40
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr SAYI 18 - 24 Nisan 2016 1068 Sayfa 10 Sayfa 16 Sayfa 6 Ata Online, varlık yönetimi, nakit yönetimi, münferit hisse yönetimi ve emeklilik fonları gibi konulara yönelik yatırımlarını sürdürüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mekânsal planlamayı otomasyona geçirerek şeffaf planlama süreçlerine hizmet edecek ‘e-Plan Otomasyon Sistemi’ni kurdu. Ata Online yatırım mühendisliğine devam ediyor e-Devletin 5N1K’sının “Nerede?” sorusuna cevap bulunuyor Sarp Demiray Dr. Bekir Tüzel Farklı yazılım şirketlerini bünyesine katarak yazılım – donanım bütünselliğini yakalayan Canon, önemli bir yazılım firması olma yönünde de hızla ilerliyor. Endüstri 4.0 standartlarına paralel yeni strateji Sinan Karabacak Girişimciler için yeni destekler Sayfa 3-4 Üniversiteler ve araştırma kuruluşları, ticarileştirilebilir, kavramsal olarak kanıtlanmış¸ fikirler, fikri mülkiyet hakları, yeni kurulan ve fikri mülkiyet hakkı bulunan veya lisanslanmış¸ ürünü olan firmalar ile diğer benzeri KOBİ’lere, Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu tarafından 52,5 milyon avroya kadar yatırım yapılabilecek. Handan Aybars

BThaber Sayı 1068

  • Upload
    bthaber

  • View
    245

  • Download
    4

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: BThaber Sayı 1068

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

SAYI

18 - 24 Nisan 20161068

Sayfa

10

Sayfa

16

Sayfa

6

Ata Online, varlık yönetimi, nakit yönetimi, münferit hisse yönetimi ve emeklilik fonları gibi konulara yönelik yatırımlarını sürdürüyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mekânsal planlamayı otomasyona geçirerek şeffaf planlama süreçlerine hizmet edecek ‘e-Plan Otomasyon Sistemi’ni kurdu.

Ata Online yatırım mühendisliğine devam ediyor

e-Devletin 5N1K’sının “Nerede?” sorusuna cevap bulunuyor

Sarp Demiray

Dr. Bekir Tüzel

Farklı yazılım şirketlerini bünyesine katarak yazılım – donanım bütünselliğini yakalayan Canon, önemli bir yazılım firması olma yönünde de hızla ilerliyor.

Endüstri 4.0 standartlarına paralel yeni strateji

Sinan Karabacak

Girişimciler için yenidestekler

Sayfa

3-4Üniversiteler ve araştırma kuruluşları, ticarileştirilebilir, kavramsal olarak kanıtlanmış¸ fikirler, fikri mülkiyet hakları, yeni kurulan ve fikri mülkiyet hakkı bulunan veya lisanslanmış¸ ürünü olan firmalar ile diğer benzeri KOBİ’lere, Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu tarafından 52,5 milyon avroya kadar yatırım yapılabilecek.

Handan Aybars

Page 2: BThaber Sayı 1068

BTHaber_28x40.pdf 1 06.04.2016 10:16

Page 3: BThaber Sayı 1068

GÜNDEM 318 - 24 NİSAN2016

BThaber

MUTABAKAT zaman alan, emek isteyen

cari hesap mutabakat işlemlerinde

hız, kolaylık, doğruluk

BA / BS mutabakatlarının yapılması yasal bir zorunluluk.

Zaman alması, çok insan emeği istemesi bir yük.

İnsan hatasına açık olması bir risk.

Çözüm Kalsiyum Mutabakat Uygulaması

Mutabakat İşlemlerinde İşgücü ve Zamandan Tasarruf

Kolay üyelik

Hızlı ve kolay veri aktarımı

KEP entegrasyonu

Mutabakat daveti

Karşılıklı kayıtların eşleştirilmesi

Eşleşmeyen kayıtların kolayca bulunması

www.kalsiyum.co

Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu Projesi (TTH-Türkiye); Avrupa Yatırım Fonu (EIF), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBITAK, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Avrupa Komisyonu Bölgesel Politikalar Genel Müdürlüğü işbirliğinde geliştirildi. Proje, AB ve Türkiye tarafından Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) fonları tarafından finanse ediliyor, Avrupa Yatırım Fonu tarafından da yönetiliyor. IPA Rekabetçi Sektörler Programı’nın program otoritesi ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı.

Proje kapsamında üniversiteler ve araştırma kuruluşları, ticarileştirilebilir, kavramsal olarak kanıtlanmış¸ fikirler, fikri mülkiyet hakları, yeni kurulan ve fikri mülkiyet hakkı bulunan veya lisanslanmış¸ ürünü olan firmalar ile diğer benzeri KOBİ’lere, fon yöneticileri tarafından 52,5 milyon avroya kadar yatırım yapılabilecek. Bu tutarın 44,6 milyon avrosu IPA Rekabetçi Sektörler Programı tarafından sağlanıyor. Bu kaynak Avrupa Yatırım Fonu tarafından seçilen Diffusion Capital Partners ve ACT Venture Partners tarafından yatırımlara dönüştürülecek. TTH-Türkiye ile KOBİ’lere, üniversitelere ve araştırmacılara 52,5 milyon avroluk kaynak sağlanacak, risk sermayesi fonları, iş fikirlerine ve yaratıcı araştırmalarına sermaye desteği arayanlara kaynak sunacak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AB Mali Programları Dairesi Başkanı Murat Altun, girişimcilerin desteklenmesi için değişik illerde yaklaşık 11 iş geliştirme merkezi kuracaklarını söyledi. TTH-Türkiye projesinin yatırım alanının tüm Türkiye olarak belirlendiğini aktaran Altun, şunları kaydetti:

“Kamu kaynakları ile desteklediğimiz ve politika projesi olarak da nitelendirdiğimiz bu projenin temelde 3 hedefi var. Bunlardan ilki üniversiteler ve araştırma kuruluşlarının elinde bulunan bilimsel araştırma ve geliştirme sonuçlarının ticarileştirilmesi için finansal

Girişimciler için yeni destekler

olarak sürdürülebilir fon yapısı kurmak ve meslek yatırımcılarının girişimleri ile başlayan bu pazarın gelişimine katkı sağlamak. İkincisi Türkiye genelinde teknoloji transfer piyasasının gelişmesini hızlandırmak ve Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileştirilmesi için özel sektör yatırımlarının genişletilmesine destek olmak. Üçüncü hedefimiz ise Ar-Ge ve KOBİ destekleri ile belirli bir aşamaya gelmiş girişimleri bir sonraki hedefe götürmede finansal destek sağlayacak modelleri geliştirmek.” Detayları Murat Altun ile konuştuk:

n Girişimciler bu yapıyla nasıl bağlantı kurabilecek?

Burada iki fon yöneticisi belirlendi ve fon yöneticileri doğrudan kendilerdi ile irtibata geçecek. Fondan yararlanmak isteyen araştırmacılar da bu yapılara doğrudan müracaat edebilecek. Tam bir zincir oluştu. Süreç boyunca iki fon yönetim şirketi-TTO-biz-üniversiteler birbirini bilgilendirecek. Bizim için önemli olan; yürütülen program kapsamında kaynak ayırdığımız bir proje ve bu projenin hedefleri ve göstergeleri ışığında programın sonunda belli hedeflere ulaşılmış olması. Süreci çok yakından takip ediyoruz ve şunu da söyledik:

Sıkıntı yaşadığınız anda bize gelebilirsiniz, biz kuruluş ve bakanlık olarak gerekli desteği verelim. Bu yönüyle tek taraflı yönetilen bir yapı yok. Program yakın takibimiz altında ve uygulama birimimizle projelerin gelişimini izliyoruz. Fon yöneticileri de sahada firmalar ve araştırma ekipleri ile görüşebilir, üniversiteler kendi araştırmacılarını yönlendirebilir. Çok taraflı bir ilişki var.

n Bu fonlarda sorumluluk kimde?

Sorumluluk; program otoritesi olarak bizim, yani Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Burada yatırımcı açısından çok fazla risk yok ve riski büyük ölçüde üstlenen taraf Bakanlık. Fon yöneticilerinin de üstlendikleri belli bir pay var. Yüzde 10’a yüzde 90 şeklinde risk dağılımı var diyebiliriz.

n Yani projenin riskinde aslan payı kamuda.

Evet. Kamu bu girişimcilik ekosisteminin gelişmesi için maddi ve manevi olarak önemli adım atıyor. Konu sadece süreci ve yol haritasını ortaya koymak da değil. Sorumluluğu biz bakanlık olarak veriyoruz. Ulusal bütçeden aldığımız yüzde 15’lik pay, Kalkınma Bakanlığı üzerinden de aldığımız boyut var. Bunun dışında Kalkınma Bakanlığı işin içinde değil, sadece kaynağın transferinde var. Kamu tüm sorumluluğu üstleniyor. Çünkü Ar-Ge ve inovasyonu ticarileştirme boyutu, riski de yüksek adımlar. Kamu bu riski üstlenmezse, girişimci de bu alana kolay giremez. Burada sadece parayı vermek ve gerekli ekosistemi yaratıp, güçlü işbirliğini hayata geçirmekle kalmıyor, girişimcilere yapmaları gerekenler konusunda destek oluyoruz. Bu yapıyı benzerlerinden farklı kılan unsur da bu uçtan uca destek. Zaten girişimcilik ekosistemimizde bugüne kadar eksik olan unsur da buydu. Girişimciye sunulan maddi desteği; fikri destek ve danışmanlıkla zenginleştirmek, ticarileşme kapasitesinin artırılması gerekiyordu.

Handan Aybars

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AB Mali Programları

Dairesi Başkanı Murat Altun

Devamı 4. sayfada

Page 4: BThaber Sayı 1068

GÜNDEM4 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

n Ticarileşme kapasitesinin artırılması nedir?

Bir inovasyon veya Ar-Ge çalışması yapılıyor. Bu üniversite hocası da olabilir, araştırma merkezi yetkilisi de. Ama bir şekilde bunun piyasaya aktarılması, ticarileştirilmesi gerek. Sistem içinde tüm aktörlerin rolü var ve üniversite-sanayi-kamu işbirliği de burada ortaya çıkıyor. Yani birinin bunun üretimini yapıp, piyasaya sunması lazım. Kast edilen ise ticarileştirme ile ilgili süreçler.

n Bu fonların sayısı artar mı? Bu yönde beklentiniz var mı?

Evet, benzer fonlar kurabilir, edindiğimiz deneyim itibariyle bu fonların kullanım çerçevesini de değiştirebiliriz. IPA 2 (Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) kapsamında vereceğimiz destekler böylece farklılaşacak ve bu tarz fonlar olacak. Hedeflerden biri de özel sektörün bu işe girişimini sağlamak. Ama özel sektör bu konuda çekingen davranıyor.

Neden?Çünkü riskli bir alan. Oysa

burada kamu yüzde 90 riski alıyor, ilk adımı atıyor ve bunun olabileceğini gösteriyor. Bu kaynakları yine bu amaçlar için kullanacağız. Sonra belki daha sektörel odaklanmalar olacak. Kaç firmaya ne kadar süre, hangi kriterlerle yatırım hedeflendiğini fon yöneticilerimiz bilir. Ama bizim beklentimiz, 2017 sonuna kadar en az 50 tane olması.

Avrupa Birliği’nin (AB) Horizon 2020 yapısı ile bağlantı olacak mı?

Evet ve TÜBİTAK’ın da bu yönde talebi var. Bu proje özelinde değil, ama bu gibi projeler, altyapıları da bu şekilde

desteklediği için özellikle bu proje kapsamında verilen teknik yardım kısmında Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin (TGB) ilgili araştırmadan veya sistemin döngüsünü güçlendirecek desteklerle bunun tabi ki Horizon 2020’ye etkisi olacaktır. Böyle bir kapasite geliştirilince, sunduğumuz projelerle sağladığımız fon da doğru değerlendirilmiş olacak. TÜBİTAK ile 2020 ile ilgili program kapsamında altyapı desteklerini verebiliriz ve bu konuyla ilgili çalışıyoruz.

Fon yöneticilerinin takibini de siz mi yapacaksınız?

Evet, program düzeyinde bu projenin genel hedefleri düzeyinde izleme ve

takip yapacağız. Ama asıl yürütücüler fon yöneticileri. Yani fon yöneticileri yatırımcıları bulacak, yatırımı gerçekleştirecek. Biz ise kimlere yatırım yapığını takip edeceğiz, bir sorun varsa kendilerine yardımcı olacağız. Bizim için önemli olan hedeflere ulaşmak. Bakanlık’ta bir politika oluşturuluyor. Biz fon sağlıyor ve bu işi yapabilmek için yüklenici proje koordinasyon ekibi yaratıyoruz. Çünkü ne Bakanlık ne TÜBİTAK nasıl fon yöneticisi seçileceğine dair bu kadar ayrıntılı rehbere sahip değil. Bu yönüyle fon yöneticileri, ilk aşamada ayrıntılı teknik detaylarla Avrupa Yatırım Fonu’na (EIF) karşı sorumlular.

Sonrasında biz yatırım sürecini onlarla takip ediyoruz. Bu da tüm süreçlerin bağımsız ilerlemesini sağlıyor.

Türkiye’de fikri mülkiyetin durumunu nasıl görüyorsunuz? Girişimciliği destekleyen bir ekosistemden bahsedebilir miyiz?

Bizim bakanlık olarak bu konuda çalışmalarımız hızlandırılıyor. Hatta Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, son açıklamasında Patent Borsası kurulmasına ilişkin çalışmaların yürütüldüğünü söyledi. Bu anlamda çalışmalar var, ama fikri mülkiyet hatlarının ayrıntısı Bakanlık’ta farklı bir birimde ilerliyor.

Bu yapıların melek yatırımcılar ile işbirliğine girmesi yönünde beklentiniz var mı?

Melek yatırımcılar daha az riskli işlere giriyor ve girişimin belli bir seviyeyi aşmış olması onların tercih sebebi oluyor. Bizim çalışmamız ise bundan bir önceki aşama. Burada önce bir teknoloji ortaya çıkacak, ticari değeri olup olmadığı belirlenecek ve sonra çalışmanın adı konulacak. Sektör de zaten en riskli kısım burası olduğu için imtina ediyor. Burada bir araştırma var ve böyle bir fikri alıp ticari değere dönüştürmek çok daha zor. Burası ilk adım ve sonrasında melekler boşlukları dolduruyor. Biz ise ilk aşamayı tamamlıyoruz.

“TTO’lar arayüz olarak konumlandırıldı. Bunlar TÜBİTAK tarafından destek programıyla destekleniyor. Onların asıl amacı üniversite ve sanayi tarafını bir araya getirip bir arayüz oluşturmak, kontrat bazlı araştırmalar yapmak. Bunlar yapılırken araştırma merkezine gelip, ‘bakın sanayinin böyle bir ihtiyacı var, bunu karşılayabilir misiniz?’ diye soruyorlar. Bu yönüyle TTO ile araştırma merkezi birbirinden farklı yapılar. Ar-Ge merkezi sahada araştırmayı yapan ekibin, yani akademisyenlerin, araştırmacıların yoğun olduğu bir kısım. TTO ise konunun iş kısmıyla daha çok ilgileniyor, ‘Bu fikirler ticari değere dönüşür mü dönüşemez mi?’ sorusuna yanıt arıyor. Sonrasında umarız özel sektör bunun devamını getirecek. Kamunun her zaman özel sektörün yapamadıklarını tetikleyici bir rol üstlenmesi gerek. Bu başlıkta bu nedenle

ilk adımı kamu atıyor. TTO’ların da ilerleyen süreçte akademisyenlere şunu söylemeleri lazım: Hocalarım, her çalışmanızı yayınlamayın,

çünkü siz yayınladığınız anda bunların hepsi genel bilgi haline dönüşüyor, oysa bunlar patente dönüşebiliyorsa patente

dönüştürelim, bu fikirleri alalım ve ticarileştirelim. Akademisyenlerde bu patent yasası ayrı birimler tarafından ele alınıyor.”

Teknolojİ TrAnsfer ofİsİ (TTo) İle Ar-Ge Merkezİ ArAsınDAkİ fArk neDİr?

“Bizim hedef bölge 3 ilde uyguladığımız bir finansal araç projesi olarak girişim sermayemiz de var. Burada da yine bir fon yöneticisi belirlendi ve bu fon yöneticisi ile hedeflerimiz arasında 8-12 firmaya yatırım yapması gerek. Bunları da kamu müdahalesi olmadan bağımsız olarak kendisi seçiyor. İki firmaya yatırım yaptık. Bir tanesi Kayseri’de BRN Yatak, biri de Şanlıurfa’da Yüce

Medikal. Özellikle BRN Yatak bu yatırımla önemli büyüme gerçekleştirdi. Yani yatırımın geri dönüşünü hızlı görebiliyoruz. Hedefimiz 8-12 arasında firmaya yatırım yapmak ve bu konuda incelemelerimiz, Abraaj Capital’ın bu konuda araştırmaları devam ediyor. Bu yapıda kamu ve özel sektör riski karşılıklı olarak yükleniyor. Ticarileştirme alanındaki boşluğu bu yapımızla dolduracağımızı

umuyoruz. Kamunun sunduğu desteklerin ticarileşmesi adına bu yapı çok önemli ve güçlü bir ekosistem oluşuyor. Bu aslında kamuda bir mantalite değişikliği. Bu program kapsamında yaptığımız üç teknopark var, Kayseri, Elazığ ve Gaziantep’te. Son yapılan teknopark değerlendirmelerine göre en hızlı ivme gösteren Kayseri çıktı. Çünkü biz teknik yardım da veriyor,

fikri olan öğrencinin bunu sisteme aktarabilmesi için bu teknoparklarda teknik yardımı vererek sistem döngüsünün ilerlemesini sağlıyoruz ve bütçeler de yüksek. Burada bir bilgi transferi yapıyoruz ve bu çok önemli. Biz kamu desteği sunuyor ve farkındalık yaratıyoruz. Teknoparkın bir binadan çok daha fazlası olduğunu Kayseri çalışmamızla anladık ve bunu da herkese gösterdik.

Bu, Anadolu teknoparkları adına önemli bir adım ve uluslararası bilgi ve beceriyi Türkiye’ye aktarma gücü demek. Çünkü çoğu teknopark yardım kısmını uluslararası danışmanlık firmaları ile karşılıyor ve onlar da en iyi örnekleri Avrupa’dan Türkiye’ye getiriyor. Hemen her sektörle ilgili projelerimiz var ve yön gösterici ekibi hep yeniliyor, geliştiriyor, onları da projeye katıyoruz.”

GİrİşİM serMAyesİ yAPısı

Baştarafı 3. sayfada

Page 5: BThaber Sayı 1068

E-TOPLUM 518 - 24 NİSAN2016

BThaber

Açılışını Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yaptığı, kamu ve özel sektörün bilişim profesyonellerini bir araya getiren Microsoft Ankara Bilişim Zirvesi, 5 Nisan’da Ankara JW Marriot Otel’de düzenlendi. Kamuda dijital dönüşüm, siber güvenlik, eğitim çözümleri, girişimcilik ve inovasyon gibi başlıkların ele alındığı Microsoft Ankara Bilişim Zirvesi, kamu ve özel sektörden binin üzerinde bilişim profesyonelini bir araya getirdi. Açılış konuşması yapan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, bilişim yatırımlarının önemini ve geçen yıllar içinde fiber ağ, geniş bant kullanımı, e-devlet uygulamalarından yararlanma oranı gibi başlıklarda detayları paylaştı, Türkiye’nin hızlı gelişimini verilerle örnekledi. Binali Yıldırım, Microsoft ile işbirliğini ve potansiyeli ise şöyle anlattı:

“Büyük oranda işletim sistemi kullanan

Bu devrimi kaçırmamamız gerek

Microsoft’unda aynı şekilde çözüm üretme, gerek siber güvenlik, gerek veri merkezleri, gerekse siber suçlarla mücadele konusunda birçok alanda bizlerle yapacağı işler olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda her türlü gayreti göstereceklerine inanıyorum. Bilgi iletişim sektörüne yapılan bir birimlik yatırım, ülke büyümesine çarpan etkisiyle

değil, bütün bölge açısından önemli. Bu anlamda, 79 ülkeyi kapsayan merkezin Türkiye’de başlatılmış olması bizim için önemlidir, anlamlıdır. Bunu

iki birim olarak yansıyor. Genel büyüme oranlarımız yüzde 4, ama bilişim sektörü Türkiye’de her yıl en az yüzde 10 mertebesinde büyümeye devam ediyor. Dolayısıyla bilişim ve iletişim teknolojileri konusunda gelecekte de çok büyük potansiyel var. Microsoft’un gerek ülkemizde gerek bölgede yaptığı çalışmalar sadece Türkiye

yeni yatırım ve çözümlerle daha ileri bir noktaya taşıma fırsatını Microsoft’un en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum.”

Haber Merkezi

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat kansu ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali yıldırım

Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET) bu yıl 5’incisini düzenlediği Proje Baharı etkinlikleri 6 Nisan’da Harbiye Askeri Müzesi’nde gerçekleşti. Etkinlikte; seçilen 115 proje sergilendi. TET Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, “Bu seneki etkinliğimize destek veren kuluçka merkezleri ve üniversitelerimizin, TET Ar-Ge Proje Pazarı’nda yer alması, ortak bir bilgi ve paylaşım platformu yaratma açısından Proje Baharı’nı özel bir konuma taşıyor” dedi. Ebiçlioğlu, “TET olarak üniversite - sanayi işbirliğinin yatırıma dönüştürülmesine aracılık ediyoruz. Bu sayede Türkiye ekonomisi için büyük öneme sahip yüksek teknolojili katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi için fırsatlar oluşturmaya çalışıyoruz” yorumunu yaptı.

Proje Baharı için başvuran projeler; Bilgi ve İletişim Teknolojisi Uygulamaları, Çevre ve Enerji Verimliliği Uygulamaları, Enerji Üretim, İletim ve Dağıtımına Yönelik Uygulamalar ve Diğer Elektrik Elektronik Uygulamaları olmak üzere 4 farklı kategoride değerlendirildi. Bu yıl Proje Baharı’na toplam 501 proje

Yenilikler, Proje Baharı’nda buluştu

başvurusu yapılırken, bunların 115’i sergilenmeye değer bulundu. Tüm projeler, uzman işadamları ve akademisyenlerden oluşan bir jüri tarafından değerlendirildi. Bu arada, bireysel başvuruların yanı sıra Ar-Ge merkezleri gibi tüzel kişilerin de başvuruları alındı. Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine katkı sağlamayı hedeflediklerini vurgulayan belirten Ebiçlioğlu, “Bu noktada TET Ar-Ge Proje Pazarı sürdürülebilir ihracat başarısına ulaşmak amacıyla önemli bir görevi yerine getirmeye çalışıyor” yorumunu yaptı.

Yaratıcılık, ödülünü aldıTET Ar-Ge Proje Baharı bu

yıl ilk kez kuluçka merkezleri ve üniversitelerden de destek almaya başladı. Selçuk Üniversitesi Kuluçka Özel Ödülü’nü “Diz Ekleminde Sorun Olan Hastalar İçin Yürüme Asistanı” adlı projesi ile Mehmet Kum kazanırken, İTÜ Çekirdek Kuluçka Özel Ödülü’nü “Geleceğinizi Aydınlatan Teknoloji ‘OLED’’ adlı projesiyle Murat Şahin aldı. İTÜ Çekirdek Kuluçka Özel Ödülü’nü almaya hak kazanan proje ve proje sahipleri “Esnek, Hızlı Şarj Edilebilir Pil” projesi ile Alican Emre Köksal, “Aletrik - Enerji

Verimlilik Cihazı” projesi ile Ömür Eşelioğlu, “Cleva Mobil Uygulama Geliştirme Platformu” projesi ile de Mustafa Özlü oldu. Sabancı Üniversitesi tarafından verilen Inovent Kuluçka Özel Ödülü’nü ise “Fotovoltaik Esaslı İpliklerle Üretilen Kumaştan Elektrik Üretimi” adlı projesi ile Çağa Bizimcan ve Fikret Bizimcan, “Ağır Metaller (CD, PB); Hafif İşçiler (lumbricus terrestris örneği)” adlı projesi ile Ferhat Babacan ve Furkan Ali Yalçın aldı. Diğer kategorilerde ödül alan projeler ise şunlar:

Bilgi ve İletişim Teknolojisi Uygulamaları Ödülü: Mahmut

Durgun tarafından hazırlanan “Nesnelerin İnterneti için Görünür Işıkla İletişim Modülü”, nesnelerin interneti trendini görünür ışıkla iletişim metodunu birleştiriyor.

Enerji Üretim, İletim ve Dağıtımına Yönelik Uygulamalar Ödülü: Alper Bayram’ın ‘Elektroeğirme yöntemi ile yeni nesil nano malzemeler kullanılarak lityum iyon pil üretimi’ projesi, elektrik enerjisinin depolanması için geliştirilmiş bataryalardan lityum-iyon pillerin yüksek kapasite ve enerji yoğunluklarıyla geniş kullanım alanına sahip olmasını baz alıyor. Çevre ve Enerji Verimliliği Uygulamaları Ödülü: Alican Emre Köksal’ın ‘Esnek, hızlı şarj edilebilir pil’ projesinde lityum pillerle aynı enerji yoğunluğuna sahip, hızlı şarj edilebilir ve esneyebilen düşük maliyetli pil ile elektronik uygulamalar için yeni bir çözüm sunuluyor.

