32
Avrupa ve Amerika’da Salmonella Kontrolündeki Başarı ve Gelişmeler facebook.com/tavder • twitter.com/tavder Kanatlılarda Beslenme Hastalıkları Gut Kanatlı Eti Üretiminde Salmonella Kontaminasyon Kaynakları Aromatik Bitkiler ve Tavuk Beslemede Kullanılmaları Çakşır Otu (Ferrula Elaeochytris)

Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

Avrupa ve Amerika’da Salmonella Kontrolündeki Başarı ve Gelişmeler

facebook.com/tavder • twitter.com/tavder

Kanatlılarda Beslenme Hastalıkları Gut

Kanatlı Eti Üretiminde Salmonella Kontaminasyon Kaynakları

Aromatik Bitkiler ve Tavuk Beslemede Kullanılmaları Çakşır Otu (Ferrula Elaeochytris)

Page 2: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

Pulmotil AC hakkında daha fazla bilgi için lütfen bizi arayın.

www.elanco.com

*Kullanmadan önce lütfen prospektüsü okuyunuz.1Elancotarafındanyürütülenpazararaştırmasısonuçları;Şubat2006.2AbdEl-Aziz,et.al,Tavuklardaenrofloxacin’infarmakokinetikdeğerlendirmesi.BritishPoultryScience,38:164-168,1997.3Warrenet.al,Tavuklardatilmikosininoralyollauygulanmasınıtakibenakciğervehavakesesikonsantrasyonları.Journ.Vet.Pharm.and Ther.,20(supl.1):181-218,1997.4Scorneaux,B.andShryock,T.Tavukfagositlerindetilmikosininhücreiçibirikimi,dağılımıveefluksu. PoultryScience,77(10):1510-1521,1998.5Elancodenemeleri,T5DTL9901&T5DJD9901.Datamevcuttur.PulmotilisatrademarkforElanco’sbrandoftilmicosin.Elanco,PulmotilandthediagonalcolorbararetrademarksofEliLillyandCompany.©2006ElancoAnimalHealth.Allrightsreserved.(PO0626)

Beşeri üretim standartları garantisinde kalite, güvenilirlik ve sağaltıcı etki

Yüksek ürün safiyeti, potensi ve stabilitesi sağlayan “tek süreçli sıvı

formülasyon üretimi”

Ürünü 3 yıla kadar UV ışını, oksidasyon ve neme bağlı degradasyondan koruyan

orijinal ambalaj*

Ekonomik kayıpları durduran hızlı ve uzun klinik etkinlik2,3

Enfeksiyonla mücadele eden makrofaj ve heterofiller içinde yüksek

konsantrasyon4

Solunum yolu enfeksiyonlarındaki gücü ile klinik etkinlik ve performans arasında

denge sağlar5

Neden Pulmotil®AC, Mikoplazma1 ile mücadelede “1 numaralı” ürün.

Elanco Hayvan SağlığıLilly İlaç Tic. Ltd. Şti.0216 554 00 00

BİLEŞİMİ: Pulmotil AC Oral Çözelti; bal renkli bir çözelti olup, her mL’sinde 250 mg tilmikosin aktivitesine eşit tilmikosin fosfat içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER: Tilmikosin, makrolit grubundan semisentetik bir antibiyotiktir. Bakteri hücresinde protein sentezini inhibe ederek etki gösterir. Antibakteriyel spektrumunda; mikoplazma türleri, Gram-pozitif ve bazı Gram-negatif mikroorganizmalar bulunur. Anılan mikroorganizmalar için tilmikosinin MIC değerleri şu şekildedir:Mikroorganizma MIC (mg/ml)Mycoplasma gallisepticum 0.048Clostridium perfringens 3.12Mycoplasma synoviae 0.025Staphylococcus aureus 0.78Chlamydia psittaci 0.1Actinomyces pyogenes 0.024Ornithobacterium rhinotracheale 0.03Salmonella typhimurium > 50Pasteurella multocida 6.25Escherichia coli 50Kanatlılara oral yolla uygulandığında tilmikosin hızla emilerek kana karışır. Yine hızlı bir şekilde serumu terkederek düşük yoğunlukta pH’a sahip enfeksiyon bölgelerine göç eder. Uygulamadan 6 saat sonra akciğerler ve hava keselerinde tilmikosine rastlamak mümkündür. Tilmikosin, safra ve idrar yoluyla atıldığından, karaciğer ve böbreklerde de oldukça yüksek konsantrasyonda bulunur. KULLANIM YERİ / ENDİKASYONLARI: Pulmotil AC Oral Çözelti, etçi tavuk ve hindilerde Mycoplasma gallisepticum, M. synoviae, Ornithobacterium rhinotracheale, Pasteurella multocida ve tilmikosine duyarlı diğer mikroorganizmaların yol açtığı solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZU: Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Her litre suya 75 mg tilmikosin (60 mL Pulmotil AC Oral Çözelti / 200 litre) katılır. Bu, günlük 15-20 mg/kg canlı ağırlık dozuna karşılık gelmektedir. Uygulamaya 3 gün devam edilmelidir. Hastalık sonrasında tedaviye 1-2 gün devam edilmelidir. İlaçlı su her gün taze olarak hazırlanmalıdır. İSTENMEYEN ETKİLER: Tilmikosin, güvenli bir madde olup, belirtilen dozlarda ve hayvan türlerinde kullanılması durumunda herhangi bir yan etki görülmez. İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ: Fenikoller, linkozamidler ve diğer makrolid antibakteriyeller ile antagonizma nedeniyle birlikte uygulanmamalıdır. GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI: İlaç Kalıntı Arınma Süresi (i.k.a.s.): Tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra etçi tavuklar 14, hindiler 10 gün geçmeden kesime gönderilmemelidir. Yumurtası insan gıdası olarak tüketilen hindi ve tavuklarda kullanılmamalıdır. KONTRENDİKASYONLARI: Belirtilen dozlarda hedef türler için kontrendikasyonu yoktur. Diğer hayvan türlerinde kullanılmamalıdır. GENEL UYARILAR: Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı yerde bulundurunuz. DOZ AŞIMI VE ALINACAK ÖNLEMLER: Tilmikosin, kanatlı hayvanlar için oldukça güvenli olup; 5 gün süreyle 375 mg/kg dozda uygulandığında herhangi bir yan etki görülmemiştir. UYGULAYICININ ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER: Pulmotil AC Oral Çözelti’nin deri ile teması iritasyona yol açabilir. Ürünün kullanımı sırasında koruyucu eldiven ve elbise giyilmelidir. Uygulama sonrasında eller yıkanmalıdır. Deri ile temas durumunda, ilgili yerler yıkanmalıdır. Gözle temas ettirilmemelidir. Göz ile temas durumunda gözler iyice yıkanmalıdır. MUHAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ: Direkt güneş ışığı almayan yerlerde ve 30 °C’nin altında, dondurulmadan saklayınız. Raf ömrü imal tarihinden itibaren 3 (üç) yıldır. Şişenin kapağı açıldıktan sonra ürün 3 ay süre içerisinde tekrar kullanılabilir. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ: Karton kutu içinde, 60 mL, 240 mL ve 960 mL’lik bal renkli PEN şişelerde sunulmaktadır.SATIŞ YERİ VE ŞARTLARI: Veteriner hekim reçetesiyle veteriner muayenehanelerinde ve eczanelerde satılır (VHR). PROSPEKTÜS ONAY TARİHİ: 17.12.2004 TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİH VE NO.SU: 20.12.2000 – 7/681 RUHSAT SAHİBİ VE ADRESİ: Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti. Kısıklı Caddesi Kuşbakışı Sokak No:6/3 Altunizade / İstanbul ÜRETİM YERİ: COC Farmaceutici S.r.l., via Modena 15, 40019 S. Agata Bolognese(BO), İtalya - Elanco International (a division of Eli Lilly S.A., Cenevre, İsviçre) lisansıyla üretilmiştir. ElancoTM, Pulmotil ® ve çapraz logo Eli Lilly and Company’nin tescilli ticari markalarıdır.

Page 3: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA 1Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

BaşyazıBaşyazı

Sevgili Dostlar,

2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk sektörü için oldukça renkli ve hareketli geçti. Nisan ayında sektör olarak Antalya’da buluştuk ve BESD-BİR’in organize ettiği Uluslararası Beyaz Et Kongresinin ikincisini başarı ile gerçekleştirdik.

Mayıs ayında Gıda Güvenliği Kongresinin dördüncü-sünü de İstanbul’da yine başarı ile gerçekleştirdik.

Haziran ayında yine sektör olarak VIV Tavukçuluk İh-tisas fuarı kapsamında İstanbul’da bir araya geldik.

Ağustos ayında 18. WVPA Kongresi Fransa / Nantes’da 1200 kişinin katılımı ile gerçekleşmiştir.

Eylül ayında Hayvan Besleme Bilim Derneğinin top-lantısı Ankara’da yapılacak.

Ekim Ayında ilki 21-25 Ekim tarihleri arasında Bilim-sel Tavukçuluk Derneği tarafından Antalya’da yapı-lacak olan Orta-Doğu ve Afrika Ülkelerinde Kanatlı Üretiminde Gelişmeler konulu Uluslararası Kongre yapılacak.

31.Ekim-3.Kasım tarihleri arasında YUM-BİR tarafın-dan yine Antalya’da Yumurta Zirvesi toplantısı yapı-lacak.

Tavukçuluk sektöründe şimdiye kadar hiçbir sene bu kadar yoğun bilimsel toplantılar yapılmamıştı. Bu toplantılar da göstermektedir ki sektörümüz bilim-sel toplantılara son derece açık, faal ve hareketli bir sektördür.

Sektörümüze ticari açıdan bakıldığında maalesef durum bu kadar iç açıcı görünmemektedir. Üretim maliyetlerinin yüksekliğine karşın satış fiyatlarının geride kalması sektörde kan kaybına yol açabilmek-tedir. Ürettiği malı mümkün olduğunca stoklamadan satmak zorunda olduğu ve fiyatların da arz-talep dengesi içinde şekilleniyor olmasından dolayı sek-tör fiyatlara pek müdahil olamamakta ve dolayısıyla mağduriyeti artmaktadır.

İhracat konusunda sektörümüzün gidişatı iyi yönde gelişme göstermektedir.

Kanatlı etinde ihracat 2013’ün ilk 6 ayında ayak ha-riç 2012’ye göre miktar olarak %21, ihracat geliri olarak %29 artış göstererek ilk altı ayda 165 bin ton ihracat yapılmış, buna karşılık 305 milyon dolar gelir elde edilmiştir.

Yumurta ihracatı ise, damızlık, kuluçkalık ve sofralık olarak 2013’ün ilk 6 ayında 2012’ye göre miktar ola-rak %12, ihracat geliri olarak %7 artış göstermiştir. İlk altı ayda 2 milyar 107 milyon adet yumurta ihraç edilmiş ve 173 milyon dolar gelir olmuştur.

2013 yılının ikinci yarısının sektörümüz için daha ba-şarılı geçmesi dileklerimle saygılar sunarım.

Prof. Dr. Erol Şengör

Prof. Dr. Erol Şengör

VTD Başkanı

Page 4: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA2 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Yerel Süreli Yayın

Veteriner Tavukçuluk Derneği’nin yayın organıdır.

Yılda 4 kez 3 ayda bir yayımlanır.

Veteriner Tavukçuluk Derneği

Adına Sahibi

Prof. Dr. Ahmet ERGÜN

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ

Yayın Kurulu

Prof. Dr. Mehmet AKAN

Prof. Dr. Erol ŞENGÖR

Dr. Serdar ERTAŞ

Uzman Vet. Hek. Mücteba BİNİCİ

Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN

İdare Yazışma Adresi

İrfan Baştuğ Caddesi No: 26/3 Dışkapı / ANKARA

Tel: 0312 517 25 65 • Faks: 0312 517 25 65

Banka Hesapları

REKLAM GELİRLERİ

Türkiye İş Bankası

Dışkapı Şubesi 4206 932790

IBAN No: TR 1500064 00000 142060932790

ÜYE AİDATLARI

Türkiye İş Bankası

Dışkapı Şubesi 4206 917468

IBAN No: TR 0400064 00000 142060917468

Dergide yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

Alıntı Yapılamaz.

Grafik Tasarım ve Baskı

Elma Teknik Basım Matbaacılık Ltd. Şti.

