Upload
others
View
22
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Etlik Vet. Mikrob. Derg, 1988 6"(2)
ET ve MAMULLERİNİN
MİKROBİYOLOJİK KALİTELERİ
Ahmet AKlLLl
Et mamüllerinin mikrobiyolojik kaliteleri üzerinde şimdiye
kadar sayısız çal·ışma yapılmış olmasına rağmen, her ülke için uygulanabilecek kesin kriterler ortaya konulamamıştır. Yapılan çalışma sonuçları sadece tavsiye niteliğindedir. K:esin sonuçlara varılamaıma seıbepleri şu şekilde özetlenelbilir. Muayıeneye almacak numune miktarı. kullanılacak laıboratuvar tekniği, kullanılacak va
satların terkipleri , inki.ilhasyon süreleri ve her memleketin kıendi bünyesinden kaynaklanan •şartları sayılalbilir. Bu proiblemlerin hal
linde memleketlerin kendi şartl·arına ·göre U)Tıgulamada oldukları
metodların kardırılınası veya modifiye edilmesi hususları ibeilibaşlı güçlükleri teşkil etmektedir. Mikrolbiyolojik standardizasyonun İlk gayesi şüphesiz tükıeticinin sağlığının korunmasıdır. Bilihassa
et ve mamüllerinin mikrolbiy:olojik kalitesi; üretim. paketierne ve saklama koşullarına göre çok çalbuk değşeıbilmekte ve bozulaıbilmektedir. Tam sıhhatli hayvanların etlerinin bile çeşitli mikroor
ganizmaları ihtiva edeceği !bilinen tbir gerçektir.
Kesim esnasında bakterilerin kısmen deriden ve esas olarak ıbüyük kan kitlesinin :boşalmasıyla damarlarda meydana gelen negatif h-asınç sonucu, sadece kesim yarasından nüıfuz etmekle kalmaması ve özellikle lbarsaklardan lenf ve kan dolaşıı:rnı sistemine emilmesi önemlidir. Vena porta yoluyla kar.aciğer, vena cisterna vasıtasıyla böbrekler kesim esnasında kolayca enfekte olabilir. Hatta, karaciğer, dalak, babrek ve et lenf yumrularında kesimden
önce yerieşebilen bakterilerin kesimden sonra süratle üredikleride
101
Mikrobiyolojik kalite - Alnllı
tespit edilmiştir. Fakat kaide olarak kesimden hemen sonra yapılan bakteriyolajik et muayenesinde dalak, perifer lenf yumruları ve etin derin talbakaları mikrop .iJhtiva etmezler. Kesimden sonra der·inin yüzülmesi, göğüs ve karın boşluğunun açılarak alışanın dışarı alırmıası - arneliyesi sırasında ıbıütün iıhtimama ra,ğmen göıvdeler içten ve dıştan kont•aminasyona uğrar. Bu çeşit bulaşmanın menşeini deri, barsak içeriği, su, kontamine bıçaklar, e~biseler, yüzülen .gövdelerin kurulanmasında kullanılan kirli bezler ve elleri kirli olanı kesimciler teŞkil eder. ·Bu ·sebepten eUe mevcut tbakteri florası deri ve ıharsak florasına büyük bir ·benzerlik gösterir. Bıütün .bu kontamirrasyon faktörlerinin mevcudiyetine rağmen taze etin bakteri sayısı, o1gunlaıştırılmış ve uzun-süre bekletilmiş etten elde edilen m.amüllerinkine nazaran çok daiha düşüktür. Bu .bakımclıan et mamüllerinde tesiJit edilen yüksek mikrop sayısına dıayanaraık bunların yapıımında kullanılan taze etin gayri hijyenik şartlarda elde edilmiş olduğu sonucuna varmak yanlıştır. Taze etin pH'sı (kesimden sonrn 2 rvıe 3 üncü günlerde 5.4- 5,6) mikrop sayısını 'büyük ölçüde ·etkiler ve ıbunun sınırlı kalmasını saığlar. Olgunlaştırıldıktan sonra bekletilen etierde ise pH: 5,6'ın üzerine doğru yıükselir ve pH 6,2'den sonra kritik bir safhaya girer ·bu pH derecesinde kokuşma yapan b.akt·erilerin üreme imkanları bulacakları unutulmamalıdır. pH: 6,2'ye ulaştıktan sonra etlerden mamül madde hazırlanması hatalıdır {9).
