16
tıp fakültesi devlet hastanesi aile hekimliği Bu sefer adil olacak mı? Sağlık Bakanlığı sınavla eğitim ve araştırma hastanelerine başasistan ataması yapmaya hazırlanıyor. 2010 yılındaki yazılı sınavda yüksek puan alanların sözlüde çok düşük puanlar alarak elendiğini ve yazılıda puanı düşük olan kimi adayların ise sözlü sınavda üstün başarı göstererek başasistan olduğunu hatırlatan hekimler, bu yılki sınav için de benzer kaygılar ifade ediyorlar. 9 )) P.P. 44 Yenişehir Ankara sağlık politikaları “Aile hekimim nöbet tutmasın” Aile hekimlerine nöbet tutma zorunluluğu getiren yasanın iptali için “halktan dilekçe toplama kampanyası” başlatıldı. Angaryayı yasallaştıran düzenlemenin sona erdirilmesi için başlatılan kampanya ile toplanan dilekçeler Ankara Tabip Odası tarafından Sağlık Bakanlığı’na ulaştırılacak. 7 )) Şimdi ne olacak? Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının sonuçlarını ve 650 sayılı KHK nedeniyle mağdur olan Ankaralı hekimlerin önümüzdeki süreçte neler yapması gerektiğini ATO Hukuk Bürosundan Avukat Ayşegül Bulut’a sorduk. 4 )) Hemşireler tayin için kuyruğa girdi Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin kapatılmasıyla farklı hastanelerde geçici göreve başlayan hemşireler tayin için Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün kapısını aşındırıyor. 9 )) Yalın Sağlık Hizmeti UÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde “Yalın Düşüncenin Sağlık Hizmetlerinde Uygulanması” ismiyle başlatılan proje, Japonya’daki Toyota motor fabrikalarında uygulanmış ve “Toyotizm” olarak da bilinen yalın üretim modeline dayanıyor. 12 )) "Hekim Postası internette" Hekim Postası gazetesine artık www.hekimpostasi.org adresinden de ulaşabilir, dijital ortamda haberlere yorum yazabilirsiniz. hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi akademik kadrolarına yapılan ‘adrese teslim atamaların’ Mahkeme tarafından iptal edilmesinin ardından Rektörlük’ten şaka gibi bir açıklama geldi. YBÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan atamaların değil şartların iptal olduğunu söyleyerek, “Biz de öğretim üyelerini şartsız alımla görevlendirdik” dedi. 4 )) Şaka ise hiç komik değil! Ankara Hastanesi'nde asistan istifaları Etlik İhtisas operasyonunda kimsenin mağdur olmadığı söylenedursun, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesine gönderilen asistanlar eğitim alamadıklarından şikayetçi. Kardiyoloji ve Kalp ve Damar Cerrahisi kliniklerindeki asistan hekimlerden biri istifa etti, dördü istifa dilekçesi vermeye hazırlanıyor. 8 )) Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde dahili branşlarda çalışan asistan hekimler, kendilerine tebliğ edilen acil servis “triaj nöbeti” görevlendirmesi karşısında sessiz kalmak yerine haklarını arıyor. Asistan hekimler, Ankara Tabip Odası’nın desteğiyle konuyu yargıya taşımaya hazırlanıyor. 8 )) Meclis Araştırma Komisyonu ve Bakanlığın çıkardığı “Sağlıkta Şiddet Yönetmeliğinin” şiddet olgularının azaltılmasında etkili olacağını düşünüyorum 13 Tıp ve sağlık öğrencisi 4 ayı aşkın süredir tutuklu Ankara Tabip Odası’nın başlattığı “Bırakın Okusunlar” imza kampanyasına katılmak için www.ato.org.tr Bu nöbeti tutmuyoruz! Süpermen yapamazdı! Aile hekimlerinin iş listesini alt alta yazdık; Türkiye'den Kripton'a yol oldu! Hekimler, Bakan'ın hekimlik dışı bunca işi hala meslektaşlarından talep ediyor olmasından rahatsızlar. 7 )) %26 SABİM’in sağlıktaki sorunların kaynağı olarak hekim ve sağlık çalışanlarını işaret ederek sağlık alanında şiddeti arttırdığını düşünüyorum %94 Hekimlere göre, şiddetin çözümü için hekim örgütüyle Bakanlık birlikte çalışmalı. Bakanlık ise ihbar hattına ulaşan şiddet vaka sayılarını dahi hekim örgütünden gizliyor. ATO'nun şiddet anketi hekimlerin %91’inin sözlü, %27’sinin fiziksel şiddete maruz kaldığını ortaya koydu. 3 )) Siyasilerin sağlık sistemindeki sorunların sebebi olarak kamuoyuna hekim ve sağlık çalışanlarını işaret ettiğini düşünüyorum %97 Şiddete uğramayan hekim yok gibi!.. Ekim 2012 Sayı: 45

Şiddete uğramayan yapamazdı! Süpermen hekim yok gibi!.. · 2013-11-30 · hem konferans ve olgu sunumu gibi etkinlikler aracılığı ile mesleki bilgi alışverişinin yapılabildiği

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

tıp fakültesi devlet hastanesiaile hekimliği

Bu sefer adilolacak mı?Sağlık Bakanlığı sınavla eğitimve araştırma hastanelerinebaşasistan ataması yapmayahazırlanıyor. 2010 yılındakiyazılı sınavda yüksek puanalanların sözlüde çok düşükpuanlar alarak elendiğini veyazılıda puanı düşük olan kimiadayların ise sözlü sınavdaüstün başarı göstererekbaşasistan olduğunu hatırlatanhekimler, bu yılki sınav için debenzer kaygılar ifade ediyorlar. 9 ))

P.P.

44

Yen

işeh

ir A

nk

ara

sağlık politikaları

“Aile hekimim nöbettutmasın”Aile hekimlerine nöbet tutmazorunluluğu getiren yasanıniptali için “halktan dilekçetoplama kampanyası” başlatıldı.Angaryayı yasallaştırandüzenlemenin sona erdirilmesiiçin başlatılan kampanya iletoplanan dilekçeler AnkaraTabip Odası tarafından SağlıkBakanlığı’na ulaştırılacak. 7 ))

Şimdi ne olacak?Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının sonuçlarını ve 650 sayılı KHK nedeniylemağdur olan Ankaralı hekimlerinönümüzdeki süreçte neler yapmasıgerektiğini ATO HukukBürosundan Avukat Ayşegül Bulut’a sorduk. 4 ))

Hemşireler tayin içinkuyruğa girdiEtlik İhtisas Eğitim veAraştırma Hastanesi’ninkapatılmasıyla farklıhastanelerde geçici göreve başlayan hemşireler tayin için Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün kapısını aşındırıyor. 9 ))

Yalın Sağlık HizmetiUÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde “YalınDüşüncenin SağlıkHizmetlerinde Uygulanması”ismiyle başlatılan proje,Japonya’daki Toyota motorfabrikalarında uygulanmış ve “Toyotizm”olarak da bilinen yalın üretim modelinedayanıyor. 12 ))

"Hekim Postası internette"

Hekim Postası gazetesine artık

www.hekimpostasi.orgadresinden de ulaşabilir,

dijital ortamda haberlere

yorum yazabilirsiniz.

hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü

Yıldırım BeyazıtÜniversitesi Tıp

Fakültesi akademikkadrolarına yapılan

‘adrese teslimatamaların’

Mahkeme tarafındaniptal edilmesinin

ardından Rektörlük’ten şaka gibi bir açıklama geldi. YBÜ Rektörü Prof. Dr.Metin Doğan atamaların değil şartların iptal olduğunu söyleyerek, “Biz de

öğretim üyelerini şartsız alımla görevlendirdik” dedi. 4 ))

Şaka isehiç komikdeğil!

Ankara Hastanesi'ndeasistan istifaları

Etlik İhtisasoperasyonundakimsenin mağdurolmadığı söylenedursun,Ankara Eğitim veAraştırma Hastanesinegönderilen asistanlareğitim alamadıklarındanşikayetçi. Kardiyoloji veKalp ve Damar Cerrahisikliniklerindeki asistanhekimlerden biri istifaetti, dördü istifadilekçesi vermeyehazırlanıyor. 8 ))

Ankara Eğitim veAraştırma Hastanesi’nde dahili branşlarda çalışan asistan hekimler, kendilerinetebliğ edilen acil servis“triaj nöbeti”görevlendirmesikarşısında sessiz kalmakyerine haklarını arıyor.Asistan hekimler,Ankara Tabip Odası’nındesteğiyle konuyuyargıya taşımayahazırlanıyor. 8 ))

Meclis Araştırma Komisyonu veBakanlığın çıkardığı“Sağlıkta ŞiddetYönetmeliğinin” şiddetolgularının azaltılmasında etkiliolacağını düşünüyorum

13 Tıp ve sağlık öğrencisi

4 ayı aşkın süredir tutuklu

Ankara Tabip Odası’nın başlattığı

“Bırakın Okusunlar” imza

kampanyasına katılmak için

www.ato.org.tr

Bu nöbetitutmuyoruz!

Süpermenyapamazdı!

Aile hekimlerinin iş listesini alt

alta yazdık; Türkiye'den

Kripton'a yol oldu! Hekimler,

Bakan'ın hekimlik dışı bunca işi halameslektaşlarından

talep ediyor olmasından

rahatsızlar. 7 ))

%26SABİM’in sağlıktaki

sorunların kaynağı

olarak hekim ve

sağlık çalışanlarını

işaret ederek sağlık alanında

şiddeti arttırdığını düşünüyorum

%94

Hekimlere göre, şiddetin çözümü için hekim örgütüyle Bakanlık birlikteçalışmalı. Bakanlık ise ihbar hattına ulaşan şiddet vaka sayılarını dahihekim örgütünden gizliyor. ATO'nun şiddet anketi hekimlerin %91’ininsözlü, %27’sinin fiziksel şiddete maruz kaldığını ortaya koydu. 3 ))

Siyasilerin sağlık sistemindekisorunların sebebiolarak kamuoyunahekim ve sağlıkçalışanlarını işaret ettiğinidüşünüyorum

%97

Şiddete uğramayanhekim yok gibi!..

Ekim 2012 Sayı: 45

Hekim PostasıSahibi:

Ankara Tabip Odası adınaDr. H. Özden Şener

Sorumlu Yazı işleri Müdürü:Dr. H. Özden Şener

Yayımlayan:Ankara Tabip Odası Yayının Türü:Yerel, süreliYayının Şekli:Aylık Türkçe Yıl: 2012, Sayı: 4512.000 adet basılmıştır.

Yayın İdare Merkezi:Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 Kızılay ANKARA Tel : (312) 418 87 00 Fax : (312) 418 77 94www.ato.org.tr

Yayın Kurulu: Dr. Selçuk Atalay,Dr. Ebru Basa,Dr. Burhanettin Kaya,Dr. Mine Önal, Dr. Özden Şener

Editör:Bercis Mani Şipal

Haber Merkezi:Bercis Mani Şipal,Kansu Yıldırım,Sibel Durak

Haber, yorum ve yazılarınızı [email protected] gönderebilirsiniz.

Ankara Tabip Odası Basın YayınKomisyonu ürünüdür.

Ayda bir yayınlanır.

ATO üyelerine ücretsiz gönderilir.

Baskı öncesi hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam HizmetleriTurgut Reis Caddesi 47/6 06570Maltepe /Ankara Tel :(0312) 229 09 85 Faks :(0312) 230 82 76 [email protected]

Basım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. TurgutÖzal Bulvarı Demirciler Sitesi 1.Cadde No:68Siteler Ankara TEL: 353 29 61 / 7 Ekim 2012

güncel

Türk Toraks Derneği’nin kuru-luş amacı ve hedeflerinden bah-seder misiniz?

TTD 1992 yılında eğitim, araş-tırma, koruyucu hekimlik ve hastahizmetini geliştirmek, üyelerininmesleki saygınlığını ve özlük hak-larını iyileştirmek ve bir meslekörgütü olarak alanımızla ilgili sağ-lık politikalarını toplum yararınaetkilemek misyonuyla kurulmuş-tur. Vizyonumuz ise önlenebilirtüm hastalıkların en aza indirildiği,hekimlerin ideal çalışma koşullarıiçinde her yönden kendini gelişti-rebildiği, hastaların en üst düzeydekaliteli hizmet alabildiği, hekim,hasta ve toplumun karşılıklı sevgi,saygı ve anlayış içinde olabildiği birTürkiye için katkıda bulunmak-tır.

Derneğin yapısını anlatır mı-sınız biraz? Ne tür çalışmalar ger-çekleştiriyorsunuz?

Derneğimiz 15 şubesi ve 18 ça-lışma grubu ile oldukça iyi örgüt-lenmiş ve yaklaşık 2500 üye sayı-sıyla tüm meslektaşlarımıza ku-cak açmış bir dernek. Çalışma

grupları arasında pediatri ve pa-toloji gibi kardeş uzmanlık alan-larını ilgilendiren grupların yanısıra “Sağlık Politikaları” adını ta-şıyan bir çalışma grubu da bulu-nuyor. Kitap, uzlaşı raporu, rehberve bülten gibi çok sayıda yazılıkaynağa imzasını atmış olan der-neğimiz, her yıl şubeler ve çalışmagruplarının desteği ile kongre, mer-kezi ve lokal kurslar, sempozyum-lar, kış okulu, mesleki gelişim kurs-ları gibi pek çok bilimsel etkinlikgerçekleştiriyor. Bu etkinlikler, sa-hada çalışan uzman hekimlerimi-zin, üniversite ve eğitim hastane-lerinde çalışan akademisyenleri-mizin ve asistanlarımızın her bi-rinin günlük pratikte veya akade-mik hayatta yararlanabileceği çe-şitlilikte konulardan oluşuyor.

Yeni etkinlikler var mı gerçek-leştirilmesi planlanan?

Derneğimizin bu dönemde ilkaktivitesi, 15-17 Kasım 2012’deÇeşme’de gerçekleştirilecek olan“Tütün Kontrolü Sempozyumu”.Bu sempozyumda TEKEL, tütünkontrolünün ekonomiden geçenfay hatları, tütünün insan yaşa-mında kapladığı kültürel yer, kadınve gençliğin tütün salgını açısından

neden hedef grup seçildiği, endüs-trinin yeni pazarlama taktikleriolan nargile ve dumansız tütünürünleri, göğüs hastalıklarının olu-şumunda tütünün rolü gibi çokönemli konular ele alınacak.

Önümüzdeki dönem için AnkaraŞubenin takviminde neler yer alı-yor?

Ankara Şube bu yeni dönemdeeskiden de olduğu gibi aylık bi-limsel toplantılar düzenlemeye de-vam edecek. Bu toplantılarımız;hem konferans ve olgu sunumugibi etkinlikler aracılığı ile meslekibilgi alışverişinin yapılabildiği or-tamlar yaratmakta, hem de sosyalkonulu sunumlarla meslektaşla-rımıza keyifli saatler yaşatmak-tadır. Yaklaşık 500 üyesi olan şu-bemiz 18 Ekim’de yeni eğitim yı-lının ilk toplantısını gerçekleşti-recek. Tplantıda Dr. Özlem Özde-mir Kumbasar’dan “İnterstisyelAkciğer Hastalıkları” ve Dr. FeyzaErkan’dan “Anlamlı Bir Yaşam İçin:Değerlerimiz” konulu konferanslarıdinleyeceğiz.

Türk Toraks Derneği, son sayı-sının basım masraflarını üstlenerekHekim Postası’nda önemli bir des-tek ve katkı sunmuştur.

Hekim Postası

Türk Toraks Derneği Ankara Şubesi etkinliklerine devam ediyor…

Dr. Tansu Ulukavak Çiftçi

Tüm operatörlerden (faturalı hatlar)4082’ye boş SMS atarak dayanışma kam-panyasına katılınabilmektedir. Atılanher SMS ile kampanyaya 10 TL katkı sağ-lanmaktadır. Birden fazla SMS atılabilir.LÜTFEN DİKKAT: Yeni nesil bazı telefoncihazları boş SMS mesajını kabul etmedi-ğinden, böyle bir durumla karşılaşıldığındamesaj kısmına “evet” ya da “bağış” gibiherhangi bir metin yazılıp gönderildiğindebağış işlemi tamamlanmaktadır.

Doğrudan para yatırılabilecek Hesap IBANNumarası:Garanti Bankası Ulus ŞubesiTR17 0006 2000 0120 0006 2971 10

Notlar:1. Bağış kampanyasına katılanların mobililetişim hizmet faturasına 10 TL tutarındanet bağış bedeli yansıtılacak olup, bubedele herhangi bir vergi tahakkuk etti-rilmemektedir. 2. Turkcell ve Avea aboneleri bağış kam-panyasına katılmaları durumunda 10 TL+2 SMS bedeli, Vodafone aboneleri bağışkampanyasına katılmaları durumunda ise10 TL+1 SMS bedeli ödeyeceklerdir.3. Bağışta bulunan meslektaşlarımıza birteşekkür mesajı SMS ile iletilecektir.

Dr. Ersin Arslan’ın bir hastayakını tarafından bıçaklanaraköldürülmesiyle ilgili davanınilk duruşması 17 Ekim 2012Çarşamba günü Gaziantep’degörülecek. Duruşma öncesinde“şiddet” gündemli TTB GenelYönetim Kurulu toplantısı ger-çekleştirilecek. TTB’den ya-pılan açıklamada, tüm tabipodaları yöneticileri GYK’ye veduruşmaya katılmak üzere 17Ekim’de Gaziantep’e davetedildi.

