Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
INTERNATJONAL ULUSLARARASI SYMPOSIUM SEMPOZVUM
OECEMBER 14-16 14-16 ARAUK 2012 ANKARA 2012ANKARA
~~D VELI
Bu kitap 74-76 Ara/tk 2012 tarihinde Ankara'da, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve TÜRKKAD Türk Kadmlart Kültür Derneği
istanbul Şubesi tarafindan ortaklaşa gerçekleştirilen uBayramtm Şimdi" başltklt Uluslararast Hao Bayrôm-1 Veli
sempozyumunda sunulan tebliğlerden TÜRKKAD istanbul Şubesi tarafindan hazJrlanmiştJr.
Süfi-Devlet ilişkilerinde Bir Model Olarak Hac1 Bayram-1 Veli Tecrübesi
Doç. Dr. Salih Çift Bursa, Uludağ Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi
Giriş ayrıntılar üzerinde durulmadan Hacı ~
islam düşüncesinin gelişim seyri dik
katlice incelendiğinde irfani tavrın
temsilcileri olan safllerin hem fikir
hem de eylem boyutu güçlü, çok yön
lü faaliyetleriyle bu sürece ciddi katkı
sağladıkları görülür. Tasavvufun sis
temli bir disiplin halinde temayüz et
meye başlamasından evvel esasen bir
tepki hareketi şeklinde seslerini duyu
rar ilk zahidlerin hedefinde ise, döne
rnin devlet idarecilerinin dünyevileş
me istikametindeki uygulamaları ve
bunların geniş halk kitleleri üzerin
deki menfı tesirleri yer almaktaydı.
Bu durum henüz oluşum evresinde
safı-devlet i lişkilerinin olumsuz bir ni
telik taşıdığına işaret etmektedir. iler
leyen zamanda, farklı dönem ve coğ
rafyalarda yaşayan ta·savvuf erbabı ile
deylet idarecileri arasındaki ilişkinin
yerel şartlar ve ihtiyaçlar doğrultusun
da şekillendiği bilinmektedir. Bu yazı
da nieselenin tarihsel gelişimi ile ilgili
~
Bayram-ı Veli (ö. 833/1430) ile döne- a: •::>
min Osmanlı sultanı ll. Murad arasında
cereyan ettiği bilinen ve fakat detay-
ları hususunda ihtilaflı rivayetlerin ak
tanidığı vaka349 bağlamında günümüz
Türkiye'sinde safı-devlet ilişkilerinin
niteliği ve bunun neticesinde ortaya
çıkan temel sorunlar ele alınacaktır.
Burada amaç malum probleme dikkat
çekmek, yol açtığı sıkıntılı durumları
tekrar hatırlatmak ve periyodik olarak
yapay gündemiere konu edilen me
selenin' çözümüne katkı sağlayacağı
umulan bazı önerilerde bulunmaktır.
349 Hacı Bayrıim-ı Veli ile II. Murad arasında
cereyan eden vaka ile ilgili olarak özellikle
tasavvufi kaynaklann naklettiği bilgiler me
seleoin objektif bir şekilde analiz edilebilm
esine i..ınkaıı vermeyecek ölçüde menkıbevi
unsurlar ihtiva etmektedir, mesela bk. Bay
ramoğlu, Fuad, Hacı Bayram-ı Veli, Yaşamı
Soyrı-Vakfı I-ll, Ankara 1989; Azamat, Nihat,
"Hacı Bayrıim-ı Veli", DİA, XIV, 442-447.
ı-
27S
~ Osmanlı'da Sufı-Devlet ilişkilerine ı.:
; Temel Yaklaşımlar 1-
276
Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemin
den itibaren devlet idarecileri genel
olarak tasavvufı düşüneeye yakın bir
duruş sergilemişler ve bu yolun salikie
rine karşı hürmetkar olmaya özen gös
termişlerdir. Bununla birlikte zaman
zaman süfı-devlet ilişkilerinde sıkıntılı
durumların yaşandığı periyodlar da
olmuştur. Bu bağlamda Osmanlı asırlar
boyunca her iki tarafın ye k diğerine ba
kışın ı özetleyen bir yoruma göre der
vişler şöyle düşünmekteydiler:
1. Biz dervişiz, insanları yönetmeye
talip değiliz. Dünyayı imar etmek ve
mevki peşinde koşmak bizim iş imiz
değildir. Bu durum bizi esas vazirerniz
den uzaklaştırır.
2. Devlet yöneticilerine karşı da deği
liz. Onların başarıl ı olmasını temenni
ederiz. Ümmetin işlerini gereği gibi
yürütebilmeleri için kendilerine dua
ederiz.