Çatal Sok. 11/A Maltepe/ Ankara

Tel: 229 92 65 • Fax: 229 92 65

www.elmateknikbasim.com

[email protected]

Basım Tarihi: 20.09.2013

Page 5: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA 3Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Rick Van Oort, International Poultry Production, 21 (4): 9-11.2013 sayısında, zoonotik hastalıklar gıda üretiminin yanı sıra insan sağlığını da önemli dere-cede etkileyen dünya çapında önemli bir sorun oldu-ğuna ve Avrupa ve Amerika’da zoonotik hastalıkların başında Salmonella ve Campylobacter infeksiyonları geldiğini belirtmiştir. Bu, sadece yazarın bir sapta-ması değil. Tüm dünyadaki veriler, bu gerçeği ortaya koymaktadır. Burada önemli olan Rick Van Oort’un da bahsettiği Salmonella ile mücadelede sağlanan başarı ve gelişmelerin öyküsüdür. Zira bu gelişmeler sadece Avrupa ve Amerika için değil tüm dünyada da konu ile ilgili gelişmeler sağlanması açısından fay-dalıdır. Bu nedenle, Avrupa ve Amerika’da Salmo-nella kontrolündeki başarı ve gelişmeler hakkında, International Poultry Production dergisinin 21’inci cilt, 4’üncü sayısında yer alan ve Sayın Rick Van Oort tarafından kaleme alınan tecrübelerinin özetlenme-sinin yarar sağlayacağını düşündük.

Rick Van Oort yazısında Avrupa’da yıllık Salmonella olgularının 100,000’e ulaştığını yazmaktadır. Rick, Amerika’daki durumun da benzer şekilde olduğu-nu ve bir yıl içinde görülen Salmonella vakalarının yaklaşık 42,000’e ulaştığını belirtmektedir. Aynı za-manda, insan salmonellozisinde 2009-2010 yıllarında % 8.8’lik bir düşüş görüldüğünü, fakat campylobac-teriosiz olgularında ise % 6.7’lik bir artış olduğunu belirtmektedir.

Yine Rick’in anlatımına göre insan Salmonella infek-siyonlarında bulaşma kaynakları içerisinde kanatlı eti ve yumurtasının halen en önemli kaynak oldu-ğu ve salmonellosizden sorumlu başlıca serotiplerin ise S. Enteritidis ve S. Thyphimurium olarak yerini koruduğu vurgulanmıştır. Bu arada önemli serotipler içerisinde Amerika’da son zamanlarda kanatlı etle-rinden izole edilen S. Heidelberg’de ise bir artış göz-lendiği belirtilmektedir.

Sayın Rick van Oort, kümes hayvanlarında Salmo-nella kontrolünde üç ana faktörden söz etmektedir. Bunlar;

1. Biyogüvenlik

Çiftlik hijyeni, yem, su ve kemirgenlerin kontro-lünün Salmonella infeksiyonlarının önlenmesinde önem taşıdığı,

2. İzleme programları

Broyler sürülerinin S. Enteritidis ve S. Thyphimurium’dan ari olmaları gerektiğini ve aynı zamanda diğer Salmonella serotiplerine karşı da sü-rünün kontrol altında tutulması gerektiği,

3. Aşılama

Salmonella kontrolü için inaktif ya da canlı aşı kulla-nımının dünya çapında önemli olduğunun vurgularını yapmış ve bu önlemlerin Salmonella ile kontrol ve mücadelede başarı ve gelişmeye katkı sağladığını ön plana çıkarmıştır.

Avrupa ve Amer ika’da Sa lmonel la Kont ro lündek i Başar ı ve Gel işmeler

cobb-vantress.com

Cobb 500 Infovet ad 21/01/2013 09:06 Page 2

AVRUPA VE AMERİKA’DA SALMONELLA KONTROLÜNDEKİ BAŞARI VE GELİŞMELERŞİRELİ, U.T* ONARAN, B.*

* Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı e-posta: [email protected].

(Salmonella control in the US and Europe: successes and improvements, International Poultry Production, 21 (4): 9-11.)

Page 6: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA4 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Yazıda ayrıca, Avrupa ve Amerika’da Salmonella in-feksiyonlarının kontrolü için yürürlüğe giren yasal uygulamaların arttığını dile getirmiştir. Bu yönet-meliklerde öncelikle üretim sırasında ve yetiştirme süresince örneklemenin arttırılması esasına dayan-dığına dikkat çekmiştir.

Amerika’daki yasal düzenlemeler; Rick van Oort, Amerika’da 2010-2020 yılları arasındaki ulusal sağlık amaçları belirlenirken insanlardaki hastalık insidan-sını düşürmek amacıyla yumurta üretimi, kümesler ve üretim tesislerine yasal mevzuatlarda ilave yü-kümlülükler getirildiğini söylemektedir.

Ayrıca FDA (US Food and Drug Administration, Ameri-kan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından 2009 yılında yu-murtalarda Salmonella Enteritidis’in önlenmesi için çıkarılan yönetmelik ve FSIS (Food Safety Inspecti-on Services, Gıda Güvenliği Kontrol Hizmetleri) ta-rafından çıkarılan PR/HACCP (Pathogen Reduction/Hazard Analysis and Critical Control Point, Patojen Kontrolü/Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları) sistemlerinin uygulanırlılığı Amerika’daki kanatlı en-düstrisinin sıkı denetimi altında tutulduğu belirtil-mektedir.

Rick van Oort yazısında, yumurta üretimine yönelik yönetmeliklerin yayınlanmasının sonrası, Salmonella kontrol programlarında önemli rolü bulunan aşıla-maya olan ilginin arttığından bahsetmiştir.

Avrupa’daki yasal düzenlemelerin getirdiği etkiler göz önüne alındığında ise EFSA (European Food Safety Authority, Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Otoritesi)’nın 2004 yılında Salmonella kontaminasyon seviyelerinin belirlenmesine yönelik ve Avrupa Birliği ülkelerini kapsayan bir çalışma gerçekleştirildiği belirtilmiş-tir. Avrupa Birliği yönetmeliği 2160/2003’de kanatlı

sektöründe Salmonella insidansının düşürülmesi ve maksimum Salmonella seviyelerinin belirlenmesi-nin amaçlandığı vurgulanmıştır. Yapılan çalışmaların sonucunda, 5 yıllık uygulamaların insan Salmonella vakalarında %55 oranında bir düşüş sağladığı bildi-rilmektedir.

Şekil 1. Avrupa’da 2006-2010 yılları arası insan sal-monellosiz vakalarının grafiksel görünümü (Interna-tional Poultry Production, 21 (4): 9-11)

Rick van Oort, uygulanan yönetmelikler kümes hay-vanları ve insanlarda Salmonella insidansını düşür-mek için uygulanmaya devam edildiğini ve sıkı bir denetim programıyla izlendiğini bildirmektedir. Aşı-lama programları için finansal ödenek sağlandığı ve bazı vakalar için eradike sürülere tazminat uygula-ması yapıldığı belirtilmektedir.

Salmonella salgınının üreticilerin imajı üzerinde güçlü bir etkisi olduğu için gün geçtikçe daha fazla üreticinin Salmonella kontaminasyonlarına karşı ön-lem almaya başladığı bildirilmektedir.

Avrupa ve Amerikada’ki Salmonella kontrollerinde-ki gelişmelerin yer aldığı değerlendirmeler için Rick van Oort’a biz de buradan teşekkür ederken, Salmo-nella ile ilgili benzer başarı ve gelişmelerin ülkemiz içinde gerçekleşmesini global bir sorun olan Salmo-

nella için etkin kontrol ve önlemlerin alınmasının halk sağlığı açısından sağlayacağı yararlara bir kez daha dikkat çekmek isteriz.

KAYNAKOORT, R., Salmonella control in the US and Europe: successes and improvements, International Poultry Production, 21 (4): 9-11.2013 (Aynı isimli yazıdan alıntıdır.)

Avrupa ve Amer ika’da Sa lmonel la Kont ro lündek i Başar ı ve Gel işmeler

Page 7: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA 5Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Gut, etiyolojisi belirlenemeyen yetişkin hindi ve ta-vuklarda kan ürik asit miktarının artması sonucu iç organlarda (böbrek ve kalp) ve eklemlerde üratların birikmesi ile karakterize olan bir metabolizma has-talığıdır.

Ürik asit karaciğer tarafından üretilmekte ve böb-rekler yolu ile atılmaktadır. Ürik asit yem ile alınan nitrojenin metabolize edilmesi sonucu oluşur. Ürik asit toksik veya zararlı değildir. Ancak ürik asit biri-kimi sonucu oluşan kristaller vücut dokularına ciddi biçimde zarar vermektedir. Ürik asit kristallerinin birikimi, nitrojen metabolizmasından kaynaklanan atık ürünlerin kandan böbrekler tarafından uzaklaş-tırılamaması sonucu oluşmaktadır. Kan dolaşımından gerektiği şekilde uzaklaştırılamayan ürik asit krista-lize olmaya başlar ve kanatlı vücudunun farklı bölge-lerinde toplanır.

Tavuklarda idrarın yaklaşık % 80’ini teşkil eden nitro-jenin metabolizmada son ürünü ürik asittir. Ürik asit genellikle aktif tubular sekresyonla idrar yoluyla atı-lır. Renal tubullerin fonksiyon yetersizliği ürik asidin Ca ve Na tuzlarının sekresyonlarının azalması sonucu oluşmaktadır. Ürik asidin eliminasyonu nefronların aşırı zarar görmesini engeller, hiperürisemide ürat kristallerinin birikmesi sonucunda periton, bağırsak, gut taşlık, proventrikulus, akciğerler, karaciğer, kalp gibi visseral organların dış görünümleri önemli bir hal alır.

Gut birçok etiyolojik durumdan kaynaklanabilir ve saha şartlarında çok rastlanılmaktadır.

• Tür hassasiyeti

• Besinsel ya da metabolik faktörler

• Sodyum bikarbonatın fazla miktarda kullanımı

• Fazla miktarda sodyum

• Uzun süreli vitamin A eksikliği

• İnfeksiyöz nedenler

• Toksik nedenler

• Aşırı protein

• Su

Tür Hassasiyeti

Ürolithiasis bazı ırklarda diğerlerinden daha faz-la görülür, JM (juxtamedullar) nefronların yüksek oranda bulunması, ürenin birikmesiyle suyun tubular emiliminin azalması bunun nedeni olabilir. Bu su ko-runması için faydalıdır ama kanatlılar ürolit oluşu-muna daha meyillidirler.

Besinsel Ya Da Metabolik Faktörler

Yararlanılabilir fosforun azlığına karşın fazla miktar-da rasyon kalsiyumu, kalsiyum-sodyum-ürat kristal-lerinin birikimi ile sonuçlanmaktadır. Kalsiyumu % 2,5’dan fazla içeren rasyonlarla yapılan besleme, 8-20 haftalık piliçlerde böbrek yangısına, viseral guta, üreterlerde kalsiyum ürat birikmesi ne ve % 10-20 oranında mortaliteye neden olmaktadır Vitamin D3’ün yüksek seviyeleri de bağırsaklardan kalsiyum absorbsiyonunu artırarak ürat kristallerinin oluşu-muna neden olmaktadır.

Sodyum Bikarbonatın Fazla Miktarda Kullanı-mı

Sodyum bikarbonat sıcaklık stresine karşı ve yumur-tacılarda yumurta kabuğu kalitesini geliştirmek için kullanılmaktadır. Bu da böbrek taşı oluşumuna yol açabilecek olan idrar alkalitesinin artmasına neden olmaktadır.

Fazla Miktarda Sodyum

Genç kanatlılarda sodyum intoksikasyonuna bağlı oluşan gut, yemlerde sodyum seviyesi % 0.8 suda ise % 0.4’i aştığında görülür. Yemdeki sodyum klorür miktarı toplam olarak % 0.3’u aşmamalıdır.

Uzun Sureli Vitamin A Eksikliği

Vitamin A eksikliği tubuler epitelyumin dökülmesine ve böbrekte üratların birikimine sebep olmaktadır. Böbrek epitel dokusunun dejenerasyonu ile kanda ürik asit miktarı birkaç kat yükselmektedir.

