364
QARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden gelmis olursa olsun, yabancı sözleri kullanmamaq, ulusal bir. yükümlülüktür. Türk dilinde, bütün sözlere, qarşılıq, hemde en uyğun biçimde, doğma sözler bulunmakdadir. Bundan dolayı, yabancı dillerden dilimize qarışan sözleri arındırıb, artığraq öz türkceyle tanış olmaq arzusuyla bu sözlük. yasanıb, kulluğunuza sunulur. İYİ ÇALIŞMALAR Ab i zer : altin suyu.

öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

  • Upload
    others

  • View
    18

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

QARŞILIQLI

SÖZLÜK

Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce

qarşılığı olan, hanki.

dilden gelmis olursa olsun, yabancı sözleri kullanmamaq,

ulusal bir.

yükümlülüktür.

Türk dilinde, bütün sözlere, qarşılıq, hemde en uyğun biçimde,

doğma sözler

bulunmakdadir. Bundan dolayı, yabancı dillerden dilimize

qarışan sözleri arındırıb, artığraq öz türkceyle tanış olmaq

arzusuyla bu sözlük.

yasanıb, kulluğunuza sunulur. İYİ ÇALIŞMALAR

Ab i zer : altin suyu.

Abaküs : 1. çörkü. çörggə. çörtgə. 2.

sayimıncığı.

Abdomen : karin.

Aberasyon : sapınc.

Ab-i hayat : bəngisu.

Page 2: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Abide : anıt.

Abidələşmek : anıtlaşmak.

Abidələştirmek : anıtlaştirmak.

Abidevi : anıtsal.

Ablatif : ayrılma (eki).

Abluka : quşatma.

Ablukaya alınmak : quşatılmak.

Ablukaya almak : quşatmak.

Abonə : sürdürümcü.

Abonə et mek : sürdürümcü yapmak.

Abonə olmak : sürdürü mcü olmak.

Abonəlik : sürdürümcülük.

Abonman : sürdürüm.

Abrasif : aşındırıcı.

Absorban : soğurucu, soğurqan.

Absorbə etmek : 1. soğurmak. 2. əmmək.

Absorbsorpsiyon : 1. sogurma. 2. emme.

Abstraksiyon : soyutlama.

Abstraksiyonist : soyutçu.

Abstraksiyonizm : soyutçuluk.

Abstrə : soyut.

Absürd komedi : saçma güldürü.

Absürd : 1. saçma. 2. anlamsız. 3. usdisi.

Açaçı : açaqçı. açqaç. uzaqlastırıcı.

Acələ : 1. ivədi. 2. ivədiliklə.

Page 3: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Acemî : toy.

Acemîce : toyca.

Acemîlik : toyluk.

Acemlalesi : günestopu.

Acente : isletme.

Açik gri : kir.

Acil : ivedi.

Acilen : ivediliklə.

Aciz : 1. gücsüz. 2. düskün. 3. yetersiz.

Acuze : kocakari.

Adab-i maaşirət : görgü qurallari.

Adalet : 1. tüzə. türə. 2. yarqi. insaf. 3. əşitlik.

Adamoğlu : kisioğlu.

Adap : 1. görgü. 2. yorda m.

Adaptasyon : uyarlama.

Adaptə etmek : uyarlamak.

Adapte olmak : uyarlanmak.

Adaptör : uyarlaç.

Addet mek : saymak.

Addolunmak : sayılmak.

Adet : görenek.

Adetâ (ar “âdeten”den y anlis): neredeyse.

Adî : 1. niteliksiz. 2. asagilik. 3. sira dan.

Adil : esit likçi.

Adres : bulunak.

Page 4: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Adsorpsiyon : yüze sogurma.

Aerometri : yogunlukölçüm.

Af : bagislama.

Aferist : çikarci.

Aferizm : çikarcılıq.

Affedersiniz : ba gislayin.

Affetmek : bagisla mak.

Afirmasyon : kesinleme.

Afis : asi.

Afise edilmek : açiga v urulmak.

Afise etmek : açiga vurmak.

Afise : bildiri.

Afiyet olsun : esenliklər , esenlik olsun.

Aforizma : özsöz.

Aforoz edilmek : dislanmak.

Aforoz et me k : disla ma k.

Aforoz : dislama.

Agnosi : 1. bilinemezlik (fel). 2. tanisizlik (tip).

Agnostik : bilinemezci.

Agnostisizm : bilinemezcilik.

Agora fobi : alan ürküsü.

Agora : alan.

Agra ndisör : büy ülteç.

Agra ndize et mek : büy ült mek.

Agrandisman etmek : büy ütmek.

Page 5: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Agrandisman ettirmek : büyülttür mek.

Agrandisman : büy ültme.

Agre man : uygunluk.

Agre sifçe : hirçinca.

Agre siflik : hirçinlik.

Agre sivit e : hirçinlik.

Agresif : hirçin.

Agus : kucak.

Agustos : derim.

Agustosböcegi : circirböcegi.

Agyar : yabancila r.

Ahbap : gönüldes.

Ahbaplik : gönüldeslik.

Ahdetmek : a nt içmek --> a ntlamak.

Ahe nkli : uy umlu.

Ahe nksiz : uy umsuz.

Ahe ste : yavas.

Ahenk : 1. uyum. 2. ezgi.

Ahit : antla sma.

Ahitlesme k : antlas ma k.

Ahitna me : a ntlasma.

Ahize : kula klik.

Ahka m : ya rgi(lar).

Ahlât : suy uklar.

Ahma k : bön.

Page 6: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ahma kça : bönce.

Ahma klik : bönlük.

Aht : ant.

Ahu : maral,burçin.

Ahval : duru m(lar).

Aidat : ödenti.

Aidiy et : iliskinlik.

Aile ce k : barkça.

Aile : bark.

Ailevî : barksal.

Ait : iliskin.

Aitlik : iliskinlik.

Aja n : çasit.

Aja nda : günce.

Aja nlik : çasitlik.

Ajan provokatör : kiskirt ma n.

Aka binde : a rdindan.

Akibet : son.

Akil disi : usdisi.

Akil v erme k : ögüt verme k.

Akil : 1. us. 2. bellek. 3. ögüt.

Akilci : usçu.

Akilcılıq : usçuluk.

Akilda kalma k : be llekte ka lma k.

Akilda tuta mama k : belle kte t utama ma k.

Page 7: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Akilda tutmak : bellekte tutmak.

Akillandirma k : usla ndirma k.

Akillanma k : uslan ma k.

Akilli : uslu.

Akillica : usluca.

Akillılıq : usluluk.

Akilsiz : ussuz.

Akilsizca : ussuzca.

Akilsizlik : ussuzluk.

Akis : 1. ya nsima. 2. yanki.

Akit : sözle sme.

Akl-i selim : sagduyu.

Aklî : ussal.

Aklîlestirme : ussallastirma.

Akliye : us sayrılıqlari.

Akraba : hisim.

Akrabalik : hisimlik.

Akran : ya sit.

Akredite : 1. yet kilendirilmis. 2. yet kili.

Akrostis : a dlik.

Aks : 1. dingil. 2. eksen.

Aksa m : bölümler.

Aksa m-ise ba : ye di bölüm (y azinbilim).

Aksa n : vurgu.

Akset me k : 1. ya nsima k. 2. yankilanma k.

Page 8: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Aksettirme k : ya nsitmak.

Aksi istika met : ters y ön.

Aks-i sa da : ya nki.

Aksi : te rs.

Aksılıq : terslik.

Aksine : te rsine.

Aksiy om : belit.

Aksiy on : 1. etki. 2. et kime. 3. eylem.

Aksülamel : 1. tepki. 2. tepkime.

Akt üel olmak : güncelles mek.

Aktif metod : et kin yönte m.

Aktif rol oy namak : et kin olmak.

Aktif : et kin.

Aktiflesmek : et kinlesme k.

Aktiflestirici : et kinlestirici.

Aktiflestirmek : et kinlestirmek.

Aktiflik : et kinlik.

Aktivist : 1. et kinci. 2. eylemci.

Aktivite : et kinlik.

Aktivizm : 1. etkincilik. 2. eylemcilik.

Aktüalite : güncellik.

Aktüel : güncel.

Aktüellesmek : güncellesmek.

Akü( mülat ör) : a kimtoplar.

Akustik : 1. yankibilim. 2. yankilanis.

Page 9: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Akut : ileri.

Akuzatif : belirt me (eki).

Akva m : uluslar.

Alâ ka : ilgi.

Alafranga : fransal. 2. avrupal. 3. batisal.

Alafrangalik : 1. fransallik. 2. av rupallik.

Alâka göstermek : ilgilenmek.

Alâkadar etmek : ilgilendirmek.

Alâkadar olmak : ilgilenmek.

Alâkadar : ilgili.

Alâkali : ilgili.

Alâkasiz : ilgisiz.

Alâmet : belirti.

Alâmet-i f arika : ayirtaç.

Alaniyet : açiklik.

Alârm : uy ari.

Alat urka : 1. türksel. 2. dogusal.

Alat urkalik : 1. türksellik. 2. dogusallik.

Albinizm : a ksinlik.

Albino : a ksin.

Alelade : siradan.

Aleləcələ : çarçabuk.

Alenen : 1. açikça. 2. açiktan açiga.

Alenî : açik.

Aleniyet : açiklik.

Page 10: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Alet edev at : araç gereç,takim taklav at.

Alet : araç.

Aley h : karsitlik.

Aley hinde olmak : karsit olmak.

Aley htar olmak : karsit olmak.

Aley htar : karsit.

Aley hte oy : karsit oy.

Aleyhinde konusma k : köt ülemek.

Alfabe : imcelik, abece.

Alfabetik : 1. imceliksel,abecesel. 2. dizinsel.

Alg : su y osunu.

Ali cenab : yüce gönüllü.

Ali : yüce.

Alim : 1. bilimci. 2. bilge.

Alimlik : bilimcilik.

Allah v ergisi : tanri vergisi.

Allah : tanri.

Almanak : yillik.

Alternatif : 1. seçenek. 2. seçeneksel. 3.

seçimsel .4. dalgali akim (fiz).

Altimetre : yükseklikölçer.

Altruist : ö zgeci.

Altruizm : ö zgecilik.

Ama : ancak.

Âmâ : kör.

Page 11: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Aman allahim : a man tanrim.

Aman yâ rabbî : aman tanrim.

Ambalaj y apmak : sartalamak, sarmak.

Ambalaj : sarta.

Ambalajci : sartaci.

Amblem : belirtke.

Amel : edim.

Amele : edimen.

Ameli : edimsel.

Amik ovasi : derinova.

Amir : buy urman.

Amit oz bölünme : esey siz bölünme.

Amitoz : eseysiz.

Amme dav asi : kamu dilevi.

Amme hukuku : kamu tüzesi.

Amme idaresi : ka mu y önetimi.

Amme niza mi : kamu düzeni.

Amme : kamu.

Ampirik : deneysel.

Ampirist : deney ci.

Ampirizm : deney cilik.

Amplifikat ör : yükselteç.

An : kipi.

Anadan üryan : çirilçiplak.

Anaf or : çevrinti.

Page 12: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Anagalis : tavukotu.

Anahtar : açar.

Anahtarci : açarci.

Anahtarcilik : açarcilik.

Anahtarlik : açarlik.

Anakronik : 1. çagasimsal. 2. çagdisi.

Anakronizm : 1. çagasim. 2. çagdisilik.

Analitik : ç özümsel.

Analiz etmek : 1. çözümlemek. 2. degerlendirmek.

Analiz : çözü mleme.

Analjezik : agri kesici.

Anane : gelenek.

Ananecilik : gelenekçilik.

Ananelesmek : geleneklesmek.

Ananelestirmek : geleneklesmek.

Ananevi : geleneksel.

Anarsi : kargasa.

Anarsik : kargasali.

Anarsist : kargasaci.

Anarsizm : kargasacilik.

Anatomi : gövdebilim.

Anatomik : gövdebilimsel.

Anavatan : a nay urt.

Anber çiçegi : yayla çiçegi.

Ançüez : balik ezmesi.

Page 13: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Anekdot : öy kücük.

Anemi : kansizlik.

Anemik : kansiz.

Anemomet re : yelölçer,akisölçer.

Anemometri : yelölçüm.

Angaje : bagimli.

Angajman : baglanti.

Ani : kipil.

Aniden : birden.

Ankebut : örümcek.

Anlik : kipil.

Anonim : 1. a dsiz. 2. ortak.

Anons et mek : duy urmak.

Anons : duy uru.

Anormal : 1. olagandisi. 2. dengesiz. 3. ay kiri.

Anormallik : olagandisilik. 2. dengesizlik. 3. ay

kirilik.

Anot : artiuç.

Ansambl : topluluk.

Ansizin : birden.

Anta gonist : yagi.

Antant : a ntlasma.

Antet koy ma k : baslik koy mak.

Antet siz : basliksiz.

Antet : 1. baslik. 2. simge.

Page 14: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Antetli : baslikli.

Anti-biy otik : dirimkiran.

Anti-damping : karsi düsürüm.

Anti-entellekt üalizm : ay din karsitligi.

Antik devir : ilkçag.

Antik : eskil.

Antikite : ilkçag.

Antimon : ra stiktasi.

Anti-pat i : 1. sevimsizlik. 2. sogukluk. 3. iticilik.

Anti-patik : 1. sevimsiz. 2. soguk. 3. itici.

Anti-tez : karsi sav.

Antoloji : seçki.

Antrakt : a ra.

Antre : giris.

Antrparant ez : ayraçta.

Apolet : omçak,omuzluk.

Aposteriori : sonsal.

Apostrof : kesme imi.

Apriori : önsel.

Aptal : sapsal.

Aptalca : sapsalca.

Aptallik : sapsallik.

Ar : 1. ut, utanma. 2. utanç.

Ara njör : düzenlemeci.

Arabesk : arapsal.

Page 15: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Arabiyat : arapbilim.

Aranje etmek : düzenlemek.

Aranjman : düzenleme.

Ardiye : yigimlik.

Areometre : yogunlukölçer.

Argo : yozdil.

Argüman : kanit.

Arif : bilge.

Arife : öngün.

Arit metik dizi : esartanli dizi.

Arit metik : sayibilim.

Ariza yapmak : bozulmak.

Ariza : bozukluk.

Arizali : bozuk.

Arkaik : 1. asni. 2. eskil.

Arkaist : 1. asnici. 2. eskilci.

Arkaizm : 1. asnicilik. 2. eskilcilik.

Arkeolog : kazibilimci.

Arkeoloji : kazibilim.

Arkeolojik : kazibilimsel.

Arketip : ilkörnek.

Armoni : uy um.

Arozöz : yersular.

Arsiv : belgelik.

Arsiz : utanmasiz.

Page 16: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Artifisyel : yapay.

Artikülasy on : bogumla nma.

Arz et mek : sunmak.

Arz ve ta lep : sunu ile istem.

Arz : 1. yery üzü. 2. enle m.

Arz : sunu.

Arz-ihal : dilekçe.

Arz-ihalci : dilekçe ci.

Arz-talep dengesi : sunu-istem denge si.

Arzu etmek : dilemek.

Arzu : dilek.

Arzuhal : dilekçe.

Arzuhalci : dilekçe ci.

Asa : degnek.

Asabi bozulmak : sinirleri bozulmak.

Asabi : 1. sinirli. 2. gergin.

Asabilik : sinirlilik.

Asabiy e : sinir sayriliklari.

Asabiy et : sinirlilik.

Asalet : 1. soyluluk. 2. asallik.

Asaleten : asalca.

Asaletitasdik olunmak : asalligi onaylanmak.

Asap : sinir(ler).

Asayis ber-kemal : düzen saglandi.

Asayis : 1. düzen. 2. güvenlik.

Page 17: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Asgari : en az® a zra.

Asik : 1. sev gen. 2. tutkun. 3. vurgun .4.

ozan.

Asikâr : apaçik.

Asil : 1. asal. 2. kök. 3. kay nak .4.

gerçek .5. temel.

Asil : soylu.

Asilli : uyruklu.

Asilsiz : 1. dayanaksiz. 2. gerçe kdisi.

Asimilasyon : 1. benzesme. 2. erit me.

Asimile etmek : 1. benzestirmek. 2. eritmek.

Asimile olmak : 1. benzesmek. 2. erimek.

Asinâ : tanidik.

Asinâlik : tanisiklik.

Asir : 1. yüzyil. 2. çag.

Asiret : oymak.

Asirlik : yüzyillik.

Ask : sevi.

Askar : sarisin.

Asker : süer.

Askeri levazimat : süer gereçleri.

Askeri : süersel.

Askeriye : 1. ordu. 2. süerlik.

Askerlik : süerlik.

Asli : 1asal. 2. birincil. 3. temel.

Page 18: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Asrî : 1. çagdas. 2. çagcil. 3. çagsal.

Asrîlesmek : 1. çagdaslasmak. 2. çagcillasmak.

Asrilik : 1. çagdaslik. 2. çagcillik.

Asteriks : yildiz (imi).

Astrolog : yildizbilimci.

Astroloji : yildizbilim.

Astrolojik : yildizbilimsel.

Astronom : gökbilimci.

Astronomi : gökbilim.

Astronomik : 1. gökbilimsel. 2. uç.

Asuman : gökyüzü.

Atavist : ataci.

Atavizm : atacilik.

Ateist : tanrisiz, tanritanimaz.

Ateizm : tanrisizlik, tanritanimazlik.

Ately e : islik.

Ati : gelecek.

Atik : çevik.

Atizm : içe kapanis.

Atlet : kosucu.

Atmosfer : buguy uvar.

Atöly e : islik.

Avanak : alik.

Avangart : öncü.

Avanproje : öntasari.

Page 19: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Avans : öndelik.

Avanta : çikar.

Avantür : serüven.

Avare : aylak.

Avarelik : aylaklik.

Averaj : ortalama.

Avukat : sav unman.

Ayna : gözgü.

Aynen : oldugu gibi.

Aynî y ardim : nesne yardimi.

Aynî : nesnesel.

Ayni : özdes.

Aynilik : özdeslik.

Aynisi : özdesi.

Ayniyat say mani : nesne say mani.

Ayniyat : nesneler.

Aysberg : buzdagi.

Ayyas : içken,içkici.

Ayyuka çikmak : yayilmak.

Aza : üy e.

Azade : özgür.

Azadelik : ö zgürlük.

Azalik : üyelik.

Azamet : ululuk.

Azami : en çok --> çokra.

Page 20: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Azap : ezinç.

Azar : paylama.

Azarlamak : paylamak.

Azarlanmak : paylanmak.

Azat etmek : özgürlestirmek.

Azatlik : özgürlük.

Ba de : süci.

Ba dem a gaci : pay a m agaci.

Ba dem sa kizi : pay am sa kizi.

Ba dem ya gi : pay amyagi.

Ba dem : payam.

Ba dire : güclük.

Ba hadir : yigit.

Ba har : ilkyaz.

Ba har : ot.

Ba harat : oty am.

Ba haratçi : otyamci.

Ba hse var misin ? : öcüre var misin ?.

Ba ht : 1. mut. 2. yazgi.

Ba htiyar : mutlu.

Ba kî : 1. ölümsüz. 2. kalici,kalimli.

Ba lya : dengi.

Ba nal : siradan.

Ba ndajlama k : sa rgilamak.

Ba ndira : sancak.

Page 21: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ba nliyö : palanka.

Ba r : içkilik.

Ba raj : büget.

Ba ri : en azindan.

Ba rikat : engel.

Ba rometre : ba sinçölçer.

Ba rometri : basinçölçüm.

Ba siret li : öngörülü.

Ba siretsiz : öngörüsüz.

Ba sit cümle : yalin t ümce.

Ba sitlesmek : 1. siradanlasma k. 2. kolayla sma k. 3.

yalinlasmak.

Ba sitlestirmek : 1. kolaylastirmak. 2. yalinlastirmak.

Ba skâtip : basyaz man.

Ba skonsolos : büy ükelçi.

Ba skonsolosluk binasi : büyükelçilik.

Ba skumandan : baskomuta n.

Ba smakale : basyazi.

Ba smuharrir : basyazar.

Ba ssehir : baskent.

Ba sur : ignik.

Ba svekalet : basbakanlik.

Ba svekil : basbakan.

Ba z : temel.

Ba ze n : ara sira,arada bir.

Page 22: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ba zi : 1. kimi. 2. birkaç.

Ba zila ri : kimileri.

Ba zisi : kimisi.

Badem ezmesi : payam ezmesi.

Bademcik : pay amcik.

Bademiçi : payamiçi.

Bademlik : paya mlik.

Bahane : nedensi.

Bahir : deniz.

Bahis mev zuu : söz konusu.

Bahis : 1. konu. 2. söz. 3. öcür.

Bahse girmek : öcürlesmek.

Bahset mek : söz et mek.

Bakiye : 1. kalan. 2. artan.

Bala st : kirmatas.

Balans : denge.

Bandaj : sargi.

Bany o yapmak : yunmak.

Bany o : yunak.

Barbar : ilkel.

Bariz : belirgin.

Basiret : öngörü.

Basit : 1. kolay. 2. yalin. 3. siradan.

Basket bolculuk : mankatopçuluk.

Basket : manka.

Page 23: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Basketbol : mankat opu,çembertopu.

Basketbolcu : mankatopçu.

Baskül : tarti.

Baston : degnek.

Batini : içrek.

Bay ii : satici.

Bay ilik : saticilik.

Be ddua et me k : 1. ilenmek. 2. ah etmek.

Be ddua : 1. ilenç. 2. ah.

Be del : karsilik.

Be den : göv de.

Be dir : dolunay.

Be ka : 1. kalicilik. 2. ölümsüzlük.

Be nde : köle.

Be ra bere : esit.

Be saret : mustu.

Be ste : ezgi.

Be steci : ezgici.

Be stekar : ezgici.

Bedbaht : mutsuz.

Bedbin : köt ümser.

Bedbinlik : kötümserlik.

Bedeni : göv desel.

Bedevî : göçebe.

Bednos : yaba n tav ugu.

Page 24: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Behemahal : kesinliklə.

Beis : sa kinca.

Bele sçi : otlakçi.

Bele sçilik : otlakçilik.

Benchmarking : bilgilesim.

Bendeniz : köleniz.

Beraat etmek : a klanmak.

Beraat : a klanma.

Beraber : birlikte.

Berabere kalmak : esitlikte kalmak.

Beraberlik : 1. birliktelik. 2. esit lik.

Berrak : 1. duru. 2. saydam.

Bet onyer : karma ç.

Bevliye : siybilim.

Bevliyeci : siybilimci.

Bey an et mek : 1. açiklamak. 2. bildirimde bulunmak.

Bey an : 1. açiklama. 2. bildirim.

Bey anat : demeç.

Bey anname : bildirim.

Bey az menekse : manta.

Bey az : a k.

Bey azlasmak : agarmak.

Bey hude : bosuna.

Bey nelmilel : uluslararasi.

Bey zade : beyoglu.

Page 25: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Bey zbol : sopatopu.

Bey zbolcu : sopatopçu.

Beyit : ikilik.

Bezirgan : tecimen.

Biberon : sütlük.

Bibliyofil : betiksev er --> betikçil.

Bibliyografi : kay nakbilim.

Bibliyografik : 1. kay nakbilimsel. 2. kay nakçal.

Bibliyografya : kay nakça.

Biblo : süslük.

Biçare : umarsiz.

Bidat : uy duruk.

Bienal : yilasiri.

Bigane : 1. ilgisiz. 2. yad.

Bigudi : sarmaç.

Bihaber : 1. saliksiz. 2. bilgisiz.

Bijuteri : taki.

Bijuterici : takici.

Bijutericilik : takicilik.

Bilafasila : araliksiz.

Bilahare : sonra.

Bilaistisna : ayirmaksizin.

Bilakis : tersine.

Bilavasita : dogrudan.

Bilet : girimlik.

Page 26: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Biletçi : girimlikçi.

Biletçilik : girimlikçilik.

Bilhassa : özelliklə.

Billur : sirça.

Bilumu m : bütün.

Bina etmek : kurmak.

Bina : yapi.

Binaen : dayanarak.

Binaenaleyh : 1. bundan dolayi. 2. dolayisiyla.

Birader : 1. erkardes. 2. arkadas.

Birlesmis milletler : uluslar dernegi --> ulustay.

Bitap : 1. bitkin. 2. yorgun. 3. argin.

Biyografi : yasamöyküsü.

Biyografik : yasamöyküsel.

Biyolog : dirimbilimci.

Biyoloji : dirimbilim.

Biyolojik : 1. dirimbilimsel. 2. dirimsel.

Biyometri : dirimölçüm.

Biyometrik : dirimölçümsel.

Biyometrisyen : dirimölçümcü.

Biyonik : dirimkurgusal.

Bizatihi : 1. kendisi. 2. kendiliginden.

Bizzat : kendi.

Blender : karistirici.

Bobin : sarimlik.

Page 27: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Böbürlenmek : kasintilanmak.

Body guard : koruman.

Bohem : önemsemez,aldirissiz.

Boks : yumrukoy unu.

Boksör : yumrukoyuncu.

Boksörlük : yumrukoy unculugu.

Bone : baslik.

Bonjur : günay din.

Bonkör : eliaçik,açmik.

Bonsuvar : tünay din.

Bora : boganak.

Botanik : bitkibilim.

Botanikçi : bitkibilimci.

Braki sefal : kisa basli.

Brans : 1. alan. 2. dal. 3. kol.

Bronz : tunç.

Bronzlasmak : tunçlasmak.

Bronzlastirmak : tunçlastirmak.

Brosür : betikçe.

Brulör : yakaç.

Bu cihetle : bu nedenle.

Bu kadar : 1. bunca. 2. bu denli.

Bu suretle : böylece.

Buat : kutu.

Bubi : bo mbacik.

Page 28: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Budala : bön.

Budist : budaci, burkanci.

Budiz m : budacilik,burkancilik.

Buhar : bugu.

Buharlas mak : bugulasmak.

Buharli : bugulu.

Buharsiz : bugusuz.

Buhran : bunalim.

Buhur : tütsü.

Buhurdan : tütsülük.

Buhurdanlik : tütsülük.

Bukalemun : bürüngen, kay a keleri.

Bukle : 1. büklüm. 2. kivrim.

Buldozer : yoldüzer.

Bülug : 1. ergenlik. 2. yetisme.

Büny e : yapi.

Büny evi : yapisal.

Burjuva : kentsoylu.

Burjuvazi : kent soyluluk.

Bürka : peçe.

Bürle ks : sav rukla ma.

Burs : ögrenimlik.

Buse : öpücük.

Butik : giyimevi.

Buton : dügme.

Page 29: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Büyük selale : ç avlan.

Buzhane : buzevi.

Cahil : 1. bilgisiz. 2. toy.

Cahila ne : 1. bilgisizce. 2. toyca.

Cahillik etmek : düsüncesizce davranma k.

Cahillik : 1. bilgisizlik. 2. toyluk.

Caiz degil : uygun degil.

Caiz : uy gun.

Çamasir suy u : agartici.

Cami : ta pinak.

Camia : topluluk.

Camping : oba.

Çare : umar.

Çareli : umarli.

Çaresiz kalmak : umarsiz kalmak.

Çaresiz : umarsiz.

Çaresizlik : umarsizlik.

Çarpim tablosu : ç arpim çizelgesi.

Casus : çasit.

Casusane : çasitça.

Casusluk : çasitlik.

Cazibe : çekicilik.

Cazip : çekici.

Cebir : denklembilgisi.

Cebr : zor.

Page 30: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Cebren : zorla.

Cehalet : bilgisizlik.

Cehennem : tamu.

Çehre : beniz.

Celallenmek : kizmak.

Cellat : öldürmen.

Cellatlik : öldürme nlik.

Celp : çagrilik.

Celse : durusma.

Cemaat : topluluk.

Çember : 1. manka. 2. döngü.

Cemiy et : dernek.

Cemiy et-i a kvam : uluslar dernegi --> ulustay.

Cenah : 1. yan. 2. kanat. 3. kesim.

Cenaze merasimi : yug.

Çenebaz : 1. çeneci. 2. geveze. 3. konuskan.

Cengaver : sav asçi.

Cengaverlik : savasçilik.

Cenin : dölüt.

Cenin-i sakit : düsük --> düsüt.

Cenk : savas.

Cennet : uçmag.

Cent er : özek.

Centilmen : çelebi.

Cenub-i garbi : güneybati.

Page 31: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Cenub-isarki : güneydogu.

Cenup : güney.

Cera hat : irin.

Cera hatli yara : irinli y ara.

Cereya n : a kim.

Cereyan yapmak : akim olusmak.

Cereyanda kalmak : akimda kalmak.

Cerh etmek : 1. yaralamak. 2. ç ürütmek (tüze).

Ceriha : yara.

Cerrah : yar man.

Cerrahlik : yarmanlik.

Cesamet : irilik.

Cesametli : iri.

Cesaret et mek : göze almak.

Cesaret vermek : yüreklendirmek.

Cesaret : yüreklilik.

Cesaretlendirmek : yüreklendirmek.

Cesaretlenmek : yüreklenmek.

Cesaretli : yürekli.

Cesaretsiz : yüreksiz.

Ceset : ölük.

Cesur : yürekli.

Cet : ata.

Cetvel : çizeç,çizgeç.

Cevaben : yanit olarak --> yanitça.

Page 32: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Cevabi : ya nitsal.

Cevap almak : yanit almak --> yanitlan mak.

Cevap vermek : yanit v ermek --> yanitlamak.

Cevap : yanit.

Cevaplamak : yanitlamak.

Cevaplandirmak : yanitlamak.

Çevgân : savlacan.

Cevher : 1. töz. 2. yetenek. 3. öz.

Cevheriyye : tözcülük.

Cevsen (f ar) : savgan.

Ceylan : geyik.

Cezbe : çosku.

Chat yapmak : söylesmek.

Chat : söylesi.

Check-in : giris isle mi.

Check-out : çikis islemi.

Check-up : saglik taramasi.

Chip : yonga.

Cibillet : soy.

Cibilliyetsiz : soy suz.

Çifte : 1. ikil. 2. ikili. 3. ikiz.

Ciha ngir : algan.

Ciha ngirlik : alganlik.

Cihan : acun.

Cihat : din savasi.

Page 33: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Cihaz : ay git.

Cihet : 1. yön. 2. neden. 3. nedence.

Çiklet : sakiz ® çignem.

Cila : parlatici.

Cilalamak : parlat mak.

Cilali : 1. parlak. 2. süslü.

Cilasiz : soluk.

Cilve : naz.

Çima : yo ma.

Çimaci : yomaci.

Çimacilik : yomacilik.

Cimri : pint i,elisiki,kismik.

Cimrilesmek : pintilesmek,elisikilasmak.

Cimrilik : pintilik,elisikilik.

Cins : 1. tür. 2. esey.

Cinsel : esey sel.

Cinsi : eseysel.

Cinsiyet : eseylik.

Cips : yonga.

Cirm : oylum.

Çiroz : çelimsiz.

Cisim : ne sne.

Civan : 1. körpe. 2. genç.

Civar : 1. dolay. 2. yöre.

Cografik : yerey bilimsel.

Page 34: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Cografya : yereybilim,y uvarbilim.

Cömert : eliaçik,aç mik.

Cömertlesmek : eliaçiklasmak.

Cömertlik : eliaçiklik.

Computer : bilgisayar.

Cont a : yalitaç.

Cühe la : bilgisizler.

Cumhurbaskani : kamubaska ni.

Cumhuriy et : 1. kamuerki. 2. ulusalegemenlik.

Cümle : tü mce.

Cürm-i meshut : suçüst ü.

Cürüm ika et mek : suç islemek.

Cürüm : suç.

Cüsse : 1. gövde. 2. yapi.

Cüsseli : iriyari.

Da m : es.

Da mat : güvey.

Da matlik elbise : güveylik giysi.

Da mlik : eslik.

Da mping : düsürüm.

Dadaist : dadaci.

Dadaiz m : dadacilik.

Dahi : ökeli.

Dahice : ökelice.

Dahil olmak : 1. katilmak. 2. girmek.

Page 35: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Dahil : içinde.

Dahilen : içten.

Dahili : 1. içsel. 2. iç.

Dahilik : ökelilik.

Dahilinde : içinde.

Dahiliy e : 1. içisleri. 2. içsay riliklari. 3. içsel.

Dahiliy eci : içsay riliklari uzmani ® içselci.

Dahiyane : ökelice.

Dahli olmak : parmagi olmak.

Daim etmek : s ürekli kilmak.

Daim : sürekli.

Daimi olmak : 1. süreklilik. 2. kalicilik.

Daimi : sürekli.

Dair : iliskin.

Daire : tegre.

Daktilo : yazincak.

Daktiloskopi : izbilim.

Dalalet : sapkinlik.

Dalkav uk : saksakçi.

Dalkavukluk : saksakçilik.

Dalya : yildizçiçegi.

Dansimetre : yogunlukölçer.

Dansimetri : yogunlukölçüm.

Dansit e : yogunluk.

Dantel : oy a.

Page 36: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Dantela : oya.

Dantelaci : oyaci.

Dantelacilik : oy acilik.

Dantelali : oyali.

Dantelasiz : oyasiz.

Dantelci : oyaci.

Dantelcilik : oyacilik.

Dantelli : oyali.

Dantelsiz : oyasiz.

Daraba : kepenk.

Darb-i mesel : atasözü.

Darül aceze : düskünler y urdu.

Dat a : veri.

Datif : yönelme (eki).

Dav a : dilev.