3. Onlardan bir şey istememeye dik
kat ederiz. Ayaklarına gitmeyiz. Bize
gelirlerse memnun oluruz, danışı r
larsa doğru bildiğim izi söyleriz. Tek
keye sultan olarak değil, insan olarak
gelmelerini isteriz. Bize maddi imkan
sağlamalarını, vakıftarla bizi destekle
melerini istemeyiz. Çünkü her şeyin
bir bedeli vardır.
Bu duruşa karşı devlet idaresini elinde
bulunduranların tavırları da genel ola
rak şöyle özetlenmektedir:
1. Tekkeler devletin temel müessese
lerinden biridir. Din, sanat ve kültür
hayatının gelişmesi için onları diğer
kurumlar gibi desteklemek gerekir.
2. Yönetimin daha kolay olması için
tekke mensuplarının ve şeyhlerin nü
fuz ve otoritesinden istifade etmekte
yarar vardır. Onları devletin safında tu
tarak işleri ko laylaştırmak gerekir.
3. En güzel işleri onlar yapıyor. Bizim
yaptıklarımızın bir önemi yoktur.350
Yukarıda ortaya konulan yaklaşım as
lında devlet-tekke i lişkilerinde her iki
tarafın benimsernesinde fayda bulw
nan bakış açısının nasıl olması gerek
tiğini açıklar mahiyettedir. Bununla
birlikte bütün Osmanlı tarihi boyun
ca benzerleri mütemadiyen cereyan
eden sayısız vaka durumun pek de
yukarıdaki ideallere uygun tezahür et
mediğini göstermektedir.
ll. Murad ve Hacı Bayram-ı Veli:
Problemin Arka Planı
Yaln ızca Osmanlı lar'ın hakimiyeti ev
resinde değil sCtfılerin faaliyet gös-
350 Kara, Mustafa, M etinler/e Osmanlt/ar'da
Tasavvufve Tarikat/ar, lsıanbul 2008, s. 366.
terdikleri hemen bütün dönem ve
coğrafyalarda sCıfı-devlet Ilişkilerinin
gelişim seyri doğru bir şekilde takip
edilip, uygun sonuçlara ulaşılmak is
tendiğinde sürece tesiri olan pek çok
faktörün bir arada düşünülmesi ge
rekir. Toplumsal yapı, devletlerarası
ilişkiler, kültür etkileşimleri, inanç ha
reketleri vb. bunlardan sadece birka
çıdır. Bu gerçekten hareketle Sultan
ll. Murad ile Hacı Bayram-ı Veli'yi, bir
başka deyişle söz konusu isimlerin
şahsında, devletle safıyi karşı karşıya
getiren meselenin arka planına dair
net ifadeler kullanmak için maalesef
yeterli detaya sahip değiliz. Bununla
birlikte, tahta oturur oturmaz bir der
viş!_ saltanat merkezine aldırıp sorguya
çekmesinin sultan açısından son dere
ce mühim gerekçelerinin var olduğu
.. anlaşılmaktadır. Daha önce de beyan
edildiği üzere, bu tasarrufun muhte
mel pek çok sebebi bulunmakla birlik
te özellikle iki tanesi öne çıkarılabilir:
ı. Bunlardan birincisi, başlangıçta
tasavvufı bir yapılanma şeklinde ta
rih sahnesine çıkıp, zaman içerisinde
devlet halini alacak olan Safeviliğin
ll. Murad dönemindeki faaliyetleri
ve bunların Anadolu coğrafyasında
yajayan müslüman halk üzerindeki
etkileriyle bağlantılıdır. Hacı Bay
ram-ı Veli'nin ilişkide olduğu, dahası
ken"disi için yönlendiricilik vazifesi
• gören Hamidüddin Aksarayi'nin (ö. ~ :.<
815/1412-13) kimliği ve faaliyetleri351 ~
ile bunların Anadolu coğrafyasındaki ı
yansımaları devlet idarecilerinin Hacı
Bayram'ın önderlik ettiği organizas
yona bakışlarını ciddi şekilde etkile
miş olmalıdır. Nitekim Erdebil mer
kezli Safevi tarikatının etki alanının
genişlemesini sağlayan Sadreddin
ErdebiJi'nin (ö. 794/7392)352 bölgeye
hakim olan Melik Eşref tarafından
kısa bir süre önce devlete karş ı isyan
gerekçesiyle tutuklanmış olması ger
çeği,353 burada ifade edilen durumu
izah edici bir özelliği haizdir. Bununla
birlikte gerek Aksarayi'nin, gerekse
Hacı Bayram'ın hayat serüvenlerine
dair bilinenierin sınırlı oluşu mesele
nin bütün boyutlarıyla ortaya konul
masına izin vermemektedir .
