Upload
cagrikarats
View
811
Download
1
Embed Size (px)
Citation preview
Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Yenilenebilir enerji güneş ışığı, rüzgar,
yağmur, gel-git ve jeotermal ısı gibi
yenilenebilir (doğal olarak yenilenen)
doğal kaynaklardan elde edilir.
Konuyu daha ayrıntılı incelemeden önce
yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili
bazı gerçeklere göz atalım:
2006 yılında, küresel enerji tüketiminin
yaklaşık yüzde 18’i yenilebilir enerjiden
sağlandı, bunun yüzde 13’ü odun
yakmak gibi geleneksel biokütlelerden
elde edildi.İkinci en yüksek oranlı
yenilenebilir enerji kaynağı ise küresel enerji tüketiminin yüzde 3’ünü ve
küresel elektrik üretiminin yüzde 15’ini sağlayan hidroelektrikti.
Rüzgar gücü yıllık yüzde 30’luk bir oranla büyümektedir, 2008
yılında dünya çapında kurulu kapasitesi 121,000 megavat olup (MW),
Avrupa ülkeleri ve ABD’de fazlaca kullanılmaktadı.Güneş panelleri
(fotovoltaik) endüstrisinin Yıllık üretimi 2008 yılında 6,900 megavata ulaştı
ve fotovoltaik enerji istasyonları Almanya ve İspanya’da yaygındır.
Dünyanın en büyük jeotermal enerji kurulumu California’daki 750
megavatlık kapasitesiyle The Geysers’dır. Brezilya dünya üzerindeki en
büyük yenilenebilir enerji programlarından birine sahiptir, bunun içinde
şeker kamışlarından etanol yakıtı üretimi vardır ve şu an etanol ülkenin
otomotiv yakıtının yüzde 18’ini oluşturmaktadır.Etanol yakıtı ABD’de de
yaygın şekilde kullanılmaktadır.
Kenya, yıllık yaklaşık 30,000 küçük (20-100 vat) güneş enerji sistemleri
satışıyla dünya üzerindeki en yüksek ev başına/bireysel güneş enerjisi
sistemleri mülkiyetine sahiptir.
Çoğu yenilenebilir enerji projesi ve üretimi büyük ölçekli olsa da,
yenilebilir enerji teknolojileri ayrıca çoğu zaman kırsal ve uzak alanlarda
olan, enerjinin kalkınma için gerekli olduğu küçük off-grid uygulamalarda
(kamu tesislerine bağlı olmayan kendi kendine enerji sağlayabilen tesisler)
da kullanılabilir.
Bazı yenilenebilir enerji teknolojileri kesintili olduklarından ve göze hoş
gözükmediklerinden dolayı eleştirilmektedir; ancak yine de yenilenebilir
enerji pazarı büyümeye devam etmektedir.
İklim değişiklerine yönelik endişelerle birlikte yüksek petrol fiyatları ve
giderek artan hükümet desteği artan yenilenebilir enerji yasalarının ortaya
çıkmasına, insiyatiflere ve ticarileşmeye yol açmaktadır. Yeni hükümet
harcamaları, düzenlemeleri ve politikaları bu endüstrinin diğer sektörlere
göre 2009 yılı ekonomik kriziyle çok daha başarılı şekilde başa çıkmasını
sağlayacaktır.
Yenilenebilir Enerjinin Kaynakları:
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin çoğunluğu güneşten yararlanmaktadır.
Dünya-Atmosfer sistemi öyle bir dengededir ki, uzaya yayılan ısı
radyasyonu gelen güneş radyasyonuna eşittir.
Dünya-Atmosfer sistemi içerisinde elde edilen enerji seviyesi kısaca
Dünya’nın “iklimi” olarak tanımlanabilir. Hidrosfer (su) gelen
radyasyonun büyük bir kısmını emer. Radyasyonun çoğunluğu ekvator
üstünde veya yakınındaki bölgelerde emilir; ancak bu enerji dünyaya
rüzgarlar ve okyanus akıntıları biçimde yayılır. Dalga hareketi, atmosfer ve
okyanus arasındaki mekanik enerjiyi rüzgar gerilmesiyle aktarma
sürecinde önemli bir rol oynayabilir. Güneş enerjisi de hidroelektrik
projeleriyle çıkan yağışın dağıtılmasından ve biyoyakıt üretmek için
kullanılan bitkilerin büyütülmesinden sorumludur.
Yenilebilir enerji güneş ışığı, rüzgar, gel-git ve jeotermal ısı gibi doğal
fenomenleri gerektirir; bunu Uluslararası Enerji Ajansı şöyle
açıklamaktadır:
Yenilenebilir enerji sürekli olarak yenilenen doğal süreçlerden elde edilir.
Çeşitli biçimlerinde, doğrudan güneşten ya da dünyanın derinliklerinde
oluşan ısıdan elde edilir. Tanımına güneş, rüzgar, okyanus, hidrogüç,
biyokütle, jeotermal kaynaklardan elde edilen elektrik ve ısı ve yenilenebilir
kaynaklardan elde edilen biyoyakıtlar ve hidrojen de dahil edilir.
Bu kaynaklarının her birinin nasıl ve nerede kullanılabileceklerini etkileyen
biricik özellikleri vardır.
Rüzgar Enerjisi
Hava akışı, rüzgar türbinlerini çalıştırmak için kullanılabilir. Modern
rüzgar türbinleri enerji bakımından 600 kilovattan 5 megavata değişir;
ancak 1.5-3 megavat gücündeki türbinler ticari kullanımda en yaygındır;
türbinin sağladığı enerji rüzgar hızının küpüdür, böylece rüzgar hızı
arttıracak elde edilen enerji miktarı da artar.
Açık denizler ve yüksek irtifalı yerler gibi rüzgarların şiddetli ve daha
sürekli olduğu yerler rüzgar santralleri için tercih edilir. Tipik kapasite
faktörü %20-40’dır ve oranın yüksek olduğu yerler daha çok tercih edilir.
Dünya çapında, rüzgar enerjisinin uzun vadeli teknik potansiyelinin şu anki
toplam küresel enerji üretiminin beş katına ya da şu anki elektrik talebinin
40 katına eşit olduğuna inanılır.
Bu özellikle daha fazla rüzgar kaynağına sahip olan yerlerde rüzgar
türbinleri için fazla miktarda alanın kullanılmasına neden olabilir. Açık
deniz kaynaklarında elde edilen deneyim rüzgar hızlarının karaya göre
yaklaşık %90 fazla olduğunu gösterir, bu nedenle açık deniz
kaynakları daha fazla enerji katkısında bulunur. Bu sayı ayrıca yüksek
irtifalı kara merkezli yerlere ya da hava kökenli rüzgar türbinlerine göre
artar.
Rüzgar gücü yenilenebilirdir ve karbondioksit ve metan gazları gibi sera
gazları üretmez.
Hidroelektrik Enerjisi:
Sudaki enerji (kinetik enerji, ısı farklılığı ya da tuzluluk
oranları biçiminde) kullanılabilir. Su havadan 800 kat daha yoğun
olduğundan, yavaş akan bir akarsu ya da denizin düşük oranda kabarması,
büyük miktarlarda enerji üretebilir.
