12
Yönleriyle K R5 LA (Edebiyat) Cilt EDITÖR Doç. Dr. Alim YILDIZ T.C. KÜLTÜR ve TURizM TANITMA FONU BAKANUGI SIVAS- 2010

Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

Çeşitli Yönleriyle

K R5 LA (Edebiyat)

II.~ Cilt

EDITÖR Doç. Dr. Alim YILDIZ

T.C. BAŞBAKANLIK ~ KÜLTÜR ve TURizM TANITMA FONU ;ı,» BAKANUGI

SIVAS- 2010

Page 2: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

BEN KERBELA'YIM

sen beni hazırlama sakın sen de bana gel ölmüş ölü olmuş Hüseyne hasana gel

elleri ko ku dağıtırdı nasıl bir koku suya gel kana gel bir yeni hasana gel

o öldü çünkü bir gülü tutmuştu bilmeden sen istersen her gün gel her sene gel

gel beyazlıklan eiie türlü kokuları biç günler karardığında davran hep sana gel

ne yap yap hazırla kendini aniadın mı

Sadık Yalsızuçanlar

ne yap yap mesela ısıtıp dökündüğün sulada bile bana gel

hatırlanmıŞ bir gül ben de hatıriarım kolaydır ölmüş mü ölmemiş mi Hüseyne Hasana gel

Hüseyin de öldü ölür Hasan da öldü ölür ölen ve dirilen o bitmez insana gel

TurgutUyar

Ben Kerbela'yım, ben Ali'nin gözyaşıyım, etiyim, kanıyım, canıyım. Peygamber'in katında kim Ali'den daha değerli olabilir ki! Ben Ali'nin hüznüyüm, ben Hüseyin'im. Şehitlerin efendisi Hamza'yım ben. Savaş alanına gönderilen Ali'nin

kılıcıyım, zülfıkarım ben. Hangi söz benden daha keskin olabilir ki! Ben Zeynep'in gönül sımyım. Sakine'nin ruhuyum. Ben Cebrail'in kanadıyım, Muhammed'in yetimiyim.

Page 3: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

284 • Sadık Yalsızuçanlar

Beni O yetiştinnişti, kendisi de yetimdi, yetimlerin sığınağıydı. Ben onun eviyim, onun soyu, onun kanıyım, Kerbelayım ben.

Kılıç, mızrak ve gürz seslerinin, kan renginin, at kişnemelerinin, çöle vuran çığlıkların ortasına Hamza'yı göndennişti ilkin. Sonra Haris'i salmıştı. ..

Hüseyin ne kadar çok seslenmişti, ne denli çabalamış, ne kadar güzel yaşamış, ne ıstıraplı ölmüştü.

'Kanını bizim yolumuzda akıtmaya hazır olanlar' gelsin diyordu, 'O'nun yüzünü gönnek isteyenler bizimle göç etsin. Ülkeler almak, ganimetler toplamak isteyenler geri dönsün, bizim kervanımız, candan geçenlerin kervanıdır.

k· ı ı.

Ben Hüseyin'im, canımı Medine'de bırakmış olsaydım kim engel olabilirdi

Canlarımı Kerbela'ya getinnemiş olsaydım, sadece ben içseydim şehitlik şarabını bu kadar acıtır mıydım gönlünüzü? Yolda yok oldum ben, O'na ulaşan yolda bıraktım bedenimi. O'na can borcum vardı ödedim. Bedeviler gördüm çölde, bana katıldılar, beni dinlediler, onlara, 'başaracağımızı ve bir makam elde edeceğimizi düşünenler varsa, onlara tümüyle yanıldıklarını söylemek isterim' dedim.

Bazıları geri döndü. Arındık, elendik, seçildik böylece. Son seçilme Aşura gecesi gerçekleşti. Saf olalım istiyordum, çürük bir parçamız olmasın, bozgunculuk yapacak

kimse kalmasın istiyordum. Bu yüzden onlara ölümden söz ettim. Gecenin karanlığına sığınıp birileri kaçtı, arındık, saflaştık, bozgunculuğu

içimizden kovduk. Ordumda Sa' d' dan sonra en korkusuz ve onurlu kişi Hürr idi. Bin savaşçının komutasını korkusuzca üstlendi, harlı ateşte fokurdayıp durdu kalbi.

Bana karşıdan geldi Hürr, düşmanın içinden, cennetle cehennemin arasından, ateşle suyun ortasından geldi.