Dav aci : dilevci.

Dav ali : dilev li.

Dav et etmek : çagrimak.

Dav et : çagri.

Dav etçi : çagrici.

Dav etiye : çagrilik.

Dav etkar : çagrici.

Dav etsiz misafir : ç agrisiz konuk.

Dav etsiz : çagrisiz.

Davetli : çagrili.

Page 37: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

De matit : deriyangisi.

De monstrasy on : gösteri.

Dead line : süre sonu.

Dealer : satimci.

Dealing : satim.

Debbag : sepici.

Debbaglik : sepicilik.

Debdebe : 1. gösteris. 2. patirti.

Debdebeli : 1. gösterisli. 2. patirtili.

Dedektif lik : izmenlik.

Dedektif : izmen.

Dedektifçilik oy unu : izmenlik oy unu.

Dedüksiyon : tü mdengelim.

Dedüktif : tümdengelimsel.

Def a : kez.

Def ans : sav unma.

Def ansif : savunmali.

Def etmek : sav mak ® savustur mak.

Def netmek : 1. gömmek. 2. topraga vermek.

Def ol : sav us.

Def olmak : sav usmak.

Def ormasyon : biçimsizlesme.

Def orme etmek : biçimsizlestirmek.

Def orme olmak : biçimsizlesmek.

Def roster : buzçözer.

Page 38: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Define : gömü.

Deha : öke.

Dehliz : geçit.

Dehset : korku.

Dehsetengiz : korkunç.

Deist : yaradanci.

Deizm : yaradancilik.

Deje nerasy on : 1. soysuzlasma. 2. yozlasma.

Deje nere et mek : 1. soy suzlastirmak. 2. yozlastirmak.

Deje nere olmak : 1. soy suzlasma k. 2. yozlas mak.

Dejenere : 1. soysuz. 2. yoz.

Dekadans : çöküs.

Deklarasy on : bildirge.

Deklare etmek : bildirmek.

Deklare olmak : bildirilmek.

Delalet : tanitlik.

Delil : kanit ® tanit.

Delt a : ç atalagiz.

Deontolog : görev bilimci.

Deontoloji : görev bilim.

Deontolojik : görev bilimsel.

Depa rt ma n : is bölümü.

Depresyon : çökünt ü.

Derece : kerte.

Derhal : ç abuk.

Page 39: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Derkenar : yanya zi.

Dermatolog : deribilimci.

Dermatoloji : deribilim.

Dermatolojik : deribilimsel.

Ders : ögrence.

Dershane : ö gretimevi.

Dershaneci : ögretimci.

Dershanecilik : ögretimcilik.

Derslik : ögrenek.

Derya : deniz.

Desarj olmak : bosalmak.

Despot izm : zorbalik.

Despot : zorba.

Dest ur : 1. savul. 2. sav ulun.

Destan : koçaklama.

Destroyer : savas gemisi.

Det ant : yumusama.

Det ay : ayrinti.

Det erjan : ç amasir tozu ® aritici.

Determinist : 1. gərəkirci. 2. belirlenimci.

Determinizm : 1. gərəkircilik. 2. belirlenimcilik.

Dev am etmek : sürmek.

Dev am ettirmek : sürdür mek.

Dev am : sürek.

Dev amli : sürekli.

Page 40: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Dev amlilik : süreklilik.

Dev amsiz : süreksiz.

Dev amsizlik : süreksizlik.

Dev asa : irice.

Dev eran : dolasim.

Dev ran : çag.

Dev retmek : akt armak.

Dev : ulu.

Deva : 1. umar. 2. emgi.

Devir : 1. çag. 2. dönüs.

Devlet erkani : generk yöneticileri.

Devlet : generk.

Devre : 1. dönem. 2. yari. 3. çev rim.

Dibik : ökse,yapiskan.

Didaktik : ögretici ® ögretsel.

Difraksiy on : kirilim.

Difteri : kuspalazi.

Difüzör : yayaç.

Difüzyon : yayim.

Diger taraftan : öte yandan.

Diger : 1. öbür. 2. baska. 3. öteki .4. beriki.

Digeri : 1. öbürü. 2. baskasi. 3. öteki.4. beriki.

Diksiyon : söyleyis.

Diksiyoner : sözlük.

Dikta : buyruk.

Page 41: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Diktaci : buyrukçu.

Diktatör : buyurgan.

Diktatörlük : buy urganlik.

Dikte etmek : 1. yazdirmak. 2. dayatmak.

Dilaver : yürekli.

Dilbaz : konuskan.

Dimag : beyin.

Dimagçe : beyincik.

Dinamik : 1. devingen. 2. devinimbilim. 3.

çoskun .4. dirik .5. gürel.

Dinamizm : 1. devingenlik. 2. çoskunluk. 3.

diriklik .4. gürellik.

Dinamolog : gücbilimci.

Dinamoloji : gücbilim.

Dinamolojik : gücbilimsel.

Dinamometre : gücölçer.

Dindar : dinselci.

Dinen : dince.

Dini : dinsel.

Dipfriz : derin dondurucu ® donduraç.

Diplogenez : ikizdogum.

Diploma : yeterge.

Diplomali : yetergeli.

Diplomasiz : yetergesiz.

Direksiyon : yönelteç.

Page 42: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Direkt : dogrudan.

Dirije : güdümlü.

Diskur : 1. söylev. 2. söylem.

Dispanser : bakimevi.

Distilasyon : damitma.

Distile : damitik.

Distribütör : 1. dagitici. 2. dagitaç.

Diva ne : deli.

Diyagram : çizene k.

Diyalekt : diyelek.

Diyalektik : diyeleksel.

Diyalektolog : diy elekbilimci.

Diyalektoloji : diyelekbilim.

Diyalektolojik : diyelekbilimsel.

Diyanet baskani : dinisleri baskani.

Diyanet baskanligi : dinisleri baskanligi.

Diyanet : 1. dinisleri. 2. dinselcilik.

Diyar : 1. ülke. 2. bölge. 3. yurt.

Dizayn et mek : tasarimla mak.

Dizayn : tasarim.

Dizaynci : tasarimci.

Dizayner : tasarimci.

Doçent : bilgin.

Doçentlik : bilginlik.

Dogma : ina k,körinanç.

Page 43: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Dogmaci : inakçi.

Dogmacilik : inakçilik.

Dogmalasmak : inaklasmak.

Dogmalastirilmak : ina kla stirilmak.

Dogmalastirmak : inaklastirmak.

Dogmatik : ina ksal.

Dogmatizm : ina kçilik.

Doktor : 1. sa galtman. 2. bilger.

Doktora tezi : bilgerlik savi.

Doktora : bilgerlik.

Doktorluk : sagaltmanlik.

Doktrin : ögreti.

Doktriner : ögretisel.

Doküman : belge.

Dokümantasy on : belgeleme.

Dokümanter : belgesel.

Dolikosefal : uzun basli.

Dominant : basat.

Done : veri.

Dört nala : doludizgin.

Dosya : dizeç.

Dosyalama : dizeçleme.

Double bed : ikili yatak.

Dren : akaç.

Drenaj : a kaçlama.

Page 44: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Dua et mek : yakarmak.

Dua : yakari.

Duaci : yakarici.

Düalist : ikici.

Düalite : ikilik.

Düalizm : ikicilik.

Dublaj : 1. seslendirme. 2. sözlendirme.

Dublajci : 1. seslendirmeci. 2. sözlendir meci.

Dublajcilik : 1. seslendirmecilik. 2.

sözlendirmecilik.

Duble : 1. ikil. 2. ikili. 3. ikiz.

Dubleks : iki katli.

Duhuliye : girimlik.

Dükkan : satimevi.

Dükkanci : satici.

Düsma n et mek : yagilatmak.

Düsma n olmak : yagilasmak.

Düsma n : yagi.

Düsma nca : yagica.

Düsma nlik : yagilik.

Duval : perebulu.

Düyun-i umu miy e : genel borçlar.

Düzenbaz : düzenci.

Ebat : boy ut(lar).

Ebed : bengi.

Page 45: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ebedî : 1. bengi. 2. sonsuz. 3. ölümsüz.

Ebedîyet : 1. bengilik. 2. sonsuzluk.

Ebedîyyen : 1. bengice. 2. sonsuza degin.

Əbəs : 1. gərəksiz. . saçma. 3. boş .4.

yersiz .5. sürəvsiz.

Əbəsle iştigal etmek : boş işlərlə uğrasmak.

Ebeveyn : ana baba.

Ebû marina : sakit.

Ebülyoskof : kay namaölçer.

Əcayip : əcib. tansı.

Ecdat : atalar.

Əcələ etmek : çabuk olmak.

Əcələci : ivecen.

Əcələcilik : ivecenlik.

Əciblik : tansilik.

Ecmain : tümü.

Edat : ilgeç.

Edebî : 1. yazinsal. 2. yazinbilimsel.

Edebilik : 1. yazinsallik. 2. yazinbilimsellik.

Edebiyat : 1. .yazin. 2. yazinbilim.

Edebiyatçi : 1. yazinci. 2. yazinbilimci.

Edebiyatçilik : 1. yazincilik. 2. yazinbilimcilik.

Edep : utanma ® ut.

Edepli : utanmali ® utlu.

Edepsiz : utanmasiz ® utsuz.

Page 46: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Edepsizce : utanmasizca ® utsuzca.

Edepsizlesme ! : utanmasizlasma ! ® utsuzlasma !.

Edepsizlesmek : utanmasizlasmak ® utsuzlasmak.

Edepsizlik : utanmasizlik ® utsuzluk.

Edevat : gereç.

Edip : 1. yazinci. 2. yazinbilimci.

Edisy on : basim.

Editör : yayimci.

Editörlük : yayimcilik.

Ədli kuvvet : yarqısal güc.

Ədli sürəc : yarqısal sürəc.

Ədlî : 1. türel. 2. yarqısal.

Ədliyə sarayi : yarqı konagi.

Ədliyə : yarqılıq.

Ef kâr-i umu miy e : kamuoyu.

Ef kârli : düsünceli ® tasali.

Ef kârsiz : tasasiz.

Efekt : etke.

Efemine : kadinsi.

Efervesan : köpürücü.

Efkâr : 1. tasa. 2. düsünceler.

Efkârlanmak : tasalanmak.

Efor : 1. çaba. 2. güc.

Efrat : bireyler.

Efsane olmak : söylencelesmek.

Page 47: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Efsane : söylence.

Efsanelesmek : söylencelesmek.

Efsanevî : söylencel.

Efsun : 1. büy ü. 2. üf ürük.

Efsuncu : üfürükçü.

Efsunculuk : üfürükçülük.

Efsunkar : büyüleyici.

Efsunlamak : okuyup üflemek.

Efsunlanmak : okunup üflenmek.

Efüzyon : sizinim.

Eger : türkçede kullanilmasina gərək y okt

ur.

Ego : 1. ben. 2. benlik.

Egoist : bencil.

Egoistlik : bencillik.

Egoizm : bencillik.

Egosantrik : benözekçi.

Egosantrizm : benözekçilik.

Egotizm : benlikçilik.

Egzersiz : alistirma.

Egzistansiyalist : varolusçu.

Egzistansiyalizm : varolusçuluk.

Egzogami : disev lilik.

Ehemmiyet vermek : önemsemek.

Ehemmiyet : önem.

Page 48: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ehemmiyetli : önemli.

Ehemmiyetsiz : önemsiz.

Ehil : 1. yetkin. 2. uz.

Ehli : 1. evcil. 2. uy sal.

Ehlilesme k : 1. ev cillesmek. 2. uysallasmak.

Ehlilestirmek : 1. ev cillestirmek. 2. uysallastirmak.

Ehliv ukuf : bilirkisi.

Ehliyet : sürücü belgesi.

Ehv en : 1. ucuz. 2. yegrek.

Ek f iil : ekeylem.

Ekart e et mek : ele mek.

Ekber : 1. yüce. 2. ulu.

Ekip : ta kim.

Ekipman : donanim.

Eklekt ik : seçmeci.

Eklekt izm : seçmecilik.

Eko : ya nki.

Ekol : yolda m.

Ekoloji : çevrebilim.

Ekolojik denge : çevresel denge.

Ekolojik felaket : çevresel yikim.

Ekolojik : 1. çevresel. 2. ç evrebilimsel.

Ekolojist : çevrebilimci.

Ekolu : yankili.

Ekometri : yankiölçüm.

Page 49: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ekosuz : yankisiz.

Eksa ntrik : 1. ay riksi. 2. aykiri. 3. disözdekli.

Ekse ri : ç ogu.

Ekse riya : çogunlukla.

Ekse riyet : çogunluk.

Ekshibition center : sergi özegi.

Eksibe : kumul.

Ekspansiyon : yayilim.

Ekspansiyonist : yayilimci.

Ekspansiyonizm : yayilimcilik.

Eksperimantal : deney sel.

Eksperimantalist : deneyselci.

Eksperimantalizm : deneyselcilik.

Eksperyans : deneyim.

Eksport : dissatim.

Ekspozisyon : sergi.

Ekspresyon : disavurum.

Ekspresyonist : disavurumcu.

Ekspresyonizm : disav urumculuk.

Ekstranet : disag.

Ekstre : 1. özet. 2. özüt.

Ekstrem : uç.

Ekstroversiyon : disadönüklük.

Ekstroverti : disadönük.

Ektoderm : disderi.

Page 50: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Elastik : esnek.

Elastikî : esnek.

Elastikiyet : esneklik.

Elbette : kuskusuz.

Elbise : giysi.

Elem : üzüntü.

Eleman : 1. çalisman. 2. öge.

Elif ba : imcelik,abece,i mleç.

Elim : üzücü.

Eliminasy on : eleme.

Elimine etmek : elemek.

Elimine olmak : elenmek.

Elit : seçkin.

Elv an : alacali.

Emanasy on : türüm.

Emanasy onist : türümcü.

Emanasy onizm : türümcülük.

Emare : belirti.

Embriyolog : dölütbilimci.

Embriyoloji : dölütbilim.

Embriyolojik : dölütbilimsel.

Embriyon : dölüt.

Emel : u munç.

Emin olma k : 1. güv enmek. 2. inanma k.

Emin : güvenilir.

Page 51: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Emir vermek : buy urmak.

Emir : buy ruk.

Emirname : buyrultu.

Emniy et amiri : güvenlik y öneticisi.

Emniy et etmek : güven mek.

Emniy et müdürlügü : güvenlik y önetimligi.

Emniy et müdürü : güvenlik y önetimcisi.

Emniy et : güvenlik.

Emniy etli : güv enlikli.

Emniyet kemeri : güvenlik kusagi.

Emniyetsiz : güvenliksiz.

Empati : 1. duygudaslik. 2. özdeslik.

Empermeabi : geçirimsiz.

Emperyalist : 1. yayilimci. 2. sömürgeci.

Emperyalizm : 1. yayilimcilik. 2. sömürgecilik.

Empoze etmek : 1. day atmak. 2. benimsetmek.

Empresy on : izlenim.

Empresy onist : izlenimci.

Empresy onizm : izlenimcilik.

Emprovizasyon : dogaçlama.

Empülsiyon : vuru.

Emret mek : buy urmak.

Emr-i vaki : oldubitti.

Emsal : 1. benzer. 2. yasit.

Emsalsiz : benzersiz.

Page 52: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Emülsiyon : 1. sütsü. 2. duyarkat.

Enbiya : yalvaçlar.

Encümen : yarkurul.

Endeksli : bagli.

Ender : sey rek.

Endikasy on : belirti.

Endikatör : gösterge.

Endirekt : dolayli.

Endise etmek : kay gila nmak.

Endise sizlik : kay gisizlik.

Endise : kaygi.

Endiselendirmek : kay gilandirmak.

Endiselenmek : kaygilanma k.

Endiseli : kay gili.

Endisesiz : kaygisiz.

Endoderm : içderi.

Endogami : içev lilik.

Endokrin : içsalgi.

Endokrinolog : içsalgibilimci.

Endokrinoloji : içsalgibilim.

Endokrinolojik : içsalgibilimsel.

Endüksiyon : tü mevarim.

Endüktif : tümevarimsal.

Enerji : erke.

Enerjik : erkel.

Page 53: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Enf eksiyon : bulasma ® bulasim.

Enf ormasyon : 1. saliklasma ® saliklasim. 2. bilisim.

Enf raruj : kizilötesi.

Enf rastrüktür : altyapi.

Enf rastrüktürel : altyapisal.

Enf usi : öznel.

Enformatik : bilgiislem ® bilisle m.

Enkaz : yikinti.

Enstantane : kesit.

Enstrüman : 1. çalgi. 2. araç.

Enstrümantal : 1. çalgisal. 2. araçsal.

Enstrümantalist : araççi.

Enstrümantalizm : araççilik.

Entegrasy on : bütünlesme.

Entegre olmak : bütünlesmek.

Entegre : tü mlesik ® bütünlesik.

Entel : bilgiç.

Entelektüel : ay din.

Enteresan : ilginç.

Enterese etmemek : ilgilendirmemek.

Enterkonnekte sistem : baglantili dizge.

Enterkonnekte : 1. baglantili. 2. bagilag.

Enternasy onal : uluslararasi.

Enternasy onalist : uluslararasici.

Enternasy onalizm : uluslararasicilik.

Page 54: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Entertaiment : eglence.

Entomolog : böcekbili mci.

Entomoloji : böcekbilim.

Entomolojik : böcekbilimsel.

Entonasy on : titremleme.

Entrov ersiyon : içedönüklük.

Entrov erti : içedönük.

Env ai cins : türlü çesit.

Env anter : döküm.

Env estisman : yatirim.

Epidemi : salgin.

Epiderm : üstderi.

Epigraf : yazitbilimci.

Epigrafi : yazitbilim.

Epigrafik :yazitbilimsel.

Epikriz : çikis özeti.

Epilepsi : tut arik.

Epilog : sondeyis.

Epistemolog : bilgibilimci.

Epistemoloji : bilgibilim.

Epistemolojik : bilgibilimsel.

Epizot : olunt u ® olut.

Əqidə : istəm.

Erat : erler.

Erbain : kirk.

Page 55: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Erbap : y et kin.

Ergonomi : 1. isbilim. 2. islev.

Ergonomik : 1. islevsel. 2. isbilimsel.

Eritrosit : aly uvar.

Erkan-i harp : kurmaylar.

Erozyon : asinma ® asinim.

Erzak : azik.

Esah : gerçek.

Esans : koku.

Esantiyon : örneklik.

Esaret : tut saklik.

Esarp : basörtü.

Esas : 1. temel. 2. a sal.

Esasen : 1. temelinde. 2. aslinda.

Esasi : 1. temel. 2. asal.

Esasli : etkili.

Esatir : söylencebilim.

Esbab-i mucibe : gərəkçe.

Esef verici : üzücü.

Esef : 1. üzüntü. 2. acima.

Esefle kinamak : üzülerek kinama k ® üzünt üyle

kinamak.

Eser : 1. yapit. 2. izer.

Esir : tutsak.

Esirlik : tutsaklik.

Page 56: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Eskal : kilik.

Eskalasyon : tirmanis.

Eskalini tesbit etmek : kiligini belirlemek.

Eskiz : taslak.

Eskrim : kiliçoy unu.

Eskrimci : kiliçoyuncu.

Esma : a dlar.

Esma-i hüsna : güzel adlar.

Esmer : yagiz ® konur.

Esna : 1. a n. 2. sira.

Esnasinda : sirasinda.

Esoterik : gizlem.

Espas : a ralik.

Espase : aralikli.

Espionnage : çasitlik.

Esrar : gizem.

Esrar : uyusturucu.

Esrarengiz : gizemli.

Esrarkes : uy usturucu bagimlisi.

Esrarli : gizemli.

Esvap : giy si.

Esya : 1. pirti. 2. nesne. 3. gereç.

Etajer : çekmece.

Etap : asama.

Etiket : çikartma.

Page 57: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Etimolog : kökenbilimci.

Etimoloji : kökenbilim.

Etimolojik : kökenbilimsel.

Etnik : 1. budunsal. 2. irksal.

Etnograf : budunbetimci.

Etnografik : budunbetimsel.

Etnografya : budunbetim.

Etnolog : budunbilimci.

Etnoloji : budunbilim.

Etnolojik : budunbilimsel.

Etraf : çev re.

Etrafli : 1. ayrintili. 2. iyice.

Etüt : 1. ekçalisma. 2. ekders.

Evham : kuruntu(lar).

Evhamlanmak : kuruntulan mak.

Evhamli : kuruntulu.

Evla : yeg, daha iyi.

Evlat : çocuk(lar).

Evliya : eren.

Evolüsyon teorisi : evrim kurami.

Evolüsyon : evrim.

Evolüsyonist : evrimci.

Evolüsyonizm : evrimcilik.

Evrak : belge(ler).

Evsaf : niteliklər.

Page 58: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Evvel : önce.

Evvela : önceliklə.

Evvelden : önceden.

Evveliy at : öncesi.

Evvelki : önceki.

Eyvah : 1. tüh. 2. yazik.

Eyvahlar olsun : yaziklar olsun.

Eyvallah : sagol.

Eza : üzgü.

Ezcümle : kisaca.

Eziyet etmek : 1. ezmek. 2. incitmek.

Eziyet : 1. ezinç. 2. incetme. 3. üzgü.

Ezkaza : yanlislikla.

Əzülə : kas.

Əzüləli : kasli.

Əzüləsiz : kassız.

Faal : etkin.

Faaliy et : etkinlik.

Fahise : ersek.

Fahiselik : erseklik.

Fahrî : onursal.

Fail : 1. eylemci. 2. özne.

Faiz : ürem.

Faizci : üremci.

Faizcilik : üremcilik.

Page 59: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Faizli : üremli.

Faizsiz : üremsiz.

Fakat : ancak.

Fakir f ukara : yoksullar.

Fakir : yoksul.

Fakirlesmek : yoksullasmak.

Fakirlestirmek : yoksullastirmak.

Fakirlik : yoksulluk.

Faks : belgeç.

Faksimile : özdesbasim.

Fakslamak : belgeçlemek.

Fakslanmak : belgeçlenmek.

Fakslatmak : belgeçletmek.

Faktitif : ettirgen.

Faktör : etken.

Familya : bark.

Fani : 1. ölümlü. 2. geçici, kalimsiz.

Fantastik : 1. düslemsel. 2. düssel.

Fanus : c amyuv ar.

Faraza : varsayalim ki.

Farazi : varsayimsal.

Faraziy e : varsayim.

Faraziye : varsayim.

Farba : firfir.

Farbala : firfir.

Page 60: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Farenjit : yut ak y angisi.

Farisî : 1. farsli. 2. farsça.

Farisiyat çi : farsbilimci.

Farisiyat : farsbilim.

Fark edilmek : ay rimsanma k.

Fark etmek : ay rimsama k.

Fark etmez : 1. degismez. 2. önemli degil.

Fark : 1. ayrim. 2. ayirt. 3. baskalik.

Farkli : 1. ayrimli. 2. baska. 3. degisik .4.

ayrik.

Farklilasma : 1. ay rimlilasma. 2. baskalasma. 3.

degisim.

Farklilastirma : 1. ay rimlilastirma. 2. baskalastirma.

3. degistirme.

Farklilik : 1. ayrimlilik. 2. baskalik. 3. degisiklik.

Farksiz : 1. ayrimsiz. 2. benzer. 3. özdes.

Farksizlasma : 1. ayrimsizlasma. 2. benzesme. 3.

özdeslesme.

Farksizlik : 1. ayrimsizlik. 2. benzerlik. 3.

özdeslik .4. esitlik.

Farma kolog : emgibili mci.

Farmakoloji : emgibilim.

Farmakolojik : emgibilimsel.

Farz et mek : varsaymak.

Farz olmak : zorunlulasmak.

Page 61: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Farz : baskosul.

Farz-i muhal : varsayalim ki.

Fasila : 1. ara. 2. aralik.

Fasilali : aralikli.

Fasilasiz : araliksiz.

Fasit daire : kisirdöngü.

Fatalist : yazgici.

Fatalit e : alinyazisi ® yazgi.

Fatalizm : yazgicilik.

Fatih : algan.

Fay hatti : kirik çizgisi.

Fay : kirik.

Fayda : yarar.

Faydalanmak : yararlanmak.

Faydali : yararli.

Faydasiz : yararsiz.

Fayton : koçu.

Faytoncu : koçucu.

Faytonculuk : koçuculuk.

Faz : evre.

Fazilet : erde m.

Faziletli : erdemli.

Faziletsiz : erdemsiz.

Fazla : 1. artik. 2. çok. 3. artan .4. kalan .5.

gərəksizce 6. yersiz 7. sürev siz.

Page 62: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Fazlaca : çokça.

Fazlalasma : çogalma.

Fazlalik : artik.

Feda etmek : gözden çikarmak.

Fedai : koruma.

Fedai : koruman.

Fedakar : özverili.

Fedakarlik : özveri.

Federal : birlesik.

Federalist : birlesikçi.

Federalizm : birlesikçilik.

Federasyon : birlik.

Federatif : birlikçi.

Federe : birliktes.

Felaket : karayikim.

Felç etmek : 1. inmelemek. 2. tikamak.

Felç olmak : 1. inmelen mek. 2. tikanmak.

Felç : inme.

Felçli : inmeli.

Felsefe : düsüncebilim.

Feminen : kadinsi.

Feminine : disil.

Feminist : disilci.

Fena : 1. kötü. 2. üzücü. 3. çok.

Fenalasmak : kötülesmek.

Page 63: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Fenalik : kötülük.

Fenbilgisi : dogabilgisi.

Fenomen : olgu ® görüngü.

Fenomenizm : olguculuk ® görüngücülük.

Fenomenolog : olgubilimci ® görüngübilimci.

Fenomenoloji : olgubilim ® görüngübilim.

Fenomenolojik : olgubilimsel ® görüngübilimsel.

Feodal : derebeysel.

Feodalite : derebeyli.

Feodalizm : derebeylik.

Fer : 1. parlaklik. 2. isik.

Feragat etmek : çekilmek.

Ferdî : birey sel.

Ferdiy etçi : birey ci.

Ferdiy etçilik : bireycilik.

Ferman : buy rultu.

Fersah : kulaç.

Fersiz : 1. donuk. 2. isiksiz.

Fert : birey.

Feryat et mek : hay kirmak.

Feryat : 1. haykiri. 2. çiglik.

Festival : senlik.

Fethetmek : almak.

Fetih : alganlik.

Fev k : üst.

Page 64: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Fev kalade : olaganüstü.

Fev kaladelik : olaganüstülük.

Fevrî : taskin.

Feza : uzay.

Figan : inilti.

Fihrist : dizin.

Fiil : 1. ey lem. 2. yüklem.

Fiilen : ey lemce.

Fiili : eylemsel.

Fiilimsi : eylemsi.

Fiiliy at : ey lemler.

Fikir alisverisi : görüs alisverisi ® düsünce alisverisi.

Fikir hürriyet i : düsünce özgürlügü.

Fikir : 1. düsünce. 2. görüs.

Fikra : gülüt.

Fikraci : gülütçü.

Fikri sabit : saplanti.

Fikrî : düsüncel.

Fiksiy on : 1. imge. 2. kurgu.

Fiktif : 1. imgesel. 2. kurgusal.

Filhakika : 1. gerçekten. 2. dogrusu.

Filibustering : engelleme.

Filiz : 1. sürgün. 2. töz.

Film arsivi : izit belgeligi.

Film seridi : izitkusa.

Page 65: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Film : izit.

Filmci : izitçi.

Filmcilik : izitçilik.

Filolog : dilbilimci.

Filoloji : dilbilim.

Filolojik : dilbilimsel.

Filozof : düsüncebilimci.

Filtre : süzek.

Filtreli : süzekli.

Filtresiz : süzeksiz.

Final f our : 1. dörtlü bitim. 2. son dört.

Final : bitim.

Finish : varis ® varim.

Fino : masti.

Firak : ayrilik.

Firar etmek : kaçmak.

Firarî : kaçak.

Firkat : ayrilik.

Firma : islet me.

Firsat : tav.

Firsatçi : tavci.

Firsatçilik : tavcilik.

First lady : bashanim.

Fis : mim.

Fiskiye : fiskirtaç.

Page 66: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Fislemek : mimlemek.

Fislenmek : mimlenmek.

Fislet mek : mimletmek.

Fist an : entari.

Fitlemek : kiskirtmak.

Fitrat : yaradilis.

Fitrî : yaradilissal.

Fiyaka satmak : caka satmak.

Fiyaka : caka.

Fiyakaci : cakaci.

Fiyakali : cakali.

Fiyakasiz : cakasiz.

Fiyonk : kelebek.

Fizibilite : yapilabilirlik.

Fizik : 1. dogabilim. 2. göv de.

Fizikçi : dogabilimci.

Fizikî : 1. gövdesel. 2. dogasal. 3.

dogabilimsel.

Fizikötesi : dogaötesi.

Fiziksel : 1. göv desel. 2. dogasal. 3.

dogabilimsel.

Flama : sancak.

Flash back : geriye dönüs.

Flebit : toplardamar y angisi.

Flora : bitkey.

Page 67: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Flu : bulanik.

Flurcun : kocabas.

Fobi : ürk ü.

Foga : ates !.

Fön makina si : kurutucu.

Fon müzigi : altezgi.

Fon : 1. dipy üz. 2. alt.

Fonem : sesbirim.

Fonetik : sesbilgisi.

Fonetikçi : sesbilgisi uzmani ® sesbilgici.

Fonksiyon : islev.

Fonksiyonalist : islevci.

Fonksiyonalizm : islevselcilik.

Fonksiyonel : islev sel.

Fonolog : sesbilimci.

Fonoloji : sesbilim.

Fonolojik : sesbilimsel.

Forklift : kaldirmaç.

Forma syon : 1. biçimlenme. 2. yetisim.

Formal : 1. biçimsel. 2. örgün.

Formalist : biçimselci.

Formalizm : biçimselcilik.

Forme n : ustabasi.

Fos : bos.

Fosil : tasil.

Page 68: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Fosillesmek : tasillasmak.

Foto : isik.

Fotoa kim : isakim.

Fotof obi : isik ürküsü.

Fotolog : isikbilimci.

Fotoloji : isikbilim.

Fotolojik : isikbilimsel.

Fotometre : isikölçer.

Fotometri : isikölçüm.

Fotosel : isikgözü.

Fotosfer : isikyuva r.

Foya : açik.

Foyasini meydana çikarmak: açigini ortaya çikarmak.

Fraksiyon : bölüngü.

Frame : ç erçeve.

Franchising : adülev.

Fransiz ihtilali : f ra nsiz devrimi.

Frapan : 1. çarpici. 2. gözalici.

Frapanlik : çarpicilik,gözalicilik.

Fren : durduraç.

Frenle me k : durdurma k.

Frigorifik : sogut mali.

Frijider : buzdolabi.

Friska : esinti.

Fuel oil : yagyakit.

Page 69: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Fuhus : erseklik.

Fukara : yoksul(lar).

Fukaralik : yoksulluk.

Full time : tümgün.

Full : tüm.

Funda : çalilik.

Fundamentalist : köktendinci.

Fundamentalizm : köktendincilik.

Fury a : yogunluk.

Fut bol : aya ktopu.

Fut bolcu : aya ktopçu.

Fut bolculuk : ay aktopçuluk.

Füt ur : önemseme.

Füt ürist : gelecekçi.

Füt urist : önemse mezci.

Füt ursuz : önemsemez.

Füt ursuzca : öne msemezce.

Fütürizm : gelecekçilik.

Füturizm : önemsemezcilik.

Fütürolog : gelecekbilimci.

Fütüroloji : gelecekbilim.

Fütürolojik : gelecekbilimsel.

Fuzulî : 1. gərəksiz. 2. yersiz. 3. sürevsiz.

G.

Gaddar : a cima siz.

Page 70: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Gaddarca : a cimasizca.

Gaddarlik : acimasizlik.

Gaf yapmak : pot kirmak.

Gaf : pot.

Gafil : ay maz.

Gafila ne : ay mazca.

Gafilce : ay mazca.

Gaflet : ay mazlik.

Gag : gülüt.

Gaile : sikinti.

Gaip : yitik.

Gaipten sesler duy mak : yitikten sesler

isit me k.

Gaita : diski.

Galaksi : uzayada.

Galat : 1. yanlis. 2. uyduruk.

Galat-i meshur : yaygin y anlis.

Galebe çalmak : yenmek.

Galet a : pe ksimet.

Galey an : ç osku.

Galey ana gelmek : cosmak.

Galey ana getirme k : costurmak.

Galiba : sa nirim.

Galibiyet : 1. yengi. 2. üstünlük.

Galip gelmek : yenmek.

Page 71: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Galip : 1. yengici. 2. üst ün.

Galiz küfür : igrenç sövgü.

Galiz : igrenç.

Galon : da macana.

Gam : 1. tasa. 2. kaygi. 3. üzüntü.

Gam : dizi.

Gamali haç : kivrik haç.

Gamlanmak : 1. tasalanmak. 2. kaygilanmak. 3.

üzülmek.

Gamli : 1. tasali. 2. kaygili. 3. üzüntülü.

Gamsiz : 1. tasasiz. 2. kay gisiz.

Gamsizlik : 1. tasasizlik. 2. kay gisizlik.

Gangster : haydut.

Gangsterlik : hay dutluk.

Gani : çokça.

Ganimet : talan.

Ganj nehri : pitrakirmagi.

Ganj : pitrak.

Gar : katarlik.

Garabet : elginlik.

Garaj : arabalik.

