1
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç Genel YayınKoordınatoru Hikmet Çetinkaya Yazıışlen Mudunı Ibra nim Yıraız Sorumlu Mudur Fik ret Ilkiz Haber Meıkezı Müdûrii HakanKara IsUhbarat Cengiz Yüdınm Ekonomı Özlem Yüzak»K.ultur Handan Şeaköken Spor Abdâlkadir Yucelman Makaleler Sami Karaören Duzeltme Abdullah Yancı Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu Bılgı Belge EdibeBuğra#YurtHaberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu tlban Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkava, Şukran Soner, lbraium Yİİdız, Orhan Bnrsalı, Mnstafa Balbay, HakanKara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No 125,Kat 4,Bakanlıklar AnkaraTel 4195020(7hat), Faks 4195027 îzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv 1352 S 23 Tel 4411220, Faks 4419117• AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inönu Cd 119S No 1 Katl Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdürü C stfin Akmen KoorıiM'OT Ahmet Korulsı» * Muhasebe Bülen(\'f«» er Idare Huseyin ûürer Satış FazüetK"za MEDYA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erdnran 9 Koordınatör Reha fşıtman 0 Genel MüdurVardımcısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 3139580-5138460-61,Faks 5138463 Vavımlavan >e Basan Yenı Gûn Haber Aıansı Basın ve > avıncılık A Ş Turkocag. Cad W 41 Cagaloşlu W 1 4 lstanbul PK 246 Sırkeu 14435 lstanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95 www cumhunyet com tr 21TEMMUZ2000 Imsak. 3.50 Güneş: 5.43 Öğle: 13.18 flcındı: 17.13 Akşam: 20.38 Yatsı: 22.23 SÖYLESİ ATTİLAİLHAN Brezilv«'daAmazonornıanlanıııngöbeğiiMJegerçekJesen tt ParintinsJung ca çeşitii yanşmalar düzenlendL isimJerini öküzierden alan takımlar KızüderiM hikâyeleri ve yerd tarih gibi Uginç konularda yanşölar. 1913 yılında şariacdann sığır kostümleri gjyerek sokaklarda dans edip şarta söylemesiv le baş layan karnaval, bugfinkü halini ise 34 yıl önce almış. (Fotoğraf: REUTERS) Annenin yalnız mucadelesi Taciz şikâyetine toplumsalbaskı e-posta: tan (a prizma. net tr ASUMAN ABACIOĞLU tZMtR Bodrum'da 4 yaşındakı oğluna cinsel ta cızde bulunduğu gerekçe siyle komşusu hakkında şı kâyette bulunarak kamu davası açılmasuu sağlayan Feryal Çeviköz, baskı al tında olduğunu söylüyor. Oğlunu yalnız başına bü yûten Çeviköz, bir yandan bugüne kadar örneğı sık görülmeyen bır konuda mücadele yürütürken, bir yandan da çevre baskısına göğûs genyor. Resmi kurumlardan ye terlı destek bulamadığını belirten Çeviköz, çocuğu nun olumsuz etkilenmesı pahasına, aynı olayın baş ka çocuklann da başına ^elmemesıicin müçadele yi sürdüreceğinı belırnyor. Davanın açılmasından sonra Gümüşlûk beldesı Çukurbük mevkıinde ki rada oturduğu evın sahibi nın evı boşaltması ıçın ken disıne baskı yaptıgını be lirten Çeviköz, ardmdan evinin elektnğinin kesildı ğini söylüyor. Suyunun kesilmesı ve foseptığının kapatılması ıçuı bazı çevrelenn uğraş verdiğmı öğrendığinı be lirten Çeviköz, "Buradan uzaklaşünlmam ve mfica dekyi bırakmam için her şeyyapılıyor. Banayardjm a otaiaya çabşan kişüerin ise ifadesi ahnıyor. Kısaca s,çocuğumayöndikcinsd taciz, şündi başka alanlar da sûrdûrûlûyor" diye ko Emperyalizm'in Tahta Atlan' 'Ecnebi' bir Mission okulunda, 'ecnebi bir dille eğitim görmûş, toplumbilımcı Engin Kurta/ın konuyu tartışırken ıten surduğu bir tez var ki, onu okurken ınsan ıstese de istemese de, J. M. AJbertkıi'nın, 'Azgeliş- mişiğinMekanizması'ndayazdığı, 'Kültûr sûzleştirme' süreciyle ılgili 'tespitieri' hatır- Iryor. Ne