Diğer taraftan Bayramilik mensupları
ile Osmanlı idarecileri arasında yaşa
nan olumsuz gelişmelerin yalnızca
Hacı Bayram-ı Veli dönemiyle sınırlı
olmadığı ise bir başka gerçektir. Bay
rami Melamileri olarak isimlendirilen
kesime mensup dervişlerden bir kıs-
351 Azamaı, Nihat, "Hacı Bayram-ı Veli", DiA, XIV, 444-445.
352 Bk. Allouche, Ade!, Osma11lı-Sajevi İlişkile
ri, Kökellieri ve Gelişimi (tre. Alımed Emi11
Dağ), İstanbul 2001, s. 44-45.
353 Öngören, Reşat, "Safeviyye", DİA , XXXV,
460. 277
• ~ mı sonraki yıllarda devletle ciddi so-ı.:
a: runlar yaşamış lardır.354 Her ne kadar o 1- mevcut belgeler bu hususta kesin
ifadeler kullanmaya izin vermiyor olsa
da, Bayrami gelenek içerisinde baştan
beri varolan muhaliftavnn Melamiliği
esas alan grup tarafından sürdürül
düğü ve neticesinde cereyan eden
nahoş durumların bunların akabinde
gerçekleştiği söylenebilir.
2. ikincisi ise, henüz Amasya'daki
şehzadeliği evresinde, 1416 yılında
patlak veren ve olayın aktörlerinin
tasavvufı kimliğe sahip olduğu Börk
lüce Mustafa isyanıyla ll. Murad'ın
bizzat ilgilenmesi~55 ·ve söz konusu
kesimden zuhur edebilecek her türlü
tehdide karşı müteyakkız olü~ması
gerektiği hususunda bu tecrübeden
yararianmış olması ihtimalidir.
11. Murad'la Hacı Bayram-ı vı::ti arasında
yaşanan ve 1421 yılı~da vuku buldu
ğu rivayet edilen söz konusu olayın
açısından mühimdir. Zira aynı zaman
diliminde ortaya çıkan bu iki prob
lem, oldukça hassas bir dönemden
geçmekte olan Osmanlı Devleti'nin,
sosyal yapının mühim unsurlarından
biri durumundaki dervişterin faaliyet
leri, Osmanlı toplumunun şekillenme
si noktasındaki rolleri ve bunların asıl
hedefleri hakkında hangi doğrultuda
tavır alınması gerektiği gibi hususlar
da yol gösterici bir mahiyet arzetmek
tedir. Bir başka ifadeyle bu iki tecrübe,
sebep oldukları neticeler itibariyle,
devletin bekası ve toplum hayatının
her anlamda salimen devamının dev
let idarecilerinin hemen her hususta
doğru adımlar atmasına, tasawuf er
babının ise manevi pozisyonlarına uy
gun hareket etmeleri gerektiği gerçe
ğine bağlı olduğunun somut kanıtlan
durumundadır.
Günümüz Türkiye'sinde Tasavvuf
ve Tarikatlar
hemen aynı dönemde cereyan eden Günümüz Türkiye'sinde tasavvufı ha
Şeyh Bedreddin (ö. 823/1420) vaka sı ile yat ve tarikatiarta ilgili problemler ve
278
ortak yanları ve Osmanlı devlet ricali
nin her iki olay karşısındaki birbirinden
farklı tutumları günümüz sufı-devlet
ilişkilerine ışık tutacak nitelikte olması
354 Ocak, Ahmet Yaşar, Osmanlı Toplumunda
Zmdtklar ve Mtilltidler, İstanbul 1998, s.
251-318.
355 lnalcık, Halil, "Murad ll", DİA, XXXI, 164.
bunlara uygun çözümler gel iştirme
noktasında, ll. Murad ile Hacı Bayram-ı
Veli arasında cereyan eden olayda her
iki tarafın takın m ı ş oldukları "sorunun
hallini esas alan tavır" yönlendirici bir
örnek olarak değerlendirilebil ir. Zira
mevcut verilere dayanı lacak olursa,
bu olayda devlet idarecisi olarak ll.
Murad ile hatırı sayılır bir kitlenin li
deri olarak Hacı Bayram-ı Veli kendi
tercihlerinden ziyade halkın menfaa
ti doğrultusunda hareket etmişlerdir
• yasaklanmıştır.356 ilgili yasa uyarınca ~ :.:
alınan tedbirlere ve bu doğrultuda yü- ,;
rütülen takibata rağmen tasavvuf er- . ı
babının büyük bir bölümü inançlarını
demek mümkün gözükmektedir. Ta- muhafaza etmişler ve uygulamalarını
rafların ortaklaşa sergiledikleri bu yak- da gizlice sürdürmüşlerdir. Başka tür-
laşımın zaman içerisinde hem devlet,
hem Hacı Bayram-ı Veli ile müntesip
leri, hem de halk için olumlu sonuçlar
doğurduğu inkar edilemez. Zira iki
kutuptan herhangi birinin uzlaşmayı
reddetmesi, Osmanlı tarihinde ör
nekleri azımsanmayacak vakalara bir
yenisinin eklenmesi demek olurdu.
