16
SINIRSIZ, SÝLAHSIZ, GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN ! yeniçað haftalýk siyasi gazete BU MEMLEKET BÝZÝM! SERHAN Uzun lafýn kýsasý... TARÝH: 24 ARALIK 2010 CUMA YIL: 20 SAYI: 1023 FÝYATI: 2 TL SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ "Kýbrýslýlar için ülkenin her iki yaný bir olduðuna göre, rejimi yönetenlerin yarattýðý anomalilerden kendini korumasý için de serbest hareket etme imkanýný kullanma hakkýna da sahiptir. YKP bunu engellemeye yönelik her türlü baský ve zor metoduna karþý mücadele etmiþ, etmeye de devam edecektir" “Kýbrýs'ýn kuzeyindeki anomaliler kim gelirse gelsin, kim gidersa gitsin deðiþmiyor” 3 Avrupa Sol Partisi'nin Kýbrýsla ilgili kararýnda vurgulandý: YKP'nin de gözlemci üyesi olduðu Avrupa Sol Partisi'nin 3. Kongresi (ASP) 3-5 Aralýk'ta Paris'te, La Defense'taki CNIT'da yapýlmýþ ve YKP Yürütme Kurulu üyeleri Murat Kanatlý ve Nevzat Hami ile YKPfem aktivisti ve YKP Parti Meclisi üyesi Faika Deniz Paþa YKP adýna kongreye katýlmýþtý Krize ve neo liberal politikalara karþý Sosyal Avrupa Ajandasý baþlýklý kongre dokümanýn karara baðlandýðý 5 Aralýk'taki son günde ayrýca bir Kýbrýs'la ilgili olmak üzere diðer Kongre kararlarý da görüþülerek onaylanmýþtý Ajandada Kýbrýs konusundaki bölümde "Adanýn iþgalini tamamlamaya yönelik politik bir eylemi olan Türkiye'den Kýbrýs'a nüfus transferi hemen durdurulmalý. Kýbrýs Cumhuriyeti'nin yüzde 37'sini iþgal etmiþ Türkiye iþgali son erdirilmelidir. Türkiye hükümeti Kýbrýs sorununun, Avrupa hukukuna, devletler hukuku ve BM kararlarýna uygun, adaletli ve uygulanabilir çözümü için devam eden görüþme sürecine daha fazla pratik katký yapmalýdýr. Kýbrýs'taki tüm taraflar ilgili BM kararlarý çerçevesinde iki bölgeli, iki toplumlu birleþik bir Kýbrýs için daha faza katký yapmalýdýr" ifadelerine yer verilmiþti… (Kýbrýs'la ilgili karardan) "Uluslararasý topluluða, Türkiye üzerindeki etkisini kullanarak, onu Kýbrýs konusundaki sürdürdüðü politikasýný terk etmesini; Lefkoþa, Dillirga ve Mesarga bölgesi, Maronit köyleri ve Maðusa'nýn askersizleþtirilmesini kabul dilmesini ve güven artýrýcý bir önlem olarak mülklerine dönebilmeleri için Maraþ'ýn yasal sahiplerine verilmesini; Yabancý ordularýn adadan ayrýlmasý konusunda bir gündem hazýrlayarak bu çerçevede en azýndan on bin askerin þimdiden çekilmesine olanak saðlamak ve geriye kalanlarýn da çekilmesi yönünde çalýþma yapmak ve yukarýda anlatýldýðý biçimiyle Kýbrýs sorununa adil ve yaþayabilir bir çözüm bulunmasýna yardýmcý olacak yapýcý bir tavýr içine girmesini teþvik etmeleri yönünde çaðýrýda bulunuruz" 5 Aralýk'ta onaylanan Kýbrýs'la ilgili kararýn çevirisinin tamamý sayfa 3'te... YKP asgari ücret ve güneyden alýþ veriþin engellenmeye çalýþýlmasýný deðerlendirdi: ÇÖZÜM ÝÇÝN AKTÝF DESTEK

yenicag 24122010

Embed Size (px)

DESCRIPTION

yenicag 24122010

Citation preview

Page 1: yenicag 24122010

SINIRSIZ, SÝLAHSIZ,GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS

MÜMKÜN!yeniçað

ha f ta l ý k s i yas i gaze teBU MEMLEKET

BÝZÝM!

S E R H A N G A Z Ý O Ð L U

Uzun lafýn kýsasý...

TARÝH: 24 ARALIK 2010 CUMA YIL: 20 SAYI: 1023 FÝYATI: 2 TL SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

● "Kýbrýslýlar için ülkenin her iki yaný bir olduðuna göre, rejimi yönetenlerinyarattýðý anomalilerden kendini korumasý için de serbest hareket etmeimkanýný kullanma hakkýna da sahiptir. YKP bunu engellemeye yönelikher türlü baský ve zor metoduna karþý mücadele etmiþ, etmeye dedevam edecektir"

“Kýbrýs'ýn kuzeyindekianomaliler kim gelirse

gelsin, kim gidersagitsin deðiþmiyor”

3

Avrupa Sol Partisi'nin Kýbrýsla ilgili kararýnda vurgulandý:

● YKP'nin de gözlemci üyesi olduðu Avrupa Sol Partisi'nin 3. Kongresi (ASP) 3-5 Aralýk'taParis'te, La Defense'taki CNIT'da yapýlmýþ ve YKP Yürütme Kurulu üyeleri Murat Kanatlý veNevzat Hami ile YKPfem aktivisti ve YKP Parti Meclisi üyesi Faika Deniz Paþa YKP adýna kongreye katýlmýþtý

● Krize ve neo liberal politikalara karþý Sosyal Avrupa Ajandasý baþlýklý kongre dokümanýnkarara baðlandýðý 5 Aralýk'taki son günde ayrýca bir Kýbrýs'la ilgili olmak üzere diðer Kongrekararlarý da görüþülerek onaylanmýþtý

● Ajandada Kýbrýs konusundaki bölümde "Adanýn iþgalini tamamlamaya yönelik politik bireylemi olan Türkiye'den Kýbrýs'a nüfus transferi hemen durdurulmalý. Kýbrýs Cumhuriyeti'ninyüzde 37'sini iþgal etmiþ Türkiye iþgali son erdirilmelidir. Türkiye hükümeti Kýbrýs sorununun, Avrupa hukukuna, devletler hukuku ve BM kararlarýna uygun, adaletli ve uygulanabilir çözümü için devam eden görüþme sürecine daha fazla pratik katký yapmalýdýr.Kýbrýs'taki tüm taraflar ilgili BM kararlarý çerçevesinde iki bölgeli, iki toplumlu birleþik birKýbrýs için daha faza katký yapmalýdýr" ifadelerine yer verilmiþti…

● (Kýbrýs'la ilgili karardan) "Uluslararasý topluluða, Türkiye üzerindekietkisini kullanarak, onu Kýbrýs konusundaki sürdürdüðü politikasýnýterk etmesini; Lefkoþa, Dillirga ve Mesarga bölgesi, Maronit köylerive Maðusa'nýn askersizleþtirilmesini kabul dilmesini ve güvenartýrýcý bir önlem olarak mülklerine dönebilmeleri için Maraþ'ýnyasal sahiplerine verilmesini; Yabancý ordularýn adadan ayrýlmasýkonusunda bir gündem hazýrlayarak bu çerçevede en azýndan onbin askerin þimdiden çekilmesine olanak saðlamak ve geriyekalanlarýn da çekilmesi yönünde çalýþma yapmak ve yukarýdaanlatýldýðý biçimiyle Kýbrýs sorununa adil ve yaþayabilir bir çözümbulunmasýna yardýmcý olacak yapýcý bir tavýr içine girmesini teþviketmeleri yönünde çaðýrýda bulunuruz"

● 5 Aralýk'ta onaylanan Kýbrýs'la ilgili kararýn çevirisinin tamamý sayfa 3'te...

YKP asgari ücret ve güneyden alýþ veriþin engellenmeye çalýþýlmasýný deðerlendirdi:

ÇÖZÜM ÝÇÝNAKTÝFDESTEK

Page 2: yenicag 24122010

HABER2 24 ARALIK 2010 CUMA

YKP Yürütme Kurulu üyesi Alpay DurduranKýbrýs sorunundaki son geliþmeleri deðer-lendirdi. Konu ile ilgili açýklama þöyle:

Kýbrýs sorunundaki durumun saçmalýðý hergeçen gün daha çok göze batmaktadýr. BM,liderleri uzlaþamadýklarýný liste haline getirme-si için New York'ta beklerken talihsiz bir saðlýksorunu nedeniyle bu amacýna ulaþamayacak-týr. Ayni anda Ýsrail'in Kýbrýs'ýn denizlerdekimünhasýr ekonomik hak bölgesi üzerineKýbrýs Cumhuriyeti ile antlaþma yapmýþolmasýnýn "Kýbrýs sorununun çözümüne kötüetki yaratacaðý" Türkiye tarafýndan açýklandý.

Yani çözümün saðlanamamýþ olmasý her anne olacaðýnýn bilinememesini getirmektedir.Buna çare bulamamak hepimizi tehlikeyesokmaktadýr ama bile bile iþlerimiz belirsizliðeterk edilmiþtir.

Yönetimler ya baþarýlý olmalý ya da çekip git-melidirler. Gitmeyenleri de götürmek halkýngörevidir. Lakin bizde iþler öyle gitmemekte veçözüm getirmeyenler milli kahraman olmak-tadýr. Huduttaki rezalet de buna baþka birörnek oluþturur.

Ticaret hadlerini hala uygun bir durumagetirmemenin yarattýðý rezaletle güneyle olan

ve kuzeyin leyhine olduðu resmen hesa-planan ticarete köstek olacak þekildegeçiþlerde insanlarla memurlar birbirinedüþürüldü. Bu rezaleti yaratanlar da zamanýn-da ilan etmiþlerdi ki ticarette polisiye tedbirler-le kimse bir þey kazanmaz. Yani onlar da bilirki bu þovdur. Kime þirin görünmek istiyor-larsaydý becerdiler mi bilmiyoruz. Ancak halkbunun hesabýný gün gelince soracaktýr.

Bir an önce Kýbrýs sorununu çözmezsekböyle aþaðýlýk duruma sýk sýk düþeceðiz.

BM, becerip kendi beðenisine göregörüþmeleri ele almayý ve taraflara hakemlik

rolüne gelmeyi baþardý. Bunu tekrar elde edipetmeyeceði belli deðildir. Onun için Sn.Eroðlu'nun saðlýðýna kavuþmasýný beklerkende diplomasiye þans verilmeli ve BM'nin takdiredeceði öneriler hazýrlanmalýdýr.

Bu arada Türkiye'nin Kýbrýs sorununu kulla-narak Doðu Akdeniz'de ekonomik münhasýrhaklar elde etme çabasýnýn baþarýsýzlýðý dakabul edilmelidir. Paket görüþme yönteminidaha fazla devam ettirmek de bu aþamadansonra olanaksýzlaþacaktýr. Onun içinanlaþýlanlarýn uygulandýðý yeni yollarageçilmelidir.

YKP Kýbrýs sorunundaki son geliþmeleri deðerlendirdi:

“Anlaþýlanlarýn uygulandýðý yeni yollara geçilmeli”

Sendikal Platform, geçen haftasonu "çocuklarýn oyuncaklarýnasözlü talimatla el konulmasýnýprotesto etmek amacýyla 21 Aralýk,Salý günü bakanlara Kýbrýs'ýngüneyinden oyuncak, salatalýk,maydanoz satýn alarak olayýprotesto ettiðini" bildirdi.

Sendikal Platforma üyesendikalarýn baþkan, genelsekreter veya temsilcileri, buamaçla saat 09.30'da Kermiya'dangüneye geçerek alýþveriþ yaptýktansonra eylem amacýyla saat11.00'de ayný kapýya döndü.

Burada basýn açýklamasý yaparakher bakana alýnan, bakanlýklarýnauygun oyuncaklarý gazetecileregösteren sendikacýlar, daha sonraoyuncaklarý vermek üzere 2011Mali Yýlý Bütçe görüþmelerininsürdüðü meclise gitti.

Meclis Baþkan Vekili MustafaYektaoðlu ile görüþün eylemciler,hükümet üyelerinin hiçbirininhediyeleri almak üzere gelmediðiiçin hediyeleri orada býrakarakeylem yerinden ayrýldý.

Çocuklarýn oyuncaklarýna elkonulmasýnýn sorumlusuTicaret OdasýGümrük Çalýþanlarý Sendikasý

(Güç - Sen) Baþkaný MemduhÇeto, Kermiya geçiþ noktasýndakigümrük kulübesi önünde yaptýðýaçýklamada, "protestonun gümrükve polis memurlarýna yönelik deðil,faþizan emri verenlere yönelikolduðunu" söyledi.

Çeto, kaç gündür gümrükmemurlarýnýn "çocuklarýn oyuncak-larýna el koyan ruhsal sorunluinsanlar" olarak lanse edilmesinieleþtirerek, "buna neden olun faþistzihniyeti protesto ediyoruz" dedi.

Memduh Çeto, gümrükmemurlarýnýn tüm giriþ kapýlarýndagörevlerini, dönemin Maliye Bakaný

Ahmet Uzun'un imzasýný taþýyan15 Ocak 2008 tarihli yazýlý genelge-siyle yaptýðýný anlatarak, bunundýþýnda sözlü talimatla yapýlanuygulamalardan sendika ve güm-rük memurlarýnýn da rahatsýzolduðunu belirtti.

Çeto, "çocuklarýn oyuncaklarýnael konulmasý sonucunu yaratanolayýn sorumlusunun Ticaret Odasýile onun baskýlarýna boyun eðenhükümet olduðunu" belirtti.

Menduh Çeto, "Ulusal BirlikPartisi (UBP) Hükümeti'nin TicaretOdasý'nýn baskýsýyla gümrükmemurlarýný kullanarak yasalalýþveriþi engelleme görevini yerinegetirmeyeceklerini" söyledi.

Güneyden ucuz olduðu için oyun-cak satýn alýndýðýný, ayný þekildeTürkiye'de de oyuncaðýn ucuzolmasý nedeniyle bu ülkeden deoyuncak satýn aldýðýný kaydedenÇeto, gümrük memurlarýnýn tümgiriþ kapýlarýnda kiþisel muafiyetkuralýna göre iþlem yaptýðýný, bun-dan sonra da böyle iþlem yapmayadevam edeceklerini belirtti.

Çeto, tüm geçiþ noktasýndaolduðu gibi Kermiya'da da gümrükuygulamalarýnýn kiþisel muafiyetkuralýna göre yapýldýðýný; yapýl-

maya devam edeceðini anlatarak,yapýlan iþlemin Maliye BakanýErsin Tatar'ýn dediði gibi Yeþil HatTüzüðü'yle hiçbir iliþkisi olmadýðýnýbelirtti.

"Kiþisel muafiyet kuralýna göreTürkiye veya güneyden oyuncakalýnmasý halinde kiþi baþýna 135Euro'yu aþmamak kaydýyla kiþiselmuafiyete yapýlmaktadýr" diyekonuþan Çeto, bunun böyle uygu-lanacaðýný kaydetti.

"Küçük'e halkla oynama-masý için lego"KTAMS Baþkaný Ahmet Kaptan,

bakanlara alýnan oyuncaklarý tektek göstererek, bunlarýn bakanlaraMeclis'te teslim edileceðini söyledi.

Kaptan, "Baþbakan Ýrsen Küçük'ehalkla oynamamasý için lego;Saðlýk Bakaný Ahmet Kaþif'e oyun-cak saðlýk seti; Kýbrýs Türk HavaYollarý'nýn (KTHY) bir gecede biri-lerine peþkeþ çektikten sonra yenihavayolu kuracaðýný söyleyen

Bayýndýrlýk ve Ulaþtýrma BakanýErsan Saner'e oyuncak yolcuuçaðý; Ekonomi ve Enerji BakanýSunat Atun'a gemi; Çalýþma veSosyal Güvenlik Bakaný TürkayTokel'e iþçi bareti ile þýngýrak; MilliEðitim, Gençlik ve Spor BakanýNazým Çavuþoðlu'na boyamakitabý; Turizm, Çevre ve KültürBakaný Kemal Dürüst'te oyuncakmakyaj aynasý; Tarým ve DoðalKaynaklar Bakaný Zorlu Töre'yekýlýç kalkan; Maliye Bakaný ErsinTatar'a hesaplamayý öðrenmesi içinabaküs, Dýþiþleri Bakaný HüseyinÖzgürgün'e arabalarýný karýþtýrma-masý için matchbox araba, hereylemde sendikacýlarýn karþýsýnaçýkarýlan polisleri taþýmak üzereBakanlar Kurulu'na ise oyuncukpolis otosu alýndýðýný" anlattý.

"cacýk yapmalarý içinsalatalýk"KTÖS Genel Sekreteri Þener Elcil

ise konuþmasýnda, bir öncekieylemde bakanlara sebze getirdik-lerini, "bunun kamuoyu tarafýndanolumlu karþýlandýðýný" hatýrlatarak,"bu eylemde de bakanlara saðlýklýyemek olarak cacýk yapmalarý içinsalatalýk; her þeye maydanozolmaktan vazgeçmeleri için may-danoz, yeþilbiber ve gulumbra(cehennem topuzu) satýn alýklarýnýve bunlarýn oyuncaklarla birliktekendilerine verileceðini" söyledi.

Salatalýk ve yeþilliklerimeclisteSendikal Platform üyeleri daha

sonra hediyelerle salatalýk ve yeþil-

likleri hükümete Meclis Baþkanlýðýaracýlýðýyla teslim etmek üzereCumhuriyet Meclisi'ne gittiler.

Meclis Baþkan Vekili MustafaYektaoðlu tarafýndan kabul edilenSendikal Platform adýna konuþanTürk-Sen Genel Baþkaný ArslanBýçaklý, eylemin amacýný anlatarak,oyuncaklarý hükümete teslim etmeküzere Meclis Baþkanlýðýna vermekistediklerini söyledi.

Býçaklý, hükümetin yasalarlauðraþmak yerine ülkede oyuncakve diðer emtialarýn pahalýolmasýnýn nedenini bularak sorunuçözmesi gerektiðini anlatarak,insanlarýn maaþlarýndan kesintiyapýlýrken, insanlara "ucuz deðil gelpahalýyý al" denmesinin anlaþýlýr biryaný olamayacaðýný kaydetti.

Arslan Býçaklý, "çocuklarýn elindenoyuncaðýný alan zihniyeti protestoettiklerini" de belirtti.

Mustafa Yektaoðlu, SendikalPlatformu kabul etmekten mutlulukduyduðunu ancak, olayýnmuhatabýnýn hükümet olmasýnedeniyle oyuncaklarla diðerhediyelerin bizzat muhataplarýnaverilmezsinin en doðru tavýr ola-caðýný belirtti. Yektaoðlu, kendisininde, yasaklarla sorun çözülemeye-ceðine inandýðýný ve yasaða karþýolduðunu vurguladý.

Bunun üzerine hediyeleri vermeküzere Baþbakan veya bakanlardanbirinin olay yerine gelmemesi veyasendikacýlarý kabul etmemesi üzer-ine oyuncaklar Yektaoðlu'nunsendikacýlarý kabul ettiði yerdebýrakýlarak eylem tamamlandý.

"Sendikal Platform ILO'ya gitti"

haberi sayfa 4'te

SENDÝKAL PLATFORM'DAN BAKANLARKURULU’NA “OYUNCAKLI” PROTESTO

Page 3: yenicag 24122010

HABER 24 ARALIK 2010 CUMA 3

YKP'nin de gözlemci üyesi olduðuAvrupa Sol Partisi'nin 3. Kongresi(ASP) 3-5 Aralýk'ta Paris'te, LaDefense'taki CNIT'da yapýlmýþ veYKP Yürütme Kurulu üyeleri MuratKanatlý ve Nevzat Hami ile YKPfemaktivisti ve YKP Parti Meclisi üyesiFaika Deniz Paþa YKP adýna kon-greye katýlmýþtý…

Krize ve neo liberal politikalarakarþý Sosyal Avrupa Ajandasýbaþlýklý kongre dokümanýn kararabaðlandýðý 5 Aralýk'taki son gündeayrýca Kongre kararlarý dagörüþülerek onaylanmýþtý.Ajandada Kýbrýs konusundakibölümde "Adanýn iþgalini tamamla-maya yönelik politik bir eylemi olanTürkiye'den Kýbrýs'a nüfus transferihemen durdurulmalý. KýbrýsCumhuriyeti'nin yüzde 37'sini iþgaletmiþ Türkiye iþgali son erdirilme-lidir. Türkiye hükümeti Kýbrýs soru-nunun, Avrupa hukukuna, devletlerhukuku ve BM kararlarýna uygun,adaletli ve uygulanabilir çözümüiçin devam eden görüþme sürecinedaha fazla pratik katký yapmalýdýr.Kýbrýs'taki tüm taraflar ilgili BMkararlarý çerçevesinde iki bölgeli, ikitoplumlu birleþik bir Kýbrýs için dahafaza katký yapmalýdýr" ifadelerineyer verilmiþti…

5 Aralýk'ta onaylanan Kýbrýs'la ilgilikararýn çevirisi þöyle:

Kýbrýs'ýn yeniden birleþtirilmesi içinmücadele ve Ortadoðu ileAvrupa'da barýþ ve güvenlikKýbrýs Cumhuriyeti topraðýnýn

%37'sinin Türkiye tarafýndan iþgaledilmesini, Türkiye'den planlý birþekilde nüfus yerleþtirilmesini,kültürel mirasýn tahrip edilmesini ve1974'ten bu yana Cumhuriyet'inkontrolu altýnda bulunmayan böl-gelerde toprak ve mal gaspýný kýna-maktayýz.

Ýnanýyoruz ki, Kýbrýs sorununabarýþçý, adil, karþýlýklý olarak kabuledilir ve yaþayabilir bir çözümbulunmasýnýn uygun yolu, BM

Güvenlik Konseyi kararlarý, 1977-79 doruk anlaþmalarý, uluslararasýhukuk ve ayný zamanda,Avrupa'nýn kuruluþ deðerleri veilkeleri temelinde, BM gözetimindeözlü ve doðrudan görüþmelerdir.

BM gözetimi altýnda görüþmelerincanlandýrýlmasýný memnuniyetlekarþýlarýz. Kapsamlý bir çözüm içinyapýcý bir þekilde birlikte çalýþmalarýkonusunda iki lideri teþvik ederiz.Bir çözüme varýlmasý içinCumhurbaþkaný Hristofiyas'ýn gös-terdiði sürekli çabalarýna bir kezdaha destek belirtiriz. Yakýngeçmiþin olumsuz deneyimini gözönünde bulundurarak, boðucutakvimlerden ve hakemli arabulucu-luktan kaçýnýlmalý ve süreceKýbrýslýlar sahip olmaya devametmelidir.

Ýnanýyoruz ki, tüm çabalar,mümkün olan erken bir zamandabir çözüme ulaþýlmasý üzerindeyoðunlaþmalýdýr. Bu, Türk ve KýbrýsTürk tarafýnýn, masada makul biruzlaþmaya hazýr olduðunu pratiktegöstermesi halinde ve böylece,görüþmeler sürecinin baþlamasýn-dan önce iki lider tarafýndan belir-lenen çerçeve anlaþmasý içerisindekalarak baþarabilinir.

Kýbrýs sorununun çözümünün,Kýbrýs Cumhuriyetinin toprak bütün-lüðü, tek egemenliði, uluslararasýtek kimliði ve tek yurttaþlýðý, BMGüvenlik Konseyi'nin ilgili karar-larýnda öngörüldüðü gibi siyasieþitliði olan baðýmsýz, iki kesimli, ikitoplumlu bir federasyona dönüþme-si temelinde olmasý gerektiðininaltýný çizeriz. Çözüm, Türk iþgalkuvvetlerinin çekilmesini, iþgalinkaldýrýlmasýný ve yasadýþý yerleþim-ci akýþýnýn durdurulmasýný saðla-malýdýr. Kýbrýs sorununun çözümü,tüm göçmenlerin evlerine ve mülk-lerine dönme hakký ve her ikitoplumdan da kayýp kiþilerinailelerinin, sevdiklerinin akýbetlerikonusunda bilgilendirilmeleri hakkýdahil, tüm yurttaþlarýn insan hak-larýný ve temel özgürlüklerini ulus-lararasý hukuk ve BM anayasasýuyarýnca güvence altýna almalýdýr.

Kýbrýs'ýn kuzey kesiminde nüfusyapýsýnýn deðiþtirilmesi birmühendislik sürecidir. Bu, TürkiyeCumhuriyeti devleti ve sivil yöneti-minin, adanýn kuzey kesiminin fethive Türkiyeleþtirme sürecini tamam-lamasý için siyasi bir eylemidir.

Cenevre Konvansiyonuna göreiþgal altýndaki bölgelere nüfusaktarýlmasý bir savaþ suçudur...

Uluslararasý topluluða, Türkiyeüzerindeki etkisini kullanarak, onuKýbrýs konusundaki sürdürdüðüpolitikasýný terk etmesini; Lefkoþa,Dillirga ve Mesarga bölgesi,Maronit köyleri ve Maðusa'nýnaskersizleþtirilmesini kabul dilmesi-

ni ve güven artýrýcý bir önlem olarakmülklerine dönebilmeleri içinMaraþ'ýn yasal sahiplerine ver-ilmesini; Yabancý ordularýn adadanayrýlmasý konusunda bir gündemhazýrlayarak bu çerçevede en azýn-dan on bin askerin þimdiden çek-ilmesine olanak saðlamak vegeriye kalanlarýn da çekilmesiyönünde çalýþma yapmak veyukarýda anlatýldýðý biçimiyle Kýbrýssorununa adil ve yaþayabilir birçözüm bulunmasýna yardýmcý ola-cak yapýcý bir tavýr içine girmesiniteþvik etmeleri yönünde çaðýrýdabulunuruz.

Kýbrýs Türk toplumu da Avrupa

ailesinin bir parçasýdýr ve Avrupalýtüm diðer iþçiler gibi Avrupahukukundan, direktiflerinden veKonvansiyonlarýndan eþit bir þek-ilde yararlanma hakkýna sahiptir...

Avrupalý Sol Partisi, yukarýdaanlatýldýðý düþünceler doðrultusun-da Kýbrýs sorununa bir çözümbulunmasý için aktif destek saðla-maya devam edecektir, çünküKýbrýs sorununun çözümü DoðuAkdeniz bölgesindeki barýþa önemlibir katký olacak ve yabancý askeriüslerin olmadýðý askersiz bir Kýbrýs,Avrupa, Ortadoðu ve Afrika arasýn-da bir barýþ ve iþbirliði köprüsü olacaktýr.