Su enerjisinin birçok çeşidi vardır:
* Hidroelektrik enerjisi büyük-ölçekli hidroelektrik barajları için
kullanılan bir terimdir. Örnek olarak Washington eyaletindeki Grand
Coulee Barajı ya da Gana’daki Akosombo Barajı’nı gösterebiliriz.
* Mikro hidro sistemleri genel olarak 100 kilovataa kadar enerji üreten
hidroelektrik gücü kurulumlarıdır. Çoğunlukla suyun bol oduğu yerlerde
Uzak Alan Enerji Kaynağı olarak kullanılırlar. Dünya çapında Soloman
Adaları’nda yaklaşık 50 kilovat sağlayan birçok kurulumu vardır.
* Barajsız hidro sistemleri baraj kullanmadan akarsulardan ve
okyanuslardan kinetik enerji elde eder.
* Okyanus enerjisi okyanuslardan ve denizlerden enerji sağlayan tüm
teknolojiler için kullanılır:
o Deniz akıntısı enerjisi. Gel-git akıntısı enerjisi gibi, deniz akıntılarının
kinetik enerjisini kullanır.
o Okyanus termal enerji dönüşümü (Ocean thermal energy conversion –
OTEC) okyanus sıcak yüzeyiyle derinliklerinin arasındaki ısı farkını
kullanır. Bunun için soğutma çevrimi kullanır. OTEC büyük ölçekli olarak
alan testine tabi tutulmamıştır.
o Gel-git enerjisi gelgitlerden enerji elde eder.
o Dalga enerjisi dalgalardaki enerjiyi kullanır. Dalga enerjisi makineleri
çoğunlukla hareket eden ya da bir noktaya bağlı olan su yüzeyinde duran
ya da doğal batmayan yapılar şeklindedir.
* Osmotik/geçişimli enerji ya da tuzluluk oranı enerjisi deniz suyu ve
akarsuların tuzluluk yoğunluğu arasındaki farktan elde edilir. Ters
elektrodiyaliz araştırma ve test etme aşamasındadır.
* Girdap enerjisi, enerji kullanımında kullanılan girdapları oluşturmak
için akarsulara engeller koyarak elde edilir.
Güneş Enerjisi:
Bu bağlamda güneş enerjisi güneşten toplanan enerjidir. Güneş enerjisi
birçok şekilde uygulanabilir, bunlar içerisinde aşağıdakiler vardır:
* Fotovoltaik güneş pilleri kullanarak elektrik üretme
* Yoğunlaştırıcı güneş enerjisi kullanarak elektrik üretme
* Güneş tırmanma kulesi içindeki türbinleri döndüren hapsolan havayı
ısıtarak elektrik üretme
* Güneş termal panelleri kullanarak ev içi sıcak su ve hava ısıtma için
havayı ya da suyu ısıtma
* Pasif güneş binaları dizaynlarıyla binaları doğrudan ısıtma
* Güneş fırınlarıyla gıda ürünlerini ısıtma
* Güneş enerjisiyle havalandırma
Sıvı Biyo Yakıt:
Bitkiler büyümek ve biokütle üretmek için fotosentez yaparlar. Biomadde
olarak da bilinen biokütle doğrudan yakıt olarak ya da bioyakıtlar üretmek
için kullanılabilir. Tarımsal olarak üretilen biodizel, etanol ya da bagas
(çoğunluk şeker kamışı üretiminin yan bir ürünüdür) gibi biokütle yakıtlar
içten yanmalı motorlarda ya da buhar kazanlarına yakılabilir. Genel olarak
bioyakıt içinde depolanan kimyasal enerjiyi salmak için yakılır.
Bioyakıtları ve diğer yakıtları elektrik üreten yakıt hücrelerine daha etkili
dönüştürmek yaygın olarak görülen bir çalışma alanıdır.
Sıvı biyoyakıt genellikle etanol yakıtı gibi bir bioalkoldür ya da biodizel ya
da yakıt olarak kullanılan bitkisel yağ gibi bir yağdır. Biodizel motora
yapılan çok az ya da hiç değişiklikle modern dizel araçlarda kullanılabilir.
Bu atıklardan, sızma bitkisel ya da hayvansal yağ ya da yağlarda (lipit) elde
edilebilir. Sızma bitkisel yağlar değiştirilmiş dizel motorlarda kullanılabilir.
Dizel motor aslen fosil yakıt yerine bitkisel yağ kullanması için
tasarlanmıştı. Biodizelin çok büyük bir yararı karbondioksit
emisyonlarının azalmasıdır; çünkü biokütlenin büyüme aşaması boyunca
yayılan tüm karbon hapsedilmişti. Biodizel kullanımı ayrıca karbon
monoksit ve diğer kirleticilerin emisyonunu yüzde 20 ila 40 oranında
azaltmaktadır.
Bazı bölgelerde içten yanmalı motorlarda ve yakıt hücrelerinde kullanılan
bir sıvı olan etanol (tahıl alkolü olarak da bilinir) üretmek için özel olarak
mısır, mısır sapı, şeker pancarı yetiştirilmektedir. Etanol şu anki enerji
altyapısına uygun olarak aşamalara ayrılır. E85 tüketicilere satılan %85
etanol ve %15 benzinden oluşan bir yakıttır. Bioetanole alternatif olarak
biobutanol geliştirilmektedir.
Bir diğer bioyakıt kaynağı tatlı sorgumdur. Aynı üründen hem gıda hem de
yakıt elde edilebilir. Bazı araştırmalar tatlı sorgumdan üretiminde ve
uygulamasında kullanılandan çok daha fazla enerji elde edildiğini
göstermektedir.
Katı Biyokütle:
Katı biokütle genellikle yaygın olarak doğrudan yanıcı yakıt olarak
kullanılır, 10-20 MJ/kg (Mega Joule/Kilogram) ısı üretir. Çeşitleri ve
kaynakları arasında belediyelerdeki katı atığın biojenik kısmı ya da
tarlalardaki ürünlerin kullanılmayan kısmı olan odun yakıtı vardır. tarla
ürünleri bilerek ya da bilmeyerek bir enerji ürünü olarak üretilebilir, ve
kalan bitkinin yan ürünü yakıt olarak kullanılır.
Çoğu biokütle çeşidi içerisinde enerji bulunur. İneklerin gübresinde bile
ineğin harcadığı asıl enerjinin üçte ikisi bulunabilir.
Bioreaktörlerle enerji hasadı yapmak süt ürünü çiftçilerinin yaşadığı
atıkların yok edilmesi sorunu için ucuz bir çözüm olarak kullanılabilir ve
çiftliği çalıştırmak için yeterli biyogaz üretebilir.
Şu anki teknolojiyle bunu ulaşım yakıtı olarak kullanmak ideal olarak
mümkün değildir. Çoğu ulaşım aracı yüksek güç yoğunluğuna sahip içten
yanmalı motorların sağladığı gibi enerji kaynakları gerektirmektedir. Bu
motorlar genellikle sıvı halde bulunan, ancak sıkıştırılmış gaz safhasında da
olabilen temiz yakıcı yakıtlar gerektirir. Sıvılar daha taşınabilirlerdir;
çünkü yüksek enerji yoğunluğuna sahiplerdir ve pompalanabilirler bu da
idaresini daha kolay yapabilir.
