16
SINIRSIZ, SÝLAHSIZ, GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN ! yeniçað haftalýk siyasi gazete BU MEMLEKET BÝZÝM! SERHAN Uzun lafýn kýsasý... 28 OCAK 2011 CUMA 20 1027 2 TL YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ 3 Türkiyeli Ermeni gazeteci, Agos gazetesi editörü Hrant Dink, katlediliþinin 4.yýlýnda ara bölgede- ki Ledra Palace Otel yanýndaki Goethe Enstitüsünde gerçek- leþtirilen etkinlikte anýldý. Seropyan: “Ýþte Hrant'ýn ruhu” 2 Mücadelenin sokakta kazanýlacaðýný vurgulayan YKP'nin yeri elbette 28 Ocak'ta sokakta olacaklarýn yanýdýr Bu nedenle YKP tüm üye, sempatizan ve parti dostlarýný 28 Ocak, Cuma saat 10'da YKP Genel Merkezi önünde buluþmaya ve sendikalarýn kortejine katýlmak üzerine eski Peyak önüne yürümeye davet eder YKP, tüm Kýbrýslýlarý geleceklerine, ülkelerine sahip çýkmak için saat 11:30'da Ýnönü Meydanýnda olmaya çaðýrýr… YKP, 74'te yaðmanýn ve ganimetin paylaþýlmasý üzerine kurulan bu düzenin artýk sürdürülemez olduðunun altýný çizer. Bu nedenle mücadele koltuk kavgasý deðil, statükonun ortadan kaldýrýlmasý için olmalýdýr. Bunun da en önemli ayaðý Kýbrýs sorununun çözümü için mücadeledir Ankara'nýn dayattýðý paketlere, onun memurlarýnýn yönetmesine ve gönderdiði paralara ihtiyacýmýz yoktur, Kýbrýslýlarýn kendi kendilerini yönetecek güçleri vardýr. Bu nedenle YKP "talimatla yönetilmeye hayýr, bu memleket bizim, biz yöneteceðiz" diyen bir yerden bu mücadelenin yükseltilmesi gerektiðinin altýný çizer Lefkoþa ara bölgede Kýbrýslý Ermeniler, Türk ve Rumlarýn katýlýmý ile Hrant Dink anmasý gerçekleþtirildi... 28 OCAK’TA, SOKAKTAYIZ! DÝRENECEÐÝZ! 28 OCAK’TA, SOKAKTAYIZ! DÝRENECEÐÝZ!

yenicag 28012011

Embed Size (px)

DESCRIPTION

yenicag 28012011

Citation preview

Page 1: yenicag 28012011

SINIRSIZ, SÝLAHSIZ,GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS

MÜMKÜN!yeniçað

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t e

BU MEMLEKET

BÝZÝM!

S E R H A N G A Z Ý O Ð L U

Uzun lafýn kýsasý...

TARÝH: 28 OCAK 2011 CUMA YIL: 20 SAYI: 1027 FÝYATI: 2 TL SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

3

● Türkiyeli Ermenigazeteci, Agosgazetesi editörü HrantDink, katlediliþinin4.yýlýnda ara bölgede-ki Ledra Palace Otelyanýndaki GoetheEnstitüsünde gerçek-leþtirilen etkinlikteanýldý.

Seropyan: “Ýþte Hrant'ýn ruhu”

2

l Mücadelenin sokakta kazanýlacaðýný vurgulayan YKP'nin yeri elbette 28 Ocak'ta sokakta olacaklarýn yanýdýr

l Bu nedenle YKP tüm üye, sempatizan ve parti dostlarýný 28 Ocak, Cuma saat 10'da YKP Genel Merkezi önünde buluþmaya ve sendikalarýnkortejine katýlmak üzerine eski Peyak önüne yürümeye davet eder

l YKP, tüm Kýbrýslýlarý geleceklerine, ülkelerine sahip çýkmak için saat11:30'da Ýnönü Meydanýnda olmaya çaðýrýr…

l YKP, 74'te yaðmanýn ve ganimetin paylaþýlmasý üzerine kurulan budüzenin artýk sürdürülemez olduðunun altýný çizer. Bu nedenle mücadelekoltuk kavgasý deðil, statükonun ortadan kaldýrýlmasý için olmalýdýr.Bunun da en önemli ayaðý Kýbrýs sorununun çözümü için mücadeledir

l Ankara'nýn dayattýðý paketlere, onun memurlarýnýn yönetmesine ve gönderdiði paralara ihtiyacýmýz yoktur, Kýbrýslýlarýn kendi kendileriniyönetecek güçleri vardýr. Bu nedenle YKP "talimatla yönetilmeye hayýr, bu memleket bizim, biz yöneteceðiz" diyen bir yerden bu mücadelenin yükseltilmesi gerektiðinin altýný çizer

Lefkoþa ara bölgede Kýbrýslý Ermeniler, Türk ve Rumlarýnkatýlýmý ile Hrant Dink anmasý gerçekleþtirildi...

28 OCAK’TA,SOKAKTAYIZ!DÝRENECEÐÝZ!

28 OCAK’TA,SOKAKTAYIZ!DÝRENECEÐÝZ!

Page 2: yenicag 28012011

HABER2 28 OCAK 2011 CUMA

YKP Yürütme Kurulu MuratKanatlý 12-13 Ocak'taDiyarbakýr'da KCK davasýný izle-mek için bulunduðu sýrada DÝHAve Roj TV'nin de sorularý yanýtlamýþtý. DÝHA ile yapýlanröportaj þöyle:

Kürt siyasetçilerinin yargýlandýðý'Tarihi dava'yý izleyen Yeni KýbrýsPartisi (YKP) Yürütme Kurulu GenelSekreteri Murat Kanatlý, AKPHükümeti'nin çözüm adýnaKýbrýslýlarý aldattýðý gibi Kürtleri dealdattýðýný belirtti.

DÝYARBAKIR - Kürt siyasetçilerininyargýlandýðý 'Tarihi dava'yý izleyenYeni Kýbrýs Partisi (YKP) YürütmeKurulu Genel Sekreteri MuratKanatlý, AKP Hükümeti'nin çözümadýna Kýbrýslýlarý aldattýðý gibiKürtleri de aldattýðýný belirterek,Türkiye'de militarizmin ve eskistatükonun devam ettiðini söyledi."KCK" adý altýnda yapýlan operasy-onlarý "sivil ve demokratik siyasetedarbe" olarak deðerlendiren Kanatlý,Kürt siyasetinin tüm baskýlara rað-men demokratik siyasette ýsrarederek, ortaya koyduðu 'DemokratikÖzerklik' modelinin Türkiye'deyaþayan tüm halklar tarafýndantartýþýlmasý gerektiðini dile getirdi.

Kürt siyasetçilerin yargýlandýðý 'tari-hi davayý' izlemek ve Kürtsiyasetçilere destek için Diyarbakýr'agelen YKP Yürütme Kurulu GenelSekreteri Murat Kanatlý, Kürtsiyasetçilerin yargýlanmasý ve Kürtsorununun çözüm yöntemlerinideðerlendirdi. Kanatlý, "Türkiye'ninKürt siyasetçilerine yönelik tutukla-malarýna karþý dayanýþma ve KCKkapsamýnda tutuklanan Kürtsiyasetçilerine destek olmak içinburadayýz" dedi. Kanatlý, Kürt

siyasetçilere "KCK operasyonu" adýaltýnda düzenlenen operasyonlarýnsivil ve demokratik siyasete birdarbe olduðunu ifade ederek, "Budarbe karþýsýnda okunmasý gerekenAKP'nin ne yapmaya çalýþtýðýdýr.AKP 2002 öncesi derin devletinortaya koyduðu siyaseti birazsöylem deðiþikliði ile ayný þekildedevam ettirirken, kamuoyu üzerindebüyük bir manipülasyon yaratmak-tadýr" dedi.

'Kürtçeye saygý gösterilmeli'Dava ile AKP Hükümeti'nin ne yap-

maya çalýþtýðýnýn ortaya çýktýðýnýbelirten Kanatlý, "Eðer gerçektençözüm istiyorsa söylemi bir kenarabýrakýp, daha somut durumlar ortayakoymak durumundadýr" dedi. Kürtçesavunmaya izin verilmemesi ve Kürtdili üzerindeki baskýlara dikkat çekenKanatlý, "Kürtçeye saygý gösterilmesigerekiyor. Anadilde eðitimin kabuledilmesi gerekiyor. Bunlarý kabuletmeden çözümden yanaymýþ gibigözükmek, aslýnda çözümü iste-memenin ama istiyormuþ gibi görün-mekten kaçýnmamanýn çabasýgörülmektedir" diye konuþtu.

'Türkiye'deki sol hareket ve sivilkurumlar süreci iyi deðerlendirmeli'"Kýbrýs'ta derin devletin yaptýklarýný

burada da yaptýklarýný görüyoruz"diyen Kanatlý, þu deðerlendirmeyiyaptý: "Buraya ilk geldiðimizde farkettik ki, asker radyosunun ismi bura-da ve Kýbrýs'ta da 'GüvenRadyosu'dur. Benzer þekilde yayýn-lar yapýyorlar. Siyasetleri iki taraftada sürdürüyorlar. Bunlara karþýbizlerde Kýbrýs'ta mücadele ediyoruzve bunu gördükten sonra Kürtlerlede dayanýþmamýzý sürdürüyoruz."Kürt siyasetçilerin çözüme iliþkin

ortaya koyduklara çabaya karþýsiyasi operasyonlarla cevap verildiði-ni ifade eden Kanatlý, parti kapat-malara ve tüm baskýlara raðmenKürt siyasetinin soðukkanlýlýðýnýsürdürerek, Demokratik Özerklikmodeli ile önemli bir noktaya geldiði-ni vurgu yaptý. "KCK davasý çatýþ-maya davetiye çýkaran bir durumolmasýna raðmen PKK'nin ateþkesile cevap vermesi çok önemli" diyenKanatlý, "Türkiye'deki sivil unsurlarýnbu süreci iyi deðerlendirmesi gerekir.Yalnýzca bu konuyu Kürtsiyasetçilere býrakmadanTürkiye'deki sol hareket ve kurum-larýn da bu sürece sahip çýkmasýgerekir. Biz süreci takip ederken þuanda izlenen politikalarýn deðerliolduðuna ve ileriye taþýnmasý için desivil toplum örgütlerinin de devreyegirerek, süreci ileriye taþýmasýgerektiðini düþünüyoruz" diye belirtti.

'Türkiye'deki tüm halklar DemokratikÖzerkliði tartýþmalý'Demokratik Özerklik modelinin iyi

tartýþýlmasý önerisinde bulunanKanatlý, Türkiye'deki diðer halklarýnda bu tartýþmalarda yer almasýgerektiðini söyledi. Modele iliþkindevlet yetkililerinin tepkilerine dikkatçeken Kanatlý, "Hükümetin sorununçözümüne dair bugüne kadar somutbir açýklamasý olmamasýna karþýn,Kürt siyasetçilerinin çözüm modelineden bu kadar sert bir tepki ilekarþýlandý? Demokratik Özerklik'veya yerellerin güçlü olmasý dünya-da birçok örneði olan bir konudur.Günümüzde de sol ve sosyalisthareketlerin izlediði yereldendemokrasi, yerinden demokrasiörnekleri var. Tabana inebilmek içinbu yerelden yönetimlerin daha fazlayetki almasý gerekmektedir. Eðitim,

saðlýk gibi temel unsurlarda birincilolabilmesi açýsýndan þimdi þu ansolun tartýþtýðý bir model. BDP'ninhazýrladýðý ve internet sayfasýndabulunan bir taslak var. Biz bunuKýbrýs'ta haftalýk olarak yayýn-ladýðýmýz Yeniçað Gazetesi'ndeyayýnladýk. Biz bu konudaki tepkilereanlam veremiyoruz. Nihayetindeüzerinde tartýþýlabilinir" diye konuþtu.

'Kýbrýs ve Kürt sorununda politikalarayný'Kýbrýs ve Kürt sorununu

karþýlaþtýran Kanatlý, "AKP'nin Kürtsorununa iliþkin yaklaþýmýný bizlerKýbrýs'ta yaþýyoruz. Kýbrýs'ta meselaeðer bir çözüm istiyorsa, bu savaþhalinin ortadan kaldýrýlmasý gerekiy-or. En azýndan askersizleþtirmeninbaþlamasý gerekiyor. Kýbrýs irade-sine saygý gösterilmesi gerekiyor.

Kürt sorunu konusunda da ayný þey-leri söylemek mümkün, eðer çözümisteniyorsa en azýndan Kürt kim-liðine saygý gösterilmesi gerekiyor"deðerlendirmesini yaptý. "Kýbrýs ileKürt sorunu birbiri ile çok paralel birseyir izlemektedir" diyen Kanatlý,þunlarý söyledi: "AKP'nin gerçekyüzünü çok net ortaya koyansüreçlerdir. Kürt ve Kýbrýs sorunuyaþanan süreçlerle ve uluslararasýetkileri ile birbirleri ile benzeþenunsurlarý içinde barýndýrýyor. Kýbrýskonusu ile benzeþen en önemlitaraflarýndan biri, Türkiye'deki mili-tarist unsurlar ve Türkiye'deki askerikanadýn buralara yönelik projeleridir.Bu projeler, çok bilinen hali ile birasimilasyon politikasý olarak hemKýbrýs'ta hem Kürt coðrafyasýnda

devam ediyor." DÝHA

Olaðan toplantýsý 1 Þubat 2011, Salý günü saat 18:30'daParti Genel Merkezinde aþaðýdaki gündemle yapýlacaktýr.

Parti Meclisi üyelerine önemle duyurulur.

Parti Yürütme Kurulu

Gündem: 1. Son politik geliþmeler2. Parti Çalýþmalarý

PARTÝ MECLÝSÝ

YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

Kanatlý: ‘AKP kandýrýyor...'

Türkiyeli Ermeni gazeteci, Agosgazetesi editörü Hrant Dink,katlediliþinin 4.yýlýnda ara bölgedekiLedra Palace Otel yanýndakiGoethe Enstitüsünde gerçekleþtir-ilen etkinlikte anýldý.

23 Ocak akþamý Hrant'ýnarkadaþlarý imzasý ile bir grupKýbrýslý Ermeni ve Kýbrýslý Türk'ünortak düzenledikleri etkinliðe Agosgazetesi Ermenice bölümü editörüSarkis Seropyan ve akademisyenNiyazi Kýzýlyürek konuþmacý olarakkatýldý. Geceye Kýbrýslý Ermeniler'in,Kýbrýslý Türklerin ve KýbrýslýRumlarýn yoðun ilgisivardý…Etkinliðin açýlýþýnda konuþanMurat Kanatlý, Hrant Dink için müte-vazi bir etkinlik gerçekleþtirmek iste-diklerini ve bu geceyi organize ettik-leri söyledi. Kanatlý, Hrant'ýn 4 yýldýrfiziki olarak aralarýnda olmadýðýnýama hala düþleri ve düþünceleri ilesüreçlere yön verdiði söyledi.Kanatlý, Hrant'ýn hep diyalogdanyana olduðunu, tüm sorunlarýndiyalog ile çözülmesi gerektiðinisöylediðini ve bunu için mücadeleettiðini hatýrlatarak, Kýbrýslý Türklerve Kýbrýslý Ermeniler arasýnda uzunzamandýr iletiþim olmadýðýný, ilk kezbu iki toplum içinden gruplarýn biretkinliðin düzenlediðini yani bir

diyaloðun baþladýðýný söyleyerek,bunun Hrant'ýn düþlediði bir þeyolduðunu vurgulayarak, onun ruhu-nun hala kendilerine ve süreçlereyön vermeye devam ettiðini söyle-di… Kanatlý daha sonra sözü AgosGazetesi Ermenice bölümü editörüSarkis Seopyan'a verdi…

Sarkis Seropyan: “O herzaman diyaloktan yanaydý”Seropyan konuþmasýnýn bir kýs-

mýný Türkçe, bir kýsmýný daErmenice yaptý. Seropyan, Hrant

Dink'in güçlü bir ikna kabiliyetinesahip olduðunu belitti. Hrant'ýn herzaman diyaloktan yana olduðunusöyleyen Seropyan, "Eðer katilinigörebilseydi onu ikna eder vesilahýný indirmesini saðlardý" þek-linde konuþtu.

“Hrant olsaydý koþa koþagelirdi”Seropyan, gerçekleþtirilen etkin-

liðin önemine de dikkat çekerek"iþte Hrant'ýn ruhu budur" dedi.Seropyan, "Kýbrýslý Türkler, Kýbrýslý

Rumlar ve Kýbrýslý ErmenilerHrant'ýn arkadaþlarý olarak burada,ara bölgede toplandýlar. ÝsteHrant'ýn ruhu budur. Hrant olsaydýkoþa koþa gelirdi böyle bir etkinliðe"þeklinde konuþtu.

Niyazi Kýzýlyürek: “Hrant'ayapýlan adeletsizlik ortadankaldýrýlmalý”Sarkis Seropyan'ýn konuþmasýnýn

ardýndan Niyazi Kýzýlyürek konuþtu.Kýzýlyürek Dink'in öldürülmesindensonra kaleme aldýðý yazýsýný okudu.

Makalesini bitirdikten sonra Türkçeve Rumca kýsa bir konuþma yapanKýzýlyürek Türkiye'nin ancakHrant'ýn gerçek katillerinin yargý-landýðý gün demokratikleþmeyebaþlayacaðýný söyledi. KýzýlyürekHrant'a yapýlan adaletsizliklere dedikkat çekerek sözlerini þöyle nok-taladý: "Hrant'a yapýlan adaletsizlikortadan kaldýrýlmadýkça Türkiyeadaletli bir ülke olmayacaktýr."

Konuklarýn soru ve katkýlarýnakonuþmacýlarýn verdiði cevaplarýnardýndan etkinlik sona erdi…

Lefkoþa ara bölgede Kýbrýslý Ermeniler, Türk ve Rumlarýn katýlýmý ile Hrant Dink anmasý gerçekleþtirildi...

Seropyan: “Ýþte Hrant'ýn ruhu”

Page 3: yenicag 28012011

HABER 28 OCAK 2011 CUMA 3

Kýbrýslý Türk Ýnsan Haklarý Vakfý BaþkanýEmine Çolak, cuma günü yapýlmasý planlananbüyük eyleme yönelik hazýrlýklarýn devamettiðine dikkat çekerek, devletin 23 Kasým2009'da yapýlan eylemindeki "insan hakký ihlal-leri" konusunda kamuoyunu aydýnlatmadýðýný,bu yapýlmýþ olsa cuma günkü eylem için gerekli hassasiyete ýþýk tutulmuþ olacaðýný kaydetti.

Çolak, 23 Kasým 2009'da, meclis önündekieylemde insan hakký ihlalleri yapýldýðýný tespitettiklerini, bu olay üzerinden bir yýlý aþkýn birsüre geçmiþ olmasýna raðmen devletin,KTÝHV'in tespit etmiþ olduðu insan haklarý ihlal-leri hakkýnda kamuoyunu aydýnlatmadýðýnýiddia etti. Çolak, "Halbuki bu yapýlmýþ olsaydý,daha büyük ve yýðýnsal olarak tasarlanan 28Ocak 2011 tarihli eylem öncesi, tüm taraflarýninsan haklarý konusunda göstermesi gerekenhassasiyete ýþýk tutmuþ olacaktý" dedi.

Söz konusu tarihli eyleme iliþkin KTÝHV'nýnraporunu yeniden özetleyen Çolak, cuma günü

planlanan eylemde, tüm göstericilerin yasalarauygun, can ve mala zarar vermeyecek þekildedavranmakla yükümlü olduklarýný; devletin ise,güvenlik saðlamakla görevlendirdiði gücü kul-lanýrken, insan haklarýna tam saygý göstermekve gösterinin insan haklarý hukukuçerçevesinde yapýlmasý için tüm önlemlerialmak zorunda olduðunu belirtti.

Açýklamanýn tamamý þöyle:28 Ocak 2011 tarihinde yapýlmasý planlanan

büyük eylem hazýrlýðý devam etmektedir. 23 Kasým 2009 tarihli gösteri sonrasý Kýbrýslý

Türk Ýnsan Haklarý Vakfýnýn yayýnladýðý rapor-da, bu eylem esnasýnda insan haklarýnýn devlettarafýndan ihlal edildiðine dair ciddi bulgularavarýlmýþtýr. Bu gibi durumlarda, çaðdaþ insanhaklarý hukukuna göre, devlet bu iddialarýsoruþturmak, ihlal tespit edilmesi halindegereðini yapmak ve tespitler hakkýndakamuoyunu aydýnlatmakla yükümlüdür. Bu olayüzerinden 1 yýlý aþkýn bir süre geçmiþ olmasýnaraðmen devlet, KTÝHV'in tespit etmiþ olduðu

insan haklarý ihlalleri hakkýnda kamuoyunuaydýnlatmýþ deðildir. Halbuki bu yapýlmýþ olsay-dý, daha büyük ve yýðýnsal olarak tasarlanan28 Ocak 2011 tarihli eylem öncesi, tümtaraflarýn insan haklarý konusunda göstermesigereken hassasiyete ýþýk tutmuþ olacaktý.

Hatýrlanacaðý üzere, KTÝHV'nýn raporunagöre, 23 Kasým 2009 tarihinde Meclis önündekigösteri esnasýnda ihlal edildiði tespit edileninsan haklarý özetle þöyle olmuþtur:

Gösterinin barýþçýl amaçlý olduðunun açýklan-masý ve bunun aksine bir hazýrlýk veya kanýtolmamasýna raðmen, sivillerin karþýsýna yükseksayýda ve aralarýnda öldürücü silahlarla donan-mýþ güvenlik mensuplarý çýkarýlmýþ, görevligüvenlik mensuplarýnýn yaka numarasý ve ismisökülerek göreve gönderilmelesi ürkütücü birart niyeti çaðrýþtýrmýþtýr.

Gösterinin barýþçýl amacý ve seyrine raðmengüvenlik güçleri gösteriyi hukuk dýþý bir þekildekýrmaya yönelik ve olaylarýn hak etmediði oran-da zor kullanmýþtýr. Böylece gösteri ve de ifade

özgürlüðü ihlal edilmiþtir. Ayrýca, arbede esnasýnda ve sonrasýnda rast-

gele tutuklamalar yapýlmasý, güvenlik güçleriningöstericileri yerde sürüklemesi, taþýrken vetutukluyken yaralamasýyla da temel insanhakký olan iþkenceye ve insan onuru ile bað-daþmayan muameleye tabii tutulmama hakkýihlal edilmiþtir.

Cuma günü planlanan eylemde, tüm gösteri-ciler, yasalara uygun, ve can ve mala zararvermeyecek þekilde davranmakla yükümlüdür.Devlet ise, güvenlik saðlamakla görevlendirdiðigücü kullanýrken, insan haklarýna tam bir saygýgöstermek ve gösterinin insan haklarý hukukuçerçevesinde yapýlmasý için tüm önlemlerialmak zorundadýr.

Geçmiþte meydana gelen ciddi olaylardadevlet gerekli soruþturmayý yapmýþ olmasadahi, bu gibi olaylarda vakfýmýz gerekli gözlemlemeleri yapmaya ve, eðer varsa,ihlaller hakkýnda rapor yayýnlamaya devamedecektir.

KTÝHV daha önceki eylemlerdeki hak ihlalleri hatýrlattý, Cuma konusuna dikkat çekti

28 Ocak’la ilgili YKP Yürütme Kurulu’nun

açýklamasý þöyle:

Kýbrýs kuzeyinde birden fazla krizi uzunzamandýr bir arada yaþamaktayýz ve güngeçtikçe tümü de birbirini tetikleyerek daha dabüyümekteler…

Çarpýk yapýlaþma, daha fazla maddi çýkar vebenzeri nedenlerle özellikle inþaat sektörününyarattýðý tahribat bugün Kýbrýs'ýn kuzeyini ciddibir ekolojik krizin içine sokmuþtur. Çarpýkyapýlaþma yanýnda, kitle turizm yapma dayat-masý, gerekli gereksiz hiçbir ÇED raporu hazýr-lanmaksýzýn yapýlan yollar ve hýzla büyüyen,büyütülen nüfusun yol açtýðý sorunlar basit biryaðmur yaðmasýný bile artýk çevre felaketinedönüþtürebilmekte… Bu ekolojik kriz dahabüyük doða felaketlerinin kapýsýný çalmak-tadýr…

Militarizmin, onun dayattý militarist uygula-malarýn sorun yarattýðý bilinen bir gerçekkenbugün bu uygulamalarýn çoðu kangrenleþmiþve çeþitli daha büyük sorunlara neden olmak-tadýr. Baþta zorunlu askerlik sorunu birçok gençiçin artýk her zamankinden daha büyük sorun-dur… Geçmiþte de olduðu gibi beyin göçünütetikleyen en önemli faktördür. Bunun karþýsýn-da vicdani reddin tanýnmamasý gibi hak veözgürlük ihlalleri de gittikçe daha büyük mað-duriyetler yaratmaktadýr. Gerek þehrin planlan-masý gerekse kimi verimli alanlarýn kullanýlama-masýnýn en büyük sebebi olarak özellikle yer-leþim yerlerindeki askeri birliklerdir… Kýbrýssorununda atýlabilecek kimi güven artýrýcýönlemlerin önündeki en büyü engel yine mili-tarist mentalitedir… Militarizm yarattýðý busorunlar, diðer sosyo-ekonomik sorunlarla bir-leþerek krizlerden kriz beðen koþullarý yarat-maktadýr.

Toplumsal cinsiyet eþitliði mücadelesinde biryerlere gelememiþ olmak þimdi içindengeçmekte olduðumuz krizin de faturasýnýnöncelikle kadýnlara çýkmasý ama bunadirenecek ya da bunu deþifre edecek biryapýlanmadan uzak olunmasý nedeniyle de"görünemeyen kriz" olarak önümüzde durmak-tadýr. Bir önceki süreçte yeni sosyalgüven(siz)lik yasasýnda kadýnlarýn yýpranmahaklarýnýn budanmýþ olmasý, þimdi de emeklilikyaþlarýnda yapýlmaya çalýþacak olan deðiþik-lerde kadýnýn maðduriyeti daha fazla artacak…Genel nüfus içinde yüzde elliye varan oranasahip kadýnlarýn gerek temsiliyet alanýndagerekse sosyo-ekonomik alanda yaþadýðý mað-duriyetler daha derin krizleri tetiklemeye devamediyor…

Tüm bunlarýn yanýnda sosyo-ekonomik krizler-imiz de derinleþerek sürmektedir. 74 sonrasýyaratýlan ganimet düzeni özellikle son 20 yýldýrçok ciddi krizdedir. Her defasýnda suni önlem-lerle biraz daha itelenerek statüko ayaktakalmakta ama kýsa süreli suni önlemlerinsonuna gelince bir öncekinden daha büyük birkrizle karþý karþý kaldýðýmýzý hemen anlamak-tayýz… 98'de deniz bittiðinde, gelen pakete var

gücümüzle karþý çýkarken, o gün koltukta otu-ranlar da oturduklarý yerin sýcaklýðýndan vargüçleri ile statükoyu savunmak istediler… Krizinyarattýðý tepkiler 2004 yýlýna kadar bizi getirdi vebirçok kiþinin kabul ettiði "yeni" bir süreci tetikle-di. Ancak bu statüko deðiþikliði deðildi, mevcutsisteme yeni suni bir kalp masajýydý. Bu sürecin3-5 yýl sürdüðü ve yeni sýcak koltuklar yarattýðýiçin, kriz ortamý yeninden ortaya çýktýðýnda yinekoltuklarda oturanlar oranýn sýcaklýðý ilestatükoyu savunur pozisyona girdiler, bu bazýdeðiþiklikleri önleyemedi ama bu deðiþiklik,sürecin "yenilenmesini" saðlayamadý…

Girdiðimiz ekonomik krizin çift ayaðý vardýr, biridünya ekonomik krizi, diðeri TC'nin dayattýðýyaptýrýmlar…

Geçen dönemde kimi yeni sol yazarlar bizimkapalý bir ekonomi olduðumuzu ve tanýnmamýþbir devlet olduðumuzu söyleyip, krizden etkilen-meyeceðimizi iddia etmiþti ama týpký Erdoðan'ýn'kriz bizi teðet geçti' iddiasýnýn yanlýþlýðý gibi krizKýbrýs'ý da kriz teðet geçmedi. Bununsonuçlarýný yaþamaktayýz...

