24
Etkinlikler-1 Editörden Pala-Kitap Pala-Müzik Sine-Pala Pala-Mizah Bobi-Pala Pala-Tarih Palaskop Pala-Spor Anı-Pala Pala-Röportaj Pala-Kâşif Pala-Oyun Etkinlikler-2 Pala FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK LİSESİ YIL: 3 SAYI: 22 KASIM 2010 PALA-MÜZĠK PALASKOP BOBĠ-PALA PALA-TARĠH SĠNE-PALA PALA-RÖPORTAJ PALA-ETKĠNLĠK PALA-OYUN PALA-SPOR PALA-KÂġĠF The

The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi gazetesi olan "The PALA" gazetemizin Kasım 2010 tarihli 22. sayısı

Citation preview

Page 1: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Etkinlikler-1

Editörden

Pala-Kitap

Pala-Müzik

Sine-Pala

Pala-Mizah

Bobi-Pala

Pala-Tarih

Palaskop

Pala-Spor

Anı-Pala

Pala-Röportaj

Pala-Kâşif

Pala-Oyun

Etkinlikler-2

Pala

FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK LİSESİ

YIL: 3

SAYI: 22

KASIM 2010

PALA-MÜZĠK

PALASKOP

BOBĠ-PALA

PALA-TARĠH

SĠNE-PALA

PALA-RÖPORTAJ

PALA-ETKĠNLĠK

PALA-OYUN

PALA-SPOR

PALA-KÂġĠF

The

Page 2: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Etkinlikler-1

Zafer Yaz

S A Y F A 2

29.10.2010 tarihinde "Dünya Gençleri 2010 Avrupa

Kültür BaĢkenti Ġstanbul'da BuluĢuyor. Sırt Çantanda

Neler Var ? " Projesi açılıĢ töreni yapıldı.

22.10.2010 tarihinde Edebiyat Sosyal Dersler

Bölümü tarafından Ahmet Ümit‟in kendini ve

eserlerini tanıttığı bir söyleĢi gerçekleĢtirildi.

SöyleĢinin ardından Ahmet Ümit kitaplarını

03.11.2010 tarihinde Edebiyat-Sosyal Dersler Bölümü

Doç. Dr. Ahmet KuyaĢ‟ın sunduğu “Atatürkçülük ve

Atatürkçülüğün Günümüzdeki Etkileri” konulu seminer

düzenledi.

Cumhuriyetimizin kuruluĢunun 87. yıl

dönümü okulumuzda görkemli bir törenle

kutlandı.

09.11. 2010 tarihinde Robert Koleji Bizim Tepe Mezunlar Derneği Lokalinde Istanbul Rotaract- Interact 6. toplantısı gerçekleĢtirildi. Interact Kulübümüz 14 öğrencisiyle toplantıya katıldı. Projemizi yöneten öğrencilerimiz teker teker söz alarak tüm katılanlara 2010-2011 dönem proje konularını açıkladılar.

22.11.2010 tarihinde RHS tarafından düzenlenen etkinlikte

Aydın ILGAZ, 9. sınıf öğrencilerimizle " Rıfat ILGAZ 100

YaĢında Yeniden IĢık Okullarında" konulu söyleĢi

yaptı. etkinlik sonrası Rıfat ILGAZ'ın kitapları ve Hababam

Sınıfı‟nın yazılıĢ serüvenini anlattığı “Sınıf‟ın Efsanesi”

adlı kendi kitabı hakkında öğrencilerimizin sorularını yanıtladı.

Page 3: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Editörden

Yazarlar Berker Camcı Çağatay Celep

Dilara Çerçi Dilara Işık Doruk Işık

Ece Gökçek Elif Tahmiscioğlu

E.Mümtaz Hacıpaşaoğlu Hande Göncer Kazım Ergenç Mert Erkangil

Tarık Sert Uğur Koç

Utkan Güder Zafer Yaz

Erdem Mümtaz Hacıpaşaoğlu

FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Okul Gazetesi PALA

İmtiyaz Sahibi

Ömer Orhan

Sorumlu Müdür Yardımcısı Serhat KURT

Sorumlu Öğretmenler

Zafer Yaz Pelin Eyüp

Editör

Erdem Mümtaz Hacıpaşaoğlu

Redaktör Zafer Yaz Selin Oruç

E-Mail:

[email protected]

Merhaba Sevgili The Pala okuyucuları,

Evet, The Pala okuyucuları, yanlıĢ duymadınız! Yaptığımız anketin

sonucunda, gazetemizin isminin değiĢmemesine karar vermiĢ olduk.

Bu anketlere gösterdiğiniz ilgi ve alakadan ötürü müteĢekkiriz.

Bu ay bizim için çok önemli… Çünkü okulumuza isim veren, büyük

önderin, Mustafa Kemal ATATÜRK‟ün ölüm yıl dönümü (10

Kasım 193∞). Kendisini rahmetle anıyoruz. Aynı zamanda

bu ay( 24 Kasım), bize artık ailemiz kadar yakın olanların,

öğretmenlerimizin günü!

Bu ay gazetemiz yine dopdolu! Ekibimize yeni katılan

arkadaĢlarımızın yazıları da artık aramızda… Artık daha

güçlüyüz! (Siz de aramıza tek seferlik ya da düzenli olarak katılmak için geç kalmıĢ

sayılmazsınız :) ) Ayrıca bu sayımızda, artık okulumuzun demirbaĢlarından biri olan Biyoloji

Öğretmenimiz Kazım Ergenç, öğretmenlerimiz tarafından düzenli yazılmasını umduğumuz Pala-Anı

bölümünü, kendi anılarıyla süsledi.

Gazetemizde bunların dıĢında, tarih profesörü Ahmet KuyaĢ‟la yaptığımız röportajı, Koruyucu

kitabının incelemesini, Harry Potter‟ın yeni filmini, körling (Curling) sporunu, tarih köĢemizi,

aramıza yeni katılan Pala-KâĢif bölümünü ve yine her zamanki gibi Bobi-Pala, Pala-Müzik, Pala-

Oyun ve Palaskop bölümlerini bulacaksınız. Keyifle okuyacağınızı umuyoruz.

Sınav haftamızda, tüm arkadaĢlarımıza baĢarılar diler, bizlerde büyük emekleri bulunan

öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü‟nü kutlarız…

Sevgilerimizle… Ġyi okumalar...

S A Y F A 3

Page 4: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Pala-Kitap S A Y F A 4

Koruyucu

“Herkesin seçim hakkı vardır. Bazılarının hatası yanlıĢ olanı seçmektir.”

Sevgili PALA okuyucuları, bildiğiniz gibi bir yıllık eğitimimizin ilk çeyreğini geride bıraktık, ikinci

sınav kuĢağı da yaklaĢıyor, bu yüzden yazıma baĢlamadan önce hepinize geçmiĢ olsun demek

istiyorum. AĢağıda PALA‟ya yazdığım

ilk yazıyı göreceksiniz, kitap ile ilgili

kısa bir özet ve kendi yorumum. Kitabın

özetini yazarken hikayeyi bozmamak için

çok uğraĢtım fakat arada hatalar olabilir.

Acemiliğime verin artık.

Kitabın ana karakteri Julie, Jim‟in

ölümünden sonra, içinde yavru köpek

bulunduran bir paket ve kocasının ona

yazdığı bir mektup alır. Mektuba köpeği

ona yalnız kalmaması için aldığını

yazmıĢ, hemen altına da bir not

iliĢtirilmiĢtir: “...Her zaman yanında

olacağım.” Köpeğin bir hayvandan farkı

olmadığını düĢünen Julie için bu

kelimeler bir anlam taĢımamaktadır fakat

hikaye ilerledikçe Julie görünenden çok

daha fazlası olduğunu anlayacaktır...

Yıllar geçer, Julie hayatına devam

etmeye karar vermiĢtir. Tam bu sırada

Richard ile tanıĢır. Richard fotoğraf

tutkusu olan yakıĢıklı, zengin, baĢarılı bir

iĢ adamıdır. Fakat bir yanda da Mike

vardır. Lise mezunu, saf ve iyi kalpli

Mike, aynı zamanda da yıllardır ona

aĢıktır. O da Mike‟tan hoĢlansa da, bunu

Jim‟e karĢı ihanet saydığı için hiçbir

zaman belli etmez. Peki, sonunda kimi

seçecektir? Bunu öğrenmek için

okumanız gerekecek.

Nicholas Sparks diğer kitaplarında da

olduğu gibi bu kitabında da aĢk, aksiyon

ve dramı mükemmel bir Ģekilde harmanlayıp bize sunmuĢ. Konu aĢk olunca çoğu kiĢinin ön yargıyla

yaklaĢacağını biliyorum fakat seveceğinizi garanti edebilirim. Örnek olarak, aĢk romanlarından son

derece nefret eden ben, bu kitabı nasıl baĢladıysam aynı heyecan ve ilgi ile bitirdim. Eğer

Alacakaranlık serisini sevdiyseniz, bu kesinlikle okumanız gereken bir kitap.

Berker CAMCI

Page 5: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Berker CAMCI

S A Y F A 5

Micheal Jackson Dönüyor

Michael Jackson‟ın yakın zaman önce kaydedilmiĢ tamamen yeni

kayıtlarından oluĢan ve büyük merakla beklenen “Michael” isimli

albümü 14 Aralık‟ta Sony Music etiketiyle yayımlanıyor. Bir

sonraki albümü için her zaman hazırlıklı olan Pop Müziğin

Kralı‟nın yaratım süreci hiç durmak bilmiyordu; dünya çapındaki

birçok hayranının henüz haberi bile yokken, Michael Jackson New

Jersey‟deki bir arkadaĢının evinden, Las Vegas‟taki stüdyolardan ve

çok özel bir grup müzisyenle Los Angeles‟a kadar birçok yerde

durmaksızın yeni Ģarkılar yazıyor ve kaydediyordu. ġimdi,

“Michael” albümünde yer alacak Ģarkılar için anlatılacak eĢsiz

hikâyeler arasında, hayranları bu sanat adamının nasıl çalıĢtığını ve

iç dünyasını akılları baĢtan alan bir açı ile görebilecekler ve yakın

zaman önce kaydettiği Ģarkılarını duyma Ģansına eriĢecekler.

Michael Jackson‟ın albümde yer alacak 'Breaking News' isimli yakın zaman önce tamamlanan ve daha

önce duyulmamıĢ Ģarkısı, 2007 yılında New Jersey‟de kaydedildi. Resmini gördüğünüz Michael

albümünün kapak görseli Kadir Nelson isimli ressam tarafından 2009 yılında yapıldı. Tablolarında

hikâyeler anlatmasıyla ün salan Kadir, bizi Michael Jackson‟ın hayatındaki önemli dönüm noktalarının

ve önemli insanların arasında bir yolculuğa çıkarıyor.