Anısına düzenlenenkonsere binlerce kişikatıldı

Dr. Ersin Arslan’ın ailesiyledayanışma amacıyla Türk Ta-bipleri Birliği ve İstanbul Ta-bip Odası tarafından 24 Ey-lül’de İstanbul’da Harbiye Açık

Hava Tiyatrosu’nda BülentOrtaçgil konseri düzenlendi.Ortaçgil’e Erkan Oğur ve Bir-sen Tezer eşlik etti. Dr. ErsinArslan ve görevlerini yaparkenuğradıkları şiddet sonucu ya-şamını yitiren tüm hekim vesağlık çalışanlarının anıldığıkonsere binlerce kişi katıldı. 

Konserin açış konuşmasınıİstanbul Tabip Odası GenelSekreteri Dr. Ali Çerkezoğluyaptı. Mesleğini yaparken ya-şamını yitiren tüm sağlık ça-lışanları için saygı duruşu ya-pılmasının ardından, Dr. ErsinArslan için bestelenen şarkıeşliğinde, Arslan’ın fotoğraf-larından oluşan bir video gös-terimi yapıldı. İstanbul TabipOdası Başkanı Prof. Dr. TanerGören’in konuşmasının ardın-dan Bülent Ortaçgil sahne aldı.

Ersin Arslan davası 17 Ekim’de Dr. Ersin Arslan’ın

AilesiyleDayanışmaKampanyası 4082

Tüm operatörlerden

Türk Toraks Derneği’nin (TTD)15 şubesinden biri olanAnkara Şubesinde Ocak2012’de gerçekleştirilenseçimlerin ardından yeniyönetim kurulu, teslim aldığıbayrakla etkinliklerine kaldığıyerden devam ediyor.Derneğin bugüne kadargerçekleştirdiği veönümüzdeki dönem içinplanladığı çalışmalara ilişkinolarak TTD Ankara ŞubesiGenel Sekreteri Dr. TansuUlukavak Çiftçi ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Dr. Özden Şener ATO Yönetim Kurulu Başkanı[email protected]

TTB, tabip odaları, sendikalar, hekimler, sağlık çalışanlarıyıllarca çığlık attı: “Sağlıkta şiddet tırmanıyor, tedbir alın!” Buçağrıyı yanıtlayan Sağlık Bakanı sırasıyla “Sağlıkta şiddetyoktur”, “Vardır ama trafikte de kabalıklar olabiliyor”, “Varsabile elimizde rakam yok”, “İngiltere’de bizdekinden çoktur”açıklamalarında bulundu.

ATO olarak Ersin’in katlinin ardından hekimlere bir kezdaha sorduk. Ankara’da çalışan 784 hekimle gerçekleştirdiğimiz“Hekime Yönelik Şiddetin Yaygınlığı ve Nedenleri Anketi” ve-rilerine göre – biz biliyorduk ama yetkililer de duysun- hekim-lerin % 91’i çalışma hayatları boyunca en az bir kez sözlü,%27’si ise fiziksel şiddete maruz kaldıklarını söylüyorlar.

Hekimler performansın, hasta yükünün, SABİM’in, katkıpayının, siyasilerin kötü sözlerinin şiddeti artırdığını söylüyorlarve “TTB katkısı olmadan şiddet sorununu çözmeniz mümkündeğil” diyorlar.

Hasta yükü şiddeti artırıyor elbette ama “günde 100-150hastaya bakacaksın” demenin kendisi de şiddet! Polatlı DuatepeDevlet Hastanesi’nde bir hekim “Bakamam. Hastalara zararvermekten endişe ediyorum” diyor. Başhekim “Bakacaksın”deyince bu meslektaşımız görevinden istifa ediyor. Bugün ül-kemizin dört bir yanındaki onbinlerce hekim iş ya da gelirkaybı tehdidi altında, içine sinmeyerek, kaygıyla, büyüközveriyle ve insanüstü bir gayretle hasta bakıyor. Bu ruhhaliyle hasta bakılır mı? Bu, hekime yönelik şiddetin daniskasıdeğilse nedir?

Dr. Mustafa Bilgiç acil serviste hastadan hastaya yetişmeyeçalışırken, eline batan kontamine enjektörle hastalığa yakalandıve yaşamını yitirdi. Yetkililer, sorumlular size soruyorum:“Kendi dikkatsizliğinden” deyip geçecek misiniz? 200 acil has-tasıyla iki doktoru, iki hemşireyi baş başa bırakmak mı sağlıktadönüşüm programı dediğiniz?

Hissen yok bu akşamda seninsen öğleden beribu renk renkbu çeşit çeşit söylenen şarkınınartık haricindesin.

Arif Damar

İnt. Dr. Gülenay Aydın on iki saatlik uykusuz, dinlenmesizacil servis nöbetinden çıkıp evine gitti; onu zehirleyecek gazıfarkedebilecek durumda değildi. Öldü! “Kazadır. Yazık oldu.”dışında iki kelime edecek misiniz?

Dr. Ersin Arslan’ı bir hasta yakını katletti. Dedesini iyileş-tirmek için uğraşan birine - bırakın bıçakla saldırmak- el kal-dırmayı kim aklının ucundan geçirebilirdi evvelce. Hadiaklından geçirdi diyelim; buna kim cesaret edebilirdi kolaykolay? Nasıl oldu bu “dönüşüm” peki? Hekimler veriyor yanıtı:“Siyasilerin sağlık sistemindeki sorunların sebebi olarak ka-muoyuna hekim ve sağlık çalışanlarını işaret ettiğini düşünü-yorum. Siyasilerin, hekimlerin halkın gözündeki saygınlığınıazaltan beyanlarının hekime yönelik şiddeti arttırdığını düşü-nüyorum.”

Şiddet sağlıkta dönüşümün adeta ana enstrümanı halinegelmiş. Hekimler, sağlık çalışanları şiddet görme korkusualtında bakıyorlar hastalarına uzunca süredir. Bıktık şiddetten,evet; lakin kanıksamadık. Kaybettiğimiz meslektaşlarımızınhisselerini görmezden gelmeye niyetimiz, görmezden gelin-melerine tahammülümüz yok.

SAVAŞA HAYIRSavaş insanlığın en büyük düşmanı; en önemli halk sağlığı

sorunu. Savaş insan aklının ve vicdanının mağlubiyeti. Savaşkendisinden medet umanların dahi katili. Savaşsız bir dünyaiçin kullanalım aklımızı ve vicdanımızı.

Nerden bilecektim, oğlum, bu yerin nerden bilecektim,küller ve kanlı taşlar arasında kalacağını böyle.

Bertolt Brecht

ato’dan

Kanlı TaşlarArasında

şiddet

Ankara Tabip Odası, Dr. Ersin Arslan’ın 17Nisan’da öldürülmesinin ardından her ay yaptığıgibi 17 Eylül’de de bir basın toplantısı düzenle-yerek, yetkililer tarafından çözüme yönelikadımlar atılana kadar hekime yönelik şiddetintakipçi olacağına dikkat çekti. ATO’da gerçek-leştirilen basın toplantısında ayrıca, AnkaraTabip Odası tarafından Mayıs-Temmuz 2012tarihleri arasında Ankara’da 784 hekimle ger-çekleştirilen “Hekime Yönelik Şiddetin Yaygınlığıve Nedenleri Anketi” sonuçlarının bir kısmı dakamuoyuyla paylaşıldı.

Şiddete ilişkin rakamlar meslekörgütünden saklanıyor

ATO Yönetim Kurulu adına Dr. Özden Şener,Dr. Sarp Saraç ve Dr. Haluk Alagöl’ün katıldığıbasın toplantısında, Ersin Arslan öldürülenekadar sağlıkta şiddetin varlığını inkar edenSağlık Bakanı ve yetkililerin son dönemde ken-dilerine ulaşan vaka ihbar sayılarını dahi hekimörgütünden gizleme yoluna gittikleri ifade edildi.Açıklamayı okuyan Dr. Özden Şener, geçtiğimizay Bakanlığın kendi ihbar hattına tam 1067başvuru olduğunu vurgulayarak, bu ay sayınınaçıklanmasına yasak konulduğuna işaret ettive “Bu rakamları meslek örgütünden esirgemekacaba şiddeti önlemek üzere aldığınız tedbir-

lerden biri midir?” diye sordu. Toplantıda ayrıca devlet hastanelerinde bu-

lunan kameralarca çekilmiş hekime yönelik sal-dırı görüntülerinin nasıl olup da sosyal medyadareyting malzemesi gibi kullanılabildiğine dedikkat çekildi. “Kamerayla, dedektörle, kendinikoruyamayan güvenlik görevlisiyle bu iş çö-zülmez. Doktorun evine de mi kamera yerleşti-receksiniz? Kapısına dedektör, olmadı güvenlikgörevlisi mi koyacaksınız?” denilen basın top-lantısında ayrıca, Siirt’te evi basılıp saldırıyauğrayan hekime geçmiş olsun dileğinde bulu-nuldu.

Anketten çarpıcı sonuçlar çıktıAnkara’da hekimlerle yapılan anket çalışma-

sının çok çarpıcı bulgularının da paylaşıldığıbasın toplantısında, sağ-sol yönelim farketmedenhekimlerin %90’dan fazlasının yürütülen sağlıkpolitikalarının şiddeti artırdığını düşündüğü vehekim örgütüyle işbirliği yapmadan sorununçözülmeyeceği kanaatinde olduğu ifade edildi.

Yapılan ankete göre katılanların %100’ü he-kime ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetingiderek arttığını düşünürken, şiddetin nedeniolarak siyasilerin olumsuz beyanları, perfor-mansa dayalı ödeme sistemi, aşırı hasta yüküve SABİM’e işaret ediyor.

Çözüme ilişkin olarak Meclis Araştırma Ko-misyonunun çalışmalarından ya da Bakanlıktarafından yayınlanan genelgeden pek umuduolmayan hekimlerin sadece %29’u Sağlık Ba-kanlığı’nın yürüttüğü politikalar ile sağlık ala-nında şiddet sorununun çözülebileceğine ina-nıyor. Hekimlerin neredeyse tamamı TTB’ninönerilerinin Sağlık Bakanlığı tarafından dikkatealınmasını istiyor ve TTB, hasta dernekleri,sendikalar ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak hareketetmesi gerektiğini düşünüyor.

Şiddete uğramayan hekim yok gibi!..

Hekim Postası

Hekimlere göre, şiddetin çözümü için hekim örgütüyle Bakanlıkbirlikte çalışmalı. Bakanlık ise ihbar hattına ulaşan şiddet vakasayılarını dahi hekim örgütünden gizliyor. ATO'nun şiddet anketihekimlerin %91’inin sözlü, %27’sinin fiziksel şiddete maruz kaldığınıortaya koydu.

Performansa dayalı ödeme sis-teminin hekime yönelik şiddetiarttırdığını düşünüyorum

Aşırı hasta yükünün hekimeve sağlık çalışanlarına yönelikşiddeti arttırdığını düşünüyo-rum

SABİM’in sağlıktaki sorunların kaynağı ola-rak hekim ve sağlık çalışanla-rını işaret ederek sağlık ala-nında şiddeti arttırdığını dü-şünüyorum

Katkı, katılım, reçete, randevu,yeşil alan gibi uygulamalarınsağlık alanında şiddeti arttır-dığını düşünüyorum

%85

%96

%94

%80

Siyasilerin sağlık sistemindeki sorunlarınsebebi olarak kamuoyuna hekimve sağlık çalışanlarını işaret et-tiğini düşünüyorum

Siyasilerin, hekimlerin halkıngözündeki saygınlığını azaltanbeyanlarının hekime yönelik şid-deti arttırdığını düşünüyorum

%97

%98

Sağlıkta şiddetin azaltılması içinTTB’nin önerilerinin Sağlık Ba-kanlığı tarafından dikkate alın-ması gerektiğini düşünüyorum

Sağlıkta şiddetin azaltılması için TTB, hastadernekleri, sendikalar ve SağlıkBakanlığı’nın ortak hareket et-mesi gerektiğini düşünüyorum

%97

%99

Meclis Araştırma Komisyonuve Bakanlığın çıkardığı “Sağ-lıkta Şiddet Yönetmeliğinin”şiddet olgularının azaltılma-sında etkili olacağını düşünüyorum

Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğüpolitikalar ile sağlık alanındaşiddet sorununun çözülebile-ceğini düşünüyorum

%26

%29

tıp fakültesi

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin“kişiye özel, sübjektif” şartlarla öğ-retim üyesi alma girişimi ATO tara-fından noter tasdikiyle deşifre edilmişve Mahkeme, yapılan işlemin hukukaaykırılığına karar vererek alım şart-larını iptal etmişti. Yargı kararlarınarağmen halen tıp fakültesi kadrola-rının tanıtımında ve fakülte web say-fası akademik kadro sayfasında, iptaledilen ilanla öğretim üyesi olarakatanan isimlere yer verildiği ve isim-lerden bazılarının şahsi ya da resmiişlemlerde iptal edilen akademik un-vanları kullanmaya devam ettikleritespit edilmişti. Ankara Tabip Odasıkonuyla ilgili tespitlerinin ardından“yargı kararlarının gereğini yerinegetirmeyerek görevi kötüye kullan-dığı” gerekçesiyle YBÜ Rektörü MetinDoğan hakkında Cumhuriyet Savcı-lığına suç duyurusunda bulunmuştu.

Şartsız koşulsuz öğretimüyesi oldular

YBÜ Rektörü kendisine gelen sorularüzerine Akşam gazetesine verdiği mü-

lakatta ilginç bir yorumda bulunarak,şartlar iptal edilmesi üzerine öğretimüyelerini şartsız alımla görevlendire-ceklerini söyledi. Rektör Doğan, “AnkaraTabip Odası yargı kararını yanlış anla-mış. Mahkeme atamaları değil, alınacaköğretim üyelerinde aranan şartları iptaletti. Bu karar atamaların iptal edildiğianlamına gelmez. Şartlar iptal edilmişse,öğretim üyeleri şartsız alımla görev-lendirilmiş olurlar. Atamaların iptalinekararı verilmiş gibi bilgi verilmesi artniyetli bir tutum.” diye konuştu. Rektöraynı mülakatta ATO için de “Siyasi dav-ranıyorlar. Henüz 1.5 yıllık bir üniver-siteyiz, eksiklerimiz de olabilir. Dozundave iyileştirmeye yönelik olduğu süreceher türlü eleştiriye açığız. Ancak bunundışında düşmanca tavırları kabul et-meyiz, muhatap almayız.” değerlendir-mesinde bulundu.

Dayanağı hukuka aykırıolan işlemin kendisi deöyledir!

Bu açıklamanın hukukla alay etmekolduğunu ifade eden Av. Ender Büyük-çulha, tıp fakültesine öğretim üyesi ola-rak atanmanın temel dayanağı olan öğ-retim üyesi alımına dair ilan ve getirilen

koşullar hakkın-da hukuka aykı-rılık tespit edilipiptal kararı verildiği takdirde ona da-yanılarak yapılan işlemler yani atama-ların da hukuki olarak tanınamayacağınıbelirtti. Ankara Tabip Odası hukukçusuşöyle konuştu: “İdare hukukunda bilinenilke ve kurallar gereği, her idari işlemve tasarrufun, hukuken geçerli bir nor-matif kurala ve yine hukuki geçerliliğiolan başkaca idari işlem ve tasarruflaradayanması, neden-sonuç ilişkisinin debir gereğidir. Eğer bir idari işlem ve ta-sarrufun yani kimi kişilerin tıp fakül-tesine öğretim üyesi olarak atanmasınıntemel dayanağını, diğer bir ifade ile‘neden’ unsurunu oluşturan bir idariişlem hakkında (üniversite tıp fakülte-sine öğretim üyesi alımına dair ilan vegetirilen koşullar) hukuka aykırılık tes-piti ve iptal kararı tesis edilmiş ise,ona dayanılarak yapılan işlem ve ta-sarrufa hukukilik tanınması da olasıdeğildir.”

“Bu bir şakaysahiç komik değil”

ATO’dan yapılan yazılı açıklamada,“Sayın Rektör’ün “şartları iptal ettiler,

biz de şartsız almış ol-duk” açıklaması bir şaka ise, hiç komikbulmuyoruz. Bir espri değil de, YBÜRektör ve hukukçularının gerçekteninandıkları bir şeyse, durum vahim de-mektir.” denilerek, söz konusu “kişitarif eden koşullar” nedeniyle bu üni-versitede öğretim üyesi olmak için baş-vurma olanağı dahi bulamayan yüzlercebilim insanının hakkı ve hukuku içinbir açıklama istendi. “Türkiye’de artıkdoğru cümle şu mudur?: Ben istediğimialırım; ister keyfi şartlarla, ister şartsız.”sorusunun sorulduğu yazılı açıklamadaşu ifadelere yer verildi: “İdarenin hertürlü işlem ve eyleminde, hukuk ku-rallarına ve yargı kararlarına uygundavranması, hukuk devleti anlayışınınve mevcut Anayasal düzenin temelindeyatan bir gerekliliktir. Sayın Rektör’ünyorumu, bu gerekliliğin açık bir ihlaliolup, ülkemizin geleceğine dair derin-leşen kaygılara bir başka haklı nedenteşkil etmiştir. Sayın Rektör’ün bu yo-rumu ve hukuka aykırı tasarrufu, şüp-hesiz yargı organlarınca ayrıca değer-lendirilecektir ve bu konuda bir adlisoruşturma halen sürmektedir.”

