Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Uluslararası Mevlana Sen1pozyun1ıı Bildiril ı
• ·· . 'I'ürldye Diyımet Vakfı . : $slam Araştımıalan Merkezi . KUtUphanesi
! Dem. No~ ' tıC\1.., : .LvT· i
i~No: uuJ.M ..
Birleşmiş Milletler 2007 E!}itim, emm ve Kültiir Mevlana Cel.iileddin ROmi
Kurumu SOO. DC>Qum Yıl Dönümü United Nations
Educational, Scientific and SOO~ Anniversary of Cultural Organization the Birttı of Rumi
Sempozyum tertip heyeti Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç (Bşk.) Celil Güngör Ekrem Işın Nuri Şimşekler Tuğrul İnançer
·.
Bu kitap, 8-12 Mayıs 2007 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde ve Başbakanlık Tanıtma Fonu'nun katkılanyla İstanbul ve Konya'da düzenlenen Uluslararası Mevlana Sempozyumu bildirilerini içermektedir.
Yazılann bilimsel sorumluluğu yazarianna aittir.
Uluslararası JIIevllınlı Sempozyumu Bildirileri
Cilt: 2
Motto Project yayını
İstanbul, Haziran 2010
ISBN 978-605-61104-0-5
Editörler Mahmut Erol Kılıç Celil Güngör Mustafa Çiçekler
Katkıda bulunanlar Bülent Katkak Muttalip Görgülü Berrin Öztürk Nazan Özer Ayla İlker Mustafa İsmet Saraç Asude Alkaylı Turgut Nadir Aksu Gülay Öztürk Kipmen YusufKat Furkan Katkak Berat Yıldız Yücel Dağlı
Kitap tasanmı Ersu Pekin
Baskıya hazırlayan
Kemal Kara
Yayıniayan Motto Project, 2007 Mit İletişim ve Reklam Hizmetleri Şehit Muhtar Cad. Tan Apt. No: 13 1 13 Taksim 1 İstanbul Tel: (212) 250 12 02 Fax: (212) 250 i2 64 www.mottoproject.com [email protected]
Baskı Mas Matbaac:ılık A.Ş. Hamidiye Mahallesi, Soğuksu Caddesi, No. 3 Kağıthane - İstanbul Tel. 0212 294 10 oo
Mevlevllerde evd)d ve dua
Bekir Şahin 1 Türkiye
"Başımı koyduğum her yerde secde ettiğim O'dur; altı yönde ve al
tı yönün dışında tapılan O'dur; bağ, gül, bülbül, sema, sevgili, hep
si bahanedir, aranılan O'dur."
Hz. Mevlana.
SAYlN başkan değerli katılımcılar hepinizi saygı ile selamlıyorum.
"Evrad" sözlükte; "gelmek, çeşmeye varmak, suya gelen topluluk,
akan su ve dere" gibi anianılar taşıyan "vird" kelimesinin çoğuludur. Istılahta ise;
Sık sık ve devanılı okunan, dilden düşmeyen ve düşürülıneyen dua, 1 Kur'an-ı Ke
rimden her gün okunmasını vazife bilinen k.ısım, 2 Okunınası adet olunan dualar,
dervişler tarafından özellikle sabah namazından sonra okunan dua ve esma3 an
lamına gelir.
İlk sufiler vird kelimesi ile her gün okudukları belli ayetleri kastetmişlerdir.
Ayrıca virdi nafile namaz kılma, belli dualar okuma ve tefekkür anlamına da kullanmışlardır.
Xl. yüzyıldan itibaren oluşmaya başlayan tarikatlar evrad geleneğine fark
lı bir boyut kazandıimışlardır. Tarikatın kuruculan. tarafından bizzat tertip edi
len dualar ve tespihlere de evrad denilmiştir.
1 H. Hüseyin Top, Mevlevi Usul ve Adabt, Ötüken 2001, s. 172. 2 Ferit Develioğlu, Osman/tea-Türkçe ansiklopedik lügat. virt/evrat maddesi 3 Top, age, s. 173. 4 Varid: Allah'tan gelen feyz ve ilham.
818 Virtler daha ziyade maneviyat yolunda ilerlemek, Hakk'a yakınlık kazanmak
için okunur. Vird, veedin meydana gelmesine ve vfuidlere yani kalbe doğan ma
nalara vesiledir. Bu yüzden "virdi olmayanın varidi4 olmaz" rlenmiştir. Evril.d ve
ezkar, imanı kuvvetlendirir. Hz. Peygamber farklı zaman ve rnekaniarda zikir ve
dua ile meşgul olmuş, Müslümanlara da bu konuda tavsiyelerde bulunmuştur.
İmandaki sağlamlık Hak Teil.la'mn o kul üzerindeki lütfunu çoğaltır; zühd, takva,
ihlas, vera' gibi makamların kazanılmasına sebep olur. Manasım bilip bunlar üze
rinde düşünerek dua etmek imanı artırır, duanın amacına ulaşmasım temin eder.
