Upload
akkavak-serkan
View
707
Download
9
Embed Size (px)
Citation preview
GAZ ALTI KAYNAK YÖNTEMİ İLE KAYNATILAN FERRİTİK
PASLANMAZ ÇELİKLERDE ARGON VE HELYUM GAZLARININ
KAYNAK KARAKTERİSTİK ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Derviş Mehmet YUMUŞAK
YÜKSEK LİSANS TEZİ
METAL EĞİTİMİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
TEMMUZ 2008
ANKARA
Derviş Mehmet YUMUŞAK tarafından hazırlanan “GAZ ALTI KAYNAK
YÖNTEMİ İLE KAYNATILAN FERRİTİK PASLANMAZ ÇELİKLERDE
ARGON VE HELYUM GAZLARININ KAYNAK KARAKTERİSTİK ÜZERİNE
ETKİSİNİN İNCELENMESİ” adlı bu tezin Yüksek Lisans tezi olarak uygun
olduğunu onaylarım.
Prof. Dr. Cemil ÇETİNKAYA ……………………………….
Tez Danışmanı, Metal Eğitimi Anabilim Dalı
Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği ile Metal Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek
Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
Yrd. Doç. Dr. İbrahim ERTÜRK ……………………………….
Endüstriyel Teknoloji Eğitimi Anabilim Dalı, G. Ü.
Prof. Dr. Cemil ÇETİNKAYA ……………………………….
Metal Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Behçet GÜLENÇ ……………………………….
Metal Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi
Tarih: 26/06/2008
Bu tez ile G.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Yüksek Lisans derecesini
onamıştır.
Prof. Dr. Nermin ERTAN ……………………………….
Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü
TEZ BİLDİRİMİ
Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde
edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu
çalışmada orijinal olmayan her türlü kaynağa eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.
Derviş Mehmet YUMUŞAK
iv
GAZ ALTI KAYNAK YÖNTEMİ İLE KAYNATILAN FERRİTİK
PASLANMAZ ÇELİKLERDE ARGON VE HELYUM GAZLARININ
KAYNAK KARAKTERİSTİK ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Derviş Mehmet YUMUŞAK
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Temmuz 2008
ÖZET
Bu çalışmada, ferritik paslanmaz çeliklerden (AISI 430) hazırlanan numuneler
saf Ar, He ve belirli oranlarda (%25 Ar-%75 He, %50 Ar-%50 He, %75 Ar-
%25 He) karışım gazlar kullanılarak TIG ve MIG kaynak yöntemi ile
kaynatılmıştır. Kaynağa uygun olarak ayarlanmış parametreler sabit kalırken
sadece koruyucu gaz türü (Ar, He, %25 Ar-%75 He, %50 Ar-%50 He, %75 Ar-
%25 He) değiştirilerek yapılan kaynaklı birleştirmelerden standartlara uygun
yeteri kadar numune alınarak sertlik, çekme ve çentik-darbe testleri
uygulanmış, ayrıca kaynaklı birleştirmelerin etkili mikroyapı fotoğrafları
çekilerek incelenmiştir. Böylece, ferritik paslanmaz çeliklerin MIG ve TIG
kaynağı ile kaynaklanabilirliğinin yanısıra koruyucu gaz olarak kullanılan Ar,
He ve Ar–He karışım gazlarının kaynağa etkileri araştırılmıştır.
Bilim Kodu : 710.1.092 Anahtar Kelimeler : Paslanmaz, TIG, MIG, He, Ar, Ferritik paslanmaz çelik Sayfa Adedi : 103 Tez Yöneticisi : Prof. Dr. Cemil ÇETİNKAYA
v
THE WELDING OF FERRITIC STAINLESS STEELWITH GAS UNDER
WELDING METHOD AND THE EVALUATION OF THE EFFECTS OF
ARGON AND HELIUM GASES ON THE CHARACTERISTIC OF
WELDING
(M. Sc. Thesis)
Derviş Mehmet YUMUŞAK
GAZİ UNIVERSITY
INSTITUTE OF SCIENCE AND TECHNOLOGY
July 2008
ABSTRACT
In this study, the examples prepared from ferritic stainless steel (AISI 430) by
using mixed gases in specific rates (%25 Ar-%75 He, %50 Ar-%50 He, %75 Ar-
%25 He) welded with TIG and MIG welding method. The parameters staying
stable, from the welded combinations done by changing only the protective gas
type (Ar, He, %25 Ar-%75 He, %50 Ar-%50 He, %75 Ar- %25 He), by taking
enough samples suitable for the standards, the tests of hardness, tensile
strength and charpy impact are applied, furthermore the
effectivemicrostructure photos of welded combinations are taken and
researched. By this way , the welding ability of stainless steel with MIG and TIG
welds , moreover the effects of mixed gases Ar, He, Ar-He that are used as
protective gases, to the welding are researched.
Science Code : 710.1.092 Key Words : Stainless steel, TIG, MIG, He, Ar, ferritic stainless steel. Page Number : 103 Adviser : Prof. Dr. Cemil ÇETİNKAYA
vi
TEŞEKKÜR
Bu çalışmanın hem uygulamaya yarar getirmesi hem de üniversite-sanayi işbirliğinin
gelişmesine katkıda bulunması amacıyla bilgi ve tecrübeleriyle çalışmama ışık tutan
ve değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren sayın hocam Prof. Dr. Cemil
ÇETİNKAYA’ ya teşekkürlerimi sunarım.
Bütün çalışmalarım boyunca yardımını esirgemeyen araştırma görevlisi sayın Tayfun
FINDIK’ a da teşekkürlerimi belirtmek isterim.
Çalışmalarım süresince göstermiş oldukları destek ve anlayış için Teknik Eğitim
Fakültesi Metal Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem KURT’ a ve tüm öğretim
elemanlarına, özellikle öğretim görevlisi sayın Yrd. Doç. Dr. Ahmet DURGUTLU’
ya ve araştırma görevlisi sayın Uğur ARABACI’ ya teşekkür ederim. Teknik Eğitim
Fakültesi Döküm Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ferhat GÜL’ e ve deneysel
çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen araştırma görevlisi sayın Yakup TURGUT’
a ve araştırma görevlisi sayın Volkan KILIÇLI’ ya teşekkür ederim. Yine deneysel
çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen Aksaray Mercedes-Benz Türk A. Ş.
Malzeme Muayene Laboratuarı Şefi sayın Murat ATEŞ’ e ve laboratuar sorumlusu
sayın Mahmut ÖRS’ e teşekkürlerimi sunarım.
Tüm hayatım boyunca beni her zaman destekleyerek bugünlere getiren, çok sevdiğim
ve saygı duyduğum değerli aileme de teşekkürü bir borç bilirim.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa ÖZET………...………………………………………………………………………iv ABSTRACT……………………………………………………………..…………....v TEŞEKKÜR………………………………………………………………………….vi İÇİNDEKİLER………………………………………..…………………………….vii ÇİZELGELERİN LİSTESİ……………………………………………………...........x ŞEKİLLERİN LİSTESİ……………………………………………………………..xii RESİMLERİN LİSTESİ…………………………………………………………....xiv SİMGELER VE KISALTMALAR…………………………………………….…..xvi 1. GİRİŞ……………………………………………………..………………………..1 2. PASLANMAZ ÇELİKLER……………………………..………………………....3 2.1. Giriş……………………….………………………………….………………..3 2.2. Paslanmaz Çeliklerin Özellikleri……………………………………………...6 2.3. Paslanmaz Çeliklerin Kaynağı…..……………………………………………7 2.4. Paslanmaz Çelik Türleri ve Kaynak Teknikleri……………………………….8 2.4.1. Martenzitik paslanmaz çelikler……………….……...…………………9 2.4.2. Ferritik paslanmaz çelikler………………….……...………………….14 2.4.3. Östenitik paslanmaz çelikler………………………………...………...27 2.4.4. Çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler…………...………………….36 2.4.5. Çift fazlı (duplex) paslanmaz çelikler……………………...………….41 2.5. Paslanmaz Çeliklerin Seçimi……………...…………………………………47 3. TUNGSTEN INERT GAS ( TIG ) KAYNAK YÖNTEMİ………………...….…49 3.1. Kaynak Devresi………………………………………………...…………….51
viii
Sayfa 3.1.1. Güç kaynağı (kaynak makinesi)………………………………...……..51 3.1.2. Torç ve torç kablosu…………………………………………………...54 3.1.3. Kaynak telleri………………………………………………………….54 3.2. TIG Kaynağında Kullanılan Koruyucu Gazlar………………………………54 4. METAL INERT GAS ( MIG ) KAYNAK YÖNTEMİ…………………………..56 4.1. MIG Kaynak Donanımı……………………………………………………...58 4.2. Çalışma Tekniği……………………………………………………………...61 4.3. MIG Kaynağında Kullanılan Koruyucu Gazlar……………………………...64 5. DENYSEL ÇALIŞMALAR……………………………………………………...67 5.1. Materyal ve Metod…………………………………………………………...67 5.1.1. Materyal……………………………………………………………….67 5.1.2. Metod………………………………………………………………….68 6. DENEY SONUÇLARI VE TARTIŞMA………………………………………...71 6.1. Makroyapı Sonuçları ……………………………………………..………….71 6.1.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait makroyapı sonuçları…….71
6.1.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait makroyapı sonuçları……..72
6.1.3. Makroyapı sonuçlarının tartışılması…………………………….…….73
6.2. Mikroyapı Sonuçları …………………………………...……………...….....74 6.2.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait mikroyapı sonuçları…….74
6.2.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait mikroyapı sonuçları……...80
6.2.3. Mikroyapı sonuçlarının tartışılması…………….……………..........…86
ix
Sayfa 6.3. Sertlik Sonuçları………………………………………...……………………87 6.3.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları…………87
6.3.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları………….89
6.3.3. Sertlik sonuçlarının tartışılması…………………………….…………91
6.4. Çekme Deney Sonuçları…..………………………...…………...…………..92
6.4.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları….93
6.4.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları…..95
6.4.3. Çekme deney sonuçlarının tartışılması………………..…………...….97
6.5. Çentik Darbe Deney Sonuçları……………………………………….……...97
6.5.1. Çentik-darbe deney sonuçlarının tartışılması…………………...…….98
7. SONUÇ VE ÖNERİLER…………………………………………………………99 KAYNAKLAR……………………………………………...……………………..100 ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………..……………………103
x
ÇİZELGELERİN LİSTESİ
Çizelge Sayfa Çizelge 2.1. Martenzitik paslanmaz çeliklerin AISI ve DIN (TSE)’a göre bileşimleri ve özellikleri………………………………………….11 Çizelge 2.2. Martenzitik paslanmaz çelikler için öntav, kaynak ısı girdisi ve son tav gereksinimi………………………………………13 Çizelge 2.3. Başlıca ferritik paslanmaz çelikler…………….………………….……17 Çizelge 2.4. Başlıca ferritik paslanmaz çeliklerin kullanım alanları………………..18 Çizelge 2.5. Yeni tür ferritik paslanmaz çelikler……………………………………19 Çizelge 2.6. Ferritik paslanmaz çeliklerin seçimine etki eden faktörlerin belirtilmesi…..…………………………………………………………20 Çizelge 2.7. Ostenitik paslanmaz çeliklerin kimyasal kompozisyonu………..……..29 Çizelge 2.8. Krom karbür çökelmesinin karbon içeriği, zaman ve sıcaklığa bağlılığı…………………………………………………...35 Çizelge 2.9. Bazı çökelme sertleşme paslanmaz çelik tiplerinin kimyasal bileşimleri……………………………………………………38 Çizelge 2.10. Duplex paslanmaz çeliklerin tipik kimyasal kompozisyonları..……...42 Çizelge 3.1. Ferritik paslanmaz çeliklerin TIG kaynağında kaynaklanan ürünün kalınlığına göre uygulanacak akım şiddeti………….…………53 Çizelge 4.1. Ferritik paslanmaz çeliklerin MIG kaynağında kaynaklanan ürünün kalınlığına göre uygulanacak akım şiddeti……….……………63 Çizelge 5.1. Deneylerde kullanılan AISI 430 ferritik paslanmaz çeliğinin kimyasal analizi……...………………………………………67 Çizelge 5.2. Deneylerde kullanılan paslanmaz çelik kaynak tellerinin kimyasal anlizi…………………………………………….....67 Çizelge 5.3. MIG kaynak yönteminde kullanılan kaynak parametreleri……………68 Çizelge 5.4. TIG kaynak yönteminde kullanılan kaynak parametreleri…………….68 Çizelge 6.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları………….87
xi
Çizelge Sayfa Çizelge 6.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları…………..89 Çizelge 6.3. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları…..93 Çizelge 6.4. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları…...95
Çizelge 6.5. Çentik-darbe deneyi sonuçları…………………………………………98
xii
ŞEKİLLERİN LİSTESİ
Şekil Sayfa Şekil 2.1. Schaeffler diyagramı……………………………………………………….8 Şekil 3.1. TIG kaynak donanımı prensip şeması……………………………………49 Şekil 3.2. TIG Kaynağının uygulama örnekleri…………………………………..…50 Şekil 3.3. TIG kaynağı kaynak bölgesi(Şematik)…………………………………...50 Şekil 3.4. TIG kaynağı kaynak devresi……………………………………………...51 Şekil 3.5. Alternatif akım (AC) kaynak makinesi şematik gösterimi……………….52 Şekil 3.6. Doğru akım (DC) kaynak makinesi şematik gösterimi…………………..53 Şekil 4.1. MIG kaynak donanımı blok şeması………………………………………58 Şekil 4.2. Kutuplamanın dikiş formuna etkisi………………………………………61 Şekil 4.3. Hamlacın meyline göre dikiş formunun değişimi………………………..62 Şekil 4.4. Serbest tel uzunluğunun dikiş formuna etkisi (şematik)………………….64 Şekil 4.5. Argon, helyum ve Ar + He karışım gazların kaynak dikiş geometrisine etkisi………………………………………………….66 Şekil 5.1. Kaynaklı malzemeden çıkarılan standart çekme deney numunesi……….70 Şekil 5.2. Kaynaklı malzemeden çıkarılan standart çentik-darbe deney numunesi…70 Şekil 6.1. MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafikleri. a- %99,99 He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar, f- MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafiklerinin toplu gösterimi………...88 Şekil 6.2. TIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafikleri. a- %99,99 He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar, f- MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafiklerinin toplu gösterimi………...90 Şekil 6.3. AISI 430 malzemesinin çekme deneyi grafiği……………………………92
xiii
Şekil Sayfa Şekil 6.4. MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait çekme deneyi grafikleri. a- %99,99 He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar, f- MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafiklerinin toplu gösterimi ...............94 Şekil 6.5. TIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait çekme deneyi grafikleri. a- %99,99 He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar, f- MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafiklerinin toplu gösterimi …...……96
xiv
RESİMLERİN LİSTESİ
Resim Sayfa Resim 3.1. TIG kaynağı kaynak bölgesi…………………………………………….50 Resim 6.1 MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait makroyapı resimleri. a- %99,99 He, b-%75He-%25Ar, c- %50He-%50Ar, d-%25He-%75Ar, e- %99,99 Ar…………………….72 Resim 6.2. TIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait makroyapı resimleri. a- %99,99 He, b-%75He-%25Ar, c- %50He-%50Ar, d-%25He-%75Ar, e- %99,99 Ar ………………..…73 Resim 6.3. AISI 430 numunesinden alınan mikroyapı fotoğrafı……………............74 Resim 6.4. MIG kaynağı ile saf Helyum gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri……………75 Resim 6.5. MIG kaynağı ile %75 helyum, %25 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri……………76 Resim 6.6. MIG kaynağı ile %50 helyum, %50 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri……………77 Resim 6.7. MIG kaynağı ile %25 helyum, %75 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri……………78 Resim 6.8. MIG kaynağı ile saf Argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri……………79 Resim 6.9. TIG kaynağı ile saf Helyum gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri……………80 Resim 6.10. TIG kaynağı ile %75 helyum, %25 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri…………..82 Resim 6.11. TIG kaynağı ile %50 helyum, %50 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri…………..83 Resim 6.12. TIG kaynağı ile %25 helyum, %75 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri…………..84 Resim 6.13. TIG kaynağı ile saf argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri…………..85 Resim 6.14. Ana malzemede çekme deneyi sonrası oluşan kopma…………………92
xv
Resim Sayfa
Resim 6.15. MIG kaynağı çekme deneyi sonrası oluşan kopma …………………...93
Resim 6.16. TIG kaynağı çekme deneyi sonrası oluşan kopma ……………………94
xvi
SİMGELER VE KISALTMALAR
Bu çalışmada kullanılmış bazı simgeler ve kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte
aşağıda sunulmuştur.
Simgeler Açıklama Ar Argon
He Helyum
Cr Krom
Ni Nikel
α Ferrit
α' Kromca zengin ferrit
HRC Rockwell sertlik ölçme yöntemi
Cr(eş) Krom eşdeğeri
Ni(eş) Nikel eşdeğeri
V Ark gerilimi (volt)
I Kaynak akımı (amper)
HV2 Wickers sertlik ölçme yöntemi
Kısaltmalar Açıklama AISI Amerikan Demir ve Çelik Enstitüsü
MIG Metal Inert Gas
TIG Tungsten Inert Gas
WIG Wolfram Inert Gas
MAG Metal Active Gas
DIN Alman Normu
TSE Türk Standartları Enstitüsü
F.P.Ç. Ferritik Paslanmaz Çelik
YMK Yüzey Merkezli Kübik
HMK Hacim Merkezli Kübik
PRE Oyuklanma korozyon direnci eşdeğeri
xvii
Kısaltmalar Açıklama Ms Martenzitik dönüşüm başlama sıcaklığı
ITAB Isının Tesiri Altındaki Bölge
AC Alternatif Akım
DC Doğru Akım
DCEN Doğru Akım Elektrot Negatif
DCSP Doğru Akım Düz Kutuplama
1
1. GİRİŞ
Mekanik özellikler açısından diğer ucuz çeliklerden fazla bir farklılık göstermeyen
paslanmaz çelikler, maliyetlerinin yüksek olmasına rağmen piyasada yaygın olarak
kullanılmaktadır. Bunun nedeni de korozyona karşı direncinin yüksek olmasıdır[1].
Genellikle paslanmaz çelikler yüksek krom alaşımlı çelikler olup, paslanmaz olarak
nitelendirilebilmeleri için bu malzemelerin kimyasal içeriğinde en az % 10,5 Cr
bulunması gerekmektedir[2]. Korozyona dayanıklılık özelliği esas alaşım elementi
krom ile elde edilir. Ancak molibden ve nikel ilavesi ile paslanmazlık özelliği daha
da arttırılır[3]. Çeliğin içersindeki kromun korozyona karşı koruyucu kabiliyeti, krom
ile oksijen arasındaki büyük affiniteden ileri gelmektedir. Malzeme içerisindeki krom
miktarı yeterli olduğunda çeliğin yüzeyinde ince bir oksit (Cr2O3) tabakası meydana
gelmektedir. Oluşan bu oksit tabakası yüzeyi aktif olmayan bir hale getirmekte ve
çevrenin olumsuz etkisinden korumaktadır[4].
Günümüzde paslanmaz çeliğin uygulama alanları çok fazladır. Yüksek korozyon
dirençleri, uygun mekanik özellikler ve oksidasyona direnç bakımından kimya, gıda,
gemi insaatı, otomotiv, uzay, hava taşıtları, mutfak eşyaları endüstrisinde, mimari
dekorasyon ve tıp aletlerinde uygulamaları çok fazladır[3].
Günümüz endüstrisinde yaygın olarak kullanılan paslanmaz çelikler, içerdiği katkı
elemanlarına göre değişen ve tamamen östenitik ve ferritik özelliklerine göre beş
farklı gruba ayrılmakta olup bunlar ise aşağıda sıra ile verilmektedir.
1. Östenitik paslanmaz çelikler
2. Ferritik paslanmaz çelikler
3. Martenzitik paslanmaz çelikler
4. Çift fazlı paslanmaz çelikler
5. Çökelme yolu ile sertleşmeli paslanmaz çelikler [5].
2
Paslanmaz çeliklerin kullanım alanlarının artmasının temel nedeni, korozif
ortamlarda mekanik özelliklerini yitirmeden gösterdikleri yüksek korozyon
dirençleridir. Her türde ve biçimde bulunabilen ve kolaylıkla şekillendirilebilen
paslanmaz çeliklerin geliştirilmiş kaynak yöntemleri ile başarılı bir biçimde kaynak
edilebilmeleri uygulama alanlarını daha da genişletmektedir[6]. İnce kesitli
parçaların birleştirilmesinde özellikle TIG (Tungsten Inert Gas) ve MIG (Metal Inert
Gas) gibi gazaltı kaynak yöntemleri tercih edilmektedir. Bu kaynak yöntemlerinde
koruyucu gaz ve ilave metal seçimi kaliteli bir kaynak birleşimi sağlaması
bakımından oldukça önemlidir[7].
Bu çalışmada; ferritik paslanmaz çelik (AISI 430) malzemeye MIG ve TIG
kaynakları yapılarak kaynaklı birleştirmenin mikroyapı ve mekanik özelliklere olan
etkileri incelenmiştir. Deneysel çalışmalarda, AISI 430 ferritik paslanmaz çelik
malzemelere farklı gazlar ve gaz karışımları (Ar, He, %25 Ar-%75 He, %50 Ar-%50
He, %75 Ar-%25 He) kullanılarak MIG ve TIG kaynağı ile birleştirme işlemleri
yapılmış ve bu birleştirmelere sertlik, akma, çekme, çentik darbe testleri
uygulanmıştır. Ayrıca kaynaklı birleştirmelerin mikroyapı fotoğrafları çekilerek
incelenmiştir. Mekanik testlerden ve mikroyapı incelemelerinden elde edilen
sonuçlar sayesinde birleştirilen malzemelerin birbiri ile mukayesesi yapılmıştır.
3
2. PASLANMAZ ÇELİKLER
2.1. Giriş
Paslanmaz çeliklerin doğuşu, demir ile başlayan demir alaşımlarının gelişimine
dayanır. Cori’un demir yapım metotlarını geliştirmesi ve haddelenmiş parçaları elde
edebilmek amacıyla merdaneleri ortaya çıkarması ile, çeliğin kitle halinde üretimine
başlanmıştır. Daha önceleri başarılı araştırmalar yapılmasına rağmen 19. yy.
ortalarında kromlu çeliklerin paslanmaz özellikte oldukları anlaşılmıştır[3].
İçinde birçok organik ve madeni agresif etkenlerin bulunduğu sulu ortamda
korozyona mukavemet arzeden çeliklere paslanmaz çelik denir. Atmosferik
etkenlerin korozyonuna mukavemet, bunun bir özel durumudur. Keza bu deyim gazlı
ve içinde ateşin bulunduğu ortamda yüksek sıcaklıkta korozyona dayanıklı çelikleri
de kapsar. Paslanmaz çelikler esas itibariyle demir, krom ve çoğu zamanda nikel
içeren alaşımlar olup başlıca özelliklerini kroma borçludurlar. Kromlu çeliklerin
uygulama alanı geniş olup bunlar özellikle oksitlenme ve korozyona mukavemet için
kullanılırlar. Çalışma sıcaklığına ve korozif çevreye göre çelik seçilir. Oksitlenmeye
mukavemet krom oranı ile artar[8].
Paslanmaz çelikler; içerisinde en az %10,5 (bazı kaynaklarda ise en az % 12)
oranında (ağırlıkça) krom (Cr) içeren demir esaslı alaşımlar olarak tanımlanırlar.
Paslanmaz çeliğin yüzeyinde oluşan ince fakat yoğun kromoksit tabakası korozyona
karşı yüksek dayanım sağlar ve oksidasyonun daha derine doğru ilerlemesini
engeller[9].
Çelikler diğer demir alaşımlarının büyük bir kısmı gibi atmosferde oksitlenirler ve
yüzeylerinde bir oksit tabakası oluşur. Alüminyum ve çinkonun yüzeyinde oluşan
koruyucu oksit tabakasının tersine çeliğin yüzeyini kaplayan bu oksit tabakası,
oksitlenmenin iç kısımlara ilerlemesine engel olmaz. Paslanmaz çeliklerde ise,
korozyon direnci artan krom miktarına bağlı olarak yükselmektedir. Bu konuda farklı
birçok görüş varsa da bunlardan en kabul göreni, sıkı ve ince bir krom oksit
4
tabakasının paslanmaz çelik üzerinde oluştuğu ve bu tabakanın oksidasyon ve
korozyonun ilerlemesine engel olduğudur. Çeliğin içeriğindeki kromun koruyucu
etkisi, krom ile oksijen arasındaki afiniteden ileri gelmektedir. Krom içeren çelikler
yüzeyi bir krom oksit tabakası ile örtülü olmadığı takdirde korozyona ve özelikle
oksidasyona karşı çok hassastırlar; bu hale aktif denir. Buna karşın, bu oksit tabakası
oluşma olanağı bulduğunda metali korozif ortamlara karşı korur, dolayısı ile çelikler
pasifleşmiş olur. Pasivitenin sınırları ile derecesi, ortamın aktivitesi ile paslanmaz
çeliğin tür ve bileşimine bağlıdır.
Paslanmaz çeliklerin içerisinde paslanmazlık özelliğini sağlayan elementlerin
yanısıra, diğer bazı gereksinimleri karşılamak üzere ilave edilen alaşım elementleri
ve kaçınılmaz olarak bulunan karbon ve bazı empüriteler bulunmaktadır[6].
Alaşım elementlerinin en önemli özelliği belli bir fazın oluşumunu geliştirmek veya
onu kararlı hale getirmektir. Bu özelliği veren alaşım elementlerini şöyle
sıralayabiliriz: Östenit oluşturucu, ferrit oluşturucu ve nitrür oluşturucudur[10].
Karbon : Kuvvetli bir ferrit yapıcıdır. Yüksek mukavemetli alaşımlara sertleştirme ve
mukavemet arttırıcı etki için katılmaktadır. Kaynak metalinin korozyon direncini ve
düşük sıcaklıktaki tokluğunu negatif yönde etkiler.
Krom : Bir karbür ve ferrit yapıcıdır. Korozyon ve tufalleşme direncini sağlayan
alaşım elementidir. Paslanmaz çeliklerde yüksek sıcaklıkta mukavemet ve sürünme
mukavemetine belirgin bir etkisi yoktur.
Nikel : Kuvvetli östenit yapıcı ve dengeleyicidir. Yüksek kromlu ve az karbonlu
çeliklerde yüksek sıcaklıklardaki tane büyümesini önlemek için katılır. Mukavemeti
arttırır. Sıfırın altındaki sıcaklıklarda kaynak metalinin tokluğunu negatif yönde
etkiler.
Mangan : Östenit yapıcıdır. Tam östenitik alaşımlarda kaynak metalinin çatlama
direncini yükseltir.
5
Alüminyum : Kuvvetli bir ferrit yapıcıdır. Yüksek sıcaklıkta tufalleşme direncini
arttırır. Titanyum ile beraber bazı yüksek mukavemetli alaşımlara katılarak yaşlanma
sertleşmesi etkisini azaltır. Kuvvetli nitrür yapıcıdır. %12 krom içeren kaynak
metaline katılarak yapıyı ferritik yani sertleşmez hale getirir.
Niyobyum : Kuvvetli bir karbür yapıcıdır. Östenitik paslanmaz çelikleri krom karbür
çökelmesine karşı dengelemede kullanılır. Yüksek mukavemetli bazı alaşımlara
sertliği ve mukavemeti etkilemek için katılmaktadır. Bazı martenzitik paslanmaz
çelik türlerine karbonu bağlayarak, çeliğin sertleşme eğilimini azaltmak amacıyla
ilave edilir.