Garanti : güvence.

Garantile nme : kesinlesme.

Garantili : güvenceli.

Garantisiz : güv encesiz.

Page 72: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Garantör : güvenceci.

Garbi : batisal.

Gardirop : giysilik.

Gardiyan : kolcu.

Gardiyanlik : kolculuk.

Garez : hinç.

Garip : 1. elgin. 2. kimsesiz. 3. yersiz .4.

yadirgatici.

Gariplik : 1. elginlik. 2. kimsesizlik.

Garipsemek : yadirgamak.

Gark etme k : bogmak.

Gark olmak : bogulma k.

Garnizon kumandani : alay komutani.

Garnizon : alay.

Garp : bati.

Garpli : batili.

Gastroenterolog : sindirimbilimci.

Gastroenteroloji : sindirimbilim.

Gastroenterolojik : sindirimbilimsel.

Gav at : ersekçi.

Gay e : erek.

Gay et : 1. oldukça. 2. çok. 3. pek.

Gay r : disi anlaminda önek.

Gay ret kes : çabalayici.

Gay ret : çaba.

Page 73: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Gay retli : 1. çabali. 2. çaliskan.

Gay retsiz : 1. çabasiz. 2. üsengen.

Gay r-i hukuki : tüzedisi.

Gay r-i ilmi : bilimdisi.

Gay r-i iradi : istençdisi.

Gay r-i kanuni : yasadisi.

Gay r-i menkul : tasinmaz.

Gay r-i mesru : 1. evlilikdisi. 2. yasadisi. 3. töredisi.

Gay r-i muntazam : düzensiz.

Gay r-i müsait : elverissiz.

Gay r-i müslim mezarligi: masatlik ® masat gömütlügü.

Gay r-i müslim : masat.

Gay r-i mut eber : geçersiz.

Gay r-i safi : katisik.

Gay r-i tabii : olagandisi.

Gay ri : bundan böyle.

Gay r-iihtiyari : 1. istemdisi. 2. istemeden.

Gay r-ikafi : yetersiz.

Gay r-inizami : 1. düzensiz. 2. qurala ay kiri.

Gay r-isihhi : saglikdisi.

Gazal : geyik.

Gazanfer : yigit.

Gazap : öf ke.

Gazel : c eren.

Gazelhan : c erenci.

Page 74: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Genaolojik : soy bilimsel.

Geneaolog : soy bilimci.

Geneaoloji : soy bilim.

Genel sekreter : genel y azman ® basyazman.

General : pasa.

Genosit : soy kirim.

Genotip : soyyapi.

Geometri : uzambilim.

Geometrik dizi : esçarpanli dizi.

Geometrik : uzambilimsel.

Gerçi : aslinda.

Gerdan : boyun.

Gerdanlik : boy unluk.

Gerundium : ulaç, belirteç eylem.

Getto : palanka.

Geyimçi : aba. yapa. keçə.

Geyimçi : abaçı. yapaçı. keçəci.

Geyimçilik : abaçılıq. yapaçılıq. keçəcilik.

Gida : besin.

Gidali : 1. besinli. 2. besley ici.

Gidasiz : besinsiz.

Gidisat : gidis.

Gina : usanç.

Gipta etmek : imrenmek.

Girdap : çevrinti, burgaç.

Page 75: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Girift : çaprasik.

Girizgah : giris.

Giybet : çekistirme.

Giybetçi : çekistirmeci.

Gladyatör : döv üsçü.

Glay öl : kuzgun.

Global : acunsal.

Golf çü : sopatopçu.

Golf : sopatopu.

Gosist : solcu.

Gosizm : solculuk.

Goygoy : dilenme.

Goygoycu : dilenci.

Goygoyculuk : dilencilik.

Göz kirpmak : göz kipmak.

Grafik : çizge.

Grafikçi : çizgeci.

Grafiker : çizgeci.

Grafolog : yazibilimci.

Grafoloji : yazibilim.

Grafolojik : yazibilimsel.

Gramatikal : dilbilgisel.

Gramer : dilbilgisi.

Gramerci : dilbilgici.

Greyder : yerdüzler.

Page 76: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Gri : boz.

Grup : 1. küme. 2. öbek. 3. topluluk .4.

takim .5. yigin.

Gruplama : kümeleleme.

Gruplandirma : kümelendirme.

Gruplasma : kümelesme.

Guard : koruma.

Guardini almak : korunmak.

Güldeste : seçki.

Guly abanî : umaci,öcü.

Günbegün : günden güne.

Gurbet çi : yadelci.

Gurbet : yadel.

Gureba : kimsesizler.

Güruh : derinti.

Gurup : günbatimi.

Gurur : 1. öv ünç. 2. kasinti. 3. büy üklenme.

Gururla : öv ünerek.

Gururlanmak : 1. övünme. 2. kasintilanmak. 3.

büyüklenmek.

Gururlu : 1. övünçlü. 2. kasinti.

Gururluca : övünçlüce.

Gürz : topuz.

Gust o : begeni.

Güya : 1. sözde. 2. sanki.

Page 77: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Güzergâh : ugrak.

Güzide : 1. gözde. 2. seçkin.

Ha stalanmak : sayrilanma k.

Habak : yarpuz.

Haber almak : saliklanmak.

Haber v ermek : salikla mak.

Haber : salik.

Haberci : salikma n.

Habercilik : salikmanlik.

Haberdar : salikli.

Haberler : saliklar.

Haberlesme : saliklasma.

Haberli : salikli.

Habersiz : saliksiz.

Habis : köt ücül.

Hacer : tas.

Hacer’ül esved : karatas.

Hacet : gərək.

Hacir altina almak : kisitlamak.

Hacir : kisit.

Had safha : ileri evre.

Haddinden f azla : gereginden çok.

Haddizatinda : gerçekte.

Hadise : olay.

Hadiseli : olayli.

Page 78: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hadisesiz : olaysiz.

Hadsiz hesa psiz : ölçüsüz sayisiz.

Haf akanlar basmak : bunalmak.

Hafi : gizli.

Hafif : yegni.

Hafifçe : yegnice.

Hafiflemek : yegnilesmek.

Hafiflesmek : yegnilesmek.

Hafifletici : yegnilestirici ® yegniltici.

Hafifletmek : yegnlstmek ® yegnilt mek.

Hafiflik : yegnilik.

Hafiye : gizmen.

Hafiyelik : gizmenlik.

Hafiza kaybi : bellek yitimi.

Hafiza : bellek.

Haft a : yedil.

Haft alik : yedillik.

Haft alikçi : yedillikçi.

Hain : sat kin.

Haince : sat kinca.

Hainlik : sat kinlik.

Hak aramak : ülev aramak.

Hak sahibi : ülev iyesi.

Hak vermek : ülev vermek.

Hak : ülev.

Page 79: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hakaret et mek : 1. asagilamak. 2. söv me k.

Hakaret : 1. asagilama. 2. söv gü.

Hakarete ugramak : 1. asagila nmak. 2. sövülme k.

Hakça : ülevce.

Hakem heyeti : ülev ciler kurulu.

Hakem : ülev ci.

Hakemlik : ülevcilik.

Hakeza : böyle.

Hakikat : gerçek.

Hakikaten : gerçekten.

Hakiki : gerçek ® gerçeksel.

Hakim : 1. egemen. 2. yarqıç.

Hakim : bilge.

Hakimane : 1. egemence. 2. yarqıçça.

Hakimiyet : egemenlik.

Hakimlik : yarqıçlik.

Hakir görmek : degersiz görmek.

Hakir : 1. degersiz. 2. asagi.

Hakkinda : 1. üzerine. 2. iliskin.

Hakli : 1. ülevli. 2. dogru.

Haklilik : ülevlilik.

Haksiz : 1. ülevsiz. 2. yanlis.

Haksizca : ülev sizce.

Haksizlik : ülevsizlik.

Hal çaresi : çözüm yolu.

Page 80: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hal tercümesi : 1. özgeçmis. 2. yasamöy küsü.

Hâl : ç özüm.

Hâl : durum.

Hâlâ : 1. daha. 2. simdi bile.

Hala : çiçe.

Halbuki : oy sa.

Haldes : durumdas.

Hale : ay la.

Halef : a rdil.

Halen : 1. daha. 2. simdi bile.

Halet-i ruhiye : tinsel durum.

Halhal : mengel.

Hal-i tabii : dogal durum.

Hali vakti yerinde : varsil.

Halim selim bir insan : uysal bir kisi.

Halis muhlis : 1. özden som. 2. eksiksiz.

Halis : 1. katisiksiz. 2. som.

Halk bilgisi : budun bilgisi.

Halk edebiyati : budun yazini.

Halk sairi : köy ozani.

Halk : budun.

Hall : çözüm.

Halletmek : çözümlemek.

Hallolmak : ç özümlenmek.

Halsiz : bitkin.

Page 81: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Halsizlik : bitkinlik.

Halüsinasy on : varsani.

Ham : çig.

Hama m böcegi : yunak böcegi.

Hama m : yunaklik.

Hama mci : yunaklikçi.

Hama mcilik : yunaklikçilik.

Hamal : yükmen.

Hamaliye : yükmenlik.

Hamallik : yükmenlik.

Hamaset : yigitlik.

Hamasî laf : beylik söz.

Hami : koruyucu.

Hamile : gebe.

Hamilelik : gebelik.

Hamiline : adina.

Hamle : atilim.

Hammadde : çigözdek.

Hamse : beslik.

Hançer : kama.

Hançerlemek : kamalamak.

Handikap : pekent.

Hane nde : okuy ucu.

Hane : ev.

Hanedan : hanlik.

Page 82: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Haneli : konutlu.

Hara : telis.

Harabe : 1. yikinti. 2. öreny eri ® örenlik.

Harami : hay dut.

Harap : yikik.

Hararet y apmak : isinmak.

Hararet : 1. isi. 2. sicaklik.

Hararetli : sicak.

Harbiye : savas okulu.

Harbiyeli : savas okullu.

Harc-i rah : yolluk.

Hardware : donanim.

Hare : mevis,menevis.

Hareket et mek : 1. devinmek. 2. dav ranmak.

Hareket tarzi : davranislar.

Hareket : 1. devinim. 2. dav ranim.

Hareketlenme : devinme.

Hareketli : devinimli.

Hareketlilik : devinimlilik.

Hareketsiz : devinimsiz.

Hareketsizlik : devinimsizlik.

Harelenmek : mevislenmek.

Hareli : mevisli.

Haresiz : mevissiz.

Harf harf : imce imce.

Page 83: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Harf : imce.

Harfiy en : i mcesine dek.

Harflemek : imcelemek.

Haric : 1. dis. 2. disinda. 3. baska.

Haricen : distan.

Harici : dissal.

Hariciye : 1. disisleri. 2. dissay riliklari. 3. dissal.

Hariciyeci : dissayrilikla ri uzmani ® dissalci.

Harika : 1. olaganüstü. 2. ülküsel.

Harikulade : 1. olaganüst ü. 2. ülküsel.

Haris : açgözlü.

Harp etmek : savasma k.

Harp mey dani : savas alani.

Harp : savas.

Hars : ekinç.

Has : özgü.

Hasari : yaramaz.

Hasbelkader : 1. az da olsa. 2. rastlantiyla.

Hasbihâl etmek : söylesmek.

Hasbihâl : söylesi.

Hasebiyle : 1. dolayisiyla. 2. öt ürü.

Haserat : böcekler.

Hasere : böcek.

Haset : kiskançlik.

Hasetçi : kiskanç.

Page 84: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hasetlenmek : kiskanmak.

Hashas : afyon.

Hasil : 1. olus ma. 2. ürün. 3. verim.

Hasilat : kazanç.

Hasili : kisacasi.

Hasim : yagi.

Hasimlik : yagilik.

Hasin : 1. sert. 2. kirici.

Hasinlesmek : 1. sertlesmek. 2. kiricilasmak.

Hasinlik : sertlik.

Hasir nesir olmak : siki fiki olmak.

Hasis : pinti,elisiki,kismik.

Hasislesme k : pintilesmek,elisikilasmak.

Hasislik : pint ilik,elisikilik.

Hasmet : görkem.

Hasmetli : görkemli.

Hasret : özlem.

Hasretlik : ayrilik.

Hassas : 1. duyarli. 2. duy gulu. 3. duy usal.

Hassasiyet : duy arlilik ® duy arlik.

Hassaten : özelliklə.

Hasta etmek. sayrilt mak.

Hasta olmak : sayrilanmak.

Hasta : sayri.

Hastabakici : sayribakici.

Page 85: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hastabakicilik : sayribakicilik.

Hastalandirmak : sayrilandirmak.

Hastalik : say rilik.

Hastalikli : sayrilikli.

Hastane : sayrievi.

Hasut : kiskanç.

Hat trick yapmak : üçlemek.

Hat : 1. çizgi. 2. yazi. 3. yol.

Hata etmek : 1. yanilmak. 2. yanlislik yapmak.

Hata y apmak : 1. yanilmak. 2. yanlis davranmak.

Hata : 1. yanilgi. 2. yanlislik.

Hatali : 1. yanilgili. 2. yanlis.

Hatasiz : 1. yanilgisiz. 2. dogru.

Hatim : bitim.

Hatime : sonsöz.

Hatip : konusmaci --> aytman.

Hatira defteri : andaç.

Hatira : ani.

Hatirat : anilar.

Hatirlamak : animsamak.

Hatirlanmak : animsanmak.

Hatirlatmak : animsatmak.

Hatmetmek : bitirmek.

Hatmî çiçegi : taly un.

Hatta : 1. üstelik. 2. bile.

Page 86: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hav adis : salik.

Hav uç : kesir.

Hav uz : maslak.

Havai : yelkovan,hoppa.

Hay a : utanma ® ut.

Hay al etmek : düslemek ® düslemlemek.

Hay al kirikligi : düskirikligi ® düslem kirikligi.

Hay al : 1. düs ® düslem. 2. sanri.

Hay alet : 1. sanril. 2. karalti.

Hay alperest : düssever ® düsle mci.

Hay asiz : utanmaz.

Hay at memat meselesi: ölüm kalim sorunu.

Hay at standarti : yasam düzeyi.

Hay at tarzi : yasam biçimi ® yasayis.

Hay at tecrübesi : yasam deneyimi.

Hay at : 1. yasam. 2. dirim.

Hay ati : yasamsal.

Hay atiyet : yasamsallik.

Hay me : asmalik.

Hay ret etmek : sasma k.

Hay ret : saski.

Hay siy et li : 1. onurlu. 2. kisilikli.

Hay siy et : 1. onur. 2. kisilik.

Hay siy etsiz : 1. onursuz. 2. kisiliksiz.

Hay siy etsizlik : 1. o nursuzluk. 2. kisiliksizlik.

Page 87: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Haya : 1. erbezi. 2. tasak.

Hayali : 1. düssel. 2. düslemsel. 3. sanrisal.

Hayat seviyesi : yasam düzeyi.

Hayiflanmak : yerinmek.

Hayir : iyilik.

Hayirli : iyi.

Hayirsever : 1. yardimsev er. 2. iy ilikçi.

Hayirsiz : kötü.

Hayli : 1. epey. 2. epey ce.

Hayv an : yilki.

Hayv anca : yilkica.

Hayv ani : yilkisal.

Hayv anlasma k : yilkilasmak.

Hayv anlik : yilkilik.

Hazan : güz.

Hazar denizi : baris denizi.

Hazar : baris.

Hazim cihazi : sindirim ay giti.

Hazim : sindirim.

Hazimsizlik : sindirimsizlik.

Hazin : 1. üzücü. 2. üzüntülü. 3. a cikli .4.

dokunakli.

Hazmetmek : sindirmek.

Heccav : yergici.

Hece vezni : seslem ölçüsü.

Page 88: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hece : sesle m.

Hececi : seslemci.

Hecelemek : seslemlemek.

Hedef : erek.

Hediye : armagan.

Hediyelik : a rmaganlik.

Hegemonya : 1. egemenlik. 2. baski.

Hekim : sagaltman.

Hekimlik : sagaltmanlik.

Hekt ar : dönüm.

Helak etmek : asiri yormak.

Helak olmak : asiri yorulmak.

Helezoni : sarmal.

Helikopter : dönerkanat.

Helikopterci : dönerkanatçi.

Hema sir : çagdas.

Hema tit : kantasi.

Hema tolojik : kanbilimsel.

Hematolog : kanbilimci.

Hematoloji : kanbilim.

Hemcins : türdes.

Hemcinslik : türdeslik.

Hemdert : acidas.

Heme n he men : neredeyse.

Hemen : ç abuk.

Page 89: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hemencecik : çabucak.

Hemfikir : düsüncedes.

Hemhal : durumdas.

Hemoroid : ignik.

Hemsehri : 1. ildes. 2. bölgedes.

Hemsehrilik : 1. ildeslik. 2. bölgedes.

Hendek : or.

Hent bol : elt opu.

Hent bolcu : elt opçu.

Hentbolculuk : eltopçuluk.

Henüz : daha.

Her daim : sürekli.

Hercai : degisken.

Herediteryanist : katilimci.

Herediteryanizm : katilimcilik.

Herhalde : sanirim.

Hermafrodit : erdisi.

Hermafroditizm : erdisilik.

Hesabina : 1. adina. 2. yerine.

Hesap et mek : sayimlamak.

Hesap : sayim.

Hesapçi : say man.

Hesapçi : sayimci.

Hesaplama : sayimlama.

Hesapli : 1. sayimli. 2. ölçülü.

Page 90: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hesapsiz : 1. sayimsiz. 2. ölçüsüz.

Heterojen : ayrisik.

Heves : 1. özenti. 2. ist ek.

Heveslendirme : özendirme.

Heveslenme k : özenmek.

Hevesli : istekli.

Hevessiz : isteksiz.

Hey kel : yont u.

Hey keltras : yont ucu ® yont man.

Hey keltraslik : yontuculuk ® yont ma nlik.

Heyelan : göçük.

Heyet : kurul.

Hezeyan : sabuk,sayiklama.

Hezimet : bozgun.

Hezimete ugramak : bozguna ugramak.

Hibe etmek : bagislama k.

Hibe : bagis.

Hiç degilse : en azindan.

Hicap duy mak : ut anmak.

Hicap : utanç.

Hiciv ci : yergici.

Hiciv : yergi.

Hicret etmek : göç etmek ® göç mek.

Hicret : göç.

Hicv edilmek : yerilmek.

Page 91: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hicv et mek : yermek.

Hicviye : yergilik.

Hiddet : öfke. - hiddetlendirmek=

öfkelendirmek. - hiddetli= öfkeli.

Hidro : su. - hidrofil : sucul. -

hidrofobi= su ürküsü. - hidrofor=

subasar. - hidrografi= subilgisi. -

hidrolog= subilimci. - hidroloji= subilim.

- hidrolojik= subilimsel. - hidrometre=

suölçer. - hidrosfer= suyuvar.

Hifzissihha : saglik koruma.

Hijyen : 1. sağlıq. 2. saglıqbilgisi. - hijyenik=

saglikli.

Hikayə : öykü. - hikayeci= öykü.

Hikayecilik : öy kücülük.

Hikmet : bilgelik.

Hilafsiz : kuskusuz.

Hilal : ayça.

Hilkat : yaradilis.

Hilt (ar) : suy uk.

Himay e et mek : korumak.

Himay e : koruma.

Himen : kizlik zari.

Himmet : yardim.

Hindiba : günegik.

Page 92: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hindolog : hintbilimci.

Hindoloji : hintbilim.

Hindu : hintli.

Hinduist : brahmaci.

Hinduizm : brahmacilik.

Hinterland : everek,içbölge.

Hinzir : domuz.

Hinzirca : domuzca.

Hinzirlik : domuzluk.

Hiper aktif çocuk : afacan.

Hiper : asiri.

Hipopota m : suay giri.

Hipotez : varsayim.

Hirsiz : ugru.

Hirsizca : ugruca.

Hirsizlik : ugruluk.

His : 1. duy gu. 2. sezgi.

Hisim : kizginlik.

Hislendirmek : duygulandirmak.

Hislenmek : duy gulanmak.

Hisli : duy gulu.

Hisse : pay.

Hissedar : paydas.

Hisseli : payli.

Hisset mek : 1. duy umsama k. 2. sezinleme k.

Page 93: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hissettirmek : 1. duy umsatmak. 2. sezdirmek.

Hiss-i kable’lv uku : önsezi.

Hiss-i selim : sagduy u.

Hissi : duygusal.

Hissiy at : duygular.

Hissiz : duy gusuz.

Hist olog : dokubilimci.

Hist oloji : dokubilim.

Hist olojik : dokubilimsel.

Hit : gözde.

Hita be n : yönelik.

Hita be : seslenis.

Hita bet : konusma.

Hita p : sesle nme.

Hiyanet : satkinlik.

Hiza : dogrultu.

Hizay a gelmek : yola gelmek.

Hizip : bölünt ü.

Hobi : düskü.

Holding : yatirim ortakligi.

Holigan : hayta.

Homojen : benzesik.

Homonim : seste s.

Hor görme k : degersiz görme k.

Host comput er : ana bilgis ayar.

Page 94: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Host : konukçu.

Hoste s : konukçu.

Hosting : a na dizge.

Hububat : ta hil.

Hücre : göze.

Hücum et mek : saldirmak.

Hücum : saldiri.

Huda : tanri.

Hüda : tanri.

Huksat : ç engel.

Hükü m : yarqı.

Hükü mran : egemen.

Hükü mranlik : egemenlik.

Hükü msüz : geçersiz.

Hukuk : tüze.

Hukukçu : tüzeci.

Hukukçuluk : tüze cilik.

Hukuki : tüzel.

Hulasa : 1. özet. 2. kisaca.

Hülasa : 1. sonuç. 2. sonuçta. 3. öz.

Hümanist : a damcil.

Hümanizm : adamcillik.

Humma : sitma.

Hummali : sitmali.

Hummali : yogun.

Page 95: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hüner : 1. yetenek. 2. beceri.

Hünnap : çigde.

Hür : özgür.

Huraf e : körina nç.

Hürce : özgürce.

Hürmet et mek : say mak.

Hürmet : 1. sayqı. 2. deger.

Hürmetkar : saygili.

Hürmetli : yüce.

Hürmetsizlik : say gisizlik.

Hürriyet : özgürlük.

Hürriyetperver : özgürlükçü.

Hüsn-i niyet : a kaginlik.

Hüsn-i niyetli : a kagin.

Husumet : yagilik.

Husus : konu.

Hususi : özel.

Hususiyet : özellik.

Hüt hüt : çavuş quşu.

Hüviyet cüzdani : kimlik be lgesi.

Hüviyet : kimlik.

Hüzün : üzüntü.

Hüzünlendirmek : 1. üz mek. 2. üzünt ülendirmek.

Hüzünlenmek : 1. üzülmek. 2. üzüntüle nmek.

Page 96: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Hüzünlü : 1. üzücü. 2. üzüntülü. 3. acikli .4.

dokunakli.

Huzur : 1. erinç. 2. dirlik.

Huzurevi : erinçevi.

Huzurlu : erinçli.

Huzursuz : erinçsiz.

Huzursuzca : erinçsizce.

Huzursuzluk : erinçsizlik.

Iase : geçim.

Ibadet et mek : tapinmak.

Ibadet hane : tapinak.

Ibadet : tapinma.

Ibare : sözce.

Icabinda : 1. gərəkirse. 2. belki.

Icap etmek : gərəkmek.

Icap ettirmek : gərəktirmek.

Icap : gərək.

Icat edilmek : kilgilanmak.

Icat et mek : kilgila mak.

Icat olmak : kilgila nmak.

Icat : kilgi.

Icbar : zorlama.

Ice tea : buzlu çay.

Icra etmek : yorumlamak.

Ictima : toplum.

Page 97: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ictimai : toplumsal.

Ictimaiyat : toplumbilim.

Idame : sürdürme.

Idare edilmek : yönetilmek.

Idare etmek : yönet mek.

Idare heyeti : yönetim kurulu.

Idare : yönetim.

Idarece : yönetimce.

Idareci : yönetici.

Idarecilik : yöneticilik.

Idarehane : yönetimlik.

Idareli : 1. tutumlu. 2. yönetimli.

Idaresiz : 1. tutumsuz. 2. yönetimsiz.

Idari : yönetimsel.

Iddia etmek : savlamak,öne sürmek.

Iddia : sav.

Iddialasmak : savlasmak.

Iddiali : savli.

Iddiasiz : savsiz.

Idə : istəm.

Ideal : 1. ülkü. 2. ülküsel.

Idealist : ülküselci.

Idealizasy on : ülkülestirme.

Idealizm : ülküselcilik.

Ideallestirme : ülkülestirme.

Page 98: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Idefiks : saplanti.

Identik : özdes.

Ideolog : düsüngücü.

Ideoloji : düsüngü.

Ideolojik : düsüngüsel.

Idrak etmek : algilamak.

Idrak : 1. algi. 2. kav rama.

Idrar yolu : siyborusu.

Idrar : sidik,çis,siy.

Idrofobi : su ürküsü.

Ifa etmek : ödemek.

Ifade almak : sorgulamak.

Ifade etmek : söylemlemek.

Ifade vermek : sorgulanmak.

Ifade : söylem.

Iflas etmek : batmak.

Iflas ettirmek : batirmak.

Iflas : batki.

Ifraz etmek : salgilamak.

Ifrazat : salgi (lar).

Ifsa : açiklama.

Iftihar et mek : öv ünmek, kivanmak.

Iftihar : övünç, kivanç.

Igrofobi : teril ürküsü.

Ihanet : satkinlik.

Page 99: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ihmal etmek : sav saklamak.

Ihmal : savsaklama.

Ihmalci : savsak.

Ihmalkar : savsak.

Ihmalkarlik : savsaklik.

Ihraç etmek : 1. dissatimla mak. 2. çikarmak.

Ihraç : 1. çikarma. 2. dissatim. 3. gönderme.

Ihracat : dissatim(lar).

Ihracatçi : dissatimci.

Ihracatçilik : dissatimcilik.

Ihsan : bagis.

Iht iyaç sahibi : gərəksinimci.

Iht iyaç : gərəksinim.

Iht iyarî : istemli.

Ihtar etmek : 1. animsatmak. 2. uyarmak.

Ihtar : 1. a nimsatma. 2. uy ari.

Ihtilaf : 1. uyusmazlik. 2. a nlasmazlik.

Ihtilal : devrim.

Ihtilalci : devrimci.

Ihtilalcilik : devrimcilik.

Ihtimal : olasilik.

Ihtimam göstermek : özenmek.

Ihtimam : özen.

Ihtiras : tutku.

Ihtirasli : tutkulu.

Page 100: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ihtirassiz : tutkusuz.

Ihtisam : görkem.

Ihtisamli : görkemli.

Ihtisas : uzmanlik.

Ihtiva etmek : 1. içermek. 2. kapsamak.

Ihtiva : 1. içerme. 2. kapsama.

Ihtiyaç duymak : gərəksinmek.

Ihtiyaç hissetmek : gərəksinmek.

Ihtiyar hey eti : köy kurulu.

Ihtiyar : yasli.

Ihtiyarlik : yaslilik.

Ihtiyat : sakinim.

Ihtiyaten : sakinarak.

Ihtiyatli : sakinimli,sakingan.

Ihtiyatsiz : sakinimsiz.

Ihya etmek : 1. canlandir mak. 2. dirilt mek.

Ikamet etmek : 1. yasamak. 2. oturmak.

Ikametgah ilmuhaberi : konut belgesi.

Ikametgah : konut.

Ikaz edilmek : uy arilmak.

Ikaz etmek : uyarmak.

Ikaz : uyari.

Ikbalperest : gündüskünü.

Ikbalperestlik : gündüskünlügü.

Ikmâl etmek : bütünlemek.

Page 101: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ikmâl imtihani : bütünleme sinavi.

Ikmâl : bütünleme.

Iknolog : tasilbilimci.

Iknoloji : tasilbilim.

Ikon : tapincak.

Ikram : sunma.

Ikramiye : ödül.

Iktibas etmek : alintilamak.

Iktibas : alinti.

Iktidarsiz : puluç.

Iktidarsizlik : 1. puluçluk. 2. gücsüzlük.

Iktisap : 1. kazanim. 2. edinim.

Ila : ile.

Ilaç : emgi.

Ilah : kuday.

Ilahe : umay.

Ilahi : 1. tanrisal. 2. kudaysal. 3. umaysal.

Ilahiyat : dinbilim.

Ilahiyatçi : dinbilimci.

Ilam : bildirme.

Ilan etmek : duyurmak.

Ilan : duyuru.

Ilanen : duyrularak.

Ilave etmek : eklemek.

Ilave : ek.

Page 102: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ilaveli : ekli.

Ilavesiz : eksiz.

Ilaveten : ekleyerek.

Ilelebet : sonsuza degin.

Ilhak etmek : katmak.

Ilhak : katma.

Ilham almak : esinlenmek.

Ilham vermek : esinlemek.

Ilham : esin.

Ilim : bilim.

Ilim-irfan : bilgi bilim.

Illegal : yasal.

Illet : 1. sayrilik. 2. bozukluk.

Illiyet : nedensellik.

Illüstrasyon : bezeme.

Illüstratif : bezenmis.

Illüstratör : bezeyici.

Illüzyon : gözbagi.

Illüzyonist : gözbagci.

Illüzyonizm : gözbagcilik.

Ilmî : bilimsel.

Ilmiye : bilimcilik.

Ilmül lisan : dilbilim.

Ilt ica : siginma.

Ilt izam : kesenek.

Page 103: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Iltica etmek : siginmak.

Iltihak etmek : katilmak.

Iltihak : katilma.

Iltihap : yangi.

Iltihaplanmak : yangilan mak.

Iltihapli : yangili.

Iltihapsiz : yangisiz.

Iltimas : kayirma.

Ima et mek : sezdirme k.

Ima n et mek : inançlanmak.

Ima n : inanç.

Ima nli : inançli.

Ima nsiz : ina nçsiz.

Ima nsizca : 1. ina nçsizca. 2. acima sizca.

Ima nsizlik : 1. ina nçsizlik. 2. acimasizlik.

Ima : sezdirim.

Imaj : imge.

Imajinasy on : imgeleme.

Imajist : imgeci.

Imajizm : imgecilik.

Imal etmek : üret mek.

Imalat : üretim (ler).

Imalatçi : üretimci.

Imalatçilik : üretimcilik.

Imalathane : üretimevi.

Page 104: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Imali : sezdirimli.

Imar : bayindirlik.

Imaret : a sevi.

Imarli : bayindir.

Imarsiz : bayindirsiz.

Imbik : damitaç,damitici.

Imha et me k : yok etmek.

Imha : yok etme.

Imka nli : olanakli.

Imka nsiz : olanaksiz.

Imkan : olanak.

Imla : yazim.

Impa rat or : ilhan.

Impa rat oriçe : ilhatun.

Impa rat oriçelik : ilhatunluk.

Impa rat orluk : ilhanlik.

Import : disalim.

Imtihan et mek : sinamak.

Imtihan olma k : sinanmak.

Imtihan : sinav.

Imtina et mek : 1. çekinmek. 2. sakinmak. 3.

kaçinmak.

Imtina : 1. çekince. 2. sakinca. 3. kaçinma.

Imtiy az : ayricalik.

Imtiy azli : ay ricalikli.

Page 105: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Imza atmak : adimlemek.

Imza : a dim.

Imzalamak : adimlemek.

In : içeri.

Inat etmek : diretmek.

Inat : diretim.

Inatçi : diretken.

Inatçilik : diretkenlik.

Inatlasmak : diretlesmek.

Indeks : dizin.

Indikatör : gösterge.

Indinde : katinda.

Individüalist : bireyselci.

Individüalizm : bireyselcilik.

Individüel : bireysel.

Inf ormal : 1. dogal. 2. yaygin.

Infaz etmek : uygulamak.

Infaz kanunlari : uy gulama yasalari.

Infilak etmek : patlamak.

Infilak : patla ma.

Inhisar : tekel.

Inkar etmek : yoksayimlamak.

Inkar : yoksayim.

Inkarci : yoksayimci.

Inkilap : 1. dönüsüm. 2. devrim.

Page 106: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Inkilapçi : 1. dönüsümcü. 2. devrimci.

Inkisaf et mek : 1. açinimlanmak. 2. gelismek.

Inkisaf ettirmek : 1. açinimlatmak. 2. gelistirmek.

Inkisaf : 1. açinim. 2. gelisim.

Inkisar : 1. ilenç,ah. 2. kirilma.

Input : girdi.

Insa etmek : 1. yapmak. 2. kurmak.

Insaat : yapi isleri.

Insaatçi : yapici.

Insaatçilik : yapicilik.

Insallah : ta nri isterse, umarim.

Insan : 1. adam. 2. kisi.

Insancil : a damcil.

Insaniyet : 1. adamlik. 2. kisilik.

Insaniyetli : kisilikli.

Insaniyetsiz : kisiliksiz.

Insanlik : adamlik.

Insicam : tutarlik.

Insicamli : tutarli.

Insicamsiz : tutarsiz.

Insider : içpaydas.

Insirafi : bükülgen.

Insiy aki : içgüdüsel.

Int ranet : içag.

Inta k : söylet me.

Page 107: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Inta niye : bulasici sayrilik.

Inte gral : tümlev.

Inte rnet : örütag,genelag.

Intiba : izlenim.

Intibah : uyanis.

Intibak et me k : uy um saglamak.

Intibak : uy um.

Intihal : asirma.

Intika m : öç.