Ulaşım dışındaki uygulamalar bir araya gelmiş ısı ve güç için genellikle
daha ucuz olan katı biokütle yakıtla çalışabilen dıştan yanmalı motorların
düşük güç yoğunluğuna dayanabilirler. Biokütlelerin bir çeşidi bin yıldır
kullanılan odundur. İki milyar kişi her gün yemek yaparken ve kışın
evlerini ısıtırken biokütle yakarlar; ancak bu insan eliyle yapılan iklim
değişikliği olan küresel ısınmaya fazlaca etkisi olmaktadır.
Asya’dan kutuplardaki buzullara giden is, buzulların yazın daha
hızlı erimesine neden olmaktadır. 19. yüzyılda, odun ateşiyle yanan
motorlar oldukça yaygındı ve sanayi devriminde sağlıksız hava kirlemesine
çoğunlukla neden olmuştur. Kömür bin yıldan fazla süredir yenilenmeyen
enerji yaratmak için sıkıştırılıp oldukça kirlilik yaratan fosil yakıt üretmek
için kullanılan bir biokütle çeşididir.
Odun ve yan ürünleri artık gazlaştırma gibi işlemlerle odun gazı, biyogaz,
metanol ya da etanol yakıtı gibi bioyakıtlara dönüştürülebilmektedir;
ancak bu yöntemleri uygun fiyatlı ve pratik kılabilmek için daha da
geliştirme gerekebilir. Şeker kamışı kalıntısı, saman sapı, mısır koçanı ve
diğer bitki maddeleri oldukça başarılı şekilde yakılabilmektedir ve
yakılmaktadır. Bu işlemle atmosfere katılan net karbondioksit emisyonu
sadece biokütleyi ekmek, gübrelemek, hasadını almak ve ulaşımını yapmak
da tüketilen fosil yakıttan gelmektedir.
Kavak ve söğüt gibi kısa devirli ağaçlardan ve parlak ot ve tropik
bölgelerde bulunan uzun çim gibi çimlerden biokütle elde etmek için
uygulanılan işlemler yıllık tipik ürünlere göre daha az sıklıkla toprak
işlemesi ve daha az nitrojen gerektirmektedir. Uzun çimleri peletme ve
elektrik üretmek için yakmak incelenmektedir ve belki de ekonomik olarak
uzun ömürlü olacaktır.
Biyogaz:
Biyogaz şu an kullanılan kağıt üretimi, şeker üretimi, lağım, hayvan
artığı ve benzeri atık kollarından rahatça elde edilebilmektedir. Bu çeşitli
atık kolları bir araya getirilmesi ve doğal olarak bir araya gelmesi
sağlanması gerekmektedir ve böylece metan gazı üretilir. Bu şu anki
kanalizasyon tesislerini biyogaz tesislerine dönüştürerek elde edilebilir. Bir
biyogaz tesisi sahip olduğu tüm metanı salınca, kalanları bazen asıl
biokütleden daha uygun gübreler olarak kullanılabilirler.
Alternatif olarak biyogaz mekanik biyolojik arıtma gibi ileri atık işleme
sistemleri kullanılarak elde edilebilir. Bu sistemler ev atıklarının geri
döndürebilir unsurlarını kurtarmaktadır ve biyolojik olarak çözülebilen
kısımları anaerobik arıtıcılarda işleyebilir.
Yenilenebilir doğal gaz, doğal gaza benzer bir kaliteyi geliştirilmiş bir
biyogazdır. Bu doğal gazın kalitesini arttırmak var olan gaz sistemiyle
gazın kitle pazara sürülmesini sağlamaktadır.
Jeotermal Enerji:
Jeotermal enerji hem dünyanın bazı yerlerinde yerkabuğunun
kilometrelerce altından hem de dünyanın her yerinde jeotermal ısı
pompalarının birkaç metre altından dünyanın kendi ısısından elde edilen
enerjidir. Bir enerji tesisi kurmak oldukça masraflıdır; ancak işletme
masrafları düşüktür ve uygun yerlerde için düşün enerji
masrafları sağlamaktadır. Nihai olarak bu enerji Dünya’nın
çekirdeğindeki ısıdan elde edilmektedir.
Jeotermal enerjiden güç sağlamak için üç çeşit enerji tesisi
kullanılmaktadır: kuru buhar, flash, ve ikili. Kuru buhar tesisleri
tabandaki çatlaklardan buhar alarak bunu doğrudan bir jeneratörü
çalıştıran bir türbini çalıştırmak kullanır. Flash tesisleri genellikle
200°C üzerinde ısılarda olan sıcak suyu tabandan alır ve bunun
kaynamasına izin verir, böylece su yüzeye yükselir ve suyu buhar
aşamasında daha sonra buhar/su ayırıcılarında ayırır ve daha sonar buharı
bir türbine geçirir. İkili tesislerde, sıcak su ısı değiştiricilerinden akar, ve
türbini döndüren bir organik sıvıyı ısıtır. Sıkıştırılmış buhar ve üç çeşit
tesislerin her birindeki kalan jeotermal sıvı daha fazla ısı alabilmek için
geri sıcak tabana enjekte edilir.
Dünya’nın merkezinden alınan jeotermal enerji bazı yerlerde diğer yerlere
göre yüzeye daha yakındır. Sıcak yüzey altındaki buhara veya suya
bağlanılabilinen ve yüzeye getirilebilinen yerlerde bu elektrik üretmek için
kullanılabilir. Bu tür jeotermal enerji kaynakları Şili, İzlanda, Yeni
Zelanda, Birleşik Devletler, Filipinler ve İtalya gibi belirli coğrafi olarak
dengesiz yerlerde bulunmaktadır. Birleşik Devletlerde bu tür bölgelerin en
önemli ikisi Yellowstone çanağı ve kuzey California’dır. İzlanda 2000
yılında jeotermal ısıyla 170 MW jeotermal enerji üretti ve tüm evlerin
%86’sını ısıttı. Toplamda kapasitenin yaklaşık 8000 megavatı faaliyettedir.
Ayrıca sıcak kuru kayalardan jeotermal enerji elde etme potansiyeli de
mevcuttur. Dünyanın içine doğru en az 3 km derinliğinde delikler
kazılmaktadır. Bu deliklerin bazıları tabanın içine su pompalarken
diğerleri dışarı sıcak su pompalar. Isı kaynağı kaya ve dünyanın yüzeyi
arasında yeterince sediment olduğunda ısınan sıcak yüzey altı radyojenik
granit kayalardan oluşmaktadır. Avustralya’daki birkaç şirket bu
teknoloji üzerinde incelemelerini sürdürmektedir.
Yenilenebilir Enerji Ekonomisi:
Ekonomi
Yenilenebilir enerji kaynaklarını birbirleriyle ve geleneksel enerji
kaynaklarıyla karşılaştırırken, üç ana unsur göz önünde
bulundurulmalıdır:
* Sermaye maliyeti (nükleer enerji için, atık imhası ve devreden çıkarma
masrafları da dahil)
* İşletim ve bakım maliyeti
* Yakıt maliyeti (fosil yakıt ve biokütle kaynaklar için – atıklar için bu
maliyetler olumsuz olabilir)
Tüm bu maliyetler ıskonto edilmiş nakit akımıyla bir araya getirilir. Doğal
olarak, yenilenebilir enerji kaynakları azalan bir maliyet eğrisindeyken,
yenilenemeyen kaynaklar artan bir maliyet eğrisin delerdir. 2009 yılında,
rüzgar, nükleer, kömür ve doğal gaz için maliyetler benzerdi; ancak
yoğunlaştırıcı güneş enerjisi ve fotovoltaikler için maliyetler biraz daha
yüksektir.
