Upload
ahmet-hakan
View
224
Download
1
Embed Size (px)
DESCRIPTION
2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.
Citation preview
Yarg›tay, DTP milletvekillerine yöne-lik pefl pefle bafllatt›¤› inceleme ve so-ruflturmalar ile DTP’yi y›pratarak kapat-maya çal›fl›yor. Bu duruma sessiz kal-mayan DTP milletvekilleri aç›lan sorufl-turmalara tepki verdiler. Yarg›tay Bafl-savc›l›¤›, Recep Tayyip Erdo¤an'›n"PKK’yi terörist ilan edin" aç›klamalar›-na karfl› “Kimse bize kardefllerimiz içinterörist dedirtemez” diyen DTP ‹stanbulmilletvekili Sabahat Tuncel ve "Kardefl-lerimize küfretmeyiz" diyen Batmanmilletvekili Bengi Y›ld›z hakk›nda da ay-r› ayr› inceleme bafllat›ld›. 11 HPG geril-las›n›n yaflam›n› yitirdi¤i operasyondakimyasal silah kullan›ld›¤›na iliflkinDTP’nin yay›mlad›¤› bildiriyi de sorufltur-ma dosyas›na konuldu. SAYFA 2
Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanu-nu’nda yap›lan de¤ifliklikle birlikte kol-luk kuvvetlerinin yetkilerinin artt›r›lma-s› sonucu iflkence vakalar› da artmayadevam ediyor. ‹zmir Enternasyonal Fua-r›'nda pankart açmak isteyince gözalt›-na al›nan ö¤rencilerle görüflmek üzere9 Eylül tarihinde karakola giden ‹HD ‹z-mir Eski fiube Baflkan› Avukat MustafaRollas polis fliddetine maruz kalarak ifl-kence gördü. Gözalt›na al›nan müvek-killeri ile görüflmek için Fuar AsayiflEkipler Amirli¤ine giden Av. MustafaRollas’›n müvekkilleri ile görüflmesi po-lis taraf›ndan engellendi. Buna itirazeden Rollas’›n, görüflmenin yasal hakk›oldu¤unu söylemesi üzerine yaflanantart›flman›n ard›ndan Rollas, karakoldabulunan ‹zmir Emniyet Müdürlü¤ü ÖzelGüvenlik fiube Müdürü Ayhan Gökde-niz’in sald›r›s›na u¤rad› SAYFA 5
DTP Yarg›tay’›nhedefinde
Yetki art›ncaiflkence artt›
Bu¤day ›flar›danal›nacak
15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 • Say›: 119 • 20-30 Eylül 2007 • Fiyat›: 1 YTL www.halkingunlugu.org e-mail:[email protected]
GÜNCEL GÜNCEL GÜNCEL
12 EYLÜL DARBES‹
PROTESTO ED‹LD‹
DERS‹ML‹LER ORMANLARINYAKILMASINI PROTESTO ETT‹
Ekonomist Dergisi, her y›l
yapt›¤› gibi bu y›l da ülkemizde-
ki en zenginleri büyük puntolar-
la bizlere duyurdu ve onlarla
övünmemizi sal›k verdi. Dergi-
nin yapt›¤› araflt›rma, ülkemiz-
deki zengin ile yoksul aras›nda-
ki gelir adaletsizli¤ini ve yoksul-
dan al›p zengine veren devlet
gerçekli¤ini bir kez daha gözler
önüne serdi. Araflt›rman›n orta-
ya koydu¤u sonuçlara göre ül-
kemizdeki 100 kiflinin toplam
varl›¤› 170 milyar dolar! Asgari
ücretin 419 YTL oldu¤u ülkemiz-
de, AKP hükümeti döneminde
servetlerine servet katan 100 ki-
fli sahip oldu¤u zenginli¤i geçen
y›la oranla yüzde 30-35 oran›n-
da artt›rd›. Böylece 2003 y›l›nda
en zengin yüzde 5’lik kesim ile
en yoksul yüzde 5’lik kesim ara-
s›ndaki gelir fark› yüzde 23.8
iken bu rakam 2007 y›l› itibari
ile yüzde 30 s›n›r›na dayanm›fl
oldu. SAYFA 6
Kürt med-yas›n›n ve mu-halif bas›n›nönemli sesiGündem Gaze-tesi'nin yay›m›Terörle Müca-dele Kanunu(TMY) uyar›nca30 gün süreyled u r d u r u l d u .Daha önce debirçok kere ka-pat›lan gazete-nin yay›m›na tahammül ede-meyen Türk devleti birçok de-fa aç›k bir flekilde hedef göster-di¤i gazeteyi "PKK örgütününpropagandas›"n› yapt›¤› gerek-çesiyle 30 gün kapatt›. ‹stanbul12. A¤›r Ceza Mahkemesi PKKyöneticilerinden Murat Karay›-lan'›n kaleme ald›¤› "Halklafla-l›m kazanal›m" ve "Sözde de¤ilpratikte özelefltiri" bafll›kl› ya-z›lar› nedeniyle gazetenin yay›-m›n› durdurdu. Gündem Gaze-
tesi Yay›n Yö-netmeni Yük-sel Genç, "Ba-s›n özgürlü¤ü-nü ayaklar alt›-na alan birm a d d e d e ndördüncü kezy a y › n › m › z › ndurdurulmas›n›aç›kças› anla-makta zorlan›-yoruz' dedi.Yüksel flunlar›
söyledi: “Gazetemize yaklafl›-m›n Türkiye’deki bas›n özgür-lü¤ünün düzeyini belirledi¤inidaha önce de deklare etmifl-tik. Israrl› yay›n durdurma ce-zalar›, ne yaz›k ki Türkiye’ninbas›n ve ifade özgürlü¤ü aç›-s›ndan sorunlu bir ülke oldu-¤unu tekrar göstermifltir. Buyasakç›, özgürlüklere taham-mülsüz iktidar anlay›fl›n›, hu-kukun buna alet edilmesinik›n›yoruz”. SAYFA 2
AKP hükümetiiftiharla sunar
Türk devleti Kürtmedyas›na sald›r›yor
Kapitalizmin do¤ay› yok ederek sö-mürmesi sonucu oluflan kurakl›k ne-deniyle birçok ülke bu¤day k›tl›¤› yafl›-yor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan da ya-flanan kurakl›ktan pay›na düflen k›s-m›yla bo¤ufluyor. Ekonomik olarakkendisini tar›mla var edebilen devlet,kurakl›¤a karfl› izledi¤i yanl›fl devletpolitikas› ve üretimi aza indiren ‹MFpolitikalar›na harfiyen uymas› netice-sinde bu¤day› d›fl ülkelerden teminedecek. Devletin 2007 bu¤day rekolte-si (tar›mda toplam ürün) 16,5 milyonton olarak aç›klan›rken geçmifl y›llaravuruldu¤u zaman yüksek bir düflüflünoldu¤u görülüyor. SAYFA 6
4444Dersim'in Ovac›k ‹lçesi'nde bir araya gelen
DHP, Ulafl›labilir Yaflam Derne¤i, DTP ve EMEP üye-leri Ovac›k'a ba¤l› Yeflilyaz› köyünde gerillalar›nköydeki karakola sald›rd›¤› iddias›yla gece saatle-rinde köydeki evleri taramas›n› ve gerillalara kar-fl› yapt›klar› operasyonlarda ormanlar›n yak›lma-s›n› protesto etti.
5555F Tipi hapishanelerinde hak ihlalleri arta-
rak devam ediyor. Adalet Bakanl›¤›'n›n ya-y›mlad›¤› genelge bir aldatmaca olarak orta-da dururken, tutsaklar hapishane idarelerininkeyfi tutumlar› nedeniyle birçok hak ihlalinemaruz kalmaya devam ediyor. 4444
ABD emperyalizminin 'bizim çocuklar baflard›'sözleriyle duyurusunu yapt›¤› 12 Eylül 1980 tari-hinde Türkiye-Kuzey Kürdistan'da gerçeklefltirilenaskeri faflist darbe 27'nci y›ldönümünde bir kezdaha darbeci katillerin yarg›lanmas› talebi ve kat-ledilen kiflilerin an›lmas› amac›yla yap›lan eylem-lerle protesto edildi.
AYI RESM‹ F T‹P‹NDE
‘SAKINCALI’ BULUNDU
Nepal’de iktidaryürüyüflü sürüyor
Nepal Komünist Partisi, parlamento-nun aç›lmas› için monarfliye karfl›7 politik parti ile vard›klar› antlafl-
ma uyar›nca monarflinin tamamen kald›-r›lmas›n›n gerekmesine karfl›n, mevcut 7partinin buna yanaflmamas› üzerine 18Eylül günü parlamentodan çekildi¤ini du-yurdu. Baflbakan Grija Prasad Koirila’yaçekilme kararlar›n› sunan NKP(M), sözkonusu partilerin Kral Gyanendra ve des-tekçileri ile gizli iflbirli¤i halinde olduklar›-n› belirterek, seçimlerin yap›laca¤› 22 Ka-s›m’a kadar cumhuriyetin ilan edilmesiniistedi. Hükümetten çekilmesinin ard›ndankraliyetin tamamen kald›r›lmas› için za-man kaybetmeksizin pratik mücadeleyibafllatarak, 19 Eylül günü Katmandu’da,parti liderlerinin kat›l›m›yla büyük bir mi-
ting düzenledi. Mitingde konuflanNKP(M) liderleri, parlamentodan çekilme-lerinin nedenlerini kitlelere anlatarak mo-narflinin kald›r›lmas› için mücadele ede-ceklerini kaydettiler. Mitingde konuflanDr. Baburam Bahattarai, “Biz parlamento-da, cumhuriyetin ilan edilerek monarflinintamam›yla kald›r›lmas› için mücadele et-tik. Ancak gelinen aflamada bu çabalar›-m›z sonuçsuz kald›. fiimdi biz, cumhuriye-ti sokaklarda ilan edece¤iz” dedi. Seçimle-ri örgütleyecek olan Seçim Komisyo-nu’nun belirledi¤i kurallar›n bu saatten iti-baren kendileri için bir geçerlili¤inin olma-d›¤›n› söyleyen Bahattarai, “Biz, gerçekanlamda bir seçim ve demokrasiye sahipolmak için mücadele edece¤iz, ikiyüzlü birdemokrasi ve seçim oyunu için de¤il” ifa-
delerinde bulunarak monarflinin kald›r›la-rak demokratik bir seçimin gerçeklefltiril-mesi için NKP(M) taraf›ndan belirlenengrevler ve kitlesel sokak mitinglerden olu-flan aktif eylem takvimini de aç›klayanBhattarai, kitleleri mücadeleyi yükseltme-ye ça¤›rd›. Bhattarai, bu do¤rultuda ger-çeklefltirecekleri eylemlerin bar›flç›l bir hatizleyece¤ini de sözlerine ekleyerek, “7 po-litik parti ile yapt›¤›m›z antlaflma bizleraç›s›ndan bütün olarak sona ermifl de¤il.Ancak flu haliyle parlamento seçimleri iki-yüzlü bir oyunun ötesine geçemeyece¤in-den boykot edece¤iz. Halk Kurtulufl Ordu-su ise mevcut pozisyonunu koruyacak”dedi. On binlerce kiflinin kat›ld›¤› mitinge,NKP(M) Baflkan› Prachanda rahats›zl›¤›n-dan ötürü kat›lmad›.
BBAAfifiYYAAZZII Haz›rlanan anayasa ve ‘sivil mi de¤il mi’ tart›flmalar› sayfa 3
Tuzla’da halk y›k›ma karfl› polisle çat›flt›Seçimler nedeniyle halk› karfl›s›na alacak
uygulamalara ara veren AKP hükümeti se-çimlerden istedi¤i sonucu ald›ktan sonraemekçi halka sald›r› niteli¤indeki uygulama-lar›na h›z verdi. Kendsini destekleyen serma-yedarlara kar kap›s› açmak için emekçi semt-lerine yönelen AKP hükümeti, ‹stanbul'daTuzla'ya ba¤l› fiifa ve Mimar Sinan mahallele-
rinde y›k›mlara bafllad›. Yüzlerce polis eflli¤in-de gelen y›k›m ekiplerine direnen mahallehalk› polisle çat›flt›. Çat›flmalar nedeniyle on-larca insan yaraland›. Emekçi semtlerine sal-d›rarak zaten yoksul olan halk› soka¤a atanAKP hükümeti seçimden önce yaratmaya ça-l›flt›¤› aldat›c› havay› tersten estirmekte ge-cikmedi. Seçimler öncesinde belediyenin y›-
k›lmayaca¤›na dair söz vermesine ra¤men fii-
fa Mahallesi’nde polis eflli¤inde y›k›m ekipleri
mahalleye girdi. Halk›n karfl› koymas› üzerine
bafllayan çat›flmalar saatlerce devam etti. Po-
lisin att›¤› gaz bombalar› ve plastik mermiler
sonucunda ikisi a¤›r olmak üzere 4 kifli yara-
land›. SAYFA 2
Ara notlar
ArifBilgin
sf 15
MAYAEn iyi düflü-
nürlerini, flairlerini,ozanlar›n›, sine-mac›lar›n›, yazarla-r›n›, ressamlar›n›bilim insan› ve po-litikac›lar›n› sürgü-ne ve mezara gön-derme ünlüsü birülkenin insanlar›-y›z.
20-30 Eylül 2007
DevrimciDemokrasi’den
YURT‹Ç‹ HESAP NO:
Ertafl ÖZTÜRK
Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6
‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314
YURTDIfiI HESAP NO:
Ertafl ÖZTÜRK
Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9
‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308
Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699
Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl›
6 AYLIK 12 YTL 35 EURO
1 YILLIK 24. YTL 70 EURO
2
ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT
GÜNCEL
Türkiye-Kuzey Kürdistan co¤rafyas› üzerine bir
karabasan gibi çöreklenen ve toplumsal muhalefetin
üzerinden bir silindir misali geçen 12 Eylül askeri fa-
flist darbesinin üzerinden çeyrek as›r›n üzerinde bir
zaman geçti. Ancak darbenin sosyo-ekonomik hayata
etkileri bütün varl›¤›yla sürmekte. O tarihin ve döne-
min anayasas›, yasalar›, YÖK'ü, kurumlar›, siyaseti,
ekonomisi, yol açt›¤› kültürel ve ahlaki yozlaflmalar
esas itibar›yla bugün de yerinde durmakta.
12 Eylül generalleri b›rak›n yarg›lanmay›, hala 'bir
bilen' olarak an›lmakta, hala onlara dokunulamamak-
tad›r. 12 Eylül'ün öz evlatlar› sermaye-partiler-siyasal
ve ekonomik egemenler hala generalleri flükranla,
sayg›yla anmaktalar. Onlara minnetlerini sunmakta-
lar. ABD’nin 'bizim çocuklar'› darbeyi yapt›klar›ndan
bu yana her alanda egemenliklerini sürdürdü¤ü için,
ABD emperyalizmi ve onun yerli uflaklar› hala büyük
bir övünç duymaktalar.
Bugün uluslaras› dengelerin ve Türk devletinin
egemen klikleri aras›ndaki dalafl›n geldi¤i noktada
esas›na dokunulmasa da 12 Eylül'ün askeri anaya-
sas›n›n 'de¤ifltirilmesi' gündemde. 20. yüzy›l›n orta-
lar›ndan itibaren giderek daha da artan bir flekilde
emperyalistlerin egemenli¤i alt›na giren Türk devle-
ti, art›k günün ihtiyaçlar›na cevap olmayan 12 Eylül
askeri anayasas›n›n yerine günün ihiyaçlar›na ce-
vap olabilecek bir 'sivil anayasa' ile emperyalist
uflakl›¤a devam edecek gibi görünüyor. Tabii bu du-
rum egemen kliklerden baz›lar›n›n, özellikle de or-
dunun ve CHP'nin temsil etti¤i Kemalist kli¤in kolay
hazmedemeyece¤i, ancak uflakl›¤›n› yapt›¤› emper-
yalistlerin sözünden de ç›kamayaca¤› için sadece
kuyru¤unu dik tutma pozisyonu sergileyece¤i bir
dalafla neden olacak.
Bugün için 12 Eylül anayasas›n›n ne kadar›n›n, na-
s›l bir flekilde revize edilece¤i tam olarak bilinmese
de Türk devletine faflist karakterini veren maddeleri-
nin aynen korunmas› öngörülüyor. Zaten bunun aksi
bir beklenti içerisinde olmak mümkün olamaz.
Bir devletin nas›l yönetilece¤ini belirleyen, kifli
hak ve özgürlüklerini düzenleyen yasalar bütünü ola-
rak tan›mlanan anayasan›n, bunu gerektirecek bir ba-
s›nç ve örgütlü bir halk hareketi olmadan egemenler
taraf›ndan, demokrasi ve özgürlükler yönünde bir de-
¤iflim geçirmesini beklemek bilimsellikle ba¤daflma-
yacakt›r. Özellikle faflist Türk devletini ve egemen s›-
n›flar›n› iyi tahlil etmifl, onun faflist sistemini yerle bir
ederek yerine Yeni Demokratik Cumhuriyeti kuracak
ve kesintisiz bir flekilde komünizm yürüyüflünü sür-
dürecek olan bilimsel programa sahip olan Maoist-
ler'in, bu gerçeklikten haraketle 2002 15 Eylül'ünde
gerçeklefltirilen nitel at›l›mdan ald›klar› güçle her za-
mankinden daha fazla bir cüretle s›n›f mücadelesine
kat›lmalar› gerekmektedir.
Emperyalizm, komprador-bürokrat kapitalizm ve
feodalizm diye tan›mlanan üç büyük gerici ekono-
mik güç ve bu s›n›flar›n gerici siyasi iktidar› taraf›n-
dan sömürülüp bask› alt›nda tutulan tüm s›n›f ve ta-
bakalar›n kurtuluflu egemenlerin yapaca¤› anayasa
de¤ifliklikleriyle de¤il, Maoist partinin çat›s› alt›nda
yürüttükleri, uzun süreli ve zora dayal› savafl sonra-
s›nda gerçekleflecektir.
Kürt medyas›n›n ve muhalif bas›n›n önemli se-
si Gündem Gazetesi'nin yay›m› Terörle Mücadele
Kanunu (TMY) uyar›nca 30 gün süreyle durdurul-
du. Daha önce de birçok kere kapat›lan gazetenin
yay›m›na tahammül edemeyen Türk devleti bir-
çok defa aç›k bir flekilde hedef gösterdi¤i gazete-
yi "PKK örgütünün propagandas›"n› yapt›¤› gerek-
çesiyle 30 gün kapatt›. ‹stanbul 12. A¤›r Ceza
Mahkemesi PKK yöneticilerinden Murat Karay›-
lan'›n kaleme ald›¤› "Halklaflal›m kazanal›m" ve
"Sözde de¤il pratikte özelefltiri" bafll›kl› yaz›lar› ne-
deniyle gazetenin yay›m›n› durdurdu.
Bas›n özgürlü¤ü ayaklar alt›nda
Gündem Gazetesi Yay›n Yönetmeni Yüksel
Genç, "Bas›n özgürlü¤ünü ayaklar alt›na alan bir
maddeden dördüncü kez yay›n›m›z›n durdurul-
mas›n› aç›kças› anlamakta zorlan›yoruz' dedi. Yük-
sel flunlar› söyledi: “Gazetemize yaklafl›m›n Türki-
ye’deki bas›n özgürlü¤ünün düzeyini belirledi¤ini
daha önce de deklare etmifltik. Israrl› yay›n dur-
durma cezalar›, ne yaz›k ki Türkiye’nin bas›n ve
ifade özgürlü¤ü aç›s›ndan sorunlu bir ülke oldu-
¤unu tekrar göstermifltir. Bu yasakç›, özgürlüklere
tahammülsüz iktidar anlay›fl›n›, hukukun buna
alet edilmesini k›n›yoruz”.
Büyükan›t hedef göstermiflti
Gündem Gazetesi daha önce "örgüt propa-
gandas›" yapt›¤› gerekçisiyle üç kez daha kapat›l-
m›flt›. Gazete 6 Mart 2007'de 30 gün, 9 Nisan
2007'de 15 gün, 12 Temmuz 2007'de 15 gün ka-
pal› kalm›flt›.
Türk Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t
12 Nisan 2007 tarihinde düzenledi¤i bas›n toplan-
t›s›nda Gündem Gazetesi'ni direk hedef olarak
göstererek, "Biliyorsunuz PKK'n›n bir gazetesi
var, Gündem. Onun eleman› gelip burada bize ka-
t›lsa olur mu? Onlar PKK'l›" demiflti. Büyükan›t da-
ha önce de Ülkede Özgür Gündem Gazetesi’ni he-
def alm›flt›. 10 Kas›m 2006'da, "PKK bu ülkede ga-
zete yay›ml›yor. PKK’nin bu ülkede gazetesi var
(…) Bunlar› engellemek gerekiyor" demifl, alt› gün
sonra 16 Kas›m 2006’da Ülkede Özgür Gün-
dem'in yay›m› 15 gün durdurulmufltu.
Türk devleti Kürt medyas›na sald›r›yorİstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi PKK yöneticilerinden Murat Karayılan'ın kaleme aldığı "Halklaşalım kaza-nalım" ve "Sözde değil pratikte özeleştiri" başlıklı yazıları nedeniyle Gündem Gazetesi’nin yayımını durdurdu
Yarg›tay, DTP milletvekillerine yönelik pefl pefle bafllatt›¤› ince-
leme ve soruflturmalar ile DTP’yi y›pratarak kapatmaya çal›fl›yor.
Bu duruma sessiz kalmayan DTP milletvekilleri aç›lan soruflturma-
lara tepki verdiler.
Yarg›tay Baflsavc›l›¤›, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Grup
Baflkan› Ahmet Türk’ün Genelkurmay’›n DTP milletvekillerini re-
sepsiyonuna davet etmemesine iliflkin yapt›¤› aç›klamada “Hep
a¤›zdan düflürülmeyen bölücülü¤ün asl›nda kimin taraf›ndan yap›l-
d›¤› ortaya ç›kt›. Halk›n iradesiyle oluflan parlamentoya yönelik ay-
r›mc›l›k yap›lmas›n› protesto edin” sözlerine inceleme bafllatt›. Ay-
r›ca Recep Tayyip Erdo¤an'›n "PKK’yi terörist ilan edin" aç›klama-
lar›na karfl› “Kimse bize kardefllerimiz için terörist dedirtemez” di-
yen DTP ‹stanbul milletvekili Sabahat Tuncel ve "Kardefllerimize
küfretmeyiz" diyen Batman milletvekili Bengi Y›ld›z hakk›nda da
ayr› ayr› inceleme bafllat›ld›.
Yarg›tay Baflsavc›l›¤› fi›rnak’ta 11 HPG gerillas›n›n yaflam›n› yi-
tirdi¤i operasyonda kimyasal silah kullan›ld›¤›na iliflkin DTP’nin ya-
y›mlad›¤› bildiriyi de soruflturma dosyas›na koydu.
DTP’den tepkiler
DTP Grup Baflkanvekili Selahattin Demirtafl, "Siyasi partiler hak-
k›ndaki karar› halk verir" diyerek aç›lan soruflturmalara tepki verdi.
DTP'nin yarg› k›skac›na al›nd›¤›n› söyleyen Demirtafl, DTP'nin
siyasi partiler, ayd›nlar ve yazarlar›n düflüncelerini özgür ortamda
ifade etmesini savundu¤unu kaydetti. Demirtafl, "Siyasetçiler de dü-
flüncelerini yarg› bask›s› alt›nda kalmadan özgürce ifade etmeye-
cekse, dile getirmeyecekse ne yapacak diye sormak istiyoruz" dedi.
DTP Yargıtay’ınhedefinde
Seçimler nedeniyle halk› karfl›s›na alacak
uygulamalara ara veren AKP hükümeti seçim-
lerden istedi¤i sonucu ald›ktan sonra emekçi
halka sald›r› niteli¤indeki uygulamalar›na h›z
verdi. Kendsini destekleyen sermayedarlara
kar kap›s› açmak için emekçi semtlerine yö-
nelen AKP hükümeti, ‹stanbul'da Tuzla'ya
ba¤l› fiifa ve Mimar Sinan mahallelerinde y›-
k›mlara bafllad›. Yüzlerce polis eflli¤inde ge-
len y›k›m ekiplerine direnen mahalle halk› po-
lisle çat›flt›. Çat›flmalar nedeniyle onlarca in-
san yaraland›.
Emekçi semtlerine sald›rarak zaten yoksul
olan halk› soka¤a atan AKP hükümeti seçim-
den önce yaratmaya çal›flt›¤› aldat›c› havay›
tersten estirmekte gecikmedi. Seçimler önce-
sinde belediyenin y›k›lmayaca¤›na dair söz
vermesine ra¤men fiifa Mahallesi’nde polis efl-
li¤inde y›k›m ekipleri mahalleye girdi. Halk›n
karfl› koymas› üzerine bafllayan çat›flmalar sa-
atlerce devam etti. Polisin att›¤› gaz bombala-
r› ve plastik mermiler sonucunda ikisi a¤›r ol-
mak üzere 4 kifli yaraland›.
Evleri için direnenlere
polis sald›rd›
AKP’li Tuzla Belediyesi, fiifa ve Mimar Si-
nan mahallelerinde kaçak iddias›yla baz› bina-
lar› y›kmak için sabah›n erken saatlerinde be-
lediye ekipleri, çevik kuvvet ve itfaiye araçlar›
eflli¤inde mahalleye geldi. Belediye ekipleri,
polislerin deste¤iyle baz› binalar›n y›k›m›n›
k›smen yaparken, halk y›k›ma karfl› eyleme
geçti. fiifa Mahallesi’nde ve Mimar Sinan Ma-
hallesi’ndeki cadde ve sokaklara barikat kura-
rak, y›k›m ekiplerini engellemeye çal›flan ma-
hallelilere polis panzerlerle ve gaz bombalar›y-
la sald›rd›. Y›k›mlar s›ras›nda E-5 karayoluna
barikat kuran mahallelilerle polis aras›nda saat-
lerce süren çat›flmalar yafland›. Bu s›rada çok
say›da kiflinin de gözalt›na al›nd›¤› ö¤renildi.
Polisin yo¤un gaz bombas› kulland›¤› y›k›mda
100’ün üzerinde gözalt› oldu¤u belirtildi.
Emekçi semtlerdeki y›k›m
protesto edildi
Devrimci, demokratik kitle örgütleri Tuz-
la'da emekçilerin yaflad›klar› bölgelere yap›lan
y›k›m sald›r›lar›n› protesto etti. Birçok kuru-
mun ortak yapt›¤› aç›klamada sald›r›lar›n dur-
durulmas› istendi.
‹stanbul DHP, HÖC, ESP, BDSP, ÖMP,
Partizan, TÖP, Odak, SODAP, HKM, Kald›raç,
TÜM-‹GD, DTP, ÖDP, EMEP, EHP, TKP, SDP,
Halkevleri ve D‹P Giriflimi kurumlar›n›n13 Ey-
lül tarihinde Taksim'de yapt›klar› aç›klamada
AKP hükümetinin ülkeyi parça parça satt›¤›
hat›rlat›larak, Kentsel Dönüflüm Projesi ad›
alt›nda yap›lmak istenen y›k›mlar›n ta-
mam›n›n emekçi semtlerde oldu¤una dikkat
çekildi.
Protesto eylemi "Tuzla'da polis terörüne
son", "Yaflas›n devrimci dayan›flma", "Gözalt›-
lar serbest b›rak›ls›n", "Tuzla'da y›k›mlara
son", "Polis terörüne son", "AKP halka hesap
verecek" sloganlar› ile bitirildi.
AKP emekçinin evine sald›r›yor
fiemdinli davas› Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde davaya bakan
hakimlerin de sürgün atamalar›yla de¤ifltirilmesinin ard›ndan Türk
ordusunun istedi¤i gibi askeri mahkemeye gönderildi.
J‹TEM'ci astsubaylar Ali Kaya ve Özcan ‹ldeniz'in Van 3. A¤›r
Ceza Mahkemesi'nde 39 y›l 5'er ay hapis cezas› almalar›n›n ard›n-
dan temyiz için Yarg›tay'a gönderilen ceza karar›, Yarg›tay karar›y-
la davan›n askeri mahkemede görülmesi gerekti¤i fleklinde bozul-
mufltu. Yarg›tay'›n karar›na direnerek davay› askeri mahkemeye
göndermeyen Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi hakimlerinin görev yer-
leri sürgün atamas›yla de¤ifltirildi.
Bu de¤iflikli¤in ard›ndan Yarg›tay 9. Ceza Dairesi taraf›ndan as-
keri mahkemede görülmesi yönünde bozulan fiemdinli Davas›'n›n
Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görülen duruflmas›nda, mahkeme
heyeti bozma karar›na uyarak davan›n Van Jandarma Asayifl Kolor-
du Komutanl›¤› Askeri Mahkemesi'nde görülmesini kararlaflt›rd›.
Şemdinli davası askeri mahkemede
Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (A‹HM), 1980 y›l›nda
gözalt›nda ö¤retmen Cengiz Aksakal’›n iflkenceyle öldürül-
mesi nedeniyle iki askere verilen 2 y›l 1 ay hapis cezas›n›n
uygulanmamas› nedeniyle Türk devletini suçlu buldu.
‹flkenceyle öldürülen ö¤retmenin efli Teren Aksakal,
san›klara düflük ceza verilmesine tepki göstererek A‹HM'e
baflvurmufltu. Dev-Yol üyesi oldu¤u gerekçesiyle 1980 y›-
l›nda Artvin'de gözalt›na al›nd›ktan bir süre sonra kald›r›l-
d›¤› hastanede ölen Cengiz Aksakal'›n efli Teren Aksakal'›n
A‹HM'e baflvurusu sonuçland›r›ld›. A‹HM Türk devletini 45
bin Euro manevi tazminat ve 5 bin Euro mahkeme masraf-
lar›n› ödeme cezas›na çarpt›rd›.
A‹HM karar›nda, Aksakal'›n ölümünden sonra haz›rla-
nan otopsi raporunun, Aksakal'›n vücudunda birçok yara,
çürük ve s›yr›klar oldu¤unu gösterdi¤i belirtilerek bir Türk
mahkemesince 1997'de verilen ve 2003'de kesinleflen ka-
rarda iki jandarma subay›n›n Aksakal'a uygulanan iflkence-
ye kar›flt›klar› gerekçesiyle iki y›l ve 1 ay hapis cezas›na
çarpt›r›ld›klar›n› kaydetti. Buna karfl›n, mahkeme karar›n›n
hiçbir zaman uygulanmad›¤›n› belirten A‹HM, söz konusu
iki subay›n emekliliklerine kadar orduda görevlerini sür-
dürdüklerine dikkat çekti.
AİHM'de Türk devletine yine ceza çıktı
SINIF TAVRI‹smail UÇAR
20-30 Eylül 2007GÜNDEM 3
Siyasi gündem “sivil” anayasa tasla¤› üzerine yap›lan tart›flmalar etraf›ndayo¤unlaflm›fl durumda. Herhangi bir yenilenmenin var olup olmad›¤›, varsa buyenilenmenin sebepleri, amaçlar›, olas› sonuçlar› gibi bafll›klarda de¤iflik çev-relerce farkl› fikirler ortaya konulmakta, tart›flmalar boyutlanmaktad›r. Kema-lizm’den laikli¤e, zorunlu din dersinden YÖK’e, vatandafll›k tan›m›ndan ulusdevlete, yar›-baflkanl›k sisteminden parlamenter sisteme, karma ekonomidenliberal ekonomiye, yüksek yarg› organlar›ndan Milli Güvenlik Kurulu’na ve bu-rada sayamayaca¤›m›z birçok konu bafll›¤›na kadar uzanan tart›flmalar bu ana-yasa metni üzerinden sürmektedir. Tart›flman›n müdailleri “hukukun üstünlü-¤ü”, “hukuk devleti” gibi burjuva ideoloji taraf›ndan üretilen ve iktidar›n s›n›f-sal niteli¤ini gizlemeye çal›flan argümanlarla tart›flmay› sürdürmeye çal›flmak-tad›r. Bunlarla s›n›rl› bir tart›flma iflin özüne inemeyen, s›n›f iliflkilerini ve mü-cadelesini yok sayan ve dolay›s›yla mevcut burjuva-feodal iktidar› da meflru-laflt›ran, kabullenen bir anlay›fl olur. ‹flte bu yüzden hukuk, anayasa, devlet gi-bi kavramlar›n Marksist teorideki tan›m›na bakmak ve tart›flmaya bu noktadanhareketle dahil olmak gereklidir.
Hukuk, en k›sa tan›m›yla toplumsal iliflkileri düzenleyen, devletin yapt›r›mgücüyle donat›lm›fl kurullar bütünüdür. Bu kurallar bütünün hiyerarflik s›rala-mas› içerisinde en tepede bulunan› ise Anayasa denilen temel belgedir. Kuru-cu iktidar›n yap›c›, y›k›c› ve de¤ifltirici iradesinin müdahale alan›nda olan Ana-yasa, devlet ayg›t›n›n (s›n›fsal hakimiyetin) o siyasi co¤rafyada ald›¤› biçimi,toplumun iktisadi iliflkilerini, devlet iktidar›n› elinde bulunduran s›n›f(lar)›n yö-netim biçimini ve ideolojik yap›lan›fl›n› özlü olarak ifade eden temel belgedir.Alt yap› ve üst yap› aras›ndaki diyalektik iliflkinin zorunlu sonucu olarak üst ya-p› kurumu olan hukuk ve Anayasa kendi d›fl›nda yer alan, kendisini var edenbir gerçekli¤i yani s›n›f iliflkilerini ifade eder. Tam da bu sebeple Anayasa tar-t›flmalar› s›n›fsal mücadelenin düzeyi, s›n›flar›n konumlan›fl›, iliflkileri, hakim s›-n›flar aras› dal›fl emperyalizme göbekten ba¤›ml› burjuva-feodal iktidar gerçek-li¤inden ba¤›ms›z sürdürülemez. fiimdi öne ç›kan tart›flma bafll›klar›n›n ard›n-da yatan gerçeklikleri bu yönleriyle tart›flabiliriz.
Zorunlu din dersi ve üniversitelerde türban›n serbest b›rak›lmas› üzerin-den laiklik tart›flmas› ile vatandafll›k tan›m› ve resmi dil üzerinden millet tan›m›ve dolay›s›yla Kürt ulusal meselesi, iflte tart›flmalar›n merkezini iflgal eden temelgerçeklik budur; ›l›ml› ‹slam modeli ve reorganize edilmifl ulus devlet yap›s› içe-risinde eritilmifl Kürt ulusal sorunu. Her ikisinin de ortak noktas› ABD emperya-lizminin Ortado¤u politikas›yla do¤rudan ilgili olmas›d›r. ‹deolojik-siyasal üst ya-p›ya iliflkin bu belirleyenler gelenekselleflmifl resmi devlet politikas›n›n ideolo-jik dayana¤› olan Kemalizm’i de bu yönüyle tart›flma konusu yapmaktad›r. Bun-larla birlikte ekonomik alt yap›yla ilintili olan yeni anayasa tasla¤›ndaki de¤iflik-lik ihtiyac›; kamusal yönü oldukça s›n›rl› olsa da (burjuva iktidarlar taraf›ndankarma olarak tan›mlanan) mevcut yap›lanman›n eksikliklerinin giderilmesi, ya-ni kamusal alan›n tepeden tasfiyesinin, emperyalist talana ve özellefltirmeleresonuna kadar aç›k bir piyasa ekonomisinin sorunsuz yeniden yap›land›r›lmas›,serbest rekabetçi dönemde hammadde sa¤lanan ve meta ihraç edilen sömürge,yar›-sömürge ülkelerin emperyalizm ça¤›nda gittikçe yo¤unlaflan sermaye ihra-c›n›n yap›ld›¤› ve esasen ara mal› ithaline dayanan montaj sanayi üretiminin pa-zarlar› haline getirilmelerinin h›zland›r›larak sürdürülmesidir. Ve bu yönüyle 24Ocak Kararlar›’n›n devam› ve tamamlay›c›s› niteli¤indedir.
“Birey odakl› liberal ve demokratik ruha sahip anayasa”, “›rkç›, flovenistve yay›lmac› olmayan çok daha kuflat›c› ve pozitif bir milliyetçilik”, “milletinbütünlü¤ü kavram› farkl› sosyo-kültürel ve siyasi özelliklere sahip kifli vegruplar›n birli¤i ve bir arada yaflama iradesi olarak anlafl›lmal›d›r” gibi Ana-yasa tasla¤›n›n gerekçe k›sm›nda yer alan ifadeler Abdullah Gül’ün bölge zi-yaretlerinde “farkl›l›klar›m›z kültürel zenginli¤imizdir” söylemiyle devletinen üst kademesince de politik yönelim olarak ortaya konmufltur. Bunlar›nhiçbiri “tek millet” flovenist inkarc›l›¤›n›n s›n›rlar›n› aflamamaktad›r, aflamazda. Amaç bellidir: Ulusal hareketin sistem içi tahammül ve kontrol edilebilirs›n›rlara hapsedilmesi… Hakim s›n›flar›n farkl› klikleri aras›ndaki çat›flman›nsebebi de “tahammül s›n›rlar›” üzerinedir. Bu durum emperyalizmden ba-¤›ms›z da de¤erlendirilemez.
ABD emperyalizminin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi (GOP) kapsam›ndabölgede merkezi devletlerden ziyade federatif yap›lanmalar› tercih etmesi ulusdevletlerin reorganize edilmesini beraberinde getiriyor. Emperyalist yay›lmac›-l›k karfl›s›nda direnen ulus devlet gerçekli¤inin, bölgedeki ço¤unlukla ‹slamiönderlikli ulusal hareketlerin varl›k sebebi budur. Ulus devletlerin tarihe kar›fl-t›¤› ya da dünyadaki bafl çeliflmenin de¤iflti¤i anlam›na gelmez, tam tersine çe-liflkinin daha da derinleflti¤i anlam›na gelir. Anti-emperyalist mücadeleye dar-be vurma amaçl› bu ideolojik sald›r›, emperyalizmin temel özelli¤i olan ezen veezilen uluslar›n, ülkelerin varl›¤› gerçe¤ini gölgelemez. Böylesi bir siyasi atmos-ferde ulusal hareketlere iliflkin belirlemeler ve anti-emperyalist mücadelenintemel araçlar› ve hedeflernin do¤ru tahlili hayati önem tafl›maktad›r.
Tüm burjuva önderlikli ulusal hareketlerin temel e¤ilimi pazar gerçekli¤i-nin sonucu olarak ulusal devletini kurma yönündedir. Fakat bunun emperya-lizm ve proleter devrimler ça¤›nda emperyalizmden ba¤›ms›z olaca¤›n› düflün-mek günümüz dünyas›n› görememek demektir. Zira emperyalizm ça¤›nda tümburjuva önderlikli ulusal hareketlerin uluslararas› kapitalist sisteme entegras-yonu yani flu ya da bu emperyalist odakla uzlaflmas› kaç›n›lmaz bir sondur.Ulusal sorunun gerçek ve devrimci çözümünün tek kurucu iradesi günümüz-de proletaryad›r, ulusal kurtulufl s›n›fsal kurtulufla kopmaz ba¤larla do¤rudanba¤l›d›r. Bu nokta oldukça önemlidir.
