60

Ekim Gençliği sayı:81

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Ekim Gençliği sayı:81 / Mart 2005

Citation preview

Page 1: Ekim Gençliği sayı:81
Page 2: Ekim Gençliği sayı:81

Mart’ta kavga büyüyecek!...............................3-4 Öğrenci affı neyi gizliyor?................................5-6Polis-idare işbirliğine son....................................7Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!..8Nükleer enerji kimin için bir zorunluluk?.......................................................9-11 Katliamın adı: Nükleer santral..................12-13 Yardım şarlatanlığı!...........................................14 Anadilde eğitim haktır!.....................................15Devrimci bir 8 Mart!...........................................168 Mart eylemlerinden........................................17Direnişin yeni adı: SEKA!..............................18-19SEKA işçileri ile anlamlı dayanışma...........20-21

ÖTK mı, RTK mı?.............................................22-23

MSÜ’de rektörlük ÖTK seçimlerini başlattı.....24YTÜ’deki kayıt sorunu .................................25-26ZKÜ’de açlık grevi...............................................27Yargısız infazlar, faili meçhuller, katliamlar..........................28-29Neo-liberal eğitim politikaları ve eğitim alanındaki saldırılar.....................................30-33Meslek liseleri ve genç işçilerin sorunları.34-35Mühendislik nereye gidiyor!....................... 36-38Sermayenin saldırılarına GEÇİT YOK!...............39Ortadoğu’nun şer listesi!.............................40-41Filistin direnişi kazanacak!.........................42-43Onları vurup öldürmek, zımbalamak çok eğlenceli bir iş!..............................................44-45İÜ’de etkinlik gösteren bazı öğrenci kulüpleri ile konuştuk....................................................46-47Beytepe’de ilkesizliğe tutum alıyoruz!......48-49Newroz piroz be! Newroz isyandır!..................5016 Mart Beyazıt katliamı..................................51Gazi direnişi ve katliamı....................................52Yeni Halepçeler’e izin vermeyelim...................53Eğitimde reform aldatmacası devam ediyor!................................................54-55Yeni dönemi kazanmaya!..................................56Yaşasın proleterya enternasyonalizmi!....57-58 Direnmek her yerde............................................59

‹‹ÇÇ‹‹NNDDEEKK‹‹LLEERR

Yeni sayımızla tüm okurlarımıza merhaba,Gençlik hareketinin parçalılığının aşılmasının ve gençlik hareketinin

sorunlarına birleşik ve güçlü bir müdahalenin imkanlarının giderekarttığı bir döneme doğru ilerlemekteyiz. Ne yazık ki bugün için imkanolarak tanımladığımız gençlik hareketinin nesnel olanaklarındaki birdeğişim değil ancak bu değişimi mayalayacak olan siyasal birbirlikteliktir. Yayınımızın çıktığı tarih itibari ile gençlik hareketininyaşadığı ağır sorunların çözümü hedefiyle bir kısım siyaset taşın altınaellerini koymuşlar ve birleşik bir mücadelenin startını vermişlerdir.Onümüzdeki yakın dönem içerisinde pratik sonuçları daha somut birbiçimde görülecek olan bu başlangıcın, gençlik hareketinin yaşadığısorunların çözümünde anlamlı bir adım olacağından kuşkuduyulmamalıdır.

Dönemin başından bu yana birleşik bir gençlik hareketi hedefiyleyapılan tartışmaların daha somut ve güçlü bir hatta gelişmeye başlamışolması bizim adımıza fakat bundan daha önemli olarak gençlik hareketiadına oldukça sevindirici bir gelişmedir.

Birleşik ve devrimci bir gençlik hareketi yaratma iddiasında olan vegençlik hareketine kendi örgütlülüğünün dar penceresinden bakmayantüm samimi siyasal çerelerin atılmaya başlanan bu adımların bir parçasıolacağını ümit ediyoruz.

Herşey birleşik ve devrimci bir gençlik hareketi için!***SEKA direnişi arkasından TEKEL işçilerinin eylemleri ile sınıf

hareketinde hareketli günler başlamış oldu. Onlarca saldırı paketinisorunsuzca geçiren ve gittikçe de pervasızlaşan sermaye iktidarı gelinenyerde bu direnişin ve eylemlerin yarattığı basınçla daha fazlazorlanmaktadır. SEKA işçisinin yaktığı direniş ateşi ülkenin dört biryanına yayılmaktadır. Ve “SEKA gibi direnmek!” dışında bir tercihinolmadığını işçi ve emekçiler görmeye başlamaktadır.

İşçi ve emekçilerin önderliğine ekmek ve su gibi ihtiyaç duyan gençlikhareketinin ortaya konulan eylemlere aktif katılımı kuşkusuz önemlidir.Ancak gelişen bu direnişe destek olmak demek, “SEKA gibi direnmek!”sözünü üniversitelerimizde ve amfilerimizde bir gerçekliğe donüştürmekdemektir. Öyleyse SEKA’da yakılan mücadele ateşini üniversitelerimizetaşımak için görev başına.

Yeni sayımızda buluşmak üzere...

Ekim Gençli¤i’nden

S o s y a l i s t G e n ç l i k D e r g i s iSay›: 81 l Mart 2005

Fiyat›: 1YTL. (KDV dahil)Sahibi ve Sorumlu Y. ‹fll. Md.: Gülcan CEYRAN

EKSEN Bas›m Yay›n Ltd. fiti.

Yönetim Adresi:Eksen Yay›nc›l›k Mollafleref Mah.

Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) 50/10 Fatih/‹stanbulTel: 0 (212) 534 32 39 Fax: (0212) 635 69 93

E-mail: [email protected]

Ekim Gençli¤iAtatürk Bul. Gevrek Sok. Karakafl ‹flhan›

No:13/22, Kartal/‹STANBUL

Necatibey cd. Gözlükçü ‹flhan› No:26/24K›z›lay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44

Cemal Gürsel Cd. Shell Karfl›s› Vak›f ‹flhan› Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 28 78

EKSEN Yay›nc›l›k Bürolar›

Cumhuriyet mah. Tennur Sok. Cumhuriyet ‹flhan›Kat:3/5 Tel-Fax:0 (352) 232 66 71 KAYSER‹

Sönmez ‹fl Saray› Kat 3 No 220Heykel / Bursa

Tel: 0 (224) 220 84 92

Saadetdere Mah. F›r›n Sok. No: 37/25 (Depo dura¤›)Esenyurt/‹STANBUL

853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27/710Konak/‹ZM‹R Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23

Bask›: Özdemir Matbaac›l›kDa¤›t›m: Yaysat

Page 3: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

3

Dönem bafl›ndan bu yana gençlik içinde birleflik birhareket oluflturma çabalar› yo¤unlaflt›. Gerek gençkomünistlerin, gerekse de baflka samimi gençlikgruplar›n›n çabalar›yla bu hat giderek belirginleflmekte.Ancak yaz›k ki hala siyasal gruplar› aflan bir noktayavard›r›labilmifl de¤il. Eylül ay›nda yay›nlanande¤erlendirmelerimizde 2004-2005 döneminin gençlikhareketi için bir varl›k yokluk savafl›na konu olaca¤›n›vurgulam›flt›k. Demek ki birleflik bir gençlik hareketiçabas› bu dönem içinde ilk meyvelerini vererekilerlemelidir. Hem ilk ad›mlar›n gecikmesinin önünegeçme sorumlulu¤u ve hem de moral kazan›mlar eldeetme hedefi bunu zorunlu k›l›yor. Zira sermayenin,YÖK’ün ve burjuva iktidar›n sald›r›lar› h›zlan›rken, bunakarfl› gençli¤in tok ve kararl› tutumunu ortaya ç›karmakacil bir görevdir.

Sald›r›lara karfl› net bir durufl yaratal›m

‹lk dönemin sonlar›ndan itibaren ö¤renci gençli¤eyönelik sald›r›lar h›z kazand›. Bir çok ilde sivil faflistbeslemelerin devreye girmesi ile kapsam› daha dageniflleyen bu sald›r›lar, genelde soruflturmalar biçimindegerçeklefliyor. Art›k üniversite do¤rudan bir karakolhaline getirilerek ö¤retim üyesi s›fat› tafl›yanlar polisli¤esoyunuyor. ‹stanbul Üniversitesi’nde aç›lan gizlisoruflturmalar›n ard›ndan Ankara’da polis ve rektörler birtoplant› yaparak 100 kiflilik bir liste ile ilerici ö¤renciav›na ç›kt›lar. Bu son geliflmelerin gösterdi¤i, YÖKdüzeninin ö¤renci hareketindeki zay›flamalardan

yararlanma iste¤idir. Öyleyse hareketin buna karfl› derhalmücadele barikat›n› yükseltmesi gerekiyor.

En iyi savunman›n sald›r› oldu¤u bilinmektedir. Busav› gerçekçi biçimde hayata geçirerek yeni dönem içingereken ad›mlar› atabiliriz. Bilindi¤i gibi; ne soruflturmaterörünü kendi içinde tek bafl›na bir gündem olarakgörebiliriz, ne de buna karfl› hedefleri soruflturmalar›ngeri çekilmesine daraltabiliriz. Bizce bu sald›r›n›n as›lhedefledi¤i demoralizasyondur ve ancak diri, eylemli birçal›flma ile bofla ç›kar›labilir.

E¤er bu dönem için bu baflar›labilirse sald›r›lar›npüskürtülmesinin yan›s›ra birleflik bir gençlik hareketiaray›fl› içinde olanlar için hayati bir kazan›m dasa¤lanm›fl olacakt›r.

Alt›n› çizmek gerekirse eylemli bir çal›flma hatt› ilekastetti¤imiz hiç de soruflturma terörü gündeminekilitlenmek de¤ildir. Aksine bahar döneminiörgütleyebilmek, hem tarihsel y›ldönümü gündemlerininve hem de güncel süreçlerin içerisinde gençli¤in gerekti¤igibi konumlanabilmesini sa¤lamakt›r.

Bahar döneminin özel önemi

Mart ay› bahar›n geliflinin müjdecisidir; mart ay›yenilenme mevsimi olan bahar›n bafllang›c›d›r. Günceldurumda önümüzdeki mart ay› da bizim cephemizdenyeni bir dönemi kucaklaman›n vesilesi olmal›d›r. Ziramart, sadece bahar›n de¤il, isyan ruhunun da tafl›y›c›s›d›r.Mart, Komün’ün ay›d›r. Mart, emekçi kad›nlar›n“Toplumsal hayat›n tüm alanlar›nda tam eflitlik!”

SSaalldd››rr››llaarr›› ppüüsskküürrttmmeekk ,, hhaarreekkeettiinn öönnüünnüü aaççmmaakk iiççiinn iilleerrii!!.... SSaalldd››rr››llaarr›› ppüüsskküürrttmmeekk ,, hhaarreekkeettiinn öönnüünnüü aaççmmaakk iiççiinn iilleerrii!!....

Mart’ta kavga büyüyecek!Mart’ta kavga büyüyecek!

Page 4: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

4

istemlerini daha bir gür hayk›rd›klar› ayd›r. 16 Mart’taBeyaz›t’ta katledilenlerin Gazi barikatlar›nda dirildi¤i,Newroz atefllerinin K›z›ldere’yi anlatt›¤› ayd›r Mart.

‹flte Mart’›n bu niteli¤ini de¤erlendirmek gerekiyor.Tüm bu gündemlere eylem ve etkinliklerle yan›tverebilmek ve ama mutlaka bu çal›flmalar› birleflik birgençlik hareketi hedefine ba¤layarak ilerlemek, ilericigençlik güçleri aç›s›ndan günün en temel sorumlulu¤udur.

Ayr›ca iflçi s›n›f› cephesinde yaflanan geliflmelergençlik taraf›ndan da ilgiyle izlenmektedir. SEKA’daparlayan direnifl k›v›lc›m›n›n tüm toplumsal harekettedevrimci iyimserlikle karfl›land›¤›, yang›n›n büyütülmesiiçin sermaye iktidar›n›n farkl› yerlerden de kuflat›lmas›n›nacil bir görev arz etti¤i bu dönemde, gençlik de s›n›fsavafl›m›n›n gerektirdi¤i biçimde konumlanabilmelidir.fiimdiden bir dizi üniversitede örgütlenen SEKA iledayan›flma eylemleri, bu konuda özel bir duyarl›l›¤›noldu¤unu anlat›yor. Öyleyse gençli¤in kendi hedeflerineyönelik dikkatini da¤›tmadan, fakat s›n›f›n yan›nda saftutmas›n› sa¤lamak, s›n›f savafl›m›nda iflçi s›n›f›yla omuzomuza yürüme tutumunu gelifltirmek ve güçlendirmekiçin bu eylemleri yayg›nlaflt›rmak gerekiyor.

Son olarak bir süredir gündemimizde olan bir baflkakonuya de¤inmek istiyoruz. 2005 bütçesinde payayr›lmas› ile nükleer santral tart›flmalar› yeniden bafllad›.Bunun ne anlama geldi¤ini geçen say›m›zda en genelhatlar›yla ifllemifltik ve bu say›da da konuya yerveriyoruz. Dolay›s›yla burada ayr›nt›l› tan›mlamalaragirmeden konunun önemini hat›rlatmakla yetinece¤iz. Busorun tüm toplumun sorunudur elbette, ancak gençlik bukonuda önden tutum alma flans›na sahiptir ve bunungetirdi¤i yükü omuzlamal›d›r. Zira ö¤renci gençlik gençayd›n olman›n sorumlulu¤u ile, bütün ülkeyi tehditedecek bir felakete karfl› harekete geçebilecek en diri

kesimdir. Burada as›l önemli nokta tek bafl›na nükleerfelaket de¤il, fakat bu sorunun kayna¤›n› ve çözümünü ennet biçimde ortaya koyabilmektir.

Mart’tan bafllayarak gelece¤iörgütlemek

Birçok ayr› bafll›¤› birarada s›ralamak zorunda kald›k.Bunun nedeni gündemlerin ve süreçlerin yo¤unlu¤udur.Bu yo¤unluk ilk bak›flta bir sorun gibi görünse degerçekte önemli bir avantajd›r. Böylesi bir yo¤unlaflmagençlik y›¤›nlar›n›n politizasyonunu h›zland›racak bir etkiyapma gücüne sahiptir. Yeter ki süreç do¤rude¤erlendirilebilsin. Ayr› gündemler ve eylemler ortakhedeflerde birlefltirilebilsin.

Bunun için iki temel noktay› birarada gözeterekhareket etmek gerekiyor. ‹lkin bahar dönemini, martlabafllay›p may›sta doru¤una varan bu hareketli, yo¤un,ilerletici dönemi bütün olarak alg›lamak ve tümçal›flmalar› 1 May›s haz›rl›¤›na ba¤lamak durumunday›z.‹kinci olarak ise, her çal›flma ve eylemin birleflik birdevrimci gençlik hareketi gelifltirme amac›na hizmetetmesine özel bir dikkat göstermeliyiz. 1 May›s’ta gençlikalanlara daha güçlü ç›kacaksa e¤er, e¤er düzeninsald›r›lar›n›n tutmad›¤›n› kan›tlayacaksa ve gelece¤inkitlesel devrimci gençlik hareketi için tarihi bir ad›mat›lacaksa, bu mart ay›nda ilmek ilmek dokunarakbaflar›lacakt›r.

Gençli¤in devrimci enerjisinin a盤a ç›kmas›n›isteyen, bunun için u¤rafl veren tüm samimi güçler busürecin içerisinde yerlerini almal›d›rlar. Gençlik hareketiiçerisinde hala da süregiden karamsarl›k, iradeyoksunlu¤u ve atalet tablosu ancak bu yollaparçalanabilir.

Page 5: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

5

Yazdan bu yanagündemde yer tutan aftart›flmalar› art›k olgunlaflt›.Yeni bir ö¤renci aff› 23fiubat günü ç›kar›ld›. Buvesileyle af tart›flmalar›n›nhangi art niyetleri gizlemekiçin kullan›ld›¤›na ve YÖKdüzeninin af aldatmacas›nabir kez daha bakal›m.

Kimin kabahatininözrü?

1980’den bu yanayaklafl›k on kez ö¤renciaff› ç›kar›ld›. Hattageçmiflte af iki y›lda birtekrarlanan periyodik biroyun halini alm›flt›. Son afise 2000 y›l›nda ç›kar›lm›fl,demek ki araya hayli zamangirmiflti. Bunun asl›nda iki nedeni var. ‹lk olarak 2000y›l›nda zindanlardaki direnifli zay›flatmak için ç›kar›lanve bizzat direnifl taraf›ndan bofla düflürülen af, çiçe¤iburnunda Ecevit hükümetini hayli zora sokmufltu. ‹kincineden ise sermayenin farkl› klikleri aras›nda süregidençat›flman›n her konuda pürüz kayna¤› haline gelmesidir.Bu iki neden, 5 y›l boyunca her af tart›flmas›ndahükümetlerin önüne ç›kan sorunlar oldu. Günceltart›flmada da bunlar etkin birer engel olarak varl›klar›n›hissettiriyor.

Nitekim af sorunu özü itibariyle türbantart›flmalar›ndan çok daha köklü oldu¤u halde, bunaba¤lama e¤ilimleri ile birlikte ortaya ç›kan AKP’nintürban savunusu bir y›ld›r gündemde olmas›na ra¤menaff›n bu kadar sarkmas›n›n nedeni oldu. YÖK’ün veÜAK’›n da bu yönde tutum almas› tart›flmay› daha dakörükledi. Geçmiflte af önergesinin gelmesi, gitmesi,kamuoyunda tart›fl›lmas› en fazla birkaç gün sürerken,bugün bu yapay tart›flmalarla bir y›l› buldu. CHP’nin hernas›lsa bir burjuva partisi olarak misyonunu hat›rlamas›sonucu konuyu uzatmamas›, ba¤›ms›z bir milletvekilininönergeyi vererek taraflar› ilk tafl› atma derdindenkurtarmas› ve en son olarak DYP’li Ümmet Kando¤an’›naf için harekete geçmesi ile sorunun meclisteki yan›çözüldü. Beraberinde YÖK ve ÜAK’›n tavsiyesi ile aff›nkapsam› 2000 y›l›na daralt›ld› ve bu da kuflkusuzgerilimlerin üzerinin örtülmesinde faydal› oldu.

Nihayetinde burjuva siyaseti as›l görevi olan ifl takibiilkesini hat›rlayarak aff› ç›karmak için iflbirli¤i yapmayabafllad›. Elbette her konuda oldu¤u gibi bu konuda datart›flma bitmifl de¤il ve klikler aras› çat›flmada malzemeolarak kullan›lmaya devam edilecek. Nitekim CHPbafllang›çta alm›fl olu¤u tutumu unutarak aff› muhalefetmalzemesi haline getirdi. Komisyondaki CHP’liler bir ayönceki sözlerini unutarak, aff›n ö¤rencilere yarargetirmeyece¤ini ve eflitli¤i bozdu¤unu öne sürdüler.

Asl›nda af, YÖK düzenini özrünü örtmek içinsüreklilefltirilen bir uygulamad›r ve bugün siyasetmalzemesi haline getirilse de burjuva meclisinin iki y›ldabir imzalad›¤› bilindik bir antlaflmad›r. YÖK üniversitedesermaye iktidar›n› en faflizan yöntemlerle temsil eder,ö¤renci gençli¤in düzen s›n›rlar›nda kalmas› için vargücüyle çal›fl›r ve burjuva meclisi de bu görevingerektirdi¤i ay›plar› örter. ‹ki veriyle bunutemellendirelim. Af tart›flmalar› ve flimdiye kadar ç›kanaflar, hep 1980’den sonras›n› kapsar, yani bu uygulamaYÖK ile birlikte gereklilik kazanm›flt›r. Binlerceö¤rencinin iflkence tezgahlar›ndan geçti¤i, özerkli¤intümüyle ortadan kalkt›¤›, üniversitelere kanl› ve çamurlubir postal izinin resmi mühür gibi bas›ld›¤› günden buyana!..

‹kinci veri ise son derece güncel. Ç›kacak aff›nkapsam›nda 224 bin ö¤renci yeral›yor. Demek ki 2000y›l›ndan bu yana 224 bin ö¤renci okullar›ndan at›lm›fl.Üstelik bu say›n›n içinde Aç›k Ö¤retim ö¤rencileri

Ö¤renci aff› neyi gizliyor?

Page 6: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

6

bulunmuyor. Bunlarla birlikte toplam say› 677 bin.Sadece 4 y›lda 224 bin ö¤renciyi okullar›ndan atabilen yada ayr›lmalar›na yol açan YÖK düzeninin ne oldu¤u dahaiyi görülmektedir. 224 bin! ‹nsanlar›n dershaneleremilyarlar harcad›¤› bir zamanda 4 y›lda 224 bin ö¤renci.Her y›l örgün lisans programlar›na yaklafl›k 250 binkiflinin yerlefltirilebildi¤i bir ülkede, 4 y›lda bu kadarinsan›n ilifli¤inin kesilmesi yeterince aç›klay›c›d›r.

Af tart›flmalar›, popülizmin ve faydac›l›¤›n burjuvasiyasetinde hangi boyuta vard›¤›n› gösteriyor. YÖK veÜAK’›n saçma ve kaprisli tutumlar›, CHP’nin ak›loyunlar› ve AKP’nin yanl›fl anlafl›lma kayg›lar›... Oysabu baylar sadece kendi pisliklerinin üzerini örtecekler vebunu bile nazlanarak, birbirleriyle dalaflarak yap›yorlar.Ama onlar sadece üstünü örtebilirler, o pisli¤itemizleyemezler.

Ö¤renci gençlik YÖK’ü affetmeyecek!

Tepkileri dizginlemek için oynad›klar› bu ortaoyununu yaklafl›k on kez izledik. Her seferinde ayn› sonugördük. Afla okullar›na dönme hakk› kazanan veard›ndan yeniden at›lan yüzbinler! Bir kez daha m›?Hay›r. Art›k YÖK düzeninin telafi s›navlar›ndan dayoksun biçimde tarihin çöplü¤üne at›lmas› zaman›gelmifltir. Gerçekten de flu ya da bu nedenle yüzbinlerine¤itim hakk›n› elinden alan YÖK, afla bunu affettiremez.YÖK ö¤renci ö¤ütmektedir, gelece¤imizi ö¤ütmektedir.

Af tart›flmalar›n›n gündeme geldi¤idönemlere bakal›m. Soruflturmalar›nayyuka ç›kt›¤›, binlerce ö¤rencinin saçmasapan gerekçelerle okullar›ndan at›ld›¤›dönemlerdir bunlar. Geçen y›l tam da böylebir dönemde af konusu ciddi bir tart›flmayahaline gelmiflti. Önceki y›l ise anadildee¤itim kampanyas›n›n ard›ndan ortayaç›kan soruflturma terörü döneminde butart›flma yap›l›yordu. ‹flte burjuvazinindemokrasi yalan›, iflte ikiyüzlülük! Biryanda gizli soruflturmalar, polis toplant›lar›,sivil faflist beslemelerin sald›r›lar›n› takipeden YÖK terörü, bir yandan af ç›karmagayretkeflli¤i... Art›k bu yalan düzenineçocuklar bile inanm›yor.

Af konusunda tutumlar

Ö¤renci gençlik içinde bu konuda dafarkl› tutumlar ortaya ç›kmaktad›r.Bunlar›n ilki ve özü itibariyle burjuvazininaldatmacas›na çanak tutan›, sermayeiktidar›ndan af dilenmektir. Liberal baz›gençlerin Ankara’da Yüksel Caddesi’ndestand açarak imza toplad›klar›n›

hat›rl›yoruz. Bu sadece pratik bir eylem, ancak asl›ndayayg›n bir tutumu temsil ediyor. Etkin biçimde olmasa dayaz›k ki genel gençlik kitlesi konuya böyle bak›yor. Bubilinçli bir tutumdan çok kand›r›lm›fll›¤› anlat›yor. Buö¤rencilere aff›n bir kurtulufl olmad›¤›n› döne döneanlatmak durumunday›z. Bugün al›nmas› gereken tutumsadece iliflik kesmeler de¤il, fakat tüm sonuçlar›ylaYÖK’ün ortadan kald›r›lmas› için çaba harcamakt›r. Aksihalde bir yandan af ç›kar›l›rken bir yandan okullarboflalt›l›r.

‹kinci tutum ise küçük-burjuvazinin ara tutumudur.Bu da “istemem yan cebime koy” tavr›d›r. Bir yandanaffa dair bir beklenti içindeymifl gibi hareket etmeyen,ancak beri yandan da konuya dair aç›k bir tutumalmaktan kaç›nan popülist yaklafl›m› kimi örgütlü gençlikgruplar›nda görebilmekteyiz.

Son olarak genç komünistlerin tutumunu özetleyelim.Genç komünistler sorunu yazdan beri gündemlerindetutuyorlar. Yaz döneminde de yay›nlar›m›zda yer bulanbu sorunu o günden beri zaman zaman ele al›yorlar. Amaö¤renci gençli¤in genifl y›¤›nlar›na af aldatmacas›n›teflhir etmek için daha fazla çal›flmak gerekti¤i aç›k. Art›kbu sorunu pratik eylemlere de konu edece¤iz. Soruflturmagündemli eylemlere bu gündemi tafl›mak için daha fazlaçaba sarf edece¤iz.

Af bir tuzakt›r, YÖK’ün tuza¤›. Ö¤renci gençli¤in engenifl y›¤›nlar›nda bu konuda bir kafa aç›kl›¤› sa¤layarakbu oyunu bofla ç›karal›m.

Mersin Üniversitesi’ndesoruflturma

terörü bofla ç›kar›ld›Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü’nde 28 Aral›k günü,

Yeniflehir Kampüsü’nde ise 30 Aral›k günü ulafl›m ücretlerine yap›lanzamm›n geri çekilmesi için iki eylem yap›lm›fl ve eylemlere 250civar›nda ö¤renci kat›lm›flt›.

Uzun bir sessizlik döneminden sonra bu eylemlerin yap›lmas›üniversite yönetimi tedirgin etmifl ve bunun sonucunda 56 ö¤rencihakk›nda soruflturma aç›lm›flt›. Ö¤rencileri korkutmak ve y›ld›rmakamac›yla aç›lan bu soruflturmalar, daha çok eyleme kat›lmayan,eylemi d›flardan izleyen ya da ilk defa kat›lan ö¤rencilereyöneltilmiflti.

Ancak üniversite yönetimi soruflturmalarla umdu¤unu sonucu eldeedemedi ve ulafl›m ücretlerini 700 binden 500 bine indirmek zorundakald›. Yapt›klar› eylemlerle ulafl›m ücretlerini düflürmeyi baflaranö¤renciler, 25 fiubat günü Fen-Edebiyat Fakültesi önünde bu baflar›y›kutlad›lar. Eylemde “Soruflturmalara hay›r!”, “Bask›lar vesoruflturmalar bizi y›ld›ramaz!” sloganlar› at›ld›.

Ekim Gençli¤i okurlar›/Mersin Üniversitesi

Page 7: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

7

Son dönemde yayg›nlaflan faflist sald›r›lar süreci

‹stanbul’da yo¤unlaflan sivil faflist sald›r›lar, kuflkusuz ki,geliflme potansiyellerini içinde bar›nd›ran, sanc›l› da olsa birileri ç›k›fl›n sinyallerini veren gençlik hareketinin önünükesmek üzere devletin karanl›k merkezlerince örgütlenmekte.Birçok yerde kaba bir biçimde polis destekli gerçekleflen busald›r›lar, devrimci gençlik hareketinin yeni döneminin devletcephesinden önden karfl›lanmas› anlam›na geliyordu.

Genel olarak yafland›¤› gibi bu y›l da süreç Ramazanay›na uzan›yor. Tokat’ta sol görüfllü bir ö¤rencinin faflistlertaraf›ndan Yeflil›rmak nehrine at›lmas›yla bafllayan olaylarh›zla di¤er illere yay›ld›. ‹zmit, Trabzon, ‹zmir, Çanakkale,Ankara gibi illerde yaflanan faflist sald›r›lar, ö¤renci gençli¤in6 Kas›m YÖK eylemleriyle dönemsel olarak çak›flmas›yla dadikkat çekiciydi. ‹stanbul Üniversitesi’nde yaflanan sald›r›larise, devletin faflist beslemelerini ö¤renci hareketinin önünenas›l bir barikat yapt›¤›n›n en aç›k göstergelerinden biriydi.Sivil faflistlerin polis nezaretinde okula götürülmeleri, ard›ndangeçekleflen antifaflist eylemler, polis sald›r›s› ve tutuklamaterörü, faflist sald›r›lar›n ne boyutta örgütlendi¤ine bir kan›toluflturdu.

‹stanbul merkezli faflist sald›r›lar sürecinin en önemliodaklar›ndan biri de Ankara idi. Yine Ramazan ay›ndaDTCF’de bafllayan olaylar, YÖK protestolar›n›n da temelgündem maddelerinden biri oldu.

Bir “garip” toplant›

Tam bu sald›r›lar›n durgunlaflt›¤› dönemde Ankara’dayap›lan bir toplant›, gençlik hareketinin her gün yüzyüzegeldi¤i sald›r›lar›n hangi merkezlerce yönetildi¤inin bir baflkaaç›k kan›t›yd›. Ankara Valisi’nin giriflimiyle düzenlenentoplant›ya AÜ rektörü, SBF, Hukuk Fakültesi, EBF ve DTCFdekanlar› ile Ankara Emniyet Müdürü ve Ankara ‹l JandarmaKomutan› kat›ld›. Toplant›n›n gündemi Ankara’da yaflananö¤renci olaylar› idi, gazetelere de “Ankara’da güvenlik zirvesi”olarak duyurulmufltu.

Toplant›n›n sonuçlar› gazetelere flu çerçevedeaç›klan›yordu: ”Toplant›da üniversitelerde karfl›t gruplar aras›gerginli¤e yol açacak etkinliklere izin verilmemesi karar› ç›kt›.Ayr›ca, kimlik kontrollerinin daha dikkatli yap›lmas›, okulayabanc›lar›n al›nmamas›, özel güvenlik personelininart›r›lmas›, üniversitelerin istinat duvarlar›n›n yükseltilmesitavsiye edildi.” (Zaman, 13 Ocak 2005) Bu tavsiyeleri polisinilginç bir tespiti izliyordu. Polisin rektör ve dekanlara verdi¤ibrifingde özellikle üzerinde durdu¤u bir nokta, üniversitelerdeyaflanan olaylar›n sorumlular›n›n yasad›fl› ve marjinal solgörüflten bir grup oldu¤u, bu grubun belli örgütlerin legal

uzant›lar›ndan olufltu¤uydu. Polisin toplumsal olaylarda s›ks›k “boy gösteren” üniversite ö¤rencilerinin durumuyla ilgilitalebi de oldukça anlaml›yd›: “Olaylarda tespit edilenö¤renciler hakk›nda polis adli ifllem yapt›¤›na dikkatçekerken, dekanlardan bu durumdaki ö¤renciler hakk›ndaifllem yapmas›n› istedi.”

Bu iyi niyetli dileklerin ard›ndan üniversitelerde yaflanansoruflturma terörü flafl›rt›c› de¤ildir. Üniversite rektörleri polisinbir emriyle hizaya gelmifl, toplumsal olaylarda boy gösteren(yani daha iyi bir gelecek için, daha iyi bir e¤itim içinmücadele eden ö¤renciler oluyor bunlar) ö¤rencileresoruflturma terörü bafllatm›fl bulunuyor. Üniversitelereyabanc›lar›n sokulmamas› için üniversite personeli seferberedilerek bir mücadele bafllat›l›yor; ancak okullarda elinikolunu sallaya sallaya gezen sivil polislere dair herhangi biraç›klama yap›lm›yor. Özel güvenlik birimleri polisten verektörlerden ald›klar› cesaretle siyasal çal›flmaya dahasald›rganlaflt›r›l›yorlar. ‹stinat duvarlar›n›n yükseltilmesi isesadece bir komedi – istinat duvarlar› yükseltilirken, faflistsald›r›lar esnas›nda okul yönetimleri tüm kap›lar› faflistbeslemelere aç›yorlar. Bu tablo, devlet destekli faflist sald›r›larsürecinin ne kadar utanmazca ve aç›ktan gerçekleflti¤inin birgöstergesidir.

Devlet destekli faflist teröre geçit yok!

Polis, jandarma, rektörler ve vali toplant›s›n›n aç›ksonucu, üniversitelerde ilerici ve devrimci ö¤rencilere aç›k birsald›r›n›n bafllat›lmas› emridir. Bunun sonuçlar› merkeziolarak da yaflan›yor. ‹stanbul Üniversitesi’nde yaflanansoruflturma skandal›, Beytepe Kampüsü’nde yaflanansoruflturma sald›r›s›, Ankara Üniversitesi’nden uzaklaflt›r›lanve haklar›na soruflturma aç›lan ö¤renciler; bunlar›n tümü,bugün devletin karanl›k merkezleri taraf›ndan iflleme konulanve ilerici-devrimci ö¤rencileri sindirmeyi hesaplayan, böylecedevrimci bir gençlik hareketinin geliflmesini dizginlemeyiamaçlayan sald›r›lard›r.

Devlet destekli bu sald›r›lar› gö¤üslemek, ancaküniversitelerde yayg›n bir kitle çal›flmas›n›n örülebilmesiyle,devletin kontra merkezlerinin üniversitelere dair hedeflerininsürekli ve sistematik bir biçimde teflhir edilebilmesiyle, bunoktada sald›r›lar›n gerçek kayna¤›n›n gösterilmesiyle,devletin, polisin, üniversite yönetimlerinin olanlardan sorumlututulmas›yla ve sald›r›lar›n gençli¤in temel gündemleriyleba¤lant›l› oldu¤unu gösterebilmekle mümkündür. Özellikledevlet müdahalesinin bu denli aç›ktan yap›ld›¤› bu dönemde,sald›r›lar›n bu çizgide yan›tlanabilmesi, genç komünistler içinertelenemez bir sorumluluktur.

AAnnkkaarraa’’ddaa ppoolliiss rreekkttöörrlleerrllee ttooppllaanntt›› yyaapptt››......DDeevvrriimmccii,, iilleerriiccii öö¤€rreenncciilleerr hheeddeeffttee!!

Polis-idare iflbirli¤ine son!

Page 8: Ekim Gençliği sayı:81

Ankara’da üniversitelerde yeni dönem soruflturmalarlaaç›ld›. Yan›s›ra Ankara Üniversitesi Rektörlü¤ü’nün vedekanl›klar›n›n polisle birlikte yapt›¤› toplant› vehaz›rland›¤› iddia edilen 100 kiflilik liste ö¤rencileringündemine girmifl durumda. Bu sald›r› karfl›s›ndaüniversiteli gençlik tepkisini çeflitli eylemlerle dilegetirdi. Geçti¤imiz çarflamba günü “Soruflturmalar,

tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”fliarl› bir eylem gerçeklefltirildi. E¤itim-Sen1 No’lu fiube önünde bafllayan eylemeyaklafl›k 100 kifli kat›ld›.

Kolluk kuvvetinin yapt›¤› y›¤›na¤a veortam› terörize etmesine karfl› kitle coflkuluve kararl› bir tutum ald›, postane önünekadar yüründü. Yürüyüfl s›ras›nda polisindurdurma giriflimi bofla düflürüldü. Yürüyüflboyunca “Üniversiteler bizimdir, bizimleözgürleflecek!” slogan› s›kl›kla at›ld›.Yan›s›ra üniversitelerde polisin varl›¤›na

karfl› ve YÖK karfl›t› sloganlar ile SEKA iflçileri iledayan›flma sloganlar› at›ld›.

Mart ay› boyunca yap›lacak eylem ve etkinliklerinlistesi okunduktan sonra eylem sona erdi. Gençlikmücadele alanlar›nda buluflmak üzere alandan ayr›ld›.

Ankara Ekim Gençli¤i

Ekim

Gençli¤i

8

“Soruflturmalar,tutuklamalar, bask›lar

bizi y›ld›ramaz!”

Ankara gençli¤inin Mart ay›nda flekillenen eylemprogram›, 5 Mart akflam› gerçeklefltirilen bir eylemlesürdürüldü. Soruflturmalara, emniyet taraf›ndan rektörlereiletilen 100 kiflilik listeye karfl› ve tutuklu ö¤rencilerledayan›flma amac›yla örgütlenen eyleme yaklafl›k 150üniversite ö¤rencisi kat›ld›.

Saat 17:30’da Yüksel Caddesi’nde toplanan grup,“Üniversiteler Bizimdir!” ortak pankart›yla SakaryaCaddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Oldukça coflkuluoldu¤u gözlenen eylemde bir faflistin laf atmas› sonucuyaflanan k›sa bir gerilimin ard›ndan Sakarya Caddesi’ndebir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Yap›lan aç›klamada devletinüniversite ö¤rencilerine yönelik soruflturma ve tutuklamasald›r›lar› protesto edilerek, gençli¤in mücadeledenvazgeçmeyece¤i belirtildi. Ankara polisinin “fiflleme”sald›r›s›na da de¤inilerek, polisin üniversite rektörlerineverdi¤i 100 kiflilik listenin aç›klanmas› talep edildi.Ankara’da yaflanan bu fiflleme uygulamalar›na karfl› 10Mart günü Ankara Üniverstiesi rektörlü¤ü önündegerçeklefltirilecek bas›n afl›klamas›na yap›lan ça¤r›n›nard›ndan bir ÇHD temsilcisi söz alarak ÇHD’ningençli¤in mücadelesinin yan›nda oldu¤unu belirtti.Sloganlar›n ard›ndan eylem sona erdi.

Ankara Ekim Gençli¤i

AAnnkkaarraa ggeennççllii¤€ii hhaayykk››rr››yyoorr!!

Üniversitelerbizimdir!

Page 9: Ekim Gençliği sayı:81

‹nsanl›k nükleer kavram›yla II. emperyalist paylafl›msavafl›n›n sonunda Hiroflima ve Nagazaki’ye at›lanbombalar ile tan›flt›. Bombalar›n at›lmas›yla ortaya ç›kanenerjinin büyüklü¤ü kapitalistlerin dikkatini çekerken,yaratt›¤› y›k›m insanl›¤›n haf›zas›nda yer etti. So¤uksavafl boyunca gücün simgesi haline gelen nükleerteknoloji silah sektöründe, iki küçük Japon adas›ndagörülen y›k›ma ra¤men, h›zla kendine vazgeçilmezbir yer edinmeye bafllad›. Bununla berabernükleer teknolojisi enerji sektöründede kullan›ld› ve bugüne kadargelen tart›flmalar bafllad›:“Nükleer enerji dünya içinvazgeçilmez bir çözümmüdür?”

Nükleer enerjikapitalist pazarda

Varl›¤›n›, dünyan›nvar olan do¤alkaynaklar›ndan ba¤›ms›zolarak, s›n›rs›z üretim ves›n›rs›z tüketim mant›¤›ylasürdüren kapitalizm aç›s›ndanenerji, üretimin baflat bir girdisive sorunu olarak ortayaç›kmaktad›r. Enerji bu haliyle yaflamsalbir olgu, medeniyetin ölçüsü olarak de¤il deiktisadi bir gerçeklik olarak tan›mlanmaktad›r. Yanienerji, kapitalist piyasa koflullar›nda al›n›p sat›labilen,parasal de¤er olarak ölçülen bir metad›r. ‹flte bu noktadaburjuvazinin imdad›na nükleer enerji yetiflmektedir.

Nükleer enerji hem pazarlanabilecek teknolojisi, hemde ticaretinin yap›labilece¤i hammaddesi ile sistem içinbiçilmifl kaftand›r. Pazar ekonomisi mant›¤› ile çok iyiuyuflan bu enerjinin üretilmesi için gerekli olanteknolojinin silah sanayinde de kullan›labilir olmas›burjuvazi için ayr›ca çekicidir. Petrol u¤runaOrtado¤u’yu kana bulayan emperyalist-kapitalistbarbarl›¤›n, her fleyiyle enerji sektörüne egemen olmatutkusu içinde oldu¤u su götürmez bir gerçektir. Sadecenükleer veya sadece petrol de¤il tüm enerji sektörünü

kontrolleri alt›na alma mücadelesinin yol açt›¤› savafllarortadad›r.

Peki açgözlülük konusunda s›n›r tan›mayan sistem,neden alternatif enerji kaynaklar›na son derece ilgisizdavranmaktad›r? Çünkü azami kâr getirmeyen ve ciddiyat›r›m gerektiren temiz, yenilenebilir alternatif enerjikaynaklar› onlar aç›s›ndan anlams›zd›r.

Elektrik üretiminin dünya genelinde %17’sinikarfl›layan nükleer santraller, sayaçs›z enerji

vaatleriyle 1950’li y›llarda dünyan›ngündemine girdi. Ancak dünya,

bunun nükleer silahlanman›nmaskesi oldu¤unu geç de olsa

anlam›fl durumda. Çernobil’deyaflanan kaza ile gözdendüflen nükleer enerji,1970’lerde alt›n ça¤›n›yaflam›flt›. ‘70’lerde yap›lantahminlerle sadece ABD’de2000 y›l›nda 1000 ve dünyagenelinde 4000 nükleerreaktör olaca¤›

hesaplan›rken bugün ABD’de104 ve dünya genelinde 436

nükleer reaktör vard›r. Santrallerd›fl›nda 400 gemi ve denizalt›

reaktörü ve 200 araflt›rma amaçl›reaktör vard›r. Yani bugün için

1970’lerde öngörülenin %10’ugerçekleflmifltir. Çernobil’den sonra ise h›zla

siparifller iptal edilmeye bafllanm›flt›r. Çok yüksek sat›flöngörüsü ile büyük yat›r›mlar yapan reaktör üreticileriiptal edilen sat›fllar ile birlikte Kore, Hindistan, Pakistan,‹ran, Çin vb. gibi ülkelere yönelmifl ve bu ülkelerde lobifaaliyetleri örgütlemeye bafllam›fllard›r.

Türkiye’de nükleer enerji savunucular›n›n argümanlar›

Türkiye’nin de gündemine Sovyetler Birli¤i’ne karfl›yerlefltirilen füzelerle birlikte giren nükleer enerji, 1995y›l›nda baz› gazetelerin durup dururken “Nükleer santralkurmazsak iki y›l sonra karanl›kta kalaca¤›z” haberleriyle

Ekim

Gençli¤i

9

NNüükklleeeerr eenneerrjjii üüzzeerriinnee ssaahhttee aarrggüümmaannllaarr......

Nükleer enerji kimin için birzorunluluk?