Alaturka AteĢi Yılın en heyecan verici albümlerinden Bir Nev-i Alaturka'nın yanı sıra

eski ve yeni Ģarkılarından oluĢan

repertuarı ile Nev, Jolly Joker

Balans sahnesinde yerini alıyor.

Kendine has bir dinleyici kitlesine

sahip olan Nev'in, eĢsiz Türk Sanat

Müziği eserlerini rock, tango, latin ve

rembetika tınılarıyla yorumladığı Bir Nev-i

Alaturka, kimi zaman hüzünlü kimi zaman coĢkulu

ama muhabbetin eksik olmadığı yolculuklara çıkarıyor.

Kimi zaman hüzünlü kimi zaman coĢkulu ama muhabbetin

eksik olmadığı yolculuklara çıkaran Bir Nev-i Alaturka performansında Nev‟e, sahnede sürpriz isimler

eĢlik edecek. Bu özel buluĢma için Nev, alaturka Ģarkılardan oluĢan çok özel bir repertuar hazırladı.

Nev 13 Kasım Cumartesi akĢamı Jolly Joker Balans sahnesinde sevenleriyle buluĢtu.

52. Grammy Adayları Seçildi

Dünyanın en prestijli müzik ödüllerinden olan Grammy Ödülleri için 2009

adayları belli oldu. Tüm dünya tarafından merakla beklenen adayların

açıklanmasından sonra gözler 31 Ocak 2010′da Los Angeles‟ta verilecek

ödüllere çevrildi.

Toplamda 109 ödülün dağıtılacağı törenlerde, Grammy Ödülleri„ne

damgasını vuracak sanatçı 10 adaylıkla Beyoncé gibi gözüküyor. Beyoncé‘yi

8 adaylıkla Taylor Swift izlerken, Black Eyed Peas, Maxwell ve Kanye

West‟in 6 dalda adaylığı bulunuyor. 2009′a damgasını vuran Lady Gaga ile

birlikte Jay-Z ve David Guetta ise 5 dalda aday gösterildi.

Pala-Müzik

Page 6: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Sine-Pala

Hande Göncer

S A Y F A 6

David Yates „in yönettiği , senaryosunu J.K. Rowling ve Steve Kloves‟ ın yazdığı

“Harry Potter ve Ölüm Yadigarları”nın 1. bölümü 17 Kasım 2010

tarihinden itibaren Türkiye ve bütün dünyayla birlikte vizyona

girdi. Bu haber tabii ki Harry Potter serisinin hayranlarının

sinemalara akın etmesini sağladı. Filmin “imdb”deki

puanının 8,3 olduğunu düĢünürsek filmin baĢarılı bir

film olduğunu söyleyebiliriz ve hala gitmeyenler için

filmi kesinlikle tavsiye edebiliriz.

''Ölüm Yadigarları öyle yoğun ve zengin bir metin ki

onu hakkıyla perdeye taĢımanın tek yolu ikiye

bölmekti.''-D.HEYMAN

''Böylece karakterleri daha geniĢ Ģekilde ele alabilecek

ve onlara daha uygun bir Ģekilde veda edebilecektik.''-

S.KLOVES

''Ġlk bölüm dinamik, son derece adrenalin yüklü, canlı ve

yollarda geçiyor.''-D.YATES

Bu bölümde önceki filmlerde olduğu gibi Voldemort

gene kötü adam , Harry ve ekibi gene onu

durdurmaya çalıĢıyor ama kötü bir durum var .

Dumbledore öldü. Hortkuluklar ortada yok .

Zümrüdanka yoldaĢlığına üyelerin sayısı

giderek azalıyor . Büyük bir savaĢ

baĢlamak üzere ve bunlar olurken de Voldemort „un

gücü giderek büyüyor . Bütün bunları da ele alırsak Harry yoluna 1- 0 yenik baĢlıyor.

Bu filmde Harry daha mücadeleci ve cesur bir karakterle karĢımıza çıkıyor ve filmin daha baĢında

Voldemort Harry‟yi ele geçirmek için bir tuzak hazırlıyor ve maalesef ateĢ kadehinden beri

tanıdığımız Deli Göz ölüyor ve birçok da yaralanan oluyor. Harry güvenli bir yere kaçırıldıktan sonra

hıncını alamayan Voldemort sihir bakanlığındakileri öldürüp kendi büyücülerini baĢa getiriyor. Bu

sayede sadece büyücülerin içinde bulunduğu dünya tasarısının ilk temellerini atıyor. Ama saldırıların

ardı arkası kesilmek bilmiyor. En sonunda Harry , Ron ve Hermoine çareyi Londra‟da bizim gibi

insanların yaĢadığı caddelere giderek , insanların arasına karıĢarak buluyorlar.

Amaçlarının Hortkulukları bulmak olduğu düĢünüldüğünde nereden

baĢlayacağını bilmeyen bu üç genç geniĢ bir maceraya atılıyorlar.

Sürpriz ölümler oluyor ve büyük kavgalar kopuyor. Bu kavgalar

sonucunda tek sahip oldukları Ģeyin

arkadaĢlıkları olduğunu daha iyi kavrıyorlar.

Ron ve Hermoine arasında alevler iyice

kızıĢıyor ve Harry‟nin büyük aĢkı ondan

dünyayı kurtarmasını bekliyor. Dumbledore

ölse bile onlara hala yardımı dokunacak bilgiler

vermeye devam ediyor. Bunu yazdığı

vasiyetiyle yapıyor.

Harry hortkulukları bulurken aslında unutulmuĢ bir efsaneyi de

ortaya koyuyor. “Ölüm Yadigarları “ efsanesi . Voldemort‟u

engellemek için artık ölüm yadigarlarındaki geçen nesneleri de

bulmak zorunda kalıyorlar ama Voldemort zaten en önemlisine Harry „i öldürmek için kullanacağı o

Page 7: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 7 Pala-Mizah

Zafer YAZ Kaynak: Muhtelif

Page 8: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Bobi-Pala S A Y F A 8

P A L A

Page 9: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 9

Kaynak: bobiler.org Erdem Mümtaz HacıpaĢaoğlu

Page 10: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 1 0

P A L A

Pala-Tarih KÖYLÜ MĠLLETĠN EFENDĠSĠDĠR

Atatürk hakkında fazla duyulmayan bir

Ģeyi size aktarmak istedim. Bunun için

annemin kütüphanesinde bulunan kitapları

ve dergileri karıĢtırdım. Uzun süre

uğraĢtıktan sonra Bütün Dünya Dergisi‟nin

Kasım 1998 sayısını Atatürk‟e ayırdığını

gördüm. Orada Hanri Benazus tarafından

kaleme alınan anekdot beni çok etkiledi.

Bu yüzden bunu size de aktarmak istedim.

Yazının baĢlığı Ģöyleydi: “ATATÜRK

KÖġK‟TEN KAÇTI, “HALĠL AĞA

GERÇEĞĠ ĠLE YÜZYÜZE GELDĠ”.

“Gel yardım et bana, Nuri... Kaçalım

köĢkten...”

“Tamam, sen planı hazırla, ben

uygulamasını yaparım.”

Böylece Atatürk ve Nuri Conker Florya

KöĢkü‟nden kaçtılar. Yolda giderken

Atatürk çift süren bir köylüyü gördü.

Adam yaĢlıydı. Çiftin bir yanında merkep,

bir yanında öküz koĢuluydu. EĢit güçle çekilmediği için saban yalpalıyordu. Arabadan indiler. Atatürk köylüye seslendi:

“Kolay gelsin Ağa!”

“ĠĢler nasıl Ağa? Bu yıl mahsulden yüzünüz güldü mü?

Köylü isteksizce:

“Tanrı‟nın gücüne gitmesin bey bu yıl yufkaydı mahsul.”

“Bakıyorum, sabanın bir yanında öküz, bir yanında merkep koĢulu. Öküzün yok mu senin?”

“Var olmasına vardı ya, hıdrellezde vergi memurları sattılar.”

“Hiç vergi memurları köylünün üretim aracını satarlar mı? Olmaz böyle Ģey! Muhtara Ģikâyet etseydin?”

Köylü güldü:

“Muhtar baĢında deel miydi memurun, a bey?”

“Kaymakam‟a gitseydin.”

“Sen de benle gönül mü eyleyon beyim? Kaymakam‟ın haberi olmadan burada kuĢ bile uçmaz.”

“Ee, peki, Ġstanbul Ģuracıkta. Geleydin Vali‟ye anlataydın derdini.”

Köylü iyiden iyiye gülüyordu.

“Bırak Ģu sağarı Allasen, biz onun buralardan gelip geçtiğini çok gördük. Yakasına yapıĢsak acaba derdimizi duyurabilir

miyiz?”

“Adın ne senin?”

“Halil”

...

“Peki, Halil Ağa, bir BaĢvekil Ġsmet PaĢa var bilir misin?”

“Bilmez olur muyum, beyim?”

“Tamam, öyleyse hemen her hafta Florya KöĢkü‟ne iniyor. Bir gün bekleseydin de derdini, dökseydin.”

“Sen benim konuĢmamdan hoĢlaĢtın, gönül eyliyorsun. Ama bak Ģimdi, tutalım gittim vardım, tutalım ki kodular, koskoca

Ġsmet PaĢa‟mızı göstermezler ya. Tut ki gösterdiler o sağarın sağarı! Heç iĢitmez beni.”

“Ee, Atatürk koca yaz Ģuracıkta oturup duruyordu. Gitseydin, çıksaydın önüne, anlatsaydın halini.”

“Sen ne diyon bey? Atatürk‟ümüzün yüzünü görmek için peygamber gücü gerek. Tut ki gördük. Yiyip içmeden, iĢinden

gücünden baĢını kaldırıp bizim öküzün arkasından mı seğirecek?”

“Senden hoĢlandım Halil Ağa. Açık yürekli bir vatandaĢsın. Ama yine de söylüyorum hakkını kimsede bırakma.”

“Meraklanma beyim fakat bu Devlet Baba‟ya borçtur. Ödenmesi gerek.”

Arabaya binip geri döndüler. Atatürk bakanları, milletvekillerini ayrıca Vali‟yi ve Ġsmet PaĢa‟yı da çağırttı. Sonra Nuri

Conker‟den kim olduğunu söylemeden Halil Ağa‟yı getirmesini istedi.

