270
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRK İKTİSAT TARİHİ İKTİSAT LİSANS PROGRAMI PROF. DR. AHMET KALA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

  • Upload
    others

  • View
    32

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

TÜRK İKTİSAT TARİHİ

İKTİSAT LİSANS PROGRAMI

PROF. DR. AHMET KALA

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

Page 2: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

İKTİSAT LİSANS PROGRAMI

TÜRK İKTİSAT TARİHİ

Prof. Dr. Ahmet KALA

Page 3: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

Yazar Notu

Elinizdeki bu eser, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi’nde okutulmak için

hazırlanmış bir ders notu niteliğindedir.

Page 4: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

I

ÖNSÖZ

İktisat tarihinin konusu, ekonomilerin performansı ve yapılarının zaman içinde değişimini incelemek ve önemli değişiklikleri bilimsel varsayım (faraziye-hipotez) ve kuramlarla (nazariye-teori) açıklamaktır.

İktisat ile ilgili tüm konular ve veriler iktisadi performansla veya iktisadi yapıyla ilişkilidir. Diğer bir deyişle iktisat tarihinin konusu iktisat ile ilgili tüm konuların ve verilerin zaman içindeki değişimlerini incelemeyi içerir. Bu yönüyle tarihçiler iktisat tarihini, genel tarihin iktisadi olaylarla ilgili bir yan kolu olarak görürler. İktisatçılar ise iktisat tarihini iktisat teorisini test eden verileri toplayan bir yardımcı bilim dalı olarak görürler.

Tanımda yer alan performans kavramı, toplam üretim, kişi başı gelir, gelir dağılımı gibi iktisatçıların kullandığı ölçülmüş, hesaplanmış temel göstergeleri içerir. İktisadi performans iktisadi yapıya bağlı bir değişkendir.

Tanımda yer alan yapı kavramı, ekonomilerin performansını belirleyen temel özelliklerdir. Bunlar, toplumun iktisadi, siyasi, sosyal, kültürel kurumları, demografisi, teknolojisi, ideolojisi gibi temel nitelikler içerir.

Tanımdaki zaman içinde kavramı, ekonominin performansındaki ve yapısındaki değişimin zaman içinde ele alınmasını içerir. Performansın değişimi kısa dönemli hatta günlük olarak da izlenebilir. Performans değişimini incelemek için yıllık, aylık, günlük verilere ihtiyaç vardır. Yapı değişimi ise uzun sürelidir. Onlarca hatta yüzlerce yıl sürebilir. Yapı değişimini izlemek için uzun süreli verilere ihtiyaç vardır.

Açıklama kavramı ise eleştiri(tenkit-kritik), yorumlama(tefsir-tahlil-tez) ve terkip(sentez) etmeyi ve bu aşamaları içeren açıklayıcı bilimsel varsayım (faraziye-hipotez) ve kuram (nazariye-teori) kurmayı içerir. Varsayım ve kuramın bilimselliğini temin eden önemli şartlardan birisi de, varsayımı/kuramı ileri sürenin bunların yanlışlanabileceğini de kabul etmesidir. Bilimsel varsayım/kuram, bir başka araştırmada yanlışlanana kadar doğru varsayılır.

Yanlışlanmayı kabul etmemek dolaylı olarak kendi varsayımının/kuramının yanlışlanamayacağını iddia etmek anlamına gelir. Bu takdirde bu iddia bilimsel varsayım/kuram olamaz, insanüstü bir varlığın iddiası, dogma veya tabiat kanunu olur. Bu tür iddialarda bulunan kapitalist ve sosyalist araştırmacılar olmuştur. Örneğin K.Marx iktisadi gelişme evrelerine dayalı ileri sürdüğü sosyalizm teorisinin yanlışlanamayacağını açıkça iddia etmiştir. Buna karşılık W.Rostov da farklı iksitadi gelişme evrelerine dayalı ileri sürdüğü kapitalizm teorisinin yanlışlanamayacağını iddia etmiştir. Her iki iddia da varsayımlarının/kuramlarının bilimsel olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır.

İktisat tarihçisi öncelikle inceleyeceği ekonominin yapısı ve performansı ile ilgili verileri toplamalıdır. Bu veriler yüzlerce yıl öncesinden bugüne kadar bir sürede, zaman dilimlerinden oluşur.

Page 5: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

II

Veri toplama açısından Türk İktisat tarihi önemli bir alan oluşturur. Osmanlı Arşivleri sadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri geniş coğrafya ve temas ettikleri devletlerle olan ilişkilerle ilgili iktisattan idareye, kültüre, sosyal hayata vb. her alanda veriler-belgeler içermesi açısından dünyanın en önemli arşivlerinden biridir. Bu veri zenginliğinden dolayı Türk İktisat Tarihi bilimi, dünya araştırmacılarının da ilgisini çeken önemli bir çalışma alanı oluşturmuş ve oluşturmaktadır.

Türk İktisat Tarihi Kürsüsü, İstanbul Üniversitesi’nde 1936 yılında kurulan İktisat Fakültesi’nin ilk kurulan bilim kürsüleri arasında yer almıştır. Prof. Ömer Lütfi BARKAN tarafından kurulmuştur.

Page 6: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

III

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ............................................................................................................................ I

İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. III

KISALTMALAR ......................................................................................................... VI

YAZAR NOTU ........................................................................................................... VII

1. TANIMLAR VE KAVRAMLAR .............................................................................. 1

1.1. Türk İktisat Tarihinin Konusu ve Alanı .................................................................. 7

1.1.1. İktisat Tarihinin Konusu ve Türk İktisat Tarihi ............................................ 7

1.1.2. İktisat Tarihinin Alanı ve Türk İktisat Tarihi ................................................ 8

2. İKTİSADİ DEVRİMLER VE TÜRK İKTİSAT TARİHİ ....................................... 19

2.1. Tarım İnkılabı Ve Türk İktisat Tarihi .................................................................... 25

2.1.1. Selçukluların Dünya Tarım İnkılabını Yeni Bir Evreye Ulaştırmaları Ve Osmanlıların Tamamlayıcı Rolü ....................................................................................... 25

2.2. Ticaret İnkılabı Ve Türk İktisat Tarihi: Selçuklu Ticaret İnkılabı Ve Dünya Ekonomisini Oluşturmaları, Osmanlıların Tamamlayıcı Rolü ................................................ 27

2.3. Sanayi İnkılabı Ve Türk İktisat Tarihi: Selçuklu’ların Dünya Esnaf Sanayi İnkılabını Başlatmaları Ve Osmanlıların Tamamlayıcı Rolü ................................................... 28

2.3.1. Osmanlıların Esnaf-Sanayi İnkılabını Tamamlayıcı Rolü .......................... 28

3. GÖÇEBELİK DÖNEMİ TÜRK İKTİSAT TARİHİ (İLKÇAĞDAN ORTAÇAĞA KADAR MÖ.3500 – MS.375) ................................................................................................. 35

3.1. İlk ve Orta Çağda Göçebe Medeniyetleri, Göçebe Türk Devletleri (Mö.3500-MS.375) .................................................................................................................................... 41

3.1.1. Yurt-Beylik ve Yurt-Beyliklerin Bir arada Yönetimi: Yurt Devlet-Kağanlık ........................................................................................................................................... 41

4. GÖÇEBELİK HAYVANCILIK- ÇOBANLIK: GÖÇEBE TÜRK'LERDE ÜRETİM .................................................................................................................................................. 51

4.1. Göçebelik Hayvancılık- Çobanlık: Göçebe Türk'lerde Üretim ............................. 57

4.1.1. Atçılık .......................................................................................................... 58

4.1.2. Tarım ........................................................................................................... 58

4.1.3. Ticaret ......................................................................................................... 58

4.2. Sosyal Yapı: Ordu – Halk ...................................................................................... 59

4.2.1. Savaş ........................................................................................................... 59

4.3. Sonuç: Göçebe Türk'ler Üzerine Sonuçlar ............................................................ 61

5. GÖÇEBELİKTEN YERLEŞİKLİĞE GEÇİŞ DÖNEMİ (375 – 1000) VE SELÇUKLU DÜNYA EKONOMİSİNİN DOĞUŞU (1000 – 1261) ...................................... 67

Page 7: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

IV

5.1. Şehirlerin Kurulması İlk Şehirler Ve Yerleşik Hayata Geçiş ................................ 73

5.2. Ortaçağ’da Türklerin İslamı Kabulü Ve Yerleşik Medeniyete Geçiş ................... 73

5.2.1. Türklerin Müslüman Olması ....................................................................... 73

5.2.2. Fikri Alanda Gelişmeler .............................................................................. 74

5.2.3. Maddi Alanda Gelişmeler ........................................................................... 75

5.3. Selçuklu Dünya Ekonomisinin Doğuşu(1000-1261): Selçuklu Devletinde İktisadi Sosyal Hayat ............................................................................................................................. 76

5.3.1. Selçuklu Devleti (1000-1308): Kuruluşu Ve Önemli Olaylar .................... 76

5.3.2. Devletten İmparatorluğa Geçişin Ekonomik Nedenleri .............................. 77

5.3.3. Fikri Ve Eğitim Alanında Gelişmeler ......................................................... 77

5.3.4. Selçukluların Tarım İnkılabına Katkıları .................................................... 78

6. SELÇUKLU TİCARET VE SANAYİ DEVRİMİ ................................................... 85

6.1. Selçuklu Ticaret Devrimi ...................................................................................... 91

6.1.1. Selçuklu Ticaret Devriminin Sonuçları ....................................................... 93

6.2. Selçuklu Sanayi Devrimi ....................................................................................... 93

6.2.1. İlişkili Tespitler ........................................................................................... 94

7. AHİLİK ve AHİ TEŞKİLATI ................................................................................ 102

7.1. Ahilik Ve Ahi Teşkilatı ....................................................................................... 108

7.2. Selçuklu Esnaf Sanayi Devriminin Başlaması .................................................... 110

7.3. Ahi Evren’in Kümelenerek Üretim Teorisi ......................................................... 111

7.4. İlk Sanayi Çarşıları .............................................................................................. 113

8. KURULUŞ DÖNEMİ OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSADİ SOSYAL HAYAT ................................................................................................................................................ 121

8.1. Osmanlı Devletinin Kuruluşu Ve Önemli Olaylar .............................................. 127

8.1.1. Selçukluların Osmanlı Kayı Boyu Aşiretlerini Anadolu’ya İskânı(1230): Ertuğrul Gazi Dönemi(1230-1281): ................................................................................ 127

8.1.2. Ertuğrul Gaziye Söğüt Domaniç Bölgesi İdaresinin İkta Olarak Verilmesi ......................................................................................................................................... 127

8.1.3. İktisadi Faaliyet Ticaret ve Güvenlik Politikaları ..................................... 128

8.2. Selçuklu’ya Bağlı Osman Bey Döneminin Başlaması(1281) Söğüt’ün Osman Beye Temlik Ve İktası (1284) ......................................................................................................... 129

8.3. Osmanlı Beyliğinin Kurulması: Bağımsızlığın İlanı(1299) ................................ 129

9. KURULUŞ DÖNEMİ OSMANLI DEVLETİNDE İSKÂN POLİTİKALARI VE MALİ TEŞKİLATLANMA ................................................................................................... 137

9.1. Osmanlı Devletinde İskân Faaliyetleri ................................................................ 143

Page 8: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

V

9.2. Öncü Kurucular: Gaziler – Ahiler – Bacılar – Abdallar ...................................... 143

9.3. Mali Teşkilatlanma .............................................................................................. 144

10. KLASİK DÖNEM OSMANLI MALİYESİ ........................................................ 153

10.1. Xı. Yüzyıldan Tanzimata Kadar Geçen Süreçte Osmanlı Maliyesine Genel Bir Bakış ....................................................................................................................................... 159

10.2. Klasik Dönem Osmanlı Maliyesinin Üç Unsuru: Merkez Kamu Maliyesi, Timar Ve Vakıflar ............................................................................................................................. 159

11. OSMANLI KURULUŞ DÖNEMİNDE TIMAR SİSTEMİ VE UYGULANMASI (1299-1453) ............................................................................................................................ 166

11.1. Tımar Sisteminin Özellikleri Ve İşleyişi ........................................................... 172

11.2. Tımar, Zeamet Ve Has Topraklar ...................................................................... 173

11.3. Tımarın İptali Ve Sebepleri ............................................................................... 174

11.4. Tımarların Dağıtım Türleri ................................................................................ 175

11.5. Tımarlı Sipahinin Yükümlülükleri .................................................................... 175

11.6. Vergi Türü Ve Tahsil Yetkisi Açısında Tımarlar .............................................. 176

12. OSMANLIDAN CUMHURİYETE SANAYİNİN GELİŞİMİ: KÜMELENMİŞ ESNAF ÜRETİM SİSTEMİ VE FABRİKA ÜRETİM SİSTEMİ......................................... 182

12.1. Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayi Politikaları ................................................. 188

12.2. Türk Sınai Mülkiyet Kavramının Gelişimi........................................................ 192

13. SINAÎ MÜLKİYET AÇISINDAN ESNAF İMTİYAZLARI: ÜRETME, HAMMADDEYİ SATIN ALMA VE SATMA TEKELLERİ .............................................. 199

13.1. Mal ve Hizmetleri, Üretmek, Satın Almak ve Satmak Tekellerine Dayalı Esnaf Teşkilatlanma Sisteminin Doğuşu .......................................................................................... 205

13.2. Her Esnaf Grubunun Kendilerine Ait Nizamı Oluşturma Çabaları: Tekel Haklarına Dayalı Esnaf Teşkilatlanma Sisteminin Geliştirilmesi Ve Yaygınlaştırılması ...................... 206

13.3. Tekellere Dayalı Esnafın Teşkilatlanma Sistemini Olgunlaştırma Çabaları Kefalet-Ruhsat Sistemi ve “Gediklerin Doğuşu” ................................................................................ 207

14. CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRKİYE EKONOMİSİNE GENEL BİR BAKIŞ 215

14.1. Cumhuriyet Ekonomisinde İlk Dönem Gelişmeler (1923 – 1939) ................... 221

14.1.1. İzmir İktisat Kongresinden 1939’a İktisadi Gelişmeler .......................... 221

14.1.2. 1923-29 Liberal Döneminde Uygulanan İktisat Politikaları ................... 222

14.1.3. Devletçilik / Liberalizm (1929 – 1933) ................................................... 223

14.1.4. Devletçi Dönemde Uygulanan İktisat Politikaları (1933-39) ................. 224

14.1.5. Cumhuriyet Ekonomisinin İlk Dönemlerine Ait Bilançosu .................... 224

KAYNAKÇA ............................................................................................................. 232

Page 9: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

VI

KISALTMALAR

Bs.: Baskı

C.: Cilt

Ed.: Editör

İÜ: İstanbul Üniversitesi

GSMH: Gayri Safi Milli Hasıla

GSYİH: Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

MG: Milli Gelir

M.Ö.: Milattan Önce

S.: Sayı

s.: Sayfa

Vb.: ve benzeri

Vd.: ve diğerleri

yy.: Yüzyıl

Page 10: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

VII

YAZAR NOTU

Page 11: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

1

1. TANIMLAR VE KAVRAMLAR

Page 12: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

2

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

1.1. Türk İktisat Tarihinin Konusu Ve Alanı

1.1.1. İktisat Tarihinin Konusu Ve Türk İktisat Tarihi

1.1.2. İktisat Tarihinin Alanı Ve Türk İktisat Tarihi

1.1.2.1. Medeniyetlerin İktisat Tarihi Ve Türk İktisat Tarihi

1.1.2.1.1. Avrupa Merkezli Medeniyet Yaklaşımları

1.1.2.1.2. Doğu Merkezli Medeniyet Yaklaşımları

1.1.2.1.3. Medeniyetler Ve Türk İktisat Tarihi

1.1.2.2. Milletlerin İktisat Tarihi Ve Türk İktisat Tarihi

Page 13: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

3

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Bu güne kadar Türk iktisat tarihi hakkında öğrendiğiniz bir konu oldu mu?

2. Türk İktisat Tarihinde aklınızda kalan bir şahsiyeti ve nedenlerini açıklayınız.

3. Bildiğiniz bir ekonomik devrim var mıdır?

Page 14: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

4

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

İktisat Tarihi İktisat tarihinin ortaya çıkışını ve tarihsel gelişim sürecini kavrayabilmek.

Okuyarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Tarihçi Ekol Tarihçi Ekolün temsilcilerini ve yaptıkları çalışmaları kavrayabilmek. Modern iktisat tarihine giriş yapmak

Okuyarak, Araştırarak.

Page 15: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

5

Anahtar Kavramlar

Tarihçi Ekol: Tarihçi ekole göre, Klâsik İktisatçıların insan davranışlarının gerekçeleri ile ilgili yorumu son derece yetersizdi. İnsanlar çıkar sağlama amacı dışında gurur, şöhrete ulaşma, faal görünme arzusu, görev duygusu, merhamet ve hayırseverlik gibi düşüncelerle irrasyonel davranışlarda da bulunabilirlerdi.

İktisat Tarihi: Her bilim alanının ilk keşfi kendi varlığını keşfetmesidir. İktisat tarihi oldukça yeni bir bilim dalıdır. İktisat tarihinin bir bilim alanı olarak ortaya çıkışı ile ilgili çok farklı tarihler ileri sürülmüştür. Önerilen tarihlerden birisi Adam Smith'in meşhur Milletlerin Serveti adlı kitabının yayın tarihi olan 1776'dır.

Klasik İktisat: Klâsik İktisat ekolüne göre, insanın davranışlarına yön veren temel itici güç iktisadî çıkar sağlama düşüncesiydi.

Page 16: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

6

Giriş

İktisat tarihçisi öncelikle inceleyeceği ekonominin yapısı ve performansı ile ilgili verileri toplamalıdır. Bu veriler yüzlerce yıl öncesinden bugüne kadar bir sürede, zaman dilimlerinden oluşur.

Veri toplama açısından Türk İktisat tarihi önemli bir alan oluşturur. Osmanlı Arşivleri, yazma ve basma eser kütüphaneleri sadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri geniş coğrafya ve temas ettikleri devletlerle olan ilişkilerle ilgili iktisattan idareye, kültüre, sosyal hayata vb. her alanda veriler-belgeler içermesi açısından dünyanın en önemli arşivlerinden biridir. Bu veri zenginliğinden dolayı Türk İktisat Tarihi bilimi, dünya araştırmacılarının da ilgisini çeken önemli bir çalışma alanı oluşturmuş ve oluşturmaktadır.

Page 17: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

7

1.1. Türk İktisat Tarihinin Konusu ve Alanı

1.1.1. İktisat Tarihinin Konusu ve Türk İktisat Tarihi

İktisat tarihinin konusu, ekonomilerin performansı ve yapılarının zaman içinde değişimini incelemek ve önemli değişiklikleri bilimsel varsayım (faraziye-hipotez) ve kuramlarla (nazariye-teori) açıklamaktır.

İktisat ile ilgili tüm konular ve veriler iktisadi performansla veya iktisadi yapıyla ilişkilidir. Diğer bir deyişle iktisat tarihinin konusu iktisat ile ilgili tüm konuların ve verilerin zaman içindeki değişimlerini incelemeyi içerir.

Bu yönüyle tarihçiler iktisat tarihini, genel tarihin iktisadi olaylarla ilgili bir yan kolu olarak görürler.

İktisatçılar ise iktisat tarihini iktisat teorisini test eden verileri toplayan bir yardımcı bilim dalı olarak görürler.

Tanımda yer alan performans kavramı, toplam üretim, kişi başı gelir, gelir dağılımı gibi iktisatçıların kullandığı ölçülmüş, hesaplanmış temel göstergeleri içerir. İktisadi performans iktisadi yapıya bağlı bir değişkendir.

Tanımda yer alan yapı kavramı, ekonomilerin performansını belirleyen temel özelliklerdir. Bunlar, toplumun iktisadi, siyasi, sosyal, kültürel kurumları, demografisi, teknolojisi, ideolojisi gibi temel nitelikler içerir.

Tanımdaki zaman içinde kavramı, ekonominin performansındaki ve yapısındaki değişimin zaman içinde ele alınmasını içerir. Performansın değişimi kısa dönemli hatta günlük olarak da izlenebilir. Performans değişimini incelemek için yıllık, aylık, günlük verilere ihtiyaç vardır. Yapı değişimi ise uzun sürelidir. Onlarca hatta yüzlerce yıl sürebilir. Yapı değişimini izlemek için uzun süreli verilere ihtiyaç vardır.

Açıklama kavramı ise eleştiri(tenkit-kritik), yorumlama(tefsir-tahlil-tez) ve terkip(sentez) etmeyi ve bu aşamaları içeren açıklayıcı bilimsel varsayım (faraziye-hipotez) ve kuram (nazariye-teori) kurmayı içerir. Varsayım ve kuramın bilimselliğini temin eden önemli şartlardan birisi de, varsayımı/kuramı ileri sürenin bunların yanlışlanabileceğini de kabul etmesidir. Bilimsel varsayım/kuram, bir başka araştırmada yanlışlanana kadar doğru varsayılır.

Yanlışlanmayı kabul etmemek dolaylı olarak kendi varsayımının/kuramının yanlışlanamayacağını iddia etmek anlamına gelir. Bu takdirde bu iddia bilimsel varsayım/kuram olamaz, insanüstü bir varlığın iddiası, dogma veya tabiat kanunu olur. Bu tür iddialarda bulunan kapitalist ve sosyalist araştırmacılar olmuştur. Örneğin K.Marks iktisadi gelişme evrelerine dayalı ileri sürdüğü sosyalizm teorisinin yanlışlanamayacağını açıkça iddia etmiştir. Buna karşılık W.Rostov da farklı iktisadi gelişme evrelerine dayalı ileri sürdüğü

Page 18: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

8

kapitalizm teorisinin yanlışlanamayacağını iddia etmiştir. Her iki iddia da varsayımlarının/kuramlarının bilimsel olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır.

İktisat tarihçisi öncelikle inceleyeceği ekonominin yapısı ve performansı ile ilgili verileri toplamalıdır. Bu veriler yüzlerce yıl öncesinden bugüne kadar bir sürede, zaman dilimlerinden oluşur.

Veri toplama açısından Türk İktisat tarihi önemli bir alan oluşturur. Osmanlı Arşivleri, yazma ve basma eser kütüphaneleri sadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri geniş coğrafya ve temas ettikleri devletlerle olan ilişkilerle ilgili iktisattan idareye, kültüre, sosyal hayata vb. her alanda veriler-belgeler içermesi açısından dünyanın en önemli arşivlerinden biridir. Bu veri zenginliğinden dolayı Türk İktisat Tarihi bilimi, dünya araştırmacılarının da ilgisini çeken önemli bir çalışma alanı oluşturmuş ve oluşturmaktadır. Cumhuriyet dönemi Türkiye’si için Cumhuriyet Arşivleri, iktisadi hayat ile ilgili önemli verilerin-belgelerin yer aldığı önemli bir arşivdir.

Üniversitelerimizde ilk İktisat Tarihi ve Türk İktisat Tarihi Kürsüsü, İstanbul Üniversitesi’nde 1936 yılında kurulan İktisat Fakültesi’nin ilk bilim kürsüleri arasında yer almıştır. Prof. Ömer Lütfi BARKAN tarafından kurulmuştur.

Üniversitelerimizde ilk İktisat Tarihi/Türk İktisat Tarihi dersi ise Osmanlı Döneminde 2.Abdülhamit tarafından kurulan Hamidiye Ticaret Mektebi’nde 1885 yılında Ticaret Tarihi adlı ders olarak okutulmaya başlanmıştır.

1.1.2. İktisat Tarihinin Alanı ve Türk İktisat Tarihi

İnsanlığın iktisat tarihi, iktisadi performansı temelden değiştiren ve iktisadi büyümeyi uzun süreli mümkün kılan iki köklü değişimin tarihini içerir. Bu değişimlerin birincisi tarım inkılabı ikincisi de sanayi inkılabıdır.

Her toplum, kendi tarım inkılabını ve sanayi inkılabını diğer toplumlardan farklı zamanlarda başlatmış, yaşamış ve yaşamaktadır. Bu süreç teknolojik gelişmelere bağlı olarak devamlı bir süreçtir. Tarım/sanayi inkılabını gerçekleştiren bir toplum/ekonomi, teknolojik gelişmeyi ve buna bağlı ticari, sınai ürünler geliştirmeyi sürdürmek zorundadır. Aksi halde zaman içinde daha ileri teknoloji, ticari ve sınai ürünler geliştiren toplumların/ekonomilerin gerisinde kalır.

Örneğin tarım inkılabının başladığı bölgeler olan Yakındoğu, Ortadoğu ve Uzakdoğu, uzun yüzyıllar boyunca Avrupa’ya göre gelişmiş iktisadi bölgeler iken, fabrika sanayi inkılabının İngiltere’de başlamasından ve diğer Avrupa bölgelerine yayılmasına paralel olarak 19.yüzyıldan itibaren ekonomik olarak geri kalmışlardır. Ancak zaman içinde ileri teknoloji, ticari ve sınai ürünler geliştirmede görece olarak İngiltere, 19.yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren Alman ekonomisinin gerisinde kalmış, 20.yüzyılın ilk yarısında ise ABD, Avrupa sanayileşmiş ülkelerini geride bırakmıştır.

Page 19: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

9

İki binli yılların başlarından itibaren ise Çin, Hindistan, Rusya ve Türkiye başta olmak üzere Yakın ve Uzakdoğu, ileri teknoloji geliştirmede sorunlar yaşamakla birlikte ticari ve sınai ürünler geliştirerek yeniden yükselen dünya ekonomileri trendine girmiş bulunmaktadırlar.

İktisat tarihçileri alan olarak genellikle bu iki köklü değişimi (tarım inkılabı ve sanayi inkılabı) esas alarak, medeniyetlerin ve milletlerin/ulusların iktisat tarihini konu alırlar. Bunları kıyas ederek dünya iktisat tarihini yazmaya çalışan iktisat tarihçileri de vardır. Ancak dünya iktisat tarihinin yazılabilmesi için medeniyetlerin ve milletlerin iktisat tarihini mutlaka ortaya koymak gerekmektedir.

1.1.2.1. Medeniyetlerin İktisat Tarihi ve Türk İktisat Tarihi

İktisat tarihçileri ve genel olarak tarihçiler medeniyetleri farklı kıstaslarla ele alabilmektedirler.

Ancak bu kıstaslar kendi içinde bazı farklılıklar gösterse bile önemli bölümünde Avrupa merkezli medeniyet -dünya sistemi- yaklaşımı ön plana çıkmaktadır.

Ancak Avrupa merkezli medeniyet yaklaşımlarında da farklılıklar vardır. Bunlardan bir kısmı Güney Avrupa merkezli 16. Yüzyılda başlayan Avrupa ticaret devrimine ve liberalizme dayalı Akdeniz Medeniyetini ön planda ele alırken, diğer bir kısmı, Kuzey Avrupa merkezli 18. Yüzyıl ortalarında başlayan Avrupa sanayi devrimine ve kapitalizme dayalı Batı Medeniyetini ön planda ele almaktadırlar.

Ancak bir süreden beri iktisat tarihçileri ve tarihçiler, Doğu Medeniyetlerine dayalı yaklaşımları ele almakta, kıyaslamakta ve önemli açılımlar getirmektedirler. Bu yaklaşıma göre Avrupa merkezli dünya sisteminin en fazla 500 yıllık bir geçmişi vardır. Ancak bundan çok daha önce Doğu’da birçok bölgede farklı zamanlarda Doğu merkezli “dünya sistemleri” ortaya çıkmış ve uzun zamanlar boyunca var olmuştur.

Bu genel yaklaşımla “dünya tarihinde ilk kez Avrupa merkezli dünya sistemi oluşmuştur” yaklaşımına önemli eleştiriler yöneltmektedirler.

Zirai tarım devriminin ortaya çıktığı Orta Doğu-Anadolu ve Mısır üçgeni Akdeniz medeniyetleri olarak adlandırılmıştır ve Avrupa’nın dışında Yakın Doğuyu temsil etmektedir. Akdeniz medeniyeti olarak anılan bu üçgen içinde doğup gelişen medeniyetler, Akdeniz vasıtası ile deniz ticaretini geliştirip, güçlü ekonomiler kurarak önce bölgesel ekonomik güç haline geldiler. Babil, Asur, Mezopotamya medeniyetleri, Anadolu’da kurulan farklı kültür ve medeniyetler, eski Yunan şehir devletleri ya da bölgesel bir güce dönüşen Mısır devletleri, yerel ve bölgesel güç haline gelen ekonomilere en iyi örneklerdir. Onlardan bazıları, İpek yolu başta olmak üzere dünya transit ticaret yollarını kontrol altına alarak bölgesel ekonomik gücü de aşıp, kendilerine/merkeze bağlı çevre ekonomiler oluşturarak kendi dönemlerinin merkez dünya ekonomisini kurmayı başardılar.

Page 20: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

10

Makedon kralı İskender Akdeniz medeniyet bölgesini ele geçirerek ve Hindistan’a kadar ipek yolunu kontrol altına alıp bölgesel gücünü dünya imparatorluğuna ulaştırmıştı.

Roma, şehir devleti iken Akdeniz medeniyetlerini fethedip Roma İmparatorluğu’nu kurarak bölgesel güç merkezine dönüşmüştü. İslam’ın doğuşu ile kısa bir müddet içinde ortaya çıkan Emevi ve Abbasi İmparatorlukları ve bunları takiben Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları kendi zamanlarının dünya ekonomilerini oluşturarak, dünya ekonomisinin merkezi olmayı başarmışlardı.

1.1.2.1.1. Avrupa Merkezli Medeniyet Yaklaşımları

Medeniyetlerin iktisadi sistemler olarak ele alınması. Bu yaklaşıma göre kapitalizm ve sosyalizm iki farklı ve birbirine rakip medeniyet olarak ele alınmaktadır. Her iki yaklaşım da Avrupa merkezlidir. Milletler de bu sistemler içinde yer alan ekonomilerdir. Her iki sistem de kendi içinde gelişmiş ve az gelişmiş ekonomilerden oluşmaktadır. Bu yaklaşımı benimseyen İktisat tarihçileri bölge, ekonomi ve ulusları bu kriterleri temel alarak değerlendirirler.

Medeniyetlerin iktisadi kalkınmışlık kriterine göre ele alınması: Bu yaklaşıma göre kalkınmış sanayi ülkelerinin yer aldığı Avrupa ve ABD, Batı medeniyetini ve kapitalizmi temsil eder. Bunlar merkez ekonomilerdir ve ileri medeniyet olarak tanımlanırlar. Az gelişmiş ekonomiler Batı medeniyetinin dışında yer alan çevre ekonomilerdir ve az gelişmiş ekonomilerin yer aldığı medeniyetlerdir. Bu yaklaşımı benimseyen iktisat tarihçileri ele aldıkları bölgeleri, ekonomileri, ulusları bu kriterleri temel alarak değerlendirirler.

Medeniyetlerin Din ve Kültürlere göre ele alınması: Bu yaklaşıma göre sanayi devriminin ilk geliştiği bölgeler dikkate alınarak sanayileşmenin ve kapitalizmin ruhunun Protestan ahlakına dayalı olduğu iddia edilmiştir.

Bu biraz daha genişletilerek Batı kültürü ve kapitalizmin ruhunu Hıristiyan kültürünün oluşturduğu kabul edilir. Diğer dinler ve kültürler kapitalizme/sanayileşmeye engel veya altyapı sağlamayan değerler olarak kabul edilirler.

Bu yaklaşımı benimseyen iktisat tarihçileri ele aldıkları bölgeleri, ekonomileri, ulusları bu kriterleri temel alarak değerlendirirler.

1.1.2.1.2. Doğu Merkezli Medeniyet Yaklaşımları

Güney Avrupa merkezli 16.yüzyıl Avrupa ticaret devrimine dayalı medeniyet yaklaşımı ile Batı Avrupa merkezli 18.yüzyıl ortasında başlayan Avrupa sanayi devrimine dayalı medeniyet merkezli yaklaşımlara iki önemli eleştiri yöneltilmektedir. İlk eleştiri zaman olarak yapılmaktadır. İkinci eleştiri ise Batı merkezli medeniyet yaklaşımlarının Batı’dan çok önce Doğu’da yaşanan başta Tarım ve Ticaret Devrimi olmak üzere Doğu’da yaşanan birçok iktisadi devrimi göz ardı etmesidir.

Page 21: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

11

MÖ.8000’de bitkisel Tarım Devrimi Ortadoğu’da (Mezopotamya, Anadolu ve Kuzey Afrika üçgeninde) başlamış ve çevreye yayılmıştır. Yine aynı dönemlerde başlayan hayvancılığa dayalı Tarım Devrimi ise Yakın ve Uzak Doğu’da (Orta Asya’da) yaşanmış ve çevreye yayılmıştır. Avrupa her iki alandaki tarım devrimini Doğu’dan çok geç dönemde yaşayan bölgedir. Tarım devrimi Güney ve Batı Avrupa’da, Roma ve Endülüs ile MÖ.200-MS.700 yıllarında başlayarak yayılmış, Kuzey Avrupa’da ise MS.1000 yıllarında başlamıştır.

Ticaret devrimi, tarım devrimi sonucunda ortaya çıkan üretime dayalı olarak geliştiğinden Doğu’dan Batıya doğru yayılmıştır.

Şehirler, Tarım Devrimi sonucunda geliştiklerinden ve medeniyetin en önemli göstergesi olduklarından gelişmiş şehirler ve şehir medeniyetleri Tarım devrimine bağlı olarak Doğu’da ortaya çıkmış ve yayılmıştır. Tarım devrimine dayalı olarak şehirler Avrupa’da çok daha geç dönemde ortaya çıkmış ve gelişmişlerdir.

Göçebelikten yerleşikliğe gelişen Türk topluluklarını ve kurdukları imparatorlukları inceleyen Biruni (973-1061) daha sonra da Endülüs başta olmak üzere Arap İslam devletleri ve medeniyetlerini inceleyen İbni Haldun (1332–1406) Medeniyetin (Tarım ve Ticaret Devriminin) Doğu’da bedevi ve göçebe bölgelerde başlamasının en önemli sebebinin aidiyet duygusunun (Asabiyet) bu bölgelerde daha güçlü olması, buna bağlı bir araya gelme, organizasyon ve işbölümünün sağlanması olarak açıklamışlardı.

Biruni ve İbni Haldun’un geliştirdiği aidiyet-asabiyet teorisini kaynak göstermeden kullanan Max Weber, Kapitalizm olarak tanımladığı Batı medeniyetinin kaynağını Protestan ahlakına bağlamış, kuzey Avrupa’yı Dünya Medeniyetin doğup geliştiği ve dünyaya yayıldığı merkez olarak tanımlamıştı.

Böylece Doğu medeniyetlerini adeta görmezden gelerek, dünya medeniyet merkezinin Batı Avrupa olduğunu açıklamaya çalışmıştı. Avrupa’da bu yaklaşımı desteklemek üzere ve takiben, 19.yüzyılın sonu ve 20. yüzyılda, doğuyu küçümsemeye dayalı Oryantalizm yaklaşımı gelişti ve yaygınlaştı. Doğu merkezli medeniyet yaklaşımlarının bir kısmı, Batı Avrupa merkezli medeniyet yaklaşımına ve oryantalizme bir reaksiyon olarak gelişti.

1.1.2.1.3. Medeniyetler ve Türk İktisat Tarihi

Türk İktisat Tarihi, göçebe medeniyet ve yerleşik medeniyet araştırmalarında önemli bir alan oluşturmaktadır. Türk kavimleri ve devletleri göçebelikten yerleşikliğe geçen böylece her iki süreci de yaşayan, tarım, ticaret ve sanayi devrimlerini ilk yaşayan ekonomiler arasında yer alan nadir milletlerden ve ekonomilerdendir.

Yine Türk kavimleri ve devletleri, tarihin bilinen en erken dönemlerinden bugüne, Doğu’dan Batı’ya, kuzeye ve güneye doğru yerleşim alanlarını genişleterek yayılan, yüzyıllar boyunca bunu devam ettirerek bugüne kadar sürdürebilen, geniş coğrafya üzerinde dört kıtada yer alan, bilinen tüm dünya milletleri ve ekonomileri ile yüzyıllar boyunca iktisadi ticari

Page 22: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

12

ilişkiler kuran adeta tek millet ve ekonomidir. Bu açıdan da Türk iktisat tarihi, dünya medeniyet tarihi araştırmaları açısından önemli bir alan oluşturmaktadır.

Biruni(973-1061) Türk medeniyetlerinin bu özelliklerini değerlendirerek Doğu medeniyetini oluşturan en önemli unsurların Türk, Hint ve Çin medeniyetleri olduğunu söyler. Türk-Hint imparatorluğunu kuran Gazneli’ler ile Türklerin, Doğu medeniyetini temsil etme gücüne eriştiklerini belirtmiştir. Arap Müslümanlarını Batı Medeniyeti içinde değerlendiren Biruni, Arap Müslümanların Asur, Babil, eski Mısır, Sasani, Eski Yunan, Roma medeniyetlerinin birikimlerinden faydalanarak İslam medeniyetine tevarüs ettirdiklerini ve Arap Müslüman devletlerinin Batı medeniyetini temsil eden güce ulaştıklarını söyler.

Daha sonra Biruni, hem Gazneli’leri yenerek Doğuya doğru, hem de İslam hâkimiyetini Araplardan devralarak Batıya doğru uzanan Selçukluları dikkate alarak on birinci yüzyılda Türklerin hem Doğu hem de Batı Medeniyetini birlikte temsil etme gücüne eriştiğini ve artık dünya medeniyetini temsil ettiğini ileri süren ilk tarihçi olmuştur.

Türk İktisat tarihini dünya medeniyet tarihi içinde değerlendirerek ele almak, medeniyet araştırmalarına önemli katkılar sağlayacaktır. Bu nedenle Türk iktisat tarihini göçebelikten itibaren hayvancılığa dayalı tarım devrimini gerçekleştirdikleri MÖ.8000 yılından başlayıp bugüne kadar ele alarak incelemek gerekmektedir.

1.1.2.2. Milletlerin İktisat Tarihi Ve Türk İktisat Tarihi

Milletlerin iktisat tarihini incelemek ve araştırmak, medeniyetlerin iktisat tarihini ortaya koyma çalışmalarının altyapısını oluşturur. Bu nedenle oldukça önemlidir. Türk iktisat tarihi incelemeleri bu açıdan oldukça önem taşımaktadır. Ancak Türkler ve kurdukları devletler ve imparatorluklar çağlar boyunca coğrafya olarak Çin sınırından Avrupa’ya kadar çok geniş bir alanda yayılmış bulunmaktadır. Henüz çağlar boyunca kurulan Türk devlet ve imparatorluklarının iktisat tarihi ortaya konulamamıştır. Araştırmaya konu veri bolluğu açısından Osmanlı dönemi en çok araştırma konusu olan dönem olarak ortaya çıkmaktadır. Cumhuriyet dönemi Türkiye iktisat tarihi araştırmaları da, Cumhuriyet Arşivinin oluşturulması ve geliştirilmesine bağlı olarak araştırmacıların önem verdikleri alanlar içine girmektedir. Selçuklu dönemi Türk İktisat tarihi araştırmaları Türklerin tarım devrimini ve ticaret devrimini yeni bir evreye ulaştırmaları ve esnaf sanayi devrimini başlatmaları gibi dünya iktisat tarihinin de dönüm noktalarını oluşturan önemli iktisadi gelişmeler içermesinden dolayı oldukça önem taşımaktadır. Bu araştırmalar aynı zamanda yerleşik Türk devlet ve imparatorlukları döneminin de iktisat tarihini ortaya koymaktadır.

Göçebe dönemi Türk toplulukları, devletleri ve imparatorluklarına dair iktisat tarihi araştırmaları da oldukça önemlidir. Türkler hem göçebe hayvancılık yaparak göçebe medeniyeti daha sonra da zirai tarımı benimseyerek yerleşik medeniye

te geçen böylece her iki aşamayı da yaşayan nadir topluluklardandır. Bu gelişimin dünden bugüne izlenebilmesi için belirtilen alanlarda yapılacak araştırmalar Türk İktisat

Page 23: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

13

tarihine önemli katkılar sağlayacaktır. Ancak göçebe hayvancılık ve ticaret dönemi Türk İktisat tarihi araştırmaları oldukça azdır ve yetersizdir.

Page 24: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

14

Uygulamalar

Page 25: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

15

Uygulama Soruları

Page 26: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

16

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

İnsanlığın iktisat tarihi, iktisadi performansı temelden değiştiren ve iktisadi büyümeyi uzun süreli mümkün kılan iki köklü değişimin tarihini içerir. Bu değişimlerin birincisi tarım inkılabı ikincisi de sanayi inkılabıdır. Milletlerin iktisat tarihini incelemek ve araştırmak, medeniyetlerin iktisat tarihini ortaya koyma çalışmalarının altyapısını oluşturur. Bu nedenle oldukça önemlidir.

Page 27: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

17

Bölüm Soruları

1) Tarihçi ekol hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? İnsan davranışlarının temel amacı çıkar sağlamaktır.

a) Sombart, List ve Schmoller önemli temsilcilerindendir.

b) Gözleme önem verir.

c) Klasik iktisadı eleştirir.

d) İktisadi incelemelerde ülkelerin tarihlerinin dikkate alınmasını savunur.

e) Homoeconomicusu savunur.

2) 1930’larda ortaya çıkan ve sosyal bilimler arasındaki sınırların kaldırılmasıyla toptan tarih yapılması gerektiğini savunan görüş hangisidir?

a) Annales Ekolü

b) Tarihçi Okul

c) Keynesyen İktisat

d) Kliometri

e) Hanedanlık Tarihi

3) Aşağıdakilerden hangisi türk iktisat tarihi çalışmalarında kullanılabilecek kaynaklardan birisi değildir?

a) Kadı sicilleri

b) Tapu tahrirleri

c) Ahkam defterleri

d) Terkin Kayıtları

e) Adaletnameler

Page 28: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

18

4) Türkiye iktisat eğitiminde iktisat tarihini keşfetme özgünlüğüne sahip araştırmacı aşağıdakilerden hangisidir?

a) Ziya Gökalp

b) Ömer Lütfi Barkan

c) Gerhard Kessler

d) Parvus Efendi

e) Tekin Alp

5) Aşağıdakilerden hangisi Türkiye ekonomisinin tarihini sol görüşler çerçevesinde ele alan anlayışlardan birisi değildir?

a) Kadro Hareketi

b) Bağımlılık Kuramı

c) Milli İktisat

d) Asya Tipi Üretim Tarzı

e) Modern Dünya Sistemi Teorisi

6. Bir bilim alanı olarak iktisat tarihi nasıl tanımlanabilir, ne zaman ortaya çıkmıştır?

7. İktisat tarihinin konusu ve amaçları nelerdir, iktisat tarihi çalışmalarında hakim yaklaşımlar nasıl değişmiştir?

8. Türkiye iktisadî tarihine yönelik çalışmalarda ne gibi kaynaklar kullanılabilir?

9. Annales ekolünün Türkiye iktisat tarihine yönelik çalışmalara ne gibi bir etkisi olmuştur? Osmanlı’daki tarihçilik bu ekol sonrası nasıl bir değişime konu olmuştur?

10. Türkiye iktisadî tarihi serüvenini açıklamaya çalışan sol yaklaşımlar hakkında bilgi veriniz.

Cevaplar

1)e, 2)a, 3)d, 4)b, 5)c

Page 29: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

19

2. İKTİSADİ DEVRİMLER VE TÜRK İKTİSAT TARİHİ

Page 30: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

20

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

2.1. Tarım inkılabı ve türk iktisat tarihi

2.1.1. Selçukluların dünya tarım inkılabını yeni bir evreye ulaştırmaları ve Osmanlıların tamamlayıcı rolü

2.2. Ticaret inkılabı ve Türk iktisat tarihi: Selçuklu ticaret inkılabı ve dünya ekonomisini oluşturmaları, Osmanlıların tamamlayıcı rolü

2.3. Sanayi inkılabı ve Türk iktisat tarihi: Selçuklu’ ların dünya esnaf sanayi inkılabını başlatmaları ve Osmanlıların tamamlayıcı rolü

2.3.1. Osmanlıların esnaf-sanayi inkılabını tamamlayıcı rolü

Page 31: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

21

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Göçebe ve Yarı Göçebe kavramları hakkında bildikleriniz nelerdir?

2. İnsanlık tarihindeki inkılaplardan hangilerini biliyorsunuz?

3. Selçuklu sanayi devrimi hakkında neler biliyorsunuz?

Page 32: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

22

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Selçukluların Tarım devrimindeki tamamlayıcı rolü

Türklerin dünya tarım devrimine en önemli katkısı Selçuklular döneminde yaşanmıştır. Selçuk Beyin bağımsızlığını ilan ettiği yıldan başlayarak 1000-1200 yılları arasında iki yüzyıl boyunca süren Selçuklu tarım devrimi dönenimde Selçuklular tarım devrimini yeni bir evreye ulaştırmayı başardılar. İncelenmelidir.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Ticaret İnkılabı

1000-1200 yılları arasında Selçuklular, ziraat ve hayvancılıkla gelişen tarım sektörünün öncülüğünde artan üretime dayalı tarım-ticaret ilişkilerini yeniden düzenleyerek, dünya ticaret devrimini yeni bir evreye ulaştırmayı başardılar. Tarım-ticaret ilişkisinde ve şehirlerin gelişmesinde İkta ve vakıf işletmelerin öncülüğünde vakıf sisteminin geliştirilmesi önemli bir rol oynadı. incelenmeli

Okuyarak, Araştırarak.

Osmanlı Esnaf –Sanayi İnkılabı

Selçukluların 1200’lerin başlarında başlattıkları, Ahi Evren'in kümelenme teorisine uygun kurulan kümelenmiş esnaf-sanayi birliklerinden oluşan sanayi sitelerinin tüm bölgelere yaygınlaştırılmasına dayalı esnaf-sanayi devrimi, Osmanlılar döneminde tamamlanmıştır.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak, Fikir Yürüterek.

Page 33: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

23

Anahtar Kavramlar

Tarım Devrimi: İnsan Toplulukları avlanarak, balık tutarak ve yabanî meyveleri toplayarak elde etmeye çalıştıktan sonra aşağı yukarı bundan 10.000 yıl önce, çeşitli bitkileri yetiştirmeyi ve hayvanları ehlîleştirmeyi öğrenerek ilk kez yerleşik tarıma geçmeyi başardı.

Ticaret İnkılabı: Osmanlılar, ticaret altyapısını, ticaret hukukunu ve uluslararası ticaret anlaşmalarını geliştirerek Selçukluların başlattıkları ticaret devrimini tamamladılar.

Kümelenme Teorisi: Selçukluların 1200’lerin başlarında başlattıkları, Ahi Evren'in kümelenme teorisine uygun kurulan kümelenmiş esnaf-sanayi birliklerinden oluşan sanayi sitelerinin tüm bölgelere yaygınlaştırılmasına dayalı esnaf-sanayi devrimi, Osmanlılar döneminde tamamlanmıştır.

Page 34: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

24

Giriş

Tarım inkılabının en önemli sonucu üretim artışı ve nüfus artışıdır. Bu gelişmelere bağlı olarak yurt, köy, kasaba ve şehirler doğmuş, bu gelişmeleri tamamlayıcı sosyal, kültürel, dini, idari, siyasi ve iktisadi organizasyonlar ortaya çıkmıştır.

Siyasi organizasyon olarak ilk kez devlet ve yeni siyasi yönetim modelleri ortaya çıkmıştır. İktisadi organizasyon olarak tarımın yanında tarım ürünlerine dayalı ticaret sektörü doğmuş ve gelişmiştir. Yeni iktisadi yönetim modelleri ortaya çıkmıştır.

Page 35: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

25

2.1. Tarım İnkılabı Ve Türk İktisat Tarihi

Tarım inkılabı iki alt alanda ve ayrı bölgelerde 10.000 yıl önce başladı. Bu dönüşüm aynı zamanda neolitik dönemin (cilalı taş devri) başlangıcı sayılmıştır. Tarım inkılabının bu iki alt alanı göçebe hayvancılık ve yerleşik bitkisel üretimdir.

Modern zamanlarda bilinen önemli yiyecek bitkilerinin büyük bölümü neolitik çiftçiler tarafından keşfedilmiştir. Yine zamanımızda bilinen evcil hayvan türleri ve bunlardan elde edilen hayvan ürünlerinin önemli bölümü neolitik göçebe hayvancılık yapanlar tarafından keşfedilmiştir. İktisadi organizasyon olarak tarımın yanında tarım ürünlerine dayalı ticaret sektörü doğmuş ve gelişmiştir. Yeni iktisadi yönetim modelleri ortaya çıkmıştır.

1. Göçebe ve Yarı Göçebe Hayvancılık: Hayvancılık değişen mevsimlere göre farklı otlaklara ulaşmayı gerektirmekteydi. Tarihte ilk kez 10.000 yıl önce hayvancılık yapan göçebe ve yarı göçebe topluluklar ortaya çıkmıştır.

Göçebe ve Yarı Göçebe Hayvancılıkla uğraşan topluluklar Orta Asya, Kuzey Arabistan, Orta ve Güney Amerika’da düzenli akarsuların bulunduğu geniş otlaklarda ortaya çıkmış ve gelişmiştir.

2.Yerleşik Bitkisel Üretim, Çiftçilik: Bitkisel üretim toprağa bağlılığı, yerleşikliği gerektirmekteydi. Tarihte ilk kez 10.000 yıl önce zirai üretim yapan yerleşik çiftçi topluluklar ortaya çıkmıştır.

Yerleşik bitkisel üretimle uğraşan çiftçi topluluklar düzenli akarsuların beslediği Arap yarımadası, Suriye ve İran’ın içinde olduğu Orta Doğu, Anadolu ve Kuzey Afrika üçgeni ile Kuzey Çin, Afganistan ve Kuzey Hindistan’da ortaya çıkmış ve gelişmiştir.

Türkler Tarım İnkılabının hem göçebe hayvancılık dönemini hem de yerleşik çiftçilik dönemini yaşayan nadir topluluklardan ve ekonomilerdendir. Bu altyapı ve birikim Türklerin devlet ve imparatorluk kurma başarılarının temel nedenlerindendir.

2.1.1. Selçukluların Dünya Tarım İnkılabını Yeni Bir Evreye Ulaştırmaları Ve Osmanlıların Tamamlayıcı Rolü

Türklerin dünya tarım devrimine en önemli katkısı Selçuklular döneminde yaşanmıştır. Selçuk Beyin bağımsızlığını ilan ettiği yıldan başlayarak 1000-1200 yılları arasında iki yüzyıl boyunca süren Selçuklu tarım devrimi dönenimde

Selçuklular tarım devrimini yeni bir evreye ulaştırmayı başardılar. Selçuklular hem göçebe hayvancılığı hem de yerleşik çiftçiliği-bitki üretimini aynı ekonomi içinde gerçekleştirmeyi başardılar. Bu döneme kadar ekonomiler ya göçebe ekonomi olarak hayvancılık veya yerleşik ekonomi olarak çiftçilik-bitki üretimi yapabiliyorlardı.