Yenilenebilirler için hava ve yük çeşitliliğine uygun olabilmeleri için
arttırılmış grid ara bağlantısı bakımından ek maliyetler vardır; ancak bu
özellikle Avrupa’da yaşanılan örneklere bakılacak olunursa oldukça
düşüktür – toplamda rüzgar enerjisi maliyeti günlük güç kullanımıyla aynı
maliyettedir.
Rüzgar enerjisi yıllık yüzde 30 bir oranla artmaktadır, şu an dünya
üzerindeki kurulu kapasitesi 100 gigavatı geçmiştir ve birçok Avrupa
ülkesinde ve ABD’de sıklıkla kullanılmaktadır. 2006 yılında fotovoltaik
sanayisinin üretim randımanı 2,000 megavattan fazlayı ve fotovoltaik güç
istasyonları özellikle Almanya ve İspanya’da fazlaca popülerdir. Solar
termal enerji istasyonları ABD ve İspanya’da mevcuttur ve bunların en
büyüğü ABD’deki Mojave Çölü’ndeki 354 MW kapasiteyle SEGS enerji
tesisidir. Dünya üzerindeki en büyük jeotermal enerji tesisi 750 MW
kapasitesiyle California’daki The Geysers’dır. Brezilya şu an dünya
üzerindeki en büyük yenilenebilir enerji programlarından birine sahiptir,
bunun içerisinde şeker kamışından etanol yakıtı üretimi de vardır ve etanol
şu an ülkenin otomotiv yakıtının yüzde 18’ini sağlamaktadır. Etanol yakıtı
ayrıca ABD’de de yaygındır.
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Büyümesi:
2004 yılının sonundan 2008 yılının sonuna kadar, solar fotovoltaik kapasite
altı kat büyüyerek 16 gigavatı aştı, rüzgar enerjisi kapasitesi yüzde 250
artarak 121 gigavata ulaştı ve yeni yenilenebilirlerden alınan toplam enerji
kapasitesi yüzde 75 artarak 280 gigavatı buldu. Aynı sür içerisinde, solar
ısıtma kapasitesi iki katına çıkarak 145 gigavat-termal’e (GWth) çıkarken
biyodizel üretimi altı katına çıkarak yıllık 12 milyar litreye ve etanol
üretimi de iki misline çıkarak yıllık 67 milyar litreye ulaştı.
Seçili yenilebilir enerji indikatörleri
Seçili küresel indikatörler 2006 2007 2008
Yeni yenilenebilir kapasitesinde yatırım
(yıllık)
63 104 120 milyar
ABD doları
Varolan yenilenebilir enerji kapasitesi,
büyük ölçekli hidro dahil
1,020 1,070 1,140 GWe
Varolan yenilenebilir enerji kapasitesi,
büyük hidro dışında
207 240 280 GWe
Rüzgar enerjisi kapasitesi (varolan) 74 94 121 GWe
Biyokütle ısıtma ~250 GWth
Solar sıcak su/Hava ısıtma 145 GWth
Jeotermal ısıtma ~50 GWth
Etanol üretimi (yıllık) 39 50 67 milyar litre
Yenilenebilir enerji kullanımı için politika
hedefleri olan ülkeler
66 73
Rüzgar Enerjisi Pazarı:
Rüzgar enerjisi: Dünya çapında kurulu rüzgar enerjisi kapasitesi 1996-2008
2008 yılı sonunda, yıl boyunca ki yüzde 28.8 artışı göstererek dünya
çapındaki rüzgar tarlası kapasitesi 120,791 megavat’ı, ve rüzgar enerjisi
küresel enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 1.3’ünü üretti. Rüzgar enerjisi
elektrik kullanımının Danimarka’da %19’unu, İspanya ve Portekiz’de
%9’unu ve Almanya ve İrlanda Cumhuriyeti’nde %6’sına denk
gelmektedir. Birleşik Devletler önemli bir büyüme alanıdır ve 2008 yılı
sonunda ABD’deki rüzgar enerjisi kapasitesi 25,170 megavata ulaştı. Eylül
2009 itibariyle Roscoe Wind Farm (Rüzgar Tarlası) (781 MW) dünyadaki
en büyük rüzgar tarlasıdır.
Birleşik Krallıkta, Thames nehrinin ağzına dünyanın en büyük kıyıdan
uzak rüzgar tarlasını kurmak için izin çıkmıştır. Kent ve Essex’in 20
kilometre uzağındaki London Array rüzgar tarlasının 341 türbini olacaktır
ve 230 km2’lik bir alanı kaplayacaktır. Bu Londra’daki evlerin üçte birine
enerji sağlayacak £1,5 milyarlık, 1.000 megavatlık bir projedir. Rüzgar
tarlası, geleneksel yollarla üretilecek olsaydı yıllık 1.9 milyon ton karbon
dioksit emisyonu yapacak kadar miktarda enerji üretecektir. Ayrıca İngiliz
hükümetinin 2010 yenilenebilir hedeflerinin yüzde 10’unu
gerçekleştirecektir.
Yeni Güneş Enerjisi Tesislerinin Kurulması
Büyük solar termal enerji tesisleri arasında ABD’deki 354 megavat
gücündeki Solar Energy Generating Systems (Solar Enerji Üretim
Sistemleri) ve Nevada Solar One (64 MW) enerji tesisi, ve İspanya’daki
Andasol 1 (50 MW), PS2 solar enerji kulesi (20 MW) ve PS10 solar enerji
kulesi (11 MW) vardır.
Solar termal enerji endüstrisi hızlıca büyümektedir, Nisan 2009 itibariyle
inşaat halinde 1.2 gigavat değerindekapasite vardır ve 2014 yılına kadar
dünyanın dört bir yanında 13.9 GW’lik yeni projelerin tamamlanacağı
açıklanmıştır. İspanya 1,037 megavat değerindeki bölümün inşa halinde
olduğu 22 projeyle solar termal enerji geliştirilmesinin merkezidir ve bu
projelerin tamamı 2010 yılı sonuna kadar devreye girecektir. ABD’de 5,600
megavatlık solar termal enerji projeleri açıklanmıştır. Gelişmekte olan
ülkelerdeyse, Mısır, Meksika ve Fas’ta Dünya Bankası’nın entegre solar
termal/kombine çevrim gaz-türbin enerji tesisleri projeleri onaylanmıştır.