Diğer Elektrik, Elektronik Uygulamaları Ödülü: “Gıda güvenliği için taşınabilir, biyosensör tabanlı mikotoksin test cihazı: MiSens” projesinde Yıldız Uludağ, tahıllardaki mikotoksinlerin hızlı ve güvenilir kantitatif tespiti için elektrokimyasal metotla çalışan taşınabilir analiz cihazının geliştirilmesini sağladı.

Haber Merkezi

Konuşmasında Endüstri 4.0 devrimini yakalamanın ülkenin gelişimi adına önemine işaret eden Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, geleceğin dünyasını da bilgi tabanlı ekonomi inşa eden ülkelerin kuracağını vurguladı. Ülke olarak kalkınma stratejisinin özünü daha BT donanımlı, yenilikçi ve girişimci insanlar ve işletmelerin oluşturması gerektiğini vurgulayan Murat Kansu, “Ülkemizin kalkınmasına daha fazla ivme sağlayacak yüksek katma değerli alanlara odaklanılırken, dünyada ve ülkemizde kamuda belli başlı kaygıları da gözlemliyoruz” yorumunu yaptı. Kansu, sözlerine şöyle devam etti: “Makinelerin birbiri ile

konuştuğu, her makinenin ve her üretimin bir veriye dönüştüğü bu süreç çok büyük ekonomik ve sosyal dönüşümlere gebe. Bu sebeple Endüstri 4.0’ı 4 koldan birden yakalamalıyız. Dördüncü Endüstri Devrimi ile yakın dönemde yaşanacak geçişi yönetmek için planlı hamleler yapmak ve kalifiye iş gücü inşa etmeliyiz. Eğer bugünden harekete geçmezsek, değişimi yönetme, şekillendirme ve öncülük etme fırsatını kaçıracağız. Microsoft Türkiye olarak önümüzdeki dönemde daha kişileştirilmiş bir bilişim deneyimi yaşatarak, bireylere ve kurumlara iş süreçlerinde ve hayatlarında daha üretken olmalarına olanak sağlamak hedefimiz.”

ADıMlArıMızı PlAnlı ATMAlıyız

Page 6: BThaber Sayı 1068

E-TOPLUM6 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

Ülkemizin coğrafi veri altyapısının kurulmasına yönelik olarak, ilk resmi ve organize

çalışmaların 2003 yılında ‘e-Dönüşüm Türkiye Projesi 47. Eylemi’ ile başlatıldığını kaydeden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Dr. Bekir Tüzel, daha sonra 36 ve 75 no’lu eylemlerin gerçekleştirildiğini ifade etti. Tüzel, “Bu eylemler kapsamında hazırlanan raporları incelendiğimizde; coğrafi veri üretimindeki yetersizlikler, standartlarının eksikliği, mükerrer veri üretimi, veriye ulaşmadaki güçlükler, yetişmiş personel eksikliği ve birlikte çalışabilirlikteki sıkıntıların, öne çıkan problemler olduğunu görmekteyiz. Bu problemleri aşmak üzere, eylem 75 kapsamında hazırlanan çalışma raporunda; ülke ölçeğinde eşgüdüm ve koordinasyon sağlamak üzere bir birim kurulması önerildi ve 2011 yılında Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğümüz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kuruldu” açıklamasını yaptı.

Paylaşmak için verileri standartlar doğrultusunda üretmek şart

Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün temel görevini; e-Devletin 5N1K’sının “Nerede?” sorusuna cevap bulduğu hizmetleri üretmek olarak özetleyen Tüzel, bu altyapıyı kurmanın da, coğrafi verileri paylaşılabilir ve ulaşabilir kılmaktan geçmekte olduğunu kaydetti. “Paylaşmak için verileri standartlar doğrultusunda üretmek gerekiyor” ifadesini kullanan Tüzel, sözlerine şöyle devam etti: “Bu amaçla ülkemizde öncelikle ihtiyaç duyulan coğrafi veri temaları, ‘Avrupa Mekânsal Veri Altyapısı – Inspire Direktifi’ de göz önünde bulundurularak, mekânsal veri üreten ve kullanan tüm

e-Devletin 5N1K’sının “Nerede?” sorusuna cevap bulunuyor

kamu kurumlarıyla birlikte belirlendi ve ilk 10 temanın standartları yayımlandı. Coğrafi verilere ulaşmak için gelişmiş ülkelerin kullandığı yöntem ‘portal’lardır. Ülkemizin ‘Ulusal Coğrafi Veri Portalı’ Genel Müdürlüğümüzce 2015’de devreye alındı. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, ihtiyaç duydukları coğrafi verilere, bu portal üzerinden ulaşabilmeleri tasarlandı. Sağlanan ‘API’ yönetim aracıyla, hâlihazırda ürettiğimiz veya portala gelen diğer coğrafi veriler WMS veya WFS olarak birçok yerel yönetime aktarıldı. 2016 yılında temin edilecek e-Ticaret altyapısıyla, özel sektöre de verilerin aktarılması planlanıyor.” Tüzel, “Mekânsal planlamayı otomasyona geçiriyoruz. Mekânsal planlama süreçlerinin elektronik ortamda yönetilmesini sağlayarak, katılımcı ve şeffaf planlama süreçlerine hizmet edecek ve ülkemizin mekânsal planlama profilini

ortaya koyacak ‘e-Plan Otomasyon Sistemi’ni kuruyoruz” açıklamasını yapıp projenin ilk ayağında ‘Plan İşlem Numarası’ ile; planların kayıt altına alınmaya başlandığı bilgisini verdi. Dr. Bekir Tüzel, haziran 2014’den bu yana 53bin 400 plan işlem numarası alındığını belirterek “2016 yılında plan ‘GML’ standardını mecbur hale getirmeyi planlıyoruz. Proje kapsamında geliştirilen standartlara uygun plan çizim yazılımını da ücretsiz olarak yerel yönetimlerimize dağıtacağız” dedi.

Akıllı Kentler Stratejisi hazırlanıyor

Tüzel, ‘Akıllı Kentler’ konusunu gündeme getirerek konunun önemini ve Genel Müdürlüğün çalışmalarını şöyle kaydetti: “Uzmanlar 2050 yılında şehirlerde yaşayan nüfusun şimdikinin iki katı olacağını tahmin etmekteler. Bu karmaşıklığı yönetmek, verimliliğimizi artırmak, harcamaları azaltmak ve yaşam kalitesini

geliştirmek için yeni yollar ve yöntemler bulmak zorundayız. Dünyamız giderek şehirleşirken şehirlerimizin akıllı teknolojilerle yönetilmesi ihtiyacı da giderek artmakta. Akıllı kentlerde anahtar sektörler; ulaşım, enerji, sağlık, su ve atıktır. Bu sektörlerin akılcı yönetilmesi ve izlenmesi BT’yi en üst düzeyde kullanmayı gerektirmekte. Ülkemizdeki kentsel gelişimi ve dönüşümünü; bilgi ve iletişim teknolojisi destekli yenilikçi çözümlerle sağlamak üzere, ‘Akıllı Kentler Stratejisi’ni oluşturuyoruz. Akıllı kentlerin gerçekleştirilmesi için gerekli verinin gerçek dünyadakine eşdeğer şekilde toplanmasına ve analiz edilmesine hizmet etmek üzere ‘3 Boyutlu Kent Veri Modeli’ni hazırlıyor ve ‘3 Boyutlu Kent Analiz Araçları’nı geliştiriyoruz.”

Öncelik: Yerel yönetimler

“CBS Genel Müdürlüğü olarak önceliğimizi ve

ağırlığımızı yerel yönetimlere destek olacak projelere kaydırmaktayız” ifadesini kullanan Tüzel, şöyle konuştu: “Bakanlığımız, bir yandan sorumluluk alanındaki mekânsal verileri, standartlar doğrultusunda sunuma hazırlarken, diğer yandan yerel yönetimlerimizin çok ihtiyaç duydukları ‘Ortofoto’ verilerini 2014 yılından itibaren kentsel alanlarda DASK desteğiyle üretmeye başladı. Ülkemizde ilk defa üretilen ‘True Ortofoto’ verilerinin sembolik dağıtımı da Sayın Bakanımız Fatma Güldemet Sarı tarafından yapılacak. Proje kapsamında; kullanılan teknolojiyle; 4 yılda üretebilecek veri 1 yılda üretildi ve yerel yönetimlerimizin plan üretim maliyetleri üçte bir oranında azaldı. Diğer yandan kentlerimizin mevcut durumunu analiz etmek, geleceğini planlamak ve yönetimini iyileştirmek için ‘Bulut Kent Bilgi Sistemi’ni kuruyoruz. Projeyle; yıllık 400 milyon TL tasarruf hedeflenmekteyiz.

Takip ettiğiniz üzere, ayrıca Bakanlığımızda, toplam 22 milyon TL yatırımla vatandaşımıza en süratli ve güvenli hizmeti sunabilmek amacıyla son teknolojilerle donatılan yeni ‘Veri Merkezi’ni ve ‘Siber Güvenlik Operasyon Merkezi’ni hizmete açtık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak koruma-kullanma dengesine en çok biz dikkat etmeliyiz. Veri merkezimizde; gereksiz enerji ve ısı kaybını azaltarak karbon türevi gazların tüketimini en aza indirgedik. Klasik eski veri merkezlerine göre yüzde 70 enerji tasarrufu sağlıyoruz. ‘Siber Güvenlik Operasyon Merkezi’ ile bakanlıklar arasında ilk defa mevcut sistemi 7/24 izleyen siber güvenlik operasyon ve kontrol merkezi de konuşlandırıldı. CBS Genel Müdürlüğü olarak bir yandan bakanlık bilişim altyapımızı geliştirirken bir yandan da coğrafi bilgi sistemi teknolojilerini ülkemizde yaygınlaştırmak için BT’nin imkânlarından en üst düzeyde yararlanıyoruz.”

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mekânsal planlamayı otomasyona geçirerek, katılımcı ve

şeffaf planlama süreçlerine hizmet edecek ‘e-Plan Otomasyon Sistemi’ni kurdu.

Çevre ve şehircilik Bakanlığı, Coğrafi Bilgi sistemleri Genel Müdürü Dr. Bekir Tüzel

sedef Özkan

Page 7: BThaber Sayı 1068
Page 8: BThaber Sayı 1068

8 E-TOPLUM Edip Emil Öymen [email protected]

Her derde deva grafen

+46 771 793 336

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) Microsoft için 12 ilde 400 KOBİ’yle yaptığı “bulut bilişim kullanım” anketi:

SORU: Firmanızda bulut bilişim teknolojileri kullanıyor musunuz?

% 3.7: Evet% 47.6: Kullanmıyoruz

ama web sayfamız veya sosyal medya hesabımız veya mobil uygulamamız var

% 48.6: Kullanmıyoruz, web sayfamız yok. Sosyal medya hesabımız yok. Mobil web sayfamız yok. Mobil uygulamamız yok.

TEPAV Yöneticisi iktisatçı Prof. Güven Sak’ın yorumu: “Şirketlerimizin ancak yüzde 4’ü buluta çıkabiliyor. Bu ne demek? Şirketlerimiz daha Sanayi 3.0’a gelememiş demek. Sanayi 3.0’a geçememiş şirketlerle Sanayi 4.0 diye bir hedef olabilir mi? Olamaz. Henüz üçüncü sanayi devriminin getirdiği imkânlarla verimliliğini artırmayı düşünmemiş şirketlerle dördüncü sanayi

devrimine geçilebilir mi? Bir yerden başlayacaksak “önce bütün KOBİ’ler buluta”dan başlayalım derim ben.” (Dünya, 28.03.16)

Güven Sak ayrıca şunu sormuş: KOBİ’ler ihracat yapmaya nasıl başlar? (11.04.16)

Uzun yanıtından bir kesit: “Türkiye’de bizim problemimiz hala yeni sanayi devriminin farkında değilmiş gibi yapmamızdan kaynaklanmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerin neleri değiştirdiğinden haberdar olmamak... KOBİ’lerin dijitalleşmesi, yeni şirketlerle yeni pazarlara yeni ürünler satabilmesi için olmazsa olmaz bir ön şarttır... (Bu da yeterli değildir) Türkiye’nin karayolu ağı 1.1 milyon km iken fiber optik ağı 240 bin km’dir. Bilenler, Kore’de km2 başına 6 km fiber optik kablo döşenirken, Türkiye’de 300 metrelik kablo olduğuna vurgu yapıyor... KOBİ’ler artan biçimde dijitalleştikçe bu altyapı bize yetmeyecektir.

Buluta çıkan KOBİ % 3.7

18 - 24 NİSAN2016

BThaber

Grafen: Mucize bir malzemesi var artık insanlığın. 2004’te Manchester Üniversitesi’nde keşfedilen, çelikten 200 kat sağlam, ama tüyden hafif, her derde deva bu şey, iletişimden uzaya akla hayale gelecek gelmeyecek her yerde kullanılmaya başlandı bile. Ama küçük bir sorunu var: Üretimi acaip pahalı. Yığınsal üretimi henüz uzak. Bu yüzden kullanımı sınırlı. Tek bir örnek: Dağ bisiklet tekerinde grafen kullanıldığı zaman, teker çivinin üzerinden geçse bile bozulmuyor, patlamıyor. Ama tek bir tekerin fiyatı 100 USD’den başlıyor- şimdilik. Bu yenilikçi ürün, bisikleti hafiflettiği gibi, daha sağlam sürüş sağlıyor. Bunun gibi daha düzinelerle ve çok daha önemli örnek var.

Grafen: Esnek, sağlam, dayanıklı, iletken. Dört dörtlük bir malzeme. Elmasla akraba. Çünkü karbon. Uzayı ve dünyayı, bizi oluşturan temel kimyasal yapı taşı karbon. Bunun atomlarının oluşturduğu “iki boyutlu” levha katmanına grafen deniliyor. İki boyutlu, çünkü, tek bir atomdan oluşuyor. Silikondan üstün. Bilimkurgu gibi, ama değil. Grafen, hele bir ucuzlasın, cep telefonları kadar gündelik yaşama

İsveç, dünyada şimdiye kadar hiç bir ülkede akla gelmeyen bir şey yaptı: İsveç için telefon numarası icat etti.

İsveç için telefon numarası mı icat etti? Yani İsveç’in arama kodu mu? Arama kodu zaten var... Hayır efendim, “İsveç ülkesini” aramak için özel bir numara bu. Yukarda yazılı. Bu numarayı aradığınız zaman doğrudan doğruya “bir” İsveçli’nin telefonu çalıyor. Onunla konuşmaya başlıyorsunuz.

Bir İsveçli’nin telefonu nasıl çalıyor? Bu uygulamayı akıl eden İsveç Turizm Birliği, 7/24 açık olacak, 2-3 zilden sonra hemen açılacak bir santral oluşturdu. Dünyanın dört bir yanından yabancılarla konuşmayı kabul edecek gönüllülerin telefonu sisteme kaydedildi. Bunlar, ülkeleri adına turizm elçisi olmayı kabullenen vatandaşlar. Telefonu çaldıran bir yabancı, her hangi bir İsveç vatandaşıyla konuşuyor.

Turizm pazarlamada yepyeni, hiç akla gelmemiş bir inovasyon bal gibi.

6 Nisanda işlemeye

Oran % 68. İkinci sırada Amerikalılar % 20. İngilizler % 6. Almanlar % 2.

İsveç’e Türklerin merakına nedenler çok ama, içlerinden en ilginçi: Konya’nın Kulu ilçesinden onbinlerce kişi (2-3 kuşak içinde) İsveç’e göçmüş. O kadar ki 2014 İsveç Genel ve Yerel Seçimleri için Kulu’da İsveç seçim sandığı kuruldu, ki tatile Kulu’ya giden İsveç vatandaşı Kululular oy kullanabilsin diye. İsveç’in, Kulu’da fahri konsolosu bile var. İsveç’te 2011 itibarile Türkiye vatandaşı 10,840 ve İsveç/AB vatandaşı 29,926 kişi yaşıyor (TAVAK, 24.01.11).

başlayan sistemde 24 saatte 2,300 kişi aramış. En çok arayanlar ise kimler? Valla doğru tahmin ettiniz: Türkler.

girecek. Telefonlar grafenle daha yassılacak, küçülecek. Ekranlar saydam olacak. Bu tür nanopartikül takviyeli malzemeler, sınai üretimi baştan aşağı değiştirecek. Ar-Ge denilen külfetin önemi işte burada çıkıyor. Manchester’deki Ar-Ge’ciler Andrey Geim ve Konstantin Novoselov, 2010 Fizik Nobeli’ni sabırla aldılar.

Grafenin bir de “bükülerek” boru haline getirilmiş biçimi var. Ona artık, nanotüp diyorlar. Bu malzemeyi esas alarak “yeni” bir bakır boru yapmak için Cambridge Üniversitesi’yle birlikte 14 adresli akademik ve ticari bir konsorsiyum, AB 7’inci Çerçeve Programı’ndan 3.3 milyon Euro destekli olarak çalışıyor. Amaç: Fiberden de daha fazla hız sağlayacak yeni bir “ultra kablo” iletim yöntemi geliştirmek. Adı da Ultra Wire zaten. Hedef: Kablo ağırlığını yoka indirmek, uçak ve uzay araçlarındaki kablo ağırlığını

azaltmak. Şimdiki durumda uzaya 1 kilo yük yollamanın faturası 20 bin USD.

Eğer bu ultra kablo bol bol ucuz ucuz üretilirse, tarihte çeliğin “icadı” gibi olacak. Demiri eski çağlardan beri bilen insanlık, demiri eritmeyi, hatta M.Ö.300’lerde Hindistan’da demire karbon ekleyip çelik yapmayı biliyordu. Ama çeliğin gündelik yaşama girmeye başlaması 1855’den sonra Bessemer’le mümkün oldu. Böylece her türlü inşaatın kaderi değişti. Gemi yapımından gökdelene kadar...

Şimdi sırada grafen var. Bilimciler, nasıl yapsak da grafeni ucuza mal etsek derdinde. Ama ona da çözüm uzak değil: 1961 Tayvan doğumlu, Amerikalı fizikçi Prof. Nai-Chang Yeh ve ekibi, California Institute of Technology’de “plazma destekli kimyasal bir işlemle” çok yüksek değil, tamamen normal ısıda grafen üretmeyi başardı.

İstanbul Ticaret, 11.04.16

Page 9: BThaber Sayı 1068
Page 10: BThaber Sayı 1068

BİLİŞİM DÜNYASI10 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

Son yılarda donanım cihazlarında olduğu kadar bu cihazlarla kullanılan yazılımlarda da

önemli değişiklikler görüyoruz. Bunda tabi günümüz mobil teknolojisinin hızlı gelişimi de eklenince donanım ve yazılım firmalarının stratejilerinin kesişmeye başladığı ve donanım firmalarının da yazılım yatırımları yapmaya başladığına şahit oluyoruz. Bu gelişmelerle donanım cihazlarının neredeyse artık PC kullanımına gerek kalmadan kullanabilmesine olanak sağlamaya başladı. Tüm bu gelişmelerin doküman yönetimi ve baskı sistemlerini de etkilediğini vurgulayan Canon Eurasia Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Sinan Karabacak, sorularımızı yanıtladı:

Baskı ve doküman yönetim sistemlerinde nasıl bir gelişim süreci yaşanıyor?

Donanımları uygun yazılımlarla birlikte entegre olarak kullanamıyorsanız ya da yazılım çözümleri ürün portföyünüzde bulunmuyorsa günümüz BT dünyasında işiniz hayli zor gözüküyor. Canon olarak biz de daha çok donanım firması olarak bilinen bir firmayken, özellikle son 10 yıl içerinde yaptığımız yatırımlarla birlikte önemli bir yazılım firması olma yönünde hızla ilerliyoruz. Özellikle dokümana dokunan yazılımlardan bahsetmek gerekirse; doküman yönetimi tarafında Therefore firmasını, içerik ve OCR çözümleri tarafında

Endüstri 4.0 standartlarına paralel yeni strateji

da IRIS firması gibi köklü bir firmayı Canon bünyesine katarak bu yöndeki gelişmeleri ne kadar önemsediğimizi göstermiş olduk. Baskı tarafında ise NTware firmasını bünyemize katarak müşterilerimize çıktı yönetimi çözümlerimizi de sunmaya başladık. Ürün portföyümüzdeki donanım ve yazılımların çalışmasına bir örnek vermek gerekirse, tarama cihazlarımızla taramaları yaparken IRIS tarama çözümleri ile dokümanlar üzerindeki bilgileri en doğru şekilde sürece dahil ediyor, Therefore Doküman Yönetimi ile dijitalleştirilen ya da sitemde oluşturulan dokümanları iş akışlarına dahil ederek kolaylıkla bulunmalarını ve güvenli bir şekilde yönetilmelerini sağlıyoruz. Dokümanın sisteme alınmasından sonra yönetilmesi sürecine geçip çıktı alınması kısmına geldiğimizde ise kişisel, ofis ya da profesyonel yazıcılarımızla baskılama yaparken NTware firmasının Uniflow çözümü ile güvenli baskı ve baskı yönetimini de sağlayabiliyoruz. Aslında müşterilerimize dokümanın oluşturulmasından, yönetilmesine - yönetilmesinden çıktı alımına kadar gerçekleşen sürece uçtan uca çözümler sağlıyoruz.

n Bu konuda kendinizi nasıl farklılaştırıyorsunuz?

Aslında yukarıda da

örneklediğim gibi bizim en büyük farkımız donanım ürünlerimizin kullanılması sırasında ortaya çıkacak yazılım ihtiyaçlarının birçoğunu kendi yazılımlarımızla karşılayabilmemiz ve üçüncü parti yazılım kullanımına minimumda ihtiyaç duymamızdır. Yazılımlarımızın yazılım gelişimi sürecinde dünya çapındaki Canon ofisleri arasında bilgi paylaşımı olması sayesinde müşterilerimizin şu andaki ya da gelecekteki ihtiyaçlarına en hızlı şekilde cevap verebilecek şekilde çözüyoruz. Rakiplerimize baktığımızda birçok alanda üçüncü parti yazılımlar kullandıklarından ve farklı ülkelerde farklı çözüm sunmalarından dolayı ortak bir tecrübeye maalesef ulaşamadıklarına şahit oluyoruz. Bu anlamda diğer bir farkımız; müşterilerimize kendi yazılımlarımızla donanım cihazlarının çalışması için entegrasyon süreçleri ve sorunları olmaksızın kusursuz çözümler sunmamızdır.

n eDönüşüm ve Endüstri 4.0 konusu son günlerde oldukça önemli bir yer tutuyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz ve şirket ve kurumlara bu konuda ne tür önerilerde bulunuyorsunuz?

Endüstri 4.0 bize en büyük katkısı endüstri ve bilişim

teknolojilerini bir araya getirmesi gibi gözüküyor. Bu da şu ana kadar aktarmaya çalıştığım Canon’un yeni stratejisi ile aslında Endüstri 4.0 standartlarına paralel çalıştığını gösteriyor. Yazılım ve donanımların birlikte kusursuz ve birbirlerini destekleyecek şekilde çalışması, geliştirilmesi ya da dizayn edilmesi teknolojilerimizi günümüze ve gelecekteki uygun kullanımlara uyarlıyor. Şirket ve kurumların bu süreçlere bir an önce uygun çözümler kullanmalarını ve yakın gelecekteki bir sonraki endüstri devrimine hazır olmalarını tavsiye ediyoruz.

n Yeşil BT konusunda Canon kendini öncü firma olarak konumlandırıyor. Bu konuda yaptığınız çalışmalar konusunda bilgi verebilir misiniz?

Kurumsal felsefesi ve yaklaşımı gereği Canon yeşil BT konusunda uzun zamandır ciddi çalışmalar yapıyor. Bunu teknolojilerimizden yola çıkarak anlatmak gerekirse

geri dönüşüme uygun ürünler üretmenin dışında enerji sarfiyatının düşürülmesi ile ilgili teknolojilerimiz her zaman ön plana çıkmıştır. Örneğin sıfır saniyede ısınan tarayıcılar, yazıcıların yanı sıra elektrik tüketiminde her zaman Canon marka ürünler rakiplerine göre az sarfiyat ile ilgili farklılık yaratmıştır. Donanım tarafında yeşil teknoloji üzerine çalışmalarımız sürerken, ürün portföyümüze giren yazılım çözümlerimiz ile veriyi veri halinde işliyor, dağıtıyor ve yönetiyoruz. Böylelikle gereksiz baskıları engellemenin dışında Doküman ve baskı yönetimleri sayesinde dokümanların çevreye olan olumsuz etkisini en aza indiriyoruz.

n Canon’un Türkiye pazarına bakışı konusunda bilgi verebilir misiniz?