Ben Kerbelayım, serden geçenlerin otağıyım, cesaret ve erdemin çadıriyım, bana gelin.

Çok inanmışın yolunu kesmiş, kıltema çok mazlum kanı bulaşmış biriydi Hürr.

Düşman safından çekilip bana gelirken önce Eba Abdullah'la karşılaştı. Harem çadırının önünde bekliyordu. Ona selam vererek, 'ben günahkarım, yüzü karayım, yolunuzu kesen o suçlu kimseyim ... ' diyerek af dil edi, 'Allahım bu

Page 4: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 285

günahkar kulunu bağışla, senin dostlarının gönüllerini incittim, onları

korkuttum ... ' Çocuklarım Hürr'ü, kendilerinin önünü keserken görmüş, ürkmüşlerdi.

Bağışlanmak için yalvarıyordu. Tövbe ediyor, dönüyordu. Bana, dönüşünün kabul edilip edilmediğini sordu. 'Neden olmasın' dedim, 'dönen, hiç işlememiş gibidir.'

Dünyalar onun oldu, sevindi, gönlü şenlendi. 'Artık' dedi, 'kanımı sizinle, sizin yolunuzda akıtınam için bana izin verin.

Bana fırsat verin, kılıcım size kastedenlerin kanını döksün.' Eba Abdullah, 'ey Hürr' diye seslendi, 'sen bizim konuğumuzsun, in

atından, otur, seni kabul edelim' Hürr inmedi, savaşmak için sabırsızlanıyordu, izin istedi, sürdü atını savaşın içine, bir daha dönmedi. O'nu düşününce babamın sözü aklıma geliyor, 'İslamın, insanlar arasında, tersinden giyilen bir giysiye dönüşeceğini seziyorum.'

Bir kezinde Muaviye'ye şöyle bir mektup yazmıştım: 'Seninle savaşınamam, görevimi hakkıyla yerine getirememe gibi bir kusurla karşı karşıya kalma kaygısındandır.'

Herkes sanıyordu ki korkuyorum, zalimlerle savaşmanın gerekli olmadığına inanıyorum.

Oysa Mekke'yi terk ederken bıraktığım yazılı notta şöyle demiştim : 'Bozgunculuk, azgınlık ve zulüm yapmak içen Medine'den ayrılmamıştım ben. Dedemin ümınetini düzeltmek, babamın yolunu diriltmek için kıyam ediyorum.'

Müslim 'in şehit olduğunu .öğrendiğimde, 'acaba' dedim, 'adaletin yerle bir edildiğini görmüyor musunuz? Acaba bütün bu bozgunculuğu ve onu yapanları görmüyor musunuz? Kimse zulme ve fesada karşı direnmiyor, görmüyor musunuz? Böylesi bir dünyada, inanmışların canını hiçe sayması gerekmiyor

mu? Ben İmam Hüseyinim, ödevim de budur, bu yüzden kıyam ediyorum. Dünyanın zulüm kılıcıyla dağrandığı bir zamanda ölümü sonsuz

mutluluğun kapısı biliyorum. Böylesi bir anda ölmeyi şehitlik olarak görüyorum. Zalimlerle ve zorbalada birlikte yaşamaktansa ölmeyi seçiyorum. Benim taşıdığım ruh, bozguncularla uyuşmaz.'

Bin kişilik bir süvari birliğinin gözetiminde beni Kufe'ye götürürlerken, onlara şöyle dedim: 'Allah'ın ilkelerini değiştirmeye kalkışan, inanmışların ortak malını bir kişinin tasarrufuna veren, sınırları çiğneyip tersyüz eden,

Page 5: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

286 • Sadık Yalsızuçanlar

Müslümanların kanını değersiz gören zalim bir sultanın yaptıklarını görür de sessiz sedasız kalırsanız, yarın onun yerine siz ateşe atılırsınız. Bugün saltanat sürenler böyledirler. İlahi sınırlan hiçe sayıp çiğniyorlar.

Müslümanların beytü'l-malını yağmalıyorlar. O halde sessiz kalmayın,

onlar gibi olmayın. Dedemin ilkelerini uygulamak öncelikle bana düşer.' Hürr'le ilk karşılaştığımda, bana Eba Abdullah'ı Kufe'ye götürmek

istiyordu. Bana Medine ve Kufe yolunu kapattılar.