Dünyanın En Büyük Güneş Enerjisi Tesisleri:
Ocak 2009 itibariyle, dünyadaki en büyük fotovoltaik enerji tesisleri
Parque Fotovoltaico Olmedilla de Alarcon (İspanya, 60 MW), Moura
fotovoltaik enerji tesisi (Portekiz, 46 MW), ve Waldpolenz Solar Park’dır
(Almanya, 40 MW). 2008 yılında İspanya birkaç fotovoltaik enerji tesisi
daha tamamlandı: Planta Solar Arnedo (30 MW), Parque Solar
Merida/Don Alvaro (30 MW), Planta solar Fuente Álamo (26 MW), Planta
fotovoltaica de Lucainena de las Torres (23.2 MW), Parque Fotovoltaico
Abertura Solar (23.1 MW), Parque Solar Hoya de Los Vincentes (23 MW),
Huerta Solar Almaraz (22.1 MW), Solarpark Calveron (21 MW), ve Planta
Solar La Magascona (20 MW).
Topaz Solar Farm, 1 milyar ABD doları maliyetle ABD’deki California
Vadisi’nin kuzeybatısına kurulacak teklif edilmiş 550 MW’lik bir solar
fotovoltaik enerji tesisidir. 25 km2’lik bir araziye kurulacak projece
Hayward ve Sacremento’daki OptiSolar tarafından tasalarnanab ve
üretilen ince-film fotovoltaik panelleri kullanacaktır. Proje yıllık ortalama
1,100 gigavat/saat yenilenebilir enerji sağlayacaktır. Projenin 2010’da
inşasına başlanılması, 2011’de enerji üretimine başlaması ve 2013 yılına
kadar tamamen operasyonel olması beklenmektedir.
High Plains Ranch, California Vadisi’nin kuzeybatısındaki Carrizo
Ovası’na SunPower tarafından kurulacak teklif edilmiş 250 megavatlık bir
solar fotovoltaik enerji tesisidir.
Ancak konu yenilenebilir enerji sistemleri ve fotovoltaik enerji olunca,
önemli olan sadece büyük sistemler değildir. Entegre ya da “yerinde”
fotovoltaik sistemler kurmak ölçek bakımından nihai kullanım enerji
ihtiyaçlarına eş değer olma avantajı vardır. Böylece enerji gereken yere
tedarik edilmektedir.
Ulaşımda Etanol Kullanımı:
1970lerden beri, Brezilya dünyanın en büyük ikinci etanol üreticisi (birinci
ABD) ve dünyanın en büyük ihracatçısı olmasını sağlayan bir enatol yakıtı
programına sahiptir. Brezilya’nın etanol yakıt programı modern ekipman
ve hammadde olarak ucuz şeker kamışı kullanmaktadır; ve kalan şeker
kamışı atığı (küspe) ısı ve enerji işlemek için kullanılmaktadır. Artık
Brezilya’da sadece benzin kullanan hafif taşıt yoktur. 2008 sonunda,
Brezilya boyunca en az bir etanol pompası olan 35,000 dolum istasyonu
vardı.
Şu an ABD’deki yollardaki çoğu taşıt azami yüzde 10’u etanolden oluşan
karışımlar kullanırlar ve motorlu taşır üreticileri daha yüksek etanol
karışımları kullanmak üzere tasarlamış araçlar üretmekteler. Ford,
DaimlerChrysler ve General Motors saf benzinle yüzde 85 etanol(E85)
değişen benzin ve etanol karışımları kullanan “ensek yakıtlı” arabalar,
kamyonlar ve minivanlar satan otomobil şirketleri arasındadır. 2006
ortalarında, ABD yollarında yaklaşık altı milyon E85 uyumlu araç vardı.
Buradaki zorluk bioyakıtlar pazarını şu an en popüler oldukları tarlaların
çoklukta olduğu yerlerin ötesine genişletmektir. Esnek yakıtlı taşıtlar bu
geçişe yardımcı olurlar; çünkü sürücülere fiyata ve elverişliliğe dayanan
farklı yakıtlar seçme olanağı sağlarlar. 2012 yılına kadar yıllık 7.5 milyar
galon bioyakıt kullanılması çağrısında bulunan 2005 Yılı Enerji Politikası
Yasası ayrıca pazarın genişlemesine yardımcı olacaktır.
Jeotermal Enerji Beklentileri:
The Geysers, California’nın San Francisco şehrinin 72 mil (116 km)
kuzeyinde yer alan bir jeotermal enerji alanıdır. Şu an dünya üzerinde 750
megavattan fazla üretim yapan en büyük jeotermal sitesidir.
2005 yılı sonuna doğru, dünya çapındaki elektrik için jeotermal enerji
kullanımı 9,3 gigavatı buldu, ayrıca ısınma için de 28GW kullanıldı. Eğer
jeotermal ısı pompalarıyla elde edilen ısı da eklenirse, elektrik dışında
kullanılan jeotermal enerji yaklaşık 100 gigavat/saatten (termal enerji
gigavat) fazladır ve ticari olarak 70’den fazla ülkede kullanılmaktadır. 2005
yılı boyunca, ABD’de ek 0,5 GW kapasite için ihaleler düzenlendi ve ayrıca
11 başka ülkede inşa halinde tesisler de vardı.
Dalga tarlalarının genişlemesi
Dünyanın ilk ticari dalga tarlası resmi olarak Eylül 2008’de açılan
Portekiz’deki Aqucadoura Wave Park’dır. Bu tarla 2.25 MW üreten üç
Pelamis P-750 makinesi kullanmaktadır. Başlangıç masrafları €8.5
milyondur. Projenin ikinci aşaması 25 Pelamis makinesi daha kullanarak
kurulu kapasiteyi 21megavata çıkarmayı amaçlıyordur.
Şubat 2007’de İskoçya hükümeti, İskoçya’daki okyanus enerjisine ₤13
milyon finansman paketleri sağlamanın bir parçası olarak 4 milyon
pounddan fazla bir miktarla İskoçya’da bir dalga tarlasına finansman
sağlayacaklarını açıkladı. Bu tarla dört Pelamis makinasının ürettiği 3
MW’lik bir kapasiteyle dünyanın en büyüğü olacaktır.
Yenilenebilir Enerji Sektöründe Gelişen Ülke Pazarları:
Yenilenebilir enerji özellikle gelişen ülkeler için uygun olabilir. Kırsal ve
uzak yerlerde fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin aktarımı ve dağıtımı
zor ve pahalı olabilir. Yerel olarak yenilenebilir enerji üretmek uygun bir
alternatif sağlayabilir.
Birçok gelişen ülkedeki yenilenebilir enerji projeleri, yenilenebilir enerjinin
iş ve iş olanakları sağlamak için gereken enerjiyi sağlayarak doğrudan
yoksulluğun azalmasına katkı sağlayabileceğini göstermiştir. Yenilenebilir
enerji teknolojileri ayrıca yiyecek pişirme, ısıtma ve aydınlatma için enerji
sağlayarak yoksulluğun azalmasına dolaylı katkıda bulunabilirler.
Yenilenebilir enerji ayrıca okullara elektrik sağlayarak eğitime de katkıda
bulunabilir.
Kenya şu an kişi başına düşen kurul güneş enerjisi sistemleriyle dünya
lideridir (ancak vat sayısı eklenmemiştir). Kenya’da yıllık her birinin 12 ila
30vat ürettiği 30,000’den fazla küçük solar paneller satılmaktadır. Panel ve
kablo işlerine sadece 100 ABD doları bir yatırım yaparak fotovoltaik
sistemler bir arabanın aküsünü şarj etmede kullanılabilir ve bu akü daha
sonra günün birkaç saati boyunca bir florasan lambaya ya da küçük bir
televizyona enerji sağlamada kullanılabilir. Ülkenin enerji şebekesine
bağlanmak yerine her yıl giderek daha fazla Kenyalı güneş enerjisi
kullanmaktadır.
