16
SINIRSIZ, SÝLAHSIZ, GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN ! yeniçað haftalýk siyasi gazete BU MEMLEKET BÝZÝM! SERHAN Uzun lafýn kýsasý... 31 ARALIK 2010 CUMA 20 1024 2 TL YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ 3 2010 yýlý da sona erdi… Bu yýl da "yýlsonuna kadar çözüm" masallarý ile geçiþtirildi… Eroðlu'nun Talat'ýn yolunu izlediði belli, Talat da yýlsonu deye deye kendisi yolun sonunu bulduydu ama Kýbrýs sorunu baki kaldý Kýbrýs sorunu ile ilgili bugüne kadar izlenen yolun baþarýsýz olduðu açýktýr, bu nedenle yeni metodlarla yola devam etme ihtiyacý vardýr. Bu nedenle bugüne kadar uzlaþýlanlarýn yer alacaðý bir çerçeve antlaþmasýnýn hemen imzalanmasý ve ondan sonra ise anlaþýlan konularýn hemen hayata geçirileceði yeni bir müzakere süreci bizi sorunun çözümüne götürebilir… Bunlar gerçekleþtirilirken toplumlararasý güvensizliði ortadan kaldýrmaya yönelik güven artýcý önlemler hemen hayata geçirilerek sürecin hýzlandýrýlmasý saðlanabilir. Bu sürece Maraþ'ýn yasal sahiplerine iadesi ve eþ zamanlý olarak Maðusa Limanýn direk ticarete açýlmasý ile baþlamak önemli bir adým olabilir. Bu adým ciddi miktarda Kýbrýslýnýn çözüm sürecine yeniden inanmasýný saðlayacaktýr… Bölgesel askersizleþtirmeler ve ara bölgenin yeniden yasal sahiplerine verilerek iskana açýlmasý da diðer önemli bir adým olacaktýr. Daha az komplike olan yeni geçiþ noktalarýnýn açýlmasý artýk toplum liderlerinin görüþme takviminden çýkarýlmalýdýr. Daha alt düzeyde görüþmelerle hýzlý þekilde Kýbrýslýlarýn yaþamlarýný ve seyahat özgürlüklerini daha kolaylaþtýracak yeni geçiþ noktalarý hýzlý þekilde açýlarak hayata geçirilmeli, geçiþ noktalarýndaki bürokratik iþlemler de azaltýlmalýdýr. Bunlarýn çözüm sürecine olumlu etkileri hemen görülecektir Kýbrýs sorununun çözümü için müzakere süreci devam ederken AB müktesebatý askýdan indirilerek kuzeyde hemen uygulanmalýdýr. Bu da Kýbrýslý Türkler ve AB arasýnda güçlü bir bað oluþturacaktýr… Yoðun bir çalýþma süreci yerine bugünkü gibi nereye gittiði belli olmayan tümünde anlaþýlýncaya kadar hiçbirinde anlaþýlmýþ sayýlmayacak "bütünlük" etiketi takýlan görüþme süreci bizi kalýcý bir bölünmeye götüreceði açýktýr. Bu nedenle YKP, kaybedilen 2010 yýlý gibi 2011 yýlýnýn da kaybedilmemesi için herkesi bir kez daha mücadeleye ve daha fazla çaba koymaya çaðýrýr KUTLAMA Yeniçað Gazetesi ve Yeni Kýbrýs Partisi olarak tüm halkýmýzýn yeni yýlý kutlarýz. Yeni gelen yýlýn sýnýrsýz, silahsýz, askersiz, garantörsüz birleþik bir Kýbrýs'ýn mümkün olmasýnýn temellerinin atýlacaðý bir yýl olmasýný dileriz… Yeni gelen yýlý kutlamak için tüm parti üyesi, sempatizaný ve parti dostlarýmýzý 4 Ocak 2011, Salý günü 19:30'da YKP'de buluþmaya davet ederiz… Talat 'yýlsonu biter' dediydi, yolun sonunu buldu, Eroðlu da aynisi dedi ama 2010'da da Kýbrýs sorunu gene bitmedi MASAL HALA DEVAM EDÝYOR

yenicag 31122010

Embed Size (px)

DESCRIPTION

yenicag 31122010

Citation preview

Page 1: yenicag 31122010

SINIRSIZ, SÝLAHSIZ,GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS

MÜMKÜN!yeniçað

ha f ta l ý k s i yas i gaze te

BU MEMLEKET

BÝZÝM!

S E R H A N G A Z Ý O Ð L U

Uzun lafýn kýsasý...

TARÝH: 31 ARALIK 2010 CUMA YIL: 20 SAYI: 1024 FÝYATI: 2 TL SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

3

● 2010 yýlý da sona erdi… Bu yýl da "yýlsonunakadar çözüm" masallarý ile geçiþtirildi…Eroðlu'nun Talat'ýn yolunu izlediði belli, Talat dayýlsonu deye deye kendisi yolun sonunu bulduydu ama Kýbrýs sorunu baki kaldý

● Kýbrýs sorunu ile ilgili bugüne kadar izlenen yolun baþarýsýz olduðu açýktýr, bu nedenle yenimetodlarla yola devam etme ihtiyacý vardýr. Bunedenle bugüne kadar uzlaþýlanlarýn yer alacaðýbir çerçeve antlaþmasýnýn hemen imzalanmasýve ondan sonra ise anlaþýlan konularýn hemenhayata geçirileceði yeni bir müzakere süreci bizisorunun çözümüne götürebilir… Bunlar gerçekleþtirilirken toplumlararasý güvensizliðiortadan kaldýrmaya yönelik güven artýcý önlemlerhemen hayata geçirilerek sürecin hýzlandýrýlmasý

saðlanabilir. Bu sürece Maraþ'ýn yasal sahiplerine iadesi ve eþ zamanlý olarak Maðusa Limanýn direk ticarete açýlmasý ile baþlamak önemli bir adým olabilir. Bu adým ciddimiktarda Kýbrýslýnýn çözüm sürecine yenideninanmasýný saðlayacaktýr… Bölgesel askersizleþtirmeler ve ara bölgenin yenidenyasal sahiplerine verilerek iskana açýlmasý dadiðer önemli bir adým olacaktýr. Daha az komplike olan yeni geçiþ noktalarýnýn açýlmasýartýk toplum liderlerinin görüþme takvimindençýkarýlmalýdýr. Daha alt düzeyde görüþmelerlehýzlý þekilde Kýbrýslýlarýn yaþamlarýný ve seyahatözgürlüklerini daha kolaylaþtýracak yeni geçiþnoktalarý hýzlý þekilde açýlarak hayata geçirilmeli,geçiþ noktalarýndaki bürokratik iþlemler deazaltýlmalýdýr. Bunlarýn çözüm sürecine olumlu

etkileri hemen görülecektir

● Kýbrýs sorununun çözümü için müzakere süreci devam ederken AB müktesebatý askýdanindirilerek kuzeyde hemen uygulanmalýdýr. Bu daKýbrýslý Türkler ve AB arasýnda güçlü bir baðoluþturacaktýr…

●Yoðun bir çalýþma süreci yerine bugünkü gibinereye gittiði belli olmayan tümünde anlaþýlýncaya kadar hiçbirinde anlaþýlmýþ sayýlmayacak "bütünlük" etiketi takýlan görüþmesüreci bizi kalýcý bir bölünmeye götüreceði açýktýr.Bu nedenle YKP, kaybedilen 2010 yýlý gibi 2011yýlýnýn da kaybedilmemesi için herkesi bir kezdaha mücadeleye ve daha fazla çaba koymayaçaðýrýr

KUTLAMA

Yeniçað Gazetesi ve Yeni Kýbrýs Partisiolarak tüm halkýmýzýn yeni yýlý kutlarýz.

Yeni gelen yýlýn sýnýrsýz, silahsýz, askersiz,garantörsüz birleþik bir Kýbrýs'ýn mümkün

olmasýnýn temellerinin atýlacaðý bir yýlolmasýný dileriz…

Yeni gelen yýlý kutlamak için tüm partiüyesi, sempatizaný ve parti dostlarýmýzý

4 Ocak 2011, Salý günü 19:30'da YKP'de buluþmaya davet ederiz…

Talat 'yýlsonu biter' dediydi, yolun sonunu buldu, Eroðlu daaynisi dedi ama 2010'da da Kýbrýs sorunu gene bitmedi

MASAL HALADEVAM EDÝYOR

Page 2: yenicag 31122010

HABER2 31 ARALIK 2010 CUMA

TESEV Dýþ Politika Programý, 16Aralýk'ta Lefkoþa Ara Bölge'de "Ortakbir Amaç Üzerinden Uzlaþmak:Kýbrýs'ta Mülteci ve Sýðýnmacýlar içinÝnsan Haklarý" (Reconciliation througha Common Purpose: Third PartyHuman Rights in Cyprus) baþlýklý yeniraporunun tanýtýmýný gerçekleþtirdi.Rapor, TESEV, Global Political TrendsCenter (GPoT) ve Kýbrýslý Türk ÝnsanHaklarý Vakfý'nýn (KTÝHV) ortak çalýþ-masý olup, Dr. Christalla Yakinthou veÖncel Polili tarafýndan kaleme alýndý.

Rapor, Kýbrýs'ýn iki tarafýnda mültecive sýðýnmacýlarýn maruz kaldýðý insanhaklarý ihlallerini inceleyen bir yýllýkçalýþmanýn son aþamasýný teþkiletmektedir. Raporun öne sürdüðü enönemli tez adanýn iki tarafýnda da mül-teci ve sýðýnmacýlarýn benzer sorunlarýyaþadýðý ve Kýbrýs'taki siyasi durumunkurbanlarý olduklarýdýr. Rapor, mültecive sýðýnmacýlarýn durumlarýnýndüzeltilmesi için somut öneriler sun-makta ve Kýbrýslý Rum ve Türktoplumlarýnýn kendi toplumlarý dýþýnda-ki insanlarýn haklarý için iþbirliði vediyalog içerisinde bulunmalarý gerek-tiðini söylemektedir.

Raporun giriþiTESEV Dýþ Politika Programý ve ÝKÜ

- Küresel Siyasal Eðilimler Merkezi(GPoT) imzalý raporun girþi kýsmýþöyle:

"Mülteci ve sýðýnmacýlarýn durumutüm dünyada son derece sorunludur.Birleþmiþ Milletler Mülteciler YüksekKomiserliði Ofisi'nin verdiði bilgileregöre 2009 yýlýnda dünya çapýnda 15.2milyondan fazla mülteci ve yaklaþýk birmilyona yakýn da sýðýnmacý bulun-maktaydý.1 Bu rakam sadece 12 ayiçerisinde herhangi bir sebeptendolayý kötü muamele gördüðü içinbaþka bir ülkeye kaçmýþ olan veyakaçmak ya da sýðýnmak isteyen insan-larý temsil etmektedir. Uluslararasýçatýþmalardan kaçan çok sayýda mül-teci, Pakistan gibi yerlerde ya daÝngiltere ve Ýsveç gibi daha iyi bilinenev sahibi ülkelerde korunma talebindebulunmuþtur.

Rakamlarýn ortaya koyduðu tabloyaraðmen, üçüncü ülkelerden gelen mül-teci ve sýðýnmacýlar meselesi, Kýbrýsadasý için nispeten yeni bir konudur.Gerçekten de, bölünmüþ olan adaüçüncü ülkelerden gelen mülteci vesýðýnmacýlara yaygýn olarak evsahipliði yapan bir ülke olarak tanýn-mamaktadýr. Bu durumun sebebiKýbrýs sorununun adanýn her ikitarafýnda da diðer siyasi meselelerinönüne geçmesi olabilir. Kýbrýs'tasiyaset bu bölünme etrafýnda þekillen-mektedir. Örneðin Birleþmiþ MilletlerMülteciler Yüksek Komiserliði(BMMYK) (United Nations HighCommissioner for Refugees -UNHCR) Kýbrýs Cumhuriyeti kontrolüaltýndaki bölgelerde faaliyet gös-terirken, Yeþil Hattýn kuzeyindekiKýbrýs Türk yönetiminin2 siyasî olaraktanýnmamasý sebebiyle onlarlatemasa geçmemektedir. Bu diyalog veiþbirliði eksikliði, üçüncü ülkelerdengelen mülteci ve sýðýnmacýlarýn insanhaklarý üzerinde olumsuz etkiye sahip-tir. Kýbrýs adasýna sýðýnma amacýylagelen kimselerin kendileri de adadakisiyasî durumun maðduru haline

gelmektedir. Bu kimselerin ihtiyaçlarýve haklarýyla ilgilenmek için daha fazlaçalýþma yapýlmasý gerekmektedir.

Elinizdeki rapor iki araþtýrmacýtarafýndan hazýrlanmýþtýr: Kýbrýs Rumtoplumundan Dr. Christalla Yakinthouve Kýbrýs Türk toplumundan ÖncelPolili. Raporun amacý, adanýn her ikitarafýndaki üçüncü ülkelerden gelenkiþilerin insan haklarý meselesini elealmak; süregelen siyasî çözümsüzlük-ten nasýl etkilendiklerini görmek vekarþýlaþtýklarý zorluklarýn azaltýlabilme-si için neler yapýlabileceðine bakmak-týr. Kýbrýs meselesi henüz çözüle-memiþ olsa da, bu durum temel hakve özgürlüklerin göz ardý edilmesi içinbir mazeret teþkil etmemelidir. Burapor, Türkiye Ekonomik ve SosyalEtüdler Vakfý (TESEV) ve KüreselSiyasal Eðilimler Merkezi (GlobalPolitical Trends Center - GPoT)tarafýndan Kýbrýslý Türk Ýnsan HaklarýVakfý (KTÝHV) ile iþbirliði içerisindeyürütülen bir yýllýk bir projenin sonu-cunda ortaya çýkmýþtýr. Proje kap-samýnda adanýn her iki tarafýndakiinsan haklarý savunucularýnýn veaktivistlerinin halka açýk çeþitli forum-larda görüþleri alýnmýþtýr. Rapor, buproje faaliyetlerinin sonucunda ortayaçýkmýþtýr.

Rapor, resmî anlatýlarý yinelemek-tense, adanýn her iki tarafýnda da mül-teci ve sýðýnmacýlar tarafýndanyaþanan tecrübeleri ve iltica sürecinikolaylaþtýrmayý hedefleyen politikaönerileri sunmayý amaçlamaktadýr.Ayný þekilde rapor, Kýbrýs'ýn ikitoplumu arasýnda iþbirliðini savun-maya da önem vermektedir. Þeffaf veortaklaþa yürütülen bir süreçle üçüncütaraflarý ilgilendiren bir meseleyi çözm-eye çalýþýrken, iki taraf arasýndagüven ve iþbirliði tesis edilmesi ümitedilmektedir. Daha geniþ birçerçevede bu proje, her iki toplumu dailgilendiren, ancak Kýbrýs sorunuyladoðrudan alakadar olmayan bir mese-le üzerinden bir köprü kurmayýamaçlamaktadýr. Kýbrýs meselesineadil bir çözümün getirilmesi ancaktoplumlarýn uzlaþmasý sayesindemümkün olacaktýr.

Araþtýrmacýlar raporda bulgularýnýdört bölümde toplamýþlardýr.

Birinci bölümde her iki toplumdakisýðýnma meselesinin hukukî ve siyasîçerçevesi ana hatlarýyla ortaya konul-muþtur. Ýkinci bölümde, Kýbrýs'a sýðýn-ma talebiyle gelen mültecilere her ikitoplum tarafýndan nasýl yaklaþýldýðýincelenmiþtir.Üçüncü bölüm, Kýbrýs'asýðýnma talebiyle gelen mültecilerkonusunda en çok göz ardý edileninsan haklarý meselelerini detaylý birþekilde ortaya koymaktadýr.

Son olarak dördüncü bölüm ise, birdizi iyileþtirme teklifi ve politika önerisisunmaktadýr. Bu teklif ve önerilerinuluslararasý toplum, ilgili Kýbrýsmakamlarý ve bu alanda çalýþan siviltoplum kuruluþlarý tarafýndan dikkatealýnacaðýný ümit ediyoruz."

Raporun adresi:http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PD

F/DPT/KBRS/YYN/Trkibrism%C3%BClteciWEBicin20_12_10.pdf

http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DPT/KBRS/YYN/reconciliation_through_a_common_purpose.pdf

KTÝHV, TESEV ve GPoT'dan ortak Kýbrýs insan haklarý raporu

“Kýbrýs'ta Mülteci ve Sýðýnmacýlar için Ýnsan Haklarý”

Irkçý Ulusal Halk Cephesi (ELAM) 28 Aralýk akþamýLarnaka kentinde, Yunan milliyetçiliðini öne çýkaran,yabancý aleyhtarý bir yürüyüþ gerçekleþtirdi. ELAM örgütünün Larnaka SahilYolu'nda (Hurmalar) yer alan mitingi olaysýz sonuç-landý. Polisin çok geniþ güvenlik önlemleri aldýðý göz-den kaçmadý. Rum polisinin, yürüyüþ öncesindealarma geçtiði belirtilirken, "kaçak iþçiler Kýbrýs'tandefolsun" sloganlarý atýldý. Saat 19.30'da AvrupaMeydaný'nda baþlayan yürüyüþe katýlan Rum genç-lerinin siyah pantolon ve ceket giydikleri, ayrýcaaskeri bir disiplin sergiledikleri görüldü. Taþýnanpankartlarda "Kýbrýs Yunandýr", "Her kaçak iþçi, birElen iþsiz" sloganlarýnýn yaný sýra, Hristofyas'ýeleþtiren ifadeler yer aldý.

Antifaþist Ýnisiyatif Larnaka'da düzenlenennefret yürüyüþünü kýnadýAntifaþist Ýnisiyatif Larnaka'da düzenlenen nefret

yürüyüþünü 23 Aralýk'ta yayýnladýðý açýklama ilekýnadý. Konu ile ilgili açýklama þöyle:

28 Aralýk günü, Larnaka'da, ELAM, sözde sebebigöçmen ve Kýbrýslý Türklerden gelen "tehdit" olan,ýrkçý ve gözdaðý vermeyi amaçlayan bir baþkayürüyüþ düzenliyor. Bu, Kasým baþý ayný þehirdegerçekleþen benzeri bir yürüyüþ sýrasý göðsünden,"bilinmeyen" kiþilerce býçaklanan Kýbrýslý Türkmüzisyen Sertunç Akdoðu'nun yaralarý daha kapan-madan gerçekleþtirilmektedir. ELAM sadece aþýrýsað, milliyetçi ve ýrkçý bir örgüt deðildir. Üyelerisadece Grivas ve EOKA B'ye imrenen kiþilerdeðildirler. ELAM bir NAZÝ örgütüdür. YürüyüþlerindeYunan bayraklarýný destek için olan tahta sopalarýnýsaklamak için kullanýrlar. Askeri tarzda yürüyüþleri vesiyah üniformalarý sadece yabancýlarý deðil tümtoplumu korkutma amaçlýdýr. Alman neo-Nazi partisiNPD ve 'Chrysi Avgi' (Altýn Þafak) gibi birçok benzerAvrupa örgütleri ile baðlantýlarý vardýr. Bunlar, insan-lýk tarihinde en fazla bilinen katil, Adolf Hitler hakkýn-da "tarihin yargýlayacaðý" biri olarak bahsetmekte-dirler. Gelecekte!? Yürüyüþlerine ek olarak, diðeraþýrý sað örgütlerle birlikte, Larnaka FinikudesPlajý'nda ve diðer þehirlerde (en sonu Lefkoþa'da),Türk takýmý olan Pýnar Karþýyaka oyuncularýna - salýakþamý Apoel ile olan FIBA Eurochallenge basketbolmaçýndan sonra - saldýrmýþlardýr. Bu örgütlergeceleri karanlýkta sokaklarda gruplar halindedolaþarak göçmenlere ya da görüntülerini beðen-

medikleri veya onaylamadýklarý gençlere saldýrmak-tadýrlar. Sýradan insanlarýn ekonomik krizden dolayýolan korku, iþsizlik ve umutsuzluklarýný, kabulgörmek ve hatta nihai amacý toplumun alttabakalarýndakilerinin üzerinde tamamen bir baskýrejimi oluþturmak olan hareketlerinin saflarýna kat-mak için sömürmektedirler. ELAM, Yunanistan'dakikardeþ örgütü 'Chrysi Avgi' gibi bir neo-Nazi çetesin-den baþka bir þey deðildir. 'Chrysi Avgi' üyeleri,sadece ýrkçýlýk karþýtý olduðu için bir kadýn öðrencininyüzüne gamalý haç kazýmýþlardý. Böyle çetelerin bazývicdansýz politikacýlar tarafýndan dolaylý ya da dahakötüsü doðrudan desteklenmeleri utanç vericidir. Bupolitikacýlar, göçmenler ve Kýbrýslý Türkleri, yoksulKýbrýslý Rumlarýn zararýna, devlet hazinesindençalan, "ayrýcalýklýlar" olarak göstermek için akýlalmaz yalanlar uydurmaktadýrlar. Bu kirli oyundabelirli medya kuruluþlarýnýn istekli desteðinegüvenebilmeleri bir utanç kaynaðýdýr. Bazý siyasetensorumsuz gazeteciler yabancý düþmanlýðýný büyüt-mek için yoksulluðun yayýlmasýnýn ve iþsizliðin yarat-týðý durumu manipüle etmektedirler. Krizin sorumluolan ekonomik olarak ayrýcalýklý azýnlýk, krizden etk-ilenenlerin yoksullar olmasýný garanti altýna alýrken,bu gazetecilerin amaçlarý göçmenleri günah keçisiilan etmektir. Devlet organlarýnda sorumlu olanlarave özellikle de Baþsavcýya, ýrkçý, etnik nefret ve þid-dete teþvik eden kamu açýklamalarýnýn ve örgütlerinhukuka göre deðerlendirilmeleri için sorumluluklarýnasahip çýkmalarý çaðrýsýný yaparýz. Herkese, bireylere,örgütlere ve siyasi partilere, demokrasi vedemokratik özgürlükleri özenti 'Führerlerden' koru-mak için bizimle durmak ve neo-Nazileri durdurmamücadelesine katýlmalarý çaðrýsýnda bulunuruz.

ELAM’dan Larnaka'da yürüyüþ:

KTÖS, KTAMS ve Dev-Ýþ, Güney Kýbrýs'ta oynananbasketbol maçýnda bazý APOEL taraftarlarýnýnTürkiye'nin Pýnar Karþýyaka basketbol takýmýnayönelik saldýrýlarýnýn kabul edilemez davranýþlarolduðunu; böyle davranýþlarý tasvip etmemekle birlik-te, bu olaylardan medet umarak Kýbrýslý Rumlarý"ötekileþtirmeye" çalýþan tüm söylemlerin dekarþýsýnda olacaklarýný açýkladý. KTÖS EðitimSekreteri Mustafa Özhür, KTAMS Genel SekreteriÝbrahim Gencal ve Dev-Ýþ Baþkaný Mehmet Seyisortak yazýlý açýklamalarýnda, Kýbrýs'ýn güneyindeyaþanan faþist saldýrýlarý fýrsat bilerek çözümsüzlük-ten beslenen odaklarýn yaptýðý açýklamalarý þiddetlekýnadýklarýný belirtti. Konu ile ilgili açýklama þöyle:

Çözüm ve barýþ hedefinde mücadele verilmesigereken bir noktada, Kýbrýs'ýn güneyinde yaþananfaþist saldýrýlarý ve bu saldýrýlarý fýrsat bilerek çözüm-süzlükten beslenen odaklarýn yaptýðý açýklamalarýþiddetle kýnýyoruz.

Limasol'da geçtiðimiz ay barýþ konserinde ýrkçýsaldýrýlarda bulunan aþýrý saðcý zihniyet, bu kez,dostluk ve kardeþlik ruhunun ön planda olmasýgereken bir spor müsabakasýnda hortlayaraksporculara saldýrmýþtýr. Kýbrýs takýmý APOEL ileTürkiye'nin Pýnar Karþýyaka basketbol takýmlarýnýnarasýndaki karþýlaþmanýn tamamlanmasýnýn ardýn-dan, Pýnar Karþýyaka sporcularýna saldýran faþistanlayýþtaki bazý APOEL taraftarlarýnýn yaþattýklarý buolay tüm Kýbrýslýlar adýna utanç vericidir.

Spor olgusu içerisinde siyasi yönü olan aþýrý saðbir görüntü çizen APOEL taraftarlarýnýn budavranýþlarý bir ilk deðildir ve Kýbrýs Cumhuriyeti

makamlarý tarafýndan yeterli önlemler alýnmazsa sonda olmayacaktýr.

Uluslararasý müsabakalarda yetkili merci olanörgütlerin fanatizm, holiganizm gibi unsurlarýn önolana çýkarýldýðý konulara caydýrýcý cezalarla yaklaþ-masý zaruri olmuþtur.

Bazý APOEL taraftarlarýnýn yapmýþ olduðu saldýrýlarkabul edilemez davranýþlardýr. Böyle davranýþlarýtasvip etmemekle birlikte, bu olaylardan medetumarak Kýbrýslý Rumlarý ötekileþtirmeye çalýþan tümsöylemlerin de karþýsýnda olacaðýmýzý vurgularýz.

Türkiye Devlet Bakanlarý Sayýn Egemen Baðýþ veFaruk Özak'ýn bu olaylarý fýrsat bilerek "Bunlarla bir-likte yaþanmaz", "Rum Devleti ile ayný çatý altýndaolmak istemeyiz" þeklindeki açýklamalarý çözümsöylemleri ile örtüþmemektedir.

Keza ülkeyi yönettiðini iddia eden UBP hüküme-tinin Baþbakaný Sayýn Ýrsen Küçük'ün açýklamasý dabarýþ sürecinde samimi olmadýðýný bir kez dahaortaya koymuþtur.

Bir spor karþýlaþmasýnda tasvip edilmeyen çirkinsaldýrýlarý bahane ederek, Kýbrýslý Türklerin barýþýsaðlama çabalarýna darbe vuracak açýklamalardabulunan Baðýþ, Özak ve Küçük barýþ sürecine zararvermektedirler. Ve bu olayý kullanarak sorumsuzcaýrkçý açýklamalarda bulunmuþlardýr.

Sendikalarýmýz, Kýbrýslý Türklerin iki toplumu yakýn-laþtýrma ve Kýbrýs'ta barýþý saðlama çabalarýna, isterGüney'den isterse Kuzey'den olsun zarar verecekaçýklamalarda veya saldýrýlarda bulunanlara karþýmücadelesini sürdürecektir. Kýbrýslý Türklerin, þoven,fanatik ve faþist baskýlara karný toktur.