Azot : Kuvvetli östenit yapıcıdır. Yüksek kromlu ve az karbonlu çeliklerde yüksek
sıcaklıklardaki tane büyümesini önlemek için katılır. Mukavemeti arttırır. Sıfıraltı
sıcaklıklarda kaynak metali tokluğunu negatif yönde etkiler.
Kükürt : Fosfor ve selenyum elementlerinden bir tanesi molibden veya zirkonyum ile
az miktarda katılarak paslanmaz çeliğin talaşlı işlemeye yatkınlığını arttırır. Bu üç
element de kaynak metalinde çatlamayı teşvik eder.
Silisyum : Bir ferrit yapıcıdır. Östenitik çeliklerde korozyon direncini arttırmak için
kullanılır. Yüksek sıcaklıkta tufalleşme direncini arttırır. Yüksek sıcaklıkta
kullanılacak çeliklerin karbürizasyon direncini arttırmak için katılır.
Titanyum : Östenitik paslanmaz çeliklerde krom karbür çökelmesini önlemek için
dengeleme elementi olarak kullanılır. Kuvvetli ferrit yapıcıdır. Bazı yüksek sıcaklığa
dayanımlı alaşımlara sertlik ve mukavemet arttırıcı etkilerinden dolayı katılır. Bazı
yüksek mukavemetli ve ısıya dayanıklı a!aşımlara yaşlanma sertleşmesini etkilemek
için alüminyum ile beraber katılır.
Tungsten : Kuvvetli bir ferrit yapıcıdır. Bazı yüksek sıcaklık alaşımlarının
mukavemet ve sürünme direncini arttırmak için ilave edilir[6].
6
Molibden : Ferrit oluşumunda etkili olup malzemenin yüksek sıcaklıklarda dayanıklı
olmasını ve redükleyici ortamlarda malzemelerin korozyona karşı dirençlerinin
artmasını sağlamaktadır.
Bakır : Paslanmaz çeliklere, bazı ortamlardaki korozyon dayanımlarını arttırmak
amacıyla katılmakla beraber gerilmeli korozyon çatlamasına karsı hassasiyeti azaltır
ve yaşlanma yoluyla sertleşmeyi teşvik etmektedir[11].
2.2. Paslanmaz Çeliklerin Özellikleri
Korozyon dayanımı : Tüm paslanmaz çeliklerin korozyon dayanımları yüksektir.
Düşük alaşımlı türleri atmosferik korozyona, yüksek alaşımlı türleri ise asit ve klorür
içeren ortamlara dahi dayanıklıdır.
Yüksek ve düşük sıcaklıklar : Bazı paslanmaz çelik türlerinde, yüksek sıcaklıklarda
tufalleşme ve malzemenin mekanik dayanımında önemli bir düşme görülmez, bazı
türlerinde ise çok düşük sıcaklıklarda dahi gevrekleşme görülmez. Yani tokluklarını
korurlar.
İmalat kolaylığı : Paslanmaz çeliklerin hemen hepsi kesme, kaynakla
birleştirilebilme, sıcak ve soğuk şekillendirme ve talaşlı imalat işlemleri ile
kolaylıkla biçimlendirilebilirler.
Mekanik dayanım : Paslanmaz çeliklerin büyük çoğunluğu soğuk şekillendirme ile
pekleşirler. Dayanımın artması sonucunda malzeme kalınlıkları azaltılarak parça
ağırlığı ve fiyatta önemli düşüşler sağlanabilir. Bazı türlerine ise ısıl işlem yoluyla
yüksek bir dayanım kazandırmak mümkündür.
Görünüm : Paslanmaz çelikler farklı yüzey kalitelerinde temin edilebilirler.
Yüzeylerin görünümü, kalitesi ve bakımı kolay olduğundan uzun süre korunabilirler.
7
Hijyenik özellik : Paslanmaz çeliklerin kolay temizlenebilir olması, bu malzemelerin
hastane, mutfak, gıda ve ilaç sanayinde yaygın olarak kullanılmasını sağlar.
Uzun ömür : Paslanmaz çelikler dayanıklı ve bakımı kolay malzemeler
olduklarından, üretilen parçanın kullanım ömrü dikkate alındığında ekonomik
malzemelerdir[12].
2.3. Paslanmaz Çeliklerin Kaynağı
Paslanmaz çelikler ve ısıya dayanıklı çelikler bazı sınırlamalar hariç, alaşımsız ve
düşük alaşımlı çeliklerde kullanılan ergitme ve basınç kaynak yöntemleri ile kaynak
yapılabilir. Paslanmaz ve ısıya dayanıklı çeliklerin kaynak işlemi kaynak yapılacak
ana metalden beklenen özelliklere, örneğin; korozyon ve ısı dayanımına göre
değişiklik gösterebilir. Kullanılacak kaynak malzemesi ana metalle aynı
kompozisyonda veya bazı uygulamalar için daha yüksek alaşımlı olmalıdır[13].
Günümüzde paslanmaz çeliklerin kaynağında, TIG (Tungsten İnert Gaz) ve MIG
(Metal İnert Gaz) kaynak yöntemleri diğer kaynak yöntemlerine göre birçok avantaj
sağladığından daha çok tercih edilmektedir. TIG ve MIG kaynak uygulamalarında
seçilen gazın cinsi, kompozisyonu, birleştirilen malzemenin mikro yapısına ve
mekanik özelliklerine önemli şekilde etki etmektedir[14].
Şekil 2.1’ de verilen diyagram herhangi bir çeliğe ait iç yapının, sözkonusu çeliğin
sahip olduğu kimyasal analize göre belirlenmesinde kullanılır. Bu diyagramla,
kaynak edilen parçaların ve dolgu metalinin cinsine göre kaynak işleminden sonra
oluşan erimiş bölgenin yapısını da belirlemek mümkündür. Schaeffler, geliştirdiği bu
diyagramda ferrit oluşturucu elementleri ‘Krom Eşdeğeri-Cr(eş)’ ile, ostenit
oluşturucu elementleri ise ‘Nikel Eşdeğeri–Ni(eş) ile ifade etmektedir[9].
Ni ( eş ) = % Ni + 30 ( % C ) + 0,5 ( % Mn)
Cr ( eş ) = % Cr + % Mo + 1,5 ( % Si ) + 0,5 ( % Nb )
8
Şekil 2.1. Schaeffler diyagramı[13].
2.4. Paslanmaz Çelik Türleri ve Kaynak Teknikleri
Paslanmaz çelikler, özellikleri ve bileşimleri açısından günümüz endüstrisinde beş
ana gruba ayrılırlar:
1- Martenzitik paslanmaz çelikler,
2- Ferritik paslanmaz çelikler,
3- Östenitik paslanmaz çelikler,
4- Çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler,
5- Çift fazlı (duplex) paslanmaz çelikler[15].
9
2.4.1. Martenzitik paslanmaz çelikler
Martenzitik paslanmaz çelikler %11,5' ten fazla krom içeren ve yüksek sıcaklıklarda
östenit yapısına sahip olan ve uygun bir soğutma işlemi ile de iç yapıları oda
sıcaklığında martenzitik olan paslanmaz çeliklerdir. Bu tanım paslanmaz çeliklerin
krom içeriğini sınırlamaktadır. Zira, bu dönüşümün gerçekleşebilmesi için çeliğin
bileşiminin yüksek sıcaklıklarda γ alanı içine düşmesi gerekmektedir. Karbon, γ
halkasını genişlettiğinden uygulamada çeliğin içeriğinde bulunan karbon yardımı ile
%18 krom içeren çelik de yüksek sıcaklıkta tam östenitik yapıya dönüşebileceğinden
bu gruba girmektedir. Bu tür paslanmaz çeliklerde krom miktarı en az % 11,5, en
fazla % 18 ile sınırlanmıştır. Burada alt sınırı korozyon direnci, üst sınırı da yüksek
sıcaklıkta çeliğin tamamen östenitik yapıya dönüşebilme özelliği belirlemektedir[6].
Bazı kaynaklarda ise krom miktarı % 12 - % 18 ile sınırlanmıştır[16].
AlSI normuna göre 4XX serisi şeklinde gruplandırılan bu tür çelikler DIN ve TSE
standartlarına göre yüksek alaşımlı çelikler grubu gibi simgelendirilerek X1OCr13,
X105CrMo17 tarzında işaretlenmektedir (Çizelge 2.1). TS 2535 paslanmaz çelikleri
“çeşitli kimyasal etkilere karşı dayanıklı olan ve bileşiminde ağırlık olarak %11,5'
den çok krom içeren çeliktir” diye tanımlarken, martenzitik paslanmaz çelikleri,
“bileşiminde %11,5-18 krom bulunan ve ısıl işlem ile sertleştirilebilen martenzitik
yapılı paslanmaz çeliktir” diye tanımlamaktadır. Yumuşak martenzitik çelikler olarak
nitelendirilen az karbonlu krom-nikelli martenzitik paslanmaz çelikler hariç tutulursa
bu gruba giren çeliklerden 440 türü (%16-18 krom içerir) dışındakilerin krom içeriği
%14' ü aşmaz ve diğer alaşım elementlerinin toplamı da %2-3' ten fazla değildir.
Martenzitik paslanmaz çelikler, normal karbonlu çeliklerden daha zor işlenirler.
X12CrS13 (416) çeliğinde az miktarda kükürt ve AISI normunda 416Se olarak
bilinen çelikte de az miktarda selenyum işlenebilme kabiliyetini geliştirir. Selenyum
kullanılması korozyon direnci yönünden kükürtten daha az etkilidir. X90CrMoV18
(440B) ve X105CrMo17 (440C) gibi yüksek karbonlu türler, yüksek mukavemete,
yüksek korozyon ve aşınma direncine sahiptirler; dolayısıyla bu türler kesici
takımların, vanaların ve rulmanlı yatakların yapımında uygulama alanı bulurlar.
10
Martenzitik paslanmaz çeliklerin kritik soğuma hızlarının çok düşük olması
nedeniyle yavaş soğuma halinde bile martenzit oluşur. Bu tür çeliklerin, martenzitik
halde, sertleşmiş durumda korozyon dirençleri oldukça iyidir. 815°C' ye kadar
paslanmazlık özelliklerini yitirmezler. Yalnız uzun süre yüksek sıcaklığa maruz
kalırlarsa hafif korozyon başlangıcı olur ki bu bakımdan, endüstride sürekli olarak
700°C' nin üzerindeki sıcaklıklarda kullanılmazlar.
Yüksek alaşımlı çelikler gibi sertleştirilip temperlenen bu çelikler manyetiktirler ve
oldukça üstün mukavemet özelliklerine sahiptirler[6].
Martenzitik paslanmaz çeliklerin çekme mukavemeti, aynı karbon içeriğine sahip
karbonlu ve az alaşımlı çeliklerden çok daha yüksektir.
Bu tür çeliklerde önemli bir özellik de çok kalın kesitler dışında 820°C ve daha
yüksek sıcaklıklardan itibaren havada soğuma halinde dahi sertleşebilmelerini
sağlayacak derecede yeterli krom içermeleridir. Maksimum sertlik, 960°C' nin
üzerinde bir tavlama sonucunda sağlanır[6].
Bu çeliklerin çentik-darbe mukavemetleri bileşimlerinin özellikle krom dışındaki
diğer alaşım elementlerinin ve temperleme sıcaklığının etkisi altındadır. Bu tür
çeliklerde temperleme sıcaklığı yükseldikçe çentik-darbe mukavemetlerinde önce bir
artma görülür ve sonra 228°C civarında azalma başlar, 450-550°C arasında bir en aza
erişilir. Çentik-darbe mukavemetindeki bu en az gösterge temperleme eğrisindeki
büyük bir kısmı tane sınırlarında oluşan karbür ve nitrür çökelmelerinin neden
olduğu ikincil sertlik ile açıklanabilmektedir Bu olay, bu bölgeye kadar ısınmış
çeliklerde korozyon direncinde de görülen azalmanın açıklanması olarak kabul
edilmektedir. Daha yüksek sıcaklıklarda yapılacak temperleme sonucu çentik-darbe
mukavemetinin artmasına karşın diğer çekme özelliklerinde hızlı bir düşüşe neden
olmaktadır.
Bu tür paslanmaz çelikler içerdikleri karbon ve krom miktarlarının limit değerleri
içinde yaklaşık 1000°C' de tamamıyla östenite dönüşürler. Bu sıcaklıktan itibaren
11
hızlı soğuma ile mikroyapıda maksimum martenzit oluşur. 820-960°C arasındaki
sıcaklıklara kadar ısıtıldıklarında tamamen östenit oluşmaz ve bu sıcaklık aralığından
itibaren soğumada ise, mikroyapı ferrit ve martenzitten oluşabilir[6].
Çizelge 2.1. Martenzitik paslanmaz çeliklerin AISI ve DIN (TSE) göre bileşimleri ve özellikleri[6,17]
Tip
AISI
Tip
DIN(TSE)
% C % Cr % Diğer Özellikler
403 X6Cr13 0,15 12,25 Si 0,5
410 X10Cr13 0,15 12,5 -
Yüksek mekanik
dayanım ve korozyon
direnci
414 X22CrNİ17 0,15 12,5 Ni 1,90 Çok iyi tokluk
416 X12CrS13 0,15 Mn 1,25
Mo 0,60
Kolay işlenebilir
416Se _ 0,15 Mn 1,25
Se 0,15
Kolay işlenebilir
420 X20Cr13 0,15
13
_
Havada sertleşebilme,
aşınma ve korozyon
direnci, tokluk
431 X20CrNi17 0,20 16 Ni 1,90 Korozyon direnci
440A _ 0,75
440B _ 0,95
440C X105CrMo17 0,75
17
Mo 0,75
Maksimum sertlik
Yüksek sıcaklıklarda kullanılan çeliklerin molibden, krom ve silisyum içermeleri
gerekmektedir. Burada molibden, yüksek sıcaklıkta mukavemeti yükseltmek, krom,
grafitleşmeyi ve oksitlenmeyi önlemek, silisyum da yine oksitlenme direncini
arttırmak için katılmaktadır. Bu bakımdan yüksek sıcaklıklarda daha çok ferritik,
12
östenitik veya çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler kullanılmaktadır. Bununla
beraber %12 krom içeren X1OCr13 (410) çeliği 7OO°C' ye kadar korozyon ve
oksitlenme dayanımı göstermektedir Bu çeliğin 650°C' ye kadar mekanik özellikleri
oldukça tatmin edicidir. Bu açıdan 410 çeliği ıslah edilmiş halde buhar türbünü
kanatlarının yapımında, petrol rafinerilerinde oldukça geniş bir uygulama alanına
sahiptir.
Martenzitik paslanmaz çeliklerin çentik-darbe geçiş sıcaklığı oda sıcaklığının biraz
altındadır. Bu bakımdan bu çelikler sıfıraltı sıcaklıklarda çalışan parçaların
üretiminde kullanılmazlar.
Bu tür çeliklerin sertleşmiş durumda toklukları düşüktür ve genellikle uygun tokluk
için bir temperleme ısıl işlemine gerek duyulur. Temperleme sıcaklığı, değişik
mukavemet seviyeleri sağlamak için ayarlanabilir.
Az karbonlu krom-nikel içeren paslanmaz çelikler, 1950' lerin sonlarına doğru
martenzitik paslanmaz çeliklerin kaynak edilebilirliklerini geliştirmenin yanı sıra,
ferritik pasIanmaz çeliklerin kaynak bölgesinde tane irileşmesi sonucu oluşan tokluk
azalması problemi dikkate alınarak üretildiler. Bu gelişmelerin arkasındaki temel
düşünce, martenzitik yapının tokluğunu düzeltmek için karbon içeriğinin %0,04' e
düşürülmesi olmuştur. Ayrıca, soğuk çatlama tehlikesini azaltmak ve %4-6 nikel
eklenmesi ile östenit alanını genişleterek yapıyı olabildiğince delta ferritten
arındırmak esas alınmıştır.
Az karbonlu krom-nikelli martenzitik pasIanmaz çelikler sürekli olarak su verilmiş
ve temperlenmiş (ıslah edilmiş) halde bulunurlar. Çelik türüne bağlı olarak, su verme
işlemi normal olarak 950-1050°C' deki bir tavlamayı takiben yapılır ve 600°C' lik bir
temperleme bunu izler[6].
13
Martenzitik paslanmaz çeliklerin kaynağı
Martenzitik paslanmaz çelikler kaynaktan önce genellikle ön tavlamaya tabi tutulur.
Bu ön tavlama yüksek C eşdeğerli çeliklerde olduğu gibi ısının etkisi altında kalan
bölgede bir sertlik azalması meydana getirmez. Yalnızca oluşan ısıl gerilmeler
azaldığından çatlama olasılığı azalır. Bu çeliklerin ön tavı için uygun görülen tav
dereceleri 200-400 °C’dir. Kaynaktan hemen sonra çatlama olasılığını ortadan
kaldırmak için parçalar, mümkün olan durumlarda kaynaktan sonra soğumadan bir
gerilim giderme tavına tabi tutulmalıdır. 820-870°C’de 4 saat süre ile tavlanmalı ve
fırında tercihen çok yavaş olarak 590°C’ye düşürülmeli ve daha sonra sakin havada
soğutulmalıdır.
Karbon içeriğine bağlı olarak önerilen öntav sıcaklığı kaynak ısı girdisi durumu ve
kaynak sonrası tavlama gereksinimi Çizelge 2.2’ de özetlenmiştir.
Çizelge 2.2. Martenzitik paslanmaz çelikler için öntav, kaynak ısı girdisi ve son tav gereksinimi
KARBON
%
ÖNTAV*
SICAKLIĞI (°C)
KAYNAK ISI GİRDİSİ
SON TAV GEREKSİNİMİ
0,10 dan az 15 (minimum) Normal Isıl işlem yapılabilir.0,10 – 0,20 200 - 260 Normal Yavaş soğuma
Isıl işlem yapılabilir.0,20 – 0,50 260 - 320 Normal Isıl işlem arzu edilir.
0,50 den fazla 260 - 320 Yüksek Isıl işlem arzu edilir.* ASME Kazan ve basınçlı kaplar talimatnamesi, karbon bileşimine bakılmaksızın minimum ön tav sıcaklığını 200°C önerilmektedir.
Martenzitik paslanmaz çeliklerin kaynağında, kaynak dikişinin dayanımının çok
önemli olmadığı, parçanın da kükürtlü ortamda bulunmadığı durumlarda östenitik
kaynak teli kullanılır. Östenitik kaynak metalinin akma sınırının düşük olması
kaynaktan sonra oluşan kendini çekme gerilmelerinin oluşturduğu çatlama olasılığını
14
ortadan kaldırır. Yüksek C içeren ( %0,5-1,2 ) martenzit paslanmaz çelikler bütün bu
önlemler yardımıyla bile sıhhatli bir şekilde kaynak edilemezler[18].
2.4.2. Ferritik paslanmaz çelikler
Ferritik paslanmaz çelikler de martenzitik çelikler gibi, sade kromlu paslanmaz
çeliklerdir. Ferritik paslanmaz çeliklerin korozyon direnç özellikleri, martenzitik ve
östenitik çeliklerin arasında bulunur[17].
α fazı ferritiktir, kristal kafes yapısı hacim merkezli kübiktir. γ fazı östenitiktir,
kristal kafes yapısı yüzey merkezli kübiktir. Paslanmaz çelikte hacim merkezli kübik
yapıyı krom, yüzey merkezli kübik yapıyı da nikel oluşturur. Aynı zamanda demir
içindeki karbonda östenit yapıcı bir elementtir. Krom miktarı belli bir seviyedeki
paslanmaz çeliğin karbon miktarının arttırılması kromun ferrit yapıcı etkisini ortadan
kaldırır. Karbon ferritik paslanmaz çeliğin havada su alan martenzitik paslanmaz
krom çeliğine dönüşmesini sağlar. Karbon oranı arttırıldığı halde iç yapının ferritik
olması için krom miktarının arttırılması gerekir. Ferritik çelikler α - γ dönüşümü
göstermezler. Bu durumda iç yapı ve mekanik özelliklerin ısıl işlemle
değiştirilmeyeceğini gösterir. Martenzitik paslanmaz çelik yüksek sıcaklıkta oluşan
östenitin soğuma hızına bağlı olarak oluşur. Örneğin AISI 420 bu şekilde oluşmuş
martenzitik paslanmaz çeliktir[3].
Ferritik paslanmaz çelikler, keşfedilmelerini takiben ilk geliştirilen paslanmaz çelik
türlerinden biri olmaları nedeniyle endüstride oldukça yaygın kullanım alanına
sahiptirler. İçeriğindeki alaşım elementlerinin özellikle karbonun miktarına bağlı
olarak %16-30 krom içerirler, manyetiktirler, soğuk veya sıcak haddelenebilirler.
Ancak tokluk, süneklik ve korozyon dirençleri normalize hallerinde maksimum
değeri gösterir. Talaşlı işlenebilme kabiliyetleri ve korozyon dirençleri martenzitik
paslanmaz çeliklerden daha üstündür.
15
Ferritik paslanmaz çelikler, pahalı ve stratejik bir element olan nikel içermemeleri
nedeni ile de krom-nikelli östenitik paslanmaz çeliklerden daha ekonomiktirler ve bu
da günümüz koşullarında oldukça önemli bir üstünlüktür.
Östenitik krom-nikelli çeliklere nazaran sahip oldukları diğer üstünlükleri şöyle
sıralayabiliriz:
- Klorürlü çözeltilerde gerilmeli korozyon çatlamasına karşı daha dirençlidirler.
- Daha yüksek akma mukavemetine sahiptirler.
- Daha az şiddette soğuk şekil değiştirme sertleşmesi gösterirler.
- Manyetikleşme özelliğine sahiptirler.
Oldukça parlak ve dekoratif görünüşe sahip olan bu tür paslanmaz çelikler, dünya
paslanmaz çelik tüketiminde östenitik paslanmaz çeliklerden hemen sonra en büyük
pazar payı ile ikinci sıradadırlar.
Ferritik paslanmaz çelikler, ekonomiklikleri ve yukarıda belirtilmiş üstün özellikleri
nedeni ile otomotiv endüstrisi, cihaz yapımı, mutfak ve ev aletleri, kimya ve petro-
kimya endüstrisi, gıda endüstrisi, kaynar su kap ve boruları, iç ve dış mimari, buhar
üretim ve iletim donanımları gibi çok çeşitli kullanım alanları bulmuşlardır.
Bu tür çeliklerin ısıl genleşme katsayıları, az alaşımlı çeliklerinkine yakındır. Bu
özellik, mimari yapılarda olduğu gibi büyük konstrüksiyonlarda sade karbonlu
çeliklerle bir arada kullanılmaları halinde ısıl genleşme farkının doğuracağı sorunları
önler. Buna karşın, bu tür çeliklerin ısıl iletkenlik katsayıları normal çeliklerin yarısı
kadardır.
Ferritik paslanmaz çelikler bileşimlerindeki korozyon direncini sağlayacak yeterli
miktarda krom veya kromla birlikte yüksek sıcaklıklarda östenit oluşumunu önleyici
alüminyum, niyobyum, molibden ve titanyum gibi ferrit dengeleyici elementler
içeren Fe-Cr-C alaşımlarıdır. AISI standardına göre martenzitik çelikler gibi 4XX
serisi içinde gruplandırılan bu tür çelikler DIN 17440, EU88, EU95 ve TS 2535' e
16
göre yüksek alaşımlı çelikler halinde olduğu gibi X6Cr17 (430), X10CrN28 (446)
olarak simgelendirilmektedirler (Çizelge 2.3)[6].
1150°C' den yüksek sıcaklıklarda % 17 kromlu çelik, genellikle tamamen ferritik
olmaktadır ve ferrit taneleri de çok çabuk irileşme eğilimi göstermektedir. Soğuma
sürecinde ise östenit çoğu kez ferrit tane sınırlarında bir ağ şeklinde ve tanelerin
içersinde Widmannstatten yapısında dilimler şeklinde çökelmektedir. Bu çökelme
olayının, bu çeliklerin kaynak kabiliyeti ile büyük bir ilişkisi vardır. Zira,
östenitleşme sıcaklığında veya soğuma sürecinde oluşacak östenit, oda sıcaklığına
soğuma sonucunda martenzite dönüşür. Bu martenzitin, östenitin oluştuğu 780°C
sıcaklığa yeniden temperlenmesiyle ferrit+karbür oluşumu gerçekleşir. Aslında bu
çeliklerin iç yapıları normalde ferrit ve karbürlerden oluşmaktadır. Bu tür çeliklerin
en önemli metalurjik karakteristikleri; katı halde bir faz dönüşmesi olmadığından, su
verme yolu ile sertleştirilememeleri ve yüksek sıcaklıklarda korozyon ve oksidasyon
dirençlerinin yüksek olmasıdır.
Ferritik kromlu çeliklerin mekanik özellikleri iç yapıları ile yakından ilgilidir ve
östenitik krom-nikelli çelikler ile çok önemli farklılıklar gösterir.
%21' den daha fazla krom içeren ferritik paslanmaz çeliklerde, tavlama sırasında
östenit oluşmamasına karşın, uygun miktarda karbon içerdiklerinden yüksek
sıcaklıklardan itibaren hızlı soğuma halinde ferrit tanelerinin sınırlarında krom
karbür çökelmesiyle karşılaşılabilir. Ana yapıdan kromun azalması çeliği tanelerarası
korozyana hassas hale getirir. Optimum korozyon direncini sağlamak için bir
tavlamaya gereksinim duyulur. Yüksek kromlu bu çeliklerde, demir-krom
metallerarası bileşiği olan sigma fazı, 430-760°C sıcaklık aralığında oluşmaya
eğilimlidir. Çeliğin bileşiminde silisyum ve molibden gibi ferrit yapıcıların varlığı
sigma fazının oluşumunu hızlandırdığı gibi bulunduğu sıcaklık alanını da genişletir.
Tavlama için 760 ila 820°C önerilir ve sigma fazının oluşumunu önlemek için de
hızlı soğutma yapılır[6].
17
Diğ
er
0,1
/ 0,3
Al
6XC
/ 0,
75 T
i
---
---
---
0,15
Se
(Min
)
---
5XC
/0,7
Nb+
Ta
---
0,25
N
Mo
---
---
---
0,60
---
---
0,60
0,75
/1,2
5
---
0,75
Ni
---
---
1,25
/2,5
---
---
---
---
0,5/
1
1,25
/2,5
---
Cr
11,5
/ 13
11,5
/ 13
,5
11,5
/ 13
,5
12 /
14
12 /
14
12 /
14
---
11 /
13
15 /
17
16 /
18
Si
0,50
1,00
1,00
1,00
1,00
1,00
1,00
0,75
1,00
1,00
S
0,03
0
0,03
0
0,03
0
0,15
(Min
)
0,06
0
0,03
0
0,15
(Min
)
0,02
5
0,03
0
0,03
0
P
0,04
0
0,04
0
0,04
0
0,06
0
0,06
0
0,04
0
0,06
0
0,02
5
0,04
0
0,04
0
Mn
1,00
1,00
1,00
1,25
1,25
1,00
1,25
1,00
1,00
1,00
Kim
yasa
l Bileşi
m (
% )
C
0,08
0,08
0,12
0,12
0,12
0,12
0,12
0,12
0,20
0,20
DIN
(TSE
)
X6C
rAl1
3
X5C
rTi1
2
X7C
r14
X6C
r17
X12
CrM
oS17
---
X8C
rMo1
7
---
---
X10
CrN
28
AIS
I
405
409
429
430
430F
430F
Se
434
436
442
446
Çiz
elge
2.3
. Baş
lıca
ferr
itik
pasl
anm
az ç
elik
ler[
6]
18
Oksijen, hidrojen, kükürt ve fosfor, ferritik çeliklerin tokluğuna büyük etkide
bulunduklarından bu elementler çelikte olabildiği kadar az bulundurulmalıdır[6].