Intikal etmek : 1. geçmek. 2. varmak.

Intikal : geçme.

Intikam almak : öç almak.

Intiza mli : düzenli.

Intiza msiz : düzensiz.

Intizam : düzenlilik.

Intizar : 1. bekleyis. 2. ilen me.

Invariyant : degismez.

Iptidai : ilkel.

Irade : istenç.

Iradeli : istençli.

Iradesiz : istençsiz.

Irat : gelir.

Irfan : 1. bilme. 2. bilgi.

Irgat : egner.

Irrasyonalizm : usdisilik.

Page 108: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Irrasyonel : usdisi.

Irrite etmek : öf ke lendir mek.

Irsaliye : gönderi.

Irsî : kalitimsal.

Irsiyet : kalitim.

Irt ica : gericilik.

Irtibat : baglanti.

Irticai : gerici.

Irticalen : dogaçlama.

Irtifa kaybetmek : alçalmak.

Irtifa kazanmak : yükselmek.

Irtifa : yükseklik.

Isaret etmek : 1. i mlemek. 2. belirtmek.

Isaret : 1. i m. 2. belirti.

Isaretçi : i mci.

Isaretleme : i mleme.

Isaretlenme : i mlenme.

Isaretles me : i mles me.

Isaretli : i mli.

Isaretparmag i : i mparmag i.

Isari : imsel.

Isgüzar : isbilir.

Isgüzarlik : isbilirlik.

Isim fiil : a deyle m.

Isim : ad.

Page 109: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Iskan etmek : yerlestirmek.

Iskan : yerlesim.

Iskandil : derinlikölçer.

Iskonto : indirim.

Iskontolu : indirimli.

Isnat : yükleme.

Ispat etmek : kanitlamak.

Ispat : kanit.

Israf etmek : sav ur mak.

Israf : sav urganlik.

Israiliyattan : asilsiz.

Isret : içki.

Ist ifha m : sorula ma.

Ist ifle me k : 1. yigimlamak. 2. dizmek.

Istadiye : uzaqlıqölçer.

Istampa : damgalik.

Istavrit : kiraça.

Istelagmit : dikit.

Istelagtit : sarkit.

Istiab haddi : sigasi.

Istiab : siga.

Istiare : egretileme.

Istibdat : 1. buy urganlik. 2. zorbalik.

Istif et mek : 1. yigimlamak. 2. diz mek.

Istif : 1. yigim. 2. dizi.

Page 110: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Istifade etmek : yararlanmak.

Istifade : yararlanma.

Istifçi : yigimci.

Istifçilik : yigimcilik.

Istifrag et mek : kusmak.

Istifrag : kusma.

Istigal etmek : ugrasmak.

Istigal : ugras.

Istihdam : islendirme.

Istihsal et mek : üretmek.

Istihsal : üretim.

Istihza : alay.

Istikamet : 1. dogrultu. 2. yön.

Istikbal : ge le cek.

Istiklal : bagimsizlik.

Istikrar : denge.

Istikrarli : dengeli.

Istikrarsiz : dengesiz.

Istikrarsizlik : dengesizlik.

Istimlak etmek : kamulastirmak.

Istimlak : kamulastirma.

Istinaden : day anarak.

Istint ak hâkimi : sorguç.

Istintak : sorgu.

Istirahat etmek : dinlenmek.

Page 111: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Istirahat : dinlenme.

Istirak etmek : 1. katilmak. 2. ortaklas mak.

Istirak : katilim.

Istirakçi : 1. katilimci. 2. ortaklas maci.

Istisare etmek : danis mak.

Istisare heyeti : danis ma kurulu.

Istisare : kenges,danis ma.

Istismar : 1. sömürü. 2. kötüye kullanma.

Istismarci : sömürücü.

Istismarcilik : sömürücülük.

Istisna : ayriksilik.

Istisnai : ayriksi.

Istisnasiz : ayriksiz.

Istop etmek. durmak.

Isve : yosmalik.

Isvekâr : yosma.

Isveli : yosma.

Italik yazi : egik yazi.

Itfa etmek : söndürmek.

Itfa olmak : sönmek.

Itfa : sönüm.

Itfaiy e : söndürümlük.

Itfaiy eci : söndürmen.

Itfaiy ecilik : söndürmenlik.

Itha m edilmek : suçlanmak.

Page 112: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Itha m etmek : suçlamak.

Ithaf : adama.

Ithal etmek : 1. disalimlamak. 2. getir mek.

Ithal : alim.

Ithalat : disalim(lar).

Ithalatçi : disalimci.

Ithalatçilik : dis alimcilik.

Itham : suçlama.

Itibar etmek : 1. saymak. 2. önemsemek.

Itibar sahibi : say gin.

Itibar : 1. say ginlik. 2. geçerlilik. 3. önemse

me.

Itibaren : baslayarak.

Itibariyle : bakimindan.

Itibarli : saygin.

Itibarsiz : degersiz.

Itidal : 1. ilim. 2. sogukkanlilik.

Itidalli : 1. ilimli. 2. sogukkanli.

Itikat : inanis.

Itilaf : 1. uzlasi. 2. anlasma.

Itimaden : güvenerek.

Itimat etmek : güvenmek.

Itimat : güven.

Itimatli : güvenli.

Itimatsiz : güvensiz.

Page 113: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Itimatsizlik : güvensizlik.

Itina etmek : özenmek.

Itina : özen.

Itinali : özenli.

Itinasiz : özensiz.

Itinasizlik : özensizlik.

Itiy at : aliskanlik.

Itriyat : bitkiözü.

Itriyatçi : bitkiözcü.

Itriyatçilik : bitkiözcülük.

Ittifak et mek : 1. bagdasmak. 2. baglasmak.

Ittifak : 1. bagdasi. 2. baglasi. 2. sözlesme.

Ittifakla : oybirligiy le.

Ittihat : birlesim.

Iyi niy et : akaginlik.

Iyi niyetli : akag in.

Iyon : yükün.

Iyonik : yükünsel.

Iyonlama : yükünleme.

Iyonlasma : yükünlesme.

Izafet : baginti.

Izafî : 1. bagintili. 2. göreceli.

Izafiyet teorisi : bagillik kurami.

Izafiyet : bagillik.

Izah etmek : açikla mak.

Page 114: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Izah : açiklama.

Izahat : açiklamalar.

Izahen : açikça.

Izan : anlayis.

Izanli : anlayisli.

Izansiz : a nlayissiz.

Izansizca : a nlayissizca.

Izansizlik : anlayissizlik.

Izdiham : 1. yigilma. 2. kalabalik.

Izdivaç : ev lilik.

Izmarit baligi : sirtar.

Izobar : esbasinç egrisi.

Izola syonizm : yalnizcilik.

Izolasyon : yalitim.

Izolatör : yalitkan.

Izole et mek : yalitmak.

Izole : yalitilmis.

Izoterm : esisi egrisi.

Izzet-i ikram : agirlama.

Izzet-inefis : özsaygi.

Jale : çiy.

Jandarma : korucu, kolluk.

Janjan : yana rdöner.

Janjanli : yanardönerli.

Janr : tür.

Page 115: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Jartiy er : çorapbagi.

Jene rasy on : 1. soy. 2. kusak.

Jeneratör : üreteç.

Jenosit : soy kirim.

Jeodezi : yerölçüm.

Jeolog : yerbilimci.

Jeoloji : yerbilim.

Jeolojik : yerbilimsel.

Jeomorfolog : yüzey bilimci.

Jeomorfoloji : yüzey bilim.

Jeomorfolojik : yüzeybilimsel.

Jeoter mal : yerisil.

Jeoter mik : yerisil.

Jips : alçitasi.

Jokey : binici.

Jupon : içetek.

Jurnal : giziletim.

Jurnalci : gizilet me n.

Jurnalcilik : giziletmencilik.

Jurnalist : gizilet men.

Jurnalizm : giziletmenlik.

Jüt : telis.

Ka marotluk : kamaracilik.

Ka rtezyenizm : dekart çilik.

Ka sa ba : ilçe.

Page 116: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ka sa bali : ilçeli.

Ka se : çanak.

Ka se : damga.

Ka sif : bulgucu.

Ka sit : 1. istek. 2. a maç.

Ka sitli. istey erek.

Ka skol : at ki.

Ka smer : soytari.

Ka smerlik : soytarilik.

Ka sr : kösk.

Ka sten : bilerek.

Ka stî : bilere k.

Ka svet li : sikintili.

Kabahat siz : sussuz.

Kabahat : suç.

Kabahatli : suçlu.

Kabil : olanakli.

Kabile : oy mak.

Kabiliy et : yetenek.

Kabiliy etsiz : yeteneksiz.

Kabiliyetli : yetenekli.

Kabin : bölme.

Kabine : bakanlar kurulu.

Kabir : gömüt,sin.

Kablo : telit.

Page 117: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kablolu y ayin : telitliyayin.

Kabotaj : denizcilik.

Kabristan : gömütlük,sinlik.

Kabus : karabasan.

Kabza : tutak.

Kadar : 1. dek. 2. denli. 3. degin.

Kadastro : yeryazim.

Kadastrocu : yeryazimci.

Kadav ra : ölüt.

Kademe : basamak.

Kader : yazgi,aliny azisi.

Kaderci : yazgici.

Kadercilik : yazgicilik.

Kadim : bayri.

Kadir : deger.

Kadirsinas : degerbilir.

Kadirsinaslik : degerbilirlik.

Kadük olmak : 1. öne msizlesmek. 2. düsmek.

Kafakagidi : kimlik.

Kafi : 1. yeter. 2. yeterli.

Kafile : bölük.

Kafiye : uyak.

Kafiyeli : uy akli.

Kafiyesiz : uy aksiz.

Kahraman : 1. batur. 2. yigit. 3. koçak.

Page 118: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kahramanca : 1. baturca. 2. yigitçe. 3. koçakça.

Kahramanlik : 1. baturluk. 2. yigitlik. 3. koçaklik.

Kahya : kizir.

Kaide : 1. qural. 2. duraç.

Kaidələş mek : qurallasmak.

Kaidələştirmek : qurallastirmak.

Kaideli : quralli.

Kaidesiz : quralsiz.

Kainat : evren.

Kâkül : perçem.

Kalamis : sazlik.

Kalbur : elek.

Kalburüstü : seçkin.

Kale alma mak : önemsememek.

Kalem : yazaç.

Kalemlik : yazaçlik.

Kalemsor : yazi savasçisi.

Kalemt ras : yivgeç.

Kalender : alçakgönüllü.

Kalifikasy on : nitelik.

Kalifiye : nitelikli.

Kalip : kip.

Kalitatif : niteleyici.

Kalite : nitelik.

Kaliteli : nitelikli.

Page 119: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kalitesiz : niteliksiz.

Kalitesizlik : niteliksizlik.

Kalker : kireçtasi.

Kalkerlesme : kireçlesme.

Kalkerli : kireçtasli.

Kalkersiz : kireçtassiz.

Kallav i : 1. kilavi. 2. iri.

Kalp hastaligi : yürek sayriligi.

Kalp hastasi : yürek sayrisi.

Kalp : yürek.

Kalubeladan beri : çok eskiden beri.

Kamarot : kamaraci.

Kamer : ay.

Kameri : aysal.

Kamp yapmak : obalamak.

Kamp yeri : oba.

Kampçi : obaci.

Kampçilik : obacilik.

Kampus : yerleske.

Kamuflaj : saklama, gizleme.

Kamufle etmek : saklamak,gizlemek.

Kamus-i türki : türk sözlügü.

Kanaat : kani.

Kanaatimce : kanimca.

Kanaatkar : 1. yetingen. 2. tokgözlü.

Page 120: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kanaatkarlik : 1. yetingenlik. 2. tokgözlülük.

Kanal : ark.

Kanalet : a rkçik.

Kanalizasyon : atik arki.

Kanalize etmek : yönlendirmek.

Kani : inanmis.

Kano : kik.

Kant itatif : niceleyici.

Kantarun : kiliççiçegi.

Kantite : nicelik.

Kânun : santur.

Kanun : yasa.

Kanunen : yasaca.

Kanuni : yasal.

Kanun-iesasi : anayasa.

Kanunlasmak : yasalasmak.

Kanunlastirmak : yasalastirmak.

Kanunlu : yasali.

Kanunsuz : yasasiz,yasadisi.

Kaos : kargasa.

Kaparo : pey.

Kapasite : 1. siga. 2. yeti.

Kapasiteli : yetili.

Kapasitesiz : yetisiz.

Kapitülasyon : ayricalik.

Page 121: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kapson : baslik.

Kâr marji : kazanç payi.

Kâr : kazanç.

Karakter : kisilik,özyapi.

Karakteristik : kisiliksel,özy apisal.

Karakterize etmek : kisilestirmek.

Karakterli : kisilikli.

Karaktersiz : kisiliksiz.

Karaktersizlik : kisiliksizlik.

Karambol : karmasa.

Karaniyoloji : kafatasibilim.

Karar vermek : vargilamak.

Karar : vargi.

Karargah : vargilik.

Kararlastirmak : vargilastirmak.

Kararli : vargili.

Kararlilik : vargililik.

Kararname : vargi belgesi.

Kararsiz : vargisiz.

Kararsizlik : vargisizlik.

Karasevda : karasevi.

Karasevdali : karasevili.

Kare : dörtgen.

Kargo : yük.

Karide s : deniz t ekesi.

Page 122: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Karine : ipucu.

Karizma : ergi.

Karizmatik : ergisel.

Kârli : kazançli.

Kârsiz : kazançsiz.

Kartel : tekel.

Kartelci : tekelci.

Kartelcilik : tekelcilik.

Kartellestirmek : tekellestirmek.

Kartezyen : dekartçi.

Kaside : sarnav.

Kasvet : sikinti.

Kat alog : dizit.

Kat arsis : a rinma.

Kat egori : ulam.

Kat et mek : yolalmak.

Kategorik : ulamsal.

Kategorilesme : ulamlasma.

Kategorilestirme : ulamlastirma.

Kategorize et mek : ulamlamak.

Kategorize : ulamli.

Kati : 1. kesin. 2. kesinkes.

Katibe : yazman.

Katibelik : yazmanlik.

Katilesmek : kesinlesmek.

Page 123: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Katilik : kesinlik.

Katip : yazman.

Katiplik : yaz manlik.

Katiyen : kesinliklə.

Katiyet : kesinlik.

Katot : eksiuç.

Katre : damla.

Kav aly e : es.

Kav alyelik : eslik.

Kav at : ersekçi.

Kav mi : budunsal.

Kavim : budun.

Kavlen : sözle.

Kay bet mek : yitirmek.

Kay bolmak : yitmek.

Kay det mek : yazimlamak.

Kay dolmak : yazilmak,yazimlan mak.

Kayinbirader : kayin,ini.

Kayinpeder : kay nata, kayinbaba.

Kayinvalide : kaynana.

Kayip : yitik.

Kayit : yazim.

Kayitsiz kalmak : ilgisiz kalmak.

Kayitsizlik : ilgisizlik.

Kaza : ilçe.

Page 124: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kazara : yanlislikla.

Kebe : keçe.

Keder : tasa.

Kederlenmek : tasalanmak.

Kederli : tasali.

Kedersiz : tasasiz.

Kehkesan : samany olu.

Kel : 1. sa çsiz. 2. dazlak.

Kelam : söz.

Kelime : sözcük.

Kelime-i sahadet : taniklik sözcügü.

Kelle : bas.

Kelli felli : yaslibasli.

Kellik : 1. saçsizlik. 2. dazlaklik.

Kelp : köpek.

Kem : kötü.

Kemal : ergin.

Kemalist : atat ürkçü.

Kemalizm : atat ürkçülük.

Kemer : 1. kayis. 2. kusak.

Kemgöz : köt ügöz.

Kemiyet : nicelik.

Kenar : 1. kiyi. 2. yan.

Kep : baslik.

Kerata : ç ekecek.

Page 125: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kere : kez.

Keresle : ersekçi.

Kerhane : genelev.

Kerhaneci : genelev ci.

Kerhen : pek istemeyerek.

Kerpeten : kiskaç.

Kesan : ç eken.

Kesat : seyre k.

Kesfedilmek : bulgulanmak.

Kesfetmek : bulgulamak.

Kesif çi : bulgucu.

Kesif çilik : bulguculuk.

Kesif : bulgu.

Kesif : koyu,yogun.

Kesmekes : karisiklik.

Kesret : bolluk.

Ket hüda : kizir.

Ket um : a gzisiki,sirli.

Ket umluk : agzisikilik,sirlilik.

Ket : 1. güclük. 2. engel çikarma.

Keyfî : nit el.

Keyfiyet : nitelik.

Keza : yine.

Kibar : kostak,ince.

Kibarlasma : kostaklanma,ince lesme.

Page 126: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kibir : kasinti.

Kibirlenmek : kasintilanmak.

Kibirli : kasintili.

Kibirsiz : kasintisiz.

Kibrit : kav. .

Kifayet li : yeterli.

Kifayet : yeterlik.

Kifayetlilik : yeterlik.

Kifayetsiz : yetersiz.

Kifayetsizlik : yetersizlik.

Kilk : yazaç.

Killet : 1. azlik. 2. kitlik.

Kils : kireçtasi.

Kimya : nesnebilim.

Kimyaci : nesnebilimci.

Kimyager : nesnebilimci.

Kimyasal : nesnebilimsel.

Kimyevi : nesnebilimsel.

Kin : hinç.

Kinaye : dolaylama,deginmece.

Kinayeli : dolayli.

Kinematik : devinimbilim.

Kinetik : devinimsel.

Kinnap : sicim.

Kird : may mun.

Page 127: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kirkambar : kasikbiti.

Kirlent : yanyastigi.

Kirlibeyaz : kirçil.

Kirmizi : al.

Kismet : ülüs.

Kismetli : ülüslü.

Kismetsiz : ülüssüz.

Kistas : ölçüt.

Kisve : kilik.

Kita be : yazit.

Kita bevi : betikevi.

Kita : 1. a nakara. 2. dörtlük.

Kita : bölük.

Kitabe-i seng-i mezar : gömütün tas yaziti.

Kitabî : betiksel.

Kitap : betik.

Kitapçi : betikçi.

Kitapçilik : betikçilik.

Kitaplik : betiklik.

Kitapsiz : dinsiz.

Kivam : 1. yogunluk. 2. koy uluk. 3. tav.

Kiy met li : degerli.

Kiyafet : kilik.

Kiyafetname : kiliklik.

Page 128: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kiyas : 1. karsilastirma. 2. örnekseme. 3.

oranlama.

Kiyaslama : karsilastirma.

Kiyaslanma : karsilastirilma.

Kiymet siz : degersiz.

Kiymet : deger.

Kiymetlendirmek : degerlendirmek.

Kiymetlenmek : degerlenmek.

Kla n : boy.

Klarnet : girnata.

Klarnetçi : girnataci.

Klas man grubu : alt küme.

Klas man : 1. küme. 2. bölük.

Klas : nitelikli.

Klasifikasy on : bölümle me.

Klasik : köklesik.

Klasikləsme : köklesme.

Klasiklik : köklesiklik.

Klik : tik.

Klikləmek : tikla mak.

Klinometre : egimölçer.

Klise : baski kipi, basmakip.

Kliselesme : kiplesme.

Klitoris : bizir,dila k.

Klostrofobi : kapali yer ürküsü.

Page 129: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Koalisyon : ortak y önetim.

Kobay : denek.

Kod : gizim.

Kodifikasy on : düzenleme.

Kodifike etmek : düzenlemek.

Kodifike : düzenlen mis.

Kodlamak : gizimlemek.

Köhne : 1. püskü. 2. eskimis. 3. çagdisi.

Köhnemek : 1. püskümek. 2. eskimek.

Kokart : belirtke.

Koleksiyon : biriktiri.

Koleksiyoncu : biriktirmen.

Koleksiyonculuk : biriktirmenlik.

Koleksiyoner : birikt irme n.

Kolektif : ortaklasa.

Kolektivist : ortaklasaci.

Kolektivizm : ortaklasacilik.

Kolektör : toplaç,toplayici.

Kolesterol : ödyagi.

Koloni : sömürge.

Kolonist : sömürgeci.

Koloniyalist : sömürgeci.

Koloniyalizm : sömürgecilik.

Kolonizm : sömürgecilik.

Komando : a kinci.

Page 130: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Komedi : güldürü.

Komedya : güldürü.

Komedyen : güldürmen.

Komik : 1. gülünç. 2. güldürücü. 3. güldürmen.

Komikləsme : gülünçlesme.

Komisyon : 1. yarkurul. 2inceleme kurulu.

Komisyon : arapay,satimlik.

Komisyoncu : arapayci,araci.

Komisyonculuk : aracilik.

Komit e : kurul.

Komodin : çekmece.

Kompetan : uzman.

Komplikasy on : yan etki.

Komplike : karisik,çata k.

Komplo kurmak : tuzaq kurmak.

Komplo : tuzaq.

Kompozisy on : bileske.

Komprador : is birlikçi.

Kompresör : sikaç.

Komünikasy on : iletisim.

Komütatör : çevireç,çevirici.

Kondansatör : sigaç.

Kondansör : yogusturaç,yogusturucu.

Kondisyon : day aniklilik.

Konf ormist : uydumcu.

Page 131: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Konf ormizm : uydumculuk.

Konfet i : saçinti.

Konfigürasy on : ya pilandirma.

Konglomera : yigisim.

Kongre : kurultay.

Koni : sivrim.

Konik : sivrimsel.

Konjonkt ivit e : göz yangisi.

Konkasör : taskiran.

Konkav : içbükey.

Konkre : somut.

Kononim : sestes.

Konsa ntre olma k : 1. yogunlasma k. 2. derinlesmek.

Konsantrasyon : 1. yogunlasma. 2. derinlesme.

Konsantre : 1. yogun. 2. derisik.

Konse pt : kavra m.

Konsensus : 1. uzlasma. 2. a nlasma.

Konser : dinleti.

Konservatör : tutaç.

Konsolos : elçi.

Konsolosluk bina si : elçilik.

Konson : ünsüz.

Konsona nt : ünsüz.

Konstelasy on : takimyildiz.

Konstrüksiyon : 1. yapi. 2. kurgu.

Page 132: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Konstrüktivist : kurgucu.

Konstrüktiviz m : kurguculuk.

Konsültasyon : kenes.

Kont e kst : ba glam.

Kont ör : konusumluk.

Kont ra atak : 1. tez atak. 2. karsi ata k.

Kont rast : ka rsitlik.

Kont rat : sözlesme.

Kont reespiyonaj : karsi çasitlik.

Kont rol et me k : denetimle me k.

Kont rol : de netim.

Kont rolör : denetimci.

Konv e ks : disbükey.

Konv ertibilite : çevrilgenlik.

Konv ertibl : çev rilgen.

Konv oy : bölük.

Koordinasy on : esgüdüm.

Koordinat : yerlem.

Koordinatör : esgüdümcü.

Koordine etmek : esgüdümle mek.

Koordine : esgüdümsel,esgüdümlü.

Koprodüksiy on : ortak yapim.

Kore la syon : ilgile sim.

Koridor : ge çene k.

Korsan : deniz hay dut u.

Page 133: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kortej : tören alayi.

Köse : tun.

Köseli : tunlu.

Kösesiz : tunsuz.

Kostik : asindirici,yakici.

Kota : sinirlama.

Kotasy on ve rmek : de ger açiklamak.

Kotasy on : deger.

Kotra : yelke nli.

Kötü niyet : karaginlik.

Kovboy : sigirt maç.

Köyü niy etli : karagin.

Kozmik : evrensel.

Kozmogoni : evrenbilim.

Kozmogonik : evrenbilimsel.

Kozmografya : gökbilim.

Kozmolog : evrenbilimci.

Kozmoloji : evrenbilim.

Kozmolojik : evrenbilimsel.

Kozmonot : uzayadami.

Kozmos : ev ren.

Kraker : çitirdak.

Kramp : kasinç,kasilma.

Krank : dingil.

Kravat : boy unbagi.

Page 134: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kravatli : boyunbagli.

Kravatsiz : boyunbagsiz.

Kres : yuva.

Kriko : kaldiraç.

Kriminal : suçsal.

Kriminolog : suçbilimci.

Kriminoloji : suçbilim.

Kriminolojik : suçbilimsel.

Kripto : gizyazi.

Kriptolog : gizyazibilimci.

Kriptoloji : gizy azibilim.

Kristal : sirça.

Krit isizm : elestiricilik.

Kriter : ölçüt.

Kriz : bunalim.

Krizant em : kasimpati.

Kroki : taslak.

Kromozom : soy aktaran.

Kronik : süregen.

Kronikləsmek : süregenlesmek.

Kroniklik : süregenlik.

Kronoloji : sürevbilim.

Kronolojik : sürev bilimsel.

Kronometre : süreölçer.

Kros : kir kosusu.

Page 135: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kuaför : berber.

Kuaförlük : berberlik.

Kuart et : dörtlü.

Kübbad : kit re.

Kudret li : erkli.

Kudret : erk.

Kudretsiz : erksiz.

Kudsi : kutsal.

Kudsiy et : kut, kutsallik.

Küfret mek : söv mek.

Küfür : sövgü.

Küfürbaz : sövgücü.

Küfürlesmek : söv gülesmek.

Kukulya : koza.

Külhanbeyi : kabadayi.

Külliyat : izer.

Külliyen : tümüyle.

Külot : don.

Kült : tapinç.

Kültür : ekinç.

Kültürel : ekinçsel.

Kültürlü : ekinçli.

Kültürsüz : ekinçsiz.

Kulübe : çat anak.

Kulv ar : 1. serit. 2. çizgi.

Page 136: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kumanda aleti : komuta ay giti.

Kumanda : komuta.

Kumandan : komutan.

Kumandanlik : komutanlik.

Kumanya : er azigi.

Kümülüs : kümebulut.

Kün fe-yekun : 1. ol dedi oluv erdi. 2. darmadagin.

Küpseker : kesmeseker.

Kura çekmek : a d çek mek.

Kura : çekilis.

Küre : yuvar.

Kursunkalem : kursunyazaç.

Kurye : özel ulak.

Küspe : posa.

Küsur : püsür.

Kusur : teltik.

Küsurat : püsürler.

Kusurlu : telt ikli.

Kusursuz : teltiksiz.

Kutup : 1. sonlam. 2. uç.

Kütüphane : betik konagi.

Kuva-i milliye : ulusal gücler.

Kuvvet : güc.

Kuvvetlendirici : güclendirici.

Kuvvetli : güclü.

Page 137: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Kuvvetsiz : gücsüz.

L.

La birent : dolanga ç.

La bora nt : deneylikçi.

La btop : dizüst ü.

La des tut usmak : öcürlesmek.

La des : öcür.

La -dini : dindisi.

La gv etmek : kaldirmak.

La gv olmak : kaldirilmak.

La hana : ka puska.

La hika : ek yazi.

La hlah : aciçigdem.

La hza : an.

La isiz m : özgenlik.

La -let-tayin : gelisigüzel.

Laboratuvar : deneylik.

La-edri : adsiz.

Laf atilmak : söz atilmak.

Laf atmak : söz at mak.

Laf çi : dedikoducu.

Laf ebesi : konuskan.

Laf et mek : söz etmek.

Laf v urmak : söz çarpmak.

Laf : 1. söz. 2. lakirdi.

Page 138: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Lafazan : geveze.

Laf-i güzaf : bos söz.

Lafini et mek : sözünü et mek.

Lafzen : sözce.

Lafzi : sözel.

Lagün : denizkulagi.

Laik : özgen.

Laiklik : özgenlik.

Lakap : takma ad.

La-kayt : aldirissiz.

La-kaytlik : aldirissizlik.

Lakin : ancak.

Lakonik : özlü söz.

Lâl : dilsiz.

Lala : dadi.

Lale : gelincik.

Lamba : isitaç.

Lanet et mek : kargislamak.

Lanet et mek : kargislamak.

Lanet olsun : kargislansin.

Lanet : kargis.

Lanetli : kargisli.

Lanetsiz : kargissiz.

Lanse etmek : 1. yansitmak. 2. tanitmak.

Lasta : siga.

Page 139: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Latif : ince.

Latife : saka.

La-ubali : aldirissiz.

Lav a etmek : çekmek.

Lav abo : yunakça.

Lav : püskürük.

Layik : 1. yakisir. 2. yaras ik.

Layikiyla : yakisircasina.

Layt motif : 1. ana örge. 2. ana imge.

Lazim gelmek : gərəkmek.

Lazim olmak : gərəkmek.

Lazim : gərək,gərəkli.

Le himci : kay nakçi.

Leb : dudak.

Lebbeyk : buyrun.

Leb-iderya deniz kiyisi.

Legal : yasal.

Legalite : yasallik.

Lehçe : diy elek.

Lehim : kay nak.

Lehimcilik : kaynakçilik.

Lehimlemek : kay naklamak.

Lehimlenmek : kay naklanmak.

Lehimletmek : kay naklatmak.

Lehimli : kay nakli.

Page 140: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Lehimsiz : kaynaksiz.

Leken : tegel.

Leksikograf : sözlükbili mci.

Leksikografi : sözlükbilim.

Leksikolog : sözcükbilimci.

Leksikoloji : sözcükbilim.

Leksikolojik : sözcükbilimsel.

Lektör : okutman.

Lenf : akkan.

Lengüist : dilbilimci.

Lenguistik : 1. dilbilim. 2. dilbilimsel.

Lenk : aksak.

Lens : mercek.

Lento : üst esik.

Leopar : çine.

Lerzan : tit rek.

Lev a etmek : kaldirmak.

Lev azim : gereç.

Lev azimci : gereççi.

Lev azimcilik : gereççilik.

Levy e : kanirtmaç.

Leziz : tadimli.

Lezyon : yipranma.

Lezzet : tadim.

Lezzetli : tadimli.

Page 141: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Lezzetsiz : tadimsiz.

Libas : giy si.

Liby e : börülce.

Lider : önder.

Liderlik : önderlik.

Lifting : gerdirme.

Lig : küme.

Lika : luk.

Liken : karay osunu.

Likit : 1. sivi. 2. akiskan.

Lime : 1. tike. 2. dilim.

Limit : sinir.

Limited sirket : sinirli ortakli.

Limited : sinirli.

Linol baski : oyma baski.

Lipom : yagur.

Lirik : çoskun.

Lirizm : ç oskunluk.

Lisan : dil.

Lisanen : dille.

Lisani : dilsel.

Lise : ortaokul.

Liste : dizelge.

Listele mek : dizelgelemek.

Listeli : dizelgeli.

Page 142: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Listesiz : dizelgesiz.

Literatür : 1. kay naklar. 2. yazin. 3. terimler.

Litografi : tasbaski.

Litografy a : tasbaski.

Litografy aci : tasbaskici.

Litolog : tasbilimci.

Litoloji : tasbilim.

Litolojik : tasbilimsel.

Litosfer : tasyuvar.

Litre : lotra.

Liva : 1. sa ncak. 2. tugay.

Liyakat : yakisirlik.

Loder : yükler.

Lodos : a kyel.

Lojistik destek : donanim destegi.

Lojistik komutanlik : donanim ko mut anligi.

Lojistik : donanim.

Lojman : konut.

Lokal : 1. dernekevi. 2. ye rel.

Lökosit : aky uvar.

Longplay : uzunçalar.

Lüfer : kof ana.

Lugat : sözlük.

Lugatçe : sözlükçe.

Lugatçi : sözlükçü.

Page 143: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Lugaz : yanilt maç.

Lüksmet re : ay dinlikölçer.

Lüle : kivrim.

Lup : büyüt eç.

Lüterist : lüterci.

Lüterizm : lütercilik.

Lüzum duy mak : ge reksinmek.

Lüzum : gərək.

Lüzumlu : ge rekli.

Lüzumsuz : gərəksiz.

Lüzumu halinde : gərəktiginde.

M.

Maaaile : barkça.

Maalesef : ne ya zik ki.

Maamafih : ek olarak.

Maanî : engeller.

Maarif vekaleti : ulusal egitim bakanligi.

Maarif : ulusal egitim.

Maas : aylik.

Maasli : aylikli.

Maassiz : ayliksiz.

Maazallah : tanri korusun.

Mabet : tapina k.

Mabut : tapinca k.

Macera : serüven.

Page 144: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Macerali : serüv enli.

Maceraperest : serüvenci.

Maceraperestlik : serüvencilik.

Macerasiz : serüv ensiz.

Maçuna : bucurgat.

Mada m : hanim.

Madde : 1. özdek. 2. öge.

Maddeci : özdekçi.

Maddecilik : özdekçilik.

Maddelesmek : özdeklesmek.

Maddeten : özdekçe.

Maddi : özdeksel.

Maden kö mürü : tas kömürü.

Maden suy u : ilica.

Madersahi : anaerkil.

Madrabaz : dolandirici.

Madrabazlik : dola ndiricilik.

Mafis : yok.

Mafsal : 1. eklem. 2. bogum.

Magara : in.

Magaza : satimevi.

Magfiret : bagisla nma.

Maglubiyet : yenilgi.

Maglup etmek : yenmek.

Maglup olmak : yenilmek.

Page 145: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Maglup : yenik.

Magrur : övünçlü.

Magrurane : öv ünçlüce.

Magrurlanmak : öv ünme k.

Mahal : yer.

Mahalle muhtarligi : yöre baskanligi.

Mahalle : yöre.

Mahalleli : yöredes.

Mahalli idare : yerel yönetim.

Mahalli : 1. yerel. 2. yöresel.

Maharet siz : beceriksiz.