Hekim Postası

650 sayılı KHK AnayasaMahkemesi tarafından iptaledildi. İptal edilen kararna-menin altı maddesi hekimle-rin çalışma sınırlamaları ileilgiliydi. Ancak Anayasa Mah-kemesi iptal kararının ResmiGazete’de yayınlanmasındanaltı ay sonra yürürlüğe gir-mesini kararlaştırmıştır. Buertelemenin hukuki anlamınedir?

Anayasa Mahkemesi’nin ip-tal kararının altı ay sonra yü-rürlüğe girmesi nedeniyle SağlıkBakanlığı ve ilgili idareler he-kimlere uygulanan çalışma sı-nırlamalarının devam edeceği-ni, bu süreçte bir değişiklik ol-mayacağını söylemişlerdir. An-cak kural olarak anayasaya ay-kırılık nedeniyle iptal edilenyasa hükümleri baştan itibarenanayasaya aykırıdır. Danıştay

İdari Dava Daireleri kararla-rında da, anayasaya aykırılığısaptanan bir yasa kuralının uy-gulamaya devam edilmesininanayasanın üstünlüğü ve hukukdevleti ilkesine aykırı düşeceğisonucuna varmıştır.

Danıştay kararları, hukuköğretisinde kabul gören görüşlerve Anayasa Mahkemesi’nin ça-lışma yasakları ile ilgili vermişolduğu daha önceki kararlarda birlikte değerlendirilmelidir.Sonuç olarak Anayasa Mahke-mesi tarafından anayasaya ay-

kırı bularak iptal edilmiş olanbir kurala hukukilik ve geçer-lilik tanınması bugün içinmümkün değildir, çalışma sı-nırlamalarının uygulanmasınaderhal son verilmelidir.

İptale rağmen üniversitedeve aynı zamanda serbest ça-lışan öğretim üyelerinin ça-lıştıkları fakültelerde hastagörmeleri engelleniyor; dönersermaye ödemesi yapılmıyor.Bu durumdaki hekimlere neönerirsiniz?

Üniversitelerde çalışan öğ-retim üyelerinden mesai sonrasıözel çalışanlar da, üniversite-lerinde tıbbi işlemler yapabil-meli ve buna karşılık hak et-tikleri ücretleri alabilmelidirler.Bunun için üniversite idaresineyazılı başvuruda bulunarak ip-tal kararına uygun olarak hak-larını talep etmelilerdir.

Kamu kurum ve kuruluş-larında 657 sayılı kanuna göre

çalışan hekimler muayeneha-ne açabilecekler mi?

Evet. Arzu eden hekimlermuayenehane açmak için il sağ-lık müdürlüklerine başvurudabulanabilecektir. İdarenin bubaşvuruyu kabul etmesi gerek-mektedir. Eğer idare başvuruyureddederse, hekimlerin idariyargıda dava açarak işleminiptalini istemeleri gerekmek-tedir.

650 sayılı KHK nedeniyleil sağlık müdürlükleri tara-fından muayenehanesi kapa-tılan hekimler ne yapabilir-ler?

Kapatılma işleminden sonrabu işlemin iptali için dava açanhekimlerimizin muayenehane-

lerini açtıkları tarihteki kaza-nılmış haklarının korunmasıgerekmektedir. Dava açmayanhekimlerimiz yukarıda belirt-tiğim gibi muayenehane açmabaşvurusunda bulunabilecek-lerdir.

Tersi durumda, yani kamugörevinden ayrılmak zorundakalan hekimler ne yapmalı?

Kamu görevinden ayrılmakzorunda kalan hekimlerimiz657 sayılı Devlet Memurlarıkanununda belirtilen sürelereuymak koşuluyla kamu görevi-ne atanma isteminde buluna-bilirler.

Başvurular reddedildiğitakdirde ne yapılabilir?

Bu durumda hekimlerimizinidari yargıda dava açarak işle-min iptalini istemeleri gerek-mektedir. Ankara Tabip OdasıHukuk Bürosu olarak biz deihtiyaç duyulan desteği ver-mekteyiz.

Şimdi ne olacak?Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının sonuçlarını ve KHK nedeniyle mağdur olan Ankaralıhekimlerin önümüzdeki süreçte neler yapması gerektiğini ATO Hukuk Bürosundan AvukatAyşegül Bulut’a sorduk.

Hekim Postası

650 sayılı

KHK İptal

Edildi

‘‘ Altı ay beklemekhukuk devletiilkesine aykırıdır.Çalışmasınırlamalarınaderhal sonverilmelidir.

‘‘ 657’liler bundanböyle ikinci işteçalışabilirler.

Hukukla alay ediliyorYıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi akademik kadrolarına yapılan‘adrese teslim atamaların’ Mahkeme tarafından iptal edilmesininardından Rektörlük’ten şaka gibi bir açıklama geldi. YBÜ Rektörü Prof. Dr.Metin Doğan atamaların değil şartların iptal olduğunu söyleyerek, “Biz deöğretim üyelerini şartsız alımla görevlendirdik” dedi.

Dr. Selçuk AtalayAnkara Tabip Odası Genel [email protected]

HavuzProblemlerininÖtesi

Kamu Hastaneler Birlikleri (KHB) dönemi başlıyor.1980’lerde başlamış “sağlıkta ticarileşme” serüveni,kamu hastanelerini “işletmeleştirme” etabında

bir hayli tecrübe kazandıktan, personeli de performansrejimine alıştırdıktan sonra, sağlık ticaretinin AVM’lerinikurmaya hazırlanıyor. 842 kamu hastanesini yönetecek100 CEO (genel sekreter) seçilme sürecinde, son 10 yıldaöne çıkmış, ileriye gitmiş, türlü pozisyon tutmuş ve kariyeryapmış dönemin aktörleri bir havuzun içine girdi. Sonundakimileri üzüldü, havuz problemlerini çözebilen kimileride sevindi.

Ankara’da kamu hastanelerinde hizmet veren, iktidarhavuzlarına girmeyen/giremeyen hekimler süreci kaygıylaizliyorlar. Ama hepsi “kendi yağında kavrulacak” olanKHB’lerin yağının ne olacağını, kavrulacak olanın kim ol-duğunu gayet iyi biliyorlar.

KHB’nin bütçesini, performans hedefleri belirlenmişgenel sekreterler ve şürekası yönetecek. Sağlık ticaretha-nelerinin hedefi verimlilik ve kar olacak. KHB’ler kendiarasında karlılık oranlarına göre sınıflanacak. Sağlık Ba-kanlığı internet sitesinde, “Şu an hastanelerde hizmetveren diğer personel mevcut statüsünde çalışmaya devamedecektir” diyor. Bu cümlenin anlamı herkes için açık: Gü-vencesiz sözleşmeli çalışma bir sonraki adımdır.

Bakanlığın yasal düzenlemeleriyle çalışanlar yıllar içindegüvencesizleştirildi, parçalandı, otonomisini kaybetti veucuz emek gücüne çevrildi. Hastalar pazar yerine dönmüşsağlık ortamında, cebindeki paraya göre sağlık hizmetisatın alan müşterilere dönüştü. Türkiye sağlık ortamı ser-mayenin kar hırsına teslim edildi, piyasa batağına battı.Bir dönem bitti, ticarileşme, piyasalaşma politikaları sağlıkortamımızı değiştirdi.

Ancak açık ki mevcut ortam eskisinden çok daha büyüksorunlara sahip ve yeni gerilimlere gebedir.   Memnuniyetsizve kaygılı sağlık çalışanları, sermayenin sağlık pazarındakikar hırsı ve rekabeti, sağlık bürokrasisi içindeki çekişmeve her geçen gün teminat paketi daralan, katkı paylarıyükselen yurttaşlar önümüzdeki dönemin sağlık alanınıbüyük oranda biçimlendirecektir.

Tüm dünyada uygulanan benzer politikalarla sağlık pro-fesyonelleri emekçi saflarına geçerek mücadele ediyor.Türkiye’de de önümüzdeki dönem hekimler ve sağlık çalı-şanları “özgül orta sınıf konforlarını” giderek kaybederlerkentabip odalarında ve sendikalarda daha fazla örgütlenecekler.Sağlık bugün kapitalizm için kritiktir ve sermaye için debir kapışma alanıdır. Ancak sağlık alanının yürüyeceğirota sadece sağlık alanının aktörleri tarafından belirlen-meyecektir.

Ekonomik krizi kucağında hazır bir bomba olarak tutanTürkiye, dünyanın egemenlerinin icazeti/desteği ile ritminiher gün yeniden ayarladığı dansı sürdürüyor. Sosyal gü-venlikte ve temel ekonomik verilerdeki sıkışıklığı zamlarlaaşmaya çalışan iktidar, bir yandan memlekette satacakyeni mal ararken, bir yandan tüm ayıplarını ancak örteceksavaş senaryolarını gündeme sokuyor.

Kendini sürdürebilmek için tekelleşmek, emeği güven-cesizleştirmek ve ucuzlatmak zorunda olan yerli ve yabancısermayenin, emek hakkı, sağlık hakkı gibi tartışmalaratahammülü yok. O yüzden yasalar sermayenin akışkanlığıüzerindeki tüm engelleri kaldırmak için hazırlanıyor. Ço-ğunluğun hayret ve şaşkınlıkla izlediği, kurumların birerbirer çözülme süreci (ordu, üniversite, yargı…) yaşanırken,sermayenin birikimini her geçen gün daha da artırmasıtuhaf değil, aksine kapitalizmin yalın bir fotoğrafıdır. Bufotoğrafta tüm emekçilere olduğu gibi sağlık çalışanlarınada baskı, zor artacak; emekçilerin kamplaşması, parça-lanması için türlü yeni oyunlar oynanacaktır. Önümüzdekidönem belli ki zorlu ve sıcak geçecektir.

güncel

Sağlık alanı için ortak mücadele vermeküzere bir araya gelen Ankaralı sağlıkmeslek örgütleri ortak bir kurul oluşturdu.Ankara Tabip Odası, Ankara DişhekimleriOdası, Ankara Bölgesi Veteriner HekimlerOdası ve Ankara Eczacı Odası’nın katılı-mıyla oluşturulan kurul, Türkiye sağlıkortamına da yön gösterici olmak hede-finde. Türkiye’deki sağlık ortamının so-runlarının ortak olduğu bilinciyle veri-lecek mücadeleyi de ortaklaştırmak ge-rekliliğinden hareket eden meslek örgüt-leri ortak kurulunun ilk gündem maddesi,“2010 Aralık TUS skandalı”na da imzaatan ÖSYM’nin yarattığı mağduriyetleroldu. Ankara Dişhekimleri Odası’nda 13Eylül Perşembe günü gerçekleştirilen ba-sın açıklamasında, ÖSYM Başkanı koltu-ğundan kalksa da, izlenilen yolun tek ki-şinin çizdiği bir yol değil, tahrip edici vedönüştürücü bir politika gibi göründüğünedikkat çekilerek, asıl davranış değişikli-ğinin hükümetten beklendiği ifade edil-di.

ÖSYM’nin getirildiği durumkabul edilemez

Basın açıklamasından önce bir konuşmayapan Ankara Tabip Odası Başkanı Dr.Özden Şener, ÖSYM’nin, Prof. Dr. AltanGünalp tarafından, hiçbir maddi olanağı,torpili ya da “dayısı” olmayan ama aklı,zekası ve çalışkanlığı olan bir öğrencininüniversiteye girebilmesini sağlayacak şe-kilde kurulmuş olduğunu hatırlattı vebugün ÖSYM’nin getirildiği durumunvicdanı olan hiç kimse tarafından kabuledilemeyeceğini söyledi. ATO Başkanı’nınyanı sıra Yönetim Kurulu Üyesi Dr. RızaÖzbek, Ankara Dişhekimleri Odası BaşkanıDr. Dişhekimi İlker Cebeci ve yönetimkurulu üyelerinin katıldığı basın açıkla-ması metnini, Ortak Kurul adına ADOBaşkanı Cebeci okudu. ÖSYM’nin hatasınedeniyle pek çok asistan hekimin ciddihak kayıplarına uğradığı vurgulanan açık-lamada, bir zamanlar Türkiye’nin en gü-venilir yapılarından olan ÖSYM, mevcutkötü yönetimiyle her yaptığı sınava şaibeligözüyle bakılır bir kurum halini aldığıda ifade edildi.

Ankara sağlık meslek örgütleri ortakkurul oluşturdu

Hekim Postası

Kamu Hastane Birlikleri’ni düzenleyen663 sayılı kararname uyarınca en geç 2Kasım 2012 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nabağlı tüm hastaneler (900 civarında hastane)birliklere devredilecek. Toplam 100 birliğinher biri sözleşmeli bir genel sekreter tara-fından yönetilecek. Yaklaşık olarak her ikihastaneye sözleşmeli bir hastane yöneticisi,her hastaneye de sözleşmeli bir başhekimatanacak. Öte yandan; Bakanlık koridorla-rındaki pozisyon kapma savaşları tüm hı-zıyla sürüyor. Bakanlık üst yönetiminingelen taleplerden bunaldığı ifade ediliyor.

İş güvencesiz Başhekimler!Yeni uygulamada hastaneler ve birlikler

niteliklerine göre A, B, C, D, E gruplarınasınıflandırılacaklar. Tıbbî ve malî kriterlerlekalite, hasta ve çalışan güvenliği ve eğitimkriterleri çerçevesinde altı aylık veya bir

yıllık sürelerle yapılacak değerlendirmelerdebirlik bir üst gruba çıkamamışsa genel se-kreterin, hastanenin grubu düşmüşse baş-hekimin görevine son verilecek. Yani; uy-gulamanın yürürlüğe girmesiyle birliktebir gecede bine yakın doktor iş güvencesiniyitirmiş olacak.

Performans baskısı, sürgüntehdidi!

Düzenlemeye göre genel sekreter birlikbünyesindeki sağlık kurumlarında etkili veverimli hizmet sunumunu sağlamak ama-cıyla istihdam planlaması yapacak ve per-sonel hareketlerini gerçekleştirecek. İl SağlıkMüdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, bundanböyle hekimler, ilçe hastaneleri de dahilolmak üzere birlik içindeki bir hastanedendiğerine kolaylıkla gönderilebilecek. He-kimler, önümüzdeki dönemde üzerindekiperformans baskısının ve sürgün tehdidininartacağını öngörüyorlar.

Kamu Hastane Birliklerinin yaşama geçmesiyle Sağlık Bakanlığı’nabağlı hastanelerde özelleştirmenin tamamlanmasına sadece biradım kaldı. Başhekimler bir gecede iş güvencelerini yitirecek.Hekimler, üzerlerindeki sürgün ve performans baskısınınartacağını öngörüyor.

Hekim Postası

DevletinhastanesineCEO!

Estonya’dadoktorlargrevhazırlığında

Estonya’da Mart ayı başında öğ-retmenler ile başlayan grev dalgasıyayılıyor. Sağlık Çalışanları Sendi-kası Başkanı Oleg Tšubarov bütünsağlık hizmeti sisteminin gözdengeçirilmesi için hükümete çağrıdabulundu. Tšubarov, maaşların düşükolmasının Estonya’dan diğer ülke-lere doktor ve hemşire göçüne yolaçtığını, bunun durdurulmasınınen çok hastalara yarar sağlayacağınısöyledi.

Eylül ayı içinde toplanan SağlıkSigorta Fonu doktorların ücretleriniyüzde üç hemşirelerinkini ise yüzdealtı oranında yükseltme karar aldı.Ancak bu durum Ekim ayı başındagreve gidecek sağlık personelinintaleplerini karşılamıyor.

Doktorlar maaşlarında yüzde 20,hemşireler ise yüzde 40 arttırmaiçin hükümete çağrıda bulundu. De-miryolu işçileri, sağlık çalışanlarınıneylemleri ile aynı zamanda destekgrevi düzenlemeyi düşünüyor.

Kaynak: ERR News

Maaşlarda iyileştirme ve mes-leki güvence gibi taleplerinin kar-şılanmaması, kötü çalışma koşul-larının devam etmesi ve tasarrufpolitikaları sonucunda kamudaçalışan doktorların işten çıkarılmaplanlarını protesto etmek üzereEylül ayında greve çıkan Kenyalıdoktorlar, hükümetin baskısı ilekarşı karşıya.

Grevdeki doktorlar, hükümet-ten gelen işlerine dönmedikleritakdirde ücretlerine el konulaca-ğına dair tehdidinin ardındanuluslararası toplumu, taleplerininkarşılanmasına yönelik olarak hü-kümet üzerinde baskı kurmayaçağırdı. Kenya Doktorlar Eczacılarve Dişçiler Sendikası (KMPPDU)Genel Sekreteri Dr. Were Onyino,“Uluslararası emek örgütlerini,bu ülkedeki işçilerin hakları içinharekete geçmeye çağırıyoruz.”dedi.

