16
SINIRSIZ, SÝLAHSIZ, GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN ! yeniçað haftalýk siyasi gazete BU MEMLEKET BÝZÝM! SERHAN Uzun lafýn kýsasý... 18 MART 2011 CUMA 20 1035 2 TL YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ 3 3 YKP, Kýbrýs Yeþil Partisi ve Türkiye Yeþiller Partisinden Akkuyu Nükleer santralýna karþý ortak eylem Japonya'daki deprem sonrasý tüm dünyada nükleer santrallerin tartýþýlmaya baþladýðý bugünkü koþullarda Türkiye'de Mersin'e, Silifke yakýnlarýna kurul- masý için süreci baþlatýlan Akkuyu Nükleer Santralýna karþý YKP, Kýbrýs Yeþiller Partisi ve Türkiye Yeþiller Partisi bir kez daha seslerini birlikte yük- seltmeye karar verdiklerini açýkladýlar YKP ve Kýbrýs Yeþiller Partisi, 19 Mart Cumartesi saat 12'de Ledra Caddesi'nin güney tarafýnýn sonunda, geçiþ noktasýnýn yakýnýndaki Belediye Sergi Salonu önünde Kýbrýs'ý ve tüm Kýbrýslýlarý da ilgilendiren bu konuda 3 partinin imzaladýðý ortak bir açýklamayý kamuoyu ile paylaþacaklar Yapýlan ortak çaðrýda eyleme destek olunmasý için duyarlý tüm kesimler iki toplumlu kitlesel basýn toplantýsýna katýlmaya davet edildi Çözümsüzlüðün çözüm olmadýðý yeniden hatýrlandý REJÝM, MARAÞ’TA OFSAYTA DÜÞTÜ 12 Mart, Cumartesi günü Maraþ'ta gözaltýna alýnan 4 Avrupa Parlamenteri ayni gün; Loizos Afxentiou ile Yiannakis Matsis ise Pazartesi Lefkoþa Kaza Mahkemesinin kendilerine verdiði para cezasýný ödeyerek serbest kaldý Konu ile ilgili Ýngilizce, Rumca ve Türkçe yapýlan haberler arasýnda ciddi farklar ve çeliþkiler göze çarptý Türkiye'deki ve Kýbrýs'ýn kuzeyindeki birçok gazete kendini ilerici solcu diyen kuzeydeki gazeteler de içinde, konun “Rum tuzaðý”, “AB destekli Rum tezgahý” olduðu konusunda hem fikir oldu Haberlerde yasak bölgeye bu kadar rahat bir þekilde girilmesine olanak verilmesinin gayrý ciddilik olmasýna iþaret eden olmadý. Anlaþýlan yasak bölgeye girmek için bir tel sökmek veya bir yerden sýçrayýp atlamak gerekmiyor. Sanýklarýn saðlýklarý ve yaþlarý da bunu kanýtlýyor! YKP: “Maraþ gibi bir bölgeyi, böylesi tuhaf uygulamalarla býrakýn ziyarete, fotoðraf çekmeye bile yasaklayan zihniyetin hemen þimdi deðiþtirilmesi gerekmektedir. 37 senelik tuhaf uygulamalar son bulmalýdýr. YKP, daha önce de ortaya koyduðu gibi çözüme giden süreçte askerin çekilerek Maraþ'ýn hemen þimdi yasal sahiplerine iade edilmesi talebini de hatýrlatýr…”

yenicag 18032011

Embed Size (px)

DESCRIPTION

yenicag 18032011

Citation preview

Page 1: yenicag 18032011

SINIRSIZ, SÝLAHSIZ,GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS

MÜMKÜN!yeniçað

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t e

BU MEMLEKET

BÝZÝM!

S E R H A N G A Z Ý O Ð L U

Uzun lafýn kýsasý...

TARÝH: 18 MART 2011 CUMA YIL: 20 SAYI: 1035 FÝYATI: 2 TL SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

3

3

YKP, Kýbrýs Yeþil Partisi ve Türkiye Yeþiller Partisinden Akkuyu

Nükleer santralýna karþý ortak eyleml Japonya'daki deprem sonrasý tüm dünyada nükleer santrallerin tartýþýlmaya

baþladýðý bugünkü koþullarda Türkiye'de Mersin'e, Silifke yakýnlarýna kurul-masý için süreci baþlatýlan Akkuyu Nükleer Santralýna karþý YKP, KýbrýsYeþiller Partisi ve Türkiye Yeþiller Partisi bir kez daha seslerini birlikte yük-seltmeye karar verdiklerini açýkladýlar

l YKP ve Kýbrýs Yeþiller Partisi, 19 Mart Cumartesi saat 12'de LedraCaddesi'nin güney tarafýnýn sonunda, geçiþ noktasýnýn yakýnýndaki BelediyeSergi Salonu önünde Kýbrýs'ý ve tüm Kýbrýslýlarý da ilgilendiren bu konuda 3 partinin imzaladýðý ortak bir açýklamayý kamuoyu ile paylaþacaklar

l Yapýlan ortak çaðrýda eyleme destek olunmasý için duyarlý tüm kesimler ikitoplumlu kitlesel basýn toplantýsýna katýlmaya davet edildi

Çözümsüzlüðün çözüm olmadýðý yeniden hatýrlandý

REJÝM, MARAÞ’TAOFSAYTA DÜÞTÜn 12 Mart, Cumartesi günü Maraþ'ta gözaltýna alýnan

4 Avrupa Parlamenteri ayni gün; Loizos Afxentiou ileYiannakis Matsis ise Pazartesi Lefkoþa KazaMahkemesinin kendilerine verdiði para cezasýný ödeyerek serbest kaldý

nKonu ile ilgili Ýngilizce, Rumca ve Türkçe yapýlan haberler arasýnda ciddi farklar ve çeliþkiler göze çarptý

nTürkiye'deki ve Kýbrýs'ýn kuzeyindeki birçok gazete kendini ilerici solcu diyen kuzeydeki gazeteler deiçinde, konun “Rum tuzaðý”, “AB destekli Rum tezgahý” olduðu konusunda hem fikir oldu

nHaberlerde yasak bölgeye bu kadar rahat bir þekilde girilmesine olanak verilmesinin gayrý ciddilik olmasýna iþaret eden olmadý. Anlaþýlan yasak bölgeye girmek için birtel sökmek veya bir yerden sýçrayýp atlamak gerekmiyor.Sanýklarýn saðlýklarý ve yaþlarý da bunu kanýtlýyor!

nYKP: “Maraþ gibi bir bölgeyi, böylesi tuhaf uygulamalarlabýrakýn ziyarete, fotoðraf çekmeye bile yasaklayan zihniyetinhemen þimdi deðiþtirilmesi gerekmektedir. 37 senelik tuhafuygulamalar son bulmalýdýr. YKP, daha önce de ortaya koyduðu gibi çözüme giden süreçte askerin çekilerekMaraþ'ýn hemen þimdi yasal sahiplerine iade edilmesi talebini de hatýrlatýr…”

Page 2: yenicag 18032011

HABER2 18 MART 2011 CUMA

Meclis dýþýndaki üç siyasi parti, ülkedeki sondurumu deðerlendirmek ve yapýlabileceklerkonusunda ortak tavýr belirlemek amacýyla 14Mart, Pazartesi bir araya geldi. Birleþik KýbrýsPartisi (BKP)'nin çaðrýsýyla BKP'de yapýlantoplantýya Kýbrýs Sosyalist Partisi (KSP) ileYeni Kýbrýs Partisi (YKP) katýldý.

ÝZCANBKP Genel Sekretere Ýzzet Ýzcan toplantý

baþýndaki açýklamasýnda, toplantýnýn kendileritarafýndan meclis dýþýndaki siyasi partilereyapýldýðýný anlatarak, hedefin durum deðer-lendirmesi yaparak ortak hareket etme, ortakcephenin yaratýlmasýyla ilgili olduðunu söyle-di.

Ýzcan, BKP için ortak hareket etme, ortakcephenin yaratýlmasýnýn salt siyasi partilerlesýnýrlý olmadýðýný, sivil toplum örgütleri hattabireylere kadar uzanan bir anlayýþý savunduk-larýný ifade ederek, bugün tartýþýlan konununasla Sendikal Platform'a alternatif olmaanlamýna gelmediðini, gelmeyeceðini belirtti.

Ýzcan, ortak hareket etmek istediklerinianlatarak, kendi anlayýþlarýna göre yapýlanmücadelenin seçimle sýnýrlý olmadýðýný, soru-nun rejim ve barýþ sorunu olduðunu anlatarak,"Bize göre ana sorun Kýbrýs'taki çözümsüzlük-tür" dedi.

Ýzcan, Kýbrýs Türk toplumunu varoluþ içinverdiði mücadelenin dayatma paketlerle veya"UBP gitsin baþkasý gelsin" ile sýnýrlandýrýla-mayacaðýný vurgulayarak, hedeflerinin barýþve çözüm odaklý iþbirliði ve dayanýþma ceph-esi oluþturmak olduðunu kaydetti.

Bu hareketin sadece eleþtiren deðil, öneriyapýp çözüm üreten, uluslararasý alanda daolayý götüren bir yapýlanma olmasý gerektiðinianlatan Ýzcan, görüþmeyi bu çerçevededeðerlendirdiklerini belirtti.

KANATLIYKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlý

da, partisinin Sendikal Platform'a ocak ayýndadahil olarak 13 maddelik ilkeleri benimsediðinianlatarak, birilerinin 13 maddeyi aþýndýrmaisteminin kabul edilemez olduðunu söyledi.

Kanatlý, YKP için mücadelenin hükümetdeðiþtirmeye endekslenemeyeceðini, hele"kendi paketimizi yapalým" söylemine eklem-

lenemeyeceðini anlatarak, yaþanan süreçtekendileri için kaygýnýn geçmiþte Bu MemleketBizim Platformu (BMBP)'nin baþýna gelen"sokaðýn parlamentoya, hükümetehapsedilmesi" sürecinin yinelenmesi olduðunubelirtti.

Kanatlý, herhangi bir siyasi hareket kazaylahükümet olsa bile sokaktaki eylemlerin devametmesi gerektiðine iþaret ederek, "seçimkonuþulmasý için seçim koþullarýnýn, derindevletin önemli bir bileþeni olan SivilSavunma Teþkilatý'nýn þeffaflaþtýrýlmasý gerek-tiðini" söyledi.

Kanatlý, YKP için seçim ve seçilmekoþullarýnýn özel öneme sahip olduðunubelirterek, yapýlacak seçimde "KýbrýsCumhuriyeti kayýtlarýnýn dikkate alýnmasý"konusunda Kurultay kararlarý olduðunu hatýr-lattý.

ONURERKSP Merkez Komite üyesi Mustafa Onurer

ise, ülkede yaþanýn sürecin ekonomik paketekarþý mücadele olarak görülse de aslýndasiyasi olduðunu, bunun da Türkiye Baþbakaný

Recep Tayyip Erdoðan'ýn her açýklamasýylakanýtlandýðýný söyledi.

Onurer, "TC-KKTC arasýndaki iliþkinin paraalan-veren düzeyinde yeniden yapýlandýrýl-masý gerektiðini söyleyenler ile bunun yetersizolduðunu, iliþkinin siyasi, ekonomik, diplo-matik kýsaca her boyutta ele alýnmasýný savu-nan iki farklý görüþ olduðunu" ifade etti.

Onurer, Kýbrýs sorununun Türkiye'nin strate-jik çýkarlarýyla ilgili olduðunu ifade ederek, bukonuda Türkiye yetkililerinin açýklamalarýnýnherkesçe bilindiðini anlattý.

Mustafa Onurer, sorunlarýn çözümündehalkýn temel karar verici olmasý gerekliliðiüzerinde durarak, bunun için yapýlmasýgerekenin düzenli ve sürekli referandumlaryapýlabilecek düzenlemeleri gerçekleþtirmekolduðunu söyledi. Onurer, sokaðýn öne çýk-masý, halkýn referandumlarla sürekli karar ver-mesi gerektiðini anlattý.

Onurer, "baðýmsýzlýðý, demokrasiyi ve kendikendini yönetmeyi talep etmeyen; ülkenin esirolmasýný, baþka bir yerlere baðlanmasýnýisteyenlerin buralarda doðsa da halka dahilolmadýðýný" da iddialarýna ekledi.

YKP, Newroz kutlamalarýný izlemekiçin Diyarbakýr'a gidiyorDTK ve BDP tarafýndan bu yýl NewrozDiyarbakýr'da 20 Mart'ta "Ji bo jîyanek birumet an azadî an azadî (Onurlu biryaþam için ya özgürlük ya özgürlük)"þiarýyla kutlanacak…

Kutlamalarý izlemek için YKP YürütmeKurulu üyeleri Murat Kanatlý ve NevzatHami ile YKP fem aktivisti ve YKP PartiMeclisi üyesi Faika Deniz Paþa da 19-21 Mart tarihlerinde Diyarbakýr'da(Amed) olacak… YKP delegasyonuCumartesi adadan ayrýlýp, Pazartesigünü adaya dönecek…

156 bin metrekarelik alan üzerindekurulan Newroz Parký'nda gerçekleþtir-ilecek kutlamalar için DTK, BDP ve siviltoplum örgütü temsilcilerinin de aralarýn-da bulunduðu Newroz Tertip Komitesiorganizasyon için çalýþýyor…

Hazýrlýklara iliþkin bilgi veren NewrozTertip Komitesi Baþkaný Nesip Gültekin,kutlamanýn saat 10.00 ile 17.00 arasýn-da yapýlacaðýný belirterek, hazýrlýklarýnsürdüðünü söyledi. Newroz alanýnda iþmakinelerinin çalýþmalarýnýsürdürdüðünü belirten Gültekin, Teknik,Saðlýk, Basýn, Araç, Örgütleme,Diplomasi ve Hukuk gibi komisyonlarýnkurulduðunu ve bu komisyonlarýn çalýþ-malarýný aralýksýz sürdürdüðünü söyledi.Alana taþýmalarýn ücretsiz olacaðýnýbelirten Gültekin, araç kalkýþ nokta-larýnýn her yýl olduðu gibi eski noktalar-dan olacaðýný ifade etti. Bu yýlkiNewroz'un bir önceki Newroz'dan dahakitlesel olacaðýný ifade eden Gültekin,"Halkýmýz sloganlarý ile duruþu ile katkýsunacaktýr ama ayný zamanda hemDTK ve BDP eþ baþkanlarý buradagerekli mesajlarý vererek, Newroz'unönemini anlamýný Kürt halkýnýn istekleri-ni taleplerini burada dillendirecektir"dedi. Gültekin, "Sayýn baþbakanOrtadoðu ülkeleri için halkýn ayaklan-masý, halkýn sokaklara çýkmasý nasýl biranlam ve önem biçmiþse bölgede özel-likle Diyarbakýr'da inanýyorum ve sanýy-orum kulaklarýný halkýn taleplerine istek-lerine de açacaktýr" dedi.

Yeni Kýbrýs Partisi 16 Mart, Çarþamba günü, saat 12'de düzenlediði bir törenle, üyelerindenAhmet Karaman'ý Karaoðlanoðlumezarlýðýndaki mezarý baþýnda andý.

Anma törenine Karaman'ýn eþiSuzan Karama ve ailesi, arkadaþlarýve YKP'li dostlarý katýldý.

Anma töreninde YKP YürütmeKurulu Sekreteri Murat Kanatlý veAhmet Karaman'ýn eþi SuzanKaraman birer konuþma yaptý.

Kanatlý'nýn anma töreninde yaptýðýkonuþma þöyle:

"Deðerli arkadaþlar çok sevgilideðerli dostumuz, yüreði insansevgisi ile dolu Karamanarkadaþýmýz aramýzdan ayrýlalý 4 yýloldu.

Ahmet Karaman'ý anmak için top-landýðýmýz bu günde, onu anlatmaksaatler sürer.

Ancak birkaç cümle, birkaç para-graf da onu anlatmaya yeter.

Ahmet Karaman arkadaþýmýz buülkede yaþamý Kýbrýslýlara zehireden bu bozuk, yozlaþmýþ düzenekarþý mücadelede hayatýný ortayakoydu.

Ahmet Karaman, pek çok kiþininsadece dilinde doladýðý ve teoriden

öteye gitmeyen söylemleri, slogan-larý birer birer yaþayarak gösterdi.

En zor koþullar dahi onu budüzene karþý mücadele etmekten alýkoymadý. Çok sýkýntýlar içinde idiAhmet Karaman. Ýþsizlikler yaþadý.Çalýþtýðý yerlerde baskýlar yaþadý.Ama o hep bildiði, inandýðý mücadel-eye bedeni ile kalemi ile baþkaldýrdý.

En zor þartlarda dahi o hep umut-luydu. Herkese karþý hoþgörülüydü,kimseyi kýrmak istemezdi.

Bu düzenin yarattýðý batak, onuaramýzdan erken alýp götürdü.

Ama bu üç günlük ömürde, önemli

olan insanýn ne kadar erken veyageç göçüp gittiði deðildir.

Önemli olan giderken iz býrakarakgitmesidir.

Yoksa 100 sene de yaþamýþ, otgibi yaþayarak gitmenin hiç birönemi ve anlamý yoktur.

Karaman, yaþamý boyuncaKýbrýs'ýn ve Kýbrýslýlarýn daha iyigünler görmesi için mücadele etti. OKýbrýsta barýþ olsun, Kýbrýslýlar barýþiçinde yaþasýn diye mücadele etti.Ve mücadelesinde hiç tereddütgöstermemiþ, hiç bir dönemeçtekafasý bulanmamýþtýr.

Paranýn ve makamýncazibesinin deðiþtirdiði,kýlýktan kýlýða soktuðupek çok hýzlý solcu veilerici geçinenlerin bololduðu ülkemizinkuzeyinde, KýsacasýKaraman çok sýkýntýlariçinde olmuþ olmasýnaraðmen hiç bir zamanrejime teslim olmamýþtýr.

Onu hep hatýrlaya-caðýz ve gelecek kuþaklara hatýrlata-caðýz."

Daha sonra Karaman'ýn eþi de

kýsa bir konuþma yaparak katýlanherkese teþekkür etti.Konuþmalardan sonra tören sonaerdi…

KARAMAN ANILDI...

BKP, KSP ve YKP, bir araya gelerekdurum deðerlendirmesi yaptý

Page 3: yenicag 18032011

HABER 18 MART 2011 CUMA 3

REJÝM, MARAÞ'TA OFSAYITA DÜÞTÜ12 Mart, Cumartesi günü, Maraþ'ta gözaltýna alý-nan 4 Avrupa Parlamenteri ayni gün; LoizosAfxentiou ile Yiannakis Matsis ise PazartesiLefkoþa Kaza Mahkemesinin kendilerine verdiðipara cezasý ödeyerek serbest kaldý…

NASIL OLMUÞTUMaðusa'daki Maraþ yasak bölgesine giren dört

Avrupalý parlamenter ile Kýbrýslý bir rahibin dearalarýnda bulunduðu 11 kiþi 12 Mart Cumartesigünü gözaltýna alýnmýþtý… Gözaltýna alýnanlararasýnda 4 Avrupalý Parlamenteri; PolonyalýJaroslaw Leszek Walesa ile Artur Zasada,Kýbrýslý Eleni Theocharous ve Bulgar MariyaNedelcheva ile eski Avrupa Parlamenteri KýbrýslýYiannakis Matsis ve Loizos Afxentiou'nun bulun-duðu basýna yansýdý. Daha sonraki haberlerdeBulgar Parlamenterin gözaltýna alýnmasý konusuile ilgili kýsýmlar kayboldu. 2 vekilden bahsedildiçünkü taraf olan Türkçe basýn Kýbrýslý AvrupaParlamenterlerin de statüsünün tanýnmadýðýiddiasý ile listeye Theocharous'u dâhil etmedi.Yabancý ve Rumca haber kaynaklarýndaNeapolis Piskoposu Porfyrios'un da gözaltýnaalýndýðý bildirilmiþti ama Türkçe haberlerde bu dagörünmedi. Bu nedenle Ýngilizce, Rumca veTürkçe yapýlan haberler arasýnda ciddi farklar veçeliþkiler ortaya çýktý.

ÇELÝÞKÝLERGKK açýklamasýnda "Güney Kýbrýs Rum

Yönetimi'nden (GKRY) KKTC'ye turist olarakgelen on bir kiþilik bir gruptan dört kiþinin,bugün, gayri yasal yollardan Kapalý MaraþBölgesi'ne girdiði tespit edildi" denilmekteydi.Bunlarýn kimler olduðu yönünde açýklama ise"Kapalý Maraþ Bölgesi'nde yakalanan dört kiþi-den ikisinin GKRY, diðer ikisinin ise diplomatikpasaport hamili Avrupa Parlamentosu (AP)üyesi Polonya vatandaþý" ve devamýnda"Polonya uyruklu diplomatlar Arthur JaroslavZasada ve Jaroslaw Leszek Walesa hakkýnda,uluslararasý sözleþmelere göre KKTC DýþiþleriBakanlýðý ile koordineli olarak gerekli iþlemlerinyapýlmakta" denmekte…

Buna raðmen Cumhurbaþkanlýðý açýklamasýise "Dýþiþleri Bakanlýðýmýz kanalýyla AvrupaParlamentosu milletvekillerinin vatandaþý olduk-larý Bulgaristan ve Polonya'nýn Güney Kýbrýs'tabulunan temsilciliklerine de gerekli bilgi ver-ilmiþtir" denmekte… Eðer Bulgar Parlamentergözaltýna alýnmadýysa Bulgaristan'a niçin bilgiveriyorsunuz? Gözaltýna alýndýysa Maraþ'a girdimi, girdiyse nasýl 4 kiþi yakalandý denmekte,girmediyse Maraþ'ýn dýþýnda da mý tutuklamaoldu?

Cumhurbaþkanlýðý GKK bildirisi ile bazý pot-larýn kýrýldýðýnýn farkýnda olduðundan birkaç saatiçinde hemen "düzeltme" açýklamasý yapýp ýsrar-la "KKTC, baþka olaylarda olduðu gibi yaþananbu son olayda da Diplomatik statüye sahipþahýslarýn yerleþmiþ uluslararasý hukuk kurallarýçerçevesinde tabi tutulmalarý gereken kurallarý

dikkate alarak hareket etmiþtir. AvrupaParlamentosu milletvekilleri de bu çerçevedemuamele görmüþtür" görüþünü metinde birdenfazla tekrarladý… Yani Kýbrýs'ýn kuzeyindekirejim bu olayda fena halde ofsayta düþtü!

BASINA YANSIMALAR, TEPKÝLERTürkiye ve Kýbrýs'ýn kuzeyindeki birçok gazete

kendini ilerici solcu diyen kuzeydeki gazeteler deiçinde konun "Rum tuzaðý", "AB destekli Rumtezgahý" olduðu konusunda hem fikir oldu.

Ancak Matsis polisin ve hastanenin muame-lesinden memnuniyet belirterek istismar içinfazla malzeme saðlamaya çalýþmadý.

YKP, 13 Mart, Pazar günü yaptýðý açýklama ileMaraþ'ýn bu halde kalmasýnýn asýl suç olduðunubelirterek gözaltýndakilerin serbest býrakýlmasýnýtalep etti. Avrupalý Parlamenterler Cumartesi güniçerisinde serbest býrakýldýlar, Loizos Afxentiouile Yiannakis Matsis ise tutuklanmýþlardý. Saðlýkproblemlerinden Maðusa Hastanesindemüþahide altýnda tutulmaktaydý. Gözaltýndakiler,13 Mart, Pazar günü askeri mahkemeyeçýkarýlarak yargýlanmak üzere Lefkoþa Kazamahkemesine sevk edildi.

MAHKEME SÜRECÝLefkoþa Kaza Mahkemesi'nde Kýdemli Yargýç

Fügen Ulutekin baþkanlýðýnda oturum yapanAskeri Mahkeme'de Ýddia Makamý adýna SavcýMustafa Arsal hazýr bulunurken, Afxentiou veMatsis'in savunma avukatlýðýný Öner Þerifoðluyaptý. Mahkemeye Kýbrýs'ýn her iki yanýndakibasýn ve Türkiye basýný yoðun ilgi gösterdi.Davayý AP Kýbrýs Bürosu Baþkaný TassosGeorgiu ve diðer personel yanýnda Afxentiou veMatsis'in yakýnlarý da izledi. Saat 14.15'tebaþlayan davada Savcý Mustafa Arsal, önceAfxentiou ve Matsis'i 12 Mart tarihinde BirinciDerece'de Askeri Yasak Bölge'ye "izinsiz" ve"yetkili makamlardan izin almadan girmek"suçlarýndan itham etti. Sanýklar bu suçlara itirazetmediler. Olayýn geliþimini anlatan Savcý Arsal,sanýklarýn gönüllü ifadelerini, yazýlý dava teblið-lerini, olay yerinin krokisini ve sanýklara ait dok-tor raporlarýný mahkemeye emare olarak takdimetti. Daha sonra söz alan Öner Þerifoðlu iseAfxentiou'nun Matsis'le birlikte yanlarýnda bulu-nan Polonya uyruklu 2 Avrupa Parlamentosuüyesine Maraþ'ta bulunan evlerini göstermekiçin bölgeye gittiðini söyledi. Evi telin gerisindegöstermelerine raðmen birlikte olduklarý 2 APmilletvekilinin "Biz AB milletvekiliyiz. Kýbrýs daAB üyesidir. Bizim giremeyeceðimiz yer yoktur"diyerek telden atlayýp bölgeye girdiklerini,Afxentiou ve Matsis'in söz konusu AP milletvekil-lerini geri dönmeleri konusunda uyardýklarýnýanlatan Þerifoðlu, bu çaðrýya kulak vermeyipilerleyen iki parlamenterin gözden kaybolmasýüzerine Afxentiou ve Matsis'nin ne olduklarýnýmerak ettikleri için bölgeye girerek suçu iþlemekzorunda kaldýklarýný anlattý. Þerifoðlu, suçuniþlenmesinde kötü niyet, askeri ve siyasi bir

amaç bulunmadýðýný belirterek takdiri yücemahkemeye býraktý. Ýddia ve savunmanýn ardýn-dan Kýdemli Yargýç Fügen Ulutekin kararýný açýk-ladý.

Sanýklarý itham edildikleri 1. ve 2. suçtan suçlubularak mahkûm ettiðini açýklayan Ulutekin,buna karþýn suçun iþleniþ biçimi, ailevi durumlarýve tüm hafifletici nedenleri dikkate alarak sanýk-lara hürriyetlerini kýsýtlayýcý bir ceza vermeyiuygun bulmadýðýný vurguladý. Ulutekin, her ikisanýðý da 200'er TL para cezasýna mahkûmetiðini, bu cezanýn derhal ödenmesi gerektiðini,ödenmemesi durumunda her iki sanýðýn da 1 ayhapis cezasýna çarptýrýlacaðýný belirtti.

Kararýn ardýndan Askeri MahkemeMukayyitliði'ne giderek cezalarýný ödeyenAfxentiou ve Matsis serbest kaldýlar.

YORUMHaberlerde yasak bölgeye bu kadar rahat bir

þekilde girilmesine olanak verilmesinin gayrý cid-dilik olmasýna iþaret eden olmadý. Anlaþýlanyasak bölgeye girmek için bir tel sökmek veyabir yerden sýçrayýp atlamak gerekmiyor.Sanýklarýn saðlýklarý ve yaþlarý da bunu kanýtlýy-or. Yasak bölgenin ihlalinden korkanýn kalmadýðýanlaþýlýyor. Kýsacasý Maraþ sadece inada eldetutulan bir koca þehrin esas paçasýdýr. Türkyönetiminin bunu dert etmediði de anlaþýlmak-tadýr. Mal sahiplerini ve oraya yerleþmekisteyenlere vermesinler de ne olursa olsun.

YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ AÇIKLAMASIYKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlý,

olayýn ertesi günü yaptýðý açýklamada 12 Mart'tayaþanan olaylarý deðerlendirmiþ ve gözaltýndaki-lerin serbest býrakýlmasýný istemiþti. Konu ile ilgili13 Mart tarihli açýklama þöyle:

Dün (12 Mart) bir grup Avrupa Parlamenterinin,asistanlarýnýn, bazý eski Maraþ sakininin ve birgrup din adamýnýn Maraþ kapalý bölgesindegözaltýna alýndýklarýný önce yabancý kaynaklýhaber ajanslarýndan öðrendik. Sabah baþlayansüreç akþamüzeri GKK açýklamasý ile resmiolarak Kýbrýs'ýn kuzeyindeki medyaya yansýdý.Bu da Kýbrýs'ýn kuzeyindeki þeffaflýk ve habereulaþmaktaki deðerlerimizin ne kadar zayýfolduðunu ortaya koyan bir olgudur. AvrupaParlamenterleri gözaltýna alýnýyor ve dünyaayaða kalkmasýna raðmen resmi makamlarsaatler sonra açýklama yapýyor, çünkükamuoyunu bilgilendirme, kamuoyunun doðrubilgi almasýnýn kaygýsýný duyan bir yönetimesahip deðiliz…

Onbinlerce insaný zorla evlerinden edildiði1974 sonrasý Maraþ, yýkýlmýþ, harabe haliylebugüne kadar geldi. Maraþ'ýn geçmiþteki duru-mu göz önüne alýndýðýnda bir ilgi merkezi ola-caðý aþikardý. Dönemim en önemli turizmmerkezi olan, hatta yabancý birçok otel sahibininmülk sahibi olduðu Maraþ bu þekli ile yalnýzKýbrýslýlarý deðil, yabancýlarý da ilgilendiren birkonu oldu, olmaya devam ediyor…

79'daki doruk antlaþmasýndaki 10 maddedenbiri olan güven artýrýcý önlem çerçevesindeMaraþ'ýn iadesi önerisi Denktaþ'tan gelmiþ, butarihten itibaren da daha da fazla ilgili odaðýolmuþtur.