Her tarikatın husus! bir virdi bulunur. Mevlevilerin de bir evradı vardır. ---Mevlevi evril.dı, Mevlana'nın ve Mevlevi büyüklerinin sürekli okudukları, En'amı Şerif gibi bir dua mecmuası olup sfuelerden, dua ayetlerinden, Hz. Peygamberin
mübarek dualarından, Esmau'l-Hüsnil.dan, Salaviit-ı Şerifelerden, Hz. Mevla
na'mn devamlı okuduğu dualardan oluşmaktadır.5
Hz. Mevlana'nm eserlerinde evrad
Der arzil-yı sabah-ı cemal-i tu omri
Cihfin-ı pfr hemfhiind her seher evrad
"Güzel yüzünün sabahına kavuşmak için bir ömürdür, ihtiyar dünya, her
seher vakti, evrad okuyor" .6
Mektuplanndan birinde, "Duacımn (yani kendisinin), bunca zaman orada
bulunduğunu, bu kadar ı;aman içinde birçok günler, kuşluk çağında ta akşamla
ra dek, görüp gözettiğim halde orada oturmadığıını bildirdiler. Yatsı narnazına
dek beklemem, ancak o vakit dışan çıkmam, lokmaya tapan iki-üç kişinin verdi
ği işkil, güttüğü haset yüzündendi. Onlann Tann tadından haberleri bile yoktur. ..
Her gün beş vakit namazımı cemaatle kılanm; bundan ayn yirmi de, başka vir
dim vardır benim" diyor.7
5 Top, age, s. 173. 6 Mevlana, Divôn-1 Kebir, tre., Abdülbaki Gölpınarlı, Kültür Bakanlığı Yayınları, c. lll. s. 178, beyit 1596 .. 7 Mevlana, Mektuplar, tre., Abdülbaki Gölpınari ı, ist. inkılap ve Aka Kitabevleri; 1963, s. 198.
Bekir Şahin Mevlevilerde evr{ıd ve dua
"Dileyenlerin, gerçek yolcuların virdleri, çabaya kulluğa koyulmalandır.
Zamanı işlere bölmek, her iş için bir zaman ayınnak gerek. Böyle yapan, her işi
zamanında yapmayı adet edinen kişiyi zaman bir memur gibi o işin içine çeker,
sürükler. Mesela sabah kalkınca ibadete koyulmak daha iyidir. Nefis daha yatış
mıştır daha esendir, daha an-durudur. Herkes kendine yaraşan kulluğu kendi
miktannca yapar, yerine getirir. Erenlerin virdlerine gelince: Anlayabileceğin
kadar söyleyeyim. Şudur Onlann virdleri: Sabahleyin kutlu canlar, ter-temiz
melekler, Tanndan başka kimseeillerin bilemediği halk; çünkü Tann pek kıs
kançtır; bu yüzden adlannı bile halktan gizli tutar; evet; bunlar, onlara dolaş
maya, onlara selam venneye gelirler. "İnsanlann, bölük bölük Allah'ın dinine
girdiklerini görürsün." " Melekler, her kapıdan, onlann tapılanna girerler." Sen
onlann yanına otunnuşsun, fakat göremezsin onlan, duyamazsın o sözleri, o se
lamlan, o gülüşleri. Şaşılmaz buna; hasta, ölüme yakın, hayaller görür, yanı ba
şında oturandan haberi bile yoktur, ne dediğini duymaz bile. O gerçekler, bu ha
yallerden bin kere latiftir. Bu hayalleri bile insan, öylesine hastalanmadıkça gö
remiyor; o gerçekleri de ölmedikçe, ölümden önce göremez. Erenlerin hallerin
deki inceliği bilen, aniann ululuğunu anlayan ziyaretçi, erenin tapısını açan çın
seherden beri bunca meleğin, bunca tertemiz canın geldiğini bilir; böyle bir ev
rad arasında şeyhe zahmet vermemek için bekler de bekler. Hani padişahın ka
pısında, sarayında kullar vardır. Her sabah virdleri vardır onlann. Her birinin
belli bir durağı, belli bir ibfıdeti vardır. Kimisi uzaktan tapı kılar, padişah bak
maz onlara; gönnezlikten gelir onlan. Fakat kullar, padişahı da görürler, ne
yaptığını da görürler. Adam padişah oldu mu, virdi şudur artık: Kullar her yan
dan onun tapısına gelsinler; çünkü kulluk kalmamıştır artık. "Tann huylanyla
huylanın" hükınü yerine gelmiştir. Bu, pek ulu bir duraktır; söylemek de yazık
tır. Çünkü ululuğu harlle anlaşılmaz ... 8
Görülüyor ki Mevlana, şiirinde virdi, evradı, bir örf mecazı olarak kullan
makta. Mektubunda, muayyen vakitlerde, her gün okunan dua ve senaları kas
tetmekte; 'Fihi ma-fi1ı' de ise, Tann llluluğunu kendisinde gören, Tann varlığıy
la var olan kişinin iç alemindeki saltanatını, kudretini seyretmeyi, bu murakabe
yi, bu şühı1du, vird saymaktadır.
