9
T VELi Dergisi 8 Year 22 Number

T VELiisamveri.org/pdfdrg/D01093/2002_22/2002_22_OZCANH.pdf · 2018. 12. 14. · Halkın sesi gücü sağduyusu, ak ... tün bunlardan dolayı ~alk içinde büyük kitlelere ulaşan

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • T VELi Araştnrma Dergisi

    Yıl 8 Year

    Sayı 22 Number

  • BEKTAŞlLİG İ N SOSYO-KÜLTÜREL ÇEVRESİ

    Dr.Hüseyin ÖZCAN Fatih Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatt Bölümü Öğretim Görevlisi.

    ÖZET Bu yazıda Bektaşiliğin Anadolu'da

    yayılma evresi ile birlikte Anado/u'da kurulan desteklerle olan ilişkisi, Ana-dolu halkı ile kurduğu kültürel bağ an-latılmaktadır.

    Bu gelişim ve ilişki çevresi içinde Bektaşi edebiyatı, ·..gelenek ve görenek-ler ile bu unsurların halk üzerindeki et-

    , kisinden de bahsedilmektedir.

    ABSTRACT The expansion phase of Bektaşizm

    in Anatolia, its relations with the allies in Anatolia and culturel ties it built with the Anatolian people are given. Also Bektaşi literature, custums and trediti-ons, its impact on people in the deve-lopmental phase are noted.

    Türk halk kültürü ve sosyal hayatı içinde Bektaşllik anlayışının önemli bir yeri vardır. Başlangıcı İslam öncesi inançlara kadar götürebilen bu anlayış zamanla gelişerek ve yaygınlaşarak Türk toplumunda kitleleri arkasından sürükleyen tasavvufi bir akım haline gelmiş zengin Türk sosyal hayatı ve ta-savvufi inanç mozayiği içersinde Bek-taşllik Osmanlı zamanında popüler en büyük Türk tarikatı olmuştur.

    Bektaşiliğin diğer anlayışlara göre daha fazla yayılması ve zamanımıza kadar bu anlayışın taşınmasında en önemli etkenlerden birisi de bu an lay ı şın ın güçlü ve zengin edebiyatından kaynaklanmaktadır. Bektaşi şairleri, şi

    irleriyle bu anlayışı estetikleştirerek sonraki nesillere başarıyla aktarmışlard ı r. Sözlü gelenek içinde kabu l gören bu şiirler dilden dile ve gönülden gö-nüle aktarılarak zamanımıza kadar gel-miştir.

    Hacı Bektaş Vell, Türk sGfi liğinin en önemli kişilerinden biridir. 11. yüz-yılda Ahmet Yesevi'nin öğretileri ile başlayarak gelişen ve Anadolu'ya taşınan tasavvufi düşünce Hacı Bektaş Ve-li ile belirli bir temele oturtulmuş, yüz-yı llarca Türk sosyal hayatının içinde varlılığını korumuştur.

    Anadolu'da başlangıcı itibariyle Türklere ait karakteristik özell ikleri, hoşgörüye dayanan temel felsefesiyle Bektaşilik, kitleler arasında kısa zaman-da yayılmıştır.

    Etrafına kısa bir zamanda bunca in-san toplayan Hacı Bektaş Veli'nin bu insanlara, onların daha önce içlerinde yaşatmakta oldukları değer yargılarına

    uygun çağrılarda bulunmuş olması ge-

  • rekmektedir. Bu değer yargıları ise Tür-kistan' dan gelip Anadolu'da yurt tut-maya çalışan bu çeşit topluluklarda herhalde ortak olarak yaşamakta idi. Nitekim Bektaşilik kurulmadan önce Anadolu'da varolan "Abdallar, Kalen-deriler, Haydariler, Camiler, Edhemller, Şemsiler gerek inanış gerek gelenek ge-rekse dış şekilleri bakımından Bekta- . şi' lere o kadar yakın idiler ki bunların yeni koşulların etkisiyle Bektaşilikle kaynaşmakta gecikmemiş oldukları an-laşılmaktadır. Yine bu zümrelerin inanç ve törenleri olduğu anlaşılan geniş ör-gütlü ahiliğin, Bektaşlliğin oluşumuna büyük katkılarda bulunduğu anlaşıl-maktadır.' ·

    Bir çok araştırmacı Bektaşiliğin, ahi-likle olan ilgisine işaret etmiş ve Bekta-şlliğin kısa sürede kabul görmesini ahi-likle uyumuna bağlamışlardır.

