16
SINIRSIZ, SÝLAHSIZ, GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN ! yeniçað haftalýk siyasi gazete BU MEMLEKET BÝZÝM! SERHAN Uzun lafýn kýsasý... 4 ÞUBAT 2011 CUMA 20 1028 2 TL YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ 3 Eþitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ile Kýbrýslýlar Bilim, Eðitim, Saðlýk ve Dayanýþma Derneði'nin (KIBES) birlikte düzenledikleri Konferans, geniþ bir katýlýmla 29 Ocak Cumartesi günü Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Kuþtepe binasý konferans salonunda yapýldý. Konferansa YKP adýna Yürütme Kurulu üyesi Çaðla Konuloðlu “Kýbrýslýlarýn kendi geleceklerini özgürce tayin etmeleri noktasýnda dayanýþma içinde mücadele” 4 28 Ocak'ta bir kez daha alanlar doldu ve net bir mesaj verildi, mesaj açýktý, 'bu mücadele yalnýz koltuk kavgasý deðildir!' Buna raðmen bunu koltuk kavgasý gören bazý kesimler 'ajanlar', 'provokatörler' ve benzeri tuhaf açýklamalarla gündemi deðiþtirmeye çalýþmaktadýrlar... Hükümetçilik oynayanlar ise eylem resimleri içinden seçtikleri birkaç detaya yoðunlaþýp onun üzerinden propaganda yarýþýna girmiþtir... Eyleme tepkilerle ilgili ilk açýklamalarýn Konyalýlar, Hataylýlar Derneklerinden gelmesi de Kýbrýs'ta hýzla artan Türkiyeli-Kýbrýslý tartýþma ateþine benzin dökmekten baþka bir þey deðildir Statükodan nemalananlar elbette bu sürecin ileri taþýnmasýndan rahatsýz olacaklardýr. Hele de bu statükoyu kuranlarýn öncelikle ajanlar ve provokatörler diye saldýrýya geçmesi de bu rahatsýzlýðýn dile getiriliþidir Ne sokaða çýkarýlan tetikçiler, ne de yükselen tepkinin gazýný almaya çalýþanlarýn ayak oyunlarý bu süreci durduramamasý için ilericiler ve demokratlara daha fazla sorumluluk düþmektedir Yok oluþ sürecinin kýyýsýnda bu defa bu mücadeleyi ileriye taþýmak ve statükoyu tamamen ortadan kaldýrmak için tek seçenek sokaktan iktidardýr YKP, sokaktan iktidar için verilecek mücadeleleri bugüne kadar destekledi, bundan sonra da desteklemeye devam edecektir çünkü yok oluþa karþý tek seçenek direniþtir, statükoya karþý mücadeledir! YKP, Ýstanbul'da EDP ve KIBES'ýn düzenlediði konferansta vurguladý: YKP, 28 Ocak mitingini ve sonrasýný deðerlendirdi: TEK SEÇENEK DÝRENÝÞ

yenicag 04021011

Embed Size (px)

DESCRIPTION

yenicag 04021011

Citation preview

Page 1: yenicag 04021011

SINIRSIZ, SÝLAHSIZ,GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS

MÜMKÜN!yeniçað

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t eBU MEMLEKET

BÝZÝM!

S E R H A N G A Z Ý O Ð L U

Uzun lafýn kýsasý...

TARÝH: 4 ÞUBAT 2011 CUMA YIL: 20 SAYI: 1028 FÝYATI: 2 TL SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

3

● Eþitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ile Kýbrýslýlar Bilim, Eðitim, Saðlýk veDayanýþma Derneði'nin (KIBES) birlikte düzenledikleri Konferans, geniþbir katýlýmla 29 Ocak Cumartesi günü Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Kuþtepebinasý konferans salonunda yapýldý. Konferansa YKP adýna YürütmeKurulu üyesi Çaðla Konuloðlu

“Kýbrýslýlarýn kendi geleceklerini özgürce tayin

etmeleri noktasýnda dayanýþma içinde mücadele”

4

l 28 Ocak'ta bir kez daha alanlar doldu ve net bir mesajverildi, mesaj açýktý, 'bu mücadele yalnýz koltuk kavgasý deðildir!' Buna raðmen bunu koltuk kavgasýgören bazý kesimler 'ajanlar', 'provokatörler' ve benzeri tuhaf açýklamalarla gündemi deðiþtirmeyeçalýþmaktadýrlar... Hükümetçilik oynayanlar ise eylemresimleri içinden seçtikleri birkaç detaya yoðunlaþýponun üzerinden propaganda yarýþýna girmiþtir...Eyleme tepkilerle ilgili ilk açýklamalarýn Konyalýlar,Hataylýlar Derneklerinden gelmesi de Kýbrýs'ta hýzlaartan Türkiyeli-Kýbrýslý tartýþma ateþine benzin dökmekten baþka bir þey deðildir

l Statükodan nemalananlar elbette busürecin ileri taþýnmasýndan rahatsýzolacaklardýr. Hele de bu statükoyukuranlarýn öncelikle ajanlar ve provokatörler diye saldýrýya geçmeside bu rahatsýzlýðýn dile getiriliþidir

l Ne sokaða çýkarýlan tetikçiler, ne deyükselen tepkinin gazýný almayaçalýþanlarýn ayak oyunlarý bu sürecidurduramamasý için ilericiler vedemokratlara daha fazla sorumlulukdüþmektedir

l Yok oluþ sürecinin kýyýsýnda budefa bu mücadeleyi ileriye taþýmakve statükoyu tamamen ortadankaldýrmak için tek seçenek sokaktan iktidardýr

l YKP, sokaktan iktidar için verilecekmücadeleleri bugüne kadardestekledi, bundan sonra dadesteklemeye devam edecektirçünkü yok oluþa karþý tek seçenekdireniþtir, statükoya karþýmücadeledir!

YKP, Ýstanbul'da EDP ve KIBES'ýn düzenlediði konferansta vurguladý:

YKP, 28 Ocak mitingini ve sonrasýný deðerlendirdi:

TEK SEÇENEK

DÝRENÝÞ

Page 2: yenicag 04021011

Sendikal Platform, hükümetin ekonomiktedbir iddiasý ile hayata geçirdiði uygulamave yasal düzenlemelerin geri çekilmesi içinbaþlattýðý eylemleri geniþletiyor. Yeni eylemprogramýný 3 Þubat, Perþembe günüKTAMS'ta düzenlediði basýn toplantýsýyladuyuran Sendikal Platform, Pazartesi günün-den itibaren Girne ve Maðusamahkemelerinde süresiz greve gidileceðiniaçýkladý.

Basýn toplantýsýnda konuþan Türk-SenBaþkaný Arslan Býçaklý 28 Ocak'ta yapýlanvaroluþ mitinginde Ulusal Birlik PartisiHükümetinin yaðmur duasýna çýktýðýný ancakyaðmur yerine insan yaðdýðýný söyledi.

Býçaklý, UBP hükümetinin ekonomik tedbir-ler adý altýnda uyguladýðý uygulamalarý geriçekmediði sürece Sendikal Platformuneylemlerini geniþleterek sürdüreceðini söyle-di.

Sendikal platform adýna okuduðu basýnbildirisinde DEV-ÝÞ Genel Baþkaný MehmetSeyis, Platform'un 2011 yýlýný "ToplumsalVaroluþ için Mücadele Yýlý" olarak ilan ettiðinihatýrlattý ve grev ve eylemlere devam edile-ceðini ifade etti.

Seyis, Eylemlerin tabandan gelen bir halkhareketine dönüþtüðünü belirtti.

Son olarak konuþan KTAMS GenelBaþkaný Ahmet Kaptan, Pazartesi günündenitibaren Girne ve Maðusa'daki mahkemel-erde süresiz grev baþlatýlacaðýný açýkladý.

BASIN TOPLANTISI METNÝBasýn toplantýsýnda Mehmet Seyis tarafýn-

dan okunan açýklama þöyle:Sendikal Platform'un düzenlediði meslek

odalarý ve bazý siyasi partilerin desteklediði"Toplumsal Varoluþ Miting'imiz" geniþ birkitlesel katýlým ve demokratik hoþgörü ilebaþarýlý þekilde gerçekleþmiþtir. Miting süreci

boyunca ortaya konan demokratik hoþgörüsebebi ile tüm halkýmýza teþekkürü bir borçbiliyoruz.

Bilindiði üzere Platform'umuz 2011 yýlýný"Toplumsal Varoluþ için Mücadele Yýlý" olarakilan etmiþtir. Bu amaca uygun olarak AKPHükümeti tarafýndan dayatýlan ekonomikpakete ve iþbirlikçilik yaparak toplumsalirademizi AKP'ye teslim eden iþbirlikçi UBPhükümetine karþý tepkilerimiz grev ve eylem-lerimizle devam etmektedir. Yapýlan grevlerve eylemler toplumsal varoluþ gibi kutsal biramaca dönük olarak sürdürülmektedir. Özel-likle grevlere katýlým ve destek verenlerePlatform olarak ne kadar teþekkür etsekazdýr. Yapýlan grev ve eylemlerde Platformmaddi ve manevi olarak eylemcilerin yanýndaolmaya devam edecektir.

Biliyoruz ki Platform'umuz toplumsal birgörev üstlenmiþ olup, yaktýðý kývýlcýmla bu

hareketi tabandan gelen bir halk hareketinedönüþtürmüþtür. Halkýmýzýn geleceðe olankaygýlarý Platform'umuzun ortaya koyduðukararlý yürüyüþ sayesinde mitinge katýlýmlaaþýlmýþ bulunmaktadýr. Sendikal Platformöncülüðünde baþlayan halk hareketi iþbirlikçiUBP hükümetine ve Ankara'daki AKPhükümetine net bir mesaj vermiþtir. Bumesajlar Platformun 13 maddelik ilkelerindeaçýkça belirtilmiþtir. Bizler dayatmalara boyuneðmeyeceðimizi açýk bir þekilde ortaya koy-muþ bulunmaktayýz.

Sendikal Platformun Türkiye halký veemekçileri ile hiçbir sorunu yoktur ve olamazda. Bunu bu þekilde göstermeye çalýþançevreler yine büyük bir yanýlgýiçerisindedirler. Türk Halký ile Kýbrýslý Türklerikarþý karþýya getirmeye çalýþanlar bunubaþaramayacaklardýr. Bizler SendikalPlatform olarak Türkiye'deki ve Dünyadaki

tüm emekçi kesimlerle dayanýþmamýzý en üstdüzeyde tutmaya devam edeceðiz.

Platformumuz bundan sonraki mücadelesi-ni artýrarak sürdürecektir. Mitingde yaþananbazý olaylarýn yaþanmamasý için de platfor-mu oluþturan sendikalarýn ve halkýnda ortakpaydalarý olan hassasiyetler dikkate alý-nacaktýr.

Topluma yalanlar söyleyip, paketlere veyalan belgelere imza koyan Sayýn Eroðlusiyasi irademizi AKP'ye teslim etmektenbaþka, dayatma ekonomik pakete imza koy-duðunu unutarak iþbirlikçi UBP Hükümetinearka çýkmaya çalýþmaktadýr. Bilinmelidir kikoltuk uðruna toplumumuzu yok etmeyeyeminli Sayýn Eroðlu bizleri temsil etmemek-tedir.

Halkýmýz 28 Ocak tarihindeki mitinge engeniþ þekilde katýlarak demokratik kurallariçinde tepkisini ortaya koymuþtur. Umarýz kibu mesajlar net bir þekilde alýnmýþtýr.Mesajlarý alacak olan iþbirlikçi UBP hükümetive dayatmalarý yapan AKP hükümetininhalkýmýzýn büyük bir aðýrbaþlýlýk ve hoþgörüile ortaya koyduðu mesaja doðru yönde tepkivermesini beklemekteyiz. Bizler kararlýlýklaortaya koyduðumuz ilkelerin arkasýnda dur-maya ve mücadele etmeye kararlýyýz.Burada halkýmýz tarafýndan ortaya konandemokratik tepkinin doðru algýlanmamasý veherhangi bir adým atýlmamasýnýn yaratacaðýolumsuzluklardan sorumlu tutulmamýzmümkün deðildir. Yönetenlerin demokratiktepkilere olumsuz yaklaþmalarýnýnsonuçlarýný bugün Tunus'ta, Mýsýr'da,Ürdün'de ve diðer ülkelerde görmekteyiz.Tam bu gerekçelerle kararlý yürüyüþümüzedevam edeceðimizi vurgularken, iþbirlikçiUBP ve dayatma yapan AKP hükümetini deuyarmayý toplumsal bir görev olarak bilmekteyiz.

Sendikal Platform yeni eylemlerini açýkladý

HABER2 4 ÞUBAT 2011 CUMA

n Konferanslara YKP-fem'denFaika Deniz Paþa ve Zerrin

Kabaoðlu da katýlacak…

Diyarbakýr Baðlar Belediyesi, 5-6Þubat 2011 tarihleri arasýnda "Uluslararasý Kadýn KentlerineDoðru" konferansýna 3. kez evsahipliði yapmaya hazýrlanýyor."Kadýnlar Yeni Bir Yaþam Yaratýyor"sloganýyla düzenlenecek olan kon-feransa, kadýn belediye baþkan-larýnýn yaný sýra dünyanýn dört biryanýndan akademisyen ve gazete-ciler katýlacak.

Konferanslara YKP-fem'den FaikaDeniz Paþa ve Zerrin Kabaoðlu dakatýlacak…

Konferansý düzenleyenleramaçlarýný ve hedeflerini "Dahaözgür, demokratik ve cinsiyetözgürlükçü kentlerin yaratýlmasýiçin tartýþma, çalýþma, iletiþimkurma ve evrensel ilkelerçerçevesinde hareket edebilmeolanaðý yaratacak olan konferans"diyerek özetledi. Konferanslar

Baðlar Belediyesi KonferansSalonu'nda gerçekleþtirilecek.

YKP-fem delegasyonu 4 Þubat'taadadan ayrýlacak, 7 Þubat'ta adayageri dönecek…

250 DELEGE KATILACAKYurtiçinden ve yurtdýþýndan

toplam 42 konuþmacýnýn yer ala-caðý konferansa, 250 delegeninkatýlmasý bekleniyor. " 3.Uluslararasý Kadýn KentlerineDoðru" konferansýna AvrupaKonseyi Ýþkenceyi ÖnlemeKomitesi Türkiye Temsilcisi Prof.Yakýn Ertürk, Hollanda RotterdamÜniversitesi'nden Dr. Martin VanEerd, Kanada UN VancouverBelediye Baþkan YardýmcýsýPrabha Khosla, Arjantin'den Prof.Ivone de Souza, Meksika'dan Prof.Slvyia Marcos, ABD HarvardÜniversitesi'nden Prof. KajalRahmani, Avusturya'dan SibelAkgün, Metropolis UluslararasýKadýn Aðý Atina Meclis ÜyesiValsamaki Ralli, Almanya Aachen

Belediye Baþkaný Scheidt Hilde,Ýsveç Lunds Üniversitesi'ndenMaria Hagberg, Ýtalya TorontoBelediye Baþkan YardýmcýsýFrancesca Carnnello,Finlandiya'dan Yerel BölgeselYönetimler Araþtýrma ve GeliþtirmeDerneði Danýþman Sinikka Mikola,Kýbrýs Lefkoþa'dan Faika DenizPaþa, Arjantin'den sosyal çalýþmaaktivisti Alin Mariel Bronstein,Kanada'dan Ellen Woodsworth'unyaný sýra Türkiye'den de birçokkadýn belediye baþkaný,akademisyen ve gazeteci katýlacak.

HANGÝ KONULAR ELE ALINACAK?Konferans "Kadýnlar Nasýl

Kentlerde Yaþamalý, Politikalar-Kaynaklar, Deneyim paylaþýmý I:Kadýn Kentleri, Deneyim paylaþýmýII: Kadýn Kentleri, Kadýn Kültür-Medya ve Ýletiþim" baþlýklarý ile 6oturum olarak gerçekleþtirilecek.Konferansta ilk olarak, kentlerin

kadýnlar için daha yaþanabilir düz-eye dönüþtürülebilmesi için gereklitemel ilkelerin, politikalarýn ve yak-laþýmlarýn irdeleneceði "KadýnlarNasýl Kentlerde Yaþamalý" baþlýklýoturum gerçekleþtirilecek. Bu otu-rumda kentlerin toplumsal cinsiyeteþitliði perspektifiyle yapýlan-masýnýn teþviki tartýþýlacak."Politikalar, Kaynaklar" baþlýklý otu-rumla, kadýnlar için daha özgür,daha demokratik ve yaþanabilirkentlere dair temel politik yaklaþým-lar ve kaynaklar gündemleþtirile-cek.

MEDYANIN ROLÜ YENÝDEN TARTIÞILIYORÖte yandan konferans, farklý

deneyimlerin paylaþýlacaðý vekadýnýn medyada ne þekildeiþlendiðinin tartýþýldýðý bir platformolacak. Farklý coðrafya, kültür vekimliklerdeki kadýnlarýn, kadýn kent-leri oluþturma deneyimlerininaktarýlacaðý "Deneyim paylaþýmý Ive II: Kadýn Kentleri" oturumlarýnýn

ardýndan, iletiþim araç veolanaklarýnýn kadýna biçtiði rol vekadýnlarýn kentsel yaþamdaki konu-munun medyada ele alýnýþ biçi-minin irdeleneceði "Kadýn Kültür,Medya ve Ýletiþim" baþlýklý son otu-rum gerçekleþtirilecek.

CANLI YAYINKentin oluþum ve geliþim

sürecinde kadýn varlýðý ile gereksin-imlerini tüm detaylarýyla tartýþmayaaçacak olan konferans 2 gün süre-cek. Daha özgür, güvenli vedemokratik kentler yaratmanýnhedeflendiði konferans, Gün TV ileBaðlar Belediyesi'nin resmi websayfasý www.baglar.bel.tr adresin-den de canlý olarak izlenebilecek.Konferansýn ardýndan pazartesigünü ise Kanada, Hollanda,Meksika, Arjantin ve ABD'dengelen katýlýmcýlarla kentsel planla-ma ve tasarým, sosyal politikalar ilekadýn yoksulluðu ve istihdamýntartýþýlacaðý yuvarlak masa toplan-týlarý gerçekleþtirilecek.

Kadýnlar ‘demokratik kentler' için Diyarbakýr'da buluþuyor

YKP-fem yayýnladýðý bildiri ile 28 Ocak vesonrasýnda açýlan bazý pankartlarla ilgilitavrýný ortaya koydu. Konu ile ilgili açýklamaþöyle:

Þöven ve cinsiyetçi ideolojiler birbirinibesler, cinsellik ve savaþ arasýnda iliþkikurarak kadýný nesneleþtirir. Bu ideolojileringeliþtirdiði hakaret dili de cinsellikte

'fethedilen' gördükleri kadýn bedenininüzerinden yapýlýr. Tahakkümünlerini kuransöylemi normalleþtirip egemen kýlmayaçalýþýr. Böylece kitlelerin bilincini þekillendirir.

Kadýnýn vücudu, adamýn cinsel organý,cinsel iliþkiler ve bunlarýn 'has...tir' ve 'or...çocuklarý' diye dilde manipüle edilmesi ne

yapýcý politik bir tavýrdýr, ne de sosyal alan-da bizi ileriye taþýr. Ülkemizde son günlerdegözlemlenen pankartlar arasý atýþmalardasaðýmýzý da solumuzu da saran bu cin-siyetçi dil politik bir kafa karýþýklýðýnýn haber-cisidir. Baþka söyleyecek sözü olmayanlarýnbaþvurduðu 'birbirimizin 'adamlýðýna' lafatalým ve böylelikle can yakalým' oyunudur.

YKP-fem, hangi siyasi görüþ olursa olsun,kadýnýn vücudunu hem pratikte hem desözde savaþ alaný olarak kullanan zihniyet-leri kýnar.

YKP-fem 28 Ocak ve sonrasýnda açýlan bazý pankartlarla ilgili tavrýný ortaya koydu

“Saðýmýz Solumuz Erkek Egemen”

Page 3: yenicag 04021011

HABER 4 ÞUBAT 2011 CUMA 3

YKP Yürütme Kurulu Sekreteri MuratKanatlý'nýn 28 Ocak mitingini ve sonrasýnýdeðerlendirdiði açýklamasý þöyle:

28 Ocak'ta bir kez daha alanlar doldu venet bir mesaj verildi, mesaj açýktý, 'bumücadele yalnýz koltuk kavgasý deðildir!'

Buna raðmen bunu koltuk kavgasý görenbazý kesimler 'ajanlar', 'provokatörler' ve ben-zeri tuhaf açýklamalarla gündemi deðiþtirm-eye çalýþmaktadýrlar…

Hükümetçilik oynayanlar ise eylem resim-leri içinden seçtikleri birkaç detaya yoðun-laþýp onun üzerinden propaganda yarýþýnagirmiþtir…

Eyleme tepkilerle ilgili ilk açýklamalarýnKonyalýlar, Hataylýlar Derneklerinden gelmeside Kýbrýs'ta hýzla artan Türkiyeli-Kýbrýslýtartýþma ateþine benzin dökmekten baþka birþey deðildir…

Yaþanan pankart, slogan konusundakiyapay krizi aslýnda Kýbrýs'taki demokrasikültürünün geliþmediðinin ciddi bir gösterge-sidir. Her eylemde askeri düzenekte herkesintek kalýptan çýkmýþ gibi birbirine benzeyenpankartlar ve sloganlar ile alanlarda yer alýn-masý talebi demokrasinin bazý kesimlertarafýndan hazmedilemediðinin güzel birörneðidir…

Buradan devamla konu deðerlendirildiðindebazý kesimlerin ajan, provokatör açýkla-malarýnýn rengi daha da iyi anlaþýlýyor. Ajan,provokatör diyerek kendi gibi düþünmeyen-lere hem bir saldýrý gerçekleþtiriliyor hem deayni zamanda polis baþta olmak üzereülkücü, para-militarist çevrelere birileri birileri-ni ihbar ediyor. Bu tartýþmanýn son geldiðinokta ülkücü hareketten "Genç Mücahitler"isimli bir grubunun protesto iddiasý ile BarakaKültür Merkezi önünde açtýðý pankarttýr.Pankartýn arkasýndaki örgütün hem kendisihem de örgütün baþkaný ayrýca deðer-lendirilmesi gerekmektedir. Baþkan diyegözüken þahsýn internet sitelerine koyduðuelinde silah tutan fotoðraflarý, yüksek rütbeliaskeri yetkililerle samimi verilmiþ pozlaraslýnda bir þeyin mesajýný net veriyor, o dabildiðimiz devlet-asker-ülkücü ittifaký! Devletinülkücüleri tetikçi olarak kullanmasý yeni birolay deðildir. Bu nedenle tetikçi olaraksokaða salýnanlara bakarak olaylarý deðer-lendirmek deðil onlarýn arkasýnda olanlarýgörmek gerekir… Bu tehlikeli bir süreçtir. Busüreci 'ama' ile baðlanan cümlelerle yorumla-yarak sulandýrmak yalnýzca yükselen faþistharekete payanda olmak anlamýna gelecek-tir… Bu noktada YKP olarak, para-militarist

grupça gerçekleþtirilen sözde eylem nedeniile Baraka Kültür Merkezine, geneldekisaldýrýlardan dolayý da KTÖS'e desteðimizinve dayanýþmamýzýn altýný çizeriz…

Bunun yanýnda birçok YKP temsilcisi, çeþitlizamanlarda dünyanýn çeþitli yerlerinde onlar-ca eyleme katýlmýþlar ve oralardaki tecrü-beleri þunu söylemektedir ki pankart, slogankýsýtlamalarý yalnýz bizim gibi demokrasinin,farklýlýklarýn hazmedilemediði coðrafyalardabu kadar sorun olmaktadýr…

Her pankartýn içeriði altýndaki örgüt imzasýnedeni ile bizzat o örgütü baðlar, sloganlarise atan grubu… Bu konu bu kadar yalýn birgerçekken, asýl rahatsýzlýðý bu yüksek sesliitirazlarýn örtmemesi gerektiðinin de bil-incinde olmalýyýz… Kitleler UBP'yi deviripyeni bir CTP'li ve DP'li hükümetcilik oyununakarþý tepkilerini bu pankart ve sloganlarýsahiplenerek göstermiþlerdir. Pankart tartýþ-masýnda asýl okunmasý gereken yön budur…Bu nedenle kitlelerini yükselen bu tepkisinibastýrmak için elbette çeþitli ayak oyunlarýgerçekleþtirilerek, kitlelerin týpký 2004'teolduðu gibi evlerine geri dönmeleri, sokaðýterk etmeleri saðlanmaya çalýþýlacaktýr,bunda ne kadar baþarýlý olacaklarýný zamangösterecektir…

YKP, bu eylemlere destek vermiþ, destekvermeyi sürdürecektir. YKP, bu eylemleredestek verirken bu eylemi salt bir partiyidevirmek, hükümetçilik oyunundan bir

koltuk da kendisi kapmak olarak algýla-mamýþ, tersine Kýbrýs'taki statükoyu devirm-eye yönelik yarým kalan bir sürecin devamýolarak kabul etmiþ, bu yönü ile destek ver-miþtir…

Statükodan nemalananlar elbette busürecin ileri taþýnmasýndan rahatsýz olacak-lardýr. Hele de bu statükoyu kuranlarýn önce-likle ajanlar ve provokatörler diye saldýrýyageçmesi de bu rahatsýzlýðýn dile getiriliþidir…

Ne sokaða çýkarýlan tetikçiler, ne de yükse-len tepkinin gazýný almaya çalýþanlarýn ayakoyunlarý bu süreci durduramamasý için ileri-ciler ve demokratlara daha fazla sorumlulukdüþmektedir.

Yok oluþ sürecinin kýyýsýnda bu defa bumücadeleyi ileriye taþýmak ve statükoyutamamen ortadan kaldýrmak için tek seçeneksokaktan iktidardýr…

YKP, sokaktan iktidar için verilecekmücadeleleri bugüne kadar destekledi, bun-dan sonra da desteklemeye devam edecektirçünkü yok oluþa karþý tek seçenek direniþtir,statükoya karþý mücadeledir!

28 Ocak, Cuma günü Sendikal Platformüyesi sendikalar yanýnda Hür-ÝþFederasyonu'na baðlý sendikalarýn, baþtaYKP olmak üzere bazý siyasi partilerin,emekli ve öðrenci örgütlerinin desteðiyleLefkoþa'daki Ýnönü Meydaný'nda düzenlenen"Toplumsal Varoluþ Mitingi"nde, UBPhükümetinin uyguladýðý ekonomik paketprotesto edildi. Katýlým birçok kiþiye göre 50binin üzerindeydi…

Eylem nedeniyle birçok iþyerinde grev

uygulandý; miting alanýna pankartlareþliðinde, kortejler halinde girildi.

Çalýþanlar, emekliler, gençler ve toplumundeðiþik kesimlerinden kiþilerin katýldýðý mit-ingde, konuþmalar yapýldý, sloganlar atýldý,Sendikal Platformun 13 maddelik ilkeleri oku-narak onaylandý ve konserler verildi. Kýbrýsgüneyinden ve Türkiye medyasýnýn daizlediði miting, bazý televizyon kanallarýncacanlý yayýmlandý. Sanatçý Arda Gündüz'ünkonseriyle baþlayan mitingin sunuculuðunu

KTOEÖS Genel Sekreteri Emin Özkalp ileKTÖS Genel Baþkaný Güven Varoðlu yaptý.