Güven arttýrýcý önlem özelliði 1991 GhaliFikirler Dizisine paralel ortaya konan GüvenArtýrýcý Önlem paketi içinde kapsamlý þekilde yeralmasý nedeni ile perçinlendi. En son AÝHMkararlarýnda da Kýbrýs Türk liderliðinin tanzimkomisyonuna raðmen Maraþ konusunda Türkiyemahkûm olmuþtu. Çünkü Kýbrýs Türk liderliðininsavunmasýnýn temelini oluþturan 74 sonraoluþan defakto durum içinde birilerinin yerindenedilmesi ve yerlerine baþkalarýnýn yerleþtirilmesigörüþme süresinin parçasý olduðu yönündeydi.Maraþ ise bunun dýþýnda olduðunu çünkü kapalýbölge olduðunu, yer deðiþtirecek biri olmadýðýnýAÝHM aldýðý en son karar ile Kýbrýs Türk lider-liðine hatýrlatmýþtý. Tüm bu nedenlerle böylesi birbölgenin býrakýn ziyaret edilmesini, fotoðrafýnýnçekilmesini bile yasaklayan zihniyeti anlamakmümkün deðildir. Askeri anlamda stratejik yer-lerin fotoðraflanmasýnýn yasaklanmasýnýn birmantýðý olurdu, bugünkü internet ortamýndauydu görüntülerine ulaþmak bu kadar kolayolmasa ama özellikle Maraþ'ýn her miliminebugün internetten, uydu görüntülerinden ulaþ-mak mümkün! Daha önce de AvrupalýParlamenterler, AP'de direk bu konugörüþülürken izin isteyip Maraþ'a ziyaret gerçek-leþtirmek istemiþlerdi ama izin verilmemiþti.Böylesi bir ortamda bir grup AvrupaParlamenteri ve yanýndakiler belki biraz sorum-suzca ama medya ile olmadýðý için bunun eylemolmadýðýný söyleyebileceðimiz bir halde askeriyasak bölge iddia edildiði yere girmiþlerdir.

Giriþ nedeni bir ev sahibinin eskiden yaþadýðýevini göstermesi ve bölgedeki dini yerlerin duru-munun gösterilmesi olduðu medyaya yaptýklarýaçýklamalardan anlaþýlmaktadýr.

Böylesi insani bir konuda yapýlan hareketi ülkegüvenliðini tehlikeye atacak bir hareket gibi sun-mak yalnýz bizim gibi militarist düþünce ileyönetilen ülkelerde mümkündür.

Sorun bununla bitmemiþtir. GKK'nýn bildirisiülkemizdeki saçma sapan düzenin de yansý-malarýný içermekteydi. Bildiri askeri bölgedeyakalandýklarýný söylüyor, geçmiþte de olduðugibi askeri mahkemeye çýkarýlacaklar, iþlemleriniaskeri makamlar yapacak ancak buna raðmen'soruþturmayý Maðusa Polisi yapýyor' gibi biraçýklama göz boyamaya çalýþmaktan baþka birþey deðildir, kendilerini gülünç durumadüþürmektedirler. Arkasýndan gelenCumhurbaþkanlýðý Basýn Bürosu açýklamasý,suçluluðun, þaþkýnlýðýn, ne yapýlacaðýnýn bilin-memesinin tüm izlerini taþýmaktadýr. Acemicekaleme alýnan bu açýklamada GKK açýklamasýnýdüzeltme gayreti her satýrýnda göze çarpma-maktadýr… GKK açýklamasýnda dýþiþleri ilekoordineli derken, cumhurbaþkanlýðý açýkla-masýnda Özel Temsilcisi kanalýyla gerekli tümgiriþimleri yapýldýðý belirtildi. Kimin ne giriþiminiyaptýðýný bile açýklamakta bunca çeliþkigösterenlerin diðer açýklamalarýna da güvenmekmümkün deðildir. Cumhurbaþkanlýðýnýn "KKTC,baþka olaylarda olduðu gibi yaþanan bu sonolayda da Diplomatik statüye sahip þahýslarýnyerleþmiþ uluslararasý hukuk kurallarýçerçevesinde tabi tutulmalarý gereken kurallarýdikkate alarak hareket etmiþtir. AvrupaParlamentosu milletvekilleri de bu çerçevedemuamele görmüþtür" açýklamasýndaki bölüm iseAvrupa Parlamenteri olduðu dönemde tutuk-lanan ve bir süre gözaltýnda kalan Matsakisolayý hatýrlandýðýnda gözaltý rezilliðinden ve GKKaçýklamasýndan kendilerince kurtulma çabasýolarak okunmasý gerekir…

Tüm bu yaþananlar kabul edilemez.Gözaltýnda tutulan 2 kiþinin saðlýk problemleri deolduðu bilinmektedir. Bu nedenle hemen serbestbýrakmalarýný talep etmekteyiz. Maraþ gibi birbölgeyi, böylesi tuhaf uygulamalarla býrakýnziyarete, fotoðraf çekmeye bile yasaklayan zih-niyetin hemen þimdi deðiþtirilmesi gerekmekte-dir. 37 senelik tuhaf uygulamalar son bulmalýdýr.

YKP, daha önce de ortaya koyduðu gibiçözüme giden süreçte askerin çekilerekMaraþ'ýn hemen þimdi yasal sahiplerine iadeedilmesi talebini de hatýrlatýr…

Japonya'daki deprem sonrasý tüm dünyadanükleer santrallerin tartýþýlmaya baþladýðýbugünkü koþullarda Türkiye'de Mersin'e,Silifke yakýnlarýna kurulmasý için sürecibaþlatýlan Akkuyu Nükleer Santralýna karþýYKP, Kýbrýs Yeþiller Partisi ve Türkiye YeþillerPartisi bir kez daha seslerini birlikte yükseltm-eye karar verdiklerini açýkladýlar…

YKP ve Kýbrýs Yeþiller Partisi, 19 Mart,Cumartesi saat 12'de Ledra Caddesi'ningüney tarafýnýn sonunda, geçiþ noktasýnýnyakýnýndaki Belediye Sergi Salonu önündeKýbrýs'ý ve tüm Kýbrýslýlarý da ilgilendiren bukonuda 3 partinin imzaladýðý ortak bir açýkla-mayý kamuoyu ile paylaþacaklar…

Yapýlan ortak çaðrýda eyleme destek olun-masý için duyarlý tüm kesimler iki toplumlukitlesel basýn toplantýsýna katýlmaya davetedildi…

YKP ve Yeþiller Baf'ta ortak etkinlik yaptý12 Mart, Cumartesi günü Kýbrýs'ýn kuzeyin-

deki yaþanan son geliþmelerin ve YKP ileYeþillerin özellikle Baf bölgesine yönelikortak iþ ve güç birliðinin deðerlendirildiðibir toplantý gerçekleþtirildi.

YKP Yürütme Kurulu Sekreteri MuratKanatlý, YKP Maðusa Ýlçe SekreteriMustafa Noyan, Maðusa Ýlçe üyeleri,Kýbrýs Yeþiller Partisi Genel SekreteriIoanna Panayiotou, Yeþiller YürütmeKurulu Baf sorumlusu Andreas Evlavis ileüyeler ve duyarlý bir grup düzenlenentoplantýya katýldý…

Toplantý öncesi basýna kýsa bir açýklamadada bulunuldu. Özellikle Baf bölgesinde yayýnyapan radyo, TV ve gazetelere açýklamayapan ve röportajlar veren iki parti temsilcileridaha sonra sohbet toplantýsýna geçti.

Kanatlý konuþmasýnda Kýbrýs'ýn kuzeyindeson yaþanan eylemleri, geliþmeleri ve bun-dan sonra nelerin olabileceðini deðerlendirdi.Kanatlý ayrýca Karpaz ve Akamas bölgelerininönemli bir ekolojik zenginlik olduðunun, iki

partinin de bu bölgelerin korunmasý için yýl-lardýr önemli mücadeleler verdiklerini bunedenle Baf'ta iki parti arasýnda geliþtirilecekortak hareketlerin bu mücadelelere güç kata-caðýný da söyledi.

Ýki parti yetkilileri ayrýca Baf bölgesinin uzakoluþundan iki toplumlu etkinliklerin çok zayýfolmasýný nedeni ile bu bölgeye yönelik özelbir çalýþmanýn yapýlmasý konusunda hem fikiroldular…

YKP, Kýbrýs Yeþil Partisi ve Türkiye Yeþiller PartisindenAkkuyu Nükleer santralýna karþý ortak eylem

Page 4: yenicag 18032011

HABER4 18 MART 2011 CUMA

DAÜ-SEN 28. Olaðan GenelKurulunu 9 Mart tarihinde gerçek-leþtirdi. Genel Kurulu'nda alýnankararlar ve yeni seçilen organlarþöyle:

1984 yýlýndan beridir bilimsel vedemokratik eðitim, özerk vedemokratik üniversite içinmücadele eden Doðu AkdenizÜniversitesi Akademik PersonelSendikasý DAÜ-SEN 28. OlaðanGenel Kurulunu 9 Mart 2011 tari-hinde gerçekleþtirdi.

DAÜ-SEN Genel Kurulundakamuoyumuzu yakýndanilgilendiren þu kararlar alýnmýþtýr;

1. DAÜ Rektörlüðü, Senato'nunve Üniversite Yönetim Kurulununiradesini bir çok kez yok sayan, bukurullarýnýn aldýðý kararlarý göz ardýda eden, ve hatta genel etik deðer-leri de hiçe sayarak alýnmamýþkararlarý alýnmýþ gibi gösterenuygulamalar gerçekleþtirmiþ, hiç

rahatsýzlýk duymadan Toplu ÝþSözleþmesini, Anayasayý, Yasalarý,Tüzükleri ihlal eden, demokratikteamüllere uymayan, kiþilerin özlükhaklarýný geriletip adaletsizlikleryaratan baþ vurmuþtur. Bununla dakalmayan Rektörlük hukuk yoluylahak arayan personele baský yap-mýþ ve onlarý tehdit etmiþtir. DAÜ-SEN, bu yönetim anlayýþýndandolayý DAÜ Rektörlüðü'nü eseflekýnar ve kendilerini ya söz konusuyönetim anlayýþýndan hemenvazgeçmeye ya da istifa etmeyedavet eder.

2. DAÜ-SEN Genel Kurulu,ülkemizde emeðe ve örgütlü yaþa-ma yönelen ciddi saldýrýlarý dikkatealan tüm örgütsüz emekçilerinikendi iþ kollarýnda sendikalarýmýzakatýlýp emek mücadelesinde yeralmaya çaðýrýr.

3. DAÜ-SEN Genel Kurulu,ülkemiz eðitim-bilim iþkolunda,

Kýbrýs Türk Öðretmenler Sendikasýile Kýbrýs Türk Orta Eðitim Öðret-menler Sendikasý ile birlikte KýbrýsTürk Eðitim SendikalarýFederasyonu adý altýnda sendikalbirliktelik kurulmasý için SendikaYönetim ve Yürütme Kurullarýný enerken zamanda faaliyet baþlatmak-la görevlendirir".

Gerçekleþen DAÜ-SEN GenelKurulu, Sendika yetkili kurullardayer alan üyelerini seçti.

Yönetim Kurulu

1-Doç.Dr. Sami Fethi2-Yrd.Doç.Dr. Tarýk Timur3-Prof. Dr. Hüseyin Özkaramanlý4-Cantaþ Özerek5-Doç.Dr. Hamit Caner6-Gamze Tekiner7-Esen Uygaroðlu8-Necati Özkan9-Yrd.Doç.Dr. Ercan Hoþkara10- Yrd.Doç.Dr. Banu Tevfikler-

Çavuþoðlu11- Yrd.Doç.Dr. Hatice N.

Hasipoðlu12-Emine Oðuz13-Doç.Dr. Eralp Bektaþ14-Yrd.Doç.Dr. Fatih Bayraktar15-Hüseyin Demirel16-Prof. Dr. Omar Mustafa17-Noyan Erdenizci18-Doç.Dr. Hasan Demirel19-Doç.Dr. Zalihe Nalbantoðlu-

Sezai20-Ulaþ Gökçe 21-Cemaliye Özgünen-Soðancý

Denetleme Kurulu

1-Doç.Dr. Mustafa Besim2- Yrd.Doç.Dr. Tufan Erhurman3-Doç.Dr. Cem Tanova4-Prof. Dr. Necdet Osam5-Prof. Dr. Hasan Amca

Disiplin Kurulu

1-Yrd.Doç.Dr. Mustafa Ýlkan

2-Canan P. Zeki3-Hamit Aygün4-Yeþim Dede5-Yrd.Doç.Dr. Hasan Hacýþevki

Genel Kurul ardýndan toplananDAÜ-SEN Yönetim Kurulu,Sendikanýn Yürütme Kuruluüyelerini seçti. Seçilen YürütmeKurulu üyeleri þöyle:

Prof. Dr. Hüseyin Özkaramanlý -Baþkan

Ulaþ Gökçe- Genel SekreterCantaþ Özerek- Mali Ýþler

SekreteriYrd.Doç.Dr. Ercan Hoþkara-Dýþ

Ýliþkiler Sekreteri Doç.Dr. SamiFethi

Doç.Dr. Hamit Caner- Örgütlen-me Sekreteri

Yrd.Doç.Dr. Tarýk Timur -ÖzlükHaklarý Sekreteri

Doç.Dr. Sami Fethi Örgüt veSosyal Ýþler Sekreteri

DAÜ-SEN Genel Kurulu gerçekleþtirildi, yeni yönetim organlarý belirlendi

Doðu Akdeniz Üniversitesi'nde (DAÜ)öðrenciler bir dizi taleple 14 Mart,Pazartesi günü eylem yaptý. Kýbrýslý öðren-cilere parasýz eðitim ve yaz okuluna ekbütünleme sýnavý hakký gibi taleplerdebulunan eylemciler, Rektörlük önündekitap yaktý, oturma eyleminde bulunarakRektörlük aleyhine slogan attý.

DAÜ Atatürk Meydaný'nda toplananöðrenciler "Müþteri Deðil, Öðrenciyiz","Bütünleme Sýnavý Ýstiyoruz", "DAÜAlýþveriþ Merkezine Hoþ Geldiniz", "HukukFakültesi'nde 35 Barajý Kaldýrýlsýn","Kýbrýslýlara Parasýz Eðitim" yazýlý pankart-lar açarak taleplerini dile getirdiler.

"Öðrencinin Birliði Sermayeyi Yenecek","Rektörlük Evine Dön", "Sermaye Defol,Üniversiteler Bizimdir", "polisler dýþarýüniversiteler bizimdir" sloganlarý atanöðrenciler, Rektörlük binasý önüneyürüdüler. Burada kitap yakan eylemciler,düdüklü ve alkýþlý protestolarda bulunarakoturma eylemi yaptýlar.

Basýn bildirisi okunurken eylem yerinegelen Rektör Prof. Dr. Abdullah Öztoprak,protestolarýn devam etmesi üzerinemakamýna geri döndü.

Öðrencilerin oturma eylemi sürerkenRektör Prof. Dr. Abdullah Öztoprak, eylem-cileri temsilen 4 öðrenciyi makamýndakabul ederek bir süre görüþtü. Görüþmesonrasý resmi açýklama yapýlmadý ama alý-nan bilgeye göre görüþmeden bir sonuççýkmadý. Öðrenciler bundan sonraki adým-larýný deðerlendireceklerini söylediler…

GENCALPEylemciler adýna basýn bildirisi okuyan

Özgür Gencalp, öðrencilerin demokratikve haklý taleplerinin dikkate alýnmadýðýnýbelirterek, "ticarethane zihniyetiyle öðrenci-lerin mali açýklarý kapatmaya yarayangünah keçisi olarak görüldüðünü" savundu. Üniversite yönetimin öðrencilerinsorunlarýndan habersiz olduðunu kayde-den Gencalp, taleplerini sýralarken, yazokuluna ek olarak bütünleme sýnavý hakkýve yaz okulu fiyatlarýnýn makul seviyeyeçekilmesini talep ettiklerini ifade etti.

Kantin fiyatlarýnda de iyileþtirme istedik-lerini belirten Gencalp, HukukFakültesi'ndeki 35 barajýnýn kaldýrýlmasýný,Türkiye'deki üniversitelerde yaz okulunakatýlma hakkýnýn tüm fakültelere saðlan-masýný, ayrýca Kýbrýslý öðrencilere parasýzeðitim hakký verilmesini talep ettikleriniekledi.

AÇIKLAMA TAM METNÝOkunan açýklamamýn tamamý þöyle:Deðerli öðrenci arkadaþlarýmýz ve saygý

deðer basýn emekçileri;Bugün burada gerçekleþtirdiðimiz eylem

hiçbir þekilde Doðu Akdeniz Üniversite-si'nin itibarýna ve saygýnlýðýna yönelikolmamakla beraber, öðrencilerindemokratik ve haklý taleplerini dikkatealmayan, adeta ticarethane yönetimi zih-niyetiyle bizleri mali açýklarý kapatmayayarayan günah keçileri olarak gören, çað-daþ, akýlcý ve çoðulcu eðitim anlayýþýndan,vakýf yönetim kurulunun talimatlarýyla gün-den güne uzaklaþýp, koltuk sevdasýylamakam odalarýnda sýkýþýp kalan kampüsyaþamýnýn adaletsiz gerçekliðinden,öðrencilerin sorunlarýndan ve sisteminbizlere yüklediði külfetlerden bihaber olan,biz öðrencileri birer müþteri olarak gören,Doðu Akdeniz Üniversitesi yönetiminekarþý öðrencilerin genel iradesini yansýtan

bir tepkidir.Tüm bu gerekçelere dayanarak biz Doðu

Akdeniz Üniversitesi öðrencilerinin, okulyönetiminden taleplerimiz þunlardýr:

1. Yaz okuluna ek olarak bütünlemesýnav hakký tanýnmasý

2. Yaz okulu ders kredi fahiþ fiyattamakul bir seviyeye çekilmesi

3. kantinlerdeki fiyat listelerinde biriyileþtirmeye gidilmesi

4. hukuk fakültesinde bariz adaletsizlik-lere yol açan final sýnavýndan en az 35alma þartýnýn kaldýrýlarak oluþan mað-duriyetlerin önüne geçilmesi

5. Türkiye'deki üniversitelerde yaz okulu-na katýlma hakkýnýn tüm fakültelerde uygu-lanmasý

6.kýbrýslýlara parasýz eðitim hakký tanýn-masý

KTOEÖS YÖNETÝM KURULU’NAÖÐRETMEN HAREKETÝ ADAYLARI SEÇÝLDÝKýbrýs Türk Orta Eðitim Öðretmenler Sendikasý'nýn(KTOEÖS) 12 Mart, Cumartesi gerçekleþtirilen 42'inci olaðangenel kurulunda yapýlan seçimde, yönetim kurulu üyelik-lerinin tümünü de Öðretmen Hareketi adaylarý kazandý.

KTOEÖS'ten alýnan bilgiye göre genel kurulda 1487'sigeçerli, 38'i de geçersiz olmak üzere toplam 1525 oy kul-lanýldý.

Oylamada Öðretmen Hareketi 545, Demokrat ÖðretmenHareketi ise 319 blok oy aldý. 614 üye ise karma oy kullandý.Yapýlan sayým sonucunda Öðretmen Hareketi'nden yönetimkuruluna aday olan 21 kiþinin tümü seçimi kazandý.

Öðretmen Hareketi'nden KTOEÖS Yönetim Kurulu'na girm-eye hak kazanan 21 kiþinin isimleri þöyle:

"Tahir Gökçebel, Selma Eylem, Hüseyin Tezbaþar, PelinÜretici, Deniz Özalp, Arseven Sermet, Ahmet Billuroðlu,Ahmet Dümenci, Fikret Civisilli, Vedat Tek, Faik Arçay, KutayBektaþoðlu, Mehmet Þanlýtürk, Ozan Çoli, Zühre Özkara-man, Aziz Selengin, Cumali Avcý, Salih Narýnçlý, Hasan Çek,Mehmet Taþker, Ýbrahim Ermihan."

KTOEÖS yeni yürütme belirlendiKTOEÖS Baþkaný Tahir Gökçebel 16 Mart, Çarþamba

günü düzenlediði basýn toplantýsýnda, yeni yürütme kuruluüyeleri tanýttý.

Gökçebel basýn toplantýsýnda yaptýðý konuþmada,KTOEÖS'ün 42. Olaðan Genel Kurulu'nun 12 MartCumartesi günü öðretmenlerin büyük katýlýmýyla yapýldýðýnýbelirterek, öðretmenlerin olaðanüstü koþullardan geçilmekteolduðunu dikkate alarak, kendilerine güvendiklerini gösterdik-lerini kaydetti.

Son zamanlarda sendikal mücadelede bazý temel taþlarýnyerinden oynadýðý görüþünü dile getiren Tahir Gökçebel, sonzamanlarda kriz bahane edilerek, haklarýn "budandýðýný",sendikalarýn güçsüzleþtirilmeye çalýþýldýðýný belirtti.

Sendikal mücadelenin geliþtirilmesi gerektiðine dikkatçeken Gökçebel, kendilerinin bu amaçla yola çýktýklarýný,öðretmenlerin de daha aktif mücadele için sendikanýn önünüaçtýðýný söyledi.

Geçmiþ yönetimlerde görev yapan herkese teþekkür edenGökçebel, geçmiþ yönetimin gözünün arkada kalmamasýný,sendikal mücadelenin yeni bir yaklaþým ve anlayýþla yolunadevam edeceðini kaydetti.

Gökçebel'den sonra söz alan KTOEÖS Genel SekreteriMehmet Taþker de, kendilerine güvenip yönetime taþýdýklarýiçin öðretmenlere teþekkür etti.

Yeni süreçte alýnacak tüm kararlarda öðretmenlerin fikir-lerinin sorulacaðýný belirten Taþker, öðretmenlerin yeni yöne-timin farkýný göreceðini kaydetti.

15 Mart, Salý günü yapýlan toplantýda sendikanýn yürütmekurulu üyelerinin belirlendiðini söyleyen Taþker, buna göre;Baþkanlýða Tahir Gökçebel, Genel Sekreterliðe MehmetTaþker, Mali Sekreterliðe Vedat Tek, ÖrgütlenmeSekreterliðine Aziz Selengin, Eðitim Sekreterliðine Ozan Çoli,Disiplin Kurulu Baþkanlýðýna Ali Küçük, Denetleme KuruluBaþkanlýðýna da Ergün Ýlseven'in seçildiðini ifade etti.

DAÜ'de öðrenci eylemi

Page 5: yenicag 18032011

[email protected]

HABER 518 MART 2011 CUMA

Kýbrýs'ýn kuzeyinde her geçen gün aratan nüfussorun üzerine sorunlar yaratmaktadýr,

Pek çok sorunun kaynaðý haline gelen bunüfusla ilgili ne yapýlmasý gerektiði hususundaherkes birþeyler söylüyor,

Köklü çözümün ne olacaðýný herkes biliyor amapopülizm uðruna net konuþmuyor, habire kývýrýy-or.

Sonunda söleyeceðimi yazýmýn baþýnda söy-leyim:

Bir Kýbrýslý ile evlenenlerin dýþýnda herkes geri gönderilmeli.Bu kolay mý diyeceksiniz, veya insan haklarýna aykýrý deðil

mi diyeceksiniz,Elbette ki kolay deðil, ama insan haklarý gözetilerek durum

kolaylaþtýrýlabilir,Bir de hiç akýldan çýkarýlmamasý gereken birþey daha vardýr,

o da insan haklarý bir baþkalarýnýn insan haklarý ihlal edilerekkurulamaz,

Yani Kýbrýslýlarýn insan haklarý çiðnenerek, TC'den burayataþýnan herkese yurttaþlýk verilerek insanlýk haklarýndan bah-setmek mümkün deðildir.

Kaldý ki, uluslararasý hukuk, cenevre konvansiyonlarý da,hehangi bir toprak parçasýný iþgal eden Ülkeye, iþgal ettiðiülke topraklarýna nüfus taþýmayý yasaklamaktadýr.

Bu gerçekler ýþýðýnda, son zamanlarda gündeme getirilennüfus sayýmý ne getirecek ne götürecek,

Sonra nüfus sayýmýna ne gerek var, sokaklar konuþmuyormu?

Ýrsen Küçük daha geçen gün nüfusumuzun 600 bin civarýn-da olduðunu söylemedi mi?

Býrakýn Cemil Çiçeðin ' siz nüfusunuzu bilmiyorsunuz'dediðine,

Evet nüfusumuz her gün, hatta her saat deðiþmektedir,onun için nüfusumuzu bilmiyebiliriz,

Ama þurasý bir gerçek ki, Ýrsen Küçük nüfusun 600 binolduðunu söylüyorsa, kesin olarak nüfusumuz 800 bin olmuþ-tur.

Kaldý ki Cemil Çiçek de nüfusumuzun ne kadar olduðunubal gibi biliyor, çünkü her þey onun kontrolu, kaydý altýndadýr.

Ortada bu durum varken nüfus sayýmý nasýl yapýlacak?Kim kimi nasýl sayacak?Sayýlsa da açýklanacak mý?BM gözetiminde olsa ne olacak?Kýaçaklar da sayýlacak mý?Þantiyelerde olanlar yazýlacak mý? Yoksa sadece yurttaþ

durumunda olanlar sayýlýp, bize yine nüfus þu kadar defacto,þu kadar dejur denilip ' iþte size nüfus' sayýmý mý diyecekler?O da 270 bin falan olacak deðil mi?

Sorun nüfus sayýmý ile bitmez, çözülmez.Dolayýsý ile nüfus sayýmý yapýlsýn yerine, Kýbrýslýlarla evlilik

yapanlarýn dýþýndakiler, insan haklarý da gözetilerek, adayataþýnan tarafýndan tazmin edilerek, geri gönderilmelidir talebidaha gerçekçi olacaktýr.

Avrupa Parlamentosu son kararýnda, Türkiyeye, Kýbrýstademografik yapýnýn deðiþmesine neden olan, Adaya nüfustaþýmaktan vazgeçmesi çaðrýsýný yapmaktadýr.

Bu çaðrýya kulak verilmeli, ve uluslararasý platforumundesteði talep edilmelidir.

Yoksa nüfus sayýmý yapýlsa da hiçbir sonuç alýnmasýmümkün olmayacaktýr.

60-70 bin civarýnda yerel bir nüfus kalmýþtýr, bilemediðiniz90 bin taþ patlasa.

Buna Kýbrýslýlarla evlenenleri de eklerseniz ki yüzde 17

olarak açýklanmýþtýr, onlarýn çocuklarý ile birlikte 130 bin kiþiolur ki bu topraklarda kendi kendimize yeterli oluruz.

Yoksa þu anda yurttaþlýk bekleyen 220 bin kiþiye de yurt-taþlýk verilerek olursa, bu iþin içinden çýkýlmasý mümkünolmaz.

Her hanede 4-5 ailenin insanca yaþam koþullarýndan uzak,ikamet etmesine göz yumulacak olursa da bu iþin içinden çýk-lýmasý mümkün olmaz.

Bordro mahkumlarýndan ve bir kýsým serbest çalýþandan veiþ sahibinden kesilen vergilerle 800 bin kiþinin insancayaþamýnýný saðlamak mümkün olmaz.

Olmamaktadýr da. Açýk açýk görülmektedir.Kýbrýsýn yüzde 38 lik topraðý, ki önemli bir kýsmý da askeri

bölgedir, bu kadar nüfusu taþýyamaz.Alt yapý çökmüþtür. Normal bir nüfus yapýsýnda, eðitim için

100 öðretmen gerekiyorsa, aþýrý bir nüfus için 300 öðretmeneihtiyaç vardýr,

Normal bir nüfusun saðlýk bakýmý için 100 doktor gerekiyor-sa, aþýrý bir nüfus içi 300 doktora ihtiyaç vardýr,

Normal bir nüfusun asayiþi için 100 polis gerekiyorsa, aþýrýbir nüfus için 300 polise ihtiyaç duyulmaktadýr,

Benzer örnekleri çoðaltabiliriz,Dolayýsý ile kendi kendimizi yönetmek istiyorsak birinci

olarak bu aþýrý nüfustan kurtulmalýyýz,Aþýrý nüfustan kurtulmamamýz kendi irademizin yansýmasýný

getirecek,Aþýrý nüfustan kurtulmamýz, kendi ürettiklerimizle kendimize

yeterli duruma gelmemizi saðlayacak, ve TC yetkililerininikide bir bizleri aþaðýlamalarý

Bu çerçevede sorunu deðerlendirirsek talebimiz de:Nüfus kontrol altýna alýnsýn deðil, Bu toprak parçasýnýn

taþýyabileceði miktarda olsun, ki o da Kýbrýslýlar ve Kýbrýslýlarlaevlenenler asýl nüfusu oluþtursun.

Yoksa, þu anda nerede ise 6 da 1, 7de 1 oranýna düþenKýbrýslýyý yakýn gelecekte mumla arayýp bulamayacaðýz.

Rasýh

KeskinerNÜFUS SAYIMI

YAPILSIN AMA NASIL?

D O S T Ç AD O S T Ç A

AKP'nin Türkiye'de yeþil kart uygulamasýbaþlatacaðý ve bundan halkýn saðlýk mas-rafý bakýmýndan kar saðlayacaðý haberlerimuhalefet tarafýndan büyük bir tepki ilekarþýlaþmýþtý. Onlara göre bu seçim propa-gandasý idi ve halka bir þey verecek deðildi.Nitekim yýllarca yeþil kartýn hiçbir þeye yara-madýðýný kanýtlamak için delil kovaladýlardý.Ancak þimdilerde yeþil kart uygulamasýndançýkmamak için insanlarýn nelerden

vazgeçtiði haberleri makalelere konu olmaya baþladý. Ýþin ilginç yaný yeþil kartýn bir iþe yaramamasý deðil yol-

suzlukla yeþil kart elde etmeye çalýþýldýðý haber oluyor-du. Yeþil kartý kaybetmemek için meslek eðitim kursunakatýlmak istemeyenlerin çýktýðý çünkü kursa girene geçiciolarak sigorta yapýlýyor diye iþçi yeþil kart hakkýnýotomatik kaybediyordu.

Yani yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk ile mücadele içinkurulduðu söylenen AKIP yeþil kart ile muhalefetiutandýracak kadar baþarý kazandý lakin yeþil kart yolsu-zluklarý ile mücadelede baþarýlý olduðu ve hele yasaklarýazalttýðýný söylemenin zor olduðu da muhalefetin dilinedüþtü.

Muhalefet yeþil kart hakkýnda bu kadar atýp tuttuktansonra inandýrýcý olur mu bilinmez ama halkýn AKP'yeneden hala teveccüh gösterdiði anlaþýlmak istenirsebunlara bakýlmalýdýr. Çünkü ayni haberlerde yeþil kartýnsaðladýðý menfaatten bahsedilirken sosyal adaletsizliðinartmakta olduðuna da deðinildi. Lakin bir ay önce aynigazetelerin haberlerinde de sosyal adaleti gösterenFlorens eðrilerinin artýk çýkarýlýp yayýmlanmasý övülmek-te ve AKP zamanýnda 2010 yýlýna kadar sosyal adaletinartýþ gösterdiði tablolar halinde verilmekte idi. Þimdi isedünya krizi dolayýsýyla 2010 yýlýnda bozulma görülmesinianlatarak yeþil karta teveccühün önemi azaltýlmak isten-mektedir. Böyle muhalefet tarihin sayfalarýnagömülmesini umduðumuz dincileri iktidar yaptý, bilim veaydýn kesimlerinde estirilen terörün AKP terörü halindedevamýna kapý açtý. Hala halkýn AKP'nin gericianlayýþýnýn görmesine inandýrýcýlýðýný yitirdiði için sebepoldu.