8 Mevlana, Ahi mii-fih Tercümesi, tre. Abdülbaki Göl pınarlı, Remzi Kitabevi. istanbul 1959, s. 104.
/.
820 Mevlana vird okumuş mudur? Okuduğu şeyler nelerdir? Ancak bunu, en es-
ki kaynaklardan öğrenebileceğiz. Hiç şüphe yok ki o da sünnete uymuş, namaz
Iardan sonra okunan duaian, Ayet'el-Kürsi'yi okumuş, tesbilıleri çekmiş, hadis
Ierde geçen dualarla niyaziarda bulunmuştur.9
Çün tu virdi terk kerdi der reviş
Ber tu kabzi ayed ez renc u tebiş
"Sülı1k:te, manevi yolculukta virdini terk edersen, zalımete, milınete düşer,
sıkıntıya uğrarsın" 10 diyen Mevlana'nın virdi .rıeydi; nelerdi?
Sipehsalar'da, bu hususa dair hiçbir kayıt yoktur. Ancak Efiakl'de şunlann
bulunduğunu görüyoruz:
- Muharrem ayını görünce şu duayı okuyor:
Yfuıi, "Allalıım, sen ezelisin, ebedisin, önüne ön yoktur. Bu yılsa, yeni yıl.
Bu yıl içinde taşlanmış Şeytan'dan korunmamı, şu kötülükleri fazlasıyla emreden
nefse karşı bana yardım etıneni, beni sana yaklaştıran şeylerle meşgul olmamı, be
ni senden uzaklaştıracak şeylerden çekinmemi, senden dilerim ey Allah, ey ralı
ıneti umumi olan, inananlara bilhassa rahmet eden; rahmetillle ey ululuk, lı1tufve
ilısanını, senden dilerim bunu·oJı Eflill, bunu, "aslı.ab-ı habir" den rivayet ediyor.
Yine Eflill, Kadı Kemaieddin'den, sabah namazında, medresede imametten
sonra oturduğu sırada şunu okuduğunu rivayet ediyor:
"Her korku anında sığındığım sığınak, söyleyeceğim söz, düşündüğüm şey, Al
lalı'tan başka yoktur tapacak sözü ve düşüncesidir; her üzüntüye, sıkıntıya karşı, Al
lah ne dilerse o olı.fr derim; Her nimet için hamd Allalı'a; her gerıişlik, her bolluk için,
şükür Allalı'a; her şaşılacak şey için Allalı noksan sıfatıardan andır derim. Her suç
için Allalı'tan o suçu örtmesi, beni yargılamamasını dilerim. Her darlıkta derim ki; Al
lah yeter bana; her kaza ve kadere karşı derim ki: Dayandım, güvendim Allalı'a. Her
felakette, "Gerçekten de biz Allalı'ınız; gene de gerçekten ona dönenleriz biz" derim.
Her kulluğa, buyruğa uyuşa, her suça, her buyruktan çıkışa karşı da zikrim, fikrim,
evirip çevinne de ancak çok yüce çok büyiik Allalı'ındır: kuvvet de ancak onundur."
9 Abdülbaki Göl pınarlı. Mevlevi Adab ve Erküm, Arı Ofset, Konya, s. 120. 10 Mesnevi Tercümesi. c. lll ist. Maarif Mat. 1943, beyit. 34. s. 32, 11 Eflaki, Manüktb-u/ Arifin, (tre. Tahsin Yazıcı) Mili Eğitim Bakanltğt Yaymlart, 1989, c. 1, s. 271-272.
Bekir Şahin Mevlevilerde evrüd ve dua
Yine Eflili, Mevlana'mn, sabah namazlanndan sonra şu duayı okuduğunu
rivayet etmektedir: "Allalıım, gönlümü ışıt; kulağıını ışıt; gözümü ışıt; saçımı ışıt; derimi ışıt;
etimi ışıt; kanımı ışıt; önümü ışıt; ardımı ışıt; altımı aşıt; üstümü ışıt; sağımı ışıt;
solumu ışıt; Allalıım, ışığıını arttır; bana ışık ver; ey nılrun nılru, ey merhamet
edenlerin en merhametlisi, merhametinle beni nür et." 12
Bu dualann ikincisi, bugünkü Mevlevi evradında aynen vardır. 13
Mevlana'mn, gün doğarken ve Ay görünce de durup şu ayeti okuduğu ri
vayet edilmektedir:
" ... Ve güneş de onun emrine ramolmuştur Ay da, yıldızlar da. İyice bil ki
yaratış da onun, buyruk da, alenılerin rabbi Allah'ın şam ne de yücedir."