Hükümetin tehditlerinin dok-torların Anayasal haklarını ihlalettiğini ve hükümetin bu grev so-nucunda köşeye sıkıştığını söy-

leyen Onyino, “Belirttiğimiz so-runlara çare bulunmadığı müd-detçe işe dönmeyeceğiz; yılma-yacağız” diye konuştu.

Hükümet, doktor grevini ya-sadışı olarak ilan etmişti. Sağlıkçalışanları sendikaları ise hükü-metin baskılarına karşı taleplerikarşılanıncaya kadar hiçbir üye-sinin işe dönmeyeceğini duyurdu. Sağlık Hizmetleri Bakanı AnyangNyong’o, hükümetin grevdeki ça-lışanların şikâyetlerini dinlemeyehazır olduğunu, suçlu olanın sağlıkçalışanlarının aklını çelen ve Ken-yalılara sunulan sağlık hizmetle-rini sekteye uğratan bazı bencildoktorlar olduğunu iddia etti.

Onyino ayrıca hükümetin greveçıkan doktorların işten atılacağıyönündeki iddiaları da yalanladı:“Bu karşılığı olmayan bir iddia.3000 doktoru işten atmak müm-kün değil; çünkü yeni doktor işealmak, eskileri ile müzakere ediponların taleplerini dinlemektençok daha pahalı.”

(Kaynak: www.voanews.com)

Sudanlıdoktorlarödenmeyenmaaşları içingrevde

Batı Bahr el Ghazal eyaletinde Wau Has-tanesinde çalışan doktorlar, iki ayı aşkınbir süredir maaşlarının ödenmemesi yü-zünden Eylül ayı içinde greve gitti. Grevkararı alınmasının nedenlerinden biri de,ülkedeki sağlık ortamında doktorlar ve has-talar lehine iyileştirmelerin yapılmaması.

Grevdeki doktorlar Temmuz ve Ağustosayı maaşlarının ödemesi yapılıncaya kadarişe dönmeyeceklerini söylediler. Hastanebaşkanı Dr. Marcello Gabriel, grevdeki dok-torların sağlık personelinin yaklaşık yüzde60’ını oluşturduğunu ve bu durumun has-tanenin çalışmasını olumsuz etkilediğinibelirtti. Marcello, grevdeki doktorlara tekrariş başı yapmalarını ve maaşlarının akıbetihakkında Sağlık Bakanlığı’ndan haber bek-lemelerini önerdi.

Greve neden olan konunun çözümü içindoktorlar ve hastane yönetimi dışında SağlıkBakanlığı’ndan yetkililerin katıldığı bir top-lantı düzenlenmesi kararlaştırıldı.

(Kaynak: www.reliefweb.int)

Kamuda çalışan doktorlar, ha-kimler ve öğretmenler, hükümetinilerleyen zamanlarda ücretlerdeyapmayı planladığı kesintileri pro-testo etmek ve fazla mesai alacak-larını talep etmek amacıyla Eylülayı içerisinde protesto gösterileridüzenledi.

Devlet hastanesinde çalışan dok-torlar 17 Eylül günü 24 saatlikgreve gitti. Bu süre zarfında sadeceacil servis doktorları hastalara bak-maya devam etti. Devlet hastaneleriile sağlık merkezlerinde görevli 22bin doktorun grevlere katıldığı tah-min ediliyor. Doktorlar, Sağlık Ba-kanlığı’ndan alacaklarının birkaç

aydır büyük boyutlara ulaştığını,bir an önce haklarının verilmesigerektiğini söyledi.

Mahkemeler ise adliye çalışan-larının Eylül ayı sonuna kadar de-vam eden iş yavaşlatmaları ile zorgünler geçirdi. Hâkimlerin gerçek-leştireceği iş yavaşlatma eylemi,sabah 10:00’dan 13:00’a kadar sürdüve pek çok dava görülemedi.

Eylül ayının son haftasında iseYunanistan’da iki hükümetin sonu-nu getiren genel grev dalgası tekrarbaşladı. Yeni koalisyon hükümetininişbaşına gelmesinden bu yana dü-zenlenen ilk genel greve katılanlarınyüzbinleri bulduğu ifade ediliyor.

Grev sebebiyle okullar ve devletdaireleri kapanırken otobüs hatlarıprotestocuları taşımak için açık kal-dı. Yunanistan Kamu EmekçileriKonfederasyonu ve İşçi SendikalarıKonfederasyonu tarafından ülke ça-pında düzenlenen greve doktorlar,hava kontrol çalışanları, yerel yö-netim ve kamu çalışanları, vergimemurları, öğretmenler, sağlık ça-lışanları, tüccarlar, avukatlar, mü-hendisler ve banka memurları ka-tıldı. Başkent Atina’daki gösterileretoplam 150 bin kişi katıldı.

(Kaynak: www.keeptalkinggreece.com)

Yunanistan’dagenel grev

Doktorlar,hakimler,öğretmenler:“Grevler ve işyavaşlatmalarYunanistan’ıkuşatacak”

Kenya’da doktorlardan “greve devam” kararı

Hükümetin tehditlerine rağmen

dünyadan

Kendisi de bir hekim olan Sağlık Bakanı Recep Ak-dağ’ın ASM’lerin hekimlikle ilgisi olmayan işlerini mes-

lektaşlarından talep etmekteki ısrarı şaşkınlık ve üzüntüylekarşılanıyor. Bu işler için hekimin dışarıdan hizmet satınalmasını öneren yetkililer, bu amaçla doktorlara bir ödemeyapıldığını söylüyorlar. Hekimler ise, meslekle ilgisi olmayan

işlerin kendilerinden beklenmesini onur kırıcı buluyor ve bugörevleri sözleşme feshi ve işsizlik korkusuyla zorunlu olarak

yaptıklarını ifade ediyorlar.  Eylül ayında Hürriyet gazetesinde Mesude Erşan’ın “Süpermen

gibi aile hekimi” başlıklı bir haberi yayımlanmış ve haberde ailehekimlerinin üzerindeki görev ve sorumlulukların listesi çıkarılarak,“Aile hekimlerinden beklenen hekimlik ve diğer görevleri alt alta

yazdığımızda 200 maddeye yakın bir liste çıkıyor. Tüm bu görevlerilayıkıyla yapmanın tek yolu Süpermen olmak!” denilmişti.

Hastanelerin yükünü hafifletmek ve maliyetleri azaltmak isteyen SağlıkBakanlığı’nın aile hekimlerine her geçen gün yenisini yüklediği sorumlulukve görevlere bir de acillerde nöbet tutma ve obeziteyle mücadele işlerinineklendiği belirtilen haber oldukça ses getirdi. Aile hekimlerinin hayli yüklümedikal görevleri listesine bir de “hekimlik dışı” işleri eklenince, “Tüm bugörevleri layıkıyla yapmak için Süpermen olmak bile yetmez” denilebilirbelki de…

Aile hekimlerinin iş listesini alt alta yazdık;Türkiye’den Kripton’a yol oldu! Hekimler,

Bakan’ın hekimlik dışı bunca işi halameslektaşlarından talep ediyor

olmasından rahatsızlar.

Geçtiğimiz Temmuz ayında yürür-lüğe giren 6354 sayılı Yasa ile AileHekimliği Kanunu’nda yapılan deği-şiklik sonucu aile hekimlerinin sağlıkkurum ve kuruluşlarında nöbet tut-malarının yolu açıldı. Konuyla ilgiligenelge, Sağlık Bakanlığı Türkiye HalkSağlığı Kurumu Başkanlığı tarafındanvalilikler kanalıyla 3 Ağustos 2012tarihi itibariyle sağlık grup başkan-lıklarına iletilmeye başlandı. Genel-gede ayrıntıları belirlenen uygula-mayla, birinci basamak sağlık hizmetiveren aile hekimlerinin ikinci basamakresmi sağlık kuruluşlarında nöbet tut-ması tasarlanıyor. Nöbet sonrası izinhakkı tanınmayan hekimlerin nöbet-lerinin mesai saatleri içindeki çalış-maları aksatmayacak şekilde düzen-lenmesi öngörülüyor. Aile hekimlerininyoğun mesaisi içerisinde böyle birdüzenlemenin nasıl yapılacağıbelirsizliğini koruyor. Ankara TabipOdası’nın öncülüğüyle hekimler, an-garya niteliğindeki bu son dayatmadanvazgeçilmesi amacıyla halktan dilekçetoplanması kampanyasına başladı. 

Dilekçe kampanyasınahalktan destek var

Aile hekimleri aracılığıyla halkınimzasına sunulan dilekçelerde, “Ailehekimim ve ebe/hemşirem, Aile SağlığıMerkezimizde yapmakta olduğu po-liklinik muayeneleri, çocuk izlemleri,gebe-lohusa takibi, çocuk aşıları vetakipleri ile ASM ve personelin malive idari yönden yönetilmesi gibi işlerinedeniyle yoğun bir çalışma temposuiçindedirler. Bu hizmetlerinin aksa-maması ve hizmet kalitesinin düş-memesi için, aile hekimimin veebe/hemşiremin yalnızca Aile SağlığıMerkezimizde çalışmasını istiyorum.Hastane ve diğer sağlık kurumlarındaayrıca nöbet tutmasını öngören yeniyasa nedeni ile herhangi bir hastanenöbeti veya 112 ambulans nöbetle-rinde görevlendirilmesini istemiyo-rum. “ deniliyor. Kampanyaya katılanaile hekimleri, halktan gelen desteğinbeklediklerinden büyük olduğunu vekimsenin, aile hekiminin başka yerdegörevlendirilmesini istemediğini ak-

tardılar. Top-lanan dilekçelerATO tarafındanSağlık Bakanlığı’naulaştırılacak.

İdare işinegeldiği gibi davranıyor

Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalış-tırmakta olduğu aile hekimlerininstatüsü konusunda tam anlamıyla işi-ne geldiği gibi davranıyor. Aile he-kimleri, kamuda çalışan diğer hekim-lerin aksine zorunlu mesleki sigortaprimlerinin tamamını kendileri ödüyorve stopajlarını kendileri karşılıyorlar.Kamu personeli sayılmadıkları ken-dilerine pek çok kez çeşitli vesilelerleyazılı olarak tebliğ edilen aile hekim-leri buna karşın devlet hastanelerindenöbet tutmalarının istenmesini kabuledilemez bulduklarını dile getiriyorlar.

İmzalanansözleşmeye aykırı

Nöbet dayatmasının bir başka çe-lişkisi ise, birinci basamak koruyucusağlık hizmeti veren aile hekimlerininnöbet uygulamasıyla ikinci basamakresmi sağlık kuruluşlarında görev-lendirilecek olmaları. İmzaladıklarısözleşmede bulundukları kurum dı-şında başka bir kurumda çalışama-yacaklarına dair madde bulunduğunubelirten hekimler “Mesainiz dışındabaşka yerde hastalarınıza hizmet ver-menizi aksatabilecek şekilde çalış-manız bekleniyor. İdari olarak başkakurumda çalışmanızı engelleyecek birdurum varken, Bakanlık bunu gözardı mı edecek” diye soruyorlar.

Mesleki sigorta korumuyorÖte yandan, yaptırılan mesleki si-

gorta da aile hekimlerinin kendi ku-rumları dışında bir kurumda yaptıklarıişlemleri koruma kapsamına almıyor.Hem sigorta koruması dışında olmanınhem de sözleşmeye aykırı biçimdenöbet adı altında başka bir kurumdagörevlendirilmenin mesleki açıdanbir risk olduğunu söyleyen hekimler,açık bulunan bölgelerde mevcut du-rumu düzeltmek yerine nöbet dayat-masıyla sorunun çözülmeye çalışıl-dığına dikkat çekiyorlar.

Hekim Postası

Haber :Mesude Erşan/ İnfografik :Hicabi Demirci/ 09 Eylül 2012 Hürriyet Pazar

“Aile hekimimnöbet tutmasın”

Süpermenyapamazdı!

Hekim Postası

aile hekimliği

n Aile Sağlığı Merkezi olacak bi-nanın temini

n ASM’nin içinin ve dışının tüm ba-kım işleri

n Boya ve badana işleri

n İzolasyon yaptırılması, mimariplan değişiklikleri vs.

n ASM rampasının bakımı ve ta-miri

n Jeneratör bakımı

n Su,elektrik, doğalgaz ve iletişimarızalarının takip edilip çözülmesi

n Isınma sisteminin tüm bakım işleri(Kombi bakımı, kalorifer tesisatı bakımıvb.)

n Teknik araç-gereçlerin tamirive takibi

n Bilgisayar ve yazıcı kurulumu, ba-kımı, tamiri

n Bilgisayar yazılımı bulunmasıve satın alınması

n ASM içerisindeki teknik olmayaneşyaların bakımı tamiri

n ASM’deki tüm elektronik cihazlarınkalibrasyonu (ayarlarının yapılması)

n Günlük olarak aşı ısı ölçümleri-nin yapılması

n ASM’nin gelir gider hesaplarınıntutulması

n İlaç ve tıbbi malzeme satın alın-ması

n Gerektiğinde arızalanan alet vemalzemelerin yenilenmesi

n Su,elektrik,doğalgaz ve iletişimfaturalarının ödenmesi

n Temizlik malzemelerinin alımı

n Sarf malzemesinin alımı

n Kırtasiye malzemesi temini

n Çalışanların maaşının ödenme-si

n ASM kirasının yatırılması

n Jeneratöre mazot alınması

n ASM’nin güvenliğini sağlamak

n ASM’nin temizliğini sağlamak

n Getir-götür işlerinin yapılmasınısağlamak

n Resmi yazışmaların yapılması

n Yılda iki defa gerçekleştirilen de-netimlere hazırlık yapmak

n Kalite standartları belirlemek

n Her türlü malzeme kullanımı veçalışma talimatlarının yazılı hale ge-tirilmesi

n Talimatların dosyalandırılmasıve denetimcilere sunulması

n Tabela ve levhaların sürekli değişenölçülere göre güncellenip yaptırılma-sı

n Bilgilendirme levhaları hazır-lanması ve belirtilen yüksekliklereasılması

Aile hekimlerine nöbet tutma zorunluluğu getiren yasanın iptali için “halktan dilekçe toplama kampanyası” başlatıldı. Angaryayı yasallaştıran düzenlemenin sona erdirilmesi için başlatılan kampanyada aile hekimleri aracılığıyla toplanan dilekçeler Ankara Tabip Odası tarafından Sağlık Bakanlığı’na ulaştırılacak.

Etlik İhtisas Eğitim veAraştırma Hastanesi kli-niklerinin plansız prog-ramsız şekilde dağıtıldığıhastanelerde sorunlar dagün yüzüne çıkmayabaşladı. Yıllardır bir ara-da uyum içinde çalışanKardiyoloji ile Kalp veDamar Cerrahisi klinik-lerinde taşınmanın ar-dından çalışma barışı dabozuldu. Eğitimleri ak-sayan, yardımcı perso-nelin işlerini yapmak zo-runda kalan asistan he-kimler kendilerine veri-len sözlerin tutulmamasıüzerine istifa yolunu se-çiyor.

Asistanlar istifahazırlığında

Etlik İhtisas’ta yıllarcabir arada çalışıp büyükameliyatlar gerçekleşti-ren kadro, taşınma sü-recinde dağıldı. Tercihhakkı tanınmayan asis-tan hekimlere, “AnkaraHastanesi’ne gidelim şa-yet memnun kalmazsa-nız yerinizi değiştiririz”sözü verildi. Ancak bu-radaki şartlar nedeniyle

eğitim almakta büyüksorunlar yaşayan ve yerdeğiştirmek isteyen asis-tanlara istifa ya da aynışekilde çalışmaya devamseçenekleri sunuldu. Budurum üzerine bir asis-tan hekim istifa etti, dörtasistan hekim ise istifadilekçesi vermeye hazır-lanıyor.

Çalışma arkadaşlarıve koşullarının tamamendeğiştiğini belirten asis-tanlar, “Yardımcı perso-nel eksiği nedeniyle on-ların işi bizden beklen-meye başlandı. Hiçbirşekilde eğitim alamıyo-ruz, iş üreten pozisyo-nuna geldik. Her şeye sı-fırdan başladık. Kimsehalinden memnun değil”açıklamasında bulundu.

Hekime müdahaleiçin yer yok

Öte yandan, kardiyo-loji servisi fiziki koşul-larının da eğitimin önün-de önemli bir engel ol-duğu dile getiriliyor. TUStercihlerini oldukça genişalan ve olanaklara sahipbir kardiyoloji servisiolan Etlik İhtisas’tanyana kullanan asistanlar,Ankara Hastanesi’ndeki

koşullarınsa tamamenfarklı olduğunu belirtti.Acil anjiyografi ve pri-mer ptca işlemlerinin 24saat yapılabildiği teknikolanaklara sahip Etlikİhtisas’tan getirilen ci-hazlar daracık odalarasığdırılamazken, üç has-tanın yattığı bir odadaacil bir durumda hekimemüdahale yapacak yerkalmadığı aktarıldı.

Gittiğiniz yerkabul etmiyor

Uzman hekimlerin iseyetişmiş yardımcı per-sonel eksikliğinden ötürünöbet sayılarının artmasıdışında önemli bir sıkın-tılarının olmadığı dilegetirildi. Bir uzman he-kim “Asıl mağdurlar asis-tanlar ve hemşireler. Ça-lışma barışının bozul-masından ötürü moral,motivasyon olarak bizlerde olumsuz etkileniyo-ruz.” diye konuşurken,bir diğer hekim yaşanansıkıntıları “Kliniği götü-rürken aynı sistemi gö-türdüğünüzü sanıyorsu-nuz ama gittiğiniz yersizi kabul etmeyebiliyor”diye gerekçelendirdi.