demişti, Albertini? "...sömürücü yerii halkın, metropoldeki sömürgeci halka benzemesi amacıyla, es ki anlayış ve kunıluşlara yeni bir biçim ver meye çâlışır Ama yeriıleri aşağı bır dözey de tutaraK tam bır benzeriıkten kesınlıkle ka çınır..." Iki ağızlı keskin bır kılıç, onlara benzese- niz bır türlü, benzemesenız bir turiü; her ikı hakje de, bır 'Kast' oluşuyon öyle kı, bu ka&- tın zırvesinde 'sömürücü' (yânı Bat'lı), ta- banrıda tsesomirulen (yânı uktsai birey) var- dın artric kendi (ükesi için fazla'dır, sömü- rücü Bat'lı ülke için ise, 'az'; bu çetrefil 'yabancıtaşmaya' alıştrmak için, onlar 'eğrtimi' daha Mission okulunda başla- byortar. 'Küçûğü ez, büyüfcten kork...' T anık/4. Engin Kurtay, toplumbilimci. Sairrt-Joşephte okumuş, o bakımdan, olayı 'dışardân' değıl, 'içerden' anlatıyor; eğıtimin sisteminın neturlu 'ntüellerte, bir güdüm haline getınldığıne ışaret etmışt]; şim- di, 'kasthıyerarşısı'run nasıl 'telkın edıidiğı ni' anlatıyor. "...kast hiyerarşisi (Küçûğü ez, büyük ten kork). En basit Diçimiyle iteöşimin br- panianması, böytece biriik ve dayaraşma- ya geçtt verilmemesi; btreyselleşme ye- rine, atomlaşma; öğrencilerde, hem çev- relenne, hem kendilenne karşı (bu ikisi gerçekte birbirine bütünüyte bağhdır) ge- nel bir güven bunalımının yaşanmasına yol acar. Oersferfe ilgılı olan, benüğini ilgi lendirmeyen kuramsal konularda bile, şünmesinı savunmak biryana, düşünce üre temeyen insanlar, kişisei ilkelerini hiçbir bi çimde savunamazlar. Zaten benlikiennde bu tür ilkeler gelıştirememışlerdir. 'Dobra- IrtC, 'DeUkanlriık', 'Özveri', 'Yüreklilik' gi- bi kavramlar tanmmaz. Bunlarm yerine 'işini görme', 'sıyırma', 'smşma' geçer- lidir. Bu davranış özellikten, sadıst/mazoşist bır kışılik yapısı oluşturarak, sıstemleşır ve kurumsallaşır. Kişi kendinı zayıfhissettiğin de siner, güçlü Nssettiğinde ezer. Bu durum en iyi, devreler arası kopukluk ve düşman lıkta göze çarpar herdevre, kendınden kû çuklere 'petif dıye seslenır; kendınden bü yüklere ise seslenmez, uzak durur. Okul ıçındekı düşmanlık ve yabanıllığın, okul dışındakı yaşamda süspaneıyonu ve tamamlayıcısı, eşcinsel izlekler taşryan bir Saint Josephşovenlığıdir. Gerçekte buiki sıarasında bırteşıkkaplarilışkısı vardır. Baş- ka okullarda okuyanlar, özellikle de dev- let liseterinde okuyanlar, hor görülür. Ka- lar daha da hor görülür ve nesne olarak algılanıriar. Aramızdan biri, okullann son yıllannda tanımış olduğu uzatmalı kızarka daşını, hastanelıkedınceye kadardövmüş tûr. Dış dünyaya karşı bu şovenlık, gelenek glıkle, ve erkek okullannın daha eglencelı/sa matalı olduğu gıbı tezlerle desteklenır. An- cak, bu 'eğlence' ve 'şamata' işbiriiği; dayanışma, güven, ortak hedeflere bir- likte varma coşkusu gibi, herhangi bir üretkenlik biçiminde ortaya çıkmaz. Tam tersine, insanlann açıklannı ve zayıflık- lamı kuHanan takmblı ve zorlamacı say- nl boşalımlarda; genedikle eşcinsel içe- rikli saJdırganiık ve alaylaria ortaya çıkar." 'Bağlı ve bağımlı oJma refleksi...' "...devlet lısesinde okuyan kendi yurtta şına, akranına, tepeden bakan; ve ortaöğ renim yıllannın paylaşıldığı yaktn çevre ıçın de, toplum olamayan bır topluluk (gürûh); ülkesı ve halkı düzeyınde, toplumuna karşı nasıl sorumluluk duyar, ve bazı ortak ılke ve amaçlann arkasında, nasıl örgütlenebilir? Bab'lılann, bu eğitbilim ölçûleriyle, bilim ve teknoloji üretmedikleri ve demokratik ya şamlannı yapılandırmadıklan açıktır. Onla nn eğıtbilimi, yukarda sözü edilen sonuçla nn, tam tersını ortaya çıkanr. Yukarda bırör neğinı verdiğim Mission okuUannm tezgâ- hmdan gecenler, sanılanm tersine, 'Ba- t'lı gibi düşünmeye', 'bilim ve teknoloji üretmeye' başlamaz. Bunun yerine, Ba- t'hnm düşündüğüne ve ürettiğine (bilim ve teknolojisine) ve küttürüne uyum sağ- lama, bağlı ve bağımlı olma reflekslerini edinir. 