Çizelge 2.4. Başlıca ferritik paslanmaz çeliklerin kullanım alanları[3]
405 Tavlama kapları, su verme tankları, oksidasyon direnç bölmeleri, ısı değjştiriciler, petrol
rafine tüpleri, kimyasal proses için konveyör hatları, katalitik kırma makineleri, kaynatma
tüpleri, hidrojenleme ve dehidrojenleme için proseslerde kullanılır.
409 Otomobil egsoz sistemleri, tarımsal sprey tankları, soğuk su depolama tankları, gemi
konteynerleri, kuru gübre yağmurlaması, mobilyalarda kaplama ve diğer bileşenler için
kullanılır.
429 430 tipine göre daha iyi kaynak kabiliyetine sahiptir. Nitrik asit ve azot etkisine maruz kalan
cihazlarda, borularda ve tanklarda kullanılabilir.
430
Dekoratif amaçlı parçalar, nitrik asit tankları, tavlama sepetleri, yanma çemberleri, evyeler,
ısıtıcılar, egsoz kollektörleri, regülatör kaportası, ısı toplayıcı, ayırıcı (reküparatör), restoran
ekipmanlarında, soğuk perçinlenmiş ürünlerde, sert yığma, kanallı başlı vida ve civatalarda,
bulaşık makinelerinde, ev eşyalarında, yıkama makinelerinin kazan ve borularında taşıma
ekipmanlarında, baca parçaları, kesicilerde kullanılabilir.
430F
Sıkma halkası, sıkma bileziği, otomobil trimleri, dövme ve derin çekme parçaları, hava taşıtı
bağlantıları, hacimli parçalar ve teknolojik elemanlar, madeni eşyalarda, civata, somun, valf
parçaları, hava taşıtı fittinglerinde kullanılır. Fakat yüksek basınç altındaki sıvılarda veya gaz
tutma kapları için tavsiye edilmemektedir.
430FSe 430 tipine göre daha kolay işlenebilme özelliğine sahiptir. Daha hafif kesicilerde makine
parçalarında kullanılır. Soğuk şekillendirmeye uygundur. 430F tipinin kullanıldığı yerlerde
kullanılabilir.
434 Sıfırın altındaki sıcaklıklarda atmosferik korozyona dayanıklıdır. Otomotiv endüstrisinde
süs ve dekor malzemesi olarak kullanılır.
436 Genel olarak korozyon ve ısı direnci gereken yerlerde, otomobilde dekoratif amaçlı olarak
düşük çekme mukavemetinin gerektiği yerlerde kullanılır.
442 Yüksek sıcaklıklara dayanıklıdır. Fırın parçalarında, yanma odalarında ve döküm potasının
dibindeki nozullarda kullanılır.
446
Yüksek sıcaklıklarda (850-1100°C çalışma sıcaklıklarında) korozyon direnci yüksektir.
Sülfürlü ortamlarda mükemmel korozyon direncine sahiptir. Tavlama sepetleri, yanma
odaları, fırın parçaları, cam kalıpları, prometre tüpleri, duman bacaları bu çeliğin uygulama
alanlarıdır.
Çelik üretim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde ekonomik olarak üretilebilen çok
az miktarlarda karbon ve azot içeren yeni tür paslanmaz çelikler geliştirilmiştir. Bu
çeliklerin AISI normuna göre en önemli türleri 444 (I8Cr-2Mo) ve 26-1 (26Cr-1Mo)
19
çelikleri olarak tanınmaktadır. Titanyum ve niyobyum gibi elementlerle stabilize
edildikleri zaman, kaynak edildiklerinde, tanelerarası korozyona dirençli olan bu yeni
tür ferritik paslanmaz çelikler, klorürlü ortamlarda oluşabilecek oyuklanma
korozyonuna ve gerilmeli korozyon çatlamasına karşı da iyi direnç ve tokluğa
sahiptirler. Bu yeni tür ferritik paslanmaz çelikler Çizelge 2.5’ de gösterilmektedir.
Çizelge 2.5. Yeni tür ferritik paslanmaz çelikler
Alaşım C ve N (%) Stabilizasyon Elementleri
(%) Fe-%18Cr-%2Mo-Ti C – N 0,025 max Ti+Nb,0,2+4(C+N) min, 0,8max
Fe-%25Cr-%1Mo C 0,005max,N 0,015max Nb,13-29(N)
Fe-%26Cr-%1Mo-Ti C – N 0,040 max Ti,0,2-1,0
Fe-%28Cr-%2Mo-%4Ni C 0,015max,N 0,035max Nb,12(C+N)+0,2
Fe-%29Cr-%4Mo C 0,010max, N 0,020max, C + N
0,025 max
---
Fe-%29Cr-%4Mo-%2Ni C 0,010max,N 0,020max C + N
0,025 max
---
Bu tür paslanmaz çelikler genellikle yüksek oranda krom ve çok az miktarda karbon
içerdiklerinden yüksek sıcaklıklardan veya sıvı halden itibaren soğutulmaları
sırasında bazen hiç östenit oluşmazken bazen de çok az östenit oluşur. Bu nedenle
östenit-ferrit dönüşümü yoktur. Ancak %0,1 C içeren %17 kromlu çelik, 1000°C
civarında çok az da olsa östenit içermektedir. Bu östenitin miktarı, kritik olarak
karbon ve azot içeriklerine ve ayrıca da östenit ve ferrit oluşturucu elementlerin
göreceli miktarına bağlıdır. Östenit miktarı çeliğin ısıtılma sürecinde, γ halkasının
kenarından geçme durumunda ilk önce artış göstermekte ve sonra yüksek sıcaklıkta
azalmaktadır[6].
% 17 kromlu ferritik çeliklerin kalın levha ve döküm halinde düşük tokluk
göstermeleri onların kullanılma alanlarını sınırlamaktadır. Kalın kesit halinde tane
büyüklüğünün uygun bir şekilde kontrol edilmemesi nedeni ile bu çelikler daha çok
soğuk haddelenmiş levha, tel ya da küçük çaplı çubuklar halinde üretilir. Kalın
20
kesitleri azaltmak için küçük karbon ve azot içeriği ile bunların çökeltilerinden
yararlanılır. Molibden eklenmesi tane büyümesine olan eğilimi azaltır[6].
Çizelge 2.6. Ferritik paslanmaz çeliklerin seçimine etki eden faktörlerin
belirtilmesi[3]
F.P.Ç
AISI
Fiya
t
Gen
el K
oroz
yon
Tan
eler
Ara
sı
Kor
ozyo
n
500
°C’d
e G
erilm
e
Yük
sek
Sıca
klık
ta
Sürü
nme
Dir
enci
Süne
klik
Isıl
iletk
enlik
Kay
nak
Kab
iliye
ti
İşle
nebi
lirlik
Isıl
Gen
leşm
e
405 10 1 8 2 2 4 - 4 5 9
409 10 1 8 2 0 5 10 10 10 9
429 10 2 6 3 0 5 - 7 9 10
430 10 8 8 3 3 5 8 8 8 10
434 9 8 6 3 3 6 8 8 8 10
436 8 8 6 3 3 6 8 8 7 10
442 7 9 8 4 1 4 8 8 - 9
446 7 9 8 4 2 4 8 8 - 10
26/1* 7 9 8 7 2 5 - - - -
29/4* 7 9 8 7 2 5 - - - -
10 : En çok tercih edilen, 0 : En az tercih edilen, *Yeni tür F.P.Ç.
Bu çeliklerin sertleştirilebilirlikleri ancak soğuk şekil değiştirme ile mümkündür. Az
miktarda soğuk şekil değiştirmenin dahi neden olduğu sertlik, çeliğin şekil almasını
zorlaştırdığından uygulama alanını daraltmaktadır. Soğuk şekil değiştirme
sertleşmesini ortadan kaldırmak için bu tür çelikler 750-800°C sıcaklıklarında
yumuşatma tavlamasına tabi tutulurlar.
21
% 17-26 krom içeren ferritik paslanmaz çeliklerde ortaya çıkan bir metalurjik etken
de, 400-550°C sıcaklık aralığında ortaya çıkan ve 475°C (temper) gevrekliği olarak
adlandırılan gevrekleşme olayıdır. Yükselen krom miktarı ile artan gevrekliğin,
mekanik özelliklerin yanısıra, ferritin serbest kromca fakirleşmesi sonucu özellikle
nitrik asite karşı korozyon direncini olumsuz yönde etkilediği görülmüştür. 475°C
gevrekliği, 700-800°C' de kısa süreli bir tavlamayı takiben hızlı soğutma ile giderilir.
475cC gevrekliği, zamana bağlı bir olay olduğundan, kaynak sırasında bu sıcaklık
aralığında fazla kalınmayacak olursa, meydana gelmez[6].
Ferritik paslanmaz çeliklere molibden katılması korozyona karşı direncin artmasını
sağlar. Niyobyum ve titanyum ise, çelikte ergimiş halde bulunan karbon ve azotun
oranlarını düşürerek tanelerarası korozyona karşı çeliği kararlı hale getirir[19]. Böyle
bir katkı aynı zamanda süneklik ve çentik-darbe mukavemetini geliştirici etki
gösterir. Çentik-darbe mukavemetindeki gelişme, bu çeliklerin kimya endüstrisinde
kullanılan tankların yapımında kullanılması açısından yarar sağlar. Argon-oksijen-
dezoksidasyon veya elektron ışını eritme teknikleri sayesinde geliştirilen ve mevcut
empüriteleri çok düşük miktarlarda olan ince taneli yeni tür ferritik paslanmaz
çelikler oda sıcaklığının altında iyi bir geçiş sıcaklığına sahiptirler. Bu tür çelikler
günümüzde süper ferritik paslanmaz çelikler olarak da adlandırılırlar.
Ferritik paslanmaz çeliklerde tane iriliğinin, içyapı ve özelliklere etkisi gözönünden
uzak tutulmamalıdır. Tane iriliğinin artması tokluğu azaltır. Buna karşın mukavemeti
daha yavaş bir hızda etkiler. Ferritik kafes sistemlerinde atom hareketlerinin daha
kolay gerçekleşmesi, ferritik kromlu çeliklerin yüksek sıcaklıklarda krom-nikelli
östenitik çeliklere nazaran daha hızlı bir şekilde tane irileşmesi göstermesi, bu tür
çeliklerin üretiminde ve işlenmesinde tokluk azalmasına neden olan tane
irileşmesinin gözönünde bulundurulmasını gerektirir. Bu bakımdan, ferritik
paslanmaz çeliklerin ısıl işlemleri ve sıcak şekil değiştirme işlemleri sıkı bir kontrol
altında tutulmalıdır. Sıcak şekillendirmede olabilen en yüksek redüksiyon oranı
uygulanmalıdır. Örneğin, titanyum ile stabilize edilmiş % 17 kromlu ferritik
çeliklerde sıcak haddelemede tane incelenmesinin gerçekleşmesi için %60'ın
üzerinde bir redüksiyon gereklidir. Ayrıca ferritik kromlu çeliklerin tane irilikleri
22
artan sıcaklık ve tutma zamanı ile hızla arttırıldığından sıcak işlemin bitirildiği
sıcaklık da çok önemlidir. Stabilizasyon işlemi uygulanmış ferritik çeliklerdeki
karbür ve karbonitrür çökelmeleri yüksek sıcaklıklara kadar kararlı
davrandıklarından tane irileşmesini geciktirici etkide bulunurlar.
2 mm kalınlığında çelik, 1300°C' de 1 dakika tutulup suda soğutularak yapılan
kaynak simülasyonunda % 1,5 molibden içeriğinin iri tane oluşumunu ortadan
kaldırdığı saptanmıştır işte bu bakımdan molibden içeren ferritik çelikler tane
irileşmesi ve buna bağlı olarak da tokluğun azalmasına karşı en uygun koşulları
sunmaktadır[6].
Karbon ve azot ilavesi ferritik paslanmaz çeliklerin akma mukavemetini hızla
yükseltir ancak bunların çözünürlüğü çok zayıf olduğundan uygulamada bundan
önemli ölçüde faydalanılamaz. Ayrıca karbür ve nitrür çökeltileri de daha düşük bir
şiddette olmak üzere akma mukavemetini yükseltici etkide bulunurlar. Akma sınırını
alaşım elementleri ile de yükseltme olanağı çok sınırlıdır. Zira çökelmelerin oluşma
olasılığı vardır. Örneğin, normalize % 17 kromlu çeliğin akma mukavemeti 300-400
N/mm2 arasında değişir ve alışılagelmiş östenitik krom-nikelli çeliklerden daha
yüksektir. Akma sınırı genelde arayer katı eriyiği oluşturan elementler, çekme
mukavemeti ise yeralan katı eriyiği oluşturan elementler tarafından etkilenir.
Dolayısıyla katı eriyik oluşturarak çekme mukavemetinin arttırılması konusu alaşım
elementlerinin çökelme olasılığı nedeni ile sınırlı kalmaktadır. Bununla beraber,
uygulamadaki alaşımlama sınırlarında dahi farklar görülebilmektedir. Örneğin, % 1
molibden içeren X6CrMo17 çeliği X6Cr17 çeliğine nazaran 50 N/mm2’ lik daha
yüksek bir çekme mukavemeti göstermektedir. Çekme özellikleri, paslanmaz çeliğin
alaşım içeriği kadar tane iriliği ile de yakından ilgilidir. Tane iriliğinin azalması
akma ve çekme mukavemetlerinin artmasına neden olur. Bununla beraber bu etki ısıl
işlem ve bileşime bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli çökeltiler nedeni ile kolaylıkla
görülemez. Örneğin, stabilize edilmemiş % 17 kromlu çelik çözelti haldeki
sıcaklığından itibaren aniden soğutulursa ince dağılmış çökeltiler nedeni ile sertlikte
bir artma görülür.
23
Ferritik kromlu çeliklerin östenitik krom-nikelli çeliklere nazaran yüksek akma
mukavemetleri 300°C' ye kadardır. Daha yüksek sıcaklıklarda ise ferritik çeliklerde
atom hareketlerinin daha kolay olması nedeni ile kromlu ferritik çelikler östenitik
çeliklerden daha düşük mukavemet özellikleri gösterirler. % 17 kromlu çeliğe
uygulanmış olan eğme-döndürme deneyi sonuçları yorulma açısından bu çeliklerin
östenitik çeliklerden aşağı olmadığını göstermektedir. Kaynaktaki yapısal
değişimlere bağlı olarak kaynaklı bağlantıların yorulma mukavemetlerinde
değişiklikler görülebilir. Molibden içeren alaşımlarda tane irileşmesi yavaşladığından
yorulma mukavemetlerinin daha iyi olduğu görülmüştür. Çökeltiler ve aynı zamanda
tane iriliği yorulma mukavemetini etkilemektedir. Kromlu çeliklerin yüksek
sıcaklıklardan ani soğutulması da yorulma mukavemetini azaltmaktadır. 350°C' de 1
saat tavlama ve havada soğutma yorulma özelliklerini düzeltmektedir.
Karbon ve azot çökeltileri, orijinleri ile ilgili olarak ferritik çeliklerin tokluğuna en
büyük etkide bulunurlar. Karbon içeriğini azaltarak geçiş bölgesini çok düşük
sıcaklıklara indirmek mümkün olabilmektedir. Bu konuda azotun etkisi çok daha
azdır. % 0,01 azot içeren alaşımda tane irileşmesinin etkisinin görülmesi, tane içinde
çok ince dağılmış çökeltilerin dislokasyonları bloklaması sonucu tokluğun
azalmasında etkili olduğu sanısı kuvvetlidir. Yukarıda açıklanan türdeki gevrekleşme
titanyum veya niyobyum ve tantal stabilizasyonu sonucu düzeltilebilmektedir.
Stabilizasyon oranına bağlı olarak 1300°C' de 1 dakika tutulması ve suda soğutma,
eğilme ile saptanan toklukta artan stabilizasyon derecesi ile tokluğun yükselmesi
görülmektedir. Aynı şekilde 350°C' de 1 saat tavlama ve havada soğutma,
gevrekleşmeyi büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Bu da göstermelidir ki özellikle
%17 kromlu çeliklerde yüksek bir tavlamayı takiben bir ısıl işlem uygulanamayan
hallerde stabilizasyon tokluk açısından önemlidir. Bu da % 17 kromu çeliklerde
stabilizasyonun sadece korozyon direncini değil aynı zamanda tokluğu da arttırdığını
ortaya koymaktadır.
Karbon ve azot içeriğine bağlı olarak uygulanan stabilizasyon derecesinin
yükselmesi yüzey temizliğini ve yüzey kalitesini de etkiler. Bu özellik levha ve boru
üretimini zorlaştırır. Bu bakımdan bu tür çeliklerde karbon ve azot miktarının
24
olabildiği kadar düşük tutulması arzu edilir. Az miktardaki çökeltiler tokluğa katkıda
bulunmaktadır. Örneğin, titanyum ile stabilize edilmiş düşük karbon ve azotlu
(0,003C, 0,005N, O,12Ti) 18Cr-2Mo'li çelik % 40 civarında uzama göstermektedir.
Tane iriliğinin de ferritik kromlu çelikleride tokluğu düşürücü bir etkisi olduğu
bilinmektedir. Aynı miktardaki çökelti halinde tane iriliğinin artması toplam tane
sınırlarının yüzeyini azalttığından çökelti konsantrasyonu artar ve bu da tokluğun
azalmasına neden olur. Üretimde, ince kesitler halinde küçük taneler elde etmek
olasıdır. Kesitin artması tane iriliğini kontrol olanaklarını azaltır. Bu da tokluğun
azalmasına neden olur[6].
Ferritik paslanmaz çeliklerin kaynağı
Bu tür paslanmaz çelikler %16-30 Cr ve %0,25-0,50 C içerirler. Bu tip çeliklerin en
önemli özellikleri katı halde bir faz dönüşmesi oluşmadığından su verme yolu ile
sertleştirilmemeleri ve yüksek sıcaklıkta korozyon ve oksidasyon dirençlerinin
yüksek olmasıdır.
Bu tür çeliklerin ancak soğuk şekil değiştirme ile sertleştirilmeleri olanaklıdır.
Bundan ötürü az miktarda olsa soğuk şekil değiştirmenin neden olduğu sertlik,
çeliğin biçimlendirilmesini zorlaştırdığından kullanma oranları azdır. Bu çelikler
soğuk şekil değiştirme sertleşmesini ortadan kaldırmak için 750-800 °C sıcaklıkla
yumuşatma tavına tabi tutulur[18].
800 °C’ de ısıl işlem kaynağa çentiksiz yavaş şekil değiştirmede iyi plastik özellikler
verir. Kaynaklar kalınlığın iki katı kalınlıkta takozlar üzerinde çatlak meydana
gelmeden 180° kıvrılabilir[20].
Martenzitik paslanmaz çeliklere oranla daha kolay kaynak edilir. Ferritik paslanmaz
çeliklerin kaynağında karşılaşılan en önemli sorun bu malzemenin 1150 °C
üzerindeki sıcaklıklarda tane büyümesine karşı olan aşırı eğilimidir. Kaynak
sırasında ısının etkisi altında kalan bölgenin bir bölümü 1150 °C üzerindeki bir
25
sıcaklığa kadar ısınır ve bu bölgede aşırı bir tane büyümesi oluşur. Bu malzemede
katı halde östenitin ferrite dönüşmesi olayı meydana gelmediğinden bir ısıl işlem
yardımı ile tanelerin küçülmesi olanağı yoktur. Normal halde ferritik paslanmaz
çelikler çok ince taneli sünek bir yapıya sahiptirler. Kaba taneli bir yapı haline
geçince gevrekleşir, çentik darbe dayanımı düşer ve geçiş sıcaklığı yükselir. Tane
büyümesini önlemek için bazı ferritik paslanmaz çeliklerin bileşimine azot eklenir
(Örneğin; AISI normuna göre 444 çeliği 0,035 maksimum ve 446 çeliği 0,25
maksimum).
Elektroda eklenen azot kaynak metalinin katılaşma sonunda ince taneli olmasına
yardımcı olur. Bu tip paslanmaz çeliklerin kaynağında öyle bir kaynak yöntemi
uygulanmalıdır ki ısının etkisi altında kalan bölgede 1150 °C ’yi aşan sıcaklıklarda
mümkün mertebe az kalmalıdır. Bu ise kaynağın çok kısa pasolarda yapılması ve
hemen soğutulması ile gerçekleşebilir. Kromlu ferritik paslanmaz çeliklerin
kaynağında bir başka sorunda krom ve demirin bir metaller arası fazı olan çok
kırılgan ve gevrek (δ) sigma fazının oluşmasıdır. Bu olay çeliğin uzun süre 400-550
°C arasında tutulması sonucu ortaya çıkar. Bu bakımdan bu çeliklere hiçbir zaman
400 °C üzerinde bir ön tavlama uygulanmamalıdır. Ancak 200 C’ lik bir ön tavlama
uygulanabilir. Diğer durumlarda bu çeliklerin kaynağında ön tav uygulanmaz.
Ferritik paslanmaz çeliklerin kaynağında ortaya çıkan bir tehlike de, ITAB’de taneler
arası korozyona karşı aşırı hassasiyettir. Özellikle stabilize edilmemiş, yüksek krom
ve karbon içeren türlerde karşılaşılan önemli bir sorundur. Bu olay, östenitik
paslanmaz çeliklerde oluşanın aksine, ferritik türlerde 900 °C’nin üzerindeki
sıcaklıklardan hızlı soğumada ortaya çıkmaktadır. Çünkü östenitik bir yapıya nazaran
ferritik yapı içinde krom karbür çökelmesi daha yüksek oranlardadır. Ferritik kromlu
paslanmaz çelikler kaynak edildiklerinde, dikişe komşu bölgede taneler arası
korozyona karşı hassastırlar. Zira krom karbürler önce çözülürler, soğuma sırasında
yer alabildiğince çabuk geriye doğru giderek tane sınırlarına partiler halinde
çökelirler. Stabilize edilmemiş % 17 Cr’lu çeliklerden yapılan kaynaklı bağlantılar,
kaynaktan hemen sonra 750 °C’de tavlama işlemine tabi tutularak taneler arası
korozyona karşı dirençli hale getirilebilirler. Eğer bu tür çelikler Ti veya Nb ile
26
stabilize edilmiş ise kaynaklı bağlantılar taneler arası korozyona karışı ısıl işlemsiz
halde bile dirençli olacaklardır.
Ferritik paslanmaz çeliklerin kaynağında yapılacak bir ön tavlama, martenzitlik
paslanmaz çeliklerin kaynağından farklı metarlurjik etkilere sahiptir. Bu tür
çeliklerin kaynaklı bağlantıları yavaş soğutulduğu zaman tane irileşmesi ve tokluk
azalması gösterirler. Bazı ferritik paslanmaz çelikler de tane sınırlarında martenzit
oluşumuna eğilimlidirler. Bu çeliklere uygulanan ön tavlama ITAB’de çatlama
tehlikesini ortadan kaldırır ve kaynaktan doğan gerilmeleri sınırlar. Ön tavlama
sıcaklığı, bileşime arzu edilen mekanik özelliklere, kalınlığa ve artık gerilmelere
bağlı olarak saptanır. Ön tav sıcaklığı normalde 150 – 250 °C arasında uygulanır ve
pasolar arası sıcaklıklar da ön tav sıcaklığının biraz üzerinde tutulabilir. Kaynaktan
sonra 750-850 °C ’lik bir tavlamayı takiben hızlı bir soğutma, bu çeliklerde
ITAB’nin sünekliğinin ve taneler arası korozyona direncinin artmasına yardımcı
olur[18].
Ferritik kromlu paslanmaz çeliklere kaynak sonrası mekanik karakteristiklerin ıslahı
amacıyla 150-225 °C ’lik bir ısıtma, gevrekliği azaltmak ve Cr karbür çökelmesi
sonucu oluşan kromdan yana fakirleşmeyi dengelemek üzere ise yine sekonder
difizyon tavlaması olarak 775-850 °C ‘de bir kaynak sonrası ısıl işlemi uygulanır.
Ferritik paslanmaz çeliklerin ergitmeli kaynağında kullanılabilecek yöntemlerin diğer
paslanmaz çeliklerin hepsinden fazla kaynak yerinin atmosferle her türlü
reaksiyonundan ve ergimiş metalin bulaşmalardan korunmasını sağlamak durumunda
olmaları gerekir. Bu zorunluluk ayrıca kaynağın ters tarafının bir argon akımıyla
korunmasını da gerektirir ki, bu mülahazalar tamamen memnunluk verici bir koruma
sağlamayan örtülü elektrotla kaynak yöntemini arka plana itmektedir. Bu itibarla
ferritik paslanmaz çeliklerin kaynağı için kullanılabilecek yöntemler daha çok bir
koruyucu gaz akımını devreye sokanlar TIG, MIG ve plazma kaynakları olacaktır.
Bunlarla da daha önce belirtilmiş önlemler alınacak olup kaynak sırasında verilen
enerji miktarı sınırlandırılacaktır. Bu nedenle de tozaltı kaynağından
kaçınılacaktır[20].
27
2.4.3. Östenitik paslanmaz çelikler
Demir-krom ikili denge diyagramında % 13' den fazla krom içeren bölgenin dışında
östenit alanının görülmediği ve her sıcaklık aralığında da yapının ferritik olduğu ve
sadece % 12-13 krom aralığında da dar bir α + γ bölgesinin bulunduğu
görülmektedir. Buradaki ferrit normal olarak çeliğin sıvı halden itibaren
katılaşmasında ortaya çıktığı için δ- ferrit olarak adlandırılır. Bu iki alaşıma karbon
eklenmesinin de γ alanını ve özellikle α + γ alanının genişlemesine neden olduğu
daha önce belirtilmişti. % 18 kromlu bir çeliğe % 0,4' e kadar karbon eklenmesi iç
yapının tamamen ferritik kalmasına ve dönüşüm göstermesine engel olamaz. Buna
karşın % 0,08-0,22 karbon içerme aralığında yapı kısmi dönüşüm gösterir ve α + γ iç
yapısı elde edilebilir. % 0,4' den fazla karbon içermesi halinde çelik γ bölgesinden
itibaren hızla soğutularak oda sıcaklığında tamamen ostenitik bir yapıda tutulabilir.
Karbonun iç yapıda bir başka etkisi de yapıda karbür oluşumunda kendini gösterir.
Östenitik paslanmaz çeliklerde M23C6 karbürü oluşan en önemli karbür olup bunun
çeliğin korozyon direnci üzerinde önemli etkisi vardır. Az karbonlu ve % 18 krom
içeren alaşıma katılan nikel, γ fazı oluşum bölgesini genişletir ve nikel miktarı % 8' e
eriştiği zaman γ alanı oda sıcaklığına kadar iner. Bu olay, en tanınmış östenitik çelik
türü olan % 18 krom ve % 8 nikel içeren çelik grubunun doğmasına neden olmuştur.
Bu özel bileşim minimum nikel içeriği ile oda sıcaklığında KYM' li iç yapıyı dengeli
bir halde tutabilmektedir. Zira krom içeriğinin biraz azalması veya çoğalması yapının
dengeli östenit fazında kalabilmesi için daha fazla nikel gerektirmektedir. Örneğin,
korozyona daha dirençli % 25 krom içeren paslanmaz çeliği oda sıcaklığında
östenitik yapıda tutabilmek için % 15 nikele gerek vardır.