Mitingde Türk-Sen Baþkaný Arslan Býçaklýve Dev-Ýþ Genel Baþkaný Mehmet Seyis debirer konuþma yaptý…

Yeni Kýbrýs Partisi de eyleme kendi pankartve bayraklarýnýn bulunduðu kortejle katýldý.Saat 10'dan itibaren YKP önünde toplananYKP üyeleri, sempatizanlarý ve parti dostlarý,saat 10:30'da eski Peyak önüne doðruyürüyüþe geçti. Girne Kapýsýndan geçerek,

Sedat Simavi Meslek Lisesi önündeki yoluizleyerek eski Peyak önüne ulaþan YKP kor-teji burda biðer sendikalarýn gelmesini bekle-di. Saat 11'den sonra ise KTÖS kortejiarkasýndan Ýnönü Meydanýna doðru diðerkortejlerle birlikte yürüyüp alana ulaþan YKP,tüm yol boyunca kendi ve diðer kortejlerinsloganlarýný attý. Kortej sýk sýk, "son, son,iþgallere son" "Ayþe evine dön", "gün gele-cek, devran dönecek, acentalar halka hesapverecek" sloganlarýný attý.

YKP 28 Ocak'taki eyleme kendi korteji ile katýldý

TEK SEÇENEK DÝRENÝÞ...

Genç Mücahitler Derneði'nin, BarakaKültür Merkezi önünde geçtiðimiz gün-lerde gerçekleþtirdiði "küfürlü eylem"sonrasýnda, bu durumu protesto etmekisteyen YKP baþta olma üzere çeþitliparti, dernek ve sivil toplum kuruluþlarýbugün bir araya geldi.

Kuðulu Park'ta saat 12.00 itibarýylatoplanmaya baþlayan kalabalýk, AnkaraElini Yakamýzdan Çek" pankartýnýn

ardýnda yürüyüþe geçti.Baraka Kültür Merkezi, Yeni Kýbrýs

Partisi, Kýbrýs Türk ÖðretmenlerSendikasý, Kýbrýs Sosyalist Partisi veBirleþik Kýbrýs Partisi'nin destek verdiðieylemde, kortej Sarayönü Meydaný'ndabulunan UBP Genel Merkezi'neyürüdü.

Yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk "Ankaraelini yakamýzdan çek", "Ayþe evine

dön", "Faþist AKP, iþbirlikçi UBP","Faþizme karþý omuz omuza" gibi slo-ganlarýn atýldýðý eylemde, BarakaKültür Merkezi üyelerinden bazýlarýnýnannelerinin pankartýn önünde, kortejinen baþýnda yürüdükleri ve GençMücahitler Derneði'nin küfürlüpankartýna tepki koyduklarý gözlemlen-di.

UBP Genel Merkezi'nin önünegelindiði sýrada ise UBP'li gençleroluþan küçük bir grup pankart ve slo-ganlarla eylemcilere karþýlýk verdiler."Beðenmeyen Güney'e gitsin","Hristofyas'a gidin", "Siz de Türk müsünüz" þeklinde laf atmalarýnyaþandýðý eylem, her iki grubun arasý-na kurulan polis barikatý sayesindeolaysýz sonuçlandý.

Eylem sýrasýnda çeþitli parti ve örgüt-lerin temsilcileri de birer konuþmayaparak "Genç Mücahitler Derneði"nikýnadý, Baraka'ya destek ve dayanýþ-malarýný gönderdi.

Faþist saldýrganlýða karþý dayanýþma eylemi yapýldý

Page 4: yenicag 04021011

HABER4 4 ÞUBAT 2011 CUMA

Eþitlik ve Demokrasi Partisi (EDP)ile Kýbrýslýlar Bilim, Eðitim, Saðlýk veDayanýþma Derneði'nin (KIBES) bir-likte düzenledikleri Konferans, geniþbir katýlýmla 29 Ocak Cumartesigünü Ýstanbul Bilgi ÜniversitesiKuþtepe binasý konferans salonundayapýldý. Konferansa YKP adýnaYürütme Kurulu üyesi ÇaðlaKonuloðlu katýldý.

Açýlýþ ve sunuþ konuþmalarýnýnardýndan, gün boyunca yapýlan üçayrý oturumda Kýbrýs sorunununtarafý olan çeþitli politik partilerin,sendikalarýn ve demokratik kitleörgütlerinin temsilcileri, gazetecilerve aydýnlar, kalýcý bir barýþ için atýl-masý gereken adýmlarý tartýþtýlar.

KIBES Baþkaný Dr. Kývanç Direnile birlikte etkinliðin açýlýþ konuþ-masýný yapan EDP Genel BaþkanýZiya Halis, konferansý, Kýbrýs soru-nunu bu kez Kýbrýslýlardan dinlemekve Ýstanbul'dan barýþ rüzgarlarýestirmek gayesi ile düzenlediklerinibelirterek "Bu sürecin dayatmalar-dan arýndýrýlmýþ, dýþ müdahalelerdenuzak, eþit, adil ve kalýcý barýþý veçözümü tesis edecek þekilde enkýsa zamanda sonuçlanmasýný arzuediyoruz" diye konuþtu.

Açýlýþ konuþmalarýnýn ardýndan"Kýbrýslýlar Çözümü Tartýþýyor"baþlýklý ilk oturum, Emekçi HalkýnÝlerici Partisi (AKEL), CumhuriyetçiTürk Partisi (CTP), ToplumcuDemokrasi Partisi (TDP), BirleþikKýbrýs Partisi (BKP) ve Yeni KýbrýsPartisi (YKP) temsilcilerinin katýlýmýy-la yapýldý.

Konuþmacýlar tarafýndan, Kýbrýs'tave soruna taraf olan diðer ülkelerdemilliyetçi ve þoven odaklarýn soru-nun çözümünün önündeki en önemliengel olduðunun altý çizilirken, kritikbir eþiðe gelindiði, bu noktadaçözümden yana güçlerin bütünimkanlarýyla çözüm için vereceklerimücadelenin sürecin evrileceði yönütayin edebilecek öneme sahipolduðu kaydedildi.

YKP toplantýda Barýþ veDemokrasi Partisi (BDP), Özgürlükve Dayanýþma Partisi, SosyalistParti, Sosyalist Demokrasi Partisi(SDP) ile imzaladýðý Kýbrýs sorunuile ilgili ortak deklarasyonu da gün-deme getirdi, EDP'ye imzalamaçaðrýsý yaptý…

YKP Yürütme Kurulu üyesi ÇaðlaKonuloðlu'nun bu oturumda yaptýðýkonuþma þöyle:

Oturumun son konuþmacýsý olaraksabrýnýzý taþýrmak istemiyorum.Sözü fazla uzatmayacaðým. Herþeyden önce þunu belirtmek isterim.Kýbrýs sorunu 1974'ten çok öncebaþlamýþtýr. Kimilerinin sandýðý gibi1974'te baþlayan bir sorun deðildir.Yanýmdaki arkadaþ 1961 doðumluolduðunu söyledi, bana gelince, ben1944 doðumluyum. Çocukluðumuz-dan itibaren önce analarýmýzlababalarýmýz, sonra bizler, dahasonra çocuklarýmýz, þimdilerde detorunlarýmýz ayný sorundan etk-ilendik, etkilenmeye devam ediy-oruz. Onlarca yýldan sonra bugünhâlâ çözülmediðine göre þu soruyusormak gerek. Kýbrýs sorunuyla ilgili taraflarýn (Türkiye, Yunanistan,Ýngiltere, Amerika ve Kýbrýslýlarýn bir kýsmý) bu sorunu çözme niyetivar mýdýr? Gerçekten çözme niyetleri var mýdýr? Yok mudur? Bu soruyu hepimizin sormasýgerekiyor.

Sayýn KonuklarDeðerli Katýlýmcýlar Sevgili Yoldaþlar,

Yeni Kýbrýs Partisi (YKP), Kasým2009'da Barýþ ve Demokrasi Partisi(BDP), Özgürlük ve DayanýþmaPartisi (ÖDP), Ýþçilerin SosyalistPartisi (Sosyalist Parti), SosyalistDemokrasi Partisi (SDP) ile Kýbrýskonusuyla ilgili ortak bir açýklamayapmýþtý. Bu açýklamanýn üzerindengeçen sürede ne yazýk ki Kýbrýskonusunda var olan durumudeðiþtirecek geliþmelere rastlan-mamýþtýr. Bu baðlamda, üzerindedurulmasý gereken konularý kýsacayeniden ifade etmekte yarargörmekteyiz.

* Kýbrýs sorunu, uzun bir çatýþmatarihini içinde barýndýrmaktadýr.Kýbrýslýlarýn ortak vatanlarýndayaþamlarý, hem milliyetçi düþünceninhem de sýnýflar arasý iliþkiyi sömürü-sömürülen çizgisine çeken, kapitalistekonomik düzenin yarattýðýemperyalist uygulamalarýyla engel-lenmiþtir.

* 1974 yýlýnda, NATO'nun kendiçýkarlarý çerçevesinde ortaya koy-duðu senaryonun birinci perdesinde;Yunan cuntasýnýn askeri darbesininardýndan, ikinci perdesinde deTürkiye'nin askeri iþgali, bucoðrafyanýn son 37 yýllýk kaderiniköklü þekilde deðiþtirmiþtir.

* Adanýn Kuzeyine odaklý bir analizyaptýðýmýzda 1950lerin ortalarýndaTAKSÝM tezi ile ifade edilenTürkleþtirme ve Sünni -Müslümanlaþtýrma gayretleri, 74'tengünümüze Türkiye'nin derin ve sivilyönetimlerinin uyguladýklarý asimi-lasyon ve entegrasyon politikalarý,militarizasyon, sosyopolitik düzeydekýskaca alma yöntemleriyle yapýl-maktadýr. Türkiye'de deðiþen ideolo-jik alt yapý, Kýbrýs'ýn Kuzeyindesadece 'yeni Osmanlýcýlýk' söylem-lerinin de geliþmesini ve gericitarikatlarýn yerleþtirilmeye çalýþ-masýný getirmiþtir. Bu dinsel farklýlaþ-ma yanýnda AKP eliyle gündemegetirilen ekonomi politikalarý ileemekçilerin haklarý ortadan kaldýrýl-maya çalýþýlmaktadýr. Bu baðlamda,adada sürdürülebilir bir barýþýnolmasý için gerekli gördüðümüz bazýhususlarý yinelemek isteriz:

* Büyük güçlerin hegemonya vegüç mücadelesinin ve çýkar iliþki-lerinin içinde kirletilmiþ bir çözümgerçek barýþý saðlamayacaðýndan,Kýbrýslýlarýn özgür iradeleri ile kendigeleceklerini kendilerinin tayinetmesi þarttýr. Adada barýþ ve birlikteyaþam, Kýbrýslýlarýn barýþ, demokrasi

ve kardeþlik doðrultusunda toplum-sal hayatýn her alanýnda yürütecek-leri mücadele ve birikimleriüzerinden geliþecektir.

* Kýbrýs'ta çözümün yolu, iki böl-geli, iki kesimli, siyasi eþitliðedayanan federal bir Kýbrýs'týr. Kýbrýssorununun çözümü, bölgede barýþmücadelesine katký saðlayacaktýr.Kýbrýs'ta, Ortadoðu'da ve Ege'debarýþ, bölge halklarýnýn emperyal-izme ve her tür tahakküme karþýortak mücadelesi ile ancak, hayatageçebilir.

* Çözüm için adanýn tamamýnýnaskersizleþtirilmesi (böylesi biraskersizleþtirmenin adadaki Ýngilizüslerini ve Amerikan dinleme tesis-lerini de kapsamasý) gereklidir.

* Ayrýca çözüm sürecine yardýmcýolacak güven artýrýcý önlemlerin dehayata geçirilmesi önemlidir. Bunedenle bölgesel askersizleþtirmelerdekonfrantasyon ve Türkiye'ninasker çekmeye baþlamasý hemenþimdi gereklidir.

* 12 Aðustos 1949 tarihli SavaþZamaný Sivil Halkýn KorunmasýHakkýnda CenevreKonvansiyonu'nun 49. Maddesindeiþgal edilmiþ bölgelerdeki nüfusuntaþýnmasý ve demografik yapýnýndeðiþtirilmesi yasaklanmýþtý. Özellik-le 2004 yýlýndaki referandum sonrasýoluþan göç hareketleri ile Kýbrýs'ýnkuzeyindeki eðitim ve saðlýk sistemi-nin de çökmesine neden olan birnüfus yoðunluðu ortaya çýktý. Göçhareketi ile Kýbrýs'a gelenler devletinasimilasyon aracý olmakla birlikte TCDevleti bu insanlarý saðlýklý yaþamkoþullarýndan yoksun bir halde kölegibi kullanmaktadýr. Su kaynaklarýnýnkýsýtlý olduðu bir coðrafyada böylesibir nüfus yoðunluðu yakýn bir gele-cekte ciddi ekolojik sorunlara daneden olacaktýr. Bu baðlamdaadaya nüfus taþýnmasý politikasýn-dan derhal vazgeçilmelidir.

* Kýbrýslý Türklerin göç etmesine önayak olan politikalara son verilmesive 1974 sonrasý yerinden edilen kiþi-lerin taþýnmaz mallarý ile ilgili biranlaþma çerçevesinde adil birçözüm önerisi sunulmasý gereklidir.

* Kýbrýs'ta nüfusun önemli bir kýsmýsavaþla birlikte zorla yer deðiþtirmiþ,göçe zorlanmýþtýr. Bu nedenlebugünkü koþullarda bir insan hakkýolan özel mülk edinme hakký, silahzoru ile ihlal edilmiþtir. Her türlü ulus-lararasý hukuka aykýrý ve anlaþ-malarý zora sokan inþaat faaliyetleri,zorunlu bireysel olanlar hariç hemendurdurulmalýdýr. Kýbrýslý Rumlara,Ermenilere, Maronitlere (Marunîler)ait arazilerin ticari metaya

dönüþtürülmesine karþý moratoryumilan edilmelidir.

* Bu çerçevede yýllardýr kapalý tutu-lan Maraþ hemen sahiplerine iadeedilmeli, yeniden iskân edilmeleriyleilgili çalýþmalara olanak tanýnmalýdýr.Antlaþmanýn amacýna ulaþabilmesive gerçek bir barýþýn olabilmesi içinTürk, Ýngiliz ve Yunan devletleritarafýndan verilen zararlar da tazminedilmelidir.

* Kýbrýs Türk liderliði ve Türkiyetarafýndan daha önce kabul edilenþekilde Omorfo'nun (Güzelyurt)alternatif yerleþim yerleriyle ilgiliþehir planlamasý ve alt yapý çalýþ-malarý yapýlmalýdýr.

* Ýki büyük toplum dýþýndaki KýbrýslýMaronitler (Marunîler)'in de Kýbrýs'ýnkuzeyindeki 3 yerleþim yeri askerikamp olarak kullanýlmaktadýr. Buyerleþim yerlerindeki askeri iþgalkaldýrýlarak, Maronitlerin (Marunîler)köylerine geri dönüþ olanaðý yaratýl-malýdýr.

Kýbrýs, Türkiye için de yýllardýrüzerine 'kahramanlýk' hikâyelerininanlatýlarak milliyetçi/ýrkçý anlayýþlaragüç taþýyan bir mit olmuþtur. Bizler,Türkiye ve Kýbrýs'ý teslim almayaçalýþan bu 'fetihçi' anlayýþlarkarþýsýnda, halklar arasýnda barýþ vekardeþliðin geliþmesi ve

Kýbrýslýlarýn kendi gelecekleriniözgürce tayin etmeleri noktasýndadayanýþma içinde mücadeleye inan-makta ve bunun için çalýþmaktayýz.

Baþka bir gelecek için Kýbrýs'ýngerçek acýlarýný, hayal kýrýklýklarýný,umutlarýný içeren baþka bir tarihi bir-likte anlatarak, barýþýn dilini kurmayakararlýyýz.

***Sevgili konuklar, Kýbrýs konusunun

tartýþýlmasý ve çözüm arayýþlarýnýngerekli olduðuna olan inancýmýzlabugünkü çalýþmalarýn yararlý ola-caðýný umar, Yeni Kýbrýs Partisi'ninbu konudaki görüþlerini açýklama fýr-satý yarattýklarý için organizatörlereteþekkür ederiz."

ATÝLLA AYTEMUR: 'ÇÖZÜMEMÝLÝTARÝST, MÝLLÝYETÇÝ VEÞOVEN ODAKLAR ENGELOLUYOR'Moderatörlüðünü Kýbrýs Üniversite-

si'nden Prof. Dr. Niyazi Kýzýlyürek'inyaptýðý 'Siyaset ve Kýbrýs' oturumun-da ise EDP Genel BaþkanYardýmcýsý Atilla Aytemur, þöylekonuþtu: "EDP, Kýbrýs'ta iki kesimlive iki toplumlu bir federasyonusavunmaktadýr. Çok dilli, çok kültür-lü, çok inançlý, çok kimlikli,demokratik ve birleþmiþ bir Kýbrýs'a

giden yolun böyle bir federasyondangeçtiðini düþünmektedir." Aytemur,yaþanan geliþmelerin böyle bir fed-erasyonun gerçekleþmesininönünde ciddi engellerin bulun-duðunu gösterdiðini, Kuzey veGüney'iyle Kýbrýs'ta, Yunanistan veTürkiye'de militarist, milliyetçi veþoven odaklarýn yýllardýr ortaya koy-duklarý siyasal tavýr ve eylemleriyleçözüme engel olduklarýný belirtti.

Aytemur, EDP'nin sorun hakkýnda-ki görüþlerini þöyle özetledi:"Adadan askerlerin çekilmesi,yabancý üslerin boþaltýlmasý,Kýbrýs'ýn mevcut bölünmüþlüðünükalýcý hale getirecek giriþimlerinönlenmesi, muhtelif bahaneler ilerisürülerek Kuzey'in Türkiye'ye ilhakedilmesine izin verilmemesi, KýbrýsSorunu'na yaklaþýmýmýzýn köþetaþlarýný oluþturuyor. Araya sýnýrlarýngirdiði Güney ve Kuzey'in birbirinekavuþmasý, yaralarýn sarýlmasý,toplumsal kaynaþmanýn ve kucak-laþmanýn gerçekleþmesini, Kýbrýs'ýnkalýcý birlikteliði için kaçýnýlmaz vezorunlu görüyoruz. Anavatan -yavruvatan milliyetçi ve þoven poli-tikalarý, vesayetçi zihniyeti, sorunuçözmek bir yana, Kuzey'in, KýbrýslýTürklerin uluslararasý yalnýzlaþma veizolasyonuna yol açmýþtýr. Bu duru-mun devam etmesine daha fazlaseyirci kalýnamaz. EDP olarak budurumun süratle deðiþmesi gerektiðifikrindeyiz."

KIBRIS'TA ÇÖZÜMÜ,TÜRKÝYE'DE DEMOKRASÝYÝENGELLEYENLER AYNI...Toplantýda, Kýbrýs'ta yuvalanan

derin devlet baðlantýlý ve faþizanodaklarýn, Türkiye'nin demokratik-leþme çabalarýna yýllar boyu nasýlengel olmaya çalýþtýklarý, sondönemlerde bu durumun epey kýrýl-maya uðradýðýnýn gözlendiði belirtil-di. Bazý olumlu geliþmelere raðmen,bu tür odaklarýn Kýbrýs'ta çözümü,Türkiye'de demokrasiyi engellememisyonunun sona ermiþ olduðunugösterir fazla bir verinin henüzgörünmediðinin de altý çizildi.

Son oturumda ise, sivil toplumörgütlerinden temsilciler, Kýbrýs'taçözümü konuþtular.

EDP ile KIBES'in birlikte düzen-ledikleri "Kýbrýs Sorunu ve ÇözümÖnerileri" baþlýklý konferans, sivilinisiyatiflerin ve barýþçýl söylemlerinadada çözüm için ne kadarvazgeçilmez olduðunu ortayakoyarken, çözüm umutlarýnýgüçlendirmesi açýsýndan da sonderece önemli bir buluþma oldu.

“Kýbrýslýlarýn kendi geleceklerini özgürce tayinetmeleri noktasýnda dayanýþma içinde mücadele”

Page 5: yenicag 04021011

HABER 54 ÞUBAT 2011 CUMA

Uzun bir aradan sonra Kýbrýslýlar Ýnönü mey-danýndaydý,

Geçtiðimiz Cuma günü onbinler sýðmadý Ýnönümeydanýna,

Referandum öncesinin son mitinglerindekikadar kalabalýktý miting,

Doðrusu pek çok kiþi gibi ben de bu denli kitle-sel bir katýlým beklemiyordum,

Ama demek ki insanýmýza, Ankara ve buradakitemsilcilerinin yaptýklarý dokunmuþtu,

Dört bin yandan kuþatýlýp yok edilmek, Tayyip ve adamlarýtarafýndan aþaðýlanmak, küçük düþürülmek kabul edilemezdive bunu kabul etmediler,

Tepkilerini de Ýnönü meydanýna akarak gösterdiler.Aslýnda bu bir baþkaldýrýydý.Pek çok kiþi ve örgüt temsilcisi, bu tepkinin paketin geri çek-

ilmesi için UBP'ye karþý olduðunu ýsrarla dile getirme ihtiyacýnýduymalarýna raðmen, meydana gelen her Kýbrýslý bu mitinginTC Yönetimlerine karþý bir baþkaldýrý olduðunu bilerek oraday-dý.

Bu kitlesel gösteriden mesaj almasý gerekenler acaba aldýlarmý diye sorarsanýz, ben aldýklarýný sanmýyorum,

Nitekim en baþta bu hareketten birþeyler çýkarmasý gereken,

acenta hükümet baþkaný, TC Yönetimleri tarafýndan günde üçkez fýrçalanan Küçük, yaptýðý açýklama ile olayýn büyüklüðü veciddiyetini görmemeye çalýþarak, Kamudan mitinge katýlýmýnyüzde 20 olduðunu söyleyerek teselli olmaya çalýþtý.

Oraya toplanan kitlenin de siyasi partilerin kitlesi olduðunusöyleyerek, kendi kendilerini aldatmaya çalýþtý.

Ben söyleyim. Bulunduðum yerden teker teker her örgütünkitlesini izledim.

Siyasi partilerin meydana yürüyen toplam kitlesinin genelkitle içerisindeki oraný yüzde 20 yi geçmiyordu.

Kitlenin aðýrlýk çoðunluðu gayet iyi örgütlenen sendikalaraaitti.

Bunu böyle görür deðerlendirirlerse ve akýllarýný baþlarýnaalýrlar iyi olur,

Referandum öncesi kitlesel mitingleri hatýrlattý son miting,O günlerdeki o müthiþ baþkaldýrýyý ranta çeviren CTP,

bilindiði gibi toplumsal muhalefetin de etkisiz kýlýnmasý içinyapmadýðýný býrakmadý,

Sendikalarý, sivil toplum örgütlerini pasifize etti.Acentalýk görevi sýrasýnda yaptýklarý ile UBP'yi arattý.AKP'nin kucaðýnda paketlere davetiye çýkarttý,Ve 30 yýl bu memlekette insanýmýzý ezen UBP'nin tekrar

umut olmasý çeliþkisini yarattý,Bütün bunlar toplumumuzda bir umutsuzluk yarattý,Toplumun kendine olan güveninin sarsýlmasýna neden oldu,Ýþte bütün bu zor þartlara raðmen, toplum yeniden ayaða

kalmasýný bildi,Umarým bu kez geçtiðimiz yýllardaki olumsuzluklarý yaþa-

mayýz,Bu baþkaldýrýdan nemalanmak isteyen siyasi partiler hazýr

beklemede,Kimisi paket hazýrlayarak, Erdoðan'a göndererek, " biz acen-

talýðý daha iyi yaparýz" demekte,Bir diðeri sanki bu iþleri baþýmýza açan onlar deðilmiþ gibi

sýrada beklemekte,Ýnönü meydanýný bilmeyen diðeri ise erken seçim istemekte,Nerede ise hepsi de bu gelinen noktanýn UBP'nin beceriksi-

zliðinden kaynaklandýðýný, Ankara'nýn bu iþte hiç suçuolmadýðýný söyleyerek, baþkaldýrýnýn hedefini þaþýrtmaya çalýþ-maktadýrlar.

Neyse ki bu kez bu partilerin hiçbiri eskisi kadar güçlü kon-umda deðiller,

Kitlelerin de bu siyasi partilere güveni kalmadý,Ve sendikalar bu partileri iþin içine pek karýþtýrmadýlar,Tabii þimdi bu kalabalýðý gören siyasi partilerin iþtahý kabardý,Bundan sonraki mitinglerde öncülük üstlenmek için bakalým

ne tür ayak oyunlarýna yatacaklar,Umarým çarenin seçimde olmadýðýný gören siyasi parti ve

kitle örgütleri bu partilere bu fýrsatý vermezler,Yoksa bu iþin sonu yine hüsran olur,Geçen sefer bu iþi bozdular,Rejime karþý kavganýn büyümesini önlediler, bizlere 7-8 yýl

kaybettirdiler,Baþkaldýrýný giderek daha da etkin bir þekilde büyümesi

kaçýnýlmazdýr,Gerici Rejimleri, baskýcý Yönetimleri defetmenin yolu sokak-

tan geçer,Bu hep böyle olmuþtur,Bu gerçeði gözardý edenlerin mücadelesi, hep birbirine ben-

zetilen siyasi partileri göreve getiren egemenler tarafýndanertelenir.

Sonuç olarak, uzun bir aradan sonra tekrar ayaða kalkanKýbrýslý iyi bir baþlangýç yaptý,

Hedef Kýbrýs sorunun kalýcý çözümü için baský oluþturmak,Hedef Kýbrýs Türk toplumunun varlýðýna yönelik operasyon-

larý püskürtmek,O zaman sokakta mücadeye devam.

Rasýh

Keskiner BAÞLANGIÇ ÝYÝ

[email protected]

Boþuna baba parasý ana parasýharcayýp burs parasýný ekleyerekokudular ve sonunda ekonomistoldular ama zamanýn popülerüniversitelerinde ne olacaklarsaydýo kadar oldular. Kolay deðil ekono-mist olup gerçekten ekonomiyianlamak için propagandasýndankurtarmak.

Ýnsan çýkarlarý ve korkularýdoðrusunda gerçekleri görmemeye yatkýndýr.Aldnmasý aldatmasý ondan ötürü kolaydýr.Þimdi bir de monetarizm egemenliði baþladýðýiçin atýp tutmasý kolay ama aldanmasý da kolayoldu.

Burasý aðýr bir asimilasyon baskýsý altýndadýr.Bir taraftan, eleþtirirken Türkiye'yi eleþtirmekdurumunda kalmak diðer taraftan Türkiye'ninsorunlarýný burada da var diye bilmek ve dilinikullanmak var. Onun için þaþýrmak için bolmalzeme bulunuyor.

Þimdi yeni bir dil de aynen Türkiye'dekilerinyaptýðý gibi icat ediliyor.

Ýþleyen ekonomilerde kayýt dýþý ekonomidediðinizde kaçak iþçi diye bir þey konuþulmaz.Amma burada büyük laflar eden ekonomistleregöre kayýt dýþý ekonomi problemi vardýr ve bunu yaratanlar kaçak iþçilerdir. Baþka ad takmakveya kaçak iþçi sorunu demek yetmez mi idi kiadýna kayýt dýþý ekonomi dediler? Soruyusoruyorum çünkü gerçekten kayýt dýþý ekonomisorunu da vardýr ve bu kârýný gizlemek için elin-den gelen hileyi yapanlarýn varlýðýdýr. Ekonomiileriyse bakýn orada þeffaflýk vardýr. Kimsekârýný gizleyemez, yasalar da ticari sýrkavramýný yeniden tanýmlamýþtýr. Yasalarýmýzýbölük pörçük etraftan topladýðýmýz içinbakarsanýz devletin 12 yýl geriye gidipkazançlarý saptama yetkisi vardýr yani bizimekonomi de maliye de þeffaflýðý öngörürsanýrsýnýz. Amma maalesef öyle deðil. Ýþ bankahesaplarýna gelince ticari sýrlar gündeme gelir.Hem bakarsanýz merkez bankasýnda da þef-faflýða saygý yoktur.