Bunun yanýnda 200 bin kiþiyi kapsayan birbütçe planlamasý ile 500 bin kiþin kamusal

sorunlarýný çözmeye çalýþýyoruz. Birçokkamusal hizmet bu nedenlerle çökmüþtür. Bufýrsat bilen bazý kesimler hizmetlerin özelleþtiril-erek yaðmalanmasý için akbabalar gibi tepem-izde dolanmaktadýr. Kamunun reform istediðigerçeði dururken eski yapý ile daha da katmer-leþen sorunlarý çözmeye çalýþmanýn baþarýsýzolacaðýný herkes biliyor ama kamu kay-naklarýnýn yaðmalanmasý, rant elde edilmesiseçeneði dururken gerekli reformu yapmayý dakimse istemiyor…

Sosyo-ekonomik alanda yaþanan krizlerdençýkýþ yolu olarak sunulan daha fazla neo-liberalpolitika ve daha fazla Türkiyelileþtirme dayat-masý gelinen aþamada birçok çalýþaný sokaðaitmiþtir. Birçok kesim son krizin sorumlusunudoðru bir þekilde Ankara'nýn dayattýðý ekonomikpaketler olarak görmektedir…

Ancak buna raðmen krizin statükonun ken-disinden kaynaklandýðý, yapýsal bir kriz ile karþýkarþý olduðumuzu bazý çevreler ýsrarla sakla-maya ve bugünkü hükümeti devirerek sorunuçözebileceðimiz izlenimi yaratmaya çalýþmak-tadýr…

YKP, 74'te yaðmanýn ve ganimetin paylaþýl-

masý üzerine kurulan bu düzenin artýksürdürülemez olduðunun altýný çizer. Bu neden-le mücadele koltuk kavgasý deðil, statükonunortadan kaldýrýlmasý için olmalýdýr. Bunun da enönemli ayaðý Kýbrýs sorununun çözümü içinmücadeledir…

Ankara'nýn dayattýðý paketlere, onunmemurlarýnýn yönetmesine ve gönderdiði par-alara ihtiyacýmýz yoktur, Kýbrýslýlarýn kendikendilerini yönetecek güçleri vardýr. Bu nedenleYKP "talimatla yönetilmeye hayýr, bu memleketbizim, biz yöneteceðiz" diyen bir yerden bumücadelenin yükseltilmesi gerektiðinin altýnýçizer…

Mücadelenin sokakta kazanýlacaðýný vurgu-layan YKP'nin yeri elbette 28 Ocak'ta sokaktaolacaklarýn yanýdýr…

Bu nedenle YKP tüm üye, sempatizan ve partidostlarýný 28 Ocak, Cuma saat 10'da YKPGenel Merkezi önünde buluþmaya vesendikalarýn kortejine katýlmak üzerine eskiPeyak önüne yürümeye davet eder…

YKP, tüm Kýbrýslýlarý geleceklerine, ülkelerinesahip çýkmak için saat 11:30'da ÝnönüMeydanýnda olmaya çaðýrýr…

28 OCAK’TA, SOKAKTAYIZ! DÝRENECEÐÝZ!

n Eroðlu öneri diye burada sunduklarýný ortaya attý ama ilgi

çekmedi

Yeniçað: BM merkezi Cenevre'de görüþme-cilerle cemaat liderleri bir araya getirildi.Bütün bir yýlý sadece 'yýlsonuna kadar çözm-eye azimliyiz' demekle geçiren Türk tarafý ilesýkýþýk takvimler ve arabuluculuk olamazdemekle zamaný geçiren Türk tarafý uzlaþa-mayýnca ve ayak sürümeye baþlayýncageçen kasým ayýnda merkeze davet edilmiþve uyarýlmýþlardý: "Sizin için daha fazlazaman ve para harcamak istemiyoruz.Aklýnýzý baþýnýza alýn ve çözüm olmadý diyeayrý devlet kabul edilecek gibi hayaller kur-mayýn statüko kabul edilemez" denilmiþti.

Buna raðmen Annan planýna evet dedi diyekendini sorumluluk taþýyan bir taraf olarakgörmemek için çalýþan Türk tarafý tutumunuyumuþatýp uzlaþmak için adýmlar atmayabaþlamadý. Tam tersine iki ayrý egemenlikiddiasýnýn yen versiyonlarýný öneri diyeortaya koydu. Rum tarafý da yeni taviz vermesözü vererek varacak bir yeri olmadýðýnainandý ve Türk tarafýnýn istekleri yönündeadým atmadý. Bu tutumunu da açýkça gösterdi.

Bu durumun açýkça görülmekte olduðu birzamanda Eroðlu'nun kalbinden yeni ameliyat

geçirmiþ olmasýna raðmentekrar Cenevre'ye hesapvermeye çaðrýldýlar.

Rum tarafý yeni bir önerigetirmedi ve tutumunu izahile yetindi.

Türk tarafý ise bir öneripaketi ile gittiðini basýnasýzdýrdý ama içeriðini sýzdýr-mayý Rum basýnýna býraktý.Nasýlsa adý sýzdýrýcýya çýk-mýþtý. Nitekim oradanburadan Türk tarafýnýn tekegemenlik üzerinde yapýlanuzlaþmaya yeni biçimler ver-erek iki egemenliði içerecekhale getirme çabasýnýn görüldüðünü aslýndayeni hiçbir þey içermediðini sýzdýrdýlar.

Türk tarafý burada sýzdýrýlan önerilerininCenevre'ye taþýdý ama orada kulak verenolmadý.

Nitekim görüþmeler bittikten sonra olayhakkýnda açýklama yalnýzca genel sekreter-den geldi ve Türkler öneri yaptý deme ihtiy-acýnýn ortaya çýkmadýðý görüldü. Výz gelditýrýs gitti. Halbuki BM hoþuna giden bir öneriyapsa ve Hristofias bunu reddetse idi zatenAnnan planýný reddetti diye fýrsat arayan vePapadopulos dönemine tahammül eden BMRum tarafýný eleþtirip Kýbrýs'ý terk edecek ve

KKTC'yi kimse kabul etmeyecekse de fiilenkendi kendini idame ettirebileceði birdesteðe kavuþmasýna izin verecekti. Kýnamabile yapma gereði ortaya çýkmadýðýna göreTürk önerileri kayda geçecek önemdegörülmedi.

Nitekim Kýbrýs'ta herkes bir birine ne oldudiye sormakla meþgul.

Olan sadece BM'nin Kýbrýs'ý terk edemediðiama KKTC'nin yaþamasýna da izin vermem-eye kararlý olduklarýný göstermenin kalan tekyolunun görüþmeleri sürdürmek ve taham-mül göstermek olduðunun tekrar ortaya çýkmasýdýr.

BM Türk önerilerine beþ para biçmedi

DAVUTOÐLU NUMARASI BOÞA ÇIKTI...

Page 4: yenicag 28012011

HABER4 28 OCAK 2011 CUMA

Sendikal Platform'un "Dayatma Paket" olaraknitelendirdiði hükümetin aldýðý önlemlere karþý 7iþ yerinde uygulamakta olduðu süresiz grevler 2.Haftasýný doldurdu. Sendikal Platformun"Toplumsal Varoluþ Mitingi" ise 28 Ocak, Cumagünü Ýnönü Meydaný'nda yapýlacak.

Sendikalar yanýnda bir çok sivil toplum örgütüve bazý siyasi partilerin de destek verdiði mitingsaat 11.30'da baþlayacak.

GREVLER DEVAM EDÝYORSendikal Platform'un, aldýðý karar

çerçevesinde Lefkoþa Tapu Dairesi,Mahkemeler, Atatürk ve Arabahmet Ýlkokullarý,Demokrasi Ortaokulu ile Atatürk ÖðretmenAkademisi'nde (AÖA) 11 Ocak'ta baþlatýlansüresiz grevler devam ediyor. Platform, süresizgreve hafta baþýnda dahil ettiði Nüfus KayýtDairesi'ndeki süresiz grev de devam ediyor.

Gümrük Çalýþanlarý Sendikasý'nýn (Güç-Sen)tüm gümrük birimlerinde 17 Ocak'tan beri ekçalýþma yapmama eylemi ile Kýbrýs Türk AmmeMemurlarý Sendikasý (KTAMS) ile Kýbrýs TürkKamu Görevlileri Sendikasý'nýn (Kamu-Sen) bir-likte 24 Ocak'tan beri sürdürdükleri GirneBaþkýlavuzluk Liman Baþkanlýðý'nda mesai saat-leri dýþýnda hizmet vermeme eylemi de devamediyor…

CUMA GÜNÜ HEMEN HEMEN HER YERDE GREV VARSendikal Platformun yarýn Ýnönü Meydaný'nda

yapacaðý "Toplumsal Varoluþ Mitingi"ne destekveren sendikalar örgütlü bulunduklarý kamuyabaðlý bir çok iþyerinde, hastanelerde, yerel yöne-timlerinde ve KÝT'lerde grev uygulamasýna gide-cek.

Bazý siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerininde destek verdiði mitinge yoðun katýlým olmasýbekleniyor.

DAÜ - SEN ve DAÜ Bir - Sen: "Saldýrý büyükse kavgada büyük olacak"DAÜ - SEN ve DAÜ Bir - Sen, yaptýklarý ortak

açýklama ile 28 Ocak mitingine aktif katýlýmsaðlayacaklarýný açýkladý. Ýki sendikanýn ortakaçýklamasýnýn tam metni þöyle:

"Geçirdikleri her yasayla, yaptýklarý her uygula-mayla hemen hergün toplumuzun her kesiminiinfial içine sürükleyen UBP hükümeti, bütünhaklý tepkilere kulaðýný týkayarak, anlaþmaarayýþlarýný elinin tersiyle itip yoluna devam etmekararý vermiþ görünüyor. Ýþ baþýna geldiðindenberi bu hükümet, kamusal zenginliklerimizipeþkeþ çekmiþ, ülkemizin köklü kurumlarýnýbatma noktasýna getirmiþ, ülkemizde yükseköðrenimi yok edecek uygulamalara imza atmýþ,göç yasasýný geçirmiþ, kazanýlmýþ haklarasaldýrmýþ, emekli, dul ve yetimlerin maaþlarýn-dan vergi almýþ, eþel mobiliortadan kaldýrmýþ vekendi maaþlarýnadokunmazken sürekliyapýlan vergi düzen-lemeleri ve zamlarlahalkýmýzý daha da yok-sullaþtýrmýþtýr. Görünenodur ki UBP hükümetibenzer uygulamalaradevam edecek ve koltukuðruna her emri yerinegetirecektir.

Bu topraklarda onurumuzla varolmamýzayönelik saldýrý büyüktür.

Kendi kendimizi yönetmemize olan saldýrýbüyüktür. Kendi vatanýmýzda sömürülmeden,alnýmýzýn teriyle onurlu bir yaþama hakkýmýzayönelik saldýrý büyüktür. Esnafa, iþçiye, çiftçiye,akademisyene, öðretmene, emekliye, memura,zanaatkara, sanayiciye saldýrý büyüktür.

Saldýrý büyükse kavga da büyük olacaktýr!Bu gidiþe haklý ve sert tepkimizi ortaya koymak

için meydanlara inmek zamanýdýr artýk.DAÜ çalýþanlarý iþbirlikçi, emek ve akýl düþ-

maný UBP Hükümetine "Yeter! Ya paketini çek,ya da kendin çek git" demek için DAÜ-SEN veDAÜ BÝR-SEN 28 Ocak 2011 Cuma günü saat08:00'dan itibaren grevdedir. Saat 10:00'da iseSabancý Yurtlarý önünden kalkacak otobüslerleLefkoþa'ya hareket edilecek çalýþanlarýmýz ÝnönüMeydanýnda gerçekleþecek mitingde tüm ülke-den gelecek kardeþlerimizle birlikte olacaklardýr.

Bugünü ve geleceðimizi kurtarmak için!

Koltuk sevdalýlarýnýn riyakarlýklarýný yüzlerinevurmak için!

Sokaklar da meclis de oturduðunuz koltuklarda bizimdir demek için!

Dayatmalara direnmek için!Bu ülkenin gerçek sahiplerinin bu coðrafyada

yaþayan halklar olduðunu göstermek için! 'Gemide güverte yolcusu, trende 3. mevki,

þosede yayan' olmayacaðýmýzý söylemek için!'Iþýk yener karanlýðý, umudu kesme yurdundan'

diyerek yürümek için!28 Ocak 2011 Cuma günü iþçi, memur,

akademisyen grevdeyiz.Birlik, mücadele, dayanýþma!Kurtulmak yok tek baþýna; ya hep beraber ya

hiç birimiz!

BASIN-SENBASIN-SEN Baþkaný Kemal Darbaz imalý

açýklama þöyle:Hükümete geldikleri günden baþlayarak, halkýn

çok küçük bir bölümüyle birlikte hareket edip,çoðunluðun sesini duymayanlar, sonunbaþlangýcýný da kendi elleriyle hazýrladýlar. Tarihyeniden tekerrür mü ediyor dedirten bu süreç,seçilmiþlerin seçenlere karþý giriþtiði bir yoksul-laþtýrma hareketi olarak tarihe geçecektir.

Yaðmurdan kaçarken toluya tutulan KýbrýsTürk Halký, kendi oylarýyla hükümete getirdiðiinsanlara, iki yýldýr, derdini anlatmaya çalýþmak-tadýr. Bir toplumu ileriye taþýyacak olan siviltoplum örgütleri, sendikalar, ekonomik örgütler,muhalefet partileri ve benzer örgütlenmeleraracýlýðýyla giriþilen bu derdini anlatma çabasý,ne yazýk ki tüm iyi niyetli giriþimlere raðmensonuçsuz kalmýþtýr.

Bugün için oluþan ve her geçen gün büyümek-te olan bu birliktelik, bir günde oluþmamýþtýr.Dünyanýn bir baþka coðrafyasýnda ilgilihükümetler, oran olarak bundan çok daha düþüktoplumsal hareketler karþýsýnda bile, kendi ken-dini ciddi sorgulamalardan geçirirken, bizimülkemizde yönetenler, inanýlmaz bir körlük vesaðýrlýk yaþamaktadýrlar.

Toplumsal örgütlenmelerin ortaya koyduðuortak tepkiler bir yana, tüm eksiklerine vezaaflarýna raðmen, yargýnýn ürettiði sonuçlardanbile, dersler çýkarmakta zorlanan hükümet tem-silcileri, kendilerine gelmek için neyi beklemekte-dirler? Yoksa beklenen, tarihte örnekleriniyaþadýðýmýz, çok daha radikal eylemlilikler mi?Beklenen bu ise, rahatlýkla söyleyebiliriz ki, gidiþo yöndedir. Ancak bilinmesi gerekir ki, þu aþa-madan sonra yaþanacak her türlü radikal eylemve sonuçlarýnýn sorumluluðu, hükümet edenlerinsýrtýnda kalacak ve tarihe bu þekilde kayýt

düþülecektir. Bir kez dahaaltýný çiziyoruz, tutulan yolyanlýþ ve tehlikelidir. Ve bil-inmelidir ki, kendi halkýnýnsesini duymak geri adýmatmak deðil, geleceðiplanlamada doðrukýlavuzu seçmek anlamýtaþýyacaktýr. DeðerliKýbrýs Türk Halký birey-leri, sendikamýz, birliktehareket ettiðimiz

Sendikal Platformda alýnankarar doðrultusunda, 28/1/2011 tarihinde

ve saat 11.30'da, Ýnönü Meydaný'nda yapýlacakolan "Toplumsal Varoluþ Mitingine" katýlacaktýr.BRTK ve TAK'ta 11.00-14.00 saatleri arasýndagrev yapacak olan sendikamýz, Tüm basýnemekçilerini ve geleceðini bu topraklar üzerindegören herkesi, toplumsal mücadelenin önemliköþe taþlarýndan birisi olacaðýna inandýðýmýz,"Toplumsal Varoluþ Mitingine" katýlmaya daveteder.

KTÖSKTÖS, 28 Ocak günü örgütlü olduðu tüm

anaokul, ilkokul, özel eðitim okullarýnda, EðitimBakanlýðý ve AÖA'da saat 10:00-12:40 arasýgrevde olacaktýr.

KTAMS ve KAMU-SENKTAMS ve KAMU-SEN, yaptýðý ortak açýkla-

mada, "Sendikal Platform"un baþlattýðý"Toplumsal Varoluþ Mücadelesi"nin kararlýlýklasürdüðünü belirterek, bu çerçevede Cuma günüErcan Hava Limaný'nda sabah 04.00'dan

13.00'e kadar, Lefkoþa veGirne'de iki sendikanýn örgütlüolduðu tüm iþyerlerinde sabahsaat 09.00-13.00 arasý, Maðusave Güzelyurt'taki iþ yerlerindeise 08.30-15.30 arasý grevyapýlacaðý kaydedildi.

Ortak açýklamada, miting meydanýna ulaþýl-mak üzere tüm bölgelerden otobüsler kaldýrýla-caðý ifade edilerek, "28 Ocak'ta bizi anlamakisteyenlere tek yürek olarak sesimizi duyurmakiçin tüm üyelerimizi ve halkýmýzý saat 11.30'daÝnönü Meydaný'na bekliyoruz" denildi.

LEFKOÞA VE MAÐUSA DEVLET HASTANELERÝNDEACÝL SERVÝS DAHÝL 24 SAAT HÝZMET VERÝLMEYECEKKTAMS, KAMU-SEN VE K.T. Hemþireler ve

Ebeler Sendikasý, cuma günü gerçekleþtirilecek"Toplumsal Varoluþ Mitingi" çerçevesinde, has-tanelerde yapýlacak grev saatlerini açýkladý.

Üç sendikanýn ortak açýklamasýnda, LefkoþaDr. Burhan Nalbantoðlu Devlet Hastanesi veMaðusa Devlet Hastanesi'nin, 28 Ocak sabah08:00'den, 29 Ocak 08:00'e kadar, 24 saat, acilservisler dahil, tüm birimlerde grev yapacaðýbelirtildi. Açýklamada her iki hastanede de acillerdahil 24 saat grev uygulanmasýnýn nedeninin,bu hastanelerin 2 dakika yakýnýnda alternatifhizmet satýn alýnabilecek hastaneler bulunmasýolduðu belirtildi. Ancak acil servislerde Doktoruyarýsý ile olasý acil durumlara müdahale içinhazýr timler oluþturulacaðý kaydedildi.Açýklamada, Saðlýk Bakanlýðýna baðlý, Dr.Burhan Nalbantoðlu ve Maðusa DevletHastanesi dýþýndaki tüm kurum ve kuruluþlarda(Cengiz Topel Hastanesi, Girne AkçiçekHastanesi, Barýþ Ruh ve Sinir Hastanesi, tümsaðlýk ocaklarý), 3 sendikanýn üyelerinin, 08:00-14:00 saatleri arasýnda, acil servisler dýþýndakitüm birimlerde hizmet vermeyeceði kaydedildi.

Týp - Ýþ, hastanelerde acil servis hariç 4 saatlik grevyapacakHekimlerin örgütlü bulunduðu Týp-Ýþ,

Lefkoþa'da cuma günü yapýlacak ToplumsalVaroluþ Mitingi'ne katýlým amacýyla tüm has-taneler ve saðlýk merkezlerinde 09.00-13.00saatleri arasýnda 4 saatlik uyarý grevi yapacak-larýný ve acil servislerin grev dýþýnda olduðunuaçýkladý. TIP-ÝÞ ayný yazýda, cuma günü,hükümetin uygulamalarýna ve pakete karþý tümhastaneler ve saðlýk merkezlerinde 09.00-13.00saatleri arasýnda acil hizmetler hariç 4 saatlikuyarý grevi ve Toplumsal Varoluþ Mitingine katýl-ma kararý aldýðýný açýkladý. TIP-ÝÞ Baþkaný ErolÞeherlioðlu imzalý açýklamada, hükümetin uygu-lamaya koyduðu paketle çalýþanlarýn emeðininucuzlatýldýðýný, bugüne kadar kazanýlan yasal veanayasal haklarýn gasp edildiðini öne sürdü.Yeni çýkarýlan ''Kamu Görevlileri DeðiþiklikYasasý'' ile ''Eþit Ýþe Eþit Ücret'' ilkesinin, ortadankaldýrýlarak, kamuda ayný iþi yapýp da farklý ücretalacak iki hekim sýnýfý yaratýldýðýný belirtenÞeherlioðlu, mesai saatleri dýþýnda yaptýrýlangörevlerde ödenen ücretlerin, tüm itirazlarýna veÝLO sözleþmelerine raðmen neredeyse gündelikmesai saatlerine yakýn ya da onun da altýnakadar indirildiðini kaydetti. Þeherlioðlu, þöyledevam etti: "Sendikamýzýn siz ve Baþbakan'lateþkilat yasalarýnda boþ olan kadrolarýn münhalilan edilmesine yönelik yaptýðý uzlaþý, ne yazýk kihekimlerle alay edilircesine geciktirilmektedir.Öte yandan 'hizmet alýmý' adý altýnda bir gruphekime ödenmekte olan ücretler ile kamudahalen ayni iþi yapmakta olan kadrolu veyasözleþmeli hekimlere ödenen ücretler arasýndaderin uçurum yaratýlmýþtýr.

Baþhekimlerin, ihtiyaç olduðundan uzmanlýkalanlarýnda da hizmet verdikleri bilinmesine rað-men, ek mesai süreleri yüzde 25'le sýnýr-landýrýlmýþtý. Son oluþturulan teknik kuruldaçoðunluk kararý bulunmasýna raðmen yasalsüreç durdurularak sorun giderilmemiþtir.

Kamu Saðlýk Çalýþanlarý Yasasý'nda yer alanve hekimlerin ikinci iþ yapmasýna yönelik ortayakonan yasal haklar, Anayasa Mahkemesi'ndesürüncemede býrakýlarak yok edilmeye çalýþýl-maktadýr. Sendikamýzýn bu Dayatma Paketikabul etmesi mümkün deðildir..." Hastanelerdeçalýþan memur ve hemþirelerin örgütlü olduðuKTAMS, Kamu-Sen ile Hemþireler ve EbelerSendikasý ise, cuma günü sabah 08.00'den

itibaren Lefkoþa ve Maðusa hastanelerinde acilservisler dahil 24 saat grev yapacaklarýný açýk-lamýþlardý.

Tel - Sen, greve ve 28 Ocak mitingine katýlýmsaðlayacaðýný açýkladýKýbrýs Türk Telekomünikasyon Çalýþanlarý

Sendikasý, Tel-Sen, Sendikal Platform çatýsýaltýnda baþlatýlan "Toplumsal VaroluþMücadelesi" kapsamýnda cuma günü gerçek-leþecek grev ve mitingde yerleriniTelekomünikasyon Çalýþanlarýna yakýþýr bir þek-ilde alacaklarýný açýkladý.

Tel-Sen, tüm Telekomünikasyon Dairesiþubelerinde cuma günü 09:00 ile 13:00 saatleriarasýnda grev yapýlacaðýný belirtti.

Açýklamada Tel-Sen, çalýþanlarýn Cuma günüsaat 10:00'da Lefkoþa TelekomünikasyonDairesi önünde toplanacaðýný ve sendikal plat-formun etkinliðine buradan hareket edilerekgidileceðini duyurdu.

ÇAÐ-SEN: "MÝTÝNGE BÜTÜN GÜCÜMÜZLEKATILACAÐIZ"Kýbrýs Türk Devlet Çalýþanlarý Sendikasý (Çað-

Sen), kurucu üyesi olduklarý SendikalPlatform'un cuma güne yapacaðý ToplumsalVaroluþ Mitingi'ne bütün gücüyle katýlacaðýnýaçýkladý. Konuyla ilgili yazýlý açýklama yapanÇað-Sen Baþkaný Ayþe Davulcu, üyelerininyürüyüþ ve mitinge katýlýmýna olanak saðlamakamacýyla Lefkoþa'da saat 09.00'dan saat13.00'e; Maðusa, Girne ve Güzelyut'ta ise saat08.30'da 13.30'a kadar grev ilan ettiklerini bildir-di. Davulcu, greve katýlacak üyelerin sendikamerkezinde toplanýp saat 10.00'da pankart aça-caklarýný ve BELÇA merkez maðazasý önündekitoplanma yerine hareket edeceklerini belirtti.

Davulcu, mitingin "Kýbrýslý Türklerin zorla içineitildiði yok olma sürecine karþý bir baþkaldýrý vevarlýðýný koruma kararlýlýðýnýn" ifadesi olduðunukaydetti.

DEV-ÝÞ VE BAÐLI SENDÝKALARDEV-ÝÞ de, kendisine baðlý Devrimci Genel-Ýþ,

Emek-Ýþ, Petrol-Ýþ ve "kardeþ sendika" MaðusaTürk Genel-Ýþ, 28 Ocak'ta, örgütlü olduklarý iþyerlerinde grev yaparak üyelerinin Lefkoþa'dakiToplumsal Varoluþ Mitingi'ne katýlýmýnýnsaðlanacaðýný açýkladý.

Açýklamada, DEV-ÝÞ üyelerinin sabah saat08.00'den itibaren greve baþlayacaðý kaydedildi.

Bu çerçevede cuma günü DEV-ÝÞ'in grevyapacaðý iþyerleri þöyle açýklandý:

"Maðusa Belediyesi, Girne Belediyesi, GönyeliBelediyesi, Dikmen Belediyesi, Yeni BoðaziçiBelediyesi, Kýbrýs Türk Petrolleri, Boðaz EndüstriMadencilik, Taþel Ýçki Sanayi, DörtrenkMatbaacýlýk, K.T. Eðitim Vakfý Çalýþanlarý, OkulKantinleri çalýþanlarý, Kamu iþyerlerinde çeþitlidairelerde çalýþan üyelerimiz, bazý bankalardakiüyelerimiz."

Açýklamada "DEV-ÝÞ üyeleri, sempatizanlarý vedostlarýnýn" saat 09.30'da Lefkoþa'da EskiPeyak yanýnda toplanýp diðer örgütlere dahilolarak "Toplumsal Varoluþ" kavgasýna tüm var-lýklarýyla katký koyacaklarý kaydedildi.

Açýklamada þöyle denildi: "DEV-ÝÞ, emekçilerinhaklarýnýn geriletilmesine ve Kýbrýslý Türkleriniradesinin gaspýna karþý olup, ülkemizin, çocuk-larýmýz ve gelecek nesillerimiz için refah ve barýþiçinde yaþanabilir bir ülke olmasýndan yanatoplumsal varlýðýmýzýn korunmasý ve kendikendimizi yönetmemizden yana bir yapýlanmaiçerisinde siyasi irademizi kullanabileceðimiz birdüzen için hep vardýk, varýz, var olacaðýz."

MECLÝS'TE DE GREV VARMeclis'te de grev var. Meclis'te örgütlü sendika

Meclis Çalýþanlarý Sendikasý (Mec-Sen)'in grevi09.00-13.00 saatleri arasýnda olacak.

KOOP-SEN'ÝN GREVÝ 1 GÜNLÜKKooperatif Görevlileri Sendikasý (Koop-Sen)

de, mitinge katýlacaðýný açýklayýp Cuma günü birgünlük greve gideceðini duyurdu.

28 Ocak’taki grev saatleri açýklandý

Page 5: yenicag 28012011

HABER 528 OCAK 2011 CUMA

Bugün yedi-sekiz yýl aradan sonra sokaklaryine þenleniyor,

Umarým sokaðýn sesi doðru mesajý verir, vesokaðýn sesi duyulur,

Ve yine umarým bazýlarý sokaðýn sesini kendipolitik koltuk hesaplarýna yazmaya kalkýþmaz,

Þurasý açýk ve nettir ki, birtakým örgütler,bugün bu ülkede yaþananlarýn UBP'ninbeceriksizliðinden kaynaklandýðýný söylemekte-

dirler. Bu anlayýþa kendileri inanýr mý diye sorarsanýz, kendi-

lerinin de inanmadýðýný görürsünüz,O zaman neden bu þekilde davranýyorlar diye sorarsanýz,

tamamen kendi politik menfaatleri için bunu yapýyorlar.Oysa bugün sokaktaki çocuklar bile, bu ülkede yaþanan

sýkýntýlarýn baþ sorumlusunun TC Yönetimleri olduðunubilmektedir.