Bilindiği gibi, östenitik yapıda demir alaşımları elde etmek bu asrın başından beri
metalurjistlerin en önemli uğraşlarından birisi olmuştur. Günümüzde AISI 300 serisi
olarak adlandırılan östenitik krom-nikelli paslarımaz çelikler, işte bu çalışmaların
ürünüdür. Bugünün östenitik paslanmaz çelikleri % 16-26 krom, % 10-24 nikel, %
0,4' e kadar karbon ve diğer bazı özellikleri geliştirmek için katılmış molibden,
28
titanyum, niyobyum, tantal ve azot gibi elementler içerirler. Son yıllarda geliştirilmiş
olan ve tam veya süper-östenitik paslanmaz çelikler diye adlandırılan gruplarda
östenit yapıcı elementlerin miktarı daha da arttırılmıştlır[6].
Östenitik paslanmaz çelikler de soğuma sırasında östenit-ferrit dönüşümü
olmadığından su verme yolu ile sertleştirilemezler. Manyetik olmayan bu tür
paslanmaz çelikler AISI 3XX serisi içinde gruplandırılmalarının yanısıra DIN 17440,
EU 88, EU 95 e TS 2535' e göre yüksek alaşımlı çelikler halinde olduğu gibi
simgelendirilirler. Östenitik paslanmaz çeliklerin kimyasal kompozisyonu verilmiştir
(Çizelge2.7).
Östenitik paslanmaz çeliklerin korozyon dirençleri martenzitik ve ferritik paslanmaz
çeliklerden daha yüksektir. İç yapının östenitik olması da ferritik paslanmaz
çeliklerde karşılaşılan çok önemli bir sorun olan geçiş sıcaklığı altındaki
gevrekleşme bu tür çeliklerde görülmez. Gerek sıfıraltı (-270°C' ye kadar) gerekse de
yüksek sıcaklıklardaki korozyon dirençleri, mekanik özelliklerin üstünlüğü bu çelik
grubunun bir çok alanda kullanılmasına olanak sağlamıştır.
Östenitik paslanmaz çelikler iç yapılarına göre stabl veya metastabl östenitik
paslanmaz çelikler olarak iki grupta incelenirler. Metastabl östenitik paslanmaz
çelikler soğuk şekillendirme sonucu iğnemsi veya martenzitik türde bir iç yapı
gösterirler. Stabl östenitik paslanmaz çelikler ise oldukça yüksek derecede soğuk
şekil değiştirme sonucunda bile östenitik iç yapılarını korurlar. AISI 301 östenitik
paslanmaz çeliği metastabl östenitik paslanmaz çeliklere güzel bir örnektir. Yaklaşık
olarak % 10-15' lik bir yüzde uzamadan sonra deformasyon sertleşmesi artan bir
şekilde kendini belli eder. Metastabl östenitik paslanmaz çeliklerde deformasyon
sertleşmesinde görülen bu artış doğrudan östenitin dengesizliğinin bir göstergesidir.
Burada plastik şekil değiştirme sonucu martenzit oluşmaya başlamıştır[6].
29
Çizelge 2.7. Ostenitik paslanmaz çeliklerin kimyasal kompozisyonu[18]
X5CrNi1810 (304) paslanmaz çeliği, korozyan direnci ve iyi biçimlendirilebilme
kabiliyeti bakımından çok yaygın kullanılan bir östenitik paslanmaz çeliktir.
Bu tür çeliğin şekil değiştirme sertleşmesi de arttırılmış olduğundan yüksek
mukavemet gerektiren makine parçalarının yapımında oldukça sık kullanılır.
X1OCrNi188 (302) çeliği, yüksek karbonludur ve soğuk şekil değiştirme sertleşmesi
ile de yüksek mukavemete sahip olur. X10CrNiS189 (303) çeliği, kükürt katkısı ile
Kompozisyonu (%) AISI
C Cr Ni Diğerleri (%) 201 0,15 16,0 - 18,0 3,5 - 5,5 2,5 N, 5,5 – 7,5 Mn, 0,060 P 202 0,15 17,0 - 19,0 4,0 - 6,0 2,5 N, 7,5 -10,0 Mn, 0,060 P 301 0,15 16,0 - 18,0 6,0 - 8,0 302 0,15 17,0 - 19,0 8,0 - 10,0
302 B 0,15 17,0 - 19,0 8,0 - 10,0 2,0 – 3,0 Si 303 0,15 17,0 - 19,0 8,0 - 10,0 0,20 P, 0,15 S (min) 0,60 Mo (opt)
303 Se 0,15 17,0 - 19,0 8,0 - 10,0 0,20 P, 0,06 S, 0,15 Se (min) 304 0,08 18,0 - 20,0 8,0 - 12,0
304 L 0,03 18,0 - 20,0 8,0 - 12,0 305 0,12 17,0 - 19,0 10,0 - 13,0 308 0,08 19,0 - 21,0 10,0 - 12,0 309 0,02 22,0 - 24,0 12,0 - 15,0
309 S 0,08 22,0 - 24,0 12,0 - 15,0 310 0,25 24,0 - 26,0 19,0 - 22,0 1,5 Si
310 S 0,08 24,0 - 26,0 19,0 - 22,0 1,5 Si 314 0,25 23,0 - 26,0 19,0 - 22,0 1,5 – 3,0 Si 316 0,08 16,0 - 18,0 10,0 - 14,0 2,0 – 3,0 Mo
316 L 0,03 16,0 - 18,0 10,0 - 14,0 2,0 – 3,0 Mo 317 0,08 18,0 - 20,0 11,0 - 15,0 3,0 – 4,0 Mo 321 0,08 17,0 - 19,0 9,0 - 12,0 Ti (5 x %C min) 347 0,08 17,0 - 19,0 9,0 - 13,0 Cb + Ta (10 x %C min)
348 0,08 17,0 - 19,0 9,0 - 13,0 Cb + Ta (10 x %Cmin 0,10 Ta max.), 0,20 Co
Tekil rakamlar aksi belirtilmedikçe en yüksek miktarlardır. Belirtilen alaşımların diğer elemanları en yüksek miktarları içerirler, geriye kalan yüzde demirdir.
30
otomat çeliği haline dönüştürülmüş olup, paslanmaz cıvata, mil ve vana yapımında
kullanılır.
X2CrNi1911 (304L) çeliği, X5CrNi1810 (304) çeliğinin karbon miktarı azaltılmış
türüdür. Çok düşük karbonlu (ELC) paslanmaz çelikler olarak bilinen bu çeliklerin
geliştirilmesinin amacı, kaynak sırasında ısıdan etkilenmiş bölgede oluşan ve
tanelerarası korozyona neden olan karbür çökelmesinin önlenmesidir.
X15CrNiSi2012, X5CrNiSi2520, X15CrNiSi2520 çelikleri yüksek sıcaklıklarda
korozyon ve çatlamaya dayanıklı, nikel ve krom içerikleri yüksek olan çeliklerdir.
Yanma odalarının ve yüksek sıcaklıkta çalışan parçaların üretiminde kullanılırlar.
Molibden içeren X5CrNiMo1722 (316), X2CrNiMo17132 (316L) çelikleri denizcilik
ve kimya endüstrisinde X5CrNi1810 (304) çeliğinden daha yaygın olarak
kullanılırlar. X2CrNiMo17132 (316L) çeliği de düşük karbon içeriği ile tanelerarası
korozyon problemini önlemek amacıyla üretilmiştir.
X6CrNiTi1810 (321) ve X6CrNiNb1810 (347) çelikleri titanyum ve niyobyum ile
stabilize edilerek, yüksek sıcaklıklarda kaynak bağlantılarındaki tanelerarası
korozyona eğilim önlenmiştir.
Östenitik paslanmaz çelikler genellikle nemli ortamlarda kullanılırlar. Artan krom ve
molibden içerikleri korozif çözeltilere karşı korozyon dirençlerini arttırıcı rol oynar.
Yüksek nikel içeriği gerilmeli korozyon çatlamasına karşı riski azaltır. Östenitik
paslanmaz çeliklerin, katılan alaşım elementlerinin (özelikle krom ve molibden)
miktarına bağlı olarak genel korozyona, oyuklanma ve aralık korozyonuna direçleri
yükselir.
Kimyasal bileşimin şekil değiştirme sırasında bu özelliklere etkisi hemen
izlenebilmektedir. Örneğin, akma mukavemeti genel olarak elastik şekil değişiminin
sona erdiği nokta olduğundan buraya kadar plastik şekil değişiminin bir etkisi
görülmemektedir. Akma sınırı üzerine bileşimin etkisi burada basit bir şekilde katı
31
eriyik sertleşmesinin etkisindedir ve bu katı eriyik sertleşmesine en büyük etkide
bulunan elementler de karbon ve azot gibi arayer elementleridir. Bu bakımdan
yüksek miktarda karbon ve azot içeren çeliklerin akma mukavemetleri daha
yüksektir.
Östenitik paslanmaz çeliklerin çentik-darbe (Charpy-V) mukavemetleri de oldukça
iyidir. Östenitik paslanmaz çeliklerin elastik modülleri sade karbonlu ve az alaşımlı
çeliklerin elastik modüllerinden biraz daha düşüktür. Bu da, belirli bir gerilme değeri
için daha fazla elastik deformasyon gösterecekleri anlamına gelir.
Yüksek derecede deformasyon sertleşmesinin bu çeliklerin çok yüksek akma ve
çekme mukavemetine sahip olmalarını sağladığı daha önce de belirtilmişti. Ayrıca
burada ilginç olan bu tür çeliklerin bu yüksek akma ve çekme mukavemetlerinde
dahi süneklik ve tokluklarının bir kısmını korumalarıdır. Bu bakımdan östenitik
paslanmaz çelikler soğuk haddelenmiş veya çekilmiş halde yüksek mukavemetli ve
yüksek korozyon dirençli çeliklerdir. Doğal olarak kaynak uygulanması durumunda,
parçanın tümü veya bir bölümü soğuk şekil değiştirme ile kazanılmış özellikleri
yitirecektir. Ancak çok iyi düşünülerek geliştirilmiş bir kaynak yöntemi ile bu tür
paslanmaz çelikler rahatlıkla birleştirilmektedir. Hatta uygulamada, soğuk şekil
değişiminin mukavemet üzerine yapmış olduğu tüm etkilerden yararlanılmaktadır.
Bu konuda en iyi uygulama örnekleri, soğuk şekil değiştirilmiş östenitik paslanmaz
çeliklerin kullanıldığı demiryolu taşıtları, kamyon, treyler kasalarıdır.
Östenitik paslanmaz çeliğin kimyasal bileşimi, özelliklerini etkiler. Bileşim, ilk
olarak dönüşümü yani çeliğin stabilitesini, ikinci olarak da katı eriyik sertleşmesini
etkiler. Hemen hemen tüm alaşım elementlerinin katılması östenitik yapıyı daha
dengeli hale getirmekte ve bu bileşimin etkisi de daha karmaşık olmaktadır. Örneğin,
bir elementin katılması başlangıçta östenitik yapının dengelenmesinde az etki
gösterebilir buna karşın yüksek katı eriyik sertleşmesi etkisi sonucu yüksek akma ve
çekme mukavemeti ve daha düşük uzama ortaya çıkar. Öte yandan bu elementin
daha fazla katılması ile östeniti dengeleme etkisi daha şiddetli olmaktadır. Dolayısı
ile akma ve çekme mukavemetleri düşmekte ancak daha yüksek uzama elde
32
edilmektedir. Ayrıca işlemin yapıldığı sıcaklık da çok büyük bir önem taşır. Soğuk
haddeleme Ms sıcaklığının altında gerçekleştiğinden plastik deformasyon östenitin
martenzite dönüşmesini sağlayacak ve önemli derecede mukavemet artışı
görülecektir. Soğuk şekil değiştirme Ms civarında gerçekleştiğinde martenzit
oluşmayacak ve deformasyon sertleşmesi daha düşük oranda ortaya çıkacaktır.
Metastabl östenitik paslanmaz çeliklerde Ms oda sıcaklığının üzerindedir ve dolayısı
ile bu türIerde oda sıcaklığıııda soğuk haddeleme sonucu çok büyük mukavemet
artışları görülür.
Örneğin, bu türlerde haddeleme 200°C' de gerçekleştirilirse deformasyon
sertleşmesinin hemen düştüğü görülür ve buna bağlı olarak bu sıcaklıklarda yapılan
işlemde harcanan enerji de çok daha azdır. Bu tür çeliklerde soğuk haddeleme
gücünün sınırlı olduğu durumlarda sıcaklık biraz yükseltilerek önemli bir üstünlük
sağlanmış olur.
Süper östenitik paslanmaz çeliklerde östenitik yapı sürekli ve stabl olup her koşul
altında tamamen östenitiktir. Kaynaktan sonra kaynak metalinde AISI 3XX serisinin
aksine hiç ferrit oluşmaz. Tam östenitik paslanmaz çelikler korozyon dirençlerini
yükseltrnek açısından oldukça yüksek derecede alaşımlandırılmışlardır. Bu bakımdan
da bazı literatürlerde süper-östenitik paslanmaz çelikler adını alırlar.
Bu süper-östenitik paslanmaz çelikler aşırı korozif ortamlarda çalışan malzemelerde
korozyon problemini önlemek ve kimya endüstrisinde kullanılmak üzere
geliştirilmişlerdir.
Sülfirik asit, fosforik asit, asetik asit, kimyasal gübre üretimi gibi durumlar için özel
süper-östenitik paslanmaz türler üretilmiştir. Özellikle bu çeliklerin oyuklanma
korozyon dirençleri (PRE: Pitting Resistance Equivalent-oyuklanma korozyonu
direnç eşdeğeri) ve geliştirilmiş kritik oyuklarıma sıcaklık değerleri (CPT: Critical
Pitting Temperature) yükseltilmiştir. Bu türler deniz suyu ortamlarında çok çeşitli
amaçlar için yaygın olarak kullanılırlar, hatta yüksek sıcaklıklarda aralık korozyonu
dirençleri çok iyidir.
33
Buna ek olarak, süper-östenitik paslanmaz çelikler manyetik olmayıp sıfıraltı
sıcaklıklarda üstün bir tokluğa sahiptirler. Süper- östenitik kararlı yapı, yüksek nikel
miktarı veya azot içeriği sayesinde gerçekleştirilmiştir[6].
Östenitik paslanmaz çeliklerin kaynağı
Östenitik paslanmaz çeliklerin korozyon dirençleri diğer paslanmaz çelik türlerine
göre daha yüksek olduğundan çok yaygın kullanım alanı vardır. Bu da östenitik
paslanmaz çeliklerin kaynak edilebilirliklerini etkileyen faktörlerin yanısıra kaynak
yöntemlerinin uygulanmaları, kaynak öncesi ve sonrası alınması gereken önlemlerin
daha da önemli olduğunu gösterir[21]. Östenitik paslanmaz çeliklerin kaynak
yeteneği açısından en önemli niteliklerini sıralayabiliriz:
Isı iletme katsayıları oda sıcaklığında az alaşımlı ve sade karbonlu çeliklerin 1/3’ü
kadardır.
Isıl genleşme katsayıları sade karbonlu ve az alaşımlı çeliklerden %50 daha fazladır.
Alaşımsız karbonlu çelikler düşük bir elektrik iletme direncine sahiptir. Bu tür
paslanmazlarda ise, bu değer 5 ile 7 kat daha büyüktür.
Bu özelliklerden dolayı krom-nikelli çeliklerin kaynağında sade karbonlu çeliklerin
kaynağından daha fazla kendini çekme oluşur. Kaynak dikişinin soğuması sırasında
büyük çekmelerin oluşumu sonucunda bu bölgede gözlemlenen iç gerilemeler
çatlama tehlikesine yol açar. Bu tip paslanmazların çift taraflı iç köşe dikişlerinde
sıcak çatlamaların oluşma olasılığı çok fazladır. Bu çeliklerde aşırı soğuk şekil
değiştirmeleri özellikle dövme sonucunda kısmen martenzit bir yapı elde edilir.
Özellikle 18/8 tipi östenik paslanmaz çelikler 450-850 °C arasında bir sıcaklığa
kadar ısıtılıp o sıcaklıkta tutulduklarında bir karbon çökelmesi eğilimi kendini
gösterir.
34
Östenik paslanmaz çeliklerin C içeriği en çok % 0,6, tercihen %0,03 civarında
olmalıdır. Krom-Nikelli paslanmaz çeliklerde gerilim giderme tavlaması kaynaktan
sonra zaman zaman uygulanır. Tavlama sıcaklığı 800-920 °C arasında seçilir.
Östenitik paslanmaz çeliklerin kaynak kabiliyetlerini etkileyen fiziksel özelliklerinin
yanında bir dizi metalurjik etken de bu çeliklerin kaynağında önemli rol oynar;
bunlar delta ferrit fazının oluşumu, taneler arası korozyona hassasiyet, gerilmeli
korozyona hassasiyet ve sigma fazının oluşmasıdır.
Östenitik paslanmaz çeliklerin üretimlerinde, sıvı halden itibaren katılaşma
başlayınca, östenit ve δ-ferrit taneleri oluşmaya başlar. Bu ferrit östenitin dönüşümü
sonucunda ortaya çıkan ferrritten farklıdır. Katılaşma normal olarak çeliklerin yapısı
östenit taneleri arasına serpilmiş δ-ferrit taneciklerinde oluşur. Bu faz, krom ve
ferriti dengeleyen elementler yönünden zengin, nikel ve östeniti dengeleyen
elementler yönünden fakirdir. Bu fazın oluşumu çelik üreticilerinin istemediği bir
durumdur. Zira malzemenin sıcak şekillendirilmesini zorlaştırır ve malzemede
çatlakların oluşumunu teşvik eder. Bu fazın sürekli olarak tanecik sınırlarında
bulunması korozyon direncini azaltır. Ayrıca, yüksek sıcaklıklarda uzun süre δ-ferrit
fazıyla karşı karşıya kalınması sonucunda da, malzemenin mukavemetini ve
şekillendirilebilme kabiliyetini azaltıcı yönde etkileyen sert ve gevrek sigma fazının
oluşumu gibi sorunlarla karşılaşılır.
Östenitik paslanmaz çeliklerin kaynağında ortaya çıkan ikincil bir sorun da, özellikle
18/8 çeliği gibi bazı krom-nikelli çeliklerin 450-850 °C sıcaklık aralığındaki bir
sıcaklıkta uzun süre kalmalarında oluşan krom karbür çökelmesi eğilimidir. Bu
çelikler üretimleri sırasında krom karbürün östenit içerisinde çözündüğü 1100
°C ’den itibaren hızla soğutulurlar. Bu şekilde bu elementlerin çökelme tehlikesi
ortadan kalkmış olur ve oda sıcaklığında karbonun difüzyon hızı çok düşük
olduğundan, kullanım esnasında oluşma olanağı yoktur. Sıcaklığı 450 °C ’nin
üzerine çıkması ile karbonun difüzyon hızı, karbonu tane sınırlarından dışarıya
çıkartacak derecede artar. Tane sınırlarında biriken karbon, kroma karşı olan yüksek
35
ilgisinden (affinitesinden) dolayı bu bölgede krom ile birleşerek krom karbür
oluşturur (Fe, Cr23C6). Oluşan krom karbürün ağırlık olarak %90’ını krom
oluşturduğundan, tane sınırlarında bulunan çok az karbon bile östenit tanelerin
çevresindeki krom miktarını aşırı derecede azaltır. Bunun sonucu olarak malzeme
korozif bir ortamda bulunduğunda, kromca zayıflamış olan tane sınırlarında
korozyon oluşur. Bu şekilde ortaya çıkan taneler arası korozyon tüm malzemeyi çok
kısa zamanda kullanılmaz hale getirir. Çeliğin karbon içeriği arttıkça bu olay
şiddetlenir.
Östenitik paslanmaz çeliklerin kaynağı esnasında eriyen bölge çok kısa bir zamanda
katılaşıp hızla soğuduğundan ve elektrot olarak kullanılan alaşımların karbon içeriği
de düşük olduğundan kaynak metali, yani kaynak dikişi için karbür çökelme tehlikesi
yoktur. Bana karşın ısının tesiri altında kalan bölge (ITAB), kaynak süresi boyunca,
500-900 C sıcaklık aralığında tavlı olarak kalmakta ve aynı zamanda da burası esas
metal olduğundan, karbon içeriğinin yüksek olması halinde östenit tane sınırlarında
taneler arası korozyona neden olacak karbür çökelmesi olayı ortaya çıkmaktadır.
Belli bir karbon içeriği için karbür çökelmesi olayının şiddeti, sıcaklık ve zamana
bağlıdır. Çökelme başlamadan önce sıcaklık ve değişen bir kuluçka periyodu vardır.
Sıcaklık ve çeliğin karbon içeriğine göre en kısa sürede çökelmenin başladığı bir
sıcaklık vardır ki buna kritik sıcaklık adı verilir (Çizelge 2.8).
Çizelge 2.8. Krom karbür çökelmesinin karbon içeriği, zaman ve sıcaklığa bağlılığı
Tek paso ile yapılan ark kaynağında ITAB, 650-750 °C arasındaki sıcaklığa bir
dakikadan az bir süre maruz kalır. Buna karşın çok pasolu kaynak halinde, bu süre üç
dakikanın üzerine çıkar ve dolayısıyla karbür çökelme tehlikesi kendini gösterir.
Karbür çökelmesinin oluşabilmesi için, çeliğin karbon içeriğinin belirli bir miktarın
Karbon içeriği (%) Kuluçka Periyodu (dakika)
Kritik Sıcaklık (°C )
0,03 11 650 0,05 7 650 0,06 2,5 670 0,08 0,3 750
36
üzerinde olması gerekir. Karbon içeriğini azalması, kuluçka periyodunu uzattığından
bu tehlike ortadan kalkacaktır. Bu bakımdan, kaynak ile birleştirilmesi gereken
östenitik paslanmaz çeliklerin, karbon içeriğin en çok %0,06, optimum %0,03
civarında olması gerekmektedir. Bu amaçla, östenitik paslanmaz çeliklerin özel
olarak üretilen bazı türlerinde (X2CrNi 19 11, X2CrNiMo 17 13 2), karbon miktarı
düşürülerek korozyon direncinin arttırılması amaçlanmıştır.
Taneler arası korozyonun oluşturulmasını önlemek amacı ile uygulanan bir başka
yöntem de çeliğin stabilizasyonu olarak adlandırılır. Bu durumda karbonun kroma
karışı olan ilgisinden daha yüksek bir ilgiye sahip bir elementin çeliğin bileşimine
katılması ile gerçekleştirilir. Bu şekilde çeliğin bileşimindeki karbon ile bu yeni
element karbür oluşturur ve dolayısıyla iç yapının bazı bölgelerinde ortaya çıkan
krom azalması olayı oluşmaz. Stabilizasyon için ilave edilen elementler titanyum,
niyobyum ve tantalyumdur. Bu elementlerin karbürleri, tane sınırları boyunca değil,
östenit taneler içerisinde, ince zerreler halinde dağılmış olduklarından, çeliğin
mekanik özelliklerinde de bir değişiklik oluşturmaz. Stabilizyonun gerçekleşebilmesi
için ilave edilen titanyum karbonun dört katı, niyobyumun sekiz - on katı,
tantalyumun onaltı katı olması gereklidir. Çeliklerde maliyet açısından titanyum,
elektrotlarda titanyumun arktaki fazla kaybından dolayı niyobyum tercih edilir[18].
2.4.4. Çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler
Çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler bakır, molibden, niyobyum, titanyum ve
alüminyum gibi alaşım elementleri içeren, bu elementlerin bir veya birkaçının etkisi
ile çökelme sertleşmesi gösteren Fe-Cr-Ni' li paslanmaz çelikler ailesinin bir
grubudur[6]. Bazı çökelme sertlesme paslanmaz çelik tiplerinin kimyasal bilesimleri
Çizelge 2.9’ da verilmektedir[11].
Çökelme sertleşmesi, prensip olarak alaşımı çözeltiye alma tavından sonra uygulanan
hızlı soğutmayı takip eden bir yaşlandırma işlemidir. Yukarıda belirtilen ve çeliğin
içinde bulunan alaşım elementleri, çözeltiye alma tavı sırasında çözünürler ve
yaşlandırma işlemi sırasında da çok küçük zerrecikler halinde çökelerek matrisin
37
sertlik ve mukavemetini arttırırlar. Bu işlem sonucu çelik, martenzitik paslanmaz
çeliklerin mekanik özelliklerine ve AISI 304 (X5CrNi1810) türü östenitik paslanmaz
çeliğin korozyon direncine sahip olabilmektedir. Bu tür çeliklerin üretimde sahip
oldukları en önemli üstünlük, normalize durumlarında kolaylıkla işlenip
biçimlendirildikten sonra 480-600 °C' de bir ısıl işlem uygulanarak mekanik
özelliklerinin geliştirilmesidir. Mukavemetleri yaklaşık 1700 MPa' a kadar
çıkabilmekte ve böylece, martenzitik paslanmaz çeliklerin mukavemetlerinin
üzerindeki değerlere ulaşılabilmektedir.
Paslanmaz çeliklerin çökelme sertleşmesi prensipleri 1930' lu yıllarda bilinmesine
karşın, bu tür paslanmaz çelikler ile ilgili araştırmalar 2. Dünya Savaşı yıllarında
süregelmiş ve 'stainless W' olarak adlandırılan ilk ticari çökelme sertleşmeli
paslanmaz çeliğin üretimi 1946 yılından sonra başlamıştır.
Bu yıldan sonra birçok yeni çökelme sertleşmeli paslanmaz çelik geliştirilerek uçak,
uzay ve savunma endüstrilerinde uygulama alanı bulmuştur. Günümüzde üretilen
çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler, yüksek hızlı uçakların dış yüzeylerinde, füze
gövdelerinde, deniz taşıtlarında, yakıt tanklarında, uçakların iniş takımlarında,
pompalarda, millerde, somun, civata, kesici aletler ve kavramalarda yaygın bir
kullanım alanına sahiptir.
Çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler, çözeltiye alma tavlamasından sonraki
işlemler sonucu çeliğin yapısal değişimine ve özelliklerine bağlı olarak üç türde
gruplanmaktadır. Bunlar:
• Martenzitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler,
• Yarı-östenitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler,
• Östenitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çeliklerdir[6].
38
Çizelge 2.9. Bazı çökelme sertleşme paslanmaz çelik tiplerinin kimyasal bileşimleri[11]
Sınıf % C % Mn % Si % Cr % Ni % Mo % Al % N
17-7 PH+ 0,07 0,50 0,30 17,0 7,1 1,2 0,04
PH-15-7 Mo+
0,07 0,50 0,30 15,2 7,1 2,2 1,2 0,04
PH-14-8 Mo+
0,04 0,02 0,02 15,1 8,2 2,2 2,2 0,005
AM-350s 0,10 0,75 0,35 16,5 2,75 2,75 0,10
AM-355s 0,13 0,85 0,35 15,5 2,75 2,75 0,12
Martenzitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler 1050-1080 °C sıcaklık
aralığındaki çözeltiye alma tavlaması sırasında tamamen östenitik yapıda olmalarına
karşın soğumada östenit martenzite dönüşerek tamamen martenzitik bir içyapıya
sahip olurlar. Martenzitik dönüşüm başlama sıcaklığı (Ms) 95-150 °C’ dir. Daha
sonra, bu çelikler 480-650 °C sıcaklık aralığında bir sıcaklığa ısıtılarak
yaşlandırılırlar.
Çeliğin içeriğinde bulunan molibden, titanyum, bakır, niyobyum ve alüminyum gibi
elementlerden birinin veya bir kaçının bu ısıl işlem sonucunda çok küçük zerrecikler
halinde çökelmesi ile sertlik ve mukavemette artış sağlanır.