AkĢam yemekte Ġsmet PaĢa, Vali, bakanlar hepsi konuktu. Sonra Halil Ağa geldi. Bakanları karĢısında görünce dizlerinin

bağı çözüldü. Atatürk onu karĢıladı ve bakanlara sabahki olayı anlattı. Sonra Ģöyle dedi:

“ġimdi gerisini Halil Ağa ile birlikte tekrarlayacağız.”

Halil Ağa önce çekindi ama Atatürk‟ün ısrarı üzerine söylediklerini tekrar etti.

Atatürk en son kendisi hakkında sorduğu soruyu tekrarladı. Halil Ağa ise:

“Hiç bırakır mı aslan paĢam benim. Tarlama dek gelip, halimi dinler.”

“Bırak bunları Ağa dediğini tekrarla.”

“ĠĢte bunu demem PaĢam! Ağzıma ataĢ doldur, iĢte bunu demem!”

Page 11: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 1 1

Elif Tahmiscioğlu

...

Halil Ağa‟nın gözlerinden yaĢlar inmeye baĢladı. TaĢ kesilmiĢti ama Atatürk sözlerine devam eder:

“ġu karĢında gördüklerinden biri BaĢbakan ötekileri bakan. Memlekete göz kulak olacak diye bu makama getirilmiĢler.”

“Ee, hakça söyle bakalım Halil Ağa. Sen efkâr dağıtmak için bu beylerle konuĢmak için içmez misin? Ama sonra Halil Ağa

tutar sana ne der.”

...

“Hadi bakalım Halil Ağa sağlığına içelim.”

“Yunan‟ı denize döktün PaĢam, bayrağımızı baĢucumuza diktin. Benim gibi bir köylü parçasını sofrana alıp içirdin.

Nideyim ben Ģimdi? Bırak ki oh paĢam, ayağını öpem.”

Halil Ağa gittikten sonra Atatürk sofradakilere döner:

“Efendimizin halini gördünüz mü beyler? Devlet size böyle davransa, siz ne yaparsınız? Mübarek millet bu, adam millet bu.

ġimdi bu adam milletin karĢısında „adam‟ olmak bize düĢüyor beyefendiler!”

MEĞERSE BĠZĠM “BOĞAZ” ĠNEK GEÇĠDĠYMĠġ

Birkaç hafta önce yabancılar geldi geçti okulumuzdan. Hepsi farklı farklı ülkelerden, farklı farklı kültürlerden...

Bazılarımızın evinde kaldılar, bazılarımız

onları görmedi bile ama ben konuk edenler

grubundaydım. ġansıma 16 yaĢında Claudia

adında Ġtalyan bir kız düĢtü. Eeee. E‟si bizim

kız okuldan eve dönerken Boğaz‟ı gördü ve

Boğaz‟a hayran kaldı. O anda aklıma Boğaz

hakkında neler bildiğimi sordum. Aklım bana

hiçbir Ģey bilmediğimi söyledi. Evet, bilgi

sahibi olduğumu söyleyemem. Ben de eve

döndüğümde kitapları karıĢtırdım ve tozlu

raflarda annemin yakın bir arkadaĢının bana

hediye ettiği kitabı buldum. Bu kitap Murat

Belge‟nin Ġstanbul Gezi Rehberi idi. Hemen

Boğaziçi bölümünü açtım ve okumaya

baĢladım. Hadi Ģimdi birlikte okuyalım

neymiĢ bu Boğaziçi.

Boğaziçi‟nin ilk adı Bosphoros‟tur. Hani Ģu

Claudia‟nın hiç söyleyemediği Ġngilizce

sözcük değil mi? Bu bileĢik sözcük

“bous”(inek) ve “phoros”(geçit)

kelimelerinden türemiĢtir. Kısacası Ġnek

Geçidi. Aa Ġnek Geçit'i ile bizim Boğaz‟ın ne

alakası var? ĠĢte burada mitoloji giriyor iĢin

içine.

Zeus‟u hepimiz az çok tanırız. Ne kadar

çapkın olduğunu da biliriz. Yine Ġo adında güzel bir kızı baĢtan çıkarmıĢtır ama karısı Hera‟dan da korkmaktadır. Bu yüzden

Zeus Ġo‟yu inek biçimine sokar. Koskoca Tanrıça Hera bunu anlamaz mı? O da Ġo‟ya ebediyen eziyet etmesi için bir

atsineği yollar. Ġo bu sinekten kurtulmak için Boğaz‟a atlar ve Asya‟dan Avrupa‟ya geçer ama Avrupa‟da da sinek onu

bulur. ĠĢte Bosphoros buradan gelir.

Bu hikâyeyi okuduktan sonra Boğaz‟ın ismi buradan geliyor ama Boğaz‟ın bağladığı Asya ve Avrupa nereden geliyor diye

soruyorum kendi kendime.

Europa‟da Ġo gibi Zeus‟un kalbini çalar ama Ġo gibi yıllarca acı çekmez. Bir ilkbahar sabahı Zeus uykusundan yeni uyanmıĢ

Europa‟yı görür ve ona âĢık olur. Olanlardan habersiz olan Europa o sırada arkadaĢlarını gördüğü garip rüyayı anlatır.

Rüyasında iki kıtanın Europa‟yı paylaĢamadığını görmüĢtür. Asya Europa‟yı kendinin doğurduğunu söyler ve onu ister.

Diğer kıta ise (Avrupa ama adını daha almamıĢ) Zeus‟un Europa‟yı kendine verdiğini söyler. Daha sonra Europa ve

arkadaĢları çiçek toplamaya giderler. Zeus da boğa kılığında yanlarına gelir ve Europa‟yı sırtına alır. Sonra da Girit‟e

kaçırır. ĠĢte böyledir Avrupa‟nın hikâyesi. Bu sayıda tarihi biraz ihmal ettim ve mitolojiye kaptırdım kendimi söz gelecek

sayı telafi edeceğim.

Page 12: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 1 2

Koç (21 Mart-20 Nisan) Düşüncelerinizi çok daha aktif ve inandırıcı biçimde

ortaya koyabileceğiniz olanaklara işaret ediyor bu ay. Sözlerinizi

esirgemeyeceksiniz. Yeni insanlar ve değişik görüşler hayatınıza canlılık

katıyor. Ani düşüncelerle yola koyulabilirsiniz. Özgürlük arayacaksınız. Yine bu

dönemde ortaklaşa işlere odaklanabilir, sakin bir şekilde , endişelerin esiri

olmadan hareket etmeye çalışmalısınız. Bu ayda aldığınız enerji ile değişik

heyecanlar peşinde koşabilir ve ilişkinizi renklendirecek olanaklardan

yararlanabilirsiniz.

Boğa (21 Nisan-21 Mayıs) Son derece gergin olacağınız bu dönemde karar

vermekte zorlanabilir ve yapacağınız işlerde başkalarının onayına ve desteğine

daha çok ihtiyaç duyabilirsiniz. Geçmişe takılı kalmadan hareket etmek,

duygularınızı dengede tutmak ve sabırlı olmak durumundasınız. Bu ay yıldızların

karşıt konumu motivasyon eksikliğine neden olurken başarı grafiğinizde düşüş

gözlemlenebilir. Enerjinizin düşük olduğu bu dönemde ders çalışmakta

zorlanabilir ve farklı heyecanlar peşinde koşabilirsiniz. Başarılı olmak için

dikkatinizi toplamalı, düzenli çalışmalı ve hiçbir şeyi şansa bırakmamalısınız.

İkizler (22 Mayıs-21 Haziran) Bu ay çok çalışacak, çok yorulacak yeni

birlikteliklere adım atacaksınız. Boş durmak yok, haydi iş başına. Bu ay hem

büyük fırsatlar hem de bazı gerginlikler getirmekte. . Başkalarının görüş ve

inançlarına açık durumdasınız ancak bu alanda tartışmalar ya da bazı

karşıtlıklar da söz konusu olabilir. Olayları aşırı kişiselleştirmemeli, öfkenize

sahip çıkabilmelisiniz. Bu dönemde zaman uğraşlar ve tamamlanması gereken

görevler yüzünden zayıf düşebileceğiniz sağlığınıza daha fazla özen

göstermeniz gerekebilir. Başarılı olmak için dikkatinizi toplamalı ve düzenli

çalışmalısınız.

Yengeç (22 Haziran-21 Temmuz) Bu sıralar ilişkilerinizde duygusal yönünüz

ağır basıyor. Uzun ilişkileriniz size güven kazandırıyor.Kısa sürede güler

yüzlülüğünüz sayesinde arkadaşlıklar edinebiliyorsunuz.Bakıra olan ilginiz sizin

çabuk bağlanan bir karaktere sahip olduğunuzun göstergesi.Okul ve

derslerinizde bu ara zorlandığınız için destek almanız şart.

Aslan (24 Temmuz-23 Ağustos) Yaptığınız geziler sayesinde arkadaş çevreniz

genişleyebilir.Sosyal çevrenizle olan ilişkiniz sizi rahatlatıyor. Bu ara

derslerinize çok önem vermişsiniz fakat beklediğiniz sonuca ulaşamamak sizi

hırslandıracak. Aşk hayatınız şu an duraksamış fakat dikkatli olun çevrenizde

size ilgi duyanları fark etmeye çalışın.

Başak (24 Ağustos-23 Eylül) Karmaşık bir durumdasınız. Bu yüzden ne

başarıda ne de aşkta istediğiniz konumda değilsiniz. Elde ettiklerinizden çabuk

sıkılmanız her an farklı ortamlarla ve kişilerle olmak istemenize neden. Elde

ettiğiniz arkadaşlarınızla aranız açılmış, biraz daha dikkatli olun. İletişimde

biraz daha ciddiyete yer vermelisiniz. Verdiğiniz sözleri tutmaya gayret

Palaskop

Page 13: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

P A L A

S A Y F A 1 3

Terazi (24 Eylül-22 Ekim) Yaşadığınız karmaşık olayların derslerinize yansımaması

için elinizden geleni yapacaksınız. Tatil dönüşü arkadaşlarınızda göreceğiniz

değişiklikler karşısında üzüleceksiniz. Yeni çevrenizle elde ettiğiniz arkadaşlık

sosyalleşmenizi sağladı ve şimdi aşk hayatında da yeni çevrenizden yardım alacaksınız.

Siz onu bulamasanız bile aşk sizi kısa zamanda bulacak. Ön görüşlü yaklaşmamalısınız.

Akrep (23 Ekim-22 Kasım) Neşeli ve sevimli haliniz insanları çabuk etkilemenizi

sağlıyor.Hiçbir şey için geç değil. İnatçı ve kendine güvenen kişiliğiniz sayesinde

hayatınızı yeniden şekillendireceksiniz. İnsanları konuşmalarınızla etkileyeceksiniz.