Selçuklular tarımın iki alt sektörünün birbiriyle ilişkilerini ve ticaret ilişkisini yeniden düzenleyerek, İKTA’yı geliştirerek, tarım devrimini evrimleştirerek dünya tarım devrimi

Page 36: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

26

tarihinde önemli bir başarıya ulaştılar

Selçuklu devleti çok büyük bir coğrafyaya hükmetmekteydi.

Selçuklular dünya tarım devrimi açısından hayvancılık ve ziraatı aynı ekonomide birleştirerek tarımda sektörel devrimi ilk gerçekleştiren ekonomi oldu. Yine Selçuklular ayrı medeniyetler olan göçebe medeniyetler ile yerleşik medeniyetleri birleştirerek yeni bir medeniyeti ortaya çıkardılar. Çağdaşı ekonomilerden bir diğer önemli farklılığı da hayvancılık büyük aile şirketleri halinde hür teşebbüse dayalı yapılıyordu. Köle emeği kullanılmıyordu. Çiftçilik de hür teşebbüse dayalıydı ve köle emeği yoktu. Göçebe Türk geleneğinden beri gelen köle emeğine dayanmayan hür emeğe dayalı iktisadi faaliyetler yerleşik Çin, Hindistan Orta doğu, Afrika ve Avrupa’da köle emeğine dayalı çiftçilik yapan ekonomilere göre önemli bir farklılık oluşturmuştu.

Bu nedenlerle Selçuklu ’da hem sektörel tarım üretiminin gerçekleştirilmesi hem de hür tarım faaliyetlerinin verimliliği, köle emeğine dayalı tarım yapan ekonomilere göre çok büyük verimlilik ve üretim artışı ortaya çıkardı.

Selçuklular, kurucuları Selçuk Beyin 1000 yılında bağımsızlığını ilan ettiği Beylik döneminden (1000-1038) başlayarak Anadolu Selçukluları kurulana (1077) kadar boylara dayalı göçmen hayvancılık sistemini geliştirmişlerdir. Anadolu Selçukluları döneminde ise hayvancılık yapılan alan daraldığından boy yerine aşiretlere dayalı göçmen hayvancılık sistemini uygulamışlardır.

Page 37: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

27

Boylara dayalı göçmen Hayvancılık sisteminde, boy başları boyuna bağlı aşiretleri devlet adına idare ediyor, güvenliğini sağlıyor, vergisini topluyordu. Boya bağlı hayvancılık yapan her bir aşiret büyük aileden oluşmaktaydı.

Her aşiret, büyük aile şirketleri gibi örgütlenmişti. Boyu oluşturan aşiretlerden her birine hayvancılık yapacakları yaylak, kışlak ve yaylak-kışlak arasındaki otlaklardan oluşan “Yurt” adı verilen bir alan diğer anlamda bir işyeri tahsis edilmişti. Aşiretin reisi büyük ailenin de reisi idi. Aşiret reisleri arasından Boyun reisi yani Baş seçiliyordu. Devlet zaafa düşüp zayıflayınca veya çökünce Boy başı ayrılıp Beyliğini ilan edip bağımsızlığını kazanıyordu. Devlete bağlı Aşiret Reisleri ve Boy Başları aşiretini/boyunu devlet adına idare etmesinin yanında aynı zamanda topluluğun ekonomik faaliyetlerinin düzenli yürütülmesinden, ürünlerin pazara ulaştırılması ve devlete verilecek vergiden de sorumlu idi.

Selçuklular Anadolu’yu zaman içinde fethederek yerleşirlerken, yerleşim alanının daralması nedeniyle boylara aynı bölgede yurt veremediklerinden, boyları oluşturan her bir aşirete ayrı bölgelerde yurt vererek aşiretler halinde yerleştirmeye başladılar. Devlete karşı sorumlu idareciler de aşiret reisleri oldular. Böylece Anadolu’da göçebe aşiretlere dayalı hayvancılık gelişmiştir. Selçuklular yerleşik tarım yapan çiftçilere dayalı zirai ekonominin organizasyonunu, İkta Sistemini kurarak sağladılar.

Osmanlılar, Selçuklu tarım ekonomisi modelini (İkta) geliştirerek devam ettirmişler, göçebe hayvancılık ve yerleşik tarım ekonomisini içine alan Tımar sistemini kurarak birbiriyle ilişkili tarım üretim sistemine dönüştürmüşlerdir.

2.2. Ticaret İnkılabı Ve Türk İktisat Tarihi: Selçuklu Ticaret İnkılabı Ve Dünya Ekonomisini Oluşturmaları, Osmanlıların Tamamlayıcı Rolü

1000-1200 yılları arasında Selçuklular, ziraat ve hayvancılıkla gelişen tarım sektörünün öncülüğünde artan üretime dayalı tarım-ticaret ilişkilerini yeniden düzenleyerek, dünya ticaret devrimini yeni bir evreye ulaştırmayı başardılar. Tarım-ticaret ilişkisinde ve şehirlerin gelişmesinde İkta ve vakıf işletmelerin öncülüğünde vakıf sisteminin geliştirilmesi önemli bir rol oynadı.

Artan bitkisel ve hayvansal tarım üretimi, ticaretin ve ticari altyapının gelişmesinde önemli bir etki yaptı. Selçuklular Ticaret sektöründe ulaşıma önem vererek, kervan ağları oluşturarak, Menzil denilen kervan konaklama alanlarını ticari bir ağ halinde organize ederek, konaklama ve depolama ihtiyacını karşılamak üzere Kervansaraylar inşa ederek, ticari güvenlik ve uluslararası ticaret anlaşmalarıyla iç ve dış ticareti geliştirerek, dünya Ticaret Devrimi’ni yeni bir evreye ulaştırdılar. Dünya ticaretinde öncü ekonomik güç haline geldiler.

Selçuklular tarım devrimi ile artan üretim ve ticaretten sağlanan sermaye birikimini, yeni yerleşimlerin, köy, kasaba ve şehirlerin kurulması ve gelişmesine aktaran karma ekonomi yönetim modelini uygulayarak tarım, ticaret ve sanayi ilişkisini yeniden organize edip geliştirerek tarım devrimini yeni bir evreye ulaştırıp, geliştirip ticaret devrimi yaptılar. Böylece esnaf sanayi devriminin altyapısını da hazırladılar. Osmanlılar, ticaret altyapısını, ticaret

Page 38: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

28

hukukunu ve uluslararası ticaret anlaşmalarını geliştirerek Selçukluların başlattıkları ticaret devrimini tamamladılar.

2.3. Sanayi İnkılabı Ve Türk İktisat Tarihi: Selçuklu’ların Dünya Esnaf Sanayi İnkılabını Başlatmaları Ve Osmanlıların Tamamlayıcı Rolü

1200 de başlayan esnaf sanayi devriminin alt yapısını 1000-1200 yıllarında yaşanan Selçuklu tarım ve ticaret devrimi, artan nüfus ve bunlara bağlı gelişen yeni köy, kasaba ve şehirler oluşturmuştu. Tarım, ticaret ve şehirleri organik bağlarla ilişkilendirilmesi ise yine Selçukluların geliştirdiği vakıf işletmelerle sağlandı.

Yeni tarım ve ticaret devrimi ile önemli üretim artışları sağlandı. Nüfus artışı ve şehirleşme hızlandı. Yeni ihtiyaçlar sanayi, tarım ve ticaret sektörlerinin üretim ilişkilerinin yeniden organizasyonunu gerektiriyordu. Selçuklular on birinci yüzyılda başlattıkları ve iki yüzyıl süren tarım ve ticaret sektörlerini geliştirme evresinden sonra 1200’lerden itibaren, artan nüfus ve şehirleşme ihtiyacını karşılamak için Ahi Evren’in geliştirdiği kümelenerek üretim teorisine uygun olarak esnafı bölgesel kümelenme modeli geliştirerek sanayi siteleri halinde örgütlediler. Bu yeni oluşan sınıfı ilk kez esnaftan farklı olarak sanayi sınıfı (ehl-i sanayi) olarak adlandırarak dünyanın ilk sanayi sektörünü oluşturdular ve geliştirdiler.

Sanayi bölgeleri öncelikle bölgesel ihtiyacı karşılamak ve ihtiyaç fazlası üretimi çevreye ihraç etmek üzere oluşturuldu. Sanayi bölgelerinin birbirleriyle ilişkisini sağlamak ve sanayi sektörüne gerekli hammaddenin temini için şehirlerdeki her bir sanayi bölgesiyle ilişkili kır/tarım bölgeleri arasında tedarik zincirleri oluşturdular.

Böylece makroekonomi düzeyinde de bölgelerarası üretim ilişkileri ağı ve tedarik zincirleri ağı kurulmuş oldu. Ülke ihtiyaçların tümünü karşılamak ve ihtiyaç fazlası üretimi ülke dışına ihraç etmek üzere bir üretim modeli gelişti. Bu gelişmelerin sonucunda sanayi, tarım ve ticaret sektörlerinin birbiriyle ilişkilerini yeniden düzenleyerek üretimi arttırmayı başardılar. Bu gelişmelerle birlikte Selçuklular Sanayi Devrimi’ni ilk başlatan ve gerçekleştiren öncü ekonomi oldular.

Selçuklular sanayi devrimini başlatarak tarım, ticaret ve sanayi alanında gerçekleştirdikleri üretim artışlarını sürekli hale getirip iktisadi kalkınmaya dönüştürerek Müslüman Türker’in ilk imparatorluğunu kurmayı, Abbasi Halifesini ve egemenliği altındaki bölgeleri koruma altına alarak İslam dünyasının öncülüğüne ulaşmayı başardılar.

2.3.1. Osmanlıların Esnaf-Sanayi İnkılabını Tamamlayıcı Rolü

Selçukluların 1200’lerin başlarında başlattıkları, Ahi Evren'in kümelenme teorisine uygun kurulan kümelenmiş esnaf-sanayi birliklerinden oluşan sanayi sitelerinin tüm bölgelere yaygınlaştırılmasına dayalı esnaf-sanayi devrimi, Osmanlılar döneminde tamamlanmıştır. Selçukluların 1200 de başlattıkları sanayi devrimi Osmanlılar tarafından bir Ahi olan Orhan Gazi’nin Bursa’yı 1326 yılında fethi ile tamamlandı. Osmanlılar Bursa’nın fethinden kısa bir

Page 39: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

29

müddet içinde tarım ticaret ve sanayi sektörlerini ilişkili olarak yeniden düzenleyerek Bursa şehrini yeniden kurmayı başardılar.

Osmanlılar sanayi devrimini daha da geliştirdiler. 1453’te Fatih sultan Mehmet İstanbul’u fethinden kısa bir müddet içinde tarım ticaret ve sanayi sektörlerini ilişkili olarak İstanbul’da kurmayı başarmıştı.

İstanbul fetihten kısa bir süre içinde yeniden imar edilerek, fetih öncesiyle kıyaslanmayacak ölçüde dünyanın en gelişmiş ve en büyük üretim ve ticaret merkezi haline getirilmiştir. Osmanlıların zamanının en büyük dünya şehirlerini fethedip bu şehirleri fetihten öncesine kıyasen kısa süre içinde dünyanın en büyük üretim ve ticaret merkezi haline getirilebilmesi, sanayi devriminin tamamlandığının açık bir delili olarak da kabul edilebilir.

1200’de Selçukluların başlattığı esnaf sanayi devrimini 1326’da Osmanlılar tamamlamışlardı. 1326-1453 döneminde Osmanlılar esnaf sanayi devrimini, üretim ve tedarik ağlarını birbirleriyle ilişkilendirerek daha ileri seviyeye ulaştırmayı da başardılar.

Page 40: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

30

Uygulamalar

Page 41: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

31

Uygulama Soruları

Page 42: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

32

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Selçuklular dünya tarım devrimi açısından hayvancılık ve ziraatı aynı ekonomide birleştirerek tarımda sektörel devrimi ilk gerçekleştiren ekonomi oldu. Yine Selçuklular ayrı medeniyetler olan göçebe medeniyetler ile yerleşik medeniyetleri birleştirerek yeni bir medeniyeti ortaya çıkardılar. Bu nedenlerle Selçuklu ‘da hem sektörel tarım üretiminin gerçekleştirilmesi hem de hür tarım faaliyetlerinin verimliliği, köle emeğine dayalı tarım yapan ekonomilere göre çok büyük verimlilik ve üretim artışı ortaya çıkardı.

Page 43: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

33

Bölüm Soruları

1) Selçukluların, Türk İktisat Tarihi ve Dünya Tarım İnkılabı konusundaki önemi nedir? Tartışınız.

2) Selçukluların ve Osmanlıların, iktisadi yöndeki etkileşimi nasıl olmuştur? Açıklayınız.

3) Aşağıdaki kavramların, sizlerde uyandırdığı hissiyat nedir? Kavramları, anlamları ile birlikte kısaca açıklayınız.

a) Tarım Devrimi

b) Ticaret İnkılabı

c) Kümelenme Teorisi

4) Tarım İnkılabının iktisadi sonuçları nelerdir?

5) Tarım inkılabının siyasi sonuçları nelerdir?

6) Aşağıda bulunan seçeneklerden hangisi Neolitik Dönemin (cilalı taş devri) başlangıcı olarak kabul edilmektedir?

a) Tarım İnkılabı

b) Yazının bulunması

c) Tekerleğin icadı

d) Ateşin bulunması

e) Paranın icadı

7) Aşağıda bulunan seçeneklerden hangisi, Tarım İnkılabının en önemli 2 sonucu olarak kabul görmektedir?

a) Üretim artışı ve tüketim artışı

b) Üretim artışı ve nüfus artışı

c) Nüfus artışı ve tüketim artışı

d) Nakit ticaret ve şehirleşme

e) Ayni ticaret ve şehirleşme

Page 44: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

34

8) Aşağıda bulunan seçeneklerden hangisi, Selçukluların uyguladığı tarım ekonomisinin adıdır?

a) Tımar

b) Gedik

c) İkta

d) Lonca

e) Pronoia

9) Aşağıda bulunan seçeneklerden hangisi, Osmanlıların (klasik dönem) uyguladığı tarım ekonomisinin adıdır?

a) Angarya

b) Narh

c) Gedik

d) Tımar

e) İkta

10) Aşağıda bulunan seçeneklerden hangisi, Selçuklu ekonomisinde, üretim açısından büyük yer tutar?

a) Tarım ve ipek

b) Hayvancılık ve ipek

c) Hayvancılık ve madencilik

d) Tarım ve madencilik

e) Tarım ve hayvancılık

Cevaplar

6)a, 7)b, 8)c, 9)d, 10)e

Page 45: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

35

3. GÖÇEBELİK DÖNEMİ TÜRK İKTİSAT TARİHİ (İLKÇAĞDAN ORTAÇAĞA KADAR MÖ.3500 – MS.375)

Page 46: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

36

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

3.1. İlk Ve Orta Çağda Göçebe Medeniyetleri, Göçebe Türk Devletleri (Mö.3500-Ms.375)

3.1.1. Yurt-Beylik Ve Yurt-Beyliklerin Bir Arada Yönetimi: Yurt Devlet-Kağanlık

3.1.2. İlk Göçebe Türk Devlet Ve İmparatorlukları: Hunlar, Göktürkler Ve Uygurlar

3.1.2.1. Hun Devletinden Önce Türk Yurt-Beylik Yerleşimleri

3.1.2.2. Hun Devleti Ve İmparatorluğu (Mö.220-Ms 439)

3.1.2.3. Göktürk Devleti Ve İmparatorluğu(552-744)

3.1.2.4. Uygur Devleti Ve İmparatorluğu (744-840)

3.1.2.5. Göçebe Nüfus Ve Coğrafyanın Etkisi

Page 47: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

37

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Türk göçebe topluluklarına bir örnek veriniz.

2. Göçebe toplulukların hangi coğrafyalarda yaygın olduğunu araştırınız.

3. Göçebe topluluklarda iktisadi hayat nasıl işlemektedir

Page 48: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

38

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Hun Devleti Hun Devleti MÖ.220-MS 439 yılları arasında yaklaşık 650 yıl yaşadı. MÖ.220 yılında Teoman tarafından kurulmuştur. Merkezi, Orhun ırmağı batı bölgesinde yer alan Ötüken’dir.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Göktürk Devleti Göktürk Devleti 552-744 yılları arasında yaklaşık 200 yıl yaşadı. 552 yılında Bumin Kağan tarafından Avar Türkleri yenilerek kuruldu. Avarlar bu yenilgiden sonra Karadeniz kuzeyinden Orta ve Doğu Avrupa’ya göçerek yerleşmişlerdir.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Göçebe Coğrafyası Orta Asyanın büyük bir bölümü tarıma elverişli olmayan bozkırlar ve çöllerle kaplıydı. Çöller doğuda Çin sınırından itibaren Gobi Çölü ile başlayıp, batıya doğru Taklamakan Çölü ile birleşip, Maveraünnehire doğru Ak ve Kızılkum Çölleriyle devam etmekteydi.

Okuyarak, Araştırarak.

Page 49: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

39

Anahtar Kavramlar

Göçebe Coğrafyası: Orta Asyanın büyük bir bölümü tarıma elverişli olmayan bozkırlar ve çöllerle kaplıydı. Çöller doğuda Çin sınırından itibaren Gobi Çölü ile başlayıp, batıya doğru Taklamakan Çölü ile birleşip, Maveraünnehire doğru Ak ve Kızılkum Çölleriyle devam etmekteydi.

Oğuzlar (Okuzlar): Türk boylarına ait yurtları tek bayrak altında toplayarak Türk tarihinde bilinen ilk Türk Devletini kurmuşlardı.

Göktürk Kitabeleri: Göktürkler Ötüken’i Çinlilerden kurtararak, Orhun ırmağının batı bölgesini oluşturan Ötüken’i yeniden başkent edindiler. Hun deneyiminden hareketle Ötüken’siz devletin var olamayacağına, kaybedilirse devletin son bulacağını ünlü Göktürk Anıt Kitabelerinde önemle vurgulayarak yazmışlardı.

Page 50: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

40

Giriş

Ortaçağ, Türk göçebelerin öncülüğünde göçebe kavimlerin 375 yılından itibaren Batıya göçleri ile başlamıştır. Ortaçağ, Doğu Romanın sonunu getiren İstanbul’un fethi ile 1453 yılında tamamlanmıştır. Türklerin Göçebelikten yerleşikliği geçişi ise Ortaçağın ortalarında 8. Yüzyılda başlamış 9-10.yüzyılda hızlanmış, 11. Yüzyılda ise tamamlanmıştır.

İlkçağdan Ortaçağın ortalarına kadar devam eden göçebe medeniyetlerin ve Türk Göçebe Devletlerinin örgütlenme-yönetim biçimlerini inceleyerek göçebe medeniyetler konusunda önemli bilgiler edinebiliriz.

Page 51: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

41

3.1. İlk ve Orta Çağda Göçebe Medeniyetleri, Göçebe Türk Devletleri (Mö.3500-MS.375)

Tarihçiler ilk çağı MÖ.3500’de Mezopotamya’da Sümerlerin yazıyı bulması ile başlatır. İlk çağın sonunu Avrupalı tarihçiler Batı Roma’nın sonu olan 476 yılına kabul ederler. Dünyaya etkisi açısından konuyu inceleyen tarihçiler ise 375 yılında Orta Asya’dan çevreye-dünyaya yapılan ve tüm kavimleri etkileyerek Batıya doğru göçe neden olan Kavimler Göçü’nü İlkçağın sonu olarak kabul ederler.

Kavimler göçünde en etkin rolü Türk göçebeleri oynamışlardır. Bazı Türk boylarının kavimler göçü sırasında göç ettikleri yerlerde yerleşikliğe geçişleri de başlamıştır. Örneğin Kavimler Göçü ile Avrupa’ya doğru Göç eden Kuzey Hun Türklerinin önünden, Karadeniz’in kuzeyindeki Cermenlerin Avrupa’ya göçü başlamış, bu baskıların etkisiyle Roma İmparatorluğu 395’te Doğu Roma ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmış, 476’da Batı Roma çökmüştür. Bu geniş etkisi nedeniyle, Kavimler Göç’ünü ilk çağın sonu olarak kabul ediyoruz.

Ortaçağ, Türk göçebelerin öncülüğünde göçebe kavimlerin 375 yılından itibaren Batıya göçleri ile başlamıştır. Ortaçağ, Doğu Romanın sonunu getiren İstanbul’un fethi ile 1453 yılında tamamlanmıştır. Türklerin Göçebelikten yerleşikliği geçişi ise Ortaçağın ortalarında 8. Yüzyılda başlamış 9-10.yüzyılda hızlanmış, 11. Yüzyılda ise tamamlanmıştır.

İlkçağdan Ortaçağın ortalarına kadar devam eden göçebe medeniyetlerin ve Türk Göçebe Devletlerinin örgütlenme-yönetim biçimlerini inceleyerek göçebe medeniyetler konusunda önemli bilgiler edinebiliriz.

3.1.1. Yurt-Beylik ve Yurt-Beyliklerin Bir arada Yönetimi: Yurt Devlet-Kağanlık

Tarihte bilinen ilk göçebe Türk devletini kurarak imparatorluğa dönüştürmeyi başaran Türkler, Hun devletini kuran Hun Türkleridir.

Hun devletini kurarak Türklerin hakanı olan Teoman, Oğuz Türkleri kolundandı. Göçebe Türklerle ilgili önemli bilgiler veren Oğuz Kağan Destanında Oğuz Türleri kolunun kurucusu olarak adı geçen Oğuz Kağan’ın, Teoman’ın oğlu Mete olup Hunların ikinci kağanı olduğu tahmin edilmektedir.

Oğuz Kağan destanında göçebelik dönemi Türklerle ilgili önemli bilgiler verilmesinin yanında yerleşikliğe geçen Türklerle ilgili bilgiler de yer almaktadır.

Türk boylarını birleştirerek devlet kuran Hunlardan sonra aynı başarıya ulaşan Türk devletleri Göktürk’ler ve daha sonra da Uygur’lardır. Her üç devlet de Oğuz Türkleri kolundan gelen Türk boylarındandı.

Page 52: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

42

3.1.2.1. Hun Devletinden Önce Türk Yurt-Beylik Yerleşimleri

Hun devletinden önce göçebe Türkler aşiretler halinde kendi yurtlarını kurarak göçebe yurt toplulukları halinde birbirinden bağımsız yaşıyorlardı. Aşiretin Beyi, Yurdun da Beyi idi. Göçebelerin kurdukları yurtlar, yerleşik köy ve site topluluklarının muadili küçük devlet organizasyonlarıydı. Yerleşik köy ve site topluluklarının zamanla şehir devlete dönüşmeleri gibi, göçebe yurt toplulukları da zamanla Beylik denilen Yurt-Beyliğe, yani küçük birer devlete dönüştüler. Türk Göçebe yurt topluluklarının ve Yurt-Beyliklerin ortaya çıkışı ise göçebe tarım devriminin yaşanmaya başladığı 10.000 yıl öncesine kadar gitmektedir.

Yurt-Beyliklerden birinin diğerleri üzerinde hâkimiyet kurarak ilk Göçebe Türk devletini kurması olarak yaşanan, bilinen Tarihteki ilk Türk Devleti, MÖ.220 yılında kurulan Hun Devleti’dir. Beylerin beyine de Kağan dendi. İlk Türk kağanı Hun Türk Devletini kuran Teoman oldu. Böylece devlet modeli genişledi. MÖ.8000 yılından beri bilinen Yurt-Beylik devlet modeli yanında, Kağanlık devlet modeli gelişti.

3.1.2.2. Hun Devleti ve İmparatorluğu (MÖ.220-MS 439)

Hun Devleti MÖ.220-MS 439 yılları arasında yaklaşık 650 yıl yaşadı. MÖ.220 yılında Teoman tarafından kurulmuştur. Merkezi, Orhun ırmağı batı bölgesinde yer alan Ötüken’dir.

Hunlar önce Oğuz kolunu oluşturan Türk boylarına ait yurtları tek bayrak altında toplayarak Türk tarihinde bilinen ilk Türk Devletini kurmuşlardı. Daha sonra da diğer göçebe ve yerleşik kavimleri egemenlikleri altına alarak Türk tarihinin ilk imparatorluğu olan Büyük Hun İmparatorluğunu da kurmayı başarmışlardı.

Büyük Hun İmparatorluğu büyük bir coğrafyaya yayılmıştır

Page 53: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

43

Hunlar, Orta Asya göçebeleri ile Çin başta olmak üzere yerleşikleri egemenliği altına almış, sağladıkları hâkimiyet ile Kürk yolu ve İpek yolu olarak bilinen Doğuyu Batıya bağlayan ilk uluslararası ticaret yolunu kurmuş ve işletmişlerdir. Bu süreç boyunca ticaret yollarının hâkimiyetini ele geçirmek isteyen göçebe devletler ve Çinlilerle yapılan mücadelenin sonunda birçok kez bölünmüştür. Çinliler de Çin Seddi’ni inşa etmek zorunda kalmışlardı.

Hun Devleti, MS.439 yılında Çin’in Ötüken’i işgali ile sona ermiştir. Bu yenilgi ile devletin dağılmasından sonra devleti oluşturan göçebe aşiretler birbirinden bağımsız halde kendi yurtlarında (yurt, yaylak-kışlak-otlaktan oluşan alandı.) göçebe hayvancılığa devam etmişlerdir. Yine bu dönemde aşiretleri bir araya getiren Beyler kendi Beyliklerini kurmuşlardır. Böylece göçebe Türkler, birbirinden bağımsız beylikler ve aşiretlerden oluşan Hun Devleti kurulmadan öncesindeki dağınık yapıya geri dönülmüştü.

375’te başlayan Kavimler Göçü sırasında Karadeniz kuzeyinden Avrupa’ya geçen Batı Hunları, 400 yılında Avrupa Hungary (Macar) Krallığı’nı kurmuşlardır. En ünlü hükümdarları Atilla’dır. Günümüzde Macaristan Devleti, kökenlerini Avrupa Hunlarına dayandırdığından adı Hungarian’dır.

3.1.2.3. Göktürk Devleti ve İmparatorluğu (552-744)

Göktürk Devleti 552-744 yılları arasında yaklaşık 200 yıl yaşadı. 552 yılında Bumin Kağan tarafından Avar Türkleri yenilerek kuruldu. Avarlar bu yenilgiden sonra Karadeniz kuzeyinden Orta ve Doğu Avrupa’ya göçerek yerleşmiş, Mohaç Ovası merkezli Avar Krallığını kurmuşlar ve zamanla Slavlaşmışlardır. Göktürkler Ötüken’i Çinlilerden kurtararak, Orhun ırmağının batı bölgesini oluşturan Ötüken’i yeniden başkent edindiler.

Hun deneyiminden hareketle Ötüken’siz devletin var olamayacağına, kaybedilirse devletin son bulacağını ünlü Göktürk Anıt Kitabelerinde önemle vurgulayarak yazmışlardı. Ancak, iç çekişmelerle 582 yılında Doğu Göktürkler ve Batı Göktürkler olarak ikiye ayrıldılar. Doğu ve Batı Göktürkler 630 yılından itibaren 50 yıllık Çin işgalinden sonra 681’den itibaren birleşerek ikinci Göktürk Devleti dönemi başladı. Türklerin İslam’ın etkisi altına girmeye başladığı bu dönemde, Bilge Kağan ve iki yardımcısı Tonyukuk ve Kül Tigin döneminin ardından bu üç Türk büyüğü adına dikilen Göktürk Kitabeleri diğer adıyla Orhun Kitabeleri olarak bilinen dört taş anıt üzerine yazılan Göktürk tarihi, sonrakilere ders olmak üzere ayrıntılı anlatılmıştır.

732 ve 735 tarihlerinde dikili taş üzerine yazılı anıtlar, bilinen ilk Türk alfabesi olan Göktürk alfabesi ile yazılmıştır. Anıt kitabelerde ilk kez “Türk Budunu” olarak adlandırılan Türk milletinin daha önceki tarihi de anlatılmaktadır. Göçebelik dönemi idare, örf, adetler, yapılan savaşlar, bölünmenin tehlikeleri, birlikteliğin gücü ve Ötüken’in önemi anlatılmaktadır.

Page 54: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

44

3.1.2.4. Uygur Devleti ve İmparatorluğu (744-840)

Uygur devleti yaklaşık yüz yıl yaşadı. Göktürk egemenliği altında Oğuz Türkleri koluna mensup boylardan biri olan Uygurlar, 744 yılında Göktürk kağanlığını ele geçirip Kutluk Bilge Kağan, kendi kağanlığını ilan ederek Uygur devletini kurdu.

Uygunların da başkenti Ötüken’di. Uygur kağanı ilk olarak Orhun ırmağı kıyısında Ordu-Balık şehrini 745 yılında kurup başkent ilan ederek Türk Tarihinde ilk yerleşikliğe geçişi başlattı. Yerine geçen oğlu Moyen Çor, Orhun Selenge ırmakları arasına diktirdiği Bengü Taş adlı anıta, icraatlarını yazmıştır.

Oğuz Boylarının tamamını hükümranlığı altına aldığı gibi, diğer Türk boylarını ve göçebeleri de hükümranlığı altına aldı. En önemli başarısı ise, Çinin Göktürklerden alarak işgal ettiği bugünkü Doğu Türkistan bölgesinde yer alan geniş tarım havzasını da kontrol altına almasıdır.

Uygur Devleti (744 – 840)

Bu, Uygurların göçebelikten yerleşik tarıma geçmelerinde önemli bir etken olmuştur. Uygur Türkleri bu bölgede yerleşik tarıma geçerlerken, kontrol altına aldıkları diğer göçebe boy ve topluluklar ise göçebe hayvancılığa devam etmekteydi. Zaman içinde yerleşikliği tamamen benimseyen Uygurların, göçebelerin olduğu bölgeleri yönetememe sorunu ortaya çıkmaya başladı.

Başlangıçta Çin aleyhine önemli gelişmeler gösteren Uygurlar, zamanla Çin ile ticari ilişkilerini geliştirmişler, ancak sosyal ve kültürel açıdan başkalaşım geçirerek Çin etkisi altına girerek Mani dinini benimsemeye başlamışlardı. Diğer göçebe Türkler arasında ise İslam gittikçe yayılmaya başlamıştı. Savaşçı göçebe özelliğini devam ettiren Müslüman Kırgızlar,

Page 55: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

45

840 yılında Ordu-Balık’ı basıp, Uygur kağanını öldürüp ahaliyi kılıçtan geçirip Uygur Devletine son verdiler.

3.1.2.5. Göçebe Nüfus ve Coğrafyanın Etkisi

Nüfus

Türkler'in 8. yüzyıla kadar süren göçebelik dönemleri boyunca nüfuslarının ne kadar olduğu hususunda yeterli verilere sahip değiliz. Bazı tahminlere göre 5. Yüzyılda Hun nüfusu 500.000 idi. 8. yüzyılda Göktürk nüfusunun ise 500.000- 2.500.000 olduğu tahmin edilmektedir. İlk çağın sonlarında tüm Türk kavimlerinin toplam nüfusunun ise 5.000.000 olduğu tahmin edilmektedir.

Bu dönemlerde Türklerin devamlı ilişki ve savaş halinde oldukları Çin nüfusu ise tahmini olarak 50.000.000 idi.

Coğrafya ve Göçebelik

Orta Asyanın büyük bir bölümü tarıma elverişli olmayan bozkırlar ve çöllerle kaplıydı. Çöller doğuda Çin sınırından itibaren Gobi Çölü ile başlayıp, batıya doğru Taklamakan Çölü ile birleşip, Maveraünnehire doğru Ak ve Kızılkum Çölleriyle devam etmekteydi.

Yalnızca Altay, Kangay ve Tanrı dağlarındaki ormanlardan beslenen nehirlerin suladığı, tarıma elverişli ama dar bir sahada yayılan vahalar vardı. İpek Yolu olarak bilinen ticaret yolu, Çin ile Batı dünyasını bağlayan bu dar vaha şeridinden geçiyordu.

Ancak vaha şeridi sürekli değildi. Vahalar birbirlerinden kopuktu ve bu kopuk alanlar bozkırlarla kaplıydı. Vaha doğuda Barkul'dan başlayıp Güneyden Kotan ve Yarkent'e Kuzeyden ise Hami, Turfan, Kuça ve Kaşgar'dan sonra Fengana'ya oradan da Taşkent'e ulaşmaktaydı.

Page 56: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

46

Uygulamalar

Page 57: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

47

Uygulama Soruları

Page 58: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

48

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Ortaçağ, Türk göçebelerin öncülüğünde göçebe kavimlerin 375 yılından itibaren Batıya göçleri ile başlamıştır. Ortaçağ, Doğu Romanın sonunu getiren İstanbul’un fethi ile 1453 yılında tamamlanmıştır. Türklerin Göçebelikten yerleşikliği geçişi ise Ortaçağın ortalarında 8. Yüzyılda başlamış 9-10.yüzyılda hızlanmış, 11. Yüzyılda ise tamamlanmıştır.

İlkçağdan Ortaçağın ortalarına kadar devam eden göçebe medeniyetlerin ve Türk Göçebe Devletlerinin örgütlenme-yönetim biçimlerini inceleyerek göçebe medeniyetler konusunda önemli bilgiler edindik.

Page 59: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

49

Bölüm Soruları

1) Aşağıda bulunan kavramları kısaca açıklayınız.

a) Nüfus

b) Coğrafya

c) Göçebe kültür

2) Tarihçiler İlk çağı M.Ö. 3500’de Mezopotamya’da Sümerlerin yazıyı bulması ile başlatır. ( D/Y )

3) İlk çağın sonunu Avrupalı tarihçiler Batı Roma’nın sonu olan 476 yılına kabul ederler. ( D/Y )

4) Kavimler göçünde en etkin rolü Türk göçebeleri oynamışlardır. ( D/Y )

5) Türklerin Göçebelikten yerleşikliğe geçişi, Ortaçağın ortalarında 8. Yüzyılda başlamış 9-10.yüzyılda hızlanmış, 11. Yüzyılda ise tamamlanmıştır. ( D/Y )

6) Aşağıda bulunan seçeneklerden hangisi, Ortaçağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmektedir?

a) Kavimler göçü

b) İstanbu’un Fethi

c) Yazının icadı

d) Fransız İhtilali

e) Haçlı seferleri

7) Tarihte bilinen ilk göçebe Türk devletini kurarak imparatorluğa dönüştürmeyi başaran Türkler hangisidir?

a) Göktürk Devleti

b) Hun Devleti

c) Uygur Devleti

d) Selçuklu Devleti

e) Karahanlı Devleti

Page 60: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

50

8) Türk tarihinde, ilk yerleşikliğe geçişi başlatan ve Doğu Türkistan bölgesindeki geniş tarım havzasını kontrolü altına alan devlet hangisidir?

a) Göktürk Devleti

b) Hun Devleti

c) Uygur Devleti

d) Selçuklu Devleti

e) Karahanlı Devleti

9) İlkçağda Orta Asya Coğrafya’sı ile ilgili bilgilerden hangisi yanlıştır?

a) Çöller doğuda Çin sınırından itibaren Gobi Çölü ile başlayıp, batıya doğru Taklamakan Çölü ile birleşip, Maveraünnehire doğru Ak ve Kızılkum Çölleriyle devam etmekteydi.

b) Yalnızca Altay, Kangay ve Tanrı dağlarındaki ormanlardan beslenen nehirlerin suladığı, tarıma elverişli ama dar bir sahada yayılan vahalar vardı.

c) . İpek Yolu olarak bilinen ticaret yolu, Çin ile Batı dünyasını birbirine bağlıyordu.

d) Orta Asyanın büyük bir bölümü tarıma elverişli olan bozkırlar ve ovalar ile kaplıydı.

e) Hayvancılık önemli bir geçim ve ticaret faktörü idi.

10) Aşağıdaki seçeneklerden hangisi Kavimler Göçü’nün sonuçları arasındadır?

a) Feodalitenin (derebeylik) son bulması

b) Ortaçağın son bulup Yeniçağın başlaması

c) Kartaca’nın yıkılması

d) Doğu Roma’nın yıkılması

e) Batı Roma’nın yıkılması

Cevaplar

2) D 3) D 4)D 5) D

6)a, 7)b, 8)c, 9)d, 10)e

Page 61: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

51

4. GÖÇEBELİK HAYVANCILIK- ÇOBANLIK: GÖÇEBE TÜRK'LERDE ÜRETİM

Page 62: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

52

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

4.1 Göçebelik Hayvancılık- Çobanlık: Göçebe Türk'lerde Üretim

4.1.1. Atçılık

4.1.2. Tarım

4.1.3. Ticaret

4.2. Sosyal Yapı: Ordu-Halk

4.2.1. Savaş

4.2.1.1 Savaş Ve Göçebelik

4.2.1.2. Savaşın Nedenleri

4.3. Sonuç: Göçebe Türk'ler Üzerine Sonuçlar

Page 63: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

53

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Göçebe toplumlarda hayvancılığın önemini tartışınız.

2. Türk toplumlarında atın önemini tartışınız.

3. Göçebe Türklerin yaşam alanlarını tartışınız.

Page 64: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

54

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Ordu-Halk Göçebe Türklerde tam anlamıyla sivil bir teşkilat yoktu. Daha çok asker ve sivil hayatın ayrı ayrı değil birlikte örgütlenmiş olduğu, halk-ordu olarak isimlendirilen farklı bir sosyal yapı mevcuttu.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Göçebelik ve Ticaret Çin kaynaklarına göre, Çin'liler ile Türk'ler arasındaki ticari alış veriş sınır boylarında kurulan pazar yerlerinde yapılıyordu. Sınır pazarlarında alış verişin serbestçe yapılabilmesi, Türk-Çin anlaşma metinlerine açıkça kaydedilmekteydi.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Göçebelik ve Tarım Göçerlik esas olduğundan, yapılan tarım faaliyeti mevsimlik idi. Bir Çin kaydında şöyle der:"...Her ne kadar Türk'ler yerlerini değiştirseler de, herkesin kendi toprağı vardır..."Bu topraklarda ekim, biçim yapmak ancak, göç zamanlarına uygun olarak, belirli ve kısa zamanlar içinde mümkündü.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Page 65: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

55

Anahtar Kavramlar Ordu/Halk Göçebe Türklerde tam anlamıyla sivil bir teşkilatın varlığının

söylenemeyeceğini belirtmiştik. Ordu-halk, halk-ordu gibi asker ve sivil hayatın gerekleri bir arada yaşanıyordu.

Ötüken: Ötüken’in Çin’in diğer ekonomilerle ticaret yollarını kontrol altında tutan stratejik bir coğrafya olduğu anlaşılmaktadır.

Türklerde Atçılık: Türklerde atçılık ve at yetiştiriciliği çok önemli idi. Asya latasının ve dünyanın en iyi atlarını Türk'ler yetiştirmişlerdi. At genetiği keşfedilmiş, çapraz döllenme metodu uygulanarak melez ve değişik nitelik ve cinslerde atlar türetilmişti

Page 66: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

56

Giriş

Hayvancılık, göçebe Türk'ler için hayati öneme sahipti. Hayvanın, yiyecek olarak eti ve sütü, giyecek olarak derisi ve yakacak olarak da dışkısı, obanın hayatını garanti altına almaktaydı. Diğer ihtiyaçların karşılanmasında hayvan ve hayvan ürünleri, ihtiyaçları olan ürüne karşılık olarak verebilecekleri, ellerindeki tek iktisadi kaynaktı. Ayrıca at, Türklerin en önemli savaş aracı ve silahıydı. Kısaca, topluluk ile sürü arasındaki dengenin bozulması, iktisadî bakımdan olduğu gibi hayatî olarak da, topluluğun sonu demektin.

Page 67: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

57

4.1. Göçebelik Hayvancılık- Çobanlık: Göçebe Türk'lerde Üretim

Uygurların kağanı olan Moyun Çor, Türklerin göçebeliği hakkında şöyle yazmıştı;

"...Ötüken ve Teğreş illeri arasındaki vadilerim ve tarlalarım şunlardır: Sekiz, Selenga, Orhon, Tuğla, Semin Teledü, Karağa. Ol yerimin ve sularımın konargöçeriyim ben..."

Çinliler, rakipleri ve düşmanları olan Türk'leri devamlı izliyorlardı. Türk’leri göçebeliği ve hayvancılıkla uğraşmaları ile ilgili şu notları yazmışlardı;

"... Türk'ler keçe çadırlarda yaşar. Su ve otlak peşinde oradan oraya göçerler. Asli uğraşları... sürü yetiştirmektir..."

"... Türk'ler hep aynı mahalde kalmaz... et yerler ve mayalanmış süt (kımız) içerler... Yünden veya deriden elbise giyerler..."

Göçebe Türk boylarının göç yolu uzunluğu, yılda ortalama 150- 300 km. idi. Düz araziler büyük baş, engebeli araziler küçükbaş hayvan yetiştirmeye elverişli olduğundan, Türk boylan da, göç yollarının özelliği ve yerleştikleri alanın niteliğine göre büyük veya küçükbaş hayvancılıkla uğraşıyorlardı. Meselâ engebeli arazi ve yüksek yerleri yurt edinen Göktürk'ler daha çok küçükbaş hayvancılığa yönelmişlerdi.

Hayvancılık, göçebe Türk'ler için hayati öneme sahipti. Hayvanın, yiyecek olarak eti ve sütü, giyecek olarak derisi ve yakacak olarak da dışkısı, obanın hayatını garanti altına almaktaydı.

Diğer ihtiyaçların karşılanmasında hayvan ve hayvan ürünleri, ihtiyaçları olan ürüne karşılık olarak verebilecekleri, ellerindeki tek iktisadi kaynaktı. Ayrıca at, Türklerin en önemli savaş aracı ve silahıydı. Kısaca, topluluk ile sürü arasındaki dengenin bozulması, iktisadî bakımdan olduğu gibi hayatî olarak da, topluluğun sonu demektin.

Göçebe Türk'ler arasından cinsiyete dayalı iktisadî işbirliği vardı. Bu durumu, bir gezgin şöyle kaydetmişti;

"... Erkekler ok yapımı ve biraz da sürüyle uğraşma dışında çalışmazlar. Buna karşılık, avlanır ve ok talimi yaparlar... Kadınlar bütün işleri görür. Deriden yapılan kürk manto, giysi, ayakkabı ve tozluk gibi şeyleri onlar diker, ayrıca, arabaları onarır ve sürerler..."

Göçebe Türk'ler, kendilerini hayvancılıkla özellikle de atçılıkla okadar özdeşleştirmişlerdi ki, Orhun Türkçesinde at ile ad(isim), aynı kelimeyle, "at" kelimesiyle ifade ediliyordu.

Nitekim 629 tarihinde bir Çin elçisi, Türk'ler için şöyle demişti;

"... Türk'lerin kaderi, sadece koyun ve ata bağlanmıştır..."

Page 68: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

58

4.1.1. Atçılık

Türklerde atçılık ve at yetiştiriciliği çok önemli idi. Asya latasının ve dünyanın en iyi atlarını Türk'ler yetiştirmişlerdi. At genetiği keşfedilmiş, çapraz döllenme metodu uygulanarak melez ve değişik nitelik ve cinslerde atlar türetilmişti. At türetimi ve yetiştirilmesinde o kadar ileri teknikler biliniyor ve uygulanıyordu ki, güç, maharet, hız, tip vs. özellikleriyle birbirinden ayrılan birçok at cinsi vardı.

At, ulaşımda ve savaşta en önemli araçtı. Atlı okçular da, manevra kabiliyeti yüksek en vurucu savaş gücü idi. İktisadî olarak atin sütü, eti ve derisinden faydalanılıyordu. Ayrıca, Çin'in kaliteli ipeğinin satın alınması gibi lüks talebi karşılamak için satılan at, yine Çinliler tarafından, savaş ve ulaşım aracı olarak kullanılmak üzere talep ediliyordu.

Bir hesaba göre, bir aile, ihtiyaçlarım karşılayabilmek ve yaşamak için, yedi kısrağa sahip olması gerekiyordu. Aile ortalama 4- 6 kişiden oluşuyor ise, kişi başına birden fazla kısrak yetiştirmek gerekliydi.

4.1.2. Tarım

Ana üretim faaliyeti hayvancılık olmasına rağmen, tarım faaliyetleri de yaygın olmamakla birlikte vardı. Göçerlik esas olduğundan, yapılan tarım faaliyeti mevsimlik idi. Bir Çin kaydında şöyle der:

"...Her ne kadar Türk'ler yerlerini değiştirseler de, herkesin kendi toprağı vardır..."

Bu topraklarda ekim, biçim yapmak ancak, göç zamanlarına uygun olarak, belirli ve kısa zamanlar içinde mümkündü.

4.1.3. Ticaret

Türk devlet ve kavimlerinin yerleşmiş olduğu Orta Asya, Ön Asya ile Uzakdoğu, Anadolu ve Avrupa'ya uzanan ticaret yollarının geçiş yeri idi. ipek Yolu olarak da anılan bu transit ticaret yollarının ele geçirilmesi ve elde tutulması, Türk'ler ile yerleşik devlet ve kavimler arasında özellikle de Türk'ler ile Çinliler arasındaki savaşların önde gelen sebebi idi. Çin kaynaklarına göre, Çinliler ile Türk'ler arasındaki ticari alış veriş sınır boylarında kurulan pazar yerlerinde yapılıyordu. Sınır pazarlarında alış verişin serbestçe yapılabilmesi, Türk-Çin anlaşma metinlerine açıkça kaydedilmekteydi. Ticari alış verişte Türk'ler at, Çinliler ise tarım ürünleri ve ipek satıyorlardı. Türk'ler zamanla atın yanında kürk ve deri satmaya da başlamışlardı.

Türk'ler ile ticari ilişkileri geliştirmek ve kolaylaştırmak için Çinliler, M.S. 1.Yüzyıl'da, bir tarafı Türk diğer tarafı Çin karakteri taşıyan özel bir para basmışlar ve bu para uzun dönem tedavülde kalmıştı. Türk'ler, ticarete konu olacak malları genellikle kışın topluyor, ilkbaharda diğer ülkelere ve sınır pazarlarına sevk edilmek üzere araba ve atlara yükleyerek muhafızların himayesinde kervanlar oluşturarak götürüyorlardı.

Page 69: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

59

Ülkeler arası anlaşmalara ticaretle ilgili hükümler de koyan ilk Türk devleti Hunlardı. M.Ö. 141 de Hunlar ile Çinliler arasında yapılan anlaşmada, Çin sınırlarında Hun Türk'lerinin gelip alış veriş yapacağı serbest pazarların oluşması maddesi metne konulmuştu.

Hun'lar İran, Bizans ve diğer devletlerle yaptıkları anlaşma metinlerine de ticaret ile ilgili maddeler koymuşlardı.

Batı Hun devleti ile Bizans arasında 422 tarihinde çıkan savaş sonunda yapılan anlaşmada, Bizans'ın Hun topraklarındaki yabancıları kışkırtması nedeniyle, Bizanslı tüccarların ülke içinde serbest faaliyet göstermeleri yasaklanarak, belirli sınır yerleri ve kasabalarda ticaret yapabilmeleri hükme bağlanmıştı. Ayrıca Bizans, Hunlara vergi olarak yıllık 350 libre altın verecekti.

4.2. Sosyal Yapı: Ordu – Halk

Göçebe Türklerde tam anlamıyla sivil bir teşkilat yoktu. Daha çok asker ve sivil hayatın ayrı ayrı değil birlikte örgütlenmiş olduğu, halk-ordu olarak isimlendirilen farklı bir sosyal yapı mevcuttu. Nitekim askerler, sivil hayattan farklı bir sınıfı oluşturmadığı için, eski Türk ve Moğol dillerinde asker kelimesinin karşılığı da yoktu.

4.2.1. Savaş

4.2.1.1. Savaş Ve Göçebelik

Bütün kaynaklarda, M.Ö. 2. yüzyıllardan M.S.13. yüzyıllara kadar, Asya Bozkırlarında yaşayan Türklerin savaşçı karakterlerini muhafaza ettikleri belirtilir.

"... çocuklar koyunlara binip kuşlara, gelinciklere ve farelere ok atarlardı. Savaşçıların güç ve yetenekleri yay çekmelerindeki ustalıklarıyla ölçülürdü. Erkekler savaş için eğitim yaparlardı. Çok ani baskın ve taarruzlarda bulunurlardı. Bu onların doğuş ve tabiatlarındandır".

"Türkler döğüşte ölmekten onur, hastalıktan ölmekten utanç duyarlar" .

542 ile 720 tarihleri arasında Göktürk'ler ile Çinliler, sınır çatışmaları, baskınlar, akınlar ve büyük savaşlar şeklinde yaklaşık dört yüz kez karşı karşıya gelmişlerdi. Bu duruma göre yılda ortalama iki kez çarpışıyorlardı. Türkler yalnız Çinlilerle değil, bölgedeki diğer devlet ve topluluklarla da çarpışıyordu. Savaşta Kullanılan Araç Gereç ve Silahlar

6. ve 8. yüzyıllarda İç Asya bozkırlarında savaşan Türkler şu araç gereç ve silahları biliyor ve kullanıyorlardı. At koşumu olarak kolanlı eyer, üzengi ve nal. Savaş giysisi olarak: zırh. zırh yapımında maden kullanmaktaydı-kumaş değil-. Silahlar: ok, yay, kalkan, kama, kılıç, kargı ve gönderdi. Mızrak başlığı olarak temren genellikle demir, kemik veya boynuzdan yapılırdı.Savaşa katılan asker ile halk arasındaki oran, Avrupa Hunlarında 1/5, Peçeneklerde 1/7, Göktürk'lerde ise 1/6 idi. Göçebe Türk'lerde tam anlamıyla sivil bir teşkilatın varlığının söylenemeyeceğini belirtmiştik. Ordu-halk, halk-ordu gibi asker ve sivil hayatın gerekleri bir

Page 70: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

60

arada yaşanıyordu. Askeri hayat ile sosyal hayat birbirinden tam olarak ayrı olmadığı için, eski Türk ve Moğol dillerinde asker kelimesinin karşılığı yoktu.

4.2.1.2. Savaşın Nedenleri

Bilge Kağan'a göre savaşın nedeni, ilk yurtları olan Ötüken'e sahip olmak içindi. Ötüken'e sahip olunduğunda, devlet tehlikelerden uzak olmuş olacaktı. Türkler Ötüken'e sahip olabilmek için birçok kanlı savaşlar yaptı. Ötüken ülküsü, Hun'lardan sonra Dokuz Oğuz'lar, Göktürk’ler ve Uygurlar ‘da aynı şekilde devam etti.Hâlâ daha tam anlaşılamayan nedenlerden dolayı Ötüken, eski çağlardan beri çok güçlü siyasi ve dini bir ilgi odağı olmuştu.

Ötüken'i elde etmek için savaşmak kutsal sayılmıştı. Bu bölgeyi elinde tutan devlet, meşruluğunu ispatlamış sayılmakta, böylece de Orta Asya ve çevresini denetleyebilen bir konumda olmaktaydı.