KANATLILARDA BESLENME HASTALIKLARIGUTArş. Gör. Özlem DURNA

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları AD

E-posta: [email protected]

Kanat l ı la rda Beslenme Hasta l ık la r ı Gut

Page 8: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA6 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

İnfeksiyöz Nedenler

En yaygın enfeksiyonlar Avian nefritis virus, infek-siyoz bronsitis ve civciv nefropatisidir. Avustralyan, İtalyan, Gray, Holte gibi IB’nin nefrotropik türleri ta-vuklarda gut/ürolithiasise neden olmaktadır.

Civcivler yaşamlarının başlangıcında IB virüsü ile in-fekte olduğunda renal yetersizliğe teslim olmadan önce aylarca yaşayabilirler. Yüksek protein ve den-gesiz protein diyetleri IB nefritisine olan hassasiyeti artırır. Subklinik enfeksiyonlar, aşırı protein ve kalsi-yum gibi diğer faktörlerle kombine olduğunda yine gut ile sonuçlanmaktadır.

Toksik Nedenler

Bircok kimyasallar ve toksinler böbrek hasarına yol açabilirler. Bunlar arasında en çok mikotoksinler ve antibiyotikler gelmektedir.

Mikotoksinler, böbrek hasarı için en yaygın önde ge-len sebeplerden biridir. Bunlar arasında da okratok-sinler ve oosporin en önemlileridir. Okratoksinlerin aflatoksinler ile kombinasyonu çok tehlikeli olarak bulunmuştur. Çünkü böbrek hasarı sonucu ürik asit atılımı oluşamamakta ve ürik asit vücutta birikmeye başlamaktadır.

Okratoksinler, oosferin ve sitrinin ciddi böbrek zara-rına ve visseral gut’a neden olan nefrotoksik miko-toksinlerdir. Oosferin diyette 200 mg/kg’ı veya daha fazlası articular veya viseral gut’a neden olmaktadır. Aynı zamanda okratoksin kandaki ürik asit seviyesi-ni arttırır. Yemdeki % 1 oranında okratoksin kandaki ürik asit seviyesini % 20 oranında arttırır. Ürik asitin boşaltımı, böbrek ve diğer visseral organlarda üratın birikmesine yol açan ürisemi sonucunda mikotoksi-kozis azalmaktadır.

Gentamisin, sulfonamidler ve nitrofurozonlar gibi antibiyotiklerin civcivlerde böbrek hasarına yol aç-tığı bilinmektedir. İlaçların böbreklerden atılırken, pH ve renal metabolizmayı dengesizleştirici etkileri vardır.

Bunların yanı sıra fenol ve kreozol gibi dezenfektan-lar yanlış kullanılırsa reziduel toksisiteye yol açabi-lirler. Suda kullanılan bakır sülfat suyun reddedilme-si, dehidrasyon ve gut ile sonuçlanmaktadır.

Aşırı Protein

Yemdeki aşırı ham protein ürik asit üretimini arttır-maktadır. Yemdeki protein % 11’den % 40’a arttırıl-

dığında plazmada doğrusal artan ürik asit düzeyleri gözlenmektedir. Hiperkalsiüri sonucunda proteinin enerji miktarı artmaktadır, örneğin üre’de Ca ar-tar, çünkü sülfür aminoasitlerinin katabolizmasının ürünleri sonucunda sülfat ve hidrojen iyonlarının bulunmasıyla Ca’un tubular emiliminin birazı azalır. Sağlıklı bir böbrek, oluşan tüm ürik asidi boşaltabilir, fakat yüksek proteinli diyetlerle beslenen kanatlı-larda böbreğin zarar görmesine neden olan faktörler visseral gut’a olan hassasiyetin artmasına neden ola-caktır. Üre ve kanatlı gübresi gibi azot kaynaklı non-proteinlerle beslenildiğinde viseral gut riski artmak-tadır. Artikular gut, çok yüksek protein seviyeli (%40) yemlerle beslenen kanatlılarda bildirilmiştir.

Su İhtiyacı

Su eksikliği nefron tubullerinde ve kanda, diğer mi-nerallerin ve ürik asidin konsantrasyonlarının artma-sına yol açar. Saha koşulları altında, otomatik suluk sisteminin arızalanması ve debeaking gibi manejmen uygulamaları yapıldığında, kanatlıların taşınması ve hareket ettirilmesi durumunda su eksikliği ortaya çı-kabilir.

Bazı bölgelerde, su alanları Ca ve Mg tuzlarının yük-sek konsantrasyonlarını içermektedir. Bunlar ara-sında özellikle bikarbonat, klorid ve sülfat acı su alanlarıdır. Kanatlı için su acılığının kabul edilebilir maksimum düzeyi 1500mg/L’dir.

KLİNİK SEMPTOMLAR VE PATOLOJİK DEĞİŞİM-LER

Gut; depresyon, dehidrasyon ve bazen yeşilimsi di-yare ile karakterizedir. Civcivlerde mortalite yüksek-tir. Böbreklerin düzensiz ve aşırı derecede büyümesi söz konusudur ve açıldığında ürat kristalleri ortaya çıkmaktadır. Ürat kristallerinin kirecimsi beyaz içeri-ği kalp, karaciğer ve böbrek gibi iç organların üzerin-de ve deri altında görülmektedir. Hastalık eklem ve iç organlarda görülüp, Eklem ve visceral form olarak 2 formda seyreder. Tek başına veya her ikisi de bir arada görülebilir.

• Eklem formunda eklemlerde ürat birikimi vardır. Eklemler şişmiş, parmaklar deforme olmuştur. Bacak ve kanat eklemlerinde sert ya da yumu-şak, ağrılı şişkinliklerle karekterize artiküler gut nadiren oluşur ve kronik seyreder. Topallayarak yürüme yanında eklemlerdeki şişkinliklerin açıl-masıyla ülserler oluşur.

• Visceral formda böbrek tubullerinde ürat birikimi

Kanat l ı la rda Beslenme Hasta l ık la r ı Gut

Page 9: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

www.evonik.com/[email protected]

Daha fazla bilgi için yandaki kodu telefonunuzun QR okuyucusu ile taratınız.

Sahip olduğunuz fırsatları keşfedin Evonik hayvan beslemeye yönelik ürün ve servisleri ile daha verimli, sürdürülebilir ve karlı yem ve hayvansal üretim gerçekleştirmenize imkan veren bir dünyanın kapılarını açıyor.

Siz neyi seçeceğinizi bilirsiniz.

13-01-089 Adaption AZ_EYO, Eifelturm und Pyramiden, 21x29,7cm, tuerkisch.indd 2 01.03.13 15:48

Page 10: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA8 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

nedeniyle gerginlik ve iç organların yüzeylerinde beyaz ürik asit kristallerinin biriktiği görülmek-tedir. Ayrıca diyare ve bitkinlik yanında, civciv-lerde yem tüketiminin azaldığı, tavuklarda ibiğin mavimtırak renk aldığı gözlenmiştir. Yaşlılarda perikardın üzeri tamamen ürat ile kaplıdır. Vis-seral gut en erken yaşlı tavuklarda ve insidensi

yumurtacılardan yüksek olan broilerler de kayde-

dilmiştir. Yumurtacılar içinde piliçlerde daha çok

rastlanmakta olup, genellikle 14 haftalık yaşta

görülmektedir. Yumurtacılarda yaşam boyu de-

vam eden zarar kümesi etkilemekte ve haftada %

1 mortalite yapabilmektedir.

Viseral ve artikular gut arasınnda görülen farklılıklar;

VİSERAL GUT ARTİCULAR GUT

1.Başlangıç Genellikle akuttur fakat kronikte olabilir. Genellikle kroniktir.

2.Sıklığı Yaygındır. Nadirdir veya sporadiktir.

3.Yaş Bir günlük veya daha üzeri aylık ve üzeri

4.Cinsiyet Hem erkek hem de dişi hayvanlar duyarlıdır. Çoğunlukla erkek hayvanlar duyarlıdır.

5.Nedenler İnfeksiyöz

Besinsel

Toksik

Genetik

Rasyonudaki yüksek protein içeriği

Diğerleri

6.Patogenez Genellikle ürat atılımındaki bir bozukluktan kaynaklanır

(renal bozukluk)

Muhtemelen böbrek tubullerinde ürat

sekresyonundaki metabolik bir bozukluğa

dayanır.

7.Lezyonlar

Böbrekler Böbrekler anormal bir görünüme sahiptirler ve beyaz

kireç görünümlü presipitatlarla kaplıdırlar.

Böbrekler normaldir. Fakat kanatlı dehidre

olmuşsa beyaz ürat birikimi nedeniyle böbrekler

anormal bir görünüm alabilir.

Yumuşak

dokular

Karaciğer,miyokardium,dalak gibi iç organlar veya

pleura, perikardium, hava keseleri gibi serosal yüzeyler

çoğunlukla etkilenmişlerdir.

Synovia’dan başka yumuşak dokular nadiren

etkilenir. Bununla birlikte ibik,sakal ve

trachea’nın etkilendiği görülmüştür.

8.Mikroskobik

lezyonlar

Genellikle synovia’da veya viseral yüzeylerde yangısal

değişiklikler yoktur. Böbreklerde ise ürat kristallerinin

etrafında yangısal reaksiyonlar vardır.

Synovia’da ve diğer dokularda granülamatöz

yangı vardır.

Topuk eklemi içinde üratlar Sağdaki üreter ürolitiazis nedeniyle genişlemiş durumdadır ve atrofiye

olmuş böbrek belirsizdir .Sol taraftaki böbrekte de hypertrofi oluşmuştur.

Bu böbrekler yetişkin bir ticari Yumurtacıdan alınmıştır.

Kanat l ı la rda Beslenme Hasta l ık la r ı Gut

Page 11: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk
Page 12: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA10 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

TEDAVİ VE KORUMA• Yeteri miktarda su sağlanmalı, dehidrasyondan

kaçınılmalıdır.• Yaşa ve yetiştirme sekline göre önerilenden daha

fazla protein vermekten kaçınılmalıdır.• Infeksiyoz bronsitis’e karsı aşılama programı göz-

den geçirilmelidir.• İdrarı asitleştiriciler kullanılabilir. Rasyona % 1

düzeyinde NH4CI ilavesinin daha asit idrar oluşu-muna yol açtığı gözlemlenmiştir ve bu koşullarda ürolitlerin oluşumu daha yaygındır ve bu genelde metabolik asidozise neden olmadan uygulanmalıdır.

• Rasyon kalsiyum ve fosfor seviyesi dikkatli bir şe-kilde oluşturulmalıdır.

• Yemler mikotoksin yönünden kontrol edilmelidir.• Su sistemi; ulaşım, yer veya yeterli su olup, olma-

dığı açısından kontrol edilmelidir.• Böbrek hasarı yapan ilaçlar dikkatli bir biçimde

kullanılmalıdır.• A, D3, K ve B kompleks vitaminlerinin yeterli dü-

zeyde alınmasını sağlanmalıdır.• Fazla miktardaki sodyum bikarbonat kullanımın-

dan kaçınılmalıdır.• Su aracılığı ile elektrolit kullanımı mortalite

kontrolünde yardımcı olur.• Akut vakalarda, 1 g/lt potasyum klorür kullanı-

labilir.• Yemin tuz oranı iyi dengelenmelidir.• Nakillerde kanatlıların dehidre olmasından kaçı-

nılmalıdır.• Ardıç (Juniperus oxycedrus L.- Cupressaceae )

yöresel isimleri; Adi Ardıç, Katran Ardıcı olarak da bilinen bitki gut hastalığı çeşitli kas hastalık-larında oldukça faydalıdır.

SONUÇ

Böbrek hasarı birçok faktöre bağlı olabilir ve ürik asit

kristallerinin vücutta birikimi ile sonuçlanır. Bu ne-

denle gut’un kontrolü ve önlenmesi, management,

hastalık kontrolü ve beslenmenin bir arada denge-

lenmesinden geçer. Gut, sahada bir problem olarak

karşılaşıldığında büyük olasılıkla kaynağı çok fak-

törlüdür ve özel bir neden belirlemek zordur. Teşhis

zorluğunun diğer bir sebebi ise, büyüme periyodun-

daki böbrek hasarının tavukların yumurta üretimine

geçene kadar ve yüksek kalsiyum rasyonları ile bes-

lenene kadar görünür belirtilere sahip olmayışıdır.