Aşk hayatınızda da durum pek farklı değil. Okula ve derslere karşı ilginizi artırmalı ve

kayıplarınızın üstesinden gelmelisiniz.

Yay (23 Kasım-22Aralık) 6. hissiniz çok kuvvetli. Sezilerinize kulak vermeli ve

kalbinizin sesini dinlemelisiniz. Aşk hayatınıza biraz zaman vermelisiniz. Geçmişte

yaşadıklarınızı artık unutmalı ve yeni başlangıçlar yapmalısınız. Aklınız sürekli sosyal

yaşamınızla dolu olduğu için derslere pek önem vermediniz ama başarı grafiğiniz hızla

artacak. Arkadaşlarınızla dertleşmeniz sizi çok rahatlatıyor ve onların derdini

dinlemekte hoşunuza gidiyor. Tabii bu kişileri seçerken seçici olmanızı öneriyorum ki

gelecekte başınıza işler açılmasın.

Oğlak (23 Aralık-20 Ocak) Bu ayda yıldızların konumu duygu ve hislerinizi artırıyor,

sosyal ilişkilerinize hareketlilik getiriyor, sosyal faaliyetlere katılımınız artabilir

fakat yine de eğlenceye kendinizi çok kaptırmamalısınız. Bu ay karışık düşünceler

içinde kaybolabilirsiniz dikkat edin , kendinizden çok başkalarının mutluluğu için

çalışabilir, okuldaki çalışmalara ve evrensel konulara ilgi duyabilirsiniz. Duygusal

anlamda hassas bir aydasınız içinize kapanmak yerine sorunlarınızı arkadaşlarınızla

paylaşmanız sizi çok daha mutlu edecektir. Yaşanan belirsizlikler ve engellenmişlik

hissi canınızı sıkabilir.

Kova (21 Ocak-19 Şubat) Bu ayda okul hayatınızı ve sosyal ilişkilerinizi etkileyen

kozmik enerjiler var. Okul ve sosyal ilişkiler açısından olanakların bol olduğu bu

dönemde karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendirerek kazançlı işler yapabilir ve iyi

gelişmeler yaşayabilirsiniz. Yeni sorumluluklar almanın yanında , olumlu düşünceler ile

hareket etmelisiniz. Bu ay bir yandan ders yoğunluğu, diğer yandan sosyal

ilişkilerinizde hareketlilik olacaktır. Atılımda bulunarak istediğiniz başarıyı elde

edebilirsiniz. Bu ay başarılı olmak için düzenli çalışmalı, hiçbir şeyi şansa bırakmamalı

ve sosyal faaliyetlerinizi azaltmalısınız.

Balık (20 Şubat-20 Mart) Bu ay derslerinizde başarılı olacağınız ve ufkunuzu

aydınlatacak olanaklardan yararlanacağınız bir ay. Bu ay yıldızların konumu yeni

yerler görmek, fırsatları değerlendirmek açısından hareketli bir dönemi gösteriyor

ve size başarı vaat ediyor. Hedeflerinize ilişkin konularda fazlasıyla cesur ve

girişimci davranabilirsiniz. Yeni kişilerle karşılaşmak, başkalarının görüşlerinden

yararlanmak size pozitif sonuçlar getirecek.

Dilara Çerçi / Dilara IĢık

Page 14: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 1 4

P A L A

Körling ( orijinal adıyla Curling ) son yıllarda dünyada en

hızlı yayılan buz üstü sporlarından birisidir. Ġlk olarak 16.

yy‟da Ġskoçya‟da ortaya çıkan körling, o yıllarda donmuĢ

göller üzerinde oynanmaktaydı. Ġlerleyen yıllarda

Avrupa‟ya sıçramıĢ olan körling, günümüzde olimpik bir

spor olarak kıĢ olimpiyatlarının en önemli sporlarından

birisi haline gelmiĢtir. Günümüzde Avrupa

ġampiyonası‟na 50′ye yakın takım katılmaktadır.

Türkiye‟de pek yaygın olmayan körling sporunun

yaygınlaĢtırılması ve resmi müsabakalarda milli

takımımızın da yer alması amacıyla 2003 yılında körling

federasyonu kuruldu. ġu ana kadar ülkemizde pek fazla

reklamı yapılamamasına rağmen, Erzurum‟da

gerçekleĢecek olan 2011 KıĢ Olimpiyatları nedeniyle Türk

halkının büyük ilgi göstereceği tahmin edilen körling,

adını bir sinema filmiyle beraber duyurmaya çalıĢtı.

körling sporunun Türkiye‟de bilinmemesinden yakınan

körling severlerin yüzünü güldüren SüpüRR adlı film,

içinde körling sporunu konu edinen ilk Türk filmi...

Buz Pisti Rink ve Ev Körling oyunu için hazırlanmıĢ buz pistine rink adı verilir. Rink,

ucuna çemberler çizilmiĢ oyun alanıdır. Bu çemberler Körlingin

amacını oluĢturur. Ġç içe geçmiĢ 3 çemberden oluĢan hedeflere ev

adı verilir. Bir evin çapı 3,66 metredir. Oyuncular taĢlarını bu

çemberlerin merkezlerine en yakın noktalara atmaya çalıĢırlar.

Ev‟ler, rinki enine kesen merkezi çizgi ve boyuna kesen tee çizgisi

ile dört eĢit daire dilimine bölünür. Bu çizgilerin kesiĢmesiyle

çemberin merkezinde „düğme‟ oluĢur. Bu çizgiler oyunun

puanlaması için kolaylık sağlar. Ġç içe geçmiĢ çemberlerin en dıĢ

kısmı ev‟e dahil olmaz, yani oyuncu taĢını bu kısma attığında puan

kazanmaz.

Rinki enine kesen merkezi çizgilerin ilerisinde, düğmeden 3.66

metre uzaklıkta çentik bulunur. Çentik, oyuncuların atıĢ yapmaları

için itici destek sağlar. Sabit veya hareketli olabilen çentikler,

rinkin iki ucunda bulunur. Atıcı pozisyonda oynayan oyuncu

çentikten destek alarak atıĢını gerçekleĢtirir.

Pistin Hazırlanması

Rink sıradan bir buz pistinde oynanmaz. Oyun baĢlamadan önce

çakıl adı verilen kum tanesi büyüklüğündeki buz parçaları rinke

serpilir. -6 derecelik buz pistinin sıcaklığı daima korunmaya

çalıĢılır. Oyunun aracı süpürgeler bu çakılları süpürür, buzun

üstünü ısıtır ve taĢın hızlanmasını sağlar. TaĢ hedeften uzağa

doğru yönelirse süpürge ile taĢın önündeki alan süpürülür, taĢa hız

kazandırılır, süpürge ile yön verilir ve eve doğru ilerlemesi

sağlanır.

Evlerin önündeki 6,4 metrelik alan oyun alanıdır. Buraya hog ismi

verilir. Oyuncular oyun alanında rahatça hareket edebilmek için ayakkabılarına kaydırıcı eklerler. Ayakkabının

tekinin altına yapıĢtırılan kaydırıcı sayesinde oyuncu çentikten destek alarak atıĢını yapabilir ve kayabilir.

Kaydırıcı genellikle teflon tabandan oluĢur. Ayakkabının diğer eĢinde ise kauçuk bir hat bulunur ve bu da çekiĢi

kolaylaĢtırmaya yarar.

Pala-Spor (Körling)

Page 15: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 1 5

Mert Erkangil

Süpürgeler

Körlingin vazgeçilmez aracı süpürgelerdir. Süpürgeler pistteki

çakılları süpürür, taĢın sürtünmesini azaltarak hedefe ĢaĢmadan

gitmesini sağlar. Oyun kaptanı skip, süpürgesiyle birlikte atıcılara

taĢlarını atması gereken doğrultularıda gösterir. Süpürge ayrıca

oyuncunun atıĢ sırasında dengesini sağlamasına da yardımcı olur.

Süpürgeler de körling oyununun geliĢme sürecinde değiĢikliğe

uğramıĢtır. Önceleri mısır püsküllerinden olan süpürgeler daha

sonra yerini fırçalara bırakmıĢtır.

TaĢlar

Körling taĢları veya diğer adıyla kayalar 19,96 kg ağırlıktadır.

Buz üzerinde yön verilmesi zor olan kayaların üzerinde atıĢ

yapıldığında dönmesini sağlayan taĢıma sapı bulunur. Sapların

renkleri de ayrıca hangi taĢın hangi takıma ait olduğunun

anlaĢılmasına kolaylık sağlar. Sap, taĢın boyunca

döndürüldüğünde „in turn‟ olur. Eğer sap taĢtan uzağa

döndürülürse „out turn‟ olur. TaĢın alt yüzeyi konkavdır ve bu

küçük alan çakıl yüzeyde zorluk yerine kolaylık sağlar ve taĢ

hedefe doğru yol alır.

Körling TaĢı

Körlingde AtıĢ Yapılması

Kaya hog çizgisi aĢılmadan elden yollanır. 3 oyuncu taĢlarını piste fırlatırken kaptan yani skip

onları yönlendirmek için hazır bekler. Skip atıĢını yapacağı sırada 3. oyuncu geçici skip olarak

görev yapar ve oyunun devamlılığı sağlanmıĢ olur. Oyuncu atıĢını yapar, skip onu yönlendirir.

Diğer oyuncular bu sırada kayalarını hedefe doğru yönlendirmeye çalıĢırlar ve süpürgeleriyle yön

verirler. Körlingde toplam 10 oyun oynanır ve 73 dakika sürer. Her iki takımın da birer dakika

mola hakkı vardır ve oyun genel olarak 75 dakikada tamamlanır. Oyun sona erdiğinde eğer eĢitlik

varsa 10 dakikalık uzatmaya gidilir ve üstünlük sağlanmaya çalıĢılır.

Puanlama

Körlingte puanlama oldukça basittir. Amaç

kayaları eve en yakın noktaya atmaktır. Oyun

sona erdiğinde rakibin eve en yakın taĢından

daha yakın olan taĢ 1 puan olarak

değerlendirilir. Eve rakibin taĢından daha uzak

olanlar değerlendirilmeye alınmaz. Böylelikle

en çok puanı alan takım galip gelmiĢ olur.

Körl

ing s

üp

ürg

esi

kayan

ın ö

nd

e b

uzu

rüp

zerg

ah

ını

kayb

etm

emes

i iç

in k

ull

an

ılır

.