Ýleri ülkelerde þeffaflýk vardýr. Onun için kayýtdýþý ekonomi olmamasý için devlet teçhizedilmiþtir ve en önemli ve etkin çalýþan kurum-

larýn baþýnda mali denetim kurum-lar, ve4gi dairesi ve saire gelir.

Burada maalesef þeffaflýktanbahsedilir ama þeffaflýk deðilgizlilik esas olarak görülür. Malýnve namusun kimde olduðunun bil-inmemesi esas sanýlýrdý amaOrtaçaðda. O dönem Batý içingeçti bizim için daha geçmedi.Bunlar anlaþýlmadýðý için de kaçakiþçi kayýt dýþý ekonomi olarak

konuþulmaya baþlandý. Halbuki aç periþançalýþan iþçilerin kaçaðý ekonomik olarak fazlabir mana ifade etmez. Esas vergi kaçýranlardýr.Kaçýrmayan bar mý? Soru budur. Devlet dekayýt dýþý ekonomi için destek olmakta ve vergisaptama çalýþmasý yerine pazarlýkla vergi belir-lemeye çalýþmaktadýr. Milyonlar biçip de yüzbinlerde anlaþma gibi komikliklerle de kayýtdýþýný cesaretlendirmektedir.

Ýþçilerin kaçak çalýþmasý da kayýt dýþý ekono-miden geçinenlere yardýmcý olmaktadýr. Ýþçiyisaptayamazsan kârý da saptayamazsýn. Genede kayýt dýþý demek gayrý meþru demektir.Buna son verilmesi için yasalarý uygulamayýdenetlemelisin. Yani hükümetin kayýt dýþý vardemesi ben ülkeyi yönetemiyorum demektir.Partilileri neden hükümette olan partileri hesabaçekmez? Hesaba çekmiþ ve sonuç ala-mamýþsa nasýl olur da hala eski parti yönetici-leri baþta durur? Bunlar yanýtlanmasý gerekensorulardýr.

Kýbrýslýnýn Türkiye'nin denetiminden baþkaþikayet edeceði þey yoktur. Uyanýklýlýðýný parti-sine hesap sormakta kullansa bu maskaralýkdevam etmez.

Gerisine bakarsak kayýt dýþýlýðýn esas tahrib-atý yurttaþ bile olmayan insanlarýn hiçdenetlemeden geçmeden dükkân açmalarýdýr.Ýþyeri sayýmý sýrasýnda Lefkoþa Suriçinde 280b3erber ve kuaför saptanmasý tehlikeninnerelere uzandýðýný göstermektedir.

Bir öner isterseniz: Yurttaþ olmayan ve izinalmadan açýlan dükkânlarý üç ayda kapatýnorta tabaka bir anda palazlanýr. 1990 seçimkampanyasýnda bunu iddia etmiþtim kulak ver-ilmediydi. Þimdi hala vakit var. Ýþçiler için vakitçok geç onlarý toplamak için dört kýtayý dolaþ-mak gerek ama esnaf ve zanaatkar için kalan-lar piyasayý bir az yükseltir ama kaliteyi arttýrýrve Rum tarafý ile rekabet edebilecek hala gelir.

Bakýyorum CTP de þikayete baþladý. Bazýbelgeler zamanýnda açýklanmazmýþ. Þimdiellerinde Ýçtüzük yasasý taslaðý var hem de ikitane. Birini de bir CTP'li imzalamýþ. Yektaoðluimzalamýþ ama Fedi'nin TV'deki konuþmasýnýduymamýþ. Onun için milletvekilinin bilgi kay-

naklarý olan o belgeleri zamanýnda hazýrla-manýn ve yayýmlamanýn önemini hatýrlamamýþolabilir. Çünkü taslakta milletvekiline yetkiverme, bilgi hakký saðlama diye bir çaba yok.Tam tersine zaten baþ döndürücü bir hýzlageçirilen sakat ve eksik yasalar için daha fazlazamana gerek varmýþ gibi seslerini kýsmayaözen var.

Bize CTP'li mebuslarýn da TV'den anlattýklarýmebuslarýn adam yerine konmadýðý ve etkisizve sözü geçmez durumda olduklarýydý. Bunudeðiþtirmek istiyorsaydý Mustafa'nýn elinde fýr-sat vardý. Ýmasýyla meclise gönderilen önerisadece yapýlan maskaralýðýn daha hýzlý yapýl-masýný saðlamak içindir.

Bu halkýn meydana toplanýp onlara yanimebuslara, bakanlara ve siyasi partilere sövüpsaydýklarýnýn ertesinde oluyor. Mitingde opankart böyle demiþ bu þöyle demiþ olabilir. Biribeðenip öbürü beðenmemiþ de olabilir amahalký orada idi ve partileri de mebuslarý daseçilmiþ siyasetçiler ve yerin dibine soktu.

Ben bir siyasetçiyim ve halkýn bu tepkisi üzer-ine acaba ben de mi diye kendime sordum. Hiçyürütme sorumluðunu taþýmadýðýn ve fýrsatýmoldu ise de kabul etmediðim için bir az içim fer-ahladý ama muhalif olarak elimden geleni yap-tým mý, mesela þeffaflýk konusundaki direniþimyeter mi idi, sayýþtay gibi mali denetim kurum-larý gibi hesap soracak yerlerin eli kolu baðlýkalmasýna çözüm için çalýþtým mý diye sorupdurdum, hep. Þimdi gene kendimi sorguluyo-rum.

Halk sordu; bakalým o ne yapacak? Hepsineders verdi. Milliyetçi olup kendini iktidarýndeðiþmez sahibi sayan maskaralara da hadleri-ni bildirdi. Lakin yetmez. Devamý gelmeli.Meydaný dolduranlar kahvemize gelsinler deben onlara gösteririm diye beklemeyegeçmemeli. Partisi varsa oraya gitmeli veuygunsa o partiden arkadaþlarýný da götürme-lidir. Partili deðilse etrafýna bir bakmalý.Görecektir ki oy simsarlarý vardýr. Her seçimdeetrafta dolaþýr ve partilere oy satýn alýr. Onlaragidip þartlarýný söylemeli ve bir o parti adýnaortaya çýkacaðýnda þartlarýn hesabýný kendisin-den soracaðýný söylemelidir. Muhalife de etkisizyetkisiz mebusluðu sineye çekmediðini kanýtlada yüzüne bakalým demeldir.

Ýktidar partisi seni umursamadý. Bakmayüzüne dertleri biz de biliyoruz ve diðerleri deçare bulamadýlar, biz bulacaðýz gevezeliðine.Madem ki TV'dan seni sallamadýðýný gösteriyor,senden korkmuyor demektir. Halktan kork-mayanlarýn seçilmiþlerin olduðu yerdedemokrasi olmaz, soygun sömürü azalmaz.

Alpay

Durduran

T E VT E V A Z UA Z U

D O S T Ç AD O S T Ç A

[email protected]

SAHTELERÝNBÝNÝ BÝR PARA

Baraka'ya yapýlansaldýrý ve 'ahlak'Celal D. Önen

Kendilerine Genç Mücahitler Derneðidiyen bir gurubun Baraka KültürMerkezi önünde yaptýðý 'yaratýcý' þeyiinternet aracýlýðýyla izledik. Biz buþeyi sadece bu yazý için eylem diyeadlandýrýyoruz ki takip etmek kolay olsun.Öncelikle söyleyelim ki Baraka 27veya 28 Ocak günü bize göreYKP'den veya KTÖS'ten içerikolarak farklý bir pankart açmamýþtýr.Bizim söylediklerimizden farklý birþey söylememiþtir. Fakat egemenler-le derin iliþkileri olan Genç Mücahitlereylem için Baraka Kültür Merkeziseçmiþtir. Þunu bilmekteyiz ki Barakason dönemlerde sokaðýn baðýmsýzseslerinden biri olmuþtur vetoplumun düþünsel dönüþümündede etkisi olmaktadýr. 28 Ocakmitinginin de UBP gitsin 'Baþkasý'gelsin oyununa dönüþmemesi içinçabalayýp baþarýlý olan örgütler-dendir. Bu nedenle 'sol' içi güç tartýþ-malarýndan da yararlanýp Baraka'yýötekileþtirip ayýrmaya çalýþmaktadýr-lar. Tam da bu nedenle yapýlmakistenilenin tersine eylemin sadeceBaraka'ya deðil YKP'ye karþý dayapýldýðýný bilmekteyiz ve bu eyleminbizim kapýmýzýn önünde yapýldýðýnýkabul etmekteyiz. Algýlayýþýmýzeylemin bütün ilerici güçlere karþýyapýldýðýdýr. Biz bu oyuna gelmeye-ceðiz. Kendi ahlak anlayýþlarýyla kapýmýzýnönünde pankart açýp bize hakaretettiklerini zannedenlere, bizim bunuhakaret olarak algýlamadýðýmýzý veseks iþçilerinin de, çocuklarýnýn da,haklarýný korumaya devam ede-ceðimizi söylemek isteriz. Bekçileriolduklarý bu düzenin hakaretçileri(retçileri) de olduklarýndan ne yaptýk-larýný bilmediklerinden eminiz. Eðerbilselerdi düþledikleriyle eylemleriçeliþince rahat uyuyabilirler miydi? Söyleyecek sözü olan varsa dinlem-eye hazýrýz ama bize kendi ahlakanlayýþýnýzla dersi mi vereceksiniz?Gelip bir el da siz attýnýz, bizde zatentam onu yýkýyorduk…

Page 6: yenicag 04021011

HABER6 4 ÞUBAT 2011 CUMA

Çinel Senem Sunel ve Koray Baþdoðrultmacý

28 Ocak Toplumsal varoluþ mitinginde yaþananlarýntartýþmalarý hala daha sürmektedir. Bu miting tüm adayadamgasýný vurdu. Özellikle de bu mitingde açýlan rejimve Türkiye aleyhtarý olan beyaz zeminli pankartlar veyanýnda açýlan Kýbrýs cumhuriyeti bayraklarý ilgi odaðýolmuþtur. Bazý konulara açýklýk getirmek gerekirse bupankartlarý ve bayraklarý hazýrlayýp getiren ben ÇinelSenem Sunel ve Koray Baþdoðrultmacý dýr Ýki kiþi geldikbiz meydanlara boynumuzda asýlý Kýbrýs Cumhuriyetibayraklarý ve elimizde 8 tane pankartla ve toplamda 10tane Kýbrýs cumhuriyeti bayraðýyla beraber. Bizim veonlarýn fikirleriyle özdeþleþen Afrika gazetesi grubu,Yasemin hareketi, Öðretmen sendikalarý ve ilerici yurtsever halktan destek gördük. En beklenmedik destek deCTP ve TDP tabanýndan geldi bizlere çünkü onlarýnyapýp ve söylemek istediklerini bizler yaptýðýmýz içinbize yol açýp alkýþlar eþliðinde platformun önüne davetettiler. Ve baþka bir konuya da açýklýk getirmekgerekirse Volkan gazetesinin Pazar sayýsýnda yayýn-ladýðý haberdeki gibi bize Rum basýnýndan kimse bizebayrak getirip örgütlemedi tam aksine kendi özgür iradeve düþüncemizle kurtuluþun var olan 1960 KýbrýsCumhuriyeti temelin de olacaðýný düþündüðümüz içinKýbrýs Cumhuriyeti bayraklarýný ve anti TC pankartlarýnýaçtýk. Çünkü belgeli pankarttan anlaþýlacaðý gibi TC 20Temmuz 1974 sabahý adaya bozulan anayasal nizamýve yýkýlan cumhuriyeti tamir etmeye geldiðini belirtenbelgelerinde belirttiði gibi görevine sadýk kalmamýþtýr.Zira Türkiye'nin Kýbrýs'taki garantörlük hakký ve müda-halesi tamamen 1960 Kýbrýs Cumhuriyetine baðlýdýr.Ayrýca adanýn kýsmen ya da tamamen baþka bir ülkeyebaðlanmasý veya ilhak olmasý ve taksim edilmesi yasak-lanmýþtýr. Görüldüðü gibi bugün Türkiye'nin AB yegirmesini engelleyen hukuken var olan tüm dünyanýntanýdýðý AB ve BM üyesi Kýbrýs Cumhuriyetidir. Bizimdeneden hakkýmýz olan 1960 Kýbrýs Cumhuriyetine,seçilmiþ liderlerimiz savunmamaktadýr ve ayrýlýkçý rejimolan ve kimin tarafýndan kurulduðu belli olan TC'nin detanýmadýðý illegal yapý K.K.T.C savunulup uluslararasýhukukun dýþýna çýkýlmaktadýr. Bizim de amacýmýz 1947-48 Cenevre barýþ konvansiyonuna aykýrý olarak taþýnannüfus ve seçmen yapýsýndan seçtirilen kukla liderlerinintalep etmediði Kýbrýs Cumhuriyetindeki haklarýmýzý talepetmek için bayraklarý ve pankartlarý kullanarak sokaklaraindik.

Son olarak Kýbrýs'ýn Kuzeyinde yasa diye gösterilip herþeyin bize TC tarafýndan paket ve dolaysýyla yaptýrýmolduðunun belirtmek isteriz. Bunun amacý tamamen bizitüketip kalanlarýmýzý da iþbirlikçi ve yalaka adý altýndakullanýp asimile etme ve göç ettirmektir. Buda iþgaldemektir. Biz ve bizim gibi düþünen insanlarýn çözümüsokakta aramasý gerektiðine inanmaktayýz. Ta ki bunuiþgalci anlayana kadar… Zira tarih 15 Temmuz 1974 defaþist Yunanistan darbesi ile o þekilde olmuþtur.Temennimiz savaþsýz kansýz bir þekilde adada ulus-lararasý hukuka ve temel insan haklarýna uygun var olanþu an yýkýlmasý mümkün olmayan 1960 KýbrýsCumhuriyetine acilen kavuþmaktýr.

Haravgi "Vatanýmýzýn En Yüksek Zirvesinden Yeniden Birleþme Mesajý...Binlerce Kýbrýslý Türk ve Rum ÖnümüzdekiPazar EDON'un Gezisinde... Kýbrýs TürkÝlerici Gençlik Örgütleri de katýlýyor" baþlýklýhaberinde Trodos gezisinin, 1 Þubat, Salýgünü düzenlenen basýn toplantýsýyla ilanedildiðini yazdý.

EDON'un gezisine Cumhuriyetçi TürkPartisi (CTP), Birleþik Kýbrýs Partisi (BKP),Yeni Kýbrýs Partisi (YKP) ve Kýbrýs SosyalistPartisi (KSP) gençlik örgütlerinin katýlacaðýnýbelirten gazete, EDON Genel Sekreteri HarisKaramanos'un, Kýbrýslý Türk gençlerin etkin-liðe kitlesel þekilde katýlacak olmasýndanduyduðu memnuniyeti dile getirdiðini kaydetti.

Habere göre Karamanos, Kýbrýslý Türkgençlik örgütlerinin de hazýr bulunduðu basýn toplantýsýnda, bu dönemde milliyetçiliðin ve þovenizmin her iki toplumdada yükseliþ gösterdiðini söyleyerek, KýbrýslýTürk gençlerin de bu geziye kitlesel katýlým-larýnýn buna kitlesel bir yanýt teþkil edeceðinisöyledi.

"Vatanýmýzýn en yüksek zirvesinden Kýbrýsiçine ve dýþýna yeni neslin barýþ, güvenlik, veözgürlük þartlarý içerisinde müþterek gele-ceklerini inþa etmek istediði ve bunu yapa-bileceði mesajýný vereceðiz" diyenKaramanos, özetle þunlarý söyledi:

"Bütün askerler dýþarý, baðýmsýz Ada, Butoprak onlarýn ve bizimdir, elimizden alýna-maz' diye haykýracaðýz ki her iki taraftaki mil-

liyetçiler ve þovenler Kýbrýs'ýn bir vatan,Kýbrýslýlarýn da tek halk kalacaðýný iþitsinler.

Bu vesile ile EDON, Kýbrýslý Türk vatan-daþlarýmýzýn iþgal bölgelerindekimücadelelerine destek beyan eder. KýbrýslýTürk vatandaþlarýmýzý saran bütün sorunlarýnçözümünün tek yolunun yeniden birleþme veKýbrýs sorununun çözülmesi olduðunainanýyoruz. Hareketliliðin baþarýsý, KýbrýsTürk toplumunun ilerici-barýþsever güçlerinin,Türkiye'den kurtulmak için verdiði mücadeleve ortak vatan için ortak gelecek talep etmesiyasi iradesini gösterir."

Gazete haberinin "Ýngiliz Üslerine Anti-Emperyalist Yürüyüþ" baþlýðýyla ayýrdýðýbölümünde, Trodos gezisi çerçevesinde saat10.00'da Trodos Meydaný'ndan Ýngiliz üsler-

ine doðru bir anti-emperyalist yürüyüþgerçekleþtirileceðini yazdý.

Haberde, Kýbrýslý Türk ve Rum gençlerinbirlikte yürüyerek "Anglo-Amerikanlarýn yenidünya düzenindeki uluslararasý siyasidavranýþlarýný kýnayacaklarý" ve "Kýbrýs'takiÝngiliz Üsleri meselesi açýktýr" mesajýný vere-cekleri belirtildi.

Daha sonra, saat 11.30'da ise Planationalanýnda bir siyasi-sanatsal etkinlik ve konserdüzenleneceði, etkinliðe AKEL GenelSekreteri Andros Kiprianu, EDON GenelSekreteri Haris Karamanos, Kýbrýs Türkgençlik örgütlerinin temsilcilerinin de katýla-caðý kaydedildi.

Etkinlik için Ledra Palace'tan da saat 7'deotobüs kalkacak…

EDON'un Trodos gezisine Kýbrýslý Türk gençler de katýlýyor...

Açýk mektup

Neden Rejim ve T.C aleyhtarýpankartlar ve Kýbrýscumhuriyeti bayraklarý?

TAK'ýn 28 Ocak'ta verdiði habere göreGüvenlik Kuvvetleri KomutanýTümgeneral Mehmet Daysal ,Dipkarpaz'ý ziyaret etti.

Dipkarpaz Belediye Baþkaný MehmetDemirci'nin daveti üzerine yapýldýðýiddia edilen ziyarette TümgeneralDaysal, belediyeyi, spor kulübünü veRum kahvehanesini ziyaret etmiþ.

Ayrýca Türkiye CumhuriyetiBüyükelçisi Kaya Türkmen,Dipkarpaz'da incelemelerde bulun-muþ…

10 binlerce insaný Lefkoþa'da ÝnönüMeydanýnda miting yaptýðý günlerdeTürkiyelilerin yoðun yaþadýðý bölgeyeyapýlan bu ziyaretler hiç de normalolmasa gerek!

Belediye'den al haber!TAK'ýn verdiði haberde belediyeden

verilen bilgiye göre Daysal, önceBelediye Baþkaný Mehmet Demirciyimakamýnda ziyaret etmiþ ve Demirci,beldenin sorunlarýný Güvenlik KuvvetleriKomutaný Tümgeneral MehmetDaysal'a aktarmýþ, sonra belediyebaþkaný Lefkara üzerine iþlenmiþ Kýbrýsharitasý hediye etmiþ. Daha sonra sporkulübünde belde halkýyla sohbettoplantýsý yaparak sorunlarýný dinlemiþGKK komutaný ve en son olarak daspor kulübünün karþýsýnda bulunanRum kahvesini de ziyaret edip çayiçmiþ! Bu da barýþ mesajý olsa gerek!

GKK nasýl bir makamdýr ki köy gezi-sine çýkar ve beldenin sorunlarý ileilgilenir, hele de tam da büyük mitinginyapýldýðý bir zamanda. Tabii, ilk aklagelen bunun bir teftiþ olduðu ve bölge-den kimlerin mitinge katýldýðýnýn, katýla-caðýnýn raporunun tutulmasý. Bunedenle ilerleyen günlerde bölgede ola-cak baskýlarýn da bu vesile ile zeminihazýrlanmýþ oluyor…

Vali de turda!TC Büyükelçisi ya da vali de denebilir

Kaya Türkmen, Dipkarpaz'daincelemelerde bulundu.

Gene Dipkarpaz Belediyesi'nden ver-ilen bilgiye göre ziyaret sýrasýndaTürkmen, eko turizm için beldedeyapýlan pansiyonlarý yerinde görüpincelemeler yapmýþ.

DEMÝRCÝ: "ziyaretinin iþten dur-durmalarla ilgisi yok"Bu arada Dipkarpaz Belediye Baþkaný

Mehmet Demirci, Büyükelçi Türkmen'inziyaretinin bir gazetede iddia edildiðigibi 6 kiþinin iþine son verilmesiyle bir

ilgisi olmadýðýný, ziyaretin 3 ay öncedenplanlandýðýný iddia eden yazýlý bir deaçýklama yaptý.

Bu ziyaretin elde olmayan nedenler-den dolayý 2 defa ertelendiðini ve 28Ocak'ta gerçekleþtiðini belirten Demirci,ziyaretin bölgede bulunan BüyükkonukBelediye Baþkaný Sezai Sezen, TatlýsuBelediye Baþkaný Hayri Orçan,Mehmetçik Belediye Baþkaný BeyazitAdalýer ve Esentepe Belediye BaþkanýErdal Barut'un daveti üzerine gerçek-leþtiði iddiasýnda da bulundu.

Demirci, "toplantýda sadece beldem-ize yapýlacak olan yatýrýmlar vebeldemizin sorunlarý görüþülmüþtür"dedi, yatýrýmlar görüþülürken en azýn-dan kibarlýktan olsun acentandan necinbir yetkili dahi yoktuyu kimse sormadý,haberde da böyle bir yetkilinin varlýðýn-dan bahsedilmiyor. Bu nedenleTürkmen tam bir vali gibi 82. ilde elinikolunu dolaþýp nerelere yatýrýmyapacaðýna karar verebiliyor, acen-tadakiler da iþte icraatlarýmýz diye

övünüyorlar. Komik olan kendilerinemal edilecek icraatlardan haberleri çoksonra olacak çünkü vali bilgileri aldý,kendi, uygun bulduklarýný onaylayacak,keyfine göre yatýrým planý çýkaracak…

Vali hazretleri ayrýca iþten durdurul-malarla ilgili de bilgilendirilmiþ,Demirci'nin açýklamasýnda "toplantýçýkýþý iþten duran 3 vatandaþýmýz SayýnBüyükelçimize durumlarýný izah etmiþolup, Büyükelçimiz de konu hakkýndagerekli mercilerden bilgi alacaðýný belirt-miþtir" yani þikayet acentanýn asýlpatronuna yapýlmýþ, acentadakilerkulaðý da gerekli görülürse çekileceðibu haberden anlaþýlmaktadýr.

Burada altý çizilesi diðer konu valininvali olmaya yakýþan davranýþýdýr.Çünkü normal bir elçi olsa böylesi gezi-leri ülkenin kendi iradesi saygýçerçevesinde yapar. Ama eðer elçideðil vali iseniz, yatýrýmlar size anlatýlýr,iþten çýkarýlanlar size dertlerini iletir,hem kim umursar acentayý, koca valiburada olduðu sürece!

27 ve 28 Ocak tarihlerinde GKK veElçinin Karpaz’da ne iþi vardý?

Page 7: yenicag 04021011

HABER 74 ÞUBAT 2011 CUMA

EL-SEN Baþkaný Tuluy Kalyoncu yaptýðýyazýlý açýklamada, hükümetin "KIB - TEK'ibatýrarak Ankara'dan aldýðý talimatlar ýþýðýn-da özelleþtirmeye çalýþtýðýný" söyledi.

"Bir kez daha yineliyoruz. KIB-TEK'in kamualanýndan alacaðý yaklaþýk 300 milyon TLiken, özel kiþi ve kuruluþlardan alacaðý yak-laþýk 100 milyon TL'dir. Yani toplam 400 mily-on TL (eski ifade ile 400 trilyon TL) alacaðýolan kurumumuz, alacaklarý ödenmemekteve bankalardan borçlanma zorundabýrakýlarak aðýr faiz yükü altýna sokulmak-tadýr. Kendi borcunu ödemeyen kamu alaný,özelden tahsilâtý da kendi verdikleri siyasikaynaklý talimatlar ile engellemektedir" diyenKalyoncu, þu anda elektrik üretimi yapmaktaolan bir þirketin, yýllardýr zarar ettiði gerekçesiile devlete bir kuruþ vergi vermediðini vurgu-ladý.

Açýklamanýn tamamý þöyle:Baþbakan Sayýn Ýrsen Küçük, aylardýr

anlatmaya çalýþtýðýmýzý anlamak bir yana,

dinlememekte ve duymamakta ýsrar etmek-tedir. Kýbrýs Türk Elektrik Kurumu ÇalýþanlarýSendikasý (EL-SEN) olarak, elektrik KurumuKIB-TEK'in parçalanarak, tamamen veya kýs-men özelleþtirilmesine izin vermeyeceðimizisöylüyor ve ilgili Bakanlýk ve Hükümetiuyarýyoruz. KIB-TEK, Hükümet edenlertarafýndan inatla batýrýlmak istenmektedir.Hükümet, üstüne düþen görevleri yerinegetirmemekte, KIB-TEK'i Ankara'dan aldýðýtalimatlar ýþýðýnda özelleþtireceðini söyle-mektedir.

Bir kez daha yineliyoruz. KIB-TEK'in kamualanýndan alacaðý yaklaþýk 300 milyon TLiken, özel kiþi ve kuruluþlardan alacaðý yak-laþýk 100 milyon TL'dir. Yani toplam 400 mily-on TL (eski ifade ile 400 trilyon TL) alacaðýolan Kurumumuza alacaklarý ödenmemekteve bankalardan borçlanma zorundabýrakýlarak aðýr faiz yükü altýna sokulmak-tadýr. Kendi borcunu ödemeyen kamu alaný,özelden tahsilâtý da kendi verdikleri siyasi

kaynaklý talimatlar ile engellemektedir. Öte yandan, özelleþtirmeyi savunan

görüþler, sözde rekabet piyasasý oluþturmayýve verimliliðin artýrýlmasýný hedeflemektedir.EL-SEN bu görüþlere katýlmamaktadýr.Ancak, kendi görüþleri ve yaptýklarý da buyaklaþýmlara hizmet etmemektedir. Þu andaözel bir þirket üretim yapmaktadýr. Bu þirket,yýllardýr zarar ettiði gerekçesi ile devlete birkuruþ vergi vermemektedir. Üstelik bu þir-ketin kendisine ait üretim tesisine, devletanlaþýlmaz bir þekilde kira bile ödemektedir.Yani, özel þirkete ait üretim araçlarýnaK.K.T.C. kira ödemektedir. Alým garantisi adýaltýnda bu þirketin her ürettiði satýn alýnmak-ta, KIB-TEK eksilen ihtiyacý karþýlamaktadýr.Yani, ortada bir rekabet deðil, özel þirketinpek çok araçla korunmasý vardýr.

Sonuç olarak elektrik üretiminde özel sek-tör, kamu ile karþýlaþtýrýlamayacak kadaravantajlara sahip olmasýna raðmen, ne dahaucuza üretim yapmakta, ne devlete daha

fazla vergi geliri saðlamakta, ne sosyal fon-lara KIB-TEK çalýþanlarý kadar katkýda bulun-makta ne de K.K.T.C. ekonomisinde üretimve tüketimin ucuzlatýlmasýný saðlamaktadýr.