Bu memleketin kuzeyini yaþanmaz kýlan, parti kuran,parti bozan gelmiþ geçmiþ tüm TC hükümetleri olmadý mý?

Milletvekili transfer pazarlýlarýný Ankarada planlayýp uygu-layanlar onlar olmadý mý?

1981 de seçimler sonrasý muhalefet çoðunluðu elde ettiðihalde, hükümet kurdurmayan onlar olmadý mý?

Özalýn zamanýnda dayatýlan paketler sonrasý koalisyonunyýkýlmasýný hatýrlamýyor musunuz?

1990 da DMP- UBP seçimlerinde yaþananlarý unuttunuzmu?

Dolayýsý ile, bu iþin UBP'nin beceriksizliði olarak görmek,teþhisi yanlýþ koymak demektir,

Bu ise sokaðýn verdiði mesajýn tam hedefine ulaþmamasýdemektir,

Açýk ve nettir ki, bugün yaþananlar rastgele bu son yýllar-da meydana gelmiþ durumlar deðildir.

Yýllar önce planlanmýþ, programlaþmýþ bir operasyonunson halkalarýdýr,

Bugün AKP'nin yönetimde bulunmasý, bu son halkanýnona rastgelmesidir.

Tabii bunlar dinci takýmý olduklarý için, daha çok kinli, acý-masýz ve saldýrgan olurlar,

Kendisinden daha çaðdaþ bir toplumun varlýðýnýhazmedemezler,

Bundan dolayý da daha acýmasýz çöktüler üzerimize,Durum bu noktada olunca, sokaðýn sesi'nin doðru

algýlanmasý için, bu ilerin sorumlusu kimse ona ulaþmasýgerekmektedir.

Ýzliyorum da, bazý siyasi parti yetkilileri " UBP'yi deviripbiz hükümet olacaðýz" diyorlar.

Ya bu insanlar ayda yaþýyorlar, ya da bilerek bu toplumayalan söylüyorlar,

Anladýk bugün UBP yetkililerini halkýmýz yalancý olaraktanýdý.

Verdikleri hiçbir sözü tutmamaktadýrlar,Yazýlý belgelerini dahi inkar etmektedirler,Ne maliye bakanýna, ne baþbakanýna, ne de dolaþmadýðý

parti kalmayýp tekrar UBP'ye dönen genel sekreterlerininsöylediklerine kimse inanmamaktadýr,

Durum bu noktaya gelmiþken, bazý siyasi parti yetk-ililerinin, UBP'yi devirip biz iktidar olacayýk demeleri gülünçolmaktadýr.

Allah aþkýna siz kimsiniz de hükümet devirip, yenihükümet kuracaksýnýz,

Bugüne kadar oluþturulan tüm hükümetlerin yolununAnkara'dan geçtiðini bilmeyen mi kaldý,

Veya bugün hükümette UBP deðil de bunlardan birisi

olsa, daha farklý uygulamalar içine mi girecekti,Bunlarý hep birlikte yaþamadýk mý,CTP'nin hükümette olduðu dönemde bu ülkenin

kuzeyinde nelerin yaþandýðýný görmedik mi?TKP, DP ve diðerlerinin hükümet ettiði dönemlerde neler

yaþandýðýný bilmiyor muyuz,Ortada bu gerçekler varken, hedef doðru konmalýdýr,Ve bu hedef doðrultusunda sokakta mesaj verilmelidir,Unutmayalým ki, bugünkü toplantýyý uluslararasý kuru-

luþlar da izleyecektir,TC Yönetimlerine ve AKP'ye karþý verilecek mesajlar biz-

leri uluslararasý alanda da güçlü kýlacaktýr,Sokak eylemleri önemlidir,Ýktidarlarýn korkulu rüyasýdýr,Halklarýna eziyet eden bütün yönetimler genelde sokak

eylemleri sonrasýnda gitmiþlerdir,Ülkemizin kuzeyinde bunu baþarabilir miyiz,Hedef doðru konur, sokaðýn mesajlarý adrese gönder-

ilebilirse bir þansýmýz olabilir,Yok eðer UBP gitsin diðeri gelsin diyorsak, TC yönetim-

lerinin dayatmalarý devam edecektir.Çünkü onlar, Kýbrýslýyý yok etmek için karar vermiþlerdir.Ondan dolayýdýr ki, bilinçli olarak tüm üretim sektörleri

kurutulmuþ, halkýmýz üretimden koparýlmýþtýr,Ondan dolayýdýr ki, bilimum casino, kumasrhana, kara-

para ve kerhanellerin burada var olmasýna, ama turizminbatýrýlmasýna çalýþmaktadýrlar,

Ondan dolayýdýr ki, buranýn sorma gir haný olmasý, bili-mum hýrsýzlýk, katillik, tecavüz ve bunun gibi Kýbrýslýnýnalýþmadýðý olaylarla Kýbrýslýyý bezdirip göç ettirmeye uðraþ-maktadýrlar,

Ve ondan dolayýdýr ki, nufusu 1 milyona çýkatrýp, buderya içinde kaybolmamýz için gayret sarfedeiyorlar.

Bugün önemli bir gün. Sokaðýn sesinin doðru adreseulaþmasý gerek.

Rasýh

KeskinerSOKAÐIN

SESÝ

[email protected]

Þirket kurmak yani birkaçkiþiyle ortak iþ yapmak istersenizsorun sermaye ile baþlar. Öden-miþ sermaye mi, kýsmen veyahiç ödenmemiþ yani söz verilmiþ(taahhüt edilmiþ) sermayesi miolacak sorusuna yanýt bulacak-sýnýz. Lakin ondan sonrasý dahaanlamlýdýr. Ortaklar sermayesikadar mý sorumlu olacak veya

yatýrdýklarý kadar mý sorumlu olacak sorusuhep olacak da komandit þirketlerdeki gibi(kolektif adýyla da olabilir) her ortak donunakadar mý sorumlu olacak?

Büyük sermayedarlarýmýzdan birisi,örneðin Kutlay Erk bir limited þirkete ortakolsun veya devlet ortak olsun insan sanýr kionlar þirketin borçlarýný yüklenecek ammayüklenmezler insana bu þirketin borcudurdertler, ben bu alacaðýn altýna imza attýmama þirket adýna attým derler ve sývýþabilirler.Devlet bugün numaraya yattý ve KTHY'ninborçlarýný þirket battý diye umursamamayaçalýþýyor.

Bu sýnýrlý sorumluluk hakký ile ilgilidir.Bildiðimiz ortak isen yatýrdýðýn ve sözverdiðin kadar sorumlusun ve þirket adýnane varsa ona ilave olarak ortaklarýn ödem-eye söz verdiklerinden baþka verecekleriyoktur. Mamafih bizde iþler kitabýna göreyürümüyor. Ýþ para olunca baþka ülkelerdede kitap her zaman geçerli olmaz. Onun içindevlete limited þirket kurma hakkýnýdenetleme görevi verilir. Bu denetlemeolmazsa limited þirket çok tehlikelidir.Örneðin Poly Peck battýðýnda öncedenharekete geçmediði için Ýngiliz idaresi çokeleþtirilmiþ ve soruþturma açýlarak ondanfazla memur yanmýþtý, bazý siyasiler deortadan kaybolmuþlardý.

Daha da tehlikelisi limitedolsun olmasýn bir þirket veyaortaklýk (bizde ikisi farklýdýr; ata-larýmýz Ýngiliz yasalarýný tercümeederken öyle münasip görüp þir-ket limited ve anonim olur,ortaklýk komandit veya kolektifolur diye karar vermiþler) ayrý birkiþilik (tüzel kiþilik) kazanýr vekesesi ayrý olmak zorundadýr.Devlet bunu saðlamak

mecburiyetindedir. Baþka türlü þirket veyaortaklýk olmaz.

Þirket yönetimi devletin denetimine tabidirve bunu kabul ederek þirket kurar veya þir-kete girenlerden olur. Devletin denetimineolanak verecek önlemler tam olmalý ve þirketyönetimini ortaklarýný çýkarýna olacak þekildeþirket menfaatine çalýþmak zorunda býrak-malý ve ortaklardan az sermayeye sahipolanlarýn da haklarýna riayet etmelidir.

Bunlara neden katlanalým, bize ne, isteyenþirket kursun. Demek olmaz. Devletlerkalkýnma için sermaye birikimini özendirmekve oyunun kuralýna göre oynamasýnayardýmcý olmakla ekonominin ileri gitmesineyardýmcý olmalýdýr. Onun için þirketlermukayyitliði diye bir daire kurup denetlemekve küçük ortaklarýn haklarý dahil kuralýnagöre iþ olmasýný saðlamak zorundadýr.

Yani devlet þirketleri denetlemez ve þirketbatarak alacaklýlarýný ortada býrakýrsa suçiþlemiþ olur. Bu suç sadece para batýrýrkencep dolduruldu diye deðildir. Bu suçekonomik kalkýnmayý saðlamada en önemliunsur olmasý beklenen sermaye birikiminisaðlamaya yardým etmesi için halkýnparasýyla kurulan dairenin halka ait olanparayý boþuna harcamaktýr. Batan þirketteparasý olanlarýn zararlarý ve alacaklýlarýnýnparalarýný alamamasý da ayrý suçtur.Borçlularýnýn peþine düþmemek de haksýzrekabet gibi halkýn parasýný yedirmedir vegenelde yedirenin de yolsuzluðu sözkonusudur.

Sermayenin terakümü denilen moda dey-imin anlattýðý yerine gelmemekte ve gerikalmýþlýk sürmektedir. Ýlerleme tarihi ince-lenirse geri ülkelerin sermaye biriktirmek içinumutsuzca çabaladýklarýný baþaramadýk-

larýný ve borçlanýp geri kalmýþlýk bataðýndançýkmaya çalýþtýklarýný ama yerli kaynaklar-dan sermaye biriktiremeyenlerin baþarýlýolmadýklarýný görürüz.

Yani konu kalkýnma sorunudur da…Devlet þirketler mukayyitliðine büyük önem

vermeli ve ortaklarýn çýkarlarýný koruyacakönlemleri almalýdýr. Yetmez tabii. Þirketlerinbatmamasý ve batarsa biriken sermayeninsatýn aldýðý ekonomik deðerlerin ortadan yokolmamasýný saðlamalýdýr. KTHY örneðindeolduðu gibi ve arkasýndan gelecek olan sütfabrikasýnda olduðu gibi ekonomik deðeriolan her þeyin elde kalmasý saðlanmalýdýr.KKHY kurmakla bu iþ sona ermez. ÖrneðinKTHY'nin emekçileri örgüt içinde piþmiþolanlar ve partizanca oraya atanan tufeylilerdemektir. Tufeylilerden kurtulmak iyi bir þeyama piþmiþleri israf etmek ekonomik kayýp-týr. Ýflas eden idaredir. O gitmeli ama tezgahorada kalmalýdýr. Tezgahlar kolay elde edile-mez.

KTHY'nin borçlarý vardýr. Emekçinin parasýkesilmiþ veya emekçi son çalýþtýðý günekadar haklar elde etmiþtir. Bunlarýn geçödenmesi faiz gibi ekler yaratýr. Bunlarýödemeden hesaplar kapatýlamayacaðý gibiöncelikli alacaklar arasýndadýrlar. Derhalödenmemeleri halinde sosyal yaralar açýla-caktýr. Þimdi atanmýþ olan kayyumlar vardýrve görevleri bunlarý izlemek, ortaya çýkar-mak ve ödemek ve ödeme planý yapmaktýr.

Basýndan izliyoruz. Baro baþkaný elindedosyalar ilgili arýyor. Neden dava açmaz,bilemem. Amma biliyorum ki sorumlularsorumluluklarýný idrak etmemektedirler. YKPbunlarý izliyor ve hesabýnýn sorulmasýný istiy-or.

Bu þartlarda limited þirket kurulmasýnýdüþünmek yeni vurgunlara kapý açmakdemektir. Kimse azýnlýk haklarýnýn korun-madýðý bir ortamda sermaye yatýrýp da þirketkurmaya kalkmaz. Kurulanlar hep hileli olur.Sorumluluktan kaçmak isteyenler ödenmiþsermayenin veya ödenmiþ sermayenin çoküstünde yükümlülük almak ve kendi için risk-leri azaltmak amacýyla limited þirket kurar.Bu ise limited þirket kuramýna terstir. Artýkkurdurmamak daha iyi olacaktýr.

Alpay

Durduran

T E VT E V A Z UA Z U

D O S T Ç AD O S T Ç A

[email protected]

LÝMÝTED ÞÝRKET KURMA ÝZNÝ

VERÝLMEMELÝ

Futbolda þiddet semineriLefkoþa'da yapýldý(KHA) - 'Futbolda ÞiddetinDurdurulmasý: Pratik Çözümler' konulubir seminer Salý günü Lefkoþa'dayapýldý. Seminerde konuþan Adalet veKamu Düzeni Bakanlýðý MüsteþarýPetros Kareklas, seminerin sadeceKýbrýs'taki futbol sahalarýndaki deðil,toplumdaki büyük sorun üzerindeyoðunlaþacaðýný söyledi. Stadyumdýþýnda gruplar arasýnda ve futbolsezonu olmayan zamanlarda þiddeteylemlerine deðinen Kareklas, takým-larýn taraftarlarýnýn þiddet eylemlerineneden olan gerçek faktörlerle ilgili çokçeþitli görüþler olduðunun þüphegötürmediðini belirtti. Petros Kareklas,"Konu daha fazla gençlik suçu vekurallara uymama genel artýþbaðlamýnda, bizim kabul ettiðimiz gibihem boyutu hem de çeþitli tarihi,sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürelfaktörlerden etkilenen futbolundoðasýyla ilgili þiddet dikkate alýnarakdüþünülmelidir."

"Medyanýn etkisi, ýrkçýlýk ve yabancýdüþmanlýðý, alkol tüketimi ve uyuþturu-cu kullanýmý gibi parametreler de fut-bolda þiddetin kaynaklarýnýn çokönemli unsurlarýdýr" þeklinde konuþanKareklas, þu ana kadar tüm ilgiliçevrelerin çabalarýna raðmen, futbollailgili þiddetin Kýbrýs için de çoðunluklaetkili olmaya devam ettiðini anlattý.Adalet ve Kamu Düzeni BakanlýðýMüsteþarý Petros Kareklas þöyledevam etti:

"Hepimiz için holiganlýða karþýmücadelede verebileceklerimizi hep-imizin artýrmamýz gereklidir. Açýk birpolitika belirleyerek denetleme veizleme teknikleri, taraftarlar arasýndakifarklarý gözeterek, memurlar koyarak,alkol kullanýmý sýnýrlamalarýyla busorunla mücadele yollarýný bulmamýzgerekiyor. Bize bu ciddi sorunlarýnazaltýlmasýnda yardýmcý olacak baþkayerlerde uygulanan iyi yöntemleri kul-lanmalýyýz. Bu baðlamda futbol kulüp-lerinin iþbirliði de kesinlikle gereklidir."

Page 6: yenicag 28012011

HABER6 28 OCAK 2011 CUMA

Geçtiðimiz aylarda Kýbrýs'ýn güneyinde ardýardýna gerçekleþen ýrkçý ve faþist eylemlergerek Güney'de gerekse de Kuzey'de geniþyanký uyandýrmýþtý. Olaylarýn baþrolündeUlusal Halk Cephesi (ELAM) ve diðer faþistörgütler vardý. Hal böyle olunca medyanýn daetkisiyle toplumun hemen her kesimi ilgisini buörgütler üzerine odakladý.

Sürekli olarak faþist örgüt ELAM'ýn konuolduðu haberler bültenlere yansýrken buörgütlere karþý mücade eden anti-faþistlerin,bir nevi "ötekilerin" sesi Kuzey'den duyulmadý.

Havadis Gazetesi Kýbrýs'ýn güneyindeELAM, Hrisi Avgi gibi örgütlere karþý; adahalklarýnýn barýþý ve kardeþliði için mücadeleeden anti-faþist ve anti-kapitalist, MilliyetçiliðeKarþý Gençlik - Youth Against Nationalism(YAN) Örgütü'nü buldu ve konuþtu.

"Kýbrýs'ta daha fazla faþizm istemiyoruz!"Milliyetçiliðe Karþý Gençlik Örgütü'nün 2004

yýlýnda Annan Planý sonrasýnda kurulduðunuöðreniyoruz Kariati Athina'dan. Athina,Milliyetçiliðe Karþý Gençlik aktivisitlerinden.Örgütün bilindik bir sivil toplum kuruluþuolmadýðýný, faþizme karþý aktif mücadele edenpolitik bir örgüt olduðunu ifade eden Athina,"Milliyetçilik Kýbrýs'ýn bütününde görülen birproblemdir ve hayatýn her alanýnda karþýmýzaçýkabiliyor. Ýnsanlar kendilerini milliyetçidüþüncelerden dolayý kendi içine kapatýyor.Bunun üzerinden ötekileþtirme ve tektipleþmeler yaratýlýyor" þeklinde konuþtu.

Milliyetçiliðe ve kapitalizme karþý mücadeleettiklerini belirten Athina, "Ana sloganýmýz'Kýbrýs'ta daha fazla faþizm istemiyoruzdur'.Çünkü biz faþizmin EOKA'nýn, EOKA B'ninKýbrýs'ta ne yaptýðýný biliyoruz ve bu yüzdenKýbrýs'ta daha fazla faþist istemiyoruz" diyekonuþtu.

"Geçmiþle hesaplaþýlmadý"Kýbrýs'ýn güneyindeki faþist hareketlerin,

özellikle de ELAM'ýn kendilerini EOKA-B'nindevamý olarak tanýmladýklarýný ifade edenAthina, bu örgütlerin geliþmesini KýbrýslýRumlarýn tarihle olan iliþkisine ve Yunandarbesiyle hesaplaþýlamamasýna baðlýyor veekliyor:

"Bunlarýn bu kadar zaman içinde güçlen-mesinin nedeni 74'deki Yunan darbesindensonra buradaki darbecilerin yargýlanma-masýdýr. Kimse bunun üzerine gitmedi. Bunlarda bu sessizliðin içerisinde büyüme fýrsatýbuldu. Kimse bunlarý suçlamadý, yasal olarakhiçbir þey yapmadý."

Yunanistan'da darbe ile hesaplaþýldýðýný vedarbeci generallerin yargýlandýðýna dikkatçeken Athina, ayný durumun Kýbrýslý Rumlariçin geçerli olmadýðýný belirterek þöyle konuþ-tu:

"Yunanistan'da yapýldý bu. Hala cezalý olanve hapislik cezasý devam eden darbeciler var.Darbeci generallerin hepsi de yargýlandý.Fakat Kýbrýs'ta bu olmadý. Kimse yargýlan-madý. 74'den sonra Kýbrýs'ta böyle bir þeyyapýlmadýðý gibi yargýlanmasý gereken insan-lar siyasi yaþamda önemli yerlerde bulundularve güçlü pozisyonlara geldiler."

"Resmi tarih milliyetçiliðe çanaktutuyor"Athina Kýbrýslý Rumlarýn tarihle olan iliþkisine

de dikkat çekerek þöyle konuþtu: "Okullardaözellikle bir slogan vardýr 'don't forget' 'sakýnunutmayýn' diye. O sloganý 20 Temmuz'dansonrasý için kullanýyorlar. Fakat o süreçtenöncesi de var. 15 Temmuz var! Bununöncesinde yaþanan süreçler var. Ne yaþanýldý,neler yapýldý hiç söylemiyorlar, yazmýyorlar.

Türkiye'nin neden buraya müdahale ettiðigerçekten bilinmez. Bir sabah kafasýna esti

kalktý geldi diye düþünülüyor. Ama RumlarýnKýbrýslý Türklere yaptýklarý yazýlmýyor."

Athina resmi tarihin milliyetçiliðe çanak tut-tuðunu ifade ederek milliyetçi hareketlerinbundan faydalandýðýna dikkat çekti.

"Anti- faþist cephe için çalýþýyoruz"Faþist örgütlerin büyümesine ve geliþmesine

izin verilmemesi gerektiðini kaydedenMilliyetçiliðe Karþý Gençlik aktivisti Athina,bunun yasalarla veya polis ile baþarýlacak birdurum olmadýðýný savunuyor. Athina'ya görefaþistlerle mücadele toplumu ikna ederek,insanlarýn mücadele süreçlerine katarakbaþarýlý olabilir:

"Milliyetçiliðin ve faþizmin toplum içindegeliþmemesi lazým. Gençler arasýndageliþmesinin engellenmesi lazým. Ama bunuyasalarla, yasaklarla ve polisle yapamazsýnýz.Bu tamamen toplumun içinden, tabandan,insanlardan gelmesi ve geliþmesi lazým.

Bu noktada insanlarý bu faþist ve milliyetçiörgütleri kabul etmemeleri konusunda iknaetmek lazým. Örneðin etkinliklerine gitmemeveya onlarý herhangi bir etkinliðe çaðýrmama,davet etmeme noktasýnda insanlarý ikna etm-eye çalýþýyoruz. Sokaktaki insanlara bunlarýanlatýyoruz" ifadelerini kullanan aktivist,Milliyetçiliðe Karþý Gençlik'in hedefleri arasýn-da anti-faþist bir cephe oluþturulmasýolduðunu da söyledi. 2008'den beri her yýlKýbrýslý Türklerin de katýldýðý anti-faþist bir fes-tival düzenlediklerini ifade eden Atina, LefkoþaÜniversitesi'nde de Kýbrýslý Rumlar ile KýbrýslýTürkler'in ortak oluþturacaðý yeni bir gençlikörgütü için uðraþtýklarýný ifade etti.

Kýbrýslý Türkler ile Kýbrýslý Rumlarýn ortakmücadelesinin önemli olduðunu vurgulayanAthina, oluþturulacak olan anti-faþizmcephede Kýbrýslý Türklerin örgütlerinin deolmasý gerektiðini savunuyor.

Röportajýn tam metniniyayýnlýyoruz...

"Milliyetçilik kapitalizmin biraracýdýr"n Havadis: Dilerseniz ne tür bir örgüt

olduðunuzdan baþlayalým. Youth AgainstNationalism - YAN (Milliyetçiliðe KarþýGençlik) ne zaman, hangi hedeflerle kurul-du?n Athina: 2004'de Annan Planý'nýn ardýn-

dan anti-faþist bir hareket olarak kurulduk.Rumlar içerisinde mültecilere, göçmenlere veKýbrýslý Türklere yönelik kurulan faþist, ýrkçýoluþumlara karþý mücadele ediyoruz. n Havadis: Örgütünüzün isminde

gençliðe dair bir vurgu var. Hangi toplum-sal kesimler içerisinde örgütleniyorsunuz?Örgütlenme konusunda gençlerönceliðiniz mi?n Athina: Evet. Öðrenciler arasýnda

örgütleniyoruz. Çünkü onlar yeni bircenerasyondur ve ülkenin geleceði hakkýndafikirleri olabilecek insanlardýr. Bu nedendendolayý öncelikli olarak onlarýn arasýnda

örgütleniyoruz ve onlarla birlikte hareket ediy-oruz.

Anti-faþist, milliyetçilik karþýtý eylem vefaaliyetlerimizin dýþýnda öðrencilerin haklarýkonusunda da çalýþmalarýmýz var. Disiplinyönetmenlikleri, öðrencilerin maddi sorunlarýve kendi fikirlerini özgürce ifade edebilmeleriiçin de uðraþýyoruz.n Havadis: 'Milliyetçiliðe Karþý Gençlik'

nasýl bir örgüt? Biraz daha açabilirmisiniz?n Athina: Biz bir sivil toplum örügütü olarak

deðil politik bir örgüt olarak hareket ediyoruz.Bugün milliyetçilik hayatýn her alanýndagörülüyor. Milliyetçilik Kýbrýs'ýn bütünündegörülen bir problemdir ve hayatýn her alanýndakarþýmýza çýkabiliyor. Ýnsanlar milliyetçidüþüncelerden dolayý kendini içine kapatýyor.Bunun üzerinden ötekileþtirme ve tektipleþmeler yaratýlýyor. Milliyetçilik kapitalizminbir aracýdýr. Ýnsanlarý bastýrmak için, sisteminsürdürülmesi için kullanýlan kapitalimzin biraracýdýr milliyetçilik. Biz bunlara karþýmücadele ediyoruz. Ve biz de tüm bunlarý yýk-mak için mücadele eden politik bir örgütüz.

"Faþizmle yasalarla, yasaklarla,polisle mücadele edemezsiniz"n Havadis: Peki milliyetçiliðe, faþizme

karþý nasýl mücadele edilmeli sizce?n Athina: Öncelikle þunu belirtmek gerekir

ki burada milliyetçilik sadece Kýbrýslý Türklereveya göçmen, mültecilere karþý yapýlmýyor.Kendi içlerinde de Rumlar birbirlerine karþýmilliyetçi olabiliyor.

Milliyetçiliðin ve faþizmin toplum içindegeliþmemesi lazým. Gençler arasýndageliþmesinin engellenmesi lazým. Ama bunuyasalarla, yasaklarla ve polisle yapamazsýz.Bu tamamen toplumun içinden, tabandan,insanlardan gelmesi ve geliþmesi lazým.

Bu noktada insanlarý bu faþist ve milliyetçiörgütleri kabul etmemeleri konusunda iknaetmek lazým.

Örneðin etkinliklerine gitmeme veya onlarýherhangi bir etkinliðe çaðýrmama, davetetmeme noktasýnda insanlarý ikna etmeyeçalýþýyoruz. Sokaktaki insanlara bunlarýanlatýyoruz. Özellikle sendikalarla ve partilerleiyi bir iletiþimimiz var. Onlar da milliyetçiliðekarþý ayný görüþte. n Havadis: Mesela?n Athina: Birçok partiyle, AKEL, DÝSÝ ile

iliþkilerimiz var. Bizim faþizme karþý yürüt-tüðümüz kampanyalarý desteklediler. Tabiiyazýlý bir anlaþma yok ama onlar da bizimleayný noktadalar.

"Bu örgütler adanýn geleceði içintehlike oluþturuyor"n Havadis: Hrisi Avgi (Altýn Þafak) ve

ELAM (Ulusal Halk Cephesi) gibi örgütlerinasýl deðerlendiriyorsunuz?n Athina: Hrisi Avgi 2003'de ortaya çýkan

bir örgüttü. Ancak ELAM daha yenidir. Herikisi de aslýnda kapitalizmin krizinden fay-dalanan, krizin yarattýðý sorunlarý kullanarakmilliyetçiliði körüklemeye çalýþýyor.

Hrisi Avgi "Kýbrýs bir Yunan adasýdýr veTürkler Yunan topraðýnda, hepiniz öleceksiniz"þeklinde bir ana slogan geliþtirdirler. Hrisi Avgison zamanlarda sadece duvarlara yazý yazýy-or. ELAM ile birklikte hareket ediyorlar. Onlarakatýlmadýlar ama paralel hareket ediyorlar.Hrisi Avgi'den bir kaç defa tehdit telefonlarý daaldýk.

ELAM ise politik bir partidir. Seçimlere katýl-mak için baþvurdular. Avrupa Parlementosumilletvekili seçimlerinde 664 oy aldýlar.Buradaki seçimlere katýlmak için de baþvurdu-lar.

Parlamentodaki iki siyasi parti DÝKO veEDEK bunlar göçmenlere yönelik anti birsöylemle Meclis'in dýþýna çýktýlar ve ýrkçý birörgüt olan "Kýbrýs'ýn Özgürleþmesi Hareketi''nioluþturdular. Ve bunlarýn ana söylemi deKýbrýs'a gelen göçmenlerin demokrafik yapýyýdeðiþtirdiði, iþlerimizi elimizden aldýðýyönünde. Fakat çok büyük örgütler deðil bun-lar.

Havadis: Çok büyük deðil ama çok sesgetiriyorlar...n Athina: Çünkü medyayla iliþkiler iyi. Çok

önemli iliþkileri var. Belki ciddi anlamda bir þeybaþaramadýlar ama bu konunun tartýþýlmasýnýve gündemde olmasýný saðladýlar.