Page 16: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

P A L A

S A Y F A 1 6

11 EYLÜL 1991

Yeterlilik sınavını kazandığımı ve MuĢ Anadolu Lisesine tayinimin çıktığını öğrenince bir harita alarak MuĢ ilinin tam

olarak nerede olduğuna bakmıĢtım.

Doğuda bir ilimiz ama o yıllarda

terörün yoğun yaĢandığı bir

bölgede, dolayısıyla insanın

kaygılanmaması mümkün değil.

Doğal olarak herkes endiĢelendi ve

bana MuĢ‟a gitmemem konusunda

telkinde bulundu. Ġstersem

tayinimin Trabzon Anadolu

Lisesine yaptırılabileceğini

söylediler ama kimseyi

dinlemedim. Oradaki insanların da

hizmet beklediğini söyleyerek

hazırlıklarımı yaptım. 10 Eylül

1991 günü Erzurum üzerinden

MuĢ‟a gitmek üzere biletimi aldım.

O zaman Erzurum‟dan aktarma

yapmak gerekiyordu. AĢağı yukarı

altı saatlik bir yolculuktan sonra

gece üç gibi Erzurum‟a vardım.

Gittiğim otobüs ofisinde bazı

yolcularla sabaha kadar oturup

bekledik. Sabah ofis görevlisi

telefon açıp bana MuĢ otobüsünde

25 numaralı koltuğu ayırttı. Sabaha kadar uyumağım için nasıl olsa otobüsün ortaları, giderken uyurum diye düĢündüm.

Zamanı gelince bir taksiye binerek Doğu Terminali denilen yere gittim. Gittim ki ne göreyim, otobüs zaten 25 kiĢilik

küçük bir otobüs. Erzurum‟dan MuĢ‟a büyük otobüs yokmuĢ. Bu yetmezmiĢ gibi bir de otobüsün zaten küçük olan

bagajları dolmuĢ, diğer eĢyaları arkadaki koltuklarım üzerine tepeleme doldurmuĢlar. Tabii olarak buna itiraz ettim ama

kim dinler. ġoför önde bizim yanımızda oturursun diyerek beni ikna etmeye çalıĢtı. BaĢka çare de olmadığını görünce

mecburen razı oldum. Bana bir iskemle verdiler ve ön tarafa, koridorun en önüne oturdum. Saat dokuz gibi yola çıktık.

Son derece açık pırıl pırıl bir hava ancak bende de akĢamın uykusuzluğu var. GüneĢ yavaĢ yavaĢ yükselmeye baĢlayınca

ortam iyice ısındı ve ben uykusuzluktan iskemlenin üstünde sağa sola tartılmaya baĢladım. Hepsi bir tarafa bir de Ģoför

sigara yakınca iyice etkilendim. Kasetçalardan da o dönem yasak olmasına rağmen Kürtçe nağmeler hepsine tuz biber

oluyor. Ama daha sonraları bu müziğe de alıĢtık. Ġki saat kadar sonra Erzurum-Kars karayolundan Çoban Dede köprüsü

denilen mevkide ayrılıp MuĢ yönüne ilerlemeye baĢladık. Yol derenin kenarından büyük kayalıkların aralarından yılan

gibi kıvrılan, yarı asfalt yarı stabilize iki arabanın zor geçebileceği türden bir yol. Uzadıkça uzuyor. Dağ baĢlarından,

yayla gibi yerleĢim yerlerinin olmadığı yerlerden geçiyor. Yol uzadıkça ben bu dağ baĢlarında kaybolduk duygusuna

kapılıyorum. Bu arada da karnımız acıkıyor. Ne zaman mola vereceğimizi soruyorum. Hınıs‟ta mola vereceğimizi

söylüyor muavin. Daha iki saat kadar varmıĢ. Öğleden sonra iki gibi Erzurum‟un Hınıs ilçesine varıyoruz. Ama ilçe, köy

karıĢımı bir yer. Son derece salaĢ bir lokantaya giriyoruz. Et yemekleri güzel ve çok ucuz. Tek tesellimiz bu, sonra

yeniden yola devam ediyoruz. Saat üç gibi MuĢ‟un Varto ilçesine varıyoruz. Yeni bir köy ilçesi benim için. Burada inen

yolcular oluyor ve ben boĢ bir yere oturup daha rahat ediyorum. Fakat meraktan da ölüyorum. Ne zaman bu MuĢ‟a

varacağız? Acaba nasıl bir yer? Yanına oturduğum kiĢiyle tanıĢıyorum. O da iki yıl önce MuĢ‟a gelmiĢ ve MuĢ‟un bir

köyünde görev yapan bir öğretmen. Benim merkezdeki Anadolu Lisesinde görevlendirildiğimi öğrenince çok Ģanslı

olduğumu söylüyor. Ben de MuĢ ile ilgili merak ettiğim bir sürü soru soruyorum ve bilgilenmeye çalıĢıyorum. Nihayet

saat dört gibi tepelerin arasından çıkıp MuĢ Ovası‟na giriyoruz. KarĢımızda, yaklaĢık on kilometre uzakta ovanın

kenarında uzanan dağ sırasının dibinde, akĢam güneĢinin vurmasıyla ayna gibi parlayan bir küme ev beliriyor. Meğer

orası MuĢ‟muĢ. Binalarım çatıları çinko kaplı olduğu için akĢam güneĢini yansıtıyor. Ben iyice merak için de kalıyorum.

Saat dört buçuk gibi ovayı enlemesine geçip Ģehir terminaline iniyoruz. Toz toprak içinde kalmıĢız. Çocuklar hemen

koĢup ağabey çantanı alayım diye atılıyorlar. Oradan bir taksiye binip beni öğretmen evine götürmesini istiyorum ve beĢ

dakika sonra öğretmenevindeyim. Valizimi bırakıp okulun yerini soruyorum. Tarif ediyorlar, yürüyerek beĢ dakika sonra

eski hükümet konağı olan Ģehrin baĢında bulunan, Ģehre hâkim okuluma 11 Eylül 1991 günü saat beĢe doğru varıyorum.

Birkaç merdiven çıktıktan sonra kapıdan girdim. Okul iki katlı, koridor dört bir çevre dolaĢıp aynı noktaya varıyor.

Binanın ortasında küçük bir süs havuzunun bulunduğu bir avlu mevcut. GiriĢte geniĢ bir merdivenle üst kata çıkılıyor.

Sağa sola bakıyorum merdivende esmer bir adamla karĢılaĢıyorum. Memur ofisini soruyorum ve beni yönlendiriyor.

Ġkinci kata çıkıp memur odasına giriyorum ve kendini tanıtıyorum. Beni çok iyi karĢılıyorlar. Bir süre hoĢ beĢten sonra

göreve baĢlama iĢlemlerimi yapıyorlar. Merdivende karĢılaĢtığım kiĢinin okul müdürü olduğunu öğreniyorum. Odasına

gidip tanıĢıyorum, çay içip bir süre konuĢuyoruz. Öğretmenevini arayıp bana yer ayırmalarını ve sürekli orada kalacağımı

onlara iletiyor. Böylece okul günlerim baĢlıyor. Daha öğrenciler okula baĢlamadığı için birkaç gün kot pantolon ve deri

mont ile okula gidiyorum. Üçüncü gün Müdür Bey müdür yardımcısı aracılığıyla artık okula resmi kıyafetle gelmem

gerektiğini bildiriyor. Pazartesi okul eğitim ve öğretime açılıyor, bütün öğretmen ve öğrenciler geliyor. Törenden sonra

ilk kez derse girip öğrencilerimle tanıĢmaya baĢlıyorum. Çok heyecanlı, her Ģeyi bildiğini zanneden ama tecrübesiz bir

öğretmen olarak.

Anı-Pala

Page 17: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 1 7

Öğretmenevinde kalmaya devam ediyorum, bir taraftan sıkı bir Ģekilde ders hazırlıkları yapıyor, bir taraftan da Ģehir kırk

bin nüfuslu küçük bir Ģehir olduğunda hafta sonları oldukça sıkılıyoruz. Öğretmenevi tıklım tıklım yeni gelmiĢ

öğretmenlerle dolu, onlarla vakit geçirmeye çalıĢıyoruz. Aradan on gün kadar geçmiĢti ki ilk çatıĢmamızı yaĢadık.

ÇatıĢma yaklaĢık bir sat sürdü ve Ģehrin yarısı yıkıldı zannettik. Hepimiz öğretmenevinde tam siper yatmıĢız. Bir arkadaĢ

tam o sırada memleketiyle konuĢuyor ve çatıĢmayı naklen anlatıyor. Daha ne hikâyeler. Böyle durumlara alıĢık

olmadığımız için haliyle oldukça korkuyoruz. Bazılarımız burada can güvenliğimizin olmadığını onun için yarından tezi

yok istifa edip memleketlerimize dönmemiz gerektiğinden dem vurmaya baĢladı. O geceyi pekiyi duygularla geçirdik

sayılmaz. Heyecanla sabahı bekledik. Sabah okula gitmek için öğretmenevinden çıktığımız da sanki hiçbir Ģey olmamıĢ

gibi herkesin sokakta olduğunu gördük. Tabii insanlar alıĢmıĢlar, doğrusu biz de zamanla alıĢtık.

Ġlk zamanlar hafta sonları daha sıkıcı geçiyordu dolayısıyla bir

arkadaĢımla çok güzel büryan kebabı yapıldığını duyduğumuz

Bitlis‟e gitmeye karar verdik. Acaba BeĢ Minare‟yi görebilecek

miydik diye de merak etmiyor değildim. Cumartesi günü minibüse

binip ova içinde, MuĢ‟tan altmıĢ kilometre uzakta olan Bitlis‟in ilçesi

olan NurĢin‟e (Güroymak) kadar gittik. Oradan aktarma yaparak

baĢka bir minibüse bindik. Minibüsün içinde beklerken hiç kimsenin

Türkçe konuĢmadığını görüyoruz. ArkadaĢıma bu insanların acaba

Ankara‟dan oradakilerin de buradakilerden haberi var mı sence

demekten kendimi alamadım. Sanki Almanya‟ya gitmiĢ gibiyiz.

Neyse uzatmayalım Bitlis‟e vardık. Bitlis kasaba görünümünde

içinden dere akan, her iki tarafında dağların yükseldiği sadece

gökyüzünün görüldüğü küçük bir Ģehir. Önce Ģehrin kalesini gezdik,

ardından minareleri saymaya çalıĢtık ama beĢ minare sayabildik mi

hatırlamıyorum. Sokaklarda dolaĢtık, esnafın nelerle meĢgul

olduğunu izledik ve büryan kebabının en iyi nerede yapıldığını sorduk. Sonunda bir lokanta bulduk, lokantanın ortasında

zemine bir kuyu yapılmıĢ. Kuyunun içinde ateĢ yakılmıĢ ve közler yanlara çekilip ortaya bir tencere konulmuĢ, tam

tencerenin üzerine de bir kuzu asılmıĢ. Kuyunun ağzı kapatılmıĢ, kuzu kapalı ortamda köz ve kuyunun iç ısısıyla dıĢarıda

nar gibi kızarmıĢ olarak bizi bekliyor. Tabii lezzetine diyecek yok ayrıca yanında muhteĢem bir ayran. Yemekten sonra

biraz daha dolaĢıp dönüyoruz.