Durum bu iken, Baþbakan ve HükümetinKIB-TEK'i parçalayacak ve özelleþtireceðizsöylemlerinde ýsrar etmesi, 614 KIB-TEKçalýþaný ve Halkýmýza açýkça meydan oku-mak ve sizi de KTHY ve KTHY çalýþanlarýnabenzeteceðiz demektedir.

Çare bellidir. Kamu alanýndan ve özel kiþive kuruluþlardan olan alacaklar, süratleödenmeli ve siyasiler KIB-TEK'ten elleriniçekerek ÖZERK bir oluþum için gerekli yasaldüzenlemeler süratle yapýlmalýdýr. EL-SENolarak bu konuda sonuç alýcý olmak þartý ileher türlü çalýþmaya taraf olmaya hazýrýz.

Hükümeti uyarýyor ve halkýmýz sesleniy-oruz. Bizi karanlýklara mahkûm etmekisteyenlere, meþru her hakkýmýzý kullanarakdireneceðiz. Gerekirse tüm K.K.T.C. karara-cak ve bu fatura hep birlikte ödenecektir.

El - Sen: “Elektrik Kurumu’nunözelleþtirilmesine izin vermeyeceðiz”

Forza Livorno imzasý ile internetsitelerinde yayýnlanan açýklamaþöyle:

Forza Livorno, Ýtalya'da Irak'taölen Ýtalyan askerleri için tümülkede yas ilan edilirken, hazýr biziþgalci askerler için saygý duruþun-da bulmayacaðýz dizen Livornotribünlerinin Türkiye'de temsilcileriolmak için bu forumu kurmuþtuk.

Kýbrýs'taki Türkiye'nin taraftargruplarý oradaki faþist hareketleKýbrýslýlara karþý eylemlere gir-iþince, bizlerde Türkiye'dekitaraftarlarýn baþka bir sesi de vardiyebilmek için, oradaki faþistgüçlerle ortak hareket edentaraftar gruplarýný kýnýyor ve aþaðý-daki açýklamamýzý yayýnlýyoruz!

"Türkiye, Kýbrýs'ýn yakasýný

ne zaman býrakacaðýz?"*Daha önce Ultraslan ve KKTC

Çarþý ile Kuzey Kýbrýs'taki iþgalrejiminin uluslararasý statü kazan-masý için þoven gösterilerdüzenleyen Genç Mücahitler, bukez de Neoliberal saldýrýlara karþýdüzenlenen 28 Ocak Mitingi'ndensonra "Ankara elini yakamýzdançek!" pankartýný bahane ederekKýbrýslýlar'a "Or…Çocuðu" yazýlýbir pankartla hakaret etmiþtirler.

Þimdi söyleyin bakalým… Türkfaþistlerinin Kýbrýslýlara küfrettiði bircoðrafyada hâlâ iþgal olmadýðýnýmý sanýyorsunuz?! Kuzey Kýbrýs'taÇarþý'nýn ve Ultraslan'ýn ülküdaþýolan Genç Mücahitler'e karþý dur-mak Forza Livorno'nun ve bütünenternasyonalistlerin can alýcýgörevidir.

Türkiye Cumhuriyeti hükümet-lerinin Turgut Özal zamanýndanberidir dayattýðý "EkonomikPaketler" kemiðe dayanmýþ veTayyip Erdoðan hükümetinin dik-tatörlüðü altýnda Kýbrýslýlarýnisyanýna sebep olmuþtur. 28 Ocakgünü düzenlenen mitingteKýbrýslýlarýn taþýdýklarý sömürgeci-lik karþýtý pankartlar dikkat çek-

miþti. "Ankara ne paraný, ne pake-tini ne de memurunu istemiyoruz!"(Kýbrýs Türk ÖðretmenlerSendikasý), "Ankara elini yakamýz-dan çek!" (Baraka Kültür Merkezi),"Talimatla yönetilmeye hayýr!","Ankara'nýn paketlerine,Acentalarýn iþbirliðine, Hem usta-larýna hem çýraklarýnaDireneceðiz!" (Yeni Kýbrýs Partisi)gibi pankartlar dikkat çekti.Görüldüðü gibi sloganlardan"Ankara" hiç eksik olmadý… Hiçde þaþýlacak bir durum deðil,çünkü Ankara'nýn müdahaleciliðihiç bu kadar çýplak elle yapýl-mamýþtý. Daha önceleri yalnýzcademografik yapýyla oynayan vekendi demokrasi kuklasýný oynatanAnkara'ya artýk ne demografiyleoynamak ne demokrasiyle oyna-mak ne ekonomiyi yerle bir etmekyetiyor… Kendisine "Anavatan"diyen her sömürgeci kara parçasýgibi daha fazlasýný küstahlýkla istiy-or!

Genç Mücahitler adýndaki veyukarýda da bahsettiðimiz taraftargruplarýyla birlikte hareket eden veadada terör estiren kontrgerillaörgütü, Baraka Kültür Merkezi'ne"Or… Çocuklarý" þeklinde birpankartla giderek Kýbrýs'taki Türkiþgalinin geldiði aþamayý göster-miþtir. Kýbrýs'ta Türk sömürgeciliðiCemil Çiçek'in 'Sömürge valisi'edasýyla yaptýðý hakaretlere veaþaðýlamalara bir yenisinieklemiþtir. Asker-sivil bürokrasininbu hezeyanlarý halklarýn devrimcimücadelesi ve dayanýþmasýylabastýrýlacaktýr.

Faþistlerin "Kýbrýs Türk'tür, Türkkalacak!" sloganýna ve "Or…Çocuklarý"na verilecek cevap: Bizküfür eden ve kýrýlan deðil, bir-leþen ve büyüyen haritalarýnkardeþleþme mücadelesi içinVardýk, Varýz ve Var olacaðýz!Yaþasýn halklarýn ve renklerinkardeþliði!

*küçük Ýskender [Türkiye þiiri]

“Türkiye, Kýbrýs'ýn yakasýný

ne zaman býrakacaðýz?”*(KHA) Avrupa Birliði Ýstatistik Ofisi

Eurostat'ýn Salý günü yayýmladýðýverilere göre Kýbrýs'ta Kasým ayýn-da % 7.2 olan iþsizlik oranýnýnAralýk 2010'da biraz artarak %7.3'e ulaþtý.

Eurostat'a göre Euro bölgesinde(EA16) mevsimsel-uyumlu iþsizlikoraný Kasým ayýndaki gibideðiþmeyerek Aralýk 2010'da %10.0 oldu. AB27'lerin iþsizlik oranýda Kasým ayýnda deðiþmede veAralýk 2010'da % 9.6 kaldý.

Kýbrýs erkekler için iþsizlik oranýAralýk'ta % 6.9 (Kasým'da % 7),kadýnlar için % 7.6 (Kasým'da %7.5) ve gençlerde % 20.4 olarakgerçekleþti.

Yunanistan'da iþsizlik oraný2010'un ikinci çeyreðinde % 12.2

iken üçüncü çeyreðinde % 12.9olarak kaydedildi. Erkek iþsizlikoraný % 10.3, kadýn iþsiz oraný %16.6 oldu. Ayný dönemdegençlerde iþsizlik oraný % 33.4'eçýktý.

Eurostat, AB27 ülkeleri içerisinde,23.179 milyon kadýn ve erkeðin kibunlarýn 15.775'i Euro bölgesindeoluyor, Aralýk 2010'da iþsizolduðunu tahmin ediyor. Kasýmayýyla karþýlaþtýrýldýðýndaAB27'lerde iþsiz sayýsý 19,000 kiþi,Euro bölgesinde 73,000 düþtü.Aralýk 2009'la karþýlaþtýrýldýðýndaise AB27'lerde 434,000, Euro böl-gesinde 178,000 oldu.

Üye ülkeler arasýnda en düþükiþsizlik oraný Hollanda'da % 4.3,Lüksemburg'da % 4.9,

Avusturya'da % 5.0, en yüksek iþsi-zlik oraný da Ýspanya'da % 20.2,Litvanya ve Letonya'da 2010'unüçüncü çeyreðinde % 18.3 olarakkaydedildi.

Bir yýl öncesiyle karþýlaþtýrýldýðýn-da iþsizlik oraný sekiz üye ülkededüþtü, Birleþik Krallýkta sabit kaldý,on sekiz ülkede de arttý. En büyükdüþüþ % 6,2'den % 7,3'e Malta'da,% 7,8'den % 8.9â Ýsveç'te, %6,6'dan % 7,4'e Almanya'da, %8,1'den % 8,8'e Finlandiya'da, enfazla yükseliþ 2009'un üçüncüçeyreðiyle 2010 arasýnda %14,3'ten % 18,3'e Letonya'da, %9,7'den % 12,9'a Yunanistan'da, %8,6'dan % 10,1'e Bulgaristan'da ve% 6,4'ten % 7,8'e Slovenya'dagörüldü.

(KHA) - Avrupa Komisyonu, okuluerken terk eden gençlerin sayýsýnýazaltmak amacýyla bir faaliyet planýonayladý.

Planla, üye ülkelere Avrupa2020'nýn ana hedefi olan ve on yýl-lýk süre sonunda, þimdi % 14.4olan okulu erken terk edenlerinortalama oranýný azaltma konusun-da yardýmcý olmak amaçlanýyor.

Komisyon'a göre Kýbrýs, okuluerken terk eden öðrencilerin sayýsýkonusunda önemli bir azaltmasaðladý. 2009'da ortalama % 11.7idi. Bu oran 2000 yýlýndan bu yana% 36.8'lik bir düþüþ anlamýna geliy-or ki bu Euro bölgesi ülkelerarasýnda Lüksemburg'dan sonrakaydedilen en iyi geliþme oluyor.

Eðitim, Kültür, Çok Dillililik veGençlik Komiseri Andrulla Vasiliu,Avrupa genelinde okulu erken terkedenlerin sayýlarýný yüzde 1 azalt-manýn her yýl fazladan yaklaþýkyarým milyon kalifiye genç demekolduðunu, Avrupa Birliði'nin birçokülkesinin düþük eðitimle okuluerken terk eden gençlerin sayýsýnýazaltmada ilerleme kaydettiðini

ancak daha yapýlmasý gereken çokþey olduðunu bildirdi.

Vasiliu, Komisyonun yeni gir-iþimine önerilen bir tavsiyenin dedahil olduðunu, bu tavsiyede üyeülkelere okulu erken terk edenlerinoranýný azaltmada kapsamlý poli-tikalar geliþtirilmesinde yardýmcýolduðunu anlattý.

Öneri, Brüksel'de 2-4 Mayýs tarih-leri arasýnda yapýlacak bir toplantý-da Eðitim Bakanlarý arasýndatartýþýlacak. Üye ülkelere 2012'nin

sonuna kadar verilen süretemelinde kapsamlý stratejiler onay-lamalarý çaðrýsý yapýlacak ve bun-larý kendi ulusal reform program-larýnda uygulamalarý istenecek.

Komisyon, sorunla mücadeledeyenlikçi yollar yaratýlmasý içinyaþam boyu öðrenme ve araþtýrmaprogramlarý yoluyla fon saðlayacak,okulu erken terk etmeyi azaltmadaulusal ve bölgesel tedbirler için deAvrupa Sosyal Fonu tedarik edecek.

Aralýk 2010'da Kýbrýs'ta iþsizlik % 7,3 arttý

Avrupa Komisyonu, okulu erken terkin sayýsýný

azaltacak planý onayladý...

(KHA) Elektronik Ýletiþim vePosta Hizmetleri Komiseri PolisMihailidis, 2009'da KýbrýsTelekomünikasyon Yönetimi'nin(CYTA) Kýbrýs mobiltelekomünikasyon piyasasýnda %90, diðer iletiþim saðlayýcýlarýnýnda % 10'luk payý olduðunu, ulus-lararasý çaðrýlarda CYTA'nýn %60'ý, diðer saðlayýcýlarýn % 40'ý

paylaþtýklarýný söyledi. Cep iletiþiminde 2009'da

CYTA'nýn payý % 80, onun ardýn-dan gelen Areeba'nýn, ki dahasonra adý MTN oldu, % 20 olarakgerçekleþti.

Mihailis, her 100 Kýbrýslýya 135cep telefonu düþtüðünü, buoranýn Avrupa'da % 135'le enyüksek oran olduðunu kaydetti.

CYTA iletiþim sektöründe ana saðlayýcý

olmaya devam ediyor...

Page 8: yenicag 04021011

HABER8 4 ÞUBAT 2011 CUMA

Özgürlük ve Dayanýþma Partisi'nin 15. yýlýAnkara Anadolu Gösteri Merkezi'nde düzenlenen bir etkinlikle kutlandý ve "ÝnsancaYaþam Ýnsanca Düzen" programý kamuoyunaduyuruldu.

ÖDP'nin kuruluþ etkinliðinde de bulunan YeniTürkü konseriyle açýlan etkinlikte ÖDP GenelBaþkaný Alper Taþ, Avrupa Sol Partisi BaþkanYardýmcýsý ve Yunanistan Synaspismos GenelBaþkaný Alexis Tsipras, Küba BüyükelçilikTemsilcisi Luis Ernesto Morejon, ToplumsalBellek Platformu adýna Cüneyt Cebenoyankonuþmalarýný yaptýlar. Etkinlikte; Yeni Türkü,Metin-Kemal Kahraman, Sevinç Eratalay,Gökhan Birben, Hasan Tatar, Ali Asker,Bandista, Sabahat Akkiraz Türkiye'nin dört biryanýndan gelen ÖDP'lilerin coþkusunu yükseltti.

"Partimiz 15 yaþýnda, hepimize kutlu olsun"diyen Genel Baþkan Alper Taþ, konuþmasýnaþu görüþlere yer verdi:

Merhaba sosyalizm ve devrim yolunda inatedenler, 68'den bugüne mücadeledenvazgeçmeyenler; merhaba bugün yenilenenyarýnýn yenenidir diye ayaða kalkanlar; merha-ba boþuna çekilmedi bunca acýlar diyerekunutmayanlar; merhaba devrimci dayanýþmaduygularý ile yanýmýzda olan dostlarýmýz; mer-haba enternasyonalist dayanýþmanýn temsilci-leri; merhaba geleceðine kendi söz veeylemiyle sahip çýkan devrimci gençler; mer-haba halkýn belediyesini yaratma mücadelesiyürütenler; merhaba hayatý ve mücadeleyigüzelleþtiren devrimci kadýnlar; merhaba kay-bettiðimiz devrimci arkadaþlarýmýzýn onurluaileleri hepinizi saygý ve sevgiyle selamlýyoruz.

Partimiz 15 yaþýnda, 15.yýlýmýz hepimizekutlu olsun.

Ne mutlu bize ki, bu mücadeleyi CanYücel'le omuz omuza verdik. Ne mutlu bize kibu mücadeleyi Mina Urgan'la omuz omuzaverdik. Ne mutlu bize ki bu mücadeleyi FakirBaykurt'la omuz omuza verdik. Ne mutlu kibize bu mücadeleyi Nihat Sargýn'la birlikteverdik. Ne mutlu bize ki bu mücadeleyi SadunAren'le birlikte verdik. Ne mutlu bize ki bumücadeleyi Hrant Dink'le omuz omuza verdik.Ve ne mutlu bize ki bu mücadeleyi kahra-manýmýz Sinan Kayýþ'la birlikte verdik.Buradan bir kez daha bu mücadelede düþentüm arkadaþlarýmýzý sevgiyle anýyoruz.

Bizi sayanlar, ölülerimizi de hesaba katsýnlar.Bu yüzden, çok kalabalýðýz.

ÖDP, geçmiþine sahip çýkanlarýn, unut-mayanlarýn ve onu devrimci bir tarzda aþmayaçalýþanlarýn partisidir. Mustafa Suphi'lerin,Nazým Hikmet'lerin, Hikmet Kývýlcýmlýlarýn,Mehmet Ali Aybar'larýn, Behice Boran'larýnmücadelesi bizim mücadelemizdir;

ÖDP, burjuva siyasetinin kulvarýnda enerjisinitüketenlerin deðil halkýn sözü ve eylemineinanlarýn, söz-yetki-karar iktidar halka, üreten-ler yönetsin diyenlerin partisidir. ÖDP, ben neyaptýysam halkým için halkýmla birlikte yaptýmdiyen Fikri Sönmez'lerin partisidir. ÖDP, idamsehpasýnda 'yaþasýn Kürt ve Türk halklarýnkardeþliði' diyen Deniz Gezmiþ'lerin partisidir.ÖDP, Tek Yol Devrim þiarýný Kýzýldere'de kan-larýyla yazan Mahir Çayan'larýn partisidir. ÖDP,düzenin zindanlarýnda týrnaklarý sökülen amaser verip sýr vermeyen ÝbrahimKaypakkaya'larýn partisidir. ÖDP, 12 Eylülkaranlýðýna caný pahasýna direnen Veysel'lerin,Özenç'lerin, Erdal'larýn, Necdet'lerin,Mine'lerin, Ali Baþpýnar'larýn partisidir. ÖDP,'devrimciye görev devrim yapmaktýr' diyenErnesto Che Guevara'larýn partisidir.

***15 yýl önce kurulan Partimiz bizim cesare-

timizi ve gücümüzü arttýrdý.Bu cesaret ve güç, Bergama köylülerinin

yaratýcý mücadele geleneðini Ýnay Köylüleriylebuluþturdu. Akkuyu'daki nükleer karþýtýmücadeleyi Sinop'a taþýdý. Türkiye'nin dört biryanýnda su ve toprak mücadelesini örgütledi.

Bu cesaret ve güç, kamu emekçilerininTÖS'den, TÖB-DER'den gelen þanlý mücadelegeleneðini KESK'e taþýdý. Grevli-toplu

sözleþmeli sendika mücadelesinin tarihiniyeniden yazdý.

Bu cesaret ve güç, devrimci gençlerin DEV-GENÇ'ten bugüne uzanan mücadelesindegençliðin devrimci muhalefetini yarattý.

Bu cesaret ve güç, 15-16 Haziran'ýn direniþruhunu, 89 bahar eylemlerinin coþkusunuTEKEL iþçilerinin kararlýlýðý ile buluþturdu.

Bu cesaret ve güç, Akhisar'da tütün, Ordu'dafýndýk, Trakya'da ayçiçeði, Tokat'ta pancar,Balýkesir'de zeytin, Salihli'de üzüm, Rize'deçay üreten ellerle buluþtu.

Bu cesaret ve güç, 6. Filo'yu denize döken-lerin Commer'in arabasýný ateþe verenlerinanti-emperyalist kavgasýný IMF Baþkaný'na fýr-latýlan ayakkabýnýn öfkesiyle, Obama'nýnkarþýsýna dikilen cüretle buluþtu.

Bu cesaret ve güç, SultanahmetMeydanýnda, 'Ne Refah-Yol, Ne Hazýr Ol',Fenerbahçe Stadyumu'nda 'ÇözümDemokrasi', Ýncirlik'de 'Ne Sam, Ne Saddam',Kadýköy'de 'Birarada Yaþamý Savunalým' slo-ganýna dönüþtü.

Bu cesaret ve güç; 'Sürekli Aydýnlýk Ýçin 1Dakika Karanlýk' diyenlerle, 'Yolsuzluk veYoksulluk Düzenine Hayýr' diyenlere,'Tencerem Boþ, Öfkem Dolu' diyenlerle, 'ÞimdiHalk Konuþacak' diyenlerle büyüttük. Þimdi'Ýnsanca Yaþam Ýnsanca Düzen' diyenlerlebüyüteceðiz.

Biz de, 15 yýl önce Che gibi gülünç görünmeriskini göze alarak inadýna aþk demiþtik.Devrimciliðin aþkla diyalektik baðýný ifadeetmiþtik. Çünkü Che, 'gerçek devrimcininkýlavuzu güçlü sevgi duygularýdýr… Gerçekdevrime aþk duygularý rehberlik eder' der.Ýnsanlarý sevmeyen, bu dünyayý sevmeyenmücadele edemez. Fedakarlýk edemez.Kendisini emekçilere ve ezilenlere adayamaz.Sevgisiz, aþksýz devrimcilik olmaz.

***15 yýl önce 'tarih bitti, sýnýf mücadelesi bitti,

devrimler dönemi sona erdi' diyenlere inadýnadevrim, inadýna sosyalizm dedik. Çünkü bizimiçin devrim bir efsane sosyalizm imkansýz birütopya deðildi. Devrim ve sosyalizm yarýnaertelenecek bir þey de deðildi. Bugünden inþaedeceðimiz bir süreçti. O yüzden ayný zaman-da 'Devrim Hemen Þimdi! Sosyalizm HemenÞimdi!' dedik.

15 yýl önce bu Partiyi kurduðumuzda ne eskidünya düzeni ne yeni dünya düzeni dedik. Bizbaþka bir dünya istiyoruz dedik. Partiyi kur-duðumuz yýllarda sosyalizme ait deðerler,sosyalizm sorgulanýyordu. Kapitalizm, piyasadüzeni kutsanýyordu.

2011 yýlýndayýz þimdi kapitalizm sorgulanýyor.Ýnsanlýk kapitalizmin vahþi sömürüsüne, gayriinsani düzenine karþý dünyanýn her yanýndayeni bir geleceði arýyor. Ýnsanlýðýn yeni birgelecek arayýþýnda devrim ve sosyalizmmücadelesinin ýþýðý yeniden parlýyor. Yeni birçaðýn kapýsý aralanýyor ve bizim çaðýmýz þimdibaþlýyor. Ýþte Tunus, iþte Mýsýr. Ekmek için,eþitlik için, özgürlük için, saygý ve onur içinTunus'un ve Mýsýr'ýn yoksullarý iþsizleri ayaðakalktý. Onlara buradan büyük bir dayanýþmaalkýþý gönderiyoruz.

Mýsýr ve Ortadoðu'da halk nasýl dinle-imanla

uyutularak sömürülüyorsa AKP de ülkemizdesömürüyü dinle imanla cilalýyor. Yandaþlarýnýzenginleþtiriyor. Zengini daha zengin yoksuludaha yoksul kýlýyor. AKP'nin kurduðu düzen'Allah kurtarsýn düzenidir'. Halkýmýz AKP'ye'Allah Kurtarsýn Partisi' diyor. Onlarýn riyakar-lýðýný yüzlerine çarpmalýyýz. Bunlar iktidarolmadan önce halka bu dünyada para pulatamah etmeyin esas olan öteki dünyadýr diyor-lardý. Ýktidar oldular þimdi önce para önce budünya diyorlar. Yoksullara öbür dünyayý gös-terirken, kendileri bu dünyada kendilerine cen-net kuruyorlar.

Bu þarlatanlýða, halký din ile uyutanlaraMarks'ýn mücadele arkadaþý Engels çok güzelbir yanýt vermiþti. Demiþti ki, 'Ne mutlu o yok-sullara ki öbür dünya zaten onlarýn. Bu dünya-da er ya da geç onlarýn olacaktýr.'

AKP, emperyalizme baðýmlý düzeni yeniledi,yeni bir rejim kurdu. Demokratikleþme diyeyutturulan iktidar kavgasý içerisinde güçlenenAKP, referandumla da kendi iktidarýný pekiþtir-erek otoriter yeni bir rejimi büyük orandakurdu.

Yeni Türkiye bir yanýyla dini muhafazakârlaþ-maya diðer yanýyla da sýnýrsýz bir piyasacýlýðadayanýyor. Ortadoðu'ya piyasacýlýkla Ýslam-cýlýðý birleþtirmiþ bir model olarak sunulan yeniTürkiye, AKP ve liberaller tarafýndan 'neo-Osmancýlýkla' süslenmeye çalýþýlýyor. Ama bu'neo-Osmancýlýðýn da nihayetinde emperyal-izmin bir cephe ülkesi olmaktan öte bir þeyolmadýðý NATO Füze Kalkaný sistemine verilenonayla da görüldü. Bu yeni Türkiye GrahamFuller'lerin Türkiye'sidir.

(…)Ülkemizin en büyük sorunlarýndan birisi iþsiz-

liktir. AKP, ülkeyi, devleti bir þirket gibi yönetiy-or; devlet iþsizliðe çözüm bulamaz, özel sektörbulur diyor. Emekçilere ya güvencesiz çalýþmaya da iþsizlik diyor. Ýþsizliðe dair AKP'ninönerdiði esnek istihdamdýr. Yýlýn belirli aylarýn-da çalýþansýnýz, belirli aylarýnda iþsizsiniz.Patronlar istediði zaman size iþe alacak iste-diði zaman iþten atacak hiçbir güvencenizolmayacak diyor. Bu güvencesiz, yarý zamanlýçalýþan iþçiler çalýþan görüneceðinden iþsizlikistatistiklerinde iþsizlik düþmüþ olacak. Ýþsizliðidüþürme politikalarý bu. Önümüzdeki dönembizim açýmýzdan iþsizliðe ve yoksulluða karþýmücadele dönemidir. ÖDP iþçilerin, iþsizlerin,güvencesizlerin, yoksullarýn daha fazlamücadele örgütü ve partisi olacaktýr.

Ýþsizliðe de yoksulluða da çözüm var. Çözümbozulan gelir ve servet daðýlýmýný yenidendüzenleyecek toplumsal ihtiyaçlara göre belir-lenmiþ ekonomi politikalarýndadýr. Çalýþmasaatleri kýsaltýlmalý, fazla çalýþma uygulamasýyasaklanmalýdýr. Ücret kaybý olmadan haftalýkçalýþma saati 35 saate düþürülmelidir.Kamunun sosyal harcamalarý ve kamu istih-damý arttýrýlmalýdýr. Bunun için belirli birdüzeyde serveti olanlardan servet vergisi alýn-malýdýr. Bu kaynaklar iþsizlere ve yoksullaraaktarýlmalýdýr. Asgari ücret vergiden muaf tutul-malýdýr. Her yurttaþa yurttaþlýk geliri öden-melidir. Eðitim ve saðlýk parasýz olmalýdýr.

***(…)

Bugün burada yalnýzca 15. Yýlýmýzý kutlamakiçin buluþmadýk. 2011 yýlýný bir umut ve eylemyýlý ilan ediyoruz. Ýnsanca Yaþam ÝnsancaDüzen için bir mücadele yýlý ilan ediyoruz.Ýnsanca Yaþam ve Ýnsanca Düzen için bugün10 Acil Talep'in etrafýnda bir yürüyüþ amaçlýy-oruz. Bu yürüyüþümüzü seçimlerde ve son-rasýnda dostlarýmýzla ortaklaþtýrmak istiyoruz.

Acil Taleplerimiz Þunlardýr; 1- 12 Eylül ve darbe kurumlarý olarak bilinen

ve toplumu üniversitelerden yargýya; basýndansendikal örgütlenmeye kadar bütünüyle kontrolaltýna almayý hedefleyen yapýlar ortadankaldýrýlmalýdýr.

2- Halkýn siyasal temsiliyetinin önündeki tümengeller kaldýrýlmalýdýr. Bunun için öncelikleyüzde 10 seçim barajý kaldýrýlmalý; adil birseçim yasasý hazýrlanmalý, anti-demokratiksiyasi partiler yasasý deðiþtirilmelidir.

3- Halkýn siyasal mücadele ve örgütlenmehakký önündeki bütün engeller kaldýrýlmalýdýr.

4- Sendikal barajlar kaldýrýlmalý, grevertelemeleri yasaklanmalý, kamu çalýþanlarýnagrev ve siyaset hakký saðlanmalýdýr.

5- Güvencesiz çalýþma yasaklanmalý, iþtençýkarmalar durdurulmalýdýr. Fazla mesaiyasaklanmalý, ücretler düþürülmeden haftalýkçalýþma saati 35 saate çekilmelidir.