Page 10: Ekim Gençliği sayı:81

kamuoyunun gündemine sokuldu. Bunükleer lobisinin aç›ktan yapt›¤› ilkgiriflimdi. “Süper güç olaca¤›z” fliar› ilebaz› floven çevrelerin deste¤ini alan bugiriflim toplumun genelinde büyük birtepki ile karfl›land›. Akkuyu’ya nükleersantral kurmaya yönelik ihale,Japonya’da Takaimura’da gerçekleflenradyasyon kazas› nedeniyle, lobininsantralin çok güvenli olaca¤›yönündeki telkinleri bofla düflmüfl oldu.Daha sonraki süreçte kas›tl› olarakgerçeklefltirilen elektrik kesintileri ile“karanl›kta kalaca¤›z” yalan›do¤rulanmaya çal›fl›lsa da, istenendestek bir türlü sa¤lanamad›. Tam birpsikolojik savafl stratejisi ile sald›randevlet, elektrik kesintilerine inand›r›c›gerekçeler bulamay›nca ve kamuoyu bask›s› ile köfleyes›k›flt› ve proje gelecek bir zamana ertelendi. Tüm bunlarakarfl›n nükleer enerji konusundaki tart›flmalar, yo¤unlu¤uazalsa da, bugüne kadar devam etti.

‹çinde bulundu¤umuz süreçte, gerek BaflbakanErdo¤an, gerekse de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan›Hilmi Güler taraf›ndan nükleer enerji ihtiyac›n›n bir kezdaha dillendirilmeye bafllamas›yla nükleer santral inflas›yeniden gündemimize girmifltir. H›zland›r›lm›fl tren gibibir projeyle ve bu projenin felaketle sonuçlanmas› sonucuyapt›klar› aç›klamalarla, insana verdikleri de¤erkonusunda yeterli bir bilinç aç›kl›¤› yaratan hükümetin bukonuda da nas›l bir politika izleyece¤ini kestirmek çok zorolmayacakt›r. Biz yapt›k oldu diyerek yap›lacak birnükleer santralin gelecekte yarataca¤› felaketlere karfl›flimdiden saf tutmak gerekti¤i aç›kt›r. Ancak bunun birhükümet politikas› de¤il bizzat devlet politikas› oldu¤ugerçe¤i gözden kaç›r›lmamal›d›r. Bugüne kadar izlenenenerji politikalar›n›n tümü Türkiye’yi enerji aç›s›ndanyabanc› sermaye odaklar›na göbekten ba¤lamaklasonuçland›r›lm›flt›r. Bu noktada kafa bulan›kl›¤›yaratabilecek baflka bir olay ise, sahte bir tak›m “ulusalc›ülküler” olacakt›r.

Mevcut hükümetin nükleer enerji ihtiyac›n›vurgulamak için kulland›¤› argümanlar flöyledir:

2020 y›l›nda ülkemiz enerji ihtiyac› 570 milyar kwh.olacakt›r ve tüm öz kaynaklar kullan›lsa dahi bu ihtiyaçkarfl›lanamayacakt›r.

D›fla ba¤›ml› kaynak çeflitlendirmesine gidilmelidir.Tek bafl›na do¤algaza ba¤›ml›l›k sorun yaratabilir.

Türkiye nükleer teknolojiye sahip olmal›, bu yar›fltamutlaka yerini almal›d›r.

Nükleer enerji temiz ve güvenlidir.Yalanlar üzerine kurdu¤u imparatorlu¤uyla

burjuvazinin bu aç›klamalar› bizi çok flafl›rtm›yor. Eldekigerçek veriler ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda komik gerekçelerhaline gelen bu argümanlar ile bir ülkenin gelece¤i ile

oynanmak istenmektedir. ‹lk ve esas veri olarak

kullan›lan enerji ihtiyac› koca biryaland›r. Ekonomik olarakdengesiz ve d›fl manüplasyonaalabildi¤ine aç›k, geliflmekte olanülkeler kategorisinde say›lan birülke olan Türkiye gibi ülkelerdeorta vadede bu tarz tahminleryürütmek çok zordur. Ancak,afla¤›da Elektrik MühendisleriOdas› taraf›ndan haz›rlanantabloda gösterildi¤i gibi, 2004 ve2005 y›llar›ndaki farklara bakarakyap›lacak bir de¤erlendirmede, enaz sapman›n EMO’nuntahminlerinde oldu¤u görülecektir.Bu sapma ETKB (Enerji ve Tabii

Kaynaklar Bakanl›¤›) tahminlerinde %26.4, EMOtahminlerinde %15.2 kadard›r. Yine bu talep tahminleriincelenirse görülecektir ki, 2020 y›l›nda EMO tahmini 310milyar kwh.’tir. 2030 y›l› talep tahminleri ise 386 milyarkwh.’tir.

Hükümetin argümanlar›nda geçen öz kaynaklaraç›s›ndan potansiyel ise; hidrolik, kömür, rüzgar,jeotermal, günefl ve di¤er yenilenebilir kaynaklar dikkateal›nd›¤›nda, 115.000-120.000 MW ya da 482 ile 569milyar kwh.’tir. Görülece¤i üzere öz kaynaklar aç›s›ndan2030 y›l›nda dahi talebi karfl›layacak potansiyel mevcuttur.

Enerjide d›fla ba¤›ml›l›k konusunda ise fazla sözsöylemeye gerek yok. Ortada flimdiden kabul edilen bird›fla ba¤›ml›l›k gerçe¤i var. Devletin resmi politikas› ülkekaynaklar›n›n yabanc› sermayeye peflkefl çekilmesidir. Sonhükümetlerin söylemlerinde bugün kullan›lan enerjininancak %39’unun öz kaynaklar›m›zdan karfl›land›¤›, bunun2010’da %29’a, 2020’de %25’e düflece¤i bulunmaktad›r.Sonuçta do¤algaz ne kadar d›fla ba¤›ml›l›k yarat›yorsanükleer enerji de ayn› oranda ba¤›ml›l›k yaratacakt›r. E¤erbu haliyle içinden ç›k›lmaz bir hal varsa, yar›n bu sorunbüyüyerek artacak, ülkeyi tümüyle d›fla ba¤›ml› bir halegetirecektir. Bu konuda yap›lacak aç›klamalarda yak›t›n

Ekim

Gençli¤i

10

2000 2005 2010 2015 2020 2030

DPT 125240-270

ETKB 128 197 294 432 570

TEAfi 128 212 290 547

EMO 128 171 224 275 310 386

Page 11: Ekim Gençliği sayı:81

d›flar›dan al›naca¤›n›n söylenmesi kimseyiflafl›rtmamal›d›r; gelinen noktadaki kölece ba¤l›l›k zatenbunu koflullar durumdad›r.

Nükleer teknolojiye sahip olmaktan bahsedildi¤indeortaya at›lan “nükleer santralleri kendimiz yapar ve satarkonumuna gelmeliyiz” iddias› ise karfl›l›ks›zd›r. Örne¤in,Güney Kore bile bugün dünyan›n gözünde taklit santralbetimlemesi ile güvenilir olmaktan uzakt›r. Zaten kenditeknolojimiz ile üretilemeyecek bir santralde de oluflacaksorunlar›n çözümü ve santrallerin iflletilmesi konusundabir tak›m sermaye çevrelerine rant sa¤lanmakistenmektedir. Burada kastedilen gerçekte nükleer silahüretmek arzusudur. Üzerine çok fazla yoruma gerekb›rakmayan bu gerçek, aç›kt›r ki sermaye devletin yar›masra yaklaflan bir özleminin ifadesidir.

“En temiz ve güvenli enerji nükleer enerjidir”söylemini de neredeyse tüm dünya yalanlamaktad›r.Dünyada pek çok ülke nükleer enerjiyi terk etmektedir.Almanya, ‹sveç, Belçika, ‹spanya, Hollanda gibi ülkelertarih vererek ya santrallar› kapatm›fl ya da ömrü dolanlar›nyerine yenisi siparifl etmeyece¤ini belirtmifltir. Ayr›canükleer at›klar bu ülkeler için çözülemeyen bir sorundur.ABD ve AB ülkeleri bu ifl için milyarlarca dolar/euroharcamaktad›r. Kendi topraklar›n› zehirleyereksorunu çözmeye yanaflmayan emperyalistülkeler, genelde çözüm için üçüncü dünyay›seçmektedir. Baflta Hindistan olmak üzere pekçok ülke emperyalistlerin nükleer çöplü¤ü halinegelmifltir. Yak›n zamanda Karadeniz’de ortayaç›kan variller de bu ülkeler aras›nda Türkiye’ninde oldu¤unu aç›kça kan›tlam›flt›r.

Nükleer santral› savunanlar›n s›k s›kkulland›¤› bir argüman da, “geliflmifl ülkelerintuzunun kuru oldu¤u, onlar›n enerji sorununuhalletti¤i, bizim ise böyle bir lüksümüzünolmad›¤›” yönündedir. Yanl›fl her yerde yanl›flt›r.Bu topraklarda yaflayan insanlar›n tuzu kuruülkelerde yaflayan insanlar kadar yaflam hakk›yok mudur? Hele ki elimizde bu kadaryenilenebilir enerji kayna¤› varken ortaya at›lanbu sav tam bir saçmal›kt›r.

Enerji üretimi konusunda baflka bir k›stas dailk kurulufl maliyetidir. ‹htiyac›m›z olmayan birfleye, hem de bizim gelece¤imizi karartabilecekbu santrallere bizim cebimizden ç›kacak para birhayli yüklü olacakt›r. Zira kurulufl maliyetiaç›s›ndan en pahal› santral nükleer santraldir.

Elektrik enerjisinde kurulufl maliyetlerininyan› s›ra elektrik enerjisinin marjinal maliyetiönemlidir. Yani bir birim elektrik enerjisi üretimiiçin gerekli girdi miktar›n›n maliyeti önemlidir.Bu yüzden tek bafl›na kurulum maliyeti yeterliolmayacakt›r.

Marx, kapitalizmin, zenginli¤inin iki kayna¤›olan toplumu ve do¤ay› afl›nd›rd›¤›n› söyler. Her

fleyin meta olarak tan›mland›¤› kapitalist üretimkoflullar›nda insan›n yerini gündemdeki nükleer enerjitart›flmalar›nda çok rahat belirleyebiliriz. Her geçen gündo¤ay› yok eden kapitalizm art›k insanl›¤›n gelece¤ininömrünü de belirlemifl durumda.

“Kent sanayilerinde oldu¤u gibi, modern tar›mda daüretkenli¤in ve harekete geçirilen emek miktar›n›n art›fl›,at›klar›n b›rak›lmas› ve emek gücünün hastal›klarlatüketilmesi pahas›na sat›n al›n›r. Bunun da ötesindekapitalist tar›mda bütün ilerleme, yaln›zca iflçinin de¤il,ayn› zamanda topra¤›n da soyulmas› sanat›n›nilerlemesidir. Belli bir zaman için topra¤›n verimlili¤iniart›rmada sa¤lanan bütün ilerleme, o verimlili¤in kal›c›kaynaklar›n› mahvetmeye do¤ru bir ilerlemedir. Bir ülke,örne¤in ABD gibi, geliflmesine ne kadar çok modernsanayi temelinde bafllarsa, bu tahribat süreci o kadar h›zl›olacakt›r. Dolay›s›yla, kapitalist üretim teknolojiyigelifltirir ve farkl› süreçleri bir toplumsal bütün halinde biraraya getirir, ama bunu ancak bütün zenginliklerin orijinalkaynaklar›n›; topra¤› ve iflçiyi kemirerek yapar.” (K.Marx, Kapital, C.I)

S. Kurtulufl

Ekim

Gençli¤i

11

Nükleer santral paneliNükleer santral Türk burjuvazisinin y›llard›r akl›nda olan bir

projeydi. ÖDP Çankaya örgütü taraf›ndan 18 fiubat günü Nükleer enerji ve

nükleer santrallerle ilgili bir panel düzenlendi. Panel parti içi bir etkinlikhavas›nda, az bir kat›l›mla gerçekleflti.

Panele TAEK’ten Gül Göktepe, EMO’dan Kemal Ulusaler ve ÖDPad›na Ali Yi¤it kat›ld›lar. Gül Göktepe, nükleer santralleri öven veTürkiye’nin nükleer enerjiye ihtiyac› oldu¤unu ifade eden bir sunumgerçeklefltirdi. Nükleer santrallerin en ileri teknoloji oldu¤unu, kömürve do¤algaz›n havay› kirletmesine ra¤men nükleer santrallerinkirletmedi¤ini, az alan kaplad›¤›n› ve ucuza enerji üretebildi¤ini dilegetirdi. Geliflmifl ülkelerde nükleer santralden vazgeçilmesini enerjiyeeskisi kadar ihtiyaç olmamas›na ba¤lad›. Nükleer at›klara çarebulunabilece¤ini, sular›n kirlenmeyece¤ini de ekledi.

Daha sonra konuflan Ali Yi¤it ve Kemal Ulusaler, nükleer enerjininkömür ve do¤algazla karfl›laflt›r›lmas›n›n yanl›fl olaca¤›n›, rüzgar vegünefl enerjisiyle karfl›laflt›r›lmas› gerekti¤ini söylediler. Ayr›ca nükleersantrallerin d›fla ba¤›ml›l›¤› artt›raca¤›n›, kendi enerji kaynaklar›m›za,dahas› yenilenebilir kaynaklara yönelinmesi gerekti¤ini vurgulad›lar.AB sürecinde Fransa’n›n direncini k›rmak için bu konunun gündemegeldi¤ini de söylediler.

Soru-cevap bölümünde sorular genellikle nükleer santrallerisavunan Gül Göktepe’ye soruldu. Deprem riski olan bir yerin santraliçin seçilmesi, en küçük depremde bile evlerin y›k›lmas›, insanlar›nölmesi ve güvenlik konusunda sorular soruldu. Vakit azl›¤›ndan dolay›sorular›n ço¤u cevaps›z kald›.

Böyle bir konunun gündemde olmas› paneli anlaml› k›lmaklabirlikte, hem kat›l›m ve hem de konunun Türkiye’nin Avrupaemperyalizmine peflkefl çekilmesi boyutuna yeterince de¤inilmemesinedeniyle zay›f geçti.

Ankara Ekim Gençli¤i

Page 12: Ekim Gençliği sayı:81

Enerji Bakanl›¤›’n›n üç nükleer santral için ay›rd›¤› 700 binYTL’lik bütçe ve AKP hükümetinin konuyla ilgili aç›klamalar›nükleer enerji tart›flmas›n› yeniden gündeme getirdi.Erdo¤an’›n Fransa’da söyledi¤i “Türkiye’nin 15 milyar dolarl›knükleer pazar› var” sözleri konunun arka plan›n› aç›kl›yor.Geliflmifl ülkeler yaklafl›k 30 senedir yenisini kurmad›klar› bugeri ve sorunlu teknolojiyi az geliflmifl ve geliflmekte olanülkelere ithal etme e¤ilimindeler. Bu konuda Türkiye’yeCANDU reaktörlerini satmaya çal›flan AECL’in Baflkan› ReidMorden flu sözleri gayet aç›klay›c›: “Bizim endüstrininyaflamsal deste¤i, ülke d›fl›ndaki pazarda baflar›l› olmam›zaba¤l›d›r.” Erdo¤an da sözleri ile yak›nlaflmaya çal›flt›¤›Avrupal› emperyalistlere bir mesaj veriyor (benzer bir yaklafl›mAlmanya ile tank ve ard›ndan da yolcu uça¤› al›m› konular›ndagerçeklefltirilmiflti).

Di¤er yandan, böylesi büyük kârlar›n döndü¤ü bu sektörTürk sermayedarlar›n›n ve bürokratlar›n›n da gözlerini›fl›ldat›yor. Bu ve benzeri sebeplerle sermaye düzeni nükleersantral konusunda y›llard›r at›lamayan ad›mlar› atmaçabas›nda. Bu ad›mlar› atmaya çal›flanlar elbette minareyek›l›f da haz›rl›yorlar. Y›llard›r çözülemeyen sorunlar› olan vepek çok kazaya yol açan nükleer santraller en temiz, engüvenli, en ekonomik ve mutlaka kullan›lmas› gereken enerjikaynaklar› olarak yans›t›lmaya çal›fl›l›yor. Üniversitelerdenmedyaya kadar düzenin birçok kurumu seferber ediliyor.Bugüne kadar yaflanan nükleer santral kazalar›na, busantrallerin çözülemeyen at›k sorununa ve TAEK’in bukonudaki savunusuna yak›ndan bakal›m.

Üstü örtülemeyen kazalar

Nükleer santral savunucular› sürekli nükleer santrallerdekigüvenlik önlemlerini vurgularlar. Ama y›llard›r yaflananlar buiddiay› bofla ç›kar›yor. Nükleer santral son derece kompleksbir yap›lanma ve en ufak bir sorun tam bir felakete yol aç›yor.fiöyle ki, herhangi bir sistem hata yapabilir ve bu kazayasebep olabilir. Bir uçak düflebilir, bir termik santralde do¤al gazkazan› patlayabilir vb. Ama devasal bir radyasyon kazan› olannükleer reaktörde gerçekleflecek kaza milyonlarca insan› vemilyonlarca kilometre karelik bir alan› tehdit etmektedir. Ve butehdit on y›llarca sürecek ölümcül boyutta bir tehdittir.

Sadece ABD’de bugüne kadar, Nükleer DenetlemeKomisyonu’nun (NRC) kay›tlar›na göre, felakete yol açabilecekderecede 169 kaza olmufltur. Japonya’da 1992 y›l›nda tam 20tane önemli kaza rapor edilmifltir. 1992 y›l›nda Rusya,uluslararas› kurulufllara 205 kaza rapor etmek zorundakalm›flt›r. ‹ngiltere’de ise gizlenen ve sonra ortaya ç›kar›lan 17ciddi nükleer kaza yaflanm›flt›r. Daha uzatabilecek bu verilerflunu gösteriyor: Nükleer santrallerde kazalar s›k rastlanan birdurumdur. Bu kazalar›n sebep olabilece¤i sonuçlar aç›s›ndanen yak›ndan bilinen Çerneobil’e bakabiliriz. Çernobil’de

yaflanan radyasyon s›zmas› s›ras›nda 31 kifli öldü. FakatUkrayna Çevre Bakan› Dr. Yuri Scherbak, 1992’de yapt›¤›aç›klamada, ülkesinde 1986 y›l›nda meydana gelen Çernobilfelaketi sebebiyle 6000 kiflinin öldü¤ü ve ölü say›s›n›n40.000’e varaca¤›n›, ayr›ca yüz binlerce insan›n da kansereyakalanaca¤›n› söylemifltir. Ukrayna ve Rusya d›fl›nda, bafltaTürkiye ve Kuzey Avrupa olmak üzere milyonlarca insan vehayvan etkilendi, onbinlerce kilometrekare toprak kirlendi.Dünyadaki ekonomi otoriteleri taraf›ndan, hesaplanan mevcutzarar ve gelecek nesillere maliyeti, 350 milyar dolar olarakbelirtilmifltir. Mali zarar› bir yana, topra¤a, suya ve havayakar›flan radyasyon nesiller boyunca genifl bir co¤rafyadadolaflmaktad›r.

Türkiye’de konuya verilen ciddiyeti görmek için HacettepeNükleer Enerji Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyelerinden Prof.Dr. Osman Kemal Kadiro¤lu’nun sözlerine bakal›m: “Yap›lanbu tür analizler sonunda, bir nükleer santral›n korununergimesi ve çevreye radyasyon salmas›, yolda yürüyen birinsan›n bafl›na meteor düflme olas›l›¤›ndan biraz dahafazlad›r.” Bugüne kadar dünyada kimse meteor düflmesisebebiyle ölmedi, ama yüz binlerce insan nükleer santrallerinsebep oldu¤u kazalar sonucu öldü. On binlerce çocuk sakatdo¤du ve dönümlerce toprak kullan›lamaz hale geldi.

Nükleer santraller radyasyon yayar m›?

Nükleer santralde oluflacak bir kaza tek kelimeyle birfelakettir. Bunu bugüne kadarki kazalar›n istatistiklerinde degörebiliyoruz. Peki kazalar d›fl›nda bu santraller anlat›ld›¤› gibietraf›nda bal›k tutulan, havay› kirletmeyen, son derece modernve do¤a dostu teknoloji harikalar› m›? Maalesef ülkemizdekiuzmanlar› dillerinin kemi¤i yok. Söz uzmanlar›m›za geçinceyalan›n ve çarp›tman›n bini bir para. Oysa ki Uluslararas›Atom Enerjisi Kurumu’nun yapt›¤› araflt›rmalara göre nükleersantrallerin civar›nda yaflayanlarda kanser vakalar›nda yüzde400’lük art›fl, genetik mutasyonlar sonucu normal olmayando¤umlar, yayg›n lösemi hastal›klar› tespit edilmifltir.

‹ngiliz Hükümet Yetkilileri ve ard›ndan da bizzat Kraliçe,‹ngiltere’deki Sellafield Santrali’nde (eski ad› Windscale olanbu santralin, 1957’de yaflanan nükleer felaketten sonra ad›de¤ifltirilerek, kamuoyundaki kötü imaj› silinmeye çal›fl›lm›flt›r.)çal›flanlara, çocuklar›nda görülen yüksek lösemi oranlar› ileilgili araflt›rma sonuçlar› ›fl›¤›nda, çocuk yapmamalar›n›tavsiye etmifltir.

1991’de ABD’deki Oak Ridge Ulusal Laboratuvar›’ndaçal›flanlar üzerinde yap›lan incelemelerden sonra, lösemidenölüm oranlar›n›n, beklenenden %63 fazla oldu¤u saptanm›flt›r.ABD’de 1993 y›l›nda yay›nlanan Güneydo¤u MassachusettsSa¤l›k Raporu’na göre, Pilgrim Nükleer Santrali’nin yayd›¤›radyasyona maruz kalanlar, bu emisyona daha az oranda

Ekim

Gençli¤i

12

KKaattlliiaamm››nn aadd››::

Nükleer santral

Page 13: Ekim Gençliği sayı:81

maruz kalanlardan 4 katdaha fazla lösemi riskitafl›maktad›r.

Ocak 1999’daBritish MedicalJournal’da yay›nlananbir makalede,Fransa’n›n kuzeyindekiLa Hague NükleerSantrali’nin çevresindekisahillerde oynamayagiden ya da denizürünleri yiyençocuklar›n lösemiyeyakalanmas›n›n,di¤erleriylek›yasland›¤›nda, dahabüyük bir olas›l›k oldu¤ubelirtiliyordu. Frans›zkamuoyu, medyan›nkonuya ilgi göstermesiyle, bu sorundan haberdar oldu.

Nükleer santrallerden radyasyon s›zmas›n›n kaç›n›lmazoldu¤unu teyit eden Bo¤aziçi Üniversitesi Nükleer MühendislikAnabilim Dal› Baflkan› Prof. Dr. Vural Alt›n’a göre; “Reaktörleriso¤utan suya radyasyon kar›flmas› mümkün. So¤utma suyureaktör içinde dönüp durdukça radyasyon biriktirir. Bunund›flar› s›zmamas› gerekir. Halbuki her sanayi tesiste kazaolas›l›¤› vard›r. Nükleer reaktörlerin de ufak tefek kaza sonucuradyasyon s›zd›rmas›, çevre sa¤l›k sorunlar›na neden olmas›kaç›n›lmazd›r. Nitekim bunun bir çok örne¤i var. En geliflmiflülkelerdekiler de dahil olmak üzere yüzlerce santralde bugünekadar s›z›nt› oldu. Nükleer endüstri bu kazalar› saklamayaçal›flt›. Saklayamad›klar›n› yalanlad›. Çünkü dünya kamuoyu,1960’lardan itibaren nükleer silahlar karfl›s›nda dehfletekap›ld›kça, radyasyonun zararlar› anlafl›ld›kça, nükleersantrale karfl› güvensizlik duymaya bafllad›. Nükleer endüstrikendini savunmaya çal›fl›rken, nükleer teknolojiyi sankikazalardan ar›nm›fl gibi gösterdi”.

Nükleer santral at›klar› ne oluyor?

Bu soru konunun çok önemli bir k›sm›n› oluflturuyor.Çünkü nükleer santrallerin a盤a ç›kard›¤› at›klar hiçbir flekildeortadan kald›r›lam›yor. Bu at›klar on binlerce y›l boyunca aktifkal›yorlar, radyasyon yaymaya devam ediyorlar. Yetkilileraç›klamayamad›klar› bu sorun karfl›s›nda yer yer bir tak›myalanlara s›¤›nmaya çal›fl›yorlar. Bu at›klar›n sanayidekullan›ld›¤›, ya da bu sorunu çözecek teknolojinin gelifltirildi¤isöyleniyor. Ama tüm bunlar yalan. Madem bu at›klar bu kadarifle yar›yor, neden geliflmifl ülkeler bu at›klar› geri ülkeleresatmaya çal›fl›yorlar? Uluslararas› Atom Enerjisi Ajans› (IAEA)1977 y›l› sonunda reaktör sahalar›nda ya da geçici depolarda,200 bin ton (10 bin kamyon) tükenmifl yak›t çubu¤u oldu¤unuhesaplam›flt›r. Y›lda ortalama 10.500 ton artan bu rakam›n2010 y›l›na kadar %70 artarak 340 bin tonu (17 bin kamyon)aflmas› bekleniyor. 1998 y›l›nda ‹stanbul’da bir bas›n toplant›s›düzenleyen, Akkuyu Nükleer Santral› ihalesine Frans›zlarlaortak olarak giren Siemens Firmas›’n›n temsilcisi; “Türkiyeradyoaktif at›klar›n› Toroslar›n alt›na gömebilir.” dedi. Dahasonra da adeta dalga geçerek; “Türkiye’nin parlak zekal›insanlar›, gelecek 20 y›lda nükleer at›klar›n çözümünübulacakt›r” beyan›nda bulundu.

Bu konuda söylenen yalanlara dair geçti¤imiz haftalardaÖDP’nin Ankara’da düzenledi¤i nükleer santrallerle ilgilipanelde TAEK yetkilisi bir profesörün düfltü¤ü durum ibretliktir.Say›n profesörümüzü söz s›ras› kendisindeyken esipgürlüyordu. Arada at›klar›n etkisiz hale getirilece¤i teknolojiningelifltirildi¤ini de söyledi. Bunun mümkün olmad›¤›n› söyleyenve bu teknolojinin ne oldu¤unu soran elektrik mühendisi AliYi¤it’e cevap vermemeyi ye¤ledi.

TAEK’in çarp›tmalar›

TAEK’in ‹nternet sitesinde “TAEK diyor ki” bafll›¤› alt›ndakonuya do¤algaz kaynakl› termik santraller tart›fl›larak giriliyorve flöyle devam ediliyor: “Dünya elektrik enerjisi üretiminin%80’inin yenilenemeyen kaynaklardan, %19’u ise hidrolikkaynaklardan sa¤lanmakta, rüzgar, günefl, jeotermal, biokütlegibi yenilenebilir kaynaklar›n pay› ise %1’in alt›ndakalmaktad›r”. Tart›flman›n iki taraf›n› belirledi¤iniz zaman,elbetteki böyle iflinize geldi¤ince daldan dala atlama hakk›nasahipsiniz. Peki verilerdeki bu kaypakl›k niye? Bu %80’iniçinde nükleer santrallerin oran› ne? Biz söyleyelim %16. Pekidünya çap›nda verilen bu veriyle süreçleri ve e¤ilimleriincelemek için yeterli mi? Yani geliflmifl ülkelerde rüzgar vegünefl enerjisi üzerine yürütülen projeler ve uygulamalar burakamlara dahil mi? Nükleer santral teknolojisi üreten ülkelerinrüzgar enerjisinin %15’ten fazlas›n› kulland›klar› ve bu oran›yükseltecek projeleri bu rakamlarda göremiyoruz. Enerjiihtiyac›n›n %30’dan fazlas›n› rüzgardan sa¤layanDanimarka’y› burada göremiyoruz. Son y›llarda 16 bin MW’l›krüzgar santrali kuran Almanya’y› burada göremiyoruz. Tümgerçeklerin üzerinden atlayan toplam bir rakam. Yüksekteknoloji ile u¤raflan uzmanlar için son derece basit bir ayakya da söz oyunu.

Yaz›n›n bafl›nda da belirtti¤imiz gibi minareyi çalan k›l›f›n›haz›rl›yor. Ama çal›nmaya çal›fl›lan bizim gelece¤imizdir.Çal›nmaya çal›fl›lan do¤al hayatt›r, soludu¤umuz hava,içti¤imiz su ve beslendi¤imiz toprakt›r. Sermayedarlar kendikâr ve ç›kar hesaplar›yla bu soyguna girifliyorlar. Gençlik buya¤maya seyirci kalmayacakt›r. fiimdi gelece¤imiz için,yaflam› ve do¤ay› savunmak için mücadeleye at›lmazaman›d›r.

S. K›z›l›rmak

Ekim

Gençli¤i

13

Page 14: Ekim Gençliği sayı:81

Her gün gözümüzü açt›¤›m›zda bir felaket haberiylekars›laflmaktay›z; depremler, seller… Yak›n zamandameydana gelen ve 280 binden fazla insan›n yaflam›na malolan, binlerce insan›n evsiz kald›¤› tsunami felaketibunlardan sadece biri. ‹lk bak›flta do¤al bir felaket gibigörünse de asl›nda olay› 2 saat öncesinden tespit eden,fakat haber vermeyen ABD emperyalizminin bilinçli birkatliam›. ABD’nin bu tutumu bizleri flafl›rtmamal›d›r.

‹nsanl›¤›n y›k›m› yolunda at›lan ad›mlar y›ldan y›lah›z kazan›yor. Onbinlerce insan›n ölümü, binlercesininyaralanmas›na yol açan Irak savafl› bunlar›n sadecebiridir. Y›llard›r ç›karlar› nedeniyle insanlar› öldüren,do¤ay› y›k›ma u¤ratarak birkaç tekel d›fl›nda hiçbir fleyeyaflama hakk› tan›mayan bu vahflet ayg›t›n›n di¤er ismiise emperyalizmdir. fiimdilerde tüm bu y›k›m›n sorumlusude¤ilmiflçesine kuzu postuna bürünmüfl timsah gibigözyafl› döküyorlar.

‹nsanlara yaflama hakk› tan›mayanlardan seslerç›k›yor: “Bir yard›m da siz yap›n”. “Tüm dünya seferberoldu.”… ‹nsan hayat›n›n bu kadar ucuz oldu¤u birdünyada yard›mlar da bir o kadar tutars›z. fiimdideninflaat flirketleri s›raya girmifl durumda. Amaç “yard›m”...Bu “yard›m” fiyaskosunu kendileri de itiraf etmekten geridurmuyorlar. BM “Yard›mlar çok az ve söylenenlergerçe¤i ifade etmiyor.” diyor. Bu sözler bile bunlar›ngerçek yüzünü bir kez daha a盤a ç›kart›yor. Tümdünyada yard›m kampanyalar›n›n ard› arkas› kesilmiyor,ama ço¤u reklam› aflm›yor.

Bu “yard›m” kampanyas›n›n Türkiye aya¤› ise doludizgin devam ediyor. Yeni bir reklam kufla¤› ilekarfl›lafl›yoruz, reklamlara ünlüler ç›k›yor. Ancak, yap›lanonca etkinlik vb. istenilen düzeyde kat›l›m› sa¤layam›yor.Tabii suçlu belli: 17 A¤ustos depremini yaflam›fl olanbizler bu konuda duyarl›l›¤›m›z› kaybetmifliz. 20 milyoninsan›n açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤›, milyonlarcainsan›n uygulanan neo-liberal politikalarla gün geçtikçeyoksullaflt›¤› bir ülkede kimden ne kadar yard›m. Buflaklabanl›klar yetmezmifl gibi bir de flovenizmebaflvuruyorlar. “Yunanistan’dan bile az verdik”! Birdevlet politikas› olan ve y›llard›r düflmanl›¤› elindenb›rakmayanlar›n bu tutumu bizlere hiç de uzak de¤il.Depremzedeler için yollanan yard›mlar› iç edenlerdenbeklenmesi gereken de budur.

Kampanyalar birbirini kovalarken Hakkari depremi...Sermaye devletinin ve uflaklar›n›n yard›mlar›n›n biraldatmacadan ibaret oldu¤u ileriki günlerde ortaya bir birç›k›yor. Yard›m yard›m diyenler kendi ülkesindekiinsanlara yazl›k çad›rlar› veriyor, ilaç ve g›da yard›m›yapm›yor… Sermaye devleti bunlar yetmezmifl gibi bir debu sorunlara karfl› ç›kan insanlara katil polisini sald›rtarakinsanlar› “terörist” olarak nitelendiriyor. Aralar›ndabinlerce kilometre uzakl›k olan iki co¤rafyada iki do¤aolay› ve kapitalizmin ayn› tavr›: Endonezya’danHakkari’ye yard›m flarlatanl›¤›…

B. Umut

Ekim

Gençli¤i

14

Yard›m flarlatanl›¤›!

Page 15: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

15

Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›niste¤iyle, program›ndaki herkesinanadilinde e¤itim görmesinisavunan madde nedeniyle E¤itim-Sen’e aç›lan kapatma davas›beraatla sonuçland›. ‹lk duruflmadamahkeme taraf›ndan davaaç›lmamas› yönünde verilen karar,Yarg›tay taraf›ndan bozulmufl vetekrar mahkemeye gönderilerekdavan›n devam etmesi sa¤lanm›flt›.21 fiubat’ta görülen E¤itim-Senkapatma davas› mahkemetaraf›ndan verilen kararla iptaledildi.

E¤itim-Sen’e aç›lan kapatmadavas›n›n gençli¤i do¤rudan kesenboyutu; hem anadilde e¤itimtalebine do¤rudan bir sald›r›niteli¤i tafl›mas› ve hem de bu yolla Kürt halk›nayöneltilen bir sald›r› ve bask› konusu olmas›d›r. Buanlam›yla bakt›¤›m›zda bu davay› sadece E¤itim-Sen’eyöneltilmifl bir sald›r› olarak alg›lamak büyük bir yan›lg›olur. Bu sald›r› y›llard›r Kürt halk›na yöneltilenkatliamlardan, bask›lardan özü itibariyle ayr› de¤il,tersinden bunun bir parças› ve devam›d›r. Ayn› zamandademokratikleflme naralar›n›n her zamankinden daha gürhayk›r›ld›¤› günümüzde, bir sendikaya program›ndasavundu¤u bir talep nedeniyle kapatma davas› aç›lmas›,özellikle gençli¤e bir umut olarak gösterilen AB’ningerçekte bir aldatmaca oldu¤unun da yeni bir kan›t›d›r.

Sermayenin bu sald›r›s› karfl›s›nda bir tutumalabilmek, tok bir sesle bu sald›r›y› yan›tlamak elbettegelinen yerde oldukça önem tafl›yordu ve hala öneminikoruyor. ‹flçilere, emekçilere yöneltilen sald›r›lar›n sondönemde katlanarak artmas›, sermaye iktidar› karfl›s›ndaiflçilerin, emekçilerin ve gençli¤in omuz omuzakonumlanabilmesini gerektiriyor. Ama bu sald›r›larkarfl›s›nda toplumun bütün kesimlerinin ortak birpaydada buluflup mücadele ettiklerini söylemek bugüniçin oldukça güç. B›rak›n birlikte mücadeleyi, E¤itim Senbile kendisine yönelen sald›r› karfl›s›nda sadece c›l›zseslerle “hükümeti uyarmay›” ve çözümü AB’ningetirdi¤i söylenen sözde demokraside aramay› tercih etti.Taban›nda mücadele etmek isteyen dinamikleri havaboflaltma eylemleriyle etkisizlefltirdi.

Ama bu sald›r› karfl›s›nda gençlik de üzerine düflen

sorumlulu¤u yerine getirememifl,anadilde e¤itim talebini gerekti¤igibi savunarakgündemlefltirememifltir. Özündeanadilde e¤itime yönelmifl “ABdemokrasisi”nin bu sald›r›s›gençli¤in gündemine girememifl vegüçlü bir mücadele konusuyap›lamam›flt›r. Elbette yap›laneylem ve etkinliklere destekvermek için çaba harcand›, ama bugündemi kampüslerimize tafl›y›pgenifl gençlik y›¤›nlar› aras›ndagüçlü bir çal›flmaya konu edemedikve her zamankinden fazlasavunulmas› gereken anadildee¤itim fliar›n› ön plana ç›karamad›k.

Elbette gençlik bu süreçiçerisinde çeflitli gündemlere

müdahale etti, bir çal›flma temposu içerisinde bu sürecigeçirdi. E¤itim-Sen’e sald›r› gündemine müdahilolabilmek için de belli çabalar harcand›. Ama bundabelirgin biçimde yetersiz kal›nd›¤› da bir gerçektir.

Evet, bugün için E¤itim-Sen kapatma davas› iptaledildi. Ancak e¤itim emekçilerinin örgütlenmeleri vemücadeleleri düzenin s›n›rlar›n› aflt›¤› her an bu türtehditlerle ve bask›larla yine karfl› karfl›ya gelecektir.Gençlik e¤itim emekçileriyle yan yana durmal›, bu türsald›r›lara karfl› ortak direnifl hatlar› oluflturmayahaz›rlanmal›d›r.

Ayr›ca toplumun di¤er kesimlerine yönelik sald›r›larhalen sürüyor. SEKA, Tekel ve daha bir çok fabrika,iflletme özellefltiriliyor ve iflçileri kap› d›flar› etmehaz›rl›klar› h›zlan›yor. Sosyal haklar gasp ediliyor.‹flçiler, emekçiler güvencesiz çal›flmaya ve geleceksizyaflamaya zorlan›yor. Gençlik, kendi gündemleriyleberaber iflçi s›n›f›na yöneltilen bu türden sald›r›larkarfl›s›nda da sessiz kalmamal›d›r.

Direnen SEKA ve Tekel iflçisiyle her alandadayan›flmal› ve mücadelelerine kampüslerimizden omuzverebilmek için çal›flmalar›m›z› h›zland›rmal›y›z. Sondönemde hareketlili¤ini art›rmaya bafllayan iflçi s›n›f›n›neylemlerini ülkenin dört bir yan›nda desteklemek vegüçlendirmek sorumlulu¤u var önümüzde. Gençlikolarak bu sorumlulu¤un alt›ndan aln›m›z›n ak›ylaç›kmal›y›z ve ç›kaca¤›z da.

EE¤€iittiimm SSeenn’’ii kkaappaattmmaa ddaavvaass›› bbooflflaa çç››kkaarr››lldd››......

Anadilde e¤itim hakt›r!

Page 16: Ekim Gençliği sayı:81

Son y›llarda 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü, tarihigerçekli¤i bulan›klaflt›r›larak ve tafl›d›¤› s›n›fsal öz görmezdengelinerek kutlanmaktayd›. fiiflli s›n›rlar›n› aflamayan, devrimciiradeyi kortej s›ralamar›yla bertaraf etmeye çal›flan çeflitligruplar›n tutumlar›, 2004 8 Mart’›nda s›n›r› iyiden iyiye aflm›fl,miting erkeklere dönük hakaretlerin ve hatta fiili sald›r›lar›nyafland›¤› gerici bir alana dönüfltürülmüfltü.

Bu sene devrimci gruplar›n, “devrimci bir 8 Mart’›örgütlemek” amac›yla bir araya gelmesi, feministlerin arkas›nagizlenmifl olan reformistlerle politik plandaki kopuflun pratikplanda da zemin bulmas› aç›s›ndan önemli bir ad›m olmufl vesonucunda ‹stanbul’da ayr› ayr› kutlanan birkaç 8 Mart mitingigerçekleflmifltir.

Elbette mitingleri oluflturan bileflenlerin 8 Mart’ayükledikleri anlama ve 8 Mart’› neyin vesilesi olarakgördüklerine göre de¤iflkenlik gösteren tablolar ortayaç›km›flt›r. Bir tarafta televizyonda örnek olarak gösterilen,medya taraf›ndan alk›fllanan, SEKA’yla dayan›flmak için “maçtezahüratlar›n›n” sözlerini de¤ifltirerek sloganlar atan ve 8Mart’› flaflal› bir karnavala dönüfltürenler, di¤er tarafta ise 8Mart’›n bir kavga günü oldu¤u gerçe¤ini eylemin bafl›ndansonuna dek yaflatan ve somut pratikleriyle ortaya koyanlar.

Devrimci gruplar olarak, dünya emekçi kad›nlargününü, Saraçhane’de bafllay›p, Beyaz›t’ta son bulan birmitingle kutlayacakt›k. Ancak eylemimize, henüzSaraçhane’de toplan›lm›flken, devlet cephesinden birsald›r› gerçeklefltirildi. Sald›r› gerçekleflti¤inde henüzbuluflma saati gelmemiflti, miting kat›l›mc›lar›n›n ancak 200kadar› buluflma yerindeydi. Polisin coplarla ve bibergazlar›yla düzenledi¤i sald›r› sonucunda 57 arkadafl›m›zgözalt›na al›nd›.

Saraçhane müdahalesinin sonras›nda Beyaz›t buluflmanoktas› olarak belirlendi. Müdahalenin yaratt›¤› öfke vedevrimci güçlerle devrimci bir 8 Mart örgütlemenincoflkusuyla sloganlar her zamankinden daha gür biçimdeat›l›yordu. Beyaz›t otobüs duraklar›ndan meydana kortejdüzeninde girildi. BDSP, ÖMP, Proleter Devrimci Durufl,Halk Kültür Merkezleri, Kald›raç, Odak, Partizan,Demokratik Kad›n Hareketi, Demokratik Haklar Platformu,Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i, Akder, HÖC, Emekçi Kad›nlar(Mücadele Birli¤i), ÖMP ve EHP’li Kad›nlar’›n kat›ld›¤›miting, sald›r› ve bask› koflullar›n›n yo¤unlu¤una karfl›nyaklafl›k 1000 kifliyle gerçeklefltirildi. Yap›lan konuflmalaradamgas›n› vuran, bugünün emekçi kad›nlara ait oldu¤ugerçe¤iydi. Ayn› zamanda konuflmalarda s›kça sabahyaflanan sald›r› teflhir edildi ve devrimci dayan›flma öneç›kart›ld›. Ayn› zamanda emperyalist savafl ve fliddetgündemleri de ifllendi. Oldukça coflkulu geçen eylemimizihep bir a¤›zdan söyledi¤imiz marfllarla bitirdik.

Kürsüden eylemin bitti¤i söylendikten sonra, kitle parçaparça alandan ayr›l›rken çevik kuvvet bir kez daha

sald›r›ya geçti. Coplar›n havada uçufltu¤u sald›r› s›ras›nda,çok say›da arkadafl›m›z yerlerde sürüklendi, yaraland›.