Et pH'sı hakkında birçok çal·ışmalar yapıLmıştır. Et ve maımüllerinin kalitesi pH 5,6-5,7 ar-asında olduğu sürece değişmemektedir ve kesimden evvel 48-72 saat hayvana yem verilmediğinde karkas ağırlığının düştüğüde görülmüştür (5). Hayvanların kesimden önce uzak mesafelerden ıgetirilmiş olması durumunda sığır ve dana etlerinin pH değişim sınırları üzerinde de Mclean, kapsamlı ara-ş
tırmalar yapmıştır. Bu çalışmada kesimden önce hayv-anların mezrbahada bir :gece dinlendirilip dinlendirilmemesine bakılmaksızın 349 km.lik bir yokuluktan sonra kesime t<l'bii tutulan buzağıların etlerinin pıH'sı elektrometrik metotla .pH: 5- 6,1 sınırları arasında
!bulunmuştur. MezJb.aıhada ibir gece kesim öncesi dinlendirilen !başka bir grup hayvanda ki bu hay;vanlar 1550- 1733 k.lik bir yoldan mezJbahaya getirilmi•ştir. Kesimden sonra bunların etlerinin .pH'ları pH: 5,5- 6,1 sınırlannda bulunmuştur. Aynı ıgruıp hayvanlardan ke-sim öncesi dinlendiriLmeyenlerde ise pH: 5,65- 6,25'ıe kadar değişen sınırlarda buhmmuştur. Bu çalışma sonuçlan göste:rmiştirki
102
Etlik Vet. Mikrob. Derg. 1988 6 (2)
oldukça uzak mesafelerden getirilen ve kesim .öncesi dinlendirilmeyen hayıvanların et1erinin pıH değ~şiklikleri olduk:ıça geniş smırlar içinde bulunmaktadır (12).
Yuıkanda belirtildiği gibi hayıvanların kesiımden ıönce dinlendirilmelerinin et kalitesi üzerinde büyük bir önemi vardır. Bu konuda yapılan bir araştırmada araıştırıcılar 4 sığı:m 2 gün süreyle günde 30'ar dakikalık 3 ekzersiz yaptırarak suni ıbir stres meydrana getirdiikten sonra kestiklerinde, kesim ·öncesi iyice dinlendirdikten sonra kesilen 4 adet kontrol s~ğırına k·ıyasla bunların etlerinde dalha yüksek pH değerleri ve pysdhrophlic :mikroorgani:zırna
lar, lactobaciller, .anaer:dbik ve aeroibik bakteri sayısının yeterince kesim öncesi dinlendirilen hayvanların etlerine kıyasla daıha yüksek olduğunu ortaya çıkartmışlar ve sonuç olarak ılıayvanlarm kesimden önce iyicene dinlendirilmelerinin ·şart olduğunu belirtmişlerdir (14). Kesiıın hijyeni hakkında ifikir s·ailübi olmaık için belirli indik:ıatör mikroorganizmaların belirlenmesi önemlidir ve bu mikroorganizma sayıları et ıve mamullerinin üretim, paketierne ve saklama koşullarının kalitesinide bize gösterir. K:aliteli bir et dde etmek için .bilhassa ıne:zJba!halardıa karkasların kesimden hemen sonr.a yıkanınası çok önemlidir. Yıkama suyunun basıncı 3-4 atmosfer ibasmcına eşit olmalıdır. Usulüne uygun bir şekilde yıkanan karkasların hemen O - ı·c lik soğuk depoya alınması ile yüzeydeki bakteri sayısının % SO oranında azalmasının müırrı:kıün olduğu belirtilınektedir (6, 13, 15).
Modern usullerde yapılan kesimler ve karkasların spreyler ile temizlenınesi sonucu karkasların iıhtiva ettiği ınikroorganimnaların sayı ve dağılımları ile normal olrarak kesilen vıe spreyler ile temizlenmeyen sığır karkaslarının ihti.va ettiği mikroorganizma :sayılarının arasında önemli ibir farkın olıma·dığı yapılan araştırma sonuçları olarak ıbelirtilınektedir (8).