“Kýbrýs'ýn kuzeyindeki anomaliler kim gelirse gelsin, kim gidersa gitsin deðiþmiyor”YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat

Kanatlý, asgari ücret ve güneyden alýþ veriþinengellenmeye çalýþýlmasýný deðerlendirdi.Konu ile ilgili açýklama þöyle:

Kýbrýs'ýn kuzeyindeki anomaliler kim gelirsegelsin, kim gidersa gitsin deðiþmiyor…

Daha önce CTP'li maliye bakaný güneydenalýþveriþlere karþý savaþ açmýþtý, þimdiUBP'li… Ama ikisi de aðýzlarýndan AB ileuyum falan laflarýný da düþürmüyorlar…Ancak pratikte da sýnýrlarý kapalý birekonomiyle, "milli" sermayeyi ayakta tutmakiçin canla baþla çalýþmaktadýrlar… "Milli" ser-maye ile de anladýklarý da net deðil… Doðrudüzgün ticareti düzenleyen, rekabetidüzenleyen yasalarýn olmadýðý koþullarda,"seçilmiþ" gruplarýn korunmasýna dayalý biryapay bir "reel" sektör üzerinden ekonomiksektör yaþamýný sürdürmekte. Bu nedenle butuhaf sistemde hem tüketici maðdur olarakbaðýrmakta, hem de esnaf! Aslýnda yönetici-leri tüm kesimleri eksiksiz maðdur edebilmeyeteneði gösterdiði için tebrik bile etmekgerek!

"Milli" sermayeyi ayakta tutan da aslýnda birtakým "sol" iddialý parti ve bireylerin bilesöylemindeki "Rum'a bizi muhtaç ettiler"türündeki açýklamalardýr… Kapitalizmi anla-tan "paranýn milleti olmaz" söylemi pratikteiþlerken, sermayedarlar da buna uygunhareket ederken, tüketici olarak birilerinesýnýrlama getirilmesi kadar anlamsýz eylemolamaz…

Kimin nerden ne almasý ve ne almamasýkonusunda sürekli beyanlar verenler, buyönde çalýþma yapanlar, Kýbrýs'ýn kuzeyinedaha yaþanabilir ve çaðdaþ bir ülke halinegetirmek için enerjilerini harcasalar sorunlaraslýndan temelli çözülecek ancak çaðdýþýrejimlerden böyle giriþimler beklemek her-halde fazla iyimserliktir.

"Güneyden alýþ veriþ yapmayýn" diyeortalýðý velveleye verenler þu gerçeði deunutmamalýdýr ki Türkiye menþeli birçok ürünþu aþamada güney piyasasýndadýr ve kuzey-dekinden daha ucuzudur, yani KýbrýslýTürkler alýþ veriþ yaparken Türkiye mallarýnýda güneyden alýyorlar ve Türkiye ile Kýbrýs

Cumhuriyeti arasýndaki ticari iliþkilergeliþtikçe bu daha sýk yaþanacak, bir kezdaha altýný çiziyoruz ki yöneticilerin bu anom-alileri ortadan kaldýracak önlemlerigeliþtirmeleri gerekmektedir, yasaklarla biryere varmalarý mümkün deðildir…

Kýbrýslýlar için ülkenin her iki yaný birolduðuna göre, rejimi yönetenlerin yarattýðýanomalilerden kendini korumasý için deserbest hareket etme imkanýný kullanmahakkýna da sahiptir. YKP bunu engellemeyeyönelik her türlü baský ve zor metoduna karþýmücadele etmiþ, etmeye de devam edecek-tir.

"Milli" sermaye ayakta kalsýn diye yapýlan-lar yalnýzca "Urumdan mal almayýn"çýðýrtkanlýðý deðildir. Asgari ücretle sefalet vekölelik düzeninde yaþam konusunda týpkýdiðerleri gibi bu yönetim de sermayedenyana tavýr geliþtirdi… "Milli" sermaye koru-macýlarýnýn çað dýþý yaklaþýmlarý ileemekçilere fatura edilen krizlerle ekonomiksorunlarýn çözümlenmediði hatýrlatýrýz.

Asgari ücretin anlamýndan saptýrýlarak,

yaygýn minimum ücret þekline kullanýlmasý,ayrýca saçma sapan bir gerekçe ile çeþitlicezalarýn artýrýlmasý konusu gibi alakasýzkonularýn asgari ücrete baðlanmasý Kýbrýs'ýnkuzeyindeki sosyo-ekonomik yaþamýderinden etkilemektedir…

YKP, asgari ücret ile yoksulluk sýnýrýnýdikkate alacak minimum ücretin ayrýþtýrýl-masýný, çalýþma yaþamýnda örgütlenmehakký baþta olmak üzere toplu iþ sözleþmesihakkýnýn veya her iþyerinde çalýþanlarýn tem-silcilerinin de bulunacaðý ücret komisyon-larýnýn kurulmasý hakkýnýn özeldeki herçalýþana saðlanmasýný talep eder…

YKP, bu konularla ilgilenecek, sorunlarýçözecek iþ mahkemelerin bu süreçte ciddi birihtiyaç olarak önümüzde durduðunun daaltýný bir kez daha çizer…

Bu çerçevede yeniden ve bir kez dahaKýbrýs'ýn kuzeyinde baþta Avrupa SosyalÞartý baþta olmak üzere AB müktesebatýnda-ki çalýþma yaþamýný düzenleyen direktif vekonvansiyonlarýn hemen hayata geçirilmesikonusunda YKP olarak çaðrý yaparýz…

ÇÖZÜM ÝÇÝN AKTÝF DESTEK

Page 4: yenicag 24122010

HABER4 24 ARALIK 2010 CUMA

Ankara hükümetlerinin Kuzey Kýbrýs'ta uygu-ladýðý politikalara karþý çýkan 19 sendikaadýna, Ankara'daki ILO Merkezi'ne,geçtiðimiz hafta yapýlan þikayet ziyaretiyleilgili 20 Aralýk'ta Kamu-Sen'de bir basýntoplantýsý düzenlendi.

Basýn toplantýsýnda ilk konuþmayý yaparakhazýrlanan ortak açýklamayý okuyan Kamu-Sen Genel Baþkaný Mehmet Özkardaþ,Ulusal Birlik Partisi (UBP) Hükümeti tarafýn-dan uygulamaya konulan "göç yasalarýnýn"Türkiye'deki Adalet ve Kalkýnma Partisi(AKP) tarafýndan dayatýldýðýný söyledi.

Özkardaþ, Türkiye hükümetlerinin seçimdönemlerinde Kýbrýs Türk halkýnýn siyasiiradesine dahi müdahale ettiðini belirterek,"bunun sonucunda yaþanan sorunlarýn kay-naðýnýn Türkiye hükümetleri olduðunu",ziyaretlerinde anlattýklarýný söyledi.

Kýbrýs'ýn kuzeyinde yaþanan gerçeðinsorumlusunun Türkiye hükümetleri olduðu-nun, tek yanlý bilgilendirme ve önyargýlý köþeyazarlarý aracýlýðýyla Türkiye vatandaþlarýn-dan saklandýðýný ifade eden Özkardaþ,ILO'ya yapýlan þikayet ve ziyaretlerde bunlarýortaya koyduklarýný belirtti.

Özkardaþ, Ankara'da Hak-Ýþ, KESK, Eðitim-Sen, Cumhuriyet Halk Partisi(CHP), Barýþ ve DemokrasiPartisi (BDP) ile Eþitlik veDemokrasi Partisi (EDP)'yi ziyaretettiklerinin anlattý.

Mehmet Özkardaþ, bundan sonraAnkara'daki sivil toplum örgütleri vesiyasi partilerle daha sýký ve kap-samlý bilgilendirme toplantýlarýyapýlacaðýna iþaret ederek, ILO'yayapýlacak þikayetin de takipçisi olu-nacaðýný belirtti.

Özkardaþ, ILO'ya verilen þikayetmektubunu imzalayan sendikalarý þöylesýraladý:

"Kamu-Sen, Dev-Ýþ, Türk-Sen,KTAMS, KTÖS, KTOEÖS, Devrimci Genel-Ýþ, Emek-Ýþ, Petrol-Ýþ, Týp-Ýþ, BES, El-Sen,Koop-Sen, Basýn-Sen, Güç-Sen, Çað-Sen,DAÜ-BÝR-SEN, Kýbrýs Türk Ebe veHemþireler Sendikasý, Tel-Sen."

"Türkiye halký ile sorunumuz yok"KTAMS Baþkaný Ahmet Kaptan ise, basýn

toplantýsýndaki konuþmasýnda, birliktehareket eden 19 sendikanýn kimsenin KýbrýsTürk halkýnýn onuruyla oynamasýna izin ver-meyeceðini söyledi.

Kaptan, Türkiye hükümetlerini þikayet ettik-lerini, sendikalarýn Türkiye halkýyla (vatan-daþlarýyla) hiçbir sorunu olmadýðýnýanlatarak, ILO'ya yapýlan þikayetin Hak-Ýþ,KESK, DÝSK üzerinden yapýlmaya devamedileceðini söyledi.

Ahmet Kaptan, Kýbrýs Türk halkýný yokolmaya götüren dayatmalarýn AKP imzasýnýtaþýdýðýný vurgulayarak, 1974'den günümüzeTürkiye hükümetlerinin sorumluluðununherkesçe bilinmesi gerektiðini anlattý.

"Türkiye büyükelçilerinin seçim dönem-lerinde sömürge valisi gibi davrandýðýný"herkese anlattýklarýný belirten Kaptan,"Kýbrýs'taki emekçilerin Türkiye emekçilerininvergilerinin adaya aktarýlarak çýkarcýlarýnegemenliklerini sürdürmesi için araç olarakkullanýlmasýný istemediklerini" herkese anlat-týklarýný belirtti.

Kaptan, sendikalarýn Kýbrýs Türkününyüzyýllardýn verdiði mücadeleyi kimseye pas-pas yaptýrmamakta kararlý olduðunuanlatarak, 19 sendikanýn Kýbrýs'ýn kuzeyindeiþbirlikçi hükümetler kadar iþbirlikçisendikalara da karþý çýktýðýný söyleyerek,isim vermeden kendilerinin dýþýnda kalanbazý sendikalarý eleþtirdi.

"Ýþbirlikçi sendikalar Hür-Ýþ ve Hür-Ýþ'e baðlý sendikalar"Basýn toplantýsýnda son olarak söz alan ve

sorularý yanýtlayacaðý açýklanan KTÖS

Genel Sekreteri Þener Elcil, "iþbirlikçisendikalar kim?" sorusunu yanýtlayarak,"Bazý arkadaþlar isim vermek istemiyor amaben vereceðim. Ýþbirlikçi sendikalar Hür-Ýþ veHür-Ýþ'e baðlý sendikalardýr" dedi.

Elcil, "daha önce Ankara'ya mevki, makamve para istemek için gidenler olduðunu; bun-larýn Türkiye'yi deðil, sadece Türkiye'ninparasýný sevdiðini" iddia ederek, kendiziyaretlerinin adada yaþanan gerçekleri birinci elden anlatmayayönelik

olduðunukaydetti.

Þener Elcil, ekonomik sýkýntý var diyeönlem alanlarýn, siyasiler, yargý ve sivilsavunmayý bu önlemlerin dýþýnda býraktýðýnýanýmsatarak, "Aslýnda ülkede ekonomiksýkýntý yok, siyasi sýkýntý var" ifadesini kullandý.

Elcil, Ankara'ya 19 sendika adýna giderkenHür-Ýþ ve ona baðlý sendikalarýn "Türkiye'yiþikayet edecek siyasi eylemler içindeolmayýz" gibi açýklamalar yapmasýnýnkabul edilemez olduðunu savunarak,Türkiye dahil kim yanlýþ yaparsa yapsýnher düzeyde ve her kuruma onunþikayetinin yapýlmasýna devam edecek-lerini söyledi.

KTÖS Genel Sekreteri Þener Elcil,Hür-Ýþ ve baðlý sendikalarýn bu tavýr-larýyla çalýþan ve üyelerine ihanetettiðini iddia ederek, "Bu sendikalarýntabanlarýna sesleniyoruz: yöneticileri-ni deðiþtirin" dedi.

Hür-Ýþ ve baðlý sendikalarýn üyeler-ine sendika yönetimlerini deðiþtirmeçaðrýsý yapan Elcil, bu sendikalarýn UBP'yeyað çekmek amacýyla ihanet ettiklerini önesürüp bu ihanete son verilmesi gerekliliðiüzerinde durdu.

"Nüfus yapýsý ve sayýsý bilinmeyenbir ortamda sorunlar çözülemez"Kamu-Sen Genel Baþkaný Mehmet Özkar-

daþ, yeniden söz alarak, müdahalelerlenüfus yapýsý ve sayýsý bilinmeyen bir ortam-da ortaya çýkan sorunlarýn çözülmesininmümkün olamayacaðýný anlatarak, ülkeninkumar cenneti, fuhuþ merkezi, kayýt dýþýekonominin ekonomiden büyük olduðu, üre-timden koparýlmýþ bir toplum olmamasý içinmücadeleye devam edeceklerini söyledi.

Ankara'daki basýn toplantýsý(ANF) Kýbrýs'ta faaliyet gösteren 17 sendika

ortak bir toplantý düzenleyerek, AKPhükümetinin bir taraftan Türkiye'dekikumarhaneleri kapattýðýný, diðer taraftan ise

Ada'yý fuhuþ, uyuþturucu ve kumarhanelercennetine dönüþtürdüklerini söyledi.

Kýbrýs'ta faaliyet gösteren 17 sendikanýnkatýlýmýyla Kuzey Kýbrýs hükümetinin uygula-malarý ile ilgili olarak Eðitim-Sen GenelMerkezi'nde bir basýn toplantýsý düzenlendi.

Toplantýda, Kýbrýslý Türklerin ada üzerindekivar oluþ mücadelesinin yýllardýr sürdürdüðüve hiçbir baský, þiddet ve tehditin Kýbrýslýlarý

Ada'da özgür ve demokratik yaþamaisteklerinden döndüremedikleri ifadeedildi.

Sendikalar basýn toplantýsýnda, yýllarönce Kuzey Kýbrýs'ta var olan ve bin-lerce insanýn çalýþtýðý ve onlarca fab-rikadan oluþan "Sanayi Holding"zamanýn Türkiye CumhuriyetiHükümetince, "Kýbrýs Turizm Ülkesi,sizin sanayiye ihtiyacýnýz yok"denilerek kapattýrýldýðýný ifade etti.

Toplantýda þöyle denildi: "KuzeyKýbrýs'ta istihdam yaratan ve üre-tim yapan çorap fabrikalarý,bisküvi fabrikalarý, makarna vedondurma fabrikalarý, ayakkabý

fabrikasý, plastik boru fabrikalarý, tefaltencere ve tava fabrikasý, konfeksiyon atö-lyeleri de bir bir kapattýrmýþlardýr. TürkiyeCumhuriyeti Hükümetler'inden iktidarda olanher hükümet, Kýbrýslý Türklere ayrý bir modelgömlek giydirdi. Sürekli deðiþtirilen ve birtürlü üzerimize uymayan bu gömlek her

yýrtýldýðýnda da; 'Kýbrýslý Türkler tembel,Kýbrýslý Türkler üretmiyor,

Kýbrýslý

Türkler hepmemur olmak istiyor' suçla-malarýyla karþý karþýya kaldýk."

Sendikalar, Kýbrýs'a Türkiye'nin dahi ambar-go uyguladýðýný ifade ederek, "Ülkemiz üret-tiðini satamadýðý için üretimden kopartýlmýþtýr.Nüfusunu bilmediði için planlama yapa-mayan, iþsizlikten gençleri göç etmek zorun-da kalan, kontrol edilemeyen nüfus nedeniile baþta saðlýk ve eðitim sistemi olmaküzere tüm sistemleri çökme noktasýna gelen,ve dýþarýdan gelen kontrolsüz nüfus akýþý ileher gün tecavüz, taciz, hýrsýzlýk, öldürme,darp, yol kesme, çeteleþme, mafyalaþma,uyuþturucu, fuhuþ gibi adi suçlar nedeni iletoplumsal travma geçiren Kýbrýslý Türkler bupolitikalarla Kýbrýs'tan göç etmek zorundabýrakýlmaktadýrlar" dedi. Açýklama þöyledevam etti:

"AKP hükümetinin bir taraftan Türkiye'dekikumarhaneleri kapatýrken bizdeki iþbirlikçihükümetler vasýtasýyla adamýzý fuhuþ, uyuþ-

turucu ve kumarhaneler cennetine dönüþtür-müþlerdir. Sayýn Cemil Çiçek'in adamýzdakibir ziyaretinde sabah camii ve külliye açýlýþý,akþamda kumarhane açýlýþý yapmasý tutarsý-zlýk ve art niyettir."

Sendikalar, AKP ile Kuzey Kýbrýs TürkCumhuriyeti Hükümeti Ulusal Birlik Partisiarasýnda imzalanan protokolle; "KuzeyKýbrýs'taki tüm kamu görevlilerinin maaþlarýdondurulmuþtur. (2007 yýlýndan beri hiçbirmaaþ artýþý yapýlmamýþtýr.) Tüm emeklimaaþlarýndan (dullar dahil) vergi alýnmayabaþlanmýþtýr. Tüm Kamu çalýþanlarýnýn vergimuafiyetleri indirilerek maaþlarý aþaðýya çek-ilmiþtir. Sosyal Güvenlik Yasasý ile (1 Ocak2008) tüm kamu ve özel sektör çalýþanlarýnýnemeklilik yaþý 60'a yükseltilmiþ, emekçidenkesilen prim oranlarý yükseltilirken, emeklilik-te alýnacak emeklilik maaþýnýn formülüdeðiþtirilerek aþaðý çekilmiþ, ikramiyelerkaldýrýlmýþtýr. Kamuya yeni iþe girenlerinmaaþlarý neredeyse asgari ücret seviyesineindirilmiþ, üniversite mezunlarýnýn maaþý yak-laþýk net; bin 500-bin 600 TL, Lise mezun-larýnýn maaþý yaklaþýk net; bin 400-bin 450TL, Öðretmenin maaþý yaklaþýk net; bin 500TL. seviyesine indirilmiþtir" maddelerinin hay-ata geçirildiðini ifade etti.

ÝLO mektubuSayýn Juan SomaviaILO BaþkanýUluslararasý Çalýþma Örgütü'nün (ILO)

sözleþmelerini onaylayan TC Devletinin altyönetimi olarak görev yapan Kýbrýs'ýnkuzeyindeki yönetim yaptýðý yasalar ile ILO

Sözleþmelerine aykýrý uygula-malar gerçekleþtirmektedir. Sonolarak geçirdikleri "KamuÇalýþanlarýnýn Aylýk (Maaþ-Ücret)ve Diðer Ödenekleri Yasasý" diyeadlandýrýlan yasa ile Toplu ÝþSözleþmesi yolu ile serbestpazarlýk usulüne göre ekonomikhak elde etmeyi yasakladýlar.Ýlgili yasanýn 8. maddesinin 7.

fýkrasý "Bu yasa kapsamýnda çalýþan-lara 13. maaþ ikramiyesi dýþýnda her-hangi bir isim altýnda ve herhangi birþekilde, maaþ, ikramiye veya benzeriödeme yapýlamaz" demektedir. Ayniþekilde ilgili yasanýn daha baþka mad-deleri de serbest pazarlýk yolu ileekonomik haklar elde edilmesine yasak-lama getirmektedir.

Bu yapýlan yasa ILO'nun 98 sayýlýsözleþmesinin 4. maddesini ihlal etmektedir.Ýlgili yasaya ek olan ücret tablolarý mevcutücretlerden çok düþüktür. Yasanýn geçtiði tar-ihten sonra iþe girecek olanlarý kapsaya-caðýndan 1 gün önce iþe baþlayanlar ile 1gün sonra baþlayanlar arasýnda ayni iþi yap-salar bile ücrette eþitsizliði getiriyor. Böylesibir uygulama da Sosyal Adaleti zedelemekte-dir.

Türkiye 1932 yýlýndan bu yana ILO'yaüyedir ve bu çerçevede ILO'nun Ankara'dakiOfisi, Türkiye'de bazý diðer çalýþmalar yanýn-da Uluslararasý çalýþma standartlarýnýn uygu-lanmasýný izlemektedir.

Bu çerçevede, Kýbrýs'ýn Kuzeyinin TCDevletinin kontrolünde olduðu gerçeðindenhareketle ILO'ya baþvurmayý uygun bulduk.Bilgi ve gereðini talep ederiz.

Sendikal Platform ILO'ya gitti

Page 5: yenicag 24122010

HABER 524 ARALIK 2010 CUMA

Yýlýn bitmesine sayýlý birkaç gün kaldý.Bu günler aslýnda insanlýk aleminin en iyi günleri

olmaktaydý,Ýnsanlýk aleminin dedimse, en azýndan açlýkla,

savaþlarla pençeleþmeyenleri anlatmak istedim,Biz Kýbrýslýlar da önümüzde Kýbrýs sorunu gibi

bir sorunla, bu sorunun yarattýðý sorunlarlaboðuþup dururken yine de yýlýn bu son günlerini,Cristmasý, yeni yýlý kutlayabilenler katagorisindebulunmaktayýz.

Kýbrýslý bu bakýmdan eðlenmesini de bilmektedir,Bilmekteydi desem daha doðru olur herhalde.Bize bunu çok gördüler,Kim mi çok gördü?TC asker sivil yönetimleri.Hepsi. Her zaman için. Baþa kim geldiyse,Bizim bu yaþamýmýzý kýskandýlar,Ta diblerinde kendilerinden daha çaðdaþ bir toplumun var

olmasýný hazmedemediler,Bir komlekse kapýlýp gittiler ve hala bu komplekslerini yene-

meyip üzerimize çullandýlar,Bunlara bir de buradaki kuklalarý eklenince iþ çýðýrýndan çýk-

mýþ oldu.Birlik olup Kýbrýslýyý gýrbaçlamaya baþladýlar." Siz kim oluyorsunuz da bizden daha fazla ücret alacak-

sýnýz, daha iyi koþullarda yaþayacaksýnýz" diyerek bizlerikendilerine benzetmeye baþladýlar.

Koltuk sevdalýsý birtakým yalakalar bunu hemen kabullendilerve perde önünde yer aldýlar.

Paket üstüne paket dayattýlar,Kamu çalýþanlarýn, emeklilerin ceplerine el attýlar,Emeklilerden vergi alýnmayacak diye yazýlý belgelere raðmen

uygulama baþlattýlar,Bu uygulamaya baþladýklarý gün, herkesin dile getirdiði 13.

maaþlar da ödenmeyecek þeklindeki sorularýna, defalarca, "hayýr 13. maaþlar ödenecek" dendi.

Þimdi ne oldu? 13. maaþlar ödenmeyebilir.Neden. Vali razý olmamýþ! Ne yani valinin memleketinde 13.

maaþ mý var da burada da olacakmýþ!O zaman yýlbaþý üstü bir gýrbaç daha vcurun Kýbrýslýya! Belki

mamurlar!Ne demiþ vali ve vali temsilcileri, bir da bakacayýk mahkeme

emekliler hakkýnda ne karar verecek da ondan sonra düþüne-lim.

Hale bakýn yahu! Ne kadar pervasýz, korkusuz her yeresaldýrýyorlar.

Davanýn görüþüleceði günden bir gün önce davanýn duru-munu görecekmiþ da ona göre diye açýklama yaparakmahkeleri de etki altýna almaktadýrlar.

Yine ayrýca, bir de pakette olan, ama hala daha yapýlmayanözelleþtirmeler varmýþ, bir de bunlarýn yapýlmamasý dolayýsý ile13. maaþlarýn ödenmesini onaylamýyormuþ!

Bir husus daha vardý konuþulan kamu kesiminde. Emeklilikikramiyesinden vergi alýnýp alýnmayacaðý hususu.

Bu tiplere sorarsanýz öyle bir þey yokmuþ!Ýnandýnýz mý? Bunlar deðil miydi daha düne kadar emekli

maaþlarýndan kesinti yapmayacaklarýný, 13.maaþlarý günündeödeyeceklerini diyenler.

Onun için bunlara inanmayýn. Bunlarýn iþi gücü yalan söyle-mek.

Göreceksiniz emeklilik ikramiyelerinden de vergi alýnacak.Ocak ayý içerisinde vergi yasasýndaki düzenlemelere göre,

kamu çalýþanlarýnýn ve emeklilerin maaþlarýndan bir kesintidaha yapacaklar.

Yani bir gýrbaç daha vuracaklar.Bu gýrbaçlar ne kadar daha, ne zamana kadar devam ede-

cek diye sorarsanýz, buradak i ücretler Türkiyedeki ücretlerinseviyesine gelene kadar,

Buradaki iþadamlarýnýn da defterini dürene kadar,

Dev hipermarketlerin gelip, buradaki Lemar vs. ortadansilene kadar bu gýrbaçlar devam edecek.

Baksanýza, elçilikte her þeyi kontrol edecek bir de memurgörevlendirdiler.

Acenta yönetimin her kademesini televizyon ekranlarýndanaþaðýladýklarý, küçük düþürdükleri kalmadý þimdi bir de memurkoymuþlar elçiliðe, buradaki yetkisiz ilgilileri her gün fýrçasýn.

Her ne iþ yapýlacaksa bu memur onay vermezse o iþ yapýl-mayacak, o iþ yapýlmýþsa da bu memur onay vermedikçeödeme yapýlmayacak.

Geçtiðimiz haftalarda meclis bütçe görüþmüþ!Vekiller de çýkýp konuþtular. Sanki de burada bir devlet var-

mýþ da bütçesi görüþülürmüþ!Ne bütçesi! Bütçe de vitrinin süslerinden bir diðeri,Dostlar alýþ veriþte görsün misali acentalar oyalanýyorlar,TC asker sivil yönetimleri herþeyleri ile çöreklendiler.Kýbrýslýnýn defterini dürecekler..Ama herþeyi ile dürecekler,Ne acýdýr ki bu operasyonu da Kýbrýstaki yerli temsilcileri ile

yapmaktadýrlar,Tabii hergün, her saat aþaðýlanmayý kabullenen yerli temsil-

ciler olduktan sonra daha çok gýrbaç yiyeceðiz.Peki bu durum karþýsýnda ne yapýlmalý?Bu durumu reddeden kesimlerin baþkaldýrmasý, direniþe

geçmesi gerekmektedir,Bu baþkaldýrý gerçekleþebilir mi, göreceðiz,Bakýn, daha dün mesai saatlerini ayarlayacaðýz diye öyle bir

gýrbaç vurdular ki kamu çalýþanlarýna!Tam bir kölelik devri çalýþma saatleri ayarlamasý. Yazýn kavu-

rucu sýcaðýnda mesai yapma!Kamu görevlileri yeterli çalýþýr çalýþmaz o ayrý konu. Getirilen

sisteme bakýn: Tam gün, yemek arasý olmayan çalýþmadüzeni. Ha saat 5 te çýkmýþsýn iþten, ha 3.30 da. Vali bey öyleistedi.