6- Halkýn parasýz eðitim, saðlýk, barýnma,ulaþým, su, temiz bir çevrede yaþama vegüvenceli çalýþma hakký gibi en temel haklarýanayasal güvence altýna alýnmalýdýr.

7- Kürt halkýnýn dil, kültür ve kimlik taleplerikarþýlanmalý, eþit haklar anayasal güvenceyealýnmalýdýr.

8- Alevi yurttaþlarýn eþit yurttaþlýk taleplerikarþýlanmalý, ayrýmcýlýða son verilmeli, 12Eylül'ün bir ürünü olan zorunlu din derslerikaldýrýlmalýdýr.

9- Kadýna yönelik ayrýmcýlýk yasaklanmalý;kadýnlarýn çalýþma yaþamýna katýlýmýnýn önün-deki engeller giderilmeli, güvencesiz çalýþtýrýl-malarý önlenmeli, kadýna yönelik þiddetinengellenmesi için tedbir alýnmalý ve kadýnlarýntüm sosyal ve siyasal haklarýný güvence altýnaalacak düzenlemeler yapýlmalýdýr.

10- Özelleþtirmeler durdurulmalý, özelleþtir-ilen kamu kurumlarý tekrar kamuya iadeedilmelidir.

Evet, gerçekten devrimci bir açýlýma ihtiyaçvar. Devrimcilerin, sosyalistlerin açýlýmýnaihtiyaç var. Yýllardýr devrimcileri, sosyalistleriezmek için her þeyi yaptýlar. Bugünkü ülkeyiyarattýlar. Devrimcilerinin olmadýðý bir ülkeböyle çürümüþ, deðeri kalmamýþ, güzellikleriyok edilmiþ, kalbi köreltilmiþ, sevgisiz bir ülkeoldu.

Muhafazakar-liberallerin mutlak zaferindensöz ediyorlar. Neyin zaferi. Onlarýn yarattýðýülke ve demokrasi ortada. Yýllardýr her rengibu ülkeyi yönetti. Ama devrimcilerin Fatsa'da 6ayda yarattýðý deðerlerin ve demokrasianlayýþýnýn yanýna bile yaklaþamadýlar.Devrimcilerin söylediði her þey doðrulandý. Oyüzden onlarýn izinden ve yolundan yürüyenlerolarak baþýmýz dik, alnýmýz açýktýr.

Düþe kalka bugünlere geldik. Ama bir dahadüþmeye niyetimiz yok. Buna hakkýmýz dayok. Yalancý rüzgarlara kapýlmayacaðýz. Sahteumutlara bel baðlamayacaðýz. Halkýn sözüneve eylemine inanacaðýz.

Evet bugün bu düzen karþýsýnda güçsüz ola-biliriz, yalnýz olabiliriz, az olabiliriz ama biz busoygun ve sömürü düzenine, gayri insanidüzene asla teslim olmayýz. Çünkü biz teslimolmayanlarýn yolundan yürüyenleriz. O yüzdenbu emperyalist-kapitalist düzene karþý aþkla,inatla ve umutla Tek Yol Devrim demeyedevam edeceðiz.

Son sözümüz mücadelede yitirdiðimiz güzelkardeþlerimize, kahramanlarýmýzadýr. Þimdiayaða kalkýyoruz ve ellerimizi birleþtiriyoruz.Onlara söz veriyoruz. Diyoruz ki;Ey insanlýðýn güzel evlatlarý Ey kardeþlerimiz, yoldaþlarýmýz Sizlerin hayalleri bizlere vasiyetinizdir Vasiyetinizi yerine getireceðimize söz veriyoruz

Sosyalizm hemen þimdi!

Page 9: yenicag 04021011

ÖZEL 94 ÞUBAT 2011 CUMA

SerhanGazioðluHAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...

Page 10: yenicag 04021011

Makarios döneminde milletvekilleri vardý,daha doðrusu vekilcikleri…

Bunlar koro halinde el kaldýrýp indirirler,günün sonunda hep birlikte,

Meclisten solo þarkýar söylerlerdi.Þarkýnýn adý oybirliðiydi!Zaman deðiþti, Makarios'un vekilcikleri gitti,Kuzeydeki Meclisin vekilcikleri sahne aldý.Þimdi ise "Ulusal Konsey" adýnda "Ankara

Yurttan Sesler Korosu" kuruldu.Bu Konsey yani Koro, Ankara ne buyurursa onu seslendirir! Yurttan Sesler Korosu bugünlerde ilk konserini gerçek-

leþtirdi,Ve koro halinde sözlerini Ankara'nýn yazdýðý,Ýlk þarkýyý seslendirdi! "Daha dün Annemizin / Kollarýnda yaþarken,Çiçekli bahçemizin / Yollarýnda koþarken,Þimdi okullu olduk / Sýnýflarý doldurduk,Sevinçliyiz hepimiz / Yaþasýn okulumuz…"Türkiye'nin hem rejisörlüðünü, hem de baþ aktör rölünü

üstlendiði,Pamuk saçlý adamýn figüranlýðýný yaptýðý Halk Konseyi, Ýlk toplantýsýnda "tarihi" kararlar aldý! 47 örgütün 7'si hariç, tüm örgütler koro halinde,Yurtan Sesler adýna parçalar döktürdü.Kýbrýs'ta var olan gerçeklere dayalý, Birleþmiþ Milletler parametreleri çerçevesinde,Kalýcý ve adil bir anlaþmanýn, Bir an önce imzalanmasý için,Koro halinde çaldýlar çaðýrdýlar.Canlarým benim, yurt sevgisi ile dolu canikkolarým …

26 Ocak'ta Cenevre'de yapýlacak üçlü görüþmede,Artýk Kýbrýs sorununa son noktayý koyacak,Adýmlarýn atýlmasý temennisinde bulunan örgütler,Müzakerelere bundan sonra bir zaman limiti konul-

masýný,Ve görüþmelerin bu þekilde bir sonuca götürülmesini

istediler. Hep bir aðýzdan koro halinde…Hepside Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden bahsettil-

er, Yine koro halinde…Kýbrýs Türk tarafýyla Türkiye'nin,Ýyi niyetli tutumu karþýsýnda,Rum tarafýnýn uzlaþmazlýðýnýn devamýna raðmen,Hala Kýbrýs Türk halkýna izolasyon ve kýsýtlamalar uygu-

lanmasýnýn, Uluslararasý topluluk ve AB'nin söz verdikleri-ni yerine getirmemesinin,

Kabul edilmez olduðunu vurguladýlar. Yine koro halinde…Kararda ayrýca müzakere sürecinin geciktirilmesinin,Çözümsüzlük sürecinde Kýbrýs Türkü'nün statüsüz

býrakýlmasýnýn,Kabul edilemez olduðunu haykýrýp,Bunun haksýzlýk olduðunu belirttiler.Yine Koro halinde…Halbuki bu örgutçükler güya farklý sesler vermek için

orada idiler.Ama her ne halse koro halinde haykýrmayý seçtiler.Etkin garantörlük kalsýn,Ýzolasyonlar kalksýn, Ýki egemen halk, Ýki devlet,Zaman limiti isteriz, Görüþmeler ilelebet süremez,Onlar yoluna biz yolumuza, deyiverdiler!Tüm bunlar nerden çýkýverdi derseniz,Ankara'nýn rüzgarý olsa gerek derim! Makarios'un vekilcikleri 60'larda topluca þarký söylerken, Bizim sivil toplum örgütlerimiz de, Anavatan'dan esen rüzgarla birlikte 2011'de koro halinde haykýrýyorlar…Canlarým benim…Aslýnda bunun için Ulusal Konsey'e de gerek yok.

Ülke zaten Yurttan Sesler Koro'suna dönmüþ. Meclisi de öyle,Sivil toplum örgütlerinin ve sendikalarýnýn çoðu da…Kuzey Kýbrýs'ýn evvelden solo þarkýlar söyleyen,Siyasi parti ve sivil toplum örgütçükleri yetkilileri,Var güçleriyle baðýra baðýra,Koro halinde Ankara Türküleri söylüyorlar:Daha dün Annemizin / Kollarýnda yatarken…Ahh, o Ananýzýn kollarý!

GÖZDEN KAÇMAYANLAR! Önce hiç kimsenin kabul etmediði, Afrikalýlarýn bile red-

dettiði saðlýksýz etleri bize yedirdiler. Ardýndan hiç birülkenin kabul etmediði, Türkiye'den yola çýkan yanýkunlarý adaya sokup Dikmen çöplüðüne boþalttýlar.Yetmedi, Ýtalya'ya sipariþli Silikozis adlý kimyasal maddeyigemide yangýn çýkýp Ýtalya kabul etmeyince 50.000 $karþýlýðý Maðusa Limaný'na boþalttýlar. Yetmedi, içinderadyoaktif madde bulunan TC'den getirilen devasahurdalarý Serbest Liman'a boþalttýlar; hem de çocuklarýngittiði Karakol Îlkokulu'nun 50 metre arkasýna bir yere!Ülke resmen TC'nin her türlü çöplüðü haline getirilmiþ.Ýnsan sormadan edemiyor: Ýnsana zerre kadar deðer ver-meyen bir yapý ne iþe yarar? Devlet, insaný korumak içinmi, yoksa yok etmek için mi kullanýlýr? Mademki herkesçöpünü, atýðýný geliþigüzel KKTC'ye býrakýyor, oldu olacakdevleti de binalarýyla Dikmen çöplüðüne taþýyalým, olsunbitsin. Ne þiþ yansýn, ne kebap!

YORUM10 4 ÞUBAT 2011 CUMA

Yýlmaz

Parlan

ANKARA

“YURTTAN SESLER”

KOROSU!

Ç U VÇ U V A L D I ZA L D I Z . . .. . .

[email protected]

"Ýnsan dili konuþmaz, dil insaný konuþur" Heidegger.

Tegiye Birey

Cinsellik ulus-devletlerin hiç durmayan inþaasýnda kullanýlandipsiz bir manipüle aracýdýr. Paradoks þudur ki sözde özelalana ait olan cinsellik kadar kamu alanýnda hem pratikte hemsöylemde kontrol edýlmeye çalýþýlan baþka bir olgu yoktur.Aileden kanunlara dini otoritelerden devlet organlarýna bütünkurumlar kimin kiminle, hangi þartlarda, ne kadar süre, ne þek-ilde beraber olabileceðinin hem yasal hem de sosyal belirleyi-ciðini ve bekçiliðini yapmakla sorumlu tutar kendini. Bu kollektifcinsel rejiminin kendinini kabul ettirme biçimi, koyduðu kurallarý'doðallaþtýrmasýdýr'. Doðallaþtýrma taktiði konulan kurallara öylebir kalkan gerer ki, mantýklý olup olmamalarý bile sorgulanamaz.Zaten sorgulanýrsa çökecek olan bu rejimin dayanaðý hitapettiði öznelerin konulan kurallara uymadýðý taktirde deðersi-zleþtirmesidir. Varlýðýný sürdürmek için tehdide ihtiyaç duyanher rejim gibi rasyonel yollardan her bireyin onun empoze ettiðivaroluþ biçimlerini seçmeyeceðini bilir, ve öyle deðersiz öznepozisyonlarý yatarýr ki kiþiler aktif olarak bu rejimin içinde olmayýistemeseler bile dýþýnda olmayý göze alamasýn ve herkesin burejim altýnda varoluþu, eðer deðersizleþmeyi göze almýyorsa,devam etsin. Böylelikle anlýyoruz ki, cinselliðin 'özel' alana aitolmasý fikri de, cinsel rejimlerin yaratýcýlýðýnýn eseridir. Kamualanýnda bu denli kontrole maðruz kalan cinselliði kontroletmenin baþka bir kanadýdýr ona 'özel' etkiketini yapýþtýrmak.Bize doðru sallanan bir hayli iþaret parmaklarý karþýsýnda bizeverilen tek hak sessizliktir bu durumda. Özel olan tartýþýlmazçünkü… Kural dýþýlarýn da deðerinin çeþitli yollarla düþürüldüðübu baskýcý rejim bize seçim yaptýðýmýz hissini de böylece his-settitir, aslýnda kurallarýný yazmadýðýmýz ama oynadýðýmýz biroyuna dahil oluruz.

Ulus-Devlet'in Cinselliði Kullanmasý:'Özel' olan cinselliðin kamu alanýnda nasýl manipüle

edildiðiyle ilgili þöyle bir düþündüðümüzde akla ilk gelenler:Kürtaj haklarý, cinselliðin kimler arasýnda ne zaman yaþanabile-ceði ile ilgili kanunlar (homoseksüellik, farklý dinlerden/ etnikazýnlýklardan kiþilerin beraberlikleri), seks iþçiliðyle ilgili yasalar,kadýnýn doðurganlýðýnýn ulus-devletin çýkarlarý için yeri gelinceyüceltilmesi, kadýnýn cinselliðinin evliliðin ve doðurganlýðýn teke-linde olmasý ancak erkeðin çocuk yaþlarda ilk deneyimini yaþa-madan 'adamlýðýný' kanýtlayamamasý paradoksu, 'adam'

olmanýn askerlikle baðdaþtýrýldýðý (adam olmak, ülkesini koru-mak, ülkesinin kadýnýný korumak vs. eðer böyle bir propagandaolmasa rasyonel olarak kim ölmeyi ve öldürmeyi yaþam üzer-ine tercih eder?) bir tablo çýkýyor karþýmýza. Kadýn evlendiði,doðurduðu sürece iyi bir vatandaþ, adam da askerliðini yaptýðýve korunmasý gereken kadýný hem finansal hem fiziksel olarakkoruduðu sürece iyi bir vatandaþtýr. Duruma göre (ulus-devlet-lerin mekansal ve zamansal olarak deðiþebilen çýkarlarýnagöre) deðiþken ama sonuçlarý kalýcý kadýn ve adam tablolarýulus-devletin kendi varoluþunu devam ettirebilmesi için formüleettiði ve propagandasýný yaptýðý vatandaþlýk rolleridir. Bu rollerve rollere uyanlarýn normalleþtirilmeleri, uymayanlarýn marji-nalleþtirilmesi de ulus-devletin devam için enstrümentaldir.(Kýbrýs baðlamýnda geliþen 'ideal kadýn imajý' ile ilgili dahadetaylý bilgi için Doðuþ Derya'nýn 2011 Kýbrýs Yazýlarý'ndayayýmlanacak olan annelik temsili/tecrübesi ile ilgili yazýsý vebianet.org adresinde mevcut olan 'Kýbrýslý Kadýn Olmak' yazýsý-na dikkatleri çekmek isterim.)

Saðýn ve Solun Yollarýnýn Kesiþmesi:Cinsiyetçiliðin ciddiye alýnmamasý, normalleþtirilmesi,

ve aktif kullanýmý.

Cinsel rejimlerin kurallarýný halka kabul ettirme ve onlarý nor-malleþtirme silahý da kuþkusuz kullandýðýmýz dildir, ve dilinetkin olduðu her alandýr. Eðer belli bir kelime, kalýp ve anlatýmbiçimi günlük dilde mevcutsa (dile dahil edilmiþse) ve sýkçakullanýlýyorsa, bunlarýn taþýdýðý anlamlarý 'doðal, süregelen'kabul ediyoruz ve kullanýlmasýnda bir sakýnca görmüyoruz.Ülkemizde medyada kullanýlan cinsiyetçi ve ýrkçý dilin tartýþ-masýnýn ortasýndayken politik pozisyonlarýný çeþitli eylemlerdesavunan hem saðdan hem de soldan gruplarýn pankartsavaþlarý cinsiyetçiliðin ve bunun içselleþtirilmesinin ülkemizdene trajik boyutlara ulaþtýðýnýn baþka bir kanýtý daha olmuþtur.Yasemin Hareketi'nin Varoluþ mitinginde açtýðý pankarta da,Genç Mücahitler'in in Baraka'yý prostesto etme amaçlý açtýðýpankarta da verilen tepkiler hakaretlere maruz kalan taraflartarafýndan hakarete uðradýklarý için verilmiþtir, ve hakaretleronlarý eden tarafa 'aynen iade' edilmiþtir. Bu resimde eksikolan bir þeyler var… Oturup düþündük mü, neden öfke ya dafikir belirtmenin yolu hakaret etmekten, hakaret etmenin yoluda cinselliðe,adamlýða,kadýnlýða atýfta bulunmaktan geçiyor?Kapitalizmle elele yürüyen ulus-devletin sunduðu sýnýrlý kimlik-lerin birbirimize karþý kullanmayý da adet edindik, birbirimizinsosyal polisi olduk. Kim daha çok 'adamdýr' yarýþý mýdýr ki

içinde olduðumuz 'adamlýðýný' cinsel saldýrýyla tanýmlandýðý,kimin annesinin cinsel hayatýdýr konumuz? Bütün bunlarýnyapmaya çalýþtýðýmýzla, ister Kýbrýs Cumhuriyetini savunmakolsun, ister Kýbrýs'ýn Türklüðünü, ne alakasý var? Cinsel rejim-lerin açýklarý da vardýr elbet, eleþtirilecebilecek yanlarý. Ancakeleþtiren 'marjinalleri' de susturmanýn yollarýný yine rasyonelcevaplar deðil 'normalleþtirme' yoluyla yapar. 'E bizimkültürümüze bu öyle demek deðil baþka anlamlarda da kul-lanýlýr' dendiðini duyar gibiyim. Esas problem de tam budur.topluma bu saldýrgan dilin normal, hafif, hatta mizahi ve kabuledilebilir gelmesi…Tabiiki hakaretin yöneltildiði özneler dýþýn-da! O zaman iþler deðiþiyor…

Bazý kadýnlýk ve adamlýk tecrübelerini yeren ve diðerleriniyücelten cinsiyetçilik ve cinsiyetçi aktif olarak kullanýldýkça vebaþtan üretildikçe siyasi taraflar arasý çizgileri kesinliðini yitiriy-or. Saldýrýlardaki cinsiyetçi dile dikkati çeken nadir kiþilerdenBaraka'dan Nazen Þansal ihtiyacýmýz olan paradigma deðiþi-mini gayet güzel vurguluyor. Þansal, kendilerine yöneltilen ren-cide amaçlý pankartý hakaret olarak algýlamadýklarýný çünküseks iþçilerini ve onlarýn çocuklarýný hakaret etmek için uygunözneler deðil sistemin maðduru olarak algýladýklarýný belirtti.Þansal kendilerine yöneltilen saldýrýyý seks iþçileri için kul-lanýlan baþka bir tabir olarak algýlayýp bu faydalý yýk-inþayýyapsa da, kullanýlan kelime seks iþçileri için kullanýlan birkelime olmanýn ötesinde bütün kadýnlarý aþaðýlayan vehareket alanlarýný daraltan yankýlar barýndýrmaktadýr,Dolayýsýyla bununla yüzleþmek için daha çetrefilli yollaragirmemiz gerekmekte, ayný pencereden ne tarafa baktýðýmýzýdeðil baktýðýmýz pencereleri deðiþtirmemiz gerekmektedir.

'Memlekette baþka sorun mu kalmadý da feminizm yapýyor-sunuz?' sorusuna naçizane cevap olsun bu yazý. Toplumsalcinsiyet rollerinin kiþisel, ulusal, uluslar arasý iliþkileri ne denlive derinden düzenlediðini bir daha hatýrlatsýn bize. Politikaalanýnda bile savunduðumuz pozisyonun altýný dolduracakyapýcý argumanlar ve hareketler üretmek yerine kadýnlarýnhayat çeþitliliðini aþaðýlayýcý ve genel olarak hayatý boðucukýlýp, bireylere ulaþýlmaz imajlarý hedef göstererek zararý doku-nan öðretilerin somut temsili olan sözlerin arkasýna sýðýnmayadevam ettikçe, ve bizi konuþan bu dil deðiþmedikçe meraklasormaya devam ediyorum: akýllarýnýzda yapýcý fikir, içinizdecinsiyetine bakmaksýzýn her bireyi eþit derecede saygýyadeðer gören bir anlayýþ mý kalmadý da cinsiyetçilik yapýyorsunuz?

Politik Alanda Cinsel/Cinsiyetçi (S)imgeler

Page 11: yenicag 04021011

YORUM 114 ÞUBAT 2011 CUMA

Yeni yýl adýmlarý Orta Doðuda patlamalarla baþladý.Þimdiden Tunus ve Mýsýrýn artýk aynen kalmadýðýnýnmesajýný veriyor. Mýsýrda önce dini karýþýklýklar ve þimdiMubarek hüsnünün son döneminin yankýsý yükseliyor.Tunusta halk devrilmez denilen yönetimi devirdi. Durumdankorkuya kapýlan Ürdünde hükümet fes edildi. Yemendendurmadan gösteri haberler geliyor. Amerikan düþünce kuru-luþlarý harýl harýl iþleyerek düþünceler yaratýyor. Daha saya-cak çok geliþmeler vardýr. Aktörler rollerini oynarken bazýsýn-da beklenenen olmasý, bazýsý "Tunus gibi" ansýzýn hazýrlýk-sýz yakalanmalarla konuþulan orta Doðu projeleri ve tepkiel-rle yeniden gündeme oturdu. Aslýnda önümüze onuturulanEmperlyalist veya yumuþatýlmýþ Küreseleþme kuramlarýnýndünyadaki acýmasýzlýklarýn yeniden resmini ortaya çýkarýyor-du.

Bugün olaylarýn olduðu ve Mýsýrla Tunusta daha bir öneçýkan geliþmeler, resmen sistemin uyguladýðý Orta Doðusiyasetinin aynasý olmaktadýr. Emperyalist ve daha özüAmerikanýn nasýl bir dünya istediðinin ýsbatý olan yapýdansöz etmekteðiz. Eklemekten geri kalýnmayacak bilgi ise:Konuþulan Büyük Orta Doðu projesinde Kuzey AfrikadanPakistana Afkanistana uzayan coðrafyadan söz edilmekte-dir. Bunu bildik klasik Coðrafyadan daha geniþ alan olmak-tadýr. Doksanalr sorasý konulan proje ve kültürler çatýþmasýyeniden oluþturma anlayýþý bu yörede en temelde oynan-maktadýr.

Yeniden ortaya çýkan acý gerçek ise þudur: ikide bir day-atýlan sistemsel olgularýn doðru gibi kavranýp savunul-masýnýn ne denli yanlýþ olduðunu ýsbatlýyordu. Ýþte bölgeninmerkezi ve en çok yardým alan ülkesi Mýsýr: Nasýl bir Mýsýryaratýldýðý artýk anlatmaya gerek olmayacak kadar açýktýr.

Acýmasýz antidemokratik bir liderle halkýn inim inleten devlettemel merkez oluyordu. En çok askeri yardýmý alýyor, en çokdesteklenen ordu olunuyor ve bölgedeki siyasal en önemlioyunculardan biri Mýsýr olmaktaydý. Hani denilen demokrasive özgürlük hedefli Emperyalist sözcükelr var ya; nasýlkandýrmaca olduðu Mýsýrla canlý örnek oluyor. Böylesi yapýyýda deðiþtirmek öyle seçim veya birkaç grevle olmazdý.Nitekim Mubarek Hüsnmü de aday olanlarý dahi yakalatarakseçim yapan ülke olduðu halde kimse onun yaptýðý seçimi"tanýmam demiyordu". Konuyu uzun uzun tekrar anlatmayadeymez. Þimdi Mýsýrdaki ayaklanmanýn sonuçlarý oynanankartlarla ileri atýlacak adýmlarla daha ilgilenmek gerekiyor.

Sistem Tunustaki ayaklanmalara hazýrlýksýz yakalandý.Daha doðrusu o denli uzun ve kararlý süreceðine inan-madýlar. Onun için ordaki geliþmelerde birazda gafilavlandýlar. Mýsýrda ise adeta son dönemde MubarekHüsnünün de hasta olmasý nedeniyle gelecek düþüncelerhazýrlanýyordu. Nitekim Mýsýrda patlamayla adeta hemendemeçler verildi ülkede bazý liderler öne çýkarýlmaya baþ-landý. Hala direk halkýn öfkesini denetim altýna alarak ayartam yapýlamadý. Burda ordunun Amerikan etkisiyle takýndýðýtavýr ve Erdoðan gibi liderleri kitlesel etki için kulanmalar dayapýldý. Dahasý Mýsýrda yaþamýyan Muhamet Elbaredey ülk-eye dönüp liderlik için denemeye giriþti. Hatýrlatalým;Baredey B.M. atom komisyonu baþkaný oldu: Ancak Mýsýradýna deðil Amerikan adayý olarak seçildi. Ýran karþýtý kartýy-la da oldukça güveni sapladý. Bunu gözden kaçýrmayýn.

Mýsýr olsun Tunus ise bize Emperyalist yeni sömürgedöneminin en acýmasýz resmini gösterdi. Þimdi sistem ayak-ta tutma olmaz sa deðiþtirip çýkarý koruma anlayýþlarýndayüzüyorlar. Korkular bu kývýlcýmýn yayýlmasýdýr. NitekimÜrdünde çýkan gösteriler sorasý hükümet fes edilip reforum-lar sözü verildi. Suriye karýþýk. Lübnanda istenmiyenn den-geler kuruluyor. Cezayir zaten hep kaynýyor. Onlarý rahatla-tan tek önemli olgu, bu ülkelerde baskýlara karþý halkolmasýna raðmen alternatif siyasal sistemi zorlayacaksosyalis hareketlerin olmamasýdýr. Yine de özelikle Mýsýrdakioynamalarla en baþta Ýsrail Filistin eksenine katgýsý hepkorkuluyor. Bölgenin enerji havzasý olmasý da ekonomik rek-abet açýsýndan oldukça duyarlýlýk yaratýlýyor. Ama Mýsýr öze-likle oynacak kartlarla hep kurulan kurgular sonucu mutlaka

tehlikeler olacaktýr. Orta doðu anlayýþýnda Mýsýr Ýsrail veyadaha geneli Arap dünyasý tetiklemeleri endiþelendirecekkesim mutlaka bulunur. Hele kazara Sudileri de dalga alýrsaiþler karýþýr. Onun için direk Ordu tarafsýz gibi durup yatýþtýr-ma tavrýna girdi: Obama telefon konuþmasý sorasý TürkiyeBaþbakaný Elcezire kanalýyla Mýsýr meydanýna hitap edip"Hüsnüye gitmesini" söyledi. Bunlar hep herkesime göreMýsýrýn nerde durma hamleleri oluyor.

Tüm bunlar þunu gizleyemez: Halkýn sokak gücü en acý-masýz diktatörleri dahi devirmeye yeterli güç olmaktadýr.Diðer açýdan tartýþýlmasý gereken; iletiþim ile oluþan katýlýmve sosyal patlama kendi liderini çýkaramadýðý zaman aynýdevrimci koþul giderek ayara yönelir. Tunusta halk dirençlehepsinin gitmesini isterken, yerine hala kendine temsil ede-cek siyasti oluþturamadý. Bu belirsizlik sürüyor. Mýsýrda isesokaklarý tetiklemeyen ama sistemin belirli kesimleri þimdidoðan boþlukta hazýrlýklý olduklarý için iktidar talebiyle öneçýkýyorlar. Bunlar aslýnda senelerdir uygulanan baskýlarýn vesosyal sýnýfsal muhalefetleri ezme anlayýþlarýnýn poletik acýmiraslarý olmaktadýr. Mýsýr belli ki sistemin yine önemli gücüolarak kalacaktýr. Ama kalýrken oynanacak kendi içsel den-geler ve yeni sistem denklemleri paydalarý mutlaka bazýdeðiþimler de getirecektir. O zaman da Ýsrail gibi ülkelerinendiþe duymasý doðaldýr. Çünkü Mýsýr eþitdir Ýsrail poletikasýsonucu Gazle kapýsýný dahi kapatý, yer altý tünelerini yýktý veçelik duvar ördü. Þimdi Filistin konusunda dahi ufak birdeðiþim Ýsrail için sorun olacaktýr.