Bir baĢka hafta sonu ova için de bir köy

okulunda görevlendirilen arkadaĢımız için

alıĢveriĢ yapıp arkadaĢlarla köye gidiyoruz.

Okulun lojmanı var ama lojman demeye Ģahit

gerek cinsten: Betondan bir mutfak tezgâhı

fakat dolap yok, su yok, banyo diye bir bölüm

var için de hiçbir Ģey yok. Ġki arkadaĢ bu

lojmanı paylaĢıyor. Biz de bütün gün boya,

temizlik yapıyoruz.Tavana yağmurda

akıtmasın diye naylon çekiyoruz. Bina kara

taĢtan yapılmıĢ olduğu için duvarları oldukça

kalındı ve bundan yararlanarak pencerenin

önüne musluklu bir bidon yerleĢtiriyoruz ve

lavabo gibi bir yer yapıyoruz ki arkadaĢ kıĢın

kullanabilsin. Çünkü suyu köyün artezyen

kuyusundan almak zorunda. Hava sıcaklığı

eksi 35 derecelere düĢtüğü için suyu soba

yanan bir yerde tutmaz ise donar ve

kullanamaz. AkĢama kadar evi kalınabilecek

bir hale getirmeye çalıĢıyoruz. AkĢam karanlık

olmak üzere köyden ilçeye gitmekte olan bir

otomobile bizi de götürmesini rica ediyoruz.

Bizi alıyorlar ve yolda kendi aralarında bir

Ģeyler konuĢuyorlar, arada bir iki kez hoca

sözcüğü geçinde bizim hakkımızda konuĢtuklarını anladık. Tabii kim olduğumuzu, nereli olduğumuzu, ne iĢ yaptığımızı

ve burada ne aradığımızı sordular. Bütün sorularını cevapladık. Bizi okulun önünden almıĢ olmalarına rağmen bize

inanmadılar ve kimliklerimize bakmak istediler. Biz de kimliklerimizi gösterdik. Ondan sonra rahat bir Ģekilde bizimle

konuĢmaya baĢladılar ve siz buralarda yenisiniz, buraları bilmezsiniz, bu saatte buralarda dolaĢılır mı, aman siz olun hava

karardıktan sonra evinizden çıkmayın diye bizi uyardılar. Bizi Hasköy ilçesinde bıraktılar. Oradan baĢka bir arabayla

MuĢ‟a döndük. Zaman geçtikçe ve çevreyi tanıdıkça olayları duydukça iĢin ciddiyetini kavramaya baĢladık ve bir daha

öyle düĢüncesizce davranmadık.BeĢ yıllık sürecin ilk haftaları böylece geçmeye devam etti...

Kazım Ergenç

Page 18: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 1 8

1952 yılında İstanbul'da doğan Ahmet Kuyaş, ortaöğrenimini İstanbul'da tamamladıktan sonra Fransa'da tarih lisansı ve

Kanada'da tarih doktorası yaptı. Doktora tezinin konusu “Şevket Süreyya Aydemir'in Türk Devrimi'ni Yorumlayışı”ydı.

Princeton Üniversitesi'nde okutmanlık, Mount Holyoke College'da yardımcı doçentlik yaptıktan sonra Türkiye'ye döndü.

1997'den beri Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nde öğretim üyeliği yapmaktadır. Ayrıca

Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde lisansüstü ve doktora düzeyinde ders vermektedir.

Mümtaz HacıpaĢaoğlu: Merhabalar, öncelikle okulumuza hoĢ geldiniz. Aramızda olmanız bizim için gerçekten mutluluk

verici…

Ahmet KuyaĢ: HoĢ bulduk, benim için bir zevk.

Mümtaz: Sizin hakkınızda biraz araĢtırma yaptık fakat siz, kendinizi PALA okuyucularına nasıl tanıtırsınız?

Ahmet K: ĠĢini doğru dürüst yapmaya çalıĢan bir insanım!

Mümtaz: ĠĢini doğru dürüst yapmaya çalıĢan bir insan?

Ahmet K: Yani Ģöyle, herkes kendi iĢini, görevini doğru dürüst yapmalı. Mesela, Ortaköy‟ü Ağaçlandırma Derneği, Ģeriata

karĢı bir yürüyüĢ düzenlememeli. Aksi takdirde, inandırıcılığını yitirir…

Siz, mesleğinizi iyi yapacaksınız ve

size engel olmaya, tekerinize çomak

sokmaya kalkacaklar… ĠĢte modern

vatandaĢlık budur!

Mümtaz: Haklısınız. Bir

röportajınızda, yakın bir

arkadaĢınızın iktisat

bölümünden, tarihe geçmenizi

önerdiği ve onun bu teklifi

üzerine bölüm değiĢtirdiğinizi

söylemiĢsiniz. Nasıl birden bu

teklifi kabul ettiniz? Tarihe

ilginiz çocukluğunuzdan beri

var mıydı?

Ahmet K: Tarih dersi en

baĢından beri hep en iyi dersim

olmuĢtur ama bölüm değiĢtirme olayı, tam olarak öyle değildi. Benim yaĢımdaki hemen hemen herkes gibi, iktisat okumak

istiyordum. Ama müthiĢ bir tarih meraklısıydım… Tarihi bir hobi olarak görüyordum…

Mümtaz: Yani hobiniz mesleğiniz oldu? (:

Ahmet K: Evet, kesinlikle öyle oldu! Fransa‟da iktisat öğrenimi gördüğüm sırada, yeni bir kanun çıkarıldı. Bu kanun

sayesinde öğrenciler, bölüm dıĢından 2 farklı ders seçebiliyorlardı. Cezayirli bir arkadaĢım sayesinde devrim kökenli iki

ders aldım. O sene sadece o iki dersi geçtim… Ġktisadı tamamen serdim! Dedim aaa! Tarih farklı bir Ģekilde de

okutulabiliyormuĢ. Bölüm değiĢtirdim. Evet, hobim mesleğim oldu.

Mümtaz: Peki bu tarih merakınızın kökeni neydi?

Ahmet K: Ben tarihin içine doğdum. Annem tarih romanları okuyan, yazan bir kadın, o zaman ister istemez tarihe ilgim

arttı. Annem Osmanlıca metinler okudukça ben de yanına giderdim… Osmanlıcayı ilk onun yanında gördüm. Ayrıca

dedelerimden birisi profesyonel tarihçiydi…

Mümtaz: Tarih açısından Ģanslı bir aileye düĢmüĢsünüz sanırım... (:

Ahmet K: Eee, tabii biraz öyle oldu…

Mümtaz: Yine bu röportajların birinde, sırf Niyazi Berkes‟in dersine girebilmek için, Kanada‟ya, onun profesör olduğu

okula gittiğiniz yazıyor.

Ahmet K: Doğrudur. Ama maalesef emekli olmuĢtu ben gittiğimde. Ama bu sayede benimle yakın sebeplerden oraya gelen

iki kiĢiyle yakın arkadaĢ oldum, bir sürü yeni insanla tanıĢtım. Birimiz Orta Çağcı, birimiz Yeni Çağcı, birimiz de Yakın

Çağcıydık…

Mümtaz: Resmen birbirinizi tamamlamıĢsınız. (:

Ahmet K: Ġyi bir tesadüf oldu…

Mümtaz: Türk Devrimi‟ni konu alan bir kitap yazmak istiyormuĢsunuz fakat bunu ne 20, ne de 30 yaĢında yazabileceğinizi

belirtmiĢsiniz, zaman mı sizi alıkoyan yoksa belirli bir zamanı mı bekliyorsunuz?

Ahmet K: Hala bu korkuyu yaĢıyorum açıkçası… KonuĢmadan önce bile, söylediklerinizi toparlayabilmek için bir oturup

düĢünmeniz gerekiyor. Böylece ne karĢındaki Ģoke olsun, ne de kızsın. Zamanını bekliyorum açıkçası, ne derler bilirsin…

Zamansız öten horozun baĢı kesilir…

Mümtaz: Haklısınız. Son olarak tarih okumak isteyen arkadaĢlarımıza önerileriniz neler?

Ahmet K:Çok okusunlar, dil bilgileri kuvvetli olsun. Ayrıca en az 2–3 yabancı dil öğrensinler çünkü tarih okuyarak

öğrenilir. Politikadan uzak dursunlar. Okul konusunda seçici olsunlar, okula değil öğretmene gitsinler.

Mümtaz: Peki iĢ olanakları ve CV açısından, okulun prestiji de çok önemli değil mi?

Ahmet K: Okuldan ziyade öğretmen! Eminim Niyazi Berkes‟in öğrencisi olabilseydim çoğu Ģey farklı olurdu… Tarihte

biraz müzik gibi aslında, piyanoyu öğrenmeniz ya da nerden öğrendiğiniz değil, kimden öğrendiğiniz gerçekten önemli…

Mümtaz: Verdiğiniz aydınlatıcı seminerden sonra, bize ve gazetemize zaman ayırma nezaketini gösterdiğiniz için çok

teĢekkür ederiz.

Ahmet KuyaĢ: Ben teĢekkür ederim…

Sorularımızı hazırlayan Dilara Işık ve Dilara Çerçi’ye, kayıtlarımızı yazıya dökmemize yardım eden Ece Gökçek’e Teşekkürler…

E. Mümtaz HACIPAġAOĞLU

Pala-Röportaj

Page 19: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

P A L A

Pala-Kâşif

Doruk IġIK

S A Y F A 1 9

ÇANAKKALE ĠÇĠNDE Merhaba sevgili PALA okuyucuları. Sizlere bu ay dillere destan olan Ģehrimiz Çanakkale'yi tanıtacağım. Eğer zihninizi

tamamen boĢaltabilirseniz, ben bu güzel Ģehri anlatırken kaybolup gideceksiniz.

Çanakkale ilimiz, Türkiye‟nin kuzeybatısında bulunmaktadır. Hem Asya hem de Avrupa‟da toprakları bulunan kendi

ismini almıĢ Çanakkale Boğazı ile ikiye bölünmüĢtür. Ġstanbul'dan sonra gelen en büyük Ģehirlerimizden bir tanesidir.