Mamafih, ilgili örneklerin günümüze
uzanan olumsuz yansımalarının izleri
nin henüz s ilinememiş olması bir tara
fa, aktüel birtakım sorunlarda referans
kabul edilmesi bahsi geçen müspet
yaklaşımın önemini ve değerini daha
da artırmaktadır.
Benimsenen yönetim şekli dışında,
her anlamda Osmanlı'nın devamı olan
Türkiye Cumhuriyeti'nin selefinden
tevarüs ettiği hususlar arasında ta
savvufi düşünce ve dolayısıyla safiler
sosyal yapıyı oluşturan mühim unsur
larından biri durumundaydı. Bununla
birlikte yeni dönemde söz konusu un
sura uygun bir rol düşünülmediğin
den tasavvufi hayat ve tarikatlar 1925
senesinde çıkarılan 677 sayılı kanunla
lü olması zaten muhaldi. Zira insanlık
tarihinin başlangıcından bugüne ya
şanan tecrübeler hangi dönemde ve
coğrafyada olursa olsun manevi ha
yatla ilgili kısıtlayıcı ya da yasaklayıcı
nitelikteki zahiri kanunların uygulan
ma şanslarının yok denecek kadar az
olduğunu ortaya koymuş bulunmak
tadır. Nitekim Türkiye'dekine benzer
bir yasağın 1962'de Fransızlara karşı
yürüttükleri bağımsızlık mücadele
sinden galip çıkan ve akabinde ülkeyi
sosyalizmle idare eden Cezayirli lider
ler tarafından uygulanmaya çalışıldığı
haldebaşarılıolmadığı bilinmektedir.357
Türkiye özelinde vakıa bu minval üze
re olmakla birlikte, yer altına ·çekilen
ve faaliyetlerini gizli bir şekilde yürü
ten tarikat mensupları arasında za
man zaman nahoş örneklerin zuhur
ettiği ve bunların da uygun şartlar
oluştuğunda belli kesimler tarafın-
356 Bk. Kara, Mustafa, Metinler/e Gıimimiiz
TasavvııjHareketleri, İsıanbul 20 1 0, s. 151.
İlgili kanunun kabul tarihi 30/1111341, yayın
tarihi ise 13/ 12/1341' dir.
357 Saidüni, Nasiıüddin, "Cezayir'', DİA , VIJ,
495. 279
~ dan manipülasyon amaçlı kullanıldı-~
~ ğına dair sayısız örnek sıralanabilir.358 geçen gün artan bir ivmeyle yaygınlık
kazanması ve bu alanla ilgili akademik
ve popüler düzeyde gerçekleştirilen 1 ;:~::::ü~~~:;~:;~~::~~/ta~:~~:;. çalışmaların mühim bir yekün oluş-
280
konulardaki temel bilgi eksikliklerine turmaya başlamasıyla alakalıdır. Bu
dayanan zaaflarının son'ucu olmakla
birlikte, bunl~rın önemli bir kısmının,
kaynağı net olarak belirlenemeyen
güçler tarafından yönlendirildiğine
dair yakın tarihimizden güçlü deliller
mevcuttur. <:;umhuriyetin ilk yıllarında
yaşanan Menemen Olayı bu manada
bir miladı ifade etmektedir. 28 Şubat
sürecinde malum güçler tarafından
sahneye konulan ve tasavvufı' unsur
ların bol miktarda, kullanıldığı örnek
ler ise kurgu ürünü oldukları daha ilk
günden tespit edilmiş olmasın~ rağ
men sıradan halkın tasavvufı' hayata
ve sufı'lere bakışını ciddi şekilde olum
suz yönde etkilemişlerdir. Öyle ki, bu
durumun yol açtığı tahribatın yakın
vadede zihinlerden silinmesi imkansız
gibi gözükmektedir.
Meselenin bir başka vechesi ise, bil
hassa seksenli yıllardan itibaren ta
savvufı' düşüneeye dair neşriyatın her
358 Cezayir örneğinde tasavvufun yine devlet
tarafından radikal akımlara karşı nasıl kul
lanılmaya çalışıldığına dair bir haber için
b k. http://www.haberi O.coınlmakale/1 6375/
(041071201 2); aynca bk. bttp://rethinkingis
lam-sultanshahin.blogspot.corn/2009/08/
algeria-tums-to-sufı sm-to- fight-salafi.html
(1 0/ll/201 2).