    Bektaşiliğin kısa zamanda büyük rağbet görmesi aynı asırlar Anado-lu'sunda dini, iktisadi, hatta askeri ve sosyal bir teşekkül olan Ahilik teşkilatıyla an laşmasındandı. Bu büyük teşkilata bağlı oluşu dolayısıyladır ki Bekta-şilik ilk Osmanlı sultanlarının da büyük kıymet verdikleri bir tarikat oldu.2

    Bektaşiliğin altyapısında Anado-lu'da başlangıçta görülen bir çok batıni tarikattan katılımlar bulunmaktaydı. Bektaşilik yapısındaki hoşgörü ve ilke-leriyle bu tür gruplar için mevcut tari-katlar içinde en uygun olanıydı.

    Bu ta·rikatlar, Sünniliğin ve medrese-lerin hakim olduğu şehir ve kasaba merkezlerinde tutunamayıp, göçebeler arasında uçlardaki gaza muhitlerinde ve bir ölçüde köylerde çalışırlar. Sis-temli ve mütecanis bir düşünce ve iti-

    kad yapıları yoktur; içine girmeye çalıştıkları çevrenin gelenek ve eski itikad-larına intibak ederek yayılmaya çalışırlar. 6unlar daha sonra Hacı Bektaş Vell'yi alem yaparak onun adı etrafında Bektaşilik olarak teşkilatlanacak ve Bal-kanlar'a doğru yayılacaklardır.3

    Osmanlı zamanı nda fetihlerde bü-yük rol oynayan tasavvufi şahsiyetler arasında Bektaşiler ön plana çıkmışlar bu tanınm ış lığ ın verdiği avantajla Bek-taşilik yeniçerilerin tarikatı olmuştur. Osmanlı Ordusuyla ROmeli'ye yayılan Bektaşilik bugün hala oralarda etkisini sürdürmektedir.

    Balkanlarda ıssız alanların şenlenmesinde özellikle Sarı Saltık muakkip-leri diyebileceğimiz muhtelif tarikatlara mensup dervişlerin gayretleri, oralarda açmış oldukları tekkelerin rolü özellik-le zikredilmelidir. İşte bu tekkelerin et~ rafında toplanan müritler, saz şairleri aşıklar, şeyhler buralarda yeni bir kül-tür muhiti, çevre yaratmışlar; hoşgörülü bu yapı içinde yerli halk ile Türkler ara-sında sağlıklı bir iletişim kurmuşlardır.~ Bal~anlardaki bu mistik yayılmada özellikle Bektaşilerin · etkisi bir çok araştırmacının ortak kabulüdür.

    Osmanlı zamanında fetih lerdeki katkılarından ve halk içinde yaygın ka-bul görüşünden dolayı Bektaşiler, ken-dilerine devlet idaresinin de sempati ile bakmasını sağlamıştır. Yönetimin de desteğini almasıyla kolayca kurumsal-laşan Bektaşilik Türk toplumunda belir-gin bir hale gelmiştir.

    Bektaşilik Osmanoğulları idaresin-de Askeri bir ocak haline gelmişti. ~u ocak Rum, Sırp, Hırvat hepsini bir ka-zan etrafında toplamıştı. Hacı Bektaş

  • oğlu Şeyh Elvan Bey'in kariyyelerine kimsenin dokunduğu yoktu. Halife Ali'ye perestiş eden Bektaşiler, Türklü-ğü benimseyerek dergah ve ocak zihni-yetiyle yaşıyor ve Türk harsını seviyor-lardı.5

    Bütün b~nlardan dolayı Bektaşller Osmanl ı milletler mozayiği içinde Türklüğün temsilcisi olmuş Bektaşi tari-katı da bir Türk tarikatı olarak öne çıkmıştır.

    Osmanlı Devleti Bektaşiliğe saygı göstermiş, pek çok Alevl Bektaşi şeyhine toprak tahsis ederek buralarda der-gah ve zaviyelerinin oluşmasını sağlamıştır ... Balkanlar'daki islam'ın yayılmasına bu hoşgörülü ve sosyal yönleri ile Bektaşi tarikatının şeyhleri, dergah ve zaviyeleri öncülük etmişti r. 19. yüz-yıl başlarında İstanbul nüfusunun beşte birinin Bektaşi olması da bu hoşgörülü tarikatın önemini göstermektedir.6

    Hacı Bektaş Vell Anadolu' da ve RG-meli'de bir çok kişinin gönlüne girmiş düşünceleri ve felsefesiyle sunduğu ta-rikat anlayışı ile Türk sosyal yapısında silinmez bir iz bırakmıştır.