Yapılan diğer bir araştırınada 6 sığır karkası bakteri kontaminasyonu yönünden çeşitli şekillerde muayene edildi. Kesimden 12 ·dakika sonra supe:r;ficial kas örnekleri, 18 dakika sonra •parçalanma işleminden sonra, 24 dakika sonra tartıını müteakiıben ve 30 dakika sonra spreyle temizleme işlemini takiib·en ibakteriyolojik yönden muayeneleri yapıldı ve kontaminasyonun tüm !bu işlemler ıboyunca değiştiği gözlendi. Kesimden sonra ilk 12 dakikada kontaminasyonun değişmeden kaldığı falmt dalha sonra .arttığı görüldü
103
Mikrobiyolojik kalite - Akıllı
ve aynı zamanda etierin spreyle temizlenmesininde kontaminasyonu önlemede büyük bir etkisinin olmadığı anlaşılmıştır.{lO). Kontaminasyon et mamüllerinin arzu edilmeyen ıbir bakteri florası ta- . şımasına selbep olur. Böylece mikrakaklar ve koliform ıbakterilerının yanısıra aerop kokuşma .amilleri ve .aerop hasiller ete bol miktarda bulaşıdar. Bu basiUer prot•eolitik enzimleriyle kas proteinini parçalayarak aırninlerin meydana gelmesine seıbep olur. ve bu et mamülleri i•çin hem kaLite düşürücü hemde halk sağhğı için t~hlikeli olur. Ayrıca çeşitli küfl.erinde (Cladosporium, Geotrichum, Mucor, Penicillium, Scapulariopsis, Monilia) ete bulaşmaları aynı sakıncaları doğurur. Bakterilerin et ve mamüllerinde bulunuş nisbetleri, bunların hijyenik durumları v-e dayanma süreleri hakkında bize malumat verir. Ancak burada ıbakteri florasının kalite itibariyle iyi tanınması gereklidir. Yani patojen toksinojen ve saproıfit mikroorıganizmaların iyi tanınmaları şarttır. Bakteriler ya hayıvan veya insan veyalhutta her ikisi için patojen olurlar. Patoj-en ve toiksinojen bakteri ıgrulbunda hemolitik streptokoklar, pastörella'lar, Salmonella'lar, listerella'lar, Arizona ve Esdheridhia nev'ileri, Coryne bacterium .pyoıgenes, B.antıhracis, Cl. rbotolinum, Cl. perfrinıgens, B.cer.eus ve V. par.aıhaemolytiws 'u sayatbiliriz (9). Yine patojen mikroorganizmalardan Yersinia türleri, E.coli, Aeromonas' ın balıklardaıki türleri, listeria monocytoıgenes Salmonella ve Cl. ibotulinumun et ve ürünlerin'de büyük teihlike1er oluşturduğu ve ekonomik kayıplam sebep olduğu ibildirilmektedir (2).
Shestakov ve Or kin t·arafından yapılan bir çalışmada 1138 domuzun yapılan mikrolbiyolojik et muayenesinde ıbunların % 2•8'inde pneumonia tesibit edilmiş olup ıbu etierin normal sağlıklı hayvanların etlerine kıyasla daıha fazla su ve daıha fazla yağ ilhtiva ettiği bildirilmektedir {18). Eısıgruıber v-e Reuter yaptıldıarı et muay;ene sonuçlarına göre et ve mamül1erinde clostridiumlara sık sık r.astı.adıklarını ve bu mikroorganizmaların sayılarının dikkate alınmasını hildirmektedirler (3). Keza Fiegel, sığır ve buzağı etlerinin mikrolbiyolojik kalitelerini tespit etmek amacıyla yaptıkları çalışmada hayvanların %' 2,3'ünde kas etlerinden Clostridiumlan izole etmişlerdir (4). Şartlara bağlı olarak pat-ojen olaibilen mikroorganizmaların bellilbaşlıları, viridans gru!buna ait streptokok'lar, enterokok'lar, Esohericihialar, proteus-pseudomonas ve clostridium nev'ileri, sapro-fit karakterli aeroib hasiller ve nonhaemolitik stafilokoıklardan ibarettir. Bu sayılanlar barsağın normal florasını
ı
104
Etlik , Vet. Mikrqb, Dere. 1988. 6 (2)
teşkil - ederler ıve kesim esnasırrda hijyenik şartlara uyulmaması sonucu olarak deriye ve ete geçeıbilecekleri belirtilmektedir (9). Lonfi ve arkadaşlan acil olarak ·kesime tabii tutulan sığırlardan 300 örnek topbyar.ak bunların bakteriyolajik muayenderini yapmışlardır.
