kadar JİTEM ’den sağ olarak kurtulan bir kişinin olmadığını bildiğimden çok zor durumda kalmıştım.

Nizamettin Tayurak’ı alıp Jitem’e getirdik. Hemen komutana çıktım.

“Komutanım, bu şahsa birşey olursa PKK’lıler İhsan’ ı sıkıştırır. İhsan da benim ismimi verir. Bu yüzden benim ve çocuklarımın hayatı tehlikeye girer” dedim.

Bunun üzerine JİTEM komutanı emir verdi.

“Tamam, kimse dayak atmasın sonra götürüp aldığınız yerde serbest bırakın.”

Nizametin hücreye alındı. Kendisine ekmek ve su verdim. Ne yazık ki akşam ben mesaide değilken, Yüksel Uğur uzman çavuş, Nizametin’i biraz hırpalamıştı. Bacaklarına birkaç tekme atmıştı. Bu darp izlerinin kaybolmasını bekledik.

İki- üç gün sonra şahsı alıp tek başıma Diyarbakır postahanesi civarındaki kıraathanenin önünde İhsan’a teslim ettim.

Silvanlı Yazıcı ailesinden iki kardeşi (Ramazan Yazıcı ve kardeşi) de kurtarmaya çalıştım. Ne yazık ki amcalarının geç haber vermesi yüzünden, gençlerden birisi JİTEM Tim Komutanlığı elemanlarının tuzağına düşüp faili meçhul yapıldı.

Eski PKK’lı ve itirafçı sivil memur Halit Çelik’i de, JİTEM Tim Komutanı tarafından tuzağa düşürülmesini engelleyerek kurtardım. Bu olay üzerine Tim komutanı Yüzbaşı Zahit Engin bana “sen hainsin” diyerek üzerime tim görevlilerini saldırtıp tartaklattı.

(...)’’ (*)

____

(*) Kitap, 181. sayfadan itibaren, ‘‘Jitem’le İlişkilerimin Kopması ve Tayin Olayım (1998-1999)’’ başlığıyla devam ediyor.