KTÖS, KTAMS ve DEV-ÝÞ, Pýnar Karþýyaka'ya saldýrý sonrasý geliþmeleri deðerlendirdi

“Her kaçak iþçi, bir Elen iþsiz”

Page 3: yenicag 31122010

HABER 31 ARALIK 2010 CUMA 3

MASAL HALADEVAM EDÝYORYKP Yürütme Kurulu Yürütme KuruluSekreteri Murat Kanatlý 2010 yýlýný veKýbrýs sorunundaki son geliþmelerideðerlendirdi. Konu ile ilgili açýklamaþöyle:

2010 yýlý da sona erdi… Bu yýl da "yýl-sonuna kadar çözüm" masallarý ilegeçiþtirildi…

Eroðlu'nun Talat'ýn yolunu izlediði belli,Talat da yýlsonu deye deye kendisi yolunsonunu bulduydu ama Kýbrýs sorunubaki kaldý…

Sorun yalnýz bizim sorunumuz olmak-tan bir süre önce pratik olarak da çýktý.NATO-AB iliþkilerinde yaþanan sorun-larýn kaynaðýndan en önemlilerinden biride Kýbrýs sorunu olduðu son NATO'nunzirvesinde bir kez daha hatýrlandý. KýbrýsCumhuriyeti'nin denizdeki haklarý ile ilgiliyaptýðý antlaþmalarla da Türkiye ilebölgedeki diðer ülkeler arasýnda gerilim-ler çýkmaktadýr yakýnda da daha büyüksorunlar çýkacaðý bellidir. Türkiye-ABgörüþmelerindeki týkanýklýklardan enönemlisini de Kýbrýs oluþturmaktadýr.Ortadoðu'da barýþ için uðraþtýðýnýsöyleyen AB'nin dümenine bölgedekiçatýþmalý bölge olma özelliði sürdürenKýbrýs'ýn 2012'de geçecek olmasý gibi birtuhaf duruma daha da yaklaþýlmýþdurumdayýz. 2012 Kýbrýs dönembaþkanlýðýnda Türkiye-AB iliþkilerininnasýl yürütüleceði de merak konusudur.2011 Temmuz'undan itibaren AB dönembaþkanlýðý triosu Danimarka, Polonya veKýbrýs'a geçecek yani Kýbrýs CumhuriyetiAB dönem baþkanlýðý sürecine 1Temmuz'dan itibaren resmen girecek,

bunun etkileri de mutlaka hemen görüle-cektir.

2010, Kýbrýs'ýn kuzeyindeki sorunlarýnda katmerlenerek arttýðý bir yýl oldu. Buartan sorunlar daha fazla dýþarýya göçüberaberinde getirdi ancak dýþardan dadaha fazla göç almaya da devam ediy-oruz. Nüfus sorunu artýk Kýbrýs'ýnkuzeyinde yaþayan herkese ait, herkesbu sorundan þikayetçi…

Hýzlý þekilde geliþen ve deðiþen nüfusdengeleri daha fazla cami yapýmýný,daha fazla kuran kursu talebini deotomatikman gündeme getirmektedir.Hýzla bozulan ekonomik yapý içindeTürkiye'ye baðýmlýlýk daha da artmakta,daha fazla ekonomik sektörünKýbrýslýsýzlaþmasý hýzla devam etmekte-dir… Her alandaki asimilasyon dadevam etmektedir. Bu süreç elbette kiKýbrýs sorununun çözümsüzlüðüne dedaha fazla katký koyacaktýr.

Tüm bu nedenler Kýbrýs sorununçözümü konusunda 2011 yýlý kritik ola-caktýr.

Kýbrýs sorunu ile ilgili bugüne kadarizlenen yolun baþarýsýz olduðu açýktýr,bu nedenle yeni metodlarla yola devametme ihtiyacý vardýr.

Bu nedenle bugüne kadar uzlaþýlan-larýn yer alacaðý bir çerçeve antlaþ-masýnýn hemen imzalanmasý ve ondansonra ise anlaþýlan konularýn hemenhayata geçirileceði yeni bir müzakeresüreci bizi sorunun çözümüne götüre-bilir… Bunlar gerçekleþtirilirken toplum-lararasý güvensizliði ortadan kaldýrmayayönelik güven artýcý önlemler hemen

hayata geçirilerek sürecin hýzlandýrýl-masý saðlanabilir. Bu sürece Maraþ'ýnyasal sahiplerine iadesi ve eþ zamanlýolarak Maðusa Limanýn direk ticareteaçýlmasý ile baþlamak önemli bir adýmolabilir. Bu adým ciddi miktardaKýbrýslýnýn çözüm sürecine yenideninanmasýný saðlayacaktýr… Bölgeselaskersizleþtirmeler ve ara bölgeninyeniden yasal sahiplerine verilerekiskana açýlmasý da diðer önemli bir adýmolacaktýr. Daha az komplike olan yenigeçiþ noktalarýnýn açýlmasý artýk toplumliderlerinin görüþme takviminden çýkarýl-malýdýr. Daha alt düzeyde görüþmelerlehýzlý þekilde Kýbrýslýlarýn yaþamlarýný veseyahat özgürlüklerini daha kolaylaþtýra-cak yeni geçiþ noktalarý hýzlý þekildeaçýlarak hayata geçirilmeli, geçiþ nokta-larýndaki bürokratik iþlemler de azaltýl-malýdýr. Bunlarýn çözüm sürecine olumluetkileri hemen görülecektir…

Kýbrýs sorununun çözümü için müza-kere süreci devam ederken AB mükte-sebatý askýdan indirilerek kuzeydehemen uygulanmalýdýr. Bu da KýbrýslýTürkler ve AB arasýnda güçlü bir baðoluþturacaktýr…

Böylesi yoðun bir çalýþma süreci yerinebugünkü gibi nereye gittiði belli olmayantümünde anlaþýlýncaya kadar hiçbirindeanlaþýlmýþ sayýlmayacak "bütünlük"etiketi takýlan görüþme süreci bizi kalýcýbir bölünmeye götüreceði açýktýr.

Bu nedenle YKP, kaybedilen 2010 yýlýgibi 2011 yýlýnýn da kaybedilmemesi içinherkesi bir kez daha mücadeleye vedaha fazla çaba koymaya çaðýrýr.

Denizlerde kavga büyüyor

● Ýsrail Kýbrýs ile denizi paylaþtý...

(Yeniçað) Uluslararasý deniz antlaþmalarýna göre KýbrýsCumhuriyetinin etrafýndaki denizde kendi ekonomik alansaptama çalýþmalarý çerçevesinde Kýbrýs Cumhuriyeti bukez Ýsrail ile antlaþma yaparak hudut çizdi. Buna göreKýbrýs bu hudut içinde baþka ülkelere ekonomik yararlan-ma hakký vermeyecek ve kendi yeraltý servetlerini kul-lanacak. Bilindiði gibi daha önce de Mýsýr, Suriye veLübnan ile antlaþma çalýþmasý yapmýþ ve Mýsýr ilebaðlamýþtý. Lübnan ile yapýlan henüz Meclisinde onayla-mamýþtý.

Türkiye bunlara karþý çýkýp Kýbrýs Türk bölgesinin deKýbrýs kuruluþ antlaþmalaarýna göre hak sahibi olduðunuileri sürmekte ve Kýbrýs'ýn yeniden birleþmesini bek-lemelerini talep etmektedir.

Ancak bekleme itirazýna raðmen AB ve AmerikaTürkiye'nin bu tutumuna katýlmamaktadýr. NitekimAmerikan þirketlerinden de doðal gaz araþtýrmalarý içinKýbrýs'ýn ekonomik münhasýr bölgesinde yapýlan ihaleyekatýlanlar olmuþtu.

Türkiye ilgili devletlere bu antlaþmalarý kabul etmediðinibildirerek denizlerde savaþ gemileri de dolaþtýrmýþtý.

Türkiye'nin ilgili devlere buralarda kendi haklarý olduðunubildirdiði ve itiraz ettiði haber veriliyor ama Türkiye'ninhakkýnýn ne olduðunun tanýmý haberlerde yer almýþ deðil.Türkiye adalarýn ekonomik alan veya kýta sahanlýðý yokturdiye Ege denizinde yaptýðý itirazýn Kýbrýs Adasý içindegeçerli olduðunu iddia edip etmediði tam olarak anlaþýlmýþdeðil. Þimdilik itiraz Kýbrýslý Türkler adýna yapýlmýþ deðiþ.Nitekim Kýbrýslý Türkler adýna yaptýðý itirazda Kýbrýs soru-nunun çözümünü beklemek gerekir derken kendisi Kýbrýsile dilediði antlaþmayý yapmakta beis görmemektedir.

Kýbrýs Rum görüþü ise antlaþma yapýlýr yapýlmaz KýbrýslýTürklerin de menfaatlerinin korunacaðýný ile sürerek itirazýkabul etmemektedir.

TC dýþiþleri bakaný Davutoðlu Ýrsen Küçük ile görüþmesisýrasýnda denizlerle ilgili TC tutumunu açýklarken dekonunun ne olduðuna açýklýk getirmemiþ ve Ýrsen'emaaþýný bile sorabildikleri halde Kýbrýs Türk tutumu nedirdiye sormamýþ ve onu açýklamaya dahil etmemiþti.Türkiye adalarýn denizlerde sözü olmaz tutumunu KýbrýslýTürklere de onaylatmaktan kaçýnýyor ki onlardan birdestek þovu yapmýyor. Kýbrýslý Türklerden bizim deni-zlerdeki haklarýmýzý Türkiye tanýyor mu diye soran tekgazete olan Yeniçað olduðu için durum çok ders verici…

Bilindiði gibi deniz hukuku son zamanlarda çok deðiþmiþve denizlerde geniþ alanlar ekonomik çýkarlar için ayrýl-maya baþlanmýþtýr. Uluslararasý antlaþmalar da bunlarýdüzene sokmuþtur. Uluslar arasý sular yeni duruma görebaþtan çizilmiþtir. Türkiye Ege denizin çok özel durumudolayýsýyla bu antlaþmalarýn bazý maddelerine itiraz etmiþve Ege için ayrý bir statü kabul etmiþtir. Ancak KýbrýsEge'de deðildir ve kendisi ayrý bir ülke ve Ada'dýr. Bunedenle Türkiye'nin tutumu Ege'nin durumu ile ilgiligerekçesine bile ters olur þayet Kýbrýs'ýn durumunabaðlarsa…

Ýçiþleri Bakanlýðý yurtdýþýnda oykullanýlmasýna hazýrlanýyor(KHA) - Ýçiþleri Bakanlýðý 22 Mayýs 2011'de yapýlacak olanparlamento seçimlerinde yurtdýþýnda oy kullanacak kayýtlýseçmenlerin, seçim bürolarýný oluþturma hazýrlýklarýnýkolaylaþtýrmak amacýyla Ocak 2011'in sonuna kadar istek-lerini bildirmeye davet etti.

Ýçiþleri Bakanlýðý Daimi Sekreteri Lazaros Savvides, yurt-dýþýndaki kayýtlý seçmenlerin ülkelerini ve tercih ettikleriþehri belirten formu doldurarak ya Kýbrýs'taki yerel ofislereya da e-posta yoluyla [email protected] veya "elec-tions.gov.cy" ve "moi.gov.cy"a beyan etmelerini istedi.

Savvides mevcut rakamlarýn Londra, Atina veSelanik'teki bir önceki seçim bürolarýnýn parlamentoseçimlerinde kullanýlacaðýný gösterdiðini, ilgiye göre,baþka seçim bürolarý da oluþturulabileceðini bildirdi.Formlardaki seçenekler arasýnda Atina, Selanik, Patra,Volos, Ioannina, Rethymno, Xanthi, Londra, Manchester,Brüksel, Sofya ve Prag bulunuyor.

Bir seçim bürosu oluþturulmasý için o bölgede en azkayýtlý 50 seçmen olmasý gerekiyor.

2 Kasým 2010'daki veriye göre kayýtlý seçmenlerin sayýsý,186,964'ü Lefkoþa, 27,576'sý Girne, 104,574'ü Maðusa,51,512'si Larnaka, 106,525'i Limasol ve 39,146'sý Bafolmak üzere toplam 516,297 oluyor.

Lazzaros Savvides, 14 Nisan 2011'de TemsilcilerMeclisi'nin feshetme kararý almasýnýn beklendiðini, bundansonra adaylýk baþvurularýnýn yapýlacaðýný ve seçimgörevlilerinin oluþturulacaðýný bildirdi.

"Türkiye'de Baþlayan Ergenekon SoruþturmasýnýnKKTC ile Baðýný Ele Almak MaksadýylaOluþturulan Meclis Araþtýrma Komitesi" sorusordu, Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliði ÞifaZeki imzasý ile cevap verdi. Cevap aslýnda vatan-daþlýk konusunda durumu net olarak anlatmakta;irade verilen vatandaþlýklarý resmi gazetede yayýn-lanmamasýydý…

Evet, yazýda aynen bu cümle bulunmakta…Mustafa Özbek'in "kktc" vatandaþlýðý ile ilgili"Bakanlar Kurulu kararý 1992 yýlýnda alýnmýþ olupo dönemdeki yürürlükte bulunan yasal mevzuattayurttaþlýðýn kazanýlmasý veya kaybedilmesineiliþkin kararlarýn Resmi Gazetede yayýnlanmasýzorunluluðu bulunmamaktaydý. Ayrýca ilgili döne-min Bakanlar Kurulu üyelerinin iradesi söz konusukararýn Resmi Gazetede yayýnlanmamasýyönündeydi. Keza 25/1993 sayýlý yurttaþlýkYasasýnýn yürürlüðe girdiði 1993 yýlýna kadar geneluygulama da bu yöndeydi. Dolayýsýyla BakanlarKurulu kararý ile yurttaþlýða alýnan ve yayýnlan-mayan baþka yurttaþlýk örnekleri de bulunmak-tadýr."

Bu yazýdan sonra hala Kýbrýs kuzeyinde nüfusubilen, vatandaþlýlarý tam olarak bilen biri var mýdiye sormaya gerek kalýr mý?

Bakanlar Kurulu Sekreterliðinden bir itiraf daha...

Verilen vatandaþlýklarý sakladýk

Page 4: yenicag 31122010

HABER4 31 ARALIK 2010 CUMA

(Yeniçað) Yenidüzen gazetesi makaleyazarlarý Sami, Cenk ve Birikim gibi genelgörüþü haber deðeri kazacak kadar ýsrarlapartilerin ve bu arada CTP'nin bir siyasi pro-grama ihtiyaç duyduðunu ve bunu hazýrlayýphalka takdim etmek ve olmak zorundaolduðunu yazýp durdular. Yeni yýl mesajlarý dabu deðerlendirmelerle toplumun CTP'ye buyüzden daha çok muhtaç olduðunu vurgu-ladýlar.

Görüþüne baþvurulan Durduran CTP dahaaçýlýp saçýlmadan önce de Erçakýca'nýnYenidüzen'in baþýnda iken benzer görüþleriYKP'nin resmi ziyaretinde merkezinde desöylediðini hatýrladýðýný söyledi. Durdurankendisinin de buna o zaman partileri bir arayagetirip genel bir siyasi ekonomik programröportajý yapmak zorundasýnýz dediðini belirt-ti. Ancak böyle bir röportajýn yapýlmadýðýnýhatýrlattý.

Partilerden CTP ve TDP'ye hala daha kýpýr-dar mý diye bakanlar var onun için hala parti-lerin Türkiye'den dayatýlan paketler dýþýndabir programa sahip olmadýðýný düþünen varsaböyle bir röportaj veya baþka türlü bir aydýn-

latma ihtiyacýný duyabilmelidir yoksaYenidüzen yazarlarý da dünyayý keþfettiðinisanan müminler gibi kalplerini kapatmýþlardýr.

Halkýn umuda ihtiyacý olduðu ve kimsedeumut kalmadýðý hiçbir partiden de umut bek-lemediði söylenmekte ve anketlerde de buortaya çýkmaktadýr. Onun için ilk adým halkýnuygulanabileceðine inanabileceði program-lara gereksinimi var. Yoksa göç hýzlanacak veyatýrýmlar bu yüzden de azalacaktýr. Çokdaha önemlisi mücadele edelim de deðiþtire-lim deme þansý da azalacaktýr.

Tabii partiler bakýmýndan inandýrýcýlýk daartýk kazanýlmasý gereken bir kayýptýr.Türkiye'nin dediðinden çýkmayacaðýnainanýlanlar yanýnda adýyla bütünleþen poli-tikalarýn tam tersini yapanlar da vardýr.Bunlarý da adlarýyla baðlayýp bir daha kararverici mekana sokmamak gerek. Örneðin dinistismarcýlarý diye köþe dolduran gazeteMehmet Ali Talat'ýn da seçim var diyeLefke'ye koþup Þeyh Nazým'ýn elini öpmesinede çare bulunmalýdýr. Yoksa kimsede güve-nilirlik kalmaz. Öyle bir þeyh ki videolarý"gavurlarý öldürün" emirleri ile dolu!

Baþpapaz'ýn Kýbrýs ýrklarýn karýþtýðý bir yerolamaz demesini öfke ile ele alanlar bir dekendilerine bakmalýdýrlar. Küçük hanýmasaldýrmak kolaydýr da gereðini yapmak gerek-li. Baþbakanýn görüþmelerden alýnmasý ve birdaha ulu orta gavurdan dost olmazdenilmemesi þarttýr yoksa bu ilelebet KýbrýslýTürk'ün damgasý olur. Tekrar koalisyonahazýrlanan CTP'nin kolunda Küçük'ün bulun-masý onu da lekeler.

Yeni yýl mesajý gibi iyi dilekler yayýmlayanYenidüzen yazarlarý sorumluluk almadanböyle þeyler yapmazlar. Yaparlarsa kendilerinide iþin içine batýrýrlar. Onun için CTP içindeprogramsýzlýktan sýkýlan ve güven kaybýyaþayan kadrolar var olmalý. Onlar halaumutlarýný kesmedilerse savaþacaklardýr.Gelecek yýl bunun koalisyon isteyenler ileistemeyenler kavgasý ile görülmesi ve iyiniyetlilerin "bu aþamada partiyi yýpratmama"telkini ile susturulmasý bekleniyor. Çünkü par-tiden yeni bir program sahibi olduðuna dairiþaret veren olmadý.

TDP'nin UBP'den pas aldýðý ve koalisyonakatýlmasýna büyük þans tanýndýðý da haberler

arasýnda. Ancak UBP çalkantýlý bir durumdave baþka partilere de kanca atmaya çalýþtýðýhaberleri de geliyor. Arabacýoðlu bu iþlerdensýkýlmýþ ve Meclis'e gitmekten vazgeçmiþ.Ejder de ona kanca attý. Hükümet sýralarý sal-lanýp duruyor. Onun için CTP ile büyük koal-isyonun Anavatanlarýnýn da tercihi imiþ.

Ne kadar þahane! Anavatan'dan baðýmsýzbir program için güçlü bir koalisyonaAnavatan'ýn bir seçimi olarak gideceklerikonuþuluyor.

Örneðin Ferdi, "Biz kendimize yetmeliyiz.Türkiye'ye avuç açmaktan kurtulmalýyýz. Buamaçla geniþ tabanlý bir hükümet þart ve neyapalým bu ancak UBP ile mümkün" gibilaflar söylüyor ve halk da yiyor.

Sedar'ýn parti iyiden koptu. Bir Taykacýk adlýkitapla ortada dolaþan Serdar icazet almayýdeðil kaybettiði icazetin intikamýný 'Kýbrýs'ýsatýyorlar' diyerek almak çabasýnda. Babasýda ona destek, 'yandýk bittik; devlet eldengidiyor' havalarýnda. Yenidüzen'in de dikkatiniçekmeyi beceremeyen ve boþ laflarla doluolan Bir Taykacýk kitabý bir ekonomik politikprogram gereksinmesini karþýlayabilmiþ deðil.

YENÝDÜZEN YAZARLARI CTP’DE BULMAYINCA ÝHALEYE ÇIKTI

StarKýbrýs'tan alýnan haberde "Türkiye'deBaþlayan Ergenekon Soruþturmasýnýn KKTCile Baðýný Ele Almak Maksadýyla OluþturulanMeclis Araþtýrma Komitesi" UBP MilletvekiliAhmet Çaluda baþkanlýðýnda son kez top-landý. Meclisten verilen bilgiye göre Komite,hazýrlanan raporu oy birliðiyle onayladý.Komite, Kuzey Kýbrýs'ta 'ErgenekonSoruþturmasýyla' ilgili olarak somut bir bilgiyerastlamadý. Komite, Haziran 2009'danbugüne kadar 10 toplantý yaptý" denmekte…

11 Nisan 2009 tarihli Zaman'ýn haberde;"Ergenekon soruþturmasý yaklaþýk 2 yýldýrTürkiye'nin birinci ana gündemi. Yüzden fazlakiþinin tutuklandýðý soruþturmada eski TürkMetal Sendikasý Baþkaný Mustafa Özbek'teçýkan belgeler sayesinde resmen KKTC'yede uzandý" denmekteydi. Çalluda'nýn bu bel-gelere ulaþmadýðý anlaþýlmaktadýr.

StarKýbrýs'ýn haberinin devamýnda"Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekiliAli Gulle'nin soru önergesine KýbrýsBaþbakaný Ferdi Sabit Soyer'in verdiði ceva-ba göre Özbek ile Türk Metal'in Kýbrýs'takimal varlýðý 9 milyon lira (4 milyon ÝngilizSterlini) idi. Soyer'in yazýlý olarak verdiðicevapta, Özbek ile sendikaya kayýtlý mal var-lýðýnýn tapu kayýtlarý çýkarýldý denilmekte idi.Buna göre Özbek'in þahsî malý olarak kayýtlýbir fabrika, bir bina, iki apartman dairesi, 2tarla, 2 müstakil bina ve bir zeytinlik bulunuy-or. Bu mallarýn deðeri 1 milyon 189 bin ÝngilizSterlini buluyor. Özbek'in üzerine kayýtlý þahsîmal varlýðýnýn yaný sýra Türk Metal üzerindede çok sayýda mal varlýðý söz konusu. Tapuve Kadastro Dairesi kayýtlarýna göre sendikaüzerine kayýtlý 15 adet daire, 1 otel, 4 tarla,bir müstakil ev, bir arsa ve çok sayýda aðaçvar. Bu mallarýn deðeri de 2 milyon 730 binsterlin" denilmekteydi. Komite bunlarý dabulamadý herhalde…

StarKýbrýs'ýn haberinde komitenin neyiincelediðinin cevabý var; "bugüne kadar PolisGenel Müdürlüðü'nün, Nüfus KayýtDairesi'nin, Bakanlar Kurulu Sekreterliði'nin,Baþbakanlýk Müsteþarlýðý'nýn, BaþbakanlýkDenetleme Kurulu'nun ve Baþsavcýlýk'ýn bilgive görüþlerine baþvurulduðu belirtilen açýkla-mada, bilahare Türkiye Cumhuriyeti'ndengelen bilgileri de detaylý bir þekilde deðer-lendirdi"

Geçen aylarda tahliye olan Özbek'le ilgili deÇaluda, "sendikal mücadelede yer aldýðý1994 yýlýndan itibaren Mustafa Özbek ile çokyakýn dostluðu bulunduðunu ve bu dostluðundevam ettiðini" komitenin kapatýlmasý sonrasýyapýlan eleþtirilere cevaben vermiþti. Çaluda,Özbek'i Ergenekon davasýndan tutuklu yargý-landýðý süreçte ziyaret da etmiþti. Bu suretleMeclis'in komitenin baþýna tilkinin kümesebekçi yapýlmasý gibi getirildiði ortaya çýkar.

Özbek'in de içinde olduðu Ergenekon'unKýbrýs baðlantýsýný araþtýrmak için oluþturulankomitenin baþýna getirilen Çaluda'nin komiteüyelerinin bazýlarýna haber vermeden þerik-leriyle apar topar komiteyi kapatmasý ile ilgilikendisine inanmamýzý istiyor! Hoþ devametse n'olacaktý? Kutlu Adalý'nýn cinayetiaraþtýrma komitesinin baþýna gelenden dahafazla olabilir miydi? Sahi meclis denen yer,vekil denen kiþiler ne iþe yarar?!

Resmi yerli Ergenekon raporunda nevar?"Cumhuriyet Meclisi Ýçtüzüðünün 120'nci

maddesi uyarýnca Meclis, Türkiye'debaþlayan ve Ergenekon Soruþturmasý kodadý ile bilinen asker sivil yüksek yargý ve diðerbürokratlarýn derin devlet de denilen gizliörgütlerinin marifetlerini ele alan soruþturmakonularýnýn Kýbrýs'la baðýný ele almak mak-sadýyla, meclisin 18 Haziran 2009 tarihli13'üncü Birleþiminde 16/1/2009 Sayýlý Kararlakurulmasýna karar verilen ve 17/1/2009 SayýlýKararla kurulan Komite, 25 Haziran 2009 tari-hinde yaptýðý ilk toplantýyla çalýþmalarýnabaþlamýþ, 16 Temmuz, 16 Eylül 2009, 3Þubat, 30 Mart , 3 Haziran, 19 Ekim, 3Kasým, 16 Aralýk 2010 tarihli toplantýlarý ileçalýþmalarýna devam etmiþ ve 23 Aralýk 2010tarihli toplantýsý ile çalýþmalarýný tamam-lamýþtýr.

Komitemiz, 16 Temmuz 2009 tarihli 2'nci bir-leþiminde çalýþmalarýn daha verimli olabilmesive çýkabilecek spekülasyonlara mahal ver-memek amacýyla usulen toplantýlarýnýn gizliolarak yapýlmasý kararýný oybirliðiyle almýþtýr.Rapor aþamasýna kadar kapalý þekilde çalýþ-malarýný sürdüren Komitemiz, 23 Aralýk 2010tarihli son toplantýsýnda oybirliði ile gizlilikkararýný kaldýrmýþ ve araþtýrma sonuçlarýný birRaporla Genel Kurulun bilgi ve deðer-

lendirmesine sunmayý uygun görmüþtür.""Bu araþtýrmanýn yürütülmesinde Türkiye

Cumhuriyeti ile olan mevzuat farkýndan dolayýbazý sýkýntýlar olabileceði gündeme gelmiþtir.Þöyle ki, Kýbrýs'ta uygulanmakta olan Anglo-Sakson Hukuk Sistemine göre, suçun oluþ-masý için ayný zamanda ispatlanmýþ olmasýda aranmaktadýr. Bu özellik TürkiyeCumhuriyetinde uygulanan ContinentalHukuk Sistemiyle aradaki en önemli farklar-dan birini oluþturmaktadýr. Burada uygulananhukuk sistemine göre bir kiþinin aleyhindekiyazýlý ifadeyi mahkemeye sunabilmek için okiþinin de bulunmasý gerekmekte, gýyabýndaiþlem yapýlamamaktadýr. Dolayýsýyla suçunsurunu oluþturan ögelerin eþzamanlýolarak tesbiti açýsýndan imkansýzlýklarmevcuttur."

Rapor araþtýrmayý engellemek için yalnýzÇaluda'nýn deðil adli makamlarýn da fesatadahil edilmiþ olduðunu ortaya koymaktadýr.Çünkü Anglosakson hukukunda da kontinen-tal hukukta da mahkum edebilmek için delil-lerin ispatý þarttýr. Ancak araþtýrmaTürkiye'deki soruþturmalar sýrasýnda çýkanbilgilerin elde edilmesi ve onlardan hareketlebýrada yapýlacak soruþturmalarýn geliþtirilmesiüzerinde olmalý idi. Yoksa Türkiye'de davanýnsonuçlanmasý ve suçu ispat edilenlerin bura-da da yargýlanmasý deðildi. Yargýlama ancakdelillerin toplanmasý sonucunda tanýklarýncelbi ve delillerin incelenmesi sonucundasavcýlýðýn görev almasý ile baþlayacaktý.

Adli makamlara mal edilen deðerlendir-menin komite üyelerini yanýltacaðý belli idi.

Raporda "22 Haziran 2009 tarihinde TürkiyeAdli Makamlarýndan gelen cevabi bilgi ve bel-geler de Ýçiþleri Bakanlýðý tarafýndanbaþsavcýlýða iletilmiþ ve bu bilgi ve belgelerincelenmiþtir. Bu belgelerde geçen münferitbazý isimler ve olaylarla ilgili sorular sorulmuþ-tur. Baþsavcýlýðýn konu ile ilgili görüþlerinegöre, söz konusu bilgi veya belgeler birceza yargýlamasýný baþlatabilecek aþa-maya henüz gelmemiþtir. Ayrýca bir cezasoruþturmasý yapabilmek için ortada suçoluþturan hukuki tespitler gerektiði dahasonra bu suçla ilgili olarak tanýklarýn olmasýgerektiði de açýklanmýþtýr. Suçun ortaya çýk-masýndan sonra bulunan belge, emare,þahadet denilen tanýk ifadelerinin tümü ilgili

dosyanýn müfredatýný oluþturmaktadýr."denilmiþtir. Ancak komitenin bir araþtýrmakomitesi olduðu savcýlýðýn verdiði söylenenve yasak kalktýðý halde hiçbir bilgi verilmeyenincelenmiþ ise soruþturma için kaynak oluþ-turmasý gerekirdi. Komiteyi kapatmak onlarýhalktan gizlemek ve görevi savsaklamakolmuþtur.