Mesela toplum içerisinde sözü dinlenenüyeleri var. Avukatlar, doktorlar gibi. Ve insan-lar da bunlarý dinliyor ne yazýk ki.n Havadis: Bu örgütler Kýbrýs'ýn gele-

ceðine dair tehlike oluþturuyorlar mý?n Athina: Kesinlikle bunlar adanýn geleceði

için bir tehlikedir. Özellikle ELAM eski poli-tikalarý sürdürüyor. Kendilerini de EOKA-B'nin

Kýbrýs'ýn güneyinde ELAM, Hrisi Avgi gibi

faþist örgütlere karþý mücadele eden

anti-faþist Youth Against Nationalism

(Milliyetçiliðe Karþý Gençlik Örgütü)ü ile

Havadis Gazetesinden Hasan Yýkýcý konuþtu: “Kýbrýs'ta daha fazla

Page 7: yenicag 28012011

HABER 728 OCAK 2011 CUMA

(KHA) - Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri'nin KýbrýsÖzel Temsilcisi ve UNFICYP Þefi Lisa M. Buttenheim,Birleþmiþ Milletlerin Kýbrýs'taki mayýn temizlemefaaliyetlerini Þubat ayýnda durduracaðýný söyledi.

Buttenheim, Perþembe sabahý Kýbrýs'ta 6 yýldan beridevam eden mayýn temizleme çalýþmalarýnýn durdu-rulmasý dolayýsýyla Lefkoþa Havaalaný bölgesindekiara bölgede düzenlenen özel bir etkinlikte konuþtu.

Lisa M. Buttenheim, "Avrupa Komisyonu'nundesteði olmasaydý bugün burada olamazdýk.Kýbrýs'taki Birleþmiþ Milletler Mayýn FaaliyetMerkezi'nin ana baðýþçýsý olarak bu faaliyetleridesteklemek için 11 milyon Avro'nun üzerinde katkýdabulunulduðunu, Avrupa Birliði'nin bu mayýn temizlemeprogramýnda itici ana güç olduðunu anlattý.

Buttenheim, "Kýbrýs'taki Mayýn Temizleme Merkezialtý yýl önce faaliyetlerine baþladýðýnda, ara bölgedemümkün olduðunca fazla mayýn temizlemek için iþekoyulmuþtu. Avrupa Birliði, diðer baðýþ fonlarý, BMGüvenlik Konseyi kararlarý ve UNFICYP'in desteðiyleBM mayýn temizleme programý Kýbrýs'ý mayýnlardantemizlemede büyük ilerleme saðladý" dedi.

Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri'nin Kýbrýs'takiÖzel Temsilcisi ve UNFICYP Þefi Lisa M. Buttenheimþöyle devam etti:

"BM mayýn temizleme programýnýn baþladýðý Kasým2004'ten bu yana 27,000 adet kara mayýný BMtarafýndan temizlendi ve tahrip edildi. Ara bölgedeki9.7 kilometrelik bir alanda toplam 74 mayýn tarlasýtemizlendi. Bu alanlar þimdi ürün alabilecek vesürdürülebilir kullaným saðlanabilecek durumdabulunuyor."

"BM mayýn temizleme faaliyetleri ada genelinde,Lefkoþa'daki Ledra Sokaðý boyunca ve son olarakkuzey batýdaki Limnidi/Yeþilýrmak gibi geçiþ nokta-larýnýn açýlmasýna da olanak saðladý."

"Adayý bu öldürücü engellerden kurtarmakla ikitoplumlun daha özgür seyahat etmeleri imkâný, ticaretve alýþveriþ için çeþitli temaslar yapýlmasý fýrsatý eldeedildi. Kýsacasý her mayýnýn temizlenmesi normaledönme yolunda bir adým oldu."

"Çok iþ yapýlýrken büyük adýmlar atýldý. Belirtilmiþhedeflere ulaþmak istiyorsak daha çok þeylerin yapýl-masý gerekiyor - ki bu mayýndan arýndýrýlmýþ bir arabölge ve sonunda mayýndan arýnmýþ bir Kýbrýs'týr."

"Þüphesiz kara mayýnlarýnýn hiçbir medeni toplumuniçerisinde yeri olamaz. Çatýþmalar sona erdikten çoksonra yerleþtirildiler. Bir kara mayýný sadece yarattýðýkorkuyla bütün bir toplumu rehin alabilir."

"Mayýn Temizleme Faaliyetleri Merkezi'nin tahmininegöre adada, iki milyon metrekarelik bir alanda hala15.000 mayýn bulunuyor."

"Türk Ordusunun ve Milli Muhafýz Ordusu'nundesteðiyle BM mayýn temizleme faaliyetleri yapýldýancak ara bölgede dört, ara bölge dýþýnda da halatemizlenmemiþ bazý mayýn tarlalarý bulunuyor. Þimdikritik bir aþamaya gelindi. Birleþmiþ Milletler mayýntemizleme faaliyetlerinin Kýbrýs'ta tamamlanmasý nok-tasýna geldik."

"Ara bölgede girilemeyen mayýn tarlalarý ve ikitarafla mayýn temizleme operasyonlarýný ara bölgenindýþýna taþýrma anlaþmasý bulunmamasý nedeniyleBM mayýn temizleme faaliyetlerine gelecek Þubatayýnda son verecek."

"Bunu fýrsat bilerek Genel Sekreter Ban Ki-moon'uniki tarafa yaptýðý kalan dört mayýn tarlasýnýn býrakýl-masý, böylelikle mayýnlardan temizlenmiþ bir ara böl-genin tüm Kýbrýslýlarýn faydasýna olmasý çaðrýsýnýtekrarlamak isterim.

Avrupa Komisyonu'nun Kýbrýs'taki Temsilciliði'ninBaþkaný Androulla Kaminara ise etkinlikte yaptýðýkonuþmada, kara mayýnlarýnýn ne kadar tehlikeliolduklarýna dikkati çekti, mayýnlarýn ayýrým yapmadanyaraladýðýný ve öldürdüðünü söyledi.

Kaminara, "Avrupa Komisyonu 2000 yýlýndan buyana birçok ülkede mayýnsýz bir dünya için ve mayýn-larýn artýk insanlýk için tehdit oluþturmamasý içinbirçok ülkede mali ponjelerle somut çalýþmalar yapýy-or" dedi.

Kaminara þöyle devam etti: "Avrupa Komisyonu bubaðlamda Kýbrýs'ta da altý yýldan bu yana BirleþmiþMilletlerin sürdürdüðü mayýn temizleme çalýþmalarýylailgili projeye katkýda bulunmaktan gurur ve onurduyuyor."

Perþembe günkü etkinlik Birleþmiþ MilletlerKýbrýs'taki Mayýn Faaliyetleri merkezinde yer aldý.

BM Kýbrýs'ta mayýn temizleme faaliyetlerini durduracak...

devamý olarak tanýmlýyorlar.

"Kýbrýslý Rumlar Yunan darbesiylehesaplaþmadý"n Havadis: Bu örgütler küçük ama

güçlü örgütler. Kendisine EOKA-B'nindevamcýsý diyen de var. Toplum içindenasýl varolabiliyor bu örgütler? n Athina: Bunlarýn bu kadar zaman

içinde güçlenmesinin nedeni 74'dekiYunan darbesinden sonra buradaki darbe-cilerin yargýlanmamasýdýr. Kimse bununüzerine gitmedi. Bunlar da bu sessizliðiniçerisinde büyüme fýrsatý buldu. Kimsebunlarý suçlamadý, yasal olarak hiçbir þeyyapmadý.

Örneðin 17 yaþýndaki ELAM sempatizanýbir çocuða EOKA-B'nin gerçekten neolduðunu anlattýðýmýzda bunlarý neredenbiliyorsun diye tepki veriyor. MeselaELAM'ýn web sitesine baktýðýmýzda EOKA-B'nin darbeye katýlmadýðýný ve sadece tekamacýnýn Enosis olduðu yazýyor. Bu yalan-larla çocuklarý kandýrýyorlar. Ve o dönem-den bugüne kadar süregelen sessizlikte buörgütler büyüdü, geliþti. n Havadis: Yani Rumlar geçmiþe

yönelik bir hesaplaþma, yüzleþme yaþa-madý mý?n Athina: Evet. Ama Yunanistan'da

yapýldý bu. Hala cezalý olan ve hapislikcezasý devam eden darbeciler var. Darbecigenerallerin hepsi de yargýlandý.

Fakat Kýbrýs'ta bu olmadý. Kimseyargýlanmadý. 74'den sonra Kýbrýs'ta böylebir þey yapýlmadýðý gibi yargýlanmasýgereken insanlar siyasi yaþamda önemliyerlerde bulundular ve güçlü pozisyonlarageldiler.

Okullarda özellikle bir slogan vardýr "don'tforget" "sakýn unutmayýn" diye. O sloganý20 Temmuz'dan sonrasý için kullanýyorlar.Fakat o süreçten öncesi de var. 15Temmuz var! Bunun öncesinde yaþanansüreçler var. Ne yaþanýldý, neler yapýldý hiçsöylemiyorlar, yazmýyorlar.

Türkiye'nin neden buraya müdahale ettiðigerçekten bilinmez. Bir sabah kafasýna estikalktý geldi diye düþünülüyor. AmaRumlarýn Kýbrýslý Türklere yaptýklarýyazýlmýyor. n Havadis: Bu noktada resmi tarih

bir nevi millliyetçiliðe ve faþizme çanaktutuyor, zemin hazýrlýyor diyebilir miyiz?n Athina: Kesinlikle bu doðru. Resmi

tarih kesinlikle milliyetçiliðe katký koyuyor.

"Bence ELAM'ýn arkasýndaBaþpiskopos var!"n Havadis: ELAM, Hrisi Avgi ve

Kýbrýs'ýn Özgürleþmesi Hareketi gibiýrkçý örgütlere dönecek olursak; buörgütlerin destekçileri var mýdýr? n Athina: Kýbrýs'ýn Özgürleþmesi

Hareketi'ne ideolojik olarak destek DÝKOve EDEK'dendir. ELAM'ý ise Baþpiskoposdesteklemektedir.

Baþpiskopos geçtiðimiz günlerde biraçýklama yaptý ve ELAM için mealen "bun-lar tamamen temiz Hristiyan fikirlerledonatýlmýþ bizim gençlerimizdir" dedi. Veonlarý desteklediðini söyledi. Tabii ardýndanbu söylediklerini baskýlardan dolayý gerialmak zorunda kaldý. Ama ben sözlerinigeri alsa da özünde ELAM'ý desteklediðinidüþünüyorum. Bence ELAM'ýn arkadasýn-da Baþpiskopos var.n Havadis: Klise açýk açýk destekliyor

mu?n Athina: Bunu açýkça doðrudan

destekliyorlar þeklinde söyleyemeyiz. NasýlEDEK ve DÝKO'nun açýk açýk destekledik-lerini söyleyemeyeceðimiz gibi.

Fakat hatýrlarsýnýz ki geçmiþ yýllarda klise

bir broþür bastýrýp iki toplumlu iki bölgelifederasyonun Kýbrýs'ý mahfedeceðinisöylemiþti.

Ama açýkça þunu söyleyebiliriz ki kilise,EDEK ve DÝKO bire bir bunlarý destek-lemediði gibi onlarýn bu görüþlerini yay-masý, fikirlerini geliþtirmesi için de zeminhazýrlýyor. En azýndan bunlara karþý çýk-mýyorlar.

Mesela, EDEK ve DÝKO içerisinde birebir milletvekili olup da ýrkçý örgütlerin etkin-liklerini destekleyenler var.

Daha da ötesi, DÝSÝ'den de mesela NikosSampson'un oðlu Sotiris Sampson,ELAM'ýn bir etkinliðine davet edildi ve gitti.Orada da babasýnýn nasýl bir 'kahraman'olduðunu anlatmýþtý.

"Avrupa'daki neo-nazi dalgasýburayý da etkiliyor..."n Havadis: Kýta Avrupasý'nda da yük-

seliþte olan faþist ve neo-nazihareketler var. Bu yükseliþin buradakifaþist hareketi de motivasyon anlamýn-da etkiliyor mu? n Athina: ELAM'ýn Almanya'daki

Milliyetçi Demokratik Parti (NPD) ve Ýtalya'-daki Forza Nova gibi faþist partilerle iliþkisivar. NPD soykýrýmý tanýmayan ve baþkanýMeclis'te 'heil hitler' diye baðýran biradamdýr Udo Voigt.

Diðer yandan Ýtalya'daki Forza Nuova daMusollini'nin kýzýnýn olduðu partidir.

Avrupa'daki Ýslam karþýtý hareketler deburadaki ýrkçý hareketleri etkiliyor. MeselaLarnaka'da Filistinlilere karþý bir eylemyapýlmýþtý ve sloganlarý da "Filistinliler bizimüslüman yapacak" þeklindeydi.

Bu çýlgýnca bir durumdur. Anayasa'daMüslümanlýk yasal bir din olarak geçer.Bunlarýn yaptýðý eylemler Anayasa'ya daaykýrýdýr.

"Ýçinde Kýbrýslý Türklerin de ola-caðý anti-faþist bir cephe içinuðraþýyoruz"n Havadis: Peki siz tüm bu olanlarýn

karþýsýnda nasýl eylemler yapýyor-sunuz? Mesela ana sloganýnýz nedir?n Athina: Ana sloganýmýz "Kýbrýs'ta

daha fazla faþizm istemiyoruz"dur. Çünkübiz faþizmin EOKA'nýn, EOKA B'ninKýbrýs'ta ne yaptýðýný biliyoruz ve bu yüz-den Kýbrýs'ta daha fazla faþist istemiyoruz.Tarihle olan iliþkimiz de çok önemlidir buyüzden.

Çünkü bunlar ya adayý bölmeye çalýþýy-orlar ya da yeniden bir savaþ çýkartmaya.

Kýbrýs'ta faþimzin artmasýndan dolayýsonrasýnda biz de buna karþý bir kampa-nya baþlattýk. 2008'de Avrupa'nýn çeþitliyerlerinden (Almanya, Yunanistan, Ýtalyagibi) buraya gelmek isteyen faþistleringelmesini engelledik. Bu önemli bir þeydi.Bizim için de önemli bir baþarýydý.

n Havadis: Anti-faþist cephe oluþtur-mak gibi bir giriþiminiz var mý?n Athina: Böyle bir giriþim vardýr. Geri

kalan bütün örgütleri böyle bir cephe debuluþturmak için uðraþýyoruz. Bunun içinhala çalýþmalarýmýzý sürdürüyoruz.

Faþistler bir mahalleyi veya bir okuldakiöðrencileri çalýþmalarýyla terörize ederekonlarý örgütlüyor. Burada önemli olanaþaðýdan, tabandan insanlarýn içinden biranti-faþist hareket yaratmaktýr.

Biz faþistlerin güçlenmesine izin verebile-cek bir pozisyonda deðiliz. Ýnsanlarýn içineinerek okulda, mahallede onlarý örgütlenm-eye çalýþýyoruz.

Faþistlere karþý bir duvar örmeye çalýþýy-oruz. Göçmenlere karþý, Kýbrýslý Türklerekarþý faaliyetlerinin önüne geçmek, onlarýdurdurmak için toplum içinde bir duvarörgütlemeye çalýþýyoruz.

Bu sadece Kýbrýslý Rumlarýn deðil aynýzaman da da Kýbrýslý Türklerin de prob-lemidir. Biz bu mücadeleye Kýbrýslý Türkleride dahil etmek istiyoruz.

Sertunç'un býçaklanma olayýnýKuzey'deki faþistler alýp "Rumlar bize böyleyaptý" diye sundu. Bu da faþistlerin, mil-liyetçilerin kendi karþýtlarý üzerindenbeslendiðini gösteriyor. Bunun için ortakverilecek bir mücadele çok önemlidir. n Havadis: Bunun için ne yapýyor-

sunuz?n Athina: Bu cepheyi oluþturmak için

biz bir çaðrýda bulunduk. Kýbrýslý Türkörgüt ve sendikalarýn da bu cephede yeralmasý gerektiðini söyledik.

Anti-faþit bir festival düzenliyoruz2008'den beridir. 4.yýl oldu. Çok da olumlusonuçlar alýyoruz. Geçen senekine 1000kiþi katýlmýþtý. Gelecek sene bu festivalgeniþletip Lefkoþa'nýn yaný sýra Baf'ta dagerçekleþtirmek istiyoruz. Bunu devamettirebilirsek çok daha iyi sonuçlar ala-caðýz. Bunun dýþýnda Lefkoþa Üniversite-si'nde okuyan Kýbrýslý Türk ve Kýbrýslý Rumöðrencilerden oluþacak ortak bir örgütlen-me için çalýþýyoruz. n Havadis: Son olarak ne söylemek

istersiniz?n Athina: Geçmiþten ders alarak birlikte

hareket etmemiz ve bu tehlikeye karþý bir-likte mücadele etmemiz gerekiyor.Milliyetçilik ve faþizm insanlarý hiç bir yeregötürmez, huzur getirmez. Bizi barýþa vehuzura götürebilecek tek yöntem ortakmücadeledir. Barýþ da ancak böyle gerçek-leþebilir. Bu yüzden Kýbrýslý Türkler içerisin-deki tüm örgütler ortak mücadelede yeralmalý. n Havadis: Zaman ayýrdýðýnýz için

çok teþekkürler.n Athina: Ben teþekkür ederim.

(Not: Ýngilizce-Türkçe çevirideki deðerliyardýmlarýndan dolayý Aral Moral'ateþekkürler.)

faþizm istemiyoruz”

Page 8: yenicag 28012011

HABER8 28 OCAK 2011 CUMA

SELAMÝ ÝNCE/BÝRGÜN

Son tartýþma birçok kiþinin "google bilgisi"yletartýþma yürüttüðünü gösterdi. Türkiye neyitartýþtýðýný bilmiyor, konu araþtýrýlmadan, ince-lenmeden tartýþma yürütülüyor. Bu metnekesinleþmiþ bir metin muamelesi yapýlmasý herþeyden önce etik deðildir. BDP metniyle, butaslaðý karþý karþýya getirmeye çalýþmak dadoðru deðildir.

Demokratik Özerklik projesini, DTP ve BDP,bütün Türkiye'de uygulanabilir ve yasal partiformatýna uygun karar haline getirmiþtir. Çalýþ-tayda tartýþýlan taslak ise bu projenin, Kürt böl-gesinde nasýl uygulayacaðýný ifade etmeyedönük bir metin olarak hazýrlanmýþtýr. Butaslak Kürtlerin kendi kendilerini yönetmemodeli arayýþýdýr.

Hakan Tahmaz hem gazeteci - yazar hem deTürkiye Barýþ Meclisi sözcüsü-üyesi olarakKürt Sorunu'nun çözümü için yýllardýr çabaveren aydýnlardan biri. Tahmaz'ýn önemli birözelliði de Demokratik Toplum Kongresi çalýþ-malarýnýn hemen hepsinde yer almýþ olmasýve demokratik özerklik sürecini baþýndan berihem metinlerden hem de tartýþmalardanizlemiþ olmasý. Þemdinli´den Ankara´ya KürtSorunu isimli bir de kitabý bulunan Tahmaz'ýnçeþitli dergi ve gazetelerde konuyla ilgili yayýn-lanmýþ çok sayýda çalýþmasý var. Tahmazdemokratik toplum taslaðýnýn oluþum sürecinive süreci ve metinlerin özünü anlattý.

Demokratik Özerklik projesi yeni deðil.Siz baþýndan beri bu tartýþmalarýn için-desiniz. Bazý aydýnlarýn iddia ettiði gibi,Demokratik Özerklik projesinin ilk metniyleson metni arasýnda ciddi bir fark var mý?Ýlk neler söyleniyordu þimdi neler söyleniy-or?

Demokratik Özerklik tartýþmasýnda deðer-lendirme kapsamýna girebilecek birçok belgevar. Üç yýldýr süren bir tartýþma söz konusu.Tartýþýlan belgelerin baþýnda þunlar geliyor:Demokratik Toplum Kongresi'nin toplantýsonuç bildirileri, DTP ve BDP'nin demokratiközerklik projesinin ifade edildiði "Türkiye'ninDemokratikleþmesi ve Kürt SorunundaÇözüme Dair Siyasi Tutum Belgesi" veAbdullah Öcalan'ýn görüþme notlarý. Bunlarason günlerde yoðun olarak tartýþýlan DTKçalýþtayýna sunulan Demokratik ÖzerkKürdistan Modeli Taslaðý metni eklendi. Ancakbu taslaðýn baðlayýcýlý ve aðýrlýðý isminden deanlaþýlacaðý gibi öncekilerle ayný deðil.

Tabi ki, Kürtlerin üç yýldýr tartýþtýklarý özerklikkonusuyla ilgili ortaya çýkan bu metinlerin birbirinden çok farklý yanlarý var. Ancak bumetinler sistematik olarak takip edildiðinde,farklýlýktan daha çok, bir fikri takibin olduðunugörmek mümkündür.

Demokratik Özerklik projesini, DTP ve BDP,bütün Türkiye'de uygulanabilir ve yasal partiformatýna uygun karar haline getirmiþtir. Çalýþ-tayda tartýþýlan taslak ise bu projenin, Kürt böl-gesinde nasýl uygulayacaðýný ifade etmeyedönük bir metin olarak hazýrlanmýþtýr. Kürtlerinkendi kendilerini yönetme modeli arayýþýdýr.Her taslak metin gibi birçok yeri tartýþmayamuhtaçtýr. Bu metne kesinleþmiþ bir metinmuamelesi yapýlmasý her þeyden önce etikdeðildir. Ayný zamanda BDP metniyle, butaslaðý karþý karþýya getirmeye çalýþmak dadoðru deðildir.

DTK, 26-28 Ekim 2007 tarihleri arasýndayaptýðý ilk toplantýda, Kürt Sorunu'na silahsýzyolda çözüm modeli olarak Demokratik Özerk-lik modelini ortaya atýðýnda, bugün çoktartýþýlan "komünal toplum modeli", ekonomikmodel, öz savunma gibi konular çok öne çýk-mýyordu ve bu konulardaki vurgular çok belir-gin deðildi. Daha çok Türkiye'nin yönetimmodelinde reformlar öne çýkýyordu. Yerelyönetimlerin güçlendirmesi, merkezi idareninyetkilerinin yerel yönetime devredilmesi, yerelyönetim baðlamýnda Avrupa özerklik þartý öneçýkýyordu. Ancak bu tartýþýlan konularýnneredeyse tamamýnýn ipuçlarý vardý. BunlarKürt hareketinin ana metinlerinde zamanzaman öne çýkan arayýþ ve yaklaþýmlardýr.Mesele ilk DTK kararýnda da iç güvenliðinözerk bölgelere devri, bölge gelirlerin özerkbölgede kalmasý ve bölgesel Meclis'ler gibi

çok açýk önerililer var. Yine bayrak yerinebölgesel simgelerin bayrakla birlikte kullanýl-masý gibi öneriler var.

Özellikle son bir yýldýr Kürt hareketiningeliþtirdiði pratikler ve kimi örgütlenmelerleçözümsüzlük sürecinin uzayýp gitmesi 7-8Aðustos 2010 tarihinde yapýlan DTK 4.toplan-týsýnda demokratik özerkliðin yasal statüyekavuþturulmasý mücadelesiyle ve inþa etmekararýnýn bir sonucu olarak çalýþtaydakitaslaðýnýn ortaya çýkmýþ olduðu söylemekmümkün. Bir baþka ifadeyle taslak, bir anlam-da bir yýldýr pratikleþen özerlik çalýþmasýnýnmetne yansýmasýdýr.

Bu bakýmdan içerik olarak bu metinlerin birbiriyle çeliþen metinler olduðunu söylemekyanýltýcýdýr.

Demokratik Özerklik projesinin, Öcalan'ýn"demokratik konfedaralizm" teziyle ilgisine? Öcalan'ýn tezleri nasýl yansýdý taslaða?Kaba hatlarýyla Öcalan'ýn tezleri neler?

Bu metinleri ve demokratik özerklik projesini,Abdullah Öcalan'ýn 1999 yýlýndan bu yanageliþtirdiði Demokratik Cumhuriyet,Demokratik Konfedaralizm önermeleriyle birlik-te ele almak gerekiyor. Bir anlamda Öcalan'ýn1999 sonrasý geliþtirmeye çalýþtýðý ideolojik,politik çizgiyi kavramadandemokratik özerkliði anla-mak mümkün deðildir.

Taslakta bu perspektiftenkaynaklanan problemlerinve açýkla kavuþturulmasýgereken yönlerin olduðunukabul etmek gerek. Kezataslak Kürtelerin ulusal birönerisi olmasý kaygýsýnýfazlasýyla taþýdýðý için din,ahlak gibi motiflerle eklektikhale getirmiþtir.

Demokratik Özerklik proje-si "demokratik konfedaral-izm" tezinin bir parçasý olarak ortaya atýlmýþtýr.Son taslakta bu çok açýk bir biçimde görülüyor.Belki de bu yönü bu kadar yoðun tartýþmayayol açtý. Kürtlerin kendi kendilerini devletsiz birbiçimde demokrasi içinde yönetme modeliarayýþý sadece Türkiye sýnýrlarý içindekiKürtlerle sýnýrlý deðil. Taslak metinde"Demokratik özerklik; ... Kürdistan ülkesinindiðer parçalarýndaki Kürt siyasi sistemleri vebölge halklarýyla da demokratik ve özgür iliþkigeliþtirecektir....K ürdistan parçalarý arasýndakidemokratik konfederalizm bu temelde dahaiþlevsel hale gelecektir" cümleleri bunu gös-teriyor. Yani bizim "demokratik özerklik" diyetartýþtýðýmýz, Ýran, Irak, Suriye ve TürkiyeKürtlerinin kendi aralarýndaki birliði ve dayanýþ-mayý "devletsiz demokrasi" ile kurmaarayýþýdýr.

Görüldüðü gibi, burada ayrý devlet kurma vesýnýrlarýn deðiþtirme arayýþý dýþýnda bir yak-laþým göze çarpýyor. Bu yaklaþým iseÖcalan'ýn "klasik ulus devlet dönemi bitmiþtir,ben Marks'ý, Lenin'i aþtým" gibi yaklaþýmlarýnýnbir ürünüdür. Kürt hareketi, Türkiye içindemokratik cumhuriyet, Türkiye Kürtleri içindemokratik özerklik, bölge Kürtlerinin tamamýiçin ise "demokratik konfedaralizm" öneriyor.Tartýþmalarý bu baðlamda yürütmek bizi doðrusonuçlara ulaþtýrýr. Öcalan'ýn demokratik kon-fedaralizm tezi iki ayak üzerine oturuyor.Birincisi "çok hukukluluk" diðeri ise, "devletaygýtý yerine toplumsal örgütlenme aðlarý".Taslaða bu gözle bakýldýðýnda daha sahici birtartýþma yapabiliriz.

Bir baþka iddia da tartýþmaya sunulanmetinden Abdullah Öcalan'ýn pek hoþlan-madýðý yönünde. Bu konuda Öcalan'ýnaçýklamalarý, tartýþma metni ve liberalaydýnlarýn yorumlarýný nasýl deðer-lendirmek mümkün?

Öcalan tartýþmaya sunulan metinden hoþlan-madýðý iddiasý Öcalan'ýn üç hafta öncekigörüþme notlarýnda yer alan "Kongre de, Partide demokratik özerkliði çok dar ve basit elealmýþlar. Onlardan beklenen bir taslak veyakýrmýzý bir kitap ortaya koymalarý deðildir. Buprojeyi daha iyi sunabilirlerdi" cümlelerindençýkarýlmýþ bir sonuçtur. Ya da çýkarýlmak iste-nen bir sonuçtur. Ancak görüþme notlarýnýntamamý okunduðunda böyle bir sonuç çýkar-

mak mümkün deðil. Örneðin ayný görüþmenotlarýndaki þu vurguya ne demeli? "Bu projeyidaha iyi sunabilirlerdi. Mesela demokratiközerkliðin tüm Türkiye'nin projesi olduðunuyeterince açýklayabilirlerdi. Öncelikle Türklerlenasýl bir demokratik bütünleþme saðlayabile-ceðini açýklayabilirlerdi. Türkiye'deki milliyetçikesimin ne kadar güçlü olduðunu, dirençliolduðunu bilmeleri gerekirdi." Bu cümleler biruyarý yapýldýðýnýn açýk göstergesidir. Beklenenbir þeydir. Öcalan, bu türden uyarýyý çok sýkyapýyor. Bir anlamda herkes kendi rolünüoynuyor. Medyada çýkan, "Öcalan, özerkliktalebinden vazgeçiyor " yorumu, sadece buyorumu yapanlarýn kendi arzularýný ifade ede-bilir. Bizim aydýnlarýmýz gerçeði dillendirmeyerine, kendi arzularýný dille getirmeyi çok sev-erler. Çoðu kez de gerçeklerin yerine arzu-larýný geçirirler.

