15
INTERNATJONAL ULUSLARARASI SYMPOSIUM SEMPOZVUM OECEMBER 14-16 14-16 ARAUK 2012 ANKARA 2012ANKARA VELI Bu kitap 74-76 Ara/tk 2012 tarihinde Ankara'da, Ankara Belediyesi ve TÜRKKAD Türk Kadmlart Kültür istanbul tarafindan uBay ramtm Uluslararast Hao Bayrôm-1 Veli sempozyumunda sunulan TÜRKKAD istanbul tarafindan

İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

INTERNATJONAL ULUSLARARASI SYMPOSIUM SEMPOZVUM

OECEMBER 14-16 14-16 ARAUK 2012 ANKARA 2012ANKARA

~~D VELI

Bu kitap 74-76 Ara/tk 2012 tarihinde Ankara'da, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve TÜRKKAD Türk Kadmlart Kültür Derneği

istanbul Şubesi tarafindan ortaklaşa gerçekleştirilen uBayramtm Şimdi" başltklt Uluslararast Hao Bayrôm-1 Veli

sempozyumunda sunulan tebliğlerden TÜRKKAD istanbul Şubesi tarafindan hazJrlanmiştJr.

Page 2: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

Süfi-Devlet ilişkilerinde Bir Model Olarak Hac1 Bayram-1 Veli Tecrübesi

Doç. Dr. Salih Çift Bursa, Uludağ Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi

Giriş ayrıntılar üzerinde durulmadan Hacı ~

islam düşüncesinin gelişim seyri dik­

katlice incelendiğinde irfani tavrın

temsilcileri olan safllerin hem fikir

hem de eylem boyutu güçlü, çok yön­

lü faaliyetleriyle bu sürece ciddi katkı

sağladıkları görülür. Tasavvufun sis­

temli bir disiplin halinde temayüz et­

meye başlamasından evvel esasen bir

tepki hareketi şeklinde seslerini duyu­

rar ilk zahidlerin hedefinde ise, döne­

rnin devlet idarecilerinin dünyevileş­

me istikametindeki uygulamaları ve

bunların geniş halk kitleleri üzerin­

deki menfı tesirleri yer almaktaydı.

Bu durum henüz oluşum evresinde

safı-devlet i lişkilerinin olumsuz bir ni­

telik taşıdığına işaret etmektedir. iler­

leyen zamanda, farklı dönem ve coğ­

rafyalarda yaşayan ta·savvuf erbabı ile

deylet idarecileri arasındaki ilişkinin

yerel şartlar ve ihtiyaçlar doğrultusun­

da şekillendiği bilinmektedir. Bu yazı­

da nieselenin tarihsel gelişimi ile ilgili

~

Bayram-ı Veli (ö. 833/1430) ile döne- a: •::>

min Osmanlı sultanı ll. Murad arasında

cereyan ettiği bilinen ve fakat detay-

ları hususunda ihtilaflı rivayetlerin ak­

tanidığı vaka349 bağlamında günümüz

Türkiye'sinde safı-devlet ilişkilerinin

niteliği ve bunun neticesinde ortaya

çıkan temel sorunlar ele alınacaktır.

Burada amaç malum probleme dikkat

çekmek, yol açtığı sıkıntılı durumları

tekrar hatırlatmak ve periyodik olarak

yapay gündemiere konu edilen me­

selenin' çözümüne katkı sağlayacağı

umulan bazı önerilerde bulunmaktır.

349 Hacı Bayrıim-ı Veli ile II. Murad arasında

cereyan eden vaka ile ilgili olarak özellikle

tasavvufi kaynaklann naklettiği bilgiler me­

seleoin objektif bir şekilde analiz edilebilm­

esine i..ınkaıı vermeyecek ölçüde menkıbevi

unsurlar ihtiva etmektedir, mesela bk. Bay­

ramoğlu, Fuad, Hacı Bayram-ı Veli, Yaşamı­

Soyrı-Vakfı I-ll, Ankara 1989; Azamat, Nihat,

"Hacı Bayrıim-ı Veli", DİA, XIV, 442-447.

ı-

27S

Page 3: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

~ Osmanlı'da Sufı-Devlet ilişkilerine ı.:

; Temel Yaklaşımlar 1-

276

Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemin­

den itibaren devlet idarecileri genel

olarak tasavvufı düşüneeye yakın bir

duruş sergilemişler ve bu yolun salikie­

rine karşı hürmetkar olmaya özen gös­

termişlerdir. Bununla birlikte zaman

zaman süfı-devlet ilişkilerinde sıkıntılı

durumların yaşandığı periyodlar da

olmuştur. Bu bağlamda Osmanlı asırlar

boyunca her iki tarafın ye k diğerine ba­

kışın ı özetleyen bir yoruma göre der­

vişler şöyle düşünmekteydiler:

1. Biz dervişiz, insanları yönetmeye

talip değiliz. Dünyayı imar etmek ve

mevki peşinde koşmak bizim iş imiz

değildir. Bu durum bizi esas vazirerniz­

den uzaklaştırır.