"Baþsavcýlýk Ergenekon'un Kýbrýs ayaðý ileilgili olarak cezai soruþturma baþlatýlabilecekolgularýn henüz tam olarak oluþmadýðýnýkabul etmekle birlikte, belgelerde öne çýkanbazý isimlerin ve olaylarýn muhakkakaraþtýrýlmasý gerektiðini de belirtmiþtir."

"Komitemiz, KKTC vatandaþý yapýlan bazýkiþilerin, Türkiye'de süren ErgenekonSoruþturmasý kapsamýnda deðerlendirilen vebazý terör olaylarýnýn da failleri arasýndabulunmasý ile ilgili kiþiler üzerinde ilgilimakamlarla yapmýþ olduðu yazýþmalarda,gerek KKTC vatandaþý olmalarýyla ilgili yasalboyut çerçevesinde gerekse basýnda çýkanasýlsýz haberlere dayalý yazýþmalar sonucun-da bu kiþilerin ülkemizle alakalý herhangi biryasal olmayan bilgiye rastlanmadýðýnýhalkýmýzla paylaþmak gereðini duymuþtur."diyen raporda yasal olmayan bilgi deyimininne olduðu da anlaþýlamamýþtýr. Suç iþlendiði-ni gösteren bir bilgiye ulaþýlamamýþ olduðuanlatýlmak istenmiþ olmalýdýr.

Böylece gizli örgüt þeklinde Kýbrýs'ta poli-tikaya müdahale eden, seçimlerde Türkiye'ninmüdahalesi oldu suçlamalarýnýn meclistarafýndan bile bulgu yapýlmasýna neden olanve cinayetler iþleyip siyasi kiþilere saldýrýlardüzenleyenlerin yurttaþ yapýlmasýna yaniçanak tutanlar hakkýnda yasal olmayan birbilgi bulunamamýþtýr denilmektedir.

Muhalif üyelere haber vermeden komiteyikapatmakla komite üyelerinin mecliskomitelerinin polis, savcý ve istihbarat örgüt-lerinin yardýmýný alamadýðýndan þikayetlerininde önüne geçilmiþtir.

Meclis ve mebuslar adam yerine konulmakistiyorsa meclis içtüzüðüne madde koyupyetki almalý ve komitelere araþtýrma istedik-lerinde görev yapmayanlarýn hakkýndangelme olanaklarýný ele almalýdýr Yoksa araþtýr-ma komitelerinin akýbeti eskilerinden farklýolmayacaktýr. Ayýp olan muhalefetin bile bugerekliliði dile getirmemeleridir.

Ergenekon komitesini Ergenekoncularý ziyaret eden vekil kapattý!

Page 5: yenicag 31122010

HABER 531 ARALIK 2010 CUMA

Bir yýl daha geçti,Daha dün gibi, millet 2000 yýlýnda bilgisayarlarýn

çökeceðini konuþuyordu,Çabucak on yýl daha geçti aradan,Aslýnda insanlar her yýl sonu bir yýl daha ömür-

lerinden kaybettikleri için üzülmeli,Ama gel gör ki her geçen yýlýn ardýndan tepinip

duruyorlar,Biz de tepinip duruyoruz tabii.Ýnsanoðlu bu ! Ne zaman nasýl davranacaðý belli

olmuyor.Belli olmuyor da, doðan çocuk herhalde onu bekleyen sýkýn-

týlarýn farkýnda ki, aðlayarak baþlýyor hayata.Neyse bir yýlý daha geride býraktýk. Yeni bir yýla giriyoruz

yarýn,Mutlu yýllar !Bir yýlý daha geride býraktýk,Kýbrýslýlar bir andlaþmaya ulaþamadý, umutlarýný önümüzdeki

yýllara taþýdý,Bölünmüþ ülkemizde gün geçtikçe insanlarýmýz arasýndaki

güven azalmakta,Fanatizm, ýrkçýlýk hortlamakta,Mutlu yýllar !Bir yýlý daha geride býraktýk,Derviþ bey acentabaþý, Küçük efendi acenta oldu,

Ferdi bey yýl boyunca þinyalardan bahsetti yine,Çakýcý özlediði koltuða kavuþamadý, o da umudunu

önümüzdeki yýla býraktý,Mutlu yýllar !Bir yýlý daha geride býraktýk,Cemil Çiçek memlekete vali atanmýþ!Dolayýsý ile memleketin hali çiçek!Ýnsanlarýmýzýn hali çiçek!Kamu görevlilerin, emeklilerin durumu çiçek,Ýþçilerin, köylülerin, esnafýn hali çiçek,Mutlu yýllar !Trafik can almaya devam etti,Trafikle ilgili kurumlar ve yetkili gibi görünenler ahkam kesm-

eye devam ettiler bu konuda,Hiçbir tedbir almadýlar, ne yollarýn islahý, ne sürücülerin eðiti-

mi, ne araçlarýn kontrolu,Hýrsýzlýklar, yolsuzluklar, tecavüzler sürdü yine,Her gün gazete manþetlerini hiç alýþýk olmadýðýmýz olaylar

oluþturdu,Mutlu yýllar!Nüfusumuz 600 bin, 700 bin oldu,Yollarda Kýbrýslýyý mumla arasan bulamazsýn,Hastanelerimiz þükranýn çocuklarýna kaldý,Kýbrýslýlar da Makarios hastanesine!Okullarýmýz da þükranýn çocuklarýna kaldý,Kýbrýslýlar da özel okullara!Mutlu yýllar !Bir yýlý daha geride býraktýk,Yýllarca TC yöneticilerinin kapý arkalarýnda Kýbrýslýlara çektik-

leri fýrça açýk kapýlarda sergilenmeye baþladý,Tayyip bey TV ekranlarýnda Küçük efendiyi badana fýrçasý ile

fýrçaladý,Çiçek bey tüm zevatý karþýna çaðýrarak fýrçaladý,Fýrça yiyenler " eyvallah" dedi,Hiç umurlarýnda olmadý,Onlarýn þahsýnda Kýbrýslýya hakaret edildi, aþaðýlandý,

Kýbrýslý küçük düþürüldü, Onlarýn umurunda bile olmadý,Mutlu yýllar!Bir yýlý daha geride býraktýk,Siyasilere olan güven sýfýr,Büyük bir tantana ile gelen UBP Ankara'nýn talimatlarý ile

memleketin yangýn haline gelmesini saðladý,Yalan üstüne yalan beyanatlar yaþandý,Yazýlý belgelerini inkar ettiler,Partiler hala daha seçim umutlarý ile piyasada dolaþmakta,Mutlu yýllara!Bir yýlý daha geride býraktýk,Memleketin bu hale gelmesinde baþ rolü oynayanlar þimdi

yine pehlivan kesildiler,Onlar umursamaz, biz umursarýz diyorlar,Onlar yapamaz, biz yapardýk diyorlar,Yaptýklarýný unuttular, grev yasaklamalarýný, iþçilerin coplan-

malarýný unuttular,Çekinmeden de konuþuyorlar,Mutlu yýllar!Bir yýlý daha geride býraktýk,Dünya insanlýðýnýn büyük çoðunluðu insan gibi yaþamaktan

yoksun,Hergün binlerce çocuk, binlerce insan açlýktan ölmekte,Savaþlar sürmekte, binlerce insan öldürülmekte,Neo liberal politikalarýn yarattýðý sorunlar artmaya devam

etmekte,Aþýrý kar hýrsý insanlýðý, çevreyi, doðayý tahrip etmeye devam

etmekte,Mutlu yýllar !Olumsuz bir tablo deðil mi?Ama öyle deðil mi, insanlýðýn çoðunluðu için olumsuz bir yýl

olmadý mý?Ýnsanlýk için daha iyi bir yýl umudu ileMutlu yýllar !

Rasýh

Keskiner MUTLU YILLAR!

[email protected]

Bundan yýllar önce idi. Bir filozofumuzÞeyh Nazým'ý konuþturmuþtu. Dergidenokudum Þeyh cumhuriyetçilerden pekhoþnut deðilmiþ. Amma esas dikkatimiçeken cumhuriyetçilere kýzmasýnýnsebebi idi. Cumhuriyet Türkiye'siOsmanlý kadar yer iþgal edememiþmiþ!

Ýnanýlacak gibi deðildi. Evrensellikiddiasýnda olan bir dinin þeyhi iþgaller-den bahsederek iki idareyi

karþýlaþtýrýrken iþgal ettikleri topraðýn miktarý ileonlarý ölçüyordu.

Bu hafta da Güney'deki baþ papazýn Hitler býyýklýresmiyle haberler verildi. Papaz Kýbrýs ýrkýnýnsulanmasýna karþý imiþ. Elam ile görüþleri çok mik-tarda örtüþüyormuþ. Þeyh'in gavurlarý öldüründiyen konuþmasýný videodan izleyince doðrusubize ne haller olduðunu düþünüp þok oldum.Rum'u Türk'ü ayni kafa derken tek tesellimizHristofias'ýn ýrkçýlýk ile ilgili sözleri oldu. HeleTalat'ýn da Þeyh'in gidip elini öptüðünü duyuncaneyimiz kaldý. Yoksa papaz'ýn bile öldüründemediðini sadece yabancýlarý istemediðinisöylediðini de teselli mi sayalým.

Müslüman hala fütuhat rüyalarý görüyor, baþýndakavuklarla dolaþanlar Allah ve kullarý deðil ümmetfalan da deðil bayaðý milli yurtsever düþüncelerledoðup büyüyor ki ilk aðýzlarýný açtýklarýnda ölümdökülüyor.

Ýrsen beyin hanýmý da politikacý oldu da konuþ-maya baþladý. Domuzdan post Gavurdan dostolmazmýþ! Açtý aðzýný neler olduðunu gördük. Bingavur kellesi bir kin ödemez diye devam etseydiþaþýrmazdýk artýk, çünkü söylediði bir atasözü veTürk'e Türk'ten baþka dost yok sözüyle devameder.

Tabii Ýrsen ulu orta böyle bir þey demez amaevinde konuþtuklarýný kendi bilir. Her halde eþiniaydýnlattý mý diye sorgulayacak olsak iþte böyleaydýnlattý sonucuna varýrýz. Deðmez. LakinKýbrýs'ýn geleceði için onun oradan ayrýlmasýndayarar vardýr. Böyle laflar edilen bir evden baþbakanbenimsemek çaðdaþ insanlarýmýza hakaret olur.

Ýçimizden bazýlarý bir gene de iyiyiz amaRumlar diye çok laf ederler. Bunlarýgörünce hala Türklerin daha iyi olduklarý-na inanýyorlar mý? Ýnanýyorlarsa buAda'da bir sorun vardýr demektir.

Gülin haným hiç de hazýrlýksýz yaka-landýðý için sürçü lisan etti denilemez.Hazýrlýksýz yakalanmýþtýr ama içindekinisöylemiþtir çünkü böyle bir zamandabunu söylemezdi. Açýkgözlüðü benim-semiþlerdendir ki bu sahada Rumlarýn

görüþmeleri zora sokan iþlerinden bahsediyor.Güya o da görüþmelerde sonuç alýnsýn diye duaetmektedir. Halbuki domuzlarýn arasýnda yaþa-masýný istemek haksýzlýk olmaz mý madem ki postçýkarýlmaz.

Halimiz böylece ortaya çýktýktan sonra EgemenBaðýþ'ýn bunlar deðil devlet kabile bile olamadýlarlafýný içimize sindirmeliyiz. Ancak onun da balýkgözlü bir ifade ile bunlarý söylediði zamanda TRThaber kanalýnda ölen Atatürkçü doktor hanýmýnErgenekon sanýklarý arasýnda olmasý nedeniyle elegeçirilen çok önemli ve gizli (!) mektuplarýndananlatýlan dehþet verici ifadeler diye anlattýklarýnýdinledim. Devletin bu maskaralýðýný izahmümkündür. Devlete musallat olan tarikatlar kadý-na olmadýk yakýþtýrmalarý halkýn parasý ile yapýyorve hazinesi emanet edilen halkýn parasý kullanýlýy-ordu. Ne olmuþ: Kadýn CHP'nin eski baþkanýnýuygun bulmuþ ki deðiþtirilmesini istiyor. Bu bir kom-plo, Baykal'ý devirmek için tezgah diye uzun uzunTRT haber dönüp dönüp anlatýyor.

Onun için böyle bir devlet tutumunu halka musal-lat eden AKP'nin bulunduðu ve nerede ise rakipsizseçim favorisi olduðu bir ülkede devlet var kabileyok demek olasý mý!

Olsa olsa keçi koyuna güldü hikayesi olur.Hristofias yasaklayýp da yeraltýna saklayacaðýna

Elam'ý denetlediðini ve ona kamu mallarýndandestek yapan kiliseye ders verdiðini görürsekkabile deðil devlet olma yolunda ilerlemiþ olduðunainanacaðýz. Hele Elam gibilerle aþýk atana Evrokove DÝKO'dan insanlarla alakayý kesip siyasimücadele açarsa bu devletin çaðdaþlaþmasýnahizmet eder. Gene de Denktaþ bile "Rum tarafýndabile böyledir" diye demokratikliðin ölçütü olarakKýbrýs Cumhuriyetini kullandýðýný unutmayalým.

Yabancý düþmanlýðýný menfaat için kullananlaradirenmeyi öðrenmemiþsek zaten baþka þeylerdende yakayý kurtaramadýk demektir. Vah bize.

Baþbakan hanýmý bile gavurdan dost olmaz diyenutuk atarken yüreðimiz kanamaz da ne yapar!

Alpay

Durduran

T E VT E V A Z UA Z U

DOS TÇADOS TÇA

[email protected]

CAMÝLERDEN DERGAHLARDAN BAÞBAKANLIKTAN

KAN DAMLAR

(Yeniçað) Barolar Birliði baþkanýHasan Sözmener emeklilerinmaþalarýndan vergi kesilmesininkazanýlmýþ haklara ve anayasayaaykýrý olduðu iddiasý ile açýlandava dolayýsýyla geliþen olaylaraiþaret ederek mahkemelerin baskýaltýna sokulduðunu belirtti veeleþtirdi.

Bilindiði gibi hükümet bakan vebaþbakan aðzý ile asla olmayacakdediði halde emekli maaþlarýndanvergi almaya karar vermiþti.Kesintiler de yapýldý ama emeklil-er bu nun kazanýlmýþ haklarasaldýrý ve dolayýsýyla anayasayaaykýrý olduðunu iddia ederekmahkemeye baþvurdu. Bu aradakesintinin Türkiye'nin Kýbrýs'ayardým þartlarý arasýna girdiðiniiddia eden haberler de yayýlmayabaþlamýþ ve mahkeme itirazý red-detmez ve kesinti yapýlmasýnýnanayasaya aykýrý olduðuna kararverirse yardýmýn kesileceði ve 13.maaþlarýn ödenmesi için yardýmcýolmayacaðý duyurulmuþtu. Tabiibunlar basýn tarafýndan yayýlanhaberlerdi.

Ancak 13. maaþlar için TC'denavans talep edildiði ama alýna-madýðý da resmen haber verilmiþ

bulunuyor. Yani haberlerin teyidigibi açýklamalar görülmüþ oldu.

Bu yüzden mahkemeninTürkiye'nin emekli maþalarýndankesinti yapýlmasýný istediði amamahkemenin kararýnýn Türkiyekarþý verilmiþ olacaðý kanýsýyayýlmýþtý.

Bu þartlar altýnda mahkemesüreci baþlayýp sürünce mahke-menin kararý Türkiye'nin emrineuyma veya uymama olarakgörüleceði ve deðerlendirileceðibir durum ortaya çýktý. Mahkemeonaylasa Türkiye'ye meydanokuma reddetse Türkiye'ninemrine uyma olarak deðer-lendirilecek ve ne olursa olsunhukuki karar olduðuna gölgedüþecek.

Bu durumu Baro baþkaný elealarak hükümeti mahkemeninitibarýna saygýya ve görevini yapýpmahkemeyi zora sokmamayaçaðýrdý.

Baro, adalet daðýtýmý ile görevliolan yasama ve yürütmedir,mahkeme denetim yapar ilkesinihatýrlatarak hükümet göreviniyapýp mahkemeyi kendi içinçalýþýr hale getirmekten kaçýn-masýný istedi.

Barolar Birliði Yargýyý savundu...

MAHKEMEYE EMEKLÝLÝKLE ÝLGÝLÝ BASKIYAPILDI...

Page 6: yenicag 31122010

HABER6 31 ARALIK 2010 CUMA

Avrupa Konseyi'nin hazýrlamýþ olduðu NefretSöylemi El Kitabý nefretsoylemi.org tarafýndanözet olarak yayýmlandý. El kitabýný yayýmlananhaliyle þöyle:

Avrupa'nýn kültürel çeþitliliði çok olan toplumyapýsý içinde ifade özgürlüðünün vicdan, inançve din özgürlüðü gibi baþka haklarla uzlaþmaiçinde olmasý gerekiyor. Bu zor bir meseleçünkü bu haklarýn tamamý demokrasinin özünüoluþturmaktadýr. Avrupa Ýnsan HaklarýSözleþmesi'nin 10.Maddesi "herkesin ifadeözgürlüðüne hakký vardýr" der ve bu hakkýn"kanaat özgürlüðü ile kamu otoritelerinin müda-halesi ve ülke sýnýrlarý söz konusu olmaksýzýnhaber veya fikir almak ve vermek özgürlüðünüde içerdiðinin" altýný çizer. Ne var ki Sözleþmebu özgürlüklerin görev ve sorumluluklarý daiçlerinde barýndýrdýðýnýn altýný çizer ve bu hak-lara belli durumlarda bazý kýsýtlamalar getir-ilmesinin mümkün olacaðýný söyler. Bunlararasýnda "baþkalarýnýn þöhret ve haklarýnýnkorunmasý" da bulunmaktadýr.

Kasým 2008'de "Avrupa Konseyi NefretSöylemi El Kitabý" yayýnladý. Yayýnýn amacý bukavramý netleþtirmek ve karar vericileri, uzman-larý ve genel olarak toplumu Avrupa ÝnsanHaklarý Mahkemesi içtihatlarý konusunda bil-gilendirmektir. Ýnsan haklarý alanýnda uzmanolan Anne Weber kitabý hazýrlamak için Konseytarafýndan görevlendirilmiþtir.

Sorular Cevaplar1. Nefret Söylemi Nedir?Evrensel düzeyde kabul görmüþ bir taným

yoktur. Birçok ülke bu kavram kapsamýna gire-bilecek ifadeleri, aralarýnda ufak deðiþikliklerolsa da, yasaklamýþtýr.

1997 yýlýnda Avrupa Konseyi BakanlarKomitesi nefret söylemiyle ilgili bir TavsiyeKararý kabul etti. Bu Karar'da nefret söylemiþöyle tanýmlanmýþtýr: "ýrkçý nefret, yabancý düþ-manlýðý, anti-Semitizm ve hoþgörüþüzlüðe day-alý diðer nefret biçimlerini yayan, teþvik eden,savunan ya da haklý gösteren her tür ifade biçi-mi. Hoþgörüsüzlüðe dayalý nefret, saldýrganmilliyetçilik ve entik merkeziyetçilik, ayrýmcýlýkve azýnlýklara, göçmenlere ve göçmen kökenlikiþilere karþý düþmanlýk yoluyla ifade edilenhoþgörüsüzlüðü içermektedir."

Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi, içtihatlarýn-da net bir tanýmý kabul etmemiþ olsa da, bukavramý dini hoþgörüsüzlük dahil, hoþgörüsü-zlükten kaynaklanan nefreti yayan, teþvik eden,savunan ya da haklý çýkaran ifade biçimleri içinkullanmýþtýr. Bu el kitabý, her ne kadarMahkemenin bu konuyla ilgili bir çalýþmasýolmasa da, homofobik ifadenin de nefret söyle-mi olarak kabul edilebilecek söylem biçimleriarasýnda olduðunun altýný çizmektedir.

2. Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi nefretsöylemiyle ilgili olarak, ifade özgürlüðüneherhangi bir kýsýtlama getirmekte midir?

Mahkeme içtihadýna bakýldýðýnda, meselabelli kiþi ya da gruplarý aþaðýlamak gibi, nefretsöylemi içeren somut ifadelerin Sözleþmenin10. Maddesinin korumasýnýn kapsamýndaolmadýðý ve bu nedenle devletlerce ulusalyasalarla kýsýtlanabileceðini görülebilir.

Ýfadelerin "nefret söylemi" olarak nite-lenebilmesi bazen zor olabilir çünkü bu tür birifade kendini her zaman nefret ve duygularýnifadesiyle göstermez. Ýlk bakýþta son derecerasyonel ya da normal algýlanabilecekifadelerin içinde de gizlenmiþ olabilir.

3. Avrupa Konseyi nefret söyleminiengellemek ve bu söylemle mücadeleetmek için ne yapmaktadýr?

Nefret söylemiyle ilgili 1997 BakanlarKomitesi Tavsiye Kararý bu tarz ifadeyi kýna-makta ve devletlerin ulusal yasalar çýkarmasýiçin ortak kriterler belirlemesini saðlamayýamaçlamaktadýr. Metinde diðer unsurlarýn yanýsýra, bu ifadelerin medya aracýlýðýyla yayýl-masýnýn daha zararlý olabileceðini vurgulamak-tadýr. Ayrýca devletlere nefret söyleminin sahibi-ni, bunu yayýnlayan medyadan net olarak ayýrtetmesini tavsiye etmektedir. Bu tavsiye kararýnýbaþka açýklama ve tavsiyeler izlemiþtir.

2007 tarihli Parlamenterler Meclisi (AKPM)Tavsiye Kararý, dini ya da baþka nedenlerle kiþi

ya da gruplara yönelik nefret, ayrýmcýlýk ve þid-dete tahrik eden açýklamalarýn yasalarla suçolarak tanýmlanmasý gerektiðini söylemektedir.AKPM, Avrupa Komisyonu Hukuk yoluylaDemokrasi Komisyonu'ndan (VenedikKomisyonu) Avrupa ülkelerindeki küfür, dinitemelli hakaret ya da dini nefreti tahrik ile ilgiliulusal yasalara ilgili bir rapor hazýrlamasýnýistemiþtir.

Venedik Komisyonu raporunda þu sonucavarmýþtýr: demokrasilerde dini gruplar ve diðerher türlü grup, çalýþmalarý, öðretileri veinançlarýyla ilgili aleni ifadeleri -eleþtiriler kasýtlýve haksýz aþaðýlama ya da nefret söylemi içer-mediði, kamu düzenini bozmaya, belli bir dineinanan kiþilere yönelik þiddet ve ayrýmcýlýðatahrik etmediði sürece- müsamaha gösterme-lidir.

Irkçýlýk ve Hoþgörüsüzlüðe Karþý AvrupaKomisyonu (ECRI) da ýrkçý söylem olarak nite-lendirilebilecek, özellikle de ýrk, din, dil, renk,uyruk ya da ulusal veya etnik kökene dayalýayrýmcýlýk, nefret ve þiddete kasýtlý ve alenentahrik ettiðinde yasalarca suç sayýlmasý gerek-tiði yönünde tavsiyede bulunmuþtur.

Bir diðer Avrupa Konseyi belgesi ise SiberSuçlar Sözleþmesi Ek Protokolü'dür. Protokolbilgisayar sistemleri yoluyla ýrkçý ve yabancýdüþmaný fiillerin kovuþturulmasý ile ilgilidir.

4. Mahkeme ifade özgürlüðünün kýsýt-lanabilirliðini nasýl belirliyor?

Mahkeme ifade özgürlüðünün bir baþka haklaçatýþýp çatýþmadýðýný belirlemek için iki yol izliy-or: Bunlardan ilki 10.Madde'yi uygulamak -ki enfazla bu yol kullanýlýyor; veya Sözleþmedekoruma altýna alýnan diðer haklarýn yokedilmesini hedeflediði takdirde ifade özgür-lüðünün Sözleþmenin korumasýndan faydalan-mamasýný öngören Madde 17.

Madde 10 - Ýfade özgürlüðü1. Herkes görüþlerini açýklama ve anlatýmözgürlüðüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgür-lüðü ile kamu otoritelerinin müdahalesi veülke sýnýrlarý söz konusu olmaksýzýn haberveya fikir almak ve vermek özgürlüðünü deiçerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizy-on ve sinema iþletmelerini bir izin rejiminebaðlý tutmalarýna engel deðildir.2. Kullanýlmasý görev ve sorumlulukyükleyen bu özgürlükler, demokratik birtoplumda, zorunlu tedbirler niteliðinde olarak,ulusal güvenliðin, toprak bütünlüðünün veyakamu emniyetinin korunmasý, kamudüzeninin saðlanmasý ve suç iþlenmesininönlenmesi, saðlýðýn veya ahlakýn,baþkalarýnýn þöhret ve haklarýnýn korunmasý,veya yargý gücünün otorite ve tarafsýzlýðýnýnsaðlanmasý için yasayla öngörülen bazýbiçim koþullarýna, sýnýrlamalara ve yaptýrým-lara baðlanabilir.

Madde 17 - Haklarýn kötüye kullanýmýnýnyasaklanmasýBu Sözleþme hükümlerinden hiçbiri, birdevlete, topluluða veya kiþiye, Sözleþme'detanýnan hak ve özgürlüklerin yok edilmesineveya burada öngörüldüðünden daha geniþölçüde sýnýrlamalara uðratýlmasýna yönelikbir etkinliðe giriþme ya da eylemde bulunmahakkýný saðlar biçimde yorumlanamaz.

17.Madde, Sözleþmenin temelini oluþturan

demokratik deðerler sisteminin korunmasýný,yani totaliter gruplarýn sözleþmenin koruma altý-na aldýðý haklarý hak ve özgürlükleri yok ede-cek biçimde kullanmamasýný garanti altýnaalmayý hedefler. Mahkeme bu maddeyi ýrkçýnefret mesajý ileten, nasyonal sosyalizmi savu-nan ya da Soykýrýmý (Holocaust) reddedenaçýklamalar için uygulamaktadýr. Mahkeme,örneðin, holocaustu reddeden açýklamalarýnyaygýnlaþtýrýlmasýný önlemek için ifade özgür-lüðünün kýsýtlanabileceðini söylemektedir.Bunun gerekçesi olarak, inkarýn ayný zamandainsanlýða karþý iþlenen suçlarýn da reddi veYahudi halka yönelik nefreti tahrik anlamýnageleceðidir.

Eðer bir ifade, ilk bakýþta 17.Madde uyarýncaSözleþmenin korumasýndan çýkarýlacak nitelik-te deðilse, Mahkeme, devletin ifade özgür-lüðünü kýsýtlama kararýyla ilgili aþaðýdaki gerek-lere uygun olup olmadýðýný kontrol eder:

ifade özgürlüðünün kýsýtlanmasý ulusalyasalarda mevcut mu?bu kýsýtlamanýn sebepleri 10.Maddede belir-tilen meþru amaçlar arasýnda mý?demokratik bir toplumda 10.Maddede belirtilen meþru amaçlarýn bir ya da dahafazlasýna ulaþmak için bu kýsýtlama gereklimidir?