Maharet : beceriklilik.

Maharetli : becerikli.

Mahcubiyet : 1. utanma. 2. utangaçlik.

Mahcup etmek : utandirmak.

Mahcup olmak : utanmak.

Mahcup : utangaç.

Mahcur : kisitlanmis.

Mahdum : ogul.

Mahdut : sinirli.

Mahf uz : 1. korunakli. 2. sakli.

Mahfaza : korunak.

Mahfazaci : korunakçi.

Mahfazali : korunakli.

Mahfazasiz : korunaksiz.

Page 146: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mahir : becerikli.

Mahiyet : nitelik.

Mahkeme : yarqı konagi.

Mahkemelik olmak : yarqılik olmak.

Mahlas : seçme ad.

Mahluk : yaratik.

Mahmude : bingözotu.

Mahmur : 1. uyusuk. 2. bay gin.

Mahmurla smak : uyusmak.

Mahmurluk : uy usukluk.

Mahpus : tut uklu.

Mahpushane : tut ukevi.

Mahre k : yörünge.

Mahrum olmak : yoksunmak.

Mahrum : yoksun.

Mahrumiyet bölgesi : yoksunluk bölgesi.

Mahrumiyet : yoksunluk.

Mahsul : ürün.

Mahsulat : ürünler.

Mahsus : 1. özgü. 2. özelliklə. 3. sakaciktan.

Mahv etmek : 1. yikmak. 2. yok etmek.

Mahv olmak : 1. yikilmak. 2. yok olmak.

Mahv : 1. yikim. 2. yok olma.

Mahzun : üzgün.

Mahzur : sakinca.

Page 147: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mahzurlu : sakincali.

Mahzursuz : sakincasiz.

Maiset : 1. geçimlik. 2. dirlik.

Majüskül : ge nil imce.

Makam : 1. orun. 2. ölçü.

Makber : 1. gömütlük. 2. sin.

Makbul : geçerli.

Maket : yapi taslagi.

Maketçi : yapi taslakçi.

Makrama : peçete.

Makro açi : genil açi.

Makro hedef : genil erek.

Makro ölçek : genil ölçek.

Makro : ge nil.

Maksat : a maç.

Maksatli : a maçli.

Maksatsiz : a maçsiz.

Maksi : uzun.

Maksimum : 1. en çok ® ç okra. 2. en üst.

Makta : kesit.

Makul : 1. ussal. 2. uy gun.

Makyavelist : ma kyavelci.

Makyavelizm : ma ky avelcilik.

Malarya : sitma.

Malik : 1. iye. 2. yetkin.

Page 148: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Malikane : kösk.

Malt a humma si : malta sitmasi.

Malul : sökel,engelli.

Malulen : sökellikten.

Malum : belli, bildik,bilinen.

Malumat siz : soraksiz,bilgisiz.

Malumat : sorak,bilgi.

Malumatli : sorakli,bilgili.

Malzeme : gereç.

Mamul : ürün.

Mamulat : ürünler.

Mamur : bayindir.

Mana : a nla m.

Manali : anlamli.

Manasiz : a nlamsiz.

Manca : yiyinti.

Mancana : fiçi.

Manen : özgücçe.

Manevi : özgücsel.

Maneviyat : özgüc.

Mangal : közlük.

Mani olmak : 1. önlemek. 2. engellemek.

Mani : 1. önleyici. 2. engel.

Manidar : a nlamli.

Manifesto : 1. bildiri. 2. bildirge.

Page 149: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Manikür : elbakimi.

Manikürcü : ayakbakimci.

Manivela : yükselteç.

Manometre : basiölçer.

Manset : 1. üstbaslik. 2. kolluk.

Mantalite : a nlayis.

Mantar : sezü.

Mantik : usbilim.

Mantikli : ussal.

Mantiksiz : usdisi.

Manüskri : elyazmasi.

Manzara : görünüm.

Manzara : görünümlü.

Manzarasiz : görünümsüz.

Maraz : 1. say rilik. 2. bozukluk.

Marazi : sayriliksal.

Marifet : yetenek.

Marifetli : yetenekli.

Marifetsiz : yeteneksiz.

Marj : pay.

Marjinal fayda : son birim yarari.

Marjinal gelir : son birim geliri.

Marjinal kiymet teorisi : son birim deger kurami.

Marjinal : 1. uç. 2. son birim.

Markaj : gölgeleme,adam tutma.

Page 150: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Markaja alinmak : gölgelenmek.

Markaja almak : gölgelemek.

Markajci : gölgeley ici.

Marke edilmek : gölgelen mek.

Marke etmek : gölgelemek.

Maruz kalmak : 1. ugramak. 2. karsilasmak.

Maruzat : diyecek.

Masaallah : tanri gönendire, tanriesirgesin.

Masaj yapmak : ovumlamak.

Masaj : ovu m.

Masajci : ovumcu.

Masat : bilegi.

Masculine : eril.

Masculist : erilci.

Masif : 1. som. 2. çita.

Maskara : 1. soytari. 2. rastik.

Maskaralik : soytarilik.

Maskot : 1. ugur. 2. açarlik.

Masör : ov man.

Masraf : gider.

Mastar : adeyle m.

Masuk : sev gili.

Masum : sussuz.

Masumiy et : suçsuzluk.

Masuniyet : dokunulmazlik.

Page 151: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mat : soluk,donuk.

Matador : boga güresçisi.

Matbaa : basimevi.

Matbaaci : basimci.

Matbaacilik : basimcilik.

Matbu evrak : basili belge.

Matbu : basili.

Matbuat : basin.

Matem : yas.

Matematik : islembilim.

Matemli : yasli.

Matemsiz : yassiz.

Materyal : 1. özdek. 2. gereç.

Materyalist : özdekçi.

Materyalizm : özdekçilik.

Matis : esrik.

Matkap : delgi.

Matlasmak : soluklasmak.

Matlastirmak : soluklasmak.

Matmazel : bay an.

Matrak : 1. gülünç. 2. degnek.

Matriarkal : a naerkil.

Matuf : yönelik.

Mavera : öte.

Maveraün-nehr : irmak ötesi (sogd ülkesi).

Page 152: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mavi : gökçe.

Mavilesmek : gögermek.

Mavilik : gökçelik.

Mavimsi : gökçemsi.

Mavimtrak : gökçemsi.

Mayhos : eksimsi.

Mayi : sivi.

Mazbata : tutanak.

Mazbut : 1. düzenli. 2. derli toplu.

Mazeret : gərəkçe.

Mazhar olmak : eris mek.

Mazhar : ergin.

Mazhariyet : erginlik.

Mazi : geçmis.

Mazlum : ezgin.

Mazlumluk : ezginlik.

Mazmun : kavram.

Meal : anlam.

Mealen : anla mca.

Meblag : tutar.

Mebus : saylav.

Meca z : uçla m, degismece.

Meca zen : uçlamca.

Meca zi : uçlamsal.

Mecal : güc.

Page 153: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mecbur : zorunlu.

Mecburen : zorunlulukla.

Mecburi : zorunlu.

Mecburiy et : zorunluluk.

Mecelle : betik.

Meçhul : 1. bilinme yen,bilinme dik. 2. be lirsiz.

Meclis baskani : kamutay baska ni.

Meclis : ka mutay.

Meclis-i mebusan : kamutay.

Mecmua : dergi.

Mecnun : çilgin.

Mecra : a kak.

Meczup : deli.

Med : uzat ma.

Medar : dönence.

Medar-iiftihar : övünç nedeni.

Medd ü cezr : gelgit.

Meddah : sözçatar.

Medeni : uygar.

Medenilesmek : uy garlasmak.

Medenilestir mek : uygarlastirmak.

Medeniyet siz : ilkel.

Medeniyet : uygarlik.

Medet : yardim.

Medita syon : düsünüm.

Page 154: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Medüz : denizana si.

Mefhum : kavram.

Mefkure : ülkü.

Mefrusat çi : dösemelikçi.

Mefrusat : dösemelik.

Meftun olmak : tutulmak.

Meftun : tutkun.

Meftuniyet : tutkunluk.

Meger : oysa.

Mekan : yerlek.

Mekanizma : düzenek.

Mektep : okul.

Mektepli : okullu.

Mektepsiz : okulsuz.

Melankoli : karasevi.

Melankolik : 1. karasevili. 2. karasevisel.

Meleke : yeti.

Melez : 1. kirma. 2. karma.

Melodi : ezgi.

Melodik : ezgisel.

Melül : 1. bezgin. 2. üzgün. 3. boy nu bükük.

Melun : kargisli.

Memat : ölüm.

Memba : 1. pinar. 2. kay nak.

Memleket : 1. ülke. 2. il. 3. kent .4. yöre.

Page 155: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Memluk : kölemen.

Memnu : yasak.

Memur : emekçi.

Memuriy et : emekçilik.

Memurluk : emekçilik.

Men edilmek : 1. yasaklanmak. 2. engellenmek.

Men etmek : yasaklamak.

Menba : 1. pinar. 2. kay nak.

Mendirek : dalgakiran.

Menedilmek : yasaklanmak.

Menekse : maluzya.

Menekserengi : mor.

Menf ur : igrenç.

Menfaat : çikar.

Menfaatçi : çikarci.

Menfaatperest : çikarci.

Menfi : olu msuz.

Mengene : sikaç.

Menhus : ugursuz.

Meni : ersuy u.

Menkul : tasinir.

Mense : köken.

Menseli : kökenli.

Mensubiyet : üyelik.

Mensucat : dokumacilik.

Page 156: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mensup : üye.

Məram : istəm.

Merasim : tören.

Mercii : orun.

Merdiv en : basincak.

Merhale : asama.

Merhamet etmek : acimak.

Merhamet : a cima.

Merhametli : acimali,yufka yürekli.

Merhametsiz : acimasiz.

Meridy en : boylam.

Merkep : esek.

Merkez : özek,içre.

Merkezî : özeksel.

Merkeziy et : özeklik.

Merkezkaç : özekkaç.

Mermi : kursun.

Mersi : sagol.

Mersiye : sagu,agit.

Mersiyehan : sagucu.

Mert : yigit.

Mertçe : yigitçe.

Mərtə : otlak.

Mertebe : 1. basamak. 2. asama.

Mertlik : yigit lik.

Page 157: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Meryem ana eldiveni : çançiçegi.

Meryem asmasi : akasma.

Mesafe : 1. uzaqlıq. 2. ara.

Mesafeli : uzaq.

Mesafesiz : yakin.

Mesai : çalisma.

Mesaj : ileti.

Mesakkat : güclük.

Mesane iltihabi : siytoru yangisi.

Mesane : siytoru.

Mesela : örnegin,sözgelimi.

Mesele : 1. sorun. 2. konu.

Mesh etmek : sivamak.

Meshur et mek : ünlendirmek.

Meshur olmak : ünlenmek.

Meshur : ünlü.

Mesire : gezintilik.

Mesken : ev.

Meskun mahal : konutsal alan.

Meslek : ugrasi.

Mesnet : dayanak.

Mesnetli : daya nakli.

Mesnetsiz : dayanaksiz.

Mesru : 1. yasal. 2. geçerli. 3. törel.

Mesrubat : içecek (ler).

Page 158: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mesruiyet : 1. yasa llik. 2. geçerlilik. 3. töresellik.

Mesul : sorumlu.

Mesuliyet : sorumluluk.

Mesuliyetli : sorumlu.

Mesuliyetsiz : sorumsuz.

Mesut : mutlu.

Metafizik : dogaötesi.

Metafiziksel : dogaötesel.

Metafor : 1. uçlam. 2. egretileme.

Metaforik : uçla msal.

Metamorfik : baska lasimsal.

Metamorfizm : baskalasma.

Metamorfoz : baska lasim.

Metanet : dayanik.

Metanetli : dayanikli.

Metanetsiz : dayaniksiz.

Metapsisik : tinötesi.

Metazori : zorla.

Meteor t asi : göktasi.

Meteor : agma.

Meteorit : göktasi.

Meteorolog : gökolaybilimci.

Meteoroloji : gökolaybilim.

Meteorolojik : gökolay bilimsel.

Meth etmek : öv mek.

Page 159: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Methiye : övgü.

Metis : 1. kirma. 2. a zma.

Metod : yöntem.

Metodik : yöntemsel.

Metodlu : yöntemli.

Metodolog : yöntembilimci.

Metodoloji : yöntembilim.

Metodolojik : yöntembilimsel.

Metodsuz : yöntemsiz.

Metodsuzluk : yöntemsizlik.

Metraj : türkçede kullanilmasina gərək y oktur.

Metris : sencer.

Metronom : sarkaç.

Metropol : a nakent.

Mev ki : 1. konum. 2. orun.

Mev kuf : tut uklu.

Mev kufhane : tut ukevi.

Mevcudiyet : varlik.

Mevcut : var.

Mevduat : yatirim.

Mevla : tanri.

Mevlevi : c elalettinci.

Mevlevihane : c elalettincievi.

Mevlevilik : cela lettincilik.

Mevlüt : dogum.

Page 160: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mevsim : sürem.

Mevsimlik : süremlik.

Mevta : ölü.

Mevzu : konu.

Mevzuat : konular.

Mevzu-i bahis : söz konusu.

Mey menet : ugur.

Mey menetsiz : ugursuz.

Mey : içki.

Meydana gelmek : 1. olus mak. 2. ortaya çikmak.

Meyhane : içkilik.

Meyil : 1. egim. 2. egilim. 3. yönelim.

Meyilli : 1. egimli. 2. egilimli.

Meyilsiz : 1. egimsiz,düz.

Meyletmek : yönelmek.

Meyyal : egilgen.

Meza r : gömüt,sin.

Meza rci : gömütçü,sinci.

Meza rcilik : gömütçülük,sincilik.

Meza rlik : gömütlük,sinlik.

Mezat : a çik artirma.

Mezbaha : kesimevi.

Mezbele : süprünt ülük.

Meze : 1. çerez. 2. kuruy emis.

Mezeci : ç erezci.

Page 161: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mezecilik : çerezcilik.

Mezeli : çerezli.

Mezelik : çerezlik.

Mezesiz : çerezsiz.

Meziyet : 1. üstünlük. 2. özellik.

Mezoderm : ort aderi.

Mezosfer : ortay uvar.

Mezraa : hay mana.

Miad : süre.

Mide hastaligi : kursak sayriligi.

Mide : kursak.

Migfer : tulga.

Mih : çivi.

Mihman : konuk.

Mihmandar : konukçu.

Mihnet : 1. sikinti. 2. üzüntü.

Mihrak : odak.

Mihver : eksen.

Mikro açi : minil açi.

Mikro hedef : minil erek.

Mikro ölçek : minil ölçek.

Mikro : minil.

Mikrofilm : minil izit.

Mikrolog : minilbilimci.

Mikroloji : minilbilim.

Page 162: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mikromet re : minilölçer.

Mikrosef al : minil basli.

Mikser : çirpici.

Mikta r zarf lari : nicelik belirteçleri.

Miktar : 1. nicelik. 2. ölçü. 3. oran.

Mikyas : ölçek.

Mile nyum : binyil.

Milit an : savaska n.

Milit anlik : savaskanlik.

Milit arist : süerselci.

Milit arizm : süerselcilik.

Millet lerarasi : uluslararasi.

Millet : ulus.

Milletvekili : saylav.

Milletvekilligi : saylavlik.

Milli istihbarat teskilati : ulusal çasit örgütü.

Milli mücadele : ulusal sav asim.

Milli prodüktivite merkezi:: ulusal üretkenlik özegi.

Milli : ulusal.

Millilesmek : ulusallasmak.

Millilestirmek : ulusallastirmak.

Milliy et : ulusallik.

Milliy etçi : ulusçu.

Milliy etçilik : ulusçuluk.

Mineral : bilesik.

Page 163: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mineralog : bilesikbilimci.

Mineraloji : bilesikbilim.

Mineralojik : bilesikbilimsel.

Minimum : en az ® azra.

Minkab : burgu.

Minnacik : minicik.

Mintaka : bölge.

Mintika : bölge.

Minüskül : minilimce.

Minyatür : 1. minibediz. 2. minik.

Minyatürcü : minibedizci.

Minyatürcülük : minibedizcilik.

Minyon : küçümen.

Mir : 1. bey. 2. baskan.

Mira : lata.

Miraç : gögelme.

Miralay : albay.

Miras : kalit.

Mirasçi : kalitçi.

Mirasçilik : kalitçilik.

Mirasyedi : kalitçi.

Mirim : beyim.

Misafir etmek : a girlamak, konuk etmek ®

konuklamak.

Misafir olmak : konuklanmak.

Page 164: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Misafir : konuk.

Misafirhane : konukevi.

Misafirlik : konukluk.

Misafirperver : konuksever.

Misafirperverlik : konuksev erlik.

Misak-i millî : ulusalant.

Misal : örnek.

Misali : gibi.

Misil : kat.

Misillemede bulun mak : karsilik vermek.

Misket : gülle.

Miskin : miyminti.

Miskince : miymintica.

Miskinlesmek : miymintilasmak.

Miskinlik : miymintilik.

Misli : kati.

Mismis : kaysi.

Misra : dize.

Mistik : 1. gizemsel. 2. gizemselci.

Mistisizm : gizemselcilik.

Misv ak : dis firçasi.

Misy on : görev.

Misy oner : diny ay man.

Misy onerlik : dinyay manlik.

Mit oloji : söylencebilim.

Page 165: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mit os : söylence.

Mit oz : esey li.

Mit : söylence.

Mitolojik : 1. söylencebilimsel. 2. söylencel.

Mitoz bölünme : eseyli bölünme.

Miyokart : yürek kasi.

Mizaç : yaradilis.

Mizah : gülmece.

Mizahi : güldürücü.

Mizrak : kargi.

Mizraklama : kargila ma.

Mizrakli : kargili.

Mizraksiz : kargisiz.

Modern : 1. çagcil. 2. çagdas. 3. ç agsal.

Modernist : yenilikçi.

Modernizasy on : 1. yenileme. 2. çagcillama.

Modernizm : yenilikçilik.

Modernlesme : 1. çagdaslasma. 2. çagcillasma.

Modernlik : çagdaslik.

Modül : 1. parça. 2. katsayi.

Modülasy on : degisim.

Modüler aritmetik : parçasal sayibilim.

Modüler sistem : parçasal dizge.

Moksa : yaki.

Molas : kumtasi.

Page 166: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mongoloid : mogolumsu.

Monist : tekçi.

Monizm : tekçilik.

Monogam : tekesli.

Monogami : tekeslilik.

Monografi : tekkonu.

Monopol : tekel.

Monoteist : tekt anrici.

Monoteizm : tektanricilik.

Monoton : 1. tekdüze. 2. siradan.

Monotonluk : 1. tekdüzelik. 2. siradanlik.

Mont aj : kurgu.

Monte et mek : 1. kurmak. 2. birlestirmek. 3. eklemek.

Moral bozmak : özgüc bozmak.

Moral ver mek : özgüclemek.

Moral : ö zgüc.

More n : taslasma.

Morfe m : ya pibirim.

Morfolog : ya pibilimci.

Morfoloji : yapibilim.

Morfolojik : yapibilimsel.

Mort : ölü.

Moruk : yasli.

Moryana : tarakotu.

Mostra : örneklik.

Page 167: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mostre : pirla k.

Mösy ö : bey.

Motif : örge.

Motifli : örgeli.

Motifsiz : örgesiz.

Motivasy on : 1. güdüle nme. 2. ist eklenme.

Motive et mek : 1. güdülemek. 2. ist eklendirmek.

Motive olmak : 1. güdülenmek. 2. iste kle nme k.

Motto : ilkesöz.

Mouse : ke me.

Mu kadderat : alin y azisi.

Mua melat : 1. islemler. 2. davranuslar.

Mua mma : belirs izlik.

Mua nid : diretke n.

Mua saka : sevilesme.

Mua sir : çagdas.

Mua sirlasma : ç agdaslasma.

Muaf iyet : ba gisiklik.

Muaf : ba gisik.

Muaflik : bagisiklik.

Muallakta birakmak : sürüncemede birakmak.

Muallakta kalmak : sürüncemede kalmak.

Mualli m : 1. bilimci. 2. ögret men.

Muallime : 1. bilimci. 2. ögretmen.

Muallimlik : 1. bilimcilik. 2. ögret me nlik.

Page 168: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Muamele : 1. islem. 2. davranis.

Muavin : yardimci.

Muayy en : be lirli.

Mübadele : degisim.

Mübalaga etmek : abartmak.

Mübalaga : abarti.

Mübalagaci : abartici.

Mübalagali : abartili.

Mübarek : 1. verimli. 2. kutlu.

Mücadele etmek : savasimlamak,savasim v ermek.

Mücadele : savasim.

Mücadeleci : savasimci.

Mücahit : din savasçisi.

Mücavir alan : ardalan.

Mücavir : komsu.

Mücbir : zorlayici.

Mücehhez : donanimli.

Mücella : parlak.

Mücerret : soyut.

Mucibince : geregince.

Mucit : kilgici.

Mucitlik : kilgicilik.

Mucize : tansik.

Mucizevi : tansiksal.

Mucrim : suçlu.

Page 169: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Müdafa et mek : sav unmak.

Müdafaa : savunma.

Müdafi : sav unucu.

Müdavim : 1. gedikli. 2. sürekçi.

Müddet : süre.

Müddetli : süreli.

Müddetsiz : süresiz.

Müderris : ögret men.

Müderrislik : ögretmenlik.

Mudi : yatirimci.

Müdire : yönetici.

Müdiriyet : yönetimlik.

Müdür : yönetimci.

Müdürlük : 1. yönetimcilik. 2. yönetimlik.

Müebbet : sonsuz.

Müellif : yazar.

Müennes : disil.

Müesses : kurulu.

Müessese : 1. isletme. 2. kurum. 3. kurulus.

Müessif : üzücü.

Müessir : dokunakli.

Müessis : kurucu.

Müeyyide : yaptirim.

Mufassal : ayrintili.

Müfessir : 1. yorumcu. 2. açiklamaci.

Page 170: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Müfessirlik : 1. yorumculuk. 2. açiklamacilik.

Müfettis : denet men.

Müfettislik : denetmenlik.

Müflis : batkin.

Müfredat : yönerge.

Müfret : 1. tek. 2. bireysel.

Müfrid : yalitkan.

Mugalata : yanilt ma ca.

Mugayir : ay kiri.

Muglak : 1. anlasilmaz. 2. çaprasik.

Muhabbet et mek : söylesmek.

Muhabbet : 1. söylesi. 2. sevim. 3. arkadaslik.

Muhaberat : saliklasma (lar).

Muhabere : saliklasma.

Muhabir : salikman.

Muhabirlik : salikmanlik.

Muhaceret : göç.

Muhacir : göçmen.

Muhafaza : koruma.

Muhafazakar : bagnaz.

Muhafazakarlik : bagna zlik.

Muhafiz : koruy ucu.

Muhafizlik : koruyuculuk.

Muhakeme et mek : 1. yarqılamak. 2. usla mlamak.

Muhakkak : kesinliklə.

Page 171: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Muharebe : ç atisma.

Muharip : savasçi.

Muhariplik : savasçilik.

Muharrer : yazili.

Muharrir : yazar.

Muharrirlik : yazarlik.

Muhasebe : say manlik.

Muhasebeci : say man.

Muhasebecilik : say manlik.

Muhasip : sayman.

Muhayyile : 1. düslem. 2. imgele m.

Mühim : önemli.

Mühimmat : savas gereçleri.

Mühimsemek : önemse mek.

Muhit : 1. çevre. 2. ortam.

Muhkem : berk.

Mühlet : önel.

Muhrip : savas gemisi.

Muhtaç olmak : gərəksinmek.

Muhtaç : gərəksinimci.

Muhtar : 1. yörebaskani. 2. özerk.

Muhtariyet : özerklik.

Muhtarlik : yörebaskanligi.

Muhtelif : ç esitli.

Muhtemel : olasi.

Page 172: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Muhtemelen : olasica.

Muhterem : say gideger.

Muhtesem : görkemli.

Muhteva etmek : 1. içermek. 2. kapsamak.

Muhteva : 1. içerik. 2. kapsam.

Muhtira : animsat ma.

Mühür : da mga.

Mühürcü : da mgaci.

Mühürcülük : da mgacilik.

Mühürdar : damgaci.

Mühürdarlik : damgacilik.

Mühürlemek : damgalamak.

Mühürlenmek : damgalanmak.

Mühürlet mek : damgalat mak.

Mühürlü : da mgali.

Mühürsüz : damga siz.

Müjde almak : mustulanmak, mustu almak.

Müjde vermek : mustulama k, mustu v ermek.

Müjde : mustu.

Müjdeci : mustucu.

Müjdelemek : mustula mak.

Müjdelenmek : mustulanmak.

Müjdeli ha ber : mustulu salik.

Müjdeli : mustulu.

Müjdelik : mustuluk.

Page 173: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Müjdesiz haber : mustusuz salik.

Müjdesiz : mustusuz.

Mujik : köylü.

Mukabele et mek : karsilik vermek.

Mukabele : karsilik.

Mukabil : 1. karsi. 2. karsilik.

Mukaddeme : önsöz.

Mukadder : kaçinilmaz.

Mukaddes : kutsal.

Mukaddesat : kutsalliklar.

Mükafat alma k : ödüllendirilmek,ödül alma k.

Mükafat vermek : ödüllendirme k,ödül vermek.

Mükafat : ödül.

Mükafatlandirilmak : ödüllendirilmek.

Mükafatlandirmak : ödüllendir mek.

Mükaleme : konusma.

Mukallit : yansici.

Mukav ele : sözlesme.

Mukav eleli : sözlesmeli.

Mukav elesiz : sözlesmesiz.

Mukav emet etmek : direnmek.

Mukav emet : direnis,direnç.

Mukav emetli : 1. dirençli. 2. dayanikli.

Mukav emetsiz : 1. dirençsiz. 2. dayaniksiz.

Mukay ese : karsilastirma.

Page 174: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mukay eseli : karsila stirmali.

Mukay esesiz : karsilastirmasiz.

Mukayyet olmak : korumak.

Mükellefiyet : yükümlülük.

Mükemmel : ülküsel.

Mükerrer : yinel.

Mukoza : sümükdoku.

Muktebes : alintilanmis.

Müktesebat : kazanimlar.

Mülahaza et me k : irdelemek.

Mülahaza : 1. irdeleme. 2. görüs.

Mülakat : 1. görüsme. 2. söylesi.

Mülayim : uy sal.

Mülazim : tegmen.

Mülemma : 1. alaca. 2. karma.

Mülkiy et : iyelik.

Mülteci : siginmaci.

Multimedy a : çokluort am.

Multinasyonal : çokuluslu.

Mülzem : gərəkli.

Mümin : inançli.

Mümkin mertebe : olabildigince.

Mümkin : 1. olanakli. 2. olabilir.

Mümta z sahsiyet : ayricalikli kisi.

Mümta z : 1. ayricalikli. 2. seçkin.

Page 175: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Münacat : yakaris.

Münafik : sinsi.

Münafiklik : sinsilik.

Münakasa etmek : 1. atismak. 2. çekis mek.

Münakasa : 1. atisma. 2. çekisme.

Münasebet : iliski, baginti.

Münasebetsiz : saygisiz.

Münasip : uy gun.

Münazara : tartisma.

Mundar : pis.

Müneccim : 1. yildizbilimci. 2. gökbilimci.

Müneccimlik : 1. yildizbilimcilik. 2. gökbilimcilik.

Münekkit : elestirmen.

Münekkitlik : elestirmenlik.

Münevver : aydin.

Münferiden : bireyselce.

Münferit : 1. tekil. 2. bireysel. 3. yalniz .4. ayri.

Münharif : ç arpik.

Munis : uy sal.

Münkir : yoksayimci.

Muntazaman : düzenlice,düzenli olarak.

Muntazim : düzenli, düzgün.

Müphe m : belirsiz.

Müphe miy et : belirsizlik.

Müptela : 1. düskün. 2. bagimli. 3. tutkun.

Page 176: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mura kip : denetçi.

Murabba : 1. dördül. 2. dört gen.

Müracaat : 1. basvuru. 2. danisim.

Müracaatçi : basvuran.

Murakabe etmek : denetlemek.

Murakabe : denet.

Murda r : pis.

Mürebbi : 1. egit men. 2. dadi.

Mürebbilik : 1. egitmenlik. 2. dadilik.

Mürebbiye : 1. egit men. 2. dadi.

Mürebbiyelik : 1. egitmenlik. 2. dadilik.

Müreffeh : gönençli.

Mürettebat : çalisman.

Mürettep : düzenli.

Mürettip : dizmen.

Mürettiphane : dizgiyeri.

Mürettiplik : dizmenlik.

Mürselin : ya lvaç.

Mürsit : kilav uz.

Mürt eci : gerici.

Musa agaci : sincan.

Müsabaka : 1. yarisma. 2. karsilasma.

Müsabik : 1. yarismaci. 2. karsilasmaci.

Müsadere : elkoy ma.

Müsahede etmek : gözlemlemek.

Page 177: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Müsahede : gözlem.

Müsahhas : somut.

Müsahit : gözlemci.

Müsait : 1. elverisli. 2. uygun.

Müsamaha : hosgörü.

Müsamahakar : hosgörülü.

Müsamahali : hosgörülü.

Müsamahasiz : hosgörüsüz.

Müsavat : esitlik.

Müsavi : esit.

Müsavir : danisma n.

Müsavirlik : danismanlik.

Müsbet : olumlu.

Müsebbip : 1. nedenci. 2. sorumlu.

Müseddes : 1. altilik. 2. altigen.

Müsekkin : yatistirici.

Müselles : üçgen.

Müselsel : ardisik.

Müsennem : tümsek.

Müserref olmak : onurlan mak,onur duy mak.

Müsfik : sevecen.

Müskil : 1. güclük. 2. zorluk. 3. zor .4. çetin.

Müskilat : çetinlik.

Müskil-pesend : titiz.

Müsrif : sav urgan.

Page 178: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Müsriflik : savurganlik.

Müst acel : ivedi.

Müst ahak : yarasir.

Müst ehzi : alay ci.

Müst esar : bakan yardimcisi.

Müst esarlik : bakan yardimciligi.

Müst esna : ayral.

Müst esrik : dogubilimci.

Müst evli : yayilici,yayilgan.

Müstaceliyet : iv edilik.

Müstahsil : üretici.

Müstak : türev.

Müstakbel : gelecekteki.

Müstakil : 1. bagimsiz. 2. ayrik.

Müstəcələn : iv ediliklə.

Müstehlik : tüketici.

Müsteki : yakinmaci.

Müstemelat : eklentiler.

Müstemleke : sömürge.

Müstemlekeci : sömürgeci.

Müstemlekecilik : sömürgecilik.

Müstenkif : çekinser.

Müsterek : ortak.

Müstereken : ortaklasa.

Müsteri : alimci.

Page 179: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Müsv edde : karalama.

Müsv eddelik : karalamalik.

Müt his : 1. görke mli. 2. korkunç.

Muta : veri.

Mutaassip : yobaz.

Mutabakat : 1. uy um. 2. özdeslik. 3. anlasma.

Mutabik : 1. uyumlu. 2. özdes.

Mütala a et mek : degerlendirmek.

Mütala a : 1. degerlendirme. 2. görüs.

Mütareke : ateskes.

Mutasarrif-i liv a : sanca k beyi.

Mutasavvif : gizemselci.

Mutasyon : 1. degisim. 2. dönüsüm.

Mutasyonist : 1. degisimci. 2. dönüsümcü.

Mutasyonizm : 1. degisimcilik. 2. dönüsümcülük.

Mutat : alisilmis.

Müteaddit kereler : birçok kez.

Müteaddit : birçok.

Müteahhit : bagitçi.

Müteahhitlik : bagitçilik.

Müteakiben : ardindan.

Müteakip : ardil.

Muteber : 1. say gin. 2. geçerli. 3. önemli.

Mütebessim : güleç.

Mütecanis : türdes.

Page 180: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mütedeyyin : dinselci.

Mutedil : ilimli.

Mutedillik : ilimlilik.

Müteessir olmak : 1. etkilenmek. 2. üzülmek.

Mütefekkir : düsünür.

Mütehammil : dayanimli.

Mütehassis et mek : duy gulandirmak.

Mütehassis olmak : duy gulanmak.

Mütehassis : uzman.

Mütehassislik : uz manlik.

Mütekabil : karsi.

Mütekabiliy et : karsilik.

Mütekârip : yakinsa k.

Mütekasif : koyulasmis,yogunla smis.

Mütekasil : üsengeç.

Mütemadiyen : sürekli.

Mütemayil : egilimli.

Mütenahi : sonlanma.

Mütenasip : 1. orantili. 2. uyumlu.

Müteradif : a nla mdas.

Mütercim : çevirmen.

Mütesebbis : girisimci.

Mütesekkil : olusmus.

Mütev azi : alçakgönüllü.

Mütezayit : artan.

Page 181: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Mutla kiyet : saltçilik.

Mutlak ekseriyet : salt çogunluk.

Mutlak : salt,saltik.

Mutlaka : 1. kesinliklə. 2yüzdey üz. 3. kuskusuz.

Muttali olmak : ögrenmis olmak.

Muttali : ögrenmis.

Müttefik : 1. bagdasik. 2. baglasik.

Müttehit : birlesik.

Muvaffak olmak : basarmak.

Muvaffak : basarili.

Muvaffakiyet : basari.

Muvaffakiyetli : basarili.

Muvaffakiyetsiz : basarisiz.

Muvafik : uy gun.