Komleks içinde olanlar emrettikçe, aþaðýlanmayý kabul eden-ler oldukça daha çok gýrbaçlar yoldadýr, yolda.

Buna karþý direnmek, bu yapýlanlarý kabullenmeyipbaþkaldýrmak kaçýnýlmaz.

Mutlu yýllar!

Rasýh

Keskiner BÝR GIRBAÇ DAHA!

[email protected]

1981'de ülkeyi darmadaðýn edip ikti-dara gelmelerini halka isteten birkadro asker adýna Türkiye'de idareyialmýþ ve gece gündüz sonradan"Özal politikasý" denilen devri açmýþtý.Demirel'in 24 Ocak kararlarýný uygula-ma iddiasýnda olanlar kendilerineaskeri bulmuþlardý. Bütün arzu koru-macý bir Türkiye'yi geride býrakmak veliberal ekonomi ve dýþa açýk ekonomi

politikasýný devlet politikasý yapmaktý.Bunun için liberal ekonomiden hoþlanmayacak

olan devlet himayecileri ezilmeli idi. Kimdi bunlar?Tabii ki baþta askerler.

Dýþa açýk ekonomiye karþý olanlar kimdi? Baþtakabotaj bayramýný kutlayan askerler tabi.

Öyleyse asker gücü ile nasýl oldu da 24 Ocakkararlarý yani Özal ekonomisi askerler tarafýndankorundu? Siz sorun isteyen yanýt versin. Banagöre mantýðýn bittiði yerde baþlayan askerin iþekarýþmasý zaten soruya mantýklý bir yanýt vermeyide olanaksýz hale getirir.

Bir çeliþki olduðu ortadadýr. Atatürk'ün nutkuylayüceleþtirilen içe kapalý ekonomi veya milli ekono-mi askerler tarafýnda yýkýlmýþ ve sonunda ekmeðiiçin dýþa muhtaç Türkiye yaratýlmýþ. BunaAtatürk'ün ordusu destek vermiþ. Veren vermiþama bir ordu nasýl ekonomi politikasýný devletparasýyla savunur? Hukuk devleti de demokraside orada yok olmaz mý?

1981'den sonra bu maskaralýklarý Türkiye'yeyaþattýlar. Bizi de gýrtlaðýmýzdan yakalayýp býrak-madýklarý için biz de maskaralýða bulaþtýrdýlar.Gençlerimiz yüksek öðrenim hastasý oldular ve git-tikleri her yerde Özal'ýn ilham perileri Thatcher veReagan öðretilerini bilim diye okudurlar. Gittikleriüniversitelerde baþka ekonomik görüþler okutul-maz mýydý deye sormayýn, bizimkiler herhaldeokul kitabý ile yetinen ezberciliklerini de beraber-lerinde götürmüþlerdi. Onun için LSD gibi solcuyetiþtirmekle meþhur üniversiteye gidenler bile yal-

nýz ekonomi dersi veren yerlerdedeðil ekonomi dersi verilen iþletme vesairede de ayni monetarist ama malve hizmetle ilgisini koparmýþ bir mon-etarist þablonlarý okudular.

Ortaya bir paket atýn ve acý ilaç yut-mazsa toplum bu sorunlardan kurtu-lamaz deyin hepsi de arkanýzdangelir.

"Bize kararlý ve cesur lider lazým"derler, "paket tamam olacak, yarým

tedbir hiç tedbirden kötüdür" derler ve peþinizdensürüklenirler.

Ersin Tatar da ayni kafalardandýr. Paket deyipduruyor. Þimdi Rum tarafýndan alýþ veriþ etmeyinder yoldaþlarýný býrakmýþ deðildir. Sýkýþtý mýherþeyi sulandýrmak þanlarýndandýr. Yoksa mil-liyetçilik mi depreþir bilemem ama bildiðim Hoca'yýdinlerler, eþeðini deðil. Eþek istediði kadar anýrýpdurumun vahametini yani %60 aþýrý deðerlenmiþTL bölgesinde ithal mallarýnýn fiyatlarý bakýmýndanithalatçý büyük bir avantaj kullanmaktadýr; nasýlolur da kuzey hala pahalý olur diye ses çýkarsýnonlar dinlemezler. Üstelik monetarist geçinirler.

Ýthalatçý haklý yani %60 aþýrý deðerlenmiþ TL kul-lanýmýný yok edecek kadar ithalattan alýnanvergiler varsa hükümete saldýracaklarýna susuyor-lar. Tatar, monetarist, o da çocuklarýn elindenoyuncaklarýný alýyor. Ne zeka? Masa þahsi eþyadeðilmiþ! Veya bu kadar oyuncak satýþ amacýtaþýyormuþ. Amma miktar az diye istediðini ala-mazmýþsýn.

Sen öyle konulursan sana Ercan ve Maðusa'yýhatýrlatmazlar mý? Nitekim hemen hatýrlattýlar. Buzamanda sen hududu bu maksatla denetlemeyealýrsan sana hesabý kaçýrdýðýný söylerler. Hani senserbest ekonomiden yana idin? Liberal ekonomiyanlýsý olduðunu söyleyen UBP deðil mi?

Monetaristleri de gerisi de ekonomik laflar eden-ler niye konuþmazlar? Güney ile ticaretten Kuzeykarlý çýkmaktadýr. Güney'den gelen paradantoplam olarak bahsedersen resmi rakamlara görekumarý sayamasan da ihracattan gelen paradolayýsýyla karlýsýn. Turizm, iþçi ücretleri, saðlýkyardýmlarýný ihracata ekle hesap ortada, istatistikyýllýklarýna göre karlý olan Türk tarafýdýr. Kimsekonuþmuyorsa bile parça parça rakamlar basýndayer almaktadýr.

Esas olan rejimin iflas etmiþ olmasýdýr ve mone-taristlerin reçeteleri çare deðildir. Bir sürü þarlatanortada laf dolaþtýrsa da halk buna inanmamak-tadýr. Solcular da yabancý boyunduruðundaki bu

ülkede hükümetçilik oynamaya kalkarak kendinirezil ettiði için çare önerecek halde deðildir. Dünyabunalýmýnda iþler daha da zordur. Çünkü satýlýklarkafalarý bulandýrýrken sosyal hak diye yapýlandestekleri çar olarak gösterirler ve çare arada yokolur.

Örneðin bu haftaki eylem emekli haklarýný savun-ma idi. Onlardan kesilen vergilerin geri alýnmasýiçin açýlan dava idi. Hale göre mahkeme iptal etseekonomi düze çýkacak, maliye denkleþecek veTürkiye denetimi kalkacak deðildir, iptal etmeseTürkiye þart koþtuðu için mahkeme iptal etmedidiyecekler yargý bir darbe daha alacak ama çaregösterilmiþ olmayacak.

Hal-i hazýrda iþler ipek. Veya Çiçek. Emeklilerkurtulsa KTHY kurtulmayacak, memur maaþlarýnýnkesilmesine çare olmayacak ve çare gösteren deolmayacak. Kermiya'da yaþanan rezalete de çareolmayacak bir miting düzenlendi. Bunlar tabii kidireniþti ve çarelerin ortaya çýkmasý için kuvvetliuyarýcýlardýr. Amma çare deðildir. Þarlatanlar orta-da 12 Eylül çýðlýklarýndaki ekonomi politikalarýnýyoðunlukla halkýn beynine doldururken çareyigöstermek ve halkýn anlamasýný saðlamak gerekir.

Ekonomi bütün olarak görülmeli ve para poli-tikasýnýn her yere etki ettiðini ilk iþ olarak dünyayaaçýk bir ekonomi için para reformu yapýlmalýdýr.Yönetimin yükü akçalýya taþýtýlmalý ve vergi adaletiyanýnda etkinliði de saðlanmalýdýr. Þaþmýyorumama monetaristler konuþurken vergi etkinliðininkaybedilmiþ olmasýndan bahsetmemesi, aramýz-dan bu kadar kýsa zamanda bu kadar dolar mily-oneri çýkarma becerisi göstermemizden bellidir kihalk aptal denilecek kadar soyulmaya hazýrdurumdadýr. Yönetimde reform ve reorganizasyonyap, halkýn üretmesine izin verecek bir para ver,denizdeki balýðý vergilendirme de kazancý bul,kumarhaneleri kapat mafyaya baþ kaldýr, görürsünki iþler yoluna girer. Hesap sormadan bunlarýyapamayacaðýný da bil.

Hesap sorma ve kazancý bilme en temelekonomik politikadýr. Kim ne derse desin kazancýbilemeyen ve vergi kaçýraný kovalamayan birhükümet bataktýr. Kazancý bilmiyorsan teþvik nasýlyaparsýn? 1974'ten beri bizimle dalga geçiyorlar,hala uyanmadýk. Resmen sadece %4'ün ser-mayedardan geldiðini bilerek vergi politikasýný vetoplamayý yapmayan bir takým lafazanlardan umutbeklemeye devam ediyoruz.

Alpay

Durduran

T E VT E V A Z UA Z U

DOS TÇADOS TÇA

[email protected]

BU KADAR ÞARLATAN

NEREDEN ÇIKTI

BakanlarKurulu Kýbrýsve BritanyaarasýndaPolemidia'dabir bölgeninyenindencumhuriyettopraklarýnakatýlmasýanlaþmasýnýonayladýHükümet SözcüsüStefanos StefanouBakanlar KurulunPazartesi günkü oturu-munda Kýbrýs Cumhuriyetive Büyük Britanyahükümetleri arasýndaLimassol'un Polemidiabölgesinde bulunan birbölgenin yenindencumhuriyet topraklarýnakatýlmasý anlaþmasýnýonayladýðýný açýkladý. Sözcü, söz konusu böl-genin "Veregarya" olarakbilenen bir bölgeolduðunu da söyledi. Ýki ülke hükümetlerininkonuyla ilgili temaslardabulunduklarýný belirtenStefanou, "Veregarya"bölgesinin13 milyon 530bin avroluk miktarlayeninden cumhuriyettopraklarýna katýlmasýnýnsaðlandýðýný belirtti. Sözcü, "Veregarya" böl-gesinin 249. 794 dönümolduðunu söyledi.

Page 6: yenicag 24122010

HABER6 24 ARALIK 2010 CUMA

Baþta gece kulüpleri hakkýnda olmak üzerineçeþitli eylemelerle gündeme gelen femi-nistler, kadýnlarýn sorunlarýný, feminizmi veKýbrýs'ta feminist hareketin durumunuHavadis Gazetesinden Hasan Yýkýcý'yaanlattýlar. Kendilerini feminist olarak taným-layan, Yeni Kýbrýs Partisi'nden MehveþBeyidoðlu ve Baraka Kültür Merkezi'ndenNazen Þansal feminizmin bir eþitlik talebi vemücadelesi olduðunu vurgulayarak, bununtoplum tarafýndan yanlýþ anlaþýldýðýný ifadeettiler. Bu yanlýþ anlamanýn temelinde de sis-temden kaynaklý ön yargýlarýn olduðunu dilegetiren feministler erkeklerin de aslýnda yineayný sistem tarafýndan eziliyor olduðunadikkat çektiler.

"Medya cinsiyetçi bir dil kullanýyor"

Medyanýn genel olarak cinsiyetçi bir karek-teri olduðunu vurgulayan Nazen Þansal"Medyada istisnasýz her gün her gazetedeher televizyonda mutlaka cinsiyetçi bir dil,kadýn bedeninin teþhir edilmesi, kadýnlarýnaþaðýlanmasý, erkek bakýþ açýsý mutlakavardýr. Hiçbir gün olamaz ki medya cinsiyetçibir dil kullanmasýn! O yüzden medyanýndurumu içler acýsý" þeklinde konuþarak budurumun deðiþtirilmesi için de mücadeleedilmesi gerktiðini vurguladý. Bir takýmmedya organlarýnýn demokrat karakterdeolduðunu belirterek sadece farkýndalýklarýnýnbiraz daha geliþmesiyle fazla sýkýntý kalmay-acaðýný söyledi.

"Esas sorunumuz, sorunumuz yokmuþ gibi yaþamak"

Mehveþ Beyidoðlu ise Kadýnlarýn esasprobleminin hiçbir sorunlarý yokmuþ gibiyaþayarak aslýnda içinde yaþamakta olduk-larý sorunlarý görmezden gelmeleri, sorun-larýndan kaçmalarý olduðunu söyledi. Esassorunun kadýnlarýn sorunlarý yokmuþ gibidüþündüklerini belirten Beyidoðlu "Bizimesas problemimiz, sorunumuz yokmuþ gibiyaþamaktýr. Hep bizlerden daha kötü kadýn-larýn durumuna bakýp kendimizin içindebulunduðu durumu meþrulaþtýrýyoruz.Mesela 'bizde kuma yoktur, aile içi þiddetyoktur, töre yoktur, namus cinayetleri yoktur'gibi görüþler vardýr. En büyük sorunKýbrýs'taki insanlarýn böyle bir algýya sahipolmasýdýr. Oysa kendimize özgü problemler-imiz vardýr" þeklinde konuþtu.

Havadis'in feministlerle gerçekleþtirdiðimülakat aynen þöyle:

Havadis: Toplumun gelenekselleþmiþ

algýlarýndan öte, siz feminizmi nasýl

tanýmlýyorsunuz?

Þansal: Feministlerle ilgili olarak çok söyle-nen bir þey var; bunlar kýsa saçlý, çirkin,erkek düþmaný evde kalmýþ kiþilerdir. Bufeministlere karþý olan ön yargýlarýn baþýndagelmektedir. Feministler kýsa saçlý, evdekalmýþ, çirkin ve erkek düþmaný deðillerdir.

Feminizmin anlamý bizce eþitlik talebidir.Yani bütün insanlarýn cinsiyeti, sýnýfý, ýrký,etnik kökeni fark etmeksizin eþit olmasýnýtalep eden bir ideolojidir feminizm.

Tabii çeþitli dönemlerde farklý anlamlardakullanýldý. Veya bazen de bilerek çarpýtýldý.Bugün toplumda itici bir anlamý var belki amabunun kýrýlmasý, deðiþmesi lazým artýk. Bizfeminizmi eþitlik talebi olarak algýlýyoruz.

Tabii daha çok cinsiyetler veya cinsel yöne-limler olarak düþündüðümüzde bu toplumdadaha çok ezilenler kadýnlar ve eþcinsellerdir.Dolayýsýyla önce kadýnýn ve eþcinsellerinerkeklerle ayný seviyeye gelmesi gibi birtalebi var feminizmin. Bu demek deðildir kibiri bir diðerini ezsin. Tam tersi ikisi eþitolsundur. Bu sistemde bütün insanlar, özellik-le de emekçiler eziliyor ama kadýnlar ve

eþcinseller iki defa eziliyor. Hem sistem vepatronlar tarafýndan eziliyor hem de erkekegemen sistemin erkek bakýþ açýsý tarafýn-dan eziliyorlar.

Havadis: Erkek egemen sistem ve

ataerkil sistemden ne kast ediyorsunuz?

Þansal: Çocukluðumuzdan baþlayarakbunu yanýtlamak anlamlý olacaktýr. Hepimizinailesinde erkek ya da kýz çocuðu olmuþtur.Çoðu zaman kýz çocuða ve erkek çocuðunafarklý davranýlýr aile içinde. Kýz çocuk eviniçinde kalmalý, ailesine yardým etmeli, eteðiniörtmeli, 'hanýmefendi' gibi olmalýdýr. Birazbüyüdüðünde gece belli bir saatte eve gerigelmek zorundadýr. Eðer bunlarý yapmazsaahlaksýz, namussuz bir çocuk olur. Halbukierkek çocuk bu sistemin kültüründe dýþarýyaaittir. Ýstediði her yere gidebilir. Gece geçsaatlere kadar kalabilir. Hatta belli bir yaþtansonra böyle olmasý teþvik edilir, aksi halde'haným evladý' gibi yakýþtýrmalar yapýlýr erkekçocuðuna.

Dolayýsýyla kýz ve erkek çocuklar hayatabelli bir yetiþtirilme tarzý ile hazýrlanýyorlar. Vekýzlar geriden baþlamýþ oluyor. Fizikselolarak dört duvarýn arasýna kapalý olduðugibi düþünceleri de dört duvar arasýna kapalýyetiþiyor. Halbuki erkekler daha dýþa dönükbir dünyada büyüyorlar.

Bunun yanýnda bunun ekonomik yansý-malarý da var. Mesela iþ hayatýnageldiðimizde bugün her ne kadar öylegözükmese de kadýnlar daha zor iþ buluyor.Bulduðu zaman da kadýnlar daha düþükücretlere çalýþtýrýlýyorlar. Hatta çoðu zamankadýnlar sadece kadýnlara yakýþtýrýlanmesleklerde çalýþtýrýlabiliyorlar. Örneðinöðretmenlik gibi hemþirelik gibi. Öðretmenolsun kýz çocuklarý çünkü öðleden sonrasýnýevine, yemeðine, ütüsüne ve temizliðineayýrabilsin anlayýþý var. Dolayýsýyla sistem-den kaynaklý bu iki cins arasýnda eþitsizliklervar ve bu eþitsizliklerin giderilmesi için birmücadele sistemidir feminizm.

Mehveþ Beyidoðlu: Ayný zaman da bende Nazen'le benzer fikirleri paylaþmaktayým.Ataerkinin bütün sistemine de karþýyýz.Militarizme de kapitalizme de bunun gibierkek egemen bütün yapýlara da karþýyýz ve

onlarla da mücadele etmeliyiz. O yüzden deetkinliklerimizi þimdiye kadar hep bu doðrul-tuda yürüttü.

Havadis: Neden toplumsal cinsiyet teri-

mini kullanmayý tercih ediyorsunuz?

Buradaki toplumsalýn anlamý ne?

Beyidoðlu: Belki de neden toplumsal dabiyolojik deðil dersek daha doðru olur.Biyolojik cinsiyet insanýn doðuþuyla birliktegetirdiði özellikleridir. Ama insanýn yaþamiçindeki tercihleri, yönelimleri hep ayný kala-cak diye bir þey yok. Bunlar deðiþebilir de.Bunu da toplumsal yaþam belirliyor. Bu yüz-den toplumsal demek daha doðru olur. Bir deçok fazla rol denilen þeyler vardýr. Kadýnbunu yapmalý erkek bunu yapmalý. Nazen'indediði gibi. Bunlarýn hepsi bir þekilde bizetoplumsal olarak dayatýlan þeyler.

Þansal: Biyolojik olarak kadýn ile erkekarasýndaki farklýlýklardan dolayý doðmuyor bueþitsizlik. Toplum tarafýndan dayatýlan bireþitsizliktir bu. O yüzden toplumsal cinsiyeteþitsizliði demek daha doðru olur.

Çok güzel bir laf vardýr, "kadýn doðulmazkadýn olunur" diye. Bir kiþi hangi cinsiyettedoðarsa doðsun toplumdur ona kimliðiniveren. Cinsel kimliðini de, sýnýfsal kimliðinide, kültürel kimliðini de ona veren toplumdur.Bundan dolayý bir dönem feministler sadecebireye vurgu yaparken þimdi bireyin toplumlaçok daha doðrudan diyalektik bir iliþki içindeolduðuna yani toplumsal cinsiyet eþitliðinevurgu yapmaktadýr.

Havadis: Geleneksel olarak erkek bil-

incinde feministlerin erkek karþýtý

olduðunu söylerler. Siz bunu nasýl

karþýlýyorsunuz? Nasýl tepkiler koyuyor-

sunuz?

Beyidoðlu: Bir süre öncesine kadar insan-larla pek tartýþmazdým. Fakat bu iþe girdiktensonra pek çok insan bana daha farklýdavranmaya baþladý. Pek çok insanla tartýþ-maya baþladým. Çünkü feministlerin çok kötübir ismi var. Feminizme yönelik bir kötülemevar. Her þeyden önce çok 'mýzýrsýn' gibi biranlam yükleniyor ve tepki topluyor. Kendimiziifade etme konusunda zorluk çekiyoruz.

Nazen: Hem toplum genelinde hem de biz-lerin içinde bulunduðu yapýlarda geleneksel

YKPfem'den Mehveþ

Beyidoðlu ve Baraka

Kültür Merkezi'nden

Nazen Þansal Havadis'e

konuþtular ve

feminizmi anlattýlar:

“Feminizm eþitlik talebidir...”

Page 7: yenicag 24122010

HABER 724 ARALIK 2010 CUMA

erkek kafasý vardýr. Mesela sendikada yöne-tim kurulundaki arkadaþlarým bana abi diyesesleniyor. 'Tamam abi, bu iþi böyle yapalýmabi' gibi ifadelerle diyalog kuruyorlar benle.Bu da tabii bu tarz iþlerin erkekler tarafýndanyapýldýðýna dair kanýksanmýþ yargýlarý birsonucu. Bunu dile yansýmasý. Bir kadýna abidiye hitap eden insanlarýn kafasý o kadýnlarýnonlarla omuz omuza mücadele vermesiyledeðiþebiliyor. Bu bizim erkekleþtiðimizanlamýna gelmez. Kendi taleplerimizlemücadeledeki yerimizi almak anlamýndaolmalýdýr.

Biz feministler olarak tabiî ki feminizmtalepli, mücadeleyi yürütürken diðer taraftanda diðer alanlardaki mücadelelerde deolmalýyýz. Mesela sendikal mücadelelerde,kültürel mücadelelerde ve çevremücadelelerinde bir arada olmalýyýz. Böyleolduðunda da zaten bizim için erkekleriistemiyorlar diyemeyecekler. Bu anlamdabiraz da bize görev düþüyor.

Havadis: Marks'ýn "iþçilerin kurtuluþu

kendi eseri olacaktýr" diye bir lafý vardýr.

Bu mealde þöyle söylersek ne kadar

doðru bir þey söylemiþ oluruz: 'kadýnlarýn

kurutuluþu kendi eserleri olacaktýr.'

Beyidoðlu: Bence doðru bir þey olur. Çünküönce bizim kurtulmamýz lazým. Yani öncekadýnlarýn haklarýnýn farkýna varýp da toplum-sal rollerin dayatma olduðunun farkýna var-mamýz kendi içimizde örgütlenmemiz lazým.Ve ondan sonra erkeklere anlatmalýyýz.

Havadis: Yani erkekleri dýþlayarak mý bir

mücadeleden bahsediyorsunuz?

Beyidoðlu: Bence önce kadýnlar yapmalý,vermeli bu mücadeleyi ve hem hemcinslerinihem de erkekleri ikna etmeye çalýþmalýlar.Ve belli bir aþamada da erkeklerle birlikte birmücadele olmalý. Ama ilk aþama böyleolmalý. Tabii ki erkeklere karþý bir mücadele-den söz etmiyorum

Þansal: Ben bu mücadelede ezilenlerin, ençok da kadýn ve eþcinsellerin olmasýnýdüþünüyorum. Erkekler de bu sistem tarafýn-dan eziliyorlar kuþkusuz. Ama ben onlarýnezilmiþliðini iki veya üçüncü planda tutuyo-rum. Dolayýsýla en çok ezilenlerin ön plandaolmasý, bu mücadelede sürükleyici olmasýdaha doðrudur. Çünkü en çok caný yanan ençok baðýrabilir. Diðeri onunla dayanýþabilir,acýsýný paylaþýlýr.

Ama ayrý bir kadýn örgütlenmesi þeklindeolmasý ötekileþtirme noktasýna gelmemelidir.Erkekler de feminist olabilir ve bugün Barakagibi örgütlerin içerisinde feminist erkekler devardýr. 8 Mart'ta pek çok erkeðin yapamaya-caðýný yapýp sokaða çýkýp "dayak erkekliksebizler erke deðiliz" ve "taciz erkeklikse bizlererkek deðiliz" þeklinde sloganlar attýlar.

Bu mücadeleyi birlikte vereceðiz. Biz kendirollerimizi sorgulayýp iþe yaramayanlardansýyrýlmalýyýz. Ayný þekilde erkekler de kendirollerini sorgulayýp iþe yaramayanlardansýyrýlmalýdýrlar.

Feministlerin gündemi

Havadis: Peki feministler Kýbrýs günde-

minde hangi sorunlarý ön plana çýkartýy-

or? Nelerdir feministlerin gündemi?

Beyidoðlu: Bizim esas problemimiz,sorunumuz yokmuþ gibi yaþamaktýr. Hepbizlerden daha kötü kadýnlarýn durumunabakýp kendimizin içinde bulunduðu durumumeþrulaþtýrýyoruz. Mesela 'bizde kuma yok-tur, aile içi þiddet yoktur, töre yoktur, namuscinayetleri yoktur' gibi görüþler vardýr. Enbüyük sorun Kýbrýs'taki insanlarýn böyle biralgýya sahip olmasýdýr. Oysa kendimize özgüproblemlerimiz vardýr.

Genele göre en maðdur kesim seksköleleridir. Çünkü bir bu insanlar insan trafiði

yoluyla Kýbrýs'a getiriliyor ve o andan itibarenellerinden pasaportlarý, kimlikleri alýnýyor.Borca baðlanýyorlar ve baðýmlý kýlýnýyorlar.Tüm bunlar uluslararasý hukuka göre kölelik-tir. Ve sen ne yapacaðýný bilmediðin bir iþesokulun ve orada çok kötü koþullarda seksezorlanýr. Ve bu insanlarýn sarýlacaklarý hiç biryer de yok. En maðdur kesimin seks kölesiolduðuna inanýyoruz. Bunun için de geçmiþteçeþitli ortak eylemler yaptýk zaten.

Bunun dýþýnda ev emekçileri rahatsýzlýkvermeye baþladý. Temizlikçiler. UzakDoðu'dan çok çok ucuza ve zor þartlardaevlerde çalýþtýrýlan kadýnlardan bahsediyo-rum. Aylýðý 600 TL'ye bu insanlar Kýbrýs'agelirler ve çocuk bakarlar, yemek yaparlar,ev temizlerler ve çok zor koþullarda hiçbirizin de almadan çalýþtýrýlýrlar. Tamamiyle evsahibinin iyi-kötü niyetine baðlý olarakyaþamlarýnýn idame etmeye çalýþmaktadýrlar.