Madem sandýk var halkýn bir ölçüde de olsa denetimi

olur. Seçim suçlarýna bakýlýrsa esas baþarý devletgücü ile halkýn beyninin yýkanmasýný saðla-malarýdýr. Devlet yani halkýn parasý rüþvet halinedönüp seçmeni yönlendirir, oylar ona göre kul-lanýlýr. Bu demek deðildir ki tek tek seçmene paraverilir. Hayýr. Esas yapýlan seçmen simsarlarýnapara verilir gerisini modern kamu oyu oluþturmaolanaklarýna kalýr. Bazý baþka olanaklar da örneðindincilere dini vakýflarýn saðladýðý büyük paralar vemülkünü kullanarak açýlan öðrenci yurtlarý vardýr.Gene de muhalefetin yardýmlarý küçümsenemez.

Burada da tüm siyasi partileri suçlayýp kýsayoldan partilerini destekleyenlere parti yayýn organlarýnýnyalancýlýklarý en büyük katkýdýr. UBP gibi yalanlarýyla ünyapmýþ bir parti CTP yalanlarý sonunda iktidar oldu.Rauf Denktaþ yanlýþ bile olsa fikrinden caymayan liderdiye konuþulur oldu. Bir gün federasyon ertesi gün kon-federasyon daha sonra ilhak diye konuþan sankibaþkasýymýþ gibi!

Þimdi dört Avrupalý parlamenter veya eski parlamenterMaraþ'ta yakalanmýþ ya CTP'nin yayýn organý hementeþhis etti: Büyük komplo. Avrupalý parlamenterleri sýrfTürkiye zarar görsün diye düzenlenmiþ olay dedi. DÝSÝkendi seçimleri için bu tezgahý düzmüþ. Böylece AKEL'ekarþý milliyetçiliði seçimlerde ileri götürecekmiþ, yorum-larýna kapý açtý.

Mahkeme ise en hafif ceza için duruþmayý sonuç-landýrdý ve Matsis halinden memnun olduðunu duyu-rarak bu iþen çýkar saðlamaya çalýþtýðýný yalanlamayaçalýþtý. Ancak Yenidüzen tezgahý kokusundan olsunanladý.

Böyle muhaliflerle kim destek kazanýr? Elbette bu türmuhalefet þimdi baþlamadýðýna göre bu güne kadarkazananlardýr. Yani þahit ispat istemez.

Þimdi sendikalarý dolaþýp kendi paketini satmayaçalýþan CTP eski pakete hem Talat eliyle hem de Soyereliyle imza attýktan sonra þimdiki muhalefetini her izahettiðinde UBP'yi mazlum yapmakta ve muhalif siyasetinrezil olmasýna hizmet etmektedir. Dün dündür bugün bugündür siyasetini sürdüren baþtakiler deðildir. Bu taban-dan böyle gelmektedir yoksa eskiler hala baþta dur-mazdý. Bu ülkenin insanlarý kendilerine yalansöylemediðini sandýklarý yalancýlara sýrt çevirmez. Kendipartisini korumak için yalan söyleyen baþtakileri deaffeder deðil alkýþlar. Afferim len bizimkine öyle bir yalansalladý afallayýp kaldýlar der. Onun için siyaset yalandanbeslenir.

Sendikalar bu kez yalan söylenmesine engel olamaya-caklarýný bildikleri için sözlerin tutulacaðýný garanti etmearayýþý içine girdiler ama DAÝMA BORÇLU BIRAK KÝYALANCI ZARAR VEREMESÝN ilkesini uyguylayamýy-orlar.

Alpay

Durduran

T E VT E V A Z UA Z U

[email protected]

YEÞÝL KARTTANÇIKARILACAK

DERSLER

Kýbrýslý Öðrenciler Koordinasyon Komitesi (PSEM) Lefkoþa'dadün gerçekleþtirdiði 16'ncý konferansýnda öðrenci iþleri ve önemlisiyasi konularý ele aldý.

PSEM Kýbrýs sorununa çözümde, Kýbrýs halkýnýn iþleyebilir veyaþayabilir bir çözüm için kararlýlýðý olduðuna deðindi.Konferansta gençlerin Kýbrýs'ta ve yurtdýþýnda barýþçý anti-iþgalgösterilerinde çok önemli rol oynamaya devam ettiði, özgürlük veadalet isteklerini ilan ettiði belirtildi.

Konferansta alýnan kararda, adadaki iki toplum lideri arasýndadevam etmekte olan müzakere sürecinde CumhurbaþkanýDimitris Hristofyas'ýn çözüm bulma çabalarýnýn desteklendiði ifadeedildi, üçüncü taraflardan arabulucu ve zaman sýnýrlamasý dýþtandayatýlmadan iki tarafýn da kabul edebileceði bir çözümün bulun-masý umudu kaydedildi.

PSEM, Birleþmiþ Milletlerin ilgili kararlarýnda tarif edildiði þekilde,siyasi eþitlik temelinde, tek egemenlik, tek vatandaþlýk ve tekuluslararasý kimlikle, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonçerçevesinde Kýbrýs sorununun çözümü için mücadeleye devamedeceðini bildirdi.

PSEM'in aldýðý bir baþka kararda da Kýbrýs Türk gençliðinedeðinilerek, iki toplumdaki ultra milliyetçilik ve þövenist unsurlar-dan soyutlanmak için ortak mücadele, yakýnlaþma için çalýþmaçaðrýsý yapýldý; Kýbrýslý Türklerin toplumlarýnýn kurtuluþununarayýþýyla yaptýklarý son gösterilerde Ankara'nýn politikalarýnakarþý koymalarýndan duyulan memnuniyet ifade edildi.

Öðrenciler ortak birliði ayrýca, Kýbrýs'ýn baþýna gelen trajediler-den sorumlu bir teþkilat olan NATO'nun "Barýþ için Ortaklýk" (PfP)programýna katýlma çabalarýný kýnayan bir karar tasarýsýný dakabul etti.

PSEM, Kýbrýs'ýn PfP veya herhangi baþka bir NATO programýnakatýlmasý giriþiminin, adanýn açýklanan askersizleþtirilme hedefler-ine açýkça karþý olacaðýný duyurdu.

Kýbrýslý Öðrenciler Koordinasyon Komitesi (PSEM) ayrýca,"yenidünya düzeni" lehindeki ülkeler tarafýndan empoze edilenpolitikalarýn sonuçlarýna deðinilen bir kararý da onayladý. Karardabütün insanlarýn küresel mali krizin neden olduðu bu politikalarakarþý direniþinin artmasý gerektiði daha iyi ve daha huzurlu birdünya arzulamasý gerektiði vurgulandý.

Kýbrýs, Türk askerlerinin adanýn kuzeyini istila ve iþgali sonucu1974'ten bu yana bölünmüþ bulunuyor. (KHA)

Öðrenciler, Kýbrýs'ta çözümde kararlý

Page 6: yenicag 18032011

HABER6 18 MART 2011 CUMA

Japonya'da yaþanan çifte felaketin ardýndanülkedeki iki nükleer santralde yaþanan patla-malar ve ortaya çýkan sýzýntý riski, gözleri1976'ten bu yana gündemde olan nükleersantral projelerinde son aþamaya gelenTürkiye'ye çevirdi. Elektrik Mühendisleri Odasý,Akkuyu santrali için Rusya ile yapýlan anlaþ-manýn bir an önce iptal edilmesi ve Japonya ileSinop için yapýlmakta olan görüþmelere de sonverilmesi çaðrýsýnda bulundu.

AKKUYU SANTRALÝ FAY HATTININ YANINA YAPILA-CAK Akkuyu Santrali projesinin ihaleye dahi çýkýl-

madan 5 Rus þirketinin ortak olduðu konsor-siyuma verildiðini belirten Elektrik MühendisleriOdasý, "Akkuyu'da kurulmak istenen nükleersantral Ecemiþ Fay Hattý'na 25-30 kilometreuzaklýkta yer almakta. Deprem kuþaðýnda olanbu bölgeye nükleer santral kurulamayacaðýnailiþkin bugüne kadar yapýlan uyarýlar dinlenme-di. Ancak Japonya'da yaþanan 9.0 büyüklüðün-deki depremin ardýndan yaþanmakta olan nük-leer felaket, Akkuyu inadýndan vazgeçilmesikonusunda bir uyarýdýr" diyerek tehlikeye iþaretetti.

PROJE 35 YILLIK BÝLGÝLERE DAYANIYOR Akkuyu'da kurulacak olan santralin 35 yýl

önce 1976 yýlýnda verilmiþ olan yer lisansýnadayandýðýný belirten Elektrik MühendisleriOdasý, "Bu lisans kapsamýnda deðerlendirile-cek olan konularýn baþýnda, 'bölgenintopografik, jeolojik, jeoteknik, hidrolojik, sis-molojik ve meteorolojik özelliklerine iliþkin bilgive incelemelerin, seçilen yerin deprem, selbaskýný, fýrtýna gibi doðal olaylar ve bu olaylarýnikincil etkileri yönünden deðerlendirilmesineiliþkin bilgiler' yer almaktadýr. Oysa Akkuyu içinbundan 35 yýl önce alýnmýþ olan yer lisansýnýngüncellenmesi söz konusu deðil. 35 yýl içindekideðiþimleri hesaba katmayan bir yer lisansýkabul edilemez" sözlerine yer verildi.

FRANSA'DA NÜKLEER ENERJÝ TARTIÞMASIBÜYÜYOR Japonya'da Fukuþima nükleer santralinde

meydana gelen hidrojen patlamasý, Fransa'danükleer enerji tartýþmasýnýn tekrar açýlmasýnaneden oldu. Japonya'daki kaza, enerji santral-lerinin inþasýna karþý çýkan siyasetçilerin eleþtir-ilerini artýrmalarýna yol açarken, "Ekoloji veYeþil Hareketi", gelecek yýl düzenlenecekcumhurbaþkanlýðý seçimleri için yürütülecekkampanyada, bu konuyu ön plana çýkartacaðýsözünü verdi.

"Ekoloji ve Yeþil Hareketi"nin, seçimlerdeadayý olmasý beklenen Avrupa Parlamentosuüyesi Eva Joly, bir televizyon kanalýna yaptýðýaçýklamada, "nükleer enerji santrali inþasýkonusu, kampanyamýzýn en önemli unsuru ola-cak" dedi. Fransa'daki Yeþil Parti'nin önemliisimlerinden Daniel Cohn-Bendit, nükleer enerjisantrallerinin inþasý konusunda ülkede referan-dum düzenlenmesini istedi. Baþbakan FrancoisFillon, bu eleþtiriler karþýsýnda yaptýðý açýkla-mada, ülkedeki nükleer enerji santralleringüvenli olduðunu ve bu alandaki yatýrýmlarýndurdurulmayacaðýný açýkladý. Fransa, nükleerenerji santrali üretiminde dünyada ikinci sýradayar alýyor. 58 nükleer enerji santralinin bulun-duðu Fransa, toplam enerji ihtiyacýný yüzde80'ini bu santrallerden karþýlýyor.

Nükleer santrale sahip ülkeler: ABD,Almanya, Arjantin, Belçika, Ýngiltere, Brezilya,Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Çin Ermenistan,Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore,Hindistan, Hollanda, Ýsrail, Ýsveç, Ýsviçre,Ýspanya, Kanada, Litvanya, Macaristan,Meksika, Japonya, Pakistan, Romanya, Rusya,Slovakya, Slovenya, Ukrayna.

Nükleer santral kurmanýn gündemde olduðuülkeler: Azerbaycan, Birleþik Arap Emirlikleri,Cezayir, Fas, Endonezya, Ýsrail, Kazakistan,Libya, Mýsýr, Polonya, Suudi Arabistan, Þili,Türkiye, Umman, Vietnam.

Daha önce nükleer santrali olan fakat þu andevre dýþý olan ülkeler: Avusturya, Danimarka,

Filipinler, Ýtalya, Kazakistan.

Mersin Nükleer Karþýtý Platformu: Akkuyu NükleerSantrali Ýptal EdilmeliMersin Nükleer Karþýtý Platformu, Akkuyu'da

yapýlmasý planlanan nükleer santralinin iptaledilmesi için basýn açýklamasý yaptý. MersinGazeteciler Cemiyeti'nde 15 Mart, Salý günüyapýlan açýklamayý okuyan platform sözcüsüSabahat Aslan, Ecemiþ Fay Hattý'na yakýn birbölgede kurulmak istenen Akkuyu NükleerSantrali'nin büyük bir felaket kaynaðý olabile-ceðini söyledi. Açýklamada, Japonya'dakifelaketten ders alýnýp, Türkiye'de yapýlmasýplanlanan nükleer santrallerinin iptal edilmesiistendi. Aslan, nükleer santrallerin hepsiningüvensiz kirli teknolojiler olduðuna dikkat çek-erek, "Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarýnayatýrým yapýlmalý" dedi.

Açýklamanýn tamamý þöyle:Japonya halkýna geçmiþ olsun dileyerek

basýn açýklamamýzý okuyoruz.Japonya'da meydana gelen deprem ve

tsunami felaketi, en son teknolojinin kullanýldýðýnükleer santraller dahil, hepsinin güvensiz,insan ve doða yaþamýný tehdit eden, kirliteknolojiler olduðunu bir kez daha kanýtlamýþtýr.Japonya'da deprem sonrasýnda nükleersantrallerdeki tehdit, ciddi boyutlarda olmuþtur,nükleer santraller de meydana gelen radyasy-on sýzýntýlarý ve radyoaktif kirlenme nedeniyle,nükleer santrallere yakýn 200.000 kiþi yerleþimbölgelerinden tahliye edilmiþ, ve ülke tarihindeilk defa bir nükleer acil durum ilan edilmiþtir.Nükleer santrallerde yangýnlar çýkmýþ, radyasy-on sýzýntýlarý meydana gelmiþ, Ülke çapýnda 20reaktör devre dýþý býrakýlmýþtýr. Nükleersantrallerde en son teknolojiyi kullananJaponya bile doða felaketleri karþýsýnda çare-siz kalmýþtýr.

Nükleer Santrallerin dünyada 50 yýldýr kul-lanýlmasýna raðmen, Nükleer santrallerden venükleer atýklardan yayýlan radyasyonunun etki-lerini yok edecek bilimsel bir metot buluna-mamýþtýr. Nükleer santrallerde meydana gelensýzýntýlarýn ve kazalarýn sonucunda yayýlanradyasyonun Çernobil kazasýnda ve en sonJaponya da olduðu gibi can kaybý ve geniþçevrenin etkilenmesi söz konusudur. Doðadamilyonlarca yýl yok edilemeyen ve sürekliradyasyon yayan Nükleer santrallerin atýklarýiçin dünyada hala sürekli depolama alanlarýkurulamamaktadýr, nükleer santrallerin bakýmve güvenlik maliyetleri kuruluþ maliyetleriniaþmaktadýr, Ayrýca Nükleer enerjinin; sonlu,finansman, yatýrým, iþletim, söküm maliyetleriaçýsýndan en pahalý, yakýt ve teknoloji olarakdýþa baðýmlý oluþu, ekolojik dengeyi bozmasýnedeniyle ve üretim güvenirliði, kaza ve riskaçýsýndan da en tehlikeli enerji üretim teknolo-

jisi olduðu yaþanmýþ ve bilimsel olarak kabuledilmiþtir.

Deprem kuþaðýnda olan Ülkemizde, þiddetlive yerleþim bölgelerini yerle bir eden depremve tsunamilerin meydana geldiðinin bilimselkanýtlarýný tarih yazmýþtýr. Ruslarýn tamamensahip olacaðý ve onlarýn denetiminde olacak,dünyada denenmemiþ olan VV1200 modeli ile,hareketli Ecemiþ fay hattýna yakýn kurulumuplanlanan Akkuyu Nükleer santrali, taþýyacaðýriskler açýsýndan, Ülkemiz ve dünya için ilerdebüyük bir felaket kaynaðý olacaktýr.

Japonya'daki nükleer tehdit, Çernobil faci-asýnda olduðu gibi ülkemizde nükleer lobilereyakýn olan medya tarafýndan gizlenmiþtir.Dünya ülkeleri nükleer programlarýný yenidengözden geçirir iken, örneðin Ýsviçre nükleerprogramýný askýya aldýðýný duyur iken, insan vedoða yaþamýný hiçe sayan nükleer lobilerintemsilcileri olan hükümet yetkililerinden nükleersantral projelerine devam kararýnýn verilmesinidoðru bulmuyoruz.

Japonya'da yaþanan nükleer felaketlerdenhükümetin ders almasýný, Ülkemiz için birteknik zorunluluk olmayan, siyasi bir tercih olannükleer santral projelerinin derhal iptaledilmesini, yerli ve yenilenebilir enerji kay-naklarýna yatýrým yapýlmasýný, enerjinin etkin veverimli kullanýlmasý yönünde kararlarýn alýn-masýný ve uygulanmasýný talep ediyoruz.Mücadelemiz bundan sonrada etkin bir þekildedevam edecektir. Herkesi mücadelemizedestek vermeye davet ediyoruz.

Prof. Yarman: Akkuyu'ya Bu Koþullarda NükleerSantral Yapýlamaz(BÝA-NET haberi) Mersin Akkuyu'daki santral

yapýmý için geçen yýl Rusya ile anlaþmayapýlmýþtý. Sinop'taki santral için bugünlerdeJaponya ile görüþülüyor.

Japonya'da bunlar yaþanýrken, Enerji BakanýTaner Yýldýz, Mersin Akkuyu'ya yapýlmasý plan-lanan santraller için, geçtiðimiz gün,"Japonya'daki santraller, 1.nesil, bizdekiler3.nesil" dedi. Baþbakan Recep TayyipErdoðan, bugün "Riski olmayan hiçbir yatýrýmyoktur. Yani evinize Aygaz tüpü de koymamakgerekir" diyerek nükleer santral yapýmýnýnaskýya alýnmayacaðýný söyledi.

"Nesil farketmez..."bianet'e konuþan Okan Üniversitesi'nden

Nükleer Mühendisi Prof. Dr.Tolga Yarman,"Hayatýmda bu kadar nükleer cehaleti görmed-im" diyerek teknik olarak Akkuyu'ya nükleersantral yapýlamayacaðýný söyledi.

Japonya'daki nükleer patlamalarýn teknolojikbir zaaf nedeniyle meydana gelmediðine dikkatçeken Yarman, " 1. nesil, 3. nesil, 5. nesil far-ketmez. Japonya'daki deprem ve ardýndan

gelen tsunami, tahayyül sýnýrlarýnýn ötesinde,ancak korku filmi kurgusunu oluþturabilirdi"dedi.

"Akkuyu'da nükleer, turizmi, üretimi baltalar"Mersin Akkuyu'ya teknik olarak kesinlikle

santral yapýlamayacaðýný vurgulayan Yarman,"10 yýl önce söylediðim gibi, yine tekrarlýyorum,Akkuyu'da bugünkü koþullar zemininde nükleersantral kurulamaz. Bugünkü kadar bilgi vedonaným eksikliðine hiç tanýk olmadým" dedi.

Yarman, þubat ayýnda 2.baskýsý çýkan"Geçmiþte ve Bugün Nükleer Tartýþmasý"kitabýna atýfta bulunarak, "Bugün Akkuyu'yanükleer santral kurmak; turizmi, oradaki sebzemeyve üretimini, son toplamda, ciddi olarakbaltalamak demektir" dedi.

"Ecevit koalisyonu nükleer sevdasýndanvazgeçmiþti"Yarman, kitabýnda 12 yýl önce Türkiye'nin

Akkuyu'ya nükleer santral yapmaktan nedenvazgeçtiðini þöyle yazmýþtý:

" 3 Aralýk 1999'da, Baþbakan Bülent Ecevit'inçaðrýsýyla, Enerji Zirvesi yapýldý. Ancak koalisy-on hükümeti Akkuyu'ya kurulmasý öngörülen,nükleer santral sevdalanmasýndan, hep birliktevazgeçti. Çünkü, yol boyu koþullar çokdeðiþmiþti. 1970'lerin ortalarýnda Akkuyu mevkiigündeme ilk geldiðinde, turizm etki deðer-lendirmesi, diye bir ölçüt, yoktu. 1970'lerin orta-larýnda, her þey bir tarafa, ne Three Mile IslandKazasý (1979), ne de Çernobil Kazasý (1986),gündeme düþmüþ, deðildi. deðildi.

Oysa bilhassa Akdeniz bölgemiz, epeydir,misafir odamýz gibiydi. Akdeniz suyu ayrýca,sýcaktý. Bu olgu, santralin termodinamik verimi-ni olumsuz etkileyecekti. 1970'lerin ortalarýnda,Genelkurmay, Trakya'nýn Karadeniz sahilinenükleer santral kurulmasýna; buranýn, o vakit,Bulgaristan itibariyle, Doðu Bloku'nun dibindebulunmasý dolayýsýyla, yeþil ýþýk yakmýyordu.1999'da, Doðu Bloku göçeli, on yýla geliyordu.Fazla olarak, nükleer enerji, artan enerji talebinikarþýlamada, yegâne seçenek olarakgörülmekten, çoktan çýkmýþtý... Bir defa, talebinevvelce öngörüldüðü kadar hýzlý yükselmeye-ceði idrak edilmiþti. Bütün bu olgular, nükleersantral mevkii olarak Akkuyu'da israrcý olun-masýný, mazur olmaktan, çýkartmýþtý. EcevitKoalisyonu, geri durdu; nükleer ihale, sonuçvermedi"

Türkiye EMO: JAPONYA'DAKÝ FELAKETZÝNCÝRÝNDEN NÜKLEER UYARILARElektrik Mühendisleri Odasý Yönetim Kurulu

13 Mart tarihli açýklamasý þöyle:Japonya'da meydana gelen 8.9 büyük-

lüðünde þiddetli depremin ardýndan bölgedenükleer santrallar konusunda alarm verilmiþtir.Miyagi Bölgesi'nde yer alan Onagawa NükleerTesisi zarar görmüþ, santralýn bir türbinindeyangýn çýkmýþtýr. Buradaki yangýnsöndürülürken, bazý santrallarda soðutma sis-temi çalýþmadýðý bildirilmiþtir. Ardýndan gelenhaberler ise ne yazýk ki endiþelerin gerçeðedönüþtüðünü göstermektedir. Fukuþima 1santralýnda patlama olduðu ve nükleer sýzýntýmeydana geldiði açýklanmýþtýr.

Yaþananlarýn ardýndan santralýn bulunduðualandan 80 bin kiþinin tahliye edildiði açýklandý.Japonya tarihinde hükümet ilk kez nükleer acildurum ilan etti ve bu durum halen devam ediy-or. Aslýnda 1986 yýlýnda yaþanan ÇernobilFaciasý'ndan bu yana depremlerin tetiklediði yada farklý teknik hatalarla meydana gelen onlar-ca kazanýn gizlendiði ve sonuçlarý hakkýndagüvenlik, teknolojik sýr vb. gerekçeler gösteril-erek, gerçeklerin açýklanmadýðý, nükleergüvenlik konusunda sicili bozuk bir ülkedeyaþanan son olay, çok önemli bir dönüm nok-tasýna gelindiðini göstermektedir.

Tüm bu geliþmeler, Türkiye'nin Akkuyu'dakurmaya çalýþtýðý nükleer santral için çokönemli bir uyarý niteliði taþýmaktadýr.

Bugün AKP Hükümeti, çeþitli pazarlýklarýn dadahil olduðu bir süreçle, ihale dahi yapýlmak-sýzýn Rusya'nýn Akkuyu'da nükleer santral

Japonya'daki nükleer felaket gözleri Kýbrýs'ýndibindeki 'Akkuyu Nükleer Santrali'ne çevirdi

Page 7: yenicag 18032011

HABER 718 MART 2011 CUMA

Röportaj:Savaþ Çömlek-Yeþil Gazete

Japonya'da yaþanan depremin ardýndanortaya çýkan nükleer santrallerdeki kazalar tümgezegeni etkileyen bir nükleer felakete dedönüþüyor. Tarihin en büyük beþincidepremiyle sarsýlan Japonya'da elektrik ener-jisi üretiminin %28'ini karþýlayan 55 nükleerreaktör var. Bu reaktörlerden en az üçünün,Fukuþima 1 ve 2 ile Oganawa'nýn depremdezarar gördüðü bildiriliyor. Ayrýca iki santraldaha devre dýþý kaldý. Bir yandan da Japonyahükümetinin güvenlik çemberini artýrýp tümdünyadan yardým talebinde bulunduðu haber-leri geliyor. Böyle büyük bir nükleer felaketinorta yerinde, bir yandan Dünya Nükleer EnerjiBirliði, bir yandan da Türkiye'nin kerametikendinden menkul nükleerci profesörleriortaya çýkýp Japonya'da yaþanan kazayýküçümsemeye, bizi endiþe verici bir þeyolmadýðýna inandýrmaya, geleceði kalmayannükleer enerjiyi bir kez daha aklamaya çalýþýy-orlar. Yeþil Gazete okurlarý için, konuyu yakýn-dan takip eden, enerji, çevre, ekonomi alanýn-da baðýmsýz çalýþmalarý olan, hem gazetecihem de aktivist olarak tanýdýðýmýz ÖzgürGürbüz'le bir söyleþi yaptýk. Enerji BakanýTaner Yýldýz'ýn, tüm bu olan bitene raðmen,"Japonya depreminden çýkarýlacak sonuçlarvar" demekle yetinmesini eleþtiren ÖzgürGürbüz, bu vahim olaydan çýkarýlacak teksonucun, ''bu nükleer sevdadan derhalvazgeçilmesi'' olduðunu ifade etti. Bakanýn daTürkiye'deki milyonlarca insanýn hayatýný hiçesayan bir plana önderlik ettiði için özür dileyipgörevini býrakmasý gerektiðini söyleyenGürbüz "sorumlu ve onurlu bir davranýþkanýmca bunu gerektirir'' dedi.

Nükleer santral kazasý nasýl bir þey?Çekirdek erimesi nedir? Neden bu kadarkorkuyoruz?

Nükleer santrallerde gerçekleþen kazalarýntek bir çeþidi yok ancak en çok korkulan 25 yýlönce Çernobil'de olduðu gibi reaktör kalbininerimesine kadar varan kazalar.

Reaktörün kalbi, adý üstünde nükleer yakýt-tan, kontrol çubuklarýna kadar tüm hayatidonanýmýn olduðu yer. Kalbin erimesidediðimiz þey ise, bu merkezin aþýrý ýsýnmadolayýsýyla da kullanýlamaz hale gelmesi.Teoride, yakýt çubuklarýyla kalbe indirilen yakýt-ta (zenginleþtirilmiþ uranyum) baþlatýlan nük-leer reaksiyon sonucu ýsý elde edilir ve subuharlaþtýrýlarak türbinler çalýþtýrýlýr ve elektriküretilir. Bu reaksiyon kontrol edilemezse aþýrýýsýnma ve radyoaktif yakýt kaynaklý radyasyonsýzýntýsý kaçýnýlmazdýr.

Acil durumlarda reaksiyonu kontrol etmekiçin açýða çýkan nötronlarý emen (absorbeeden) kontrol çubuklarý kullanýlýr. Santrallerdefarklý yavaþlatýcýlar kullanýlsa da Japonya'dakikaynar su reaktöründe olduðu gibi su da bun-lardan biridir. Soðutma sistemleri iþte bunedenle çok önemlidir. Reaksiyonun ve ýsýnýnkontrol altýna alýnmasýnda büyük önem arzederler. Eðer reaksiyon kontrolden çýkarsa,adeta, bir çelik fanus içinde birden fazla atombombasý patlatmýþ olursunuz. Bu miktardakibir radyasyonun doðaya yayýlmasý da aynýÇernobil'de olduðu gibi korkunç sonuçlardoðurur. Nükleer kazalardan çok korkulmasýda doðaldýr. Japonya'da petrol rafinerisinde deyangýn çýktý ama yangýn durduðunda tehlikebüyük ölçüde geçti. Nükleerde ise durum çokfarklý. Doðaya yayýlan radyoaktif maddeleryüzyýllarca etkisini yitirmiyor. Radyasyon gözlegörülür deðil, tutulamýyor, kontrol edilemiyor.Adeta bir hayalet gibi sizi yakalýyor ve ölümcülsonuçlar doðuruyor. Japonya'da kýsmi birçekirdek erimesi yaþandýðýna dair bilgiler geliy-or. Bu da þu anda tek güvence olarak görülenreaktörü kalbini çevreleyen çelik kabýn içindeçok ciddi miktarda radyasyon depolandýðýnaiþaret ediyor. Daha önce ABD'deki Üç MilAdasý ve Çernobil'de meydana gelen kazalarçekirdek erimesi dediðimiz kazalar iyi birerörnek.

Japonya da ki nükleer santralde neleroluyor? Nükleer santraller tehlike anindakapattýk denince kapanýyor mu? Japonyada geçmiþte de kaza olmuþ muydu?

Japonya'daki Fukuþima'daki santralin 1numaralý reaktörü depremden sonra hemen

otomatik olarak kapatýlmaya çalýþýldý. Yalnýz birnükleer santrali kapatmak, doðalgaz santralinikapatmaya benzemez. Reaksiyon hemen dur-durulamaz, bu nedenle de yakýt çubuklarýnýnkontrol altýnda tutulmasý, soðutulmasý gerekiy-or. Kapattýk denince kapatýlmýyor yani, aynýnükleer atýklarýn 10-15 yýl soðutma havuzlarýn-da kontrol altýnda tutulmasý gibi.

Öðrendiðimiz kadarýyla deprem sonrasý hersantralde acil durumlarda devreye giren dizeljeneratörlerle çalýþan soðutma sistemi bir saatsonra devre dýþý kalmýþ. Japon yetkililer çareyireaktörde giderek artan ýsý ve basýncý azalt-mak için doðaya radyasyon býrakmakta bulduancak bu da anlaþýlan yeterli olmadý. Þu andagelen bilgiler deniz suyuyla reaktörün kalbinindoldurularak reaksiyonun yavaþlatýlmasýnaçalýþýldýðý yönünde. Umarým baþarýrlar yoksatarihi bir felaketle karþý karþýyayýz demektir.