Savaşın İktisadi Nedenleri

Bilge Kağan Ötüken'in iktisadi önemini şöyle vurguluyordu:

"... bu yerde -Ötüken- oturup Çin devletiyle anlaştım. Altını gümüşü, ipeği ve kenar işlemelerini bol bol verir…”

"... Ötüken yerinde oturup kervan göndersen hiç sıkıntın kalmaz..”

Bu anlatımlarda Ötüken’in Çin’in diğer ekonomilerle ticaret yollarını kontrol altında tutan stratejik bir coğrafya olduğu anlaşılmaktadır. Çin, ticaret yollarını kontrol altında tutarak güvenliği sağlayan göçebe Türk devletleriyle anlaşarak dünya ile ticaret ilişkilerini devam ettirebiliyordu.

İpek Yolu'nun Denetimi

Konumu itibariyle, Uzak Doğu ile Yakın Doğu arasındaki ipek yolu bağlantısı Orta Asya'nın bozkır ve vahalarından geçiyordu. Ötüken'e sahip olan göçebe devlet ipek yolunu da denetimi altına alabiliyordu. Vaha şehirlerde yaşayanlar ile bu ticarete konu olan mallan alıp satan doğu ve batıdaki yerleşik devletler ise, göçebe devletin Asya bozkır ve çöllerinden geçen ipek yolunu denetlemesine taraftarlardı.

Böylece çapulcu ve başıboş çeteler tarafından ticaret kervanlarının soyulması önlenerek, kervan güvenliği ve ticaret güvenliği sağlanmaktaydı. Bu ticaret güvenliğini sağlamanın karşılığı olarak ve biraz da silah, savaş korkusu ve tehdidi altında kaldıklarından Çin başta olmak üzere çevredeki yerleşik devletler göçebe devlete haraç denilen yıllık vergiler ödemekteydi.

Page 71: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

61

4.3. Sonuç: Göçebe Türk'ler Üzerine Sonuçlar

Yukarıda verilen bilgilerin ışığı altında, İç Asya ve çevresi arasında devamlı bir çekişme ve savaş durumunun iki esaslı nedeni vardı:

Birincisi: Yerleşik devletler, meselâ Çin, ipek yolunun denetimini tamamen ele geçirememesi ve göçebe devletlerin devamlı baskısı altında kalarak savaşlarda yıkıma uğraması, galip göçebelerle mağlup yerleşikler arasındaki husumeti sürekli halde tutuyordu. Diğer yandan yerleşikler arası ticaretin yapılabilmesi için de, ticaret yolu üzerindeki göçebe devletlere vergi/haraç vermek zorundaydı.

Göçebe devletler de, ipek yolunu denetim altında tutmak, iktidarlarının devamlılığını temin etmek ve iktidar alanlarını genişletmek çabası içindeydi. Göçebe ve yerleşikler arasındaki sürekli çıkar çatışması, sürekli savaşa dönüşmüştü. İkincisi: Göçebe devletler, konfederasyon altında veya güçlü bir göçebe devletin denetimi altında olmak istememelerinden dolayı, kendi aralarında da devamlı olarak çatışma içindeydi.

Yine yukarıdaki bilgiler ışığında Türklerin göçebe hayatı benimsemelerinin başlıca nedenleri şunlardı:

1- Coğrafya şartlarından dolayı İç Asya'da tarıma değil hayvancılığa elverişli arazi, bu bölgelerde yaşayan Türkleri göçebeliğe yöneltti. Türk nüfusunun az bir kısmı tarım yapılabilen vahalarda tarım yaparak yerleşik hayatı tercih ettiler.

2- İç Asya'daki geniş kır ve otlaklar göçebe Türklerin geçimlerini hayvancılıktan temin etmeye yöneltti. Bu nedenle bu bölgede, dünyanın diğer bölgelerine kıyasen, hayvan yetiştirme kültürü en ileri derecede gelişti. Hayvancılık, yaylak ve kışlaklar arasında mevsimler itibariyle devamlı gidip gelmeleri gerektirdiğinden, göçebeliği gerekli kılan önemli bir sebep oldu.

3- Göçebe bir Türk, doğduğu andan itibaren zorlu tabiat şartları ile mücadele etmek, hayvanlarla haşir neşir olmak, at binmek ok atmak gibi savaş şartlarına hazır olmayı da içeren bilgi ve maharetlerini geliştirmek zorundaydı. Sonuçta da, savaşlarda göçebeler savaş tekniği, silah ve at kullanma mahareti ve hareketlilik gibi yönlerden yerleşiklerden daha ileri ve üstündüler.

4- Bu üstünlüklerim kaybetmemek için Türk'ler, yerleşikleri yenip topraklarını işgal etmelerine rağmen, yerleşiklerin haraç ve vergi vermeleri karşılığında bu topraklan terk edip göçebeliği tercih etmişlerdi.Bu husus, Cengiz'in Yasası’nda ve Oğuz Kağan Destan’ında "... daima göç edeler oturak olmayalar..." ifadesiyle de yer almıştı.

Page 72: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

62

Uygulamalar

Page 73: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

63

Uygulama Soruları

Page 74: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

64

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Göçebelik-Hayvancılık ve daimi savaş hali, ekonomik ve sosyal hayat üzerinde belli başlı şu etkileri meydana getirdiğini öğrendik

1- Ordu-Millet sisteminin devamlılığı

2- Geçimlik-otarşik ekonomi

3- Göçebelik ve coğrafya şartları nedeniyle hayvancılığın gelişmesi, tarımın gelişememesi.

4- Tarımın gelişememesi, şehre ve yerleşik hayata geçişi geciktirdi.

Page 75: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

65

Bölüm Soruları

1. Göçebe toplumlarda hayvancılığın önemini tartışınız.

2. Türk toplumlarında atın önemini tartışınız.

3. Göçebe Türklerin yaşam alanlarını tartışınız.

4. Ordu-Halk kavramı nedir? Tartışınız.

5. Ötüken şehrinin ticari önemi nedir? Tartışınız.

6. Göçebe Türkler için hayati öneme sahip faktör hangisidir?

a) Hayvancılık

b) Ticaret

c) Tarım

d) Madencilik

e) Köle ticareti

7) Aşağıdaki seçeneklerden hangisini Göçebe Türkler, ticarette bir takas aracı olarak kullanmışlardır?

a) Kağıt

b) At

c) Gümüş

d) Altın

e) Bakır

8) Aşağıdaki seçeneklerden hangisi Türkler ile Çinliler arasında yapılan savaşların sebeplerindendir?

a) Siyasi Sınırları Denizlere ulaştırma mücadelesi

b) Değerli maden sahalarını ele geçirme

c) İpek yolu’nda hakimiyet kurma

d) Dini inanışları yayma düşüncesi

e) Türklerin Çin denizlerindeki korsanlık faaliyetleri

Page 76: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

66

9) Aşağıdaki seçeneklerden hangisi Türklerin göç etmelerinde önemli bir sebep teşkil etmektedir?

a) Yeni diyarları keşfetmek istemeleri

b) Bulundukları bölgede altın ve gümüş bulunmaması

c) Önemli ticaret yollarına uzak olmaları

d) Hayvanlarına sürekli besin alanları bulmaları gerekliliği

e) Daha sıcak iklimlere yerleşmek istemeleri

10) ‘’Göçebe Türklerde tam anlamıyla sivil bir teşkilat yoktu. Daha çok asker ve sivil hayatın ayrı ayrı değil birlikte örgütlenmiş olduğu, .............. olarak isimlendirilen farklı bir sosyal yapı mevcuttu. Nitekim askerler, sivil hayattan farklı bir sınıfı oluşturmadığı için, eski Türk ve Moğol dillerinde asker kelimesinin karşılığı da yoktu.’’ Bu cümlede bahsedilen boşluğa hangi kavram gelmelidir?

a) Kutluk-Bey

b) Hakan

c) Timarlı sipahi

d) Yeniçeri

e) Ordu-Halk

Cevaplar

6) a, 7) b, 8) c, 9) d, 10) e

Page 77: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

67

5. GÖÇEBELİKTEN YERLEŞİKLİĞE GEÇİŞ DÖNEMİ (375 – 1000) VE SELÇUKLU DÜNYA EKONOMİSİNİN DOĞUŞU (1000 – 1261)

Page 78: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

68

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

5.1. Şehirlerin Kurulması İlk Şehirler Ve Yerleşik Hayata Geçiş

5.2. Ortaçağ’da Türklerin İslamı Kabulü Ve Yerleşik Medeniyete Geçiş

5.2.1. Türklerin Müslüman Olması

5.2.2. Fikri Alanda Gelişmeler

5.2.3. Maddi Alanda Gelişmeler

5.3. Selçuklu Dünya Ekonomisinin Doğuşu(1000-1261): Selçuklu Devletinde İktisadi Sosyal Hayat

5.3.1. Selçuklu Devleti(1000-1308): Kuruluşu Ve Önemli Olaylar

5.3.2. Devletten İmparatorluğa Geçişin Ekonomik Nedenleri

5.3.3. Fikri Ve Eğitim Alanında Gelişmeler

5.3.4. Selçukluların Tarım İnkılabına Katkıları

5.3.5. Selçuklu Tarım İnkılabı Ve Sonuçları

Page 79: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

69

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. İslamiyet ve yerleşik hayat arasındaki ilişki nedir?

2. Türkler ne zaman Müslüman olmuşlardır?

3. Tarım devrimi hakkında neler biliyoruz?

Page 80: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

70

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Türklerin ilk şehirleri

İlk Türk şehirleri Uygur'lar zamanında kurulup gelişmeye başladı. Uygur hükümdarı İl İtmiş Bilge Kağan, Çin imparatoru ile iyi münasebetler kurup, kudretinin bir göstergesi olarak da Çin imparatorunun kızı ile evlendikten sonra, 747 yılında, Orhun ırmağı kıyısında, Ordu Balık diye isimlendiren ilk Türk şehrini kurdu.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Müslümanlık ve Türkler

Türk'ler bir taraftan Çin diğer taraftan da Arapların istilâ teşebbüsleriyle karşı karşıya kalmışlardı. Bu istilalar bertaraf edecek birlikten de yoksunlardı.

Okuyarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Selçuklu Tarım İnkılabı

Selçuklular, aynı ekonomide hem göçebe hayvancılık hem de yerleşik çiftçiliği birlikte gerçekleştirmeleri daha önceki ekonomilerde görülmeyen sonuçlar ortaya çıkartmıştır.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Page 81: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

71

Anahtar Kavramlar Müslüman Bilim Adamları: İslam Dünyasının yetiştirdiği en büyük bilim

adamlarından bazıları Biruni, Harezmî ve Ahmet Fergani’dir.

Selçuklu Tarım Devrimi: Selçuklular, göçebe hayvancılık, Çoban hayvancılık ve çiftçiliği aynı ekonomide gerçekleştirerek tarım ve ticaret ilişkisini güçlendirerek, üretimi ve nüfusu arttırmışlardır.

Türk İslam Şehirleri: Binli yılların ortalarından itibaren Selçuklu coğrafyasında yer alan Buhara, Semerkant, Bağdat, Şam, Halep, Kayseri, Konya dünyanın en gelişmiş ve kalabalık nüfusa sahip şehirleri oldular.

Page 82: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

72

Giriş

Türklerin İslam'ı kabul etmeye başlamaları ile yerleşikliğe geçişleri aynı zamanlarda birlikte gerçekleşmiştir. İslam, yerleşik medeniyetlerde doğup büyümüştür.

İslam, 7.yüzyılın sonlarına doğru Asya’da göçebeler arasında, özellikle göçebe Türkler arasında yayılmaya başladığında göçebe ve yerleşiklerin aynı medeniyet içinde yaşamaya başlamasının da önemli bir zeminini oluşturdu. Göçebelerin ve göçebe Türklerin yerleşikliğe geçişi 7. Yüzyılın sonlarından itibaren başlamış ve giderek hızlanmıştır.

Page 83: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

73

5.1. Şehirlerin Kurulması İlk Şehirler Ve Yerleşik Hayata Geçiş

Balık, Ordu veya Ordugâh, Uluş veya Ulus kelimeleri, eski Türkçede şehir anlamında kullanılmıştı. Kaşgarlı Mahmut, ordu veya ordugâhı, hakanın oturduğu şehir olarak tanımlamıştı. Yine aynı yazar, "Balık" kelimesinin eski Türkçede, kale veya şehir anlamına geldiğini ve Uygur'lar tarafından kullanıldığım kaydeder. ÖGEL, Göktürklerin, sadece Çin şehirlerine Balık dediklerini ve kelimenin aslının "balçık “tan geldiğini yazar. Uluş veya Ulus kelimesi ise daha çok şehir-devlet anlamında kullanılıyordu. Hunlarda ve Göktürklerde şehir hayatı gelişmemişti.

Hun ve Göktürklerin neden şehir kurmadıklarını veya şehir hayatım benimsemediklerini şu satırlar bir nebze aydınlatmaktadır:

M.S.80 yıllarında Hunlara sığman bir Çin generali şehir kurulmasını teklif eder. Ancak bazı gerekçelerle reddedilir. Teklif ve reddediliş nedenleri şunlardı:

"... Kuyular kazdıralım ve surlu şehirler yaptıralım. Ekin ve yiyecek saklamak üzere depolar kuralım. Savunma bakımından Çinlilere güvenemeyiz. Çin ordusu gelince fazla zarar vermesin. Bunun üzerine birkaç yüz kuyu kazıldı.

Binlerce meyve ağacı dikildi. Fakat bazıları şöyle dedi: Hun'lar surlu şehirleri Çinililere karşı savunamazlar. Depolardaki yiyecekler ise ancak Çin ordusunun işini yarar. Bunun üzerine general bu tekliften vazgeçti..."

Şehir kurma ve şehre yerleşme fikri tartışılmasına rağmen, eski Türklerin şehir hayatım benimsememelerinin başlıca iki nedeni vardı: Siyasi hâkimiyeti ele geçirmenin ve sürdürmenin ancak göçebe bir hayat ile mümkün olduğuna inanılıyordu.

Diğer önemli neden de, şehrin, Türk nüfusun azlığından dolayı özellikle dış saldırılara karşı askeri olarak etkili bir şekilde korunamayacağı idi. İlk Türk şehirleri Uygur'lar zamanında kurulup gelişmeye başladı. Uygur hükümdarı İl İtmiş Bilge Kağan, Çin imparatoru ile iyi münasebetler kurup, kudretinin bir göstergesi olarak da Çin imparatorunun kızı ile evlendikten sonra, 747 yılında, Orhun ırmağı kıyısında, Ordu Balık diye isimlendiren ilk Türk şehrini kurdu.

5.2. Ortaçağ’da Türklerin İslamı Kabulü Ve Yerleşik Medeniyete Geçiş

5.2.1. Türklerin Müslüman Olması

7.yüzyılın sonlarında, Müslüman Arap fatihleri İran'ı ele geçirdikten soma, sıra Maveraünnehir'e, yani Türklerin yaşadığı yerlere geldi. Bu sıralarda, Doğu ve Batı Göktürk İmparatorluğu da Çin işgali ve iç kargaşalar nedeniyle parçalanmıştı. Bu durumdan yararlanan Kuteybe komutasındaki Arap İslam ordusu, 705-715 yıllan arasında, önemli ticaret merkezleri olan Beykent, Buhara ve Semerkant şehirlerini alarak ilk camileri inşa etti.

Page 84: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

74

Türk'ler bir taraftan Çin diğer taraftan da Arapların istilâ teşebbüsleriyle karşı karşıya kalmışlardı. Bu istilalar bertaraf edecek birlikten de yoksunlardı. Bu güçsüzlük nedeniyle İslâm ordularına karşı koyamamak, daha soma Türklerin kaderini değiştirdi ve Türklere cihan hâkimiyetinin anahtarını verdi. Türk'ler Müslüman oldu.

Türk'ler Müslüman Arap ordusunun ilerleyişine karşı direnerek ve işgal ettikleri yerlerde isyan çıkartarak 737’de Semerkant ve Buhara'nın dışındaki topraklan geri aldı. Ancak Çin ordusu, Türk topraklarındaki işgale devam ediyordu. Türk'ler bu durum karşısında Müslüman Araplardan yardım istedi. 751 yılında, Arap ve Çin orduları Talas şehri yakınlarında karşılaştı. Savaş başlarken Türk ordusu da ansızın harekete geçerek Çin ordusunu arkadan sardı.

İki ateş arasında kalan Çin ordusu, tamamen yok edildi. Talas savaşından sonra Çin bir daha asla Orta Asya'ya kadar gelemedi. Türk'ler de İslamiyet’i kabul etti. Türklerin ekseriyetinin Müslüman olması ve kitleler halinde İslam’ı kabul etmeleri 10. yüzyıla kadar devam etti.

Talas savaşında Türk ve İslam ordularını aynı safta gösteren bir minyatür.

5.2.2. Fikri Alanda Gelişmeler

Matematik ve Cebir’in isim babası olan Harezmi(780-850), temel eğitimini ve medresede yüksek eğitimini Horasan’da almıştı. Matematik alanında dünyaca tanınan temel bilimci Ahmet Fergani (800-895), temel eğitimini ve medresede yüksek eğitimini Fergana’da almıştı.

Yaşadığı asra “Biruni Asrı” denen tabiat bilimleri, felsefe ve sosyal bilimlerde çığır açan Biruni(973-1051), temel eğitimini ve medresede yüksek eğitimini Harezm’de ve Gazne’de yaptı.

Felsefe alanında dünyaca tanınan temel bilimci ve sosyal bilimci Farabi (870-950) temel eğitimi ve medresede yüksek eğitimini Farab ve Rey’de yaptı. Türkler Müslüman olmalarından itibaren eğitim kurumlarını kurup ilme yönelerek yukarıda belirtilen tanınmış bilginler gibi

Page 85: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

75

sonraki çağlar boyunca da unutulmayan birçok önemli fikir ve ilim adamları yetiştirdiler. Türkler Müslüman olmalarından kısa bir müddet içinde Orta Asya’yı eğitim ve bilimin merkezi haline getirmeyi başardılar. Türklerin İslam’ı kabulü, fikri alandaki gelişmeleri benimsemeleri ve buna göre yeniden örgütlenmeleri-idari, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda önemli değişimin yaşanması, şehirlerin kurularak yerleşikliğe geçişin hızlanmasını sağladı.

Özellikle tefsir ve hadis ilimleri, insanı ve kâinatı tanıma ve yorumlamada İslam medeniyetinin oluşması ve yayılmasında önemli bir etki yaptı.

Eğitim alanında mektep ve medreselerle insanın kendini, çevresini, dünya ve kâinatı anlama ve yorumlaması başladı. Türkler İslam’ı öğrenmek ve öğretmek için mektep ve medreseler kurmaya, bunlara öğrenci olmak için İslam dünyasına yayılmaya başladı. Alim olmak ve ilme saygı duymak fikri, Müslüman olan Türkler üzerinde önemli etkiler yaptı. Dervişler, cami, tekke ve zaviyelerde halkı öğretme ve yaygın eğitimde önemli rol oynadılar. İslam’dan önce Budist-Şamanist dervişlerin iş yapmayıp yardımla geçinme anlaşışı, Müslüman olduktan sonra İslam fikri ile tamamen değişti.

Müslüman dervişler, Budist dervişler gibi yardım edilen değil topluma her alanda yardım edenler konumunda idi.

İş kurma ve geliştirmede öncülük eden kolonizatör dervişlik fikrine sahip Müslüman dervişler, halkla bütünleşerek sosyal ve iktisadi hayatın önemli bir aktörü oldular.

Gaziler ve bulundukları yerler olan sınır boylarındaki ribatlar ve kaleler önem kazandı. Bunda gazilik-şehitlik fikrinin önemli bir yeri vardır. Gazilik ve şehitlik fikri İslam’ın yayılmasında ve Türkler üzerinde önemli etki yaptı.

5.2.3. Maddi Alanda Gelişmeler

Ticarette gelişmeler: Ticaretin İslam’ın yayıldığı alanlarda hızla yayılarak iktisadi gelişmeyi olumlu etkiledi. Bu büyümeye pareler olarak ticaret yolları Doğudan Batıya gelişmeye başladı. Bu durum Türklerin ticari faaliyetlerini arttırmalarına yaradı. Tarımda gelişmeler: Yerleşiklerin tarım ürünleri ve Göçebe hayvancılık ürünlerinin İslam’ın yayıldığı yerlerde ticaretin ve ticaret yollarının gelişmesi ile dünya ticaretine katılmaları sağlandı. Bu durum Türk ticaretine olumlu etkilerde bulundu.

Şehirlerinin, sanayi ve mesleklerin gelişmesi: İslam’ın yayıldığı alanlarda şehirlerin gelişmesi, esnaf-sanayi faaliyetlerini de olumlu yönde etkiledi.

Türklerin şehir kurarak şehirlere yerleşme ve meslek öğrenmeleri giderek yaygınlaştı. Örneğin Fergana vadisinde tarım ticaret ve şehirleşmenin hızlanması ile Buhara Semerkand gibi şehirlerin ortaya çıkması aynı zaman dilimlerinde yaşandı.

Para, kredi-senet-poliçe: İslam coğrafyasının büyümesi ticari faaliyet hacminin artışına sebep olurken diğer yandan da nakdi ekonomiye geçiş hızlandı. Geniş İslam coğrafyasında ticari faaliyetleri kolaylaştıran para ve kredi alanında olumlu gelişmeler yaşandı.

Page 86: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

76

Bu dönemde Türklerin Yerleşikliğe geçişi, göçebe hayvancılığı bırakıp kasaba ve köylere yerleşip çoban hayvancılığa ve çiftçiliğe geçiş olarak yaşanıyordu. Bu bir meslek değiştirme idi ve göçebe hayvancılığın terk edilmesi idi. Henüz yerleşikliğe geçenler, çiftçiliğin yanında çoban hayvancılık faaliyetine yönelmeye yeni başlamaktaydılar.

Bu dönemde Müslümanlığı ve yerleşikliğe geçen Türk Devletleri ile Müslüman olmayan Göçebe ve Türk Göçebe Devletlerarasında önemli çatışmalar yaşanmaya başlandı. Para, kredi-senet-poliçe: İslam coğrafyasının büyümesi ticari faaliyet hacminin artışına sebep olurken diğer yandan da nakdi ekonomiye geçiş hızlandı. Geniş İslam coğrafyasında ticari faaliyetleri kolaylaştıran para ve kredi alanında olumlu gelişmeler yaşandı.

Bu dönemde Türklerin Yerleşikliğe geçişi, göçebe hayvancılığı bırakıp kasaba ve köylere yerleşip çoban hayvancılığa ve çiftçiliğe geçiş olarak yaşanıyordu. Bu bir meslek değiştirme idi ve göçebe hayvancılığın terk edilmesi idi. Henüz yerleşikliğe geçenler, çiftçiliğin yanında çoban hayvancılık faaliyetine yönelmeye yeni başlamaktaydılar.

Bu dönemde Müslümanlığı ve yerleşikliğe geçen Türk Devletleri ile Müslüman olmayan Göçebe ve Türk Göçebe Devletlerarasında önemli çatışmalar yaşanmaya başlandı.

5.3. Selçuklu Dünya Ekonomisinin Doğuşu(1000-1261): Selçuklu Devletinde İktisadi Sosyal Hayat

5.3.1. Selçuklu Devleti (1000-1308): Kuruluşu Ve Önemli Olaylar

Oğuz Türkleri kolundan Kınık Boyuna mensup olan ve Hazar Devletinde Subaşılık görevi yapan Selçuk beyin 1000 yılında bağımsızlığını ilan etmesi ile kurulan Selçuklu Devleti, 1308 yılında sona erene kadar 300 yıl boyunca tarih sahnesinde kalmıştır.

Emevilerin 8. Yüzyıl ortalarında Abbasilere bıraktıkları Asya, Anadolu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Afrika bölgelerindeki hâkimiyetleri, 1000’li yılların ilk yarısından itibaren başlayarak Selçuklulara geçmiştir. Selçukluların hakimiyeti Asya ve Ortadoğu’daki bölgelerde 14.yüzyılın başına kadar sürmüştür.

Selçuk Bey(938?-1038), yönetimindeki boyu ile birlikte Müslüman olduktan sonra Hazar Devleti’ne vergi ödemeyi reddederek bağımsız Beyliğini ilan etti.

Müslüman ahalisiyle beraber Seyhun Irmağı kıyısındaki Cent Şehri civarına 1000 yılında göç ederek bu bölgeyi yurt edindi. Hazarlara karşı cihada girişerek Müslüman Samaniler ve Karamanlılarla ittifak oluşturdu. Zamanla maveraünnehir bölgesinde üstünlük kurdu.

Böylece Anadolu Selçuklularına bağlı bazı aşiret reisleri ve boy beyleri Anadolu’da kendi bağımsız beyliklerini ilan ederek Anadolu Beylikler dönemi olarak adlandırılan dönem başladı. Bu beylikler arasında daha sonra devlete ve imparatorluğa dönüşecek olan Osmanlı Beyliği de vardı.

Page 87: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

77

5.3.2. Devletten İmparatorluğa Geçişin Ekonomik Nedenleri

Selçuklular, göçebe hayvancılık, Çoban hayvancılık ve çiftçiliği aynı ekonomide gerçekleştirerek tarım ve ticaret ilişkisini güçlendirerek, üretimi ve nüfusu arttırmışlardır. Bunun sonucunda çevreye doğru hızla genişleyerek devletten imparatorluğa geçmişlerdir.1000 yılında Selçukluların tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte tarım devriminde yeni bir evre başladı. Selçuklular ilk kez hayvancılık ve bitkisel üretimi aynı ekonomide üretmeyi başardılar.

Buna bağlı üretim artışı, nüfus artışı ve ticaretin gelişmesi, artan vergi gelirleriyle beraber güçlenen bir devlete ve sonuçta da imparatorluğa dönüştüler.

5.3.3. Fikri Ve Eğitim Alanında Gelişmeler

Türklerin İslam medeniyetini öğrenme ve özümseme aşamasından sentez aşamasına geçmeleri ile Gazali, Buhari, Birüni, Farabi, İbni Sina, Mevlana, Ahi Evran, Nizamülmük gibi çağlar boyunca etkisini sürdürecek ilim, fikir ve siyaset adamları ortaya çıktı.

Müslümanların örgün eğitimde en büyük icadları olan ilk üniversiteler olan medreseler, Selçuklular tarafından kurumlaştırılarak, belli bir düzen ve nizama bağlandı.

Selçuklu veziri Nizamülmülk (1063-1092) tarafından yapılan bu eğitim reformu ile, bu eğitim düzenine bağlı Nizamiye Medreseleri kuruldu. Selçuklu veziri Nizamülmülk ilk Nizamiye medresesini Bağdat’ta 1064-1066 da kurmuştur. Bağdat, Musul, Basra, Nişabur, Belh, Herat, İsfahan, Merv, Amul, Rey ve Tuş gibi büyük kentlerde çok sayıda bu tip medreseler kurdu.

Böylece Selçuklular, örgün eğitimde mektep-medrese ilişkisinde derecelendirme oluşturarak eğitimin kalitesini arttırdılar. Bilimlerin gelişmesini ve birçok yeni telif eser kaleme alınıp yayınlanmasını sağladılar. İslam aleminde en üst eğitim veren medreseler, nizamiye medreseleri oldu. Bunların sonucunda;

1.Alimlik, İlim Öğrenme ve Öğretme Fikri Yerleşti ve yaygınlaştı. Örgün Eğitim Alanında Tüm Selçuklu şehirlerinde mektep, medreseler kuruldu. Medreseler ve müderrisler arasında ilim öğretenler ve öğrenenler ağının tüm İslam coğrafyası ile kurulması ve geliştirilmesi sağlandı.

2.Sosyal bilimlerde önemli gelişmeler sağlandı. Tefsir, hadis başta olmak üzere din ve ahlak bilimlerinde, felsefe, dil, tarih, kamu maliyesi ve iktisat bilimini de içeren fıkıh, siyaset ve idari bilimlerde medreselerin tüm şehirlerde kurulması ve ekoller oluştu ve yaygınlaştı.

Medrese ve müderrisler ağının tüm İslam coğrafyası ile ilişkisi sağlandı. Bu alanlarda Tercüme-Telif kaleme alınan ilmi eserler ortaya çıktı. Bu eserlerde dile getirilen birçok fikir, kuram ve tahliller ve önemli müellifler yetişti. Bu eserlerin ve fikirlerin medreseler yoluyla tüm şehir ve kasabalara yayılarak öğretilmesi sağlandı.

Page 88: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

78

3. Tabii bilimler ve fen bilimlerinde gelişmeler sağlandı. Matematik-fen-astronomi merkezleri açıldı. Sağlık bilimlerinde gelişmeler tıp merkezleri, hastane ve şifahaneler kuruldu. Bu alanlarda tercüme-telif ilmi eserler yayınlandı. Bu eserlerde dile getirilen birçok fikir, kuram ve tahliller yapan önemli müellifler yetişti. Bu eserlerin ve fikirlerin medreseler yoluyla tüm şehir ve kasabalara yayılarak öğretilmesi sağlandı.

4. Dervişlik, Halka İslam Medeniyetini Öğretme ve Öğrenme Fikri önem kazandı: Yaygın Eğitimde Sosyal bilimlerin halkbilimleri alanındaki gelişmeler Halka İslam medeniyetini öğretme ve öğrenmeleri için tüm şehirlerde, kasabalarda, köylerde, şenlendirilecek ıssız alanlarda dervişler tarafından tekke ve zaviyeler kurularak aralarında iletişim ağının kurulması ve geliştirilmesi sağlandı. Bu alanlarda tercüme ve telif nesir ve nazım türünde kaleme alınan tasavvufi eserler ve bunları kaleme alan şeyhler, dervişler ve mutasavvıflar yetişti. Bu eserlerin ve fikirlerin tekke ve zaviyeler, cami ve mescitlerle tüm şehir, kasaba ve köylerde halka yayılması sağlandı.

5. İktisat Fikri, Halka yönelik iktisat biliminde gelişmeler oldu. Halka; alış veriş ahlakı, üretim, meslek sahibi olma ve meslek geliştirmeyi öğreten Fütüvvet ve Ahilik halkbilimi doğdu ve gelişti. Bu alanda kaleme alınan Fütüvvetnameler, Ahi fütüvvetnameleri tüm toplumu etkiledi. Bu eserlerin ve fikirlerin tekke ve zaviyeler, cami ve mescitlerle tüm şehir, kasaba ve köylerde halka yayılması sağlandı. İktisat ahlakının anlatıldığı Ahi tekke ve zaviyeleri kuruldu.

6.Gazilik, İslam’ı Yaymada Gazilik Fikri yaygınlaştı. Gaziler, Alpler ve Erenler ile bunların mekânı olan ribatlar, kaleler ağının kurulması ve geliştirilmesi sağlandı: Gazilik fikrini işleyen tercüme ve telif gazavatnameler, fetihnameler, destanlar türünde eserler, anonim eserler kaleme alındı. Bu eserleri hazırlayan önemli tarihçiler, müverrihler ortaya çıktı. Bu eserlerin tüm medrese, tekke, zaviye, cami ve mescitler yoluyla halka yayılması sağlandı.

7.Fikri alanda kurumlaşma ve halkın katılımının sağlanması sağlandı. Vakıfların hayri yönünün geliştirilerek fikri kurumların inşası; Medrese, sağlık merkezleri, astronomi merkezleri, tekke ve zaviyelerin vakıflar eliyle halk tarafından-özel teşebbüs eliyle- kurulması sağlandı ve yaygınlaştırıldı.

5.3.4. Selçukluların Tarım İnkılabına Katkıları

Dünya tarım devrimini hayvancılık alanında gerçekleştirenler göçebeler oldu. Hayvancılığı dayalı tarım devrimi, bitkisel-zirai tarım devrimi ile aynı zamanlarda MÖ. 8000 yıl önce gerçekleşti. Hayvancılığa dayalı tarım devriminin yaşandığı bölge ise düzenli akarsuların yer aldığı, dağların yaylak olarak, geniş ovaların kışlak olarak, yaylak ve kışlak arasındaki alanların otlak olarak planlayıp kullanmaya başlayan göçebelerin yaşadığı Asya stepleri idi.

Hayvancılığa dayalı tarım devrimi Asya steplerinden dünyaya yayılmıştır. Sosyal yapı olarak birbirinden ayrık büyük aile topluluğu halinde yaşayan göçebe topluluklar, yurt adı verilen yaylak - kışlak ve arasındaki otlaklardan oluşan kendilerine ait alanda yaşıyorlardı.

Page 89: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

79

Ekonomik olarak her bir büyük aile topluluğu, binlerce baş büyük ve küçükbaş hayvan besleyen aile şirketleri halinde örgütlenmişti. Göçebe toplulukların oluşturduğu göçebe devletler gücünü öncelikle, hayvan ve hayvandan üretilen ürünlerden alınan vergilere dayandırıyorlardı. MS.1000’lere kadar, göçebeler hayvancılığı, yerleşikler ise bitkisel üretimi yapan ayrı medeniyetler olarak yaşadılar. İslam, yerleşik medeniyetlerde doğup büyümüş, 7.yüzyıldan itibaren Asya’da göçebeler özellikle göçebe Türkler arasında yayılmaya başladığında göçebe ve yerleşiklerin aynı medeniyet içinde yaşamaya başlamasının da önemli bir zeminini oluşturmuştur. Göçebelerin yerleşikliğe geçişi 7. Yüzyıldan itibaren başlamış ve giderek hızlanmıştır.

Binli yılların başlarına, Selçuklu dönemine kadar ekonomiler, ya bitkisel üretim yapıyorlardı ya da göçebe hayvancılık yapıyordu. Selçuklular on birinci yüzyılın ilk yarısında tarım devrimini yeni bir aşamaya ulaştırdılar. Selçuklular hem göçebe hayvancılığı hem de yerleşiklere dayalı bitkisel üretimi aynı ekonomide birlikte gerçekleştirmeyi başaran ilk ekonomi oldular. Selçuklular, aynı ekonomide hem göçebe hayvancılık hem de yerleşik çiftçiliği birlikte gerçekleştirmeleri daha önceki ekonomilerde görülmeyen sonuçlar ortaya çıkartmıştır.

Yerleşik çiftçilik-bitki üretimine dayalı tarım inkılabının en önemli sonucu köy ve şehirlerin ortaya çıkmasıdır. Göçebe hayvancılığa dayalı tarım inkılabının önemli sonucu ise yaylak, kışlak ve bunların arasındaki alanı kapsayan yurtların ortaya çıkmasıdır. Selçuklular her iki alt sektördeki tarımı birlikte aynı ekonomide gerçekleştirdiklerinden,

1. Yurt, köy, kasaba ve şehirlerden oluşan daha büyük ve geniş bir ekonomik coğrafya oluşmuş, daha önceki ekonomilerin başaramadığı ölçüde üretim artışı yaşanmıştır.

2. Geniş ekonomik coğrafyaya dayalı devlet modeli, şehir devlet ve yurt devlet gibi küçük ekonomik coğrafyalardan oluşan devlet modelinin yerini almış, Selçuklu ekonomik modelinin uygulandığı Orta Asya, Anadolu ve Ortadoğu’da özellikle şehir devletler dönemi sona ermiştir.

3. Selçuklu ekonomik modelinin uygulandığı coğrafyada şehirlerin nüfusu daha önce görülmeyen ölçüde artmış, dünyanın en gelişmiş ve kalabalık şehirleri bu bölgelerde ortaya çıkmıştır.

Çin ve Hindistan dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip oldukları halde, büyük nüfus barındıracak altyapıya sahip şehirler kurabilecek ekonomik yapıya sahip olmadıklarından şehirleri, Selçuklu şehirlerinin nüfusuna ulaşamamıştı.

Binli yılların ortalarından itibaren Selçuklu coğrafyasında yer alan Buhara, Semerkant, Bağdat, Şam, Halep, Kayseri, Konya dünyanın en gelişmiş ve kalabalık nüfusa sahip şehirleri oldular.

Page 90: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

80

Uygulamalar

Page 91: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

81

Uygulama Soruları

Page 92: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

82

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Türklerin İslam'ı kabul etmeye başlamaları ve 7.yüzyılın sonlarına doğru Asya’da göçebeler arasında, özellikle göçebe Türkler arasında yayılmaya başladığında göçebe ve yerleşiklerin aynı medeniyet içinde yaşamaya başlamasının da önemli bir zeminini oluşturması ve Göçebelerin ve göçebe Türklerin yerleşikliğe geçişi incelenmiştir.

Page 93: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

83

Bölüm Soruları

1) Selçuklu Devleti’nin kuruluşu hakkında kısaca bilgi veriniz.

2) Selçuklu Devleti’nin, İmparatorluğa geçişinin ekonomik nedenleri nelerdir?

3) Selçuklu Devleti’nde fikri ve eğitim alanındaki gelişmeler nelerdir?

4) Selçuklular’ın Tarım İnkılabı’na katkıları nelerdir?

5) Selçuklu Tarım İnkılabı’nın sonuçları nelerdir?

6) Aşağıdakilerden hangisi, İlkçağda Türklerin şehir kurmaya sıcak bakmamalarının sebeplerinden değildir?

a) Dini inanışlarının şehir kurmaya müsade etmemesi

b) Şehirlerin, Çinlilere karşı savunulamayacağı düşüncesi

c) Şehir ambarındaki yiyeceklerin şehirlerin kaybedilmesi durumunda Çinlilere yarayacağı inancı

d) Siyasi hakimiyeti sürdürmenin ancak göçebe bir hayat ile mümkün olacağı inancı

e) Türk nüfusunun, dış saldırılara karşı nispeten düşüklüğünden dolayı şehir savunmada etkin olamayacağı inancı

7) Aşağıdaki seçeneklerden hangisi İlkçağ’da Türklerin yerleşik kültüre geçişlerinde etkendir.

a) Tüm Türk boylarının savaşçı özelliklerini tamamen kaybetmiş olmaları

b) Müslümanlığa geçiş yapmaya başlamaları

c) Şehir savunmasında büyük başarı göstermiş olmaları

d) Elde ettikleri ganimetleri şehirlerde muhafaza etmek istemeleri

e) Talas Savaşı’nda büyük bir zafer elde etmeleri

Page 94: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

84

8) Aşağıdakilerden hangisi, göçebe hayvancılık, Çoban hayvancılık ve çiftçiliği aynı ekonomide gerçekleştirerek tarım ve ticaret ilişkisini güçlendirerek, üretimi ve nüfusu arttırmıştır?

a) Uygurlar

b) Hunlar

c) Selçuklular

d) Gazneliler

e) Göktürkler

9) ‘’Yerleşik ........ üretimine dayalı Tarım İnkılabının en önemli sonucu köy ve şehirlerin ortaya çıkmasıdır’’ cümlesindeki boşluğa hangi kavram(lar) gelmelidir?

a) Kumaş

b) Hayvan

c) Çiftçilik- kumaş

d) Çiftçilik-bitki

e) Çiftçilik-maden

10) ‘’Göçebe hayvancılığa dayalı tarım inkılabının önemli sonucu ise _______ ve bunların arasındaki alanı kapsayan yurtların ortaya çıkmasıdır.’’ Cümlesindeki boşluğa hangi kavramlr gelmelidir?

a) Baharat yolu

b) İpek yolu

c) Feodal düzen

d) Göçebe kültürü

e) Yaylak-Kışlak

Cevaplar

6) a, 7) b, 8) c, 9) d, 10) e

Page 95: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

85

6. SELÇUKLU TİCARET VE SANAYİ DEVRİMİ

Page 96: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

86

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

6.1. Selçuklu Ticaret Devrimi

6.1.1. Selçuklu Ticaret Devriminin Sonuçları

6.2. Selçuklu Sanayi Devrimi

6.2.1. İlişkili Tespitler Ve Sonuçları

Page 97: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

87

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1. Vakıf kelimesini daha önce duydunuz mu? Etrafınızda vakıf bulunuyor mu?

2. Daha önce Kapalıçarşı içinde bulundunuz mu? Yapılış amacı hakkında bilginiz var mı?

3. Ahilik felsefesi hakkında bilgileriniz nelerdir?

Page 98: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

88

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Kapalı Çarşılar Dünyanın ilk süper marketleri olan Kapalı Çarşılar, Selçuklu şehirlerinde kurulmaya başlanarak yaygınlaştı. Bu sabit pazarlar, daha önce haftada/ayda birkaç gün gün kurulan açık pazarların yerini aldı.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Ahi Evran Ahi Evren, 1206 da yerleştiği Kayseri’de kendine ait sanayide kümelenme teorisini geliştirmeye ve uygulamaya başlamıştır.

Okuyarak, Araştırarak.

Esnaf Sanayi Birlikleri Esnaf sanayi birlikleri, Ahi tekke ve zaviyelerinde yetişen müteşebbisler tarafından kuruluyordu. İlk esnaf birliğinin kuruluşunu Ahi Evren, piri-ustası olduğu dericilik sanatı alanında gerçekleştirdi.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Page 99: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

89

Anahtar Kavramlar Kervansaraylar: Dünyanın ilk outletleri olan Kervansaraylar, kır ve şehir

arasında, ticaret yolları üzerinde Selçuklu döneminde kurulmaya başlanarak yaygınlaştı.

Kapalı Çarşılar: Dünyanın ilk süper marketleri olan Kapalı Çarşılar, Selçuklu şehirlerinde kurulmaya başlanarak yaygınlaştı. Bu sabit pazarlar, daha önce haftada/ayda birkaç gün gün kurulan açık pazarların yerini aldı.

Ahi Teşkilatı: Ahî teşkilâtı, fütüvvet teşkilâtını model olarak alarak Ahî Evren (1171-1261) tarafından Selçuklu Anadolu’sunda kurulmuştur

Page 100: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

90

Giriş

Dünyanın ilk outletleri olan Kervansaraylar, kır ve şehir arasında, ticaret yolları üzerinde Selçuklu döneminde kurulmaya başlanarak yaygınlaştı. Dünyanın ilk süper marketleri olan Kapalı Çarşılar, Selçuklu şehirlerinde kurulmaya başlanarak yaygınlaştı. Bu sabit pazarlar, daha önce haftada/ayda birkaç gün gün kurulan açık pazarların yerini aldı.

Avrupa’da olmayan bu kapalı sabit pazarlar, tüm Avrupa dillerine Bazaar (Grand Bazaar) olarak Türkçe adıyla girdi. 20. yüzyılda Türkçemize süper market deyiminin girmesi ise, 19 yüzyılı sonlarından itibaren Avrupa’da çok katlı alışveriş merkezlerinin kurulmaya başlamasıyla oldu. Böylece ilginç bir dönüşüm yaşanarak grand’ın yerini süper, bazaar’ın yerini market aldı. Selçuklu ticari senetleri uygulamaya konuldu. Tüccarlar; kervansaray, han ve Kapalı Çarşılarda ticari malını depolayıp karşılığında aldığı ticari senetlerle, Selçuklu coğrafyasını dolaşarak, malı taşımadan ciro edip satabilmeye başlamıştı. Bu ticari mal dolaşım hızını öncesiyle kıyaslanamayacak ölçüde arttırdı.

Page 101: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

91

6.1. Selçuklu Ticaret Devrimi

Selçuklular 1000-1200 yılları arasında tarıma dayalı olarak ticaret devrimini de başlattılar. Bu dönemde Selçuklular, İkta ve Yörük sistemi ile bitkisel tarım ve hayvancılığı planlayarak üretimi ve vergi gelirlerini önemli ölçüde arttırdılar.

Devlet, artan üretim ve vergi gelirlerini tarım, ticaret, sanayi ve şehirlerin geliştirilmesi için gerekli altyapı yatırımlarına yöneltti. Selçuklular altyapı yatırımlarını doğrudan devlet eliyle değil, vakıf işletmeleri icat edip teşvik ederek vakıf işletmeler eliyle yaptılar. Devlet güvenlik ve denetimi üstlendi.

Üretim ise özel sektör eliyle yapılıyordu. Çiftçi bitkisel üretim, göçebe Yörükler hayvancılık, serbest tüccar ticaret, esnaf birlikleri de sanayi üretimi yapıyordu. Selçuklular Tarım üretiminden sağlanan sermaye birikimini vakıf işletmeler geliştirerek tarım ticaret, sanayi, kır, kasaba ve şehirlerin altyapısının inşasına yönlendirdiler. Vakıf işletmeler tarım, ticaret ve sanayinin gelişmesi için gerekli altyapı yatırımlarını gerçekleştirerek önemli bir etki yaptı.

Vakıf işletmeler, tarım üretiminden, İkta gelirlerinden ve ticaretten sağlanan sermaye birikimini doğrudan yeni tarım, ticaret, sanayi ve şehir altyapı yatırımlarına yönlendirebilen önemli bir iktisadi organizasyondu. Devlet vakıf işletmelerin yatırım gücünü arttırmak için vakıf işletmelere vergi muafiyetleri ve vergi geliri tahsisleri sağladı. Bu teşvikler, vakıfların kurulması ve yaygınlaşmasını sağlayan önemli bir etki sağladı. Vakıf köy, çiftlik, mezra, orman, su ve maden kaynaklarından elde edilen gelirlerle vakıf kervansaraylar, hanlar, kapalı çarşılar, arastalar, kurdular. Vakıf menziller, tekke, zaviye ve misafirhaneler kurdular. Vakıf Külliyeler, din, sağlık, eğitim ve kültür merkezleri kurdular. Böylece kır-şehir ilişkisini güçlendirilerek tarım, ticaret ve sanayi ilişkisi yeni bir aşama kazandı.

Bu gelişen ilişkinin sonucunda Selçuklu coğrafyasında birçok yeni köy, bucak, kasaba ve şehir doğdu ve gelişti. Kervan menzillerinde önce tarım gelirleriyle beslenen vakıflar tarafından vakıf kervansaray ve hanlar kuruluyor zamanla bu kervansaray ve hanların etrafında nüfus yerleşerek yeni köy, bucak, kasaba ve şehirler gelişiyordu. Avrupa’da tarım devriminde ve sonrasında kır şehir ilişkisini sağlayan vakıf benzeri işletmeler olmadığından kır ve şehir ilişkisi birbirini destekleyen değil feodal tarım sistemi gereği kır ve şehir birbirine rakip ve düşmandı. Artan tarım üretiminin sonucunda Selçuklular daha önce olmayan yeni ve farklı ticari altyapı ve ticari sistemler geliştirerek ticaret devrimini gerçekleştirdiler.

Dünyanın ilk outletleri olan Kervansaraylar, kır ve şehir arasında, ticaret yolları üzerinde Selçuklu döneminde kurulmaya başlanarak yaygınlaştı.

Dünyanın ilk süper marketleri olan Kapalı Çarşılar, Selçuklu şehirlerinde kurulmaya başlanarak yaygınlaştı. Bu sabit pazarlar, daha önce haftada/ayda birkaç gün gün kurulan açık pazarların yerini aldı. Avrupa’da olmayan bu kapalı sabit pazarlar, tüm Avrupa dillerine Bazaar (Grand Bazaar) olarak Türkçe adıyla girdi. 20. yüzyılda Türkçemize süper market deyiminin girmesi ise, 19 yüzyılı sonlarından itibaren Avrupa’da çok katlı alışveriş merkezlerinin

Page 102: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

92

kurulmaya başlamasıyla oldu. Böylece ilginç bir dönüşüm yaşanarak grand’ın yerini süper, bazaar’ın yerini market aldı. Selçuklu ticari senetleri uygulamaya konuldu. Tüccarlar; kervansaray, han ve Kapalı Çarşılarda ticari malını depolayıp karşılığında aldığı ticari senetlerle, Selçuklu coğrafyasını dolaşarak, malı taşımadan ciro edip satabilmeye başlamıştı. Bu ticari mal dolaşım hızını öncesiyle kıyaslanamayacak ölçüde arttırdı.

Kervansaraylar ve Kapalı sabit pazarlar dönemin en canlı ticaret merkezleriydi. Resimde Kuşadası'nda bulunan Mehmet Paşa Kervansarayı gözükmektedir.

Kapalı sabit pazarlar dönemin en canlı ticaret merkezleriydi. Resimde Bursa’daki Kapalıçarşı gözükmektedir. Günümüzde halen canlı ticaret merkezleri olma özelliğini taşımaktadır.

Page 103: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

93

6.1.1. Selçuklu Ticaret Devriminin Sonuçları

1- Üretim artışı ve Selçuklu ekonomik modelinin uygulandığı coğrafyanın genişliği ticari organizasyon ve ticari altyapıyı geliştirmiş, kendi içinde ve çevre ekonomilerle daha önce görülmeyen ticari altyapılar ve ticari ilişkiler ağı ortaya çıkmıştır.

Kapalı çarşılar, hanlar, kervansaraylar, dükkânlar bu dönemde geliştirilmiştir. Yeni şehirler ve çevresindeki kasaba(bağ-bahçecilik) köy(tahıl üretimi) ve göçebe hayvancılık (et, süt ve sütlü mamuller, deri, yün) ile ilişkili tedarik sistemi ve iç tedarik ağı bu dönemde oluşturuldu.

2- Selçuklu ekonomik modelinin uygulandığı coğrafyada, çevresinde Hindistan, Çin, Ortadoğu, Akdeniz ve Kuzey Karadeniz ile ticari sisteme yeni dâhil edilebilen Avrupa’nın yer aldığı, İpek Yolu ve Kürk Yolu diye meşhur olan ticaret yolları ile birbirine bağlanmış bir dünya ekonomisi ortaya çıkmıştır.

Daha önceki imparatorluklar, örneğin Roma imparatorluğunun Akdeniz medeniyeti olarak tanımlanabilecek bölgesel bir ekonomik alan oluşturması gibi, bölgesel ekonomiler oluşturmuşlardı.

Selçuklular dünya ekonomilerini ilişkilendiren bir ticaret sistemi geliştirerek dünya ekonomisinin oluşmasını

Böylece ilk kez Selçuklu ekonomik coğrafyası, merkez çevre ilişkisi içinde bir dünya ekonomisi oluşturarak bu ekonominin merkezi haline geldi. Ve bu dünya ekonomisinin merkezi olmayı başardılar.

6.2. Selçuklu Sanayi Devrimi

Selçuklu sanayi devrimini başlatan teorisyen Ahi Evrendir. Ahi Evren Ahi teşkilatını geliştirirken, fütüvvet fikrine bağlı Ahi teşkilatlanma modeli ve felsefesini sanayi üretimi alanına da uygulamıştır. Sanayide kümelenerek üretim teorisini geliştirip uygulayarak Selçuklu sanayi devrimini başlatmıştır.