Efiili'de bir de şu rivayet vardır:
" Allahım, efendim, güvencim, büyüğüm, bedenimde rı1h mesabesinde olan,
bugünümün de, yannımın da azığı bulunan efendimiz Hak ve Dinin Celal'ine,
babalanna, atalanna, analanna, evladına, halifelerine, ona uyanlara, kıyamet
gününe dek merhamet et, lütuflarda bulun."
Efiald'de bunlardan başka bir de şu rivayete rastlamaktayız:
Vefat edeceği sıralarda, Sıraceddin-i Tatari'yi çağınp buduayı genişlikte ve
sıkıntıda okumasım söylüyor:
"Allahım, soluğumu ancak senin için, senin kudretinle alınm; soluğumu, ge
ne ancak senin için, senin kudretinle veririm. Allahım, sana kavuşmama vesile
olan Mevlana'ya özlemim var; senin noksan sıfatıardan an olduğunu pek çok
söylemek, seni pek çok anmak için dertlerden, belalardan kurtulmuş, annmış ol
maya da özlemim var. Allalıım, seni anınayı bana unutturacak, sana beslediğim
özlemi gevşetecek, senin noksan sıfatıardan an olduğunu söylemek tadını benden
kesecek bir hastalık verme bana. Ama beni azdıracak, benliğimi, kötülüğümü art
tıracak esenlik de verme bana rabmetinle ey merhametlllerin en merhametlisi."
Yemek Duası:
"Allalıım, bu yemeğin sahibinin ve meydana gelmesinde yardımı dokuna
rak hizmet edenlerin günahlanın affeyle. Muhammed'in ve yüce soyunun-sapu
nun hakkı için ey ululuk ve lütuf, kerem sahibi Allahım.
12 Eflaki, Menôktbu't-Arifin, c. 1, s. 287. 13 Gölpınarlı, age, s. 192.
...
822 "Size gizli, aşikar, yalnızken ve toplumda, Allah'tan çekinmeyi, az yemeyi,
az söylemeyi, asiliklerde bulunup suç işlerneyi bırakmayı, oruca sanlmayı, gece
leri ibil.dette bulunmaya devam etmeyi ve daima nefsin isteklerini terk etmeyi,
bütün insaniann cefalanm yüklenmeyi, aklı kıt ve aşağılık kişilerle konuşmak
tan vazgeçmeyi, ter-temiz ve yüce kişilerle görüşüp konuşmayı tavsiye ederim;
gerçekten de "İnsanlann lıayırlısı, insanlara faydalı alandır. Ve sözün lıayırlısı,
az olan ve maksadı anlatarn dır. n
Gün doğarken ve ay görülünce okunan ayet de, Tann'yı bir amş. Yemek
duasıyle vasiyyetin de virdle ilgisi olamaz. Böyl_~ce, Mevlana'mn, sabah nama
zından sonra okuduğu dua, N ür duası, İlıtiyil.red'cfuı:·ın rüyasına dayanan dua ve
son zamanlannda, Sıril.c~ddin-i Tatari'ye okumasını söylediği rivayet edilen dua,
Mevlevi evril.dının nüvesini meydana getirmektedir.
Dergil.lıta, evril.dın, 1290, 1317, 1322 ve 1328 lıicri yıllannda yazılmış
nüslıaları var. Daha eski bir yazma bulamadık. Bu nüslıalarda da bu duruar
mevcut.
Hil.sılı, eliniizde daha eski bir nüslıa bulunmadığı için, evril.dın, hangi çağ
da tertiplendiği hakkında kesin bir söz söylememize inıkan yok. Elimizdeki en es
ki evril.dın lıicri XI. Yüzyılın başlannda (XVII} yazılmış bulunduğuna ve VII. Yüz
yılda (XIV} yazılan 'Maniikıb'ul- Arifin'de evril.dın mevcı1diyetine, intisab eden
lere, evril.d okumaya icazet verildiğine dair bir kayıt bulunmarlığına göre, bunun
da XV-XVI. Yüzyıllarda meydana getirildiği düşünülebilir. Belki evrad da mat
balı hizmetlerinin Mevlevi mukabelesinin ve diğer il.dil.b ve erkanın tesis edildiği
zaman tertib edilmiştir.
Evril.d icil.zeti, yazma yahut basma evradın sonuna, "silsileyle kendisine gel
diği gibi, sabahları, namazdan sonra okunması, şer'i bir özür olmadıkça terk et
memesi şartıyla verildiği" kaydedilip mülıürlenmek sı1retiyle verilir. Konya, Mev
lana Müzesirıde, 1176 No. da kayıtlı bulunan ve Mesnevi-lıan Sıdkı Dede'ye ait
olan mecmuadan, üç evrad icazetinirı sılretini veriyonız:
Pir-i dest-girinıiz Hazret-i Mevlana Muhammed Celrueddin Kaddesenallabu
bi-esranlıi efendimiziri evrad-ı şerifi icazeti, silsile-i tarikat-i aliyyesiyle bu fa
kıyre viisıl olup fakıyr de mulıibbil.n-ı Mevleviyyeden fülana, mil.ni'-i şer'isi ol
madıkça günde bir defa kables-sublı, ya ba'd ez namaz okumak üzere izin ver
dim. Valiabul muvaffik velıüve yelıdis-sebil (s.69}.