Japonya benim yýlladýr dikkatle izlediðim birülke. Çok sýk kaza meydana geliyordu.Bundan önce de deprem sonrasý bir kazaolmuþtu örneðin. 16 Temmuz 2007 yýlýndaJaponya'da meydana gelen 6,8 büyüklüðün-deki deprem sonucunda, Kashiwazaki-Kariwanükleer santralinde hasar meydana geldi.Japonya'nýn en büyük nükleer reaktörü olanKashiwazaki-Kariwa'da depremden sonra 63farklý problem ortaya çýktýðý, Fukuþima'nýn daiþletmecisi olan TEPCO (Tokyo Electric PowerCompany) firmasý yetkilileri tarafýndan açýklan-mýþtý. Santralde deprem sonrasý çýkan yangýndört saatte söndürülmüþ, denize de radyasyonsýzmýþtý. Sadece Japonya deðil, yine 2007yýlýnda dünyanýn en iyi güvenlik kayýtlarýnasahip Ýsveç'in Forsmark santralinde de Çer-nobil tipi bir kazanýn kýyýsýndan dönüldü.Türkiye'de medya nükleer ihaleyle o kadar içiçe ki, bu kazayý da diðerlerini de hep "es"geçtiler. Japonya'da olan biteni bile halka tamolarak anlatmýyorlar. Akkuyu'da kurulmasýdüþünülen santral fay hattýnýn burnunundibinde!

Deprem ve santral kazalarý arasýnda nasýlbir iliþki var? Yani yüksek teknoloji kullanýl-masý nükleer santral kazalarýný önler mi?

Bu son deprem gösterdi ki, doðal afetlerinsýnýrý, ölçeði yok. Þimdi onlarca mühendis tele-vizyonlarda açýklama yapacak, diyecekler ki, 9þiddetinde bir depreme karþý duracaksantralde yaparýz. Uçak düþer bir þey olmaz.Bunun bir garantisi olmadýðý ortaya çýktý. Böylebir felakette olasýlýklar sýnýrsýz. Kimse budepremlere Japonya kadar hazýrlýklý deðildünyada ama onlar bile devasa bir faciaylakarþý karþýya. Kaldý ki, siz daha fazla çelik,çimento koyarsanýz maliyet de o kadar artar.Nükleer santraller zaten ateþ pahasý! Sonuçtarüzgar da, güneþ de, doðalgaz da elektriküretiyor. Kim ayný elektriði iki-üç katýna vebunca riske raðmen nükleerden üretmek isterki? Aklý baþýnda olan ya da bu iþten çýkarýolmayan herkes bu olaydan sonra nükleerdenvazgeçecektir. Japonya'dan olup biten nükleerrönesans masalýnýn sonu olmuþtur.

Ülkemizde yapýmý planlanan nükleersantrallerin fay hatlarý üzerinde olduðunubiliyoruz?- Özelikle Ecemis fay hattý. Bukonuda bize bilgi verir misin?

Türkiye neredeyse baþtan aþaðýya ciddideprem riski altýnda. Mersin Akkuyu'da yapýl-masý planlanan nükleer santralin de EcemisFay Hattý'na çok yakýn olduðu yönündearaþtýrmalar var ancak hükümet bu araþtýr-malarý býrakýn deðerlendirmeye almayý, gün-deme bile getirmek istemiyor. Zaten santralinfay hattýna uzak olmasý tehlikenin geçtiðianlamýna da gelmiyor. Deprem olduðundasantralde baþlayacak bir yangýna personelinvereceði yanlýþ bir tepkiden, inþaatta ihmaledilebilecek ufak bir hatanýn depremde ortayaçýkmasýna kadar onlarca olasýlýk bu iþin riskiniarttýrýyor. Burada hayret edilecek olan aslýndaEnerji Bakaný Taner Yýldýz'ýn, tüm bu olanbitene raðmen, "Japonya depremindençýkarýlacak sonuçlar var" demekle yetinmesi.Bu vahim olaydan çýkarýlacak bir tek sonuç varSayýn Bakan. Bu nükleer sevdadan derhalvazgeçilmesi. Bakanýn da Türkiye'deki milyon-larca insanýn hayatýný hiçe sayan bir planaönderlik ettiði için özür dileyip görevini býrak-masý gerekir. Sorumlu ve onurlu bir davranýþkanýmca bunu gerektirir.

Özgür Gürbüz: “Nükleer rönesans masalýnýn sonu”sahibi olmasýna yönelikbir devletlerarasý anlaþmayý yürürlüðe koymuþtur.

Akkuyu'da kurulmakistenen nükleer santral,Ecemiþ Fay Hattý'na 25-30 kilometre uzaklýkta yeralmaktadýr. Depremkuþaðýnda olan bu bölg-eye nükleer santral kuru-lamayacaðýna iliþkinbugüne kadar yapýlanuyarýlar dinlenmemiþtir.Ancak Japonya'dayaþanan 8.9 büyüklüðün-deki depremin ardýndanyaþanmakta olan nükleerfelaket, Akkuyu'da kurulmak istenen nükleersantral inadýndan vazgeçilmesi konusunda biruyarýdýr. Japonya'da yaþanan bu felaket, nük-leer santral savunucularýnýn güvenlik kriterler-ine iliþkin bugüne kadar dile getirdikleri savlarýngerçek bir doðal felaket karþýsýnda geçersizkaldýðýný gözler önüne sermektedir. Saðlam birinþaat ve güvenlik kriterlerine uyulmasý duru-munda nükleer santrallarýn güvenli olduðu iddi-alarýnýn gerçekleri yansýtmadýðý ne yazýk ki buacý olayla bir kez daha gözler önüne serilmiþtir.Görüldüðü gibi güvenlik kültürünün geliþmiþliðive çalýþma disiplini sorgulamasý bile böylesinebüyük bir felaket karþýsýnda anlamýný yitirmektedir. Rusya, Akkuyu'da nükleer santralkurulmasýna yönelik þirket kurma çalýþmalarýnýtamamlamýþ; 5 Rus þirketinin ortak olduðuAkkuyu Nükleer Güç Santralý Elektrik ÜretimAnonim Þirketi'nin kuruluþunu 14 Aralýk 2010tarihi itibarýyla resmi olarak gerçekleþtirmiþtir.Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun 1983 yýlýn-dan beri yürürlükte olan Nükleer TesislereLisans Verilmesine Ýliþkin Tüzüðü'ne göre kuru-lacak santral için 3 lisans alýnmasý gerekmek-tedir. Bunlardan birincisi yer lisansýdýr.Akkuyu'da kurulacak olan santral, 35 yýl önce1976 yýlýnda verilmiþ olan yer lisansýna dayan-maktadýr. Bu lisans kapsamýnda deðerlendirile-cek olan konularýn baþýnda, "bölgenintopografik, jeolojik, jeoteknik, hidrolojik, sis-molojik ve meteorolojik özelliklerine iliþkin bilgive incelemelerin, seçilen yerin deprem, selbaskýný, fýrtýna gibi doðal olaylar ve bu olaylarýnikincil etkileri yönünden deðerlendirilmesineiliþkin bilgiler" yer almaktadýr. Oysa Akkuyuiçin bundan 35 yýl önce alýnmýþ olan yer lisan-sýnýn güncellenmesi söz konusu deðildir. 35 yýliçindeki deðiþimleri hesaba katmayan bir yerlisansýnýn kabulü mümkün deðildir.

Þirketin ikinci olarak almasý gereken lisansinþaat lisansýdýr. Ýnþaat lisansý kapsamýnda isesantralda yapýlacak yapýlarýn ve sistemlerin sis-mik, güvenlik ve kalite sýnýflarý ön güvenlikanalizi raporu kapsamýnda incelemeye alý-nacaktýr. Akkuyu'da kurulacak santral için ihaleyapýlmadýðý için bu konuya iliþkin karþýlaþtýrmayapmak dahi mümkün deðildir. Oysa 1980'li yýl-larda yapýlan ihalede ise firmalarýn tek tek tek-lifleri deðerlendirilirken, Akkuyu'nun depremkoþullarý ve firmalarýn buna iliþkin verileri deihale kapsamýnda deðerlendirmeye alýnmýþtý.Bugün ise önce anlaþma yapýlmakta, ardýndandeprem koþullarýna iliþkin olarak deðerlendirmeyapýlacaðý anlaþýlmaktadýr. Böyle bir sürecinkabul edilmesi mümkün deðildir.

Bir çok bilim insaný tarafýndan EcemiþFayý'nýn sismik karakteri konusunda yapýlanaraþtýrmalarda; Ecemiþ Fayý'nýn 300 km uzun-luðunda olduðu, Akkuyu'nun 20-25 km yakýnýn-dan geçerek denizde devam ettiði, aktif bir fayözelliðine sahip olduðu, 6-7 büyüklüðünde birdeprem için tehlikeli bir enerji birikimi oluþtura-cak suskun tarihsel bir sürece sahip olduðubelirtilmektedir.

Nükleer santral konusunda 4 sayfalýk yasaylayola çýkan AKP Hükümeti, TMMOB'un açtýðýdavayý kazanmasý üzerine tek katýlýmcýlý olanihalesini iptal etmek zorunda kalmýþ, ancak bukez de devletlerarasý anlaþma yoluyla hukuksistemini yok saymýþtýr. Böyle bir anlayýþlahareket eden hükümet, deprem gibi insanlarýncan ve mal güvenliðini ilgilendiren bir kriteri deiçeren yer lisansýný yenilemeyi düþünmediðigibi inþaat lisansý kapsamýnda yapýlara iliþkinsismik deðerlendirmeyi de daha sonraki aþa-malara býrakmakta sakýnca görmemektedir.

Japonya'da yaþanan kaygý verici geliþmelerinhükümet tarafýndan da ciddiye alýnarak,Akkuyu Nükleer Santral macerasýndan

vazgeçmeye çaðýrýyoruz. Yalnýzca Akkuyudeðil, Sinop'ta kurulmasý öngörülen nükleersantral konusunda Japonya ile yürütülengörüþmelerden de vazgeçilmelidir.

Deprem, tsunami ve nükleer patlama ileyaþanmakta olan felaketler zinciri nedeniylebaþta Japonya olmak üzere tüm insanlýðageçmiþ olsun diyor, daha büyük felaketleryaþanmamasý için gereken derslerin çýkarýla-caðýný umut ediyoruz.

Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odasý: Akkuyu doðruadres deðilJeoloji Mühendisleri Odasý yetkilileri ise,

Japonya'da nükleer santralle ilgili geliþmelerinardýndan Akkuyu Nükleer Santrali'ne iliþkindaha önce yaptýklarý açýklamayý hatýrlattýlar.Odanýn internet sitesinde de bulunan Akkuyuuyarýlarýnda þu tehlikelere dikkat çekiliyor.

Jeoloji Mühendisleri Odasý olarak, önceliklesantralin yeri ile Ýlgili bilimsel (jeolojik, jeoteknik,jeofizik) verilerin nükleer reaktör kurulmasýnaelverecek olumluluk ve netlikte olmadýðýný vur-gulamak isteriz. Santralin kurulacaðý yerinyakýnýndan geçen Ecemiþ Fayý'nýn sismikkarakteri konusunda ciddi kaygýlar yaratacakbilimsel araþtýrmalar var. Ecemiþ Fayý, 300 kmuzunluðunda olup, Akkuyu'nun 20-25 kmyakýnýndan geçerek denizde devam etmekte-dir. Yýlda 3 mm sol yönlü doðrultu atýmlýharekete sahip, aktif bir fay olduðuanlaþýlmýþtýr. 500 yýldýr 6-7 büyüklüðünde birdepremin olmamasý bu fay boyunca tehlikeli birenerji birikiminin olduðuna iþaret etmektedir.

Ecemiþ Fayýna oldukça benzer bir örnek,pasif olarak bilinen Yunanistan'ýnKuzeybatýsýndaki Grevana Kenti yakýnlarýnda13 Mayýs 1995'teki 6.6 büyüklüðündekidepremdir. Hiç deprem riski yokmuþ gibi bara-jlar inþaa edilen ve nükleer bir santral kurul-masý için uygun yer olarak gösterilen Grevanafelaketi bizlere ders olmalýdýr.

Akkuyu'yu 20 milyar dolara Ruslar inþa edecekGeçtiðimiz Aralýk ayýnda Japonya'ya resmi bir

gezi düzenleyen Enerji Bakaný Taner Yýldýz vekurmaylarý burada bir dizi temasta bulunmuþve burada nükleer santralin inþasý konusundabir mutabakat zaptý imzalanmýþtý. 5600 MGWkapasiteli nükleer santralle ilgili resmi anlaþ-manýn Mart ayý içinde imzalanmasý bekleniyor-du. Nükleer santral projesinde nihai karar 2010yýlýnda alýndý. Türkiye, Mersin Akkuyu'da kuru-lacak ilk nükleer santrali Rus þirketi Rosatominþa edecek. 4800 MGW kurulu güce sahipolacak nükleer santralin toplam maliyeti ise 20milyar dolarý bulacak. Bu paranýn tamamýRusya tarafýndan karþýlanýrken, Türk hükümetiüretilen elektriði kilowatt baþýna KDV hariç12,35 centten satýn almayý taahhüt ediyor.

Santralin inþasý ve iþletmesi için Türkiye sýnýr-larý içinde faaliyet gösteren bir proje þirketkuruldu. Akkuyu Nükleer Güç Santrali ElektrikÜretim A,Þ adýný taþýyan þirket mühendislikçalýþmalarýna bu ay baþladý. Santralin zeminetüdü ve diðer incelemelerin ardýndan inþaatý-na en erken 2011 sonunda baþlanabileceðiifade ediliyor. Enerji bakanlýðý kaynaklarýTürkiye'nin ilk nükleer santralinin 2018 yýlýndafaaliyete geçeceðini ifade ediyor.

Türkiye'nin ikinci nükleer santral içindüþündüðü yer ise Sinop. Sinop'ta ikinci birsantral kurmak için yabancý yatýrýmcýlarla biraraya gelen Enerji Bakaný Taner Yýldýz ve ekib-inin ilk görüþtüðü ülke ise Güney Kore oldu.Ancak G.Koreli yetkililer ile yapýlan görüþmel-erde istenilen uzlaþý saðlanamadý. Bunun üzer-ine rota bu alanda ciddi bir bilgi birikimi olanJaponya'ya çevrildi.

Page 8: yenicag 18032011

HABER8 18 MART 2011 CUMA

HÝLAL DEMÝR

Son zamanlarda Türkiye'deki antimilitaristlertarafýndan tekrar tartýþýlmaya baþlanan kadýn-larýn vicdani ret kavramýyla iliþkileri, duruþlarý,niye açýklama yaptýklarý üzerine yazmak istiyorum.

Vicdani red kavramý dar anlamýyla zorunluaskerliði red olarak tanýmlanýr ve bir sivil itaatsiz-lik eylemidir. Zorunlu askerliðin hala uygulamadaolduðu ülkelerde çoðunlukla bu hizmet erkeklereyöneliktir. Kadýnlarýn zorunlu askerliðe tabiiolduðu ülkeler de vardýr lakin sayýca azdýr.Türkiye'de ise kadýnlar zorunlu askerliðe tabiiolmadýklarý halde vicdani retlerini açýklamak-tadýrlar.

Vicdani reddin bir sivil itaatsizlik eylemi olmasýunsurundan dolayý ret deklerasyonlarýn sonu-cunda - Türkiye örneðinde olduðu gibi - zorunluaskerlik yükümlülüðü bulunan vicdani retçierkekler hayatlarýnýn huzurla devamýna dairciddi bir risk almýþ olurlar. Nitekim TürkiyeCumhuriyeti Devleti, Avrupa Ýnsan HaklarýMahkemesi'nin Osman Murat Ülke davasýndaverdiði vicdani ret konusunda yasal bir düzenle-meye gidilmesi kararýný hala hayata geçirmemiþolmasýndan dolayý da süren durum erkek retçi-lerin açýklamalarýndan sonra askere çaðrýldýk-larýnda ve gitmediklerinde kaçak pozisyonunadüþürülmeleridir.

Bu durum hayatlarýnýn sonuna kadar belirsizbir þekilde sürer, seyahat etme özgürlüðündenmahrum kalýrlar, yasal herhangi bir bürokratikprosedür iþlemlerini yapamaz hale gelirler,mahkemenin tabiriyle sivil bir ölüm yaþarlar.Gerek insan kaynaðý gerek maddi kaynakbakýmýndan cezaevi süreci yaþayan vicdaniretçilerle dayanýþma gösterilmeye çalýþýlýr.

Türkiye'de vicdani redde iliþkin resim böy-leyken kadýn açýklamalarý bu resmin neresindeoturuyor biraz bakmaya çalýþacaðým.

Ýlk kadýn açýklamasý (Ýnci Aðlagül) geldiðindezorunlu askerliðe maruz deðilken hepimiz bu ne

demek oluyor þimdi olmuþtuk. Sonra oturduk,tartýþtýk ve evet biz vicdani red hareketindekikadýnlar olarak farkettik ki harekette kaymayabaþlayan bir çizgi vardý ve bunu sezinliyorduk.Kadýnlar olarak yaptýðýmýz açýklamalarla;hareket içinde çalýþan kadýnlarýn sadece birdestekçi olmadýklarý, vicdani reddin bir militarizmeleþtrisi olduðu ve bunun feminist bir algýdanbaðýmsýz yapýlamayacaðýna dair bir anlayýþýgeliþtireceðini, getireceðini umuyorduk çünkühareket gittikçe erkek egemen olmaya baþlamýþve dahasý bir kahramanlaþtýrma eðilimi yavaþyavaþ kendini göstermiþti. Prof. Cynthia EnloeTürkiye'deki kadýn vicdani retçiler üzerineyazdýðý bir yazýsýnda bunu güzel açýklamýþ:"

Bu riski alan erkeklerin hareketin kahramanlarýolarak görülme ihtimali yüksek. Herhangi birdevlet politikasýnýn yanlýþlarýný veya adaletsizliði-ni düzeltmede en büyük çýkarý olanlarýn o poli-tikaya meydan okuyan bir hareketin doðal lideriolarak görülmesi çok da þaþýrtýcý deðil. Amazorunlu askerlik hizmetinin meþrulaþtýrýlmasýnýnkökeninde yatan kaynak olan militarizm deerkekliðe ayrýcalýk tanýyor ve toplumun patri-yarkal düzenini normal ve doðruymuþ gibi gös-teriyor. Bu yüzden, erkekliðe ayrýcalýk tanýmayýve patriyarkayý normalleþtirmeyi mümkün kýlanherhangi bir vicdani red hareketindeki aktivistler,militarizmin kültürel dayanaklarýna meydan oku-mak þöyle dursun, onlarý pekiþtirme riskiyle karþýkarþýyalar.

Türkiye'deki vicdani red hareketinde destek-leyici olarak etkin olmuþ olan bir grup feministkadýn, vicdani reddi erkekliðe ayrýcalýk verenbiçiminden nasýl ayýrabileceklerini araþtýrmayabaþlamýþlar ve devletin zorunlu askerlik hizme-tine tabi olmayan bir kadýnýn kiþisel olarak kendi-ni bir vicdani redci olarak tanýmlamasýna izinveren bir red deklarasyonu oluþturmuþlar. Devletaskerlik yapmaya çaðýrmadýðý halde kendisininbir vicdani redci olduðunu beyan etmek siyasibir yeniliktir."??

Enloe'nun "siyasi yenilik" olarak tanýmladýðý

kadýn açýklamalarý gerçekten bir vicdani redeylemi midir, hareketi zayýflatýr mý, stratejik midirgibi birçok soru üzerine tartýþmaya yol açtý ve butartýþmalar son zamanlarda yapýlan yeni birtoplu kadýn açýklamalarý çaðrýsý nedeniyleyeniden alevlendi. Sýrf bu tartýþmalara yolaçmasý bakýmýndan bile ilk kadýn açýkla-malarýnýn amacýna ulaþtýðýný varsayabilirimçünkü bu tartýþmalar sayesinde kadýn aktivist-lerin hareketteki duruþlarý, ihtiyaçlarý, sözlerigörünür hale gelmiþtir. Peki hareketin geleceðibakýmýndan harekete ne katmýþ ne azaltmýþtýrkadýn açýklamalarý? Ýstediði feminist çerçeveyisaðlayabilmiþtir?

Kadýn açýklamalarýnýn en önemli ve tartýþýlmazkatkýsý, vicdani red eyleminin sýrf bir askerlikkurumunu reddediþ olarak algýlamaktan çýkartýp,asýl konunun militarizm eleþtrisi olduðunu öneçýkarmasýdýr. Zorunlu askerlik eðitimi militarizminpratik olarak vücut bulduðu yerdir lakin milita-rizm, bu kurumdan çok daha öte, sosyal iliþkiler-imize kadar belirlenmiþ ve askerlik kurumundakieðitimle pekiþtirilmiþ bir seksist sistemdir. Vicdanireddini açýklayanlar erkeklerse bu nedenlerdendolayý bu kurumun vereceði eðitimi almayý red-dederler, Türkiye'deki açýklama yapan kadýnlarise bu kurumun dayattýðý seksist sistemi ve iliþk-iler biçimini reddeder. Her ikisinin açýklamalarýn-da da ayný derecede suç unsuru bulunduranöðeler vardýr çünkü bir sistem eleþtirsi yapýlmak-tadýr ve bu sistemle iþbirliði yapýlmayacaðýbeyan edilir. Nitekim erkekler bu sözleriyle daranlamda askerlik kurumunu kastederken kadýn-larsa açýklamalarýyla konuyu geniþ perspektiftenkaçýrmamayý saðlar.

Peki devlet beni askere çaðýrmadýðý halde yaniyasal bir zorlama yokken durup dururken bununiye yapýyorum diye sorduðumuzda aklýma þusoru geliyor: Bu devletin ve sistemin eleþtirisiniyapmak için yasal bir zorlamayý beklemekgerekli midir? Gerekli diyen bir merci var mýdýr?

Kadýn açýklamalarý, vicdani ret kavramýnýzayýflattýðý yönünde eleþtiriler almýþtý. Çünkü

baþka araçlar kullanabilirdi ama niye vicdani redkavramýný seçti? Bu zayýflatmanýn neden kay-naklandýðýný düþündüðümde yine ayný noktayatakýldým: sivil itaatslizlik eylemi olarak dayatýlanyasalara karþý gelmekti vicdani red ve bu böy-leyse ve bir kadýna bir yasal dayatma olmamasýsöz söyleyemeyeceði anlamýna mý geliyor ve buda bir eril sistemin sonucu deðil midir? Yaniaskerlik, erkekliðin yüceltildiði bir yerdir ve kadýn-larý buraya katýlmaya zorlamaz çünkü oradaerkekliði yüceltmek için kadýna ihtiyaç yoktur budurumda bu kuruma laf söylemesi gerekenbence ilk kiþiler kadýnlar olmalýdýr, yasal dayatýmolsun olmasýn... Böylece vicdani red mücadele-sine de kavramýn kendisini kullanarak ciddi birkatký saðlamýþ oluyor. Ve sanýrým militarizmintoplumsal cinsiyet eleþtrisi ilk defa bu kadar açýkolarak ortaya konuyor...

Türk vicdani red hareketi Türkiye'deki alternetifhareketler içinde varlýðýný uzun süre sürdürennadir hareketlerden biridir, bunun en önemlisebebini ise vicdani retçilerin cezaevi süreç-lerinde minumum bir örgütlü dayanýþmayýgöstermemizin zorunlu olmasý olarak yorumluy-orum. Lakin bir hareket olma hali uzun zamandýrunsurlarýndan yoksun bir þekilde sürüyor, yinede farklý çevrelerin vicdani reddi tartýþmasý, topluaçýklamalar, medyanýn konuyu artýk sansür-lememesi harekete son zamanlarda bir ivmekazandýrdý.

Bu ivme canlýyken yapýlabilecek bir toplu kadýnaçýklamalarý etkinliði vicdani reddin militarizmeleþtrisini öne çýkarabilir mi ve bunun için doðruzaman mý gibi hareket açýsýndan stratejik önemtaþýyan tartýþmalarý yapabileceðimiz bir gövdebulunmamasýndan dolayý biraz atýlan adýmlardene-yanýl gibi bir yöntemle ilerliyor. Lakin göre-bildiðim kadarýyla kadýn açýklamalarý her zamanmilitarizm eleþtrisine dair bizleri uyanýk tutmak-tadýrlar ve konunun salt bir askerlikten kaçýþolmadýðýný vurgulamaktadýrlar.

* Bu yazý Aþitî/Barýþ gazetesinin ikinci

sayýsýnda (Aralýk 2010) yayýnlanmýþtýr.

Kadýn ve Vicdani Ret üzerine...

Avrupa Sol Partisi, EL FEM, yayýnladýðý 8Mart Çaðrýsýnda Avrupalý kadýnlarýn eþitlikmücadelesinin 100 yýlýný özetledi: 'Biz,baskýsýz ve ayrýmsýz, þiddet içermeyeninsancýl bir dünya için, gezegenimizin yokedilmesine karþý ön saflarda mücadele ediy-oruz...'

Açýklamanýn tamamý þöyle:

'EKMEK VE GÜL, EÞÝTLÝK, ONUR, ÖZBELÝRLEME, DÜNYA KADINLARGÜNÜ'NÜN 100 YILI'"Kadýnlar 100 yýldýr, 8 Mart Dünya Kadýnlar

Günü'nde kadýn-erkek eþitliði için harekethalindedir. Kadýnlar; kapitalist sömürü ve patri-yarkadan kurtuluþu isteyenlerin göz ardý ede-meyecekleri gerçek bir gücü temsil etmektedir.

Geçtiðimiz yüzyýlda Avrupalý kadýnlar, seçmeve politik mevkilere seçilebilme haklarýný eldeettiler. Giderek, yasal deðiþiklikleri gerçek-leþtirerek, çeþitli Avrupa hükümetlerinde yeralmaya baþladýlar. Avrupa Parlamentosuseçimlerinde kadýn kotasý þartý, kadýnlarýn tümvatandaþlýk haklarýna sahip olmalarýný teminetmek için kesinlikle gereklidir.

Avrupa ülkelerini vuran toplumsal, iktisadi vesiyasi bunalýmlar, AB ve hükümetlerin sosyalyardýmlarý ortadan kaldýran kemer sýkma poli-tikalarýný dayatmalarý baðlamýnda kadýnlarýndurumu özellikle kaygý vericidir. Bütün eþitsiz-liklerin kurbanlarý, birçok adaletsizliðin veayrýmcýlýðýn durdurulmasý ve tersine çevrilme-si için temel hareketli güçlerdir.

Biz, EL FEM'in kadýnlarý olarak, saygý vedayanýþmanýn insan iliþkilerini biçimlendire-ceði, bütün cinsiyetlerin eþit hak ve fýrsat-larýnýn olacaðý, bir kadýn olarak doðmanýnaleyhte bir durum olmadýðý bir toplumun hembugünden hem de yarýn yaratýlmasý için

uðraþýyoruz. Bizler; içinde insanýn vedemokratik bir üretim, tüketim ve daðýtýmýnolduðu bir dünyanýn mümkün olduðunu biliy-oruz.

KADINLAR, ÝÞTE VE SOSYAL YARDIMDA CÝNSÝYET EÞÝTLÝÐÝBütün Avrupa'da kadýn haklarý, kadýnlarýn

gerçek gereksinimlerini göz ardý eden kemersýkma politikalarýnýn tehdidi altýndadýr.Kesintiler kamu sektörünü özellikler sosyalyardýmlarý vurduðunda kadýnlar, iþlerinikaybederek, kamunun yürüttüðü çocukbakýmý ve yaþlý bakýmýný üstlenerek etkilendil-er.

Özelleþtirmeler kadýnlarý erkeklerden dahafazla etkiledi. Çünkü kadýnlar; çalýþma veaileyi birlikte sürdürebilmek için, eriþilebilir veortalama fiyatlý hizmetlere gereksinim duy-maktadýr. Yoksulluðun feminizasyonu ileharçlarýn uygulamaya konulmasý ve arttýrýl-masý kadýnlarý orantýsýz biçimde etkilemekte-dir.

Bütün Avrupa'da kadýn haklarý, kadýnlarýngerçek gereksinimlerini göz ardý eden kemersýkma politikalarýnýn tehdidi altýndadýr.

Feministler ve sosyalistler olarak, bütünçalýþmalarýmýzda ve savaþýmlarýmýzda "cansýzsermayenin, canlý emeði yönetemeyeceði" (K.Marx) emeðin kurtuluþuna ulaþmak için oluþ-turacaðýmýz seçeneklerimize yoðunlaþýyoruz.

Bu yoðunluk üretim, teknoloji ve insanlarla

birlikte çalýþmayý, bakým, sosyal yardým, boþzaman ve kültürü içerdiði kadar ücretli veücretsiz iþleri, ürün ve hizmetlerin üretimin veinsanýn yeniden üretimini de kapsýyor.

Kamu ve özel sektörde, cinsiyetçiliðin veeþitsizliðin teþvik edilmesine karþý yaptýrýmuygulanmasý yasasýnýn her devlette kabuledilmesi þarttýr.

KADINLARA YÖNELÝK ÞÝDDETBiz, kadýnlarýn savaþta, evde, iþ yaþamýnda

sünnet edilmesi, tecavüze uðramasý ve gün-delik cinsiyetçilik biçiminde karþýlaþtýklarýyaygýn þiddete karþý herkesi uyarmak istiy-oruz. Çok çeþitli biçimleri ile þiddet, kadýnlarüzerinde en yüksek hâkimiyeti temsil etmekte-dir. Bu nedenle yasalar, programlar ve poli-tikalar yeniden ele alýnmalý ve bu patriyarkageri çekilmelidir.

Birçok ülkede, bir kadýn hakký olarak kürtajkýsýtlanmýþ ya da yasaklanmýþtýr.

Yýllardan beri Avrupalý feministler, tüm kadýn-larýn vazgeçilmez haklarý olan kendi vücutlarýhakkýnda kendilerinin karar vermelerinin, bilgiedinme haklarýnýn, gebelikten korunma vekürtaj haklarýnýn tüm ülkeler tarafýndan tanýn-masýný talep etmektedir.

Biz, kürtaj hakkýný ortadan kaldýran AvrupaKonseyi'nin 1763/2010 nolu kararýnýn geriçekilmesini talep ediyoruz.