Canon için Türkiye pazarı her zaman önemli pazar olmuştur. Bunun sonuncunda daha önce distribütör temsilciliği olarak bulunduğumuz Türkiye’de 2008 yılından bu yana Canon Eurasia firması olarak hizmet vermektedir. Canon Eurasia firması bölgesel bir ofistir ve Türkiye’nin yanı sıra İsrail’den de sorumludur. Canon Eurasia kurulduğu 2008 yılından bu yana işlerini büyüterek geliştirmeye devam ediyor. Bölgesinin önemli ülkelerinden olan Türkiye’nin halen keşfedilmemiş potansiyellere sahip olduğunu ve gelişmeye devam ederek önemli konumunu sürdüreceğini düşünmekteyiz.

Farklı yazılım şirketlerini bünyesine katarak yazılım – donanım

bütünselliğini yakalayan Canon, önemli bir yazılım firması olma

yönünde de hızla ilerliyor.

Canon eurasia Ürün ve İş Geliştirme Müdürü sinan karabacak

E-ticaret ve perakende sektörünü ele alan Positive a Digital Approach analizine göre; Türkiye e-ticarette potansiyelinin yarısından azını kullanıyor. Örneğin 55 milyon kredi kartından 33 milyonu daha bir kez bile internet alışverişinde kullanılmamış. Positive Kurucu Ortağı Caner Istı’ya göre, bu potansiyeli gören perakendeciler, omni-channel yatırımlar ile buradan pay almaya çalışıyor. Analize göre, e-ticaret 2015 yılında toplam 25 milyar TL hacme ulaşırken, e-perakende genel perakende pazarından sadece yüzde 1,3 pay aldı.

Büyüme sürecinin çok başındayızDünyada ise e-perakendenin ortalaması yüzde 7. Caner Istı, Türkiye’de e-perakendenin genel perakende pazarına oranının çok düşük olduğuna işaret ederek, “Bu alanda yatırım yapacak markalar için fırsat büyük. 2016 yılının 31 milyar TL civarında e-ticaret hacmi ile kapanması hedefleniyor. Bu kapsamda e-perakendenin genel perakende içinde payının da yüzde 1,3’ten yüzde 2’ye çıkmasını bekliyoruz” bilgisini verdi.

Analize göre, Türkiye’deki en büyük 10 perakende şirketi, tüm perakende sektörünün cirosunun yüzde 57’sini oluşturuyor. 47,5 milyar TL ciro yapan bu 10 markadan 5’inin bir e-ticaret

sitesi ise henüz yok. En büyük ilk 100 perakendeciye bakıldığında ise 35’inin e-ticaret sitesi olmadığı görülüyor. Perakende sektöründeki en yüksek ciro oranı süpermarket kategorisinde. İlk 100 içerisinde 17 süpermarket markası, yaklaşık 42,6 milyar TL ciro yapıyorlar. Bu 17 markanın 13’ünün ise e-ticaret sitesi yok. Ancak Istı’ya göre, kullanıcılar örneğin taze gıda almak için de internetten alışverişe sıcak bakıyor.

Aynı analize göre, Türkiye’de 55 milyon civarındaki kredi kartının 22 milyonu, e-ticaret işlemlerinde kullanılmış. Bu durumda kredi kartlarının kalan yüzde 60’ı hiç internette

kullanılmamış durumda. Caner Istı, “Henüz e-ticaret ile tanışmamış kart kullanıcıları internetten alışveriş yapar hale geldiğinde e-ticaret hacminde ciddi bir büyüme öngörüyorum” dedi. Caner Istı, dünyanın en büyük 50 perakendecisinin 39’unun e-ticarete başlamakla kalmayıp, e-ticaret omni-channel’a geçtiğini belirterek şu bilgileri verdi:

“Türkiye’deki e-perakende sektörü, dünya ortalaması olan yüzde 7’yi yakalayacaktır. Bu pastadan mümkün olduğunca büyük bir dilim almak isteyen perakendeciler ise omni-channel yatırımlarını yapmaya başladılar. Özellikle süpermarket

sektöründe var olan potansiyelin yarısının bile kullanılmadığını düşündüğümüzde, e-perakendenin gelişiminin e-ticaret büyüme ortalamasından daha da fazla olabileceğini öngörüyoruz.”

Haber Merkezi

Positive kurucu ortağı Caner ıstı

Ayhan sevgi

Page 11: BThaber Sayı 1068

AIMS Analitik Bilgi Yönetimi Çözümleri olarak 2000 yılından bu yana bankacılık, sigorta, perakende, kamu gibi farklı sektörlerde, farklı uygulama alanlarında ve farklı iş ihtiyaçlarına yönelik birçok proje gerçekleştirdiklerini hatırlatarak konuşmasına başlayan Dr. Tülin GÜZEL, kendisinin de 1998’den beri analitik dünyanın gelişimi için çalıştığını kaydetti. Dr. GÜZEL, Çalışmalarının ilk karşılığını, ‘IBM Premier Çözüm Ortağı’ oldukları 2012 yılında aldıklarına dikkat çeken Dr. GÜZEL, bu süreci şöyle anlattı: “AIMS Analitik Bilgi Yönetimi Çözümleri, 2012 yılında ‘Öngörüsel Analitikler’ alanında; Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde “IBM İş Ortağı Başarı Ödülü’ kazandı. Şirket olarak ‘IBM SPSS Statistics ve IBM SPSS Enterprise yazılımlarında’, ‘IBM Watson Analytics ve IBM Smarter Cities çözümlerinde’; ‘IBM Teknik Destek Sağlayan Çözüm Ortağı’ statüsündeyiz. IBM SPSS yazılımlarını bizden satın alan bütün müşterilerimize IBM standart teknik desteğini vermekteyiz.” Kamu kurumlarında çok ciddi miktarda veri toplandığının altını çizen Dr. GÜZEL, bu veriler karar destek sağlayacak analitik bilgiye dönüştürülmediği takdirde kurumlar için yalnız maliyet anlamına geldiğini belirtti. GÜZEL, “IoT dediğimiz nesnelerin interneti kavramı her geçen gün daha önemli hale geliyor, buda ham verilerin artması demek. Kamu kurumları büyük veriyi saklamak için her geçen gün daha fazla maliyete katlanmak zorunda kalıyorlar. Çok daha önemlisi, kamu kurumları bu verileri kullanmadıkları için nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarını hissetmeye başladılar. 2013 yılında düzenlediğimiz etkinlikle, bu sene 22 Mart’ta Ankara’da gerçekleştirdiğimiz ‘Kamu Sektöründe 360° Analitik Vizyon Çalıştayı’ arasındaki farka bakıyorum da, yeni düzenlediğimiz bu çalıştayın kayıt kabülünde 200’ün üstünde yönetim seviyesinde katılımcı oldu. Bu da kamunun veri analitiği konusundaki ihtiyacını net bir şekilde açıklıyor” dedi.

Kaynak planlama özel sektörden çok kamunun ihtiyacı

AIMS olarak kurumlara analitik dokunuşun önemini göstermeye gayret ettiklerinin altını çizen Güzel, “Devlet kurumlarında yöneticilerin doğru zamanda ve maliyet

odaklı kararlar alabilmesi için her geçen gün büyümekte olan ham verilerini stratejik karar desteği sağlayacak analitik bilgiye dönüştürmeleri gerekiyor. Kurumlara, analitik çalışmalarımız sürecinde izleyeceğimiz adımları aktarıyoruz. İş ihtiyaçlarının hangi adıma denk geldiğini gösteriyoruz, o iş ihtiyacına yönelik çözümleri de sunuyoruz. Bir ayda uğraştıkları işler, saatlere inebiliyor. Çünkü bunlar analitik düşünme mantığının kazanımı. Daha sonra esas hedefin burada takılıp kalmak değil bunun üstünde karar mekanizmasını kurmak olduğunu vurguluyoruz. Kurumlar buna hazırsa, başlıyoruz. Ziraat Bankası ile 3 yıldır çok verimli bir çalışma içindeyiz, çok güzel sonuçlar elde ettik. Banka olarak İstanbul’daki etkinliğimizde de elde ettikleri sonuçları aktardılar, aslında ciddi anlamda bir kamu bankasında analitik dönüşümün ne demek olduğunu gösterdiler” açıklamasını yaptı. Güzel, kaynak planlamanın özel sektörden çok kamu sektörünün ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek bunun da dinamik talep tahminiyle gelinebilecek bir nokta olduğunu kaydedip “Kamu sektörünün ihtiyacı diyoruz ama aslında bu bir gereklilik çünkü kamunun kaynağı bütün vatandaşların kaynağı demek ve bu çok büyük bir sorumluluk. Hepimizin sorumluluğunu taşıyorlar. ‘Artık kamu kurumlarında analitik

dönüşüm zamanı!’ diyoruz. Hedefimiz de; akıllı ve dinamik kararlar alınması. Dinamizm, maliyet, hedef odaklılık, vatandaş memnuniyeti, sağlık, eğitim, güvenlik; çözüm bekleyen dosyalar…” şeklinde konuştu.

Ekibe eğitim vermeden proje başlamaz diye diretiyoruz!

“Kazanmanın yeni yolu: Analitik Değer Zinciri” ifadesini kullanan Dr. Tülin Güzel, analitik dönüşüm ile liderlerin oyunun kurallarını değiştirmek için gerekli yapıyı kurmaya başladıklarının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti: “Analitik çalışmalarda esas olan sürekliliğin kurum içinde sağlanması. Her gün karar aşamalarımızda gündeme gelen sorulara cevaben verilerden elde ettiğimiz içgörüler, bu içgörülere dayanan nitelikli karar almamızı sağlar; bu da yeni ölçülebilir sonuçlar anlamına gelir. Bu ölçülebilir sonuçların da, karar süreçlerini iyileştirmek üzere yeniden analiz edilmesi gerekir” dedi. Güzel, analitik çalışmaların iş yapış şekillerini de, yöntemlerini de değiştirmeye başladığının altını çizerek “Yeni modeli kurduktan sonra karar mekanizmasını oluşturup aksiyon planlarını belirleyince ve buna göre çalışmaya başlayınca akan yeni gelen veriler daha düzenli olmaya başlıyor.

‘Tak-çalıştır’ yöntemlerle, model bir ay sonra çalışmamaya başlayınca müdahale etmek için para ödemeniz gerekiyor ki bu ödenecek paralar da öyle küçük paralar değil. Sonra analitik işe yaramadı deniyor. Türkiye’de analitik şimdiye kadar bu düşünce yüzünden büyümedi. Biz aksine ‘önce eğitim vereceğiz, eğitim vermeden projeye başlamayacağız’ dediğimizde bazı müşteriler çok şaşırıyor. ‘Önce eğitim, sonra model, ekibe eğitim vermeden proje başlamaz’ diye biz diretiyoruz!” Vatandaş ve ülke güvenliğinin önemine de vurgu yapan Güzel, analitik bakışın bu kavrama getirdiği kazanımları sıralayıp şunları aktardı: “Suçu, suçluları, eğilimi anlamak, ‘Öngörüsel Risk Yönetimi’, ‘Noktasal Birimlerin Yönetimi’, ‘Analitik Kaynak Yönetimi’, personeli anlamak, ‘Analitik İK Yönetimi’; personel risk faktörlerinin öngörülmesi, doğru personele doğru iş hedeflerinin verilmesi, sahtecilik ve finansal suçlarla analitik mücadele. Hedefimiz; analitik dünyanın büyümesi. Kamuda bu yaklaşımla; daha yoğun çalışmalar yapmak istiyoruz. Vatandaşa dokunan her noktada gerçekleştirebileceğimiz küçük bir iyileştirmenin, çok büyük yatırım geri dönüşü de sağlayacağının farkında olarak projelere imza atmak amacını taşıyoruz.”

‘Analitik dünya’nın süper yıldızları yetiştiriliyor!

2016 yılındaki ilk sosyal sorumluluk projelerini ‘İstatistiğe Gönül Verenler İçin Mesleki Hazırlık Projesi’ olarak açıklayan Dr. Tülin Güzel, “İstatistiğe gönül vermiş biri olarak siz de analitik dünyada yer almak ister misiniz?” sorusunu gündeme taşıdığını söyleyerek şu bilgileri paylaştı: “AIMS olarak iş dünyasının ‘süper yıldızları’nın ‘analitik uzamanlar’ olduğunu savunuyoruz ve ‘süper yıldızlara’ olan ihtiyacın ülkemizde de her geçen gün arttığını deneyimliyoruz. Düzenlemiş olduğumuz bu mesleki hazırlık projesiyle ‘analitik dünya’nın dinamiklerini yönetecek genç ‘süper yıldızlar’ yetiştirmeyi hedefliyoruz. Katılımcılar; analitik düşünmenin temellerini veren iyi bir eğitimden geçiyorlar. Projenin amacı; istatistik konusunda eğitim görenlerin ülkemizde ‘analitik dünya’nın gelişimine katkıda bulunacak uzmanlar olarak iş dünyasında yerlerini almalarına destek olmak.”

Kapsamlı eğitimlerle analitik projelerin

devamlılığı sağlanıyorAIMS Analitik Bilgi Yönetimi Çözümleri Genel Müdürü Dr. Tülin GÜZEL, kamu kurumlarında

“Analitik Dönüşüm” zamanı dedi ve kamu kurumlarının veriyi kullanmadıkları için

nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarını hissetmeye başladıklarına dikkat çekti.

adve

rtoria

l

AıMs Analitik Bilgi yönetimi Çözümleri Genel Müdürü Dr. Tülin Güzel

Page 12: BThaber Sayı 1068

BİLİŞİM DÜNYASI12 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

Accenture; ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Çin, Fransa, Güney Afrika, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika ve Türkiye’de son üç ay içerisinde internet üzerinden ve fiziksel mağazalardan alışveriş yapmış 13 bin 133 kişinin katılımıyla hayata geçirdiği ‘Dijital Tüketici Eğilimleri Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Accenture Türkiye Üretim, Tüketim ve Perakende Sektörü Lideri ve Yönetici Ortağı Özlem Kestioğlu’na göre, önceki yıllara kıyasla dijital tüketici beklentilerinde artış var. Bu yönüyle perakende müşterilerinin artan beklentilerini karşılamak için daha iyi bir müşteri deneyimi sunma konusunda dijital çözümlerin önemi artıyor. Türkiye’deki müşteriler ile küresel müşterilerin yanıtları da genel olarak paralellik gösteriyor. Türkiye’de tüketiciler hayatlarını kolaylaştıracak her türlü yeniliğe açıklar ve hatta Türkiye’de tüketiciler, küreselden daha hızlı biçimde mobil dünyaya uyum sağlıyor.

Araştırmanın küresel ortalaması, perakende alışverişlerinde mobil cihazların öneminin arttığını gösteriyor. Tüketicilerin yüzde 45’i aradıkları ürünü bulmak için mobil kanalları kullandıklarını belirtirken, yüzde 52’lik kesim de mobil cihazlardan alışverişin kolay olduğu kanısında. Araştırmaya göre; Türkiye’deki tüketiciler ise son 2 yılda diğer ülkelere kıyasla mobil cihazlar üzerinden alışverişlerini

Fujifilm Europe, Hollanda’nın Tilburg kentindeki üretim ve Ar-Ge tesislerinde “Open InnovationHub” merkezini hizmete aldı. Fujifilm’in; müşterileriyle, yeni iş ortaklarıyla ve teknoloji uzmanlarıyla işbirliğine dayalı merkez, Fujifilm’in Amerika ve Japonya’dan sonra üçüncü inovasyon merkezi oldu. Fujifilm’in çekirdek teknolojilerinin ve uygulamalarının daha detaylı tanınması hedefiyle tasarlanan “Open InnovationHub”ta yer alan teknolojiler, farklı pazarlarda farklı ürünler

geliştirilmesini mümkün kılıyor. Sağlık ve bakım, enerji ve çevre, endüstri ve çözümler alanlarında çalışmalarına devam eden merkez, işbirliği fırsatlarını değerlendirmek için ortak çalışmaya açık iş ortaklarını buluşturacak. Fujifilm Avrupa

Başkanı Takaaki Kurose, “Bu yeni tesis, Fujifilm’in Avrupa’daki varlığını genişletiyor” derken, Fujifilm Türkiye Genel Müdürü Cengiz Metin de Türkiye’deki iş ortaklarına, endüstriyel sistemler ile sağlık teknolojileri alanında yatırımcılara çağrıda bulundu.

Hedefine, finans ile teknolojiyi birleştiren “FinTech” şirketlerini de koyan Akbank, bu kapsamda Uygulama Programlama Arayüzü’nü (Application Programming Interface - API) tüm uygulama geliştiricilerine açtı. Akbank’ın İngilizce olarak hazırlayıp kullanıma açtığı API Portal sitesi ile (https://apiportal.akbank.com), dünyanın her yerindeki finans alanında uygulama geliştirmek isteyen kişi ve kuruluşlar API’lara erişip çalışmalarını yürütebiliyorlar.

API altyapısı hizmetinden, siteye kayıt olan herkes, bir sınırlama olmadan yararlanabiliyor. API altyapısını kullanmak isteyen tüm programcılar, e-posta ve temel kullanıcı bilgileri ile kolayca kayıt olarak, servislere ait tüm doküman ve bilgilere ulaşabiliyor, örnek kodları görebiliyor ve yazılan kodları test ortamında deneyebiliyor.

Finans alanında fikri ya da projesi olan girişimcilerin bu API altyapısını kullanarak

geliştirecekleri yeni uygulamalar, Akbank müşterilerinin hizmetine sunuluyor. Öte yandan Akbank API portali, bireysel ya da küçük girişimcilerin yanı sıra, kurumsal teknoloji şirketlerinin Ar-Ge birimlerine de açık olacak.

Akbank olarak her yıl teknolojiye yaklaşık 100 milyon dolar yatırım yaptıkları bilgisini veren Akbank Bilgi Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Turgut Güney, şöyle devam etti:

“Akbank API altyapısını dijital uygulama programcılarının kullanımına açarken, onlara istedikleri yerden ve zamanda ulaşabilecekleri en yeni donanım ve yazılıma sahip, gelişmiş bir laboratuvar sunmayı hedefledik. Biz de uzman ekibimizi büyük ölçüde genişletme olanağını bulduk. Bu adımla, müşterilerimize en iyi ve yeni uygulamaları, en hızlı biçimde ulaştırmaya devam edeceğiz.”

Türk tüketicisi alışverişte mobili iyice benimsedi

İnovasyon gücü, paylaşımla daha da büyüyor

API altyapısı geliştiricilere açıldı

artırdılar. Türkiye’de tüketicilerin mobil cihazlar üzerinden alışveriş yapma tercihi yüzde 52 ile dünya ortalamasının 4 puan üzerinde. Dünya genelinde tüketiciler tüm kanallardan yapacakları satın almalarını artırmayı planlarken, Türkiye’dekiler ise yüzde 37 ile, dünya ortalamasının 10 puan üzerinde bir farkla, akıllı telefonlar üzerinden alışverişlerini artırmayı planlıyor. Tüketicilerin mobilden beklentilerinin başında ise kişiselleştirilmiş hizmetler var.

Online ve mobil kanalların gelişimine rağmen, Türkiye’de tüketiciler mağaza alışkanlığından da vazgeçmiyor. Mağaza içi alışveriş deneyiminde gelişme bekleyen Türkiye’deki tüketicilerin oranı yüzde 27’de kalırken, küresel tüketiciler için bu beklenti, önceki yıllara kıyasla arttı ve yüzde 36 oldu.

Tüketiciler, tüm kanallarda tutarlı ve benzer bir deneyim yaşamayı istiyor ve katılımcıların yüzde 35’ine göre ‘bağlantılı alışveriş deneyimi’ en çok gelişme beklenen alan. Bilgi güvenliği konusunda farkındalık artarken, araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’deki tüketiciler kendilerine özel hizmetler sunulması karşılığında kişisel bilgilerini perakendeciler ile paylaşmaya sıcak bakıyor. Perakendecilerin kişisel bilgilere erişimi konusunda kendisini rahat hisseden tüketicilerin oranı yüzde 42 olurken, paylaşılan kişisel verilerin 3. şahısların eline geçmesi ile ilgili endişelerini dile getirenlerin oranı yüzde 78’lerde. Küresel sonuçlarda ise yüzde 85’lik bir grup kişisel bilgilerinin güvenilirliği ile ilgili endişelerini net biçimde vurguluyor.

Haber Merkezi

Akbank Bilgi Teknolojilerinden sorumlu Genel Müdür yardımcısı Turgut Güney

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

partnera_09.02.2016_con.pdf 1 09/02/16 09:46

Kişisel bilgilerin bir güvenlik ihlaline maruz kalması durumunda, perakendecilerin oluşabilecek zararı karşılayacağını ve durumu telafi edeceğini düşünen tüketicilerin oranı Türkiye’de yüzde 45 iken, dünya ortalamasında bu oran yüzde 39’da kalıyor. Bu yönüyle Türkiye’deki tüketiciler, küresel emsalleri ile karşılaştırıldığında, perakendecisine daha fazla güvenen bir profil çiziyor. Mağaza içi alışveriş deneyimi değerlendirildiğinde ise satış danışmanının ilgisi ve müşteriye son

satın aldığı üründen memnun kalıp kalmadığını sorması, müşterilerin yüzde 62’sinin memnun kaldığı bir yaklaşım. Satış danışmanının, müşterinin online sepetindeki ürünleri bilmesi ise yüzde 26’lık kesim tarafından ‘rahatsız edici’ olarak tanımlanıyor.Araştırma sonuçlarına göre Türkiye, teslimat hızına en fazla önem veren ülke. Ancak online alışverişlerde önemini korusa da, katılımcıların yüzde 21’i ücretsiz kargo seçeneği sunulursa perakendecinin öngöreceği süreyi beklemeye hazır olduklarını da belirtiyor.

PerAkenDeCİye GÜven orAnı BİzDe yÜksek

Page 13: BThaber Sayı 1068

BİLİŞİM DÜNYASI 1318 - 24 NİSAN2016

BThaber

BT dünyasında kadın daha da güçleniyor

Virüslerin hedefi mobil telefonlar

Dönüşümünüz güvenli olmak zorunda

Dünyanın pek çok ülkesinde kadınların BT sektöründe yer almalarını cesaretlendirmek amacıyla düzenlenen, Google tarafından desteklenen konferanslar serisi şimdi de Ankara’da. Dünya Kadınlar Günü kapsamında Women Techmakers Ankara tarafından düzenlenecek olan WTM’16 Ankara, BT alanındaki gelişmelerin paylaşımı için önemli bir platform sunacak. Ankara Cer Modern’de 30 Nisan’da gerçekleşecek olan

etkinlikte, en güncel içerikleri sektörün başarılı isimleri paylaşacak. En güncel detayların http://wtm.gdgankara.org/ sitesinde yer aldığı etkinlikte, mobil teknolojileri, web teknolojileri, arayüz programlama, programlama dilleri, yazılım mimarisi, test, teknoloji start-up, kullanıcı deneyimi (UX) gibi güncel BT başlıklarında sunumlar ve çalıştaylar düzenleneceği gibi, eğlenceli aktiviteler de katılımcılarla buluşacak.

360 Security, 2016 yılının ilk çeyrek raporunu yayımladı. Buna göre, yılın ilk 3 ayında 450 milyon virüs tespit edilirken, Android işletim sistemine sahip akıllı telefonlara yönelik saldırıların 2015’in son çeyreğine göre 5 kat arttığı görüldü. Türkiye’de ise günlük 30 bin olan virüs sayısı 170 bine çıktı. Toplam akıllı telefon pazarının yüzde 46.7’sini oluşturan Android işletim sistemine sahip akıllı telefonlarda, yılın ilk 3 ayında 450 milyon virüs tespit edildi. Kullanıcılara cazip gelen, geliştiricisi bilinmeyen ve Google Play dışından temin edilen uygulamalar ile oyunlar ise saldırıları artırıyor. Aynı dönemde, tehlikeli reklam yazılımı virüsleri, fidye yazılım, internet kotasını tüketen ve

kişisel bilgileri çalan virüslerde de artış kendini gösterdi.

Türkiye’de yüzde 69’u 30 yaş altında olmak üzere 20 milyonu aşkın Android telefon kullanıcısı var ve kullanıcılar giderek daha fazla internet riskleriyle karşılaşıyor. 2016’nın ilk 3 ayında virüse maruz kalan ilk 10 ülke de Hindistan, Endonezya, Rusya, ABD, Türkiye, Kore, Almanya, İngiltere, Fransa ve Japonya olarak sıralanıyor. Virüs saldırılarında Facebook, Twitter, Snapchat, WhatsApp gibi popüler uygulama ve en çok satan oyunlar hedef alınırken, SMS ve e-posta yoluyla gerçekleştirilen mobil siber saldırılara ve dolandırıcılara karşı da kullanıcıların dikkatli olmaları gerektiği vurgulanıyor.

IDC, CIO Zirvesi’ni 6-8 Nisan 2016 tarihleri arasında Çeşme Sheraton Otel’de “Dijital Dönüşüm” teması ile gerçekleştirdi. IDC CIO Summit 2016 etkinliğinde konuşmacı olarak yer alan Intel Security Türkiye ve Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar da “Entegre Güvenliğin Ötesi” başlıklı bir konuşma yaptı. İlkem Özar, konuşmasında dijital dönüşümde entegre güvenlik anlayışının önemine dikkat çekerek, “Araştırmalarımıza göre, dakikada 316, saniyede 5’ten fazla yeni tehditle karşı karşıyayız” dedi. Fidye yazılımları ve kötü amaçlı yazılımların, mobil dahil her ortamda artışına işaret eden Özar’a göre, bunların yanında iş yapma şekilleri de değişiyor.