Kýsaca Mýsýrda halk tarih yazdý. Sistemin koruduðu ve sis-teme hizmet eden en acýmasýz lideri sokakla zorluyor. Burdabize yeniden sistemin nasýl bir dünya yaþatýðýnýn anýmsatýl-masý da oldu. Eðer halk sokakta olmasaydý ne Tunus nedeMýsýr ve ardýndan gelen reforumla hükümet deðiþimlerolmazdý. Þimdi aAmerikan eksenliler bol bol ordaki rejimlerikötüleyen yazýlar yazýyorlar: Oysa daha dün bu lidrlerin nasýlözgürlük neferi olduklarýný sistemi koruduklarýný yazdýklarýnýhep onutular. Onutular ki Mubarek ahaliyi ezerken ve yoksu-luk artarken, onlarýn ve resmi rakamlarý bu ülkelerde refahýnartýðýný söyliyorlardý. Þimdi ise elerinde kalsýn diye de "refo-rum yapýn" demekteydiler. Ýþte Emperyalist gerçeklik ve Ortadoðu: Daha neyi anlatalýlm?

Özkan

YýkýcýEMPERYALÝST ORTADOÐU KAYNARKEN?

[email protected]

O dünyanýn da yakýndan tanýdýðý büyük birkiþilikti. Ýnsan Haklarýný öneren ve Aparthehýd'iyeren kitaplarýyla zaten BM'de diplomatkenepeyce isim yapmýþtý kendisine. Siyasalyaþamýna 1960'lý yýllarda KýbrýsCumhuriyeti'nde Bon Büyükelçiliðinde diplomatolarak baþlamýþ, 1960'lý yýllarýn baþlarýndaKýbrýs Cumhuriyeti'ne baðlý bir diplomat olarakBM'de görev almýþtý. Daha sonralarý 1977 yýlýn-

da BM diplomatlýðýna terfi ederken Kýbrýs diplomatlýðýndanayrýlmýþtý. Diplomatlýðý sýrasýnda New York Üniversitesi'ndede doktora ve profesörlük payelerini almaya hak kazanmýþtý.Bu arada kitaplarý da bayaðý dünyada, bilhassa Afrikakonusu baþta olduðu için epey deðer kazanmýþ ve1980'lerin baþlarýnda ünü artýk bütün dünyaya duyulmuþtu.O Kýbrýslýtürktü ve Kýbrýslýtürk aydýn olmaktan da her zamangurur duyardý. O Baf köylerinden Vreçça'dan hayat uðraþýnabaþlamýþ ve BM'de üne sahip bir bilim adamý olmuþtu.Onun bir baþka özelliði daha vardý. Amcasý Doktor Ýhsan Ali,demokrasi ve ideolojik bir kavga verirken hep onun yanýndadanýþmaný gibiydi. Ýhsan Ali onun amcasýydý ama onu oðlugibi severdi çünkü Özgür hep onun yanýndaydý. Ýhsan Ali,Kýbrýstürk liderliði ile tartýþmaya baþladýðýnda ÖzdemirÖzgür de amcasýnýn yanýnda saf tutmuþtu. Ýhsan Ali veÖzdemir Özgür 1950'li yýllarda Menderes iktidarýna karþýCHP ve Ýnönü'yü'i desteklemekteydiler. Kýbrýs'ýn taksim poli-tikasýna karþýydýlar. Kýbrýsumlarýnýn Enosis politikalarýna dakarþýydýlar ve her iki politikayý da yermekteydiler. Ýþte budurum her ikisini de Baf'taki taraftarlarýný da egemen ulusçuve taksimci kesimlerin hedefi durumuna getirmiþti. Ýlk kayý-plarýný gene kendileri gibi demokratik bir ulusçu olan TalatTaþer'in 1954 yýlýnda Ýngilizler tarafýndan tutuklanýp sürgünedilmesiyle vereceklerdi. Talat sürgün edilmiþti ama bu defada onlara Türkiye'de baðlaþýklar bulmuþtu. Ecevit ve Ýnönüile iþte böyle ilk kez 50'li yýllarda sýký temas kuracaklardý.Talat'ýn Kýzýlay'da Tarhan Kitabevi iþe yaramýþtý. Öte yandanTalat sürgün edilince Kýbrýs'taki mallarý da arütarmal edilipgidecekti. Talat'ý her Kýbrýslýtürk gazetecisi bir sürgüngazeteci olarak tanýmalý ve bilmelidir. Ama 1950'li yýllardaki

gerek CHP içindeki gruplar, gerek Ýnönü, gerekse Akis veKim dergileri Ýhsan Ali'yi desteklemekte bu arada birlikteparti kurduðu Avukat Ahmet Gürkan ve Ayhan Hikmet de bugruplar ve dergiler tarafýndan yakýndan takip edilip bu yayýnorganlarýnda onlarý destekleyici haberler ve makaleler çýka-caktý. Bu dergilerde gerek Ýnönü'nün damadý Metin Tokerve gerekse Ecevit'in aðýrlýklarý hiç unutulamaz. Ecevit'in DrÝhsan ali ile temasýnýn hala daha 1974 yýlýna kadar devamettiðini bizzat gören ve bilen insanlardan biriyim. Türkiye'denona Ecevit tarafýndan mektup getiren Baflý üniversiteliöðrenciyi de yakýndan tanýyordum ama burada kiþilik hak-larýndan olduðu için yazmayacaðým. Ama 1964 yýlýndansonra artýk bu politikalar yerine daha milliyetçi ve dahabölünme isteyen politikalar aðýrlýk kazanmaya baþlamýþtýTürkiye Devleti'nde. Elbette bunda Yunan ve Kýbrýsrumetnosetrizminin de karþýlýklý etkileþimde büyük bir etkisi ola-caktý. Soðuk savaþ etkileri de burada unutulmamalý.Ýlk TCBüyükelçisi Dirvana da Ýhsandan yanaydý. Ama 1964'degelindiðinde Ýhsan artýk hem çevresindeki avukatlarýnöldürülmesi hem Türkiye'deki desteðin geri çekilmesi hemde halkýn sindirilmesi konusunda yalnýz býrakýlmýþtý. ÝhsanAli Kýbrýstürk liderliði ile uyuþmamaktaydý. Sol Kemalist poli-tikalarý ve ideolojiyi benimseyen Ýhsan Ali, önce Kýbrýslýlýk vedaha sonra da AB modelini ve Batý Avrupa demokrat kapi-talizmiyle Demokratik ulusçuluk ve demokratik bircumhuriyeti savunmaya baþlamýþtý ama toplumundan izoleedilerek artýk Kýbrýsrum kesiminde ikamet ediyordu.

Özgür bu zor anlarýnda da amcasýnýn yanýndaydý. Amagelgelelim ki hem kendisi hem de Dr Ýhsan Ali Kýýbrýsrumþövenizmi ve ýrkçýlýðýndan da þikayetçiydiler. Ben ÖzdemirÖzgür'le 1989 yýlýnda Ledra Palace'ta bir iki toplumlu toplan-tý sýrasýnda BM telefonuyla ilk defa temasa geçmiþtim.1940'lý yýllarda baþlayan siyasal misyonu ve memurluðuvardý. O yýllarda amcasýnýn da kurduðu birçok dernektegörev almýþtý hatta bazen Ýnkýlap Kulübü diye kendi baþýnada kulübler kurmuþtu. Baf komiserliðinde görevliydi vededem Hamza Erdoðan da o bölümde ebistatlýk (Foreman)yapýyordu. Yani dedem Hamza Erdoðan'ýn yakýn arkadaþýy-dý ama dedemden de yaþça elbette küçüktü. Dedem de çokokuyan bir insandý, Osmanlý Bektaþi, Tasavvuf edebiyatý,Divan Edebiyatý, Mevlana, Yunan Mitolojisi ve YunanEdebiyatýný çok iyi bilirdi. Dedem Kuran-ý Kerim ile Ýncil'i dehafýzlamýþ ve bu yüzden papazlarla bile din konusundatartýþan bir bilim adamýydý. Özgür'den önce dedem 20'li yýl-larda Ýhsan Ali ile de arkadaþlýk yapmýþtý ve hala daha dok-torun en yakýn arkadaþýydý. Zaten Özdemir abi de banabenimle temasa geçtikten sonra "O yalnýz deðildi, yanýndaHamza Erdoðan gibi deðerli arkadaþlarý vardý" diyecekti.Elbette bir fikir adamýnýn çevresi de oldukça önemliydi.Nitekim Doktor Ýhsan Ali de Ýsviçre'deyken ve daha da

öncesi çok deðerli insanlarla temas kurmuþ, deðerli kitaplarokuyan bir fikir adamý ve ideologtu. Doktorun da çok büyükbir kütüphanesi olduðunu ben kendisiyle görüþtüðüm 1975yýlýnda gözlemlemiþ ve kendisiyle Kýbrýs sorununutartýþmýþtým. Doktor o zamanlar yani 1975 yýlýnda Güney'de1974 olaylarýndan sonra artan milliyetçilik ve ýrkçýlýktanþikayetçiydi. Kendisine Türk milliyetçilerinin de yaptýðýbaskýlardan olduðu gibi Kýbrýsrum milliyetçilik ve ýrkçýlýðýn-dan da oldukça þikayet etmekteydi.

Özgür'ün siyasal hayatý iþte bu paraleldeydi. 1950'li yýllarýnsonlarýna gelindiðinde amcasýnýn da ýsrarýyla memurlukhayatýný býrakýp Türkiye'deki Siyasallara girmiþ ve birkaçsenelik bir eðitimden sonra mezun olmuþtu. Daha sonralarýki hatýrladýðým kadarýyla 1970 yýlýydý artýk BM'de görevliy-di.O zamanlar Baf'a gelmesine raðmen pek Türk Bölgesi'negeçemiyordu. Dedemle geldiði zamanlar KýbrýsrumBölgesi'nde buluþmaktaydý. Dediðim gibi çok iyiarkadaþtýlar. Ailesi ve Amcasý 1964 yýlýndan sonra toplum-dan izole edilmiþlerdi. Esasýnda hem Dr Ýhsan Ali hem deÖzdemir Özgür'ün durumu o dönemki toplumsal vedemokratik yapýmýzý da göstermesi bakýmýndan oldukçaönemlidir.

1977 yýlýndan sonra doðrudan doðruya BM diplomatlýðýnageçen Özgür New York Üniversitesi'nden hem doktora hemde Profesörlük payesi almýþtý. Apartheid ve Ýnsan haklarýüzerinde yazdýðý kitaplar dünyaca beðeni toplamýþtý. Birmüddet Mandela'nýn danýþmanlýðýný yapan ve Güney AfrikaAnayasasý'nýn hazýrlanmasýnda önemli rol oynayan Özgürdaha sonralarý 1980'li yýllarýn sonlarýna doðru emekliyeayrýlmýþ ve önce Güney'de, birkaç sene önce de Kuzey'deyaþamaya baþlamýþtý. Hayatýndan memnun ve mutluydu.Her zaman için beni telefonla arar ve aileden haberleredinirdi. Bir akraba gibiydik. O beni dedemden kalan biryadigar arkadaþ, ben de onu dedemden kalan bir yadigararkadaþ, bir abi olarak sayardýk. Ailemin 1930'lu ve 1940'lýyýllardaki anýlarýný da bilirdi. Dedemle yaþadýðý maceralarýespritüel bir þekilde anlatýrdý Özdemir Abi. Onunla 1989yýlýndan sonra yaklaþýk 22 senedir arkadaþlýðým olmuþtu.Düþünün hem dedemle, hem babam ve annemle hem debenimle bir arkadaþlýðý ve dostluðu olmuþtu. Kültürlü biriydi,yaþayan bir tarihti. Kitap okumayý ve yazmayý severdi.Kýbrýstürk halkýnýn demokratikleþmesinin ve olgunlaþ-masýnýn mimarlarýndandý. Evrensel bir aydýndý, bir bilimadamýydý. Ne diyeyim ki baþka onun için? Anýsý ve verdiðiaydýnlýk önünde saygýyla eðiliyorum. O benim de arkadaþýmve dostumdu. Onunla gurur duyuyorum ve onunlatanýþtýðýmdan ötürü de çok mutluyum. Rahat uyu Özdemirabi…

Ulus

IrkadÖZDEMÝR ÖZGÜR'ÜN

ARDINDAN

[email protected]

Page 12: yenicag 04021011

12

Sosyalist Demokrasi için Yeni Yolinternet sayfasýnda yayýnlananDördüncü Enternasyonal Siyasi BüroAçýklamasý tamamý þöyle:

Bütün devrimlerde olduðu gibidurum her saat baþý deðiþiyor.Dolayýsýyla herhangi bir deðer-lendirme birkaç saat ya da gün için-deki geliþmeler nedeniyle eskiyebilir.Fakat þimdiden diyebiliriz ki Tunus veMýsýr halklarý 21. yüzyýldaki devrim-lerin ilk sayfalarýný yazýyorlar. Buayaklanmalar Cezayir'denRamallah'a, Amman'dan Yemen'ekadar Arap dünyasýna þok dalgalarýyayýyorlar. Bu devrimler toplumlarýnkendilerine özgü tarihsel koþullarýnýnyaný sýra dünya kapitalist sisteminisarsan krizin birer sonucu. "Yoksullukayaklanmalarý" demokrasi isteyendevasa bir kitle hareketliliðiylebiraraya gelmiþ durumda. Dünyaekonomik krizinin etkileriyle birliktediktatörlüklerin baskýsý bu ülkeleri þuanda emperyalist tahakkümün zayýfhalkalarý haline getirmiþ durumda. Buülkeler toplumsal ve demokratikdevrim süreçlerinin koþullarý oluþtur-makta.

Gösteriler, grevler, kitle eylemleri,halkýn kendini savunma komiteleri,sendikalarýn ve sivil örgütlenmelerineylemleri, bütün halk sýnýflarýnýnhareketliliði, isyana doðru salýnan"aþaðýdakiler" ve "ortadakiler", "artýkeskisi gibi yönetemeyen yukardakil-er", sistem karþýtý radikal muhalefetiçindeki partiler arasýndaki yakýnlaþ-ma... Bütün bunlar devrim-öncesiveya bugün patlamaya hazýr devrimcidurumun bileþenleri.

Bugün Mýsýr'da yüz binlerce iþçinin,genç insanlarýn ve iþsiz yýðýnlarýnMübarek diktatörlüðüne karþý ayaðakalktýðýna þahit oluyoruz.

Tunus'ta kanlý bir diktatörlük devrildi.Bütün toplumun, halk sýnýflarýnýn veözellikle de gençliðin nefretinin hedefioldu. Baþta Fransa, ABD ve ABolmak üzere bütün emperyalist güçlertarafýndan desteklenen Ben Ali reji-minin baskýsý ve çürümüþlüðüdefedilmek zorundaydý.

Ayný hareket bugün Mýsýr'ý kasýpkavuruyor.

Tabi ki, her iki ülke arasýnda tarihselfarklar var. Mýsýr, Arap dünyasýnýn enkalabalýk ülkesi. Ortadoðu'da hayatibir jeostratejik konuma sahip.Devletin yapýsý ve kurumlarý, ordununrolü daha farklý. Fakat her iki ülkeyide sarsan ayný hareket.

Tunus'taki kitleler onlarý açlýðamahkum eden bir ekonomik sisteme-Strauss-Khan'ýn ifadesiyle "dünyaekonomisinin iyi bir öðrencisi"- dahafazla dayanamadýlar. Temel gýdamaddelerinin fiyatlarýndaki büyükartýþ, yüzde 30'a varan iþsizlik ve bin-lerce eðitimli ve nitelikli genç insanýniþsiz olmasý toplumsal bir ayaklan-manýn ortaya çýkýþý için uygun birzemin hazýrladý ve siyasal krizle bir-leþerek devrimle sonuçlandý.

2006 ile 2008 arasýnda pirinç, buð-day ve mýsýr gibi temel gýda ürün-lerinde muazzam fiyat artýþlarý oldu.Pirincin fiyatý beþ yýlda üç kat arttý;2003'te ton baþýna fiyat yaklaþýk 600dolarken 2008 Mayýsýnda 1800dolarýn üstüne çýktý. 2010'un ikinciyarýsýnda birleþik gýda fiyatendeksinde yaþanan yüzde 32'lik

sýçrama, tahýl fiyatlarýnda sondönemde yaþanan artýþýn bir göster-gesi.

Þeker, hububat ve kanola fiyatlarýn-daki büyük artýþ, dünya gýda fiyat-larýný, küresel isyanlara neden olan2008 fiyatlarýnýn da üzerine çýkararak,Aralýk ayýnda rekor seviyeye ulaþtýrdý.

Bütün bunlar olurken IMF ve DünyaBankasý, gümrük tarifelerinin kaldýrýl-masýný ve yiyecek sübvansiyonlarýnýnsona erdirilmesini talep ediyor.

Gýda fiyatlarýndaki bu spekülatifartýþýn neden olduðu eþi benzerigörülmemiþ kuraklýk esasen Afrika veArap dünyasýndaki bir dizi ülkeyi etk-iliyor.

Gýda fiyatlarýndaki bu patlama-manýn etkilerine Mýsýr da maruz kaldý.Ülke ekonomisi nüfusun ihtiyaçlarýnýkarþýlamaya yetecek kadar iþ üret-miyor. 2000 yýlýndan bu yana uygu-lanan neoliberal politikalar eþitsizlik-lerin patlamasýna ve milyonlarcaailenin yoksullaþmasýna neden oldu.Seksen milyonluk nüfusun yaklaþýkyüzde 40'ý günde iki dolardan dahaaz bir gelirle yaþamýný sürdürüyor.Ýþsizlerin yüzde 90'ý ise otuz yaþ altýgençler.

Kayda deðer bir baþka þey de -hükümet üyelerince yönlendirilen-Mýsýr ulusal sendikalar konfederasy-onunun, Tunus'taki isyanýn üstüne,son iki haftadýr hükümetten desteðinikýsmen çekmiþ olmasý.Konfederasyon, fiyat kontrolleri, ücretartýþlarý ve çay ya da yað gibi temelihtiyaç maddelerine ulaþamayacakkadar yoksul insanlara destek olarakgýda daðýtýmý talep etti. Sendika lider-lerinin böylesi taleplerde bulunmasýeþi benzeri görülmemiþ bir þey, ziraþu zamana kadar neoliberal poli-tikalarýn inanmýþ destekleyicileriolmuþlardý. Bu, Tunus olaylarýnýn etk-isiyle oldu.

Tunus'taki devrimin kökleri derinleregidiyor. Mevcut toplumsal hareket,gücünü Tunus halkýnýn ve onunörgütlerinin -özellikle de insan haklarýve demokratik özgürlükler için kurul-muþ dernekler ve Tunus Genel ÝþçiKonfederasyonu (UGTT) üyesi

sendikalar- tarihinden alan bir dizihareketin ve eylemliliðin sonucu.

Ýfade ve seyahat özgürlüðü için kimibireylerin 1999'da baþlattýklarýmücade, 2000'deki lise öðrencilerihareketi, 2001'deki Irak savaþý karþýtýeylemlilikler, 2002-2003'deki ikinciÝntifada, 2010 Haziranýndaki BenGuerdane ve 2010 sonlarýndadevrimin yolunu açan Sidi Bouzidhâlâ hatýrlarýmýzda.

Bu, toplumsal isyanlarýn ve diktatör-lük karþýtý hareketlerin bileþimiylebaþlamýþ olan tarihi bir hareket vebugün daha da ileri gitmeye çalýþýyor.Bu, antikapitalist toplumsal talepleriolan radikal bir demokratik devrim.

Ben Ali kaçmak zorunda kaldý amayarattýðý çete sisteminin özü yerliyerinde duruyor. Hareketin gücüsabýk Ben Ali destekçilerini tedricenhükümetten çekilmek zorunda býraktýama bu bildirinin yazýldýðý sýradabaþbakanlýk koltuðunda hâlâ bir BenAli destekçisi olan Gannuþi oturmak-taydý.

Ancak devrim yoluna devam etmekistiyor: "RCD defol!", "Gannuþi defol!".Bu taleplerin ardýnda politik sisteminkurumlarý ve baský aygýtlarýyla birbütün olarak ilga edilmesi talebi var.Ben Ali sisteminin tümüyle sonaerdirilmesi, bütün demokratik hak veözgürlüklerin, ifade özgürlüðünün,grev hakkýnýn, gösteri ve toplanmahakkýnýn, dernek, sendika ve partikurma hakkýnýn tesis edilmesigerekiyor.

Baþkanlýðý laðvedin ve geçicidevrimci hükümeti kurun!Diktatörlükten ve hakim sýnýflarýn ikti-darýný korumaya dönük operasyonlar-dan kurtulmanýn bugün için anlamý,Kurucu Meclisi seçecek olan serbestseçimlerin yolunun açýlmasýdýr. Eðeryeni bir oligarþi sisteminin tesisedilmesi arzu edilmiyorsa, bu süreçkomitelerin, konseylerin, halk meclis-lerinin örgütlülüðü üzerine inþaedilmelidir.

Bu süreçte antikapitalistleremperyalizmden ve kapitalizmdenkopuþu içeren bir programýn temeltaleplerini savunacaklardýr: Alt

sýnýflarýn ekmek, ücret, iþ gibi hayatiihtiyaçlarýnýn giderilmesi; ekonominintemel toplumsal ihtiyaçlar temelindeyeniden örgütlenmesi -ücretsiz venitelikli kamusal hizmet, eðitim vesaðlýk hakký, kadýn haklarý, radikal birtoprak reformu, bankalarýn ve ekono-minin temel sektörlerinin toplumsal-laþtýrýlmasý, iþsizler için toplumsalkoruma mekanizmalarýnýngeniþletilmesi, emeklilik hakký,borçlarýn iptali, halk egemenliðinintesis edilmesi. Ýþçilerin ve halkýnhizmetinde olacak demokratik birhükümetin programý budur.

Tüm bunlar olurken, iþçiler vegençler, gerek kendi bölgelerini koru-mak, gerek devlet idarelerinin vebüyük þirketlerin baþýndaki RCD lid-erlerini kovalamak, gerekse gýdamaddelerinin daðýtýmýný yapmak içinkendi meclislerini ve komitelerinikuruyorlar. Hareketin en savaþçý kes-imleri bu öz örgütlenme yapýlarýnýdesteklemeli, teþvik etmeli,örgütlemeli ve koordine etmelidir.Halk sýnýflarýnýn demokratik iktidarýbunlarýn üzerine inþa olacaktýr.

Mýsýr'daki ayaklanma hala sürüyor.Kanlý bir baskýya raðmen Mýsýr halkýartarak sokaða çýkmaya devam ediy-or. Kahire, Ýskenderiye ve Süveyþsokaklarýndaki yüz binlerce göstericiiktidar partisi NDP'nin ofisleri verejimin sembollerine saldýrýyor.Mübarek rejimine duyulan nefret,yozlaþma ve çürümüþlüðe karþý isyanve fiyat artýþlarý karþýsýnda temeltoplumsal ihtiyaçlarýn giderilmesitalebi bütün halk sýnýflarýnýn hareketegeçmesini tetiklemiþ durumda. Rejimsallanýyor. ABD tarafýndan destekle-nen ordu, istihbarat teþkilatýnýn baþýve Mübarek gibi rejiminsimgelerinden biri olan ÖmerSüleyman'ý baþkan yardýmcýlýðýnagetirerek "kontrollü bir darbe" den-emesi yaptý. Ordu gerilmiþ durumda.Halk ve ordu arasýnda kardeþleþmesahnelerine tanýk oluyoruz fakatMýsýrlýlarýn kararlýlýðý karþýsýnda orduçatýþmayý ve acýmasýzca bir baskýyýtercih edebilir. Sokaklardaki milyonlar-ca insanýn talebi son derece açýk:

Mübarek gitmeli fakat bütün diktatör-lük, baský aygýtýnýn tamamý ortadankaldýrýlmalý ve bütün haklar ve özgür-lükler garanti altýna alýnarakdemokratik bir süreç inþa edilmeli.Sýrada 1 Þubat için yapýlan gösteriçaðrýsý var.

Mýsýr'da da diktatörlüðe son vermekve bütün haklar ve temel özgürlükler-le birlikte demokratik bir süreci inþaetmek kaçýnýlmaz.

1977'deki ekmek isyanlarýndan buyana ortaya çýkan en önemli hareketolan bu ayaklanmanýn derin köklerivar.

Son otuz yýlda bir diktatörlük rejimiyaratan Mübarek karþýtlarýný cezaev-lerine gönderdi ve yok etti, toplumsalhareketlerin ve siyasal muhalefetinherhangi bir baðýmsýz fikrine taham-mül edemedi ve bastýrdý.

Kasým 2010'daki seçim maskaralýðýbunun son örneðidir. NDP'nin tama-men kontrolü altýndaki seçimlerdemeclisteki sandalyelerin yüzde80'inden fazlasýný kazandý.Geçtiðimiz son birkaç yýl içinde gün-deme gelen önemli grevler (özellikleMahalla'daki tekstil iþçilerinin eylem-leri), genel grev çaðrýlarý, farklýtoplumsal kesimler tarafýndan yapýlangösteri ve protestolar, 2004 yýlýndaIrak ve Afganistan'ýn iþgaline karþýdüzenlenen büyük anti-emperyalistgösteriler sadece ABD ve AB tarafýn-dan desteklenen bir rejimin red-dedildiðini gösteriyor.

Mýsýr, Ýsrail ve Suudi Arabistan'labirlikte emperyalist politikalarýnbölgedeki en önemli destekçilerindenbiridir. ABD, Ýsrail ve Avrupa Mýsýr'ýnkendi nüfuz alanlarýndan çýkmamasýiçin herþeyi yapacaklar ve protesto-larýn devrimci bir yönde geliþiminiengellemek için herþeyi göze alacak-lardýr.

Tunus'taki devrim Arap dünyasýnýateþe verdi. Bugün Mýsýr halkýnýnayaða kalkmasýyla birlikte herþeydeðiþebilir. Bu hareketin bölgedekaçýnýlmaz sonuçlarý olacaktýr,Mahmur Abbas'ýn bir utanç vesikasýolan beyanatýna raðmen özellikle deFilistinlilere cesaret verecektir.

Arap dünyasýndaki diðer dayanýþ-ma hareketleriyle beraber Tunus veMýsýr'da geliþen devrimci süreçlerinetrafýna bir dayanýþma duvarý örmekzorundayýz. Ben Ali'nin baskýcý devletaygýtýnýn devrimi ezmeye çalýþacaðýihtimalini veya arkadaþý Kaddafi'nintehditlerini göz ardý edemeyiz. Ayrýca,eðer rejim çatýþmayý tercih ederseordu kanlý bir baský hareketine giriþe-bilir.

Devrimci sürecin derinleþmesikarþýsýnda Batýlý güçler ve egemensýnýflar bu umudu yok ederek kon-trolü geri kazanmaya çalýþacaktýr.

Tunus ve Mýsýr halklarý uluslararasýiþçi hareketine ve küresel adalethareketine güvenebilmelidir.Sendikalarda, sivil örgütlenmelerde,sol partilerde bu halklarýn kavgasýnýve Arap dünyasýný kökünden sarsanayaklanmayý desteklemeliyiz.

Yaþasýn Tunus ve Mýsýr devrimleri!Arap dünyasýndaki mücadeleyle

dayanýþmaya!Dördüncü Enternasyonal Siyasi

Büro30 Ocak 2011

HABER4 ÞUBAT 2011 CUMA

Tunus ve Mýsýr’daDevrimler Ýlerliyor!