LAÝK TOPLUM VE CÝNSÝYETBiz, din kýlýðýna büründürülmüþ kadýn düþ-

manlýðýnýn yaygýnlaþtýrýlmasýna karþý çýkýy-oruz. Kadýnlar, din adýna hapsediliyorlar, zorlaevlendiriliyorlar hatta taþlanarak öldürülüyorlar.

Biz, EL FEM'in kadýnlarý, kendi ülkelerimizdelaik yasalarýn uygulanmasýnýn devam ettir-ilmesi ve garanti altýna alýnmasý için

çabalarýmýzý katlayarak sürdürüyoruz. Laiktoplum modelleri, demokratik ve sivil hak-larýnýn alanlarýnýn açýlmasý ve geniþletilmesinehizmet etmelidir. Bütün tahakküm modellerininözellikle patriyarkal ve kurumsal kontrol mod-ellerinin yapýsal çözümünü talep ediyoruz.Özellikle eþitlik ve haklar, dinler tarihi ve laiktoplum modeli derslerinde eleþtirel ruhunungeliþtirilmesi için ulusal eðitimin rolü yenidendeðerlendirilmelidir. Ýnsanlar, patriyarkal ilahiyasalardan arýndýrýlmalýdýr. Ayný þekilde,Avrupa'da faþizmin týrmanmasý ile birlikte aþýrýsaðcý eðilimi kýnadýðýmýzýn ve karþý olduðu-muzun altýný çizmekteyiz. Bizler, kendimiz içindaha iyi yaþam koþullarý oluþturmaya çalýþan-lar deðil, uluslararasý eylemcileriz. Dünyaüzerindeki bütün insanlarýn yaþamkoþullarýnýn farkýndayýz ve baþkalarý pahasýnakendimizi özgürleþtirmeye çalýþmýyoruz. Ortakolan her þeyi paylaþmaya hazýrýz.

100 yýl önce savaþým verenler; oy hakkýna,kadýnlarýn örgütlenme, eðitim, iþ ve analýkhaklarýnýn korunmasýna, kadýnýn kurtuluþunaodaklandýlar. Buna dayanarak bu gün, ege-men politikalara biat etmeyi reddederek,güçsüzlüðümüzün üstesinden geliyoruz. Biz,baskýsýz ve ayrýmsýz, þiddet içermeyeninsancýl bir dünya için, gezegenimizin yokedilmesine karþý ön saflarda savaþýyoruz.Erkek ve kadýnlarda ortaya çýkan öz-dönüþümve deðiþimi kýþkýrtan deðerlerin köktendeðiþimine biz sosyalist ve feminist kadýnlarözgür ve eþit bir toplumun kurulmasý için yolgöstereceðiz. "

Orjinali: http://www.european-left.org/nc/eng-lish/home/news_archive/news_archive/zurueck/latest-news-home/artikel/el-fem-appeal-for-the-8th-march-bread-and-roses-equality-digni-ty-and-self-determination-100-year-1/

EL FEM: Eþitlik için mücadeleye devam!

Page 9: yenicag 18032011

ÖZEL 918 MART 2011 CUMA

SerhanGazioðluHAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...

Page 10: yenicag 18032011

HABER10 18 MART 2011 CUMA

Çiçek Efendi'nin, "KKTC Ekim'de Batacak"söylemi buram buram Santaj…

Kýbrýs'ta kontrolun kaybedileceðini hissedenTürkiye'deki egemen çevreler, "Ortada dönenbir oyun var" masalýný devreye koyup, "Rumyanlýsý unsurlar Türkiye ile KKTC'nin arasýnýaçmak için devreye girdi; bu tuzaða düþmemeklazým" diye eskimiþ metodlarý devereye soktu-lar, fakat bu masallara herkesin karný tok.

Kýbrýslýlarla Türkiye'nin arasýný açmak için birilerinin bir þeyyapmasýna gerek yok. TC'li yetkililer uluorta yaptýklarýaþaðýlamalarla zaten nifak tohumlarýný atýyorlar. Basýnönünde bir Baþbakana maaþý sorulduðu nerede görülmüþ?Veya Bir Baþbakanýn bir baþka ülkenin insanlarýna "HepinizBeslemesiniz" yakýþtýrmasý yapmasý nerede duyulmuþ?Ercan'da kendisini protesto edenlere üstü kapalý da olsa"Rum Tohumu" dediðini unutmadýk.

Bir baþka konu da denk bütçe masallarýdýr. ÇiçekEfendi'nin bize sürekli bütçe edebiyatý yapmasýnýn hiçbirkýymeti harbiyesi olmadýðý gibi ciddiye alýnacak bir yaný dayok. Þöyle ki Türkiye'nin cari bütçe açýðý bir yýlda % 247artýþla tam tamýna 48 milyar $. Kendi bütçesinde hedefiböylesine þaþýran adamlardan alacak nasýl bir ders olabilir?Ama Çiçek Efendi'nin "KKTC Ekim'de Batacak" söylemiburam buram santaj kokan bir tehdittir.

"Siz bu iþleri bilmezsiniz"Nüfusu bilinmeyen ve bilinmemesi için herþeyin yapýldýðý

bir ülkede, tabii ki ekonominizi planlayamaz önünüzü göre-mezsiniz. CTP-BG döneminde güya bir nüfus sayýmý yapýldýama tamamen göstermelikti. Þöyle ki; sayýmý yapan Kýbrýslýmemurlardý ama ertesi günün sabahýnda toplamlar dahaalýnmadan TC elçiligi vasýtasý ile sandýklar Ankara'ya ulaþ-mak üzere çoktan yola çýkmýþtý. Bize de "Siz tasnif ede-mezsiniz, biz tasnif edip size sonucu bildirecegiz" demiþlerdi.Sonuçlar 6 ay sonra gelebildi. Tabii çarpýtýlmýþ ve de sap-týrýlmýþ bir þekilde! Dönemin Baþbakaný maskeli beþlerinbaþkomutaný Ferdi Sabit Soyer, Kýbrýs'ta ilk kez bir nüfussayýmýný kendilerinin gerçekleþtirdiðini söyleyip böbürleniyor-du. Ama Meclisin renkli simalarýndan DP Baþkaný SerdarDenktaþ, kendisini yalanlayýp durumu ifþa ediyordu. Bucoðrafyada iþler böyle dönüyor iþte! Kendileri gerçek nüfusubildiklerinden ve para brimleri olan TL'yi bize zoraki kul-landýrttýklarýndan dolayý gönderilen miktarýn yetmeyeceðiniçok iyi biliyorlar. 9'uncu aydan baþlayarak ciddi para krizine

gireceðimizi bildiklerinden, "Siz bu iþleri bilmezsiniz" diyerek-ten hemen önümüze özelleþtirme yaftasý dikip gazel okuyupmasal üstüne masal anlatýyorlar. Özelleþtirme ile ilgili birörnek verelim ve o masalý çürütüp yüzlerine vuralým: KTHYbatýnca daha doðrusu batýrýlýnca meydan doðal olarak özelþirketlere kalmadý mý? Pekala, bilet fiyatlarý 2'ye 3'e katlan-madý mý babacýk? Ha babacýk? Bu yüzden özelleþtirme sev-dalýsý olanlar iki kez deðil dört kez düþünsünler. Buradayapýlmak istenen, Kýbrýs'ýn kuzeyindeki bütün özdeðerleriyeþil sermayeye peþkeþ çekmektir. KTHY'nin rezervasyonlu100 bin biletli yolcusunun Atlas Jet'e nasýl peþkeþ çekildiðinihatýrlayýn lütfen.

Ortadoðu'da bölgesel halk hareketlerinin baþladýðýgözlenirse, sýranýn Türkiye'ye gelmeyeceðini kim garantiedebilir?

Bir baþka konu da AKP'li Bakanlarýn, BaþbakanErdoðan'dan aldýklarý talimatlar doðrultusunda organize birþekilde Kýbrýs Türk Toplumuna saldýrmalarý ve asaðýla-malarýdýr.Büyük bir devletin küçük birtopluma bu þekilde terbiyesizce saldýrmasýkorkunun bir baþka ifadesidir! Ortadoðu'dabölgesel halk hareketlerinin baþladýðýgözlenirse, sýranýn Türkiye'ye gelmeyeceðinikim garanti edebilir? Özetlersek, BaþbakanErdoðan'ýn "Besleme" çýkýþý ve "Bu Paketmutlaka uygulanacak" mesajý Kýbrýslý Türkleriyýllarca içinde bulunduklarý derin dondurucu-dan uyandýrýp Sendikal Platforumukamçýlamýþ ve 2 Martta Toplumsal

Varoluþ mitingi yapýlmýþtýr.

Takdir-i Ýlahi de bugünlerde ayaklananlardanyana!28 Ocak mitinginden 2 Mart mitingine

kadar olan sürede toplum inanýlmaz bir þek-ilde baský altýna alýnmýþ, tehdit edilmiþ, Ankara'dan özel timgeleceði söylentileri ortaya atýlmýþ, TC karþýtý pankartlarýn veKýbrýs Cumhuriyeti bayraklarýnýn toplatýlacaðý Ada'nýn dört birtarafýna duyurularak provokasyon söylentileri ile gergin birsüreç baþltýlmýþtý. Fakat artýk macun tüp'ten çýkmýþ ve geridönüþu yoktu. Herkes bu paketin Kýbrýs Türk Toplumunueriteceðini biliyordu ve saðcýsý solcusu bir araya gelip, mitinggünü saðanak yaðmur sonrasý yataðýndan taþmýþ sular gibiLefkoþa'ya akmýþtý. Hava açýk ve güneþli adeta halký selam-lýyordu. Mitingin baþarýlý olmamasý için yaðmur duasýnaçýkanlarýn dualarý tutmamýþ, Allah onlara bir tokat dahaatmýþtý. E bu iþler öyle her yere cami dikmeynan olmuyor bebeyler. Takdir-i Ýlahi de bugünlerde ayaklananlardan yana!Korku çemberi yarýlmýþ ve bir önceki miting ikiye katlanmýþtý.Ahali pankartýný açmýþ, her zamankinden daha coþkulu vearzuluydu. Meydan dar gelmiþ, isyan rüzgarlarý esiyordu.Katýlýmýn boyutunu anlatmak gerekirse, yaþayan nüfusoranýna göre düþünürseniz bu ayný zamanda bir dünyarekoru idi. Düþünün ki yerli halkýn dörtte üçü miting alanýndaidi. Daha geçenlerde, 1 milyar nüfusu olan Hindistan'da 100bin kiþi toplanmýþ ve bu büyük bir kalabalýk olarak adde-tilmiþti, Yasaklar ve yer yer müdahalelere raðmen,

Erdoðan'ýn büyük tepkisine neden olan Kýbrýs CumhuriyetiBayraklarý da açýlmýþ ama Polisce sertliðe de baþvurularaktoplatýlmýþtý. Aslýnda bunun hiçbir yasal dayanaðý yoktu amaMandýrada yasa mý vardý yasaklardan baþka? Bayraklarýzorunan alsalar da insanlarýn yüreðindeki Kýbrýs Cumhuriyetisevgisini nasýl söküp alacaklardý?

Mitinge birinci cumhurbaþkaný Rauf Denktaþ'ýn eþi AydnHaným'ýn katýlmasý dikkat çekerken, son secimlerde % 43 oyalýp havluyu atan Mehmet Ali Talat, siyaseten muhalif konu-muna düþmesine raðmen mitinge gelmeyerek, AKP ile nasýlkan kardeþ olduðunu bir kez daha ispatlýyordu.

Kýbrýslý Türkler Göç ettirilip yerleri yeni taþýnan nüfusla dolduru-lacak!Daha geçenlerde toplam 89.000 Kýbrýslý Türk'un Kýbrýs

Cumhuriyeti kimlik kartý ve pasaportunu aldýðý Hristofyastarafýndan açýklanmasýna, Erdoðan yine tepkiyle karþýlýk ver-miþti. Nedense baþka ülkelerin halklarýna özgürlük isteyen

Sn. Erdoðan, bunu Kýbrýslý Türklere revagörmüyor, onlarý "Nankörler" diye suçluy-ordu. Vatandaþlar ise, Erdoðan'a tepkileri-ni göstermek için demokratik haklarýný kul-lanýyor, açýk ve net mesaj veriyordu:"Kýbrýs Türk Toplumu Özgürlük Ýstiyor".

36 yýldýr bulunduðu Mandýrada debele-nen, belirsizliðin kucaðýnda oturan toplumartýk yok olmak istemiyor, FederalCumhuriyet'te yer alýp, AB'nin tam üyesiolmak istiyordu. Da TC'nin öyle bir niyetiyoktu! Rehin tutma politikasýna devam…Kýbrýslýlar orantýsýz bir güçle karþý karþýya.Bu durumda Sendikal Platforum'unAB'den bu yokoluþu durdurmak icinyardým istemesi kaçýnýlmaz. Kimse iki mit-ing ve benzer protesto gösterileri yapýldý

diye Erdoðan'ýn geri adým atacaðýný düþünmesin sakýn.Çünkü Paket Ana politikanýn bir parçasý: Kýbrýslý Türkler Göçettirilip yerleri yeni taþýnan nüfusla doldurulacak! Bu birinsanlýk suçudur ve modern tarihte Nasyonal Sosyalizm'deyapýlanlardan sonra en büyük asimilasyonlardan bir tanesiolarak tarihteki yerini alacak.

Miting alanýnda dikkat çeken bir baþka nokta, sahneüzerinde bulunan pankartlar ve insanlarýn taþýdýðý yaftalardý.Bazýlarýný sayalým: "Talimatla Yönetilmeye Hayýr" "BuMemleket Bizim, Biz Yönetecegiz" "1960'ta KurulanCumhuriyette bizim de Hakkýmýz Var" "Kýbrýslý Türk ve TürkKardeþ, Ankara Galleþ" "Fetihçi Zihniyeti Terk Et" "AnkaraElini Yakamýzdan Çek".

1990 yýlýnda kurulanYeni Kýbrýs Partisi'nden, AlpayDurduran öncülüðündeki bir avuç insanýn, o günlerdekonuþulmaya bile cesaret edilmediði günlerde, cesaretlesöylediði sloganlar artýk toplumun tüm kesimleri tarafýndanbenimsenip kabul görüyor. O nedenle Durduran'a ve yolarkadaþlarýna buradan þapka çýkarýyor ve diyorum ki "Aslavazgeçme Yurdundan".

Yýlmaz

ParlanMÝTÝNGLER VEERDOÐAN! (2)

[email protected]

(KHA) Avrupa Komisyonu Hava Ulaþýmý,Kýbrýs'tan ulusal sivil havacýlýk güvenlik pro-gramýný kabul etmesi talebinde bulundu vegelecek iki ay içinde yetkililerin AB hukukuuyumda baþarýsýz olmalarý halindeKomisyon'un konuyu Avrupa Birliði AdaletMahkemesi'ne götüreceðini belirtti.

Komisyon'dan yapýlan basýn açýklamada,Avrupa Komisyonu'nun Pazartesi günüKýbrýs'tan, Avrupa Birliði hukukuna yenideðiþiklikler getirilmesine raðmen 2004'tenberi deðiþmemiþ olan ulusal sivil havacýlýkgüvenlik programýnýn güncelleþtirilmiþ mod-elini kabul etmesi talebinde bulunduðu ifadeedildi. Basýn açýklamasýna göre "Komisyon,Kýbrýs'ýn güncelleþtirilmiþ ve havaalanlarý,uçaklar ve hava güvenliðiyle ilgili diðer kuru-luþlar için gerekli tedbirleri tanýmlayan ulusalsivil havacýlýk güvenlik programýný henüzkabul etmemesinden duyduðu kaygý duyuyor.

Açýklamada, "Kýbrýs güncelleþtirilmiþ ulusalkalite kontrol programýný da kabul etmedi.Dolayýsýyla Kýbrýs, güvenlikte sorumluluk-larýnýn farkýnda olan bütün havaalanlarý,uçaklar ve diðer kuruluþlara garanti veremiy-or ve yürütülmekte olan etkin ulusal izleme

faaliyetlerini koruyamýyor" denildi.Avrupa Komisyonu'na göre, sivil havacýlýk

güvenliðiyle ilgili Avrupa hukuku (Kural300/2008), havacýlýk güvenliði üzerinde,askeri amaçlý kullanýlanlar da dahil bütün ABhavaalanlarý için ortak temel standartlarýoluþturuyor. Amaçlarý insanlarý ve menkulü,havaalanlarýnda ve uçuþlar sýrasýnda güven-liði tehlikeye atabilecek yasadýþý faaliyetler-den korumaktýr. Yasa, diðer þeyler yanýnda,havaalanlarýna giriþin kontrolünü, yolcularýnve bagajlarýn ekrandan incelenmesini, kargove postanýn güvenlik kontrolleriyle ilgili karar-larý belirliyor.

Üye ülkeler bu standartlarýn doðru uygu-lanacaðýnýn güvencesini vermekten sorumluoluyorlar. Bunu yapmak için üye ülkelerin,havaalanlarýnda, uçaklarda ve havacýlýkgüvenliðiyle ilgili diðer kuruluþlarda gereklitedbirleri tarif eden bir ulusal sivil havacýlýkgüvenlik programý hazýrlamasý ve devam-lýlýðýný saðlamasý gerekiyor. Üye ülkelerin,ülkedeki sivil havacýlýk güvenliðinin kalitesinikontrol etmek için bir ulusal kalite kontrol pro-gramý geliþtirmesi de gerekiyor.

Kýbrýs'ta, adanýn ulusal kalite kontrol pro-gramýný da içeren ulusal sivil havacýlýk

güvenlik programý kurulduðu 2004'ten buyana güncelleþtirilmedi ve dolayýsýyla AvrupaBirliði hukukunun o zamandan beri getirdiðiönemli deðiþiklikleri yansýtmýyor.

Kýbrýslý yetkililer Komisyona yeni bir pro-gramýnýn hazýrlanmakta olduðunu bildirmekle

birlikte bu program henüz resmen kabuledilmesi ve sonuç olarak uygulanmadý.

Uygulanmamanýn pratik etkisi, þimdikikoþullar altýnda Kýbrýs'ýn bütün havaalanlarýn-da, uçaklarda ve güvenliði garanti edemeye-ceði anlamýna geliyor.

AB Komisyonu Kýbrýs'a ulusal sivil havacýlýkgüvenlik programýný kabule çaðýrdý...

(KHA) Ocak-Aralýk 2010 (üçüncü ülkeler-den toplam ithalatý ve diðer üye ülkelerdengiriþleri kapsayan) toplam ithalat toplamithalat/giriþ 6.460,9 milyon Avro oldu. Burakam Ocak-Aralýk 2009'da 5.691 milyonAvro idi.

Devlet Ýstatistik Dairesi'ne göre, Ocak-Aralýk 2009'da 970,4 milyon Avro olan(üçüncü ülkelerden toplam ihracatla diðerüye ülkelerden sevki kapsayan) toplamihracat/sevk, Ocak-Aralýk 2010'da 1.144,3milyon Avro oldu.

Aralýk 2010'da (üçüncü ülkelerden

toplam ithalatý ve diðer üye ülkelerden gir-iþleri kapsayan) toplam ithalat/giriþ 541,3milyon Avro deðerinde gerçekleþti.

(Üçüncü ülkelerden toplam ihracatladiðer üye ülkelerden sevki kapsayan)depolama ve tedarikler de dahil toplamihracat/sevk Aralýk 2010'da 103,3 milyonAvro olarak hesaplandý.

Depolama ve tedarikler de dahil yerelürünlerin ihracat/sevk miktarý 47,4 milyonAvro olurken depolama ve tedarikler dahilyabancý ürünlerin ithalat/giriþi 55,9 milyonAvro oldu.

2010 ihracat ithalat

istatistiði açýklandý...

Page 11: yenicag 18032011

YORUM 1118 MART 2011 CUMA

24 Ocak, 1980 kararlarýndan sonra Türk Lirasýdalgalanmaya býrakýlýnca, yalnýz yüksek enflasy-onun deðil, yüksek faiz politikasýnýn da kýskacýnagirdi.

Bir yandan enflasyon, öte yandan faizler sürekliyükselirken, toplumca çok aðýr bedeller öden-miþti.

Tam "Enflasyonla yaþamaya alýþtýk" diyesevinildiði ve enflasyonla mücadele etmeyi akýl-dan bile geçirmeyenler, Türkiye'nin 10 Aralýk

Helsinki zirvesinde, AB'ye aday ülke kabul edilmesi ile beraber,düzenleri yeniden altüst oldu. Türkiye IMF'le imzaladýðý Stand-by andlaþmasý uyarýnca, gerek Bankalar sisteminde, gerekseenflasyonla mücadele çerçevesinde ataða kalkýnca, ayný parabirimini kullanan Kuzey Kýbrýs'ta deprem olmuþtu. Bankalar birbir teslim bayraðýný çekerken, Maliye Bakaný ile MerkezBankasý hiçbir ciddi tedbir almayý düþünmedi.

Tam tersine, yangýnýn üstüne körükle gitti ve tutarsýzdemeçlerle paniði büyüttü. Mesele þuydu: Kuzey Kýbrýsekonomisi Türkiye'ye entegre edilmiþti ve Türkiye'deki sorunlarKuzey Kýbrýs'ý vurmaktaydý. Türkiye ekonomisinin yükünü,Kýbrýs Türk'ünün cýlýz omuzlarýnýn kaldýrmasýnýn mümkünolmadýðýný "Entegrasyoncular olarak" hesaplamalarý gerekiyor-du.

Tabi yalnýz bankalar deðil, ekonominin kurtulmasýnýn yolu,süratle TL'den kurtulup, daha istikrarlý bir para biriminegeçmekle mümkündü(12). Bu kriz sýrasýnda ekonomistler faiz-leri %9'a çekip, bankalar sayýsýný azaltmak ve kambiyoyasasýnda yapýlacak deðiþikliklerle, paranýn yurt dýþýna kaçýþýnýönleme önerileri de yapýyorlardý ama atý alan Üsküdarý çoktangeçmiþti. Bu arada mali sýkýntý içerisinde bulunan bankalaradevlet 6 milyon dolar yardým yapmaya karar veriyordu ama buda boþunaydý(13). Banka iflaslarý son hýzla devam edecekti.

"Kriz" esnasýnda ve sonrasýnda trilyonlarca lira küçük yerelbankalardan Ýþ Bankasý, Ziraat Bankasý ve Halk Bankasý gibiTürkiye Bankalarýna kaymýþtý. Binlerce insan faizden feragatetmiþ, Türkiye'de 60'lý yýllarýn baþlarýndan beri sýk sýk baþvuru-lan bildik bir operasyonun uygulanmasýndan baþka bir kurbanýolmamýþtý. Zaten bunca yýldýr normal þartlara geçmeyen ayak-larý üzerinde duramayan "KKTC"de para ve güç odaklarý vekarar merkezleri, þimdi herzamankinden daha da çokTC'deydi.

Öyle görünüyordu ki, Federal Kýbrýs Cumhuriyeti'nde ortaklýkKýbrýslýrumlar ile Kýbrýslýtürkler arasýnda deðil, K. RumlarlaTürkiye arasýnda olacaktý(Nitekim öyle de oldu zaten)(14). Hergeçiþ sancýlý ve sarsýntýlý olur ve her geçiþ sürecinde bu türsancýlar yaþanýr. Sermaye birikimi onu gerektirir. Kapitalist sis-temde sermaye birikimi, esas itibarýyle, emeðin sömürülmesin-den kaynaklansa da, bu meyanda, küçük esnaf, zanaatkar veköylülerin mülklerini(ve bu arada tasarruflarýný) týrpanlamak dasermaye birikiminin 'olmazsa olmaz' þartýdýr.

Bu kadar baský ve ekonomik sorunla baþedemeyen halktaGüney Kýbrýs'a kaçýp iltica etme isteði da aðýr basmakta ve osýralarda bu eylemin Türkiye ve Kýbrýstürk egemenlerinin men-faatlerine uygun düþmediði de ortadaydý(15). Ülkedeki banka

krizinin boyutlarýnýn nereye kadar dayandýðý henüz kesinolarak bilinmemekle birlikte, bunun Kýbrýstürk halkýna karþý birkomplo olup olmadýðý da tartýþýlmaktaydý(16).Banka krizindenbu yana ülkedeki TC bankalarýna son bir ayda 50 trilyonunüstünde bir mevduat yatýrýldýðý bildiriliyordu. Yerli bankalaragüveni kalmayan yurttaþlar, mevduatlarýný hýzla TC bankalarý-na kanalize ediyorlardý.Türkiye'ye giden 50 trilyona karþýlýk ise,Türkiye'den KKTC'ye "yardým" adý altýnda aktarýlan para 15 tri-lyon bile deðildi.Bu arada bankalarda yitirilen paralarýn yekünmiktarý 70 trilyona çýkmýþtý.Saðcý hükümet bu arada bankalarýbirleþtirmeye çalýþýyordu. Ama artýk siyasiler de kabul ediyordu:Ekonomi dibe vurmuþtu...Esasýnda þu da gerçekti o günkübanka krizlerinin arkasýnda statükonun yani Türkiye'nin KuzeyKýbrýs'taki kurduðu rejimin büyük bir etkisi vardý. Ve bu sýradakapanan bankalardaki personelin iþsiz kalmasý dolayýsýyla bubankalarda da grevler baþlamýþtý. Bankalarda yapýlmasýgereken iþlemler tamamýyle durmuþtu. KKTC'nin " KorsanAda" kimliðinin en son örneði, Türkiye'de devletin el koyduðubeþ bankanýn adadaki uzantýlarýnýn bulunmasýydý.

Orada þube açan ve bir yýlda 20 trilyon toplayan bir bankanýnaslýnda "sanal" olduðu anlaþýldý. Uluslararasý hukukun deneti-minden uzak yaþayan bir mikro devletin bankacýlýk konusun-daki hali diðer tüm alanlardaki durumunun da bir göstergesiy-di(17).

Tüm bu ekonomik sorunlar olurken Türkiye'nin raký ve sütürünlerine de gümrüklerde ambargo uyguladýðý ortaya çýkýyor-du(18). Özelleþtirme temayüllerine karþý sendikalardan eylem-ler ortaya çýkarken toplum içerisinde tepkinin KKTC hüküme-tine deðil ama doðrudan doðruya Türkiye'ye karþý olmasýnýisteyen talepler de yükselmekteydi(19).Bankalarda paralarýnýyitiren bankazadelerin hemen hemen her gün yürüyüþ veeylem düzenledikleri bu insanlarýn sayýsýnýn yaklaþýk olarak alt-mýþbin olduðu söyleniyordu(20). Türkiye'nin özelleþtirme pake-tine karþý ise örgütlerden gün geçtikçe tepkiler daha da yük-selmekteydi. Pakete karþý eylemler siyasi bir boyut kazanmayabaþlamýþtý. Çoðunluðu federasyon ve Avrupa birliði üyeliðitalep eden yurttaþlarýn özgür iradesinin yansýmadýðý dolaylýKýbrýs görüþmeleri Cenevre'de sürerken, Kýbrýs'ta daAnkara'nýn dayattýðý yýkým paketine karþý tepki ve eylemlergiderek farklý bir boyut kazanýyordu...41 örgüt temsilcileriLefkoþa'nýn 4 ayrý bölgesinde düzenledikleri protesto eylem-lerinde "Bu memleket bizim" pankartýný öne çýkardýlar(21).

Aþaðýda Avrupa Gazetesinde çýkan yazý Kuzey Kýbrýs'ýnekonomik yapýsýný da yansýtmaktadýr(22):

"...KKTC'nin Cumhurbaþkaný,baþbakaný, parlamentosu bilevar. Ama Emniyet teþkilatý Baþbakanlýða baðlý deðil. Bütçesinikendisi deðil, Türk elçiliði hazýrlýyor. Kýbrýs Türkünün levanten-liðine yatýrým yapan Ankara kendisine baðýmlý hale getirdiðiKuzey Kýbrýs'ta "parayý veren düdüðü çalar" politikasýný artýkmeþrulaþtýrmýþ durumda. Kýbrýslý Türk politikacýlar camiönünde dilenciler gibi ikide bir Ankara'nýn yollarýna düþüyorlar.Peki ekonomi nasýl iþliyor Kuzey Kýbrýs'ta?"

POLÝTÝK ETKÝLERBu arada Kýkbrýs'taki despotizm de halka karþý baskýsýný

göstermek için daha fazla muhalif unsurlara karþý bir yýldýrmaharekatýna giriþmiþti. 1974 yýlýnda Kýbrýs Türk halkýný kurtarmaamacý güderek Kýbrýs'a müdahalede bulunanlar artýk topuzolarak ayný halkýn kafasýna inmeye çalýþmaktaydýlar. Dahafazla yeni yeni çýkmaya baþlayan ve gerçekten keskin bir solpolitika uygulayarak tabularýn üzerine giden Avrupa gazetesiönce Kýbrýs Türk liderliði yani Denktaþ daha sonra da bilhassaKýbrýs'taki esas güç tarafýndan yýldýrýlmaya çalýþýlacaktý.Gazeteye açýlan davalarýn haddi hesabý bilinmiyordu. AvrupaGazetesi 10 Aralýk 1999 tarihli sayýsýnda þunlarý yazmaktaydý:

"Avrupa" Askeri Mahkemede Yargýlanacak: 1 Günde 69

Dava"Aslýnda "Esir kamplarýnýn" olaðan durumunu hepimiz biliy-

oruz."Avrupa"ya bir günde tam 69 dava bu olaðan durumda teblið

edildi. Dünyada ilk kez, bir gazeteye bir günde tam 69 cezadavasý teblið ediliyor. Bu davalar, askeri mahkemede görüle-cek davalar...Ve "Avrupa"nýn suçu büyük...Sade bir vatandaþýnkonut dokunulmazlýðý hakkýný, komutana raðmen savunmakaz suç mu?"(23)

Bu arada egemenler iþi oldukça azýtmýþlar ve ýsrarla KuzeyKýbrýs'ta acil olaðanüstü hal ilan edip özgürlüklerin askýya alýn-masýný talep etmekteydiler. Bu harekat Kýbrýs'ta devamederken Ýngiltere'nin en büyük sendikal federasyonlarýndan"UNISON" gazeteye destek belirtmekteydi(24). EsasýndaKuzey Kýbrýs'taki muhalif otoriteler bu olanlarý Türkiye'ninDenktaþ'a verdiði misyondan kaynaklandýðýný düþünmekteydi.Yýllarca , Kýbrýs kartýný, Denktaþ'ýn gerilim politikasý sonucu,baþarýyla kullanan Türk Dýþ Politikasý, bu arada Denktaþ'a dabilerek ya da bilmeyerek, Türkiye kamuoyunda büyük bir itibarve güç de kazandýrmýþtýr. Avrupa Gazetesi'nin bazý davalarýn-dan ötürü mahkeme tarafýndan 125 milyar TL cezaya çarptýrýl-masý da halkta ve muhalif partilerde de büyük bir tepkiyeneden oluyordu(25).