Mahkeme, ifade özgürlüðünün kýsýtlan-masýnýn sadece "acil bir sosyal gereksinime"(kamusal yarar) cevaben ve alýnan tedbirlerinorantýlý olmasý halinde kabul edilebilir olduðunahükmetmiþtir. Ancak, ulusal yetkililerin belli bir"takdir yetkisi" olduðunu ve bunun her bir vakaiçin deðiþebileceðini, ancak her durumdaMahkemenin denetimine tabi olduðunu daifade etmektedir. Bununla beraber, Mahkeme10.Maddenin yalnýzca tehlikesiz (saldýrganolmayan) ya da etkisiz "bilgi" ya da "fikirler"edeðil, devleti ya da toplumun belli bir kesiminiincitici, þok ve rahatsýz edici ifadelere de uygu-lanabilir olduðunu belirtmiþtir.

Ýfade özgürlüðünü kýsýtlayan her kararMahkeme tarafýndan küresel baðlamda ince-lenmektedir. Neye izin verilip neye verilemeye-ceðine dair sýnýrýn tespit edilebilmesi için net birayýrt edici unsur olmadýðý için her davada birdizi unsurun birlikte dikkate alýnmasý gerekir.

5. Mahkemenin her davada dikkate aldýðýunsurlar nelerdir?

Nefret Söylemi El kitabýna göre Mahkemeaþaðýdaki unsurlarý dikkate alýr:

Ýfade özgürlüðü kýsýtlanan kiþinin amacýÝfadenin içeriðiÝfadenin baðlamý, yani açýklamayý yapan

kiþinin gazeteci mi siyasetçi mi olduðuGörüþ ya da ifadelerin hedefi olan kiþilerin

profiliÝfadenin ne kadar aleni (eriþilebilir) olduðu ve

potansiyel etkisi -yani ifade yaygýn bir gazetedemi yayýnlanmýþ yoksa mesela bir þiirin içindemi

Kýsýtlamanýn doðasý ve aðýrlýðý

6. Bir ifadenin nefret söylemine varýp var-madýðý ve yasaklanabilir olduðuna hangitemel kriter kullanýlarak karar veriliyor?

Mahkemenin, ifade özgürlüðünün kýsýtlan-masýnýn kabul edilir olup olmadýðýný belirlerkenkullandýðý temel kriter açýklamayý yapan kiþininasýl amacýnýn ne olduðudur. Bunu tespit etmekzor olabilir, bu nedenle Mahkeme açýklamanýn

baðlamýna büyük önem atfetmektedir.Mahkemenin baktýðý asýl mesele, açýklamayý

yapan kiþinin nefret söylemi kullanarak ýrkçý vehoþgörüsüz fikirleri kasýtlý olarak yaymaya mýçalýþtýðý, yoksa kamu yararýna bir konu hakkýn-da halký bilgilendirmeye mi çalýþtýðýdýr. Bu soru-nun cevabý hangi ifadelerin (þok edici ve inciticiolsa da) 10.Maddenin korumasýnda olduðuna,hangilerinin demokratik bir toplumda müsama-ha gösterilmeyecek nitelikte olduðu ve bunedenle Sözleþmenin 17.Maddesi uyarýncakoruma altýnda olmadýðýna cevap vermeyeyardýmcý olacaktýr.

7. Nefret söylemi yayan kiþinin profiliMahkemenin kriterlerinde etkili midir?

Genel olarak ele alýndýðýnda, Mahkemehedef bir politikacýysa kabul edilebilir eleþtirisýnýrýnýn bir özel kiþiden daha geniþ olmasýgerektiðini söyler. Herhangi bir kiþinin aksine,politikacý kaçýnýlmaz olarak her kelimesinin vehareketinin halk ve basýn tarafýndan yakýndanizleneceði bir konumda olduðunu bilir ve bunedenle daha fazla hoþgörülü olmaz zorun-dadýr.

Nefret söylemini yayma ile ilgili Mahkemepolitikacýlarla ilgili daha katýdýr ve hoþgörüsü-zlüðü alevlendirecek bir dil kullanmamalarýkonusunda sorumluluklarý olduðunu söyler.Medyayla ilgili olarak ise, el kitabý iki durumubirbirinden ayýrýr: açýklamanýn sahibi/yazarýgazetecinin kendisi ise bu kabul edilebilirdeðildir; baþkalarýnýn yaptýðý açýklamalarýsadece bildiriyorsa ve kendileri benimsemiyor-sa durum farklýdýr.

Mahkeme, medyanýn demokratik toplumlar-daki önemli rolünü göz önünde bulundurarak,basýn özgürlüðünün kýsýtlanmasý konusundadaha katý bir tutum alýr. "Baþkalarýnýn þöhretininkorunmasý" gibi belirlenmiþ sýnýrlarý aþmadýðýsürece, kamu yararýna olan diðer tüm konular-da olduðu gibi siyasi meselelerde de bilgi ver-mek medyanýn görevidir. Bu tür bilgi ve fikirleribildirmek medyanýn görevi olduðu kadar, halkýnda bu bilgileri öðrenme hakký vardýr.

8. Mahkeme farklý dinlere yöneliksaldýrýlarla ilgili kýsýtlamalarla ilgili nasýltutum almaktadýr?

Mahkemenin bu konudaki yerleþik tutumuþöyledir: Azýnlýk veya çoðunluk grubuna men-sup olmalarýna ve yaptýklarýna bakýlmaksýzýndinini alenen gösterme özgürlüðünü seçenherkes eleþtirilebilir. Dini görüþlerininbaþkalarýnca reddedilmesine ve hatta inançlarý-na düþmanca tutum alan doktrinleri yaymalarý-na tahammül göstermeli ve kabul etmelidirler

Ancak, saldýrýlarýn incitici ya da inananlarcakutsal sayýlan konularla ilgili olduðu hallerdeMahkeme içtihatlarýnda, 10.Maddede belirtilengereklerin yerine getirilmesi halinde (yasalardayer almasý, meþru bir amacý olmasý,demokratik toplumda gerekli olmasý) devletlerinifade özgürlüðüne belli kýsýtlar getirmesininmümkün olduðunu söylemektedir. Bu anlamda,baþkalarýnýn dini duygularýný Sözleþmenin10.Maddesinde geçen "baþkalarýnýn haklarý"kapsamýnda görmektedir. Mahkeme bu türsaldýrýlar olduðunda devletlere geniþ bir takdiryetkisi tanýmaktadýr. Ancak bu yetki deMahkemenin denetimine tabidir.

Bu konudaki kararlarýn çoðunda Mahkeme,ilgili devletin ifade özgürlüðünü kýsýtlamakararýnýn baþkalarýnýn haklarýný korumak içingerekli olduðundan hareketle, 10.Maddeninihlal edilmediðine hükmetmiþtir. Ýfade özgür-lüðünün ihlal edildiðine hükmettiði davalardaise, "þok edici" ya da "saldýrgan" olarak algýlan-abilecek bazý ifadelerin aþaðýdakileri içerdiðiiçin kýsýtlanmamalarý gerektiði kararýný ver-miþtir:

- Haksýz/gereksiz saldýrganlýk içermedikleri- Saldýrgan tonun belli bir grup inananý doðru-

dan hedef almadýðý- Ýfadelerin ne inananlar için, ne de dini sem-

bollere yönelik saldýrganlýk içermediði- Ýfadelerin, inananlarýn dinlerini açýklamalarý

ya da ibadet etmelerine yönelik saldýrý içer-memesi ve inançlarýný aþaðýlamamasý- özelliklede, saygýsýzlýk, nefret ve þiddete tahriketmemesi

Nefret Söylemi El Kitabý-Özet

Page 7: yenicag 31122010

HABER 731 ARALIK 2010 CUMA

Nefret söyleminin temelinde önyargýlar, ýrkçýlýk,yabancý korkusu veya düþmanlýðý, taraf tutma,ayrýmcýlýk, cinsiyetçilik, homofobi, vb. yatar.Kültürel kimlikler ve grup özellikleri gibi unsurlarnefret söyleminin kullanýlmasýný etkiler; yükse-len milliyetçilik ve farklý olana tahammülsüzlükgibi koþullarda, nefret dili yükselir ve etkisini arttýrýr.

1997 yýlýnda Avrupa Konseyi BakanlarKomitesi nefret söylemiyle ilgili bir "TavsiyeKararý" kabul etti. Bu kararda nefret söylemiþöyle tanýmlanmýþtýr: "Irkçý nefret, yabancý düþ-manlýðý, antisemitizm veya hoþgörüsüzlük ifadeeden saldýrgan milliyetçilik de dâhil olmaküzere, hoþgörüsüzlüðe dayalý diðer nefretbiçimlerini yayan, teþvik eden, savunan ya dahaklý gösteren her türlü ifade biçimidir.

Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi, içtihatlarýn-da net bir tanýmý kabul etmemiþ olsa da, bukavramý dini hoþgörüsüzlük dâhil, hoþgörüsü-zlükten kaynaklanan nefreti yayan, teþvik eden,savunan ya da haklý çýkaran ifade biçimleri içinkullanmaktadýr.

Nefret suçlarý ve nefret söylemini þu þekildekarþýlaþtýrabiliriz:

Nefret Suçu: Suç + Önyargý/Nefret = NefretSuçu

Nefret Söylemi: Önyargý/Nefret = Suç olarakdüzenlenmiþ olabilir de olmayabilir de. Ancaknefret söylemi çoðu kez nefret suçlarýnýn önünüaçmakta, bu suçlarý teþvik etmektedir.

Nefret söylemi tahammülsüzlüðün vehoþgörüsüzlüðün dýþavurumu olarak nite-lendirilebilir. Nefret söylemi içerisinde aþýrýlýkbarýndýrýr, aþýrýlýk taþýyan önyargýlardan oluþur.Bu tahammülsüzlük ve hoþnutsuzluk adaletsiz-liklere, baþkalarýnýn haklarýnýn gasp edilmesine,barýþý yaralamaya yol açabilme potansiyelinede sahiptir.

Nefret söyleminin çeþitli boyutlarý vardýr.Bunlardan biri olan politik boyutu itibariyle,"demokratik mücadele ile maðlup edilen tümgerici fikir ve teorileri yeniden canlandýrmaamacý güden, dolayýsýyla demokratik mücade-lenin kazanýmlarýný yýkmayý amaçlayan birsöylem"dir. Buradan hareketle, nefret söylemi-nin yozlaþtýrýcý ve demokratik düzeni yaralayýcýbir yönü olduðunu da söylemek mümkün.

Nefret söyleminin bir boyutu da salt söylemolarak kalmamasý, teþvik veya provoke edici biryönünün de olmasýdýr. Nefret söyleminin oluþ-masýnda, dile gelmesinde belirli bir artalanvardýr ve bu arka planda aþýrýlaþan önyargýlarrol oynar. Tarlach McGonagle nefret söyleminiþu þekilde tanýmlar: "Nefret söylemi geniþ birspektruma yayýlan olumsuz bir söylemdir. Busöylem esnektir, çünkü nefretten yola çýkaraknefreti teþvik etmeye varabilen, suiistimale,aþaðýlamaya, hakarete, yermeye dayanankelimeler ve sýfatlardan oluþan öte yandan daaþýrý önyargýlardan baðýmsýz olmayan birsöylemdir".

Nefret söyleminin demokratik bir toplumaolumsuz yansýmalarý çeþitli þekillerde sirayeteder.

Nefret söyleminin en belirgin sonuçlarýndan birtanesi maðdurlarýný sessizleþtirmesidir. Nefretsöylemini gerçekleþtirirken telaffuz edilenkelimeler belirli gruplar hakkýnda çeþitli kliþeleryaratarak onlarýn ötekileþmesine sebep olabilirve bu söylemin devam ettirilerek yenidenüretilmesi halinde çeþitli gruplar üzerindekibaský artar. Tüm bu faktörler hedefteki gruplarýsinikleþtirir, pasifleþtirir ve demokratik bir sis-teme eþit bir þekilde katýlma cesaretlerini veyamotivasyonlarýný kýrar.

Demokratik bir toplum, müzakerelerin gerçek-leþtiði ve farklý bakýþ açýlarýnýn açýk görüþlülükleifade edildiði bir toplumsal alaný gerektirir. Farklýdüþüncelerin temsili ve farklý görüþlerin deðer-lendirilmesi karþýlýklý saygý kültürünün vehoþgörü ortamýnýn var olmasýný gerekli kýlar.Nitekim nefret söylemi karþýlýklý saygýyý zehirler,nefret söyleminin hedefindeki gruplar müzakeresüreçlerine, demokratik yaþama katýlýmdayavaþ yavaþ geri çekilmeye baþlar. Nefretsöylemi, hedefindeki gruplara toplumun birparçasý olmadýklarýný dikte eder, dolayýsýyla bugruplarýn tartýþma, müzakere etme sürecinekatýlmalarý için þevkleri kýrýlmýþ olur. Hedeftekigruplar demokratik bir toplumda katkýlarýnýsunamaz hale gelir ve tüm müzakereler, onlarýn

katkýlarý olmadan devam eder. Öte yandankatkýlarýný sunmak için hedefteki gruplar çabagösterse dahi adil bir þekilde seslerini duyura-mazlar, hor görüldükleri için sunduklarý tümkatkýlar taraflý bir þekilde deðerlendirilir.

Dolayýsýyla nefret söylemi karþýlýklý saygýyý,hoþgörü kültürünü zedeler ve çeþitli bakýþaçýlarýnýn adil bir þekilde deðerlendirilmesini,mütalaa edilmesini engeller.

Nefret söylemi, içinde potansiyel þiddeti debarýndýrýr. Nefret söyleminin iþlevlerinden biriside þiddetin altyapýsýný hazýrlamasýdýr. Bunu,çeþitli inançlar veya yargýlar aðý yaratarakgerçekleþtirir. Tsesis'e göre þiddet sosyalinançlar, gelenekler, metaforlar ve çeþitli gru-plarý aþaðýlayan ve nesneleþtiren kliþeleraracýlýðýyla meþru kýlýnýr.

Dolayýsýyla nefret söylemi, içinde suç potan-siyelini de barýndýrýr; kelimeler, cümleler taþlara,mermilere dönüþebilir. Azýnlýklara karþý gerçek-leþtirilen nefret söylemine göz yumuldukça"nefret edilen gruplarýn" en temel insan haklarý-na sahip olmak için dahi deðersiz görüleceðiriski ortaya çýkar.

Toplumsal algýlarýmýzý þekillendiren önemliunsurlardan biri medyadýr. Bu baðlamdamedya, dünyada ve Türkiye'de olumlu ve yapýcýolabileceði gibi, ayný zamanda nefret suçlarýnayol açan ayrýmcýlýðý oluþturan ve besleyenönyargýlarýn, kýsaca nefret söyleminin oluþ-masýnda ve yaygýnlaþtýrýlmasýnda en etkiliaraçlardan biri olabilmektedir. Medyanýn nefretsuçlarý kapsamýnda ele alýnabilecek eylemlerihaberleþtirme, kullanýlan dil ve maðdurlarý ya daolayý sunma þekli, eylemi meþrulaþtýrmaya vesuçun altýnda yatan ayrýmcýlýðý gizlemeye yolaçabilmektedir.

Çeþitli araþtýrmalar, medyada da önyargýlarýnvarlýðýný ortaya çýkarmaktadýr. Medyanýn tarafsý-zlýðýna iliþkin pratik sýnýrlar, gündelik yaþamdavuku bulan tüm hikâyelerin ve olgularýn haberolarak verilmesinin imkânsýzlýðý ve bu nedenlede bir seçiciliðin zorunlu olmasýyla baþlar. Siyasibaskýlar, sansür vb. olgular da medyanýn eðilim-leri üzerinde etki yaratýr. Medyanýn piyasakoþullarýna tabi olmasý, hedef kitlenin beklenti-leri, reklam veren kurumlarýn baskýsý, medyakurumu sahibinin dünya görüþü ve kuruma alý-nan personelin seçimi gibi faktörler demedyanýn yayýn çizgisini belirler. Medyanýnsiyasi çizgisi ise çoðu kez kurumun sahibi veçalýþan gazetecilerin siyasi aidiyetleri ve bunabaðlý ideolojik tutumlarýyla belirlenir. Medya,içinde bulunduðu coðrafyadaki hâkim sýnýfsal,siyasi, kültürel, bölgesel olgular etrafýnda bölün-müþ ve çoðu kez de taraf konumundadýr.

Ýdeolojiler kendilerini dil ile ifade edip biçim-lendirir. Dili kullananlarýn seçtiði sözcükler,sözcük öbekleri, konuþma biçimi, anlatýmý hatta

cümle kurma yetileri söylemin (diskur) oluþ-masýnda çok büyük bir etkendir. Medya, dilkonusunda da önemli zaaflara sahiptir. Dünyahýzla küreselleþirken, haberler çok sýnýrlý sayýdadil kaynaðý üzerinden yansýtýlmaktadýr. Aynýulusal sýnýrlarý paylaþan çok kültürlü bir yapýyasahip toplumlarda bile bölgeler arasýnda dilönemli bir bariyer olabilmektedir.

Dolayýsýyla etnik kimlikler, din veya dile dayalýazýnlýk gruplarý hakkýndaki haberlerde, dikkatealýnacak özel bir yaklaþýmýn olmasý kaçýnýl-mazdýr. Reuters'in þu uyarýsý bu konudaki temelyaklaþýmý net bir þekilde tarif ediyor: "Bir kiþininýrk, renk, etnik veya dini aidiyeti, sadece konuy-la bir baðlantýsý olduðu takdirde belirtilmelidir."

Ancak medyada haberlerin yansýtýlýþýnabakýldýðýnda, bu temel ilkeye uyulmadýðýnýgörmek zor deðil. Dil ayný zamanda üstü örtülübir önyargýyý da yansýtabilir. Kelimelere yükle-nen ek anlamlar bu konuda çoðu kez etkili biryöntem olabilmektedir. Örneðin, medyanýn birgrubu "terörist", "özgürlük savaþçýlarý" veya"isyancýlar" olarak belirtmesi büyük fark yarat-maktadýr.

Gerek Avrupa'da gerekse Türkiye'de medyakurumlarý ve meslek örgütlerinin dilin kullanýmý-na dair örnek teþkil edecek bazý giriþimleri mev-cut. Gazetecilerin bu konuda dikkat etmesigereken noktalar bakýmýndan, TürkiyeGazeteciler Cemiyeti'nin hazýrladýðý "TürkiyeGazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi" þöylediyor:

"Gazeteci baþta barýþ, demokrasi, insan hak-larý olmak üzere insanlýðýn evrensel deðerlerini,çok sesliliði, farklýlýklara saygýyý savunur.Milliyet, ýrk, etnisite, cinsiyet, din, dil, sýnýf vefelsefi inanç ayrýmcýlýðý yapmadan tüm ulus-larýn, tüm halklarýn ve tüm bireylerin haklarýnýve saygýnlýðýný tanýr. Ýnsanlar, topluluklar veuluslararasý nefreti, düþmanlýðý körükleyiciyayýndan kaçýnýr. Bir ulusun, bir topluluðun vebireylerin kültürel deðerlerini ve inançlarýný veyainançsýzlýðýný doðrudan saldýrý konusu yapa-maz."

Örneðin Britanya'da Ulusal GazetecilerSendikasý (NUJ), üyelerinin "ýrk" iliþkilerine dairkonularý nasýl ele almalarý gerektiði konusundaayrýntýlý bir kýlavuz yayýmlamýþtýr. Söz konusukýlavuzda, göçmenler, ilticacýlar, "ýrk" meseleleri,ýrkçý örgütler ve Romanlarýn nasýl ele alýnmasýgerektiði konusunda oldukça pratik ve yararlýbazý stratejilere yer verilmektedir.

Uluslararasý Gazeteciler Federasyonu'nun(FIJ) hazýrladýðý "Ýnsan Haklarý Haberciliði ElKitabý" ise "etnik kimlikler" konusunda gerekliyaklaþýmý þöyle belirtiyor:

"Gazetecilerin etnik olarak bölücü habercilikleilgili daha keskin ve net bir yaklaþým geliþtirm-eye ihtiyacý var. Bu, devlete medyayý sansür-

leme ve yasaklama yolunda daha fazla güçvererek yapýlamaz. Ýnsanlarýn etnisitelerinionlarý onlar yapan þeyin bir parçasý olarakgören gazeteciliði öne çýkararak, ayný etnisite-den olan insanlarýn arasýnda büyük farklarolduðunu gösteren ve ihtilaflarý körükleyen etnikmitleri soruþturan (dolayýsýyla da genellikledaðýtan) bir gazetecilikle yapýlabilir. Etnisite vekimlik üzerine daha az yerine daha çok yazarve yayýn yaparsak, anlayýþa da daha çok katký-da bulunabiliriz."

Tüm bu etik kurallar ve yaklaþýmlara raðmen,pratikte medya çalýþanlarý arasýnda çok farklýönyargý saikleri söz konusu olabilmektedir. Bukonuda yapýlan bazý araþtýrmalarda, tartýþmalýkonularda yapýlan haberlerde gazetecilerinkendi eðilimlerini yansýttýklarý tespit edilmiþtir.Önyargýlarýn yansýtýldýðý bazý konularý þöylesýralayabiliriz:

Siyasi önyargýlar: Belirli siyasi partiler, adaylarveya politikalara yönelik önyargýlar.

Þirketler lehine önyargýlar: Siyasi haberlerin,belirli þirketlerin lehine sonuçlar elde edecek vemedya kurumu sahibinin çýkarlarý doðrultusun-da yansýtýlmasý.

Ýnançlara yönelik önyargýlar: Belli bir inancýn,diðerlerine göre kayrýlarak yansýtýlmasý.

Belli gruplara yönelik önyargýlar: "Irk", cinselkimlik, yaþ, sýnýf, cinsel yönelim veya etnisitegibi karakteristik özelliklere dayalý gruplara aithaberlerin önyargýlý verilmesi.

Kamuoyunun duyarlýlýðýný ve farkýndalýðýný art-týrma konusunda medyaya önemli görevlerdüþmektedir. Medya nefret suçlarýný insan hak-larý odaklý habercilik baðlamýnda ele almalý,haber üretim ve sunum aþamalarýnda nefretsuçlarýnýn hedefi konumundaki gruplarýn temsili-ni ve katýlýmýný göz ardý etmemelidir. Türkiye'ninnefret suçlarý yasasýna acil olarak kavuþmasýgerektiði konusunu medya da gündeminde tut-malýdýr.

Sorumlu ve demokratik bir medya "biz" ve"onlar" kutuplaþmasýný beslemek ve pekiþtirmekyerine, karþýlýklý iyi niyet, anlayýþ ve saygýyadayalý kültürlerarasý diyaloða zemin hazýrla-malýdýr.

Sonuç itibariyle nefret söylemi sadece insanhaklarý bakýmýndan deðil meslek ilkeleribakýmýndan da engellenmelidir. Medya kurumuveya gazeteci bunu engellemezse, suç olan veyasaklanmasý gereken eylemlere destek ver-mek, yardýmcý olmak anlamýnda rol oynamýþsayýlýr.

(Ulusal Basýnda Nefret Suçlarý: 10 Yýl, 10Örnek, Sosyal Deðiþim Derneði Yayýnlarý, 2010kitabýndan)

Kitabýn tamamý:http://www.sosyaldegisim.org/2010/10/ulusal-basinda-nefret-suclari-10-yil-10-ornek/

Nefret söylemi, önyargýlar ve medyanýn rolü

Page 8: yenicag 31122010

HABER8 31 ARALIK 2010 CUMA

Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi'ne baþvuranPýnar Selek, "Eninde sonunda kazanacaðýz"diyor. Davayla ilgili "Neden Pýnar Selek?" soru-muzu yönettiðimizde ise, "Þu kadarýný söyleye-bilirim, beni sembol olarak seçtiler... Ve üzerim-den sembolik bir savaþ yürütüyorlar" diyor.Pýnar Selek ile Defne Gürsoy BirGün içinsöyleþti

-Bir buçuk yýldýr Almanya'da yaþýyor-sunuz. Almanlar sizin için nasýl bir dayanýþ-ma içindeler? Alman medyasý nasýl destekoluyor?

Burada çok iyi karþýlandým. Özellikle kadýnhareketi, insan haklarý aktivistleri ve yazarörgütleri, yaþadýðým deneyimi, olmasý gerektiðigibi, önemsediler. Özellikle Sürüne SürüneErkek Olmak isimli kitabým Almanca'yaçevrildikten sonra, beklediðimden daha fazlases getirdi ve ciddi bir tartýþma yarattý.Neredeyse her hafta baþka bir konferanstakonuþuyorum. Ayrýca pek çok konudaçalýþtýðým ve ürettiðim için, kamuoyundaoldukça görünür oldum. Yaþadýðým haksýzlýk,bu nedenle öncelikle Almanya'da daha büyükbir tepki yarattý. Hemen hemen tüm büyükgazeteler Tabii sadece Almanya deðil, sýk sýkÝsviçre ve Avusturya'da çeþitli buluþmalarakatýlýyorum. Buralarda farklý deneyimlerle, farklýyaþama ve görme biçimleriyle karþýlaþmak,benim için de çok geliþtirici oldu.

-Fransa'daki destek nasýl baþladý vegeliþti?

Fransa'da doktora yaptýðým için, öncelikleüniversite ve sosyologlar çevresinden büyükbir destek aldým. Sosyal bilimin sorunlarý üzer-ine iki sosyolog tarafýndan yazýlan "Araþtýrmak:Hangi Hakla" adlý kitapta benim deneyimlerimayrýntýlý bir biçimde yer aldý. Makalelerim çevril-di ve yayýnlandý. Yeni kurulan "SýnýrTanýmayan Araþtýrmacýlar", yaþadýðým adalet-sizliði temel gündemlerinden biri yaptýlar. Ýnsanhaklarý örgütleri, kýsa zamanda benimlebaðlantý kurarak, çeþitli kampanyalar baþlat-týlar. Tabii benim için en anlamlý destek,geçtiðimiz 8 Mart'ta Fransýz feministleri tarafýn-dan kurulan "Pýnar Selek'le DayanýþmaKomitesi" oldu. Bu komite, hýzla geliþti veadaletsizliðin yumruðu karþýsýnda yalnýzolmadýðýmý bana hep hissettirdi. Örgütledikleribuluþmalar ve dayanýþma etkinlikleri, ayrý ayrýyürütülen çalýþmalarý koordine etmeleri, kýsazamanda Fransa'yý da uluslararasý dayanýþmaaðýnýn arasýna soktu. Hem de güçlü birbiçimde.

-Avrupa Parlamentosu sizi Brüksel'edavet edip, dinledi. Ardýndan da size tamdestek vereceðini açýkladý. Brüksel'de APTürkiye karma komisyonunda nelerkonuþuldu?

Parlamenterler, zaten dava hakkýnda yeterikadar bilgiye sahiplerdi, bu anlamda bu toplan-tý, bilgilendirme deðil, görüþ alýþveriþi hedefinitaþýyordu. Açýlýþ konuþmasýný yapan KarmaKomisyon Eþbaþkaný Helene Flautre, bukonuyu geç gündeme aldýklarý için bendenözür diledi. Genel olarak neler yapýlabileceðiüzerine konuþuldu. Açýkçasý, neyin ne kadariþe yarayacaðýný bilmiyorum ama gördüðünüzgibi, adalet mücadelemize yorulmadan... yoru-larak ama yavaþlamadan sürdürüyoruz.Zaman geçtikçe genellikle, dayanýþma aðlarýzayýflar, herkes duruma alýþýr. Ama benimdavamda öyle olmadý. Türkiye'de baþlayangüçlü dayanýþma aðý, artýk uluslararasý kollarlayürüyor. Eninde sonunda kazanacaðýmýzainanýyorum.