Ellıamdu lillalıi hakka hamdilıi; vassalatu vesselamu ve ala hayri halkılıi
Mulıammedin ve ala ruihi ve sahbihi ecma'in. Eceztu li-kıril.ati hazibil evradiş-şe-
Bekir Şahin Mevlevilerde evrad ve dua
rifetil-Mevleviyyeti fi külli yevmin merraten alas-sabalıi li-fülanin taleben li-mar
datillalıi teaıa (aynı sahife)
İcazet-i in evrad-ı şerif-i Hazret-i Mevlana Kaddesanallahu bi sırrihil-a'la
ba silsile-i tarikat-i aliyye-i an Hazret be-men reside est ve men niz fulan'-ra izn
dadem be-an şart ki beher n1z kabl ez namaz-ı subh ya ba'd ez namaz müdave
met nümayed ve be-gayr-i özr-i şer terk-ra reva ne-dared ve be-cuz rıza-yı Ba
ri teala nehaned. V allahul muvaffıku ve hüve yehdis-sebil
Mevlevi evradında geçen hadislerin, 1283 basımında, ana kaynakları gös
terilmiş, Şerh'te de hadis ve ayetler şerh ve tefsir edilnıiştir. 14
Evrad okuma adab1
Büyük şeyhlerin ve velilerin vird ve hiziplerini okumak isteyenlerin bilip uynıa
ları gereken bazı şartlan şu şekilde sıralanabilir. Bu vird, hizib ve dualan evli
yamn kendileri düzenlemiş değildir. Bunlar arnellerinin meyvesidir, kerametle
rinin eseri ve varis oldukları peygamber ilimlerinin neticeleridir. Mesnevf'de
şöyle buyrulur:
Ne nücüm-est u ne reml-est u ne hiib
Vahy-i Hak vallahu a'lem bi's-saviib
(Bu ne astrolojidir, ne fal, ne de rüya.
Allah'ın vahyidir. Doğrusunu Allah daha iyi bilii.)
Bu virdleri okumak isteyenler belirtilen zamanlarda, hulus-i kalb ile oku
maya başlamalıdır. Düşüncelerini toplayarak, halis niyet ve tam tenıizlikle, kıb
leye yönelip, bir şeye dayanmadan okumalıdır ki, sırlarından perdelenip, nurla
nndan mahrum kalmasın. Okumadan önce kelimelerin harekelerini düzeltip doğ
ru okumaya özen göstermelidir.
Okuduğunun manasını öğrenip sonra okumalıdır. Zira duanın manalarını
aniayarak okumak, kıraatin güzel olmasının edeplerindendir. Hem de anlamların
bilinerek okunınası şevk ve muhabbetin artmasına sebep olur. Kesin ve kuvvetli
14 -Göl pınarlı, age, s. 129.
824 bir inançla, sağlam bir ihHl.s ve sıdk ile Cenab-ı Hakk'ın istediklerini vereceğini
urnmalıdır. Zira duanın kabul edilmesi ihlasa, içtenliğe bağlıdır. Hızlı ve acele
okuyarak kelime ve harfleri bozup değiştirmekten sakınılmalıdır.
Mevlevilerin yaptıklan bazı zikir ve dualar
Asıl Mevlev1 zikri olan "ism-i Celal"
Sabah namazından sonra ve «ihya geceleri)) denil~n pazar ve perşembe akşamla
n, kandil geceleri, yatsı namazlanndan sonra, milirabın önüne, arkası kıbleye
gelmek üzere, şeyhin postu bu işe memur bir derviş tarafından, serilir. Şeyh pos
tuna geçer, sağına ve soluna mertebelerine ve teşrifat sıralarma göre, dedeler ve
canlar sıralanarak kapalı bir halka vücuda getirilir ve hep beraber diz çökülerek
ve yer öpülerek oturulurdu. Bazı dergahlarda bu halkaların genişliğine nispetli ve
iri taneli tesbihler de kullanılırdı. Oturulur oturulmaz, şeyhin tam karşısındaki
noktadan kalkan ve halkanın tam ortasından ilerleyen bir derviş, kollarında ta
şıdığı tesbihin imamesini ve püskülünü öperek şeyhe verir, tesbihi de sağdaki ve
soldaki kimselere yayardı, herkes tesbihin kendi önüne gelen kısmını öperek eli
ne alırdı. Şeyh, yalnız başına ve yüksek sesle, tecvid kaidelerine uyarak, uzun bir
"e'üz-ü besmele" çeker, ondan sonra, yine yüksek sesle ve nefesinin tahammülü
nisbetinde her hecey-i uzatarak "Allah" der ve kısa fasılalada bu lafzı tekrarlardı.