Page 104: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

94

6.2.1. İlişkili Tespitler

Ahî teşkilâtı, fütüvvet teşkilâtını model olarak alarak Ahî Evren (1171-1261) tarafından Selçuklu Anadolu’sunda kurulmuştur. Ahi Teşkilatı, Ahi Evren/Ahilik felsefe Okulu ile bu okula bağlı olanların kurduğu Ahi Vakıflarından oluşuyordu. Ahi Evren, iş dünyasına ve devlet idarecilerine yönelik İslam tasavvufunu ve buna dayalı fütüvveti anlattığı yirmiye yakın eser kaleme almıştır. Selçuklu Anadolu coğrafyasının hemen tamamını gezerek İslam tasavvufuna, fütüvvete dayalı Ahilik felsefesini anlatmış, halkın geniş katılımını sağlayarak Ahilik Felsefe okulunu kurmuştur. Ahi Evren eserlerinde ve verdiği derslerde, iş ahlakını ve iş-yaşam felsefesini anlatan bir öğreti geliştirmişti.

Ahilik ve Ahilik felsefesi, Ahi Evren’in İslam tasavvufu öğretisine bağlı Ahiler tarafından kurulan vakıflara bağlı cami, tekke, zaviye, mektep ve medreseler vasıtası ile kısa zamanda Anadolu’nun her yanına yayılmıştır.

Müslümanlar arasından iş ve meslek sahibi olanların mürit-üye olabildiği Ahi vakıflarının şeyh, pir adı verilen mütevelli başkanları-yöneticileri Ahi Evren’in geliştirdiği iş ahlakı ve iş-yaşam felsefesini anlatıp yayıyorlardı. Bu yönüyle Ahilik ve Ahi Teşkilatı, müteşebbis iş adamı kimliğinin oluşmasında ve müteşebbis yetiştirmekte önemli bir rol oynadı.

Her bir Ahi vakfı, ahilik felsefesinin anlatıldığı ve yaşandığı bir Ahi okulu idi. Meslek sahibi olanların üye olabildiği Ahilik vakfında, ilk aşama müritliktir. En üst makamda Pir/Şeyh yer alır. Mürit, vakfın pirine bağlı olarak pir ve pirin yardımcılarından ders alarak zaman içinde öğrenme ve yaşama gelişimine bağlı olarak terfi eder.

Ahi Evren bu hiyerarşik modeli daha sonra esnaf sanayi birliklerinde istihdam ve terfi modeli olarak geliştirip çırak, kalfa ve usta olarak uygulamıştır.

Kır ve şehirlerdeki Ahi vakıflarına bağlı tekke, zaviye ve hanların diğer bir hizmet alanı da başta tüccarlar olmak üzere şehir dışından gelen “ebna-i sebil” dedikleri yolculara, misafirlere ücretsiz kalacakları ve dinlenecekleri yer sağlamaktı.

Bu yönüyle de özellikle ticaret yolları üzerinde ve şehir merkezlerinde bu hizmeti verecek birçok vakıf, tekke, zaviye ve hanlar kurarak üretimin ticarete konu olarak tüccarlar eliyle bölgeler arası taşınması ve satışını kolaylaştıran önemli bir destek sağlıyorlardı. Ahi felsefesini benimseyen Ahiler tarafından kurulan Ahi vakıfları, tüccarlar başta olmak üzere Müslüman olsun veya olmasın yolculuk yapan herkesi “Tanrı misafiri” olarak kabul ederek ücretsiz misafir ediyorlardı. Böylece Türk kültüründe tarihin her döneminde yer bulan Tanrı misafiri felsefesi Ahi vakıf misafirhaneler ile kurumlaştırıldı.

Ticareti ve seyahati kolaylaştırıcı etkisi yanında Türk misafirperverliği İslam dünyasında ve tüm dünyada dilden dile anlatılan, hayranlık, saygınlık ve güven uyandıran önemli bir etki meydana getirdi. Ahilere ve Türk misafirperverliğine çok etkilenerek eserinde önemli yer veren dünya seyyahı İbni Batuta başka olmak üzere birçok seyyah ve tüccar,

Page 105: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

95

Selçuklu ve Osmanlı topraklarında güvenle gezebilmelerini vakıf misafirhanelere ve Türk misafirperverliğine bağlıyorlardı.

Ahi Evren Ahi teşkilatını, Ahi felsefesi ve bu felsefeye dayalı kurulan Ahi vakıflarıyla geliştirdikten sonra ikinci aşamaya ulaşmıştır. Ahi Evran bu ikinci aşamada eserlerinde yer verdiği kümelenme modeline dayalı kümelenerek sanayileşme teorisini geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur. Ahi Evren, 1206 da yerleştiği Kayseri’de kendine ait sanayide kümelenme teorisini geliştirmeye ve uygulamaya başlamıştır. Kümelenme modeline dayalı kümelenmiş sanayi birlikleri teorisini ilk kez Kayseri’de uygulamaya koyarak, esnafı organize ederek esnaf-sanayi birliklerini ve esnaf-sanayi birliklerinin yer aldığı organize sanayi bölgesini kurdu.

Esnaf sanayi birlikleri, Ahi tekke ve zaviyelerinde yetişen müteşebbisler tarafından kuruluyordu. İlk esnaf birliğinin kuruluşunu Ahi Evren, piri-ustası olduğu dericilik sanatı alanında gerçekleştirdi. Bu örneğe uygun olarak diğer sektörlerde pir-usta olanlar tarafından kurulan esnaf birlikleri kümelenme modeline uygun olarak organize sanayi bölgesini oluşturdular. Böylece ilk kez Kayseri’de esnaf birliklerinin kümelenmesi ile oluşan sanayi üretim bölgesi oluşmuş oldu. Kümelenme modelinde üyelik prensibi açısından önemli bir açılım yer almaktaydı. Ahi teşkilatı vakıf üyeliğine yalnızca Müslüman meslek sahipleri kabul edilirken, sanayi birliklerine ise Müslüman olsun olmasın tüm meslek sahipleri ve meslek öğrenmek isteyenler girebilmekteydiler. Böylece Ahi Evren başlattığı sanayi devrimini Selçuklu vatandaşı olan tüm sanayi kesimlere yaygınlaştırmış ve dayandırmış oluyordu.

Diğer önemli bir gelişme de kümelenmiş esnaf birliklerinin ilk kez “ehl-i sanayi” yani sanayi sektörünün mensupları olarak isimlendirilmeye başlanılmasıdır. Dünya iktisat tarihinde esnaf yerine sanayi tabirinin kullanılması böylece ilk kez Ahi Evren’in esnafı üretim sektörünü oluşturmak üzere örgütlemesi ve bu yeni oluşan üretim sektörüne sanayi adı verilmesiyle başladı. Ahi Evran vakfına ait vakfiyede Ahi Evran da Ehli Sanayinin piri olarak tanımlanmaktaydı. Böylece Ahi Evran’ın kümelenme modelinde yer alan ve ilk kez adlandırılan sanayi sınıfı ile bu sınıfın pirinin yani kurucusunun Ahi Evran olduğu bu vakfiye kaydından da anlaşılmaktadır. Biz Selçuklu Anadolu’sunda sanayi birliklerinin ortaya çıktığı bu gelişmeyi sanayi devriminin başlangıcı olarak kabul ediyoruz. Sanayi devrimi, Ahi Evren’in geliştirdiği kümelenme teorisine ve iş ahlakı ve felsefesine uygun olarak ferdi esnafın sanayi birlikleri olarak örgütlenerek sanayi üretim birliklerinin kurulduğu Kayseri’de 1206 tarihinde başladı.

Sanayi devrimini başlatan bu önemli gelişmeyi tamamlayan diğer bir gelişme de, Ahi Evren’in 1243 tarihinde Kırşehir’de Ahi Evren Vakfı’nı kurması ve bu vakfın onayı ile her organize sanayi üretim bölgesini yönetmek üzere Ahi Baba’larına atanmaya başlanması olmuştur. Ahi Baba’lar, Ahi Evren’in kümelenme teorisine, iş ahlakı ve iş-yaşam felsefesine uygun sanayi üretim bölgelerinin kurulmasını, organizasyonunu ve denetimini yapıyorlardı.

Böylece Anadolu’nun dört bir yanına Ahi Evren Vakıfları kurularak bu vakfın mütevellisi tayin edilen Ahi Baba’lar tayin edildikleri bölgede kümelenmiş üretim

Page 106: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

96

birliklerinden oluşan organize sanayi üretim bölgelerini kuruyorlardı. Sanayi devrimi böylece Selçuklu Anadolu’sunda hızla yayıldı

1206’da Kayseri’de başlayan sanayi devrimi, 1243’te Kırşehir’de Ahi Evran Vakfının kurularak organize sanayi bölgelerinin kurulması alanında uzmanların yetiştirilip, organize sanayi bölgelerini kurmak, işletmek ve denetlemek üzere Selçuklu Anadolu’sunda hemen her önemli bölgeye gönderilmeye başlanması ile hızlandı ve yaygınlaştı.

Page 107: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

97

Uygulamalar

Page 108: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

98

Uygulama Soruları

Page 109: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

99

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Selçukluların Vakıf köy, çiftlik, mezra, orman, su ve maden kaynaklarından elde edilen gelirlerle vakıf kervansaraylar, hanlar, kapalı çarşılar, arastalar, kurduklarını öğrendik. Vakıf menziller, tekke, zaviye ve misafirhaneler kurdular. Vakıf Külliyeler, din, sağlık, eğitim ve kültür merkezleri kurdular. Böylece kır-şehir ilişkisini güçlendirilerek tarım, ticaret ve sanayi ilişkisi yeni bir aşama kazandı. Bu gelişen ilişkinin sonucunda Selçuklu coğrafyasında birçok yeni köy, bucak, kasaba ve şehir doğdu ve gelişti. Kervan menzillerinde önce tarım gelirleriyle beslenen vakıflar tarafından vakıf kervansaray ve hanlar kuruluyor zamanla bu kervansaray ve hanların etrafında nüfus yerleşerek yeni köy, bucak, kasaba ve şehirler gelişiyordu.

Avrupa’da tarım devriminde ve sonrasında kır şehir ilişkisini sağlayan vakıf benzeri işletmeler olmadığından kır ve şehir ilişkisi birbirini destekleyen değil feodal tarım sistemi gereği kır ve şehir birbirine rakip ve düşmandı.

Page 110: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

100

Bölüm Soruları

1) Selçuklu Ticaret Devrimi’ni kısaca açıklayınız.

2) Selçuklu Sanayi Devrimi’ni kısaca açıklayınız.

3) Vakıf kelimesini daha önce duydunuz mu? Etrafınızda vakıf bulunuyor mu?

4) Daha önce Kapalıçarşı içinde bulundunuz mu? Yapılış amacı hakkında bilginiz var mı?

5) Ahilik felsefesi hakkında bilgileriniz nelerdir?

6) Dünyanın ilk süper marketleri olarak kabul edilen yapılar hangileridir?

a) Kapalıçarşılar

b) Büyük şehir pazarları

c) Festival alanları

d) Büyük panayırlar

e) Kapanlar

7) 1206’da yerleştiği Kayseri’de kendine ait olan sanayide kümelenme teorisini geliştirmeye ve uygulamaya başlayan kişi kimdir?

a) Ali Kuşçu

b) Ahi Evren

c) Biruni

d) İbn-i Sina

e) Farabi

8) Selçuklular’da, esnaf sanayi birlikleri kimler tarafından kurulmakta idi?

a) Lonca ustaları

b) Lonca kalfaları

c) Ahi tekke ve zaviyelerinde yetişen müteşebbisler

d) Ahi tekke ve zaviyelerinde yetişen kadılar

e) Hiçbirisi

Page 111: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

101

9) Dünyanın ilk ‘’Outletleri’’ olarak kabul edilen yapılar hangileridir?

a) Hanlar

b) Medreseler

c) Loncalar

d) Kervansaraylar

e) Kapalıçarşılar

10) ‘’Selçuklular 1000-1200 yılları arasında tarıma dayalı olarak ticaret devrimini de başlattılar. Bu dönemde Selçuklular, ____ ve ______ sistemi ile bitkisel tarım ve hayvancılığı planlayarak üretimi ve vergi gelirlerini önemli ölçüde arttırdılar.’’ Cümlesindeki boşluklara hangi kavramlar gelmelidir?

a) Timar- Lonca

b) Timar-Gedik

c) Timar-İkta

d) Timar-Yörük

e) İkta-Yörük

Cevaplar

6) a, 7) b, 8) c, 9) d, 10) e

Page 112: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

102

7. AHİLİK ve AHİ TEŞKİLATI

Page 113: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

103

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

7.1. Ahilik Ve Ahi Teşkilatı

7.2. Selçuklu Esnaf Sanayi Devrimin Başlaması

7.3. Ahi Evren’in Kümelenerek Üretim Teorisi

7.4. İlk Sanayi Çarşıları

Page 114: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

104

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Selçuklu dönemi eserlerinden bildikleriniz nelerdir?

2. Ahi Evran hakkında geçmiş bölümlerden öğrendiklerimiz nelerdir.

3. Esnaf ve sanayi sistemleri nasıl bir birliktelik gösterirler.

Page 115: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

105

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Ahi Evren Ahi Evren, 1206 da yerleştiği Kayseri’de kendine ait sanayide kümelenme teorisini geliştirmeye ve uygulamaya başlamıştır.

Okuyarak, Araştırarak.

Fütüvvet Teşkilatı: Ahî teşkilâtı kurulmadan önce de "Ahî " isimli Fütüvvet fikrini benimsemiş Türk Sufilerin Orta Asya'da daha sonra da Anadolu'da mevcut olduklarını kaynaklar kaydetmektedirler.

Okuyarak, Araştırarak.

Vakıf İşletmeleri: Tarım, ticaret ve şehirleri organik bağlarla ilişkilendirilmesi yine Selçukluların geliştirdiği vakıf işletmelerle sağlandı.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Page 116: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

106

Anahtar Kavramlar Ahi Evren: Ahi Evren, 1206 da yerleştiği Kayseri’de kendine ait sanayide

kümelenme teorisini geliştirmeye ve uygulamaya başlamıştır.

Fütüvvet Teşkilatı: Ahî teşkilâtı kurulmadan önce de "Ahî " isimli Fütüvvet fikrini benimsemiş Türk Sufilerin Orta Asya'da daha sonra da Anadolu'da mevcut olduklarını kaynaklar kaydetmektedirler.

Vakıf İşletmeleri: Tarım, ticaret ve şehirleri organik bağlarla ilişkilendirilmesi yine Selçukluların geliştirdiği vakıf işletmelerle sağlandı.

Page 117: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

107

Giriş

Ahî Evren'in hayatı ve fikirlerini tahlil ederek, Ahî teşkilâtının kuruluş gayesi ve fütüvvet teşkilâtına benzerliği ve farklılıkları ana hatlarıyla ortaya konulabilir.

Menkıbevi ismi "Ahî Evren" olan şeyh Nasır'üddin Mahmud bin Ahmet El-Hoyi, adına düzenlenen vakfiyesinde geçen ismi ise "pir-i piran şeyh Nasruddin Ahî Evren" dir.

Page 118: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

108

7.1. Ahilik Ve Ahi Teşkilatı

Ahî teşkilâtı kurulmadan önce de "Ahî " isimli Fütüvvet fikrini benimsemiş Türk Sufilerin Orta Asya'da daha sonra da Anadolu'da mevcut olduklarını kaynaklar kaydetmektedirler. Hatta bu kişilerin liderliğinde küçük serbest fütüvvet birliklerine benzer birliklerin de önceleri var olduklarına dair kaynaklarda bazı ipuçları vardır. Ancak bu tür serbest birliklerinin ve "Ahî " isimli Türk sufilerin yahut Türk kültür muhitinde aldıkları isimle "Ahî " isimli "derviş" veya "şeyh"lerin fütüvvet teşkilâtı modeline göre kurulmuş merkezi, bürokratik ve hiyerarşik bir teşkilât oluşturmaları Ahî Evren tarafından gerçekleştirilmiştir.

Ahî Evren'in hayatı ve fikirlerini tahlil ederek, Ahî teşkilâtının kuruluş gayesi ve fütüvvet teşkilâtına benzerliği ve farklılıkları ana hatlarıyla ortaya konulabilir. Menkıbevi ismi "Ahî Evren" olan şeyh Nasır'üddin Mahmud bin Ahmet el-Hoyi, adına düzenlenen vakfiyesinde geçen ismi ise "pir-i piran şeyh Nasruddin Ahî Evren" dir.

İsmine yapılan ekten de anlaşılabileceği gibi, Azerbaycan’ın Hoy kentindendir. 566/1171-659/1261 yılları arasında yaşamıştır. Ahî Evren, tahsil devresinde Horasan’a gidip "Kazi'l-Kuzat" Fahrüddin Razi'nin hizmetinde bulunup, talebesi olmuş, böylece fıkıh bilgisini arttırdığı gibi, devlet idaresi ve idare hukuku alanlarında tecrübeler edinmişti. Tasavvufî terbiyeyi ise Horasan'da ve Türkistan bölgesinde ilk Türk mutasavvıflarından olan Ahmet Yesevi'nin (ölm.562/1166), talebelerinden aldı. Hac seyahatlerinden birinde ise Ibn el-Arabi'nin Fütühat el-Mekkiyye isimli eserinde meşhur sûfilerden birisi olarak kaydettiği Evhaüddün-i Kirmani'yi şeyh edinerek, O'na intisap etti.

Hocası Evhaüddin-i Kirmani ile Muhyi'ddin İbn el-Arabi gibi meşhur mutasavvıflarla birlikte, Sadrüddin Konevi' nin babası Mevhüddin İshak'ın delâletiyle 602/1205 yılında Anadolu'ya geldi.

Bu devrede "şeyh" lakabıyla anılan Ahî Evren, Hocası Evhaüddin ile birlikte Anadolu'yu dolaşarak geniş bir muhitte fikrî-siyasî propagandalarını yapmışlardı. Ahî Evren'in Anadolu/da oldukça geniş fikrî-siyasî faaliyetlerde bulunabilmesi, bu sıralarda Selçuklu tahtında bulunan I.Gıyasettin Keyhüsrev (1192-1196,1205-1211), sonra da bu Sultan'ın iki oğlu olan, tahta geçiş sırasıyla, I.İzzeddin Keykavus(1211- 1220) ve I.Alaaddin Keykubat(1220-1237)'ın destek ve himâyeleriyle olmuştur.

Ahî Evren fikrî sahada, teşkilatçı düşüncelerini de işleyip anlattığı birçok eserler kaleme aldı. Bu eserlerden on yedisi, değerli araştırıcı Mikail Bayram tarafından ilim âlemine tanıtılmıştır. Ahî Evren bu eserlerinden üçünü I.Alaaddin Keykubat'a, ikisini de bu Sultan'ın komutanlarından Celaleddin Karatay ve Seyfeddin Tuğrul'a ithaf etmişti.

Ahî Evren eserlerini "siyasetname" türünde kaleme almıştı. Özünde "fütüvvet fikri"ni ihtiva eden bu tür eserler özellikle Sultanlara ve devletin ileri gelenlerine öğüt niteliğinde, yapılması ve yapılmaması gerekenleri anlatmak için yazılır, devlet idarecileri tarafından da bu tür eserlerin devrin sayılı bilginlerince kaleme alınması teşvik edilirlerdi. Nitekim Ahî Evren'in bildiğimiz kadarıyla üç eserini devrinin Sultanı ve ileri gelen devlet adamlarına ithaf etmesinin

Page 119: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

109

önemli nedenlerinden birinin, bu ricalin kendisinden bu tür eserler vermesini istemelerinin bir nişanesi olarak görebiliriz.

Diğer bir ifadeyle Ahî Evren'in teşkilâtla ilgili fikirleri devrin Devlet adamlarınca da destekleniyordu. Ahî Evren'in teşkilatçı fikirlerinden özellikle iktisadî hayatın teşkilâtlandırılmasıyla ilgili fikirleri konumuz açısından önemlidir. Zira Anadolu'daki Selçuklu devletinin siyasî idarecilerince de desteklenen bu fikirler, Ahî teşkilâtının nüvesini oluşturmuşlardı.

Ahî Evren "letâif-i hikmet" ismiyle özellikle devlet idarecilerine hitaben kaleme aldığı mahiyetinden de belli olan eserinde; iktisadî hayatın özellikle tarıma dayalı sanayinin kümelenme modeline dayalı teşkilâtlandırılması gerekliliğini ayrıntılı anlatıyordu.

Fütüvvet fikrine mensubiyetini bildiğimiz Ahî Evren, iktisadî hayatın organizasyonunda, zamanın Anadolu Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus'un "Fütüvvet şalvarı" alarak dâhil olduğu, sonraki Sultanların da bağlı olduğunu bildiğimiz Fütüvvet felsefesini ve bu felsefeye dayalı geliştirdiği Ahi Teşkilatını model olarak aldı. Böylece devletçe benimsenmiş fütüvvet felsefesine ve Ahi teşkilatına dayalı geliştirilen iktisadî hayatın organizasyonu modeli de hem devlet hem de halk tarafından kolayca benimsendi ve desteklendi.

Ahî Evren'in fütüvvet teşkilâtını model alarak devletin desteğiyle iktisadî faaliyetleri belirli bir düzen-organizasyon içinde yürütmek üzere kurduğu bu teşkilât ayrı ve farklı bir teşkilât olup kurucusuna atfen ismi "Ahî Teşkilâtı" idi. "Ahî teşkilâtı" iktisadî hayatın bütün kollarına ve devlet bürokrasisinin de dâhil olduğu mesleklere kadar nüfuz etmiş bir teşkilâttı.

Barkan aralarında "Ahî " lerin de yer aldığı "kolanizatör derviş" ismini verdiği, müteşebbislerin, çiftçilik ve sair mesleklerle ilgilerini şöyle anlatıyor; Bu dervişler "yalnız toprak açıp, taşını buğdayını arıdıp bağ ve bahçe yetiştirmekle kalmayıp gayet iyi cinslerde

meyve ağaçları limon, portakal ve gül bahçeleri yetiştiren mahir Bahçıvanlar, değirmen arkı ve binası inşa eden, kuyu kazıp su çıkaran ve araziyi sulamasını bilen muktedir mühendisler olduğu da anlaşılmaktadır”.

Ahî Evren'in yukarıdaki ifadelerini de dikkate alarak bir yorum yaparsak, tarım ve ticaret sektörleri daha önce örgütlenmiş olsalar da özellikle tarıma dayalı sanayi makineleri üretimimi başta olmak üzere sanayi üreticilerinin mesleki birlikler halinde örgütlenmeleri gerekiyordu. Sanayi üretim birlikleri öncülüğünde, sanayi, tarım ve ticaret sektörlerinin birbirleriyle ilişkili halde yeniden örgütlenmesi gerekiyordu. Bunun için de devletin gerekli iktisadi kanuni düzenlemeleri yapması gerekiyordu. Böylece Ahi Evren’in teorisi, öğretileri ve uygulamaları ile çiftçilik ve tüccarlık yapan "ahî "lerin yanında sanayi üretim birlikleri kurarak teşkilatlanan sanayici ahiler de ortaya çıkmaya başladı.

Ahilerin devlet bürokrasisinde yer almaları ise eski fütüvvet geleneğinin devamıydı. Ahiler, teşkilâtlarının dayandığı fikrî-ahlâkî kaideleri, teşkilât içi hiyerarşiyi, teşkilâta giriş ve

Page 120: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

110

terfilerdeki, daha çok şekli nitelikler taşıyan bürokrasiyi anlatan birçok eser kaleme almışlardı. "Feta" yerine "Ahî " ismi kullanıldığından

Ahî teşkilâtı mensuplarınca kaleme alındıklarında şüphe olmayan "Ahî fütüvvetnameleri" ismi verilen bugün elimizde mevcut bu tür eserden de, açıkça tespit edilebileceği gibi, "Ahî fütüvvetnameleri" Halifeye dayanan fütüvvet teşkilâtı için kaleme alınan "fütüvvetname"lerden yararlanılarak yazılmış olup, hatta bu fütüvvetnamelerin bazı bölümleri "Ahî fütüvvetnamelerine" aynen aktarılmıştır.

Bu husus daha önceki islâm mutasavvıflarınca fütüvvetin fikrî-ahlakî kaideleri işleyen yönünün çok ileri derecelerde geliştirmiş olmasından kaynaklandığı gibi, Ahî Evren ve haleflerinin fütüvvete bağlı tasavvufu kabul ve temsil etmelerinin de payı büyüktür.

7.2. Selçuklu Esnaf Sanayi Devriminin Başlaması

Ahi Evren Selçuklu Anadolu’sunda 1206 yılında Kayseri’de yerleşerek debbağ esnaf-sanayi birliğini kurmuştu. Bu modelini esas alarak ilk kez diğer esnaf-sanayi kollarını da organize ederek Kayseri sanayi sitesini kurdu. Böylece Ahi Evren tarafından başlatılan bu esnafa dayalı sanayileşme hamlesi ile Selçuklu döneminde esnaf sanayi devrimi de başlamış oldu. Selçuklu Anadolu’sunda 1200 başlarında başlayan esnaf sanayi devriminin alt yapısını 1000-1200 yıllarında yaşanan Selçuklu tarım ve ticaret devrimi, artan nüfus ve bunlara bağlı gelişen yeni köy, kasaba ve şehirler oluşturmuştu. Tarım, ticaret ve şehirleri organik bağlarla ilişkilendirilmesi ise yine Selçukluların geliştirdiği vakıf işletmelerle sağlandı.

Yeni tarım ve ticaret devrimi ile önemli üretim artışları sağlandı. Nüfus artışı ve şehirleşme hızlandı. Yeni ihtiyaçlar sanayi, tarım ve ticaret sektörlerinin üretim ilişkilerinin yeniden organizasyonunu gerektiriyordu. Selçuklular on birinci yüzyılda başlattıkları ve iki yüzyıl süren tarım ve ticaret sektörlerini geliştirme evresinden sonra 1200’lerden itibaren, artan nüfus ve şehirleşme ihtiyacını karşılamak için Ahi Evren tarafından geliştirilen bölgesel kümelenme modelini benimseyip uygulamaya koyarak esnafı, esnaf sanayi birliklerinden oluşan sanayi siteleri halinde örgütlediler. Oluşan bu yeni kesimi sanayi sınıfı (ehl-i sanayi) olarak adlandırarak dünyanın ilk sanayi sektörünü oluşturdular ve geliştirdiler.

Ahi Evren’in öncülüğünde geliştirilen kümelenme teorisine uygun olarak, öncelikle bölgesel ihtiyacı karşılamak ve ihtiyaç fazlası üretimi çevreye ihraç etmek üzere kümelenmiş esnaf-sanayi birliklerinden oluşan organize sanayi bölgelerini kurdular. Sonra, oluşturdukları sanayi bölgelerinin birbirleriyle ilişkisini sağlamak ve sanayi sektörüne gerekli hammaddenin temini için şehirlerdeki her bir sanayi bölgesiyle, hammadde ihtiyacını karşılayacak kır bölgelerinin ilişkili tedarik zincirlerini oluşturdular.

Bu organize sanayi bölgeleri arasında ve hammadde tedarik bölgeleri arasında gelişen ilişkiler, paralel olarak makroekonomi düzeyinde bölgelerarası üretim ilişkileri ağı ve tedarik zincirleri ağı oluşturarak, ülke ihtiyaçların tümünü karşılamak ve ihtiyaç fazlası üretimi ülke dışına ihraç etmek üzere bir üretim modeli ortaya çıkardı.

Page 121: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

111

Devlet ekonomide ortaya çıkan bu olumlu gelişmeleri destekleyen hukuki düzenlemeler yaptı. Böylece Selçuklular sanayi, tarım ve ticaret sektörlerinin ilişkilerini yeniden düzenleyerek üretimi arttırmayı başardılar. Bu gelişmelerle birlikte Selçuklular Sanayi Devrimi’ni ilk gerçekleştiren öncü ekonomi oldular.

Bu ekonomik başarılarıyla Selçuklular tarım, ticaret ve sanayi alanında gerçekleştirdikleri üretim artışlarını sürekli hale getirip iktisadi kalkınmaya dönüştürerek Müslüman Türkler ‘in ilk imparatorluğunu kurmayı, Abbasi Halifesini ve egemenliği altındaki bölgeleri koruma altına alarak İslam dünyasının öncülüğüne ulaşmayı başardılar.

7.3. Ahi Evren’in Kümelenerek Üretim Teorisi

Ahi Evren, nüfus artışı ve şehirleşmeyle artan ihtiyacı karşılayacak üretimi sağlamak için, esnaf-sanayi birliklerine dayalı sanayi sektörünün kurulmasını ve sanayi sektörünün öncülüğünde, sanayi, tarım ve ticaret sektörlerinin üretim ilişkilerinin yeniden organizasyonunu öngörmekteydi. Ahî Evren "letâif-i hikmet" ismiyle özellikle devlet idarecilerine hitaben kaleme aldığı mahiyetinden belli olan eserinde; iktisadî hayatın teşkilâtlandırılması gerekliliğini, bu gerekliliğin nedenlerinin neler olduğunu ve nasıl bir organizasyona gidilmesi gerektiğini şöyle anlatmaktaydı;

“Bilmiş ol ki Allah insanı uygar yarattı. Bu şu anlama gelir;

Allah insanoğlunu öyle yaratı ki insanlar birçok şeye muhtaç olsunlar ve ihtiyaç duysunlar. Örneğin yiyecek, içecek, giyecek ve yatacak şeylere.

Ve hiç kimse bunları tek başına karşılayamaz (üretemez). Bu ihtiyaçları karşılamak için çok büyük bir kitle çalışmalı, ta ki herkes gerekli eşyaların bir cüzünü yapsın (üretsin).

Bazıları sanayi ve tarımla uğraşsın. Bazıları da sanayi ve tarım aletlerini yapsınlar (iş bölümü yapsınlar). Bu aletleri başkaları yapsın ki (işbölümü olsun ki) insanlara gerekli olan bütün aletler yapılabilsin.

Demek oluyor ki çeşitli sanat kollarında çalışan insanlara ihtiyaç vardır. O halde insanlar bir meslek edinmeli, bir işte birleşmeli (aynı işte çalışanlar mesleki guruplar oluşturmalı) ve çalışmalı ki insanların ihtiyaçları görülmüş olsun. İnsanların uygar yaratılmaları işte budur.

İnsanlar (çalışanlar) gruplaştığı zaman (meslekî birlikler kurduklarında) bu durum guruplar arasında düşmanlık ve çatışmalara (yıkıcı rekabete) sebep olur. Çünkü her bir gurup kendi ihtiyacını talep eder. Birinin elinde olan şeye bir başkasının ihtiyacı olabilir. Ve herkes kendi talebine göre, elinde olan da, olan şeye karşılık ister.

Bu talepler karşılanabilir. Bazen de buna imkân olmaz.

Page 122: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

112

Bu yüzden insanlar arasında bir kanun olması gerekir ki bu kanun insanların çatışmalarını önlesin.

Bu kanun şer‘i olmalıdır. Bu olumsuzluklarla karşılaşmamaları için insanların bu kanuna uymaları gerekir. Böylece çatışmalar guruplar arasında ortadan kalkar. Ta ki her biri istediğini elde edebilsin. Aralarında bir çatışma çıktığı zaman bu kanuna başvurulup çatışma ortadan kalksın.

Bu nedenle Allah'ın hikmeti öyle öngördü ki;

İnsanlara peygamberler gönderilsin. Allah’ın buyurduklarını insanlar arasında açıklasınlar. İnsanlara ibadet zamanlarını, alış-veriş şeklini göstersinler, sevapların ecrini ve

günahların cezasını açıklasınlar.

Ta ki şer‘i kanunlara uyulup dünyada insanlar arasında birlik kurulsun, şer ve fesat ortadan kalksın.

İşte bu, peygamberlerin insanlara gönderiliş sebebidir.”

Debbağ esnafı-sanayicileri tarafından pir kabul edilen Ahi Evren, yukarıya aldığımız satırlarında açıkça, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için özellikle tarım ve sanayi sektörlerindeki iktisadî faaliyetlerin düzenlenmesi gerektiğini nedenleriyle birlikte açıklıyordu.

Meslek üretim birliklerinin kurulması ve iktisadi hayatın organizasyonu için gerekli hukuki düzenlemelerin İslam hukukundan yararlanarak oluşturulması gerekti­ğini anlatan Ahi Evren, bu iktisadi faaliyetler için de tarıma dayalı sanayi de dâhil olmak üzere sanayi üreticilerinin mesleki esnaf-sanayi birlikleri halinde teşkilatlanmalarını öngörüyordu. Ahi Evren iktisadî hayatın organizasyonu olarak öngördüğü mesleki sanayi üretim birliklerinin, birliği oluşturan üreticilerin yararına olduğu gi­bi tüm ihtiyaçların karşılanmasını sağladığından toplumun da yararına olduğunu söylüyordu.

Meslek sanayi üretim birlikleri arasında doğacak olan yıkıcı rekabe­tin ve ihtilafların ise hukuki yollardan önlenebileceğini ve çö­züleceğini söyleyen Ahi Evren, devletin iktisadî hayatın düzen­lenmesindeki rolünü bu düzeni sağlayacak hukukun oluşturul­ması ve uygulanmasını temin etmek olarak belirliyordu. Diğer bir deyişle Ahi Evren, devletin iktisadî hayatın düzenlenmesindeki rolünü iktisadî hayatı düzenleyen hukuku oluşturmak ve bu hukuk vasıtasıyla iktisadî hayatı denetle-mek olarak görüyordu.

Ahi Evren teorisini, fütüvvet felsefesini anlatmak üzere Selçuklu Sultanı 1.Gıyasettin Keyhüsrev’in daveti üzere 1205’te Anadolu’ya gelerek yaptığı halkı irşat gezilerinde pekiştirdi. Ahi Evren’in esnaf-sanayi üretim birlikleri öncülüğünde üretimin yeniden organizasyonu teorisini 1206’da yerleştiği Kayseri’de önce deri sektöründe ve sonra da bölgedeki tüm sanayide uygulayarak başlattığı sanayi devrimi, 1220’den itibaren Selçuklu devletince tüm ekonomide uygulanmaya başlanarak Esnaf Sanayi Devrimi yaygınlaştırıldı. Ahi Evren fütüvvet felsefesinden esinlenerek kendi oluşturduğu Ahi üretim teorisine ve Ahi felsefesine dayalı Kayseri’de ilk debbağ esnaf-sanayi birliğini kurdu. Bu örneği bölgedeki esnafı örgütleyerek her

Page 123: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

113

işkolunda kümelenme modeli ile aynı meslekten olanların oluşturduğu esnaf-sanayi birliklerini kurup bu birlikleri aynı bölgede toplayıp bir araya getirerek Kayseri sanayi çarşısını -sitesini- kurdu.

7.4. İlk Sanayi Çarşıları

Kayseri sanayi çarşısı modelinin diğer şehirlere de yayılması ile birlikte, Selçuklu ticaret devriminden beri var olan toptan ticari mamul tedarik edip perakende satış yapan Ticaret Çarşılarının yanında, toptan hammadde tedarik edip siparişe dayalı üretim yapan, nihai ürününü toptan ve perakende satan Sanayi Çarşıları da ortaya çıktı. Böylece Ticaret Çarşılarından oluşan Kapalı Çarşı formuna Sanayi Çarşıları da eklemlendi.

Selçuklu sanayi devrimi öncesi Ticaret Çarşısından oluşan Kapalı Çarşı formu, tekstil ve deri ürünlerinin satıldığı Bedesten ile diğer ürünlerin satıldığı perakende alışveriş merkezinden oluşuyordu. Kapalı Çarşıların çevresinde ise toptancı tüccar hanlar vardı.

1200 lerden itibaren Sanayi Çarşıları, Kapalı Çarşıya giden yollar üzerinde her bir sanayi kolunun sokaklar oluşturarak kümelenmesi ile oluştu. Böylece 1200’lerin başında sanayi devriminin başlaması ile yeni Kapalı Çarşı formu gelişti. Artık Kapalı Çarşı; perakende satış yapılan merkez ticaret çarşıları ile bu ana alışveriş merkezine ışınsal bağlı yan sokaklarda üretim yapıp satan sanayi çarşılarından oluşmaya başladı. Kapalı çarşının çevresine ise Toptan ticaret yapılan hanlar ile üretim yapan atölyelerden oluşan hanlar yer aldı.

Kayseri’de 1206-1220 yıllarında modüler sistem halinde oluşumu tamamlanarak kurulan bu ilk sanayi çarşısının–sitesinin- alt yapısının inşası için gerekli sermaye ve yatırım ihtiyacı vakıflar tarafından karşılandı. Kümelenme modeli planına uygun olarak sanayi sitesinin çarşı, han ve dükkânları ile esnafa fütüvvet, Ahilik ve İslam tasavvufunun anlatıldığı Dergâh, ilişkili sokaklar üzerinde vakıflar tarafından inşa edilmiş ve aynı esnaf birliği üyelerine kiralanmıştı. Dergâh ise, Ahi Evran’a meşruten vakfedilmişti. Böylece Ahi Evran ilk kez kümelenmiş üretim birlikleri modeli teorisini Kayseri’de uygulamaya koyarak Esnaf Sanayi Devrimi’ni başlattı.

1220’de Alaattin Keykubat tahta geçmek için Konya’ya giderken ününü duyarak uğradığı Kayseri sanayi sitesinde Ahi Evran’ı dergâhında ziyaret ederek uygulamaya koyduğu sanayi modelini tüm imparatorlukta uygulaması için Konya’ya davet etti. 1221’de Dergâhını Konya’ya kuran Ahi Evran, 1237 yılına kadar sürecek iktidar döneminde vakfiyesindeki ifadeyle o zaman var olan 32 çeşit esnaf birliğinden müteşekkil Ehl-i Sanayinin -tüm esnaf birliklerinin-mesleklerin- Piri kabul edildi. Ahi Evran Konya’da aynı zamanda müderrislik yaptı, fütüvvet ve Ahiliğe dayalı sanayi üretimi felsefesini de anlattığı tasavvufi eserler kaleme aldı. Konya’da bunduğu dönemde Ahi Evran öncelikle esnaf üretimi, üretilen ürünün standart ve kalitesi ile mesleki yeterlilik kriterlerini, esnaf birliğine üye olanların ustalık ve dükkan açma haklarını düzenleyen imparatorluğa şamil sanayi kanunlarının çıkartılmasını sağladı.

Page 124: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

114

Böylece kümelenmiş esnaf birlikleri üretim modeline uygun kurulan sanayi çarşılarını tüm imparatorluğa yaygınlaştırdı. Bu dönemde sanayi çarşılarının altyapısını inşa ederek esnaf birliği üyesi ustalara kiralayan yüzlerce vakıf kuruldu. Her bir sanayi çarşısında, Ahilik felsefesinin anlatıldığı, meslek ahlakı eğitiminin verildiği esnafın meşrebine göre mürit olduğu çeşitli tarikatlara ait vakıf dergâhlar kuruldu. Sanayi Sitelerinde kurulan dergâhların şeyhleri, aynı zamanda esnaf birliklerinin yöneticileri olan şeyhler-kethüdalardı. Bu dönemde henüz Ahi Evran Vakfı ve bu vakfa bağlı Ahi Evran Vakıflar kurulmamıştı. Ahi Evran vakfını, 1237 de Alaattin Keykubat’ı zehirleyip öldürüp yerine geçmek isteyen II.Gıyasettin Keyhüsrev iktidarına direnip karşı koyması üzerine beş yıl hapis ve sürgün hayatı sonunda 1243’te Kırşehir’e yerleşmesinden sonra kurdu.

Ahi esnaf-sanayi birlikleri, üretim birliği idiler. Roma ve eski ekonomilerde meslek birlikleri vardı ancak esnaf-sanayi üretim birlikleri yoktu. Meslek birlikleri meslekten olmayanlara karşı mesleği koruyarak dışa açık olmayan bir tekel oluştururken, Ahi esnaf-sanayi üretim birlikleri her yeni ürün ve teknik için yeni üretim birliği kurulmasını öngörüyordu.

Meslek birlikleri alt meslek örgütlenmesi içermiyordu. Her meslek için bir örgüt oluşturulduğundan ürün-üretim çeşitliği oluşturmuyordu. Ahi üretim birliklerinde her ürün ve teknik farklılık için ayrı birlik oluşturularak, ürün ve üretim çeşidi kadar üretim birliği oluşturuluyordu. Her yeni ürün ve üretim için yeni birlikler kurularak devamlı genişliyordu. Ahi Üretim Birlikleri modeline göre aynı mesleki birlikler ve ilişkili meslekler, Kadılık(ilçe) sınırları içinde belirli yerde kümelenerek üretim yapıyorlardı. Böylece bölgesinde/kadılıkta meslek icra etme hakkı, sınai mülkiyet hakları dâhil olmak üzere bölgesi ile sınırlı olarak esnaf birliğine aitti. Anca bu kümelenme kadılık/ilçe ile sınırlı olduğundan bir yığılma meydana getirmiyordu.

Mesleğe ait dükkân-işyeri adedi ürüne olan talebe göre belirleniyordu. Mesleği öğrenen usta ürüne talep varsa aynı bölgede dükkân açıyordu. Yoksa usta başka bir kadılık/ilçede dükkân açıyor böylece meslek öğretme-öğrenme sağlanıyor kümelenme, yığılmaya dönüşmüyordu. Ahi sanayi üretim birlikleri modeli, meslek geliştirme, mesleğin ve meslek üretiminin devamlılığını sağlama ve yeni alt mesleklerin oluşmasını destekliyordu. Üretilen ürünün üreticileri, bir alt meslek olarak örgütleniyorlardı. Böylece kadılık(ilçe) sınırları içinde ihtiyacı-talebi karşılamaya yönelik alt meslek grupları, üretim birlikleri halinde örgütlenerek mesleki gelişme de sağlanıyordu. Ahi Evran, geliştirdiği bu sanayi üretim birlikleri modelinin tüm ekonomide uygulanmasını sağlayacak bilgilendirme, yönetim liderliği ve danışmanlık yapmak; oluşan ve gelişen alt meslekleri-üretim birliklerini ve sınai mülkiyet haklarını korumak için Kırşehir’de 1243’te, Ahi Evran Vakfını kurdu.

Ahi Evran Vakfı Selçuklu ve daha sonra da Osmanlı döneminde tüm esnafın Ahi esnaf modeline uygun örgütlenmesini denetleme, esnaf birliği yöneticilerini atama, mesleki denetimini yapma, terfilerini onaylama vb. tüm örgütlenmenin üst denetimcisi olma imtiyazını aldı. Bu hizmetleri karşılığı vakfa belirli bir gelir sağlandı.

Ahi Evran vakfı bu görevini yerine getirmek ve kendine tanınan haklarını korumak için her ilde aynı adlı vakıf olarak(Ahi Evran Vakfı) kuruldu. Her ilde kurulan Ahi Evran vakfının

Page 125: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

115

mütevellisi, Kırşehir Ahi Evren Vakfı mütevellisi tarafından belirlenerek atanıyordu. Her biri müstakil vakıftı. Ancak gelirlerinin bir kısmını merkez vakfa-Kırşehir Ahi Evran Vakfı- veriyordu. Ahi Evren 1261’ de vefat ettiğinde Selçuklu esnaf sanayi devrimi büyük ölçüde tamamlanmıştı.

Page 126: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

116

Uygulamalar

Page 127: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

117

Uygulama Soruları

Page 128: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

118

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Ahi Evren’in Kümelenerek Üretim Teorisi ve Ahi Evren’in esnaf-sanayi üretim birlikleri öncülüğünde üretimin yeniden organizasyonu teorisini 1206’da yerleştiği Kayseri’de önce deri sektöründe ve sonra da bölgedeki tüm sanayide uygulayarak başlattığı sanayi devrimi, 1220’den itibaren Selçuklu devletince tüm ekonomide uygulanmaya başlanarak Esnaf Sanayi Devrimi yaygınlaştırıldı.

Ahi Evren fütüvvet felsefesinden esinlenerek kendi oluşturduğu Ahi üretim teorisine ve Ahi felsefesine dayalı Kayseri’de ilk debbağ esnaf-sanayi birliğini kurdu. Bu örneği bölgedeki esnafı örgütleyerek her işkolunda kümelenme modeli ile aynı meslekten olanların oluşturduğu esnaf-sanayi birliklerini kurup bu birlikleri aynı bölgede toplayıp bir araya getirerek Kayseri sanayi çarşısını -sitesini- kurduğunu öğrendik.

Page 129: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

119

Bölüm Soruları

1) Ahilik nedir? Kısaca açıklayınız.

2) Selçuklu esnaf ve sanayi devrimi nasıl başlamıştır?

3) İlk sanayi çarşıları hakkında kısaca bilgi veriniz.

4)’’ Kümelenerek Üretim Teorisi’’ nin esasları nelerdir?

5) Esnaf ve sanayi sistemleri nasıl bir birliktelik gösterirler?

6) Ömer Lütfi Barkan’ın aralarında ‘’Ahi’’lerin de olduğunu söylediği makalesi, hangisidir?

a) Kolonizatör Türk Dervişleri

b) Osmanlı İmparatorluğu’nda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları

c) Türkiye’de toprak meselesi

d) Süleymaniye Camii ve imareti inşaatı

e) İstanbul Saraylarına ait muhasebe defterleri

7) Aşağıdaki niteliklerden hangisi kolonizatör Türk dervişlerinin özeliklerinden değildir?

a) Çiftçilik ile ilgilenirler

b) Tek uğraşları ömürlerinin çoğunu ibadet ile geçirmek ve dünyevi uğraşlardan uzaklaşmaktır.

c) Bahçıvanlık ile de uğraşırlar.

d) Yeri geldiğinde değirmen arkı ve binası inşa eden mühendislerdir

e) Bulundukları bölgede İslami inancı yayarlar.

Page 130: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

120

8) ‘Ahilerin devlet bürokrasisinde yer almaları ise eski ____ geleneğinin devamıydı’ ’cümlesindeki boşluğa hangi kavram gelmelidir?

a) İkta

b) Lonca

c) Fütüvvet

d) Ordu-Halk

e) Narh

9) Selçuklu Dönem’inde, esnaf sanayi devriminin başlangıcı olarak kabul edilen olay hangisidir?

a) Ali Kuşçu’nun başlattığı ‘’Kümelenme Teorisi’’

b) Farabi’nin başlattığı ‘’Lonca Teşkilatı’’

c) Şeyh Edebali’nin başlattığı ‘‘Timar Sistemi’’

d) Ahi Evren’in başlattığı ‘’Esnafa Dayalı Sanayileşme Hamlesi’’

e) İbn-i Sina’nın başlattığı ‘‘ ÖşürSistemi’’

10) Ahi Evren, Esanf Sanayi Devrimi’ni hangi şehirde başlatmıştır?

a) İstanbul

b) Edirne

c) Bursa

d) Konya

e) Kayseri

Cevaplar

6) a, 7) b, 8) c, 9) d, 10) e

Page 131: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

121

8. KURULUŞ DÖNEMİ OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSADİ SOSYAL HAYAT

Page 132: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

122

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

8.1. Osmanlı Devletinin Kuruluşu Ve Önemli Olaylar

8.1.1. Selçukluların Osmanlı Kayı Boyu Aşiretlerini Anadolu’ya İskânı(1230): Ertuğrul Gazi Dönemi(1230-1281)

8.1.2. Ertuğrul Gaziye Söğüt Domaniç Bölgesi İdaresinin İkta Olarak Verilmesi

8.1.3. İktisadi Faaliyet Ticaret Ve Güvenlik Politikaları

8.2. Selçuklu’ya Bağlı Osman Bey Döneminin Başlaması(1281) Söğüt’ün Osman Beye Temlik Ve İktası (1284)

8.3. Osmanlı Beyliğinin Kurulması: Bağımsızlığın İlanı(1299)

Page 133: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

123

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Osmanlı Devletinin kuruluş dönemi coğrafyası hakkında neler biliyorsunuz?

2. Selçuklu Devleti nasıl yıkılmıştır. Osmanoğulları Beyliği nerede kurulmuştur?

3. Türklere Anadolu’nun kapılarını açan savaşlar nelerdir?

Page 134: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

124

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Osmanlı Devletinin kuruluş aşamaları

Osmanlı Devletinin Selçuklu devletinden bağımsızlık sürecinde yaptığı iktisadi faaliyetleri anlayabilmek

Okuyarak, Araştırarak.

Osmanlı Devletinin güvenlik politikaları

Osmanlı Devletinde ticaretin nasıl geliştiğini ve askeri başarılarını anlayabilmek

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Bizans – Osmanlı İlişkileri Bizans Osmanlı savaşlarının Anadolu’da iktisadi hayatı nasıl etkilediğini anlayabilmek

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Page 135: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

125

Anahtar Kavramlar Osmanlı Kuruluş Dönemi: Daha önceki Türk devletleri de yıkıldığında göçebe

aşiretlerin beyler etrafında toplanıp bağımsız beyliklerini ilan etmeleri gibi, bu kez de Selçuklunun çöküşü sırasında aynı gelişmeler yaşanıyordu. Bu tarihlerde Anadolu’da birçok Beylikler kuruldu.

Osmanlı Devletinin güvenlik politikaları: Ticari ilişkisini devam ettirerek barışı ve güvenliği sağlayan diğer Bizans Tekfurları ile barış ise devam ettirmiştir. Bazı tarihçiler bunu sadece bir savaş taktiği olarak görmüşler, böylece Ertuğrul Gazi ve sonra da Osman Gazi’nin Bizans Tekfurlarının bölünmeleri ve birbirleriyle çekişmelerinden faydalanarak topraklarını genişlettikleri tezini ileri sürmüşlerdir.

Bizans – Osmanlı İlişkileri: Tekfurların birleşerek iktisadi-ticareti ilişkiyi kesmeleri, durdurmaları topyekûn savaş ilanı idi. Bu durumda Uç Beyinin takviye askeri, bu yetmez ise Selçuklu Devletinin takviye askeri gücü devreye girmekteydi. Sultanönü’nde yapılan Selçuklu Bizans savaşı örneğinde olduğu gibi

Page 136: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

126

Giriş

Osman Bey 1298’de Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ü fethetti. 1299 yılında İlhanlıların Selçuklu sultanı 2. Mesud’u tahttan indirip İran’da Başkentleri İsfahan’a götürüp hapsetmeleri üzerine Selçuklu devleti dağıldı.

Daha önceki Türk devletleri de yıkıldığında göçebe aşiretlerin beyler etrafında toplanıp bağımsız beyliklerini ilan etmeleri gibi, bu kez de Selçuklunun çöküşü sırasında aynı gelişmeler yaşanıyordu. Bu tarihlerde Anadolu’da birçok Beylikler kuruldu.

Page 137: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

127

8.1. Osmanlı Devletinin Kuruluşu Ve Önemli Olaylar

8.1.1. Selçukluların Osmanlı Kayı Boyu Aşiretlerini Anadolu’ya İskânı(1230): Ertuğrul Gazi Dönemi(1230-1281):

Osmanlı ailesi/aşireti, Orhun ırmağının batı bölgesini oluşturan Ötüken’de yerleşik Oğuz Türkleri kolundan Kayı boyuna mensuptur. 375 kavimler göçü sonrasında Oğuz Türkleri yaşam merkezini Hazar denizine doğru daha batıya kaydırmaya başladı. 10. yüzyılda Sır-Derya (Seyhun) ile Hazar Denizi'nin doğusu ve Aral Gölü arasındaki bölgeyi merkez yaşam bölgesi edindiler. Selçuklu ailesinin yer aldığı Kınık boyu da bu bölgede Sır-Derya Nehri su kaynağına yakındı. Kayı boyu da bu civarda yerleşmişti. Bu bölgede 1000 yılında Selçuk Bey Selçuklu devletinin temellerini atarak Selçuklu devleti kuruldu. 1071 Malazgirt zaferi ile Bizans’ı yenip Anadolu’yu fethetmeye başlayan Selçuklular, Oğuz Türk boylarından birçok aşireti de Anadolu’ya yerleştirmeye başladı.