Ülkemizde hakim s›n›flar›n farkl› klikleri aras›ndaki dalaflta Kemalist kana-d›n içini boflaltarak ikiyüzlü bir riyakarl›kla anti-emperyalizm ve ba¤›ms›zl›kkavramlar›n› kendisine kald›raç yapma çabalar›ndan ötürü, bu kavramlar› ger-çek manas›nda sahiplenip savunmas› ve mücadelesini vermesi gereken bizle-rin, klik dalafl›nda taraf olmamak ad›na bundan kaç›nmas› kritik bir noktay› tefl-kil etmektedir. Bu argümanlar›n hakim s›n›f klikleri taraf›ndan içinin boflalt›la-rak kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullan›lmas› ve bizlerin de bundan ötürü ha-tal› bir biçimde bu de¤erleri sahiplenmekten kaç›nmam›z, “okun sivri ucunun”kar›flt›r›larak kendi program›m›zda yer alan argümanlar›m›za yöneltilmesineyol açar. Böylesi bir dönemde Kemalizm ve ulusal sorun konusunda bilimselde¤erlendirmelerden yoksun siyasi yap›lar›n sa¤a veya sola savrulmalar› kaç›-n›lmazd›r. Ezilen ulus milliyetçili¤inin kuyru¤una tak›lmak ya da faflizmin ide-olojik dayana¤› olan inkarc› flovenist ezen ulus milliyetçili¤inin etkisinde kal-mak, önümüzdeki dönemin olas› yanl›fl politik yönelimlerinin iki ana kayna¤›bunlar olacakt›r ki, bugünden bunlar›n etkilerini görmekteyiz. Milli DemokratikDevrim’in politik özü do¤ru kavranmal›, Kemalizm ve ulusal sorun üzerineKaypakkaya’n›n bilimsel tahlilleri derinlemesine bilince ç›kart›larak, pratikteete-kemi¤e büründürülmelidir.
‘De¤iflen’ Anayasade¤iflmeyen tabular
Baflbakan R. T. Erdo¤an’›n talebi üzerine Prf. Dr. Ergun
Özbudun baflkanl›¤›ndaki bilim kurulu taraf›ndan haz›rla-
nan yeni Anayasa Tasla¤› kamuoyuna aç›kland›. ‹çlerinde
AKP’nin önemli kurmaylar›ndan olan Dengir Mir Mehmet
F›rat ve Cemil Çiçek’in de yer ald›¤› komisyonun bilim ku-
rulu ile yapt›¤› görüflmeler ard›ndan son halini alacak olan
Anayasa Tasla¤› mevcut haliyle önemli tart›flmalar› da bera-
berinde getirdi. “Demokratikleflme”, “sivilleflme”, “12 Eylül
ile hesaplaflma” söylemlerinden beslenen “otoriter devlet
yap›s›ndan birey odakl› devlet yap›s›na geçifl” olarak tan›m-
lanan “birey odakl› liberal ve demokratik ruha sahip yeni
bir anayasa” özeti ile önümüze sunulmakta olan bu metin,
hakim s›n›flar›n kalemflörleri taraf›ndan yald›zlanarak halk›-
m›za yutturulmaya çal›fl›lmakta, bu yüzsüzlük yer yer “dev-
rim” s›fat›n›n yap›flt›r›lmas›na dek varmaktad›r.
Bilindi¤i üzere “sivil” Anayasa AKP’nin 22 Temmuz
2007 seçimleri öncesindeki vaadiydi ve “bu anayasay› ç›-
kartmak milletimize borcumuzdur” diye de sloganlaflt›r›l-
m›flt›. Millete borç telakki edilen gerçekten nedir? Ortada
gerçekten yeni bir Anayasa var m›? Varsa bu Anayasa’y› olufl-
turma ihtiyac› nereden kaynaklanm›flt›r? 12 Eylül faflist dar-
besinin ürünü ile hesaplaflma söz konusu mu? Bu bir re-
form, yenilenme, ilerleme mi yoksa halk›n da kald›raç ola-
rak kullan›larak hakim s›n›flar›n ç›karlar› do¤rultusunda ye-
ni bir konumlan›fl›n ifadesi mi? Bu sorular›n cevab›na,
TC’nin kurulufl süreci ve bugün içinde bulundu¤u ekono-
mik-siyasi durumun birlikte de¤erlendirilmesi ile ulafl›labilir.
TC’nin, Osmanl› döneminde ç›kart›lan 1876 tarihli Ka-
nun-i Esasi’yi takiben 1921, 1924, 1964 ve 1982 tarihlerin-
de ç›kartm›fl oldu¤u ikisi askeri darbenin ürünü olmak üze-
re dört anayasada da devletin temel kurulufl felsefesi, ide-
olojik yap›s› ayn›d›r. TC’nin kurulufl tarihinden bu yana
komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n yukar›dan afla¤›-
ya infla ettikleri faflist yap›, s›n›f mücadelesinin düzeyine gö-
re görece farkl›l›klar tafl›mas›na karfl›n özünü korumufl, bu
da tüm anayasalara rengini veren esas yön olagelmifltir.
1982 Anayasa’s›nda ‘de¤ifltirilmesi teklif dahi edilemez’
olan maddeler bu kurumsallaflm›fl iktidar yap›s›n›n anayasal
metindeki ifadesidir ki, bu maddeler tüm anayasalarda özü-
nü koruyarak varl›¤›n› sürdürmüfltür. Bugün gelinen aflama-
da yap›lacak de¤ifliklikler de bu “dokunulmaz”a müdahale
etmeyecek, edemeyecektir.
Peki özüne dokunuluyor olmamas›na ra¤men de¤iflikli-
¤in sebebi nedir sorusu sorulabilir. Ayr›nt›lar› ile de¤erlen-
dirilmesini Anayasa Tasla¤›’n›n son halinin aç›klanmas›na
b›rakmakla birlikte flunlar› söyleyebiliriz. Din ve devlet iflle-
rinin iliflkilendirilmesi, inanç özgürlü¤ü ekseninde laiklik
tart›flmas› ve bununla ‹slami ideolojinin örtülü devlet deste-
¤i ile yay›lmas›, toplumsal yaflam içerisindeki hakimiyet ala-
n›n›n geniflletilmesi ve bir yaflam biçimi fleklinde alg›lanma-
s› bu de¤iflikli¤e ebelik eden bafll›ca ihtiyaçlardand›r. Yine
ABD’nin Ortado¤u politikalar› çerçevesinde TC’nin örnek
model olarak yeniden biçimlendirilmesi de bu de¤ifliklikler-
de belirleyici bir öneme sahiptir. Di¤er belirleyici etken
ise, 1920’li y›llardan bugüne uzanan büyük tarihi haks›zl›k
olan Kürt ulusal sorunun geldi¤i boyuttur. Bugüne kadar
esas olarak bölge devletlerinin gündemi ile s›n›rla kalan, si-
yasi-askeri olarak hiçbir dönem bugünkü kadar güçlenme-
mifl olan ve emperyalizmin kendi ç›karlar› gere¤i bu tarih-
sel haks›zl›¤› do¤rudan ya da dolayl› olarak bugünkü kadar
kullanma ihtiyac› duymam›fl oldu¤u bu sorun TC’yi mevcut
siyasal üst yap›da s›n›rl› da olsa belirli de¤ifliklikler yapmak
zorunda b›rakmaktad›r. Bu konuda farkl› kliklerin de¤iflik
yaklafl›mlar›n›n oldu¤unu da belirtmek gerekir. Ekonomik
alandaki de¤iflim ihtiyac›n› ise ABD ziyaretine giden Türki-
ye Odalar ve Borsalar Birli¤i Baflkan› Rifat Hisarc›kl›o¤-
lu’nun flu aç›klamas› ortaya koyuyor:
“1982 Anayasas› karma ekonomi içinde geliflmeyi öngö-
rüyordu. Oysa 1990’lardan itibaren dünyada rekabete daya-
nan piyasa ekonomisi hakim olmaya bafllad›. Anayasa’n›n
da buna uygun olmas› laz›m. Yoksa önümüzdeki dönüm
pek çok yasal düzenleme Anayasa mahkemesinden döner”.
Amaç aç›k; neo-liberal ekonomik politikalar›n önünde
pürüzlerin ortadan kald›r›lmas›na en iyi flekilde hizmet ede-
cek bir Anayasa’n›n haz›rlanmas›. Bunlarla birlikte özellikle
Anayasa Mahkemesi, Dan›fltay, Say›fltay, YÖK gibi devletin
temel kurumlar› üzerinden süren hakim s›n›flar aras› klik
dalafl›, kadrolaflma mücadelesi de de¤iflikli¤in sebepleri ara-
s›nda say›labilir.
Yeni Anayasa’ya iliflkin ayr›nt›l› de¤erlendirmelerimi-
zi taslak metnin son halinin aç›klanmas›n›n sonras›na b›-
rak›yoruz. Fakat flunlar› da belirtmeliyiz ki, tüm yasalar
devlet ayg›t›n› elinde bulunduran hakim s›n›flar›n ç›karla-
r› do¤rultusunda flekillenmekte, halk›n bu sürece dahil
olmas›n›n kanallar› aç›lmamaktad›r. Yine Anayasa’da
“herkes yaflam hakk›na sahiptir” düzenlemesinin yer al-
mas›, faili meçhul cinayetleri, iflkenceyi önlememekte,
bunun devlet politikas› oldu¤u gerçe¤ini gizleyememek-
tedir. “Herkes düflünce hürriyetine sahiptir” ibaresi ay-
d›nlar›n, gazetecilerin hapsedilmesinin, sokakta öldürül-
mesinin önüne geçmemektedir. Keza 1982 Anayasas›’n›n
geçici 15. maddesinin kald›r›larak darbecilerin yarg›lan-
mas›n›n yolunun aç›lmas›, demokratikleflme olmay›p
devlet iktidar›n›n kendisini aklama çabas›d›r.
“Herkes dil, ›rk, cinsiyet, siyasi düflünce, felsefi
inanç, din, mezhep vb sebeplerle ayr›m gözetilmeksizin
kanun önünde eflittir. Hiçbir kifliye, aileye veya zümreye
imtiyaz tan›namaz” söylemine ra¤men Kürt ulusu üzerin-
deki imha ve inkar politikalar›, erkek egemen ideoloji ile
kad›n›n ikinci s›n›f cins olarak alg›lan›fl› sürecek, Susur-
luk-fiemdinli san›klar› devlet korumas›nda muhafaza edi-
lecek ….. ve buna benzer say›s›z örnekler verilebilir. Bur-
juva-feodal siyasetçilerin iddia ettikleri gibi “ideolojisiz
Anaysa” ne eskiden vard›, ne de flimdi olabilir… Hiçbir
Anayasa ona özünü veren s›n›flar›n ideolojisinden ba¤›m-
s›z de¤ildir. O yüzden eski anayasalar da bugünkü “yeni-
sivil” olarak adland›r›lan anayasa tasla¤› da emperyalizme
göbekten ba¤›ml› burjuva-feodal s›n›flar›n anayasas›d›r,
özünde bir de¤ifllik yoktur, olamaz da.
ABD’nin Ortado¤u projesinde
yeni ad›mlar
Ortado¤u bata¤›na saplanan ve ç›k›fl yolu arayan ABD
ve ‹ngiltere’nin k›sa bir süre önce Irak’tan asker çekme
yönündeki mesajlar›, bölgede fliddetlenen iç çat›flmalar,
TC’nin de ad›n›n geçti¤i ‹srail’in Suriye’ye hava yollu na-
b›z operasyonu ve ‹ran’a yak›n dönemli sald›r› tehditleri
ABD emperyalizminin Ortado¤u’ya iliflkin yeni politik
ad›mlar ataca¤›n›n sinyalleridir. Irak’› parçalara ay›rarak
Kürt-Sünni-fiii çat›flmas› yaratmak için u¤raflan ABD bu ça-
t›flmalar›n fliddetlenmesi yoluyla kendisine ba¤›ml› kukla
yönetimler oluflturmak ve bunu bölgenin jandarmas›n›n
hamili¤ine sokmak aray›fl›nda. Güçlü ve merkezi bir
Irak’›n ifline yaramayaca¤›n› düflünen ABD’nin yeni dö-
nem politikas›n›n özünde federatif yap›lanma üzerinden
parçalanm›fl iktidar odakc›klar›n›n daha kontrol edilebilir
düzeye çekilmeleri vard›r. “Yaramaz çocuklar›n” büyük
a¤abeyi rolünü yerine getirebilmek, bölgeye kendi yarat-
t›¤› çat›flmal› durum üzerinden her an müdahale ortam›n›
yaratmak; ABD’nin yapt›¤› budur. 2004’te Henry Kissen-
ger’in “Irak’ta fiii teokraksisini dayatmaktansa, birbiri ile
çekiflen etnik gruplara kendi hükümetlerini kurma iznini
verebiliriz” aç›klamas›, Ortado¤u uzman› Christopher
Cotherwood’un Yugoslavya örne¤ini vererek, “Tito’nun
zoraki bir arada tuttu¤u bu ülkenin 90’l› y›llarda parçalan-
mas›, Saddam sonras› Irak için de emsal oluflturuyor” ifa-
desi yukar›daki ihtimali güçlendirir niteliktedir.
Geç kalman›n telafl›yla Ortado¤u projesinde yer edin-
meye çal›flan Fransa’n›n cumhurbaflkan› Nicholas Sarkozy
seçilmesinin ard›ndan ABD ile iliflkileri ilerletmeye baflla-
m›fl, Irak’taki iflgalle ilgili aç›l›mlar yapm›flt›. Son günlerde
ABD’deki flahinler kanad›n›n dillendirdi¤i ‹ran’a sald›r› ça¤-
r›lar›na Fransa D›fliflleri Bakan› Bernard Koucher’den ABD
emperyalizminin memnuniyetini kazanan aç›klamalar gel-
di. ‹ran nükleer krizinde savafla haz›rl›kl› olunmas› gerekti-
¤ini belirten Koucher, atom bombas›na sahip ‹ran’›n tüm
dünya için gerçek anlamda bir tehlike oluflturaca¤›n› söy-
lerken Frans›z flirketlerine ise, ‹ran’a yat›r›m yapmamalar›
ça¤r›s›nda bulundu. Bu aç›klamalar›n ard›ndan Koucher’in
Rusya’y› ziyareti “ikna turlar›n›n yo¤unlaflaca¤›n›n göster-
gesi” olarak de¤erlendiriliyor.
Bu geliflmelerden ba¤›ms›z olmayan ‹srail’in Suriye’ye
düzenledi¤i hava sald›r›s› esas›nda ‹ran’a bir gözda¤› verme
hamlesi olup, ABD emperyalizminin politik-askeri yöneli-
mine iliflkin de bir mesajd›r. “Meyve Bahçesi” olarak isim-
lendirilen bu operasyonda Türk hava sahas›n›n ihlaline ilifl-
kin bir aç›klama olmazken, baz› çevrelerce bu olay ‹ran
nükleer santrallerine yap›lacak olas› bir sald›r›n›n provas›
olarak yorumland›. Ayr›ca bu operasyonda ‹rsal uçaklar›n›n
‹ran destekli bir füze üssünü imha ettikleri de iddialar ara-
s›nda. Operasyon sonras› ‹srail Askeri ‹stihbarat fiefi Amos
Yadlin’in meclis komisyonunda yapt›¤› flu konuflmas› tüm
Ortado¤u’ya yap›lm›fl sald›r› ve savafl tehdididir: “Geçen y›l-
ki Lübnan savafl›ndan sonra Suriyeliler zay›f düfltü¤ümüz iz-
lenimine kap›l›p kendilerini görülmemifl bir silah edinme
kampanyas›na kapt›rm›flt›. Suriye operasyonu ile cayd›r›c›-
l›k becerimizi yeniden kazand›k. Bu yeni durum ‹ran ve Su-
riye dahil tüm bölgeyi etkiler”. ‹srail ve baz› d›fl bas›n kay-
naklar› da bu operasyonda Türk devletinin ‹srail’e Suriye
hakk›nda istihbarat verdi¤ini, ‹srail uçaklar›na uçufl izninin
ise do¤rudan Türk ordusu taraf›ndan verildi¤i öne sürüldü.
Gülün ziyaretlerinin tafl›d›¤› mesaj
“Kürt sorununa bar›flç›l ve demokratik yaklaflma” niye-
tindeki imaj›yla seçim çal›flmalar›n› Kuzey Kürdistan ille-
rinden bafllatan bunda da k›smi baflar›lar sa¤layan AKP gi-
bi, uzun tart›flmalar ve çat›flma sonucu cumhurbaflkan› se-
çilen Abdullah Gül de yurtiçi gezisinin ilkini bu bölgeye
yapt›. Dört gün süren gezide yeni bir dönemin bafllad›¤›n›,
demokratik ve ekonomik alanda yap›lan “reform”lar›n sü-
rece¤ini söyleyen Gül, Kürt ulusal sorununa iliflkin politi-
kalar›n ne yönde olaca¤›na iflaret eden flu aç›klamalarda
bulundu: “Bu memleketin mayas› sa¤lamd›r. Bu illerin
farkl›l›¤› zenginli¤imizdir. Sosyal, etnik, dil, din farklar› ül-
kenin gerçe¤i ve zenginli¤idir. Kan, gözyafl› kimin olursa
olsun yaz›kt›r. Birbirimize sahip ç›kmal›y›z. Ama fliddet ve
teröre asla müsaade etmeyiz” türü söylemler kuruluflun-
dan bugüne Kürt ulusunun kendi kaderi tayin hakk›n› gasp
eden inkar, imha ve asimilasyon politikalar› kesintisiz sür-
düren, “tek devlet, tek millet, tek dil” söyleminde somut-
lanan Türk hakim s›n›flar›n›n resmi devlet politikalar›n›n
bugün de sistem içi kültürel ve ekonomik tavizlerle sür-
dürme ad›mlar›d›r. Emperyalizmin AKP’ye biçti¤i misyon
ve önüne koydu¤u görev asl›nda Kürt ulusal hareketini ta-
hammül s›n›rlar› içinde etkisiz hale getirmek, tasfiye et-
mek iken, öte yandan Kürt burjuvazisini de mevcut siste-
me entegre etmektir. PKK’nin “halkç›” söylemleri öne ç›-
kartmas›, Öcalan’›n DTP milletvekillerine iliflkin söylemle-
ri, PKK’nin bu geliflmelere iliflkin öngörüsünü göstermek-
le birlikte inisiyatifi kaybetmeme aray›fl›d›r. AKP’nin bafl›-
n› çekti¤i DTP milletvekillerinin “PKK terörist örgüttür”
dedirtme yönündeki sald›r› kampanyas›, yo¤unlaflan ope-
rasyonlar ve Ankara’da yakalanan bomba yüklü kamyone-
tin PKK ile ba¤lant› oldu¤u iddialar› “Kürt sorunu asl›nda
PKK sorunudur, PKK biterse Kürt sorunu da çözülür” flek-
lindeki tasfiyeci-inkarc› politikalar›n yans›mas›d›r.
Sonuç olarak Kürt sorununu kültürel-sosyolojik alanlar-
la s›n›rland›r›lacak bir mesele de¤il ulusal sorundur. Gerek
AKP’nin 60. hükümet program›ndaki söylemler gerekse de
yeni Anayasa Tasla¤›’ndaki vatandafll›k, resmi dil tart›flmala-
r› sorunun özüne dokunmayan inkarc›l›¤›n-flovenizmin
farkl› boyutlarda devam›d›r. Gerçek ve devrimci çözüm bü-
tün uluslar için tam hak eflitli¤i, uluslar›n kendi kaderini ta-
yin etme hakk›n› tan›yan Yeni Demokratik Cumhuriyet’tir.
Anayasa tart›flmalar› ve Ortado¤u’daki geliflmelerTC’nin, Osmanlı döneminde çıkartılan 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yi takiben 1921, 1924, 1964 ve 1982 tarihlerinde çıkartmışolduğu ikisi askeri darbenin ürünü olmak üzere dört anayasada da devletin temel kuruluş felsefesi, ideolojik yapısı aynıdır
GÜNCEL4 5-16 Eylül 2007
ABD emperyalizminin 'bizim çocuklar baflar-
d›' sözleriyle duyurusunu yapt›¤› 12 Eylül 1980
tarihinde Türkiye-Kuzey Kürdistan'da gerçeklefl-
tirilen askeri faflist darbe 27'nci y›ldönümünde
bir kez daha darbeci katillerin yarg›lanmas› tale-
bi ve katledilen kiflilerin an›lmas› amac›yla yap›-
lan eylemlerle protesto edildi.
‹stanbul
Darbenin y›ldönümünde Taksim tramvay du-
ra¤›nda bir araya gelen DHP, Partizan, ESP, DTP,
BDSP, Halkevleri, EHP, HKM, Odak, Devrimci
Hareket, SODAP ve TÖP üyeleri, 12 Eylül askeri
faflist darbesini gerçeklefltirenlerden hesap soru-
laca¤›n› söylediler. “12 Eylül faflizmi sürüyor,
hak ve özgürlükler için mücadeleye” yaz›l› pan-
kart›n arkas›nda toplanan devrimci, demokratik
kurum üyeleri ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan
Ersin Sedefo¤lu, 12 Eylül askeri faflist darbesi-
nin, egemen s›n›flar ve ABD emperyalizminin di-
rektifleri sonucu silahl› kuvvetler eliyle yap›ld›-
¤›n› belirterek, darbenin bilançosuna iliflkin k›sa
bilgiler verdi. 12 Eylül rejiminin günümüzde de
sürdü¤üne dikkat çeken Sedefo¤lu, “Bugün hala
hapishanelerde binlerce devrimci tutsak var. Ha-
la gazeteler kapat›l›yor, kitaplar yasaklan›yor.
Hala gözalt›nda iflkence ve ölüm devam ediyor”
dedi. 12 Eylül'le hesaplaflman›n ancak kurumlar›
ve sonuçlar›yla hesaplaflmakla olaca¤›n› aç›kla-
yan Sedefo¤lu, “12 Eylül'den hesap soracak olan-
lar; iflçilerdir, köylülerdir, devrimcilerdir, emek-
çi halkt›r. Üzerinden 27 y›l geçse de ne 12 Eylül
generalleri, ne egemen s›n›flar, ne ABD, ne de
suç ortaklar› hesap vermekten kurtulamayacak-
lard›r” fleklinde konufltu. Aç›klama at›lan slogan-
lar›n ard›ndan son buldu.
Ankara
Ankara’da Darbe Karfl›t› Platform çat›s› al-
t›nda bir araya gelen devrimci, demokrat ku-
rumlar, 12 Eylül darbesinin 27. y›ldönümü vesi-
lesiyle gerçeklefltirdikleri eylem ve etkinlikler-
le darbeyi protesto ederek, darbecilerin yarg›-
lanmas›n› istediler.
Etkinlikler kapsam›nda ilk olarak 5 Eylül
günü TBMM Dikmen Kap›s› önünde bas›n
aç›klamas› yapan Darbe Karfl›t› Platform üyele-
ri, ayn› gün 1978 tarihinden s›k›yönetim kalka-
na kadar görev yapan tüm s›k›yönetim komu-
tanlar› hakk›nda haz›rlanan bir dosyay› da
A‹HM'e gönderdiler.
Darbenin y›ldönümü olan 12 Eylül günü de
Abdi ‹pekçi Park›'nda düzenlenen mitingte bir
araya gelen binlerce kifli darbeyi protesto etti.
Ankara 78'liler Derne¤i Baflkan› Ruflen Sümbül-
lüo¤lu ve darbe döneminde 4 çocu¤unu kaybe-
den Kifayet Keçeci’nin birer konuflma yapt›klar›
miting, Yola Özlem adl› müzik grubunun konse-
riyle sona erdi. Ayn› gün Yüksel Caddesi ‹nsan
Haklar› An›t› önünde bir araya gelen darbe kar-
fl›tlar›, darbenin arkas›ndaki gerçek aktör olan
ABD’nin Ankara büyükelçili¤i önüne siyah çe-
lenk b›rakt›.
‹zmir12 Eylül AFC’sinin y›ldönümünde ‹zmir Ce-
zaevi ‹nisiyatifi taraf›ndan Kemeralt› giriflinde
bas›n aç›klamas› yap›ld›. "12 Eylül karanl›¤›na
karfl› tek yumruk olal›m" ça¤r›s›yla yap›lan bas›n
aç›klamas›nda 12 Eylül 1980'de yap›lan vahfli sal-
d›r›lar›n günümüzde de artarak devam etti¤i ifa-
de edilerek, “Bu ülkenin üstüne çöken koyu ka-
ranl›k 12 Eylül'den bu yana yan› bafl›m›zda gele-
ceksizlik, açl›k, yoksulluk, iflsizlik olarak devam
ediyor. ‹flkence ile gözalt›nda kay›plarla, yarg›s›z
infazlarla, zorunlu göçlerle, F tipleri ile devam
ediyor” denildi. Aç›klama, “Yar›nlar›m›za dair
düfllerimizi çalmak isteyenler flunu iyi bilsinler
ki; özgürlük sevdam›zla düfltük yollara bir kez,
dönüflü yok. Bu kavgada düflenlerimize selam ol-
sun” ifadeleri ile son buldu.
‹zmir'de ayr›ca 12 Eylül günü birçok sendi-
ka, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin
kat›l›m›yla Bornova Meydan›’nda bir miting ger-
çeklefltirildi.
Adana
Adana’da DHP, Al›nteri, BDSP, ESP, ÇHKM,
YDG, Mücadele Birli¤i ve TÖP üyeleri yapt›klar›
bas›n aç›klamas›yla 12 Eylül darbesini protesto
ettiler. Darbenin y›ldönümünde 5 Ocak Meyda-
n›’nda “12 Eylül karanl›¤› sürüyor. Karanl›¤› dev-
rimle parçalayaca¤›z” yaz›l› pankart›n arkas›nda
bir araya gelen kitle, sloganlarla ‹nönü Park›'na
yürüdü. Burada yap›lan ortak aç›klamada konu-
flan Serkan Tatl›, darbenin yükselen devrimci
dalgan›n ve iflçi s›n›f›n›n ç›k›fl›n›n önünü kes-
mek amac› tafl›d›¤›n› dile getirerek, askerin 12
Eylül müdahalesi ile toplum üzerinde ‘terör’ es-
tirildi¤ini belirtti. Tatl›,12 Eylül askeri müdahale-
sinin mimarlar›n›n, ülkenin devrimci, emekçi ve
iflçi s›n›flar› üzerine sal›nan karanl›¤›n hesab›n›
vermesi gerekti¤ini belirterek, “Bu hesap ne dar-
becilerin kendi kurduklar› mahkemelerle, ne de
sözde Anayasa de¤iflikleriyle yap›lacak. Bu he-
sap ancak darbeyi yapanlar›n yaratt›¤› kurumlar›
ve sistemi tarihin çöplü¤üne atmakla mümkün
olacakt›r” fleklinde konufltu.
Amed
12 Eylül döneminde ad› katliamlarla an›lan
hapishaneler aras›nda ilk s›ray› alan Diyarbak›r
Hapishanesi önünde gerçeklefltirilen eylemle
darbe protesto edildi. 78’liler Türkiye Girifli-
mi’nin organize etti¤i ve aralar›nda ayd›n, sanat-
ç›, yazar ve gazetecilerin de bulundu¤u birçok
kiflinin destek verdi¤i eyleme Diyarbak›r Barosu,
Diyarbak›r Demokrasi Platformu, TUHAD-FED
ve DTP'liler de kat›larak destek verdi. Hapishane
önünde gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›nda ko-
nuflan 78'liler Türkiye Giriflimi Sözcüsü Celalet-
tin Can, darbe döneminde Diyarbak›r Hapisha-
nesi’nde yaflananlar› ortaya ç›karmak amac›yla
‘Diyarbak›r Cezaevi Gerçekleri Araflt›rma ve
Adalet Komisyonu’ kuracaklar›n› belirtti.
12 Eylül darbesi protesto edildiABD emperyalizminin 'bizim çocuklar başardı' sözleriyle duyurusunu yaptığı 12 Eylül 1980 tarihinde Tür-kiye-Kuzey Kürdistan'da gerçekleştirilen askeri faşist darbe 27'nci yıldönümünde bir kez daha darbeci ka-tillerin yargılanması talebi ve katledilen kişilerin anılması amacıyla yapılan eylemlerle protesto edildi
Gülsuyu’nda kültür
sanat festivali
Demokratik kitle örgütlerinin
birlikte düzenledi¤i, ‘Y›k›mlara, yoz-
laflmaya ve yoksullu¤a karfl› Güsuyu
Kültür-Sanat Festivali’ üç gün süren
etkinliklerle gerçeklefltirildi. ‹stan-
bul'un Maltepe ‹lçesi’ne ba¤l› Gülsu-
yu ve Gülensu mahallelerinde, Pir
Sultan Abdal Kültür Derne¤i Malte-
pe fiubesi, BDSP, Gülsuyu-Gülensu
Güzellefltirme Derne¤i, HÖC, De-
mokratik Haklar Platformu, Parti-
zan, Proleter Devrimci Durufl, HKM,
SDP, KÖZ, DPM Devrimci Komü-
nistler gibi demokratik kitle örgütü
ve siyasi çevrelerin ortaklafla düzen-
ledi¤i festival ilk gün yap›lan yürü-
yüflle bafllad›. Yürüyüflte “Y›k›mlara
geçit vermeyece¤iz”, “Yozlaflmaya
karfl› gücümüz birli¤imizdir”, “Yafla-
s›n devrimci dayan›flma” fleklinde
sloganlar at›ld›. Devrim mücadele-
sinde yaflam›n› yitirenler an›s›na say-
g› duruflu yap›larak bafllan›lan festi-
valin ilk gün etkinliklerinde Tiyatro
Simurg, Domane Dersim, Grup Di-
yar ve Grup F›rt›na sahne ald›lar.
Festivalin ikinci günü 'y›k›mlar
ve bar›nma hakk›' konulu panelle
bafllad›. Konuflmac›lar y›k›m soru-
nun sadece Gülsuyu Mahallesi’nin
de¤il di¤er tüm semtlerde de var
olan bir sorun oldu¤unu, “kentsel
dönüflüm projesi” ad› alt›nda tüm
gecekondu mahallelerini y›k›m teh-
likesinin bekledi¤ini söylenerek çö-
züm yollar›n› tart›flt›lar. Panelin ar-
d›ndan süren etkinliklerde K›smet
Y›ld›z, Babil Halk Sahnesi, Grup Yo-
rum ve Birol Topalo¤lu sahne ald›.
Festivalin son gününde de “yozlafl-
ma ve çözüm yollar›” konulu panel
düzenlendi. Panelin ard›ndan Tiyat-
ro Simurg, Küba Devrimi’ni anlatan
bir oyun sergiledi. Tiyatronun ard›n-
dan “Mahallemizde yaflanan sorun-
lar” bafll›kl› bir halk toplant›s› yap›l-
d›. Festival Grup Çinko, Toroslara
Yolculuk, Gülnaz O¤uz, Soner Soyer
ve Hasan Sa¤lam'›n söyledi¤i marfllar
ve türküler eflli¤inde coflkulu bir fle-
kilde son buldu.
Kurumlar festivali
de¤erlendirdi
Festivali örgütleyen devrimci ku-
rumlar bir araya gelerek festival de-
¤erlendirmesi yapt›lar. Festivali de-
¤erlendiren kurumlar gelecek sene-
deki festivallerin daha iyi bir flikilde
geçmesi için hatalar›n› ve eksiklerini
aç›k elefltiriye tutarak ortak bir aç›k-
lama yapt›lar.
Gülsuyu festivalini düzenleyen
kurumlar bir araya gelerek festival-
deki sorunlar› tart›flt›lar. Tart›flma-
dan sonra festivali örgütleyen Gülsu-
yu-Gülensu Güzellefltirme Derne¤i,
PSAKD, HÖC, HKM, PDD, BDSP,
Partizan, DHP, KÖZ, DPM Devrimci
Komünistler ortak bir aç›klama ya-
parak hatalar›n› ve eksiklerini de¤er-
lendirdiler.
Yap›lan de¤erlendirmede öne ç›-
kan sorunlar flöyle idi;
“Festivali örgütlerken mahalle-
mizde yaflanan sorunlara dikkat çek-
mek, çözümlerini tart›flmak genifl bir
çevreyi bir araya getirmek ve yitirtil-
meye çal›fl›lan de¤erlerimize sahip
ç›kt›¤›m›z› göstermek istedik. Ana
temas›n› da mahallemizin temel so-
runlar›ndan olan yozlaflma, y›k›mlar,
yoksulluk oluflturdu.
Kapsay›c› olmak, birli¤i genifl
tutmak önemliydi bizim için. Bu yüz-
den tart›flt›¤›m›z konularda ilkesel ta-
vizler olmad›¤› sürece taraflar ortak
paydada buluflmay› hedefledi.
Önemli olan festivalin örgütlenme-
sinde emek harcayan ve yapt›¤› ifli
ciddiye almakt› bizim için. Ortak ifl
yapma çabas› içinde istenilen ciddi-
yeti ve önemsemeyi göstermeyen
ESP’ye uygulanacak yapt›r›mda festi-
val komitesince tart›fl›ld›. ESP ikisi
önemli kararlar›n al›nd›¤› toplant›lar
olmak üzere 4 toplant›ya kat›lmam›fl-
t›r ve ald›¤› görevlere dair net bilgi
vermeyerek örgütlenme sürecini zo-
ra sokmufl, bizleri oyalam›flt›r. Al›nan
görevlerin netli¤e kavuflmamas›,
önemli kararlar al›n›rken ve de kimi
konularda tart›flmay› açan ESP iken
toplant›lara hiçbir gerekçe dahi sun-
madan gelmeyerek haz›rl›k sürecini
geciktirmifltir. Bu nedenle komite ta-
raf›ndan aç›klama istenmifltir
ESP’den. ESP ise elefltirilerin hakl› ol-
du¤unu ancak baflka iflleri oldu¤u
için gelemedikleri gibi kabul edile-
meyecek bir aç›klama yapm›flt›r. Her
kurumun yo¤un iflleri aras›nda ör-
gütlenmektedir bu festival. Toplant›-
lara gerekçe belirtmeden, haber ver-
meden kat›lmamak ve toplant› so-
nuçlar›n› takip etmemek kabul edile-
mezdir. Bu nedenle öz elefltiri sami-
mi bulunmam›fl bir sonraki festival-
lerde de karfl›laflaca¤›m›z ciddiyetsiz-
liklere de adaletli tav›r alabilmek için
oy çoklu¤uyla, ESP festivali örgütle-
yen kurumlar aras›ndan ç›kar›lm›flt›r.
Karar›n ertesi günü ESP karar› ta-
n›mamaya, dayatmalara giriflmifl hat-
ta örgütleyen kurumlara hakaret
eden boyuta getirmifltir ifli. Kararda
›srarc› olununca destekçi kurum ol-
may› da istememifl tamamen festiva-
lin d›fl›nda kalm›flt›r. K›s›tl› imkanlar-
la örgütlenen festivalde görev ve so-
rumluluk, ifl yapma ve organizasyon
örgütleyici 11 kuruma eflit yay›lama-
m›flt›r. Festivalin amac›n› yans›tma
da kürsüden yap›lan konuflmalar ye-
tersiz kald›.
Eksiklerine ve olumsuzluklar›na
ra¤men yapt›¤›m›z festival çal›flmas›,
ilk defa mahallemizde bu kadar genifl
bir çevreyi organizasyonda bir araya
getirmesi aç›s›ndan önemli bir dene-
yim say›labilir.
Paneller, halk toplant›lar›, çocuk
oyunlar›, tiyatrolar, konserler be¤eni
toplarken bunlar›n süreklileflmesinin
de bir ihtiyaç oldu¤u, süreklilefltikçe
kat›l›m›n da artaca¤› görüldü”.
Dersim'in Mazgirt ‹lçesine ba¤l› Koyunufla¤› Köyü Gö-
lek Mezras›'nda H›d›r Taydafl ve Seyit Ali Taydafl isimli
köylüler özel harekat timleri taraf›ndan kurflunland›lar.
Askerlerin sald›r›s›nda Ali Taydafl yara almazken, H›d›r
Taydafl a¤›r yaraland›.
3 Eylül tarihinde akflam saatlerinde day›lar› Mahmut
Bulut'un evinden ç›karak 300-400 metre mesafedeki kendi
evlerine do¤ru yürüyen Seyit Ali ve H›d›r Taydafl adl› kar-
defller pusuda olan özel harekat timleri taraf›ndan hiçbir
uyar› yap›lmadan kurflun ya¤muruna tutuldular. Taydafl
kardefllerin "Biz köylüyüz, s›kmay›n, bu köyde oturuyo-
ruz" fleklinde ba¤›rmalar›na ra¤men atefl etmeyi sürdüren
askerler 48 yafl›ndaki H›d›r Taydafl'› a¤›r yaralad›lar. Daha
sonra atefli keserek Taydafl kardefllerin yan›na giden özel
harekat timleri, "sizi terörist sand›k" dediler. Olayda a¤›r
yaralanan H›d›r Taydafl Elaz›¤'da yo¤un bak›mda tedaviye
al›n›rken, Seyit Ali Taydafl da olay nedeniyle davac› olma-
mas› için tehdit edildi.
‹HD'den bilgilendirme
‹HD Dersim fiubesi Mazgirt ‹lçesi’nde Seydali Taydafl
ve a¤abeyi H›d›r Taydafl’›n özel harekat timleri taraf›ndan
taranmas› ve H›d›r Taydafl’›n a¤›r yaralanmas› ile ilgili ba-
s›n aç›klmas› yapt›.
‹HD taraf›ndan yap›lan aç›klamada Taydafl ailesinin as-
kerler taraf›ndan kas›tl› bir flekilde taranm›fl oldu¤u bilgi-
sine yer verildi. Yap›lan bilgilendirmede Taydafl kardeflle-
rin olay s›ras›nda üzerlerinde beyaz tiflört, ayaklar›nda ter-
lik ve ellerinde el fenerleri oldu¤u halde, o s›rada etrafta
gizlenmifl bulunan jandarma özel haraket timlerince ken-
dilerine, hiçbir uyar› yap›lmaks›z›n, do¤rudan hedef göze-
terek atefl edildi¤i belirtildi.
Özel harekat
timleri halka
kurflun ya¤d›rd›
20-30 Eylül 2007GÜNCEL 5
Özellikle F tipi hapishanelerde uygulanan
tecrit ve tredman politikalar›yla teslim al›n-
mak istenen devrimci tutsaklara verilen disip-
lin cezalar›n›n ard›ndan flimdi de yak›nlar›n›
görmeye giden tutsak yak›nlar›na disiplin ce-
zas› niteli¤inde ‘ziyaret yasa¤›’ getiriliyor.
Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde
tutuklu bulunan Mehdi Boz, gazetemize gön-
derdi¤i mektubunda 14 A¤ustos günü ziyare-
tine gelen kardefline ‘üç ay ziyaret yasa¤›’ ge-
tirildi¤ini belirtti. Mektubunda y›llard›r dev-
rimci tutsaklara verilen disiplin cezalar›n›n
yan›nda ailelerin de cezaland›r›lmaya bafllan-
d›¤›n› belirten Mehdi Boz, 14 A¤ustos günü
ziyaretine gelen kardeflinin, ziyaretin bitimi-
ne az bir süre kala yan kabinlerde ziyaretçile-
riyle görüflen tutsaklarla selamlaflmas› üzeri-
ne gardiyanlarla tart›flma yafland›¤›n› ve gardi-
yanlar›n kardefline müdahale ederek “Neden
baflkalar›n›n ziyaretçileriyle görüflüyorsun”
dediklerini ve kardeflinin bir daha ziyarete
al›nmamakla tehdit edildi¤ini belirtti. Olay-
dan sonra eve dönen kardefline iki hafta son-
ra ‘üç ay ziyaret yasa¤›’ verildi¤i yönünde bir
karar tebli¤ edildi¤ini belirten Boz, mektu-
bunda, “Böyle bir adalet ve hukuk olsa olsa
ancak bu ülke devletinde ve hapishanelerin-
de yaflan›r’ dedi.