-Buralarda herkez davanýz konusunda"Neden Pýnar Selek?" diye soruyor. Nedensiz?

Sanýrým, bu soruyu en son yanýtlamasýgereken insan benim. Bilmiyorum. Türkiye'debu soru çok tartýþýlýyor ve insanlar çeþitli yanýt-lar veriyorlar. Ama bunlardan bahsetmekbenim için zor. Þu kadarýný söyleyebilirim, benisembol olarak seçtiler... Ve üzerimden sembo-lik bir savaþ yürütüyorlar.

-Avrupa'da kendinizi emniyette hissediyor

musunuz?Hayýr, ben dünyanýn hiçbir yerinde kendimi

emniyette hissetmiyorum. Çünkü bu dünya,çýkar iliþkileriyle yönetiliyor. Þiddet mekaniz-malarý, kimi yerde daha görünür, kimi yerdedaha örtülü ama etkili olarak, global baðlarlabirleþmiþ durumda. Ama ne yapýyorum?Herkesin kendini güvende hissedeceði, bunugüvenlik politikalarýyla deðil, özgürlüklerle kura-caðýmýz bir dünya için mücadele ediyorum.

-Almanya veya Fransa'ya iltica etmeyidüþündünüz mü?

Hayýr. Neden iltica edeyim ki? Ben, ülkemedöneceðim. Burada kendi çalýþmalarýmý daharahat sürdürüyorum. Ayrýca doktoram ve diðerçalýþmalarýmdan ötürü oturma iznim var. Kendipasaportumla geldim ve öyle de döneceðim.

-Avukatlarýnýz Avrupa Ýnsan HaklarýMahkemesi'ne baþvuracaklarýný bildirdi. Busürecin hangi aþamasýndasýnýz?

Baþvurumuzu yaptýk. Ama umarým Türkiyeiçinde hallolur bu süreç.

-Berlin'de bulunduðunuz süre içinde ilkromanýnýzý yazdýnýz. Baþlýðý ve konusunedir? Ne zaman yayýnlanacak?

Evet, geçen hafta bitirdim. Benim bu aðýrzamanlarda yaptýðým en mutluluk verici iþler-den biriydi. Masallarýn yeri ayrý tabii ama ken-dini farklý dillerde, farklý anlatým biçimlerindeifade etmek çok güçlendirici bir deneyim.Baþlýðý, "Yol Geçen Haný". Konusunu buradananlatmak zor. Umarým, yakýnda okursunuz.?

Almanya'dan sonra Pýnar Selek'eFransa'dan destekMýsýr Çarþýsý davasýnda iki kere beraat etme-

sine raðmen 9 Þubat 2011'de Ýstanbul 12. AðýrCeza mahkemesinde ömür boyu hapis cezasý

ile yeniden yargýlanacak Pýnar Selek'eTürkiye'nin ardýndan baþta Almanya olmaküzere, birçok Avrupa ülkesinden destek yaðýy-or. Almanya P.E.N. Kulübünün verdiði"Sürgündeki Yazarlar" bursu çerçevesindearaþtýrmalarýný bir buçuk yýldýr Berlin'desürdürüyor.

Almanya'da geniþ çaplý bir destek kampa-nyasýnýn ardýndan, Pýnar Selek geçtiðimizhafta Paris'teydi. Yaklaþýk bir yýl önce oluþturu-lan Pýnar Selek Dayanýþma Komitesi ve ParisDiderot Üniversitesinin davetlisi olarak iki kon-ferans veren Selek, 19 Kasým tarihindeRennes kentinde "Ülkesinden uzak olmak,ama nereye kadar?" baþlýklý bir konuþma yap-mýþtý.

Pýnar Selek 13 Aralýk'ta Paris Üniversite-si'nde CEDREF-Feminist Araþtýrmalar Merkeziüyelerine "Sýnýrda olanlarla çalýþmak" konulubir konferans verdi. Fransa'daki önemli femi-nist araþtýrmacýlarýn biraraya geldiði konferan-sýn ardýndan, 16 Aralýk'ta 10. ParisBelediyesinin konuðu oldu. Burada, Paris'tekiTürkiyeli Yurttaþlar Meclisi ACORT Derneði'niniþbirliðiyle "Türkiye'de erkeklik, askerlik ve þid-det" üzerine konuþtu. Sosyalist Partili Paris 10.Belediyesi'nin Baþkaný Rémi Féraud adýnakonuþan yardýmcýsý Alexandra Cordebard,"Pýnar Selek'i aðýrlamaktan gurur duyduklarýnýve kendisini Belediye yönetimi olarak destek-lediklerini" ifade etti.

Paris'te bulunduðu süre içinde birçok siviltoplum kuruluþunun yanýsýra, Fransa'nýnönemli kamu televizyon kanallarýndan PublicSénat ve birçok yazýlý yayýn organýnda röporta-ja davet edildi. Fransa'daki Pýnar SelekDayanýþma Kollektifi ay baþýnda, tüm Fransýzkamuoyunu hedefleyen bir Internet sitesinidevreye sokacak.

Öte yandan, Almanya'dan sonra 9 Þubat'taTürkiye'de yapýlacak duruþmaya Fransa'dankatýlacak gözlemcilerin sayýsý giderek artýyor.Yabancý medya temsilcilerinin yanýsýra, AvrupaParlamentosu'ndan bir ekip ve merkeziParis'te bulunan Uluslararasý Ýnsan HaklarýFederasyonu'ndan (FIDH) gözlemciler 9Þubat'ta Pýnar Selek'e tanýklýk etmeye hazýr-lanýyor.

Uluslararasý Ýnsan Haklarý Federasyonu ayrý-ca, Ocak ayýndan itibaren Pýnar Selek içindünya çapýnda dayanýþma ve destek kampa-nyasý baþlatacaðýný bildirdi. FederasyonunDünya Ýþkence Karþýtý Örgüt (OMCT) ile birlik-te yürüttüðü "Ýnsan Haklarý SavunucularýnýnKorunmasý için Gözlem" programýçerçevesinde, iki kuruluþ Pýnar Selek'in kesinberaatini talep edecek.

Pýnar Selek 6 Aralýk'ta Avrupa Parlamentosu-Türkiye Karma Komisyonu'na davet edilmiþti.Komisyonun eþbaþkaný Fransýz Yeþiller vekiliHélène Flautre hemen akabinde, "HepimizPýnar Selek'iz" baþlýklý bir yazý kaleme almýþve Avrupa Ekoloji'nin sitesinde yayýnlamýþtý.

(Bakýnýz: http://europeecologie.eu/Pinar-Selek-au-Parlement-europeen)

FRANSA'DAKÝ DAYANIÞMAKOLLEKTÝFÝ'NÝN BÝLDÝRÝSÝ:Türkiye'de direniþ sembolü ve ömür boyu

hapis cezasý ile tehdit edilen Pýnar Selek iledayanýþma...

Olaylar 1998'e uzanýyor: Sosyolog ve aktivistfeminist Pýnar Selek, bir gün siyasi ve hukukibir entrikanýn kurbaný olacaðýný asla beklemiy-ordu. Onu tutuklayan polisler, kendilerine Kürtsorunu etrafýnda yürütmekte olduðu bir araþtýr-ma projesi için mülakat yaptýðý kiþilerin isimleri-ni vermesini istiyorlardý.

Hapiste televizyon izlerken, 9 Temmuz1998'de Mýsýr Çarþýsý'nda yedi kiþinin ölümüneneden olan bombayý yerleþtirmekle suç-landýðýný öðreniyor. Oysa daha sonra yapýlanekspertiz raporlarýnda patlamanýn bombadeðil, gaz tüpü patlamasýndan kaynaklandýðýsonucu rapor edilmiþti. Üstelik, bu "bombayý"Pýnar'la birlikte yerleþtirdiðini söyleyen biradam, ardýndan iþkence altýnda yalansöylediðini itiraf ediyordu. Pýnar Selek iki buçukyýl hapiste kaldýktan sonra 2000 yýlýnýn Aralýkayýnda serbest býrakýlýyor ve beþ yýl süren birdava sürecinin ardýndan 2006'da beraat ediy-or.

Kendisine uygulanan tüm baskýlara raðmen,aktivistliðinden hiçbir zaman vazgeçmiyor ve2001'de Amargi Feminist Kooperatifini kuruyor.

2009'un Mart'ýnda aslýnda kapanmýþ olmasýgereken davasý yeniden açýlýyor ve bu kezömür boyu hapis cezasý talebiyle karþý karþýkalýyor. Pýnar Selek, Dünya Yazarlar BirliðiP.E.N. Kulübün Almanya þubesinin"Sürgündeki Yazarlar" programýna davet edil-erek, halen Berlin'de araþtýrmalarýnýsürdürmekte. 9 Þubat 2011 tarihinde, Ýstanbul12. Aðýr Ceza Mahkemesi'ndeki duruþmadaPýnar Selek davasýyla ilgili belki de son kararalýnacak.

Uluslararasý P.E.N. Kulübü temsilcileri,Avrupa'daki çeþitli dayanýþma komitelerindenoluþan bir heyet ve Avrupa Parlamentosuvekilleri Ýstanbul'daki duruþmaya katýlacak vePýnar Selek'i bu adalet savaþýnda destekleye-ceklerdir.

DERHAL HAREKETE GEÇELÝMPýnar Selek'in kesin ve kamuoyu önünde

beraatini ve bu siyasi tacizin sonunu talepediyoruz!

PINAR SELEK YALNIZ DEÐÝLPýnar'ý desteklemek için Fransa'daki dayanýþ-

ma kollektifine yazýn:[email protected] Þubat'tan önce hepiniz imza kampanyasýný

imzalayýn:http://www.ps-signup.de

Üzerimden sembolik bir savaþ yürütüyorlar

Page 9: yenicag 31122010

ÖZEL 931 ARALIK 2010 CUMA

SerhanGazioðluHAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...

Page 10: yenicag 31122010

Bunu her zaman söylerim: Para kazanýldýðýdönemlerde hiçbir þey kolay kolay göze bat-maz ve yerel otoriteler de gerektiði gibi sorgu-lanmaz, ama kriz kapýyý çalmaya görsün insan-larýn dikkati, duyarlýlýðý inanýlmaz bir þekildeartar. Bu, alýþveriþ yapan müþteriler için degeçerlidir. Esnaf için de geçerlidir. Çünküsonuçta para kazanýlýrsa devlete ya da belediy-eye karþý olan yükumlülüklerinizi yerine getire-bilirsiniz. Uzunca bir süredir Suriçi esnafýnýn

ciddi rahatsýzlýklarý var. Örneðin Suriçi uzunca bir süredirkaranlýða mahkum. Mevcut direkler eski ve artan talebikarþýlayamadýðýndan dolayý "off anam off" misali çalýþmýyor-du. Sorunlar Belediyeye aktarýldý, fakat araya Baþkanlýkseçimi girdi. Seçim sonrasý da buna Baþkanýn rehavetieklenince esnaf ayaklandý ve yaklaþan yýlbaþý ile birlikte krizdoruða çýktý. Güneyde en ufak köy bile ýþýk seline boðu-lurken, kuzeyde "marka" tabir edilen þehirde ne bir süsleme,ne de bir aydýnlatma vardý. Herþeye para bulan belediye,süsleme konusunda para yok deyince esnaf kendi arasýndaörgütlendi karýnca kararýnca para toplandý ve Maðusa SuriçiDerneði ile anlaþýp caddeleri süsleme ve bir dizi etkinlikyapma kararý aldý.

Suriçinin her üç giriþi de tamamen karanlýk! Bu sorun 74'sonrasý tüm belediye baþkanlarýna aktarýlmasýna raðmenmaalesef giderilemedi.

Altyapýnýn yetersiz olmasý nedeni ile belediye mevcutdireklerden elektrik veremeyceðini söyleyince, ýþýklandýrmave süsleme suya düþtü. Belediye aradan sýyrýldý, esnaf vedernek yetkilileri birbirine düþtü. Bu aslýnda ilk kez olmuyor-du. Ada yarým asýrdýr böyle yönetiliyordu: Böl ve yönet!Esnaf paralarýnýn boþa gitmesinden yakýnýp parasýný geriisterken, dernek yetkilileri de iyi niyetinin kurbaný olup günahkeçisi oldu. Tepkiler doruða çýkýp basýna yansýyýnca daBelediye kendince yýldýrým hýzýyla bazýlarýna göreyse"aheste çek kürekleri mehtap uyanmasýn" mod-unda hareket geçip, Noel öncesi tüm direkleriyeni aydýnlatma direkleri ile deðiþtirip, ýþýklandýr-mayý da bizzat kendisi yaptý. Dolayýsýyla esnaf dabiraz sakinleþti ve gönlü bir anlamda alýndý. Sularþimdilik duruldu, þimdilik diyorum çünkü sadeceana caddeler aydýnlandý. Suriçinin her üç giriþi detamamen karanlýk! Bu sorun 74' sonrasý tümbelediye baþkanlarýna aktarýlmasýna raðmen maale-sef giderilemedi.

Güneyle kuzey arasýnda en büyük fark nedir ders-eniz, iþte budur derim. Kuzey maalesef uzaydakikaradelikler gibi karanlýk, burada ne belediyeler ne de

esnaf ne de büyük iþletmeler alýþveriþte ýþýklandýrmanýn nekadar önemli yer tuttuðunun farkýna varamamýþ. Elektriðinson derece pahalý olmasýnýn da etkileri yok deðil tabii ki. ABülkelerinde KOBÝ'lere yani küçük esnafa 12-14 kuruþ olanelektriðin kilovat saati buralarda 40 kuruþ civarýnda seyret-mekte! Ama büyük sermaye takýmý olan otellere ucuz tarife23 kuruþ, üstelik çoðu onu da ödemiyor ve büyük olduklarýn-dan Bakanlar Kurulu kararlarý ile taksitlendirliyor ve basýn dabunlarý saðolsun bize yansýtýyor.

Son seçim öncesi, sorunlarý çözecek bir proje ileilgileneceðini söyleyince Esnaf adýna basýnda yazýlý olarakkendisine beklentilerimizi bir kezdaha duyurduk.

Maðusa'ya dönersek, bazýlarýgibi Oktay Kayalp'ýn yaptýðý heriþe itiraz edenlerden deðilim. 20yýl boyunca seçilen bir adamýnyaptýðý her iþe karþý gelmekvicdan ölçüleri ile baðdaþmaz.Zaten kuþkusuz yapabildiklerivar ki seçiliyor! Topluma aitolan her projede kendisininher zaman yanýnda olupkamuoyu önünde destekverip defalarca teþekkür de ettim.Yapamadýklarýný da sözlü ya da yazýlý uygun birüslupla dile getirdim. Esnafýn talebi doðrultusunda 98'deNamýk Kemal Meydaný'ný, 2000 yýlýnda Ýstiklal Caddesi'nitrafiðe kapatýp yayalaþtýrdý. Bunlar o günün koþullarýndacesaret isteyen kararlardý. Sonrasýnda ise cadde ile ilgili yap-masý gereken düzenlemeleri yapmadý ve bu da esnafýnartan öfkesine sebep oldu. Son seçim öncesi, sorunlarýçözecek bir proje ile ilgileneceðini söyleyince Esnaf adýnabasýnda yazýlý olarak kendisine beklentilerimizi bir kez dahaduyurduk. Seçim süresince ve sonrasýnda yaþadýðý yorgun-luða da anlayýþ gösterdik. Kuþkusuz sorunlar kolaylýklaçözülecek gibi deðil ama 15 yýl da almamalýydý diyedüþünürüm. Projeyi kýsa, orta ve uzun vadede yapýlacakolanlar diye sýnýflanýdýrýp geçmiþte gösterdiði cesaretle uygu-lamak lazým. Maðusalý esnaf olarak yýlbaþý sonrasý kendisiniziyaret edeceðiz. Üstelik para konusuna gelince meraketmesin, taleplerimizin çoðu para ile deðil, karar ve kararlýlýk-la çözülecek þeyler. Dahasý zaman da deðiþti, þimdilerde

UNDP ve USAID de hizmetinizde. 20 yýllýkBelediye Baþkanlýðýný taçlandýrmanýnzamaný gelmiþtir sayýn Baþkan!

Efendim herkese hayýrlý seneler...

GÖZDEN KAÇMAYANLAR!Geçen hafta Güney Kýbrýs'ta oynanan

Apoel- Pýnar Karþýyaka basketbolkarþýlaþmasýnda çýkan olaylar net-icesinde bizim milliyetçiler malzemesýkýntýsý çekmiþ olacaklar ki GüneyKýbrýs'ý toptan ýrkçý ilan edip mal bul-muþ maðrubi gibi olaya dört ellesarýldýlar. Kendilerinden o kadargeçtiler ki FIBA'nýn Apoel takýmýna40.000 Euro para ve 3 maçý seyir-

cisiz oynama cezasý vermesine, Hristofyas'ýn daolayý þiddetle kýnamasýna raðmen kuzeyin bibloyöneticileri ve TC yetkilileri bunu bir sportif þiddetdeðil de ýrkçýlýk olarak yorumlayýp, iþi "Rumlarlafederasyon yapýlmaz, bunlarla bir daha birlikteyaþanmaz"a getirdiler. TC Büyükelçisi ise tümteammülleri bir kenara býrakarak katýldýðý resmi biretkinlikte, "Rumlarla birlikte yaþanamayacaðýna"vurgu yapýp bolca alkýþ aldý. Kendi deyimi ile "IMFyetkilisi" özünde Vali beyimize bir hatýrlatma yapalým:

Anavataný Ýstanbul'da birkaç hafta evvel oynanan Beþiktaþ-Bursaspor maçý öncesi 6 kiþinin birbirini býçaklamasýný ner-eye koyacaðýz, nasýl tanýmlayacaðýz bu olayý? Orada býçak-layan da Türk, býçaklanan da Türk! Üstelik bu tip olaylaraTürk futbolunda her hafta þahit olabilirsiniz. Yoksa Türk'unTürk'ü öldürmesi caiz oluyor da, þiddet bir ecnebiden gelinceiþin rengi deðiþip ýrkçýlýk mý oluyor? Bu biraz modasý geçmiþucuz milliyetçilik olmuyor mu? Ya Ýstanbul'da 8 yýl önceLeeds United' lý bir seyircinin býçaklanýp öldürülmesine veolayýn kameralar önünde olmasýna raðmen failinin hala yargýönüne çýkarýlamadýðný da biliyor mu? Sayýn Valimiz, benceinsan bulunduðu yabancý bir yerde biraz daha dikkatlikonuþur ve önce gözündeki merteði görür. Sonra baþkasýnýngözündeki kiri ortaya serer.

Son olarak, TBMM'de ilgili Komisyona havale edilen spormüsabakalarýnda þiddeti önleme tasarýsýna, Türkiye'nin dörtbir yanýndan çaðrýlan taraftar dernek temsilcilerinin karþý çýk-týklarýný biliyor mu?

Dahasý dernek temsilcilerinin, "Meclis illa ki bir yasa çýkara-caksa önce Meclis içerisinde milletvekillerinin birbirlerineattýklarý yumruklar ve küfürler için çýkarsýn" demeleri de ilginçbir ironi idi!

BUNLARI BÝLÝYOR MUSUNUZ?KKTC'nin 2011 Bütçesi 3 milyar 77 milyon 220 bin 920 TL

olarak kabul edildi. Yeni yýlýn bütçesinde 350 milyon lira açýköngörülüyor. 10 gün boyunca Meclis'te görüþülüp 26 kabulve 15 ret oyuyla ve oyçokluðuyla onaylandý.

Kýbrýs Cumhuriyeti'nin 2011 Bütçesi ise 8 milyar Euro giderve 5,9 milyar Euro gelir öngörüyor. Bütçe görüþmeleri 3 günsürdü ve 33 lehte, 17 aleyhte oyla kabul edildi.

HABER10 31 ARALIK 2010 CUMA

Yýlmaz

ParlanYILBAÞI VE MAÐUSA

SURÝÇÝ ESNAFI!

ÇUVÇUV A LD I ZA L D I Z . . .. . .

[email protected]

Atatürk Öðretmen Akademisi (AÖA)öðrencileri, Kasým ve Aralýk ayýburslarýný alamadýklarý gerekçesiyle,28 Aralýk, Salý günü AÖA önündeeylem yaparak, burslarýnýn burstüzüðünde yazýldýðý gibi zamanýndave düzenli bir þekilde ödenmesiniistedi.

AÖA önüne, ellerinde "Bursumaolsun dokunma", "Burslar yattý!!","13. maaþý öðrenciler mi ödeye-cek?", "Öðle yemeðine sizdemiyiz?", "Memleketin derdi Küçük,öðrencinin derdi büyük" yazýlýpankartlarla gelen öðrenciler, "Bakanþaþýrma bursumuza dokunma" slo-ganý attý. Eyleme Kýbrýslý GençlikPlatformu ve bazý sendikalar dadestek verdi.

AÖA Öðrenci Konseyi BaþkanýOnur Bütüner, okuduðu basýnbildirisinde, AÖA'nýn Kýbrýslý Türklerinen önemli eðitim kurumu olduðunavurgu yaparak, Akademinin 1937yýlýndan beridir ülkenin ihtiyaçlarýnadönük planlý öðretmen yetiþtirdiðinikaydetti. Ancak devleti yönetenlerinAÖA'yý geliþtirmek yerine geliþiminiengellediklerini iddia eden Bütüner,okulda eðitim gören öðrencilerin

eðitim baþarýlarýna baðlantýlýolarak aldýðý burslarýn kýsasüre öncesine kadar gecik-meli olarak da olsayatýrýldýðýný, ancak son ikiayda "tek kuruþ" alamadýk-larýný söyledi.

Burs tüzüðüne göre sadeceAÖA öðrencilerinin deðil, yük-sek öðrenimde okuyan öðren-cilerin burslarýnýn en geç ilgiliayýn son haftasý yatýrýlmasýgerektiðini dile getirenBütüner, öðrencilerin maalesefKasým ve Aralýk ayý burslarýný ala-madýklarýný, bu konuda da herhangibir açýklama olmadýðýný kaydetti.

Bütüner, öðrencilerin sadece burstüzüðünde yazdýðý gibi burslarýnýzamanýnda ve düzenli olarak yatýrýl-masýný beklediðini ve istediðinibelirterek, tüm yüksek öðrenimöðrencilerini kendileriyle birlikteyürümeye çaðýrdý. Bu sorununsadece AÖA öðrencilerinin sorunuolmadýðýný tüm öðrencilerin sorunuolduðunu ifade eden Bütüner, "AÖAöðrencileri olarak burslarýmýz düzenlive zamanýnda ödenmezse eylemler-imize devam edeceðiz" dedi.

Bütüner, öðrenimlerini ailelerindenuzakta gören öðrencilerin ödemeleri-ni, köylerde yaþayýp okula gidipgelmek zorunda olan öðrencilerinyemek ve yol ücretlerini, ailesinindurumu iyi olmayan öðrencilerinödemelerini, eðitim için ihtiyaç duyu-lan malzemeleri nasýl alacaklarý veüniversitelerde okuyanlarýn okulharçlarýný nasýl ödeyeceklerini desordu ve cevap istedi.

KIBRISLI GENÇLÝK PLATFORMU Kýbrýslý Gençlik Platformu Türkiye

Temsilcisi Çaðrý Dora da, Platformolarak yurt dýþýnda eðitiminisürdüren gençlerin seslerini duyur-

mayý ve bu konuda mücadeleetmeyi bir görev olarak gördüklerinibelirtti. Dora, yurt dýþýnda okuyanöðrencilerin birçoðunun eðitimlerinive hayatlarýný aldýklarý burslarsayesinde devam ettirdiklerine vurguyaparak, hükümetin burs konusunakarþý umursamaz bir tavýrsergilediðini belirtti. Bursun birhediye ya da sadaka olmadýðýna,

aksine bir hak olduðuna iþaret edenDora, hükümet tarafýndan maðduredildiklerini iddia ederek, kendilerigibi ayný durumda olan AÖA öðren-cilerinin mücadelesine destek belirt-tiklerini söyledi. Dora, tüm yetkilileri;öðrencilerin geleceðini karartmadan,ülkeden soðutmadan, göç etmeyeteþvik etmeyecek politikalar üretm-eye davet etti.

AÖA öðrencileri eylem yaparak, burslarýnýn düzenli bir þekilde ödenmesini istedi

Page 11: yenicag 31122010

YORUM 1131 ARALIK 2010 CUMA

Bir yýlý daha tamamlýyoruz: Artýk hayatýmýzdan kopanzamaný geri alamýyoruz: Yaþlandýk ve aslýnda yorulduk da:Bu yýl özde pek iyi anýlarla anýmsanmýyacaktýr. Ýster geneldeister özelde ekonomik krizden siyasal aþmazlar epey biziyordu. Üstelik önümüzü görme bakýmýndan oldukça sisvardýr: Hele de gelecek olanlarýn bazýsýnýn adý dahi korkut-mak için yeter ve artar: Diðer yandan bireysel olarak genelinyüküyle yorulurken, özde yaþanmamýþ bir çok olguyla adetakuþatýlmýþcasýna çaresiz kalýnýyor. Korkularýn daha öndeolduðu ve gelecek sis perdesinde el yordamý arayýþý epeyyorma ve çaresiz kýlma eðlimlerine yeter ve artar. Bu yýlyaþanýlanlarla hem kapitalist sistemin çirkin yüzü ile aþma-zlýklarýný ortaya sererken, bizde genel siyasetin olumsuzluk-larý ve ilhak poletikalarýn karmaþasýyla yeniden yapýlanmaolmakdurumu vardýr. Çekinmeden veya ilgisiz gibi 2 uçurum-lu dünya oluþmaktadýr. Bir yýl böyle geçti.

2010 yýlý geride kalyor: Anlatýlacak çok olumsuzluk ve iyigösterecek örnek hemen hemen yok: Ekonomi genelde kri-zlerle kemer sýkmalarla aldý baþýný gidiyor. Önümüzdeki yýlyenileri ve baþka dallara sýçrama tehlikesi çok: iklim bozul-malarý artýk günlük hava durumlarýna yansýdý: ilgisizlik vealternatifsizlik yeni arayýþýn seçeneðin de yokluðunu ortayakoydu: Bunlar en net genelden bize gelen tehlikeler yaþam-sal olgulardýr. Buna ek olarak belirsiz ve krizleringüçlendirdiði ýrkçý eðlimler artý, göçler fýrladý ve toplumsalsiyasal güvenler de kýrýldý. Sistem sorunlarýyla kendisi daha

güçlü yanlýþlar da oluþturuyor. Irkçýlýk yöneliþ ile sorunlarýyabancýlara atma düþünlerin týrmanýþý ve toplumsal refleksolmasý sadece birkaç yeni güçlü deðer olmaktadýr.

Kuzey Kýbrýs bunlarýn kýsgacýnda yaþadý: Görünüþte seçim-ler ve görüþmeler olsa da, tek doðru ile deðiþen hiçbir yenikural olmadý: Masa baþý duruþ ve uygulanan paketler aynendevam edip sürdü. Sadece koltuklar ve yeni bürokrat eliteksenli paydacýlar iþbirlikci oldu: Oysa bu yýl kaybedilen çokoldu. Nufus yapýsý veya Kýbrýs sorununda olumsuz bakma biryana, kamusal haklar geriledi, maaþlar düþürüldü ve sosyalgüvenlikler pratikte yok edildi. Saðlýk ve eðitim alaha emanetolurken, hep para alarak da ek yük tüketimi getirildi.