6 Mart mitingi devrimci güçler aç›s›ndan oldukça anlaml›bir yerde duruyor. Eyleme dönüp bakt›¤›m›zda, ortada kararl›ve militan bir 8 Mart görüyoruz. Devrimcilerin 19 Aral›k günüKad›köy’de düzenledikleri tecrit karfl›t› miting ve yinedevrimciler cephesinden örülen NATO ve emperyalizm karfl›t›süreçlerinin yaratt›¤› özgüven bu eylemle bir kat dahaartm›flt›r. Devletin izin ve icazet s›n›rlar›na tak›lmaks›z›n, fiilive meflru eylemimizi her türlü sald›r›ya karfl›gerçeklefltirebilme iradesini göstermifl ve bunu gününanlam›na uygun bir içeri¤e ba¤l› kalarak yapm›fl olmak bugüniçin en önemli noktad›r.

8 Mart’ta yaflanan ayr›flmay› ileriye at›lm›fl bir ad›m olarakgörüyor, önümüzdeki süreçte belirleyici bir rol oynayaca¤›n›düflünüyoruz.

Yaflas›n 8 Mart!Kad›n›n kurtuluflu sosyalizmde!

‹stanbul Ekim Gençli¤i

‹‹ssttaannbbuull’’ddaa DDüünnyyaa EEmmeekkççii KKaadd››nnllaarr GGüünnüü......

Devrimci bir 8 Mart!

Ekim

Gençli¤i

16

‹‹ÜÜ’’ddee 66 MMaarrtt mmiittiinnggiinnee ççaa¤€rr›› eettkkiinnllii¤€ii......

8 Mart’› s›n›fsal özüne uygun birbiçimde kutlayal›m!

Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün kutlanmas› amac›yladüzenlenecek olan 6 Mart mitingi öncesinde, ‹stanbulÜniversitesi’ndeki 6 Mart mitingi bileflenleriyle bir araya geldikve mitinge ça¤r› yapmak amac›yla bir etkinlik düzenleme karar›ald›k.

Ön çal›flmas› zay›f geçmekle beraber 70’e yak›n ö¤renciarkadafl etkinli¤imize kat›ld›. 8 Mart mitingleri üzerindenyaflanan ayr›flmay› gerekçelendiren ortak bas›n aç›klamas›n›nokunmas›yla bafllayan etkinli¤e, Kad›nlar›m›z›n Yüzleri isimlisinevizyon gösterimiyle devam edildi.

Serpil Köksal’›n konuflmac› olarak kat›ld›¤› etkinlikte, kad›nsorununun kayna¤› ve ba¤›ms›z kad›n örgütlenmeleriningereklili¤i/gereksizli¤i noktas›nda canl› tart›flmalar yap›ld›. DarioFo’dan bir oyunun oynanmas›n›n ard›ndan, müzik grubununtürküleriyle halaylar çekildi. Etkinli¤in sonunda bir kez daha 6Mart mitingine ça¤r› yap›ld›.

Edebiyat kantininde gerçeklefltirilen etkinli¤in en olumluyan›, kat›l›mc›lar›n d›fl›ndaki ö¤renci arkadafllar›n tart›flmalaragösterdi¤i ilgi idi. S›n›rl› bir zaman içerisinde gerçeklefltirdi¤imizetkinli¤imiz, kad›n sorununun devrimci gruplar aç›s›ndanalg›lan›fl farkl›l›klar›n› aç›k bir biçimde ortaya koydu.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi

Page 17: Ekim Gençliği sayı:81

AAnnkkaarraa’’ddaa 88 MMaarrtt......Yaflas›n Dünya Emekçi

Kad›nlar Günü!8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü, Ankara’da devrimci-

ilerici örgütlerin ve çevrelerin kat›l›m›yla 5 Mart günü yap›lan bireylemle kutland›.

Ankara’da 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nüntarihsel anlam› ve bunun ifade etti¤i anlay›fl üzerinden eylemprogramlar›nda bir ayr›flma yafland›. 8 Mart ve emekçi kad›n›nmücadele içindeki yerine dair perspektiflerin netleflmesinin,sorunu genel ve ayn› ölçüde gevflek, s›n›f bak›fl aç›s›ndanuzak bir “kad›n sorunu”na dönüfltüren feminist anlay›fl ve buanlay›fl›n kuyrukçusu bir politik hat ile hesaplaflman›n ifadesiolan bu ayr›flma, baz› örgütlerin devrimci bir 8 Mart ça¤r›s›ylasomutland›.

5 Mart Cumartesi günü devrimci bir 8 Mart ça¤r›s›ylabiraraya gelen gruplar, Sakarya Caddesi’nde bulufltular. BDSP,Ekim Gençli¤i, Al›nteri, DHP, Partizan, Kald›raç, Odak, DevrimciMücadele ve ÇHD’nin yerald›¤› eyleme yaklafl›k 200 kifli kat›ld›.Sakarya Caddesi’nden bafllayan yürüyüflün ard›ndan YükselCaddesi’ne ulaflan yaklafl›k 200 kiflilik kitle ad›na burada ortakbir bas›n aç›klamas› yap›ld›. 8 Mart’›n tarihsel anlam› vebugünün iflçi kad›nlar›n mücadelesiyle kazan›lm›fl, iflçi s›n›f›naait bir miras oldu¤u vurguland›. Kad›n›n ezilmiflli¤inin gerçeknedenlerini gizleyen, sorunu çarp›k bir erkek karfl›tl›¤›naindirgeyen liberal anlay›fllarla hesaplafl›lmas› gereklili¤ininalt›n›n çizildi¤i aç›klamada, iflçi-emekçilerin tarihselkazan›mlar›n› simgeleyen ve devrim davas›n›n ürünü olan 8Mart’›n özüne uygun bir flekilde an›lmas› gerekti¤i belirtildi.

Aç›klaman›n ard›ndan Mamak ‹flçi Kültür Evi fiiirToplulu¤u’nun sundu¤u fliir dinletisi izlendi. Mamak ‹flçi KültürEvi Müzik Toplulu¤u’nun devrimci türküleri ve halaylar›nard›ndan eylem bitirildi.

Ankara Ekim Gençli¤i

AAnntteepp’’ttee 88 MMaarrtt......“Kad›n erkek el ele,

mücadeleye!” 8 Mart’›n hafta içine denk gelmesi nedeniyle Antep’te

Dünya Emekçi Kad›nlar Günü 6 Mart’ta yap›lan bir eylemlekutland›. Antep Demokratik Kad›n Platformu’nun düzenledi¤ieylem Adliye önünde yap›ld›. Demokratik Kad›n Platformueylemde “8 Mart ücretli izin günü, resmi tatil ilan edilsin/ AntepDemokratik Kad›n Platformu” pankart› açt›.

“E¤itimde cinsiyet ayr›mc›l›¤›na hay›r!”, “Töre cinayetlerineson!”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son!” fliarl› dövizlerkullan›lan eylemde “Savafla hay›r, iflkenceye son!”, “Eflit ifleeflit ücret!”, “Kad›nlar soka¤a, eyleme, özgürleflmeye!” , “Kad›nerkek elele, mücadeleye!” sloganlar› at›ld›. Ayr›ca SEKAiflçilerine verilen deste¤in ifadesi “SEKA yaln›z de¤ildir!” slogan›

anlaml›yd›. Bas›naç›klamas›n›nokunmas›n›n ard›ndaneylem sona erdi. Ya¤anya¤mura ra¤meninsanlar eyleme ilgi

gösterdi.Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› eyleme Gaziantep Üniversitesi

Ö¤renci Platformu olarak biz ö¤renciler de destek verdik.

Antep Ekim Gençli¤i

“Her gün 8 Mart, her gün

kavga!”Tarih boyunca ezilen ve sömürülen kitleler, hak ve

özgürlüklerini mücadeleleri sayesinde kazanm›fllard›r. 8 MartDünya Emekçi Kad›nlar Günü Amerikal› tekstil iflçisi kad›nlar›neflit ifle eflit ücret talebiyle bafllatt›klar› ve bedeller ödeyerekkazan›m sa¤lad›klar› bir mücadele günüdür.

8 Mart’›n tarihsel anlam›n› iflçi ve emekçilerin beynindensilmeye çal›flan, bugünün içini boflaltan sermaye iktidar›nakarfl› tüm iflçi ve emekçiler 8 Mart’› bu tarihsel özüne uygunkutlayarak düzene tok bir yan›t vermelidirler. Bu bak›flaç›s›ylaBa¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu’nun gerçeklefltirdi¤i bas›naç›klamas›na Ekim Gençli¤i olarak destek verdik. Buca Forbesgiriflinde yap›lan bas›n aç›klamas›nda 8 Mart’›n tarihsel önemive kad›n›n özgürlü¤ünün ve eflitli¤inin ancak bu zulümdüzeninin y›k›lmas›yla mümkün olaca¤› vurguland›. “Her gün 8Mart, her gün kavga!”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüyehay›r!”, “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek” sloganlar› coflkulubir flekilde at›ld›.

6 Mart Pazar günü gerçeklefltirilecek kitlesel bas›naç›klamas›na yap›lan ça¤r› ile bas›n aç›klamas› sona erdi.Aç›klaman›n ard›ndan bildiri da¤›t›m› yap›ld›.

‹zmir Ekim Gençli¤i

Fen Fakültesi’nde 8 Martetkinli¤i

‹stanbul Üniversitesi’nde 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlargünü gündemine dönük planlad›¤›m›z etkinliklerden birinidi¤erini Fen Fakültesi’nde gerçeklefltirdik. Bir süredir FenFakültesi’nde gerek siyasi çal›flma noktas›nda ciddi bir zay›fl›kyaflan›yordu. Bu nedenle etkinli¤in bu fakültedegerçeklefltirilebilmesi bizim için özel bir önem tafl›yordu. Buetkinlik ile birlikte Fen Fakültesi’nin bu dura¤an havas›n›k›rma yönünde bir ad›m atmay› hedefliyorduk.

Etkinli¤imize Kad›nlar›m›z›n Yüzleri isimli sinevizyongösterimi ile bafllad›k. Ard›ndan bir arkadafl›m›z kad›nsorununa iliflkin bak›fl›m›z› ifade eden bir konuflmagerçeklefltirdi. Konuflman›n sonras›nda bir kat›l›mc›n›nburjuva kad›nlar›n sorunlar› ile ilgili sordu¤u bir soruvesilesiyle neden çifte sömürüyü ve emekçi kad›nlar›nsorunlar›n› hedefledi¤imizi tart›flma f›rsat› bulduk. Etkinli¤imizmüzik dinletisi ile son buldu.

30 kiflinin kat›ld›¤› etkinli¤imize fakülte ö¤rencileri de ilgigösterdi. Senenin bafl›ndan bu yana bu fakültede yap›lan ilketkinlik oldu bu.

‹stanbul Üniversitesi Ekim Gençli¤i

Ekim

Gençli¤i

17

8 Mart eylemlerinden

Page 18: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

18

Emperyalistlerleyap›lan uluslararas›kölelik anlaflmalar›n›ngerekleri çerçevesindedevlet, üretim ve hizmetsektörlerinden birer birerelini çekiyor.Özellefltirme YüksekKurulu’nun 8 Kas›m2004 tarihinde SEKA‹zmit ‹flletmesi’ningerekçesiz olarakkapat›lmas›na kararvermesi de bukapsamdad›r.

1936’da kurulan veülkenin en büyük sanayikurulufllar›ndan biri olanSEKA, her türlü ka¤›t,karton ve ara madde,hammadde üretimiyle bualanda ülke üretiminin%50’sini elindebulundurmaktad›r. Önemli birkaç kalemde ise tekelkonumundad›r. Son 30 y›l içerisinde çal›flan say›s›n›nyaklafl›k olarak onda birine düflürülmesine, özel ka¤›tfabrikalar›n›n, özellikle de Toprak Holding’in iflyapabilmesi u¤runa en önemli makinelerinin alt› aydanuzun sürelerle bak›m ad› alt›nda üretim d›fl› tutulmas›nara¤men, 2004 itibariyle 412,9 milyon YTL sermayesibulunan SEKA, sadece Kocaeli ekonomisine 7,1 milyonYTL katk›da bulunuyor.

SEKA, Türkiye’de ka¤›d›n hammaddesi olan selülozve odun hamuru üretimini yapan tek kurulufltur. Ayr›caselüloz üretimi sadece SEKA’da entegre olarakgerçeklefltirilmektedir. Büyük sermaye yat›r›mlar›gerektiren ve dünya piyasalar›nda büyük bir rekabetinsürdü¤ü bu üretim alan›nda böyle imkanlara veteknolojiye sahip olan SEKA emperyalist tekellerin fiyatpolitikalar›na karfl› bir tampon görevi görmektedir.Kapat›lmas› ile ka¤›t gibi önemli bir sektörde,hammaddede d›fla ba¤›ml›l›k büyük ölçüde artacakt›r.Gündelik hayatta belki de her alanda karfl›laflt›¤›m›z ka¤›tve hammaddesiyle üretilen ürünlerin fiyatlar›, akt›kdo¤rudan emperyalist tekeller taraf›ndan belirlenecektir.SEKA’n›n kapat›lmas› sadece kap›ya konulan 700 iflçinin

de¤il, ülkede yaflayan tüm iflçi ve emekçilerin sorunudur. Özellefltirme Yüksek Kurulu’nun 27 Ocak 2005’ten

itibaren fabrikan›n faaliyetine son verilece¤iniaç›klamas›ndan sonra, 1 Ocak 2005 itibariyle makinelerdurduruldu. Bu geliflmelerin ard›ndan bir dizi eylemörgütlendi. ‹zmit halk›n›n da yo¤un deste¤iyle mitingler,yürüyüfller ve bir dakikal›k ›fl›k kapatma eylemleriyap›ld›. 19 Ocak 2005’te ise SEKA iflçileri eylemlerinibir ad›m daha ileri tafl›yarak fabrikay› iflgal ettiler.

‹flçilerin öfke ve tepkilerinin bas›nc› karfl›s›nda,geçmifli ihanetlerle kirlenmifl olan Selüloz-‹fl ve Türk-‹fliflgal eylemini sahiplenmek zorunda kald›lar. Ancakyapt›klar› aç›klamalar ve tav›rlar›, s›n›f düflman› ihanetçetelerinin çizgilerinde bir de¤ifliklik olmad›¤›n› gösterdi.Selüloz-‹fl yönetimi özellefltirme kapsam›ndaki iflkollar›nda örgütlü ve yine Türk-‹fl’e ba¤l› Petrol-‹fl, Yol-‹fl ve Tek-G›da-‹fl gibi sendikalar› dolafl›p ortak birmücadele hatt› belirlenmesine çal›flaca¤›na, Ankara’dameclisin koridorlar›nda dolafl›p s›n›f düflman›, iflbirlikçihükümet temsilcileriyle görüflmeyi tercih etti. Aç›kçagörülüyordu ki; fabrikan›n kapat›lmas›na iliflkin,yürütmenin durdurulmas› istemiyle aç›lan davaylabafllayan hukuki süreç, direniflin k›r›lmas› için bir f›rsat

““DDaayyaann››flflmmaa bbüüyyüüyyoorr,, ddiirreenniiflfl ssüürrüüyyoorr!!””

Direniflin yeni ad›: SEKA!

Page 19: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

19

olarak de¤erlendirilmek isteniyordu. Diyalogcu,uzlaflmac›, ça¤dafl sendikac›l›k söylemleri arkas›ndaihanet çizgisi kendini gizlemeye çal›fl›yordu.

SEKA’n›n kapat›laca¤› 27 Ocak’a gelindi¤indeSelüloz-‹fl’in açt›¤› davadan ilk karar ç›kt›. Ankara 9.‹dare Mahkemesi, Özellefltirme Yüksek Kurulu’ndansavunma al›n›p yeni bir karara var›l›ncaya kadarÖYK’n›n karar›n›n yürütmesinin durdurulmas›na kararverdi. SEKA iflçisinin mücadelesinin yaratt›¤› bas›nçlamahkemeden böyle bir karar ç›km›flt›. ‹flçiler cephesindekararl› bir mücadeleyle elde edilen ve tüm çabalarara¤men yalanc› bir bahar havas› estirmeyen bu karar,sendikal bürokrasiye bir manevra daha yapt›r›yor veihanet çetesi solu¤u yine hükümet temsilcilerinin yan›ndaal›yordu. Yapt›klar› aç›klamalarda e¤er hükümetdestekleyicisi olursa bu karara sayg› duyulmas›gerekti¤ini söyledikten sonra “Bizim buradan ölümüzç›kar!” diyebiliyorlard›.

Bu arada sermaye iktidar› da bofl durmuyor, direniflik›rabilmek için türlü yollara baflvuruyordu. Özelliklemedyas›n› çok güçlü kullan›yor ve burjuva medyadadireniflin sonuçsuzlu¤u, bofl oldu¤u üzerine birçok yaz›ve haber ön plana ç›kar›l›yordu. Bir yandan da hükümetiflçilere rüflvet teklif ediyor; Özellefltirme ‹daresiBaflkanl›¤› a¤z›ndan, direnifli bitirmeleri karfl›l›¤›ndaiflçilerin “hangi ilde, hangi ilçede, hatta hangi semtteistiyorlarsa orada ifle yerlefltirilece¤i” aç›klamalar›yap›l›yordu.

Medyadaki bask›, rüflvet önerisi de kar etmeyince busefer tehdit yoluna giden hükümet, Bakan Unak›tan’›nyapt›¤› bir aç›klamada iflçileri üstü kapal› tehdit ediyor ve“Devletle uzun süre cebelleflmenin kimseye yarar› olmaz,SEKA ‹zmit Fabrikas› kapat›lacakt›r.” diyordu.

Direnifl teslim al›namayacak!

Sermayenin ve sendika bürokrasinin tümçabalar›na ra¤men SEKA iflçileridirenifllerini kararl› bir biçimdesürdürüyorlar. Mahkeme karar›n›nfabrikan›n kapat›lmas› yönünde olmas› veiflçilerin tazminatlar›n›n yat›r›larak yasalolarak sürecin tamamlanmas›na ra¤menfabrikadaki fiili iflgal devam ediyor.Direniflin bafllamas›ndan bugüne kadargeçen süre içerisinde de SEKA iflçileriyledayan›flma her geçen gün büyüyor. Bir çokilde kurulan SEKA ‹flçileriyle Dayan›flmaPlatformlar› her geçen gün yeni bir eylemörgütlüyor. Neredeyse her gün SEKA iflçileriziyaret ediliyor, ‹zmit sokaklar›nda “SEKAiflçisi yaln›z de¤ildir!”, “Dayan›flmabüyüyor, direnifl sürüyor!” sloganlar›yank›lan›yor.

Bu destekten korkan sendika temsilcileri

ise iflçileri yal›tmaya ve özellikle devrimci güçlerleiflçilerin kaynaflmas›n› engellemeye çabalamakta;polislerle iflbirli¤i içerisinde, ziyarete gelen kortejlerifabrika kap›s›nda tutmaya, içeri almamaya çal›flmaktad›r.Deste¤e gelenlerin fabrika içerisine al›nd›¤› durumlardaise türlü provokasyonlarla, gerek iflçiler gerekse deailelerin devrimci güçlerle karfl› karfl›ya getirilmesi içinu¤raflmaktad›r.

Bu tabloya ra¤men iflçi kitlesinde önemli ölçüde birpolitikleflme yaflanm›flt›r. Direniflin bafllar›ndaki “bizekmek derdindeyiz” söylemi art›k kullan›lmamaya,iflçiler taraf›nda daha politik ve s›n›f dayan›flmas›navurgu yapan sloganlar kullan›lmaya bafllanm›flt›r.

SEKA iflçilerinin bu direngen tavr›, s›n›f kardefllerinede yol gösterici olmufltur. TEKEL’in Cevizli SigaraFabrikas› iflçileri de özellefltirme karfl›t› eylemliliklerebafllam›fl, yapt›klar› aç›klamalarda SEKA iflçileriyle kaderbirli¤i yapt›klar›n› ifade etmifllerdir.

Bugün gelinen noktada SEKA direnifli, uzun süredirsuskun kalan iflçi s›n›f›n›n bir kez daha gücünün fark›navar›p, kendini yeniden göstermesini sa¤lam›flt›r. Direniflingücü, sermaye iktidar›n› daha önceden iflçi-emekçieylemleri karfl›s›nda tak›nd›klar› alayc› tavr› bir kenarab›rak›p, kolluk güçleriyle direnifle müdahale etmeyezorlam›flt›r. Çünkü direniflin s›n›f›n di¤er bölükleriüzerinde yaratt›¤› hava sermaye iktidar›n› korkutuyor.Çünkü onlar da biliyorlar ki SEKA’da çakan k›v›lc›m›ezilen ve sömürülen milyonlar ilgiyle takip ediyor. E¤erki direnifl kazan›r ve bu k›v›lc›m yay›l›rsa iflçi s›n›f›n›dizginlemek art›k hiç de kolay olmayacakt›r.

SEKA iflçilerinin tarihsel öneme sahip ve devrimcis›n›f hareketinin önemli kazan›mlar›ndan biri olmayaaday bu direniflini desteklemek, bu k›v›lc›m› yang›naçevirmek için gençlik içerisinde direnifle olan duyarl›l›¤›artt›rmak ve genifl kitlelerin deste¤ini kazanmak yolundaad›mlar atabilmek omuzlar›m›zda bir görev olarakdurmaktad›r.

Page 20: Ekim Gençliği sayı:81

‹stanbul SEKA’yla Dayan›flma PlatformuGiriflimi 20 fiubat günü SEKA iflçilerinindirenifline destek için SEKA’y› ziyaretdüzenledi. Haydarpafla Tren ‹stasyonu’ndasaat 11:30’da buluflan platform bileflenleri,tren istasyonunu eylem alan›na çevirdiler.‹stanbul SEKA’yla Dayan›flma Platformuad›na trenlere binmeden önce bir bas›naç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klamas›ndansonra trene binildi. Tren vagonlar› “SEKAkapat›lamaz!” pankartlar›yla donat›ld›.

‹stasyondaki coflku tren içerisinde dedevam etti. Saat 14:30’da ‹zmit’e var›ld›¤›ndayürüyüfle geçen bini aflk›n kitle “Her yerSEKA her yer direnifl!”, “SEKA iflçisidireniflin simgesi!”, “Yaflas›n s›n›fdayan›flmas›!”, “‹flçilerin birli¤i sermayeyiyenecek!”, “Gün gelecek, devran dönecekAKP halka hesap verecek!”, “Kurtulufl yoktek bafl›na, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”sloganlar›yla fabrika önüne kadar geldiler.‹zmit halk› eyleme alk›fllarla destek verdi.

SEKA iflçileri fabrika önüne gelerekplatform bileflenlerini alk›fl ve sloganlarlakarfl›lad›lar. Fabrika önünde s›ras›yla ‹stanbulSEKA’yla Dayan›flma Platformu temsilcisi,‹stanbul Belediye-‹fl 2 Nolu fiube Baflkan› veSelüloz-‹fl Genel Sekreteri birer konuflmayapt›lar. Konuflmalar›n ard›ndan kortejlerflehir merkezine yürüdüler. Belediye ‹flhan›önünde yap›lan aç›klaman›n ard›ndan eylemsona erdi

‹stanbul SEKA’yla Dayan›flma PlatformuGiriflimi 23 fiubat günü Ça¤layan AKP binas›önünde saat 12:30’da SEKA’yla dayan›flmakamac›yla bir bas›n aç›klamas› düzenledi.“SEKA kapat›lamaz!” imzal› pankart›naç›ld›¤› eylemde “SEKA’dan Tekel’e direniflkazanacak!”, “Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hepberaber ya hiçbirimiz!”, “‹flçilerin birli¤isermayeyi yenecek!” sloganlar› at›ld›. Bas›naç›klamas› ve konuflmalar›n ard›ndan eylemsona erdi.

‹‹ssttaannbbuull SSEEKKAA’’yyllaa DDaayyaann››flflmmaa PPllaattffoorrmmuu GGiirriiflfliimmii’’nniinnSSEEKKAA ddiirreenniiflfliinnii ccooflflkkuulluu zziiyyaarreettii......

“SEKA’dan TEKEL’e direniflkazanacak!”

Ekim

Gençli¤i

20

‹‹ssttaannbbuull ÜÜnniivveerrssiitteessii’’nnddeenn SSEEKKAA iiflflççiissiinneeddeesstteekk......

“SEKA iflçisi yaln›z de¤ildir!”‹stanbul Üniversitesi’nde 24 fiubat günü SEKA ile dayan›flmak

amac›yla bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Üniversitede SEKAdireniflini gündemlefltirmek ve bu çerçevede dayan›flma ça¤r›s›yapabilmek amac›yla okulun aç›ld›¤› ilk gün ön çal›flmas›na bafllad›k.Üniversitenin henüz kay›t dönemi olmas›na ra¤men bas›n aç›klamas›nayaklafl›k 60 ö¤renci kat›ld›.

Aç›klamada flunlar söylendi: “... ‹flte tam da bu yüzden SEKA iflçisininbugün yürüttü¤ü ifade direniflin sürdü¤ü fabrikan›n s›n›rlar›n› çoktanaflm›fl durumdad›r. Çünkü bu direnifl sosyal y›k›m sald›r›s›na karfl› iflçis›n›f›ndan verilmifl ilk yan›tt›r. SEKA iflçisini bugün direniflin simgesi halinegetiren de bu yan›t›n güçlülü¤üdür. Ö¤renci gençlik olarak SEKA iflçisininbu anlaml› direniflini destekledi¤imizi ve destekleyece¤imizi bir kez dahavurgulayarak, flunu belirtmek istiyoruz: ‹flçi s›n›f›na yönelen sald›r›larkarfl›s›nda ö¤renci gençlik olarak her koflulda, sermayenin karfl›s›nda veemekçilerin yan›nda yeralaca¤›z. Bugün SEKA iflçisinin direnifline omuzveriyoruz ve yar›n direnen tüm iflçi ve emekçilerin mücadelelerine omuzverece¤imizi bir kez daha ifade ediyoruz.”

Coflkulu geçen bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan üniversiteye dönüldü,halaylar çekildikten sonra ertesi gün için planlanan SEKA ziyaretininça¤r›s›yla eylem sonland›r›ld›.

SEKA ile dayan›flma çerçevesinde planlanan etkinliklerin ilki olmas›aç›s›ndan anlaml› olan bas›n aç›klamas›n› SEKA ziyareti tamamlayacak.Üniversite ö¤rencileri ‹zmit’te bir bas›n aç›klamas› daha gerçeklefltirecek.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi

Page 21: Ekim Gençliği sayı:81

Genç komünistler olarak 18 fiubat akflam› SEKA iflçilerineyap›lan sald›r› üzerine h›zl› bir tepki gösterdik. SEKA iflçilerininyaln›z olmad›klar›n›, iflçilere yönelik sald›r›n›n her cephedenkarfl›lanmas› ve direniflin savunulmas› bilinciyle hareket ettik.Zira, SEKA direnifli direniflimiz, kararl›l›¤› kararl›l›¤›m›z vegüçü gücümüzdür.

19 fiubat günü yapt›¤›m›z dergi sat›fl›n› daha uzun tutarakajitasyonumuzu bu konuya ay›rd›k. Yüksel Caddesi’ndesaatlerce SEKA iflçisininyaln›z olmad›¤›n› ve budireniflin önemini yapt›¤›m›zkonuflmala dile getirdik.Sat›fl faaliyetimiz çokbaflar›l› geçti. Elimizdekidergileri hemen hemenbitirdik. Yeni insanlarlatan›flma f›rsat› bulduk. Tümbu faaliyetimiz boyuncayoldafllar›m›zda büyük bircoflku ve heyecan hakimdi.Genç komünistler SEKAiflçilerinin ortaya koydu¤udirenifli sahiplendiklerini bucoflkular›yla bir kez dahagösterdiler.

Biz Ekim Gençli¤isat›fl›n› sürdürürken bas›naç›klamas› yapan SDPgençli¤inin eylemine destekverdik. Sat›fl faaliyetinibitirdikten sonra SDP ileortaklaflt›rd›¤›m›z bas›naç›klamas›n› yapt›k. Üçerlikortejler oluflturarakpostane önüne yürüyüpSEKA iflçilerine destekmesaj›m›z› fakslad›k.Burada yap›lankonuflmalarla AKPhükümetinin sosyal y›k›msald›r›lar›n› teflhir ettik.‹çerde bu sald›r›lar›yürütenlerin d›flar›daemperyalist efendilerininkatliamlar›na ortakolduklar›n› anlatt›k.

SEKA iflçileriningösterdi¤i kararl› direnifli birkez daha selamlay›p“Yaflas›n iflçilerin birli¤i,halklar›n kardeflli¤i!”slogan›yla eylemimizi

bitirdik .Ankara Ekim Gençli¤i olarak art›k hafta sonu yap›lan dergi

sat›fl›n› süreklilefltirmifl bulunuyoruz. SEKA iflçileri iledayan›flma eylem ve etkinliklerimiz de devam edecek.

Yaflas›n iflçilerin birli¤i, halklar›nkardeflli¤i!

Ankara Ekim Gençli¤i

SEKA iflçileri ile anlaml›dayan›flma

Ekim

Gençli¤i

21

Antep’te iflçiler ve ö¤renciler SEKA için birleflti!

Türk Haber-‹fl sendikas›nda örgütlü iflçiler 4 Mart günü Antep’te iflyerini terk etmeme karar›n›uygulayarak SEKA iflçilerine destek sundular ve “Özellefltirmelere Hay›r!” dediler. Akflamsaatlerinde Merkez Postane’de bafllat›lan eyleme birçok sendika temsilcisi ve özellefltirme karfl›t›kat›ld›. Biz de Gaziantep Üniversitesi Ö¤rencileri olarak iflçilerin hakl› tepkilerine destek sunmakiçin oradayd›k.

Eyleme bafltan sona coflku hakimdi.“Genel grev, genel direnifl!”, “Gün gelecek, devrandönecek, AKP halka hesap verecek!”, “Y›lg›nl›k yok direnifl var!”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›!”sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde, en s›k at›lan slogan ise “SEKA iflçisi yaln›z de¤ildir!” oldu.

Antep merkezinde ve ilçelerinde 620 Haber-‹fl’li iflçinin bu eylemi gerçeklefltirdi¤i bildirildi.Bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan eylem sona erdi.

‹lerleyen saatlerde Gaziantep Üniversitesi Ö¤rencileri olarak iflçilere destek vermek içinyeniden Merkez Postane önüne gittik. Burada halaylar çeken iflçilerdeki coflku görülmeyede¤erdi. S›k s›k SEKA direnifline destek veren sloganlar at›ld›. Ö¤renciler olarak oradan ayr›l›rkeniflçiler deste¤imizden dolay› mutlu olduklar›n› dile getirdiler. Biz de iflçilerin dayan›flmas›n›nanlaml› ve özellefltirmeye karfl› direnifllerinin de hakl› oldu¤unu söyleyip yanlar›nda oldu¤umuzubelirttik.

Antep Ekim Gençli¤i

Cebeci Ö¤rencileri’nden SEKA-TEKEL iflçilerine eylemli destek!

24 fiubat günü Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde SEKA ‹zmit Fabrikas›’na yöneltilensald›r›lara karfl› bir eylem yap›ld›. “Cebeci Ö¤rencileri” ad› alt›nda örgütlenen eyleme CebeciKampüsü’ndeki çeflitli fakültelerden yaklafl›k 80 kifli kat›ld›.

Eylem, EBF önünden kampüs kap›s›na yürüyüfl olarak gerçekleflti. “SEKA kapat›lamaz!”fliar›n›n yaz›l› oldu¤u bir pankart aç›ld›. Eylemde “SEKA iflçisi yaln›z de¤ildir!”, “TEKEL iflçisi yaln›zde¤ildir!”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›!” sloganlar› at›ld›.

Gençlik s›n›f mücadelesiyle dayan›flma içinde olmak için çal›flmalar›na devam edecek.

Ekim Gençli¤i okurlar›/Cebeci

Page 22: Ekim Gençliği sayı:81

Üniversitelerimizde iki y›l önce, ÖTK(Ö¤renci Temsilci Kurulu) ad› alt›nda rektörlükeliyle kurulan kurullar› hepimiz mutlakaduymufluzdur. Ö¤renci hareketine bugünkühaliyle hiçbir destek sunamayacak ÖTK’lar,ö¤renci hareketinin tarihinde farkl› flekillerdegündeme gelmifltir. Bugün ÖTK’lar yenidenö¤renci hareketinin geliflmesinin ve kendiözörgütlülü¤ünü yaratmas›n›n karfl›s›naç›kar›l›yor, bir tak›m vesilelerle üniversiteö¤rencilerinin gündemine sokulmayaçal›fl›l›yor.

ÖTK’lar ö¤rencilerin kendilerini temsiledebilecekleri, seslerini duyurabilecekleri biryer olarak lanse ediliyor. Gerçekte ise bugiriflim tamam›yla ö¤renci hareketinidizginlemenin, tabandan gelen muhalifinisiyatife ve birlikteli¤e tahammülsüzlü¤ün birgöstergesidir. Bu dizginleme amac›çerçevesinde ÖTK’lar, mevcut ö¤rencihareketini YÖK ve rektörlü¤ün denetimi alt›na almayaçal›flman›n araçlar›d›r. Ö¤rencilerin temsil edilmesi gibi biramaçla kurulmad›¤›, bizzat yönetmeli¤i, yönergeleri, seçilmeflartlar› ve de hiçbir yetkiye sahip olmay›fllar›yla aflikard›r.

Bu noktalara daha sonra de¤inece¤iz. Ancak öncelikle ilkÖTK deneyimi olan ODTÜ-ÖTK ve ‘96 ö¤renci hareketiningeliflmesi süreciyle gündeme gelen ÖTK’lardan bahsetmekistiyoruz.

Tarihsel deneyimlerle ÖTK

1976 y›l› ODTÜ-ÖTK’n›n kurulufl y›l› olmufltur. Bu, söz vetüm yetkinin tamam›yla ö¤rencilerde oldu¤u bir ÖTK’yd›.Tüzü¤ü bile ö¤renciler aras›nda gerçeklefltirilen ve bir aysüren tart›flmalar sonucunda oluflturulmufltu. Tüzük rektörlüktaraf›ndan kabul edilmeden çal›flmalar›na bafllayabilmifltir.ODTÜ-ÖTK, okulda gerçeklefltirilen her türden eylemiörgütlemekten yemekhane ve çay fiyatlar›na, rektörlü¤ünkararlar›ndan müfredat›n düzenlenmesine kadar her fleydesöz sahibidir. ÖTK’n›n gücü hiç de rektörlükten veyatüzü¤ünden gelmemektedir. Bu güç s›rt›n› tamam›ylaö¤rencilere dayamas›ndan, birebir onlar›n eliyleoluflturulmas›ndan ve hayat bulmas›ndan gelmektedir.

Oysa bugünkü ÖTK’lar varl›k nedenini ve gücünüö¤rencilerden de¤il YÖK’ten almaktad›rlar ve bu niteli¤i ileuyumlu olarak tümüyle idarenin icazet s›n›rlar› içindekalmaktad›rlar. ‹sim d›fl›nda bugünkü ÖTK’larla ODTÜ-ÖTKaras›nda ortaklaflan hiç bir yan› yoktur. ODTÜ-ÖTKrektörlü¤ün kurdu¤u güdümlü bir kurum de¤il, tersine,ö¤rencilerin kendi inisiyatifleri ile gelifltirdikleri bir

özörgütlülüktür. Bugün gerçeklefltirilen ÖTK sald›r›s›, ‘96 y›l›nda

gerçeklefltirilen sald›r›n›n bir yeni versiyonudur. O dönemyükselen ö¤renci muhalefeti, aylar süren ders boykotlar›,DTCF’de ve ‹stanbul Üniversitesi’nde iflgaller gerçekleflmifltir.ODTÜ ve Hacettepe’den ö¤renciler gözalt›ndakiarkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas› için, hiçbir çal›flmayapmadan birkaç saat içinde 3-4 binleri bulan eylemlerörgütleyebilmifllerdir. Ö¤renci hareketi kendi özörgütlülüklerinigelifltirmek, bu temelde örgütlü mücadelelerini yükseltmekpotansiyeli tafl›maktad›r. Rektörlük ve dolay›s›yla düzen do¤alolarak durum ve geliflmelerden hoflnutsuz ve kayg›l›d›r. ‹flteÖTK sald›r›s›, ö¤renci muhalefetinin bu yükseliflinin önünüalmak için yap›lan bir sald›r›d›r.

ÖTK sald›r›s›n› ne YÖK’ten ne de sermaye iktidar›ndanba¤›ms›z ele alamay›z. Bu ayn› zamanda YÖK’ün kendi teflhirolmufllu¤unu “demokratik” bir makyajla hafifletmegereksiniminin bir ürünüdür. Gerçekte ise ÖTK’lar da bafltanafla¤›ya anti-demokratiktir. Bu nedenle bir çok üniversitedeÖTK’lara karfl› çal›flmalar yürütülmüfltür.

ÖTK’n›n mevcut biçimiyle ve koflullar içerisinde bir ö¤renciözörgütü olamayaca¤›, ancak ve ancak bir sald›r› örgütüolabilece¤i, genç komünistler taraf›ndan zaman›nda önemledile getirilmifltir. Bununla birlikte genç komünistler konuyakaba bir biçimde de yaklaflmam›fl, düzenin maskesinidüflüren bir sloganla ç›km›fllard›r: ÖTK’lar ya bize, ya çöpe!Seçme ve seçilme hakk›n›n YÖK taraf›ndan k›s›tlanmad›¤›,yetkiye ve kararlara müdahale olana¤›na sahip bir ÖTKoluflmad›¤› sürece bunlar YÖK’e aittir, t›pk› YÖK gibi çöplü¤eyollanmal›d›r.

Bugün oldu¤u gibi o gün de reformizm ÖTK’lara dört elle

Ekim

Gençli¤i

22

ÖÖTTKK kkiimmii tteemmssiill eeddiiyyoorr?? ÖÖ¤€rreenncciilleerrii mmii,, rreekkttöörrllüü¤€üü mmüü??

ÖTK m›, RTK m›?

Page 23: Ekim Gençliği sayı:81

sar›lm›flt›r. ‘97’de Trakya Üniversitesi’nde Aç›l›fl flenli¤indedevrimciler “ÖTK taktik, YÖK faflist!” slogan›n› yükseltirken ,Emek Gençli¤i kendini “ÖTK Giriflimcileri” diye ortaya koymakyoluna gitmifltir (Ekim Gençli¤i, 1 Kas›m ’97). Devrimciö¤rencilerce birçok yerelde buna benzer çal›flmalaryap›lm›flt›r. “Ya bize, ya çöpe!” fliar› zaten kendiözörgütlülüklerini yaratma yolundaki gençli¤in, düzenins›n›rlar› içindeki bir kuruma bak›fl aç›s›n› çok güzelgöstermektedir.

Bugünkü ÖTK sald›r›s›

Bugün ÖTK’lar tekrar gündeme getirilmeyeçal›fl›lmaktad›r. 2002 y›l›n›n sonunda Üniversiteleraras› Kurultaraf›ndan, Üniversiteler Ö¤renci Konseyi Yönetmeli¤i ad›alt›nda bir yönetmelikle bu hamle bafllat›lm›flt›r. C›l›z dahi olsaoluflabilecek bir ö¤renci muhalefetinin önünü daha oluflmadanalabilmenin, ö¤renci hareketini düzene tabi k›lman›n bir yoluolarak düflünülmüfltür. T›pk› ‘96’da oldu¤u gibi. Ancak iki y›ld›rODTÜ’de oldu¤u gibi birçok üniversitede de ö¤rencilertaraf›ndan karfl›l›k görmemifltir. Her ne kadar karfl›s›nda birmuhalefet oluflturulmam›fl olsa da, ö¤rencilerin ÖTK’lara ilgigöstermedi¤i bir gerçektir.

ÖTK yönetmeli¤inin maddelerini inceledi¤imizde,ö¤rencileri temsil etmeyen, edemeyen bir sözde örgütlenmeile karfl› karfl›ya oldu¤umuzu aç›kça görüyoruz.

Öncelikle yap›s›ndan bahsedelim. Her bölümün hers›n›f›ndan birer ö¤renci temsilcisi seçiliyor. Daha sonra herbölümden bir bölüm temsilcisi ve daha sonra da herfakülteden birer fakülte temsilcisi seçiliyor. En son olarak birbaflkan, en az bir baflkan yard›mc›s› ve de bir genelsekreterden oluflan Üniversite Ö¤renci Konseyi YürütmeKurulu oluflturuluyor. Ancak tüm söz hakk› (pratikte hiçbir sözhakk› yok ama oldu¤u kadar›yla!) baflkan›n elinde toplan›yor.Oluflturulan yönetmelikteki madde 6/c’de ise baflkan›n hiçbirhakk› olmad›¤› yaz›l›d›r:

“Madde 6/c: Üniversite Ö¤renci Konseyi Yürütme Kurulubaflkan› üniversite senatosunda ö¤rencilerle ilgili konular›ngörüflülmesi s›ras›nda rektör taraf›ndan senatoya veÜniversite Yönetim Kurulu’na davet edilir ve oy hakk›olmaks›z›n toplant›ya kat›l›r.”

Bu maddeden de anlafl›laca¤› gibi sadece ö¤rencilerleilgili konularda (yani toplant›n›n belirlenmifl k›s›mlar›nda), e¤errektör lütfedip davet ederse, bizi temsil edecek olanbaflkan›m›z da oy hakk› olmadan, masadaki tuzluk misali, birköflede oturup dinleme “söz, yetki ve hakk›na” sahiptir.

Dahas› var. Biz ö¤rencileri temsil edecek temsilcilerinseçilme flartlar›na bakd›¤›m›zda kimlerin temsilciolabilece¤ini, daha do¤rusu neden hiç kimseyi temsiledemeyece¤ini görmüfl oluyoruz. Not k›stas› yönetmelikteüniversiteye b›rak›ld›¤› için afla¤›daki maddeyi ODTÜ Ö¤renciKonseyi Yönergesinden aktar›yoruz:

“Ö¤renci temsilcisi aday› olma koflullar›:“Madde 15: (...) “b) Bir önceki yar›y›l sonunda genel not ortalamas›n›n ve

dönem not ortalamas›n›n en az 2.00 olmas›, Haz›rl›k s›n›f›adaylar›n›n ise haz›rl›kta y›l tekrar› yapmam›fl olmas›,

“c) Haz›rl›k s›n›f› hariç üniversitede sekizinci döneminigeçmemifl olmas›,

“d) Hiçbir disiplin cezas› almam›fl olmas›,...”Demek ki üniversitede ö¤rencileri temsil etmek ancak

yukar›daki niteliklere sahip olundu¤u takdirde olanakl›olabiliyormufl. ODTÜ gibi bir okulda çok a¤›r olan müfredat

karfl›s›nda temsilcili olmak ile “baflar›l› ö¤renci” olmakzorunlulu¤unu ba¤daflt›rmak nas›l bir demokratik kurulyaratma iddias›d›r acaba? Dahas›, daha da önemlisi var.Bugün üniversitelerde paral› e¤itime, YÖK’ün tüm bask›c› veanti-demokratik uygulamalar›na, üniversitelerin birerticarethaneye dönüfltürülmesine, sermayeye peflkeflçekilmesine, ABD emperyalizmine karfl› ç›kanlar, k›sacas›insan olman›n onurunu tafl›yanlar soruflturmalara u¤rarken,ard› ard›na cezalar al›rken, böylesi maddelerin konmas›,ÖTK’lar›n kimi, nas›l temsil etti¤ini de yeterli aç›kl›ktagöstermiyor mu? Düzenin bütün sald›r›lar›na karfl› üniversiteö¤rencilerinin haklar›n› koruyan devrimci demokrat ö¤rencilerö¤renci temsilcisi aday› bile olam›yorlar. Bu ülkede birüniversitede ö¤rencilere ideolojik halay çekmektensoruflturma aç›labiliyorsa bu maddenin meflruiyetinden nas›lbahsedebiliriz?

