11
ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI

Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR

DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI

Page 2: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI

• İki temel yaklaşım vardır; Davranışçı ve Bilişsel• Davranışçılar öğrenmenin oluşumunu, uyarıcı ile davranış

arasında bağ kurma işi olarak nitelendirirken; bilişselciler ise öğrenmeyi, algıların belli kurallara göre zihinde yeniden organizasyonu olarak ifade etmektedirler.

• Öğrenmenin oluşumunu, uyarıcı ve davranış arasında bağ kurma işi olarak nitelendirirler. J.B. Watson bu yaklaşımın öncüsüdür. Sonrasında John Locke, Ivan Petroviç, Pavlov, Thorndike, Skinner, Hull ve Bernard takip etmiştir.

Page 3: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI

• Psikolojinin konusu sadece objektif yöntemlerle ölçülebilen ve değerlendirilebilen davranışlardır.

• İnsan zihnini bir kara kutuya benzeten davranışçılar, kara kutu içinde olup bitenleri değil, kara kutuya girip çıkanları dikkate alırlar.

• Bu görüş temelde, çevrenin davranışı şekillendirmede ne derece önemli olduğunu vurgular. Bilimsel metotlar ışığında davranışçılık “İnsan davranış bilimi” olarak tanımlanabilir.

• İnsan, biyolojik bir makina; davranışlar da mekanik bir süreçtir.

Page 4: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI

• Öğrenme, yeni bir davranış edinimidir.• Davranışçılar, davranış bozukluklarını yanlış öğrenmelere

bağlayarak yeniden öğrenmeyle düzeltilebileceğini ileri sürmüşlerdir ve bu amaçla “karşıt koşullama, sistematik duyarsızlaştırma, yeniden koşullama ve deneysel söndürme” gibi teknikler geliştirmişlerdir.

• Davranışçılar, davranışların, klasik koşullanma, edimsel koşullanma ve gözlem yoluyla olmak üzere üç temel öğrenme süreciyle kazanıldığı sonucuna varmışlar.

Page 5: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

KLASİK KOŞULLAMA• Klasik şartlandırma, ilk kez 1800’lü yılların sonu ve 1900’lü yılların

başlarında Fizyolog Pavlov tarafından yapılan deneysel öğrenme çalışmalarıyla gündeme gelmiştir.

• Pavlov, hayvanların sindirim sistemi üzerinde araştırmalar yaparken; denek olarak kullandığı hayvanın (köpek) yiyeceği ağzına almadan, hatta giderek yiyecek getiren kimseyi gördüğünde ağzından salya aktığının farkına varır.

• Pavlov, yaptığı çalışmanın fizyoloji kadar psikolojiyi de ilgilendirdiğini anlar. Daha sonra, bu olguyu sistematik olarak deney ortamında araştırmaya karar vermiş.

Page 6: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

KLASİK KOŞULLAMA

• Önceleri zil sesi (nötr uyarıcı) karşısında salya çıkarma gibi bir tepki göstermeyen köpek, bu sistem içinde uyarım verme işleminin birkaç tekrarından sonra zil sesini duyar duymaz salya çıkarmaya başlıyor. Et verilmese de zil sesine salya çıkararak tepki vermeye devam ediyor. Aç kalmış bir köpeğin doğal bir uyarıcı (şartsız uyarıcı) olan ete salya çıkarması doğal bir tepki (şartsız tepki) olarak nitelendirilmektedir. Böylece etin habercisi durumuna geçen zil sesi nötr uyarıcı olmaktan çıkıyor ve şartlı uyarıcı konumuna geliyor. Çünkü, başlangıçta zil sesine karşı salya tepkisi yokken yapılan çalışmaların sonunda köpek zil sesiyle eti birleştirdiği için zil şartlı uyarıcı, salya ise şartlı tepki konumuna gelmiş ve böylelikle, şartsız uyarıcı- tepki bağı, şartlı uyarıcı-tepki bağına dönüşmüştür. Başlangıçta nötr olan bir uyaranın, geçirilen yaşantılar sonucu şartlı uyarım haline gelmesine klasik anlamda koşullama yoluyla öğrenme denmektedir. Klasik koşullama doğuştan getirilen tepkileri biçimlendirmeye yatkın bir öğrenme yöntemidir.