2. Devlet yöneticilerine karşı da deği­

liz. Onların başarıl ı olmasını temenni

ederiz. Ümmetin işlerini gereği gibi

yürütebilmeleri için kendilerine dua

ederiz.

3. Onlardan bir şey istememeye dik­

kat ederiz. Ayaklarına gitmeyiz. Bize

gelirlerse memnun oluruz, danışı r­

larsa doğru bildiğim izi söyleriz. Tek­

keye sultan olarak değil, insan olarak

gelmelerini isteriz. Bize maddi imkan

sağlamalarını, vakıftarla bizi destekle­

melerini istemeyiz. Çünkü her şeyin

bir bedeli vardır.

Bu duruşa karşı devlet idaresini elinde

bulunduranların tavırları da genel ola­

rak şöyle özetlenmektedir:

1. Tekkeler devletin temel müessese­

lerinden biridir. Din, sanat ve kültür

hayatının gelişmesi için onları diğer

kurumlar gibi desteklemek gerekir.

2. Yönetimin daha kolay olması için

tekke mensuplarının ve şeyhlerin nü­

fuz ve otoritesinden istifade etmekte

yarar vardır. Onları devletin safında tu­

tarak işleri ko laylaştırmak gerekir.

3. En güzel işleri onlar yapıyor. Bizim

yaptıklarımızın bir önemi yoktur.350

Yukarıda ortaya konulan yaklaşım as­

lında devlet-tekke i lişkilerinde her iki

tarafın benimsernesinde fayda bulw­

nan bakış açısının nasıl olması gerek­

tiğini açıklar mahiyettedir. Bununla

birlikte bütün Osmanlı tarihi boyun­

ca benzerleri mütemadiyen cereyan

eden sayısız vaka durumun pek de

yukarıdaki ideallere uygun tezahür et­

mediğini göstermektedir.

ll. Murad ve Hacı Bayram-ı Veli:

Problemin Arka Planı

Yaln ızca Osmanlı lar'ın hakimiyeti ev­

resinde değil sCtfılerin faaliyet gös-

350 Kara, Mustafa, M etinler/e Osmanlt/ar'da

Tasavvufve Tarikat/ar, lsıanbul 2008, s. 366.

Page 4: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

terdikleri hemen bütün dönem ve

coğrafyalarda sCıfı-devlet Ilişkilerinin

gelişim seyri doğru bir şekilde takip

edilip, uygun sonuçlara ulaşılmak is­

tendiğinde sürece tesiri olan pek çok

faktörün bir arada düşünülmesi ge­

rekir. Toplumsal yapı, devletlerarası

ilişkiler, kültür etkileşimleri, inanç ha­

reketleri vb. bunlardan sadece birka­

çıdır. Bu gerçekten hareketle Sultan

ll. Murad ile Hacı Bayram-ı Veli'yi, bir

başka deyişle söz konusu isimlerin

şahsında, devletle safıyi karşı karşıya

getiren meselenin arka planına dair

net ifadeler kullanmak için maalesef

yeterli detaya sahip değiliz. Bununla

birlikte, tahta oturur oturmaz bir der­

viş!_ saltanat merkezine aldırıp sorguya

çekmesinin sultan açısından son dere­

ce mühim gerekçelerinin var olduğu

.. anlaşılmaktadır. Daha önce de beyan

edildiği üzere, bu tasarrufun muhte­

mel pek çok sebebi bulunmakla birlik­

te özellikle iki tanesi öne çıkarılabilir:

ı. Bunlardan birincisi, başlangıçta

tasavvufı bir yapılanma şeklinde ta­

rih sahnesine çıkıp, zaman içerisinde

devlet halini alacak olan Safeviliğin

ll. Murad dönemindeki faaliyetleri

ve bunların Anadolu coğrafyasında

yajayan müslüman halk üzerindeki

etkileriyle bağlantılıdır. Hacı Bay­

ram-ı Veli'nin ilişkide olduğu, dahası

ken"disi için yönlendiricilik vazifesi

• gören Hamidüddin Aksarayi'nin (ö. ~ :.<

815/1412-13) kimliği ve faaliyetleri351 ~

ile bunların Anadolu coğrafyasındaki ı­

yansımaları devlet idarecilerinin Hacı

Bayram'ın önderlik ettiği organizas­

yona bakışlarını ciddi şekilde etkile­

miş olmalıdır. Nitekim Erdebil mer­

kezli Safevi tarikatının etki alanının

genişlemesini sağlayan Sadreddin

ErdebiJi'nin (ö. 794/7392)352 bölgeye

hakim olan Melik Eşref tarafından

kısa bir süre önce devlete karş ı isyan

gerekçesiyle tutuklanmış olması ger­

çeği,353 burada ifade edilen durumu

izah edici bir özelliği haizdir. Bununla

birlikte gerek Aksarayi'nin, gerekse

Hacı Bayram'ın hayat serüvenlerine

dair bilinenierin sınırlı oluşu mesele­

nin bütün boyutlarıyla ortaya konul­

masına izin vermemektedir .