Örnekleri ço¤altmak mümkündür. Bu veriler ›fl›¤›nda bakt›¤›m›zda bugünkü ÖTK sald›r›s›n›n

anlam›n› ve amac›n› bütün aç›kl›¤› ile görebilmekteyiz.Bugünkü sahte ÖTK’lar›n inisiyatifin ve temsiliyet flartlar›n›ntamam›yla ö¤rencilerin elinde oldu¤u ‘80 öncesi ODTÜ-ÖTKdeneyimiyle hiç bir ilgisi yoktur. Bugünkü sahte ÖTK’lar›ntemsil mekanizmas›ndan ifllevine kadar tüm hususlar› bizzatve yaln›zca rektörlük ve onun da üstündeki YÖK taraf›ndanbelirlenmifltir. Burada ö¤rencilere, onlar›n demokratikinisiyatifine, istem ve iradelerine iliflkin zerre kadar bir fleyyoktur.

ÖTK’lara karfl› tavr›m›z ne olmal›?

ÖTK’lar bugünkü flartlar alt›nda asla üniversiteö¤rencilerinin inisiyatifini ve iradesini temsil etmemektedirler.Ad›ndaki “ö¤renci temsilcileri” nitelemesi tamam›yla biraldatmacad›r. Ad›n›n ÖTK oldu¤una aldanmadan onunö¤renciler aras›ndaki Rektörlük Temsilci Kurulu (RTK)oldu¤unu görmeli ve genifl ö¤renci kitlelerine degösterebilmeliyiz.

Öte yandan, ‹stanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi’nde birsüredir yaflananlar, özgün bir durum örne¤i olarakç›kmaktad›r karfl›m›za. Burada rektörlü¤ün seçilme koflullar›n›de¤ifltirmesi yoluyla ve karar hakk›n›n güvence alt›naal›nmas› durumunda, farkl› bir ÖTK kurma olana¤› ortayaç›kabilir. Kuflkusuz ö¤renciler bunu da de¤erlendirecektir. Yaburada istenen tipte bir örgütlülük kurulur, ya da rektörlüksözünü tutmaz ve böylece kendi gerçek konumunu a盤avurmufl olur.

Verili durumda, ÖTK’lar düzenin kurumlar›d›r. Ne onlarakucak aç›lmal›, ne de kolay›ndan ÖTK sürecinin tamam›ylad›fl›nda kal›nmal›d›r. D›fl›nda kal›nmamal›d›r; çünkü bu kitlehareketini hedefleyen bir sald›r›d›r ve gençlik kitlelerinikazanmak isteyenler her türlü hamleye aç›k olmal›, tümf›rsatlar› de¤erlendirebilmelidirler. ÖTK sald›r›s›na karfl›yürütece¤imiz mücadeleyi, ne YÖK’ten ne de sermayeiktidar›na karfl› yürütece¤imiz mücadeleden ayr›düflünemeyiz. Temel taktik olarak kurumun y›pranmas›n› vesald›r› niteli¤ini gerçeklefltiremez hale getirilmesinibenimsemeliyiz. Biz genç komünistlerin görevi ÖTK’lara karfl›etkili bir teflhir kampanyas›n› örgütlemek, onlar üzerindenYÖK’e ve sermaye iktidar›na karfl› mücadeleyi yükseltmektir.

Birleflik devrimci bir gençlik hareketi için ileri!

R. U. Kurflun

Ekim

Gençli¤i

23

Page 24: Ekim Gençliği sayı:81

Geçti¤imiz dönemin ortas›nda ördü¤ümüz kamera veturnike sald›r›lar› karfl›t› muhalefet dönem sonundameyvelerini vermifl, kampüsümüzdeki ö¤rencilerinin üçtebirini harekete geçirebilmifl ve turnikelere dokunamasakda ‘gözetleme sistemi’ni uygulamadan kald›rabilmifltik.Yeni döneme de, uzun süredir hareketsiz kalan ve genelbir apolitizmin hüküm sürdü¤ü kampüsümüzde oluflanhareketlili¤i daha ileri tafl›ma hedefiyle bafll›yoruz.

‹darenin ÖTK seçimlerini ileri sürerek ö¤rencilerdeyeni yeni oluflmaya bafllayan birlikte hareket etme bilincive iste¤ini törpüleme manevras›na karfl›, üniversitenin aslibileflenlerinin kendi örgütlenmelerini oluflturmas› yolundaad›mlar›n› atmalar› gerekmektedir. Birinci dönemçal›flmam›z kazan›mla sonuçlanm›fl olsa da, do¤ru birplatformda birlikte hareket edilmedi¤i zaman bukazan›mlar›n tafl›y›c›s› olunamayaca¤› unutulmamal›d›r.

Yürütülen çal›flma boyunca turnike sistemine karfl›kameralara gösterilenden daha az tepki gösterildiyse deara tatilde kullan›lmaya bafllanan turnikeler uygulamadakiyavafll›¤›ndan ve ö¤rencilerin hareketlerini engellemesinedeniyle belli bir tepkiyle karfl›lanacakt›r. Bu muhtemeltepkiyi daha politik bir zemine çekebilmeksorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z.

Geçti¤imiz dönem boyunca örgütledi¤imizçal›flmalardasa¤lad›¤›m›zkazan›mlar, rektörlüktaraf›ndan ÖTK sald›r›s›ile bofla ç›kart›lmayaçal›fl›l›yor. Biz ise busald›r›y› karfl› sald›r›yadönüfltürmeninimkanlar›n›zorlamal›y›z.Rektörlü¤ün sahteÖTK’lar›n›n yaflan›lansorunlara çözümoluflturabilecek birtemsiliyete sahipolamayaca¤›n›geçti¤imiz dönemçal›flmalar› sayesindeulaflt›¤›m›z insanlara

anlatmal› ve bu ÖTK sald›r›s›n› bofla ç›kartmal›y›z. Zirabu yap›lamad›¤› koflullarda bu zamana kadar oluflturulananlaml› sonuçlar sahte bir örgütlülü¤ün sahte temsiliyetiile çürümeye terk edilmifl olacakt›r.

Bunun için elimizde oldukça fazla imkanbulunmaktad›r. ÖTK sald›r›s›n› MSÜ Rektörlü¤ü geliflenkitlesel tepkinin bir sonucu olarak devreye sokulmufltur.Bununla hedeflenen ise bu zamana kadar çal›flmalar›nbafl›n› çeken devrimci demokrat ö¤rencilerin sahte ÖTKtemsiliyetinin d›fl›nda b›rak›lmas› olacakt›r.

Bizce bu zamana kadar birçok çal›flma yapan vebunun sonucu olarak geçti¤imiz dönem anlaml› baflar›larsa¤lam›fl bulunan ö¤renci muhalefetinin meflrutemsiliyetini yok edecek her giriflim bofla ç›kart›lmal›d›r.Bu hedefle, ya gerçek ve s›n›r getirilemeyecek seçimlerile ÖTK yetkisi bize verilmeli ya da rektörlü¤ün sahteÖTKlar’› çöpe at›lmal›d›r.

Mimar Sinan Üniversitesi ö¤rencileri rektörlü¤ünkameral› sald›r›s›n› bofla ç›kartt›¤› gibi sahte ÖTKsald›r›s›n› da bofla ç›kartacakt›r. Bu kararl›l›klamücadelemize devam edece¤iz. Herfley birleflik devrimci bir gençlik hareketi için!ÖTK yetkisi ya bize, ya çöpe!

Ekim Gençli¤i/MSÜ

Ekim

Gençli¤i

24

MMSSÜÜ’’ddee rreekkttöörrllüükk ÖÖTTKK sseeççiimmlleerriinnii bbaaflflllaatttt››......

Rektörlü¤ün oyununu bozaca¤›z: ÖTK yetkisi ya bize, ya çöpe!

Page 25: Ekim Gençliği sayı:81

Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde her dönemin bafl›ndayaflanan kay›t sorunu, bu dönemin ilk iki haftas›ndayüzlerce ö¤rencinin gergin bekleyifllerle laboratuvarlar,fakülte sekreterli¤i ve dan›flmanlar aras›nda mekikdokumas›na neden oldu.

Üniversitemizde flu anda ö¤rencilerin kayd›n›yapmaya çal›flt›¤› iki farkl› sistem bulunmakta. BirincisiARAS ad›nda ve 2003 y›l› öncesi girifllileri kapsayansistem. Kay›t sorununun büyük ço¤unlu¤unu yaflamakzorunda b›rak›lan ö¤renciler bu kapsamda kal›yor.‹kincisi ise 2003 sonras› giriflliler için oluflturulan vekay›t sorununu çözdü¤ü iddia edilen US‹S. ARAS’l›ö¤rencilere sadece okulun s›n›rlar› içerisindekibilgisayarlara kullan›m yetkisi verilerek fakültelerininonlar için ay›rd›¤› sadece bir gün içerisinde kay›tyapmalar› bekleniyor. Sonuç olarak ortaya flöyle bir tabloç›k›yor: Her dönem geceden fakülte önüne gelip s›rayagiren insanlar, gün boyu laboratuvarlarda oluflankuyruklar, yüzlerce ö¤renciye ayr›lan 9-10 bilgisayar›nkilitlenip sistemin çökmesi ve böylece kuyruklar›nuzad›kça uzamas›, kontenjanlar›n dolu olmas› nedeniylezorunlu al›nmas› gereken derslerin dahi al›namamas› yada kurayla çekilen kay›t s›ras› numaralar›...

Kay›t haftas›nda yaflananlar bitmiyormufl gibi bir dedaha sonra ders eklemek istedi¤inizde ya da silmekistedi¤inizde size sizden fazlas›n› bilmedi¤ini söyleyendan›flmanlar ve ders kontenjan›n› artt›rabilmesi içinyalvar yakar peflinden kofltu¤unuz fakülte sekreterli¤i yada ö¤retim görevlileri... Tüm bunlar, yaklafl›k 30 binö¤rencinin bulundu¤u bir üniversitede ö¤renciye verilende¤erin ve üniversitenin önceliklerinde ö¤rencinin ya dae¤itimin yer almad›¤›n›n ortaya ç›kmas› için yeterlidir.

Kay›t sorununu çözdü¤ü iddia edilen ve yenigirifllilerin de dahil edildi¤i US‹S’de sorun biraz dahahafifletilmifl gibi görülüyor. Ancak d›flar›dan kay›t yapmaflans› da bulunan US‹S’liler için ise sorun bu sisteminba¤l› oldu¤u sunucunun internet kafelerde çal›flmamas›.US‹S’li arkadafllar›m›z da bu dönem bafl›nda 3. ya da 4.günden önce kay›tlar›n› tamamlayamad›lar ve tamamenilgisiz dan›flmanlarla karfl› karfl›ya b›rak›ld›lar. Tamamenilgisizdiler, çünkü madem ö¤renciler art›k d›flar›dan kay›tyapabiliyordu, o zaman kendi bafllar›n›n çaresinebakmal›yd›. US‹S bunun için yarat›lm›flt›!

Peki 30 bin ö¤rencinin bulundu¤u bir üniversitede -kiteknik üniversite oldu¤u ve sorunun teknik çözümü içinistenildi¤inde bir dizi olana¤›n da oluflturulabilece¤idüflünülürse- kay›t sorununun halledilmesinde,ö¤rencilerinin rahat bir biçimde derslerini seçip, haftaboyunca o fakülteden bir di¤erine koflturmalar›n›n önünegeçilmesindeki engeller nedir?

Sorunu çözecek bir sistem oluflturmak bu kadar zor mu?

Üniversiteyi flirket, ö¤rencilerini de müflteri olarakgören ve bunu her f›rsatta hissettirmeye çal›flan birzihniyetin üniversitedeki e¤itim ve kay›t sorunlar›nakay›ts›z kalmas› elbette flafl›rt›c› de¤il. Üniversitelerdeneo-liberal e¤itim politikalar› do¤rultusunda at›lan herad›m üniversitenin flirketleflmesine, bir ticarethane gibiiflletilmeye bafllamas›na önayak oluyor. Bugününiversitemizde ö¤rencilerin bir dizi sorununugörmezden gelen, ama kap›lar›na turnike ve kamerayerlefltirmeyi ihmal etmeyen, asistanlar›n›n para karfl›l›¤›ders hakk› sat›fl›na ya da kay›t yap›fl›na göz yuman ve ad›yolsuzluk iddialar›n›n bafl›nda yer alan bir üniversiteyönetimi bulunmakta. Ve bu idarenin att›¤› her ad›m› daYÖK’ten ve e¤itimin özellefltirilmesi yönündekiad›mlar›ndan ba¤›ms›z düflünemeyiz.

Böylece trilyonlara varan yolsuzluklarla bütçeninhangi ihtiyaçlar do¤rultusunda kullan›ld›¤›, harçlar›m›z›nnereye gitti¤i sorular›n›n yan›t›n› da bu çürümüfl sisteminçürümüfl kurumlar›nda ve bizlere dayat›lanuygulamalar›nda buluyoruz. Bizler, üniversitenin as›lsahipleri, bu sorulara yan›t ararken, muhataplar›m›z“Üniversite bünyesinde sermayedarlara nas›l imkanlaryaratabiliriz de güçlerine güç katar›z, bizim de bundanpay›m›z ne olur?” sorular›n›n yan›tlamakla u¤rafl›yorlar.Patronluk s›fat›n› sahiplenen rektörlük üniversiteninüretece¤i bilimi de ve ö¤retim üyelerini desermayedarlar›n hizmetine sunarken, 30 bin ö¤rencinine¤itim hakk›n› gasp ediyor ve ö¤renciye kendisineayr›lan 7-8 bilgisayarla idare etmesi söylenerek onlar›nihtiyaçlar› geçifltirilmeye çal›fl›l›yor. Her dönem bafl›ndagünlerce s›ralarda beklemek, geceden gelip okulda

Ekim

Gençli¤i

25

YYTTÜÜ’’ddeekkii kkaayy››tt ssoorruunnuu vvee öö¤€rreenncciilleerree ddaayyaatt››llmmaakk iisstteenneennlleerr......

E¤itim hakk›m›za sahipç›kal›m!

Page 26: Ekim Gençliği sayı:81

sabahlamak, kurada flansl› olmak da çözüm getirmiyor,çünkü daha sonraki dönemlerde ayn› sorunlakarfl›laflmaya mecbur b›rak›l›yor.

Bu uygulamalara karfl› taleplerimizi hayk›rd›¤›m›zdaise asla gerçeklefltirilmeyen vaatlerle karfl›lafl›yoruz ya dasusturulmaya çal›fl›l›yoruz. Biz ö¤renciler üniversiteninas›l sahipleriyiz. Oysa kendi üniversitemizeyabanc›laflt›r›l›yor, kameralarla gözetlenmeye çal›fl›l›yorve ders seçme hakk›m›z için günlerce rezillik çekmekzorunda b›rak›l›yoruz. Trilyonlarca paran›n birilerinincebine aktar›lmas›, ders ve not sat›fllar›n›n rektörlüktaraf›ndan yüzsüzlükle do¤rulanmas› , bilimin tüm etikde¤erlerini yitirmifl ve ö¤rencilerine de ayn› yozlu¤u veonursuzlu¤u dayatan bir zihniyettir.

Bugün bu zihniyetin tüm bu uygulamalar›na karfl›e¤itim hakk›m›za sahip ç›kmal›y›z. Kay›tlarda çekilençilelerden, bilimin toplum için de¤il de sanayikurulufllar›na hizmet etmesine, bizlere mesleke¤itimimizde sunulan imkans›zl›klardan, tüm buimkans›zl›klara ra¤men kurulan teknoparklara, ortayaç›kan ve flimdiye kadar ç›kmam›fl olan yolsuzluklardan,yemek-bar›nma gibi ihtiyaçlar›m›z›n karfl›lanmamas›nakadar yaflad›¤›m›z tüm bu sorunlar içerisindebulundu¤umuz sistemin e¤itim alan›ndaki politikalar› vebask›c› uygulamalar›d›r.

Üniversitelerde bizler ne müflteri, ne de sermayedariçin yetifltirilen ucuz iflgücüyüz! Bizler üniversitenin as›l

sahipleri, bilimin toplum için üretilmesi gerekti¤inisöyleyen, eflit, paras›z, anadilde e¤itim hakk›m›z›savunan üniversite ö¤rencileriyiz. Sermayeninüniversitemizi parsel parsel ele geçirmesine izinvermeyece¤iz.

Sermaye defol, üniversiteler bizimdir!Ekim Gençli¤i/YTÜ

Ekim

Gençli¤i

26

ODTÜ’de yeni dönemODTÜ’de yeni dönem ODTÜ Ö¤renci fienli¤i tart›flmalar›yla bafllad›. ODTÜ’de ö¤renci flenlikleri ilk kez 1986 y›l›nda

düzenlenmiflti. Geçen y›la kadar genç komünistler, di¤er devrimci-demokrat yap›larla birlikte alternatif flenlik düzenleyerekprotesto etmifllerdi. Ancak geçen y›l düzenlenen 18. ODTÜ Ö¤renci fienli¤i, sponsorsuz, yaklafl›k 30 ö¤renci toplulu¤ununbirlikte gerçeklefltirdi¤i, birlikte üretmenin ve paylaflman›n öne ç›kt›¤› alternatif politik kimli¤e sahip bir flenlik olmufltu.

Bu sene ise flenlikleri düzenleme yetkisi, anti-demokratik bir flekilde, Uluslararas› Gençlik Toplulu¤u’ndan (UGT) al›narakÖTK’ya verilmeye çal›fl›lmaktad›r. Zira geçen sene sa¤lanan birliktelik rektörlü¤ün ifline gelmemektedir. fienli¤e ticari kayg›larlabakanlar›n cepleri bofl kalmaktad›r. fienli¤i düzenleme yetkisinin ö¤renciler aras›nda hiçbir meflruiyeti olmayan ÖTK’yaverilmesi, flenli¤in ö¤rencilerin elinden al›n›p rektörlü¤ün eline geçmesiyle efl anlaml›d›r. Birkaç haftad›r ODTÜ’de birhareketlilik yaratan bu durum iyi tahlil edilmelidir.

Topluluklar toplant›lar yaparak durumu de¤erlendirmektedir. Hem bu anti-demokratik uygulamaya karfl› aç›k bir tav›rsergilemekte, hem de ÖTK’n›n meflruiyetini kabul etmemekten daha ileriden bir tutum almaktad›rlar. Tart›flmalara kat›lantopluluklar›n üzerinde ortaklaflt›klar› nokta, ÖTK’s›z ya da en fazla ÖTK’n›n tüm topluluklarla eflit koflullarda kat›laca¤› birbahar flenli¤i olmufltur. Bu tart›flmalarda dikkate de¤er olan fludur ki; kimi topluluklar içerisindeki baz› reformist yap›lar, mevcutkitleden daha geri bir tutum sergilemektedir. Örne¤in bahar flenli¤inin ÖTK’larla birlikte yap›lmas› önerisi Emek Gençli¤i veTKP’li Ö¤renciler’den gelmifltir. Hatta bu arkadafllar tart›flmalar kat›lan topluluk üyelerini ÖTK seçimlerine yeteri ilgiyigöstermedikleri için “uyarm›flt›r”! Reformistler bugün rektörlü¤ün politikas›n›n topluluklar ve ö¤renci kitlesi içerisinde yürütücüsüolmaktad›r.

ÖTK ise alttan alta flenlik çal›flmalar›n› oldu bittiye getirmeye çal›flmaktad›r. Bu sald›r› karfl›s›ndaki mücadele yaln›zcaflenlikleri kimin düzenleyece¤i, rolü ne olacakt›r tart›flmas› ekseninde örülmemelidir. Sald›r›n›n niteli¤i aç›kt›r. Rektörlük hemipleri eline almaya, hem de ÖTK’lar› gündeme getirerek kitle aras›nda meflruiyet sa¤lamaya çal›flmaktad›r. Önümüzdeki y›lkiÖTK seçimlerine de haz›rl›k yapmaktad›r. ‹ki y›ld›r hiçbir ifl yapmayan ÖTK’lar› ifllevsellefltirme çabas›ndad›r. Ö¤rencihareketinin kendi öz örgütünü yaratabilece¤inden korkmaktad›r. Geçen y›lki flenlik tablosu ve son y›llardaki -zay›f ve tamolarak örgütlü diyemesek de- ODTÜ Ö¤rencileri çal›flmas› rektörlü¤ün önündeki nesnel verilerdir. Rektörlü¤ün oynayaca¤›oyun aç›kt›r. Yapmam›z gereken bu oyuna gelmemek ve bir muhalefet örebilmektir.

Ekim Gençli¤i/ODTÜ

Page 27: Ekim Gençliği sayı:81

Geçti¤imiz aylarda ülkücü faflistler ZKÜ’de okuyandemokrat bir ö¤renciye evine dönerken sald›rm›flt›. Bununüzerine üniversitedeki devrimci-demokrat ö¤renciler kantindetoplanarak faflistleri kovmufllar, ard›ndan 100’ün üzerindeö¤rencinin kat›ld›¤› bir eylem yap›lm›flt›.

Üniversitemiz 14 Ocak’ta yar› y›l tatiline girdi. Ö¤rencileriki haftal›k tatilin bitiminde bütünleme s›nav›na geldiklerinde,30 ö¤renciye aç›lan soruflturma, yemekhaneye yap›lan % 25zam ve üniversitenin tüm girifl-ç›k›fllar›na, fakülte önlerine,kantine ve aç›k alanlara konulmufl kameralarla karfl›laflt›lar.

Fakültelere soruflturma aç›lan ö¤rencilerin listesi ilebirlikte Maden Mühendisli¤i’ne gitmelerini bildiren yaz›laras›lm›flt›. ‹smi olan arkadafllar›m›z bilgi almak için MadenMühendisli¤i’ne gittiklerinde ilginç bir durumla karfl›laflt›lar.Arkadafllar›m›za “Merkez Kampüs içinde kapal› ve aç›kalanda, d›fl›ndaki halka aç›k alanda ideolojik ve siyasi amaçl›eyleme kat›larak üniversitenin ve toplumun huzurunubozmak”tan soruflturma aç›ld›¤› söylendi. Bunun üzerineö¤renciler demokratik haklar›n› kulland›klar›n› belirttiler.Arkadafllar›m›z, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z nedemek?”, “6 adet pankart tafl›d›¤›n›z kamera çekimleriyletespit edilmifltir, pankart tafl›d›n›z m›?”, bas›n metninin sonparagraf›nda rektörlü¤ü tehdit eden tarzda yaz›lar›n yerald›¤›söylenerek “Rektörlü¤ü tehdit ediyor musun?”, “Yapt›¤›ndanpiflman m›s›n?” gibi sorularla karfl›laflt›lar. Arkadafllar›m›zyapt›klar› eylemin meflru oldu¤unu, piflman duyulacak bir fleyyapmad›klar›n› ve eylemde at›lan sloganlar›n anlafl›lmayacakbir yan›n›n olmad›¤›n› söyleyerek net ve kararl› bir tutumal›lar.

Üniversitenin aç›lmas›yla beraber ZKÜ Ö¤renci Platformusald›r›larla ilgili bir toplant› düzenledi. Sald›r›lar› teflhir edenve gençli¤i mücadeleye ça¤›ran güçlü bir çal›flma yürütülmesikarar› al›nd›. “Soruflturmalar geri çekilsin, kameralarkald›r›ls›n!” bafll›kl› bir kampanya çal›flmas› bafllat›ld›.

23 fiubat günü soruflturma ve kameralar› teflhir eden,sorunlara karfl› mücadele edilmesi gerekti¤ini vurgulayan birbildiri da¤›t›ld›. Bildiri da¤›t›m› s›ras›nda üniversiteö¤rencilerinin kameralar konusunda hoflnutsuz olduklar›n›,ancak soruflturmalar konusunda fazla bir aç›kl›¤a sahipolmad›klar›n› gördük. Bildiri verdi¤imiz insanlarla konuüzerine sohbetler yapt›k. Kampanya fliarlar›n› tafl›yan afifllerbast›rarak üniversite çevresine, ö¤rencilerin yo¤un olarakyaflad›¤› mahallelere ve yurtlar›n önlerine yapt›k.

23 fiubat’tan itibaren bildiri da¤›t›mlar›n› her günsürdürdük. 24-25 fiubat tarihlerinde ö¤len aras›nda üniversitekantininde eylemler gerçeklefltirdik. Konuflma ve sloganlarlasald›r›lar›n teflhirini yapt›k. Faaliyetimizin gelifltikçe ve etkiyaratmaya bafllad›kça ülkücü faflistler demokrat ö¤rencileritaciz etmeye, sataflmaya bafllad›lar. Hafta içerisindeyemekhanede demokrat bir ö¤renciye sataflan ülkücü reislerdevrimci-demokrat ö¤renciler taraf›ndan cezaland›r›ld›lar.

26 fiubat günü kampanya dahilinde bir salon etkinli¤i

düzenledik. Kat›l›m bekledi¤imizin alt›nda oldu, yaklafl›k 40ö¤renci kat›ld›. Etkinlikte bir arkadafl›m›z sald›r›lar›,Platform’un faaliyetlerine ve yap›lacak çal›flmalar› anlatt›. Budo¤rultuda anlaml› tart›flmalar yap›ld›.

28 fiubat günü üniversite girifl kap›s› önünde yap›lanbas›n aç›klamas›nda, SDP Zonguldak ‹l Binas›’nda yap›lacakve bir hafta sürecek olan açl›k grevine baflland›¤› duyuruldu.Eylemde “Soruflturmaya karfl› açl›k grevindeyiz!/ZKÜ Ö¤renciPlatformu” imzal› pankart aç›ld›. S›k s›k “Soruflturmalar geriçekilsin, kameralar kald›r›ls›n!”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz!”,“Direne direne kazanaca¤›z!”, “Yaflas›n açl›k grevidireniflimiz!” sloganlar› at›ld›. Eyleme yaklafl›k 40 kifli kat›ld›.

Aç›klaman›n ard›ndan SDP binas›na gidildi. Bas›ntoplant›s›yla açl›k grevi bafllat›ld›.

24-25 fiubat tarihlerinde kantinde yap›lan eylemlerinsüreklilefltirilmesine karar verildi. Açl›k grevi süresinceeylemler sürdürülecek. “Soruflturmalara karfl› açl›kgrevindeyiz!” fliarl› afifller bast›r›larak yo¤un bir flekildeyap›lmaya baflland›. Açl›k grevine destek sa¤lamak ve açl›kgrevi eyleminin yap›laca¤› kurumu netlefltirmek için bir haftaboyunca baflta E¤itim-Sen olmak üzere tüm sendikalardolafl›ld›. KESK fiubeler Platformu bileflenleri, açl›k grevi içinhiçbir flubeyi açamayacaklar›n›, yap›lan eylemlerekat›lacaklar›n› ve bir komisyon oluflturarak rektörlegörüflmeye gideceklerini belirttiler. Fakat hiçbirini yapmad›lar.

Açl›k grevinin bafllad›¤› 28 fiubat günü sözde “Ö¤renciKonseyi” ad›na haz›rlanan bir bas›n bildirisi yerel bas›nayans›d›. Yap›lan aç›klamada “Üniversitemiz özellikle sondönemlerde, bilimsel alanda ve e¤itim-ö¤retim alan›ndayapt›¤› çal›flmalarla de¤il, suni ö¤renci olaylar›yla Zonguldakgündemine oturmufltur. Üniversitemiz içerisinde baz› ideolojiksöylemlerle, sözde evrensel ve özgürlükçü düflüncelerle,alt›nda farkl› amaçlar yatan ve bir k›s›m arkadafl›m›z›nduygular›n› istismar eden, eylemlerle gerek bas›n›m›z›ngerekse kamuoyunun ilgisini farkl› yöne çeken, birbiriylekoordineli birkaç grup vard›r” denilerek üniversite yönetimisavunuldu, ö¤renci gençli¤in mücadelesi karalanmak istendi.Bu aç›klaman›n rektörlü¤ün emriyle yap›ld›¤›, böyle bir“Ö¤renci Konseyi”nin üniversite ö¤rencilerini temsiledemeyece¤i aç›kt›r. ZKÜ’de okuyan ilerici, demokrat,devrimci ö¤rencilerin önündeki görev, üniversite ö¤rencilerinezdinde “Ö¤renci Konseyi”nin güçlü bir teflhirini yapmakt›r.

Zonguldak Ekim Gençli¤i

ZZoonngguullddaakk KKaarraaeellmmaass ÜÜnniivveerrssiitteessii ggeennççllii¤€ii::

“Soruflturma terörü ve bask›lara karfl›açl›k grevindeyiz!”

Ekim

Gençli¤i

27

Page 28: Ekim Gençliği sayı:81

Öyle bir tarihe sahip ki seksen y›ll›k kokuflmufl burjuvacumhuriyeti, her sayfas› ayr› bir katliam›, ayr› bir ac›y›anlat›yor. Kimi zaman Karadeniz’in so¤uk sular›ndarastl›yorsunuz iflkencecilerin izlerine, kimi zaman SansaryanHan’›n lofl merdivenlerinde. Bazen dara¤açlar›ylakarfl›lafl›yorsunuz bir bahar sabah›na kavuflurken gece, bazenkurflunlarla K›z›ldere’de. Seksen koca y›l› özetlemek pek kolayolmamal› asl›nda; ancak söz konusu bu devletin seksen y›l›olunca birkaç kelime yetiyor bu konuda bize: Bask›, zulüm,ac›, gözyafl›, kan ve katliam!

Bugün AB yolunda demokrasicilik oyunu oynayanlar,“iflkenceye s›f›r tolerans” laf›n› a¤›zlar›na sak›z ededursunlariflkenceler, sokak ortas›nda infazlar, faili meçhuller devametmektedir.

Ve U¤ur…U¤ur Kaymaz… ‹lkö¤retim beflinci s›n›f ö¤rencisiydi. Hani

ö¤retmenler hep sorarlar ya “ne olacaks›n›z büyüyünce” diye,iflte o yafllardayd› o da: 12’sinde. Belki “doktor olaca¤›m”diyordu belki “ö¤retmen”. Ya da belki kurtarmak isteyecektiülkesini esaretten. Oysa büyüyemezdi ölü çocuklar.

21 Kas›m’da U¤ur için de karar verildi: Babas›n›n yolculukhaz›rl›klar›na yard›m ediyordu, “eylem haz›rl›¤›nda” olduklar›söylenerek babas›yla beraber öldürüldü. “Terörist” olduklar›,terör örgütü üyesi olduklar› söylendi önce. “Çat›flmadavuruldular” dedi Mardin Valili¤i. Olay kapat›lacakt› böylelikle,daha önce say›s›z kez ayn› fleyler yaflanm›flt› nas›l olsa.Ancak olmad›, çat›flma ç›kmad›¤›, “terörist” olmad›klar›,U¤ur’un 12 yafl›nda oldu¤u gerçekleri ortaya ç›kt›.

Ve Murat…Murat Aslan… 10 Haziran 1994’te

kaybedildi¤inde 25 yafl›nda, Aç›k Ö¤retim ikincis›n›f ö¤rencisi bir Kürt genciydi. O tarihtenitibaren kendisinden haber alamayan ailesi,J‹TEM itirafç›s› Abdülkadir Aygan’›n itiraflar›ylao¤ullar›n›n mezar›na kavufltu! Murat’›nkatillerinden biri olan, ona iflkence ettikten sonraDicle k›y›s›nda öldüren ve üzerine benzin döküpyakan, Susurluk raporunda “olaylar›n planlay›c›s›ve yürürlü¤e koyucusu” olarak ad› geçenJandarma ‹stihbarat Grup Komutan› AbdülkerimK›rca ise, bu övünç dolu geçmifli ve üstünhizmetleri(!) nedeniyle, Çankaya Köflkü’ndebizzat Cumhurbaflkan› taraf›ndan Devlet ÖvünçMadalyas› ile ödüllendirildi. Baflbakan’›n›nkorumas› Ulucanlar katliam›nda da yer alm›fliflkenceci bir katil olan –Yak›fl›kl› kod adl› MaksutKaral- bir devlette, iflkencecilerin korunmas›nda,

madalya ve terfilerle ödüllendirilmesinde flafl›rt›c› bir yanbulunmamaktad›r elbette.

Ve Yücel…Yücel Solmaz… 26 Aral›k 2004 günü saat 00.30

s›ralar›nda Van’a do¤ru giderken askerlerin açt›¤› atefl sonucuöldürüldü. “Dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçe gösterildi ancakSES üyesi Yücel Solmaz’›n öldürüldü¤ü bu olay yeri rutinarama bölgesi de¤ildi ve üstelik jandarman›n özel arama iznide yoktu.

Ve Gökhan…Gökhan Belgüzar… Geçti¤imiz günlerde “gasp” suçundan

gözalt›na al›nan, Bak›rköy ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü AsayiflBüro Amirli¤i’nde onlarca kapkaç dosyas›n› üzerine y›k›pbaflar›l› polis olmaya çal›flanlarca iflkencede katledilen 21yafl›nda bir genç. Her ne kadar 1.80 boyundaki Gökhan’›n 85cm yükseklikten kendini ast›¤›, yan›ndaki kiflinin olayesnas›nda uyudu¤u, kameran›n kay›tta olmad›¤› yalanlar›ardarda s›ralansa da, ailesi “Polisler o¤lumuzu öldürdüler” diyehayk›r›yordu.

Ve Ümit…Ümit Gönültafl… 19 yafl›nda, Abdullah Öcalan’›n

yakalanmas›n›n y›ldönümü olan 15 fiubat gecesi protestoeylemine kat›lm›flt›. Gö¤sünden yedi¤i kurflunla yere y›k›ld› vebir daha kalkamad›. Mersin Emniyet Müdürü polisin zordurumda b›rak›lmamas› gerekti¤ini söyleyerek anlay›flbeklediklerini dile getirdi.

***Bunlar›n hiçbiri flafl›rt›c› de¤ildir, çünkü senelerdir

YYaarrgg››ss››zz iinnffaazzllaarr,, ffaaiillii mmeeççhhuulllleerr,, kkaattlliiaammllaarr……

“De¤iflen” TC’ninde¤iflmeyen gelene¤i!

Ekim

Gençli¤i

28

Page 29: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

29

sürdürülen bir devlet politikas›d›r. fiafl›rt›c› olan y›llard›r sürenkatliamlar›, yarg›s›z infazlar› görmeyen ve göstermeyen,sansür uygulayan adeta devletin avukatl›¤›na soyunanburjuva medyan›n bu olaylar› sayfalar›na tafl›mas›, sahte veikiyüzlüce de olsa “tepki” göstermesidir.

19 Aral›k’ › düflünün. “Hayata Dönüfl” diyerek manfletlerinetafl›d›lar bu faflist katliam›. “Sahte oruç, kanl› iftar” manfletleriat›l›yordu daha flehitlerimizin kanlar› bile kurumadan.“Arkadafllar›n› yak›yorlar” diyorlard›, “örgüt bask›s›” diyorlard›burjuvazinin sözcüleri. Bugün ise utanmadan U¤ur’a timsahgözyafllar› döküyorlar ayn› sayfalardan.

Bu ülkenin devrimcileri senelerdir her türlü alçakçasald›r›ya maruz kal›rken ayn› medya terör demagojileriyap›yordu. Kürdistan’da köylüler topluca katledilirken, Kürtgençlerinin kulaklar› Türk askerlerince kesilip ‘koleksiyon’yap›l›rken “bölücüler, teröristler” diyerek bu vahfliliklerikendilerince meflrulaflt›r›yorlard›.

E¤er U¤ur’un, Murat’›n, Gökhan’›n katlediliflleri bir flekildeortaya ç›kmasayd›, medya yinesansür uygulayacak, yine yalanabaflvuracakt›. Ancak ortaya ç›km›flt›ve “demokratikleflen” TC’ninmedyas› da tam da AB’yeyak›flaca¤› gibi, özgür gazetecilikanlay›fllar›n›n(!) verdi¤i güçleberaber kaleme sar›ld›lar. EbuGarib’teki iflkenceleri k›narkenTürkiye’dekileri görmeyenlersayfalar›ndan demokrasi dersivermeye bafllad›lar. “Vatan milletelden gidiyor” mant›¤›yla katliamlar›,infazlar› meflrulaflt›ranlar, birilerininç›karlar› gere¤i çok sözünü ettiklerivatan-milleti bile unutabiliyorlar.

Bu, onlar›n özgürgazeteciliklerinin ne oldu¤unuaç›kça gösteriyor. Gerçekten deözgür haber yap›yor bu “özgür”bas›n: Yalan söyleme, ikiyüzlülük,çamur atma, katilleri aklamaözgürlüklerini sonuna kadarkullan›yorlar.

Bu haberler medyada yer al›yoralmas›na, ancak elbette suçlularbulunmayacak, katilleryarg›lanmayacakt›r. Daha öncesay›s›z örnekte de gördü¤ümüz gibikendilerinin e¤itimine büyük önemveren ve özen gösteren devlettaraf›ndan korunacak, kollanacak veödüllendirileceklerdir. Bunlar›nmedyada yer almas› Türkiye’dedemokrasinin varl›¤›n›ispatlam›flt›r(!), daha ne istiyoruz ki?

AB’ye uyum süreci içindebulunan TC’de burjuvazinin iflinebugün böylesi geliyor. ‹nsan haklar›,demokrasi palavralar› atanlargöstermelik flovlar yaparak“demokratiklefltiklerini” ispatlamaçabas›na giriyorlar her f›rsatta.“Demokratiklefltiklerini” ispataçal›flt›klar› ülkelere bir bakal›m: F

tiplerinde senelerdir tecrit edilen devrimci tutsaklar›n, özgürlükhaklar› ellerinden al›nan halklar›n bulundu¤u, emekçilerinSovyetler döneminde elde etti¤i her kazan›m›n günden günebudand›¤› AB ülkeleri!

Sermaye diktatörlü¤ünde de¤iflen bir fleybulunmamaktad›r. Tecrit, sistematik iflkence sürmekte,insanlar ölmektedir. Devlet gelene¤ini sürdürmekte, suç veyasuçlu ayr›m› yapmaks›z›n toplumun her kesimine bask› vefliddet uygulamakta, muhalif her gücü sindirme ve yok etmepolitikas› izlemekte, demokratik istemlerle soka¤a dökülenler ;coplarla, biber gazlar›yla karfl›lamaktad›r. Kimileri savafla sonvereceklerini, art›k “bar›fl” istediklerini söyleyedursunlar, daha19 Ocak günü biri 14 yafl›nda olmak üzere 5 Kürt gencikatledilmifl, cesetlerine iflkence yap›lm›flt›r.

Çok iyi bilinsin ki, ne 12 yafl›nda hayallerine 13 kurfluns›k›lan U¤urlar, ne dara¤açlar› ne de katliamlar aslaunutulmayacak, faflist katiller asla ba¤›fllanmayacakt›r.

Y. Ümit

Önder Babat’›n katilleribulunsun!

3 Mart 2004 günü, okuru oldu¤u Devrimci Hareket bürosunun bulundu¤u binan›nönünde öldürülen Önder Babat’›n ölümü üzerinden bir sene geçti. Çeliflkili Adli T›praporlar›, kafas›na tafl düfltü yalanlar› sonunda, otopside Önder’in kafas›ndan ç›kankurflun tüm çeliflkileri ortadan kald›rd›. Bu bir sene içerisinde Önder’in kimler taraf›ndanöldürüldü¤ü noktas›nda hiçbir aç›klama yap›lmad› ve faillerin bulunmas›na dönük birad›m da at›lmad›. Faili meçhuller aras›na bir yeni isim daha eklenmifl oldu.

Önder Babat’›n öldürülmesinin birinci y›l› vesilesiyle ‹stanbul Üniversitesi’nde tümsiyasal gruplar ortak bir kampanya ördük. Önder’in ö¤rencisi oldu¤u HukukFakültesi’ndeki amfilerden birinin isminin Önder Babat Amfisi olmas› için imzatoplanmas› ekseninde kurgulanan kampanya, bir hafta boyunca süren resim sergisi,düzenlenen etkinlikler ve bas›n aç›klamas› ile bütünlefltirildi.

Hukuk Fakültesi’nde iki gün üst üste gerçeklefltirilen etkinliklere tüm gruplar›n katk›sunmas› sonucu, oldukça genifl bir program ortaya ç›km›fl oldu. Emperyalist savafllarkonulu bir sinevizyon gösterimi yap›ld›, çeflitli müzik gruplar› ve tiyatro topluluklar›etkinliklere kat›ld›. Önder Babat’›n avukat› An›t Baba ile söylefli, Önder Babat içinyaz›lm›fl fliirler ve arkadafllar›n›n Önder ile ilgili an›lar›n› anlatt›klar› bölümlerden oluflanetkinlikler, oldukça genifl bir bileflence sahiplenildi.

Önder’in öldürüldü¤ü gün olan 3 Mart’ta, Beyaz›t’ta bir bas›n aç›klamas›gerçeklefltirildi. Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas› coflkulu oldu¤u kadaröfkeliydi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan üniversiteye geri dönüldü ve rektörlük binas›n›nönünde sloganlar at›ld›, halaylar çekildi.

Bir komisyon, Hukuk Fakültesi amfisine Önder Babat isminin verilmesi içinrektörlükle görüflmeye ve imzalar› teslime gitti. Rektör yerine rektör yard›mc›lar›ncakarfl›lanan komisyonun görüflmesinin sonucunu arkadafllardan birinin aç›klamas›ylaeylem son buldu. ‹stanbul Üniversitesi Önder Babat’›n ölümü sonras›nda ö¤rencisinesahip ç›kmak bir yana, herhangi bir aç›klama yapmaya dahi gerek duymam›flt›.Görüflme boyunca rektör yard›mc›lar›nca konu geçifltirilmeye çal›fl›ld›.