‘Suç duyurusunda bulunmak da suç’
Mehdi Boz mektubunda ayr›ca, 27 A¤ustos
günü hapishanede gerçeklefltirilen k›smi ara-
mada A 20 No'lu hücrede tutulan tutuklulara
yönelik onur k›r›c› hareketlerde bulunuldu¤u-
nu, ayn› gün kendisinin de kald›¤› hücrede
arama ekibinin kabul edilemeyecek yöntem-
lerle gerçeklefltirmek istedi¤i arama nedeniyle
gerginlik yafland›¤›n› ve arama ekibinin bu
provokatif giriflimi ile ilgili suç duyurusunda
bulunduklar›n› belirtti. Suç duyurusunda bu-
lunmalar›n›n ard›ndan kendisi, Ercan Binay,
Cihan Deniz Tarak ve di¤er hücrelerde bulu-
nan tutsaklar hakk›nda, ‘ithamlarda bulun-
mak, olumsuz davran›fllara yönelik gruplaflma-
ya neden olmak veya bu amaca yönelik gruba
kat›lmak eylemine kar›flmaktan’ disiplin sorufl-
turmas› aç›ld›¤›n› belirten Boz, “Art›k öyle ol-
mufl ki suç duyurusunda bulunmak dahi suç
say›l›yor. O kadar övündükleri adalet ve hu-
kuklar› nerede kald›” diyerek Kocaeli 1 No'lu
F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan keyfi uygula-
malara dikkat çekiyor.
Tutsaklarınardındanşimdi deyakınlarınagörüş cezası!
Polisin yetkileri artınca işkence arttı
Yine aynı iddia; “silahıyla birlikte ölü ele geçirildi”
‹stanbul Valisi Muammer Güler, Nijeryal› Festus
Okey'in Beyo¤lu Karakolu'nda öldürülmesi olay›n›
aklamaya çal›flarak polisi aklamaya çal›flt›. ‹flkenceci
ve katil olan polisini savunmak için aç›klama yapan
vali ile emniyet birbirinden farkl› yalanlara baflvur-
du. Hastanenin otopsi raporu ise emniyetin Festus
Okey için ileri sürdü¤ü ölüm sebebinin yalan oldu-
¤unu ortaya ç›kard›.
Polisler taraf›ndan gözalt›na al›nan Festus Okey'in
Beyo¤lu ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü'nde öldürülmesi, 'ka-
rakolda iflkence' gerçe¤ini bir kez daha gözler önüne
serdi. Emniyet Müdürlü¤ü ve Valilik bu olay karfl›s›nda
uzun süre sessiz kald›ktan sonra olaydan kurtulman›n
yolunu yine “silah›yla birlikte ölü ele geçirildi” gibi
gerçekten uzak yalanlara baflvurdu. Polisleri aklamaya
çal›flan Güler, iflkence gerçe¤ini yok saymakla kalma-
yarak polise dönük protestolar›n, “Türk polisini y›prat-
ma politikas›n›n ürünü” oldu¤unu söyledi.
Vali Güler’den yine
ilginç senaryolar
Vali Güler, mültecileri bir ç›rp›da ‘potansiyel suç-
lu’ olarak nitelendirdi. Güler, çeflitli nedenlerle Türk
devletine iltica etmifl mülteciler hakk›nda “Bunlar›n
özellikle de uyuflturucu madde, sokaktaki uyuflturucu
sat›c›l›¤› veya baflka tür suçlarla ifltigal ettikleri bilini-
yor" diyerek Festus Okey’in ölüm nedenini çarp›tma-
ya çal›flt›.
Son sekiz ayda savc›l›¤a Beyo¤lu Emniyeti ile ilgili
40 iflkence baflvurusu oldu¤u bilgisinin as›ls›z oldu¤u-
nu iddia eden Güler, "Bu, amaçl› bir propaganda. Bu,
Türk polisini y›pratma politikas›n›n ürünü. 40 olay ke-
sinlikle mümkün de¤il. Türkiye'deki böyle flikâyetle-
rin toplam› bile 40 de¤il. Türk polisinin bir yabanc›-
n›n bilinçli flekilde hayat›na kastetmesi mümkün de-
¤il. Bu tenkidi kabul edemem" diye konufltu.
Polis kendini aklamaya
çal›fl›yor
Okey’in ölüm nedeni üzerine ‹stanbul Emniyet
Müdürlü¤ü'nden yap›lan aç›klama ile raporunu haz›r-
layan hastanenin aç›klamalar›n›n birbirini tutmad›¤›
ortaya ç›kt›. Emniyet aç›klamas›nda Okey için haz›rla-
nan otopsi raporunda “gö¤sünden vuruldu¤u, kurflu-
nun s›rt›ndan ç›kt›¤› ve ateflli silah mermi çekirde¤i
yaralamas›na ba¤l› kot k›r›¤› ve iç organ delinmesin-
den” yaflam›n› yitirdi¤i fleklindeki ifade yalanlanarak,
Okey'in omzundan vuruldu¤u iddia edildi. Ayr›ca
ölümün yank›lar›n› azaltabilmek için Okey’in üzerin-
den üç ayr› kimlik ile birlikte "bol miktarda kokain"
ç›kt›¤› emniyetin aç›klamas›nda ileri sürüldü. Okey
hakk›nda “Pani¤e kap›larak polis memuru CY’nin si-
lah›n› almak üzere hamle yapm›fl, memurun silah›n›
vermemek için mücadele etmesi neticesinde ç›kan
arbedede silah atefl alm›fl ve Festus Okey omzundan
giren mermi ile yaralanm›fl, kald›r›ld›¤› Taksim ‹lkyar-
d›m Hastanesi'nde de hayat›n› kaybetmifltir” ifadeleri-
ne yer verildi.
Okey’in ölüm nedeni
geç müdahale
Helsinki Yurttafllar Derne¤i Mülteci Destekleme
Program› Direktörü Özlem Dalk›ran yaflananlarla ilgili
yapt›¤› aç›klamada, sivil polislerin Okey'i Taksim ‹lk
Yard›m Hastanesi'nin Acil Servisi'ne b›rakt›ktan sonra
hiçbir bilgi vermeden uzaklaflt›¤›n› söyledi. Kurflunun
gö¤sünden girip s›rt›ndan ç›kt›¤› Okey'in hastaneye
geç götürüldü¤ü için kan kayb›ndan yaflam›n› yitirdi-
¤ini belirten Dalk›ran, hastanenin de raporda ölüm
nedenini "geç müdahale" olarak belirtti¤ini söyledi.
Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yap›lan de¤i-
fliklikle birlikte kolluk kuvvetlerinin yetkilerinin artt›r›l-
mas› sonucu iflkence vakalar› artmaya devam ediyor.
‹zmir Enternasyonal Fuar›'nda pankart açmak iste-
yince gözalt›na al›nan ö¤rencilerle görüflmek üzere 9 Ey-
lül tarihinde karakola giden ‹HD ‹zmir Eski fiube Baflkan›
Avukat Mustafa Rollas, polis fliddetine maruz kalarak ifl-
kence gördü. Gözalt›na al›nan müvekkilleri ile görüflmek
için Fuar Asayifl Ekipler Amirli¤ine giden Av. Mustafa Rol-
las’›n müvekkilleri ile görüflmesi polis taraf›ndan engel-
lendi. Buna itiraz eden Rollas’›n, görüflmenin yasal hakk›
oldu¤unu söylemesi üzerine yaflanan tart›flman›n ard›n-
dan, karakolda bulunan ‹zmir Emniyet Müdürlü¤ü Özel
Güvenlik fiube Müdürü Ayhan Gökdeniz, Rollas’› merdi-
venden iterek yere düflürdü ve tekmeledi. Gökdeniz’in
ard›ndan olay yerinde bulunan di¤er polisler de Rollas’a
sald›rd›. Sald›r›n›n ard›ndan elleri arkadan kelepçelene-
rek gözalt›na al›nan Mustafa Rollas 1,5 saat boyunca ayak-
ta bekletilirken küfür ve hakaretlere de maruz kald›.
ÇHD ve ‹HD suç duyurusunda bulundu
Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) ve ‹nsan Haklar›
Derne¤i (‹HD) ‹zmir fiubesi Av. Mustafa Rollas’›n polis ta-
raf›ndan darp edilip gözalt›na al›nmas›n› protesto ederek
sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi.
11 Eylül tarihinde ‹HD ‹zmir fiubesi'nde yap›lan aç›k-
lamada ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Lütfü Demirkap› olay s›-
ras›nda birçok Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) ihlali-
nin yafland›¤›n› belirtti.
Rollas’a isnat edilen suçla ilgili yeterli aç›klaman›n ya-
p›lmad›¤›n› ve gözalt› s›ras›nda tutanaklar›n de¤ifltirildi¤i-
ni dile getiren Demirkap›, Fuar Asayifl Ekipler Amirli-
¤i’nde düzenlenen yakalama tutana¤› imha edilerek yeni
bir tutanak düzenlendi¤ini kaydetti.
Demirkap›, “Tüm iflkence vakalar›nda, iflkence izle-
rinin mazereti haline gelen ‘görevimizi engelledi, zor
kullanma yetkimizi kulland›k’ yalan› Mustafa Rollas için
de kullan›lm›flt›r” diye belirterek, olayla ilgili olarak
Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na suç duyurusunda bulunduk-
lar›n› söyledi.
Toplant›da konuflan ÇHD ‹zmir fiube Baflkan› Aysun
Koç ise, Rollas'a yönelik sald›r›n›n karakolda bafllay›p sa¤-
l›k raporu amac› ile gidilen Alsancak Devlet Hastane-
si'nde devam etti¤ini söyledi. Koç, “Hastanedeki dokto-
run kendisine yönelik ‘Abartmaya gerek yok, çok abart›-
yorsunuz' sözlerine, t›p meslek eti¤ini hat›rlatarak tepki
gösteren Rollas, doktor taraf›ndan içeri ça¤r›lan polisler-
ce d›flar› ç›kar›ld› ve sa¤l›k raporu al›nmad›. Söz konusu
doktor hakk›nda da suç duyurusunda bulunaca¤›z ve ye-
ni sa¤l›k incelemesi talep edece¤iz” dedi.
F Tipi hapishanelerinde hak ihlalleri artarak devam
ediyor. Adalet Bakanl›¤›'n›n yay›mlad›¤› genelge bir aldat-
maca olarak ortada dururken, tutsaklar hapishane idarele-
rinin keyfi tutumlar› nedeniyle birçok hak ihlaline maruz
kalmaya devam ediyor. Tekirda¤ F Tipi Hhapishanesi'nde
siyasi tutsaklara uygulanan tecrit ve tredman politikas› de-
vam ediyor. Ceza ‹nfaz Kanunu (C‹K)'de yap›lan de¤iflik-
likle artan bask›lar, Adalet Bakanl›¤›'n›n yay›mlad›¤› genel-
geyi fazlas›yla gölgeliyor. C‹K'in getirdi¤i rahatl›kla keyfi-
yetçi tutumlar›n› artt›ran hapishane idareleri tutsaklara il-
ginç yasaklar getiriyor ve disiplin cezalar›yla tutsaklar› sin-
dirmeye çal›fl›yor.
Tekirda¤ F Tipi Krall›¤›'n›n uygulamalar›
Son bir kaç ayda Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi idaresi-
nin adeta bir krall›k gibi yönetildi¤ine kan›t say›labilecek
baz› uygulamalar flöyle;
* Gökhan Oruç’un d›fl kantinden ald›¤› foto¤raf albü-
münün üzerindeki ay› süsü sak›ncal› görüldü¤ü için sökü-
lüp al›nd›.
* Cengiz Pilav ve arkadafllar› birlikte Bayrampafla Hapis-
hanesi’nden sevk olarak Tekirda¤ F Tipi'ne götürüldüler.
Hapishanenin giriflinde kendilerine yap›lan üst aramas›na
karfl› ç›kan Pilav ve arkadafllar›n›n üzerindeki giysiler zorla
ç›kart›larak arama gerçeklefltirildi. Zorla arama nedeniyle
tutsaklar›n giysileri y›rt›ld›.
* A¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet cezas› alan tutsaklar›n hava-
land›rma saati 6 ay önce 3 saate ç›kar›ld›¤› halde a¤›rlaflt›-
r›lm›fl müebbet cezas› alan Hasan fiahingöz havaland›rma-
ya sadece iki saat ç›kart›l›yor.
* Turhan Günana’n›n ziyaretçisi taraf›ndan getirilen iki
adet Kürtçe gramer kitab›na idarece el konularak kitaplar
Günana'na verilmedi.
* Kamil Turanl›o¤lu’nun ‹nfaz Hakimli¤i'ne yapt›¤› müra-
caat ile lösemi hastas› olan o¤luyla hastane telefonu ile görüfl-
me talebi reddedildi. Hastane doktorlar›n›n, telefonla görüfl-
menin hastaya moral aç›s›ndan iyi gelece¤ini ve tedavisi için
gerekli oldu¤u yönlü iki faks› hapishane idaresine çekmesine
ra¤men, emir demiri keser misali “telefon görüflme hakk›n›
düzenleyen mevzuat” d›fl›na ç›k›lamayaca¤› belirtildi.
* Hasan fiahingöz ve Muzaffer Öztürk’un hapishanede
ç›kartt›klar› 'Eylül' isimli derginin ç›kmamas› için hapis-
hane idaresi sudan bahanelerle engeller ç›kar›yor. Dergi-
de yay›mlanmak için yaz›lan yaz›lar sak›ncal› denilerek
yaz›lara el konuluyor. Dergide yer alan 12 Eylül darbesi
ve bugüne uzanan uygulamalar›n› elefltiren, karfl› ç›kan
iki yaz›, iki anlat›, dört fliir, bir türkü sak›ncal› bulunarak
e¤itim kurulu karar› ile Eylül dergisinin 6. say›s›na el ko-
nuldu. Yine Van M Tipi Hapishanesi'nde tutuklu bulunan
Dersim Kültür Derne¤i baflkan› Nefle Demir ile yap›lan
röportaj da sak›ncal› bulunup dergiye el konulmas›na ge-
rekçe yap›ld›. Oysa bu röportaj ve sak›ncal› bulunan di-
¤er yaz›lar gibi hapishanenin mektup okuma komisyo-
nundan geçerek içeriye ulaflm›flt›r. Tekrar ç›k›fl› ise sak›n-
cal› bulunmufl.
* Hasan fiahingöz bilgisayara çekilmesi için kendi yaz-
d›¤› fliirleri d›flar›ya göndermifltir. fiiirler bilgisayara çekilip
tekrar hapishaneye geri gönderilmifl ancak e¤itim kurulun-
ca sak›ncal› bulunarak Hasan fiahingöz'e verilmedi.
* Hapishane terzisinin tayini ç›km›flt›r. ‹dare terzilikle
hiçbir ilgisi olmayan bir gardiyan› terzi olarak görevlendir-
mifltir. Terzinin yerine bakan gardiyan 'yapamam' diyerek
ifl alm›yor. Giysiler d›flar›da tamir ettirilmek istendi¤inde
ise idare, “hapishanemizde terzi var” deyip giysilerin tamir
ettirilmesini engelliyor.
* Ayd›n Burgucu ve Cengiz Bal adl› tutsaklar flu an tah-
liye olup, d›flar›da olmalar› gerekirken “disiplin cezas›” ne-
deniyle b›rak›lmam›fllard›r. “Koflullu sal›verme tarihi müd-
detnamede 17.07.2007 olarak belirlenmifl olmas›na ra¤-
men, hapishane idaresi ve gözlem kurulunun 2007/4140
say›l› karar› ile geçen y›l yap›lan açl›k grevi ve kap› dövme
eyleminden dolay› alt› ay disiplin, bir ay da iyi hali olmad›-
¤› gerekçesi ile tahliyenin flu anki durumuyla 30.01.2008
tarihine kadar durdurulmas›na karar verilmifltir”. ‹nfaz ha-
kimli¤ine yap›lan itiraz reddedilmifltir. Tekrar Tekirda¤
A¤›r Ceza Mahkemesi’ne itiraz edilmifltir, yap›lan itiraza
henüz bir yan›t gelmemifltir.
Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yap›lan de¤ifliklikle birlikte kolluk kuvvet-
lerinin yetkilerinin artt›r›lmas› sonucu iflkence vakalar› artmaya devam ediyor
Ay› resmi F Tipinde sak›ncal› bulunduCeza İnfaz Kanunu (CİK)'de yapılan değişiklikle artan baskılar, Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı genelgeyi fazlasıyla gölgeliyor. CİK'in getirdiği rahat-lıkla keyfiyetçi tutumlarını arttıran hapishane idareleri tutsaklara ilginç yasaklar getiriyor ve disiplin cezalarıyla tutsakları sindirmeye çalışıyor
‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi hapishanelerdeki tecrit uygu-
lamalar›na karfl› 15 Eylül günü Konak postanesi önünde
bas›n aç›klamas› yapt›. Postaneden Cumhurbaflkanl›¤›'na,
Adalet Bakanl›¤›'na ve TBMM Baflkanl›¤›'na mektup gön-
deren Cezaevi ‹nisiyatifi üyeleri, yapt›klar› aç›klamada
hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlülere yönelik yap›lan
insanl›k d›fl›, insan onurunu ayaklar alt›na alan sald›r›lar›n
son bulmas›n› istediler.
Hapishanelerdeki tecrit protesto edildi
20-30 Eylül 2007 EMEK-HABER6
EME⁄‹N KÜRSÜSÜDursun BAfiTU⁄
Tüm gerilikleri içinde bar›nd›ran iktidarlara karfl›, yeni demok-ratik iktidar mücadelesini yürütürken, tüm mücadele alanlar›ndanfaydalanmak ve taktikleri esasta merkezi stratejiye hizmet edecekbiçimde de¤erlendirerek, süreçsel olarak devrim mücadelesine se-ferber olmak, her komünist devrimcinin üstüne düflen görevdir.
Ancak bu görev ve sorumluluk dahilinde hareket edildi¤inde,ayr›flt›r›lmas› gereken temel nokta neyin taktik neyin stratejik oldu-¤udur. Taktiksel politikalar dönemsel ihtiyaçlardan dolay› stratejiyehizmet etmesi için yap›lmaktad›r. Stratejiler ise, ülkenin sosyal, si-yasal, kültürel ve iktisadi yap›s›ndaki de¤iflimiyle ortaya ç›kmakta-d›r.
Bu temelde ele al›nd›¤›nda, taktiksel politikan›n dönemsel ola-rak de¤iflim göstermesinin, geliflen süreçten daha iyi faydalanmaanlay›fl›ndan kaynakland›¤›n› iyi bilmemiz gerekir. Bunun belirlen-mesinde mevcut örgütlülü¤ün durumu, bu güçlerin nas›l konumlan-d›¤›, kadro yap›s› ve örgütlülü¤ün nesnel durum karfl›s›ndaki etkivb. yönlerini sorgulamak gerekir. Belirlenen politikay› uygulayacakkadro yap›s›ndan veya örgüt dinami¤inden yoksun olundu¤unda, opolitikan›n hayata geçirilme flans› zay›flafl›r. Bu k›rk iki beden insa-na, otuz iki beden elbise giydirmeye benzer.
Bir politikan›n belirlenirken s›n›fsal ihtiyaçlar esas yönünüoluflturmaktad›r. Sonuç olarak ortaya ç›kan tüm faktörler, birincilde¤il, ikincildir. Bu politikalar›n temelinde halk›n ç›karlar› durmak-tad›r. Geliflecek örgütlülükte bu ç›karlar› kollayan ve daha büyüme-sini sa¤layacak itici güç mevcuttur. Olur da örgütsel kayg›lar, halk›nç›karlarar›na zarar verecek temelde duruyorsa, bizlerin tercihi halk-tan yana olmak zorundad›r. Özünde halk hareketi diye ifade edil-mesinin yegane yolu, halk›n ç›karlar›n› esas almayla mümkün ola-ca¤›n› unutmamak gerekir. Bugün yaflanan temel sorunlardan biri-de halk›n ihtiyaçlar›na olan mesafeli durufltur. Halktan kopuk öncükuvvetlerle yürütülen mücadelenin kitleselleflmesi ve kurtuluflugerçeklefltirmesi mümkün de¤ildir. Bu fark› görmeden, hangi politi-kan›n hangi ihtiyac›n ürünü oldu¤unu bilmeden, sa¤lam yere bas-man›n mümkünat› yoktur. Bu dönemde kendi içerisinde k›s›r dön-gü yaflayan solun, bu ç›kmazdan kurtulup gerçeklerle yüzleflmesive baltay› aya¤›na vurmaktan vazgeçmesi gerekir. Genifl kitlelerinbu sistemden rahats›zl›klar› var ise, o zaman bizim ortaya sürdükle-rimiz alternatif durumdad›r. Ancak önerdi¤imiz iflin kendisi zor ol-makla birlikte, fedakarl›k ve cüret isteyen bir ifltir. Madem ki söyle-diklerimiz ezilen genifl kitlelere kurtuluflu getirece¤ini düflünüyor-sak, bunun gereksinimlerine göre yeniden yap›lanmal›y›z.
Bu noktada devrimci hareketin geliflen tasfiye karfl›s›nda dö-nemsel olarak güç yitimine u¤rad›¤› ve sistemin sald›r›lar› sonucuciddi yaralar ald›¤› bir süreçten geçti¤i bilinmektedir. Ayn› zaman-da devrimci hareketin esas alanlarda marjinalleflti¤i, tali yönündebir birikimin oldu¤u, reformizmin hortlad›¤› bir süreçtir. Bu süreçsistemin iç sorunlar yaflad›¤› ve yaflan›lan klik çat›flmalar›n›n sonu-cu üstten yarat›lan kamplaflt›rman›n alta yans›d›¤› bir süreçtir. Biz-lerden ba¤›ms›z, nesnel durumdan kaynakl› birikmifl duyarl› ve ay-n› zamanda çeper iliflkimiz olan kitlelerin varl›¤› söz konusudur. Sis-temin klikleri aras›nda yaflanan sürtüflmelerde, bu kitleler taraf edi-liyor. Geçmiflte yap›lan kemalist mitinglere sosyal yönü a¤›rbasaninsanlar›n da kat›lmas› ve yap›lan seçimlerde yoksul kitlelerin bü-yük bölümünün din istismarc›lar›n› tercih etmesi bahsini etti¤imiztehlikenin varl›¤›n› ortaya koyuyor. Öz itibar›yla halk cephesindeyer alan bu kitleleri devrim saf›na katmak imkans›z bir fley de¤ildir.‹flte bundan dolay› bofla akan bu ›rma¤›n önüne uygun bir yerde setçekilmezse, bu ›rma¤›n daha fazla bofla akmas›na müdahale edip,kendi hanelerine ak›tmak isteyenler olacakt›r. Bu ›rma¤›n önüneörülecek bent do¤ru yere örülmedi¤inde, bizlerin tüm müdahalele-rine ra¤men ak›nt› bizi ezip geçer.
Bizim görevimiz bu bendi sa¤lam temeller üstüne örerek encoflkun ›rmaklar› dahi engelleyip, kendi taraf›m›za çevirmektir. Ya-ni ak›nt›ya kap›lmadan ak›nt›ya karfl› kulaç atmakt›r. Böylesi dö-nemde ak›nt›ya kap›lman›n riskleri olmakla birlikte, mücadeleninher aflamas›nda de¤iflik risklerle karfl›lanmaktad›r. Bu riskler al›n-mad›¤›nda, sadece mevcut yap›y› koruyarak, statüko korunmuflolur. Bundand›r ki, baz› ezberlerin bozulmas› gerekir. Otuz sene ön-ce söylenenleri ayn› dil ve uslupla söylersek, kitlelere alg›latmaktazorluklar yaflayabiliriz. K›sacas› politika günün ihtiyaçlar› üzerin-den yap›l›r. Burada günün ihtiyaçlar›n› nas›l alg›lad›¤›m›z› sorgula-mak durumunday›z. Bizler gelece¤i kurmak istiyorsak bir tak›m ge-liflmeleri iyi analiz etmemiz gerekmektedir. Burada devrimci öngö-rülerimizi devreye koymak durumunday›z. E¤er bu güçlü öngörü-ler olmasayd›, ustalar›m›z gelece¤e dair, bu kadar net söylemlerkullanmazd›. Onlar›n yüz y›l önce, bugüne dair söyledikleri flimdiyaflan›yor olmazd›. Marifet her fley olduktan sonra, olan› söylemekde¤il, olaylar aras›ndaki dialekti¤i kurarak ne olabilece¤ini söyle-mektir.
‹flte taktiksel politikalar›n önemi burdad›r. Sistem içi krizlerinderinleflti¤i, yani nesnel koflullar›n elveriflli oldu¤u süreçlerde orta-ya ç›kmaktad›r. Devrim için kitlelerin en verimli dönemi, sistemeolan tepkilerini dillendirdikleri dönemdir. Bu koflullarda, gerekliemekle daha fazla örgütlenmemize zemin sunar. Yeter ki sürecingerisine düflmeden sürece zaman›nda müdahale edelim. Bu dö-nemsel f›rsatlar› iyi kulland›¤›m›zda her fleyin bugünden daha iyi ol-mas› kaç›n›lmazd›r.
Taktiksel politikalar›n
revizyonu yap›lmal›Ekonomist Dergisi, her y›l yapt›¤› gibi
bu y›l da ülkemizdeki en zenginleri büyük
puntolarla bizlere duyurdu ve onlarla
övünmemizi sal›k verdi. Derginin yapt›¤›
araflt›rma, ülkemizdeki zengin ile yoksul
aras›ndaki gelir adaletsizli¤ini ve yoksul-
dan al›p zengine veren devlet gerçekli¤ini
bir kez daha gözler önüne serdi. Araflt›r-
man›n ortaya koydu¤u sonuçlara göre ül-
kemizdeki 100 kiflinin toplam varl›¤› 170
milyar dolar!
Asgari ücretin 419 YTL oldu¤u ülke-
mizde, AKP hükümeti döneminde servet-
lerine servet katan 100 kifli sahip oldu¤u
zenginli¤i geçen y›la oranla yüzde 30-35
oran›nda artt›rd›. Böylece 2003 y›l›nda en
zengin yüzde 5’lik kesim ile en yoksul
yüzde 5’lik kesim aras›ndaki gelir fark›
yüzde 23.8 iken bu rakam 2007 y›l› itibari
ile yüzde 30 s›n›r›na dayanm›fl oldu.
Ekonomist Dergisi’nin “En zengin 100
Türk” listesindeki veriler 2004 y›l›n›n veri-
leri ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, söz konusu 100
ailenin servetinde yaflanan devasa art›fl ba-
riz bir biçimde görülüyor. 2004 y›l›nda
Koç ve Sabanc› ailelerinin gelirleri 4 mil-
yar dolar dolaylar›nda iken bu y›l her iki ai-
lenin servetlerinin yüzde 100’lük bir art›fl
göstererek 8 milyar dolar› aflm›fl durumda.
“Yoksulun yan›nda olaca¤›z” “milli gelir 10
bin dolar olacak”, “gelir adaletsizli¤inin
üzerine gidece¤iz” diyen AKP hükümeti-
nin yoksuldan al›p zengine veren bir hükü-
met oldu¤u da bu rakamlarla bir kez daha
gözler önüne serilmifl durumda.
Ama ülkede say›lar› birkaç yüzü geç-
meyen bu insanlar›n neden giderek zen-
ginliklerini artt›r›rken yoksulun daha da
yoksul oldu¤unu soran da yok asl›nda. Ül-
kedeki iflsizli¤e, tar›mdaki y›k›ma, özellefl-
tirmeye ve daha birçok fleye al›flt›¤›m›z gi-
bi bu zenginler listesine de hayli al›flm›fl
görünüyoruz. Bir tek çocuklar ola¤anca
meraklar› ile “Neden bu listede bizler yo-
kuz”, “Türkiye’nin en yoksul 100 kiflisi
kim”, “Bu adamlar çok çal›flm›fllar de¤il
mi?” sorular› ile irdeliyorlar meseleyi. Ada-
letsizlikler, sömürü, al›nterinin gasp› üze-
rine kurulmufl bu düzende hala insanlar›n
çal›flt›klar› kadar zengin olduklar›n› ya da
çok zenginin çok çal›flan kifli oldu¤unu sa-
n›yorlar. Oysa o en zenginlerin masa bafl-
lar›nda göbeklerini kafl›yarak, çal›flan bin-
lerce iflçinin-emekçinin-köylünün al›nteri-
ni gasp etti¤ini ve gasp etti¤i bu al›nteriy-
le zengin oldu¤unu çocuklar›m›z kavraya-
m›yorlar. Bizler ise gözümüzün önündeki
bu gerçekli¤i görmüyoruz, görmezden ge-
liyoruz. Resmi rakamlara göre art›k 1 zen-
gin 30 iflçinin bir y›lda kazand›¤› paray› bir
kaç ayda kazan›yor.
Üstelik bu durum sadece ülkemiz için
de geçerli de¤il. Dünyadaki 2.8 milyar ça-
l›flan›n 1.4 milyar› günde 1 dolar kazan›r-
ken tekeller ve onlar›n uflaklar› giderek
zenginlefliyor. Amerikal› üç zenginin geli-
ri 48 ülkenin toplam gelirine denk. Birlefl-
mifl Milletler (BM) verilerine göre dünya
nüfusunun yar›s› yoksul, yar›s› ise günde 2
dolardan az bir parayla geçinmeye çal›fl›-
yor. Yine BM verilerine göre dünyada her
24 saatte 18 bin çocuk açl›k ve yetersiz
beslenme nedeniyle ölüyor. Amerikan
Forbes Dergisi’nin 2005 y›l› raporuna gö-
re, dünyada 946 dolar milyarderi var. Ga-
tes’in serveti sadece 2005 y›l› içinde iki
milyar dolar artt›.
Tablo bu kadar aç›k, net ve ac› bir gö-
rüntüye sahipken, AKP’den ya da bir bafl-
ka düzen partisinin bu kara tabloyu de¤ifl-
tirece¤ini kim iddia edebilir. Ülkeyi satan-
lar›n, çocuklar›na 4 tonluk “gemicikler”,
holdingler alan, yandafllar›n› ilk yüz zengi-
nin aras›na sokarak sadakatini gösteren,
ülkede milyonlarca insan açl›k-yoksulluk
s›n›r› alt›nda yaflarken kendilerini milyar-
larca lira ayl›k alan, ücretsiz sa¤l›k-bar›n-
ma-ulafl›m hakk›na sahip olan, bizlerin bir-
kaç y›ll›k geliri ile ancak alabilece¤i ceylan
derisi koltuklarda oturan, bizlere “maaflla-
r›n›z az de¤il, simit yiyin, fazlas›n› da birik-
tirin”, “anan›z› da al›p gidin”, “be¤enmi-
yorsan›z bu ülkeden çeker gidersiniz” di-
yenlerin bizleri kurtaramayacaklar› aflikar.
Ödedi¤imiz vergiler, üretti¤imiz mallar
üzerinden yükselenlerden, bizlerin al›nte-
rini-kan›n› emerek zenginleflenlerden ve
onlar›n kuklalar› sözde baflbakanlardan,
devletten, hükümetten böylesi bir kurtu-
lufl için medet umulmayaca¤›n› hayat›m›z-
daki y›k›mlar net bir flekilde gösteriyor.
Ya onlar›n bizleri yoksulluk uçurumunun
daha da diplerine do¤ru sürükleyerek ka-
salar›n› doldurmalar›n› ve en zenginler lis-
tesine girerek bizlerden kendilerini alk›fl-
lamam›z›, onlara hizmet etmeye-çal›flmaya
devam etmemizi istemelerini izleyece¤iz
ya da bizlere ait olan›n bizlerden al›nmas›-
na dur demek için aya¤a kalk›p ipleri eli-
mize alaca¤›z. Y›k›m, karanl›k bir gelecek,
yoksulluk içinde bir yaflam, çocuklar›m›za
terk edece¤imiz sefalet ya da koca bir
dünyan›n sahibi olmak… Yar›n çok geç
olacak, bu seçimi bugün yapmal›y›z.
AKP hükümeti iftiharla sunar
Birleflik Tafl›mac›l›k Sendikas› (BTS)
üyesi Celal Vuruflkan’›n Mersin’den Ga-
ziantep’e zorunlu tayini ç›kar›lmas›
BTS taraf›ndan sürgün olarak nitelendi-
rilerek protesto edildi. Mersin Tren Ga-
r›'nda 10 y›ld›r Müdür Yard›mc›l›¤› ya-
pan Celal Vuruflkan'›n görev yerinin de-
¤ifltirilmesini 'sürgün' olarak niteleyen
Birleflik Tafl›mac›l›k Sendikas› (BTS)
üyeleri, sürgün içeren bu tayin ile ken-
dilerine gözda¤› verilmek istendi¤ini
belirttiler.
BTS Mersin fiube Baflkan› Tongüç
Özkan Mersin Tren Gar›'nda konuyla
iliflkin yapt›¤› aç›klamada, "10 y›ld›r bu-
rada görev yapan üyemiz Celal Vurufl-
kan'›n Gaziantep'e sürgün edilmesi
sendikam›z ve üyemizden öç alma
maksatl›d›r" dedi.
Celal Vuruflkan hakk›nda hiçbir fli-
kayetin olmad›¤›n› ve mesai arkadaflla-
r›n›n dilekçe ile baflvurarak, herhangi
bir flikayetleri olmad›¤›n› bildirmesine
ra¤men ataman›n yap›ld›¤›n› kaydeden
Özkan, "Teftifl Kurulu raporu haz›rlar-
ken bunlar› göz önünde bulundurma-
d›. Bunlar aç›kça gösteriyor ki sürgün,
Celal Vuruflkan'›n 'ifl yeri huzuru boz-
du¤u gerekçesiyle' de¤il, sendikam›za
ve üyelerimize gözda¤› vermek amac›y-
la yap›lm›flt›r" dedi.
BTS üyesinesürgün
Buğday dışarıdan alınacak
‹flçiler ücretalam›yor
Asgari ücretin 419 YTL oldu¤u ülkemizde, AKP hükümeti döneminde servetlerine servet katan 100 kifli sahip oldu¤u zenginli¤i geçen y›la oranla yüzde
30-35 oran›nda artt›rd›, 2004 y›l›nda 4 milyar dolar servete sahip olan Koç ve Sabanc›, AKP hükümeti döneminde servetlerini 8 milyar dolara ç›kartt›
Dersim Mazgirt belediyesi iflçileri
20 ayd›r maafl alamad›klar› için
belediyenin önünde oturma eylemi
yapt›.
AKP’nin belediye seçimlerini kaza-
narak koltu¤una oturdu¤u Mazgirt
Belediyesi’nde belediye iflçilerinin hak-
lar›n› gasp ederek 20 ayd›r maafllar›n›
vermiyor. Bu durumu protesto eden
14 belediye iflçisi, belediyenin önüne
gelerek oturma eylemi yapt›. Mazgirt
‹lçesi'nde AKP'li belediyeden 20 ayd›r
maafllar›n› alamayan 14 iflçi, kifli bafl›na
30 bin YTL'nin verilmesi gerekti¤ini
belirterek, maafllar›n› al›ncaya kadar
eylemlerine devam edeceklerini bildir-
di. Daha önce birçok kez belediye
baflkan› ile görüfltüklerini ifade eden
iflçiler, haklar›n› al›ncaya kadar eylem-
lerine devam edeceklerini kaydetti.
Limiter-‹fl’in ça¤r›s›yla ‹çmeler Tren
‹stasyonu'nda toplanan Emekli-Sen,
Birleflik Metal-‹fl, ESP, Partizan, DHP,
DTP, EMEP, SODAP, Halkevleri, TKP,
EKD, ÖDP, KÖZ, May›sta Yaflam
Kooperatifi, Bas›n-‹fl, Bar›fl Anneleri, U‹D-
DER temsilcileri tersanelerde yaflanan iflçi
ölümlerini protesto ettiler.
Tren ‹stasyonu önünde "Art›k yeter,
12 günde 5 ölüm yeter, s›ran› bekleme,
örgütlen" yaz›l› pankart›n arkas›nda
toplanan eylemciler, "Art›k ölmek istemiy-
oruz", "Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›", "Birlik
mücadele zafer" sloganlar›n› att›.
Ölen iflçiler an›s›na yap›lan sayg›
duruflunun ard›ndan kurum temsilcileri
konuflma yapt›.
Limter-‹fl Genel Baflkan› Cem Dinç
aç›klamada bulunarak, tersanelerde
100'den fazla iflçinin hayat›n› kaybetti¤ini
ve bunlardan hükümetlerin sorumlu
oldu¤unu söyleyerek, "AKP'nin 4 y›ll›k
hükümeti boyunca 28 arkadafl›m›z ifl
cinayetine kurban gitti. Bu süre neredey-
diler. Tersaneleri ziyaret eden Çal›flma ve
Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik,
'al›nan tedbirler yeterlidir' diyerek tersane
patronlar›n› ihya etmifltir" dedi.
A¤ustos ay› içersinde yaflam›n› yitiren
iflçilerden Günay Akarsu'nun kardefli de
aç›klamada bulunarak, abisinin ölümü
nedeniyle çok ac› çektiklerini ve iflçilerin
ölümlere art›k dur demesini istedi.
Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Binali Tay,
Almanya Sendikalar Birli¤i’nden Birigitte
Dihmann, Peru Uluslararas› Dostluk ve
Dayan›flma Derne¤inden Eusebio Martel
Huado, y›k›mlar›n gerçekleflti¤i Tuzla fiifa
ve Mimar Sinan Mahallesi sakinleri ad›na
Bayram Ateflo¤lu birer konuflma yaparak
tersane iflçilerinin mücadelelerini selamlad›.
Kapitalizmin do¤ay› yok ederek sömürmesi
sonucu oluflan kurakl›k nedeniyle birçok ülke
bu¤day k›tl›¤› yafl›yor. Türkiye ve Kuzey Kürdis-
tan’da yaflanan kurakl›k nedeniyle pay›na düflen
k›sm›yla bo¤ufluyor. Ekonomik olarak kendisini
tar›mla var edebilen Türk devleti kurakl›¤a karfl›
izledi¤i yanl›fl devlet politikas› ve üretimi aza in-
diren ‹MF politikalar›na harfiyen uymas› netice-
sinde bu¤day› d›fl ülkelerden temin edecek.
Türk devletinin 2007 bu¤day rekoltesi (ta-
r›mda toplam ürün) 16,5 milyon ton olarak aç›k-
lan›rken di¤er geçmifl y›llara vuruldu¤u zaman
yüksek bir düflüflün oldu¤u görülüyor. Rekolte,
2005'te 21 milyon ton, 2006'da 20 milyon ton
olarak gerçekleflmiflti. 2007'deki düflüfl nedeniy-
le 3–4 milyon ton dolay›nda bir bu¤day ithalat›-
na gidilece¤i öngörülüyor.
Bu nedenle Toprak Mahsulleri Ofisi’ne
(TMO) bu¤day üretiminde yetersiz kal›nd›¤› için
bu¤day ihtilat› yapmas› için yetki verilmeye ha-
z›rlan›yor. TMO yetersizlikten dolay› piyasalarda
denge sa¤layabilmek amac›yla 1.1 milyon ton it-
hal etmesi bekleniyor.
Ülkenin y›ll›k bu¤day ihtiyac› 13–14 milyon
ton civar›nda ve ihracat edilen unun tonu ise 5
milyon ton olarak biliniyor. TMO'nun piyasay›,
tüketici ve üretici lehine düzenlemesi için 2–3
milyon ton bu¤day› ihtiyat olarak almas› ve bu-
lundurmas› gerekecek. Küresel piyasalarda dü-
flük rekolte nedeniyle artan fiyatlar tüketiciyi
önemli derecede etkileyecek. Devletin kasas›n-
da bu tür sorunlar için para bulunmad›¤›ndan
dolay› ithalat paras› yine emekçilerin cebinden
ç›kaca¤› kaç›n›lmaz.