Özellikle sað taraftaki ve liberal aydýnlarýntaslaðý bu kadar eleþtirmelerini nasýl açýk-lýyorsunuz?

DTK çalýþtayýna veya medyadaki tartýþ-malara katýlan aydýnlarýn tutumlarý onlarýndünya görüþlerinden azade bir þey deðil.Taslak metinin bu derece saldýrýya uðra-masýnýn üç önemli nedeni var. Taslakta ve

sunumunda çok fazla sol jar-gon kullanýlmasý ve solçaðrýþýmlar yapmasý tartýþ-mayý hararetlendirdi. Bu,aydýnlarýmýzýn Kürt hareketiniyeterince tanýmadýðýnýn birgöstergesidir. Yine çalýþtaydaKürtlerin demokratik özerklik-ten kasýtlarýnýn, yerel yönetimreformunun, AB müktese-batýnýn çok ötesinde, "siyasiözerklik ve anayasal statü"istemleri olduðunun ortayaçýkmasý bazý aydýnlarda þok

etkisi yarattý. Keza antikapitalist bir içeriklehazýrlanmýþ olmasý da ayný etkiyi yarattý.Üçüncüsü ise "aydýn kibri ve elitizmi" tartýþ-mayý kýsýrlaþtýrdý. Biçim tartýþmasý, içerik tartýþ-masýnýn önüne geçti. Bunlar taslaða farklýgerekçelerle saðdan yapýlan eleþtirilerdir.

Þu kadarýný belirteyim ki, son tartýþma birçokkiþinin "google bilgisi"yle tartýþma yürüttüðünügösterdi. Türkiye neyi tartýþtýðýný bilmiyor.Konu araþtýrýlmadan, incelenmeden tartýþmayürütülüyor. Klasik sözlerle söyleyecek olur-sak, insanlar bilgi sahibi olmadan fikir sahibioluyorlar.

Düne kadar "silahlar sussun her þeyikonuþuruz" diyenler, hemen kýrmýzýçizgileriniilan ettiler. Polis kolejlerinde kamuoyundangizli konuþanlar, aleni ve demokratikzeminlerde yapýlan tartýþmaya tahammülsü-zlüklerini milliyetçi ve ötekileþtirici dilleriylesergilediler.

Kanaatimce taslaðýn ve demokratik özerklikprojesinin, soldan katkýya çok fazla ihtiyacý var.Ancak bu derece azgýnlaþmýþ milliyetçi, sosyal-þoven eleþtirilerin ve saldýrýlarýn yapýldýðýkoþullarda bu tartýþma hakkýyla yapýlamýyor.Mutlaka kapitalizm altýnda, "kapitalist olmayanbir ekonomik sistem" ve merkezi devlet yapýsý-na baðlý bir "devletsiz demokrasi modeli", reelsosyalizm deneyimleri ýþýðýnda, tartýþýlarakgerçekleþebilir, bir demokratik modele dönüþe-bilir.

Bütün metinlerin özü aynýHakan Tahmaz'ýn sözünü ettiði ve "geliþtir-

ildiðini" söylediði, ancak bazý yazarlarýn sontaslaða tersmiþ gibi göstermeye çalýþtýðýmetinlerle son taslaðý karþýlaþtýrdýðýmýzdagerçekten de ilk metinle son metin arsýnda birfark olmadýðý görülüyor. Hatta ilk metindekidemokratik özerklik maddesi, sonraki birçokmetine olduðu gibi eklenmiþ. DemokratikToplum Partisi'nin 8 Kasým 2007 tarihli ikinciOlaðanüstü Kongresi'nde kabul ettiði"Türkiye'nin Demokratikleþmesi Ve KürtSorununda Çözüme Dair Siyasi TutumBelgesi"ndeki "demokratik özerklik" mad-deleriyle 26-28 Ekim 2007 tarihleri arasýndaDiyarbakýr'da yapýlan ilk Demokratik ToplumKongresi sonuç metnindeki bölüm tamamenayný. Yani DTP, bir hafta önceki taslaðý olduðu

gibi kabul etmiþ. Her iki metindeki ortak mad-deler þöyle sýralanýyor:

Demokratik Özerklik;* Türkiye siyasi ve idari yapýsýnda

demokratikleþmeyi saðlamak amacýyla köklübir reformu ön görür

* Sorunlarýn çözümünde geliþtirilecek yön-temler için, yereli güçlendirme, halký söz vekarar sahibi kýlma felsefesinden hareket eder,

* Halkýn karar süreçlerine dâhil olmasý içindemokratik katýlýmcýlýðý savunur ve tüm yerelbirimlerde meclis sistemini esas alýr,

* Salt "Etnik" ve "Toprak" temelli özerklikanlayýþý yerine kültürel farklýlýklarýn özgürceifade edildiði bölgesel ve yerel bir yapýlanmayýsavunur,

* "Bayrak" ve "Resmi Dil" tüm "TürkiyeUlusu" için geçerli olmakla birlikte her bölge veözerk birimin kendi renkleri ve sembolleriyledemokratik öz yönetimini oluþturmasýnýöngörür,

* Sorunlarýn çözümünü sadece devlet sis-temini deðiþtirmede aramaz, toplumun özyeterliliðini esas alýr.

Ýlk metin 26-28 Ekim 2007 tarihleri arasýndaDiyarbakýr'da yapýlan kongre sonrasýnda oluþ-turulan Demokratik Toplum Kongresi ÇalýþmaGrubu üyelerinin imzasýyla yayýnlanmýþtý.Ýmzacýlar þunlar:

Nurettin Demirtaþ, Leyla Zana, Selim Sadak,Ayla Aakat Ata, Sebahat Tuncel, AbdullahAkengin, Kamuran Yüksek, Mensur Iþýk, ÝzzetBelge, Cesim Soylu, Þamil Altan, ÇerkezKorkmaz, Þiran Eminoðlu, Mazlum Tekdað,Ahmet Çelen, Mustafa Rollas, Hamit Dýlbahar,Nimet Epözdemir, Kutbettin Yazbaþ, KenanBüyüktaþ, Mehmet Ayhan.

Hatta diðer çalýþmalarda da bu maddelerinhiç deðiþmediði, DTK'nin de bu fikrin takipçisiolduðu, fikri adým adým geliþtirdiði görülmekte.Örneðin 24 Þubat 2008 tarihinde Diyarbakýr'datoplanan Demokratik Toplum Kongresi 1.Olaðanüstü Kongresi'nde alýnan 3 önemlikarardan ilki þöyle:

"Genel kurulda, Kürt sorunun en çaðdaþ vehalklar adýna en gerçekçi çözüm yolununDemokratik Özerk Kürdistan olduðunu ileneden kongremiz, bu toplantýmýzda çözümühayata geçirecek ve kendi toplumsal sis-temimizin inþasýnda önemli rol oynayacakDemokratik Toplum Kongresi'nin misyonukonusunda ortak bir anlayýþ birliðine varmýþtýr.Kuruluþ aþamasýnda olan Kongremizin, Kürthalkýnýn temel yasama organý niteliðinde, tümbileþenleri kapsayacak tarzda bir yýllýk süreçiçinde yapýlandýrýlmasýný kararlaþtýrmýþtýr…"

AZ DEVLET ÇOK TOPLUMBütün metinlerde olayýn özü þöyle anlatýlýyor:"Toplumun kendi öz ve sivil örgütlenmeleri ile

birlikte ele alýnmasý gereken "DemokratikÖzerklik" uygulamasý, özünde "az devlet" "çoktoplum", baþka bir ifadeyle "az yasak" "çoközgürlük" anlayýþýnýn sistematize edilmiþ mod-elidir. Bunun içindir ki, toplumun tüm sorun-larýnýn çözümünün devletten beklenmediði,sivil ve baðýmsýz kurumlar aracýlýðý iletoplumun kendi sorunlarýna çözümlergeliþtirdiði daha pratik, daha demokratik vedaha katýlýmcý bir sistemdir.

Ekonomiden çevre sorunlarýna, saðlýktaneðitime, kültür ve sanattan kadýn özgürlüðünekadar toplumsal yaþamýn her alanýnda özyeterliliði esas alan özerk birimler oluþmalýdýr.Bunun anlamý toplumun, kendi demokratiközerklik sistemini, kendi iradesi ile inþa etme-sidir. Kongremiz, bir yandan devlet yapýlan-masýnda reformu öngörürken öte yandan bek-lemeksizin toplumun kendi örgütlenme sistem-ini kurmasýný kararlaþtýrmýþtýr…"

Görüldüðü gibi bugünkü taslakta detaylý birbiçimde tartýþmaya açýlan "Ekonomiden çevresorunlarýna, saðlýktan eðitime, kültür ve sanat-tan kadýn özgürlüðüne kadar toplumsalyaþamýn her alanýnda öz yeterliliði esas alanözerk birimler" oluþturulacaðý 3 yýldýr söyleniy-or.

Hakan Tahmaz'ýn dediði gibi, aydýnlarýn eðerKürtleri tanýmýyorlarsa, ya google bilgisiyle yet-inmemeyi öðrenmeleri ya da kibirden arýnmýþolmalarý gerekiyor.

Demokratik özerkliði ‘google’da aramak!

Page 9: yenicag 28012011

ÖZEL 928 OCAK 2011 CUMA

SerhanGazioðluHAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...

Page 10: yenicag 28012011

Bilmem farkýnda mýsýnýz?Türkiye'de hýzla eskiye birdönüþ var. AB rotasýndanuzaklaþýlmýþ, iktidar partisiAKP milliyetçilik söyleminesýký sýkýya sarýlmýþ, gazetelersindirilmiþ. ProtestocularaPolisin göstere göstere mey-dan dayaðý atmalarý, öðrenci-

lerin polis tarafýndan karga tulumbagötürülmeleri, polisin üniversitelere müda-haleleri, gazetecilere arka arkaya davaaçmalar, geliþigüzel hapse atmalar, þarkkurnazlýðýyla salýverilen katil kanara þeri-atçý mahkûmlar ayyuka çýkmýþ. Hakarama mücadelesinde eylemcilerin dahakent ya da cadde giriþlerinde polis tarafýn-dan organize engellenmeleri de yeni birpolis taktiði olarak göze çarpýyor.Komþularla "sýfýr sorun" politikasý aðýzlar-da sakýz olup sorunlara yeni sorunlareklenirken Papandreu'nun Türkiye'ye yap-týðý bir ziyarette ordunun ayný gün HavaKuvvetleri vasýtasý ile Yunanistan'ý tacizi,Ýsrail'le sistematik politik gerilim, ona bunatafra atmalar ve son olarak Merkel'ingüney Kýbrýs'a yaptýðý ziyaret sonrasýsorunun çözümüne atýfta bulunanÞansölyenin Türkiye'nin sert tepkisinemaruz kalýp Almanya'dan özür talepetmesi tüm bunlar AB ile iplerin koparýla-caðýnýn birer göstergeleridir.

Bir yanda Ýslam'ýn, öte yanda mil-liyetçiliðin ayak sesleriTüm bunlar 2004'te Annan Planý'na

"sözde evet" diyen Türk tarafýnýn artýkdünyayý daha fazla kandýramayacaðýnýnbir yansýmasýdýr. AB'nin Türkiye'ye verdiðikredi dolmuþ, yolun sonuna gelinmiþtir.Düþünsenize; 33 baþlýktan hiçbirisibaþarýlamamýþ, ama AB suçlanmýþtýr.Sanýrým AB'ye üye veya aday olan ülkelerarasýnda kimse girmemek için bu kadarçaba sarf etmemiþtir; her ne kadar tersisöylenip iddia edilse de... 1963'te AnkaraAntlaþmasý'nýn üzerinden 47 yýl geçme-sine raðmen ne yazýk ki bir Siyasi PartilerKanunu bile deðiþtirilememiþ ve % 10barajý düþürülememiþ! AB yolunda sürekliayak sürümüþ, "bize haksýzlýk yapýlýyor"edebiyatý altýnda koca bir ülke uyutulmuþ-tur. Dahasý var; Haziranda yapýlacakseçimler öncesi Ýslam'ýn ayak sesleriniyansýtan provalar, AB projesi masalý altýn-da sigaraya derken aslýnda içkiye getir-ilmek istenen ülke çapýnda yasaklar. Ateþlisilah taþýma yaþý 18'e düþürülmekistenirken, içkiye 24 yaþ sýnýrý getirmekistenmesi þunun ifadesidir: Oy kullan-abilirsin, çifte silah taþýyabilirsin, askerlikkahramanlar gibi yapabilirsin ama içki iç-

me-ye-cek-sin! Tamam mýçocuðum? Bir yandaÝslam'ýn ayak sesleri, biryanda milliyetçiliðin ayaksesleri, MHP lideriBahçeli'nin Erdoðan'ýnYunanistan ve Almanya'yagösterdiði tepkilere destekbelirtip olumlu bulmasý,AKP'nin çizgisinin nasýlsapýp Türkiye halký içinhangi çanlarýn çaldýðýný da

göstermektedir! Ýslami milliyetçiliðin entehlikeli yaný halka sürekli yalan söylen-mesidir. Erdoðan'ýn bir de "Biz Ýslamülkeleri olarak birbirimize yeteriz" açýkla-masý ve "Þamgen" teorisi ise Türkiye içingidilecek köyün minarelerini göstermiþtir!

Kamera kayýtlarýnýn tek tek ince-leneceðinin açýklanmasý,demokrasinin bittiði andýrBu bir yol ayrýmýdýr ve Erdoðan son viraj-

da kendisini güvenceye almak içinKýbrýs'ta "para yok" ayaklarýna yatarkenTC'deki memur kesime % 13 gibi büyükbir zam artýþýný müjdelemiþ, kazýðý saðlamtemellere oturtmuþtur… Her þey adýmadým, planlý þekilde yolunda cereyanederken, Türk Telekom Arena Stadý'nýnaçýlýþýnda GS'li futbolseverlerin Baþbakanýprotestosu bir dönüm noktasý olmuþ, gele-ceðe yönelik bir umut ýþýðýnýn doðmasýnayol açmýþtýr. Ajax kulübünün baþkaný"Baþbakan neden stadý ter ketti ki?" diyesorarken, aldýðý yanýt karþýsýnda þokeolmuþ ama bir gün sonra GS BaþkanýPolat'ýn "Bu olaya karýþanlarý stada birdaha almayacaðýz" açýklamasýný duya-mamýþtýr. Ýyi ki de duymamýþtýr!Yaþananlar faþizmin ne boyutlara geldiði-ni, hoþgörüsüzlüðün nerelere vardýðýnýçok iyi özetliyordu. Protesto olmuþsa neolmuþ yani? Demokrasi isteyenin istediðinisöyleyebildiði birazcýk da nankörlük içerenbir rejim deðil midir? Kamera kayýtlarýnýntek tek inceleneceðinin açýklanmasý,demokrasinin bittiði andýr. Stadyumdakiseyircilerin güvenliðini saðladýðý sanýlankameralar meðerse herkesi tek tek fiþle-mek içinmiþ. AB yolunda Türkiye görsüngözünüz. Bu noktada AKP yetkililerine birhatýrlatma yapmak lazým: 80'li yýllarýnANAP'ý demokratik deðerleriseslendirirken zirvedeyken, Özal sonrasýMesut Yýlmaz'ýn ise milliyetçilik rüzgârlarý-na sarýlýp kapýlmasý zirvede olan bir par-tinin nasýl sýfýrlandýðýnýn en canlý kanýtýolarak durmaktadýr. Keza DYP de öyle...Geçen yýl oynanan Bursa-Diyarbakýrmaçýný da unutmamak lazým: Maçta 1500Türk bayraðý ve 200 metre boyunda "NeMutlu Türküm Diyene" pankartý açýlmasýve geçenlerde Bursa'daki 187 sivil toplumörgütünün oluþturduðu "HepimizMehmediz Güç Birliði Platformu"nun "ikidil, iki bayrak" açýklamalarýna büyük tepkigöstererek sözcüleri Selçuk Türkoðlu vasý-tasý ile "Dünyanýn kalbi konumundaki butopraklarlar üzerinde ya tek dil, tek millet,tek bayrak, tek devlet var olur. Ya da,dünya yangýn yeri olur" demesi milliyetçi-likte varýlan son noktayý çok da güzel

göstermektedir! Bunlara sivil toplum

örgütü demek mümkünmüdür?

Takke düþmüþ kellergörünmüþtür

Kýsacasý görüldüðüüzere Ergenokon diyetabir ettikleri ElmSokaðýnýn kahramanýFreddy, herkesin sandýðýgibi tasfiye edilmemiþsadece yenilenmiþtir.Eskisi hükümsüzkýlýnýrken, yenisi daha daetkinleþtirilmiþ olup tüm

unsurlarýyla iþbaþýndadýr. Erdoðansanýldýðý gibi ordu ile kavga etmemiþ,bilakis uzlaþmýþtýr. Bu konuda en somutörnek, referandumda 12 Eylül Anayasasýnýyargýya taþýyacaðýný söyleyip %58 oyalmasýna raðmen Sayýþtay Yasasý'ndaaskerle anlaþýp orduyu halkýn denetimidýþýnda býrakmasýdýr. Kürt meselesinde"devletin dilini" kullanýrken, bütün büyükmeselelerde çözümleri dondurup, heykel,dizi gibi entipüften kavgalarla muhafazakârkesimin gözünü boyarken, AKP'nin yükse-len yýldýzý Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu'nunda "Sarýkamýþ'ta gerekirse doksan binkiþiyi daha feda edebileceklerini " ifadeedip gazeteciler önünde ant içmesimanidardýr.

AKP böylece Sayýþtay Yasasý'nýn hazýr-lanýþý sýrasýnda Genelkurmay'la gizlianlaþmalar yapýp ordunun denetiminigözlerden saklarken, askeri yargýyadokunmamýþ, Yunan Baþbakaný bura-dayken savaþ uçaklarýnýn Yunanadalarýnýn üstünde uçurulmasý karþýsýndada sessiz kalmýþtýr.

En önemlisi daha fazla özgürlüktenbahsederek yüksek düzeyde oy alýrken,kendisini askere karþý en çok savunanTARAF gazetesi Genel Yayýn YönetmeniAhmet Altan'a 50 bin TL'lik dava açmasýözgürlükler konusunda ne kadar samimiolduðunun da göstergesidir! Militarizmkarþýtý gözükürken ordunun kendi deneti-minde olursa silahlanmasýna ve güçlüolmasýna bir itirazý yoktur; Takke düþmüþkeller görünmüþtür…

Gelinen nokta mahkeme kapýsýn-da biten bir cici balayýgörünümündedirHalbuki daha iki yýl önce, 1 Þubat

2009'da Aya Ýrini'de 2008 Yýlý Kültür SanatBüyük Ödülü kendisi gibi yazar olanbabasý Çetin Altan'a verilmiþti. Törendekonuþan Baþbakan Erdoðan, Çetin Altan'ave düþünce dünyasýna müjdeler vermiþti:"Türkiye artýk ne Çetin Altan'ý 300 kezmahkeme kapýlarýna çaðýran ve düþünceyimahkum eden bir Türkiye'dir, ne de NazýmHikmeti 12 yýl boyunca hapislerde tutan birTürkiye'dir. O alýngan, o vehimler üretenTürkiye artýk yerini özgüvene býrakmýþtýr."Bu sözlere þapka çýkarýlýr. Þimdi þusözlere de dikkat. Erdoðan:

"Demokrasinin temeli tahammül duy-gusudur, her türlü düþünceye saygý gös-terilmesidir."

Bugün ise gelinen nokta mahkemekapýsýnda biten bir cici balayýgörünümündedir. Burasý Türkiye'dir; söz-lerin buhar olduðu, insan öneminin bir hiçolduðu, konuþmalarýn mikrofonlarda vekâðýt üzerinde kaldýðý bir yerdir.

Kýbrýs'a dönersek, Rumlarýn AnnanPlaný'na "Hayýr" diyeceðini bildiðindentopluma "Evet" dedirtmiþ, üstelik bunudönemin Dýþiþleri Bakaný Abdullah Gül deitiraf etmiþ, "Evet"iyle dünyayý bir süre-liðine kandýrýrken, halka da "Tek bir askerçekmedik, bir gram da toprak vermedik"edebiyatý yaparak Evet'inde samimi

olmadýðýný açýkça göstermiþtir. Dahasýgörev süresinde adaya Türkiye'den nüfustaþýma rekoru kýrarak CenevreAnlaþmalarý'ný ihlal þampiyonu olmuþ,adayý hýzla kolonileþtirerek tarihegeçmiþtir!

Özetleyecek olursak; milliyetçilik rüzgâr-larý doruða çýkarken, diðer taraftan daÝslam'ýn ayak sesleri kulaklarý paralarken,her þey sanki de bir kamera þakasýndanibaret gibi sunulmaktadýr! Ama tüm bunlarbizim hayatýmýzýn acý gerçekleridir.

AB ile incelen iplerin kopmasý için sonhamleler yapýlmýþtýr: Merkel ya özürdileyecek, ya da özür dileyecektir! YeniBaþbuðumuz öyle buyurmuþtur!

Bu, 'olmayacak duaya amin demek' deðilde nedir?

Milliyetçilik rüzgarlarý fýrtýnayadönüþürken Allahuekber sesleri de onaeþlik ediyor…

GÖZDEN KAÇMAYANLAR!Önce hiç kimsenin kabul etmediði,

Afrikalýlarýn bile reddettiði saðlýksýz etleribize yedirdiler. Ardýndan hiç bir ülkeninkabul etmediði, Türkiye'den yola çýkanyanýk unlarý adaya sokup Dikmençöplüðüne boþalttýlar. Yetmedi, Ýtalya'yasipariþli Silikozis adlý kimyasal maddeyigemide yangýn çýkýp Ýtalya kabul etmey-ince 50.000 $ karþýlýðý Maðusa Limaný'naboþalttýlar. Yetmedi, içinde radyoaktifmadde bulunan TC'den getirilen devasahurdalarý Serbest Liman'a boþalttýlar; hemde çocuklarýn gittiði Karakol Îlkokulu'nun50 metre arkasýna bir yere! Ülke resmenTC'nin her türlü çöplüðü haline getirilmiþ.Ýnsan sormadan edemiyor: Ýnsana zerrekadar deðer vermeyen bir yapý ne iþeyarar? Devlet, insaný korumak için mi,yoksa yok etmek için mi kullanýlýr?Mademki herkes çöpünü, atýðýnýgeliþigüzel KKTC'ye býrakýyor, oldu olacakdevleti de binalarýyla Dikmen çöplüðünetaþýyalým, olsun bitsin. Ne þiþ yansýn, nekebap!

BUNLARI BÝLÝYOR MUSUNUZ?TC Çevre ve Orman Bakanlýðý aðaçlara

orman yangýnlarýndan beþ kat daha fazlazarar veren böcekleri yok etmek için labo-ratuarda terminatör böcek üretti. Doðadakizararlý böcekleri yiyerek aðaçlarý koruyanterminatör böcekler, devleti her yýl 10 mily-on harcama yapmaktan kurtaracak.Bilindiði üzere kuþlar ormanlarda zararyapan böceklerin yumurtalarý, larva veerginleriyle beslenirler. Bu nedenle biraðaçkakan kendi aðýrlýðý kadar günlükzararlý böcek tüketir, ormandaki biyolojikdengenin korunmasýna faydalý olur. Birkarýnca yuvasýnda yaklaþýk 300 bin karýn-ca yaþar. Bir hektarlýk ormanlýk alandazararlý böceklerin larva, yumurta ve ergin-lerini yiyerek doðal dengenin saðlan-masýnda faydalý olurlar. AK Partinin bukadar çevreci olduðunu bilmiyordukdoðrusu. Kuzey Kýbrýs'ta orman arazilerinipeþkeþ çektiðini biliyorduk ama demek kiTürkiye söz konusu olunca koruduklarý davarmýþ!

YORUM10 28 OCAK 2011 CUMA

Yýlmaz

ParlanAKP VE

TÜRKÝYE!

Ç U VÇ U V A L D I ZA L D I Z . . .. . .

[email protected]

Page 11: yenicag 28012011

YORUM 1128 OCAK 2011 CUMA

Eðer iþler yolunda giderse, gazete yayýnlandýðý günülkemizde Miting yapýlmakta olacaktýr. Ayný çeliþkiyeniden ortada sýrýtacaktýr: Hem yazý yazýlýrken olacakdönemi olurken, makale okunurken de büyük aksilikolmazsa ilgili gösteri de yapýlýyor durumda olacaktýr. Birbaþka çeliþki daha þimdiden sýrýttý: Konu her ne kadarsiyasal ve sosyal olsada þu noktada yine takýlýndý:Deðiþim genel sistemsel deðiþim açýlýmýna dek olacak-mý? Yoksa yine salt suç iþbrlikci kesimin deðiþim makya-jýnda sýnýrlanýp sadece koltuk sahibi deðiþimle kalýnacak-týr? Ýþte daha baþtan özelikle parlementer partiler koltukhesabý nedeniyle konu sadece acentacýlarla sýnýrlanýpdayatan temel kesime dokunulmama istencide duruyor-lar. Bu yeniden Kuzey Kýbrýstaki resmi siyasal kurumsalgerçeklerin ve yaþanýlanlarýn öteleþtirme ikileminde ayak-ta durmanýn resmi olarak karþýmýzda duruyor.

Kuzey Kýbrýsta artýk herkes son ekonomik geliþmelerinTürkiye dayatmalý paketler olduðunu kabul ediyor. Yalnýzçok önemli bir eksik

hala giderilmedi: Türkiyenin de dahayatýðý paketlerin dekendsinin deðil genel sistemin reçetesi olduðu hala peksöylenmez. Konu Türkiyede takýlýyor. Burda dahi önemligelinen nokta ile siyasal duruþun eski çeliþkisi haladevam ediyor. Özelikle sistemden hala pay bekleyenlerve algýlamalarý hep alma kayýrmacýlýðýna dayalý kesimlersöylenen ve kendilerininde tekarlamasýna karþýn da slo-ganda dahi Türkiye noktasýna karþý durmaktadýrlar. ZatenKuzey Kýbrýsta hep özde bilinmesine raðmen heptabusalaþtýrýlýp yok saydýrýlan resmi siyasetin yenidentekrarý yaþanýyor. Ufak fark Türkiyedeki devlet içi ege-menlik çatýþmasý nedeniyle orda taraf olan bazý içsel iþbi-likciler AKP eleþtirisi yapma aþamasýnda durma konumu-na geldiler.

Þimdi Miting günü geldikçe özellikle "o deðil beni tercihet" beklentisindeki siyasiler, ikide bir uzatmalý kuruluþlarla"Türkiye eleþtirilmesin" uyarýlarýný medyadan dahi baðýrabaðýra söylemektedir. Böylelikle þimdiden içsel boþaltýmlakonu giderek koltuk oturma hesaplarý daraltýsýna gelinme

tehlikesi oldu. Zaten genelde kitlesel siyasetci güvensiz-likleri hep endiþelerle bekleniyordu. Böylelikle paketeleþtirisi giderek UBP eksenine sýkýþtýrýlma adýmlarý atýl-ma çabasýndadýr. Burda politik etken yeniden sýrýtýrken,içsel ne denli kýsýrlaþma olduðunu tekrar hatýrlatý. Helepaketi imzalayanlarýn þimdi koltukta olmadýklarý için dekonuyu daha öfkeli söylemle UBP noktasýnda tutarakmuhalefet öfkesi ve resmi koltuk alma siyasal daraltýylaoynama tiyatrosu da oldukça önemli yer alýyor. CTP dünekadar yaptýklarý ve imzaladýklarý bu paket nedeniylesokaða çýkmazken, þimdi öfkeli seslerle içi boþ sologan-larla aslýnda Türkiye AKP çevrelerine "ben hazýrým vesendikalarýn bir kýsmýný da denetim altýna alabilirim"mesajýný da veriyor.

Son içsel bir uyarý; Toplumsal kesimlerde oldukça derinötekileþmeler devam ediyor. Hatta alýnan bazý kararlareðer kendine dokunmuyorsa "oh olsun" diyecek kadar dauzaklaþmalar vardýr. Sadece Yýlan kendine dokunul-duðunda yanýt noktasýnda diðer kesimlere yaklaþýyor.Þimdilik yoðunlaþan çalýþan üzerindeki baský hak gasbýdiðer kesimelre dokunulmadýkça destek verilmiyor. Helegüdük iþveren kesimleri gerçek el deðiþtirme siyasetinedeðil de hala kendilerine verme kayýrma noktasýnda iliþki-lerine yön vermektedir. Yani Ferdinin iþveren iþçi ortakpayda hayali de aslýnda suda eriyen þeker gibi tatlýdýr.