Diğer taraftan Bayramilik mensupları

ile Osmanlı idarecileri arasında yaşa­

nan olumsuz gelişmelerin yalnızca

Hacı Bayram-ı Veli dönemiyle sınırlı

olmadığı ise bir başka gerçektir. Bay­

rami Melamileri olarak isimlendirilen

kesime mensup dervişlerden bir kıs-

351 Azamaı, Nihat, "Hacı Bayram-ı Veli", DiA, XIV, 444-445.

352 Bk. Allouche, Ade!, Osma11lı-Sajevi İlişkile­

ri, Kökellieri ve Gelişimi (tre. Alımed Emi11

Dağ), İstanbul 2001, s. 44-45.

353 Öngören, Reşat, "Safeviyye", DİA , XXXV,

460. 277

Page 5: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

• ~ mı sonraki yıllarda devletle ciddi so-ı.:

a: runlar yaşamış lardır.354 Her ne kadar o 1- mevcut belgeler bu hususta kesin

ifadeler kullanmaya izin vermiyor olsa

da, Bayrami gelenek içerisinde baştan

beri varolan muhaliftavnn Melamiliği

esas alan grup tarafından sürdürül­

düğü ve neticesinde cereyan eden

nahoş durumların bunların akabinde

gerçekleştiği söylenebilir.

2. ikincisi ise, henüz Amasya'daki

şehzadeliği evresinde, 1416 yılında

patlak veren ve olayın aktörlerinin

tasavvufı kimliğe sahip olduğu Börk­

lüce Mustafa isyanıyla ll. Murad'ın

bizzat ilgilenmesi~55 ·ve söz konusu

kesimden zuhur edebilecek her türlü

tehdide karşı müteyakkız olü~ması

gerektiği hususunda bu tecrübeden

yararianmış olması ihtimalidir.

11. Murad'la Hacı Bayram-ı vı::ti arasında

yaşanan ve 1421 yılı~da vuku buldu­

ğu rivayet edilen söz konusu olayın

açısından mühimdir. Zira aynı zaman

diliminde ortaya çıkan bu iki prob­

lem, oldukça hassas bir dönemden

geçmekte olan Osmanlı Devleti'nin,

sosyal yapının mühim unsurlarından

biri durumundaki dervişterin faaliyet­

leri, Osmanlı toplumunun şekillenme­

si noktasındaki rolleri ve bunların asıl

hedefleri hakkında hangi doğrultuda

tavır alınması gerektiği gibi hususlar­

da yol gösterici bir mahiyet arzetmek­

tedir. Bir başka ifadeyle bu iki tecrübe,

sebep oldukları neticeler itibariyle,

devletin bekası ve toplum hayatının

her anlamda salimen devamının dev­

let idarecilerinin hemen her hususta

doğru adımlar atmasına, tasawuf er­

babının ise manevi pozisyonlarına uy­

gun hareket etmeleri gerektiği gerçe­

ğine bağlı olduğunun somut kanıtlan

durumundadır.

Günümüz Türkiye'sinde Tasavvuf

ve Tarikatlar

hemen aynı dönemde cereyan eden Günümüz Türkiye'sinde tasavvufı ha­

Şeyh Bedreddin (ö. 823/1420) vaka sı ile yat ve tarikatiarta ilgili problemler ve

278

ortak yanları ve Osmanlı devlet ricali­

nin her iki olay karşısındaki birbirinden

farklı tutumları günümüz sufı-devlet

ilişkilerine ışık tutacak nitelikte olması

354 Ocak, Ahmet Yaşar, Osmanlı Toplumunda

Zmdtklar ve Mtilltidler, İstanbul 1998, s.

251-318.

355 lnalcık, Halil, "Murad ll", DİA, XXXI, 164.

bunlara uygun çözümler gel iştirme

noktasında, ll. Murad ile Hacı Bayram-ı

Veli arasında cereyan eden olayda her

iki tarafın takın m ı ş oldukları "sorunun

hallini esas alan tavır" yönlendirici bir

örnek olarak değerlendirilebil ir. Zira

mevcut verilere dayanı lacak olursa,

bu olayda devlet idarecisi olarak ll.

Page 6: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

Murad ile hatırı sayılır bir kitlenin li­

deri olarak Hacı Bayram-ı Veli kendi

tercihlerinden ziyade halkın menfaa­

ti doğrultusunda hareket etmişlerdir

• yasaklanmıştır.356 ilgili yasa uyarınca ~ :.:

alınan tedbirlere ve bu doğrultuda yü- ,;

rütülen takibata rağmen tasavvuf er- . ı­

babının büyük bir bölümü inançlarını

demek mümkün gözükmektedir. Ta- muhafaza etmişler ve uygulamalarını

rafların ortaklaşa sergiledikleri bu yak- da gizlice sürdürmüşlerdir. Başka tür-

laşımın zaman içerisinde hem devlet,

hem Hacı Bayram-ı Veli ile müntesip­

leri, hem de halk için olumlu sonuçlar

doğurduğu inkar edilemez. Zira iki

kutuptan herhangi birinin uzlaşmayı

reddetmesi, Osmanlı tarihinde ör­

nekleri azımsanmayacak vakalara bir

yenisinin eklenmesi demek olurdu.