-~ · · Kerbela'dan başka bir yol bırakmadılar.

Mı;ıharremin ikinci günü dostlanmla buraya geldim. Çadırlanmızı kurduk. Karşımızda sayısı· her gün biraz daha artan binlerce

kişilik, düzenli ve eğitimli bir ordu bulunuyordu. Muharremin altıncı günü otuzbine ulaştılar.

Ziyad'ın oğlu, Sad'ın oğlunu komutan olarak atamak istiyordu. Sa'd bizi sevmezdi ama, babamın zamanında uzlet ve inzivayı seçmiş,

sessiz ve yansız olmayı tercih etmişti. Fakat oğlu, olacaklan kestiriyor, böylesi bir vebali yüklenmek istemiyordu. İbn Ziyad'la görüşerek, görevden bağışlanması istedi.

Rey'in, Tahran'ın, Gürgan ve Gilan'ın valiliğinin onda olduğunu ve bu konudaki güçsüzlüğünü bilen İbn Ziyad, 'öyleyse' dedi, 'valiliği bırak ve dilediğin yere git.'

İbn Sa' d yakalanmıştı, 'biraz düşünmeme izin verin' dedi, yakınlarına danıştı, onların düşüncesini sordu.

'Peygamberin torunlannın kanını mı dökmek istiyorsun? Sakın böyle bir zulme bulaşma, ortak olma' diye uyardılar.

Ama dünya hırsı ve mal-makam sevgisi üstün geldi, gözünü hırs bürüdü. İbn Ziyad'a gelerek, göreve hazır olduğunu söyledi. . Yine de Hüseyin'in kanı dökülmeden bu işi çözelim, sakın ona

dokunmayalım, diye düşünmekten kendini alamadı. Ubeydullah'ın meclisinde bir grup insan oturmuş, kaygıyla olacaklan bekliyordu.

Herkesi bir kan korkusu sarmıştı. Yüreği ateşteki tencereden daha kızgın olanların öfkesi üstün geldi. Şimr bunlardan biriydi, söz aldı, ayağa kalkıp şöyle dedi: 'Ey emir, o,

kuşkusuz yanılıyor, Hüseyin artık senin avucundadır, şayet bu kargaşadan

kurtulursa, seni asla yaşatmaz ve iş daha da zorlaşır. Görmüyor musun onun ne

Page 6: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287

kadar çok yandaşı, babasının ne kadar çok bağiısı ve izleyeni var var, ne kadar çok seviliyor, yarın buraya akın edecek ve dünyayı başına yıkacaklar.'

Ubeydullah'ın içinde uyuyan nefret ateşi harlandı, dalgınlıktan sıynlır gibi toparlandı, kendine geldi ve, 'haklısın' dedi Şimr'e. Sa'd'ın oğluna

hiddetlenerek, 'bu adam neredeyse aklıınızı kanştınp bizi yanıltacak ve gafılce avlanmamıza neden olacaktı.'

Zaman yitinneksizin bir mektup yazdı ona, 'seni oraya, bize öğüt veresin diye göndennedik, sen bir görevlisin, ne söyleniyorsa uyacak, ne emrediliyorsa yapacaksın. Sana neyi buyuruyorsam, sorgulamaksızın uygula, eğer buna uymayacaksan derhal görevini bırak ve kenara çekil.' Mektubu Şimr'e verdi ve 'şayet Hüseyin'le savaşmayacak olursa, hemen başını bedeninden ayır, kellesini de bana gönder. Orduya sen komuta et.'

Şimr, Tasua gününün ikindi vakti Kerbela'ya ulaştı. Hüseyin için en sıkıntılı gündü bu gün, kuşatma altındaydı. Şimr, Sa'd'ın oğlu Ömer' e mektubu verdi. 'Ben, Peygamberin torunuyla savaşmayacağım, onun kanını

dökmeyeceğim' diyeceğini sanıyordu, böylece boynunu vuracak ve yerine geçecekti.