Bu aşiretler arasında Osman Beyin babası Ertuğrul Beyin liderliğinde Kayı Boyuna mensup aşiretler, 1230’da yarı göçebe olarak Sultan önü/Eskişehir ile Bizans’ın elinde olan Söğüt sınırı arasına yerleştirilmiştir. Yaylakları ise Domaniç/Kütahya idi.

8.1.2. Ertuğrul Gaziye Söğüt Domaniç Bölgesi İdaresinin İkta Olarak Verilmesi

1230 yılında yerleştirilen Ertuğrul Beyin mensup olduğu aşiretin 400 çadır/hane olduğunu kaynaklar kaydetmektedir. Ancak Ertuğrul Bey liderliğinde yerleştirilen Kayı Boyu aşiretlerinin toplam nüfusu bilinmemektedir.

Bizans bu bölgenin Selçuklular tarafından nüfus yerleştirilerek meskûn hale getirilmesinden rahatsız oldu ve bu yerleştirmeden kısa bir müddet sonra 1231 yılında bu bölgeye saldırıya geçti. Sultanönü’nde Selçuklu Sultanı 1.Alaattin Keykubat ile Bizans ordusu karşılaştı. Ertuğrul Beyin, Gazi ünvanını alarak Söğüt’ün fethinde önemli yararlıklar gösterdiği bu savaşta Bizans yenildi. Selçuklular Söğüt ile birlikte Karacadağ’ı da ele geçirdi. Yarhisar Tekfuru da vergiye bağlandı. Selçuklu Sultanı 1.Alaattin Keykubat, 1231 yılında Söğüt’ün Bizans’tan fethinde etkili olan Ertuğrul Gazi’ye, Söğüt ve Domaniç/Kütahya ile arasında kalan bölgeyi ikta olarak verdi.

Bu ikta bölgesi, Kastamonu Uç Beyliği/Sancağına bağlandı. Bu uç beyliği Çobanoğlularının idaresinde idi. İkta karşılığı askeri görev olarak da Ertuğrul Gazi, Kastamonu Uç Beylerinden Çobanoğlularına bağlı olarak, Söğüt-Domaniç sınır boyunu maiyetindeki askerleriyle korumak ve gaza faaliyetlerinde bulunmak üzere komutan olarak atanmıştır.

Böylece Ertuğrul Gazi kısa zamanda hayvancılıkla uğraşan aşiret liderliğinin yanında, kendisine İkta olarak verilen bölgenin idareciliğine, iktalı askeri komutanlık rütbesine ulaşmıştı. Ancak Uçbeyi/Sancakbeyi değildi.

Page 138: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

128

İktasının yanında sınır boyunu korumak, gaza ve cihat faaliyetlerinde bulunmak görevi, aynı zamanda önemli bir yetki de vermekteydi. Bu yetki Selçuklu devleti adına gerekirse Bizans topraklarında savaşa girebilmek yetkisidir.

8.1.3. İktisadi Faaliyet Ticaret ve Güvenlik Politikaları

Ertuğrul Gazi komutanlık, gaza ve cihat etmek görev ve yetkisini, bölge içinde ve dışa karşı Bizans Tekfurlarıyla barış içinde iktisadi ve ticari ilişkiler kurarak bu ilişkinin güvenliğini sağlamaya öncelik vererek yürütmüştü. Dinde zorlama yoktur ilkesinden hareketle cihat, savaş etmek değil İslam’ı tebliğ edebilmekti. Kültürlerarası iletişim içinde olmak, İslam’ı tebliğ edebilmek, anlatabilmek için de barış ve güven ortamı gerekliydi.

Barışın ve güvenliğin en önemli göstergesi karşılıklı iktisadi-ticari faaliyetlerde bulunmaktı. İktisadi faaliyeti ve ticareti durdurmaya yönelik her faaliyet, güvenliği tehdit eden düşmanca bir faaliyet olarak kabul edilip savaş nedeni sayılıyordu. Aslında bu, Orta Asya Türk Devletlerinin asırlar boyunca sınır komşularıyla geliştirdikleri barış-güven içinde ticaret geleneğiydi. Savaş, güvenliği sağlamak ve kesilen iktisadi-ticari faaliyeti yeniden başlatmak için yapılırdı. Selçuklular tüm sınır boylarında bu iktisadi-ticari geleneği uygulamışlardır. Ertuğrul Gazi de iktisadi-ticari faaliyetlerini durdurup ilişkiyi kesen Bizans tekfurunun bu tutumunu savaş nedeni saymış, tekfurla savaşa girerek bölgeyi zaman içinde fethetmiştir.

Ticari ilişkisini devam ettirerek barışı ve güvenliği sağlayan diğer Bizans Tekfurları ile barış ise devam ettirmiştir. Bazı tarihçiler bunu sadece bir savaş taktiği olarak görmüşler, böylece Ertuğrul Gazi ve sonra da Osman Gazi’nin Bizans Tekfurlarının bölünmeleri ve birbirleriyle çekişmelerinden faydalanarak topraklarını genişlettikleri tezini ileri sürmüşlerdir. Hâlbuki Ertuğrul gazi 1230’da yerleşmesinden 1281 de ölümüne kadar 51 yıl süren uzun askeri ve mülki idarecilik döneminde, Bizans Tekfurlarıyla yaptığı savaş sayısı son derece azdır. Bu uzun dönemde asıl başarısı bölgesindeki hayvancılık, zirai tarım, bağcılık-bahçeciliğe dayalı iktisadi faaliyeti ve üretimi arttırarak, ticari ilişkiler geliştirerek bölgesini kalkındırmasıydı.

Askeri başarılar da diğer bölgelere göre bu bölgenin güvenliğini arttırmış, Bizans Tekfurları ile yürütülen barışa dayalı ticaret ilişkisi de bu güvenli ortama ayrıca katkıda bulunmuştu. Bu iktisadi-ticari ve askeri başarılar, diğer bölgelerden bu kalkınan ve daha güvenli olan bölgeye nüfusun göç etmesini sağlamış, iktisadi büyüme daha da hızlanmıştır.

Tekfurların birleşerek iktisadi-ticareti ilişkiyi kesmeleri, durdurmaları topyekûn savaş ilanı idi. Bu durumda Uç Beyinin takviye askeri, bu yetmez ise Selçuklu Devletinin takviye askeri gücü devreye girmekteydi. Sultanönü’nde yapılan Selçuklu Bizans savaşı örneğinde olduğu gibi. Bu nedenle Bizans Tekfurlarının topyekûn ticareti durdurup savaşa girmeleri kendi aleyhlerine önemli toprak kaybına sebep olacağından bölgesel savaşı yani tüm tekfurların değil bir veya birkaç Tekfurun birleşerek çatışmaya girmeleri Bizans açısından daha az riskli görünmekteydi. Zira Bizans, Selçuklu devleti ile girdiği tüm savaşları kaybetmişti. Bu durumu Selçuklular da iyi takip etmekteydiler. Moğol baskısı nedeniyle Bizans ile savaşıp güç kaybetmemek için, Selçuklular da öncelikle barış gerekirse bölgesel savaşı tercih etmekteydiler. Bu durumda, her iki devlet de sınırdaki güçlerini zinde tutarak, destekleyerek

Page 139: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

129

öncelikle barış ve güvenliği sağlayarak iktisadi ticari ilişkileri geliştirmeye, gerektiğinde bölgesel savaşta üstünlük sağlamaya çalışmaktaydı. Domaniç, Ertuğrul Gazi yönetimindeki Kayı Boyu göçebe aşiretlerinin ilk yaylağı idi. Söğüt ise fethedildikten sonra bağcılık ve bahçecilik yapılan bir merkeze dönüştürülmüştü. Ertuğrul Gazi’nin İkta olarak idaresine verilen bölgede, mensup olduğu Kayı Boyundan aşiretlerin yanında, diğer boylara mensup hayvancılık ve zirai tarım yapan yarı yerleşik-göçebe aşiretler ile zirai tarımın yanında ticaretle uğraşan yerleşik Müslim ve gayri Müslim nüfus da vardı. Bunlar Tekfurluk/feodal beylik ile yönetilen Bizans bölgesi ile sınır ticareti de yapıyorlardı.

8.2. Selçuklu’ya Bağlı Osman Bey Döneminin Başlaması(1281) Söğüt’ün Osman Beye Temlik Ve İktası (1284)

Osman Bey, 1281 yılında babasının ölümü üzere, Kayı Boyu aşiretlerinin Beyliğini, iktanın ve ikta bölgesindeki aşiretlerin ve yerleşiklerin idaresini, iktasını ve sınır boyunu korumak üzere gaza-cihat etme ve komutanlık görevini devraldı. Böylece babası Ertuğrul Bey zamanından beri süregelen Kastamonu Uç Beylerinden Çobanoğlularına bağlı bir komutan olarak Söğüt, Bilecik, Domaniç/Kütahya civarlarında sınır koruma ve gaza faaliyetlerini Osman bey de devam ettirdi. Çobanoğlularının Uç Beyi olarak sınırlardaki gaza faaliyetlerini durdurmaları üzerine Osman Bey Çobanoğluları Uç Beyliğine bağlı komutanlıktan ayrılıp Selçuklu devletine bağlı olarak sınır boylarında gazaya devam etmiştir.

Tahta yeni çıkan Selçuklu hükümdarı 3.Mesud, Uç Beylerini taltif ederken 1284’te İnegöl civarında Kolaca kalesini fethederek ilk fethini yapan Osman Bey'e de bir ferman göndererek ona Sögüd'ü temlik ve ikta etmişti. Feridun Bey, Münşeatı'nda belirttiğine göre Söğüt’ün temlik ve iktasını gösteren ferman 1284 tarihini taşımaktadır. Böylece babası Ertuğrul Gazi’ye sadece ikta olarak verilen Söğüt, Osman Beye mülk/temlik ve ikta olarak verilmişti. Temlik/mülk hakkı, bu yerlerde vakıf kurulabilmesi, vakfedilebilmesi için önemli bir hukuki hak da sağlamaktaydı.

1288’de Osman Bey, ilk belde fethini yapmış, Karacabey’i fethetmişti. Bu tarihten bir yıl sonra 1289 tarihinde Selçuklu Sultanı 3. Mesud tarafından gönderilen ikinci bir fermanla Osman Bey, Uç Beyi oldu. Sınırlardaki Sancak Beylerine Uç Beyi deniyordu, Selçuklu dış güvenliğini korudukları için sınırdaki sancak beylerine/uç beylerine devlet ayrıca önem veriyordu. 1289 tarihli fermanla birlikte kendisine Selçuklu devleti adına sancak idarecilerine gönderilen tuğ, âlem, kılıç ve gümüş takımlı at gibi hediyeler de gönderildi.

Bu fermanda Osman Beyin ikta olarak idare ettiği Söğüt ile Eskişehir(Sultanönü) birleştirilerek oluşturulan sancağa Osman Bey'in tayin edildiği ve Selçuklu Devletince alınan vergilerin tamamından muaf olduğu bildiriliyordu. Böylece sancakbeyi rütbesine yükseltilerek iktası da genişletilmişti.

8.3. Osmanlı Beyliğinin Kurulması: Bağımsızlığın İlanı(1299)

Osman Bey 1298’de Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ü fethetti. 1299 yılında İlhanlıların Selçuklu sultanı 2. Mesud’u tahttan indirip İran’da Başkentleri İsfahan’a götürüp hapsetmeleri

Page 140: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

130

üzerine Selçuklu devleti dağıldı. Yerine İlhanlılar, 1299 yılında 3.Alaattin Keykubat’ı tahta geçirmişlerse de kendisine Anadolu’ya geçmek için izin vermemişler ve 1301 yılında Isfahanda öldürülmüştür.

Tarihçiler, 2.Mesud’un 1301 yılında hapiste iken tahta şeklen tekrar geçtiğini, hapiste iken 1308 yılında ölümünü Selçuklu devletinin sonu olduğunu söylerler. Ancak olaylar açıkça göstermektedir ki Selçuklu devletinin tahtının fiilen boşalması yani sona eriş,

Sultan 2. Mesud’un tahttan indirilip esir edildiği 1299 yılında olmuştur. Osman Bey bu olay üzerine 1299 yılında bağımsızlığını ilan ederek Osmanlı Beyliğini kurdu. Daha önceki Türk devletleri de yıkıldığında göçebe aşiretlerin beyler etrafında toplanıp bağımsız beyliklerini ilan etmeleri gibi, bu kez de Selçuklunun çöküşü sırasında aynı gelişmeler yaşanıyordu. Bu tarihlerde Anadolu’da birçok Beylikler kuruldu.

Page 141: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

131

Uygulamalar

Page 142: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

132

Uygulama Soruları

Page 143: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

133

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Osmanlı devletinin nasıl kurulduğunu öğrendik. 1071 Malazgirt zaferi ile Bizans’ı yenip Anadolu’yu fethetmeye başlayan Selçuklular, Oğuz Türk boylarından birçok aşireti de Anadolu’ya yerleştirmeye başladı. Bu aşiretler arasında Osman Beyin babası Ertuğrul Beyin liderliğinde Kayı Boyuna mensup aşiretler, 1230’da yarı göçebe olarak Sultan önü/Eskişehir ile Bizans’ın elinde olan Söğüt sınırı arasına yerleştirilmiştir. Yaylakları ise Domaniç/Kütahya idi.

Page 144: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

134

Bölüm Soruları

1) Aşağıdakilerden hangisi Ertuğrul Gazi liderliğindeki Kayı boyu’nun Söğüt-Domaniç bölgesine yerleştirilmesinin bir sonucu değildir?

A) Bizans Devletinin bölgeye nüfus yerleştirilip meskûn hala getirilmesinden rahatsız olması

B) Söğüt-Domaniç bölgesinin idaresinin ikta olarak Ertuğrul Gazi’ye verilmesi

C) Bizans ile yapılan savaş sonrası Selçukluların Söğüt ile birlikte Karacadağ’ı da ele geçirmesi

D) Bizans Devleti’nin kısa süre sonra bölgeye saldırıya geçmesi

E) Selçuklu Devleti ile Bizans arasında yapılan savaş sonrası Söğüt’ün Bizans Devletine bırakılması

2) Ertuğrul Gazi ve sonrasında Osman Bey döneminde çevre bölgelerle geliştirilen ticari ilişkiler ile aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Ticari faaliyetler barış ve güvenliğin en önemli göstergesi olarak görülmüştür.

B) İktisadi faaliyeti ve ticareti durdurmaya yönelik faaliyetler hoşgörüyle karşılanmaktaydı.

C) Ertuğrul Gazi dönemi boyunca ticari sebeplerden dolayı sürekli olarak Bizans tekfurları ile savaş yapılmıştır.

D) Bizans’tan toprak alabilmek için sürekli olarak ticari faaliyetleri olumsuz etkileyen uygulamalarda bulunmuşlardır.

E) Dönem boyunca Bizans tekfurları ile ticari ilişkilerden kaçınılmıştır.

Page 145: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

135

3) Osmanlı Beyliği’nin kurulması ve bağımsızlığı ile ilgili aşağıda verilen yargılardan hangisi yanlıştır?

A) 1299 yılında Osman Bey bağımsızlığını ilan ederek Osmanlı Beyliği’ni kurmuştur.

B) Osman Bey 1298 yılında Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ü fethetmiştir.

C) Selçuklu Devleti’nin başına 3.Alaaddin Keykubat’ın geçmesi ile Osman Bey tekrar Selçuklu Devleti’ne tabii olmayı kabul etmiştir.

D) İlhanlılar’ın Selçuklu Sultanı 2.Mesud’u tahttan indirerek esir almaları üzerine Selçuklu Devleti dağılmıştır.

E) Bu tarihlerde Anadolu’da Osmanlı Beyliği başta olmak üzere birçok beylik kurulmuştur.

4) Osman Bey döneminde yaşanan gelişmelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Selçuklu Sultanı 3.Alaaddin Keykubat tarafından Uç Beyi olarak atanmıştır.

B) Osman Bey’in sancağa tayine ile birlikte Selçuklu Devletince alınan vergiler ağırlaştırılmıştır.

C) Sancakbeyi rütbesine yükseltilmesinin yanı sıra Osman Bey’e verilen ikta toprakları da genişletilmiştir.

D) Temlik/mülk hakkı verilmesi ile birlikte topraklarda vakıf kurması ve vakfedilebilmesi engellenmiştir.

E) Sınır koruma ve gaza faaliyetlerine ara vererek yalnızca ticari ilişkiler geliştirmek için uğraşmıştır.

Page 146: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

136

5) Osmanlı Devleti kuruluşunda iktisadi faaliyetlerle ile ilgili yaşanan gelişmelerden hangisi doğrudur?

A) İlk kez Selçuklu tarafından Söğüt bölgesinin idaresi ikta olarak Osman Beye verilmiştir.

B) Bizans tekfurları ile yaşanan savaşlar iktisadi faaliyetlerin tamamen durmasına yol açmıştır.

C) Yaşanan savaşlar nedeniyle yaşanan güvensizlik bölgeye yapılan göçleri olumsuz etkilemiştir.

D) Ertuğrul gazi döneminde hayvancılık, zirai tarım, bağcılık ve bahçeciliğe dayalı iktisadi faaliyetler yürütülmüştür.

E) Moğol Devleti’yle ticari ilişkiler kurularak Bizans’a karşı güç birliği yapılmıştır.

6) Ertuğrul Gazi’nin iktalı askeri komutanlık rütbesine ulaşması kendisine ne gibi yetkiler tanımıştır?

7)Ertuğrul Gazi’nin Bizans ile yürüttüğü ticari faaliyetleri bölge güvenliği açısından yorumlayınız.

8)Temlik/mülk hakkı nedir, sağladığı yetkileri ve önemini açıklayınız.

9) Osman Bey’in sancakbeyi olarak tayin edilmesi ne gibi gelişmelere yol açmıştır?

10) Kuruluş dönemi Osmanlı Devleti ticari faaliyetleri ve güvenlik politikaları neler olmuştur, açıklayınız.

Cevaplar 1- e

2- a

3- c

4- c

5- d

Page 147: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

137

9. KURULUŞ DÖNEMİ OSMANLI DEVLETİNDE İSKÂN POLİTİKALARI VE MALİ TEŞKİLATLANMA

Page 148: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

138

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

9.1. Osmanlı Devletinde İskân Faaliyetleri

9.2. Öncü Kurucular: Gaziler – Ahiler – Bacılar – Abdallar

9.3. Mali Teşkilatlanma

Page 149: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

139

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Osmanlı devletinde vergilendirme nasıl yapılıyordu?

2. Size göre Vergiler nasıl toplanmalı nasıl belirlenmelidir?

3. Fetihler sonrası Osmanlı nasıl bir iskan faaliyeti içine girmiştir?

Page 150: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

140

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Osmanlı devletinde iskân Şehirde ticaret çarşısı, sanayi çarşısının yanında, han, hamam, kervansaray, cami, medrese ve mektepler gibi pek çok Selçuklu vakıf eser yer alıyordu.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak.

Osmanlı devletinde vergilendirme usulleri

Aşar/Öşür vergisinin Osmanlı mali sistemi içerisindeki yerini kavrayabilmek.

Okuyarak, Araştırarak.

Osmanlı Kuruluş döneminde öncü kurucuların rolü

Osmanlı bölgesinde iktisadi, sosyal dini kültürel faaliyetleri yürütenler gaziler başta olmak üzere, Ahiler, Bacılar ve Abdallardı. Bu unsurlar Osmanlı kuruluşunda en önemli rolü oynadılar.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Page 151: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

141

Anahtar Kavramlar

Öşür / Aşar Vergisi: Onda bir oranında alınması anlamına gelen öşür vergisi kişi ve kurumlardan bağımsız objektif vergilendirme prensibinin uygulanmasıydı

Vergi Adaleti: Ekonomik gücü devlet koruyabilir, devletin güçlü olması için gerekli vergiyi toplayabilmesi gerekir. Devlet ekonomik güçle mütenasip olarak vergi toplamalıdır ki buna vergi adaleti denir.

Fiskalizm: Fiskalizmi, devlete ait gelirleri, mümkün olduğu kadar yüksek düzeye çıkarmak ve o düzeyin altına inmesini engellemek diye tarif edebiliriz.

Page 152: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

142

Giriş

Osmanlı devletinin en önemli gelişme sebeplerinden birisi de, iktisadi, ticari faaliyetlerini vergilendirmeyi başararak istikrarlı büyüme gösterebilmeleridir. Bugün modern devletin görevleri arasında gördüğümüz kamu yatırımları Osmanlılar tarafından yapılmaz.

Selçuklular tarafından da yapılmıyordu. Bunu yapan vakıflardır. Kamu yatırımı dediğimiz şeyler neler? Eğitim yatırımları, sağlık yatırımları, diyanet yatırımları. Temel yatırımlar. Askeri yatırımlar hariç hemen bütün kamu yatırımlarının, kamu hizmetlerinin vakıflar tarafından yapıldığını, bu yönüyle maliyenin çerçevesi içerisine girdiğini söyleyebiliriz.

Page 153: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

143

9.1. Osmanlı Devletinde İskân Faaliyetleri

Ertuğrul Bey ve Osman Bey dönemlerinde, Sultanönü/Eskişehir, Söğüt, Bilecik, İnegöl ve Domaniç/Kütahya bölgelerini idaresi altına almış olan Osmanlılar, yürüttükleri barış ve güvenliğe dayalı iktisadi üretim ve ticaret politikası sonucunda bölgede önemli bir nüfusun toplandığı görülmektedir.

Osmanlı Beye ikta olarak verilen Söğüt artık ana geçim kaynağı bağcılık-bahçecilik olan bir Selçuklu kasabası idi. Sultanönü/Eskişehir ise Selçukluların 1074’te kasaba olarak fethedip kurup geliştirdiği önemli bir Selçuklu şehriydi. Şehirde ticaret çarşısı, sanayi çarşısının yanında, han, hamam, kervansaray, cami, medrese ve mektepler gibi pek çok Selçuklu vakıf eser yer alıyordu. Osmanlı idaresindeki bölgede aşiretlerin yürüttüğü hayvancılık üretimi ile yarı göçebe ve yerleşiklerin yürüttüğü zirai tarım faaliyetleri de birlikte değerlendirildiğinde tarım ticaret ve sanayi faaliyetlerinin birbiriyle ilişkili olarak geliştiği görülmekteydi.

Arap coğrafyacı Mağribli İbni Said, Sultanönü, Kütahya, Emirdağ, Karahisar-ı Sahip/Afyon ve Sivrihisar yörelerinde 200.000 çadır/hane Türkmen kitlelerinin yığıldığını kaydetmektedir. Bu nüfusun önemli bir bölümü Osmanlı beyliği bölgesi içindeydi veya bu güvenli ve gelişen bölge içinde yer almak istiyorlardı.

9.2. Öncü Kurucular: Gaziler – Ahiler – Bacılar – Abdallar

Osmanlı bölgesinde iktisadi, sosyal dini kültürel faaliyetleri yürütenler gaziler başta olmak üzere, Ahiler, Bacılar ve Abdallardı. Bu unsurlar Osmanlı kuruluşunda en önemli rolü oynadılar. Kale ve şehirler beyliğe katıldıktan veya fethedildikten sonra kale çevresinde yer alan ama güvenlik dolayısıyla ekilemeyen alanlar, fetihten sonra ekilmeye başlanıyor kale içinde sıkışmış olan yerleşim kısa sürede kale çevresinde genişleyerek büyüyor.

Bir bölümünde tarım bağ bahçecilik yapan köy ve kasabalar, vakfa dönüşen işletmeler kurulurken ticaret ve sanayi çarşıları ile medrese, mektep ve camilerin olduğu şehir merkezlerine dönüştürülüyordu. Bu faaliyetleri yürütenlerin başında Ahiler geliyordu. Osman Beyin beyliğinde Ahi teşkilatının başında Şeyh Edebali vardı. Osman Beyin babası Ertuğrul Gazi döneminden beri, beyliğe yön veren akil insanların başında Ahi Şeyh Edebali vardı.

Belirtilen dört grupta yer alanların bir kısmı fütuhata iştirak etmek üzere gazilerin yanında yer aldıkları gibi, diğer bir kısmı da -hatta onlardan daha ileride- tekke ve zaviyeler tesis ederek, sonradan gelenler için tutunma ve toplanma merkezleri meydana getiriyordu. Diğer kısmı da yerleşim alanlarında ve bölgeler arasında tarım ticaret ve sanayi faaliyetlerini yürütüyorlardı.

Page 154: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

144

9.3. Mali Teşkilatlanma

Osmanlı devletinin en önemli gelişme sebeplerinden birisi de, iktisadi, ticari faaliyetlerini vergilendirmeyi başararak istikrarlı büyüme gösterebilmeleridir.

Vergi; "devletin egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı irade ile herhangi bir karşılığa bağlı olmadan belirli kurallara göre kişi ve kurumlardan aldığı iktisadi değerler" olarak tanımlanmaktadır. Vergilendirmenin medeniyetin şekillenmesinde oldukça uzun ve etkili bir tarihçesi bulunmaktadır. Maliye ise, devletin ekonomiden aldığı paydır. Bir başka deyişle her devlet, kamu hizmetlerini görmek için harcama yapmak zorundadır ve bu harcamaların finansmanı gerekmektedir. Bu finansman için de ekonomiye başvurur. Ekonominin bazı kaynaklarını kendisi kullanır.

Osmanlı devletinin iktisadi hayatla ilgili kararları alırken referans olarak kullandığı en önemli ikinci prensip vergi/fiskalizmdir. Bu her grubun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan devletin bu gruplar içindeki önceliğini ifade eder. Fiskalizmi, devlete ait gelirleri, mümkün olduğu kadar yüksek düzeye çıkarmak ve o düzeyin altına inmesini engellemek diye tarif edebiliriz. 7.yüzyıldan itibaren bilinen medeniyetlerle etkileşime giren ve önemli bir bölümünü kontrol altına alan İslam dünyasında yer alan devletler, kamu maliyesi ve vergilendirme alanında eski medeniyetleri ve çağdaşlarını aşan mali kurumsal yapılar geliştirdiler.

İslam dünyasının maliye kurumuna en önemli katkısı, objektif vergilendirme ilkesini uygulayarak vergiyi üretimle ilişkilendirmeleri olmuştur. Böylece kral veya konseyin keyfi kararlarının ötesine geçilmiştir. Onda bir oranında alınması anlamına gelen öşür vergisi kişi ve kurumlardan bağımsız objektif vergilendirme prensibinin uygulanmasıydı. Öşür, üretimle ilişkili objektifliği ve bu nedenle halk arasında kabul görmesi nedeni ile İslam devletleri ve sultanları değişse de değişmeyen en önemli vergi uygulaması oldu.7.yüzyıldan itibaren bilinen medeniyetlerle etkileşime giren ve önemli bir bölümünü kontrol altına alan İslam dünyasında yer alan devletler, kamu maliyesi ve vergilendirme alanında eski medeniyetleri ve çağdaşlarını aşan mali kurumsal yapılar geliştirdiler.

İslam dünyasının maliye kurumuna en önemli katkısı, objektif vergilendirme ilkesini uygulayarak vergiyi üretimle ilişkilendirmeleri olmuştur. Böylece kral veya konseyin keyfi kararlarının ötesine geçilmiştir.

Onda bir oranında alınması anlamına gelen öşür vergisi kişi ve kurumlardan bağımsız objektif vergilendirme prensibinin uygulanmasıydı. Öşür, üretimle ilişkili objektifliği ve bu nedenle halk arasında kabul görmesi nedeni ile İslam devletleri ve sultanları değişse de değişmeyen en önemli vergi uygulaması oldu. 7. Yüzyıldan itibaren uygulanmaya başlayan öşür vergisi, sadece İslam devletlerinde değil, objektif vergilendirmeye yönelen dünya devletleri tarafından da benimsenerek uygulanan vergi türü ve oranı oldu. Öşür, Türk dilinde aldığı şekliyle aşar, vergi kelimesi yerine kullanılan terim haline gelerek yüzyıllar boyunca uygulandı.

Page 155: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

145

Öşür vergisinin icadı o kadar etkili oldu ki, dünya tarihinde bu uygulamanın yapıldığı devletlerde artık verginin ne üzerinden ne kadar toplanacağı tartışmaları neticelendi. Bu çok büyük bir mali başarı idi. Vergi konusu tartışma olmaktan çıktıktan sonra, verginin toplanması sırasında vergi memurunun kanuni olan öşür oranından daha yüksek ve kanunsuz vergi toplamaya çalışması konusu İslam dünyasında en çok konuşulan, tartışılan, önlemler alınmaya çalışılan mali konu olmuştur. Verginin alınabilmesi için önce üretimin-gelirin ve tüketimin olması gerekir. Diğer bir unsur da paradır. Vergi mal veya para olarak ödenir.

10.000 yıl önce yaşanan tarım devrimi öncesinde üretim sürekli olmadığından vergi bir veya birkaç defaya mahsus arizi olarak alınıyordu. Her yıl sürekli vergi ödenebilmesi için üretimin sürekliliği gerekir. Bu da tarım devrimi ile oldu. Tarım devrimi MÖ. 8000 yıllarında bitkisel üretim ve hayvancılık olmak üzere iki alt sektörde ve iki ayrı bölgede gerçekleşti ve dünyaya yayıldı. Yerleşiklerin gerçekleştirdiği bitkisel üretime dayalı tarım devrimi Anadolu-Ortadoğu ve Mısır üçgeni içinde gerçekleşti. Akdeniz Medeniyetleri de denen bu üçgenin içinde yer alan medeniyetler doğdu ve gelişti. Bu medeniyetler, Akdeniz vasıtası ile deniz ticaretini de geliştirerek güçlü ekonomiler kurarak önce bölgesel ekonomik güç haline gelmişlerdir.

Anadolu’da kurulan farklı kültür ve medeniyetlere ait şehir devletler, Mezopotamya ve Yunan şehir devletleri, bölgesel bir güce dönüşen Mısır devletleri gibi. Bunlardan bazıları ipek yolu başta olmak üzere bilinen dünya transit ticaret yollarını kontrol altına alarak bölgesel ekonomik gücü aşıp, merkeze bağlı çevre ekonomiler oluşturarak dünya ekonomileri aşamasına da gelmişlerdi. Makedon kralı İskender’in bölgesel gücü imparatorluğa ulaştırması, Roma şehir devletinin Roma İmparatorluğu’na dönüşmesi, gibi İslam dünyasından Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları gibi.

Dünya vergi uygulamalarının hemen tümünden yararlanarak kamu maliyesi ve vergilendirmeyi belirli prensipler halinde uygulayan İslam dünyasında bu konuda zirveye ulaşan devletler olarak Selçuklu ve Osmanlı Devleti önemli örnek uygulama alanları olarak ele alınabilir.

İslam dünyasında, daha Hz. Peygamber (S.A.V) devletin tek taraflı irade beyanlarıyla başta mali yapının oluşmaya başladığını görüyoruz. Daha Hz. Peygamber (S.A.V) döneminde devletin tek taraflı irade beyanıyla oluşturulduğu ve toplandığı biliniyor ve mükellefler burada ne kadar vergi vereceklerini biliyorlar. Aşağı yukarı tahmin ediyorlar. Oysa Batı’da 13. yy başlarına kadar yani 1215’lere kadar, Roma’nın yıkılışından itibaren böyle bir vergi anlayışı yoktu. Yani vergiler baskın şeklinde toplanıyordu. 1215 Magna Carta’nın ortaya çıkma sebebi de gelişmekte olan burjuvazinin ne kadar vergi vereceğini bilme ihtiyacıydı.

Oysa İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren devletin ne kadar vergi toplayacağı, ne kadar vergi alacağı belliydi. Bu olgu zamanla daha genişlemiş, bölgelere göre, coğrafyalara göre daha ayrıntılı bir hale gelmeye başlamıştır. Türkiye için bakacak olursak, 11. yy sonlarından itibaren bir maliye sistemi oluşmaya başlamıştır. Daha Büyük Selçuklular devrinden itibaren bunun ilk örneklerini görmeye başlıyoruz.

Page 156: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

146

Maliyenin en üst makamından ayrıntılara kadar, ne kadar vergi toplanacağı, vergi memurlarına kadar bir mali teşkilatın oluştuğunu, bu mali teşkilatın Anadolu Selçuklularında geliştiğini ve bu gelişmede daha sonra İlhanlıların da payı vardır. 13. yy ortalarından itibaren de İlhanlıların katkısı vardı. Nihayet Osmanlı döneminde mali sistemin oturduğunu ve 18. Yy’a kadar klasik dönemde bir, batıya örnek teşkil eden bir mali bürokrasi ve yapı oluştuğunu görebiliyoruz. Bazı Batılı yazarlar buna bakarak Osmanlı mali sisteminin Batı’dan 200 yıllık bir önceliği olduğunu savunurlar. Bunun sebebi dediğim gibi baştan itibaren gelişen ve oturan mali sistemdir ki bu sistem 18. Yy sonlarına doğru zirvesine ulaşmıştır. Türkiye’de maliye dediğimiz zaman 1000 yıllık bir sürede(süreyi) ele almamız gerekiyor. Bu 1000 yıllık tarih sürecinin birinci kısmı Selçuklular, ikinci kısmı Osmanlılar, üçüncü kısmı Cumhuriyet olarak görülebilir.

Aslında bunlar(ın) üçü de birbirinin devamıdır. Yani Osmanlı’yı Selçuklulardan ayrı düşünmenin imkânı yoktur. Birçok kurum Selçuklular tarafından oluşturulmaya başlanmış, Osmanlılar ’da mükemmele ulaşmıştır. Üretime bağlı ekonomik güç arttıkça alınan vergiler de sürekli hale gelmekte ve çeşitlenmekte, vergi gelirlerinin artışına bağlı olarak da devletin gücü artmaktadır. Bölgesel güç arttıkça ve dünya ekonomisi haline dönüştükçe, merkeze bağımlı çevre ekonomilerden de vergi gelirleri oluşturulmakta buna karşılık barış, mal ve can güvenliği sağlanmaktaydı.

Bu nedenle dünya ekonomisine dönüşebilen imparatorluklar, şehir devleti veya bölgesel güç haline gelen devletlerden daha uzun süreli yaşayabiliyorlardı. Ekonomik gücü devlet koruyabilir, devletin güçlü olması için gerekli vergiyi toplayabilmesi gerekir. Devlet ekonomik güçle mütenasip olarak vergi toplamalıdır ki buna vergi adaleti denir. Vergi adaleti için kanun ve düzen gereklidir. Vergi adaletinin sağlanamadığı yerde ekonomik güç zayıflar buna bağlı devlet de zayıflar ve çöker. Halk diliyle bu, altın yumurtlayan tavuğun kesilmesidir.

İslam medeniyetinin gelişmesi ve büyümesi ile vergi adaleti, iktisadi üretim ve mali ilişkiler arasında önemli ilişkiler vardır.

Page 157: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

147

Uygulamalar

Page 158: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

148

Uygulama Soruları

Page 159: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

149

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Dünya ekonomisine dönüşebilen imparatorluklar, şehir devleti veya bölgesel güç haline gelen devletlerden daha uzun süreli yaşayabiliyorlardı. Ekonomik gücü devlet koruyabilir, devletin güçlü olması için gerekli vergiyi toplayabilmesi gerekir. Devlet ekonomik güçle mütenasip olarak vergi toplamalıdır ki buna vergi adaleti denir. Vergi adaleti için kanun ve düzen gereklidir. Vergi adaletinin sağlanamadığı yerde ekonomik güç zayıflar buna bağlı devlet de zayıflar ve çöker. Halk diliyle bu, altın yumurtlayan tavuğun kesilmesidir.

İslam medeniyetinin gelişmesi ve büyümesi ile vergi adaleti, iktisadi üretim ve mali ilişkiler arasında önemli ilişkiler vardır.

Page 160: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

150

Bölüm Soruları

1) Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı bölgesinde iktisadi,dini ve kültürel faaliyeti yürütenlerden biri değildir ?

A) Gaziler

B) Sipahiler

C) Ahiler

D) Bacılar

E) Abdallar

2) Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı bölgesinde öncü kurucuların yürüttüğü faaliyetlerden biri değildir?

A) Osmanlı Beyliğine ait kararları vermek

B) Tekke ve zaviyelerin tesis edilmesi

C) Yerleşim alanlarında tarım, ticaret ve sanayi faaliyetleri yürütülmesi

D) Fütuhata iştirak etmek üzere gazilerin yanında yer almak

E) Tutunma ve toplanma merkezleri oluşturulması

3)Ertuğrul Gazi ve Osman Bey dönemi iskân faaliyetleri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Yürüttükleri barış ve güvenliğe dayalı iktisadi üretim ve ticaret politikası sonucunda önemli bir nüfus bölgeye toplanmıştır.

B) Söğüt ana geçim kaynağı bağcılık-bahçecilik olan bir Selçuklu kasabası olmuştur.

C) Şehirde ticaret çarşısı,han,hamam,kervansaray,cami,medrese vb. birçok vakıf eser bulunmaktaydı.

D) Türkmen kitlelerinin yığılması ile birlikte Osmanlı Beyliği göç faaliyetlerini durdurmak için çeşitli faaliyetler yürütmüştür.

E) Hayvancılık ve zirai faaliyetler birlikte yürütülmüştür.

Page 161: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

151

4)Osmanlı Devleti’nin iktisadi hayatta uyguladığı fiskalizm ilkesi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Devletin belli kesiminin ihtiyaçlarını karşılamak esastır.

B) Devlete ait gelirleri mümkün olduğu kadar olağan seviyede tutmayı hedeflenmektedir.

C) Osmanlı devletinin iktisadi kararlarını alırken referans olarak kullandığı en önemli prensiptir.

D) Fiskalizme göre devlete ait gelirler içinde en önemsiz olanı vergilerdir.

E) İktisadi hayatta fiskalizm ilkesinin uygulanması sonucu gelirler sürekli olarak düşmüştür.

5) Aşağıdakilerden hangisi öşür vergisinin alındığı oranı ifade eder?

A) 1/10

A) 1/7

B) 2/10

C) 1/20

D) 1/3

6) Öşür vergisi ile ilgili verilen yargılarla ilgili hangisi söylenemez?

7) Osmanlı Devleti kuruluş dönemi iskan faaliyetleri ile ilgili bilgi veriniz.

8) Osmanlı bölgesinde öncü kurucuların yürüttüğü faaliyetler nelerdir, açıklayınız.

9) “Vergi” ve “Maliye” kavramlarını açıklayınız.

10) Fiskalizm ilkesi nedir, açıklayınız.

11) “Öşür” kavramını, uygulanma şeklini ve faydalarını belirtiniz.

Page 162: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

152

Cevaplar 1- b

2- a

3- d

4- c

5- a

Page 163: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

153

10. KLASİK DÖNEM OSMANLI MALİYESİ

Page 164: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

154

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

10.1. XI. Yüzyıldan Tanzimat’a Kadar Geçen Süreçte Osmanlı Maliyesine Genel Bir Bakış

10.2. Klasik Dönem Osmanlı Maliyesinin Üç Unsuru: Merkez Kamu Maliyesi, Tımar Ve Vakıflar.

Page 165: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

155

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Maliye kavramı hakkında neler biliyorsunuz?

2. Tanzimat Dönemi ne zaman başlamıştır?

3. Tımar sisteminin işleyişi hakkında neler öğrendik?

Page 166: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

156

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Merkez Kamu Maliyesi

Bugün modern devletin görevleri arasında gördüğümüz kamu yatırımları Osmanlılar tarafından yapılmaz.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Tımar Gelirlerinin Maliyesi

Maliyenin en üst makamından ayrıntılara kadar, ne kadar vergi toplanacağı, vergi memurlarına kadar bir mali teşkilatın oluştuğunu, bu mali teşkilatın Anadolu Selçuklularında geliştiğini ve bu gelişmede daha sonra İlhanlıların da payı vardır.

Okuyarak, Araştırarak.

Osmanlı Maliyesi

Osmanlı maliyesinin erken dönem performansını inceleyebilmek

Okuyarak, Araştırarak.

Page 167: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

157

Anahtar Kavramlar

Tımar Sistemi: Osmanlı Toprak Sistemi

Vakıf Sistemi: Osmanlı Vakıflarının imar ve iskân için kullanılması.

Merkez Kamu Maliyesi: Merkez mali işlerinin merkezi yönetim tarafından ayarlanması

Page 168: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

158

Giriş

Osmanlı klasik dönem maliye sistemi, Selçuklulardan devralınan mali sistemin geliştirilmiş halidir. Dönem olarak klasik dönem maliye sistemi Büyük Selçuklu Devletinin devamı olarak Anadolu Selçuklularınca 11. yüzyılda uygulanmaya başlamış ve Osmanlı döneminde 19.yüzyılın ilk yarısına Tanzimat'a kadar geliştirilerek devam etmiştir.

Page 169: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

159

10.1. Xı. Yüzyıldan Tanzimata Kadar Geçen Süreçte Osmanlı Maliyesine Genel Bir Bakış

Osmanlı klasik dönem maliye sistemi, Selçuklulardan devralınan mali sistemin geliştirilmiş halidir. Dönem olarak klasik dönem maliye sistemi Büyük Selçuklu Devletinin devamı olarak Anadolu Selçuklularınca 11. yüzyılda uygulanmaya başlamış ve Osmanlı döneminde 19.yüzyılın ilk yarısına Tanzimat’a kadar geliştirilerek devam etmiştir. Türkiye için bakacak olursak, 11. yy sonlarından itibaren bir maliye sistemi oluşmaya başlamıştır. Daha Büyük Selçuklular devrinden itibaren bunun ilk örneklerini görmeye başlıyoruz.

Maliyenin en üst makamından ayrıntılara kadar, ne kadar vergi toplanacağı, vergi memurlarına kadar bir mali teşkilatın oluştuğunu, bu mali teşkilatın Anadolu Selçuklularında geliştiğini ve bu gelişmede daha sonra İlhanlıların da payı vardır. 13. yy ortalarından itibaren de İlhanlıların katkısı vardı. Nihayet Osmanlı döneminde mali sistemin oturduğunu ve 18. Yy’a kadar klasik dönemde bir, Batıya örnek teşkil eden bir mali bürokrasi ve yapı oluştuğunu görebiliyoruz. Bazı Batılı yazarlar buna bakarak Osmanlı mali sisteminin Batı’dan 200 yıllık bir önceliği olduğunu savunurlar.

Bunun sebebi baştan itibaren gelişen ve oturan mali sistemdir ki bu sistem 18. Yy sonlarına doğru zirvesine ulaşmıştır.

10.2. Klasik Dönem Osmanlı Maliyesinin Üç Unsuru: Merkez Kamu Maliyesi, Timar Ve Vakıflar

Klasik dönem Osmanlı maliyesi üç unsurdan oluşmaktadır. Bunlardan

İlki merkez kamu maliyesidir.

İkincisi Tımar’dır. Bitkisel tarım üretiminin vergilendirilmesini ve askeri-sivil bürokrasinin ücretlerini içeren cari harcamaları içerir.

Üçüncüsü vakıflardır. Altyapı yatırımlarını ve kamu sosyal yardımlarını içerir.

Üçüncü unsur, Merkez kamu maliyesidir. Timar vergi gelirlerini ve vakıf vergi gelirlerini içermez. Barkan, yayınladığı 1527-28 senesi bütçesine, merkez maliye gelirleri yanında, timar ve vakıf vergi gelirlerini de dâhil etmiştir.

Barkan’ın tahrir defterlerinden hareketle hesaplayarak timar ve vakıf vergi gelirlerini de dâhil etmesiyle toplam kamu maliyesi vergi geliri ve harcandığı yerler belirlenmiştir.

Buna göre, 1527-28 yılında toplam vergi gelirinin %51’i Merkezi Hazineye, %37’si Timar’a ve %12’si vakıflara ait olduğu görülmektedir.

Page 170: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

160

Osmanlı mali sistemini daha önceki Selçuklular’da, İslam’daki uygulamalarda gördüğümüz gibi 3 başlık altında inceleyebiliriz. Günümüzdeki mali sisteme bakarak, bir kıyaslama yaparak bu üçlü sistem önce merkez maliyesi yani, bütçeler çıkaran merkez maliye bürolarının faaliyetleri.

İkincisi, tımar sistemi ki burada elde edilen gelirler devlet mahal kasasına girmez.

Üçüncüsü Vakıf Sistemi. Vâkıfı da maliyenin içerisinde ele almanın imkânı var. Bir açıdan aslında vakıflar bir sosyal güvenlik sistemidir. Oysa bir yönüyle kamu yatırımlarını yapan Osmanlılar ’da ve Selçuklular ’da vakıflardır.

Bugün modern devletin görevleri arasında gördüğümüz kamu yatırımları Osmanlılar tarafından yapılmaz. Selçuklular tarafından da yapılmıyordu. Bunu yapan vakıflardır. Kamu yatırımı dediğimiz şeyler neler?

Eğitim yatırımları, sağlık yatırımları, diyanet yatırımları. Temel yatırımlar.

Askeri yatırımlar hariç hemen bütün kamu yatırımlarının, kamu hizmetlerinin vakıflar tarafından yapıldığını, bu yönüyle maliyenin çerçevesi içerisine girdiğini söyleyebiliriz.

Page 171: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

161

Uygulamalar

Page 172: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

162

Uygulama Soruları

Page 173: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

163

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde klasik dönem Osmanlı maliyesinin üç unsuru: merkez kamu maliyesi, tımar ve vakıflara genel bir bakış attık.

Page 174: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

164

Bölüm Soruları

1. Klasik dönem Osmanlı maliyesinin üç ana unsuru nelerdir?

a) Gıda – Hizmetler - Sanayi

b) Tımar – İkta - Ordu

c) Ordu – Madencilik - Fiskalizm

d) Vakıflar – Esnaf Birlikleri - Gedikler

e) Kamu Maliyesi – Tımar - Vakıflar

2. Aşağıda verilenlerden hangisi “Kamu Yatırımı” olarak kabul edilebilir?

a) Askeri Yatırımlar

b) Hassa Hazinesi

c) Tımar

d) Gedik

e) Eğitim Yatırımları

3. Aşağıdakilerden hangisi Vakıflar tarafından ifa edilen kamu yatırımları arasına girmez?

a) Eğitim Yatırımları

b) Askeri Yatırımlar

c) Sağlık Yatırımları

d) Diyanet Yatırımları

e) Sosyal Yardım Yatırımları

Page 175: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

165

4. Aşağıdakilerden hangisi Tımar sisteminin işleyişini anlatmaktadır?

a) Askeri malzemenin vergilendirilmesi

b) Esnaf üretiminin vergilendirilmesi

c) Vakıfların vergilendirilmesi

d) Kamu yatırımlarının vergilendirilmesi

e) Tarımsal üretimin vergilendirilmesi

5. Osmanlı mali sistemi en büyük gelişmeyi hangi yüzyılda gerçekleştirmiştir?

a) 15. yüzyıl

b) 16. yüzyıl

c) 17. yüzyıl

d) 18. yüzyıl

e) 19. yüzyıl

6. Osmanlı klasik dönem maliye sistemi, ……….. devralınan mali sistemin geliştirilmiş halidir.

7. Klasik dönem Osmanlı maliyesinin en önemli unsuru ……….. dur.

8. Osmanlılar ’da ve Selçuklular ’da kamu yatırımlarını yapan kuruluşlar ………... dır.

9. Bugün modern devletin görevleri arasında gördüğümüz kamu yatırımları Klasik dönemde Osmanlılar tarafından yapılmaz. Bu yatırımları yapanlar genellikle vakıflardır.

Yukarıdaki önerme doğrudur / yanlıştır?

10. Merkez kamu maliyesi için yapılan yatırımlar günümüz devletlerinde hangi unsurlar tarafından gerçekleştirilir? Tartışınız.

Cevaplar

1) e, 2) e, 3) b, 4) c, 5) d, 6)Selçuklulardan, 7)Kamu maliyesi 8)Vakıflardır, 9)Doğrudur

Page 176: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

166

11. OSMANLI KURULUŞ DÖNEMİNDE TIMAR SİSTEMİ VE UYGULANMASI (1299-1453)

Page 177: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

167

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

11.1. Tımar Sisteminin Özellikleri Ve İşleyişi

11.2. Timar, Zeamet Ve Has Topraklar

11.3. Tımarın İptali Ve Sebepleri

11.4. Tımarların Dağıtım Türleri

11.5. Tımarlı Sipahinin Yükümlülükleri

11.6. Vergi Türü Ve Tahsil Yetkisi Açısında Tımarlar

Page 178: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

168

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Osmanlı devletinin toprak politikası nasıldı?

2. Klasik dönem Osmanlı tarımı için Tımar sisteminin önemi nedir?

3. Osmanlı devletinde toprak ve vergi tahsisatı nasıl yapılıyordu?

Page 179: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

169

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Tımar sisteminin özellikleri ve işleyişi

Tımar sisteminin Anadolu’daki uygulama alanlarını ve özelliklerini anlayabilmek.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Vakıf arazi Cami medrese ve hastanelere ayrılan toprakların durumu hakkında çıkarımda bulunabilmek

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek.

Tımarın vergilendirilmesi Tımarların vergilendirilmesinde hangi yöntemlerin kullanıldığını anlayabilmek

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Page 180: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

170

Anahtar Kavramlar Has Topraklar: Yıllık geliri 100.000 ve daha fazla akça olan topraklar "has"

adı altında; padişah, vezir, şehzade, beylerbeyi gibi önemli görevlerde bulunanlara tahsis edilirdi.

Zeamet Topraklar: Yıllık geliri 20.000 ila 100.000 akça arasında olan topraklar ise "zeamet" adıyla defterdarlara, subaşılarına, sancak, alay beylerine vb. orta derecedeki devlet görevlilerine verilirdi.

Tımar Topraklar: Has ve zeamet dışında kalan ve yıllık geliri 20.000 akçaya kadar olan topraklar ise "tımar" olarak adlandırılmaktaydı. Bu yerler ise sipahi adı verilen askerlere verilmekteydi.

Page 181: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

171

Giriş

Osmanlılar, kuruluştan itibaren "Selçukî İktâ Sistemi’ni "Tımar Sistemi" adı altında geliştirerek uygulamışlardır. Tımar Uygulaması Tanzimat’a kadar devam etmiştir.