    Osmanlı toplumunda tarikatlar mensuplarının sosyal hayatını düzenle-yerek onlara bir hayat tarzı sunuyordu. Bektaşilik de toplumla iç içe olan halk-la kaynaşan bir tarikattı. Bektaşiliğin halk arasında popüler olmasını sağlayan iki önemli faktör vardı. Bunlar, Bektaşinin sazı eşliğindeki Bektaşi şiiri

    ile mutaassıp Müslümanlığa karşı hoşgörü ve kolaycılığı temsil eden Bektaşi fıkralarıdır.

    Bektaşi şiiri tercih ettiği sade diliyle halkın duygularına tercüman olmuştur. Saz eşliğinde söylenen türkülerle doğ-

    rudan halka seslenilmiş, onların duy-gularına tercüman olunarak halk ara-sında büyük kabul görmüş ve yaygınlaşmıştır. Bektaşiliğin ilkeleri sade ve anlaşılır bir biçimde yine saz şairlerinin şiirleriyle halka aktarılmıştır. Bektaşi pirleri de halkın içinden yetişmiş, basit bir hayata sahip sade insanlardı.

    Kıyafet erkan ve adabıyla kendisine bir özellik veren Bektaşilik 13. yüzyıl başında teşekkül etmiş aşk ve cezbeyi makbul tutmuş idi. Ortodoks Müslü-manlığı, yani sadece dış manalarıyla şeriat ahkamı ve kavaid-i diniyyeye uyanlara karşı iç manaları sezen geniş düşünce tarafını temsil etmiştir. Bekta-şiliğin ve Bektaşilerin özel bir duyuş, · anlayış, görüş, düşünüş ve inanışları vardır. Konuşmalarında zarifane nükte-leri, sadece kendilerine has bir edaları ve bu çok hususi eda altında gizlenen tatlı bir alaya alma ile rindane, kalen-derane sevimlilikleri temel özellikleri-dir. İşte bu tatlı hal içinde sınırı olma-yan bir tolerans bir hoşgörülülük ile son derece bir insani görüş vardır. Din, mezhep, ırk ve milliyet farkı gözetme-den muayyen inanışları kabul eden her ferdi çatısı a l tına kabul eder ... Herkese ve birbirlerine yardımı vazife bilirler. Bu yardımı da incitmeden izzet-i nefsi-ni kırmamaya çalışarak yaparlar.7

    Bektaşilerin dini emirleri, bütün zi-hinlere ve mizaçlara cevap verebilecek bir tarzda tertiplenmiştir: Mezhepleri, diğer dinler gibi bazı mertebelerden geçmek üzere gizli bilgiye (marifete) eriştirecek tedrici bir yol gösterme usul-lerini ihtiva eder. Bunlar büyük kav-ramlara tapınmanın büyük bir rol oyna-dığı kaba ve amiyane din ile pek ser-

  • best ve bazı hususlarda aydınca bir fel-sefenin arasında bir sıra basamaklar teşkil eder. Bektaşiliğin ilahiyatı vahdet ve cömertlikten kendi varlığından so-yutlanmaya kadar gider ... Nihayet Bek-taşi teorisinde zorlama ve şiddetten sa-kınma ve bütün insanlara acıma ve şefkat telkin edilir. İyi bir Bektaşi, hare-ketinde Müslüman ve gayrimüslümana. karşı bir fark gözetmez.8

    Türk sosyal hayatı içinde Bektaşiler kendine özgü bir kişilik ve kimlik s~rgilemiştir. Türk toplumunda "Bektaşi " adı altında orijinal bir tip oluşmuştur. Bu tipin başlıca özellikleri şunlardır; Bektaşi denince başında on iki dilimli tacı, gözleri ışıldayan, bıyıkları sakalına karışmış, güleç yüzlü, zeki bakışlı, boynunda teslim taşı, belinde zünnarı, üstünde kaftanı ve yola çıkacakmış gibi boynuna sofrasını asmış, koluna keşkülünü, omzuna nefrini takmış, eline te-berini almış bir insan canlanır ... Bektaşi cemiyet hayatında cereyan eden olay-ları tenkit ederken insanlara doğruyu, iyiyi , güzeli öğretmeyi ve düşündürmeyi gaye edinmiştir ... Bektaşi Tanrı'ya ve onun yasalarına samimiyetle inanan bir kişidir ... Bektaşi zeki bilgili, hazır ce-vap nüktedan ve sağduyu sahibi bir in-sandır. Halkın sesi gücü sağduyusu, ak-lı ve zekasıdır.9