Ankara Eğitim ve Araştırma Has-tanesi’nde asistan hekimler, kendi-lerine dayatılan “acil servis triaj nö-beti” karşısında yazdıkları dilekçe-lerle Başhekimliğe itirazlarını bil-dirdiler. Ankara EAH’de uzmanlıkeğitimlerini almakta olan asistan he-kimler Temmuz ayı sonunda kendi-lerine tebliğ edilen bir yazıyla, has-tanede acil tıp teknisyeni ve tıbbisekretarya tarafından yürütülmekteolan triaj hizmeti için Ağustos ayın-dan itibaren kendilerinin görevlen-dirildiklerini öğrendiler. Ne görevingerekçesi ve içeriği ne de ücretlen-dirme ve nöbet sonrası izin hakkıkonusunda kendilerine hiçbir bilgi-lendirme yapılmayan asistanlar, iti-razlarına ilişkin olarak bir cevapalamadıkları takdirde Ankara TabipOdası’nın hukuki desteğiyle konuyuyargıya taşımaya hazırlanıyor.

Hem sekreter hem hekimBir ay süreceği belirtilmesine rağ-

men halen devam eden triaj nöbetlerikonusunda, “Sekretaryada bilgi iş-lemciler ve güvenlik görevlileriyleoturup hasta kayıtlarını yapmamızisteniyor” diye konuşan asistan he-kimler, nöbet sonrası izin kullan-madan poliklinik görevlerine devametmelerinin beklendiğini de aktarıyor.Dahili branşlarda çalışan asistanlaratoplu olarak tebliğ edilen nöbet lis-tesinde dermatoloji, fizik tedavi verehabilitasyon, aile hekimliği, nükleertıp, patoloji, biyokimya ve mikrobi-

yoloji asistanlarının isimleri yer aldı.Nükleer Tıp bölümü asistanlarınınmesleki gerekçeler göstererek yap-tıkları itiraz ise kabul edilerek adlarınöbet listesinden çıkarıldı.

Uzmanlık eğitimiyönetmeliğine aykırı

Konuyla ilgili olarak Ankara TabipOdası tarafından hastane başhekim-liğine yazılan yazıda, Tıpta ve DişHekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yö-netmeliği gereğince asistan hekim-lerin uzmanlık eğitim uygulamasın-dan sayılmayan işlerde görevlendi-rilemeyecekleri belirtildi ve “kayıtve yönlendirme işlemlerinin” hiçbirasistan hekimin uzmanlık eğitimiiçeriğinde yer almadığına dikkat çe-kildi. Acil servis triaj uygulamasınınaynı yönetmeliğin birden çok mad-desine aykırı olduğu tespit edilenyazıda, acil tıp uzmanlık dalına yö-nelik bir rotasyonu bulunmayan dal-larda uzmanlık eğitimi görenlerinacil servislerde nöbetçi hekim olarakgörevlendirilemeyeceği de vurgulandıve ortaya çıkan mağduriyetlerin ive-dilikle ortadan kaldırılması istendi.

Kamera sistemiyle hekimitakip ediyorlar

Haklarını arama yoluna giden asis-tanların itirazlarının ardından acilservis girişinin her gün kamera sis-temiyle izlenmeye başladığı, hekim-lerin nöbete gelip gelmediğinin kont-rol edildiği ve uyarı aramaları ya-pıldığı ileri sürüldü. Nöbetler nede-niyle uygulanan baskıyı ve acil servisuzmanlarının da bu kontrol meka-nizmasını sahiplenerek rahatsız edicitavırlar içine girebildiklerini aktaranasistan hekimler, “Herkes aşağılan-dığımız konusunda hemfikir fakatbaşhekimlik öyle bir korku saldı kiitiraz dilekçesi dahi yazmaya çeki-niyoruz.” yorumunda bulundular.

Sibel Durak

AnkaraHastanesi’ndeasistan istifaları

Bu nöbetitutmuyoruz!Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde dahilibranşlarda çalışan asistan hekimler, kendilerine tebliğedilen acil servis “triaj nöbeti” görevlendirmesikarşısındasessiz kalmakyerinehaklarınıarıyor. Asistanhekimler,Ankara TabipOdası’nındesteğiylekonuyu yargıyataşımayahazırlanıyor.

Hekim Postası

‘‘ Kayıt ve yönlendirmeişlemi hiçbir asistanhekimin uzmanlıkeğitimi içeriğinde yeralmaz.

Etlik İhtisas operasyonunda kimsenin mağdur olmadığısöylenedursun, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinegönderilen asistanlar eğitim alamadıklarından şikayetçi.Kardiyoloji ve Kalp ve Damar Cerrahisi kliniklerindekiasistan hekimlerden biri istifa etti, dördü istifa dilekçesivermeye hazırlanıyor.

asistan hekim

devlet hastanesi

Etlik İhtisas Hastanesi’nin kapa-tılması sürecinde kendilerine mağduredilmeyecekleri ve istedikleri has-tanelerde mesleki pozisyonlarına eş-değer pozisyonlara yerleştirilecekleriyönünde vaatlerde bulunulan hem-şireler, geçici görevle geldikleri has-tanelerde uzun süredir çalıştıklarıve bilgi sahibi oldukları alanlarındışında bölümlerde çalışmak zorundabırakıldı. Sağlık ve Sosyal HizmetEmekçileri Sendikası ve Genel Sağ-lık-İş Sendikası Ankara Temsilciliği,özellikle kendi klinikleriyle gitmeyipde tercih yapan veya kliniğiyle gitmekisteyip gidememiş olan hemşirelerinmağdur olduğunu belirtti. Sendikatemsilcileri, hemşirelerin istemedik-leri hastanelere, adil olmayan birşekilde hizmet puanı ve mesleki ye-terlilik gözetilmeksizin yerleştiril-diklerini öne sürdü.

Tayin çözüm olaraksunuldu

Ankara İl Sağlık Müdürlüğü iseyaşanan karmaşa içerisinde hemşi-relere çözüm olarak tayin isteme yo-lunu gösterdi. Hastanelerini ve ça-lışma koşullarını başka türlü değiş-tirme olanağı bulamayan hemşirelerçareyi tayin dilekçesi vermekte arı-yor. Ancak sayının fazlalığından ötürübir süredir tayin işlemleri de ger-çekleştirilemiyor.

Kardiyoloji hemşiresiürolojide

Numune Hastanesi, Ankara EAHve Dr. Zekai Tahir Burak EAH enfazla sorun yaşanan hastaneler ara-sında yer alıyor. Genel olarak hasta-nelerin tavrı, Etlik İhtisas’tan gelenhemşireleri acil servis, yoğun bakımgibi çalışma koşulları ağır bölümlerdeçalıştırmak yönünde.

Kendilerine, yeni mezun muame-

lesi yapıldığını söyleyen hemşireler,10 sene enfeksiyon hemşireliği yap-mış sertifikalı bir hemşirenin çocukhastalıkları hastanesi yoğun bakı-mında; meslekte 30 yılını doldurmuş,başhemşire yardımcılığı yapmış birhemşirenin acil serviste; risksiz böl-gede çalışması gereken raporlu birhemşirenin nöroloji yoğun bakımünitesinde; kardiyoloji hemşiresininürolojide çalışmak zorunda kaldığınıaktardı. İstifaların başladığına işareteden hemşireler, dertlerini anlatmakistediklerinde ise hastane yöneti-minden ‘yapacaksın’, ‘çalışacaksın’ya da ‘torpilin varsa gidersin’ sözleriniduyduklarını belirtti.

“Mutlu azınlık” çalışmabarışını bozuyor

Sahada çalışması ve aktif nöbettutması gereken, henüz mesleğin ba-şındaki hemşireler arasında ‘mutluazınlık’ olarak işaret edilen bir gru-

bun ise Sağlık Bakanlığı, İl SağlıkMüdürlüğü ve Kamu Hastaneleri Ku-rumu gibi yerlere çekildiği ileri sü-rüldü. İtirazların bu süreçten sonrabaşladığını kaydeden sendika tem-silcileri, “Birkaç yıllık hemşirelerigenel idari hizmetler diyebileceğimiznöbetsiz, risksiz alanlara kaydırı-yorlar. Eğitim, deneyim anlamındadonanımlı yıllarını bu mesleğe vermişinsanlarsa sahada ağır şartlarda ça-lışmaya devam edecek. Bu durumsahada çalışanları derinden etkile-mekte ve çalışma barışını bozarak,mesleki dayanışmayı ortadan kal-dırmaktadır” diye konuştu.

Hemşireler tayin için kuyruğa girdiEtlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin kapatılmasıyla farklı hastanelerde geçicigöreve başlayan hemşireler tayin için Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün kapısını aşındırıyor.Sendikalar bu duruma, hakkaniyet ilkesi gözetilmeksizin yapılan yerleştirmelerin sebepolduğunu söylüyor.

Sibel Durak

Aktif olarak sahadaçalışması gerekenler

Bakanlığa geçti

Bu sefer adil olacak mı?

Sağlık Bakanlığı sınavla eğitim ve araştırma hastanelerine başasistan ataması yapmaya hazırlanıyor. 2010 yılındakiyazılı sınavda yüksek puan alanların sözlüde çok düşük puanlar alarak elendiğini ve yazılıda puanı düşük olan kimiadayların ise sözlü sınavda üstün başarı göstererek başasistan olduğunu hatırlatan hekimler, bu yılki sınav için debenzer kaygılar ifade ediyorlar. 

Eleştirilere konu olan iki yıl öncekiŞef, Şef Yardımcılığı ve BaşasistanlıkSınavında 80 üstü puan alan adaylarsözlüde 60 barajından düşük puanlarverilerek elenirken, yazılı sınavı dü-şük adaylar sözlüde aldıkları yükseknotlar sayesinde başasistan ve şefoldular. Acil Tıp uzmanlık dalındansınava giren ve yazılı sınavda 84puan alan bir aday sözlüde 5 puandakaldı. Aynı uzmanlık dalında yer-leştirmeye hak kazanan adaylarınhiçbiri yazılıda 84 puana yetişemez-ken, yazılı sınav sonuçları 60-70olan adaylar 85-90 arasında değişenyüksek sözlü puanları sayesinde ba-şasistan ve şef kadrolarına atandılar.

Yazılıda düşük alanlarsözlüde açılıyor(!)

Benzer örneklerin yaşandığı çocukcerrahisinde yazılıda 65 puan alanaday 95 sözlü puanıyla başasistanolurken, yazılı sınavı 98 olan aday

55 sözlü puanı nedeniyle başarısızsayıldı.

Çocuk sağlığı ve hastalıkları uz-manlık dalında yazılı puanı 92 olana18.33, 89 olana 50, 86 olana 36 sözlüpuanları verilerek adaylar barajınaltında bırakıldı.

Göğüs cerrahisinde yazılı sınavları80’in üstünde olan adaylar, sözlüsınav barajına takılarak başarısızoldular. 94 alan adaya sözlü de 43,33puan verildi. Aynı branşta yazılıda75 alan aday 90, 68 alan aday 95sözlü puanıyla başasistan oldular.

Göz hastalıklarında da 80’in üs-tünde puan alan adayların çoğusözlü puan barajını aşamadılar. Yazılıpuanlarının 60-70 arasında yoğun-laştığı kardiyolojide yazılıda 80 alanaday 55 sözlü puanıyla başarısız sa-yıldı. Tıbbi patolojide ise 95 yazılıpuanı olan aday 56,67 sözlü puanıylaelendi.

Yazılıdan 84 puan sözlüden 5Sağlık Bakanlığı eğitim

ve araştırma hastaneleribaşasistanlık kadrolarıiçin 2 yıl sonra yenidensınavla atama yapacak.Bakanlık tarafından oluş-turulan bir komisyonundeğerlendireceği başvu-rulardan uygun bulunan-lar, 4 Kasım’da yapılacakolan yazılı mesleki bilimsınavına girmeye hak ka-zanacak. Yazılıda başarılıolanlar adaylar, tarihidaha sonra belirtilecekolan sözlü sınava girecek.Sınav sonucunda toplam14 ilde 789 kadroya ba-şasistan ataması yapıla-cak.

Sağlık Bakanlığı’nınatama yapacağı iller ara-sında yer alan Ankara’da-ki 14 eğitim ve araştırmahastanesi için 226 kadroayrıldı. İstanbul’a ayrılan

kadro sayısı 317, İzmir’eise 77. Geri kalan kadro-lar Adana, Bursa, Trab-zon, Konya, Kayseri, Ela-zığ, Antalya, Diyarbakır,Erzurum, Kocaeli veSamsun’da bulunan has-tanelere dağıtıldı.

İhtiyacın üzerindekadro açıldı

Başasistanlık kadrola-rının kıymetli kadrolarolduğunu söyleyen he-kimler, kimi kliniklerdeikişer üçer açılan kadro-ların bir kısmının ihtiyaçfazlası olduğunu belirti-yor. Çalıştıkları klinik-lerden örnek veren bazıhekimler, “Kliniğimiz altıkişiyle tam kadro çalışı-yor. Boş yer yok. Yeni ge-lenler nerede çalışacak-lar?” diye konuşarak, eği-tim kadrosu adı altındakibu değişikliklerin bir kad-rolaşma yolu olduğu ve

kendilerinin semt polik-liniklerinde çalışmak zo-runda bırakılabilecekleriendişesini aktardılar. Bazıhekimler ise performanspuanlarının azalacağıkaygısını dile getirdiler.  

Daha önceyüksek puanlılarelenmişti

Hekimlerin sınavla il-gili bir başka endişesi deönceki deneyimlerindenkaynaklanıyor. Bir öncekisınava girmiş olan aday-lar, Nisan 2010’daki ya-zılıda yüksek puan alanhekimlerin sözlü sınav-da çok düşük puanlaralarak elendiklerini, ya-zılı sınav puanı düşükolan kimi adayların isesözlü sınavda “üstün ba-şarı” göstererek başasis-tan olduğunu hatırlatıyorve adil bir sınav istedik-lerini söylüyor.

Hekim Postası

Eğitim ve araştırma

hastaneleri için

başasistanlık sınavı

yaklaşıyor

!

Sağlık politikalarındaki yan-lışlıklar nedeniyle hekimlerinçalışma biçimleri hastanedenhastaneye değişiklik gösteriyor.Aynı ildeki farklı ilçe hastaneleriarasında bile yönetimin tavrınabağlı olarak büyük farklılıklarvar. Aynı branşta çalışan uzmanhekimlerden kimisi icap yüküaltında ezilirken, kimisi acilnöbeti tutmaya zorunlu bıra-kılıyor. 

Her türlü nöbetitutuyorlar

Yaşanan karmaşanın kendi-sini gösterdiği ilçelerden Bey-pazarı Devlet Hastanesi’ndekardiyoloji, üroloji, dermatoloji,fizik tedavi, radyoloji klinikle-rinde tek hekim çalışıyor. Gün-düz poliklinikte 80-100 hastabakan, ameliyata giren hekimlergeceleri branş nöbeti, acil nö-beti, şef nöbeti ve icap nöbetiadı altında nöbet tutmaya de-vam ediyor.

Cihazlar atıl kalıyor

İlçe hastanelerine alınan to-mografi cihazı gibi pahalı ci-hazlar da kendilerini kullanacakhekim bekliyor. Pek çok ilçehastanesinde tek radyolog bu-lunuyor. 3153 sayılı Yasa veyasaya bağlı Tüzüğün 22. mad-desine göre, radyoloji çalışan-larının çalışma süresinden fazlaçalıştırılması veya bu süreninnöbet yoluyla arttırılması hu-kuka aykırılık taşıdığından, rad-yoloğun hastanede bulunmadığısürelerde gelen hastalar sevkedilerek çözüm üretiliyor. Budurum özellikle acil hastalarımağdur ettiği kadar, cihazlarında atıl kalmasına neden oluyor.

Uzmanlar acilnöbetinde

Kimi ilçe devlet hastanele-rinde ise pratisyen hekim ol-madığı için acil nöbetlerini uz-manlar tutuyor. Kendi branşlarıdışında gelen hastalar konu-sunda çaresiz kalabilen uzman-lar, özellikle bebek hasta gel-diğinde büyük sıkıntı yaşadık-larını kaydediyorlar. Hekimler,acil nöbetinin sıkıntıları üzerine

bir de icap nöbeti yüküyle ezil-memek için mümkün olduğun-ca birbirlerine destek olarakhizmet üretmeye, çok gerek-medikçe birbirlerini evden ça-ğırmamaya da gayret ediyorlar.Yine de icap nöbetleri hekimi7 gün 24 saat ilçede bulunmakzorunda bırakıyor. Dinlenmeolanağı bulamayan, kendilerineve ailelerine vakit ayıramayanhekimlerin huzuru kalmamışdurumda.

güncelİlçe hastanelerindekinöbetler yıldırıyor

Kişiden kişiye değişenuygulamaların enbelirgin örnekleriatama ve kuralardaortaya çıkabiliyor.Sağlık durumu kurasıiçin açılanNallıhan’daki kadroyaeş durumu kurasıylaatandığını söyleyen veyaşadıkları karşısındaşaşkınlığınıgizlemeyen hekim,“Eş durumu tayiniyle170 km uzağa atananbenden başka kimsevar mıdırbilmiyorum” diyekonuştu. Sağlık durumukurasına katılanhekimin eş durumukurası için açılanSincan’a, kendisininseNallıhan’a atandığınıaktaran hekim, “Davaaçmaya kalksamsonuçlanıncaya kadarmecburi hizmetimbitmiş olacak. Banayapılan haksızlık.Herkes haberdarolsun ki başkalarıaynı problemleriyaşamasın. Bir benbiliyorum neyaşadığımı.” diyeyaşadıklarını paylaştı.