ÝMF reçetesi, Türkiye doktorlu hasta Kuzey Kýbrýsa uygu-lanýyor: Ayný paketler sadece bizde deðil; Türkiyedenbaþlayýp, Yunanistan Ýngiltere, Ýspanya, Ýrlanda ,Portekiz veFransa da ayný ilacýn olumsuz acýlarý ile sokaklara düþtü. Buyýl sendikal hareketler ve eðtimde paralý olma sonucu öðren-ci hareketler oldukça canlý yaþandý. Ancak poetik deðiþimseçkisi olmayan bir çýkýþ olmaktadýr. Saydýðýmýz geliþmelerindirek Avrupada yaþanmasý ise iþin baþka gerçekleri olarakda haykýrýyor. Sistem bunalýmý ve alternatifsizlik içindesokaklarýn kaynadýðý dünyadan söz ediyoruz.

2010 yýlýný da tamamlýyoruz: Tarih olacak bu gerçek aynýzamanda iyi anýlarla hatýrlanmayacaktýr. Ýnsan olgularýnýnötekileþtirildiði ve sermaye tekilli dünya kazanmasýnýn renk-leriyle soluk rüzgarýlý duruþlar olacaktýr. Ama yýl bitiyor. Isýlarýdahi darmadaðýn yapan sermaye siyaseti, yabancý düþman-lýklarla sýnýfsal baskýlarýn öteneldiði sosyal ortamlardangeçtik. Ortaya konulan direk resmi belgeler adeta yolsuzluk-larda yoðun artýþ, insan haklarýnda korkunç gerileme veekonomide yoksullaþmanýn iþsizliklerin artýþý oluyor. Tekkazanan ve zenginleþen sermaye oldu. Örnek yolsuzlukyüzde on üzerinde artý. Ýþkenceler daha normal karþýlanýroldu. Çatýþmalara Kore gibi pimler çekildi, Pakistan yenieksen oldu: Afrikadaki kýyýmlar çatýþmalar artýk konusu dahiyapýlmaz hale geldi.

Siyasi katýlýmýn olmadýðý sonucu aynen alýnan kararlardada olmamayla yüzleþiliyor. Sistem yaratýklarý ile seçimlerdekendini onaylatma ikilemini çok kolay oynadý. ÝsveçYunanistan ve diðer seçimler bunun direk yansýmasý oluyor.Kuzey Kýbrýsta ise seçimnler deðiþtirse dahi aynen devamoluyor. Birinin hazýrladýðýný öteki devam etiriyor: Yanlýþyazdým; Dayatýlan talimatlarýn hangisi olursa olsun devamlýlýkolduðu bu yýl yeniden ýsbatlandý. Batan KTHY veya batýrýla-caklarla en normal yasal durum dahi uygulanmayýp "müjde"olan süreçte bu yýl nasýl iyi olacaktýr. Sadece yaðmacý veavantacýlarla siayset oyununu oynayanlar baþarýlý oldu.

Önümüzdeki yýl belli ki ayný yola devam olacaktýr. Þimdilikkimse önünü iyi görmüyor: Ne Kuzey Kýbrýsý nede genelemperyalist sistemde iyi bekleyiþler yoktur. Hele deðiþimleyeniden paylaþým zor. Tek kývýlcým sokaklardaki tepkilerinilerde politik deðiþim olma þansýnýn olabilecek umudu olmak-tadýr. Ýnsanlar tepkili ama hala deðiþim politik hedefinegelmedi. Bu aþýlmasý gereken en önemli olgudur. Kaygan vekrizlerin içindeki sis yolunda nerde durulacak sorusu da belir-sizce vardýr. Þimdilik güvensizlik ve gelen yeni vurma dal-galarla sýkýþýp kaldýk.

Bir yýlý daha tamamladýk. Artýk anýsý dahi korkutacak konu-lar vardýr. Bireysel olarak bir kývýlcým yaþayan varmý bilmem:Ama her konuda korku ve belirsizlikde doðrusu bazý güzelsüreçleri yaþamak daha anlamlý olur. Ýnsanýn insanolmasýnýn deðerini dahi onuturulan günümüzde sýrf her þeyipara almayla ölçen kültürler dahi buna noktaya sokulunca:güzel bazý yaþam parçalarýnýn deðeri daha da deðere biner.Önümüzdeki yýl yeni parçalanma ve krizlerle belirsiz olmavardýr. Belli olan paket devamý ve ayný kýsgaçlý Kýbrýsgörüþme türküsü olacaktýr. Öyle bir Türkü ki ne çaýlan belli nede sözleri anlamlý: Amaetiketiyle kandýrmacalar aldatmalar devam. Hepmiz içinönümüzdeki yýl yaþlanmýþ olsada yine bu sene gibi kötügeþmeme dileklerimle.

Özkan

Yýkýcý2010 YILINA

ELVEDA DERKEN

[email protected]

Çarþýya çýkýldýðý zaman yaprak kýmýldamýyor.Piyasa durgun. Ekonomik durgunluk tüm hayata etkietmiþ. Esnaf durumdan þikayetçi. Toplum güyatasarruf adýna devamlý sýkýntýya girmekte ve bir türlüde senelerdir düze çýkamamýþ. Senelerdir tasarrufadý altýnda, veya döviz artýk yükseldi, Türk parasý dayükseldi gibi öne sürülen sözde tedbirlerle toplumdevamlý bir ekonomik baský altýnda tutulmakta.Toplumun kültürel ve sosyal durumu ekonomik

sýkýþtýrmalara baðlý olarak devamlý olarak geri gitmekte. Elbettebu durumdan eðitim de nasibini almakta. Saðlýk da hakeza…Saðlýkta da gerilemeler var. Her gün hastanelere giden binlercevatandaþ ilaçsýzlýktan ve ilgisizlikten þikayetçi olmakta. Yanimuhakkak ki kapitalizmin yarattýðý global krizden dolayý yaþanan-lar elbette bizde beceriksizliklerden ötürü de oldukça büyüksorunlara neden olmakta. Bir çözüm yerine veya toplumu koruyu-cu önlemler yerine sorunlar uzun senelerdir devam edip akýlcýtedbirlere gidilemiyor. Tedbir adý altýnda kontrol noktalarýndapusular kurularak insanlarýmýzýn ucuz olarak bulduðu Güney'denalýnan mallara el konulmakta. Bu durumda öncelikle siyasalçözüm üzerinde durulmalý. Çözüm ne olmalý ? Evet, çözüm herþeyden önce Kýbrýstürk toplumunun menfaatleri doðrultusundaolmalý. Çünkü þu anda Kýbrýstürk halký daha fazla baský veçözümsüzlüðün getirdiði sorunlarla boðuþmakta. Kýbrýslýtürkleriþu andaki zor durumdan kurtaracak bir tedbirler olmalý. En baþtada elbette çözümü saðlamak ve þu anda yaþanýlan ekonomik vesiyasal güçlüklerin bundan kaynaklandýðýný bilmek gerekmekte.Elbette çözüm için þu anda Türkiye ilgililerinin ne yapmak istedik-leri konusunda da bilgi sahibi olunmalý. Þu anda Türkiye neyihedeflemektedir? Amacý nedir? Hedef olarak neyi ortaya koy-maktadýr ve mesela bugünkü ortamýn devamlýlýðýný mý arzula-maktadýr? Ýþte bunlarý ortaya çýkarmak gerekmektedir. Esasýndaartýk yeni bir döneme girildiði ve Türkiye'nin bu yeni dönemdeyeni ekonomik tedbirler almaya çalýþtýðý, bu konuda daKuzey'den bu yeni ekonomik tedbirler için kendi tedbirlerini aldýr-maya çalýþtýðý da kesin. Ýþte bu noktada açýkça Kuzey Kýbrýsotoritelerinin herkimlerse, kendi önerilerini de ortaya koymalarýgerektiði de bir gerçek. 36 senedir sürdürülmekte olan poli-tikalarýn artýk fayda etmediði, sürdürülemeyeceði, bu yeni tedbir-lerle ortaya çýkmýþ bulunuyor. Türkiye, Kýbrýs'ta bütçeleri bellioranda finanse etmekteydi. Artýk edemiyor. Veya finanse etmekistemiyor. Bu konuda da Kuzey Kýbrýs otoritelerine açýkça "Baþýnýzýn çaresine bakýn çünkü ben artýk sizi finanse edemem"

dediði de yaþananlardan anlaþýlmakta. O halde sen de kendiönlemini veya kendi talebini öne sürmek mecburiyetindesin. Omadem ki artýk eski alýþýlmýþ olan yükümlülüklerini yerinegetiremiyor ve artýk o politikalarýn deðiþmesi için sinyal yakýyor,bu durumda sen de kendi önerilerini ve burada daha baðýmsýzbir irade ve politika isteyen önerilerini, tedbirlerini masayagetirmelisin. Daha önce de dillendirildiði gibi öncelikle bu önemlikonularýn konuþulmasý bir þarttýr hatta bu yeni deðiþen sosyoekonomik ve siyasal yapýlanmaya bir alternatiftir de diyebiliriz.Öncelikle bu deðiþime gidilirken masada Kýbrýslýtürkleri rahatlata-cak önerilerin getirilmesi bir alternatiftir. Çünkü maalesefKýbrýstürk toplumu 1963 yýlýndan beri daha düze çýkamamýþtýr veKýbrýs Sorunu'nun tüm bedelini ödemektedir.

Çözüme gitmek için esasýnda Kýbrýslýtürklerin çoðunluðununortaya irade koymasý gerekmekte. Çözüm yapýldýktan sonragörüþmeler sürdürülürken bazý tavizler belki de verilecek.Örneðin bir miktar toprak tavizi bir güvenlik önlemi olarakdüþünülecek ve derhal sýnýr boylarýnda bazý düzeltmeleryapýlýrken Maraþ konusunda da bir sonuca gidilmeli. Havaalanlarýve limanlar konusunda da bir çözüme gidilmesi gerekmekte. Ýþtebunlar yapýlýrken eðer bir sonuç alýnmazsa ve Kýbrýstürk toplumu-nun istekleri her halukarda reddedilirse o zaman da uluslar arasýtoplumdan þu andaki ekonomik durumun düzenlenmesi içinyardým ve hatta yatýrým taleplerinde de bulunulabilir. Madem kiTürkiye ilgilileri kendi önerilerinin uygulanmasýný istiyorlar bunaalternatif olarak Türkiye'den Kuzey Kýbrýs'ta piyasada Euro kul-lanýlmasý için talepte bulunulabilir. Hatta Kuzey'de mali konularýn,altyapýlarýn ve ihracat, ithalat ve diðer ekonomik fonksiyonlarýnçalýþmasý için de Brüksel nezdinde taleplerde bulunulabilir. Tümalýnacak tedbirlerin gene ileride bir çözüm için olacaðý tahaddüdügetirilebilir. Pek tabi ki her þeyden önce Türkiye'yle 36 yýldýrsürdürülen politikalarýn Türkiye AKP yöneticilerinin davranýþ vedemeçleriyle deðiþmiþ olduðu þeklindeki izlenim ve yansýmalarýnbu gibi bir deðiþimin de gereklilik olduðu þeklinde izlenimlerle butedbirler düþünülmeli ama görünen köyün de minareleri çoktanbelli olmuþtur; dolayýsýyla burada yani Kuzey Kýbrýs'ta böyle birsiyasi kararý alacak bir oluþum gerekmektedir. Þu anda meclisiçinde olan partilerle belki süreç ve eski alýþkanlýk ve hantallaþ-malardan ötürü bu fonksiyon olamayacaðýna göre, ya tümdemokratik kitle örgütlerinin ortak payda ile oluþturacaklarý birsiyasal organ, meclis veya oluþum, gerekirse seçimle, gerekirseacil olarak toplumun liderliðini devralýp bu misyonu yerinegetirmelidir. Kurtuluþ, toplumsal olduðuna göre tüm demokratikörgütler, sendikalar, bu fonksiyonu devralýp gereken misyonu yer-ine getirecek uygulamalara girmelidirler.

Bu öneri yapýlýrken çatýþmacý bir anlayýþ düþünülmemiþtir.Mevcut tüm alanlardaki toplumsal yapý artýk Türkiye'nin paket-leriyle bu yeni durumdan ötürü çalýþamaz ve sorunlar da artarkenyeni bir önlem olarak algýlanmalý ve yepyeni bir yapýyla Kýbrýstürkhalký dünya kamuoyu önüne çýkmalýdýr. Bu yeni yapýlanmanýnson içinde bulunduðumuz ekonomik sorunlar, ekonomik durgun-luk, halk üzerine uygulanan ekonomik baskýlar düþünülerekuygulanmasý acil bir görev olarak karþýmýza çýkmaktadýr.

Ulus

IrkadTOPLUMUN

DURUMU VE NE YAPILMALI?

[email protected]

Yunanistan, yeni yýla, yeni grev kararlarýyla giriyorYunanistan'da, hükümetin bütçe açýðýnýn dar-altýlmasý için uygulamayý öngördüðü reformlarýprotesto etmek amacýyla, bu hafta yeni grevleryapýlacaðý bildirildi. Yapýlan açýklamalarda, eskiYunan Havayollarýnýn (Olympic Airlains)özelleþtirilmesinin ardýndan bazý pilot veteknisyenlerin baþka yerlere atanmasýnýprotesto eden Sivil Havacýlýk Kurumu Çalýþan-larý Federasyonu'nun 29-30 Aralýk günlerinde48 saatlik grev kararý aldýðý duyuruldu.Sivil Havacýlýk Kurumu yönetiminin baþvurusuüzerine Atina Asliye Mahkemesi'nin grevinyasadýþý olduðu yönünde karar almasýna rað-men, havacýlýk kurumu çalýþanlarýnýn grev yap-makta kararlý olduklarý belirtildi. Yunan basýnýn-da çýkan haberlerde, yýlbaþý nedeniyle yoðunbir trafik olmasý beklenilen havaalanlarýnda,grev yüzünden sorunlar baþgöstermesinin bek-lenildiði aktarýldý. Öte yandan, hükümetin kemer sýkma poli-tikalarýný protesto eden ulaþým çalýþanlarýnýn dayeni grev kararý aldýklarý bildirildi. Yapýlan açýk-lamada, baþkent Atina'da banliyö trenleri ilemetro ve belediye otobüsleri çalýþanlarýnýn 29Aralýkta belirli sürelerle iþ býrakma eylemiyapacaklarý ifade edildi.Ulaþým çalýþanlarýnýn yeni yýlda da eylemlerinisürdürecekleri, grevin özelleþtirme ve iþçimaaþlarýnda yapýlacak kesintileri protestoamacýyla düzenleneceði kaydedildi. Bu arada,Atina'da iþ adamlarý ve küçük iþletme sahipleri,grevlerin kriz içindeki piyasayý olumsuz etk-ilediðini belirterek, sendikalardan eylemleriertelemesini talep ediyor. Yunan hükümeti,sendikalarýn sert tepkisini çeken programýneksiksiz uygulanmaya baþladýðýný ve belirlenenhedeflere ulaþýlacaðýný söylüyor.

Page 12: yenicag 31122010

HABER12 31 ARALIK 2010 CUMA

Kýbrýs sorunu üzerine bu güne kadar birçok tez, sente-zlendi ve hiçbir sonuç getirmedi… Yani birçok görüþüzerinde tartýþýldý veya tartýþýlmasýndan ayrý ortaya atýlanfikirler sorunun çözümüne iliþkin çok fazla ve geçersizdir…

Doðruluðu kime göre kanýtlamak ispatlanamadýðý için buþekilde varsayalým…

Her kafadan/ gruptan/ örgütten beklenilen yaklaþýmüzerinde durmak ve bunlarýn en iyisini algýlayabilmekancak zamaný çürütür ki bu da sorunun çözümüne iliþkinherhangi bir fayda saðlamadýðýndan dolayý bizi konuüzerinde tecrübe kazandýrmaktan baþka fayda saðla-maz…

Ancak tekrar baþa sürükler…Amaç yukarýda belirtilenin aksine ortaya bir fikir atýp ya

da (bana göre) en doðru savunulan görüþler üzerindeyoðunlaþmak ve tartýþmak deðil…

Sadece toplumsal açýdan düþünüldüðü zaman insanlarýnkiþisel beklentilerini veya bu güne kadar ki yaklaþýmlarýnne fayda saðladýðý üzerine katkýda bulunmak…

Kesin olarak söyleyebilirim: Kýbrýs sorununa acil birçözüm geleceðe yönelik en önemli adýmdýr… Ve bunukavrayabilmeden aciliyetinin farkýna varýlamaz…

Kýbrýs üzerinden 'siyaset' yapan içsel ve dýþsal tümyönetici güçlerin ve taþeronlarýn sahte söylemleri haricindetabiî ki…

Kýbrýs'ta yaþayan her birey farklý açýdan farklý açýdandeðerlendirebilir bu sorunu… Bu yaþadýðý hayat þartlarýnýnetkisine yönelik de deðiþiklik gösterebilir ayný zamanda…

Öyle ki; þu veya bu þekilde savaþtan çýkan insanlardanbahsediyoruz… Ve bu savaþ halinin etkisini unutturmayanki ayný zamanda sorunun sebebi olan zihniyetin halen sis-temin emrettiði þekilde, gerektiðinde boyut deðiþtirereksürdürdüðü durumdan etkilenen halk sorumlu deðildir…

Bu durumdan çýkar saðlayan sistem ve yöneticileri iseöyle gösteriyor ki uzlaþma üzerinden siyaset yap(ar gibigösterek)ak, ta ki ada ile iþleri var, bu rejim varlýðýnýsürdürecek…

Fakat tarihin tecrübesi diyor ki: Bu ada önemli…

Öyle kolay býrakýlmaz…Uzlaþma'ya kavramsal olarak da bakýlsa, pratik olarak

yani iþlevsel yönüyle de bakýlsa egemenlerin çýkarýnayöneliktir…

Çünkü, bu iki toplum baþkalarýnýn istediði gibi nedenuzlaþsýn ki; hele de bu baþkalarý, sorunun gerçek sahipleriise… Hele de sorunun çözülmesini istedikleri zaman…

Eðer bu yönde bir yaklaþým yoluyla çözülmeye çalýþýlýy-orsa (ki öyle) bu sorun elbette çözülemez…

Yani çözümün meyvesi yine baþýmýzdaki zebanilerinkazanýna düþer…

Bize artýk kabuklarý mý kalýr?..Çürükleri mi?Yoksa çekirdeði mi? Bilmem…Ha eðer çekirdek kalýrsa ümidiyle, tekrar ekmekse niyet;

ya tutmazsa?Tuttu diyelim…Yarýn çok geç olabilir!..

Dipnot: Uzlaþma'nýn ne anlatabildiði üzerine izlenebilecekmükemmel bir film Limon Aðaçlarý... Ýlgiliye güzel veöðretici bir sinema filmi...

Salih

BatakSORUN VE UZLAÞMA

[email protected]

Zeynep Gambetti - Birgün

Anlaþýlan o ki, ne Türkiye solu, ne de liberaller,dünyada bir kuþaktýr süren mücadeleler vekavramsallaþtýrmalardan pek haberdardeðiller. Demokratik özerklik söylemi karþýsýn-da verilen tepki, egemen ulus reflekslerinin nedenli içselleþtirmiþ olduðunu da gösteriyor.Küçümsemekten azarlamaya, ütopik bulmak-tan ders vermeye kalkýþmaya kadar giden burefleksler yüzünden Kürt hareketinin içindebulunduðumuz an ve mekana dair konumuyeterince deðerlendirilemiyor, ilerici birtakýmçýkýþlarýn hakký verilemiyor.

Demokratik özerklik tartýþmasýný açan KürtHareketinin emelinin altýný dolduracak sözlerkamusal alana intikal edemiyor, zira Kürtlerinya takiye yaptýðý düþünülüyor ("aslýndaamaçlarý ayrý devlet ilan etmek"), ya da sözleranýnda eski kalýplardan birinin içine yerleþtir-ilmek suretiyle laðvediliyor ("olsa olsa Jakobenbir halkçýlýk yapýyorlardýr"). Geçmiþte solunkendi örgütlenme aracý olan halk meclislerininözerklik doðrultusunda gündeme gelmiþolmasý baþka bir þey ifade etmiyor mu oysaki? Temsili demokrasinin ne denli burjuva, nedenli yanlý olduðu unutuldu mu? Parti siyase-tine hapsolmanýn, sistemin içinde kalmayýyeðlemek ve sistemi yeniden üretmek olduðuaþikar deðil mi?

Halk meclisleri, Kürtlerin yoðunluklu yaþadýðýbölgede yeni bir deneyim sayýlmaz. 1999'danitibaren belediye baþkanlýðý kazanmýþ olanKürt partileri, mahalle ve ilçeler bazýnda kýs-men de olsa çeþitli özyönetim yapýlarý oluþtur-maya çalýþýyorlardý. Bu çalýþmalarýn hýzlan-masý resmi mercileri korkutmuþ olsa gerek ki,KCK operasyonlarý adý altýnda bir nebze sekt-eye uðratýldý. Buna raðmen mahalle örgütlen-meleri, daha çok gençlerin enerjisi sayesindedevam edebildi. Kadýnlarýn çocuklarýylakatýldýðý, mahallelinin kendi ihtiyaçlarýna yöne-lik siyaset üretilmesi için biraraya geldiði bumeclislerin daha geniþ formel yapýlara kavuþ-turulmasý, özerklik tartýþmalarýnýn ana ekseninioluþturuyor. Ayrýca Demokratik ToplumKongresi, Aralýk 2009'da alternatif anti-kapital-ist bir ekonominin temellerini tartýþmak üzerebölgeden ve ülkenin dört bir yanýndan katýlým-cýlarý Diyarbakýr'a çaðýrmýþtý. Burada kooperat-ifçilik ve komünal üretimden, kapitalizme yenikdüþmeyen bir bölgesel kalkýnma perspektifinekadar birçok konu gündeme geldi. Bunlar çokufak adýmlarla da olsa birkaç beldede fiilendenenmeye baþlandý bile.

Kýsaca, 19 Aralýk'ta Diyarbakýr'da okunandemokratik özerklik metninin lafzý ne olursaolsun, ruhu Latin Amerika'daki ilerici gruplarýnmücadelelerinden pek de uzaða düþmüyor.Bu, Kürt hareketinin son 30 yýllýk süreçte çokdeðiþmiþ olduðunun, el yordamýyla da olsa

kendini zorlu koþullara adapte edebildiðinin, vealternatif arayýþlar içerisinde olan en kitleselhareket olduðunun göstergesidir.

Halihazýrda Latin Amerika'dakilere benzermücadele verebilecek yegane kitle Kürtlerdir.Ýþçi sýnýfýnýn gerek 1980 darbesi, gerekseneoliberal ekonomi yüzünden daðýlmýþ olankitlesinin yokluðunda dar çevre siyasetine,sendikacýlýk ve yayýncýlýða mahkum olmuþolan soldan bu açýdan farklýdýr. Kürtlerinörgütlü bir kitlesi ve çok saðlam bir iradesiolduðu gibi, alternatif projeleri hayata geçire-bilecek bölgesel bir mekanlarý da vardýr. Bumekana kapitalizmin henüz girmemiþ olmasýkalkýnma açýsýndan gayet olumsuz sonuçlarayol açmýþsa da, alternatif bir ekonomi deneyi-mi açýsýndan tam aksine elveriþli bir zeminoluþturmaktadýr.

"Ulusalcýlýk" anahtar kelimesine takýlan veKürtlere ulusal kimlikleri ile sýnýf arasýnda birseçim yapmalarý gerektiðini dayatan solun bupotansiyeli görmemiþ olmasý, birtakým dog-matik kalýplarýn kýrýlmasýnýn ne denli zorolduðunu gösterir. 1980 öncesinde kadýnlarada böylesi bir dayatma yapýlmýþ, kadýnmücadelesi ile sýnýf arasýnda bir seçim yap-malarý istenmiþti. Türkiye'de feminist hareketinancak 1980 sonrasýnda yeþerebilmesininsebebi de ne yazýk ki budur. Fikrî olarak bu türdayatmalarýn ne denli yanlýþ olduðunu birkenara býrakalým. Bugün dünyanýn bulunduðukonjonktür itibariyle "ya o, ya o" gibi seçenek-lerin mücadelelerin baþarýsý açýsýndan intiharetmekle bir olduðu bir türlü anlaþýlamamak-tadýr.

Oysa Türkiye solunun heyecanla izlediðiLatin Amerika deneyimlerinde yerli halklarýnkimlik talepleriyle sol hareketlerin ittifaký, ekolo-jistlerle gýda egemenliði mücadelesi verençiftçilerin biraradalýðý sözkonusudur. Kapitalistüretim tarzýnda köklü bir deðiþikliðe yol açanneoliberal sermaye birikimi sürecinin girmediðiyaþam alaný kalmamýþtýr. Tohum savaþlarýndave HES'ler konusunda olduðu gibi en temelkaynaklar bile metalaþtýrýlarak, bunlarsayesinde geçimini saðlayan yerel halklarpiyasaya güdümlü hale getirilmektedir. Budenli geniþleyen bir piyasa ekonomisine karþýverilecek mücadelenin, farklý duruþ vekaygýlara sahip hareketler arasýnda ittifakkurulmadan gerçekleþtirilmesi imkansýzdeðilse bile çok zordur. Demokratik özerklikprojesini "romantik" veya "ütopik" olarakdeðerlendirmek yerine, ittifak kurmadan ve kitl-eye sahip olmadan mücadele vermenin nedenli "gerçekçi" olduðunu bir gözden geçirmekgerekmez mi o halde?

Kürt hareketinin Meksika'daki Zapatistaayaklanmasýnýn sloganýný benimsemiþ olmasý("Edi Bes'e", yani "Yeter Artýk"), devletin veegemen ulus partilerinin bir türlü uzatmadýðý

ele bugün ihtiyaç duyulmadýðýný ifade ediyor.Fýrat'ýn Batý yakasýndan bakýlýnca bir türlügörülemeyen budur. Gelinen noktada geçkalýnmýþ mýdýr? Kanýmca hayýr. Seçeneklerdayatmak ve ortaya konan iradeyi bir öðret-men edasýyla sorgulamak yerine, bölgedekideneylere solun kendi birikim ve kuramlarýnýtaþýmasý, her iki tarafý da güçlendirebilir. Yeterki 70'lerin söylemleriyle bugünün kavranamay-acaðý, zira kapitalizmin þekil deðiþtirmiþ olduðuanlaþýlsýn. "Edi Bes'e" de, demokratik özerklikprojesi de, talep ve tepki siyasetiyle bir yerevarýlamayacaðýnýn Kürt hareketinin önderleritarafýndan bilindiðine iþaret ediyor. Taleplerinmuhattabý olan bir devlet yok zira artýk.Neoliberal yüzünü muhafazakar AKP hükümetiaracýlýðýyla daha da kolay gösterebilen birdevlet vardýr. Batý ülkelerinde neoliberalizminmuhafazakar hükümetler (Thatcher, Reagan,baba ve oðul Bush) aracýlýðýyla empozeedildiðini unutmamak gerekir. Ýslam dünyasýn-da sözü geçen güçlü bir Türkiye yaratmakisvesi altýnda hayatýn her alanýnýn ranta açýl-masý çok daha kolay olmuþtur. AKP'nin asýlamacýnýn ne dindarlýðý yaymak, ne de yenianayasa hazýrlamak olmadýðý; yeganeKâbe'sinin sermaye olduðu açýktýr. Dünyadakigidiþat da zaten bu yöndedir. Küreselpiyasanýn çarkýna mükemmel bir biçimde otur-muþ olan bu hükümetten, bu devletten birþey

talep etmekle ne sol, ne de Kürtler kaydadeðer bir kazanç elde edebilirler.