durum bir yönüyle olumlu çağrışırrilar
yapsa da bir başka açıdan tasavvu
fun tehlikeli sonuçlara gebe yeni bir
manipülasyona alet edilmeye çalışı l
dığının işareti olarak alınmalıdır. Bu
bağlamda son dönemlerde Mevlana
ismi üzerinden gidilerek "aşk" konusu
etrafında gerçekleştirilen yayınlara
bilhassa dikkat çekmek gerekmek
tedir. Gerek roman gerekse düşünce
tarzında kaleme alınan ve maalesef
müelliflerinin kah ir ekseriyetinin Mev
lana'nın eserlerini asıllarından okum·a
becerisinden dahi yoksun olduğu ilgi
li neşriyatla büyük o~anda yapılmaya
çalışılan şeyin, bilinçli ya da bilinçsiz/
"modern batınllik" pröpagandası ol~
duğunu söylemek abartılı bir yakla
şım olmasa gerektir. Yine bu mesele
ile alakah olarak kimi basın-yayın or
ganlarında gerçelkleştirilen neşriyatta
"tasavvuf" adı altında takdim edilen
pek çok hususun aslında l;ıirçok açı
dan tashihe muhtaç olduğu özellikle
ifad~ edilmelidir.
Aktüel Problemler
Asırlar boyu Osmanlı/nın hakimiye
ti ve dolayısıyla hilafetin birleştirici
gucunun gölgesinde varlığını sür
dürdükten sonra büyük bölümü Ba
tı lı güçler tarafından doğrudan ya da
dolayl ı olarak sömürge haline geti
rilen günümüz Islam devletlerinde
tasavvufi hayatla ilgili olarak yaşa
nan problemierin bir k ısmının ardın
da söz konusu idareler döneminde
uygulanan siyaset yatmaktadır. Bu
nunla birlikte tasavvuf karşıtlığını bir
devlet politikası olarak benimseyen
Suudi Arabistan haricindeki ülkeler
de tasavvufi hayatla ilgili olarak orta
ya çıkan sıkıntıların, lo kal nitelik arze
denler hariç, genelde ortak karaktere
sahip olduğu söylenebilir. Türkiye
özelinde ise meseleye daha yakından
bakıldığında aşağıda s ıralanan hu
suslar ilk planda dikkat çekenlerdir:
a) Resmen yasak ama fiilen aktif olan
tarikatların yürüttükleri faaliyetlerin
herhangi bir denetim mekanizması
nın kontrolüne tabi tutulamamasın
dan kaynaklanan ve toplumsal düzey
deki hasarı onarılamaz boyuta ulaşan
problemler,
b) Batı menşeli spiritüel akımların ve
Uzakdoğu kaynaklı mistik hareketle
rin359 kimliklerinin deşifre edilmemesi
maksadıyla misyonerlik faaliyetleri-
359 Bk. Yitik, Ali İhsan, "Hint Kaynaklı Dinlerin
. Ülkemizdeki Faaliyetleri", İslılmf Araştırma
lar, 2007,20 (3), s. 340-347.
• ni çoğu zaman tasavvufi motifler ve ~ ><:
Mevlana Celaleddin gibi sQfi kimlik- ~
leriyle tanınan karizmatik şahsiyetler .
üzerinden yürütüyor olmalarının yol
açtığı olumsuzluklar,
c) Bir önceki maddeyle bağlantılı olmak
üzere, soğuk savaş dönemi sonrasında
Batılı güçler tarafından başlıca tehdit unsuru olarak görülen islam'ın ve özel
de kendilerinin "radikal" olarak nite
ledikleri grupların karşısına alternatif
olarak çıkarmayı amaçladıkları "model'1
tasarlarken tasawufu kullanılması gere
ken bir araç olarak görme planları ve bu
doğrultuda belli coğrafyalarda uygun
gördükleri tasawufı akımlara gizli ya da
açık destek sağlamaları.360
ÇözümeDair
Yukarıda özetlenmeye çalışılan husus
ların yol açtığı zararların telafisi nokta
sında günümüz Türkiye'sinde devlet
idarecilerine ne gibi görevler qüşmek
tedir? Bir başka ifadeyle, problemi n en
kısa zamanda çözülüp, aslında baştan
beri her anlamda "iyi insan" yetiştir
meyi hedef edinen ve bu doğrultuda
360 Bu konuda ABD'de hazırlanmış bir çalışma
için bk. Angel Ra basa, Cheıyi Benard, Lo well
H. Schwartz, Peter Sickle, San ta Monica 2007.
Aynca bk. Tarek Ladjal, Benaouda Bensaid,
Mohd Roslan Mohd Nor, "Tasawwuf and
Western lnterests Perspective of History and
Politics", Politics and Religion, No: 1 (20 12),
No: 6, s. 113-131.
ı-
281
• ~ çeşitli fikirler üretip, eğitim yöntem-~ a: o ı-
282
leri geliştiren tasavvufun zihinlerde
ve gönüllerde hak ettiği makama ye-
niden oturması için ivedilikle yerine
getirilmesi gereken hususlar nelerdir?