Bu hayıvanlar, traumatic pericarditis, kemik kırılması, emaciation, çeşitli diare ve idrar retensiyonuna bağlı olarak acil kesime taibii tutulmuşlardı. Araştırıcılar 300 örnekten 896 bakteriyel isoIate erde etmi'Şlerdir. Bunların 166'sı Staphilococ, 16'sı mi:krokok, 184'ü enterokok, 156'sı Coliform, 293'ü proteus spp, 44'ü Cl. perfringens, 3'i.i Salmonella spp, 2si <S!h~gella dysenteriae olduğu ve Cl. perfringenslerin % 73'ünün kas örneklerinden isole edildiği iç organ .ve lenf nodüllerinden elde edikınediği bildirilmektedir (ll). Yine Goda ·ve arkadaşları tarafından yapılan diğer bir çalışmada 26 koyunun (ki bunların 12'si hasta, 6'sı normaL 4'ü .ölü, 3'ü iyileşmeı, l'de agoni durumdaydı) kaslarından ve çeşitli oııg-anlann
dan örnek toplayarak bakteriyolajik yönden muayeneleri yapılmıştır. Bakteriyolajik sayının, hem ölü, hemde normal koyunlarcra kışa göre yaz aylarında daha yıüksek olduğu ve total aer(jbi:k sayının kışın kesimden 3 saat sonra 24 saatlik soğutmadan sonrasına kıyasla daha fazla oldU;ğu bulundu. Bakteriyel yük longissumus dorsi kasında en düşük sayıda idi. Predominant oııgani2ıma olarak hem organlardan hemde kaslardan 60 E .coli isoleti 33 Stapıh., .12 prateus vu1garis, ll Enterabaeter aerog,'=nes, 9 Coryneiba:cterium o.vis, 7 alcaligenes faecalis, 5 Actinomyce~; israelli, 4 citrolbacter freundii, 3 pneumococci ve 2 enteroccinin isoie edildiği bildirilmektedir (7). Et ve mamüllerinin mikrolbiyolojik yönden hükümlendirümesinin esaslı temellere dayanması için kalitatif bakteriyolajik muayenenin yanısıra bakteri sayımıınn yapilması şarttır. Karkaslardaki mikrobiyolojik sayıyı belirlerken örneklerin muayene için iyice parçalanarak homojen hale getirilmeler-i tavsiye edilmektedir. Bu amaçla ultrasonik parçalama cihazı, drill parçalama dhazı, hava basınç dhazı, elektromeahonik çalkalama cihazından bahsediLmektedir (17). Diğer taraftan bilindiği gilbi pastörize et mamülleri homojen bir yapıda değildir. Bu mamülleri sadece mikrop sayılarını esas rtutarak iyi ve kıötü diye tasnife taıbii tutmak murhakkakki yanlış olur. Bu nev'i et mamüllerinin saprofit
bakteri sayıları çok yüksek olıcl.uğu ihalde Ggr/100.000) kalite hakımından düşii:k mikrop sayılı mamüllerden ıhiçıbir farklılık göster-
.ı os
Mikrobiyolojik kalite - Akıllı
medikieri bilıinmektedir. Yanlız l:aşına miıkrop saıyımı belirli basamaklar esas tutulmak üzere, nazarı it~bare alınacak olursa realiteye uyıgun düşeceği bildirilme'kıtedir. Umumi mikrop sayısına aıit basamak değerleri hassasiyetle tespit edilirken •indikatör Horaya'da gerekli önemi vermek ve rbu floraya .ait mikroorganizmaların mamül maddekrde mevcudiyetine göz yummamak gereklidir. Zira ibu indikatJör ·flora, et mamüllerini ekzakt olarak hiiıküml'endirmemizde yararlanacağımız en belirıgin miy:ardır. Sıcakla 'ırnuamele görmüş et mamüllerirrde {muıhtelıiıf et konserveleri, sosisler} Caliform grulbuna aiıt bakteriler ve özellikle E.coli kat'i suretle bulunmamalıdır. Zira ıbunların varlığı, bize fecal bir kontaminasyonun mevcudiyetini ve aynı zamanda sı:cakla muamelenin hatalı yapıldığını gösterir. Öte yandan bu ibakterilerin mevcudiyeti mamulün diğer patojen mikroorıganizmaları hatta parazitler ve virusları da ilhtiva edelbileceğine delalet eder. Mrkroıbiyıa~ojik ·standartlar üzerinde yapılan çalışmalarda indikatör floraya; Lancefield D grubuna ait saprofit Enterokok'lar, C. perfrinıgens bazı özel durum larda Klerbsiella ~fekal üp) ve Listerella nev'ileri ve Enterabaeter nm'ilerinin daıhil edilebileceği belirtilmektedir. Et mamüllerinde kullanılan çeşitli katkı maddeJeri ve konservasyon usulleride onların bakteri florası üzerine inıh~be edici bir tesire saıhiptir. Aroma ve lezzetin arttırılması gayesiyle et mamüllerine katılan çeşitli baıharat ve tuzlar bu vasıfları yanında ıbakterisid ve konserve edici tesi.rleriylede et mariırü:Uerinin baberiyel bozulmasını bir dereceye kadar önleyebilir. Halharat eterik yağları ihtiva etmesi iübariyle baberisit bir tesire sahiptir. Bununla beraber baıharat, bitkilerin toprakla teması sonucu rbüyük miktarlar ılıalinde aerob hasilieri taışıyabilir. Et mamüllerinin .baıharatla enfekte edilmelerini önleyeibilmek için ibaharatın ışınlandırılması veya etilenoksid ve proıpilenoıksid'le muamele edilmek suretiyle sterilize edilmesi tavsiye edilmektedir. Gaz'la soğuk sterilizasyon usuLu birçok ülkelerde tatibikaıt saıhası bulmuştur. Ayrıca steril haiharat ekstraklarıda rgenoiş ölçüde kullanılmaktadır. Et mamüllerinde kullanılan katkı maddelednden biride yemek tuzudur. Tuz sucuk imalinde kullanılan miktarlar halinde bakterisit tesirde bulunamaz. An
cak, •bakteriosta1ik bir tesiri vardır 'Ve vasatın O:l!matik ibasıncını arttırmasıyla ibakterHerin plazmolize maruz kalmalarını ·sağlar.