'Üretmek' ve 'ürüne uyum sağla- mak' birbirinden ayn ve genellikle karşrt şeylerdir. Çünkü 'üretmek' hem ekono- mik, hem siyasal hem de ideolojik bir güçtür 'ürüne uyum saglamak' isebu gü- ce boyun eğmektir..." "Kışısel deneyimlerden, makro düzeyde bırkuramı, destefdeyıo kanıttargkarmak, çok zordur. Hefe denetimli ve karşılaştırmalı goz lemyapmanın olanaksız olduğu, sekızyıllık bır psıkolo/ık ve ideolojik koşullandırma sü recı, söz konusu ise... Pek çok ınsan, aynı ortamda farklı deneyimleryaşadığını; ya da, aynı deney/ n ' e ''n, kendisinde farklı sonuç lardoğurdtğ unu ' ıleri sûrebılır. Kaldı fop- lumsal sürtÇİerde, neden ve sonuçlar, etki ve tepkiler#as>nda, hiçbir zaman birebirbağ kurulamaz. Hermanipülasyon, içindeçalış bğı toplum&l evreni, ancak belli bır oranla etkialtına alibilin ve isteristemez, gerfye kar şrt eğilimlern yeşerebileceği, kimi açık alan larbırahr. BJaçıkalanlar, ıdeolojiksavaşala nının büyükoyunculannı, bır yandan efe ve rirken, öbür yandan da, söz konusu mani pülasyonu öznesızleştırmekyoluyla, kendi lenni temize havâle eden, ıkıyüzlü gerekçe leri oluştunjr..." 'Her şeyi açıklayan acı bir gerçek' "...herşeybıryana, her Mission okulunun, kimı zaman duyumsamış olduğu ve hiç ya bancı olmadığı, bırduygu vardır dilini bil- diği bir yabancı ülke yurttaşıyla karşılaş- tığında, o kişiyle gerekli gereksiz, konuş- mak ve jlgilenmek için çabalamak! Bu durtü, yalmzca oğrenmış olduğu yabancı dılınprattğınıyapmakarzusuylaaçıklanamaz Çok daha dennden gelen bırreflekstır ve ya- bancı dili ne kadar iyi konuştuğunu, do- layısryta kürtürüyte karsısındakine ne ka- dar yakın olduğunu gösterme ve bu yol- la beğeni toplama çabasıdır. Bu her şe- yi açıklayan çok acı bir gerçektir; tpkı efendisinin begenisini toplamak için ko- mutiannı coşkuyla uygulayan bir köpek gibi... ve Mission okullannın emperya- lizmin tahta atiarmdan biri olduğunu gös- terir." Hadi, şımdi gel de J. M. Albertini'nin o müt- hiş 'fesp/r/'ni hatıriama! Sizce 'olayı' yaşa- yarak oğrenmış olan, Engin Kurtay'ın tes piti'ne, eldıven gibi uymuyor mu? "...bu polıtıka ikı temel 'ırkçı' düşünce üzenne kurulmuştur, bu düşüncelere göre, 1 / Hiçbir insan için bir Avrupalıya benze- mekten daha güzel bir şey olamayacağı için Afrika, Asya ve Latin Amerika halkı- na Bat uygarlığı aktanlmalıdır. 2/ Hiçbir uygartık, Avrupa uygarlığmdan üstün de- ğildir; bu arada Verli'nin daima aşağılık bir vaıiık olduğuna, hiçbir zaman düze- lemeyeceğine inanılmaktadır..." (J. M. Al- bertini, 'Azgelişmişlığın Mekanizması'.Çev. Dr. Muzaffer Sencer/ M. Kum, May Yayıne- vı, 1974. Ist.) http://www.prizma.netfr/AJLHAN http^/www.bilgiyayınevi.com.tn/ailhan Faks/0-212/2601988 9 taksitle (peşin fiyatına) Keyifler aya varan vadeler pesm, ödemeler nakit ödeme indirimi taksıtle ucretsız eve teslim Şirinİer 8u kampanya, TC Sanayi Bakanlığı'nın 2505 1994 üntı ve 21940 sayılı teblığ hûkürnlenne uygun olarak yapılmaktadır 19 06 2000 tanhı ıtıbanyte ba$layan kampanya. uretım ve stok ımkanlanyla sıntrlıdır BOYTAŞAŞ OSB 8Cd No 14 38070 Kaysen Bellona, Boyta; A.Ş.'nin tescılli markasıdır ÛcretsizTüketiclHattı 0 800 361 8986 .-.—_ www.bellona.com.tr BELLONA 'Güzel yaşamak sanattır"