şeklindeki soruya verilebilecek cevap,
ya da çözüm önerileri olarak şunlar
zikredilebilir:
a) Devlet, son yıllarda çeşitli alanlarda
sergilerneye çalıştığı çözüme odak
lı, şeffaf tavrını tasavvuf ve tarikatlar
hususunda da bir an evvel netleştir
melidir. Zira resmiyette mevcut olan
yasak zaten baştan beri fiilen uygu
lanamadığı gibi ilgili kanun yalnızca
olağanüstü döne~ lerde ·ve belli eller
tarafından bir korku unsuru olarak
kullanılmaktan öteye gidememi.ş, bu
yönüyle yarardan ziyade ciddi zararla
ra sebebiyet vermiştir.
b) Faaliyetlerini gizli bir şekilde yürüt
mek zorunda bırakılan tarikat çevrele
rinde çeşitli düzeylerde dini ve ahlaki
problemierin yaşandığı l;>ilinmektedir.
Bu husus dini hayatın salimen devamı
açısından önem arzettiğinden tasav
vuf müesseselerine yönelik özerk bir
denetim mekanizmasının hayata geçi
rilmesi gerekmektedir. Bunun gerçek
leştirilebilmesi ise meselenin devlet
idarecilerini ilgilendiren resmi boyutu
nun öncelikle ele alınmasına bağlıdır.
c) Tasawufla ilgili gerek basılı gerek
görsel neşriyatın dikkatlice takip edilip
lüzum görülen hallerde doğru bilgilen
dirmenin ilgili mekanizmalar aracılığıy
la gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
d) Halen ilahiyat fakültelerinde sınırlı
sayıda krediler tahsis edilerek bir ders
olarak okutulan Tasawuf Tarihi ve Fel
sefesi'nin enstitüler düzeyinde ele
alınabilmesini sağlayacak birimlerin
oluşturulması ve buralarda donanımlı
araştırmacıların yetişmesi için gerekli alt
yapının oluşturulması temin edilmelidir.
Hac1 Bayram-I Veli asa Model in Sufi-State Relations
Assoc. Prof. Salih Çift Turkiye, Bursa, Uludag University, Faculty of Divinity,
Department ofSufısm History
~ Preface between Hacı Bayram-ı Veli (d.
833/1430) and the Ottoman Sultan -.... ~ Sufis played an important role in
Murad ll and its consequences on the
relationship between the Sufis and
....
618
the process of the lslamic Idea
Development with their versatile activities including strong ideas the Government in today's Turkey.
and actions. Before Sufism became The goal is to remember the problem
Started and its circumstances and make a systematic discipline, it as a reaction against the ~orldly recommendationıs for the solution.
and materialistic practices of the Sufi-Government Relationship
authorities and the negative effect
they caused on people. Hence in the
beginning, the relationship between
the authorities and the Sufis was
problematic . . Later, this relationship
had fallen into a form based on the
local conditions and needs. In this
article, without going into details
of the historical evolution of this
relationship, we will emphasize on
the incident1 which took place
On the incideot between Hacı Bayram-ı Veli and Murad II, due especially to the epic elemeniS of tasawwufi sources, ılıere is a lack of objectivity in the analysis of it, for exaınple see, Bayramoglu, Fuad, Hacı Bayram-ı
during Ottoman Period
In the beginning of the Ottoman
Period, the government authorities
were sympathizers of the Sufi
movement and respected the Sufis.
However, there were times where
the Sufi-Government relation had
problems. In that context, the ideas
of dervishes about authorities can be
summarized as below
We are dervishes; we do not demand
Veli, Yaşamı-Soyu-Vakfı I-II, Ankara 1989; Azaınat, Nihat, '"Hacı Bayram-ı Veli", DİA, xıv, 442-447.
• ruling people. lt is not our business What we do is not that important.2 :ı:
Vl
to flourish this world or tö go after _, The above approach is the ideal ~
any position. This averts us from our relationship between the government w
actual goal. and Sufis. However, during the
We are not against authorities. We
pray for them to be successful in
their businesses so they can serve
the people.
We are careful not to demand
anything from the m. W e do not go to
the m. W e would be happy if they wish
to visit us. We teli them the truth in
case they consult us. We wish them to
come to ourTekke notasa Sultan but
rather as a Human. We do not want
them to financially help us since we
know that everything has a price.
On the other h and, we can summarize
the idea s of the authorities as below:
·Tekkes are one of the most
fundamental enterprises of the
commonwealth. We should support
them as they help to develop the
religious, cultural and artistic life
for people
To help ruling people, we should
benefit from the power of tekke
members and sheiks. lt can ease
Ottoman Period we had seen several
occasions where this approach did
network.
Murad ll and Hacı Bayram-ı Veli:
The Background of the Problem
Not only during the reign of Ottomans
but if we consider all the periods
and locations when and where the
Sufis lived, we need to lock at many
different factors which influeiıce
the process of the relation between
the Sufis and the authorities to
understand the problem.