    Kendine has bir anlayışı adalı , er-kan ve felsefesi olan bu tarikat mensup-ları "Bektaşi" olarak adlandırılmaktadır. Bektaşi, Allah ile samimi diyaloglara girer, Allah'a olan sevgisi, korkusundan fazladır. Hadiselere hoşgörü ve mizah perspektifinden yaklaşır. Halkın psiko-lojisini iyi bilir ve halktan biri olmanın tüm özelliklerini Üzerlerinde taşır. Bü-

    tün bunlardan dolayı ~alk içinde büyük kitlelere ulaşan bir kabul görmüştür.'0

    Anadolu'da oluşan ve Türk sosyal ve ticaret hayatıyla doğrudan ilgili olan sivil toplum teşkilatlarından ahilik ve fütüvvet teşkilatları ile Bektaşiliğin ara-sında önemli bağlantılar bulunmakta-dır. Bu durum Bektaşiliğin Türk sosyal hayatının önemli iki teşkilatıyla ilgisini göstermesi aç ısından önemlidir. M. Fu-at Köprülü'nün bu konudaki görüş l eri şu şekildedir; Ahilerin XIV. yüzyıl son-larında Bektaşi adını alarak silsilelerini Hacı Bektaş Veli'ye isnat ve eriştirmeleri bize göre uzak ihtimal değildir. Fü-tüvvet hakkında bir çok kaynakların esaslı bir tahlili öyle zannediyoruz ki bu faraziyyeleri kuwetlendirecektir.11

    Bektaşi adab ve erka~ı, kaynağını Ahmet Yesevi'den alan "Dört Kapı Kırk Makam" anlayışıyla Hacı Bektaş tara-fından düzenlenmiştir. Dört Kapı; şeriat, tarikat, marifet ve hakikatten oluşur. Şeriat kapısında İslam dininin temel il-keleri öğretilir. Bu kapı, bir yasa niteli-ğinde olup' genel düzeni sağlamanın yollarını bildirir. Tarikat kapısında Bek-taşiliğe girme yolları bir mürşide bağlanma kuralı öğretilir. Marifet kapısında bütün varlıkların gizemli bilgileri elde edilir. Hakikat kapısında ise insan, Ça-lap Tanrı'ya ulaşarak varlığın sırrına erer. Bu dört kapının her birinde, onar tane· olmak üzere kırk makam bulun-maktadır. Bu makamlarda Bektaşiliğin hayat tarzını düzenleyen onu toplumda yararlı bir şekilde yaşamaya teşvik eden bölümler bulunmaktadır. Bu ma-kamlar Bektaşlnin hem dünya hem ~e ahiret hayatını düzenleyen kurallar bü-tünüdür.

  • Alevi-Bektaşi grupları, Anadolu Sel-çuklu Devleti'nin kuruluşundan günü-müze kadar, sosyal hareketlilik diyebi-leceğimiz bir çok eylem biçimlerine katılmış, yara almış ve grup önderlerini kaybetmişlerdir .. .Dini norm ve değerler birer dinamik unsurlar olarak grubu ayakta tutmaya çalışır .. Adeta bu gele-nek ve töreler böyle bir dini iklimden yararlanmak suretiyle manevi bir doku oluştururlar. 12

    Bektaşiler ayin ve merasimleriyle ahlak anlayışı ile Türk sosyal hayatında etkili bir yere sahip olmakla birlikte Bir tarikat görünümünden ziyade diğer ba-tını unsurlarla (mesela Tahtacı'lar, Kızılbaşlar, Aleviler vs) beraber bir "Ale-vi-Bektaşi gruplar ailesi" ya da bir "Ale-vi Bektaşi" geleneği halindedir. Tarihi alt yapısının önemli bir kısmını yazılı kaynaklarının tamamını yitirmiştir.' 3

    Bugün Bektaşi toplumu içinde bu durumun meydana getirdiği karışıklık hakimdir. Dernek vb. bir şekilde belirli bir sisteme sahip olanlar kendilerine telkin edilen adab ve erkan ışığında ha-yatlarını sürdürmektedirler. Fakat taşrada yaşayanlar yazılı bir kitapları bulun-madığından sözlü kültürün farklı algılanış ve aktarımıyla bir takım ritüellerle yaşamlarını sürdürmektedirler.