Cumhuriyetçi Türk Partisi(CTP) Baþkaný Mehmet Ali TalatMahkeme kararýnýn basýn özgürlüðünü tehdit ettiðini vurgula-yarak, "Avrupa gazetesine açýlan dava milyarlarca para ceza-sýna ulaþmýþ olan tazminat kararýnýn, basýn özgürlüðününüzerinde büyük bir aðýrlýk oluþturduðunu herkes görmelidir"diyordu(26).Polis ve savcýlýk daha sonraki günlerde Avrupagazetesinin bilgisayarlarýna el koyarken bu defa da matbaasý-na el koyma hazýrlýklarý içerisine girmiþti(27).

Bu arada belirtmekte yarar vardýr, UBP-TKP (Ulusal BirlikPartisi-Toplumcu Kurtuluþ Partisi) Koalisyonu sýrasýndaBaþbakan yardýmcýsý Mustafa akýncý Ýle Türkiye Ordusu'nunKýbrýs'ta görevlendirdiði Güvenlik Kuvvetleri Komutaný(GKK)arasýnda devletin sivilleþmesi konusunda tartýþmalarbaþlamýþtý.Polisin hükümete baðlanmasýný isteyen Mustafaakýncý'ya TC'li Tuðgeneral Özeyranlý "Demokrasiyi aburcuburla karýþtýrýp yerseniz gaz yapar" demekteydi(28). Buolaylar tartýþma ve atýþmalarla devam ederken on sendikaÖzeyranlý'nýn yaptýðý açýklamalarý "demokratik teamüllere vebarýþa darbe" olarak nitelemekteydi(29). Bu geliþmelerdensonra Güvenlik Kuvvetleri Komutanlýðý Avrupa Gazetesi veyazarlarýna karþý harekatýný baþlatmýþ ve onlarý tutuklayarakcasus olduklarý yönünde suçlamalarda bulunmuþtu. Gazeteninyazdýðýna göre Avrupa Gazetesi Genel Yayýn YönetmeniÞener Levent, öðle saatlerinde gazete idarehanesindekiodasýndan, "biraz sonra gelirim" diyerek ayrýlmýþ ve bir dahageri dönmemiþti(30). Tutuklama emri toplumun tümüyle buolaya tepkisini çekmiþti. Aralarýnda Cumhuriyetçi Türk Partisive Yurtsever Birlik Hareketi'nin de bulunduðu 19 örgüt,Tuðgeneral Ali Nihat Özeyranlý'nýn görevden alýnmasýný talepederk Türkiye'ye þunlarý bildiriyordu: "Genaralini Geri Al..."Kýbrýs Türk toplumu bu tutuklamalara o kadar tepki duyacaktýki 20 temmuz gecesi yaklaþýk 20,000 kiþi Lefkoþa'da topla-narak olayý protesto ederken Radikal Gazetesi, 'ÞenerLevent'in tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldýðýcasusluk komedisi ve sivilleþme tartýþmalarýnýn ardýndan bin-lerce kiþinin katýlýmýyla önceki gece düzenlenen "Bu memleketbizim" mitinginin yankýsý, "resmi kutlamalarý gölgede býraktý"'diye yazýyordu. Yine o günlerde Türkiye Genel KurmayBaþkaný Kývrýkoðlu'nun TC Baþbakaný Ecevit'e "TuðgeneralÖzeyranlý bireysel hareket etmiþtir. Gazeteciler hakkýnda kanýtyok" diyordu(31).

-Devam Edecek-

Ulus

Irkad

KIBRIS'TAKÝ 2000’LÝ YILLARIN BAÞLARINDAKÝ

BAÞKALDIRININ EKONOMÝK-SOSYAL VE

POLÝTÝK ETKÝLERÝ -3-

[email protected]

(KHA) Kýbrýs Rum PEO ve Kýbrýs Türk DEV-ÝÞ Sendikalarý temsilcileri, Cuma günüLefkoþa'da, PEO merkezinde görüþtüler.

Görüþmeden sonra okunan PEO ve DEV-ÝÞ'inortak açýklamasýnda "PEO ve DEV-ÝÞ arasýnda-ki düzenli temaslar çerçevesinde 11 Mart 2011tarihinde PEO Merkezinde PEO YürütmeKurulu ile DEV-ÝÞ Yürütme Kurulu arasýnda birgörüþme gerçekleþtirilmiþtir. Görüþmede Kýbrýssorununda bugünkü durumla ilgili görüþ alýþveriþi yapýldý ve ayrýca iki örgütün geçen yýlüzerinde anlaþtýklarý ortak faaliyet programýnýnyaþama geçiriliþ süreci deðerlendirildi. Aynýzamanda, 2011 yýlý ortak faaliyet programýnýnçerçevesi birlikte kararlaþtýrýldý".

Açýklamada, "PEO ve DEV-ÝÞ olarak bir vetek hedef için ülkemizi ve halkýmýzý yeniden bir-leþtirme, ayrýlýðý ve bölünmeyi aþma, karanlýðagötüren ve hedef þaþýrtan etnik ve milliyetçiçatýþmalarý bir kenara itme ve ortak vatanýmýz-da yasal olarak yaþayan ve çalýþan tüm emekinsanlarýnýn daha iyi bir geleceðe sahip olmalarýiçin çalýþanlarýn ortak sýnýf mücadelelerineyoðunlaþma taahhüdümüzü ülkemiz çalýþanlarýkarþýsýnda tekrarlýyoruz" belirtildi.

PEO ve DEV-ÝÞ'in ortak açýklamasýnda "Kýbrýssorunuyla ilgili olarak, PEO ve DEV-ÝÞ Kýbrýssorununun çözümünün ülkenin ve halkýnyeniden birleþmesinin doruktaki öncelik ve acilbir gereksimin olduðu görüþündedirler. PEO veDEV-ÝÞ BM'nin ilgili kararlarýnda yer aldýðý þek-ilde siyasi eþitlik, iki bölgeli, iki toplumlu federalçözüm çabasýna istikrarlý bir biçimde baðlýkalmaya devam etmektedirler. BirleþmiþMilletlerin ilgili kararlarýna uygun ve iki toplumarasýndaki üst düzey anlaþmalarý çerçevesindeolacak, Avrupa ilke ve deðerleri ile insan hak-larýna saygýlý çözüm çabasýna istikrarlý birbiçimde baðlý kalmaya devam etmektedirler.Kýbrýs sorununun çözümü ve ülkemizin yenidenbirleþmesiyle Kýbrýs halký birlikte, birleþik birekonomi çerçevesinde Kýbrýslý Rum ve KýbrýslýTürk, tüm çalýþanlar için birleþik çalýþmakoþullarý ve birleþik bir çalýþma iliþkileri sis-temiyle barýþ koþullarýnda genel ilerleme içinçalýþabilecektir. Ýki örgüt, liderler arasýndakigörüþmeler sürecini desteklemekte ve onlarýKýbrýslý Rumlar ve Kýbrýslý Türkler tarafýndankarþýlýklý olarak kabul edilir ve adil bir çözümeulaþmalarý için, þu ana kadar üzerinde anlaþ-

maya varýlmýþ olanlar temelinde, iyi niyetleçalýþmaya çaðýrmaktadýrlar. Bu sürecin en kýsasürede tamamlanmasýný ve Kýbrýs'ý yeniden bir-leþtirecek ve Kýbrýslýlarýn tümünün özgür,baðýmsýz ve ortak vataný kýlacak, üzerindeanlaþmaya varýlan bir çözüme götürmesiniummaktadýrlar.

Ayrýca, PEO ve DEV-ÝÞ uluslararasý düzeydetüm ilgili taraflardan sorunun çözümüne katkýdabulunmalarýný istemektedirler. Zamanýn geçme-si çözüm hedefine yardýmcý olmamakta, tamtersine var olan durumun kalýcýlaþmasýnayardým etmektedir" dendi.

Açýklamada, "2010 yýlýnda yaþama geçirilenortak faaliyetler programýyla ilgili olarak, iki örgütmemnuniyetini dile getirdiler. Birçok etkinliklezengin ve çok boyutlu bir programýn geliþtirildiðiortak deðerlendirmemizdir. Ýki toplumlu BarýþÝnisiyatifi ile birlikte 1 Eylül'de gerçekleþtirilen ikitoplumlu büyük etkinlik, Ahmet Sadi'nin onurunadüzenlenen etkinlik, iki günlük Kadýn Semineri,Kýbrýslý Türk sanatçýlarýn sanat eserlerinibaðýþladýklarý Lefkoþa Genel Hastanesi'ndedüzenlenen etkinlik özel bir yere sahiptir.

Her iki tarafta da yaþama geçirilecek olan

2011 faaliyet programý þunlarý içermektedir:Dünya Kadýnlar Günü ve 1 Mayýs Ýþçi Bayramývesilesiyle çalýþanlarýn iþ yerlerindeki toplan-týlarýna Kýbrýslý Rum ve Kýbrýslý Türksendikacýlarýn katýlýmý. Kültürel, sportif etkinliklerve çalýþanlarýn sosyal buluþma etkinlikleri. 1Eylül Dünya Barýþ günü vesilesiyle etkinlik orga-nizasyonu. Ýþ iliþkileri ve yeniden birleþmiþ birKýbrýs'ta iþ koþullarý konularýnda etkinliklerindüzenlenmesi. Mücadele eden halklarla enter-nasyonalist dayanýþmayý ifade eden etkinlikler.Ýki örgütün Gençlik, Kadýn, Emekliler bölüm-lerinin özel alanlarýnda faaliyetler. Kavazoðlu veMiþaulis'in anýsýna gerçekleþtirilecek etkinliklerebirlikte katýlma.

Kýbrýs Cumhuriyeti'nin kontrol ettiði bölgelerdeKýbrýslý Türklerin istihdamý ile ilgili olarak, ikiörgüt Kýbrýslý Türk çalýþanlarýn bilgilendirilmesi,örgütlenmesi ve haklarýnýn korunmasý hedefiyleortak çalýþmalarýný devam edeceklerdir. Sonolarak da, iki örgüt Kýbrýs'ýn yeniden birleþmesitemel hedefiyle yeniden yakýnlaþma, dostluk veiþbirliði atmosferinin güçlendirilmesi çabasýnakatkýda bulunmaya devam edecekleri taahhüt-lerini teyit ettiler".

PEO ve DEV-ÝÞ'in ortak açýklamasý...

Page 12: yenicag 18032011

12 HABER18 MART 2011 CUMA

Halil Paþa

Geçen haftadan devam...

KENAN COYGUN: "O, GERÇEK BÝR YURTSEVERDÝ."Bundan 15 yýl kadar önceydi. Þimdiki gibi bir

bahar gününün öðleden sonrasýydý. Hamitköy'deki YAYSAT binasýna emektar

Vosvosunda eþi ile birlikte uðramýþlardý. Kuponlarýný yatýrdýktan sonra dükkanýn

raflarýnda sýralanmýþ kitaplara bir göz attý. O günlerde (1996 yýlý olmalýydý) "Yorgacis'in

Casuslarý" kitabý yeni piyasaya çýkmýþtý.Raftan kitabý aldý. Sayfalarýný çevirdi. Aradan 30 küsur yýl geçmiþti ve eðer kendini

tanýtmasaydý onu tanýmayacaktým.Odama götürüp kahve aðýrladýðýmý hatýrlýyo-

rum.Kar beyazý kesilmiþ saçlarý ve býyýklarýna rað-

men, yaþýna göre yine de hareketli sayýlýrdý.Ancak bir zamanlar enklavlardaki askeriörgütlenmenin en tepesinde bulunan ve getto-larýmýzdaki sivil hayatýn zapt-u rapt altýna alýn-masýndan sorumlu sert mizaçlý otoriter olduðunutahmin ettiðim kiþi gitmiþ, onun yerine, yaþlý-baþlý, babacan, munis, sivil-emekli birisi karþým-daydý. Onun bu görünümü, adanýn o en çalkan-týlý geçen 1962-67 arasý beþ yýlý hakkýnda enküçük bir ipucu vermekten uzaktý.

O günlerde ara-sýra yollarý Hamitköy'e tarafdüþtükçe beni ziyaret etmeyi bir alýþkanlýk halinegetiren emektar gazeteci Özer Hatay ile MeteTümerkan da kapýda belirince, sohbetimize isteristemez onlar da katýlmýþlardý.

Kimden mi bahsediyorum.1962-67 yýllarý arasýnda TMT Komutanlýðý yap-

mýþ Kenan Coygun'dan elbette.…………………………………………………Bir ara o elindeki kitabýn sayfalarýný

karýþtýrýrken;"Paþam, size göre gerçekten de avukatlar ve

Ýhsan Ali "Yorgacis'in Casuslarý" mýydý?"sorusuna karþýlýk, o, iki elini dua eder gibi ikiyana açýp baþýný da yukarýya kaldýrarak;"Yukarda Allah var be oðlum… Yazýktýrgünahtýr…"

Kime yazýk ve günah olduðunu ise konuþ-masýnýn devamýnda anlayabildik.

"Ne Yorgacis'i, ne casusu be!" "O gerçek bir yurtseverdi." Kenan Coygun o gün net bir dille Lefkoþa ile

diðer Türk kantonlarý arasýndaki yollarda kurulanbarikatlarda (herhalde 1964-67 yýllarý arasýnda-hp) Kýbrýs Rum polisinin, Türklere ve seyahatettikleri araçlarýna karþý yoklamalarýný sýk-laþtýrdýðý günlerde, sadece sivil Türklerin deðilama askeri yöneticilerin arasýnda da büyük birsýkýntý yaþandýðýndan bahsetmiþti.

Askeri olarak en büyük sorunlarýndan birisininde Türkiyeli subaylarýn Kýbrýs Türk enklavlarýn-daki görev yerlerine nakillerinde ortaya çýktýðýný,bu nedenle söz konusu nakillerin güvenle yapýl-masý için birkaç kez Dr. Ýhsan Ali'den de yardýmistendiðini, nitekim onun bildirmiþ olduðu güzer-gahlar üzerinde gerçekleþtirilen birkaç seyahatteyakalanma veya ihbarla karþýlaþýlmadýðýný ifadeetmiþti.

Coygun, Dr. Ýhsan Ali'nin sadece bu subaynakillerinin kazasýz belasýz gerçekleþmesindeyapmýþ olduðu yardýmýn bile onun vatansever-liðinin bir kanýtý olduðunu anlatmýþtý.

ÝHSAN ALÝ'NÝN SÝYASÝ HATASI:Burada hemen akla "madem casus deðildi,

neden Ýhsan Ali TMT tarafýndan "kara liste"yealýnmýþtý?" diye bir soru gelebilir.

Ýhsan Ali'nin kara listeye alýnmasý bir öncekiyazýmda bizzat Denktaþ bey'in kendisinin KýbrýsTV'de anlatmýþ olduðu gibi Rýza Vuruþkan'ýnTMT baþkaný olduðu dönemindedir ve "vuremri", Denktaþ bey' göre bizzat kendisininVuruþkaný ikna etmesiyle engellenmiþtir.

Bana kalýrsa Ýhsan Ali için aleyhine olacak enkritik siyasal kararý, 1970 sonrasýndaMakarios'un "Saðlýk Bakanlýðý veya Siyasidanýþmanlýk" tekliflerinden birisini (KýbrýsCumhurbaþkanlýðý siyasal danýþmanlýðý görevi-ni) kabul etmesi olmuþtur.

Ancak siyasi bakýmdan yakýn olduðuMakarios'u, sürekli olarak Grivas ve Yorgacis'tenuzak durmasý için ikaz ettiði, ayrýca olasý bir

Yunan Cuntasý darbesinden bahsederekMakarios'a öneriler sunduðu da Ýhsan Ali'nin"Hatýralarým" isimli kitabýndan öðrendiðimiz diðerbir siyasi gerçekliktir.

Ancak Cumhurbaþkanýna yaptýðý önerilerin neyazýk ki Makarios tarafýndan pek dikkate alýn-madýðýný da yine Ýhsan Ali'nin ayný kitabýndanöðreniyoruz.

Aslýnda Ýhsan Ali, Makarios'un EOKA vefanatik Elenlerin baskýsý altýnda siyaset yaptýðýnýfark ettiði anda istifa etmek istemiþti. Ancak hernedense bu durumda Makarios'un onlarkarþýsýnda zorda kalacaðýný düþünerek birkaçkez istifa etmekten vazgeçmiþ. Ama istifaetmemekle de Kýbrýslý Türkler arasýnda ne kadarbüyük bir yara aldýðýný belli ki gör(e)memiþ yada görmek istememiþtir…

NE RUM VE NE DE TÜRK CASUSU!.. O BÝR KIBRIS SEV-DALISIYDI.

Ýhsan Ali hakkýnda kiþisel düþüncelerini, döne-min TMT istihbaratýnda çalýþmýþ bir Kýbrýs'lý Türksubaya (A.O.) sorduðumda bana:

"Ýhsan Ali'ye casus denecekse eðer, özellikleaskeri konularda bizim teþkilata daha çok faydasaðlamýþtý. Dolayýsýyla Ýhsan Ali olsa olsa, ancakbir "Türk casusu" olurdu..." diye cevap vermiþti.

Bana bunlarý söylerken o gün yanýnda dahaönce milletvekili seçilmiþ (O.P.) da vardý.

Ne ilginçtir ki onu "Türk dostu" göster-mek isteyenler için Ýhsan Ali illa ki bir"Türk casusu" olmak zorundaydý.

Makarios ve Rumlarýn imgelemindeise, Ýhsan Ali'nin illa ki "dost" olmasý içinde bir "Rum casusu" olmasý gerektiðiyönünde bir siyasi algý var mýydý?

Sanýrým… Çünkü o yýllarda Makarios kendisi de

dahil tüm siyasal çevresi, Grivas veYorgacis kadar radikal olmasalar daElen Milliyetçiliðine gönül vermiþ siyasalkadrolarla çevriliydi.

Ancak kesin olarak belirtmekte yararvar, Ýhsan Ali'nin öyle "büyük maddimenfaatler" karþýlýðýnda ne "Türkcasusu", ne de "Rum casusu"olduðunu ispat edecek herhangi birdelile rastlanmýþ da deðildir.

Sanýrým Kýbrýs'ýn o yýllarý (1963-74) çokzor yýllardý. Ve iki toplumun birlikte yaþay-acaðýný ýsrar ve inatla savunmak, bugüniçin artýk kanýksanmýþ olsa da, o yýllarda bunudillendirmek, kiþiyi "Kýbrýs sevdalýsý" yapmazdýama, mutlaka "hain", "casus" yapmaya veTeþkilatýn "kara listesine" dahil etmeye yeter deartardý bile…

Bu nedenle Ýhsan Ali'nin, gerçekten de dönem-inin "yalnýz ama cesur bir Kýbrýs Cumhuriyetçisi"olduðunu vurgulamakta yarar vardýr.

"KENAN ÝNATÇI"NIN GÖZÜYLE ÝHSAN ALÝ:Kenan Ýnatçý, Baf''ta polisti. Asýl görevi TMT'de

istihbarat ve tahkikat soruþturmasý yapmaktý.Ýnatçý, Dr. Ýhsan Ali'yi yakýndan tanýrdý. Belirtmiþolayým, Kenen Ýnatçý, Afrika gazetesinde yazýlarýçýkan Kuzey Kýbrýs'ýn entelektüel sanatçýlarýn-dan Ümit Ýnatçý'nýn da babasýdýr.

1996 yýlýydý. "Bir Ýhanetin Belgeseli" adlý kitapyeni piyasaya sürülmüþ, söz konusu kitapta Dr.Ýhsan Ali "Vatan Haini" olarak nitelendirilmiþti.Bunun üzerine Kenan Ýnatçý, Ýhsan Ali'yi yakýn-dan tanýyan bir kiþi olarak konuyla ilgili bildikleriniaktarmak ihtiyacýný duyar. On beþ yýl önceyayýnlanmakta olan "Kýbrýslý" dergisinde kendini1960'lý yýllarýn canlý bir tanýðý olarak nitelediðiyazýsýnda, þöyle yazar: "… Ama, doðrular içindebir doðru daha vardýr. O doðru da, Ne Dr. ÝhsanAli, Rauf Raif Denktaþ'tan daha az hain, ne deRauf Raif Denktaþ, Dr. Ýhsan Ali'den daha çokmilliyetçidir. Pek tabiidir ki; insan herhangi birkonuda bir görüþ ortaya koyarken bir bilgibirikimine ihtiyaç vardýr. Benim bilgi birikimimhayat hikayemde. Dr. Ýhsan Ali'yi, göreviminverdiði fýrsatlarda da Rauf Raif Denktaþ'ý tanýmaolanaklarýndan kaynaklanmaktadýr. Bu bakým-dan nesli tükenmekte olan bir kuþaðýn canlýbelgeseli olarak Dr. Ýhsan Ali tartýþmasýna katýl-mayý kendime bir görev sayarým." (*)

KIBRISLI GÝBÝ DAVRANMAYI AMAÇLADI AMA BAÞARAMADI.

Öyle anlaþýlýyor ki Ýhsan Ali, Ýngiliz Sömürge

Yönetimine karþý heyecanlý bir Atatürkçü ve TürkMilliyetçisi olarak baþladýðý siyasi serüveninde,yýllar geçtikçe ve özellikle Kýbrýs Cumhuriyet'ininkurulmasýndan sonra, Kýbrýslýlýk kimliðini dahaçok öne çýkarmaya baþlar. Ona göre KýbrýslýTürk ve Kýbrýslý Rum liderlerin ve önde gelensiyasilerin eylem ve söylemleri, yeni kurulanortaklýðýn, yani Kýbrýs Cumhuriyeti devletininyaþamasýný belirleyecekti. Bu nedenle, ikitoplumun liderliðinin kýþkýrtýcýlýktan, ýrkçýlýktan veayýrýmcýlýktan uzak durarak, tüm Kýbrýslýlarýn,Rumlarýn, Türklerin barýþ içerisinde bir aradayaþayabileceklerini açýkça dillendirip istemeler-ine, bu yönde çaba harcamalarýna baðlýydý.Bunun için de Türkiye ve Yunanistan'ýn, her ikitoplumda Kýbrýs Cumhuriyeti Anayasasý tarafýn-dan yasaklanan bölünmeyi (Taksim) ve ilhaký(Enosis) savunan liderleri deðil, ama KýbrýsCumhuriyetinin devamý için çalýþacak siyasi kiþive örgütleri teþvik edip desteklemesi gerekirdi.

Ýhsan Ali bu düþüncesi nedeniyle gerek Taksimarzusundan vazgeçmeyen TMT yönetimi,gerekse Kýbrýs Türk Liderliði ile siyasal antlaþ-mazlýða düþtü. Görüþlerinden taviz vermediðiiçin de yaþamý boyunca kronik bir muhalif olarak

bilindi. Baf kasabasýnda sayýlan vesevilen bir kiþi olmasýna raðmen KýbrýsTürk Liderliði ve Teþkilat tarafýndansürekli olarak rahatsýz edildi ve bazen

ölüm tehditleri aldýðý bile oldu. Ýhsan Ali'nin, Kýbrýs Türk Liderliði

ile yollarýný tamamen ayýrýp köprü-leri atmasý, 1963 yýlýnda patlakveren olaylarýn da öncesine rast-lar aslýnda. 1959 yýlýnda ilan edilen Kýbrýs

Cumhuriyeti devletinden sonraTürkiye'de 1960 yýlýnda gerçekleþen

27 Mayýs Ýhtilali'ni büyük bir coþkuylakarþýlamýþ olan Dr. Ýhsan Ali, Dr. TuranKorun'un anlatýsýnda o dönemdeBaf'ta "27 Mayýs Fikir ve ÝnkýlapKulübü"nün de kurulmasýna öncülüketmiþti. Kulüp özellikle sabýkMenderes hükümetiyle çok derin iliþk-ler içerisinde bulunan Kýbrýs TürkLiderliði'ne karþý daha açýk bir siyaset

gütmüþtü.Dr. Ýhsan Ali 27 Mayýs Askeri Darbesini

takiben: "Muhalefetsiz demokrasi olmaz.Muhalefet olmayan yerde ancak diktatör-

lük hüküm sürer" (**) þiarýyla, 27 Eylül1960 tarihinde siyasal cinayete kur-

ban gidecek olan avukatlarla birlikte"Kýbrýs Türk Halk Partisi"nin de kurucu üyeleriarasýnda yerini almýþtý.

"27 Mayýs Ýhtilali" sonrasýnda adaya gönderilenve Kýbrýs Türk Liderliði ile ters düþen Kýbrýskökenli Türkiye Büyükelçisi Emin Dýrvana ileyakýn iliþkilerde bulunan ancak daha sonraTeþkilatýn silahþorlarý tarafýndan siyasal cinayetekurban gidecek avukatlarýn çýkardýðý Cumhuriyetgazetesinde Kýbrýs Türk Liderliði ve TMT'nemuhalif yazýlar kaleme alýr.

Dr. Ýhsan Ali, 1963 yýlýnda patlak veren toplum-sal olaylarda TMT'nin zorlamasý olmasa aslýndaKýbrýslý Türklerin gettolara çekilmeyeceðini,Kýbrýs Cumhuriyeti çatýsý altýnda iki toplumunbirarada yaþayabileceðini düþündüðünü açýkçaifade eder. Nitekim olaylar patlak verdiðindeevini terk ederek, TMT'cilerin denetiminde oluþ-turulan Kýbrýs Türk gettosuna taþýnmaz. Bu tavrýkarþýsýnda, Teþkilat, kapýsýný çalar. Güzellikle yada zorla!.. Onu TMT'ye katýlmaya ikna etmekiçin, gerek Nalbantoðlu gerekse diðer teþkilatüyeleri epeyce uðraþýrlar. Ama ne Taksim poli-tikalarýný desteklemeye, ne de Türk gettosundayaþamak üzere evini terk etmeye ikna edeme-zler Ýhsan Ali'yi.

Güzellikle olmayýnca onu taciz de ederler,korkutmaya da çalýþýrlar. Böylece Dr. Ýhsan Aliile Kýbrýs Türk Liderliði arasýndaki ipler tamamenkopar.

Sonuçta Ýhsan Ali kendi doðru bildiði siyasiyolda, Kýbrýs Cumhuriyetinin yaþatýlmasý yolun-da ýsrar ve devam eder. Israrýný Makarios'unsiyasi danýþmanlýðýný kabule etmeye kadargötürünce, hem ailesini hem de yakýnlarýnýtehlikeye atar. Çünkü onun bu son siyasi tavrý,Kýbrýs Türk Liderliði ile Teþkilatýn kendisiniyeniden ve çok da zorlanmadan yaygýn bir þek-ilde Kýbrýslý Türkler arasýnda "hain" olarak

damgalayýp kolayca teþhir ve tecrit etmesine yolaçar.

Ýlginçtir Rum fanatikler de Makarios'u, ÝhsanAli'ye verdiði siyasi danýþmanlýk görevinedeniyle epeyce eleþtirirler. Çünkü ElenMilliyetçiliðinden etkilenmiþ geniþ bir kesimÝhsan Ali'ye kendi toplumlarýnýn dýþýnda bir"yabancý" olarak ve dost olmayan bir gözlebakarlar.

Sonuçta Ýhsan Ali Kýbrýs Cumhuriyetini savun-makla, "Ne Ýsa'ya, Ne de Musa'ya" yaranmaklakýlmaz. Kendi toplumundan, Kýbrýslý Türklerarasýndan da adeta dýþlanýr.

KIBRIS CUMHURÝYETÝNÝN DEVAMI ÝÇÝN DENGELEREOYNADI:

Öyle sanýyorum ki Ýhsan Ali Kýbrýs Cumhuriyetiilan edildikten sonra siyasi olarak sonuna kadarbir Kýbrýslý gibi kalýp yaþamakta ýsrarcý ve inatçýoldu. Özellikle iki toplum arasýnda kandökülmemesi amacýyla adadaki siyasi ve askeridengelere oynadý. Bu þekilde arayý bulacaðýný,bunun sonuçta adada iki toplum arasýnda barýþýgetirebileceðini sandý ve yanýldý.

Teþkilatýn tehditlerine aldýrmaksýzýn Kýbrýs Rumkesiminde kalan evini terk etmeyiþi, öte yandan9 Mart 1964 tarihindeki Baf olaylarý sýrasýndaaðýr silahlarla saldýrýya geçen Rum para-militergüçlerini durdurmak için kiþisel olarak çaba har-camasý…

Özellikle Baftaki Teþkilat içerisinde çalýþmýþ vearadan geçen bunca yýldan sonra bile kendisinihala birçok sayan ve seveninin bulunmasý…

1974 öncesinde, Makarios'un önerilerini uygu-layamayacak durumda olduðunu anladýktansonra ve de görevi kabul ettiðine piþman olmasý-na raðmen yine de belki "EOKA B"ye karþýveolasý bir Yunan Cuntasý darbesine karþý faydasýolabilir ümidiyle siyasi danýþmanlýðýný sürdürm-eye devam etmesi…

Denktaþ, Ýhsan Ali'nin BM Komutaný GeneralThimoi'ya "þu Baf Türklerini 15-20 TMT teröristizorla bu hale soktu.. Bu 15-20 kiþiyi temizleyinBaf Türkleri kurtulsun" dediðini aktarmaktadýr…

Buna karþýn TMT bölge komutanlarýnýn güven-le bölgelerine gidiþinde Dr. Ýhsan Ali'nin birkaçkez istihbarat yardýmýnda bulunmuþ olmasý dabaþka bir ilginç konudur.

Bu ve benzeri olaylar onun niyetinin Kýbrýslýlýkadýna kendince dengelere oynamayaçalýþtýðýnýn bir nevi ispatýdýr sanki…

Dr. Ýhsan Ali'nin yaþamý boyunca evrilen siyasidüþüncesine bakýldýðýnda ve onun "Hatýralarým"isimli kitabý okunduðunda ve de dönemingazetelerinde çýkan makaleleri incelendiðinde,Kýbrýs sorununun arkasýnda, Ýngiliz, Amerikan veanavatanlardan kaynaklý dýþ karýþmalardanþikayetçi olduðu görülür.