Social structure, relationship among
countries, cultural interactions and
movements of different faiths are
only some of the examples. We
unfortunately do not have enough
details aboJJt the background of the
problem between Sultan Murad ll and
Hacı Bayram-ı Veli. However, the Sultan
must have had important reasons for
capturing and interrogating a dervish
as soon as he came to the crown.
As discussed earlieı:, there could be things if we have them on o ur si de. several reasons for that but two of
They manage to do the best things. them stood out
2 Kara, Mustafa, Metinleele Osmanlılar'da
Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 2008, p. 366. 619
• ~ The first one is regarding the -;:;: Safavid Dynasty which started as a z w Sufi movement. Later on Safavids
established their own State. During
the Murat ll period, Safavids
had activities in Anatolia and
intluenced the people in that region.
Hamidüddin Aksarayi (d. 815/1412-
13) who was the mentor3 of Hacı
Bayram-ı Veli had similar activities in
Anatolia and therefore the authorities
were skeptical about the people led
by Hacı Bayram. Sadreddin Erdebili,
(d. 794/1392)4, who helped Safavids
to broaden their activities, was
arrested by Melik Eşref, the authority
in that region5, for attempting to start
a rebellion. lt is difficult to lay out all
the details about the subject, sfnce
we do not have sufficient data about
the lives of Aksarayi and Hacı Bayram.
On the other hand, the negative
relation between Bayramis and
Ottomans did not only exist during
the time of Hacı Bayram-ı Veli.
Bayrami Melaml dervishes had
problems with the authorities in later
years.6 Although we do not have
3
4
5
Azamat, Nihat, "Hacı Bayram-ı Veli", DİA, XIV, 444-445. See Allouche, Adel, Osmanlı-Safevi ilişkileri, Kökenieri ve Gelişimi (tre. Ahmed Emin Dağ), İstanbul 200 1, p. 44-45. Öngören, Reşat, "Safeviyye", DİA, XXXV, 460.
enough information, it is believed
that there had been unpleasant
occasions between the Bayramis and
Ottoman authorities, because of the
opposed ideas Bayramis have from
the beginning.
The second one is regarding the
experiences of Murad ll when he
was a Şehzade in Amasya. In 1416,
Börklüce Mustafa who was known
as a Sufi, broke out a rebellion.
Murad ll dealt in person7 with this
rebellion and he became extremely
sensitive to possible threats coming
from Sufi societies.
The incident, which is believed
to happen between Murad ll and
Hacı Bayram-ı Veli in the year of
1421 has similarities with the Şeyh
Bedreddin (d. 823/1420) incident
which happened the same time
period. However, Ottoman authorities
showed different reactions against
these two s!milar events. This gives
us more hints to understand today's
Sufi-Government relation. The two
incidents that happened in the same
time period teli us more about the
activities of dervishes who were
important elements of the social
structure and their roles in forming
Zmdıldar ve MOihidler, İstanbul 1998, p. 251-3 18.
6 Ocak, Ahmet Yaşar, Osmanlı Toplumunda 7 İnalcık, Halil, "Murad Ir', DİA, XXXI, 164. 620
the Ottoman society. In other words, and important. -_J these two incidents were certain
evidence of how the authorities
should act to protect the existence of
the commonwealth and the society
as well as how the Sufis should act
to maintain their spiritual ity during
difficult times as such.
Other than how regime works, the ~
Republic ofTurkey is the continuation w
Sufism and Tariqas in Today's Turkey
In today's Turkey, understanding the
problems related to Sufi life-style and
tariqas and finding a solution, we
can take a lesson from th_e solution
focused act of both Mu ra d ll and Hacı
of Ottomans. Therefore, ·the idea of
Sufism is one of the fundamentals
of the social structu re in Turkey as it
was in Ottomans. However, in 1925,
.sufi lifestyle and tariqas were banned
according to legislative act Number
677.8 On the other ha nd, most of the
sufis did not stop practicing their
fa ith. They continued doing it secretly.
This was natural, because, since the
beginning of history, none of .the
regulations limiting one's spiritual Bayram-ı Veli . According to what we know, both Murad ll, the highest life became successful regardless
authority of Ottomans and Hacı of when and where they tried to be
Bayram-ı Veli who is the religious
leader to many people, act in the
directian of protecting people's
•'iiıterest instead of protecting their
own. This mutual behavior by both
par~ies had positive circumstances
from the point of the authorities, Hacı
Bayramı Veli and his followers. If one
of the parts had refused to agree, it
implemented. For example: In 1962,
after winning against the French,
Al gerian leaders started to implement
a socialistic regime and tried to pass
a law similar to the one in Turkey.