Þansal: Genel bir sorun olarak iþsizlikvardýr. Bu iþsizlikten de en çok kadýnlar mað-dur aslýnda. Ýþsizlik ve göç kadýnlarý iki açý-dan etkiliyor. Bir, kendilerinin iþsiz kalmasý vegöç edememeleri ve iþsiz olarak hayatlarýnýsürdürmeye mecbur kalmalarý. Ýkincisi de,annelik vasfýyla çocuklarýnýn iþsiz kalmasý veülkeden göç etmeleri de aslýnda kadýnlar içinbirer dram.

Aile içi þiddete maruz kalmayý ve taciz vetecavüz gibi olaylarý daha çok göçmenkadýnlarýn baþýna gelen bir olaymýþ gibidüþünüyoruz. Halbuki hepimizin yakýnçevresinde duyduðu bildiði öyle olaylar varki, aslýnda göçmen ailelerdir deyip duy-madýðýmýz ki bu da çok yanlýþtýr yanýbaþýmýzda ve çoðu zaman da Kýbrýslý aileleriçinde yaþanmaktadýr. Halbuki bizim þuandaki yasalarýmýzda bile belediyelerin kadýnsýðýnma evi yapma zorunluluðu vardýr.Anayasa kadýn ve çocuklarýn özel olarakkorunmasý gerektiðini söyler. Kadýnýn korun-caðý ve sýðýnacaðý bir yer yokken çýkýpyaþadýklarýný anlatmasý da beklenemez. Oyüzden pek çok þey aslýnda gizli tutuluyor.

Þiddete maruz kalan kadýnlar için sýðýnmaevinin hem korunabileceði hem de oradatekrar üretime katýlabilecekleri yöntemlergeliþtirebileceði yerler olabilir. Bunun talebibence feministlerin gündeminde olmalý.Ýleride bu konuda yerel yönetimlere vedevlete baský yapmak zorundayýz çünkü budurum gittikçe artan bir þekilde toplumumuz-da yaygýnlaþmaktadýr.

Havadis: Göçmenlere karþý aksi,

dýþlayýcý bakýlýyor genel olarak. Siz bu

konuda nasýl deðerlendirmelerde

bulunuyorsunuz? Kaldý ki onlar aslýnda

en kötü durumda olanlar.

Þansal: Bence bir þekilde onlarý damücadeleye katmamýz gerekmektedir. Belkibu güne kadar bu konuda yetersiz giriþim-lerde bulunuldu. Kýbrýs'ýn kuzeyindeTürkiyelilere karþý bir milliyetçilik yapýlmak-tadýr. Kadýn alanýnda feminist çalýþma yap-manýn bazý olumluluk ve olumsuzluklarý ola-bilir. Yaþadýðýmýz ortak sýkýntýlar üzerindenbazý talepler geliþtirip mücadeleye onlarý dakatmamýz þarttý.

Türkiyeli göçmenlerle olan iliþkilerimdegözlemlediðim nokta Kýbrýslýlarýn onlarý ötek-ileþtirdiðidir. Bence yýllardýr bu ülkede olan vesolun yaptýðý hatalardan doðan bu sonucuartýk göçmenler kabul etmiþ durumda vebizim bunu deðiþtirmemiz lazýmdýr. Buanlamda feminizmi bir araç olarak kullan-mamýz gerekmektedir.

"Seksin para ile satýn alýnan birihtiyaç olmadýðýný kabul etmemizlazým."

Havadis: Gece kulüplerine karþý

olduðunuz için eleþtiriler de alýyorsunuz.

Bunlarýn baþýnda da 'insan ihtiyacýný nasýl

gidersin peki' þeklinde görüþler geliyor.

Ve bunun ciddi ciddi arkasýnda olanlar

var. Sizin buna cevabýnýz ne oluyor?

Þansal: Temelde seksin para ile satýn alý-nan bir ihtiyaç olmadýðýný kabul etmemizlazým. Ýnsan olmanýn bir özelliði, sevgiyle,aþkla, karþýlýklý hoþlanmayla var olmasýdýr.Gece kulüplerinde olan þey tamamen insandýþý bir þekilde insan bedeninin satýlmasý,kiralanmasýdýr. Aslýnda buna niye karþýsýnýzsorusu bile insanýn kendi özünde bileceðiama itiraf edemeyeceði bir cevabý barýndýrýr.Orada hem kölelik hem de en aðýr koþullardakendi etini satmak zorunda býrakýlan insanlarvar. Ve buna itiraz etmeleri þu an imkansýz.Bizim þu an onlar için ve belki de ileride deonlarlar birlikte bir karþý duruþ koymalýyýz.

Biz gece kulüplerine ahlakçý bir zemindenkarþý durmuyoruz. Aileler yýkýlýyor, yuvalardaðýlýyor tarzý bir bakýþ yanlýþtýr bizce. Oradamaðdur olan kiþiler tarafýndan bir itirazýmýzvar bizim.

Havadis: Peki ülkemizde bir feminist

hareketin varlýðýndan söz edebilir miyiz?

Beyidoðlu: Birlik olup da her kesimdenkadýnlarla bu iþi yürütemiyoruz. O aþamadadeðiliz, olgunluða ulaþmadý toplum. Daðýnýkdaðýnýk hareketler birleþmeden bir hareketoluþturamayýz. Bence bunun için bir feministörgütlenmeye ihtiyaç bar. Bugün bir feministhareket daha baþlamadý ülkede.

Þansal: Pek çok kadýn örgütü olduðudoðru. Ve partilerin de bir kýsmýnýn kadýn kol-larý da var. Ýsmine kadýn örgütü demeyenkültür derneði gibi baþka isimlerle var olanörgütler de var. Ki bunun içinde de var kadýn-lar. Ama bunlarýn hepsi daðýnýk halde. Buyapýlarýn hepsi homojen deðil. Bir kýsmýsadece partilerin içinde ve kadýna yönelikhiçbir açýlýmlarý yok. Partilerinin erkek aday-larýný desteklemek için meclise girmesi içinoy toplamaya çalýþan, çay partisi gibi organi-zasyonlar düzenleyen gruplardýr. Hiçbirkadýnsal somut gündemler yoktur.Dolayýsýyla bunlarý feminizmin dýþýnda tut-mak lazým.

Diðer taraftan birkaç senedir feminizminismini kullanarak ortaya çýkan örgütler var.Ben bunlarýn bazý açýlardan farklý görüþleresahip olduðunu gözlemlesem de ileride bazýortak noktalarda birleþebileceklerini düþünüy-orum. Ve belki bunlarýn birleþmeleriyle dahafarklý bir hareket ortaya çýkabilir. Þu an parçaparça ve ciddi bir mücadeleyi sürdürmektenaciz bir feminizm görüyoruz Kýbrýs'ta.

Beyidoðlu: Son zamanlarda bence biraztoparlanma var. Bir zaman öncesine kadarsadece birey olan belli insanlar vardý. Bularfeminist derlerdi kendileri için ve bir þeyleryapmaya çalýþýrlardý. Ama son bir iki yýldanberi daha toplumsal anlamda gruplar olarakfeministler ve insan haklarý aktivistleri biraraya gelerek dayanýþmaya baþladýlar.Farklýlýklar da var ama ortak noktalarýmýz davar ve bunlar bizim bir araya gelmemizisaðlýyor. Seks köleliðine karþý veyamedyadaki cinsiyetçiliðe karþý yapýlan eylem-

ler bunlara bir örneðidir.

"Medya'nýn durumu içler acýsý"

Havadis: Peki medyanýn durumu nasýl

sizce?

Beyidoðlu: Ýçler acýsý.Þansal: Medyada istisnasýz her gün her

gazetede her televizyonda mutlaka cinsiyetçibir dil, kadýn bedeninin teþhir edilmesi, kadýn-larýn aþaðýlanmasý, erkek bakýþ açýsý mutlakavardýr. Hiçbir gün olamaz ki olmasýn! O yüz-den medyanýn durumu içler acýsý. Bununiçinden toplumu en çok etkileyenlerle uðraþ-mak gerekir. Biz de bu anlamda bir gazetedeyayýmlanan yazý dizisine dair eleþtirilerimizigötürüp eylem yaptýk. Bu demek deðildir kisadece o gazetede var. Her gazetede ve hergün var. Bundan sonra sanýrým bu eylemlerinçoðalmasý gerekecek.

Dil ile düþünce arasýnda karþýlýklý bir iliþkivar. Ýnsanlar nasýl düþünürse öyle konuþ-maya nasýl konuþursa da öyle düþünmeyebaþlar. Bugün ülkemizde gazete hemenhemen her eve girer ve bir þeyler insanlargazeteden bir þeyler öðrenirler. Dil insanlarýndüþünce sistemini etkilediði için medyadakicinsiyetçi dilin deðiþmesi gerekmektedir.Medya gerek görsel gerekse de dil ile birþeyi hem normalleþtirir de hem de o þeyintopluma sorgulata bilir de. Sürekli aynýgazeteden ayný þeyi okursanýz artýk okonuyu normal karþýlarsýnýz. Yani sürekligece kulüplerine giden birinin normalolduðunu gazetede okursanýz bir süre sonrabunun normal olduðunu düþünürsünüz vegaripsemezsiniz. Veya medya sürekli olarakkadýnlardan 'kadýnlarýmýz' olarak bahsedersekadýnlarýn erkeklere ait varlýklar olduðunu ve'kadýnlarýmýz' diyerek onlara iyilik yaptýklarýsanrýsýný içselleþtirirsiniz. Dil düþünceyi etk-ilediði için medyadaki dilin deðiþtirilmesigerekiyor.

Beyidoðlu: Medyadaki insanlarla gidipgörüþmek ya da çeþitli eylemler yapmakmedyaya bir þekilde mesajlar vermek veonlarý izleyerek kullandýklarý dilden memnunolmayan bir grup olduðunu hissettirmekönemlidir. Belki liste tarzý bir þey hazýrlanýpuygun terimler yazýlar oraya.Kullanýlmayacak kelimeler gibi. Ve tümmedyaya gönderilebilir. Veya her gazetedekitoplumsal cinsiyet duyarlýlýðý yüksek insanlar-la iliþki kurulup yardým istenebilir.

Havadis: Medya'nýn bu doðrultuda

dönüþtürülebileceðine inanýyor

musunuz?

Beyidoðlu: Her zaman kötü niyet görmüy-orum medyada. Bence yavaþ yavaþ bir etkiyaratabiliriz ama çok uzun vadede.

Þansal: Ben de öyle düþünüyorum. Bazýgazeteleri bunu dýþýnda tutabiliriz. Onlar hemmilliyetçi hem ýrkçý hem de cinsiyetçi yazýlarý-na devam edecektir. Ama toplumun genelinehitap eden, demokrat gazetecilerin içindebulunduðu gazetelerin deðiþebileceðini, hattabir kýsmýn bu noktaya yakýn olduðunu amasadece bu yöndeki farkýndalýklarýnýn düþükolduðunu düþünüyorum.

k talebidir...”

Page 8: yenicag 24122010

HABER8 24 ARALIK 2010 CUMA

Selami Ýnce - Birgün

Tam 6 yýl önce kurulan, bünyesinde 37 partibarýndýran Avrupa Sol Parti büyürken, sorunlarýda büyütüyor. Son kongrede de sorular vardý.Belki de parti gücünü donmuþ cevaplardan çokbu sorulardan alýyor. Avrupa solu "alternatifi"arýyor

Altý yýl önce 11 partinin birleþmesiyle kurulanAvrupa Sol Parti (EL) bugün üye ya da gözlemcistatüsünde 37 partiden oluþuyor. Partilerin kon-grede üye olup olmadýðýna bakýlmýyor, bütünpartiler eþit hakka sahip. Onun için 3 gün sürenEL 3. kongresi boyunca hemen herkes hemülkesinin durumunu hem de Avrupa'ya vedünyaya nasýl baktýðýný anlattý.

Ama kongre sonunda bir hayli iddialý "'SosyalAvrupa Ajandasý - Eylem Planý" da karara bað-landý. Kararda "Avrupa Solu'nun, "yeni birdünya, demokrasi ve sosyalizm vizyonunu tem-sil ettiði" belirtiliyor ve herkese açýk olan eylem-lerle de nihayetinde "özgürlük, eþitlik ve adaletinhâkim olduðu, baský, sömürü, açlýk ve kýtlýðýnolmadýðý bir dünya"nýn hedeflendiði anlatýlýyor.

Ancak, bunun ne olduðu ve nasýl gerçekleþtir-ileceðine dair "eylem program"larýna bakýldýðýn-da bir hayli iddialý ajandanýn birkaç somut eylemtürüne indirgendiði görülüyor. Bunlarýn gerçek-leþtirilmesi de bir hayli tartýþmalý. Önce partilerinkendi aralarýnda tartýþtýðý eylem planlarýna birlik-te bakalým. Çünkü, kongrede gözlemlenen birin-ci ayrým ve tartýþma noktasý, "ne yapýlacaðý venasýl yapýlacaðýna" dairdi.

SOSYAL AVRUPA ÝÇÝN 1 MÝLYON ÝMZASosyalistler, 2 Ekim 2009'da Ýrlanda da yapýlan

referandumda da kabul edildikten sonra 1 Aralýk2009 tarihi itibariyle yürürlüðe giren AvrupaBirliði'nin temel anlaþmasý niteliðindeki LizbonAntlaþmasý'nýn iptal edilmesini istiyor. Bu talep,Avrupa Birliði yeniden yapýlandýrýlsýn ya da yýkýl-sýn diyen herkesin üzerinde birleþtiði bir nokta.Ancak, Avrupa'nýn en önem verdiði maddeyisahiplerine iptal ettirmek mümkün olmadýðý için,bu kongredeki sosyalistlerin, yine meþruiyetiniLizbon Anlaþmasý'ndaki "halk insiyatifleri"ndenalan 1 milyon imza toplama kararý da çeþitlitartýþmalara yol açtý.

Avrupa Sol Parti Yeni Genel Baþkaný PierreLaurent bu öneriyi çok heyecanla savundu amagaliba imza toplama iþine Laurent kadar heye-canlý yaklaþmayanlar da var.

Özellikle Alman Sol Parti'nin liderlerindenOscar Lafontaine'in ýsrarla sahip çýktýðý Avrupasosyal geliþme fonunun kurulmasý, finans trans-ferlerinin vergilendirilmesi, Avrupa MerkezBankasý'nýn rolünün deðiþtirilmesi de bu imzaeyleminin içindeki talepler. Bankalarýndevletleþtirilmesi de bunun içinde. Bu mad-delerin birilerinden mi talep edildiði yoksasosyalistlerle iþçi sýnýfýnýn kendi gücüyle midüzenlemeye gideceði konusunda görüþlermuhtelif. Ya da "sistem kendiliðinden çökecekmi" sorusunu bile buna ekleyebiliriz. HeleLafontaine, konuþmasýnda "neo liberalizmAvrupa solunu da þu veya bu biçimde parçaladý,daðýttý" demiþken "öz güç" kimde, bu pek bellideðil. Bazý marksistler bu "talepkar" tutumu"talep ettiklerinize benzersiniz" diyerek eleþtiriy-or.

KUMARBAZLARIN KAPÝTALÝZMÝEski Baþkan Lothar Bisky'e göre, "bizim iste-

diðimiz Avrupa bu deðil" ama bizim istediðimizAvrupa'nýn ne olduðu, nasýl olmasý gerektiðitartýþmasý da kongrede pek yapýlmadý. Dahaçok nelerin istenmediði, nelere karþý olunduðukonuþuldu. Bisky'nin söylediklerini yerine getire-cek bir Avrupa'nýn nasýl kurulacaðý da bir haylitartýþma götürecek gibi. Lothar Bisky, Merkel-Sarkozy hükümetlerinin "Kumarbazlarýn, finanskapitalin ve bankalarýn hizmetindeki yeni zamandevlet kapitalizmi" ni yönettiðini düþünüyor.

Ama ayný zamanda Bisky, piyasalarla ilgili birdüzenlemenin yapýlmadýðýndan ve neoliberalkahramanlarýn özelleþtirme ve güvencesi-zleþtirmeyi sürdürdüðünden de yakýnýyor. Bisky,"tasarruf politikalarý"na mutlaka karþý çýkýlmasýgerektiðini söylüyor ve alkýþlarla yeni sloganýaçýklýyor: "Hepimiz Yunanlýyýz, hepimiz Ýrlandalý."Ama özelleþtirmeyi mi savunacaðýz yoksabankalarýn devletleþtirilmesini mi? Yoksa kar

eden bankalar devletleþsin, zarar edenler batsýnmý? Aslýnda kongrede temel politik ve teorikiçerik tartýþmasý yerine bu tür güncel tekniksorunlar etrafýnda çok tartýþma yapýldý.

SOL VE KOMÜNÝZM ÝLÝÞKÝSÝ - TEORÝ VE PRATÝK Tartýþmalarda çoðu kez Bisky baz alýndý

çünkü, toplantýda en uzun ve derli toplu konuþ-mayý Bisky yaptý. Bisky, Avrupa Birliði'nin neolib-eral politikalarýna ve askeri donanýmýna karþýçýkýlýrken Avrupa çapýnda düþünmekten veeylemde bulunmaktan vazgeçilmemesi gerek-tiðini belirtiyor.

Bisky'ye göre, "Avrupa'da, Avrupa çapýndadüþünmeyen sol, sol olamaz." Bisky'nin uzunkonuþmasý boyunca altýný çizdiði önemli birmadde de, Avrupa Solu'nun bir seçim partisi yada birliði olmadýðý, reel sosyalizmin yýkýlýþýnakadarki deneyimler ýþýðýnda oluþturulmayaçalýþýlan yeni bir alternatif olduðu yönünde. Busaptama yeni kararlara da girdi. Ancak bu konu-da da farklý düþünenler hiçte azýmsanmayacakkadar çok. Daha çok "yeni sol" tarifinde,komünizmle, iþçi sýnýfýyla bað kurulmasý nok-tasýnda problemler çýkýyor.

Avrupa Sol Parti kongresinde bazý partiler,"Baþka bir Avrupa, alternatif Avrupa" düþüncesi-ni teorik olarak tartýþmaktan yana iken, bazý par-tiler hedefi gerçekleþtirecek pratik ortak eylemve direniþ rotasýnýn belirlenmesinden yana tavýraldý. Yani Sol Parti'nin "programatik bir partidençok eylem platformu" olmasýný isteyen bir eðilimde mevcut. Eylemci tavýr da her zaman "devrim-ci tavýr" olarak deðerlendirilmemeli. Örneðin,daha reformist bir politikayý savunan ve kendini"sol sosyal demokrat" olarak tanýmlayanAlmanya Sol Parti'den Milletvekili ve AvrupaSolu'nun yeni saymaný Diether Dehm, sokaðaçýkmayý tamamen pragmatist bir nedenlesavunuyordu:

"Avrupa Solu sokaða çýkarsa kamuoyundakigörünürlüðü artar ve böylelikle örneðinFransa'daki baþkanlýk seçimlerindeki Parti deGauche (Sol Parti) adayý Jean-Luc Mélenchondaha fazla oy alýr. Avrupa Solu, henüz canlý birsýnýf savaþý sürdürecek parti deðil. "AvrupaSolu'nun yeni Baþkaný Pierre Laurent de, önce-likli görevin kamuoyunda partiyi tanýnýr halegetirmek olduðunu söylediðine göre, içerik her-halde gelecek kongreden sonra tartýþýlacak.

KADRO KURMA VE ÖRGÜTLENMEPeki, bütün bu tartýþmalar böyle bir yapýda

nasýl aþýlacak? Somut olarak krize ve neo liber-alizme karþý birlikte neler yapýlabilir ve bu aradapartilere nasýl kadro kazanýlabilir, partiler hangitemelde örgütlenecek? Herkes kafasýna göre mitakýlacak? Tabii burada iþler biraz karýþýyor, tabiricaizse konuþmalara biraz karþýlýklý "gaz verm-eye" dönüþüyor. Örneðin Almanya Sol PartiEþbaþkaný Klaus Ernst, neo liberalizmlemücadele ve istenilen deðiþim için Sol Parti'ninvarlýðýnýn bile büyük kazaným olduðunu söyledi.Ernst'e göre, kriz durumunda içerik tartýþmasýyapmanýn çok anlamý yok, Avrupa Solu'nun var-lýðýnýn korunmasý bile, bir sol mücadele biçimi.

Finlandiya delegesi Sara Korhonen da aslýndaSol Parti için ayný fikirde ama küçük bir endiþesive bunu gösteren de bir sorusu var: "Krizolmasaydý biz neden söz edecektik Allah aþký-

na? Gelecek kongreye kadar kriz biterse, hangikonularda konuþacaðýz?"

Sara Korhonen, Avrupa'da yeni kuþak solcugenç bir partili ve toplantýdan sonraki sohbe-timizde kendini "radikal" olarak deðerlendirdiðinisöyledi. "Radikal ne, Finlandiya'da radikal olmakne anlama gelir?" dediðimde, bir süre bu soru-nun cevabýný düþündü. Sonra da açýkça "bilmiy-orum" dedi. Biraz yüksek sesle düþünerek bir"radikallik tarifi" yaptý. Avrupa Solu'nda Sara gibidüþünen çok olduðu için Sara'nýn yaptýðý"radikallik ve sol" tarifini buraya aktarayým:

"Kontrollü ekonomiden yanayýz. Esnek çalýþ-maya karþýyým. Tam istihdamdan yanayým.Herkese iþ güvencesi, herkese sigorta…

Hem üretimin hem de tüketimin kýsýlmasýnýistiyoruz. Kapitalizme karþýyýz, evet evet, benkapitalizme karþýyým. Hem de radikal bir biçimde…" Antikapitalist ama "peki komünist mi?"…

Cevap beklenildiði gibi: "Hayýr…" Aslýnda Sarave Sara gibi düþünenler, Ýsveç türü sosyaldemokrat Avrupa'nýn geri gelmesini istiyor. Sara,Finlandiya'da Sol Birlik üyesi. Ýsveç delegesigenç ise hiçte Sara gibi düþünmüyor. Bu ikisiþimdilik ayný partide ama ilerde neler olur kimbilir…

ÝÞ YAPARKEN KONUÞULMAZ - HOMURDANMAKLAYETÝNÝLÝRBir yandan pratik olarak neo liberalizme ve

kapitalizme karþý mücadele, diðer yandan krizinbedelini krize neden olanlara ödetme kararlýlýðýgibi" pratik adýmlar, teorik adýmlarýn atýlmasýnýerteletiyor" diye de olaya bakýlabilir. Ama pratikadým atýlmasý noktasýnda sokaða çýkma dýþýndagetirilen pratik önerilerin önemli bir kýsmý ise,kimilerine göre "realist" olmaktan bir hayli uzak,kimilerine göre ise, "bunlar yapýlsa bile kapital-izmin özünü deðiþtirmez ki" dedirten ara çözüm-ler.

Aslýnda Paris kongresinde kabul edilen,"Avrupa'yý Deðiþtirecek Eylem Programý"nýnmaddeleri, birkaç yýldýr para transferlerininvergilendirilmesini savunan "ATTAC" gibi çeþitlikesimlerin yürüttüðü kampanya önerilerininaynýsý ve sadece sokaktaki gösterilerle de haya-ta geçirilecekmiþ gibi durmuyor. Peki öyleyse,her þeyden vaz mý geçmek lazým?

Belki de bu programý Ýspanyol Komünist Partitemsilcisi Mireia Rovira'nýn, "kapitalistlerin krizibahane ederek yarattýklarý korku nedeniyleAvrupa'da insanlar daha itaatkâr oluyor" sapta-masýndaki nedenler yüzünden hayata geçirmekgerekiyor. Mireia Rovira, Avrupa Solu hakkýndadaha da karamsar: "Sokaða çýkan insanlar içinbile Avrupa Solu henüz çekim merkezi olamadýki…"

ÝYÝMSERLÝK VE ÞANSLILIKLothar Bisky, Avrupa Solu'nun tartýþmalarýný bir

þans olarak gördüðünü belirtti ve "yoldaþ"larasorunlarý halýnýn altýna süpürmemeyi önerdi. Ýkiyýldýr Avrupa Solu'nun baþkanlýðýný yapan, eskikurt, eski tüfek Bisky'e göre, partiler arasýndaAvrupa Birliði, kapitalist sistem ve bunlara karþýmücadele konusunda ilkesel bir ayrým olmadýðý-na göre, "partiler pratik sorunlar karþýsýndasadece dayanma göstermeyip bu sorunlarýndinamizminden yararlanmayý da baþarmalý."

Ancak, sosyal devletin çözülüþüne yönelik

kemer sýkma politikalara, kriz yaratan kapital-izme karþý olmak hem insanlarý bir araya getirm-eye yetmediði gibi hem de düzenin alternatifininne olduðunu soranlara da cevap oluþturmuyor.Belki de bunun için Avrupa Solu'nun "karþýolduklarýný" söylemekten çok "alternatifin neolduðunu" düþünmesi gerekiyor. Bunu da Biskyiyimserliði ile yapmak herhalde en doðrusu.

LAFONTAÝNE'ÝN UYARDIÐI TEMEL SORULARAðýr toplardan Oskar Lafontaine ise, asýl

olanýn bir arada durmak olduðunu söyledi vepartinin parçalanmamasý için herkesi uyardý. SolParti'de þimdiden kategorileþtirilemeyecek, ide-olojik temellere oturtulamayacak, sosyalist ya dasosyal demokrat ayrýmýyla açýklanamayacakçeþitli ayrýmlar, en azýndan farklý cevaplar verilensorular gözlemleniyor. Zaten Sol Parti'yi oluþtu-ran 37 partinin ayný düþünmesini bekleyemeye-ceðimize göre, pratik çalýþmadaki eðilimlerdensöz etmek mümkün.

I. Parti krize karþý mücadelede sosyaldemokratlarla birlikte çalýþacak mý yoksa sadecesol sosyal demokratlar mý çalýþmasý gerekiyor?

Bu soruya genellikle eski sosyal demokratlar"asla sosyal demokratlarla bir araya gelinemez"diye cevap veriyor. Bunlarýn baþýnda, eski parti-lerinden ayrýlarak Sol Parti kurmuþ OscarLafontaine gibi sosyal demokratlar var. Yine, tak-tik politik çýkar ya da uygulamalar gereði sosyaldemokratlarla bir araya gelinemeyeceðini savu-nanlar da bulunuyor.