Umduğu gibi olmadı. Ömer, Şiınr'e öfkelenerek, 'benim' dedi, 'bu kini yatıştınnak için yazdığım

mektubun İbn Ziyad'ı etkilemesini sen önledin! Gözünü kan bürümüş!' . Şimr, 'boşver bunları' dedi, 'sen savaşıyor musun yoksa çekiliyor musun?' Ömer, 'savaşacağım' diye ~onuştu, 've bu öyle bir savaş olacak ki, başlar

ve eller havada uçuşacak!' Şimr, kendisine düşecek görevi sordu. Ömer, piyade birliğinin komutanı olacağını söyledi. Ubeydullah, mektubunda şöyle diyordu : 'Hüseyin ya şartsız teslimi veya

ölümü kabulllenecek' Tasua akşamıydı. Hüseyin, çadınnda, başını ellerinin arasına almıştı, düşünceliydi. İki eliyle

· yanaklarımı kavraınıştı. Uykusu kaçmıştı. Ömer, buyruğu okudu, kararını verdi ve bağırdı, 'kalkın! Atlarımza binin!

Sizi cennetle müjdeliyorum.' Otuzbin kişilik ordu, Hüseyin 'in çadınnı çevreledi, taşkın bir sel gibi

akmaya, kaynamaya başladı. Atların ve insanların çığlıklan karıştı, çölde yankılandı. Zeynep, çadırda, hasta olan Zeynelabidin'in başındaydı. Hemen

Page 7: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

288 • SadıkYalsızuçanlar

dışarı fırladı. Düşman birlikleri çemberi daraltıyordu. Hüseyin 'in çadırına koştu, 'kalk kardeşim kalk' dedi, 'olanları görmüyor musun? Bak neler oluyor?'

Hüseyin, 'sakin ol' dedi, 'şimdi dedemle konuşuyorum. Bana, Hüseyinim diyor, yakında bana geleceksin, cennete birlikte olacağız, ayrılık sona eriyor.'

Zeynep çadınn perdesini araladı, gözü dönmüş düşmanın çığlıklarını

dinledi, gökyüzüne baktı. Yıldızlar kayıyor, yanıp sönüyor, kızıl bir gökkuşağı beliriyordu. Hiçbir şey, Aşura gecesi kadar Zeynep'e zor gelmemişti.

Çadınna döndü. Silahların hazırlanması gerekiyordu. Ebuzer'in azatlısı Cevn yan çadırda silah hazırlığı yapıyordu. Hüseyin, 'bu gece çadırlarınızı birbirine yaklaştırın' demişti. Zeynelabidin'in hasta yattığı, Zeynep'in başında iyileşmesini beklediği o

gece, yan çadırda Hüseyin, Cevn'in yardımıyla kılıcını biliyor ve şöyle diyordu : 'Ey zaman! Ne kadar alçaksın! İnsandan dostlarını alırsın! Evet böylesin. Ama hiçbir şey senin elinde değildir. Biz, O'nun buyruğuna 'baş eğmişiz. Bizim için ne istiyorsa onu diliyoruz.'

Zeynep hıçkırıklarını içine gömüyor, Zeynelabidin 'le birlikte soluğunu tutmuş Hüseyin'i dinliyordu. Zeynep kendini tutamadı, yeğeniyle birlikte hıçkırıklarını bıraktı: 'N' olurdu böyle bir· günü görmeseydiın! Allahım, canımı alsaydın da böylesi bir acıya tanıklık etmeseydim!' diye yakararak Hüseyin'in çadırına gitti. Başını göğsüne yasladı.

Hüseyin: 'Güzel kardeşim.' diyordu, 'Sakin oi, sabırlı ol, şeytan şefkat ve merhametini senden gidermesin. Dedem Allah'ın habercisiydi, senden benden üstündü, babam, annem ve kardeşim benden öndeydi, değerliydi. Bak hepsi ahiret yurduna göçtü. Ben de onların yanına gidiyorum, gerçek yurduma kavuşuyorum. Sakin ol, benden sonra bana inanmış olanların sorumluluğunu al, çocuklarını koru.'

Zeynep: 'Canım kardeşim.' dedi, 'Doğru söylüyorsun, bizden öncekiler gitti. Dedem, babam, kardeşlerim dünyadan ayrıldı. Varlığıyla yüreğime huzur veren birkaç kişi vardı. Eğer seni de yitirirsem, bundan böyle, bu dünyanın ağırlığına nasıl dayanırım?'

Hüseyin, hemenAbbas'ı çağırdı: 'Yanına birkaç kişi al, gidip bir yokla bakalım, bizimle ne zaman savaşmak

istiyorlar. Akşam düşünüyorlarsa, savaşçılar gece çarpışmazlar. Bak bakalım bir haber var ını?'