Muvakkat : 1. geçici. 2. örel.

Muvazene : denge.

Muvazeneli : dengeli.

Muvazenesiz : dengesiz.

Muvazzaf : görev li.

Muzaffer : yengici.

Müzakere : 1. degerlendirme. 2. görüsme.

Müzayede : açik artirma.

Müzekker : eril.

Müzeyyel : ekli.

Muzip : takilgan.

Page 182: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Muziplesmek : takilganlasma k.

Muziplik : takilganlik.

Muzir : 1. yararsiz. 2. yaramaz.

Müzmin : süregen.

Müzminlesmek : süregenlesmek.

Müzminlik : süregenlik.

My osotis : kemekulagi.

Naçar : umarsiz.

Nadir : seyrek.

Nadiren : seyrekçe,tek tük.

Nafaka : geçimlik.

Nafile : 1. bosuna. 2. çoksal.

Nag me : ezgi.

Nah : nanay.

Nahif : ciliz.

Nahiye : bucak.

Nahos : 1. tatsiz. 2. sevimsiz.

Nail olmak : eris mek.

Nakil vasitasi : tasit.

Nakil : 1aktarim. 2. i letim. 3. tasima.

Nakis çi : bezekçi.

Nakis lamak : bezeklemek.

Nakis li : bezekli.

Nakis siz : bezeksiz.

Nakis : bezek.

Page 183: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Nakis : eksik.

Nakisçilik : bezekçilik.

Nakkas : bezekçi.

Nakkaslik : bezekçilik.

Nakletmek : 1. aktar mak. 2. iletmek.

Nakliyat : tas imacilik.

Nakliyeci : tasimaci.

Nakliyecilik : tas imacilik.

Naksetmek : is lemek, iz birakmak.

Naksolmak : is lenmek,iz birakmak.

Nal : takav.

Nalbant : takav ci.

Nalbantlik : takav cilik.

Nale : inilti.

Nalin : takunya.

Nalinci : takunyaci.

Nallamak : takavlamak.

Nallatmak : takavlatmak.

Nam : 1. ad. 2. san. 3. ün.

Na-mert : alçak.

Na-müsait : elverssiz.

Na-müt enahi : sonsuz.

Namzet : a day.

Nane : narpiz.

Narenciye : turunçgiller.

Page 184: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Narkotik : uy usturucu.

Nasihat et me k : ögütle mek,ögüt ve rme k.

Nasihat : ögüt.

Nasihatçi : ögüt çü.

Nasip : kutpay.

Nasyonalist : ulusçu.

Nasyonalizm : ulusçuluk.

Nasyonel : ulusal.

Nat uk : söylevci.

Nat ür : doga.

Nat üraliz m : dogalcilik.

Nat ürel : dogal.

Nat ürist : dogaci.

Nat ürizm : dogacilik.

Nat ürmort : ölüdoga.

Na-tamam : eksik.

Natik : söylevci.

Natika : söylevsellik.

Nativizm : dogustancilik.

Natüralist : dogalci.

Nazar boncugu : göz boncugu.

Nazar degdirmek : göz degdirmek.

Nazar degmek : 1. göz degme k. 2. göze gelmek.

Nazar : ba kis.

Nazaran : göre.

Page 185: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Nazar-i dikkate almak : göz önüne almak.

Nazari : 1. kuramsal. 2. göreceli.

Nazarinda : gözünde.

Nazariyat : kuramla r.

Nazariye : kuram.

Nazariyeci : kuramci.

Nazik : ince.

Nazikane : inceliklə.

Naziklik : incelik.

Nazil olmak : inmek.

Nazir : bakan.

Nazire : karsilik.

Ne kadar : 1. nanca. 2. neçe. 3. nice .4. kaça.

Ne olojism : yenisözcük.

Nebat : bitki.

Nebatî : bitkisel.

Nebi : yalv aç.

Nebula : bulut.

Nebülöz : bulutsu.

Nebze : az.

Necabet : soyluluk.

Necaset : pislik.

Necat : kurt ulus.

Neccar : dogramaci.

Necdet : yigitlik.

Page 186: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Necip : soylu.

Nedamet : yerinme,ildimlik.

Nefer : 1. birey. 2. süer.

Nefes almak : 1. solumak,soluk almak. 2. dinlenmek.

Nefes çekmek : firt çekmek.

Nefes üf lemek : üf ürükçülük.

Nefes vermek : soluk vermek.

Nefes : soluk.

Nefeslenmek : soluklanmak.

Nefesli müzik aletleri : üflemeli çalgilar.

Nefret etmek : 1. igrenmek. 2. tiksinmek.

Nefret : 1. igrenme. 2. tiksinme.

Negatif : 1. eksi. 2. olumsuz. 3. eksiyük.

Nehir : irmak.

Nekahet dev resi : arginlik dönemi.

Nekahet : say rilik ertesi.

Nekt ar : balözü.

Nem : teril.

Nema : ürem.

Nemalan mak : beslenmek.

Nemelazimci : duyarsiz.

Nemelazimcilik : duyarsizlik.

Nemlendirmek : terillendirmek.

Nemlenmek : terillenmek.

Nemli : terilli.

Page 187: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Nemsiz : terilsiz.

Nesebî : soy sal.

Nesep : soy.

Nesib : soylu.

Nesiç : doku.

Nesil : 1. kusak. 2. döl.

Nesim : esinti.

Nesimî : esintisel.

Nesir : yayim.

Nesredilmek : yayimlanmak.

Nesretmek : yayimlamak.

Nesriyat : yayin.

Nessab : soy bilimci.

Net work : bilisimag.

Netice : sonuç.

Neticede : sonuçta.

Neticelendirmek : sonuçlandirmak.

Neticelenme k : sonuçlanmak.

Neticeli : sonuçlu.

Neticesiz : sonuçsuz.

Neuzü billah : tanri'ya sigindik.

Nev a : ezgi.

Nev aî : ezgisel.

Nev ale : azik.

Nev rolog : sinirbilimci.

Page 188: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Nev roloji : sinirbilim.

Nev rolojik : sinirbilimsel.

Nev roz : sinir sayriligi.

Nevi sahsina münhasir : özge, kendine özgü.

Nevi : çesit.

Nevropat : sinir sayrisi.

New wave : yeni dalga.

Nezaket : incelik.

Nezaret etmek. gözetmek.

Nezaret : gözetim.

Nezaretçi : gözetimci.

Nezarete almak : gözetime alma k.

Nezarethane : gözetimlik.

Nezdinde : 1. yaninda. 2. katinda.

Nezih ortam : seçkin ortam.

Nezle olma k : dumagilanmak.

Nezle : dumagi.

Nick : takmaad.

Nida : ünlem.

Nigende : tegel.

Nihai : sonsal.

Nihayet : 1. sonunda. 2. son.

Nihayete erdirmek : sonuçlandirmak.

Nikbin : iyimser.

Nikbinlik : iyimserlik.

Page 189: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Nil ne hri : çigitirmagi.

Nil : çigit.

Nimbüs : karabulut.

Nisan : yav uk.

Nisanlanmak : yav uklanmak.

Nisanli : yavuklu.

Nisasta : ket.

Nisbet : oran.

Nisbeten : 1. oranla. 2. biraz.

Nisbi : 1. oransal. 2. göreceli.

Niy az et mek : yakarmak.

Niyaz : yakari.

Niyet : 1. a gin. 2. tasar.

Niyetlenmek : tasarlamak.

Nizam : düzen.

Nizami : düzenli.

Nizamna me : tüzük.

Nöbet : kezik.

Nöbetçi : kezikçi.

Node : 1. dügüm. 2. yumru.

Nodül : 1. dügümcük. 2. yu mrucuk.

Noksan : eksik.

Noksanlik : eksiklik.

Noksansiz : eksiksiz.

Nokta : yuv.

Page 190: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Nokta-i nazar : b akis açisi.

Nominal kiymet : a dsal deger.

Nominal : adsal.

Nominalist : adsalci.

Nominalizm : adsalcilik.

Nominativ : yalin.

Norm : genqural.

Normal : 1. olagan. 2. dogal.

Normallesmek : 1. olaganlasmak. 2. dogallasmak.

Normatif : quralci.

Nostalji : özlem.

Nostaljik : özlemsel.

Nosyon : kavram.

Nötr : 1. yansiz. 2. yüksüz.

Nötralizasyon : 1. yansizlastirma. 2. yüksüzlestirme.

Nü : etren.

Nüans : ayirti.

Nüfus : dirit.

Nüfuslu : diritli.

Nüfuz etmek : 1. etkimek. 2. sinmek.

Nüfuz : 1. etkinlik. 2. sinme.

Nükleer : ç ekirdeksel.

Nüks etmek : depresmek.

Numan : ka n.

Numara : 1. sayit. 2. oyun.

Page 191: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Numaratör : say aç.

Nümayis : gösteris.

Numune : örne k.

Nümune : örnek.

Numunelik : örneklik.

Nümunelik : örneklik.

Nur : sav k,isik.

Nurcu : sav kçi,isikçi.

Nush : ögüt.

Nüsha : 1. sayi. 2. baski. 3. ely azmasi.

Nutuk : söylev.

Nüve : çekirdek.

O kadar : 1. onca. 2. o denli.

Obelisk : dikilitas.

Obje : nesne.

Objektif : 1. nesnel. 2. mercek.

Objektiflesmek : nesnellesmek.

Objektiflestirmek : nesnellestirmek.

Objektiflik : nesnellik.

Objektivist : nesnelci.

Objektivit e : nesnellik.

Objektivizm : nesnelcilik.

Obligasyon : yükümlülük.

Observasyon : gözlem.

Observat uvar : gözleme vi.

Page 192: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Obsesif : takinçli.

Obsesyon : takinç.

Obskürantist : karanlikçi.

Obskürantizm : karanlikçilik.

Obst etrik : dogumbilim.

Obstrüksiyon : önleme,engelleme.

Öde m : yumru.

Odiyolog : isitimbilimci.

Odiyoloji : isitimbilim.

Odiyolojik : isitimbilimsel.

Odiyometre : isitimölçer.

Odiyovizüel : isit sel-görsel.

Off-line : çev rimdisi.

Oksit : pas.

Oksitlenmek : paslanmak.

Okyanus : talay.

Ol vech ile : o biçimde.

Oligarsi : ta kimerki.

Oligarsik : ta kimerksel.

Ombudsman : kamu denet çisi.

Omlet : kaygana.

Ondüle : kivrik.

Onkolog : urbilimci.

Onkoloji : urbilim.

Onkolojik : urbilimsel.

Page 193: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

On-line : çev rimiçi.

Onomat ope : yansima.

Ont olog : varlikbilimci.

Ont oloji : varlikbilim.

Ont olojik : varlikbilimsel.

Operat ör : 1. islet men. 2. onma n.

Optik : görsel.

Optimal : en uygun.

Optimist : iyimser.

Optimizm : iyimserlik.

Optimum : uygun deger.

Örf : töre.

Örfen : törece.

Örfi : törel.

Organ : örgen.

Organik : örgensel.

Organizasy on : düzenleme.

Organizatör : düzenlemeci.

Organize etmek : düzenlemek.

Orijinal : 1. özgün. 2. asil.

Orijinallik : özgünlük.

Orjin : 1. köken. 2. kay nak.

Orjinalite : özgünlük.

Ornitolog : kusbilimci.

Ornitoloji : kusbilim.

Page 194: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ornitolojik : kusbilimsel.

Oryan : dogu.

Oryantal : dogusal.

Oryantalist : dogubilimci.

Oryantalizm : dogubilim.

Osinograf : denizbilimci.

Osinografi : denizbilim.

Osinografik : denizbilimsel.

Osmanî : osmanli.

Osmanlica : osmanli türkçesi.

Osmoz : geçisme.

Osteolog : kemikbilimci.

Osteoloji : kemikbilim.

Osteolojik : kemikbilimsel.

Ösür : ondalik.

Ösürcü : ondalikçi.

Osurukagaci : aylandiz.

Otobibliyografi : özkaynakça.

Otobiy ografi : özgeçmis.

Otobiy ografik : özgeçmissel.

Otojestiyon : özyönetim.

Otokontrol : özdenetim.

Otokrasi : saltçilik.

Otokrat : saltçi.

Otokritik : özelestiri.

Page 195: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Otokton : yerli.

Otomasyon : özdevim.

Otomatik : özdevimsel.

Otomatikman : kendiliginden.

Otomatiz m : özdevim.

Otomobil : araba.

Otomobilci : arabaci.

Otomobilcilik : a rabacilik.

Otonom : özerk.

Otonomi : özerklik.

Otoritarist : yetkeci.

Otoritarizm : yetkecilik.

Otorite : 1. yetke. 2. yetkin.

Otoriter : yetkeci.

Otorizasy on : yet kilendirme.

Otosansür : özdenetim.

Ottoman : osmanli.

Out put : çikti.

Out sider : dispay da s.

Out : disari.

Oval : söbe.

Overnight : gecelik.

Oyunbaz : oy uncu.

Özel kalem müdürü : yazi isleri baskani.

Özel kalem : yazi isleri.

Page 196: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

P.

Pabuç : basmak , ayakkabi.

Pabuçluk : basmaklik.

Padisah : han.

Padisahlik : hanlik.

Pafta : yivleç.

Pagan : ç okkudayli.

Paganist : çokkudayci.

Paganizm : çokkudaycilik.

Paha biçilmez : deger biçilmez.

Paha : deger.

Pak : piril.

Pakt : antlasma.

Palamar : yoma.

Palamarci : yomaci.

Palamarcilik : yomacilik.

Palamut : pelit.

Paleograf : eskiyazibilimci.

Paleografi : eskiyazibilim.

Paleografik : eskiyazibilimsel.

Palmiy e : latanya.

Palyaço : soytari.

Palyaçoluk : soytarilik.

Palyat if : 1. et kisiz. 2. geçici. 3. örel.

Pampa : bozkir.

Page 197: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

-pan : tüm.

Pandül : sa rkaç.

Panel : açikot urum.

Panige kapilmak : ürkmek.

Panik : ürkü.

Panikləmek : ürkmek.

Pankart : uranlik.

Panorama : tümgörü.

Panoramik : tümgörüsel.

Pansiyon : barina k.

Pansiyoncu : barina kçi.

Pansiyonculuk : barinakçilik.

Pansiyoner : barinici.

Pantufla : basmak , keçe terlik.

Pantürkist : türklerci, türkelici,turanci.

Pantürkizm : türklercilik , türkelicilik , turancilik.

Panzehir : a gikiran.

Panzehirotu : agikiranotu.

Papazi : bürü mcük.

Para : akça.

Paradoks : çeliski.

Paradoksal : çeliskili.

Paraf : a dimcik.

Paragraf : bölümce.

Paralamak : parçalamak.

Page 198: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Paralel : 1. kosut. 2. enlem.

Paralelist : kosutçu.

Paralelizm : kosutçuluk.

Paralellik arz etmek : benzemek.

Paralellik : 1. kosutluk. 2. benzerlik.

Paralelyüz : kosutyüz.

Parametre : degisken.

Parametrik : degisken.

Parankima : özekdoku.

Paranoya : iskil.

Paranoyak : iskilli.

Parantez : ayraç.

Parapet : küpeste.

Paratoner : yildirimlik.

Parazit : asalak.

Parazitolog : asalakbilimci.

Parazitoloji : asalakbilim.

Parazitolojik : asalakbilimsel.

Pardon : bagislayin.

Parlamentarist : saylavci.

Parlamentarizm : saylavcilik.

Parlamenter : saylav.

Parlamento : kamutay.

Parola : kipsöz.

Pars : çine.

Page 199: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Parsömen : tirse.

Part time : yarimgün.

Partisip : ortaç.

Pasif : edilgin.

Paspal : parsal.

Patchwork : yama isi.

Patinaj : kizaklama.

Patojen : sayrilikçi.

Patolog : sayrilikbilimci.

Patoloji : sayrilikbilim.

Patolojik : 1. sayriliksal. 2. sayrilikbilimsel.

Patriarkal : ataerkil.

Patron : 1. isveren. 2. biçit,biçintilik.

Patronluk : isverenlik.

Payanda : destek.

Paye : orun.

Payet : sim.

Payidar : 1. bengi. 2. kalici.

Payitaht : baskent.

Payvant : köstek.

Pazubent : kolçak.

Pc (personel computer):: kb (kisisel bilgisayar).

Pedagog : egitimbilimci.

Pedagoji : egitimbilim.

Pedagojik : 1. egitimsel. 2. egitimbilimsel.

Page 200: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Pedal : ayaklik.

Peder : baba,ata.

Pedersahi : ataerkil.

Pedikür : ay akbakimi.

Pedikürcü : ayakbakimci.

Pedogog : çocuk bilimci.

Pedogoji : çocukbilim.

Pedogojik : çocukbilimsel.

Pedolog : toprakbilimci.

Pedoloji : toprakbilim.

Pedolojik : toprakbilimsel.

Pejmürde : pili.

Pejoratif : yergisel.

Pekala : peki.

Pelerin : egindirik,sirtlik.

Pense : kisaç.

Pentafil çiçegi : besparmak çiçegi.

Perakende : tekten.

Perakendeci : tektenci.

Perakendecilik : tektencilik.

Perf ormans : basarim.

Perfeksiy onist : yetkinci.

Perfeksiy onizm : yetkincilik.

Periferi : 1. çevre. 2. kiyi.

Perit on : karinzari.

Page 201: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Peritonit : karinzari yangisi.

Periyodik : süreli.

Periyot : 1. süre. 2. dönem. 3. a ralik.

Perküsyon : vurmali çalgi.

Persepsiyonist : algici.

Persepsiyonizm : algicilik.

Persona non grata : istenmeyen kisi.

Personalist : kisiselci.

Personalizm : kisiselcilik.

Personel : 1. çalisma n. 2. kisi.

Perspektif : 1. bakis açisi. 2. derinlik. 3. sürəc.

Peruk : takmasaç.

Peruka : takmasaç.

Perv asizca : sakinmadan.

Perv az : parvaz.

Pervin : ülker.

Pes etmek : yenilmek.

Pes pese : ardarda.

Pes : art.

Pes : yet er.

Pesi sira : ardi sira.

Pesimist : kötümser.

Pesimizm : kötümserlik.

Pesin hüküm : önyarqı.

Pesin hükümlü : önya rgili.

Page 202: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Pesin hükümsüz : önyarqısiz.

Pesin : öndül.

Pesinat : öndül.

Pesinatli : öndüllü.

Pesinatsiz : öndülsüz.

Pesinci : öndülcü.

Pesinden : a rdindan.

Pesinen : önden.

Peskes çekmek : armagan etmek.

Peskes : armagan.

Peskir : peçete.

Pespay elik : bayagilik.

Pespaye : bayagi.

Pestamal : futa.

Petrognozi : bilesikbilim.

Petrografi : kaya çbilim.

Petrografik : kayaçbilimsel.

Pey da etmek : ortaya çikarmak.

Pey dahlamak : ortaya çikarmak.

Pey der pey : 1. azar azar. 2. gitgide.

Pey gamber agaci : yalvaç agaci.

Pey gamber çiçegi : yalvac çiçegi.

Pey gamber kusu : kuyruksalan.

Pey gamber : yalvaç.

Pey gamberdevesi : pusuböcegi.

Page 203: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Pey gamberlik : yalv açlik.

Pey k : uy du.

Peyda olmak : ortaya çikmak.

Pezevenk : ersekçi.

Pezevenklik : ersekçilik.

Pide : yufka.

Pideci : yuf kaci.

Piknik : kirasi.

Pili : kivrim.

Pilili etek : kivrimli etek.

Pilot bölge : öncü bölge.

Pilot : uçman.

Pilotluk : uçmanlik.

Pinel : yeloku.

Pinyal : meç.

Pirina : biriket.

Pisman : yeringen,ildim.

Pismanlik : yeringenlik,ildimlik.

Pistole : püskürteç.

Pitoresk : bedizlik.

Piy ata : tabak.

Piy az : sogan.

Pl anlanmak : tasarlanmak.

Plaçka : ç apul.

Plaçkaci : çapulcu.

Page 204: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Plaj : kumsal.

Plajirist : asirmaci.

Plajirizm : asirmacilik.

Plaket : onurluk.

Plan : tasar.

Planet : gezegen.

Planetary um : gökevi.

Planlamak : tasarlamak.

Planli : tasarli.

Plansiz : tasarsiz.

Plantasy on : tarim isletmesi.

Plasenta : döldes,dölesi.

Plasman : yatirim.

Platform : 1. alan. 2. düzlem. 3. seki.4.

düzlük .5. temel.

Platin : a kaltin.

Plato : 1. düzlük. 2. yayla.

Platonik : 1. platoncu. 2. düssevisel.

Platonizm : platonculuk.

Play maker : oyun kurucu.

Play off : üstküme.

Plüralist : ç ogulcu.

Plüralizm : çogulculuk.

Plüviyometre : yagisölçer.

Plüviyometri : yagisölçüm.

Page 205: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Podyu m : seki.

Polaroit : sipsak.

Polifoni : ç okses.

Polifonik : ç oksesli.

Poligam : çokesli.

Poligami : ç okeslilik.

Poligon : 1. çokgen. 2. atis alani.

Polis : güv enlikçi, karakolcu.

Polislik : güvenlikçilik, karakolculuk.

Politeist : çokkuday ci.

Politeizm : ç okkudaycilik.

Pompa : sisireç.

Ponpon : püskül.

Porsiyon : kisilik.

Port manto : askilik.

Port ör : tasiyici.

Portatif : gezer, gezici.

Poset : torba.

Posta : ulak.

Postaci : ulakçi.

Postacilik : ulakçilik.

Postahane : ulakevi.

Postalamak : ulaklamak.

Pot pori : karmaca.

Pota : manka.

Page 206: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Potali atis : mankali atis.

Potasiz atis : mankasiz atis.

Poz omet re : isikölçer.

Poz : durus.

Pozisyon : 1. durum. 2. konu m.

Pozitif : 1. arti. 2. olumlu. 3. arti yük.

Pozitivist : olgucu.

Pozitivizm : olguculuk.

Pra gmatik : yararsal.

Pra gmatist : ya rarci.

Pra gmatiz m : ya rarcilik.

Pra nga : bukagi.

Prat ik : 1. kullanisli. 2. islevsel. 3. uygulama

(li).

Pratikma n : islev ce.

Pratikte : uy gula ma da.

Pre ns : tigin.

Pre nses : kinz.

Pre nsip sa hibi : ilkeli.

Pre nsip : ilke.

Pre nsiplesme k : ilkelesme k.

Pre nsipsiz : ilkesiz.

Pre s ütü : sikaçüt ü.

Pre s : baski.

Pre sle me : sikistirma.

Page 207: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Pre stij : say ginlik.

Pre za nt : 1. tanitimci. 2. sunumcu.

Pre za ntasy on : 1. tanitma. 2. sun ma.

Pre za nte et mek : 1. tanit mak. 2. sunma k.

Prefiks : ö ne k.

Prensipli : ilkeli.

Prese : sikilmis.

Prezantabl : gösterisli.

Prezervatif : ka put.

Primitif : ilkel.

Primitivist : ilkelci.

Primitivizm : ilkelcilik.

Print er : basici,yazici.

Prö miy er : açilis,ilk gösteri.

Proba bilist : olasilikçi.

Proba bilizm : olasilikçilik.

Proble m : 1. sorun. 2. soru. 3. çözgü.

Proble ma tik : sorunsal.

Proble mli : sorunlu.

Proble msiz : sorunsuz.

Prodüksiyon : 1. yapim. 2. üretim.

Prodüktif : 1. üret ken. 2. verimli.

Prodüktivit e : 1. üretkenlik. 2. verimlilik.

Prodüktör : 1. yapimci. 2. üretici.

Prodüktörlük : 1. yapimcilik. 2. üreticilik.

Page 208: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Prof esör : bilmen.

Prof esörlük : bilmenlik.

Progra m : izlence.

Programci : izlence ci.

Programcilik : izlencecilik.

Programlamak : kurmak.

Programli : izlenceli.

Programsiz : izlencesiz.

Proje : 1. tasari. 2. ta slak.

Projeksiy on : 1. izdüsüm. 2. yansitma. 3. gösterim.

Projektör : isildak.

Proleter : isçi.

Proleterya : isçi kesimi.

Prolog : öndeyis.

Prosedür : izlek.

Proses etmek : dizinlemek.

Proses : 1. sürəc. 2. dizin.

Prostela : önlük.

Prot esto : kinama.

Prot estocu : kina maci.

Prototip : tekörnek.

Prov okasyon : kiskirtma.

Prov okatör : kiskirtmaci.

Prov oke etmek : kiskirtmak.

Prov oke olmak : kiskirmak.

Page 209: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Psika nalitik : tinçözümsel.

Psikanalist : tinçözümcü.

Psikanaliz : tinçözüm.

Psikolengüist : tinseldilbilimci.

Psikolengüistik : tinseldilbilim.

Psikolog : tinbilimci.

Psikoloji : tinbilim.

Psikolojik : 1. tinsel. 2. tinbilimsel.

Psisik : tinsel.

Pub : içkilik.

Pulluk : köten.

Pülverizat ör : püskürteç.

Püre : ezme.

Pürist : özlestirmen.

Pürizm : özlestirmenlik.

Put rel : kirislik.

Put : burkat.

Putlasmak : burkatlasmak.

Putlastirmak : burkatlastirmak.

Putperest : burkatçi.

Putperestlik : burkatçilik.

Puzzle : yapboz.

R.

Rab : ta nri.

Rabbanî : tanrisal.

Page 210: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Rabbena : tanrimiz.

Rabita : 1. bag. 2. ilgi.

Radde : kerte.

Radikal : 1. kökten. 2. köktenci. 3. köklü .4. uç.

Radikalist : köktenci.

Radikalizm : köktencilik.

Rady asy on : 1. isima. 2. isinim.

Rady atör : 1. petek. 2. isitaç. 3. sogutaç.

Rady o : dinleç.

Rady oakt iv ite : isetki.

Rady oaktif : isetkil.

Rady omet re : isinölçer.

Raf : terek.

Rafinaj : aritim.

Rafine : a ritilmis.

Rafineri : a ritimlik.

Rafizi : kizilbas.

Ragbet : 1. istek. 2. begeni.

Ragmen : karsin.

Rah man : esirgeyici.

Rah met : 1. esirgeme. 2. yagmur.

Rakam : 1. sayi. 2. sayit.

Raket : tokaç.

Rakim : yükselti.

Rakkas : sarkaç.

Page 211: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Rambursman : 1. ödeme. 2. geri ödeme.

Rampa : yokus.

Randevu : bulusma.

Randevuevi : genelev.

Randima n : verim.

Randima nli : verimli.

Randima nsiz : verimsiz.

Rant çi : 1. lüpçü. 2. getirimci.

Rant çilik : 1. lüpçülük. 2. getirimcilik.

Rant : 1. getirim. 2. lüp.

Rantabilite : 1. getirimlilik. 2. verimlilik. 3.

kazançlilik.

Rantabl : 1. getirimli. 2. verimli. 3. kazançli.

Rantiye : 1. lüpçü. 2. getirimci.

Rantiyeci : 1. lüpçü. 2. getirimci.

Rantiyecilik : 1. lüpçülük. 2. getirimcilik.

Rapor vermek : bildirgelemek.

Rapor : bildirge.

Raport ör : bildirgeci.

Raptiye : ileç.

Raptiyele mek : ileçlemek.

Raptiyelenmek : ileçlenmek.

Rasat : gözlem.

Rasathane : gözlemevi.

Rasy o : oran.

Page 212: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Rasy onal : 1. us. 2. ussal.

Rasy onalist : usçu.

Rasy onalizasyon : ussallastirma.

Rasy onalizm : usçuluk.

Rasy onel sayilar : tüm sayilar.

Rasy onel : ussal , gerçel.

Ray : demiry ol.

Rayiç : 1. geçer. 2. eder.

Rayiha : koku.

Rayina koy mak : yoluna koy mak.

Razi olmak : gönül indir mek.

Reaksiyon : 1. tepki. 2. tepkime.

Realist : gerçekçi.

Realite : gerçeklik.

Realizasyon : 1. gerçekle stirme. 2. kazanç satisi.

Realize etmek : gerçeklestirmek.

Realizm : gerçekçilik.

Recmetmek : taslamak.

Reda ksiyon : düze lt me.

Redakte : düzelti.

Redaktör : düzelt men.

Redüksiy on : indirgeme.

Redüktör : indirgeç.

Reel : gerçel.

Refa h : göne nç.

Page 213: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Refa kat : eslik.

Refa katçi : eslikçi.

Referandum : kamuoyla masi.

Refleks : tepke.

Reflektör : yansitaç.

Refüze et mek : geri çevirmek.

Refüze olmak : geri çevrilmek.

Regülasy on : 1. tüzük. 2. yönet melik.

Regülatör : düzenleç.

Regüle etmek : düzenlemek.

Rehabilitasy on : iyilestirme.

Rehabilite et mek : iyilestirmek.

Rehavet : uyusukluk.

Rehber : kilavuz.

Rehberlik : kilavuzluk.

Rehin : tutu.

Rehinci : tutucu.

Rehine : tutu.

Rehineci : tutucu.

Reis : baskan.

Reis-i cumhur : kamuerki baskani.

Reisü'l-küttab : basyazman.

Reji : yönetim.

Rejisör : yönet men.

Rejisörlük : yönetmenlik.

Page 214: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Reklam : tanitim.

Reklamci : tanitman.

Reklamcilik : tanitmanlik.

Relativ : 1. bagintili. 2. göreceli.

Relativist : 1. bagintici. 2. görececi.

Relativizm : 1. baginticilik. 2. görececilik.

Remiz : simge.

Rençber : egne r,tarim isçisi.

Rencide et mek : incitmek.

Rencide olmak : incinmek.

Rende : yont aç.

Rendelemek : yontaçlamak.

Renin : 1. inilt i. 2. haykiris.

Repert uar : dagarcik.

Reprint : esbaski.

Re'sen : 1. danismaksizin. 2. açikla maksizin.

Resept ör : almaç.

Resesyon : durgunluk.

Resim : bediz.

Resimci : bedizci.

Resimcilik : bedizcilik.

Resimlemek : bedizlemek.

Resimli : bedizli.

Resimsiz : bedizsiz.

Resit : yetiskin.

Page 215: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Resmetmek : bedizlemek.

Resmî merasim : ka musal töre n.

Resmî : kamusal.

Ressam : bedizci.

Ressamlik : bedizcilik.

Rest orasyon : 1. onarim. 2. yenileme.

Rest ore et mek : 1. onar mak. 2. yenile mek.

Resul : yalv aç.

Retorik : 1. sözbilim. 2. sözbilimsel. 2. sözsel.

Retrospektif : 1. geriye dönük. 2. dünden bugüne.

Reva görmek : uy gun gör mek.

Reva : uygun.

Revac : 1. sürüm. 2. geçerlik.

Revacda : 1. sürümlü. 2. geçerli.

Revalüasy on : deger artirma.

Revalüe etmek : deger artirmak.

Revnak : bezek.

Revzen : pencere.

Rey v ermek : oylamak,oy vermek.

Rey : oy.

Reye sunmak : oylamak.

Rezerv : kaynak.

Rezervasy on : ayirtim.

Rezerve : ayirtimli.

Rezidans : konut.

Page 216: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Rezistans : direnç.

Riay et et mek : gözetmek , uy mak.

Rimel : rastik.

Rimellemek : rastiklamak.

Rimelli : rastikli.

Rimelsiz : rastiksiz.

Risalet : yalvaçlik.

Risk : ç ekince.

Rivay et : söylenti.

Riya : ikiy üzlülük.

Riyakar : ikiy üzlü.

Riyakarane : ikiy üzlüce.

Riyakarlik : ikiy üzlülük.

Riyaset : baska nlik.

Riyaziye : islembilim.

Riziko : çekince.

Roka (rumca) : kivircik.

Rölatif : 1. bagintil. 2. bagil.

Rölativist : bagintici.

Rölativite : baginti.

Rölativizm : baginticilik.

Rölyef : kabartma.

Romen rakamlari : roma sayilari.

Rönesans : dirilis.

Röport aj : 1. görüsme. 2. söylesi.

Page 217: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Röprodüksiyon : özdesbaski.

Rost oluk : diletlik.

Rosto : dilet.

Röt us : düzeltme.

Röt uslu : düzelt me li.

Röt ussuz : düzeltmesiz.

Rötar : gecikme.

Rötarli : gecikmeli.

Rötarsiz : gecikmesiz.

Rotasyon : döngü.

Rozbif : dilet.

Rua m : sakagi.

Rubai : dörtlü.

Rüçhan : öncelik.

Rücû et mek : cay mak.

Ruh : tin.

Ruha ni : tinse.

Ruhbilim : tinbilim.

Ruhbilimsel : tinbilimsel.

Ruhen : tince.

Ruhi : tinsel.

Ruhiyat : tinbilim.

Ruhsal : tinsel.

Ruj : duda klik.

Rulo : tomar.

Page 218: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Rumuz : simge.

Rüst : erginlik,yetiskinlik.

Rüstak : köysel.

Rüstik : köysel.

Rüstiy e mektebi : ortaokul.

Rut ubetlendirmek : terillendirmek.

Rut ubetsiz : te rilsiz.

Rutubet : teril.

Rutubetlenmek : terillenmek.

Rutubetli : terilli.

Rüya tabirleri : düs yoru mlari.

Rüya : düs.

Rüzgar : yel.

Rüzgargülü : yeloku.