Örneðin, "söylemdeki kadar sol olmayan"Fransa Sol Parti'den Avrupa ParlamentosuMilletvekili Jean-Luc Mélenchon, asla sosyaldemokratlar birlikte çalýþýlamayacaðýnýsöylerken, aslýnda 2012'deki seçimlerde sosyaldemokratlar karþýsýnda Fransa devlet baþkan-lýðýna aday olacaðýný bilerek konuþuyor. Amadaha solda olan, eski komünist Lothar Bisky ise,sosyal demokratlarla da sokaða çýkýlabileceðinisavunuyor.

II. Avrupa Birliði yýkýlýp yeniden mi kurulsunyoksa var olan yapý yeniden anlamlandýrýlsýnmý?

Bu soru aslýnda bir kelime oyunu gibi görünsede, temelinde Avrupa'nýn yýkýlmasýna ya da ter-biye edilmesine yönelik görüþ farkýný dilegetirmesi açýsýndan önemli. YunanistanSynaspismos Genel Baþkaný Alexis Tsipras,Avrupa Birliði'nin yýkýlmasýný ve yerine serbestpiyasaya karþý olan bir Avrupa Birliði'nin kurul-masýný savunuyor. Bununla ilgili dökümanlarhazýrlanýrken ya da sonuç bildirgesi farklý dillereçevrilirken, her ülkenin kendine göre esnekçeviri yaptýðý gözlemleniyor. Örneðin Almancatekste orijinalinde "yeniden kurulsun" maddesi,"yeniden temellendirilsin/anlamlandýrýlsýn"anlamýna gelecek bir biçimde çevrilmiþ. Ancakiçerik aslýnda Tsipras'ýn savunduðu gibi. Butartýþmada Almanlar, "dünyayý yeniden icat ede-meyiz, var olan üzerinden yürüyelim"görüþünde.

LANET OLASI YEDÝNCÝ YIL VE ÝYÝMSERLÝKProf. Dr. Lothar Bisky, Demokratik Almanya

Cumhuriyeti yýkýlýncaya kadar Potsdam ilindekiFilm ve Televizyon Yüksekokulu'nun rektörüydü.Belki de sýrf bunun için Bisky, Avrupa Sol Parti 3.Kongresi'ndeki veda konuþmasýnda Sol Parti'ninproblemlerinden bahsederken, Billy Wilder'ýnfilmi, "Lanetli 7. yýl"ý andý: "Bu lanetli yedinci yýldatartýþmalýyýz, korkmamalýyýz, cevaplardan çoksorularý önemsemeliyiz. Hiçbir soruyu atlama-malýyýz…" Evet, reel sosyalizmin yýkýlmasýndansonra kurulan birçok sol sosyalist partinin oluþ-turduðu Avrupa Sol Parti de "lanetli" 7. yýlýnagiriyor. Yedinci yýlda herhalde "lanet olasý" yöne-lim tartýþmalarý baþlayacak. Bu tartýþma belki de"yeni sosyalizmi" tanýmlamakla sonuçlanacak.

Bisky, her þeye raðmen partinin geleceðineumutla bakýyor. Týpký, Paris'te kongre sonrasýn-da kararlarý da, konuþmalarý da, birbirleriyletartýþmalarý da ayakta enternasyonal söyleyerekbitiren Avrupalý yüzlerce delege yoldaþ gibi…

Peki, bunca sorular ne mi olacak? Bunca yan-lýþ cevaptan sonra, en azýndan hala sorularýnolmasý en büyük kazaným deðil mi?

Avrupa Sol Parti büyürken, sorunlarý da büyütüyor

Page 9: yenicag 24122010

ÖZEL 924 ARALIK 2010 CUMA

SerhanGazioðluHAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...

Page 10: yenicag 24122010

CTP-BG ve AKEL Maðusa Ýlçe örgütlerininher yýl ortaklaþa düzenlediði barýþ etkin-liðindeydim. Yer Derinya, adres ZAPYORestaurant. Binlerce insanýn ayný andayemek yiyebildiði bir yer. Ýlk dikkatimi çeken;büyük etkinliklerin düzenlendiði devasa veson derece düzenli park yeri. Çok etkileyiciçünkü bizdeki en organize belediyenin hudut-larý içerisinde böyle bir park yeri göre-mezsiniz.

Hep merak ettiðim bir konudur: Düþünün, bir düðünsalonu veya yol ortasýnda bir süpermarket. Ama insanlarýnarabalarýný park edebileceði bir arabalýk bile yer yok. Ýlgilimakam olan belediyeler de böyle yerlere hemencecikiþletme izni verirler. Amaç sadece para toplamak. Ýþlevsel-lik, güvenlik falan umurlarýnda deðil. Halbuki izin öncesi oiþyerinin park yeri var mý, yeterli mi diye bakmak gerekirde, kim bakacak?

Efendiler büyük iþlerin adamý: Ýhaleler, tesisler, AB pro-jeleri, sanatçýlar, þovlar derken böyle detaylarla uðraþmýy-orlar. Acaba yýllar geçtikçe, gördükçe öðrenirler mi? Noanneciðim no!

Gelelim Derinya'daki yemeðe. Ýçeri girdik, ücret 10 Euro.Yemek her türlü etten fýrýn kebabý. Üstelik içki ve mezedahil. Son derece makul. Ticaret Odasý'na burdan selamolsun: Hani "biz çok ucuzuz" diyorlar ya. Burada limit deyok; yiyebildiðin içebildiðin kadar ye-iç. Tam bize göre!Salon týklým týklým. Anlaþýlan millet barýþa susamýþ. Amagözlemliyorum ki yemeðe içmeye de susamýþ. Atmosferbüyüleyici, konuþma kürsüsünün hemen arkasýnda devpankartlar; Rumca ve Türkçe iki slogan "Yeniden birleþmeiçin mücadele ediyoruz" " Çözümü destekliyoruz". Bir iççekerek pankartlara hayranlýkla bakýyor, keþke diyorum!

Zito Federalizm, Zito Kýbrýs, Zito Zito…Salon Zito naralarý ile inliyor ve iþte o an anlýyorum ki

gerçek barýþa henüz çok uzaðýz. Siyaset bilimciler der kibir sloganý ne kadar çok kullanýrsanýz o slogandaki ifadesize o kadar uzak olur. Hüzünleniyorum tabii, aðlayacakgibi oluyorum ama kendimi tutuyorum. Ne de olsa Rumgardaþlarýmýzla eðlenmeye geldik. Tam havaya gire-cekken siyasilerin bitmek tükenmek bilmeyen konuþmalarýbaþladý.

Bir insanýn bir insaný algýlama süresi bellidir; bu tipmekanlarda 10 dakikadan iki lider hade 20 dakika konuþ-sun. Kýbrýs'ýn siyasetçileri bunu bile algýlamaktan uzak.Belli ki insan piskolojisi ile pek ilgileri yok. Yarým saatderken iki saat boyunca konuþmalar devam etti.Masamýzda bunalan bir arkadaþ: "Konuþmaya ayýrdýklarývakit kadar sorunu çözmeye ayýrsalardý bu iþ çoktan bit-miþti" dedi. Ýçkilerin su gibi tüketildiði mekandaHristofyas'in konuþmaya baþlamasýyla coþku doruða çýktý:Zito Federalizm, Zito Kýbrýs, Zito Zito… Tam bu sýradakarþýmda kendisini eðlenceye, yemeðe içmeye vermiþyaþlý bir amca tadýna doyamadýðý fýrýn kebabýnýn tekrartekrar tadýna bakarken geceye damgasýný vurdu: ZitoGleftiko! Derken masa kahkahaya boðuldu. Ýþte budurbenim Kýbrýslým. Ayrýlýk vakti geldi kaçýyoruz ama ehaliyibulan siyasiler mikrofonu býrakmaya niyetli deðil. Neysedýþarý çýkýp derin bir nefes aldýk ve dönüþ yolunda fýrtýnaeþliðinde duygu yüklü bir yolculuktan sonra kuzeye geçtik.Tabii farkýmýz yine hemen ortaya çýktý: Yarým metre suyuniçinde caddede ilerlemeye çalýþýyoruz. Elektrik yok, rogar-lar yazda temizlenmediðinden suyla dolup týkanmýþ, içleracýsý durumumuz mutluluðumuzu bir anda kabusadönüþtüruyor. Þimþekler çakýyor, yýldýrýmlar düþüyor rüz-gar herþeyi uçurup kýrýp geçiyor. Geceden aklýmýzda kalanen güzel þeyse "Zito Gleftiko" oluyor.

GÖZDEN KAÇMAYANLAR!Gazeteci yazar Levent Özadam uzunca düþündükten

sonra köþesinde TC temsilcisi Halil Ýbrahim Akça'nýnCumhurbaþkaný Eroðlu'na "Kýbrýs Türk'nün cezalandýrýl-masý gerektiðini" ifade eden düþüncelerini kamuoyunataþýyýp bunun kime hizmet ettiðini sorguladý. Herþeydenönce TC'nin ve hükümetlerinin bu davranýþ biçimi yeni bir

þey deðil Bay Levent. '74 yýlýýndan beri süregelen bir þeyama görmek isteyene tabii ki! AKP hükümeti ise Türkiye'deelde ettiði gücün yansýmasý olaraktan bu küstahlýðýn dere-cesini artýrmýþtýr. Hepsi bu kadar. Kýbrýs'ýn kuzeyparçacýðýna her alanda müdahale ve aþaðýlamalar herzaman olmuþtur. Bunu üstelik de ben söylemiyorum.Geçmiþte görev alan siyasetçiler ve bürokratlar özelliklekoltucuklarýný kaybettikten sonra bunlarý itiraf etmektediler.TC yetkililerinin bu davranýþ biçimi hiç öyle gizli saklý dadeðildir. Alenidir! Esas sorgulanmasý gereken sürekli vealeni olan þeylerin ilk kez oluyormuþ gibi yansýtýlmayaçalýþýlmasýdýr. Ne olmuþtur da dün kolkola yürüyenlerbugün ayrý düþmüþtür? Söz konusu TC temsilcisi söyledik-lerini saklamaya bile gerek görmemiþtir çünkü söz konusuedilen bir politikadýr. Kamuoyunda bilinen adý da "GöçYasalarýdýr". Kýbrýs'ýn kuzeyinde Türkçe konuþan ehali göçettirilecek ve yerleri de Türkiye'den getirilen "seçkin" yeniKýbrýslýlar alacaktýr.

AKP hükümetinin þantaja dayalý politikalarý dozunuartýrarak devam etmektedir, Rum taþýnmaz malýný alan-larýn 3'te 1 bedelini ödeyeceði yasalarý geçirin,özelleþtirme kararlarýný alýn, 13'üncü maaþlarý kapýn! Buarada verilecek olan avans paranýn da borç hesabýnýzayazýlacaðýný unutmayýn. Tamam mý çocuklar? Bir taþla 3kuþ.

TC yetkilisi dalgasýný geçmeyi de ihmal etmedi: 'Burdaözgür seçimler yapýlýyor' "Bu yöneticileri kim seçiyorsabedelini de o ödesin" dedi. Ýnanýn buna söyleyecek sözdahi bulamýyorum, en iyisi "Arif Hoca'nýn dediðinden" diye-lim! Bence ganimeti yapan kadar kapýyý kim açtý ise, o daayný oranda sorumludur. Dönemin hükümeti, "Rum mallarýdeveredilemez, satýlamaz, kiralanamaz" diye karar almýþtý.Bu kararýn Ankara'da üstü çizilmiþ böylece Rum mallarýnýnkapýþari satýlmasýna, devredilmesine yol açýlmýþtý.Hatýrlamakta çook fayda var…

BUNLARI BÝLÝYOR MUSUNUZ?Pazarlama gurusu Seth Godin, "Yeni Medya Düzeni

Konferansý"ndaki konuþmasýnda "Sisteme uyuyorsanýzfark edilmezsiniz. Sýradan insanlar fark yaratamaz, farkýfarklý insanlar yaratýr" demiþ.

HABER10 24 ARALIK 2010 CUMA

Yýlmaz

ParlanZÝTO

GLEFTÝKO!

ÇUVÇUV A LD I ZA L D I Z . . .. . .

n Muðla Aksaz Deniz ÜsKomutanlýðý TCG Çandarlýgemisinde askerlik yapan TanerDeþ, þubat ayýnda ayný gemidehayatýný kaybetmiþti. Askeri yetk-ililerin ailesine verdiði bilgiyegöre, Taner Deþ intihar ederekhayatýna son vermiþti. Taner Deþile ayný gemiden bir asker, aile-sine bir mektup teslim etmiþtir.Ýddialara göre mektupta,Kýbrýs'tan gemiye yüklenen çokmiktardaki sigara ve alkollü içe-ceðin, gemideki subay ve astsubaylar tarafýndan pazarlandýðý yer almaktadýr

(ANF) Van Milletvekili Fatma Kurtulan MilliSavunma Bakaný Vecdi Gönül'ün yanýtla-masý için 7 Aralýk'ta verdiði soru öner-gesinde, Asker Taner Deþ'in ölümünün inti-har olduðu iddialarýna yönelik þüphe olduðu-na dikkat çekti.

Muðla Aksaz Deniz Üs Komutanlýðý TCGÇandarlý gemisinde askerlik yapan TanerDeþ, þubat ayýnda ayný gemide hayatýný kay-betmiþti. Askeri yetkililerin ailesine verdiði bil-giye göre, Taner Deþ intihar ederek hayatýnason vermiþti.

Ancak yeni bir geliþmeye göre, Taner Deþile ayný gemiden bir asker, ailesine bir mekt-up teslim etmiþtir. Ýddia edilenlere göre, mek-tupta gemide alkol ve sigara kaçakçýlýðýyapýldýðý, intihar ettiði öne sürülen TanerDeþ'in ise komutanlara kendilerini ihbar ede-ceðini söylemesi üzerine, oradaki askeriyetkililer tarafýndan öldürüldüðü anlatýlmak-

tadýr.Ýddialara göre mektupta, Kýbrýs'tan gemiye

yüklenen çok miktardaki sigara ve alkollüiçeceðin, gemideki subay ve astsubaylartarafýndan pazarlandýðý yer almaktadýr.

Ölüm olayýndan 5 ay sonra ellerine geçenmektubu gerekçe gösteren aile, çocuklarýnýnöldürülmüþ olabileceðini öne sürerek ilgilikurumlardan ikna edici bir cevap bekledikleri-ni belirtmiþtir. Zaten aile ilk ölüm haberinialdýklarý zaman da intihar iddialarýnýinandýrýcý bulmamýþ ve basýna yansýdýðýüzere ailenin cenazeyi gemiden almalarýtalepleri de reddedilmiþti.

Mektubu yazan ve aileye teslim edenaskerin, davada gizli tanýk olarak ifade vere-bileceðini de belirttiði yer almaktadýr. Ancakmektubun terhis olduktan sonra kamuoyu ilepaylaþýlmasýný istediði için aile de mektubuyazan asker terhis olduktan sonra savcýlýðasuç duyurusunda bulunarak, tekrar otopsiyapýlmasýný istedi. Fakat kendilerine, ilk otop-si raporu tamamlanmadan yeni bir otopsininyapýlamayacaðý belirtilmiþtir.

Olayýn üzerinden yaklaþýk on ay geçmesineraðmen ilk otopsi raporu hala tamamlan-madý. Ayrýca Taner Deþ'in babasý askeriyetkililerin kendisine, "intihar olayýný kafanatakma, sen ne istiyorsan öyle bir belgedüzenleriz'' dediðini ve ayný gemide askerlikyapan kimi askerlerin de kendilerine gizliceolayýn intihar olmadýðý yönünde imalardabulunduðunu belirtti. Deþ'in ailesi intihar iddi-alarýný doðru olmadýðýný, gerçek ölüm sebe-binin gizlenmeye çalýþýldýðýný belirtti.

Van Milletvekili Fatma Kurtulan konuyuMeclis gündemine taþýyarak Milli SavunmaBakaný Vecdi Gönül'ün yanýtlamasý için þusorularý sordu:

1-Ýntihar ettiði belirtilen Taner Deþ'e otopsiyapýlmýþ mýdýr? Yapýlmýþsa otopsi raporunailiþkin bilgiler nedir? Otopsi raporunun halaailesine verilmemiþ olmasýnýn gerekçesinedir?

2- Muðla Aksaz Deniz Üs Komutanlýðý TCGÇandarlý gemisinde alkol ve sigarakaçakçýlýðý yapýldýðý yönündeki iddialarailiþkin olarak herhangi bir inceleme yapýlmýþmýdýr?

3-Ölümünden sonra ailenin eline geçenmektupta yer alan iddialara iliþkin olarak herhangi bir inceleme baþlatýlmýþ mýdýr?

4-Mektupta yer alan iddialarýn ardýndanailenin yeniden otopsi yapýlmasý yönündetalebi olmuþ mudur?

5-Ýntihar ettiði belirtilen Taner Deþ'in ölümolayýna iliþkin baþlatýlan ilk inceleme kap-samýnda hangi yetkili ve askerlerin ifadesinebaþvurulmuþtur?

6-Ýntihar ettiði ifade edilen Taner Deþ'inbabasýna askeri yetkililer tarafýndan "intiharolayýný kafana takma, sen ne istiyorsan öylebir belge düzenleriz'' söylendiði iddialarýnailiþkin olarak herhangi bir incelemebaþlatýlmýþ mýdýr?

[email protected]

Daha önce bizim basýnda da çýkan bu haber unutulmasýn diye yeniden yayýnlýyoruz:

Asker Taner Deþ'in ölümüyle ilgili 6 soru!

Page 11: yenicag 24122010

YORUM 1124 ARALIK 2010 CUMA

Bu yýl Avrupayý sistemin 2 olumsuz gerçekle yüzleþmedönemi oluyor. Ekonomik kriz dalgasý halkasý borçlarsorunu direk AB yapýsýnda sarsýntý yaratý: iklimlerin bozul-masý ise yazýn anormal sýcaklardan kýþýn evlere kapatýphava alanlarýný iþlemez yapan soðuklarla yaþatý. Her 2konunun da temel nedeni ise uygulanan kapitalistNeoliberal siaysetlerin sonuçlarý olmasýdýr.Artýk iklim bozul-malarý ve ekonomik krizler Uzak ülkelerde ve yeni sömürgeiliþkisinde deðil, direk merkezi Avrupayý acýmasýzca sars-maktadýr.

Ekonomik krizlerin aðýr bedeli artýk yeni sömürge ülkelrdeðildi. AB içi yapýda sarsýntý yaratýyordu. Duyulan korkuluÝMF az geliþmiþ ülkelrin yeniden sömürgeleþmesi ve ser-maye iþkaline sokulmasý baðýmlý boyurnduruk deðil, direkkapitalist merkezleri vuruyor. ÝMF kabusu ve kemer sýk-malar artýk en geliþmiþ ülkelerde oluyor. Avrupa bu yýl bun-larý yaþýyordu.

Borç krizleri ve bu kez bildik kemer sýkmalar en geliþmiþülkelrde gündeme geliyor. Ýnsanlar sokaklara çýkýyor, çatýþ-malar oluyor ama ne acýdýr ki yapýlan seçimelrde busiyaseti savunan uygulayan kesimelre oy veriliyordu. Birzamanlarýn rüya ve uzak nini gelen maaþ kesintileri örgüt-süzleþtirme ve diðer sosyal güvencelere saldýrý þimdi AB içiülkelrde yaþanýyrdu. Özeleþtirmenin nasýl Fýrsat eþitlilerikýrdýðýný paralý eðtim saðlýk ne demek istendiðini Avrupa

merkezlerindeki insanlar yaþýyrdu. Üstelik sermayeninacýmsýz saldýrýlarý demokrasi denilen kamu oyuna zereceönem vermiyorlardý. Polisin devletin rolu onutulanlara hatýr-latýldý.

Avrupa kemer sýkmalarla sokaklarda olaylara çýkarken,mevsimlerin bozulmasý ise onlarý dondurdu bunaltý: Yýlýnsonunda da evlere kapatarak ve hava alanlarýný iþlemezyaparak bozulmanýn ne olduðunu anlatan hayat dersi oluy-ordu. Yazýn anormal sýcaklar ve sene sonunda dondurucu-lukla eve hapsetmeler iklim bozulmasýnýn artýk uzakta deðildirek evin önünde olduðunu haykýrýyordu. Maldivlerdeki"batýyoruz" avusturalyanýn "artýk bir þeyler ayni deðil" iklimmesajýna kapalý olan kulaklar ve sermayenin aldatýcý bilgilribir yana kalýyordu. Bunlar toplam olarak kapitalist sermayesiaysetinin 2 acý sonucu olmaktadýr.

Oysa bir zamanlar bunlar konuþulurken Avrupada uzakKaf daðý gibiydi: Seksenlerde Baðýran Latin AmerikadanTürkiyedeki insanlara "Zorunlu reforumla iyleþeceksiniz"deniliyordu. ÝMF iþkencesini hiç dikate almýyorlardý. Üstelikyapýlanlarla açýlacak pazara kendi sermayesinin daha iyisömürme umuduyla Pazar sorunu çözme de vardý. Amaþimdi ayni siayset AB ülkelrini vuruyordu. Tek bir fakla; Ozaman Neoliberal aBaþlangýç dönemi olurken, þimditýkanan ve aþmazda olan ayni siyaset olup önler görülmüy-ordu. Onun için kriz direk merkezleri vuruyordu.

Ayni durum iklimlr için de geçerli: iklimler ýsýnýyor vebozulma olcak yýlardýr söyleniyor. Önce duyulmamasý içinduyurultmadý. Sora yanlýþ paralý bildiriler yayýnlandý: En sonise toplantýlarla göstermelik þovlarla ertelemeler yapýldý.Ertelenmeyen sermayenin doða yaðmasýyla kazandýklarýoluyordu. Sýkýlmadan iklim bozlumasýný sanki ýlýmlaþacakve açýlacak yeni pazarlarla pay kapma umudu dahi yapýldý.Oysa görüldü ve tekrar yaþatýlarak anlaþýldý ki deðiþmeveya kayma deðil, resmen bozulan iklimer yaþatýlmaktadýr.Þimdi evlerde donarak kalma ve en moderin alanlarýnkapanmasý bakalým gerçekle yüzleþtirilecekmi?

Avrupayý 2 kapitalist gerçek vurdu. Ne garip ki ayný yýldayaþanan gerçekler kadar baþka durumlarda oluyordu. Halaayni siaysetlri savunan partiler seçim kazanýyor ve faþistpartiler yükseliyor. Ýsveçten Macaristana ve ingilteredenBelcikaya yapýlan seçimerde bu siyasetleri savunan partielrdaha güçlenerek veya deðiþtirerek yönetime geldiler. Biranlamda insani deðerleri ve önemi deðil sermaye lehinekararlar alacaklarýný söyleyen kesimler de iktidar ekseninedaha yerleþip AB içinde týkanan karar alamyýnan piyasagüçleri daha güçlenerek etkin oluyor. Bu da madalyonundiðer yüzü oluyor.

Avrupa bu yýlý Kemer sýkmalar ve sýcaklardaki anormal vedonduran soðuklarla birlikte hatýrlayacak: Sokaklar krizleilgili dolarken, soðuklarda yolarý boþaltacak resmini çizenresamlarýn renkleriyle süslenecektir. Sermaye için yapýlanborçalr, daha iyi kar için yaðma talanýn faturasý insanlara veonlara yapýlan insani yardýmlara ödetilecektir. Borç krizlerive bozulan iklimler grçekleri yaþamla kanýtlanýrken siyasaleylim de hala ayný kesimle takýlýnmaktadýr. Poletik boþlukve tepkiler ayrý dünyalarda gezmeye devam edecektir.

Artýk Maldivler veya Afrika deðil AB içinde bozulan iklimetkileri yaþanýyor: Ekonomik krizler yeni sömürgeleri deðilmerkezi kapitalist ülkeleri vurdu: ÝMF Latin Amrika veAsyada çoktan kovulurken, þimdi Ab ülkelerinde denetciolarak girdi. Bunlar toplumsal patlamalar yanýnda yenidendaha derin uçurumlu toplumsal paylaþým da yaratýyor.Ýklimler ise düzeltilmeyecek yeni doðayý yaratarak yenidenyaþatýlmasýný yok etmektedir. Tüm bunlar hep sermayeçýkarlarýnýn korunmasý kar yapmasý için olmaktadýr. Hangikonuya bakarsan bak, artýk poletik gerçekler karþýmýzagelmektedir.

Kýsaca Bu yýl bize krizi de bozulan iklimi de AB içindeyaþatarak kapitalist sistemin kendisini en önemli yerdenhatýrlatýyor. Tabi konuya genel ve sistemsel bakmak isteyipçözüm için arayýþta olanlar için geçerlidir.

Özkan

YýkýcýAVRUPAYI VURAN

2 KAPÝTALÝS GERÇEK SÝYASET

[email protected]

Kýbrýs'ta her iki taraf da yarat-týklarý statükolardan taviz ver-mek istememektedirler.Kýbrýsrum egemenleri monolitikbir cumhuriyet durumunagetirdikleri KýbrýsCumhuriyeti'nden dolayý ki bucumhuriyet þimdiki görünümüile bir Kýbrýsrum Cumhuriyetidir,

ellerindeki gücü kaybetmek istemiyor vegörüþmelerde bu yüzden ayak sürümektedir.Kuzey Kýbrýs egemenleri de 1974 sonrasýellerine geçirdikleri olanaðý býrakmak iste-memektedirler. Onlarýn ayak sürümeleri debundandýr. Tanýnmamýþtýr ama KuzeyKýbrýstürk Cumhuriyeti de Türk milliyetçil-iðinin bir mirasýdýr.Son zamanlarda, TürkiyeDevleti ve AKP ise sorundan sýyrýlma gayret-leri göstermektedir ki bu da 36 yýllýk sorum-luluktan kaçmak ve mevzubahis tüm sorum-luluðu zaten 36 yýldýr ezilen Kýbrýslýtürklerinomuzlarýna býrakmaya çalýþmaktýr. NeYunanistan ne Kýbrýsrum egemenleri, neTürkiye ne de Kýbrýstük egemenleri yaratýlandurumdan ötürü sorumluluktan uzaklaþama-zlar ve sorunda oldukça büyük paylarýbulunmaktadýrlar. Ve maalesef bugünküdünyada geçmiþe bakarak, geçmiþin hatalarýortaya çýkarýlarak bir senteze ulaþýlamazsamilliyetçiliklere de bir çözüm getirilemeye-cektir.Esasýnda sorun her iki tarafta dabulunmaktadýr. Her iki taraf da eleþtirilme-lidir. Kýbrýs sorununda her iki tarafýn da onul-maz ve büyük katkýlarý bulunmaktadýr. Vehala daha olaylara bakýþ açýsý maalesef"Türklük" ve "Yunanlýlýk" görüþüçerçevesindedir. Geçenlerde bir uluslar arasýtoplantýda bir Kýbrýslýrum Haným araþtýrmacýBodamya'daki Kýbrýslýtürk azýnlýðýn KýbrýsCumhuriyeti'ne karþý ýlýmlý ve itaatkar birduruþu varken bunun Pile'de olmadýðýn ýsöylemekteydi. Bunun yanýnda köyde (Pile)Türk Bayraklý ve Yunan Bayraklý kahve-hanelerin ise köye giriþte göze çarptýðýný

söylemekteydi. Bense buhanýma yaptýðým açýklamadaBodamya'daki Kýbrýslýtürknüfusun oradaki Kýbrýsrumçoðunluðundan ötürükafasýnýn eðik olduðunu, ezik-liklerini ifade edecek birolanaðýn olmadýðýný ve bununitatkarlýkla yorumlanamaya-caðýný söylerken, halbukiPile'deki Kýbrýslýtürk nüfusunsýnýra çok yakýn olduðundan

ötürü daha milliyetçi ve direngengörülmesinin normal olduðunu belirttim.Esasýnda bu durumlarýn bile hala dahaKýbrýs'taki bakýþ açýlarýnýn milliyetçiolduðunu, Kýbrýslýlýðýn hiç adýnýn geçmediði-ni de söyleyelim. Kýbrýs tarihinde bilhassasoldan gelen ideolojik hatalar da halklarýnbölünmesinde çok büyük rol oynadý. Amapek tabi bu hatalarýn evrensel yanlarýndanbölgesel yanlarýna kadar patalojik incelen-mesi ancak sorunun kökenine inmemizisaðlayacaktýr.