    Bektaşilik Türk Kültürü içindeki ye-rini Bektaşi şiiri, Bektaşi fıkraları ve ve-layetnameler ile sürdüregelmiştir. Ayin ve dualarında Türkçeye büyük önem veren Bektaşiler bu yönüyle de halk arasında ilgi görmüştür.

    Bektaşilikte resim sanatı da kendine mahsus bir geliştirme göstermiştir. On İki İmam, Hz. Ali ve Ehl-i beyt'i, Hacı Bektaş Vell'yi, diğer büyük Bektaşi evli-

    yasını ve kerametlerini anlatan bu haik tipi resimlerde ilkel karakterine rağmen özel bir üslup derhal göze çarpar. Buna ilaveten muhakkak ki HurGflliğin etki-siyle yazı ile resim yapma sanatı ger-çekten önemli bir gelişme göstermiş, çoğu Hz. Ali'yi konu edinen çok oriji-nal yazı resim örnekleri meydana geti-rilmiştir.''

    Bektaşi anlayışının en yaygın şekilde işlendiği edebi ürün şiirdir. Bektaşi tekkelerinde okunan nefeslerle ilahi bir boyut kazanan bu şiirler günümüze ka-dar soluğunu devam ettirerek ge l miştir. Bu anlayışa mensup şairlerimiz Anado-lu' nun çeşitli yörelerinde ellerinde saz-larıyla bu düşüncenin zengin örnekle-rini dile getirmişlerdir. Bektaşi inancının da ana kay'.lağı durumunda olan bu şiirler aynı zamanda Türk Halk şiirinin en önemli ve zengin bö~ümünü oluşturmaktadır.

    Bektaşi şiiri; bir takım görüşleri İslam öncesi inançlara dayanan sonrala-rı Ahmed Yesevl'nin tasavvufi anlayışından etkilenen . Hacı Bektaş Veli i le pirini bulan ve bağımsız bir anlayışa donüşen, zaman içinde Türk Toplumu-nun renkli sosyal hayatının zenginliği içinde Alevi, Bektaşi, Hurufi, Kalende-r!, Kızılbaş, Tahtacı, Batıni vb. hetero-doks mezhep ve tarikatlar içinden çıkmış şairlerin çoğunlukla nefes, ilahl, deme, deyiş, taşlama ağıt, gibi Türkle-rin milli nazım şekli olan koşma tarzında meydana getirdikleri edebi verim-lerden oluşmaktadır.

    Zengin Bektaşi şiiri, Türk Halk Şiiri içinde Türk Tasavvuf Edebiyatı ve Türk Aşık Edebiyatı'nın özelliklerinin başarılı bir şekilde yoğrulduğu anlayışı ve

  • özellikleri bakımından önemli ve ken-dine özgü bir şiir konumundadır.

    Tekke Edebiyatı'nın en dikkate şayan kısmı olan Bektaşi Edebiyatı diğer tarikat edebiyatlarından sonra Aşık Edebiyatını vücuda getirmiştir. Bugün-kü Aşık Edebiyatında Bektaşi fikri ve te-mayülleri ağır basmaktadır. Aşıkların bir kısmının Halveti, Kadiri, Mevlevi . olmalarına rağmen hepsinde Bektaşi ruh ve edası hakimdir. Aşıkların büyük bir kısmının Bektaşi olan yeniçeriler arasında yetişmeleri de bu hususta çok manidardır. '5

    Bektaşi Edebiyatı içinden yetişen şairlerimiz yazdıkları şiirleriyle Tü.rk halkının coşkusunu ve heyecanını ba-şarılı bir şekilde dile getirerek Bektaşi inancını şiire dökmüşlerdir. Halkın

    duygularına en yalın . bir şekilde tercü-man olan Bektaşi Şairleri toplumun ya-şadığı sosyal hadiseleri de şiirlerinde işlemişlerdir. Yazdıkları taşlama tarzı şiir

    lerle tepkilerini dile getirmişlerdir. Bektaşi şiiri, Turk toplumunun hak-

    sızlıklara karşı başkaldirısının şiiri ola-rak da kendini göstermiştir. Uzun Türk tarihi içersinde zaman zaman halka zulmeden başarısız yöneticileri eleştiren Bektaşi şairleri mazlum Türk hal-kının sesi olmuştur.