Çünkü belirtmiþ olduðumuz gibi o Kýbrýslýlarýnbirada yaþayabileceðine inanmaktadýr.

Aksi halde adada iki tarafýn da büyük acýlaryaþayacaðý çatýþmalar ve bölünme kaçýnýlmazolacaktýr.

Ýþte bütün bunlardan dolayýdýr ki, Dr. Ýhsan Aliismi, "Kýbrýs Cumhuriyeti'nin devamýndaki ýsrar-cýlýðý ve inatçýlýðý nedeniyle, kendisini, ailesini veyakýnlarýný acýlar ve bedeller ödemek zorundadahi býrakan siyasal kiþiliði olarak hatýrlanacak-týr" diye düþünüyorum.

O YILLARDA ADADA BARIÞI SAVUNANLARINKADERÝYDÝ YALNIZLIK

Ne siyasi dengelere oynayabildi, ne de siyasieylem ve söylemleri benimsendi çevresindeÝhsan Ali'nin. Dahasý ne kendi toplumunda ne deKýbrýslý Rumlar arasýnda yeterince taraftar bula-bildi siyasi görüþ ve düþüncelerine.

Sanýrým o dönemde Kýbrýslý Rumlar arasýndada eðer Ýhsan Ali gibi düþünen kiþiler varsaydýbunlar örneðin Plutis Servas gibi bir elin parmak-larýný geçmeyecek kadar sayýca az ama cesurinsanlardý.

Ýhsan Ali Kýbrýslýlarýn bir Kýbrýslý gibi düþünüpdavranmasý için çok uðraþtý. Bedel ödedi. Ancakyaþamý boyunca siyasal düþünceleri, Baf dýþýn-da az sayýda Kýbrýslý arasýnda taraftar bulabildi.O Kýbrýs ve Kýbrýslýlar için uðraþtý. AmaKýbrýslýlar ona destek olmadý.

Bana göre Ýhsan Ali, sýrf adada kandökülmemesi için gerek Kýbrýslý Türklere,gerekse Kýbrýslý Rumlara, her iki tarafa da,kendince "naif" ve direk þiddete yol açmayacak

BU ADADAN ÝHSAN ALÝ GEÇTÝ -2-

Page 13: yenicag 18032011

HABER 1318 MART 2011 CUMA

Dünya tüm konularý adeta hasýr altý yapýp iki konuda odak-landý. Birisi Japonya'daki deprem ve sorasý, öteki ise kayna-makla meþgul olan Orta doðu olmaktadýr. Bunlar ise geneldesistem ölçekleri ile konuþturuluyor. Japon depremi sorasýalevlenen Nükleer santral ve Bahrein'deki direk dýþ askerimüdahale benim bu haftaki konum olacaktýr. Burada uzunuzun anlatma yerine bazý önemli olgulardan söz edeceðim.Unutmamak gereken her zamanki ki gibi emperyalist çaðdakiyaþadýðýmýz gerçektir.

Genelde doðal afetler yeri geldikçe yaþanarak kendileriniinsanlara hatýrlatýr. Depremlerde bunlardan en önemlilerindenbiri oluyor. Her deprem yaratýðý etki yýkým kadar yanýndainsani hatalarý ve yapýlanmalardaki yanlýþlarý da istenmese dekonuþturur. Her depremin kendine has mesajlar vardýr. Bir dedoðal afet kadar yaratýlan yan etkiler ve çaktýrýlmadan siyasalfaydacýlýklar da vardýr. Ancak son yýllarda inkar edilmez þek-liyle doðal afetlerin sertleþip artýðý oluyor. Hatýrlayýn bir yýlöncesi Haiti'yi: Oradaki depremlerde yüz binler ölürken, aradabir yanlýþ yapýlardan ve sömürgeleþen hayatýn etkileri deanlatýldý. Hatta depremi ve yýkýmý kullanan Amerikanýn ülkeyeyeniden yapýlandýrarak yerleþtirme geliþmelerde sýk sýkkonuþuldu. Onun için Japonya'daki depremin çeþitli açýdankonuþulmamasý mümkün deðildir. Dünyanýn düne kadar 2 bugün ise 3 sýraya gerileyen ekonomisiyle mutlaka depremle bir-likte çok çeþitli geliþmeler olacaktý. Bunlardan bir kaçýný ufak

baþlýklarla yazalým.1) Japonya'da olan deprem ve ardýndan Tsunami ile devam

edip Nükleer santrallerle tetiklenen geliþmeler ülkeyi oldukçakonuþturuyor. Pek söylenmek istenmeyen önemli kanýt iseþudur. Hatýrlarsýnýz bol bol eskiden dikkati çekilip ama resmiçevrelerce örtülen gerçekle yüzleþiyoruz. Deðiþen iklimler veküresel ýsýnma sonucu yaþanmakta olan doðal afetlersertleþip artacaktý. Bunun artýk kanýtlarýný yaþamla yýkýmlaispatlarýný yaþýyoruz. Nitekim hem depremler artý hem de þid-detleri de büyüdü. Üstelik eskiden duymadýðýmýz ve arada birolan Tsunamiler de artýk deniz kýyýsý ülkelerde deprem sorasýgelen yeni dalga oluyordu. 2) Japon depremiyle oluþanyapýlar ve insan eðitiminin etki durumu da ortaya çýktý. Doðalafetler ne kadar kaçýnýlmaz ise ayný þekilde de insanlarýnkatkýlarýnýn da yýkýmda önemi ortaya çýktý. 3) Japon depremisorasý artan nükleer santral tartýþmasý da oldu. Direk nükleerenerji riski ortaya çýktý. Bu konuda nerde ise depremin yýkýmýönüne geçildi. Burada 3 kesimi unutmamak gerekir. "Nükleersantrallerden güçlenen sermaye kesimi: iki Nükleer santrallereçevresel ve insani nedenlerle eleþtiri yapanlar: 3Tartýþmalarda pek söyletilmek istenmeyen ama etkili olandiðer tekeler kesimi oluyor. Unutmamak gerekir ki enerjitekelerin rekabeti ve Pazar pastasý da konuya bakýþta etkilioluyor. Bundandýr ki nükleer enerji tartýþmasýnda tek veya ikideðil bir çok kesimin kendi çýkarlarý ve yaþanan gerçekler bir-likte ele alýnmalýdýr. Bu konuda en iyi mesajý Erdoðan verdi.Onca nükleer santral ve Japon deneyimine karþýn, hemensanki hiçbir þey olmamýþ gibi, Deprem fayýnýn dibinde kurul-makta olan Akkuyu santrali için "Tüp gazý da riskli oluyor"benzetmesiyle konuyu hafifletiyordu.

2) Japon depremi ve yankýlarý devam ederken, Orta doðuda kaynýyor. NATO ile B.M. birlikte Libya'ya nasýl müdahaleve gelecek durumunu tartýþýp gündeme oturturken, Basra kör-fezi ülkesi Bahrein'de dýþ askeri müdahale sessizce geliþiyor.Libya için müdahale ve halk tepkilerini demokrasi diye savu-nan sistem Bahrein'de kýralý koruma adýna baþta Suudilerin

girmesine pek de tepki vermedi. Bahrein oldukça önemligeliþmeler sonuç ileride örnek olma gerçekleri sonucu birkaçsöz edeceðim.

3) Bahrein Basra körfezi ülkesi olup petrol zengini ve krallýk-la yönetiliyor. Amerikan Beþinci filosunun konak yeri olmak-tadýr. Nüfusun Yüzde yetmiþi mezhepsel olarak Þii olup yöne-timde hiç etkisi yoktur. Kral Sünni olup devleti bu kesimledoldurdu. Askeri ise baský daha iyi yapmak için dýþ Arapülkelerinden getiriliyor. Petrol zengini olsa da halkýn çoðumemnun deðildir. Muhalefet bu olgulardan dolayý mezhepselÞii aðýrlýklý ve sol partilerden oluþuyor. Amerika ise Þiilerekarþý duyduðu paranoyak tepki ve ülkenin Bahrein'de olmasonucu ister istemez muhalefete pek iyi bakmýyor. Suudilerise dibindeki bir ülkede demokrasinin geliþmesini kendinetehlike görmektedir. Bunlar bir anda bildik Bahrein'in nedenböylesi konuma geldiðinin resmini ortaya koyuyor.

4) Bahrein herkes Libya'yý konuþurken halký sokaklardaözgürlük demokrasi istiyor. Bunun üzerine de Suudiler de ülk-eye girdi. Bunun elbet tepkisi etkisi olmasý gerekiyordu, Ancakpek olmadý. Amerikan düþünürleri veya uluslar arasý hukukdilendirenler sanki orda hiçbir þey yok gibi de hala Kaddafiiçin yol arýyorlar. Ne diyelim Orta doðu burasý. Yemende ahalikurþunlar yiyor, Bahrein resmen iþkal ediliyor ama hala tekodakta Libya'da takýnýp kalýnýyor. Bu da sistemin kendisi oluyor.

5) Kýsaca dünya görünümünde Japon depreminden nükleersantraller veya Bahrein iþkal ile ayarlamalarla sessizleþengerçeklerin arasýnda yol alýp gidiyor. Unutmayalým kiemperyalist çaðda yaþanýyor. Bunun gerçeklerinden dýþla-narak kavramak zordur. Ama Amerikan eksenli düþünürler deher gün bize sistemin ne iyi olduðu ve bu güzelliklere ulaþmadeðerler veriyor. Ýþte size Dünya görünümünden renkler. Neyapalým ufak köþeden ancak bu kadar anlatým olur.

Özkan

Yýkýcý

JAPONYA’DANBAHREÝN’EDÜNYADANGÖRÜNÜM

[email protected]

yardýmlarda bulunmuþsa eðer, bütün bun-larý ne Türk casusu, ne de Rum casusuolduðu için yapmýþtýr. Onun hayathikayesinin bütününe baktýðýmýzda öyleanlaþýlýyor ki, Dr. Ýhsan Ali adada barýþýnve bir arada yaþamanýn gerçekleþmesiiçin doðru olduðuna inandýðý ve siyasiolarak da ahlaki bulduðu, her türlü eylem,söylem ve yazma iþini, özgürce vemümkün olduðunca korkusuzca yapmýþtýr.Sonuçta ölümüne kadar hayal kýrýklýklarýy-la karþýlaþmýþ olsa bile.

Tabii ne yazýk ki o yýllarda adada barýþiçin ahlakçý siyaset üretmenin taraftarbul(a)mayacaðý "demokrasi ve özgürlük"gibi kavramlarýn geçerli akçe olmadýðý zorgünlerden geçilmekteydi.

Bugün Kýbrýs'ta artýk nüfusun önemli birbölümünün reddettiði ve Dünyadan yasak-lanmýþ olan ýrkçýlýk, ayýrýmcýlýk, anakronikmilliyetçilik, kimlik üzerinden nefret söylemive zorla ekonomik içe kapanma,günümüzde artýk ilkel bir yaþam biçiminiifade ediyor olsalar da, o günlerde her ikiliderlik söyleminde tek geçerli olan þeyler-di. Bunlarýn tersini, Kýbrýslýlarýn bir aradave barýþ içerisinde yaþayabileceðini söyle-mek, milliyetçiliði deðil de insanýmerkezine alan siyasetleri savunmayýgerektiriyordu. Bu ise o günün koþullarýn-da gerek Kýbrýslý Türk, gerekse KýbrýslýRum toplumlarýnda ancak ölümü gözealmýþ kiþilerin harcýydý.

Nitekim milli kimliklere dayalý nefret poli-tikalarýnýn peþinden savrulmak yerine,merkezine insaný alan siyasi duruþu ÝhsanAli'nin taraftar bulmasý bir yana, onunkendi toplumundan dahi "tecrit" olmasýnayol açtý.

Dünyanýn birçok ülkesinde aydýnlarýnbaþýna gelen yalnýzlýk, ne yazýk ki buküçük adada onun da baþýna geldi.

Siyasi düþüncesinde ne kadar insani vedolayýsýyla ahlaki olsa da, kendini açýkçadestekleyecek siyasi taraftarý bulmaktabaþarýlý olamadý Ýhsan Ali.

Baf'ta sadece Kýbrýslý Türkler deðil,Kýbrýslý Rumlar arasýnda da çok sevildisevilmesine de… Ama cesur olmak kadar,korkmak da insanlýk hallerindendir vedoðal bir þeydir. Kýbrýs insanýnýn adalýçekingenliðinden mi ne; bir yandan "güçlü-den yana olmak" diðer yandan da ikiörgütün þiddeti ve propagandasý altýndakendi milliyetine "ihanet" etmiþ bir iç düþ-man ilan edilebilme ihtimalini göz önünealarak, Rum ve Türk hastalarý ve çok sev-enleri dahi bir dönem uzak durdularondan.

Kýbrýs Türk Liderliði ise Ýhsan AliMakarios'un siyasi danýþmanlýðýný kabulettikten sonra, onun "katýksýz bir hain"olduðunu, radyo, gazete ve dedikoduaraçlarýyla etrafa yaymaktan sanki önce-den böyle bir siyasal fýrsat kolluyorlarmýþgibi bir an için geri durmadýlar.

Öte yandan Kýbrýslý Rumlarýn siyasiolduðu kadar ruhani lideri de olanMakarios tarafýndan KýbrýsCumhurbaþkanlýðý siyasi danýþmanlýðýnaatanmýþ, öldüðünde kendisine resmi birtören düzenlenmiþ olsa bile, Kýbrýs Rumlararasýnda yaygýn olarak kabul gören ElenMilliyetçiliði düþüncesinde ve EOKAfanatikleri arasýnda hiçbir zaman kendilerikadar Kýbrýslý saymadýklarý bir "Turko"olmaktan kurtulamadý Ýhsan Ali.

Sanýrým O, iyi bir Kemalist ve "AntiSömürgeci" bir Türk Milliyetçisi olarakbaþladýðý siyasi yolculuðunu bir Kýbrýslýyurtsever olarak taçlandýrabileceðinidüþündü.

O uðrunda kimsenin ölmeye hazýrolmadýðý Kýbrýs Bayraðýný savundu.

O, yýkmak ve ortadan kaldýrmak içinadalýlarýn birbirlerinin boðazýna sarýldýðýKýbrýs Cumhuriyeti devletini yaþatmakuðruna inatla mücadele etti.

Kýbrýs Cumhuriyeti devleti yaþatýlabilmiþolsaydý eðer, büyük bir olasýlýkla o buadada barýþ'ýn en fedakar, en cesur ve enkahraman siyasi sembolü olarak anýlýyor

olacaktý bugün.Ama olmadý.Kýbrýslý Elenlerin Enosis saplantýsý,

Kýbrýslý Türklerin hazýrda bekleyen Taksimplanlarýný tetikleyince Kýbrýs Cumhuriyetitek kanatlý kuþ olarak kaldý.

Tek kanatlý kuþun uçamayacaðý gibiKýbrýs Cumhuriyeti de, Kýbrýslý Türklerinayrýlmasý ve Kýbrýslý Rumlarýn da onlarýdýþlamak için ellerinden gelen çabayý har-camalarý ile iki toplumu birlikte taþýyarakuçamadý.

Dolayýsýyla her ülkede birçok demokratve yurtseverin baþýna gelen "aydýn yalný-zlýðý" onun da baþýna geldi.

Çünkü o, gerek bir doktor, gerekse birinsan olarak her iki toplumda kendinitanýyanlar tarafýndan ne kadar çoksevilmiþ olsa da, ailesi ve ona yakýn kiþiler,Teþkilatýn denetimindeki Kýbrýs Türk getto-larýnda kendi ýrkýna ve soyuna ihanetetmiþ ve "Kara Listeye" alýnmýþ birer"Vatan Haini", "þüpheli þahýslar" muamele-si gördüler.

9 Mart 1964 Baf'ta iki toplum arasýndapatlak veren çatýþmalarýn daha dabüyümeden önlenmesi için çaba gösterdi.Ama onun çatýþmalarý önlemek için gös-terdiði bu çaba bile bugüne kadar adetayok sayýldý.

Elen Kýbrýslýlar arasýnda ise,Makarios'un danýþmanlýðýna yükselecekkadar ilerlemiþ de olsa "kendi ýrkýna ihanetetmiþ bir hain" ve "Elen ýrkýndangelmeyen" bir yabancý olmasý hasebiyle,çok da büyük bir siyasi itibar görmedi.

"Doktor Ýhsan Ali", "Ýnsan Ýhsan Ali",adanýn ve adalýlarýn ýrkçý hezeyanlarýarasýnda siyasette yalnýz kaldý. Ve zaten oyalnýzlýðýdýr ki hem doktor, hem insan,hem "casus ve hain" hem de "yurtsever"yanlarýný parlattý.

Ümit Ýnatçý'dan öðrendiðim kadarýyla kimiakrabalarý Kuzeyde kimileri Güneyde veburuk bir sessizlik içerisindeler. Kendisigibi bir doktor olan çocuðu Savaþ ise,Kuzey Kýbrýs'ta tutunamadý.

Üzülerek Baf'a geri döndü. Þimdi Bafhastanesinde doktorluk yapýyor.

Bu adadan, adalýlarýn refahý, barýþiçerisinde bir arada yaþamý için bir ömürboyu çabalayýp duran, bu yolda sadecekendisini deðil, ailesi de periþan olan, biryalnýz adam, Dr. Ýhsan Ali geldi geçti.

…………………………………………(*) Kýbrýslý dergisi, Aðustos 1996, Sayý

12.(**) aktaran A. An, Fýrtýnalý Yýllar, Galeri

Kültür, 1. Baský, Sf 116

(KHA) Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri'nin Kýbrýs ÖzelDanýþmaný Alexander Downer, Salý akþamý New York'ta BMGüvenlik Konseyi üyelerini Kýbrýs sorunundaki son geliþmel-er hakkýnda bilgilendirdi.

Ele edilen bilgilere göre, BM Güvenlik Konseyi üyeleri, BMGenel Sekreteri ve BM Genel Sekreteriyle çalýþmaarkadaþlarýnýn, Kýbrýs sorunuyla ilgili çalýþmalarýný destek-lemeleri ve üyelerin Alexander Downer'i olumlu karþýlamalarýBirleþmiþ Milletler GenelSekreteri'nin Kýbrýs ÖzelDanýþmanýný memnun ettiðibelirtildi.

Downer, BM GüvenlikKonseyi üyelerini bilgilendik-ten sonra basýn mensuplarýnaaçýklamalarda bulundu,onlarýn sorularýný yanýtladý.

Downer, Cuma günüCumhurbaþkaný DemetrisChristofias ve Kýbrýs TürkToplumu lideri Derviþ Eroðluarasýnda yapýlacak görüþ-menin, 100. görüþme olacaðýný belirt. Birleþmiþ MilletlerGenel Sekreteri'nin Kýbrýs Özel Danýþmaný ve görüþmelerdeKýbrýs sorununa bir çözüm bulunmasý amacýyla gereklimomentumun yaratýlacaðý umudunu ifade etti.

BM Genel Sekreteri'nin iki liderle gelecekte üçlü birgörüþme yapýp yapmayacaðý yolundaki bir soruya yanýtveren BM yetkilisi, BM Genel Sekreteri'nin Mart ayý sonundaiki lider ile temaslarda bulunacaðýný ancak üçlü bir görüþ-menin yapýlmasýnýn görüþmelerde saðlanacak ilerlemeyebaðlý olduðunu belirtti.

Downer, gelecek görüþmelerde ne olacaðýný görmek içinbeklemek gerektiðini de söyledi.

Ýþgal makamlarý tarafýndan Cumartesi günü Maðusa'nýnkapalý bölgesinde Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi parla-menterler ve Avrupa Halk Partisi üyeleri, eski AP üyesiYannakis Matsis, din adamlarý ve Kýbrýslý vatandaþlarýnyasadýþý tutuklanmalarýyla ilgili bir soruya Birleþmiþ MilletlerGenel Sekreteri'nin Kýbrýs Özel Danýþmaný AlexanderDowner, böylesi eylemlerin Kýbrýs sorunundaki prosedür içinyardýmcý olmadýðýný vurgulad. Downer, bundan dolayý Kýbrýssorununun çözümlenmesi gerektiðini belirtti.

Ýki tarafýn uzmanlarýnýn New York'ta BM uzmanlarý ilemülkiyet konusunu görüþtüklerini belirten BM yetkilisi, ikitarafýn temsilcileri BM uzmanlarýyla mülkiyet konusundagörüþ alýþ veriþinde bulunduklarýný ve bunu önemli olarakniteledi. Türkiye ve Kýbrýs Cumhuriyeti'nde gelecek ayýlardaparlamento seçimlerinin yer alacaðýný hatýrlatan baþka birsoruya yanýt veren Downer, Kýbrýs Rum tarafýnýn, müzak-erelerin seçimlerden etkilenmeyeceðini açýkça vurguladýðýnýsöyledi.

Alexander Downer BM GüvenlikKonseyi'ni bilgilendirdi

Kenan Coygun: "Ýhsan Ali gerçek bir yurtseverdi."

Page 14: yenicag 18032011

HABER14 18 MART 2011 CUMA

Her inisiyatif, bir olgunun çözülmesi ya da çözüm sürecinesokulmasý amaçlý oluþan þeylerdir/yapýlardýr. Bu yapýlar kuruludüzenden oluþturulabileceði gibi, bunlardan tamamen baðým-sýz ve olgunun bire bir yaþayaný olan özneler tarafýndan dameydana getirilebilirler.

Sorun burada inisiyatif oluþturmak deðildir.Sorun; olgunun ana karakterini ortadan kaldýran, iþlevsi-

zleþtiren yani baþ çeliþkiyi temel alan, baþ çeliþkininçözümüne hizmet eden inisiyatif oluþum biçimleridir.

Dolayýsýyla þunu ifade etmek durumunda olacaðýz.Sorundan, baþ çeliþkiden güç almayan yapýlarýn sorunuçözme becerileri olamaz. Çünkü, güç aldýklarý kaynaðýçözmeleri, ayný zamanda kendi varlýk nedenlerinin yokolmasýný, gereksizleþmesini de beraberinde getirecektir.Bundan dolayý bu tür yapýlarýn iþlevleri ya olmamaktadýr ya dasýnýrlý olmaktadýr.

Direk sorunun sonucu olan yapýlar bu haldeyken; sorununsonucu olmayýp da sorunun þu veya bu nedenden dolayý aktifoluþumcusu olan yapýlarda olgunun çözümünde ne kadarpozitif tutum almaya çalýþýrlarsa çalýþsýnlar, bunlarda sorunçözme noktasýnda sorunlu karakter olurlar.

Sorun; sorunun maðdurlarý/yaþayanlarý tarafýndan elealýndýðý zaman, çözüme baþtan kolaylaþtýrýcý bir noktadanbaþlanmýþ olunmaktadýr.

Kýbrýs toplumu; ortak karakterlerinin olmasýnýn yanýnda,bölüntüler karakterleri de olan, kendi içinde bu yanýyla farklýlýk-larda barýndýran bir toplum halidir.

Bölgede çýkarlarý olan ve bölgede ki devletlerinde tarih-lerinde þu veya bu nedenden dolayý aldýklarý pozisyonlarlayaratýlan Kýbrýs Sorunu, yaklaþýk olarak 70-80 yýlýn yaþan-mýþlýðýnýn toplamýdýr. Yaratýlan bu sorun, Kýbrýs toplum bölün-tülerinin iç dinamiklerinden kaynaklanmayan ama bunlarüzerinden yükseltilen ve bunlara yedirilen bir sorun konu-mundadýr. Var edilen bu sorunun yýl büyüklüðü ve bu süreçte-ki yaþanmýþlýklardan dolayý toplum bölüntüleri biri birineyabancý konuma getirilmiþlerdir. Sonuç olarak; Kýbrýs toplum

bölüntüleri, bölüntü yabancýlaþtýrýlmasýna uðramýþ ve bölün-tüler arasýndaki tarihsel birlik baðlantýlarý hiçleþtirilmiþ durum-dadýr.

Bugüne kadar yapýlan görüþmelerde, görüþmelerin yürütücü-leri olan kurumlar soruna Kýbrýs toplumuna çözümcü noktasýn-da olmamýþlardýr. Gerekçeler ne olursa olsun, sonuç olaraktaraflar kendi pozisyonlarýnýn güçlendirilmesi noktasýndaolmuþlardýr. Onlarý bu noktada durmalarý ayný zamanda kendivarlýklarýnýn da devamý anlamýndadýr.

Demek ki, sorun bunlarla çözülemeyecektir. Ne yapmalý!Kýbrýs toplum bölüntülerini, yaþanmýþlýklarýn yarattýðý biri bir-

lerine yabancýlaþma konumundan çýkarýlmasýdýr. Yaþatýlansorunlarýn asli yaþayanlarý olan bu bölüntülerin kendi aralarýn-da kuracaklarý sivil inisiyatif yapýlarý ile öncelikli olarakyabancýlaþmalýðý ortadan kaldýracaklarý çalýþmalarý yapmalarýgerekmektedir. Bu inisiyatif yapýlarý tek tek bölüntülerden ola-bileceði gibi, Kýbrýs toplumu inisiyatifi þeklinde de olabilir.

Bu tip inisiyatif gruplarýn sosyal ve kültürel faaliyetlerinin yanýsýra , en az bunlar kadar önemli siyasal çalýþma inisiyatifliçalýþma gruplarýnýn oluþturulmasýdýr da. Kurulan bu inisiyatifgruplarý ayný zamanda geleceði kurmada programý ve çalýþ-mayý toplumsallaþtýrmayý da saðlamýþ olacaktýr. Dolayýsýylada, topluma yabancýlaþtýrýlan politika da yerini toplumun,toplumlarýn yaptýðý politikaya býrakmýþ olur.

Çözüm daha sahici olur, daha ulaþýlýr olur.Toplum, toplum bölüntüleri kuracaklarý böyle inisiyatiflerle þu

ana kadar yürütülen görüþmelerin, sorun çözücü karakterliolmadýklarýný daha çýplak hale getireceklerdir. Kapý arkalarýn-da yapýlan ayak oyunlarýnýn da böylece sonunu getirmiþ ola-caklardýr.

Yöntemi böyle olan, hayatý yeniden ve yeni baþtan olankurma tarzý, sorunu ve çözümü hakikileþtirecektir.

Toplumun ve bölüntülerin sorunular manzumesini yakalaya-bilmelerini ve bunlara hitap eden çözümler yaratmalarý dahakolay olacaktýr.

Bir yerden baþlamak gerek.Bu konuda tarihsel büyük bir imkan vardýr.11 Nisan 1965'te Lefkoþa-Larnaka yolunda yolunda bile bile

katledilen Derviþ Ali Kavazoðlu ve Kostos Miþaulis'in her ikibölüntüde görülebilen bir yerde ve büyüklükte anýt heykelleriniyapmak.

Bu ayný zamanda Kýbrýs toplumunun en iyi anlatýmý da olur.Unutmayalým ki bu, Kýbrýs toplumunun yaþanmýþlýðýnýn pozi-

tif karakterde geleceðe taþýnmýþlýðý da olacaktýr.Baþlamak gerek.

AliSarýtepe

ÝNÝSÝYATÝF BÝÇÝMLERÝ VE SORUNLARIN

BUNLARLA ÝLÝÞKÝLERÝ

[email protected]

Nitekim herkesin memleketi daha bir güzeldir kendisinegöre…

Sýrasý geldiðinde hiç usanmadan anlatýr da anlatýr ya hani:sanýrsýn, dünyanýn merkezinden bahsediyor…

Güneþ oradan doðuyormuþ gibi parlar gözleri. Ve övünüray ýþýðýnýn denize nasýl yansýdýðýndan bahsederken… "Aydeðil mübarek: elmas" dersin. O da ayýn büyüsündendir gal-iba…

Sevgilisiyle geçirdiði vakitleri hayal ederken içi burkulurbiraz ama þimdi baþkasý ile evli olduðu için deðil elbette!Geçmiþe karþý duyduðu özlemdir aslýnda her þeyi söyleten/düþündüren…

O an öyle bir an ki: kimse anlayamaz onu… Malum, kime nasip olmuþ; dünyanýn en muhteþem yerinde

yaþama þansý… Dinlerken hiç bölmek istemez insan; belki bazen sýkýlýr

ama bölmez… Onunla üzülüp, heyecanýný paylaþmaya çalýþýr… Sonra o heyecanýn büyüsüne kendisi de kapýlýr ve o da bir

þeyler anlatmak ister; Nereden girsem diye düþünür ve o ankarþýsýndakinin anlattýklarý üzerinde nasýl üstünlük kurabile-ceði düþüncesiyle bir duyguya kapýlýr…

***Evet. Herkesin yaþadýðý yer bir baþka güzeldir… Tartýþma

kaldýrmaz! Hele de özlem duyan biri için bambaþkadýr… Fakat yaþadýðý süre zarfýnda; hele de kendi ülkesinde

yaþýyorsa, ne acýdýr deðerini bilmez ne yaþadýðý coðrafyanýnne de insanlarýnýn…

Koskoca bir ömür çürütür: yine de düþünmez…Düþüneni de küçümser deðil mi? Hatta bazen alay da

eder.Evet, böyledir insanoðlu: Arabada seyahat ederken yediði

yemiþin kâðýdýný fýrlatýr atar camdan dýþarý, ya da otobüste

giderken burnunu karýþtýrýr, kimse görmeden ve fakat çaktýr-madan etrafýna bakarak; bir öndeki koltuðun bir köþesinesiler elini…

Böyledir insanoðlu: Hep bir þeylere özlem duyar amayinede deðiþeyim demez/ diyemez ki… Bir þeyler mani olurbuna/ düþündürmez onu; ne kadar adaletsiz bir dünya olsada her zaman yerine getirmesi gereken sorumluluklarývardýr…

Üzülür belki ama hep ayni bahanenin arkasýna saklanýr;"böyle gelmiþ böyle gidecek" demek daha çok iþine gelir…

Hiçbir þey o sorumluluklarýn önüne geçemez. Alýþtýðý için -ben monoton, siz düzenli deyin- bu hayata: Ne Afrika'dakipet þiþeden gemi yapýp hayvan pisliði içinde yüzdürençocuklara üzülür; ne de Filistin'de akþam eve iki lokmaekmek getirmesini beklerken, babasýnýn ölümün haberinialan çocuðun hayatýný…

Doðruya televizyon belasý var birde; insanlarý kendisine kil-itleyen, dünyanýn pisliklerini saklayabilmek adýna olancasaçmalýklarý barýndýran pezevengin icadý!