Þimdi gerçekten Marksizmin yukarýdakimiliyetçilik sorununda nerelerde hata yap-týðýný araþtýrmamýz gerekmektedir. AntonisLiakos, "Dünyayý Deðiþtirmek Ýsteyenler,Ulusu Nasýl Tasavvur Ettiler" adlýkitabýnda(Ýletiþim Yayýnlarý,sf25-26,2005)benzer bir konuya deðinerek þun-larý söylemektedir:

"Milliyetçiliðin tanýnmýþ Çek tarihçisiMiroslav Hroch, iki arkadaþýn, Marx veEngels'in, uluslarýn tekamülünü görmekonusunda ve bunlarýn Avrupa'nýn tarihiseyrindeki aðýrlýklarýný tartma yolundakizayýflýklarýnýn üç ana sebebini belirtir. Yanionlara göre, büyük hanedanlýk devletleriiçinde kaybolan provensliler, Galliler veBrötonlar gibi halklarýn kaderi, Ortadoðu veGüneydoðu Avrupa'daki küçük halklarýnkaderi, Ortadoðu ve Güneydoðu Avrupa'dakiküçük halklarýn geleceðini öngörüyordu. Ýkin-cisi ise, onlara göre eðer ulus burjuvasýnýfýnýn bir meselesiyse, burjuva sýnýfýolmayan toplumlar hiçbir þekilde bir ulusoluþturamazlardý. Üçüncü olaraksa, kapital-izmin küçük burjuvaziyi yok edeceði ve onuproleterleþtireceðine inanýyorlardý.Dolayýsýyla, burjuva sýnýfý olmayan halklardaproleteryanýn ulusu oluþturmakta hiçbirçýkarý yoktu. Fakat tam tersi gerçekleþti. Buküçük uluslarda, milliyetçi hareketlerintaþýyýcýsý olacak yeni küçük burjuvazi

tabakalarý oluþtu. Öðretmenler, avukatlar vememurlar, küçümsenen"tarihsiz uluslar" içinmilliyetçi hareketlerin ideolojik hazýrlýðýnýn vebaþlangýç safhalarýnýn taþýyýcýlarý oldular.Ayrýca, iþçilerin durumu kötüleþeceðineiyileþti. Ýþçiler çocuklarýný okula gönderiyorlarve bu çocuklar da okul vasýtasýyla ulusolmayý hak eden bir kültürel topluluktaözdeþleþiyorlardý…" Marksizmin 20. yy'datercümesi þuydu: Gecikmiþ ulus ve milliyet-lerin daha genel ve daha üst bir kültürkanalýna çekilmesi…Öyleyse Marsizm,ulusun dünyevi karakterini oluþturup farklýdinlere inanan fakat ayný dili konuþan gru-plarý birleþtirerek ya da farklý dilleri gruplarýsömürgeciliðe olan ortak karþýtlýklarýtemelinde ve ister ulusal ister toplumsalolarak tanýmlanan beklentilere "çekiþ"yönünde iþliyordu. Onlara dünyayý anlaya-bilmeleri için terminoloji ve metotlar sunuyor-du. Fakat bu söylemler Cezayir KurtuluþSavaþý'nda Fransýz Komünist Partisi'ninFransa yanýnda saf tutmasýyla deðiþti.

Ferhan Umruk.Sosyalizmin MilliyetçilikleÝmtihaný (sf.37,2007,Praxis Kitaplýðý) adlýkitabýnda þunlarý yazmaktadýr:

"…Bugün sosyalistlerin ideolojik olarak mil-liyetçilik ya da ulusçuluk yapmalarý, politikolarak da ulus devleti savunmalarý yaahmaklýða sürüklendiklerini ya da sosyalizm-den uzaklaþarak nasyonal-sosyalizme doðrusavrulduklarýný gösterir. Bu tür sonuçlarýniþaretleri dünyada da yaþadýðýmýz topraklar-da da görülmeye baþlanmýþtýr. Bu tehlikeyekarþý "Halklarýn Kardeþliði ile yetinen deðilonu aþarak devletin sönümlenmesiyle politikolanýn yok olacaðý, sýnýrlarýn da kalktýðý birdünya için enternasyonalist sosyalizmiseçenek haline getirmek gerekiyor.Gerçekler için bu bir hayal olabilir ama, hay-alleriniz yoksa yok oluþun da bir seçenekolduðunu hatýrlamak gerekiyor".

Milliyetçiliðin Kýbrýs'ta güven bunalýmýyarattýðý bu günlerde, olaylara daha bilimselve deðiþim diyalektiðinin de temel felsefe-siyle bakarak yorumlayýþ metodlarýný dageliþtirerek bakmamýz ve Marksizmineleþtirel yeteneði ile sentezler getirmemizgerekmektedir. Aksi halde Kýbrýs'taki çözüm-süzlük ve olaylarý algýlayýþsýzlýk, umutsuzlukve karamsarlýlarýmýzý da artýracaktýr.Deðiþimin diyalektiði Kýbrýs'ta da her zaman-ki gibi bir gereklilik olarak karþýmýza çýkmaktadýr.

Ulus

Irkad

KIBRIS'TAKÝMÝLLÝYETÇÝLÝKLER

GÜVEN SORUNUYARATACAK

[email protected]

Meclis 2011 devletbütçesini kabul etti (KHA) Çeþitli düzenlemelerle önerilenharcamalarýn yaklaþýk 40 milyon Avrokesildiði 2011 devlet bütçesi Perþembegünü Temsilciler Meclisi GenelKurulu'nda oyçokluðuyla kabul edildi.Bütçe Genel Kurulun önüne, gelirler için2010'da 5 milyar 977 milyon Avrolukborçlanma çýkarýlarak gelirlerde 2010'da% 7.1 olan beklenen artýþýn 2011'de %4.7'lik artýþ hedefiyle konuldu. Devlet bütçesinde, 2010 yýlýnda 7 milyar936 milyon Avro olarak hedeflenentoplam harcama bu yýl % 1.1'lik artýþla,borçlarýn ödenmesi çýkarýlarak 6 milyar690 milyon Avro olarak hedeflendi.

Ýçiþleri Bakaný: Göç tehdit olarakgörülmemeli (KHA) Ýçiþleri Bakaný Neoklis Silikiotis,göçün bir tehdit veya gidilen ülkelerinekonomisi için dengeyi bozan bir faktörolarak görülmemesi gerektiðini, çünküuygun politikalarla desteklenmesi duru-munda göçün hem gidilen hem çýkýlanülke için büyümede faydalý bir deðiþkenolabileceðini belirtti.Lefkoþa Üniversitesi'nden düzenlenen"Göç olasýlýklarý ve sorunlarý" konuluetkinlikte konuþan Silikiotis, Kýbrýs'ýngeçen yýllar içinde özellikle AvrupaBirliði'ne girildikten sonra göçmen esaslýbir ülkeden göçmen ve sýðýnmacý misafireden bir ülkeye dönüþtüðünü anlattý. Kýbrýs'ýn Yakýn ve Ortadoðu'ya yakýnlýðýve adanýn kuzey bölgelerinin Türk iþgalialtýnda bulunmaya devam etmesi veKýbrýs Cumhuriyeti'nin iþgal altýndaki böl-gelerde etkin kontrolünün engellen-mesinin abartýlmasý dolayýsýyla çok sayý-da göçmen ve sýðýnmacýnýn hedeflediðibir ülke olduðunu ifade etti.Bakan, Kýbrýs Cumhuriyeti'nin göç poli-tikasýnýn, AB müktesebatý, uluslararasýve Avrupa anlaþmalarý, göç ve sýðýnmay-la ilgili Avrupa Paktý çizgisinde olduðunadikkati çekti.

Page 12: yenicag 24122010

HABER12 24 ARALIK 2010 CUMA

Kýbrýs'ta varolan çarpýk düzenin ne hallere düþtüðünüyerel basýnýn günlük manþetlerine bakarak çok rahatanlayabiliriz…

Mesela;Lefke'den bir amcamýz; ki 'imam' olur kendileri, Kýbrýs'ta

öðretmenleri rencide edecek þekilde, iks bir dergide kendi-sine ayrýlan köþesinde "Öðretmenlerin porno filmleriniaratmayacak kýyafetlerle okullarda öðretim verdiklerini"iddia etti…

Etti etmesine de, bu bir iddiadan öte düzeysiz, cehaletinbir somut örneðinden baþka hiçbir deðer taþýmayan, yan-lýþ bir iddia…

Bu þahsiyet ki, kendisini en son ilgilendirecek bir konuda;sahip olduðu mentaliteden zihniyetsizliðin daniskasýnýgösterecek bir tutum sergilerse; dini inancý, memleketi neolursa olsun her insanýn bu durumdan rahatsýz olmasýgerekir…

Çünkü bu durum sadece öðretmenlere deðil, toplumayapýlan bir hakarettir…

Hamitköy'de, mülayim bir vatandaþ, camiye destekolmak için bilmem kaç dönüm; kaç evlek tarlacýðýnýbaðýþlamýþ iyi niyeti dolayýsý ile… Sonra adamýn bu iyiniyeti üzerine, night club inþa edilmiþ… Yani anlayacaðýnýztarlanýn da, yapýlan yardýmýn da, iyi niyetinde yolu kerhan-eye düþtü… Ben demiyorum; basýn diyor…

Atatürkçü Düþünce Derneði'nin bilmem neyi,sendikalarýn tüm sorumluluklarý "anavatan"a yüklemesinikýnamýþ…

Hadi yaaa çok üzüldük…Bende kendimi kýnýyorum ama anavataný suçladýðýmdan

deðil, sýrf senin canýn sað olsun diye… Neriman Cahit'in "Araplara Satýlan Kýzlarýmýz" kitabýndan

yararlanarak herifin biri KKTC vatadaþlýðýný koparmýþ…Ýlahi Azrail sen nelere kadirsin…

Vallahi beyefendiyi buradan kutluyorum… Aman ha sendikalar sakýn ola, Anavatan'a bulmayýn bu

suçu da… Atatürkçü Düþ'ünce Derneði kýzýyor…Sonra "ne alakasý var ya, suç Araplarda" demesinler… Lefkoþa Büyük Elçiliði'ndeki gancelliyi saðlamlaþtýr-

mýþlar… Eskisinin yerine daha aðýr bir kapý yapmýþlar…Ne gereði vardý yahu?..

Eskisinin nesi vardýr?Yoksa, bu paketler yetmezmiþ gibi, daha beterini de mi

yollayacaklar?..Haa o zaman elçiliði çelikten yapsanýz nafile! Geçen hafta Ozmir'e ne amaçla gittiðini unuttuðum bir

grup çakma Kýbrýslý, Lefkoþa'yý Lefkoþe diye temsiletmiþler…

Ayýp Ayýp. Hatta yuh! Dibelik utanmazlýk be kardeþim…Memlekete bak! Hizaya gel…Demokratik Militarist düzende olacaðý bu kadar…Saðbaþtan saybaþtan da olabilir emin deðilim)…1.2.Kýt a DUR!

Salih

Batak

BÝR DEÐÝL ÇOKBAÞKADIR BENÝM

MEMLEKETÝM

[email protected]

Tegiye Birey - Gaile

"Akdeniz'in fahiþesi''…

''Afrodit'in adasý''…

Kýbrýs…

Nerede mezesi bu rakýnýn?

Nerede yazýyor fiyatý bu kadýnýn?

Sýcak bir Akdeniz adasýndan geldiðimi duyanbir Amerikalý hemen o anda bana egzotikadadan gelen kýz unvanýný takmýþtý. Kýbrýs'lailgili tek bilgisi buydu, Akdeniz'de, sýcak,küçük... Tek tanýdýðý Kýbrýslý ben...Gülümsemiþtim, kendi önyargýsýný, hayalgücünü, fantezi dünyasýný þüphesiz þartsýzbenim gerçeðim diye ilan edebiliyordu... Nekadar anlatmaya çalýþsam da aslýnda öyleolmadýðýný... Hayatýmýzýn mango yemek,dans etmek, siesta çekmek, þarký söylemekolmadýðýný... olmadý. Ben egzotik adadangelen kýz'dým. O beni öyle tanýmladýkça, öylekalacaktým. Sömürgeci fanteziler böyle oluþ-tu yüzyýllar boyunca... Daha bilinmeyentopraklara adým atmadan bile akýla doluþanresimlerle... Neydi bu önyargýlarýn temeli?Öteki O'nun olmadýðý her þeydi... Ya daO'nun olduðunu zannettiklerinin tam tersi.Kimin aslýnda ne olduðuyla ilgili deðildi bufanteziler... Algý filtreleri ve hayallerdenibarettiler, hepsi bu. Bu, aslýnda O'nun hayalgözünün egzotikliðiydi, Akdeniz'deki sýcakküçük adanýn deðil...

Kýbrýs'la ilgili derdi olan çoðu kiþinin aðzýn-dan düþmeyen kliþe sözcük grubu:'Akdeniz'in fahiþesi'...Birçok Kýbrýslý þair,yazar, sanatçý ne zaman Kýbrýsla ilgili efkâr-lansa derin dondurucudan çýkan bu iki çift lafhemen piþirilip önümüze sunulur. Kliþedir,ama kliþeleþebilmesi için gereken yetki vekabulü nereden alýr bu sözcük gruplarý?

Þair Semra Dereli 'Akdeniz'in Fahiþesi'isimli þiir kitabýný 2003 yýlýnda siyasettenuzak sebeplerle yazmýþ. Þairin internetsitesinde yayýnlanan röportajda Kýbrýs'abahþedilen ve kitaba adýný veren bu tanýmýnarkasýnda yatanlarý kýsaca þöyle özetliyor:''Söylenceye göre; herkesin sahip olmak iste-diði ve çok fazla el deðiþtirdiði için tarihte'Akdeniz'in Fahiþesi' adýný almýþtýr.'' Budüþünce hiçbir þekilde sadece Dereli'ye özeldeðildir, aksine, birçok baðlamda birçokkiþinin dillendirdiðini Dereli de bir dahatekrarlamýþtýr. Ancak, yukarýdaki söylemitekrarlamayý derinden siyasallaþtýran ve buyüzden irdelenmesi gereken birçok noktavar.

'Söylenceye göre'/'Tarihte': -Söylenceyegöre ve tarihte... adýný almýþtýr- kalýplarý

somut ve önemli dinamikleri görünmez kýl-maktadýr. 'Söylenceyi söyleyen, sözü geçen,tarihi yazan kimdir?' diye sormamýz kaçýnýl-mazdýr, çünkü meselenin özü tam da bugizlenen öznede saklýdýr. Çoðu zaman busözcük grubunun fikir sahipleri olarak,geçmiþte yolu Kýbrýs'a düþmüþ þairler veyazarlar gösterilir. Peki, yazýlmýþ, söylenmiþ,resmedilmiþ o kadar deðer arasýndan nedendünden bugüne miras bu iki söz kalsýn veýsrarla Kýbrýs'ý tanýmlamada kullanýlmayadevam edilsin? Bu dinamiðin sebeplerindenbiri, 'Fahiþe' diye tanýmlanan bir toprakparçasýnýn ve yaþayanlarýnýn, sömürgecilerin(hem geçmiþteki hem mevcut)amaçlarýna hizmet etmesidir. Nedirfahiþe üzerindeki genel algý?Sahip olunmasý meþru, satýlmasýmeþru, pasifliði meþru... 'Mademfahiþesin, þikâyet etmeyeceksinbunlardan, senin 'kaderin'böyle'... Ýþe gelen bir imaj for-müle etmek, bu yanlý imajýevrensel doðru olarak kabulettirmek gücün pratikteki halidir. Busömürgeci stratejisi 'söylenceyegöre'nin ima ettiði tesadüfîlikten,bulanýklýktan uzaktýr. Sömürgeci mut-lak suretle sömürdüðünün imajýný yer-mek, kendininkini de övmek zorun-dadýr ki güç hiyerarþisinin somut birmeþrutiyeti varmýþ gibi gözüksün,sanýlsýn ki sömüren olmazsasömürülen var olamaz.

Kýbrýs'ýn diþileþtirilmesininsebebi, sömürenlerinstratejilerinin sonu-cuysa, soruyorum:Ýnsan iliþkilerineyansýyan,ülkelerinsömürge iliþkilerimidir? Yoksaülkelerin sömürgeiliþkileri, toplumsalcinsiyet dinamiklerindeki güç den-gesizliklerinden mi etkileniyor?

'herkesin sahip olmak istediði'/ 'çokfazla el deðiþtirdiði': Aralayýp bakmaklazým içeriði ne bu yakýþtýrmalarýndiye... Sömürgecilerin sömürülentoplumlarý diþileþtirmesi klasik birsömürge politikasýdýr. Sömürgecikendini erillikle iliþkilendirilen güç(fiziksel, politik, ekonomik),mantýk, saðlýkla özdeþleþtire-bilmeyi ve kendini böyle temsiletmeyi ve böylece hükümdar-

lýðýný meþrulaþtýrmayý hedefler. Örneklemekgerekirse Ýngiliz sömürgecileri, sömürgetopraklarýna fakir veya yaþlý Ýngilizlerin git-melerini engellemek için çeþitli önlemleralýrdý ki, krallýðýn prestiji sarsýlmasýn. Bununlaberaber, sömürülen halk ise diþilikle iliþk-ilendirilen pasiflik, zayýflýk ve ilkellikle bað-daþtýrýlýrdý ve bu imajýn pekiþmesi için çeþitliyöntemler kullanýlýrdý. Bu baðlamda,'Akdeniz'in Fahiþesi' yakýþtýrmanýn temelin-deki diþiliðin ve adanýn kadýnlaþtýrýlmasýdurumunun çok da sevilecek bir tarafý yoktur.Kadýn gibi, kýz gibi olmak benzetmeleri hiçbirzaman olumlu veya yapýcý bir anlamda kul-

lanýlmadý ki adanýn kadýnolmasýnýn potansiyel

romantikliðine kanýp buimaja sarýlalým. 'Kadýngibi' üzen, 'kadýn gibi'sahibi olunabilinen vebu 'sahibi' deðiþtirince

fahiþe diye anýlan birada ve adalýlarýn resmi var

ortada. Ýronik bir þekilde,kendine fahiþe denilince buimaja sarýlan, bu imajý kul-lanan adalýlar...'Afrodit'inAdasý!', 'Aþk Adasý!'Gelin siz de görün, buegzotik adayý!

Kendini toprakparçasýndan soyut-laþtýrmanýn verdiðihafiflikle adalý bu imajýiçselleþtirip aðzýndatekrarlamaya, ve bun-dan garip bir zevk, nos-taljik bir tat almaya

baþlayýnca, iþin trajikkýsmý tam da bu noktadabaþlýyor... Kendi tem-siliyetimizi kontrolümüz

altýna almak Kýbrýsyemeðini yemek, þivesinisavunmak, þarkýsýný söyle-

mekten öte bir projedir.Önce kendimizi tanýmlamanýn

gerekliliðinin bilincinde ola-bilmemiz, tanýmlamanýn/taným-lanmanýn ve temsiliyetin siyasalönemini anlamamýz gerek.Hegemonya bunun üzerine

tekrar etiketiniyapýþtýrabilecek olsada, hali hazýrda teni-mize yapýþmýþ buetiketler kanýmýzakarýþmadan onlarý

sorunsallaþtýrýp bu etiketlerin ne olduðunu vene amaçlarla üzerimize yapýþtýrýldýðýný sorgu-layýp, bizim aslýnda ne olduðumuzu ve neolmak istediðimizle ilgili kararlarý kendimizverebilmeyi amaçlamalýyýz.

Yýkinþa[i] edilmesi gereken çok önemli birkonsept meselenin temelindeki diþilik/erillikikilikleridir. Zayýflýklarýyla, güçlülükleriyle,duygularýyla, düþünceleriyle, ev hayatýyla, iþhayatýyla bütün birer insan olabilmek varkenbunun yerine kadýn/erkek olmaya vedolayýsýyla yarým insan olarak yaþamayazorlayan bir anlayýþla karþý karþýyayýz.Hayatý cinsiyet ayrýmlarý üzerinden algýlamako kadar derinden iþlemiþ ki beyin hücrelerim-ize, býrakýn bir kiþiyi, bir ülkeyi ve bir toplumubile cinsiyetsiz býrakamýyoruz. Hem kadýnlarýhem erkekleri belirli kurallar izlemesi vevaroluþlar kabullenmesi gerektiðine inandýr-mayý amaçlayan bu sistemin böl ve yönetpolitikayla benzeþmesinin tesadüfî deðil.Sömürgeciliðin baþka formlarda devam ettiðigünümüz dünyasýnda nasýl kadýn ve erkekdiye bölmek ve yönetmek sömürücülerinceplerini dolduruyorsa, koloni dönemindekitoplumlarý din, dil, ýrk,cinsiyet ayrýmlarýnýnçukurlarýna düþürüp birbirine katan sömürge-ciler de ayný yöntemle hükümdarlýlarýnýsürdürüyorlardý nasýl olsa.

Evet, sözümüz istediðimizden az geçebilirülkemiz dediðimiz mekânda. Evet, yapýsalanomaliler çoðu zaman çeþitli konulardakiçabalarý sonuçsuz býrakabilir. Ancak, aklýmýzdediðimiz mekân hale daha bizim sorumlu-luðumuzda. Gazete, kitap, dergi sayfalarýndamürekkebin alacaðý þekiller kýsmen de olsaelimizde. Kendimizle veya baþkalarýyla yap-týðýmýz sohbetler sýrasýnda aðzýmýzdan çýka-cak kelimelerin, düþündüklerimizin mimarý dasorumlusu da biziz. Neye tepki gösterip neyialkýþlayacaðýmýza da ya aktif olarak yadapasif kalarak biz karar veriyoruz. Ve yukarý-dakilerin hepsi, ekonomik veya siyasalrealiteler ve bunlarý etkileyebilme gücümüzne olursa olsun, toplumsal kimliðimizi oluþtu-ruyor. Elimizdekilerin, yapabileceklerimizintoplumsal kimliðimizi yeniden inþa etmedekiöneminin farkýnda varmak da kritik önemtaþýyor. Patricia Hill Collins'in, ýrkçýlýk ve cin-siyet ayrýmcýlýðýnýn kesiþimiyle hareket alanýhayli kýsýtlanan siyahi kadýnlara ithafensöyledikleri Kýbrýs baðlamýyla birebir örtüþüy-or... ''Harekete geçmeyi ciddi þekildeengelleyen durumlarýn varlýðýna raðmen ken-dini tanýma yoluyla güçlenmek ve yetkilen-mek elzemdir.''

[i] Derrida'nýn 'Deconstruction' yaklaþýmý.

Kýbrýs ve Oryantalizm

Page 13: yenicag 24122010

HABER 1324 ARALIK 2010 CUMA

Mehmet Uður - Mesele Dergisi

Evet, dað fare doðurdu: tarihle/tarihimizleyüzleþmek, solu yeniden tanýmlamak,demokrasiyi geniþletmek ve içselleþtirmek,Stalinizm'den arýnmak, azýnlýk haklarýnýmücadele gündeminin temel bir bileþeni halinegetirmek gibi tezlerin yeni bir sol perspektife yolaçamayacaðý belli oldu. Biraz da bunun hýrçýn-lýðýyla bu tezlerin sahipleri, baþarýsýzlýklarýnýiflah olmaz 'geleneksel sol'a fatura edip yeni birayrýþmanýn kaçýnýlmazlýðýný ilan ettiler.

Bu durum üç soruyu kaçýnýlmaz kýlýyor:Birincisi, 'yeni' sol inisiyatifinin baþarýsýzlýðýnýnsebebi tezlerin kendisi mi? Ýkincisi, bu baþarýsý-zlýðýn sebebi, eski solun iflah olmazlýðý mý?Üçüncüsü, acaba yeni solcularýn muhalefetanlayýþlarý hem kendileriyle hem de dillerinedoladýklarý tezlerle ilgili ciddi bir inandýrýcýlýksorunu mu yarattý?

Bence sarý solun baþarýsýzlýðý ve hýrçýnlýðýnýnne yeni tezlerle ne de eski solun iflah olma-zlýðýyla iliþkisi var. Sorunun kaynaðý, yeni solcu-larýmýzýn muhalefet anlayýþlarýnýn yanlýþolmasý, daha doðrusu, geçmiþte Kemalizmi,bugün AKP'yi üreten ekonomik-siyasal-kültürelsisteme ve onun hegemonyasýna muhalifolmamasýdýr.

Bunu aþaðýda açacaðým, ama burada sarýsolcu olmanýn kendilerini getirdiði bariz noktayýbelirtmek gerekiyor: Sarý sol, gününhükümetinden ve bu hükümetin temsil ettiðiyükselen güçlerden bol bol taltif alýrken, eskisol tarafýndan kabul görmemekte, 'sokak'laarasýndaki mesafe giderek açýlmaktadýr.