Uygulanan ısıl işlemler sonucunda, çekme mukavemetlerindeki değişime bağlı
olarak martenzitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler iki gruba ayrılırlar.
Örneğin, 17-4 PH, 15-5 PH, Custom 450, stainless W gibi türler 1378 MPa' a varan
çekme mukavemetleri ile orta mukavemetli, PH 13-8 Mo ve custom 455, 1378 MPa'
dan daha fazla çekme mukavemetleri ile yüksek mukavemetli olarak
gruplandırılırlar.
Metalurjik olarak bu tür paslanmaz çeliklerde bileşimin dengelenmesi oldukça kritik
bir konudur. Bileşimde oluşabilecek küçük bir dalgalanma, çözeltiye alma
tavlamasında çok miktarda delta ferrit oluşumuna neden olabilir. Östenitin çok
39
dengeli olması durumunda da, çözeltiye alma tavından sonra oda sıcaklığında çok
fazla miktarda östenit iç yapıda kalabilir. Bu iki olay, yaşlandırma sırasında tüm
sertleşmeyi önler, bu dengeyi karbon ve azot içeriği belirgin bir biçimde etkiler.
Örneğin, 17-4 PH ve stainless W gibi türler, martenzitik yapı içinde bir miktar ferrit
dizileri içerirler, 15-5 PH ve custom 450 gibi türler ise hızlı soğutma işleminden
sonra ferrit içermezler.
Yarı-östenitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çeliklerin yapıları metalurjik olarak
oldukça karışıktır. Çözeltiye alma tavı uygulanmış veya normalize hallerinde yapı
östenitiktir, ancak % 5-20 delta ferrit içerir. İzlenen uygun ısıl işlemler sonucunda da
ferrit dönüşmeden yapıda kalabilir. Martenzitik çökelme sertleşmeli türler ile
karşılaştırıldıklarında normalize hallerinde rahatlıkla soğuk şekil değiştirebilecek
derecede yumuşak ve sünektirler. Tavlama sıcaklığından itibaren oda sıcaklığına
hızlı soğutulduklarında östenitik içyapılarını koruduklarından soğuk biçimlendirme
işlemleri için uygun tokluk ve sünekliğe sahiptirler. Bu tür çeliklerin Ms sıcaklıkları,
bileşimlerine ve tavlama sıcaklıklarına bağlı olarak oda sıcaklığının oldukça altında
bir bölgede değişir. Sertlik ve mukavemetin artması için bu östenitik yapının
martenzitik yapıya dönüşmesi gerekmektedir. Bu amaç için, üç yöntem
uygulanabilir. Çelik, çökelme sertleşmesi ısıl işlemine tabi tutulmadan;
- 650-880 °C sıcaklık aralığına ısıtılıp karbürlerin ve diğer bileşiklerin çökelmesi
sağlanır. Östeniti kararlı hale getiren elementlerin çökelmeyle ayrışması sonucu,
çelik oda sıcaklığına soğutulduğunda östenit marienzite dönüşür.
- Çelik, -73 °C gibi Ms sıcaklığının çok altında bir sıcaklığa kadar soğutularak
dönüşüm sağlanır.
- Çeliğe, östenit martenzit dönüşümünü sağlayacak biçimde soğuk biçimlendirme
uygulanır.
40
Martenzitik dönüşüm sağlandıktan sonra bu tür çeliklere 450-600°C arasında bir
yaşlandırma ısıl işlemi uygulanarak çökelme sertleşmesi gerçekleştirilir. Sonuçta
tokluk, süneklik, korozyon direnci ve sertlikte iyileşme sağlanır.
Yapıda çökelmelerin oluşması veya bir temperleme etkisinin görülmesi tamamen
çeliğin bileşimine bağlıdır. Yarı-östenitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çeliklerin
Ms sıcaklığı çözeltiye alma tavlaması ve bileşimlerinin etkisi altındadır. Örneğin;
AM 350 çeliği, 930 °C' nin altındaki sıcaklıklarda çözeltiye alma tavı uygulandığında
karbürlerin tam olarak çözeltiye geçmemesi sonucu Ms sıcaklığı oda sıcaklığının
üzerine çıkar. 930 °C' nin üzerinde olduğu zaman ise, Ms sıcaklığı da ani olarak
düşer. Uygulamada yüksek sıcaklıklarda delta ferrit oluşumu ortaya çıkacağından
1050 °C' yi geçilmemesi önerilir.
Östenitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler, tavlandıktan ve herhangi bir
yaşlandırma veya sertleştirme işleminden ve hatta soğuk biçimlendirmeden sonra
bile östenitik içyapıyı kararlı olarak tutacak şekilde alaşım elementi içerirler.
Çökelme sertleşmesini oluşturan faz, 1100-1300 °C sıcaklıklarında çözeltiye geçer
ve bu sıcaklıklardan itibaren de hızlı soğutma halinde bile östenitık yapı içinde
çözelti halinde kalır. Çözeltiye alma işlemini takiben 650-770 °C sıcaklık aralığında
uzun süreli bir yaşlandırma işleminde alüminyum, titanyum, fosfor gibi elementler
metallerarası bileşikler oluşturarak östenitik yapının sertlik ve mukavemetini
arttırırlar. Erişilen sertlik, martenzitik veya yarı-östenitik çökelme sertleşmeli
paslanmaz çeliklerde elde edilen değerlerden düşük olmasına karşın yapı manyetik
olmayan özelliğini korur.
Tüm östenitik çökelme sertleşmeli paslanmaz çelikler, genel olarak biçimlendirmede,
kaynak edilmelerinde ve ısıl işlemlerde östenitik iç yapılarını korurlar. Ancak
çökelme sertleşmesini gerçekleştirmek için katılan bazı alaşım elementleri kaynak
kabiliyetlerini önemli derecede etkiler[6].
41
Çökelme sertleşmeli paslanmaz çeliklerin kaynağı
Daha öncede belirtildiği gibi, çökelme yoluyla sertleşebilen paslanmaz çelikler,
martenzitik, yarı östenitik ve östenitik olmak üzere üç gruba ayrılır.
Çökelme yoluyla sertleşebilen martenzitik ve yarı östenitik türdeki paslanmaz
çeliklerin kaynağında yüksek dayanım şartı aranıyorsa kaynak işleminde ana
malzemedekine benzer yapıda dolgu metalleri kullanılmalı ve parçalara kaynaktan
önce ısıl işlem yada çözeltiye alma ısıl işlemi uygulanmış olmalıdır. Martenzitik ve
yarı östenitik paslanmaz çeliklerin kaynağında 17-4 PH türü ana metallere benzer
yapıdaki 630 türü dolgu malzemeleri sık kullanılmaktadır. Kaynaktan sonra çözme
ve yaşlandırma ısıl işlemi uygulanmalıdır. Eğer kaynaktan sonra çözme ısıl işleminin
uygulanması pratikte bazı zorlukları beraberinde getiriyorsa, parçalara kaynaktan
önce çözme tavı uygulanmalı, kaynaktan sonra ise bir yaşlandırma ısıl işlemi
yapılmalıdır. Yüksek zorlamaların etkisi altında bulunan kalın parçalar, bazı
durumlarda aşırı yaşlandırma sıcaklıklarında kaynak edilirler. Bu durum, yüksek
dayanım elde etmek için kaynak işleminden sonra eksiksiz bir ısıl işlem
uygulanmasını gerektirir.
Çökelme yoluyla sertleşebilen östenitik tipteki paslanmaz çelikler, sıcak çatlak
oluşumu nedeniyle zor kaynak edilen paslanmaz çelikler grubuna girerler. Kaynak
işlemi tercihen çözme tavı uygulanmış olan parçalar üzerinde yapılmalı ve uygulama
düşük gerilmeler altında ve mümkün olan en düşük ısı girdisi sağlanacak şekilde
gerçekleştirilmelidir. Nikel esaslı NiCrFe tipindeki ya da konvansiyonel tipteki
östenitik paslanmaz çelik dolgu malzemeleri bu çeliklerin kaynağında sık olarak
kullanılmaktadır[9].
2.4.5. Çift fazlı (duplex) paslanmaz çelikler
Çift fazlı bir içyapıya sahip, ferrit taneleri içinde östenit veya östenit taneleri içinde
ferrit içeren bu tür paslanmaz çeliklerin östenitik paslanmaz çeliklere nazaran en
önemli üstünlükleri akma mukavemetlerinin iki kat daha büyük olması ve çok daha
42
iyi korozyon dirençleridir. Endüstriyel uygulamalarda klor içeren sıvıların
kullanılması, kullanılacak malzemelerin bilinen paslanmaz çelik türlere göre (316L-
X2CrNiMo17133) arttırılmış mukavemet ve geliştirilmiş korozyon dirençlerine sahip
olmalarını gerektirir. Bu tür çelikler, tane büyüklüğü 3-1O µm' ye kadar
küçültülebildiğinde, 950°C civarında % 500 gibi bir çekme uzaması göstererek süper
plastik hale gelirler(6).
Standart olarak üretilen ve en çok kullanılan duplex paslanmaz çeliklerin kimyasal
kompozisyonları Çizelge 2.10’ da verilmiştir.
Çizelge 2.10. Duplex paslanmaz çeliklerin tipik kimyasal kompozisyonları[22]
Alaşı
m
UNS
No
EN No Malzeme
Tanımı
C Cr Ni Mo N Diğer
2304 S32304 1,4362 X2CrNi
23-4
0,03 21,5-24,5 3-
5,5
0,1-
0,6
0,05-
0,6
Cu:
0,01-0,6
2205 S31803 1,4462 X2CrNiMoN22-5-
3
0,03 21-23 4,5-
6,5
2,5-
3,5
0,08-
0,2
255 S32550 1,4507 X2CrNiMoCuN
25-6-3
0,04 24-27 4,5-
6,5
2,9-
3,9
0,1-
0,25
Cu:
1,5-2,5
2507 S32750 1,4410 X2CrNiMoN 25-
7-4
0,03 24-26 6-8 3-5 0,24-
0,32
Z100 S32760 1,4501 X2CrNiMoCuWN
25-7-4
0,03 24-26 6-8 3-4 0,2-0,3 Cu-W:
0,5-1
43
% 18 ve daha fazla krom içeren ferritik kromlu paslanmaz çelikler ile
karşılaştırıldıklarında, başlıca östenitik paslanmaz çelik türleri klor içeren ortamlarda
oldukça sınırlı bir gerilmeli korozyon çatlaması direnci gösterirler. Ancak östenitik
paslanmaz çeliklerin kaynak edilebilirlikleri daha iyidir. Ferritik paslanmaz çelikler
ise gerilmeli korozyon çatlamasına dirençli olmalarına karşın, son geliştirilen türleri
de dahil olmak üzere kaynak edilebilirlikleri iyi değildir. Zira, kaynak sırasında
ısıdan etkilenmiş bölgede tane irileşmesi olur. Daha önceden bilindiği üzere, ferritik
paslanmaz çeliklerin birçok türü % 0,1 ve daha fazla karbon içerirler ki bu da yapıda
tanelerarası kırılgan martenzit yapısının oluşumunu teşvik eder. Bu her iki olay da
tokluğun düşmesine ve kaynak bağlantısında soğuk çatlamaya neden olur,
dolayısıyla duplex paslanmaz çelikler her iki türün iyi özelliklerini bünyelerinde
toplamak üzere geliştirilmişlerdir.
ilk duplex paslanmaz çelik, 1933 yılında Fransa' da J. Holtzer Company' de % 18
krom, % 9 nikel, % 2,5 molibdenli paslanmaz çeliğin üretilmesi sırasında yapılan bir
alaşımlama hatası sonucu östenitik matris içinde yüksek oranda ferrit içeren bir
paslanmaz çeliğin ortaya çıkması ile tesadüfen bulunmuştur. Daha sonraki yıllarda
bu konudaki araştırmalar devam ettirilmiş ve çeşitli patentler alınmıştır. 1930-1940
yılları arasında İsveç' te ve ABD'de de duplex paslanmaz alaşımların geliştirilmesi
ve endüstriyel üretimleri üzerine çalışmalar gerçekleştirilmiştir[6].
Aslında duplex paslanmaz çelikler üzerine yapılan bilimsel çalışmalardan ilk ticari
duplex paslanmaz çeliğin 1970' li yıllarda üretilerek pazara sunulduğu
anlaşılmaktadır. Bu çeliğin kimyasal bileşimi yaklaşık olarak % 18,5 krom, % 5
nikel, % 2,7 molibden ve % 0,1 azottan oluşmaktaydı. Ancak, bu kalite ileriye dönük
olarak kullanıcıların pek ilgisini çekmemiştir. Zira, bünyesinde bulunan yüksek
karbon miktarından dolayı kaynak edilebilirliği oldukça kötüdür. Çelik üretim
teknolojisindeki gelişmeler sonucu karbon miktarı düşürülerek kaynak
edilebilirlikleri oldukça iyi, korozyon dirençleri yüksek birçok duplex paslanmaz
çelik son on yılda geliştirilmiştir. Günümüzde de birçok araştırmacı bu türlerin
kaynak edilebilirlikleri, kaynak bağlantılarının mekanik özelliklerinin yükseltilmesi
ve korozyon dirençlerinin daha da arttırılması üzerine çalışmaktadır.
44
Duplex paslanmaz çelikler, üstün özelliklerinden dolayı değişik biçim ve boyutlarda
endüstrinin hizmetine sunulurlar ve ısı eşanjörü, petrol, gaz, ve deniz suyu boruları
ile bağlantı elemanlarında, deniz petrol platformlarında, gaz kuyularında, taşıyıcı
kaplarda, döküm pompa ve vana gövdelerinde, gemi pervanesi ve parçaları
yapımında, jeotermal uygulamalarda büyük çapta kullanılmaktadırlar. Örneğin,
X2CrNiMoN2253 (DIN 1,4462, UNS-S31803 veya yeni UNS' göre S39205) çeliği,
oyuklanma ve aralık korozyonuna 317L kadar, gerilmeli korozyona ise 304L ve
316L'den daha dirençli olması nedeni ile kimya endüstrisinde gittikçe genişleyen bir
uygulama alanına sahiptir.
Bu çeliklerin en önemli dezavantajları ise, α' ve α fazları dolayısıyla gevrekleşmeye
yatkınlıkları, sıcak şekillendirmede görülen zorluklar ve üretimlerinin zor olmasıdır.
Genelde östenitik paslanmaz çelikler listesine alınmasına karşın AISI 329
(X4CrNiMoN 2752 ) çeliği ferrit esaslı bir çift fazlı paslanmaz çeliktir. Buna karşın,
% 21,5 krom, % 7,5 nikel, % 2,5 molibden ve % 1,5 bakır içeren ve ticari adı
URANUS 50 olan çelik ise östenit esaslı çift fazlı bir alaşımdır. AISI 329 paslanmaz
çeliğinin oda sıcaklığındaki akma mukavemeti 240 MPa civarındadır. Bu da, ferrit
içeriği ile mukavemetin yükseldiğini göstermektedir. Bu değer % 70-80 ferritde
maksimuma ulaşmakta ancak artan ferrit miktarı ile de azalmaktadır. Bu davranış,
östenitin şiddetli deformasyon sertleşmesine bağlıdır. Zira östenit, ferritten daha
düşük bir akma mukavemeti fakat daha yüksek bir çekme mukavemeti
göstermektedir.
Duplex paslanmaz çelikler basit anlamda iki ayrı fazı bünyelerinde bulundururlar;
ferrit ve östenit. Dolayısıyla ferritik-österıitik veya östenitik-ferritik paslanmaz
çelikler olarak tanınırlar. Daha önce de belirtildiği gibi ferritik ve östenitik paslanmaz
çeliklerin en iyi ortak özelliklerini taşırlar. Ferritik yapı ile mukavemet ve gerilmeli
korozyon çatlamasına direnç, östenitik yapı ile tokluk ve genel korozyon direnci
sağlanır. Böylece iki fazlı ince taneli, yüksek mukavemetli ve iyi korozyon dirençli
bir çelik ortaya çıkmaktadır.
45
Modern duplex paslanmaz çelikler ısıl işlem görmüş hallerinde -50°C' nin altında
tokluk kaybına uğrarlar. Zira bu çeliklerde ferrit fazının bulunması sonucunda çentik
darbe eğrisinde, düşen sıcaklıkla sünek-gevrek geçiş sıcaklığı da düşer. 475 °C
gevrekliği ile birlikte bu faktör duplex paslanmaz çeliklerin kullanım sıcaklıklarını
da sınırlayıcı etkide bulunur. Dolayısı ile de, bu tür çelikler -50 ile 280°C sıcaklıkları
arasında mekanik özelliklerini çok iyi korurlar. Kaynak edilebilirlikleri ve
karşılaştırılabilir fiyatları da buna eklenirse günümüzün vazgeçilmez bir paslanmaz
çelik türü ortaya çıkmaktadır.
Duplex paslanmaz çeliklerin içeriğinde bulunan başlıca alaşım elementleri krom,
nikel, molibden ve azottur. Krom ve molibden ferriti dengelerken, nikel ve azot
östeniti dengeler. Bazı türlerde ise bunlara ek olarak mangan, bakır veya wolfram
bulunur.
Duplex paslanmaz çelikler üzerine yapılan araştırmalar sonucunda, % 1,5-4
molibden içeren veya hiç molibden içermeyen ve bazı koşullarda da ek alaşım
elementleri katılan az karbonlu % 22-27 Cr, % 4-8 Ni, % 0,1-0,3 N' lu yeni çelikler
geliştirilmiştir. Bunlar duplex ve süper duplex paslanmaz çelikler olarak kullanıma
girmişlerdir. Duplex ve super-duplex paslanmaz çelikler arasındaki farklılıklar
standartize edilememiştir. Super duplex terimi yaklaşık olarak % 25 Cr, ≥%35 Mo ve
≥ %0,2 N ile PREN > 40 olarak belirtilmektedir. Burada PREN 'in anlamı oyuklanma
korozyonu eşdeğeridir. N simgesi azot alaşımlı olduklarını belirtirken, PREN = %
Cr+3,3x% Mo+16x% N bağıntısı ile hesaplanmaktadır. Alışılmış molibden alaşımlı
duplex paslanmaz çeliklerin sahip oldukları PREN değeri ise 30-36 arasındadır.
a) %23 Cr, Mo içermeyenler PREN = ~ 25
b) %22 Cr, Mo içerenler PREN = ~ 30-36
c) %25 Cr, (0-% 2,5 Cu içerenler) PREN = ~ 32-40
d) % 25 Cr Süper-duplex kaliteler PREN > 40
46
Duplex paslanmaz çelikler yaklaşık olarak % 50 ferrit ve % 50 östenit içeren bir iç
yapıya sahiptirler. Ancak bu yapıyı elde etmek için kimyasal bileşime ve ısıl işleme
çok iyi uymak gerekmektedir.
Hadde veya döküm duplex paslanmaz çeliklerde mikroyapı genellikle 1040-1150 °C
sıcaklık aralığında uygulanan bir ısıl işlem ile elde edilir. Döküm durumunda, bu tür
paslanmaz çelikler genellikle %80 veya daha fazla ferrit içerirler ve az miktarda
östenit oluşur. Ayrıca bünyede & ve/veya chi fazları gibi gevrek metallerarası fazlara
sık rastlanır. Isıl işlem sıcaklığı yeteri kadar yüksek ise metallerarası bileşiklerin
oluşumunu önler ve oda sıcaklığındaki mikroyapı genellikle östenit ile dengede %
40-60 ferrit içerir.
Yavaş sağuma sırasında veya 540-930 °C sıcaklık aralığında beklemede metallerarası
bileşiklerin oluşumuna eğilimin yanısıra, duplex paslanmaz çelikler 475 °C (temper)
gevrekliği olarak adlandırılan metalurjik olay ile de karşı karşıya kalırlar. Bu
kırılganlık demirce zengin ferrit içinde (α), kromca zengin ferritin (α') çökelmesine
bağlı olarak oluşur.
Duplex paslanmaz çelikler, ülkemizde fazla tanınmamakta ve bu tür paslanmaz
çelikler ile ilgili Türk Standardı da bulunmamaktadır. Batı ülkelerinde bu tür çelikler
ile ilgili standartlar hazırlanmasına karşın çoğu kez üretici firmaların markaları ile
tanınmaktadır.
Bu tür paslanmaz çeliklerin mekanik özellikleri tüm çeliklerde olduğu gibi, üretim
türüne (haddelenmiş, dökülmüş) ve son ısıl işleme bağlıdır[6].
Çift fazlı (duplex) paslanmaz çeliklerin kaynağı
Çift fazlı paslanmaz çelikler son günlerdeki en hızlı gelişen paslanmaz çelik
grubudur ve yaklaşık olarak eşit oranda ferrit ve östenit içeren bir mikroyapıya
sahiptir.
47
Çift fazlı mikroyapı, % 21-25 Cr ve % 5-7 Ni içeren çeliğin 1000-1050 °C sıcaklıkta
tavlanması ve ardından hızlı bir şekilde soğutulması ile elde edilir. Bu bileşimlere ait
kaynak metalinin genellikle ferritik yapıda olma eğilimi vardır. Çünkü dolgu metali
ferrit olarak katılaşacak ve sadece belirli bir miktarda östenit dönüşümü oluşacaktır.
Birçok kaynak dolgusuna tavlama işlemi uygulanması mümkün olmadığından, dolgu
metalinin Ni oranı % 8-10’a yükseltilerek kimyasal analiz modifiye edilir ve bu
sayede kaynak metalinin kaynak edildiği haldeki mikro yapısında daha fazla östenit
bulundurması sağlanır[9].
2.5. Paslanmaz Çeliklerin Seçimi
Çelik tipinin seçimi çeşitliliğin çok fazla olmasından dolayı dikkat edilmesi gereken
en önemli konudur. Paslanmaz çeliklerin gruplara ayrıIması daha öncede değinildiği
gibi alaşımlarının mikro yapılarına göre yapılmıştır. Sadece çökelme ile
sertleştirilebilenler uygulanan ısıl işlem durumuna göre isimlendirilmişlerdir. Çeliğin
özellikleride içindeki alaşım elementlerine göre değiştiğinden mikro yapı da seçimde
bize yardımcı olmaktadır.
Mukavemet ve sertlik, ferritik ve östenitik türlerde soğuk işlemle, çökeltilerek
sertleştirilebilen ve martenzitik türlerde ise ısıl işlemle sertlik arttırılabilir.
Paslanmaz çelik ailesinde en çok kullanılan tür östentik paslanmaz çeliktir. Östenitik
türlerde su verme işlemi yapılamaz. Kaynak yapılacak yerlerde en çok östenitik
çelikler kullanılır. Özellikle kimyasalların taşınmasındaki yerlerdeki tankların
imalatında kullanılırlar.
Martenzitik ve çökelme ile sertleştirilen paslanmaz çeliklerin sertlikleri 60 HRC' ye
kadar çıkarılabilir. Ayrıca aşınmaya karşı dirençleri diğerlerine göre daha yüksektir.
Çekme gerilmesi en yüksek paslanmaz çelikler martenzitik paslanmaz çeliklerdir.
Paslanmaz çelik tipinin seçiminde dikkate alınacak faktörler aşağıda sıralanmıştır.
48
1- Korozyon direnci
2- 0ksidasyon ve sülfitlemeye karşı direnç
3- Sıcak çalışmada gerilme ve uzama durumu
4- İşleme tekniğine uygunluk
5- Kullanım özelliklerine uygunluk
6- Temizleme tekniklerine uygunluk
7- Aşınmaya ve erozyona karşı direnç
8- Renklendirme
9- Yüzey parlaklığı
10- Magnetik özellikler
11- Isı iletkenliği
12- Elektrik direnci
13- Keskinlik (kesme aletlerinde)
l4- Rijitlik (katılık, sağlamlık, sertlik)
15- Boyutsal uygunluk
16- Fiyat
Paslanmaz çelik kullanmak istediğimizde seçim faktörlerinin hepsine ayrı ayrı
bakmak gerekmez. Kullanılacak yerin durumuna göre seçim faktörlerinden
hangilerinin gerekli olduğu belirlenirse optimum çözüme yaklaşılmış olur. Örneğin
kullanılacak yerde kaynak işlemi yapılmayacaksa kaynak kabiliyeti yüksek olan çelik
kullanmak, talaşlı imalat gerektirmeyen yerde işlenebilirliği yüksek olan çelik
kullanmak kullanıcıyı optimum çözümden uzaklaştırır ve maliyeti artırır[3].
49
3. TUNGSTEN INERT GAS (TIG) KAYNAK YÖNTEMİ
Soy gaz koruması altında ergimeyen tungsten elektrod ile yapılan ark kaynak
yöntemi (TIG veya GTAW olarak adlandırılır), kaynak için gerekli ergime ısısının
ana malzeme ile ergimeyen elektrod arasındaki elektrik arkıyla oluşturulduğu
yöntemdir[23]. Elektrik akımını ileten elektrod tungsten veya tungsten alaşımıdır.
Elektrot olarak wolfram kullanıldığında WIG (Wolfram İnert Gas) kaynağı adını alır.
Kaynak bölgesi, kaynak banyosu ve tungsten elektrod havanın kötü etkisinden torç ‘
tan kaynak bölgesine gönderilen soy gaz ile korunur. Bu yöntemde ana malzemeler
ergitilerek ilave metal kullanarak veya kullanmadan kaynak yapmak
mümkündür[24].
Soy gaz ve soy gaz karışımları altında yapılan TIG/WIG kaynak usulü ile bugün
bütün metal alaşımlarını kaynak yapmak mümkündür. TIG kaynak donanımı prensip
şeması Şekil 3.1’ de görülmektedir[25].
Şekil 3.1. TIG kaynak donanımı prensip şeması[25]
Şekil 3.2’ de TIG kaynağının uygulama örnekleri, Şekil 3.3’ te TIG kaynağı kaynak
bölgesi şematik gösterimi ve Resim 3.1’de ise TIG kaynağı kaynak bölgesi
görülmektedir.
50
Şekil 3.2. TIG Kaynağının uygulama örnekleri[25]
Şekil 3.3. TIG kaynağı kaynak bölgesi(Şematik)[24]
Resim 3.1. TIG kaynağı kaynak bölgesi[26]
51
3.1. Kaynak Devresi
TIG kaynak devresi Şekil 3.4’ de görüldüğü gibi 6 üniteden oluşur.
1. Güç kaynağı (Kaynak Makinesi)
2. Torç ve torç kablosu
3. Kaynak teli
4. Gaz tüpü ve basınç düşürücü
5. Şase kablosu ve pensesi
6. Su soğutma ünitesi
Şekil 3.4. TIG kaynağı kaynak devresi[22]
3.1.1. Güç kaynağı (kaynak makinesi)
Güç kaynağının amacı ana metal ile tugsten elektrod arasında oluşturulan elektrik
arkı için ark akımının devamlılığını sağlamaktır. Güç kaynağının içinde mekanik
(manyetik şönt) veya elektronik (tristör veya inverter sistem) akım ayarlama
mekanizmaları vardır. Güç kaynaklarını 2 kategoriye ayırabiliriz:
52
a- Alternatif akım (AC) güç kaynakları
b- Doğru akım (DC) güç kaynakları
Alternatif akım (AC) güç kaynakları
Güç kaynağından, güç kaynağının çeşidine göre kare dalga çıkış akımı sanayide 20
ile 200 kez veya daha fazla tekrarlanacak şekilde alınabilir.
Bu şebekedeki alternatif akım, sinüs dalganın bir veya iki mekanizmayla kare dalga
kaynak akımına çevrilmesiyle elde edilir.