KAYNAKLARJeffrey J.S.; Visceral gout in chickens. California Poultry Letter.Dr. Beckman B.; Avian urolithiasis. (gout). Technical bulletin.Poultry med. ; Avian urolithiasis.DR. Chaudhari M.M; Differences between visceral and articular gout in birds.Shakel Ahmed, M., Anjaneyulu ,Y., Rama Rao.S.V.(2013).Tavuklar-da Gut Önleniyor.Erişim:www.protekt.com.tr,05.07.2013.Warden M; Visceral gout in birds.Dr Qureshi A.A.; K&N’s Poultry Diagnostic & Research Institute; Kidney lesions in poultry diseases.Ergün, A.,Tuncer,Ş.D.,Çolpan, İ.,Yalçın,S.,Yıldız, G.,Küçükersan, M.K.,Küçükersan, S.,Şehu, A.,Saçaklı, P.(2011). Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları.5.Baskı.,Pozitif Matbaa.Ankara.BAYTOP,T. (1999).Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi. Nobel Tıp Kitap Evleri .

Ergün, A., .,Saçaklı, P.(2008).Kanatlılarda Beslenme Hastalıkları.

s.41-42,İnfovet Dergisi.

Erişim:(2013)www.tavukmamülleri.com/pdf/kanatli_hastaliklari.

pdf,03.07.2013.

Ürolitiazis. Aşağıdaki durum yumurtacılarda daha yaygındır. Hasta

tavuklarda ölümden önce yumurta verimi düşer. Karkas konjestiv’dir Bir

veya her iki böbrekte atrofiye olmuştur. Üreter ürat ve mucusla beraber

genişlemiştir.

Aşağıdaki dişi broiler breeder öldüğünde iyi bir vücut kondisyonundaydı.

Böbreklerden biri tamamen atrofiye olmuş durumdadır. Karşı taraftaki

böbreklerde ise hypertrofi şekillenmiştir. Epikardium yüzeyinde de

üratlar görülmektedir.

Artikular gut. Periartikular bölgede oluşan ürat çöküntüleri. Sağ uçtaki

ayak normaldir

Viseral gut. Karaciğer,karın yağları ve sternum üzerinde üratlar vardır

Kanat l ı la rda Beslenme Hasta l ık la r ı Gut

Page 13: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

IBVAR 2- veteriner tavuk.indd 1 10.05.2013 17:48

Page 14: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA12 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Geçen yüzyılın olduğu gibi bu yüzyılında önemli gün-dem maddelerinden biri gıda infeksiyonları ve in-toksikasyonlarıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), gıda infeksiyon ve intoksikasyonlarını ‘‘insan beslenme-sinde kullanılan gıda ve suyun neden olduğu’’ has-talıklar olarak belirtmektedir. Gıda patojenleri içe-risinde de Salmonella, geçen her yüzyıllarda olduğu gibi bu yüzyılda da ön plana çıkmakta olup, günü-müzde özellikle çoklu antibiyotik dirençlilik göste-ren Salmonella serotipleri gıda patojenleri arasında önemini daha da artırmaktadır (Şireli, 2008).

Salmonella’nın ubiquiter bir patojen olması, değişik çevre koşullarına direnci, birçok gıda çeşidinde uzun süre canlılığını koruyabilmesi ve düşük infektif doza sahip olması ile beraber özellikle antibiyotiklere karşı geliştirdikleri çoklu direnç nedeniyle gıdalarda önemli bir risk oluşturmaktadırlar. Yıllardır yapılan araştırmalarda, Salmonella’nın kanatlı çiftlikleri ve kanatlı eti işletmeleri için önemli bir sorun olması ve bunun sonucunda kanatlı etlerinin insan Salmo-nella enfeksiyonlarında önemli bir yeri olduğu da bilinmektedir. Ayrıca bu etkene bağlı, gerek sağlık harcamaları ve iş gücü kayıbı, gerekse de üretime bağlı önemli ekonomik kayıpların olduğu bu konuda ekonomik kayıt sistemi olan ülkelerin verilerinden anlaşılmaktadır (Anon, 2007).

EFSA’nın 2011 raporunda 2005-2009 yılları arasında Avrupa ülkelerinde toplam 7983 Salmonella kaynaklı salgın olduğu bildirilmiş olup, bu salgınların büyük çoğunluğu yumurta, kanatlı ve kırmızı et ve kaynağı belirlenemeyen nedenlere bağlı olduğu belirtilmiştir (Anon, 2011). Center for Disease Control and Pre-vention (CDC)’ın 2009 yılı raporunda ise Amerika Bir-leşik Devletler’inde görülen gıda kaynaklı salgınların % 17.8’i Salmonella kaynaklı olduğu bildirilmiştir. Bu salgınlarada toplam 3066 kişi etkilenmiş ve 4 kişide hayatını kaybetmiştir (Anon, 2010)

Bu bildirimler doğrultusunda Salmonella’nın insan sağlığı açısından ciddi tehlike oluşturabileceği görül-mektedir. Bu bağlamda, kanatlı besleme, yetiştirme, taşıma, kesimhane, depolama ve satış aşamalarının

Salmonella’nın bulaşmasında önemli kaynaklar oldu-ğu ve bu aşamalarda iyi üretim uygulamalarına ve ge-nel hijyen kurallarına uyulmasının ise Salmonella’nın bulaşması ve kontrolünde önleyici tetbirler arasında yer aldığı bilinmektedir. Nitekim, kanatlıların taşın-ması ve kesimhaneler de hijyen yönetiminin başarılı bir şekilde uygulanmasının Salmonella bulaşma riski-ni belirgin bir şekilde düşürdüğü bildirilmiştir (Heyn-drickx ve ark., 2002).

YETİŞTİRME

Salmonella’nın kanatlı yetiştirme ve damızlık aşa-malarındaki bulaşmasında, yem, içme suyu, perso-nel, alet ve ekipmanlar ile araçlar dahil daha bir çok faktör bulaşmada rol oynayabilmektedir (Cardinale ve ark., 2004). Bu nedenlede yetiştirme ve damızlık-da çifliklerinde bulaşma kaynaklarının belirlenmesi ve alınan önlemler Salmonella bulaşmasının azalma-sında kayda değer kazanımlar sağlayacaktır.

Nitekim ticari işletmelerdeki Salmonella kontrol programının sistematik şekilde uygulanması, son üründe Salmonella pozitiflik oranını azaltacağından sağlıklı gıda üretimine katkı sağladığı son yıllarda ya-pılan çalışmalarla ortaya koyulmaya çalışılmaktadır. Damızlık ve yetiştirme amaçlı sürülerin Salmonella yönünden serolojik ve bakterijolojik kontrolleri ol-dukça önemli olup, analizler sonucunda Salmonella pozitif sürülerin ve damızlıkların eradike edilmesi bulaşmayı azaltacağı gibi kesimhanedeki kontami-nasyonu da daha aza indirgenmesinde yarar sağla-yacaktır (Wegener ve ark., 2003; Maijala ve ark., 2005).

Ayrıca yumurtacı damızlık sürülerde yumurta vası-tasıyla, damızlık sürülerde ise civcivlere vertikal bulaşma ile Salmonella etkenleri bulaşabildiği uzun zamandır bilinmektedir. Bulaşmanın kontrol altına alınmasında yumurtacı ve damızlık sürülerde era-dikasyon programları uygulanması yanında aşılama programları etkili olmaktadır (Wegener ve ark. 2003; Kim, ve ark., 2007; Collard ve ark., 2008). Konu ile ilgili olarak 2002-2005 yılları arasında Hollanda’da

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

KANATLI ETİ ÜRETİMİNDE SALMONELLA KONTAMİNASYON KAYNAKLARIHüseyin ÜLKER * U.Tansel ŞİRELİ*

*Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Ankara

E-posta: [email protected].

Page 15: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

erpilic zara ad 21.5x29.7cm.indd 1 23.08.2013 17:44

Page 16: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA14 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

yapılan bir çalışmada çivciv üretiminden kesim aşa-masına kadarki süreç içerisinde farklı bölgelerden alınan 160 000 örnekte, Salmonella varlığının çiftlik-ten kesim hattının sonuna doğru arttığı görülmüştür. Bu çalışmada yıllar arasında Salmonella görülme sık-lığı değerlendirildiğinde, Salmonella görülme sıklığı çalışmanın yapıldığı dört yıl boyunca ülkede yapılan çeşitli eredikasyon çalışmaları ve HACCP tedbirleri ile belirgin bir şekilde azaldığı belirtilmiştir (Van Der Fels-Klerx ve ark., 2008).

Çiftlik araştırmalarında özellikle Salmonella enfekte sürülerdeki hayvanlara ait dışkı kontaminasyonuna bağlı olarak, bulaşık tüyler ve deriler kesimhanede Salmonella yükünün dogrudan kontrolünü olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun yanında çiftliklerde horizantal bulaşmanın, Salmonella negatif sürü ve ekipmanlara bulaşmada etkili olduğu bildirilmiştir (Rose ve ark., 1999). Yine yetiştirme aşamasında stres faktörlerinin arttığı durumlarda kanatlılar-da immun sistemi baskılanması bağırsak florasında Salmonella sayısında artışa neden olabilmektedir (Burkholder ve ark., 2008).

Ayrıca yetiştirme aşamasında kanatlı hayvanların beslenmesinde kullanılan yem ve içme suyunun Sal-monella ile kontaminasyonda önemli bir faktör ol-duğu vurgusu daha önce yapılmış olup, konu ile ilgili yapılan bir çok çalışmada da Salmonella’nın yem ve suyun ile kontamine olabildiği bunun ise kanatlı etinin Salmonella ile kontamine olmasında önemli bir kaynak oluşturduğu belirtilmektedir. Yapılan bir araştırmada, kanatlı yemlerinden alınan 412 örneğin %6’sının Salmonella ile kontamine olduğu belirtilmiş-tir (Hacking ve ark., 1978)Yine kanatlıların yetiştiril-mesi esnasında çiftlikte haşere ve rodent kontrol-lerinin yapılmaması ve kümeslere giriş ve çıkışlarda ve çevre kontrollerinde bu işlemlerin dikkate alın-maması veya yeteri özen gösterilmediği durumlarda haşere, rodent ve yabani kuşların bulaşmada ciddi kaynaklar olduğu belirtilmektedir (Fuzihara ve ark., 2000; Rasschaert ve ark., 2007).

YEMDEN KESME

Kesimhanede Salmonella kontamisyonunun en aza indirilmesinde alınması gereken ilk önlem kesim ön-cesi yemden kesmedir. Kanatlılarda yemden kesme süreleri dikkate alındığında kesim öncesi yem veril-miş ve kursakları dolu olan hayvanların kontaminas-yon riskini artırdığı ve Salmonella kontrollü güçleş-tirmektedir (Ramirez ve ark., 1997).

Bu nedenle yemden kesme Salmonella kontrol prog-ramları içerisinde önemli bir kontrol işlemi olarak bi-linmektedir. Fakat bura da dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise hayvanların kesim öncesi yemden kesim sürelerinin iyi belirlenmesidir. Zira çok erken yemden kesme durumunda (8 saatten fazla), hay-vanlarda açlık refleksine ve içgüdüşüne bağlı ola-rak, eşeleme ve yem bulma içgüdüsü ile altlıkları karıştırma hareketleri görülmektedir. Bu durum ise ayrı bir sorunu gündeme taşıyabilmekte ve altlıkta bulunabilecek olan çevresel Salmonella bulaşma-sının sindirim kanalına alınmasına ve altlığın bu-laşma kaynağı olmasını tetikleyecektir (Corrier ve ark., 1999; Hinton ve ark, 2000). Uzun süre açlığın bir diğer olumsuzluğu ise, kesim aşamasının iç organ çıkartılması sırasında kanatlıların bağırsaklarında direncin azalmasına parçalanmasına neden olabil-mektedir (Thompson ve Applegate, 2006). Önemli bir diğer nokta, kümeslerde yemden kesmeye yeter-li özenin gösterilmemesi sonucunda, kesim sırasında uygulanan elektrik akımına bağlı olarak gerçekleşen çırpınma ve kasılma esnasında kloakadan fekal bu-laşmaların kaçınılmaz olmasıdır (Papa ve Dickens, 1989).

Bu nedenle en uygun süre kesimhaneye gönderilecek hayvanların kesimden 7–8 saat önce yemden kesil-mesidir. Sürenin 0-3 saat gibi kısa olması, dolu olan kursak ve bağırsakların iç organ çıkartılması işlemi sırasında yırtılması, delinmesi riskini artıracağından karkasın kontaminasyonu artırabilmektedir (Corrier ve ark.,1999).