3 Mart akflam›, Önder Babat’›n vuruldu¤u ‹mam Adnan Sokak’ta bir anma eylemidüzenlendi. Eyleme genifl bir kat›l›m gerçekleflti. Bir haftay› bulan etkinlik program›,Önder Babat ad›na düzenlemifl olmakla beraber, gündem olarak Önder’inöldürülmesinin teflhiri ile s›n›rl› kalmad›. Emperyalizm güçlü bir biçimde teflhir edildi.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi

Page 30: Ekim Gençliği sayı:81

Üniversite-sermaye iflbirli¤i, en azburjuvazi kadar biz iflçi ve emekçi çocuklar›,devrimci ve ilerici gençler, hatta iflçi veemekçiler taraf›ndan önemsenmesi gerekenbir konu. Yaln›zca e¤itimin ticarilefltirilmesiyönünden de¤il, fakat ideolojik-siyasal birsald›r› olarak da üniversite-sermayeiflbirli¤ini ele almak, bu sald›r›y› karfl›lamakzorunday›z. Bu iflbirli¤ini teorik arka plan›ile ele ald›¤›m›zda görülecektir ki, uzun birsüredir yaflad›¤› bunal›m› yine bizlere faturaetmek isteyen burjuvazinin kapsaml› birsald›r› program›yla karfl› karfl›yay›z.

Neo-liberal politikalar veGATS antlaflmas›

Kapitalizmin temel karakteristiklerindenbiri olan rekabet ve yeni pazarlar sorunu,dünya ölçe¤inde yaflanan krizlerle beraberyak›c› bir önem kazand›. Özellikle ‘70’lerdederinleflen ekonomik kriz burjuvaziyi yeniçözümler aramaya itti. Öncesinde farkl› vekarmafl›k bir dizi nedenle “sosyal devlet”,“kamu yarar›”, “iflgücünün gelifltirilmesi” gibikavramlarla belirlenen burjuva ekonomipolitikas› gelinen yerde art›k de¤iflmekzorundayd›. Neo-liberal ideoloji bu de¤iflimihtiyac›n›n bir ürünü olarak ortaya ç›kt›.Daha önce “kamu yarar›” için gelifltirilen vegün geçtikçe devasa bir pazar haline gelenhizmet “sektörü” farkl› bir bak›fl aç›s› ile eleal›nmaya baflland›. Neo-liberal ideolojihizmet sektörünü kamusal bir alan olarakde¤erlendirmekten vazgeçerek, onu özelgiriflimin rol alabilece¤i bir pazar olaraktan›mlad›. Böylelikle u¤runa büyük savafllarverilen tüketim pazarlar› için yeni alanlaraç›lm›fl oldu. Bu pazarlar›n trilyonlarcadolar›n el de¤ifltirdi¤i pazarlar olmas›gerçe¤i burjuvazi için ifltah kabart›c› birdurumdu. Ancak neo-liberal politikalar›n

hemen uygulanmas›n›n güçlükleri vard›.Bu, kazan›lm›fl haklar›n›n ellerindenal›nmas›na izin vermeyecek olan toplumsalmuhalefet hareketleri, bu hareketleriçerisinde de en etkili olan iflçi s›n›f›hareketi idi. Bu nedenle bu politikalar uzunbir sürece yay›ld›. Bugün ise kararl›ad›mlarla uygulanmaya devam ediliyor.

Bugün bu neo-liberal dönüflümün belkide en h›zl› ve sistemli bir biçimde yafland›¤›alanlar›n bafl›nda e¤itim alan› gelmektedir.Neo-liberal düflünceye uygun olarak, e¤itimherkes için temel bir hak ve “kamusal” biralan olmaktan ç›kt›, “yar›-kamusal birhizmet”e dönüfltü. Böylelikle e¤itimpiyasaya sürülen bir meta haline getirildi.Piyasa için üretilen her meta gibi e¤itim depiyasan›n koflullar›na göre yenidendüzenlenmeye baflland›. Böylece e¤itiminparal› hale getirilmesi, ticarileflmesi ve kârl›bir alan oldu¤u oranda bizzat burjuvazitaraf›ndan sunulan bir “hizmet”e dönüflmesimümkün hale geldi.

Bugün bu politikalar›n temel uygulat›c›s›konumunda DB, ‹MF, DTÖ gibi emperyalistkurumlar bulunmaktad›r. ‹MF ve DB ya daDTÖ, politikalar›n› hedef ülkelere bellianlaflmalarla uygulatmaktad›r. Aç›k ya dagizli olan bu anlaflmalar hedef ülkelerinuzun vadeli ekonomik ve siyasi politikalar›n›belirliyor. MA‹, M‹GA ya da Uluslararas›Tahkim, ad›n› duyabildi¤imiz ve az çokiçeri¤ini ö¤renebildi¤imiz temel anlaflmalar.‹flte üstte bahsetti¤imiz neo-liberalpolitikalar›n çerçevesini oluflturan GATS(Hizmet Ticareti Genel Anlaflmas›) da böylebir anlaflmad›r.

GATS genel olarak devlet taraf›ndanverilen kamu hizmetlerinin özel sektöredevrini düzenleyen bir anlaflma olaraktan›mlanabilir. Bu aç›dan neo-liberalpolitikalar›n tüm hukuksal ve siyasalçerçevesini ifade eden bu anlaflmay› neo-

EEkkiimm GGeennççllii¤€ii’’nniinn BBDDSSPP SSeemmppoozzyyuummuu’’nnaa ssuunndduu¤€uu tteebbllii¤€......

Neo-liberal e¤itim politikalar› vee¤itim alan›ndaki sald›r›lar

Bugün bu neo-liberal dönüşümünbelki de en hızlı vesistemli bir biçimdeyaşandığı alanların

başında eğitimalanı gelmektedir.

Neo-liberaldüşünceye uygun

olarak, eğitimherkes için temel

bir hak ve“kamusal” bir alan

olmaktan çıktı,“yarı-kamusal birhizmet”e dönüştü.Böylelikle eğitimpiyasaya sürülenbir meta haline

getirildi. Piyasa içinüretilen her meta

gibi eğitim depiyasanın

koşullarına göreyeniden

düzenlenmeyebaşlandı. Böylece

eğitimin paralı halegetirilmesi,

ticarileşmesi vekârlı bir alan

olduğu orandabizzat burjuvazi

tarafından sunulanbir “hizmet”e

dönüşmesi mümkünhale geldi.

33330000

Page 31: Ekim Gençliği sayı:81

PP SSeemmppoozzyyuummuu’’nnaa ssuunndduu¤€uu tteebbllii¤€......

e¤itim politikalar› vean›ndaki sald›r›lar

liberal politikalar›n anayasas› olarak tan›mlamak yanl›flolmayacakt›r.

Türkiye ve neo-liberal e¤itim politikalar›

Bu sürecin e¤itim alan›nda karfl›m›za ç›kard›¤› ilk veöncelikli sonuç üniversite-sermaye iflbirli¤idir. Üniversitelerisermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›rmay›hedefleyen burjuvazi öncelikle sermayenin ihtiyaçlar›n›nbelirleyicili¤inde bu iki alan›n içiçe geçmesini istemektedir.Bugün üzerine çokça fley söylenen üniversite-sermaye iflbirli¤iise sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda e¤itim sistemininyeniden yap›land›r›lmas›n›n en özlü ifadesidir.

Ülkemizde bu iflbirli¤ini teorize etme ve uygulama çabas›içinde olan bafll›ca kurumlar ise YÖK, TÜB‹TAK veTÜS‹AD’t›r. TÜB‹TAK daha çok bu iflbirli¤ini meflrulaflt›rmaçabas› içinde olurken, YÖK üniversite-sermaye iflbirli¤ininönündeki yasal ve fiili engelleri ortadan kald›rmak ve buiflbirli¤ini en üst düzeyde gerçeklefltirmek, TÜS‹AD ise her ikiifli birden gerçeklefltirmek çabas› içindedir.

TÜB‹TAK bu süreçte üniversitenin üzerine düflen rolü aç›kbir biçimde flöyle ifade ediyor: “E¤er, toplumun bilim veteknoloji yetene¤ini yükseltmek ... bir toplumsal varoluflsorunu haline gelmiflse ve bu sorunun çözümü içinüniversitenin yetenek ve birikimine gereksinim duyulmuflsa,modern üniversite ve ça¤›m›z bilim adam›, toplumsalsorumlulu¤unun bir gere¤i olarak, elbette, bu isteme yan›tverecektir.” (TÜB‹TAK, Türkiye Üniversite-Sanayi ‹flbirli¤ininGelifltirilmesi-Alt Komisyonu Raporu, 1994)

Bu aç›k bir biçimde, toplumun ç›karlar› bir avuç kapitalistinç›karlar›na eflitlenerek buradan üniversiteye yeni bir rolbiçilmesi anlam›na gelmektedir. Ancak TÜS‹AD veTÜB‹TAK’›n bu belirlemeden ç›kard›¤› sonuçlar ise flöyledir:

“- Üniversitelerdeki ö¤retim üyelerinin sanayiye,sanayideki uzmanlar›n üniversitelere rahatl›kla geçebilmelerisa¤lanmal›d›r.

-Üniversitelerin müfredat programlar›nda sanayininihtiyaçlar›na cevap verecek de¤ifliklikler yap›lmal›d›r.

- Bilim ve teknoloji öncelikleri, sektör baz›ndabelirlenmelidir.

- Üniversiteler endüstriye iflletme ve tasarruf projeleri ileyard›m etmelidir.”

YÖK’e gelince, o daha kuruldu¤u tarihten itibaren

sermayenin istek ve ihtiyaçlar›n› hayata geçirme çabas› içindeoldu. Kemal Gürüz 1994’te Türkiye Bilimler Akademisi’neyapt›¤› bir sunuflta “hayalindeki üniversite”yi tan›ml›yor.“Giriflimci Üniversite” ad›n› verdi¤i bu modelde üniversite birsanayi kuruluflu gibi davran›yor. Di¤er sermaye gruplar›ylaiflbirli¤i içinde olan giriflimci üniversitenin “serbest pazarekonomisinin arz ve talep koflullar›na uymak zorunda”oldu¤unu belirtiyor. K. Gürüz yine ‘94 tarihinde TÜS‹AD içinhaz›rlad›¤› bir raporunda da Türkiye’deki üniversiteleri baz›gruplara ay›r›yor. Bu gruplardan ilki az say›da “seçkin”üniversiteden olufluyor. Bu üniversitelerin temel ifllevilisansüstü e¤itim vermek ve üniversite-sermaye iflbirli¤ini üstdüzeyde gerçeklefltirmektir. Bu gruptakiler için üniversite-sermaye iflbirli¤i tekno-kentler arac›l›¤›yla bugünden bafllam›fldurumda. ‹kinci gruptaki üniversitelerin temel ifllevi isesanayiye mühendis gibi nitelikli iflgücü sa¤lamak olacak.Üçüncü grupta de¤erlendirilen üniversiteler ise “kütlesele¤itim” yapan e¤itim kurumlar› olarak adland›r›l›yor. Tüm“taflra üniversiteleri” bu gruba dahildir. Bu üniversiteler iseyine sanayinin kalifiye iflgücü ihtiyac›n› meslek liseleri vemeslek yüksek okullar› ile birlikte sa¤layacak.

K. Gürüz’ün yapt›¤› bu grupland›rma YÖK’ün yüksekö¤retim stratejisi olarak ifadelendirilebilir. Bu arada belirtilmesigereken bir baflka önemli olgu ise, bu grupland›rma içerisindeyer alan her üniversitenin ticari birer kurulufl olarakde¤erlendiriliyor olmas›. Dolay›s›yla verilen bu ticari hizmetiçin kullan›c›lardan (ö¤rencilerden) bir fiyat talep ediliyor. Bufiyatland›rmada da bahsi geçen grupland›rma esas al›nacak.Do¤al olarak elit üniversitelerin fiyatlar› çok yüksekken, taflraüniversiteleri makul bir fiyat karfl›l›¤›nda hizmet sunacak.

TÜS‹AD ise bu ülkenin egemen burjuva s›n›f›n›n temsilcisiolarak bu konu üzerine fazlas›yla e¤ilmifl ve yönlendiriciolmufltur. Bir sermaye örgütü olarak, sermayenin yönelimlerinive ihtiyaçlar›n› dile getiren TÜS‹AD, düzenin ilgili tümkurumlar›n› tutum almaya zorlam›flt›r. TÜB‹TAK, YÖK, MEBve üniversiteler bu konuda oldukça h›zl› ve etkiliolabilmifllerdir. TÜS‹AD ‘94 y›l›nda haz›rlatt›¤› “Türkiye’de veDünyada Yüksek Ö¤retim Bilim ve Teknoloji” adl› bir raporda,sorunu tüm aç›kl›¤›yla ortaya koymufltur: “Bilgi ve bilgili insangücünün, ekonominin en önemli girdileri haline gelereksermayenin ve üretim faktörlerinden birini oluflturmas›, bilimve teknoloji aras›ndaki ... iliflki ile birlikte Bilgi Toplumu’nun veSanayi Sonras› Toplum’unun en belirgin niteli¤idir. Bu nedenle

Ekim

Gençli¤i

31

Page 32: Ekim Gençliği sayı:81

... bilgi ve bilgili insanlar›n kayna¤› olan üniversiteler vearaflt›rma merkezlerine ileri ve özellikli üretim faktörleri ad›verilmektedir.”

TÜS‹AD ayn› raporda bir ad›m daha ileri giderek,sermayenin temsilcilerinin üniversitelerin yönetimindedo¤rudan rol almalar›n› isteyebilmektedir: “Deneyim sahibi,üniversite mensubu olmayan kiflilerin uzmanl›klar›ndanyararlanmak üzere bilim, kültür, sanat, sanayi ve ticaretalan›ndaki baflar›lar› ile toplumda temayüz etmifl kiflilerin,yüksek ö¤retim sistemimizin ve yüksek ö¤retimkurumlar›m›z›n yönetiminde yer” almas› gerekti¤isöylenmektedir.

Geçti¤imiz y›llariçerisinde birkaç defagündeme getirilen YÖKyasa tasar›lar›n›ngerisinde tümüyle üsttebahsetti¤imiz siyasal veiktisadi çerçevebulunmaktad›r.Burjuvazinin çeflitli içtart›flmalar›n›n ve dahaöncelikli sorunlar›n›n birürünü olarak birsüreli¤ine ertelenmiflolsa da, e¤itim alan›ndaözellikle ‘90’larlaberaber bafllat›lan budönüflümlere yasal birk›l›f oluflturma sorunuhalen önemli bir sorunolarak orta yerde durmaktad›r. Ve önümüzdeki dönem bizüniversite gençli¤inin karfl›s›na getirilecektir.

Türkiye’de ticarileflen e¤itim tablosu

Ticarileflen e¤itimin ilk sonucu e¤itimin kalitesindeyaflan›lan gözle görülür düflüfltür. Bu düflünün nedeninioluflturan temel etken, e¤itim hizmetlerinin piyasaya aç›lmas›ile beraber devletin sistematik bir biçimde e¤itime ay›rd›¤›pay› azaltmas› ve bunun sonucu olarak da e¤itiminyayg›nlaflmas›nda yaflan›lan daralmad›r.

2000-2003 y›llar› aras›n› kapsayan Pisa ‹kinci DönemProjesine göre, Türkiye’de e¤itim sistemi, 30 OECD ülkesiiçinde 28’inci, 41 ülke aras›nda ise 36’›nc› s›rada yeralmaktad›r.

2004 y›l› bütçesinden e¤itime ayr›lan pay ise sadece% 7.9 olarak belirlenmifltir. E¤itime bütçeden ayr›lan pays›ralamas›nda Türkiye’nin dünyadaki yeri ise hiç de iç aç›c›de¤ildir. E¤itim bütçesinin pay›, ‹sviçre’de 14.3, Fransa’da11.1, Finlandiya’da 12.2, ‹talya 9.0, Senegal’da % 33.1,Meksika’da % 26, Japonya’da % 16.2, ABD’de % 12.4,Almanya’da % 16.4, Yunanistan’da % 8.2’dir

E¤itimin piyasalaflma sürecinde devletin konumu e¤itimhizmetinin özellefltirilmesinin önünü açan ad›mlar› atmakolmaktad›r. Bu aç›dan devlet ve sermaye bir bütün olarakfarkl› konumlarla bu özellefltirme ve ticarilefltirmeninolanaklar›n› oluflturmaktad›r. Ticarilefltirme sürecinde devletve sermaye aras›nda bir karfl›tl›k de¤il stratejik iflbirli¤ibulunmaktad›r. Bu iflbölümü içerisinde devlet özellikle yüksekö¤renimdeki kalitenin geliflmesini veya e¤itiminyayg›nlaflmas›n› hedeflememekte; tek “ulvi” amaç olaraküniversitelerin özellefltirilmesinin önündeki yasal engelleri

kald›rarak ve özellefltirilmesürecinde öncelikli olan“elit” üniversitelereteknolojilerini gelifltirecekkaynaklar aktararak, çeflitlisermaye kurulufllar›taraf›ndan bu üniversiteleredönük ilgiyi artt›rmakderdindedir.

Zaten sürekli düflene¤itime ayr›lan bütçeninaslan pay›n› ise özelüniversiteler almaktad›r.Toplumsal eflitsizli¤inolabildi¤ine derinleflti¤i bir

dönemde özel üniversiteler türlü yollara baflvurmalar›na veneredeyse ÖSS’ye girmek birçok özel üniversiteye kay›tolmak için yeterli olmas›na karfl›l›k kontenjanlar›n›dolduramamaktad›rlar. Bu noktada devlet bu üniversitelerinfinansman yükünü karfl›lamak için seferber olmaktad›r.

Neo-liberal politikalar›n yaratt›¤› eflitsizli¤in bir di¤ersonucu ise yüksek ö¤retimden yararlananlar›n giderek üsts›n›flara mensup kesimler olmas›d›r. E¤itim hizmetlerinin vee¤itim sürecinin bir meta haline getirilmesi ve yar› kamusal birhizmet alan› olarak tan›mlanmas› ile, temel e¤itimden yükseke¤itime gittikçe alt s›n›flar›n e¤itim sürecine kat›l›m oran›azalmaktad›r. Kapitalizmin alt s›n›flar›n çocuklar›n› genel bire¤ilim olarak h›zl› bir biçimde üretim sürecine katmas›n›nyan›nda, özel üniversitelerin yayg›nlaflmas› ve yüksekö¤retimde yaflan›lan ticarileflme süreci alt s›n›flar›n yüksekö¤renime devam edebilmesinin imkanlar›n› olabildi¤ines›n›rlamaktad›r.

Peki biz ne istiyoruz!

Burjuvazi üstte bahsetti¤imiz de¤iflen ihtiyaçlar›n birürünü olarak üniversitelerimizi sermayenin “arka bahçesi”haline getirmeye çal›flmaktad›r. Bu çok yönlü sald›r›yaverilecek yan›t ise ayn› kapsamda olmak zorundad›r. Ancakflunu aç›kl›kla ifade etmek gerekir ki, bugün bahsetti¤imiz busorunlar tek bafl›na yüksek ö¤renim gençli¤ini de¤il tüm iflçive emekçileri do¤rudan ilgilendirmektedir, çözümü de ancakbu temelde mümkündür. Bu aç›dan yüksek ö¤renim gençli¤ibugün hiç olmad›¤› kadar iflçi s›n›f›n›n deste¤ine ihtiyaçduymaktad›r. Ve yaflan›lan bunca sorunun çözümü de ancakbu temeldeki bir birleflik mücadele ile mümkün olacakt›r.

Ekim

Gençli¤i

32

Page 33: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

33

BSDP’nin “‹flçiler ve emekçiler sermayenin sosyaly›k›m sald›r›lar›na karfl› örgütlenme ve mücadelesorunlar›n› tart›fl›yor” bafll›¤› ile düzenledi¤isempozyum, 13 fiubat 2005 günü gerçekleflti. Yaklafl›k500 kiflinin kat›ld›¤› sempozyum, s›n›f hareketi tarihikonulu bir sinevizyonla bafllad›. Sinevizyonun ard›ndan,‹zzettin Önder ve Mehmet Befleli‘n›n s›n›f mücadelesi,sendikal hareket ve s›n›f mücadelesinin acilihtiyaçlar›na vurgu yapt›klar› sunumlar ile ilk oturumson erdi. Di¤er oturumlar, sempozyum kat›l›mc›lar›n›ntart›flma konusu kapsam›nda sunduklar› tebli¤lerlesürdü.

Genel olarak “sosyal devlet” anlay›fl›ndan neo liberalpolitikalara geçiflin nedenleri ve ortaya ç›kard›¤›sonuçlar üzerine sunumlar yap›l›rken, güncel plandaTürkiye’de sermayenin genel sald›r›lar› ve bu sald›r›larakarfl› örgütlenme ve mücadele sorunlar› tart›fl›ld›.

Çeflitli iflyerlerinden gelen iflçilerin kendi yaflad›klar›sorunlar üzerine sunduklar› tebli¤ler konunundeneyimler ›fl›¤›nda alg›lanabilmesini vetart›fl›labilmesini sa¤lad›. Çeflitli sektörlerin genelsorunlar›n›n yans›mas›n›n yan› s›ra iflçilerin kendiiflyerleri özelinde yaflad›klar› sorunlar› aktarmalar›

oldukça anlaml›yd›. Tebli¤ sunmak

isteyen kat›l›mc›lar›nfazlal›l›¤› sebebiyle, 30’ayak›n tebli¤ sunulamad›.Hem bu durum, hem detebli¤lerin özgüniçerikleri sempozyumahaz›rl›k sürecinin güçlübir tarzda örüldü¤ünü

a盤a ç›kard›. Sempozyumda, Barikat, EHP, Demokratik Haklar

Platformu, ‹flçi Köylü de birer tebli¤ sunarken, birçokdevrimci çevre de gözlemci olarak kat›ld›.

Bizler de genç komünistler olarak “Neo-liberalpolitikalar ve ticarileflen e¤itim” konulu bir tebli¤sunarak s›n›f hareketi aç›s›ndan anlaml› olan butart›flmaya iflçi ve emekçi gençli¤in talep ve sorunlar›n›tafl›maya çal›flt›k.

Liseli gençlik örgütlenmesi ‹LGP ise sempozyumameslek liseli gençli¤in talep ve sorunlar›n› iflleyen birtebli¤ ile kat›ld›.

Sempozyum sonunda BDSP taraf›ndan yap›lankapan›fl konuflmas›, sempozyumun temel amac›n› ortayakoymakta ve bu amac›n önemine tekrar vurguyapmaktayd›. Birleflik militan bir iflçi s›n›f› hareketi içinileri!

SEKA’da yak›lan k›v›lc›m›n bu vb. etkinliklerdedaha güçlü bir yang›na dönüfltürülmesi ve BDSPtaraf›ndan yap›lan bu etkinli¤in s›n›f hareketi için etkinbir silaha dönüflmesi umuduyla!

‹stanbul Ekim Gençli¤i

BBDDSSPP sseemmppoozzyyuummuunnaa 550000’’üü aaflflkk››nn iiflflççii vvee eemmeekkççii kkaatt››lldd››!!

“Birleflik militan bir s›n›fhareketi için ileri!”

Bizler üniversitelerdeki iflçi ve emekçi çocuklar› olarak:

Neo-liberal eğitim politikalarına tüm sonuçları ile beraber son verilmesini istiyoruz. Üniversitelerinsermaye için teknoloji değil işçi ve emekçiler için bilim üretmesi gerekmektedir. Bu nedenle de emperyalistkurumlara GATS vb. sözleşmelerle verilen taahhütlerin koşulsuz iptal edilmesini istiyoruz.

Üniversitelere işçi ve emekçi çocuklarının girişini engelleyen tüm paralı eğitim uygulamalarına sonverilmesini ve eğitim hizmetlerinin herkes için, her düzeyde parasız hale getirilmesini istiyoruz.

Üniversitelerdeki baskıcı ve gerici bir eğitim sistemi yerine tümüyle bilimsel ve demokratik bir eğitimistiyoruz. Herkesin kendi anadilinde eğitim ve öğrenim görmesini istiyoruz.

Üniversitelerin içerisindeki tüm asli bileşenlerin yönetime katılımları ile yönetilen, özerk ve demokratikbirer kurum olmasını istiyoruz.

Yaflas›n paras›z, bilimsel, demokratik,anadilde e¤itim mücadelemiz!

GATS’dan ç›k›ls›n,kahrolsun emperyalizm!

E¤itimin ticarilefltirilmesine karfl›birleflik devrimci mücadeleye!

Ekim Gençli¤i

Page 34: Ekim Gençliği sayı:81

‹flçi ve emekçi çocuklar›n›n önemli bir kesiminin,gelecekte iflsiz kalmamak umuduyla e¤itim veö¤retimlerini meslek liselerinde sürdürmeyi tercihettikleri bilinmektedir. Meslek liseleri, iflçi ve emekçiçocuklar›n› gelecekte bekleyen yo¤un emeksömürüsünün, lise y›llar›nda omuzlar›na çöktü¤ükurumlard›r. Bu düzende meslek liseleri, ö¤rencilerekaliteli bir e¤itim vermeyi de¤il, onlar› ilerdeki sömürükoflullar›na haz›rlamay› hedefleyen kurumlard›r. Amaçbu olunca da meslek lisesi ö¤rencileri, kalifiye iflgücüolarak küçük sanayi sitelerini doldurmak üzereyönlendirilirler. Bu yönlendirme, meslek lisesindeokuman›n en do¤al sonucudur.

Meslek lisesi ö¤rencileri aç›s›ndan e¤itim süreciucuz emek sömürüsüne maruz kalmakla efl anlaml›d›r.Bu kimi zaman ücretli bile olmayan bir emeksömürüsüdür. Staj ad› alt›nda gerçeklefltirilen busömürü, gençlere mesleki bir teknik e¤itim imkan›sa¤lamaktan çok, iflletmelerin ara ifllerini yapacak insanihtiyac›n› karfl›lamaya dönüktür. Örne¤in bir makinebölümü ö¤rencisi, stajyer olarak aylarca bir petro-kimyafabrikas›nda temizlikçi olarak çal›flt›r›labilmektedir.

Buradan bak›ld›¤›nda, meslek liselerinde yaflanane¤itim sürecini, bir adaptasyon süreci ya da haz›rl›kaflamas› olarak alg›lamak mümkündür. Bu liselerdegençler, gelece¤in iflçileri olarak, fabrikalarda a¤›rsömürü flartlar›nda çal›flmaya haz›rlan›rlar, bask› vehaks›zl›klara boyun e¤meyi ö¤renirler.

Meslek liselerinde kapitalist sömürünün biçimleri

Meslek liselerindeki kapitalist sömürü biçimleriaras›nda özellikle iki tanesi özel önem tafl›maktad›r.Bunlardan ilki, ucuz emek sömürüsü olaraközetleyebilece¤imiz, meslek liselerinde “staj” olarakdayat›lan zorunlu çal›flmad›r.

Ad›na stajyer denilen kifli ka¤›t üzerinde birö¤rencidir. Ama gerçekte o tam anlam›yla bir gençiflçidir. Gelece¤ini düflünüyorsa, sesini ç›kartmadan buzorunlu çal›flma süresine katlanmak zorundad›r. Bu süre

boyunca genç iflçiler – yani sözde ö¤renciler – her türlükeyfi davran›fla, haks›zl›k ve afla¤›lanmaya maruzkal›rlar. Neredeyse tüm haklardan yoksun olarak vebedavaya yak›n bir ücretle çal›flmak zorunda b›rak›l›rlar.Zorunlu staj, kapitalizmin gencecik iflçilere dayatt›¤›,azg›n ve ac›mas›z sömürü koflullar›ndan baflkaca bir fleyifade etmemektedir.

‹kinci bir sömürü arac› ise, meslek liselerinde hükümsüren döner sermaye sistemidir. Genç iflçiler, uygulamaderslerinde ve iflliklerde bir dizi ürün ve hizmetüretirler. Bu ürün ve hizmetler döner sermayekurumunca gasp edilir, piyasaya sürülür. Dönersermayeden elde edilen paralarla okulun ihtiyaçlar›n›nkarfl›land›¤› söylenir, ki bu büyük ço¤unlukla yaland›r.Do¤ru oldu¤unu varsaysak bile bu, masraflar› devlettaraf›ndan karfl›lanmas› gereken e¤itimin, köleceçal›flt›r›lmalar› karfl›l›¤›nda ö¤rencilere sat›ld›¤›n›n birgöstergesi olabilir.

Ö¤rencilikten iflçili¤e geçiflte ara aflama: Staj

E¤itim kurumlar›nda kapitalist s›n›f›n ç›karlar›nagöre flekillenen ö¤renci, art›-de¤er sömürüsü için haz›rhale gelmifl olur. Meslek liselerinde okuyan ö¤rencisay›s› düflünüldü¤ünde, kapitalist pazara her y›l stajyerad› alt›nda önemli miktarda vas›fl› iflgücü aktar›ld›¤›n›söyleyebiliriz. Pratik ifl e¤itimi olarak lanse edilen staj›ntek amac› ve do¤all›¤›nda ifllevi ise, sermayesahiplerinin kâr›n› yükseltmek olmaktad›r. Stajyeriflçilerin maliyetleri di¤er iflçilere oranla daha düflüktür.‹flçi gibi çal›flma saatlerine uyar -uymad›¤› taktirdepatronun yapt›r›m güçlerinin aras›na bir de not vermeyetkisinin eklendi¤ini gözden kaç›rmamak gerekir-,fazla mesaiye kal›r, iflin kendisi d›fl›nda, çay tafl›maktantemizli¤e bir dizi angarya ifli de üstlenir, ama asgariücretin üçte birini dahi zar zor al›r.

Stajyer iflçiler genel olarak haftada üç gün, en iyiihtimalle 9 saat çal›flt›r›l›rlar. En iyi ihtimalle, çünkügenellikle ifl saatleri zorunlu mesailer ve türlügerekçelerle uzat›l›r. Haftada 27 saat çal›flm›fl olurlar.

Ekim

Gençli¤i

34

‹‹LLGGPP’’nniinn BBDDSSPP SSeemmppoozzyyuummuu’’nnuu ssuunndduu¤€uu tteebbllii¤€......

Meslek liseleri ve gençiflçilerin sorunlar›

Page 35: Ekim Gençliği sayı:81

Ancak bu 27 saatin karfl›l›¤› olarak onlara, asgari ücretinüçte biri verilir. Yasal çal›flma süresinin 48 saat oldu¤udüflünüldü¤ünde, stajyer iflçilerin yasal çal›flmasüresinin yar›dan fazlas›n› doldurduklar› rahatl›klagörülecektir. Ancak onlara asgari ücretin üçte biriverilmek suretiyle ancak 16 saatlik çal›flmalar›n›nkarfl›l›¤› ödenmektedir. Dolay›s›yla stajyer iflçilerinortalama 10 saatlik çal›flmalar› ücrete tabi tutulmaz, yanipatron ortalama 10 saat için herhangi bir karfl›l›ködemez. (Stajyer iflçilerin sigorta primlerinin de devlettaraf›ndan karfl›land›¤› düflünülürse, stajyer iflçiçal›flt›ran bir patronun maliyeti ne denli düflürdü¤üaç›kça ortaya ç›kacakt›r.)

Biraz önce s›ralad›¤›m›z sebeplerden dolay›,sermaye sahipleri, özellikle üretimin yo¤unlaflt›¤›sezonda, çal›flt›rd›klar› stajyer iflçi say›s›n›art›rmaktad›rlar. Stajyer iflçiler, iflçi s›n›f›na dayat›laniflsizlik sald›r›s›n›n derinlefltirilmesinin bir arac›na,patronlar›n elinde bir flantaj aletine dönüflmüfltür.

Meslek liseli genç iflçilerin örgütlenme sorunlar›

Kocaeli Sanayi Odas› Baflkan› Y›lmaz Kanbak, biraç›klamas›nda, meslek liselerinden tam verim almakiçin çok sözü edilen ancak bir türlü uygulanamayan“okul-sanayi” iflbirli¤inin Avrupa normlar›ndagerçekleflmesi gerekti¤ini ifade ediyor. Meslek liseligenç iflçilerin örgütlenme sorunlar›n› daha somut ortayakoyabilmek için, Y›lmaz Kanbak’›n sözlerini dikkatliceincelemek gerekiyor.

Kanbak, meslek liselerini, ifl e¤itimi veren okullarolarak de¤il, sermayenin fayda sa¤lamas› gerekenkurumlar olarak alg›l›yor. Okul ve sanayi iflbirli¤indenkastetti¤i ise, bu demecinin geçti¤i makaleninbütünlü¤ünden anlafl›l›yor:

“Bu okulda sanayicinin istedi¤i eleman yetifltiriliyor.Kocaeli Üniversitesi, bir sanayi kentinin ö¤retimkurumu olman›n bilinciyle, meslek lisesi mezunlar› içinçözümü bulmufl. Hereke ‹smet Uzunyol Yüksek MeslekOkulu, bölge sanayicileriyle protokoller imzalayarak,onlar›n istedi¤i dallarda eleman yetifltiriyor.”

Bu al›nt›dan da anlafl›laca¤› üzere, e¤itim program›bölge sanayicilerinin ihtiyaçlar›na göre planlan›yor.Ancak burada alt›n›n daha özenle çizilmesi gerekennokta flu. ‹mzalanan protokol bütünüyle ö¤rencininiradesinden ba¤›ms›z bir biçimde, okul yönetimi vesermayenin taraf olmas› ile gerçeklefltiriliyor. Budurumda genç iflçiler sermayedarlar ile okul yöneticileriaras›ndaki bir pazarl›¤›n konusu haline gelmifl oluyor.K›saca genç iflçiler, patronun ifline yarayacak birer metaolarak alg›lan›yor ve nas›l yetifltirilipflekillendirileceklerine de onlara sormadan kararveriliyor.

‹fl sözleflmesi hakk›nda herhangi bir söz hakk›nasahip olmayan genç iflçinin örgütlenme sorunlar› bundansonra bafll›yor. Çünkü bu durumun uzant›s› olarak gençiflçi, alaca¤› ücret, çal›flaca¤› ifl koflullar› ve sosyalgüvenlik konular›nda hiçbir söz hakk›na sahip olam›yor.Do¤all›¤›nda genç iflçilerin, sendikalara kat›lma, toplusözleflme süreçlerine dahil olma ve grev haklar› da yok.Her türlü hak arama kanallar› kapat›lm›fl olan gençiflçiler, sömürünün en ç›plak haliyle karfl› karfl›yakalmakla beraber, iflyerinde meydana gelebilecekherhangi bir grev veya baflka bir mücadelede de grevk›r›c› rolünü üstlenmeye zorlan›yor.

Örgütlü bir biçimde hareket etme flans›ndan yoksun,hakk›n› arayabilece¤i hiçbir kanala sahip olmayan vesermayenin zorbal›¤› karfl›s›nda bütünüyle yaln›z olangenç iflçiler, emeklerinin sömürülmesinin yan› s›ra,kimliklerinin ezilmesini, kifliliksizleflmelerinihedefleyen sald›r›larla da karfl› karfl›ya kal›yorlar.

‹flçi s›n›f›n›n kapitalizmle beraber karfl› karfl›yakald›¤› tüm sorunlar› “e¤itim” bafll›¤› alt›nda birebiryaflayan bu genç iflçiler için sunulan gelecek, içindebulunduklar› yaflamdan hiçbir farkl›l›k tafl›m›yor.

Taleplerimiz

E¤itim sürecinin üretim süreciyle paralel yürütülmesigereklidir. Ancak kapitalizmin bu gereklili¤i alg›lay›fl›bütünüyle ucuz eme¤e sahip olabilmekten kaynaklan›r.Yoksa kapitalizm konuya ö¤rencinin üretim sürecineyabanc›laflmas›n›n önlenmesi, ö¤rencinin emekçileflmesigibi toplumsal gereksinimler aç›s›ndan yaklaflmaz.

E¤itim sürecinin üretimle paralel yürümesi,kapitalizmde kendini ucuz emek sömürüsünde bulur,meslek liselerinde ise staj sömürüsünde. Bu yüzden,ucuz emek sömürüsüne son verilmesi gerekmektedir.

‹kinci olarak, genç iflçilerinin emeklerinin karfl›l›¤›n›alabilmeleri talebi gelmektedir. Her yaflta çal›flan için,eflit ifle eflit ücret talebi yükseltilmeli ve zorunlu stajlabir biçimde üretim sürecine kat›lm›fl olan genç iflçiler buformülasyonun d›fl›nda düflünülmemelidirler.

Üçüncü temel önemdeki talebimiz, genç iflçi olanmeslek liselilerin örgütlenme haklar›na iliflkindir. Gençiflçiler, iflçi sendikalar›na üye olabilmeli ve var olansendikalar içinde stajyer iflçi komisyonlar›örgütlenebilmelidir. Bu gerçeklefltirilemedi¤i taktirde,genç iflçiler, sömürü ve sald›r›lar›n karfl›s›nda vedo¤rudan kendilerini ilgilendiren sosyal hak gasplar›karfl›s›nda bütünüyle korumas›z kalacaklard›r. Tam dabu gerçekli¤in kendisi, her yafltan iflçiye sendikalörgütlülük hakk› talebinin yükseltilmesi gereklili¤iniortaya koymaktad›r.

‹stanbul Liseli Gençlik Platformu

Ekim

Gençli¤i

35

Page 36: Ekim Gençliği sayı:81

MMaakkiinnee MMüühheennddiisslleerrii OOddaass›› 22000055 ÖÖ¤€rreennccii ÜÜyyee YYeerreell ‹‹ssttaannbbuull

KKuurruullttaayy›› 22 MMaarrtt ggüünnüü YYTTÜÜ OOddiittoorryyuummuu’’nnddaa ggeerrççeekklleeflflttiirriillddii......

“Mühendisliknereye gidiyor!”

Makina MühendisleriOdas› 2005 Ö¤renciÜye Yerel Kurultay›

Sonuç BildirgesiMühendislik nereye gidiyor? Bu sorunun

sorulmas›n›n sebebi maalesef “bilgi ça¤›”n›ngetirdi¤i ilerlemeler de¤il yaflad›¤›m›z toplumsalgerilemedir. Teknoloji her geçen gün geliflirken veüretim bu sayede katlanarak artarken neden hala1800’lerden f›rlam›fl bir kabus ortam›nda, açl›¤›n,savafl›n ve kirlili¤in oldu¤u bir dünyadayafl›yoruz? Bu noktada mühendis nerede duruyor?Yan›tlanmas› gereken budur.

Sistem sürekli kendini yeniden üretme çabas›içerisindedir. ‹çinde yer alan tüm kurumlar› veyap›lanmalar› bu do¤rultuda seferber eder.Fabrikalardan okullara, k›fllalardan camileresistem ekonomik ve siyasal olarak sürekli kendiniyeniden infla eder. Bu sürece hizmet edecek insan›yaratmaya çal›fl›r.

“Bilim adamlar›, teknik uzmanlar ve di¤erayd›nlar›n, üstlendikleri görevler ne kadar önemliolursa olsun, ba¤›ms›zl›klar› son derece s›n›rl›d›r.Ayd›nlar s›n›fl› toplumun kategorik özelliktekizorlay›c› kurallar›na tabidirler. Faaliyetleri,do¤rudan veya ba¤l› olduklar› devlet kurulufllar›arac›l›¤›yla dolayl› olarak, tekelci sermayenindenetimi alt›nda yürür…”

Bu durum sistemin do¤al ihtiyaçlar›n›n birsonucudur. Dünden bugüne de¤iflen fley isemühendisin giderek toplum içinde yoksullaflmas›ve mülksüzleflmesidir. Bu durumun arkas›ndayatan sebep bilginin yayg›nlaflmas› ve nitelikliemek gücünü yaratmak için gerekli emekmiktar›n›n azalmas› ve bilgi ulafl›m›n›nkolaylaflmas›d›r. Nitelikli ifl gücünü yaratmak için

Ekim

Gençli¤i

36

Makine Mühendisleri Odası 2005 Öğrenci Üye Yerelİstanbul Kurultayı 2 Mart günü Yıldız Teknik

Üniversitesi Oditoryumu’nda gerçekleştirildi. MMOİstanbul Şubesi Öğrenci Üye Komisyonu tarafından

düzenlenen Kurultay odanın ve öğrencikomisyonlarının tanıtıldığı sinevizyon gösterisi vekonuşmalar ile başladı. Üniversite sunumlarının

ardından serbest kürsü ve “Mühendislik Nereye?”başlıklı panel ile devam eden Kurultay sonuç

bildirgesinin okunmasının ardından konserlerle sonbuldu.

“Mühendislik Nereye Gidiyor” üst başlığı altındagerçekleştirilen kurultayda Mühendislik ve Etik (İTÜ),

Türkiye’de İşsizlik ve Mühendislik (İTÜ İşletmeFakültesi), Mühendislikte Yeniden Yapılandırma ve AB

(YTÜ) başlıklı sunumlar okundu. Sunumlarda,kapitalist düzenin mühendislik mesleğine verdiği

zarar değişik açılardan işlendi. Katılımın sınırlılığınarağmen özellikle öğrenciler tarafından yapılan

konuşmalarda ve sunumlarda anti-kapitalist ve anti-emperyalist söylem ağırlıktaydı. Ayrıca son dönemde

tekrar gündeme gelen ve bir mühendisin üniversitedenmezun olduğu haliyle iş bulmasını neredeyse imkansızhale getiren “Yetkin Mühendislik Yasası” –daha önce

uzman mühendislik adı altında önümüze gelmişti-hakkında oda yönetimlerinden farklı olarak karşıt birtutum alınması ve bu konuda yönetimlerin mahkum

edilmesi, kurultayda dikkat çeken başka bir noktaydı.Sabahın erken saatlerinde başlayıp akşama kadar

süren kurultayda, öğrencilerin bu tarz çalışmalardanuzak durması ve yanısıra etkinliğin etkin bir önçalışmaya konu edilememesi, istenen tablonun

oluşlmasını engelledi. Buna rağmen etkinliğe anlamlısayılabilecek bir katılım vardı. Kurultay, 13 Mart’taAnkara’da yapılacak olan merkezi kurultaya yapılan

çağrıyla sonlandı. ‹stanbul Ekim Gençligi

Page 37: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

37

gereken emek miktar› azald›kça bu ücretlere yans›makta,ayr›ca toplumda “beyaz yakal›” say›s›n› art›rmaktad›r. Buda do¤al olarak bir rekabet bask›s› yaratarak, varolanayr›cal›klar› ve haklar› t›rpanlar. Kapitalizmin do¤algeliflimi tekelci yönde oldu¤u için bu süreç ifllemeyedevam edecektir.