Mamafih, ilgili örneklerin günümüze

uzanan olumsuz yansımalarının izleri­

nin henüz s ilinememiş olması bir tara­

fa, aktüel birtakım sorunlarda referans

kabul edilmesi bahsi geçen müspet

yaklaşımın önemini ve değerini daha

da artırmaktadır.

Benimsenen yönetim şekli dışında,

her anlamda Osmanlı'nın devamı olan

Türkiye Cumhuriyeti'nin selefinden

tevarüs ettiği hususlar arasında ta­

savvufi düşünce ve dolayısıyla safiler

sosyal yapıyı oluşturan mühim unsur­

larından biri durumundaydı. Bununla

birlikte yeni dönemde söz konusu un­

sura uygun bir rol düşünülmediğin­

den tasavvufi hayat ve tarikatlar 1925

senesinde çıkarılan 677 sayılı kanunla

lü olması zaten muhaldi. Zira insanlık

tarihinin başlangıcından bugüne ya­

şanan tecrübeler hangi dönemde ve

coğrafyada olursa olsun manevi ha­

yatla ilgili kısıtlayıcı ya da yasaklayıcı

nitelikteki zahiri kanunların uygulan­

ma şanslarının yok denecek kadar az

olduğunu ortaya koymuş bulunmak­

tadır. Nitekim Türkiye'dekine benzer

bir yasağın 1962'de Fransızlara karşı

yürüttükleri bağımsızlık mücadele­

sinden galip çıkan ve akabinde ülkeyi

sosyalizmle idare eden Cezayirli lider­

ler tarafından uygulanmaya çalışıldığı

haldebaşarılıolmadığı bilinmektedir.357

Türkiye özelinde vakıa bu minval üze­

re olmakla birlikte, yer altına ·çekilen

ve faaliyetlerini gizli bir şekilde yürü­

ten tarikat mensupları arasında za­

man zaman nahoş örneklerin zuhur

ettiği ve bunların da uygun şartlar

oluştuğunda belli kesimler tarafın-

356 Bk. Kara, Mustafa, Metinler/e Gıimimiiz

TasavvııjHareketleri, İsıanbul 20 1 0, s. 151.

İlgili kanunun kabul tarihi 30/1111341, yayın

tarihi ise 13/ 12/1341' dir.

357 Saidüni, Nasiıüddin, "Cezayir'', DİA , VIJ,

495. 279

Page 7: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

~ dan manipülasyon amaçlı kullanıldı-~

~ ğına dair sayısız örnek sıralanabilir.358 geçen gün artan bir ivmeyle yaygınlık

kazanması ve bu alanla ilgili akademik

ve popüler düzeyde gerçekleştirilen 1 ;:~::::ü~~~:;~:;~~::~~/ta~:~~:;. çalışmaların mühim bir yekün oluş-

280

konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu

dayanan zaaflarının son'ucu olmakla

birlikte, bunl~rın önemli bir kısmının,

kaynağı net olarak belirlenemeyen

güçler tarafından yönlendirildiğine

dair yakın tarihimizden güçlü deliller

mevcuttur. <:;umhuriyetin ilk yıllarında

yaşanan Menemen Olayı bu manada

bir miladı ifade etmektedir. 28 Şubat

sürecinde malum güçler tarafından

sahneye konulan ve tasavvufı' unsur­

ların bol miktarda, kullanıldığı örnek­

ler ise kurgu ürünü oldukları daha ilk

günden tespit edilmiş olmasın~ rağ­

men sıradan halkın tasavvufı' hayata

ve sufı'lere bakışını ciddi şekilde olum­

suz yönde etkilemişlerdir. Öyle ki, bu

durumun yol açtığı tahribatın yakın

vadede zihinlerden silinmesi imkansız

gibi gözükmektedir.

Meselenin bir başka vechesi ise, bil­

hassa seksenli yıllardan itibaren ta­

savvufı' düşüneeye dair neşriyatın her

358 Cezayir örneğinde tasavvufun yine devlet

tarafından radikal akımlara karşı nasıl kul­

lanılmaya çalışıldığına dair bir haber için

b k. http://www.haberi O.coınlmakale/1 6375/

(041071201 2); aynca bk. bttp://rethinkingis­

lam-sultanshahin.blogspot.corn/2009/08/

algeria-tums-to-sufı sm-to- fight-salafi.html

(1 0/ll/201 2).