Yemden kesilme ve Salmonella kontaminasyonları-nın ilişkisinin belirlenmesine yönelik çok sayıda araş-tırma yapılmıştır. Hinton ve ark., 2000 ve 2002’de yemden kesme ve yem formülasyonunda değişiklik-ler yapmış ve yemlerdeki karbonhidratları (glukoz, sukroz gibi) artırmışlar ve bunun Salmonella konta-minasyonuna etkisini incelemişlerdir. Bu işlemin for-mülasyondaki karbonhidrat çeşidine göre farklılıklar yaratmakla birlikte düşük düzeylerde de olsa etki edebileceğini belirtmişlerdir.

Benzer bir diğer uygulama ise, hayvanların yemden kesmenin arkasından içme sularına farklı kompozis-yonda organik asit uygulamalarıdır. Bu amaçla ya-pılan bir çalışmada, içme sularına asetk asit, laktik asit, formik asit ilavesinin karkas ve kursaktaki Sal-monella düzeyinde önemli ölçüde azalma saptanmış olmasıdır (Bryd ve ark., 2001).

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

Page 17: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk
Page 18: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA16 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Salmonella’ların kursaktaki sayısını azalmak için uy-gulanan yöntemlerden biriside içme suyuna asidifi-ye sodyum klorit (ASC) eklenmesidir. Son 24 saat’te içme suyuna 600 ppm ASC ilave edilerek içme suyu-nun pH’sı 3.00’e ayarlanmış ve kontrol grubu ve uy-gulama grubu arasındaki Salmonella sayısı incelen-miş olup, kursakta kontrol grubunda 3.2 kob/g olan Salmonella sayısı ASC uygulanmış grupta 1.32 kob/g olarak saptanmıştır. Bu çalışmada yaklaşık olarak kontaminasyonda 2.00 log’lık bir Salmonella düze-yinde inhibisyon saptanmıştır. Bu inhibisyon kursak dışında daha az düzeylerde olsada ince bağırsak ve sekumda da gözlemlenmiştir (Mohyla ve ark., 2007).

Bu ve benzeri çalışmalar göstermiştir ki; yemden kesmenin ve bu arkasından uygulanan bazı basit işlemlerin, kesimhanedeki Salmonella kontaminas-yonunda riski azaltmada önemli bir kontrol işlemi olduğu söylenebilinir (Hinton ve ark, 2000; Bryd ve ark., 2001).

TAŞIMA

Kasaplık hayvanların yaşam süreleri içerisinde bekli-de en fazla strese maruz kaldıkları dönem kesim ön-cesi çiftliklerde hayvanların yakalanması, kafeslere konulması ve taşınmasıdır. Bu nedenle, kanatlıların kafeslenerek kesimhaneye getirilmesine özen gös-terilmesi ve aşırı stres yaratımaması gerekir. Nakil işlemleri sırasında kanatlılar da strese bağlı olarak hayvanların dışkılama paterninin değiştiği ve immun sistemi etkilediği bilinmekte olup, bu durumun sin-dirim sistemini etkilediği ve hatta hasarlara neden olabildiği gibi latent enfekte hayvanlarda Salmo-nella sayısında artışlara yol açabilmektedir (Mulder, 1996; Burkholder ve ark., 2008).

Bu bağlamda nakil aşamasında kullanılan kafesler ve konteynerlar gibi alet ekipmen ve taşıma materyal-leri da kullanılan araç, gereç ve kafeslerin Salmo-nella kontaminasyonuna etkisi önemlidir. Salmonella negatif bir sürü taşıma sırasında kolayca Salmonella pozitif hale gelmekte ve bu kontaminasyonu kesim-haneye taşımaktadır. Taşıma kafeslerindeki fekal materyalden alınan örneklerde Salmonella izole edilmiştir (Bolder ve Mulder, 1983). Yapılan bir çalış-mada, taşıma kafeslerinde Salmonella düzeyi araş-tırılmış ve alınan örneklerde kanatlı taşıma kafesle-rinde %16.7 düzeyinde Salmonella tespit edilmiştir (Reiter ve ark., 2007). Yapılan başka bir çalışmada ise, 18 sürüden alınan örnekler incelendiğinde 10 sürü Salmonella pozitif bulunmuş ve bu pozitif sü-

rülerden elde edilen Salmonella serotip dağılımı ve sıklığı incelendiğinde ise 5 sürüden kesimhane ön-cesi alınan örneklerdeki Salmonella serotip dağılımı ve sıklığı ile kesimhane sonrası alınan örneklerdeki Salmonella serotip dağılımı ve sıklığının aynı olmadı-ğı ve özellikle taşıma kafeslerinden kaynaklanan bir kontaminasyon olduğu bulunmuştur (Heyndrickx ve ark., 2007).

Kullanılan araç, gereç ve kafeslerin temizlik ve dezenfeksiyon daldırma ve spreyleme yöntemi ile yapılmaktadır. Taşıma kafeslerinin yıkanması çoğu zaman Salmonella kontaminasyonunu engelleyeme-mektedir (Rigby ve ark., 1980; Rasschaert ve ark., 2007). Kirli bir kafesin dezenfektan solüsyonlara daldırılması veya spreylemenin yararlı olup, olma-dığı tartışılmaktadır. Genellikle organik kirlerden temizlenmeden yapılan bu temizleme işlemi bak-terileri öldürmemektedir (Corry ve ark., 2002). Kafeslerin temizlenmesi Salmonella bulaşmasının kontrolünde önemli bir işlemdir ve çok aşamalı bir yıkama, basınçlı su ile organik kirlerden arındırmayı ve dezenfektanlar ile temizlemeyi gerektirir. Bunun için organik kalıntıların deterjanlı suda 40 oC’de su ile ıslatılması ve takip eden aşamada ise basınçlı su ile temizlenmesi ve son olarak ta dezenfeksiyonun gerekli olup, kuaternar amonyum bileşenleri, pera-setik asit ve hipoklorit dezenfeksiyon amaçlı kullanı-labilmektedir ancak organik kirlerden temizlemeden önce dezenfeksiyon yapmak pratikte fazla fayda sağ-lamamaktadır (Bolder, 1988; Slader ve ark., 2002).

KESİMHANE

Kanatlı kesimhaneleri Salmonella kontaminasyon riskinin fazla olduğu ve buna bağlı olarak kontrolün güç olduğu çeşitli işlem aşamalarını içermektedir. Her işlem aşaması kontaminasyon riskini bulundur-makta olup, ayrıca bu aşamalar arasında da bulaşma kendi aralarında olabilmektedir. Değişik kümesler-den ve ortamlardan gelen kanatlı canlı hayvanlar ke-simhane aşamasında bir araya gelmekte ve son ürün olarak farklı merkezlere dağıtılmakta olup, burada uygulanacak önlemler Salmonella bulaşma riskini kontrol altına alabileceği gibi, eksik uygulamalar gıda güvenliğini tehlikeye atabilecektir (Silverside ve Jones, 1998).

Günümüzde kesimhaneler çok büyük kapasitelere ulaşmış ve saatteki kesim sayıları binleri bulmuştur. Bu durum özellikle kritik kontrol noktalarına dikkat edilmemesi ve kullanılan alet ve ekipmanların ye-

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

Page 19: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk
Page 20: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA18 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

terince temizlenmemesi ile dezenfekte edilmemesi sonucunda Salmonella’nın çapraz kontminasyonuna izin vermekte olup, kanatlı karkas ve elde edilen yan ürünlerin geniş bir insan topluluğunun sağlığını teh-dit etmesine sebep olmaktadır (Lenglet, 2005).

Kanatlı hayvanlarda Salmonella kontaminasyon ora-nı kanatlılar kesimhaneye girerken sadece %3–4 iken, kesim işleminden sonra bu oran %20–35 düzeylerine kadar çıkabilmekte ve canlı hayvanda düşük Salmo-nella oranı olsa bile kesim aşamasında ve sonrasında bu oran 7–8 katına kadar artabilmek olup, burada bilinmesi gereken çapraz kontaminasyonun tama-men önlenemeyeceğidir. Ancak, hijyen tedbirleri ve teknolojik uygulamalar ile kontaminasyon en az düzeye indirilebilir. Bununla beraber, HACCP sistemi uygulanması kanatlı yetiştiriciliğinde Salmonella ile mücadelede etkin bir şekilde kullanılmaktadır (Gre-en, 1987).

Salmonella bulaşmasında, kesimhane aşamasında temizlik ve hijyen uygulamalarının önemi çok bü-yüktür, kesim sonrası temizlik uygulaması yapıldığın-da Salmonella görülme sıklığı %11.5 iken, temizlik yapılmadığında bu oran %76.3, kesim sonrası dezen-feksiyon yapıldığında Salmonella görülme oranı %4.5 iken, dezenfeksiyon yapılmadığında ise bu oranın %52’ye kadar çıktığı bildirilmiştir (Cardinale ve ark., 2005).

Kesim için kesimhaneye gelen kanatlıların tüylerin-de, derilerinde, ayakları ve sindirim sistemlerinde farklı mikroorganizmalar ile ağır bir biçimde kon-taminasyon bulunmaktadır. Bu mikroorganizmalar kesim işlemlerine bağlı olarak kesimin farklı aşama-larında kanatlı et ve parçalarına bulaşabilmektedir. Kanatlı kesimhanelerinde bulaşma daha çok yüzey teması, işleme suları (tüyve teveklerin ıslatma tan-kı, soğutma tankı vs.) ve hava ile şekillenmekte olup, kesim işleminin sonunda kontaminasyon oranı artabilmektedir (Olsen ve ark., 2003; Reiter ve ark., 2007).

Kanatlı kesimhanelerindeki aşamalar ve bunlardan kaynaklanan Salmonella’nın çapraz kontaminasyonu her aşamada risk oluşturmaktadır. Yapılan bir çalış-mada, kesimhane aşamaları ve Salmonella düzeyleri incelenmiş ve haşlama suyunda %16.7, soğutma su-yunda %6.7, iç temizleme öncesi karkasta %6.7 ile soğutma sonrası karkasta %3.3 oranında Salmonella tespit edilmiştir (Reiter ve ark., 2007).Çapraz kon-taminasyonda büyük rol oynayan tüy ve teveklerin

ıslatma tankı giriş ve çıkışı, tüy yolma ile soğutma tankı giriş ve çıkışı ile paketleme bölümleri kesim-hanede kritik kontrol noktaları olduğu bildirilmiştir (Sarımehmetoğlu ve ark., 1996).

Kesimhanede temiz ve kirli bölgelerin kesin bir şekil-de birbirinden ayrılması gerekmekte olup, personel ve ekipman geçişine izin verilmemelidir. Bu uygulan-madığı takdirde kontaminasyon riski direk son ürünü etkilemekte ve buna bağlı gıda kaynaklı zehirlenme-ler meydana gelebilmektedir. Soğutma, paketleme, depolama ve dağıtım kısımları temiz alanlardır ve işletmede kritik kontrol noktaları olarak değerlendi-rilmelidir (Silverside ve Jones, 1998).

Elektrik ile bayıltma, kanatlıların başı aşağıda asılı sistemden geçerken su dolu sisteme elektrik akımı verilerek bayıltılmasını içerir. Elektrik ile bayıltılan kanatlı hayvanların kanını akıtılması amacıyla genel-likle sadece vena juguleris içine alan yüzeysel bir kesik uygulanır. Bu kesik uygulaması ile medulla spi-nalis, özefagus, trakea ve arterler sağlam kalmakta olup, ölüm süresi gecikmekte ve kasılmalara bağlı olarak kan daha iyi akmaktadır. Ancak, bu teknikte başın uzaklaştırılması sırasında kursağın parçalan-masına ve kursak içeriğinin boyun derisini konta-mine etmesine neden olmaktadır. Bu riski azaltmak için, yüzeysel kesik yerine özefagus ve trakeayı içi-ne alan bir kesik uygulanmakta olup, bu uygulama-da başın çekilmesi esnasında kursağın parçalanması önlenmektedir. Ancak bu uygulamada da internal bulaşmanın artacağı değerlendirilmektedir (Gracey ve ark., 1999 ; McNeal ve ark., 2003).Kesim sonrası kanın akması için, kanatlılar haşlama tankına girme-den yaklaşık yarım dakika kan toplama kanallarında bekletilmektedir ve bu sürede kan kanallar vasıta-sıyla depolama tankında toplanmaktadır (Gracey ve ark., 1999).