Tımar sistemi muayyen bir arazinin tevcihi veya araziye ait bazı hakların verilmesinden ziyade bazı vergilerin havalesinden ibarettir. Başka deyimle, havale sisteminin bir hususi tatbik şeklidir. Vergi kanunları muayyen kanunlara göre merkezi idare tarafından mahallinde yapılan, nüfus ve gelir tespiti ile hususi tabiri ile tahrir ile belli olmuş, sonra hizmet ve hak sahiplerine bu vergiden muayyen bir kısmı tahsis edilmiş vergi gelirini hangi vergiler olarak hangi şahıslardan toplayacağı defterlerde (icmâl defteri) ayrı ayrı tayin edilmiştir.

Page 182: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

172

11.1. Tımar Sisteminin Özellikleri Ve İşleyişi

Osmanlılar, kuruluştan itibaren "Selçukî İktâ Sistemi"ni "Tımar Sistemi" adı altında geliştirerek uygulamışlardır. Tımar Uygulaması Tanzimat’a kadar devam etmiştir.

Tarihçiler tımar sisteminin, Selçuklu İmparatorluğu'ndan Osmanlı İmparatorluğu'na intikal ettiği görüşündedirler. Esasen bunun böyle olmasını pek tabii karşılamak gerekir. Çünkü Köprülü'nün de belirttiği üzere, Osmanlı devletinin; mülkî, askeri ve idari teşkilatı Anadolu Selçuklu devletinin bir devamıdır ve Osmanlılar kısmen İlhanlılar ve kısmen de Mısır Memlûkleri teşkilatının tesirleri altında kalmışlardır.

Bu konu hakkında öncü araştırmalar yapan Ö. Lütfi Barkan Tımarı şöyle tarif etmektedir. Tımar, Osmanlı İmparatorluğu'nda geçimlerine ve hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memurlara, belirli bölgelerden kendi nam ve hesaplarına tahsili yetkisi ile birlikte tahsis edilmiş olan vergi kaynaklarına ve bu arada bilhassa 20.000 akçaya kadar olan askeri dirliklere verilen isimdir.

Tımar sistemi muayyen bir arazinin tevcihi veya araziye ait bazı hakların verilmesinden ziyade bazı vergilerin havalesinden ibarettir. Başka deyimle, havale sisteminin bir hususi tatbik şeklidir. Vergi kanunları muayyen kanunlara göre merkezi idare tarafından mahallinde yapılan, nüfus ve gelir tespiti ile hususi tabiri ile tahrir ile belli olmuş, sonra hizmet ve hak sahiplerine bu vergiden muayyen bir kısmı tahsis edilmiş vergi gelirini hangi vergiler olarak hangi şahıslardan toplayacağı defterlerde (icmâl defteri) ayrı ayrı tayin edilmiştir. Görülüyor ki tımar bir tahsis ve havaledir. Padişahın verdiği tımar tevcih vesikası, devlete ait muayyen bir geliri toplama salahiyetini veren bir nevi havale vesikasıdır.

Osmanlı tımar sisteminin mahiyetini ve özelliklerini iyi kavrayabilmek için Osmanlı arazi hukukundaki toprak taksimatına kısa da olsa değinmekte yarar vardır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda toprak başlıca; "tımar", "zeamet", "has", "evkaf" ve "ocaklık" gibi bölümlere ayrılmıştı. Bunlardan evkaf, devlet arazisinden bir kısmının padişahlar veya padişahların izniyle, vezirler tarafından cami, medrese, hastane, kervansaray gibi hayır kuruluşlarına ayrılması ile oluşturulmuştu.

Evkafa, vakıf arazi de denilirdi. "Ocaklık" veya "yurtluk" denilen gelirler ise, belli mahallerdeki arazinin bazı kimselere hayat boyunca gelirlerinin tahsisi anlamına gelmektedir. Bu şekildeki tahsisler miras yoluyla intikal ederse, buna "ocaklık", miras yoluyla intikal etmez de, geliri sadece tahsis edilen kişiye ait olursa buna da "yurtluk" denilirdi. Osmanlı tımar sisteminin mahiyetini ve özelliklerini iyi kavrayabilmek için Osmanlı arazi hukukundaki toprak taksimatına kısa da olsa değinmekte yarar vardır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda toprak başlıca; "tımar", "zeamet", "has", "evkaf" ve "ocaklık" gibi bölümlere ayrılmıştı. Bunlardan evkaf, devlet arazisinden bir kısmının padişahlar veya padişahların izniyle, vezirler tarafından cami, medrese, hastane, kervansaray gibi hayır kuruluşlarına ayrılması ile oluşturulmuştu. Evkafa, vakıf arazi de denilirdi. "Ocaklık" veya

Page 183: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

173

"yurtluk" denilen gelirler ise, belli mahallerdeki arazinin bazı kimselere hayat boyunca gelirlerinin tahsisi anlamına gelmektedir. Bu şekildeki tahsisler miras yoluyla intikal ederse, buna "ocaklık", miras yoluyla intikal etmez de, geliri sadece tahsis edilen kişiye ait olursa buna da "yurtluk" denilirdi.

Fatih Sultan Mehmed zamanında "ocaklık" olarak tahsis edilen arazilere "malikâne vakıf" adı da verilmiştir.

11.2. Tımar, Zeamet Ve Has Topraklar

Evkaf ve ocaklık dışında kalan ve tımar, zeamet ve has olarak gruplara ayrılan topraklar da, belirli devlet görevlilerine maaşları karşılığı "dirlik" adı altında verilmekteydi. Bu devlet görevlileri de bu topraklarda çeşitli vergileri bizzat veya görevlendirecekleri memurları vasıtasıyla tahsil etmekteydiler.

Has Topraklar

Yıllık geliri 100.000 ve daha fazla akça olan topraklar "has" adı altında; padişah, vezir, şehzade, beylerbeyi gibi önemli görevlerde bulunanlara tahsis edilirdi.

Zeamet Topraklar

Yıllık geliri 20.000 ila 100.000 akça arasında olan topraklar ise "zeamet" adıyla defterdarlara, subaşılarına, sancak, alay beylerine vb. orta derecedeki devlet görevlilerine verilirdi. Zeamet sahiplerine "zaim", bunların kıdemlilerine de "zaim gediklisi" adı verilirdi.

Zeamet olarak ayrılan topraklardan bir kısmı, "arpalık" adı altında belirli idare ve saray adamlarına, yüksek rütbeli ilim adamlarına, vazifelerinde iken, maaşlarına ilaveten, vazifelerinden ayrıldıktan sonra ise emekli maaşı olarak terk ve tahsis olunmaktaydı. Kendilerine arpalık olarak arazi verilenler bu yerlerdeki başta şerî vergiler olmak üzere bütün vergileri, "nâib"ler vasıtasıyla tahsil etmekteydiler. Tahsil edilen vergilerin bir kısmı nâiblere, geri kalan kısmı da arpalık sahiplerine ait olurdu.

Nâibler, arpalık sahipleri tarafından tayin olunur ve bu tayin kazaskerler tarafından onaylanırdı. Nâiblik ya emanet veya iltizam suretiyle verilmekteydi. Birinci şekilde nâib, gelirin bazen dörtte, bazen beşte birini alırdı.

İkinci şekilde ise nâibler, geliri tahsil ettiği kazanın önem derecesine göre arpalık sahiplerine 200, 300 hatta 600 kuruş şehriye (maaş) verip, geri kalanı mahkeme masrafları çıktıktan sonra kendilerine bırakılırdı.

Tımar Toprak

Has ve zeamet dışında kalan ve yıllık geliri 20.000 akçaya kadar olan topraklar ise "timar" olarak adlandırılmaktaydı. Bu yerler ise sipahi adı verilen askerlere verilmekteydi.

Page 184: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

174

Fatih Sultan Mehmed zamanında ve daha önceleri en aşağı derecedeki bir tımar yıllık 1.000 akça olarak kabul olunmuştur. Bir sipahi hizmete girer girmez, kendisine bu 1.000 akçalık tımar verilir ve buna "iptidâda tımar" denilirdi. Fatih Sultan Mehmed'den sonra iptidadan tımarlar, Rumeli eyaletinde 2.000, Anadolu eyaletinde ise 3.000 akçaya çıkarılmış idi. Tımar ve zeamet sahipleri kendilerine tahsis edilen arazilerden veya "raiyyet"in, şahsından alacakları vergileri bizzat kendileri tahsil etmekteydiler. Has adı altında verilen toprakların vergileri ise kethüda, voyvoda veya emin adı verilen kimseler tarafından tahsil edilirdi.

Has, timar ve zeamet adı verilen topraklar, devletin mülkü olduğu için miras yoluyla intikal edemezdi.

Sipahi arazinin maliki olmaz, sadece reâyâdan devletin alacağı vergileri tahsil etme hakkına sahip olurdu. Ayrıca tımarlar sebepsiz olarak sahiplerinin elinden alınmazdı.

Ancak tımar sahiplerinin feodal bir bey halini almaması için tımarlar uzun süre sahiplerinin ellerinde bırakılmıyordu. Dolayısıyla merkezi otoritenin aleyhine olarak sipahinin toprak ve mevki kazanması istenmiyordu.

Has adı altında verilen toprakların vergileri ise kethüda, voyvoda veya emin adı verilen kimseler tarafından tahsil edilirdi.

Has, timar ve zeamet adı verilen topraklar, devletin mülkü olduğu için miras yoluyla intikal edemezdi.

Sipahi arazinin maliki olmaz, sadece reâyâdan devletin alacağı vergileri tahsil etme hakkına sahip olurdu. Ayrıca tımarlar sebepsiz olarak sahiplerinin elinden alınmazdı.

Ancak tımar sahiplerinin feodal bir bey halini almaması için tımarlar uzun süre sahiplerinin ellerinde bırakılmıyordu. Dolayısıyla merkezi otoritenin aleyhine olarak sipahinin toprak ve mevki kazanması istenmiyordu.

11.3. Tımarın İptali Ve Sebepleri

Tımar sahiplerinin bazı durumlarda ellerinden timarları alınarak işlerine son verilirdi. Tımar sahibinin azledilmesini gerektiren sebepler şunlardı:

-"Sâhib-i arz"ın başka bir sancağı ikamet olarak seçmesi; Eğer bir sipahinin bir sancakta tımarı varsa ve kendisi başka bir sancakta oturuyorsa böyle bir sipahi azledilir ve azil müddeti iki yılı geçmeden ona tımar mahlûl olsa bile verilmez.

-"Sâhib-i arz"ın savaş zamanında savaşa katılmaması: Bu durumda da sipahi azledilerek tımar elinden alınırdı.

-"Sâhib-i arz"ın toprağını üç yıl üst üste boş bırakması: Bu durumda da tımar arazisi başka bir kimseye verilirdi. Tımar ve zeamet dağıtımına ilişkin usul ve esasları ise kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:

Page 185: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

175

Hayatta olan tımar ve zeamet sahiplerinin oğullarına ayrıca dirlik verilmez. Ancak, babası öldüğü zaman onun dirliğine sahip olur.

11.4. Tımarların Dağıtım Türleri

Tımarlar dağıtım şekillerine göre "tezkireli" ve "tezkiresiz" tımar olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Tezkiresiz tımarlar daha ziyade düşük kıymetli tımarlardı. Bu tımarlar doğrudan doğruya beylerbeyi tarafından verilirdi.

Büyük tımarlar ise pâyitaht tarafından verilirdi. Bu tımarların verilmesinde beylerbeyi tamamen serbest değildi. Bu tımarlara ise "tezkireli tımar" denilmekteydi.

Bu tür tımarlarda, beylerbeyi tımar alacak kimsenin sipahi olup olmadığını tespit ettikten sonra ona bir tezkire verir ve o şahıs da bu tezkireye göre payitahttan tımarını alırdı. Osmanlı İmparatorluğu'nda tımar sistemi, kuruluşundan itibaren imparatorluğun idari, askeri ve mali sisteminin temelini teşkil etmiştir. Dirlik olarak verilen arazilerin büyük bir kısmı "tımar" topraklarından oluşmaktaydı.

Ele aldığımız kuruluş döneminin devamında Kanunî Sultan Süleyman'ın tahta çıkmasını takip eden yıllarda yaptırılmış olan arazi yazımlarına ve 1527-1528 mali yılı bütçesinin verdiği rakamlara göre, bu yıllarda toplam 537 929 006 akça olarak tespit edilmiş olan toplam vergi gelirlerinin % 37'si, 37.521 tımar sahibinin tasarrufunda idi.

11.5. Tımarlı Sipahinin Yükümlülükleri

Tımar ve zeamet sahipleri kendilerine terk ve tahsis olunan araziler karşılığında çeşitli görevler yapmakla zorunlu kılınmışlardı.

Tımarlı sipahiler ve zâimlerin temel görevleri asker yetiştirmek olmakla birlikte, bunların iktisadi, idari ve mali nitelikte görevleri de bulunmaktaydı. Tımarlı sipahiler, gelirlerinin 3.000 akçayı aşması halinde aşan her 3000 akçe için bir cebelû (zırhlı asker) yetiştirmekle yükümlüydüler. Örneğin, 6.000 akçalık bir timarı olan bir cebelû, 9.000 akçalık bir tımarı elinde tutan kişi iki cebelû yetiştirmekle yükümlüdür.

Bu şekilde idaresi kendilerine terk ve tahsis olunan topraklar karşılığında askeri hizmetle yükümlü tutulan tımar ve zeamet sahiplerinin ellerindeki tımarlara "eşküncü timarı" adı verilirdi. Eşküncü timarlarının sahipleri, savaş zamanlarında cebelûleriyle birlikte savaşa katılırlardı.

Bunun dışında; "müstahfız tımarı", "hizmet tımarı", "mensuhat timarı" vb. tımarlar da bulunmaktaydı. Bu tımar sahipleri de çeşitli görevleri yapmakla yükümlüydüler. Bu tımar sahiplerinden bazıları, köy yollarının, köprülerin yapılışını kontrol ederler ve bu süratle ziraatin ve servetin artmasına çalışırlardı.

Page 186: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

176

Aynı zamanda öşür, haraç, resim gibi çeşitli adlarla "tevzî defterlerinde kanunla tespit edilen miktarlar üzerinden vergileri tahsil ederlerdi. Tahsil olunacak gelirler, mahalli ihtiyaçlara sarf olunduktan sonra, geri kalan safi hasılat hazineye gönderilirdi.

11.6. Vergi Türü Ve Tahsil Yetkisi Açısında Tımarlar

Osmanlı İmparatorluğu'nda tımar sahipleri tahsil edecekleri vergi türleri açısından "serbest" ve "serbest olmayan" tımarlar şeklinde ikiye ayrılmıştı.

Serbest Tımar

Vezir, beylerbeyi, sancak beyi, nişancı, defterdar gibi yüksek rütbeli idare amirleri ile diğer memurların has ve zeametleri idari ve mali bakımından bazı imtiyazlara sahip "serbest tımarlar" olarak muamele görmekteydi.

Bu tımarlarda başta öşür ve haraç olmak üzere "rüsûm-ı serbestiye" veya "niyabet", "bâd-ı hava" gibi isimler verilen bir takım vergiler normal sipahi tımarlarından farklı olarak tımar sahiplerince toplanmıştır. Rüsûm-ı serbestiye adı verilen vergilerin esasını ise "cürüm ve cinayet" veya "cerime" veyahut da "kanlık" diye adlandırılan para cezaları teşkil etmekteydi. Serbest tımarlarda bu cezai vergi, tımar sahibi tarafından alınır. Serbest olmayan tımarlarda ise, yarısı tımar sahibinin, diğer yarısı da subaşı veya sancak beyinindir.

Ayrıca "resm-i arûs", "yâve" gibi isimler verilen vergiler de "rüsûm-ı serbestiye" kapsamı içerisindeydi.

Serbest Olmayan Tımar

Sahibinin rüsûm-ı serbestiye (bâd-ı hava) denilen vergileri alma hakkına sahip olmadığı tımarlara ise "serbest olmayan tımar" denilmekteydi. Bu timarlar tımar sistemi içerisinde çoğunluğu oluşturmaktaydı.

Bunların tahsil ettikleri başlıca vergiler öşür ve haraçtan ibaretti. Ancak serbest olmayan tımarlarda "cerime" adı verilen ceza tahsil edilirse, yukarıda belirttiğimiz gibi bunun yarısı tımar sahibinin, diğer yarısı da subaşı veya sancak beyinindi.

Page 187: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

177

Uygulamalar

Page 188: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

178

Uygulama Soruları

Page 189: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

179

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Tımarların nasıl dağıtıldığı, nasıl vergilendirildiği ve vergilerin nasıl tahsil edildiği hakkında genel bilgiler öğrenilmiştir. Osmanlılar, kuruluştan itibaren "Selçukî İkta Sistemi’ni "Tımar Sistemi" adı altında geliştirerek uygulamışlardır. Tımar Uygulaması Tanzimat’a kadar devam etmiştir.

Tarihçiler tımar sisteminin, Selçuklu İmparatorluğu'ndan Osmanlı İmparatorluğu'na intikal ettiği görüşündedirler. Esasen bunun böyle olmasını pek tabii karşılamak gerekir. Çünkü Köprülü'nün de belirttiği üzere, Osmanlı devletinin; mülkî, askeri ve idari teşkilatı Anadolu Selçuklu devletinin bir devamıdır ve Osmanlılar kısmen İlhanlılar ve kısmen de Mısır Memlûkleri teşkilatının tesirleri altında kalmışlardır.

Bu konu hakkında öncü araştırmalar yapan Ö. Lütfi Barkan Tımarı şöyle tarif etmektedir. Tımar, Osmanlı İmparatorluğu'nda geçimlerine ve hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memurlara, belirli bölgelerden kendi nam ve hesaplarına tahsili yetkisi ile birlikte tahsis edilmiş olan vergi kaynaklarına ve bu arada bilhassa 20.000 akçaya kadar olan askeri dirliklere verilen isimdir.

Page 190: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

180

Bölüm Soruları

1) “Osmanlılar, kuruluştan itibaren "___________ "ni "_______" adı altında geliştirerek uygulamışlardır. Tımar Uygulaması _________ kadar devam etmiştir. “

Aşağıdakilerden hangisi verilen boşluklara gelebilir?

A) Selçuki İkta Sistemi – İkta – Osmanlı

B) Selçuki Tımar Sistemi – İkta – Tanzimat

C) Selçuki Tımar Sistemi – Tımar – Osmanlı

D) Selçuki İkta Sistemi – Tımar – Tanzimat

E) Selçuki Tımar Sistemi – İkta – Osmanlı

2) Osmanlı Devleti toprak bölümlerinden hangisi yanlıştır ?

A) Tımar

B) İkta

C) Has

D) Evkaf

E) Ocaklık

3) "Ocaklık" veya "yurtluk" denilen gelirler, belli mahallerdeki arazinin bazı kimselere hayat boyunca gelirlerinin tahsisi anlamına gelmektedir. Bu şekildeki tahsisler miras yoluyla intikal ederse, buna "_______ ", miras yoluyla intikal etmez de, geliri sadece tahsis edilen kişiye ait olursa buna da "________ " denilirdi.

Fatih Sultan Mehmed zamanında "ocaklık" olarak tahsis edilen arazilere "________ " adı da verilmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki boşluklara doğru bir şekilde yerleştirilebilir?

A) Ocaklık – Yurtluk – Malikane Vakıf

B) Ocaklık – Yurtluk – Dirlik

C) Yurtluk - Ocaklık - Malikane Vakıf

D) Yurtluk - Ocaklık – Mukataa

E) Ocaklık - Yurtluk – Mukataa

Page 191: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

181

4) Aşağıda verilen yıllık gelirlere göre verilen topraklardan hangisi yanlıştır?

A) Has : Yıllık geliri 100.000 akçe ve fazlası olan topraklar

B) Tımar : Yıllık geliri 20.000 akçeye kadar olan topraklar

C) Has : Yıllık geliri 20.000 akçeden az olan topraklar

D) Zeamet : Yıllık geliri 20.000 ile 100.000 akçe arasında olan topraklar

E) Tımar : Yıllık geliri 20.000 akçeden az olan topraklar

5) Tımarın iptali ve sebepleri ile ilgili verilen bilgilerden hangisi doğrudur?

A) Tımar sahibinin başka bir sancağı ikamet olarak seçmesi

B) Tımar sahibinin ölmesi

C) Tımar sahibinin savaş zamanı savaşa katılması

D) Tımar sahibinin beş yıl üst üste toprağını boş bırakması

E) Tımar sahibinin çocuğuna tımarını bırakması

6) Tımar kavramını açıklayınız.

7) Osmanlı Devletinde toprak kaç bölüme ayrılmıştır? Bilgi veriniz.

8) “Ocaklık” ve “Yurtluk” kavramlarını açıklayınız. Arasındaki faklar nelerdir belirtiniz.

9) “Has”, “Zeamet” ve “Tımar” kavramlarını açıklayınız.

10) Tımarlı Sipahinin yükümlülükleri nelerdir, açıklayınız.

Cevaplar

1- d

2- b

3- a

4- c

5- a

Page 192: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

182

12. OSMANLIDAN CUMHURİYETE SANAYİNİN GELİŞİMİ: KÜMELENMİŞ ESNAF ÜRETİM SİSTEMİ VE FABRİKA ÜRETİM

SİSTEMİ

Page 193: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

183

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

12.1. Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayi Politikaları

12.2. Türk Sınai Mülkiyet Kavramının Gelişimi

Page 194: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

184

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. II. Abdülhamit dönemi sanayi politikaları nelerdir.

2. Yabancı sermaye teşvikinin ne gibi kazanımları vardır?

3. Patent ve marka hakları günümüzde nasıl korunmakta ve sağlanmaktadır.

Page 195: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

185

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

1871 Alamet-i Farika Nizamnamesi

Osmanlılar 1871 Alâmet-i Fârika Nizamnamesini ve daha sonra da 1879 İhtira Beratı-Patent kanununu çıkartarak, ürüne dayalı sınaî mülkiyet haklarını aşağı yukarı Avrupa’daki birçok gelişmiş ülke ile aynı tarihlerde uygulamaya koydu.

Okuyarak, Araştırarak.

1879 İhtira Beratı – Patent Kanunu

Osmanlılar 1871 Alâmet-i Fârika Nizamnamesini ve daha sonra da 1879 İhtira Beratı-Patent kanununu çıkartarak, ürüne dayalı sınaî mülkiyet haklarını aşağı yukarı Avrupa’daki birçok gelişmiş ülke ile aynı tarihlerde uygulamaya koydu.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Üretim İmtiyazı

Yabancı sermayenin teşviki, Avrupa’da üretimine başlamamış birçok yeni buluş ve teknolojinin uygulama alanı olarak Osmanlı’ya gelmesine yol açtı.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Araştırarak.

Page 196: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

186

Anahtar Kavramlar Kanun-ı Esasi: Osmanlı’da 1876 yılında yürürlüğe giren anayasa.

Nizamname: Osmanlı’da çeşitli alanlara yönelik yasal düzenlemelere verilen isim.

Sosyal güvenlik: Gelirleri ne olursa olsun, kişilere belirli sosyal riskler karşısında ekonomik güvence sağlama görevine sahip kurum ve kurumlar topluluğudur.

Page 197: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

187

Giriş

Osmanlı sanayi üretim sistemi gerek kümelenmiş esnaf birliklerine dayalı olsun gerek 19 yüzyılın başından itibaren fabrika ürerim sisteminde olsun, üretimi ve üründen doğan hakları korumaya yönelik geliştirilmiştir. Bu tür ürün ve üretim ile ilgili haklara kısaca sınai mülkiyet hakları diyoruz.

Osmanlı uygulamasında imtiyazlı üretim, belirli bir ürünün belirli bölgede belirli üreticilerce üretilmesi ve satılması hakkını içermektedir. Osmanlılar Selçuklulardan devraldıkları imtiyazlı üretim sistemi uygulamasını geliştirerek, sınaî mülkiyet haklarını korumada çağdaşlarından oldukça ileriye gitmiş, bu durum uzun yüzyıllar boyunca Avrupa’dan ve diğer bölgelerden vasıflı işgücünü, beyin göçünü Osmanlıya doğru yönlendirmiştir.

Page 198: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

188

12.1. Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayi Politikaları

Üretimden ve üründen doğan sınaî mülkiyet haklarının korunmasında tarihten bugüne iki sistem uygulanmıştır. Bu sistemler imtiyazlı üretime konu ürünün sınaî mülkiyet hakları sistemi ile ürüne dayalı sınaî mülkiyet hakları sistemidir.

İkinci sistem sanayi devrimi ile birlikte birincisinin yerini alarak yaygınlaşmıştır. Her iki sistem de bölgesel-yerel haklar içerir.

İmtiyazlı üretime konu ürünün sınaî mülkiyet hakkının korunması ile ürüne dayalı sınaî mülkiyetin korunması iki farklı sistemdir. Birbiriyle çelişebilen bu iki sistem, bir ekonomide birbirini tamamlayıcı mahiyette düzenlenerek uygulanabilir.

Sanayileşen ekonomiler, imtiyazlı üretime dayalı sınaî mülkiyet sistemi ile sanayileşmelerini tamamlamışlar ve ürüne dayalı sınaî mülkiyet sistemine geçerek bu sistemi geliştirmişlerdir. 1750’lerden itibaren başta İngiltere, Hollanda, Fransa olmak üzere sanayileşen Avrupa ülkeleri, sanayi devrimi ile birlikte geliştirdikleri teknoloji ve ürünler üzerindeki sınaî mülkiyet haklarını koruma altına alarak ihraç etmeye başlamışlardı.

Gelişmiş sanayi ekonomileri haline dönüşen ekonomiler, teknoloji transferine ve yabancı sermayeye ihtiyaç duyan az gelişmiş ekonomilere de bu sistemi yaygınlaştırarak sınaî mülkiyet haklarını koruma altına aldıkları kendi ürünlerinin, bu ekonomilerde satışını hızlandırmışlar, rakip yerli üreticileri büyük ölçüde bertaraf etmeyi, hatta kendilerine bağlı bayiler, acenteler haline getirmeyi başarmışlardır.

Alâmet-i Fârika (marka) nizamnamesinin yayınlandığı 1871 yılına kadar, bölgesel üretim imtiyazına dayalı sınaî mülkiyet sistemini uygulayan Osmanlı Devleti, bu tarihten itibaren ürüne dayalı sınaî mülkiyet hakları sistemine geçmeye başlamıştır. 1879 tarihli İhtira Beratı (patent) kanunuyla birlikte ürüne dayalı sınaî mülkiyet hakları sistemi tam olarak uygulanmaya başlanmıştır. Bu gelişmenin ana sebebi, borçlanma ve teknoloji geliştirememekten dolayı 1870’lerden itibaren onlarca kamu ve özel fabrikanın kapanması veya kapanma aşamasına gelmesiyle birlikte, 1800’lerde başlayan Osmanlı sanayileşmesinin başarılamaması tehlikesinin ortaya çıkmasıydı.

III.Selim ile birlikte, 1800’lerden itibaren sanayileşmeyi birinci ekonomik hedefleri olarak belirlemiş olan Osmanlılar, üretim imtiyazlarına dayalı esnaf üretim sistemini, fabrikalara da uygulamaya başlayarak imtiyaza dayalı sınaî mülkiyet sistemini yaygınlaştırdılar.

1839 Tanzimat Fermanı’nın yayınlanmasıyla başlayan Tanzimat döneminde kamu ağırlıklı sanayileşme politikası ile kâr amacı güden, özel sektörle rekabet eden Türk sanayisinde ilk kamu iktisadi teşekküllerini oluşturdular, birçok devlet fabrikası kuruldu.

Ancak, 1860’lara gelindiğinde, yerli teknoloji geliştirememekten ve borçlanmadan dolayı bir türlü tamamlayamadıkları yerli ana sanayi oluşturarak sanayi devrimini

Page 199: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

189

gerçekleştirme politikasının da sonuna gelindi. Osmanlı’lar Borçlanma ve teknoloji geliştirememekten dolayı tamamlanamayan yerli ana sanayi yerine, yabancı teknoloji, yabancı sermaye ve yatırıma dayalı bir ana sanayi kurmayı ve zamanla bunu içselleştirmek yerlileştirmek politikasını geliştirmek zorunda kaldılar.

Esasen Osmanlılar her zaman yerli temsilci veya ortakla birlikte olmak şartıyla yabancı yatırımlara ve sermayeye açık bir politika uyguladıklarından, yabancı teknoloji transferi ve yabancı yatırımlara dayalı sanayileşme politikası, yabancı yatırımcıya da üretim imtiyazları verilerek 1840’lardan itibaren başlatılmış bulunuyordu. Yabancı yatırımcıların temsilci veya ortakları daha çok yerli azınlıklar idi. Tanzimat döneminde başlatılan sanayileşme hamlesinin borçlanma ve teknoloji üretememekten dolayı kesintiye uğramasının önlenmesi ve devam ettirilmesi için benimsenen ve uygulamaya başlanan yabancı teknoloji ve sermaye yatırımlarına açık sanayileşme politikası, II.Abdülhamit (1876-1909) döneminde tam olarak benimsendi ve uygulandı.

1875-1876 yıllarında borçlarını ödeyemez hale gelerek memorandum ilan etmek zorunda kalınca 1876’da tahta çıkan II.Abdülhamit’in sanayileşme hamlesini devam ettirebilmek için yabancı teknolojiye ve sermayeye açık olması adeta tek alternatifi idi.

Bu yeni sanayileşme politikası, yabancı yatırımcımın teşvikini, haklarının korunmasını gerektiriyordu. Yabancı yatırımcıyı teşvik, ürüne dayalı sınaî mülkiyet sisteminin tanınmasını gerekli kılmaktaydı.

Osmanlılar 1871 Alâmet-i Fârika Nizamnamesini ve daha sonra da 1879 İhtira Beratı-Patent kanununu çıkartarak, ürüne dayalı sınaî mülkiyet haklarını aşağı yukarı Avrupa’daki birçok gelişmiş ülke ile aynı tarihlerde uygulamaya koydu. Bu durum Osmanlı iktisadi gelişmesine öncelikle olumlu yansıdı. Yabancı sermayenin teşviki, Avrupa’da üretimine başlamamış birçok yeni buluş ve teknolojinin uygulama alanı olarak Osmanlı’ya gelmesine yol açtığı gibi, teknoloji üreten şirketlerin, yeni teknolojiyi kullanarak Osmanlı’da birçok fabrika kurduklarını, altyapı ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaya başladıklarını görüyoruz.

Telgraf, telefon, havagazı, elektrik, su isale hatları, barajlar, tünel-yeraltı treni ve tramvay sisteminin kurulması, üretimi ve işletimi, liman-doklar, demiryolu ve tren inşası ve işletmeciliği, madencilik ve maden işletmeciliği gibi birçok alanda yabancı yatırımcılar büyük yatırımlar yapmaya başlamışlar ve bu yatırımların önemli bölümü kısa dönem içinde tamamlanmıştır.

II.Abdülhamit döneminde yerli ve yabancı yatırımcılara açık olarak devletin verdiği imtiyazlara dayalı yatırımı teşvik politikaları ile Osmanlı coğrafyası, büyük şehirler başta olmak üzere, adeta bir şantiye alanına dönmüştür.

Aynı dönemde bu yatırımların önemli bölümü Avrupa ülkelerinin birçoğunda gerçekleştirilememişti. Hasta adam dedikleri Osmanlı, 1900’lerin başında hızla gelişen ve büyüyen bir ekonomiye dönüşmüş, üretim ve istihdam kapasitesi büyük artışlar göstermiştir.

Page 200: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

190

Ancak bu olumlu iktisadi ilerlemelerle birlikte, halen devam eden olumsuz iktisadi sorunlar vardı. Yatırımları teşvik amacıyla, ana teknoloji ve makineler gümrüksüz ithal ediliyor, üretim artışıyla ihracat artmakla birlikte, ithalat daha hızlı artıyor, yerli teknoloji geliştirememe sorunu devam ediyordu. Başta azınlık unsurlar olmak üzere Osmanlı üreticisi Avrupa teknolojisinin yan sanayisi haline dönüşürken, yine başta azınlıklar olmak üzere üreticilerin önemli bölümü Avrupa sanayi ürünlerinin Osmanlı’daki bayileri temsilcileri haline dönüşerek, üretici olmaktan çıkıp tüccarlaşıyorlardı.

Osmanlı ekonomisinde yaşanan önemli iktisadi büyüme ve gelişmenin yanında, belirtilen iktisadi olumsuzlukların etkisini arttıran en önemli unsur ise, Osmanlıyı parçalamaya yönelik Avrupa merkezli siyasi projelerdi.

Osmanlı azınlık unsurun, zenginleşerek elde ettikleri birikimle Yunan ve Bulgar ayaklanmaları başta olmak üzere Balkanlar’da ayrılıkçı unsurları destekleyen finansörler olduğu, Avrupa büyük sermayesinin de bu durumu desteklediği inancı ve bu inancı doğrulayan siyasi olaylar zinciri, Osmanlı toplumu içinde büyük bir huzursuzluk ve bölünme oluşturmaya başlamıştı.

Garip bir şekilde bazı Osmanlı milliyetçi unsuru ile ayrılıkçı azınlık unsurun tek ittifak ettikleri konu, döneminde büyük ekonomik gelişmelerin yaşandığı, belirgin iktisadi ve siyasi istikrarın sağlandığı II.Abdülhamit’in devrilmesiydi. Birbirlerine amansız düşman olan bu iki unsur yine garip bir şekilde II.Abdülhamit’e muhalefetlerini Avrupa’dan aldıkları destekle yine Avrupa’dan yürütüyorlardı.

1909’da darbeyle Osmanlı yönetimini ele geçirip II.Abdülhamit’i tahtan indiren İttihat ve Terakki Partisi döneminde, siyasi istikrarsızlıkla birlikte ekonomik istikrar da bozuldu.

Yeniden istikrar sağlanamadığı gibi, milli iktisat politikası yabancı yatırımcı ve yabancı sermaye düşmanlığı olarak algılanmış, istikrarsızlık, yatırımları tamamen durma noktasına getirmiş, ekonomik kriz kısa müddet içinde kendini göstermiştir. Böylece yerli ve yabancı teknoloji ve yatırımcıyla gelişen ana sanayi durmuştur. Bu ana sanayiye bağlı oluşan yerli yan sanayimiz de krize girmiştir.

Yalnızca yerli ve yabancı yatırımcıya verilen imtiyaz müddetleri devam ettiğinden, bu imtiyazlı yatırımlar ve hizmetler sürdürülmüştür.

Yeni Türkiye Cumhuriyeti, 1.İktisat Kongresinde Milli İktisat politikasını benimsemiş ancak İttihat ve Terakki Partisi’nin yabancı sermaye ve yabancı yatırımcı düşmanlığının yanlışlığını tespit ederek, yabancı sermaye ve yatırımlara açık bir Milli İktisat Politikası benimsemiş ve bu politika uygulanmıştır.

1925’te sınaî mülkiyet haklarının tanınmasıyla ilgili Uluslararası Paris anlaşması onaylanmış, 1871 Alâmet-i Fârika Nizamnamesi ve 1879 İhtira Beratı Kanunu bazı maddeleri tadil edilerek meriyetlerini sürdürmüştür. Osmanlı döneminde yapılan Türk sınaî mülkiyet

Page 201: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

191

haklarının koruyan her iki düzenleme yerini sırasıyla 1965 Markalar Kanunu ve 1995 Patent Kararnamesi’ne bırakmıştır.

Üretimden ve üründen doğan sınai mülkiyet haklarının korunmasında uygulanan iki sistemden ikincisinde yaşanan bu başarısız tabloya kaşın, birinci sistemi uygulamada başarılı olan ekonomilerden biri de Osmanlı ekonomisi idi.

Sanayi devrimine kadar olan dönemde, üretime ve ürüne dayalı sınai mülkiyet haklarının korunmasında uygulanan ilk sistem olan imtiyazlı üretime konu ürünün sınai mülkiyet haklarının korunması sisteminde, dünyadaki başarılı örneklerinden birini de Osmanlı uygulaması içermekteydi.

Osmanlı uygulamasında imtiyazlı üretim, belirli bir ürünün belirli bölgede belirli üreticilerce üretilmesi ve satılması hakkını içermektedir. Osmanlılar Selçuklulardan devraldıkları imtiyazlı üretim sistemi uygulamasını geliştirerek, sınaî mülkiyet haklarını korumada çağdaşlarından oldukça ileriye gitmiş, bu durum uzun yüzyıllar boyunca Avrupa’dan ve diğer bölgelerden vasıflı işgücünü, beyin göçünü Osmanlıya doğru yönlendirmiştir. Osmanlı fetihlerinde fethedilen bölgelerin imarını sağlamak için esnaf, çiftçi ve tüccara geniş imtiyazlar tanınması, üretim imtiyazlarının imar faaliyetlerinin ve iktisadi kalkınmanın en önemli teşvik aracı olarak kullanıldığının açık delilidir.

Üretim imtiyazı, üreticiyi teşvik etmek ve tüketicinin ihtiyacını karşılamak için verilmektedir. Ancak, imtiyazların, imtiyazı olmayan üreticileri üretim dışı tutması tehlikesini bertaraf etmek için, imtiyazın verildiği bölge sınırlıdır.

Bu bölge üretimin yapıldığı kadılık sınırları ile sınırlıdır. Ancak İstanbul Sur içi gibi kalabalık kadılıklarda, imtiyaz bölgesi mahallelere kadar daraltılmaktadır. Yani sadece bölge değil bölgedeki nüfus ve ihtiyacı göz önüne alınarak, bölge daraltılmaktadır.

İmtiyazlar bölgesel olduğu için bu durum üreticinin üretimini ihtiyaç bölgelerine kaydırmasını, üretimin yaygınlaşmasını sağlamaktaydı. Üretim imtiyazı olan bölgede bu imtiyaza sahip olmayan üretici, üretimini ancak bu üretimin yapılmadığı dolayısıyla üretim imtiyazı verilmemiş başka bir bölgede gerçekleştirebilir. Böylece üretici, üretim imtiyazına sahip olabilmek için, bu üretimin henüz yapılmadığı bölgelere gitmesi gerekmekte ve ancak o bölgede üretim imtiyazını alarak üretim yapabilmektedir.

Tabidir ki üretici de, bu yeni bölgede yeni ürününü üretmeye başlamadan önce, bölgenin bu ürüne olan ihtiyacını bilmek, ihtiyaç varsa dükkânını açmak durumundadır. Aksi takdirde zarar edecek ve dükkânını kapatmak zorunda kalacaktır.

Bölgesel üretim imtiyazı sistemi, üretimin belirli bölgelerde toplanmasını engelleyen, üretimi yaygınlaştıran, böylece tüketici talebini yerinde karşılamaya yönelik geliştirilmiş bir sistemdir.

Page 202: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

192

12.2. Türk Sınai Mülkiyet Kavramının Gelişimi

Türk sınaî mülkiyet hakları, öncelikle sanayiye dayalı imtiyazlı üretim sistemi içinde korunarak gelişmiştir. Esnafın geliştirdiği özel bilgi, beceri ve teknikler ile üretime getirdiği her türlü yenilik, esnafa imtiyaz verilerek korunuyordu.

Sanayide üretim imtiyazları, Ahi Evren’in, tasavvufla ilişkili olarak fütüvvet, ahilik, esnaf ile ilgili fikirlerini kaleme aldığı, bilinen 17 eserinden üçünü 1.Alaaddin Keykubat’a (1220-1237) sunduğu dönem ile, esnaf üretim teorisini işlediği Letaif-i Hikmet adlı eserini II.İzzettin Keykavus’a (1246-1256) sunduğu dönem içinde yani 1220-1256 yılları arasında ilk üretim imtiyazına sahip debbağ esnaf birliğini kurması ve geliştirmesi devletin de bu yeni kurulan esnaf birliklerine üretim imtiyazları vermesi ile başlamıştır. Osmanlı döneminde de bu sistem geliştirilerek devam etmiştir.

Bu nedenle Türk sınaî mülkiyet haklarının korunmaya başlandığı tarihi 1220’den başlatabiliriz. Bu tarih dünya sınaî mülkiyet haklarının korunması tarihi içinde belgelendirilebilen en eski tarihtir.

Sanayiye dayalı üretim imtiyazları, 18.yy sonundan itibaren gelişmeye başlayan Osmanlı atölye-fabrika üretimine de uygulanmaya başlanarak yaygınlaştırılmıştır.

III.Selim döneminde 1800’den başlamak üzere 1880lere kadar esnaf imtiyazları giderek daraltılmış, gedikler tedricen kaldırılarak bu dönemin sonunda esnaf imtiyaz sistemi sona erdirilmiştir.

Buna karşılık atölye ve fabrika imtiyazları yaygınlaşarak devam etmiştir. 1870’lerden itibaren, üretime dayalı imtiyazlar ile sınaî mülkiyet hakkının korunması sistemi, ürünün korunmasına dayalı sınaî mülkiyet hakları sistemine dönüştürülmüştür.

Bu dönüşümün somut göstergeleri olan, 1871 yılında çıkarılan Alâmet-i Fârika nizamnamesi ve 1879 yılında çıkarılan İhtira Beratı kanunu ile ürünün korunmasına dayalı sınaî mülkiyet hakları sistemine geçilmiştir.

Page 203: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

193

Uygulamalar

Page 204: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

194

Uygulama Soruları

Page 205: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

195

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde öğrenilenler; 1839 Tanzimat Fermanı’nın yayınlanmasıyla başlayan Tanzimat döneminde kamu ağırlıklı sanayileşme politikası ile kâr amacı güden, özel sektörle rekabet eden Türk sanayisinde ilk kamu iktisadi teşekküllerini oluşturdular, birçok devlet fabrikası kuruldu.

Ancak, 1860’lara gelindiğinde, yerli teknoloji geliştirememekten ve borçlanmadan dolayı bir türlü tamamlayamadıkları yerli ana sanayi oluşturarak sanayi devrimini gerçekleştirme politikasının da sonuna gelindi. Osmanlı’lar Borçlanma ve teknoloji geliştirememekten dolayı tamamlanamayan yerli ana sanayi yerine, yabancı teknoloji, yabancı sermaye ve yatırıma dayalı bir ana sanayi kurmayı ve zamanla bunu içselleştirmek yerlileştirmek politikasını geliştirmek zorunda kaldılar.

Esasen Osmanlılar her zaman yerli temsilci veya ortakla birlikte olmak şartıyla yabancı yatırımlara ve sermayeye açık bir politika uyguladıklarından, yabancı teknoloji transferi ve yabancı yatırımlara dayalı sanayileşme politikası, yabancı yatırımcıya da üretim imtiyazları verilerek 1840’lardan itibaren başlatılmış bulunuyordu. Yabancı yatırımcıların temsilci veya ortakları daha çok yerli azınlıklar idi. Tanzimat döneminde başlatılan sanayileşme hamlesinin borçlanma ve teknoloji üretememekten dolayı kesintiye uğramasının önlenmesi ve devam ettirilmesi için benimsenen ve uygulamaya başlanan yabancı teknoloji ve sermaye yatırımlarına açık sanayileşme politikası, II.Abdülhamit (1876-1909) döneminde tam olarak benimsendi ve uygulandı.

Page 206: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

196

Bölüm Soruları

1. Alamet-i Farika (marka) nizamnamesi hangi tarihte yayınlanmıştır?

a) 1871

b) 1918

c) 1919

d) 1921

e) 1935

2. Aşağıda belirtilen olaylardan hangisi ilk kamu iktisadi teşekküllerinin kurulabilmesini sağlamıştır?

a) Islahat Fermanı

b) Kanun-i Esasi

c) Tanzimat Fermanı

d) Tatil-i Eşgal Kanunu

e) Sened-i İttifak

3. Aşağıdakilerden hangisi Alamet-i Farika Nizamnamesinin getirilerinden biri değildir?

a) Teknolojik gelişmelere imkân sağlaması

b) Yerli ve yabancı yatırımcıları çekmesi

c) Makine ve teknoloji üzerindeki gümrük vergilerinin artırılmasıyla elde edilen gelir artışı

d) Kısa bir sürede önemli projelerin tamamlanması

e) Osmanlı ekonomisinde görülen canlanma ve yatırım artışı

Page 207: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

197

4. Aşağıdakilerden hangisi üretim imtiyazlarının verilme sebeplerinden biri değildir?

a) Üreticiyi teşvik etmek

b) Tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamak

c) Yerel üretimi sınırlandırarak fiyatları ucuzlatmak

d) Artan talepleri hızlı bir biçimde karşılamak

e) Fethedilen bölgelerin hızlıca imar ve kalkınmasını sağlamak

5. Aşağıdakilerden hangisi Türk sınai mülkiyet hakları tarihinde yer alan gelişmelerden biri değildir?

a) Ahi Evren’in 1.Alaaddin Keykubat’a sunduğu eserler

b) Osmanlı atölye – Fabrika sistemin gelişimi

c) Alamet-i Farika nizamnamesi

d) İhtira Beratı

e) Sened-i İttifak

6. Sanayiye dayalı üretim imtiyazları, 18.yy sonundan itibaren gelişmeye başlayan Osmanlı atölye-fabrika üretimine de uygulanmaya başlanarak yaygınlaştırılmıştır.

Yukarıda verilen önerme doğrudur / yanlıştır.

7. Osmanlı döneminde yapılan Türk sınaî mülkiyet haklarının koruyan her iki düzenleme yerini sırasıyla 1965 Markalar Kanunu ve 1995 Patent Kararnamesi’ne bırakmıştır.

Yukarıda verilen önerme doğrudur / yanlıştır.

8. Yatırımları teşvik amacıyla, ana teknoloji ve makineler yüksek gümrük vergileriyle ithal ediliyor, üretim artışıyla ihracat artmakla birlikte, ithalat ise çok hızlı bir biçimde azalıyordu.

Yukarıda verilen önerme doğrudur / yanlıştır?

Page 208: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

198

9. ………….. döneminde yerli ve yabancı yatırımcılara açık olarak devletin verdiği imtiyazlara dayalı yatırımı teşvik politikaları ile Osmanlı coğrafyası büyük bir değişime sahne olmuştur.

10. Osmanlı devleti …………. kanununu çıkartarak, ürüne dayalı sınaî mülkiyet haklarını aşağı yukarı Avrupa’daki birçok gelişmiş ülke ile aynı tarihlerde uygulamaya koydu.

Cevaplar

1) a, 2) c, 3) c, 4) c, 5) e, 6)Doğrudur, 7)Doğrudur, 8)Yanlıştır, 9) II. Abdülhamit 10) 1879 İhtira Beratı-Patent

Page 209: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

199

13. SINAÎ MÜLKİYET AÇISINDAN ESNAF İMTİYAZLARI: ÜRETME, HAMMADDEYİ SATIN ALMA VE SATMA TEKELLERİ

Page 210: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

200

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

13.1. Mal ve Hizmetleri, Üretmek, Satın almak ve Satmak Tekellerine Dayalı Esnaf Teşkilatlanma Sisteminin Doğuşu

13.2. Her Esnaf Grubunun Kendilerine Ait Nizamı Oluşturma Çabaları: Tekel Haklarına Dayalı Esnaf Teşkilatlanma Sisteminin Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması

13.3. Tekellere Dayalı Esnafın Teşkilatlanma Sistemini Olgunlaştırma Çabaları Kefalet-Ruhsat Sistemi ve “Gediklerin Doğuşu

Page 211: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

201

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Esnaf imtiyazları nelerdir?

2. Osmanlıda devlet ve esnaf ilişkilerinde patentin rolü nedir?

3. Tekellere dayalı esnaf teşkilatlanmasında devletin rolü ne olmalıdır?

Page 212: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

202

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Patent Ürünü satma hakkı hem patent hem de marka ile ilişkilidir.

Okuyarak, Araştırarak.

Gedikler ve gedik hukuku Esnaf tekelleri ve gediklerin ortaya çıkışına neden olan devletin esnafa yönelik üretim politikalarının hedeflerini ve bu hedefleri gerçekleştirmek için devletin uyguladığı politikalarla esnaf birliklerinin çabalarını incelemek

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Tekel doğuran haklar ve tekkelere dayalı esnaf birliklerinin işleyişi

Hem devletin hem de esnaf birliklerinin çabalarıyla yaygınlaştırılmış böylece tekellere dayalı esnaf birliklerinden oluşan esnaf teşkilatlanma sistemi oluşturulmuştur.

Okuyarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Page 213: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

203

Anahtar Kavramlar Patent: Ürünü satma hakkı. Hem patent hem de marka ile ilişkilidir.

Tekele dayalı esnaf birlikleri: Esnaf birliklerine tanınan ve tekel haklarının devlet-esnaf (üretici)-tüketici üçlüsünden herhangi birinin mutlak zararına olmayan yapı

Gedik: Tekelleri geliştirmek ve korumak amacı güden esnaf ruhsatı sistemi

Page 214: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

204

Giriş

Esnaf imtiyazlarının üç gelişme aşaması vardır. Bunlardan üretme ve hammadde satın alma imtiyazları patentle ilişkilidir. Ürünü satma hakkı ise hem patent hem de marka ile ilişkilidir.

Osmanlı devleti esnafla ilişkili tarım, ticaret ve sanayi alanlarında tekeller oluşturarak bu tekeller vasıtasıyla yeterli üretimi ve bölüşümü sağlamaya yönelik üretim politikaları uygulamaktaydı.

Esnaf birliklerine tanınan bu tekel haklarının devlet-esnaf (üretici)-tüketici üçlüsünden herhangi birinin mutlak zararına olmayan mümkün olduğunca bu üç kesime de yarar sağlayan haklar ve yükümlülüklerden oluşması, gerçekte Osmanlı devletinin hemen her döneminde uyguladığı genel üretim-tüketim politikalarının en önemli hedefleri arasındaydı.

Page 215: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

205

Esnaf birliklerinin aralarında yıkıcı bir rekabete girerek zarar görmelerini önlemek, üretimin devamlılığını sağlayacak iktisadî-hukukî tedbirleri almak, mal ve hizmetlerin kaliteli üretilmesini ve kalitesine uygun fiyatla tüketiciye satılmasını temin etmek, üretim yapabilecek vasıfta esnafın mal ve hizmet üretmesini temin etmek, sanatın inceliklerini bilmeyen vasıfsız kişilerin hem kalitesiz üretim yaparak hem de yüksek maliyet ve fiyatla mal üreterek ve satarak tüketiciye ve ekonomiye zarar vermesini ve haksız kazanç elde etmesini önlemek, devletin genel üretim-tüketim politikalarının başlıca hedefleriydi.

Devletin esnaf birliklerine tanıdığı mal ve hizmetleri üretme, satma ve satın alma tekelleri bu genel üretim-tüketim hedeflerine ulaşmakta kullanılan en önemli araçlar olmuşlardı. Bu yüzdendir ki esnaf tekellerini ve bu tekellerin daha da geliştirilmiş hali olan gedikler ve gedik hukukunun oluşumunu kavrayabilmek öncelikle esnaf tekelleri ve gediklerin ortaya çıkışına neden olan devletin esnafa yönelik üretim politikalarının hedeflerini ve bu hedefleri gerçekleştirmek için devletin uyguladığı politikalarla esnaf birliklerinin çabalarını, ortaya çıkan sonuçlarıyla birlikte gelişme safhaları itibariyle incelemeyi gerektirmektedir.