‹flçi ölümlerine ortak tepki
20-30 Eylül 2007G Ü N C E L 7
ABD’nin 11 Eylül sald›r›s›n›n ard›ndan iflgal etti¤i Af-
ganistan’daki Alman askerlerinin görev süresinin uzat›l-
mak istenmesi binlerce kiflinin kat›ld›¤› bir eylemle pro-
testo edildi.
15 Eylül günü Almanya’n›n Berlin kentinde toplanan
yaklafl›k 20 bin kifli, Federal Meclis’in Afganistan’daki as-
kerlerin görev sürelerini uzatmaya dönük giriflimlerine tep-
ki göstererek, askerlerin geri çekilmesini istedi. 11 Eylül
sald›r›lar›n›n ard›ndan emperyalist güçlerin ABD öncülü-
¤ünde “terörle savafl” yalan› ile içeride ve d›flar›da sald›r-
gan politikalar›n yo¤unlaflt›r›ld›¤›na ve dozaj›n›n artt›r›ld›-
¤›na dikkat çekilen eylemde, bu durumun dünya halklar›na
karfl› büyük çapl› bir sald›r› oldu¤unun alt› çizildi. Yaflanan
savafllar›n farkl› dinlerden kifliler ya da halklar aras›ndaki
bir savafl de¤il, emperyalist iflgal savafllar› oldu¤una iflaret
edilen eylemde, bu savafllar›n halklar› daha da yoksullaflt›-
raca¤› kaydedildi.
Dünya Halklar› Direnifl Hareketi (DHDH) de bir aç›kla-
ma yaparak, Alman devletinin Afganistan’daki iflgalci varl›-
¤›n› uzatmak istemesinin tamam›yla kendi emperyalist ç›-
karlar›n› korumak amac›n› tafl›d›¤›n› belirtti, bunun Alman-
ya ve Afganistan halklar›na karfl› düflmanca bir nitelik tafl›-
d›¤›na vurgu yap›larak Afganistan’daki Alman askerlerinin
geri çekilmesini istedi.
ÖNCÜ KADIN
Rojda DEM‹R
Türkiye-Kuzey Kürdistan gibi yar›-feodal, yar›-sömürge co¤rafya-larda egemenlere karfl› yürütülecek mücadelenin esas› hiç kuflku yok kizora dayal› bir savaflt›r, Halk Savafl›’d›r. Dolay›s›yla yürütülecek her tür-lü mücadele biçimi, özünde Halk Savafl›’n› besleyerek, bu genel strateji-nin hizmetinde olmak zorundad›r. Ancak bu genel do¤ruya iflaret eder-ken ayn› zamanda alanlar›n özgünlü¤ünün gözard› edilece¤i sonucu ç›-kar›lmamal›d›r. Ki yaz›m›z›n esas konusu olan demokratik hak ve talep-ler eksenli (legal) mücadele yine Halk Savafl›’n›n h›zmetinde, ancakkendi gerçekli¤i üzerinden ele al›narak, bu alan›n nesnel durumuna uy-gun politikalarla merkezi halka güçlendirilmelidir.
Devrimci hareketlerin zay›flad›¤› ve kitlelerden koparak darald›¤›süreçlerde daha çok güç toplaman›n ve daralan örgüt yap›s›n›n kitleler-le buluflularak geniflletilmesi amac›yla daha esnek örgütlenmelerle de-mokratik kurum ve kitle örgütleri üzerinden sürdürülen faaliyet yanl›flele al›narak dar anlamda örgütsel ç›karlar gözetildi¤i için, uzun vadedebu alanlarda süreklili¤i sa¤lanm›fl bir faaliyet yürütülememektedir. Ön-celikli olarak kavranarak bilince ç›kart›lmas› gereken her iki alan›n (le-gal ve illegal) bir birenden farkl› yanlar›n› tesbit ederek, talinin (legal)esas› (illegal) ne flekilde tamamlayaca¤› ve bunun hizmetinde olaca¤›ba¤›n› do¤ru kurmak gerekir. Bu yap›lmad›¤›nda daha çok demokratikhak ve talepler çerçevesinde sürdürülen faaliyet bir parti faaliyeti gibi eleal›nmakta ve güçlendirmesi gereken alan› objektif olarak zay›flatmakta-d›r. Bunun için öncelikli olarak politik kitle örgütlerinden çeflitli taleplerekseninde kurulmufl olan derneklere var›ncaya kadar bu kurumlar›n birkomünist partisi gibi ele al›namayaca¤› bilince ç›kart›lmal›d›r. Bu alan›nhangi ihtiyac›n ürünü olarak örgütlenmesi gerekti¤i net bir flekilde kav-ranamad›¤› sürece yar dar anlamda partinin ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›eksenli bir faaliyet sürdürülerek kitlelerden kopuflu ya da mevcut siste-min özü gözard› edilerek “demokratik alan” yan›lsamas›yla savrulmay›-sa¤c›laflmay› beraberinde getirecektir. Özetle kitle örgütleri olarak yuka-r›da ifade etti¤imiz örgütlenmeler parti örgütlülükleri de¤il ad›ndan daanlafl›laca¤› gibi kitle örgütleridir. Yani genel anlamda komünist partile-rine özel bir politikayla uzak durmazlar ancak bu örgütlenmelerin iflle-yiflinden taleplerine var›ncaya kadar komünist partilerinden ayr›flarakesasta kitlelerin polititk-ekonomik-demokratik-kültürel v.b. talep ve ih-tiyaçlar› do¤rultusunda mücadele yürütürler. Bu alan veya kurumlarüzerinden sürdürelen faaliyet özünde Yeni Demokrasi mücadelesiningeliflmesine hizmet eden, bunun araçlar›n› zenginlefltiren bir kitle faali-yeti niteli¤ini tafl›mal›d›r.
Kitle örgütlülüklerinde baflar›s›z olman›n önemli nedenlerinden biri-si de hiç kuflku yok ki bu alan›n gerçekli¤ine ve kitlelerin taleplerine ce-vap olacak güncel-somut politika üretememektir. Dolay›s›yla bu kurum-larda esas olarak politika üretebilme yetene¤ini gelifltirmek hedeflenme-lidir. Kitle örgütlerinde güncel politika üretemeyerek her soruna “dar”anlamda komünist partisinin ideolojik-örgütsel çerçevesinden bak›ld›¤›sürece alan›n özgünlü¤ünden yararlanma potansiyeli azalmaktad›r. Bukavray›fls›zl›¤›n karmaflas›na hapsolan örgütsel iflleyiflin yaratt›¤› han-tall›k ve a¤›rl›k neticesi bu alan›n içi boflalt›lmakta, Halk Savafl›’na ka-nalize edilebilecek büyük potansiyeli a盤a ç›kar›lamamaktad›r. ‹deolo-jik bir merkez olma sorumlulu¤u önderli¤in sorumlulu¤udur. Bu yönüy-le parti örgütü ile kitle örgütü aras›nda temel bir farkl›l›k vard›r ve bugerçe¤in gözden kaç›r›lmamas› gerekmektedir. Partinin örgütlülü¤ününöncü rolü vard›r. Kitle örgütü ise ancak öncünün ideolojisini ve politika-lar›n› kitlelere yedirmekle sorumludur. Bu durum, kitle örgütlerinin fa-aliyetini pasifize etmez, etmemelidir. Kitle örgütleri kendi alan›nda yet-kinleflerek öncüleflebilmelidir. Bunu sa¤layabildi¤imiz oranda ancakHalk Savafl›’n›n bir parças› ve kendi alan›m›zdaki yürütücüsü olabiliriz.
Demokratik Halk Hareket’ini yaratmay› hedeflerken ‘kitlelere ra¤-men kitleler için” anlay›fl›ndan de¤il ‘kitleler için kitlelerle birlikte’ anla-y›fl›ndan beslenmek gerekmektedir. Aksi taktirde kitlelerin mücadeleninöznesi olma amac›n› tafl›yan örgüt, ifllevini göremez, bir araç olmaktanç›karak marjinalleflir ve kitlelerle mevcut diyalektik ba¤›n› kopararakkendi kendini baltalam›fl olur.
Günümüz koflullar›nda kitlelerin çok büyük bir k›sm›n›n örgütsüzoldu¤u düflünüldü¤ünde bu örgütsüz kitlelerin egemenlerin elinde bi-çimlendirildi¤i, düzenin tek tip ‘kurflun askerlerine’ dönüfltürüldü¤ügerçe¤ini apaç›k kavramak zorunluluktur. Bu yönüyle gün geçtikçe mü-cadele gelene¤ini yitiren, dejenere olan ve kimliksizleflen bir toplumsalflekillenme ile karfl› karfl›ya oldu¤umuz aç›kt›r. Örgütsüz kitleler, ege-men güçlerin en temel dayanak noktalar›n› oluflturmaktad›r. Bu büyükpotansiyelin elde tutulmas› için kendi gerçe¤ine ve üretimdeki rolüneyabanc›laflt›r›lmas› egemen ideolojinin as›l amac› olmaktad›r.
Kitleleri kütle gibi alg›lamak ve onlar›n ad›na karar vermek, sa-dece egemen sistemin ve onun yaratt›¤› örgütlerin amac› olabilir.Egemenlerden kitlelerin ç›kar›n› gözetmeleri beklenemez. Ancak kit-lelerin uyutulmas› amac›yla yöntemler gelifltirilmifl, kitlelere sistemins›n›rlar› dahilinde ‘inisiyatif’ tan›yan örgütlenme alanlar› oluflturul-mufltur. Bu yönüyle örgütsüz kitlelerin yan›nda sistemin savunucu-lar›n› yaratan alanlar olan “Sivil Toplum Örgütleri,” bugün örgütsüz-lü¤ün örgütlendi¤i alanlara dönüfltürülmüfltür ve gün geçtikçe yay-g›nlaflmaktad›r. S›n›fs›z, sömürüsüz bir dünyan›n kazan›lmas› mü-cadelesi yürütenlerin örgütlü mücadeleye yönelik bu sald›r›y› görme-mesi ve bu sald›r›ya karfl› alternatif örgütlenmeler yaratma zorunlu-lu¤unun aciliyetini görmemeleri mümkün de¤ildir.
‹nsanl›¤›n s›n›fl› toplumlar tarihi boyunca ayr›flt›r›lan duygu vedüflün dünyas›n›n yaratt›¤› karmaflalar›n çözümlenerek birlefltirildi-¤i, billurlaflt›r›ld›¤› ve onu kölelefltirilen a¤›rl›klar›ndan s›yr›laraközgürleflmesi, uzun, sab›rl› ve istikrarl› bir mücadele hatt›n› ve herfleyden önce bu amac›n gerçeklefltirilmesi için güçlü bir merkezi ör-gütlenmeyi gerektiriyor.
Amaç-araç iliflkisini do¤ru
kavrayal›m
Filistin’de El Fetih ile Hamas aras›nda yaflanan gergin-
lik ve Hamas’›n Gazze fieridi’nin, El Fetih’in ise Bat› fieri-
a’n›n yönetimini ele geçirmesinin ard›ndan bafllayan ‹sra-
il devleti ile El Fetih aras›ndaki yak›nlaflma sürüyor.
31 Ekim-1 Kas›m tarihleri aras›nda ‹stanbul’da yap›-
lacak olan Irak’a Komflu Ülkeler Geniflletilmifl Toplant›-
s› öncesi son hamlelerini yapan ‹srail, El Fetih lideri
Mahmud Abbas’› ‹srail parlamentosunda konuflma yap-
mak üzere davet etti. Filistin’de iki devletli çözüme ‘s›-
cak’ bakt›¤›n› aç›klayan ‹srail’in, bu davetle kendisine
ba¤›ml› bir kukla “devlet”i kurulmas› yemi üzerinden
Abbas ile müzakere yürütmesi ve Hamas’a karfl› ortak
hareket etme konusu üzerinde durmas› bekleniyor. ‹sra-
il radyolar›nda yer verilen bir haber de bu beklentiyi
do¤rular nitelikte. Radyonun haberine göre El Fetih’e
ba¤l› Filistin Önleyici Güvenlik Güçleri ve istihbarat bi-
rimleri ile ‹srail ordusu yetkilileri aras›nda Ramallah ya-
k›nlar›ndaki bir ‹srail karargah›nda Hamas’a karfl› iflbirli-
¤ini güçlendirme gündemli bir görüflme gerçeklefltiril-
di. Öte yandan halen Filistin Devlet Baflkanl›¤› s›fat›n›
elinde bulunduran El Fetih lideri Mahmud Abbas’›n se-
çim yasas›nda yapt›¤› düzenleme de Hamas’a karfl› ‹sra-
il ittifakl› politikalar›n hayata geçirildi¤ine iflaret ediyor.
Söz konusu yasada yap›lan de¤ifliklik ile Filistin Kurtu-
lufl Örgütü’ne (FKÖ) ba¤l› olmayan ve örgütün genel
kararlar›na uymayan örgütlerin seçimlere girmesi engel-
leniyor. Bilindi¤i gibi Hamas ve ‹slami Cihad, FKÖ’ye
ba¤l› de¤il ve böyle bir durumu kabul etmeyeceklerini
de duyurmufllard›.
ABD’nin 18-19 Eylül’de ‹srail-Filistin devlet baflkanla-
r› ile yapaca¤› görüflmeler öncesi Mahmud Abbas ile ‹sra-
il Baflbakan› Ehud Olmert ‹srail’de bir araya geldi. ‹kili
aras›nda “bar›fl görüflmeleri”nin gerçeklefltirildi¤i 11 Ey-
lül günü ‹slami Cihad ‹srail askeri kamp›n› vurdu. Sald›r›-
da 76 ‹srail askerinin yaraland›¤› aç›klan›rken, ‹srail sald›-
r›n›n ard›ndan Gazze fieridi’ni bombalad›.
Siyonizmin karanl›k oyunlar›na yeni perde
31 Ekim-1 Kas›m tarihleri aras›nda ‹stanbul’da yap›lacak olan Irak’a Komflu Ülkeler
Geniflletilmifl Toplant›s› öncesi son hamlelerini yapan ‹srail, El Fetih lideri Mahmud Ab-
bas’› ‹srail parlamentosunda konuflma yapmak üzere davet etti
Afganistan’dakiAlman askerleri
çekilsin!
Haber-‹fl üyeleri, Türk Telekom’la yürütülen 7.
Dönem Toplu ‹fl Sözleflmesi’ndeki anlaflmazl›k üze-
rine iflyerlerine grev karar›n› ast›lar.
Telekom çal›flanlar›, “Genel grev, genel dire-
nifl”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Telekom iflçisi
greve haz›r”, “Oger zamm›n› al bafl›na çal” sloganla-
r› ile grev karar› ald›klar›n› duyurdu. 29 May›s
2007'den bu yana Telekom yetkilileriyle, çal›flanlar
aras›nda sürdürülen “Toplu ‹fl Sözleflmesi” görüfl-
melerinde, toplam 26 madde üzerinde anlaflma sa¤-
lanamamas› nedeniyle Haber-‹fl Sendikas›, Türk Te-
lekom Genel Müdürlü¤ü ve flubelerinde yapt›¤› ey-
lemlerle grev karar› ald›¤›n› duyurdu. Böylece Ha-
ber-‹fl sendikas› 60 gün içinde bir anlaflma olmazsa
yasal olarak greve gidecek
Müdürlük binas›na grev karar› as›ld›
Türkiye Posta, Telgraf, Telefon, Radyo ve Tele-
vizyon ‹flçileri ve Hizmetleri Sendikas› (Haber-‹fl)
üyeleri Gayrettepe’deki Türk Telekom ‹l Müdürlü¤ü
Binas› önünde toplanarak, iflverenin önerdi¤i zamla-
r› protesto ettiler. Demokratik kitle örgütleri temsil-
cilerinin de destek verdi¤i eylemde bir aç›klama ya-
pan Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak, Ha-
ber-‹fl’in Hava-‹fl sendikas›n›n toplu görüflmelerden
ald›¤› baflar›n›n ayn›s›n› alaca¤›n› duyurdu.
Haber-‹fl’in ald›¤› grev karar›n› sonuna dek des-
tekleyeceklerini belirten Büyükkucak, “Türk-‹fl ola-
rak yan›n›zda olaca¤›z. E¤er bir anlaflma sa¤la-
namazsa Türk-‹fl’e ba¤l› bütün sendikalar› hare-
kete geçirece¤iz. Haber-‹fl de Hava-‹fl’in ald›¤› ba-
flar›y› tekrarlayacakt›r” dedi.
Haber-‹fl ‹stanbul 1 No’lu fiube Baflkan› Levent
Dokumac› ise yapt›¤› aç›klamada, görüflmenin 27
bin 527 çal›flan› ilgilendirdi¤ini ve 23 asil, 5 geçici
olmak üzere toplam 28 madde üzerinde anlaflma
sa¤layamad›klar›n› aktard›.
Dokumac›, iflverenin düflük ücretle birlikte, faz-
la mesaiyi ve esnek çal›flmay› dayatt›¤›na dikkat çe-
kerek, “‹flveren binlerce kiflinin istedi¤i paray› tek
bir kifliye verebiliyor. Reklamlara, kampanyalara
milyonlarca dolar para harc›yor fakat çal›flan›n-
dan esirgiyor. Grev için iki ay beklemeyece¤iz.
Bayramdan önce greve ç›kaca¤›z. ‹fl yerlerinde
komiteler kurulacak ve grev günü herkes, çolu¤u-
nu çocu¤unu, akrabas›n›, eflini dostunu al›p gre-
ve getirecek” dedi.
“Telekom’u size zindan ederiz”
Grev karar› ile her fleyi göze ald›klar›n› vurgula-
yan Dokumac›, “‹flverene ça¤r› yap›yoruz. Greve
ç›kt›¤›m›z gün, Bakanlar Kurulu’ndan grevi erte-
leme karar› ç›kart›rsan›z, Telekom’u size zindan
ederiz. ‹fl yoksa, ekmek yoksa, grev de yoksa üre-
tim de olmayacak” diye konufltu. ‹flçileri greve ha-
z›r olmas› noktas›nda uyaran Dokumac›, iflverenden
gelen yaz›l› ve sözlü her türlü aktar›m› geri çevirme-
lerini istedi.
Ankara'da grev karar› as›ld›
Geçen y›l özellefltirilen Türk Telekom yönetimi
ile anlaflamayan Türkiye Haber-‹fl Sendikas›, Tele-
kom binas›ndaki panoya grev karar› ast›. Telekom
önünde toplanan Haber-‹fl üyeleri, "Telekom iflçisi
greve haz›r", "Geliyor, geliyor genel grev geliyor",
"Telekom flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma", "Telekom iflçi-
si köle de¤il" sloganlar›n› atarak Telekom yönetimi-
ni uyard›.Türkiye Haber-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›
Ali Akcan bir aç›klama yaparak grev karar›n› almala-
r›n›n nedeninin Telekom yönetimimin tutars›zl›¤›n-
dan kaynakland›¤›n› belirtti. Kendilerinin yüzde 38
zam istedi¤ine iliflkin do¤ru olmayan beyanlar›n ve-
rildi¤ini söyleyen Akcan, "Siz bunun yar›s›n› verin
biz kabul ederiz" diyerek, istedikleri zam oran›n›n
yüzde 19'lara denk düfltü¤ünü söyledi.
Türk Telekom iflçisigrev karar› ald› Tuzla Tersanesi'nde çal›flan iflçiler, 'ifl cinayetleri'ne,
ücret gasplar›na, sigortas›z çal›flmaya karfl› Gemi ‹nfla Sa-
nayicileri Birli¤i'ne (G‹SB‹R) yürüyerek, “Art›k ölmek iste-
miyoruz” dedi. Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i (T‹B-DER)
üyeleri, Tuzla Gemi Tersanesi önünde toplanarak, son 15
gün içinde yaflam›n› yitiren 5 iflçinin an›s›na "Art›k yeter
ölmek istemiyoruz" yaz›l› siyah çelenk tafl›d›. G‹SB‹R önü-
ne siyah çelenk b›rakan iflçiler ad›na konuflan T‹B-DER
Baflkan› Zeynel Nihadio¤lu, 'ifl cinayetleri'ne, ücret gasp-
lar›na, kölece çal›flma koflullar›na karfl› kazan›m elde et-
menin tek yolunun örgütlü mücadele etmekten geçti¤i-
nin alt›n› çizdi. Eylem sloganlarla sonland›r›ld›.
Tersane iflçilerine sald›r›lar
devam ediyor
Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i (T‹B-DER) üyeleri,
Anadolu Tersanesi önünde yapt›klar› eylemde polisin 14
kifliyi darp edip gözalt›na ald›¤›n› aç›klayarak olaya kar›-
flan polisler hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Anado-
lu Tersanesi önünde toplanan T‹B-DER üyeleri, arkadafl-
lar›n›n polis taraf›ndan keyfi bir flekilde darp edilip gözal-
t›na al›nmams›n› protesto ettiler. Daha sonra Tuzla Adli-
yesi’ne giden T‹B-DER üye ve yöneticisi 14 kifli, polisin
sald›r›s›na u¤rad›klar›n› belirterek savc›l›¤a suç duyuru-
sunda bulundu. Adliye önünde aç›klama yapan T‹B-DER
Baflkan› Zeynel Nihadio¤lu, ücretlerin alamayan iflçilerin
ücretlerini talep etmek üzere Anadolu Tersanesi önünde
yapt›klar› eyleme polisin sald›rd›¤›n› ve 14 kifliyi gözalt›-
na ald›¤›n› belirterek Anadolu Tersanesi patronlar›n›n so-
runlar› çözme noktas›nda bir ad›m atmad›¤›n› söyledi.
Anadolu Tersanesi önünde verilmeyen ücretleri almak
için direnifle geçerek tersane kap›s›n› kapatt›klar›n› belir-
ten Nihadio¤lu, “Taleplerimiz tamamen ücretlerin kar-
fl›lanmas› yönündeydi. Ancak tersane patronlar›n›n
sözünün d›fl›na ç›kmayan emniyet güçleri, bizleri çok
pervas›z ve sald›rgan bir tutum içersinde, vahflice dö-
verek gözalt›na ald›lar. Tersane önünde bafllayan ifl-
kence, arabada ve Tuzla Emniyet Müdürlü¤ü’nde de-
vam etti. Bizler tersane iflçileri olarak diyoruz ki ne bi-
ber gazlar›, ne coplar›, ne tekmeleri, ne tehditleri biz-
leri hakl› mücadelemizden al› koyamayacak. Ücretle-
rimiz ödenene kadar direniflimizi sürdürece¤iz” dedi.
T‹B-DER; Art›k yeter
ölmek istemiyoruz
20-30 Eylül 2007 PERSPEKT‹F8
Parti içi örgütlü yaflamda yoldafll›k iliflkileri-
nin nas›l kuruldu¤u, partinin politik uygu-
lamalar›n› ve geliflimini do¤rudan etkileyen
bir konudur. Yoldafll›k iliflkilerinin sa¤l›kl› bir zemin-
de yükselmesi parti disiplininin ve parti içi demokra-
sinin de sa¤l›kl› bir flekilde iflletilmesini sa¤lar. Parti-
nin ideolojisinin ve hukukunun parti içinde yaflam
bulmas› yoldafll›k iliflkilerinin do¤ru bir flekilde iflle-
tilmesine ba¤l›d›r. ‹deolojik olan bu sorunlar ayn› za-
manda içinde bulunulan genel koflullara göre ortaya
ç›kmaktad›r.
Yoldafll›k iliflkilerinde yaflanan sorunla-
r›n kayna¤›nda küçük burjuva ideolojisi
yatmaktad›r
Küçük burjuvazinin kendine güvensizli¤i, kendi
durumunu sa¤lama alma iste¤i, bu nedenle kendisin-
den baflkas›na güvenmemesi en temel özelliklerin-
den birisidir. Onun için önemli olan kendi küçük
mülkiyetidir. Partili-kollektif yaflamda bildi¤imiz an-
lamda bir mülkiyet olamaz elbette. Çünkü bunun ze-
mini yoktur. Ancak, partili yaflamda küçük burjuva
ideolojisinden kopamayanlar›n mülkiyet h›rs›yla ko-
ruduklar›, kariyer, mevki ya da kendi faaliyet alan›
olur. Yani art›k mesele küçük bir tarlaya ya da küçük
bir dükkana sahip olmaktan ç›km›flt›r. Mesele art›k
mevki, kariyer ya da kendi faaliyet alan›n›n korunma-
s› vb. olmufltur. Bunlar› korumak için, ne elefltiriler
do¤ru bir flekilde karfl›lan›r ne de do¤ru dürüst bir
özelefltiri yaklafl›m› ortaya konulur. Bunun yap›labil-
mesi için partili bireyin örgütlülük pozisyonu ne
olursa olsun öncelikle kendisine ideolojik olarak gü-
venmesi gerekir. Fakat küçük burjuvazinin bahsetti-
¤imiz kendine güvensizli¤i, dolay›s›yla etraf›nda
olup bitenlere karfl› kayg›l› yaklafl›m› etkin oldu¤un-
da, partili kifli kendisine karfl› yap›lan en ufak bir
elefltiride tahammülsüzleflir. Çünkü kayg› duymaya
bafllar ve bu kayg›s› onu do¤rudan elindekini koru-
maya yöneltir. O andan itibaren ya gelen elefltirileri
karfl› sald›r›yla karfl›lay›p bast›rmaya çal›flacakt›r ya
da herhangi bir tepki vermeyip tart›flmalar›, elefltiri-
leri t›kayarak önünü kesme tutumunu seçecektir.
Bu tip tutumlar salt parti toplant›lar›nda, faaliyet
ya da kifli de¤erlendirmelerinde ortaya ç›kmamakta-
d›r. Tart›flmalarda tak›n›lan tutumlar toplant›lar›n da
d›fl›na tafl›nd›¤›nda faaliyet bir bütün olarak aksar du-
ruma gelmektedir. Yani bir yoldafl›n di¤erinden su
istemesi bile bir sorun haline gelmektedir ve bu du-
rum art›k b›rak›n politik faaliyeti aksatmay›, bir bü-
tün olarak yaflam› t›kama noktas›na kadar varmakta-
d›r. Küsme, konuflmama ya da sürekli tepkili bir fle-
kilde konuflma ya da bezdirici abart›l› bir flekilde res-
mi iliflkiler kurma noktas›na varmakta ve bu da dedi-
¤imiz gibi özellikle de beraber kal›nan faaliyet alan-
lar›nda yaflam›n bir bütün olarak t›kanmas›na ve çe-
kilmez olmas›na neden olmaktad›r.
Burada bir komünistin ya da bir devrimcinin ya-
flam›ndan bahsediyoruz. Yani yaflam›n› bir bütün ola-
rak politik faaliyete, devrimci mücadeleye adam›fl
olanlardan bahsediyoruz. O nedenle yaflam›n t›kan-
mas› demek asl›nda dolays›z olarak faaliyetin t›kan-
mas› demektir. Ancak meseleyi ele al›rken mecbu-
ren politik faaliyetlerle sosyal yaflam› ayr› ayr› koy-
maktay›z. Yoksa politik faaliyeti ayr› sosyal yaflam›
ayr› ele alma tarafl›s› oldu¤umuzdan de¤il. Çünkü
baz› elefltiriler karfl›s›nda “benim özel hayat›m bu”
gibi cevaplar al›nd›¤›ndan ve meflrulaflt›r›lmaya çal›-
fl›ld›¤›ndan bu vurguyu yapmaya zorunlu kald›k.
Siyasi bilinci gelifltirecek, onu politik
bilinç haline getirecek olan öncüdür
Yoldafll›k iliflkilerinden bahsederken bunlar›
“kutsal”, “yüce” iliflkiler olarak ele alm›yoruz. Her
partili ya da örgütlü insan da mükemmel de¤ildir.
Mükemmel davranacakt›r ya da tüm yoldafllar›na kar-
fl› “Polyanna” gibi davranacakt›r demiyoruz. Ancak
bir parti ortam› kendisine kat›lanlar› siyasal olarak
e¤itti¤i kadar sosyal olarak da ilerletmiyorsa o parti
ortam›n›n devrimcili¤inden, de¤ifltirici-dönüfltürücü
özelli¤inden bahsetmek de pek mümkün de¤ildir.
Lenin yoldafl “düzene her küfreden iflçi embriyo-
nik olarak siyasal bilinç tafl›r” der ve düzene küfre-
den her iflçiyi devrimci mücadeleye katmaktan bah-
seder. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Halk Savafl›, dev-
rimin stratejisidir. O nedenle düzene küfreden her
iflçi, yoksul köylü ya da halktan birisi gönüllü bir fle-
kilde halk ordusuna kat›labilir ya da bir baflka örgüt-
lülükte yeralabilir. ‹flte bahsedilen embriyon halinde-
ki siyasi bilinci gelifltirecek, onu politik bilinç haline
getirecek olan öncüdür. Halk ordusunun saflar›na
bu nedenle her kültürden insanlar gelmektedir ve
gelecektir de.
Devrim, basit bir flekilde söyleyecek olursak, ezilen,
sömürülen s›n›flara dayanmaktad›r ve bu anlamda da
toplumun en geri s›n›flar› devrimci saflar› olufltur-
maktad›r. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da fabrika disip-
lini alm›fl, bu disiplini devrimci saflara tafl›yacak iflçi
s›n›f›n›n say›s› da bellidir. Bu nedenle saflar›m›z›
a¤›rl›kl› olarak feodal iliflkilerin k›skac›ndaki yoksul
köylülük ve e¤itimsiz küçük burjuvazi oluflturacak-
t›r. Devrimci mücadele elbette ki önceki örneklerin-
de oldu¤u gibi Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da kitle-
leri e¤itecek ve onlar› disipline edecektir. Aç›kt›r ki
bahsetti¤imiz e¤itim ve disiplin devrimci e¤itim ve
disiplindir. Kitleler devrimci mücadele içerisinde
afl›r›l›klara da gideceklerdir. Tüm bu sorunlar parti-
nin önderli¤inde ve öncülü¤ünde afl›lacak ve y›¤›n-
larda maddi bir güç haline gelecektir. Yukar›da bah-
settiklerimiz Halk Savafl›’n›n geliflti¤i, güçlendi¤i du-
rumda yaflan›lacak olanlard›r. Ancak bugünkü ger-
çekli¤imiz bu de¤ildir. Fakat bugün de saflar›m›za
kat›lanlar›n niteli¤i farkl› de¤ildir.
Hep söyleriz, özellikle saflara yeni kat›lanlar be-
raberlerinde düzenden tafl›d›klar› al›flkanl›klar› geti-
rirler. Bu al›flkanl›klardan kurtulmam›z› sa¤layacak
olan, yani örgütlü mücadeleye kat›lanlar› devrimci-
lefltirecek olan parti ideolojisidir. Parti ideolojisinin
bu de¤iflimi-dönüflümü sa¤lamas› ve kendi kadrola-
r›n› yaratmas› için öncelikle parti ortam›n›n do¤ru
bir zeminde oluflmas› gerekmektedir. Parti ortam›
yukar›da bahsetti¤imiz örneklerin yafland›¤› bir at-
mosfer içinde olursa yeni kat›lan bir savaflç›n›n ya
da militan›n nas›l dönüflece¤i ciddi bir soru olarak
ortada kal›r.
Birbirine küsmüfl, konuflmayan iki kadro ya da iki
partili gördü¤ünde yeni bir devrimcinin yaflayaca¤›
hayal k›r›kl›¤›n› tahmin etmek çok da zor olmasa ge-
rek. O nedenle ald›¤›m›z tav›rlar kesinlikle ve kesin-
likle bizlerle s›n›rl› de¤ildir. Kulland›¤›m›z üslup,
yoldafllarla iliflkilerimiz genel olarak belirleyicidir,
baflkalar›na örnektir. Dolay›s›yla üslubumuzla, yol-
dafllar›m›zla iliflki tarz›m›zla örnek olmal›y›z. Bu bi-
zim insana ve insan iliflkilerine bak›fl›m›z›n aynas›d›r.
Bir yoldafl›n bir di¤erine ba¤›rmas›, kötü söz söyle-
mesi, sayg› ve sevgi ölçülerinin d›fl›na ç›kmas›, bir
yoldafl›n bir di¤erini rencide edici bir davran›fla gire-
bilmesi, hakaret niteli¤inde sözler sarfetmesi kabul
edilemez. Örne¤in, bir parti ortam›nda bir yoldafl›n
birisine küsmesi ve bunun meflrulaflmas› her yoldafla
ayn› flekilde davranma hakk›n› verir. Ve bu hak o an-
dan itibaren konumu ne olursa olsun her yoldafl›n
hakk› olur. Peki bu durumda parti yaflam›, politik fa-
aliyet nas›l oluflturulacakt›r? Evet hiçbir zaman tüm
yoldafllar›n birbiriyle küstü¤ü, konuflmad›¤› bir or-
tam olmam›flt›r ama bahsetti¤imiz gibi e¤er bir kifli
tüm yanl›fll›¤›na ra¤men bu tavr› kendince meflrulafl-
t›rmaya çal›fl›rsa bunun tüm yoldafllara hak oldu¤unu
düflünmeli ve tavr›n› yeniden sorgulamal›d›r. Evet
pratik olarak böyle bir ortam hiçbir zaman olmam›fl-
t›r ve olmayacakt›r ama teorik olarak olabilirli¤i var-
d›r en az›ndan bu flekilde yanl›fl düflünen yoldafllar
aç›s›ndan. Evet tekrar soruyoruz o zaman; o ortamda
parti iflleri nas›l yürüyecektir? Cevap nettir, elbette
ki yürümeyecektir.
Yoldafllar aras›ndaki iliflkinin niteli¤i or-
gan çal›flmas›n› do¤rudan etkileyen fak-
tördür
Bir organ›n kolektif çal›flmas› o organ üyeleri ara-
s›ndaki iliflkiye de ba¤l›d›r. Organa gelen bilgilerin
paylafl›lmas›, birlikte yorumlanmas› ve imkan› olduk-
ça birbirine dan›fl›lmas› o organ üyeleri aras›ndaki
güveni pekifltirecektir ve daha verimli çal›fl›lmas›n›
sa¤layacakt›r. ‹flleri tek bafl›na yürütebiliriz. Belki iyi
de yürütebiliriz, fakat bulundu¤umuz organdaki di-
¤er üyeleri o çal›flmalara katmazsak di¤er yoldafllar›n
tecrübe kazanmas›n› nas›l sa¤layaca¤›z? Aç›kt›r ki
sa¤layamay›z. Bu durumda da yapt›¤›m›z iyi ifller ne
kadar iyi olursa olsun kendimizle s›n›rl› kal›r ve biz
bir flekilde o ifli b›rakt›¤›m›zda da yeni yoldafllar da o
iflleri sil bafltan yeniden ö¤renmek zorunda kal›r ve
yoldafllar tecrübe kazanana kadar da ifller aksar. Ve
e¤er yeni yoldafllar da önceki gibi kendi aralar›nda ifl-
leri kollektif bir flekilde paylaflmazsa bir sonraki or-
gana veya yoldafllara hiçbir tecrübe b›rak›lmazsa fa-
aliyet kesintili bir flekilde, ilerlemeden kendini tek-
rar ederek devam eder. Bu durumda da kifliler, ama
ondan da önemlisi öncü y›pran›r.
Birçok alanda kitleler taraf›ndan dile getirilen,
“... yoldafl zaman›nda ifller iyiydi ama o gitti bitti,
sonra ... yoldafl geldi o tekrar toparlad› gitti ama yine
bitti” fleklindeki ifadeler asl›nda kollektifin yerine ki-
flilerin öne ç›kt›¤›n› aç›kça göstermektedir. Evet kit-
lelerin kiflilere bu yönlü övgüsü asl›nda parti ad›na
bir elefltiri olarak anlafl›lmal›d›r. Çünkü alanlarda fa-
aliyet partinin flu veya bu politikas› ile de¤il kiflilerle
an›lmaktad›r. Bu da partinin o alanda politikas›yla,
örgütleriyle de¤il, deneyimli birkaç kadrosuyla an›l-
d›¤›n› ancak bu flekilde nüfuz etti¤ini göstermekte-
dir. Bu da kollektif ad›na bir olumsuzluktur.
Bir organ›n ya da örgütlü bir ortam›n do¤ru iflle-
tilmesi, devrimci bir zeminde oluflturulmas› için ön-
celikli olarak sorumlu olanlarda ideolojik netlik ve
güven gerekmektedir. Ancak bu flekilde gereksiz
kuflku ve kayg›lardan uzak hareket edilebilir. Bu da
her türlü önyarg›dan uzak bilimsel bir dünya görüflü
kazanmakla mümkün olacakt›r. Yani Marksizm-Leni-
nizm-Maoizm’le mümkündür ancak. MLM’yi teorik
olarak bilmek de¤il, bizzat sosyal yaflama da indirge-
yerek, politik yaflamla içiçe geçirerek mümkündür.
Bizler dövüflmesini, ölmeyi bilmek kadar e¤lenmeyi
de bilmeliyiz. Mao yoldafl›n deyimiyle “k›z›l ordu sa-
vaflç›lar› hep yürüyemez, dinlenmezse yürüyemez”.
Fedakarl›ktan mülksüzleflmeyi
anlamal›y›z
Devrim mücadelesi her yoldafltan fedakarl›k iste-
mektedir. Bedeller ödenmeden, fedakarl›k yap›lma-
dan mücadele yürümüyor. Fedakarl›k olarak tan›mla-
d›¤›m›z ise özünde mülksüzleflmektir. Gerek düzen-
le kurdu¤umuz iliflkiler anlam›nda maddi olarak
mülksüzleflme, gerek düflünsel, ideolojik olarak
mülksüzleflme ve komünistleflmedir. Y›llarca da¤lar-
da savaflan bir gerilla objektif olarak mülksüzleflmifl
demektir. Onu bilinç olarak da mülksüzlefltirecek
olan öncüdür, partidir. Marksizm-Leninizm-Mao-
izm’le donand›kça ideolojik-politik olarak da mülk-
süzleflecektir, proleterleflecektir. Böyle ele al›nmad›-
¤›nda mesele teorik olarak ne bilinip bilinmedi¤iyle
ölçüldü¤ünde mülksüzleflmenin ölçüsü do¤ru olarak
konamaz ve böyle çarp›k bak›ld›¤›nda s›kl›kla yaflad›-
¤›m›z gibi teori de önemsizlefltirilir.
Marksizm-Leninizm-Maoizm’i her yoldafl›n ve hat-
ta koflullar zorlanarak her militan›n, örgütlü iliflkinin
bilmesini, politik olarak uygulamas›n› daha fazla ola-
nakl› hale getirmek istemekteyiz. Ancak bu mümkün
de¤ildir. Eflitsiz geliflim yasas› ve sahip olunan ola-
naklar yani bizzat nesnel durum buna izin verme-
mektedir. ‹kincisi, teori basit olarak bilme sorunuyla
ele al›n›rsa o önemsizleflir ve devrimci içeri¤inden
yoksunlafl›r. Mesele uygulamad›r ve ne için savafl›ld›-
¤›n› bilmektir. Amaçta netlefltikten sonra, politik ça-
l›flmalarda ilerlenildikçe teorik olarak da ilerleme
sa¤lanacakt›r.
Parti ortam›nda bütün yoldafllarla ve kitlelerle
olan iliflkilerimiz, bütün ön yarg›lardan uzak ve güve-
ne dayal› devrimci iliflki zemininde ele al›nmal›d›r.