Yenilenebilir Enerjinin Gelecekte Potansiyel Kullanımı:
Sürdürülebilir kalkınma ve küresel ısınma gruplara fosil yakıt ya da
nükleer enerji kullanmadan %100 Yenilenebilir Enerji Kaynağı Tedarik’i
teklif etmektedir. Kassel Üniversitesi’nden bilim adamları Almanya’nın
yenilenebilir enerji kullanarak tüm ülkeye yetecek enerji sağlayabileceğini
iddia etmektedir.
Endüstri ve Politika Akımları
Birçok ülke ve eyalet tüketicilerin yenilenebilir enerji kaynaklarını
kullanması için –hükümet vergi destekleri, kısmi sigorta primi planları ve
yenilenebilir alımı için çeşitli geri ödemeler gibi- birçok teşvik edici
girişimde bulunmaktadır. Hükümetler üretimi daha ucuz ve etkili
yapabilmek için yapılan yenilenebilir teknoloji araştırmalarına burs
sağlamaktadır. Yenilenebilir enerji endüstrisinde çoğunlukla hükümet
teşvikleri varken, Environmental Law Institute’a (ELI) (Çevre Hukuku
Enstitüsü) göre ABD’de fosil yakıt yenilenebilirlere göre daha fazla destek
almaktadır. ELI, yenilenebilir enerjinin aldığı 29 milyar ABD doları
desteğe ve teşvik primine kıyasla fosil yakıt endüstrilerinin 72 milyar ABD
doları aldığını belirtmektedir.
Cazip geri ödeme oranlarıyla yenilenebilir enerjinin tercih edilen pazar
olmasına yardımcı kredi programlarının geliştirilmesi başlangıç yayılım
masraflarını sabitlemektedir ve tüketicilerin yenilenebilir enerjiyi
kullanmaya ve satın almaya teşvik etmektedir. Bilinen örneklerden biri
UNEP’in sponsorluğuyla Hindistan’da 10,000 kişinin güneş enerjisi
sistemlerine finansman sağlamasına yardımcı olunduğu solar kredi
programıdır. Hindistan’daki solar programın başarısı Tunus, Fas,
Endonezya ve Meksika gibi gelişmekte olan ülkelerde benzer projelerin
gerçekleşmesini sağladı.
Fosil yakıtı tüketimi ve karbon vergilerinin uygulanması ve gelirlerin
yönlendirilmesi yenilenebilir enerjinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Ayrıca
petrol fiyatlarının artması, dünyadaki petrol krizi ve enflasyon da
yenilenebilir enerjinin tanıtılmasına yardımcı olmaktadır.
Birçok beyin takımı dünyanın daha rekabetli bir yenilenebilir enerji
altyapısı ve pazarı oluşturmak için ivedi girişime ihtiyaç olduğuna ilişkin
uyarılarda bulunmaktalar. Gelişen dünya daha ucuz teknolojiler bulmak
için daha fazla araştırma yatırımında bulunabilir ve üretim düşük işçilik
maliyetlerinden yararlanabilmek için gelişmekte olan ülkelere
aktarılabilinir. Yenilenebilir enerji pazarı fosil yakıtının egemenliğinin
yerine geçmek ve ortadan kalkmasını başlatmak için yeterince hızlı şekilde
büyüyebilir ve daha sonra dünya iç karartıcı iklim ve petrol krizlerini
defedebilir.
En önemli olarak, yenilenebilir enerjiler yeni büyük endüstri olma
potansiyeline sahip olduğundan özel yatırımcılar arasında güven
kazanmaktadır. Birçok şirket ve risk sermayedarı fotovoltaik geliştirme ve
üretimine yatırımda bulunmaktadır. Bu özellikle California’daki Silikon
Vadisi’nde, Avrupa ve Japonya’da görülmektedir.
Kısıtlamalar ve Olanaklar:
2005 yılında beri AB üyesi ülkelerin başlıca enerji tüketiminde yenilenebilir
enerjilerin oranı.
Kaynak: Primärenergieverbrauch und erneuerbare Energien in der EU, Fig
55
Eleştirmenler bazı yenilenebilir enerji uygulamalarının kirlilik
yaratabileceğini, tehlikeli olabileceğini, çok fazla alan kullanacağını ya da
büyük net miktarlı enerji üretemeyeceğini iddia etmekteler. Destekçiler
yumuşak enerji teknolojileri olarak da bilinen bunlar gibi “uygun
yenilenebilir” lerin kullanımının birçok yararı olduğunu savunmaktalar.
Elverişlilik ve Dayanıklılık:
Dünya üzerinde güneşten gelen enerji azalımı yoktur. Gezegen üzerindeki
enerji depolamaları ve aktarımları insan ihtiyaçlarıyla oldukça görecelidir.
* ABD’deki yıllık bitki örtüsü fotosentezi 50 milyar GJ’dir, bu ülkenin
yıllık fosil yakıt kullanımının yaklaşık yüzde 60’ına eşittir.
* Dakika başı Dünya’nın önünü kestiği güneş enerjisi miktarı her yıl
dünyada kullanılan fosil yakıtla kullandığı enerji miktarından çok daha
fazladır.
* ABD’de her yıl esen rüzgarlardaki enerji 16 milyar GJ’den fazla elektrik
üretebilir – bu 2000 yılında ABD’de tüketilen elektrikten çok daha fazladır.
* Tropik okyanuslar yıllık 560 trilyon gigajoul (GJ) güneş enerjisi
toplamaktadır; bu dünyanın yıllık enerji kullanımının 1,600 katına eşittir.
Bazı yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin bir eleştiri değişken
yapılarına dairdir. Ancak Amory Lovins’in açıkladığı gibi, yenilenebilir
enerji kaynakları çok rahat şekilde şebeke sistemlerine entegre edilebilir:
Değişken; ancak tahmin edilebilinen yenilenebilirler (rüzgar ve güneş)
birbirlerine entegre edildiğinde oldukça dayanıklılardır. Örneğin
Almanya’nın üç eyaleti 2007 yılında yüzde 30’dan fazla rüzgar enerjisi
kullandı – ve bazı aylarda bu yüzde 100’den fazlaydı. Çoğu yenilenebilir
enerji genellikle büyük kömür ve nükleer santrallerinin araklıklı
olmalarıyla mücadele etmek için satın alınan araçlardan çok daha az
yedeğe ihtiyaç duymaktadır.
Değiken enerji tedariğinin zorluğu şebeke enerji depolamasıyla ortadan
kaldırılabilir. Mevcut depolama seçenekleri arasında pompalanmış depo
hidro sistemleri, piller, hidrojet yakıt hücreleri, termal kütle ve sıkıştırılmış
hava vardır. Bu tür enerji depolama sistemlerinin başlangıçtaki yatırım
masrafları yüksek olabilir; ancak bu masraflar sistem var olduğu sürece
çok rahat geri kazanılanabilir.