170 km’ye eşdurumukurası

Sağlık politikaları, hekimlerin kaderini hastaneyönetiminin tavrına bağlıyor. Nöbet meselesindekendini açıkça gösteren durum sonucu, tekhekimler Ankara’nın kimi ilçelerinde icap nöbetiyükü altında ezilirken, kimi ilçelerde de durum acilnöbetleriyle idare edilmeye çalışılıyor.

Diğer ünitelerin ardındandiyaliz ünitesinin de ÖzelUlus’a nakliyle birlikte Etlikİhtisas Eğitim ve AraştırmaHastanesi’nde yolun sonunagelindi. Ancak Özel UlusHastanesi’nin ne zaman hiz-mete başlayacağı konusundahala kesin bir tarih yok. Ta-şınmanın başladığı temmuzayından bu tarafa açılış içinçeşitli tarihler verilmiş olsada, İl Sağlık Müdürlüğü ilemülk sahipleri arasındakiuzlaşmazlık ve hastanedesüren tadilat gibi nedenlerleaçılış bir türlü gerçekleşti-rilemedi. Son olarak, Etlikİhtisas’ın bağlandığı DışkapıYıldırım Beyazıt Eğitim veAraştırma Hastanesi Başhe-kimliği tarafından yapılanaçıklamada tadilatın devamettiği ve hizmete başlamakonusunda kesin bir tarihverilemeyeceği bildirildi.

Boş hastanede birdiyaliz ünitesi

Taşınma süreci boyuncaEtlik İhtisas Hastanesi’nde

hizmet vermeyi sürdürendiyaliz ünitesi ise eylül ayı-nın ikinci haftasında ÖzelUlus Hastanesi’ndeki yeniyerine taşındı. Denetimleritamamlanıp ruhsatı alınanünitede görev yapan hekim-ler bundan böyle çalışma-larını burada sürdürecek.Özel Ulus Hastanesi’nin po-liklinik, acil servis ve yoğunbakım ünitelerinin halenfaaliyete geçmemesi nede-niyle acil durumlarda diyalizhastalarına müdahaleninDışkapı Yıldırım Beyazıt Eği-tim ve Araştırma Hastane-si’nde yapılması planlanıyor.Hekimler yeni diyaliz üni-tesinin fiziki şartlarının iseeskisini aratmadığını ifadeediyorlar.

Plansızlık yüzündenhastalar mağduroldu

Etlik İhtisas’ın kapatıla-cağı aylar öncesinden belliolduğu halde, bu hastanenintıbbi donanımının ve per-sonelinin nerede istihdamedileceğinin bir türlü belir-lenememesi ve ardından bu-

lunan Özel Ulus Hastanesidaha hizmete hazır hale ge-tirilmeden Etlik İhtisas’ınapar topar boşaltılmasıyla,kamu sağlık hizmeti sunu-munda ciddi bir eksiklikmeydana gelmişti. Hastalaryıllardır hizmet aldıklarıhastanelerinin kapatılma-sıyla ortada kalmışlar; ATObu durumu basın açıklama-sıyla kamuoyuyla paylaş-mıştı.

Ya çok erken, ya çokgeç

Hekim Postası’nın görüş-lerine başvurduğu semt sa-kinleri, “Madem yenisi hazırdeğil, bizim hastanemizi ne-den kapattınız? Acelenizneydi?” diye soruyorlar. Bazıvatandaşlar ise, “Kampüsprojesinden yetkililerin ha-beri yok muydu ki taşınıla-cak yeni yerin hazırlanmasıbu kadar gecikti?” sorusunuyöneltiyorlar. Bilindiği gibi,Etlik İhtisas’ın yıkılması vehastanenin bulunduğu araziüzerine sağlık kampüsü ya-pılması projesinin yürütmesiTTB’nin başvurusu üzerinedurdurulmuştu.

Özel Ulus’unaçılış tarihihala belli değilİl Sağlık Müdürlüğü ile mülk sahipleri arasındaki uzlaşmazlık vehastanede süren tadilat gibi nedenlerle açılış bir türlügerçekleştirilemedi. Boşaltılan Etlik İhtisas ise kampus ihalesidavasının sonucunu bekliyor.

Hekim Postası

Bursa 2. İdare Mahkemesi, Bursa TabipOdası tarafından açılan davada, Yıldırımilçesi Samanlı mahallesinde kamu-özelortaklığı yöntemiyle yapılacak sağlık kam-püsünün yer seçimin belirleyen imar pla-nını iptal etti.

Bursa 2. İdare Mahkemesi daha önce,Bursa Tabip Odası tarafından "entegresağlık kampüsü çalışmalarında meslekkuruluşlarının, üniversitelerin görüşlerininalınmadığı, yer seçiminin hatalı olduğu,tarım alanlarının korunmadığı gerekçe-leriyle iptal edilmesi" talebiyle açılan,Bursa Ziraat Mühendisleri Odası'nın damüdahil olduğu davada, Bursa Büyük-

şehir Belediye Meclisi'nin yer seçiminibelirleyen kararının yürütmesini durdur-muştu. Mahkeme şimdi de yer seçimineilişkin imar planını tümüyle iptal etti.

Hem bataklık hem SİT alanıÖte yandan, Kayseri de yapılacak sağlık

kampüsü inşaatının yer seçiminin de uy-gun olmadığı ortaya çıktı. Daha öncezemin suyu probleminin yaşandığı inşaatalanının, birinci derece arkeolojik SİTalanı içinde yer aldığı ve inşaat bir kezdaha durdurulduğu bildirildi.

(Kaynak:Tıp Dünyası )

Bursa’da sağlık kampüsünün yerseçimini belirleyen imar planına iptal

Hekim Postası

tıp fakültesi

TTB, TÖK ve ATO temsilcilerininyanı sıra öğrenciler, hekimler, öğretimüyeleri ve tutuklu öğrenci yakınlarınınkatıldıkları açıklama Hacettepe Üni-versitesi Tıp Fakültesi önünde yapıldı.TÖK adına Özge Aydın’ın okuduğu ba-sın açıklamasında, 90 gün önce finaldönemine girilirken tutuklanarak mağ-dur edilen 13 öğrencinin, yeni eği-tim-öğretim yılına girilirken henüziddianamelerinin dahi hazırlanmadı-ğını belirtilerek, öğrencilerin mağdu-riyetlerinin katlandığına işaret edildi.

Sözleri, yüzleri, adresleriaçık! Niye tutuklular?

Aydın yaptığı açıklamada, tutukluöğrencilerin gün boyu ne yaptıklarıve hangi saatlerde okulda, amfide,kütüphanede oldukları bilinen arka-daşlarının yaşadıkları adreslerin, ka-tıldıkları eylemlerin belli olmasınarağmen tutuklu yargılanarak eğitimhaklarının engellendiğine dikkat çekti.

Konuşması sık sık “Eğitim haktır, en-gellenemez” sloganlarıyla bölünengenç hekim adayı, “Yer aldıkları yasalmitinglerde sözleri ve yüzleri açıkolan bu arkadaşlar nasıl bir tehlikeoluşturuyor ki, süresi belirsiz bir tu-tukluluğa mahkum ediliyor?” sorusunuyöneltti. Köylüsünden işçisine, öğret-meninden velisine itirazını dile getiren,dayatılan kalıplarda yaşamayı kabuletmeyen herkesin terörist ilan edildi-ğine de vurgu yapan Aydın, öğrenci-lerin de parasız eğitim, gerçek birüniversite istedikleri için parmaklıklarardında olduklarını söyledi.

ATO’dan imza kampanyası:Bırakın Okusunlar!

Basın açıklamasına katılan AnkaraTabip Odası Başkanı Dr. Özden Şenerise yaptığı konuşmada, daha dün ar-kadaşları ile kütüphanede oturan öğ-rencilerin bugün tutuklu yargılandık-larını belirterek, yeni eğitim-öğretimyılında öğrencilerin öğretmenleriyle,okullarıyla buluşmalarının sağlanma-sını istedi. Şener ayrıca Ankara Tabip

Odası olarak “Bırakın okusunlar” çağ-rısıyla bir imza kampanyası başlat-tıklarını ve herkesten destek bekle-diklerini dile getirdi. 

Basın açıklamasının ardından sözalan SES Genel Başkanı Dr. Çetin Er-dolu da, “Sağlık hakkı mücadelemizdenkorkuyorlar. Bizden korkuyorlar. Bizleriyıldıramayacaklarının farkındalar. Yıl-

mayacağız, öğrencilerimizin tutuklulukhali sona erene kadar açıklamalar sü-recek” diye konuştu. Erdolu, sağlıkhakkı mücadelesini eğitim hakkı mü-cadelesi ile birleştirerek, daha da yük-selteceklerini söyledi. 

Açıklamaların ardından, üzerilerindecezaevindeki 13 öğrencinin adlarınınyazılı olduğu balonlar uçuruldu.

Öğrencilerin yeri cezaevi değilüniversiteleri TTB Tıp Öğrencileri Kolu (TÖK), ATO ve SES temsilcilerinin de katılımıyla 07 Eylül 2012 tarihinde gerçekleştirdiği basınaçıklaması ile 90 gündür tutuklu olan sınıf arkadaşlarının serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Hekim Postası

İntörn hekimlere maaş bağlanma-sını sağlayan yasanın yabancı uyrukluöğrencileri uygulama dışında bırak-ması öğrenciler arasında ayrım yara-tıyor. Tıp eğitimi alan yabancı uyrukluöğrenciler, “aramızda maaş ayrımıyapmaları ‘eğitim almak için burada-yız, bu zor şartlarda çalışmak zorundadeğiliz’ dememize sebep olur” diyekonuşuyorlar. Esas meselenin paraolmadığını dile getiren öğrenciler, “Biz-ler de hekimiz, aynı işi yapıp aynıhastaya hizmet veriyoruz. Biz kendi-mizi Türkiye’de yabancı gibi hisset-miyoruz ama yasalar ve sağlık sistemiböyle hissetmemize neden oluyor. ”diyorlar. Hacettepe Üniversitesi’ndegeçen yıl başlayan uygulamayla ya-bancı uyruklu asistanlara maaş ve-rildiğini hatırlatan öğrenciler, üniver-site yönetiminin benzer şekilde intörnhekimler için de bir şeyler yapmayaçalıştığını ama yasadaki ‘TC uyruklu’ifadesinin engel olduğunu belirtiyorlar.

İthal hekim aramasınlarbizim şartlarımızıdüzeltsinler

Türkiye’de hekimlerin çalışma ko-şullarına karşın aldıkları ücretin çokdüşük olduğunu belirten öğrenciler,“Yasaların yol açtığı ayrımcılık nede-niyle hiçbir yabancı uyruklu hekimburada kalmak istemez. Üç bin yabancıuyruklu asistan var, bunların 100 ta-nesi kalsa büyük başarıdır.” diye ko-nuşuyorlar.

İthal hekim yasası olarak da bilinenyasayı hayretle karşıladıklarını söy-leyen öğrenciler, “Türkçeyi akıcı birşekilde kullanan, bu ülkeyi ve kültü-rünü tanıyan bizlerin şartlarını dü-zeltip burada tutmak varken, kalkıpithal hekim arayışına giriyorlar. Bu

şartlarda ancak, kendi ülkelerinde işbulamamış veya çok düşük sosyo-ekonomik düzeydeki ülkelerden he-kimler gelip de Türkiye’de çalışır” yo-rumunu yapıyorlar.

Harçların faturası yabancıuyruklulara kesildi

Öğrenci harçlarının kaldırılmasın-dan sonra yabancı uyruklu öğrencilerinharçlarının 6 bin TL’ye çıktığını anla-tan öğrenciler, “Türklerden almadıklarıharçları bizden çıkarmaya çalışıyorlar”diyorlar. Tüm öğrenciler için geçerlibir sorun olan barınma ihtiyacı, ya-bancı uyruklu öğrencilerin de en büyüksorunlarından. Yurt bulamadıklarıiçin ev tutmak zorunda kalan bir öğ-rencinin yıllık gideri asgari 10 bin

dolar civarında.

Daha iyi koşullardaçalışıyorlar

Azerbaycan, Filistin, Suriye ve Tan-zanya tıp eğitimi için öğrenci gönderenülkelerden bazıları. Yabancı uyrukluöğrencilerin Türkiye’yi seçme neden-leri arasında eğitim kalitesi, Avrupa’yagöre masrafların daha az olması, kül-türel yakınlık ve ortak din yer alıyor.Türkiye’dekinin aksine Azerbaycan’daTürk hekimlere büyük bir saygı vesevgi var. Hastalar, Türk hekimleremuayene olmak için kapılarında kuy-ruk oluşturuyor. Türkiye’de tıp eğitimialan Azeri öğrenciler de çalışma ha-yatına oldukça iyi koşullarda başlı-yorlar. Öğrenciler asistanlık süresi da-hil 10 yılı bulan maddi, manevi sı-kıntılara, sırf gelecek günleri düşü-nerek katlandıklarını belirtiyorlar.Benzer şekilde Afrika ülkelerinden ge-lenler de eğitimlerini tamamladıktansonra ülkelerinde bakanlık düzeyindemertebelere ulaşabiliyorlar.

Sibel Durak

Yabancı uyruklu intörnün hakkı yok

Türkiye’de tıp eğitimi alan yabancı uyruklu öğrenciler yasaların yol açtığı ayrımcılık nedeniyle mağdur ediliyorlar.İntörn hekimler yasada yer alan ‘TC uyruklu’ ifadesi nedeniyle maaş hakkından yararlanamıyor.

‘ “Biz kendimizi Türkiye’de yabancı gibi hissetmiyoruzama yasalar ve sağlık sistemi böyle hissetmemizeneden oluyor”

sağlık politikaları

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Rektörlüğüve Tıp Fakültesi Dekanlığı sağlık hiz-meti sunumunda yeni bir modeli ha-yata geçirmeye hazırlanıyor. UÜ TıpFakültesi Hastanesi’nde “Yalın Dü-şüncenin Sağlık Hizmetlerinde Uygu-lanması” ismiyle başlatılan proje, Ja-ponya’daki Toyota motor fabrikala-rında uygulanmış ve “Toyotizm” olarakda bilinen yalın üretim modeline da-yanıyor. Yalın üretimin sağlık alanınaaktarılmasıyla biçimlenen yalın sağlıkhizmeti sunumu modelinden hem üni-versite yönetimi hem de yalın üretimteorisyenleri oldukça umutlu.

Çoğu azla yapmak hedefleniyorYalın üretim sistemi, Türkiye’de

bilimsel kriterler çerçevesinde ilk kezbir kamu kurumunda uygulanacak.Yalın üretim sistemiyle, iş sürecindekizaman ve enerji “israfının” en aza çe-kilmesi ve iş akışının hızlandırılmasıhedefleniyor. Yani sağlık hizmetinintüm kalemlerinde döngü ve işlem hı-zının arttırılması ile işe harcanan ma-liyetin azaltılması isteniyor. Sistem,fabrikalarda veya hizmet sektörü tipiüretim mekânlarında uzunca bir za-mandır uygulanan kalite çemberi veTaylorist üretimden farklı olarak, işsüreci ile çalışanlar arasındaki ilişkiyiyeniden tesis etmeyi amaçlıyor. Bunagöre, çalışanın iş süreci üzerinde dahaetkin kılınması, yani iş tanımı dâhi-lindeki işi yapması, sonucunu kontroletmesi, varsa iş sürecinde yaşananaksaklıkları gerekli mercilere iletmesiplanlanıyor. Bu şekilde bir oto-dene-timle, üretim mekânları ekstra denetimve istihdam yükünden kurtarılmış sa-yılıyor.

Yalın üretim teorisyenleri sağlıkhizmeti sunumunda öngörülen bu mo-delin hasta yararına sonuçlar doğu-racağına da inanıyor: Hızlı bir iş akışıile işi yapan ve denetleyen işgücüprofilinin, tedavi süreçlerini hızlan-dırıp hasta memnuniyetini artırmasıöngörülüyor. Aynı zamanda atıl kap-asite olarak tanımlanan israf kalem-lerinin en aza indirilmesi, kurum içifinansal rasyonaliteyi kademeli sağ-layacak ve iş sürecinin efektif örgüt-lenmesine yol açacak. Uluslararasımakale ve raporlar incelendiğinde,hastanelerde uygulamaya konan yalınsağlık hizmeti sunumunun mali tab-lolarda iyileşmeler sağladığı ancakişin örgütleniş süreciyle ilgili ciddieleştirilerden kaçamadığı görülüyor.

Hekim Postası olarak, Türkiye’dehenüz deneme aşamasında olan yalınsağlık hizmeti hakkında projenin yü-rütücüleri, meslek odası yöneticilerive akademisyenlerden konuyla ilgiligörüşlerini aldık.