Yani şirketler eskisine kıyasla daha mobil ve daha dağınık

biçimde operasyonlarını yönetiyor, kullanılan cihaz sayısı ve işlenen

veri miktarı artıyor ve bulut teknolojisi yaygınlaşıyor. Doğru

işleyiş için güvenli bir ortamın gerekliliğine dikkat çeken Özar, “Yazılımlar odaklı yatırımların yanında siber güvenlik alanında yetişmiş insan gücüne de ihtiyaç var. ISACA’nın 2015 araştırmasına göre organizasyonların yüzde 62’si bu konudaki yetersiz kadroya sahip ve 2020 yılında 2 milyon nitelikli uzman açığı öngörülüyor” bilgisini ekledi. Intel Security’nin geliştirdiği entegre güvenlik platformu ile tüm güvenlik bileşenlerini birbirine bağladıklarını belirten İlkem Özar, her cihazda ve sistemde çalışan yaygın dijital varlığıyla, riskleri doğru analiz ederek, otomatik kontrol sistemi desteğiyle açık entegrasyon yapısı sunduklarının altını çizdi.

Bu yıl 15’incisi gerçekleştirilen Univera’nın Mobil Teknolojiler Günü, 6 Nisan’da Marriott Hotel Asia’da konuklarını ağırladı. Zebra Technologies’in Ana Sponsor olduğu etkinliğin özel konuşmacısı ise CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa oldu ve iş dünyasının profesyonelleri, uçtan uca akıllı sistemleri ele aldı. Özellikle mobil iş çözümleri konusunda, akıllı sistemler ve IoT ile ilgili çözümlerini katılımcılara tanıtan Univera, firmalara iş süreçlerini kolaylaştıracak modüllerini sundu. Bu yıl 15’inci kez Mobil Teknolojiler Günü etkinliğini gerçekleştirdiklerini vurgulayan Univera Genel Müdürü Cüneyt

Mobil başlığı, iş dünyasında git gide büyüyor

Ersin, “Değişen dünyadaki firmalar için zorlaşan iş süreçlerini kolay ve akıllı hale getiriyoruz” dedi.

Univera çözümlerini kullanan Çaykur, La Lorraine, Adel Kalemcilik, Şölen, Riot Games gibi firmalar, mobil iş süreçlerinde bu çözümlerle elde ettikleri avantajları katılımcılarla paylaştı. Toplam 13 farklı oturumda, farklı çözümlerin ve kullanıcı deneyimlerinin paylaşıldığı etkinlikte, bu yılın teması olan akıllı sistemler konusunda çalışmalarını interaktif bir sunum ile katılımcılarla paylaşan Univera ekibi, veri madenciliği ile geriye dönük bilgileri analiz edip gelecek ile satış ve kampanya önerilerinde bulunan EnRoute Panorama

modülü FortuneTeller, yeni nesil iletişim mecraları aracılığı ile ekiplerin iletişimlerini güçlendirecek Panorama Social ve depolarda IoT çözümleri ile yapılabilecekleri anlattı.

Haber Merkezi

Cnn Türk ekonomi Müdürü emin Çapa

Page 14: BThaber Sayı 1068

BİLİŞİM DÜNYASI14 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

Teknoloji şirketlerinin büyük çoğunluğu, faaliyetlerini tahmin ettiğiniz üzere İstanbul’da gerçekleştiriyor. Bu durum, Anadolu’daki teknoloji yatırımcılarına ulaşma konusunda zorluklara sebep oluyor. Şirketlerin pazarlama, satış ve yönetim organlarının tamamını İstanbul’da bulunuyor olmasıyla beraber Anadolu’daki diğer şehirlerin biraz geri planda kaldığına şahit oluyoruz. Fakat şu unutulmamalıdır ki Anadolu’da teknoloji yatırımı yapmaya hazır çok sayıda şirket bulunuyor. Çeşitli otomasyon sistemlerine, güvenliğe, yazılımlara ve diğer teknolojilere yatırım yapmayı planlayan şirketler, bire bir diyaloğa girebilecekleri, sorularını sorabilecekleri herhangi bir teknoloji şirketi çalışanı bulmakta zorluk çekiyorlar.

BTvizyon her ay başka bir Anadolu iline gidiyor ve bu şehirde Anadolu Toplantıları etkinliğini gerçekleştiriyor. Etkinlik, İstanbul’daki teknoloji şirketleriyle Anadolu’daki potansiyel müşterilerin bir araya gelmesini sağlayarak bir nevi köprü görevi görüyor. Teknoloji şirketlerinin ürünleriyle ilgili bilgili yetkilileri, seslerini teknoloji yatırımı yapmayı planlayan bir kitleye duyurmuş oluyor. Anlatılan konularla ilgilenen şirketler, gerek sunum sonunda, gerek kahve molasında, gerekse etkinlik sonunda teknoloji şirketlerinin stantlarına giderek sorularını bire bir yöneltip, iş geliştirebiliyorlar.

BTvizyon Anadolu Toplantıları – Kayseri etkinliğine 100’den fazla katılımcı katıldı. Etkinliğe Dell – Intel, dia, Mikro Yazılım, Nakivo, Qnap, Quadro, Pikare, Tesan, Vector ve WatchGuard sponsor olurken, basın sponsorluğunu da BThaber üstlendi.

BTvizyon Anadolu Toplantıları’nın Kayseri ayağında açılış konuşmasını Bilişim Zirvesi Genel Müdürü Neslihan Aksun gerçekleştirdi. Aksun, BThaber Şirketler Grubun’daki kardeş firma olan M2S Araştırma A.Ş.’den aldığı çeşitli bilgileri, katılımcılarla paylaştı. Türkiye’de bilişim pazarının 2015’te yüzde 12 büyüdüğünü ve 78 milyar TL’ye ulaştığını söyleyen Neslihan Aksun, pazarın 2016’da yüzde 9.5 büyüyeceğini ve 85 milyar TL’yi geçeceğini tahmin ettiklerini belirtti.

Açılış konuşmasının bitmesiyle

BTvizyon Kayseri’de teknoloji konuşuldu

beraber kürsüye Merkez Çelik A.Ş. Bilgi Teknolojileri Müdürü Emir Emiroğlu çıktı. “Kayseri’de Gelişen Teknoloji Vizyonu” başlıklı sunumunda üç ana başlık üzerine konuştu: Üretim odaklı Kayseri, Değer üreten Kayseri, Teknolojiyi geliştiren Kayseri. Teknoloji yatırımlarının biraz maliyetli olduğunu söyleyen Emiroğlu, bu noktada kısa ve uzun vadede getirilerin ve rekabet gücünün de düşünülmesi gerektiğini vurguladı.

Emir Emiroğlu, konuşmasını bitirmesiyle beraber kürsüyü Netcom Bilgisayar A.Ş. Genel Müdürü Oğuz Memiş’e devretti. “Bulut Teknoloji Hayatımızı Nasıl Etkileyecek?” başlıklı sunumunda teknolojik dönüşümleri ele aldı. Teknoloji dünyasındaki değişimin çok hızlı olduğunu söyleyen Memiş, “Otomotiv sektörünün değişimi bilişim sektörü hızında olsaydı, park edeceğimiz otomobilin bir çanta haline dönüşmesi gerekirdi” örneğini verdi. Bulut teknolojilerine geçişten de söz eden Memiş, bulutun yazılım ve donanım tarafındaki

esnekliklerine de değindi.Oğuz Memiş’in ardından

kürsüye hemen hemen tüm BTvizyon toplantılarına katılan Dia Genel Koordinatörü Süha Onay çıktı. “Bulutta Ticari Yazılım” başlıklı sunumunda Dia yazılımlarının yapısından bahsetti. Paket yazılımları ve ERP’leri artılarıyla ve eksileriyle değerlendiren Onay, Dia yazılımlarının her ikisinin de artılarını aldığını söyledi. Bulut bilişimin avantajlarını ele alan kısa bir animasyon videosunu katılımcılara izletti.

Hemen ardından kürsüye Dell Anadolu’dan Sorumlu Satış Yöneticisi Ümit Yeşiltaş çıktı. Yeşiltaş, teknolojideki değişimlerden bahsederek konuşmasına başladı. Değişim dönemlerinde fırsatların bulunduğunu belirten Yeşiltaş, son dönemde nesnelerin internetinin ön planda olduğunu söyledi. Dell’in gerçek anlamda uçtan uca çözüm sunan tek firma olduğunu söyleyen Yeşiltaş, tabletten sunucuya, yedekleme yazılımından yönetim yazılımına kadar pek çok alanda

Dell’in bulunduğunu söyledi. Ayrıca Dell’in ürünlerinden de bahsetti.

Moladan önce son olarak kürsüye Vector Sistem İş Birimi Yöneticisi Yusuf Akardaş çıktı. “Yeni Nesil Yedekleme ve İş Sürekliliği” başlıklı sunumuna Vector’ün sunduğu hizmetleri anlatarak başlayan Akardaş, veri depolama, sanallaştırma, sunucu, yedekleme, iş sürekliliği, arşivleme ve ağ hizmetleri sağlayabildiklerini söyledi. Bütünleşik altyapıların önemine değinen Akardaş, VXRAIL isimli ürününden söz etti. Ürünün karmaşıklık, maliyet ve risk gibi konularda avantaj sağladığını da belirttikten sonra farklı ürünlere de değinerek konuşmasını sonlandırdı.

Yusuf Akardaş’ın konuşmasının ardından kahve ve iletişim molası verildi.

Molanın ardından sahneye WatchGuard Türkiye Satış Mühendisi Alper Onarangil çıktı. “Dimension ve APT Blocker” başlıklı sunumunda güvenliğin öneminden söz eden Onarangil, yıldan yıla ortaya

çıkan virüs sayısının arttığını söyledi. APT virüsleriyle beraber 2 buçuk milyar sızdırıldığını söyleyen Onarangil, imza tabanlı virüs koruma yazılımlarının günümüzde yeterli olmadığını belirtti. Log dosyalarının oluşturulması için Dimension isimli yazılımın kullanılabileceğini söyledikten sonra yazılımdan söz ederek sunumunu bitirdi.

Qnap İş Geliştirme Yöneticisi İsmail Doğan, bir sonraki konuşmacı olarak kürsüdeki yerini aldı. “Günümüzde Verinin Önemi” sunumuyla veri miktarlarının artışından söz eden Doğan, NAS cihazlarına değindi. Qnap’in veri depolama çözümlerinden bahseden Doğan, bu çözümlerin kaliteli, güvenilir ve ekonomik olduğunu belirtti.

İsmail Doğan’ın ardından kürsüye Mikro Yazılım İş Geliştirme Uzmanı Serkan Turpçu çıktı. “KOBİ’lerde Kurumsal Yazılımın Konumlanması ve İş Verimliliği” sunumunda öncelikle Mikro Yazılım şirketinin genel yapısı hakkında bilgi verdi. Türkiye pazarında yıllık 5 milyon TL’nin üzerinde gelire sahip olan firmaların sadece yüzde 3’lük bir dilim olduğunu belirten Doğan, geri kalan yüzde 97’lik bölümün de iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Mikro Yazılım’ın en tepeden en dibe, her büyüklükteki şirketin ERP çözümü alabileceğini söyleyen Doğan, en çok inşaat, perakende, hizmet, üretim, otomotiv ve lojistik sektörleri tarafından tercih edildiklerini de belirterek çözümler hakkında detaylı bilgi verdi.

Pikare Yazılım Geliştirme Yöneticisi Kerem Çetin, “Gelecekte e-Ticaret” başlıklı sunumuyla kürsüye çıktı. E-ticaret hakkında detaylı bilgi veren Çetin, e-ticarette nelere dikkat edilmesi gerektiğine de değindi.

Tetra Bilişim Satış Müdürü Geylani Gani, kürsüye çıkan bir sonraki isim oldu. “Büyük Dert, Büyük Veri” başlıklı sunumuna Tetra Bilişim’i ve kendisini tanıtarak başladı. Büyük verinin saklanması tarafındaki sıkıntıları dile getiren Gani, Nakivo’nun avantajlarına değindi.

Son olarak kürsüye Quadro Türkiye Genel Müdürü Serkan Gezici çıktı. Gezici, giyilebilir teknolojiler ve nesnelerin interneti hakkında konuştu. Quadro’nun çeşitli ürünlerine de değinen Gezici’nin konuşmasının ardından katılımcılara hediyeler dağıtılarak, etkinlik bitirildi.

Haber Merkezi Bilişim Zirvesi’nin Anadolu’nun çeşitli illerine giderek teknoloji şirketlerinin bir araya gelmesini amaçlayan

BTvizyon Anadolu Toplantıları’nın Kayseri ayağı, 5 Nisan’da Kayseri Hilton Oteli’nde gerçekleşti.

vector sistem İş Birimi yöneticisi

yusuf Akardaş

WatchGuard Türkiye satış Mühendisi Alper onarangil

Mikro yazılım İş Geliştirme Uzmanı

serkan Turpçu

Dell Anadolu’dan sorumlu satış yöneticisi

Ümit yeşiltaş

Page 15: BThaber Sayı 1068

DorukNet, teknolojik

gelişmelere bağlı

olarak değişen

müşteri beklentilerini,

HPE’den aldığı destekle

karşılayacak. HPE Helion

ile müşterilerine 5 yıldır

sunduğu kaliteli ve

verimli bulut çözümlerini

pekiştiren DorukNet,

müşterilerine açık kaynak

kodlu ve PaaS özelinde

bulut servisleri sunmaya

başlıyor.

Microsoft ve VMware ile

müşterilerine 5 yıldır bulut

servisleri sunan DorukNet,

açık kaynak kodlu bulut

servislerine ve Platform as

a Service (PaaS) üzerinde

hizmetler verebilmek

için HPE ile verimli bir

çalışma gerçekleştirdi.

Bulut platformlarını

zenginleştirme konusunda

pazardaki alternatifleri

gözden geçiren DorukNet,

bu noktada Hewlett Packard

Enterprise’ın bulut servisleri

konusundaki tecrübesinden

faydalanmaya karar

verdi. 9 aylık bir sürece

yayılan proje için ilk etapta

DorukNet’in ihtiyaçları

belirlenirken, bu noktada

belirlenen ürünlerin

ve teknolojilerin son

sürümlerinin piyasaya

sürülmesi beklendi.

İşbirliği birlikte

altyapısında birden

fazla Hypervisor’u tek

bir noktada toplayarak,

müşterilere tek bir

noktadan hizmet sunmayı

amaçlayan DorukNet, bu

noktada HPE Helion’da

karar kaldı. Bunun

yanı sıra müşterilere

sağlanan altyapıların

ilerleyen süreçte yeniden

yapılandırılmaya ve

gelişmeye çok açık

olmaması sebebiyle zorluk

yaşayan DorukNet, HPE

Helion ile çok daha esnek

bir altyapıyı müşterine

sunabilecek.

HPE Helion projesiyle

birlikte müşterilerine çok

daha esnek ve kaliteli

bir hizmet sunmayı

amaçlayan DorukNet,

Türkiye’de bu tarz bulut

servisleri konusundaki

bir açığı kapatmak istiyor.

Türkiye’deki kurumların ve

şirketlerin bu ihtiyaçlarını

karşılamak için yurtdışındaki

servis sağlayıcılardan

destek aldığını ifade eden

DorukNet Teknolojiden

Sorumlu Genel Müdür

Yardımcısı Vuslat Arhan,

bu noktada HPE Helion’un

kendilerine önemli bir

avantaj sağlayacağını ifade

ediyor.

HPE ile yapılan

işbirliğinin Türkiye’de

açık kaynak kodlu

altyapıların ve servislerin

geliştirilmesi adına büyük

önem taşıdığını belirten

Arhan, projenin ilerleyen

süreçte hayata geçirmeyi

planladıkları “Cloud 28+”

projesi için de büyük

önem taşıdığını ifade

ediyor.

DorukNet müşteri memnuniyetini Helion ile artırdı

Kuruluş tarihi 1993’ten bu yana kurumlara ve şirketlere erişim servisleri, veri merkezleri ve güvenlik çözümleri özelinde kaliteli

ve katma değerli çözümler sunmayı amaçlıyor.

ADVERTORIA

L

Küresel pazardaki bulut servis sağlayıcılarının

son dönemde açık kaynak kodlu platformlara

yönelmeye başladığının altını çizen DorukNet

Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

Vuslat Arhan, küresel pazarda yaşanan dönüşüm

sürecinin Türkiye’de de görülmeye başladığını

söylüyor. Arhan sözlerine şöyle devam ediyor:

“Küresel pazardaki açık kaynak kodlu

platformlara olan yönelim, diğer pazarları da

etkilemeye başladı. Türkiye’de de durum farksız.

Değişen Pazar dinamiklerine uyum sağlamak

isteyen müşterilerimizin talepleri açık kaynak kodlu

bulut servisleri ya da PaaS üzerine yoğunlaşmaya

başladı. Bu doğrultuda HPE ile gerçekleştirdiğimiz

verimli çalışma ile birlikte müşterilerimiz bu

taleplerini karşılamayı amaçlıyoruz.

Projenin bir sonraki adımında ‘Cloud 28+’

adlı proje için çalışmalar gerçekleştirmeye

hazırlanıyoruz. Avrupa birliği fonu ile

HPE’nin sponsorluğunda hayata geçmiş olan

Cloud 28+ ile birlikte Doruknet, bu platforma

kendi ürün ve servisleri ile üye olup sadece

Türkiye’ye değil yurtdışına da servis verebilme

şansına kavuşacak.”

AÇık kAynAk koDlU PlATforMlArA yÖnelıM ArTıyor

Page 16: BThaber Sayı 1068

BİLİŞİM DÜNYASI16 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

1991 yılında İstanbul’da kurulan ve Türkiye’nin ilk online sermaye piyasaları aracılık

işlemlerini başlatan Ata Online, dijitalleşme süreci ile beraber kurumlara, şirketlere ve bireylere çok daha kaliteli bir hizmet sunarken, yatırım süreçlerine değer katmayı amaçlıyor. Ata Online Genel Müdür Sarp Demiray ile Ata Online’ın geçirdiği dijitalleşme sürecini, sektördeki son durumu ve Ata Online’ın son dönem projelerini konuştuk.

n İlk olarak Ata Online’ın dijitalleşme sürecinden bahsedebilir misiniz?

Türkiye’de yatırım işlemlerinde, çevrimiçi taraftan gelen payın yüzde 22-23 bandında seyrettiğini gözlemliyoruz. Ata Online’a baktığımızda ise toplam işlem hacmimizin yüzde 80’inin çevrimiçi taraftan geldiğini görüyoruz. Merkeze dijital bir servis modelini yerleştirmemizin yanı sıra “online” iş süreçlerine sahip bir şirket olarak, müşteri kazanım süreçleri servislerin düzenlemesi gibi işlemler sayesinde son dönemde kullanıcı sayımızı gözle görülür bir şekilde artırdık.

Müşteri odaklı politikamız ile beraber müşterilerin kullandığı ve tercih ettiği platformlar üzerinden onlara ulaşmayı sürdürüyoruz. Son dönemde Periscope ile yaptığımız yayınlar da bunun örneklerinden sadece bir tanesi. Bunun yanı sıra sosyal medya üzerinde de oldukça etkin bir yapıya sahibiz. Bu platformlarda genel görüşlerimizi, araştırma sonuçlarımızı paylaştığımız gibi kısa vadeli alım-satım önerilerimizi de yatırımcılara yine sosyal medya platformlarımız üzerinden aktarıyoruz. Yatırımcılara sunduğumuz bu önerilerin yüzde 70 başarı oranına sahip olduğunu da belirtmek isterim.

n Bu noktada kurumlara, şirketlere ve bireylere sunduğunuz yeni nesil hizmetlerinizden söz edebilir misiniz?

Hızlı Emir konsepti ile yatırımcılarımıza hızlı, kolay

Ata Online yatırımmühendisliğine devam ediyor

ve anlaşılır bir şekilde kısa vadeli alım-satım önerilerimizi ulaştırmak istiyoruz. Yatırımcılarımızın konumlarından bağımsız bir şekilde gelen yatırım

fırsatlarını kaçırmamalarını sağlayan Hızlı Emir uygulaması, yatırımcıların hayatını kolaylaştırmayı amaçlıyor. Yatırımcılara kısa mesaj ya da e-posta yoluyla

gönderilen “kullanıcıyı hatırlayan” özel bağlantılar aracılığı ile yatırımcılar sadece birkaç dakika içerisinde yatırımlarını gerçekleştirebiliyorlar.

Ata Online olarak piyasanın “sığ” kalmaması için sunduğumuz hizmetleri tabana yaymanın önemine inanıyoruz. Bu noktada özellikle sosyal medya hesaplarımız ve müşterilerin tercih ettiği Periscope, Whatsapp gibi uygulamalar üzerinden onlara ulaşarak, yatırım ve diğer finansal konularda destek veriyoruz.

n Ata Online’ın ilerleyen süreçteki planlarından söz edebilir misiniz?

Kurduğumuz yeni dijital yapı içerisinde yatırım koçlarımız büyük önem taşıyacak. Yatırımcılara hem kısa hem de uzun vadede finansal danışmanlık verecek olan yatırım koçlarımız ilerleyen süreçte sahip olacakları koçluk belgeleriyle yatırımcılara çok daha kaliteli ve verimli destek vermeye devam edecekler.

Hızlı Emir ve diğer uygulamalar üzerinde de etkin bir rol oynayacak olan yatırım koçları, her türlü finansal önerini ve tavsiyelerini yeni dijital platformumuz üzerinden verecek. Bunun yanı sıra belirli aralıklarla yatırımcılarla temasa geçecek olan yatırım koçları, yatırımcıları yeni fırsatlar ve yenilikler konusunda da bilgilendirecekler.

Önümüzdeki 4-5 aylık süre zarfında yazılımcı ekibimizin üzerinde çalıştığı önemli uygulamalar ve çözümlerle yatırım ve finans dünyasına destek olmayı sürdüreceğiz.

Bununla beraber küresel çapta revaçta olan “Social Trading” üzerine çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2007 yılında e-Toro adlı şirketin başlattığı yeni nesil sosyal ticaret platformu, temel olarak yatırımcıların bir araya geldiği ve yaptıkları yatırımları takip etmelerini sağlayan bir yapıya sahip. Kullanıcılar bu yapıyla yapılan yatırımları takip edebildikleri gibi, aynı yatırımları da gerçekleştirebiliyorlar. 2 senedir Ata Tradebook adındaki uygulamamız ile hem mobil ortamda hem de masaüstü ortamda yatırımcılarımıza “Social Trading” yapabilme imkanı sunuyoruz. İlerleyen süreçte bu uygulamadan farklı platformlarda da faydalanmak istiyoruz.

ekrem Uçman

Piyasalardaki trendler üzerinden otomatik al - sat emirleri üretip uygulayan Algo Trading işlemleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla yayılıyor. Bir insana göre çok daha hızlı karar verip hızlıca uygulayan sistem, bu yönleriyle geleneksel yatırım yöntemlerine göre avantajlar sağlıyor. Ata Online, Algo Trading Hizmetleri ile yatırımcıları, “duygusal” yaklaşımlarından arındırıp, yatırım

disiplinine yöneltmeyi amaçladıklarını ifade eden Ata Online Genel Müdürü Sarp Demiray, sözlerine şöyle devam ediyor:“Sistemin kolay olması, otomatik olması yani işinize ara vermeden ekran başında saatlerce kalmadan işlemlerin otomatik yapılması büyük avantaj. Bu sistem vadeli işlemler piyasasında işlem yaptığı için piyasa yukarı da çıksa aşağı da inse getiri fırsatı sunuyor. Tüm dünyada

hızla yatırımlar bu sistemlere yöneliyor. Ata Online’ın geliştirdiği altyapıyla işlemleriniz bilgisayara, internet bağlantısına ve kuruluma gerek kalmadan bulut altyapısı ile kesintisiz gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca Algo Trading konusunda uzman Yatırımcı Koçları ile hem teknik konularda hem de yatırım fırsatları hakkında düzenli yakın destek sağlayarak yatırımcıların sürekli yanında yer alıyoruz.”

yATırıM DİsİPlİnİnİn AnAHTArı: AlGo TrADınG

Türk sermaye piyasalarının gelişimine

katkıda bulunmak için 1991 yılından

bu yana çalışmalar gerçekleştiren Ata

Online, varlık yönetimi, nakit yönetimi,

münferit hisse yönetimi ve emeklilik fonları gibi konularda sahip olduğu

uzmanlıkla şirketlere ve kurumlara destek

vermeye devam ediyor.