Page 8: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 289

Abbas gitti ve onlara, 'kardeşim ne zaman çarpışacağımızı öğrenmek · istiyor' dedi.

Ömer, 'ona söyle' dedi, 'ya teslim olacak veya ölecek' Abbas döndü, sözünü iletti. Hüseyin, 'teslim olmayacağız' dedi, 'kanımızın son damlasına kadar

savaşacağız. Şimdi git, çarpışmayı yarına kadar ertelemelerini söyle, unutma ve onlara da hatırlat, bu, Hüseyin'in bir gece daha yaşamayı ganimet bilmesi demek değildir. Bu geceyi, Rabbime niyaz ve yakarışta bulunmak için geçirmek istiyorum.'

Abbas haberi ulaştırdı. Hüseyin'in dileğini kabullenmekonusunda ayrılığa düştüler. Bir kısmı, 'hayır' diyordu, "hemen cezasını görmeli, madem bize karşı çıktı, kıyam etti, hemen çarpışmalı.' Bazıları ise, 'biz, kafırlerle bile savaşırken böylesi bir dilekte bulunduklarında kabul ediyorduk, peygamberin çocuklarına bunu nasıl vermeyiz?'

Ömer, 'git söyle ona dedi, 'sabaha dek rahat olabilir.' Hüseyin geceyi kulluk ve niyazla geçirdi. Gün ışırken dostlarına şöyle seslendi: 'Sizler benim göz aydınlığımsınız.

Hepinizden memnunum ve size teşekkür borçluyum. Hiçbir kaygı ve korku yok içimde. Fakat şunu iyi bilin, onların derdi benim, sadece beni istiyorlar. Eğer bana uyduysanız, hepinize izin veriyorum, özgürsünüz. Gitmek isteyen gidebilir.

· En küçük bir gönül kırıklığı duymam, kendisi de rahat olsun. Gidin ve ev halkımdan birini de alıp yanınızda götürün.' Konuştukça, yoldaşları birbirine kenetleniyordu. Herkes, 'sen neler söylüyorsun Hüseyin! Binlerce canımız olsa tümünü sana feda eriz. Senin yolunun kurbanıyız biz.'

Ağlıyordu, 'o halde' diye seslendi, 'iyi bilin ki, bugün hepimiz O'nun yolunda canlarımızı vereceğiz. Aramızdan tek kişi bile sağ kalmayacak.' Herkes, 'şükürler olsun' diyordu, 'böylesi bir bağışla bizi onurlandırdı.' Kalabalığın

dışında, kenarda, bir yerde Hasan'ın oğlu Kasım oturuyordu. Dayanarnayıp atıldı, 'amca' dedi, 'yarın ben de şehit olacak mıyım?'.

Hüseyin'in canı yanıyordu, yüreğine inen hüzün sesine yansıdı, sarsılarak ağlamaya başladı, 'evet sevgili yeğenim' dedi, 'sen de bizimle geleceksin, ama, şiddetli bir acıyla olacak bu.'

Kerbela günün ilk ışıklarıyla yıkanırken çarpışma başladı. Kasım önüç yaşındaydı. Hasan'ın yadigarıydı.

Page 9: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

290 • Sadık Yalsızuçanlar

Boyuna uygun bir kılıç bulunamamıştı. Silahsız, sadece cesaretiyle sürmüştü atını.

Başına aldığı bir kılıç darbesiyle attan düştü. Yuvarlandıktan sonra, kanlar ve acılar içinde, 'amca yardım et, amca beni bul, bana yetiş' diye inledi.

Ömer'in askerlerinden gözü dönmüş onlarca kişi, boynunu vurmak için çevresinde toplanmıştı ki, Hüseyin'in avına doğru hareketleneo bir aslan gibi atını üzerlerine sürdüğünü gördüler. Tilkiler gibi kaçışmaya başladılar. Kasım'ın başını gövdesinden ayırmak için ilk yeltenen kişi, kendi atının ayakları altında parçalandı. Çevreyi öylesine bir toz duman kaplaınıştı ki göz gözü görmüyordu. K~rgaşa dindikten sonra, Hüseyin, başını dizine aldığı Kasım'a, 'güzel yavrum benim, bak yanındayım, seni duyuyorum, acını hissediyorum ama karlerin nasıl bir cilvesi ki, senin için bir şey yaparnıyorum' diyerek ağlıyordu.