Artan iflsiz mühendis say›s›bu bask›c› rekabet ortam›n›körükleyen temel etkenlerdenbirisidir. Ülke sanayisinin planl›bir ekonomi çerçevesinde de¤iltekelci rekabet koflullar› alt›ndakâra dayal› bir flekildegeliflmesi, sürekli bir iflsiznüfusunun varl›¤›n› kaç›n›lmazk›lmaktad›r. S›k s›k yaflananekonomik krizler nitelikli iflsizinsan say›s›n› art›ran bir faktörolmufltur. Ülkemizdemühendislerin üçte biri iflsizdir.Kapitalizmin içsel olankrizlerinin faturas› her f›rsattaiflçi emekçi kesimlereödetilmekte, bu da yo¤un iflçiç›karmalar› ve varolan çal›flmakoflullar›n›n a¤›rlaflmas›,ücretlerin afla¤›ya çekilmesianlam›na gelmektedir.

Di¤er etken ise, rekabet ortam›n›n yerel pazar›ns›n›rlar›n›n d›fl›na ç›karak küresel bir boyut kazanmas›,uluslararas› tekellerle giriflilen rekabet yar›fl›n›niflgücünün ekonomik ve sosyal haklar›n›n t›rpanlanmas›e¤ilimini art›rmas›d›r. AB’ye entegrasyon süreci ad›alt›nda ç›kar›lan uyum yasalar› ve özellikle yeni ifl yasas›ile esnek üretimin kanunlaflmas›, özellefltirmelerin h›zkazanmas› (son süreçte SEKA, Tekel örneklerinde oldu¤ugibi), GATS, MAI, MIGA, tahkim gibi anlaflmalar›nuluslararas› tekellere genifl haklar kazand›rmas›, busürecin bafll›ca ad›mlar›d›r.

Toplam›ndan bakarsak tekelci kapitalist sistem,‘90’lar›n bafl›nda yeni dünya düzeni iddias›ndaki gibirefah, zenginlik ve bar›fl ortam› getirmemifltir. Tamtersine savafllar sürmüfl, açl›k ve yoksulluk dünya çap›ndaderinleflerek artm›flt›r.

Mühendislerin sorunlar›n› çözümlemek içinmühendislik e¤itimini de mercek alt›nda almak gerekir.E¤itim sistemi bir yeniden yap›land›rma içerisindedir.Üniversiteler iflçi emekçi çocuklar›na giderek daha çokkapat›lmaktad›r. 12 Eylül darbesi en önce üniversiteligençli¤i hedef alm›fl, onun ilerici birikimini bask› ve zorile ezmifl, var olan durumu YÖK gibi bir faflizan kurumlapekifltirmeye çal›flm›flt›r. Sonras›nda gelen paral› e¤itimuygulamalar› ve AOBP gibi kotalar, zamanlaüniversitelerin s›n›fsal bileflimini de¤ifltirmifltir. Bugün ikitip üniversite oluflmaktad›r. Bir tanesi yaln›zca elit bir

kesimin okuyabildi¤i ve sisteme kalifiye iflgücü yetifltirenüniversite, di¤eri ise (özellikle taflra üniversiteleri)yaln›zca nitelikli iflçi yetifltiren ve say›s› her geçen günartan kitlesel ö¤renci depolar›.

Bu çerçevede mühendislik e¤itimi piyasaya uyum içingiderek bilimsel içeri¤inden yal›t›lmakta ve köfle dönmeci

“eklektik” düflünce yöntemineindirgenmektedir. Ezberci anlay›flsonucu ö¤renci üzerine bilgi y›¤›n›yap›lmakta, düflünmeyen vesorgulamayan, düzenin insan›yarat›lmak istenmektedir. Kökünücehalete dayayan kapitalizm, bilimseldüflünceyle savaflmaktad›r. AB’ye uyumad› alt›nda e¤itime dayat›lanlar mevcutyap›y› iyilefltirmeye de¤il, fakatkarmaflay› art›rmaya ve flirketleflenüniversite anlay›fl›n›n geliflmesine sebepolmaktad›r. Akreditasyon, teknokentler,KOSGEB’ler bilimin toplum yarar›nageliflmesine de¤il, flirketleflenüniversitelerin pazar içinde rekabetgücünün artmas›na hizmet etmektedir.

Mevcut tablo içerisinde, sisteminmühendislere önerdi¤i çözüm bireyselkurtulufl çabas› olmaktad›r. Bu noktadakarfl›m›za çok popüler bir kavramç›k›yor: “Giriflimci mühendis”.

Kapitalist sistem içerisinde bireysel geliflim yoluyla,liderlik, iflletmecilik, önderlik gibi vas›flara sahip;Türkçe’si her koyun kendi baca¤›ndan as›l›r anlay›fl›yla,herkesi rakip görüp çelme takmaya çal›flan, flirketlerinkölesi olan mühendis anlay›fl›d›r bu. Okuldaki her ilanpanosunda görebilece¤imiz, klüpler çat›s› alt›nda dagerçeklefltirilen “NLP (Neuro-Linguistic Programing)seminerleri”, “Nas›l ifl bulunur?”, “Patron X ile kariyertart›flmas›” gibi etkinlikler, özünde burjuva ideolojisininpropagandas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Bu ideolojikprovokasyon düflünsel g›das›n› bizzat CIA’ninmanipülasyon laboratuarlar›nda gelifltirilen fikirlerdenalmaktad›r, ve maalesef arkas›nda bir çok mühendisaday›n› sürüklemektedir. Oysa kapitalist piyasakoflullar›nda bu y›rt›c› ve yarat›c› arkadafllar›m›z›nhayalleri çökmektedir. Azg›n sömürü koflullar› insanayr›m› yapmamaktad›r.

Bofl hayallerin bizi götürece¤i yer uyuflturulmuflprozac toplumudur.

“Bilimsel ve teknolojik devrimin etkisiyle daha h›zl›bir tabakalaflmaya u¤rayan ve bir ço¤u ücretlileflenayd›nlar›n, statü ve ç›karlar› itibariyle de sürekli olarakiflçi s›n›f›na yaklaflmakta olduklar›n› hat›rdan ç›karmamakgerekir. Bütün bunlar gösteriyor ki, ayd›nlar ancak iflçis›n›f›yla ittifak içinde, ç›kar ve yetenekleriyle uyumlu birtoplumsal rol oynayabilirler.”

Varolan koflullarda bireysel kurtulufl ve köfle dönmeci

Page 38: Ekim Gençliği sayı:81

mant›kla mevcut tablomuzu düzeltmemiz hem mümkünde¤ildir, hem de tarihsel olarak toplumsal ç›karlarlaçat›flmak anlam›na gelmektedir. Oysa toplumun okumuflyar›-ayd›n kesimi olarak bizler ona karfl› bir sorumluluktafl›maktay›z. Her geçen gün mülksüzleflirkençözümümüzün iflçi ve emekçilerle el ele örgütlümücadeleyi gelifltirerek mülksüzlefltirenlerimülksüzlefltirmekten geçti¤i gün gibi ortadad›r. Budo¤rultuda mesleki dayan›flmay› art›rmak veörgütlülü¤ümüzü pekifltirerek toplumsalduyarl›l›klar›m›z› gelifltirmek durumunday›z. Ülkemizinher türlü yerli ve yabanc› sermayeye peflkefl çekilmesinedur demeliyiz. Bize dayat›lan burjuva kurtulufl yollar›n›elimizin tersiyle itmeli, “toplumcu mühendis” kimli¤inesar›lmal›y›z.

Taleplerimiz1) Her düzeyde, bölge farkı

gözetmeksizin eşit, parasız, bilimsel,demokratik eğitim verilmeli; yabancı dildeöğretime son verilerek anadilde eğitimyapılmalıdır. İdeolojik ve oy toplamakaygılarıyla değil, bilimsel ilkelere göreeğitim verilmelidir. Niteliksiz, alt yapısıeksik üniversite açılması uygulamalarınason verilmelidir.

2) Öğrenciyi müşteri olarakkonumlandıran, okullarımızı ticarethaneyeçeviren tüm uygulamalara son verilmelidir.Harç, ikinci öğretim, yaz okulu, öğrencibelgesi, transkript gibi paralı uygulamalarkaldırılmalıdır. Üniversitedeki tüm öğretimve sosyal haklar parasız hale getirilmelidir.

3) Üniversitede söz, yetki, kararüniversitelerin bileşenleri olan öğrenciler,akademisyenler ve üniversite emekçilerineverilmelidir.

4) Sermaye çevrelerine üniversiteninhiçbir organında yer verilmemeli, bilimisermayenin tekeline sunan teknokent,KOSGEB gibi uygulamalar son bulmalıdır.

5) Teori ile pratik arasında, üniversiteile hayat arasında organik bağını kurmuşpoliteknik eğitim verilmelidir.

6) Eğitim ve öğretim politikası ülkemizinsosyal ve ekonomik sorunlarına duyarlı,

bilimsel özgürlüğe sahip insan yetiştirecekanlayışta düzenlenmeli; düşünme,açıklama, tartışma, sorgulama, irdeleme,karar verebilme veya sonuç çıkarma gibibilim felsefesi ve bilimsel yönetimin içindeolan kavramların yanı sıra, davranış biçimive kültür kavramlarını içermelidir.

7) Naylon stajların önüne geçilmeli,Oda’nın denetimi ve üniversitelerinyürütücülüğünde öğrencilere staj imkanlarısağlanmalıdır.

8) Özelleştirmeler son bulmalı, AB’yeuyum adı altında çıkarılan kölelik yasalarıiptal edilmelidir. TMMOB, direnen SEKA veTEKEL işçilerinin yanında olmalıdır.

9) 2001 yılında kısmen geçen, geçtiğimizgünlerde de tüm meslek kolları içinyasalaşması gündeme gelen “yetkinmühendislik” yasa tasarısı geriçekilmelidir. Çarpık eğitim sistemininsonuçlarını çözmekten uzak olan bu tasarımühendislerin daha fazla sömürülmesinehizmet edecektir.

10) Her türlü gizli-açık emperyalistanlaşmalar iptal edilmelidir. GATS, MAI,MIGA, Tahkim yasaları geri çekilmelidir.AB’ye hayır, NATO’ya hayır!

11) Mühendislik eğitimi ve öğretimprogramlanırken mutlaka TMMOB’ningörüşleri alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki,mühendislerin mesleki faaliyetlerinidenetleyen, mesleki sicillerini tutan,mesleki bilgilerini artırıcı çalışmalar yapanTMMOB ve bağlı odalardır. Eğitim veöğretimin denetleyicisi de olmalıdır.

12) Faşist baskılara son verilmeli, hücretipi cezaevi uygulaması, tek tip elbiseuygulaması, sendikalaşmaya dönükengeller, sistematik işkence son bulmalıdır.

13) Üniversitelerde süren soruşturmasaldırıları, okuldan atılmalara sonverilmelidir.

Ekim

Gençli¤i

38

Page 39: Ekim Gençliği sayı:81

Fransa’da sermaye hükümeti e¤itim alan›na yönelik de birsald›r› program› haz›rlad›. E¤itim Bakan›’n›n ismi olan “Fillon”yasa tasla¤›n›n da ad›. Bu yasa tasar›s›yla di¤er sosyalalanlarda oldu¤u gibi e¤itime de darbe vurmay› amaçl›yorlar.

‹ktidara gelen sa¤ ve sol hükümetler e¤itimi hedef alarak“reforme” etmeye çal›flt›lar, fakat her seferinde karfl›lar›ndakuvvetli bir hareket buldular ve birçok kez geri çekilmekzorunda kald›lar. Zira e¤itim Frans›z toplumunun en duyarl›oldu¤u sorunlardan birisi. Bu nedenle her “reform” teflebbüsücanl› tart›flmalara yolaç›yor.

Fransa, e¤itim alan›nda di¤er ülkelerden daha nitelikli birdüzeye sahiptir. Daha 1881-82 y›llar›nda zorunlu, ücretsiz velaik ilkokul e¤itimi bafllam›fl ve bu sistem bugüne kadargelifltirilmifltir. Fransa’da ortaokul sonuna kadar tümö¤renciler ayn› e¤itimi görüyorlar, yani görünürde eflitlikçi birsistem. Lise ö¤renimi ise genel dal, teknoloji ve meslekdallar›na bölünüyor. Lise ö¤renimi sonunda bütün ö¤rencilerdiploma alarak üniversiteye girme hakk› kazan›yorlar. Busistemde ne puanlama var, ne de üniversitede zorunlu birseçenek.

Fakat y›llard›r, görünürdeki bu eflitli¤i ortadan kald›rmakiçin, hükümetler “reform”lar haz›rl›yorlar. Bir taraftanö¤retmenlere sald›r›yorlar, di¤er tarafdan sistemi budamayaçal›fl›yorlar. Son Fillon Yasas›’n›n da amac› bu. Yasatasar›s›na göre, ortaokullarda sözde baflar›s›zl›¤› engellemekiçin genel bir e¤itim hedefleniyor. Buna göre, öncesindeverilen birkaç ders art›k verilmeyecek, böylece seviye ciddi birbiçimde düflecek. Ortaokullarda son s›n›f diplomas› bölgeleregöre düzenlenecek. Lise ö¤rencileri son s›n›f diplomas›n›s›nav sonucu almayacaklar, y›l boyunca birçok dersivermeleri gerekecek. Tabii ki, iflçi ve emekçi çocuklar›n›nokudu¤u okullar ile elit kesimlerin okudu¤u okullar aras›ndaeflitsizlik derinleflecek...

Bütün bunlar›n ö¤retmenler üzerinde de ciddi sonuçlar›olacak. Öncellikle genel e¤itimden ç›kart›lan dersleri verenö¤retmenlerin say›s› azalacak. Zaten hükümet ö¤retmenlereyönelik sald›r›lar› bu yasadan önce yürürlü¤e koymufltu. Here¤itim y›l›n›n bafl›nda ö¤retmen say›s› azalt›larak s›n›flardakiö¤renci say›s› ço¤alt›ld›.

Toplumsal hareketlili¤in bafl›n› çeken grup olarak görülenö¤retmenlerin birçok avantajlar› ellerinden al›nmayaçal›fl›l›yor. Ö¤retmenler alanlar› d›fl›nda bir tak›m derslerivermeye zorlan›yor. Hastal›k ve uzun rahats›zl›kdurumlar›nda di¤er ö¤retmenlerin yerini almalar› isteniyor.Ayr›ca, sözleflmeli ö¤retmenlerin haklar›n› k›s›tlayarak onlar›yedek güç olarak kullanmak istiyorlar. Gerekti¤i zaman iflten

ç›kart›l›p, ihtiyaç oldu¤u zaman ifle ça¤r›lan sözleflmeliö¤retmen uygulamas› dayat›l›yor.

Haftalard›r süren iflçi ve emekçi eylemleri, liseli gençlik veö¤retmenler için iyi bir deneyim oldu. Daha yasa tart›flmalar›sürerken harekete geçtiler. Liseliler örgütsüz ve haz›rl›ks›zolmalar›na ra¤men, sadece pek bilinmeyen bir lisesendikas›n›n ça¤r›s› üzerine büyük bir seferberlik içinegirdiler.

‹lk eylem 10 fiubat günü gerçekleflti ve hükümet üzerindeoldukça etkili oldu. Birkaç gün önce dersleri boykot edengençler sokaklara döküldüler. Polis rakamlar›na göre 100 binliseli gösterilere kat›ld›. Sadece Paris’te 20 bin ö¤renci yürüdüve bütün kentlerde yürüyüfller düzenlendi. Bu eylemkarfl›s›nda “düflünceli ve kayg›l›” oldu¤unu aç›klayan bakan,akflam üzeri liselileri ilgilendiren bölümün iptal edildi¤iniaç›klamak zorunda kald›. Böylece sokaklara dökülen liselilerilk gerçeklefltirdikleri eylemle ilk kazan›mlar›n› elde etmifloldular.

K›smi kazan›m›n yetersiz oldu¤unu bilen gençlik için buhenüz bafllang›çt›. Ö¤retmenlerin de deste¤ini alarak bütünyasan›n iptali için yeni bir eylem gününe ça¤r› yapt›lar. 15fiubat, yasan›n tart›fl›ld›¤› gün seçildi. Fakat bu tarih ayn›zamanda Fransa’da, Paris ve Bordeaux hariç, bütünakademilerin tatile girdi¤i bir gündü. Tatile ra¤men liseliler veö¤retmenler caddeleri doldurdular. Yine polis rakamlar›nagöre Paris’te 30 bin, Bordeaux’da ise 20 bin kifli yürüdü.Böylece bu hareketin kolay sönmeyece¤i bir kez dahakan›tland› ve yeni eylemlere ça¤r› yap›ld›.

Liseli gençlik beklenmedik bir tepki göstererek hükümetegeri ad›m att›rmay› baflard›, eylemiyle 2005 y›l›na flimdidendamgas›n› vurdu.

Ekim

Gençli¤i

39

FFrraannssaa’’ddaa lliisseellii ggeennççlliikk vvee ee¤€iittiimm eemmeekkççiilleerrii ssaalldd››rr››llaarraakkaarrflfl›› aallaannllaarraa çç››kktt››llaarr!!

Sermayenin sald›r›lar›naGEÇ‹T YOK!

Page 40: Ekim Gençliği sayı:81

Irak iflgalinin ikinci y›l›n› doldurdu¤u flu günlerde,Ortado¤u’ya gözünü dikmifl olan ABD, yeni iflgalleringerekçelendirmesine giriflmifl durumda. Irak iflgalindençok önce planlanm›fl bu sald›r› dizisine uygun bir arkaplan yazabilme çabas›yla, baflta Bush olmak üzere, tümkurmaylar› ard› arkas› kesilmeyen aç›klamalar yapmaya,bütün dünyaya tehditler savurmaya bafllad›lar.

Emperyalist dünyan›n “özgürlük ve insan haklar›savaflç›lar›” petrol tekellerinin egemenli¤inigüçlendirebilmek ad›na k›rk takla atarlarken, bir yandan“iflgal alt›nda özgürlük” ad› verilebilecek anlafl›lmaz birargümana s›k› s›k›ya sar›ld›lar. Irak’› özgürlefltirdikleriyetmezmifl gibi, Rice’›n deyimiyle fler ekseni içerisindeyer alan bir dizi ülkeyi de özgürlefltirmeyi hedef olarakkoymufl durumdalar.

Dünyan›n dört bir yan›nda emperyalistler taraf›ndanezilen halklar için, ABD’nin özgürlük tan›m›n›n anlam›çok aç›k. Onlar, emperyalist özgürlü¤ün, ya silah zoruylaya da entrikayla, ama sonunda her koflulda açl›k vesefaletle efl anlaml› oldu¤unu biliyorlar. Irak’ta direnenleremperyalistlerin özgürlü¤üne karfl› kendi özgürlükleriiçin savafl›rken ve özgürlü¤ün bedelini canlar›ylaöderken, dünya halklar›na masal anlatman›n ABD içinfaydal› bir yan› kalmad›. Bush’un a¤z›ndan her“demokrasi” sözü ç›kt›¤›nda, Ebu Garip’ten iflkencealt›nda bir direniflçinin 盤l›¤› yükseliyor! Bush’una¤z›ndan her “özgürlük” sözü ç›kt›¤›nda, ABD veuflaklar›n›n askerlerine karfl› savaflan bir direniflçinins›kt›¤› kurflunlar›n sesi duyuluyor.

Rice’›n fler listesi: Yeni iflgaller kap›da!

ABD’nin yeni D›fliflleri Bakan› Condoleezza Ricehenüz yemin törenindeyken, ABD’nin d›fl politikas›n› nedenli benimsedi¤ini ortaya koymufl oldu. Rice’a göre buülkeler, ‹ran baflta olmak üzere Kuzey Kore, Küba, BeyazRusya, Zimbabwe ve Birmanya’ym›fl. Sonuçta görülece¤iüzere Amerikan emperyalizmi Afganistan ve Irak’tansonra bir dizi ülkede daha yak›p y›kmaya, halklar›kitlesel k›r›mdan geçirmeye niyetlidir.

Dünya halklar›n›n fler listesinde bu aç›klamas›yla biranda ismi ilk s›ralara tafl›nan Rice, tsunami felaketini bileOrtado¤u politikalar› aç›s›ndan bir avantaj, Ortado¤u’ya“demokrasi”yi ulaflt›rma mücadelesi aç›s›ndan uygun birzemin olarak alg›lad›¤›n› küstahça aç›klam›flt›r.

Dünyay› kana bulama maceras›n›n deneyimlioyuncular›ndan biri olan Rice, Bush’a paralel olarak,çeflitli suretlerde ‹ran’a tehditler savurmufl, özellikle‹ran’›n “özgürleflmesi”nin ne kadar önemli oldu¤una dairyüzlerce cümle kurmufltur. Ancak Rice hiçbir zaman flusoruya yan›t vermemifltir: ‹ran’›n özgürleflmesi kiminç›karlar› için, ne için?

Gözler ‹ran’a çevrildi

Bush bir aç›klamas›nda, “Hala, teröristlere destekveren, onlara s›¤›nak olan devletler var, ama say›lar›azald›. Hala baz› rejimler kitle imha silah› bulmayaçal›fl›yor, ama bu yapt›klar›n›n cezas›z kalmayaca¤›n›biliyorlar.” dedi ve devam›nda bu ülkelerden birinin ‹ranoldu¤unu vurgulamaktan geri durmad›. Sözde var oldu¤uiddia edilen uluslararas› hukuk, -emperyalistlerin kendibiçim verme çabas›n› güttükleri bir hukuk dal› olmas›nakarfl›n- aç›kça çi¤neniyor ve bir ülkenin (asl›nda ard›ard›na bir sürü ülkenin) iç ifllerine kar›fl›l›yor. Cezaverme tehditleri savuran Bush dünya jandarmal›¤›misyonuna iyiden iyiye sar›lm›fl, benimsemifl vedünyadaki bir çok ülkenin yönetimini ele geçirmeplanlar›na bafllam›flt›r.

Dikkatleri ‹ran üzerinde yo¤unlaflt›ran Bush ve çetesi,bu ülkeye Afganistan ve Irak iflgallerinde oldu¤u gibido¤rudan sald›rmay› flimdilik göze alam›yor. Bundandolay› ‹ran’› s›k›flt›rmak için farkl› yollar denemeyebafllad›. Tabii bu kirli faaliyetler ABD-‹srail iflbirli¤i ile,somut olarak C‹A-MOSSAD eliyle yürütülüyor.

Dahas›, ‹ran içinde kar›fl›kl›k yaratabilmek çabas›ylason süreçte ‹ran halk›n› “bölünmeye” davet eden vearkas›na cazip teklifler gizlenmifl aç›klamalar da yap›ld›.

Ancak aç›k olan flu ki, Irak’ta yaflananlardan sonraABD söylemde olsa bile eylemde ayn› gözü karal›klahareket edemiyor. Kendine bir meflruluk zeminiyaratabilmek durumunda. ‹kinci kez bir direniflle karfl›karfl›ya kald›¤›nda bunun alt›ndan kalk›pkalkamayaca¤›n› kestirmesi gerekiyor. Bunun bilincindehareket eden ABD; tehditkar aç›klamalar›n›n d›fl›nda,güvenilir uflak aray›fllar› içerisine de girdi. Türkiye buaç›dan ifltah kabart›c› bir uflak. Zira hem ‹ran üzerindenelde edilecek pastadan azla yetinmeyi bilecek, hem deaskeri gücünü seferber ederse, ABD cephe gerisindeplanlayan ve yönlendiren, Türkiye ise savaflan olabilecek.

ABD ve uflaklar›: Ortado¤u’nun fler listesi!

Ekim

Gençli¤i

40

Page 41: Ekim Gençliği sayı:81

Suriye terör yuvas›,Washington çocuk yuvas›!

Suriye’ye sald›r› gerekçesibulamay›nca Lübnan’da yaflananlar›kendine has bir biçimde deformeederek kitle imha silahlar›n›n varl›¤›naya da yoklu¤una tak›lmaks›z›nSuriye’yi kalbinden vurmay›hedefliyor. Hariri suikasti, ABD’ninOrtado¤u hedefleri aç›s›ndan oldukçauygun bir zemin yaratm›fl durumda.Lübnan’›n tuttu¤u özel yer göz önüneal›n›rsa, bu suikastin Suriye için uzunuzun aran›p da yarat›c›olunamad›¤›ndan, tehditler s›ras›ndaifade edilemeyen meflhur gerekçeortaya ç›km›flt›r (anti-demokratik rejimd›fl›nda).

Lübnan’da öldürülen Hariribaflbakanken istifa edip Suriye karfl›t›muhalefetin öncülü¤üne soyunmufltuve ayn› zamanda dünyan›n en zengin100 kiflisi aras›na girecek kadar büyükbir servete sahip bir sermayedard›.Hariri, son birkaç y›la kadar Suriyekarfl›t› aç›k bir tutum almam›flt›. Fakat,ABD’nin önleyici vurufl politikas›çerçevesinde Irak, Suriye ve ‹ran’›hedef tahtas›na oturtmas›yla birliktegelece¤ini, daha net biçimde ABDegemenli¤inde oluflacak yeni dengelerüzerine kurmaya bafllad›. Son y›llardaSuriye yanl›s› bir politika izleyenhükümete karfl› muhalefetini art›rm›fl,böylece ABD’nin bölgeye dönükplanlar›n›n do¤al bir parças› haline gelmiflti.

Bu yüzden Hariri’nin öldürülmesi sonras› ilk elden veöncelikle gözler Suriye’ye çevrildi. Nereden ç›kt›¤›bilinmeyen bir örgütün, Hariri’nin suikastini üzerinealmas› ve bu örgütün Suriye ad›na hareket etti¤iniaç›klamas›yla beraber art›k Suriye’den baflka bir “suçlu”aramaya gerek duyulmad›.

Y›llar y›l› teröristlere yard›m yatakl›k suçu iflledi¤idüflüncesiyle k›nanan, d›fllanan Suriye, kendisi ad›nahareket eden bu örgütün iflledi¤i suikast sonucu, tekrarterörü destekleyen bir numaral› ülke s›fat›yla, dünyajandarmas› ABD’nin temizlemesi gereken bir pislikyuvas›ym›fl gibi lanse edilmeye baflland›.

Emperyalizm yenilecek, direniflkazanacak!

Önümüzdeki dönemde Ortado¤u’da ABD veuflaklar›nca daha çok kan ak›t›lacak. Irak’a ilk bomban›ndüfltü¤ü günden bu yana geçen iki sene içerisindehedefledi¤ini gerçeklefltirememifl olan ABD; isterSuriye’ye, ister ‹ran’a girsin, sonuç Irak’tan farkl›olmayacak. ABD aç›k ki bir ç›kmaz içinde. Uflaklar›n›nyard›m›yla bir süre daha bu iflgaller serisinin peflindekoflturabilecek gücü bulaca¤› aç›kt›r. Ancak dünyahalklar›n›n bu iflgallere karfl› verecekleri güçlü yan›tlar,hem ABD’yi hem de uflaklar›n› vuracakt›r.

ABD’nin Ortado¤u’yu hedefleyen politikalar›, özündetüm dünya iflçi ve emekçileri sömürme politikalar›n›nfarkl› bir yans›mas›d›r. ‹çine girdi¤i ç›kmaz› aflabilmeninkanallar›n› Ortado¤u’da bulmaya çal›flan ABD, butopraklarda zenginli¤ine zenginlik katacak bir mirasakonmak bir yana, elindekinden olacak, kendiegemenli¤inin mezar›n› kazacakt›r!

Ekim

Gençli¤i

41

Page 42: Ekim Gençliği sayı:81

Hayatlar› çal›nm›fl, yar›ns›z b›rak›lm›fl insanlar›ntopra¤›d›r Filistin. “Yar›na dair hiçbir umuttafl›m›yoruz” deseler kimse nedenini soramaz buinsanlara. Ancak hayatlar›, duvarla çevrilmifl bir gettoyahapsedilen bu küçük ülkenin insanlar› dünyaya her fleyera¤men umudu hayk›r›yorlar. Karfl›lar›ndaki, ABDemperyalizminin elleriyle donatt›¤›, Nazilerden gördü¤üeziyetin intikam›n› kendilerinden almaya çal›flan ‹srail’ekarfl› amans›z bir mücadele içindeler. Her evden bircenaze, her evden bir kahraman ç›km›fl bu topraklardaart›k kahramanl›k yeniden tan›mlan›yor. Çünküyaflamak bu topraklarda kahramanl›k say›l›yor. Okulagidip, en fazla silgisini alan arkadafl›yla kavga edipö¤retmeninden nasihat iflitmesi gereken çocuklara¤abeylerinden, ablalar›ndan, babalar›ndan,annelerinden direnifli ö¤reniyorlar, silgisini alan de¤ilülkesini alanlarla kavga ediyorlar. S›rf bu bile Filistinhalk›n›n zaferini müjdeliyor. Art›k Ortado¤u’nunfl›mar›k çocu¤u ‹srail’in a¤abeyi ABD’de de dersini,direnifli Filistinliler’den ö¤renen Irak halk›ndan al›yor.Filistin’in yar›m yüzy›l› deviren direnifli tekrar tekrarduymayan kulaklar, görmeyen gözler, umutsuz yürekleriçin hayk›r›yor ve tüm insanl›¤› emperyalizme karfl›direnifle ça¤›r›yor.

Arafat’›n ölümüyle yeni bir döneme giren Filistin’dekaybedilen liderinin yerine “›l›ml›” lider MahmutAbbas’› flaibeli bir seçimle bafla geldi. Il›ml› s›fat›n›n

son dönemde ABD ve emperyalistlerin ç›karlar›nauygun hareket eden lider görünümlü kuklalara verilenbir isim haline geldi¤ini biz baflbakan R.T. Erdo¤an’dançok iyi biliyoruz. Bar›fl› getirecek Abbas, iktidarageldi¤i ilk günden bu yana Arafat’›n son dönemlerinimumla aratacak bir çizgide ilerliyor. Rakibinin olmad›¤›bir seçimde bile net bir ço¤unluk elde edemeyen yenibaflkan›n iktidar›n›n meflruiyeti kendi topraklar›nda bilesorgulan›rken emperyalist odaklar taraf›ndan alk›fllarlakarfl›lanmas› kimin için, neyin bar›fl›n› vaat etti¤iniaç›kça ortaya koyuyor.

‹ngiliz Independent gazetesinde Abbas'›n Filistin'deyapaca¤› reformlar konusunda Londra'da yap›lacakgörüflme öncesinde ç›kan demeçte ''fiimdi bar›fl›nmümkün oldu¤una inan›yoruz ve ‹srail ile gerçek vesürekli bir bar›fla ulaflmak amac›yla görüflmelerehaz›r›z'' dedi¤i aktar›ld›. Londra’da gerçekleflengörüflme sonunda emperyalist ülkelerin temsilcilerininneler dediklerine ve ç›kan sonuçlara bakt›¤›m›zdaFilistin’in yeni liderinin e¤ilimleri de aç›kça ortayaç›k›yor. ‹ngiltere Baflbakan› Tony Blair konferans›nsonunda, “Filistin devletinin hayata geçmesi için”uluslararas› toplumun görüfl birli¤i içinde oldu¤unuaç›klad›. Blair, Filistinli yetkililerle, baz› bölgelerinyönetimi, güvenlik, ekonomik ve sosyal kalk›nmakonular›nda da anlaflt›klar›n› belirtirken, konferans daFilistin yönetimine 1 milyar 200 milyon dolarl›k mali

TTaarriihh bbuu ggüünnee kkaaddaarr ddiirreenneennlleerriinn yyeenniillggiissiinnii yyaazzmmaamm››flfltt››rr!!

Filistin direnifli kazanacak!

Ekim

Gençli¤i

42

Page 43: Ekim Gençliği sayı:81

yard›m yap›laca¤› sözünü verdi. Filistin yönetimi,Londra’daki görüflmeler sonunda yay›mlanan vekendilerini emperyalistlerin kollar›na b›rakt›klar›n›resmilefltiren bildiride, ba¤›ms›z bir devletin kurulmas›nagiden “yol haritas›” konusunda destek sözü ald›.Teslimiyet konusunda s›n›r tan›mayan Abbas,kendilerinden istenen tüm reformlar›n gerçeklefltirilmesive militanlarla mücadele yönünde verdi¤i sözleritutaca¤›n› bildirdi.

ABD D›fliflleri Bakan› Condoleezza Rice ise,terörizme karfl› etkili mücadele verilmedikçeOrtado¤u’da bar›fl çabalar›na h›z kazand›r›lamayaca¤›n›söyledi. Biz de aç›kças› ABD D›fliflleri Bakan›’yla ayn›görüflü paylafl›yoruz! Orta Do¤u’da tarihin gördü¤ü enbüyük terörist ABD ve ufla¤› haline gelen devletleremperyalist politikalar›ndan vazgeçmedikleri süreceOrtado¤u’ya bar›fl gelmeyecektir. ABD D›fliflleri Bakan›ayr›ca ülkesinin bar›fl süreci ile ilgilenmesi için atad›¤›William Ward’›n yak›nda bölgeye gidece¤ini duyurdu.

Son olarak, konferansa kat›lmayan ‹srail iseLondra’da yap›lan uluslararas› konferanstan memnuniyetduydu¤unu bildirdi.

Konferansa dair bildirilen tüm bu düflünceler tabloyuda gözler önüne seriyor zaten. Y›llardan beriemperyalistlerin bar›fl vaatleriyle kand›r›lan Filistin halk›,y›llarca kendinin koruma iflini ya di¤er Arap ülkelerine

ya da iflbirlikçi liderlere havale etmifl olman›nbedelini bugün a¤›r ödedi¤inin fark›nda. Art›kellerinde kalan tek fley olan onurlar›n› veözgürlüklerini savaflt›klar› sürecekoruyabileceklerinin de fark›nda.

fiu an içinden geçti¤imiz süreçte OrtaDo¤u’da yeni bir oyun sergileniyor. TelAviv’de yaflanan sald›r› sonras›nda Filistinliyetkilileri bir anda suçluyu bulup ilan ederken,‹srail sald›r›lar›n arkas›nda Suriye’ninoldu¤unu iddia etti. ‹srail Savunma Bakan›Yard›mc›s› Zeev Boim, ülkesinin geçmiflte deSuriye hedeflerine sald›rd›¤›n› hat›rlatarak,gerekirse bunu yine yapacaklar›n› söylerken,kendisine yöneltilen suçlamalar› reddedenSuriye ise ‹srail ile Filistin aras›ndaki bar›flçabalar›n› destekledi¤ini aç›klad›. Ayr›caD›fliflleri Bakan› Faruk El fiara, “‹srail’insuçlamas› as›ls›z ve hiçbir kan›ta dayanm›yor.Düzenlenen sald›r›da ‹srail’in parma¤› oldu¤uihtimalini ben de göz ard› etmiyorum.” dedi.

Sergilenen oyun geçti¤imiz günlerdeLübnan’da Suriye yanl›s› hükümetin istifas›ylayeni bir boyuta geldi. Asl›nda kafalara ifllenenikinci s›n›f Hollywood filmlerinin senaryolar›gibi bundan sonras›n› çok rahat tahminedebiliyoruz. T›pk› Ukrayna’da yaflananlargibi bir provokasyon yarat›l›p yüzbinlerceinsan soka¤a dökülüyor, parlamento içimuhalefet birden aslan kesiliyor ve

emperyalist çevreler bunu alk›fll›yor. ABD yönetimi,Lübnan’da hükümetin istifas›n›n, “bu ülkede özgür veadil seçimler düzenlenmesi için f›rsat oldu¤unu”düflündü¤ünü belirtiyor.

Suriyeli yetkililerinin ABD sald›r›s›n› beklediklerinisöyledi¤i bir ortamda, son yaflananlar ile birlikte ‹srailhedef olarak Suriye’yi gösteriyor ve Suriye’nin komflusuLübnan kar›fl›yor. K›sacas› tam bir kaos… ABD’ninbekledi¤i f›rsatlar bir anda önüne düflüyor.

Ne kadar ilginç de¤il mi? Emperyalizm Orta Do¤u’da kanl› hesaplar peflinde.

“Demokrasinin” yeni ça¤daki Napolyon’u Bush t›pk› as›lNapolyon gibi “demokrasiyi(!)” tüm dünyaya yaymahevesi içinde. Ayn› y›k›m ve göz yafl› içinde yolunadevam etmeye çal›flan “özgürlü¤ün ve demokrasinin” buyeni misyonerleri girdikleri her ülkede biraz dahaç›kmaza girmekte ve kendi çözümsüzlükleri içindedebelenmektedir.

Günefl hiçbir zaman bat›dan do¤maz, öyleyse hayatgitmesi gerekti¤i yere do¤ru gidecektir. Ve tarih bugünekadar direnenlerin ve özgürlük u¤runa savaflanlar›nyenilgisini yazmam›flt›r. Bugün Ortado¤u’daki kanl›satranca son verecek olan direnen halklar olacakt›r.

Ve bu yolda tüm dünyaya örnek olan Filistindireniflinden ö¤renilecek çok fley var…

Ekim

Gençli¤i

43

Page 44: Ekim Gençliği sayı:81

“Onlar› vurup öldürmek, z›mbalamak çok e¤lenceli bir ifl!”

Ekim

Gençli¤i

44

Yaz›lar›nda, sevdi¤i bir insana eziyet veren, ona ac›çektiren insanlar›n karfl›s›ndakinin ›zd›rab›ndan zevkduyabilece¤ini iddia eden; daha sonra bu mant›kl› tezinigelifltirip bugünkü anlam›yla “karfl›s›ndaki insana eziyetvermekten zevk duyan insan” anlam›na gelen sadizminisim babas› olmufl Marquis Donatien de Sade, halayafl›yor olsayd› e¤er, daha on f›r›n ekmek yemesigerekti¤ini düflünürdü etraf›nda olup bitenlerigörünce… Me¤erse ne yi¤it adamlar varm›fl fludünyada. Laf› doland›r›p durmadan, kendisi gibierotizme veya sevgiye ba¤lamadan direkt söylüyorlarkarfl›s›ndakine ac› çektirip ›zd›rap vermekten zevkduyduklar›n›. Hele de onlar› “z›mbalay›p” öldürmeyebay›ld›klar›n›…

Bunlar›n bafl›nda da Amerikan Deniz Piyadeleri’neba¤l› General James Mattis geliyor. Geçti¤imizgünlerde San Diego’da Irak ve Afganistan iflgalleriyleilgili bir panele kat›l›p oradaki an›lar›n› izleyicilerlepaylaflan Mattis, “Asl›nda savaflmak çok e¤lencelidir.Ben kavgay› severim. Afganistan’a gidiyorsunuz veorada, s›rf yüzlerini örtmedi¤i için kad›nlar› 5 y›l dövenadamlarla karfl›lafl›yorsunuz. Böylelerine erkek denmez.Bu yüzden onlar› vurup öldürmek, z›mbalamak çoke¤lenceli bir ifl.” fleklindeki aç›klamalar›n›n ard›ndantekrar gündeme gelmeyi baflard›. Afganistan ve bilhassada Irak’taki iflgalleri ve iflgallere Türkiye devletinin fiiliyard›m›n› meflrulaflt›rmak için elinden geleni yapanburjuva medyam›zda bu aç›klamalar yaln›zca JamesMattis’in bireysel düflünceleri olarak yans›t›lmayaçal›fl›larak, böylece emperyalist gericilik ve sald›rganl›kbir kez daha aklanmaya çal›fl›ld›.

2004 y›l›n›n May›s ay›nda Irak’›n Ramadi kentindebir dü¤ün alan›n›n iflgal kuvvetleri taraf›ndanbombalanmas›n ard›ndan da “Özür dilememizigerektirecek bir fley yok. Suriye s›n›r›na 16 km, en yak›nmedeniyet noktas›na 130 km mesafede, çölün ortas›nakim gider ki? Orada yaklafl›k yar›m düzine, askerlikça¤›nda erkek vard›. Saf olmayal›m.” fleklinde biraç›klama yapm›flt› Mattis. Ard›ndan kendisine sald›r›daçocuklar›n da öldü¤üne iliflkin ifadeler ve videoçekimleri oldu¤unun an›msat›lmas› üzerine, “Bunlar› bengörmedim. Ama savaflta kötü fleyler olur. Adamlar›m›nyapt›¤› fley konusunda özür dilemek zorunda de¤ilim.”diyerek i¤renç aç›klamalar›na devam etmifl veemperyalizmin insana verdi¤i de¤eri net bir biçimdeortaya koymufltu.

Ekim Devrimi’nin de h›zland›r›c› etkisiyle ulusalkurtulufl savafllar› zaferlerle sonuçlan›p emperyalizminfiziki sömürgecili¤inden, yani “klasik sömürgecilik”tenkurtulan uluslar, zamanla yeni sömürgeci iliflkiler içindeyeniden emperyalist kölelik alt›na girmifllerdi.Emperyalizm bir dönem ba¤›ml›l›k iliflkilerini buçerçevede götürdü. Ancak gelinen noktada kendini h›zlatüketmeye bafllayan emperyalist sistem, yenidenfiziki/fiili iflgallere baflvurmaya bafllam›flt›r. Böylecezaten sistem içerisinde olabildi¤ince emek sömürüsü vetalana maruz kalan söz konusu ülkelerin iflçi veemekçileri, bunlar yetmiyormufl gibi u¤rad›klar›iflgallerle de daha büyük ac›larla, iflkencelerle veölümlerle karfl› karfl›ya gelmifllerdir. Buradan da y›llaröncesinden söylenmifl olan “Ya barbarl›k içinde çöküfl;ya sosyalizm!” fliar›n›n içerisinde geçen “barbarl›k”kavram›n›n ne maksatla kullan›ld›¤›n› anlayabilir, bunungünümüzde de hala geçerlili¤ini koruyan bir fliaroldu¤unu kavrayabiliriz.

Tüm bunlarla paralel olarak geliflen direnifllerin dehepsi emperyalistler taraf›ndan vahflice bast›r›lmayaçal›fl›l›rken, katliamlar ve iflkenceler esnas›ndaduyduklar› inan›lmaz “zevk” kendi a¤›zlar›ndan çokrahat bir biçimde kamuoyuna sunuluyor. Aynen JamesMattis denilen alçak katilin yapt›¤› gibi…

Page 45: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

45

“Öldürmek benim iflimdir ve benim iflimiyidir!”

Ancak emperyalizmin kanl› geçmifline biraz gözatarsak James Mattis ve ayn› zihniyetteki sistembekçilerinin katliam yapmay› ve bunlardan zevkduymay›, hem bu “yüce sistemin” ayakta kalabilmesi içinhem de kendi anormal egolar›n› tatmin etmeleri için bireraraç olarak kulland›klar›n›, bunun da asl›nda bilinenancak görmezden gelinen bir gerçek oldu¤unukavrayabiliriz. Çünkü:

Ayn› emperyalistler, ikinci kez dünyay› paylaflmaküzere ç›kartt›klar› kirli savaflta on binlerce masum insan›nüzerine atom bombas› atabilmifllerdir!

Ayn› emperyalistler, Vietnam’› iflgalleri s›ras›ndakulland›klar› helikopterler üzerine “Killing is mybusiness, and business is good!” (Öldürmek benimiflimdir ve benim iflim iyidir!) yazabilmifllerdir!