Ata online Genel Müdürü Sarp Demiray

Page 17: BThaber Sayı 1068

BThaber

DOSYA 18 - 24NİSAN 2016www.bthaber.com

Bulut Bilişimde2016’ya bakış

Buluta 4.5G dopingi

BT yatırımlarını bir lüks olmaktan çıkartan bulut bilişim, danışmanlık desteği ile birleşince asıl kurumsal faydayı da beraberinde getiriyor. Her ölçekte şirket için kurumsal teknolojiyi erişilebilir kılan bulut bilişim, danışmanlık desteği ile

birleşerek en net ihtiyaca karşılık en doğru çözümün konumlandırılmasını da sağlıyor. Bu konuda yıllar içinde önemli bir farkındalık oluştuğu açık. PaaS, SaaS, IaaS gibi uygulamalarla bulut bilişim başlığında neyi, ne kadar kullanmak istediğini seçen şirketin, ‘kullandığın kadar öde’ modeli ile fayda ve verimle buluştuğu aşikar. Bu farkındalığın 2016 yılı ve sonrasına yönelik rotasına baktığımızda ise öne çıkan belli başlı unsurları belirtmemek olmaz: IoT, M2M ve en nihayetinde, Türkiye’de gerek bu üçlemelerin gelişiminde gerekse kurumsal bulut bilişim kullanımının yaygınlık kazanmasında başrolü üstlenecek olan 4.5G. Dosyamızda yorumları ile yerini alan sektör uzmanlarının da belirttiği gibi, yetkin danışmanlık desteği ile, kurumsal ihtiyacı adresleyen melez bulut yapısı git gide ön plana çıkacak.

17

Handan Aybars

Kurumsal iş süreçlerinde ve BT yatırımlarında bulut bilişim giderek ön plana çıkıyor. BT’yi ve uygulamaları er ölçekte şirket için erişilebilir hale getiren bulut bilişimde 2016 yılının itici gücü ise 4.5G olacak gibi görünüyor.

Page 18: BThaber Sayı 1068

18 18 - 24 NİSAN2016

BThaberBulut Bilişimde2016’ya BakışdOSya

4.5G, AltyApılArı hızlANDırAcAK

KurumSAl İhtİyAçlAr DOğru bElİrlENmElİ

bt pAzArıNı bulut bElİrlEyEcEK

GüvENlİK öNEmİNİ DAhA DA ArtırAcAK

Danışmanlık hizmetleri, her alanda olduğu gibi bulut bilişim alanında da konunun uzmanlarından sağlanması gereken kritik bir konu. “Konunun lideri üreticilerle olan yakın işbirliğimiz ve tecrübemizle sektöre bunları en uygun biçimde konumlandırıyoruz” diyen Assista Proje Satış Müdürü Timur Özkan’ın da belirttiği gibi, bulut terimi her kurum ve ihtiyacı için özelleştirilmesi gereken ve bu esnekliği sağlayan önemli bir konu ve aynı zamanda güvenlikle birlikte değerlendirilmesi gerek. Timur Özkan şu bilgileri paylaştı:

“SaaS konusu özellikle öne çıkmakta olan alan. Zira uygulamaların bakım, yönetim, kurulum, devreye alma ve servis ihtiyaçlarını göz önüne aldığımızda, kurumların en çok fayda sağlayacağı alan e-fatura örneğinde olduğu gibi ‘as a service’ kullanılacak uygulamalar olacak. Kamu tarafında özellikle e-fatura, e-arşiv ve e-defter gibi başarılı uygulama modellerinin bulut servisi olarak kullanılması, bulutun geleceğine katkı sağlamakta. Bunun pozitif etkilerini özel sektör çözümleri için de bekliyoruz. 4.5G kullanımı öncelikle altyapılarda

bir hızlanma getirecek. Ancak konunun, M2M ve IoT konusundaki katkısına baktığımızda, IoT tarafına katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Çünkü halihazırdaki M2M çözümleri çoklukla kendi protokolleri ve görece olarak özel dizayn gerektiren yapıları nedeniyle uygulaması halen pahalı çözümler olarak görünmekte. Ancak IoT, IP tabanlı olduğu ve uygulamada daha ucuz sensör ve standart IP protokolü üzerinden yaygınlaşacağı için, bulutla birlikte, buluttan sunulacak hizmetlere entegre edilip uygulanması daha hızlı yaygınlaşacak.”

Bulut bilişiminde kurumların güvenlik ile ilgili tereddütleri evrilirken, şimdilerde “faydalı, vazgeçilmez bir iş süreci” olarak tanımlanmaya başlandı. Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de her ölçekten kurum, iş süreçlerini doğru, hızlı ve kolay yönetebilmek için bulut sistemlerini kullanıyor. İş verimliliği ve işlem kolaylığını büyük ölçüde artıran dijitalleşmeyi daha küçük maliyetlerle, daha çok kuruma yaymak bulut teknolojileri sayesinde mümkün. “Genel bulut hizmetleri, işletmeler için kullanışlı bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor” yorumunu yapan Türkkep Genel Müdürü Yüksel Samast’ın belirttiği gibi, özel bulut sistemlerine de baktığımızda, kolay kurulum, hız, ölçeklenebilirlik gibi avantajlar var. Bulut bilişim sistemlerinin kullanımında önceliğin, kurumların ihtiyaçlarını doğru belirlemeleri olduğunu ve buna göre iş süreçlerine entegre edilmesi gerektiğinin ve bu noktada uzman kurumlarla çalışılmasının önemli olduğunun altını çizmek gerek. Yüksel Samast, bu alanda beklentilerini şöyle anlattı:

“Kurumların ihtiyaçlarına uygun teknolojik standartları belirlemeleri ve kullanabilmeleri için yasal düzenlemelerin hızlı

şekilde hayata geçirilmesi gerek. Bu sayede kurumlar daha hızlı ve emin adımlarla kendi bünyelerine uygun çözümleri tercih edebilirler. Teknolojinin kurum bünyesine çok hızlı entegre edilmesinin gerekliliği, yasal düzenlemelerin de hızlı olarak ortaya konmasını gerekli kılıyor. Bulut bilişim ve e-dönüşüm uygulamalarının yayılımını hızlandırmak için ülkemizde yasal düzenlemesi yapılmış ve yapılmakta olan e-hizmetler ve çözümlerle ilgili farkındalık oluşturmak gerek. Kullanımı yaygınlaştırmak için öncelikle ilgili hizmetin gerçekten faydalı olduğunun benimsenmesi, kullanımı kolay uygulamaların geliştirilmesi ve sunulması, büyük kuruluşlarının yanı sıra bütün sektör ve paydaşları için de faydalı olacak.”

4.5G hizmetinin lansmanın da etkisi ile bulut bilişim, IoT ve mobil haberleşme hayatlarımızı değiştirmeye devam edecek. “Sağlık sektöründen belediyelere, akıllı evlerden endüstriyel üretim ve lojistiğe, tarımdan perakende sektörüne, eğitimden otomotiv sanayiine kadar birçok alanda müşterilerimiz nesneleri, internet ve mobil ağlar vasıtasıyla, Amazon Web Services

(AWS) buluta bağlıyor” bilgisini veren Amazon Web Services Türkiye Kurumsal Müşteri Birimi Yöneticisi Mert Doğu, şöyle devam etti:

“Bulut bilişim 2016’da ve ilerleyen dönemde BT pazarının belirleyici eğilimi olmaya devam edecek. Hiç kuşkusuz buluta yapılan yatırım da her geçen yıl büyüyecek. Bulut artık yeni normal haline geliyor. Bulut üzerinde yeni şeyler denemenin

maliyeti geleneksel yöntemlere göre çok daha düşük. Bulutta, ön maliyetler yok denecek kadar az olurken, herhangi bir şeyin işe yaramaması halinde, ayağınıza pranga olacak taahhütler de yok. Her projeyi bir şeyler öğrenebileceğiniz bir deney gibi gördüğünüzde, kuruluşun zaman içinde giderek hızlanarak gelişim kaydetmesine yardımcı olacak bir eğitim çarkı yaratmış olursunuz.

Özellikle kurumsal şirketler daha hızlı ilerlemek ve bulutun faydalarından bir an önce faydalanmak için danışmanlık desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Ayrıca başlangıçta küçük olabilecek ortamların zamanla büyüyeceğini öngörerek doğru mimariyi oluşturmak ilerisi için kolaylık sağlıyor ve bu kapsamda kanal iş ortaklarımız gereken desteği vermek üzere hazırlar.”

Yazılım temelli ağ altyapı dönüşümü (Software Defined Networking) sayesinde ağ ve güvenlik birbiriyle sınırlamalar olmadan daha kolay entegre olabilir ve herhangi bir iş akış sürecinde, güvenlik fonksiyonları gerektiği yerde gerektiği şekilde otomasyon ve merkezi yönetim ile anında uygulanabilir. Bu kapsamda ileride sanallaştırma altyapı sağlayıcıları ve ağ mimari altyapılarıyla NFV (Network Function Virtualization) kapsamı içerisinde entegre olabilen güvenlik çözümleri ön plana çıkacak. “Fortinet bu alanda VMware NSX,

Cisco ACI, Openstack, HP gibi önde gelen

üreticiler ve ürünleri ile

entegrasyonunu tamamlamış olması nedeniyle, hem fiziksel hem de bulut

mimarileri dâhil sanal

dünyada ortak ve aynı kalitede

güvenlik çözümünü hem kuzey-güney, yani

veri merkezlerinden dışarı/içeri

hem de doğu-batı, yani aynı fiziksel sunucu içerisindeki sanal sistemlerin birbirleriyle haberleşmesinde uygulayabiliyor” bilgisini veren Fortinet Bölge Satış Direktörü Derya Aksoy’a göre, bulut teknolojilerinde devletin yeni mevzuatlar oluşturması sektörün daha da gelişmesinin önünü açacak. Şu ana kadar yapılmış düzenlemeler bulut sistemleri açısından önemli olsa da, Derya Aksoy, bu yöndeki çalışmaların devam etmesi gerektiği kanısında. “Bütünleşik Tehdit Yönetimi yaklaşımımız, veri gizliliğinin had safhada olduğu, herhangi bir hata kabul etmediği işletmelerde ve kamu kurumlarında, kesintisiz bir tehdit koruma sunuyor” diyen Aksoy, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu yıl da tıpkı geçen yılda olduğu gibi bulut sistemleri içerisinde, dijital çağın gereksinimi olan bilginin korunmasına yönelik önemli teknoloji ve bilinçlenme hamleleri göreceğiz. İnternete bağlanan nesne artıkça, kaliteli veri akışına imkân tanıyan teknolojilere de ihtiyaç artıyor. Bu nedenle 4,5G’ye geçiş nesnelerin internetinin yaygınlığını artıracak. Tüm bu gelişmeler, ilerleyen yıllarda ülkemizde bulut sistemleri içerisinde güvenliği çok daha ön plana çıkaracak.”

Assista Proje satış Müdürü Timur Özkan

Page 19: BThaber Sayı 1068

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

VE16362_BT Haber ICT Smart Update 2016 ilanbaski.ai 1 4/11/16 6:24 PM

Page 20: BThaber Sayı 1068
Page 21: BThaber Sayı 1068
Page 22: BThaber Sayı 1068

22 18 - 24 NİSAN2016

BThaberBulut Bilişimde2016’ya BakışdOSya

EtKİlİ vE ENtEGrE GüvENlİK, fArK yArAtAcAK

KurumSAl İlGİDE Artış DEvAm EDEcEK

bulutA yöNElİm 2016’DA ArtArAK DEvAm EDEcEK

zOrluKlArı EN bAştA ElE AlmAK şArt

Sağladığı faydalarla birlikte, çok sayıda ve türde güvenlik tehdidini de barındıran bulut teknolojisini kullanma konusunda doğru bilgilere sahip olmak ve etkili yatırımlar yapmak büyük önem taşıyor. Intel Security Türkiye - Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar, “Intel Security olarak, entegre güvenlik sistemlerimizle daha fazla tehdidi, daha hızlı ve daha az kaynak kullanarak çözebilmeleri için kurumları güçlendiriyoruz. Doğru ve yetkin kaynaklardan alınan güvenlik danışmanlığıyla, kurumlar bulut teknolojisini kullanarak işlerini büyütebilir ve azalan BT harcamalarıyla verimli şekilde operasyonlarını sürdürebilir” yorumunu yaptı.

SaaS, PaaS, IaaS gibi uygulamalara ilişkin farkındalık ve bilgi giderek artıyor. BT yöneticileri, bu alanlardaki yatırımlarını giderek daha belirgin bir şekilde planlamaya başlıyor. İlkem Özar’ın belirttiği gibi, güvenlik unsuru burada da devreye giriyor. Buluta olan yaklaşım, sektör bazında değişiklik gösteriyor. İlkem Özar, bu tespitini şöyle detaylandırdı:

“Örneğin, büyük regülasyona sahip finans sektörü, devlet kurumları ve sosyal hizmetler bu teknolojiye temkinli yaklaşmakta. Türkiye’de yapılan sektörel düzenlemelerin ve yatırım teşviklerinin bulut bilişimin kullanımını artıracağına inanıyoruz. Örneğin, Siber Güvenlik Kurulu ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2012 yılında, siber

güvenlik ile ilgili gizliliğin gözetilmesi ve güvenliğin sağlanması için gerekli mevzuatlar çerçevesinde standartlar belirledi ve bu standartlar uygulanmaya başlandı. Ayrıca, BTK da dünya standartlarına uyum çerçevesinde tüm kurumlarda bilgi teknolojileriyle sunulan hizmetlerin, işlemlerin, verinin ve kullanılan sistemin güvenliğini sağlayan stratejik güvenlik eylemleri belirledi. Bu gelişmelerin, buluta mesafeli bakan sektörleri de bulut teknolojisine yaklaştıracağını düşünüyoruz. Bulut teknolojisi, IoT, M2M ve 4,5G kullanımı dahil her alanda yaygınlaşacak. Etkili ve entegre güvenlik sistemleriyle korunduğunda, bulutun yaygınlaşacağını öngörüyoruz.”

Bulut bilişim konusunda hizmetlerin artması için öncelikle kurumların ve bireylerin bulut bilişim ile sağlayacağı faydalar ve avantajlar konusunda bilgilenmeleri ve başta güvenlik olmak üzere bulut bilişim servis ve uygulamalarına olan çekincelerinin giderilmesi gerek. Bu konuda uzman şirketlerden alacakları danışmanlık ile hem bu konuda bilgilendirme sağlamış olacaklar, hem de kendilerine en uygun hizmet ve servisi seçebilecekler. Bu geçiş, KOBİ’leri de pek çok konuda standartlaştırmaya götürecek. Artan bant genişlikleri ve bu konuda çalışmalarla kurumsal ilgi son yıllarda ciddi oranda arttı. IFS Türkiye Ar-Ge ve Teknik Servisler Direktörü Barış Özkan’a göre, yakın gelecekte BT hizmetlerinin ciddi kısmının tamamıyla buluta kayacağını söylemek mümkün. Bulut bilişim hizmetleri kurumsal müşterilerin olduğu kadar bireysel müşterilerin de kullanımına uygun. Bu sebeple sadece

iş değil, özel hayatımızda da pek çok alanda kullanabileceğimiz hizmetler içeriyor. “Özellikle KOBİ’lerin, içinde bulundukları yoğun rekabetçi piyasa yapısı ve sahip oldukları sınırlı kaynaklardan dolayı bulut bilişimden yüksek faydalar sağlayabildiğini söyleyebiliriz” diyen Barış Özkan, sözlerine şöyle devam etti:

“Yüksek maliyetli BT altyapısı ve işgücü yatırımı yerine, kullandığın kadar öde “pay-per-use” modeli bugün popüler olduğu gibi, gelecekte de en popüler model olacak. Bant genişliklerinin artmasıyla birlikte platform ve uygulama servislerinin daha da yaygınlaşmasını bekliyoruz. Global hizmet sağlayıcıların bulut bilişime son yıllarda yaptığı büyük ölçekli yatırımlar, artan bant genişlikleri ile bu alanda ki hizmet ve uygulamalarının yaygınlaşmış ve özel sektörün donanım ve platform altyapılarını buluta taşıma hızında bir ciddi bir ivme sağladı.”

Doğru ve değer katacak bir bulut ortamının oluşturulması için öncelikle kurum içindeki ihtiyaçların ve kullanılan mevcut kaynakların belirlenmesi gerekiyor. Mevcut sistemlerin buluta taşınabilmesi maliyet anlamında ciddi tasarruf getirecektir, ancak Oracle ECEMEA Bölgesi Bulut Hizmetleri Satış Danışmanlığı Müdürü Emrah Uysal’ın da dikkat çektiği gibi, tek başına maliyetten tasarruf sağlanması bulutun faydalarının sadece küçük bir kısmı. Önemli olan doğru teknolojik altyapının

tercihi, doğru ürünlerin seçimi ve bu hizmetleri doğru ve güncel şekilde veren bulut sağlayıcısının belirlenmesi. Teknolojik anlamda bu hizmetlerin danışmanlığını veren firmalar kendilerini sürekli olarak güncel tuttuklarından bulut hizmetlerinin ve sağlayıcısının seçiminde kurumlara ciddi faydalar sağlamakta. Bu da ciddi anlamda yeni bir pazarın doğmasını sağlıyor. “Bulut bilişimin yaygınlaşması aslında SaaS ile başladı diyebiliriz; Kurumlar ilgili bulut sağlayıcısından herhangi bir altyapı yatırımı

yapmadan uygulama paketini satın alabiliyorlar. Bunu da bulut sağlayıcısı ile aylık/yıllık ödeme modelinde anlaşarak yapabiliyorlar” bilgisini veren Emrah Uysal, şu bilgileri paylaştı:

“Ülkemizde son 2 yıldır özellikle SaaS ve PaaS hizmetlerinin ciddi bir ivme yakaladığı görülüyor. Oracle olarak kurumların halihazırda kendi veri merkezlerinde kullandığı veritabanı, Java, iş zekası, doküman paylaşımı, yedekleme gibi Oracle teknolojilerini bulut üzerinden verebiliyoruz ve bu artık “hybrid

cloud” dediğimiz bir teknoloji ile yapabiliyor. Kullanıcı tek bir merkezi arayüz kullanarak istediği PaaS hizmetini kendi veri merkezinde oluşturabildiği gibi isterse bulut üzinde de oluşturabiliyor. Isterse bu PaaS hizmetlerini bulut üzerinden kendi veri merkezine, kendi veri merkezlerinden bulut üzerine neredeyse tek bir tuşa basarak ciddi bir uzmanlık gerektirmeden taşıyabiliyor. Bununla birlikte kurumlar bulut için kullandıkları altyapıları da ihtiyaca göre belirleyebiliyor.”

Bulut, kurumlara, BT’yi daha etkili ve yenilikleri bir kaynağa dönüştürme fırsatı sunuyor. Her ne kadar günümüzde birçok BT profesyoneli ve işletme lideri, bir bulut modeline geçmenin zorunlu olduğunu ve bu geçişin giderek daha da kolaylaştığını kabul etse de, bu yolculukta zorluklarla karşılaşabiliyor. BT karar vericileri; güvenlik, veri yönetimi, performans, denetim kaybı, kültürel farklılık, geçiş ve entegrasyon gibi sorunların yanı sıra istedikleri sistemi desteklemek için gereken beceri, deneyim ve piyasa istikrarına sahip güvenilir bulut iş ortakları bulmak konusunda da zorluklar yaşayabiliyorlar. “Buluta geçiş sürecinde başarılı olmanın tek yolunun, geçiş sürecinde ortaya çıkabilecek zorlukları baştan ele almak olduğunu düşünüyoruz” diyen Fujitsu Türkiye Proje Yönetimi ve Entegrasyon Hizmetleri Müdürü M. Alper Yıldırım, beklentilerini ise şöyle anlattı:

“Bulut bilişim, şirketlerin maliyetleri azaltıyor, kurumların hızlı ve kolay bir

şekilde büyümelerine yani kurumsal esneklik kazanmalarına destek sağlıyor. Türkiye pazarı için belki de en önemli avantajı “kullandığın kadar öde” esnekliği getirmesi. Aynı zamanda bulut bilişim, yeni pazarlara girme, yeni ürün ile hizmetleri deneme ve test etmeye ilişkin risk ve maliyetleri azaltarak işbirliğinin geliştirilmesinin önündeki engelleri de kaldırıyor. Bulut’u destekleyen teknolojiler on yılı aşkın süredir Fujitsu tarafından müşterilerin BT alanındaki bu temel değişimin avantajlarından yararlanmalarını sağlamak için eksiksiz yapı blokları ve etkinleştirme hizmetleri grubu devreye sokuluyor. Belirli bir amaç için özel yapılmış bulut veri merkezleri, bulut entegrasyon yazılımı, hizmet olarak yazılım teslimi ve daha fazlasını içeren endüstrinin en geniş Bulut teknolojisi ve hizmetleri portföyü ile, Bulut’un somut yararlarını ortaya koymak için dünya çapında birçok müşteriye yardımcı olduk.”

ıntel security Türkiye - Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar

Page 23: BThaber Sayı 1068

2318 - 24 NİSAN2016

BThaber Bulut Bilişimde2016’ya Bakış dOSya

ıAAS hİzmEt mODEllErİ öN plANA çıKAcAK

flASh tEKNOlOjİSİ yAyGıNlıK KAzANAcAK

DANışmANlıK DEStEğİ, KİşİyE özEl hİzmEt

DOğru tEKNOlOjİyİ SEçmENİN tEmElİNDE DANışmANlıK vAr

KAmuNuN vE özEl SEKtörüN tAKİbİNDE bulut vAr

Bulut bilişim teknolojileri son yıllarda giderek önem kazanan alanlardan biri. DenizBank Dijital Kuşak Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Murat Çelik, “Biz de kendi bünyemizde bugün 8 ülkede 43 kuruma hizmet veren teknoloji şirketimiz Intertech ile bulut mimarileri üzerine ciddi yatırımlar yapıyoruz” bilgisini verdi ve şu eklemeyi yaptı: “Bulut çözümlerini uzun zamandır kullanan bir banka olarak, tüm geliştirme ve entegrasyonları kendi bünyemizde karşılamaya devam ediyoruz. Bulut çözümleri üzerinde çalışmalarımız

hızlanarak devam edecek. Kurumların bulut çözümlerine olan iştahı artıyor. İhtiyacın artmasıyla bulut bilişimde pazar büyüyor ve pazara yeni oyuncuların girmesi kaçınılmaz hale geliyor.”

Akıllı cüzdan uygulaması fastPay, DenizBank’ın SaaS modeline örnek. SaaS modeli ile fastPay API’si bulut üzerinden son kullanıcılarla buluşuyor. “Teknolojimizi KOBİ ve girişimcilerimizin ayağına götürerek işlerini kurmalarında ve büyütmelerinde yardımcı olduğumuz Kumsal isimli ürünümüz ise platform hizmetlerimize (PaaS) iyi bir örnek”

diyen Murat Çelik, şöyle devam etti: “Hala yeni özellikler eklemeye

devam ettiğimiz Kumsal, bulut tabanlı bir platform olarak küçük ve orta ölçekli şirketlerin ihtiyacı olan tüm çözümleri bir arada sunuyor. En temel bulut çözümü olan IaaS hizmet modelinde ise hızlı büyüme devam edecek. Intertech sayesinde IaaS modelinde çalışmamız bize esnek altyapı sunuyor, üretkenliğimizi arttırıyor ve çeviklik kazandırıyor. 2016’da daha çok kurum bu avantajlara sahip olmak ve verimliliğini arttırmak için bu yönde çözümler kullanmaya başlayacak.”

Yeni teknolojilerin hayatımıza girmesinin etkisi ile Türkiye’deki kurumların danışmanlık alma konusunda bilinçlenmeleri ve ilgilerinin artırması da devam ediyor. “BT altyapıları konusunda danışmanlık desteğinin şirketler için hayati öneme sahip olduğunu düşünüyorum” diyen NetApp Ankara Bölge Müdürü Burak Koç, “Data Fabric vizyonumuz ile hızlı ve güvenilir hibrit sistemleri inşa etmek için en doğru mimarileri kullanıyoruz” bilgisini verdi.

Bugün SaaS modelinin bulut harcamalarında öne çıktığını gösteren IDC raporunda, 2020’ye kadar IaaS modelinin daha fazla ilgi çekeceği öngörülüyor. İlerleyen yıllarda, seçeneklerini artırmak isteyen işletmeler, kendilerini tek tedarikçiyle sınırlandırmayacak hibrit bulut arayışlarına girecek. Veri ayıklama hizmeti vermeyen SaaS tedarikçileri zor durumda kalırken, tek bulut üzerinde çalışan PaaS katmanları da daha az rağbet görecek. Hem yerinde hem de

farklı bulut ortamlarında çalıştırılabilen yazılım teknolojileri, BT modelleri konusunda stratejik ilerlemeye düşünen işletmeler için yeni fırsatlar doğuracak. Bu beklentiyi dile getiren Burak Koç, Yazılım Tanımlı Depolama’nın (SDS) sanallaştırma ve bulut mimarisinin bir sonraki adımı olacağı, flash teknolojisinin büyük öneme sahip olacağı ve politika bazlı yazılımın geleneksel altyapı bileşenlerinin önüne geçeceği beklentisini dile getirdi. Burak Koç, sözlerine şöyle devam etti:

“Artık Türkiye’de de yapmamız gereken, gelecekte BT’yi şirketlere veya kamu kurumlarına göre düzenlemek değil, BT’nin ve yeni teknolojilerin kurumları yönlendirmesine izin vermek olmalı. 4.5G’nin teknoloji alanında büyük canlanma getireceğine inanıyor, bulut altyapıları gibi yatırımların süreceğini düşünüyorum. Bulut bilişimde dünya ülkelerine göre geri kaldığımızı ve çok hızlı yatırımların devam etmesi gerektiğini söylemeliyim.”