Haşlama, sprey veya sıcak su tankı şeklinde yapıl-makla beraber, daha hijyenik olmakla beraber pa-halı olması nedeniyle sprey yerine sıcak su haşlama tankı kullanımı daha yaygındır. Haşlama ile kanatlı gövdesinin kısmi temizliği sağlanırken, kıl follikülle-rinin gevşemesine ve tüy yolmanın kolaylaşması asıl amaçtır. Bu işlem sırasında çapraz kontaminasyon riski çok yüksektir. Bu riski azaltmak için ters akımlı tüy ve tevek ıslatma tankı kullanılmalıdır. Akımı bu-lunmayan tanklarda mikrobiyal kontaminasyon riski dahada artmaktadır (Townsend, 2006). Counter-cur-rent tankların kullanımında, haşlama suyunun akış yönü kesim hattının zıttı yönündedir ve bu yöntem

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

Page 21: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

Protexin ile Daha Yüksek Broyler Performansı

Daha iyi FCR1

Daha az ölüm oranı2

Daha güçlü kemik yapısı3

Isı stresinin etkilerinde azalma4

Protexin, yüksek miktarda ve çok suşlu probiyotik bakteri içeren bir yem katkısı olup 90°C’de 3 dakikaya kadar peletleme ısısı ve düşük asitlik derecelerine dayanıklılık gösterir.

Protexin ile hayvanlarınızın doğal savunma mekanizmalarını güçlendirirken verimlerini artırın.

1. Zakeri, A. ve Kashefi, P. 2011. 2. Ticari saha çalışma sonuçları, 2007. 3. Ziaie, H. et al. 2011. 4. Sohail, M. U. et al. 2010.

Page 22: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA20 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

kontaminasyon riskini azaltması bakımından etkilidir (Waldroup ve ark., 1993). Haşlama işlemi için en uy-gun yöntem ise çok aşamalı haşlama tankları (multi-stage scalding tank) dır. Bu sistemde 3 farklı tankta haşlama işlemi uygulanmakta olup, her birinin sıcak-lık derecesi farklıdır ve her birinde biriken organik kir miktarı ve bakteri sayısı belirgin bir şekilde azal-maktadır (Cason ve ark., 1999).

Genel olarak tüy ve tevek ıslatma tanklarının sıcaklı-ğı 50–60 oC dereceler arasında olup, bu derecelerde yapılan uygulamadan sonra Salmonella düzeyinde azalma olduğu belirtilmektedir (Yang ve ark., 2001). Haşlama tankında kullanılan suyun sıcaklığı son ürü-nün tipine bağlı olup, eğer taze tüketilecekse 50–52 oC yumuşak haşlama yapılmaktadır. Bu yöntemde deride hasar oluşmamakta, renk değiştirme, kuruma ve deri soyulması önlenmektedir. Eğer ürün dondu-rulacaksa haşlama tankının sıcaklığı 56–60 0C olmak-tadır ve buna sert veya yüksek haşlama denmektedir (Corry ve Atabay, 2001).

Haşlama suyuna Salmonella bulaşmasını önlemek amacıyla yapılan uygulamalardan biriside haşlama suyunun pH’ının ayarlanmasıdır. Bu amaçla yapılan çalışmada, kanatlı derisi 105 kob/deri Salmonella ile kontamine edilmiş ve bu karkaslar sodyum hipoklorit (20, 400, 800 ppm), asetik asit (%5), TSP (%8) ve sod-yum metabisülfit (SS) (%1) eklenmiş haşlama suyun-da, 50 oC 2 dakika haşlama uygulanmış ve sonucunda Salmonella sayısı incelenmiştir. Sodyum metabisülfit (SS) dışında tüm katkı maddelerinde Salmonella sa-yısında yaklaşık 3 log’lık bir düşüş tespit edilmiştir (Tamblyn ve ark., 1997).

Haşlama sonrası hemen tüyler mekanik olarak ka-natlılardan uzaklaştırılır. Tüy yolma aşamasında, dö-nen kauçuk parmaklar vasıtasıyla tüyler yolunurken, tüy, telek ve deride bulunan Salmonella’lar karkas yüzeyinin tamamına dağılmaktadır (Mulder ve ark., 1977; Allen ve ark., 2003). Tüy yolma makinelerinde bulunan kauçuk parmaklar karkasta çizikler meyda-na getirmekte olup, bu çatlaklar Salmonella konta-minasyonu için uygun bölgeler olarak bilinmektedir. Kauçuklar dönme esnasında tüm bakterileri havaya karıştırmakta olup, aerosol olarak kontaminasyon yayılabilmektedir. Ek olarak, makine içindeki sıcak ve rutubetli havada mikrobiyal çoğalmayı arttırmak-tadır (Gracey ve ark., 1999).

Tüy yolma aşamasında riski azaltabilecek tedbirle-rin alınması sınırlı olup, kauçuk parmakların düzenli

kontrol edilmesi, çatlak ve yırtık olanların yenilen-mesi ve günlük temizlik ve dezenfeksiyonunun yapıl-ması kontaminasyon riskini azaltabilir. Klorlu sprey uygulamasının tüy yolma makinelerinde kullanımının çapraz kontaminasyonun kontrolünde kullanılabile-ceği bildirilmiş olup, ancak günümüzde fazla yaygın bir kullanım alanı bulunmamaktadır (Mead ve ark., 1994).

Yapılan bir çalışmada, 56 broiler sürüsünden alınan örnekten 7’sinde (%13) kesimde Salmonella koloni-zasyonu tespit edilmesine rağmen, kesim sonrası 31 (%55) broiler karkasında Salmonella kontaminasyonu bulunmuş olup, kesim sonrası alınan 1.120 örnek-ten 138’i (%12) Salmonella pozitif bulunmuş ve en sık görülen serotip dağılımı ise Salmonella Agona (%21.9), Salmonella Hadar (%21.1), Salmonella İn-fantis (%16.4) ve Salmonella Typhimurium (%14.1) olarak gözlemlenmiştir, bu sonuçlar ile kesim öncesi alınan örnekler karşılaştırıldığında ise 2 sürüde ke-sim öncesi alınan örneklerdeki serotip dağılımı ile kesim sonrası alınan örneklerdeki serotip dağılımının birbiri ile uyuşmadığını, buna karşılık 5 sürünün ke-sim öncesi gastrointestinal kanalından alınan örnek-lerdeki Salmonella serotip dağılımı ile kesim sonrası karkastan alınan örneklerdeki Salmonella serotip dağılımının birbiri ile uyuştuğu gözlemlenmiştir. Bu elde edilen sonuçlar, kesimhane ekipmanlarından

HAYVANLAR İÇİN. SAĞLIK İÇİN. SİZİN İÇİN.

DÜNPFIZERHAYVAN SAĞLIĞIBUGÜN ZOETİS

12x8 cm

8x12 cm

DÜNPFIZERHAYVAN SAĞLIĞIBUGÜN ZOETİS

HAYVANLAR İÇİNSAĞLIK İÇİNSİZİN İÇİN

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

Page 23: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk
Page 24: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA22 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

yada taşıma kafeslerinden aynı anda kesime giren kanatlılarda kendi aralarında kros kontaminasyon olabileceğini gösterdiği gibi daha önce taşınan veya da kesime giren sürülerden özellikle tüy yolma son-rası arta kalan Salmonella ile bulaşık ekipmanlardan da çapraz kontaminasyon olabileceğini göstermiştir (Rasschaerty ve ark., 2008).

Ayakların kesilmesi ve yeniden asma, kesimhanenin kirli ve temiz bölümlerinin ayrıldığı nokta olup, per-sonel trafiğinin bu bölümler arası geçişine izin ver-meyecek şekilde dizayn edilmiş olması gerekmekte-dir. Manuel yapılan değişimlerde, karkasların masada beklemesi sonucunda, kursak ve kloakadan sızmalar olabilmekte ve bulaşma riski artmakta olup, ayak-lar kesildikten sonra hat değişiminin otomatik olarak yapılması Salmonella’nın çapraz kontaminasyon ris-kini azaltmakta ve kontrolü sağlamaktadır (Gracey ve ark., 1999).

Kanatlı kesimhanelerinde kesim hattının değişik noktalarında karkasları yıkamak ya da antimikrobi-yel solusyonlar uygulamak amacıyla sprey kabinleri (duşlama) kullanılabilir. Kloaka açma öncesi ve iç-dış yıkama ünitesi olmayan işletmelerde hava soğutma öncesi yaygın olarak kullanıldıkları bölgelerdir. Bu uygulamaların genel mikroorganizma bulaşmasını azalttığı bildirilmiştir (Silverside ve Jones, 1998). Kloaka açma öncesi bulunan sprey kabinlerinde sprey solusyonlarında kullanılan başlıca antimikrobi-yel ajanlar; asidifiye sodyum klorit (ASC) (500–1200 ppm), trisodyum fosfat (TSP) (%10), hipokloroz asit (HOCl) (20–30 ppm) ve setilpiridin klorid (CPC) ol-duğu bildirilmiştir (Oyarzabal, 2005). Spreylerin antimikrobiyel etkinliklerine etkili olan faktörler, kullanılan antimikrobiyel madde ve konsantrasyonu, sprey basıncı, harcanan solusyon miktarı, zaman ve püskürtme uçlarının yönleri olup, bu faktörler opti-mize edilmeli ve sık sık kontrol edilmelidir (Arritt III, 2000; Oyarzabal, 2005).

Kloaka’nın açılması, kloakayı çevre dokudan ayıra-rak kolonun sonunu serbest hale getirmeyi amaç-lamaktadır. Bu amaçla tam ve yarı otomatik ekip-manlar kullanılabilir. Tam otomatik ekipmanların kullanılmasında kullanılan cihazların kontrolleri iyi yapılmamışsa bir takım sorunlar ile karşılaşılabilir ve buna bağlı olarak ta karkasta mikrobiyel bulaşmala-ra yol açabilir. Bu durum gerek o karkasta ve gerekse de o üretim partisinde önü alınamaz kontaminasyon riski yaratmaktadır (Van den Nieuwelaar ve Janssen, 1992).

Karın boşluğunun açılması ve iç organların çıkarıl-ması bölümü ile tüy yolma bölümü mutlaka fizik-sel bir bariyer ile kontaminsyonu en aza indirmek için ayrılmış olmalıdır. Bu aşama, karın boşluğunun açılması ile göğüs ve karın organlarının uygun bir şekilde dışarı alınmasını içerir. Önceki konularda değindiğimiz açlık süreleri, bağırsakların doluluğu ve kotaminasyonu etkilediği için bu aşamada önem kazanmaktadır. Bu aşama, bağırsak ve diğer organ-ların zarar görmesine bağlı olarak karkas yüzeyinde kontaminasyonun en fazla olduğu bölümdür. Kloaka açılmasını takiben, karın boşluğu açılır ve iç organlar dışarı alınır. Bu işlem otomatik olarak ya da manuel yapılabilmektedir. (Gracey ve ark., 1999). Otomatik makinelerin kullanımında maestro iç organ çıkarma sistemi iç organ hasarını en az düzeyde tuttuğu ve kontaminasyonu sınırlandırdığı için tercih edilmek-tedir (Tieleman ve Langhorn, 1998).

Yeni geliştirilen sistemlerde iç organlar dışarı alın-dıktan sonra ayrılmakta ve bir daha karkasla aynı ortamda bulunmamaktadır. İç organlar ayrıldıktan sonra bunların inspeksiyon aşamasına gelinir ve ins-peksiyondan sonra yenilen ve yenilmeyen sakatatlar ayrılır. Yenilebilen sakatatlar klorlu su ile yıkanıp sınıflandırılır, soğutulur ve paketlenir. Bazen kalp, ciğer ve taşlıklar toplanarak kanatlı karkasın içine de konmaktadır. Her ne kadar günümüzde bu uygula-maya son verilmiş olsada bazı gelişmemiş ülkelerde halen uygulana bilinmektedir. Taşlıklar genelde Sal-monella ile kontamine olmakta ve bu kontaminasyo-nu karkasın kendisine de taşımaktadırlar (Fuzihara ve ark., 2000).