Diðer herkesimin göz ardý etiði genel noktaya gelelim:Kimse hala þunu tam anlayamadý: Uygulanan reçetegenel ÝMF yeniden paylaþtýrma Pazar açýlýmý olmaktadýr.Türkiye de en önemli müþteri uygulatýcý olmaktadýr. BunuKuzey Kýbrýsa da taþýrken sistem içi rolünü hep göz ardýediyoruz. Unutuyoruz ki ekonomik siyasetin genel birpiyasal parçasý uygulamasý olduðunu: Yine devamýndagenel AKP siyasetinin ister ýlýmlý Ýslam ister diðer etiketiYeni Osmanlý idolojisi de Emperyalist siyasetin Orta Doðueksenli ve genel kültür-

ler çatýþmasý stratejisi adýmý geliþtirmesini hep bellektensiliyoruz. Oysa bunlarý birlikte ele alýrsak daha net sýnýfsalve yeni Orta doðu siyasetlerle ekonomik çöken amadevamda direnen Neoliberalist kuramlarý kavrarýz. Ozaman da Mücadele alanlarýný daha net belirleriz. Oysabizde hala statik devamlýlýkla koltuk kapma, varolaný eldetutma, pay saðlama gibi duran ama adýna kiþisel faydacýyer alma deðiþimlerle takýlýp kaldýk. Hele de toplumsalolarak deðiþen nufustan tutun beklenti ve parçalanmýþlýk-lar hala sistemin devamýný saðlýyor. Onun için çoðueylemler sanki yok gibi koltukcular þovlarla temaslar veinsanlarýn arasýnda gezip gayet normal sohbetler yap-maktadýrlar.

Dünyayý izleyenler acý tablolarý bu þekilde deðiþik biçim-lerde görür: Tunus istisnasý ise yeni bir hatýrlatma gibioldu. Hala siyasal önderlik net olmamasýna karþýn, yöne-tim kesiminin verdiði bakandan devlet baþkanýna kellelereraðmen ille de genel deðiþimde direniyorlar. Bu küçümse-nen ve düne kadar sosyal muhalefeti dahi söylenmeyenTunusta oluyor. Dünyadaki yankýsý zaten bu nedenleönemli oldu. Oysa Avrupa dahi bize acý bir ilaç içiriyordu.Yunanistan, Fransa, Ýngiltere ve Ýtalya gibi nice ülkelerdebu tip ekonomik kemer sýkmalar gündeme geldi.Sendikalar ve diðer kesimler konu parlementoya gelðincesokaða çýktýlar: Fransa ve Yunanistan oldjukça sert gös-teriler ablukalar dahi yaptýlar. Ama yasalar parmaksayýsýyla geçince de yeniden sokaklar kendi haline geldil-er. Yönetimler koltuklarýnda kaldýlar. Hatta Yunanistandaen sert gösterilerde Birleþik Sol partisinin kamu oyudesteði Yüzde 28 çýkarken, yumuþayan ortamda yapýlanyerel seçimde bu partinin adý dahi okunmayýp iktidar par-tisini daha güçlü þekilde ortaya çýkardý. Çünkü poletikönderlik ve toplumsal talep çizgisi bazen sert muhalefetolsada siyasal yönelim deðiþimi oldukça etkili rol almak-tadýr.

Tunusu Avrupadaki toplumsal sokak konumundanayýran noktada budur. Gelen yasalarla kaybedileceklerekarþý direnç olup orda kalýndý. Seçimlere dahi oy yansý-madý. Hatta bazý ülkekerde daha saða kayýþla sistemdaha bir güçlendirildi. Oysa Tunusda verilen sözler, isti-falar ve diðer sistemi koruma adýna yapýlanlarýn toplum-sal sokaðý durdurmadý. Burda belirsizlik ise hala deðiþimdiyenelerin politik önderlik hedefli sonucu belirsizolmasýdýr. Böylelikle demokratik Avrupada sokaklarkemer sýkmayý durduramazken, küçümsenen AfrikadakiTunus beklide baþka bir sokak dersi veriyor. Burda bizedönerek dersler ve örgütsel gerçeklerle siaysal hedefleribirlikte alma durumunu artýk çaðrýþtýrmasý gerekiyor. Amane sýnýfsal nede ulusal ortak paydasý olmayan siyase-timizin kolayca kandýrýlma tangosunda takýlýp kalmatehlikesinden çýkýp doðal hal alan davranýþ oldu. Bunu daegemen elit kullanýp kemer sýkmalarý dahi kendini dýþtala-yarak ayrýcalýklarýný daha fazla artýrarak yapmaktadýr.Bunu dahi gerçekleþtirecek deðiþim söylenmez. Çünküne acýdýr ayný ayrýcalýklarý toplumsal muhalefet içindebulunan bazý kesimler de istemektedir.

Tüm bu anlatýklarýmdan sonra hala Derviþten Kýbrýssorununu çözecek umuduyla konuþma anlamý varmý?

Özkan

YýkýcýDÜNYADA OLANLAR

VE NASIL BÝR ADADAYAÞIYORUZ?

[email protected]

Güney'e pek alýþveriþ için de gidemiyorum.Benim Güney'e gidiþim sadece oradaki uluslararasý konferanslar ve bir de iki toplumlu etkin-likler içindi 2003 öncesi. Ama þimdilerde gidenyakýn arkadaþlardan duyuyorum. Oradamaðazalarda ve çarþýlarda artýk Türkiye'deüretilmiþ oyuncaklar ve çeþitli mallar þu andaþimdilerde daha da ucuz satýlmakta. HattaKuzey'den oralara gidenler maðazalarda,

Kuzey'den de daha ucuz olduðu için, Türkiye'den Güney'egiden mallarý almaya baþlamýþlar. Bana alýnan mallarý dagösteriyorlar. Yani ambargo veya kýsýtlama dinlemeyenTürkiyeli iþletmeler, direk olarak temasa ve alýþveriþebaþlamýþlar. 1974 yýlýndan beri Kýbrýs'a Türkiye mallarý ithaledenler ise sadece Kuzey'in pazarýna sahip çýkmayaçalýþýyorlar. Ve Maliye Bakaný da barikatlarda tuzaklarkurarak Güney'den mal alanlarý cezalandýrmaya çalýþýyor.Ekonomik anlayýþlarý da bu kadar gariplerimin. 1974öncesinde de sadece enklavlarýn içindeki insanlarýtitreterek,enklavlarýn içindeki pazara sahip çýkýp, Kýbrýsrumburjuvazisinin acentalýðýný yapmaya çalýþýyorlardý ama1968 yýlýndan sonra Kýbrýstürk halký kapalýlýðý yararakKýbrýsrum kesimlerindeki ve çarþýsýndaki mallarý alýp kul-lanmaya ve alýþveriþ yapmaya baþlamýþtý. Bizimkileriniþgüzarlýðý daha fazla 2003 yýlýna kadar sürdü. O dönem-den önce de sanayi ürünlerini gene iç piyasada Türkiye'lifirmalara kaptýrmýþlardý. Þu anda da hem Kuzey'de hemde Güney'de kaptýrdýlar. Bizimkiler sadece Kuzey piyasasý-na hakim olmaya çalýþýyorlar ama belli ki bu da olamaya-cak. Türkiye firmalarý, serbest piyasa ve oradaki devletin

de kendilerine destekleriyle hem Kuzey'e hem de Güney'ehakim oluyorlar. Yani onlar da devletin gücüyle Kuzey'i buþekilde bizimkilerin umarsýz bakýþlarýyla kontrol altýna alýy-orlar. Paketler de gene bu umarsýz bakýþlar altýnda bizimki-lerin uyumalarýyla hem halkýn aleyhine hem de daha son-ralarý onlara da zarar verecek þekilde geçmekte. HadiKýbrýslýrum bu iþi kontrol etmekte ve Güney'de Kuzey'egöre daha ucuza Türk malý alýp yemektedir de, bizimkilerene buyurulur? Hem çarþýyý devrettiler ayný firmalara, hemde Güney piyasasýný da kaybettiler. Yapýlan hesap neydi?Hiç olmazsa Türkiye þirketleri ve burjuvazisi bizimkileriaracý diye kullanacak ve bizimkiler de kar rantlarýný bu mal-lar üzerine koyup Güney'e satacaklardý. Bu olmadý...Türkiye burjuvazisi direk Güney'le Yunanistan üzerindetemasa geçti ve oradaki piyasalara da girdi. Ve üstelikKýbrýslýrum müþteri buradakinden de daha ucuza alýyorveya yiyor ayný mallarý. Peki son zamanlarda Kýbrýsrum(Kýbrýs Cumhuriyeti) Yönetimi ve Türkiye arasýndaki perdearkasýndaki görüþmelerin anlamý ne?

Gazeteleri veya haberleri yakýndan izleyenler bizdekiiþadamý, tüccar veya iþveren kesimlerinin ne kadarçeliþkide olduklarýný görecek. Önceleri UBP Hükümeti vehempalarýnýn halký hedef alarak yaptýklarýný hoþ görüyor vebunu da destekliyorlardý. Hatta bunlarýn içinde öyle olanlarvardý ki memurdan kesilip de vergi alýnmasýný vememurlarýn daha az maaþ almasýný istiyorlardý.Çiçek'inpaketi için "Herkes parmaðýný taþýn altýna koysun" diyor-lardý. Esasýnda bu sözcüðün anlamý da "Halkýn elindekilerialýn ve baðýrmalarýna da aldanmayýn" demekti. Bu sözüedenler esasýnda halký devirmeyi hedeflemiþlerdi ki þimdil-erde bu da belli oldu. Bu moralle ataða kalkan UBPhükümeti, önceleri bu doðrultuda hareket erken sonzamanlarda artýk paketin gereði, ithal mallara getirdiði"kdv" kolaylýklarýyla bunlarýn yerli üretimlerine vergi koy-maya baþladý. Yani bunlarý bir oranda öyle bir darbeledi kibunlarýn baðýrmalarý ayyuka çýkmakta. Durumu iyi deðer-lendirmiyorlar. 1974 öncesi veya 2003 öncesi kafalarlahem siyaseti ve hem de ekonomiyi deðerlendirecekve"Türkiye'deki firmalar bizim gibi düþünür ve bizim gibihareket eder" derseniz çok yanýlýyorsunuz. Türkiye'deki fir-

malar ve Türkiye devleti ve hükümeti ulusçuluðu deðil de,ulusçuluktan önce kendi menfaatini düþünmekte. VeKýbrýsrum kesimiyle Kýbrýs Sorunu dýþýnda da görüþmeleryapýp kendi iþadamý, tüccar ve sanayicisine hem Kuzey'dehem de Güney'de yer açmakta, gelecek için pazarlar oluþ-turmakta. Doðu Akdeniz'deki petrol ve doðal gaz içinyakýnda Türkiye ile Kýbrýslýrum egemenlerinin masayaoturduðunu duyarsanýz hiç telaþ etmeyin. Ben telaþ etmiy-orum ve geliþen durumlarý gayet doðal karþýlýyorum.Çünkü bizdekiler olaya daha deðiþik ve arkaik diyeceðimizbir kafa yapýsýyla bakmakta ve gittik sonra evdeki hesapda çarþýya uymamaktadýr. Belli ki Kýbrýsrum egemeni veTürkiye burjuvazisi Kýbrýs sorunu'nu bile iþte bu liberalekonomi ve görüþ çerçevesinde çözecek. Hatta bizimkilerbir sabah uyandýklarýnda þimdiki kafa yapýlarýný devamettirirlerse meydana gelecek olan sonuçtan memnun daolmayacaklar. Ýçteki pazarý da kaybedebilirler, bu kültür vekafa yapýlarýyla. Benden söylemesi. Biz, Kýbrýstürk halkýnýnmenfaatlerini öne sürüp þimdiki Türkiye hükümetiylegerçekçi bir þekilde masaya oturup konuþmazsak,Kýbrýstürk halkýnýn birçok hakkýnýn da bertaraf olduðunugöreceðiz. Bana göre durum pek de iç açýcý deðildir.Kýbrýslýtürk halkýnýn tümünün toparlanýp bir platforumdagerçek sol ve öncü bir komite kurup, ekonomik menfaatleriçin gerçekten Kýbrýstürk halkýnýn menfaatlerini görüþürken,öte taraftan meydana gelen yeni durumda, Kuzey Kýbrýs'ýnekonomik durumdan nasýl çýkmasý gerekeceði konusunda,hem Güney Kýbrýs, hem Türkiye, hem AB ,hem de diðeruluslar arasý kuruluþlarla görüþmek de gerekecek.

Durumlar seçim sathýna çekilse bile, eðer bu kýsýr döngüortadan kaldýrýlmazsa, hiç kimse çözüm bulamayacak vekýsýr döngü içerisinde yuvarlanýp cebelleþecek ve sonnefesimizi vereceðiz. En önemlisi seçim deðil, Kýbrýstürkhalkýnýn gerçek menfaatlerinin masada görüþülmesi ve herþeyin kontrol altýna alýnmasýdýr. 2004 yýlýnda yaratýlanheyula deðil, gerçekten Kýbrýstürk menfaatlerinin kazanýl-masýndan bahsediyorum. Sorunumuz da seçim deðil, buada üzerinde insanca yaþamaktýr. Benden uyarmasý…

Ulus

IrkadOLAYLAR KIBRISTÜRK

HALKININ ALEYHÝNEDÖNÜÞEBÝLÝR

[email protected]

Page 12: yenicag 28012011

Gazetenin haftalýk olduðu okuyucularý/ takipçileritarafýndan bilinmektedir. Ve anlayacaðýnýz gazetenin haf-tanýn Cuma günleri piyasaya çýkmasýndan dolayý, yaz-mak istediðim konu (yani bugünkü miting) üzerindegeçmiþ günlere dayanan fikirler sunmak ya da bu fikirleriyorumlamak için geç kaldýk…

Düþündüm ki þimdiden, gerçekleþtirilecek miting üzer-ine, yurttaþlarýn beklentilerini, fikirlerini veya devlet,kurum ve örgütlerin eleþtirilerini dikkate alarak yorumla-mak yerine, mitingin kafada canlandýrýlýp, sonuçlarýüzerinde tartýþýlacak tahminlerde bulunmak daha faydalýgibi görünüyor. En azýndan bu yazýyý hangi ölçüde yaza-caðým üzerinde düþünürken bu daha mantýklý ve dahaheyecanlý gibi geldi…

Elbette daha miting gerçekleþtirilmediði için yapacaðýmyorumlar sadece tahminden ibaret olacaktýr. Bu yüzdenyanlýþ/ eksik veya haksýzlýk yapýldýðýný düþünülecekyerde sadece önyargýlarýmýn gösterdiði hedefi deþifreetmekten baþka, herhangi bir eleþtiri yapýlýrken bunungöz önünde bulundurulmasý kanaatindeyim…

***Ben daha çok mitingin ismi ve iþlevi üzerinde durmak

istiyorum. Çünkü gerçekleþtirilecek olan kitlesel eylemin,günlerdir yapýlan propagandanýn içeriðini isminden anla-mamýz gerekiyor mu?

Bu soru özellikle mitinge katýlacak bir kiþi için gerekli veönemli…

Gerekliliðinin esasen dayanaðý, önceden tarihi belir-lenen mitingin gün yaklaþtýkça içeriði ve iþlevi üzerindeyapýlan tartýþmalar ve bu tartýþmalarýn doðurduðu ayrýþ-malara karþý, medya ve örgütlerin açýklamalarýnýn gös-terdiði hedefler, çok çeliþkili…

***Çeliþkileri biraz açmak gerekirse, gerilere gitmek

gerekecektir.Türkiye'nin Kýbrýs üzerindeki yükünü azaltmak için yýl-

lardýr iþbirlikçileri aracýlýðý ile geçirmeye çalýþtýðý sözkonusu ekonomik paketler vardýr. Bu paketleri faydalýgören kesim, Türkiye'nin çýkarlarýný kollayan elitler ve yýl-lardýr insanlarýn duygularýný "milli" çýkarlarýna alet etmekiçin dillerine doladýklarý nutuklardan etkilenen yurt-taþlardýr. Bir diðer seçenek; yani Türkiye'nin Kýbrýsüzerindeki yükünü azaltmak için dayattýðý paketlerinaslýnda topluma dayatýlan imha paketi olduðunu vurgu-layan kesimdir.

Geçmiþ senelerden beri bu paketi hayata sürmeyiöngören Türkiye'ye karþý direniþ gösterildi. Ve bu gerçek-leþecek olan eylem /miting de yine bir direniþ hareketidir.

Kesinlikle isimden rahatsýzlýk deðil de, bilakis memnunolduðum mitinge; gün yaklaþtýkça ismine yakýþmayan

örgütlerin dahil edilmesi ve yine ismine yakýþmayantartýþmalarýn sahne almasý beni çok etkiledi.

Etkiledi ki düþündürdü…Özellikle adýna "Toplumsal Varoluþ Mitingi" dediðimiz

bu baþkaldýrý hareketinde, tartýþýlacak konu kesinliklehangi pankartlarýn taþýnacaðý deðildi.

Veya CTP ve TDP'ye ne kadar alýþsak da, ÖRP ve DPgibi partilerin var olup, olmayacaðý söz konusu bile olma-malýydý.

Bu partilerin ve hangi pankartlarýn taþýnacaðýný tartýþmakonusu eden sendikalarýn bu platforma destek vermesi,hatta platform içerisinde bulunmasý çok yanlýþ…

Çünkü bu tartýþmalar yanlýþ sonuçlara gebe...Yine tahminen yazdýðýmý belirterek, miting alanýnda

açýlacak pankartlarýn ve bayraklarýn adýna varoluþmücadelesi denilen bir baþkaldýrý hareketi içerisindekiçeliþkili duruþu ve miting sonrasýnda medyada ve basýnkuruluþlarýnda tartýþýlmasý mutlaka gündemde olacaktýr.

Kimi "zarar"sýz sendika ve örgütler kabuklarýna çekile-cek… (Çünkü amaçlarý bu var olan çarpýk düzene karþýdur demek deðil, sadece günübirlik yanlýþlýklarda çoðun-luða uyarak destek vermektir.) Kimisi alanda açýlacakrahatsýz edici pankartlarý veya söylemleri, hatta slogan-larý eleþtirecektir bile…

En kötüsü de, eðer attýklarým tutarsa; geçmiþte birçokörneði olduðu gibi, basýn bu mitingin önemi üzerindedurmaktan ziyade; sadece pankartlarýn getirdiði rahatsý-zlýklar üzerinde durulmasý ile yetinecektir…

Böyle olmamasý ümidi ile…

Salih

BatakTOPLUMSAL

VAROLUÞ ÝÇÝNMÜCADELE MÝTÝNGÝ

12

[email protected]

TÜSÝAD'ýn Ýstanbul'da, Çýraðan Sarayý'nda 13Ocak'ta düzenlediði "Çalýþma HayatýndaKadýn" konulu konferansýn giriþinde SosyalistFeminist Kolektif'ten kadýnlarýn sessiz protesto-sunun ardýndan basýna açýklama yapanTÜSÝAD baþkaný Ümit Boyner, "kadýnlarýnyanýna giderek toplantýya katýlmalarýnýönerdiðini ve davet ettiðini, kadýnlarýn kendiistekleriyle katýlmadýklarýný" belirtmiþ ve þuaçýklamada bulunmuþtu: "Taþýdýklarý pankart-lardan, özellikle kayýt dýþý ve esnek çalýþmabiçimleri olduðunda kadýnýn sosyal güvenlikhaklarýnýn korunmasý noktasýnda farklýlýk yarat-ma amacýyla geldiklerini anladým. KendileriniTÜSÝAD'in Kadýn Erkek Eþitliði Çalýþma Grubuile bir toplantý yapmalarý için davet ettim." dedi.

Sosyalist Feminist Kolektif bugün yayýnladýðýbir duyuruyla, eylemlerinin hedefini veTÜSÝAD'le neden görüþmeyeceklerini açýkladý:

TÜSÝAD'la taban tabana zýt politikalarTÜSÝAD eyleminin ertesi günü, SFK olarak

ana akým yazýlý basýndaydýk. Çünkü bir günönceki eylemde TÜSÝAD baþkaný Ümit Boyneryanýmýza gelerek bizi içerideki toplantýya davetetmiþ ve aramýzdan birinin TÜSÝAD'ýn kadýn-erkek eþitliði komisyonuyla görüþebileceðinisöylemiþti. Daha sonra toplantýyý açýþ konuþ-masýna ise, kapýda Sosyalist FeministKolektif'ten kadýnlar olduðunu, bizi davet ettiði-ni ama içeride göremediðini belirterekbaþlamýþtý. Bunlar bizim medyada yeralmamýz için yetmiþti.

O toplantýya katýlmak yerine eleþtirilerimizi vefarklý sözümüzü dýþarýda kalarak dövizlerimizleifade etmeyi tercih etmiþtik. Ayný nedenlerle,TÜSÝAD'ýn kadýn-erkek eþitliði komisyonuylagörüþmeye gitmek ve politikalarýmýzý o kanal-dan anlatmak da bize anlamlý gelmiyor.Erkeklerden, devletten, sermayeden baðýmsýzbir feminizmi ilerletme çabalarýna katkýdabulunmak üzere kurulmuþ bir SFK olarak,kadýn emeði ve istihdamý konularýndaTÜSÝAD'la taban tabana zýt politikalarýsavunuyoruz.

Her þeyden önce, TÜSÝAD kadýn istihdamýnýartýrma hedefini, kadýnlarýn ev içinde harcadýk-larý karþýlýksýz ev ve bakým emeðini varsayarakgerçekleþtirmeyi öngörüyor. 150'den fazlakadýn iþçi çalýþtýran iþyerlerinde kreþ zorunlu-luðunun, kadýn istihdamýný düþürücü bir roloynadýðý gerekçesiyle kaldýrýlmasý ve dýþarý-dan hizmet alma seçeneðinin getirilmesibunun açýk itirafý. Öte yandan, yine TÜSÝAD'ýnsavunduðu politikalarýn bu karþýlýksýz emeði

görünmez kýldýðý ve bu emeðin herhangi birbiçimde tazminini önüne koymadýðý, kadýnlariçin erken emekliliðin kaldýrýlmasýyla ayanbeyan ortaya çýktý. Buna karþýlýk, SFK'nýnkadýn emeðine iliþkin politik çerçevesinin omur-gasýný, kadýnlarýn yaþamlarýný ücretliemek/ücretsiz emek kýskacý içinde geçirdiklerigerçeði oluþturuyor. Ücretsiz ev emeðininkadýnlarýn ücretli emek harcama biçimlerinibelirlediði ve kadýnlarý erkeklerden alacaklýkonuma getirdiði tespitiyle, ücretli çalýþankadýnlara erken emeklilik hakkýnýn yaný sýra, evkadýnlarýna 50 yaþýna geldiklerinde emeklilikmaaþý baðlanmasýný savunuyoruz.

TÜSÝAD'ýn kadýn istihdamýnýn artmasýný isteme nedenleri baþkaBununla baðlantýlý olarak, TÜSÝAD'ýn kadýn

istihdamýnýn artmasýný istemesinin ardýndakinedenlerle bizim nedenlerimiz çok farklý.TÜSÝAD kadýn istihdamýnýn yükselmesini; ser-mayenin ihtiyacý olan esnek, güvencesiz,düþük ücretli kadýn iþgücü arzýnýn artmasýnýistediði, AB'ye uyum süreci politikalarý veTürkiye'nin imajý öyle gerektirdiði için savunuy-or. Buna karþýlýk, bizim için kadýnlarýn istihdamedilmesinin anlamý, oranlarda, rakamlarda,ülkelerarasý karþýlaþtýrmalarda yatmýyor. Biz,kadýnlar ailelerinden, kocalarýndan baðýmsý-

zlaþabilecek durumda olsunlar, ev içindekarþýlýksýz emek harcamak zorunda kalmasýn-lar, þiddete, tacize, tecavüze mahkumolmasýnlar diye ücretli emeðe katýlým imkanlarýartsýn istiyoruz. Kadýn istihdamýnýn artmasýnýhangi amaçla savunduðunuz, kadýnlarýn nasýl,hangi koþullarda istihdam edilmesiniöngördüðünüzü de belirler. Nitekim TÜSÝADiçin kadýn istihdamýný artýrmanýn öncelikli ikiyolu var: Bunlardan birisi esnek çalýþma,diðeriyse mikro-kredilerle 'kadýn giriþimciliði'nigeliþtirme. Esnek çalýþmanýn güvencesiz vedüþük ücretli bir çalýþma biçimi olmasýnýn yanýsýra kadýnlar açýsýndan bir anlamý daha var:Kadýnlarýn evdeki ev ve bakým iþi yüklerindenesinlenilerek geliþtirilmiþ bu çalýþma biçimleri,birçok kadýn için 'zorunlu bir tercih'. Ne var ki,kadýnlar için kýsmi zamanlý, çaðrý üzerine,evden çalýþma gibi modeller tam da onlarýüreten nedeni, yani cinsiyetçi iþbölümünüyeniden-üreten, kadýnlarý bakým iþinden özgür-leþtirmeyen çalýþma biçimleri. Güvencesi için,kendi yetersiz ücretinin eksiðini kapatmak içinkocasýna baðýmlý kýlýnan kadýn, ayrýca ev vebakým iþlerini de bir kez daha tek baþýna omu-zluyor. Ayný biçimde mikro-krediler de kadýn-larýn yüklerini artýrýrken ve emeklerini sermayebirikim sürecine dahil ederken, onlarý bir yan-dan da zaman baskýsý altýnda sýnýrlandýrýyor,bezdiriyor. Biz, kadýnlarýn baðýmsýzlaþmalarý-

na, özgürleþmelerine olanak tanýyacak istih-dam biçimlerinden yanayýz. Bu doðrultudageliþtirdiðimiz taleplerimiz ise TÜSÝAD'ýn hali-hazýrdaki talepleriyle tümüyle çeliþiyor. Enbasitinden, TÜSÝAD esnek çalýþmanýn kayýtaltýna alýnmasýný saðlayarak, çalýþma saatlerikonusunda tüm standartlarý ortadankaldýrýrken, biz esnek çalýþma yerine kadýn veerkek çalýþanlar için, ücret kaybý olmaksýzýnçalýþma saatlerinin düþürülmesini öneriyoruz.

Esnek çalýþmaya karþýyýzDaha önce de söylediðimiz gibi, esnek çalýþ-

ma, kadýnlarýn iþ yaþamýnda eþit koþullardayer almasýný engeller ve 'güvenceli' bile olsakadýnlarý düþük ücrete mahkum eder. Kaldý kiTorba Yasa tasarýsýnda açýkça ortaya konduðugibi, esnek çalýþmanýn kayýt altýna alýnmasýylabirlikte, sözde 'güvencelilik' için teknik beceri vemeslek eðitimi kurslarý bir ön koþul halinegeliyor. Bu da zamaný ve parasý olmayankadýnlarýn bu kurslardan ve ardýndan da belliiþlerden dýþlanmasý anlamýna gelir. Bununönüne geçmenin yolu, teknik beceri ve meslekeðitimi kurslarýnda ve 'erkek' iþlerinde kadýnlariçin kotadýr. TÜSÝAD'ýn ufkunda bu tür kotalarayer olmamasý bir yana, iþkollarý sýnýflandýr-masýnda yapýlan düzenlemeyle kadýnlarýnyoðun çalýþtýðý Tekstil iþkolunda regl iznikaldýrýldý; çeþitli iþyerlerinde kadýn iþçilerin regl,hamilelik gibi özel halleri dikkate alýnmadantuvalete gitmelerine sýnýr getiriliyor. Kýsacasýbýrakalým pozitif ayýrýmcýlýða yer açmayý,TÜSÝAD'ýn kadýn istihdamý perspektifindekadýnlarýn ne kadar cinsiyetli varlýklar olarakgörüldüðü bile kuþkulu!