Bugün elimizde bulundurdu¤umuz iktidar› di¤er yol-
dafllarla paylaflman›n önemini anlayamasak yar›n›n
iktidar›nda kitlelerle de paylaflmayarak ne ad›na olur-
sa olsun onlar üzerinde sopa olmadan kendimizi kur-
taramay›z. Bu zemin zay›flad›¤›nda bencilleflme, me-
seleleri kiflisellefltirme, partiyi devrim ad›na kitleler
üzerinde sopa olarak görme ve içten içe çürüme ka-
ç›n›lmaz hale gelir. Bu olumsuz iliflkiler sarmal› par-
tide gruplaflma ve çeteleflmeye kadar gidece¤i gibi
devrimden sonra da kitleler üzerinde az›nl›¤›n dikta-
törlü¤ü ve sonuç olarak geriye dönüfllerin bugünkü
embiryonik merkezi olma rolünden kurtulunamaz.
Bunun için kendimizi ideolojik olarak sa¤lamlaflt›ra-
rak, kendimize-yoldafllar›m›za-kitlelere güven teme-
linde elefltiri-özelefltiri silah›n› devrimci zeminde sü-
rekli k›lmal›, parti ve halk kitleleri içerisindeki yanl›fl
fikirlere karfl› iki çizgi mücadelesi zemininde ideolo-
jik mücadeleyi sürdürmeliyiz.
Yoldafll›k iliflkilerimiz; düflünce yöntemimiz ve
çal›flma tarz›m›zla sosyal gerçekli¤imiz, gerçek siya-
sal duruflumuzun aynas›d›r. Bu aynaya bakarak, do¤-
ru bildiklerimizi sosyal prati¤imize yans›tma çabala-
r›m›z› yükseltmeliyiz. Bu çabalar›n kolektif bir flekil-
de yükseltildi¤i parti ortam›, gelecekte kurmay› iste-
di¤imiz insan iliflkilerinin modeli bir okul olacak; de-
¤ifltiren, dönüfltüren bu ortam, toplumu de¤ifltirip
dönüfltürme siyasal faaliyetinde tayin edici bir çekim
gücü olmakla kalmayarak motor rol oynayacakt›r.
Yoldafll›k iliflkileri ve ideolojik netlikBir parti ortamı kendisine katılanları siyasal olarak eğittiği kadar sosyal olarak da ilerletmiyorsa o partiortamının devrimciliğinden, değiştirici-dönüştürücü özelliğinden bahsetmek de pek mümkün değildir
oldaşlık ilişkilerimiz; düşünce yöntemimiz ve çalışma tar-zımızla sosyal gerçekliğimiz, gerçek siyasal duruşumu-zun aynasıdır. Bu aynaya bakarak, doğru bildiklerimizisosyal pratiğimize yansıtma çabalarımızı yükseltmeliyizY
20-30 Eylül 20079
GENÇ YORUM
Sinan ÇAKIRO⁄LU
Devrim mücadelesi her alanda çetin ve zorlu bir sa-vafl›m› beraberinde getiriyor. Ancak ve ancak bu zo-runluluklar› bilince ç›karanlar ve buna uygun pratikbir hat önüne koyanlar zafere muvaffak olabilir. Aksiher söylem ve pratik varl›k gerekçesine yabanc›lafl-maktan kurtulamaz. Yükseldi¤i zemine yabanc›laflanbir hareket kaç›n›lmaz olarak genifl kesimlerin beklen-tilerine uygun pratik bir hat tesis etme ve kitlelerle bir-likte buralarda mücadeleyi gelifltirme fikrinden uzakla-fl›r. Bu durum yaz›l› veya sözlü olarak ifade edilmesede prati¤e yans›yan gerçe¤in dili bunu anlat›r. Halk ke-simleri söylemlerle de¤il; prati¤e yans›yan gerçe¤in di-liyle hareket eder. Mao, “kitlelerin sezgileri kuvvetli-dir” derken buna iflaret ediyordu belki de. Kitlelerintecrübeleri, onlar› yaflam›n prati¤i çerisinde birçokfleyle karfl› karfl›ya getiren olaylar içerisinde billurlafl-m›flt›r. Bugünün somutu içerisinde bakt›¤›m›zda s›n›f›ngerçekli¤inden kopuk, s›n›f bilincini üretim mücadele-sinin korunda almayan bir “devrimcinin” kendisini nekadar tan›d›¤›n› bilemeyiz. Ancak kitleler, yaflamdankopuk bu yönleri birer birer ortaya koyar. Süreç içeri-sinde bu zaaflar›m›z› de¤ifltirmeye yönelmezsek –kiprati¤imiz bu yöndedir- kitleler kaç›n›lmaz olarak dev-rim mücadelesinden uzaklaflacakt›r. Dolay›s›yla za-man, sorunlar› kendi d›fl›m›zda arama e¤ilimini bir ke-nara b›rakman›n zaman›d›r.
Y›kmaya kendisinden bafllamayanlar yar›n› özgür-lefltiremez. Yar›n›n söylemleriyle yola düflenler, yar›-n›n yeni insan›n› bugünden var etmelidir. Bugün yete-rince hayata geçiremedi¤imiz bu olgu yaflad›¤›m›zbirçok sorunun temelini oluflturuyor. Farkl› toplumsalkatmanlardan gelerek devrim mücadelesi içerisindebir araya gelenler kaç›n›lmaz olarak olanca yetmezlik-leri ve zaaflar› da mücadeleye tafl›r. Örgüt bilincininal›nmas›, örgütlü yaflam ilkesinin hayat bulmas› ve gi-derek yeni insan›n pratik içerisinde yetiflmesi mücade-lenin seyri aç›s›ndan hayati önem tafl›r. Bireyin eski fle-killenifli ile yeni aras›ndaki çat›flmada hangisinin galipç›kaca¤› ihtimale b›rak›ld›¤› vakit büyük yenilgilere da-vetiye ç›kar›lm›fl olur. Sistem karfl›t› söylemleri dillen-direnler sistemle aras›na kal›n duvarlar çekmek duru-mundad›r. Bu söylem on y›llard›r kullan›lmas›na kar-fl›n pratikte buna uygun güçlü ad›mlar›n at›ld›¤›n› söy-lemek zor. Eskinin al›flkanl›klar›yla devrimci mücadeleiçerisinde kendisine yer bulanlar sistemin mücadeleiçerisindeki uzant›lar›d›r. Popülist e¤ilimler, sekter tu-tumlar, teorik geliflimi küçümseyen alg›lar, kitlelere te-peden bakan pratikler gibi onlarca yön eski ile yeniaras›ndaki çat›flmada eskinin baflar›s› olarak göze çarp-maktad›r. Kitlelerden bu kadar uzak oluflumuzun ne-denlerine biraz da buralardan bakma cesaretini göster-mek gerekiyor. Zaaflarla bar›fl›k yaflamak yerine onlar›de¤ifltirmek ve bünyeyi sa¤lamlaflt›rmak esas olmal›-d›r. Aksi yaklafl›mlar kitlelerle var olan uçurumun de-rinleflmesine, dolay›s›yla prati¤in niyetten ba¤›ms›zkarfl›-devrime hizmet etmesine yol açar.
Eskinin flekillenifliyle eskiye son verilemez. Ya daeskinin flekillenifliyle yeni var edilemez. Kitlelerin sez-gileri ve tecrübeleri onlar› devrim mücadelesine kat›l-maktan al›koyuyorsa, mevcut flekilleniflimizi devrimcibir tarzda de¤ifltirmek gere¤i önümüze ç›kan en acil gö-rev olmal›d›r. Devrim güçleri ile halk kitleleri aras›nda-ki uçurumun afl›lmas› yolunda esas› kendimize yönel-mek olufltururken, kendi iç devrimimizi gerçeklefltirmezorunlulu¤u esas› güçlendirecek en önemli etken ola-rak karfl›m›zda durmaktad›r. Böylesi bir tarzla flekille-nen birey-örgüt, yaflam› de¤ifltirme yolunda emin ad›m-lar atma becerisini artt›rabilir. Kendisini, yeni ve üst bo-yutta bir yaflam›n gerçe¤ine göre flekillendirme baflar›-s›n› gösteremeyerek büyük sözler sarf edenler kal›c›baflar›lar elde edemez. Halk›n beklentilerini, ihtiyaçlar›-n› ve kayg›lar›n› mücadelenin diliyle birlefltirebilme be-cerisini göstermek, yar›n›n pratik aya¤›n› oluflturabil-mek için bugünün en acil cevap bekleyen sorunlar› ara-s›ndad›r. Do¤ru cevaplar, s›n›f mücadelesinin tarihselyürüyüflü içerisinde defalarca ortaya kondu. Yap›lmas›gereken; do¤rular› sahiplenerek, kendimizi, çevremizive bulundu¤umuz kurumu zaaflardan ar›nd›rma yolu-na gitmektir. Al›flkanl›klar›m›zdan s›yr›larak tüm benli-¤imizle yeniyi var etmenin kavgas›na yo¤unlaflmal›y›z.Üzerimize yönelen sald›r›lar› alt etmenin tek yolu busald›r›lar› yeninin araçlar›yla karfl›lamaktan ve yeniyiher alanda hakim k›lmaktan geçiyor.
Kendimizden y›kmayabafllayal›m
GENÇL‹K
Fikret BALCI
1- Anayasayla ilgili düflündük-lerim... iflte türban, laiklik, kiflisel
hak ve özgürlükler konusunda
e¤er bize gerçekten demokrasiyi
getirecekse fark etmez. Ama ben
bunlar›n politikas›n› pek inand›r›-c› bulmuyorum. AKP’nin daha ön-ce seçim meydanlar›nda verdi¤i
tüm vaatler bofla ç›kt›. Ne iflsizlik
sorunu ortadan kald›r›ld› ne de
Kürt sorunu konusunda en küçük
bir ad›m at›ld›.
2- Hay›r kesinlikle kendime ait
görmüyorum. Ben kendi fikrimi söy-lüyorum. Gerçekten demokrasi iste-niyorsa halka gidilip talepleri al›nma-l›, tüm kitle örgütleri buna dahil edil-melidir diyorum. Benim için a, b, c
fl›kk› önemli de¤ildir, önemli olan
demokrasinin olmas›d›r.
Kemal CIRIK
1- fiimdi... anayasay› bir parti-nin haz›rlamas› do¤ru de¤il. Hele
hele halk›n kat›lmad›¤› bir anayasa
hiç do¤ru de¤il. Ne flekilde gelece-¤i belli olmayan bir anayasa sadece
türbana tak›l›p kalm›fl. Bence ana-yasa objektif ve güvenilir olmal› en
baflta. Gerek ilk anayasa gerekse 60
anayasas› biraz da olsa halka yak›n
anayasalard›. Bu ise parti yasas› gibi
geliyor bana. Sivil de¤ildir.
2- Hay›r can›m olur mu böyle
bir fley, asla. Art›k halk›n ihtiyac›-na göre düzenlenmelidir. Özellikle
ekonomik, demokratik, sosyal
adaleti olan bir anayasa olmal›. Bu-nun için aç›k olmal› ve halk›n tüm
kesimlerinin kat›ld›¤› bir anayasa
düzenlenmelidir.
‹mmehan KÖSE
1- fiimdi AKP’nin yapt›¤› anaya-sa de¤iflikliklerinde neler oldu¤unu
ben flu an bilmiyorum. E¤er ki ana-yasa de¤iflikliklerinde kendi kafala-r›na göre partisine dair bütün iflleri
uyguluyorlarsa ben bu anayasaya
bu flekilde raz› de¤ilim.
Halka yarar› olacaksa hep bera-ber insanl›k ad›na, cumhuriyet ad›-na, demokrasi ad›na biz bunlar›
onaylamaya gayret edece¤iz. Yok,
ç›karlar› ya da kendi parti ç›karlar›
ad›na bunu yapacaklarsa ben kesin-likle anayasa de¤iflikli¤ine ret oyu
verece¤im. Bu kadar basit.
2- fiimdi bu anayasa de¤iflikli¤i
kendi aralar›nda yapt›klar› bir fley-dir; biz flimdi kendimiz bu anaya-san›n ne flekilde oldu¤unu bilmi-
yoruz. Ama flimdi ortaya ç›kt›¤› za-man insanlar bunu gazeteler, med-ya kurulufllar› vs arac›l›¤›yla ö¤re-necek, bir bilgisi olacak. Anayasa
de¤iflikli¤i burjuva kesime daha
fazla faydal›ysa, gariban insanlar
daha fazla ezilecekse bu anayasa-da, biz bu anayasay› mümkün de-¤il ki kabul etmeyiz.
‹lker SUNGUR
1- Aç›kças› AKP’ye fliddetle
karfl› ç›kan bir insan›m. Genel ola-rak fazla detay›n› bilmiyorum ana-yasa de¤iflikli¤inde neler yap›lacak-
yap›lmayacak ama benim kafamda
flekillenen, bir kere üniversitelere
türbanla gidildi¤inde, k›l›k k›yafet
serbest kald›¤› zaman hiç hofl fley-ler olmayacak. Tamam benim an-nem de baflörtülü, etraf›mda baflör-tülü insanlar da var ama okula gir-di¤i zaman yar›n birgün devlet da-irelerinde serbest b›rak›lacak bu.
Bir de flöyle bir fley var, türban ser-best diyorlard› fakat yar›n kara çar-flafl› simsiyah bir elbiseyle kad›nlar
da girecek buraya ve onlara hiçbir
fley olmayacak. Emin de¤ilim ama
flöyle bir duyum ald›m: Kürtçe
dersler verilmeye bafllanacakm›fl
seçmeli olarak. Ben buna da karfl›-y›m. Kürtçe bir dil de¤ildir. Türki-
ye’nin dili Türkçe'dir. Seçmeli ders
de olsa seçmesiz de olsa karfl›y›m
ve zaten ben Kürtçe yay›nlara da
karfl›yd›m. Milyonlarca Kürt insan›-
n›n oldu¤u söylenir, var tabii ki
ama sonuçta ben nas›l ki Ankara’ya
kendi lehçemle “Angara” diyorsam
onlar da Türkçe'yi kendi yörelerin-
de Kürtçe olarak konufluyorlar, ya-
ni ben bunlar›n ayr›m›na karfl›y›m
Kürtçe-Türkçe diye. Sonuçta
TC’nin dili Türkçe'dir.
2- Anayasa benim anayasam ol-
mayacak, birincisi bu. ‹kincisi, flu-
nu biliyorum ki bu adamlar de¤ifl-
tirdi¤i zaman o anayasay› tekrar
de¤ifltirmek mümkün olmayacak.
Çünkü anayasay› de¤ifltirme oy
oran›n› tutturacaklar, ki yapacak
ama bunlardan sonra Türkiye’ye
böyle yeniden tek bafl›na bu kadar
oy alan bir partinin gelmesi çok
zor. Bir Özal geldiydi. O zamanlar
iflte asker indirdi afla¤›ya. Tek par-
tiydi hemen hemen, öyle geldi.
Hayret ediyorum AKP nas›l bu ka-
dar oy ald› ama de¤ifltirmek zor,
mesela Melih Gökçek geldi Anka-
ra’ya ve Ankara’n›n amblemini de-
¤ifltirdi. Mesela M. Gökçek gitse bi-
le o amblemi de¤ifltiremeyecekler.
Çünkü adam bir imza atm›fl bir fle-
yin alt›na bu amblemin de¤iflmesi
için bu amblemi kabul eden kiflile-
rin onay›yla de¤iflebilir sadece diye
bir formül gelifltirmifller. Anayasa
da öyle, flimdi bunlar de¤ifltirecek-
ler. De¤iflecek kesin. Çünkü elle-
rinde inan›lmaz bir güç var. Yani
iki kiflden biri AKP’ye oy vermifl.
Halk›n deste¤i de var bunda. ‹flin il-
ginç taraf› kendilerini yumuflak
gösteriyorlar. Diyorlar ki baflörtüsü
yasa¤› kalkacak. Tamam bafl örtüsü
yasa¤› kalks›n, baflörtülü girilsin
devlet kurumlar›na. Yar›n birgün
kara çarflafl› biri girdi¤i zaman ona
“kara çarflaf yasak” diyemezsin.
Çünkü sen k›l›k-k›yafeti komple
serbest b›rak›yorsun.
Ahmet LALO⁄LU
1- Bence AKP hükümetinin
anayasada yapaca¤› de¤ifliklikler
olumlu olacakt›r. Bugüne kadar
yapt›¤› icraatlar bunu gösteriyor.
2- Anayasada bir sorun yok as-
l›nda, onun uygulanmas›nda bir so-
run var, bence uygulan›rsa bir so-
run kalmaz.
Figen AÇAR
Türban meselesi anayasa içeri-
sine konulmamal›d›r. Bu, anayasa-
daki laiklik ilkesine ters bir durum-
dur ve anayasada de¤ifltirilecek bir
sorun görmüyorum.
2- Bu anayasay› kendime çok
yak›n görmüyorum fakat biraz
zenginlefltirilebilir. Örne¤in her-
kese ifl imkan›, iflsizlik maafl› ekle-
nebilir. Bence bir anayasa ülke
yönetiminde t›kan›kl›klar varsa
de¤ifltirilir, baflka da bir neden
göremiyorum.
GÖZÜYLESORULAR
1- AKP hükümetinin 1982 Anayasas›'nda yapmak istedi¤i de¤ifliklikler içerisinde "sivil, laik, türban, Kema-lizm, Türklük, Türkçe" kavramlar› çokça tart›fl›l›yor. Sizin anayasa ile ilgili tart›flmalara iliflkin yorumunuz nedir?
2- Emekçi halk›n yaflam›nda yaratt›¤› y›k›mla kendisine yak›n sermaye çevrelerini ve emperyalistleri daha dazenginlefltiren AKP'nin haz›rlayaca¤› bir anayasay› kendinize ait hissedebiliyor musunuz? Sizce bir anayasa ne-den ve nas›l yap›l›r?ANAYASA
HALKIN
‹mmehan KÖSEKemal CIRIKFikret BALCI ‹lker SUNGUR
Trakya Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i
yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, üniversitelerde
ö¤retim y›l› kay›tlar›n›n bafllad›¤› bu
dönemde üniversite yönetiminin ‘ö¤ren-
ciden ne koparsak kard›r’ mant›¤›yla
hareket ederek ö¤rencilerden kay›t paras›
ad›nda para toplad›¤›n› belirtti.
Di¤er üniversitelerde de benzer
durumlar›n yafland›¤› ve her y›l kay›t
döneminde kay›t paras› ad›nda ö¤rencil-
erden zorla ‘ba¤›fl’ topland›¤› belirtilen
aç›klamada, “2006-2007 ö¤retim y›l›nda
40 YTL olarak belirlenen tutar 2007-2008
ö¤retim y›l›nda 60 YTL’ye ç›kar›ld›. Bu
paralar ‘kay›t paras›’ ad› alt›nda ö¤rencil-
erden tehditlerle toplanmaktad›r” denil-
di. Para yat›rmayan ö¤rencilerin ders
kay›tlar›n›n yap›lmayaca¤›n›n söylenmesi
üzerine fakülte dekanlar›yla görüflme
yap›ld›¤› belirtilen aç›klamada, dekan-
lar›n bu paran›n kimseden zorla al›nmay-
aca¤›n›, iste¤e ba¤l› bir uygulama
oldu¤unu belirtmelerine ra¤men par-
alar›n tehditlerle toplanmas›na devam
edildi¤i söyleniyor. Üniversite yöneti-
minin toplanan paralar›n yasal ve zorunlu
oldu¤unu savunmas›na ra¤men para
yat›rmayan birçok ö¤renci oldu¤u belir-
tilen aç›klamada, “Madem yasal dayana¤›
var, neden herkesten toplanam›yor? Oysa
cevap çok kolay, toplanan paralar yasal
de¤il ve üniversitenin mant›¤› ‘ö¤rencil-
erden ne kopar›rsam kard›r’ mant›¤›d›r’
ifadelerine yer verildi.
Üniversitelerinde yaflanan bu sorunun
üniversitelilerin ortak sorunu oldu¤u ve
di¤er üniversitelerde de benzer uygula-
malar›n yafland›¤› belirtilen aç›klamada,
“Bize düflen, haklar›m›za sahip ç›kmak ve
çözümün örgütlü bir flekilde düzene karfl›
ç›kmakta oldu¤u gerçe¤ini unutma-
makt›r” ifadelerine yer verildi.
Mersin Demokratik Gençlik Hareketi, Yeni Demokrat
Gençlik, Sosyalist Gençlik Derne¤i, Dev-Lis ve Liseli Ö¤renci
Birli¤i üyeleri okul kay›tlar›nda zorunlu ba¤›fl ve kay›t paras›
ad› alt›nda al›nan har(a)çlar› protesto ettiler.
15 Eylül tarihinde Taflbina önünde bir araya gelen gençler
"Yaflas›n paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim mücadelemiz" yaz›-
l› bir pankart açt›lar. Eylemde yap›lan aç›klamada, "Egemenle-
rin, zenginlerin çocuklar› özel okullarda e¤itim görürken
emekçi, yoksul halk çocuklar› ekonomik s›k›nt›lar ve bunlar›
daha da derinlefltiren 'okula destek', 'zorunlu ba¤›fl', 'okul ihti-
yaçlar›n›n karfl›lanmas›' ad› alt›nda soyulmakta ve bu koflullar
alt›nda e¤itim, ö¤renim görmeye çal›flmaktad›r" ifadelerine
yer verilirken, sorunlara çözüm olarak da "Çözüm bilinçli bir
aya¤a kalk›flla, eme¤imize ve yaflam›m›za sahip ç›kmaktan ge-
çiyor. Onun için bizimle ayn› sorunlar› yaflayan milyonlarla
bir araya gelerek yaflam›m›z ve gelece¤imiz için mücadele et-
meliyiz" denildi. Eylemde s›k s›k "Liseler bizimdir, bizimle öz-
gürleflecek", "Yaflas›n paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim", "Kur-
tulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz" ve "Yafla-
s›n örgütlü mücadelemiz" fleklinde sloganlar at›ld›.
‘Ö¤renciden ne koparsak kard›r’
Ö¤rencilerdenal›nan har(a)çlarprotesto edildi
20-30 Eylül 2007 DÜNYA10
YÖNEL‹M
Kaz›m C‹HANYazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan
yay›mlayam›yoruz.
Fransa’da hükümetin, 500 bin çal›flan ile 1.1 milyon emekliyi kapsayacak olan özel emeklilik yasa-
s›n› ç›kartmaya haz›rlanmas›, emek örgütleri taraf›ndan “savafl ilan›” olarak yorumland›. Fransa Baflba-
kan› François Fillon 10 Eylül günü yapt›¤› aç›klamada özel emeklilik yasas›n›n tasar›s›n›n haz›r oldu-
¤unu ve Cumhurbaflkan› Nicholas Sarkozy’nin onay›n› bekledi¤ini söyledi. Onay al›nmas› halinde
Ekim ay›nda yürürlü¤e sokulmas› beklenen tasar›, 1.6 milyon kiflinin emeklilik haklar›n›n büyük oran-
da budanmas› anlam›na geliyor. Tasar›ya iliflkin konuflan sendika baflkanlar›, mücadele sonucu elde
edilen haklar›n budanmak istendi¤ini, bu tasar›n›n bir reform de¤il y›k›m tasar›s› oldu¤unu ve bunun
bir “savafl ça¤r›s›” anlam›na geldi¤ini belirterek, hükümetin bu tasar›da ›srar etmesi halinde haklar›
için sonuna kadar mücadele edeceklerini ve son sözlerini sokaklarda söyleyeceklerini duyurdular.
fiili’de, 11 Eylül 1973’te ABD taraf›ndan desteklenen General Pinochet
taraf›ndan gerçeklefltirilen ve binlerce kiflinin ölümü, tutuklanmas› ve say›-
s›z iflkence ile sonuçlanan darbenin y›ldönümünde fiili halk› sokaklardayd›.
Gece saatlerinde sokaklara ç›kan binlerce fiililinin hükümet binas›na yürü-
mesi polis taraf›ndan engellendi. Babas› Pinochet taraf›ndan öldürülen,
halk›n yan›nda olaca¤› vaadinde bulunarak 2006 y›l›nda Cumhurbaflkanl›¤›
koltu¤una oturan Michella Bachelet’i protesto eden kitle yürümekte ›srar
edince polisle çat›flmalar ç›kt›. Ara sokaklarda uzun süre devam eden çat›fl-
malarda 147 kifli gözalt›na al›n›rken, 12’si polis onlarca kifli de yaraland›.
Hollanda'da tutuklanan Filipinler Komünist
Partisi (FKP) önderlerinden ve ‹LPS baflkan›
Profesör Jose Maria Sison, 13 Eylül günü ser-
best b›rak›ld›. FKP önderli¤indeki Yeni Halk Or-
dusu komutanlar›ndan Romulo Kintanar ve Ar-
turo Tabara’y› öldürdü¤ü iddias› ile tutuklanan
Sison, ilk duruflmada söz konusu olaylarla bir
iliflkisi olmad›¤›na karar verilerek tahliye edildi.
Hükümet reforma, sendikalar “savafla” haz›r M. Sison yeniden özgürfiili’de darbe protestosunda çat›flma
Savafl, petrol tekelleri baflta olmak üze-
re dünya emperyalist tekelleri, dünya halk-
lar›n› kurflunlar, bombalar, “do¤aya zarar
vermeyen ancak insanlar› buhar eden si-
lahlar”la, açl›k-yoksulluk-hastal›klarla bü-
yük bir k›r›ma tabi tutarken, Birleflmifl Mil-
letler (BM) “yerli halklar›n haklar›n›n ko-
runmas›”na iliflkin bir genelgeyi kabul etti-
¤ini duyurdu. 13 Eylül günü kabul edilen
söz konusu genelgede yerli halklar›n kül-
türlerinin, farkl› kimliklerinin korunmas›,
bu halklar›n hukuki olarak tan›nmas›, bu
halklara ait olup ta devlet taraf›ndan el ko-
nulan topraklar›n geri verilmesi ça¤r›s›nda
bulunuluyor.
Genelgeye ABD itiraz›Milyonlarca K›z›lderili’nin kan› üzerine
kurulan ABD, yine milyonlarca Aborjin’in
katliam›ndan sorumlu olan Avustralya ve
yerli halklar›n k›r›m›nda bu iki ülkeden hiç
de geri kalmayan Yeni Zellanda ile Kanada,
BM’nin yerli halklar›n “korunmas›”na ilifl-
kin genelgesine “hay›r” oyu kullanarak,
bundan sonra da yerli halklara dönük soy-
k›r›ma devam edeceklerini aç›kça deklare
ettiler.
11 ülkenin çekimser oy kulland›¤› ge-
nelge 143 ülke taraf›ndan kabul edildi. An-
cak genelgenin ne denli uygulanaca¤› tar-
t›flma konusu. Genelgeyi kabul etmeyen
ABD, Avustralya, Kanada ve Yeni Zellan-
da’n›n yerli halklara yönelik sald›r›lar›n›
sürdürmeleri durumunda –ki böyle olaca¤›
kuflku götürmez- BM’nin buna karfl› tav›r
al›p almayaca¤› ise bir di¤er tart›flma konu-
su durumunda…
BM’nin ikiyüzlülü¤üBM’nin söz konusu genelgesinin üye ül-
keler için bir ba¤lay›c›l›¤› olmamas› ve sade-
ce bir ça¤r› metni olmas›, buna karfl›n 4 ül-
kenin reddedip 11 ülkenin çekimser kalma-
s›, asl›nda BM’nin ikiyüzlülü¤ünün delilidir.
Kald› ki BM’nin üyelerinin katliamlarla dolu
tarihleri de bu genelge aldatmacas›n› deflif-
re etmeye yeterdir. Bunun için flöyle k›saca
bir geçmifle göz atmak yeterlidir:
BM’nin haylaz efendisi ABD, ‹ngilte-
re’den Amerika k›tas›na giden ‹ngilizlerin
70 milyonu aflk›n K›z›lderili’yi katletmesiyle
kuruldu. Hiroflima ve Nagazaki’ye att›¤›
atom bombalar› ile 135 bin kifliyi, Vietnam
iflgalinde 70 bin kifliyi, Irak’ta bugüne de¤in
1 milyona yak›n insan› katleden ABD,
1965’te Endonezya’da 1 milyon kiflinin,
1970-72’de Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon
kiflinin ölümünden sorumlu. Yine köle tica-
reti nedeniyle kara k›ta Afrika’dan getirilen
100 milyon dolaylar›nda kölenin ölümü de
ABD’nin kanl› tarihindeki yerini alm›flt›r.
Ruanda’da 10 milyon insan› katleden
Belçika, Yugoslavya ve Etiyopya’da 300
bin insan› katleden ‹talya, Cezayir’de 1 mil-
yon 500 kifliyi-1. Emperyalist Paylafl›m Sa-
vafl’› s›ras›nda 900 bin Afrikal›y› katleden
Fransa, sadece Hitler döneminde 21 mil-
yon insan› katleden Almanya,1788-1938
y›llar› aras›nda sömürgelefltirmek için gitti-
¤i Avustralya’da 720 bin Aborjin’i katleden
‹ngiltere ve di¤erleri… Böylesine kanl› ta-
rihlere sahip olan devletlerin oluflturdu¤u
bir oluflum olan ve bugün Irak, Afganistan,
Filistin, Somali ve dünyan›n daha birçok
yerinde emperyalist güçlerin do¤rudan ya
da dolayl› olarak gerçeklefltirdi¤i katliamla-
r› durdurmak için k›l›n› dahi k›p›rdatma-
yan, aksine bu katliam ve iflgalleri destekle-
yerek bunlara meflru bir zemin haz›rlama-
ya çal›flan, yer yer kendisi de bilfiil bu kat-
liam ve iflgallerde yer alan BM’nin yerli
halklara dönük katliamlar› durdurma ça¤r›-
s›n›n samimi oldu¤unu kim iddia edebilir?
BM’yi kendi ç›karlar› için kullanan dünya
emperyalist güçleri ve onlar›n uflaklar›,
dünya halklar›n›n katledilmesinin yegane
sorumlular›yken elbette BM’nin yalanlar›-
na inanmak mümkün de¤il! Kald› ki
BM’nin “yerli halklar› koruyal›m” demesi
asl›nda yerli halklara dönük soyk›r›mlar›n,
asimilasyonlar›n gerçeklefltirildi¤inin de
aç›k bir itiraf›d›r. Ömer Hayyam’›n deyi-
miyle: “Gözüm, kör de¤ilsen, bunca meza-
r› gör/dünyay› saran yalan dolan› gör”.
Birleflmifl Milletler’in “yerli halklar› koruma” oyunu
ABD halk› iflgalin sona ermesini istiyor
Savafl, petrol tekelleri baflta olmak üzere dünya emperyalist tekelleri, dünya halklar›n› kurflunlar, bombalar, “do¤aya zarar vermeyen ancak insanlar› buhar eden silahlar”la,
açl›k-yoksulluk-hastal›klarla büyük bir k›r›ma tabi tutarken, Birleflmifl Milletler (BM) “yerli halklar›n haklar›n›n korunmas›”na iliflkin bir genelgeyi kabul etti¤ini duyurdu.
Bush’u elefltiren
ABD askerleri öldü
ABD’nin Irak’taki iflgaline gönderilen ve
geçti¤imiz ay New York Times gaze-
tesine yollad›klar› mektupla ABD’nin
Irak politikas›n› sert bir biçimde elefl-
tiren iki ABD askerinin, “kamyonlar›-
n›n devrilmesi sonucu” öldükleri
aç›kland›.
Ba¤dat’ta görev yapan Çavufl Yance Grav
ve Çavufl Ömer Mora 5 arkadafllar› ile
birlikte bir mektup yazarak New
York Times’a göndermifllerdi. 19
A¤ustos günü kaleme al›nan mektu-
bun gazetede yay›nlanmas›n›n ard›n-
dan ABD yönetimi taraf›ndan tepki ile
karfl›lanm›fl ve askerlerin cezaland›r›l-
mas› gündeme gelmiflti. Söz konusu
mektupta askerler, ABD’nin Irak’ta 4
y›ld›r sürdürdü¤ü iflgalde verdi¤i söz-
lerin hiçbirini yerine getirmedi¤ini
belirterek, Washington taraf›ndan dil-
lendirilen “Irak’ta baflar› sa¤land›¤›”
iddialar›n›n tamamen gerçek d›fl› ol-
du¤unun alt›n› çizmifllerdi. Irak’ta
güçlü bir direniflle karfl› karfl›ya ol-
duklar›n› yazan askerler, ABD taraf›n-
dan dillendirilen ve dünyaya kabul et-
tirilmek istenen Irak’taki direniflçile-
rin arkas›nda ‹ran ve Suriye’nin oldu-
¤u tezinin de sorgulanmaya muhtaç
oldu¤una dikkat çekmifllerdi.
APEC Zirvesi’nde para
ve enerji konufluldu
CIA’n›n 11 Eylül yalan›
Asya Pasifik Ekonomik ‹flbirli¤i Zirvesi
Avustralya’n›n Sydney kentinde 21 ül-
ke liderinin kat›l›m›yla gerçeklefltiril-
di. Binlerce kiflinin protestolar›na sah-
ne olan zirvede, üye 21 ülkenin ortak
ticaret, yat›r›m kotalar›n› düflürme,
ulafl›m-iletiflim-enerji-madencilik gibi
konularda iflbirli¤i anlaflmas›na var-
d›klar› aç›kland›.
Öte yandan zirve öncesi bir araya gelen
Rusya ile Avustralya devlet baflkanlar›-
n›n, iki ülke aras›nda nükleer enerji
antlaflmas› imzalad›klar› duyuruldu.
Antlaflma uyar›nca Rusya’n›n, nükleer
reaktörlerinde yak›t olarak kullanmak
üzere Avustralya’dan uranyum alaca¤›
belirtildi. Avustralya, dünyan›n bilinen
uranyum rezervlerinin yüzde 40’›n›
elinde bulunduruyor.
Amerika’n›n Irak iflgaline tep-
ki gösteren 10 bini aflk›n kifli,
16 Eylül günü Beyaz Saray
önünde protesto eylemi ger-
çeklefltirdi. Bush’un istifas›-
n›n ve Irak’taki askerlerin çe-
kilmesinin istendi¤i eylemde,
bugüne dek 1 milyon Irakl›n›n
ölümüne yol açan iflgalin pet-
rol için yap›ld›¤› ve 4 bine ya-
k›n ABD askerinin tekellerin
kar h›rs› için kurban edildi¤i
vurguland›. Ülkede halk›n
yüzde 62’sinin Irak’taki iflgale
karfl› oldu¤una dikkat çekilen
eylemde, Irak iflgaline benzer
bir durumu ‹ran’da yaratmak
için kollar›n› s›vayan ABD yö-
netiminin bu y›k›c› plan›ndan
vazgeçmesi istendi.
2005 y›l›nda Lancet dergisi taraf›ndan
Irak’ta yap›lan araflt›rma sonucunda iflgalin
650 bin Irakl›n›n hayat›na mal oldu¤unun aç›k-
lanmas›na ABD yönetimi tepki göstermifl, ra-
kam›n gerçe¤i yans›tmad›¤›n› söylemiflti. Ne
var ki Los Angeles Times gazetesi taraf›ndan
ORB araflt›rma flirketine yapt›r›lan ankette, ifl-
galden bu yana Irak’taki ölü say›s›n›n 1.2 mil-
yona ulaflt›¤› ortaya ç›kt›.
Araflt›rman›n sonuçlar› iflgalin gerçek yü-
zünü tüm yak›c›l›¤› ile gözler önüne seriyor.
Zira 1.2 milyonun hayat›na mal olan iflgal, Ba¤-
dat’taki her iki aileden bir can al›rken ülke ge-
nelinde ise 1 milyon hanenin her biri bir aile
ferdini kaybetti.
“‹ngiltere Irak’tan çekiliyor” iddias›‹ngiltere’de yay›mlanan The Daily Teleg-
raph gazetesi, bir süre önce Basra’daki askerle-
rini çeken ‹ngiltere’nin, halen Irak’ta bulunan
5 bin askerinin yar›s›n› Kuveyt’e çekece¤ini
önü sürdü. 10 Eylül günü yay›mlanan haberde,
çekilme iflleminin, Kas›m ay›nda “güvenli¤in”
tamam›yla Irak kolluk güçlerine b›rak›lmas›n›n
ard›ndan gerçeklefltirilece¤i belirtildi.
ABD’den asker çekme oyunuABD halk›n›n yüzde 62’sinin karfl› ç›kt›¤›
Irak’taki iflgalini sürdürmek için bin bir araca
ve yönteme baflvuran ABD yönetimi, bu kez
Irak’tan s›n›rl› say›da asker çekme karar› ile
dünya halklar›n›n gözlerini boyamay›, öfkeleri-
ni azaltmay› hedefliyor.
14 Eylül günü kabul edilen asker çekme ka-
rar› asl›nda ABD’nin 8 ay önce Irak’a gönderdi-
¤i 30 bin ek askerin çekilmesini öngörüyor. Da-
ha önce asker çekme kararlar›na karfl› ç›kan
Bush’un da bu tasar›y› onaylad›¤› duyuruldu.
Avustralya: ABD çekilse de biz çekilme-
yece¤izAvustralya Baflbakan› John Howard,
ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle birlikte Avus-
tralya’n›n da asker çekebilece¤ine dair haber-
leri yalanlayarak, “Amerikan kuvvetlerinden
azalma olsa da otomatik olarak Avustralya bir-
liklerinin aflamal› çekilece¤ini söylemek ger-
çek d›fl› olur. Askerlerimizi orada tutaca¤›z ve
sahadaki koflullar çekilmelerini gerektirene ka-
dar görevlerini yapmalar›na imkan tan›yaca-
¤›z” dedi. Hat›rlanaca¤› üzere Avustralya Sa-
vunma Bakan› Brendan Nelson 5 Temmuz gü-
nü yapt›¤› aç›klamada; “petrol için Irak’tay›z”
itiraf›nda bulunmufl ve bu nedenle Irak’taki
varl›klar›n› korumakta kararl› olduklar›n› dile
getirmiflti.
Sadr Irak hükümetinden deste¤ini çektiSadr Hareketi Siyaset Komisyonu Sözcüsü
Liva Smesim, 15 Eylül günü bas›n toplant›s›n-
da; “Birleflik Irak ‹ttifak›’ndan isteklerimize
olumlu yan›t alamad›k. Bu nedenle Sadr Hare-
keti olarak fiii ittifak›ndan çekilme karar› al-
d›k” ifadelerinde bulundu.
Kerkük referandumuna ertelemeIrak Anayasas›’n›n 140. maddesi gere¤ince
bu y›l içerisinde yap›lmas› planlanan ve ülke-
nin gelece¤ini büyük oranda etkileyecek olan
Kerkük referandumunun 2008 y›l›n›n May›s
ay›na kadar ertelendi¤i aç›kland›.
Irak parlamentosunun 10 Eylül günü ger-
çeklefltirdi¤i oturumda yap›lan oylamada Irak
Yüksek Seçim Kurulu’nun talebiyle gündeme
al›nan oylamada, referandumun ertelenmesi oy
birli¤i ile karar alt›na al›nd›. Erteleme karar›na
gerekçe olarak ise teknik neden gösterildi.
Irak iflgalinin ac› bilançosu: 1 milyonu aflk›n ölü11 Eylül 2001’de Amerika’daki Dünya
Ticaret Merkezi’ne yönelik bomba yüklü
uçaklarla gerçeklefltirilen ve yaklafl›k 3 bin
kiflinin ölümüyle sonuçlanan sald›r›lar›n mi-
mar› oldu¤u öne sürülen fieyh Halid Mu-
hammed’in iflkence sonucu bu suçlamay›
üzerine ald›¤› aç›kland›. Amerikan ABC tele-
vizyonunun dava tutanaklar›na dayanarak
verdi¤i habere göre CIA ajanlar› taraf›ndan
gözalt›na al›nan ve iflkenceye tabi tutulan
Muhammed, iflkenceye dayanamayarak tüm
suçlamalar› üstlendi. ABD’li gazeteci Daniel
Pearl’›n öldürülmesi, Papa Jean Paul’e Mani-
la ziyaretinde suikast planlad›¤› ve 11 Eylül
sald›r›lar›n›n mimar› oldu¤u gerekçesi ile
CIA taraf›ndan göz alt›na al›nan Muham-
med, ABD taraf›ndan bir gurur olay› olarak
lanse edilmiflti.