Kasım, başını Hüseyin'in göğsüne iyice gömüyor, acıyla kıvranıyor,

ayaklarını yere vuruyordu. Daha fazla dayanarnadı ve çırpınarak ruhunu teslim

etti. Hüseyin, cansız bedenini kucaklayarak çadırlara doğru yürüdü.

Ben Kerbelayım, Kasım'ın kanıyım. Hasan'ın canıyım ben, doğranmış bedeniyim. Ben perişanım, garibim, dünyada garip bir yolcuyum. Uğrunda gelecek olan her şeye razıyım.

Kan yüzüme gözüme bulaştı, artık ne Zeynep var gözümde ne sakine. Tek endişem, sana inananların kalkış günündeki acısıdır. Onlar kıyamet günü utanmasın, veremeyecek hesabı olmasın istiyorum. Canlar meclisinde bu sözü verdim. Başımı Kerbela çölünün kumiarına gömsünler korkmuyorum.

Ben Kerbelayım, şehitler otağıyım. İbrahim'in kurl)anı benim, Musa'yı yakan ateşim ben, İsa'nın çilesiyim.

Hüseyin, kana bulanmış bedenine baktı, onlarca hançer yarası, kıhç gölgesi gördü. Sonra bir serinlik yayıldı başına.

Baktı, bir bulut gördü. 'Böylesi bir anda, güneşin yakıcı sıcağını örten de kim?' 'Seni' diye seslendi bulut, 'doğumunda babana müjdeleyen, kundağını

annenle birlikte saran benim, ben bulut değil Cebrail'im, söyle ne yapayım senin için, canımı iste vereyim.'

Page 10: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 291

'Niçin geldin' diye seslendi Hüseyin, 'gölge etmene razı değilim,

kanatlarını çek, gökten beni seyreden dedeme engel oluyorsun. Görüyorsun dostlarım çölün ateşinde yandılar, güneşin altında günlerdir kavruluyorlar, reva mıdır onlar yanarken ben serinleneyim, kanatlarının gölgesinde dinleney_im. Bırak beni, git onların üzerine aç kanatlarını. Durma, Necefe ulaştır haberimi, .·oğlun ölüyar ey Ali yetiş de, son bir kez basmak için onu bağrına koş acele et.. .Gelsin, alsın başımı göğsüne, sarsın sarmalasın beni, Kufeliler de görsün, benim Ali gibi bir babam var.'

Cebrail kanatlarını yaydı çöl ateşinde yatan bütün şehitlerin üzerine. Bir yağmur gibi, herkesin üzerine eşit yağdı. Hüseyin seslendi, 'durma git annemi getir bana, beni bu ateş değil, annemin

özlemi dağlıyor.' Cebrail eğildi, kanatlarını Hüseyin'in kanına sürdü. Hüseyin'in kalbinden bir çığlık yükseldi. Cebrail göklere doğru havalandı, gözden yitti. Düşmanın gözü doymuyordu. Malik çıkageldi bu kez. Kanla yıkanmış

başına kılıcını bir kez daha indirdi. Başı parçalandı, dağıldı. Yetmedi, Ebulhuluk atıldı, yayını gerdi, oku yaralı başına fırlattı. Hasin çıktı öne, dişlerini kırdı

Hüseyin'in. Ebu Eyyub ardındaki onlarca kana susamışla sökün etti. Yaralı

bedenine kimisi ok attı kimisi mızrak sapladı, kimisi taşladı ... Ebu Eyyub hırsını alamayıp bir oku eliyle sapiadı gırtlağına.

Onlar vurdukça Hüseyin şükrediyordu. Kanla yıkanan ellerini kaldınp

sabrediyordu. Ansızın bir ses duyuldu, yerle göğün arasından bir ses geldi. Yer ve gökler titredi, Cebraildi bu, Hüseyin'e usulca yaklaştı. Kanadarıyla

yaralarını sıvazladı, selamların en güzeliyle selamladı, müjdelerin en büyüğünü verdi.

'Çekilin, kenara çekilin, peygamberlerin sonuncusu geliyor, Hüseyin'in ziyaretine dedesi geliyor.'

Hüseyin'in mutluluğuna diyecek yoktu. Bedenindeki yaralar bir anda iyileşti, kan durdu, acılar dindi, susuzluğu bitti.