BELLONA - kurtay academicskurtayacademics.com/wp-content/uploads/2017/09/38921496...dar yakýn olduðunu gösterme ve bu yol-la beðeni toplama çabasýdýr. Bu her þe-yi açýklayan

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BELLONA - kurtay academicskurtayacademics.com/wp-content/uploads/2017/09/38921496...dar yakýn olduðunu gösterme ve bu yol-la beðeni toplama çabasýdýr. Bu her þe-yi açýklayan

Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi

Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç• Genel YayınKoordınatoru HikmetÇetinkaya • Yazıışlen Mudunı Ibra-nim Yıraız • Sorumlu Mudur Fik-ret Ilkiz • Haber Meıkezı MüdûriiHakanKara

IsUhbarat Cengiz Yüdınm • Ekonomı ÖzlemYüzak»K.ultur Handan Şeaköken • SporAbdâlkadir Yucelman • Makaleler SamiKaraören • Duzeltme Abdullah Yancı •Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-BelgeEdibeBuğra#YurtHaberlen Mehmet Faraç

Yayın Kurulu tlban Selçuk(Başkan), Orhan Erinç,Hikmet Çetinkava, ŞukranSoner, lbraium Yİİdız, OrhanBnrsalı, Mnstafa Balbay,HakanKara.

Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No125,Kat 4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks4195027 • îzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv1352 S 23 Tel 4411220, Faks 4419117• AdanaTemsılcısıÇetin Yiğenoğlu, Inönu Cd 119S No 1 Katl Tel 36312 11, Faks 363 12 15

Müessese Müdürü C s t f i n

Akmen • KoorıiM'OTAhmet Korulsı» *Muhasebe Bülen(\'f«»er

• Idare Huseyin ûürer• Satış FazüetK"za

M E D Y A C: • Yönetım KunıluBaşkanı - Genel Mudur GülbinErdnran 9 Koordınatör Rehafşıtman 0 Genel MüdurVardımcısıSevdaÇoban Tel 514 07 53 -3139580-5138460-61,Faks 5138463

Vavımlavan >e Basan Yenı Gûn Haber Aıansı Basın ve > avıncılık A ŞTurkocag. Cad W 41 Cagaloşlu W 1 4 lstanbul PK 246 Sırkeu 14435 lstanbul

Tel (0/212) 512 05 05 (20 hat)Faks (0/212)513 85 95 www cumhunyet com tr 21TEMMUZ2000 Imsak.-3.50 Güneş: 5.43 Öğle: 13.18 flcındı: 17.13 Akşam: 20.38 Yatsı: 22.23