Ruzna me : günce.

Sa ba : esinti.

Sa bahçi : gündüzcü.

Sa bahlari : gündüzleri.

Sa bahlik : gündüzlük.

Sa bi : çoluk.

Sa bir : dayanç , çidam.

Sa birli : day ançli , çidamli.

Sa birsiz : 1. day ançsiz , çidamsiz. 2. ivecen.

Sa birsizlanmak : dayançsizlanmak , çidamsizlanmak.

Page 219: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sa birsizlik : 1. dayançsizlik , çidamsizlik. 2.

ivecenlik.

Sa bit fikir : saplanti.

Sa bit fikirli : sa plantili.

Sa bit : 1. duragan. 2. duruk. 3.

kanitlanmis .4. kesin.

Sa bitle me k : duruklastirmak.

Sa bitlesmek : duruklasmak.

Sa bitlestirmek : duruklastirmak.

Saa det : mut, mutluluk.

Saat : güngen.

Saatçi : güngenci.

Saatçilik : güngencilik.

Saatli : güngenli.

Saatlik : güngenlik.

Saatsiz : güngensiz.

Sabah : gündüz.

Sabahki : gündüzkü.

Sabahlama k : gündüzlemek.

Sabahleyin : gündüzleyin.

Sabretmek : 1. dayanmak. 2. katlanmak.

Sabun otu : çöv enotu.

Sabun tasi : çöventasi.

Sabun : çöv en.

Sabuncu : ç övenci.

Page 220: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sabunculuk : çövencilik.

Sabun-hane : ç övenevi.

Sabunlamak : ç övenlemek.

Sabunlanmak : çövenlenmek.

Sabunlasmak : çöv enlesmek.

Sabunlat mak : ç övenlet mek.

Sabunlu : çövenli.

Sabunluk : çövenlemek.

Sabunsu : çövensi.

Sabunsuz : çövensiz.

Saçula : kip.

Sad : sevinçli.

Sadakat : baglilik.

Sadaret : basbakanlik.

Sade : yalin.

Sadece : 1. yalnizca ® yalinca. 2. a ncak.

Sadede gelmek : öze gelmek.

Sadelesmek : yalinlasmak.

Sadelestir mek : yalinlastirmak.

Sadelik : yalinlik.

Sadik : bagli.

Sadrazam : basbakan.

Sadrazamlik : basbakanlik.

Saf kan : arikan.

Saf tutmak : siralanmak.

Page 221: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Saf : 1. katisiksiz. 2. bön.

Safahat : evreler.

Safak sökmek : tan agarmak.

Safak : tan.

Safha : ev re.

Safra : öd.

Safrakesesi : ödkesesi.

Saha : alan.

Sahadet parmagi : imparmak.

Sahadet : taniklik.

Sahaf : betikçi.

Sahane : ülküsel.

Sahbaz : 1. dogan. 2. yigit. 3. çevik .4. becerikli.

Saheser : basyapit.

Sahi : gerçekten.

Sahici : gerçek.

Sahiden : gerçekten.

Sahih : saglam, gerçek.

Sahil : 1. kiyi. 2. kumsal.

Sahin : sunkur.

Sahinci : sunkurcu.

Sahip çikmak : kollamak.

Sahip : iye.

Sahipli : iyeli.

Sahiplik : iyelik.

Page 222: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sahipsiz : iyesiz.

Sahis : kisi.

Sahit : tanik.

Sahitlik etmek : 1. taniklamak. 2. dogrulamak.

Sahitlik : taniklik.

Sahra : 1. ova. 2. çöl.

Sahsi : kisisel.

Sahsiyet : 1. kisilik. 2. kisi.

Sahsiyetli : kisilikli.

Sahsiyetsiz : kisiliksiz.

Sahsiyetsizlik : kisiliksizlik.

Saik : itki.

Sâika : yildirim.

Sair : öbür.

Sair : oza n.

Sairane : ozanca.

Sair-fi’l-menam : uyurgezer.

Sairlik : ozanlik.

Sakar : sarsak.

Sakarca : sarsakça.

Sakarlik : sarsaklik.

Sakat : sökel.

Sakatlanmak : sökelmek.

Sakâyik : gelincik.

Sakin : 1. dingin. 2. durgun.

Page 223: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sakince : usulca.

Sakinlesmek : 1. dinmek. 2. durulmak. 3. yatismak.

Sakmunya : bingözotu.

Salahiyet : yetki.

Salahiyetli : yet kili.

Salahiyetsiz : yetkisiz.

Salaki : salcik.

Salamanje : yemek odasi.

Salatalik : hiyar.

Salgam : çumor.

Sali men : esenliklə.

Salim : esen.

Salip : haç.

Salname : yillik.

Salsâl : balçik.

Salsâlî : balçiksi.

Saltanat : kaganlik.

Salvar : tuman.

Salyangoz : sümüklüböcek.

Sam yeli : çöl yeli.

Samanizm : samanlik.

Samanizt : saman.

Samata : gürültü,patirti.

Samataci : gürültücü,patirtici.

Samatali : gürültülü,patirtili.

Page 224: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sami mi : içten.

Sami miyet : içtenlik.

San : 1. ün. 2. say ginlik. 3. yücelik.

Sanat çi : dörütmen.

Sanat : dörüt.

Sanatkar : dörütmen.

Sandelle mek : asirtmak.

Sanem : burkat.

Sanitasy on : saglik koru ma.

Sanjan : yanardöner.

Sanjanli : yanardönerli.

Sanli : ünlü.

Sans : ugur.

Sansasyon : dalgalanma.

Sansasyonel : dalgalandirici.

Sansli : ugurlu.

Sanslilik : ugurluluk.

Sanssiz : ugursuz.

Sanssizlik : ugursuzluk.

Sansüalist : duy umcu.

Sansüalizm : duy umculuk.

Santimantal : duy gusal.

Santimantalist : duy gusalci.

Santimantalite : duy gusallik.

Santimantalizm : duygusalcilik.

Page 225: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Santra : ortayuvar.

Santrifüj : özekkaç.

Saphane : sap ocagi.

Sara : tutarik.

Sarahat : 1. belginlik,belirginlik. 2. açiklik.

Sarahaten : açikça.

Sarap : süci.

Sarapçi : sücimen.

Sarapçilik : sücimenlik.

Saraphane : sücievi.

Sarbon : karaka barcik.

Sarfiyat : gider.

Sarhos edici : esritici.

Sarhos etmek : esritmek.

Sarhos olmak : esrimek.

Sarhos : esrik.

Sarhosluk : esriklik.

Sari : bulasici,bulaskan.

Sarih : 1. belgin,belirgin. 2. açik.

Sarj etmek : 1. dolmak. 2. algilamak.

Sarj : dolum.

Sark : dogu.

Sarki : dogusal.

Sarkiyat : dogubilim.

Sarkiyatçi : dogubilimci.

Page 226: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sart kosmak : kosul öne sürmek.

Sart name : kosul belge si.

Sart siz : kosulsuz.

Sart : kosul.

Sartinca : kosulunca.

Sartlamak : kosullamak.

Sartlandirmak : 1. kosulla ndirmak. 2. güdülemek.

Sartlanmak : 1. kosullan mak. 2. güdülen mek.

Sartlasma k : kosullasma k.

Sartli : kosullu.

Sasaa : 1. parilti. 2. gösteris.

Sasaali : 1. pariltili. 2. gösterisli.

Saskoloz : saskin.

Satafat : c afcaf.

Satafatli : caf cafli.

Sathen : yüzeyce.

Sathi : yüzey sel.

Satih : yüzey.

Satir : yergi.

Satirik : yergisel.

Sato : kösk.

Satürn : sekendiz.

Sauna : bugulu yunak.

Savt : ses.

Savtî : sesli.

Page 227: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sâyân : deger.

Sayet : türkçede kullanilmasina gərək yoktur.

Sayfiye : yazlik.

Saz : kopuz.

Scanner : tarayici.

Science fiction : bilimkurgu.

Se mt : yöre.

Se ne : yil.

Se nelik : yillik.

Se net : belgit.

Se netsiz : belgitsiz.

Se ng : tas.

Se nkron : esan.

Se nkronik : esanli.

Se nkronizasyon : esleme.

Se nkronize : esanli.

Se nkronizm : esanlilik.

Se ntez : bilesim.

Se ptik : kuskucu.

Seamet : ugursuzluk.

Seametli : ugursuz.

Seans : oturum.

Sebat etmek : diresmek.

Sebat kar : diresken,diresimci.

Sebat : diresim.

Page 228: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sebatli : diresimli.

Sebatsiz : diresimsiz.

Sebebiyet vermek : 1. neden olmak. 2. yol açmak.

Sebeke : 1. örgüt. 2. ag.

Sebep : neden.

Sebepli : nedenli.

Sebepsiz : nedensiz.

Sebnem : çiy.

Sebze : yesillik.

Sebzeci : yesillikçi.

Seccade : namazlagi.

Secere : soy agaci.

Seciy e : özyapi.

Seda : ses.

Sedali : 1. sesli. 2. ünlü.

Sedasiz : 1. sessiz. 2. ünsüz.

Sedatif : yatistirici.

Sedimantasyon : 1. çökelme. 2. tortullasma.

Sedimatolog : tortulbilimci.

Sedimatoloji : tortulbilim.

Sedimatolojik : tortulbilimsel.

Sef kat : sevecenlik.

Sef katli : sev ecen.

Sefalet : yoksulluk.

Sefaret : 1. büyükelçilik. 2. elçilik.

Page 229: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sefarethane : 1. büyükelçilik. 2. elçilik.

Sefer tasi : astasi.

Sefer : 1. yolculuk. 2. akin. 3. kez.

Seferber : isbirlikçi.

Seferberlik : isbirligi.

Seferi : yolcu.

Seffaf : say dam.

Seffaflasma k : say damlasma k.

Seffaflastirmak : sayda mlastirmak.

Seffaflik : saydamlik.

Sefil : yoksul.

Sefillik : yoksulluk.

Sefir : 1. büyükelçi. 2. elçi.

Segmantasy on : kesimleme.

Seher : tansal.

Sehim : pay.

Sehir : kent.

Sehircilik : kentçilik.

Sehirlerarasi : kentlerarasi.

Sehirlesme : kentlesme.

Sehirli : kentli.

Sehr : ay.

Sehvani : kösnül.

Sehven : yanlislikla.

Sehvet perest : kösnük.

Page 230: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sehvet : kösnü.

Sehvetli : kösnülü.

Sehvetsiz : kösnüsüz.

Sek : tini.

Sekans : ay rim.

Sekil : 1. biçim. 2. taslak. 3. yoldam.

Sekilci : biçimci.

Sekilcilik : biçimcilik.

Sekillendirmek : biçimlendirmek.

Sekillenmek : biçimlenmek.

Sekilli : biçimli.

Sekilsiz : biçimsiz.

Seklen : biçimce.

Sekli : biçimsel.

Sekreter : yazman.

Sekreterlik : yazmanlik.

Sekretery a : yazmanlik.

Seksiy on : bölüm.

Sekte : durgu.

Sektör : kesim.

Sektörel : kesimsel.

Selale : çaglayan.

Selamet : esenlik.

Selametle : esenliklə.

Selaset : a kicilik.

Page 231: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Selef : öncel.

Self serv is : seçal.

Sema : gök.

Semantik : 1. anlambilgisi. 2. anlamsal.

Semaver : kaynavuk.

Semavi : göksel.

Sembol : simge.

Sembolik : simgesel.

Sembolist : simgeci.

Sembolize et mek : simgelemek.

Sembolizm : simgecilik.

Sembollesmek : simgelesmek.

Semere : 1. verim. 2. yarar. 3. sonuç.

Semî : isitsel.

Semiyolog : i mbilimci.

Semiyoloji : imbilim.

Semiyolojik : imbilimsel.

Sempati : 1. sevimlilik. 2. sicaklik. 3. cana

yakinlik.

Sempatik : 1. sevimli. 2. sicak. 3. cana y akin.

Sempatizan : duygudas,yandas.

Sempozyum : bilgi söleni.

Semptom : belirti.

Sena etmek : öv mek.

Sendrom : 1. belgi. 2. sikinti.

Page 232: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Senetli : belgitli.

Sentaks : sözdizimi.

Sentaktik : sözdizimsel.

Sentet ik : bilesik.

Septisizm : kuskuculuk.

Ser : bas.

Ser : kötülük.

Sera mik : kilisi.

Serait : kosullar.

Serap : ilgim.

Serbe st : 1. bagimsiz. 2. pinek.

Serbe stî : bagimsizlik.

Serbe stiy et : bagimsizlik.

Serbestlik : bagimsizlik.

Serd etmek : öne sürmek.

Seref azasi : onur üyesi.

Seref misafiri : onur konugu.

Seref : onur.

Sereflendirmek : onurlandirmak.

Sereflenmek : onurlanmak.

Serefli : onurlu.

Serefsiz : 1. onursuz. 2. alçak.

Serefsizlik : 1onursuzluk. 2. alçaklik.

Seremoni : tören.

Serge rde : elebasi.

Page 233: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sergerdelik : elebasilik.

Sergüzest : serüv en.

Serh etme k : irdelemek.

Serh : irdeleme.

Seri : dizi.

Seri : hizli.

Serpa ntin : yilantasi.

Serpus : baslik.

Sersem : sangi.

Sersemlemek : sa ngila mak.

Sersemlik : sangilik.

Serseri : hayta.

Serserice : hayta ca.

Serseriles mek : haytalasmak.

Serserilik : haytalik.

Serv er : sunucu.

Serv et : varlik.

Sev da : sevgi.

Sev k etmek : göndermek.

Sev k : 1. güdüm. 2. gönderme.

Sev k : istek.

Sev ketlü : ulu.

Sev kiyat : gönderim.

Sev klendirmek : isteklendirmek.

Sev kli : istekli.

Page 234: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sev ksiz : isteksiz.

Seviye : düzey.

Seviyeli : düzeyli.

Seviyesiz : düzeysiz.

Seviyesizlik : düzeysizlik.

Sevk ve idare : güdümlü yönetim.

Seyahat : gezi.

Seyahatname : gezilik.

Seyir : 1. yolculuk. 2. gidis.

Seyirci : izleyici.

Seyirlik : görümlük.

Seylanî : seylantasi.

Seyretmek : izlemek.

Seytanörümcegi : uzörümcek.

Seytansaçi : küskütotu.

Seyyah : gezgin.

Seyyar : gezer,gezici.

Seyyare : gezegen.

Sezon : 1. sürem. 2. dönem.

Show : göst eri.

Showroom : sergievi.

Si ma : bet.

Si msar : a raci.

Si msarlik : aracilik.

Si mültan : dilmaç.

Page 235: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Siar : belgi.

Sibernetik : güdümbilim.

Sibyan mektebi : ilkokul.

Sibyan : çocuk.

Siddet : 1. yeginlik. 2. sert lik.

Siddetle : 1. yegince. 2. sertçe.

Siddetlenmek : yeginlesmek.

Siddetli : 1. yegin. 2. sert.

Sif a bulma k : sa galmak.

Sif a : sagalma.

Sif ahen : sözle.

Sif ahi ede biy at : sözel yazin.

Sif ahi olarak : sözle.

Sif ahi : sözel.

Sif ali : sagaltici.

Sif at fiil : ortaç,niteç eylem.

Sif at : 1. niteç,önad. 2. nitelik. 3. san .4. yüz.

Sif re le me k : gizimlemek.

Sif re li : gizimli.

Sif re : gizim.

Sif reci : gizimci.

Sif resiz : gizimsiz.

Siga : kip.

Sigara : sipsi.

Sihhat : saglik.

Page 236: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sihhatler olsun : saglicaklar,saglicak olsun.

Sihhatli : 1. saglikli. 2. dogru.

Sihhatsiz : 1. sagliksiz. 2. kuskulu.

Sihhi : 1. sagliksal. 2. saglikli.

Sihhiyeci : saglikçi.

Sihir : büyü.

Sihirbaz : büyücü.

Sihirbazlik : büyücülük.

Sihirli : büy ülü.

Sihrî : büyüsel.

Sikayet et mek : 1. yakinmak. 2. sizlanmak.

Sikayet : 1. yakinma. 2. sizlanma.

Sikayetçi : yakinmaci.

Sikayetname : yakinmalik.

Sikeste : sinik.

Sikla men : tavsankulagi.

Siklət : agirlik.

Silah : pusat.

Silahçi : pusatçi.

Silahçilik : pusatçilik.

Silahla : pusatla.

Silahlandirmak : pusatlandirmak.

Silahlanmak : pusatlanmak.

Silahli : pusatli.

Silahsiz : pusatsiz.

Page 237: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Silahsizlanmak : pusat sizlanmak.

Silep : yük gemisi.

Silindir : kubur.

Silindirik : kubursal.

Silindirli : kuburlu.

Siluet : karalti.

Sim : gümüs.

Simaen : betçe.

Simal : kuzey.

Simal-i garbi : kuzeybati.

Simal-i sarki : kuzeydogu.

Simendifer : demiryolu.

Simsiyah : kapkara.

Simültane tercüme : andas çeviri.

Simültanör : dilmaç.

Sinagog : havra.

Sincap : teygun.

Sincerf : sülügen.

Sine : 1. gögüs. 2. bagir.

Sinerji : görevdeslik.

Sini : tepsi.

Sinif : 1. ögrenek. 2. katman.

Siniflamak : bölümlemek.

Siniflandirmak : bölümlendirmek.

Siniflasmak : bölümlesmek.

Page 238: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sinolog : tabgaçbilimci.

Sinoloji : tabgaçbilim.

Sinolojik : tabgaçbilimsel.

Sinonim : anlamdas.

Sipahi : süer.

Sipahilik : süerlik.

Siparis : ismarlama.

Siper : 1. koruna k. 2. dulda.

Sirayet et mek : bulasmak.

Sîret : 1. yaradilis. 2. yasamöyküsü.

Sirf : salt.

Siriderya : seyhun.

Sirin : 1. sevimli. 2. tatli.

Sirinlik : 1. sevimlilik. 2. tatlilik.

Sirket : ortaklik.

Sirkülasyon : dolasim.

Sirküler : genelge.

Sirpençe : karaçiban.

Sirret : geçimsiz.

Sirretlik : geçimsizlik.

Sirrus : saça k bulut.

Sisko : sisman.

Siskoluk : sismanlik.

Sismik : depremsel.

Sismograf : depremölçer.

Page 239: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sismolog : deprembilimci.

Sismoloji : deprembilim.

Sismolojik : deprembilimsel.

Sismometre : depremölçer.

Siste m : dizge.

Siste mle smek : dizgelesmek.

Siste mle stirmek : dizgelestirmek.

Sistematik : dizgesel.

Sistemli : dizgeli.

Sistemsiz : dizgesiz.

Sistemsizlik : dizgesizlik.

Sistit : siytoru.

Sit adiye : uzaqlıqölçer.

Sit em et mek : 1. çikismak. 2. gücenmek.

Sit em : 1. çikisma. 2. gücenme.

Sit emkâr : çikisma ci.

Sit emkârane : 1. çikisarak. 2. gücenerek.

Sitabilizatör : dengeleyici.

Sitolog : gözebilimci.

Sitoloji : gözebilim.

Sitolojik : gözebilimsel.

Sittin sene : alt mis yil.

Siv e : diy em.

Siy ah : kara.

Siy ahî : karal.

Page 240: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Siy ahimsi : karamsi.

Siy ahimtrak : karamtrak.

Siy ahlasmak : kararmak.

Siy ahlat ma k : karart mak.

Siy ahlik : karalik.

Skamony a : bingözotu.

Skeç : oyuncuk.

Ski : kayak.

Skor : 1. durum. 2. sonuç. 3. sayi.

Skray per : kaza ç.

Slogan : 1. uran. 2. savsöz.

Snop : züppe.

Sofi : gizemselci.

Sofist : bilgiç.

Sofizm : bilgiçlik.

Soför : sürmen,sürücü.

Soförlük : sürmenlik,sürücülük.

Soft ware : yazilim.

Softa ca : ba gnazca.

Softa : ba gnaz.

Softalasmak : bagnazlasmak.

Softalik : bagnazlik.

Sohbet etmek : söylesmek.

Sohbet : söylesi.

Söhret : 1. ün. 2. san.

Page 241: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Söhretli : ünlü.

Solidarist : day anismaci.

Solidarite : dayanisma.

Solidarizm : day anismacilik.

Solipsizm : tekbencilik.

Solüsyon : ç özelti.

Sömestr : yariyil.

Sömine : ocak.

Sorgu hâkimi : sorguç.

Sorgusuz sualsiz : sorusuz sorgusuz.

Sosyal : toplumsal.

Sosyalist : toplumcu.

Sosyalizasy on : toplumsallastirma.

Sosyalizm : toplumculuk.

Sosyallesme : toplumsallasma.

Sosyallestirme : toplumsallastirma.

Sosyallik : toplumsallik.

Sosyo : toplumsal.

Sosyolog : toplumbilimci.

Sosyoloji : toplumbilim.

Sosyolojik : 1. toplumbilimsel. 2. toplumsal.

Sövale : bedizlik.

Söven : irk.

Sövenist : irkçi.

Sövenizm : irkçilik.

Page 242: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Spekülasyon : 1. kurgu. 2. vurgun.

Spekülatif : 1. kurgusal. 2. vurgunsal.

Spekülatör : 1. kurgucu. 2. vurguncu.

Spesifik : özgül.

Spesiyal : özel.

Spesiyalite : özel ye mek.

Spiker : konusman.

Spikerlik : konusmanlik.

Spirit ualist : tinselci.

Spirit ualizm : tinselcilik.

Sponsor : destekçi.

Sponsorluk : destekçilik.

Spontane : 1. anlik. 2. kendiliginden.

Sprey : püskürteç.

Stabilizasyon : dengeleme.

Stabilize etmek : 1. dengelemek. 2. düzlemek.

Stabilize y ol : yolak.

Staj : yetisim.

Stajy er : yetisimci.

Stajy erlik : yetisimcilik.

Stalagmit : dikit.

Standart : ölçün.

Standartlasma : ölçünlesme.

Standartlastirma : ölçünlestirme.

Stand-by : 1. yedek. 2. destek. 3. bekleme.

Page 243: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Stand-up kome dy en : sözçat ar.

Stand-up komedi : sözçatarlik güldürüsü.

Stand-up : sözçatarlik.

Star : yildiz.

Start verme k : ba slatmak.

Start : çikis ® çikim. 2. baslat.

Statik : 1. durgun. 2. dengesel. 3. durambilim.

Statü : 1. tüzük. 2. konum.

Steno : 1. imyazim. 2. imyazimci.

Stenograf : imyazimci.

Stenografi : imy azim.

Step : bozkir.

Stepne : yedek t eker.

Steretching : germe.

Steril : arinik.

Sterilizasyon : aritma.

Sterilize : aritilmis.

Sticke r : çikartma.

Stil : biçem.

Stilist : biçemci.

Stilizm : biçemcilik.

Stoaist : zenoncu.

Stoaizm : zenonculuk.

Stok etme k : yigimlamak.

Stok yapma k : yigimlamak.

Page 244: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Stok : yigim.

Stokaj : yigimla ma.

Stokçu : yigimci.

Stokçuluk : yigimcilik.

Stoklamak : yigimla mak.

Stop etmek : durma k.

Stop : dur.

Stopaj : kesinti.

Strapless : askisiz.

Strat osfe r : katyuv ar.

Stratiograf : kat manbilimci.

Stratiografi : katmanbilim.

Stratiografik : kat manbilimsel.

Stratus : kat man bulut.

Stres : gerginlik.

Strese gir mek : gerilmek.

Strüktür : yapi.

Strüktüralist : yapisalci.

Strüktüralizm : ya pisalcilik.

Strüktürel : yapisal.

Stüasy on : konum.

Su kadar : 1. sunca. 2. su denli.

Su rezene si : su baldirani.

Su te razisi : egimölçer.

Sua : isin.

Page 245: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sual : soru.

Sualsiz sorgusuz : sorusuz sorgusuz.

Sübje ktif : öznel.

Sübje ktivist : öznelci.

Sübjektivite : öznellik.

Sübjektiviz m : öznelcilik.

Sübut : 1. gerçe klesme. 2. kanitlama.

Sübvanse et mek : deste kle me k.

Sübvansiy on : de stekle me.

Sûde : 1. sürmüs. 2. sürülmüs.

Süfa : önalim.

Süffiks : sonek.

Sufle : fisilti.

Suflör : fisiltici.

Suflörlük : fisilticilik.

Su-i istimal : 1. kötüy e kullanma. 2. yolsuzluk.

Su-i niyet : karaginlik.

Süje : 1. konu. 2. özne.

Sükunet : 1. dinginlik. 2. durgunluk. 3.

suskunluk.

Sükut : susku,susma.

Sukut-i hayal : düskirikligi.

Sülasi : üçlü.

Sulh : baris.

Sulhen : barisla.

Page 246: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Sulhna me : baris belgesi.

Sulhperve r : barissever.

Süline : kamis böcegi.

Sulta : yet ke.

Sümerolog : sümerbilimci.

Sümeroloji : sümerbilim.

Sümerolojik : sümerbilimsel.

Sümûl : kapsam.

Süngüc : sere.

Suni : yapay.

Sunilik : yapaylik.

Süphe : 1. kusku. 2. iskil.

Süpheci : kuskucu.

Süphecilik : kuskuculuk.

Süphelendir mek : kuskulandirmak.

Süphelenmek : kuskulanmak.

Süpheli : kuskulu.

Süphesiz : kuskusuz.

Supleman : ek.

Suples : esneklik.

Sûr : boru.

Sürat : hiz.

Surat : yüz.

Süratle : hizla.

Süratli : hizli.

Page 247: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Suratsiz : somurtkan.

Suret : 1. kilik. 2. disy üz. 3. betim .4. özdes.

Süreyya : ülker.

Sürmedân : sürmelik.

Sürmenaj olmak : bitkinlesmek.

Sürmenaj : bitkinlik.

Sürrealist : gerçeküstücü.

Sürrealite : gerçeküstü.

Sürrealiz m : gerçeküstücülük.

Susa m çiçe gi : küncü çiçegi.

Susa m yagi : küncü yagi.

Susam : küncü.

Süspansiy on : asilti.

Susta : yay.

Sustali : 1. yayli. 2. ç aki.

Sut : 1. vurus. 2. atis.

Sutla mak : 1. vurmak. 2. kovmak. 3. yollamak.

Sutör : 1. vurusçu. 2. atisçi.

Sütun : duraç.

Suur edindirme : bilinçlendirme.

Suur edinme : bilinçlenme.

Suur : bilinç.

Suuralti : bilinçalti.

Suurlandirmak : bilinçlendirmek.

Suurlanmak : bilinçlen mek.

Page 248: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Suurlu olmak : bilinçlenmek.

Suurlu : bilinçli.

Suurluluk : bilinçlilik.

Suursuz : bilinçsiz.

Suursuzluk : bilinçsizlik.

Süv ari : atli,eskinci.

Swift : hizli.

T. b. m. m. : türkiye kamutayi.

T. c. :türkiye kamuerki.

Ta b etmek : 1. basmak. 2. çogaltmak.

Ta hte’l-bahr : denizalti.

Tâ ki : tek ki.

Ta nsiy ometre : gerilimölçe r.

Ta rz : 1. biçim. 2. tür. 3. yoldam.

Taahhüt etmek : bagitlamak.

Taahhüt : bagit.

Taahhütlü : bagitli.

Taahhütname : bagit belgesi.

Taahhütsüz : bagitsiz.

Taâlâ : yüce.

Taarruz : saldiri.

Taassup : yobazlik.

Taassupkâr : yobaz.

Taba : tütünrengi.

Tababet : sagaltmanlik.

Page 249: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tabaka : 1. katman. 2. tütünlük.

Tabakalasmak : katmanlasmak.

Tabakhane : sepievi.

Tabankes : yayan.

Tabanvay : yayan.

Tabi olmak : 1. uymak. 2. bagimli olmak.

Tabi : bagimli.

Tabiat : 1. doga. 2. yaradilis.

Tabiatçilik : dogacilik.

Tabiatüstü : dogaüstü.

Tabii afet : dogal yikim.

Tabii : dogal.

Tabiilik : dogallik.

Tabiiyet 1. uyruk. 2. bagimlilik.

Tabip : sagaltman.

Tabiplik : sagaltmanlik.

Tabir : 1. nitem. 2. terim. 3. yorum.

Tabya : sencer.

Tacir : tecimen.

Tafsilat vermek : ayrintili anlatmak.

Tafsilat : ay rintilar.

Tafsilatli : ayrintili.

Tahakkuk etmek : 1. gerçeklesmek. 2. dogrulanmak.

Tahakküm : baski.

Tahammül : day anim.

Page 250: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tahammüllü : dayanimli.

Tahammülsüz : day animsiz.

Tahassür : özleyis.

Tahavvül : dönüsüm.

Tahayyül etmek : 1. düslemek. 2. imgelemek.

Tahdit et mek : 1. sinirlamak. 2. daraltmak.

Tahkik etmek : sorustur mak.

Tahkik : 1. sorusturma. 2. inceleme.

Tahkikat : sorusturma(lar).

Tahkim kanunlari : pekistirme yasalari.

Tahkim : 1. berkitme. 2. pekistirme. 3.

saglamlastirma.

Tahkir etmek : asagilamak.

Tahkir : asagilama.

Tahkiramiz : asagilayici.

Tahkiye : 1. öyküleme. 2. anlati.

Tahlil etmek : çözümlemek.

Tahlil : çözümleme.

Tahliy e etmek : 1. bosaltmak. 2. salivermek.

Tahliy e : 1. bosaltma. 2. saliverme.

Tahmil etmek : yüklemek.

Tahminen : yaklasik.

Tahmini : yaklasik.

Tahmis : besleme.

Tahribat : yikim (lar).

Page 251: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tahrik etmek : kiskirtmak.

Tahrik olmak : kiskirmak.

Tahrik : kiskirtma.

Tahrikamiz : kiskirtici.

Tahrip : yikim.

Tahripkar : yikici.

Tahris etmek : örselemek.

Tahris ol mak : örselenmek.

Tahsil etmek : alimlamak.

Tahsil : ögrenim.

Tahsilat : alimlama.

Tahsildar : vergici.

Tahsildarlik : alimlamacilik.

Tahsis etmek : ayirmak.

Tahsisat : ödenek.

Tahte’l-arz : yeralti.

Tahte’s-suur : bilinçalti.

Tahvil etmek : dönüstürmek.

Tahvil olmak : dönüsmek.

Tahvil : dönüstürme belgiti.

Taife : takim.

Takas : degistokus.

Takat : güc.

Takdim etmek : 1. sunmak. 2. tanitmak.

Takdim : sunus.

Page 252: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Takdimci : sunucu.

Takdimcilik : sunuculuk.

Takdis etmek : kutsamak.

Takf iye : uyaklama.

Takibat : kov usturma.

Takip etmek : izlemek.

Takip : 1. izle me. 2. kovalama.

Takipçi : izlemci.

Takipçilik : izlemcilik.

Takipsizlik karari : izlemsizlik vargisi.

Takipsizlik : izlemsizlik.

Taklit edilmek : yansilanmak.

Taklit etmek : yansilamak.

Taklit : yansi.

Taklitçi : yansici.

Taklitçilik : yansicilik.

Takriben : yaklasik.

Takribi : yaklasik.

Takrir : önerge.

Taksim etmek : bölmek.

Taksirat : suçlar.

Takvim : yim,günleç.

Takviye etmek : 1. ekle mek. 2. desteklemek.

Talâk : bosama.

Talebe : ögrenci.

Page 253: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Talebelik : ögrencilik.

Talep : istem.

Talepkâr : istemci.

Tali yol : yan yol.

Talim terbiye komisyonu: egitim ögretim yarkurulu.

Talimat : yönerge.

Talimatname : yönetmelik.

Talip : istemci.

Talipli : istekli.

Tam : 1. tüm. 2. bütün.

Tama m : 1. bütün. 2. anik. 3. bitmis .4. peki.

Tama men : tümüyle.

Tama miyle : tümüyle.

Tama mlamak : bitirmek.

Tama mlan ma k : bitirilmek.

Tama mlat mak : bitirtmek.

Tama mlayici : bütünleyici.

Tamah : açgözlülük.

Tamahkar : açgözlü.

Tamahkarlik : açgözlülük.

Tami m : genelge.

Tamir et mek : onar mak.

Tamir ettirmek : onart mak.

Tamir : onarim.

Tamirat : onarim (lar).

Page 254: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tamirci : onarman.

Tamircilik : onarmanlik.

Tamirhane : onarimevi.

Tamla ma : tümleme.

Tamlanan : tümlenen.

Tamlayan : tümleyen.

Tamsayi : tümsayi.

Tandans : egilim.

Tane : türkçe'de kullanilmasina çogu kez

gərək yoktur.

Tanen : ma zitozu.

Tanin : 1. tinlama. 2. yanki.

Tanri misafiri : ta nri konugu.

Tanri : yalnizca allah karsiligi olarak

kullanilmalidir.

Tanriça :bu sözcük yerine umay kullanilmalidir.

Tansiy ometri : gerilimölçüm.

Tansiy on : gerilim.

Tantana : 1. gösteris. 2. görkem. 3. patirti.

Tantanali : 1. gösterisli. 2. görkemli. 3. patirtili.

Tanzim et mek : düzenlemek.

Tanzim : düzenli,düzgün.

Tapa : tikaç.

Tapalamak : tikaçlamak.