Kansu Yıldırım Uludağ ÜniversitesiRektör Danışmanı Prof.Dr. M. Ayberk Kurt:

T ü r k i y e ’ d eüniversite has-taneleri hem fi-nansman hem deçalışan memnu-niyeti açısındançeşitli sıkıntılariçeris indedir.Aynı durum Ulu-dağ ÜniversitesiTıp Fakültesi’nde de yaşanmak-tadır. Biz de üniversite olarakbu sorunları çözmek amacıylabilimsel kriterlere sahip projelergeliştirmeye koyulduk ve “YalınDüşüncenin Sağlık HizmetlerindeUygulanması” isimli bir projegeliştirdik. Projenin amacı, ku-rumsal düzeydeki israfları kali-teden ödün vermeksizin ortadankaldırmak. Yani israftan kastet-tiğimiz finansal boyutta yaşanansıkıntıları büyük ölçüde azaltmakve bundan da önemlisi sağlıkhizmeti sunumunda zamanı titizkullanmak. İki noktayı birleşti-rebilirsek, iş yükü ve işgücü da-ğılımı arasındaki ilişkiyi de doğrudüzenleyebileceğiz.

Yalın sağlık hizmeti üretimiile insana saygıyı hedefliyoruz;sağlık hizmeti sunumunu çalışanve hasta odaklı olarak düşünü-yoruz. Ne hasta aldığı hizmettenmemnuniyetsiz, ne de sağlık per-soneli işini yaparken mutsuz ol-sun diye bir hedefimiz var. Bu-nun için alttan işleyecek katı-lımcı bir modeli özendirmeyeçalışacağız. Herkes işin düzen-lenişinde söz sahibi olabilecek,memnun kalmadığı noktalarısöyleyebilecek.

Projemizi tanıtırken kullan-dığımız “çoğu azla yapmak” cüm-lesi kesinlikle tek bir personelinbile işine son verilmesi anlamınagelmiyor. Zamanın gereksiz iş-lerle boşa geçirilmesini engelle-mek anlamına geliyor. Efektifdüzenlenen iş sürecinde atıl du-rumdaki personelin iş yükü tek-rar organize edilecek. Onlarında söz sahibi olmasıyla çalışmaistekleri artacak ve bu da verimiarttıracak. Bu durum dolaylıolarak hastalara yansıyacak. An-cak projenin başarılı olması içinyasal düzenlemelerin bize ne ka-dar imkân tanıyacağı önemli vemaddi açıdan olanaklarımız nekadarına yeter bunu zaman için-de göreceğiz.

Bursa Tabip OdasıBaşkanı Prof. Dr.Kayıhan Pala:

Türki-ye’de bu-gün sağlıkhizmetle-rinde ya-şanan te-mel sorunyapısaldır;S a ğ l ı k t aDönüşüm Programı adıylauygulamaya konan neoli-beral sağlık reformu ileilgilidir. Yalın, sağlık hiz-metlerindeki herhangi birbüyük sorunu düzeltmek-le ilgilenmez; hergün has-tanelerin boğuşmak zo-runda kaldığı yüzlerce yada binlerce küçük sorunuçözmekle ilgilenir. Bu ne-denle ülkemizdeki bek-lentileri karşılama düze-yinin düşük olacağını dü-şünüyorum.

Yalın sağlık hizmetindegeçen “çoğu azla yapmak”kavramı ile kapitalist üre-tim anlayışı içerisinde, ve-rimlilik artışı ve maliyettasarrufunun toplu iştençıkarma ya da personelsayısını düşürme dışındabaşka yöntemlerle de sağ-lanabileceği iddia ediliyor.Bu iddianın geçerliliğiniise uygulamada görmekgerekiyor.

Uludağ Üniversitesi TıpFakültesi’nde projenin ba-şarılı olması durumundaözellikle hekimleri nasılsonuçların beklediğinişimdiden kestirmek çokzor; çünkü hekimleri bek-leyen sürecin temel be-lirleyicisi yerel uygulama-lar değil, ülkemizde yü-rürlüğe konan sağlık po-litikalarıdır.

Yalın Enstitü Derneği BaşkanıYalçın İpbüken:

Yalın Enstitü, 18 ülkedefaaliyette olan bir kurum.Anglo-sakson ülkelerde yalınüretim sürecinin uygulan-ması konusunda ciddi ça-lışmalar yürütmekte. Yalınsağlık hizmeti ise konusundaAvustralya, Kanada, Yeni Ze-landa, Almanya, İtalya ve

özellikle Amerika’daki çeşitli hastanelerdeprojeler hayata geçirilmiştir. Sağlık alanındaen fazla gelişme ise Amerika’nın saygınhastanelerinde gözlenmiştir. Yalın üretimlesağlık hizmeti sunumunda, insan kaynak-larının etkin ve efektif kullanımı ile kalitelisunumu ön plandadır. İş sürecinde sıfırhata sağlanarak kaynakların israf edilme-sinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır.

Yalın üretim sistemi sadece iş organi-zasyonu değildir. Sağlık hizmetinin sunul-duğu hastane gibi mekânların inşaatı dayalın üretim sistemine göre gerçekleştiril-mektedir. Araştırmalar göstermiştir ki,hasta akış süreci olarak tabir ettiğimiz sis-temde müşterinin/hastanın daha az hareketetmesi, hizmetin kendisine getirilmesi, hiz-met odaklı olunması yalın üretimle müm-kün olmaktadır. Burada zaman ve enerjianlamında ciddi bir kazanımdan söz ede-biliriz. Örneğin herhangi bir testin sonucunualmak için o anda hastayla ilgilenen birdoktor veya hemşire değil, o sonucu getir-mekle görevli bir sağlık elemanı sayesindehastaya ayrılan süre artacaktır.

“Çoğu azla yapmak” hedefi kesinlikleçalışanların sayısında bir azalma anlamınagelmemektedir. Tam tersine her çalışanıntanımlanmış iş süreci içinde kendi işineodaklanarak, hem yaptıkları işten keyifalması, hem de güven içinde çalışması,böylelikle işin öznesi olan hastaya dahafazla ilgi gösterebilmeleri sağlanacaktır.Her çalışan kendi asli görevlerinden so-rumlu olacaktır. Örneğin Amerika’nın say-gın hastanelerinden Virginia Mason MedicalCenter mali açıdan ciddi bir borç yükü al-tındayken, Bu model sayesinde borç yükünübüyük oranda azaltmış ve kendi kendineyeten bir konuma kavuşmuş diyebiliriz.

Yalın Sağlık Hizmeti: Dert mi? Çare mi?

çalışan güvenliği

Samsun’da Kırım Kongo KanamalıAteşi hastasına kullanılan iğnenineline batmasının ardından hastalığayakalanan 25 yaşındaki doktor, tedavialtına alındığı hastanede verdiği ya-şam mücadelesini kaybetti. Dr. Bilgiçiçin görev yaptığı hastanede törendüzenlendi. Törenin ardından Ço-rum’un Osmancık ilçesine bağlı Ye-niköy’e götürülen Dr. Bilgiç’in cena-zesine ailesi, mesai arkadaşları vehemşerilerinin yanı sıra TTB İkinciBaşkanı Prof. Dr. Gülriz Erişgen veTTB Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhanda katıldı.

2006’dan bu yana 5sağlıkçı KKKA’dan hayatınıkaybetti

Dr. Mustafa Bilgiç’in yaşamını yi-tirmesinin ardından sağlıkçılardanarka arkaya konuyla ilgili tepkilergeldi. Türk Sağlık-Sen Genel BaşkanıÖnder Kahveci yaptığı bir açıkla-mayla, 2006 yılından beri 5 sağlıkçalışanının hastalardan bulaşanKKKA nedeniyle hayatını kaybettiğinedikkat çekerken, Türk Tabipleri Birliğive Ankara Tabip Odası tarafındanda, sağlık kurumlarındaki olumsuz

çalışma koşullarının mesleki riskleriartırmasıyla ilgili olarak bir basıntoplantısı düzenlendi. TTB’de 23 Ey-lül 2012 günü gerçekleştirilen basıntoplantısına TTB İkinci Başkanı Dr.Gülriz Ersöz, TTB Genel SekreteriDr. Bayazıt İlhan, TTB Sağlık Çalı-şanlarının Sağlığı (SÇS) Çalışma Gru-bu Üyesi Dr. Özlem Azap ve AnkaraTabip Odası Başkanı Dr. Özden Şenerkatıldı.

Dikkatsizlik değil çalışmakoşulları öldürüyor

Dr. Bilgiç’in, kendi hatası veyadikkatsizliğinin değil zorlu çalışmakoşulları ve uygun olmayan çalışmaortamının kurbanı olduğu vurgulananbasın toplantısında, asistan hekim-lerin uykusuz ve yorgun çalışma sü-relerine ve acil servislerin içindençıkılamaz hale gelen koşullarına dik-kat çekildi. Bu şekilde çalışmak zo-runda kalan bir hekimin yaptığı ha-talardan kendisinin sorumlu oldu-ğunun söylenemeyeceği vurgulananaçıklamada, daha önce de AnkaraNumune Hastanesi’nde görevi ba-şında bu hastalığa yakalanarak ölüm-den dönen bir hekim için açılan taz-minat davasında Sağlık Bakanlığı’nınverdiği savunmada olayı “hekimindikkatsizliği” ile açıklamaya çalıştığıhatırlatıldı. Sözü edilen dava hekim

adına ATO hukukçuları tara-fından yürütülmüş ve idarekusurlu bulunarak tazminatödemeye mahkum edilmişti.

Konuyla ilgili TTBraporu var

Bundan üç yıl önce de yineSamsun Tıp Fakültesi Hasta-

nesi’nin acil servisinde çalışan hem-şire Kübra Yazım’ın KKKA’lı bir has-tanın kanlı iğnesinin eline batmasısonucunda hastalanarak hayatınıkaybettiği belirtilen basın açıklama-sında, sağlık çalışanlarının meslekselbulaşıcı hastalıklarla karşılaşmalarınıen aza indirebilmek ve hastalanma-larını engellemek için yapılan bilimselçalışmalar olduğu vurgulandı. KKKAile temas eden sağlık çalışanlarınınnasıl korunması, nasıl takip ve tedaviedilmesi gerektiğine ilişkin TTB’nin2010 yılında konunun uzmanlarıylahazırladığı raporu örnek gösterilerek“Çalışma koşullarının düzeltilmesiiçin daha kaç sağlıkçının canınınyanması veya ölmesi gerekecektir?”diye soruldu.

Bakanlık yayınladığıgenelgeleri takip etmeli

Basın açıklamasının ardından ko-nuşan Ankara Tabip Odası BaşkanıDr. Özden Şener, Sağlık Bakanlığı’nın14 Mayıs’ta yayınladığı Sağlık Çalı-şanlarının Güvenliği Genelgesinderisk gruplarının enfeksiyondan ko-runmasının emredildiğini ancak buçalışmaların işaretlerini halen hiçbirhastanede göremediklerinisöyledi.  Asistan hekimlerin nöbetertesi poliklinik ve ameliyathanelerdegöreve devam ettirildikleri ancaktüm koşullara rağmen hata yapma-malarının beklendiği eleştirisindebulunan ATO Başkanı, bakanlığıngenelgesine rağmen özellikle yaz ay-larında eğitim araştırma hastanele-rinde asistanlara gün aşırı nöbet tut-turulduğunu dile getirdi.

TTB’de 23 Eylül 2012günü gerçekleştirilenbasın toplantısınaTTB İkinci BaşkanıDr. Gülriz Ersöz, TTBGenel Sekreteri Dr.Bayazıt İlhan, TTBSağlık ÇalışanlarınınSağlığı (SÇS) ÇalışmaGrubu Üyesi Dr.Özlem Azap veAnkara Tabip OdasıBaşkanı Dr. ÖzdenŞener katıldı.

KKKA hastasına müdahale ederken kullandığı iğne eline batan Ondokuz MayısÜniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Asistanı Dr. Mustafa Bilgiç, 22 Eylül günü hayatınıkaybetti.  TTB ve ATO’nun yaptığı basın açıklamasıyla, Dr. Bilgiç’in dikkatsizlik değilzorlu çalışma koşulları ve uygun olmayan çalışma ortamının kurbanı olduğuvurgulandı.

Hekim Postası

Kaza deyipkurtulamazsınız

Samsun’da Kırım KongoKanamalı Ateşi hastasınakullanılan iğnenin elinebatmasının ardındanhastalığa yakalanan 25yaşındaki doktor, tedavialtına alındığı hastanedeverdiği yaşammücadelesini kaybetti. Türk Tabipleri Birliği veAnkara Tabip Odasıtarafından düzenlenenbasın toplantısında Dr.Bilgiç’in, kendi hatasıveya dikkatsizliğinin değilzorlu çalışma koşulları veuygun olmayan çalışmaortamının kurbanı olduğuvurgulanan basıntoplantısında, asistanhekimlerin uykusuz veyorgun çalışma sürelerineve acil servislerin içindençıkılamaz hale gelenkoşullarına dikkatçekildi.

Ankara ÜniversitesiİletişimFakültesiProf. Dr.GamzeYücesanÖzdemir:

Toplam kaliteyönetimi icraatlarıile iki yeni kavramatanıklık ettik: yalın üretim ve yalınyönetim. 1990’larda Türkiye KaliteDerneği kuruldu ve kamuda eğitimve sağlık alanı dahil olmak üzerepek çok sektörde kalite yönetiminiuygulamaya geçirdiler. Bu dönemdekamu kurumlarına ISO 9000 bel-geleri verilmesi tesadüf değildi.Şimdi gördüğümüz yalın üretimlesağlık hizmetinin sunumu ise sa-dece yönetim düzeyinde emir-ko-muta zincirini değiştirmekle kal-mıyor, işin örgütlenişini hatta işinmekânını da değiştiriyor.

Taylorizmde insan bir makineparçası gibiydi, yalın yönetimdeyseinsan odaklı olunduğu iddia edili-yor. Kendi tabirleriyle söylersekTaylorizmi “başaşağı ettikleri” id-diasını taşıyorlar. Peki bu durumne derece doğru? Yalın üretimde,çalışanın tüm emek türlerinden(kafa ve kol emeği) yararlanmaköne çıkıyor. Normal bir hizmetüretim sürecinde girdiler, bunlarınişlenmesi için gerekli bir süreç veçıktılar vardır. Üretim sürecininher anında işgücü veya makinestokları bulunur ve bir eksiklikveya sorun durumunda, bekletilenstoklar devreye sokulur. Yalın üre-tim ise stokları ortadan kaldırılıyorve en az kapasite ile en çok işi çı-karılmaya odaklanıyor. Bu sayedesistemde yer alan denetim ve kont-rol “bariyerleri” kaldırılarak iş akışıhızlandırılıyor.

Yalın üretim süreci şematik ola-rak “itici” değil, “çekici”dir. Yanimüşteri memnuniyetine göre çalışırve iş süreci buna göre örgütlenir.Sağlık gibi özel bir hizmetin su-numu söz konusu olduğunda şöyledüşünebiliriz: Sıfır stok ve sıfırhata ile en çok hizmetin üretilmesi.Başta kulağa hoş geliyor ancak de-netim ve kontrol mekanizmalarınıhâlihazırda çalışan personelin üze-rine yıkarsanız illa ki iş sürecindeaksaklıklar yaşanır. Çünkü çalışmasaati, çalışanın bedensel kapasitesi,fiziksel mekân ve stoklara göreyapılabilecek iş bellidir. Yalın üre-timde şöyle bir söz vardır, “1 da-kikanın 60 saniyesi kadar üretim”,sanırım bu söz yeterince açıktır.

Ayrıca, yalın üretimde atıl kap-asiteyi işlemek yerine atıl kapasi-teden kurtulmak ön plandadır.Çünkü iş akışını yavaşlatan ne ka-dar “bariyer” varsa -buna işgücüde dahil- bunlar israf kategorisindedeğerlendirilir.

Ankara Devlet Tiyatrosu 27 değişik oyunla 2Ekim’de sanatseverlerle buluşuyor. Yedi yenioyunun prömiyer yapacağı Ankara DevletTiyatrosu’nda sahnelenecek oyunlar şöyle:

Büyük Tiyatro:Orhan Asena’nın yazdığı, Serhat Nalbantoğlu’nun yönetmenliğini

yaptığı 12 Ekim’de prömiyer yapacak olan “Hürrem Sultan” 14,16, 19, 21, 26 ve 28 Ekim tarihlerinde izlenebilecek.

Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi:İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı “Sidikli Kasabası Müzikali”

2-7 Ekim , “Bir Delinin Hatıra Defteri” ise 9-13 Ekim tarihleriarasında temsil edilecek. Kenan Işık’ın yazıp yönettiği Devlet Ti-yatroları’nda ilk kez sahnelenecek olan “Aşk Hastası” 16 EkimSalı günü prömiyer yapacak. Oyun 17-31 Ekim tarihleri arasındasahnelenecek

Şinasi Sahnesi:İstanbul Devlet Tiyatrosu

yapımlarından “Aşkın Sıradan-lığı” 2-7 Ekim “Profesyonel”ise 9-14 Ekim tarihleri arasındaizlenebilecek. Trabzon DevletTiyatrosu yapımı “Ben Feuer-bach” 16-21 Ekim, “Tek KişilikŞehir ” ise, 23-27 Ekim tarihleriarasında seyirciyle buluşacak.