    Halkın sevincini dile getiren Bektaşi şiiri aynı zaman da halkın acılarını da şiirleştirerek Türk'ün ağıtını yakmıştır. Bektaşileri kendilerine özgü hoşgörü anlayışını da şiirlerinde işlemişler, insa-nın özüne dikkat çekerek dini taassuba karşı geliştirdikleri görüşlerini şiirlerde

    ifade etmişlerdir. Bektaşi şiirinin milli vezin ve milli

    şekiller altında yazılan asıl kıymetli ori-

    jinal parçaları nefes adıyla tanınmıştır ki tekkelerde belli bes~elerle okunmaya mahsustur; başka tarikatlardaki ilahiler, nutuklar ve Yesevl'lerdeki hikme~ler gi-bi. Ayrıca bundan başka da Hz. Ali'ye ve sair al-i Resule ait medhiyeler, mer-siyeler, destanlar ve devriyeler vardır ki, hep hece vezni ile yazılırlar. 16

    Türk halkının yiğitliğinin destanını anlatan Bektaşi deyişleri, ilahi ve dün-yevi aşkı işlediği şiirlerde lirizmin do-ruklarına ulaşmıştır. Hüzünleri ve se-vinçleri, hayat felsefesi, zevki ve sevgi-siyle Bektaşi şairleri Türk Halk Edebiya-tının en renkli ve zengin şiir mozayiğini oluşturmuşlardır.

    Esaslarını büyük ölçüde eski Türk şamanizmi ile tasawuftan alan ve Yu-nus Emre'den sonra 15. Asırdan itiba-ren kuvvetli şahsiyetlerini yetiştiren Bektaşilik; Ahllik, Abdallık, Hurufilik, Kızılbaşlık, Kalenderilik, ve Haydarllik-ten unsurlar alıp l;:>ir halita-fikir meyda-na getirdi. Bu fi.kir halitasını terennüm eden şairler aşk ve muhabbete, Allah, Muhammed·, Ali üçlüsüne! Al-i aba'ya fazlın ulOhiyyetine harflerin sırlarına, Hacı . Bektaş Veli'nin Muhammed ve Ali'den ayrı olmadığına, tarikatın müşkillerine, ayin ve usullerine, Seyyid Ga-zi, Kızıl Deli Sultan, Balım Sultan gibi Bektaşi büyüklerinin menkabelerine ve Yezid'in mel'unluğuna dair. duygu ve düşünceleri sade, hal.kın anlayabilece-ği bir dille ve umumiyetle hece vezni ile terennüm ettiler.17

    Türk Edebiyatında Xlll. yüzyıl Di-van edebiyatının yanında Yunus'un he-ce vezni · ve sade Türkçe ile şiirleri.ni yazdığı Halk şiirinin şekillendiği bir dö-nemdir. XIV. Yüzyıldan sonra bu iki

  • edebiyatın anlayışı iyice netleşmiş zev-kj, müziği, dili ve muhtevasıyla sınırları iyice belirlenmiştir. Türk Halk Edebi-yatının tasavvufa dayanan bölümünü oluşturan Yunus Emre'nin şiirleri bir çok şaire ve anlayışa ilham kaynağı ol-muştur. Yunus Emre, Bektaşi Edebiyatına da kaynak olmuş bir şairdir. Bektaşi Edebiyatı bugün pek çok araştırmacının da ortak ·kabulüyle kendine has özellikleri olan orijinal bir edebiyattır.

    Yüzyıllara göre bu edebiyatın gelişi mi şu şekildedir; Xlll. Yüzyıl Bektaşi edebiyatının Anadolu' da bir şekillenme ve başlangıç dönemi oluşturur.