Şekil 3.5. Alternatif akım (AC) dalga formu şematik gösterimi
Doğru akım (DC) güç kaynakları
Düz kutuplamada kaynak kablosu ve elektrod pensesi güç kaynağının negatif (-)
çıkışına, şase kablosu ve şase pensesi güç kaynağının pozitif (+) çıkışına bağlanır. Bu
durumda elektronlar elektrodtan ana malzemeye doğru akarak ergime sağlanır. Bu
TIG yönteminde en sık kullanılan akım sistemidir. Alüminyum gibi hafif metaller
hariç diğer kaynaklanabilen malzemelerin kaynağında iyi kaynaklanabilirlik sağlar.
Doğru akım düz kutuplamada ters kutuplamaya göre dar ve derin, nüfuziyetli
kaynaklar elde edilir. Ters kutuplamada kaynak kablosu ve elektrod pensesi güç
kaynağının pozitif (+) çıkışına, toprak kablosu ve toprak pensesi güç kaynağının
negatif (-) çıkışına bağlanır. Bu tür güç kaynağı çok nadiren kullanılır. Çünkü
53
nüfuziyeti çok düşük, yayvan kaynaklar elde edilir. Ters kutuplamada ısı elektrodun
üzerinde yoğunlaştığından dolayı, elektrodun yanmaması ve zarar görmemesi için
çok düşük akım değerleri seçilmelidir. Bu nedenden dolayı çok nadir kullanılır[24].
Şekil 3.6. Doğru akım (DC) dalga formu şematik gösterimi[24]
Çizelge 3.1. Ferritik paslanmaz çeliklerin TIG kaynağında kaynaklanan ürünün kalınlığına göre uygulanacak akım şiddeti[20]
Kaynaklanan ürünün kalınlığı ( mm ) Akım şiddeti ( A ) 1 30 - 70
2 50 - 100
3 70 - 150
4 100 - 180
5 140 - 220
6 160 - 250
7 180 - 260
Paslanmaz çelikler her zaman DCEN (doğru akım elektrot negatif) veya DCSP
(doğru akım düz kutuplama) modunda kaynaklanırlar. Bu tarz kutuplamada,
Elektronlar iş parçasına çarparak nüfuziyetin artmasına sebep olurlarken, genellikle
toryum katkılı tungstenden (%2 ThO2) yapılan elektrot çok az aşınmaya maruz
kalmaktadır[27].
54
3.1.2. Torç ve torç kablosu
Torç elektrik arkını oluşturacak tungsten ucu sabitleyici fonksiyonundadır ve torç
kablosuna birleştirilmiştir. Torç kablosu kaynak koruyucu gazı gerektiğinde soğutma
hortumlarını ileten ve elektriksel kabloların makinayla irtibatını sağlayan düzenektir.
Kullanım amacına göre torçlar gaz soğutmalı veya su soğutmalıdır. Kaynak akımının
200 ampere kadar olduğu kullanımlarda gaz soğutmalı, 200-500 ampere kadar
olduğu kullanımlarda ise su soğutmalı torçlara ihtiyaç duyulur.
3.1.3. Kaynak telleri
Malzeme cinsi, malzeme kalınlığı, birleşme dizaynı ve kaynaktan istenen özellikler
ilave metal eçiminde göz önünü alınması gereken özelliklerdir. Bazı durumlarda
ilave metale ihtiyaç duyulmayabilir. İlave metal ana malzeme ile benzer kimyasal
özelliklerde ve kaynak banyosunda aynı özellikleri sağlayacak şekilde olmalıdır[24].
3.2. TIG Kaynağında Kullanılan Koruyucu Gazlar
TIG kaynak yönteminde koruyucu gaz kullanmanın tek amacı kaynak sırasında,
kaynak banyosunu ve erimeyen tungsten elektrotu havanın olumsuz etkilerinden
korumaktır. TIG kaynak yönteminde kullanılan koruyucu gazlar, Helyum ve argon
veya bunların karışımı gibi asal gazlar olup, kimyasal bakımdan nötr karakterde,
kokusuz ve renksiz monoatomik gazlardır. Kaynak sırasında koruyucu gazlar kaynak
bölgesine bir ısı katkısında bulunmasalar da, ısı girdisini bir dereceye kadar
etkilerler. TIG kaynak yönteminde koruyucu gaz olarak kullanılan asal gazlar veya
bunların karışımı kaynak sırasında kızgın durumda bulunan tungsten elektrod ve
erimiş kaynak banyosu ile bir reaksiyon oluşturmazlar. Kaynak metalinin kalitesine
olumsuz bir etkide bulunmamalarına karşın, kaynak hızına ve kaynaklı bağlantının
kalitesine önemli etkide bulunurlar.
Argon ve helyumun kaynak karakteristiklerinin farklılığı bu gazlar ile yapılan
uygulamalarda, bazı metal ve alaşımlar için biri diğerine nazaran daha iyi sonuçlar
55
vermektedir. Argon satış fiyatının daha ucuz olması ve kolay tedarik edilebilmesinin
de etkisi ile TIG yönteminde en çok kullanılan gazdır. Tarihsel süreç içinde bu
yöntemin ilk uygulamalarında ABD’de helyum kullanılmış ve yöntem Heliark adı ile
anılmıştır. ABD' nin doğal gazdan yeterli miktarda helyum elde edebilmesine karşın,
Avrupa’da helyumun yokluğu havadan ayrıştırma ile elde edilen argonun bu
yöntemde kullanılmasına neden olmuş ve yönteme de Argonark adı verilmiştir [28].
TIG kaynak yönteminin el ile uygulandıgı durumlarda koruyucu gaz olarak argon
tercih edilir. Helyum atmosferinde kaynak arkının daha yüksek enerjili olması
kaynak hızının artması avantajını getireceginden otomatik TIG kaynagında helyum
veya helyum-argon karısımı gazlar kullanılır [29].
56
4. METAL INERT GAS ( MIG ) KAYNAK YÖNTEMİ
Ergiyen elektrotla gazaltı kaynağı fikri 1920'lerde ortaya atılmış, ilk olarak 1948
yılında A.B.D.' de alüminyum ve alaşımlarının kaynağında kullanılmıştır. Ergiyen
metal elektrot ve soy gaz kullanılması sebebiyle yönteme MIG (Metal İnert Gas )
kaynağı adı verilmiştir. Yöntemde daha sonra düşük akım yoğunluklarıyla ve darbeli
akımla çalışma, daha değişik metallere uygulama ve koruyucu gaz olarak aktif
gazların (CO2) ve gaz karışımlarının kullanılması gibi gelişmeler meydana gelmiştir.
C02 gibi aktif bir koruyucu gaz altında yapılan kaynak yöntemine de (Metal Active
Gas) kelimelerinin baş harflerinden yararlanarak MAG yontemi adı verilmiştir.
Kaynak edilen metalin türü, elektrotun kimyasal bileşimi ve kullanılacak koruyucu
gazın türünün seçimini belirler. Koruyucu gazın türü, tel elektrotun bileşimi ve çapı,
kaynak akımının şiddetini, gerilimini ve kaynak işlemi sırasında ark içinde ergimiş
metalin elektrodtan kaynak banyosuna taşınım türünü belirler. Endüstride kullanılan
başlıca metal ve alaşımları her pozisyonda uygun elektrod ve koruyucu gaz seçimi ve
kaynak parametrelerinin iyi ayarlanması koşulu ile MIG yontemi ile kolaylıkla
kaynak edilebilmektedir[6].
MIG yönteminin diğer ark kaynak yöntemlerine göre çok önemli üstünlükleri vardır.
Bu üstünlükleri şöyle sıralayabiliriz:
1- MIG yöntemi tüm metal ve alaşımlara aynı etkinlikle uygulanabilen tek kaynak
yöntemidir.
2- Kaynak her pozisyonda rahatlıkla gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca sadece az
miktarda sıçrama oluşumu ve curuf oluşmaması kaynak sonrası temizleme
işlemlerini kolaylaştırmaktadır.
3- Kaynak telinin kaynak bölgesine sürekli olarak sürülmesi, elektrot değişimi için
duraklamaları ortadan kaldırmakta ve çok uzun kaynak dikişleri ara vermeden
yapılabilmektedir.
57
4- Yarı otomatik çalışma sırasında kaynak operatörü yalnızca torç açılarına dikkat
etmek ve ilerleme hızını ayarlamaktan sorumludur. Kaynak donanımının ayarı
çok basittir ve tüm kontroller bizzat donanım tarafından gerçekleştirilmektedir.
Operatörün özel ve uzun süren bir eğitimden geçmesi gerekmemektedir.
5- Elektrot telinin otomatik olarak sistem tarafından kaynak bölgesine sürülmesi ve
daha yüksek akım yoğunluklarında çalışılması gerek kaynak hızının yükselmesine
gerekse de birim zamanda yığılan kaynak metali miktarının diğer yöntemlerden
çok daha fazla olmasına imkan sağlamaktadır.
6- Sprey ark ile metal taşınımı halinde daha derin dikiş nufuziyeti elde edilmekte ve
daha az kaynak metali harcanmaktadır. Esas metal ile eş mukavemetli iç köşe
kaynak bağlantıları elde edilmektedir.
7- Örtülü elektrotlarda koçan kaybı, örtünün yanma ve sıçrama kaybı %45 'i
bulmaktadır. Başka bir değişle 1 kg örtülü elektrot 0,56 kg kaynak metali
vermekte buna karşın 1 kg tel elektrot ile 0,95 kg kaynak metali elde
edilmektedir.
Bu üstünlüklerin yanı sıra MIG yönteminin uygulama alanlarını sınırlayan birtakım
özellikleri de vardir, bunlar su şekilde sıralanabilir:
1- Kaynak donanımı daha karışık bir yapıdadır, dolayısı ile daha pahalıdır ve daha
etkin bir bakım gerektirir.
2- Kaynak bölgesi torcun ucundaki gaz nozulundan çıkan koruyucu gaz tarafından
korunmaktadir.Bu gaz akımı ortamın rüzgarlı olması halinde gerekli korumayı
yapamamakta ve bu da yöntemin şantiyelerde ve açık havada yapılan işlerde
uygulanmasını kısıtlamaktadır.
3- MIG yönteminde torç, diğer yöntemlere göre daha büyük ve daha az esnektir.
Dolayısıyla dar ve zor erişilebilen yerlerin kaynağında zorluk göstermektedir[6].
58
4.1. MIG Kaynak Donanımı
Her kaynak yönteminde oldugu gibi MIG kaynağı uygulayabilmek için özel bir
kaynak donanımına ihtiyaç vardır. Şekil 4.1' de görülen MIG kaynak donanımı,
örtülü elektrod ile yapılan ark kaynak donanımı ile karşılaştırıldığında bir parça daha
karmaşık gorünmesine karşın bir tozaltı kaynak donanımından daha basittir.
Bir MIG kaynak donanımı şu kısımlardan meydana gelir:
a- Kaynak torcu
b- Torç bağlantı paketi
c- Tel (elektrod) sürme tertibatı
d- Kumanda ve kontrol ünitesi
e- Kaynak akım üreteci
f- Koruyucu gaz tedarik donanımı
g- Sulu soğutma sistemi
h- Mekanize ve otomatik kaynak için yardımcı donanımlar.
Şekil 4.1. MIG kaynak donanımı blok şeması[6]
MIG kaynağında tel elektroda akımın yüklenmesi ve kaynak bölgesine iletilmesi, ark
bölgesine koruyucu gazın gönderilmesi torcun gorevidir . Kullanılan akım şiddetine
59
ve yöntemin otomatik veya yarı-otomatik olma haline göre çesitli tür ve
büyüklüklerde torçlar bulunmaktadır.
Ark sıcaklığından etkilenen torcun sürekli olarak soğutulması gereklidir. Düşük akım
şiddetlerinde, koruyucu gaz akımı gerekli soğumayı yapabilmektedir. Büyük çaplı
elektrodlar, yani yüksek akım şiddetlerinde çalısılması halinde ise (l>250A) sulu
soğutma sistemi gerekmektedir.
MIG kaynağında tel elektrod sürekli olarak ilerlediği için tele elektrik iletimi kayar
bir temas elemanı ile sağlanır. Tel torcu terketmeden biraz önce bakır esaslı bir akim
memesi içinden geçerek kaynak akımı ile yüklenir. Bu akım memesine konsantrik
olarak, torcun ağız bölgesinde bir gaz lülesi (nozulu) bulunur ve bu nozul sayesinde,
koruyucu gaz akımı laminer olarak kaynak bölgesine sevk edilir.
Kaynak işlemi sırasında nozul ve memeye yapışan, sıçrayan metal damlacıkları,
koruyucu gazın laminar akımını bozarak kaynak bölgesinin iyi korunamamasına
neden olur. Sıçramanın aşırı olduğu hallerde, yapışan metal damlacıkları akım
memesi ile gaz nozulu arasında köprü oluşturarak, gaz nozulu ile iş parçası arasında
ikinci bir arkın oluşmasına neden olur. Böylece hem is parçası hem de torç hasar
görür. Bu bakımdan kaynak sırasında sıçramanın fazla oldugu durumlarda torç sık
sık kontrol edilip temizlenmelidir.
Torç, kaynak makinasına içinde tel elektrod kılavuzunu, akım kablosunu, koruyucu
gaz hortumunu ve gerekli hallerde soğutma suyu geliş ve dönüş hortumlarını bir
arada tutan metal spiral takviyeli torç baglantı paketi adı verilen kalın bir hortumla
bağlanmıştır.
Tel sürme tertibatı, teli makaradan sağıp, ergiyen tel miktarını karşılayacak bir hızla
ark bölgesine sevkeden bir mekanizmadır. Hız ayarı kademesiz bir mekanik
tertibatveya gerilimi değistirilerek hızı ayarlayan bir doğru akım motoru tarafından
gerçekleştirilir.
60
Gerekli ayarlar yapılıp makinenin ana şalteri kapatılarak çalışmaya hazır haldedir ve
kaynağa başlamak için yarı-otomatik MIG kaynak makinalarında torç üzerindeki
dügmeye basmak yeterlidir. Bu anda, önce ayarlanmış debide koruyucu gaz akımı
başlar, kısa bir süre sonra ark olusur ve ark olustuktan çok kısa bir süre sonra da tel
sürme tertibatı devreye girer. Kaynağa son verilmesi halinde ise, bu sıralamanın tersi
oluşur.
MIG kaynağında kullanılan akım üreteçlerinin V-I (volt-amper) karakteristiği, düşey
karakteristikli olabildiği gibi bunlardan çok farklı olan, yatay karakteristikli tipler
çok daha yaygın biçimde kullanılmaktadır.
MIG kaynağında düşey karakteristikli bir akım üreteci kullanıldığında ark boyunun
değişmesi yani ark geriliminin değişmesi sonucu ark boyunu sabit tutabilmek için ark
boyundan kumanda alan bir elektronik tertibat yardımıyla tel sürme tertibatının
motor devri değiştirilir. Diger bir deyişle bu tür bir akım üreteci kullanıldığında ark
boyunun degişimi tel sürme motorunun hızının değiştirilmesiyle sabit tutulur.MIG
yönteminde genelde ince tel elektrot kullanıldığından bu kumanda sistemi yavaş
kalmakta ve iyi sonuç vermemektedir.Sabit gerilimli diye adlandırılan yatay
karaktestikli akım üreteçlerinde ark boyunun az bir miktar değişmesine karşın akım
şiddetinde yani ergime gücünde değişim çok daha şiddetlidir.Bu tür akım
üreteçlerinde iç ayar diye adlandırılan ve hiçbir ek donanım gerektirmeden
kendinden oluşan bir ark boyu akım ayarı vardır. Ark gerilimi, tel ilerleme hızı ve
buna bağlı olarak da akım şiddeti ayarlanır. Bu tür makinelerde tel ilerleme motoru
seçilmiş sabit bir devirde döner, tel hızı ise sabittir.
MIG kaynağında büyük çoğunlukla doğru akım ve yatay karakteristikli akım
üreteçleri kullanılır. Doğru akım kullanılması halinde elektrod pozitif veya negative
kutuba bağlanır. Çeliklerin kaynağında çok daha derin nufuziyet sağladığından
genellikle pozitif (ters kutuplama ) tercih edilir. Şekil 4.2’ de kutuplamanın etkisi
şematik olarak gösterilmiştir[6].
61
azalır Erime gücü büyür artar Nüfuziyet azalır küçük Dikiş tırtılı büyük azalır Sıçrama fazlalaşır Şekil 4.2. Kutuplamanın dikiş formuna etkisi 4.2. Çalışma Tekniği
Prensip olarak bilinen kaynak bağlantı (dikiş) şekilleri MIG yöntemi ile de kaynak
edilebilir. Yatay pozisyondaki dikişler hem el hem de otomatik olarak kaynak
edilebilir. Buna karşın zor pozisyonlarda yalnız el kaynağı kullanılır. Genel anlamda
MIG yönteminde uygulanacak kaynak tekniği, kaynaklanan malzemenin cinsine, ısıl
iletkenliğine, ağız şekline ve kaynak pozisyonuna bağlıdır.
Kaynak dikişinin yüksekliği, genişliği ve nüfuziyeti aynı hamlaç tutuluşunda kaynak
gerilimini, kaynak akım şiddetini ve kaynak hızını değiştirerek ayarlanabilir. Akım
şiddeti yükseldikçe nüfuziyet artar, buna karşın dikiş genişliği ve yüksekliği azalır.
Kaynak geriliminin ve hızının yükselmesi de, dikişin genişliğine ters yönde etkir.
Kaynak hamlacı, kaynak yönüne ters doğrultuda en fazla 30° lik bir eğimle tutularak
(Şekil 4.3-a) kaynak yapılıyorsa kaynakçı, kaynak banyosuna ve elektrodun erime
işlemine kolayca bakabilir. Eğer bu meyil fazlalaşırsa nüfuziyet azalır ve dikiş de
incelir. Budurumda, kaynak hızının arttırılması gerekir. Aksi halde kaynak
banyosunun önünde bir yığılma meydana gelir ve aynı zamanda da dikişte kalıntı ve
62
gözenekler olur. Hamlaç eğiminin artması diğer yönden koruyucu gaz akımının
şeklini de etkilediğinden, koruyucu gazın koruma etkinliği azalır.
Derin bir nüfuziyetin gerekli olduğu kalın kaynak dikişleri hamlaca kaynak yönünde
en fazla gene 30°' lik bir meyil vererek (Şekil 4.3-c) elde edilir. Bu durum bilhassa
tam otomatik MIG-MAG kaynak yönteminde uygulanır.
(a) (b) (c)
Şekil 4.3. Hamlacın meyline göre dikiş formunun değişimi[30]. a) Kaynak hamlacı,
kaynak yönüne ters doğrultuda en fazla 30° lik bir eğimle tutularak, b) Kaynak hamlacı, kaynak yönüne dik tutularak c) Kaynak hamlacı, kaynak yönünde en fazla 30° lik bir eğimle tutularak
Darbeli akım, elektrotun tam olarak ergimesini sağlayan yüksek akım fazı (kısa
devre olmadan her darbeye bir damla ) yani akım şiddeti, malzemeye, koruyucu gaza
ve elektrot çapına bağlı geçiş noktasının üstündedir. Bu teknikle kaynakta sıcak
çatlakların önlenmesi, banyonun karışması, kaynak nedeniyle iş parçasındaki
çekmeler ve henüz bilinmeyen etkiler (yan bulgular, semptomlar) de kontrol
edilebilmektedir[31].
63
Çizelge 4.1. Ferritik paslanmaz çeliklerin MIG kaynağında kaynaklanan ürünün kalınlığına göre uygulanacak akım şiddeti[20].
Kaynaklanan ürünün kalınlığı ( mm ) Akım şiddeti ( A )
0,5 10 - 60
1,0 25 - 75
1,5 50 - 85
2,0 60 - 90
3,0 75 - 110
4,0 90 - 125
Arkın şekli sadece gerilim ve akım şiddetinin değerlerine bağlı değildir. Elektrod
malzemesi, serbest tel mesafesi ve koruyucu gazın cinsi gibi faktörlere de bağlıdır.
Alüminyum, bakır ve alaşımları ile paslanmaz çeliklerin kaynağında MIG yöntemi
ekonomik ve teknolojik kolaylıklar sağladığından, günümüzde büyük çapta
uygulama alanı bulmaktadır[20]. Paslanmaz çeliklerin MIG usulüyle
kaynaklanması, büyük üstünlük sağlar. Çünkü erimiş metal ile hava arasındaki
reaksiyonlar sebebiyle, kayıplar önlenmektedir[25].
64
Serbest Tel Uzunluğu
(Kısa) (Normal) (Uzun)
yükselir Akım şiddeti azalır
artar Ark gerilimi yükselir
artar Nufuziyet azalır
az Sıçrama fazla
artar Kontak borusu ısınması azalır
Şekil 4.4. Serbest tel uzunluğunun dikiş formuna etkisi (şematik)
4.3. MIG Kaynağında Kullanılan Koruyucu Gazlar
Bütün koruyucu gaz kaynak yöntemlerinde olduğu gibi MIG yönteminde de
koruyucu gazın ark bölgesini tamamen örtmesi ve atmosferin olumsuz etkilerinden
koruması gerekir. MIG kaynak yönteminde kullanılan koruyucu gazlar, Helyum ve
argon veya bunların karışımı gibi asal gazlardır.
Argon ve Helyum, asal gazlar olup kaynak işlemi sırasında kaynak banyosu ile
reaksiyona girmezler. Bu gazlar alaşımsız, yalın karbonlu, paslanmaz çelik ve demir
dışı metallerin kaynak işlemlerinde kullanılır. Bu iki gaz arasındaki temel farklar,
yoğunluk, ısıl iletkenlik ve ark karakteristikleridir. Argon, havadan yaklaşık olarak
1,4 defa yoğundur. Buna karşılık Helyum ise, havanın yoğunluğunun 0,14 katıdır.
Helyuma ve havaya oranla daha yoğun olan Argon düz kaynak pozisyonlarında en
etkili, ark sabitleyen ve örtücü etkisi olan gazdır.
65
Helyum doğada hidrojenden sonra en hafif gaz olup, özgül ağırlığı 0,179 kg/m³ ve
havadan yaklaşık 7 kat daha hafiftir. Argonun özgül ağırlığı ise 1,784 kg/m3 tür ve
havadan 1,4 kere daha ağırdır. Bu farklılık her iki gazın kaynakta kullanımında gaz
sarfiyatını etkilemektedir. Tavan kaynak pozisyonu haricinde, kaynak işleminde aynı
korumayı gerçekleştirebilmek için daha fazla helyuma gerek vardır. Ayrıca kapalı
yerlerde yapılan kaynak işlerinde, örneğin bir kazan veya basınçlı kap içinde,
havadan ağır olan argonun yere çökmesine karşın, helyum üst kısımlarda
biriktiğinden gerekli önlemin alınmadığı hallerde kaynakçının boğulmasına neden
olabilmektedir. Aynı akım şiddetinde helyum atmosferi içinde oluşan ark, argon
atmosferinde oluşandan daha yüksek bir ark gerilimine sahiptir. Bu da kaynak ısı
girdisini ve dolayısı ile de nüfuziyeti arttırmaktadır. Bu olay özellikle ince kesitli
parçalarda argonun, kalın kesitli ve ısı iletkenliği yüksek olan malzemelerin kaynağı
ile otomatik kaynak uygulamalarında helyumun tercih edilmesine neden olmaktadır.
Helyum, tek başına kullanıldığı zaman aynı oranda koruma yapabilmesi için Argona
oranla 2-3 kat fazla debi gerektirir. Helyum, Argona oranla çok daha yüksek ısıl
iletkenliğe sahiptir ve ark enerjisi çok daha homojen dağılımlı ark plazması
oluşturur. Argon plazması ise, merkezde çok yüksek, dış konisinde ise daha az
enerjiye sahiptir. Bu fark, kaynak dikiş profilini güçlü bir şekilde etkiler. Helyum,
kaynak sırasında daha derin ve geniş bir dikiş oluşturur. Argon ise "Şarap kadehi"
şeklinde bir penetrasyon yaratır. Başlıca Argon, Helyum ve Argon - Helyum karışım
gazlarının kaynak dikiş geometrisine etkisi Şekil 4.5’ de gösterilmiştir. Helyum,
Argona göre daha yüksek bir iyonlaşma potansiyeli ve dolayısı ile daha yüksek ark
voltajı oluşturur. Ancak saf Helyum, ark başlangıcında problem gösterebilir. Saf
Helyumla oluşturulan Ark Örtüsü düşük voltajlarda Sprey Transfer etkisi göstermez.
Bunun sonucu olarak, saf helyum, koruyucu gaz olarak kullanıldığı zaman Argona
göre daha yüksek çapak ve pürüzlü kaynak dikişi elde edilir. Argon ise, akım geçiş
sınırının üzerinde (Küresel-Sprey Ark) olduğu zaman Sprey Ark etkisi gösterir.
Argon atmosferinde oluşturulan kaynak arkı, helyuma nazaran daha yumuşak ve
daha sakindir. Arkın sakinliği ve ısı girdisinin de kaynakçıyı rahatsız etmeyecek
mertebede olmasından ötürü manuel kaynak uygulamalarında argon gazı tercih edilir
66
Paslanmaz çelik, inkonel ve monelin kaynağında bazı hallerde gözeneğe mani olmak
için Ar - He karışımları kullanılabilir. Bu gaz karışımı hidrojenin olumsuz metalürjik
etkileri bulunan çeliklerde hiç bir zaman kullanılmamalıdır. Koruyu gaz içinde
hidrojenin varlığı ark gerilimini yükseltmekte ve kaynak banyosu daha akıcı
yapmakta ve sıvı kaynak metalinin ıslatma kabiliyetini yükseltmektedir. ABD'de
özellikle ince paslanmaz çelik boruların üretiminde tercih edilen bu karışım gazın iki
ayrı bileşimi % 15 He-% 85 Ar ve % 5 He-% 95 Ar bu alanda oldukça yaygın bir
uygulamaya sahiptir.
Kaynakta koruyucu olarak gazların kullanılması (MIG, MAG, TIG) iyice yaygın
olup bu gazlar her ne kadar insan bedenine zarar vermezlerse de sağlığı pekiştirici
değillerdir. Bu itibarla gaz korumalı kaynaklar sadece uygun havalandırma koşulları
altında uygulanacaktır. Kapalı ve dar bir hacimde uzun süre bu tür kaynak
işleminden kaçınılacaktır[28].
Şekil 4.5. Ar, He ve Ar-He karışım gazlarının kaynak dikiş geometrisine etkisi [32].
67
5. DENEYSEL ÇALIŞMALAR
Bu çalışmada, ferritik paslanmaz çeliklerin (AISI 430) MIG ve TIG kaynak
yöntemleri ile kaynaklanabilirliği ve kaynaklarda kullanılan koruyucu gazların (Ar,
He ve belirli oranlarda Ar-He karışımları) mikroyapı ve mekanik özelliklere olan
etkileri incelenmiştir.
5.1. Materyal ve Metod
5.1.1. Materyal
Deneylerde, Çizelge 5.1’ de kimyasal değerleri verilen (AISI 430) ferritik paslanmaz
çelik saclardan kesilen 200×100×4 mm ölçülerindeki toplam 63 adet (her kaynak
yöntemi, gaz ve gaz karışımı için 6’ şar adet ) deney numuneleri kullanılmıştır.
Deneylerde, (Ar, He, %25 Ar-%75 He, %50 Ar-%50 He, %75 Ar-%25 He) gaz
oranları, bakır altlık ve MIG kaynağı için 1,20 mm. çapında 316L tipi paslanmaz,
TIG kaynağı için ise 2 mm. çapında AWS A5.9 : ER308L tipi paslanmaz çelik tel
kullanılmış olup bunlara ait kimyasal analiz sonuçları ise çizelge 5.2’ de verilmiştir.