Bakteri hücreleri böylece su kayrbederler. Mikrooı.;ganizmaların
tuza karşı hassasiyetlerinin deği'Şi:k olduğu bilinmektedir. ·% 2 nis-
106
Etlik Vet. Mikrob. Derı::. 1988 6 (2)
petinde NaCl konsantrasyonu bazı bakterilerin üremesini durdumr. Fakaıt, diğer bir kısım bakıteriler ve mantarlar doymuşluk derecesine yakın tuz eriyiklerinde bile geli.şelbilirler . Microkok'lar Sarci:na ve Pseudomonas nev'ileri, Halo ve Flavolbaıkterilerin ve hasillerin tuz toleransı yüksektir. Bu sebepledir ki bunlara salarnuralarda ve tuzlanmış gıdalarda rastlanır. Halofil mikroorganizmalar ancak yıüksek tuz konsantrasyonlarında yaşar ve ürerler, tuz konsantrasyonunuru .% lO'un .altına düşmesiyle ölüder. Hallbuki tuz'a toleransı olan hakter-iler hem yüksek tuz konsantrasyonlarında hemde tuzsuz vasadarıda üreıyeibilirler . Ayrıca et mamüllerine katılan nitritlerinde ıbakteriostatik faaliyetieri vardır. Bu kükürt metaibolizmasının inihiJbisyonuna bağlanıma:k!tadır ve niıtritler zayıf konsantrasyonlar halinde ıbıile Clostridium'lara ve katalaz pozitif mikroorganizmalara karşı son derece to:ksiktir. Ni tri t tuzlanmış hazır et mamüllerinde % 0,2 oranını geıçmemelidir. Tütsi.Uenmiş
et mamüllerinde de dumanın iıhıti:va ettiği kreosol ve formaldehit giibi maddeler bakterisit tesire saıh~ptir. Sıcak tıütsüleme ile lbu maddeler-im daha tesirli alımaları sağlanırs-a da hararet, mamüllerin merkezinde SOoC'yi aşamaz. Halıbaki bakteri sayısında esaslı bir azalmanın olaıbilmesi için iç kısımlardaki hararetİn 60oC - 6SOC'a kadar yükselmesi gereklidir. Bu selhepten sıcak tüıtsülemede dumanın bakterisit tesiri yok gibidir. Sosislerde tatbik edilmekte olan buıharlı pişirmeden gaye, bakter-ilerin vejetatif şe:killerini ve bunların fermerntlerini talhriıp etmektir. Bu nev'i et mamüUerinin dayanıldılığmı garanti etmek için !bunları haraıhet derecesi merkezi kısımlarda lS-20 dakika müddetle 74oC'de kalacak şekilde muameleye taıbi tutmalıdır. Soğukta muhafazası 3- ıooc düşünülen sosisler için ise aşağıdaki zaman ve hararet dereceleri 'bildirilmektedir.
6SoC' de 30 dakika
68°C'de ıs »
70oC' de S - 10 daıkika
Soğukta muJha.faza edilen et mamüllerinde psikrofil mikraflora salarnuralarda ise thalofil flora hakimdir. Et mamül1erinde daha öncede ıbelirtildiği g~bi Colirform gruba ait bakteriler ve Rcoli kati surette bulunnıamalıdır. İçerisiınde gram negatif çomakları ihtiva eden bir ferımente sucuk tam manasıyla o Lgunlaşmamı·ştır. 01gunlaşmış fermente sucuıkiarda floraya laktolbasiller rve N'Oı redükleyici halofil mikrakaklar hakimdir. Olgunlaşmış sucuklar patojen
107
Mikrobiyolojik kalite - Akıllı
ve toksik m1kropları ve indikatör olarak E.coli'yi 1htwa etmiyorsa mikrdbiyolojik standartıara uy.gun sayılır. Bunlarda koliform bakteri sayısı gr.da ıOO'ü geçmemelidir. Umumi mikrop sayısı ise gr. da 106 yı geçmemelidir. Sıcakb muamele görmüş sosis ve salamda coliforın bakterilerin gr.'·da 10' dan az olması önerilmektedir ve patojen, toksinoj-en mikroorıganizmalar bulunmamalıdır. Keza fekal bir kontaminasyona işaret eden mikroonganizmalar 'bulunmamalı
dır. Fakühatif anaerdb canlı oııganizmaların sayısı taıhtid edilmelidir. Total jerm sayısıcia sosis ve salamlarda gr/ı05'den fazla olmamalıdır. Keza bu tür ürünlerde ı gr.'da ıoO.OOO - 500.000 bakteri bulunuyorsa, orıganoleptik bir bozulma yoksa, ınİrkolbiyolojik yönden müsaderesi gerekmekle beraıber derihal yenilmesi s·ağlık yönünden mahzurlu değildir. Ancak bu durumdıa numunenin gramçomakları iıhtiva etmemesi lazımdır. ı gr.'.da 500.000'den fazla canlı saprofit mikroıp tesıp& edilmiş ve !bakteriyel faaliyetin bir sonucu olarak organoleptik 1bozukluklarda ortaya çıkmış ise numunelerin alındığı imalat partilerinin imihasının gerekli olduğu bildirilmektedir. Keza dumanlanmış et mamülleri koaıgulaz pozitif stafilckokları, Str faecalis, C. botulinum ve Salmonellaları iç·ermemelidir (9). Sosis1erin miık.roıbiyolojik sıpesifikasyonu için kurulan uluslararası komite 35°C'de veya soğuıtulmuş etierin 20°C'de yapılan canlı flor.a sayımlarının gr/107'den az olmasını ve salmonellaların 25 gr.'lık nümunede bulunmamasını öngörmektedir. Keza aynı komite kanatlı etlerinden alınan 25 gı~amlık nümunede salmonellaların bulunmamasını önıgörmektedir (ı9).