Halkada tesbih varsa sağdan sola doğru çevrilmeğe başların ve üç defa "Allah"
denilineeye kadar, püskül ve imamenin . bütün halkayı dolaşarak tekrar şeyhin
eline gelmesi sağlanrrçl-ı..
Ondan sonra, gövdeler biraz sağa eğilerek (Al ... ) ve sonra biraz sola eğile
rek ( .. .lah) demek suretiyle ve yüksek sesle "ism-i celal" tekrarlarurdı. Bunun sa
yısı şeyhin arzusuna bağlıydı. Zikrederken, boyıın biraz sağa meylettirilerek,
gözlerin kalb nahiyesine yan kapalı çevrilmiş bulunması müstahsen sayılırdı.
Zikre şeyh ve dervişler resmi kıyafetleriyle iştirak ederlerdi. Bununla be
raber, halkaya sivil cematten de isteyen dahil olabilirdi. Zikir sırasında aşka,
şevke gelmek, «vecd ve heyecan)) göstermek, yani açıkçası, bağırıp çağırmak,
na'ra atmak Mevlevi tarikatında yas aktı. Zikir vakarlı bir eda ile fasih ve vazılı
olarak yapılırdı.
Şeyh efendi artık zikre son vermek isteyince, hazırunu ikaz ve süküta da
vet eder tarzda, yüksek sesle şu duayı okurdu:
Bekir Şahin Mevlevilerde evriid ve dua
(Hamden kesrrıl. Ve sübhcln Allahü bükraten ve asiliL Ve sallallahü ala eş
refi nuri cemi'al-enbiya ve'l-mürselin. Ve'l-hamdü Iiliahi rabbi'l-alemin).
Bunun üzerine, halkadaki güzel seslilerden biri bir aşr-ı şerif okur, şeyh
efendi şu gülbengi çekerdi:
(Vakt-i şerifler hayri ve şerler defi ve niyazlar kabuli ve muradat husilli ve
peldişah-ı islam nusreti ve kaffe-i elıl-i iman selameti için ve güzeştegan-i
mü'minin ve müminat ervahı için ve hasseten aziz, şerif, latif cenab-ı Vacib-ül
vücftdun nza-yi kerimi için, celle ve alel-Fatilıa).
Şeyh bu gülbengi okurken «Ve hasseten» ibaresinden sonrasını gizli okur ve
açıktan "Fatiha" derdi; bir de son devirlerde «padişahıı yerine <<asakir-i muvahlıi
dinıı denilir olmuştu ... Herkes, içinden Fatiha'yı tamamlayınca ve bir müddet mu
rakabede kalındıktan sonra, şeyh şu gülbengi okurdu:
(Sabah-ı şerifler [veya akşam-ı şerifler] hayr ola, hayırlar feth ola, şer
ler def ü ref ola, Allahu azimü'ş-şan ism-i zatının nuri ile kalblerimizi mü
nevver eyleye, demler ve safalar ziyade ola, dem-i Hazret-i Mevlana Hft di
yelim, Hft ... )
Hazırftn derhal, şeyhle birlikte ve yüksek sesle uzun bir "H u" çekerler ve ye
ri öperek ayağa kalkarlardı. Şeyh yerinden hareketle halkanın ortasına kadar ge
lir, orada niyaz vaziyeti alarak cemaati selamlardı. Halkadaki en yüksek zabit,
yüksek sesle "ve aleykümü's-selam ve ralımetu'İlahi ve berakatühü" der ve bu se
lamı şeylıin caminin veya mescidin dış kapısına varmasına kadar uzatırdı; bu
noktada şeyh yüzünü tekrar halkaya çevirerek "baş keserdi" yani selam verirdi,
hazırftn da aynı suretle mukalıele eder ve dağılırdı.
Zikir halkasında büyük tesbih kullanılmış ise, aşır okunurken, evvelce tes
bihi yaymış olan derviş, oturduğu yerden, sağdan ve soldan çekmek suretiyle,
tesbihi toplar, kaHarına alırdı. Şeyh son gülbengi okurken bu derviş kollannda
tesbih olduğu halde yerinden kalkar, halkanın merkezine kadar ilerleyerek orada
"niyaz vaziyeti" alırdı ve şeyh cami kapısına giderken umuma selamı bu derviş
yanında verirdi.
Niyaz vaziyeti, hem karşısında bulunulan zata karşı hürmet idi, hem de bir
tevazu gösterisi idi. Mevleviler günlük hayatta da karşılaşınca, birbirlerini ve
hatta yabancılan «baş keserek» selaınlarlardı ve aynı zamanda sağ ellerini göğüs
lerine basarlardı.
"İsm-i Celal", bir kandil gecesinde okunulmuş ise, şeyh efendiler, gecenin
şerafeti hakkında, gülbenklere bazı cümleler ilave ederlerdi.