Çizelge 5.1. Deneylerde kullanılan AISI 430 ferritik paslanmaz çeliğinin kimyasal analizi
AISI DIN C Mn P S Si Cr Mo 430 X6Cr17 0,12 1,25 0,04(max) 0,03(max) 1,00 12/14 0,60
Çizelge 5.2. Deneylerde kullanılan paslanmaz çelik kaynak tellerinin kimyasal
analizleri
AISI C Si Mn Cr Ni P+S Mo
ER308L 0,030 0,45 1,70 21 10 0,060 - ER316L 0,025 0,85 1,70 18,5 12,5 0,035 2,75
68
5.1.2. Metod
AISI 430 ferritik paslanmaz çelik malzemeye, MIG ve TIG kaynak yöntemlerinde
sırasıyla Çizelge 5.3. ve Çizelge 5.4’ de verilen parametreler dahilinde kaynak
işlemleri gerçekleştirilmiştir. Yapılan kaynak işlemlerinden sonra numunelerin
mikroyapı fotoğrafları çekilerek çekme, sertlik ve çentik-darbe testleri uygulanmıştır.
Kaynaklarda korucu gaz olarak kullanılan karışım gazlar, G.Ü.Teknik Eğitim
Fakültesi Metal Eğitimi Bölümünde bulunan WITT GASETECHNIK marka gaz
katıştırıcı ile ayarlanmıştır.
Çizelge 5.3. MIG kaynak yönteminde kullanılan kaynak parametreleri
MIG Kaynak Yöntemi
Malzeme Koruyucu
gaz türü
Gaz
debisi
İlave tel
çapı(mm)
Amper
(A)
Ark
gerilimi(V)
Tel hızı
AISI 430 Ar 12 lt./dak.
1,20 200 23 6 m./dak.
AISI 430 He 12 lt./dak.
1,20 200 23 6 m./dak
AISI 430 %25 Ar-%75 He
12 lt./dak.
1,20 200 23 6 m./dak
AISI 430 %50 Ar-%50 He
12 lt./dak.
1,20 200 23 6 m./dak
AISI 430 %75 Ar-%25 He
12 lt./dak.
1,20 200 23 6 m./dak
Çizelge 5.4. TIG kaynak yönteminde kullanılan kaynak parametreleri
TIG Kaynak Yöntemi
Malzeme Korucu gaz
türü
Gaz debisi İlave tel çapı
(mm)
Amper (A)
AISI 430 Ar 12 lt./dak. 2 120 AISI 430 He 12 lt./dak. 2 120 AISI 430 %25 Ar-%75
He 12 lt./dak. 2 120
AISI 430 %50 Ar-%50 He
12 lt./dak. 2 120
AISI 430 %75 Ar-%25 He
12 lt./dak. 2 120
69
Metalografik uygulama
Çizelge 5.3 ve Çizelge 5.4’ te verilen kaynak parametrelerine bağlı kalınarak yapılan
deneylerden sonra numunelerden mikroyapı fotoğrafları ve sertlik ölçümleri
alınmıştır. Alınan numuneler, standart metalografik numune hazırlama kurallarına
uygun olarak sırasıyla 200, 400, 600, 800, 1000 ve 1200 gritlik zımparalarla
zımparalanmış, keçelerle parlatılmış, daha sonra 4 gr. CuSo4 –20 ml.HCL asit-20 ml.
saf su karışımı ile hazırlanmış dağlayıcı ile dağlanmıştır. Dağlanan bu numunelerin
mikroyapı fotoğrafları G.Ü. Teknik Eğitim Fakültesi Metal Eğitimi Bölümü
Malzeme Anabilim Dalı laboratuarında bulunan Panasonic marka kamera bağlantılı
Prior marka optik mikroskop yardımıyla çekilmiştir.
Sertlik deneyleri
Mikroyapı fotoğrafları çekilen numuneler daha sonra sertlik ölçme işlemlerinde
kullanılmıştır. Sertlik ölçme işleminde yine aynı laboratuarda bulunan Shimadzu
marka HMV-2 mikrosertlik ölçme cihazı yardımıyla HV2 sertlik ölçme metodu
kullanılmış ve yük olarak da 19,614 N’ luk bir ağırlık seçilmiştir.
Çekme deney numunelerinin hazırlanması
Çekme deney numuneleri, kaynak dikişine dik yönde boyuna kesit alınmak suretiyle
TS 5789’ a göre hazırlanmıştır. MIG ve TIG kaynak yöntemiyle farklı gazlar
kullanılarak yapılan her bir kaynaktan alınan 3 adet çekme numunesi (toplam 33 adet
çekme numunesi) test edilerek ortalama değerler alınmıştır. Çekme deneyleri
Aksaray Mercedes-Benz Türk A.Ş Malzeme Muayene Laboratuarında bulunan
ZWICK.250 marka çekme cihazında yapılmıştır. Şekil 5.1’ de kaynaklı malzemeden
çıkarılan standart çekme deney numunesinin şematik resmi verilmiştir.
70
Standart Deney Parçası ( mm ) Anma Genişliği 12,5 G Ölçü uzunluğu 50,0 ± 0,5 W Genişlik 12,5 ± 0,10 T Kalınlık (Malzeme kalınlığı) 4 R Yuvarlama yarıçapı, min. 12,5 L Toplam uzunluk, min. 200 A Gövde uzunluğu, min. 57 B Kavrama uzunluğu 50 C Kavrama genişliği (yaklaşık) 20
Şekil 5.1. Kaynaklı malzemeden çıkarılan standart çekme deney numunesi
Çentik-darbe numunelerinin hazırlanması
TS PREN 875’ e göre hazırlanan çentik-darbe deney numunelerinin her birinden
alınan 3 adet (toplam 33 adet) çentik-darbe numunesi G.Ü. Teknik Eğitim Fakültesi
Metal Eğitimi Bölümü Malzeme Anabilim Dalı laboratuarında bulunan INSTRON
WOLPERT PW30 marka çentik-darbe cihazı ile test edilerek ortalama değerler
alınmıştır. Şekil 5.2’ de kaynaklı malzemeden çıkarılan standart çentik-darbe deney
numunesinin şematik resmi verilmiştir.
Şekil 5.2. Kaynaklı malzemeden çıkarılan standart çentik-darbe deney numunesi
4
71
6. DENEY SONUÇLARI VE TARTIŞMA
Ferritik paslanmaz çelik (AISI 430) numunelere saf Ar, He ve belirli oranlarda (%25
Ar-%75 He, %50 Ar-%50 He, %75 Ar-%25 He) Ar-He karışım gazları kullanılarak
MIG ve TIG kaynak yöntemleri uygulanmıştır. Çizelge 5.3 ve Çizelge 5.4’ de verilen
kaynak parametrelerine göre yapılan kaynak işleminden sonra standartlara uygun
olarak hazırlanan numunelere mekanik testler yapılmış ve takiben mikroyapı
fotoğrafları çekilmiştir. Deney sonuçları (makroyapı, mikroyapı, sertlik, çekme ve
çentik darbe) ve deney sonuçlarının tartışılması bu bölümde sırası ile verilmektedir.
6.1. Makroyapı Sonuçları
Farklı gaz ve karışım gazlar (Ar, He, %25 Ar-%75 He, %50 Ar-%50 He, %75 Ar-
%25 He) atmosferi altında yapılan MIG ve TIG kaynaklarında kullanılan gazların
kaynak metali genişliği üzerindeki etkilerini görmemiz açısından makroyapı
resimleri aşağıda verilmiştir.
6.1.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait makroyapı sonuçları
Çizelge 5.3’ de verilen kaynak parametrelerine uygun olarak kaynaklanan
numunelere ait makroyapı resimleri Resim 6.1’de verilmiştir.
72
(a) (b)
(c) (d)
(e)
Resim 6.1. MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait makroyapı resimleri. a-
%99,99 He, b-%75He-%25Ar, c- %50He-%50Ar, d-%25He-%75Ar, e- %99,99 Ar
Resim 6.1’de verilen MIG kaynağı ile farklı oranlardaki gaz karışımlarına ait
makroyapı resimleri incelendiğinde, kullanılan bütün koruyucu gaz ortamlarında
nüfuziyetin tam olduğu, yanma oluğu, gözenek gibi kaynak hatalarının oluşmadığı
görülmektedir. Gaz karışımlarına ilave edilen argon oranı arttıkça nüfuziyetin de
arttığı açıkça görülmektedir.
6.1.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait makroyapı sonuçları
Çizelge 5.4’ de verilen parametrelere uygun olarak kaynaklanan numunelere ait
makroyapı resimleri Resim 6.2’de verilmiştir.
73
(a) (b)
(c) (d)
(e)
Resim 6.2. TIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait makroyapı resimleri. a-
%99,99 He, b-%75He-%25Ar, c- %50He-%50Ar, d-%25He-%75Ar, e- %99,99 Ar
Resim 6.2’de verilen ve TIG kaynak yöntemi ile farklı gaz karışım oranlarında
kaynaklanmış makroyapı resimleri incelendiğinde, MIG yönteminde olduğu gibi
burada da bütün koruyucu gaz ortamlarında nufuziyetin tam olduğu, yanma oluğu,
gözenek gibi kaynak hatalarının oluşmadığı görülmektedir. Argon gazı oranının
artmasıyla birlikte kaynaktaki nufuziyet ve kaynak metali oranının arttığı
gözlenmiştir.
6.1.3. Makroyapı sonuçlarının tartışılması
Bölüm 6.1.1’ de verilen makroyapı resimleri birlikte incelendiğinde, yapılan
birleştirmelerin tamamında nüfuziyetin tam olduğu ve birleşmemiş bölgenin
olmadığı görülmektedir. Farklı gaz ve karışım gazlar (Ar, He, %25 Ar-%75 He, %50
Ar-%50 He, %75 Ar-%25 He) atmosferi altında yapılan MIG ve TIG kaynaklarında
kullanılan gazların kaynak metali genişliği üzerindeki etkileri görülmektedir. MIG
kaynak yönteminde, helyum daha geniş ve derin bir kaynak metali oluştururken,
argon ise şarap kadehi şeklinde bir kaynak metali oluşturmaktadır. Karışım gazlar da
74
ise, argon oranının artmasıyla geniş ve derin olan kaynak metali yapısı kaynak metali
şarap kadehi şeklini almaktadır. TIG kaynak yönteminde ise, kaynak metali genişliği
ve şekli MIG kaynak yöntemi kadar farklı değildir. Kaynak metali genişliği ve şekli
birbirine yakındır.
6.2. Mikroyapı Sonuçları
Deney sonuçlarını irdelemeden önce deney malzemesinin (AISI 430) işlemden
önceki mikroyapı fotoğrafı, Resim 6.3’ de verilmektedir.
Resim 6.3. AISI 430 numunesinden alınan mikroyapı fotoğrafı
AISI 430 malzemesinden alınan numunenin mikroyapı fotoğrafı incelendiğinde,
yapının eş taneli ve homojen bir dağılım sergilemiş ferrit fazından oluştuğu
görülmektedir. İşlem görmemiş ana malzeme mikroyapısındaki siyah noktalar ise,
yapıda dağılmış karbür çökelmeleridir[33,34].
6.2.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait mikroyapı sonuçları
Çizelge 5.3’ de verilen kaynak parametrelerine uygun ve koruyucu atmosfer olarak
saf He gazı kullanılarak gerçekleştirilen birleştirmeye ait mikroyapı sonuçları Resim
6.4’ de verilmektedir.
Ferrit
A X100
25 µm
X100
75
B C D E F G
Ferrit
Martenzit
ErgimeSınırı
KaynakMetali
A
B C
D E
F G
X100
X400
X100
X100X100
X100
X100
Ferrit
Ferrit
Martenzit Ferrit
Martenzit
Resim 6.4. MIG kaynağı ile saf Helyum gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait
mikroyapı resimleri
Resim 6.4’ de verilen mikroyapı sonuçları incelendiğinde, kaynak metali
mikroyapısının ince sütunsal ısı kaçış yönünde yönlenmiş tanelerden oluştuğu
görülmektedir (Resim 6.4a). Kaynak metali ile ana malzemenin birleştiği ergime
sınırının net bir çizgi şeklinde oluştuğu (Resim 6.4b), ve ergime sınırından başlayan
ısı tesiri altındaki bölgede ise sırası ile önce iri taneli bir yapı (Resim 6.4c), iri taneli
bölgenin hemen yanında ise ince ve kısmen iri taneli bir yapı (Resim 6.4d), bu
bölgenin devamında ise ince taneli yapının oluştuğu (Resim 6.4e) ve en sonda ısıdan
25 µm 25 µm
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
25 µm
a b c d e f
b
c d
e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400 a
76
etkilenmemiş ana malzemenin taneleri (Resim 6.4f) görülmektedir. ITAB’ da ferrit
tane sınırlarında oluşan siyah bölgeler ise hızlı soğumadan dolayı oluşmuş olan
martenzit bölgeleridir [1, 33].
Resim 6.5’de %75 He-%25 Ar koruyucu gaz kullanılarak MIG kaynağında
kaynaklanan numunelere ait mikroyapı resimleri verilmektedir.
Ferrit
Martenzit
B C D E F G
A X400
B C X100X100
D E X100X100
F G X100X100
Martenzit
Ferrit
Ferrit
Martenzit
Ferrit
ErgimeSınırıKaynakMetali
Resim 6.5. MIG kaynağı ile %75 helyum, %25 argon gazı kullanılarak kaynatılan
malzemeye ait mikroyapı resimleri
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
25 µm25 µm
25 µm
a b c d e f
b
c d
e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 a X400
77
Resim 6.5’ de %75 helyum, %25 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere ait
mikroyapı resimleri incelendiğinde, ana malzeme tane yapısının eş eksenli ve
homojen dağılımlı olduğu (Resim6.5f), ITAB’ da ise tanelerin irileştiği ve tane
sınırlarında martenzit oluştuğu (Resim 6.5d, e), Resim 6.5c’ de ise tane yapılarının
irileştiği, kaynak metali tane yapısının ise ince sütunsal ısı kaçış yönünde yönlenmiş
tipik kaynak metali yapısından oluştuğu görülmektedir (Resim 6.5a).
Resim 6.6’da %50 He-%50 Ar koruyucu gaz kullanılarak MIG kaynağında
kaynaklanan numunelere ait mikroyapı resimleri verilmektedir.
B C D E F G
A X400
B C X100X100
D E X100X100
F G X100X100
Ferrit
Ferrit
Martenzit
Martenzit
Ferrit
Ferrit
Martenzit
ErgimeSınırı
KaynakMetali
Resim 6.6. MIG kaynağı ile %50 helyum, %50 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri
25 µm 25 µm
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
25 µm
a b c d e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400
e
d c
a b
f
78
%50 helyum, %50 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere ait mikroyapı resimleri
incelendiğinde;. Resim 6.6A’ da ana malzemeden kaynak metali merkezine kadar
genel bir görünüş verilirken, ince taneli bölge (Resim 6.6e), iri taneli bölgeye geçiş
(Resim 6.6d), iri taneli bölge (Resim 6.6c), ergime sınırı (Resim 6.6b) ve kaynak
metali (Resim 6.6a) bölgeleri de ayrıca verilmiştir. ITAB’ da ferrit tane sınırlarında
martenzit oluştuğu görülmüştür.[1, 33]. Ayrıca kaynak metali tane yapısının saf
helyum ve %75 helyum, %25 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere nazaran
biraz daha irileştiği görülmektedir.
Resim 6.7’de %25 He-%75 Ar koruyucu gaz kullanılarak MIG kaynağında
kaynaklanan numunelere ait mikroyapı resimleri verilmektedir.
B C D E F G
A X400
Ferrit
Martenzit
Ferrit
B C X100X100
Ferrit
MartenzitFerrit
Martenzit
D E X100X100
ErgimeSınırı
KaynakMetali
F G X100X100
Resim 6.7. MIG kaynağı ile %25 helyum, %75 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
25 µm 25 µm
25 µm
a b c d e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400 f e
c d
b a
79
Resim 6.7’ de %25 helyum, %75 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere ait
mikroyapı resimleri incelendiğinde, diğer koruyucu gaz oranlarındaki tane yapıları
ile benzerlik gösterdiği, burada da benzer şekilde ITAB’ da tane yapılarının irileştiği
(Resim 6.7c, d), ergime sınırının çok belirgin olduğu (Resim 6.7b) ve kaynak metali
tane yapısının da ince sütunsal tanelerden oluştuğu (Resim 6.7a) görülmektedir.
Resim 6.8’de 99,99 Ar koruyucu gaz kullanılarak MIG kaynağında kaynaklanan
numunelere ait mikroyapı resimleri verilmektedir.
B C D E F G
A X400
Ferrit
Martenzit
Ferrit
B C X100X100
Ferrit
Martenzit
Ferrit
Martenzit
D E X100X100
ErgimeSınırı
KaynakMetali
F G X100X100 Resim 6.8. MIG kaynağı ile saf Argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait
mikroyapı resimleri
25 µm 25 µm
25 µm25 µm
25 µm
25 µm
b c d e
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400
a
e f
d c
b
f a
25 µm
80
Koruyucu atmosfer olarak saf argon gazı kullanılarak gerçekleştirilen birleştirmelere
ait mikroyapı sonuçları incelendiğinde, Resim 6.8c ve Resim 6.8e bölgelerindeki
tane yapılarının Resim 6.8c’ den Resim 6.8e’ ye doğru düzenli bir şekilde
inceldiği,iri taneli ferrit tane sınırlarında ise martenzit yapının oluştuğu [1, 33] ve
kaynak metali tane yapısının ısı kaçış yönünde yönlenmiş bir yapıda olduğu
görülmektedir (Resim6.8a).
6.2.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait mikroyapı sonuçları
Çizelge 5.4 ’de verilen kaynak parametrelerine uygun ve koruyucu atmosfer olarak
%99,99 saflıkta He gazı kullanılarak gerçekleştirilen birleştirmeye ait mikroyapı
sonuçları Resim 6.9’ da verilmektedir.
B C D E F G
A X400
FerritMartenzit
Ferrit
B C X100X100
Ferrit
Martenzit
Ferrit
Martenzit
D E X100X100
ErgimeSınırı
KaynakMetali
F G X100X100 Resim 6.9. TIG kaynağı ile saf Helyum gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait
mikroyapı resimleri
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
25 µm25 µm
25 µm
a b c d e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400
f e
c
d
b a
81
Resim 6.9’ de verilen mikroyapı sonuçları incelendiğinde, kaynak metali
mikroyapısının iri ve ısı kaçış yönünde yönlenmiş kaynak metali yapısından oluştuğu
(Resim 6.9a), kaynak metali ile ana malzemenin birleştiği ergime sınırının belirgin
olduğu ancak yüksek ısı girdisinden dolayı geç soğumanın etkisi ile ergime sınırının
iri taneli bölge ile iç içe girmiş bir yapıdan meydana geldiği (Resim 6.9b), ergime
sınırından başlayan ısı tesiri altındaki bölgenin oldukça geniş bir alana yayıldığı ve
sırası ile önce iri taneli bir yapı (Resim 6.9c), devamında ise iri ve kısmen ince taneli
bir yapı (Resim 6.9d), bu bölgenin devamında ise ince taneli yapıya geçildiği (Resim
6.9e) ve en sonda ise ısıdan etkilenmemiş ana malzemenin taneleri (Resim 6.9f)
görülmektedir. Diğerlerinde olduğu gibi özellikle iri taneli bölgede ferrit tane
sınırlarında martenzit yapının oluştuğu görülmüştür[1, 33].
Resim 6.10’da %75He-%25 Ar koruyucu gaz kullanılarak TIG kaynağında
kaynaklanan numunelere ait mikroyapı resimleri verilmektedir.
82
B C D E F G
A X400
Ferrit
Martenzit
Ferrit
B C X100X100
Ferrit
MartenzitFerrit
Martenzit
D E X100X100
ErgimeSınırıKaynakMetali
F G X100X100
Resim 6.10. TIG kaynağı ile %75 helyum, %25 argon gazı kullanılarak kaynatılan
malzemeye ait mikroyapı resimleri
Resim 6.10’ da %75 helyum, %25 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere ait
mikroyapı resimler incelendiğinde, diğer mikroyıpılara benzer şekilde ana malzeme
tane yapısının eş eksenli ve homojen dağılımlı (Resim6.10f), ITAB’ da ise tanelerin
irileştiği ve tane sınırlarında martenzit oluştuğu (Resim 6.10d, Resim 6.10c), kaynak
metali tane yapısının ise iri ve ısı kaçış yönünde yönlenmiş kaynak metali yapısından
oluştuğu görülmektedir (Resim 6.10a). Resim 6.10A ve 6.10b’deki ergime sınırı
mikroyapı resimlerinde, kaynak metalinden ana metale geçişin bir bütünlük arz ettiği
görülmektedir.
25 µm 25 µm
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
a b c d e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400 f e
c d
b a
25 µm
83
Resim 6.11’de %50He-%50 Ar koruyucu gaz kullanılarak TIG kaynağında
kaynaklanan numunelere ait mikroyapı resimleri verilmektedir.
B C D E F G
A X400
Ferrit
B C X100X100
Martenzit
Ferrit
Ferrit
MartenzitFerritMartenzit
D E X100X100
ErgimeSınırı
KaynakMetali
F G X100X100
Resim 6.11. TIG kaynağı ile %50 helyum, %50 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri
Resim 6.11’ de %50 helyum, %50 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere ait
mikroyapı resimleri incelendiğinde, diğer TIG kaynağı ile kaynaklanan numunlerin
mikroyapılarına benzediği, ITAB tane yapılarının irileştiği (Resim 6.11d, c), belirgin
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
25 µm 25 µm
25 µm
a b c d e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400
f e
c d
a b
84
ergime sınırının oluştuğu (Resim 6.11b) ve kaynak metali tane yapısının da iri
olduğu (Resim 6.11a) görülmektedir.
Resim 6.12’de %25He-%75 Ar koruyucu gaz kullanılarak TIG kaynağında
kaynaklanan numunelere ait mikroyapı resimleri verilmektedir.
B C X100X100
Martenzit
Ferrit
Ferrit
Martenzit
Ferrit
Martenzit
D E X100X100
ErgimeSınırı
KaynakMetali
F G X100X100
B C D E G
A X400
Ferrit
F
Resim 6.12. TIG kaynağı ile %25 helyum, %75 argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait mikroyapı resimleri
25 µm25 µm
25 µm 25 µm
25 µm25 µm
25 µm
a b c d e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400 f e
c d
b a
85
Resim 6.12’ de %25 helyum, %75 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere ait
mikroyapı resimler incelendiğinde, diğer mikroyıpılara benzer şekilde ana malzeme
tane yapısının eş eksenli ve homojen dağılımlı (Resim6.12f), ITAB’ da ise tanelerin
irileştiği ancak karmaşık şekilli bir hal aldıkları ve tane sınırlarında martenzit
oluştuğu (Resim 6.12d, c) görülmektedir. Kaynak metali tane yapısının ise iri ve ısı
kaçış yönünde yönlenmiş kaynak metali yapısından oluştuğu görülmektedir (Resim
6.12a). Resim 6.12A ve 6.12b’deki ergime sınırı mikroyapı resimlerinde, kaynak
metalinden ana metale geçişin bir bütünlük arz ettiği ve ergime sınırının
diğerlerindeki gibi belirgin olmadığı görülmektedir.
Resim 6.13’ de %99,99 argon gazı kullanılarak yapılan deneylere ait mikroyapı
resimleri verilmektedir.
B C D E GF
A X400
Ferrit
Martenzit
Ferrit
B C X100X100
Ferrit
Martenzit Ferrit
Martenzit
D E X100X100
ErgimeSınırı
KaynakMetali
F G X100X100 Resim 6.13. TIG kaynağı ile saf argon gazı kullanılarak kaynatılan malzemeye ait
mikroyapı resimleri
25 µm 25 µm
25 µm 25 µm
25 µm 25 µm
25 µm
a b c d e f
X100
X400 X400
X400 X400
X400 X400
f e
d c
a b
86
Yüksek saflıkta argon gazı kullanılarak gerçekleştirilen birleştirmeye ait mikroyapı
sonuçları, incelendiğinde, diğer mikroyapı resimleri ile benzerlik arz ettiği, ITAB’ da
ferrit tane sınırlarında martenzit oluştuğu[1, 33] ve kaynak metali tane yapısının ısı
kaçış yönünde yönlenmiş bir yapıda olduğu görülmektedir (Resim 6.13a). Resim
6.13A ve6.13b incelendiğinde ergime sınırının adeta kaybolduğu, ITAB ile kaynak
metalinin bir bütünlük sergilediği görülmektedir.
6.2.3. Mikroyapı sonuçlarının tartışılması
Ferritik paslanmaz çelik (AISI 430) malzemeye argon, helyum ve belirli oranlarda
(% 75 He-%25 Ar, % 50 He-% 50 Ar, % 25He-% 75 Ar) Ar-He karışım gazları
koruyucu atmosferinde yapılan MIG ve TIG kaynaklarından sonra alınan
numunelerden çekilen mikroyapı fotoğraflarına genel olarak bakıldığında, kullanılan
gaz veya gaz karışımlarının ITAB’ ın genişliğine ve kaynak metali tane yapısına
etkilerinin olduğu görülmüştür.
MIG kaynağı ile kaynatılan numuneler içerisinde, % 75 He-%25 Ar koruyucu gaz
atmosferi altında birleştirilen numunelerde, ITAB genişliğinin en fazla olduğu
görülmüştür. Ancak diğer karışım gazlar ile ve argon atmosferi altında yapılan MIG
kaynaklarında ITAB genişliğinin tekrar helyum atmosferi altında yapılan MIG
kaynağında olan ITAB genişliğine yakın olduğu görülmektedir. MIG kaynak
yönteminde kaynak metali tane yapısının ise koruyucu gaz atmosferindeki argon gazı
oranının artmasıyla doğru orantılı olarak büyüdüğü gözlenmiştir.
TIG kaynak yönteminde ise, ITAB’ın genişliği genel olarak artan argon gazı oranı ile
doğru orantılı olarak artmıştır. Kaynak metali tane yapısının ise, koruyucu gaz
atmosferindeki argon gazı miktarının artmasıyla doğru orantılı olarak büyüdüğü
görülmüştür.
TIG ve MIG kaynak yöntemleri ile birleştirilen numunelerden elde edilen mikroyapı
fotoğrafları karşılaştırıldığında, MIG kaynağında TIG kaynağına nazaran daha dar
87
ITAB oluştuğu ve kaynak metali tane yapısının da çok daha küçük olduğunu
söyleyebiliriz.
6.3. Sertlik Sonuçları
6.3.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları
Çizelge 5.3’ de verilen kaynak parametrelerine uygun gerçekleştirilen birleştirmelere
ait ortalama sertlik sonuçları Çizelge 6.1’de ve sertlik grafikleri Şekil 6.1’ de
verilmektedir.