    Bektaşi Edebiyatı XIV. yüzyılda Kay-gusuz Abdal'la kurulmuş ve temsil edil-miştir. Nazım ve nesir alanında verdiği eserler ve didaktik tarzıyla dikkat çeken bu şairimiz sürrealist ifadeleriyle bu şiirin kudretli bir temsilcisidir. Daha son-ra Şah İsmail Hatay!, çoğunluğunu he-ce vezniyle yazdığı şiirlerinde coşkulu ifadeleri, zengin içten duyguları ve ses, söz uyumuna dayalı anlattm ıyla dikkat çekmektedir. Ondan sonra gelecek olan Pir Sultan Abdal ise Bektaşi şiirinin lirizmini zirveleştirir ve bir çok şairimize ilham olur. Aynı zamanda Türk Halk şiirinin en başarılı temsilcileri olan bu şairlerimizi Kul Himmet, Sey-rani vb . bir çok Bektaşi.şairi izlemiştir. Bu yüzyılda İmadeddin Nesimi, Bekta-şi geleneğindeki "yedi ulu ozan"dan biridir. Nesimi başarılı şiirleri ve haya-tıyla bir çok şairi etkilemiştir.

    XV. yüzyılda Şah İsmail Safavi, Ha-tayı mahlasını kullanarak hece ölçü-süyle yazdığı didaktik şiirierle asra damgasını vurur. Onun şiirinde duygu-nun is:tenliğin ağır bastığı gözlenir. Ha-

    tayı bir yandan şiiri bir yandan Alevl Bektaşi geleneğine bağlı inançlarıyla

    Anadolu'nun kırsal kesimlerinde yaşayan ozanları derinlemesine etkilemiştir. Bu etkilemede duygulu anlatım ve ba-şarıyla kullanıldığı Türkçenin üleşi bü-yüktür. Hatayı dilin gücünü etkinliğini inancın içeriğiyle uzlaştırarak başarı

    göstermenin yolunu bulmuştur. Alevi Bektaşi an layışının hızla yayıldığı kırsa l

    kesimlerde salt Türkçenin etkisi çoktu. Halk da en büyük topluluk Arapça, Farsça, karışımı Osmanlıcayı anlaya-mıyordu. Oysa halk dili bunu yalın bir Türkçeyle ortaya konuyordu.18

    XVI. yüzyılda Kalender Abdal , Az- _ bl, Muhyiddin Abdal , Yemini, Şahi, Pir Sultan, Kul Himmet, Viranı gibi şairler yüzyıldaki Bektaşi edebiyatının güçlü temsilcilerindendir. Genel olarak XVI. Yüzyıl, Bektaşi şiirinin altın çağıdır. Bir çok büyük ozanını bu yüzyılda çıkarmıştır.

    XVll. yüzyıl Bektaşi edebiyatında bir çok şair Divan edebiyatının dilin-den esinlenerek bu tarz şiirler yazmıştır. Ezgiden uzaklaşan Bektaşi şiiri bu dönemde eski işlevini kaybetmiştir.

    XVIJI. yüzyıl Bektaşi şiirinin ana te-masını tekrarlar oluşturmaktadır.

    XIX. yüzyılda sosyal hayattaki değişikliğin bu edebiyata da tesiri olmuştur. Bu dönem Bektaşi şiirinin yenilenme dönemidir. Özellikle tekkelerde bulu-nan Bektaşi ·şairleri, Divan şiiri gelene-ği benimsemiştir. Bu yüzyılda anılan başlıca Bektaşi şairleri şunlardır: Dertli, Azbi Baba, Zahmi, Seyrani, Bosnavl , TOrabi.

    XX. yüzyılda divan tarzı ş iir yazan-lar hemen hemen kalmam13tır. Halk

  • ozanlığı öne çıkmıştır. Konu olarak es-kiyi tekrar eden Bektaşi şairleri yeni yazdığı şiirlerde bel li bir inancın, top-luluğun ozanı olmaktan çok genel ko-nularda şiirler yazmış lardır. Ozanlar genellikle kırsal kesimlerden çıkmıştır. Saz eşliğinde söylenen şiirler daha çok ezgi leriyle ön plana çıkmıştır.

    Bektaşi Edebiyatı içinden yetişen şairlerimiz yazdıkları şiirleriyle Türk halkı nın coşkusunu ve heyecan ını ba-şarılı bir şeki lde dile getirerek Bektaşi inancını şiire dökmüşlerdir. Halkı n duygu larına en yal ın bir şekilde tercü-man olan Bektaşi şair l eri toplumun ya-şadığ ı sosyal hadiseleri de şii rlerinde işlemişlerdir. Yazdıkları taşlama tarzı şiirlerle tepkilerini dile getirmiş l erdir.