Yapılan bir çalışmada, 3’er aylık periyotlarda tavuk karkası işleme sırasında alınan örneklerde Salmonel-la bulunma sıklığı incelenmiş olup, alınan 400 örnek-ten 95 adedinde (%23.75) Salmonella serotipleri izo-le edilmiştir. İşleme aşamalarından, bayıltma sonrası alınan 100 örnekten 6’sında (%6), iç temizleme sorası alınan 100 örnekten 24’ünde (%24), soğutma öncesi alınan 100 örnekten 52’sinde (%52) ve soğutma son-rası alınan 100 örnekten ise 13’ünde (%13) Salmonel-la pozitif sonuçlar bulunmuştur. Bu sonuçlar göster-miştir ki, bazı işleme noktalarında diğerlerine göre daha sık Salmonella serotipleri bulunmakta olup, en düşük Salmonella prevalansı %6 ile bayıltma sonra-sı bulunurken, en yüksek Salmonella sıklığı %52 ile soğutma öncesi, iç organların çıkarılmasından sonra bulunmuştur (Mikolajczyk ve Radkowski, 2002).

Karkasların dekontaminasyonu amacıyla çeşitli anti-

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

Page 25: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

www.novusint.com

• İçme suyu sanitasyonunu iyileştirir

• Stres koşullarında iyileşmeye yardımcı olur

(Methionine etkisi)

• Islak altık oranını azaltır

• Bakteriyel hastalıklardan korunmada katkıda bulunur

Novus Yem Katkıları Ltd. Şti. Mimar Sinan mah. Çavuşbaşı cad. • Özge sk. No:1 Kat:3 Ofis:14 • 34782 Çekmeköy • İstanbul / TurkeyTel: +90 216 640 41 73 • Fax: +90 216 640 41 74 • www.novusint.com • [email protected]

® ACTIVATE ve NOVUS Novus International, Inc.'in tescilli markalarıdır ve ABD ve diğer ülkelerde ruhsatlıdır© 2010 Novus International, Inc.

Kanatlı Yetiştiriciliği için benzersiz bir içme suyu uygulaması

01/2 formic1/2 HMTBa Enthoven, CCL/03

1

2

3

4

5

6

Log

CFU

/ml

başlangıç popülasyonus=0h

0.5% in broth0%

OA

Yok

Tam

amen

HM

TBa

1+1>2

Broilerler, 28. günHerbirinde 9 tekrarlı 5 muamele

(Hofacre, ve ark. 2004)

0.70

Koksidiyoz Hayır g:14 g:14 g:14

Clostridium Hayır

HayırTedavi Hayır Bacitracine50 g/ton yem

0.4g/l su

g:18-19-20 g:18-19-20 g:18-19-20

1.4

1.3

1.2

0.75

1.50.80

1.60.85

1.70.901.8

0.95 1.9

1.00

d

a b ab ab

a

bb

YDO

YT

2

YDO

ve YT

CAA

Tam

amen

form

ic

Salmonella enteriditis üzerinde Sinerjik Etki

Nekrotik Enteritis üzerinde ACTIVATE® WD Max'ın etkisi

İstatistiki olarak anlamlı etki (P<0.001)

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ACTIVATE WD Max_TK_Animal_100928_TK.pdf 1 10/4/2010 5:07:39 PM

Page 26: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA24 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

mikrobiyel maddeler kullanılmakta olup, bu uygula-malar Salmonella riskini azaltmakta fakat tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Kanatlı derisinde bulu-nan Salmonella düzeyine Trisodyum Fosfat (TSP)’nin etkisinin incelendiği bir araştırmada, 108 kob/ml ile kontamine edilmiş karkas %10 TSP ile durulanmış ve yaklaşık 5 log’lık bir Salmonella azalması olduğu bil-dirilmiştir (Kim ve ark., 2007). Antimikrobiyel mad-de kullanımı daha önceki aşamalarda bahsedilen uy-gulamalar ile beraber kullanıldığında çok daha etkin ve Salmonella kontrolünde daha yararlı olmaktadır. Bu tür uygulamalar kesim hattının tek bir noktasında uygulanmasından ziyade farklı noktalarda uygulan-dığı takdirde etkileri daha iyi ortaya çıkmaktadır. Ayakların kesilmesi ve yeniden asmadan sonra, iç organların çıkarılmasından sonra, ve/veya soğutma işlemi sonrası uygulanabilir. Antimikrobiyel madde-ler sprey, daldırma ve IOBW şeklinde uygulanabilir. İç organlarından ayrılan karkas iç-dış yıkama aşama-sına gelir, bu aşamada dış yüzey ile karın ve göğüs boşluğu su ya da antimikrobiyel maddelerle iç-dış yıkama sistemleri (IOBW) ile yıkanmakta ve karın ve göğüs boşluğunda biriken eksudat bu yolla uzaklaştı-rılmaktadır (Smith ve ark., 2005; Northcutt ve ark., 2007).

Kesimhanede karkas soğutma aşamasına gelme-den önce sıcaklığında az miktarda düşme meydana gelmekte olup, ortalama karkas sıcaklığı 30 oC’nin üzerindedir. Bu sıcaklık patojenlerin üremesi için uy-gun bir sıcaklıktır ve göğüs eti sıcaklığı 4 oC ve daha düşük sıcaklıklara düşürülmelidir. Hızlı ve etkili bir soğutma psikrofil olan bozulma yapan bakterilerin üremesini geciktirmekte olup, aynı zamanda diğer patojenlerinde azalmasına sebep olmaktadır (Brem-ner ve Johnston, 1996).

Soğutma aşamasında daldırma ve hava soğutma teknikleri kullanılmaktadır. Günümüzde daldırma tipi soğutma dünya genelinde sıklıkla kullanılan bir metoddur. Daldırma tipi soğutmada çapraz kontami-nasyon riski mevcuttur ve bunu önlemek için anti-mikrobiyel maddeler kullanılabilir. Antimikrobiyel maddeler ile beraber ortamın pH’sı, organik madde birikmesinin önlemesi ve kullanılan su miktarının yeterli ve hareketli olması sağlanmalıdır (Northcut ve ark., 2006; Northcut ve ark., 2008). Durgun suda soğutma Salmonella riskini azaltmak yerine arttır-makla sonuçlanmakta olup, bu yöntem tercih edil-memelidir. Günümüzde counter-current su akışının olduğu soğutma tercih edilmekte olup, bu sistem aynı zamanda karkasın dış yüzeyi ve içindeki birçok patojeninde su akışının ters olması nedeniyle karkas-tan uzaklaştırmaktadır. Bu uygulamada eğer su için-

de kan ve karkas materyali gibi organik maddeler artarsa su sıcaklığı yükselmekte ve soğutmanın etkisi azalabilmektedir (Northcut ve ark., 2008).

Hipoklorit ve klorin dioksit soğutma suyu içine ekle-nerek kontaminasyon seviyesinin azalmasına yardım edebilir, fakat bu maddeler deri ile kontak sonrası hızlı bir şekilde deaktive olmakta ve karkastaki bak-teriyel yüke etkisi azalmaktadır. Soğutma suyunda klorizasyonun ana amacı çapraz kontaminasyonu mi-nimize etmektir. Soğutma öncesi ve soğutma sonrası bazı önemli patojenlere etkisi araştırıldığında, sod-yum hipoklorit eklenen soğutma suyu sonrası alınan örneklerde 1.0 ile 2.5 log arasında mikroorganizma yükünün azaldığı tespit edilmiştir (Nortcutt ve ark., 2003).

Yapılan bir çalışmada, soğutma suyuna düzeltici amaçla üç müdahalede bulunulmuştur; 30 mg/lt hidrojen peroksit, %0.5 perasetik asit ve 125 mg/lt ozon soğutma suyuna eklenmiştir. Kontrol grubunda-ki soğutma suyunda klorin bulunmakta olup, bulu-nan sonuç 66 örnekten 15’inde (%22.7) idi. Düzeltici müdahale sorası Salmonella prevalansını ölçmek için 65 broiler örneği toplanmış olup, hidrojen peroksit uygulamasında sonra 25 örnekten 4’dü (% 16), pe-rasetik asit uygulamasından sonra 20 örnekten 1’i (% 5) ve ozon uygulamasından sonra ise 20 örnekten 3’ünde (%15) Salmonella tespit edilmiş ve özellikle perasetik asit (PAA) uygulamasından sonra bulunan sonuçlar oldukça dikkat çekmiştir (Vadhanasin ve ark., 2004).

Türkiye’de Kanatlı Hayvan Eti ve Et Ürünleri Üretim Tesislerinin Çalışma ve Denetleme Usul ve Esaslarına dair yönetmelikte ‘’ Daldırma yöntemi ile soğutma-da karkas veya etle temas eden su veya buzda rezi-düel klor miktarı 0.5 ppm’i geçmemeli ve bu miktar düzenli olarak kontrol edilmelidir’’ şeklinde bir kısıt-lama vardır (Anon, 2005). ABD’de kullanım alanı bu-lan ve soğutma tankına eklenen bazı antimikrobiyel maddeler bromine, ClO2, HOCl, Monokhloramine ve perasetik asittir (Rice ve Krushinskie, 2006).

Soğutma tankı içindeki suya girmiş olan karkas, giriş noktasında 16 oC’den ve çıkış noktasında ise 4 oC’den yüksek olmamalıdır. Soğutmanın başarıya ulaşması için taze karkasta 4 oC ve eğer dondurulacaksa -12 oC mümkün olduğunca çabuk soğutulmalıdır (Gracey ve ark., 1999). Tam bir soğutma sağlanabilmesi için minimum su akışı: 2.5 kg ve altı her karkas için 2.5 lt, 2.5-5.0 kg arası her karkas için 4 lt, 5.0 kg ve üstü her karkas için 6 lt olmalıdır (Gracey ve ark., 1999)

Hava soğutma yöntemi çapraz bulaşmanın çok

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

Page 27: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

daha az seviyede olduğu bir metodudur. Soğutmada spreyleme yoluyla antimikrobiyel madde uygulaması da yapılabilir. Hava soğutma, patojen prevalansını azaltmak bakımından üstün bir yöntem olup, bunun nedeni, çapraz bulaşmanın çok daha az olmasından kaynaklanabilmektedir. Hava soğutması genelde taze tüketilecek ürünlerde kullanılmakta olup, dü-şük sıcaklıkta haşlama ile beraber uygulanmalıdır ve üründe yüksek kalitede görünüm elde edilir (Bolder, 1988).

Kanatlı yetiştiriciliğinde Salmonella’nın risklerini azaltmak veya en asgari düzeye indirmek için Teh-like Analiz-Kritik Kontrol Noktaları [Hazard Analysis-Critical Control Point (HACCP)] sistemi uygulanmış ve kanatlı yetiştiriciliğinde Salmonella ile mücade-lede etkin bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bu sistemde amaç Salmonella riskinin en aza indiril-mesidir. Sistem yetiştirme sırasında çiftlikte bulu-nan sürülerde potansiyel gıda patojenleri riskini ve kontaminasyonunu azaltarak kesimhaneye gelen ka-natlılardan elde edilen ürünlerde Salmonella konta-minasyonunu azaltmayı ve kontrolünü sağlamayı da amaçlamaktadır (Anon, 1996, McCrea ve ark., 2006).

SONUÇ

Kanatlı eti üretimi ve tüketiminin tüm dünyada art-masına bağlı olarak, günümüzde kanatlı etinden kay-naklanan insan salmonellosizi de halen sağlığı tehtid etmektedir.

Kanatlı eti kaynaklı insan salmonelosizi sorununun çözümünde, kanatlı kesimhanelerinde Salmonella kontaminasyonun kontrolü tek başına yeterli değil-dir. Kesimhane aşamasından önceki yetiştirme işlem-leride bir o kadar önemlidir. Zira Salmonella çiftlikte içme suyundan, kullanılan yemden, rodent, insekler ve diğer hayvanlardan, yetiştirme periyodu boyunca kullanılan alet ve ekipmandan ve daha bir çok çift-lik yaşamından bulaşabilmektedir. Bu nedenle gerek yumurtacı ve broilerlerde, gerekse de bunların da-mızlık sürülerinde Salmonella eredikasyon program-larının uygulanması oldukça önemlidir. Nitekim baş-ta Amerika ve Avrupa Birliği üye ülkeri olmak üzere bu programlara daha önceki yıllarda başlamışlar ve önemli ilerlemelere kaydetmişlerdir. Bu program-lardaki veri ve tecrübelerini de yasal mevzuatlarını geliştirmede kullanmışlar ve halende geliştirmeye devam etmektedirler. Bu amaçla, Türkiye’de ise Ticari Yumurtacı Kümeslerde Salmonella Kontrol Programı uygulama talimatı (24.10.2007-39478) ve Broiler (Ticari Etlik) Kümeslerinde Salmonella Kontrol Programı uygulama talimatı (27.12.2007-48287) yayınlanarak uygulamaya konulmuştur.