Sarý solcularýmýz 'bu iþte bir terslik var' diyekendilerine çimdik atmaktansa, hýrçýnlýklarýnýyeni bir düzeye yükseltmekte; kendileri farkýndaolsun olmasýn, toplumsal meþruiyeti muhal-ifliðine deðil iktidara/güçlü olana yakýn olmasý-na baðlý yeni bir 'sol' türü yaratmaktadýrlar.

Bu durum, Türkiye tarihinde çok yeni veentersan bir durumdur. Öyledir, çünkü eskidenTKP hareketi, Milli Demokratik Devrimciler(MDD'ciler) ve bunlardan þu veya bu þekildeetkilenen bazý hareketler, belki de 12 Mart1971 darbesine kadar Kemalizm'e potansiyelbir müttefik gözüyle bakmýþtýr. Ama bu 'eski'gelenek ile 'yeni' gelenek arasýndaki benzerlikburada bitmektedir. Eskiden hem CHP hem deDemokrat Parti, solu sistem içine çekipehlileþtirmek deðil, bastýrmak yoluna gitmiþtir.Bugünse AKP yeni solu ehlileþtiriyor.

Bunda þaþýlacak bir durum yok. Her ikidönemde iktidar sahipleri günün koþullarýnauygun davranmýþlardýr. Eskiden Soðuk Savaþideolojisi hakimdi, orta sýnýfýn ehli bir solaracýlýðýyla sisteme eklemlenecek talep vearzularý yoktu, sermaye egemenliðinden budenli emin deðildi, siyasal rejimler kýrýlgandý.Dolayýsýyla, hatlar keskindi. Bu yüzden soluehlileþtirme veya sisteme eklemleme nemümkündü ne de gerekliydi.

Oysa bugün yeni koþullar var. Köylülük yer-ine, büyüyen ve her siyasal partinin temsiletmek için çaba harcadýðý bir tercih setinesahip bir orta sýnýf var. Sermaye, egemenliðin-den çok daha emin. Hatta bu egemenliðin hembir gereði hem de bir yansýmasý olan neo-liber-al ekonomi politikalarý, pazardaki tek maldýr.

Entelektüel veya siyasal düzeyde sistem-karþýtý muhalif duruþ yerine, saygýnlýðý orta sýnýfduyarlýlýðýna hitap etme yeteneðine baðlýduruþlar moda. Bütün bunlarýn ötesinde,

toplumsal-siyasal deðiþimin politik kýrýlmalaradeðil, iyi eðitilmiþ yönetenlerin reformkabiliyetine baðlý olduðunu kabul eden biranlayýþ hakim. Tabii ki bu durumda ehlileþtir-ilmiþ bir solun hem ortaya çýkmasý hem de sis-teme entegre edilmesi düne göre çok dahamümkün.

Ýþte, Türkiye'nin yeni solcularýnýn rengi (yani,sarýlýk) bu koþullardan kaynaklanýyor. Bu hal-leriyle, onlar sarý sendikacýlarla ayný kaderipaylaþýyorlar. Bu kaderin bir boyutu, iktidarlaarayý iyi tutmanýn 'kazanýmlar' ve 'toplumsalsaygýnlýk' için elzem görünmesidir. Ýkincisi,güya haklarýný savunduklarý kesimlerin (Kürthalkýnýn, iþçilerin, emekçilerin, vs.) sorunlarýnýnkaynaðýnýn AKP iktidarýyla iliþkisinin red-dedilmesi veya muðlaklaþtýrýlmasýdýr.

Onlar bunun yerine, AKP'nin Kemalistgeçmiþle yüzleþme ve burjuva demokratikdevrimini tamamlama gibi alanlarda enginufuklar açmasýný vurgulamayý tercih etmekte-dirler. Dolayýsýyla, tam da sarý sendikacýlardaolduðu gibi, iþçilerin 'saðlýðý'nýn patronun'saðlýðý'na, yani þirketin kârlý olmasýna baðlýolmasýdýr esas sorun.

Kuþkusuz, sarý Türk solcularý bu benzetmeyisevmeyeceklerdir. Hatta bunu kendilerine karþýbüyük bir haksýzlýk olarak algýlayacak, modern-ize etmeye çalýþtýklarý eski kafalý solcularýn nedenli iflah olmaz bir noktada olduklarýnýn birörneði olarak görecek ve resmen ifade etmeyebaþladýklarý ayrýþmanýn ne denli gerekli olduðu-na daha fazla inanmaya baþlayacaklardýr.

Ama bu yazý zaten onlar beðensin diye yazýl-madý. Bu yazýnýn amacý, iktidar destekli sarýsolcularýn, diðer solculardan farklarýný ortayakoymak için yýllardýr sürdürdükleri kampanyayýve bu kampanyanýn bugünkü sonuçlarýnýadlandýrmaktýr. Eðer bu türden bir sarý Türksolu kampanyasý olmasaydý bu yazý yazýl-mazdý zaten.

Sarý Solcu Kimdir?Türk sarý solunun bir bileþeni, Türkiye'de bur-

juva demokratik devrimin yokluðundan yolaçýkarak, genel itibariyle muhafazakâr vedemokrasi derdi olmayan Türk burjuvazisinedemokrasi konusunda adým attýrmayý, böyleceTürkiye'deki demokrasiye daha geniþ bir tabanve daha uzun bir kalýcýlýk saðlamayý öngörenkiþilerdir.

Bu eski solcular Türkiye'deki demokrasininkalitesizliðini bilirler ve eleþtirirler. Hatta yazýlarýhep 'Türkiye'nin garip halleri' üzerinedir. Kitleselsokak mücadelesini dolaysýz olarak reddetme-zler, ama hep bir eksiðini bulmaya, aþýrýlýklarýný,toyluklarýný ve popülizmini eleþtirmeye özengösterirler. Bunu yaparken de, demokrasi içingeniþ bir koalisyonun gerekli olduðunu, burju-vaziyi bu koalisyona çekmek gerektiðini yerigeldikçe belirtirler. AKP'nin anti-Kemalistsöylemini bu açýdan kaçýrýlmamasý gereken birfýrsat sayarlar.

Diðer bir bileþen, bugün eleþtirdikleri eskisolun olumsuz yönlerine dolaysýz katký yapmýþ,yani düþüncesi ve eylemiyle sol gruplar arasýn-da çatýþmayý körüklemiþ, Türkiye'deki mücade-leyi þu veya bu 'sosyalist' ülkenin siyasal tercih-lerinin bir türevi haline getirmeyi üstlenmiþ eskiÇinci veya Sovyetçi aparatçiklerdir.

Uzun bir süre sessiz kalmýþ olan bu kiþiler,AKP'nin devlet iktidarýnýn Kemalist kanadýylakapýþmasýyla birlikte tekrar siyaset yapmacesareti bulmuþ ve mesajlarýný anaakým

medya üzerinden iletmeye baþlamýþlardýr. Bubileþenin yaptýðý keþif þudur: Eski sol Türkiyegerçekliðinden kopuktu, elitistti, Kemalistti. AKPiktidarý eski solun bu paradigmasýný daðýtmýþve Türkiye'de dincilerle birlikte yeni ufuklaraaçýlmayý mümkün kýlmýþtýr.

Üçüncü bir bileþen, içinde tek tük eski solcuolmakla birlikte, esas itibariyle 1980 sonrasýndasol siyaset yapmaya baþlayan medyatik þah-siyetlerden oluþur. Bu grubun ana özelliði,Marksizmle 1970'lerdeki hareketin bir parçasýolarak deðil, icra ettikleri meslekler sebebiyletanýþmýþ olmalarýdýr.

Bu gruptaki akademik, sanatçý veya gazete-ciler profesyonel hemcinslerine göre daha 'sol'ürünler vermiþlerdir, sol kampanya vehareketlere de katýlmýþlardýr. Ama hep 1970'ler-den kopuk olmanýn beraberinde getirdiði birmeþruiyet sorunu çekmiþlerdir. Bu meþruiyetsorunundan burada söz etmemin sebebi,bunun haklý temellere dayanýp dayanmadýðýkonusunda bir saptama yapmaktan ziyade, biralgý (perception) sorununa iþaret etmektir.

Bu kesim, eski TÝP benzeri bir hareketinmümkün ve gerekli olduðunu, bu tür birhareketin kamuoyu vicdanýna hitap edebile-ceðini, bu sebeple de Türkiye'deki sol adýnaönemli bir kazaným olacaðýný düþünür. Ancak,bu 'yeni TÝP'in' geçmiþ geleneði nasýl deðer-lendireceði, bu gelenekle nasýl bir bað kuracaðýve eski TÝP gibi nasýl kitleselleþeceði, eskiTÝP'in kitleselliðini nasýl kazanýp nasýl kaybet-tiði, vb. konularda kafalarý açýk deðildir.

Bu kafa karýþýklýklarýný teþhis edip çözümüreteceklerine, iþlerinin hep dar kafalý eski solyüzünden zora girdiðine inanýr ve kendilerinigeçmiþten bu temel üzerinde ayýrt etmeyeçalýþýrlar. Sonuçta, onlar da AKP iktidarýnýn'reform hamleleri'ne destek vermekten ve eskisola giderek daha düþmanca bir tutum almak-tan baþka bir þey üretemezler.

Toparlarsak, burada tanýmlanan sarý solgevþek bir koleksiyon/koalisyon. Bunun içinde,Ýslami veya dinsiz sermaye medyasýnda köþeyazarlarý ve yorumcularý, eski sol yayýn organ-larýndan birinin (Birikim'in) bazý katkýcýlarý, DSÝPve EDP gibi 'yeni sol partiler', bazýakademisyenler, eskiden sendika, meslekörgütü ve gençlik hareketine katýlmýþ amaþimdi yeni bir 'siyaset tarzý' gereði duyanarkadaþlar, vs. var.

Yani, eskiden beri orta sýnýfýn aðýrlýkla temsiledildiði Türkiye sol hareketinde olduðu, yeni birorta sýnýf fenomeniyle karþý karþýyayýz.

(…)Sarý Türk Solunun Siyasal Ýþlevi ve SonuçBence Türk sarý solunun iki ana siyasal iþlevi

olmuþtur.Birinci iþlev, AKP iktidarýna meþruiyet saðla-

maktýr. AKP 2002'de ciddi bir oy desteðiyle ikti-dara gelmiþ, ama meþruiyeti seçim sonuçlarýnadeðil, seçimden sonra katýlýmcý bir demokratik-leþme sürecine yapacaðý katkýya baðlý bir par-tiydi. Bu özelliðiyle belki de Þili'deki Allendehareketine benzeyen tek partiydi.

Benzerlik þurada: Hem Allende hem de AKP,hakim ideolojiye ve bu ideolojinin devlet kurum-larý içindeki savunucularýnýn bariz gücünekarþýn oy toplamýþ ve iktidar olmuþtur. Seçimedayalý bu tür deðiþiklik anlarýnda olmasý bekle-nen þeylerin baþýnda gelen, devletin saðladýðýayrýcalýklardan nemalanan kesimlerin tepkisi vedirencidir.

Allende döneminde, devleti kontrol eden kes-imlerin ve bunlarýn burjuvazi içindeki yan-daþlarýnýn ABD kaynaklý güçlü uluslararasýdesteði vardý. Türkiye'deyse böyle bir durumyoktu, ama buna raðmen sivil ve askeriKemalistlerin iktidar nimetlerinden kolay kolayvazgeçemeyeceði belliydi. Sarý sol, AKP'ninAllende deneyine benzer ve ondan farklý yön-lerini doðru okumadý.

Bu yüzden, AKP'nin demokrasi söyleminigereðinden fazla ciddiye aldý ve bunu uzunerimli bir taahhüdün ifadesi olarak gördü.Dolayýsýyla, AKP'yi seçimle baþa gelen amaasker ve sivil demokrasi düþmanlarýnýn kuþat-masý altýndaki bir Allende hareketi gibi deðer-lendirdi. Böylece de muhalif olma þansýný kay-betti ve Allende'ye benzer bir demokrasi derdihiç olmayan bir partinin destekçisi haline geldi.

Bu haliyle, AKP iktidarýnýn meþrulaþtýrýlmasý-na yaptýðý katký, destek veren kiþilerin sayýsýylasýnýrlý olmayan bir 'katký' oldu. Neden mi?Çünkü sol gelenekten gelen bu desteðin sayýy-la sýnýrlý olmadýðý, devlete karþý sokaða çýkmageleneði olmayan çekirdek AKP destekçilerininboþluðunu doldurma iþlevine sahip olduðubiliniyordu -hem AKP hem de AKP karþýtýKemalist güçler tarafýndan.

Ama sarý solun AKP iktidarýna saðladýðýmeþruiyet katkýsýnýn tek özelliði bu deðildi. Bukatký, yine AKP'nin bir Allende hareketi olma-masý sebebiyle, demokrasi açýsýndan getirisinegatif bir katký oldu. Kýsacasý sarý sol, iktidaradesteðini, sarý sendikacýlarýn patronlara verdiðidestekten çok daha ucuz bir maliyetle vermiþoldu.

Sarý solun ikinci iþlevi, sanýlanýn tersine, 'eski'solu dönüþtürmek ve bu dönüþüm temelindebirleþtirmek deðildi. Tam tersine, sarý solun soleleþtirisi eski solun bildiðini okumasýna ve ken-disini (olumlu ve olumsuz yönleriyle) yenidenüretmesine katkýda bulundu.

Eski solun bu tepkisi haklýydý; Marksizmle ilgilidoðru tahlillere dayanmasa bile, doðru birönseziye dayanýyordu. Önsezi þudur: Sarý solfazla hiyjeniktir, sokakta veya daðda mücadeleedeni yalnýz býrakmaya eðilimli güvenilmez bir'ortak'týr, düþünce ile eylem arasýndaki uyumgerekliliði, maðdurlarýn davasýný savunma gibikonularda 'gevþek' bir tutumu vardýr.

Kýsacasý, eski sol nezdinde sarý sol, devrimci-dönüþtürücü hülyayý öldüren, bu hülyaya sahipolanlara, bu hülyayý canlý tutmanýn erdemli birmuhalif tutum olduðuna inananlara düþmancayaklaþan bir giriþimdir. Bu tür saptamalarýyapan eski solcularla birçok noktada farklý biryerde duruyor olabilirim, ama bu son sapta-mayla ilgili olarak onlarla ayný yerdeyim.

Bundan sonra sarý sol için iki ihtimal var gibigörünüyor. Sarý solun muhalefeti ehlileþtirmeve hijyenleþtirme projesi baþarýlý olabilir veyasokak muhalefeti yükselip hem sarý solu hemde eski solu dönüþtürebilir.

Birinci ihtimalde sarý sol kazanmýþ gibigörünecek, ama kazandýðý anda tarihi misy-onunu yerine getirmiþ olduðu için kendisinelüzum kalmayacaktýr. Ýkinci ihtimaldeyse sarýsol o ana kadar verdiði zararla kalacak ve öyleyok olacaktýr. Açýkçasý her iki ihtimal de sarý soladýna erdemli bir son görünmüyor bana göre.

(Yazýnýn tamamý:http://www.meseledergi.com/content.php?cid=674&id=47)

Sarý Türk Solu: Toplumsal Kökeni, Temel Özellikleri ve Siyasal Ýþlevi

(KHA) ABD Temsilciler Meclisi üyesi IleanaRos-Lehtinen, Türkiye'den iþgal birlikleriniadadan geri çekmesini istedi.

Dýþiþleri Komitesi üyesi olan Ros-Lehtinen,Türkiye'nin ABD Büyükelçisi Namýk Tan'lagörüþtüðünü ve sorun yaratan bazý Türk poli-tikalarý üzerinde samimi bir görüþmeyapýldýðýný belirtti. Görüþmeyle ilgili olarak

yayýmlanan bir basýn açýklamasýnda IleanaRos-Lehtinen, Türk Büyükelçiye Türkiye'ninKýbrýs sorunuyla ilgili tutumundan duyduðuderin endiþeyi dile getirdi. Açýklamada Ros-Lehtinen, "Büyükelçiye, ülkeyi neredeyse kýrkyýldan beri ikiye bölen Kýbrýs'taki uzlaþmazlýk-lar üzerinde Türkiye'nin tutumundan duy-duðum derin endiþeyi ifade ettim. Türkiye

adanýn yeniden birleþtirilmesi amacýyla Kýbrýssorununa bir çözüm bulunmasýný tam olarakdesteklemeli ve birliklerini Kuzey Kýbrýs'tanhemen geri çekmelidir" ifadelerini kullandý.

Kongre üyesi Ileana Ros-Lehtinen, Türkhükümeti tarafýndan Ýstanbul'da EkümenikPatrikliðe uygulanan kýsýtlama politikasýndanda endiþe duyduðunu kaydetti ve Halki

Okulu'nun yeniden açýlmasý için Kiliseye izinverilerek ve Patrikhane'nin halefliðini kýsýt-layýcý kýstaslarý kaldýrýlarak bu politikalarýnbüyük ölçüde deðiþmesi gerektiðini vurguladý.Ros-Lehtinen, "Ýliþkilerinin kalýcý bir þekildezarar görmesinden kaçýnmak için bu konu-larýn kýsa sürede ele alýnmasý gerektiðine"dikkati çekti.

Ros-Lehtinen Türkiye'den askerlerini Kýbrýs'tan çekmesini istedi

Page 14: yenicag 24122010

HABER14 24 ARALIK 2010 CUMA

Adres: Bedreddin Demirel Cad. No:13 Kat 1 Daire 3,GÝRNE, DERYA BUTÝK üzeri Ofis Tel: 816 1087

Fax: 815 7144 Ev: 815 4418 Cep: 0533 861 2004

ÞÝVKAN MÜHENDÝSLÝKÞÝVKAN MÜHENDÝSLÝK

u Sýhhi Tesisatu Isýtmau Soðutma

u Havalandýrmau Yüzme Havuzuu Altyapý Projeleri

Her türlü mekanik proje iþlerinizde hizmetinizde

"Eskiye raðbet olsa idi, bitpazarýna nur yaðardý"Türkiye'de ki kimi politik anlayýþlara kimi politikacýlara

baktýðýmýzda, yukarýda ki özdeyiþin sanki onlar içinsöylenmiþ olduðunu zannederiz.

Politikacýnýn; politik uðraþlarýnýn olmasý ona, geleceði"anlamýþ" olma maharetini vermiþ olduðu anlamýnagelmez. Kimi dönemlerde veya kimi özgün dönem-lerde, politikacýlarýn söylemlerinin "deðer bulmasý", opolitikacýlarýn engin bilgi birikimine ve yönetme sanatýy-la yoðrulmuþ olmasý anlamýna hiç gelmez. Bu tip poli-tikacýlar esas olarak dönemin dinamiklerinin ona yolvermesiyle ortaya çýkan karakterlerdir.

Dönem olarak tariflediðimiz anlar, kimi zaman üç-beþyýla tekabül eden süreçler olabileceði gibi, kimi zaman-da daha uzun yýllara tekabül etmektedir.

Politikada belirleyici olan, dönemin karakteristik olgu-larýna denk düþen anlama ve davranma biçimleridir.Politikada, politikacýlarýn dayanmýþ olduklarý yer ve kul-lanmýþ olduklarý sözcükler onlara farklý anlamlaryükleyebilmektedir.

Politikacýlarýn her dönemde var olan özellikleridir bun-lar, aþaðý yukarý.

Tüm bunlarýn yanýnda kimi politikacýlar ya da politikanlayýþlar vardýr ki, bunlarýn farklý bir deðerlendirmeiçerisine alýnmalarý gerekmektedir.

Önceki dönemin uygulayýcýlarý olan bu tür poli-tikacýlar, politikayý statik bir olgu olarak anladýklarý içinya da koþullarýn deðiþmesine raðmen; eski güç odak-larýnýn ellerindeki güç/fiili güç imkanlarýný yitirmemekiçin veya eski imkanlarýna tutunabilmek için göstermiþolduklarý çabalar üzerinden; geçmiþteki uygulayýcýsýolduklarý kesimlerin, ortaya çýkan yeni dinamiklerdenötürü geçmiþte kaldýklarý anlamalarýný temsil eden vebu anlamda da bitmiþ olan dinamiklerin esintisi/külleriüzerinden yapýlmaya çalýþýlan politikalar ve politikacýlar.

Eskinin geçmiþ zaman tanýmý ve durumu olduðunu"bilmeyen" politik aktörler (güç odaklarý ve bu güçodaklarýna dayananlar), kerametin kendilerindeolduðunu zannederek var olma çabalarýný can havli iledevam ettirmeye çalýþýrlar.

Türkiye; yakýn zamana kadar, kurucu güç odaklarýnýnhegemonyasýna lafý olmayan ve bunlarýn izin verdiklerikadarýyla Türkiye'yi konuþtuklarý ve çözümler "ürettik-leri" politikalar ve politikacý tipleri ile yaþamýný

sürdürmek durumundaydý.Ülkede ki ekonomik geliþmiþliðin geldiði yer ve

dünya kapitalizminin kendisini yeniden düzenlemesiçerçevesi içerisinde siyasette de, yerelde ve geneldeyeni politikalar ve bunlarýn anlatýcýsý ve uygulayýcýsýolan yeni politikacýlarýn ortaya çýkmasýný gerekli kýldý.

Bu, hayatýn doðal akýþýnýn olacak olan sonuçlarýiken; zamanýn arkasýna düþen eski unsurlarýn sonçýrpýnýþlarý da, çýrpýnma anlamýnda varlýklarýnýdevam ettirme çabasý olur.

Bugün, Türkiye'de tam da bu anlamda yoðun birþekilde harcanan nafile çabalarý gözlemliyebilmekteyiz.Bu çabalarý ayný zamanda eskinin sahneden ayrýlýrkendirenmesi olarak da algýlayabiliriz.

Demirel, Cindoruk, Baykal, Sav gibi politikacýlar, kuru-luþ süreci güç odaklarýnýn politikacýlarý olarak, siyasetteetkin bir odak olarak ne kadar çaba sarf ederlerseetsinler, harcamýþ olduklarý bu çabalar, onlara siyasetteyürütücü olma imkanlarýný tanýmadý. Çünkü onlar, eskide kalan þeylerin sürdürücüleri olmaktan kendileriniçýkaramadýlar. Konumlarýnýn bu olmasýndan dolayý da,týkanmanýn týkaçlarý olmanýn ötesinde konum eldeedemediler.

Týkanma nedenlerinin ortaya çýkarýlmasý ve bunauygun düzenlemeler yapýlmasý gerekirken, tam aksineyýpranmaya uðrayan týkaçlarýn yerine yeni týkaçlaryaratýlmaya çalýþýlmaktadýr.

Kimi anlayýþlar; heybelerindeki malzemelere elleriniatarak onlardan medet umarken, kimi anlayýþlardatýkanmayý süzgeçleyecek yeni figürleri siyasetlerininsahnesine sürmektedir.

Eskiyen, ayný zamanda içinde çürümeyi debarýndýrdýðý için, eskiye yapýlan müdahaleler, cilala-malar ancak çürümenin görülmesini bir zaman dahaörtebilme becerisine sahip olmuþ olur.

Eskinin hitap ettiði toplumsal güçler anlamýnda baka-cak olursak göreceðimiz ancak þudur.

Eski siyasetin toplumdaki taraflarý ya eskinin þekil-lendirmesinin yoðun etkisi altýndadýr ya da eskinin onasaðlamýþ olduðu veya öyle zannettiði konumlarý/imkan-larý kaybetmeme çabasýnýn sonuçlarýdýr.

Her iki durumda da eski de çözülmenin önüne geçile-mez.

Taraf kategorisinde olan bu kesim yeni dinamiklerinkendisini ifade etme gücüyle orantýlý olarak eski de kiçürümeyi fark ederek, eskinin sahneden ayrýlmasýnakatký sunmaya baþlayacaklardýr.

Eski nin azalarak çürümesi, onun çöplük olaraksüpürülmesini de beraberinde getirecektir.

Unutmayalým ki: Eski ve eskiler anlamlarýný korumuþolsalardý, pitpazarý nurlar içinde olurdu, insan selindengeçilmezdi.

Ali

SarýtepeBÝTPAZARINA NUR YAÐARDI

[email protected]

Kayýp Kiþiler Komisyonu'ndanTürkiye'ye teþekkür

(KHA) Kýbrýs'taki Kayýp Kiþiler Komitesi, 50,000 dolarlýkyarýmýndan dolayý Türkiye hükümetine minnettarlýðýný iletti.

Yapýlan basýn açýklamasýna göre yardým, Kayýp KiþilerKomitesi'nin 2010-2011 Kazý, Kimlik Tespiti ve Kayýp KiþilerinKalýntýlarýnýn Ailelerine Teslimiyle ilgili projenin sürmesi içindevam eden uluslararasý desteðin bir bölümünü oluþturuyor.

Komitenin açýklamasýnda, "Bu desteðe teþekkür ederiz.Kayýp Kiþiler Komitesi, adada yýllardan beri birçok aileyi etk-ileyen bu trajedinin sona ermesi için kayýplarýn bulunabileceðibirçok yerde çalýþmalar yapýlmasýna olanak saðlayacak"denildi ve bugüne kadar 750 kiþinin kalýntýlarýna ulaþýldýðýný,bunlardan 260'ýnýn ailelere teslim edildiði hatýrlatýldý.

Kýbrýs'ta Ýnternet kullanýmý arttý(KHA) - Kýbrýs Teknoloji Üniversitesi Ýletiþim ve Internet

Çalýþmalarý Birimi'nin Kýbrýs genelinde yaptýðý bir araþtýrmayagöre Kýbrýs'ta internet kullanýmý geçmiþe göre þimdi giderekdaha çok artýyor ve Kýbrýslýlarýn günlük yaþamlarýnýn birparçasý haline geliyor.

Araþtýrma, "Dünya Ýnternet Projesi" Programý'nýn bir parçasýve Kýbrýslý Rumlarla Kýbrýslý Türkleri kapsýyor.

Araþtýrmanýn sonuçlarý Kýbrýs Teknoloji ÜniversitesiUygulamalý Sanatlar ve Ýletiþim Fakültesi Baþkaný ProfesörDikos Demertzis tarafýndan açýklandý.

Araþtýrmaya göre Kýbrýs Rumlarla Kýbrýslý Türklerin % 58'iinterneti benzer þekilde kullanýyor. 2000 yýlýnda sadece %14,7 oranýnda Kýbrýslý Rum internet kullanýyordu.