Oysa iktidardan bir adým önde gitmeksuretiyle, yani talep etmek yerine, talep edilenihemen þimdi ve burada hayata geçirerek, dejure (resmi) olmasa bile, de facto (fiili) birdurum yaratýlabilir. Talep, iktidarý yeniden üretir- talebi karþýlayacak güce sahip olanýn iktidarolduðunu zýmni olarak teslim eder. Fiiliörgütlenme ise iktidara köstek olabilecek birgücün varolduðunun iktidara dayatýlmasýdýr.Bunu sol, kendi örgütlülük tarihi içinden biliraslýnda - tereciye tere satmanýn da bir anlamýyok. Mesele, kitlesinin daðýtýlmýþ olduðu birkonjonktürde böylesi bir örgütlülüðe ittifaklaragirmeden nasýl ulaþacaðýdýr.

19 Aralýk'ta Diyarbakýr'da Kürt hareketinin,muhafazakar veya burjuva çevreler açýsýndanson derece "sol kokan" bir siyasal veekonomik projeyle ortaya çýktýðýný görmekgerekir. Geçmiþin anahtar kelimeleri ve ideolo-jik tartýþmalarý yüzünden böylesi bir fýrsatýnkaçmasýna izin vermek, tarihsel bir dönemecialamama riskini doðuracaktýr. Demokratiközerklik projesine solun sahip çýkmasý, veordusuyla medyasýyla iktidarýn bu projeninbastýrýlmasý için elinden geleni ardýna koymayacaðý bu günlerde, Kürt hareketinearka çýkmasý bu yüzden hayati önem taþýmaktadýr.

Alternatif bir sol proje: Demokratik Özerklik

(KHA) Cumhurbaþkaný Hristofyas, iþgalaltýndaki bölgede Noel'de enklavlarýnkiliselerinde dini ayin yapýlmasýna Türk iþgalgüçleri tarafýndan izin verilmemesininBirleþmiþ Milletler, Avrupa Birliði ve diðerörgütlere þikayet edilmesi için KýbrýsCumhuriyeti'nin çalýþma baþlattýðýný söyledi.

POFEN 37. kongresinde konuþanCumhurbaþkaný Hristofyas, iþgal güçlerininkabul edilemez tavrýnýn uluslar arasýörgütlere þikayet edileceðini açýkladý.

Cumhurbaþkaný Hristofyas son zamanlar-da milliyetçi-þoven tavýrlarda artýþ olduðunubelirtti. Cumhurbaþkaný, APOEL takýmýnýnTürk takýmý ile Lefkoþa'da oynan basketbolkarþýlaþmasý sonrasýnda yaþanan olaylarýörnek olarak gösterdi. Bunun faþist öðelertarafýndan yapýldýðýný ve bazýlarýnca ört basedilmeye çalýþýldýðýný ifade etti.Cumhurbaþkaný, bu çevrelerin baþardýðý tekþeyin bölünmenin deðirmenine su taþýmakolduðunu belirtti. CumhurbaþkanýHristofyas, iki toplumlu, iki bölgeli, federalçözüme de deðinerek bunu kendisinin icat

etmediðini, 1977'de Etnark Makarios tarafýn-dan kabul edildiðini ve daha sonra halktarafýndan seçilen tüm cumhurbaþkanlarýn-ca desteklendiðini söyledi. Doðrudan müza-kerelere deðinen Cumhurbaþkaný, KýbrýsRum tarafýnýn hakemlik ve sýký takvim kabuletmesinin söz konusu olmadýðýný vurguladý.Cumhurbaþkaný Hristofyas, GenelSekreter'in görevinde veya süreçte deðiþik-lik yapma konusunda GüvenlikKonseyi'nden direktif almadýðýna iþaret etti.Cumhurbaþkaný Hristofyas, içte birliðin öne-mini vurguladý. Müzakerelere iyi niyetle git-tiðini tekrarlayan Cumhurbaþkaný, GüvenlikKonseyi kararlarý çerçevesinde, ilkelere day-alý ve gerçekçi öneriler sunduðunu ifade etti.Türk tarafýnýn ayný yaratýcýlýðý göstermediði-ni belirtti. Cumhurbaþkaný Hristofyas, müza-kere sürecine paralel olarak KýbrýsCumhuriyeti'nin çok yönlü dýþ politikaizlediðini, amacýn çözüm sürecine yardýmcýolmak olduðunu belirtti. Cumhurbaþkaný,Kýbrýs'ýn bölünmesinin felaket olacaðýný vurguladý.

Hristofyas: Türkiye þikayet edilecek

Page 13: yenicag 31122010

HABER 1331 ARALIK 2010 CUMA

Doðuþ Derya - Gaile

Demokrasinin kurumsallaþamadýðý ülkelerdehaklar ve özgürlükler siyaseti yapan hemenher bireyin ve kurumun hareket zemini, engenel anlamda, "adalet ve eþitlik" talebiüzerinden þekillenir. Taleplerin içerik farklýlýðýve hangi iktidar biçimine karþý dile getirildiðifark etmeksizin, dýþlanan, ötelenen, kenaraitilen, ezilen ya da yok sayýlan tüm sosyalgruplarýn, kendi dertlerini görünür kýlmak içindile getirdiði deðerlerdir bunlar. Çeþitli hiyer-arþi biçimlerine karþý çýkarken, çoðumuzunbütün bir paket gibi kullandýðý ve genel bircümle içinde yan yana koymaya alýþtýðý"adalet ve eþitlik" kavramlarý, bütünsel birdemokrasi talebinin ayrýlmaz iki parçasý gibigörülür sýkýlýkla. "Adil olmanýn" otomatikolarak "eþitlikçi olmayý" da getirdiði ve"adaleti gözetenin" aslýnda "eþitliði degözettiði" varsayýlýr genelde. Doðrusu o ya,eþitliði gözetenin, her þeyden önce adilolmasý, eþit durumda olmayanýn haklarýný veçýkarlarýný hakkaniyet içinde ele almasý, hiçkuþkusuz, eþitliðin olmazsa olmaz koþuludur.Velâkin ayný þey, "Adil olduðunu" söyleyenya da "Adalet veren" için geçerli deðildirçoðu zaman. "Adalet veren", bizimkisi gibikültürel kontekstlerde, adil olmanýnkoþullarýný belirleyen; kime, nereye kadar"adalet verileceðini" belirleyecek güce sahipolan; ancak yukarýdan-aþaðýya doðru kuru-lan bir hami (koruyucu)- mütehami (korunan)hiyerarþisi içinden "adil" olabilen; dolayýsýylada, adalet gösterdiðini eþiti olarak kabuletmeyendir maalesef. Yani "adil olmak" herzaman "eþitlikçi olmak" anlamýna gelmemek-tedir. Edhem Eldem'in deyiþi ile meselaOsmanlý Ýmparatorluðu "adildir" ve fakatsýnýrlarý içinde bulunan etnik ve dinsel gru-plara karþý eþitlikçi deðildir.[i] Ya da içindeyaþadýðýmýz devlet düzenleri ve hukuk rejim-lerince tanýmlanan haklar ve özgürlükler, biradalet iddiasý ile tanýmlanmýþtýr, ancak buadalet iddiasýndan tüm sosyal gruplarýn eþitþekilde nasibini almadýðý gün gibi ortadadýr.Çünkü bizimkisi gibi ülkelerde "adalet verenhami"nin cinsiyeti, sýnýfý, ideolojisi, milli veetnik elbiseleri vardýr. Ve bu "hamiyi hamiyapan" eþitliði dýþlayan bir adalet söylemiolduðu için, hem üzerine giydiði sýnýfsal, cin-sel, milli elbiselerini, hem de kendisini hamikýlan adalet söylemini yeniden üretmekzorundadýr.

Geçenlerde, UBP milletvekili Sayýn AfetÖzcafer'in basýna yansýyan açýklamalarýnýokurken, adil olmak ile eþitlikçi olmak arasýn-daki bu fark, bir kez daha gezinmeye baþladýdüþüncelerimin içinde. Haberdar gazetesinin"Eþcinsellik Konuþulmalý" baþlýðý ile manþeteçektiði bu beyanatý gördüðümde, "nihayet birkadýn milletvekili toplumsal cinsiyet eþitliðipolitikalarýna dair bir açýklama yaptý" diyesevindim önce. Öyle ya, 1960'tan bu yana,yani toplam 50 yýl içerisinde, hepsi topu topu13 tane kadýn milletvekili çýkarabilmiþ, bun-larýn da sadece 10'unu seçimle iþ baþýnagetirebilmiþ bir topluma veriliyordu bubeyanat. Kadýnlarýn siyaset yapmakoþullarýnýn ne kadar dar bir alanahapsedildiðini; þimdiye dek hiçbir partidentoplumsal cinsiyet eþitliði politikalarýnýmeclise taþýyacak bir milletvekiliçýk(a)madýðýný; milletvekili seçilen kadýnlarýnmecliste yaptýklarý çok kýsýtlý sayýdaki konuþ-ma içerisinde, toplumsal cinsiyet eþitliði ileilgili konuþmalarýn yok denecek kadar azolduðunu düþündüðümüzde, Afet hanýmýnbasýna verdiði bu beyanat ne olursa olsuntakdir edilmeliydi. Ýçimde kýpýrdanan hevesile beyanatý okumaya baþladýðýmda ise,heyecanýmýn yerini burukluk aldý.

"Cinsiyet ayrýmcýlýðý deyince Feministlikdüþünülüyor. Sanki kadýn aciz bir varlýkmýþ

da hakký korunmalýymýþ gibi algýlanýyor"diyor Afet haným ve ekliyor: "oysa kadýn hak-larý, insan haklarý bir bütün". Ýnsan bu cüm-leyi okuduðunda, ister istemez kýsa süreli birdumur hali yaþýyor ve kendine soruyor:"Acaba Afet hanýmýn zihninde feminist olmakne anlama geliyor ki böyle bir laf edebildi?"Son 300 yýldýr dünyanýn birçok ülkesinde,kadýnlarýn cinsiyetlerinden dolayý ikincil kýlýn-masýna karþý çýkarak, hatta kadýnlarý "insan"olarak görmeyen anlayýþlara kafa tutup "eþityaþam koþullarý kadýnlarýn hakkýdýr" diyensiyasetin adýnýn Feminizm olduðunu bilmiyormu acaba? Bugün kadýnlar olarak kul-landýðýmýz eðitim, seçme-seçilme, eþit iþeeþit ücret, miras, boþanma gibi bir yýðýnhakkýn, yüz yýllardýr bu haklarý edinmek içinmücadele eden; mücadele ederken dedýþlanan, giyotine gönderilen, tecavüzeuðrayan, daraðacýnda sallandýrýlan, dövülen,hakaret yiyen binlerce feministin yaþamlarýpahasýna edinildiðini hiç duy-mamýþ mý?Feminizmin, bir"hami" pozisy-onundan adalettarif eden ve kadýn-larý "aciz yaratýklar"olarak görerek onlarý"korumaya" çalýþanbir siyaset deðil,bilakis, hakiki bir eþit-lik talebi olarak doð-duðunu vebüyüdüðünü de mi hiçduymamýþ Afet haným?Yoksa O da, Feminizmi"erkek düþmanlýðý","kadýnlarýn üstünlüðünüsavunan", "ayrýmcý" birhareket olarak karalayanataerkil düþüncenin etkisialtýnda mý? Mesela "Kadýnhaklarý, insan haklarý bir bütün" derken,Ýnsan Haklarýnýn modern anlamda ilk taným-landýðý metin olan 1789 Ýnsan ve YurttaþHaklarý Bildirgesi'nde kadýnlarýn, "insan veyurttaþ" kategorisi içinde ele alýnmadýðýný vesadece "insan" olarak kabul edilmek için bilefeministlerin yýllarca savaþ verdiðindenhaberi olmuþ mu merak ediyorum? "ÝnsanHaklarý" diye tarif edilen haklarýn, 19.yüzyýlýnsonlarýna kadar sadece "erkek olanýn"hakkýný anlattýðýný; 20. Yüzyýlda kullanýldýðýbiçimi ile ise, kültürel, sýnýfsal, cinsel, etnik vebenzeri tüm baðlamlarýndan ayýklanan "soyutbir insan" anlayýþý içinden tarif edildiðini,dolayýsýyla da bu baðlamlarda deneyimleneninsan hakký ihlallerini, çok yakýn zamankadar tanýmlamaktan uzak bir söylemdüzeyinde kaldýðýný düþünme fýrsatý bula-bilmiþ mi hiç? Verdiði beyanattan anladýðýmkadarý ile maalesef böyle bir düþünme fýrsatýkendine yaratamamýþ Afet Haným; çünkü bufýrsatý bulabilseydi eðer, bugün BirleþmiþMilletler düzeyinde bile "Ýnsan Haklarý"kavramýnýn yeterli görülmediðini ve "KadýnýnÝnsan Haklarý" diye ayrý bir kavramsallaþtýr-manýn olduðunu da farkýnda olurdu. Ve yineeminim ki, "Kadýnýn Ýnsan Haklarý" diye birkavramdan haberdar olma imkâný olsaydýAfet hanýmýn, bu kavramýn uluslararasýdüzeydeki meþruiyetini dünyanýn dört biryanýndan gelen feministlerin saðladýðýný dabilirdi. Sadece "Kadýnýn Ýnsan Haklarý"anlayýþý mý? Afet hanýmýn beyanat verirkenismini hatýrlamadýðý için zikretmediði ve "cin-siyet ayrýmcýlýðý ile ilgili 1996'da geçen biryasa" olarak, biraz da yanlýþ tarif ettiðiCEDAW'ýn da, 1979 yýlýnda BM'ye üyedevletlerin imzasýna, feministlerin çabalarýsonucunda açýldýðýný ve bu konvansiyonunKKTC meclisinden, aralarýnda feministlerinde bulunduðu Kadýn Platformu sayesinde

geçtiðini bir þekilde duymuþ olur ve "Cinsiyetayrýmcýlýðý deyince Feministlik düþünülüyor"diye mesnetsiz bir cümle kurmazdý herhalde.

Kafamýn içinde bu konuþmalarý yapmayadevam ederken ben, bir yandan da gazeteyiokumaya devam ediyor ve Afet hanýmýnhangi vesile ile bu beyanatý verdiðini deöðrenmiþ oluyordum. "Bugün Atatürk'ünkadýnlara seçme ve seçilme hakký verdiðigünün yýldönümü. Diðer çalýþmalarnedeniyle cinsiyet ayrýmcýlýðý konusuna çokvakit ayýramadýk ama bundan sonra o yön-deki çalýþmalarýmýz hýzlanacak" diyordu.Hani toplumsal cinsiyet politikalarýna aþinaolmadýðý beyanatýndan belli olduðu için, ken-disinin dünyadaki feminist hareketin süreç-lerini ve kazanýmlarýný bilmemesini bir yerekadar anlayabiliyordum da, milliyetçi siyasetizleyen ve "Anavatan" söyleminin mimarlarýn-dan olan bir partinin vekili olarak Afet

hanýmýn, Türkiye kadýn tarihikonusundaki bilgisizliðine, neyalan söyleyeyim, hayretediyordum. Son yirmi yýldýr,bazý Atatürk Enstitüleri dedâhil olmak üzere,Türkiye'deki birçok üniver-sitede verilen derslerde veyapýlan akademik çalýþ-malarda, Cumhuriyetikuran Atatürk'ün veKemalist kadrolarýn, odönemlerde oldukçagüçlü olan kadýnhareketinin hiçbirtalebine kulakasmayýp, bu hareketibastýrýp yok ettiktenuzun zaman sonra,"seçme-seçilme

hakkýný" tepeden bir lütuf gibi sun-duðunu; bu konularýn artýk kamusal alandaciddi ve demokratik bir þekilde tartýþýldýðýnýnasýl bilmezdi? Kadýnlarýn, 19.yüzyýlýn son-larýndan Cumhuriyet'in kuruluþuna dekgeçen sürede, kurduklarý dernekler veçýkardýklarý onlarca dergi ile kendi siyasi,ekonomik ve medeni haklarý için uðraþtýk-larýný; hatta Türkiye Cumhuriyeti kurulurken,"kadýnlara oy hakký" talebiyle ilk partiyi(Kadýnlar Halk Fýrkasý) 1923 yýlýnda kurduk-larýný ve ne bu partinin ne de oy taleplerininAtatürk tarafýndan kabul edilmediðini Türkiyeartýk konuþuyordu da, belli ki bu bilgilerhenüz Kýbrýs'a gelememiþti. Oysa hem erkendönem Türkiye Cumhuriyeti tarihi içindekadýnlarýn Kemalist kadrolarca bastýrýlmasüreçlerini anlatan, hem de bu dönemde aktifolmuþ ve kadýn haklarý savunucusu olduklarýuzun süre tarihten saklanmýþ, NeziheMuhiddin, Halide Edip, Latife haným gibikadýnlarýn hayatlarýný anlatan onlarca kitapda artýk kitapçýlarda vardý. Bu tip beyanatlarývermeden önce, bu kaynaklara birazcýkolsun bakmak gerekmez miydi?

Diyelim ki, Afet haným, beyanatýnda dabelirttiði üzere, ayný anda birçok mecliskomitesinde iþ yaptýðý için böyle bir çalýþ-maya zaman ayýracak durumda deðil.Eminim Ulusal Birlik Partisi içerisinde, bukonularda milletvekillerine yardýmcý olabile-cek, brifing verebilecek iyi yetiþmiþ gençarkadaþlarýmýz vardýr. Ve bu gençarkadaþlar, mutlaka eþcinsellikle ilgili birdemecin de "adil" bir "hami" pozisyonundandeðil, toplumsal cinsiyetten bakan eþitlikçi birpozisyondan verilmesi gerektiði konusundauyarýlarda bulunacaklardýr. Çünkü birçokköþe yazarýnýn aceleyle yorumladýðýnýnaksine, Afet haným "LGBT bireylerin haklarýtanýnmalý" demedi; "eþcinsellik konuþulmalý"dedi. Bunu derken de "adalet veren" her"hami"nin araçsallaþtýrdýðý hümanist dili kulla-narak "bunlar birilerimizin çocuðu, göz ardý

edemeyiz" cümlesini kurdu. Her þeyin sürekliçatýþma içinden konuþulduðu ve hümanistdilin esemesinin okunmadýðý bir kültüriçerisinde, Afet hanýmýn böyle bir dil kullan-masýný takdir etmiyorum sanýlmasýn. Bilakis,bazý meseleleri eþitlikçi bir yerden görecek-sek, hümanist dil kullanmak bir baþlangýçolabilir. Velâkin, unutulmamalýdýr ki her hami,adalet vereceði özneyi "eþiti" olarak deðil,kendi himayesinde "korunmasý gereken" birvarlýk olarak gösterirken, onu "çocuk-laþtýrýlmýþ", "zayýf", "sorun", "himayeye muh-taç", "maðdur" olarak temsil eder. NitekimAfet Haným da, "eþcinsellik konuþulmalý"derken, LGBT bireyleri "birilerimizin çocuðu"olarak konumlandýrýp, onlarý her insanýnsahip olduðu hak ve özgürlüklere sahipolmasý gereken eþit bireyler olarak konum-landýrmamýþtýr. Daha da ötesi, "Önce aileyaþamýný ele alalým, sonra nedenleri gün-deme getirelim(…) Örneðin sorun ailel-erdeyse aileyi eðiteceksiniz" diyerek, eþcin-selliði bir "sorun" olarak tanýmlayabileceðininipuçlarýný da verdi.

Ýþte tam da bu noktada, sadece "adil" deðil,ayný zamanda "eþitlikçi" bir bakýþ açýsýna,yani toplumsal cinsiyet bakýþ açýsýna nekadar ihtiyacýmýz olduðu bir kez dahagörünür oldu. Toplumsal cinsiyetten bakanherhangi biri, eþcinselliði konuþmaya baþlay-acaðýmýz yerin "aile sorunu" deðil, haklar veözgürlükler politikalarý olduðunu bilir. Bu nok-tada hiç kimsenin, þu çok ürküten siyaset"Feminizm"den bakmasý da þart deðildir,sahici bir eþitlikten dünyaya bakmak yeter.

Bitirmeden önce belirtmek isterim ki, buyazý, her ne kadar Afet hanýmýn beyanatýnacevaben yazýlsa da, sadece Afet hanýmözelinde bir sorunu anlatmýyor. Toplumsalcinsiyet perspektifinin gerektirdiði eþitlikçibakýþ açýsýndan bakamamak, sadece Afethaným ve Ulusal Birlik Partisi'nin sorunudeðildir. Bu ülkede siyaset yapan hemen herparti, saðda ya da solda durduðu fark etmek-sizin, ataerkil yapýlanmalardýr ve toplumsalcinsiyet eþitliði politikalarýný "ikincil" ve"önemsiz" politikalar olarak görmektedirler.Meclise giren bütün partilerin, bu politikalaragörünürlük kazandýracak vekiller çýkarama-masý, zaten bu ataerkil yapýlanmalarýn enönemli göstergesidir. Ola ki, bu yazýyýsadece bir UBP eleþtirisi olarak okumayakalkanlar çýkarsa diye söylüyorum: Bu sorun,parti, sendika, dernek fark etmeksizin, hep-imizin sorunudur ve sorumluluðu hepimizeaittir. Hatta iðneyi baþkasýna çuvaldýzýkendine diyerek belirtmek isterim ki, toplum-sal cinsiyet politikalarýna gerekli önemin ver-ilmemesinde, feminist politika, kadýn haklarýve eþcinsel haklarý siyaseti yapan bizlerin depayý vardýr. Ve yine ola ki, bu yazýyý "kadýnmilletvekillerinin yetersizliði" üzerine ahkâmkesmek için kullanacak býyýklý ve/veya ruhubýyýklý erkek siyasetçiler çýkarsa diyesöyleyeyim: Bu yazý bir kadýn milletvekilini"yetersiz" olarak itham etmek için deðil,toplumsal cinsiyet eþitliði politikalarýnýmecliste eþitlikçi bir perspektiften temsil ede-bilmesi için yazýlmýþ, eleþtiri kültürününgereði bir yazýdýr. Hatalarý ve eksikleri olsada Afet hanýmlara ihtiyacýmýz vardýr. Ve hemAfet hanýmýn, hem de diðer kadýn milletvekil-lerinin bilmesini isterim ki, bir feminist olarakben de, toplumsal cinsiyet eþitliði içinmücadele eden birçok insan da, sizlerinmeclis gündemine getireceði her türlü eþitlikpolitikasý için destek vermeye çoktan beridirhazýrýz.

[i] Edhem Eldem'in Osmanlý Ýmparator-luðu için bu konuda yaptýðý analizler içinbkz: 4.8.2010 tarihli NTV programý, OðuzHaksever, "Tarih Konuþmalarý"-Ayrýmcýlýðýn Tarihi.

“Adil olmak - Eþit olmak farký” ya da bir feministin Sn. Afet Özcafer’e mektubu

Page 14: yenicag 31122010

HABER14 31 ARALIK 2010 CUMA

Adres: Bedreddin Demirel Cad. No:13 Kat 1 Daire 3,GÝRNE, DERYA BUTÝK üzeri Ofis Tel: 816 1087

Fax: 815 7144 Ev: 815 4418 Cep: 0533 861 2004

ÞÝVKAN MÜHENDÝSLÝKÞÝVKAN MÜHENDÝSLÝK

u Sýhhi Tesisatu Isýtmau Soðutma

u Havalandýrmau Yüzme Havuzuu Altyapý Projeleri

Her türlü mekanik proje iþlerinizde hizmetinizde

geliþmiþ yirmi ekonomi içerisinde ifade edilmekte-dir. Bu ifadenin özellikle Türkiye politikacýlarýncatopluma anlatýmý ise, ülke ekonomisiningeliþmiþliðinin yüksek seviyesi olarak sunulmayaçalýþýlmaktadýr.

Dünya'da ki tek tek kapitalist ekonomilerin seyrinebakýldýðý zaman, Türkiye ekonomisi bu anlamda ilkotuzlar olarak ifade edebileceðimiz ekonomikbüyüklük içerisinde olduðu hakikatidir.

Türkiye ekonomisinin geliþmiþliði, büyüklüðü onunkendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir sürecinsonucu olmadýðý, en geliþmiþ ekonomilerde ki kimisektörlerin, bir takým olgularla birlikte artýk o ekono-mi içerisinde yaratýlmasýnýn sermayeye ekonomikgelmediðinin sonuçlarýdýr da. Dolayýsýyla, ülkeekonomisinin geliþmiþliðini anlamaya çalýþtýðýmýzzaman, sermayenin ucuz ve kalifiye iþgücü alan-larýna sermayesini aktardýðý genel karakterini de biryere not etmemiz gerekmektedir.

En geliþmiþ kapitalist ekonomiler; geliþmelerini bil-iþim türevi alanlara yoðunlaþtýrmalarý veyenilenebilir ekonomik deðerlere yönelme süreçler-ine girmelerinden dolayý, maden cevheri sanayifaaliyetlerinin kilit deðerlerini ellerinde tutarken,kalan üretimi de kendilerine baðýmlý olan ülkeekonomilerine aktarmaktadýrlar. Bu aktarým aynýzamanda, üretim bantlarýný geri ekonomileriniþgücü alanlarýna kaydýrýlmasý anlamýna dagelmektedir.

1900'lerde bir fabrikada ki Fordist üretim/bant üre-tim modeli, bu aþamada bant üretimini birden fazlaülkeye kaydýrýlmalarýna da yol açmýþtýr.

Ekonominin büyük tek baþýna üretim seviyesi ileanlatmaya denk düþmemektedir. O ekonomide kinüfus büyüklüðü, büyüklüðünün tüketim ile iliþkisi,üretilen ekonomik deðerin diðer pazarlara ulaþmaavantajlarý ve üretim noktasýna yakýn çevrelerinekonomide geliþmiþlik seyri ve üretilen deðerintüketimde kullaným ihtiyacý da dikkate alýnmasýgerekmektedir.

Böyle bir noktadan baktýðýmýzda; Türkiyeekonomisi maden cevheri sanayi için uygun kon-umda bulunmaktadýr. Özellikle otomotiv sanayibaþta olmak üzere, kimi sanayi dallarý buna iyi bir

örnektir.Bir ülkede ki üretimin güçlülüðünü,

ekonomik yapýsýný anlayabilmek için bak-mamýz gereken ana noktalar, üretimde oekonomik yapýnýn yaratmýþ olduðu katmadeðer gücü ve niteliðiyle birlikte oradayapýlan ar-ge faaliyetlerinin yoðunluðudur.

Ülke ekonomisine buradan baktýðýmýzzaman, ihracatýn artmasýnýn olmazsa olmazkoþulu ithalatýn da artýyor olmasý gerçeðidir.Anlamý da; üretimin olmazsa olmaz kýsým-

larýnýn dýþarýdan getiriliyor olmasýdýr. Üretim odak-larýnýn ve devletin ar-ge ye yatýrmýþ olduklarýimkanlara baktýðýmýzda ise bunun hala anlam ifadeedecek noktalarda olmadýðýdýr.

Yine maden cevheri sektörünün önemli bir sahasýolan silah sanayine baktýðýmýzda ise bundan farklýbir tablonun olmadýðý görülebilmektedir.

Gelinen aþamada, dünyanýn doðal dengesininkorunmasý gerektiði ve üretimlerin buna göre yapýl-masý daha anlaþýlýrken, Türkiye tabiatý; Amerikankýtasýnýn Avrupalýlar tarafýndan fark edilirken, yeraltý ve yer üstü zenginliklerinin talan edilmesi gibi,ülkenin fiziki coðrafyasý köstebek yuvasý halinegetirilmekte, doðal yaþam alanlarý tarumar edilmek-tedir.