Şirketlerin genel bir bulut bilişim hizmeti mi yoksa özel bir bulut hizmeti mi alması gerektiği ancak titizlikle yürütülmüş bir danışmanlık hizmeti sonrası ortaya konabilir. Danışmanlık hizmetinin diğer bir faydası ise işletmelerin yazılım lisanslama, bakım-destek ve insan kaynakları gibi alanlarda artan maliyetler karşısında; ölçeklenebilir, yeni teknolojilere daha kolay adaptasyon sağlayan ve maliyetleri düşüren genel bulut modeline sorunsuz bir şekilde geçmelerini sağlaması. Özel bulut hizmetleri gerektiren durumlarda ise danışmanlık hizmetleri, şirketlerin kendi veri merkezlerini oluşturup işlettiği bir altyapı modeli olan özel bulut konusunda, sektörde lider konumda olan üreticilerin çözümlerini başarılı bir şekilde planlar ve işletmelere bu konuda yardımcı olur. Teknoser Kurumsal Sistem Çözümleri Yöneticisi Yavuz Yıldız, konuyla ilgili olarak şu

bilgileri verdi:“Bulut bilişimin getirdiği yenilikler perakende sektöründe en üst seviyede kullanılırken, örneğin enerji sektörü için ateşten gömlek niteliğinde. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) aldığı kararlar neticesinde, donanım altyapısının özellikle fiziksel olarak ve ayrıştırılmış şekilde barındırılması gerekiyor. Bu sebeple, enerji sektörünün bulut bilişim teknolojisi ile bir süre daha ilişki kurması zor görünüyor. Altyapısının yatkınlığı sebebiyle tüm dünyada olduğu gibi önce telekom, ardından sosyal ağlardaki gelişmeler sebebiyle medya, sağlık bilgilerine ihtiyaç anında yetkisi olan doktor, hasta ve kuruluşların erişmesine olanak sağlamak amacıyla sağlık sektörünün ve sonrasında sağlık sektöründen edinilen tecrübelerle belediyelerin, bulut bilişime geçiş yapmasının en uygun yol olacağını düşünüyorum.”

Kurumlar bulut bilişim çözümlerini seçerken tamamen yeni karşılaştıkları teknolojiler arasından seçim yapmak durumunda. Bu seçim sırasında değerlendirmeleri ve karşılaştırmaları gereken birçok unsur var; maliyet, güvenlik, performans, servis seviyesi, kalite, fonksiyonalite bunlardan sadece bazıları. “Bulut bilişim geçiş sürecinde doğru teknoloji seçimi, konumlandırılması için danışmanlık desteği almak bu zorlu aşamanın etkin bir şekilde aşılmasını sağlıyor” gerekliliğine işaret eden Pia Grup Genel Müdür Yardımcısı Ercan Eray’a

göre, şirketler kendilerine en uygun bulut bilişim teknolojisine hızlı geçiş yapabiliyor. Bulut bilişim çatısı altında SaaS, PaaS, IaaS uygulamaları varlığını sürdürürken, önümüzdeki dönemde yapay zeka, doğal dil işleme, görüntü işleme uygulamaları öne çıkan bulut hizmetleri olacak. Bu beklentiyi dile getiren Eray, şöyle devam etti:

“3 yıl içerisinde her 10 şirketten 7’si herhangi bir şekilde bulut bilişime dokunmuş olacak. Bir organizasyon hem buluttan faydalanıp hem mevcut veri merkezinde diğer BT işlerini yürütebilir, bu iki sistem uyumlu şekilde çalışabilir.”

Dünyadaki yenilikçi teknolojilerin iş süreçlerine entegre edilmesi aşamasında bulut bilişim olmazsa olmazlar arasında. Başta verimlilik, maliyet, zaman tasarrufu, doğanın korunması ve kaynakların en verimli şekilde kullanılması gibi yararlar sağlayan bulut bilişim teknolojileri, bütünleşen altyapıların öne çıktığı bir ortamda, şirketlerin farklılaşan ihtiyaçlarını en üst seviyede karşılıyor. Bu nitelikli teknolojilerden faydalanmak ve sürdürülebilir bir yapıda yatırım yapabilmek içinse ihtiyaç bazlı destek almak önemli. Unify Türkiye Satış Müdürü Müge İncecik, beklentilerini şu

sözlerle dille getirdi: “Bulut bilişim, hayatımıza

girdiğinden bu yana, şirketlere sağladığı somut avantajlarla günümüzün en büyük değerleri arasında. Esnek ve ölçeklenebilen Unify ürün ailesi, özel ve genel bulut yapısı veya “kullandıkça öde” gibi müşterinin ihtiyacına göre şekillenen farklı modeller sunabiliyor. Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de birçok uygulama, artık bulut üzerinden kullanılmaya başlandı. Bulut teknolojinin gelişiminde özellikle kullandığın kadar öde modelinin iş süreçlerine dahil edildiğini gözlemliyoruz.”

DenizBank Dijital kuşak Bankacılığı Grubu Genel Müdür yardımcısı Murat Çelik

Page 24: BThaber Sayı 1068

22 18 - 24 NİSAN2016

BThaberBulut Bilişimde2016’ya BakışdOSya

bulut bİlİşİm, bt AlGıSıNDA DEğİşİm DEmEK

2016 hİbrİt bulutuN yılı OlAcAK

DOğru İş yüKü DOğru pOlİtİKAlArlA buluşmAlı

bulut İçİN yENİ fırSAtlAr

bAKım vE DEStEK AvANtAjı SuNuluyOr

Kurumlar, geleneksel iş yapış şekillerinden yenilikçi ve zamana uyum sağlayan bir yapıya doğru evriliyorlar. Hâlihazırda bir önyargı olsa da, kurumlar değişimin gerekliliğinin farkındalar. Tabii bu değişimin sadece büyük ölçekli kurumlar özelinde değil, küçük ve orta ölçekli firmalar nazarında da yayılımı önemli. Hangi ölçekte olursa olsun,

kurumların kendi ihtiyaçlarına özel çözümler için sürdürülebilir bir destek almaları gerek. “Büyük fırsatlar sunan bulut bilişim çözümlerini kurumlar iş süreçlerine entegre ederken, sürdürülebilir olmasına dikkat edilmeli” yorumunu yapan Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit, bulut bilişim yatırımlarına yönelik beklentilerini şöyle anlattı:

“Dünyanın her yerinde olduğu gibi sektör düzenlemeleri, yatırımları doğrudan etkiliyor. Bu durum, bulut bilişim yatırımları kadar, akla gelebilecek her yatırım için geçerli. Bu noktada önemli olan; düzenlemelere uyum sağlayıp, hızlı şekilde stratejinizi bu doğrultuda yönetmeniz. Kurum bünyesinde konumlandıracak doğru teknolojik çözüm ve altyapılar, iş

süreçlerinin hızlı, verimli ve tasarruflu olmasını sağlıyor. Sabit iş yapış şekillerinin yerini daha esnek ve mobil bir çalışma ortamına bıraktığı göz önünde bulundurulduğunda, bulut bilişim teknolojilerinin ne kadar önemli olduğu anlaşılabiliyor. Tüm bu gelişmeler ışığında kamunun da yeni teknolojilere ve eğilimlere kayıtsız kalmayacağını söyleyebilirim.”

2016’da yıl boyunca Türkiye’de BT dünyasında verimliliği artıracak ve maliyetleri azaltacak çözümlerin şirketlerin ve kurumların gündeminde olacağı beklentisini dile getiren Citrix Türkiye Ülke Müdürü Altan Cengiztekin, bu noktada bulut bilişimin BT sektörünü tüm yönleriyle dolaylı ve doğrudan şekillendiren konu olacağı kanısında. IoT, M2M, machine learning gibi trendler ve 4.5G ile başlayan yeni dönemin bulutla paralel olarak mobil çalışma şekilleri, mobil içeriği ve tüm mobilite unsurlarının öne çıktığı ve dönüştüğü bir dönem olması bu yönde temel beklenti. 2016’da IoT eğiliminin “Integration of Everything” (IoE-Her Şeyin Entegrasyonu) trendi ile paralel şekilde gelişeceğini belirten Altan Cengiztekin’e göre, 2016’da giderek daha fazla IoT ürününün ve çözümünün net tanımlanmış bir iş modeline sahip olacağını görmeye başlayacağız. IoE; 2016 yılında makine öğrenimi (machine learning) ve dağıtık bilgi işlemle ilgili daha çok projenin gerçekleştirilmesine yardımcı olacak. Giderek daha fazla IoT ürünü ve aracı, gerçek zamanlı sensör verilerini IoT ve sosyal ağ platformlarına iletmeye başlayacak. 2016 yılında, karmaşık

iş problemlerini çözmek için IoT ve IoE’nin kullanımı konusuna daha fazla vurgu yapıldığını göreceğiz. “Bu noktada büyük bir fırsat, sağlık hizmetleri segmentinde” diyen Cengiztekin, beklentilerini şöyle anlattı:

“Bir öngörümüz de IoT’nin 2016 yılında akıllı ofis kavramını güçlendirmesi. BT yönetimleri; ağlar, tesisler ve telefon sistemleri gibi altyapıları etkilemek için IoT potansiyelinin yanı sıra, IoT tarafından sunulan iş fırsatlarının da farkında. Bunlara ek olarak BT, hem ağ güvenliği hem fiziksel güvenlik açısından IoT’nin sahip olduğu güvenlik uygunluğunun farkına varacak. 2016 yılında, IoT platformları daha fazla olgunlaşırken, daha fazla IoT platformu örneğinin gerçek iş problemlerini çözdüğünü göreceğiz. Nesnelerin İnterneti için kurumsal teklif, karmaşık bir ortam içerisinde ‘Her Şeyin Entegrasyonu’ kavramı dahilinde verilerin, uygulamaların ve hizmetlerin kişilere, yerlere ve nesnelere sunumunu basitleştiriyor. Bu da Citrix’in uygulamaların ve verilerin güvenli şekilde sağlanmasına ilişkin sunduğu teklifle paralellik gösterirken, yenilikler için Citrix’e pek çok alan sağlıyor.”

Bulut bilişim, büyük veriyi yönetmek, maliyetleri düşürmek, riskleri azaltmak ve çevikliği artıracak yeni online hizmetleri kullanarak süreçlerini iyileştirmek isteyen BT yöneticileri için yenilikçi birçok fırsat sunuyor. Ancak bulut hizmetlerine hazırlıksız bir yaklaşım, riski ve maliyeti yükseltebilir. Dahası, güvenlik ve teknik altyapı sorunları, projeyi CIO’lar açısından krize dönüştürebilir. Bu nedenle doğru bulut stratejisini doğru hizmet için kullanmak, doğru iş yükünü doğru politikalarla doğru zamanda kontrol etmek önemli. Bulut çözümünde alınan danışmanlık hizmetleri ile şirketler destek alabiliyorlar. Böylece şirketler müşterilerine uygun çözümler sunarken, cüzdan payını genişletebiliyorlar. Kamu sektörü yeni hizmetleri hızlıca

geliştirebiliyor ve servis sağlayıcılar müşteri ilişkilerini geliştirerek yeni pazarlar yaratabiliyorlar. Bu tespitlerini paylaşan Cisco Türkiye Veri Merkezi ve Sanallaştırma Teknolojileri Yöneticisi Baran Karakurt, şu eklemeyi yaptı:

““Cisco Bulut Danışmanlık Hizmetleri” kapsamında sunduğumuz hizmetlerle müşterilerimizin edineceği gizli katma değeri ortaya çıkararak büyüme sağlarken, çevikliği artırıp maliyet verimliliği sağlıyoruz. Ayrıca müşterilerimiz bu hizmetlerimizle işin önündeki kritik engelleri, süreç değişiklikleri ve yenilikçi teknoloji ile aşabiliyor. Tüm bunların yanı sıra Cisco Bulut Danışmanlık Hizmetleri ile güvenli bir bulut stratejisi geliştiriyor, müşterilerimizin yetkinliklerini artırıyoruz.”

Bulut bilişim uygulamalarının sürdürülebilir büyüme ve rekabet gücü açısından barındırdığı avantajlar düşünüldüğünde, şirketlerin bu ilgisine paralel olarak danışmanlık konusunda da farkındalığın ve ilginin aynı şekilde artması bekleniyor. Proline Satış Direktörü Bilginç Işık’a göre, PaaS, IaaS ve SaaS kavramlarına yatırım yapmayı hedefleyen şirketlerin, bunları önceliklendirmesi ve planlaması büyük önem arz ediyor. “SaaS tarafının oldukça gelişmeye açık olduğunu görüyoruz. Burada sektörel anlamda yazılacak yeni yazılımların ya da var olan uygulamaların bulut üzerinden SaaS mantığına dönüştürülerek şirketlerin kullanımına sunulması önemli ölçüde katma değer sağlayacak” yorumunu yapan Bilginç Işık, IaaS

tarafında yabancı firmaların yol kat etmiş olmaları nedeni ile ülke olarak SaaS tarafında katma değer üretebilecekleri beklentisini dile getirdi. Bilginç Işık, sözlerine şöyle devam etti:

“4,5G’nin fiilen hayatımıza girmiş olmasının da etkisi ile özellikle bulut açısından oldukça önemli olan Nesnelerin İnterneti’nin daha da gelişeceğini düşünmekteyiz. 4,5G teknolojisinin ayrıca “Güvenli ve Akıllı Şehirler” yaklaşımlarını olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. Nesnelerin İnterneti’nin de etkisi ile önümüzdeki yıllarda üretilen veri miktarının ve bu doğrultuda iş zekâsı ve analitiği çözümlerine olan ihtiyacın daha da artacağını öngörüyoruz. Tüm bu gelişmeler bulut bilişim için yeni fırsatlar yaratacaktır.”

PaaS, SaaS, IaaS gibi uygulamalar bulutta neyi, ne kadar kullanmak istenildiğini seçtikten sonra, iş modeline uygun teknoloji/çözüm katmanını belirlenmesini sağlıyor. “Bu uygulamaların, uzmanlık gerektirdiği için yaygın kullanılamayan hizmetlerin önünü açacağını düşünüyorum” diyen Asseco SEE Yeni Ürünler Yöneticisi Osman Özdemir’e göre, tüm bu çalışmaların en büyük destekçisi ise güncel uygulama performans yaklaşımlarının bulut bilişimi ve hibrit uygulamaları destekler hale gelmesi olacak. PaaS modelinde genel itibariyle veri tabanı, işletim sistemi, programlama dili yürütme ortamı ve web sunucularını içeren bir bilgi işleme platformu sunulur. Kullanıcılar, yazılım çözümlerini satın alma maliyetlerine katlanmadan, donanım ve yazılım katmanlarını yönetmesine gerek olmadan bu ortamda çalışabilir. Bulutta uygulama yazılımını yükleme ve işletme yapılan kullanıcıların burada yazılıma eriştikleri SaaS uygulamasında ise uygulamanın üzerinde çalıştığı bulut altyapısını ve platformu yönetmek zorunda olmayan kullanıcılar,

kullandıkları bilgisayarlarında bu uygulamaları kurmak ve çalıştırmak durumunda kalmazlar. Dolayısıyla bakım ve destek avantajı sağlanır. IaaS hizmetinde sunucular; fiziksel veya sanal makinalar olarak sunulur. “Genel olarak “kullandığın kadar öde” modeliyle çalıştığı, hızlı konfigüre edilebilir ve kolay yönetilebilir bir servis sundukları için bu modelin daha ön plana çıkacağını söyleyebilirim” beklentisini dile getiren Osman Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:

“Ülkemizde finans ve telekom sektörlerine ait yasal düzenlemeler ve kurallar, bulut bilişimin en azından küresel ölçekte denetim fonksiyonları bir eşiği aşana kadar yerel olmasını zorunlu kılmakta. Denetim ve güvenliğe ait kural ve uluslararası uyumun ilerleyişi Türkiye’deki bulut bilişimi küresel bulut bilişim ile daha sıkı bir araya getirecek. Kişisel ve kurumsal bilgi gizliliği ve mahremiyet, bulut bilişimin ilerleyişindeki en büyük endişe kaynağıdır ve ulusal/uluslararası seviyede hızla teknolojik ve yasal olarak tam güvence altına alınması gereklidir.”

Page 25: BThaber Sayı 1068

Türkiye distribütörlüğünü üstlendiği F-Secure, Cyberoam, Sophos ve Trustwave gibi yazılım ve donanım ürünlerinin yanında, veri kurtarma, veri silme, veri kopyalama, veri klonlama, şifre çözme ve veri analizi (forensics) hizmetleri veren Lidyum Bilişim, artan risk dünyasında veri koruma ve kurtarma süreçlerine yönelik süreçleri ele aldı. Lidyum Bilişim Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu’ya göre, veri ve itibarımızın zarar görmemesi için veri yedeklemek çok önemli. Ayrıca yerel güvenlik çözümlerinde zayıf kalındığına işaret eden Barbaros Akkoyunlu, tehditlerin görülmesi ve çözülmesi noktasında teşviklerden yararlanılması gerektiği kanısında.

Akkoyunlu; veri kurtarma talebiyle başvuran kişi ve kurumlardan ilk olarak bir form doldurmalarını istediklerini, bu form ile verinin nasıl kaybolduğuna ve hangi veriler üzerinde kurtarma girişiminde bulunacaklarına dair bilgiler edindiklerini belirtti. Bu bilgiler, veri kurtarma tekniğinin belirlenmesini de kolaylaştırıyor. Verilerin geri kazanımında doğru yöntemlerin kullanılmasının önemine işaret eden Akkoyunlu’ya göre, veri sahiplerinin birden fazla yedeği farklı lokasyonlarda barındırmaları çok önemli. Yedekleme süreci ise yedek diske verinin aktarılması veya bulut sistemi ile uzaktan bilgisayar ve cep telefonuna yedekleme yapılması şeklinde olabiliyor.

Barbaros Akkoyunlu, cep telefonundaki verilere ulaşmada sorun yaşanması halinde ise ilk önce telefonu kapatmak gerektiğini belirtti. Zira telefon kullanımına devam edildiğinde, yeni veriler aranılan verinin üzerine yazılabilir ve bu da veri kurtarmayı zorlaştırır. Kullanıcıların verilerini kendilerinin kurtarmaya çalışmaması gerektiğini de vurgulayan Akkoyunlu, kullanıcıların veri kurtarmada izlediği yollardan birinin cep telefonlarını baştan yüklemeleri veya format atmaları olduğunu söylüyor. Verisi kaybolan kullanıcıların kurtarma yöntemlerini internetten edinmeye çalıştığını, ‘sabit sürücüyü salladım, ısıttım, soğuttum ve verilerim geri geldi’ diyenler olduğu gerçeğini yadsımayan Akkoyunlu, ama bunun ancak şans eseri olabileceğini, bu tür bilinçsizce uygulanan yöntemleri tavsiye etmediklerini vurguladı.

Kurtarma operasyonu için

destek alın

İnovasyon ve mekatronikte yenilikler kampüste

Marmara Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Kulübü öncülüğünde, Marmara Üniversitesi Mimar ve Mühendisler Kulübü’nün de katkılarıyla “Mekatronik ve İnovasyon Günleri” (MİG) düzenlenecek. 28-30 Nisan 2016 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi’nde ilk kez gerçekleştirilecek olan robot ve bilimsel proje etkinliği, ‘Kariyer Günleri’ ve ‘Bilimsel Proje Yarışmaları’ olmak üzere iki bölümde gerçekleştirilecek.

Etkinliğin yarışma bölümü 10 kategori ve bunlardan Lisans Bitirme Tezi ve Festo Görev Tamamlama Proje Kategorisi de Türkiye’de ilk kez uygulanacak. Kariyer Günleri başlığında ise Turkcell - Geleceği Yazanlar, Kuka Robotics, Vodafone, Arge Türk, B&R Otomasyon, Festo gibi alanında öne çıkan 12 şirket öğrencilerle buluşacak. Buna ek olarak, Microsoft ekibi de IoT çalışmalarıyla etkinlikte yer alacak. En güncel detaylar ise mig.etkinlik.marmara.edu.tr adresinde yer alıyor.

Barbaros Akkoyunlu

BİLİŞİM DÜNYASI 2518 - 24 NİSAN2016

BThaber

Page 26: BThaber Sayı 1068

BİLİŞİM DÜNYASI26 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

Huawei, son dönemde piyasaya sunduğu akıllı telefonlar, giyilebilir cihazlar

ve tabletlerle mobil cihaz dünyasında kendine önemli bir yer edindi. Fotoğraf makinesi ve kamera alanında dünyanın en önemli şirketlerinden birisi olan Leica’yı da yanına alan Huawei, fotoğraf konusunda çok iddialı olan iki farklı modele sahip akıllı telefonu P9’la karşımıza çıktı.

Londra’da gerçekleştirilen tanıtımda konuşan Huawei Tüketici Elektroniği İş Birimi CEO’su Richard Yu, “Huawei olarak P9 kullanıcılarına 100 yıldan uzun bir süredir fotoğrafçılık konusunda uzman olan Leica’nın kalitesiyle benzersiz bir fotoğrafçılık deneyimi yaşatmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Fotoğraf deneyimi, akıllı telefonlarıyla milyarlarca kare fotoğraf çeken kullanıcılar için her geçen gün daha büyük önem taşıyor. P9 kullanıcıları, son derece güçlü ve şık bir akıllı telefonla, göz alıcı bir berraklık, zenginlik ve canlılıkla muhteşem fotoğraflara imza atacaklar” dedi.

Leica CEO’su Oliver Kaltner ise “Leica ve Huawei olarak dünya üzerindeki tüm kullanıcıların en iyi kareleri elde etmeleri için son derece özel bir işbirliğine gittik. Bu işbirliğimiz akıllı telefon fotoğrafçılığını en üst düzeye çıkarmak amacıyla gerçekleşti” dedi.

Richard Yu ve Oliver Kaltner’in ardından P9’u

Huawei’den fotoğraf makinesi niyetine

yeni telefon

piyasaya çıkmadan önce deneyen çeşitli fotoğrafçılar sahne aldılar. P9 deneyimlerini basın mensuplarına anlattılar ve çektikleri fotoğraflardan örnekleri gösterdiler.

İlk izlenimlerHuawei’nin P9 ve P9 Plus’ın

tasarımına çok önem verdiği daha telefonu elinize aldığınız ilk anda belli oluyor. İnce ve metal bir tasarıma sahip, dikkat çeken en önemli özelliği ise arkada iki kamera olmasına rağmen Apple ve Samsung

gibi diğer telefonlarda olan çıkıntıya sahip olmamaları. Çok ince bir telefon olmasına rağmen Huawei bu çıkıntıları kaldırabilmiş. Telefonun dikkatimizi çeken bir diğer özelliği ise Type-C bağlantı noktasına sahip olması. Bu sayede

kabloyu ters taktım takamadım sorunu ortadan kalkıyor.

Fotoğraf deneyimiHuawei ve Leica, P9’da

gerçekten çok iyi bir iş başarmış. P9’un

arka kısmında

iki adet kamera bulunuyor. Bu kameralardan birisi RGB, diğeri ise gri tonları çekiyor. Böylelikle fotoğraflarda hem derinlik hem de renk açısından daha fazla detay yakalanabiliyor. Buna ek olarak Huawei’ye göre P9, iPhone’a göre yüzde 270 daha fazla ışığı yakalayabiliyor. Ayrıca P9 diğer modellere göre oldukça hızlı otofokus özelliğine sahip ve hem hareketli hem de hareketsiz nesneler çok hızlı bir şekilde odaklanabiliyor. P9’un 8 megapiksel olan ön kamerasının da oldukça başarılı olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz.

Teknik özelliklerHuawei’nin yeni telefonunun

P9 ve P9 Plus olmak üzere iki farklı modeli bulunuyor. P9’un ekranı 5,2 inç, P9 Plus’ın ise 5.5 inç. Her iki modelin de işlemcisi aynı, 8 çekirdekli (4 x 2,5GHz A72 ve 4 x 1,8GHz A53) Huawei Kirin 955. P9’un 3GB RAM ve 32GB ile 4GB RAM ve 64GB depolama alanına sahip iki farklı modeli bulunuyor. P9 Plus’un ise 4GB RAM ve 64GB depolama alanına sahip tek modeli var. Her iki telefonun da arka kameraları 12 megapiksel, ön kamera is 8 megapiksel. P9’un 3000 mAh, p9 Plus’ın ise 3.400 mAh bataryası bulunuyor. İşletim sistemi ise Android 6.0.

Son dönemde mobil cihaz pazarında çok önemli gelişmeler kaydeden ve adından daha çok söz ettirmeye başlayan

Huawei, Leica ile ortaklaşa geliştirdiği yeni telefonu P9’u dünyanın dört bir yanından gelen gazetecilerin katıldığı bir

basın toplantısı ile tanıttı.

22 Mart’ta Brüksel Havalimanı ve metrosunda gerçekleşen bombalı saldırının ardından, nükleer santral gibi kritik altyapılara yönelik siber saldırı ihtimalleri ön plana çıkıyor. Belçika’nın nükleer santralinde bir güvenlik görevlisinin öldürülmesi ve kimlik kartının çalınması da iddiaları güçlendirirken, gelecek 5 yıl içinde Belçika’daki

Altyapılar tehdit altındanükleer tesislerden birine internet üzerinden saldırı gerçekleşebileceği dedikoduları da yayılıyor.