SÖYLESİ ATTİLAİLHAN

Brezilv«'daAmazonornıanlanıııngöbeğiiMJegerçekJesenttParintinsJung-

ca çeşitii yanşmalar düzenlendL isimJerini öküzierden alan takımlar KızüderiM hikâyeleri ve yerd tarih gibi Uginçkonularda yanşölar. 1913 yılında şariacdann sığır kostümleri gjyerek sokaklarda dans edip şarta söylemesiv le baş-layan karnaval, bugfinkü halini ise 34 yıl önce almış. (Fotoğraf: REUTERS)

Annenin yalnız mucadelesi

Taciz şikâyetinetoplumsalbaskı

e-posta: tan (a prizma. net tr

ASUMAN ABACIOĞLU

tZMtR - Bodrum'da 4yaşındakı oğluna cinsel ta-cızde bulunduğu gerekçe-siyle komşusu hakkında şı-kâyette bulunarak kamudavası açılmasuu sağlayanFeryal Çeviköz, baskı al-tında olduğunu söylüyor.Oğlunu yalnız başına bü-yûten Çeviköz, bir yandanbugüne kadar örneğı sıkgörülmeyen bır konudamücadele yürütürken, biryandan da çevre baskısınagöğûs genyor.

Resmi kurumlardan ye-terlı destek bulamadığınıbelirten Çeviköz, çocuğu-nun olumsuz etkilenmesıpahasına, aynı olayın baş-ka çocuklann da başına^elmemesıicin müçadele-

yi sürdüreceğinı belırnyor.Davanın açılmasından

sonra Gümüşlûk beldesıÇukurbük mevkıinde ki-rada oturduğu evın sahibi-nın evı boşaltması ıçın ken-disıne baskı yaptıgını be-lirten Çeviköz, ardmdanevinin elektnğinin kesildı-ğini söylüyor.

Suyunun kesilmesı vefoseptığının kapatılmasııçuı bazı çevrelenn uğraşverdiğmı öğrendığinı be-lirten Çeviköz, "Buradanuzaklaşünlmam ve mfica-dekyi bırakmam için herşeyyapılıyor. Banayardjm-a otaiaya çabşan kişüerinise ifadesi ahnıyor. Kısaca-s,çocuğumayöndikcinsdtaciz, şündi başka alanlar-da sûrdûrûlûyor" diye ko-

Emperyalizm'in Tahta Atlan''Ecnebi' bir Mission okulunda, 'ecnebi bir

dille eğitim görmûş, toplumbilımcı EnginKurta/ın konuyu tartışırken ıten surduğubir tez var ki, onu okurken ınsan ıstese deistemese de, J. M. AJbertkıi'nın, 'Azgeliş-mişiğinMekanizması'ndayazdığı, 'Kültûr-sûzleştirme' süreciyle ılgili 'tespitieri' hatır-Iryor. Ne demişti, Albertini?

"...sömürücü yerii halkın, metropoldekisömürgeci halka benzemesi amacıyla, es-ki anlayış ve kunıluşlara yeni bir biçim ver-meye çâlışır Ama yeriıleri aşağı bır dözey-de tutaraK tam bır benzeriıkten kesınlıkle ka-çınır..."

Iki ağızlı keskin bır kılıç, onlara benzese-niz bır türlü, benzemesenız bir turiü; her ikıhakje de, bır 'Kast' oluşuyon öyle kı, bu ka&-tın zırvesinde 'sömürücü' (yânı Bat'lı), ta-banrıda tsesomirulen (yânı uktsai birey) var-dın artric kendi (ükesi için fazla'dır, sömü-rücü Bat'lı ülke için ise, 'az'; bu çetrefil'yabancıtaşmaya' alıştrmak için, onlar'eğrtimi' daha Mission okulunda başla-byortar.

'Küçûğü ez, büyüfcten kork...'

Tanık/4. Engin Kurtay, toplumbilimci.Sairrt-Joşephte okumuş, o bakımdan,

olayı 'dışardân' değıl, 'içerden' anlatıyor;eğıtimin sisteminın neturlu 'ntüellerte, birgüdüm haline getınldığıne ışaret etmışt]; şim-di, 'kasthıyerarşısı'run nasıl 'telkın edıidiğı-ni' anlatıyor.