Cebrail, müjdeliyordu, 'çekilin, kenara çekilin, Allahın asianı geliyor, ötelerin sultanı oğluyla özlem gidermeye geliyor. Ciğerleri zehirle parçalanmış olan Hasan geliyor, geceleri uykusunu feda eden annesi geliyor, gözlerini bağlamak, çekip yanına almak için kadınların en hayırlısı geliyor.'

Hüseyin gözlerini açınca Peygamberi gördü.

Page 11: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

292 • Sadık Yalsızuçanlar

Başını dizlerine almıştı, dedesini gördü. Acılarını unuttu, candan geçti, yüreğinde güller patlamaya başladı, kızıl bir gülşene dönüştü.

Düşmana çevirdi bakışlarını, soluğu yetesiye bağırdı, 'Zeynebin kan ağlama vakti geldi, öldürün beni! Can üzre bırakmayın beni

acele· edin, bu zalim dünyadan kurtarın, öldürün beni. Güneşin ateşi yorgun canımı kavurdu. Daha fazla incitmeyin artık öldürün beni! Dünya sizin olsun, beni asıl yurduma gönderin. Ömrümün mevsimi kışa döndü, öldürün beni!'

Gözü dönmüş bir başkası atıldı bu kez, hançeri kalbine sapladı.

Ben Kerbelayım, beni bir ağıt tuttu. Hüseyin görünmüyor, nurdan halelere sarılmış. Hüseyin'i Cebrailler örtüyor, gözlerden gizlendi. Ben Hüseyin'in yüreğiyim, sadece o görünüyor.

Katiller korkuyla geri çekildiler. Başında Ali'yi gördüler. Ali göründü, Ali onlara da göründü. Kanat çırpan melekler göründü, Cebrail göründü.

Ben Hüseyinin kandan ve nurdan görünmeyen bedeniyim, yapayalnızım. Ondan başka ilah yoktur, çölden göklere yükseliyor sesim. Peygamberin sakalına kan bulaştı, Hüseyin'in kanıyla yıkandı. Zalimleri kan tuttu, çöl kan denizine döndü.

Hüseyin'in ağıdıyla yeri göğü doldurdu Fatma. Sakine çadırlarda kan ağladı, Zeynep bulutlara karıştı. Kıyamet aşura günü için yas tuttu. Peygamberler ağladı, dünyanın çarkı çevrildi. Necef şahı başına vurup ağladı, fıganı dünyayı yuttu. Peygamber imamesini alıp başını açtı.

. Gök ve yer titremeye başladı, Cebrail kanatlarını çekti. Diller tutuldu, gözler süzüldü, eller kırıldı, kollar düştü. Hüseyinin yaralı sinesi cellat çizmesiyle ezildi.

Nasıl kıydın ceylana kansız avcı? Sana bu söz yetmez, sana kıyamet gerekmez.

Page 12: Çeşitli Yönleriyle K R5 LA - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D190289/2010_c2/2010_c2_YALSIZUCANLARS.p… · Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 287 kadar çok yandaşı, babasının

Çeşitli Yönleriyle Kerbela • 293

Sana cennet gerekmez cehennem gerekmez. Nasıl kıydın Fatmanın masumuna, Alinin canına, Muhammedin

gözbebeği ne? Sana dünya gerekmez, ahiret gerekmez. Sana söz yetişmez, ateş yetişmez. Su vermeden hangi kurban kesilmiştir ey mel'un, dili dudağı kavruldu

masumun susuz kaldı, bir damla su verin. Boğazını hangi hançer keser ciğeri ateşle kavrulmuşun? Ben kerbelayım ey Muhammet.

Gözlerimden yaş değil kan akar, çöl ateşinde zulüm hançeri yedin zalime yakalandım ey Muhammet.

Dağianan yüreğimin hakkı için, günahsız dökülen kaniann hakkı için ey Muhammet, yalvar O'na, güzel isimlerinin hatırı için yakar, kalkış günü yolundan gidenleri bağışlasın.

Son sözü, tanıklık oldu Hüseyin'in. Gökler kara giyindi, yer sarsıldı ey Hüseyin. Saha rüzgan esti, Cebrail tacını alıp ağladı ey Hüseyin. Kandiller söndü, kerbela kanla yıkandı, ey Hüseyin. Sakine zalimlerin pençesine düştü, dostlannın evi talan edildi ey Hüseyin. Kerbela garibini susuz öldürdüler, Allahın gökleri yıkıldı ey Hüseyin.