However, it fai led.9
In Turkey we have witnessed several
occasions of problems among the
members of Sufi societies while they
would have had very bad results like tried to practice their faith secretly.
many other occasions throughout Unfortunately these examples were
the history of Ottomans. Since we
stili have the negative . reflections s
of -these bad occasions in today's
world, this positive approach of both
leaders has become more valuable 9
See Kara, Mustafa, Metinleele GliııUmOz
Tssavvuf Hareketleri, Istanbul 2010, p. 151. The acceptance date of the law in questioo is 30/11/1341, with i ts proclaroatioo being 13/12/1341 'dir. Saidüni, Nasirüddiıı, "Cezayir", DİA, VII, 495.
621
• :; u sed by so me parti es for manipulation writers who do not even understand
Mevlana's view. These bool<s
intentionally or unintentionally ser~e
the "modern batı ni'~ Moreover, there
have been several programs done for
-c; purposes.10The main reason for these z w negative occasions was the lack of
622
religious knowledge by the tariqa
teaders who were u nder the influence
and support of same parties. One of TV channels, which suffer from the
the first examples of this manipulation
in the Republic of Turkey history was
the incident at Menemen. During the
time period known as "28 February'~
these parties were again in business.
They laid out a fictitious show to
manipulate people so they hated the
Sufi lifestyle and Sufis in general. lt
got to a point that it was impossible
to erase its negative effects. i
Anather important aspect is the
continuously increasing numb.e_r of
books written about Sufism as well
as botl'ı academic and popular work
done on that subject. · Although this
sounds like a positive thing, it alsa
is a sign that Sufism is used once
again for manipl;llatior:ı. Lately, there
same problem.
Contemporary Problems
lslamic Countries, after living under
the Ottoman damination and the
power of the Khalifa for hundreds of
years, later on, directly or indirectly
became colonies to Western
Countries. The problems related to
Sufism had to do with the strategies
administered by their authorities.
Other than Saudi Arabia, whose.
official policy is being against Sufism,
other lslamic countries have similar
problems related to the life-style of
Sufism. If we concentrate on Turkey,
the most important problems can be
summarized as:
have been many books written in a. Although they are banne~ officially,
conjunction with Mevlana's concept tariqas are stili active and they are
of "love'~ Unfortunately, most of not controlled by any authority. This
these books have been written by causes problems in the so~ial level
1 O For a news report on the use of ıasawwuf for radical purposes by the government as in the Algeria example ·see http://www.haber!O. com!rnakale/16375/ (04/07/2012); aynca bk. http://rethinkingislam-sultanshahin.btogspot. com/2009/08/algeria-turns-to-sufism-tofight-salafi.html (10/11/2012).
which are hard to remedy.
b. Western-originated spiritual
movements and Far Eastern-
originated mystical movements11 use
ll See Yitik, Ali İhsan, "Hint Kaynaklı
important Sufis such as Mevlana
Celaled~in to spread their riıissionary
ideas while hiding their actual
identities and goals.
This causes major problems,
c. After the Cold war, the Western
Countries planned to form a model
against Islam which they consider
one of the most dangerous threats.
They researched the Sufi movements
in different areas to use them to
establish this model and secretly
supported them. This is another
problem.12
For the Solution
What are ~he responsibilities oftoday's
authorities to remedy the problems
summarized above? In other words,
what are the measures which need
·· to be taken for Sufism that target to
ra ise "good people" and influence the
education system in that direction,
an·d to take Sufism back to the stage it
deserves? Here are so me suggestions:
a. In last years, the government has
Dinlerin Ülkemizdeki Faaliyetleri", İslami Aıaştırmalar, 2007, 20 (3), p. 340-347.
12 For a thesis prepared on this topic in the USA see Angel Rabasa, Cheryl Benard, LoweU H. Schwartz, Peter SickJe, Santa Monica 2007. Aynca bk. Tarek Ladjal, Beoaouda Bensaid, Mo bd Roslao Mo bd N or,. ''Tasawwuf and Western loteresiS Peıspective of History and Politics", Politics and Religion, No: 1 (2012), · No: 6, p. 113-131.
taken solution-based and transparent ~ -measures in many areas_and it has to do ~
the same thing for Sufism and Tariqas. ~
The regulation which bans the Tariqas
has not been implemented properly.
lt only was used as a scare taetic by
authorities against people during
difficult times. Therefore, it has created
eve n more problems than it solved.
b. lt is known that, religious and ethical
problems have been experienced
among Sufi groups who secretly
continued to show activity. The
solution requires Tariqas to be under
the control of an authority. Therefore
the government officials have to
concentrate on this issue and come up
with a solution.
c. All the news about Sufism on both
the visual and the print media need to
be carefully edited. If there is a need
for any correction, it needs to be done
by the officials.
d. History and Philosophy of Sun sm isa
coursewith limited creditsthatistaught
under Religious Studies. It should be
taught in lnstitutes, researchers should
be given more opportunities and
the entire infrastructure needs to be
prepared for this purpose.
623