Deðerlerin tarumar edilmesi ile elde edilecek ser-maye, geriye dönülüp bakýldýðý zaman yok edilen-leri asla karþýlayacak düzeyde olmadýðý görülecek-tir. Altýn arama projeleri ile yaratýlacak olan deðerle,tahrip edilen deðer arasýnda ki onulmaz yaralarýnaçýlmasý telafisi mümkün olmayan kayýplardýr. KezaHES projeleri ile akarsu yataklarý tahrip edilip,ekoloji darmadaðýn edilirken, HES projelerininekonomik ömrü, yaratýlacak olan kayýplarýn nekadar telafisiz olduðunu gösterecektir.

Türkiye'de projelendirilmeye çalýþýlan savaþ uçaðýüretimi/sanayi(!) ülkeyi esas olarak artýk üretimsahasý yapacak iken, ayný zamanda oluþturulan busilah/savaþ sanayinin en büyük tüketici deyapacaktýr.

Dolayýsýyla, Türkiye kapitalizminin maden cevheriüzerine kurulu sanayi olmasý ve bunun içinde silahsanayinin ayrýcalýklý hale getirilmesi; ülke de militerörgütlenmenin güçlülüðünün yükseltilmesi anlamý-na da gelecektir. Üretimin, ayný zamanda tüketimile koþut olarak yapýlmasýndan dolayý, yaratýlan artýdeðerin tekrar üretime sokulmasý imkansýz halegetirilecektir.

Bu tip bir ekonomi geliþmesi, ülke ekonomisininkendini yeniden üretmesi noktasýnda toplumsalrefaha denk düþmesi ciddi açmazlarý da içindebarýndýracaktýr.

Ali

SarýtepeG 20'DE TÜRKÝYE

KAPÝTALÝZMÝ

[email protected]

Bu sene WFDY(Dünya DemokratikGençlik Federasyonu) tarafýndan17.si düzenlenen Dünya Gençlik veÖðrenci Festivali 13-21 Aralýk tarih-leri arasýnda Güney Afrika'nýn idaribaþkenti Pretoria'da yapýldý.Festivale 128 ülkeden 15 bin ilericigenç katýldý. Festivalin sonundaortak bir sonuç deklerasyonu yayýn-landý.

Fidel Castro ile NelsonMandela'ya adanan festival 13Aralýk günü Pretoria Stadyumundanyapýlan açýlýþ töreni ile baþladý.Günün ilk saatlerinden itibarenstadyuma gelmeye baþlayan ulus-lararasý delegasyonlar ve GüneyAfrikalý gençler renkli bir açýlýþ içinson hazýrlýklarý tamamladý. Tören,festivale katýlan ülkelerinin adlarýnýnokunmasý ile baþladý. Ardýndan,katýlýmcý ülkeler geçit töreninde yer-lerini aldý. Sonrasýnda DünyaDemokratik Gençlik Marþý veGüney Afrika Cumhuriyeti ulusalmarþý okundu. Ýlk konuþmayýGüney Afrika Cumhuriyeti DevletBaþkaný Zuma yaptý. GüneyAfrika'nýn önemli uluslararasý etkin-liklere ev sahipliði yaptýðýný vurgu-ladýðý konuþmasýnda Güney AfrikaCumhuriyeti'nin Afrika ülkelerininbirliði ve çýkarý için sorumlulukaldýðýný söyledi. Ardýndan Küba lid-eri Fidel Castro'nun festivale gön-derdiði mesajý WFDY GenelSekreteri Mora okudu. ArdýndanWFDY baþkaný Tiego festivalinsiyasi içeriði ve 65 yýldýr yürütülenanti-emperyalist mücadeleyedeðindiði konuþmasýný yaptý. Enson olarak Güney Afrika KomünistPartisi adýna yapýlan konuþmadamücadelenin bugüne gelene kadarayrýmcýlýða ve emperyalizme karþýönemli yol kat ettiði ancak mücade-lenin bitmediði, eþitlik mücade-lesinin Güney Afrika KomünistGençliðinin omuzlarýnda yüksele-ceði vurgulandý.

Festival süresince 59 baþlýktaseminer, konferans, atölye vedayanýþma etkinlikleri yapýldý.Festivalin her günü bir kýtaya ayrýldýve yapýlan sunumlarda o kýtaülkelerindeki emperyalist tahakkümtartýþýldý. Buna karþý ilerici gençlerinmücadeleleri anlatýldý. Festivalsüresince birçok sportif ve kültüreletkinlik de yapýldý. Dostluk için futbolturnuvasý, dayanýþa maratonu veyerli-yabancý sanatçýlarýn konserlerigeniþ ilgi çekti.

Festivalin kapanýþ töreni hükümetbinasýnýn önünde yapýldý. Festivalkatýlýmcýlarý kitlesel bir yürüyüþlehükümet binasýnýn önüne geldi.Tören festivalin sonuç deklerasy-onun okunmasý ile baþladý.Deklerasyonda WFDY'nin 65 yýllýkanti-emperyalist mücadelesi,ekonomik kriz ve sonuçlarý ile herkýtaya dair emperyalist saldýrýlar veWFDY'nin mücadelesi yer buldu.Ayrýca Küba baþta olmak üzereLatin Amerika'daki ilericihükümetlere destek mesajý yollandý.Ardýndan WFDY baþkaný Tiegoyaptýðý konuþmada festivali deðer-lendirdi ve uluslararasý gençlikmücadelesinin artarak süreceðinivurguladý.

Sonrasýnda sözü alan GüneyAfrika Cumhuriyeti Gençlik Bakaný,Güney Afrika'nýn Dünya Kupasý veDünya Gençlik ve ÖðrenciFestivaline ev sahipliði yaparakuluslararasý tanýnýrlýðýný ve prestijiniarttýrdýðýna deðindi. Son sözü alanANC-YL temsilcisi festival süresinceburjuva basýnýn karalama kampa-nyasýna deðindi. Festival bütçesininDevlet Baþkaný Zuma'dan alýndýðýnývurguladýðý konuþmasýnda siyasi biretkinlik için para harcamaktan çek-inmeyeceklerini söyledi. ANC-YL'ninemperyalizme karþý mücadelesininartacaðýný söyleyerek tüm festivalkatýlýmcýlarýna teþekkür etti.

“Dünya Gençlik Festivali” tamamlandý...

Page 15: yenicag 31122010

HABER 1531 ARALIK 2010 CUMA

ISI METAL

Eski defterleri karýþtýrma modasýbaþladý þimdilerde. Hadi gelin bu haftabiz de bu modaya uyalým ve eskidefterleri bir karýþtýralým bakalým,insanlar üzerinde idari sistem ne gibientrikalar çevirmiþ.

Baþlayalým baþlamasýna da, amanereden baþlayalým; "Özel HarpDairesi'nden mi, Jitem'den mi, Hiz-bi

Kontra'dan mý, yoksa devlet denilen varlýðýn kiral-adýðý milliyetçi çetelerden mi?

Ýnsan gerçekten nereden baþlayacaðýný bilemiyor.Ama gelin öncelikle Kýbrýs'tan baþlayalýmAnkara'nýn entrikalarýna. Bilirsiniz, burasý ÖzelHarp Dairesi'nin ilk harekat alanýydý ve bu harekatbaþladýðýnda, 1974'ün temellerini atma amacý ilebaþladý.

Baþarýlý oldu mu?Evet oldu.Neden?Çünkü ayný entrikalara salak Yunan Cuntasý da

eþlik etti.Ve þimdi kayýp mezar arama curcunasýna

baþladýlar. Kim kimi nerede hayvanca vurmuþ venereye gömmüþ?

Kendi içerisinde infaz yapanlarýn mezarlarýnerede peki?

Karýsý güzel diye silah arkadaþýný vuran, nealemde þimdi soran varmý?

Özel Harp Dairesi'nin 1958-1974 arasý faaliyetraporu ve kriptolarý nerede?

Haaa, özür dilerim ben halen ateþkes yasalarý ileyönetildiðimi ve askeri bir bölgede olduðumu unut-muþum ve baðýþlayýn bu soruyu sorduðuma.

Ama insan istemeden de olsa merak ediyor; "Sizkendi aranýzdaki infazlarý ve talanlarý nasýl ve nezaman açýklayacaksýnýz?

Bu ahali bunlarý açýklayacaðýnýza inanýyorsa, benbu ahaliye aptal derim!

Býrakýn 30 yýl, 40 yýl önceki entrikalarý, son 15yýlýn entrikalarýný açýklayabildiler mi?

St. Barnabas'ý, Ýçi bomba dolu mavi Renault'u,Kutlu Adalý'yý, Yaþar Öz'ü açýklayabildiler mi?

Ya Abdullah Çatlý'nýn Ada'ya giriþini?Veya defalarca dile getirilen Yeþil kod adlý

Mahmut Yýldýrým'ýn ada'da bir villada misafir ediliþi-ni?

Neyi açýklayabildiler?Ergenekon'un Kýbrýs ayaðý olan dosyasýný bir TV

kanalýný almanýn bedeli olarak kapattýlar.Haaa bunlarýn hepsinin ortaklarý

saðcýlarýmýzdý diye aldanmayýn sakýn. Aslýndaen büyük günahlarý solcularýmýz iþledi!

Sayýn Talat'ýn Akþam gazetesine verdiði birdemeç var ve o demeç tarihe gömüldü.

Ne vardý o demeçte?"Ben saray'a geldiðimin ilk haftasýnda "Derin

Devlet" ile tanýþtým" diyordu.Sonra ne oldu?Kos koca bir hiç!

Neden?Çünkü o dönemlerde CTP için Sol sadece bir

kelimeydi, kulaða hoþ gelen "Emek en yücedeðerdir" misali.

Artýk onlarýn "AÇIL" sloganlarýna karþý, Ankara'nýnAç bakalým, göreyim'i vardý.

Ve artýk Kýbrýs'lýlar "Sizleri savunuyoruz diyenlerinde bütün malýný açtýklarýný gördü."

Neyi aydýnlatabildiler?Kendi yazarlarýnýn katledilmesinden tutun da

Galip Mendi'nin kara kutusuna kadar.Neyi aydýnlatýllar?Soner Adem þimdi ortaya çýkmýþ; " Elimizde

Ergenekon ile ilgili, inkar edilemez dosyalar vardiyor.

Ya kardeþim dalga mý geçiyorsun?Askeri bölgede belge olurmu?Eðer yüreði var ise, önce Talat açýklasýn "Derin

Devlet"in þeklini þemalini, ve Yeþil kod adlý MahmutYýldýrým'ýn hangi dergah'ta misafir edildiðini.

Ýnsanlar bu memlekette, her konserde, her gös-teride, her basýn açýklamasýnda ve her toplantýdafiþlenecek ve o fiþler Sivil Ýþler Dairesi'nin arþivler-ine gidecek, ondan sonra da o insan iflah olmaya-cak.

Oð be, adý ne güzel "Sivil Ýþler" yani sadecesiviller ile ilgilenen bir daire sanki!

Ne bileyim iþte insan ilk bakýþta öyle algýlýyor.Ben sivilim, benim ile ilgilenen bir daire varmýþ gibi.Evet var ama benim dertlerim ile deðil, benim kimolduðum ile, benim düþüncem ile, benim iliþkilerimile ilgilenen daire bu!

Yani beni fiþleyen bir daire bu!Özel Harp Dairesi'nin kalýntýsý diyemiyor hiç

kimse.Kapalý kapýlar ardýnda yeminli bir yapý var

karþýmýzda. Hani Denktaþ'ýn yemini var ya iþteonun gibi.

Herkes yediði naneleri açýklamamak için yeminetmiþ!

Ve bunun adý da "Devlet Sýrrý olmuþ"Herkes her naneyi bu ada'da yedi de, ya yenilen

canlara ne diyeceksiniz?Aslýnda o yenilen canlardýr sizin sýrrýnýz. Ayaða

kalkabilseler bütün yediðiniz naneler ortaya çýkarve biz de eski defterleri karýþtýrma modasýnýnpeþine düþmeyiz.

Necmettin

Çapa

[email protected]

ZAPZAP

AÇIN BAKALIM

BAÞSAÐLIÐI

YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

YKP Yürütme Kurulu üyesi Alpay Durduran'ýn kardeþi

Vefatý dolayýsý ile tüm ailenin acýsýný paylaþýr

baþsaðlýðý dileriz.

Enis Emin’in (Tacettin Durduran)

YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

YKP Parti Meclisi Üyesi ÖzkanVaroðlu'nun halasý

Vefatý dolayýsý ile tüm ailenin

acýsýný paylaþýrbaþsaðlýðý dileriz.

MeryemTavukçuoðlu

BAÞSAÐLIÐI

(KHA) - Avrupa Halkýn PartisiBaþkaný Wilfried Martens dünBrüksel'de yaptýðý açýklamada,Noel Günü Rizokarpazo köyünde-ki kilisenin boþaltýlmasý ve mühür-lenmesini kýnadý.

Martrens'in açýklamasýnda,"Avrupa Halkýn Partisi adýna,Kýbrýs Türk polisinin temel insanhaklarý ve dini özgürlükleri ihlaleden benzeri görülmemiþ budavranýþýný kýnarým" dedi ve bun-dan sorumlu olanlarýn bunun birdaha tekrarlanmayacaðýnýngüvencesini vermelerini istedi;partinin durumu yakýndan takipettiðini belirtti.

Noel Günü iþgal güçleri, Kýbrýs'ýniþgal bölgelerinde faaliyet göster-ilmesine izin verilen Rizokarpasoköyündeki kiliseye girmiþ ve Noelayinini daðýtmýþtý.

Ýþgal güçleri kilisenin boþaltýl-masý talimatý vermiþ ve papazýngiysisini çýkarmasý talep edilmiþ,daha sonra kilise mühürlenmiþti.

Kýbrýs, Türk askerlerinin adanýnkuzeyini istila ve iþgalinden dolayý1974'ten bu yana bölünmüþbulunuyor. CumhurbaþkanýDimitris Hristofyas ve Kýbrýslý TürkLider Derviþ Eroðlu, adanýnyeniden birleþtirilmesi amacýyladoðrudan müzakere yapýyorlar.

Afganistan'da ölen yabancý askersayýsýnýn 700'ü bulduðu bildirildi.Amerikan Associated Press ajan-sýnýn rakamlarýna göre, NATO'nunülkenin güneyinde bir koalisyonaskerinin daha öldüðünü açýkla-masýyla yabancý asker kaybý700'e yükseldi.

Afganistan'da Taliban direniþini

bastýrma çabalarý çerçevesindebu yýl on binlerce takviye askergönderilmesine raðmen, koalisyongüçleri 2001'de baþlayan savaþ-tan bu yana en büyük can kaybýnýverdi. Afganistan'da ölen yabancýasker sayýsý bakýmýndan en kötüyýl olan 2009'da ölen asker sayýsý504 olmuþtu.

Avrupa Halkýn Partisi Rizokarpaso kilisesinin mühürlenmesini kýnadý

Ölen yabancý asker sayýsý 700'ü buldu

Page 16: yenicag 31122010

BDP Eþ Baþkaný Gültan Kýþanak,Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan'ýn'Benim milletimin dili tektir, Türkçe'dir'açýklamasýnýn 'etnik milliyetçiliðindaniskasý' olduðunu söyledi ve "etnikmilliyetçilik iþte tam da budur" dedi.

Antalya'da basýn toplantýsýdüzenleyen Kýþanak, Türkiye'ninönemli ve kritik bir süreçten geçtiðinibelirterek, aralarýnda Türk SilahlýKuvvetleri ve yargýnýn da bulunduðudevletin farklý kurumlarýndan, busürece iliksin benzer deðer-lendirmelerin geldiðini söyledi.

Türkiye'nin 85 yýldýr omuzlarýndakiKürt sorununu daha fazla taþýmayatahammülü kalmadýðý bir dönemeciyaþadýðýný belirten Kýþanak, bu soru-nun devleti de iþleyiþ ve yönetimanlayýþý olarak büyük zorluk vegüçlüklerle karþý karþýya býraktýðýnýkaydetti. Kýþanak, "Devlet sistemitýkandý. Bugün çetelerden, derindevletten, JÝTEM'den, yasadýþýörgütlenmelerden bahsediyoruz.Bütün bunlar bu sorunun yarattýðýörgütlenmeler. Büyük oranda Kürtsorunundan beslenen ve bu sorundahilinde ortaya çýkmýþ yapýlanmalar,devleti de çürüme noktasýna getirdi.Çünkü dünyanýn hiçbir yerindetoplumsal sorunlarý askeri yöntemlerleçözmeye kalkanlar, hukuk içerisindekalamamýþlardýr" diye konuþtu.

ERDOÐAN ETNÝKMÝLLÝYETÇÝLÝK YAPIYORBaþbakan Erdoðan'ýn bütçe

görüþmelerinde "Bu ülkenin resmi diliTürkçedir. Bunu herkes anlayacak"diyerek karþýlýk verdiðini hatýrlatanKýþanak, Baþbakan'ýn bu açýkla-malarýnýn 'etnik milliyetçiðin daniskasý'

olduðunu belirtti ve þunlarý söyledi:"Bunun aksini söyleyen mi var? Bir

kere dinlemesini öðren. Bu ülkedeikinci resmi dilden kim bahsetti?Dinlemesini bilmeyen bir Baþbakan'ýnkonuþmasý da böyle oluyor.Baþbakan o cümlesinin devamýndasunu getiriyor, 'Benim milletimin diliTürkçedir.' Ýþte orada dur diyoruz,Baþbakana. Milletin dili, milletin kendikonuþtuðu anadilidir. Eðer senin millettanýmlaman içerisinde Kürt yurttaþlarýda varsa, onlarýn anadili Kürtçe'dir.Kalkýp 'Benim milletimin dili Türkçe'dir.Bunu anlamadýysanýz anlayacaksýnýz'diyen Baþbakan, etnik milliyetçiliðindaniskasýný yapýyor. Etnik milliyetçilikiste tam da budur. 'Herkes mecburdurTürkçe konuþmaya, öðrenmeye,benim milletimin Türkçeden baþka diliolamaz' etnik milliyetçiðin en katihalidir. En yalýn halidir. Bunu söyleyenbir Baþbakan arkasýndan dönüp, 'Benetnik milliyetçilik yapmýyorum' diyor.Tam da budur etnik milliyetçilik,Baþbakan."

Kýþanak, Baþbakan Erdoðan'ayönelik eleþtirilerine "Hem 'Kürt soru-

nuna sahip çýkýyorum' diyeceksin,hem de anadil talebinin karþýsýna bukadar aþýrý milliyetçi, ayrýmcý söylemleçýkacaksýn. Bu anlaþýlabilir bir durumdeðildir. Bu ülke üzerinde ameliyatyaptýrmam açýklamasýyla Kürt soru-nunu kangrene dönüþtürülüyor.Kangren kesilip atýlmaya yol açan birsüreçtir. Siyaset zemini böyle kurul-dukça, aþýrý milliyetçi tepkiler artarsakimse yadýrgamasýn."

Erdoðan'ýn özellikle partisinin meclissýralarýna bakarak tahakküm kur-maya, hükmetmeye çalýþtýðýný dilegetiren Kýþanak, "Onlar halkýn temsil-cisi olamaz" diyor. Allah Allah, buülkede kimin yurttaþýn temsilcisi ola-caðýna Baþbakan mý karar veriyor?Yurttaþ kendi temsilcisini seçmehakkýna sahip deðil mi? Sen nasýl,kimin temsilcisi olacaðýný tayin eder-sin" sözleriyle eleþtirdi. BDP olarakkimi, neyi ne kadar temsil ettiklerininfarkýnda olduklarýný belirten Kýþanak,farklý siyasi partilerde yer alan Kürtmilletvekillerini de eleþtirdi. Politiksorunlarýn politik programlarla temsiledileceðini, parmak hesabýyla temsiledilmeyeceðini kaydeden Kýþanakþöyle devam etti: "Eðer benim Kürtmilletvekili dediðim kiþiler, o kürsüdenzahmet edip Kürt sorununukonuþsaydýlar, sýrtýmýzdaki yük bukadar aðýr olmayacaktý. Sen partiniçerisinde öyle bir hükümranlýk kur-muþsun, onlarý susturmuþsun, konuþ-turmuyorsun, onlar da bu role razýlar.Ayný þeyi bize de yapmaya çalýþýyor-sun. Allah allah, 'orada bir dakika dur'derler Baþbakana, Ýngilizce de deðilTürkçe derler. Orada bir dakika dur."

ha f ta l ý k s i yas i gaze teTALÝMA

TLA

YÖNETÝLMEYE

HAYIR!

ha f ta l ý k s i yas i gaze teTALÝMA

TLA

YÖNETÝLMEYE

HAYIR!

ACENTALARA KARÞI

SOSYALÝST SEÇENEK!

ADRES: Hüseyin Tahir Apt. No: 174/4 Tanzimat Sok. Lefkoþawww.yenicag.com.cy

TEL: 227 4917

FAX: 228 8931

e-mail:yen icag@yen icag.com.cy

DOÐU AKDENÝZ ÜNÝVERSÝTESÝ LEFKOÞA ve MAÐUSA'DA

HER YAÞA ÖZEL VE ÝNANILMAZ ÜCRETLERE DÝL KURSLARI

uCONVERSATIONAL ENGLISH / KONUÞMA ÝNGÝLÝZCESÝ

u IELTS-FIRST CERTIFICATE-KET/PET- IGCSE

uÇOCUKLARA VE YETÝÞKÝNLERE AYRI GENEL ÝNGÝLÝZCE

uKOLEJLERE HAZIRLIK ÝNGÝLÝZCESÝ

u ÝLKOKUL 1-2-3-4-5, ORTAOKUL 1-2-3, LÝSE 1-2-3 TAKÝP/DESTEK ÝNGÝLÝZCESÝ

uÇOCUKLARA YÖNELÝK OYUN VE TEKNOLOJÝ DESTEKLÝ CUMARTESÝ ÝNGÝLÝZCE OKULU

uHER YAÞAALMANCA-ÝTALYANCA-YUNANCA

DAHA FAZLA BÝLGÝ VE MÜRACAAT ÝÇÝN:TEL: 630 30 62 - CEP TEL: 0533 840 20 10 - FAX: 630 22 43

E-MAÝL: [email protected]

KURS HESAP NUMARASI: Kooperatif Merkez Bankasý-11-304-103411

Olaðan toplantýsý 4 Ocak 2011, Salý saat 18.00’de PartiGenel Merkezinde aþaðýdaki gündemle yapýlacaktýr.

Parti Meclisi üyelerine önemle duyurulur.

Parti Yürütme Kurulu Gündem: 1. Son politik geliþmeler2. Parti Çalýþmalarý

PARTÝ MECLÝSÝ

YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

n Dilci olmayan yurttaþlar'anadil' sözcüðünden 'ortak dil'ya da 'resmi dil' gibi bir þeyanlýyor. Amaçlanan da zatenbu. 'Anadil/anadili' karýþýklýðý,asimilasyon uygulamasýnýn birparçasý olarak iþ gördü

NECMÝYE ALPAY - Radikal2

Ýster ayrý yazýlsýn ister bitiþik, 'anadil'teriminin anlamý, 'dil doðuran dil'dir.Yüz kere yazdýðým üzere, anadiller,kök dillerdir: Latince, Ýlk Türkçe, AnaOðuzca, vb. Ve bu anlamda, neTürkçe bir anadildir ne de Kürtçe.Türkçe, Kürtçe, Ýngilizce, Çince vb.her dil anadilidir ama her dil anadildeðildir.

Son yýllarýn güncel tartýþmalarýnda"anadil" denerek sözü edilen þeyinbilimsel adý, 'anadili'. Anlamý: Herbireyin annesinden ya da anne kadaryakýn her kimse ondan edindiði dil.Dolayýsýyla, þu güncel sorunumuzunadý da, "anadilde eðitim" deðil,"anadilinde eðitim"dir. Bütün bunlarýneden anlatýyorum? Çoðu dil olayýgibi bu karýþýklýðýn da hiç masumolmadýðýný her geçen gün daha iyianladýðým için.

'Dil olayý' terimi, dil kullanýmýndagörülen farklýlaþma anlamýna geliyor.Bir sesin ya da öðenin zamaniçerisinde gösterdiði farklýlaþma.'Anadili' teriminin yerine yaygýn birbiçimde 'anadil' denmesi de bir dilolayý. Ve ben bu olayýn kökenindemasum bir karýþýklýðýn deðil, tektipçidevlet politikasýnýn yattýðý kanýsýn-dayým. Amaç ise, tekdilci politikayýdaha rahat yürütebilmek için, 'anadili'terimini gözlerden gizleyip 'anadil'sözcüðüyle idare etmek.

Bu amaçla, bir çaðrýþým mekaniz-masýndan yararlanýlýyor. Þöyle:Türkçe bilen, ama dil terimleriniyakýndan bilmeyen insanlar, "anadil"dendiðinde sözcüðü yabancýlamýyor-lar ve hemen anladýklarýný sanýyorlar.Çünkü "anadil"in ilk eldeki sesselçaðrýþýmlarý, 'anayol, anafikir,anayasa, anayurt, anakara'dýr. Busözcük dizisinin oluþturduðu anlam

ise, 'baþlýca, en önemli' vb'dir.Baþka bir deyiþle, dilci olmayan

yurttaþlar "anadil" sözcüðünden 'ortakdil' ya da 'resmi dil' gibi bir þey anlýy-or. Amaçlanan da zaten buydu.Kýsacasý, "anadil/ anadili" karýþýklýðý,asimilasyon uygulamasýnýn birparçasý olarak iþ gördü. Anadillerikonusunda her zaman bilinçlidavranan öðretmen sendikalarý ileson bir iki yýldýr zahmet ya da cesaretedip konuyu gündemlerine almayabaþlayan üniversiteler, ufak ufakyayýmlamaya baþladýklarý rapor vebroþürlerinde, gerektiði üzere,"anadili" diyorlar. Terimi, bilmedikleriiçin yanlýþ kullanýp yanlýþ anlayanlaraçýsýndan bu olay bir yanýlsamadýr.Cumhuriyet boyunca bu yanýlsamayýyaratmak için çaba harcayan devletinyaptýðý ile, yanýlsamayý düzeltmekiçin çaba harcamayan dilbilimcilerinyaptýðý ise asimilasyona katkýdanbaþka ne olabilir? Sözgelimi, o kötüünlü yasa hükmü, 1983 tarihli ve2932 no.lu yasanýn 3. maddesi, "Türkvatandaþlarýnýn anadili Türkçedir"derken ne yapmýþ oluyordu?

AKDTYKTDK dahil pek çok kuru-mun mensuplarý ortalýðý ayný söylem-le donatageldiler. Bugün bile yer yerdonatmaya devam ediyorlar. Devletinve ona baðlý kurumlarýn Türkçe dýþýn-daki anadillerini silme çabasý doðru-dan doðruya devlet yönetimiyle ilgili,yani siyasal bir olgudur. Bir toplummühendisliði arzusunun, tektipçisiyasetin sonucudur.

Tektipçiler þimdi gelinen yeri taný-makta ve gördüklerine inanmaktagüçlük çekiyorlar. "Açýlým" kavramýnýhenüz kendileri de kavrayabilmiþgörünmüyorlar. Akademik kuruluþlar-dan bazýlarý son bir iki yýldýr, "bupedagojik bir sorundur" önermesiniesas alarak iþi bir ucundan tutmacesaretini göstermeye baþladý.Bakalým önümüzdeki zamanlarda bil-imle olan iliþkilerinde Galileo'yu örnekalmaya devam mý edecekler, yoksa1960'lý ve 1970'li yýllardan bu yanaöðretmenlerin gösterdiði kararlýlýktanesinlenmeyi baþabilecekler mi?

Kürtçe bir ‘anadil’ deðildir...“Erdoðan etnik milliyetçiliðin daniskasýný yapýyor”