Bu hususlar ise bizi Osmanlı Devletinin kuruluş-teşkilâtlanış dönemlerinden başlayarak esnaf tekellerinin kaldırıldığı 19.yüzyılın ilk yarısına kadar esnafla ilgili hukuki, iktisadî gelişme safhalarını tespit ve incelemeyi gerektirmektedir.

13.1. Mal ve Hizmetleri, Üretmek, Satın Almak ve Satmak Tekellerine Dayalı Esnaf Teşkilatlanma Sisteminin Doğuşu

Görüldüğü gibi devletin tanıdığı haklarla mumhane’deki mumcu esnafı, İstanbul bölgesinde mumu üretme, satma ve mum hammaddesini satın alma tekeline sahip olmuş olurken, devlet de İstanbul'daki mumcu esnafını tekel hakları çerçevesinde teşkilâtlandırmış oluyordu. Tabii devlet esnafı tanıdığı tekel doğuran haklar çerçevesinde teşkilâtlandırırken oluşturduğu esnaf birlikleri vasıtasıyla üretim ve fiyatla ilgili politikalarının hedeflerini gerçekleştirmeyi amaçlıyordu.

Mum üretimi için gerekli hammadde mum­hâneye sevk ettirilerek İstanbul için yeterli mum imâlinin sağlanmamasına yönelik tedbir alınmış olu­yor, mum, mumhâne’de üretileceğinden ve satılaca­ğından kalite ve fiyat kontrolü de kolaylaşmış oluyordu. Bu safhada devlet esnaf birliklerine tanıdığı tekel içeren hakların korunmasını da aktif olarak üstlenmişti. Nitekim mumcu esnafına Padişah Kanunu’yla tanınmış olan mum üretme ve satma tekeline rağmen Bursa'da bakkal esnafından Hacı Sinan Kulu İlyas'ın mum alıp sattığı Bursa kadısı tarafından tespit edile­rek mum alıp-satma ve üretme yasağına uyması ihtar edilmişti.

Page 216: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

206

13.2. Her Esnaf Grubunun Kendilerine Ait Nizamı Oluşturma Çabaları: Tekel Haklarına Dayalı Esnaf Teşkilatlanma Sisteminin Geliştirilmesi Ve Yaygınlaştırılması

16. yüzyılın ortalarından itibaren başla­yan bu safhanın belirgin iki ayrı özelliği vardır. Bunlardan ilki, devletin birinci safhada esnafı teşkilâtlandırma çabalarına bu safhada artık esnaf gruplarının da yaygın ve aktif ola­rak katılmasıydı.

Esnaf birlikleri bu safhada faaliyet gösterdik-leri alanlarda devletin fiyat ve üretim politikalarının hedeflerini gerçekleştirmek konusunda esnaftan beklediği yükümlülükleri yerine getirebilmeleri için kendilerine, yuka­rıda sayılan beş unsuru içeren haklar tanınma­sını istiyorlardı. Böylece esnaf, esnaf birliklerine tanınan tekel doğuran haklardan yararlanabilmek için devletin fiyat ve üretim politikalarının hedeflerini gerçekleştirecek yönde faaliyet göstermeye başladı. Bu durumda devletin birinci safhada gerçekleştirmek istediği amaçlar bu ikinci safhada fiilen gerçekleşmeye başlamış oluyordu.

Meselâ, İstanbul'daki bakkal esnafı İstanbul kadısına başvurarak İstanbul'a gelen pirinç, revgan-i sade, çırağ yağı, çerviş yağı, zeyt yağı, şirugan, asel, tulum peyniri, bastırma, badem, nohud ve kayısıyı, kadimden beri kendileri satarlarken bir zamandır başkalarının da alıp İstan-bul'un haricinde ve başka diyarlarda sattıklarını bildirmişlerdi.

Bu nedenle de bu maddeler kıtlaşarak halkın ihtiyacını karşılamadığını ve kıtlıktan dolayı da bu maddelerin fiyatlarının yükseldiğini belirterek şikâyet etmekteydiler. Çözüm olarak da, şayet bu maddelerin alım satımı hakkı (satın alma ve satma tekelleri) yalnızca kendilerine tanınırsa bu maddelerde bu tür kıtlık olmayıp fiyatlarının da artmayacağını bildirmişlerdi.

İstanbul kadısının bu durumu ilamı üzerine verilen fermanla, belirtilen tekel hakları bakkal esnafına verilmişti.

İkinci safhanın ikinci belirgin özelliği ise artık esnafın, esnaf birliklerinin mal ve hizmetleri satın alması, üretmesi ve satmasıyla ilişkili her türlü hak ve yükümlülüklerinin birinci safhadaki gibi ihtisap kanunları ve esnafla ilgili diğer genel kanunnamelerde genel mahiyetleriyle düzenlenmiş olmasıyla yetinmemeleriydi.

Her esnaf birliği kendilerine devletin tanıdığı hak ve yükümlülüklerden oluşan birliğe ait esnaf nizamnâmelerini oluşturma çabası içine girmişlerdi. Bu aşamadan sonradır ki devletin bu aşamadan önceki dönemlerde yürürlüğe koy­duğu ihtisap kanunları muhtevasındaki kanun-namelere artık rastlanmaz.

Bu tür kanunnameler, her büyük şehir için o şehirdeki esnafın ürettiği mal ve hiz­metleri cinslerine ayırarak fiyatlarını belirttiği gibi, cinsine göre hangi mal ve hizmetin hangi kalitede olması gerektiğini, üretilirken uyul­ması gereken ve kaliteyi etkileyen önemli kai-deleri de içeriyordu.

Page 217: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

207

Özellikle de 17.yüzyıldan itibaren ka­leme alınan kanunnamelerde artık esnaf başlı başına bir unsur olarak ele alınmıyordu. Sadece muhtesip ile ilgili nizamname, ferman, ilâm ve berâtlarda esnafa ilişkin hususlar vardı. Ayrıca esnafa ilişkin bu hususlar muhteva bakımından da önceki kanunnamelerden farklıydı.

Bu kanunnamelerin muhtevasına baktığımızda narhın kontrolü, ölçü ve tartı aletlerinin kontrolü, ihtisapla ilgili vergilerin toplanması gibi genel zabıta denetimi ve vergi tahsili ile ilgili kaide ve kuralları içermekte olup daha evvelki devirlerde olduğu gibi esnaf birlikleriyle ilgili genel nizâmları içermiyorlardı.

Nitekim yukarıda bahsettiğimiz bakkal esna­fına verilen, cinsleri tek tek belirtilen maddelerin alım-satım hakkını İstanbul'daki bakkal esnafına tanıyan ferman artık bakkal esnafının bu konudaki esnaf nizâmını oluşturmuş olmaktaydı. Sonuç olarak ikinci safhada, birinci safha­dan itibaren tekel doğuran haklara dayalı olarak oluşturulan esnaf birlikleri daha sistemli bir şekilde hem devletin hem de esnaf birlikle­rinin çabalarıyla yaygınlaştırılmış böylece tekellere dayalı esnaf birliklerinden oluşan esnaf teşkilatlanma sistemi oluşturulmuştu.

13.3. Tekellere Dayalı Esnafın Teşkilatlanma Sistemini Olgunlaştırma Çabaları Kefalet-Ruhsat Sistemi ve “Gediklerin Doğuşu”

16.yüzyılın sonlarından itibaren başlayan bu safha üç gelişme aşamasından oluşuyordu.

Birinci Aşama: Bu aşama, hem devletin hem de esnaf birliklerinin daha önceki safhalarda oluşan tekellere dayalı esnafın teşkilatlanma sistemindeki eksiklikleri gidermek ve bu sistemi olgunlaştırmak amacına yönelik çabaları ile bu çabaların sonucu doğan kefalet ve ruhsat sistemlerinin oluşmasını ihtiva etmektedir.

Önceki safhalarda oluşturulan esnaf sisteminin, devletin üretim ve fiyat politikalarının hedeflerini gerçekleştirme gayesini yerine getirmeyi temin edecek yükümlülükleri içermek açısından önemli bir eksikliği vardı. Bu eksiklik, esnaf birliklerine verilen mal ve hizmetlerin satın alınması, üretilmesi ve satılması konusundaki hak ve yükümlü­lükleri içeren esnaf nizamlarının uygulanma­sından sorumlu tarafların ve kişilerin tam ola­rak belirlenmemiş olmasından kaynakla­nı­yordu.

Bu eksikliği gidermek için yeni bir sis­tem uygulanmaya başladı. Bu sisteme göre esnaf nizamı ile bu nizamı uygulayacak taraflar ve kişiler ilgili kadı tarafından tespit edilip sicile kaydediliyordu.

Bu sicil kaydı ve yürütülen işlemlere baktığımızda, öncelikle esnaf birliğine ait esnaf nizâmı ve bu nizâmdaki hak ve yükümlülükleri uygulayacak esnaf birliğinin yöneticileri (kethüda, yiğitbaşı vs.) başta olmak üzere tüm üyeleri kadı tarafından tespit edilerek kaydediliyordu. Esnaf birliğinin üyeleri olan esnaf, kadının tespit edip sicile kaydettiği kendilerine ait esnaf nizamına uyacaklarını beyan ediyorlar ve bu hususta birbirlerine de kefil oluyorlardı.

Page 218: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

208

Birbirlerine kefil olan esnaf birliği üye­lerinin gö­revleri, adları ve dükkânlarının yeri kadı tarafından tek tek sicile işleniyordu.

Böylece, esnaf birliğinin nizamı, birliğin üyeleri, görevleri, dükkânlarının yeri ve toplam dükkân adedi tespit ve kaydedilmiş oluyordu.

Kadı bu sicil kaydını diğer deyişle esnaf nizamını, onaylanması için Divan-ı Hümayuna ilâm ediyordu. Nizam onaylanarak uygulanması için ilâmı yollayan kadıya ferman yazılıyor bu ferman ayrıca merkezde ilgili kalemine kaydediliyordu. Esnaf birliğinin üyeleri olan esnaf, ka­dının tespit edip sicile kaydettiği kendilerine ait esnaf nizamına uyacaklarını beyan ediyor-lar ve bu hususta birbirlerine de kefil oluyor­lardı.

Birbir­lerine kefil olan esnaf birliği üye­lerinin gö­revleri, adları ve dükkânlarının yeri kadı tarafından tek tek sicile işleniyordu.

Böylece, esnaf birliğinin nizamı, birliğin üyeleri, görevleri, dükkânlarının yeri ve toplam dükkân adedi tespit ve kaydedilmiş oluyordu.

Kadı bu sicil kaydını diğer deyişle esnaf nizamını, onaylanması için Divan-ı Hümayuna ilâm ediyordu. Nizam onaylanarak uygulanması için ilâmı yollayan kadıya ferman yazılıyor bu ferman ayrıca merkezde ilgili kalemine kaydediliyordu. Gedik hakkını ayrı bir aşama olarak almamızın nedeni bu hakkın ile­ride tekel haklarına dayalı, en geliştirilmiş hak ve yükümlülüklere sahip esnaf birliklerinden oluşan Gedik Sistemi’nin oluşmasına yol açan ve 19. yüzyılın ortalarına kadar esnafın teşkilatlanma yapısını oluşturan Gedik Sistemi’ni doğuran esnafın teşkilatlanma sisteminin niteliği açısından da oldukça önemli bir gelişmeyi içermesinden kaynaklanmaktadır.

Bu aşamada ilk gelişme ikinci safhadaki gelişmelerin devamı mahiyetindedir. Nitekim daha önceki aşamada yer alan dükkân adedinin esnaf nizamının uygulanmasına kefil olan ustaların sahip oldukları dükkân adediyle sınırlandırılması ile, esnaf birliklerinin nizâmlarında yer aldığı şekliyle ustalık hakkı verme yetkisinin esnaf birliklerine tanınması arasında bu üçüncü aşamada doğrudan bir ilişki kurulmuştu. Daha önceki aşamalarda kişinin bir meslek ve sanatı müstâkîl olarak icrâ edebilme hakkına sahip olabilmesi için o meslek ve sanatın ustalık hakkı’nı kazanmış olması bunun içinde;

1. O iş ve mesleği iyi bildiğine ve o mesleğe ait nizamı yerine getireceğine dair bağlı olduğu esnaf birliğindeki diğer ustaların kendisine kefil olması diğer bir deyişle kefili olması,

2. O iş ve meslekle ilgili esnaf bir­liğinin de kendi esnaf nizamında yer aldığı şekilde o kişiye ustalık yapabileceğine dair ustalık hakkı iznini vermiş olması gerekiyordu.

İşte esnafın meslek ve sanatını müstakil olarak icra edebilmesi hakkını belirleyen bir ve ikinci şıklardaki husus­lara bu üçüncü safhada yeni bir madde daha eklenmişti. Üçüncü aşamada uygulamaya konulan bu yeni uygulamaya biz gedik hakkı diyoruz. Artık, meslek ve sanatın müstakil olarak icrâ edilebilmesi gedik hakkının elde edilmesine, yani gedik dükkâna sahip olmaya bağlıydı.

Page 219: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

209

Gedik hakkı uygulamasının başlaması ile birlikte gedik hakkının kimlere ve nasıl tanınacağı soruları da beraberinde geldi.

Bu sorulara cevap mahiyetindeki gelişmeler ise uygulanan hukukta kiracıyla ilgili hukukî haklardaki gelişmelerle de yakından ilişkiliydi.

Zira Osmanlı esnaf sistemi için her yeni uygulamamın öncelikle uygulamaya konulduğu ve imparatorluk sathına yayıldığı merkez olan ve bu itibarla esnafa ait gediklerle ilgili ilk uygulamaların da başlatıldığı yer olan İstanbul'da gedik dükkânların büyük bölümü esnafın kira ile tasarruf ettiği dükkânlardı.

Page 220: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

210

Uygulamalar

Page 221: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

211

Uygulama Soruları

Page 222: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

212

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Osmanlı esnaf sistemi için her yeni uygulamamın öncelikle uygulamaya ko­nulduğu ve imparatorluk sathına yayıldığı merkez olan ve bu itibarla esnafa ait gediklerle ilgili ilk uygulamaların da başlatıldığı yer olan İstanbul'da uygulamaya konulduğunu öğrendik.

Page 223: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

213

Bölüm Soruları

1. Aşağıdakilerden hangisi esnaf tekellerinin oluşturulmasının sebeplerinden biri değildir?

a) Vergi gelirlerini artırarak piyasa üzerinde tam denetim sağlamak

b) Yıkıcı rekabeti önlemek

c) Haksız kazancı engellemek

d) Vasıfsız üreticileri pazara sokmamak

e) Maliyetlerin yükselmesini önlemek

2. “Gedik” nedir?

a) Tavan fiyat uygulaması

b) Taban fiyat uygulaması

c) Dükkân açma ruhsatı

d) İhracat resmi

e) İthalat yaparken uygulanan vergi indirimi

3. Aşağıda esnaf birliğine üye olunabilmesi için verilen özelliklerden hangisi yanlıştır?

a) Esnaf birliğinden kefile sahip olunması

b) Ustalık izin belgesi almış olması

c) İhracat ve ithalat yapabilme belgesine sahip olması

d) Kira ile tasarruf edilen bir dükkâna sahip olunması

e) Esnaf nizamnamesinde yer alan şartları yerine getirmiş olması

4. Aşağıda verilen uygulamalardan hangisi esnaf ve devletin fiyatların yükselmesini engellemek amacıyla yaptığı uygulamalardan biri değildir?

a) Tekel hakları verilmesi

b) Bazı ürünlerin üretiminin sadece devlet tarafından yapılmasını sağlamak

c) Alım satım haklarının düzenlenmesi

Page 224: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

214

d) Satış yapabilecek kişilerin sayısının sınırlandırılması

e) Gedik sahibi olmayanların ürün satışı yapmasının yasaklanması

5. Esnaf nizamında sorumlu tarafların belirlenebilmesi için aşağıda verilen uygulamalardan hangisi kullanılmıştır?

a) Nüfus sayımı

b) Aşar vergisi

c) Culüs ve Öşür vergisi

d) Kefalet ve ruhsat resmi

e) Kadı tarafından esnafların sicil defterine kayıt edilmesi

6. Tekellere dayalı esnaf teşkilatlanmasının günümüzde uygulanabilirliğini tartışınız

7. Osmanlı esnaf sistemi için her yeni uygulamamın öncelikle uygulamaya konulduğu ve imparatorluk sathına yayıldığı merkez olan ve bu itibarla esnafa ait gediklerle ilgili ilk uygulamaların da başlatıldığı yer ………….

8. Kadı bu sicil kaydını diğer deyişle esnaf nizamını, onaylanması için ………. ilâm ederdi.

9. Esnaf Nizamına dahil olunması için o iş ve mesleği iyi bildiğine ve o mesleğe ait nizamı yerine getireceğine dair bağlı olduğu esnaf birliğindeki diğer ustaların kendisine ……… gereklidir.

10. Esnafın meslek ve sanatını müstakil olarak icra edebilmesi hakkını belirleyen ve sanatını müstakil olarak icra edebilmesi hakkına ……… denir.

Cevaplar

1)a, 2)c, 3)c, 4)b, 5)e. 7) İstanbul, 8) Divan-ı Humayun 9) Kefil olması 10) Gedik hakkı

Page 225: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

215

14. CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRKİYE EKONOMİSİNE GENEL BİR BAKIŞ

Page 226: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

216

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

14.1. CUMHURİYET EKONOMİSİNDE İLK DÖNEM GELİŞMELER (1923 – 1939)

14.1.1 İzmir İktisat Kongresinden 1939’a İktisadi Gelişmeler

14.1.2. 1923-29 Liberal Dönem Politikaları

14.1.3. Devletçilik / Liberalizm (1929 – 1933)

14.1.4. Devletçi Dönemde Uygulanan İktisadi Politikalar (1933-39)

14.1.5. Cumhuriyet Ekonomisinin İlk Dönemlerine Ait Bilançosu

Page 227: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

217

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1. Cumhuriyet dönemi boyunca hangi iktisadi politikalar uygulanmaya çalışılmıştır?

2. Cumhuriyetin ilk döneminde uygulanan Devletçi politikalar başarılı olmuş mudur?

3. Liberalizm – Devletçilik ekseninde uygulanacak politikalar neler olabilir? Tartışınız.

Page 228: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

218

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Erken dönem Cumhuriyet dönemi iktisadi hayatı

Türkiye örneği üzerinden yeni kurulan bir ulus devlette iktisadi hayatı değerlendirebilmek.

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

İzmir İktisat Kongresinin etkileri

İzmir İktisat Kongresi kararlarının incelenmesi ve geleceğe etkilerinin anlaşılması

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Devletçi Liberalizm Devletçi liberalizm uygulamalarının başarı veya başarısızlıklarının tahayyül edilmesi

Okuyarak, Tartışmalara Katılarak, Fikir Yürüterek, Araştırarak.

Page 229: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

219

Anahtar Kavramlar

İzmir İktisat Kongresi: 1923 Şubatı’nda toplanan İzmir İktisat Kongresi’nden çıkan karar ve sonuçlara dayalı olarak 1923-29 yılları arasında özel girişim eliyle ve serbest piyasa şartlarında sanayileşme politikaları izlenmiş ve göreceli bir liberal dönem ağırlık kazanmıştır.

Devletçi Liberalizm: Türkiye ekonomisinin şartlarının ve dış konjonktürün dayatmasıyla süratle bir devletçilik anlayışına doğru sürüklendiği ve fikir çevrelerinin gerçekte bu sistem içerisinde devletin rolünün ne olacağını tartıştığı söylenebilir.

Cumhuriyet Ekonomisinin İlk Dönem Performansı: 1929 Dünya ekonomik bunalımı ve 1923-29 dönemi iktisat politikalarının başarısızlığa uğraması sonucu yeni kalkınma arayışlarıyla ortaya çıkan dönem, geçiş süreci tartışmalarıyla da birlikte Türkiye ekonomisinde “devletçi” yaklaşımları beraberinde getirmiştir.

Page 230: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

220

Giriş

Cumhuriyet dönemindeki iktisat politikası ile ilgili arayışlardan kurumların oluşturulması ile ilgili çabalara ve iktisadî gelişme alanındaki ilerlemelere kadar elde edilen sonuçlar büyük ölçüde devralınan Osmanlı iktisadî yapısı mirasının izlerini taşımaktadır. Bu nedenle, Cumhuriyet devri iktisadî gelişme dönemleri incelenirken bu hususun gözden kaçırılmaması gerekmektedir. İncelememiz Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşundaki iktisadî durumunu tespit ettikten sonra ilk zamanlardaki gelişme dönemlerini ve bu dönemler sonunda ulaştığı bilançoyu değerlendirmeyi amaçlayacaktır;

Page 231: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

221

14.1. Cumhuriyet Ekonomisinde İlk Dönem Gelişmeler (1923 – 1939)

14.1.1. İzmir İktisat Kongresinden 1939’a İktisadi Gelişmeler

Cumhuriyet dönemi ekonomisinin çıkış noktasının sanayileşmiş batıya ulaşmak, iktisadî anlamda Batılılaşmak perspektifinden hareket ettiğini söylemek mümkündür. Cumhuriyet’in temeli olan Kurtuluş Savaşı Batılı devletlere karşı ancak yine bir başka Batılı devletle birlikte yapılmıştır. İktisadî Savaş'ın temelindeki yönün “Batı’ya rağmen Batılılaşmalı” hedefi içeresinde seyretmesinin önemli bir diğer sebebini de, savaşı yürüten kadronun büyük çoğulunun Batıcılık akımını benimsemiş ve İttihat-Terakki Partisi uzantısı olan kişiler olması gerçeğinde aramak gerekir.

Ancak, görünürdeki askerî zaferi “Devlet-i iktisadiye” temelinde taçlandırma eğilimi Cumhuriyet Batılılaşmasının Osmanlı’nın Batı’ya yaklaşımından daha farklı ve kararlı olduğunu göstermektedir. Cumhuriyet’in ilk yönetici ve fikir kadrolarının Batı uygarlığının temellerini, kapitalist yoldan sanayileşme ve iktisadî gelişme eksenindeki açıklamalarla tanımlama çabaları ve bu çabalara paralel olarak uygulanan iktisadî politikalar, Cumhuriyet dönemindeki bu farklılaşmanın işaretleri sayılabilir.

Bu anlamda Cumhuriyet dönemi ekonomisinin genel olarak sanayi kapitalizmini kurma hedefi üzerinde geliştiğini söyleyebiliriz. Bu geniş kapsamlı hedef, aynı zamanda kültürel, siyasî ve askerî açıdan yaşanacak hızlı değişmelerin de zorunlu dayanağı kabûl edilmiştir. Bu nedenle kısa zamanda sanayi kapitalizmine geçebilmek için Batı’nın kendi içinde yaşadığı uzun dönemli gelişmeler beklenmeyecek; onun kurum ve kuralları süratle Türkiye’ye adapte edilerek geçiş süreci kestirme bir yöntemle çabuklaştırılacaktır. Neticede Cumhuriyet dönemi iktisadî düşüncesi de bu hedef üzerinde biçimlenmiştir. Dünya piyasalarına tarım ve daha çok madensel hammadde ihracatçısı olarak giren, ithalatını sınai mamuller üzerinde yoğunlaştıran Osmanlı Devleti’nin batılı kapitalist ülkeler tarafından sömürülmeye çalışılması hafızalardaki canlılığını korumaktadır. Bu nedenle, ekonominin tüm kesimleri önemsenmekle birlikte, iktisadî gelişmenin bütünü sanayileşme beklentilerinin gerçekleşmesine oranlanmıştır.

Ancak sanayinin gelişmesi için gerekli hammadde, sermaye, işgücü ve dövizi sağlayacak tek sektör tarımdır ve dolayısıyla sanayi sektörünün gelişme beklentisi, tarım nüfusunun satın alma gücünün yükseltilmesine ve bu yolla iç piyasaların genişletilmesine bağlı olacaktır. Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından beliren “sanayi kapitalizmi” yönündeki genel iktisadî hedef ve bu hedefin zorunlu ve ağırlıklı kıldığı tarım ve ulaşım sektörleri iktisadî düşünce içeresinde beliren liberal veya devletçi politikalardan birini anlamına uygun biçimde uygulamayı mümkün kılmamaktaydı.

Nitekim uzlaşılan hedef ve şartlar ne tümüyle liberal ne de devletçi olmaya izin vermemekteydi. Diğer bir deyişle her iki modelin de kendi kuralları içerisinde mutlak anlamda benimsenip uygulanmasının gerektirdiği altyapı mevcut değildi. Ancak her iki model de ülkenin iktisadî şartlarına ve dünya ekonomisindeki değişmelere paralel olarak dönemler içersinde ağırlıklı olarak denenmiştir. Nitekim 1923 Şubatı’nda toplanan İzmir İktisat

Page 232: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

222

Kongresi’nden çıkan karar ve sonuçlara dayalı olarak 1923-29 yılları arasında özel girişim eliyle ve serbest piyasa şartlarında sanayileşme politikaları izlenmiş ve göreceli bir liberal dönem ağırlık kazanmıştır. 1929 Dünya ekonomik bunalımın ardından ise, plânlı bir sanayileşme sürecine girilmiş ve iktisat politikalarında devletçi politikalar ağırlık kazanmıştır.

Bununla birlikte, liberal dönemde devlet özel girişimi desteklerken özel girişimin yeterli olmadığı ya da kârlı bulmadığı alanlarda ise devlet yatırımlarını harekete geçirmekteydi. Devletçilik döneminde de özel sermayeye açık bir uygulama benimsenmişti. İktisadî model yönelimlerinde olduğu gibi, iktisadi düşünce ve akımlarında da bu şartların izleri görülmektedir. İzleyen bölümlerde, kendi konu alanları içerisinde açıklayacağımız devletçi ve liberal akımlar gerçekte birbirleriyle iç içe geçmiş görülmektedir. Akımların genel tezlerine bakıldığında aslında tartışmanın “nasıl bir devletçilik” zemininde yürütüldüğü ve devletin ekonomide oynayacağı rolden taviz verilmediği görülmektedir.

Bu anlamda devletçi tezler; ekonominin bizzat içinde yer alan bir devleti ve devletçi modelin sürekliliğini savunurken; liberal tezler ise onlardan sadece müdahaleci devleti savunmasıyla ve devletçiliği bir geçiş süreci, bir araç olarak görmesi yönüyle ayrılmaktadırlar.

14.1.2. 1923-29 Liberal Döneminde Uygulanan İktisat Politikaları

1923-29 döneminde, iktisadi yapı ve kurumların İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar ve dilekler doğrultusunda gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu yapılanma çerçevesinde ortaya konan belli başlı uygulamaları şöyle özetleyebiliriz;

• 1924 yılında çıkarılan bir kanunla, ihracat sanayinin kullandığı ithal hammaddeler “gümrük vergisi muafiyeti” kapsamına alınmıştır.

• Kırsal kesimin satın alma gücünü artırıp, iç piyasaları genişletmek amacıyla 1925 yılında aşar vergisi kaldırılmış; bu verginin kaldırılmasından doğan gelir kaybı büyük toprak sahiplerine ve tekel maddelerini daha çok tüketen şehir nüfusuna yüklenmeye çalışılmıştır.

• Aşar vergisinin kaldırılmasından doğan kayıpları telâfi etmek ve devlet gelirlerini artırmak için devlet tekellerinin oluşturulmasına ve Osmanlı’dan kalan bazı tekellerin (tütün gibi) millîleştirilmesine gidilmiş, bu uygulama daha çok ispirto, kibrit, şeker vb. sınaî ürünlerde yoğunlaşmıştır.

• 1927 ve 1929 yıllarında çıkarılan kanunlarla, devlete ait topraklardan bir bölümü topraksız köylüye dağıtılarak ekilen alanların genişlemesi ve tarımsal üretimin artması sağlanmıştır.

• Sanayi ve ticaret işlerini desteklemek üzere İş Bankası ile Sanayi ve Maden Bankası kurulmuştur.

• Ülkenin önemli temel gereksinimlerinden olan şeker üretimini artırmak ve iç tüketimi yerli üretimle karşılamak amacıyla, 1925’de şeker fabrikalarının kurulmasına yönelik

Page 233: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

223

bir kanun çıkarılmış, bu uygulama ile tarım ve ulaştırma sektörlerinin canlanacağı düşünülmüştür.

• 1927’de, 1913 Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun gözden geçirilmesi ile yürürlüğe konan yeni Teşvik-i Sanayi Kanunu ile teşvik uygulamalarının kapsamı genişletilmiştir. Buna göre, eski teşviklere ek olarak; Kanun kapsamına giren kuruluşlara üretimlerinin % 10’una varan oranda prim ödenmesi; kamu kuruluşlarının ihtiyacı olan malları yerli kuruluşlardan alma zorunluluğu gibi teşvikler getirilmiştir.

• Lozan Antlaşması gereği gümrük tarifelerinde 1929’a kadar kısıtlayıcı hükümler yer aldığından; bu yıla kadar yerli sanayiyi korumasız bırakmamak için, “ithal mallarına tüketim vergisi koyma ve var olanların miktarını artırmak yanında yerli sanayi üretimini vergiden muaf tutmak ve primle desteklemek” şeklinde yöntemler izlenmiştir.

• Gümrük tarifelerinin yerli sanayiyi korumaya dönük olarak düzenlenmesi ve emisyon işlerinin düzenlenmesi için ihtiyaç duyulan Merkez Bankası’nın kurulması ise (1930), 1929 sonrasına kalmıştır.

Özetle, Cumhuriyetin ilk yedi yılı içerisinde dünya şartları, ideolojik ortam ve bu ortamın elverişliliğinden yararlanarak ekonomide bir restorasyon politikası izlenmeye çalışılmış ve gayri safi millî hasılada artışlar sağlanmıştır. Bununla birlikte tarım ve sanayi yapıları 1929 yılı itibariyle ilkel yapılarını korumayı sürdürmüş, tarıma dayalı ihracat yapısında önemli bir değişiklik kaydedilememiş ve dış ticaret açığına engel olunamamıştır.

14.1.3. Devletçilik / Liberalizm (1929 – 1933)

1930’lu yılların ilk adımları, belirlenmiş bir iktisat politikasının düzenli olarak uygulanmasından çok devletçilik ve liberalizm kavramları çerçevesinde kalkınma sorununun tartışıldığı dönem olmuştur. Yeni iktisat politikası arayışları olarak da tanımlayabileceğimiz bu geçiş sürecinin belli başlı nedenleri;

“1929 Dünya ekonomik bunalımının özellikle uzmanlaşmış ülkelerde yarattığı sarsıntı, Lozan'daki kısıtlayıcı hükümlerin sona ermesiyle birlikte, yeni gümrük vergisinin gündeme gelmesinden doğan sorunlar ve nihayet 1923-29 dönemi iktisat politikalarının başarısızlığı ve bunun doğurduğu toplumsal gerginlikler olarak” toparlanabilir.

Liberal tezler: Liberal ekonomi taraftarlarının Ahmet Ağaoğlu ve Celâl Bayar etrafında farkları pek net olmayan bir biçimde iki guruba ayrıldığını görüyoruz. Ağaoğlu gurubunun daha çok, “Batı tipi gelişmenin önündeki temel engelin devletin birey üzerindeki baskısından doğduğu sorunu üzerinde yoğunlaştığı anlaşılıyor. Serbest Cumhuriyet Fırkası içinde odaklaşan gurubun, eğitim ve sağlığı devlet güvencesine alan, işsizlik sigortası ve emekliliği öngören yaklaşımlarıyla “sosyal devlet” ilkesine de açık kapı bıraktığı görülmektedir. Gerçek anlamda liberalizme daha yakın olan Celâl Bayar gurubu ise, özel girişimin devlet desteği olmaksızın gelişemeyeceğine olan inancıyla, liberal ekonomi anlayışına karşın bir geçiş süreci olarak devlet müdahalesini de bir araç olarak görmüşlerdir. Devletçi Tezler: Yine bu görüşün

Page 234: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

224

taraftarlarında da Kadro gurubu ve Ahmet Hamdi Başar olmak üzere iki ayrı gruplaşmanın olduğunu görüyoruz. Bunlardan Başar’ın, devleti, idarî ve iktisadî devlet olarak ayırdığı ve idarî devletin yetkilerinin sınırlandırılmasından yana tavır aldığı bilinmektedir. Bunun nedeni, bürokrasi devletinin doğacağı yönündeki kaygısıdır.

İktisadî devlet ile kastedilen şey ise devlet mülkiyetçiliği değil toplumsal mülkiyet biçimidir. Yani, iktisadî devletin idarî devletten bağımsız ve halk tarafından oluşturulmuş organlarca yönetilmesi temel alınmıştır. Ancak, Başar’ın tezleri de yer yer liberalizme yaklaşmaktadır.

Özetle, tartışma guruplarının tezleri incelendiğinde aslında Türkiye ekonomisinin şartlarının ve dış konjonktürün dayatmasıyla süratle bir devletçilik anlayışına doğru sürüklendiği ve fikir çevrelerinin gerçekte bu sistem içerisinde devletin rolünün ne olacağını tartıştığı söylenebilir.

14.1.4. Devletçi Dönemde Uygulanan İktisat Politikaları (1933-39)

1929 Dünya ekonomik bunalımı ve 1923-29 dönemi iktisat politikalarının başarısızlığa uğraması sonucu yeni kalkınma arayışlarıyla ortaya çıkan dönem, geçiş süreci tartışmalarıyla da birlikte Türkiye ekonomisinde “devletçi” yaklaşımları beraberinde getirmiştir.

Yaklaşımların belirginleştiği ilk yıllarda ve sonraki dönemlerde devletçiliği kolektivist sistem ya da kapitalizm ile sosyalizm arasında bir model olarak algılayan kesimler olmuşsa da yaklaşım, gerçekte Türkiye’de özel sermayenin kıtlığından ve bu nedene bağlı olarak da halkın “her şeyi devletten bekleyen” yapısından kaynaklanmıştır. Dönem boyunca iktisat politikalarının genel eğilimi piyasa ekonomisi kuralları içersinde özel sermayenin yeterli olmadığı alanlarda devletin, sonradan özel sermayeye devredilmek üzere sınaî yatırımlarına el atması olmuştur. Bu anlamda hızla gelişen devlet mülkiyeti de aslında geçici bir mülkiyet olmaktadır.

Devletçilik döneminde, dar anlamıyla devletin mal ve hizmet üretmek amacıyla işletmeciliğe soyunmasının yanında daha geniş bir kavram olan devlet müdahaleciliği alanında da görev yapmaktaydı. Bir diğer deyişle, “müdahalecilik” kavramı kapsamına giren millileştirme, devlet tekeli oluşturma, piyasalara ve fiyatlara müdahale, koruma ve teşvik gibi politikaların değişik biçimleri devletçiliğin tamamlayıcısı olarak dönem boyunca uygulanmış ve denenmiştir.

Sonuç olarak devletin, devletçilik uygulaması ile milli sanayiye dayalı bir kapitalizmi gerçekleştirme yönünde tercih yaptığını söyleyebiliriz.

14.1.5. Cumhuriyet Ekonomisinin İlk Dönemlerine Ait Bilançosu

Uygulanan iktisat politikaların, özellikle Devletçilik dönemine denk düşen zaman içerisinde Osmanlıdan miras kalan şehir ve kır ile tarım ve sanayi dengelerini değiştirmeye başladığını ve sınaî üretimindeki göreceli artışın, tarımdaki göreceli düşüşe paralel olarak

Page 235: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

225

geliştiğini söylemek mümkündür. Bu tespit her iki kesimin de cârî üretici fiyatları bazında GSMH içindeki paylarını gösteren aşağıdaki tabloda da görülebilir.

Söz konusu dönemde, sanayinin yalnızca GSMH’deki payı yönüyle değil, bu kesimde yer alan işletmelerin niteliklerinin farklılaşmasıyla da bir dönüşüm geçirdiği anlaşılmaktadır. Zira 1933 yılından itibaren işletme sayılarında sistematik bir düşüş kaydedilmekle birlikte, işletme başına düşen ortalama sermayede ve milli sermaye indeksinde paradoksal olarak bir artış söz konusudur. Dolayısıyla bu durum işletme sayısındaki düşüşün küçük işletmelerin ortadan kalkmasından çok “büyük işletme” olgusunun doğuşuyla açıklanabilir.

Teşvikten yararlanan devlet kuruluşlarında sistematik bir artış olmasına karşılık, 1939 yılı itibariyle devlet kuruluşlarının toplam kuruluş sayısı içindeki payı oldukça düşük kalmaktadır.

Öte yandan, Teşvik ile ilgili bu rakamlar bir önceki tablo ile karşılaştırıldığında teşvik kanununun sanayi sermayesinin artış nedenleri konusunda ve “büyük işletme” olgusunun ortaya çıkışında önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.

Bu da Devletçilik yaklaşımının, vadeliden piyasa şartlarına uygunluk ilkesinden sapmadığını ve özel sermayeyi oluşturma hedefi konusunda samimi ve tutalı olduğunu göstermektedir.

Başta da belirttiğimiz gibi sanayi sektörünün gelişme beklentisinin ve bu sektörün gerekli hammadde, sermaye, döviz ve işgücü kaynaklarının tarıma ve tarım nüfusunun satın alma gücünün artmasına bağlıdır.

Ancak, her iki sektörün de üretim yönünde uyarılması için iç piyasaların genişlemesi ve milli pazarın kurulması açısından bir diğer yan sektör olan ulaşım sektörünün de desteklemesi gerekmektedir.

Yıllar Tarımın GSMH Payı (%)

Sanayinin GSMH Payı (%)

1925 48.0 9.6

1930 45.7 11.4

1935 35.4 18.0

1940 38.6 18.8

Page 236: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

226

Yıl İşletme Sayısı Toplam Sermaye (TL) İşletme Başına Ortalama Sermaye

Sermaye İndeksi (1932:100)

1932 1473 55.628.643 37.765 100

1936 1101 75.723.096 68.776 136.12

1939 1144 103.676.732 90.626 186.37

Yıllar

Teşvik-i Sanayi Kanunu Kapsamına Giren Kuruluş Sayısı

Teşvik-i Sanayi Kanunu Kapsamına Giren Devlet

Kuruluşlarının Sayısı

Devlet Kuruluşlarının Yüzdesi

1932 1473 31 2.1

1936 1101 86 7.8

1939 1144 111 9.7

Page 237: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

227

Uygulamalar

Page 238: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

228

Uygulama Soruları

Page 239: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

229

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Cumhuriyet dönemi Türkiye çalışma hayatının genel bir çerçevesini çizerek, Cumhuriyet dönemindeki iktisat politikası ile ilgili arayışlardan kurumların oluşturulması ile ilgili çabalara ve iktisadî gelişme alanındaki ilerlemelere kadar elde edilen sonuçlar büyük ölçüde devralınan Osmanlı iktisadî yapısı mirasının izlerini taşımaktadır. Bu nedenle, Cumhuriyet devri iktisadî gelişme dönemleri incelenirken bu hususun gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Bu bağlamda iktisadi sorunların temeli incelenmelidir.

Page 240: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

230

Bölüm Soruları

1. Aşağıdaki tarihlerden hangisinde İzmir İktisat Kongresi gerçekleşmiştir?

a) 1920

b) 1921

c) 1922

d) 1923

e) 1933

2) Aşağıdakilerden hangisi Cumhuriyet döneminde uygulanan iktisadi politikalardan biridir?

a) Komunizm

b) Devletçi Liberalizm

c) Fizyokrasi

d) Merkantilizm

e) Objektivizm

3) Cumhuriyet döneminin başından itibaren aşağıdaki sektörlerden hangisinin GSMH içindeki payı görece düşüş içerisindedir?

a) Ticaret

b) Sanayi

c) Tarım

d) Hizmetler

e) Bilişim

4) Aşağıdaki kavramlardan hangisi devletçilik düşüncesi sonucunda uygulamaya sokulan politikalardan biri olmamıştır?

a) Devlet tekeli oluşturma

b) Piyasalara ve fiyatlara müdahale

c) Millileştirme

Page 241: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

231

d) Koruma ve Teşvik

e) Objektivist fiyat belirleme politikası

5) Aşağıdakilerden hangisi İzmir İktisat kongresi kapsamında alınan kararlardan biri değildir?

a) İşçi ücretlerinin ödenmemesi

b) İhracat sanayisinin kullandığı ithal hammaddelerin vergi muafiyeti kapsamına alınması

c) Osmanlı devletinden kalan bazı tekellerin millileştirilmesi

d) İş Bankası ve Sanayi & Maden Bankası kurulması

e) İthal mallardan alınan yüksek gümrük vergilerinin azaltılması

6. Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde istihdamın sektörel dağılımını değerlendiriniz.

7. Cumhuriyet dönemi ekonomisinin genel olarak ………….. kurma hedefi üzerinde geliştiğini söyleyebiliriz.

8. Cumhuriyet dönemi iktisadi batılılaşmasının Osmanlı’nın Batı’ya yaklaşımından daha farklı ve kararlı olduğunu söyleyebiliriz.

-Yukarıdaki tanım doğrudur / yanlıştır.

9. İzmir iktisadi kongresinden çıkan kararlar tarım sektörünün ancak Marksist bir yaklaşımla ayağa kaldırılabileceğini göstermiştir.

-Yukarıdaki tanım doğrudur / yanlıştır.

10. İzmir İktisat Kongresi’nden çıkan karar ve sonuçlara dayalı olarak 1923-29 yılları arasında özel girişim eliyle ve serbest piyasa şartlarında sanayileşme politikaları izlenmiş ve göreceli bir ……….. dönem ağırlık kazanmıştır.

Cevaplar

1)d, 2)b, 3)c, 4)e, 5)a. 7)”sanayi kapitalizmi” 8) Doğrudur 9) Yanlıştır. 10) Liberal

Page 242: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

232

KAYNAKÇA

I. ÇEVİRİ ARŞİV

Prof.Dr.Ahmet KALA (Editör); OTÜRKDİJİTAL (Belgesel Çeviri Arşivi), Anadolu Araştırmaları Belgeseli, (Ahilik, Esnaf, Sanayi, Fabrikalar konulu ahkam ve fermanları içeren Osmanlıca aslından çevrilmiş belgeler), http://www.oturkdijital.com/

II. ARŞİV BELGELERİ

1- BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ

Hatt-ı Hümâyun

İstanbul Ahkâm Defterleri

Kâmil Kepeci Defterleri

Maliyeden Müdevver Defterler

Mühimme Defterleri

Atik Şikayet Defterleri

Temettüat Defterleri

2- ŞERİYYE SİCİLLERİ ARŞİVİ

Bursa Şeriyye Sicilleri

İstanbul Şeriyye Sicilleri:

Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği Mahkemesi

İstanbul Kadılığı Sicilleri

Eyüp Kadılığı Sicilleri

Galata Kadılığı Sicilleri

Üsküdar Kadılığı Sicilleri

3- TOPKAPI SARAYI MÜZESİ ARŞİVİ

Page 243: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

233

III- YAZMA ESERLER

AHBARU’D-DEVLET: bkz. SELÇUKNÂNE.

AHÎ EVREN; Letâif-i Hikmet, Farsça Yazma Kitap, Paris Bibliothique Nationale, Nr. 99.

AHÎ EVREN (1995); Tabsîratü’l-Mübtedî ve Tezkiretü’l-Müntehî Tasavvufi Düşüncenin Esasları (Çeviren Mikail Bayram), Türkiye Diyanet Vakfı yay., Ankara 1995.

ARİSTOTELES (1941); Atinalıların Devleti(Çeviren Ari ÇOKONA), Türkiye İş Bankası yay., İstanbul 2013.

AŞIKPAŞA (1329); Garibnâme (Neşreden Kemal Yavuz); 4 Cilt, TDK yay., İstanbul 2000.

AŞIKPAŞAZADE (Ö.1484): Derviş Ahmed Âşıkî; Tevârih-i Âl-i Osman)(Osmanlıca Neşreden Ali Bey), Dersaadet 1332.

AZİMİ TARİHİ: Azimi Tarihi Selçuklularla İlgili Bölümler (538- 1143) (Çeviren, Ali SEVİM), Türk Tarih Kurumu yay., Ankara 1988.

BALİ EFENDİ(Sofyalı); Vakf-ı Nukudun Cevâzı Hakkında Çivizâdeye mektub, Süleymâniye Kütüphanesi, Esat Efendi, No: 188, Varak 43-53a.

BELÂZURİ (2002): Futûhü’l-Buldân (Çeviren, Mustafa Fayda), Ankara: T.C. Kültür

Bakanlığı Yayınları.

BİRUNİ(1025): Ebu’r-Reyhân Ahmed el-Bîrûnî; Tahdid-i Nihâyâti’l-Emâkîn (Arapça’dan Çeviren Kıvameddin BURSLAN), Yazım yılı: 1025, TTK yay., Ankara 2013.

BİRUNİ(1030): Ebu’r-Reyhân Ahmed el-Bîrûnî; Tahkiku Mâli’l-Hind (Biruni’nin Gözüyle Hindistan) (Arapçadan Çeviren: Kıvameddin Burslan), Yazım yılı: 1030, TTK yay., Ankara 2015.

BİRUNİ(1041-1048): Ebu’r-Reyhân Ahmed el-Bîrûnî; Kitâbu’l Cemâhir Fi’l-Cevâhir (Kıymetli Metaller ve Taşlar Kitabı), Raşit Efendi Yazmaları, Yazma Kitap nr.596, Yazım yılı: 1041-1048 arası.

Page 244: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

234

CAMİÜ’T-TEVARİH: REŞİDÜDDİN FAZLULLAH, Camiü’t-Tevarih Selçuklu Devleti (Çeviren, Erkan GÖKSU), Selenge yay., İstanbul 2011.

ÇİVİZADE, Mehmed Muhiddin Efendi; Ebussuud'a Reddiye, Süleymâniye Kütüphanesi, Reşid Efendi, No:1177, Varak 158b/161a.

DEDE KORKUT(1973); Dedem Korkud’un Kitabı (Çevirip Yayına Hazırlayan, Orhan Şaik GÖKYAY), İstanbul 1973.

DEDE KORKUT(1989): Dede Korkut Kitabı (Çevirip Yayına Hazırlayan: Muharrem ERGİN), cilt I, TDK.yay., Ankara 1989.

DİVAN-I HİKMET: AHMET YESEVİ, Divan-ı Hikmetten Seçmeler (Çeviren: Kemal ERASLAN), Kültür ve Turizm Bakanlığı yay., Ankara 1983.

Divanü Lügati't – Türk: Bkz. KAŞGARLI MAHMUT

EBUL FARAÇ: GREGORY EBUL FARAÇ; Ebu’l-Faraç Tarihi (Çevriren, Ömer Rıza DOĞRUL), Cilt 1, TTK yayınları, Ankara 1987.

EBUSSUUD, Muhammed El-İmâdî; Süknâ Risâlesi, Süleymâniye Kütüphanesi, İsmihan Sultan, No: 440, Varak: 133b-136a.

______; Risale Fi Vakfi’l-Menkul Ven Nükud, Süleymâniye Kütphanesi, No: 477/2, Varak 1-16.

______; Para Vakfına Dair Türkçe Fetva, Süleynâniye Kütüphanesi, Pertevniyal, No:958, vr. 174b-175a.

______; Binâ Vakfına Dâir Türkçe Mektup, Süleynâniye Kütüphanesi, Şehit Ali Paşa, No: 2828, Varak 116a-117b.

976/1568 TARİHLİ OSMANLI KÂNUNNAMESİ; İstanbul Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar, No:1807.

1092/1681 TARİHLİ ESNAF DEFTERİ; Atatürk (Belediye) Kütüphânesi, Muallim Cevdet Yazmaları, No: B.2.

1176/1762 TARİHLİ ESNAF DEFTERİ; Atatürk (Belediye) Kütüphânesi, Muallim Cevdet Yazmaları, No: B.10.

Page 245: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

235

EBU YUSUF (Yakub Bin İbrahim); Kitâbü'l Haraç (Çeviren Ali Özek), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsü Yayını, İstanbul 1970.

EFLATUN (Platon) (1962); Devlet (Politeia) ( Çevirenler Sebahattin EYÜBOĞLU, M.Ali CİMCÖZ), İş Bankası Yayınları, 2017 İstanbul.

FÂRÂBÎ (1985); Telhisü Nevâmis-i Eflatun Eflatun Kanunlarının Özeti(Çeviren: Fahrettin OLGUNER), Kültür ve Turizm Bakanlığı yay., Ankara 1985.

FÂRÂBÎ (1986); İhsâü’l-Ulûm İlimlerin Sayımı(Çeviren Ahmet ATEŞ), MEB yay., İstanbul 1986.

FÂRÂBÎ (2001); El-Medinetü’l-Fâzıla (Çeviren Nafiz DANIŞMAN), MEB. Yay., Ankara 2001.

FÂRÂBÎ (910-912); İdeal Devlet El-Medinetü’l-Fazıla(Çeviren: Ahmet ARSLAN), Divan Kitap yay., İstanbul 2015.

FÂRÂBÎ (2015); Kitâbu’l Hurûf(Çeviren Ömer Türker), Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı yay., İstanbul 2015.

FÜTÜHATÜ’L-MEKKİYYE: Bkz. FÜTÜVVET RİSALESİ: İbnü’l Arabi,

FÜTÜVVETNÂMELER

FÜTÜVVETNÂME–SÜLEMÎ

FÜTÜVVET RİSÂLESİ-KUŞEYRÎ

FÜTÜVVET RİSÂLESİ–Harputlu Nakkaş Ahmet.

FÜTÜVVET RİSÂLESİ – SUHREVERDÎ

FÜTÜVVET RİSÂLESİ-İBNÜ’L-ARABÎ

FÜTÜVVETNÂME – Erdebilli Ahî Ahmet.

FÜTÜVVETNÂME – Burgazî

Page 246: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

236

FÜTÜVVETNÂME – Şeyh Seyyid Hüseyin

FÜTÜVVETNÂME-Bursa Kadısı Razavî

FERİDUTTİN ATTAR (2007): Tezkiretü’l-Evliyâ, (Çeviren, Süleyman ULUDAĞ), İstanbul 2007.

GAZÂLİ (1321); İhyâ-u Ulumi’d-Dîn, Cilt 1-4, Dersaadet 1321.

GAZÂLİ (2002); İhyâ-u Ulumi’d-Dîn (Çeviren Ahmet SERDAROĞLU), Cilt 1-4, Bedir yay., İstanbul 2002.

HARAKANİ (1997) Şeyh Ebu’l Hasan Ali; Nûru’l-Ulûm (British Museum, Mikrofilm Nr. 249’da Bulunan Farsça El Yazma Nüshadan Çeviren Şenol KANTARCI), Şehit Ebul Hasan Harakani Derneği yay., Ankara 1997.

HARAKANİ NURU’L-ULUM(2004): Şeyh Ebu’l-Hasan HARAKANİ; EL-Muntahab Min Kitâbi Nuri’l-Ulûm - Şeyh Ebu’l-Hasan-i Harakani-1 (British Museum, Mikrofilm Nr. 249’da Bulunan Farsça Yazma Nüshadan Çeviren: Hasan ÇİFTÇİ), Şehit Ebul Hasan Harakani Derneği yay., Kars 2004.