"...kast hiyerarşisi (Küçûğü ez, büyük-ten kork). En basit Diçimiyle iteöşimin br-panianması, böytece biriik ve dayaraşma-ya geçtt verilmemesi; btreyselleşme ye-rine, atomlaşma; öğrencilerde, hem çev-relenne, hem kendilenne karşı (bu ikisigerçekte birbirine bütünüyte bağhdır) ge-nel bir güven bunalımının yaşanmasınayol acar. Oersferfe ilgılı olan, benüğini ilgi-lendirmeyen kuramsal konularda bile, dü-şünmesinı savunmak biryana, düşünce üre-temeyen insanlar, kişisei ilkelerini hiçbir bi-çimde savunamazlar. Zaten benlikienndebu tür ilkeler gelıştirememışlerdir. 'Dobra-IrtC, 'DeUkanlriık', 'Özveri', 'Yüreklilik' gi-bi kavramlar tanmmaz. Bunlarm yerine'işini görme', 'sıyırma', 'smşma' geçer-lidir. Bu davranış özellikten, sadıst/mazoşistbır kışılik yapısı oluşturarak, sıstemleşır vekurumsallaşır. Kişi kendinı zayıfhissettiğin-de siner, güçlü Nssettiğinde ezer. Bu durumen iyi, devreler arası kopukluk ve düşman-lıkta göze çarpar herdevre, kendınden kû-çuklere 'petif dıye seslenır; kendınden bü-

yüklere ise seslenmez, uzak durur.Okul ıçındekı düşmanlık ve yabanıllığın,

okul dışındakı yaşamda süspaneıyonu vetamamlayıcısı, eşcinsel izlekler taşryan birSaint-Josephşovenlığıdir. Gerçekte buiki-sıarasında bırteşıkkaplarilışkısı vardır. Baş-ka okullarda okuyanlar, özellikle de dev-let liseterinde okuyanlar, hor görülür. Ka-lar daha da hor görülür ve nesne olarakalgılanıriar. Aramızdan biri, okullann sonyıllannda tanımış olduğu uzatmalı kızarka-daşını, hastanelıkedınceye kadardövmüş-tûr. Dış dünyaya karşı bu şovenlık, gelenek-glıkle, ve erkek okullannın daha eglencelı/sa-matalı olduğu gıbı tezlerle desteklenır. An-cak, bu 'eğlence' ve 'şamata' işbiriiği;dayanışma, güven, ortak hedeflere bir-likte varma coşkusu gibi, herhangi birüretkenlik biçiminde ortaya çıkmaz. Tamtersine, insanlann açıklannı ve zayıflık-lamı kuHanan takmblı ve zorlamacı say-nl boşalımlarda; genedikle eşcinsel içe-rikli saJdırganiık ve alaylaria ortaya çıkar."

'Bağlı ve bağımlı oJma refleksi...'

"...devlet lısesinde okuyan kendi yurtta-şına, akranına, tepeden bakan; ve ortaöğ-renim yıllannın paylaşıldığı yaktn çevre ıçın-de, toplum olamayan bır topluluk (gürûh);ülkesı ve halkı düzeyınde, toplumuna karşınasıl sorumluluk duyar, ve bazı ortak ılke veamaçlann arkasında, nasıl örgütlenebilir?Bab'lılann, bu eğitbilim ölçûleriyle, bilim veteknoloji üretmedikleri ve demokratik ya-şamlannı yapılandırmadıklan açıktır. Onla-nn eğıtbilimi, yukarda sözü edilen sonuçla-nn, tam tersını ortaya çıkanr. Yukarda bırör-neğinı verdiğim Mission okuUannm tezgâ-hmdan gecenler, sanılanm tersine, 'Ba-t'lı gibi düşünmeye', 'bilim ve teknolojiüretmeye' başlamaz. Bunun yerine, Ba-t'hnm düşündüğüne ve ürettiğine (bilimve teknolojisine) ve küttürüne uyum sağ-lama, bağlı ve bağımlı olma refleksleriniedinir. 'Üretmek' ve 'ürüne uyum sağla-mak' birbirinden ayn ve genellikle karşrtşeylerdir. Çünkü 'üretmek' hem ekono-mik, hem siyasal hem de ideolojik birgüçtür 'ürüne uyum saglamak' isebu gü-ce boyun eğmektir..."