Tapali : tikaçli.

Page 255: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tapasiz : tikaçsiz.

Taraf : 1. yan. 2. yön. 3. yari .4. bölüm .5.

soy.

Tarafgir : yanli.

Tarafli : yanli.

Tarafsiz : yansiz.

Taraftar : yandas.

Taraftarlik : yandaslik.

Tarif etmek : tanimlamak.

Tarif siz : tanimsiz.

Tarif : tanim.

Tarifli : tanimli.

Tarik : yol.

Tariz : igneleme,taslama.

Tartaklamak : hirpalamak.

Tartaklanmak : hirpalanmak.

Tartar : pesek.

Tarumar : darmadagin.

Tas kalpli : tas yürekli.

Tas levregi : gölgebaligi.

Tas : çana k.

Tasallut : 1. sarkintilik. 2. satasma.

Tasannu : yapmacik.

Tasarruf : 1. birikim. 2. iyelik. 3. yönetim .4. etki.

Tasavvuf : gizemselcilik.

Page 256: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tasavvufçu : gizemselci.

Tasavvufî : gizemsel.

Tasavvur etmek : tasarimlamak.

Tasavvur : tasarim.

Tasdik etmek : onaylamak.

Tasdik : o nay.

Tasdikli : onayli.

Tasdiksiz : onaysiz.

Tasgir : küçültme.

Tashih : düzelt me.

Tasnif etmek : bölümlemek.

Tasrif : ç ekimleme.

Tasvip etmek : onamak.

Tasvip : o nama.

Tasvir etmek : betimlemek.

Tasvir : betim.

Tasvirci : betimci.

Tasvirî : betimsel.

Tat bik et mek : uygulamak.

Tat bikat çi : uygulamaci.

Tat bikat : uygula ma (lar).

Tat min : doy um.

Tatbikî : uy gulamali.

Tatil : dinlence.

Tav af et mek : çevrelemek.

Page 257: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tav siy e etmek : 1. önermek. 2. ögütle mek.

Tav siy e : 1. öneri. 2. ögüt.

Tav zif : görevlendirme.

Taviz vermek : ödün vermek.

Taviz : ödün.

Tavizci : ödüncü.

Tavizcilik : odüncülük.

Tavizkar : ödüncü.

Tayf un : kasirga.

Tayin edilmek : 1. atanmak. 2. belirlenmek.

Tayin etmek : 1. atamak. 2. belirlemek.

Tayin : 1. atama. 2. belirleme.

Tayy are : uçak.

Tayy areci : uçman.

Tayy arecilik : uçmanlik.

Taze kuvv et : dinç güc.

Taze : 1. körpe. 2. yesil. 3. yeni .4. dinç.

Tazelemek : yenilemek.

Tazelik : körpelik.

Tazi : zagar.

Taziy e : bassagligi.

Tazmin etmek : ödemek.

Tazminat : ödence.

Tazyik : basinç.

Te rcüme : çeviri.

Page 258: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Teadi : yagilik.

Teala : yüce.

Teavün : yardimlasma.

Tebaa : uyruk.

Tebdil : 1. degistirme. 2. siv il.

Tebdil-i kiyafet : sivilkilik.

Teberru : bagis.

Tebessüm et mek : gülümsemek.

Tebessüm : 1. gülümseme. 2. gülücük.

Teblig et mek : bildirmek.

Teblig : bildiri.

Tebligat : bildiriler.

Tebrik etmek : kutlamak.

Tebrik : kutlama.

Tecahül-i a rif : bilmezlikte n gelme.

Tecelli et mek” : belirmek.

Teçhiz etmek : donatmak.

Teçhizat : donanim.

Tecil : erteleme.

Tecrit et mek : 1. soyutlamak. 2. yalitmak.

Tecrit : 1. soy utlama. 2. yalitma.

Tecrübe etmek : dene mek,sinamak.

Tecrübe : deneyim.

Tecrübeli : deneyimli.

Tecrübesiz : deneyimsiz.

Page 259: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tecrübesizlik : deneyimsizlik.

Tecrübî : deney sel.

Tedarik etmek : edinmek.

Tedav ül : dolasim.

Tedavi etmek : sagaltmak.

Tedavi olmak : sagalmak.

Tedavi : sagaltim.

Tedbir almak : önlemek.

Tedbir : önlem.

Tedbirli : önlemli.

Tedbirlice : önlemlice.

Tedbirsiz : önlemsiz.

Tedbirsizce : önlemsizce.

Tediye etmek : ödemek.

Tedkik etmek : incelemek.

Tedkik : inceleme.

Tedricen : gitgide, giderek.

Tedrici : kertel.

Tedris : ögretim.

Tedrisat : ögretim.

Təəcüblənmək : tansılaşmak.

Təəcübləşdirmək : tansılaşdırmak.

Teenager : ergen.

Teessüf etmek : 1. gücen mek.

Teessür : et kilenme.

Page 260: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tef sir etmek : 1. yorumla mak. 2. a çiklamak.

Tefekkür etmek : düsünmek.

Tefekküre dalmak : düsünceye dalmak.

Teferruat : ayrinti (lar).

Teferruatli : ayrintili.

Teferruatsiz : ay rintisiz.

Tefrik etmek : ayrimlamak.

Tefrika : yazi dizisi.

Tefsir : 1. yorum. 2. açikla ma.

Tefsirci : 1. yorumcu. 2. açiklamaci.

Tefsircilik : 1. yorumculuk. 2. açiklamacilik.

Teftis etmek : denetlemek.

Teftis : denet.

Tehdit et mek : gözdagi vermek.

Tehdit : gözdagi,zilgit.

Tehir etmek : 1. geciktirmek. 2. ertelemek.

Tehir olmak : ertelenmek.

Tehir : 1. geciktirme. 2. erteleme. 3. gecikme.

Teist : tanrici.

Teizm : tanricilik.

Tekabül etmek : karsilamak.

Tekamül : 1. gelisim. 2. olgunlasma. 3. evrim.

Tekdir : paylama.

Tekerrür : yinelen me.

Teklif edilmek : önerilmek.

Page 261: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Teklif etmek : önermek.

Teklif : öneri.

Teklifli : önerili.

Teklifsiz : önerisiz.

Teklifsizce : önerisizce.

Tekme atmak : tepikləmek.

Tekme : tepik.

Tekmelemek : tepikləmek.

Tekmelen mek : tepiklənmek.

Tekmeletmek : tepiklətmek.

Tekmil : 1. bütün. 2. bitmis.

Tekmillemek : bitirmek.

Tekrar etmek : yinelemek.

Tekrar : 1. yine. 2. yinel.

Tekrarlamak : yinelemek.

Tekrarlanmak : yinelen mek.

Tekrarlatici : yineleyici.

Tekrarlatmak : yinelet mek.

Tekrir : yineleme.

Teksif etmek : 1. koyulastirmak. 2. yogunlastirmak.

Tekstil : dokumacilik.

Tekstilci : doku maci.

Tekzip etmek : 1. yalanlamak. 2. düzeltmek.

Tekzip : 1. yalanlama. 2. düzelt me.

Telaff uz etmek : söyle mek,diyemlemek.

Page 262: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Telaff uz : söyleyis.

Telakki etmek : 1. anlamak. 2. degerlendirmek.

Telakki : 1. anlayis. 2. degerlendirme. 3. görüs.

Telekinezi : uzdevim.

Telekomünikasyon : uziletisim.

Telemekanik : uzaqtarim.

Telemetre : uzaqlıqölçer.

Teleobjekt if : uzmercek.

Teleolog : erekbilim.

Teleoloji : erekbilim.

Teleolojik : 1. ereksel. 2. erekbilimsel.

Telepati : uzduy um.

Telepatik : uzduy umsal.

Televizyon : izleç.

Televizyoncu : izleçmen.

Televizyonculuk : izleçmenlik.

Telif eser : derleme yapit.

Telif : derleme.

Telin etmek : kargislamak.

Telin : kargislama.

Tellal : çigirtmaç.

Tellallik : çigirtmaçlik.

Telmih : anistirma.

Telsîm : öpme.

Tem : izdem.

Page 263: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tema : izdem.

Temas etmek : 1. deginmek. 2. dokunmak.

Temas : 1. degmek. 2. dokunmak. 3. baglanti.

Tematik : izdemsel.

Temayül : 1. egilim. 2. yönelim.

Tembel : üsengen.

Tembelce : üsengence.

Tembellesmek : üsengenlesmek.

Tembellestirmek : üsengenlestirmek.

Temenni etmek : dilemek.

Temenni : dilek.

Temettü : kazanç.

Temin ederim ki : kesinliklə.

Temin etmek : 1. edinmek. 2. kesinlestirmek.

Teminat almak : güvence almak.

Teminat vermek : güvence vermek.

Teminat : güvence.

Temiz : ari.

Temizce : arca.

Temize çikar mak : aklamak.

Temize çikmak : aklanmak.

Temizlemek : aritmak.

Temizlenmek : arinmak.

Temizletmek : aritmak.

Temizleyici : aritici.

Page 264: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Temizlik : arilik.

Temizlikçi : arilikçi.

Temkin : sakinim.

Temkinli : sakinimli.

Temkinsiz : sakinimsiz.

Ten : deri.

Tenakuz : çeliski.

Tenasül uzv u : üre me örgeni.

Tenasül : üreme.

Tenasüp : 1. oran,oranti. 2. uyum.

Tenbih : ögüt.

Tenbül : petel.

Teneff üs et mek : solumak.

Teneff üs : 1. solunum. 2. ara.

Tenha : issiz.

Tenhalasmak : issizlasma k.

Tenhalik : issizlik.

Tenkit et mek : yer mek.

Tenkit : elestiri.

Tenkitçi : elestirmen.

Tenkitçilik : elestir menlik.

Tenya : serit.

Tenzih et mek : ayirmak.

Tenzilat : indirim.

Tenzilatli : indirimli.

Page 265: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tenzilatsiz : indirimsiz.

Teokrasi : dinerki.

Teokrat : dinerkçi.

Teokratik : dinerksel.

Teolog : dinbilimci.

Teoloji : dinbilim.

Teolojik : 1. dinsel. 2. dinbilimsel.

Teore m : önerme.

Teori : kuram.

Teorik : kuramsal.

Teorikman : kuramca.

Teorisyen : kuramci.

Tephir : bugu.

Tephirhane : buguevi.

Tepir : elek.

Tera kkiperve r : 1. ilerici. 2. kalkinma ci.

Tera pi : sagaltim.

Terakki : 1. ilərlə me. 2. kalkinma. 3. yükselme.

Terakkiperverlik : 1. ilericilik. 2. kalkinmacilik.

Teras : 1. dam. 2. seki.

Terazi : tarti.

Terbi : dörtleme.

Terbiye : 1. egitim. 2. görgü.

Terbiyeci : egitimci.

Terbiyecilik : egitimcilik.

Page 266: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Terbiyeli : 1. egitimli. 2. görgülü.

Terbiyesiz : 1. egitimsiz. 2. görgüsüz.

Terbiyesizce : görgüsüzce.

Terbiyesizlesmek : görgüsüzlesmek.

Terbiyesizlik : görgüsüzlük.

Terbiyevi : egitsel.

Tercih etmek : 1. yeglemek. 2. seçmek.

Tercih : 1. yegle m. 2. seçim.

Tercüman : tilmen.

Tercümanlik : tilmenlik.

Tercüme etmek : 1. çevirmek. 2. aktarmak.

Tereddüt etmek : duraksamak.

Tereddüt : duraksama.

Tereke : birakit.

Terelelli : delismen.

Terennüm etmek : mirildanmak.

Terfi etmek : yükselmek.

Terk etmek : birakmak.

Terkes : sadak.

Terkip : 1. bilesim. 2. tümleme.

Termal : isil.

Termik : isil.

Termin : terim.

Terminolog : terimbilimci.

Terminoloji : terimbilim.

Page 267: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Terminolojik : terimbilimsel.

Termometre : isiölçer.

Termosfer : isiyuvar.

Terör : yilgi.

Terörist : yilgici.

Terörizm : yilgicilik.

Tertemiz : 1. arca silce. 2. piril piril.

Tertibat : önlem.

Tertip etmek : düzenle mek.

Tertip etmek : düzenle mek.

Tertip : 1. düzenleme. 2. düzen. 3. koldas.

Tertipçi : düzenci.

Tertiplemek : düzenle mek.

Tertiplenmek : düzenlenmek.

Tertipli : düzenli.

Tertipsiz : düzensiz.

Terzi : dikmen.

Terzihane : dikimevi.

Terzilik : dikmenlik.

Tesadüf etmek : 1. rastlamak. 2. rastlas mak.

Tesadüf : rastlanti.

Tesadüfen : rastlantiyla.

Tesadüfî : rastlantisal.

Tesanüt : dayanisma.

Tesbih : benzetme.

Page 268: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tesbit etmek : 1. belirlemek. 2. saptamak.

Tesbit : 1. belirleme. 2. saptama.

Tesdis : altilama.

Tesebbüs etmek : 1. girismek. 2. denemek.

Tesebbüs : 1. girisim. 2. deneme.

Tesekkül et mek : 1. olusmak. 2. biçimlenmek.

Tesekkül : olusum.

Teselli etmek : avutmak.

Teselli ikramiyesi : avuntu ödülü.

Teselli olmak : avunmak.

Teselli : av untu.

Teserrüf etmek : onurlanmak.

Teshir : 1. sergileme. 2. açiklama. 3.

gösterme.

Teshis etmek : 1. tanilamak. 2. tanimak.

Teshis : 1. tani. 2. tanima. 3. kisilestirme.

Teshis : kisilestirme.

Tesir etmek : 1. etkimek. 2. etkilemek.

Tesir : etki.

Tesirli : etkili.

Tesirsiz : etkisiz.

Tesis etmek : kurmak.

Tesis : kurulus.

Teskil etmek : olusturmak.

Teskilat : örgüt.

Page 269: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Teskilatçi : örgütçü.

Teskilatçilik : örgütçülük.

Teskilatlandirmak : örgütlemek.

Teskilatlanma k : örgütlenmek.

Teskilatli : örgütlü.

Teskilatsiz : örgütsüz.

Teskin etmek : dinginlestirmek,y atistirmak.

Teskin olmak : dinginlesmek,y atismak.

Teslis : üçleme.

Tesniye : ikil.

Tesrif etmek : onur buy urmak.

Tesrik-i mesai : isbirligi.

Tessüf : 1. üzüntü. 2. acima.

Test etmek : denemek.

Test : denev.

Testere : biçki.

Testerebaligi : biçkibaligi.

Testis : tasak,erbezi.

Tesvik et mek : 1. özendirmek. 2. isteklendirmek.

Tesvik : 1. özendirme. 2. isteklendirme.

Tesviy e aleti : düzleç.

Tesviy e etmek : düzlemek.

Tesviy e : düzleme.

Tev atür : söylenti.

Tev azu : alçakgönüllülük.

Page 270: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tev cih et me k : yönelt mek.

Tev di et mek : ilet mek.

Tev diat : yatirim.

Tev ekkeli degil : bosuna degil.

Tev essül : 1. yeltenme. 2. yönelme.

Tev hit-i tedrisat : ögretim birligi.

Tev kif et mek : tutukla mak.

Tev kif hane : tut ukevi.

Tev kif : tut uklama.

Teyit etmek : dogrulamak.

Tez : çabuk.

Tez : sav.

Tezahür etmek : 1. belirmek. 2. gözükmek.

Tezat : karsitlik.

Tezhip et mek : yaldizlamak.

Tezyin etmek : süslemek.

Thing-tank : beyin takimi.

Tibben : saglikça.

Tibbi : 1. sagliksal. 2. saglikbilimsel.

Ticaret hane : tecimevi.

Ticaret : tecim.

Ticari : tecimsel.

Tifil : ufak.

Tifo : karasitma.

Tifüs : karasitma.

Page 271: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tik : segirce.

Tim : takim.

Timbirlent : basmak.

Timsal : simge.

Tip : saglikbilim.

Tipçi : saglikbilimci.

Tipik : özgel.

Tipki : özdes.

Tipkisi : özdesi.

Tiraj : baski.

Tirfil : yabanyoncasi.

Tirit : papara.

Tiroit : kalkanbezi.

Tiryaki : bagimli.

Tiryakilik : bagimlilik.

Töhmet altinda birakmak: suçlamak.

Töhmet : suçlama.

Toksik : agi.

Toksikolog : agibilimci.

Toksikoloji : agibilim.

Toksikolojik : agibilimsel.

Toksin : a gi.

Tolerans : hosgörü.

Toleransli : hosgörülü.

Toleranssiz : hosgörüsüz.

Page 272: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Tolere et mek : hosgörmek.

Tonmayster : ses y önet meni.

Topless : üstsüz.

Topograf : yerbetimci.

Topografik : yerbetimsel.

Topografya : yerbetim.

Topografyaci : yerbetimci.

Topyekun : tümden.

Toreador : boga güresçisi.

Tota lit arizm : baskicilik.

Tota lit er : baskici.

Total : 1. toplam. 2. büt ün.

Totem : ongun.

Totemci : onguncu.

Totemcilik : ongunculuk.

Totemist : onguncu.

Totemizm : ongunculuk.

Trade center : tecim özegi.

Trade : tecim.

Tragan : kütürdek.

Trakunya : ç arpanbaligi.

Trankilizan : yatistirici.

Transandantal meditasyon: deneyüstü düsünüm.

Transandantal : deneyüstü.

Transandantalist : deneyüstücü.

Page 273: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Transandantalizm : deneyüstücülük.

Transfer et mek : aktarmak,kotarmak.

Transfer olmak : a kt arilmak, kotarilmak.

Transfer : a ktarim, kotarim.

Transformasy on : dönüsüm.

Transformatör : dönüstüreç.

Transformist : dönüsümcü.

Transformiz m : dönüsümcülük.

Transfüzyon : kanaktarim.

Transparan : saydam.

Transport : 1. aktarim. 2. tasimacilik.

Trapez adalesi : çegin.

Trav ma : 1. vuruk. 2. sarsinti.

Trav matolog : vurukbilimci.

Trav matoloji : vurukbilim.

Trav matolojik : vurukbilimsel.

Trekking : dag yürüyüsü.

Tren : kat ar.

Trençkot : yagmurluk.

Trend : yönelim.

Triko : örgü.

Trikotaj : örgücülük.

Trikotajci : örgücü.

Trilogya : üçleme.

Tripleks : üç katli.

Page 274: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Triy o : üçlü.

Tüccar : tecimen.

Tüccarlik : tecimenlik.

Tugrakes : tugraci.

Tugrakeslik : tugracilik.

Tuhafiye : ç erçi.

Tuhafiyeci : çerçici.

Tûl : boylam.

Tûlî : boylamsal.

Tuluat çi : dogaçlamaci.

Tuluat çilik : dogaçlamacilik.

Tuluat : dogaçlama.

Tur rehberi : yerci.

Tur : gezi.

Turan : 1. türkler. 2. türkeli. 3. türk ilhanligi.

Türban : basört ü.

Türbe erigi : kizilerik.

Türbülans : burgaç.

Turist rehberi : konukçu.

Turist : gezgin.

Turistik : gezgincil.

Turizm : gezim, gezginlik.

Turizmci : gezginci.

Turizmcilik : gezgincilik.

Türkist : türkçü.

Page 275: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Türkistan : türkeli.

Türkiyat çi : türkbilimci.

Türkiyat : türkbilim.

Türkiyat : türkbilim.

Türkiye : türkey.

Türkizm : türkçülük.

Türkolog : türkbilimci.

Türkoloji : türkbilim.

Türkolojik : türkbilimsel.

Türkopol : türksel.

Uçan daire : uça ntegre.

Ücra : uçra.

Ufo : uçant egre.

Üfteri : egrilt iot u.

Uhde : 1. üstlen me. 2. görev.

Ukala : bilgiç.

Ukalalik : bilgiçlik.

Ukde : 1. dügüm. 2. aci.

Ulema : bilimciler.

Ulemalik : bilimcilik.

Ultramodern : çagüstü.

Ültramodern : çagüstü.

Ultraviyole : morötesi.

Ültraviyole : morötesi.

Ulvî : yüce.

Page 276: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Ulviy et : yücelik.

Umde : 1. ilke. 2. dayanak.

Ümit etmek : ummak.

Ümit : umut.

Ümitlendirmek : umutlandirmak.

Ümitlenmek : u mutlanmak.

Ümitli : umutlu.

Ümitsiz : umutsuz.

Ümitsizlik : umutsuzluk.

Ümitvar : umutlu.

Umman : talay.

Ümmî : okumaz.

Ümmîlik : okumazlik.

Umu m : genel.

Umu mhane : genelev.

Umu mî : genel.

Umu milestirmek : genellestirmek.

Umu miyet le : ge nelliklə.

Umu miyet : ge nellik.

Umursamak : önemsemek.

Umursamaz : önemsemez.

Umursamazca : önemsemezce.

Umursamazlik : önemsemezlik.

Umursanmak : önemsenmek.

Umursar : önemser.

Page 277: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Umurunda olma mak : önemsememek.

Undercover : ört ülü.

Underground : yeralti.

Ünit e : birim.

Üniv ersal : 1. acunsal. 2. ev rensel.

Üniv ersite : üst okul.

Üniv ersiteli : üstokullu.

Unsur : öge.

Ünva n : san.

Urba : giysi.

Üre : siy.

Ürolog : siybilimci.

Üroloji : siy bilim.

Üroloji : siy bilimsel.

Ürya n : çiplak.

Üsare : özsu.

Üslup : biçem.

Üslupçu : biçemci.

Üslupçuluk : biçemcilik.

Üsluplastirmak : biçemlestirmek.

Üstad : usta.

Usûl : yöntem.

Usûlî : yönt emsel.

Usûllü : yöntemli.

Usûlsüz : yöntemsiz.

Page 278: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Usûlsüzlük : 1. yolsuzluk. 2. yöntemsizlik.

Üt ilitarist : yararci.

Üt ilitarizm : yararcilik.

Uta rit : merkür.

Ütopik : düsülküsel.

Ütopya : düsülkü.

Ütopyaci : düsülkücü.

Uydur masy on : uy duruk.

V. s. (ve saire) : i. b. . (ile benzerleri).

Va mpir : hortlak.

Vaaz : ögüt.

Vacip : gərəkli.

Vade : süret.

Vadeli : süretli.

Vadesiz : süretsiz.

Vadi : koyak, derey.

Vahdet : birlik.

Vahset : yabanillik.

Vahsî : yabanil.

Vahsîce : yabanilca.

Vahsîlesmek : yabanillas mak.

Vahsîlik : yabanillik.

Vaiz : ögütçü.

Vaizlik : ögütçülük.

Vajina : dölyolu.

Page 279: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Vaka : olgu.

Vakanüvis : olgu yazari.

Vakanüvislik : olgu yazarligi.

Vakar : a girbaslilik.

Vakfetmek : adamak.

Vakia : olgu.

Vakit : 1. ç ag. 2. sürev. 3. süre.

Vakitli : sürevli.

Vakitsiz : sürev siz.

Vaktiy le : 1. sürevinde. 2. eskiden.

Vakur : a girbasli.

Vali : ilteber.

Valide : anne.

Valilik : ilteberlik.

Vallahi : inan ki.

Valüasyon : geçerleme.

Vantilatör : estireç.

Vaow : vay.

Varak : yaprak.

Varda : 1. savul,savulun. 2. kezik.

Varidat : gelir.

Varis : kalitçi.

Variyet : varlik.

Variyetli : varsil.

Varos : palanka.

Page 280: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Varyasyon : 1. çesitleme. 2. degisim.

Varyete : gösteri.

Vasat : orta.

Vasati : ortalama.

Vasf etmek : nitelemek.

Vasi : koruman.

Vasif : nitelik.

Vasiflandirmak : nitelemek.

Vasiflanmak : nitelenmek.

Vasifli : nitelikli.

Vasifsiz : niteliksiz.

Vasil olmak : 1. ulasmak. 2. kav usmak.

Vasita : 1. araç. 2. aracilik.

Vasitasiyla : araciligiyla.

Vasl : ulama.

Vatan : yurt.

Vatandas : yurttas.

Vatandaslik : yurttaslik.

Vatanî vazife : yurtsal ödev.

Vatanî : yurtsal.

Vatanperver : yurtsever.

Vatanperverlik : yurtseverlik.

Vatansiz : yurtsuz.

Vav eyla : çiglik.

Vazcaymak : cay mak.

Page 281: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Vazgeçmek : cay mak.

Vazife : 1. görev. 2. ödev.

Vazifelendirmek : görevlendirmek.

Vazifeli : görev li.

Vazifesiz : görevsiz.

Vazifesizlik : görev sizlik.

Vaziyet : 1. durum. 2. konum.

Vazo : çiçeklik.

Ve : 1. ile. 2. da.

Vecd : cosku.

Vecibe : ödev,boyunborcu.

Veciz : özlü.

Vecize : özdeyis.

Vedre : helke.

Vef at etmek : ölmek.

Vef at : ölüm.

Vehim : kuruntu.

Vehimli : kuruntulu.

Vehimsiz : kuruntusuz.

Vehmetmek : kuruntulanmak.

Vekalet : bakmanlik.

Vekil : bakman.

Vekillik : bakmanlik.

Vektör : yöney.

Veled-i zina : piç.

Page 282: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Velev ki : da.

Velev : bile.

Velhasil kelam : sözün kisasi.

Velhasil : kisacasi.

Veli : ermis.

Velut : 1. dogurgan. 2. üretken.

Velv ele : yaygara.

Velv eleci : yaygaraci.

Velv eleye vermek : yaygara koparmak.

Venüs : ç olpan.

Venüsçarigi : çarikçiçegi.

Veraset : 1. kalitçilik. 2. kalitim.

Verizm : dogruculuk.

Veronikaotu : yavsanotu.

Versiyon : uyarlama.

Vesait : 1. tasit. 2. araçlar.

Vesika : belge.

Vesikali : 1. belgeli. 2. ersek.

Vesikalik : belgelik.

Vesile ile : nedenceyle.

Vesile olmak : 1. saglamak. 2. yol açmak.

Vesile : 1. nedence. 2. tav.

Vestiyer : askilik.

Vestiyerci : askilikçi.

Vesvese : 1. iskil. 2. kuruntu.

Page 283: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Vesveseli : 1. is killi. 2. kuruntulu.

Vesvesesiz : 1. iskilsiz. 2. kuruntusuz.

Vetire : sürəc.

Vey a : ya da.

Vey ahut : ya da.

Vezin : ölçü.

Vezinli : ölçülü.

Vezinsiz : ölçüsüz.

Vila det : dogus.

Vilayet : 1. il. 2. ilteberlik.

Viraj : döne meç.

Virajli : dönemeçli.

Virajsiz : dönemeçsiz.

Viran : yikik.

Virane : yikinti.

Viranelik : yıxıtılıq.

Virman : axtarım.

Vitalist : dirimselci.

Vitalite : canlilik.

Vitalizm : dirimselcilik.

Vitrin : sergilik.

Viya dük : a sit.

Vizüel : görsel.

Vizy on sahibi : uzgörülü.

Vizy on : 1. uzgörü. 2. gösterim.

Page 284: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Voka büler : sözdagarcigi.

Voka list : seslikçi.

Vokal : 1. ünlü. 2. seslik.

Volatilite : belirsizlik.

Voleybol : uçantop.

Voleybolcu : uçantopçu.

Voleybolculuk : uçantopçuluk.

Volkan : yanardag.

Volkanik : 1. yana rdagsal. 2. püskürük.

Volta atmak : gezinmek.

Vücut çu : gövdeci.

Vücut : göv de.

Vücutlu : iri.

Vücutsuz : ciliz.

Vuku bulmak : olmak.

Vuslat : kav usma.

Y.

Yâ rab : tanrim.

Yâ rabbî : tanrim.

Yabanî : yabanil.

Yad et mek : anma k.

Yadigar : andiç.

Yagdanlik : yaglik.

Yaghane : yagevi.

Yagma : çapul.

Page 285: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Yagmaci : çapulcu.

Yagmalamak : çapullamak.

Yagmalanmak : çapullanmak.

Yahudi baklasi : acibakla.

Yahut : ya da.

Yakin : yakin.

Yakinen : yakindan.

Yallah : haydi.

Yani : 1. su ki. 2. demek.

Yâr : sev gili.

Yâren : a rkadas.

Yârenlik : arkadaslik.

Yarimküre : yarimyuvar.

Yed-i beyza : a k el.

Yegâne : 1. tek. 2. biricik. 3. əşsiz.

Yeis :1. umutsuzluk. 2. karamsarlik. 3.

üzüntü.

Yek : 1. bir. 2. tek.

Yeknesak : tekdüze.

Yeknesaklik : tekdüzelik.

Yeksan : bir.

Yekta : 1. tek. 2. essiz.

Yekten : birden.

Yekun : toplam.

Yemekhane : asevi,yemekevi.

Page 286: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Yemin etmek : ant içmek,antlamak.

Yemin : ant.

Yeminli : a ntli.

Yeminsiz : a ntsiz.

Yerküre : yeryuvar.

Yetim : babasiz.

Yetimhane : yetistirme y urdu.

Yev miye : gündelik.

Yev miyeci : gündelikçi.

Za nnetme k : sa nma k.

Zabit katibi : tutanak yazmani.

Zabit : subay.

Zabit : tutanak.

Zabita : tutanakçi.

Zabt u rapt : sikidüzen.

Zâde : oglu.

Zafer : utku.

Zahire n : görünüsçe,görünüse göre.

Zahmet etmek : yorulmak.

Zahmet olmak : yormak.

Zahmet ver mek : yormak.

Zahter : kekik.

Zam : artirim.

Zaman asimi : sürev asimi.

Zaman : 1. sürev. 2. süre. 3. sürem.

Page 287: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Zamane : ç ag.

Zamanlama : sürevleme.

Zamanli : sürev li.

Zamansiz : sürev siz.

Zamir : a dil.

Zamk : tutkal.

Zamklamak : tut kallamak.

Zamklanmak : tutkallanmak.

Zamkli : tutkalli.

Zamksiz : tutkalsiz.

Zamli : artirimli.

Zamme : ötre.

Zamsiz : a rtirimsiz.

Zanli : sanik.

Zann : sani.

Zannederim : sanirim.

Zannedersem : sanirsam.

Zarafet : incelik.

Zarar : yitem.

Zararina : yitemine.

Zararli : titemli.

Zararsiz : yitemsiz.

Zarf fiil : ulaç,belirteç eyle m.

Zarf : 1. belirteç.

Zarfinda : içinde.

Page 288: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Zarî zarî : ziril ziril.

Zarif : ince.

Zariflik : incelik.

Zaruret : zorunluluk.

Zaruri : zorunlu.

Zat : 1. kendi. 2. kimse.

Zatî : kimsel.

Zaviye : açi.

Zayi etmek : yitirmek.

Zayi olmak : yitmek.

Zayi : yitik.

Zayif : enez.

Zayiflik : enezlik.

Zedelemek : berelemek.

Zedelenmek : berelenmek.

Zehir etmek : agi etmek.

Zehir olmak : agi olmak.

Zehir : agi.

Zehirlemek : agilamak.

Zehirlenmek : agilanma k.

Zehirli : agili.

Zehirsiz : agisiz.

Zelzele : deprem.

Zemheri : karakis.

Zemin kati : yerkati.

Page 289: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Zemin : düzlem.

Zenci : karal.

Zengin : varsil.

Zer : altin.

Zerre : tozak.

Zerzevat : yesillik.

Zev c : koca.

Zev ce : kari.

Zev ceyn : kari koca.

Zev k : begeni.

Zev kli : begenili.

Zev ksiz : begenisiz.

Zev ksizlik : begenisizlik.

Zevahir : görünüs.

Zibak : civa.

Zif af : gerdek.

Zigot : dölgöze.

Zihin : anlak.

Zihinden : a nlaktan,beyinden.

Zihniyet : anlayis.

Zikkim : a gi.

Zikr etmek : anmak.

Zillet : alçaklik.

Zinde : dinç.

Zindelik : dinçlik.

Page 290: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Zindik : dinsiz.

Zindiklik : dinsizlik.

Zinet : bezek.

Zinhar : sakin.

Zira : çünkü.

Ziraat : tarim.

Ziraatçi : tarimci.

Ziraatçilik : tarimcilik.

Ziraî : tarimsal.

Zirh : savut.

Zirhlanmak : sav utlanmak.

Zirhli : savutlu.

Zirhsiz : savutsuz.

Zirkonyum : sülügen.

Zirve : doruk.

Zit : 1. karsit. 2. ters.

Zitlasmak : terslesmek.

Zitlik : karsitlik.

Ziv anadan çikarmak : delirtmek.

Ziy a : isik.

Ziy afet : sölen.

Zoolog : yilkibilimci.

Zooloji : yilkibilim.

Zoolojik : yilkibilimsel.

Zoraki : zorla.

Page 291: öz türkçe karsiliklar kilavuzu sözlük · Web viewQARŞILIQLI SÖZLÜK Türkcenin özleştirilmesi, yaşamsal önem taşımaqdadır. Türkce qarşılığı olan, hanki. dilden

Züccaciye : sirça.

Züccaciyeci : sirçaci.

Zühal : sekendiz.

Zühre : çolpan.

Zülf-i siyah : kara perçe m, kara saç.

Zulmet : karanlik.

Zülüf : perçem.

Zümre : 1. bölük. 2. takim.

Zümrüt : yesim.

Zürriyet : 1. döl. 2. kusak. 3. soy.