durum bir yönüyle olumlu çağrışırrilar

yapsa da bir başka açıdan tasavvu­

fun tehlikeli sonuçlara gebe yeni bir

manipülasyona alet edilmeye çalışı l­

dığının işareti olarak alınmalıdır. Bu

bağlamda son dönemlerde Mevlana

ismi üzerinden gidilerek "aşk" konusu

etrafında gerçekleştirilen yayınlara

bilhassa dikkat çekmek gerekmek­

tedir. Gerek roman gerekse düşünce

tarzında kaleme alınan ve maalesef

müelliflerinin kah ir ekseriyetinin Mev­

lana'nın eserlerini asıllarından okum·a

becerisinden dahi yoksun olduğu ilgi­

li neşriyatla büyük o~anda yapılmaya

çalışılan şeyin, bilinçli ya da bilinçsiz/

"modern batınllik" pröpagandası ol~

duğunu söylemek abartılı bir yakla­

şım olmasa gerektir. Yine bu mesele

ile alakah olarak kimi basın-yayın or­

ganlarında gerçelkleştirilen neşriyatta

"tasavvuf" adı altında takdim edilen

pek çok hususun aslında l;ıirçok açı­

dan tashihe muhtaç olduğu özellikle

ifad~ edilmelidir.

Aktüel Problemler

Asırlar boyu Osmanlı/nın hakimiye­

ti ve dolayısıyla hilafetin birleştirici

Page 8: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

gucunun gölgesinde varlığını sür­

dürdükten sonra büyük bölümü Ba­

tı lı güçler tarafından doğrudan ya da

dolayl ı olarak sömürge haline geti­

rilen günümüz Islam devletlerinde

tasavvufi hayatla ilgili olarak yaşa­

nan problemierin bir k ısmının ardın­

da söz konusu idareler döneminde

uygulanan siyaset yatmaktadır. Bu­

nunla birlikte tasavvuf karşıtlığını bir

devlet politikası olarak benimseyen

Suudi Arabistan haricindeki ülkeler­

de tasavvufi hayatla ilgili olarak orta­

ya çıkan sıkıntıların, lo kal nitelik arze­

denler hariç, genelde ortak karaktere

sahip olduğu söylenebilir. Türkiye

özelinde ise meseleye daha yakından

bakıldığında aşağıda s ıralanan hu­

suslar ilk planda dikkat çekenlerdir:

a) Resmen yasak ama fiilen aktif olan

tarikatların yürüttükleri faaliyetlerin

herhangi bir denetim mekanizması­

nın kontrolüne tabi tutulamamasın­

dan kaynaklanan ve toplumsal düzey­

deki hasarı onarılamaz boyuta ulaşan

problemler,

b) Batı menşeli spiritüel akımların ve

Uzakdoğu kaynaklı mistik hareketle­

rin359 kimliklerinin deşifre edilmemesi

maksadıyla misyonerlik faaliyetleri-

359 Bk. Yitik, Ali İhsan, "Hint Kaynaklı Dinlerin

. Ülkemizdeki Faaliyetleri", İslılmf Araştırma­

lar, 2007,20 (3), s. 340-347.

• ni çoğu zaman tasavvufi motifler ve ~ ><:

Mevlana Celaleddin gibi sQfi kimlik- ~

leriyle tanınan karizmatik şahsiyetler .

üzerinden yürütüyor olmalarının yol

açtığı olumsuzluklar,

c) Bir önceki maddeyle bağlantılı olmak

üzere, soğuk savaş dönemi sonrasında

Batılı güçler tarafından başlıca tehdit unsuru olarak görülen islam'ın ve özel­

de kendilerinin "radikal" olarak nite­

ledikleri grupların karşısına alternatif

olarak çıkarmayı amaçladıkları "model'1

tasarlarken tasawufu kullanılması gere­

ken bir araç olarak görme planları ve bu

doğrultuda belli coğrafyalarda uygun

gördükleri tasawufı akımlara gizli ya da

açık destek sağlamaları.360

ÇözümeDair

Yukarıda özetlenmeye çalışılan husus­

ların yol açtığı zararların telafisi nokta­

sında günümüz Türkiye'sinde devlet

idarecilerine ne gibi görevler qüşmek­

tedir? Bir başka ifadeyle, problemi n en

kısa zamanda çözülüp, aslında baştan

beri her anlamda "iyi insan" yetiştir­

meyi hedef edinen ve bu doğrultuda

360 Bu konuda ABD'de hazırlanmış bir çalışma

için bk. Angel Ra basa, Cheıyi Benard, Lo well

H. Schwartz, Peter Sickle, San ta Monica 2007.

Aynca bk. Tarek Ladjal, Benaouda Bensaid,

Mohd Roslan Mohd Nor, "Tasawwuf and

Western lnterests Perspective of History and

Politics", Politics and Religion, No: 1 (20 12),

No: 6, s. 113-131.

ı-

281

Page 9: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

• ~ çeşitli fikirler üretip, eğitim yöntem-~ a: o ı-

282

leri geliştiren tasavvufun zihinlerde

ve gönüllerde hak ettiği makama ye-

niden oturması için ivedilikle yerine

getirilmesi gereken hususlar nelerdir?