"Kışısel deneyimlerden, makro düzeydebırkuramı, destefdeyıo kanıttargkarmak, çokzordur. Hefe denetimli ve karşılaştırmalı goz-lemyapmanın olanaksız olduğu, sekızyıllıkbır psıkolo/ık ve ideolojik koşullandırma sü-recı, söz konusu ise... Pek çok ınsan, aynıortamda farklı deneyimleryaşadığını; ya da,

aynı deney/n'e''n, kendisinde farklı sonuç-lardoğurdtğunu' ıleri sûrebılır. Kaldı kı fop-lumsal sürtÇİerde, neden ve sonuçlar, etkive tepkiler#as>nda, hiçbir zaman birebirbağkurulamaz. Hermanipülasyon, içindeçalış-bğı toplum&l evreni, ancak belli bır oranlaetkialtına alibilin ve isteristemez, gerfye kar-şrt eğilimlern yeşerebileceği, kimi açık alan-larbırahr. BJaçıkalanlar, ıdeolojiksavaşala-nının büyükoyunculannı, bır yandan efe ve-rirken, öbür yandan da, söz konusu mani-pülasyonu öznesızleştırmekyoluyla, kendi-lenni temize havâle eden, ıkıyüzlü gerekçe-leri oluştunjr..."

'Her şeyi açıklayan acı bir gerçek'

"...herşeybıryana, her Mission okulunun,kimı zaman duyumsamış olduğu ve hiç ya-bancı olmadığı, bırduygu vardır dilini bil-diği bir yabancı ülke yurttaşıyla karşılaş-tığında, o kişiyle gerekli gereksiz, konuş-mak ve jlgilenmek için çabalamak! Budurtü, yalmzca oğrenmış olduğu yabancıdılınprattğınıyapmakarzusuylaaçıklanamazÇok daha dennden gelen bırreflekstır ve ya-bancı dili ne kadar iyi konuştuğunu, do-layısryta kürtürüyte karsısındakine ne ka-dar yakın olduğunu gösterme ve bu yol-la beğeni toplama çabasıdır. Bu her şe-yi açıklayan çok acı bir gerçektir; tpkıefendisinin begenisini toplamak için ko-mutiannı coşkuyla uygulayan bir köpekgibi... ve Mission okullannın emperya-lizmin tahta atiarmdan biri olduğunu gös-terir."

Hadi, şımdi gel de J. M. Albertini'nin o müt-hiş 'fesp/r/'ni hatıriama! Sizce 'olayı' yaşa-yarak oğrenmış olan, Engin Kurtay'ın tes-piti'ne, eldıven gibi uymuyor mu?

"...bu polıtıka ikı temel 'ırkçı' düşünceüzenne kurulmuştur, bu düşüncelere göre,1 / Hiçbir insan için bir Avrupalıya benze-mekten daha güzel bir şey olamayacağıiçin Afrika, Asya ve Latin Amerika halkı-na Bat uygarlığı aktanlmalıdır. 2/ Hiçbiruygartık, Avrupa uygarlığmdan üstün de-ğildir; bu arada Verli'nin daima aşağılıkbir vaıiık olduğuna, hiçbir zaman düze-lemeyeceğine inanılmaktadır..." (J. M. Al-bertini, 'Azgelişmişlığın Mekanizması'.Çev.Dr. Muzaffer Sencer/ M. Kum, May Yayıne-vı, 1974. Ist.)

http://www.prizma.netfr/AJLHANhttp^/www.bilgiyayınevi.com.tn/ailhanFaks/0-212/2601988

9taksitle(peşin fiyatına)

Keyifleraya varan

vadelerpesm,ödemeler

nakit ödeme

indirimitaksıtleucretsız

eveteslim

Şirinİer

8u kampanya, TC Sanayi Bakanlığı'nın 2 5 0 5 1994üntı ve 21940 sayılı teblığ hûkürnlenne uygun olarakyapılmaktadır 19 06 2000 tanhı ıtıbanyte ba$layankampanya. uretım ve stok ımkanlanyla sıntrlıdırBOYTAŞAŞ OSB 8 C d No 14 38070 Kaysen

Bellona, Boyta; A.Ş.'nin tescılli markasıdır

ÛcretsizTüketiclHattı

0 800 361 8986.-.—_ www.bellona.com.tr

BELLONA'Güzel yaşamak sanattır"