İBNÜ’L ARABÎ; Fütühatü’l-Mekkiyye(Çeviren Nihat Keklik), cilt 1, İÜ. Edebiyat Fakültesi yay., İstanbul 1974.

İBNÜ’L ARABÎ; Fütühatü’l-Mekkiyye(Çeviren Nihat Keklik), cilt 2, İÜ. Edebiyat Fakültesi yay., İstanbul 1980.

İBNİ ARABŞAH; Acaibu’l-Makdur (Arapçadan Tercüme: Ahsen BATUR), Selenge Yayınları, İstanbul 2012.

İBNÜL ESİR(1985): İBNÜ’L-ESİR, El-Kâmil Fi’t-Tarih, 2.Cilt (Çeviren: M. Beşir Eryarsoy), Bahar yay., İstanbul 1985.

İBNÜL ESİR(1987-1): İBNÜ’L-ESİR, El-Kâmil Fi’t-Tarih, 9.Cilt (Çeviren: Abdülkerim Özaydın), Bahar yay., İstanbul 1987.

İBNÜL ESİR(1987-2): İBNÜ’L-ESİR, El-Kâmil Fi’t-Tarih, 10.Cilt (Çeviren: Abdülkerim Özaydın), Bahar yay., İstanbul 1987.

İBNİ HALDUN: bkz. Mukaddime.

Page 247: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

237

ISTAHRİ(340/952): Mesâlikü’l-Memâlik (Ülkelerin Yolları) (Çeviren Murat Ağarı), Kitabevi yay., İstanbul 2015.

KALA (KAL’A), Ahmet: Bkz.OTÜRKDİJİTAL

KAŞGARLI MAHMUT); Divan Lûgat-İt-Türk Tercümesi (Çeviren Besim Atalay, Cilt 1, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1985.

KATİP ÇELEBİ (1980); Mîzanü'l Hakk Fi İhtiyari'l Ahakk (Yayına hazırlayan Orhan Şaik GÖKYAY), Tercüman 1001 Temel Eser Yayını, İstanbul 1980.

KATİP ÇELEBİ(1982); “Düsturu’l-Amel Li Islâhi’l-Halel” ((Yayına hazırlayan Orhan Şaik GÖKYAY), Kâtip Çelebi’den Seçmeler 1, MEB yay., İstanbul 1982, ss.279-295.

KATİP ÇELEBİ(1982); Bozuklukların Düzeltilmesinde Tutulacak Yollar (Düsturu’l-Amel Li Islâhi’l-Halel) (Hazırlayan Ali CAN), Kültür ve Turizm Bakanlığı yay., Ankara 1982.

KINALIZÂDE ALİ ÇELEBİ (1563); Ahlâk-ı Alâ’î, Bursa Yazma Kütüphanesi, Hüseyin Çelebi, Numara.519.

KINALIZÂDE ALİ ÇELEBİ (1563/2007); Ahlâk-ı Alâ’î (Hazırlayan Mustafa KOÇ),

Klasik yay. İstanbul 2007.

Kitâbü'l Haraç: Bkz.Ebu Yusuf.

Koçi Bey Risalesi, Ebuzziya neşri, 1303.

LÜTFİ EFENDİ (Ahmed Lütfi), Tarih-i Lütfi, Cilt 1-16, Matbaa-i Amire, İstanbul 1290.

MATEOS: Urfalı Mateos Vekayinamesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162) (Çeviren Mükrimin Halil Yinanç), Türk Tarih Kurumu yay, Ankara 1987.

MEHMET NEŞRİ; Kitâb-ı Cihan-Nümâ Neşrî Tarihi; 2 Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1987.

Page 248: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

238

MUKADDİME(1954, 1990, 1998): Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed, İBNİ HALDUN; MUKADDİME (Tercüme: Zakir Kadiri UGAN) (Yazımı 803/1401), MEB yay, Ankara 1998, c. 1-3.

MUKADDİME(2009): Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed, İBNİ HALDUN; MUKADDİME(Tercüme: Süleyman Uludağ), Cilt 1-2, Dergah yay., İstanbul 2009.

NARŞAHİ (332/943-944); Ebu Bekr Muhammed b. Cafer en-Narşahi, Tarih-i Buhara (Arapça’dan Farsça’ya Tercüme 574/1178: Ebu Nasr Ahmed b. Muhammed el-Kubavi. Farsça Matbu nüshadan Türkçe’ye Tercüme: Erkan Göksu); Türk Tarih Kurumu yay., , Ankara 2013.

NARŞAHİ(2013); Narşahi’nin Tarih u Buhara’sı (İngilizce eser “The History of Buhara, Richard Nelson Frye” den Çeviren ve Değerlendiren: Abdullah Duman), Kitabevi yay., İstanbul 2013.

NİZAMÜ’L-MÜLK: Bkz.Siyasetname.

NURU’L-ULUM: bkz. HARAKANİ

OTÜRKDİJİTAL: KALA (KAL’A), Ahmet (Editör) (2004-2017); OTÜRKDİJİTAL – Selçuklu, Osmanlı ve Türk Dünyası Belgeseli (250 Şehre Ait Yaklaşık 250.000 Çeviri Belge İçermektedir), Dijital-Belgesel yayın, OTÜRKDİJİTAL-AK yay.,, Yayın yeri: www.oturkdijital.com

SELÇUKNÂME-AHBARU’D-DEVLET: SADRUDDİN EBU’L-HASAN el-HÜSEYNİ; Ahbâru’d-Devlet-i Selçukiyye (Çeviren, Necati LÜGAL), Ankara 1943.

SELÇUKNÂME: AHMED BİN MAHMUD; Selçuknâme (Hazırlayan: Erdoğan MERÇİL), Bilge Kültür Sanat yayınları, İstanbul 2011.

SELÇUKNÂME- ANONİM: Anonim Selçuk–Nâme (Çeviren, Feridun Nafiz UZLUK), Ankara 1952.

SIDKI(1325); Gedikler, Tanin Matbaası, Dersaadet 1325.

SİYASETNÂME-KUTADGU BİLİG: YUSUF HAS HACİB; Kutadgu Bilig (Çeviren Reşit Rahmeti Arat), TTK yay., Ankara 2003.

Page 249: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

239

SİYASETNÂME-NİZAMÜ’L-MÜLK: Ebu Ali Hasan NİZAMÜ’L-MÜLK; Siyerü’l-mülük. (Siyasetname (Çeviren Mehmet Altay Köymen), TTK. Yay., Ankara 2013).

ŞEHNÂMECİ SEYYİD LOKMAN; Şehinşâhname 1.Cilt (989/1581), İÜ.Nadir Eserler Kütüphanesi; Nr. FY. 1404.

ŞEHNÂMECİ SEYYİD LOKMAN; Şehinşâhname 2.Cilt (1001/1592), Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi; Bağdad, nr. 200.

ŞEHİNŞAHNÂME: bkz. ŞEHNÂMECİ SEYYİD LOKMAN.

ŞEMSEDDİN SAMİ; Kâmusu’l-A’lâm, Cilt 1, Mihrân Matbaası, İstanbul 1306/1889.

EYMAN SUDİ(1307); Defter-i Muktesid, Cilt 1-3, Dersaadet 1307.

TEZKİRETÜ’L-EVLİYÂ: bkz. Ferudittin Attar.

IV- YAYINLANMIŞ BELGELER

AKGÜNDÜZ, Ahmet (1990-1996); Osmanlı Kanunnâmeleri, Cilt 1-9. FEY Vakfı Yayınları, İstanbul 1990-1996.

______(1990);Osmanlı Kanûnnâmeleri ve Hukukî Tahliller 1. Kitap Osmanlı Hukukuna Giriş ve Fatih Devri Kanunnâmeleri, FEY Vakfı Yayınları, İstanbul 1990.

ALTINAY (1929), Ahmet Refik; Onuncu Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı(961-1000), Türk Tarih Encümeni Külliyatı Yayınları, İstanbul 1929.

______(1930); Hicri On İkinci Asırda İstanbul Hayatı (1100-1200), Türk Tarih Encümeni Külliyatı Yayınları, İstanbul 1930.

______(1931); Hicri On Birinci Asırda İstanbul Hayatı (1000-1100), Türk Tarih Encümeni Külliyatı Yayınları, İstanbul 1931.

______;(1935); On Altıncı Asırda İstanbul Hayatı (1553-1591), Maarif Vekâleti Yayınları, İstanbul 1935.

______(1988); Hicri On Üçüncü Asırda İstanbul Hayatı (1200- 1255), Enderun Kitabevi Yayınları, İstanbul 1988.

Page 250: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

240

ANHAGGER, Robert-İNALCIK, Halil (1956); Kanûnnâme-i Sultânî Ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1956.

AYNİ ALİ EFENDİ; Kavanin-i Al-i Osman Der Hülâs-i Mezâmin-i Defter-i Dîvân, İstanbul 1280.

DÜSTUR, 1. Tertip, Cilt 1, İstanbul 1289.

DÜSTUR, Tertib-i Evel Mütemmim, İstanbul.

DÜSTUR, Zeyl, Cilt 1, İstanbul 1289.

EVLİYA ÇELEBİ MEHMED ZILL İBN DERVİŞ; Evliya Çelebi Sayahatnâmesi, Ahmed Cevdet Tab'ı, İkdam Matbaası, Dersaadet 1314.

İNALCIK, Halil (1980-1981); “Osmanlı İdare Sosyal ve Ekonomik Tarihiyle İlgili Belgeler Bursa Kadı Sicillerinden Seçmeler I. Sicil: Muharrem 889-29 Zilhicce 890”, Belgeler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Cilt 10, Say 14, 1980-1981, ss. 1-91.

_____(1988); “Osmanlı İdare Sosyal ve Ekonomik Tarihiyle İlgili Belgeler: Bursa Kadı Sicillerinden Seçmeler II. Sicil I Safer 883-Muharrem 886”, Belgeler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Cilt 13, Say 17, Ankara 1988, ss. 1- 41.

_____(1960); “Bursa I: 15. Asır Sanayi ve Ticaret Tarihine Dair Vesikalar”, Belleten, Türk Tarih Kurumu Yayını, Cilt 24, Sayı 93-96, Ankara 1960, ss. 45-102.

_____; ANHEGGER, Robert (1956); Kanunnâme-i Sultanî Ber Muceb-i Örf-i Osmanî, Türk Tarih Kurumu yay., Ankara 1956.

KALA (KAL’A), Ahmet; Ayrıca Bkz. KİTAP MAKALE TEZLER

KALA (KAL’A), Ahmet (Editör) (2004-2017); OTÜRKDİJİTAL - Osmanlı ve Türk Dünyası Belgeseli - (250 Şehre Ait Yaklaşık 250.000 Adet Çeviri Belge İçermektedir), Dijital-Belgesel yayın, OTÜRKDİJİTAL-AK yay.,, Yayın yeri: www.oturkdijital.com

KALA (KAL’A), Ahmet (1997-1) (Editör); İstanbul Esnaf Tarihi-1(1742-1763 (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kala, Salih Aynural, İsmail Kara), İstanbul Külliyâtı-I, İBB yayınları, İstanbul 1997.

Page 251: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

241

KALA(KAL’A), Ahmet (1998-1) (Editör); İstanbul Esnaf Tarihi-2 (1764-1796) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB yayınları, İstanbul 1998.

KALA(KAL’A), Ahmet (1997-2) (Editör); İstanbul’da Sosyal Hayat-1 (1742-1755) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB Yayınları, İstanbul 1997.

KALA, Ahmet (1998-2) (Editör); İstanbul’da Sosyal Hayat-2 (1755-1766) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB Yayınları, İstanbul 1998.

KALA(KAL’A), Ahmet (1997-3); İstanbul Ticaret Tarihi-1(1742-1779) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB Yayınları, İstanbul 1997.

KALA(KAL’A), Ahmet (1998-3) (Editör); İstanbul Vakıf Tarihi-1 (1742-1764) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB Yayınları, İstanbul 1998.

KALA(KAL’A), Ahmet (1998-4) (Editör); İstanbul Finans Tarihi-1 (1742-1792) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB Yayınları, İstanbul 1998.

KALA(KAL’A), Ahmet (1997-4) (Editör); İstanbul Tarım Tarihi-1 (1743-1757) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB Yayınları, İstanbul 1997.

KALA (KAL’A), Ahmet (1998-5) (Editör); İstanbul Tarım Tarihi-2 (1757-1764) (Yayın Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a), İBB Yayınları, İstanbul 1998.

KAŞGARLI MAHMUT (Çeviren Besim Atalay); Divan Lûgat-İt-Türk Tercümesi, Cilt 1, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1985.

KATİP ÇELEBİ (Yayına hazırlayan Orhan Şaik Gökyay); Mîzanü'l Hakk Fi İhtiyari'l Ahakk, Tercüman 1001 Temel Eser Yayını, İstanbul 1980.

KARAKOÇ, Serkiz(1341/1923); İhtira Beratı Kanunu ve Alamet-i Farika Nizamnamesi, Kitaphane-i Cihan yayınları, İstanbul 1341/1923.

Page 252: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

242

ÖZDEĞER, Hüseyin; 1463-1640 Yıllar Bursa Şehri Tereke Defterleri, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Türk İktisat ve İçtimâiyat Tarihi Araştırmaları Merkezi Yayını, İstanbul 1988.

UZUNÇARŞILI, İ. H.; “Ehl-i hıref defteri”, (932/1526 tarihli), Belgeler, cilt XI sayı 15, 1986, ss. 23-77.

YÜCEL, Yaşar; 1640 Tarihli Es'ar Defteri, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara 1982.

V- KİTAP, MAKALE VE TEZLER

AHMET CEVDET PAŞA(1309/1891); Tarih-i Cevdet, Cilt 1, Matbaa-i Osmâniye, Dersaadet 1309/1891,

_____(1986) (Neşreden C. Baysun); Tezâkir 1-12, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1986.

AKGÜNDÜZ, Ahmet(1986); Mukayeseli İslâm ve Osmanlı Hukuku Külliyâtı, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, Diyarbakır 1986.

_____(1988-2); İslâm Hukuku ve Osmanlı Tatbikâtında Vakıf Müessesesi, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1988.

ARNOLD, T. W.; İntişar-ı İslâm Tarihi (Çev.Hasan Gündüzler), Akçağ yay., İstanbul 1982

ATEŞ, Süleyman; Tasavvufta Fütüvvet, AÜİF yay., Ankara 1977.

AYDINLI, Osman(2011); Fethinden Samaniler’in Yıkılışına Kadar Semerkand Tarihi, İSAM yay., İstanbul 2011.

AYVERDİ, Ekrem Hakkı; Fatih Devri Sonlarında İstanbul Mahalleleri Şehrin İskân ve Nüfusu, Vakıflar Umum Müdürlüğü Yayını, Ankara 1958.

BAER, Gabriel (1970-1); “Guilds İn Middle Eastern History”, Studies İn The Economic History Of The Middle East, Edited By M.A.Cook, New York 1970, ss. 11-30.

_____(1970-2); “The Administrative Economic And Social Functions Of Turkish Guilds”, International Journal Of Middle East Studies, Cambridge University Press, Volume 1, 1970, ss.28-50.

Page 253: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

243

_____(1974)(Çeviren Sami Ferliel); “Türk Loncalarının Yapısı ve Bu Yapının Osmanlı Sosyal Tarihi İçin Önemi”, Tarih Dergisi, Ankara Üniversitesi Yayını, Cilt 8-12, Sayı 14-23, 1969-1974, ss. 99-119.

BAĞIŞ, Ali İhsan(1984); Osmanlı Ticaretinde Gayri Müslimler: Kapitülasyonlar Beratlı Tüccarlar Avrupa ve Hayriye Tüccarları( 1750-1839), Turhan Kitabevi, Ankara 1983.

BARKAN, Ömer Lütfi (1943); 15 ve 16. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu'nda Zıraat Ekonomisinin Esasları, Cilt 1, Kanunlar, İstanbul 1943.

_____ (1972); Süleymâniye Camii ve İmâreti İnşaatı (1550-1557), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Cilt 1, Ankara 1972,

_____(1942-1); “Osmanlı İmparatorluğu'nda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler I: İstilâ Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zâviyeleri II: Vakıfların Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Kullanılmasında Diğer Şekiller”, Vakıflar Dergisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Sayı 2, 1942, ss. 279-386.

_____(1942-2); “15. Asrın Sonunda Bazı Şehirlerde Eşya ve Yiyecek Fiyatlarının Tesbit ve Teftişi Hususlarını Tanzim Eden Kanunlar, I: Kanûnnâme-i İhtisab-ı İstanbul el-Mahrûsa”, Tarih Vesikaları, Say 5, 1942, ss.1-15; “II: Kanunnâme-i İhtisab-ı Bursa”, Tarih Vesikaları, Say 7, 1942, ss.16-41.; “III: Suret-i Kanunnâme-i İhtisab-ı Edirne Bi-Ma'rifet-i Mevlânâ Muhyüddin Kad-i Edirne el-Ma'ruf bi-Yarluca Fi evâsıt-ı Zilhicce Sene 907”, Tarih Vesikaları, Sayı 7, 1942, ss. 168-177.

_____(1953); “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler” İÜ. İktisat Fakültesi Mecmuası, c.11, sayı: 1-4; İstanbul 1953-1954, ss. 239-257.

_____(1962); “Türkiye Şehirlerinin Teşekkül ve İnkişafı Bakımından Osmanlı İmparatorluğu’nda İmaret Sitelerinin Kuruluş ve İşleyişi Tarzına Ait Araştırmalar”, İÜ. İktisat Fakültesi Mecmuası, c.23, nr.1-2, İstanbul 1962-1963, ss. 239-296.

_____(1970); “15. Asrın İkinci Yarısında Türkiye'de Fiyat Hareketleri”, Beleten, Türk Tarih Kurumu Yayını, Cilt 34, Sayı 136, Ankara 1970.

Page 254: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

244

BARNES, John Robert; An Introduction To Religious Foundations In The Ottoman Empıre, Leiden 1986.

BARTHOLD, Vassiliy Viladimiroviç (Wilhelm) (1931); “İlhanlılar Devrinde Malî Vaziyet”(Çeviren Abdülkadir İnan), Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, I, İstanbul, 1931, s. 135-158.

BARTOLD, Vassiliy Viladimiroviç (Wilhelm) W.; İslâm Medeniyeti Tarihi,(Değerlendirme:Fuat KÖPRÜLÜ), Diyanet İşleri Başkanlığı yay., Ankara 1973.

BARTHOLD, Vassiliy Viladimiroviç (Wilhelm) (1990); Moğol İstilasına Kadar Türkistan, Türk Tarih Kurumu yay., Ankara 1990.

BARTHOLD, Vassiliy Viladimiroviç (Wilhelm) (1965) ; “Ani”, İslam Ansiklopedisi, c.1, MEB. Yayınları, İstanbul 1965, ss. 435-437.

BAYRAM, Mikâil (1986) ; “Anadolu Selçuklular Zamanında Ahi Teşkilâtının Kuruluşu ve Gelişmesi”, Ahilik ve Esnaf Konferanslar ve Seminer Metinler Tartışmalar, İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Dernekler Birliği Yayınları, İstanbul 1986, ss. 175-185.

_______(1987); Bâciyan-ı Rûm, Konya 1987.

------------- (1990); Ahi Evren ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu, Konya 1990.

BRAUDEL, Fernand; Akdeniz ve Akdeniz Dünyası (Çeviren Mehmet Ali Kılıçbay), Cilt 1, Eren Yayınları, İstanbul 1989.

BRAUDEL, Fernand(1979), Civilisation Matérielle et Capitalisme XVe- XVIIIe siècle, 3 vol., Armand Colin yay., Paris 1979.

BRAUDEL, Fernandv(1993-1);, Maddi Uygarlık Ekonomi ve Kapitalizm XV-XVIII. Yüzyıllar Gündelik Hayatın Yapıları (Çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay), Cilt 1, Gece Yayınları, Ankara 1993.

BRAUDEL, Fernand(1993-2);, Maddi Uygarlık Ekonomi ve Kapitalizm XV-XVIII. Yüzyıllar Mübadele Oyunları (Çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay), Cilt 2, Gece Yayınları, Ankara 1993.

Page 255: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

245

BRAUDEL, Fernand(1993-3);, Maddi Uygarlık Ekonomi ve Kapitalizm XV-XVIII. Yüzyıllar Dünyanın Zamanları (Çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay), Cilt 3, Gece Yayınları, Ankara 1993.

CEZAR, Mustafa(1977); Osmanlı Öncesi Türklerde Şehir ve Mimarlık, İstanbul 1977.

CEZAR, Mustafa(1985); Tipik Yapılarıyla Osmanlı Şehirciliğinde Çarşı ve Klâsik Dönem İmar Sistemi, Mimar Sinan Üniversitesi Yayını, İstanbul 1985.

CEZAR, Yavuz(1986); Osmanlı Maliyesinde Bunalım ve Değişim Dönemi (18.yy'dan Tanzimat'a Mali Tarih), Alan Yayıncılık, İstanbul 1986.

ÇAĞATAY, Neşet(1981); Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Selçuk Üniversitesi Yayını, Konya 1981.

CANSEVER(2010), Turgut; Osmanlı Şehri, Timaş yay., İstanbul 2010.

CANSEVER, Turgut(2012); İslâmda Şehir ve Mimari, Timaş yay., İstanbul 2012.

ÇETİNKAYA, Bayram Ali (2013-1); Medine’den Medeniyete, İnsan yay., 2013

ÇETİNKAYA, Bayram Ali (2013-2); İslâm Medeniyetinin Dinamikleri Hoşgörü Bilim Erdem ve İrfan, İnsan yay., 2013

ÇİZAKÇA, Murat; “Fiyat Tarihi ve Bursa İpek Sanayii: Osmanlı Sanayiinin Çöküşü Üzerine Bir İnceleme”, Toplum ve Bilim, Güz 1980, Say 11, ss. 89-114.

_____; “Fiyat Tarihi ve Bursa” Makalesine Ekler ve Düzeltmeler”, Toplum ve Bilim, Kış 1980, Sayı 12, ss.113-118.

DALSAR, Fahri; Bursa'da İpekçilik, İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsü Yayını, İstanbul 1960.

Page 256: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

246

DAVİS, Ralph(1967); Aleppo And Devonshire Square: English Traders İn The Levant İn The 18th Century, London 1967.

DEMİR, Galip(2000); Osmanlı Devletinin Kuruluşu ve Ahilik, Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı yay., İstanbul 2000.

DEANE, Phyllis (1965) ; The First Industrial Revolution, Cambridge University Press, Cambridge 1965.

DEANE, Phyllis(1988), İlk Sanayi İnkılabı (Çeviren Tevfik Güran), TTK yayınları, Ankara 1988.

DURİ, Abdülaziz(2014); İslam İktisat Tarihine Giriş (Çeviren Sabri ORMAN), İnsan yay., İstanbul 2014.

EBU YUSUF (Yakub Bin İbrahim); Kitâbü'l Haraç (Çeviren Ali Özek), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsü Yayını, İstanbul 1970.

ERGENÇ, Özer(1973); “1600-1615 Yıllar Arasında Ankara İktisadî Tarihine Ait Araştırmalar”, Türkiye İktisat Tarihi Semineri Metinler Tartışmalar 8-10 Haziran 1973, Hacettepe Üniversitesi Yayını, Ankara 1975, ss. 145-163.

ERGİN, Osman Nuri(1922); Mecelle-i Umur- ı Belediye, Cilt 1, İstanbul 1922.

_____; Türkiyede Şehirciliğin Tarihi İnkişafı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü Yayını, İstanbul 1936.

ERGİN Muharrem; Dede Korkut Kitabı I, TDK.yay., Ankara 1989.

FAROQHİ, Suraiya(1986); Peasants Dervishes And Traders İn The Ottoman Empire, London 1986.

_____; Towns And Townsmen Of Ottoman Anatolia Trade Crafts and Food Production İn An Urban Setting, 1520-1650, Cambridge University press, Cambridge 1984.

_____; “İstanbul'un İaşesi ve Tekirdağ-Rodoscuk Limanı (16.-17. Yüzyılar)” , Türk İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, ODT Gelişme Dergisi, 1979-1980 Özel Sayısı, 1981, ss.139-154.

Page 257: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

247

_____; “16-17. Yüyıllarda Orta Anadolu'da Şeyh Aileleri”, Türkiye İktisat Tarihi Semineri Metinler Tartışmalar 8-10 Haziran 1973, Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara 1975, ss.197-226.

_____; “Onyedinci Yüzyıl Ankara'sında Sof İmalatı ve Sof Atölyeleri”, İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt 41, sayı 1-4, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, ss. 237-259.

FAZLIOĞLU, İhsan (1997); Sultan I. ‘Alâuddîn Keykubâd'a sunulan siyasetnâme: el-Letâifu'l-‘alâiyye fi'l-fedâili's-seniyye, Divan, Bilim ve Sanat Vakfı yay., sayı 1, yıl 1997, ss.225-239.

FRANK, Andre Gunder – B.K. GİLLS (1993); The World System: Five Hundred Years or Five Thousand, Routledge yay., New York 1993.

FRANK, Andre Gunder (1998); ReOrient: Global Economy in The Asian Age, Univensity of California press, California 1998.

FRANK, Andre Gunder (2010); Yeniden Doğu Asya Çağında Küresel Ekonomi (Çeviren Kamil Kurtul), İmge yay., İstanbul 2010.

GHAZANFAR, Shaikh.M., (Editör) (2015-1); Medival Islamic Ecomomic Thought: Filling the “Great Gap” in European Economics, Taylor-Francis Group, Londra 2003.

GHAZANFAR, Shaikh.M., (Editör) (2015-2); Ortaçağ İslâm İktisat Düşüncesi Batı İktisadındaki “Büyük Kayıp Halka”nın Telafisi (Çeviren M.Sabri AKGÖNÜL), Klasik yay., İstanbul 2015.

GENÇ, Mehmet(2000); Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul 2000.

GENÇ, Mehmet(1986); “Osmanlı Esnafı ve Devletle İlişkileri”, Ahilik ve Esnaf Konferanslar ve Seminer, İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Dermekleri Birliği Yayını, İstanbul 1986, ss. 113-124

Page 258: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

248

_____-(1987) ; “17-19. Yüzyıllarda Sanayi ve Ticaret Merkezi Olarak Tokat”, Türk Tarihinde ve Kültüründe Tokat Sempozyumu 2-6 Temmuz 1986, İbni Kemal Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 1987, ss. 145-169.

GERBER, Haim(1988); Econmy And Socıety In An Ottoman City:Bursa 1600-1700, Jerusalem 1988.

GREENWOOD, Antony; İstanbul's Meat Provisioning: A Study Of The Celepkeşan System, Yayınlanmamış Doktora Tezi, The University Of Chicago, Chicago 1988.

GREGORY EBU'L-FARAC(1950); Abû’l-Farac Tarihi, cilt II., TTK yay., Ankara 1950.

GÖLPINARLI, Abdülbâkî (1949); “İslâm ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakları”, İktisat Fakültesi Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, Cilt 11, No. 1-4, Ekim 1949-Temmuz 1950, ss. 3-354.

GÜÇER, Lütfi (1964); 16-17. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Hububat Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi yayını, İstanbul 1964.

_____(1988); “16-18. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu'nun Ticaret Politikası”, Türk İktisat Tarihi Yıllığı, İstanbul Üniversitesi Türk İktisat ve İçtimâiyat Tarihi Araştırmaları Merkezi Yayını, Sayı 1, Yıl 1987, İstanbul 1988, ss.1-128.

_____(1950); “18. Yüzyıl Ortalarında İstanbul'un İaşesi İçin Lüzumlu Hububatın Temini Meselesi”, İktisat Fakültesi Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, Cilt 11, No. 1-4, Ekim 1949-Temmuz 1950, ss.397-416.

_____(1954); “15. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı İmparatorluğu Dâhilinde Hububat Ticaretinin Tâbi Olduğu Kayıtlar”, İktisat Fakültesi Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, İstanbul 1954, ss.1-20.

GÜRAN, Tevfik (2017); Resmi İstatistiklere Göre Osmanlıda Toplum ve Ekonomi, İş Bankası Yay., İstanbul 2017.

Page 259: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

249

GÜRAN, Tevfik (2016); Osmanlı Ekonomisi Üzerine Araştırmalar, İş Bankası Yay., İstanbul 2016.

GÜRAN, Tevfik (2006); Ekonomik ve Mali Yönleriyle Vakıflar Süleymaniye ve Şehzade Süleyman Paşa Vakıfları, Kitapevi Yay., İstanbul 2006.

GÜRAN, Tevfik (1992); “Tanzimat Döneminde Devlet Fabrikaları”, 150.Yılında Tanzimat, TTK Yay., Ankara 1992.

GÜRAN, Tevfik (1989); Tanzimat Döneminde Osmanlı Maliyesi: Bütçeler ve Hazine Hesapları (1841-1861), TTK Yay., Ankara 1989.

_______ (1987); “Osmanlı Tarım Ekonomisi, 1840-1940”, Türk İktisat Tarihi Yıllığı, İÜ. İktisat Fakültesi yay., Sayı 1, Yıl 1987.

GÜRAN, Tevfik (1988-1); “İstanbul'un İaşesinde Devletin Rolü 1783-1839, İktisat Fakültesi Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, Cilt 44, Sayı 1-4, İstanbul 1988, ss.245-277.

GÜRAN, Ceyhan; Türk Hanlarının Gelişimi ve İstanbul Hanlar Mimarisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1976.

HERSLAG, Zvi Yehuda; “The Late Ottoman Finances: A Case-Study İn Guild And Punishment”, Türkiyenin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1070-1071) Birinci Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi Tebliğleri, Editörs Osman Okyar- Halil İnalcık, Hacettepe Üniversitesi 1977, ss. 297-310.

HEYD, W.( Çeviren Enver Ziya Karal); Yakın Doğu Ticaret Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1975.

HOBSBAWM, Eric John. Ernest (1962); The Age of Revolution 1789–1848, Nicolson publishing, New York 1962.

HOBSBAWM, Eric John. Ernest(1968); Industry and Empire: From 1750 to the Present Day, Nicolson publishing, New York 1968.

HOBSBAWM, Eric John Ernest(1987); Sanayi ve İmparatorluk (Çeviren: Yalçın Gülermar-Abdullah Ersoy), Dost Kitabeyi yay., Ankara 1987.

Page 260: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

250

HOBSBAWM, Eric John Ernest(1989); Devrim Çağı: 1789-1848( Çeviren: Jülide Ergüder-Alaattin Şenel), V yay., Ankara 1989.

HOBSON, John A.; The Evolution Of Modern Capitalism, London 1954.

HUDSON, Pat (1992); The Industrial Revulations Oxford University press., London 1992,

ISSAWI, Charles; The Economic History Of Turkey 1800-1914, The University Of Chıcago Press, Chicago 1980.

İBN BATUTA (Çeviren İsmet Parmaksızoğlu); İbn Batuta Seyahatnâmesinden Seçmeler, Milli Eğitim Bakanlığı Yayını, İstanbul 1986.

İBNÜ'L-ESİR; El-Kâmil Fi't-Tarih Tercümesi, Bahar yay., İstanbul 1987

İNALCIK, Halil (1970); “The Ottoman Economic Mind And Aspects Of The Ottoman Econoy”, Studies İn The Economic History Of The Middle East From The Rise Of İslam To The Preset Day, Edited By M.A. Cook, New York 1970, ss.207-218.

İNALCIK, Halil(1973); The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600, London 1973.

_____(1978); The Ottoman Empire Conguest Organization And Economy, London 1978.

_____(1981); “Osmanlı Pamuklu Pazar Hindistan ve İngiltere: Pazar Rekabetinde Emek Maliyetinin Rolü”, Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar: II, ODTÜ Gelişme Dergisi, 1979-1980 Özel Sayı, 1981, ss. 1-65.

_____(1985); Studies İn Ottoman Social And Economic History, London 1985.

_____(1994); An Economic And Social History Of The Ottoman Empire 1300-1914, Cambridge University Press, Cambridge 1994.

Page 261: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

251

KALA (KAL’A), Ahmet; Ayrıca Bkz. YAYINLANMIŞ BELGELER

KALA (KAL’A), Ahmet(1988); Mahmut II Döneminde Sanayinin İktisadî ve Sosyal Organizasyonu ve Bu Organizasyonda Tanzimata Doğru Yapı Değişmeleri, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1988.

KALA (KAL’A), Ahmet (1998-6); İstanbul Esanaf Esnaf Birlikleri ve Nizamları-1, İstanbul Külliyâtı-I, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Araştırmaları Merkezi Yayınları no.15, İstanbul 1998.

KALA, Ahmet(2006); Alâmet-i Fârikadan Markaya (From Distinctive Signs To The Trademarks), Türk Patent Enstitüsü Yayını, Ankara, 2006, Türk Patent Ensitüsü, ANKARA, 2006.

KALA, Ahmet(2008); Türk Sınai Mülkiyet Hakları Tarihi (İhtira Beratı'ndan Patent'e, Alamet-i Farika'dan Marka'ya), Türk Patent Enstitüsü, ANKARA, 2008.

KALA, Ahmet (2012); Debbağlıktan Dericiliğe İstanbul Merkezli Deri Sektörünün Doğuşu ve Gelişimi, Zeytinburnu Belediyesi yay., İstanbul 2012.

KALA (KAL’A), Ahmet (1985); Osmanlı Devletinde İstanbul'un Et İhtiyacını Temin İçin Kurulan Kasap ve Celep Teşkilâtları (16, 17 ve 18. Asırlarda), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1985.

_____(1990-1); “Fütüvvet ve Ahiliğin Doğuşu”, Türk Dünyası Araştırmaları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, Sayı 56, Nisan 1990, ss. 273-282.

_____1990-2); “Gediklerin Doğuşu ve Gedikli Esnaf”, Türk Dünyası Araştırmaları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, Say 57, Haziran 1990, ss.1-9.

_____(1990-3); “Fatih Devrinden Bugüne Kiralık Vakıf İkitisadî İşletmelerinde Kiracılık Hakkı İle İlgili Hukukî-İktisadî Gelişmeler ve Yapılabilecek Yeni Düzenlemeler”, Vakıflar Dergisi, 7. Vakıflar Haftası Sayısı, 1990, ss. 1-9.

Page 262: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

252

_____(1990-4); “Tanzimat Öncesinde ve Sonrasında İktisadî Manzara”, 150. Yılında Tanzimat, Açık Oturumlar Dizisi: 7, Aydınlar Ocağı Yayını, İstanbul 1990, ss. 47-60.

_____(1992-1); “19.Yüzyılın İlk Yarısına Kadar İstanbul Kasap Esnafının Organizasyonu”, Sosyal Siyaset Konferansları, Otuzyedinci-Otuzsekizinci kitaplar, İstanbul 1992, ss.111-117.

_____(1992-2); “Osmanlı Devletinin Sanayileşme Çabaları”, II.Abdülhamid ve Dönemi Sempozyum Bildirileri, Seha Neşriyat, İstanbul 1992, ss.181-190.

_____(1993-1); “XIX. Yüzyılın Ortalarında Osmanlı Devletinde Ailenin İktisadî Yapısı”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, T.C.Başbakanlık Türk Ailesini Koruma ve Tanıtma Vakfı Yayını, İstanbul 1993, 1.Cilt, ss.311-317.

______(1993-2); “Osmanlı Devletinde Sanayileşmenin İlk Yıllarında Özel Fabrikalar”, Türk Dünyası Araştırmaları ”, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, sayı 83, Nisan 1993, ss. 107-132.

______(1994); “Esnaf” maddesi, İslam Ansiklopedisi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını, İstanbul 1994, Cilt 11., ss.423-430.

________(2006); “Der Einfluss der Istanbuler Zünfte auf die Ausbildung des Osmanischen zunftsystems(1750-1840)”, İstanbul: vom imperialen Herrschersitz zu Megapolis, Martin Meidenbauer Yayınları, Münih 2006, ss.215-244.

KALLEK, Cengiz (2015); Sosyal Servet İslâm’da Yönetim Piyasa İlişkisi, Klasik yay., İstanbul 2015.

KARLIĞA, Bekir (2014). “Bir Medeniyet Düşünürü Farabi”. Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi (26-28 Mayıs 2014), Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı (TDKB) yay., Eskişehir 2014,, ss.57-68

Page 263: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

253

KARPAT, Kemâl; Ottoman Popilation 1830-1914 Demographic And Social Charasteristics, The University Of Wisconsin Press, Wisconsin 1985.

KAZICI, Ziya; Osmanlılarda İhtisap Müessesesi (Ekonomik Dini ve Sosyal Hayat), Kültür Basın Yayın Birliği Yayını, İstanbul 1987.

KÖPRÜLÜ, Fuad; Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984.

_____; Osmanlı Devletinin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1988.

KÜÇÜK Hasan; Tarikatlar, Türdav yay., İstanbul 1980

KÜTÜKOĞLU, Mübahat; Osmanlı-İngiliz İktisadî Münâsebetleri (1580-1838), Cilt 1, Ankara 1974.

_____; Osmanlı-İngiliz İktisadi Münasebetleri (1838-1850), Cilt II, İstanbul 1976.

_____; Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, Enderun Yayınları, İstanbul 1983.

_____(1986);”Osmanlı Esnafında Oto-Kontrol Müessesesi”, Ahilik ve Esnaf Konferanslar ve Seminer Metinler Tartışmalar, İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Dernekleri Birliği Yayını, İstanbul 1986, ss.55-76.

LEWIS, Bernard; “The Islamic Guilds”, The Economic History Review, Valume 8, 1937-38, ss. 20-37.

MANTRAN, Robert (1986)( Çeviren Mehmet Ali Kılıçbay-Enver Özcan); 17.Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul, 2 Cilt, V Yayınlar, Ankara 1986.

MARSHALL, Alfred - MARSHALL, Mary Play (1879); The Economics of İndustry, Macmillan, London 1879.

MARSHALL, Alfred (1890); Principles of Economics, Great Mind Series, London 1890.

Page 264: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

254

NEF, John Ulric (1934); “The Progress of Technology and the Growth of Large Scale Industry in Great Britain (1540-1640)”, The Economic History Review, Cilt 5, Sayı 1, 1934, ss.3-24.

NEF, John Ulric (1958); Cultural Foundations of Industrial Civilization, University Press, Cambridge 1958.

NEF, John Ulric (1958/1986); Sanayileşmenin Kültür Temelleri(Çeviren: Erol Güngör), MEB yay, İstanbul 1986.

ORHONLU Cengiz, “Osmanlı Türkleri Devrinde İstanbul'da Kayıkçılık ve Kayık İşletmeciliği”, Tarih Dergisi, Sayı 21, İstanbul 1966, ss.109-134.

_____; “Şehir Mimarları”, Osmanlı Araştırmaları, II, İstanbul 1981, ss. 1-30.

ORMAN, Sabri(1997), “Başlangıcından Osmanlı’ya İktisadî Düşünce Tarihinin İslâmî Kaynakları”, Divan, Bilim ve Sanat Vakfı yay., Sayı 1, Yıl 1997, ss.9-48.

ORMAN, Sabri(2001/2010); İktisat Tarih ve Toplum, Küre yay., İstanbul 2001/2010.

ORMAN, Sabri(2002); Gazalinin İktisat Felsefesi, İnsan yay., İstanbul 2002.

ORMAN, Sabri(2014); İslâmî İktisat Değerler ve Modernleşme Üzerine, İnsan yay., İstanbul 2014.

ORMAN, Sabri(2016); “İslam Entelektüel Geleneğinde İktisadi Boyutun Teşekkülü:

Şeybânî, Serahsî ve Kitâbu’l-Kesb (I)(2015)”, İslam Ekonomisi ve Finansı Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, yıl 2015, Sebahattin Zaim Üniversitesi yay. İstanbul 2016, ss.1-35.

Page 265: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

255

ÖGEL, Bahaeddin; “Türk İçtimaî Düzeninin Türk Mitolojisindeki İzleri”, Türk Mitolojisi, Cilt I, TTK.yay., Ankara 1989.

ÖNSOY, Rifat; Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayii ve Sanayilişme Politikası, Türk İş Bankası, Ankara 1988.

ÖZDEMİR, Rifat; 19. Yüyılın İlk Yarısnda Ankara Fizik Demografik İdârî ve Sosyo-Ekonomik Yapısı 1785-1840, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986.

ÖZKAYA, Yücel; “18. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Esnaf Sorunları”, 9. Türk Tarih Kongresi Ankara 21-25 Eylül 1981 Kongreye Sunulan Bildiriler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Cilt 2, Ankara 1988, ss. 1037-1048.

ÖZTÜRK, Mustafa; Orta Anadolu’da Fiyatlar (1785-1860), Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1971.

ÖZTÜRK, Nazif; Menşe'i ve Tarihi Gelişimi Açısından Vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara 1983.

PAMUK, Şevket; Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitalizmi (1820-1913), Yurt Yayınları, Ankara 1984.

PASKALEVA, Virginia; “Osmanlı Balkan Eyaletlerinin Avrupalı Devletlerle Ticaretleri Tarihine Katkı (1700-1850)”, İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt 27, No.1-2, Ekim 1967-Mart 1968, ss.37-74.

PORTER, Michael E.(1998); “Clusters and the New Economics of Competition”, Harvard Business Review, Cilt 76, Sayı 6, November-December 1998, ss. 77-90.

SAHİLLİOĞLU, Halil ;“Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1525 yılı Sonunda İstanbul'da Fiyatlar”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Cilt 1, Say 1, Ekim 1967, ss. 36-41; Sayı 2, Aralık 1967, ss. 54-56; Cilt 3, Sayı 3, Kasım 1967, ss. 50-53.

_____; “Esnaf Cemiyetleri İçinde Usta-Kalfa Çekişmesi”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı 17, Şubat 1969, ss.58-61.

Page 266: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

256

_____; “17.Yüzyılda Sırmakeşlik ve Altın-Gümüş İşlemeli Kumaşlarımız”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Say 16, Aralık 1968, ss. 48-52.

SAYAR, Ahmet Güner; Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması, Der yay., İstanbul 1986.

SAYAR, Ahmet Güner; İktisat Metodolojisi ve Düşünce Tarihi Yazıları, Der yay., İstanbul 1986.

SEZGİN, Fuat (2007); İslam’da Bilim ve Teknik, 5 Cilt, Kültür AŞ yay., İstanbul 2007.

SEZGİN, Fuat(2010) ; Tanınmayan Büyük Çağ: İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi'nden, Timaş yay., İstanbul 2010.

SHAW, Standford J.; Between Old And New The Ottoman Empire Under Sultan Selim III 1789-1807, Harvard University Press, 1971.

SMITH, Adam, (1776), An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, Volume: 1-5, W. Strahan and T. Cadell, London 1776.

SMITH, Adam, (1776/2015), Milletlerin Zenginliği (Çeviren Haldun Derin), Cilt: 1-5, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. İstanbul 2015.

SUN, Guang Zhen, (Editor),(2005), Readings in the Economics of the Division of Labor:The Classical Tradition (Edited by Guang Zhen SUN), World Scientific Publishing, Singapore 2005.

SUN, Guang Zhen (2005-1) , “The Economics of Division of Labor from Xenophon to Hayek (1945): A Review of Selected Literature”, Readings in the Economics of the Division of Labor:The Classical Tradition (Edited by Guang-Zhen SUN), World Scientific Publishing, Singapore 2005.

ŞAHİN, İlhan(1986); “Osmanlı Devrinde Ahî Evran Zaviyesinin Hususiyetine Dair Bazı Mülâhazalar ve Vesikalar”, Ahilik ve Esnaf Konferanslar ve Seminer Metinleri Tartışmalar, İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Dernekleri Birliği Yayını, İstanbul 1986, ss.159-169.

Page 267: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

257

ŞEKER, FATİH M.(2011); Selçuklu Türklerinin İslâm Tasavvuru, Dergâh yay., İstanbul 2011.

ŞEKER, FATİH M.(2013); Osmanlı Entelektüel Geleneği, Dergâh yay., İstanbul 2013.

ŞEKER, Mehmet(2011); Ahilik ve Fütüvvetnamelerin Yeri Seyyid Hüseyin el Gaybi’nin Muhtasar Fütüvvetnamesi (Transkripsiyon ve Değerlendirme: Prof.Dr.Mehmet ŞEKER), Ötüken yay., İstanbul 2011.

ŞENTÜRK, Recep (Editör)(2013); Medeniyet ve Değerler Açık Medeniyet İstanbul Yaklaşımı, İTO yay., İstanbul 2013.

ŞENTÜRK, Recep (2013); “Önsöz: Medeniyet ve Değerler”, Medeniyet ve Değerler Açık Medeniyet İstanbul Yaklaşımı, İTO yay., İstanbul 2013, ss. 13-37.

ŞİRİNOV, Agil (TUSİ 2011); Nasırüddin Tûsî’de Varlık ve Uluhiyyet, İSAM Yay., İstanbul 2011.

TABAKOĞLU, Ahmet(1997); Türk İktisat Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul 1997.

TABAKOĞLU, Ahmet (2008); İslam İktisadına Giriş, Dergâh Yayınları, İstanbul 2008.

_____; “Tasavvufun İçtimaî, İktisadî ve Siyasî Yönleri”, Fikir ve Sanatta Hareket Dergisi, Sayı 90, 91, 92, İstanbul 1973-Sayı 97, 100, İstanbul 1974.

_____; “Osmanlı Ekonomisinde Fiyat Denetimi”, İktisat Fakültesi Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, Cilt 43, Say 1-4, 1987, ss.111-150.

TAESCHNER, Franz (Tercüme Ş. Akkaya); “Kırşehir’de Ahî Evren Zaviyesinin Mütevellisine Ait 1238/1822-1823 Tarihli Bir Berât”, Vakıflar Dergisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Say III, 1956, ss.93-96.

_____(Çeviren Fikret Işıltan); “İslâm Ortaçağında Futuvva (Fütüvvet Teşkilâtı)”; İktisat Fakültesi Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, Cilt 15, No 1-4, Ekim 1953-Temmuz 1954, ss.1-32.

Page 268: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

258

TEKİNALP, Ünal (bundan sonra TEKİNALP), Fikri Mülkiyet Hukuku, Beta yayınları, İstanbul 2002

TODOROV, Nikolay; 19.Yüzyılın İlk Yarısında Bulgaristan Esnaf Teşkilâtında Bazı Karakter Değişmeleri, İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt 27, no.1-2, Ekim 1967-Mart 1968, ss. 1-36.

TOPRAK, Zafer; Türkiye'de “Milli İktisat”(1908-1918), Yurt Yayınları, Ankara 1982.

_____; “Cihan Harbi Yıllarında İttihat ve Terakki'nin İaşe Politikası”, Boğaziçi Üniversitesi Dergisi, Cilt 6, 1978, ss. 211-225.

_____; “Türkiye'de Korporatizmin Doğuşu”, Toplum ve Bilim, Sayı 12, Kış 1980, ss. 41-49.

TOGAN, Zeki V.; Umumi Türk Tarihine Giriş, Enderun yay., İstanbul 1981.

TOYNBEE, Arnold; Lectures on the Industrial Revolution in England, Basılmamış Ders Noları, 1884.

TOYNBEE, Arnold (Yayına Hazırlayan: Arnold J. Toynbee) ; the Industrial Revolution, The Beacon Pres, Boston 1956.

TURAN, Osman; Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, Nakışlar yay., İstanbul 1984.

TÜRKER, Ömer - DEMİR, Osman - RÂZİ (2013), İslâm Düşüncesinin Dönüşüm Çağında Fahreddin- er-Râzî, İSAM Yay., İstanbul 2013.

UĞUR ,Ahmet; Osmanlı Siyâset-nâmeleri, Kültür ve sanat yay., tarihsiz.

ULUÇAY, M. Çağatay; 17. Yüz Yılda Manisa'da Ziraat Ticaret ve Esnaf Teşkilâtı, CHP Manisa Halkevi Yayınları, İstanbul 1942.

_____; 18 ve 19. Yüzyıllarda Saruhan'da Eşkiyalık ve Halk Hareketleri, İstanbul 1955.

Page 269: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

259

ULUDAĞ, Süleyman; İbn Arabî, Türkiye Diyanet Vakfı yay., Ankara 1995.

ÜLGENER, Sabri; Darlık Buhranlar ve İslâm İktisat Siyaseti, Maya Yayınları, Ankara 1984.

_____; İktisâdi Çözülmenin Ahlâk ve Zihniyet Dünyası Fikir ve Sanat Tarihi Boyu Akisleri İle Bir Portre Denemesi, Der Yayınları, İstanbul 1981.

_____; “14. Asırdanberi Esnaf Ahlâk ve Şikâyeti Mûcip Bâzı Halleri”, İktisat Fakültesi Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını, Cilt 11, No.1-4, Ekim 1949-Temmuz 1950, ss. 388-396.

WALLERSTEIN, Immanuel (1999); “Osmanlı İmparatorluğu ve Kapitalist Dünya-Ekonomi: Bir Kaç Araştırma Sorusu (Terüme eden Ebru Afat)”, Bülten, Bilim ve Sanat Vakfı yay.,, Sayı: 46, ss. 16-22.

WALLERSTEIN, Immanuel (2003-2); Amerikan Gücünün Gerileyişi Kaotik Bir Dünyada ABD (Çevrinen Tuncay Birkan), Metis yay., İstanbul 2003.

WALLERSTEIN, Immanuel (2010); Modern Dünya Sistemi 1: Kapitalist Tarım ve 16. Yüzyılda Avrupa Dünya Ekonomisinin Kökenleri (Çeviren Latif Boyacı), Yarın yay., İstanbul 2010.

WALLERSTEIN, Immanuel (2012); Modern Dünya Sistemi- 2: Merkantalizm ve Dünya Avrupa Ekonomisinin Güçlendirilmesi, 1600-1750 (Çeviren Latif Boyacı), Yarın yay., İstanbul 2012.

WALLERSTEIN, Immanuel (2011); Modern Dünya Sistemi 3: Kapitalist Dünya Ekonomisinin Büyük Yayılımının İkinci Evresi, 1730-1840 (Çeviren Latif Boyacı), Yarın yay., İstanbul 2011.

WALLERSTEIN, Immanuel (2015); Modern Dünya Sistemi 4: Merkezci Liberalizmin Zaferi 1789-1914 (Çeviren Latif Boyacı), Yarın yay., İstanbul 2015.

YUSUF HAS HACİB (Çeviren Reşit Rahmeti Arat); Kutadgu Bilig, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1985.

Page 270: TÜRK İKTİSAT TARİHİ - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/iktisat_ue/turkiktisattarihi.pdfsadece Türk iktisat tarihi için değil Osmanlıların yönettikleri

260

YELMEN (2002), Hasan; Bir Ömrü Deriyorum, İstanbul 2002.

ZAİM, Sabahattin(1995); İslâm İnsan Ekonomi, Yeni Asya Yayınları, İstanbul 1995