Ayn› emperyalistler, dünyadaki hegemonyalar›n›sa¤lamlaflt›rabilmek için Haiti’yi, Endonezya’y›,Guatemala’y›, Kore’yi, Afganistan’› ve say›s› gittikçeuzay›p giden onlarca yeri iflgal edip toplu katliamlargerçeklefltirebilmifltir!

Ayn› emperyalistler, demokrasi götürme maskesialt›nda tekellerin ç›karlar› için iflgal ettikleri Irak’taiflkenceye tabi tuttuklar› insanlar› üst üste y›¤›p önlerindegülümseyerek foto¤raflar çektirebilmifllerdir!

Ayn› emperyalistler, insanl›k tarihine kara bir lekeolarak geçen Ebu Garib skandal› sonras›nda iflkencelerirapor eden esirlere de raporlar›n› geri almalar› içiniflkenceyle bask› yapabilmifllerdir!*

Ayn› emperyalistler, Güney Asya’daki tsunamifelaketini önceden haber verebilme imkanlar› olmas›nara¤men yaln›zca kendi üslerinin bulundu¤u yerlere haberverip, daha sonra ise tsunami felaketini “harika bir f›rsat”olarak de¤erlendirebilmifllerdir!

Tüm bunlar flu an egemen sistemin insana verdi¤ide¤eri anlamaya yeterlidir. Ve tüm bu katliamlardanneden zevk alabileceklerini de…

Onlar öldürmeye devam ediyor, bizler ise ço¤almaya…

James Mattis öldürmekten zevk almas›na dayanakolarak Afganistan’daki geri feodal yap›n›n kad›n-erkekaras› iliflkilerdeki yans›mas›n› gösteriyor. Asl›ndakapitalizmle beraber çoktan çözülmüfl olmas› gereken bufeodal yap›n›n bizzat emperyalistler taraf›ndansömürgeciliklerine dayanak olmas› için bilerek ayaktatutulmas›n› atlayarak tabii. Ve bu bahanelerle kendisi içinde art›k bir e¤lenceye dönüflmüfl iflgallerin, katliamlar›n,ölümlerin devam edece¤i mesaj›n› da vermifl oluyor busadist Amerikal› Korgeneral.

Ancak hesaba katmad›¤› bir fley var: Ekim Devrimiile önü bir kere aç›lm›fl olan dünya iflçi ve emekçilerinin

öldürmekle tükenmeyece¤i ve kendisiyle birlikte tümemperyalist-kapitalist sistemin bir gün tarihin çöplü¤ünegömülece¤i! Aynen flu dizelerde anlat›lmak istenen gibi:

Ve cellat uyand› yata¤›nda bir gece Tanr›m dedi bu ne zor bilmeceÖldükçe ço¤al›yor adamlarBen tükenmekteyim öldürdükçe….

K. Tunç

* Amerikan Medeni Haklar Birli¤i’nin mahkemekarar›yla elde etti¤i orduya ait 1000 sayfal›k soruflturma

dosyas›, Ebu Garib skandal› sonras› iflkenceninkesilmedi¤i, hatta kötü muameleyi rapor eden esirlere

flikayetlerini geri almas› için de iflkence yap›ld›¤›n› ortayakoydu.

Belgelere göre Irakl› bir esir, günler süren iflkenceninard›ndan 25 Kas›m 2003’te kötü muamele görmedi¤ine

dair bir belge imzalamak zorunda kald›¤›n› aktar›yor.Irakl› esir, A¤ustos 2004’te müfettifllere verdi¤i

ifadesinde, sivil giyimli üç Amerikan askerinin 8 Eylül2003’de T›krit’teki evine gelerek kendisini bay›lt›ncaya

kadar beyzbol sopas›yla dövüp bofl silah› a¤z›na sokarakteti¤i çektiklerini söylüyor. “Beni sandalyeye ba¤lad›ktan

sonra iki kolumu da yerinden ç›kard›lar, burnumuk›rd›lar” diyen Irakl› esir, bir askerin “Bizi rapor edecek

misin? Bunu yaparsan asla hapisten kurtulamazs›n.” diyetehdit etti¤ini aktar›yor. Bir foto¤rafta da Afganistan’daki

bir grup ABD askerlerinin, ba¤lan›p bafllar›na çuvalgeçirilmifl esirlere sahte idam seanslar› yap›p, silahlar›

enselerine dayayarak e¤lendikleri görülüyor. ABD ordusunun daha önce intihar etti¤ini öne

sürdü¤ü Manadel el-Cemali adl› Irakl›’n›n da Filistinask›s› yüzünden öldü¤ü belgelerde yer ald›. Daha önce

Cemali’nin cesedinin bafl›nda s›r›tarak poz verirkengörüldü¤ü foto¤raflar yay›mlanm›flt›. (19.02.2005-

Radikal)

Page 46: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

46

Müzik KulübüEG: Kulübünüzün şimdiye kadarki

çalışmalarından ve hedeflerinden bahseder misiniz?MK: Kulübümüzün mevcut kadrosu yaklafl›k 5-6 y›ld›r

kulüpte bulunuyor. Dönem bafl›ndan beri, geçmiflte deçal›flmalar yapan deneyimli arkadafllar›n bir araya gelmesiyleilerici nitelikte bir müzik nas›l yap›labilir üzerinden çal›flmalarortaya koymaktay›z. Geçmiflten gelen büyük bir birikim var bualanda. Birçok sanatsal dalda oldu¤u gibi müzikte de en iyimüzi¤i hep sol yapm›fl. En iyi fliiri nas›l Naz›m Hikmetyazd›ysa, müzikte de baflar›l› olan dönemlere bakt›¤›m›zdagörüyoruz ki bu solun en güçlü oldu¤u dönemlere tekabülediyor. Bu asl›nda çok da anlafl›lmayacak bir durum de¤il.Sonuçta varolan o toplumsal motivasyon sanatç›y› daetkiliyor. Ve bu birikimden yararlanarak muhalif sanatalan›nda bizler de bir birikim sa¤lamaya çal›flt›k. ‹lk senelerdeAnadolu’daki çeflitli halklar›n farkl› dillerinden oluflan konserlerverdik. Daha sonra da Irak savafl›yla beraber Irak halk›n›ndirenifline destek olmak için Arapça türkülerden ve direniflflark›lar›ndan oluflan konserler verdik. Son olarak da 19 Aral›kkatliam›n› protesto etmek için ÖKM’de yap›lan çeflitlietkinliklere kat›ld›k. Hapishane türkülerinden oluflan bir konserverdik. Çal›flmalar›m›z devam ediyor.

EG: Tüm bu çalışmalarda idarenin ne gibizorluklarıyla karşılaşıyorsunuz?

MK: Birçok sorun yafl›yoruz. ‹dari sorunlar da var, kiflilereba¤l› sorunlar da. Fakat 5 y›ld›r aç›kças› bu yönetimin bizehiçbir yard›m› olmad›. Ne bir enstrüman al›m›, ne de baflka birfley. Yeni tesisat al›m› bile yeni gündeme geldi. Salon, konserorganizasyonlar›nda karfl›laflt›¤›m›z y›llard›r bilindik sorunlarvar.

EG: Öğrencilerin kulüp faaliyetlerine ilgisi nedir?MK: Gelen insan tipolojisini birkaç gruba ay›rabiliriz.

Enstrüman çalmay› ö¤renmek isteyen kesim var. Di¤er birkesim de üniversite y›llar›nda sosyal bir etkinlik, bir an› olsundiye grup çal›flmas› falan gibi fleylerle ilgileniyor. Daha az›nl›kbir kesim ise daha ciddi olarak kulüpteki insanlarla benzerkayg›larla da daha nitelikli çal›flmalar yapmak için geliyor.Konserlerin de etkisi oluyor elbette. Ancak gelen büyük birço¤unluk bir enstrüman çalmak için geliyor, bu nedenlekonserlerin de geri dönüflü olmuyor. Biz bir tak›m kurslar falan

yapt›k ancak esasen üretim yapma yönünde çaba sarf ettik.EG: Kulübünüzün ve gelen öğrencilerin öğrenci

hareketine dair bakışı nedir? Nasıldeğerlendiriyorsunuz?

MK: ÖKM kulüplerine gelen insanlar›n büyük ço¤unlu¤u,sol düflünceli muhalif insanlar. Irak halk›yla dayan›flmak içinverdi¤imiz konserlerden belli insanlar›n belli çekincelerioldu¤unu gördük, fakat gönüllü olarak kat›lanba¤›ms›z/örgütsüz birçok insan oldu¤unu da gördük. Bellitart›flmalar sonunda da olsa kat›l›m oluyor. Çok aç›k ki, savaflkarfl›t› olmaktan emperyalizm karfl›tl›¤›na kadar genifl biryelpaze bu. Kendisini sosyalist olarak niteleyen insanlar davar. Özellikle Anadolu’dan gelen insanlarda bu kavramlardankaçmak, sosyalizmden kaçmak gibi bir kayg› da yok. Bu da‹stanbul Üniversitesi’nin zenginli¤i.

Neden eylemlere kat›lm›yorlar? fiüphesiz sürükleyici birhareketin olmamas› ön plana ç›k›yor. Bir kurultay ya da birplatform fikri, yeniden Dev-Genç’in oluflmas›, bu kesimler içinateflleyici olacakt›r diye düflünüyorum. Aç›kças› bu fikri çokönemsiyorum. Çok sa¤lam, çok inançl› insanlardan oluflangruplar var, ancak kitlesellik sorunu var. Ortak platformlardaayr›mlar›n ço¤unda bir yapayl›k görüyorum.

Sinema KulübüEG: Kulübünüzün şimdiye kadarki

çalışmalarından ve hedeflerinden bahseder misiniz?SK: Genelde film gösterimi yo¤unlukta olan bir etkinlik

program›m›z var. Üyelerimizi uzmanlaflt›rmaya, gelece¤eyönelik haz›rlama, paneller düzenleme, elefltirmenlerlesöylefliler düzenleme falan.

EG: Tüm bu çalışmalarda idarenin ne gibizorluklarıyla karşılaşıyorsunuz?

SK: ‹dare ile kulüpler aras›nda çok olumlu bir tablo yok.ÖKM’deki birçok kulüp, siyasal faaliyetler üzerindenflekillenmifl. Bu nedenle idare taraf›ndan olumsuz bir bak›flvar. Etkinliklerde k›s›tlamalar, özelikle siyasal gündemlerüzerinden yap›lmaya çal›fl›lan etkinlikler üzerindenk›s›tlamalar yo¤unlukta. Maddi s›k›nt›lar ve teknik aksakl›klarda var tabii.

fiimdiye kadar da siyasetlerin dar bak›fllar› nedeniyleidare-kulüp aras› bir dizi sorun yaflanm›fl. Marjinalleflme

‹‹ÜÜ’’ddee eettkkiinnlliikk ggöösstteerreenn bbaazz›› öö¤€rreennccii kkuullüüpplleerrii iillee kkoonnuuflflttuukk......

Üniversitelerde toplulukfaaliyetleri ve kültür sanat

çal›flmas› üzerine

Page 47: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

47

kulüplerde de karfl›m›za ç›kan bir sorun. Ancak bunlar yavaflyavafl k›r›lmaya bafllad›. Bugün siyasal gruplar›nçal›flmalar›n›n d›fl›na da ç›karmaya çal›fl›yoruz kulüpfaaliyetlerini. Daha genifl bir kesime hitap etmeye çal›fl›yoruz.‹dareyle de aram›z yavafl yavafl düzeliyor.

EG: Öğrencilerin kulüp faaliyetlerine ilgisi nedir?SK: ‹lginin flimdiye kadar az oldu¤u görülüyor. Sinemayla

ilgilenen ö¤renci say›s› az. Sadece ÖKM’deki k›s›rl›k de¤il bu.Ö¤renci profili ile de ilgili bir dizi sorun var. Sistemin, medya-TV-ekonomik anlamda ö¤renci üzerinde bask›s› var. De¤ilsiyasal etkinliklere, sosyal etkinlikler anlam›nda da birduyars›zl›k var. Sosyal etkinliklere, panel, söylefli gibietkinliklere kat›l›mda da görülüyor bu. Kendi sorunlar›naduyars›z, ülkede yap›lmaya çal›fl›lan sanata bak›fl›, kültürsanat cephesine bak›fl› dar, kapal›. ABD patentli filmlere ilgisivar ancak, bunun d›fl›nda ilgisizler.

EG: Kulübünüzün ve gelen öğrencilerin öğrencihareketine dair bakışı nedir? Nasıldeğerlendiriyorsunuz?

SK: Muhalif bir kesim var, ancak gerek kulüp-idare, gerekgençlik hareketi-kulüpler aras›nda iletiflim sorunu var. Biryandan da buna ö¤renci profilinin ilgisizli¤i ve bak›fl› daekleniyor. ÖKM’de çal›flan aktivisitler, muhalif yönü güçlüinsanlar. Ancak gelenler gençlik hareketine uzaklar,sorunlar›na uzaklar. Bu sene, geniflletilmifl etkinliklerdeasl›nda, gençli¤in çok bir fleyden haberdar olmad›¤›n›,bask›lardan haberdar olmad›¤›n›, muhalif gruplardan uzakoldu¤unu anlad›k.

EG: Birleşik bir gençlik hareketioluşturulmasında ya da ortak bir kurultayörgütlenmesi veya bir platforma oluşturulması gibibir gündem olduğunda, Sinema kulübünün desteğive bakışı ne olur?

SK: Akademik sorunlar üzerinden yükselecek muhalefetiçerisinde örgütlenen bir çal›flmaya Sinema Kulübü destekverecektir. Sinema Kulübü yereller üzerinden yükselecek,kitlelerin kat›ld›¤› bir faaliyet olursa, gelenekselleflen biranlay›fla sahip olarak yükselen muhalefetin içerisindeolacakt›r.

Halkbilim KulübüEG: Kulüp faaliyetleri nelerdir? Hedeflerini ve

çalışma anlayışını anlatır mısınız?HK: Kulübümüz ad›ndan anlafl›laca¤› gibi halkbilim

alan›nda faaliyet yürütmektedir. Emperyalizm veiflbirlikçilerinin yaymaya çal›flt›¤› yoz, bencil ve ç›karc› kültürekarfl› halk kültürünün ilerici yanlar›n› yaymaya çal›fl›r. Buçerçevede halk oyunlar› çal›flmalar›, halk müzi¤i gruplar› vekurslar› verilmesinin yan›s›ra paneller de düzenlemektedir.Kulübümüz faaliyetlerinin yan› s›ra ülke ve dünya gündeminede sessiz kalmayarak emperyalist iflgal, insan haklar› ihlallerigibi konularla ilgili eylem, panel ve etkinlik düzenlemektedir.

EG: İdarenin ve öğrencilerin kulübe olan ilgilerinasıl ve ne düzeyde?

HK: Kulübümüz üye say›s› aç›s›ndan en büyük kulüptür.Son y›llarda ilgi biraz düflmesine ra¤men bu sene yinebeklenen say›da üyeye ulaflm›fl durumday›z. Halk oyunlar›ekiplerimiz, müzik grubumuz çal›flmalar›n› sürdürmektedir.‹darenin kulübe olan ilgisine gelince, kulübümüzün ayn›zamanda net bir politik duruflu olmas› nedeniyle geneldedestek yerine idarenin engellemeleriyle karfl›lafl›yor.Düzenlemek istedi¤imiz panellere, eylemlere ve etkinliklerebin bir zorluk ç›kar›l›yor.

EG: Kulüp olarak bugün varolan muhalefeti vegençlik hareketini nasıl değerlendiriyorsunuz?

HK: Gençlik hareketlerinde de genel olarak Türkiye’dedevrimci-demokrat hareketlerde de genel anlamda birprograms›zl›k görüyoruz. Bu programs›zl›k gençlik hareketininönünü görememesine, kendili¤indencili¤e ve pasifizmesavrulmas›na neden oldu¤unu düflünüyoruz. Böylece kendinegüvensiz, iddias›z ve kitle kuyrukçusu bir görüntü ortayakoymaktan kendini kurtaram›yor.

EG: Kurultay tartışmalarından haberdarsınız. Bukonuda ne düşünüyorsunuz? Böylesi bir etkinliğinparçası olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kulüpolarak bu noktada nasıl bir destek sunabilirsiniz?

HK: Gençlik hareketinin sorunlar›n›n böyle bir kurultaydaçözülebilece¤ine inanm›yoruz. Bu soruna çözüm, pratikönlemlerle birlikte kendine devrimci diyen hareketlerin kararl›ve programl› politik müdahalesi olabilir. Somut duruma teslimolmayan, reformist e¤ilimleri kendine yedekleyecek bir iradebu durumu çözebilir. Yoksa bu kurultay bunun bir çözümüolmayacakt›r. Kulüp olarak kurultay› bu sebeptendüflünmüyoruz.

Page 48: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

48

Hacettepe Rektörlü¤ü bir süredir özellefltirmepolitikalar›n› hayata geçiriyor. Son dönemde bu konudaad›mlar›n› s›klaflt›rm›fl bulunan rektörlük, buna paralelolarak da ilerici, demokrat ve devrimci ö¤rencileresoruflturma cezalar› ya¤d›r›yor. Onu aflk›n arkadafl›m›z birdönem ile iki sene aras›nda de¤iflen uzaklaflt›rma cezalar›alm›fl bulunuyorlar. Bir yandan da yeni soruflturmalaraç›lmaya devam ediyor, soruflturmaya gidenarkadafllar›m›z ise okuldan at›lmakla tehdit ediliyor.Üstelik bu süreç kendi gerici disiplin yönetmeliklerinidahi çi¤ner flekilde iflliyor.

Beytepe’de özellefltirme politikalar›na soruflturmaterörünün efllik edece¤i ve bu sürecin ikinci dönem dahada yo¤unlaflaca¤›, daha birinci dönemden belliydi.Komünistler, bunu her f›rsatta ve her platformdadillendirmifllerdi. Bu çerçevede dönem sonunda yaflananfaflist sald›r›y› da vesile ederek somut bir çal›flmaprogram› da önermifllerdi. Ancak art›k göze batar halegelen gençlik gruplar›n›n ataleti, irade yoksunlu¤u vepolitikas›zl›¤› bu süreçte de karfl›m›za ç›kt›.Önerilerimize bütünde somut bir yan›t alamad›k. Biz dekonuyla ilgilenen üç siyasetle (Devimci MücadeleciGençlik, Ö¤renci Muhalefeti, Sosyalist Gençlik Derne¤i)dönem sonunda bir eylem örgütledik. Daha sonra di¤ersiyasetler de bu eyleme eklemlendi ve bu eylemdegelecek dönem tüm sald›r›lara karfl› ortak bir tutumalarak güçlü bir mücadele hatt› örece¤imizi deklare ettik.Bunun gelecek dönem sald›r›lar karfl›s›nda konumumuzugüçlendirecek ve ortak çal›flmadaki zaafiyetimiziyenmemizi kolaylaflt›racak önemli bir ilk ad›m olaca¤›n›düflünüyorduk.

Soruflturma kurulu karfl›s›nda çözülenipler

ve umursanmayan siyasal ahlak

‹kinci dönemin ilk günü onbefl arkadafl›m›z, birincidönem Hikmet Sami Türk’ün Beytepe’ye gelifliyle ilgiliyap›lan eylemden aç›lan soruflturmaya yan›t vermek

üzere ayn› saatte soruflturma kuruluna ça¤r›lm›flt›. Dahaönce Devrimci Mücadeleci Gençlik ile yapt›¤›m›zgörüflmelerde soruflturmaya yan›tlar›n ayn› yer vezamanda verilecek olmas›n›n ortak tutum almam›z›kolaylaflt›r›c› bir etken olaca¤› konusunda fikir birli¤inevarm›flt›k.

Yan›tlar›n verilece¤i günün sabah›nda DevrimciMücadeleci Gençlik soruflturma kuruluna verilmek üzerebir metin haz›rlay›p getirmiflti. Haz›rlanan metin, bizeyollanan soruflturma tebli¤lerinin hukuksuzlu¤unusorgulayan, rektörlü¤ün kendi burjuva hukukuna dahiuymad›¤›n› deflifre eden bir metindi. Bize yollananmetinlerde “baz› olaylara” kar›flmakla suçlan›yorduk.Haz›rlanan yan›tta da bu kavram›n net olmad›¤›,dolay›s›yla savunma hakk›m›z› kullanamad›¤›m›z›,savunma hakk›m›z› kullanabilmek için ne ilesuçlan›yorsak aç›kça, yaz›l› olarak en az üç gün süreverilerek tebli¤ edilmesi gereklili¤i vurgulan›yordu. Bizde bu metni olumlu bulduk. En az›ndan metin büsbütünhukuksuzlu¤un önüne geçmek konusunda bir ilk ad›mteflkil ediyordu ve bize soruflturma karfl›t› mücadeleörebilmemiz için zaman kazand›r›yordu. Biz de tutumuortaklaflt›rmay› önerdik ve herkesin ayn› yan›t› vermesiiçin onbefl arkadaflla tek tek konufltuk. Hakk›ndasoruflturma aç›lanlar aras›nda bizim d›fl›m›zda Ba¤›ms›zGençlik Hareketi, Gençlik Derne¤i, Devrimci ProleterGençlik, Devrimci Mücadeleci Gençlik’ten arkadafllarvard›. Daha bafllang›çta BAGEH ortak tutum konusundaikircikli davrand›. Di¤er siyasetlerle ise ortak tutumkonusunda ve verilen ortak metin d›fl›nda ifadeverilmemesi konusunda fikir birli¤ine vard›.

Soruflturma komisyonu önce haz›rlanan metinleritoplad›. Sonras›nda ise soruflturulanlar› tek tek ifadevermek üzere komisyonun oldu¤u odaya ça¤›rd›. ‹çerdegözlemledi¤imiz olumsuz atmosfer ve içeriye giren ilkarkadafl›n verilen metin d›fl›nda “ben ordayd›m” diyeifade vermesi üzerine, biz ortak tutumun korunmas› veeylemin sahiplenilmesi aç›s›ndan, gerekirse tutumde¤ifltirmeyi ve “hepimiz ordayd›k” fleklinde ifadevermeyi önerdik. Ancak içerde olan herkes hararetle

ÖÖ¤€rreennccii hhaarreekkeettii kkeennddii yyoolluunnuu ppoolliittiikk iirraaddee vvee ssiiyyaassaalliillkkeelleerrii kkuuflflaannaarraakk aaççaabbiilliirr……

Beytepe’de ilkesizli¤e tutum al›yoruz!

Page 49: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

49

sadece metni verelim deyince, al›nan ilk tutumda ›srarbizi mutlu etti ve önerimizi geri çektik.

Ancak ifade verme ifllemi bitti¤inde karfl›laflt›¤›m›ztablo içler ac›s›yd›. ‹çerde komisyon çok kurnazca birtutum tak›nm›fl ve ortak tutumu k›rmak için insanlar›“orada de¤ildim” diye ifade vermeye zorlam›flt›. Ve bizile DPG temsilcisi d›fl›nda geriye kalan oniki arkadafl(öneriyi yapan DMG de dahil) ortak iradeyi k›rarak ifadevermiflti. Kimileri “ben oradayd›m”, kimileri “ben oradade¤ildim” diye ifade vermiflti. Ancak bu aflamada önemliolan ne ifade verildi¤i de¤il, al›nan ortak karardo¤rultusunda ifade vermemekti. Kald› ki al›nan ortakkarar çok ileriden bir politik tutumu da ifade etmiyordu.‹lk aflamada amaç yukar›da da de¤indi¤imiz gibi zamankazanmakt›. Ancak bu tutumun dahi arkas›ndadurulamamas›, Beytepe’de siyasetler nezdinde yaflananzaafiyeti çok aç›k bir flekilde gözler önüne seriyor.

Yan›t verilmeye gidilmeden önce yan›t sonras›soruflturmalar konusunda ne yapabilece¤imiz üzerine birtoplant› karar› alm›flt›k. Ancak bu toplant› da uzun sürediroldu¤u gibi “toplan›lamad›¤› için” gerçeklefltirilemedi.Beytepe’de bir y›ld›r siyasetler aras› toplant›lar›nal›nmas›nda dahi güçlük çekiliyor. Kararlaflt›r›lan saat veyerde hiçbir zaman toplam tablo ile karfl›lafl›lam›yor.Eylem karar› al›n›yor, eylemin duyurusu yap›l›yor, amaeylem yap›laca¤› gün eylem karar›n› alan siyasetlerigörmek mümkün olmuyor. Keza bu y›l 19 Aral›k eylemigibi devrimciler için son derece önemli olmas› gerekenbir eylem, karar› alan siyasetlerin ço¤unlu¤unu eylemgünü “bulamam›z” dolay›s›yla gerçeklefltirilemedi.Eylemin gerçeklefltirilememesini bir yana b›rakal›m,eylemi niye gerçeklefltiremedik gündemli toplant›ça¤r›m›za birkaç siyaset d›fl›nda kimseden bir hafta yan›tbile alamad›k. Say›lan bu örneklerle birlikte, yaflanan buson örnek gençlik gruplar›ndaki zaafiyetinsorumsuzlu¤un da ötesine geçti¤ini göstermektedir.

‹lkeleri korumak için ilkesizli¤e karfl› aç›k tutum

Genç komünistler y›llar›n birikimi olan devrimcide¤erlerin, ilkelerin ve ahlak›n kolay yarat›lmad›¤›n›biliyorlar. Biz bu de¤erlerin can bedeliyle kazan›ld›¤›n›iyi biliyor ve bunun verdi¤i bir sorumlulukla hareketediyoruz. Tüm devrimci, ilerici siyasetleri de bu konudasorumlulu¤a ça¤›r›yoruz. Beytepe’de son bir y›ld›ryaflananlar hiçbir bahaneyle aç›klanamaz durumagelmifltir. Yaflananlar›n devrimci ahlakla örtüflür, iler tutaryan› kalmam›flt›r. Son yaflanan olay da Beytepe’debarda¤› tafl›ran damla olmufltur.

Biz yukar›da aktard›¤›m›z olayda ortak tutumu k›ranGençlik Derne¤i’nin, DPG (temsilcileri d›fl›nda di¤erDPG’liler de ortak tutumu k›rm›flt›r) BAGEH’in veDMG’nin yaflananlar› merkezi düzeyde tasvip

etmeyeceklerine inan›yoruz. Biz karfl›laflt›¤›m›z bu tabloile birlikte bu siyasetlerle Beytepe’de ortak bir çal›flmayapma konusunda art›k güven s›k›nt›s› yafl›yoruz. Busiyasetler son yaflananlar konusunda aç›k ve samimi birözelefltiri vermedi¤i sürece, bu dört siyasetle Beytepe’dehiçbir platformda bir araya gelmemiz söz konusu olamaz.DPG bu konuda görece ayr› bir yerde tutulabilir, çünküDPG’liler blok bir tutum almam›fl, temsilcileridevrimcili¤e yarafl›r bir tarzda hareket etmifltir. Ancakhangi tutumu sahiplendikleri konusunda bir aç›klamayapmal›d›rlar. Bu dört siyaseti sorumlulu¤a davet ediyorve özelefltiri vermelerini bekliyoruz. Son bir y›ld›rbirleflik bir gençlik hareketi vurgusu yapmam›za ra¤men,tart›flmas›z en temel devrimci ilkelerin görmezdengelinmesi ve tart›fl›l›r hale getirilmesi bizi bu tutumualmaya zorlam›flt›r.

Gerçekten de bugün bu denli ciddi sald›r›larkarfl›s›nda Beytepe’de siyasal yap›lar›n ortak tutumalmas›, bölünmelerden uzak durmas› gerekti¤inidüflünüyoruz. Hacettepe Üniversitesi yönetimi siyasalfaaliyeti tümüyle engellemeye çal›fl›yorken yenibölünmeler bir yarar getirmeyecektir. Ancak biz bunudefalarca dile getirdik ve daha önemlisi birlikte hareketetmenin ilkeler temelinde gerçekleflti¤inde anlamtafl›yaca¤›n› söyledik. Bir kez daha belirtelim: E¤erbirlikte hareket etme ad›na her tür sorumluluk duygusu,politik ahlak ve irade ortadan kald›r›lacaksa biz bununiçinde yer almay›z. Bizce günü kurtarmaktan da ötesorumluluk yar›na karfl›d›r. Bugün flu ya da bu biçimdealanda ortak tutum al›nabilir, biz bir kez daha say›s›n›unuttu¤umuz günah ç›karma seanslar›ndan birinetahammül edebiliriz, ama bu gelece¤e hiçbir fleyb›rakmayacakt›r. Beytepe’de siyasal gruplara duyulangüvensizli¤in temelinde bu sorun yatmaktad›r ve bizsorunun çözümü için art›k baflka bir yol olmad›¤›n›bilmekteyiz. Ya siyasal gruplar ilkeli hareket ederekBeytepe’de kararl› bir direnifl hatt› olufltururlar ya daçürüyüp gitmeye raz› olurlar. Ortada baflkaca biralternatif yoktur ve bundan ötesi onlar›n tercihidir.

Beytepe’de çal›flma yürüten tüm siyasetleri bu konudasorumlulu¤a davet ediyoruz. Beytepe’de kazan›lanmevziler kolay kazan›lmam›flt›r. Bugün rektörlükkazand›¤›m›z tüm mevzilere karfl› amans›z bir savaflbafllatm›fl bulunmakta. Bu tarz sald›r›lar mücadelekonusunda samimi tüm ilerici, devrimci, demokratö¤rencilerin birbirine kenetlenmesiyle püskürtülür. Tümsiyasetler Beytepe’de oluflan bu olumsuz tablo konusundaüzerine düfleni yapmal›d›rlar. Bunun yap›lmad›¤› yerdebiz genç komünistler bu sorumlulu¤u tek bafl›m›zaomuzlamaya da haz›r›z.

Ekim Gençli¤i/Beytepe

Page 50: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

50

Newroz; MÖ VI. yüzy›lda Kürt halk›n›n DemirciKawa önderli¤inde, çocuk beyniyle beslenen köleci Asurimparatoru zalim Dehaq’a karfl› 21 Mart gecesi bafllatt›¤›isyan›n y›ldönümüdür. Kürtçe “yeni gün” olarak ifadeedilen dirilifl ve özgürlük gününün ad›d›r. Dehaq’a karfl›isyan yolunu seçenler, da¤lar›n doruklar›nda büyükatefller yakarak haberlefltikleri için de Newroz’un simgesiatefl olmufltur.

Dehaq amans›z bir hastal›¤a yakalanm›flt›r. ‹kiomzunda da y›lan bafl› biçiminde garip yaralar oluflmayabafllam›flt›r. Çevresindeki hekimler her gün iki gencinbeynini yemesi gerekti¤ini söylerler. Bunun üzerineDehaq di¤er zulümlerinin yan› s›ra her gün halktan ikigencin beynini yemeye bafllam›flt›r. Demirci Kawaal›nteriyle yaflayan mert bir emekçidir. Dehaq onunçocuklar›n› istedi¤inde, buna karfl› ç›karak köyün gençleriile da¤a ç›kar ve “Siz burada bekleyin, ben Dehaq’›öldürmeye gidiyorum, e¤er öldürürsem büyük bir ateflyakaca¤›m” der. Kawa Dehaq’›n bafl›n› çekici ileparçalayarak halk› bu zulümden kurtar›r. ‹flte her y›lyak›lan kurtulufl atefllerinin öyküsü budur.

Newroz yaflad›¤›m›z co¤rafyada Dehaq ile sembolizeedilen zulme karfl› baflkald›r›n›n simgesi olmufltur. Fakatburjuvazi halklar›n yaratt›¤› de¤erleri çalarak bu kültürüyozlaflt›rmak için elinden geleni yapm›flt›r. Bununsonucunda birçok yerde Newroz bahar›karfl›lama günü olarak adland›r›lm›fl, yenikuflaklara bu flekilde benimsetilmeyeçal›fl›lm›flt›r. Newroz gerçek anlam›n› ise son 20y›ll›k dönemde Kürt halk›n›n özgürlükmücadelesinde bulmufl, Kürt kimli¤iyleözdeflleflmifltir. Kürt ulusal hareketi y›llard›rimha ve inkar politikalar› güden sömürgeci Türkburjuvazisine karfl› bafllatt›¤› ulusal kurtuluflmücadelesiyle zulme baflkald›rm›fl, büyük birdirenifl göstermifltir. Böylece her Newroz birhesaplaflma gününe dönüflmüfltür.

Bugün devrimci direnifl bayra¤›n›n indirilmiflolmas›ndan yararlanan Türk burjuvazisi Kürtkimli¤ine yönelik sald›r›lar›n› sürdürmektedir.Newroz Diyarbak›r’da katliamlara ra¤menkitlesel bir coflku ile kutlanmaya devam edilince

devlet Newroz’u tarihsel anlam ve içeri¤indenar›nd›rmaya, resmilefltirmeye, k›saca Newroz’u“nevruz”laflt›rmaya çal›flt›. Direniflin ve baflkald›r›n›nbayram› olan Newroz, burjuvazinin elinde Ergenekon’danç›k›fl oldu.

Son y›llardaki Newroz kutlamalar›nda bu durum ikifarkl› tabloyla ortaya ç›karmaktad›r. Bu tablolardanbirinde Newroz’a y›¤›nlar halinde sahip ç›kan Kürt halk›vard›r. Di¤er tabloda ise Newroz’u direniflçi özündenkopartma, bir karnavala, böylelikle düzenle uzlaflman›nbir arac›na dönüfltürme çabas› bulunmaktad›r. Geçti¤imizy›llarda baz› illerde Newrozlar s›ras›nda devletingösterileri da¤›tma çabas›na karfl› koyulan irade ise Kürthalk›n›n tafl›d›¤› devrimci dinami¤in göstergesidir.

Her Newroz günü özgürlük ateflleri yak›l›r, eflitli¤e veulusal kurtulufla duyulan özlemin coflkusu yaflan›r,mücadele iste¤i ve iradesi sergilenir. Kürt halk› buNewroz’da da kavga türküleri söyleyecek, eflitlik veözgürlü¤e duydu¤u özlemi hayk›racakt›r.

Newroz, tüm Ortado¤u’nun ezilen halklar›n›nayaklanma ve direnifl bayram› olacakt›r.

Kawa’n›n yakt›¤› atefl yolumuzu ayd›nlats›n!Newroz isyan, isyan özgürlüktür!Cejna Newroz piroz be!

K. Toprak

Newroz piroz be! Newroz isyand›r!

Page 51: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

51

1972 darbesi devrimci öncüleri fizikselolarak tasfiyeye giriflti. Ama ölürken biledevrim ve sosyalizm davas›na kararl›¤›n›hayk›ran Denizler, Mahirler, ‹bolar,kendilerinden sonra gelen devrimcikuflaklara önemli bir moral güç b›rakt›lar.Bu yüzden ‘74’de yeniden bafllayan birdevrimci yükselifl kendine kolay›ndanakacak bir mecra buldu. Giderek büyüyenkitle hareketilili¤i karfl›s›nda sermayedevleti faflist yüzünü göstermeye bafllad›.Ö¤renci gençlik de bu faflist terördennasibini ald›. Bu sald›r›larla amaçlananbugün ö¤renci hareketine yöneltilensald›r›lardan çok da farkl› de¤ildi.Günümüzde dönem dönem tasmalar› çözülerek ortal›¤asal›nan sivil faflist terör çeteleri ‘80 öncesindemücadelenin temel sorunlar›ndan biriydi. Sermayeiktidar› sivil faflist terörle devrimci gençlik hareketininönünü almaya, onun öncülerini fiziksel olarak yok edipmücadeleyi sekteye u¤ratmaya çal›fl›yordu. Bir katliamadönüflen 16 Mart sald›r›s› bunun bir ürünüydü.

16 Mart 1978’de Beyaz›t’ta bizzat kontr-gerillataraf›ndan düzenlenen katliam›n ayr› bir yeri vard›rö¤renci gençli¤in mücadelesinde. Beyaz›t, bugün nas›lsadün de öyleydi, mücadele bayra¤›n›n yükseklerdetafl›nd›¤› bir yerdi. Bu nedenle düzenin hep boy hedefihaline geldi. 16 Mart katliam› öncesi sivil faflist-polisiflbirli¤iyle devrimci ö¤renciler üniversitedeetkisizlefltirilmeye çal›fl›l›yordu. Devrimci ö¤rencilerpolis destekli bu sivil faflist terör karfl›s›nda okula toplugirifl-ç›k›fl yapma karar› alm›fllard›. 16 Mart günü katliamplan› uygulamaya konuldu. Ö¤renciler bu plan gere¤inceher zaman ç›k›fl yapt›klar› Süleymaniye Kap›s› yerine önkap›daki ç›k›fla yöneltildi polis taraf›ndan. Eczac›l›kkap›s›na gelindi¤inde kitleye atefl edilip bomba at›ld›. Busald›r›n›n sonucunda 7 devrimci ö¤renci öldü, onlarcas›yaraland›.

Bu katliam karfl›s›nda ö¤renciler üniversite binas›n›iflgal ettiler. D‹SK 20 Mart’ta Faflizme ‹htar Mitingidüzenledi, bu miting nedeniyle tüm Türkiye’de ikisaatli¤ine hayat durduruldu.

Tan›klar›n verdikleri ifadeler sonucu Ülkü Ocaklar›

Derne¤i ‹stanbul Baflkan› Orhan Çak›ro¤lu,yöneticilerinden Mehmet Gül gibi kifliler gözalt›na al›nd›.Bu yarg›lamalar›n sonucunda yaln›zca S›d›k Polat isimliülkücü faflist 11 y›l hapis cezas›na çarp›t›ld›. Bu ceza daçok geçmeden, ‘80 darbesi sonras›nda Askeri Yarg›taytaraf›ndan iptal edildi. Mahkeme süreci, ‘92’dekonuflmas›n› engellemek için sivil faflistler taraf›ndanöldürülen Zülküf ‹sot’un ablas›n›n aç›klamalar› sonucu,yeniden bafllar. Bu aç›klamalara göre katliam bizzatAlparslan Türkefl’in talimat›yla içinde polislerin de yerald›¤› ülkücü faflistler taraf›ndan gerçeklefltirilmifltir.1996’da gerçekleflen Susurluk kazas›yla baflka gerçeklerde ortaya ç›kt›. Katliamda kullan›lan bombalar AbdullahÇatl› taraf›ndan ordudan temin edilmifltir.

Mahkemede ifade veren dönemin ‹çiflleri Bakan›Hasan Fehmi Günefl, 16 Mart katliam›n›n çözülmesikonusunda bir fley yapamad›klar›n› söyleyip, olay›nsorumlusunun devlet oldu¤unu belirtmifltir: “Her devletiçinde böyle yap›lar vard›r. Ben buna kontrgerilladiyeyim, siz baflka bir fley deyin. NATO ülkeleri içindebile vard›r. Bu gibi yap›lar›n amac› solculardan,komünistlerden ülkeyi korumakt›r.”

Olay›n sorumlusu olan sermaye devleti kendikuklalar›n›n yarg›lanmas›n› engellemifltir. Ama bu kanlayaz›lan bir tarihtir ve aradan y›llar geçse de silinmez.Düzenin yarg›lamad›¤› katilleri de, düzenin kendisini deyarg›lay›p mahkum etmeye yeminli bir devrimci gençlikvard›r. Bu nedenle her y›l›n 16 Mart’›nda yüzlerce kiflikavga sloganlar›yla ç›nlat›r Beyaz›t’›.

1166 MMaarrtt BBeeyyaazz››tt kkaattlliiaamm››......

Faflist sermaye devletindenkatliamlar›n hesab›n› soraca¤›z!

Page 52: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

52

Yafll› bir ana yerde kanlar içinde yatan›nbafl›na giderek bir süre a¤lad›. Daha sonra daflimflek gibi gözlerini toplanan kalabal›¤adikerek: “Daha ne kadar ölece¤iz, ne kadarsessiz kalaca¤›z bu zulme!” diye hayk›rd›.Gazi’de atefl yak›lm›flt›. Katil devletgerçeklefltirdi¤i katliamla hesaplad›¤› mezhepçat›flmas›n› yaratamayacakt›.

12 Mart ‘95’te devletin gizli güçleri Alevive Kürt emekçilerinin yo¤un yaflad›¤› GaziMahallesi’nde kahvehaneyi tarayarakemekçilere gözda¤› vermeye çal›flt›. Bu ilksald›r›da bir kifli katledildi, befli a¤›r olmaküzere 20 kifli yaraland›. Bu olaylar üzerineayaklanan halk, olaya sessiz kalan karakolado¤ru yürüyüfle geçti. Bu yürüyüfl sonundatafllanan karakoldan ve panzerlerden aç›lanatefl sonucu bir kifli daha katledildi. Daha öncede gözalt›nda kaybedilen bir emekçi için ayn› karakolayürünmüfltü. Polis halk taraf›ndan sevilmiyordu, çünküsermaye devletinin buradaki yans›mas›yd›. Gündüz terörestiren bu katil güruh geceleri ayn› cesaretle gezemiyordubu mahallede.

Bu katliam gerçeklefltirildi¤inde nas›ld› Türkiye’nintablosu? Sermaye kriz içinde debeleniyor. Emekçilerbüyük bir ‹MF sald›r› paketiyle yüzyüze. Sermayeiktidar›n›n karfl›s›nda iflçi eylemlilikleri, kamu emekçilerihareketi ve Kürt ulusal kurtulufl mücadelesi var.Birbirinden farkl› kulvarlarda yer alsalar da, bueylemlerin birleflerek politikleflmesinden korkuyorlar. Buyüzden emekçileri parçalamak, birbirinden yal›tmakistiyorlar. E¤er toplumda Alevilik-Sünnilik, Kürtlük-Türklük gibi ayr›mlar yaratmay› baflar›rlarsa, yönetmeleridaha kolay olacak.

Emekçi Gazi halk› iflte sermayeye tokad› as›l buradanvurdu. Yarat›lmaya çal›fl›lan mezhep savafl› yerine savafl›sermayenin kolluk güçleri nezdinde düzene açt›. Karanl›kmerkezlerde planlanan bu provakasyondan devlet bir fleykazanamad›¤› gibi, kitlelerin bilenen öfkesi ile karfl›laflt›.Gazili emekçilerin molotoflar›, tafllar› yönelmesi gerekenhedefi çok iyi biliyordu.

Direnifl flehitleriyle kararl›l›¤› daha da artm›fl birflekilde 13’ünde de devam etti. Emekçi halk kurflunlar›n

üzerine cesaretle yürüyordu. Polisler ise bir yandankaç›yor di¤er yandan da hedef gözeterek atefl aç›yorlard›.Burada 15 kifli katledildi.