Sosyalist feministler lobicilik yoluylapolitika yapmayacakTÜSÝAD'la birebir görüþ alýþveriþine girmeyi

istemeyiþimizin ardýndaki nedenlerden biri de,seçmiþ olduðumuz feminist politika yapýþ biçi-mi. Son on yýldýr feminist politikayý lobicilik vemüzakereler yoluyla yapma eðilimi giderekbaskýn hale geldi. SFK'yý kurarken hedeflerim-izden birisi de, bu yönteme alternatif bir politikatarzýný geliþtirebilmekti. Bizim açýmýzdan femi-nist politika, kadýnlarý, 'üzerine' ya da 'adýna'politika yapýlan nesneler olmaktan çýkardýðý,onlarý kendi taleplerinin savunuculuðunuyapan politik özneler olarak aktifleþtirdiðiölçüde anlamlý. Kadýnlarýn kurtuluþu ancakkendi eserleri olabilir!

HABER28 OCAK 2011 CUMA

Sosyalist Feministler TÜSÝAD ile Neden Görüþmüyor?

Page 13: yenicag 28012011

HABER 1328 OCAK 2011 CUMA

HAYRÝ ATEÞ - Radikal2

20. yüzyýl, çok farklý ülkelerde devletlerin vetoplumlarýn yaþadýðý köklü dönüþüm gerçeðiylekapandý. Kapitalist moderniteyle birlikte açýðaçýkan kurumlarýn yetersiz kalarak, geliþmelerecevap veremez duruma gelmesi, devletlerinniteliklerinde ve toplumsal yaþamda gerçekleþendeðiþimlerin temelini oluþturdu. Açýk ki bukurumlarýn baþýnda, farklýlýklara kapalý katýmerkeziyetçi üniter ve ulus devlet yapýlarý geliy-or. Böylelikle aydýnlanma ve moderniteyle birliktetarih sahnesinde yerini alan ulus-devlet yapýlarýda yaþanan deðiþim karþýsýnda herzamankinden çok sorgulanýr duruma gelerekdeðiþime zorlandý.

Dayatýcý modernleþme Farklýlýklarý tek bir dil, kimlik, inanýþ ya da

yaþayýþ biçimi içinde bütünleþtirmek isteyenulus-devlet yapýsý, ilerleme ve yasa adýnaherkese ayný kurallarý ve yaþama biçimini day-atan modernitenin eseridir. Bu anlayýþ, ülkem-izde olduðu gibi birçok ülkede hedefine yukarý-dan dayatýlan, zora dayalý homojenleþtirme pro-jesiyle ulaþmaya çalýþtý. Böylelikle eskiye aitgörülen, aykýrý ya da farklýlýklara ait olarak nitele-nen ne varsa yasaklandý, engellendi, küçümsen-di, hatta çok sert yöntemlerle bastýrýlmayaçalýþýldý. Ancak tüm yaþananlara karþýn gelinenaþamada ulus-devlet egemenliðinde homojenbir toplum yaratma projesi, büyük orandageçerliliðini yitirdi. Bu projeyle özümsenmek iste-nen topluluklarýn dayatýlana rýza göstermeyerekzaman içinde farklý özneler olarak ortaya çýk-malarý, toplumlarýn bünyesinde yaþanan

deðiþimleri tetikledi. Bu deðiþimlerle birliktehomojen toplumlar, günümüz dünyasýndaneredeyse artýk bir istisna. Bu konuda çok katýve tavizsiz olarak nitelenen ülkeler de toplumsaltalepler karþýsýnda sorunlarla yüzleþmek zorun-da kaldý.

Yaþanan deðiþim konusunda dikkat çekenülkelerden biri Fransa. Yine Ýtalya, Ýspanya veBelçika'nýn yaþadýðý radikal dönüþümler, benzersorunlar yaþayan ülkeler açýsýndan da dikkatedeðer önemde. Fakat kanýmca katý ve tavizsiztutumuyla bilinen Fransa, Türkiye açýsýndandaha bir önem taþýyor. Fransa sosyolojik fark-lýlýklarý adlandýrmada neredeyse Türkiye'dendaha katý bir tutuma sahip olmasýna raðmen, dilve kültürel farklýlýklarýn tanýnmasýnda ve korun-masýnda politika deðiþikliðine gitti. Geçmiþteizlenen asimilasyonist politikalar artýk terk ediliy-or. "Fransa'nýn tarihsel birliði için Brötonca'nýnortadan kaldýrýlmasý gerekir" diyen anlayýþýn yer-ine, 1951'den itibaren Baskça, Brötonca,Katalanca, Korsikaca ve Oksitan dilini tanýyanbir anlayýþ geliþmeye baþladý. Yine dil ve kültürelfarklýlýklarýn korunmasýna yönelik reformlaryapýldý, daha çok bölge yönetimlerinigüçlendirerek katý merkeziyetçilikten uzaklaþ-maya çalýþan politikalar geliþtirildi. Bugeliþmelerin ülke ve toplum bütünlüðünü tehditedeceðini savunanlara karþý döneminCumhurbaþkaný François Mitterrand'ýn tutumu,oldukça dikkat çekici. Mitterrand, "Fransa'nýnkurulabilmesi için geçmiþte güçlü vemerkeziyetçi bir yapýya gereksinme duyulmuþ-tur. Bugün ise daðýlmamasý için siyasal erkinaðýrlýklý olarak yerel yönetimlere býrakýlmasýzorunlu duruma gelmiþtir" diyerek, reformlarýn

gerekçesini çarpýcý bir þekilde açýklamýþtý.

Kürtler, Aleviler Gelinen aþamada Türkiye'nin de çok daha

derinden hissederek yaþadýðý temel sorunlarýnbaþýnda, homojenleþtirme projesinin çok faklýöznelerce geçersiz kýlýnmýþ olmasý geliyor. Etnikolarak Kürtler ve farklý bir inanç kesimini oluþtu-ran Aleviler, öne çýkan ve talepleriyle kendinidayatan öznelerin baþýnda yer alýyor. Yine gerekinançlarýndan gerekse yaþamlarýndan dolayýolsun mütedeyyin kesimlerle birlikte farklý etnik,dilsel ve kültürel topluluklar da dikkate alýnmasýgereken kesimler. Ýþte demokratik yenidenyapýlanma tüm bu deðiþimlerin ve ortaya çýkan yeni öznelerin ihtiyaçlarýný karþýlayacak,farklýlýklarýyla barýþ içinde yaþayabilmelerineolanak saðlayacak yeni bir nitelik kazanmakzorunda.

Yine, salt bireysel hak temelinde yasalarcabelirlenmiþ klasik temsili demokrasi, toplumundeðiþen niteliklerine cevap veremez durumageldi. Bireyin etnik ve kültürel kimliði, bu temsilindýþýnda tutuldu. Oysa bugün karþý karþýyakaldýðýmýz ve mutlaka bir çözüme kavuþmasýgereken esas sorun da bu. Etnik ve kültürel fark-lýlýklarýn her zamankinden çok görünür halegelmesiyle birlikte, ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý vekendilerini temsil edebilmeleri de büyük orandademokrasinin alacaðý biçimle þekillenecektir.Dolayýsýyla yaþanan deðiþimlerin sancýsýz birþekilde yeni bir nitelik kazanmasý, salt seçme-seçilme eksenine oturmuþ klasik temsilidemokrasinin yetersizliðini aþmayý zaruri halegetiriyor. Yaþanan deðiþimlere cevap veremeyendemokrasinin mevcut biçimiyle çok yoðun bir

þekilde tartýþmalara konu olmasý, kuþkusuzaþýldýðý ya da onun yerine baþka bir þey öner-mek için deðil. Açýk ki tüm arayýþ ve tartýþmalaronun günümüz gerçeklerine ve toplumlarýndeðiþen niteliklerine karþý daha yeterli halegelmesini hedefliyor. Demokrasinin çok dahaköklü bir dönüþüm yaþayamamasý halindetýkanýklýðýn aþýlmasý, toplumlarda yaþanan fark-lýlaþmanýn yarattýðý ihtiyaçlarýn ahenk içinde birçözüme kavuþmasý da zor olacaktýr.

Ýþte, idari yapýnýn demokratikleþtirilmesi içinönerilen demokratik özerklik, yaþadýðýmýz sorun-larýn çözümü için bir seçenektir. Bu bir yanýylafarklýlýklara kapalý ulus-devletin yeni bir tanýmakavuþturularak demokratikleþtirilmesi, diðeryanýyla yerel ihtiyaçlara cevap veremeyen han-tal, bürokratik ve aþýrý merkeziyetçi üniteryapýnýn demokratikleþmesi olacaktýr.

Yine bölgelerin ihtiyaçlarýna göre farklýlýklara,topluluk düzeyinde temsil edilme ve katýlýmolanaðý saðlayacaðýndan temsil ve katýlýmkrizinin aþýlmasýný, demokrasinin de toplumsalihtiyaçlara cevap verebilecek bir niteliðe kavuþ-masýný saðlayacaktýr. Böylelikle farklýlýklarýnihtiyaç ve beklentilerini yok sayarak tepedenbelirlenmiþ olaný dayatmanýn tersine, her kes-imin istem ve görüþlerini deðerlendirebilen,özgür olmasýný ve korunmasýný saðlayabilen biryaklaþýmýn geliþtirilmesiyle yaþadýðýmýz sorun-larýn çözümü yönünde yol alýnabilir.

Son zamanlarda Demokratik Toplum Kongresive BDP tarafýndan önerilen demokratik özerklikkonusunu sadece "bölünme" ve "parçalanma"paranoyasý üzerinden ele alanlar, soruna birazda Mitterrand'ýn baktýðý gibi bakabilseler,çözüme ulaþmak daha kolaylaþacaktýr.

Homojen toplum projesi...

Eric Toussaint / Üçüncü Dünya'nýnBorçlarýnýn Sýfýrlanmasý için Komite'ninBaþkaný (http://www.cadtm.org)

Ýrlanda, geçtiðimiz on yýl boyunca neoliberalkapitalizmin en coþkulu savunucularý tarafýn-dan, taklit edilmesi gereken bir örnek olarakgösteriliyordu. Kelt Kaplaný bu süreç içerisindeAvrupa ortalamasýndan daha yüksek birbüyüme oranýna sahipti. Þirketlerin üzerindekivergiler yüzde 12.5'a indirilirken çokuluslu þir-ketlerinin ödediði vergilerse yüzde 3-4seviyelerine çekilmiþti; tam bir CEO cenneti!2007'de ülkedeki bütçe açýðý ve 2008'in iþsizlikoranlarý birer mükemmellik göstergesi olaraksýfýrdý. Bu cennet ülkede herkes mutluydu. Ýþçi-lerin (riskli de olsa) çalýþacak iþleri vardý, ailelerülkede hüküm süren zenginlik içerisinde neþelibir þekilde tüketimle meþguldü. Yerli ve yabancýkapitalistler ise ellerine geçen aþýrý kârdanmemnunlardý.

Brüksel Borsasý Baþkaný ve ekonomi pro-fesörü Bruno Colmant Ekim 2008'de, Belçikahükümeti Fortis ve Dexia gibi batan büyükbankalarý halkýn parasýyla kurtarmadan birkaçgün önce, Le Soir gazetesinde yazdýðý yazýda,Bekçika'nýn Ýrlanda'yý kendisine örnek alýppiyasa regülasyonlarýný azaltmak zorundaolduðunu iddia ediyordu. Colmant'a göre,Belçika yasal ve ve kurumsal çerçevelerideðiþtirerek, aynen Ýrlanda gibi, uluslararasýsermayenin akacaðý bir cennet haline gelmeliy-di. Bu yazýnýn yayýnlanmasýndan birkaç haftasonra ise Ýrlanda aciz bir þekilde uluslararasýsermayeden merhamet diliyordu.

BALONLAR ÞÝÞERKEN...Ýrlanda'da, finansal piyasanýn regüle

edilmemesi, konut kredileri baþta olmak üzere,kullanýlan kredilerde bir patlama yarattý (krizdenhemen önce toplam tüketici kredileri GSYÝH'ninyüzde 190'ýna ulaþmýþtý) ve bu durum da baþtainþaat ve finans sektörleri olmak üzere, ülkeekonomisinin büyümesine yol açtý. Bankacýlýk

sektörü, yabancý sermayenin ve þirketlerin ülk-eye akmasýyla üstel bir þekilde büyümeye;borsa ve emlâk balonlarý þiþmeye baþladý.Piyasadaki hisseler, tahviller ve banka akti-flerinin toplam büyüklüðü GSYÝH'nin tam 14katýna çýkmýþtý.

2008'in Ekim-Kasým aylarýnda, bu perimasalýnda olamaz denen þey oldu; emlâk vefinans balonlarýnýn patlamasýyla kumdan kaleyýkýldý. Þirketler kapandý veya ülkeyi terk etti,2008'de sýfýr olan iþsizlik oraný 2010 baþýndayüzde 14'e yükseldi. Doðal olarak, kredileriniödeyemeyen aile sayýsý da patlama yaþadý.Bütün Ýrlanda bankacýlýk sistemi iflasýn kýyýsýn-dayken hükümet 480 milyar avro (Ýrlanda'nýn168 milyar avro büyüklüðündeki GSYÝH'sinin 4katý) büyüklüðündeki banka mevduatlarýný gözükapalý garanti altýna aldý. Ülkedeki emlâk kredi-lerinin ana kaynaðý olan Allied Irish Bank'ýkamulaþtýran hükümet bu iþlem için iseülkeninin GSYÝH'sinin yüzde 30'una denk gelen48.5 milyar avro aktarýmda bulundu.

Ýhracat yavaþlarken devlet gelirleri azaldý.2009 yýlýnda GSYÝH'nin yüzde 14'ü olan bütçeaçýðý 2010 yýlýnda yüzde 34'e yükseldi. Buartýþýn yarýsýndan fazlasý bankalara verilenmuazzam destekten kaynaklanýyordu: 46 milyaravroluk sermaye yardýmý ve 31 milyar avroluktutarýndaki 'zehirli aktif'lerin satýn alýnmasý.

2010 sonunda Avrupa'nýn kurtarma planý,IMF'nin 22.5 milyarlýk katkýsýyla 85 milyaravroya ulaþtý, ancak bu rakamýn bile yeterliolmayacaðý açýkça belli oldu. Bunun sonucundaKelt Kaplanýna radikal bir terapi uygulanmasýnakarar verildi. Bu zorlayýcý terapi sonucundahanelerin satýn alma gücü ve sosyal harca-malar önemli ölçüde azalýrken çalýþan kesim birfelaketle karþýlaþtý:

"Ýrlanda'daki iþgücünün yüzde 8'ine denkgelen 24.750 kamu görevlisi iþten çýkartýldý.

"Ýþe yeni girecek gençlerin maaþlarý yüzde 10azaltýldý.

"Ýþsizlik yardýmý, aile yardýmý, saðlýk bütçesigibi sosyal harcamalar azaltýlýrken emeklilik

maaþlarý donduruldu."Halkýn omzuna binen vergi yükü (baþta

yüzde 21'den yüzde 24'e çýkartýlan KDV olmaküzere) artýrýldý, yeni emlâk vergisi çýkartýldý.

"Asgari ücret saat baþý 8.65 avrodan 7.65avroya (yüzde 11 oranýnda) indirildi.

MUHALEFET SESÝNÝ YÜKSELTÝYORSokakta da parlamentoda da muhalefet sesini

yükseltmiþ durumda. 85 milyar avroluk kurtar-ma planý parlamentonun alt kanadýnda 81'ekarþý 75 oyla zar zor geçti. IMF ise neoliberalpolitikalarýn ülkeye getirdiði felaketi görmektençok uzakta. Yaptýklarý açýklamalarda Ýrlanda'nýnönceliðinin þirketlerin iþ yapmasýný kolaylaþtýra-cak ve rekabeti artýracak yapýsal reformlarolduðunu söylediler. 'Sosyalist' DominiqueStrauss-Kahn, 2011 baþýnda yapýlacak seçim-lerin ardýndan kurulacak hükümetten de pek birumudu olmadýðýný söyledi: "Fine Gael veLabour gibi iþçi partileri bile, hükümeti ve reformpaketini eleþtirmelerine raðmen, bu paketi

uygulamaktan baþka çaremiz olmadýðýnýdüþünüyorlar."

Kýsaca, yabancý yatýrýmý ve uluslararasý finanskuruluþlarýný çekmeyi hedefleyen ekonomik vefinansal liberalleþme politikalarý tamamýyla çök-müþ durumda. IMF ve Ýrlanda hükümeti 20yýldýr sürdürdükleri neoliberal politikalardan geridönmemesi, hatta uluslararasý finans kuru-luþlarýndan gelen baskýyla, 30 yýl önce ÜçüncüDünya ülkelerine uygulanan yapýsal reform pro-gramlarýna benzer programlarý uygulamayabaþlamasý ise halkýn sefaletini ve utancýný dahada artýrýyor. Yine de, geçtiðimiz 20 yýlda uygu-lanan politikalar ve bunlarýn felaket sonuçlarýbize neoliberal politikalarýn neden uygulanma-masý gerektiðini gösteren mükemmel bir örnekoldu.

Artýk, ekonomi politikalarýnýn mantýðýný radikalbir þekilde deðiþtirerek, özel sektör ve finanspiyasasý çýkarlarýnýn yerine halkýn çýkarlarýnýdüþünmenin zamaný gelmiþtir.

(Birgün Gazetesi)

ÝRLANDA KRÝZÝ: KELT KAPLANI VE NEOLÝBERALÝZMÝN TOTAL ÇÖKÜÞÜ

Page 14: yenicag 28012011

HABER14 28 OCAK 2011 CUMA

Kuzey Afrika'da ki son geliþmeler, bizi tekrarsýnýflar arasýndaki çatýþmanýn, uyuþmanýn/ uyuþtu-rulmanýn ana sarkacý olan örgütlenmeyegötürmektedir.

Kendisini sürgüne çýkaran devlet baþkanýnýnuzun dönemli iktidarýnýn sonu ortaya çýkmýþtýr.Halkýn; demokrasi ve özgürlük yaþamýnýn dýþýndatutulmasý, militer örgütlenmelerin topluma susturu-cu davranýþlarý, hukukun adalet ölçüsüylekarþýlaþtýrýlmamasý ve ekonominin saçayaklarýnýndevlet baþkanlýðý yakýnlýðýyla oluþmuþ olmasý, bugün ortaya çýkan Tunus hallerinin yaratmakoþullarýdýr.

Aþaðý yukarý tüm Ýslami ülkelerde olan baský vebaskýlama politikalarý, uygulamalarý Akdenizçanaklý ülkelerde de yaþam biçimi olarak egemenkýlýnmýþtýr.

Toplumdaki örgütlenmelerin ve düþünmelerinaçýk alanda yaþayabilmesinin ana þartý, bunlarýnegemenlik güçlerince kabul edilebilir sýnýrlariçerisinde olabilmeleri ile doðru orantýlý olmalarýydý.

Bugün ortaya çýkmýþ olan baþkaldýrý, geçmiþyaþamda ki yaþanýlmamasý gerekenlerin yoðunolarak yaþanýlmasýnýn sonucudur. Ýletiþimin yaygýn-laþmasý ve bunun sýnýrlanmasý imkanlarýnýn kýsýtlýolmasý iletiþim ayaklanmalarý olgusunu ortayaçýkarmýþ bulunmaktadýr. Ayaklanma bir andatoplumsal kabul görerek, mevcut yönetme biçi-minin artýk yürüyemeyeceðini açýða çýkarmýþhaldedir. Zaten bunun bir sonucu olarak, devletbaþkaný kendisini sürgüne çýkarmýþ durumdadýr.

Toplum ayaklanmasý bu getiriye neden olurken,ayný zamanda da kendi cenahýndaki eksiklikleri deortaya çýkardý. Ortada yakýcý bir þekilde duransiyasi talepler bulunmamaktadýr. Eskiye muhalefet,yerine neyin konmasý gerektiði noktasýnda siyasitalep olarak belirginleþmemiþtir.

Bu tür durumlarda iktidardaki siyasi güç,teyakkuz durumundaki toplumu dikkate alarak vekendi gücünü azaltmayacak yeni yöneliþlere gir-erler. Bugün, Tunus'ta olanda budur. Ýktidardakisiyaset, birtakým erklerde nöbet deðiþikleri yaparaksorunu yumuþatarak halletmek yoluna gitmektedir.

Ýletiþim kaynaklý bu ayaklanma, Tunus'ta muhale-

fetin siyasi örgütlenmesinin, siyaset veörgütsel yetersizliðini açýða çýkarmýþ bulun-maktadýr. Sendikalarýn ana karakteri olmasýgereken ekonomik-politik-ideolojik mücadeleanlayýþlarý ve bu anlayýþýn kendi geçirgenlik-leri yaþamýn içerisinde kendini göstere-memektedir. Sýnýf baðlamýndaki siyasimücadele toplum talebi karakterine yüksele-memiþtir. Ufukta gözükebilecek olan ise,geçmiþteki birikimleri ile siyasal-Ýslam dur-maktadýr.

Ayaklanma anýndaki bu gibi durumlardamücadele, egemen sýnýf ittifaklarýnýn kendiaralarýndaki yarýlmalarýnýn yaratmýþ olduðu güçbirikiminin kudreti tayin edecektir. Tunus, geleceðiitibari ile bu sürece girmiþ bulunmaktadýr. Sürgüneçýkmýþ devlet baþkaný eksenli ekonomik ve siyasalgüç örgütlenmesi ve bunlarýn zamanýný doldurmuþolduðu noktasýnda ifadelerde ve tutum alýþlardaolan ekonomik ve siyasi güç arasýndaki mücadel-eye sahne olacaktýr. Görünen odur ki, devletbaþkaný þürekasý bu sürecin yenilen tarafý olmayaen büyük adaydýr.

Lokal ayaklanmalarýn genel ayaklanmalara tek-abül etmesi önceki dönemlerde zaman alýrken,teknoloji kullanýmýnýn yaygýnlýðý zaman dilimiaralýðýný ortadan kaldýrmýþtýr. Dolayýsý ile, eskidengüçlerin çoðalmasý baþlý baþýna bir sorunken,þimdi böyle bir durum olmamaktadýr. Dakikalariçerisinde bilgiler ve durumlar en ücra noktalarlakadar ulaþabilmektedir.

Gelinen noktada:Ýnternet; iletiþim, paylaþým vb alanlarda, toplum-

larda bilgi edinme temelli öðrenme dayanýþmasýnadayanan ortak tavra potansiyel olma imkanlarýnýyükseltti.

Bunun yanýnda, örgütlenme; bilgi edinme imkan-larý ve söz söyleme/paylaþma imkanlarý yarat-masýndan dolayý, eskisi gibi kapalý devre örgütlen-melerinde bürokratik ve bilgi tekeli olma imkan-larýný ortadan kaldýrmýþtýr. Örgütsel yapýlanmanýnvazgeçilmezi olan liderlik/önderlik kavramýndaolmasý gereken birtakým donanýmlarý da dahabelirtik bir þekilde açýða çýkarmýþtýr. Önderlik vasfý;bilgi, bilme yüksekliði ve bunun yorumlanmasý güçve kalitesinin toplumsal kabulle uyuþmasý dayatýcýbir karakter haline gelmiþtir.

Örgütlenmeler; kendilerini yeni duruma yönelikolarak yapýlandýrmadýklarý müddetçe, geçmiþtekalmýþ olan kimi biçimlenmelerle, iletiþim ayaklan-malarý ile aralarýnda bað kurma beceri eksikliklerionlara hayat içerisinde maddi güç olma imkanýtanýmayacaktýr.

AliSarýtepe

ÝLETÝÞÝM AYAKLANMALARI,

TUNUS VE ÖRGÜTLENME

[email protected]

(KHA) - Bayýndýrlýk ve UlaþtýrmaBakaný Erato Kozaku Markulli dünParlamento'nun ilgili komitesinde,geçen Haziran'dan bu yana uygu-lamada olan yeni ulaþým sistemihakkýnda bilgi verdi.

Bayýndýrlýk ve UlaþtýrmaKomitesi'nde konuþan Markulli,yeni otobüs ulaþým sisteminin adagenelinde 32 bin kilometrelik biraðý kapsayan toplam 838 güz-ergâhý bulunduðunu, yeni otobüs-lerin öðrencilere de hizmet verdiði-ni söyledi.

Bakan, yaklaþýk 125 yeni oto-büsün Lefkoþa'da, 70'ininLimasol'da, 20'sinin Baf'ta ve

20'sinin Maðusa'da hizmet verdiði-ni, Larnaka bölgesinin yeni otobüs-lerinin de ihale süreci bittiktensonra saðlanacaðýný belirtti.

Yeni sistemin 2011 için toplambütçesi 46 milyon Avro'yu buluyor.

Archangelos Caddesi'ndeki çalýþ-malarla ilgili olarak da Markulli,çalýþmalarýn Nisan ayýnda bite-ceðini ve ülkede ilk kez otobandabir otobüs þeridi olacaðýný vurgu-ladý.

Bakan, 2012'nin sonuna kadarda yeni otomatik bilet sistemininuygulanmaya baþlanacaðýný bildirdi.

Lübnan'da Hizbullah'ýn baþbakanadayý Necip Mikati, dün meclisteyapýlan oylamada Baþbakanlýk içingerekli oyu kazandý. Lübnan'da,muhalefetin hükümet kurma ihti-malini protesto etmek için gösteriyapan Saad Hariri taraftarlarýnýn ElCezire kanalýna ait bir aracý ateþeverdiði bildirildi.

Yaþanan siyasi çalkantý sokak-lara da sýçradý. Hizbullah'ý darbeyapmakla suçlayan. BaþbakanSaad Hariri taraftarlarý yollarabarikatlar kurdu ve lastik yaktý.

Ülkenin kuzeyindeki Tripolikentindeki gösteriler sýrasýnda ElCezire Televizyonu'na ait bir araçateþe verildi.

Yaþanan siyasi krizden rahatsý-zlýðýný belirten ABD yönetimiHizbullah'ýn yeni hükümette aðýr-lýða sahip olma ihtimalini ''büyükkaygýyla'' karþýladýðýný açýkladý.

Hizbullah'ýn ve Hýristiyan gru-plarýn desteklediði, milyarderiþadamý Necib Mikati eðitiminiABD'de almýþ, telekomünikasyon

sektöründe faaliyet gösteren Sünnibir iþadamý. Lübnan anayasasýnýnülkenin karmaþýk dini ve mezhepyapýsýnda denge kurmak amacýtaþýyan düzenlemeleriçerçevesinde baþbakanýn Sünniolmasýný öngörüyor.

Daha önce de geçici olarakbaþbakanlýk görevini üstlenmiþtiolan Mikati Financial Times'averdiði mülakatta, ''Beni perfor-mansýmla deðerlendirin'' diyor vetek taraflý deðil, bir uzlaþmahükümeti kurmayý amaçladýðýný,ama bunu saðlayamazsa o zamanteknokrat hükümeti kurmayý tercihedebileceðini söyledi.

Mikati, krize neden olan Haririsuikastýna iliþkin BM soruþturmasýkonusundaysa bu konununLübnan içinde tartýþýlmasý gerektiðigörüþünde.

Yeni hükümet kurulana kadarbaþbakanlýk görevini sürdürenHariri, Hizbullah ve destekçilerininliderliðini yapacaðý bir hükümetteyer almayacaðýný açýkladý.

Lübnan'da hükümet Hizbullah'ýn eline geçti

Markulli yeni otobüs ulaþým sistemini anlattý

Page 15: yenicag 28012011

HABER 1528 OCAK 2011 CUMA

ISI METAL

n "Takke düþtü kel göründü" dediklerigibi; gözaltý sonrasýnda bir de negöreyim, SDP'li olmaktan da yaptýk-larýmdan da yargýlayamayýnca beni,olmuþuz 'Devrimci Karargah', olmuþuz'Ergenekoncu', olmuþuz 'HanefiAvcý'nýn suç ortaklarý'...

Sultan Seçik KUBÝLAY

Uzun zaman oldu yazmayalý/yazamayalý.Þimdi yýllar sonra ve maalesef biraz tarihinzoru, biraz hayatýn size sormaya bile zahmetetmeksizin kapýnýza gelip dayadýðý zorunlu-luklarla yazýyorum. 'Her iþte bir hayýr vardýr'dedikleri de bu mu? Merak ediyorum...