Nükleer reaktörlerin tehlike altında olduğu yorumunu yapan Innovera Genel Müdürü Gökhan Say’ın dikkat çektiği gibi, özel güvenlik önlemleri

alınması şart. Bu riskin, Belçika’ya komşu ülkeleri de etkileyeceğine işaret eden Gökhan Say, SCADA sistemlerinin baraj, hava trafiğini kontrol eden ağlar ve trenlerde bulunan şalt sisteminde kullanıldığı bilgisini verdi. Nükleer tesisler gibi kritik

altyapıları kontrol eden SCADA sistemlerine yönelik izinsiz erişim ile bu tesislerin kontrolü istenmeyen kişilere geçebilir. Daha önce Güney Kore ve İran’da santrallerin siber saldırıya uğradığını hatırlatan Say’a göre, nükleer tesislerin ve tüm enerji kaynaklarının

internet güvenliği için sağlam adımlar atılmalı. Say, “Kritik altyapı güvenliğinde geleneksel BT güvenliği teknolojilerinin yanında, bu tür altyapılara özel bölümlendirme, tek yönlü iletim gibi özel yaklaşımların kullanılması gerek. Türkiye’de de nükleer santrallerin kurulması gündemde ve erkenden güvenlik altyapısı için önlem alınmalı. Bir küçük hata, üçüncü dünya savaşını başlatabilir” yorumunu yaptı.

Haber Merkezi

Bülent nevres

Page 27: BThaber Sayı 1068

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Mikro_yazarkasa_BT_Haber_ilan.pdf 1 07/04/16 11:32

Page 28: BThaber Sayı 1068

BTnet com tr28 18 - 24 NİSAN2016

BThaber. .

yükü otomasyonuyla, başarısı kanıtlanmış yazılım tanımlı çözümleri verimli ve güvenli bir biçimde devreye alabilecek.”

Müşteriler, araç yenileme giderlerinden, geliştirme risklerinden kaçınırken ve güvenlikle ilgili sorunları azaltırken şirketlerin küresel olarak ölçeklenmesine yardımcı olan, IBM’in dünya genelinde 45 Bulut Veri Merkezi’ni kapsayan büyüyen ağıyla VMware’in kanıtlanmış teknolojilerinden yararlanabilecek.

Şirketler, müşterilerin IBM Bulut’ta VMware vSphere, NSX ve Virtual

Son dönemde yapay zeka konusundaki çalışmalarına hız veren SalesForce, MetaMind’ı satın alarak önemli bir adım attı.

İş zekasını yapay zeka ile birleştirerek şirketlere “derin öğrenme” konusunda çözümler sunan MetaMind, faaliyetlerini bundan sonra SalesForce bünyesinde sürdürecek. Satın alma işleminin tamamlanmasıyla beraber SalesForce’a entegre bir şekilde çalışacak olan

MetaMind, SalesForce yaratmak istediği platformun

önemli parçalarından biri olacak. MetaMind, SalesForce

anlaşması ile beraber kademeli olarak müşterilerine vereceği desteği de sonlandıracak. MetaMind’tan ücret karşılığı destek alan şirketler 4 Haziran’a kadar, ücretsiz destek alan şirketler ve kullanıcılar ise 4 Mayıs’a kadar MetaMind’dan destek alabilecekler. Bunun yanı sıra MetaMind 11 Nisan tarihi itibariyle bugüne kadar sakladığı tüm verileri silecek.

MetaMind’ı satın alan SalesForce ise son dönemde

bu konuda yaptığı hamleler ile dikkat çekiyor. Şirket, özellikle derin öğrenme konusuyla ilgili şirketler üzerine yoğunlaşırken, şirket içerisinde de bu alanda özel ekipler oluşturmaya gayret ediyor. Bu sayede müşterilerine yapay zeka konusunda sunduğu çözümleri zenginleştirme fırsatı yakalayacak olan SalesForce, yapay zeka ekosisteminin gelişmesine de önemli ölçüde katkıda bulunabilecek.

IBM ve VMware işbirliğine gidiyor

Volvo sürücüsüz otomobilleri Çin’de

test edecek

SalesForce MetaMind’ı satın aldı

IBM ve VMware, şirketlerin bulutun hızından ve ekonomisinden daha iyi yararlanmalarına yardımcı olacak şekilde tasarlanan bir stratejik ortaklığı duyurdu. Anlaşmayla beraber, kurumsal müşteriler şirket içindeki yazılım tanımlı veri merkezinden buluta kadar var olan iş yüklerini genişletebilecekler.

VMware CEO’su Pat Gelsinger bu ortaklıkla ilgili olarak şunları söyledi:

“IBM ile 14 yılı aşkın ilişkimizin bir sonucu olarak bu ortaklık, kurumsal müşterilerin hibrit bulutu daha kolay ve hızlı bir biçimde benimsemelerine yardımcı olacak ortak bir vizyonu ifade ediyor. Müşterilerimiz IBM Bulut’un esnekliğinden ve uygun maliyetliliğinden yararlanmak için kapsamlı iş

SAN’dan oluşan, önceden yapılandırılmış VMware SDDC ortamlarını otomatik olarak yetkilendirmesini sağlayacak ortak bir mimari ve bulut ürünü tasarladı. Bu SDDC ortamıyla birlikte müşteriler, VMware’e dayalı ortak güvenlik ve ağ oluşturma modellerine bağlı olarak, değiştirme olmaksızın bu hibrit bulut ortamında iş yüklerini devreye alabilecek.

İki şirket, sorunsuz iş yükü geçişleri, olağanüstü durum kurtarma, kapasite genişletme ve veri merkezi birleştirmesi dahil hibrit bulut devreye alımları için yeni ürünleri ortak olarak pazarlayacak ve satacak.

Otomotiv sektörü çalışmalarını sürücüsüz otomobiller üzerine yoğunlaştırmaya devam ediyor. Satın almalar ve ortaklıklar ile ilerleyen otomobil üreticileri ve teknoloji şirketleri, birbirileriyle önemli bir rekabet içerisinde. Bu noktadaki çalışmalarını sürdüren Volvo, sürücüsüz otomobil testlerinin bir bölümünü Çin’de gerçekleştireceğini açıkladı.

Volvo CEO’su Hakan Samuelson tarafından yapılan açıklamada, Volvo’nun ilerleyen süreçte test süreçlerinin bir bölümünü Çin’e taşıyacağını belirtti. Bu doğrultuda Çin’e gönderilmek özel bir filo hazırlayan Volvo, test süreçlerinin Çin’in hangi bölgesinde gerçekleşeceği konusunda net bir bilgi verilmedi.

2010 yılından bu yana Çinli şirket Geely tarafından satın alınan Volvo, test sürecini Çin’e taşıyarak bölgede önemli bir etki yaratacak gibi görünüyor. Geely ve Volvo, bu sayede üretilecek araçların farklı altyapı ve hava koşullarındaki tepkilerini de ölçme şansı yakalayacak. Çin’de başlayacak test süreci, 2017 yılında İsveç’teki test sürecinin tamamlanmasıyla başlayacak.

Volvo, Çin’den yapılacak test sürüşlerinin diğer ülkelere de yayılabileceğine de işaret etti. Bu noktada hükümetlerle görüşme halinde olduğunu belirten şirket, sürücüsüz otomobil konseptinin yaygınlaşması için otomobil üreticilerinin yanı sıra hükümetlerin de gerekli çalışmaları yapması gerektiğinin altını çizdi.

IBM ve VMware, yaptıkları işbirliği ile VMware tabanlı bulutların

oluşturulmasını ve devreye alınmasını kolaylaştırmayı amaçlıyor.

Sürücüsüz otomobil konsepti üzerine çalışmalarını sürdüren

Volvo, çalışma sahasını genişletmeye hazırlanıyor.

SalesForce, yapay zeka konusundaki hamlelerine bir yenisini ekledi.

Page 29: BThaber Sayı 1068
Page 30: BThaber Sayı 1068

BTnet com tr30 18 - 24 NİSAN2016

BThaber. .

hoparlörlerin önünde herhangi bir koruma bulunmuyor.

Z533’ün kontrol ünitesi de oldukça şık görünüyor. Minik bir silindir biçimindeki kontrol ünitesinin üst kısmı tamamen ses ayar düğmesine ayrılmış. Sol tarafında bas (woofer) kontrolü yer alırken, sağ tarafına da harici (Aux) giriş ile kulaklık çıkışı bulunuyor. Böylece kulaklıkla müzik dinleyeceğimiz veya telefonumuzu hoparlöre bağlayacağımız zaman, bağlı olduğu cihazların arkasındaki kablolarla uğraşmamıza gerek kalmıyor.

60 watt ses çıkış gücüLogitech Z533 toplam 60

watt RMS ses çıkış gücüne sahip. Woofer 30 watt gücündeyken uydular da 15’er watt gücünde. Ses sisteminin toplam frekans aralığı ise 55 Hz – 20 KHz arası olarak belirlenmiş. Buradan şunu anlıyoruz: bu ses sistemi derin bas sesler için tasarlanmamış. Aslında uygun fiyatlı, ortalama güçteki bir ses sistemi için doğru bir karar olmuş. Zira düşük watt gücündeki woofer’lar, derin bas seslerde

Her ne kadar dizüstü bilgisayarların tamamı ve masaüstü bilgisayar monitörlerinin pek çoğu içerisinde tümleşik hoparlör bulunduruyor olsa da kullanıcılar, müziğini kaliteli dinlemek, filmini kaliteli izlemek ve oyununu kaliteli oynamak için harici hoparlörlere ihtiyaç duyuyorlar. Zamanında Z2300 ve Z5500 gibi efsane ses sistemlerine imza atan Logitech de masaüstü hoparlör konusunda önemli bir konumda. BThaber inceleme merkezinin bu haftaki konuğu ise Logitech’in orta seviye hoparlör seti Z533.

Tasarımıyla dikkat çekiyor

Logitech Z533’te Retro tasarımın hâkim olduğunu görüyoruz. Gerek woofer, gerek uydu hoparlörleri ünitelerinde retro çizgileri dikkat çekiyor. Woofer’ın ön yüzeyinde, eski hoparlörlerdeki gibi büyük deliklere sahip, kalın bir kumaş bulunuyor. Uydularda ise köşeli yapının yanı sıra siyah – kahverengi renklerinin kullanımıyla retro havası yakalanmış. Uydu

genellikle seslerde çatlamaya sebep oluyorlar. Logitech’in direkt olarak “derin basa böyle bir sistemde gerek yok” demesini bu noktada mantıklı buluyorum.

Gelelim ses kalitesine. Woofer, basıyla ortalığı inletecek bir kapasiteye sahip değil. Az önce de dediğimiz gibi derin baslarda çok başarılı değil. Ama anlık, sert baslarda iyi iş çıkarıyor. 10 – 15 metrekarelik bir apartman dairesi odası için bu woofer yeterli diyebilirim. Uydular da neredeyse son ses açılana kadar çatlama yapmıyor. Orta sesleri biraz yüksek veren bu uyduların kalitesinin de fiyatına ve hedefine göre uygun olduğunu düşünüyoruz.

Eğer “bana bu güç yetmez, fazlası lazım” diyorsanız da Z533’ün yaklaşık 2 katı fiyatına satın alabileceğiniz Logitech Z623’ü tavsiye edebiliriz. Fiyatın 2 kat olduğunu çok önemsemeyin; elde edilen performans farkı 2 – 3 kattan daha fazla. Yine de Z533’ü 300 TL civarında bir fiyat etiketiyle satın alabileceğinizi belirtmiş olalım.

Ekran kartı üreticileri, uzunca bir süredir 28 nanometre teknolojisiyle üretilmiş GPU’lar kullanmasının ardından nihayet 14 / 16 nanometre FinFET teknolojisine geçiş yapılıyor. Hem Nvidia, hem de AMD’nin geçiş yapacağı yeni üretim teknolojisiyle beraber ciddi performans artışı da kapıda. VR gözlüklerin ve yüksek çözünürlüklü monitörlerin ön plana çıkmaya başladığı 2016’da bir performans sıçraması artık ihtiyaçtı ve görünen o ki yeni GPU’larla beraber bu performans ihtiyacı karşılanabilecek. Nvidia’nın düşük nanometre teknolojisiyle üretilecek olan yeni nesil GPU’larının kod adının Pascal olacağı bir süredir biliniyordu. Şirket, gerçekleştirdiği etkinlikle bu GPU’nun kullanıldığı, veri merkezlerini hedefleyen Tesla P100 HPC biriminin tanıtımını yaptı. Tanıtımla beraber Pascal GPU’sunun özellikleri de ortaya çıkmış oldu.

16 nanometre teknolojisiyle üretilen Pascal GP100 GPU’su, küçülen yapısıyla beraber Boost modunda 1480 MHz hızında çalışabilecek. 4096 bit bellek arabirimi

üzerinde HBM2 RAM’leri çalışacak. Tesla P100’ün üzerinde 16 GB RAM bulunacağı belirtiliyor. Bellek bant genişliğinin ise 720 GB/s olacağı belirtiliyor ki bu miktar, en son Titan X ekran kartının 2 katından fazla. 15.3 milyar transistörden oluşan GP100 GPU’suyla beraber bu birimin 300 watt güç tüketeceği söyleniyor. Güç tüketimi biraz yüksek fakat watt başına elde edilen performans açısından ciddi bir artış olacağı kesin. Tesla K40 1680, Tesla M40 213 GFLOP FP64 performansı gösterirken Pascal ile beraber 5304 GFLOP performansı elde edilebiliyor.

Veri merkezlerini hedefleyen Tesla P100 HPC biriminin ardından yakın bir tarihte, son kullanıcıyı hedefleyen oyun ve profesyonel amaçlı modellerin duyurulması bekleniyor. Özellikle oyun amaçlı modellere üretici şirketlerin de overclock yapacağını düşünürsek çok ciddi bir performans sıçramasıyla karşılaşacağımızı söyleyebiliriz. Üst seviye ekran kartı almayı planlayan oyunculara şimdilik beklemelerini tavsiye ediyoruz.

Gerek kurumsal ürünleriyle, gerekse tüketici elektroniği ürünleriyle yakından tanıdığımız Sony, bu sefer ağ üzerinden video akışlarının yönetileceği ağ video kayıt cihazları ve sunucu tabanlı video yönetim yazılımlarıyla karşımıza çıkıyor.

Şehir izleme, taşımacılık, finansal hizmetler ve eğitim dahil olmak üzere çeşitli ticari

video çekme uygulamaları için tasarlanan HAW-E – HAW-S serisi video kayıt cihazları ve SOW-E – SOW-S serisi video yönetim yazılımları, Sony’nin ve diğer markaların 4K ağ kamerası teknolojileri ile çeşitli IP kamera formatlarını destekliyor. 4K kayıt imkanıyla bir araya gelen 4K görüntü yakalama özelliği, kurumların ayrıntılarla dolu

4K çözünürlüklü videoları kullanarak daha ayrıntılı analiz yapmalarını sağlıyor.

Sony’nin yeni ağ video yönetimi sistemi, yerel veya uzaktan canlı görüntüleme / oynatma ve arama yapabilme ile PC’ler, tabletler ve akıllı telefonlar dahil olmak üzere çok sayıda istemci desteği gibi özellikler sunuyor. Ayrıca etkinlik araması, zaman

araması, statik ve dinamik akıllı kırpma, maksimum detay için delil çekimi ve tüm Sony kameraları destekleme gibi yetenekleri de bulunuyor.

SOW-S ve HAW-S serisinden oluşan standart sürüm, 288 taneye kadar kamera bağlanabilirken NVR biriminin başına 40 kamera olarak kullanılabiliyor.

SOW-E ve HAW-E serisinden

oluşan kurumsal çözüm ise 4096 kamera desteği sağlıyor. NVR başına 100 kamera desteği sunan bu sürüme ek olarak akıllı duvar desteği satın alarak birden fazla monitörle görüntüleme yapmak mümkün.

Sony’nin bu yeni ağ video yönetim sistemleri, 2016 sonuna doğru Avrupa’da piyasaya çıkacak.

IncelemeBTnet

Retro tasarımlımasaüstü hoparlör

Sony’den kurumsal ağ video yönetim sistemleri

İlk Pascal GPU’su ürünleri ortaya çıktı

Ruşen Göbel

Page 31: BThaber Sayı 1068

BTnet com tr 3118 - 24 NİSAN2016

BThaber. .

kaldırdığı iddia ediliyor. Fiyat: 1699 TL.

G9 X’te 20.2 megapiksel sensör bulunurken DIGIC 6 işlemcisine yer verilmiş. f/2.0 lensi 3x zum yapabiliyorken, HS System bu üründe de yer alıyor. Full HD videonun yanı sıra saniyede 6 kare görüntü fotoğraf çekebilen cihazın otomatik odaklama hızı ise 0.13 saniye. Fiyatı ise 1999 TL.

Yaz geliyor, fotoğraf makineleri tozlu raflardan yavaş yavaş çıkarılıyor. Gezilen, gidilen yerlerden bol bol fotoğraf çekeceğimiz yaz sezonunda akıllı telefonlar bir yere kadar yeterli olsalar da fotoğraf kalitesinde biraz daha üst seviyeye çıkmak isteyenler, kompakt makinelerden başlayarak DSLR’lara uzanan, amacı tamamen fotoğraf çekmek olan cihazlara yöneliyorlar. Fotoğraf makinesi dünyasının önemli markalarından Canon, 5 farklı PowerShot G kompakt fotoğraf makinesiyle karşımıza çıkıyor.

PowerShot G1 X Mark II, G3 X, G5 X, G7 X Mark II ve G9 X modelleriyle geniş bir ürün yelpazesi sunan Canon, bu ürünleriyle taşınabilirliğin yanı sıra şıklığı da ön plana çıkarıyor.

G1 X Mark II modeli 12.8 megapiksel fotoğraf çekebilirken DSLR kalitesinde video kaydı alabiliyor. 12.800 ISO değerine ulaşarak düşük ışıkta bile başarılı fotoğraflar elde edebilen G1 X Mark II, WiFi ile görüntü aktarımı yapabiliyorken uzaktan çekimler için akıllı telefonlarla da iletişim kurabiliyor. Ürünün fiyatı 2199 TL.

G3 X ise 24 mm geniş açılı zum lensiyle yarattığı bokeh efektiyle ön plana çıkan G3 X, 25 optik zuma sahip. G3 X, portreler, geniş manzaralar ve uzak mesafeler için uygun bir fotoğraf makinesi. G3 X’in fiyatı da 2999 TL

G5 X’te 20.2 megapiksellik bir sensör bulunuyor. DIGIC 6 işlemcisiyle beraber optik görüntü sabitleme yeteneği bulunan G5 X, düşük ışıkta ve tripodsuz fotoğrafların yakalanabilmesini sağlıyor. 3 inçlik bir ekrana sahip olan G5 X’in fiyatı ise 2999 TL.

G7 X Mark II, f/1.8 – 2.8 zum lens kullanıyor. HS System ve DIGIC 6 ile düşük ışık çekimlerini ön plana çıkaran G7 X Mark II, 20.2 megapiksel sensöre sahip. Ürünün, düşük ışıkta tripod veya flaş ihtiyacını ortadan

Canon’dan yaz için kompakt makineler

Page 32: BThaber Sayı 1068

32 KARİYER 18 - 24 NİSAN2016

BThaber

SAP, SAP Üniversite İşbirliği Programı (SAP University Alliances Program) kapsamında işbirliği yaptığı üniversitelerin sayısını artırıyor. SAP Üniversite İşbirliği Programı’nın İzmir’deki ilk üyesi İzmir Ekonomi Üniversitesi oldu. Böylece program kapsamında Türkiye’de ulaşılan üniversite sayısı da 26’ya ulaştı.

Dünya çapında 2 bin 300 eğitim kurumunun yararlandığı program çerçevesinde, üye üniversiteler derslerinde en güncel SAP sistemlerini kullanarak etkileşimli eğitim ortamı sağlıyor ve diledikleri zaman teorik olarak müfredata ulaşabiliyor, öğrencilerine sistem üzerinden SAP teknolojilerini öğretebiliyor. Öğrenciler ise SAP sertifikasyon programlarına daha kolay ve avantajlı ulaşabiliyor, SAP çözümlerinin işleyişini uygulamayla öğrenebiliyor.

Üniversite sayısı daha da artacak

İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde SAP-Üniversite işbirliği, Öğretim Görevlisi Dr. Aysu Göçer’in girişimiyle uygulamaya konuldu ve ilk olarak İşletme Fakültesi Lojistik Yönetimi Bölümü’nde ders olarak işlenmeye başladı. Dr. Aysu Göçer tarafından verilen Lojistik ve Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri dersi kapsamında,

SAP’nin Malzeme Yönetimi (MM), Üretim Planlama (PP), Depo Yönetimi (WM), Satış ve Dağıtım Yönetimi (SD) ve Müşteri Hizmetleri Yönetimi (CS) modülleri öğrencilere aktarılıyor. Lojistik Yönetimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özgür Özpeynirci, ilerleyen süreçte Lojistik Yönetimi Bölümü’nün farklı ders içeriklerinin de SAP yazılımının çeşitli modülleri ile zenginleştirilmeye devam edeceğini vurguladı. İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. F.N.Can Şımga Mugan da Lojistik Yönetimi Bölümü’nde ders olarak işlenmeye başlayan SAP ERP modülünün, üniversitenin farklı bölüm ve fakültelerinin müfredatında da yer almasını hedeflediklerini vurguladı.

Sistem sunucusunun Almanya’da yer aldığı bu modelde, üniversitedeki kullanıcılar sisteme bağlanabilecek. Bu kapsamda İzmir Ekonomi Üniversitesi, ilgili tüm ders materyallerine erişebilecek, dönem boyunca sistem ile ilgili üniversiteye teknik destek verecek olan “Üniversite Yetkinlik Merkezi” ile iletişim kurabilecek. SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin de işbirliği ile ilgili şu bilgileri verdi:

“SAP Üniversite İşbirliği Programı’nda Türkiye çapında ulaştığımız üniversitelerin sayısını her geçen gün artırmaya gayret ediyoruz. İlerleyen dönemde de yeni üniversite işbirlikleriyle Türkiye’de kaliteli iş gücünün oluşumuna destek sağlamaya devam edeceğiz.”

İş zekası ve analitik raporlama çözümleri hizmetleri sunan Kara Danışmanlık’ın Kurucusu Ertan Erışık, “İş yaşamını doğru yöntemlerle çok daha verimli hale getirmek mümkün” derken, iş zekası konusunda kolay kullanımlı Tableau yazılımını Türkiye’ye getirdiklerine de dikkat çekti. Bir şirketin CEO’sundan satış elemanına kadar her kademesindeki çalışanlar için zaman çok değerli. Bu tespiti yapan Erışık’ın dikkat çektiği gibi, karmaşık ve uygun olmayan programlarla hazırlanmaya çalışılan raporlar, analizler ve istatistikler zaman, emek ve para kaybı demek. “Oysa çeşitli raporlama ihtiyaçlarının hızlı ve BT desteğine gerek duymadan sağlanması ciddi bir çözüm” yorumunu yapan Ertan Erışık, yeni nesil iş zekası yazılımı Tableau’nun bu konuda yetkinliğine dikkat çekti. ‘Yeni Nesil İş Zekası’ yaklaşımı ışığında Ertan Erışık, şu önerileri de paylaştı:

1. Verilerinizi anlamlı hale getirmek için programcılara, uzun süreçlere, zorlu projelere gerek yok. Siz ‘işinize odaklanın’.

2. Kararlarınızı ‘verilere’

göre verin. İş zekası aracınızı da liste almak için değil, sonuç almak için kullanın.

3. Performans için bir servet ödemeyin. Krizde en iyi yatırım; verimliliği artıracak yatırımdır.

4. Veriyi demokratikleştirin. Veri analizlerinizi takım arkadaşlarınızla paylaşın. Gösterge panelleriniz (dashboard) ile müşteri ziyaretlerini verilerle destekleyin.

5. Projelerin bakım maliyetlerinin ileride sizi zorlamasına izin vermeyin, sizi belli marka ve teknolojilere bağlı tutacak yatırımlar yapmayın.

Üniversite İşbirliği’ndeyeni adımlar

Analitik çözümleri doğru kullanın

PTT’nin yeni Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kenan Bozgeyik oldu. 2003-2008 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Strateji Geliştirme Başkanlığı görevlerinde bulunan Kenan Bozgeyik, 2008-2011 yılları arasında Ulaştırma Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı görevini üstlenmişti. 18 Ağustos 2011-

2 Haziran 2012 tarihleri arasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlığı görevini yürüten Bozgeyik, Başbakanlık Müşaviri görevindeyken, PTT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olarak atandı ve 31 Mart 2016 tarihi itibarıyla yeni görevine başladı.