826 Dua-gu duası (Post duası):
Bilrekallah ve berekat-ı Keldmullah-ra.
Sema 'ra, safilril, vefara, vecdü hdlat-ı merdan-ı Hudara.
Evvel azamet-i buzurgi-i Huda 11e risalilt-ı rılh-ı pilk-i
Hazret-i Muhammed Mustafara.
ve Çehar Yar-ı Güzin-i Habibullahra.
ve Hazret-i İmilm Hasan-ı Ali ve
Hazreti İmam Huseyn-i Veli ve Şüheda-yı 4eşt-i Kerbelara. ' -.
ve evliya-yı agah ve arifan-ı billah, alel husus
Hazret-i Sultanel-illema ve Hazret-i Seyyid Burhdneddin-i Muhakkık-i Tir
mizi, Kutbül-arifin, gavsül-vasılin Hazret-i Hudavendigaril.
ve Hazret-i Şeyh Şemseddin-i Tebrizi ve Çelebi Rusameddin
ve Şeyh SaZahaddin-i Zer-kub-ı konevi
ve Şeyh Kerimüddin, Sultan ibni Sultan Hazret-i Sultan Veled Efendi
ve Valide-i Sultanra.
ve Hazret-i mu Arif Çelebi ve sair Çelebiyan-i Kirarn
ve Zevi'l ihtiram meşayih-i hulifa, dedegan, dervişan, muhibban ve fukara-i
mazi ra.
ve selameti Çelebi efendi ve Dede efendi ra
devam-ı ömr.:ü devlet-i Cumhuriyeti Türkiye
ve selamet-i reis-i devlet ve selilmet-i hükümet
ve vükela-yı millet ril.
ve safa-yı vakH -derviş an, hdzıran, gaibdn, d usta n, muhibbdn,
ez şark-ı alem ta be garb-ı alem
ervah-ı güzeştegiln-ı kdffe-i elıl-i imilnra.
ve nzil-yı Hudara Fdtihatül Kitab ber-hdnim azizan.
(içten Fatiha okunur)
"Azamet-i Hudara tekbir:
Allahu ekber Allalıu ekber, la ilalıe illallillıu vallahu ekber,
Allalıu ekber ve lillalıil lıamd.
essalatu vesselamu aleyke ya Rasulallalı,
essaliltu vesselamu aleyke ya Habiballah,
essalatu vesselamu aleyke ya nilre Arşillah,
essalatu vesselamu aleyke ya Seyyidel evveline vel illııriıı
Bekir Şahin Mevlevilerde evrtid ve dua
ve şefi'-al milznibin ve selamiln alel mürselin
vel lıamdü lillalıi rabbil-iileminnn ".
Gülbany15
İnayet-i Yezdan, lıimmet-i merdan ber ma hiizır nazır bad.
(Allah 'ın yardımı ve erlerin lıimmeti üstümüzde hiizır nazır olsun)
Vakt-i şerifler lıayrola, Hayırlar fethola, Şerler defola
Kulub-ı aşıkan güşad ola. Demler, Safalar ziyade ola,
Dem-i Hazret-i Mevlana, sırr-ı cenab-ı Şems-i Tebriz-i,
Kerem-i İmam-ı Ali Şefaati Muhammed-i nebi
Hil diyelim lıuuuuuu
Ya Habiballah resul-i halfk-ı yekta tüyi,
Ber güzin-i Zülcelali pak ü bi-lıemta tüyi;
Nazenfn-i Hazret-i Hak sadr-ü bedr-i kiiinat,
Nilr-i çeşm-i Enbiya çeşm-i çerağ-i ma tuyi;
Der ş eb-i Mi 'riic bude Cebrail ender rikiib,
Pa nilzade ber ser-i nülı künbedi hazrii tüyi;
Ya Resulallah tü danf ilmmetanet acizend,
Relınüma-yi acizani bi-ser-ü bf-pa tüyi;
Serv-i bostan-i risalet nev behiir-i ma'rifet,
Gülbiln-i bağ-ı şeriat sünbül-i bala tüyi;
Şems-i Tebrizi ki dared na 't-i Peygamber ziber,
Mustafa vü Miletebii an seyyid-i Glii tüyi.
Türkçesi:
Ey Allah'ın sevgilisi! Eşsiz Yaratıcı'nın Elçisi sensin,
Allah'ın kullan arasından seçtiği pak ve benzeri olmayan sensin;
Ulu Allah'ın nazlısı, kılinatın yüksek dereeelisi ve tekemınili etmişi
Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin ışığı sensin;
Miraç gecesi "Cebrail" rikabında olduğu halde,
Dokuz kat yeşil kubbenin üstüne ayak basan sensin;
15 Gül-bank: Gül sesi anlamına gelen bu Farsça terkip, bülbül çilemesine denilir. Bütün tasawuf yollarında umumi bir terimdir. "Gülbenk" tarzında söylenegelmiştir. Tertiplenmiş dua la ra denilir. Mevlevilikte her iş için ayrı bir gül-bank vardır.