Çizelge 6.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları
Ortalama Sertlik Değerleri ( HV2 ) Malzeme Kaynak
Yöntemi
İlave
Tel
Koruyucu
Gaz Türü 1 2 3 4 5 6 7 8 9
AISI 430 MIG 316L Helyum 154 162 257 246 208 229 269 165 154
AISI 430 MIG 316L %75He-%25Ar
154 167 257 231 213 231 259 160 154
AISI 430 MIG 316L %50He-%50Ar
154 167 267 234 215 229 259 167 154
AISI 430 MIG 316L %25He-%75Ar
154 167 267 234 215 229 259 167 154
AISI 430 MIG 316L Argon 154 163 249 243 228 243 250 160 154
MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait Çizelge 6.1’ de sertlik sonuçları
incelendiğinde, en yüksek sertliğin ITAB’ da iri taneli bölgede olduğu en düşük
sertliğin ise ana metalde olduğu ve kaynak metali sertliğinin ise bu iki değer arasında
olduğu görülmektedir. Farklı gaz ve belirli oranlarda karışım gaz atmosferi altında
yapılan kaynaklarda en yüksek kaynak metali sertliğinin argon koruyucu gaz
atmosferi altında yapılan kaynakta, en düşük kaynak metali sertliğinin helyum
koruyucu gaz atmosferi altında yapılan kaynakta olduğu görülmüştür. Karışım gazlar
ile yapılan kaynaklarda ise, argon oranının artmasıyla kaynak metali sertliğinin
arttığı gözlenmiştir.
1 2 3 74 65 8 9
88
(a) (b)
(c) (d)
(e) (f)
Şekil 6.1. MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafikleri. a- %99,99
He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar, f- MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafiklerinin toplu gösterimi
Şekil 6.1’de gösterilen grafikte sertlik sonuçları, ana malzemeden başlanılarak 1 mm.
aralıklarla ITAB, kaynak metali ve tekrar ana malzemeden alınan ortalama sertlik
değerlerine göre çizilmiştir. Grafikler genel olarak incelendiğinde en düşük sertliğin
ana malzemede en yüksek sertliğin ise ITAB’da iri taneli bölgede olduğu
görülmektedir. MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafikleri
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sert
lik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sert
lik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sert
lik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sert
lik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sert
lik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Mesafe (mm)
Sertl
ik (H
V2) %99,99 He
%75 He, %25 Ar%50 He, % 50 Ar%25He, %75Ar%99,99 Ar
89
incelendiğinde, en yüksek kaynak metali sertliğinin 228 HV2 ile argon koruyucu gaz
atmosferinde olduğu, en düşük kaynak metali sertliğinin 208 HV2 ile helyum
koruyucu gaz atmosferinde olduğu ve karışım gazlar ile yapılan kaynaklarda ise,
argon oranının artması ile kaynak metali sertliğinde artış olduğu görülmektedir.
6.3.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları
Çizelge 5.4’ de verilen kaynak parametrelerine uygun gerçekleştirilen birleştirmelere
ait ortalama sertlik sonuçları Çizelge 6.2’de ve sertlik grafikleri Şekil 6.2’ de
verilmektedir.
Çizelge 6.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait sertlik sonuçları
Ortalama Sertlik Değerleri ( HV2 ) Malzeme Kaynak
Yöntemi
İlave
Tel
Koruyucu
Gaz Türü 1 2 3 4 5 6 7 8 9
AISI 430 TIG ER308L Helyum 154 248 325 278 270 280 335 240 154
AISI 430 TIG ER308L %75He-%25Ar
154 240 316 265 258 265 319 235 154
AISI 430 TIG ER308L %50He-%50Ar
154 250 307 270 260 275 315 235 154
AISI 430 TIG ER308L %25He-%75Ar
154 230 301 270 260 265 290 235 154
AISI 430 TIG ER308L Argon 154 210 270 255 240 250 280 215 154
TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait Çizelge 6.2’ de sertlik sonuçları
incelendiğinde, en yüksek sertliğin ITAB’ da iri taneli bölgede olduğu en düşük
sertliğin ise ana metalde olduğu ve kaynak metali sertliğinin ise bu iki değer arasında
olduğu görülmektedir. Farklı gaz ve belirli oranlarda karışım gaz atmosferi altında
yapılan kaynaklarda en yüksek kaynak metali sertliğinin helyum koruyucu gaz
atmosferi altında yapılan kaynakta, en düşük kaynak metali sertliğinin argon
koruyucu gaz atmosferi altında yapılan kaynakta olduğu görülmektedir. Karışım
gazlar ile yapılan kaynaklarda ise, kaynak metali sertlik değerlerinin birbirine yakın
olduğu gözlenmiştir.
1 2 3 74 65 8 9
90
(a) (b)
(c) (d)
(e) (f)
Şekil 6.2. TIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafikleri. a- %99,99
He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar, f- MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafiklerinin toplu gösterimi
Şekil 6.2’de gösterilen grafikte sertlik sonuçları, ana malzemeden başlanılarak 1 mm.
aralıklarla ITAB, kaynak metali ve tekrar ana malzemeden alınan ortalama sertlik
değerlerine göre çizilmiştir. Grafikler genel olarak incelendiğinde en düşük sertliğin
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sert
lik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sert
lik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
sertl
ik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
Sertl
ik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
-10 -5 0 5 10
mesafe (mm)
Sertl
ik (H
V2)
0
50
100
150
200
250
300
350
400
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Mesafe (mm)
Sertlik
(HV2)
%99,99 He%75He, %25Ar%50He, %50Ar%25He, %75Ar%99,99 Ar
91
ana malzemede en yüksek sertliğin ise ITAB’ da iri taneli bölgede olduğu
görülmektedir. TIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait sertlik grafikleri
incelendiğinde, en yüksek kaynak metali sertliğinin 270 HV2 ile helyum koruyucu
gaz atmosferinde olduğu, en düşük kaynak metali sertliğinin 240 HV2 ile argon
koruyucu gaz atmosferinde olduğu ve karışım gazlar ile yapılan kaynaklarda ise,
kaynak metali sertliğinin 260 HV2 değerinde olduğu yani farklı karışım gaz
oranlarında sertlikte önemli bir değişiklik olmadığı görülmektedir.
6.3.3. Sertlik sonuçlarının tartışılması
MIG kaynak yöntemi kullanılarak elde edilen numunelerin kaynak bölgelerinde en
yüksek sertliğin ITAB’ da iri taneli bölgede olduğu ve en düşük sertliğin ise kaynak
metali merkezinde olduğu görülmektedir. MIG kaynağının kaynak bölgesinde en
yüksek sertliğin 228 HV2 değeri ile argon koruyucu gaz atmosferi ile yapılan
kaynakta, en düşük sertliğin ise 208 HV2 ile helyum koruyucu gaz atmosferi altında
yapılan kaynakta elde edilmiştir. Karışım gazlar ile yapılan kaynaklarda, argon
oranının artmasıyla beraber sertlikte az da olsa bir artışın olduğu görülmüştür.
TIG kaynak yönteminde kaynak bölgesinde en yüksek sertliğin ITAB’ da iri taneli
bölgede, en düşük sertliğin ise kaynak metali merkezinde olduğu görülmektedir. TIG
kaynağında en yüksek sertliğin 270 HV2 değeri ile helyum koruyucu gazı atmosferi
ile yapılan kaynakta olduğu, en düşük sertliğin ise 240 HV2 ile argon koruyucu gaz
atmosferi ile yapılan kaynakta olduğu ve karışım gazlar ile yapılan kaynaklarda ise,
helyum oranının artmasıyla sertlikte az da olsa bir artış olduğu görülmektedir.
TIG kaynak yöntemi kullanılarak elde edilen kaynak metali sertlik değerlerinin MIG
kaynak yöntemine oranla daha yüksek olduğu görülmektedir. Bunun nedeni olarak,
TIG ve MIG kaynak yöntemlerinin ısı girdisi farklılığı ve TIG ve MIG kaynak
yöntemlerinde kullanılan ilave metallerin az da olsa farklı olmasından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Ayrıca TIG kaynak yönteminde kullanılan ilave telin karbon
oranının fazla olmasının da bu sertlik değerlerinde etkili olduğu tahmin edilmektedir.
92
Bilindiği gibi, helyum gazı argon gazına oranla çok daha yüksek ısıl iletkenliğe
sahiptir ve ark enerjisi çok daha homojen olarak ark plazması oluşturur. Argon gazı
plazması ise, merkezde çok yüksek, dış konisinde ise daha az enerjiye sahiptir. Bu
durum helyum koruyucu gazı atmosferinde daha geniş bir kaynak metali
oluştururken, argon koruyucu gazı atmosferinde ise, şarap kadehi şeklinde bir kaynak
metali oluşmaktadır. MIG kaynak yönteminde, bahsedilen bu durumlar açıkça
görülürken, TIG kaynağında ise çok fazla belirli olmamıştır. Bunun nedeni ise TIG
ve MIG kaynak yöntemlerindeki ısı girdisi farklılığı olarak düşünülmektedir. Kaynak
metali ve ITAB sertliğinin yüksek olması, birleştirmelerin tokluk değerlerini
düşürdüğü ve gevrekliğe neden olduğu için istenmeyen bir olaydır. Bu durum çentik-
darbe deney sonuçları ile de desteklenmektedir.
6.4. Çekme Deney Sonuçları
AISI 430 malzemesinin 3 numuneden alınan ortalama değer ile elde edilerek Şekil
6.3’ de verilen çekme deney sonuçları incelendiğinde, akma mukavemetinin 300,09
N/mm², çekme mukavemetinin 459,29 N/mm² ve uzama değerinin %13,43 olduğu
görülmektedir. Resim 6.14’ de kaynaksız numunenin çekme deneyinden sonraki
resmi görülmektedir.
Şekil 6.3. AISI 430 malzemesinin çekme deneyi grafiği
ANA MALZEME
Resim 6.14. Ana malzemede çekme deneyi sonrası oluşan kopma
Ç ekm
e G
erilm
esi (
N/ m
m )
Uzama ( % )
93
6.4.1. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları
MIG kaynağı ile farklı gaz oranlarında kaynaklanan 3 numuneden alınan ortalama
değer ile elde edilen çekme deney sonuç değerleri Çizelge 6.3’de sonuçlardan elde
edilen grafikler ise Şekil 6.4’ de verilmektedir. Çekme deneyi sonrası kopmalar ana
malzemede olmuştur(Resim 6.15).
Çizelge 6.3. MIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları
Malzeme Kaynak
Yöntemi
İlave
Tel
Koruyucu
Gaz Türü
Akma Muk.
(N/mm²)
Çekme Muk.
(N/mm²)
% Uzama
AISI 430 Kaynaksız - - 300,09 459,29 13,43
AISI 430 MIG 316L Helyum 294,77 452,04 14,77
AISI 430 MIG 316L %75He-%25Ar 301,27 454,16 13,81
AISI 430 MIG 316L %50He-%50Ar 290,78 449,81 14,36
AISI 430 MIG 316L %25He-%75Ar 303,34 455,15 14,06
AISI 430 MIG 316L Argon 303,61 461,10 13,94
MIG %99,99 He
MIG %75 He %25 Ar
MIG %50 He %50 Ar
MIG %25 He %75 Ar
MIG %99,99 Ar
Resim 6.15. MIG kaynağı çekme deneyi sonrası oluşan kopma
94
(a) (b)
(c) (d)
(e)
Şekil 6.4. MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait çekme deneyi grafikleri. a-
%99,99 He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar
Çekme deneylerinde numunelerin hepsinde kopmalar ana malzemede meydana
gelmiştir. Çizelge 6.3 incelendiğinde; MIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait
çekme deney sonuçlarında en yüksek çekme mukavemetinin 461,10 N/mm² ile
argon koruyucu gaz atmosferinde en düşük çekme mukavemetinin ise, 449,81
N/mm² ile %50He-%50Ar koruyucu gaz atmosferinde olduğu görülmektedir.
Çe k
me
Ge r
il me s
i ( N
/ mm
)2
Uzama ( % )
Çek
me
Ger
i lmes
i ( N
/mm
)2
Uzama ( % )
Çekm
e G
erilm
esi (
N/m
m )2
Uzama ( % )
Çek
me
Ger
ilmes
i ( N
/mm
)2
Uzama ( % )
Çek
me
Ger
ilmes
i ( N
/mm
)2
Uzama ( % )
95
6.4.2. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları
TIG kaynağı ile farklı gaz oranlarında kaynaklanan ve 3 numuneden alınan ortalama
değer ile elde edilen çekme deney sonuç değerleri Çizelge 6.4’desonuçlaredan elde
edilen grafikler ise Şekil 6.5’ de verilmektedir. Çekme deneyi sonrası kopmalar ana
malzemede olmuştur(Resim 6.16).
Çizelge 6.4. TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait çekme deney sonuçları
Malzeme Kaynak
Yöntemi
İlave
Tel
Koruyucu
Gaz Türü
Akma Muk.
(N/mm²)
Çekme Muk.
(N/mm²)
% Uzama
AISI 430 Kaynaksız - - 300,09 459,29 13,43
AISI 430 TIG ER308L Helyum 301,14 458,97 12,28
AISI 430 TIG ER308L %75He-%25Ar 300,34 458,07 13,03
AISI 430 TIG ER308L %50He-%50Ar 286,37 455,47 13,90
AISI 430 TIG ER308L %25He-%75Ar 284,72 457,92 12,89
AISI 430 TIG ER308L Argon 293,02 457,54 12,56
TIG %99,99 He
TIG %75 He %25 Ar
TIG %50 He %50 Ar
TIG %25 He %75 Ar
TIG %99,99Ar
Resim 6.16. TIG kaynağı çekme deneyi sonrası oluşan kopma
96
Çekme deneylerinde numunelerin hepsinde kopmalar ana malzemede meydana
gelmiştir. Çizelge 6.4 incelendiğinde; TIG kaynağı ile kaynatılan numunelere ait
çekme deney sonuçlarında en yüksek çekme mukavemetinin 458,97 N/mm² ile
helyum koruyucu gaz atmosferinde en düşük çekme mukavemetinin ise, 455,47
N/mm² ile %50He-%50Ar koruyucu gaz atmosferinde olduğu görülmektedir. Ayrıca
helyum gazına ilave edilen sıra ile %25 ve %50 argon koruyucu gaz atmosferi altında
yapılan kaynakta çekme mukavemetinin düştüğü, %75 argon ve saf argon koruyucu
gaz atmosferi altında yapılan kaynakta ise çekme mukavemetinin tekrar arttığı
gözlenmiştir.
(a) (b)
(c) (d)
(e)
Şekil 6.5. TIG kaynağı ile kaynatılan malzemelere ait çekme deneyi grafikleri. a-
%99,99 He, b- %75He, %25Ar, c- %50He, %50Ar, d- %25He, %75Ar, e- %99,99 Ar
Çek
me
Ger
ilmes
i ( N
/mm
)2
Uzama ( % )
Çek
me
Ger
ilmes
i ( N
/mm
)2
Uzama ( % )
Çek
me
Ger
ilmes
i ( N
/mm
)2
Uzama ( % )
Çek
me
Ger
ilmes
i ( N
/mm
)2
Uzama ( % )
Çekm
e G
erilm
esi (
N/m
m )2
Uzama ( % )
97
6.4.3. Çekme deney sonuçlarının tartışılması
Çekme deney sonuçları incelendiğinde kopmanın bütün malzemelerde ana
malzemeden olduğu, kaynaklı bölgeden kopmanın olmadığı tespit edilmiştir. Bu da
kaynaklı numunenin çekme dayanımının ana malzemenin çekme dayanımından
yüksek olduğunu göstermektedir. MIG ve TIG kaynak yöntemi ile farklı gaz ve gaz
karışımları atmosferinde yapılan kaynaklardan alınan çekme deney sonuçları
incelendiğinde, en yüksek çekme değerinin 461,10 N/mm² ile argon atmosferinde
yapılan MIG kaynağında olduğu görülmektedir. En düşük çekme değerinin ise
449,81 N/mm² ile %50 He-%50 Ar koruyucu gaz atmosferinde yapılan MIG
kaynağında olduğu görülmektedir. TIG kaynak yöntemlerinde ise, numunelerin
çekme değerleri birbirlerine ve kaynaksız malzemenin çekme değerine yakındır.
Ancak, TIG kaynak yönteminde de çekme deneyleri sonucunda en düşük değer
455,47 N/mm² ile %50 He - %50 Ar koruyucu gaz atmosferinde yapılan kaynakta
olduğu görülmektedir. Buradan da %50 He - %50 Ar koruyucu gaz atmosferinin her
iki kaynak yöntemi içinde pek uygun olmadığı düşünülmektedir. Her iki kaynak
yönteminde bütün parametreler sabit iken sadece koruyucu gaz türünün
değiştirilmesi bu sonucu doğrulamaktadır.
6.5. Çentik Darbe Deney Sonuçları
Çizelge 6.12 MIG ve TIG kaynağı ile farklı gaz ve gaz karışımları kullanılarak
kaynatılan malzemeye ait çentik-darbe deneyi sonuçları incelendiğinde, MIG ve TIG
kaynak yöntemi ile kaynatılan malzemelerin hepsinin çentik-darbe dayanımının ana
malzemeye oranla düşük olduğu görülmektedir. Ayrıca TIG kaynak yöntemi ile
kaynatılan malzemelerin çentik-darbe dayanımının MIG kaynak yöntemi ile
kaynatılan malzemelerin çentik-darbe dayanımına göre düşük olduğu görülmektedir.
Bunun nedeni ise, sertlik sonuçlarına bakıldığında TIG kaynak yöntemi ile yapılan
kaynakların kaynak metali sertliğinin MIG kaynak yöntemi ile kaynaklanan
malzemelere oranla yüksek olmasıdır.
98
Çizelge 6.5. Çentik-darbe deneyi sonuçları.
Malzeme Kaynak
Yöntemi
İlave
Tel
Koruyucu
Gaz Türü
Darbe Dayanımı
(Joule)
AISI 430 Kaynaksız - - 33
AISI 430 MIG 316L Helyum 22
AISI 430 MIG 316L %75He-%25Ar 20
AISI 430 MIG 316L %50He-%50Ar 21
AISI 430 MIG 316L %25He-%75Ar 20
AISI 430 MIG 316L Argon 23
AISI 430 TIG ER308L Helyum 15
AISI 430 TIG ER308L %75He-%25Ar 16
AISI 430 TIG ER308L %50He-%50Ar 15
AISI 430 TIG ER308L %25He-%75Ar 14
AISI 430 TIG ER308L Argon 15
6.5.1. Çentik-darbe deney sonuçlarının tartışılması
Yapılan çentik-darbe deneylerinde, kaynaklı bölgelerdeki çentik-darbe değerlerinin
ana malzemeden daha düşük olduğu görülmektedir. Çentik-darbe deney sonuçları
sertlik sonuçları ile kıyaslandığında sertliğin yüksek olduğu kaynaklı bölgelerin
kırılganlığının daha yüksek olduğu buna karşın ana malzemenin kaynak bölgelerine
oranla daha tok olduğu ve darbe enerjisini absorbe ettiği düşünülmektedir.
Deneysel çalışmalardan elde edilen Çentik-darbe deney sonuçlarına bakıldığında
MIG kaynak yönteminin TIG kaynak yöntemine göre darbe dayanımı yükselttiği
görülmektedir. TIG ve MIG kaynağında çentik-darbe sonuçlarındaki bu farklılık
sertlik deney sonuçları ile desteklenmektedir. TIG kaynak yöntemi ile elde edilen
kaynak metali sertlik değerleri MIG kaynak yöntemine nazaran daha yüksek
olduğundan, darbe dayanımı değerleri düşük olarak tespit edilmiştir.
99
7. SONUÇ VE ÖNERİLER
Yapılan deneysel çalışmalar sonunda elde edilen genel sonuçlar ve öneriler aşağıda
verilmiştir.
1) MIG ve TIG kaynak yöntemlerinde, kullanılan Ar, He ve belirli oranlardaki Ar-He
karışım gazlarının ITAB genişliğine ve kaynak metali tane yapısına etkili olduğu,
helyum içerisindeki argon oranı arttıkça ITAB genişliğini ve kaynak metali tane
boyutunu arttırdığı,
2) MIG kaynak yönteminde, TIG kaynak yöntemine nazaran kaynak metali
sertliğinin daha düşük olduğu, bunun nedeni ise, MIG ve TIG kaynak
yöntemlerinde ısı girdilerinin farklı olduğu,
3) Kaynak metali sertliğinin yüksek olması, çekme testi sırasında kaynaklı bölgenin
deformasyona uğramasını engellediği bundan dolayı kopmaların ana metalde
gerçekleştiği,
4) Yapılan deneysel çalışmalar neticesinde, ferritik paslanmaz çelik (AISI 430)
malzemesinin farklı gaz ve gaz karışımları koruyucu atmosferi altında MIG ve
TIG kaynak yöntemleri ile kaynatılmasında en iyi sonucun argon koruyucu gaz
atmosferi altında yapılan MIG kaynak yönteminden elde edildiği görülmüştür.
5) AISI 430 malzemesi hem farklı kaynak yöntemleri ile hem de farklı kaynak telleri
ile kaynatılarak sonuçları incelenebilir.
6) Farklı kalınlıktaki malzemeler kaynak edilerek sonuçlar incelenebilir.
7) Diğer paslanmaz çelik türleri farklı gaz ve karışım gazlar atmosferinde MIG ve
TIG kaynak yöntemleri ile birleştirilerek sonuçlar irdelenebilir. Örnek olarak;
MIG kaynağında %2 O2 + Ar karışım gazı önerilebilir.
100
KAYNAKLAR
1. Temeltaş, O., “Ostenitik ve ferritik paslanmaz çeliklerde biçimlendirme haritaları”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İstanbul,1(1998).
2. Teknik Metal Endüstri Malzemeleri Tic. ve San. A.S., “Paslanmaz çelikler” ,
Adana, 1-20(2002). 3. Aldemir, Ü., “Paslanmaz çeliklerin, Türkiye’de tercihli uygulama alanlarına göre
optimum kullanım önerilerinin hazırlanması”, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Bursa, 1, 3, 4, 9, 48, 49, 90, 91,104(2000).
4. Anık, S., Tülbentçi, K., “Çelikler için kaynak metalurjisi”, İskender Matbaası,
İstanbul, 1-50(1966). 5. Odabaş, C., “Paslanmaz çelikler, temel özellikleri, kullanım alanları, kaynak
yöntemleri”, Askaynak Yayını, İstanbul, 4-20(2004). 6. Aydın, T., “Paslanmaz çeliklerin MIG kaynağında kullanılan gazlar ve etkileri”,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul,1, 5-7, 16-18, 20-22, 24-38, 40-56, 82-86(2002).
7. Lıao, M.T., Chen, P.Y., “The effect of shielding-gas compositions on the
microstructure and mechanical properties of stainless steel weldments”, Materials Chemistry and Physics, 55(1998).
8. Oğuz, B., “Karbonlu ve alaşımlı çeliklerin kaynağı”, Oerlikon Yayını, İstanbul,
1,7(1985). 9. Odabaş, C., “Paslanmaz çelikler”, Askaynak Yayını, İstanbul,1, 13, 14, 62(2004).
10. Mansuroğlu, Y., “Alaşım elementlerinin çeliğe etkisi”, Xengineer Yayını, İstanbul, 1(2001).
11. Türkyılmazoğlu, A., “Dubleks, martenzitik ve ferritik paslanmaz çeliklerin
kaynağı”, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Sakarya, 7(2006).
12. Kaçar, R.,“Paslanmaz çeliklerin ülke ekonomisindeki yeri”, ZKÜ. Karabük Tek.
Eğt. Fak. Metal Eğitimi Bölümü Sunumu, Zonguldak, 5, 6(2003). 13. Kaluç, E., “Paslanmaz çeliklerin kaynağı”, TMMOB Makina Mühendisleri
OdasıYayını, Bursa, 1-10(2003).
101
14.Yılmaz, R., Barlas, Z., “Paslanmaz çeliklerin gazaltı kaynak yöntemi ile birleştirilmesinde koruyucu gaz kompozisyonunun mikroyapı ve mekanik özelliklere etkisi”, Mühendislik Bilimleri Dergisi, 11: 392(2005).
15. Lıppold, J.C., Koteckı, D.J., “Welding metallurgy and weldability of stainless
Steels”, Wıley-Interscience, America, 4(2005). 16. Weidmann, E., Guesnier, A., Taylor, B., “Metalographic preparation of stainless
steel”, Struers Application Notes, Denmark, 2(2005). 17. Çakan, A., “AISI 304 paslanmaz çeliğin mikroyapı ve aşınma davranışlarının
incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Mustafa Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Antakya, 5, 6(2000).
18. Kaluç, E., “Paslanmaz çelikler ve kaynak edilebilirliği”, Kaynak Teknolojisi
Araştırma Eğitim ve Uygulama Merkezi (KATAEM) Yayını, Ankara, 3-7(2006).
19. Tekin, A., “Çeliklerin metalurjik dizaynı”, İstanbul Teknik Üniversitesi
Metalurji Fak., İstanbul, 215-225(1981). 20. Şahin, Ş., “Paslanmaz çeliklerin kaynak kabiliyeti”, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya, 72, 73, 77, 83-85, 87(1990). 21. Önal, E., “Paslanmaz çeliklerin kaynağında Schaeffler, Delong ve WRC-92
diyagramlarının incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Kocaeli, 30(1997).
22. Dolutaş, H., Cavcar, M.,“Dubleks paslanmaz çeliklerin kaynağı”, Oerlikon
Yayını, İstanbul, 3(2001). 23. Gürcan, M., “TIG kaynagı”, Segem, Ankara, 1-10(1987). 24. Kaluç, E., “Gazaltı kaynak yöntemleri”, B.O.S. Birleşik Oksijen Sanayii A.Ş.
Yayını, Kocaeli, 1-8(2002). 25. Anık, S., “Kaynak teknolojisi el kitabı”, Gedik Holding Yayını, İstanbul, 4, 87
(1983). 26. Kaluç, E., Taban, E., “Alüminyum ve alüminyum alaşımlarının TIG kaynağı”,
Bileşim A.Ş. Yayını, İstanbul, 1-4(2006). 27. Cunat, P.J., “Paslanmaz çeliklerin kaynağı, 3”, Dr. Caner Batıgün, Euro Inox,
Lüksemburg, 3, 4(2007). 28. Oğuz, B., “Ark kaynağı”, Oerlikon Yayını, İstanbul, 1-7(1989).
102
29. Ural, M., Kaluç, E., “Paslanmaz çeliklerin TIG yöntemi ile kaynağı”, Metal Makine Yayını, 12-20(1996).
30. Eryürek, İ. B., “Gazaltı kaynağı”, Askaynak Yayını, İstanbul, 1-15(2003). 31. Stenke, V., “Kaynak bilimi”, Oerlikon Yayını, İstanbul, 3-17(1988). 32. Okan, A.N., “Gazaltı kaynak yönteminde kullanılan koruyucu gazlar”, Birleşik
Oksijen Sanayi A.Ş. Yayını, İstanbul, 1(1989). 33. Howard, E.B., William, J.C., Paul, M.U., “Metals handbook”, ASM Handbook
Commıtee, America, 7:145(1972). 34. Lippold, J. C., Kotecki, D. J., “Welding metallurgy and weldability of stainless
steels”, Wiley-Interscience, America, 87-141(2005).
103
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Soyadı, adı : YUMUŞAK, Derviş Mehmet
Uyruğu : T.C.
Doğum tarihi ve yeri : 22.01.1983 Aksaray
Medeni hali : Bekar
Telefon : 0 (546) 691 45 97
e-mail : [email protected]
Eğitim
Derece Eğitim Birimi Mezuniyet tarihi
Lisans Marmara Üniv./ Metal Eğt. Böl. 2005
Lise Aksaray Endüstri Meslek Lisesi 2000
İş Deneyimi
Yıl Yer Görev
2005-2006 Özel Sektör Kalite Kontrol ve
Atelye Yönetimi
Yabancı Dil
İngilizce
Hobiler
Bilgisayar teknolojileri, Futbol, Basketbol, Müzik dinlemek, Seyahat etmek.