Dondurulmuş et mamullerinde ise, patojen ve toksinojen mikroorıganizmalar ibulunmamalıdır. Saıprofit closıtridiumlar gr.'da 100 den fazla olmamalıdır. Enterokok'lar gr.'da 1000'i geçmemelidir. LaktolbasiUer ise .gr.'da ıo.OOO'i geçmemelidir. Pişirilip dondurulmuş mamüllerde ise E.coli olmamalı, Çoliform bakteri sayısı ise
gr.'da ı'i ge.çmemelidir. Maya ve küflerin sayısı azami gr.'da ıooo
olmalıdır. Coliformlrar için kalbul edilecek tolerans .hududu gr;ıoo.
mayalar için 10.000/gr. olmalıdır. Çiğ durumda dondurulmuş et
müstalhzarlarmda ise, Coliform bakteri sayısı azaani gr/100 olmalı
ve tolerans hududu gr/ıOOO'in altmda bulunmalıdır. Killler gr/ lOOO'in altmda olmalıdır. Pişirilerek hazırlanmış et mamüllerinde
umumi :bakteri sayısı 100.000/gr. olmalı ve bunlardan proteoliük
olanları gr /10.000'i geçmemelidir. Bütün bu sayımlar vasatların
108
Etlik Vet. Mikrob, Derg, 1988 6 (2)
32°C'de etürvlenmesi halinde dikkate alınmalıdır. Buıgün birçok ülkelerde bu tip mamullerde organoleptik ·bozukluklar tespit edilmediği takdirde total jerım sayısı gr /107 kaıbuledilelbilmekte ve bunun pro:teolitik ·olanlarında ıgr/500.000 .kadar tolerans verilmektedir (9). Keza kıyma türü etler için mikrobiyolojik standardizasyon çalışmaları sıklıkla yapılmaktadır. Kıyılmış ·etlerin bakterilerin .gelişmesi için oldukça el~erişli bir ortama salhip olduğu bildirilmektedir. Dolayısıyla bu tür etierin birkaç saat lbeklemekle daıhi bozulmaları etin kıyılmasıyla dış şartlara ve mikrOibiyel konıtaminasyona karşı daha dayanıksız olmaları ile ilgilidir. Kanada standartlarına göre genel mikrooııganizma sayısının donmaınuş kıymalar için .gr/107'ye eşit veya daiha az ·donmuş ürünler için ise ıgr/lfr?'ya eşit veya daıha .azolırrıası istemnektedir. CoHform mikrooııganizma sayısınında gr'da 103'den fazla olmaması arzu edilmektedir (16, 20).
Süt hariç katı gıdalar için Alkış tarafından, .aşağıdaki mikrolbiyolojik standarıtlar bil'dirilmektedir.
(Kaynak No : r'l}
Total aerobik miktar (1 gr.'da)
Total aerobik spor miktarı (1 gr.'da)
Total anaerobik sayı
(1 gr.'da)
Küf sporları (1 gr.'da)
Maya (1 gr.'da)
E.coli ve ıKiebsiella
(10 gr.'da)
Entero'bacteriaceae (10 gr.'da)
Standart Seviye Kullanıian ımetod
105
105
104
10
10
Bulunmayacak
Bulunmayacak
Plak metodu veya damla metodu
Desimal dilusyanun 00°C'de 1 dakika ısıtılması.
Anaerobik koşullarda tryptone Soytone Cysteın agar'a ekilir ve inkübe edilir.
Oxytetracycline - glucoseyeast extract agar. Oxytetracycline - glucoseyeast extract agar.