828 Ey Allah'ın Elçisi! Bilirsin ki ümmetierin acizdirler,
Başsız, ayaksız acizlerin yol göstericisi sensin;
Peygamberlik bostanının selvisi, ma'rifet dünyasının ilkbaharı,
Şeriat bağının gülfidanı, yüce sümbill sensin;
Şems-i Tebriz! Peygamberin methini ezberlemiştir,
Mustafa vü Mücteba, o yüksek Ulu sensin.
Mevlevi ayinlerinde okunan naa't
"Ya Hazret-i Mevlana Hak dost,
Ya Habiballah resul-i hdlik-ı yekta tüyf,
Ber güzin-i Zülcelali pak-ü bfhemta tüyf
Dost Sultanım,
Nazeııin-i Hazret-i Hak sadr-ü bedr-i kdinat,
Nur-i çeşm-i Enbiya çeşm-i çerağ-i ma tuyi
Ya Mevlana hak dost
Şemsi Tebrizi ki16 dare d na 'ti Peygamber ziber,
Mustafa vü Mücteba an seyyid-i ala tüyf
Ya tabibel kulılb ya Veliyyallah Allah dost.
Türkçesi:
"Ya Hazreti Mevlana Hak Dostu,
Ey Allah'ın sevgilisi! Eşsiz Yaratıcı'nın Elçisi sensin, - - . ..._ .
Allah'ın kullan aİasından seçtiği pak ve benzeri olmayan sensin;
Ulu Allah'ın nazlısı, kainatın yüksek dereeelisi ve tekemınili etınişi
Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin ışığı sensin;
Şems-i Tebriz! Peygamberin methini ezberlemiştir,
Mustafa ve Mücteba, o yüksek Ulu sensin.
16 Bu Naa'tin «makta• beytine bakarak bunu söyleyenin, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin en samimi dostu Şems-i Tebriz'i olduğu zannedilmemelidir. Mevlana, kendisi ile Şems-i Tebrizi arasında ayrılık ve gayrilik bulunmadığını göstermek için olmalı ki şiirlerinde hep Şems-i Tebrizi mahlasını kullanmıştır. Türk musikisinin dahi üstatlarından ltri'nin cidden emsalsiz bir şaheseri olan bu Naa't bestesinin Mevlevi ayinleri esnasında her zaman bu güfte ile okunması şart değildi; (Divan-ı Mevlana) dan intihap edilmiş başka Naa'tlar ve gazeller de bu beste ile okunurdu.
Bekir Şahin Mev/evilerde evriid ve dua
Hz. Mevlana'nın sabah namazından sonra okuduğu dua
Allah 'ı m kalbi mi nurlandır, kulağı mı nurlandır,
gözümü nurlandır, saçımı nurlandır, derimi nurlandır,
etimi nurlandır, kanımı nurlandır, önümü nurlandır, ardımı nurlandır, al
tımı nurlandır,
üstümü nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır,
Allahımf nurumu artır, bana nur ver. Ey nurun nuru ey merhametlilerin
merhametiisi Allahım merhametinle beni nur et.
Bu dua, ismi güzel, cisnıi güzel, teni güzel, canı güzel, ruhu güzel, huyu güzel
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in dilindendir.
Dua yap1lan bir mekan, niyaz penceresi
Türbelerde yatırlann sandukalannı görecek şekilde türbelerin ayak veya
yantarafına yapılan pencerelere "niyaz penceresi" denilir. Türbeye giril
meden dışardan bu pencerelerden dualar okunup dilekte bulunulduğu için
bu adı almıştır.
Hz. Mevlana türbesinin güneyinde yer alan Hz. Mevlana'nın, çelebilerinin
ve Mevlevi büyüklerinin mezarlannın bulunduğu yerlerin göründüğü pencereye
niyaz penceresi denilmiştir. Bu pencerenin bulunduğu oda dikdörtgen forum
ludur. Uzun süre şeyhlere mahsus kabul salonu olarak kullanılmıştır. Niyaz pen
ceresinin üzerinde sikke motifi içerisinde Farsça şu rubai bulunmal.'iadır:
Ya Hazreti Mevlana
Derhli heme beste-end illa der-i tü
Ta reh ne-bered garfb illa ber-i tü
Ey der kerem-u 'izzet-u nur-efşanf
Horşfd u melı u sitaregan çaker-i tü
M evliina
Türkçesi
Ya Hazreti Mevlana! Ey keremde yücelikte ışık saçmada güneşin de ayın da
yıldıziannda kendisine kul-köle kesildiği güzel! Garip aşıklar senin kapın-
830 dan gayri yol bulamasınlar diye bütün kapılar kapatılmış yalnız senin kapın
açık bırakılmıştır.
Mevlana
·.
Bekir Şahin Mevlevilerde evrtid ve dua