***Üç-dört gün önce yine o kahrolasý makinelerden; birilerinin

istediði þekilde izledik Japonya'daki Tsunami felaketini... Ýstisnasýz her kanal dizilerin arasýna sýkýþtýrmayý baþardý

bu 'doðal afet'i... Birisi sayýsý bilinmeyen ölülerden bahsetti; öteki maya

takviminden… Bu takvim-i maya konusu çok muhatabým olmadý bu kadar

zaman; bundan sonra da olmaz herhalde… Bildiðim kesinbir þey varsa o; bu felaketlerin yaþanacaðýna dair onlarcadefa yazýlýp/ söylendiðidir…

Yine ekranlarda ya aþaðýlayýcý bir þekilde/ ya da marji-nalleþtirilerek/ basitleþtirerek hedef gösterilen birileri vardý vebir þeyler söylüyordu…(*)

Her söylenene inanmayýn diyordu… Her gördüðünüze de inanmayýn diyordu… Fakat her zaman; aðýr demir kapýlar acýmasýzca kapandý

bu insanlarýn suratýna… Ve sonrasý mapushane akþam-larý…

Daraðacýnda/ iþkence hanelerde yitirilenlerin dýþýnda… ***Belki kimisi öldürüldü kimisi de hala içerdedir ama sonuç

deðiþmedi…Hala bizi evcilleþtirmeye çalýþan bu vahþi kapitalist-

emperyalist güçler bir taraftan, kaynaklarý dengesiz bir þek-

ilde sömürürken; diðer taraftan silah üretiminde kullanýlacakkimyasal maddelerin okyanuslarýn dibinde tatbikatýnýyaparak; doðayý alt-üst ettiðidir tek gerçek…

Amaç ise güçlenerek dünyadaki hâkimiyetini saðlamak…Sonrasýný da þair ekledi zaten;"Peynir ekmek deðil ama acý su bedavaKelle fiyatýna hürriyet/ Esirlik bedavaBedava yaþýyoruz dostlar bedava"***Bu kahrolasý televizyon yayýnlarýný bize izleten ayný güçler

olduðundan dolayý, bu felaketlerin sonucunda kendilerininde büyük payý olduðunu söylemezler doðal olarak! Ne benyaptým derler aslýnda; ne de yapmadým…

Felaket baþa çöreklendik ya; sonra her þey olup-bittiyegetirilmiþti zaten...

Ýzlerken, arkasýndan üzülmekten baþka bir þey yapa-madýðýmýz cesetler ve tehlikede olan ülkelere yapýlançaðrýlar kalýr geride…

Ýleriye dönük bir þeyler söylemek gerekirse: "Ýnsanoðlununartýk düþünmeye baþlamasý gerekiyor! Kurtuluþu kendielindedir!" de demeyecektir…

Sadece "ayvayý yediniz haberiniz olsun" deyip geçiþtirile-cek…

Ey zat-ý muhterem "Sorumluluk"larýndan birazcýk da olsakafaný kaldýrýp etrafýna baksan ya; geleceðe miras býraka-caðýn güzel bir dünya hala mümkün…

--------------------------------------------------------------------------------

* Bir çok gazetede veya efendilerin demeçlerinde bir marji-

nal sýfatýdýr aldý baþýný gidiyor. Bu "Marjinal"leþtirilen grup

zaten yýllardýr ne zaman hak aramaya kalksa, önceleri

Moskova'ya gönderildi; þimdilerde ise ya provokatör olarak

toplumda hedef gösterilmeye çalýþýlýyor ya da görmezden

gelinerek yokmuþ gibi davranýlýyor. Bu konu zaten baþlý

baþýna eyleme geçen bu kitlelerin þikayetleri ile baðlan-

týlýdýr… Çünkü demokratik bir ülkede; toplumun ister tek bir

bireyi olarak; isterse de çoðunluðu bakýmdan dile getirdiði

bir þey varsa görmezden gelinemez. Demokrasi zaten

temelde insanlarýn haklarýna hitap eden bir yönetim þekli

deðildir. Aksi takdirde basýnýn gündemini meþgul eden kimin

neresinin açýldýðýndan ziyade; yiyecek ekmek bulamayan

emekçi olurdu…

Salih

BatakBAÞLIÐI BOÞVER

FELAKETE BAK

[email protected]

Temsilciler Meclisi Larnaka'yaparlamentoda bir sandalyeverilmesini onayladý Temsilciler Meclisi Perþembe günkü oturumunda,Mayýs'ta yapýlacak parlamento seçimleri öncesindeLefkoþa bölgesinden bir sandalyenin Larnaka bölge-sine transfer edilmesini öngören karar tasarýsýný oybir-liðiyle kabul etti. Bu geliþmeyle Parlamento'da Larnakabölgesinin sandalye sayýsý 5'ten 6'ya çýkarken Lefkoþabölgesinin sandalye sayýsý 21'den 20'ye düþtü.Parlamento'daki 56 sandalye için seçimler her beþyýlda bir yapýlýyor. Mayýs ayýnda yapýlacak olan seçim-ler Kýbrýs Cumhuriyeti'nin kuruluþundan bu yanayapýlan 10'uncu seçim olacak. Seçim tarihi 22 Mayýs2011 olarak saptandý. Yurtdýþýnda yaþayan Kýbrýsvatandaþlarý da seçimde oy kullanabilecek. 1960Anayasasý'na göre Temsilciler Meclisi'ne 50 milletvekiliseçildi. Haziran 1985'te Meclis'in oybirliðiyle aldýðýkararla sandalye sayýsý 80'e çýkarýldý (56 Kýbrýslý Rumve 24 Kýbrýslý Türk). Anayasa, Kýbrýslý Rumlar, Latinler,Ermeniler ve Maronitlerden oluþan "Kýbrýs RumToplumu"nun Meclis'e kendi temsilcilerini seçmeleriniöngörüyor. Kýbrýs Türk toplumu da kendi milletvekillerini% 70-% 30 oranýna göre seçebiliyor. Kýbrýslý Türkler,toplumlar arasý çatýþmalar ve hükümete karþý ayaklan-malarý sonucu 1964'te Meclis'ten çekildiler. BugünküTemsilciler Meclisi'nde altý siyasi parti yer alýyor. Solgörüþlü AKEL'in % 31.16 oyla 18, DemokratikSeferberlik Partisi'nin (DÝSÝ) % 30.33 oyla 18,Demokratik Parti'nin (DÝKO) % 17.91'le 11, SosyalDemokratlar Hareketi EDEK'in % 8,91'le 5, AvrupaPartisi'nin (EVROKO) % 5.73 oyla 3 ve Ekolojistlerin %1.95'le 1 sandalyesi bulunuyor. Temsilciler Meclisi'ndebugün yedi kadýn milletvekili (AKEL 3, DISI 2, DIKO 1ve EDEK 1) yer alýyor. Bugünkü Temsilciler Meclisi'ndeseçilmiþ 56 milletvekili görev yapýyor. Bunlarýn böl-gelere göre daðýlýmý þöyle: Lefkoþa Bölgesi 21,Limasol Bölgesi 12, Maðusa Bölgesi 11, LarnakaBölgesi 5, Baf Bölgesi 4 ve Girne Bölgesi 3. KýbrýsRum toplumuna baðlý olan Ermeniler, Latinler veMaronitler, Temsilciler Meclisi'ne temsilci seçebiliyorlarancak bu temsilcilerin oy kullanma hakký bulunmuyor.Temsilciler Meclisi'nde Vartkes Mahtesian Ermeni dinigrubunun temsilcisi, Antonis Hatzirousos Maronitgrubun ve Benito Natovani Latinlerin temsilcisi olarakgörev yapýyor. (KHA)

Page 15: yenicag 18032011

Sevgül Uludað - Yenidüzen

Hayat duruyor… Bir anlýðýna kalbimduruyor ve çevremdeki dünya sankisarsýlýyor - sanki bana yeryüzünde endeðerli ve en anlamlý þeyin hayatolduðunu göstermek istiyor... Egemençevrelerin tüm çarpýk oyunlarý, tümdüþmanlýklar ya da kýskançlýklar veküçük insancýklarýn küçücük oyuncuk-larý, tüm kaygýlar ve tartýþmalar biranda tümüyle önemsizleþip buhar-laþýyor çünkü arkadaþým Can'ýn ölümhaberini alýyorum, sonsuza dekyeryüzünden, bizlerden ayrýlýp gitmiþ...Þimdi ne yaparsam yapayým, asla onaulaþamayacaðým. Hepsi bu...

Ermeni bir Kýbrýslý olarak PuzantNacaryan - biz ona "Can" diyorduk yada "Jean" - Lefkoþa'nýn KöþklüçiftlikMahallesi'nde 15 Ocak 1954'te

dünyaya gelmiþti, evi Gündüz TezelSokaðý 18 numaradaydý. Nuritza veVahan Nacaryan'ýn oðluydu...

Puzant, Arabahmet Mahallesi'ndekiViktorya Sokaðý'na kardeþi Levon'labirlikte yürüyerek gidip geliyor,Viktorya Sokaðý'ndaki ErmeniKilisesi'nin avlusundaki okula gidiyor-du... Kardeþi Levon, ondan üç yaþbüyüktü. Gündüz Tezel Sokaðý, karmabir sokaktý... Can, "Gündüz TezelSokaðý'nda yaþayanlarýn yüzde 80'iErmeniler'di, geriye kalanlarKýbrýslýtürkler'di" diye anlatmýþtý bana.Sokaðýn sonunda bir de Kýbrýslýrumfýrýncý bulunuyordu.

1963 yýlýndaki çatýþmalar,Kýbrýslýermeni toplumunu da etkileye-cekti... Çarpýþanlar yalnýzcaKýbrýslýtürkler ve Kýbrýslýrumlar olmay-acak, 1920'li yýllarda Anadolu'dan

atýlan Ermeniler de bu çatýþmadanetkilenecekti. Henüz 1920'li yýllardaAnadolu'dan Kýbrýs'a geldikleri zamantek konuþtuklarý dil Türkçe olduðu için,Türkçe konuþulan mahallelere yer-leþmiþlerdi. Yetenekli zanaatkarlardý,kuyumculardý, tatlýcýlardý, bazýlarý pekçok dili konuþabiliyordu - kimisiyayýncýlýktan geliyordu, kimisi tiya-troculuktan, kimisi müzisyendi...Kýbrýs'taki yaþama katacak çok þeylerivardý ancak Kýbrýslýlar'ýn kendisi birbir-leriyle kavgaya tutuþmuþ olduklarý içinonlarý da bir noktada "bir tarafý seçm-eye" zorlayacaklardý. Evlerininkapýlarýnýn altýndan atýlan Türkçetehdit mesajlarýnda, uyarýlýyorlar vederhal "Türk tarafýný terketmeleri"isteniyordu. Yaþamlarýndan endiþeettikleri için önce Viktorya Sokaðý'ndatoparlanacaklar, daha sonra da "Rumtarafý"na geçecekler, MelkonyanEnstitüsü'ne gideceklerdi.

(…)Kasým 2007'de yaptýðýmýz ve bu

sayfalarda yayýmlanan röportajýnda,Can, þöyle demiþti:

"Ancak Kýbrýslýrumlar'la yaþamayabaþladýktan sonra, dünyada baþkalisanlarýn da olduðunu anlamýþtým!1963'te ben dokuz yaþýndaydým. Ogüne kadar evde anneannemLusia'yla Türkçe konuþurduk, pekErmenice konuþamazdý. Biz okuldaErmenice öðrenmeye baþladýktansonra o da Ermenice öðrenmeyebaþlamýþtý, angonilerinden! Babamlaannemle evde Ermenice konuþurduk...Eðer Kýbrýslýrum bakkal Yannis'e gide-cek olursak - ki bu okulun yanýndaydý

- ona "Ena gulliri" demezsek bize birþey vermeyeceðini biliyorduk. Ona"Ena gulliri" diyorduk. ancak bu tarafageldikten sonra dünyada baþka lisan-larýn da bulunduðunu farketmiþtim! Veokulda Ýngilizce ile Rumca öðrenmeyebaþlamýþtýk..."

(…)Nuritza Haným þimdi ne yapacak?

Telefonu kaldýrýp onu aramaktankorkuyorum... Korkuyorum çünkü oðluLevon'dan sonra bu, kaybettiði ikincievladý... Ýkinci bir evladý da kaybetmekonun için çok korkunç olacak... Eþi dehasta, Alzheimer olmuþ ve birbakýmevinde yaþýyor. Geride bir tekkýzý kaldý...

Bugün (10 Mart, Perþembe)arkadaþým Murat Kanatlý beni ara-yarak, önce bana herhangi bir yerdenkötü bir haber alýp almadýðýmý, meselabir ölüm haberi alýp almadýðýmý soruy-or... Korkuyla, "Almadým, ne oldu?"dediðim zaman, "Bir sandalye bul daotur" diyor... Sonra da bana Can'ýnölüm haberini veriyor... Cenazesi 12Mart Cumartesi yapýlacakmýþ...

Can, Murat'la çok iyi arkadaþ olmuþ-tu ve birlikte Lefkoþa'da, bir zamanlarErmeniler'in yaþadýðý ArabahmetMahallesi'ndeki Viktorya Sokaðý'ndaetkinlik planlýyorlardý. Can, dün Murat'ýaramýþ fakat Murat meþgulmüþ - onedenle Cuma gün buluþup ViktoryaSokaðý'nda yapacaklarý etkinliklerikonuþmayý kararlaþtýrmýþlar. Hiçgerçekleþmeyecek bir buluþmaayarlamýþlar... Bu yüzden Murat çoküzgün ...

Can'ýn her zaman hem Kýbrýslýrum,

hem Kýbrýslýtürk arkadaþlarý vardý, tümdünyadan arkadaþlarý vardý - banaErmeni müzisyenlerden CD'ler verirdi,ben de ona Ermeni kökenli Türkiyeligazetecilerin makalelerinin linkler'iniatardým, okusun diye. Annesi NuritzaHaným için Türkçe kitaplar alýr, bunlarýCan'la ona göndermeye çalýþýrdým.Hrant Dink öldürüldüðü zaman onuniçin Arabahmet Kültür Merkezi'nde biranma töreni düzenlemiþtik ve Can dabize yardým etmiþ, Hrant Dink'in devposterini kendi elleriyle hazýrlamýþtý.Arabahmet Kültür Merkezi, 1963 yýlýnakadar Ermeniler'in Kültür Merkezi idi.Can, nerede bir "action" varsa, derhalhareket etmeye hazýr bir insandý...Yapmaya deðer etkinlikler yapmayýseverdi...

Cenazesine katýlýp mezarýna çiçeklerkoyacaðým: O, hayatla dalga geçen,hayatý dolu dolu yaþayan, her zamandobra konuþan, hiçbir zaman sözcük-lerin arkasýna gizlenmeyen, oyuncuk-lara baþvurmayan, son derece dürüstbir insandý... Hayatý kucaklayýpkalbinin götürdüðü yere gitti, kalbininsöylediði gibi yaþadý - hiçbir zamanboyun eðmedi, küçük çýkarcýklar içineðilip bükülmedi, görüþü neyse,gerçek neyse, doðrudan bunu söyledive herhangi bir çýkarý için "uzlaþma"yýher zaman reddetti. Kendi yaðýylakendi ciðerini kavurdu, kendi hayatýnýkendisi kurdu...

Kalplerimizde ve ruhlarýmýzda bir izbýraktý - huzur içinde yat sevgili Can...Keþke insanlar senin kadar özgün vecesur olabilseydi...

HABER 1518 MART 2011 CUMA

ISI METAL

BAÞSAÐLIÐI

YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

YKP üyesi ve dostumuzEngin Ekici'nin kardeþi

Vefatý dolayýsý ile tüm ailenin acýsýný paylaþýr

baþsaðlýðý dileriz.

Erson Ekici’nin

Türk mahallesinde büyüyen Ermeni çocuðu, göçüp gitti...

Page 16: yenicag 18032011

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t e

TALÝMATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t eTALÝM

ATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

ACENTALARA KARÞI

SOSYALÝST SEÇENEK!

ADRES: Hüseyin Tahir Apt. No: 174/4 Tanzimat Sok. Lefkoþawww.yenicag.com.cy

TEL: 227 4917

FAX: 228 8931

e-mail:yen icag@yen icag.com.cy

BDP Eþ Genel Baþkaný GültanKýþanak, Erdoðan'ýn BDP'ye yöneliksuçlamalarýna ve tehditle oy aldýklarý-na iliþkin sözlerine "Baþbakan'ýndurumu yavuz hýrsýz misali. Hemhýrsýzlýk yapýp hem evsahibini suçluçýkarýyor. Kim kimi tehdit ediyorsayýn Baþbakan" karþýlýðýný verdi.

Partisinin grup toplantýsýndakonuþan BDP Eþ Genel BaþkanýGülten Kýþanak, grup toplantýsýnakatýlan slikozis hastalarýnýn durumu-na dikkat çekerek, "Tarihe karýþmasýgereken bu hastalýðýn hala yaþanýyorolmasý Türkiye açýsýndan utanýlacakbir durumdur. Dünyada artýk gerikalmýþ finans kapitalin en sonsömürü çarklarýnýn uyguladýðý bir kaçAsya ve Avrupa ülkesi dýþýnda hiçbirülkede kotlara kumlama iþçiliðiyapan ülke kalmadý. Bir tekTürkiye'de var. Ýktidarýn bu durumakarþý tutumu vahimdir. Baþbakan 8yýldýr iktidarýz diyor; ama bu ülkedehala bu iþletmeleri kapatmayan biriktidar anlayýþý var " dedi.

Kýþanak, ayrýca Ýbrahim Tatlýses'eyönelik yapýlan saldýrýyý bir kez dahakýnayarak, Tatlýses'in kýsa zamandaiyileþmesini temenni ettiklerini belirtti.

Japonya'da yaþanan deprem vetsunami felaketine deðinen Kýþanak,Nükleer Santraller konusundadünyanýn büyük bir felaketin eþiðindeolduðuna dikkat çekti. Kýþanak, ayrý-ca Türkiye'nin de Nükleer Enerji sev-dasýndan vazgeçmesi gerektiðinibelirterek, "Türkiye yenilenebilir enerjikonusunda geniþ kaynaklara sahiptir.Artýk Nükleer Enerji peþinde koþma-malýdýr" dedi. Mart ayýnýn direniþ ayýolduðunu belirten Kýþanak, "Tarihebaktýðýmýzda Mart ayý ezilenlerin,

zulme baþ kaldýrdýðý bir ay olmuþtur.Her sene 8 Mart'ta baþlayan budireniþ ruhu 21 Mart Newroz ilefinalini yapan bir aydýr" dedi.

BAÞBAKANIN AKLINDASADECE ÝKTÝDAR VARTürkiye'de dünyanýn birçok ülkesin-

den çok daha güçlü 8 Mart kutla-malarý yapýldýðýný kaydeden Kýþanak,"Kadýn katliamlarýna karþý örgütlümücadelenin önemini vurguladýk.Ama ne yazýk ki; 3 gün içinde yinekadýn cinayetleri yaþandý. Baþbakanneredeyse bu kadýn cinayetlerine'hükümete bir komplodur' diyecekkadar ileri gitti. Baþbakan insafölümün abartýsý olur mu?Baþbakan'ýn aklýnda sadece vesadece iktidar var. Kadýn cinayet-lerinin artmadýðýný söyleyen birKadýndan Sorumlu Bakan var buülkede. Sayýn Baþbakan, kadýn veerkek farklýdýr; ama farklý olmak eþitolmamak anlamýna geliyorsa buayrýmcýlýktýr, ýrkçýlýktýr. Bundan feyzalan erkek anlayýþý da kadýnlarýkatleder. Baþbakan'ýn bu sözündenfeyz alan açakýlama yapan STK tem-silcileri çýktý. Baþbakan bundan utan-malýdýr" diye konuþtu.

Mart ayýnda yapýlan katliamlar ileTürkiye'nin hesaplaþamadýðýnýbelirten Kýþanak, katliamlarýn derindevlet eliyle yapýldýðýný ve ayný þek-ilde derin devlet eliyle kapatýldýðýnýsöyledi. Kýþanak, "16 Mart 1978'deÝstanbul Üniversitesi önünde öðrenci-lerin üzerine bomba atýlarak 7 öðren-ci katledildi. Derin devlet eliyle iþle-nen bu cinayetler derin devlet eliylehasýr edildi ve zaman aþýmýnauðradý. Bizler bu katliamlarý unut-

madýk unutmayacaðýz. Yine derindevletin karanlýk güçleri 12 Mart1995'te Gazi Mahallesi'nde iþ baþýn-daydý. 17 yurttaþýmýz yaþamýný yitirdi,onlarca insan yaralandý. Bu karanlýkolayda aydýnlatýlmadý" dedi. Kýþanak,katliamlarda yaþamýný yitirenlerisaygýyla andýklarýn ve bu katliamlarýaydýnlatmanýn boyunlarýnýn borcuolduðunu söyledi.

KOMÝSYON KURULMADAN DERÝNDEVLETLE HESAPLAÞMASAFSATAAKP iktidarýnýn bu katliamlarýn

açýða çýkarýlmasý için parmaðýnýkýmýldatmadýðýný kaydeden Kýþanak,Hakikatleri Araþtýrma Komisyonu'nunkurulmasýný istedi. Kýþanak, verdikleriönergelerin AKP'nin oylarý ile red-dedildiðini hatýrlatarak, "Baþbakanþunu çok iyi bilmeli; bir HakikatleriAraþtýrma Komisyonu kurulmadanderin devlet ile hesaplaþma sözü birsafsata olarak kalmaktadýr. Bukomisyonun kurulmasýnýengellediðiniz sürece, siz baþkahesaplar peþindesiniz demektir"dedi.

Halepçe Katliamý'nýn Kürtlerintoplumsal tarihide silinmeyecek izlerbýraktýðýný kaydeden Kýþanak,"Binlerce insan bu süreçte Türkiye'yegeldi. Bu süreç Kürt sorunu açýsýn-dan bir kýrýlma oldu. Ama aradan yýl-lar geçti, Türkiye halký olarak busorunun çözümü noktasýnda iradesi-ni ortaya koyan bir durumda deðiliz.Geçen yýl Hacettepe Üniversitesi'ndeHalepçe Katliamý'ný protesto edenöðrencilere soruþturma açýldý veorada katliama 'sözde' denildi. Halabu yapýlýyorsa o katliamý yapanlar ilebuna 'sözde' diyenlerin zihniyetiarasýna biz nasýl fark koyacaðýz.Bunun arkasýndaki zihniyet buülkenin Kürt vatandaþlarýna 'sözde'yurttaþ diyen zihniyettir" dedi.

SURÝYE ÝLE NEYÝÇÖZECEKSÝNÝZ?Mart ayýnýn önemli bir diðer

katliamýnýn da 12 Mart 2005 tari-hinde Suriye'nin Qamýþlo kentindeKürtlere yapýlan katliam olduðununaltýný çizen Kýþanak, Türkiye'nin Kürtsorunun çözümü noktasýnda Suriyeile iþbirliði yapmaya çalýþmasýný daeleþtirdi. Kýþanak, Suriye'nin halaKürtleri vatandaþ olarak tanýmadýðýnýbelirterek, "Türkiye Kürt sorununuçözmek için iþbirliði yapýyor. Bu zih-niyet ile neyi çözeceksiniz" dedi.Kýþanak, Baþbakan Erdoðan'ýnOrtadoðu devlet baþkanlarýný akýlverdiðini, ancak dönüp kendisinebakmadýðýný kaydetti. BaþbakanErdoðan'ýn liderler toplantýsýndasöylediði, "Toplumun taleplerineduyarsýz kalan liderler er ya da geçyenilgiye uðrayacaktýr" sözlerinihatýrlatan Kýþanak, "Bu sözlerisöyleyen Baþbakan aynaya baksa,Türkiye'ye baksa bu söylediði söz-lerin tam da kendisine söylenmesigereken sözler olduðunu görür. Bu

Baþbakan Almanya'da anadilde eðiti-mi savunuyor. Gazze'de çocuklar içinaðlýyor. Ýþ Türkiye'ye gelince bunlarýntersini yapýyor. Kürtlerde anadildeeðitime 'bölücülük' diyor. Halkýnseçilmiþlerini tutukluyor. Kürt çocuk-larýna yönelik katliamlara gözünükulaðýný kapatýyor. Ondan sonra dabaþkalarýna akýl veriyorsun" dedi.

BAÞBAKAN ‘YAVUZ HIRSIZ' MÝSALÝBaþbakan Erdoðan'ýn geçtiðimiz

hafta yaptýðý grup toplantýsýndaBDP'ye yüklendiðini hatýrlatanKýþanak, þunlarý söyledi: "Baþbakankonuþmalarýnda BDP'yi 'terörist' ilanediyor. Ýsrail'e seçilmiþlere 'terörist'diyemezsin diyor. Orada Hamas'a oyveren halk da bize oy veren nedir.Sen bu kadar mý ýrkçýsýn? Bu halkýnkarþýsýna nasýl çýkacaksýn" dedi.Baþbakan'ýn kendilerine hitaben "Ýþtesandýk geliyor kimseyi tehdit etme"dediðini hatýrlatan Kýþanak,'Baþbakan'ýn durumu yavuz hýrsýzmisali. Hem hýrsýzlýk yapýp hem evsahibini suçlu çýkarýyor. Kim kimitehdit ediyor sayýn Baþbakan'' dedi.

Baþbakan'a, 29 Mart yerel seçim-leri sonrasý BDP'ye yönelik gerçek-leþtirilen operasyonlarýn tehdit olupolmadýðý sorusunu yönelten Kýþanak,"Öyle bedava boþ lafla tehdit olmaz.Çýk ortaya örnek ver. Kimi tehditettik. Referandum da korucularýnsandýk baþýnda nasýl terör estirdiðinehepimiz tanýk oldu. Bölgede 2 bintane karakol var. Halkýn tepesindebinlerce asker var. Baþbakan bunlarne yapýyorlar. Senin emir ve komu-tan altýnda deðiller mi? Baþbakan'ýnbu kadar açýkça yalan söylemesikendisine de yakýþmýyor. Baþbakanyalanla oy alýnmýyor" dedi.

BDP'li milletvekillileri hakkýnda 632fezleke hazýrlandýðýný belirtenKýþanak, "Daha bir kaç gün önceYüksekova'da 15 yöneticimiz tutuk-landý, bunlar tehdit deðil mi? Biziörgütsüz býrakarak, seçime hazýrlan-mayacaðýmýzý mý zannediyorsun. Bubir halk hareketi, hepimizi tutuklasanda gözaltýna alsan da bu halk oradankendi iradesini çýkaracak. Sana tes-lim olmayacak" dedi.

‘ÖZEL HARP DAÝRESÝNÝNYAPTIÐINI ÞÝMDÝ AKPMEDYASI YAPIYOR'Baþbakan'a seçim barajýný indirme

çaðrýsý yapan Kýþanak, þunlarý ifadeetti: "Baþbakan çaðrýmýz var. Seçim

barajýný indir. Kenan Evren'in barajý-na sýðýnma, tutuklanan siyasetçileriserbest býrak. Terörle mücadeleyasasýný kaldýr. Ýkiyüzlü siyaseti vekara propagandayý býrak, 90'lý yýllar-da Özel Harp Dairesi'nin yürüttüðüpsikolojik savaþý, þu anda AKPmedyasý yapýyor."

Türkiye'de uygulanan seçim sis-teminin siyasi partiler için eþitkoþullar içermediðinin altýný çizenKýþanak, "Seçime demokratik ve eþitkoþullarda gidelim, görelim o zamansen kaç gramsýn. Bir taraftan barajasýðýnacaksýn, bir taraftan 186 milyonTL hazineden para alacaksýn ondansonrada bunun adýna adil seçimdiyeceksin. Bu sadece resmi olarakaldýklarým. AKP, CHP, MHP hazinepartisidir. Devlet partisidir. Hazinedenpalazlanan partilerdir. Dünyanýnhiçbir yerinde bu yok. Ya tüm par-tilere yardým yaparsýn ya da kendineayrýmcýlýk yapmazsýn. Halkýn par-alarýyla kendisine ayrýmcýlýk yapanbir Baþbakan'dan eþitlik ve adaletiçinde bir seçim yarýþý beklenemez.Ama biz bunlara raðmen beþ parasýzda olsak halkýmýzýn fedakarlýðý ile oseçim barajýný anlamsýz kýlacaðýz. 12Haziranda öyle güçlü bir sonuç ala-caðýz ki; baþbakan kaç gramolduðunu görecek" dedi.

Kýþanak, Demokrasinin olmadýðý birCumhuriyetin kendisini yaþatamaya-caðýný belirterek, Cumhuriyet iledemokrasinin buluþma zamanýnýngeldiðinin söyledi. Kürt sorununçözümünün Demokratik Cumhuriyetile olacaðýnýn vurgulayan Kýþanak,"1911-1925 yýllarý arasýnda yaþanan-larý bilirsek bu gün yeniden ayný yan-lýþlarý yapmayýz. O süreçte yapýlanyanlýþlar 85 yýl kaybettirdi. Bunlarý bil-erek bu güne bakmak ve DemokratikCumhuriyeti oluþtururken, bu hatalarýyeniden yapmamak gerekir" dedi.

‘NEWROZ KENDÝMÝSYONUNU OYNAMALI'Newroz hazýrlýklarýný 138 merkezde

yaptýklarýný belirten Kýþanak, halkaNewroz etkinliklerine katýlým çaðýrýsýyaparak þunlarý söyledi: "Newroz kut-lamalarý sürece uygun þekildegörkemli kutlanacaktýr. Her yerdehalkýmýz bu günden bu kutlamalarahazýrlanýyor. Herkes kendisinekýyafetler diktiriyor. Çünkü buNewroz her bayram kadar önemliama bir farký var. Tarihsel süreçnedeniyle Newroz kendi misyonunuoynamalýdýr. Kürt sorunundemokratik çözümü noktasýndahalkýn iradesi açýða çýkmalýdýr. BuNewroz da temel sloganýmýz 'onurlubir yaþam için ya özgürlük ya özgür-lük' olacak. Newroz, MazlumDoðan'ýn zalimlere karþý özgürlükateþini yaktýðý gündür. 92'de Cizre'deNusaybin'de üzerine ateþ açýlarakkatledilen onlarca Kürt yurttaþýandýðýmýz bir gündür. Newroz þehit-lerini saygýyla anýyoruz."

Kýþanak, konuþmasýnýn sonundaKürtçe, "Newroza me pîroz be" diy-erek Newroz'u kutladý.

“Hamas'a oy veren halk da bize oy veren nedir?”