Olaylar› cellatlar›yla durduramayan devlet papazlar›n›devreye soktu. Çeflitli siyasi parti temsilcileri vesendikac›larla manevra yapmaya çal›flt›ysa da baflar›l›olamad›. 14’ünde direnifl yay›larak devam etti. Bununüzerine bölgeye gönderilen orduyla güya kitleyi polistenkoruma havas› yarat›ld›. Emniyet müdürleri sorumlulu¤uteflkilata y›kmamak gerekti¤ini söyleyerek, suçu olanpolisler hakk›nda soruflturma aç›laca¤›n› söylediler.

Gazi’de yak›lan atefl çok geçmeden yay›ld›.‹stanbul’da 1 May›s Mahallesi’nde ç›kan çat›flmalarda 4kifli öldürüldü. Nurtepe’deki gösterilerde ise polis silahkullanmaya cesaret edemedi.

Gazili emekçiler y›llar sonra devletin aç›k zorunucepheden karfl›lam›fllar, verdikleri onlarca flehide ra¤mendevlet güçlerini püskürtmüfllerdir. Direnifl devrimgüçlerine cesaret verirken, düzen cephesinden büyük birkorkuyla karfl›lanm›flt›r. Gazi direnifli devleti do¤rudanhedef alan politik duruflu ile mücadele tarihimizde yerinialm›flt›r. Paris’in iflçileri zaman›nda “Burjuvazi uyuyanbir volkan›n üzerinde uyuyor” demifllerdir. Gazi bununanlaml› örneklerinden biri olmufltur.

Y. Yoldafl

GGaazzii ddiirreenniiflflii vvee kkaattlliiaamm››......

Sermaye devletindenprovakasyonlar›n hesab›n› soraca¤›z!

Page 53: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

53

“Bütün sokaklarcesetlerle doluydu. Etraftadayan›lmaz bir kokuhakimdi. Körpecikbebelerden baz›lar›n›nderileri kavrulmufl,baz›lar›n›n vücudumosmor kesilmiflti.Cesetlerin ço¤u kad›n,çocuk ve yafll› insanlaraaitti. Baz› bebeklerannelerinin kuca¤›ndanf›rlam›fl yerde sere serpeyat›yorlard›. Kimi evininavlusunda kurulmufl sofra bafl›nda; kimi kap›n›n efli¤inde;kimi bebe¤ini emzirirken; kimi oyun oynarkenyakalanm›flt› zehirli ölümün pençesine... fiehrin d›fl›ndakibofl tarlalarda ise, toplu halde ölmüfl yüzlerce insan vard›.Uzaktan bak›ld›¤›nda, sanki tarlalarda ot yerine insanbedenleri biçilmiflti. Bu aç›k hava mezarl›¤›nda, yinekad›n ve çocuklar ço¤unluktayd›. Hepsi birbirlerinesokulmufl, korkunç ölüme teslim olmufllard›. Baz›lar› ise,su birikintilerinin bafl›nda ölüvermifllerdi. Bunlarda,kimyasal gazlar›n yakt›¤› vücutlar›n› suyla ›slatarakkurtulmaya çal›flanlard›. Toplu cesetlerin arka plan›nda,otlarken yine zehirli gaz›n etkisiyle telef olmufl vevücutlar› fliflmifl hayvanlar›n görüntüsü göze çarp›yordu.K›sacas›, bomba isabeti alm›fl birkaç binan›n d›fl›ndaherfley yerli yerindeydi, ama bütün canl›lar ölmüfltü.”

Yukar›da yaz›lanlar, gerçek bir tan›¤›n i¤renç birkatliama, Halepçe katliam›na iliflkin anlat›mlar›d›r...

Peki bu katliam›n arkas›nda kim ya da kimlerinoldu¤unu biliyor musunuz?

“Körfez savafl›nda kaç sivil Irakl› öldü?” sorusuna,“do¤rusu bu benim hiç umrumda olmayan bir rakam”cevab›n› kim verebilir? 1991’de ABD GenelkurmayBaflkan› Colin Powell! 1996 y›l›nda, dönemin ABDD›fliflleri Bakan› Madeleine Albright ise, CBStelevizyonunda kat›ld›¤› bir programda, “sizce yapt›r›mlaryüzünden ölen 500 binden fazla çocuk, ölmeye de¤er birbedel midir?” sorusuna “Bizce bu bedeler de¤er”diyebilecek kadar ars›zca bir yan›t veriyordu.

1979 y›l›nda ‹ran’da Amerikan yanl›s› fiah rejimi

devrilmiflti. Eylül 1980’de Irak ‹ran’a savafl açt›. ‹ran’dayeni kurulan rejimi ç›karlar› aç›s›ndan tehlikeli bulanABD, Saddam yönetimini destekledi, her tür silah›sa¤land›.

‹ran-Irak savafl›n›n 8. y›l›nda Irak ordusu ile Kürtgruplar› çat›flmaya girdiler. Ve 16 Mart 1988’e gelindi...Büyük ço¤unlu¤unu Kürtler’in oluflturdu¤u bir kent olanHalepçe’de 5 binden fazla Kürt, Asuri, olduklar› yerdeölüverdiler... Açamad›lar gözlerini bir daha masmavigökyüzüne...

Katliam klasik silahlarla gerçeklefltirilmedi. Kimyasalsilahlar kullan›lm›flt›. Irak’›n Aral›k 2002’de BM’yesundu¤u silah bildiriminde yaz›lanlar, 1991 KörfezSavafl›’na kadar en çok ABD ve Alman flirketlerininIrak’a hangi silah ve malzemeleri satt›¤›n› ortaya koydu.80’den fazla Alman ve 75 Amerikan flirketi Irak’a,kimyasal silahlar›n yap›m› için kullan›lanlar da dahilçeflitli silahlar satm›fllard›.

Mart 2003... En geliflmifl kitle imha silahlar›n› elindebulunduran ABD, “Irak’ta kitle imha silahlar› var, dünyabar›fl› elden gidiyor” bahanesiyle Irak’› iflgal etti.

Tablo ayn›. Hergün televizyonlarda yeni ölümhaberleri, iflkence görüntüleri... fiehirler yerle bir... Hergün yeni bir katliam. Felluce ve direniflin sürdü¤ü her yerkan gölü...

500 binden fazla çocuk cesedini herfleye de¤er bulan,kendi ç›karlar›n› y›k›lan flehirlerin, yokedilen hayatlar›n,ya¤malanan kültürlerin üstünde tutan güç ne?Emperyalist barbarl›k!

Yeni Halepçeler’e izinvermeyelim!

Page 54: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

54

Biz ö¤rencilerin, e¤itim yaflam›m›z boyunca en çokkarfl›laflt›¤›m›z devlet hizmeti “reformlar” olmufltur. Özündeeskisini iyilefltirmeye yönelik gibi gözükse de bizim devletimizinbu kadar çok reformyapmas›n›n nedeniher reformunasl›nda birer sald›r›olmas› ve yap›lanreformlar›nanlams›zl›¤›d›r. Buart›k yerleflmifl,istisnas› olmayan birgerçekliktir. Bugünekadar her baflageçen hükümet birönceki hükümetisuçlayarak yeni birtaslak sunmufltur.Ve bir sonrakihükümet bu tasla¤›neksiklikleridüzeltmedi¤ini veyeni bir taslakoluflturulmas›gerekti¤ini anlat›rdurur.

Bu sözdereformlar iki amacahizmet etmektedir.Birincisi gözboyamak, ikincisi veas›l önemlisi e¤itimhakk›m›z› k›s›tlayanve sömüren bir dizisald›r›y› hayatageçirmek. Bir tafllaiki kufl vurmayaçal›fl›yorlar.

Son yap›lande¤ifliklikleri dikkatleincelemekgerekiyor. Çünkübunlar hem somutörnekler olmalar›itibariyle, hem demücadelenin nekadar gerekli bir halald›¤›n› göstermesiüzerinden dikkatçekicidir. Son ç›kande¤iflikliklerinöncelikle ç›k›flsebebi bile durum

hakk›nda yeterli fikir aç›kl›¤› veriyor.Milli E¤itim Bakan› bu reformlar›gerekçelendirirken ÖSS ve LGSs›navlar›ndaki sonuçlar›, yanis›navlarda s›f›r ve s›f›ra yak›n puanalanlar› neden olarak sunuyor. Evetbu durum e¤itim sisteminin acizli¤inigözler önüne serdi. E¤itim sistemi 11y›ll›k e¤itimden sonra s›f›r puanalabilen bir ö¤renci profili yaratt›. Bubirkaç ufak örnek de¤il, onbinlerle

ifade edilen bir kitledir. Ö¤renciler suçlanamaz, çünkü onlar›e¤itim sistemimiz yaratt›. Zaten bu reform sald›r›s›n›n

EE¤€iittiimmddee rreeffoorrmm aallddaattmmaaccaass›› ddeevvaamm eeddiiyyoorr!!

Reformlar bofl çabalard›r! Tek yol mücadele!

AKP’den din dersi için sihirli formül!‹lk ve ortaö¤retimde zorunlu bir ders olan, ancak içerisinde belli dinlere ait hakaret içerikli

ifadeler bulunan, yani toplumun yaln›z belli bir kesimine hitap eden “din kültürü ve ahlakbilgisi” derslerine iliflkin tart›flmalar yap›l›yor. Tart›flmalarda dersin ifllevi ve amac› genel kültürseviyesini art›rmakm›fl gibi aktar›l›yor. Bunun için derslerin iki saate ç›kar›lmas›ndan sözediliyor.

Türkiye Bilimler Akademisi ve Tarih Vakf› (TÜBA) üç y›l yürütülen bir proje kapsam›nda birrapor haz›rland› ve MEB’ye gönderdi. Rapora göre, ilk ve ortaö¤retimdeki yüz doksan kitaptak›rk bin ›rkç›, cinsiyetçi ö¤e bulunuyor. Göktanr› dininden ayr›larak baflka dinleri (Budizm,Maniheizm, Hristiyanl›k, Musevilik) kabul eden Türkler “benliklerini kaybetmifltir” diye ifadeediliyor.

Alevi bir ö¤rencinin AH‹M’ye baflvurup “Müfredatta Alevilik yok, bu dersten muafolmal›y›m” demesi Türk hükümetini o kadar zor durumda b›rakt› ki, savunma için muhatapkurum dahi bulunamad›. ‹lk baflta D›fliflleri Bakanl›¤›, savunma yapabilmek için DiyanetBaflkanl›¤›’na, Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ve Adalet Bakanl›¤›’na görüfl sordu. Diyanet Baflkanl›¤›“Konu hakk›nda as›l muhatap Milli E¤itim” diyerek görüfl bildirmedi. Adalet Bakanl›¤› konu ileilgili “Bilgi ve belge toplamay› sürdürüyoruz” demekle yetinirken, MEB ise savunmay› Anayasave Milli E¤itim Temel Kanunu’na dayand›rd› ve bu kutsal savunmay› üzerine al›p, hukuki birk›l›f aray›fl›na girdi. “Din dersi mecburidir. Bakanl›¤›m›z’›n müfredat›nda Alevilik yok”“Kimsenin kimseyi din dersinden muaf tutma yetkisi bulunmuyor. Din dersinin içeri¤i içinAnayasa’da ya da Milli E¤itim Temel Kanunu’nda bir de¤ifliklik yap›lmas› hiçbir flekilde sözkonusu olamaz.” dedi.

Okullarda flu an sadece tek bir din anlat›lmaktad›r. Hristiyanlar veya Museviler gavur,Aleviler sapk›n olarak toplum belle¤ine kaz›nma amac›ndad›r. Zorunlu olarak ezberletilen dualarda cabas›. Ateistler ise insanl›ktan ç›km›fl varl›klar olarak nitelendiriliyor.

Bu arada, bu konuda da uyar› yine Avrupa’dan geldi. Avrupa Konseyi, Türkiye’den nüfuscüzdanlar›ndaki din hanesinin kald›r›lmas›n› ve zorunlu din dersine son verilmesini istedi.

Ne zamandan beri Türkiye’de pekçok insan bu konuya iliflkin tepkilerini dile getiriyor, bununiçin suçlu, hatta terörist ilan ediliyordu. Ancak emir Avrupa’dan gelince, mesela bir andatart›flmaya yolaçt›. Bu ikilem her konuda mevcut. Kendi dilinde müzik yapmak istedi¤inisöyleyen bir sürü sanatç› “vatan haini” ilan ediliyor, ama AB’yi memnun etmek için otuzdakikal›k Kürtçe yay›n yap›ld›¤›nda, bunun “ilerleme” belirtisi oldu¤unu söyleniyor? Her talep,AB damgalamas› varsa “ilerleme”, AB istemiyorsa “bölücü olay”!

Din dersi tart›flmas›n›n sonucunu da görece¤iz. Ya “müslümanl›¤›n” savunucular› meseleyidinlerine yap›lm›fl bir sald›r› olarak alg›lay›p, bu konuda de¤ifliklik olmamas› için sonuna kadardirenecek, ya da AB dayatmas›yla AKP taban›n›n istemedi¤i yeni bir kanun yürülü¤e konacak.

Ancak bu tart›flmalarda en güzel hamle AKP’den geldi. “‹çeri¤i eksik buluyorsan›z, gelindersin saatini ikiye ç›kartal›m.”! Bu sihirli formül, hem dinsel hoflgörü maskesine bürünmeninbir arac›, hem de diledi¤ini empoze etmenin garantisidir.

K. Duman

Page 55: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

55

Güneydo¤u Asya’y› 9.00 büyüklü¤ünde vuran depremdeonbinlerce insan hayat›n› kaybetti. Bu korkunç bilanço gündengüne artmakta. Can ve mal kayb›na yol açan büyük deprem,binlerce çocu¤un öksüz, yetim ve evsiz kalmas›na sebepoldu.

Kimli¤i bilinmeyen ve henüz bir yafl›na bile girmemifl minikbedenlerin gömüldü¤ü toplu mezarlarda, annelerin feryad› vehayk›r›fl› her fleyi anlatmaya yetiyordu. Depremin merkezüssü olan Endonezya’n›n Bonda Aceh kentinde k›y›yabinlerce ceset vurmufl, ceset tarlas›n› and›ran sahillerdeenkaz parçalar› ile fliflmifl ve kopmufl vücutlar birbirinekar›flm›fl durumdayd›.

Sahilde “toplanmay› bekleyen” cans›z bedenler hayat›nac›mas›z ama bir o kadar da çirkin yüzünü ortayakoymaktayd›. Yaflamda bazen insanlar›n yaflarken deölebilmelerinin en canl› örne¤i gözler önüne serildi. ‹flte buac›mas›z ortamda geriye kalanlar etrafa saç›lm›fl cesetleritoplayarak toplu gömmeleri gerçeklefltirdiler. Bu, art›k ölüleride¤il sa¤ kalanlar›n say›s›n›n say›lmaya baflland›¤›n›ngöstergesiydi. Demek oluyor ki “B‹R NES‹L YOK OLUYOR...”

Deprem bölgesinin her köflesinde de afetzedelerduvarlara as›lan foto¤raflarda bir yudum umut için “kay›p”çocuklar›n›n, yak›nlar›n›n izini sürüyorlar. Ve o aray›flta “ac›”tsunami gibi dalga dalga yay›l›yor.

Güney Asya felaketine uluslararas› yard›m çabalar›,giderek bölge üzerinde nüfuz kazanma rekabetine dönüflüyor.ABD, Güney Asya felaketini Irak’ta çamura batan imaj›n›kurtarmak için bir f›rsat bilirken, Çin, Japonya ve Almanya gibiülkeler de meydan› bofl b›rakmama çabas›ndalar. BMsekreteri Kofi Annan’›n felaketzedelere yard›m ça¤r›s› üzerine

tüm dünyada yard›m kampanyalar› bafllat›ld›. Yapt›¤›onbefl milyon dolarl›k yard›mla alay konusu olan ABDyard›m miktar›nda göstermelik bir art›fl yapt›. Hiçbir f›rsat›kaç›rmayan ABD, yard›m malzemelerinin yan›nda savaflgemileri ve on befl bin kiflilik bir askeri güç gönderdi. (Ki,dünya halklar› ABD’nin savafl gemileri ve askerleri nereyeniçin gönderdi¤ini çok iyi bilmektedir. )

Yap›lan bu göstermelik yard›mlar felaketin yaralar›n›sarmaktan oldukça uzakt›. ‹nsan hayat›n› hiçe sayan,iflgallerle, savafllarla her gün yüzlerce masum insan›öldüren emperyalistlerden insanlar› yaflatmak için samimibir çaba harcamalar›n› beklemek gülünç olacakt›. Örne¤in

Türkiye’de “seferberlik ilan ettik” diyen Tayyip Erdo¤an,Hakkari’de boyu aflan kar bir yanda, depremle bir kez dahay›k›lan Hakkari’yi adeta görmedi. Hakkari’ye yap›lan yard›myazl›k çad›rlar göndermek s›n›r›n› aflamad›.

Görülmeyen gerçekleri yine örtbas etmeye çal›flmaktalar.‹tibar sa¤lamak için çirkin bir yar›fla girmekten öteye gitmeyenbir tablo çizilmekte. Yap›lacak yard›m için de yine emekçi, iflçihalk›n kan›n› emmek, sonra bir havuzda toplad›klar› paralar›kendi sofralar›nda paylaflmak amac›yla yar›fl›yorlar. ‹flte,yap›lan yard›mlar için toplanan paralar insani kayg›lar›nötesinde emperyalistler aras›nda bir itibar yar›fl› de¤ildir denedir?

Yak›n ça¤larda görülen emperyalizmin ç›kar savafllar›sayesinde milyonlarca insan, rakamlar›n basit birer parças›oluyor ve yitip gidiyor. Geridekilere ise; ölüleri, sakatlar›,y›k›lan kentleri kokuflmufl cesetleri, sefalet ve yoksulluk içindesavaflan bedenleri saymak kal›yor. T›pk› “TSUNAM‹FELAKET‹”nde oldu¤u gibi...

Bertold Brecht’in dedi¤i gibi: “ O karanl›k zamanlardafiark›lar söylenecek mi yine ?Söylenecek yine de flark›larKaranl›k zamanlar üstüne ”

Umar›m ki herfley Bertolt Brecht’in dedi¤i gibi olur.Karanl›k zamanlar› y›rtan perde gibi flark›lar hayk›r›laraksöylenir.

Orhan Cemal Fersoy Lisesi’nden bir ‹LGP’li(‹stanbul Liseli Gençlik Platformu Bülteni L‹SEL‹LER‹N

SES‹’nin 9. say›s›ndan al›nm›flt›r...)

Yürek kanatan“YARDIM”

bafllamas›n›n nedeni bu sonucu yaratan nedene karfl› do¤acaktepkileri azaltmak içindir.

‹nsanlar neden bu kadar çok ö¤rencinin s›f›r ald›¤›n›araflt›rd›¤›nda, arkas›nda devletin e¤itim politikas›n›göreceklerdir. Ama devlet bu soruna art›k müdahale etmifltir(!);ikiden fazla dersten baflar›s›z olanlar s›n›f tekrarlayacak. Buönlem sorunlar›m›z› çözecekmifl. Bu çok komik bir önlemdir.Sözde dersleri ö¤renmeden geçti¤i için s›navdan düflük notalan ö¤renciler flimdilik önlenmifltir, ama flimdi de s›n›f tekrar›yapan ö¤renci say›s› katlanacakt›r. Yani sonuç ayn›d›r.Ö¤rencilerin neden dersleri ö¤renmedi¤i hakk›nda bir reformyoktur. Zaten kalabal›k olan s›n›flar›m›z flimdi daha dakalabal›k olacakt›r.

Bir de liselerin 4 y›l olmas› projesi var. Sanki bir y›l fazladanokuyunca her fleyi ö¤renecekmifliz gibi davran›yorlar. Müfredatde¤iflmedikçe ne de¤iflecek diye sormak gerekiyor. Tek bircevap var; bir y›l daha fazladan para verece¤iz. Onlar›ngözünde müflteri oldu¤umuz için bir y›l daha onlara ba¤l›kalmam›z onlar›n ifline gelecektir. Bizim için yeni reformlarhaz›rlayanlar bu baflar›s›zl›¤›n nedenlerinden biri olarak dadevams›zl›klar› belirlemifller. Devams›zl›k süresini yar› yar›ya

düflüren devlete sormak gerekiyor, bir önceki dönemde nedendevams›zl›k art›r›lm›flt› diye.

Görüldü¤ü gibi biri koyar di¤eri gelir al›r. Anlay›fl vebeklentiler de¤iflmezse sonuçlar da de¤iflmez. Bu reformlar›nyaflant›m›za katacaklar› ne olursa olsun bize bir faydas›dokunmayaca¤›n› biliyoruz. Ama bizden istenen bu reform ad›alt›nda düzenlenen sald›r›lar› kuzu gibi sessizcekabullenmemizdir. Bizse buna karfl› sesimizi ç›karmad›kçabunun böyle gidece¤ini biliyoruz. Susmak onaylamakt›r.Hayk›rmaksa savaflmakt›r. Haklar›m›z tek bir koflullakazanabiliriz; u¤runda mücadele etmiflsek! Bundan dolay› bizbilimsel temellerde bir e¤itim hakk› için mücadele etmeliyiz.Yoksa s›radaki Milli E¤itim Bakan› da onlarca sald›r›y› önümüzereform ad›yla sunmaya devam edecektir. Bu geçmiflte de böyleoldu ve müdahale etmezsek gelecekte de böyle olacak.

Haklar›m›z için mücadeleye!Eflit, paras›z, bilimsel, demokratik, anadilde e¤itim!

‹LGP(‹stanbul Liseli Gençlik Platformu Bülteni L‹SEL‹LER‹N

SES‹’nin9. say›s›ndan al›nm›flt›r...)

Page 56: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

56

E¤itim sorunu, Ankara Liseli Gençlik Platformu olarakmevcut bileflenimiz içinde s›k karfl›laflt›¤›m›z bir sorun.Bu e¤itim ihtiyac›n›n örgütsel, politik ve teorik e¤itimolmak üzere farkl› ayaklar› var. Bu ihtiyac› bir nebzegidermek için ALGP Ara Dönem Okulu gerçeklefltirildi.Bu faaliyetle tatil süresinin olumlu bir flekildede¤erlendirilmesi de sa¤lanm›fl oldu.

Ara dönem okulumuz 4 gün süren seminerler ve gecekalan arkadafllar›m›zla birlikte planlanan akflametkinliklerinden olufltu. Seminer program› özellikle bu üçyönlü e¤itim ihtiyac›na yönelik planland›. Seminerkonular›m›z; “Liselerde e¤itim sorunlar›”, “Devrimcigençlik hareketi tarihi ve gençlik örgütlenmeleri”,“Liselerde politika yapman›n sorunlar›” ve “Devrimcikimlik, devrimci yaflam” idi.

Ara dönem okulu için bir süre öncesinden çal›flmayabafllad›k. Seminer bafll›klar›n› paylafl›p konular üzerindearaflt›rmalar yapt›k. Bu zamana kadar böylesi bir araflt›rmave çal›flma yapmam›fl olan arkadafllar›m›z için bu süreçoldukça faydal› oldu. Bu süreç içinde ö¤rendiklerimiz biryana, daha temelde eksiklerimizi, genel olarak bildi¤imizidüflündü¤ümüz konular›n derinli¤ini gördük. Ara döneminbafllamas› ile birlikte çal›flmalar›m›z h›zlan›p sunumtaslaklar›m›z oluflturulmaya baflland›.

Ara dönem okulu süresince mevcut program›m›zdaönemli bir aksama olmad›. Özellikle seminerlerimizbafllay›p, tart›flma ortam› sa¤lan›nca daha bir rahatlama veyo¤un bir ilgiyle kat›l›m yafland›. Seminerler süresinceflunu gördük ki, mevcut birikimimiz tahmin etti¤imizdendaha da düflükmüfl. Yapt›¤›m›z tart›flmalarda en temelnoktalar› dahi cevapland›rmakta zorland›¤›m›z oldu. Amabu eksi¤in bir k›sm›n›n ara dönem okulu boyuncagiderilmifl olmas›, eksiklerimizin tespit edilmesi vebunlara müdahale edecek bir bak›fl sa¤lanmas› bizim içinönemli bir kazan›m oldu.

Etkinlikler sürecinde bir tak›m kat›l›m eksiklikleri deyafland›. Kimisi ailelerinden kaynak sorunlar idi. Bukonuda son derece fedakar davran›p aileleriyle yaflad›¤›sorunlara ra¤men kat›lan arkadafllar›m›z da oldu. Öteyandan sorumluluk duygusundaki zay›fl›k nedeniylegelmeyenler de vard›. ‹lk ve ikinci gün bu konudayapt›¤›m›z müdahaleler faydal› oldu.

Ara dönem okulunun biz ALGP’liler aras›ndasa¤lad›¤› yak›nlaflma, gelifltirdi¤imiz paylafl›m kültürümüzde bafll› bafl›na bir kazan›m olarak de¤erlendirilmelidir.

Gerçeklefltirdi¤imiz ara dönem okulu bizim için yeni

döneme h›zl› bir bafllang›ç niteli¤indedir. Buradanald›¤›m›z birikim, elde etti¤imiz kazan›mlar, yenidönemki çal›flmam›zda s›nanacakt›r. Ayn› zamanda buradatespit etti¤imiz eksikliklere de yeni dönemdeki çal›flmaiçerisinde müdahale edece¤iz. fiimdi önümüzde yeni birdönem var. Ara dönem okulunda elde etti¤imizkazan›mlarla yeni dönemi kazanmaya!

Ankara Liseli Gençlik Platformu (ALGP)

AArraa DDöönneemm OOkkuulluu’’nnuunn kkaazzaann››mmllaarr››yyllaa

Yeni dönemi kazanmaya!

Mücadele sözümüzdaha da güçlendi!

Liseli bir ö¤renci ve mücadelenin henüz bafl›nda olan birdevrimci olarak ALGP’nin yapaca¤› ara dönem okulunuduydu¤umda çok mutlu olmufltum. Çünkü bu okul bizim içindüzenlenmiflti ve eksikliklerimizi giderebilmemizisa¤layacakt›. Bu beni oldu¤u gibi di¤er arkadafllar› da mutluetmiflti. Bu ara dönem okulunda yap›lacak sunumlardo¤rultusunda bir görev da¤›l›m› yap›ld›. Verilen görevlereçal›flmaya bafllad›¤›mda biraz zorland›m, çünkü teorik aç›daneksik olmam nedeniyle konuyu anlamakta zorluk çekiyordum.Bundan kaynakl› da biraz heyecan ve s›k›nt› vard›. ALGP AraDönem Okulu yaklaflt›kça s›k›nt› biraz daha art›yordu. Bus›k›nt› ve zorlanmaya ra¤men bu ön haz›rl›k süreci bizim içinçok faydal› oldu. Bu zamana kadar bildi¤imiz bilgilerin çokyüzeysel oldu¤unu gördüm. Bununla birlikte nas›l bir çal›flmayöntemi izlenmesi gerekti¤i konusunda da önemli birdeneyim edindim.

Derken ALGP Ara Dönem Okulu bafllad›. ‹lk gününsonunda heyecan ve s›k›nt› kalmam›flt›. Yoldafllar›n yard›m›ve tart›flma havas›nda geçen sunumlar beni rahatlatm›flt›.ALGP’nin düzenledi¤i ara dönem okulu biz liselilere birçokfley ö¤retti. Yoldafll›¤›n ne oldu¤unu, devrimci kimli¤in nas›lolmas› gerekti¤ini vb. teorik aç›dan birçok eksi¤imizi giderdi.Benim ve yoldafllar›n sundu¤u e¤itim sorunu, geçmifltenbugüne devrimci gençlik hareketi, liseli gençli¤inörgütlenmesi ve devrimci kimlik konular›ndaki verimlisunumlar sayesinde birçok eksi¤imizi gidermifl olduk.Bununla birlikte genel olarak eksiklerimizin ne oldu¤unu datespit ettik.

Liseliler olarak bu ara dönem okuluna gelirken öncedenvermifl oldu¤umuz bir mücadele sözü vard›, buradanç›kt›¤›m›z zaman sözümüz daha güçlenmifl oldu. Edinilenteorik bilgileri prati¤e aktarma sözü vererek ALGP’nindüzenlemifl oldu¤u 4 günlük ara dönem okulundan teorik veyoldafll›k yönünden tam donan›ml› bir flekilde ç›km›fl olduk.

A. K›z›lda¤

Page 57: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

57

Birinci Enternasyonal, “‹flçi s›n›f›n›n kurtuluflu, ne yerel nede ulusal bir görev olmay›p, modern toplumun bulundu¤ubütün ülkeleri kapsayan, çözümü de en ileri ülkelerin pratik veteorik alanda birlikte eylem göstermesine ba¤l› olan toplumsalbir görevdir.” ilkesinin üzerinde yükselmiflti. 1889’da kurulan‹kinci Enternasyonal ulusal bir çerçevede yasal veparlamenter araçlarla iflçi hareketinin geliflimini sa¤layan bupartilerin gevflek bir birli¤ini temsil ediyordu. ‹kinciEnternasyonal, iflçi s›n›f› hareketinin sakin ve bar›flç›döneminin ifadesiydi.

20. yüzy›l ise kapitalizmin art›k tekelci emperyalistaflamaya ulaflm›fl, iktisadi bir dünya sistemi haline geldi¤idönemdir. Emperyalist devletler dünyada sömürgelefltirmediktoprak parças› b›rakmad›klar› için h›zl› bir silahlanma yar›fl›nagiriflerek yeniden paylafl›m savafl›na haz›rland›lar. Dönemart›k emperyalist savafllar, toplumsal devrimler ve ulusalkurtulufl devrimleri dönemiydi.

‹kinci Enternasyonal otoriteleri yaklaflan savafl› öncedentespit etmifl ve patlak verecek olan savaflta emekçileri aya¤akald›rmak ve kapitalizmin çöküflünü h›zland›rmakdo¤rultusunda kararlar alm›fllard›.

Ç›kacak emperyalist savafla karfl› egemenleri ‘savafl›ndevam› olabilecek bir proletarya devrimi’ konusunda uyaran

‹kinci Enternasyonal,savafl›n ilan edildi¤igünlerde çöktü! ‹kinciEnternasyonal’in ensayg›n üyesi olan AlmanSosyal DemokratPartisi’nin savafl›desteklemesi iseçöküflün tescillenmesioldu.

Yeni bir ça¤,toplumsal devrimlerça¤›, yeni birenternasyonal demekti.Bu enternasyonal,uluslararas› iflçis›n›f›n›n; burjuvaziyekarfl› verece¤imücadelenin, kapitalizmiy›kma ve sosyalizmikurma mücadelesinintemsilcisi olacakt›.

Kuflkusuz ‹kinciEnternasyonal’in

yaratt›¤› etki kolay silinemezdi, ama sözkonusu olan bu etkide¤il oluflmufl olan örgütlü siyasal birikimdi. O dönem için bubirikim hala oportünizmin güdümündeydi. Rusya hariç bütünülkelerde iflçi s›n›f› içinde oportünist sosyalizm egemendi.Devrimci kanad› temsil edenler ise ‹kinci Enternasyonal’denkopmakta zorlan›yorlard›. Sadece Bolflevikler, ‹kinciEnternasyonal’den uluslararas› planda da kopmak gerekti¤inisavunuyorlard›.

Çok verilenden çok istenir!

1917 Büyük Sosyalist Ekim Devrimi emperyalist savafllagirilmifl olan toplumsal devrimler dönemini bafllatm›fl, devrimcisüreçler h›zlanm›fl, ve ‹kinci Enternasyonal’e son darbeyivurmufltur. Lenin Rusya proletaryas›n›n uluslararas› devrimekarfl› sorumlulu¤unu nisan tezlerinde flöyle aç›klar: “Partimizbeklememelidir, hemen 3. Enternasyonal’i kurmal›d›r.” “Rusproletaryas›na çok fley verilmifltir; dünyan›n hiçbir yerinde iflçis›n›f› henüz Rusya’da oldu¤u kadar devrimci gözüpeklikgösteremedi. Ama çok fley verilmifl olandan çok fleyistenecektir.” derken 3. Enternasyonal’i kurma sorumlulu¤unuRus proletaryas›na vermifl oluyordu: “Partimizin tüm dünyan›n

KKoommüünniisstt EEnntteerrnnaassyyoonnaall kkuurrttuulluuflfluunn yyoolluunnuu ggöösstteerrmmeeyyeeddeevvaamm eeddiiyyoorr……

Yaflas›n proleteryaenternasyonalizmi!

Page 58: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

58

iflçi partileri karfl›s›ndaki durumu bugün öyledir ki, 3.Enternasyonal’i hemen kurmak zorunda bulunuyoruz. Bu iflibugün bizden baflka kimse yapamaz...”

‹ki savafl aras› dönemde, Avrupa tam bir toplumsalçalkant›ya sahne olmufltu. Emperyalistler aras› çat›flman›ngeçici bir çözümü olarak nitelenebilecek Birinci Dünya Savafl›,k›tada, savafla karfl› güçlü bir kamuoyu oluflturmufltu. Savaflahay›r tavr›, sol kesimleri kesin bir saflaflmaya itmifl ve savaflsüreci, reformizmin, sosyal flovenizmin, büyük ölçüde teflhiriniiçermifl, bafllang›çta az›nl›kta kalan anti-militarist,enternasyonalist görüfl, Ekim Devrimi’nin ola¤anüstüprestijinin de etkisiyle, savafltan güçlenmifl olarak ç›km›flt›.Lenin, savafl›n bafllang›c›nda, 2. Enternasyonal’in durumunuve devrimci hareketin hedeflerini flöyle saptam›flt›:

“2. Enternasyonal öldü. Oportünizm yedi bafl›n›. Kahrolsunoportünizm ve yaflas›n yaln›z dönekleri de¤il, oportünizmi debafl›ndan defeden, 3. Enternasyonal. 19. yüzy›l›n kapitalistköleli¤inin uzun bar›fl dönemi boyunca proleter kitlelerinörgütlenmesinde, 2. Enternasyonal yararl› bir çal›flmayapm›flt›r. 3. Enternasyonal’in görevi ise, proletaryay›kapitalist devletlere karfl› mücadeleye, bütün ülkelerinburjuvazilerine karfl› iç savafla haz›rlamak, siyasi iktidar için,sosyalizmin zaferi için, proletarya güçlerini örgütlemekolacakt›r.”

Savafl›n bitimi, Ekim Devrimi’ni izleyen güçlü bir devrimcidalgay› getirmiflti. Faflizm, bu devrimci dalgay› bast›rabilmeninyolu ve burjuva egemenli¤in son biçimi olarak do¤du vegeliflti. Avrupa’n›n birçok ülkesinde devrimci durumlar ve karfl›devrimler yafland›, k›ta sars›ld›.

Komintern, böyle zorlu bir sürecin örgütüydü ve görevi, butoplumsal çalkalanmay› dünya devrimine dönüfltürmek olarakifade edilmekteydi. Aral›k 1918’de Bolflevik Parti tüm ülkelerinkomünistlerine 3. Enternasyonal ça¤r›s› yapt›. 2 Mart 1919 daMoskova’da çal›flmalar baflland› ve 4 Mart’tan itibaren buçal›flmalar 3. Enternasyonal kurulufl kongresi biçimini ald› vetüm dünyaya ilan edildi.

3. Enternasyonal toplumsal devrimler ça¤›n›n ilk devrimciürünü oldu. Kendisini geçmiflteki uluslararas› iflçi hareketininmirasç›s› ve bundan sonraki temsilcisi olarak görüyordu.Birinci Enternasyonal, sosyalizm mücadelesinin ilk ideolojik veörgütsel temellerini atm›flt›. ‹kinci Enternasyonal, bu hareketiyayg›nlaflt›rm›fl ve milyonlarca proleteri sosyalizm bayra¤›alt›nda örgütlemiflti. Üçüncü Enternasyonal ise kuruluflmanifestosunda belirtildi¤i gibi ‘aç›k kitle eyleminin, devrimigerçeklefltirmenin’ enternasyonali olacakt›. Bir baflka özelli¤ide bütün dünya iflçilerini kucakl›yor olmas›yd›.

“Komünist Enternasyonal sadece beyaz derili insanlar›nvarl›¤›n› kabul eden ‹kinci Enternasyonal’le ba¤lar›n›tamamen kopartt›. Komünist Enternasyonal kendisini bütündünya emekçilerinin kurtulufluna ad›yor. KomünistEnternasyonal saflar›nda beyaz, sar›, siyah derili insanlar,dünyan›n bütün emekçileri kardeflçe birlefliyor.” (2. Kongrebelgeleri)

Komintern zay›f do¤du ama h›zl› geliflti. Bu çizgide yenipartiler ve örgütler kuruldu. Almanya, Fransa, ‹ngiltere ve‹talya’da devrimci iflçileri kontrol eden partiler tabanlar›ndakidevrimci unsurlar›n bask›s›yla Komintern’e kat›ld›lar. ÜçüncüEnternasyonal, 2. Kongresi’nde bir dizi temel konudatutumunu netlefltirdi, tüzü¤ü kabul edildi. Bu kongredeoportünizm bafl düflman ilan edildi ve oportünizmle mücadeleplatformu oluflturuldu.

Komintern tarihinde 2. Kongre, “21 koflul”la an›l›r. 21 kofluloportünizme karfl› mücadelede al›nan tavr›n en fliddetlisi

olmufltur. ‹kinci Kongre’de tek kayg› Komintern’i zararl›ö¤elerden korumak ve uluslararas› proletaryan›n devrimcieylemlerine önderlik etmekti. Fakat bu kayg›dan do¤anmerkeziyetçi e¤ilim bu dönemde yerleflmifl ve ilerleyenzamanda bu, bir kusura dönüflmüfltü. Oportünizme kap›lartümüyle kapat›lm›flt› ama bünyesinde bulunan fakat henüzyeterince kendini bulmam›fl partilere de zarar vermifltir.

Devrimci dalgan›n geri çekilifli

Komintern’in 3. Kongresi 22 Haziran-12 Temmuz 1921tarihleri aras›nda topland›. Bu kongre bir dönüfl kongresidir.Dönüfl, ilk iki kongrede dünya devrimine iliflkin yeflertilenumutlar›n terk edilmesidir. 3. Kongre, dünya devrimi sürecininsanc›l›, iniflli ç›k›fll› olaca¤› fikrinin yerleflti¤i dönemdir. Lenin’inifade etti¤i gibi art›k sald›r›dan kuflatmaya dönüflü temsiletmektedir. Troçki bu dönemi flöyle ifade eder: “Ancak flimdigörüyoruz ve hissediyoruz ki, nihai hedefe, iktidar›fethetmeye, dünya devrimine pek o kadar da yak›n de¤iliz.1919’da, o zaman, kendimize demifltik ki; bu ay sorunu. Amaflimdi bunun y›l sorunu oldu¤unu söylüyoruz. Tam ve kesinolarak söyleyemiyoruz, ama flimdi daha iyi biliyoruz ki,geliflme bu do¤rultudad›r ...”

3. Kongre’nin fliar› “Kitlelere!” oldu. Bu dönemde art›kburjuvazi karfl› sald›r›ya geçmiflti. Komünistler ise proletaryay›örgütleyip onu reformist sendikalar›n ve parlamentonungerili¤inden kurtar›p önderlik etmek zorundayd›. Bu ise ancakkitlelere gidilerek yap›labilirdi. Örgütlenmesi gerekenproletarya reformist parti ve sendikalar›n güdümündeydi. ‹flçis›n›f›n› kazanman›n yolu ise düzen yanl›s› tutumlar›n teflhiredilmesiydi. Bu dönemde “Kitlelere” slogan› “Birleflik ‹flçiCephesi” politikas›na ba¤land›. Birleflik ‹flçi Cephesikapitalizme karfl› savaflmay› arzulayan bütün iflçilerin birli¤ianlam›na geliyordu.

Üçüncü Enternasyonal’in 4. Kongresi Birleflik ‹flçi Cephesipolitikas›na özel bir yer ay›rd›. 4. Kongre’deki as›l yenilikortaya at›lan ‘‹flçi Hükümeti’ slogan›yd›. ‘‹flçi Hükümeti’, neproletarya diktatörlü¤ü idi, ne de ona do¤ru bar›flç›lparlamenter bir yükseliflti. Burjuva partileriyle sosyal demokratpartilerin koalisyonu karfl›s›na komünistler , “ekonomik vesiyasal alanda burjuva iktidar›na karfl› ve onun nihai çöküflünüamaçlayan, iflçilerin birlik cephesini ve bütün iflçilerinkoalisyonunu” ç›kartmal›yd›lar.

Kendi kuruluflundan beri hain ilan etti¤i ve burjuva düzeninbir parças› sayd›¤› ‹kinci Enternasyonal’le, bu kez “burjuvaiktidar›na karfl› ve onun nihai çöküflünü amaçlayan bir ‹flçiHükümeti” tasarlayabilmek Komünist Enternasyonal’in dahaDördüncü Kongresi’nde yaflan›lan s›k›flmay› ve düflülenzaafiyeti ifade eder.

Kuruldu¤u 1919’dan 1924’e kadar befl kez yap›lanKomintern Kongresi, bu tarihten, la¤vedildi¤i 1943’e kadargeçen süre içinde yaln›zca iki kez (1928 ve 1935) topland›.1943’te de kendini feshetti. Ancak Komintern devrim tarihindehala afl›lamam›fl bir ç›k›fl olarak yerini korumaktad›r. Dünyadevrimi için proleter enternasyonalizmin görevlerini bugünomuzlar›nda hissetmesi gereken komünistler, bu bilinçledavranmal›d›rlar.

E. EkimKaynak: Ekimler, Say›: 1, Komintern Üzerine

De¤erlendirmeler

Page 59: Ekim Gençliği sayı:81

Ekim

Gençli¤i

59

DirDirenmek bir avuç yosun yeflilinde, direnmek bir avuç yosun yeflilinde, direnmek s›cakenmek s›cakkan kokusunda, dirkan kokusunda, direnmek terinde madencinin,enmek terinde madencinin,karanl›¤› delen gözlerinde, dirkaranl›¤› delen gözlerinde, direnmek… enmek… Gözlerinle delebilmek seni kurfluna dizecekGözlerinle delebilmek seni kurfluna dizecekmangadaki korkak yürmangadaki korkak yürekleri, t›rekleri, t›r naklar›nlanaklar›nlakazabilmek özgürlü¤ün yolunu ve sabah uykununkazabilmek özgürlü¤ün yolunu ve sabah uykununa¤›rl›¤› alt›nda ezilmeyera¤›rl›¤› alt›nda ezilmeyerek kalkan iflçinin kar›s›n›ek kalkan iflçinin kar›s›n›öpmesi mahmurlukla... öpmesi mahmurlukla... DirDirenmek büyük ifl, kazanmak demek her ça¤da... enmek büyük ifl, kazanmak demek her ça¤da...

DirDirenmek her yerenmek her yerde… de…

Page 60: Ekim Gençliği sayı:81