Zenginleştirrnek icin 1, 0,1 ve 0,01 gr. Laktose broth'a sonra 'buradan Sriilanı Green-Bile-Giucose broth'a ekile.ek, tekrar sel eıktif 'besiyerine ekimler yapılacak ve son identifikasyonları yapılacaktır.
·109
Mikrobiyolojik kalite - Akıllı
Salınonella ve Arizona Bulunmayacak (25 gr. Gıdada)
Si"ılfit redükte eden Clostridia (1 gr. Gıda'da)
Cl. Perfringens (1 gr. Gıda'da)
Lancefield D grup Streptococci (1 gr. Gıda'da)
102
102
10!
Staphylococcus Aureus Olmayacak
Bacillus Cereus (1 gr.'da)
10!
ilk zenginleştirıne (25 gr. Gıda maddesi) Lactoz broth 30°·C"de Müller -Kauffınann buyyona (45°C'de) sonra identifikasyon.
1 ıni. desimal olarak dilüe edilecek ve Sulphite lron Poliınixin agarla karış
tırılıp anaerob l<ültür yapılacak, mütakiben siyah l<olonilerderı biyoşimisi
ve groın boyası.
Yukarıdaki gibi ancak besiyeri Sulplıite lron Polimixin Neoınycin Agar (45°C) Subcultur Lactose Egg Yol-k Agar + 250 ıncg/ ın Neomycin.
0,1 ml. desimal dilüsyon ve biyoşiınik
konfirmasyon.
10 ve 1 gr. gıda maddesi ile ilk dilusyon Giolitti ve Cantani'nin Tellüritli mannitollü 'buyyonunda yapılacak subkültür Baird-Parker agarda ve tipik ko· lonilerden koagulaz testi.
0,1 mı. ve desimal dilusyanlar yapıp MYP agar'a ekim. Biyoşimik kontirmasyon Lecithinane aktivitesi mannitol disseminlsyonu.
DENİZ HAYVANLARI VE BALIK ETLERiNiN MiKROBiYOLOJiK DURUMU .:
Yapılan çalışmalar sonucu olarak ibalıklard.'aki mikrolbiyolojik bozulmanın ete nazaran daha kolay oluştuğu anlaşılmıştır. Çünkü ette pH ve rutulbet miktarı daiha az olduğundan ibakterilerin gelişmeleri kısmende olsa sınırlıdır. Deniz ve tatlı suların ısıları düşük olduğuından pisikroıfilik mikroorganizmalar bakteriyel florasının önemli bir kısmını oluştururlar ve oıptimal üreme ısı·sı 37°C olan bakteriler !bulunur. Balıklarda predominant bakteri türleri Moraxella, Pseudomonas, Artlhrolbacter ve micrococcus türleridir. Balıkıtaki bakterilerin ço;ğunluğu aynı zamanda tuza d·ayıanıklıdır.
Bununla ıberaıber denizdeki bakterilerin çoğu düşük tuz ihtiyacı gösterirler ve ıgelişmeleri için % 5 oranında tuz içeren besiyerinde inküıbe .edilir. Balıkların y.akalandıktan sonra derileri bakterilerin geJi.şmeleri için ~lverişli ıbir ortamdır. Balıkların muhafazası ve tü-
110
Etlik Vet. Mikrob; Derg. 1988 6 (2)
ketime sunulmaları sırasında uygulanan hijyenik koşulları belirlemek maksadıyla koliform miıkroorganizmalar ve Staphylococcus aureus aranır (19).
DENiZ BALIKLARI içiN ÖNERiLEN STANDARTLAR
(Kaynak No c 19)
Mikroorganizmalar
Genel canlı sayım (35- 37°C) Koliform mikroirganizmalar E. co li Staph aureus
TATLI SU IBALIKLARI:
Sayı
1 0;/.gr.'i geçmeye .. ek 200/ gr.'i » 100/gr.'i » 100/gr.'i »
Tatlı su balıklarında bulunan mikrooııganizmaların çoğu tuza · toleranslı değildir. Bu tip ibalıklarda ·psikrofil ol·an gram- bakterilerin birçok tipleri bulunur. Bunlarda, tuza to1eranslı mikroorganizmaların sayımı yapılmaz.
KABUKLU lDENiZ HAYVANLARI:
Bu J1ayıvanların ibozulmasma neden olan ıbakteriler genellikle tuzlu su balıkları ile aynıdır. Bu nedenle numunelerde total ve genel canlı sayımlara rek olarak fekal kontaminasyonun ıbelirticisi olarak Escherichia coli. fecal streptokok ve Cl. pel'fri11gensin mevcudiyeti aranır. Muayeneden önce örneklerin klorlanmış suda Ibirakılıp bırakılmadıklan araştırılır. Pas.tıöriz.e veya salarnura edilmiş kaıbuklular,da hiçıbir enıtıerolbacteria bulunmamalıdır (19).