Ýsyan etmeyi, reddetmeyi, hayýr demeyi yeniyeni öðrendiðim 90'lý yýllarda bir sosyalist, birAlevi kökenli, bir Kürt/Zaza, bir Dersim '38sürgünü, bir kadýn ve bir genç olarak bütün'günahlarý' sýrtlayýp sýrtýma henüz 22 yaþýndaiken çýkarýldým filistin askýsýna. Annemindediði gibi 'Ah dili olsa o Ýstanbul EmniyetMüdürlüðü Terörle Mücadele Þubesi'nin...' Diliolsa da söylese itile kakýla koca kocaadamlarýn yumruk ve tekmeleri altýnda nasýlkörüklediðini isyanýmý acýlarýmýn. Genç birkadýn, genç bir beden ve genç bir akýl ikenben, öðrendim maaþlarýný halkýmýn ödediðivergilerden alanlarýn gerçekte kiminmemurlarý olduðunu. Üstelik ironiye bakýn kiEmniyetten emekli bir bekçi babanýn kýzýydýmben. Ýþkencecilerimin saçlarýmdan sürürkendediklerine göre, 'Onlarýn ekmeðiylebüyümüþ, aslýný inkar eden bir haramzade'idim.

Ýstanbul, Bursa, Ankara... Birçok emniyet

müdürlüðü, ilçe emniyeti ve semt karakolun-da geçen bir dizi 'deneyim' sonrasýndaanlamýþtým ki, polis iktidarýn memuru, halkýnamiri idi. Ýþkence münferit deðil, yönetme biçi-mini güvencelemekte kullanýlan sistematik birdevlet politikasý idi.

Gençtim. Kadýndým. Öðrenmekteydim dahahayatý. Hep dedim ki kendime, 'Alýþmasakýn!'... Alýþmamalý insan. Ýnsana yabancýolan ve insaný insan olmaktan çýkaran hiçbirbaskýya. Alýþmamaktaki ýsrarým 40'ý aþkýngözaltý, sayýsýz polis ve asker tekmesi vecopu, dökülen saçlarým, tutmayan kollarým,kýrýlan burnum, kaybettiðim diþlerim ve ensonunda gidebilecekleri en uç noktalardanolan þiddetli cinsel iþkenceyle tanýþtýrdý beni.

Þimdilerde geriye baktýðýmda, yolun yarýsýnýardýnda býrakmýþ ve hâlâ sosyalist olan birkadýn olarak diyebilirim ki hiç alýþmadým veolaðan karþýlamadým yaþadýklarýmý. Devlet, 6Eylül 2010 tarihinde AÝHM'de iþkence yap-mak, soruþturmayý hukuksuz yürütmek, yargýsürecine müdahale etmekten suçlu bulunup,tarafýma tazminat ödemeye mahkumedildiðinde, sanýlanýn aksine mutlu deðilacýlýydým yüreðimde. Keþke dedim, keþke...Yaþamasaydým bu kadar acýyý. Keþke, hiçolmasaydý iþkence...

Çok deðil, AÝHM kararýnýn Türk devletineiletildiðinin üzerinden daha iki haftageçmemiþken basýldý evim sabah beþ buçuk-ta. Sevgilim/eþim Günay Kubilay ve ben budefa üyesi olduðumuz SDP'nin de dahiledildiði bir operasyon kapsamýnda gözaltýnaalýndýk. Kar maskeli timler, kelepçe venezarethane yýllar öncesinde býraktýklarýmdý.Beklemediðim ancak pek de þaþýrmadýðým

bir durumdu yaþadýklarým.Deðiþmemiþtim çünkü. Hâlâ bir sosyalist, bir

Alevi kökenli, bir Kürt/Zaza, bir Dersim '38sürgünü, bir kadýndým. Bir tek gençliðimkalmýþtý geride. Ve hayat öðretti bana bir kezdaha, 4 günlük gözaltý, sabaha kadar sürentrajikomik bir mahkeme sahnesinde.

Diyordu ki polisler sýk sýk, 'Bakýn SultanHaným deðiþtik biz.', 'Bakýn Sultan Hanýmiþkence yapmýyoruz artýk.'

Her sözlerinden sonra bana bakýp onayla-mamý ister gibiydiler. Biliyorlardý, o duvarlarkonuþamasa da ben konuþmaya devamedenlerdendim hâlâ. Bir tek þey söyledim:'Siz deðiþmediniz, biz deðiþtirdik...' Yanýtýeþime verdiler. Yanýt manidardý... 'Kabul eder-siniz ki Hocam, biz devletin memurlarýyýz.Bugün iktidarda kim varsa onu yapýyoruz.Yarýn siz baþa gelirseniz sizin dedikleriniziyaparýz...'

Ben adý 'Devrimci Karargah operasyonu',kendi 'devrimci ve sosyalistleri komplolarladize getirme senaryosu' olan bir tezgahadahil edildim, birileri böyle buyurdu diye...'Devrimci Karargah operasyonu' ile yargýlan-mak þaþkýnlýðýnda iken, ikinci bir þoku yaþýyo-rum þu günlerde. Ýþkence suçlusu olduðunuitiraf etmiþ biri olan Hanefi Avcý ile yan yanagetirilmek kabul edilemez benim için. Yýllarcagördüðü iþkencelerin izlerini bedenindetaþýyan ve ömrünü iþkence karþýtý birmücadele ile ören bir kadýn olarak beni, aslayan yana gelemeyeceðim, asla affetmeye-ceðim ve asla unutmayacaðým suçlarýnsuçlusu Hanefi Avcý ile ayný sanýk sanda-lyesinde yargýlamak...

Olaðanlaþtýrmak istedikleri, yan yanagelmezleri yakýn göstererek itibarsýzlaþtýrmak-sa, tarih de yaþanmýþlýklarýmýz da tanýktýr ki,kirletmeye yetmez Avcý'nýn adý ile yan yanayazmalarý bizi. Biliyorum ki iþkence bir insan-lýk suçu. Ne bireysel olarak affedilebilir ne dezaman aþýmýna uðrar, iþkence yaþamýþolanýn gerçekliðinde.

Þimdi, yýllar sonra aldým kalemi elime yazýy-orum. Her iþte bir hayýr vardýr da diyemiyo-rum nedense...

Bir sosyalist, bir Alevi kökenli, bir Kürt/Zaza,bir Dersim '38 sürgünü, bir kadýn olarak birkez daha not düþüyorum tarihe. Dün nasýlyapmadýklarýmý kabul ettirmek için iþkence ilesuç yaratmasýný kabul etmediysem devletin,bugün de, bir kez daha kabul etmeyeceðimiþkencesiz metotlarla, kriminalize ederekoluþturulan ve kargalarýn bile gülmekten çen-esinin aðrýdýðý yalanlarý.

Anlýyorum ki deðiþmiþ yöntemi egemenlerin.Ýtirazlarýmýzla, ödedikleri tazminatlarla yenimetotlara yönelmiþler. Þimdi gerekmiyoronlara iþkence tezgahlarý. Ne de olsa varellerinde 'Son Tezgah' diye adlandýrdýklarýyalan bombardýmanlarý.

Oh ne ala... Önce suçu yarat. Sonra delilleriinþa et. Daha sonra suçlayacaðýn kiþileri seç.En sonunda da mahkum et. Kendimi birmasal kahramaný gibi görüyorum nedense.Hansel ve Gratel masalýndaki gibi, 4 günboyunca Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü TerörleMücadele Þubesi'nde; elimde Elif Þafak'ýn'Baba ve Piç' romaný, uzanýp fiber kaplamalýnezarethane yataðýma, arada bir sigaramý tel-lendirdiðim, sorgusuz sualsiz bekletilirkenanlamýþtým zaten, masalýn, pardon gözaltýnýn,sonunda kaynar kazanlara atýp piþirme hazýr-lýðýnda olduklarýný.

Takke düþtü kel göründü dedikleri gibi;gözaltý sonrasýnda bir de ne göreyim, SDP'liolmaktan da yaptýklarýmdan da yargýlaya-mayýnca beni, olmuþuz 'Devrimci Karargah',olmuþuz 'Ergenekoncu', olmuþuz 'HanefiAvcý'nýn suç ortaklarý' ve bu da yetmemiþ ki,biraz PKK, biraz KCK, biraz da telefon tapesive malumunuz 'gizli sanýk' sosu koyuncakazana, ne diyeyim 'pes' demekten baþka.Tanýdýk geliyor deðil mi? Týpký bir zamanlarhabire 'iþkence var' diye ortalýða çýkanlar gibi,þimdilerde de 'olmayan suçlarý varmýþ gibiyaratýyorlar' diyenleri duyuyoruz. Zamandeðiþti, yöntemler de deðiþti...

Hatýrlatmakta fayda var yine de, yalanlarasuskun kalmamaktaki inadým hâlâ deðiþmedi.Kadýným. Sosyalistim. Öðrenmekteyim dahahayatý. Ve soruyorum kendime, gerçekten heriþte bir hayýr var mý?

Her Ýþte Bir Hayýr Var mý?

BAÞSAÐLIÐI

YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

Nihal ve Ertan Kaþer'in babasý, Gizem ve Erman Kaþer'in dedesi

Vefatý dolayýsý ile tüm ailenin

acýsýný paylaþýr baþsaðlýðý dileriz.

Ali

Haksever’inDemokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doðusun-da bu ay yaklaþýk 67 kadýna tecavüz edildiðibildirildi. BM Ýnsan Haklarý YüksekKomiserliðinin 26 Ocak'ta yayýmladýðý soruþ-turma sonuçlarýnda, güney ve kuzey Kivubölgelerinde, bu ay baþýndan bu yana yak-laþýk 67 kadýna tecavüz edildiði, bu tecavüz-lerin sorumlularýnýn Kongolu askerler olduðubelirtildi. BM sözcüsü Rupert Colville,Kongo'daki BM Misyonu (MONUSCO) veBM Ýnsan Haklarý Yüksek Komiserliði büro-sunun ayrý ayrý yaptýðý soruþturmalarda, bubölgelerde bulunan köylerde Kongo ordusu(FARDC) askerlerinin tecavüzlerinin þidde-tinin ortaya konduðunu kaydetti. Askerlerin,güney Kivu'daki Fizi'de 1 Ocak gecesi en az35 kadýna tecavüz ettiði ve 32 kiþiyi yaral-adýðýný söyleyen sözcü Colville, güney

Kivu'daki bu tecavüzlerin failleri olduðundanþüphelenilen 11 askerin tutuklandýðýný, buaskerlerin önümüzdeki günlerde askerimahkemede yargýlanmalarýnýn beklendiðinikaydetti. Colville, kuzey Kivu'da yapýlan diðerbir soruþturmada da yine 1 Ocakta bubölgedeki Bushani ve Kalmabairo'da asker-lerin en az 32 kadýna tecavüz ettiðinin ortayakonduðunu, yapýlan iki soruþturmada ayrýca,bu askerlerin keyfi olarak 12 kiþiyi tutukladýk-larý, en az 50 evi yaðmaladýklarý ve birçokköylüyü insanlýk dýþý ve küçültücümuamelelere tabi tuttuklarýnýn belirlendiðiniifade etti. BM Ýnsan Haklarý YüksekTemsilcisi Navi Pillay, bu olaylarýn faillerininen kýsa sürede adalet önüne çýkarýlmasý içinDemokratik Kongolu yetkililere çaðrýdabulundu.

BM'den Demokratik Kongo Cumhuriyeti açýklamasý

Page 16: yenicag 28012011

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t e

TALÝMATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t eTALÝM

ATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

ACENTALARA KARÞI

SOSYALÝST SEÇENEK!

ADRES: Hüseyin Tahir Apt. No: 174/4 Tanzimat Sok. Lefkoþawww.yenicag.com.cy

TEL: 227 4917

FAX: 228 8931

e-mail:yen icag@yen icag.com.cy

"Kahrolsun Mübarek" diye haykýrýyordu binler25 Ocak'ta Kahire'nin en iþlek meydanýnda."Mübarek, Ben Ali'den sonra sýra sende" diyeattýklarý sloganlarla 14 Ocak'ta Tunus'taalaþaðý edilen Zeynel Abidin Ben Ali'ninsonunu hatýrlatýyorlardý.

Yalnýzca baþkent Kahire'de deðil bir uçtanötekine bütün Mýsýr'da gerçekleþen protesto-lara katýlanlar arasýnda fabrika iþçileri, üniver-site profesörleri, siyasi eylemciler ve hattakadýnlar ve genç kýzlar yer alýyordu. Çevikkuvvet polislerine cesaretle göðüs geriyor veher yerde sokaklara çýkýyorlardý.

Hemen hepsi yolsuzluk, iþsizlik ve 1981'denbu yana ülkeyi demir yumrukla yöneten 82yaþýndaki Batý-destekli Cumhurbaþkaný HüsnüMübarek rejimine karþý sloganlar atýyorlardý.

Protesto çaðrýlarý, 25 Ocak'ý Facebook veTwitter sayfalarýnda "öfke günü" ilan edengenç internet meraklýsý eylemcilerden geldi.Ýçiþleri Bakaný Habib el-Adli baþta çaðrýlarýn biretkisi olmadýðýndan dem vursa da, sokaðaçýkanlarýn inanýlmaz sayýlara varmasý polisisersemletti. Polisin kolayca ezebileceði herzamanki küçük çaplý gösterilerden bir olacaðýsanýlan hareket akþama doðru bu 85 milyonnüfuslu büyük Arap ülkenin bütün kentlerine

sýçrayan kitlesel bir kabarýþa dönüþtü. Bir polis ve iki gösterici öldü. Çok sayýda

yaralý olduðu haber verildi. Görgü tanýklarýndanRabei Ahmed IPS'e polislerin Kahire'de plastikmermi kullandýðýný söyledi.

Gösterilere kadýnlar da katýldýlar ve çevikkuvvet polislerini taþladýlar. Bundan cesaretalan erkekler de taþ atmaya baþladý.Protestocular Mübarek'in resimlerini yereindirdiler. Kahire'de farklý yerlerde baþ gösterenprotestolar polisi iyice þaþýrttý. Kahire'ninmerkezinde adliye sarayý civarýnda bir gösterisürerken mutena semtlerden Mühendisin'debir baþkasý patlak verdi. Üçüncü bir gösteri deiþçi mahallesi Þobra'da baþladý.

Akþam üzeri kalabalýklar artmaya baþlayýncagafil avlanan polis göz yaþartýcý gaz bombalarýatmaya ve basýnçlý su sýkmaya baþladý. Çevikkuvvet zýrhlý taþýyýcýlarla Kahire merkezinegiden bütün giriþleri kapattý. Kontrol noktalarýn-da arabalar durdurularak bazý sürücüler polistarafýndan arabalarýndan çýkmaya zorlandý.

Protestocular gece ayazýnda kentin enmerkezi bölgesi Tahrir Meydanýnda -KurtuluþMeydaný- sabahladýlar. Ýçiþleri Bakanlýðý gös-tericilerin daðýlmalarý için kesin uyarýda bulun-du. Yerel TV kanallarý Ýçiþleri Bakanlýðý bildirisi-

ni durmaksýzýn yayýnladý.Ülkedeki bütün iletiþimi denetim altýnda tutan

hükümet, dün öðleden sonra olaylar kýzýþmayabaþlarken internete eriþimi önlemeye giriþti vegöstericilerin çoðunun haber ve bilgi alýþveriþiiçin interneti kullandýðý ortaya çýktý. Çoðunluklarejim karþýtlarýnýn makalelerini yayýnlayanAldostor.org gazetesinin internet sayfasýnaerþim durduruldu. Günlük Alvafd gazetesinininternet sayfasý Alwafd.org da bir protestocu-nun öldüðü haberini vermesinin ardýndanyasaklandý. Twitter saatlerce yasaklý kaldý.Göstericiler de eylemlerini koordine etmek içincep telefonlarýndan yararlandýlar.

Sanayi kenti Al Mahala'da en büyük gösteril-erden biri gerçekleþti. Genç bir gösterici IPS'etelefonda "binlerce" insanýn gösterilerekatýldýðýný söyledi.

30 yaþýndaki Dua Abdullah "Sanki bütün kentsokakta" dedi. "Kocamýn uyandýrdým ve onuda sokaða çýkmaya teþvik ettim. Her yerdekoþturan pek çok insan vardý. Kocam düþüpyaralandý ama protestoya katýlmaya devametmek istiyor."

Dua Abdullah polisin ateþ açtýðýný duyuncaevine geri döndüðünü söyledi. "Mermi sesigibiydi. Sanýrým ateþ açma emri aldýlar," dedi

telefonda. Adýnýn Mona olduðunu söyleyen 15yaþýndaki bir baþka protestocu da"Protestolardan Facebook sayesinde haberdarolduk" dedi.

Ýskenderiye, Tanta, Mahala, Süveyþ veMansura kentlerinde ve Sina'nýn bazý böl-gelerinde ayaklanmalar olduðu bildirildi.

Yerel özel TV kanalý Al-Mehvar'ýn bildirdiðinegöre yalnýzca Lüksor, Asuvan ve çölün ortasýn-daki El Vadi el Gadid gibi uzak kentlerde gös-teri olmadý. Protestocularýn talepleri arasýndaasgari ücretin yükseltilmesi, iþsizlik ücreti,sýkýyönetim yasalarýnýn son bulmasý, siyasihükümlülerin serbest býrakýlmasý, ve iktidarýnbaþkanýn aile mensuplarýna devrini önleyecekanayasa deðiþikliklerinin gerçekleþtirilmesi var.Mübarek'in cumhurbaþkanlýðýný oðlu Gamal'edevredeceði halk arasýnda yaygýn olarakkonuþuluyor.

"Bugünden sonra siyasi önderliðin önündekiseçenekler çok azaldý" diyor baðýmsýzElmesriyun gazetesi köþe yazarý MahmudSultan. "Ülke bugün bir çeyrek yüzyýlý aþan biradaletsizlik, baský ve açlýk rejimini deðiþtirecektarihsel bir dönüm noktasýndan geçmiþgörünüyor. Mýsýr 25 Ocak'tan sonra asla eskisigibi olmayacak."

“Mýsýr 25 Ocak'tan Sonra Asla Eskisi Gibi Olmayacak”

Bitlis'in Mutki ilçesinde 20 Ocak bulunan toplumezardan sekiz kiþinin cesedi çýkarýldý. Cesetler,battaniyelere sarýlý vaziyette elbiseleriylegömülmüþtü. Cenazelerin, savcýlýk vebelediyenin tutanaklarýyla gömüldüðü ortayaçýktý. Resmi tutanaða göre, burada toplam 15ceset var. Kazýlar devam edecek.

Toplu mezarýn yerini, 90'lý yýllarda MutkiBelediyesi'nde kepçe operatörlüðü yapan veadýný vermek istemeyen bir iþçi gösterdi. Kayýpaileleri de yakýnlarýnýn bulunmasý için ÝnsanHaklarý Derneði (ÝHD) Bitlis Temsilciliði'nebaþvuru yapmýþtý. bianet'e konuþan ÝHD BitlisTemsilcisi Hasan Ceylan, kendilerine 14 kayýpyakýnýnýn daha müracaat ettiðini söyledi. Ceylan,bölgede kazý yapýlan alanýn yakýnýnda, iki ayrýyerde daha toplu mezar ihbarý aldýklarýný daifade etti. Kazýlarda, ikiþer kiþi birer battaniyeye,dört kiþi de ayrý battaniyeye sarýlmýþ vaziyetteçýkarýldý. Cenazelerinin ikisinin kafasý yok. Ýkisikadýn sekiz cesedin üzerinde kurþun izleri tespitedildi. Cenazelerden dördünün kemikleri tama-men bulundu ve kimlik tespiti için Adli Týp'agötürüldüler. Kazý alanýna giden Barýþ veDemokrasi Partisi (BDP) Bitlis Milletvekili NezirKarabaþ, bölgenin her yerinde toplu mezarlarolduðunu söyledi.

Toplu mezarlarýn belgesi de çýktýMutki Cumhuriyet Savcýlýðý'nýn 8 Eylül 1999

tarihli "Defin Ruhsatý" isimli belgesine göre,cesetler gömülmeleri için belediyeye teslimedilmiþti. Tutanaðýn altýnda, savcýnýn, bilirkiþininve Doðru Yol Partisi'nden Belediye Baþkaný M.Sait Birlik'in imzasý var. Tutanakta,"08.08.1999'da Mutki ilçesinde çatýþmadaöldürülen 11 kiþinin cesetleri Kavakbaþý Yoluüzerinde bir yere gömüldü" deniyor. Baþka ikitutanakta da, 4 kiþinin ayný þekilde gömüldüðüyazýyor. Cenazelerin gömülmeden öncefotoðraflandýðý ifade ediliyor. Tutanakta,"Cesetlerin, bu halleriyle defnedilmeleri içinbelediye görevlisi O.G.'ye verilmesine karar ver-ildi" yazýyor. Kararýn gerekçesi olarak CMUK'un152/2'nci maddesi gösteriliyor. 4 Ocak'ta yapýlankazýlarda da 12 kiþiye ait kemik parçalarý bulun-

muþtu. 4 Ocak'ta Mutki Jandarma Komutanlýðýçöplüðündeki kazýlarda çýkan cenazelerdenbirinin kafasý yoktu. Burada, 11 yýl önce PKK'yekatýlmak için Bitlis'in Güroymak ilçesindenMutki'ye giderken öldürülen dokuz kiþi ile üçPKK'linin kemikleri bulunmuþtu.

Ýlçe Jandarma Komutaný ArifDoðan'dýÝHD Bitlis Temsilciliði, toplu mezarlardan çýkan

kemiklerle ilgili suç duyurusunda bulunmayahazýrlanýyor. Temsilcilik ayrýca, JÝTEM'in kuru-cusu Albay Arif Doðan'ýn 1994-1998 yýllarýarasýnda Mutki'de ÝlçeJandarma Komutanýolarak görev yaptýðýnýortaya çýkardý.

Mutki'de hakikatkepçesiErtuðrul Mavioðlu'nun

Radikal'deki 21 Ocak tar-ihli yazýsý þöyle:

Mutki'de neredeyse 15yýldýr 'kasabanýn sýrrý'olarak kalan toplu mezarlartek tek ortaya çýkýyor. Ýki gündür yapýlan kazýlarsonucunda, dün 8 kiþinin daha toplu mezarýnaulaþýldý. Cenazelerden 4'ü çýkarýldý. Havanýnkararmasý nedeniyle ara verilen kazýlara bugündevam edilecek. Çýkan cenazelerden ikisininkafatasýnýn olmadýðý görüldü. O yýllarda MutkiBelediyesi'nde kepçe operatörlüðü yapanlar,toplu mezarlarýn yerlerini gösterdikçe, Mutki veçevresinden yüzlerce cenazeye ulaþýlmasý sözkonusu. Bir dönem cenazeleri gömen kepçeler,þimdilerde hakikati sergilemekle meþgul. Bitlis'teMutki - Kavakbaþý yolu birinci kilometrede 2.çöplük denilen mevkide 5 Ocak'ta yapýlankazýlarda bulunan 12 kiþiye ait kemiklerin ardýn-dan önceki gün baþlayan kazýlarda da 8 kiþiliktoplu mezara ulaþýldý. Çýkarýlan dört cenazeyeait kemiklerden 2'sinin kafatasý yok. Yeni kemik-ler, ilk toplu mezarýn 100 metre gerisindeki ikinciçöplüðün hemen yaný baþýnda. Mutki SavcýsýÇetin Küçet'in baþlattýðý soruþturma sonucunda

kazý yapýlan bölgede, Ýnsan Haklarý Derneðitemsilcileri ile BDP Bitlis Milletvekili M. NezirKarabaþ da hazýr bulundu. Ýnsan HaklarýDerneði Bitlis Temsilcisi Hasan Ceylan, bulunanyeni kemiklerle ilgili þöyle konuþtu: "Yeni kemik-lerin bulunduðu yerde geçen hafta kazýlarbaþlatýlmýþ ancak metan gazý patlamasýnedeniyle kazýlara ara verilmiþti. Üniversitedentehlike arz etmeyeceði yönünde rapor geldiktensonra dün (önceki gün) kazýlar yenidenbaþlatýldý. Görgü tanýklarý kazýlmasý gereken en

doðru noktayý savcýlýðagösterdi. Bugün (dün)sabah baþlatýlan kazýlardasekiz kiþiye ait toplumezara ulaþýldý. Ýkinciçöplükteki 8 kiþi hakkýn-daki bilgiyi kepçe oper-atörü vermiþti. Banaolayý anlatýrken, 'Gece12'de askeriyedençaðýrdýlar. Kepçeninmazotunu kendileri

temin etti. Ben gittim gös-terdikleri yeri kazdým. 8 kiþi getirdiler. 2'si

bayandý. Büyük ihtimalle sivil olabilirler. Onlarýikinci çöplüðün az yanýna gömdüm' dedi.Bugünkü kazýlarla 2 toplu mezardan çýkacakcenaze sayýsý 20'yi bulacak. Bunlardan 3'ününkafatasý bulunamadý. Türkiye Cumhuriyeti daðýnýtaþýný bombardýman ediyor, kendi vatandaþlarýnýrastgele topraða gömüyor, çöplüklere atýyor."

Mezar üzeri çöplük Cenazelerin gömüldüðü dönemde olaya tanýk

olanlar, kimliklerinin gizli kalmasý kaydýylayaþananlarý Radikal'e þu cümlelerle anlattý:

"Þu an kemiklerin çýktýðý kazýlan bölgeMutki'nin ikinci çöplüðü olarak bilinen yerinhemen yanýnda. 1990'lý yýllarýn sonlarýndaydý.2'si kadýn 8 ceset gömüldü buraya. Cesetlergömülürken orasý çöplük deðildi. Bir günaskeriyeden kepçe istediler. Askerin gösterdiðiyerde yapýlan kazý sonucunda cenazelerelbiseleriyle birlikte, yýkanmadan, dualarý okun-madan gömüldüler."

Þimdi 27 yaþýnda olan bir kiþi de 10 yaþýn-dayken birinci çöplüðün üzerinde ceset görmüþ:"Cesedin üzerini toprakla örttüm. Kolu dýþarýday-dý, üzerine karga konmuþtu. Birinci çöplüktebüyük taþ var, onun altý kazýlýrsa kemikleribulurlar."

Görgü tanýklarý, cenazeleri ikinci çöplüðünyanýndan çýkan 12 kiþinin gömülmeden bir günönce askeriyenin avlusunda teþhir edildiðinianýmsýyor. Avluya serilen cesetleri gören bir kiþi,"9'unun yaþlarý çok küçüktü. Bitlis'in Güroymakilçesinden geldiklerini ve Mutki kýrsalýndaöldürüldüklerini öðrendik" dedi.

Mutki iþkence bölgesi Bitlis'te yaþananlarý en iyi bilen isimlerden

Hüsamettin Zenderlioðlu, Mutki'de çok sayýdatoplu mezar bulunmasýnýn nedenini, "Burasýsorgu ve iþkence bölgesiydi" diye açýklýyor.Zenderlioðlu, "Doðan Güreþ'in genelkurmaybaþkaný, Tansu Çiller'in baþbakan olduðudönemde bölgeye iliþkin devlet politikasý tama-men deðiþti. Köyleri yakma olaylarý baþladý.Binlerce insan batýya göç etti. Özel seçilmiþgörevliler geldiler. Tatvan'da Korkmaz Taðmatugay komutanýydý. Mete Sayar yine bu bölgeninyakýnýndaydý. Mutki'nin sorgu alaný olmasýnýnasýl nedeni Bitlis halkýnýn muhafazakâr veJÝTEM tarafýndan örgütlenmesiyle yakýndan ilgi-lidir. Ne yaparlarsa yapsýnlar kimsenin sesiniçýkarmayacaðýný ve yapýlanlarýn hesabýnýnsorulmayacaðýný biliyorlardý."

Ýlçenin toplu mezar listesiMutki'deki görgü tanýklarýna göretoplu mezar yerleri þöyle: * Mutki'de askeriyenin içindeki avludaký bir

taþýn altýnda üç PKK'lý gömülü. * Duav Yaylasý'nda Deliklitaþ mevkiinde 17 kiþi-

lik toplu mezar var. * Mutki'deki birinci çöplüðün üzerindeki taþýn

altýnda bir ceset bulunuyor. Üç cenaze MutkiDeresi'ne kapýlarak sürüklendi.

* Arsan Deresi'nin Kavakbaþý beldesine yakýnolan bölümünde yaþayanlar çok sayýda insankemiði gördü.

Mutki'de Her Taþýn Altýndan Toplu Mezar Çýkýyor