Page 7: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

KLASİK KOŞULLAMA

• Pekiştirme, öğrenilen tepkinin organizmaya yerleşmesi ve aynı şekilde devam etmesi için yapılan işlemlerdir.

• Çocuk annesini görünce ya da sesini duyunca gereksinimlerinin karşılanacağını bilir ve bunu ifade eden tepkilerde bulunur. Hatta annenin kılık ve kıyafetine benzer giyim ve kuşam içinde olan kadınları anne olarak nitelendirir. Çocuğun bu davranışına genelleme denir.

• Genelleme, aynı türden olan ya da birbirine benzer uyarıcıya karşı daha önce kazanılan tepkinin verilmesi, duyarlılık gösterilmesidir.

Page 8: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

KLASİK KOŞULLAMA

• Ayırt etme, birbiriyle yakınlıkları olsa bile uyarımlar arasındaki farkı anlayabilmesidir.

• Genelleme benzerliklere, ayırt etme ise farklılıklara yönelik tepki örüntüleridir.

• Şartlandırılmış tepki zaman zamanda olsa şartsız uyarım verilmediğinde, şartlı tepkinin ortadan kalktığı görülür. Şartlı tepkinin kaybolmasına sönme denmektedir.

• Sönen şartlı tepkinin yeniden ortaya çıkmasına kendiliğinden geri gelme denir.

Page 9: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

ETKİ YASASI• Thorndike’ın etki yasasına göre; eğer bir davranış o çevrede doyuma

ulaşıyorsa aynı ortamda o davranışın oluşma olasılığı artmaktadır.• Thorndike, bir uyarıcı karşısında oluşan davranışın gelecekteki

davranışları etkilediğini söylemiştir. • Thorndike, kedileri kutuların içerisine koyarak onların kutu içerisinde

bulunan yiyeceğe ulaşmalarını gözlemlemiştir. Kedilerin belli bir süre sonra aynı davranışları tekrar ederek sonunda deneme yanılma yapmadan tek yolla yiyeceğe ulaştıklarını gözlemiştir. Bu araştırmalarının sonucunda Thorndike kendisine ait olan Etki Yasasını geliştirmiştir.

Page 10: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

ETKİ YASASI

• Davranışçı yaklaşım insan davranışını tamamen refleksler, uyarıcı-tepki ilişkisi ve pekiştiricinin etkisi ile açıklamaya çalışmıştır.

• Watson için en önemli şey, uyarıcı- tepki ikileminin tekrarlanma sıklığıdır. Her ne kadar pekiştiriciler bir uyarıcı sayesinde belli bir hareketin tekrarlanma olasılığını arttırsa da; direkt olarak öğrenmeye sebep olmaz. Bu sebeple Watson, bazı uyarıcıların ve tepkilerin hayvanlarda o hareket oluşuncaya kadar tekrar edilmesi gerektiği kuramını reddeder.

Page 11: Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar

ETKİ YASASI

• Watson davranışın kalıtımsal olmayıp insanın çocukluğundan beri çevresindeki belli uyarıcılarla belli tepkilerin birleşmesi sonucunda uyarıcı-tepki bağlarının birbiri üzerine şartlanma yoluyla inşa edilmesi sonucunda geliştiği görüşünü savunur.

• Guthrie’ye göre, çağrımsal uyarıcı-tepki bağlarının kuruluşunun tek yasası işaret ve tepki bitişikliğidir.

• Guthrie’ye göre, güdüler bir amaca ulaşıncaya kadar organizmayı hareket halinde tutan uyarıcıları sağlar. Ödül, öğrenmeye, çağrımsal mekanik bir düzen sonunda hiçbir katkıda bulunmaz. Ödülün öğrenmeye dolaylı bir etkisi vardır. Cezanın etkisi ise yarattığı duyguda değil, çağrımsal bağın önünde veya arkasında oluşundadır.

• Guthrie’ye göre öğrenmeye yön veren en önemli etmen, “hazır oluş” tur. Davranışçı açıdan hazır oluş kaslarda meydana gelen gerilimdir.