şeklindeki soruya verilebilecek cevap,

ya da çözüm önerileri olarak şunlar

zikredilebilir:

a) Devlet, son yıllarda çeşitli alanlarda

sergilerneye çalıştığı çözüme odak­

lı, şeffaf tavrını tasavvuf ve tarikatlar

hususunda da bir an evvel netleştir­

melidir. Zira resmiyette mevcut olan

yasak zaten baştan beri fiilen uygu­

lanamadığı gibi ilgili kanun yalnızca

olağanüstü döne~ lerde ·ve belli eller

tarafından bir korku unsuru olarak

kullanılmaktan öteye gidememi.ş, bu

yönüyle yarardan ziyade ciddi zararla­

ra sebebiyet vermiştir.

b) Faaliyetlerini gizli bir şekilde yürüt­

mek zorunda bırakılan tarikat çevrele­

rinde çeşitli düzeylerde dini ve ahlaki

problemierin yaşandığı l;>ilinmektedir.

Bu husus dini hayatın salimen devamı

açısından önem arzettiğinden tasav­

vuf müesseselerine yönelik özerk bir

denetim mekanizmasının hayata geçi­

rilmesi gerekmektedir. Bunun gerçek­

leştirilebilmesi ise meselenin devlet

idarecilerini ilgilendiren resmi boyutu­

nun öncelikle ele alınmasına bağlıdır.

c) Tasawufla ilgili gerek basılı gerek

görsel neşriyatın dikkatlice takip edilip

lüzum görülen hallerde doğru bilgilen­

dirmenin ilgili mekanizmalar aracılığıy­

la gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.

d) Halen ilahiyat fakültelerinde sınırlı

sayıda krediler tahsis edilerek bir ders

olarak okutulan Tasawuf Tarihi ve Fel­

sefesi'nin enstitüler düzeyinde ele

alınabilmesini sağlayacak birimlerin

oluşturulması ve buralarda donanımlı

araştırmacıların yetişmesi için gerekli alt

yapının oluşturulması temin edilmelidir.

Page 10: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

Hac1 Bayram-I Veli asa Model in Sufi-State Relations

Assoc. Prof. Salih Çift Turkiye, Bursa, Uludag University, Faculty of Divinity,

Department ofSufısm History

~ Preface between Hacı Bayram-ı Veli (d.

833/1430) and the Ottoman Sultan -.... ~ Sufis played an important role in

Murad ll and its consequences on the

relationship between the Sufis and

....

618

the process of the lslamic Idea

Development with their versatile activities including strong ideas the Government in today's Turkey.

and actions. Before Sufism became The goal is to remember the problem

Started and its circumstances and make a systematic discipline, it as a reaction against the ~orldly recommendationıs for the solution.

and materialistic practices of the Sufi-Government Relationship

authorities and the negative effect

they caused on people. Hence in the

beginning, the relationship between

the authorities and the Sufis was

problematic . . Later, this relationship

had fallen into a form based on the

local conditions and needs. In this

article, without going into details

of the historical evolution of this

relationship, we will emphasize on

the incident1 which took place

On the incideot between Hacı Bayram-ı Veli and Murad II, due especially to the epic elemeniS of tasawwufi sources, ılıere is a lack of objectivity in the analysis of it, for exaınple see, Bayramoglu, Fuad, Hacı Bayram-ı

during Ottoman Period

In the beginning of the Ottoman

Period, the government authorities

were sympathizers of the Sufi

movement and respected the Sufis.

However, there were times where

the Sufi-Government relation had

problems. In that context, the ideas

of dervishes about authorities can be

summarized as below

We are dervishes; we do not demand

Veli, Yaşamı-Soyu-Vakfı I-II, Ankara 1989; Azaınat, Nihat, '"Hacı Bayram-ı Veli", DİA, xıv, 442-447.

Page 11: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

• ruling people. lt is not our business What we do is not that important.2 :ı:

Vl

to flourish this world or tö go after _, The above approach is the ideal ~

any position. This averts us from our relationship between the government w

actual goal. and Sufis. However, during the

We are not against authorities. We

pray for them to be successful in

their businesses so they can serve

the people.

We are careful not to demand

anything from the m. W e do not go to

the m. W e would be happy if they wish

to visit us. We teli them the truth in

case they consult us. We wish them to

come to ourTekke notasa Sultan but

rather as a Human. We do not want

them to financially help us since we

know that everything has a price.

On the other h and, we can summarize

the idea s of the authorities as below:

·Tekkes are one of the most

fundamental enterprises of the

commonwealth. We should support

them as they help to develop the

religious, cultural and artistic life

for people

To help ruling people, we should

benefit from the power of tekke

members and sheiks. lt can ease

Ottoman Period we had seen several

occasions where this approach did

network.

Murad ll and Hacı Bayram-ı Veli:

The Background of the Problem

Not only during the reign of Ottomans

but if we consider all the periods

and locations when and where the

Sufis lived, we need to lock at many

different factors which influeiıce

the process of the relation between

the Sufis and the authorities to

understand the problem.