Yine bununlarla beraber, kanatlı hayvanlarda Sal-monella kontrolü için ulusal kontrol programları ve çerçevesinde, spesifik kontrol yöntemlerinin kul-lanılmasına ilişkin bir takım gereklilikleri içeren, Avrupa Parlementosu ve Konseyinin 2160/2003/EC sayılı direktifi ve 01 Ağustos 2006 tarininde komisyonun aldığı 1177/2006 sayılı regülasyon ka-rarıda uygulanmaktadır. Ancak Türkiye’de Ulusal Salmonella Programı halen istenilen düzeylerde değildir.

Sonuç olarak, kesimhanelerde Salmonella kontami-nasyonun önlenmesi için çiftlikteki kontrol program-ları bir bütün halinde devam etirilmelidir. Bu amaç-la mezbahalardaki salmonella için asgari teknik ve hijyenik şartların sağlanması ve HACCP uygulamaları beraberinde İyi Yetiştirme Uygulamaları, İyi Veteri-ner Hizmetleri, İyi Hijyen Uygulamaları, İyi Besle-me Uygulamaları, İyi Yetiştirme Uygulamaları gibi bir çok uygulama programının beraberce ve aksaksız yürütülmesi kontaminasyon riskini en aza indirilebi-leceği ve insan beslenmesi için önemli bir protein kaynağı olan kanatlı etinin daha güvenilir ve sağlıklı tüketime sunulması için gereklidir. Ancak bu uygu-lamalardan net bir sonuç alınabilmesi için, bilinçli üretici ve tüketici yanında devlet otoritesininde uy-gulamaların bizzat içinde olması, kontrol etmesi ve denetlemesi gerekmektedir.

Kaynaklar yazarından temin edilebilir.

Kanat l ı E t i Üret iminde Salmonel la Kontaminasyon Kaynak lar ı

Page 28: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA26 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Ülkemizde kanatlı beslemede antibiyotik kullanı-mının yasaklanması ile alternatif yem katkılarının geliştirilmesi önem kazanmıştır. Bu doğrultuda aro-matik bitkilerin ekstraktlarının kullanılması yaygın-laşmış, etki mekanizmaları açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.

Bitki ekstarktlarının genel özelliklleri

Aromatik bitkiler; çoğalmak, yaşamlarını devam et-tirmek ve bazı zararlılara karşı kendilerini korumak amacıyla bir takım özler üretmektedirler. Ürettikleri bu özlerin dikkati çekenleri; esensiyel yağ, aromatik yağ, uçucu yağ, eterik yağ veya bitkisel öz yağlardır. Bitkinin aromasından sorumlu olan esansiyel yağlar dezenfektan madde olarak da kullanılmaktadır (Öz-kan ve Açıkgöz, 2007). Baharatlar olarak da adlandı-rılan aromatik bitkiler genelde çiçeklenme dönemin-de hasat edilmektedirler. Ülkemiz doğal florasındaki

10.000 civarındaki bitki türünün 1/3’ ünün endemik olduğu, aromatik bitkilerin ise bu oranın % 30’unu teşkil ettiği bildirilmektedir. Tüm Avrupa’da toplam 12.000 bitki türü olduğu düşünüldüğünde biyolojik çeşitliliğimizin zenginliği görülmektedir (Anonim, 2013).

Farklı amaçlarla kullanılan her bir aromatik bit-ki içermiş oldukları etken maddeleri ile aktivasyon sağlamaktadırlar. Çizelge 1’de bazı aromatik bitki-ler, kullanılan kısımları, aktif maddeleri, etki şekil-leri ile konsantrasyonları verilmiştir (Kamel, 2000; Nevvcomb, 1999).

Çakşır otu (Ferrula elaeochytris) ve yapılan çalışmalar

Akdeniz Bölgesi’nin doğusundan başlayarak Asya’nın merkezine kadar uzanan bölgede; kurak iklimlerde

Aromat ik B i tk i le r ve Tavuk Beslemede Kul lan ı lmalar ı Çakş ı r Otu (Fer ru la E laeochyt r is )

AROMATİK BİTKİLER VE TAVUK BESLEMEDE KULLANILMALARI ÇAKŞIR OTU (FERRULA ELAEOCHYTRİS)

Dr. Özge SIZMAZ

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı

E posta: [email protected]

Çizelge 1. Aromatik bitkiler, kullanılan kısımları, aktif maddeleri ve etki şekilleri

Bitki Adı Kullanılan Kısmı Aktifmadde (Konsantrasyonları) Etki Şekli

Karanfil Çiçek Eugenol İştah artırıcı, sindirim uyarıcı ve antiseptik

Tarçın Kabuk Cinnamaldehyde (%90) İştah artırıcı, sindirim uyarıcı ve antiseptik

Kişniş Yaprak, tohum Linalol (%60) İştah artırıcı ve sindirim uyarıcı

Kimyon Tohum Cuminaldehyde (%30) Sindirim uyarıcı

Anason Tohum Anothole (%85) Sindirim uyarıcı

Maydanoz Yaprak Apiol İştah artırıcı, sindirim uyarıcı ve antiseptik

Karabiber Meyve Piperine, Sabinen (%25) Sindirim uyarıcı

Zencefil Rhizoma Zingorole Sindirim uyarıcı

Sarımsak Soğan Alicin Sindirim uyarıcı ve antiseptik

Biberiye Yaprak Cineole Sindirim uyarıcı ve antiseptik

Kekik Tüm bitki Thmol (%40), Carvacrol (%60) Sindirim uyarıcı, antiseptik ve antioksidan

Adaçayı Yaprak Cineole (%50) Sindirim uyarıcı ve antiseptik

Defne Yaprak Cineole (%50) İştah artırıcı, sindirim uyarıcı ve antiseptik

Nane Yaprak Menthol İştah artırıcı, sindirim uyarıcı ve antiseptik

Çakşır otu (Şeytan Teresi) Kök α-Pinene (%59) Anti-tümoral, östrojenik etki*

*Kaynak: Yazarın kendi analiz sonucudur.

Page 29: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

yetişen, tarihte baharat ve östrojenik etkisi nede-niyle tedavi amacıyla kullanılmış olan bitki çakşırdır (Önal ve ark., 2004; Maggi ve ark., 2008). Bilinen yö-resel ismi ile çakşır (Ferula), pek çok bitki varyetesi-nin gen kaynağı olup, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde bu bitkinin 130 farklı varyetesine rastlanmaktadır (Appendino, 1997). Kızgınlık üzerine çakşırın etkisi içermiş olduğu ferutunin denilen bir fitoestrojenik maddeden kaynaklandığı bildirilmektedir (Appendi-no ve ark., 2001).

Şahin ve ark, (2004) yemlerine çakşır kökü ilave edilen 60 adet 4 günlük erkek broyler civcivleri 4 muamele grubuna dağıtmışlardır, bu gruplarda ticari broiler yemine çakşır kökü tozu her kg’na 0., 2.5., 5 ve 10 g olacak şekilde 7 gün boyunca ilave edilmiştir. 2.5 ve 5 g/kg çakşır kökü tozu ilave edilen gruplarda diğer performans özelliklerini etkilemediği (P>0.05) halde karkas ve göğüs ağırlığı artmıştır. Yem tüketi-mi 5 g/kg çakşır kökü tozu ilave edilen grupta etkili olmadığı halde karaciğer ağırlığı, kalp ve duodenum ağırlığı artmıştır (P<0.05). 5 g kg-1 çakşır kökü tozu-nun etlik civciv yemlerine 14 gün yaştan itibaren 27 gün boyunca eklenmesinin etlik piliçlerin göğüs eti, karaciğer ve yürek ağırlığını arttırdığını tespit et-mişler; ancak çalışmanın ticari şartlarda denenme-si gerektiği sonucuna varmışlardır. Daha sonra aynı araştırmacılar (Şahin ve ark. 2007) yaptıkları ticari şartlardaki çalışmada ise çakşır kökünün (5 g/kg) broyler civcivlerin pazarlanabilir canlı ağırlıklarını yaklaşık 100 g (P<0.01), kanat ağırlığını 6 g arttır-dığını (P<0.05) ve yem dönüşüm oranını %8 oranında (P<0.05) iyileştirdiğini fakat daha fazla hayvana aynı dozdaki çakşır kökü uygulaması etlik civcivlerin performansını etkilemediğini tespit etmişler-dir. Bu çalışmalar sonunda, araş-tırmacılar çakşır kökünün veya ekstraktının broyler beslemede yaygın olarak kullanmadan önce daha fazla sayıda biyokimyasal ve fizyolojik çalışmaların, cinsi-yet ayrımı yapılarak metaboliz-ması ile incelenmesi gerektiğini vurgulamışlardır.

Şahinler ve ark. (2005) çakşır kökünün yumurta tavukların-da verime etkisini belirlemek için 10, 20 ve 40 g/kg oranında kullanmışlardır ve sonucunda

yumurta verimini kısa süre için arttırdığını; ancak

toplam yumurta verimini ve kabuk kalitesini olum-

suz yönde etkilediğini tespit etmişlerdir. Bu olum-

suz etkinin kullanılan doz düzeyinin yüksek seviyede

olmasından kaynaklanabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Ancak broylerle yapılan çalışmalarda (Şahin ve ark.,

2004; 2007) çakşır kökünün fizyolojik etkiye sahip ol-

duğu belirtilmiştir.

Yapılan bir başka araştırmada (Filik, 2009) ise 34

haftalık yumurtacı tavuklar kullanılmıştır ve ras-

yonlarına 0, 2, 4 ve 8 g/kg çakşır kökü tozu ilave

edilmiştir. Çalışma sonucunda performansın etkilen-

mediği ancak kan glukoz seviyesinin önemli oranda

arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca yumurta sarısı koles-

terol konsantrasyonunun da 4 g/kg çakşır tozu ilave-

si ile azaldığı görülmüştür.

Sonuç

Kanatlı besleme alanında yapılan kısıtlı sayıdaki

araştırma neticesinde çakşır otunun araştırmaya

açık bir yem katkı maddesi olduğu görülmektedir.

Gerek östrojenik, gerek anti-bakteriyel gerekse de

performans ve matabolizma üzerine olası olumlu et-

kilerini ortaya koyabilmek için daha çok sayıda ve

daha detaylı çalışmalar ışığında ülkemizde yetişen

bu bitkinin sektöre kazandırılması sağlanabilecek ve

daha sağlıklı ve verimli yetiştiricilik yapmak müm-

kün olabilecektir.

Not: Bu makaleye ait kaynaklar istenildiğinde yazarından

elde edilebilir.

Aromat ik B i tk i le r ve Tavuk Beslemede Kul lan ı lmalar ı Çakş ı r Otu (Fer ru la E laeochyt r is )

Page 30: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

MEKTUP ANKARA28 Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3

Üyesi bulunduğumuz “World Veterinary Poultry Association” kongrelerinden birisi daha başarı ile gerçek-leşti. Dünya Kanatlı bilim İnsanlarının katkılarıyla gerçekleşen kongreyi 1200 kişi izledi.

18. DÜNYA VETERİNER TAVUKÇULUK KONGRESİ(WVPA 2013) 19-23 Ağustos TARİHLERİNDEFRANSA / NANTES‘DA GERÇEKLEŞTİ

Veteriner Tavukçuluk Derneği de oradaydı;

19. WVPA Kongresini Güney Afrika Üyesi 6-11 Eylül 2015 Tarihlerinde Cape Town ‘da düzenleyecektir.

Page 31: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk
Page 32: Neden Pulmotil AC, Mikoplazma - VTD · 2016. 10. 11. · Yıl: 2013 Cilt: 11 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1 Başyazı Başyazı Sevgili Dostlar, 2013 yılının ilk yarısı tavukçuluk

71