Eski çağlardan beri, üç bin yıla yakın bir süredir Çanakkale‟de yerleĢim olduğu bilinmektedir. Bugün hepimizin bildiği

Truva Antik Kent‟i, Çanakkale‟de yaĢamıĢ olan en eski uygarlık olarak varsayılmaktadır. M.Ö. IV. yüzyılda

Çanakkale‟ye, Pers Ġmparatorluğu hâkimdi. Büyük Ġskender'in güç kazanıp büyük bir imparatorluk haline gelmesinden

sonra Biga Çayın‟da yapılan savaĢ sonucu bu bölge Ġskender' in eline geçmiĢti. Osmanlı Devleti döneminde, Bizans‟a

yardım karĢılığı Gelibolu'daki kaleler alınmıĢtır. Boğazlar ile birlikte Çanakkale tamamen Osmanlı'nın kontrolüne

geçmiĢtir.Çanakkale topraklarının bütünü Biga Yarımadası üzerine kurulmuĢtur. Bölgedeki en yüksek yer: Biga

Dağları‟dır. Biga isminin bu kadar çok kullanılmasının sebebi ise Osmanlı'nın idari sisteminde Sancak'ın Biga ilçesi

olmasıydı. Fakat Cumhuriyet döneminde kazanılan baĢarılar sayesinde ismi Çanakkale olarak değiĢtirilmiĢtir.

Çanakkale'de beĢ yüz altmıĢ köy ve on iki tane ilçe bulunur. Çanakkale nüfusu beĢ yüz bine yakındır. Köyler, nüfusun

dörtte birini oluĢturur. En küçük ilçe Bozcaada‟dır. En büyük ilçe ise Çanakkale merkezinden sonra Biga'dır. Son

yıllarda nüfus oranı gittikçe artmıĢtır. Her geçen gün, Çanakkale nüfusu çoğalmaktadır.

Çanakkale topraklarının çoğu ormanlar ile kaplıdır. Ormanlık alanların yarısından fazlasını kızılçam ve meĢe kaplar.

Çanakkale‟nin hemen her yerin de aynı iklim yaĢanır. Akdeniz ve Karadeniz iklimi daha çok boy gösterir. Sıcaklık

ortalaması çok çabuk değiĢebilir ve çoğu günler hep rüzgârlıdır. Çanakkale‟de büyük bir su kütlesi yoktur. En çok

Tuzla Göl'ünden yararlanılır. Bunun yanı sıra Gelibolu'da bulunan Ece ve Hoyrat gölleri de yarar sağlar.

Çanakkale'de sağlanan ve görülen eğitim, Türkiye ortalamasının üstünde yer alır. Çanakkale uzun süre farklı

toplumların egemenliği altında kalmıĢtır, mimarisinden eğitimine kadar izler hâlâ görünmektedir. Cumhuriyet

döneminden sonraki yıllarda Çanakkale yaptığı ticari yatırımlarla kendine modern bir Ģehir görünümü vermeyi

amaçlamıĢtır. Modernliğin verdiği avantajlar Ģehrin ulaĢımını ve kültürünü de iyi yönde etkilemiĢtir. GeniĢ sokaklar,

temiz çevre ve bakımlı binaları ile modernliğini bugün de korumaktadır. Altyapısı henüz oturmamıĢ bir kültüre sahip

olsa dahi, Türkiye‟nin önde gelen Ģehirlerinden biridir. Çanakkale, tarihi ve doğal güzellikleri bakımından zengin bir

Ģehir olmasına rağmen çoğu alan yerleĢime kapalı olduğundan dolayı fazla turist çekememektedir.

Çanakkale, Bir türlü alınamayan güzel Ģehrimiz Milattan Önce bile paylaĢılamayan bir yer olmuĢtu. Osmanlının bizlere

kazandırdığı, Cumhuriyet döneminde ise düĢmanlara vermeyip kaybetmediğimiz bu toprak doğa harikaları ve

geçmiĢiyle her insanımız için çok büyük bir değer taĢımaktadır.

Sevgili PALA okuyucuları: Sizlerin ilgisini çekebildiysem, yararlı bilgiler edinmenizi sağlayabildiysem ne mutlu bana.

Bir dahaki ay baĢka güzel bir Ģehrimizi anlatana kadar hoĢça kalın...

Page 20: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

P A L A

S A Y F A 2 0 Pala-Oyun

Utkan GÜDER

Civ V(5)

Merhaba! Ben yeni Pala-Oyun yazarlarından Utkan Güder. Size bu yıl oyun ve

oyunla ilgili teknolojiler hakkında ben ve diğer yeni yazarlarımız eĢlik

edecek. Bu ay ben yeni bir oyun olan Civilization V'i (Uygarlık 5)

tanıtacağım.2K Games ve Firaxis adlı firmaların yaptığı bu oyun tarihi

anlatan bir strateji oyunu."Turn-Based" yani satranç gibi turlarla

oynanan bu oyunda tarihi siz yazıyorsunuz.

Oyunu oynarken düĢünmeniz ve taktiksel oynamanız gerekiyor.

Zorluk seviyesini buna göre ayarlayabildiğiniz için kolay oluyor. Tabii

ben size hiçbir oyunu kolay bir seviyede oynamanızı tavsiye etmem,

özellikle bu tip stratejik oyunlarda. Normal ya da daha mücadeleci bir

seviyede oynadığınızda daha çok zevk alacaksınız, emin olun. Bunları

ayarlayabildiğiniz gibi oyunun nasıl bir hızda ilerleyeceğini, nasıl bir

dünya coğrafyasında baĢlayacağınızı ve hangi uygarlık olacağınızı kolayca

seçebiliyorsunuz. Çok çeĢitli olduğu için karar vermek biraz zor oluyor normal olarak. ġimdi, "Dünya

coğrafyasını seçebiliyoruz, uygarlığı da anladım ama oyun zaten tur-tur oynanıyor neden oyun hızlı

olsun?" dediğimizde oyun hızı burada tek bir turun kaç yıl olduğunu gösteriyor. Yani bazı oyunlar 60

dakikada biterken bazıları her gün yarım saat oynanınca 1 ayda anca bitiyor.

Peki, oyun nasıl sonlanıyor? Oyun üç Ģekilde kazanılabilir. Bilimsel zafer, kültürel zafer veya rakiplerle

mücadele edip hâkimiyet kurarak. Kültürel zaferde ülkeler arası iliĢkileriniz çok iyi olmalı ve birçok

yönetim biçimi değiĢtirmiĢ olmanız gerekir. Bunu yaparken uygarlığın mutluluğu, nüfus ve bunun gibi

özelliklere dikkat edilmeli. Gereken seviyeye ulaĢıldığında "Utopia Project" adlı bir projeyle oyun

biter. Bilimsel zafer ise biraz daha zahmetli. AraĢtırmalarınızın çok ilerilerde olması gerekir. Modern

çağ sıralarında Apollo Programı baĢlatırsınız ve bir uzay yarıĢı baĢlar. Buna birkaç uygarlık katılır ve

her devlet bir uzay gemisi inĢaatına baĢlar. ĠĢte asıl zorluk burada. Bu uzay gemisi diğer binalar,

üniteler veya projeler gibi değil. Onlar herhangi bir Ģehirde yapılır ve biter. Ama bu gemiyi yaparken

birçok parçanın ve gerekli teknolojilerin yapılması gerekiyor ve hepsinin baĢkente götürülmesi

gerekiyor. Zorluklar üst üste bindiğine bu parçalar için arada mücadeleler veya barbarlar tarafından

hırsızlıklar yapılabiliyor. Diğer bir yöntem ise gayet basit. Uygarlığınızı ayakta tutup diğer devletlere

karĢı iyi olmanız gerekir. ĠĢte bunlar olurken de oyunun iĢleyiĢine bakılmalıdır.

Oyuna en baĢtan baĢlandığında M.Ö 4000 ya da isteğe bağlı olarak 5000'den baĢlanabiliyor. Burada

turlar daha uzun bir zamanı temsil ediyor. Oyun ilerledikçe bu süre kısalıyor. Diğer uygarlıklarla

anlaĢmalar, çatıĢmalar ve ticaret yapılır. Sizi kıĢkırtmaya çalıĢan uygarlıklar, dostluk yapmaya

çalıĢanlar ve agresif olan devletler vardır. Oyundaki kaynaklar da çok önemlidir. Bu kaynaklara sahip

olmak için yanına Ģehir kurmak gerekir. Bunlar sizin ihtiyacınız olan birim ve üniteleri üretmenizi

sağlar. Nufus, Ģehirlerin mutluluğunu etkiler. Belirli binalarla bunları dengeleyebilirsiniz. ġehrinizi

nereye kurduğunuz da önemlidir. Bu nüfusu ve kaynakları etkiler. Tabii oyuna baĢlandığında yapılması

gereken keĢiftir. Çünkü daha dünyanın nasıl bir yer olduğunu bilmiyorsunuz. Mesela ben oyuna

Osmanlı olup gerçek dünya coğrafyasında baĢladım. Tarihi, oyunda siz yazdığınız için Osmanlı'nın

gerçekte bulunduğu yerden baĢlamıyorsunuz. Aslında baĢladığınız noktayı rastgele olarak bilgisayar

belirliyor. Ben Avrupa da Ģu anki Romanya'nın olduğu yerde baĢladım. Oyuna baĢladığımda Dünya

Coğrafyasını seçtiğimi biliyordum fakat niçin haritada Avrupa var anlayamıyordum. Daha sonra

anladım ki keĢif yaptıkça zaman ilerledikçe kıtalar açılıyor ve haritadaki yerinizin gittikçe küçüldüğünü

görüyorsunuz. Oyundaki bir baĢka değiĢiklik ise eski oyunlarından farklı olarak altıgen bir yapıya sahip

olması. Yani bir birim 6 farklı tarafa doğru hareket edebiliyor. Civilization 4'te bu 4'tü.

Bu ay ki oyundan bu kadar. Bu oyunu herkese tavsiye ederim ve her oyun için bir puan vereceğim. Bu

oyun için puanım 10 üzerinden 9,5' tur.

Page 21: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 2 1

P A L A

LEAGUE OF LEGENDS

U: Selam Pala okurları ilk yazımıza hoĢ geldiniz.

Ç: Biz yeni Pala-Oyun yazarlarından Uğur ve Çağatay

U: Ġlk yazımız League of Legends ile ilgili olacak.

Ç: DotA kavramını anlatmamız gerek fakat Uğur daha iyi anlattığı için ona bırakıyorum.