Social structure, relationship among

countries, cultural interactions and

movements of different faiths are

only some of the examples. We

unfortunately do not have enough

details aboJJt the background of the

problem between Sultan Murad ll and

Hacı Bayram-ı Veli. However, the Sultan

must have had important reasons for

capturing and interrogating a dervish

as soon as he came to the crown.

As discussed earlieı:, there could be things if we have them on o ur si de. several reasons for that but two of

They manage to do the best things. them stood out

2 Kara, Mustafa, Metinleele Osmanlılar'da

Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 2008, p. 366. 619

Page 12: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

• ~ The first one is regarding the -;:;: Safavid Dynasty which started as a z w Sufi movement. Later on Safavids

established their own State. During

the Murat ll period, Safavids

had activities in Anatolia and

intluenced the people in that region.

Hamidüddin Aksarayi (d. 815/1412-

13) who was the mentor3 of Hacı

Bayram-ı Veli had similar activities in

Anatolia and therefore the authorities

were skeptical about the people led

by Hacı Bayram. Sadreddin Erdebili,

(d. 794/1392)4, who helped Safavids

to broaden their activities, was

arrested by Melik Eşref, the authority

in that region5, for attempting to start

a rebellion. lt is difficult to lay out all

the details about the subject, sfnce

we do not have sufficient data about

the lives of Aksarayi and Hacı Bayram.

On the other hand, the negative

relation between Bayramis and

Ottomans did not only exist during

the time of Hacı Bayram-ı Veli.

Bayrami Melaml dervishes had

problems with the authorities in later

years.6 Although we do not have

3

4

5

Azamat, Nihat, "Hacı Bayram-ı Veli", DİA, XIV, 444-445. See Allouche, Adel, Osmanlı-Safevi ilişkileri, Kökenieri ve Gelişimi (tre. Ahmed Emin Dağ), İstanbul 200 1, p. 44-45. Öngören, Reşat, "Safeviyye", DİA, XXXV, 460.

enough information, it is believed

that there had been unpleasant

occasions between the Bayramis and

Ottoman authorities, because of the

opposed ideas Bayramis have from

the beginning.

The second one is regarding the

experiences of Murad ll when he

was a Şehzade in Amasya. In 1416,

Börklüce Mustafa who was known

as a Sufi, broke out a rebellion.

Murad ll dealt in person7 with this

rebellion and he became extremely

sensitive to possible threats coming

from Sufi societies.

The incident, which is believed

to happen between Murad ll and

Hacı Bayram-ı Veli in the year of

1421 has similarities with the Şeyh

Bedreddin (d. 823/1420) incident

which happened the same time

period. However, Ottoman authorities

showed different reactions against

these two s!milar events. This gives

us more hints to understand today's

Sufi-Government relation. The two

incidents that happened in the same

time period teli us more about the

activities of dervishes who were

important elements of the social

structure and their roles in forming

Zmdıldar ve MOihidler, İstanbul 1998, p. 251-3 18.

6 Ocak, Ahmet Yaşar, Osmanlı Toplumunda 7 İnalcık, Halil, "Murad Ir', DİA, XXXI, 164. 620

Page 13: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

the Ottoman society. In other words, and important. -_J these two incidents were certain

evidence of how the authorities

should act to protect the existence of

the commonwealth and the society

as well as how the Sufis should act

to maintain their spiritual ity during

difficult times as such.

Other than how regime works, the ~

Republic ofTurkey is the continuation w

Sufism and Tariqas in Today's Turkey

In today's Turkey, understanding the

problems related to Sufi life-style and

tariqas and finding a solution, we

can take a lesson from th_e solution­

focused act of both Mu ra d ll and Hacı

of Ottomans. Therefore, ·the idea of

Sufism is one of the fundamentals

of the social structu re in Turkey as it

was in Ottomans. However, in 1925,

.sufi lifestyle and tariqas were banned

according to legislative act Number

677.8 On the other ha nd, most of the

sufis did not stop practicing their

fa ith. They continued doing it secretly.

This was natural, because, since the

beginning of history, none of .the

regulations limiting one's spiritual Bayram-ı Veli . According to what we know, both Murad ll, the highest life became successful regardless

authority of Ottomans and Hacı of when and where they tried to be

Bayram-ı Veli who is the religious

leader to many people, act in the

directian of protecting people's

•'iiıterest instead of protecting their

own. This mutual behavior by both

par~ies had positive circumstances

from the point of the authorities, Hacı

Bayramı Veli and his followers. If one

of the parts had refused to agree, it

implemented. For example: In 1962,

after winning against the French,

Al gerian leaders started to implement

a socialistic regime and tried to pass

a law similar to the one in Turkey.