Küçük Tiyatro:“Soğuk Bir Berlin Gecesi”2-7 Ekim tarihleri arasında sahnele-

necek. İzmir Devlet Tiyatrosu yapımı oyunlar “Nora (Bir BebekEvi)” 9-14 Ekim , “Bir Garip Orhan Veli” ise 16-20 Ekim tarihleriarasında Ankaralı sanatseverlerle buluşacak. Aynı sahnede 30,31Ekim’de “Venedik Taciri” sahnelenecek.

Akün Sahnesi:“33 Varyasyon” Türkiye’de ilk kez 2 Ekim’de

Akün Sahnesi’nde prömiyer yapacak. Oyun 3-14 ve 30- 31 Ekim tarihleri arasında izlenebilir.“Fosforlu Cevriye” müzikali 16-27, gençlik oyunu“Pal Sokağı Çocukları” ise 21 ve 28 Ekim tarih-lerinde seyirciyle buluşacak.

Altındağ Tiyatrosu:Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından ilk kez sahnelenecek olan

“Kış Gelmeden” 2 Ekim’de Altındağ Tiyatrosu’nda prömiyeryapacak. “Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun” adlıoyun ise 16-21 Ekim tarihleri arasında izlenebilecek.

İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi:13 Ekim’de prömiyer yapacak olan “Cesaret Ana ve Çocukları”

Devlet Tiyatrolarında ilk kez sahnelenecek.

Stüdyo Sahne:Devlet Tiyatrolarında ilk kez sahnelenecek oyunlardan “Jerry

ve Tom” 2 Ekim’de prömiyer yapacak. Oyun 5, 7, 9, 12, 14, 16,19, 21 ve 30 Ekim tarihlerinde de izlenebilecek. “Bir DelininHatıra Defteri” de 23, 26, 28 Ekim’de sahnelenecek.

Oda Tiyatrosu:Bursa Devlet Tiyatrosu yapımı “Tek Kişilik

Yaşam-Bedri Rahmi Eyüboğlu” 2-6 Ekim, Yo-sunlar 9-13 Ekim, Dönülmez Akşamın Ufkun-dayız 16-20 Ekim, Kontrabas ise 23-27 Ekimtarihleri arasında Oda Tiyatrosunda sahnele-necek oyunlar arasında. “Euridice’nin Elleri”adlı oyun 30 Ekim Salı günü prömiyer yapacak.Oyun 31 Ekim’de de seyirciyle buluşacak.

Perde 2 Ekim’deaçılıyor…

ANA KONULAR• Hipertansiyon• Diabetes Mellitus• Dislipidemi• Metabolik Sendrom• Kanser• Osteoartrit• Osteoporoz• İnme• Koroner Arter Hastalığı• Kronik ağrı• Demans• Baş ağrısı• Evde Bakım• Türkiye’de ve dünyada sıkrastlanan kronik hastalıklarda

- Prevalans açısından fark var mı?- Morbidite benzer mi?- Mortalite benzer mi?

• Türkiye’de ve dünyada sık rastlanan kronikhastalıkları önleyici yaklaşımlar,• Kronik hastalıkların birinci basamakta tanısı, takip vetedavisi• Tedavi başarısı ve maliyet karşılaştırması• Türkiye’de ve dünyada kronik hastalıkların tedavikılavuzları• Türkiye’de ve dünyada kronik hastalıklarla mücadeleyöntemleri

ATO’dan “Birinci Basamakta Kronik

Hastalıklarla Mücadele Kongresi”13-17 Şubat 2013 Antalya

Tüm dünyada, sağlık sistem-lerinde gerçekleşen topyekündeğişimlerden en çok etki-

lenmesi beklenen hasta grubu kronikhastalardır. Çünkü kronik hastalığıolanlar sağlık sistemine en sık ihtiyaçduyan hasta grubudur. Ülkemizdekitüm ölümlerin % 70’i kronik hasta-lıklardan kaynaklanmaktadır. Sürdü-rülebilir bir sağlık sisteminin belke-miği, kronik hastalıklarla etkin veakılcı bir mücadeledir. Komorbidite,polifarmasi gibi gerekçelerden dolayıhekimlik pratiğimizde; mortalite, ma-liyet ve yaşam kalitesi gibi gerekçe-lerden dolayı ulusal sağlık politikala-rımızda kronik hastalıklara bütün-cül bir bakış gereklidir. Bu ihtiyacıgören Ankara Tabip Odası, ülkemizdeilk kez kronik hastalıklarla mücadelekongresini topluyor.

Hekim meslek örgütü öteden beribasamaklı sağlık sisteminin en doğ-ru model olduğunda ısrarlıdır. Birincibasamak hekimliği kronik hastalık-ların izlem ve tedavisinde önde gelenbir işleve sahip olmalıdır. Birinci ba-samak hekimlerinin en önemli ihti-yaçlarından birisi sürekli tıp eğitimidir.Meslektaşlarımız kronik hastalık-ların izlemiyle ve tedavisiyle ilgiligüncel bilgiye ulaşmayı arzu et-mektedirler. Birinci basamaktaki yo-ğun tempo içerisinde günceli takipetmek her zaman kolay olmamakta-dır.

Dolayısıyla ilki gerçekleştirilecekolan Ulusal Kronik Hastalıklarla Mü-cadele Kongresi’nde ana tema “BirinciBasamak Hekimliğinde Kronik Has-

talıklarla Mücadele” olarak belir-lenmiştir. Bu kongrede her birisi ko-nularında uzman eğiticiler, kronikhastalıklarla ilgili olarak birinci ba-samakta sık karşılaşılan sorunlarlabaşa çıkma yollarını dinleyiciyle pay-laşacaktır. İnteraktif oturumlarla ka-tılımcılar zorluklarını doğrudan uz-manına danışma şansı bulacaktır.

Diğer yandan; Türkiye, kronik has-talıklarıyla başedebiliyor mu? Bizdekikronik hastalık prevalans dağılımı,morbidite, mortalite ve tedavi mali-yetleri dünyayla benzer mi? Kronikhastalıkları önlemek için dünya neyapıyor, biz ne yapıyoruz? Kendi te-davi kılavuzlarımız bizim sorunları-mıza ne kadar uyarlanmıştır? Batıtoplumuna göre oldukça genç bir nü-fusa sahibiz. Yine de; ülkemizde bek-lenen ömür giderek uzuyor. Bizi bek-leyen kronik hastalık yüküne ne kadarhazırız? Uzmanlık derneklerinden ailehekimlerine, sağlık politikalarını oluş-turan politikacılar; sağlık politikalarınıyürüten bürokratlar, kamu sağlığı geriödeyicisi, günde 120 hasta görerekpoliklinik yapan hekimlere değin her-kes, kendi açısından bu sorulara yanıtarıyor. Kongre aynı zamanda bu so-rulara da yanıt aranacak bir platformolacaktır.

Önceliğimiz, birinci basamak he-kimlerinin önemli bir ihtiyacınıkarşılarken, aynı zamanda kronikhastalıkları, gerek tıbbi gereksestratejik açıdan tek bir masadabütüncül olarak değerlendirebil-mektir.

kültür sanatGarip’in hikâyesiBozkırın Tezenesi’nden (1938 - …)

“Ben besteciyim deme-dim. Kırşehir’deyken bilemesela ‘Anam ağlar başu-cumda’ şöyle: Düğüne git-tiğimizde düğün çalgıcılarınıoda oda gezdirirlerdi. Gelenmisafirler akşam konuk oda-larına dağılırlardı. Biz deorada çalardık. Çalgıcı, dü-ğün kâhyası olurdu gezdi-rirlerdi. İçeri vardım bir debaktım ki içerde bir hastayatıyor, bir de kadın var ya-nında. Ben geriye çıktım;düğün kâhyası ‘Hayır bu-rada çalacanız’ dedi. Benne çalayım? Genç bir deli-kanlı yatıyor, bir de yaşlıanası var yanında. Ne çalıpne söylediğimi bilmiyom. Ogece etkilendim ben o genç-ten. Geldim oturdum kendikendime ‘anam ağlar başu-cumda’ diye bildiğimiz tür-küyü yazdım. İlk bestem buoldu ama ‘Ben bunu beste-ledim’ yahut ‘Bu türkü be-nim’ diye hiç kimseye söy-lemedim. Ta yıllar sonra ba-bam geldi eve; ‘Yavrum birşeyler hissediyorum ben’dedi. Ben ‘evet baba’ dedim.Sonunda ‘ne diyim’ dedi.Babam, ‘Bize garipler derleryavrum, gönül de garip yav-rum.’ dedi.”

“Anam ağlar başucumdaotururDerdim elli iken yüzeyetirirBu dert beni yiye yiyebitirir

El çek tabip el çek benimyaramdanÖlürüm kurtulmam benbu yaradan”

“Ya davulcuya yazurnacıya” sözününacı anlamı

Neşet Ertaş o günden son-ra bütün türkülerinde “ga-rip” mahlasını kullandı. Ga-ripti. Bütün abdallar gibiçalgıcılık dışında iş bilmezdi.Bir gün bir kıza gönül verdi,babasını dünür gönderdi.Kızın babası kızını vermekistemedi. Vuruldu genç Ne-şet. Dillere pelesenk olmuşsözün anlamını o gün dahaiyi öğrendi.

“‘Kızın gönlüne bırakırsanya davulcuya ya zurnacıya’diyerek bizleri aşağılayarak,atasözü haline geldi yıllaryılı boyu bu. Artık bu gü-nahtan kurtulması lazımmemleketimizin. Medeni-yetin gösterttiği ışık budur.”

“Yarin aşkı ile arttı hepderdimBabamı bir yere dünürgönderdimBaşlık çok istemişlerhaberin aldımİstemiyor yarin senidediler”

Kırılan sazıKırşehir’den kalkıp İstan-

bul’a göçen Ertaş, uzun süreiş aradı. En sonunda Be-yoğlu Saz’da iş buldu; öğleve akşam yemeklerini bupavyonda yiyor, çalıp söy-lüyor ve programından son-ra 7,5 lirasını alıp tek odalıevine gidiyordu. Çalıştığı busenelerde İstanbul’da HacıHüsrev’de yaşlı bir kadınınyanında tek göz evde kaldı.

“Aşağı yukarı bir sene benbu tek göz evde kaldım.Beni burada yaşlı bir kadı-nın yanına verdiler. Göm-leğimi yıkardı, yorganımıçarşafımı yıkardı. Akşamlarıgider Beyoğlu Saz’da çalar,geri gelirdim. Bir sazım var-dı. Eskiden burada patiklitaşlar vardı yalama olmuştu.Elimde saz ile gelirken aya-ğım kaydı, sazım kırıldı.Öyle üzülmüştüm ki birdaha saz almaya param yok-tu.”

“Bir ev kiraladım münasipyerdeKaldı kavim kardaş hepKırşehir’deBu aşk hançerini vurduderindeÇaresini bulamazsan ölündediler”

Hapishanelere güneşdoğmuyor

Ertaş, 1970’lerde Türki-ye’den Almanya’ya gider-ken, Yugoslavya’da kaza ya-par. Dilini bilmediği bir ül-kede resmi evraklarda dasorun yaşadığı için bir sureiçeride kalır. Bu sure zar-fında kimseyle irti-bat kuramaz. YalnızYaşar Kemal’den“bozkırın tezene-sine” ithaf edil-miş bir İnceMemed kitabıgelir.

“Hapishanede güneş hertarafa doğar ama insanınbir de gönül güneşi vardır.Gönül güneşi de yâridir. Gü-neşin doğmadığı yer yok,ama yârin olmadığı her yerkaranlık. Güneş insanın yâ-ridir, bu yüzden hapisha-neye güneş doğmuyor. Gö-nül kimi severse aşk ondagüzeldir. Kime âşıksan onual ya da öl. İnsanın cennetiyâridir.”

Hapishanelere güneşdoğmuyorGeçiyor bu ömrüm degünüm dolmuyorEşim dostum hiç yanımagelmiyorYok mu hapishane beniarayanBir zindanda öleceğimgardiyan

Zeki Müren’inşaşkınlığı

“Zeki Müren, halk müzi-ğimizi nakış nakış işlemişti,telifini ödeyip, Aşık Ali İz-zet’in Mühür Gözlüm şiirinisatın almış, aranjman olarakokumuştu. Şarkıyı Zeki Mü-ren’in filminde seyrettim.Sazı alıp köylü yüreğimleezgiledim, köy düğünlerindesöyledim. Bir zaman geçti,son model bir araba geldi,“Zeki Müren seni İzmir Fua-rı’na çağırıyor” dedi. Gittim,bir ay çaldım, telif haklarıbana ait olan şarkıyı nasılçalarsın diye tek kelime et-medi.

Bir gün biri geldi, “ZekiMüren seni çağırıyor” dedi.Gittim; gazino patronuylaaynı masada oturuyor. Aya-ğa kalkıp “Ağabey hoş geldin”dedi. Önünde viski var, “Neiçersin?” dedi, “Rakı” dedim.Türküye başladı, tarif et-mem imkânsız, ikinci dört-lüğü yakaladım, devam et-tim, gene ayağa kalktı “Ola-

maz böyle ses!” diyerek,başını duvarlara

vurdu” Hezeli dedeli

gönül hezeliÇiçekdağı dadöktü m’olagazeliDolaştımalemi gurbetgezeliBulamadımZahidem’dengüzeli

(Okuduğunuzyazı Can Dündarve Nebil Özgen-

türk’ün belgesellerinden

derlenmiştir.)

Dostlar Tiyatrosu sahnedeDostlar Tiyatrosu, “Ben Bertolt Brecht”

ve Nazım Hikmet’in hayat hikayesini sahneyetaşıyan “Kerem Gibi: Nazım Hikmet’le 35.Yıl” adlı oyunlarıyla Ankaralı seyirciyle bu-luşacak.

Genco Erkal’ın uyarlayıp yönettiği veNazım Hikmet’in Selanik’ten Mos-kova’ya uzanan yaşamı ve mem-leket özleminin kendi dizeleriyleanlatıldığı “Kerem Gibi: NazımHikmet’le 35. Yıl”, 13 Ekim Cu-

martesi günü saat 20.30’da sah-nelenecek. ODTÜ Kemal Kurdaş Kongre

ve Kültür Merkezinde seyirciyle buluşacakoyununun müzikleri usta müzisyen Fazıl Say’aait.

Sanat Kurumu tarafından “En İyi Yapım”, Ti-yatro Eleştirmenleri Birliği tarafından “Yılın Ti-yatro Oyunu” ödüllerine değer bulunan BenBertolt Brecht ise 13 Ekim Pazar günü ODTÜ

Kemal Kurdaş Kongre ve Kültür Merkezindeseyirciyle buluşacak. Bertolt Brecht’in şiir,şarkı ve oyunlarından Genco Erkal tarafındanuyarlanıp sahneye taşınan oyunda Genco

Erkal’a Tülay Günal eşlik ediyor.

Filmekimi ilkkez Ankara’da

Türkiye’nin farklı kentle-rinde 11 yıldır sinemasever-lerle buluşan Filmekimi buyıl ilk kez Ankara’ya geliyor.Filmekimi, 12-14 Ekim ta-rihleri arasında Ankaralı si-nemaseverlerle de bulaşacak.

Geçen yıl ilk kez İstanbulsınırlarını aşan Filmekimibu yıl da Bursa, İzmir, Er-zurum, Diyarbakır, Gazian-tep ve ilk kez Ankara’dadüzenleniyor. Avrupa Bir-liği MEDIA programının desteğive Saraybosna, Sofya ve Transilvanya Film Festivalleri’ninişbirliğiyle İstanbul dışında yapılacak Filmekimi kapsamında2012 İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’da AltınLale kazanan “Tepenin Ardı” ve Cannes Film Festivali’ndekısa film kategorisinde Altın Palmiye kazanan “Be deng/Ses-siz”in de yer aldığı 16 film Ankara’da gösterilecek.

Festivalin Ankara programında Kayıp Çocukluk, Haya-limdeki Aşk, Biz ve Ben, Marley, Onur Savaşı, TepeninArdı, Çocuklar, Tutku, Sevmek Gibi, Tepelerin Ardında,İtaat, Havana’da 7 Gün, Yanlış, Acı, Başka Bir Kadın,Sessiz adlı filmler izleyiciyle buluşacak. Gösterimler KızılayBüyülü Fener Sinemasında yapılacak.

Ankara Devlet Opera veBalesi sezonu açtı

Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının yer aldığıgörkemli bir konserle 2012-2013 yılı sezonu açıldı. AnkaraTicaret Odası Uluslararası Kongre Fuar Merkezi’nde ger-çekleşen açılış gecesinde yaklaşık 300 sanatçı dünyaca ta-nınmış eserlerden bölümler seslendirdi. Devlet Opera veBalesi Genel Müdürü Rengim Gökmen’in orkestra şefiolarak görev yaptığı gecede Tchaikovsky, Verdi, Bizet’inyanı sıra Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Can Atilla gibiünlü bestecilerin eserleri sahnelendi.

Yenilenen opera sahnesiyle sanatseverlere kapılarınıaçan Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin ekim ayı progra-mında da birbirinden güzel eserler yer alıyor.