U: Tüm iĢi bana yıkmaya çalıĢıyorsun ama olsun bir yer de haklısın. DotA kuĢbakıĢı olarak bir

kahramanı canlandırdığımız bir oyundur ve LoL DotA‟nın bir türevidir.

Ç: Neyse LoL daha çok DotA‟ya benzese de daha stratejik olduğu söyleniyor. DotA‟da ordularınızın

yolunu kesip defans yapıp daha çabuk level almalısınız fakat LoL‟de her Ģey yeteneğe, Ģansa ve

karĢınızdakinin ne kadar akıllı olduğuna bakıyor.

U: Çağatay‟ın bu kadar yazması bile bir mucize çok alıĢmayın. Neyse anladığınız kadarıyla oyunda

yalnız olma gibi bir Ģansınız yok. Mutlaka baĢkalarıyla etkileĢim içindesiniz oyunda tek baĢınıza bir

yerlere gelmeniz imkansız.

Ç: EĢyalarımız da baĢarıyı oldukça etkiliyor. Ġki çeĢit eĢya vardır: Direkt karakterimize bonus verenler

ya da baĢka oyuncuları öldürerek bonus kazandığımız eĢyalar. Burada bitirsek mi Uğur?

U: Sana kalsa zaten bölümü üç cümleyle bitirelim. Hadi yetenekleri de ben anlatıyım. 4 yeteneğimiz

vardır. Bunların ilk üçü ilk seviyeden alınmaya baĢlayıp rank atladıkça güçlenenlerdir. En son

yeteneğimiz ise en güçlü yeteneğimiz. (ki bunu güçlendirmemiz diğer yeteneklerimize nazaran daha

zor) Bunları çeĢitli amaçlarda kullanabiliyoruz ancak her yeteneğimiz belli miktarda mana, enerji veya

canımızdan almakta (bazı istisnalar hariç bkz.Katarina).

Ç: Çok teĢekkürler benim iĢimi de yine sen yapmıĢ oldun. Kahve?

U: Yazıyı çabucak bitirmek istiyorum yok sana kahve. ĠĢi bitir ödülü al. Profilleri anlat, söz ben

alacağım kahveni.

Ç: Diğer DotA türevlerinden farklı olarak kendi profilimiz var.Bu profillerde runelarımızı, kiĢisel

yeteneklerimizi ve sahip olduğumuz kahraman ve puanlarımızı görüp düzenleyebiliyoruz. Oyunlardan

kazanmamız veya kaybetmemiz bize belli bir miktarda puan ve deneyim vermekte.

U: 60‟a yakın kahraman var ve bunlar her hafta dönüĢümlü olarak kullanıma açık olmakta. Bu

kahramanlardan istediğimizi gereken puanı mağazaya ödeyerek alabiliyoruz ayrıca gerçek para vererek

bu kahramanların değiĢik Ģekillerini (görünüm) alabiliyoruz. Sen yazmaya devam et kahveni alıyorum.

Ç: Oyunda iki çeĢit harita var bunlar 5‟e 5 ve 3‟e 3 olarak ikiye ayrılıyor. 5‟e 5 haritasında 3‟e 3‟e

nazaran daha büyük ve burada ormandan gelebilecek saldırılara karĢı daha korunmalısınız (yeni

baĢlayanlara önerilir) ve takım savaĢları daha fazla olur.

U: Buyur kahven. 3e‟3‟lerde Çağatay‟ın anlattıkları daha az olsa da arkanızdan bıçağı sırtınıza yemeniz

çok alıĢılmadık değil ve bu harita daha çok suikastçıların kullandığı bir harita. Bitirelim mi yavaĢtan?

Ç: Evet PALA okurları bu ay size “League of Legends” oyununu basit bir Ģekilde anlattık.

U: Eğer bir Ģans verirseniz çok daha kapsamlı olduğunu göreceksiniz.

Ç: Bir dahaki ayın yazısında görüĢmek üzere...

Ġlgili siteler:

leagueoflegends.com

Türkiye temsilcisi:loltr.com

Oyunla ilgili merak

ettikleriniz:wikia.leagueoflegens.com

Uğur KOÇ & Çağatay CELEP

Page 22: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

NOSTALJĠ KÖġESĠ: STARCRAFT 1

ġu aralar çıkmıĢ olan Starcraft 2:Wings <of Liberty oyunun atası

Starcraft 1 bu ay incelediğimiz oyun oldu. Tabii ki hala güzeldi.

Grafiklere ve kaplamalara bakmadan direkt oyuna dalıyorsunuz (hala).

Nereden baĢlamam gerek gerçekten bilmiyorum, yani Zerg‟lerin güzel

seslerinden(!) mi yoksa Terran‟ların “rock‟n roll”undan mı? Hele o

Terran‟larla Zerg‟lerin çatıĢmasındaki güzellikten bahsetmiyorum

bile. Neyse… En iyisi baĢtan baĢlamak.Starcraft‟ta tam olarak üç ırk

var: Zerg (Alien), Terran (Marine), Protoss (Predator). Burada zorluk

derecesi yok, hangi ırkı seçerseniz onun alanını iyi kullanmanız

gerekiyor. Mesela Protoss savaĢlardaki güçlü ama yavaĢ taraf iken

Zerg zayıf ama hızlı kategorisine giriyor (Zergling‟lere hitaben) ve bu

arada Terran‟lar orta bir kategoride yer alıyor. Bu yüzden en baĢta Terran ile baĢlamak Protoss ile

devam etmek ve Zerg ile oyunu bitirmek en çok kullanılan yöntemlerden biri oluyor. Formaliteleri

geçersek size taktiklerden ve savaĢlardan bahsetmek istiyorum. Taktikler bu oyunda çok önemli

çünkü genelde kullanılan (örnek;Age of Empires) “100 adam yap ve dal” taktiği bu oyunda geçersiz.

Nedeni de karĢınızdakilerin geliĢip size saldırıyor olması ayrıca baĢka bir neden de aynı anda 100

kiĢiyi kontrol edemiyor oluĢumuz. Bu taktiğe alıĢmıĢ olanlar için önerim ise “dropship” yaparak

(Terran olduğunuzu varsayıyorum) bunlara adam yüklemek ve zamanı geldiğinde adamlarınızı

çıkartıp yaralıları bindirerek üssünüzden yeni adam almak suretiyle düĢmanlarınızı yok etmektir. Bu

oyunda Terran‟lar için kullanılan (savunma amaçlı) baĢka bir taktik ise “bunker” inĢa edip yanına bir

“SCV”(engineer) koyarak içine adam sokmaktır. Böylece hem

adamlarınız “bunker”dan ateĢ edebilecek hem de onları sürpriz

amaçlı bir konfeti eĢliğinde Zerg‟lere sunabileceksiniz (çok

seviniyorlar). SavaĢlarda ise Zerg‟ler çok avantajlı çünkü Zerg‟lerin

birimleri hem hızlı hem de ucuzdur ayrıca tüm binaları yaĢayan

organizmalar oldukları için hareket edebilmektedir. Zergling‟ler ise

hızlı hareket eden ama canı az olan sevimli(!) canlılardır. Bu

canlılar bir ton olduklarında iki akademisi, füze atarları, 5 adet

“SCV” si, birçok kaynakları, barınakları ve yaklaĢık 50 “Terran

Marine”i olan bir üssü darmadağın edebildikleri gibi buradaki bazı

binaları “infected “ yaparak kendi kontrolleri altına geçirebilirler.

Güzel değil mi? D.Protoss‟lar ise ağır baĢlı fakat bir o kadar da

tehlikeli “canlılar”dır. Kendilerinin ana birimi, iki adet lazer bıçağı

taĢıyan ve bayağı bir hasar vuran savaĢçılardır. Fakat bir Zerg‟ler ile

ortak bir kusurları vardır ki, bu Zerg‟lerin bina kurmak için yaydığı pembe sıvı gibi Protoss‟ların da

mücevherimsi bir taĢ olmadan bina kuramamalarıdır.Terran‟daki taktikler bu “uzaylılar” içinde farklı

bir biçimde gerçekleĢmektedir. Zerg‟lerde dediğimiz gibi birçok adamı parti parti fakat sıklıkla

saldırtarak düĢmanlarımızı zayıflatmak ve son darbeyi uçan birimler ile vurmak etkili bir taktik iken

Protoss‟lar ile etkili taktik yine parti parti Protoss savaĢçıları yaparak haritanın aynı anda, farklı

yerlerine salmak fakat savaĢçılarınızın sayısı azaldığında veya düĢmanlarınızın üssüne

yaklaĢtığınızda bir konumda birleĢtirip onlara son ataklarını yaptırarak üssünüzden yeni savaĢçı

göndererek son darbeyi vurmanız akıllıca olacaktır.

Tarık SERT

S A Y F A 2 2

Page 23: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

Etkinlikler-2

Zafer Yaz

S A Y F A 2 3

01- 02.11.2010 tarihinde RHS tarafından 9. Sınıf

öğrencilerimize " Sınıf Geçme Sınav Sistemi ve Okul

BaĢarısının Önemi" konulu seminer verildi

09.11.2010 tarihinde "Dünya Gençleri 2010 Kültür BaĢkenti Ġstanbul'da BuluĢuyor. Sırt Çantanda Neler Var? " isimli projede, 27 Ekim- 5 Kasım 2010 tarihleri arasında evinde yabancı öğrenci konuk eden ve projede görev alan öğrencilerimiz teĢekkür belgelerini Okul Müdürümüz Ömer ORHAN'dan aldılar.

06.11.2010 tarihinde Edebiyat- Sosyal Dersler Bölümü

rehberliğinde 10. sınıflarımızdan 11 öğrencinin katılımı

ile sosyal sorumluluk projesi "YaĢamak Ġçin YaĢat"

kapsamında Lüleburgaz- Ovacık köyüne gidildi.

11.11.2010 tarihinde son sınıf öğrencilerimizle

Ġstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü tanıtım

gezisi yapıldı.

25.10.2010 tarihinde RHS tarafından son sınıf

öğrencilerine Boğaziçi Üniversitesi tanıtım gezisi

düzenlendi

2010- 2011 Eğitim - Öğretim Yılı Ana Baba

Okulumuz "Tanıtım-TanıĢma-TanıĢtırma" konusu ile 9

Kasım 2010 Salı günü RHS tarafından baĢlatıldı.

Page 24: The Pala Gazetesi 22. Sayı Ayazağa Işık Lisesi

S A Y F A 2 4

SENĠN “IġIK”INDA

SENĠN YOLUNDA

SONSUZA

DEK...

ANIYORUZ...

ġÜKRAN

GURUR VE

ÖZLEMLE The PALA Ekibi