However, it fai led.9

In Turkey we have witnessed several

occasions of problems among the

members of Sufi societies while they

would have had very bad results like tried to practice their faith secretly.

many other occasions throughout Unfortunately these examples were

the history of Ottomans. Since we

stili have the negative . reflections s

of -these bad occasions in today's

world, this positive approach of both

leaders has become more valuable 9

See Kara, Mustafa, Metinleele GliııUmOz

Tssavvuf Hareketleri, Istanbul 2010, p. 151. The acceptance date of the law in questioo is 30/11/1341, with i ts proclaroatioo being 13/12/1341 'dir. Saidüni, Nasirüddiıı, "Cezayir", DİA, VII, 495.

621

Page 14: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

• :; u sed by so me parti es for manipulation writers who do not even understand

Mevlana's view. These bool<s

intentionally or unintentionally ser~e

the "modern batı ni'~ Moreover, there

have been several programs done for

-c; purposes.10The main reason for these z w negative occasions was the lack of

622

religious knowledge by the tariqa

teaders who were u nder the influence

and support of same parties. One of TV channels, which suffer from the

the first examples of this manipulation

in the Republic of Turkey history was

the incident at Menemen. During the

time period known as "28 February'~

these parties were again in business.

They laid out a fictitious show to

manipulate people so they hated the

Sufi lifestyle and Sufis in general. lt

got to a point that it was impossible

to erase its negative effects. i

Anather important aspect is the

continuously increasing numb.e_r of

books written about Sufism as well

as botl'ı academic and popular work

done on that subject. · Although this

sounds like a positive thing, it alsa

is a sign that Sufism is used once

again for manipl;llatior:ı. Lately, there

same problem.

Contemporary Problems

lslamic Countries, after living under

the Ottoman damination and the

power of the Khalifa for hundreds of

years, later on, directly or indirectly

became colonies to Western

Countries. The problems related to

Sufism had to do with the strategies

administered by their authorities.

Other than Saudi Arabia, whose.

official policy is being against Sufism,

other lslamic countries have similar

problems related to the life-style of

Sufism. If we concentrate on Turkey,

the most important problems can be

summarized as:

have been many books written in a. Although they are banne~ officially,

conjunction with Mevlana's concept tariqas are stili active and they are

of "love'~ Unfortunately, most of not controlled by any authority. This

these books have been written by causes problems in the so~ial level

1 O For a news report on the use of ıasawwuf for radical purposes by the government as in the Algeria example ·see http://www.haber!O. com!rnakale/16375/ (04/07/2012); aynca bk. http://rethinkingislam-sultanshahin.btogspot. com/2009/08/algeria-turns-to-sufism-to­fight-salafi.html (10/11/2012).

which are hard to remedy.

b. Western-originated spiritual

movements and Far Eastern-

originated mystical movements11 use

ll See Yitik, Ali İhsan, "Hint Kaynaklı

Page 15: İSAM Kütüphanesi - VELIisamveri.org/pdfdrg/D233844/2012/2012_CIFTS.pdf · 2015. 9. 8. · 280 konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu dayanan

important Sufis such as Mevlana

Celaled~in to spread their riıissionary

ideas while hiding their actual

identities and goals.

This causes major problems,

c. After the Cold war, the Western

Countries planned to form a model

against Islam which they consider

one of the most dangerous threats.

They researched the Sufi movements

in different areas to use them to

establish this model and secretly

supported them. This is another

problem.12

For the Solution

What are ~he responsibilities oftoday's

authorities to remedy the problems

summarized above? In other words,

what are the measures which need

·· to be taken for Sufism that target to

ra ise "good people" and influence the

education system in that direction,

an·d to take Sufism back to the stage it

deserves? Here are so me suggestions:

a. In last years, the government has

Dinlerin Ülkemizdeki Faaliyetleri", İslami Aıaştırmalar, 2007, 20 (3), p. 340-347.

12 For a thesis prepared on this topic in the USA see Angel Rabasa, Cheryl Benard, LoweU H. Schwartz, Peter SickJe, Santa Monica 2007. Aynca bk. Tarek Ladjal, Beoaouda Bensaid, Mo bd Roslao Mo bd N or,. ''Tasawwuf and Western loteresiS Peıspective of History and Politics", Politics and Religion, No: 1 (2012), · No: 6, p. 113-131.

taken solution-based and transparent ~ -measures in many areas_and it has to do ~

the same thing for Sufism and Tariqas. ~

The regulation which bans the Tariqas

has not been implemented properly.

lt only was used as a scare taetic by

authorities against people during

difficult times. Therefore, it has created

eve n more problems than it solved.

b. lt is known that, religious and ethical

problems have been experienced

among Sufi groups who secretly

continued to show activity. The

solution requires Tariqas to be under

the control of an authority. Therefore

the government officials have to

concentrate on this issue and come up

with a solution.

c. All the news about Sufism on both

the visual and the print media need to

be carefully edited. If there is a need

for any correction, it needs to be done

by the officials.

d. History and Philosophy of Sun sm isa

coursewith limited creditsthatistaught

under Religious Studies. It should be

taught in lnstitutes, researchers should

be given more opportunities and

the entire infrastructure needs to be

prepared for this purpose.

623