Lovins ayrıca yenilenebilir enerjinin güvenilmezliğinin bir hayalken
nükleer enerjinin güvenilmezliğinin gerçek olduğunu savunmaktadır.
ABD’deki kurulan nükleer santrallerin hepsi arasında, yüzde 21’i
boşaltırılken yüzde 27’si birden fazla kere hata vermiştir. Başarılı
reaktörlerin her 17ayda bir 39 gün süreyle tekrar yakıt sağlamak için
kapatılması gerekmekedir. Ve şebeke hatasından dolayı kapandıklarında
hemen tekrar başlayamazlar. Örneğin bu rüzgar tarlalarında
görülmemektedir.
Dalga enerjisi ve birkaç diğer yenilenebiir enerji sürekli olarak mevcuttur.
Avustralya’da kurulan bir dalga enerjisi planı yüzde 80’lik bir mevcudiyet
faktörüyle elektrik üretmektedir.
Estetik:
Hem güneş hem de rüzgar üretim istasyonları estetik bakımdan
eleştirilmştir. Ancak, bu yenilenebilir enerjileri etkili ve sıkıntı vermeden
yerleştirmek için yöntemler ve olasılıklar mevcuttur: sabit
güneş kollektörleri otoyollarda gürültü bariyerleri de olarak kullanılabilir
ve ayrıca otoparklar ve çatılar için de benzer uygulamaları mevcuttur;
amorf fotovoltaik hücreler penceleri karartmada ve enerji üretmede
kullanılabilir. Yenilenebilir enerjiyi sabunan ayrıca şu anki altyapının
alternatiflere göre göze daha hoş göründüğünü savunmaktalardır.
Çevresel, Sosyal ve Yasal Etmenler:
Çoğu yenilenebilir enerji kaynakları doğrudan kirlilik yapmazken, bunları
oluşturmak için kullanılan materyaller, endüstriyel işlemler ve inşa
ekipmanları atık ve kirlilik yapmaktadır. Bazı yenilenebilir enerji
sistemleri çevresel sorunlar yaratmaktadır.
Gerekli Alan:
Özellikle biyokütle ve biyoyakıtlarla ilgili diğer bir çevresel sorun enerji
üretmek için gereken büyük alandır; bu alanlar başka amaçlar için
kullanılabilir ya da boş arazi olarak bırakılabilir. Ancak, bu yakıtlar
kömür için dağlar ya da nükleer santrallerin çevresindeki güvenlik alanlar
gibi yenilenebilir dışındaki enerji kaynakları için gerekecek alanlara ihtiyaç
olunmasını azaltabilir. Ancak bunlar, özellikle şeker kamışı gibi etanol
bitkileri için gereken biyoçeşitlilik ya da endemik alan ihtiyacına tekabül
etmemektedir.
ABD’de biyoyakıt için yetiştirilen bitkiler yenilenebilir enerji kaynaklarının
en toprak ve su yoğun olanıdır. 2005 yılında ülkenin mısır ürünlerinin
yaklaşık %12’si (45,000 km2’lik bir alanda) dört milyar gallon etanol
üretmek için kullanıldı – bu yıllık ABD benzin tüketimin yaklaşık %2’sidir.
Biyoyakıtların enerji ekonomisine daha fazla katkıda bulunması için,
endüstrinin daha toprak ve su idareleri yeni hammaddelerin, tarımsal
uygulamalarının ve teknolojilerin geliştirilmesini kolaylaştırması
gerekecektir.
Biyoyakıt üretimin etkliliği önemli derecede artmıştır ve
biyoyakıt üretimini arttırmak için yeni yöntemler mevcuttur; ancak
elektrikli bir araç için elektrik üretmek amacıyla biyokütle kullanarak
biyoelektrik kullanma aracın gideceği uzaklığı bu biyoyakıtı üretmek için
kullanılan bitkilerin yetiştirildiği hektarı da arttırmaktadır. Ancak aynı
uzaklık için fotovoltaik kullanmak, aracın biyoyakıttan yaklaşık 100 kat
daha fazla yol katmetmesine olanak sağlamaktadır.
Hidroelektrik Enerjisi:
Hidroelektriğin en büyük avantajı yakıt masrafının olmamasıdır. Diğer
avantajları arasında yakıt kullanan üretimlerden daha uzun ömürlü
olması, düşük işletim masraflari ve su sporları için tesislerin
kullanılabilmesi vardır. Pompalı depo tesislerinin çalışması üretim
sisteminin günlük yükleme faktörünü arttırmaktadır. Hidroelektrik enerji,
fosil yakıtlardan ya da nükleer enerjiden elde edilen elektrikten çok da
ucuz olabilir ve hidroelektrik enerjinin çok olduğu yerler endüstriler için
caziptir.
Ancak hidroelektrik sistemlerin bazı dezavantajları da vardır. Bunlar
şunlardır: reservuarların plandığı yerlerde yaşayan kişilerin yerlerinden
edilmesi, reservuarın inşasında ve suyla doldurulmasında önemli miktarda
karbondioksit salımı, su ekosistemlerinin ve kuşların hayatının bozulması,
akarsuya etkiler, sabotaj ve terör riskleri ve bazı nadir vakalarda baraj
duvarının çökmesi.
Geniş hidroelektrik enerji birçok kayna tarafından yenilenebilir bir
kaynak olarak kabul edilmektedir; ancak birçok gruplar yenilenebilir
enerjilerin kullanımını ve yenilenebilir enerjinin tanımını teşvik etmek için
hidroelektriğin yenilenebilir enerji standartlarından çıkarılmasını
istemiştir. ABD federal kuruluşları da dahil olmak üzere bazı kuruluşlar
“hidro olmayan yenilenebilir enerji” terimini kullanmaktalardır. Küçük
hidroları yenilenebilir ya da sürdürülebilir enerji ve büyük hidroları böyle
olmayan olarak adlandıran birçok yasa mevcuttur. Ayrıca küçük ve büyük
arasındaki farkı da herbir yasama organına göre değişmektedir.
Hidroelektrik enerji için alan kurmak şu an için gelişmiş ülkelerde çok
daha zordur; çünkü bu ülkelerdeki önemli alanlar ya zaten
kullanılmaktadır, ya da çevresel endişeler gibi nedenlerden dolayı uygun
değildir.
Rüzgar Tarlaları ve Rüzgar Enerjisi:
Rüzgar enerjisi çevreye karşı en duyarlı yenilenebilir enerji
kaynaklarından biridir
Tarımsal bir alana kurulduğunda rüzgar tarlası
bütün enerji kaynakları arasında en düşük çevresel
etkilere sahip olanlardan bi tanesidir. Birleşik
Krallık’ta yıllık kullanılan elektriğin tamamını
oluşturmak için alanın %6’sı kullanılabilir, bu
70mile 70millik bir alandır ve bu alan başka amaçlar
için de kullanılabilir.
* Rüzgar enerjsi elektriğin kilowatt/saat başı olarak, çatı tepesi güneş
enerjisi dışında, diğer enerji dönüşüm sistemlerine göre çok daha az alan
işgal etmektedir ve alanın mahsül yetiştirmek için kullanılmasını
engellememektedir.