    Türk halkının yiğitliğinin destanını anlatan Bektaşi deyişleri, ilahi ve dün-yevi aşkı işlediği şiirlerde lirizmin do-ruklarına ulaşmıştır. Hüzünleri ve se-vinçleri, hayat felsefesi, zevki ve sevgi-siyle Bektaşi şairleri Türk Halk Edebiya-tının en renkli ve zengin_Şiir mozayiğini oluşturmuşlardır.

    Bektaşller gerek şiirlerinde gerekse ayinlerinde Türkçe'den başka dil kul-lanmadıkları için Türkçe'nin yaşatılması ve geliştirilmesi, İslamiyetten önceki Türk gelenek ve göreneklerinin günü-müze saklanması hususunda önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. '9 -

    Bektaşi inancına ait düşünceler özel terimlerle bu anlayışın adab ve erkanı geniŞ bir şekilde işlenir. Allah, Hz. Mu-hammed ve Hz. Ali sevgisi ·ile bu anla-yışın büyükleri, Bektaşi şairlerince sıkça işlenen temalar arasındadır. Şalrler söyleyişlerini tabiat güzellikleriyle süs-lemişler ve insan ve hayat sevgisini ba-şarılı bir şekilde işlemişlerdir. Özellikle Ahmet Yesevl ve Hacı Bektaş Veli' de görülen tasavvufi anlayışı düzenleyen Dört Kapı (şeriat, tarikat, marifet, haki-kat) ve bunların içinde yer alan onar

    bölümden o l uşan Kırk Makam şiirlerde sıkça işlenmiştir.

    DİPNOTLAR

    1. Ziya GÜREL: Hak Aşıklarından Deyişl er, An-

    kara, 1980,s. l l .

    2. Nihat Sami BANARLl:Resimli Türk Edebiyatı

    Tarihi 1, İstanbul, 1971, s. 294.

    3. Nevzat KÖSOGLU: Büyük Türk Klasikleri,

    c.1, İstanbul, 1985, s.198.

    4. Dursun YILDIRIM:Türk Bitiği, Ankara, 1998,

    s.188. 5. Ahmet REFİK: Rafızlli k ve Bektaşilik, İstanbul,

    1932, s.7.

    6. Taha AKYOL: Osmanlı'da ve İran'da Mezhep

    ve Devlet, İstanbul, 1999 ,s.1 7.

    7. Bedri NOYAN: Bek~lişllik Alevilik Nedi ~, An-

    kara, 1987, s.7.

    8. F.R. HASLOK: Bektaşilik Tetkikleri, Çev.Ragı b

    HULUSİ, Sad. Kamil AKARSU, Ankara 2000,

    s.44,45.

    9. Dursun YILDIRIM: Türk Edebiyatında Bektaşi

    F ı kraları, Ankara, 1999, s. 37,38.

    1 O. Hüseyin ÖZCAN:" Bektaşi Fı kra l arında Ar-

    go", "Argo Konulu Uluslararası Toplantı", Mar-

    mara Üniversit~si, İstanbul, 1999, Yayımlanma-

    mış Teb l iğ, 1. ·

    11. M. Fuat KÖPRÜLÜ:Türk Edebiyatında İ l k Mutasavvı flar, Ankara, 1984, s. 215.

    12. OrhanT ÜRKDOGAN: Alevi Bektlişl Kimliği,

    İstanbu l, 1995, s.482,483.

    13. Yı lmaz SOYVER: Sosyolojik Açıdan Alevi

    Bektaşi Geleneği ,s.155-156.

    14. Ahmet Yaşar OCAK: a.g.e.,s.378.

    15. Umay GÜNAY: Aşık Tarzı Şiir Geleneği ve

    Rüya Motifi, Ankara, 1986, s: 12. 16. M. Fuat KÖPRÜLÜ: a.g.e., s.350.

    17. Şükrü ELÇlN: Halk Edebiyatına Giriş, An-kara, 1986, s. 9.

    18. İsmet Zeki EYÜBOGLU: Alevi Bektaşi

    Edebiyatı İstanbu l 1992, s.125.

    19. Mürsel ÖZTÜRK: "Bektaşi Şiiri" . Erdem,

    Mayıs 1988, Ankara, 1989 . .