20-30 Eylül 2007ÇEV‹R‹ 11
Son haftalarda stratejik araflt›rma merkezlerinden, uz-man ve akademisyenlerden gelen raporlar, Bush yönetimi-nin ‹ran'a karfl› bir savafla haz›rland›¤›n› ve bu savafl›n gün-demin ilk s›ralar›nda oldu¤unu teyit etmektedir.
Bu durum asl›nda bafll› bafl›na bir manflet olup, amac›,dikkat çekmektir. ‹çerdi¤i teyitlere ra¤men ‹ran'a bir savaflaçman›n tercih edildi¤i anlam›na gelmez. Peki, ne oldu dason zamanlarda bu tür raporlar ço¤almaya bafllad›? Hâlbukisavafl›n temellerini oluflturan gerekçeler daha önce de var-d›. ‹lk akla gelen cevap "düflman ‹ran'a savafl" zaman›n›nyaklaflmas› bu tür raporlar›n ard› ard›na yay›nlanmas›na ne-den oldu. Ancak ikinci sebep ise, ki öncekiyle çeliflmesi degerekmiyor, ‹ran'›n nükleer program› konusunda, Irak ve ‹s-rail'le ilgili konularda ABD'nin flartlar›n› kabul etmesi için‹ran'a bir uyar›n›n gönderilmesidir.
Böyle bir uyar› ‹ran'›n, "savafl ihtimali çok düflük ve ç›l-g›nl›k d›fl›nda herhangi bir gerekçesi de yoktur" fleklindeözetlenilebilecek tutumuna karfl› bir tepki olarak ortaya ç›-k›yor. ‹ran'a karfl› giriflilecek bir savafla karfl› verilecek reak-siyon neticesinde olas› zararlar hesapland›¤›nda ya da ABD-‹srail'in Afganistan, Irak, Lübnan, Filistin ve flimdi de Soma-li'ye karfl› girifltikleri savafl deneyiminden ibret al›nacakolursa böyle bir savafl çok da olas› de¤ildir.
Buradan flunu varsaymal›y›z: ‹ran'a bask› yapmay› hedef-leyen ABD yönetimi taraf›ndan bu hususta bir yeflil ›fl›k ya-k›lm›flt›r. Ayr›ca kamuoyu oluflturulmaya çal›fl›lmaktad›r. An-cak bu varsay›m tüm raporlar için geçerli de¤ildir. Bir k›sm›için geçerlidir. Zira bu minvalde rapor yazan herkes bu yeflil
›fl›¤a uygun olsun diye rapor haz›rlam›yordur. Ancak mevcuttutumu takdir ederek konuya giriflmifltir. Burada kastedilenSiyonist ‹srail ile iliflkide oldu¤u bilinen enstitülerden ç›kanraporlard›r. Rapor sahiplerinin bizzat Siyonist, ‹srailli ya daNeo-Conlarla iliflkisi olmas› da gerekmiyor.
Bu yüzden ‹ran'a savafl ilan edilmesi konusu art›k ka-muoyu gündeminin ilk s›ras›na oturdu. Savafl ihtimalini dü-flünmeyenlerin say›s› azalmaya bafllad›. Baz› gözlemcilere gö-re, ‹ran'da, Devrim Muhaf›zlar› komutan›n›n de¤iflmesi, Uz-manlar Meclisi seçimlerinde fieyh Rafsancani'nin galip gel-mesi gibi konular ‹ran taraf›n›n da savafl olas›l›¤›n› daha cid-diye ald›¤›n› göstermektedir.
O yüzden böyle bir savaflla bafl etmek, özellikle nükleerprogram konusunda daha fazla esnek olunmas› gerekmekte-dir. Bilhassa ‹ranl› müzakerecinin Uluslararas› Atom EnerjisiKurumu ile yapt›¤› son tur görüflmelerde Nükleer Program›ns›n›rlar›n›n bar›flç›l çerçevede kalaca¤› ve bunun nükleer birbombaya dönüflmeyece¤ine dair ciddi garantiler vermesi debu ihtimali daha güçlendirdi.
Mesele sadece, ABD'nin hatta Avrupal› görüflmecininnükleer program›n bir bombaya dönüflece¤ine dair endifle-siyle s›n›rl› de¤ildir. Tam tersi bat›n›n bar›flç›l amaçlarla daolsa ve olabilecek tüm garantiler verilse bile ‹ran'›n uran-yum zenginlefltirme imkân›na sahip olmas›n› kabul etme-mesinden kaynaklanmaktad›r. Böyle bilimsel bir geliflmedüzeyi Arap ve ‹slam ülkelerine yasak olmal›d›r. Bu aradae¤er Pakistan kaflla göz aras›nda nükleer bombaya sahipolmuflsa da yeri geldi¤inde bu ülkeyle mücadele etmekgündemin ilk s›ras›nda yer almaya devam edecektir. Bura-da anlatmak istedi¤imiz Araplara ve Müslümanlara karfl›stratejik tutumdur.
E¤er yukar›da anlat›lanlar do¤ruysa ‹ran'dan istenen"mümkün olabilecek tüm garanti flartlar›n›" kabul etmesi de-
¤il nükleer program›ndan tamamen vazgeçmesidir. E¤er böy-
le olursa bir sonraki aflamada ‹brani Devleti’yle ilgili strate-
jisinin de¤ifltirilmesidir. Ondan sonra s›ra rejimin tabiat›na
gelir. Herhalde esneklik politikas› teslimiyete dönüflmeden
bu politikaya giden yol kapal› olur.
‹srailleflmifl ve Siyonistleflmifl Bush yönetimi ve onun be-
raberinde ‹srail lobisi ve ‹srail hükümeti, ‹ran'›n nükleer
program›n› ilgili antlaflmalarda ve protokollerde belirtilmifl
olan bar›flç›l amaçlar çerçevesinde tutmaya çal›flm›yorlar,
aksine bu nükleer program› komple kald›rmak istiyorlar.
As›l amaçlar› mümkünse ‹ran'› uluslararas› bu antlaflma
ve protokol haklar›ndan mahrum b›rakmak ve ‹ran'a boyun
e¤dirmek. Bu ayr›ca ‹ran'›n nükleer bombaya ulaflmas›ndan
korkanlar›n krizidir. Korkular sadece program›n askeri
alana dönüflmeden yaln›zca bar›flç›l amaçlar çerçevesinde
tutulmas›n›n garanti edilmesi s›n›r›nda kalsayd› yine de sa-
vafl›n ç›kmamas› ya da görüflmelerin baflar›ya ulaflmas› ko-
lay olmazd›.
Savafl›n ç›kmamas› için çabalayanlar buna çok dikkat et-
meliler ve Bush yönetiminin ve bu yönetim taraftarlar›n›n
bölgemizi ve dünyay› yeni bir savafla sürüklemelerine izin
vermemeliler. Bunu da nükleer program› bar›flç›l amaçlar
çerçevesinde, uluslararas› anlaflmalar ve protokoller çerçe-
vesinde tutarak sa¤layabilirler. Buradan ABD-‹srail tutumu-
nun gerçe¤ini bilmeli ve bu tutum karfl›s›nda siyasi kap›lar›
yüzlerine kapamal›lar. Zalimce bir durumu olan bu tutumun
son derece fanatik bir gizli ajandas› vard›r. Giriflti¤i savafl-
larda da hep baflar›s›zd›r. Ancak y›kmak, tahrip etmek ve ka-
os yaratmak konusunda üstüne yoktur.
* Filistinli düflünür ve yazar
Acaba ABD'nin uluslararas› konumu yerinden oynama-
ya m› bafllad›? Veya baflka bir deyiflle, Washington ulusla-
raras› alanda kendi iradesini dayatma gücünü kaybetmeye
mi bafllad›? Bu önemli soru bat› bas›n›nda dallan›p budak-
lanan bir tart›flma konusu haline geldi. Amerika'n›n hâlâ,
askeri ve ekonomik aç›dan ça¤›m›z›n süper gücü oldu¤u
tart›flma götürmez. Fakat, süper gücü sarmaya bafllayan
yorgunluk haline iflaret eden göstergeler de var.
Bunlardan en belirgini Irak'ta. Amerikal›lar›n gün geç-
tikçe k›z›flan savafl karfl›s›nda rahats›zl›k duymas›na al›flt›k.
Fakat, Amerikan medyas›n›n da aktard›¤› gibi as›l dikkat
çekici konu flu: ABD'nin savafl›n bafllamas›n›n üzerinden
dört y›ldan uzun zaman geçmesine ra¤men hâlâ askeri ba-
flar› elde edememesi, halk›n Amerikan askeri gücünün ger-
çekten çok bir efsane oldu¤unu düflünmeye bafllamas›na
yol açt›. Afganistan'daki durum da Irak'a benziyor. Son bir-
kaç ay, ABD'nin buradaki savafl› da kaybetmeye bafllad›¤›-
n› gösteriyor.
AB bile fazla yard›m etmiyor
Amerikan gücünün azalmaya bafllad›¤›n›n di¤er göster-
geleri de flunlar: Geliflen Çin, ABD'ye rakip süper güç ola-
rak h›zla yükseliyor ve dünyan›n en büyük ekonomisine
dönüflmeye aday. Rusya da ekonomik ve askeri güce sahip
bir süper güç olarak uluslararas› çekiflme alan›na döndü.
Zira Rusya Devlet Baflkan› Vladimir Putin flu an ABD Baflka-
n› George W. Bush'la güç eflitli¤i temelinde iliflki kurar ha-
le geldi. Kuzey Kore'yse, nükleer silahlardan ar›nd›r›lmas›
yönündeki Amerikan çabalar›na karfl› bir yavafllatma oyu-
nu oynuyor. ABD bu konuda diplomatik taleplerden baflka
bir seçene¤e baflvuramad›. ‹ran da Amerika'n›n askeri teh-
didini umursamaks›z›n aç›kça meydan okuyarak nükleer
program›na tutunuyor. Tahran sanki, Amerikan tehditleri-
nin bofl oldu¤unu teyit ediyor. Avrupa Birli¤i'yse 'teröre
karfl› savafl'›nda ABD'ye istedi¤i kadar yard›m etmiyor.
ABD yine kabu¤una m› çekilecek?
Latin Amerika'da, Venezüella Devlet Baflkan› Hugo
Chavez liderli¤inde ABD emperyalizmine karfl› bir direnifl
yükseliyor. Avro, uluslararas› ticaretin temel para birimi
olarak birkaç y›ld›r de¤erini yitiren Amerikan Dolar›'n›n
yerini al›yor. Y›llar geçtikçe bu göstergelerin olumsuz etki-
leri katlanacak. Bu durum ABD'yi bitkinli¤in vurdu¤u bir
süper güce dönüfltürüp geri say›ma sürükleyecek. Dolay›-
s›yla, gelecek 20 y›l içinde tek kutuplu bir dünya yerine
çok kutuplu bir dünya görebiliriz.
ABD'nin uluslararas› alanda gerilemesine paralel ola-
rak, sahnede AB, Çin ve Rusya belirecek. Fakat en önemli
gösterge ABD'nin iç siyasetinde geliflen bir olguyla temsil
ediliyor. Zira bat› bas›n› flu an, 'soyutlanma ve izolas-
yon'dan, yani ABD'nin kendi kabu¤una çekilmesine yöne-
lik bir düflüncenin yükselifle geçti¤inden bahsediyor. Med-
ya, muhalefetteki ço¤u Demokrat'›n flu an bu ekole ba¤lan-
d›¤›n› ifade ediyor. Acaba Arap yönetimleri bu de¤ifliklik-
lerin anlam›n› idrak edip gelece¤in dönüflümlerine flimdi-
den haz›rl›k yap›yor mu?
* Katar’da yay›mlanan Vatan Gazetesi yazar›
Tek kutupludünya bitiyor
Ortado¤u ile alakal› ne zaman bir seminer vermeye kalk-sam dinleyiciler aras›nda her zaman benim "ç›lg›n konuflma-c›lar" dedi¤im birileri vard›r. Burada parlak ve yerinde soru-larla bir gazeteci olarak bana sürekli hürmetkâr olduklar›n›ve Ortado¤u'daki trajediyi oradaki gazetecilerden daha iyianlad›klar›n› gösterir tarzda- konferanslar›ma gelen baylarve bayanlardan özür dilerim.
Ama "ç›lg›n konuflmac›lar" gerçektir. Stockholm, Oxford,Sao Paulo, Erivan, Kahire ve Los Angeles’te erkek, Barselo-na'da kad›n kimli¤iyle karfl›ma ç›km›fllard›r. Kad›n veya er-kek olsun sorular› flöyle devam eder. E¤er ba¤›ms›z bir gaze-teci oldu¤unuza inan›yorsan›z, niye 11 Eylül’le ilgili gerçekle-ri yazm›yorsunuz? Niye gerçekleri –Bush yönetimi, CIA ya daMossad'›n ‹kiz Kuleler’i patlatt›¤›n›- söylemiyorsunuz? 11 Ey-lül'ün arkas›ndaki s›rlar› niye iffla etmiyorsunuz?
Her davayla alakal› flöyle bir düflünce var –Fisk bilir,elinde kesin deliller vard›r, tüm dünyan›n bildi¤i (genelde butabirle iflaret edilir) ‹kiz Kuleler’i kimin y›kt›¤›na iliflkin sondelili getiren bak›r-dipli gerçek dosyalar› vard›r. Bazen "ç›l-g›n konuflmac›lar" aç›kça dertlidir. Cork’ta bir adam bana birsoru sordu ve sonra olaya bak›fl aç›s›n›n biraz tuhaf oldu¤u-nu söyledi¤imde, sandalyeleri tekmeleyerek ve ba¤›rarak sa-lonu terk etti.
Genellikle do¤ruyu söylemeye çal›flm›fl›md›r, ama 11 Ey-lül’le ilgili cevaplanmam›fl sorular varken, ben, The Indepen-
dent'›n Ortado¤u muhabiriyim ama komplo teorisi muhabiride¤ilim. Elimde Lübnan, Irak, Suriye, ‹ran ve Körfez’le ilgilibu kadar gerçek veriler varken niye Manhattan'daki hayaliverileri kafama takay›m? Benim son sözüm -bence tart›flma-n›n dü¤üm noktas›- Bush yönetiminin her fleyi berbat etti¤i-dir -askeri, politik ve diplomatik olarak- Ortado¤u'da bunudenemifltir ve nas›l olur da 11 Eylül 2001'de Amerika'da ulus-lararas› boyutta insanl›¤a karfl› ifllenen suçlar›n Bush yöneti-mi baflar›yla üstesinden gelebiliyor?
Evet, hala o fikri savunuyorum. Amerikal›lar›n iki günönce yapt›¤› gibi El Kaide'nin geri çekildi¤ini iddia eden birordu, 11 Eylül'le alakal› hiçbir fleyi ölçmeyi beceremiyor de-mektir. Irak'›n Diyala bölgesinde yapt›klar› ve mant›ks›zcakod ad› "Y›ld›r›m Çekiç Operasyonu" dedikleri operasyonsonras› konuflan Albay David Sutherland, "El Kaide'ye karfl›harekat bafllat›p, onlar›n geri çekilmesini sa¤lad›k. Bizimkuvvetlerimizle karfl›laflt›klar›nda yaflad›klar› korku, terörist-lerin hiçbir s›¤›nacak güvenli limanlar›n›n olmad›¤›n› kan›t-lam›flt›r" diyor. Söylediklerinin ço¤u ayn› ve hepsi yanl›flt›r.
Birkaç saat sonra El Kaide Bakuba'ya güçlü bir taburlasald›r›yor ve Amerikal›larla beraber meydan okuyan yerelfleyhleri öldürdü. Bush'un Texas semalar›ndan seyretti¤i sa-vafl bana Vietnam'› hat›rlat›yor -ki bu, bu hafta Vietnam sava-fl›n›n sonu ile Kamboçya denen, nüfusunun büyük bir bölü-münü Bush'un cesur meslektafllar›n›n sonuna kadar savaflt›¤›ayn› Vietnaml›lar›n kurtard›¤›, farkl› bir ülkedeki soyk›r›m›niye kar›flt›rd›¤›n› aç›klayabilir.
Ama iflte mevzuya geliyoruz. Benim 11 Eylül’le alakal› tu-tars›z resmi söylemlerden girerek artan bir rahats›zl›¤›mvar. Sadece aç›kça görünen filan sonuç falan ihtiyaçtan ç›k-
maz mevzu de¤il: Pentagon sald›r›s›n›n uçak parçalar› (mo-tor vs.) nerede? "United 93" diye bilinen uçuflta (Pennsylva-nia'da düflmüfltü) yer alan görevliler niye susturuldu? Uçufl93'ün sadece bir noktaya çarpan enkaz parçalar› nas›l olduda birkaç milden fazla bir alana da¤›ld›? Tekrar David Ic-ke'nin "Alice Harikalar Diyar›nda ve Dünya Ticaret MerkeziFelaketi" isimli, herhangi bir akl› bafl›nda insan› tekrardantelefon rehberini okumaya sevk edecek ç›lg›n araflt›rmas›n-dan bahsetmeyece¤im.
Ben bilimsel mevzulardan bahsediyorum. E¤er do¤ruysauçak yak›t› 820 C'de normal flartlarda yanar, nas›l olur da ‹kizKuleler’in erime noktas› 1480 C oldu¤u düflünülen çelik kirifliayn› anda kopar? (8.1 ve 10 saniye içinde y›k›ld›lar) Peki yaüçüncü kule? Dünya Ticaret Merkezi Bina 7 ya da SalmonBrothers Building (Salmon Kardefller Binas›) diye an›lan yer?Kendi kay›tlar›nda 11 Eylül günü saat 17.20'de 6.6 saniyede y›-k›ld›. Hiçbir uçak çarpmamas›na ra¤men niye bu kadar düz-gün bir flekilde y›k›ld›?
Amerikan Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsüne buüç binan›n neden y›k›ld›¤›n›n analiz edilmesi görevi verildi.Hala Dünya Ticaret Merkezi Bina 7 ile ilgili rapor bildirilmedi.
‹ki tane önemli Amerikal› profesör ve makine mühendi-si -kesinlikle "ç›lg›n konuflmac›lar" parantezinde de¤iller-flimdi yasal yollarla raporun son flekline "aldat›c› veya hileli"oldu¤u gerekçesiyle meydan okuyorlar. Gazetecilik aç›s›ndan11 Eylül’le ilgili çok tuhaf fleyler vard›. Muhabirlerin baz›lar›-n›n ilk bildirdiklerine göre kulelerin içinden patlama sesleriduymufllard› – kirifl çat›rdamas› gibi sesler- ki böylece kolay-l›kla iflten at›labilirlerdi.
Daha az gazeteci elleri ba¤l› vaziyette Manhattan sokak-lar›nda bulunmufl bir kad›n uçufl görevlisi bulundu¤unu bil-dirmiflti. Tamam, bunlar›n sadece söylenti olan iddialar oldu-¤unu var sayal›m t›pk› CIA'in üç kiflilik flu anda sa¤ ve Orta-do¤u'da yaflayan intihar sald›r›s› eylemcisinin oldu¤u yönün-deki istihbarat hatas› gibi.
Peki ya ürkütücü yüzüyle, korkunç arkadafllar›na "‹slami"ö¤ütler verdi¤i CIA taraf›ndan aç›klanan ve Orta Do¤u'dakitan›d›¤›m her Müslüman arkadafl›m› hayrete düflüren M›s›rl›hava korsan› ve katil Muhammed Atta taraf›ndan yaz›ld›¤› id-dia edilen tuhaf mektup? Atta, ailesine anlat›yor ki bir Müs-lüman kötü yetifltirilmifl olsa da namaz k›lmak ister. Cinayet-teki arkadafllar›na günün ilk namaz›n› k›lmalar›n› hat›rlat›yorve ondan bahsetmeye devam ediyor. Ama hiçbir Müslüman'›nböyle bir hat›rlatmaya ihtiyac› yoktur – sadece "Sabah" na-maz›yla ilgili bölümün Atta'n›n mektubunda yer almas› gerek-ti¤ini düflünelim.
Tekrar edeyim. Ben komplo teoricisi de¤ilim. Ç›lg›n ko-nuflmac›lar beni rahat b›raks›n. Komplolar beni rahat b›rak-s›n. Ama tüm di¤er insanlar gibi 11 Eylül’le ilgili tüm hikâyeyibilmek istiyorum, çünkü Irak, Afganistan ve Ortado¤u'da ya-flanan tüm bu felaketlerin sebebi olan sahte "terörle savafl"delili¤inin tetikleyicisi odur. Bush'un mutlu bir flekilde ayr›-lan dan›flman› Karl Rove bir zamanlar "biz art›k bir impara-torlu¤uz ve kendi gerçeklerimizi kendimiz yarat›r›z" demiflti.Do¤ru mu? En az›ndan bize söyle. Belki insanlar›n sandalyetekmelemesini bu durdurur.
* The ‹ndependet yazar›
11 Eylül gerçe¤ini bile sorguluyorumRobert Fisk*
Ahmmed Amrabi*
Münir fiefik*
Amerika ‹ran’a sald›racak m›?
20-30 Eylül 2007 KÜLTÜR SANAT12
Amerikan vahfletinin ‘düzeltilmifl’ filmi: The Redacted
Bir ülkede demokrasinin, özgürlüklerin,
insan haklar›n›n, adaletin, insanca yaflam›n,
düflünce özgürlü¤ünün, nitelikli siyaset ve
sanat üretiminin var oldu¤unu söyleyebil-
menin tek koflulu vard›r: Eme¤in, kardeflli-
¤in, eflitli¤in, özgürlü¤ün oldu¤u insanca bir
yaflam› yarat›p, e¤itimi, medyay›, sanat› ve
siyaseti halk›n ihtiyaçlar› ve geliflimini sa¤la-
mak üzere kullanmak.
Bu ülkenin adaleti, hukuku, e¤itim ku-
rumlar› ve medyas›; mafyalar, çeteler, katil-
ler, ‘vatansever’ kahramanlar, kana susam›fl
sözüm ona sanatç›lar yetifltiriyor! Neye ve
neden flafl›r›yoruz? Hiçbir zaman ‘sanat ca-
mias›nda’ tutunamam›fl, geçmiflinden bugü-
ne ‘sanat yaflam›nda’ neye ve kime hizmet
etti¤ini bile bilmeyen, kimli¤inin yok oluflu-
nu kendileri gibilerine yamanarak, en son
“Türk’ün Türk’ten baflka dostu yoktur” di-
yen katil a¤abeylerine ispatlayarak piyasalar-
da yer edinmeye çal›flan bir zavall›c›¤a m›?
Bu duruma belki de en fazla o zavall›c›k se-
viniyordur, ne dersiniz? Belki de hiç bekle-
medi¤i bir anda piyasalara bomba gibi düfl-
menin mutlulu¤unu, y›llard›r bekledi¤i ilgiyi
toplaman›n keyfini ç›kart›yordur… Lütfen
bu zavall›c›¤a sanatç› demeyelim. Ona ve
onun gibilerine sanatç› diyerek zavall›c›klar›
ödüllendirmeyelim. Bilinçleri, beyinleri bu-
land›rmadan-suland›rmadan devrimci sanat
anlay›fl›m›zla herkese hakk›n› verelim. Sanat
en basit tan›m›yla; dili, dini, ›rk›, ten rengi
ne olursa olsun insan olan; herkes için eflit,
sömürüsüz, insanca yaflam› isteyen, insanca
bir yaflam için mücadeleyi ö¤ütleyen, gerçe-
¤i estetize ederek halka sunmakt›r. Bugün
için gerçek olan ise halk›n ac›s›n›, yoksullu-
¤unu, isyan›n› anlat›p, halklar›n birlik, bera-
berlik, kardeflçe yaflama iste¤ini ve özlemini
yükseltmek, insanl›k mücadelesinin bir par-
ças› olmakt›r.
“Vatan satsa bir kifli, an›nda biter ifli” di-
yen Ozan Arif ve ‹smail Türüt, sat›lan vatan›
kendilerine öyle içten dert etmifller ki, bu
parçay› yap›p satmay› planlam›fllar. ‹flte sa-
nat! ‹flte sanatç› sorumlulu¤u! ‹flte vatanse-
verlik!
Devlet taraf›ndan korunan, kollanan,
devletin askeri ve kolluk güçlerince kahra-
manlar gibi karfl›lanan sahnelerden tan›¤›z
tüm bunlara. Devlet faflizmle ayakta duru-
yor, faflizm ‘kahraman’lar›n› yaratarak koru-
yor, faflizm bu topraklar› kan gölüne çeviri-
yor ve ezilen halklar ayaklanmad›kça bu kez
sanatç›(!) kahramanlar ortaya ç›k›yor… T.C
devletinin, var oldu¤undan bu yana kendi
eliyle yaratt›¤› a¤abeylerinin yollar›n› açt›¤›;
›rkç›l›k, tek dil, tek din, tek millet, tek bay-
rak diyerek kan kokan bu dizeler hep var-
d›… ‘Ozan’ Arif y›llar önce kaleme ald›¤› di-
zelerinde:
Ne Sezar, ne Hitler, ne posb›y›kl› Stalin,
Ne de, ne de fare suratl› Mao;
Çözemez, çözemez, çözemez senin der-
dini Ayflem…
Senin derdini; bat›l›l›k delisi sömürge ay-
d›nlar›,
Robert Koleji mezunu özgürlük budalalar›
Ve kafalar›n› çirkin kapitalistlere satm›fl
Deve kufllar› da çözemez...
Senin derdini Ayflem;
Senin gibi konuflan, senin gibi düflünen,
Senin gibi yaflayan, velhas›l kelam bizler
ÜLKÜCÜLER çözeriz senin derdini...
Anam›n anlatt›¤›na göre
Koca Türk Dünyas›'n›n
Küçük bir köyünde do¤muflum.
Senin için doktor ya da ilaç,
Ekmek ya da su ne ise
Benim için M‹LL‹ DEVLET, KIZIL ELMA
ÜLKÜSÜ odur... diye devam edip giden dize-
leriyle flairlik-sanatç›l›k yapt›¤›n› sanarak tür-
külere, fliirlere kan bulaflt›rmaya devam et-
mektedir. Asl›nda geçmiflte ve bugün yaz›-
lan tüm bu sat›rlar, sanat›, sanatç› olman›n
fark›n› anlatmam›za gerek kalmadan kan›tlar
niteliktedir. Bugün için de¤iflen tek fley bur-
juva medyada ‘popüler’ bir maymuna dön-
müfl bir zavall›c›¤›n belki de iflin ciddiyeti-
nin fark›nda olmadan faflizmin sözcülü¤üne
soyunmas›d›r. Herkes dünkü gibi iflini yap-
maktad›r.
Dink katliam›n›n perde arkas›n› büyük
bir baflar›yla -bizce malum olan- perde arka-
s›nda tutmay› baflaran, tarihi kan ve katliam
kokan, adalet sistemi, e¤itim müfredat›yla
kendisinden baflkas›na yaflam hakk› tan›ma-
yan, çürümüfl sanat›yla gençli¤in beynini du-
mura u¤ratan bir düzende; öldürülen bir ay-
d›n›m›z›n ard›ndan yüz binlerin kardefllik
hayk›r›fl›na, kanl› elleriyle ‘Biz Ermeni de¤i-
liz, Türk o¤lu Türk’üz’ diye cevap veren,
hassas bir millet olarak linçler gerçekleflti-
ren, ›rkç›, milliyetçi, faflizmle yo¤rulan bu
ülkenin ‘vatansever’ evlatlar› bu parça ve
klipten baflka ne yapabilirdi?
Bu olay Türkiye-Kuzey Kürdistan’da ya-
flayan tüm di¤er az›nl›klara yap›lan yeni bir
sald›r› de¤il elbette. Halklar›n kardefllik özle-
mini, mücadelesini baltalayan tüm di¤er fa-
flist sald›r›lardan bir tanesidir… Biz bu sald›-
r›lar› iflkence tezgâhlar›ndan ve dara¤açla-
r›ndan, 19 Aral›k’tan, Ulucanlar Katlia-
m›’ndan, Marafl’tan, Çorum’dan, Gazi’den,
Sivas’tan, Trabzon sokaklar›ndan; sanat› ve
sanatç›y›, halk ozanl›¤›n›, dili, dini, ›rk› ne
olursa olsun insan› sevmeyi Pir Sultan’dan,
Ahmed Arif’den, Naz›m Hikmet’ten, Y›lmaz
Güney’den ve halk›n özgürlük ve ba¤›ms›z-
l›k mücadelesinde yitirdi¤imiz k›zlar›m›z ve
o¤ullar›m›z›n yaflam›ndan biliyoruz.
Evet, bu ülkede binlerce bebekten bin-
lerce katil yarat›l›yor! Neden flafl›r›yoruz ki!..
Medya patronlar›n›n arac›l›¤›yla ›rkç›l›¤› kö-
rükleyen bir ülkede Türüt mü hat›rlatt›
unuttuklar›m›z›? Evet aya¤a kalk›p kafam›z›
kumdan ç›karmazsak daha çok Hrantlar yiti-
recek ve daha çok yitirdiklerimizin cenaze-
lerinden mutluluk görüntüleri, flark›lar› ç›ka-
r›lacak. Faflizm propagandas›n› yapacak,
Ozan Arif ve Türüt gibi zavall›lar da sanatç›
diye ‘vatansever’ Türklerin gönlünde taht
kuracak…
Hitler hiç ölmedi ki… Ölmeyecek de…
Ta ki gelece¤ini ancak kendisinin yarataca¤›-
na inanan ve bu bilinçle gelece¤i yaratacak
bir halk›n zafer 盤l›klar› karanl›k yürekleri
ayd›nlat›ncaya dek…
Onlar kana doymad›lar ki... Neden flafl›r›yoruz?
Amerikan askerlerinin Irak’ta gerçeklefl-
tirdikleri vahflet yine Amerikal› yönetmen
Brian De Palma taraf›ndan beyaz perdeye ta-
fl›nd›. De Palma’n›n yönetti¤i ‘The Redac-
ted’ (Düzeltilmifl) adl› filmde Irak'ta 14 ya-
fl›ndaki bir k›z›n ABD askerleri taraf›ndan te-
cavüze u¤ramas› ve ailesiyle birlikte katledi-
lifli konu ediliyor.
1989 y›l›nda yine ABD askerlerinin Viet-
nam’da iflledi¤i benzer suçlar› konu alan ‘Ca-
sualties of War’ (Savafl Zayiatlar›) adl› yap›m-
la ad›ndan söz ettiren 66 yafl›ndaki yönet-
men De Palma, ABD askerlerinin Irak'ta 14
yafl›ndaki bir k›za tecavüz edip ailesiyle bir-
likte katledildi¤i olay›n filmini çekti. Yar› bel-
gesel-yar› kurgu filmde De Palma, Mahmudi-
ye'deki korkunç katliam› hiç yay›nlanmam›fl
foto¤raflarla gözler önüne seriyor. Geçti¤i-
miz ay içerisinde bitirdi¤i filmin bas›n göste-
riminin ard›ndan gazetecilere yapt›¤› aç›kla-
mada filminde kulland›¤› foto¤raflar› uygula-
d›klar› sansür nedeniyle elefltirdi¤i ABD med-
ya kurulufllar›ndan ald›¤›n› söyleyen De Pal-
ma, “Onlara gidip, asla yay›nlayamayaca-
¤›n›z foto¤raflar› bana verin, dedim” flek-
linde konufltu. Aç›klamada, çekimleri Ür-
dün'de gerçeklefltirilen filme iliflkin “Viet-
nam'da yaflatt›¤›m›z ac›lar› görebiliyor-
duk. Bu kez medyada hiçbir fley bulam›-
yorsunuz. Filmim, Irak'taki gerçekleri
Amerikan halk›na anlatmay› amaçl›yor”
diyen De Palma, görüntülerin kamuoyunu
harekete geçirerek, Kongre üyeleri üzerin-
de bask› oluflturamas›n› umdu¤unu belirtti.
Filmin ad›n› bilerek “Redacted-Düzeltilmifl”
olarak koydu¤unu anlatan De Palma, Ameri-
kan gazetelerinin ve televizyonlar›n›n ger-
çe¤e iliflkin verdikleri bilgilerin ‘düzeltil-
mifl’ yani çarp›t›lm›fl oldu¤unu söylüyor.
Yönetmen aç›klamas›nda son olarak, “Se-
yircinin önüne koydu¤unuz çok ac› veri-
ci bir deneyim, bir akflamüstü devam et-
tirmek istedi¤iniz hofl bir fley de¤il, ama
bu mesaj insanlara verilmeli ve ümit edi-
yorum bu duruma tepkisiz kalmazlar”
fleklinde konufltu.
Film Venedik’te izleyicileri a¤latt›
Eylül ay› bafllar›nda Venedik Film Festiva-
li'nde de gösterilen ve De Palma’ya “En ‹yi Yö-
netmen” dal›nda Gümüfl Aslan ödülü kazand›-
ran filmi izleyenlerin salonu a¤layarak terk et-
mesi dikkat çekerken, sinema otoriteleri fil-
min ABD'nin Irak'tan çekilme sürecini h›zlan-
d›raca¤› görüflünde birlefliyor. Fragman›n›n
internet görüntü paylafl›m sitelerine konmas›-
n›n engellendi¤i filmin k›sa bölümleri yönet-
men De Palma'yla yap›lm›fl baz› röportajlarda
gösteriliyor. Bunlardan birinde arama bahane-
siyle bir Irakl› ö¤renci k›z›n ABD askerlerince
nas›l taciz edildi¤i gösteriliyor.
Yaflanan vahflet Irak'ta büyük
tepki toplam›flt›
Irak'›n baflkenti Ba¤dat'›n güneyindeki
Mahmudiye kentinde 12 Mart 2006'da mey-
dana gelen olayda 101. Hava Tümeni'nde gö-
revli 5 ABD askeri, Irakl› ailenin evine gire-
rek, 14 yafl›ndaki Abir Kas›m El Cenebi'nin
babas›n›, annesini ve küçük k›z kardeflini
katletmifl, genç k›za tecavüz ettikten sonra
katlederek, cesedini yakmaya çal›flm›fllard›.
Bafllarda Irakl› direniflçilerin iflledi¤i ileri sü-
rülen cinayetlerin ABD askerleri taraf›ndan
ifllendi¤i ortaya ç›km›fl, bu olay Irak’ta büyük
tepki toplam›flt›. Olay, Irak'ta sivillere yöne-
lik olarak yap›lan sald›r›lar aras›nda en kötü-
sü olarak kabul ediliyor.
Vietnam’da da benzer bir olay
Brian de Palma'n›n 1989 y›l›nda Politik
Film Akademisi’nde Bar›fl Ödülü’nü alan ‘Ca-
sualties of War’ (Savafl Zayiatlar›) adl› filmin-
de de Vietnam Savafl› s›ras›nda yaflanan Ame-
rikan vahfletinin bir kesiti iflleniyor. Senaryo-
su kurgu olmayan ve yaflanm›fl bir olay› konu
eden 'Casualties of War’ filminde bir Ameri-
kan çavuflu komutas›ndaki befl kiflilik devri-
ye, görev yeri olan tepeye gitmeden önce,
kendi halindeki bir Vietnam köyüne u¤rar.
Bir gece önce geneleve gidemeyen çavufl,
yanlar›na bir k›z almakta kararl›d›r. Emrinde-
kiler önce inanmam›flt›r, ama bunu yapar.
Gece, kulübe kulübe dolaflarak ailesiyle bir-
likte uykuda olan genç bir k›z› silah zoruyla
kaç›r›rlar ve arazide yanlar›nda sürüklerler.
Erlerden Michael J. Fox, bunun yasad›fl›, gay-
ri ahlaki, gayri insani oldu¤undan emindir.
Aralar›na yeni kat›lan er Diaz da öyle. Karfl›
ç›karken birbirlerine destek olmakta anla-
fl›rlar. Karfl› ç›kma biçimi ise, en az›ndan,
tecavüze kat›lmay› reddetmek. O an gelir.
Fox'›n canland›rd›¤› asker gerekçelerini de
aç›klayarak silahl› zorlamaya ra¤men, teca-
vüze kat›lmay› reddeder. Diaz ise korkudan
istemeye istemeye de olsa, pantolonunu
afla¤›ya indirmeyi kabullenir. Karfl› ç›kacak
gücü bulamaz. Vicdan›nda var olmufl sesi
bast›r›r, sald›r›daki yerini al›r. Sonras›nda
tecavüzcü çavufl, mevzilendikleri tepeden
Vietkonglar› gözetlerken, yaflad›¤› fliddet-
ten k›vranan k›z›n düflman taraf›ndan duyu-
labilecek sesinden kurtulmak ister. Öldür-
me görevini retçi ere verir. O yine redde-
der. Bir baflkas› b›çaklar. Buna ra¤men k›z
aya¤a kalkt›¤›nda, genç k›z›n bedenine kur-
flun ya¤d›r›rlar. Filmin devam›nda da er Mic-
hael J. Fox’un bu tecavüz ve cinayeti üstle-
rine duyurma çabas› ifllenmifl.
YÜZ F‹K‹RMuzaffer Oruço¤lu
Yazar›m›z›n yaz›s› elimize
ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz
Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi
Atölye Kay›tlar› Bafllad›
* KORO
* RES‹M
* G‹TAR
* T‹YATRO
* KEMAN
* YAN FLÜT
* SENARYO
* BA⁄LAMA
* BASS G‹TAR
* FOTO⁄RAFÇILIK
* KONSERVATUARA
HAZIRLIK
Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi’nde
Grup Patika Konseri
Tarih: 30 Eylül Pazar
Saat: 17.00
YÜZ Ç‹ÇEK AÇSIN KÜLTÜR MERKEZ‹ (YÇKM) * MAHMUT fiEVKETPAfiA MAH. M‹THATPAfiA CAD. NO: 1/3 OKMEYDANI-‹STANBUL
TEL: (0212) 256 74 68 * www.yckm.org * MA‹L: [email protected]
20-30 Eylül 2007GÜNCEL 13
Maoistler geliflmeleri de¤erlendirdi“Eskiden yap›ld›¤› gibi, burjuva devrimi "tamamlama" so-
rununu ortaya atmak, canl› Marksizm’i ölü metinlere feda et-
mek demektir”
- Lenin -
Lenin’in bu de¤erli ö¤retisinin gerçek önemi, Nepal Ko-
münist Partisi (Maoist) taraf›ndan önderlik edilen Halk Sava-
fl›’n›n stratejik savunma aflamas›ndan stratejik denge aflamas›-
na girmesinde ciddi bir flekilde hissedildi. Her ne kadar parti-
mizin tarihinde fazlas›yla taktik yön de¤ifltirme örnekleri var-
sa da yine de Halk Savafl› stratejik sald›r› aflamas›na girinceye
kadar büyük taktiksel de¤ifliklik zorunlu hale gelmemiflti. O
zamana kadar bizler yeni bir yol ortaya koymufltuk ve devrim-
ci prati¤i bu labirentten ilerletmeye çal›flmaktayd›k. Hala Ne-
pal’deki bu tarihsel koflullara özgü somut özellikler bu taktik-
sel de¤iflikli¤e götüren nedenlerdir. fiüphesiz ki, bu koflullar
partimizin önderlik etti¤i 10 y›l› aflk›nd›r sürdürülen tarihi si-
lahl› mücadelenin do¤al sonucu olarak do¤du.