Ýlk kez Kýbrýs Türk toplumunun da katýldýðý araþtýrma, Mayýsve Haziran 2010 tarihleri arasýnda kiþisel görüþmeyle gerçek-leþtirildi. Araþtýrmaya 1000 Kýbrýslý Rum ve 600 Kýbrýslý Türkkatýldý.

Kýbrýslýlarýn büyük çoðunluðu interneti bilginin önemli birkaynaðý olarak düþünüyor, Ýnternette en popüler araþtýrmahaber konusunda oluyor.

Kýbrýslý Rumlar interneti daha çok satýn alma ve seyahat bil-gileri için kullanýrken Kýbrýslý Türkler daha çok týbbi bilgiler veespriler içeren sitelerde geziyor.

Kýbrýslý Türkler internet'in Kýbrýs konusuyla ilgili önemli birbilgi kaynaðý olduðuna Kýbrýslý Rumlardan daha çok inanýyor.

Araþtýrmaya göre Kýbrýslý Rumlarýn % 26'sý ve KýbrýslýTürklerin % 42'si, internet yoluyla diðer insanlarla dostaneiliþkilerini geliþtirdiklerini söylüyorlar.

Kýbrýslý Rumlarýn % 53'ü ve Kýbrýslý Türklerin % 37'si elek-tronik ortamda ticarete güvenlik açýsýndan ihtiyatlý davranýyor.

Ýki toplumun büyük çoðunluðu internet kullanýmýný olumlubuluyor ve internet eriþiminin olmamasýnýn yaþamlarýný olum-suz etkileyeceðine inanýyor.

Page 15: yenicag 24122010

HABER 1524 ARALIK 2010 CUMA

ISI METAL

Yýllarca o daðýn arkasýnda neler var, o daðýn ötesin-deki þehirler, insanlar ve yaþam nasýldýr diye hepmerak edip durdum.

Hep o daðýn ötesine gitmekti hayallerim ve SümbülDaðý'ný aþmaktý tek amacým.

Þehrimize Öðretmenler, Polisler, Askerler gelirdihep, baþka da yabancý görmezdik biz oralarda.Yýlmaz Erdoðan'ýn dediði gibi "Hep biz birilerini yolcuederdik, ama kimse bizi yolcu etmezdi." Çünkü orayagelenler bize þunu derdi; "Hakkari, gerisi yok gari"evet maalesef gerisi olmadýðý için hep geride kaldýk.

Ama dediðim gibi; hep o daðýn ötesiydi ütopyam venedense hep o daðýn ötelerinden gelen kýzlara aþýkolurdum. Onlar çok farklý gelirdi gözüme, güzel koku-luydular, beyaz tenleri vardý ve çok güzel elbiselergiyerlerdi, iþte ondandý aþýk oluþum.

Bütün aþklarým iþte o yüzden hep kýsa sürerdi.Babasý baþka bir ile tayin edilirdi ve o aþk orda biter-di. Otobüsün önünde yolcu ederken hüngür hüngürgöz yaþlarý dökerdik ve hiç unutamam derken,Hakkari'ye baþkalarý gelirdi ve ben yine aþýk olurdum.Çünkü o daðýn ardýna ulaþamayacaðýmý bilir ve birdaha gideni göremeyeceðimi anlardým. Bir tokat indisuratýma ama, bu güne kadar acýsý geçmeyen birtokattý o. Beynimde dinamitler patlatan Filiz'i hiçunutamadým. Filiz Hakkari'liydi, babasý oto tamircisive ayný sýnýfta idik. Uzun, uzun keserdi beni derste,ama ben oralý bile deðildim. Çünkü o daðýn ötesindengelen güzel kokulu, beyaz tenli ve güzel giyimli kýzlarvardý.

Kirli savaþýn cesetlerinden habersiz, tutarsýz toy-luðumun mevsimiydi.

Ama Filiz yaptý yapacaðýný; yýllarca beni kahredenbir söz söyledi, dedim ya o kýz beynimde dinamitlerpatlattý. "Bir gün yine derste gözleri ile beni keserken,ansýzýn zil çaldý ve bana biraz görüþebilirmiyiz dedi.Ne var didiðimde, sadece "sana söyleyeceklerim var"dedi.

Olur dedim ve bütün sýnýf tenefüze çýktýktan sonraikimiz tek kaldýk. "Ben biliyorum sen niye bana bak-mýyorsun" deyiverdi. O an hayatýmýn eþekliðiniyaparak "Hadi git iþine dedim"

Ve Filiz devam etti konuþmaya; "Benim güzelelbiselerim yoktur, güzel kokmuyorum, beyaz deðilim,ondandýr bana bakmýyorsun" demez mi!

Yine o anki eþekliðim ile "git iþine dedim" ahhhhhdemez olaydým.

O daðý aþtýðým günden sonra, ne Filiz ne de Filiz'insöyledikleri hiç aklýmdan çýkmadý. Beynimi kemiripdurdu ve halen kemirmeye de devam ediyor. O

Hakkari'de bir bakkalýn oðlu ile evlenmiþ veçoluk çocuða karýþmýþ.

Ben ise o daðýn ötesine geçtiðimden beri mut-suzluk filminin baþ rolünü oynuyorm.

O beyaz tenli, güzel kokulu kadýnlardan tutunda, o merak ettiðim o daðýn ardýndaki þehirlerininsanlýk utancý ile dolu olduðunu gördüm.

Filiz'den özür dileme þansýmý çoktan kaybettimben.

Ve o daðýn ardýný gördüðüm güne nalet okuyo-rum þimdi.

Keþke görmeseydim, keþke o þehirde kalsaydým,keþke o buðdaysý tenli, etekleri nohut, elleri koyunmemesi kokan, saçý örgülü o kýzýn söyledikleriniunutabilseydim.

Ama þimdi keþke'lerim ile yaþayan, þehirlerin pis-liðinden geçen, piþman bir bilinmezliðin deryasýnda,tanýnmayan bir toprak parçasýnýn bir þehrinde Filiz'ianlatýrken, kendimin de tanýnmaz olduðu gerçeði ilekarþýlaþýyorum.

Ama ben o daðýn tekrar ardýna giderken, 20 yýlýmýngeçtiði bu Victoria Sokaðýný asla unutmayacaðým.Asla kýzmayacam beni fiþleyenlere, asla ardýmdan birkýrgýnlýk býrakmayacam.

Ve ben daðlarýma dönerken, içimde þehirlerinolmadýðý, güzel kokulu kadýnlarýn, sahte dostluklarýnve riyakarlýklarýn olmadýðý bir dünya ile dönecem.

O daðlarý aþýp, büyük þehirlerin arka sokaklarýndakaybolduðum güne nalet okuyacam.

Ve o daðýn ardýnda ben hiç Victoria'yý unutmaya-cam.

Bir halkýn kendi deðerlerini korumaya mahkumolarak yaþamasýný ve baþarma umudu ile düþmanainat, ertesi gün, daha gür baðýrmasýný ben Victoriasokakta gördüm ve daðlarýma dönmeliyim dedim.

Ve Kýbrýslý yaþamýn deðerlerini koruma, her türlübaský, sistematik asimlasyon ve iþgalcilere karþýyürekli bir savaþtan geçer ve bu savaþý verenler de,bu yurdu parçalý olarak görenlerden deðil, ortakyaþam ve ortak vatan diye mücadele veren yurtseverKýbrýs'lýlardan geçer. Kendini sonradan Kýbrýslýhissedenlerden "KKTC" diye inleyen akbabalardangeçmez. Ben de en az sizin kadar Kýbrýs'lýyým diyeniþgal akbabalarýna, ben Arif Hasan Tahsin'in dediðin-den diyorum. Yani "Ha s…ktir"

Ben bir Kürt olarak, kendi yurdumun da bölünme-sine karþýyým. Çünkü ben Türkiyeli Kürt'üm. Týpkýsizin Kýbrýslý Türk ve Kýbrýslý Rum olduðunuz gibi.

Ama benim mücadelem de týpký sizinki gibi dahauzun yýllar alacak galiba.

Bu taþ kafalýlara ortak vatanda ortak yaþamý anlat-mak zordur be dostum.

Ben tanýnmayan bir bölgenin sadece Victoriasokaðýnda yaþadým, ama bütün tanýnmayan aþklarýngüzelliklerini gördüm. Þimdi bütün kötülüklere lanetokuyarak, o daðýn ardýna gidiyorum ama sizi deberaberimde götürecem týpký Filiz gibi.

Ben Filiz'i yaþadýðým her yere götürdüm. Çünkübana benliðimi ve kim olduðumu hep hatýrlatan sözlersöylemiþti ve siz de ayný þeyi yaptýnýz.

Necmettin

Çapa

[email protected]

ZAPZAP

Seni Hakkari'yegötürecem Victoria

Fevzi Özlüer /

Kolektif Ekososyalist Dergisi

Üretim iliþkileri ile teknolojiarasýndaki iliþki týpký 20. yüzyýlýnbaþlarýndaki tartýþmalarý yenidençaðýrdý. Kapitalist üretim tarzýnýnteknolojiyi geliþtirmesi teziüzerinden kapitalizme ilerici biryön atfeden kimi sosyalistgelenekler özellikle SovyetlerBirliði'nde olduðu gibi kapitalistuygarlýðýn benzer deneyimleriniüretmiþti. Kapitalist üretim tarzýn-dan kopartýlan bilim ve teknolojisanki o üretim tarzýnýn fikriyatýnýtaþýmýyor, o uygarlýðýn yaþam biçi-mini yeniden üretmiyormuþçasýna,kapitalizmi aþacak bir toplumsalyaþamýn temel dinamikleri olarakvarsayýlýyordu.

GDO konusunda Türkiye sosyal-istlerinin iki ucu da iþte bu tekn-odeterminizm konusunda biraraya geldi. GDO karþýtý hareketikendilerince sosyalist bir duruþtaneleþtirme vazifesini üstlenen"Marksist Tutum" çevresi ve"TKP" gibi iki farklý sol gelenekayný cephede buluþtu. Teknolojiyiüretim iliþkilerinin dýþýna atma.Tezleri þu aslýnda, GDOlar kapital-istlerin elinde zararlýdýr, bunusosyalistler insanlýðýn yararý içinkullanabilirler, TKP çevresidayanak olarak da Küba'nýn biy-oteknoloji üzerine bilimsel çalýþ-malarýný referans göstermeyeçalýþýyor.

Diðer tez ise kapitalizmin tarým-sal alanda ilerici bir karaktertaþýdýðý ve teknolojinin üretim iliþk-ilerinden baðýmsýz bir güç olduðu-na yönelik ikinci enternasyonelfikriyatý. Bu arkadaþlarýn, gdolarýnmono kültüre dayalý endüstriyelyaþam biçimini dayatmasý ile ilgilibir dertleri yok. Eðer kapitalizmi altedersek, sorundan kurtulacaðýz.Peki sorun tam da burada deðilmi? GDO ile kapitalizm birbirindennasýl ayrýlabilir. Yani insanlýðýngeleceðinde doðayla baþka türlübir iliþki kurma olanaðý yok öylemi? Kapitalizmin tekno belirleni-minde bir uygarlýk mý sosyalizm-den anladýklarý, Ama biz budeneyimi gördük, tek tipleþtirmeyedayalý sosyalizm modelinin kendisonunu getirdiðini, ekolojik deðer-lere yaslanamayan bir sosyal-izmin kendini reddedeceði ve kap-italizmi tekrarladýðýný biliyoruz.Ama olsun, gdolarýn mülksü-zleþtirmesi ilericidir, gdolarýn tümyaþamý patent altýna almasý ileri-cidir, biyolojik çeþitliliðin ortadankalmasý ilericidir diyorsanýz diye-cek bir þeyimiz yok. Bizim sosyal-izmden anladýðýmýz yoksulluðundeðil zenginliðin ortaklaþtýrýl-masýdýr. Tek tipleþme deðil,çeþitlilik içinde evrenselliktir.

Bir de bu yazýlarda sapla

samaný birbirine karýþtýrmakta üst-lerine yok arkadaþlarýn, gdoyahayýr platformu içinde bu meseleyifarklý farklý gören örgütlerindüþüncelerini alt alta koyup, kendikafalarýndaki önermeyi doðrulaya-cak biçimde yazarak, bulunduklarýkonumu doðrulama çabasý,siyasal önermede bulunmakmýdýr? Yoksa altý boþ ithamlarýnýve iddiasýzlýðýný tanýtlamak içingiriþilen, egemenin diliyle konuþ-ma depresyonu mudur? Her neise de bu bakýþlar Türkiye'de "vul-gar" sosyalistler ile ekososyalistlerarasýndaki en temel ayrým nokta-larýndan birisi olduðunu göster-mektedir. Tekonolojiyi, üretim iliþk-ilerinden kopartarak, kapitalistuygarlýðýn ideolojik fikriyatýný oteknik taþýmýyormuþçasýna tekniðifetiþleþtirmek bu ayrým noktalarýn-dan biridir. Kapitalizmden birkopuþ varsayýlýyorsa, kapitalizminuygarlýðýnýn izlerini taþýyan tümmaddi üretim araçlarýný alt üstetmek gerekir. Buna bugünekadar ki tüm enerji sistemleri-güneþ rüzgâr nükleer- de dâhildir.Bunlardan bazýlarýný fetiþleþtirenmesela egemen retoriðin sýnýrlarýiçinde güneþi ve rüzgârý savu-narak, geleceðin toplumunu kura-caðýný sananlarla, gdoyu gelecek-te insanlýk yararý için kul-lanacaðýný savunanlar aynýyerdedir.

Bu nedenle de aslýnda bu teknofetiþist sosyalistler kadar tehlikeliolan ve bu ayný penceredenbakan yeþil ideologlarda aynýcephededir. "Küçük Güzeldir"inseviciliðine hapsolmuþ bu yeþilarkadaþlar da yýllardýr rüzgâr,güneþ bize yeter diye baðýrmýyor-lar mý, iþte bu iki farklýymýþ gibigörünen cepheyi ayný yeredüþüren çizgi teknoloji belirlenim-ciliktir. Tabi bir de ekolojik krizinuygarlýk çýðlýðýný felaket tellallýðýolarak okuyan miyopluklarýylaekoloji dersi vermekte de üstlerineyoktur.

Yeni bir uygarlýk projesindenbahsederken, ekososyalizmin,marksizmin de güncel bir okumasýolduðunu görmediðimizde ya dasosyalizmin baþýna sýfat konulmuþbiçimi olarak gördüðümüzde hata-larýmýzý tekrar ederiz. Buradanhareketle söylemek gerekir kiyeþiller, sosyalistler gerilimindeonlarý geleneksel açýdan aynýnoktaya savuran gerçekliðin,teknoloji konusundaki tarih dýþýokuma biçimleri olduðunu anlýy-oruz. Verili sorunlara bir an öncepratik çözümler geliþtirme popüliz-mi içinde, toplumsal gerilimleri tar-ihselleþtirmekten uzak algýlamabiçimlerinin güncel sorunlarýçözme konusunda da geliþtirici biryönünün olmayacaðýný bilmekgerekiyor.

Teknolojik Ýndirgemecilik, Sosyalistler, Ekososyalistler

Page 16: yenicag 24122010

Demokratik Toplum Kongresi'nin(DTK) Diyarbakýr'da düzenlediði"Demokratik Özerklik Çalýþtayý" ikigünlük çalýþmasýný tamamlayarak, 19Aralýk Pazar akþamý sonuçlandý.

Davetlilerin büyük bölümününkatýldýðý çalýþtayda Kürt Sorunu'nunTürkiye'nin mevcut sýnýrlarý içindeçözümünü öngören DTK'ninDemokratik Özerklik önerisinin olabilir-lik ve uygulanabilirliði, gerçekleþmekoþullarý ve öneri çevresinde birtoplumsal mutabakat oluþturmanýnimkânlarý tartýþýldý.

Tartýþmada söz alanlarýn önemli birbölümü, "Demokratik Özerklik" öner-isinin Kürtler'in "savaþtan çýkýþ planý"olarak çok önemli bir adým olduðunukabul etmekle birlikte, önerinin geneltoplumsal kabul görebilmesi için katedilecek uzun bir yol olduðunu vurgu-ladýlar.

Öte yandan önerinin, özellikle, "öz-savunma" ve "ekonomi" baþlýklarýhem Kürt toplumunun deðiþik kesim-leri hem de Türkiye'den katýlanlararasýnda özerkliðin kapsamý ve uygu-lanabilirliði bakýmýndan önemli görüþfarklýlýklarýnýn var olduðunungörülmesini saðladý.

DTK eþbaþkaný Ahmet Türk'ünkonuþmasýyla açýlan ve basýna kapalýolarak sürdürülen çalýþtay, eþbaþkanAysel Tuðluk'un konuþmasýyla sonaerdi.

DTK'nýn ‘Demokratik Özerklik' modeli(ANF) Demokratik Toplum Kongresi

(DTK), Kürt sorununun çözümü içinönemli bir proje olarak görülen"Demokratik Özerklik" modeli taslaðýhazýrladý. "Demokratik Özerklik" mod-

elinin neden gerekliði olduðu vesorunlarýn çözümündeki yerine yerverilen taslakta, "Demokratik Özerklik,Kürdistan toplumunu siyasal, hukuki,öz savunma, sosyal ekonomik,kültürel, ekolojik ve diplomasi þeklin-deki 8 boyutlu örgütleyerek siyasiirade yapýp Demokratik ÖzerkKürdistan inþasýný hedeflemektedir"denildi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK),Kürt sorununda önemli bir çözüm pro-jesi olarak görülen ve kamuoyununiçeriðini merakla beklediði"Demokratik Özerklik" projesinintaslaðýný hazýrladý. Diyarbakýr'dadevam eden "Demokratik Özerklik"çalýþtayýnda katýlýmcýlara sunulacakolan ve "Demokratik Özerk Kürdistan"olarak tanýmlanan projenin taslaðýndaKürtlerin neden demokratik özerklikistediði sosyal, siyasal, ekonomik vekültürel alanlarda tarihi siyasigeliþmelerle ifade edildi. Taslakta,Mezopotamya'nýn en eski halklarýn-dan biri olan Kürtlerin imha ve inkarpolitikalarý sonucu soykýrým tehlikesiile karþý karþýya olduðu belirlenerek,"Ulus devletçi anlayýþlar, Kürdistan'ýkendi uluslaþmalarýnýn yayýlma alan-larý olarak görmekte ve bunun için

görülmedik baský, istismar ve asimi-lasyon yöntemleri uygulanmaktadýr.Kürtlerin bu insanlýk dýþý amaca karþýkutsal direniþleri olmazsa, insanlýðýnkök hücresi gibi olan bu halk gerçek-liði yok olmakla yüz yüze kalacaktýr"tespiti yapýldý.

‘DEMOKRATÝK ÖZERKKÜRDÝSTAN' PROJESÝNÝNGENEL ESASLARI"Demokratik Özerk Kürdistan" pro-

jesinin genel esaslarýnýn anlatýldýðýtaslakta, þu deðerlendirme yapýlýyor:"Artýk Türk devleti eski politikayýsürdüremez hale geldiði gibi, Kürthalký da eski statü altýnda yaþamakistememektedir. Demokratik özerklikdaha önce Türkiye'nin demokratik-leþerek demokratik cumhuriyet halinegelmesi temelinde önerdiðimiz çözümprojesi somutlaþmýþ ifadesi olmak-tadýr. Bizler bir yandan demokratiközerkliði devlet ile diyalog temelindegerçekleþtirmek isterken diðer yandan

halkýmýzýn demokratik örgütlenmesive buna dayanan mücadelesitemelinde kurumsallaþtýrmak istiy-oruz" denildi.

Projenin, ulusal sorunlarda en doðruçözüm modeli olduðu belirtilen taslak-ta, "Nitekim günümüzde, farklý toplu-luklarýn yaþadýðý ulus devletlerdönüþüme uðrayaraközerklikler temelindefarklý etnik ve dinseltopluluklarýn birarada yaþadýðý göre-celi demokratiksiyasal sistemlerhaline gelmekte-dirler. Çünkü fark-lýlýklarýn özgün-lüðünü ve özerkliði-ni kabul etmetemelinde çoðulcubir tolum olmakçaðýmýzýn temeldemokratik eðilim-idir" ifadelerine yerverildi. Taslakta,"Demokratiközerklik yalnýz Türkiye ve Kürtlerarasýndaki iliþkileri ve Kürt sorununuçözmeyecek, bunun yanýndaTürkiye'nin toplumsal sorunlarýnýnçözümü açýsýndan da köklü birdemokratik siyasal yapýlanmayýortaya çýkaracaktýr. Ahlaki ve politiktoplum olarak ifade ettiðimiz özgür-lükçü komünal deðerleri taþýyanörgütlü demokratik toplumadayandýðýndan dolayý ekonomiksorunlar dahi tüm sorunlarý çözmeyihedeflemektedir" deðerlendirmesiyapýlýyor.

‘DEMOKRATÝK ÖZERKKÜRDÝSTAN ÝNÞASIHEDEFÝ'Kürt halkýnýn kendi demokratik

özgürlükçü yaþamýný meþru bir þek-ilde kurma dýþýnda bir seçeneðikalmadýðý ifade edilen taslakta,"Demokratik Özerklik, Kürt halkýnýnartýk mevcut durumda varlýðýný tehditeden bu yönetim altýnda statüsüz birhalk olarak yaþamak istemediðininifadesi olmaktadýr. Dünyada, Kürtlergibi 40 milyon nüfusa sahip olan amahaklarý bu denli yok sayýlan ve ulusalvarlýðý yok edilmeye çalýþýlan baþkabir halk yoktur. Demokratik özerklik,Türk devletinin Kürtler üzerinde inkarve imha politikasý temelinde kurduðu

siyasi statüyü reddederek kendiözgürlük ve demokrasisini yaþadýðýyeni bir statüye kavuþmayý ifadeetmektedir. Demokratik Özerklik,Kürdistan toplumunu siyasal, hukuki,öz savunma, sosyal ekonomik,kültürel, ekolojik ve diplomasi þeklin-deki 8 boyutlu örgütleyerek siyasiirade yapýp Demokratik ÖzerkKürdistan inþasýný hedeflemektedirler"deniliyor.

‘DEMOKRATÝKCUMHURÝYETÝNKÜRDÝSTAN'DAKÝ ÝZDÜÞÜMÜ'"Demokratik özerklik olmaksýzýn,

Kürtler kendini demokratik bir toplumolarak demokratik siyasi bir iradeyekavuþturamayacaklardýr" denilentaslakta þu deðerlendirme yapýlýyor:"Dolayýsýyla ne toplumumuzun gücüve siyasi iradesini ortaya çýkarabile-cek ne de ekonomik sosyal kültürelihtiyaçlarý karþýlayabilinecektir. Nitekimdemokratik özerklik DTK ve BDPtarafýndan Kürt sorununun demokratik

çözümünde bir model olaraksunuluncahalkýmýz tarafýn-dan büyük bircoþku ve heyecan-la sahiplenilmiþtir."Demokratik özerk-liðin, Türkiye halk-larýnýn hiçbir ihtiy-acýný karþýlaya-mayan Türkiyetoplumunda da yükhaline gelen ulusdevletin var olan katýzihniyetini deðiþtirmeve halklarýn siyasal,sosyal, ekonomik vekültürel geliþmesiönünde engel olmak-

tan çýkarma temelinde cumhuriyetindemokratikleþmesini hedeflendiðibelirtilirken, Demokratik özerkliðin,"Demokratik CumhuriyetinKürdistan'daki iz düþümü" olarakgörülmesi gerektiði kaydedildi.

"Kürdistan özgürlük mücadelesiKürdistan toplumunda gerçekleþtirdiðidemokratik sosyal ve kültürel devrimlebaþta Türkiye olmak üzereOrtadoðu'nun demokratikleþmesiaçýsýndan büyük bir güç ortaya çýkar-mýþtýr. Dolayýsýyla Demokratik özerk-liðin inþa süreci bölgenin demokratik-leþmesini de beraberinde getirecektir"denilen projenin taslaðýnda, "Bu süreçayný zamanda Türkiye toplumunundemokratikleþme ve Kürt sorununuçözme isteðinin bölgesel ve ulus-lararasý durumun dayattýðýdemokratikleþme gerçeðinin vezorunluluðunun Türkiye devletininönüne konulmaktadýr. Þimdiye kadarTürkiye'deki anayasa yasalar veKürdistan'daki tüm uygulamalar Kürthalký açýsýndan meþruiyeti olmayaninkarcý hukuk karakterinde olmuþtur.Bu nedenle günümüze kadar uygu-lanan politikalar ve Kürdistan'daki tümsiyasi idari ve hukuk alaný Kürtleraçýsýndan deðiþtirilmesi gereken antidemokratik hukuk karakterlerindendir"denildi.

ha f ta l ý k s i yas i gaze te

TALÝMATLA

YÖNETÝLMEYE

HAYIR!

ha f ta l ý k s i yas i gaze teTALÝMA

TLA

YÖNETÝLMEYE

HAYIR!

ACENTALARA KARÞI

SOSYALÝST SEÇENEK!

ADRES: Hüseyin Tahir Apt. No: 174/4 Tanzimat Sok. Lefkoþawww.yenicag.com.cy

TEL: 227 4917

FAX: 228 8931

e-mail:yen icag@yen icag.com.cy

DOÐU AKDENÝZ ÜNÝVERSÝTESÝ LEFKOÞA ve MAÐUSA'DA

HER YAÞA ÖZEL VE ÝNANILMAZ ÜCRETLERE DÝL KURSLARI

uCONVERSATIONAL ENGLISH / KONUÞMA ÝNGÝLÝZCESÝ

u IELTS-FIRST CERTIFICATE-KET/PET- IGCSE

uÇOCUKLARA VE YETÝÞKÝNLERE AYRI GENEL ÝNGÝLÝZCE

uKOLEJLERE HAZIRLIK ÝNGÝLÝZCESÝ

u ÝLKOKUL 1-2-3-4-5, ORTAOKUL 1-2-3, LÝSE 1-2-3 TAKÝP/DESTEK ÝNGÝLÝZCESÝ

uÇOCUKLARA YÖNELÝK OYUN VE TEKNOLOJÝ DESTEKLÝ CUMARTESÝ ÝNGÝLÝZCE OKULU

uHER YAÞAALMANCA-ÝTALYANCA-YUNANCA

DAHA FAZLA BÝLGÝ VE MÜRACAAT ÝÇÝN:TEL: 630 30 62 - CEP TEL: 0533 840 20 10 - FAX: 630 22 43

E-MAÝL: [email protected]

KURS HESAP NUMARASI: Kooperatif Merkez Bankasý-11-304-103411

“Demokratik Özerklik”: Savaþtan Çýkýþ Ýçin Bir Plan