LiTERATÜR
1 - Necmettin •ALKIŞ. (1982) : Gıda Mikrobiyolojisi.
2 - BHAHGAW\, B.N. (1986) : «Emerging meat/.Poultry-borne pathogens Proceeding of the United States Animal Health Association. 90, 354-361.
3 - EISGRUB'ER. H., R·EUTER, G. (1984) : (Occurrence and ldentification of Clastridia in Fresh meat). Deutsche Veterinar Medizi"nische Gesellschaft. 157-166.
lll
Mikrobiyolojik kalite - Akıllı ·
4 - FIEGEL, B. (1986) : (Bacteriological meat lnspection Station Munioh lnvestigation Numbers and results for 1984 and 1985). Fleischwirtsclıaft. 66 (7) .
5 - FISCHER, 1<., AU.GUSliiNI, C., McCORMIGK, R. (1886) : (Effect of faod DeprivaNon time before Slaughter on the quality of meat from swine) Fleischwirt Schaft 66 (11). 659-665.
6 - ·FIRI<ES, R., L:ENZ, F.C. (1984) : «Determining the mi .robiological status o.f ırıeat surfacesıı. Fleischwirtsohaf.t 64 (11), 1332-1339.
7 - GODA, F.M., WASSEF, N.A., iB'R.AIH'lıM, A,A., ROUSHDY, S. (1986) : «Studies on ırıicroorganisırıs secured from different organs of slauglıtered sheep with special referenceor-gans of slaughtered sheep with special reterence to the microbial load in certain musclesıı. Beitrage zur Tropischen Landwirtscha·ft und Veterinar Medizi n. 24, 1, 85-95.
8 - HUDSON, W.R., ROBERTS, T.A., WHEL!EHAN, O.P. (1985) : «Bacteriological status of beef oorcasses at a commerical abotl'oir ıı . Journal of Applied Sacteriology. 59 (1). 23-28.
9 - iNAL. T. (1971) : «Et maırıüllerinin mikrobiyolojik Standardizasyonw>. Bornova Veteriner ·Araştırma Enstitüsü Dergisi, 23.
10 - KRIMA, H., AıRl'H•AUD, T.F., FOUR NAUD, J. (1985) : «Contaminasyon and bacterial retention capaci·ty of beef oorcasses at the abottoirıı. Journal of Applied Bacteriology, 59 (1 ), 23-28.
11 - LOFTI, A.Y., NA!SR, S., HEFNA'WY, V., YOUSSEF., H, ABDEL - RHMAN. H., ıBUKASSEM, H.A.A (1986) : «Bacterial Status of Emergency-Siaughtered Cattle in Assiutıı . Fleischwirtschaft, 66 (4). 577-578.
12- MoL:EıAN, K.J.E. (1984) : «Uitirnate pH of veal and beef effect of distance travelled and rest prior to slaughter.ıı Journal of the South African Veterinary Association, 55 (1). 19-22.
13 -MORGAN, ·I.R., KHAUliiL, F.L, CRAV:EN, J,A, (1987) : «Bacter.ial populaNon on dressed pig carcassesıı. Epidemiology and lnfection. 98, (1). 15-24.
14 - NORTJE, G.L., NAUMANN, H.D., LAUBSCHER, A., GROBLER, 1., NA·UDE, L, OOSTHUIZıEN, W., JOROA.AIN, E., NAUDE, R.T. (1985) : «Erffects of exercise electrical stimulation and vacuum paokaging on bacterial counts and tendemess of fresh beef primal cu ts». Journal of food Protection. 48 (12). 1036-1039.
15 - PEDERSEN, E., VH_!Di'RIIM, V. (197·5) : «Genel ·hijyen Lalahan Zootekni Araş-tırma Enst. Yayınları . » 40, 55-56.
16 - «Proposed Microbiological Standarts for ground beef on a Canadian Survey» . (1976) : J . Milk. Fd. Techno!. 38, 408-412.
17 - RıEUl'ER, G. (1984) : «Suitability of noon-destructive sampling methods for datermining the surface microbial content "Of beef carcasses.ıı Fleisclı wirtschaftıı. 64 (10), 1247-1252.
18 - SHE<STWKOW, Yu.M., ORıKJN, V.F. (1987) : «Judgement of ımeat from pigs with pneumonia, and its keeping quality in cold storage.ıı Veterinariya Moscow, USSR. No. 2, 70-71.
19 - liEK·iNŞEN, C. (1982) : «Öğrenci Ders Notları»
20 - WESliHtAPF, ıD., FE·L:DSliEIN, F. (1976) : «Bacteriological analyses of ground ·beef.ıı J. Milk. Fd. Techno!., 39, 401'-404,
112