Birkaç vesileyle, Nepal’deki yerel durumun lehte oldu¤u
ve yak›n zaman içerisinde merkezi iktidar› ele geçirmenin ko-
flullar›n›n oluflmufl oldu¤u, fakat devrimci pratik içerisinde
olan tüm samimi komünist partilerin bildi¤i gibi, uluslararas›
koflullar›n Yeni Demokratik Devrim’i gerçeklefltirmek ve sür-
dürmek için oldukça aleyhte oldu¤u de¤erlendirmesini yap-
t›k. Kuflkusuz ki, yerel koflullar› gelifltirirken, genel anlamda
dünya üzerindeki adaletten yana insanlar› ve özelde Güney
Asya halklar›n›n deste¤ini devrim lehine harekete geçirmeli-
yiz. Bunun için bir zamanlar benimsenen güzergah› b›rakma-
ya cesaret etmeli ve keflfedilmemifl da¤a t›rmanma cesaretine
sahip olmal›y›z.
Lenin, bilimsel sosyalizmin kurucusunun “teorimiz bir
dogma de¤il bir eylem klavuzudur” dedi¤i ve Engels taraf›n-
dan F. A. Sorge’a yaz›lan bir mektuptan s›k s›k al›nt› yapard›.
Bizim inand›¤›m›z bu gerçek her türlü koflulda ve her komü-
nist parti için geçerlidir. Devrimci prati¤e yo¤unlaflmaks›z›n
dogmalara saplanmak ve baz› devrimci söylemleri ezberle-
mek kolayd›r. Fakat gerçek bir komünist parti, Marksizm’in,
bizzat Marksizm’in kendisine karfl› elefltirel olmay› ö¤retti¤i-
ni ve bir fleyin Marksizm’i mi yoksa baflka bir fleyi mi temsil
etti¤ini bilmenin tek laboratuvar›n›n devrimci pratik oldu¤u-
nu hiçbir zaman unutmamal›d›r. Bu göz kamaflt›r›c› Marksist
ilke ›fl›¤›nda NKP (Maoist) Marksizm’i Nepal’in somut koflul-
lar›na uygulamaktad›r. Ki biz bunun, bu bilimi daha da ilerle-
tece¤ine inan›yoruz.
2005 y›l›n›n Eylül-Ekim aylar›nda gerçeklefltirilen NKP
(Maoist) Merkez Komitesi’nin tarihi toplant›s› partinin tari-
hinde çok önemli bir yer iflgal etmektedir. Bu toplant›dan ön-
ce iki çizgiyi temsil eden kesimler aras›ndaki çekiflme doruk
noktas›ndayd› ve bu çekiflme d›flar›ya da aç›klanm›flt›. Bunun,
partinin varl›¤›n› tehdit edebilece¤inden korkan devrimci kit-
leler oldukça s›k›nt› içinde iken gerici güçler heyecandan
kendilerinden geçmifllerdi. Fakat yoldafl Prachanda önderli-
¤indeki Merkez Komite parti içi mücadeleyi itici bir güce dö-
nüfltürdü. Ve bu, partiyi ileriye tafl›d›. Toplant›, birlik-müca-
dele-dönüflüm yöntemini uygulayarak ve diyalektik tart›flma-
y› sürdürerek parti içi mücadeleyi çözdü ve yeni bir birlik
sa¤lad›. Bu toplant›da al›nan en önemli kararlardan biri, par-
tinin, monarfliyi izole etmek ve sona erdirmek için parlamen-
ter partiler ile (istikrars›z ve tereddütlü karakterlerine ra¤-
men) bir ittifak kurmas› gerekti¤i ile ilgiliydi.
Monarflinin sona erdirilmesi sorunu Nepal ba¤lam›nda
farkl› bir anlam tafl›maktad›r. Monarfli, yüz bini aflk›n silahl›
güce sahip güçlü ordusuyla birlikte derin köklere sahip ve
iyi örgütlenmifl tek gerici kurumdur. Bu gerçeklikten dolay›
iç ve d›fl gerici güçler, oldukça y›pranan monarfliyi ayakta
tutmak için el ele vermifl durumdad›rlar ve monarfli sonlan-
d›r›ld›ktan sonra Maoist gücün sürekli ilerleyiflini durdura-
cak bir gücün kalmayaca¤› konusunda parlamenter güçleri
ikna etmeye çal›flmaktad›rlar. Bu yüzden parlamenter parti-
ler Maoistlerle ba¤lar›n› koparmal› ve monarfliyi, baz› biçim-
sel de¤ifliklerle birlikte, kurtarmaya çal›flmal›d›rlar. Nepal
Kongre Partisi ve Birleflik Marksist-Leninist gibi partilerin
monarfliye karfl› NKP (M) ile koflullu ba¤lar›n› sürdürmeye
zorlanmalar› Nepal halk›n›n bilinçlili¤i ve partimizin taktik-
sel manevras› sayesindedir.
NKP (M) bir buçuk y›l bu uzlaflmay› sürdürdü. Somut ko-
flullar ve bu uzlaflman›n karakteri ciddi bir flekilde tahlil edil-
di¤inde politikam›z›n ne ‘mücadele olmaks›z›n tamam›yla it-
tifak’ ve ne de ‘ittifak olmaks›z›n tamam›yla mücadele’ biçi-
minde olmad›¤›, her ikisini bar›nd›rd›¤› aç›kça görülür. Le-
nin’in ö¤retisini kavrayan bizler “ya¤madan pay almak için
para ve silah vermek”ten kaç›nd›k; bunun yerine haydutlar›n
verebilece¤i zarar› en az›na indirmek ve onlar›n yakalanmala-
r›n› ve cezaland›r›lmalar›n› kolaylaflt›rmak için para ve silah
verdik. Bu niyetle 22 kas›m 2005 tarihinde, monarfliye karfl›
12 maddelik anlay›fl› imzalad›k. Beklendi¤i gibi bu anlay›fl›n,
ülke çap›nda, mücadele eden halk›n moralinin yükselmesin-
de katalizör rolü oynad›¤› kan›tland›. Ça¤dafl dünyada efli gö-
rülmemifl büyük baflkald›r› gönülsüzce de olsa kral›, bir bafl-
bakan seçme ve bir hükümet kurma konusunda yedi parti it-
tifak›na ça¤r›da bulunmaya zorlad›. Hindistan, ABD ve ‹ngil-
tere hükümetleri bu hareketi desteklemediklerini aç›klama
konusunda zaman kaybetmediler. Atefli söndürmeye yönelik
bu aç›klama, monarfliyi sona erdirme aç›k hedefi ile heyecan
kesintisiz bir flekilde büyüdü¤ü için baflar›s›z oldu. Bizim güç-
lü varl›¤›m›z ve kat›l›m›m›z, kendilerini demokrasi kurtar›c›-
lar› olarak ilan edenler aç›s›ndan s›k›nt› verici bir meseleydi.
Sonunda Hindistan ve ABD hükümetleri ve onlar›n Ne-
pal’deki uflaklar› bir komplo tezgahlad›lar ve krala, Nepal’in
ba¤›ms›zl›n›n yine Nepal halk›n›n ellerinde oldu¤unu kral›n
kabul etti¤i baflka bir aç›klama yapt›rd›lar. Bu müdahalecile-
rin kralla gizli bir anlaflmalar›n›n oldu¤u ve kral›n konumunu
güçlendirecekleri konusunda kendisine söz verdikleri ve hal-
k›n kabaran öfkesi düfler düflmez gelecek idarede monarfli ku-
rumunun yerinde kalaca¤› a盤a ç›kt›.
Kraliyetin 24 nisan tarihli aç›klamas›ndan sonra bizler,
aç›klamay› ve arkas›ndaki kötü niyeti teflhir ederek hareketi
ileri götürmeye çal›flt›k. Fakat yedi parti ittifak› bunu bir za-
fer olarak ele ald›¤› ve gecikmeksizin hükümeti oluflturdu¤u
için hareketin içinde flimdiden bir bölünme vard›. Yeni hükü-
met daha ilk toplant›s›nda, yeni bir anayasa için yeni bir
meclis seçimi karar› ald› ve müzakereler için NKP (M)’ye ça¤-
r›da bulundu. Bu durum yan›lsamay› artt›rd› ve halk kesimle-
rinin büyük bir bölümü monarflinin yak›n gelecekte y›k›laca-
¤› beklentisi içerisine girdi.
Gerici güçlerle politik çekiflme bu süreç boyunca keskin-
leflti. Askeri sald›r›n›n yerini politik bir sald›r› ald›. Kraliyet
aç›klamas›yla yeniden oluflturulan eski parlamento da¤›t›ld›
ve 83 üyesi bize ait olan yeni bir geçici yasama oluflturuldu.
Bizim kat›l›m›m›zla geçici bir anayasa ve geçici bir hükümet
oluflturuldu. Bu olanlara yüzeysel bir flekilde bakt›¤›m›zda
NKP (M)’nin devrimci yoldan sapt›¤› görülür.
Fakat e¤er NKP (M)’nin tarihine bakarsak ve alt ak›nt›y›
ciddi bir flekilde incelersek bu baflka bir tespite götürür. Halk
Savafl›’n›n bafllat›lmas›ndan önce az say›da yoldafl o zamanki
parlamentoya gönderildi ve kardefl partilerden baz› devrimci
yoldafllar›m›z bundan dolay› bizleri fliddetle elefltirdiler. Parti-
mizde sonraki geliflmeler, geçmifl dönemlerde ezberledi¤i-
miz devrimci söylemlerden devrimi koruyarak savafl› bafllata-
bildi¤imizi kan›tlad›. fiu anda uzun süreli Halk Savafl› ile silah-
l› ayaklanmay› birlefltirmek için her türlü olana¤› görüyoruz.
Partimizin ikinci tarihi konferans›, devrimi tamamlamak için
uzun süreli Halk Savafl› ile silahl› ayaklanman›n bir birli¤i ol-
mas› gerekti¤ini öngören bir çizgi benimsedi. Mevcut gelifl-
melerin, gelifltirdi¤imiz fikirlerin hakl›l›¤›n› kan›tlar biçimde
Nepal toplumunu ileri götürdü¤ünü görmekteyiz.
Bafl›ndan beri iç ve d›fl düflmanlar ve özellikle de ABD ve
Hindistan taraf›ndan çizilen yol haritas›n›n fark›nday›z. Onlar
monarfliye yönelik sahte de¤ifliklikler yapmak, NKP (M)’yi
parlamenter siyaset içerisinde evcillefltirmek, Nepal Kongre
Partisi gibi bir parlamenter partiyi ülkede hakim bir güç hali-
ne getirmek niyetindedirler. Hileyle veya doland›r›c›l›kla bu
amac› gerçeklefltirmeye çal›flmaktad›rlar. Fakat, NKP (M)’nin
duruflundan kaynakl› onlar›n her çabas› ters tepti. NKP (M)
parlamenter bir kukla olmak yerine halk›n devrimci özlemle-
ri NKP (M)’de merkezileflmektedir. Yüzbinlerce halk kitlele-
ri seferber ediliyor ve partinin kitleler içerisindeki etkisi her
geçen gün art›yor. CIA taraf›ndan gizlice kurulan çeflitli med-
ya merkezleri taraf›ndan Maoistlere yönelik yap›lan umutsuz
iftira faaliyetleri ve gayrimeflru güçleri taraf›ndan yoldafllar›-
m›z›n öldürülmeleri onlar›n kendi misyonlar›nda baflar›s›zl›¤a
u¤rad›klar›n› fazlas›yla kan›tlamaktad›r.
Partimize ve özellikle de partimizin gençlik kanad›na, Ko-
münist Gençlik Ligi’ne kullanabilece¤i her fley ile sald›ran
düflman, kitlelerde, düflmanlara karfl› kitlesel h›nç meydana
getirmifltir. Ve kitle çizgimiz, HKO’muzun disiplini ve politik
çizgimiz, nihai ayaklanma için zemin haz›rlamada sürece h›z
kazand›rm›flt›r. Düflmana son bir darbe vurabilmek ve ülkeyi
bir yeni demokrasi aflamas›na ulaflt›rmak için bu geçifl aflama-
s›n›, kitle taban›m›z› yayg›nlaflt›rmak ve güçlendirmek, kendi
zaaflar›m›z› gidermek ve düflman kamp›n› parçalamak için
kullanmaktay›z.
Bafl›ndan beri iç ve d›fl
düflmanlar ve özellikle de
ABD ve Hindistan tara-
f›ndan çizilen yol harita-
s›n›n fark›nday›z. Onlar
monarfliye yönelik sahte
de¤ifliklikler yapmak,
NKP (M)’yi parlamenter
siyaset içerisinde evcil-
lefltirmek, Nepal Kongre
Partisi gibi bir parlamen-
ter partiyi ülkede hakim
bir güç haline getirmek
niyetindedirler. Hileyle
veya doland›r›c›l›kla bu
amac› gerçeklefltirmeye
çal›flmaktad›rlar. Fakat;
NKP (M)’nin duruflundan
kaynakl› onlar›n her ça-
bas› ters tepti
20-30 Eylül 2007 OKUR14
KONUK YAZAR
Y›lmaz ÇAKMAK
Devrimci kültürü
içsellefltirelim
S›n›f mücadelesinin önemli bir arac› olan “örgüt”,
devrime giden yolda konum itibar› ile can al›c› bir
noktada durmaktad›r. Bu arac›n niteli¤i ne kadar
güçlü olursa izleyece¤i yol da alaca¤› misyonu da o
düzeyde baflar›ya götürür. Örgütün niteli¤i ise o ör-
gütte aktif olarak mücadele yürüten bireylerle alaka-
l›d›r. Bireyler ne oranda ideolojik olarak güçlü olur-
sa, örgütçü kimli¤i geliflmifl olursa, devrimci kültürü
içsellefltirmifl ve söyledikleri ile pratikleri uyufluyor
olursa o oranda örgüt nitelikli olur. Günümüzde mü-
cadele yürütü¤ümüz kurumlar “devrimci kültürü iç-
sellefltirme” boyutuyla ciddi sorunlar yaflamaktad›r.
Bu sebepten dolay› bireyler geldikleri s›n›f›n gerici
yönlerini örgütsel çal›flmalara yans›tarak olumsuz
durumlara yol açmaktad›r.
Devrimci kültür; devrimci yaflama gönülden ba-
¤l› olan bireylerin ideolojileri do¤rultusunda yaflam-
lar›na yön veren genel tutum ve davran›fllar›n topla-
m›d›r. Kültür, yaflamsal faaliyetlerin sonucunda or-
taya ç›km›fl bir olgudur. Kal›tsal yani genetik de¤il-
dir. Yaflam›m›z› sürdürdü¤ümüz toplumlarla alakal›-
d›r. Yaflad›¤›m›z toplumdan ba¤›ms›z bireysel bir
kültürden bahsedilemez. Bundan dolay› örgütlü bi-
reylerde yaflam›n› sürdürdü¤ü çevrenin veya gelmifl
oldu¤u s›n›f›n özelliklerini ba¤r›nda tafl›r. Bu özel-
liklerden gerici yönlü olanlar da vard›r. Ve örgüt
içinde bu gerici yönlerle örgütün ilerici yönleri sü-
rekli bir mücadele halinde bulunurlarsa o bireyde
geliflim görülür. Buda örgüt içinde bireylerin gelifli-
minin dinami¤ini oluflturur.
Fakat bu geliflim bir dizi kuralla veya programda
maddelefltirilerek de¤il de bire bir pratikle bulufltu-
¤unda hayat bulur. Örgüt ideolojik hastal›klara karfl›
bir kültür politikas› belirleyip onun mücadelesini yü-
rütmelidir. Örgütü sadece kuru kalabal›k olarak gö-
rürsek yan›lm›fl oluruz. Örgüt bir de¤iflim-dönüflüm
okuludur.Yani bir örgüt veya kurumun genifl ve kul-
lan›fll› bir fiziksel ortam› olabilir,ekonomik olarak sa¤-
lam ve süreklili¤i sa¤lanm›fl kaynaklar› olabilir,iyi bir
kitle temeli olabilir; fakat kendi içine dönük bir kül-
tür politikas› yoksa orada bir kültür erozyonun yaflan-
mas› kaç›n›lmazd›r.
Evet örgüt içi bir kültür politikas›n› hayata geçir-
mek. Yoksa örgütün içine s›zan o burjuva ak›m›na
karfl› gözlerimizi kapam›fl oluruz. D›fl düflmanla(em-
peryalistler,kompradorlar ve feodaller) savaflmak
aç›kt›r ve bu bizi her an tetikte olmama›z› sa¤lar. Fa-
kat içimizdeki düflman gizlidir. Çünkü o bizim bünye-
mizde yaflam›n› sürdürmektedir. Bununla savaflmak
zordur. Birey olarak de¤il de daha çok kollektif olarak
yöneldi¤imizde baflar›l› oluruz. Bu da ancak elefltiri-
özelefltiri dinami¤ini hayata geçirmekle olur. Bu dina-
mik ideolojik mücadeledir esas›nda ve bir yöntem bir
politikad›r. Süreklili¤in sa¤lanmas› merkezin deneti-
mine ba¤l›d›r. Tabi alt kademelerinde merkezi denet-
lemesidir ayn› zamanda.
Bugün kurumlar›m›zda görülen “iflleyifli ve disipli-
ni çi¤neme,laçka ve düzensiz iliflkiler,sisli ortamalar
yaratarak pozculuk yapma,herfleyi ben bilirim deyip
kendini dayatma,liberal davranma,grupçuluk ve böl-
gecilik yapma ve dedikoduya (bu süreçte en çok gö-
rülen)” karfl› savafl açmal›y›z. Bunlar›n ideolojik ola-
rak kökünü teflhir edip neflterle söküp atmal›y›z. Yok-
sa bunlar örgütü ciddi olarak y›prat›yor ve y›pratacak-
t›r da . ve düflman›m›z› sevindiren en büyük aç›klar›-
m›zd›r bunlar. Bunlara karfl› ideolojik mücadele ver-
meliyiz. Amac›m›z de¤iflim ve dönüflüm olmal›d›r.
fiiddete dayal› bir yöntem izlenmemelidir. Çünkü si-
yasal bir mücadele de¤ildir. De¤iflim ve dönüflümü re-
dedenlere karfl› tavr›m›z ise örgütsel çal›flmalardan
uzaklaflt›rmak olmal›d›r.
Maoist öncünün tüzü¤ünde yer alan “halka, par-
tiye,yoldafllara ve kendine karfl› dürüst davranmak.
Hatalar› yenme konusunda , elefltiri ve özelefltiride
aç›k,kararl› ve cesur olmak. Her türlü dedikodu ve
arkadan konuflma gibi baya¤›laflt›r›lm›fl ve kiflisel sal-
d›r› arac› haline gelmifl elefltiriye karfl› ç›kmak,eleflti-
riyi; hastal›¤› tedavi etmek amac›yla ve örgüt içinde
yapmak” maddesini içsellefltirelim. Her an bunlar›n
yan› bafl›m›zda filizlenece¤ini unutmayal›m. Elefltiri-
özelefltiri mekanizmas›n›n süreklili¤ini sa¤layarak
ideolojik hastal›klar›m›za yönelelim ve Mao yoldafl›n
da belirti¤i gibi “hastal›¤› defederek hastal›¤› yok
edelim”. Devrimci kültürle donan›p mücadelemizi
zaferle taçland›ral›m…
Nas›l bir devrimci olmak gerekir? Bu, günümüz
koflullar›nda önemle üstünde durmam›z gereken ko-
nulardan biridir. ‹nsan önce kendinden bafllamal›d›r.
Her yönüyle kendi içindeki çeliflkilerden ve feodal
burjuva yanlar›ndan kurtulmak için ciddi çaba göster-
melidir. Herfleyden önce insan›n kendisini kazanma-
s›ndan geçer. Kendi iradesine hakim olamayan, zaafla-
r›yla bafla ç›kamayan ne ailesini kazanabilir ne de top-
lum içinde kazan›m elde edebilir. Çevresinden soyut-
lanarak bireyselleflir, sistemin istedi¤i batakl›kta çare-
sizce kulaç atmaya devam eder. Ufak tefek hatalar ya-
p›l›rken önüne geçilmeyerek “gençtir, hata yapabilir”
deniliyor. Evet insanlar hata yapabilir, önemli olan
olaylara zaman›nda müdahale etmek. “Birfley olmaz”
kavram›n› al›flkanl›k haline getirerek burjuva mant›¤›-
na ayak uydurmufl oluruz. Çünkü herfley birfleylerle
bafllar. Önünü kesmezsen arkas› gelmeye devam eder
ve art›k etraf›ndakileri de etkileyerek batakl›¤a do¤ru
birlikte yol al›rlar. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yoksul-
lukla pençeleflen gençlik bali, tiner gibi uyuflturucu
maddeler kullanarak, toplumdan soyutlan›yor, etkisiz
hale getiriliyor. Amaçlar› apolitik insan yetifltirmek,
düflünmeyen, üretmeyen bir toplum yaratma çabas›n-
dad›r. Çünkü onlar herkes hakk›nda karar verecek ka-
dar beyinleri kirlenmifltir. S›n›f mücadelesinin nas›l
zorluklar içerisinde yavaflça ilerledi¤ini görmekteyiz.
Bunu h›zland›rmak için devrimcilere büyük görevler
düflmektedir. Kendi hatalar›m›z› kollektif içinde sami-
mi bir flekilde ortaya koyarsak sorunlar› çözme nokta-
s›nda geliflme kaydederiz. Kendi sorunlar›n› çözeme-
yen halk›n sorunlar›n› çözemez, kendini kazanmayan
halk› kazanamaz, bir arpa boyu yol ileri gidemez. Tek
bir kurtuluflumuz var, o da örgütlü mücadeleden ge-
çer. Yeter ki birfleyler yapmaya cüret edelim. Birey
kendini çok yönlü hale getirebilir. ‹deolojik, politik,
kültürel perspektifini prati¤e dökerse zaman içerisin-
de kollektif bir hareketlenme kendi içerisinde gelifle-
rek kitleler noktas›nda nitel bir s›çrama yakalayabilir.
Disiplinli yaflamay› her alanda iyi kavramak gerekir.
Her iflin kendine özgün disiplin anlay›fl› vard›r. Neden-
se disiplin deyince akla hemen askeri disiplin gelmek-
tedir. Kendi bafl›na hareket eden kifliler disipline gele-
mez. Burjuva yaflam içinde disipline, kurala uyanlar
nedense gönüllülük temelinde devrimci kurumlarda
zorlama olmamas›na ra¤men kendi gelece¤i için çaba
gösterirken disiplinden uzak hareket etmesi, vermifl
oldu¤u mücadeleyi bofla ç›karmaktan baflka bir ifle ya-
ramad›¤›n› görmekteyiz. Devrimciler her yönüyle hal-
ka perspektif sunarak gelece¤i, bugünden yar›n› ör-
gütlemelidir. Günübirlik, günü kurtarma politikalar›
devrimcilerin esas ifli de¤ildir. Bu burjuva feodal par-
tilerin iflidir. Kifliler örgütlü olmas›yla birlikte nedense
örgütsüz gibi hareket etmemeleri anlafl›lmaz bir du-
rumdur. Her seferinde farkl› bir durumu öne sürmele-
ri iflin ciddiyetini kavrayamamaktand›r. Rüyalardan
uyanma zaman› gelmifltir. Emperyalizmin geliflen sal-
d›r›lar›na karfl› kulaçlar›m›z› h›zland›rarak halk›n aras›-
na h›zla kar›flmal›y›z. Halk selinde kendi dalgalar›m›z›
büyüterek Maoizm’in k›z›l ›fl›¤›nda ufkumuzu genifl
tutup iktidara yürümeliyiz. K›z›l ruhumuzu ihtilalci
duygular›m›zla birlefltirip gelecek, sömürüsüz bir dün-
yaya merhaba demeliyiz.
F›rat fiahin
“Damla kendini tamamlay›nca damlar”
Mevlana
‹nsanlar uzun y›llard›r bir boflluk içerisinde sanc›yla
k›vranmakta, tarifi çok zor olan bir yaln›zl›¤a mahkûm
edilmifl durumdalar. Belki de daha uzun zaman alacak bu
yaln›zl›ktan s›yr›lmalar›. Kolay m› uzun y›llar›n yaln›zl›¤›n›
bir anda insan›n üzerinden atabilmesi? Kolay m› bu bofllu-
¤u doldurarak, yaflam›n her alan›n› üretimle doldurup ye-
niden insan olmalar›? Özellikle üretimin, “üretmenin” kar
için yap›ld›¤› bir toplumda. Hele ki yaln›zlaflt›r›lan, yozlafl-
t›r›lan, yozlaflt›r›lmaya aç›k bir toplum ise bu hiç kolay ol-
mayacak, uzun y›llar alacak bir de¤iflimdir.
Düflünsenize her geçen gün biraz daha yaln›zlaflt›r›l›-
yoruz. Tüm yaflamlar›m›z, yaflam alanlar›m›z gün geçtikçe
daha da daral›yor daralt›l›yor. ‹nsanlar›n aralar›nda zaman-
la hiçbir paylafl›m kalm›yor, hiçbir iletiflimden bahsedile-
miyor. Yozlaflma ça¤›m›z›n hastal›¤› olma yolunda h›zla
ilerlemeye devam ediyor. En küçük dokular›m›za kadar
bir birimizden yal›t›lm›fl durumday›z. ‹nsanlar en yak›n›n-
dakinden bile korkar hale gelmifl. Mümkün oldu¤unca
kayg›lar› ve çeliflkileri en üst seviyeye varm›fl durumda.
Kapitalizm do¤as› gere¤i bu hale getiriyor insan›. Her fleyi
pazarlayarak paylaflacak hiçbir fley b›rakm›yor. Gölgesini
satamad›¤› a¤ac› satan kapitalizm yavafl yavafl insanlar›n
kendisini satmaya bafllad›.
Bunun için önce duygu ve
düflüncelerimizi satt›. Geri-
ye sadece “ruhsuz” bir be-
den b›rakt›. fiimdi s›ra be-
denlere geldi ve onlar› da
sat›yor. Bu art›k tamamen
herkesin görebildi¤i bir
gerçek haline dönüflmüfl
durumda.
Sadece kendi çevremize
bakal›m. Her fleyimizi pay-
laflabildi¤imiz kaç tane ar-
kadafl›m›z var. Tam anla-
m›yla güvenebildi¤imiz. B›-
rakal›m arkadafl›m›zla bir
fleyler paylaflmay› sevgilile-
rimizin gözlerinin içine
bakmakta bile çekiniyoruz;
fakat 10 dakika bile konu-
flup paylaflmakta s›k›nt› çe-
kerken cep telefonlar›yla
saatlerce b›kmadan usan-
madan konuflabiliriz. Ne ga-
rip de¤il mi? Asl›nda ortada
bir gariplik falan yok. Kapi-
talizm yeni pazar alan› aç-
s›n, yeni fleyler üreterek pa-
zara sunsun. Ve biz bunlar›
tüketerek daha da çok yoz-
laflal›m ve birer esir haline
gelerek, sömürülmemiz da-
ha kolay olsun, kapitalizm
daha çok ayakta dursun.
Ebetteki böyle bir top-
lum biçiminde, milyonlarca
yarat›lm›fl tek tip insan mo-
dellerinin oldu¤u bir ça¤da herkesin, her fleyi paylaflmas›-
n› beklemek ya da kolektif bir yaflam içerisinde hareket
edebilece¤ini düflünmek ütopyadan ileri gitmeyecek bir
düflünüfltür. Gittikçe yozlaflan, yaln›zlaflan bireyler elbette-
ki kendinden baflkas›n› düflünmesi olanaks›zd›r. S›n›fl› bir
toplumda, daha do¤rusu o toplumda hangi s›n›f›n ege-
menli¤i varsa insanlar da ona göre flekillenecek, onun kül-
türü içerisinde yaflam sürdürecektir. fiu an hâkim olan
burjuva feodal kültürle insanlar flekillenmektedir. Özellik-
le bizim gibi geri kalm›fl olan, “üçüncü dünya” ülkesinde
yar›-feodal, yar›-sömürge bir sistemin hüküm sürdü¤ünü
göz önünde bulundurdu¤umuzda durumu çok daha net
bir flekilde anlar›z. Burjuva-feodal ahlak sisteminden, bur-
juva-feodal yoz kültüre kadar insanlar›n kafalar›na daha
birçok fley empoze ediliyor. Birde buna gelecek kayg›s›n›
ekledi¤imiz zaman karfl›m›za böyle bir insan modelinin
ç›kmas› gayet do¤al ve normal.
Peki, bu sitem insanlar› yabanc›laflt›r›yor, onlar›n be-
denlerini esir al›yor, yaln›zlaflt›r›yor, yozlaflt›r›yor, tek tip-
lefltiriyor diye hiçbir fley yap›lamaz m›? Ebetteki hay›r. ‹s-
tenildi¤i zaman bunlar ad›m ad›m ortadan kald›r›labilinir.
Kendi çevremizde de olsa kolektif yaflam alanlar› örülebili-
nir. Paylafl›mlarla örülü yeni yaflam›n temelleri at›labilinir.
Bu bizim elimizde olan bir fleydir. Bunun için çok uza¤a
gitmeye gerek yok asl›nda. Biraz mant›kl› düflündü¤ümüz-
de, bu sorunlar›n ana kayna¤›n›n sistem oldu¤unu çok ra-
hat bir flekilde görebiliriz. O zaman ortada bir sorun varsa
ve bu sorunun ana kayna¤› biliniyorsa bu kayna¤› yok et-
memiz gerekti¤ini de biliriz. Sisteme karfl› ç›kmadan, onu
ortadan kald›racak faaliyetlere giriflmeden, kuraca¤›m›z in-
san›n insanca yaflayaca¤› bir toplumdan bahsedemeyiz.
Bunu yapabilmemiz içinde örgütlü mücadelenin içerisin-
de olmam›z gerekti¤i kaç›n›lmaz bir sonuçtur. ‹flte yeni
bir insan, yeni bir yaflam kurabilmemiz için ve bunun te-
mellerini sa¤lam atabilmemiz için paylaflmal›y›z, üretmeli-
yiz, örgütlü bir yaflam ve içerisine girmeliyiz. Hem de hiç
durmadan paylaflmal›y›z. Bu sistemin inad›na paylaflmal›-
y›z. Unutmayal›m ki “damla kendini tamamlay›p damlama-
ya bafllad›¤›nda” bu sistemi bo¤maya yetecektir.
D.D. Okuru/MERS‹N
İnadına yaşamak,inadına paylaşmak
Halk selinde dalgalar›m›z› büyütelim
Yeni bir insan,
yeni bir yaflam
kurabilmemiz
için ve bunun
temellerini sa¤-
lam atabilme-
miz için paylafl-
mal›y›z, üretme-
liyiz, örgütlü bir
yaflam içerisine
girmeliyiz. Hem
de hiç durma-
dan paylaflmal›-
y›z. Bu sistemin
inad›na paylafl-
mal›y›z. Unut-
mayal›m ki
“damla kendini
tamamlay›p
damlamaya bafl-
lad›¤›nda bu sis-
temi bo¤maya
yetecektir...
Yeryüzünü bir buçuk milyon y›ld›r çi¤neyen yara-
t›klardan, hem de en beceriklisi, olan canl› insan deni-
len hayvan türüdür. Milyonluk y›llar› geride b›rakan
bu canl› bazen inan›lmayacak kadar iyi, bazen de hay-
vanlaflman›n en doruk noktas›nda gezinmektedir.
Örne¤in dünyadan bir haber olan Yusuf Bey gibi
kalk›p Alevilerin Ermeni oldu¤unu savunacak kadar
zavall›laflan (burada asla Ermenileri afla¤›lam›yorum)
düflünceye ve sahiplerine sesleniyorum. Çünkü bir
halk› afla¤›lamak kadar cahil ve aptall›k olamaz bunu
yapsa yapsa ancak insanl›ktan hiç mi hiç nasibini
alamayan bilinçsiz soytar›lar meslek edinirler. E¤er
bir ülkede insanlar din de¤ifltirecek kadar sindiril-
mifllerse bu o insanlar›n suçu olamaz olsa olsa o ül-
kedeki rejimlerin suçu olur hiçbir insan da bundan
övünç hakk› ç›kartamaz, çünkü bu övünülecek bir
durum de¤il tam da utan›lacak bir durum. Bir ülke-
de baflka halklara sayg› gösteremeyenler olsa olsa
Irkç›, ba¤naz, milliyetçi, kafatasç›, ilkel, yani insana
yak›flmayan tüm özellikleri üzerinde tafl›yan faflistler
olur. Dün yapt›¤› gaflarla dünyaya rezil olanlar›n
(T›pk› Kürtler için “onlar karda yürüdükleri için
ayaklar›n›n ç›kartt›¤› kart kurt sesinden dolay› Kürt
denildi asl›nda onlar da¤ Türkleridir” zorlamas› gibi
sözlerin sahiplerini tarih her ad›mda yalanlayarak
teflhir tahtas›na çiviledi. Bu gün de Yusuf Halaço¤lu
gibilerini ayn› ak›bet beklemekte. Kendisiyle hayat-
ta bir kere hesaplaflamayan devletler günümüz dün-
yas›nda ne kadar gülünç duruma düfltüklerinin fark›-
na ne zaman varacaklar bilmiyorum. 620 y›l Ceza-
yir’den, Basra’ya, K›r›m’dan, Viyana’ya, Girit’ten,
Kafkasya’ya, ‹slam ve Türklük ad›na ak›nlar düzenle-
yenler, gittikleri ülkelerde halklar›n küçücük çocuk-
lar›n› elinden al›p onlar› o halklara karfl› asker yetifl-
tiren insanl›¤› kan gölünde yüzdüren Osmanl›n›n
o¤ullar› bu günde ayn› çizgide yürümeye devam edi-
yorlar. Hem de her sabah okullarda bayrak törenle-
rinde Arap,Ermeni,Yahudi, Kürt Süryani Arna-
vut,Rum vd nin çocuklar›na Türküm do¤ruyum ça-
l›flkan›m ….varl›¤›m Türk varl›¤›na arma¤an olsun
diyecek kadar ilkel kafalarla yaflamaya devam edi-
yorlar. Yüce bilge Mevlana’n›n bir sözü flöyle der:
“ya göründü¤ün gibi ol ya oldu¤un gibi görün” ne
yaz›k ki bu zavall›lar hiç birini baflaram›yorlar.
Irak’ta ABD askerleri kafalar›na çuval geçirir
bunlar sanal intikam (Kurtlar vadisi Irak gibi) al›rlar.
Bütün ülkenin yeralt› yerüstü zenginlikleri Emperya-
list babalar›na peflkefl çekerler ama Milliyetçilikten
hiç vazgeçmezler. iflte bunlar›n yi¤itli¤i ve milli duy-
gular› böyle, neresinden bakarsan›z bak›n tüm cum-
huriyet tarihi boyunca halklar hapishanesi haline
getirilen Türkiye denilen toprakta hep iktidarda ol-
malar›na nazaran ülkenin hali her yönden ortada gö-
züküp duruyor. Bu ülkeyi bu hale getiren zihniyet
onun devlet yap›s›ndan kaynaklanmaktad›r. Bir ülke
düflünün katilleri,ifl birlikçileri, mafyac›lar›, iflkence-
cileri kara para aklay›c›lar›, hortumcular› kahraman
say›l›yor. Genel evi patronlar› vergi rekortmeni olu-
yorsa devletin tepesinde oturan insan “istersem
Çankaya’n›n bahçesini bile satar›m” diyorsa. Kendi-
ne ozan›m diye ortaya ç›kan ad› kendine hiç yak›fl-
mayan birinin yazd›¤› türküyü ›rkç› resimlerle birisi
süsleyip klip yap›p bu ülkede halen faflizmin propa-
gandas› yap›l›yorsa o ülkede yaflam dibe vurmufl de-
mektir. ‹nsanl›¤›n iç içe geçti¤i bir dünyada hale bu
kafalar ozan sanatç› say›l›yorsa bu insanl›k ad›na bü-
yük bir olumsuzluk puan›d›r bu kadar rezilli¤in sahi-
bi olanlara insan denile bilir mi? Ozan Arif ve ‹smail
Türüt gibilerine insan demek insanl›¤a hakaret ol-
maz m›? Bunlara ve yandafllar›na insan demek insan
denilen canl›ya karfl› en büyük suç ifllemek de¤il mi?
Bu tip kiflilerin yapt›klar› insan ahlak›yla ne kadar
ba¤dafl›yor? Kendisine ben insan›m insanl›¤› seviyo-
rum tüm dünya halklar›n›n kardeflli¤ini savunuyo-
rum diyenler; bBunlar gerçekten insan m›? insan
m›? ‹nsan m›?
‹. Çelik
Bunlar gerçekten insan mı?
20-30 Eylül 2007GÜNCEL 15
MAYAArif B‹LG‹N
Ara Notlar*
Unutma hastas› flu
“haf›za-i befler”imiz
En iyi düflünürlerini, flairlerini, ozanlar›n›, sinemac›lar›n›,yazarlar›n›, ressamlar›n›, bilim insan› ve politikac›lar›n› sür-güne ve mezara gönderme ünlüsü bir ülkenin insanlar›y›z.Çocuklar›m›z›n beynini en iyi çal›flt›¤› yafllarda dogmalar vesaçmal›klarla doldururuz, s›n›rl› kaynaklar›m›z insafs›zca bu-nun için harcan›r. Ol sebepten belimiz bir türlü do¤rulamaz,yamuk-yumuk, kambur topal yürürüz « muas›r » yürüyüflkervan›nda. O yüzden Turan Dursun gibi vicdanl›, yürekliayd›nlar›n çok önemli oldu¤unu düflünürüm ve katlediliflle-rinden sonsuz ac› duyar›m.
Yine ordayd›k, Turan Dursun’un katledilmeden k›sa süreönce dostlar›yla son kez kadehini kald›rd›¤› yerde. Bu kezdaha fazlayd›k. Üstelik kad›n yoldafllar›n say›s› da iyice art-m›flt›. Görünüflte Turan Dursun’u unutmayan buradaki küçü-cük bir gruptuk, fakat biliyorum ki hala her akflam onun ki-taplar›n› okuyarak uykuya dalan (daha do¤rusu uyanan) bin-lerce insan hayretle ve hüzünle flu soruyu soruyor: Nedenhiç kimse ondan söz etmiyor? Bir süre önce tan›flmak isteyenyafllar› otuzun üstündeki bir grup ilerici-kültürlü ünüversite-li gencin Turan Dursun’u tan›mamas› bizi flafl›rtm›flt›.
Seçimden k›sa süre önce fleriat korkusu ile meydanlar› dol-duran yüzbinler de ondan hiç söz etmediler, ne konuflanlar, neizleyenler… Bu dalgan›n kabard›¤› dönemlerde köfle yaz›lar› daayn› “unutkanl›k”la melûldü. Sanki U¤ur Mumcu, BahriyeÜçoklar, Bedri Karafakio¤lu, Cevat Yurdakul, Çetin Emeç, Abdi‹pekçi, Muammer Aksoy, Necip Hablemito¤lu, Musa Anter,Hrant Dink ve daha onlarcas›ndan oluflan cinayetler dizisininen önemlilerinden biri de¤ilmifl gibi unutuldu gitti her nas›lsa.Sanki Turan Dursun, ülke için karanl›k bir gelecek haz›rlayan-lar›n en önemli cinayetlerinden biri de¤ilmifl gibi!
O, Türkiye ayd›nlanma hareketinin katledilen en büyükdüflünürlerinden biri, hatta en önemlisiydi. Ayd›nlanmadan,laiklikten, cumhuriyetten, demokrasi ve özgürlükten sözedil-di¤inde, onu unutmak en hafif deyimle tutars›zl›kt›r.