Kenan Bozgeyik

PTT’nin yeni Genel Müdürü kenan Bozgeyik

E T K İ N L İ K L E R

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Y U R T İ Ç İ

19 Nisan 2016

Autodesk Türkiye’de BIM ZamanıFour Seasons Bosphorus OteliAYRINTILI BİLGİ: http://turkiyedebimzamani.com/main/etkinlik

27 Nisan 2016

360 Yazılım Teknolojileri 2016 KonferansıSteingerberger Hotel Maslak İstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.360cnp.com

28 Nisan 2016

Dijital Dönüşüm ve Mobil Teknoloji PlatformuİstanbulAYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr/

28 Nisan 2016

2.Design Awards Ödül TöreniİstanbulAYRINTILI BİLGİ: zirveodulleri.org/

28-30 Nisan 2016

Mekatronik ve İnovasyon Günleri (MİG) Marmara Üniversitesi Göztepe YerleşkesiAYRINTILI BİLGİ: mig.etkinlik.marmara.edu.tr

30 Nisan 2016

Women Techmakers 2016Cer Modern Modern Sanatlar Merkezi, AnkaraAYRINTILI BİLGİ: http://wtm.gdgankara.org/

E T K İ N L İ K L E R Y U R T D I Ş I

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

18-21 Nisan 2016

SAS Global Forum 2016Las Vegas, ABDAYRINTILI BİLGİ: www.sas.com/en_us/events/sas-global-forum/sas-global-forum-2016.html

2-5 Mayıs 2016

EMC WorldLas Vegas, ABDAYRINTILI BİLGİ: www.emcworld.com/index.htm

ertan erışık

Page 33: BThaber Sayı 1068

• Büyük Veri, Bulut ve Gömülü Sistem Stratejileri Teknoloji Platformu - İstanbul

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Kayseri

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Denizli

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Kahramanmaraş

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - İzmir

• ICT Summit NOW for KIDS’16 / Çocuklar için Bilişim Zirvesi - İstanbul

• Design Awards 2015 Zirve Ödülleri Töreni

• Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar Teknoloji Platformu

• IoT Nesnelerin İnterneti ve M2M Teknoloji Platformu - İstanbul

• ERP Çözüm Süreçleri Teknoloji Platformları - İstanbul

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Ankara

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Erzurum

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Girne

• ICT Summit NOW /Bilişim Zirvesi - İstanbul

• Giyilebilir Akıllı Teknolojiler Platformu - İstanbul

• Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Platformu - İstanbul

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Konya

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Adana

• Bilişim 500 Ödül Töreni

• Lojistik Araştırması

• Perakende Araştırması

• Bulut Servisleri Araştırması

• Yerel Yönetimler Araştırması

• Güvenlik Araştırması

• KOBİ (50-249) Araştırması

• Veri Depolama / Sanallaştırma Araştırması

• Üretim Araştırması

• Büyük Veri / İş Zekası Araştırması

• Sağlık Araştırması

• Büyük Veri, Bulut ve Gömülü Sistem Stratejileri Teknoloji Platformu Özel Dosyası

• İletişimde Yeni Dönem: Kurumsal ve Tümleşik İletişim Özel Dosyası

• İş Zekası Özel Dosyası

• Veri Yedekleme ve Depolama Özel Dosyası

• Sağlıkta Bilişim Özel Dosyası

• Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar Teknoloji Platformu Özel Dosyası

• 4,5G ve M2M Özel Dosyası

• İş Sürekliliği Özel Dosyası

• ICT Summit NOW for KIDS’16 / Çocuklar için Bilişim Zirvesi Özel Eki

• Savunma Teknolojileri ve Bilişim Özel Dosyası

• Perakende ve BT Sektörel Yayını

• Design Awards 2015 Zirve Ödülleri Yayını

• e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantısı ve Dergisi

• Q2 Teknoloji Platformları Özel Eki

• Q2 BTvizyon Özel Eki

• IoT Nesnelerin İnterneti ve M2M Teknoloji Platformu Özel Dosyası• ERP Çözüm Süreçleri Teknoloji Platformları Özel Dosyası• Pazarlama Teknolojileri Özel Dosyası• Bireysel Güvenlikte Yeni Tehditler ve Çözüm Yolları Özel Dosyası• Ar-Ge İnovasyon Özel Dosyası• Mobil Ödeme ve Mobil Finans Özel Dosyası• ICT Summit NOW Özel Dosyası• Kamuda Verimlilik için Bulut Bilişim Özel Dosyası• Enerji Piyasası ve Bilişim Gereksinimleri Özel Dosyası• Network ve Sistem Yönetimi Özel Dosyası• e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantısı ve Dergisi• Q4 Teknoloji Platformları Özel Eki• Q4 BTvizyon Özel Eki

• Giyilebilir Akıllı Teknolojiler Platformu Özel Dosyası

• Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Platformu Özel Dosyası

• İş Uygulamaları ve Verimlilik Özel Dosyası

• Bilişim 500 Özel Dosyası

• Bilişim 500 Yayını

• Kurumsal İçerik Yönetimi Özel Dosyası

• OT/VT Özel Dosyası

• Ses ve Görüntü Teknolojileri Özel Dosyası

• Bulutta Yeni Yaklaşımlar Özel Dosyası

• Siber Tehditler ve Yeni Güvenlik Yaklaşımları Özel Dosyası

• e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantısı ve Dergisi

• Q3 Teknoloji Platformları Özel Eki

• Q3 BTvizyon Özel Eki

2016Q2

Q3

Q4

2016

2016

BTHABER Şirketler Grubu Proje Takvimi her çeyrek başında güncellenerek dağıtılacaktır. • BTHABER Şirketler Grubu değişiklik yapma hakkını kendinde saklı tutar. Bilgi için: [email protected]

• Bilgi ve Doküman Yönetimi Teknoloji Platformu - İstanbul

• Finansta Dijital İnovasyon Teknoloji Platformu - İstanbul

• Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformu - Ankara

• Biyometri ve Güvenlik Teknoloji Platformu - Ankara

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Gaziantep

• Btvizyon Anadolu Toplantıları - Bursa

• Finans Araştırması

• Bilgi ve Doküman Yönetimi Teknoloji Platformu Özel Dosyası

• Finansta Dijital İnovasyon Teknoloji Platformu Özel Dosyası

• Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformu Özel Dosyası

• Biyometri ve Güvenlik Teknoloji Platformu Özel Dosyası

• CXO Sektörel Yayını

• Mobil İş Uygulamaları ve OT / VT

• Hibrit Bulut ve SaaS Özel Dosyası

• Kurumsal Baskı Teknolojileri Özel Dosyası

• Akıllı Yaşam ve Nesnelerin İnterneti Özel Dosyası

• KOBİ’ler ve Dönüşüm Özel Dosyası

• e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantısı ve Dergisi

• Q1 Teknoloji Platformları Özel Eki

• Q1 BTvizyon Özel Eki

2017Q1

yon

Page 34: BThaber Sayı 1068

sistemleri, e-F@ctory konsepti, robot teknolojileri ve mekatronik CNC ürünleri katılımcılarla paylaşılmış.

Bu arada, Microsoft’un ERP pazarında yer alan yazılımlarının satış, eğitim, destek ve kurulum hizmetlerini veren Pargesoft, Microsoft Kurumsal Çözümler Zirvesi’nin ana sponsoru olmuş. Microsoft tarafından yeni sürümlerin tanıtımı ile, müşterilerin Dynamics çözümleri ile elde ettiği başarıları paylaşmak üzere her yıl düzenlenen Dynamics Zirve etkinliği, bu yıl yeni ürünler eklenerek Microsoft Kurumsal Çözümler Zirvesi olarak düzenlenecek. Takvimlerimize notumuzu alalım, 20 Nisan’da Swissotel The Bosphorus Oteli’ndeyiz.

Sıra haftanın başarı listesinde… KOBİ’lere yönelik bulut tabanlı CRM uygulaması hizmeti veren Ofisim.com, uluslararası iş dünyasının prestijli ödüllerinden Stevie Awards’ın sahibi olmuş. Yarışmada Ofisim.com, “Müşteri İlişkileri Yönetimi Çözümü” dalında büyük ödüle layık bulunmuş. IBM 2016 Ödülleri de sahiplerini buldu bu arada. IBM ‘in güvenlik tarafındaki en iyi seçkin ortağı ödülü de kurulduğu 2001 yılından bu yana güvenlik alanında başarılı projelere imza atan, IBM’den son 3 yıldır başarılı iş ortağı ödülleri alan Platin Bilişim’in olmuş.

Haftayı yine bir kitap haberi ile tamamlıyorum. İlk baskısı geçtiğimiz yıllarda Boyner Yayınları’ndan çıkan “Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi” ve “Huzurlu Yaşama Sanatı” yoğun istek üzerine yeniden basılarak okuyucularla buluşuyor ve iki eser de yeni baskısıyla Mart 2016 itibarıyla raflarda yerini almış. www.boyneryayinlari.com.tr detayların adresi, benden söylemesi…

Bu hafta da bu kadar olsun, yeni bir gündemle yine burada olacağım…

34 MEKTUPTam anlamıyla baharı ortaladığımız şu günlerden merhaba,

Açılışı güzel bir uygulama haberiyle yapıyorum: Evcil hayvanlar için mobil sosyal ağ Moofio, hayvan sahibi ve hayvansever herkes için buluşma noktası olmayı hedefleyen bir uygulama. Bu uygulamayı ücretsiz indiriyorsun ve evcil hayvanların da kendilerine ait sosyal medya hesapları olabiliyor. Uygulamada sahiplendirme, çift bulma, kayıp hayvan ilanı, misafir ev bulma gibi vazgeçilmezimiz evcil hayvanlar ve sahiplerinin hayatlarını kolaylaştırmayı amaçlayan birçok özellik var. Daha fazla bilgi www.moofio.com sitesinde.

Şimdi de sıra birçok yönüyle örnek olmasını dilediğim bir başarıda: Eylül 2015 itibariyle ŞEHİR TTO’nun Teknoloji Transferi Hızlandırıcı Programı’na katılan Episome Biotech, Diffusion Capital Partners tarafından 500 bin avro yatırım almaya hak kazanmış. Episome Biotech ne yapıyor, biliyor musun? Kağıt sanayisinin atığı ‘kağıt çamuru’nun güvenli şekilde bertaraf edilmesini ve üstüne bir de yenilebilir enerji üretimi için biyogaz üretim tesislerinde kullanılabilir hale getirilmesini sağlıyor. İşte, ‘bu gibi örneklerin artması’ dileğimin haklı gerekçesi…

Toplumun tüm kesimlerine destek, herkesin bilişimden yararlanabilmesi adına Türk Telekom Telefon Kütüphanesi çok önemli bir adım, biliyorsun. Türk Telekom’un Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) işbirliği ile dört yıl önce hayata geçirdiği Türkiye’nin bu ilk Telefon Kütüphanesi istikrarlı gelişimini sürdürmüş ve 2016’nın ilk üç ayında 15 bine yakın çağrı alarak 255 bin dakika dinlenmiş. En çok arama yapan il Erzurum. Aranma oranı geçen yıla kıyasla

yüzde 25 artmış. En çok dinlenen üç kitap ise Babı Esrar, Kum Fırtınası ve Kayıp Dünya.

Ar-Ge odaklı bir haberim daha var, malum, bireysel ve ülkesel verimliliğin anahtarı bu. Bayer, kitle kaynaklı “Grants4Indications” ile beşinci küresel girişim programını başlatmış. Girişimciler, web tabanlı bir platform olan Grants4Indications’e, yeni tedavi yöntemleri keşfetmeye yönelik araştırma projeleri ile başvurabiliyormuş. Program hakkında daha fazla bilgi www.grants4indications.bayer.com adresinde ve sağlık adına yapılabilecek inovasyonların sınırı olmadığını da gösterir nitelikte.

Hazır yaratıcılıktan bahsetmişken, Türkiye’nin ilk teknokenti olan, Bilim Sanayi ve

Teknoloji Bakanlığı tarafından “en başarılı teknokent” olarak gösterilen ODTÜ TEKNOKENT, girişimcilere yönelik T – Hackathon düzenlemiş. 8 ekibin proje sunumlarını gerçekleştirdiği, Google tarafından desteklenen, yaklaşık 54 saat süren maratonun sonunda, lokasyon bazlı yurt bulma ve ödeme sistemleri projesi ile DORM ekibi birinci olmuş. Awaq ekibi nabızdan uyku aralığı hesaplayarak istediğiniz saat diliminde fizyolojik olarak en uygun zaman diliminde uyanmayı sağlayan uygulamayla ikinci, Cupidon ekibi ise gerçek bilgilerinizle farklı bir sosyal ağ tecrübesi sunan uygulamaları ile üçüncülüğü elde etmiş.

Son birkaç haftadır bu sayfalarda seninle paylaştığım bir başlıkta son gelişmeleri

iletmezsem olmaz: İstanbul’un marka gücünü dijital adresine taşımak isteyenler için açık artırma dönemi başlamış. 5 Mayıs’a kadar www.nic.istanbul adresinde belirtilen kayıt operatörlerine başvuruda bulunanlar, aynı alan adı için birden fazla başvuru olması durumunda, 5-10 Mayıs arasında online açık artırmaya katılabilecek ve ismin kimde kalacağı 10 Mayıs’ta belli olacak.

Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri, 25-27 Mart arasında Kıbrıs Elexus Hotel & Spa’da bayileri ve sistem entegratörleri ile bir araya gelmiş. Otomasyon sektöründeki gelişmeler hakkında bilgilendirme de yapılan motivasyon etkinliğinde, Mitsubishi Electric’in yeni nesil fabrika otomasyon

18 - 24 NİSAN2016

BThaber

Yaratıcılık herkes için gelişim demek

YIL 22SAYI 106818 - 24 NİSAN2016

www.bthaber.com

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBULTel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Satış GrubuEvrim Koç DemirciPerihan Kıtay ÖzdenÖzge KarataşCanan Şahin

Reklam Rezervasyon [email protected]

REKLAM SATIŞ GRUBU

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına SahibiBülent Nevres

[email protected]

www.linkedin.com/groups/BThaber

twitter.com/bthaber

www.facebook.com/BThaber

Bültenlerinizi

[email protected] adresine gönderebilirsiniz

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

Abone ve Dağıtım SorumlusuKutay Göç[email protected]

BThaber GrubuYayın KoordinatörüAyhan [email protected]

Yazı İşleri Müdürü(Sorumlu)Bülent [email protected]

EditörlerHandan Aybars [email protected] Özkan (Ankara) [email protected][email protected]

Haber MerkeziRuşen Gö[email protected]

Okur TemsilcisiBehçet Envarlı

[email protected]

Görsel Tasarım Nevzat Karataş [email protected]

Mukadder Keskingö[email protected]

Page 35: BThaber Sayı 1068
Page 36: BThaber Sayı 1068

New support for entrepreneurs

Technology Transfer Accelerating Fund Project (TTH-Turkey) is developed in collaboration with European Investment Fund (EIF), Ministry of Science, Industry and Technology, TÜBİTAK, the European Union Turkey Delegation and the European Commission Directorate General for Regional Policies. The project is financed by the EU and Turkey Pre-Accession Assistance (IPA) funds and managed by the European Investment Fund. The IPA Competitive Sector Program authority belongs to the Ministry of Science, Industry and Technology.

Within the project frame, fund managers may invest up to 52.5 million Euros in universities and research institutions, commercialized and conceptually proven ideas, intellectual property rights, companies with newly formed ideas and proper ownership licenses and other similar SMEs. 44.6 million Euros of this amount is provided by the IPA Competitive Industries Program. This source will be converted into investments by Diffusion Capital Partners and ACT Venture Partners selected by the European Investment Fund. TTH will provide 52.5 million Euros of resource to universities and researchers; the venture capital funds will offer resources for SMEs which are looking for capital support for creative business and research ideas.

Ministry of Science, Industry and Technology EU Financial Programs Department Head Murat Altun said they would set up a business development center in about 11 different cities to support entrepreneurs. Stating that Turkey is selected as the investment area of TTH-Turkey; Altun gave the following information:

“This project which is supported by public resources and called as a policies project basically has three objectives. The first of these is to establish financially sustainable funding structure for the universities and research institutions commercializing the outcomes of scientific research and development projects and contributing to the development of this market. The second objective is to accelerate the development of the overall technology transfer market in Turkey and to support the

n Who has responsibility for these funds?

Responsibility is ours as the Ministry of Science, Industry and Technology, the program authority. There is not much risk for the investor and the Ministry takes the majority of the risk. The fund managers also take a certain share of the risk. We can talk about a form of distribution as 90 percent to 10 percent.

n So, the lion’s share of the project risk belongs to the public.

Yes. The public authorities are taking important steps for the development of entrepreneurial ecosystem. It’s not just about the process and the road map. We take the responsibility as a ministry. We received a 15% share of the national budget, as well as the role of the Ministry of Development. Apart from this, the Ministry of Development is not in the business, they are only involved in the transfer of resources. The public takes the whole responsibility. Because R&D and innovation commercialization topics have high risks. If the public does not take this risk, the entrepreneurs are not going to easily enter this field. It is not just about giving money but about creating the necessary ecosystem, implementing a strong cooperation and supporting entrepreneurs on what to do.

What makes this structure different is its end-to-end support system. We have always been missing this entrepreneurial ecosystem element, up until now. The financial support offered to entrepreneurs should be supported by intellectual consultation to increase the commercialization capacity.

n What does increasing commercialization capacity mean?

There is an innovation and R&D work is being done. This could be a university professor, a research center official. But, it should be transferred to the market, should be commercialized. In the system, there is a role for all actors and university-industry-government cooperation also emerges here. So, someone should make the production, we need to offer it to the market. The commercialization processes are being mentioned here.

n Would the number of these funds increase? Do you have any expectations in this direction?

Yes, we can set up similar funds and as we gain experiences along the way; we can change the framework of the use of these funds. The support we give in the scope of IPA 2 (European Union Pre-Accession Assistance Tool) will vary and so will such funds.

Ensuring the private sector’s participation is also one of the targets. But the private sector is acting withdrawn about it.

n Why?There is risk. But here, the risk

belongs to the public by 90%, the public is taking the first step and shows that it can be done. We will also use these resources for these purposes. Then, maybe there will be different focuses on the sectors. How long the investment will continue under which criteria is decided by the fund managers. But our expectation is at least 50 by the end of 2017.

n Will there be a connection with the EU Horizon 2020 structure?

Yes, TÜBİTAK has a demand in this direction. Not only this project, but such similar projects that need infrastructural and technical support will be connected to the Technology Development Zones (TGB) in order to strengthen the research and the system. So, this will have an impact in Horizon 2020, of course. When developing such a capability, the funds gained through the projects will be evaluated correctly. We can give support related to TÜİTAK and 2020 under the program and we are already working on it.

Will you keep track of fund managers, also?

Yes, we will be monitoring and tracking in the program and objectives level. But the real players are fund managers. So, the fund managers will find investors to carry out the investment. We will monitor the investment to support whoever receives the investment and help them if there is a problem. The important thing for us is to achieve our goals. A policy is being formed by the Ministry. We provide funding and create the project coordination team to do this job. Because neither the Ministry nor TÜBİTAK have such detailed guidelines on how to select fund managers. With this aspect, the fund managers are in the first stage working for the European Investment Fund (EIF). Later on, we follow the investment process with them. This allows the whole process to progress independently.

expansion of private sector investment for commercialization of R&D activities. The third goal is to develop a certain financial support model for initiatives supported by R&D projects and SMEs.” Murat Altun answered our questions:

n Will entrepreneurs establish a connection with this structure?

Here, two fund managers are selected and fund managers are direct contacts. Researchers who want to benefit from the fund will be able to apply directly to them. A complete chain has been formed. Two fund management companies - TTO-Universities - will inform each other throughout the process. The important thing for us is certain objectives to be achieved at the end of a project which we allocate resources within the scope of the program. We’re now watching the process very closely and we also say this: You can come to us as soon as you face with a problem, let us give the necessary support as the organizations and the ministry. This is not a unilaterally managed structure. The program is under close follow-up and we are tracking the progress of our project implementation unit. Fund managers also can meet with companies and research teams in the field, universities and researchers can direct their own. There is a multilateral relationship here.

WEEKLY INFORMATION

TECHNOLOGY AND ECONOMY

NEWSPAPER

Page 37: BThaber Sayı 1068
Page 38: BThaber Sayı 1068

Ata Online continues to invest engineering

New strategy parallel to 4.0 industry standards

Mobile is growing constantly in the business world

BTvizyon Kayseri’s main topic was technology

We see significant changes in hardware as well as software used with these devices in recent years. As we are witnessing the rapid development of mobile technologies, hardware and software companies’ strategies began to intersection and hardware companies have also started to make software investments. This development almost enables us to use hardware devices without the use of PC. Stressing that these developments affect document management and printing systems; Canon Eurasia Product and Business Development Manager Sinan Karabacak said:

“If you do not use the hardware with proper

software integrated or you do not have software solutions in your products range, your chance to succeed seems to be quite difficult in today’s IT world. As Canon, we are a firm that is known more as a hardware company, but we are rapidly becoming a software company as well with significant investments in the last 10 years. If we mention the document touching software in particular; buying Therefore Company in document management side and IRIS Company in content and OCR solution side, Canon shows how much it care about developments in those fields. In the printing side, we added NTware Company

to our group and started offering our customers output management solutions. The biggest contribution of Industry 4.0 to us seems to bring industry and information technologies together. This shows that Canon’s new strategy runs parallel with the Industry 4.0 standards. The perfect combination of hardware and software working with, designing, improving and supporting each other adapts the technology for future appropriate use. We advise companies and institutions to use appropriate solutions to these processes as soon as possible and to be ready for the next industrial revolution.”

This year, the 15th of Univera Mobile Technologies Day hosted its guests on April 6, in Marriott Hotel Asia. The event’s main sponsor was Zebra Technologies and its special speaker was CNN Turk Economy Manager Emin Çapa. In the event, business world professionals and end-to-end smart systems were mainly discussed. Univera, especially introducing solutions in mobile business solutions, smart systems and IoT, offered companies business processes facilitating modules. Marking

that this was the 15th Mobile Technology Day event, Univera General Manager Cüneyt Ersin stated that; “We make difficult business processes in the changing world easier and smarter.”

Using Univera solutions, companies such as Çaykur, La Lorraine, Adel, Şölen and Riot Games shared the benefits they have achieved with these solutions for mobile business processes with the participants. A total of 13 different sessions were held at the event and different solutions and user

experiences were shared. This year’s theme was smart systems and Univera team shared their work with the participants via an interactive presentation. Univera team introduced its EnRoute Panorama module FortuneTeller which analyzes retrospective data with data mining and making sales and campaign proposals; Panorama Social which strengthens teams’ communication through new generation communication channels and told what they can do in storages with their IoT solutions.

IT Summit Anatolian Meetings aims at bringing technology companies together by visiting various Anatolian cities. The BTvizyon Kayseri was held on April 5, in Kayseri Hilton Hotel.

The majority of technology companies are performing their activities in Istanbul, as you may guess. This causes difficulty for Anatolia to reach technology investors. We are witnessing that the cities in Anatolia are left behind due to companies’ marketing, selling and administrative bodies generally are situated in Istanbul. However, it should be noted that in Anatolia there is a number of companies which are ready to make investments in technology. Companies planning to make investment in the various automation systems, security, software and other technologies are looking for a technology company employee to communicate and ask questions.

BTvizyon goes to another city each month and carried out an Anatolia Meeting in this city. The event is gathering the potential customers and the technology companies from Istanbul in Anatolia and serves as a bridge. Technology companies’ officials who are knowledgeable about the companies’ product range are heard by an audience eager to make technology investments. Companies interested in the topics discussed access the officials at the end of the presentations, in coffee breaks and at the end of the day to ask questions and develop business relationships.

BTvizyon Anatolia Meetings - Kayseri hosted more than 100 participants. The event was sponsored by Dell – Intel, dia, Mikro Software, Nakivo, Qnap, Quadro, Pikare, Tesen, Vector and WatchGuard and as the press sponsor BThaber.

Founded in 1991 in Istanbul, stating Turkey’s first online capital markets brokerage operations Ata Online aims at adding value to investment processes while offering better quality services to companies and individuals thanks to digitalization process. Ata Online CEO Sarp Demiray states that:

“In the investment process of Turkey, we observe that the share coming from the online side remains in the band of 22-23%. When we look at Ata Online, we see that 80% of our total trading volume comes from the online side.

As a company with digital service model and online business processes, we were able to increase the number of users noticeable by regulating customer acquisition processes and services.

With our customer-oriented policy, we continue to reach our customers through the platforms they prefer. The recent Periscope broadcastings that we did are only one example of this. We also have a very efficient structure on social media. In these platforms, we share our general views, our short-term trading suggestions and our research results. I

would like to note that we have a 70% success rate with these recommendations we offer to investors. In the new digital structure we established, coaches will carry great importance. The investment coached who will be giving both short and long term financial consulting and will eventually be receiving coaching certificates in order to support investors more efficiently.

We will continue to support the financial world over the next 4-5 months with important applications and solutions that our software

team has been working on. Also, we are working on Social Trading which is in demand globally. In 2007, a company called e-Toro launched a new generation of social commerce platform which has a structure that allows investors come together to track their investment. Users can track their investments and they also can make investments. For 2 years, with our Ata Tradebook application in both mobile and desktop environment, we offer a Social Trading platform for our investors.”

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ttec switch_bthaber.pdf 1 11.04.2016 14:01

Page 39: BThaber Sayı 1068

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ttec switch_bthaber.pdf 1 11.04.2016 14:01

Page 40: BThaber Sayı 1068