Page 13: yenicag 04021011

HABER 134 ÞUBAT 2011 CUMA

AMY GOODMAN: Mýsýr'daki kitlesel protestolar-la ilgili özel haberlerimize devam ediyoruz.Washington'dan Samer Shehata'yla Obamayönetiminin protestolara nasýl cevap verdiðinikonuþacaðýz. Shehata Georgetown Üniversitesi'n-da Arap siyaseti alanýnda doçent. En sonkitabýysa Shop Floor Culture and Politics in Egypt.Ülkenizdeki, Mýsýr'daki kitlesel halk isyanýyla ilgiligözlemleriniz nedir?

SAMER SHEHATA: Bu inanýlmaz bir þey; gözkamaþtýrýcý. Bir ay önce sormuþ olsanýz hiçbirim-izin beklemediði bir þeydi. Kuþkusuz sebepleriuzun zamandýr bunu hazýrlýyordu. Bu, en baþýn-dan beri, Baþkan Mübarek'ten öncesinden beriotoriter olmuþ bir rejim. Demokrasinin kurumlarýný,Batý'ya kendisini demokrasi olarak satmak için birmaske gibi kullanmýþ bir rejim, ama demokrasiyleuzaktan yakýndan bir ilgisi yok.

Bu protestolarýn ardýnda ekonomik sebepler devar. Bildiðiniz gibi Mýsýrlýlarýn yüzde 20?si yoksul-luk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor; yüzde 20?si de yok-sulluk sýnýrýna çok yakýn bir düzeyde. Son birkaçyýldýr enflasyon çok yüksek. Dünya Bankasý veIMF'ye göre gelir eþitsizliði de arttý.

Devlet Baþkaný Mübarek'in bir diktatör olduðun-da yanýlgýya yer olmamasý gerektiði kanýsýn-dayým. O bir diktatör. Ýnsanlarýn istediði sadecebakanlarýn deðiþmesi ya da yeni bir maliyebakaný atanmasý deðil; farklý bir rejim istiyorlar.Mübarek'in gitmesini istiyorlar. Sanýrým yeni atan-mýþ baþkan yardýmcýsýnýn onun yerini alývermesi,sokaktaki insanlarýn hiçbirinin kabul edebileceðibir þey olmayacaktýr. O da bu rejimin bir parçasý.Ýnsanlar temelde farklý türde bir siyaset çaðrýsýndabulunuyor. Sanýrým yarýn, bugün duyduðumuzulusal protesto çaðrýlarýnýn ardýndan, bir milyonkiþilik bir yürüyüþle, umarým bu rejim son bulacak-týr.

AMY GOODMAN: Ekonomiden bahsedebilirmisiniz, Mýsýr'da iþgücü konusunda uzmansýnýz.Tunus'taki durumun Mýsýr'da kývýlcýmý çaktýðýkesin görünüyor. Mýsýr'da insanlarýn yüzde 40?ýyoksulluk sýnýrýnda ya da altýnda yaþýyor; bütünbunlar bu halk isyanýný nasýl besliyor?

SAMER SHEHATA: Evet, bu çok doðru. Tunusve Mýsýr'daki olaylarla ilgili olarak Mýsýr'daekonomik durumun Tunus'ta olduðundan çokdaha kötü olduðu kanýsýndayým. Tunus'ta gelirlerMýsýr'dakinin iki katý. 17 Aralýk'ta kendisini yakanMuhammed Bouazizi Arap dünyasýndaki, Mýsýr'ýnda ötesinde Ürdün, Yemen ve Cezayir'de milyon-larýn durumunu ortaya koyan bir vaka; gençinsanlar, belli bir eðitimleri var; Bouazizi üniversitemezunuydu, ama gerçekte önlerinde gerçekçi biriþ fýrsatý yok. Tunus, Mýsýr ve baþka yerlerde iþsiz-lik rakamlarý çok yüksek. Tunus'ta resmi rakamyüzde 14,7. Bu IMF'nin verdiði rakam. Nüfusunbelli kesimlerine, 25 yaþýn altýndaki genç kesimebaktýðýmýzda -tabii genç ülkelerde nüfusun yarýsý30 yaþýn altýnda- iþsiz oraný ciddi oranda dahayüksek, resmi oranýn üç katý. Bu yüzden Mýsýr'daekonomik durum Tunus'takinden çok daha kötü.Tunus Mýsýr'a nazaran zengin.

Yoksulluk sýnýrýnýn altýndaki orandan bahsettiniz.Mýsýr, 1980?lerin sonlarýndan 1990?larýn baþlarýn-dan beri IMF'nin çaðrýsýyla yani aslýnda IMF veDünya Bankasý'nýn zorladýðý ekonomik reformlarýuygulamaya baþlamýþtý: ekonomik reform veözelleþtirmeye dayalý yapýsal deðiþim programlarý,sübvansiyonlarýn kesilmesi, piyasalarýn açýlmasý,deregülasyon vs. Fakat Mýsýr bu iþe baþta gönül-süzce, çok tereddütlü giriþmiþti. Fakat 2004?tegerçekten radikal bir þey oldu ve IMF'nin, DünyaBankasý'nýn fikirlerine gönülden inanan yeni birhükümet, yeni bakanlar atandý. Ve gayretle bupolitikalarý uygulamaya baþladýlar.Makroekonomik göstergeler, istatistikler, gayrisafiyurtiçi hasýla büyüme oranlarý, yabancý doðrudanyatýrýmlar vs. düzeyinde Mýsýr, bir mucize gibigörünüyordu. Daha önce Tunus modelinde detabii böyle olmuþtu. Hatýrlarsýnýz Jacques ChiracTunus'a "ekonomik mucize" diyordu; TunusIMF'nin ve Dünya Bankasý'nýn sevgilisiydi, çünkübu tür reformlarý daha önceden uygulamýþtý. Ehtabii Tunus'ta neler olduðunu gördük. Mýsýr'da da2004?ten bugüne kadar hükümet ve reformlarýWashington'da Dünya Bankasý, IMF ve Amerikalýyetkililer tarafýndan alkýþlandý. Yýllýk gayrisafi yur-tiçi hasýla büyüme oranlarý, üst üste yüzde altýnýnüzerinde geldi. Mýsýr IMF ve Dünya Bankasý'ndanreformlarýn birincisi ödülünü aldý; muazzamdoðrudan yabancý yatýrýmlarla ödüllendirildi.

Fakat bütün bunlar gerçek insanlar ve sýradanhayatlar düzeyinde olup bitenleri maskeliyordu.Reel gelirler, inanýlmaz derecede yüksek enflasy-on oranlarýnýn sonucu geriledi; enflasyonZimbabwe ya da Venezüella'da olduðu kadardeðil ama yüzde 25, 30 düzeyinde seyrediyorinsanlarýn gelirlerini kemirip duruyordu. Temelmallar, gýda fiyatlarý muazzam artýyordu. 2008?deyaklaþýk 13-14 Mýsýrlý, uzun ekmek kuyruklarýndabeklerken çýkan çatýþmalar sonucu öldü. Ýnsanlarekmek yardýmý alabilmek için saatlerce kuyruktabekliyorlardý; görüyorsunuz rejimin temellerindenbiri de buydu. Halktan en azýndan bir tür rýza ala-bilmek için bunu yapmak zorundaydý. Ýþte bumakroekonomik göstergeler, insanlarýn gündelikhayat ve reel gelirler düzeyinde yaþadýðý þeyimaskeliyordu. Daha önce de belirttiðim gibi yok-sulluk artýyordu. Gelir eþitsizliði artýyordu.Transparency International'a göre yolsuzluklar daartýyordu.

AMY GOODMAN: Bu haftasonu olanlardanbahsedebilir misiniz? Mübarek kitlesel protesto-lara istifa ederek deðil de meclisi feshedeceðiniaçýklayarak cevap verdi, deðil mi? Sonra da yeniisimlerden birinden bahsetti; Jane Meyer'ýn TheNew Yorker'da haftasonu yayýnlanan bir makale-sine göre Ömer Süleyman aslýnda Amerika'nýnterör zanlýlarýnýn teslim edilmesiyle ilgili politikasýnýizleyenler için çok da yeni biri deðil. Meyer þöyleyazmýþ: "1993?ten beri Süleyman çok korkulanMýsýr istihbarat servisinin baþýnda. Bu göreviyleCIA'nin teslimler konusunda, CIA'nin dünyanýndört bir yanýndan topladýðý zanlýlarý, genelliklezalim koþullarda, sorgulanmalarý için Mýsýr'a vebaþka ülkelere teslim ettiði gizli programçerçevesinde Mýsýr'daki baþlýca temas noktasý.[...] Kendisi yýllarda ABD ile Mübarek arasýndakiana devre olarak hizmet verdi."

SAMER SHEHATA: Evet, haftasonu olanlar,Mübarek'in cuma günkü konuþmasý, sonrasýndabaþkan yardýmcýsý atamasý, bunlar Mübarek'inkendisini ve rejimini kurtarma giriþimleri. Bunlar,milyonlarca Mýsýrlýnýn çaðrýsýný karþýlayamayan,bu devrimi bitirecek tek þeyin gerisinde kalanþeyler. Bu devrimi bitirecek tek þey rejimin sonaermesi ve daha önceki yozlaþmýþ ve despotrejimle hiçbir ilgisi olmayan yeni bir hükümetin ikti-dara gelmesidir. Mübarek bazý tavizlerde bulu-narak kendisini kurtarmaya çalýþtý. Bu tavizler desöylediðiniz gibi, parlamentonun feshedilmesi,sonra bir baþkan yardýmcýsý atanmasýydý; buMýsýrlýlarýn 30 yýldýr istediði bir þey; bu ülke otuzyýldýr baþkan yardýmcýsý olmadan yönetilen birülke. Mübarek atamayý reddetmiþti. Bir de tabiiyeni bir baþbakan atanmasýydý. Bu kiþilerin ikisininde askeri kiþilikler olmasý ilginç, deðil mi? Bu dapek cesaretlendirici bir þey deðil.

Süleyman'a gelince; tabii kendisinden çok fazlakorkulmuyor, biliyorsunuz Mýsýr istihbaratý kesinlik-le rejimin bir parçasý. Süleyman da atanmadanönce Mýsýr halký arasýnda saygýnlýðý olan biriydi.Çok zeki olduðu açýk. Spot ýþýklarýndan uzak dur-maya çalýþtý. Önceki birçok bakan gibi kendisininyolsuzluklara karýþtýðýna dair doðrudan bir bilgiyok. Bu göreve atanmadan önce bir meþruiyetivardý. Aslýnda son birkaç yýl içinde CemalMübarek'in ismi yükselirken birçok MýsýrlýSüleyman'ýn ismini ileri sürüyordu.

AMY GOODMAN: Mübarek'in oðlu.SAMER SHEHATA: Cemal Mübarek'in, devlet

baþkanýnýn oðlunun hükümette önemli mevkilereyükselmesiyle; ilerde yapýlacak fars kabilindenseçimlerde kendisinin baþkan olarak baþa getirile-ceði düþüncesiyle insanlar Ömer Süleyman'ýnismini daha kabul edilebilir biri olarak ileri sürüyor-lardý. Tabii bütün bunlar deðiþti; Süleyman sahipolduðu bütün meþruiyeti ve itibarý yitirdi; çünkü buMübarek'in iktidara tutunmak için kullandýðý birtaktikten baþka bir þey deðil.

Terör zanlýlarýn teslim edilmesi programýndakirolüne gelince; özel olarak bu mesele deðil; amadavranýþlarý, eylemleri, görüþleri Wikileaks bel-gelerinde gayet açýk. O da bir demokrasikavrayýþýna baðlý biri deðil. Wikileaks belgelerinegöre, Müslüman Kardeþler'in elbette ki çoktehlikeli bir Ýslami grup olduðunu, siyasetten tama-men dýþlanmasý gerektiðini söylüyor. Mýsýr'ýn birbuçuk milyon kiþinin yaþadýðý o açýk hava hapis-hanesini yaratan Gazze ablukasýný sürdürmesigerektiðini de söylüyor. Süleyman ABD'de gayetiyi tanýnýyor, çünkü buraya düzenli olarak gelirdi.Filistin-Filistin iliþkileri ve Mýsýr'ýn Ýsrail'le iliþkilerinedair çok önemli meselelerde baþlýca temas nok-tasýydý. Ayrýca Mýsýr'ýn Sudan'la Ömer el-Beþir vs.ile iliþkilerinde de baþlýca temas noktasýdýr.Mýsýr'ýn bu gibi dýþ politika meselelerine DýþiþleriBakanlýðý deðil, gizli servisler bakar.

Bu yüzden eðer gerçekten demokrasinin geliþtir-ilmesiyle ilgileniyorsak sanýyorum kabul edilemezbiri olacaktýr. Mýsýr sokaklarýndaki milyonlarcainsanla konuþursanýz, neler söylediklerini dinlers-eniz kabul edilemez olduðunu görürsünüz.Maalesef yurtdýþýnda baþkentlerde kabul edilebilirbiri olabilir. Ama tabii Þerif'in de belirttiði üzereburada asýl mesele bu deðil. Burada asýl meselemilyonlarca Mýsýrlýnýn ne istediði, neye layýkolduðu. O da onlarýn çýkarlarýný temsil eden,serbest ve adil seçimlerle seçilmiþ bir hükümettir.

AMY GOODMAN: New York Times'tan EthanBronner Süleyman seçilmiþ olsaydý "Ýsraillilerinrahatlamýþ olacaðýný" yazýyor. Kendisi þimdiMübarek tarafýndan Mýsýr'da devlet baþkanýyardýmcýsý olarak seçildi, yýllardýr boþ olan birmevki bu. Samer Shehata, bir ara vereceðiz vesonra da ABD'nin Mýsýr'a verdiði yardýmla ilgilikonuþacaðýz. Bu yardýmýn esasen askeri yardýmolarak milyarlarca dolar deðerinde olduðu dikkatealýnýrsa Mübarek'in þimdi yapmakta olduðu þeyüzerinde muazzam bir gücü var. Ayrýlmayýn.Þimdi bize New York'tan Bill Hartung katýlýyor.Kendisi New America Foundation'ýn Silahlanmave Güvenlik Ýnisiyatifi baþkaný; ABD'nin güçtendüþmüþ Mübarek rejimini büyük ölçüde askeriyardým yoluyla nasýl güçlendirdiðini yakýndanincelemiþ. Prophets of War: Lockheed Martin andthe Making of the Military-Industrial Complex adlýkitabýn yazarý.

Mýsýr rejimine, dünyada Ýsrail'den sonra en fazladýþ yardým alan ülkelerden birine milyarlarca dolargittiðini söylediðimizde, aslýnda bu para doðrudanMýsýr'a gitmiyor deðil mi? ABD'nin askeri taþeron-larýna gidiyor.

WILLIAM HARTUNG: Lockheed Martin veGeneral Martin gibi þirketler için bir tür þirketyardýmý gibi, çünkü Mýsýr'a gidiyor, sonra F-16uçaklarý, M1 tanklarý, uçak motorlarý, her tür füze,

tüfek, göz yaþartýcý gaz için Combined SystemsInternational denilen þirkete geliyor; aslýnda bu þir-ketin ismi Mýsýr'da sokaklarda bulunan gaz kutu-larýnýn üstünde yazýlý. Örneðin Lockheed Martinson 10 yýlda 3,8 milyar dolarý aþan anlaþmalarlalider; General Dynamics'in 2,5 milyar dolarlýk tanksözleþmeleri, Boeing'in 1,7 milyar dolarlýk füze vehelikopter sözleþmeleri; Raytheon'un silahlýkuvvetler için her türden füze sözleþmeleri var.Temelde bu rejimi desteklemenin kilit unsurlarýn-dan biri; ama çok fazla para sizin ve JuanCole'nin bu programda belirttiði üzere esasendevri daim ediyor. Vergi mükellefleri bu paralarýdoðrudan Lockheed Martin'e ya da GeneralDynamics'e de verebilir yani.

AMY GOODMAN: Yani ABD'nin burada muaz-zam bir gücü var, öyle deðil mi? Þimdi bunuShehata'ya sormak istiyorum, ABD hukukunuilgilendiren bir mesele. Endonezya'nýn DoðuTimor iþgalini haber yaparken þunu görmüþtüm:Endonezya için mesele, orayý iþgal ettiðinde, ki20. yüzyýlýn en beter soykýrýmlarýndan biriydi,ABD'nin onayýný almasý gerekiyordu, çünkü aksitakdirde ABD yardýmý kesecekti. ABD silahlarýnýsaldýrý amacýyla kullanamýyorsunuz deðil mi, enazýndan kanun böyle? Ve Endonezya da DoðuTimor'u yasadýþý olarak iþgal etti. Peki Mübarekrejimi bu silahlarý isyan eden kendi halkýna karþýkullanýrsa ne olacak?

SAMER SHEHATA: Evet, çok önemli veyerinde bir soru. Tahrir Meydaný'nýn üzerinde,Kahire'nin merkezinde binlerce barýþçý göstericininüzerinde dün uçan uçaklar görünüþe bakýlýrsaABD yapýmý F16?lar. Mýsýr'da Kahire, Ýskenderiyeve baþka þehirlerin sokaklarýndaki tanklar yaAbrams tanklarý ya da Mýsýr'da yapýlmýþ Amerikantanklarý. Bunun yapýlabileceði yönünde bir anlaþ-ma var. Bu çok ciddi bir konu, ABD'nin Mübareküzerinde muazzam bir etkisi var.

Mübarek Washington'dan gelen açýklamalardakiton deðiþikliðini iþitiyormuþ gibi görünmüyor;çünkü kullanýlan diplomatik dile bakýlýrsa öylegörünüyor ki ABD barýþçý bir geçiþ süreci istediðinisöylüyor. Açýkça "Mübarek'in þimdi gitmesi gerek"demediler, hükümetler bunu açýkça söylemez.Ama sanýrým söyledikleri bu anlama geliyor.Yeterince ileri gittikleri kanýsýnda deðilim kesinlikle;ama þimdilik Mübarek gerçekten dinlemiyormuþya da durumun ciddiyetini anlamýyormuþ gibigörünüyor ya da inanýlmaz derecede inatçý veson dakikaya kadar asýlacak.

AMY GOODMAN: Bill Hartung yani Mýsýr'agiden silahlar, ABD þirketlerine destek oluyor;onlar Mýsýr'a yardýmýn kesilmesinden memnunolmayacaklardýr, çünkü aslýnda bu yardým onlaragidiyor.

WILLIAM HARTUNG: Kesinlikle, çünkü yenirejimin ne isteyeceðini bilmiyorlar. ABD yapýmý odevasa silahlý kuvveti tutmak isteyecek mi? Bunuülkenin savunmasýnda nasýl kullanacak? Bu yüz-den yeni bir rejim olursa insanlarýn ihtiyaçlarýdururken, zaten þiþmiþ olan silahlý kuvvetler içinmültimilyar dolarlý anlaþmalara yanaþmalarý pekmuhtemel görünmüyor.

AMY GOODMAN: Pentagon'un SavunmaGüvenliði Yardýmý Ajansý'nýn derlediði silah satýþbildirimlerine göre, geçen on yýl içinde SavunmaBakanlýðý Mýsýr rejimine Lockheed Martin,General Dynamics, Boeing, Raytheon ve GeneralElectric gibi silah üreticileri adýna 11 milyar dolarýnüzerinde ABD silahýnýn verilmesine aracýlýk etmiþ.

WILLIAM HARTUNG: Aslýnda bu küçük birparça. Aslýna bakarsanýz Mübarek rejimininbaþlangýcýndan bu yana her yýl týkýr týkýr 1,3 milyardolar alýyor. Bu da yaklaþýk 40 milyar dolar ediyor;bu kadar büyük bir rakam bu þirketlere gitmiþ. Buyüzden lobicilerle görüþtüler. Yýllarca Mýsýr'lagörüþtüler. ABD'nin Mýsýr'la iliþkilerinin iyi olmasýnýistediler, çünkü bu iliþkiden kâr ediyorlar.

AMY GOODMAN: Çok teþekkür ederim.Ýki bölüm halindeki bu söyleþilere sýrasýyla þu

internet sayfalarýndan ulaþabilirsiniz:http://www.democracynow.org/2011/1/31/eco-

nomic_concerns_underpin_the_uprising_inhttp://www.democracynow.org/2011/1/31/made_

in_the_usa_tear_gas

Mýsýr'daki Ýsyanýn Ardýnda Ekonomik Gerekçeler Var

Page 14: yenicag 04021011

YKP Yürütme Kurulu Alpay DurduranMýsýr'daki durumu deðerlendirdi. Konu ileilgili açýklama þöyle:

Mýsýr halký ayaklandý. Baþka ülkelerdede ayaklanmalar var. Ülkede ve diðerayaklanma olan veya beklenen diðerülkelerde de biraz baskýlarda gevþemeolduðu dünya basýnýnýn haberlerindegörülüyordu. Obama iktidara gelince debaskýlarda azalma onun istemesindendolayý deðil ama haber olup da dikkatiniçekmekten çekinen tiranlarýn tutumuyüzünden baskýlarda azalma olduðugörülürdü. Internet baðlantýlarýnda haber-leþme yasaðýnýn azalmasý ve düþünceözgürlüðünün artmasý, arkasýndan diniözgürlüklere dokunmaya çekinmedendolayý azýnlýklarýn serbestleþmesi dikkatçekmekte idi ve sonucu halkýncesaretlenmesini getirmiþ olmalý ki isyanyayýldý. Yoksa daha önce de ekmek kav-gasý çýkmýþ, fiyat artýþlarý ayaklanmayasebep olmuþtu. Sömürü düzenleri hepvarken halk korkutulduðu için ayaklanma

az þiddette veya hiç olmuyordu.Bir nokta da ayaklanmalarýn olduðu

yerde ve daha ayaklanmanýn beklendiðiama ortaya çýkmadýðý yerde de tiranlarýnhalký teskin etmek isteyince ilan ettiði þeydemokratik reformlar yapýlacaðý veseçimlere fýrsat verileceðidir.

Demek ki bu güne kadar demokrasiyoktu, reform ihtiyacýndan bahsedecekkadar yozlaþma vardý ve halkýn sesi çýk-mýyordu.

Bu nedenlerle halkýn desteklenmesidünya sorunudur ve daha özel çýkarlariçin engellenmeye çalýþýlmamalýdýr. Ýsrailkorkabilir ama Ýsrail'in çýkarý dünyanýnçýkarýnýn yanýnda kabil-i ihmaldir. Ýslamcýyükselmeden bahsedilmesi de fazladýr.Humeyni yakýþtýrmasý da geçersizdir.Reform isteyen ve demokrasi çaðýranhalka mani olarak dinci istiladan kurtulmabeklenemez. YKP yolsuzluklarýnhesabýný ihmal etmemek þartýyla Mýsýrayaklanmasýný desteklenmesine yandaþtýr.

YKP Mýsýr'daki durumu deðerlendirdi

“YKP yolsuzluklarýn hesabýný ihmaletmemek þartýyla Mýsýr ayaklanmasýnýdesteklenmesine yandaþtýr”

HABER14 4 ÞUBAT 2011 CUMA

Yakýn dönem Kýbrýs parçasýnýn önemli gün-lerindendi 28 Ocak. Uzun bir aradan sonra,parça yaþayanlarýnýn taleplerini eyleme dök-tükleri, haykýrdýklarý gündü.

Ölü topraðýnýn uzun süreðenliðinden,baharýn müjdecisi gibi filiz veren misaliydi 28Ocak. Bu bakýmdan önemsenmesi gerekenve toplum tarihine kendini not ettiren gündü.

Sendikal platformun ön almasýyla, siyasipartilerin ve derneklerinde güçlerini en üstnoktada katmaya çalýþtýklarý ve kattýklarý"Varoluþ Mitingi" bugün kendisini tartýþtýran birnoktada bizi, kendisini anlamaya,öðrenmeyeve yön bakmaya çaðýrmaktadýr.

Her ne kadar ekonomik talep anlatýmlý birmiting olsa da, bunun siyasetten uzaklaþtýrýla-mayacak karakteri kendisini her halükardaifade etmiþtir. Dolayýsýyla da, en az ekonomikdil kadar da siyasal dil karakterlidir.

Siyasal dil karakterinin olmasý; onun ortakpayda yarattýðý anlamýna gelmemesi de, aynýzamanda onun zaafý ve hayatýn daha sonrakisüreçlerinde yol arkadaþlarýnýn yol çatýlarýnaçok erken varacaðý anlatýmýdýr da.

Kimi diller, ekonomi pratiðine tekabül edensorunlarý Ýrsen Küçük hükümetine ihaleederek konunun çözüleceði konumundaykenve burada da çözümün kendilerinin gelme-siyle, hükümet olmasýyla son bulacaðý anlatýmiçerisinde dururken; kimi anlayýþlar veanlatýmlarda sorunlarýn çözümünün alternatifpaketleri "Umut Paketleri" ile hal yoluna koyu-labileceði noktasýndadýrlar.

Somuta þekillendirdikleri paketlerini hemErdoðan hükümetine ve hem de Küçükhükümetine sunmaktadýrlar.

Kýbrýs parçasý iþgal tarihinden bu yanadevamlý olarak hergün ama hergüngörülmüþtür ki, hangi sorun olursa olsan,soruna getirilecek yaklaþým ya da çözüm;iþgal gereklerine uyum saðlamadýðý müddetçeçözüm olmasý þansýný bir tarafa býrakalým,gündeme bile alýnmamaktadýr.

Dolayýsýyla da "Varoluþ Mitingi" adýna uygun

anlatým gerekçeleri ile ifadeedilmeliydi.

Bu nokta da, miting içerisindeörgütlü öznelerden bazýlarýkonunun siyasal gerçeklerine denkdüþen askeri ve demografik iþgalinvar olan sorunlarýn ana kaynaðýolduðu, bu tarzda yaþama müda-hale edilmediði müddetçe, sorun-larýn çözülmeyeceði gerçeðiniifade eden afiþ ve pankartlarý ile

durumu gerçek noktasýndan deþifre etmeçabalarýndaydýlar.

Parça siyasetinde; kimi anlayýþ örgütlen-melerini bir kenara býrakacak olursak, kalan-larýn tamamýnýn çeþitli dönemlerde ve çeþitlibiçimlerde hükümet olduklarý gerçeði hayatýninkar edilmezidir. Tam da bu noktada, sankiyeni bir þeyler söylüyorlarmýþ gibi kendileriniyeniden yeniden ýsýtýp toplumsal kabule sun-malarý sadece ironi olmaktadýr.

Sendikalar; karakterlerinin olmazsa olmazýolmasý gereken ekonomik-politik-ideolojiküçlemenin geçmiþte olduðu gibi 28 Ocak'ta dakarþýlarýna çýktýklarýna þahit oldular.

Sendikalar, üçlü mücadele karakterindeolmasý gerekirken kimi dönemlerde politiktavýrlarý ile siyasal tespit ve tavýr almalarýkaçýnýlmaz olmaktadýr. Hele ki, yaþadýðýalanýn ana aksý iþgal gerçeði ise bu durumdasendikalar mecburen politik tutum alýþlarýnýgerçekleþtirmek durumunda kalýrlar.

Dolayýsýyla, "28 Ocak Varoluþ Mitingi" ikiana baþlýk ortaya çýkarmýþ bulunmaktadýr.

Þu ana kadar olduðu gibi, bundan sonra da;ada parçasýnda var olan, olacak olan sorun-larý kendi dar alanýnda olarak görüp, toplumayanýlsamalar yaratýp baþ çeliþki saklanmayadevam edilecektir. Ve bunun devamý olarakhiçbir sorun çözüm þansýna ulaþamayacaktýr.