Turan Dursun, Eylül 1990’da evden ç›k›p birkaç ad›m at-t›ktan sonra vuruldu. Cinayetten 15 dakika sonra meçhul birsesin Dursun’un ailesini arayarak “müjdeyi” vermesi, naafl›-n›n hayvan pisli¤iyle kirli bir kamyonda morga kald›r›lmas›,cinayetin düzenbaz ortakl›¤›n› gösteriyordu. Polis, katillerinpefline düflmek yerine, katledilenin evini bast› tarumar veadeta talan eyledi. Din istismarc›s› bas›n, aylarca utanmadanonun ölümü haketti¤ini yazd›. fieriatç› ‹ran medyas› haftalar-ca sevinç yay›nlar› yapt›. Turan Dursun aç›k aç›k savunulanilk cinayettir, tabii ki katilleri yakalanamazd›. Tesbit edildi¤iidda edilen Muzaffer Dalmaz adl› tetikçi hala sadece “aran›-yor”, arad›klar› da yok ya, kay›tlarda öyle yaz›yorlar.
Bu y›l da Turan Dursun’un her gün unutturulmas›na veöldürülmesine inat sahiplenen dostlar›n›n ço¤almas›na ve ni-telikli çabalar›na tan›k oldum.
Eylül’de aram›zdan ayr›lanlardan biri de Y›lmaz Gü-ney’dir. Offenburg’dan sonra da Paris’e gittik. Pere Lachai-se’deki mezar› bafl›nda büyük bir kalabal›k toplanm›flt›, bizoradan ayr›ld›¤›m›zda hala gelenler vard›. Anmadan sonra,kalabal›k Paris Komünarlar› ile Ahmet Kaya’n›n mezarlar›n›da ziyaret ettik. Bu y›l devrimci çevreler Güney’i ortaklaflasahiplenmifller. Kalabal›k, bu güzel davran›fl› övüyor ve sü-rekli k›l›nmas› üzerinde sohbet ediyordu. Ö¤leden sonra daO’nun için Paris’te düzenlenen panele kat›ld›k. Herkes Y›l-maz Güney için yap›lanlar› yetersiz buluyor. O’nun derli top-lu belgesel bir filmi, yak›lan filmleri için 12 Eylülcülere davaaç›lmas›, Paris’te bir Güney Müzesi, yar›m kalan projeleriningerçeklefltirilmesi, Türkiye’de de ortaklafla genifl bir sahip-lenmenin örgütlenmesi, her y›l Y›lmaz Güney ad›na film flen-liklerinin düzenlenmesi ve genç sinemac›lar›n desteklenme-si gibi çok say›da öneri dinledik. Bunlar›n hepisi de yerindeve gerçeklefltirilmesi gereken do¤ru önerilerdi.
Y›larca manevi sald›r› ve sataflmalara u¤rayan bu iki efl-siz insan›n bu kez unutturularak öldürülmek istenmesineve toplumsal haf›zan›n ihanetine karfl› yükselen bu protes-toyu yürekten alk›fllamak ve sevgili okuyucularala paylafl-mak istedim.
Vacu¤e Hermenileri
De¤il, ne ‘Hermeni’ amcamdan, ne de Ovac›k’taki Er-
meni varl›¤› ve tarihinden söz edece¤im flimdi. Ki, tamam›y-
la baflka niyet ve amaçlarla da olsa TTK Baflkan› Yusuf Hala-
ço¤lu bunu gecikmeden yap›yor zaten. Yani bizim Ova-
c›k’ta yapamad›¤›m›z› o yap›yor! Birlikte hat›rlayal›m: Os-
manl› tahrir defterlerinden afliretleri inceleyen TTK Baflkan›
Y. Halaço¤lu; “1500'lü y›llardaki Osmanl› tapu tahrirlerine
göre Türkiye'de kendine 'Kürdüm' diyenlerin yüzde 30'u
Türkmen’dir” diyor; “Araflt›rmalar›m›zda Kürt diye bildi¤i-
miz insanlar›n asl›nda yap›sal olarak 'Türkmen as›ll›' oldu¤u-
nu, Kürt Alevi olarak bilinen vatandafllar›n ise 'Ermeni kö-
kenli' oldu¤unu gördük” de diyor. Devam›nda da; “1915'te-
ki tehcir s›ras›nda baz› Ermeniler baz› bölgelere yerleflerek
kendilerini Alevi-Kürt olarak göstermeye bafllad›lar. Mesela,
Tunceli'nin Ovac›k ilçesindeki ve Sivas'taki baz› Alevi Kürt-
ler maalesef Ermeni as›ll›d›r” diyebiliyor. Desin.
Türkiye’deki Türklerin ne kadar› gerçekte orijin
olarak Türk’tür peki, gibi bir karfl› soru sormaya hiç mi
hiç ihtiyaç duymadan, en son cümlesiyle yetinelim is-
terim, flimdilik.
Evet, Ovac›k’taki baz› Alevi Kürtlerin ‘maalesef’ Erme-
ni dönmeleri oldu¤unu, oradaki kimi afliretlerin Ermeni
orijinli oldu¤unu söyledi¤i yerde, t›pk› tüm Ovac›kl›lar›
‘hedef’ gösterdi¤i gibi, TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu beni de
do¤rudan ‘hedef’ göstermifltir. Demifltim, ben de Ovac›k-
l›y›m. ‘Maalesef’ Ermeni orijinli oldu¤u söylenen o afliret-
lerden birine mensubum. Bu durumda, diyeceklerime
kendimi kefil gösterip, o hedefte gönüllü olarak durabili-
rim. Evet, Ovac›kl›y›m ve ruhum K›rmanciya Beleké ruhu-
dur. Bu anlamda, e¤er ki mensubu oldu¤um afliret Ermeni
orijinli ise, bu anlamda ben de Ermeni orijinliysem, bun-
dan da K›rmanç olmak ya da Dersim’in Türkmen bir aflire-
tine mensup olmak kadar bir onur duyard›m ancak. Bunu
en bafltan söylemifl olay›m.
Yani, ruhumda hiçbir tedirginlik yaflamad›¤›m bu
hissediflte TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu hiç mi hiç tart›flma
konum de¤il benim. Onun hangi saiklerle bunu söyledi-
¤i, art›k kimselerin sakl›s› olmasa gerek. Ama, bu aç›kla-
malara ‘muhalefet’ çevrelerinden gelen kimi tepkiler
mutlaka ama mutlaka konuflulmas› gereken tepkilerdir
ki, Kemalist hegemonyan›n etki alan›n› görmek ve Türk-
çü demografik dizayn bab›nda da son derece manidar-
d›r, diye düflünüyorum.
Maalesef..
Evet, ›rkç›-kafatasç› zihniyet dünyas›n›n asimilatif he-
zeyanlar›na ‘emsal’ oluflturan TTK Baflkan› Y. Halaço¤-
lu’nun sözkonusu aç›klamalar›na yo¤un tepkiler geldi,
hem de hiç gecikmeden. Gelmeye devam eden bu tepki-
lerden kimilerinin insana ‘iyi ki varlar’ duygusu yaflatt›¤›
öncelikle söylenmelidir. Ne ki, di¤er kimi tepkiler ise, bir
baflka anlamda fazlas›yla düflündürücü olmufltur.
Düflündürücüdür çünkü ateflin, sadece düfltü¤ü yeri
yakmad›¤›n› art›k fazlas›yla bilenlerin, ‘atefl düfltü¤ü yeri
yakar’› yine do¤rulamaya çal›flmalar› can yakm›flt›r. Mese-
la, Ahmet Türk flahs›nda mecliste dile gelen tepki, ‘Kürtle-
rin %30’unun Türkmen as›ll› oldu¤u’ iddias›n› önceleyen
Kürdi tepkidir. Baz› Alevi demokratik kurum, çevre ve ki-
flilerden gelen tepkinin, ‘Kürt Alevilerden kimilerinin ma-
alesef Ermeni dönmesi’ oldu¤u iddias›n› önceleyen Alevi-
ci tepki oldu¤u da apaç›k ortadad›r.
Dahas› da var;
Kimi tepki gerekçeleri, mesela kimi Alevi kurum ve
çevre temsilcilerinin, ‘Ermeni dönmesi’ ya da ‘Ermeni ori-
jinli’ olmaya bu canh›rafl itirazlar› nas›l aç›klanabilir? Yani
Kürt Alevilerin bir k›sm›n›n ‘Ermeni orijinli olmas›nda na-
s›l bir sak›nca olabilir ki, Alevici tepki esas olarak buna yö-
neldi? Böyle olsa ne de¤iflirdi? “Halaço¤lu, daha 1920’ler-
de, bu flekilde kimlik de¤ifltiren insanlar›n say›lar›n›n 100
bini buldu¤unu söylüyor. ‹yi de, ne olmufl ki bunca insan,
kimlik de¤ifltirmek, Müslüman olmak zorunda kalm›fl” di-
yen Murat Belge’nin de dikkat çekti¤i gibi; Alevi çevreleri,
kimi Kürt Alevilerin e¤er Ermenilikten dönmek zorunda
b›rak›lm›fllarsa bunun ay›b›n›n da yine egemenlere ait ol-
du¤unu söyleyemezler miydi? Ayr›ca, devletin TTK Baflka-
n›’n›n a¤z›ndan bir soyk›r›m›, toplu bir yok edifli z›mnen
de olsa do¤rulam›fl oldu¤unu söyleyemezlerdi diyelim,
ama benzeri bir afla¤›lamay› bir tarihtir yaflayan ve 72 mil-
lete bir nazardan bakt›klar›n› söyleyen Alevilerin ‘maalesef
Ermeni’ söylemindeki o ‘maalesef’te vücut bulan ›rkç› afla-
¤›lamaya verecekleri tepki bu mu olmal›yd›?
Ermeni olmak ›rkç› egemen zihniyet dünyas› için ne
demekti, bunu biliyorduk da, benzer ma¤duriyetleri yafla-
yan, benzer kader ve kederi paylaflanlar için de Ermeni ol-
man›n bu kadar ‘kötü’, bu kadar ‘katlan›lmaz’, bu kadar
‘savunulamaz’ bir hal ald›¤›n›, sözkonusu ‘ümmü-haflac›la-
r›n ‘cellad›na’ bu kadar benzeyen bir zihniyet dünyas› için-
de durduklar›n› bilmiyordum. Bilmiyormuflum..
Hat›rlanmal› ve hat›rlat›lmal›d›r..
Halaço¤lu’nun sözkonusu iddialar›n›n 1930’lar›n kon-
septinden, Türklefltirme harekat›ndan, Günefl Dil Teori-
si’nden, öncesi ve ard›l› di¤er k›y›m ve k›r›mlardan semi-
rip geldi¤ini tekrar etmeye gerek yok belki ama o y›llarda
bafllat›lan Kemalist ideolojik inflan›n ancak bu dönemlerde
tamamland›¤› tekrarlanmal›d›r. Dahas› da; bu ideolojik in-
flan›n özellikle son çeyrek yüzy›lda ve esas olarak kimi
‘muhalif’ler üzerinden gerçeklefltirildi¤i de art›k aç›k aç›k
söylenmelidir. Bu anlamda, niyet referanslar›n› sakl› tutsak
bile, kimi Alevi kurum ve çevre temsilcilerinin, Ermenili¤i
‘maalesef’lefltiren afla¤›lamaya z›mnen de olsa destek ver-
mifl olmalar›, sözkonusu ideolojik tahribat›n uzançlar› hak-
k›nda yeterince fikir vericidir. Art›k -can yak›c› da olsa- gö-
rülmelidir ki, de¤iflik saiklerle de¤iflik mevzilerde ‘muhalif’
pozisyon alm›fl pek çok çevre, kurum, örgüt, kifli, varolu-
flunu Kemalizm’in, ›rkç›-ulusalc› fay hatt›n›n üzerine infla
etmifltir. Bu nedenle de, ‘muhalif’ de¤il, sadece ‘muhale-
fet’tirler. Muhalefet olman›n, iktidarda olan›n iktidar›na ta-
lip olma h›rs›yla malül oldu¤u bilindi¤ine göre bunun du-
yufl, düflünüfl, davran›fl; yani zihniyet dünyas› ve onun ge-
re¤i olan eyleyiflte bir karfl› olufla de¤il, neredeyse bir ‘yer
de¤ifltirme’ye tekabül etti¤i görülmelidir.
Muhalif, entelektüel vicdan›n›; duyufl, hissedifl ve
davran›fl›n› yitirmifl bir varoluflun ‘muhalif’ olarak te-
lakki edilmeyece¤i, ejderhalarla dövüflürken onlar›n
zihniyet, yöntem ve araçlar›n› kullanman›n kendilerini
de ejderhalaflt›raca¤› bu vesileyle yeniden hat›rlanmal›
ve hat›rlat›lmal›d›r da..
TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu da aç›klamalar›na devam et-
melidir. Irkç› niyet ve çaban›n ve daha da önemlisi bu ma-
nipülasyon, dezenformasyon ve ideolojik teslim al›fl›n de-
flifre edilebilirli¤i ortada. Ama bu vesileyle devletin yapt›k-
lar›n›n kimi kan›tlar› da yine onlar›n a¤z›ndan dilde gelmifl
oluyor. Mesela, “Tunceli'nin Ovac›k ilçesindeki ve Sivas'ta-
ki (ki, sözü edilen bölge etnik-inanç, kültürel, co¤rafi teka-
buliyetiyle tarihsel Dersim’dir) baz› Alevi Kürtler Ermeni
as›ll›d›r” dedikten sonra, iddias›n› kan›tlamak üzere yine
devletin gizli arflivine baflvurup, “1936-37'de devlet bu
dönmeleri ev ev tespit etmifl" diyebiliyor. Bununla flunu da
‘itiraf’ etmifl olmuyor mu TTK Baflkan› Y. Halaço¤lu; 1937-
38 Dersim k›r›m› öncesinde, oradaki ‘dönmeler’ devlet ta-
raf›ndan ev ev tesbit edilmifllerdir. Yani ’38 Dersim k›y›m
ve k›r›m› bugüne kadar bildi¤imiz gibi sadece ‘Sergerde
Dersim’i teslim alma gerekçesiyle s›n›rl› de¤ilmifl. Me¤er,
oradaki Ermeni dönmeler de önceden ev ev tesbit edilip..
Bu nas›l bir kin, bu nas›l bir nefret, en az›ndan benim
için art›k hiç mi hiç aç›klanabilir de¤il, de¤il. Yani devletin
bu itiraf›, di¤er pek çok uzanc› ötesinde Ermeni meselesi-
ne dair nas›l bir derin ‘yoketme’ histerisi oldu¤unu da, mu-
haliflerinin vicdan›n› nerelerden ve ne zamandan sat›n al-
d›¤›na dair ürkütücü de olsa, irkiltici de olsa, tart›flmaya
yer b›rakmayacak kadar hat›rlat›c›d›r!
Ezcümle..
Oysa biliyor, söylüyor ve yaz›yordum ki; Dersim, muh-
temelen yüzy›llarca ve tam da bu saiklerle K›rmanciya Be-
leké ad›yla an›lm›flt›. Yani Ermeni’si vard› Dersim’in, K›r-
manc’› vard›, Kurmanc’›, Dersimlilerin kutsal ocaklar›nda
Sar›saltuklular gibi Türkmenleri, hatta Çerkez’i, Osmano¤-
lu’su, Alevi-K›z›lbafl’›, Sunni’si, Ezidi’si, Ateist’i, Pagan’›,
Hristiyan’› vard›, var.. ama Dersim’i Dersim yapan zengin-
liklerinden en baflta geleni de bu de¤il miydi zaten? Emira-
li Ya¤an’›n da dedi¤i üzere, ‘k›l›ç art›¤›’ ma¤durlar›n birbir-
lerinin vicdanlar›na s›¤›nd›¤›, böylece de kardeflleflmenin
yurdu k›ld›klar› bir yer de¤il miydi? Halklar› birbirlerine
düflürmek isteyen kimi ›rkç› provokasyonlar ötesinde Der-
simliler yüzy›llarca böyle bir kardeflleflmenin destan›n› bir-
likte yazmad›lar m›?
Ermenilik, Dersim’in en kadim renklerinden, zengin
kültürlerinden biridir. Devlet, Dersim’deki kimi afliretlerin
Ermeni as›ll› oldu¤unun belgelerini aç›klarsa, o zaman gö-
recektir ki, kimi afliretlerin Ermeni as›ll› olmas›n› en çok
Dersim, en çok Dersimliler sahiplenir ve o ›rkç› ‘maalesef’i
TTK Baflkan›’n›n da, benzeri türden ›rkç› zihniyetlerin de
surat›na, halklar›n kardeflli¤i gururuyla çarpar!
Bir Dersimli, ve hatta do¤rudan hedef gösterilen Ova-
c›k’taki muhtemel Ermeni orijinli afliretlerden birine men-
sup bir Ovac›kl› olarak ben, hem bu onura kefil oluyor ve
hem de, en az›ndan kendi ad›ma, belgeye-bulguya da ge-
reksinim duymadan, ve tam da Dersimlilerin hitab›yla ken-
dimi ‘ihbar’ ediyorum ki;
Evet, ben bir HERMEN‹’Y‹M!
www.mehmetcetin.info
7. Munzur Kültür ve Do¤a Festivali dolay›m›yla bir hafta kadar
Dersim’de kal›yorum. Kalm›yor, kadim arkadafllar›mla da¤-nehir
Dersim’i geziyorum. Hasret dinmiyor. Oysa k›fl›n da da¤-nehir-kar
dolaflm›flt›k yine biz buralarda: MASAP’›n organize etti¤i ve beledi-
yelerimizden derneklerimize, ilgili her çevrenin katk›s›n› kendince
esirgemedi¤i Dersim K›fl Günleri’nin ilk etkinli¤i için de bir hafta
boyunca dolaflm›flt›k Dersim’i; klamlar›m›z, fliirlerimiz, de¤iflik dil-
lerimizle. Sevgili Hrant Dink’e adad›¤›m›z ve biraz da bu nedenle
Dersim ve Ermeniler meselesine özel vurgu yapt›¤›m›z bu etkinlik-
lerin Ovac›k u¤ra¤›nda Firik dedemizi de ziyaret etmifl, yüzy›la kar-
fl› söyledi¤i klamlar› dinlemifltik onun ‘tarikat s›rr›’ dedi¤i bilgeli-
¤inden. Bu yaz aram›zda de¤ildi art›k ama Munzur Gözeleri’nde bu
kez onun ad›na gerçeklefltirdi¤imiz divandayd›k..
Ard›s›ra, yine festival kapsam›nda, kat›l›mc›s› oldu¤um bir panel
nedeniyle Ovac›k’tay›m. Vacu¤e, benim çocukluk yurdum. Orada ol-
mak, ‘Dünü, Bugünü, Yar›n› ile Dersim Tarihinde Ovac›k’a; ›rmaklar›
kendi sular›yla bo¤ulmak, topra¤› siyanürle a¤ulanmak, orman› külli-
yen kül edilmek istenen Vacu¤e’ye dair üç-befl cümle kurabilmek bir
baflka sevinç. Ne ki, yaz›l› tarihten yoksunlu¤umuzun can yak›c›l›¤› da
anlat›labilir de¤il. De¤il, konufltuklar›m›z›n hiçbir cümlesi yetmiyor
ruhumuzdaki Vacu¤e’yi anlatmaya. Yine de gençler çevreliyor etraf›-
m›z›, sohbet sonras›nda. Derken, bir de sitem!
Daha önce, bir tart›flma dolay›m›yla yaz›p yay›mlad›¤›m bir yaz›-
ya atfen, ‘Ermeni amcan›zdan hiç söz etmeyiflinize üzüldüm’ diyor bir
genç arkadafl. O incelikli sitem karfl›s›nda suçluydum art›k, küçülmüfl,
çaresiz kalm›flt›m. Elimdeki ka¤›ttan kimi notlar› gösterip, yine ‘ama..
ama ben.. ama bak.. bak flu notlar›ma..’ diye kekeleyen bir yerde, ye-
rin de derinindeydim. Ama orada da kurtarm›yor beni, hiçbir fley..
Yani Vacu¤e’da olacaks›n›z, oraya dair konuflacaks›n›z, s›n›rl› bil-
giyle de olsa oran›n tarihinden dem vuracaks›n›z, bu ba¤lamda orada-
ki K›rmançl›ktan, K›rdafll›ktan, Türkmen hatta Çerkez ya da K›z›lbafl-
l›ktan, di¤er kültür ve renklerden söz edeceksiniz ama, K›rmanciya
Beleké an›msatmas› s›ras›nda ad›n› anmaktan öte, üstelik notlar›n›zda
‘Mintzuri-Munzur’ iliflkisi dolay›m›yla bu topraklar›n Ermenili¤inden
söz etmek de varken, bunlar› söylemeye zaman›n›z yetmeyecek!
Demekmifl; içimizden birileri aram›zdan sadece fizik olarak de¤il,
dilimizden de ilk at›lanlar olabiliyor, me¤ermifl.. mazeretim yok!
* “Seyr-i Seyyaremizin Tan›kl›¤›nda” dizisine bundan böyle de “ara
notlar”la ara vermek durumunda kalaca¤›m› anlad›m. O yüzden o
makalenin devam›n› bir sonraki say›ya b›rak›yor ve beklenti için-
de olan okuyuculardan özür diliyorum.
Evet, ben bir HERMENİ’YİM!
ersim, muhtemelenyüzy›llarca ve tam dabu saiklerle K›rmanciyaBeleké ad›yla an›lm›flt›.Yani Ermeni’si vard›
Dersim’in, K›rmanc’› vard›, Kur-manc’›, Dersimlilerin kutsal ocak-lar›nda Sar›saltuklular gibi Türk-menleri, hatta Çerkez’i, Osmano¤-lu’su, Alevi-K›z›lbafl’›, Sunni’si,Ezidis’i, Ateist’i, Pagan’›, Hristi-yan’› vard›, var.. ama Dersim’iDersim yapan zenginliklerindenen baflta geleni de bu de¤il miydizaten? Emirali Ya¤an’›n da dedi¤iüzere, ‘k›l›ç art›¤›’ ma¤durlar›nbirbirlerinin vicdanlar›na s›¤›nd›-¤›, böylece de kardeflleflmeninyurdu k›ld›klar› bir yer de¤il miy-di? Halklar› birbirlerine düflür-mek isteyen kimi ›rkç› provokas-yonlar ötesinde Dersimliler yüz-y›llarca böyle bir kardeflleflmenindestan›n› birlikte yazmad›lar m›?
Mehmet ÇET‹N
D
HERMEN‹
ADANA : Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA ‹ZM‹R : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63KARTAL : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63MERS‹N : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 ELAZI⁄ : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42MALATYA : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97KONYA : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55D‹YARBAKIR : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:3 No: 109 Da¤kap›/Diyarbak›r Tel: (0412) 228 22 92AT‹NA : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] TEMS‹LC‹L‹⁄‹ : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: [email protected]
KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ • Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Hakan ERTEN
Yay›n Türü: Yayg›n Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92
BBÜÜ
RROO
LLAA
RR
Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel( 0212) 580 63 75• DA⁄ITIM: YAY-SAT
MF ve Dünya Bankas› gibi emperyalist finans merkez-lerinin dayatt›¤› ve Türk devletinin uygulad›¤› 12 Ey-lül askeri faflist cuntas›n›n politikalar›n›n sonucu olan24 Ocak Kararlar› bu tarihten sonra iktidara gelen si-yasal iktidarlar›n ortak uygulamas› olan tafleronlaflt›r-ma politikas›, esasta iflçilerin örgütlenme haklar›n›n
ellerinden al›nmas›, kazan›lm›fl haklar›n›n gaspedilmesi, köle-lik koflullar›nda bir iflçi kitlesi yarat›lma sonucunu do¤urmufl-tur. Açl›k s›n›r›n›n alt›nda bile genifl bir iflçi kitlesi yarat›lm›fl ol-mas› bunun bir kan›t›d›r.
‹MF baflkan›n›n ziyaretinde "Türkiye’de asgari ücret çokyüksek” demesi, Türk egemen s›n›flar›n›n sözcülerinin telafllabu sözlerin 'bilgi eksikli¤i'nden kaynakland›¤›n›, asgari ücretin170-180 dolar civar›nda oldu¤unu söylemelerine karfl›n ‹MFbaflkan›n›n Çin’de 50 dolar oldu¤unu söylemesi ilginçtir. TCmakamlar›n›n toplu pazarl›k hakk›n› düzenleyen 98 say›l› ‹LOsözleflmesini 1951 y›l›nda, Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi'ni1954 y›l›nda, örgütlenme özgürlü¤ünü düzenleyen 87 ve 151No'lu ‹LO sözleflmelerini 1992 y›l›nda kabul etmesi ve ulusla-raras› sözleflmelere imza koymas›na ra¤men, hiçbir gerekçey-le alt›n› dolduramad›¤› emperyalizmin ve iflbirlikçilerinin ç›kar-lar›n› koruyan uygulamalar devam etmektedir. Hesap soracaktoplumsal muhalefetin olmad›¤› ya da çok c›l›z kald›¤› dönem-lerde daha pervas›zca uygulanmaktad›r bu politikalar.
Kamuda tafleron kullan›m›n›n yasal altyap›s› oluflturul-duktan sonra birçok alanda tafleronlaflt›rma faaliyetine h›z ve-
rilmifltir. Esnek üretim, hizmette uzmanlaflma yoluyla verim
ve kalite yükselecek, 'devlete s›rt›n› dayam›fl, hiçbir ifl yapma-
yan, asalak' çal›flanlar ay›klanacak, herfley daha ucuza malo-
lacak, kamu kaynaklar›n›n savrulmas›n›n önüne geçilecekti!
Tafleron flirketler iflçilerin kölelik koflullar›n› daha da yükselt-
mek amac›yla devlet taraf›ndan kurulmufl rantiye araçlar›d›r.
Gazetemizin daha önceki say›s›nda Ankara Fizik Tedavi
Rehabilitasyon Hastanesi çal›flanlar›n›n sendikaya üye olduk-
lar› gerekçesiyle iflten at›ld›klar› ve direniflleri ile ilgili haberi-
miz yer alm›flt›. Gelinen aflamada, sendikadan istifa eden 10
kifli d›fl›nda hepsinin ifline son verildi. Hastane yönetimi 5 gün
içerisinde ihaleyi baflka bir flirkete vererek önceki flirketin kur-
tuluflunu yasal anlamda sa¤lam›flt›r. Toplu sözleflme kap›ya
dayan›nca, istifa dayatmalar› yerini bulmay›nca, hastane yö-
netimi 1ayda (isim farkl›, flah›s ayn›) 3 flirket de¤ifltirmifltir. Bu
amaçla ihaleye kat›lan flirketler aralar›nda anlaflarak (ki genel-
likle anlafl›yorlar) k›r›m oranlar›n› düflük tutup kar oranlar›n›
daha çok artt›r›yorlar. Senelik izin ücreti, k›dem tazminat›, ye-
mek, yol bedeli, fazla mesai ve bunun gibi yasal haklardan ne
kadar k›rparlarsa karlar› o kadar yüksek oluyor.
Tafleronlaflt›rma 12 Eylül askeri faflist cuntas› taraf›ndan
günümüze bir mirast›r. Bu sistem varoldu¤u sürece emperya-
listler ve onun iflbirlikçileri bu mirasa sahip ç›kacaklard›r. Bu-
nu engelleyecek güç, birli¤imizden, direncimizden ve savafl-
tan baflka birfley olmayacakt›r.
12 Eylül'ün miras› tafleron devlet
‹Emperyalist finansmerkezlerinin dayatt›-¤› ve Türk devletininuygulad›¤› 12 Eylülaskeri faflist cuntas›-n›n politikalar›n›n so-nucu olan 24 OcakKararlar› bu tarihtensonra iktidara gelensiyasal iktidarlar›n or-tak uygulamas› olantafleronlaflt›rma politi-kas›, esasta iflçilerinörgütlenme haklar›-n›n ellerinden al›n-mas›, kazan›lm›fl hak-lar›n›n gaspedilmesi,kölelik koflullar›ndabir iflçi kitlesi yarat›l-ma sonucunu do¤ur-mufltur
Dersim'in Ovac›k ‹lçesi'nde bir araya ge-len DHP, Ulafl›labilir Yaflam Derne¤i, DTP veEMEP üyeleri Ovac›k'a ba¤l› Yeflilyaz› kö-yünde gerillalar›n köydeki karakola sald›r-d›¤› iddias›yla gece saatlerinde köydeki ev-leri taramas›n› ve gerillalara karfl› yapt›kla-r› operasyonlarda ormanlar›n yak›lmas›n›protesto etti. Yeflilyaz› Köyü'nde geç saat-lerde karakoldan izin alarak köyün d›fl›naç›kan dört kiflinin gece yar›s›nda köye geridönerken askerler taraf›ndan üzerlerineatefl aç›lm›fl ve uzun süre köydeki evler detaranm›flt›. Gerillalar›n karakola sald›rd›¤›n›iddia eden askerler ormanl›k bölgeleri debombalayarak yang›n ç›kmas›na neden ol-mufllard›.
Yeflilyaz› Köyü'nde meydana gelenolay üzerine 13 Eylül tarihinde Ovac›k ‹lçemerkezinde eylem düzenleyen kurumlar›nüyeleri "Bask›lar bizi y›ld›ramaz", "Direnedirene kazanaca¤›z" ve "Dersim onurdur,onuruna sahip ç›k" fleklinde sloganlar att›-lar. Kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada,"Dersim üzerinde uygulanan insans›zlaflt›r-ma politikalar›na bugün do¤a tahribat›ylabir yenisi daha eklendi. Dersim halk› buolaylara yabanc› de¤ildir. Tarihsel süreç içe-rinde devrimci, muhalif, yurtsever kimli¤in-den kaynakl› Dersim'e sald›ranlar bugünsald›r›lar›na yenilerini eklediler. 94’lerdeköylerimizi, ormanlar›m›z› yakt›lar, diren-dik; hiç ihtiyaç yokken barajlar yap›p do¤a-y› tahrip etmek istediler, direndik; psikolo-jik savafl bafllatt›lar, direndik; ekolojik savaflbafllatt›lar, direndik; bugün yine ormanlar›-m›z› yak›yorlar ve köylerimizi kurflunluyor-lar. Zannetmesinler ki sessiz kalaca¤›z, yinedirenece¤iz" denildi.
8 Eylül tarihinde bafllayan helikopterlibombard›man sonucu Hozat'a ba¤l› Alibo-¤az mevkiinde Kozluca, Amutka, Dereköy,Tanzi köyleri ile buralara yak›n bölgelerinatefle verildi¤i belirtilen aç›klamada, "Yang›-na müdahale etmek isteyen duyarl› Dersimhalk›na güvenlik gerekçesiyle izin verilme-mektedir. Bat›daki orman yang›nlar›na du-yarl› olan zihniyet neden Dersim'deki yan-g›nlara seyirci kal›yor, bunu anlamak müm-kün de¤il" denildi.
Tunceli Denekleri
Federasyonu'ndan tepki
Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF)Dersim'de ormanlar›n askerlerce yak›lmas›-n› protesto ederek sorumlular›n cezaland›-r›lmas›n› istedi. Makine Mühendisleri Odas›
(MMO) ‹stanbul fiubesi'nde bas›n aç›klama-s› yapan TUDEF üyeleri, Dersim’de ormanla-r›n askerler taraf›ndan yak›ld›¤›na dikkatçekerek, bu nedenle yetkililer hakk›nda so-ruflturma bafllat›lmas›n› istediler. Toplant›-da bas›na aç›klama yapan TUDEF GenelSekreteri Ali R›za Bilir, Dersim'de her çat›fl-ma ve askeri operasyon döneminde or-manlar›n askerlerce “teröristler bar›n›yor”iddias›yla yak›ld›¤›n›, helikopterlerle bom-balanan bin hektarl›k ormanl›k alan›n›n kü-le çevrildi¤ini söyledi. Operasyona ç›kan as-kerlerin çat›flmalar› bahane ederek orman-lar› yakt›¤›n› vurgulayan Bilir, Dersim'in Ho-zat ilçesine ba¤l› Kozluca Köyü AnukluMezras› Kuzudere mevkii, Kömler Mezras›Uzunmeye bölgesi, Ormanyolu (Taxar) Kö-yü K›rm›z›köm, Kurudere Mezras›, YenibaflKöyü Turflu Mezras› ve Uzuntarla Mezras›k›rsal›n›n askeri helikopter taraf›ndan bom-balanarak, atefle verildi¤ini belirtti. Ormanla-r›n korunmas› ve yang›nlara karfl› tedbirleral›nmas› yönünde çal›flmalar yürüten devletyetkililerinin, Kürt illerinde ormanlar›n bizzataskerlerce yak›lmas›na bilinçli bir flekildesessiz kald›¤›na dikkat çeken Bilir, bat›da TE-MA gibi çevre örgütlerinin yürüttü¤ü meflekampanyalar›na destek veren askeri ma-kamlar›n, Kürt illerinde mefle ormanlar›n›gözlerini k›rpmadan yakt›klar›n› aç›klad›. Biliryapt›¤› aç›klamada son olarak, ormanlar› ya-kanlar hakk›nda ifllem bafllat›lmas›n› ve so-rumlular›n hesap vermesini istedi.
Orman yang›nlar›na
ilgisizlik protesto edildi
Dersim Kültür Derne¤i üyeleri 13 Eylültarihinde ö¤leden sonra Dersim Merkez'eba¤l› Si¤enk Mezarl›¤› yan›nda ç›kan yang›-na müdahale edilmemesini protesto etmekiçin ayn› gün akflam saatlerinde protestoeylemi düzenledi. Reina-bi Cafe'nin önündebas›n aç›klamas› düzenleyen dernek üyele-ri çerede bulunan insanlar›n dikkatini gözlegörülebilen yang›na çekti. Dernek üyeleriinsanlar› orman yang›nlara karfl› duyarl› ol-maya ça¤›rd›. Eylemde yap›lan aç›klamada,Türkiye illerinde yanan ormanlara milli ser-vet gözüyle bak›l›rken Kuzey Kürdistan ille-rinde yanan ormanlara kay›ts›z kal›nmas›ikiyüzlülük fleklinde tan›mland›. "Dersimonurdur, onuruna sahip ç›k" slogan›n›n at›l-d›¤› eylemde Tunceli Valili¤i ve Orman ‹fllet-me Müdürlü¤ü'nün yang›na müdahale et-mesi istendi.
Dersim merkezindeki S›¤enk mezarl›¤›nda bulunan Mercan flehitle-rinden Cafer Cangöz, Ayd›n Hanbayat, Ali R›za Sabur, Ahmet Perk-tafl ve Taylan Y›ld›z'›n mezarlar› bir kez daha sald›r›ya u¤rad›. Dahaönce çeflitli tarihlerde mezar tafllar›nda bulunan resimlerin k›r›laraktahrip edilmesinden sonra geçti¤imiz günlerde de tahrip edilen re-simlerin üstüne sonradan yap›flt›r›lm›fl olan ve üzerinde ad›, soyad›,do¤um tarihi ve ölüm tarihinin yan›s›ra, '17 yoldafl›yla Mercan da¤-lar›nda ölümsüzleflti' yaz›lar›n›n bulundu¤u tabakalar sökülerekal›nd›.
‹zmir Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) üyesi avukatlar, Hrant Dink’in ka-tillerini öven “flark›s›ndan” dolay› ‹smail Türüt’e destek ç›kan ‹zmir BaroBaflkan› Nevzat Erdemir hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Bayrakl›Adliyesi önünde 19 Eylül günü bas›n aç›klamas› gerçeklefltiren avukatlar,flark› ve klipleri ‘yurtseverce ve kutlanmas› gereken’ davran›fllar olarakde¤erlendiren ‹zmir Baro Baflkan› Nevzat Erdemir hakk›nda istifa ça¤r›-s›nda bulundular. Erdemir, ›rkç› avukat Kemal Kerinçsiz’e yak›nl›¤› ve gö-reve gelir gelmez baro bünyesinde faaliyet yürüten ‹flkenceyi ÖnlemeGrubu'nu kapatmas›yla tan›n›yor.
Mercan flehitlerinin ölüm y›ldönümünde Ankara’da yap›lan bas›n
aç›klamas›na kat›ld›klar› için “suç ve suçluyu övme” iddias›yla gözalt›-
na al›nan ve yaklafl›k 2.5 ay tutuklu kalan 6 DHP üyesinden 3’ü 13
Eylül Perflembe günü görülen duruflmada serbest b›rak›ld›. DHP akti-
vistleri H›d›r Demir, Dilflad ‹nce ve Hasret Soylu tahliye edilirken, Ka-
z›m Do¤an, Nurten Karatafl, Cemgil Demir ve U¤ur Yefliltepe’nin tu-
tukluluk hallerinin devam›na karar verildi. Tutuklu yarg›lanan 4 DHP
üyesinin mahkemesi 22 Kas›m 2007 tarihine ertelendi.
17'lerin mezarlar›na sald›r› ‹zmir Baro Baflkan› Erdemir’e tepki
Dersimliler ormanlar›n›n yak›lmas›n› protesto etti
Y›lmaz Güney 23’üncü ölümsüzlük y›ldönümünde Paris Pere la Chaise'deki
mezar› bafl›nda devrimci kurumlar taraf›ndan yap›lan etkinlikle an›ld›
Sineman›n 'Çirkin Kral'› an›ld›
Devrimci sanatç› Y›lmaz Güney 9
Eylül 1984'te Paris'te ölümsüz-
leflmesinin 23'üncü y›ldönü-
münde Paris Pere la Chaise'deki mezar›
bafl›nda devrimci kurumlar taraf›ndan ya-
p›lan etkinlikle an›ld›.
Fransa Demokratik Haklar Federasyo-
nu (FDHF), Türkiyeli Göçmen ‹flçiler Kültür
Derne¤i (ACTIT), Fransa Türkiyeli ‹flçiler Fe-
derasyonu (FTIF), ‹flçilerin Birli¤i Halklar›n
Kardeflli¤i Platformu (BIR-KAR) ve Fransa
Anadolu Dayan›flma Derne¤i (ASFA) dev-
rimci sanatç› Y›lmaz Güney'i mezar› ba-
fl›nda and›lar.
Kurumlar ad›na yap›lan ortak bas›n
aç›klamas›nda Y›lmaz Güney'in sinema
anlay›fl› ve devrimci kiflili¤i üzerinde du-
ruldu. Devrimci yönetmen Güney'in tüm
filmlerinin halk›n ac› ve özlemlerini aktar-
d›¤›na dikkat çeken aç›klamada, "O, en s›-
radan filmlerinde bile düzene çatm›fl ve
sosyal dengesizliklerin yarat›lmas›nda so-
rumlu olan›n devlet oldu¤unu belirtmifltir.
Arkadafl, Sürü ve Duvar gibi filmlerinde
ise aç›ktan mesajlar vererek feodalizmi
ve kapitalizmi aç›ktan hedef alm›flt›r" de-
nildi.
Faflist Türk Devleti’nin Güney’den ya-
flarken ve öldükten sonra da korktu¤unu
kaydeden aç›klamada, “Yurtd›fl›nda ödül
alm›fl filmlerinin halen görmezlikten geli-
nerek yay›mlanm›yor olmas›n›n nedenle-
rini de O’nun devrimci siyasetle devrimci
sanat eylemi aras›nda kurdu¤u diyalektik
iliflkide aramak gerekiyor" ifadelerine yer
verildi.
Anma Y›lmaz Güney'in mezar› bafl›na
b›rak›lan çiçeklerin ard›ndan sonland›r›ld›.
Tutuklanan DHP’lilerden 3’ü serbest