* İnşasında kullanılan enerjiyi işletime başladıktan üç ay içerisinde
üretmektedir ve işletim ömrü 20-25 yıldır.
* İnşasındaki sera gazı salınımı ve hava kirliliği çok azdır. İşletiminde
emisyon ya da kirlilik yoktur.
* Kömür bazlı enerjilerin yerine kullanılarak rüzgar enerjisi sera gazı
salınımında ve hava kirliliğinde kesin bir düşüş sağlamaktadır, ve
biyoçeşitliliği arttırmaktadır.
* Modern rüzgar türbinleri oldukça sessizdir ve kuşlara zararlı olmayacak
şekilde yavaş dönmektelerdir.
Avrupa’daki kuşların ve rüzgar tarlalarının araştırılmasıyla kuşların
çarpmasının çok nadir olduğu saptanmıştır. Avrupa’daki birçok uzak kıyı
rüzgarı alanı deniz kuşlarınca kullanılan yerlerdir. Çok daha düşük bir
rotasyon gibi rüzgar türbini dizaynlarındaki yenilemeler dünya çapındaki
rüzgar tarlarındaki kuş ölümlerinin azaltılmasına yardımcı olmuştur.
Ancak eski küçük türbinler uçan kuşlar için tehlikeli olabilirler. Kuşlar
fosil yakıt enerjisinden ciddi şekilde etkilenmektedir; örneğin petrol
sızıntılarından, cıva zehirlenmesinden, asit yağmurlarından dolayı
habitatlarının bozulmasından ölen kuşlar.
Uzun Ömürlülük Meseleleri:
Her ne kadar bir yenilenebilir enerji kaynağı milyarlarca yıl var olabilse
de, hidroelektrik barajları gibi yenilenebilir enerji altyapılar sonsuza kadar
var olamaz ve bir noktada kaldırılmaları ya da değiştirilmeleri
gerekmektedir. Akarsu yataklarının yönünü değiştirmek ya da iklim
biçimlerini değiştirmek gibi olaylar hidroelektrik barajların fonksiyonunu
etkileyebilir hatta sonlandırabilir, elektrik üretmek için uygun oldukları
zaman miktarını azaltabilir.
Bazı kişiler jeotermalin yenilenebilir bir enerji kaynağı
olmasının kaynaktan enerji çıkarmanın tükenmenin olmayacağı kadar
yavaş bir oranla yapılmasına dayandığını belirmektelerdir. Eğer tükenme
meydana gelirse, uzun bir süre kullanılmadığı takdirde ısı tekrar oluşabilir.
İzlanda hükümeti şöyle bir açıklama yapmıştır: “Jeotermal kaynağının
hidro kaynak gibi kesin olarak yenilenebilir olmadığı vurgulanmalıdır.”
İzlanda’nın jeotermal enerjisinin 100 yıldan fazla bir süre boyunca 1700
MW sağlayabileceği hesaplanmıştır. Yerkabuğundaki radyoaktif unsurlar
sürekli olarak çürümektedir. Uluslar arası Enerji Örgütü jeotermal
enerjiyi yenilenebilir olarak sınıflandırmaktadır.
Biyoyakıt Üretimi:
Bütün biyoyakıtların şu işlemlerden geçmesi gerekmektedir: yetiştirilmesi,
toplanması, kurutulması, fermente edilmesi ve yakılması gereklidir. Tüm
bu işlemler için kaynak ve altyapı gereklidir.
Bazı araştırmalar etanolün “enerji negatif” olduğunu, yani üretimi için son
üründe var olandan çok daha fazla enerji gerektiğini savunmaktalardır.
Ancak, yeni yapılan bir dizi araştırma, bunların arasında Science
dergisinin bir 2006 yılı makalesi de vardır, etanol gibi yakıtların
enerji pozitif olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, fosil yakıtlar çok daha fazla
enerji gerektirmektedir.
Buna ek olarak, etanol üretim esnasında elde edilen tek ürün değildir ve
yan ürünlerinin de enerji içerimi göz önünde bulundurulmalıdır. Mısır
genel olarak %66 nişastadır ve kalan %33 fermente edilmemiştir. Bu
fermente edilmemiş içerik damıtıcı ürünü olarak adlandırılmaktadır ve yağ
ve protein bakımından oldukça zengindir, hayvanlar için iyi bir yemdir.
Şeker kamışının kullanıldığı Brezilya’da randıman daha yüksektir ve
etanole dönüşüm mısırdan çok daha enerji tasarrufludur. Selülöz içeren
etonol üretimindeki yeni gelişmeler randımanın çok daha yüksek olduğunu
göstermektedir.
Uluslararası Enerji Örgütü’ne göre, günümüzde geliştirilen yeni biyoyakıt
teknolojileri, özellikle selülöz içeren etanol, biyoyakıtların gelecekte çok
daha büyük bir rol oynamalarını sağlayabilecektir. Selülöz içeren etanol,
çoğu bitkinin köklerini ve dallarının oluşturan yenilemeyen selülözlü
fiberlerden oluşan bitkilerden elde edilebilir. Ürünlerin kalıntıları (örneğin
mısır koçanları, buğday ve pirinç çöpü), odun atıkları ve katı atıklar
selülöz içeren biyoyakıtlar için potansiyel kaynaklardır.
Etanol ve biyodizel üretimi endüstrileri ayrıca özellikle kırsal kesimlerde
tesis inşası, operasyon, denetim gibi alanlarda iş olanakları sağlayabilir.
Yenilenebilir Yakıtlar Birliği’ne göre, sadece 2005 yılında etanol endüstrisi
ABD’de 154,000 iş sağlamıştır ve ev gelirlerini 5.7 milyar ABD doları
arttırmıştır. Ayrıca yerel, eyalet ve federal bazlarda vergi gelirlerine 3.5
milyar ABD doları katkı sağlamıştır.
Nükleer Enerji ile Rekabet:
Nükleer enerji fosil yakıtlı enerji kaynakları için bir alternatif olarak
görülmeye devam etmektedir ve 1956 yılında, petrolde doruk noktasına
ulaşıldığuna ilişkin ilk makale sunulduğunda, fosil yakıtların yerine
geçmesi için nükleer enerji sunulmuştur. Ancak, ABD’de Three Mile Adası
ve tüm dünyada Çernobil felaketinden sonra nükleer enerji
mevkilendirilmesinin arttırılmasına çok da olumlu bakılmamaya başlandı.
Ancak bu görüş değişmeye başladı ve şu an birçok yeni nükleer reaktörün
inşa edilmesi planlanmaktadır.
1983 yılında fizikçi Bernard Cohen, deniz suyunda erimiş uranyumun
bitmez-tükenmez olduğunu ve böylece bir yenilenebilir enerji kaynağı
olarak görülebileceğini iddia etti. Ancak bu fikir yaygın olarak kabul
görülmedi ve uranyumun doruk noktasına ulaşması ve uranyum tükenmesi
gibi meseleler halen tartışılmaktadır. Nükleer enerjinin yenilenebilir enerji
kaynağı olduğuna ilişkin yasal bir tanım yoktur ve kanuni ve bilimsel
tanımlar çoğunlukla nükleer enerjiyi yenileneiblir enerji tanımlarından
çıkarmaktadır.