Ya da:Sorunun ana kaynaðýnýn parçada ki askeri

ve demografik iþgal olduðu ve bunun devamýolarak kültürel yok ediliþin, ekonomik yoklaþ-manýn ortadan kaldýrýlmasý programatiði vepratiðini kendine ana hedef edip, kendini kon-umlandýrmasý gerçekliðinin ete-kemiðebüründürülmesidir.

Unutulmamalýdýr ki; baþ çeliþki kendisineuygun çözümlemeler ve pratikler geliþtir-ilmediði müddetçe, kendi karakterine uygunsorunlarýn üretilmesine kaynaklýk etme huyun-dan asla vazgeçmeyecektir.

AliSarýtepe

28 OCAK KRÝTÝÐÝ

[email protected]

n Mutki'den sonra Elazýð'daki AsriMezarlýðý içinde de toplu mezarbulundu. ÝHD'den Koç: Mezarlýkkayýtlarýna göre burada 50'denfazla kiþi gömülü

Bitlis'in Mutki ilçesindeki toplumezarlarýn ardýndan, bu kez deElazýð'daki kazýlarda cenazelerçýkarýldý. Elazýð ve çevre illerde 1993yýlýndan bu yana çýkan çatýþmalardayaþamýný yitiren çok sayýda PKK'lininailelerine haber verilmeden, AsriMezarlýðý'nýn çeþitli atýklarýn atýldýðý kýs-mýna toplu bir þekilde gömüldüðüortaya çýktý. Mezarlýk kayýt defterlerine,kýrmýzý kalemle nerden getirildikleri vemezar numaralarý yazýldý. Ýsimlerinkarþýsýna da "terörist" yazdýlar.PKK'lilerin gömüldüðü mezarlýk içerisin-deki bölüme hastanelerden gelen

ameliyat atýklarý da atýlýyordu.

"Ceset torbalarýyla gömdüler"Adýný vermek istemeyen mezarlýk

görevlisi farklý tarihlerde çýkan çatýþ-malarda yaþamýný kaybeden birçokkiþinin polis ve jandarma gözetiminde,kepçelerle açýlan çukurlaragömüldüðünü söyledi. GömülenPKK'lilerin mezarlýk kayýt defterinegeçirildiðini söyleyen görgü tanýðý,"1993'ten bugüne kadar Maden,Arýcak, Kovancýlar, Karakoçan ve çevreillerden çok kiþinin cenazesi getirildi. Buinsanlar dini vecibeleri yerine getirilme-den acýlan çukurlara ya üzerindekielbiselerle ya da ceset torbalarýylagömüldü" dedi. Görevli, ailelerin,mezarlýk kayýt defterinden yakýnlarýnýbulabileceðini söyledi.

Elazýð'daki Toplu Mezarda 50 Cenaze Var

Page 15: yenicag 04021011

HABER 154 ÞUBAT 2011 CUMA

ISI METAL

Slavoj Zizek - The Guardian

Tunus ve Mýsýr'daki ayaklanmalarda göze çarpma-masý imkansýz bir þey Müslüman köktenciliðin barizbir þekilde yokluðuydu. Halk laik demokratikgeleneðin en güzel örneklerinde görüldüðü gibi, yal-nýzca baskýcý bir rejime, onun yolsuzluklarýna veyoksulluða karþý ayaklandý ve özgürlük, veekonomik umut talep etti. Batýlý liberallerin, Arapülkelerinde gerçek demokratiklik anlayýþýnýn sadecedar bir liberal elit kesimle sýnýrlý olduðu ve büyükkitlelerin sadece dini köktencilik, ya da milliyetçiliksaikleriyle harekete geçebileceði yolundaki negatifinancýnýn yanlýþ olduðu kanýtlandý.

Büyük soru ise þu: Þimdine olacak? Bu iþin içindensiyasi olarak kim kazançlýçýkacak?

Tunus'da yeni bir geçicihükümet atandýðýnda,Ýslamcýlarý ve daha radikalsolu dýþladý. Bilgiç liberal-lerin tepkisi: "iyi, ikisi deayný kapýya çýkar, iki total-iteryen aþýrýlýk" þeklindeoldu. Ama iþler bu kadarbasit mi? Gerçek uzundönemli çeliþki tam daÝslamcýlar ile sol arasýndadeðil mi? Rejime karþý biran için birleþmiþ olsalarbile zafere yaklaþtýklarýn-da bu birliktelik parçalanýr,ve genellikle ortak düþ-manlarýna karþý verdiklerimücadeleden çok dahaölümcül bir kavgayadönüþür.

Ýran'da son seçimlerdensonra tam da böyle birmücadeleye tanýk olmadýkmý? Yüzbinlerce Musavitaraftarýnýn talepleri,Humeyni devriminindevamlýlýðýný saðlayanpopüler rüyaydý: özgürlük ve adalet. Bu düþ, ütopikbile olsa, nefes kesici bir siyasi ve sosyalyaratýcýlýðýn, örgütsel deneylerin ve öðrenciler vesýradan halk arasýnda tartýþmalarýn yolunu açmýþtý.O zamana kadar duyulmamýþ sosyal dönüþümlereyol açan bu gerçek açýlým, bu herþeyin mümküngöründüðü an, daha sonra Ýslami kurumlarýn siyasidenetimi ele geçirmesiyle yavaþ yavaþ boðuldu.

Açýkça köktenci hareketler söz konusu olduðundabile sosyal bileþenleri gözden kaçýrmamak içindikkatli olmalýyýz. Taliban devamlý olarak düzeniniterörle koruyan Ýslami köktenci bir grup olaraksunulur. Ne var ki 2009 yýlýnýn baharýndaPakistan'ýn Swat Vadisini ele geçirdiklerinde NewYork Times, Taliban'ýn "küçük bir grup toprak sahibiile onlarýn topraksýz kiracýsý köylüler arasýndakiderin çatlaklardan yararlanmak suretiyle bir sýnýfisyaný" yarattýðýný yazmýþtý. Eðer Taliban, "köylülerinçektiði acýlardan yararlanarak" New York Times'ýndeyiþiyle "çoðunlukla feodal kalan Pakistan açýsýn-dan tehlike çanlarý" çaldýrýyorduysa, acaba Pakistanve ABD'deki liberal demokratlarýn da ayný þekildebu acilardan "yararlanarak" topraksýz köylülereyardým etmeye çalýþmasýna kim engel oluyordu?Pakistan'daki feodal güçler liberal demokrasinindoðal müttefikleri miydi yoksa?

Çýkarýlmasý kaçýnýlmaz olan sonuç þu ki,

Müslüman ülkelerde radikal Ýslamcýlýðýn yükseliþimadalyonun bi yüzüyse diðer yüzü de laik solunyokoluþudur. Afganistan dünyanýn en Ýslami kökten-ci ülkesi olarak tanýmlanýrken, bundan 40 yýl öncebu ülkede, Sovyetler Birliði'nden baðýmsýz olarakiktidarý ele geçirmiþ güçlü bir komünist partinin deiçinde bulunduðu kuvvetli bir laik gelenek olduðunuhatýrlayan kalmýþ mýdýr? Nereye gitti bu laikgelenek?

Ve Tunus ile Mýsýr (ve Yemen ve belki de hattainþallah Suudi Arabistan'da) süregiden olaylarý buarka planý gözönüne alarak okumak çok önemli.Eðer durum bir süre sonra istikrar kazanýr ve eskirejim bir takim kozmetik liberal operasyonlarla ayak-

ta kalýrsa, bu baþaçýkýl-masý zor bir köktencitepki dalgasý yaratacaktýr.Bu hareketten geriyetemel bir liberal miraskalabilmesi için liberal-lerin radikal solun kardeþyardýmýna ihtiyacý var.Mýsýr'a dönersek bukonudaki en utanç vericive çok tehlikeli bir fýr-satçýlýk sergileyen tepkiTony Blair'in CNN'deaktarýlan sözleriydi:"deðiþim gereklidir amabu istikrarlý bir deðiþimolmalýdýr" dedi.

Mýsýr'da bugün istikrarlýdeðiþim yalnýzcaMübarek güçleriyleyönetici çemberi hafifçegeniþletmek üzere biruzlaþma anlamýnagelebilir. Ýþte bu yüzdenþu anda Mýsýr'da barýþçýdeðiþimden söz etmekayýptýr: Mübarek bizzatmuhalefeti ezme yolunagiderek bunu imkansýzhale getirmiþtir. Mübarekorduyu göstericilerin

üzerine gönderdikten sonra seçenekler netleþti: yaherþeyin ayný kalabilmesi için bir þeyin deðiþtirildiðikozmetik bir deðiþim, ya da gerçek bir kopuþ.

Ýþte gerçeklerin anlaþýlacaðý an: bundan on yýlönce Cezayir'de olduðu gibi serbest seçimlere izinverilmesinin iktidarý Müslüman köktencilere teslimetmek anlamýna geleceði öne sürülemez. Bir baþkaliberal kaygý ise Mübarek giderse yerini alabilecekörgütlü bir siyasi gücün bulunmamasý. Tabii ki yok.Mübarek bütün muhalefeti marjinalleþtirmeyibaþardý, öyle ki sonuç Agatha Christie'nin meþhurOn Küçük Zenci romanýndaki gibi sonunda geriyehiç kimsenin kalmamasý oldu. Mübarek'den yanakullanýlan, ya o ya da kaos olur tezi aslýnda tam daonun aleyhine bir tezdir.

Batýlý liberallerin iki yüzlülüðü nefes kesice: açýkçademokrasiyi savundular, ve þimdi halk din adýnadeðil, laik bir özgürlük ve adalet talebiyle tiranlarakarþý ayaklandýðýnda, büyük bir kaygýya düþtüler.Neden dertleniyorsunuz? Neden özgürlüðe bir þansverilmesine sevinmiyorsunuz? Mao Zedong'un eskibir sözü bugün her zamankinden daha fazla yerineoturuyor: "Göðün altýnda büyük bir kaos var-þahanebir durum."

Mübarek nereye gidecek o zaman? Bunun cevabýda gayet net. Lahey'e. Eðer Lahey'e gitmeyi hake-den bir lider varsa o da Mübarek'tir. (Sol Defter)

Arap devrimci ruhundan

niye korkalým ki?17 Aralýkta bedenini ateþe vererek iþsizliðive yoksulluðu protesto eden ÜniversiteMezunu Muhammed Bouazizi'nin çaktýðýkývýlcým, Kuzey Afrika ve ArapYarýmadasý'ndaki diktatörlüklerin, krallýk-larýn, gerici feodal rejimlerin korkulurüyasýna dönüþtü.

17 Aralýkta bedenini ateþe vererek iþsi-zliði ve yoksulluðu protesto eden Üniver-site Mezunu Muhammed Bouazizi'ninçaktýðý kývýlcým, Kuzey Afrika ve ArapYarýmadasý'ndaki diktatörlüklerin, krallýk-larýn, gerici feodal rejimlerin korkulurüyasýna dönüþtü. Tunus'ta baþlayan ve23 yýldýr devletin baþýnda olan ZeynelAbidin bin Ali'nin ülkeden kovulmasýnýsaðlayan halk isyaný Fas, Cezayir, Mýsýr,Yemen gibi benzer rejimlerin iþbaþýndaolduðu ülkelere sýçradý.

Ýþsizlik, yolsuzluk, rüþvet ve adam kayýr-manýn had safhaya ulaþtýðý bu ülkelerdekirejimlerin ortak özelliklerinden birisi,baþýndaki liderlerin uzun yýllar ABD veAvrupa'nýn desteðiyle iþbaþýnda kalmýþolmasý. Halkýn isyaný karþýsýnda zor duru-ma düþmeye baþlayan rejimlerinömrünün çok uzun olmadýðý artýk açýk birþekilde söyleniyor. Kuzey Afrika ve ArapYarýmadasý'ndaki ülkelerdeki diktatörler veiþbaþýnda kaldýklarý sürelere bakýldýðýnda,bu rejimlerin çoktan çürüdüðü net bir þek-ilde görülüyor.

CEZAYÝR: Tunus'ta baþlayan isyanýnsýçradýðý ülkelerin baþýnda geliyor. Yað,þeker, un gibi temel gýda maddelerineyapýlan zamlara karþý "Ekmek isyaný"olarak adlandýrýlan gösterileri þiddetlebastýrmaya çalýþan rejim, 5 kiþiyi katletti,800'den fazla kiþiyi de yaraladý. 1988'debaþlayan eylemler çerçevesinde hýzlagüçlenen Ýslamcý parti 1991'de yapýlanseçimlerden birinci çýktý, ancak kendisini"ülkenin sahibi" olarak tanýmlayan orduseçimleri geçerli olarak kabul etmedi.Ardýndan ülkede iç savaþ baþ gösterdi.Ordu ile Ýslamcý güçler arasýndaki busavaþta 100 bin kiþi hayatýný kaybetti.1999'da ordunun desteðiyle iþ baþýnagelen Abdülaziz Bouteflika, o günden bugüne ülkeyi "demir yumrukla" yönetmeyebaþladý. 12 yýldýr iþ baþýnda olanBouteflika, Ýslamcýlarýn hareketini bastýrdýancak sosyal sorunlara çözüm getireme-di. 32 milyonluk ülke nüfusunun önemli birbölümü yoksulluk içinde yaþýyor. Nüfusunüçte ikisini oluþturan 35 yaþýndan küçükgençler arasýnda iþsizlik oraný çok yük-sek. Protestolarýn baþýný bu kesim çekiy-or.

FAS: Kuzey Afrika'nýn bir diðer önemliülkesi olan Fas'ýn nüfusu 32 milyon. Ülkehalen krallýkla yönetiliyor. Sözde parla-mento var, seçimler yapýlýyor, ancak bun-larýn hiç bir önemi yok. Her þey kral veailesinin iki dudaðý arasýnda. Fransa'danbaðýmsýzlýðýn ilan edilmesinden sonraBerber'lerin isyanýný bastýran Kral 2.Hasan, 1999'da öldükten sonra yerine1963 doðumlu oðlu Kral 4. Muhammedgeçti. Bölgenin diðer ülkeleri gibi Fas'tada iþsizlik ve yoksulluk diz boyu. Gençlerarasýnda iþsizlik oraný yüzde 30. Ýþ bula-mayanlarýn çoðu geleceðini Avrupa'daarýyor. Ayný zamanda ülkenin dini lideriolarak kabul edilen krala karþý tepki yük-

sek, ancak bu kendisini halen sokaktaifade edebilmiþ deðil.

SURÝYE: Ýktidarýn babadan oðla geçtiðibir diðer Ortadoðu ülkesi Suriye. 1971-2000 yýllarý arasýnda devlet baþkanlýðýyapan Hafýz Esad'ýn yerine oðlu geçti. 10yýldýr Suriye'yi yöneten Baþar el Esad da,halkýn taleplerine kulak týkayan, kurmuþolduðu otokratik rejim ile muhalifle göçaçtýrmayan liderler arasýnda yer alýyor.Özellikle Kürtlere karþý sert bir politikaizlediði biliniyor. Tunus'taki geliþmelerdenþu an için en az etkilenen ülkeler arasýn-da Suriye geliyor.

ÜRDÜN: 1955-1999 yýllarý arasýndaülkeyi yöneten Kral Hüseyin'in (babasý I.Abdullah'ýn öldürülmesinden sonra tahtýdevraldý) ölümünden sonra yerine oðluKral II. Abdullah geçti. Yarým yüzyýldanuzun bir süredir Ürdün'ü elinde bulun-duran Kral II. Abdullah'ýn da ülkedekisosyal sorunlarýn üstesinden gelme diyebir politikasý bulunmuyor. Ordu ve polisteþkilatýna dayalý bir sistemin olduðu 6.3milyonluk ülkede iþsizlik ve yoksulluk hadsafhada. Bu nedenle ülke adeta"Patlamaya hazýr bir bomba" gibi. Kýsa birsüre önce güvenlik güçlerinin bir kiþiyiöldürmesi üzerine olaylar çýkmýþtý. Dahaönce de iþsizliðe ve hayat pahalýlýðýnakarþý protesto gösterileri düzenlenmiþ,ancak þiddetle bastýrýlmýþtý.

YEMEN: Tunus'taki isyanýn yankýsýnýnbulduðu bir diðer ülke de Yemen oldu.Arap ülkeleri arasýnda nüfusu en genç veyoksul sayýsýnýn en yüksek olduðu ülkeolan Yemen'de otokratik yönetime karþýsýk sýk hareketler ortaya çýkýyor. 1990'daGüney Yemen ile Kuzey Yemen'in bir-leþmesine karþý olanlar sürekli güçkazanýyor. 1990 yýlýndan bu yana iþbaþýn-da olan Devlet Baþkaný Ali Abdullah Salih,kendisine karþý çýkanlarý baskýyla sustur-maya çalýþýyor.

LÝBYA: Kendisini "Araplarýn lideri, kral-larýn kralý, Müslümanlarýn imamý" olarakilan eden Muammer el Kaddafi, kurmuþolduðu otoriter rejim ile 42 yýldýr ülkeyiyönetiyor. Komþu ülke Tunus'taki isyaný"Acý verici bir durum" olarak nitelendirenKaddafi, bin Ali'nin baþýna gelenlerinkendi baþýna gelmemesi için ülke içindekiöfkeli kitlelere yönelik sürekli þiddet poli-tikasý izledi. Kaddafi ve ailesinin sefaiçerisinde yaþamasý halk içinde güngeçtikçe büyük bir tepkiye neden oluyor.Uzmanlar, Kaddafi'nin sonunun bin Ali ileayný olmasýnýn uzak bir ihtimal olmadýðýnýbelirtiyor.

UMMAN: Ortadoðu'nun "örnek ülkesi"olarak gösterilen Umman'da SultanKabus Ibn Saïd 40 yýldýr tam bir diktatörgibi ülkeyi yönetiyor. Kadýn ve erkeklereeþit ücretin verilmesi, okuryazar oranýnyüksek olmasý nedeniyle BM tarafýndansürekli övülen Umman'da hiç bir þekildedüþünce özgürlüðü bulunmuyor.Uzmanlar, halk arasýnda sultan ve aile-sine karþý alttan alta biriken bir öfkeninçoktan beri oluþtuðunu, Tunus isyanýndansonra bunun kendisini göstermeyebaþladýðýna dikkat çekiyor.

Ortadoðu'nun diðer sultanlarý

Page 16: yenicag 04021011

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t e

TALÝMATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t eTALÝM

ATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

ACENTALARA KARÞI

SOSYALÝST SEÇENEK!

ADRES: Hüseyin Tahir Apt. No: 174/4 Tanzimat Sok. Lefkoþawww.yenicag.com.cy

TEL: 227 4917

FAX: 228 8931

e-mail:yen icag@yen icag.com.cy

Bitlis'in Mutki Ýlçesi'nde 18 kiþinin kemiklerininçýktýðý toplu mezara dikkat çekmek için bin-lerce kiþinin katýldýðý yürüyüþün ardýndankonuþma yapan BDP Eþbaþkaný GültanKýþanak, "Baþbakan bunlarý ortaya çýkar-mazsa Ergenekon'un suç ortaðýdýr. ÝþteErgenekon'un izleri burada. Peki Baþbakannerede?" dedi. Eþbaþkan Selahattin Demirtaþise, baþbakan Erdoðan'a seslenerek, "Toplumezarlar, faili meçhul cinayetler ortaya çýkartýl-madýðý sürece kimse Kürt halkýndan devletegüven duymasýný beklemesin" dedi.

MEYA-DER öncülüðünde Bitlis'in Mutki Ýlçe-si'nde kazýnýn yapýldýðý ve 18 kiþiye ait kemik-lerin çýktýðý çöplük alanýna binlerce kiþininkatýldýðý yürüyüþün ardýndan, MEYA-DER,Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi ve ÝHD'nin ortak açýk-lamasý okundu.

Açýklamada, "Bu vahþet sizi de yakacak","Vahþetin baþ aktörü Korkmaz Taðmadýr","Korkmaz Taðma nerede" dövizleri taþýndý. Bir

dakikalýk saygý duruþunun ardýndan ortakbasýn metnini okuyan MEYA-DER BatmanÞube Eþbaþkaný Rýfat Baþalak, bölgedeyaþanan kirli savaþ döneminde yaþanan tahri-batýn haddi hesabý olmadýðýný söyleyerek, "Bukirli savaþta 40 bin insanýmýz yaþamýný yitirdi.JÝTEM ve benzeri örgütler yüzünden büyükkatliamlar yaþandý. Ýnsanlar toplu mezarlaraatýldý. Burada olduðu gibi insanlýk ayaklar altý-na alýndý. Bizler þu an çocuklarýmýzýn kemik-lerini çöplük alanlardan çýkarýyoruz. Yani birvahþete tanýklýk ediyoruz. Biz acýlý ailelerintemel talebi, bu katliamlarý yapanlarýn adaletönüne çýkarýlmasý ve Hakikatleri AraþtýrmaKomisyonu'nun kurulmasýdýr" dedi. Açýklamaokununca çöplük alaný kazan kadýnlarýn bul-duðu elbise parçalarýný taþýmalarý duyguluanlarýn yaþanmasýna neden oldu.

KÜRT HALKI VAZGEÇMEYECEKDaha sonra bir konuþma yapan BDP

Eþbaþkaný Gültan Kýþanak ise, halkýn acýlarýnýpaylaþmak için Mutki'ye geldiklerini kayded-erek, "Kürt halký sadece dili ve kültürüne sahipçýktýðý için bu katliamlara maruz kaldý. Amayaþanan bütün acýlara raðmen bir halk olarakayaktayýz ve mücadelemizi sürdürüyoruz.Amed Zindaný'nda Kürt halký imha edilmekistendi. Ancak Mazlumlarýn Hayrilerin büyükmücadelesiyle bu mücadele baþladý. Bunuherkes çok iyi bilsin ki Kürt halký hiçbir zamandili ve kültüründen vazgeçmeyecektir. Bu kut-sal mücadele bundan sonra da devam ede-cektir" diye konuþtu.

Baþbakan Erdoðan'a seslenen Kýþanak, "8yýldýr iktidardasýn. Jandarmasý polisi herþeysenin elindedir. Ýsteseydin bu katliamlarýortaya çýkarabilirdin. Ama istemiyorsun; çünkübu bir devlet politikasýydý. Ergenekon deniliy-or. Ýþte Ergenekon'un izleri burada. PekiBaþbakan nerede? Eðer Baþbakan bunuortaya çýkartmazsa Ergenekon'un suç ortaðýolacaktýr" þeklinde konuþtu.

Ardýndan bir konuþma yapan BDPEþbaþkaný Selahattin Demirtaþ ise, Kürt soru-nunun adil çözülmesi için geçmiþleyüzleþilmesi gerektiðine vurgu yaparak, "Toplumezarlar, faili meçhul cinayetler ortaya çýkartýl-madýðý sürece kimse Kürt halkýndan devletegüven duymasýný beklemesin. Bu toplumezarlar baþka bir ülkede ortaya çýksaydýdünya ayaða kalkardý. Ben buradan soruyo-rum. Neden bu kazýlar durduruldu? Bütünkayýp yakýnlarýnýn DNA testi neden alýnmýyor?Eðer aðlanacak bir yer varsa o da burasýdýr.Filistin'de çocuklar, Bosna'da toplu mezarlariçin dökülen gözyaþlarý samimiyse, gelip bura-da da bu gözyaþlarý dökülmelidir. O zamanbiz de seni alkýþlardýk. Bakýn burasý Mutkiçöplüðü karþý da ise Jandarma Karakolu var"dedi.

Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan'a sesle-nen Demirtaþ, "Gel ahlaklý ol, düþ bu halkýnönüne ve özür dile. Yoksa tarih seni yargýlaya-caktýr" ifadesinde bulundu.

‘GENELKURMAY AÇIKLAMA YAPMAK ZORUNDA'Ýki dilli yaþam için açýklama yapan

Genelkurmay ve Milli Güvenlik Kurulu'na da(MGK) MGK'ye çaðrýda bulunan Demirtaþ,"Bakýn kýþlalarda kemikler çýkýyor. Nedenaçýklama yapmýyorsunuz? Genelkurmay açýk-lama yapmak zorundadýr. Bu katliamýnhesabýný vermek zorundadýr. O dönemde kimbaþbakansa, kim savcý, hakim, kaymakamsave valiyse bunun hesabýný vermelidir. Kimlik

tespiti dahi yapýlmadan insanlarý toplu olarakgömdünüz. Bunun hesabýný vereceksiniz. Buhalk bunun hesabýný soracaktýr" açýklamasýn-da bulundu. Konuþmasýnýn sonunda halkaseslenen Demirtaþ, "Özellikle kayýp aileleri veolayýn görgü tanýklarýna çaðrým ellerindeki bil-gileri gelip bizimle paylaþsýnlar. Özellikle ÝHDþubelerine bu konuda baþvuru yapmalarýnýbekliyoruz" diye konuþtu.

Açýklamalarýn ardýndan binlerce kiþi yine slo-ganlar eþliðinde Mutki merkeze kadar yürüyüþgerçekleþtirdi. Burada Van, Diyarbakýr, Bitlis,Siirt, Batman ve Muþ'tan gelen kitle araçlarýnabinerek geldikleri yerlere doðru yola çýktý.

BDP heyetinin ise Bitlis'te sivil toplum örgüt-leri ile toplu mezarlara iliþkin bir araya gele-ceði belirtildi.

Kemikler, yakýnlarýný arýyorMutki'deki kazýda bulunan 20 kiþiye ait

kemiklerin kimlik tespiti için DNA incelemesiyapýlýyor. Bitlis'in Mutki ilçesindeki kazýlarda ikifarklý noktada bulunan 20 kiþiye ait kemiklerinkimlik tespitlerinin yapýlabilmesi için çalýþ-malara baþlandý. Bazýlarý yurtdýþýndan gelen13 aile, dün sabah Mutki'de savcýlýða ifadevererek, 1999'da kaybolan yakýnlarýnýn kazýlarsonucu çýkarýlan kemiklerle iliþkisinin bulun-abileceðini, bu nedenle tespit yapýlmasýný istedi.

Kan örneði verdilerSavcýlýk kararýyla Bitlis Devlet Hastanesi'ne

giden 13 kayýp yakýnýnýn kan örnekleri alýndý.Ýnsan Haklarý Derneði (ÝHD) Bitlis TemsilcisiHasan Ceylan, "Mutki'de 1999 yýlýndaöldürülüp belediye kepçesiyle gömüldüðübelirlenen 12 kiþinin kemikleri 5 Ocak'taaskeriyeye ait ikinci çöplüðün 150 metreilerisinde yapýlan kazý sonucunda; 8 kiþininkemikleri ise 20 Ocak'ta yapýlan kazý sonu-cunda ayný çöplüðün yanýnda yapýlan kazýsonucunda bulundu. Bulunan kemiklersavcýlýk tarafýndan incelenmek üzereV adli týpkurumuna gönderildi. Þimdi yýllardýr yakýn-larýnýn bu bölgede kaybedildiðini bilen vatan-daþlarýmýz bize yaptýklarý müracaatlarýn benz-erini savcýlýða yapýyor. DNA eþleþmesininyapýlabilmesi için Bitlis Devlet Hastanesi'nekan örneklerini verdiler. Þimdi adli týpta kemik-lerle alýnan kan örnekleri arasýnda eþleþtirmeyapýlacak. Sonuçlar beklendiði gibi çýkarsa,hiç deðilse bölgemizde yakýnlarýný kaybetmiþolan vatandaþlarýmýzdan bir bölümü çocuklarý-na mezar yapma olanaðý bulacak" dedi.(Radikal)

Kýþanak: “Ýþte Ergenekon’unizleri, Baþbakan nerede?”